You are on page 1of 66

Endemik Bitkilerin Yurdumuzda

Yayılışı
 Endemik, alanları belirli bir ülke veya bölgeye ait, yerel,
ender ve çok ender bulunan türler. Latince endemos
(indigenous) kelimesinden gelir ve “yerli” anlamında
kullanılır.
 Endemik alan; bir ada, bir yarımada veya bir dağ
olabileceği gibi birkaç metrekarelik alanlar da olabilir.
 Türkiye endemik bitkiler açısından dünyanın önemli
ülkelerinden birisidir. Yurdumuzun siyasi hudutları
içerisinde doğal olarak yetiştiği halde başka hiçbir yerde
yetişmeyen, diğer bir deyişle dünyada yalnız ülkemizde
yetişen bitkiler Türkiye endemikleri olarak adlandırılır.
 Yurdumuz endemiklerinin sayısı 3000 dolaylarında
olup endemizm oranı %33 civarındadır.(Davis,
1965-1988).
 Ülkemizde endemik tür sayısı diğer Avrupa
ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizin bu zenginliği
daha iyi anlaşılır. Avrupa ülkeleri arasında en çok
türe sahip olan ülke Yunanistan olup 800
civarındadır. Aynı şekilde endemik türlerce zengin
İspanya ve Sırbistan’da ise bu sayı 400-500
arasındadır
 Türkiye’de endemik bitkiler, belirli dağ ve dağ
silsilelerine lokalize oldukları gibi, daha geniş
yayılışlı endemiklerde vardır.
 Belirli dağ veya silsile için endemik bitkiler
açısından en zengin yer Amanos Dağları’dır.
 Endemiklerce zengin diğer dağlar ise, başta Ege
Bölgesinin güney ucu ile Akdeniz Bölgesinin
batısında yer alan dağlar olmak üzere; Uludağ, Ilgaz
Dağları, Kaz Dağı ve Erciyes Dağı’dır.
 Bu sayılan dağ ve silsilelerden çoğunun etrafı
genellikle ovalarla çevrili olduğundan bu dağlardaki
endemikler nispeten dar bir yayılışa sahiptirler.
 Halbuki yurdun doğu kesimindeki dağlar oldukça yüksek
sayıda endemiğe sahip iseler de, batıdakilere göre daha
devamlı olduklarından bu bölgede yetişen endemiklerin
çoğu, bir dağa has olmaktan çok, daha geniş yayılışlıdırlar.
 Yukarıda belirtilen dağlar dışında, Türkiye’nin endemizm
yönünden dikkat çekici yöreleri şunlardır:
 Orta Toroslar (Ermenek, Gülnar, Mut arası), Antitoroslar
(Saimbeyli ve Maraş çevreleri), Van- Siirt- Bitlis ve
Hakkari illerini kapsayan bölge, Rize ve Artvin civarındaki
yüksek dağlar, Gümüşhane ve Erzincan arası ile Munzur
dağları ve Ilgaz Dağları. Tuz gölü çevresi ise özellikle
Tuzcul endemiklerce zengindir.
 Endemik bitki türleri açısından Türkiye’nin zengin
familyası 431 tür ile Compositae (Papatyagiller) dir. Bu
familya endemik türlerce de zengin olduğundan, endemizm
oranı düşül olup %40’dır.
 İkinci sırayı Leguminosae (Baklagiller) alır. Bu familyaya
ait 400 tür endemik olup Compositae familyası ile
benzerliğinden dolayı endemizm oranı düşüktür.(%41)
 Üçüncü sırayı 310 civarındaki türle Labiatae (Nanegiller)
familyası alır. Bu familyaya ait 306 tür endemik olup,
endemizm oranı diğer iki familyaya göre daha yüksektir.
(%57)
 Bunun sebebi bu familyanın özellikle Akdeniz Bölgesinin
yüksek dağlarında yetişen türlerin bulunması ve tür
sayısının diğer iki familyaya göre daha az olmasıdır.
 Endemik tür sayıları bu üç familyaya göre
daha az olmakla birlikte, endemizm oranı
yüksek bazı familyalar şunlardır:
 Boraginaceae (Hodan) %61, Campanulaceae
(Çan çiçeği) % 60, Rubiaceae
(kokboyasigiller) %48 ve Caryophyllaceae
(Cığırotu)%46.
 Endemik tür sayısı bakımından en zengin cins ise
229 tür ile Astragalus (Geven)’tur. Bu cinsin
endemizm oranı hayli yüksek olup %63 ‘tür.
 Bunun başlıca sebebi bu cinse ait çoğu endemik
türlerin Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek
dağlarında yetişmesi ve bunların şimdilik
Türkiye’ye has olarak bilinmesidir.
 Burada şimdilik ifadesinin kullanılmasının sebebi,
gelecekte bu bölgeye komşu olan İran ve Irak
floraları hakkında bilgilerin artması halinde, bazı
Türkiye’ye has türlerin o ülkelerde de yetişmiş
olmalarının belirlenmesi halidir.
 Verbascum (Sığırkuyruğu) cinsi 175 tür ile
endemiklerce, zengin ikinci cins olup endemizm
oranı Astragalus’a göre biraz daha yüksektir.(71)
 Verbascum’un endemik türlerinin çoğu,
Astragalus’un tersine daha çok yurdun batı
kesiminde yetişirler.
 Centaura (peygamber çiçeği) 107 tür ile üçüncü
sırayı almaktadır. Endemizm oranı %65’tir. Bu
cinse ait endemik türler evvelki iki cins gibi belirli
yörelere göre lokalize olmaktan çok, değişik
bölgelere dağılmıştır.
 Yukarıda belirtilen cinslere göre daha az sayıda
endemik türe sahip olmakla birlikte yüksek
endemizm oranı ile dikkat çeken bazı cinsler ise
şunlardır:
 Alkanna (Havaciva otu)%81, Sideritis (Dağ çayı)
%78, Acontholiman (kirpi dikeni)% 76, Paronyehia
(karanfilgiller)%75, Gypsophila (Bahar çiçeği)%71,
Paracoryum ( ) %70 ve Cousinia ( ) %68 cinsleri
ile oldukça az sayıda tür ile Türkiye’de temsil
edilmekte iseler de bunların hepsi endemiktir.
 Endemik bitkiler hakkında hazırladığımız
listeden elde edilen verilerin sentezinde,
bunlardan 1890 kadarının yurdumuzun
coğrafik bölgelerinden yalnız birisine has
oldukları, yani ancak o bölgede yetiştikleri
saptanmıştır. Buna göre bölgelerimize has
bitki türü sayıları aşağıda belirtilmiştir:
 Akdeniz 750
 Doğu Anadolu 380
 Orta Anadolu 275
 Karadeniz 220
 Ege 160
 Marmara 70
 G. Doğu Anadolu 35
 Toplam 1890
 Geri kalan 1200 kadar endemik türün ise birden
fazla coğrafi bölgemize yayılış göstermektedir.
 Endemik bitkilerimiz ülkelerimizdeki Bitki
Coğrafyası bölgelerine göre sınıflandırıldıklarında
ise ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır:
 İran- Turan 1220
 Akdeniz 1050
 Avrupa- Sibirya 300
 Bunlar dışında 500 kadar endemik türün hangi
Bitki Coğrafyası elementi olduğu henüz kesin
olarak saptanamamıştır. Bunlar daha çok geçiş
bölgelerinde yetişmekte ve bu nedenle yukarıda
belirtilen bölgelerden hangisine ait olduğu
saptanamamıştır.
 Endemik bitkiler ile ilgili veriler daha ayrıntılı
olarak incelendiğinde yurdumuzdaki bazı bölgeler
ile dağ silsilelerinin, diğer bölgelere oranla
endemiklerce zengin olduğu ortaya çıkmaktadır.
 Amanos Dağları ve Ilgaz Dağları, dağ silsileleri
arasında ön sırayı almaktadır. Flora kayıtlarına göre
Cilo Dağları’nda da çok sayıda endemik bitki olduğu
da bilinirse de, bu ülkemiz ile Irak arasında doğal bir
sınır olduğundan, gelecekte bunlardan çoğunu
endemik olma özelliğini kaybetmesi kaçınılmazdır.
 Ege Bölgesi’nin güneyi ile Akdeniz’in batı ucundaki
bölge (Muğla, Antalya, Burdur çevreleri), Orta
Toroslar ve Taşeli Platosu, Ermenek-Mut-Gülnar
çevreleri, Bolkar –Aladağlar, Antitoroslar yurdumuzun
batı yarısının güneyindeki endemizm merkezleridir.
 Kuzey Anadolu’da ise Kazdağı ile Uludağ, Ilgaz
Dağları, Gümüşhane- Erzincan çevrelerindeki
dağlar, Artvin- Rize çevrelerindeki yüksek dağlar
endemizm açısından önemli yörelerdir.
 Doğu Anadolu’daki önemli yöreler ise Munzur
Dağları ile Van-Hakkari-Bitli çevreleridir. Orta
Anadolu’da ise Sivas- Darende-Gürün ve Çankırı
civarlarındaki çorak topraklarda özellikle bu
formasyonlara has türler yetişmektedir.
Yurdumuzun Endemik Bitkiler
Açısından Önemli Yöreleri
 Ülkemizdeki endemik türelerin en önemlilerinden
birkaçı; Kazdağında orman meydana getiren
Kazdağı göknarı (Abies equi-trojani), Eğridir
güneyindeki Kasnak meşesi (Quercus vulcanica),
Köyceğiz-Dalaman arasında yaygın olan Sığla ağacı
veya Günlük ağacı ve ormanları (Liquidambar
orientalis), Beşparmak Dağlarındaki (Ege bölümü)
Kral eğreltisi (Osmunda regalis) ile Datça
yarımadasında bulunan Datça hurması (Phoneix
theophrasti)dır.
 Yurdumuzun bilhassa dar derin yarılmış dağlık
alanlarında endemiklerin sayısı bir hayli yüksektir.
Bunun yanında özellikle Pleistosen’deki iklim
şartlarına göre yetişmiş ve yayılma imkanı bulmuş,
fakat günümüzde bilhassa dağlık bölgelerimize
lokal alanlarda hayatiyetlerini sürdüren çeşitli flora
bölgelerine ait bitkiler görülür.
 Örnek olarak, Karadeniz Fitocoğrafya Bölgesindeki
Akdeniz elemanları, Nur, Dede göl, Ağrı, Nemrut,
Mercan(Munzur) dağlarındaki nemli ılıman ve
nemli soğuk bitkilere örnek verilebilir.
Kazdağı Köknarı
(Albies nordmanniana)
 Çamgiller (Pinaceae) familyasından Türkiye'de
yalnızca Kazdağı'nda yetişen endemik bir köknar
alt türü.
 30 metreye kadar boylanabilir. Tomurcukları bol
reçinelidir. Yan sürgünlerin uçlarındaki tomurcukların
sayısı 5-7 arasıdır.
 Kozalaklar tepenin en üst ucunda bir yıl önceki
sürgünler üzerinde oluşurlar. Sürgün üzerinde dik
dururlar ve 15-20 cm boylanabilirler.
 İğne yaprakları uzun sürgünler üzerinde tek tek ışığa
yönelik olarak tarak biçiminde dizilmişlerdir.
 Kazdağı köknarının gövde kabuğu açık gri renkli,
ince ve düzgündür.
 Genç yaşlardan itibaren kazık kök yaparlar. Toprak
ve rutubet istekleri fazladır. Işık istekleri azdır,
gölgeye dayanıklıdır. Hızlı büyür.
 Endemik bir türdür. Türkiye'de Kazdağlarında
bulunur.
Doğu Karadeniz Köknarı
(Abies nordmanniana)
 Çamgiller (Pinaceae) familyasında Kafkasya'ya özgü
bir köknar türü.
 40-50 m boya ulaşan, geniş piramidal şekilde gelişen
ve çok sık dallanma yapan gri gövdeli bir ağaçtır.
 Genç sürgünleri yeşilimtrak-sarı renkli olup üzeri
kısa, sık, esmer tüylerle örtülmüştür.
 Kozalaklar dal üzerinde dik dururlar ve kozalak
pulları döküldüğünde geriye ince bir eksen kalır.
 Kafkasya ile Kuzeydoğu Anadolu dağlık yörelerinde
bulunur. Asıl geniş yayılış bölgesi Kafkasya'dır.
Uludağ Köknarı
(Abies bornmulleriana)
 Uludağ köknarı çamgiller (Pinaceae)
familyasından 30-40 metre boylanabilen, bir köknar
alt türü.
 Tepeden, tabana kadar çok sık dallıdır. Gövde
kabuğu gridir. Alt dallar yanlara doğru yatay uzanır.
 Yan sürgünlerin ucundaki tomurcuklar reçinelidir.
 Ortalama 15-16 cm boyunda ve 5 cm çapında
kırmızı-kahverengi kozalakları vardır.
 Toprak ve rutubet istekleri fazladır, ışık istekleri
azdır, gölgeye dayanıklıdır
Toros köknarı (Abies cilicica )
 Çamgiller (Pinaceae) familyasından Suriye, Lübnan
dağları ve Türkiye'de doğal olarak yetişen bir köknar
türü.
 30-40 metre boylanır. Gövde iri renkli ve pürüzsüz,
tepe dar piramit şeklindedir. Dallar horizontal ve
hafifçe aşağıya sarkık ve dipten itibaren dallanır.
 Kozalakları 15-20 cm uzunlukta, silindir şeklinde ucu
sivri ve kırmızı kahverengidir. yaprakların üstü açık
yeşil, altta iki adet beyaz şerit vardır.
 Güneşli ve yarı gölge nemli kumlu ve normal killi
topraklarda iyi gelişir. İlkbahar geç donlarından zarar
görür.
Doğu Ladini (Picea orientalis)
 Çamgiller (Pinaceae) familyasından 40-50 metre,
bazen de 60 metre boylara ulaşan, 1,5-2 metre çap
yapabilen, dolgun ve düzgün gövdeli, sivri tepeli
önemli bir orman ağacıdır.
 Tomurcuk kahverengi, sivri ve reçinesizdir. Doğu
Ladini bilinen ladin taksonlarının en kısa iğne
yapraklısı olup uzunlukları 6-11 mm, uçları keskin
değil, kör yada küt olarak sonuçlanır. Cilalı
görünümlü ve koyu yeşildir. Enine kesitleri dört
köşelidir.
 Türkiye'de, Gürcistan sınırından başlayıp, batıda
Ordu'da Melet Irmağı ile son bulmaktadır.
SEVGİ ÇİÇEĞİ
(Centaurea tchihatcheffii )
 Türkiye özgü nesli tükenme tehlikesiyle karşı
karşıya olan bir çiçek türü.
 Halk arasında yanar döner, gelin düğmesi, türbe
yada kırmızı peygamber çiçeği olarak da bilinen
sevgi çiçeği dünyada yalnızca Ankara'nın Gölbaşı
ilçesi Hacı Hasan Köyü yakınında yetişmektedir.
 Nesli tarım ilaçları yüzünden yok olma tehlikesi ile
karşı karşıya kalınca Bern Sözleşmesi kapsamında
koruma altına alınmıştır.
 İlk kez 1848 yılında Rus bilim insanı
Pierre de Tchihatcheff tarafından Afyonkarahisar
yakınındaki Mehmet köy'de bulunan çiçek artık
Afyon ilinde görülmemektedir.
Kasnak Meşesi (Quercus vulcanica)
 Fagaceae (kayıngiller) familyasından 25-30 m boya
ulaşabilen geniş ve yaygın tepeli bir meşe türüdür.
 Genç sürgünler sarımtrak veya kırmızımtrak olup,
önceleri tüylü daha sonraları çıplaktır.
 Tomurcuklar büyük yumurta biçiminde kahverengi
kırmızı, tüysüzdür. Tomurcuk pullarının kenarları
kirpiklidir.
 Yapraklar sürgünler üzerinde oldukça aralıklı
dizilmiştir. Yaprak ayası ters yumurta veya eliptik
biçimli, dip tarafı çarpıktır. Yaprakların alt yüzü basık
ve yıldız tüylüdür. Üst yüzü çıplak ve koyu yeşildir.
 Endemik bir türdür. Kütahya, Konya, Afyon, Isparta,
(Eğirdir, (sütçüler)) yörelerinde bulunur. 1300-1800
m yükseltilere kadar çıkabilir.
 Çok değerli odunları vardır. Yıllık halkalar son derece
dar olduğunda kaplamalığa elverişlidir. parke
yapımında ve kasnak yapımında kullanılır.
SIĞLA AĞACI
(Liguidambar styraciflua)
 25-40 m'ye kadar boylanan yaprak döken kalın dallı
ve geniş tepeli bir ağaçtır. İlk bakışta çınara benzer.
Yaşlandıkça, kabuğu koyulaşır ve derin çatlaklı bir
görünüm alır.
 Elsi loplu yapraklar sürgünlere sarmal dizilmiştir.
Çiçekler küçüktür. Çiçek kurulu 1-2 cm çapında
olup küre şeklinde çok sayıda çiçek kümesini
bulundurur.
 Meyve 2-4 cm çapında çok sayıda kapsülden oluşur
ve içerisinde çok miktarda tohum bulunur.
 Gövdesinden çıkarılan balzam kozmetik ve
eczacılıkta kullanılır.
 Sığla ağacı esasında üçüncü zamandan kalma
endemik bir türdür. Nitekim bugün yaşayan tek türüne
rastlanmayan Avrupa kıtasında bile Tersiyer'de birçok
türlerinin yaşadığı bilinmektedir.
 Ancak buzul çağından sonra şimdiki yayılış
safhalarına çekilmişlerdir.
 İlk olarak paleosen devrinde, Kafkasya'nın ve
Türkmenistan'ın (Hazar Denizi'nin doğusunda) maden
yataklarında ve benzeri yerlerde bulunmuştur..
 En eski yıllara ait Liguidambar polenleri
paleosen'de Sibirya ve Kafkasya'da, Rusya ve
Uzakdoğu'da bulunması bu cinsin jeolojik
devirlerde bütün Kuzeydoğu Asya'da geniş yayılış
gösterdiğine işaret sayılmaktadır Weyland (1964).
 Bugün sahasının çok sınırlı olmasını uzun zamanın
etkilerine bağlamaktadır
ADA ÇAYI (Salvia pratensis)
 Diş otu veya Meryemiye olarak da bilinir,
ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasından Salvia
cinsini oluşturan kokulu bitkilere verilen addır. Bütün
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çokça
yetişir.
 Tüylü ve beyazımsı bir renkte olan yapraklarının kurusu
çay gibi haşlanarak içildiği gibi, et yemeklerine koku ve
lezzet vermek için de kullanılır. Özellikle karaciğer,
ördek, kaz, tavuk ve av hayvanlarının kızartmalarında
çok hoş bir koku ve tat verdiği için kullanılır.
 Avrupa ülkelerinin mutfaklarında kızarmış patateslerin,
hamurlara koyulan yağların kokulandırılmasında,
salamuralarda, etlerin dinlendirilmesinde çok kullanılır.
 Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir.
 Bir başka tür olan çayır ada çayı (Salvia pratensis),
çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş
bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı
uzaklardan seçilebilir.
 Çayır ada çayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı
Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu ada çayından
"elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da
üretilmektedir.
 Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından
tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir.
Kuşkonmaz (Asparagus)
 Biri sebze olarak yenen, öbürleri süs amacıyla
yetiştirilen çeşitli bitki türlerini kapsayan gruptur.
 Bu türlerin yabanilerine dünyanın ılıman
bölgelerinde sıkça rastlanır.
 Türkiye'de yetiştiği yerler, Marmara bölgesi, Ege,
Akdeniz ve Orta Anadolu'dur.
 Kuşkonmaz en iyi besince zengin, kumlu ve gevşek
topraklarda yetişir. Haziran-Temmuz ayları arasında
yeşilimsi sarı renkli çiçekler açan, 50-150 cm
boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir.
 Sulak, kumlu ve killi, kuvvetli topraklarda, ormanlık
yerlerde yetişir. Gövdeleri dik, yeşil düzgün yüzlü
ve yaygın dallıdır.
 Eğer bir kuşkonmaz
bitkisi hasat edilmeyip
doğal haline bırakılacak
olursa 170 santimetreye
kadar boylanır.
 Dalları kaplayan ince,
iğnemsi yaprakların
ardından küçük, sarımsı
çiçekler açar; çiçekler
daha sonra kırmızı etli
meyvelere döner.
Sığırkuyruğu
 Haziran-Ağustos aylarında parlak sarı renkli çiçekler açan 20 ile
150 cm boylarında iki yıllık otsu bir bitkilerdir.
 Daha çok ekilmemiş yerlerde ve yol kenarlarında bulunurlar.
Gövdeleri dik bazen dallanmış ve yünümsü tüylerle kaplıdır.
 Yaprakları gövdenin alt kısımlarında rozet halinde dizilmiş olup,
yünümsü tüylüdür. Gövdedeki yapraklar ise sapsızdır. Çiçekler
gövdenin ucunda sık veya seyrek, az veya çok uzun bir salkım
durumda toplanmışlardır.
 Meyveler yuvarlakça olup, çok tohumludur.
 Türkiye, sığır kuyruğu türleri bakımından çok zengin olup,
takriben 200 kadar tür bulunmaktadır.
Peygamber Çiçeği
 Dünyada yalnızca Şanlıurfa’da yetişen peygamber
çiçeğine, Harran Üniversitesi (HÜ) öğretim üyelerinin
yaptığı araştırma sayesinde 138 yıl sonra yeniden
rastlandı.
 Peygamberler diyarı Şanlıurfa’ya özgü çiçeğe, Tektek
Dağları’nda yapılan iki aylık çalışma sonucunda ulaşıldı.
 Peygamber çiçeği ilkbaharda açıyor.
 Şanlıurfa’ya özgü (endemik) peygamber çiçeği, nisan-
mayıs aylarında açıyor. Bozkır ve taşlık alanlarda yayılış
gösteriyor.
 İlk kez 138 yıl önce Şanlıurfa’da Alman botanikçi Heinrch
Karl Haussknecht tarafından keşfedilen çiçek,
papatyagiller (toplu çiçekgiller) familyasına ait.
 Yaklaşık 190 civarında türü bulunan bitkinin gen merkezi
Türkiye.
Datça Hurması
 Tüm Dünyada, yalnızca güneybatı Anadolu'da doğal
olarak yetişen "Datça hurması" ile tanınan Datça
Yarımadası'nda egemen orman tipini nemli kızılçam
ormanları oluşturur.
 Olağanüstü zengin bitki örtüsüne sahip bu Önemli
Bitki Alanı'nda yaklaşık 160 ülke çapında nadir
bitki türü bulunur
 

İnceyapraklı eğrelti (Isoetes duriei)


 Ömerli Havzasında
mevsimsel su basan kumlu
ve taşlık yerlerde yetişen bir
eğrelti türüdür.
 Ülke çapında çok az yerde
kayıtlı, nadir bir bitkidir. 
Bu İnceyapraklı eğrelti türü,
yetiştiği çok hassas
ekosistemlerin tahrip
edilmesi nedeniyle
azalmaktadır.
Yabani karanfil
(Dianthus pubescens)

 Ülkemizde yalnızca
Balıkesir ve Aydın il
sınırları içinde kayıtlı
nadir bir türdür.
Yonca (Trifolium pachycalyx)

 Kurak meralar,
kayalıklar ve kıyı
kumullarında asit
karakterli topraklar
üzerinde yetişir.
Yonca (Trifolium ligusticum)

 Ömerli Havzasında
yetişen nadir tek yıllık
bir üçgül türüdür.
 Soluk pembe çiçekleri
Mayıs-Temmuz
aylarında açar.
İstanbul nazendesi
(Lathyrus undulatus)

 Türkiye’nin kuzeybatısına
endemik, çok çekici bir
bitkidir. İstanbul’un Asya
yakasındaki fundalıklarda
zengin popülasyonları
bulunur.
 Avrupa çapında nadir bir
bitki olan İstanbul
Nazendesi’nin koruma
altına alınması önemlidir.
Crinitaria linosyris

 Ömerli Havzasının ve
Türkiye’nin nadir
bitkilerinden biridir.
 Başta İstanbul olmak
üzere, Türkiye’nin
yalnız kuzeybatısında
yetiştiği bilinmektedir.
Riva sığırkuyruğu
(Verbascum bugulifolium)

 İstanbul’a özgü nadir


türlerden biridir. Tüysüz
yaprakları bitkinin
tabanında toplanmıştır.
 Çok sayıda salkım
şeklindeki çiçekleriyle
15-75 cm boyunda çok
yıllık bir bitkidir.
Narin acıçiğdem
(Colchicum micranthum)
 İstanbul’a endemik küçük
çiçekli bir acıçiğdem
türüdür. Nemli fundalıklar ve
meralarda yetişen bitki,
sonbaharda çiçeklenir.
 Kemerburgaz’da bulunan
birkaç küçük kolonisi
dışında, büyük çoğunlukla
İstanbul’un Asya yakasında
yayılış gösterir.
 Ancak kontrolsüz şehirleşme
ve yanlış ağaçlandırma gibi
nedenlerle nesli tehlike
altında bulunmaktadır. 
Ümraniye çiğdemi
(Crocus pestalozzae)
 Türkiye’ye endemik
küçük çiçekli bir
çiğdem türüdür.
 Erken ilkbaharda
bembeyaz çiçekleriyle
İstanbul'un nemli
fundalıkları içinde
meralar ve kayalıklarda
çiçek açar.
Çokbaşlı köygöçüren
(Cirsium polycephalum)
 İstanbul'un baltalık
ormanlarına ve
fundalıklarına endemik,
iki yıllık bir bitkidir.
 Türkiye’nin küresel
ölçekte tehlike altında
bulunan, korumakla
yükümlü bitkilerinden
biridir. 
Ters Lale (Fritillaria
fleisheriana)
 Dünyada bir benzeri daha
bulunmayan ve anavatanı “Dağların
Kenti” olarak da bilinen Hakkari
ilimizde yetişen Ters Lale,
dünyanın en nadide çiçeklerinden
biridir.
 Kan kırmızı, göz kamaştırıcı
rengiyle kadife hassaslığındaki
çiçeği ile estetik görünümlü
tersliğiyle adeta bir doğa
harikasıdır.
 Ters Lalenin asıl önemi; “endemik
bir tür olması” yani dünyada
yalnızca Hakkâri’de doğal olarak
yetişmesindendir.
 Ters Lale doğal görünüşüyle
mevcut kültür lalelerinden çok daha
gösterişlidir.
İlin Adı Bitkinin Latince Bitkinin Türkçe adı
adı
Adana Crocus adanensis, Adana çiğdemi,
Ophrys cilicica, Adana Orkidesi,
Viola cilicica Adana Menekşesi

Ağrı Campanula Ağrı çan çiçeği,


aghrica, Gül,
Rosa dumalis, Gül
Rosa pisiformis
Ankara Crocus ancyrensis, Ankara Çiğdemi
Dianthus Anadolu karanfili
anatolicus, Ankara karanfili
Dianthus
ancyrensis
Antalya Crocus Pamfilya çiğdemi,
pamphylicus, Antalya Çiğdemi,
Crocus antalyensis, Pamfilya Süseni,
İris pamphylica, Antalya çan çiçeği,
Campanula Karya ters lalesi,
antalyensis, Antalya gülü
Fritillaria carica,
Rosa dum.
antalyanus
Artvin Crocus artvinensis, Artvin çiğdemi,
Lilium artvinense, Artvin zambağı,
Dianthus Artvin karanfili
artvinensis
Aydın Fritillaria bithynica Bitinya ters lalesi
Bilecik Fritillaria Ters lale
fleisheriana

Bolu Crocus abantensis Abant çiğdemi

Çankırı Crocus ılgazensis Ilgaz çiğdemi

Elazığ Fritillaria Baskil ters lalesi


baskilensis
Gaziantep Galanthus Antep kardeleni
antepensis
Hakkari Crocus Hakkari Çiğdemi,
hakkariensis, Hakkari
Campanula Çançiçeği
hakkarica
Isparta Rosa dumalis Gül
İstanbul Crocus İstanbul çiğdemi
istanbulensis
Kayseri Anthemis argaea, Erciyes
Campanula papatyası,
argaea, Erciyes çan
çiçeği,
Konya Viola isaurica İsaurya
menekşesi
Mardin İris mardinensis Mardin Süseni

Muş Dianthus Muş karanfili


muschianus
Sivas Campanula sivasica Sivas Çançiçeği

Trabzon Anthemis..trapezun Trabzon papatyası


tic
Tunceli Campanula Munzur Çançiçeği
munzurensis
www.kelebeketkisi.net

You might also like