You are on page 1of 7

DERS PLANI

1. BİLİM DALI: NEFROLOJİ

2. KONU BAŞLIĞI: Hematürik hastaya yaklaşım

3. KOD NUMARASI:

4. AMAÇ:
Hematürinin nedenlerinin bilinmesi ve ayırıcı tanıda klinik ve laboratuvar bulguların
değerlendirilmesinin öğrenilmesi.

5. HEDEFLER:
Öğrenciler;
a. Hematüri nedenlerini sayabilmeli.
b. Glomerüler ve nonglomerüler hematüri ayırıcı tanısında dikkat edilmesi gereken kriterleri
tanımlayabilmeli.
c. Hematürinin tanısında gerekli laboratuvar yöntemlerini sıralayabilmeli.

6. KONU BAŞLIĞI OLAN KONUNUN ÖĞRETİM MODELİ:

Teorik ders Uygulamalı ders(Lab) Hasta başı Olgu sunumu Küçük grup çalışması
X

7. KONU İLE İLGİLİ KAZANDIRILMASINI İSTEDİĞİNİZ BECERİLER:


Öğrenciler;
Hematürili bir olgu karşısında hematürinin nedeninin böbrek ile mi yoksa böbrek dışı
bir problem ile ilgili olup olmadığının anamnez, fizik muayene ve ilgili laboratuvar testleri
aracılığıyla değerlendirmesini yapma becerisini kazanmış olmalı.

8. DERSİN AŞAMALARI :

TANIMLAR

İdrarda normalden fazla sayıda eritrosit bulunması şeklinde tanımlanan hematüri; bir
böbrek hastalığının veya renal pelvisten distal üretraya kadar olan üriner yolun herhangi bir
bölgesindeki lezyonun bulgusu olabileceği gibi, böbrek ve üriner sistemi sekonder olarak
tutan sistemik bir bozukluğun belirtisi de olabilir.
Hematüri çeşitli özelliklerine göre tanımlanabilir. İdrarın rengi ve görünümüne bağlı
olarak; eğer idrar belirgin bir şekilde kırmızı veya kahverengi görünüm almışsa makroskopik
veya gross hematüri şeklinde adlandırılır. Asit idrarda görünüm daha koyu kahve veya çay
renginde olur. Kanama aktif ise veya alkali idrarda ise açık kırmızı bir renk oluşacaktır.
Mikroskopik hematüri, idrarın görünümünün normal olmasına karşılık mikroskopik
incelemesinde normalden fazla sayıda eritrosit bulunması şeklinde tanımlanmaktadır.
Hematürinin, incelenen tüm idrar örneklerinde saptanması durumunda persistan, yalnızca
bazı örneklerde bulunması halinde ise intermittan hematüriden söz edilebilir. Hematüri
ayrıca, böbrek ve üriner yola ait başka klinik veya laboratuvar bulgularla birlikte bulunp
bulunmamasına göre de semptomatik veya asemptomatik hematüri olarak da
tanımlanabilmektedir.

EPİDEMİYOLOJİ
Hematüri nispeten sık görülen ve çeşitli nedenlere bağlı olabilen bir durumdur. İnfanktta,
çocukta, erişkinde ve yaşlıda hematüri nedenleri birbirlerinden oldukça farklıdır. Yapılan bir
çalışmada okul çocuklarında hematüri sıklığının %4 oranında bulunduğu ve bu çocukların
uzun izlemlerinde idrar tetkiklerinin normal bulunduğu ve üriner yol patolojisinin gelişmediği
rapor edilmiştir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte hematüri sıklığının arttığı ve genç erişkinlerde
%12’ye, 50 yaşın üzerindekilerde ise %10-16 oranına ulaştığı belirtilmektedir. Çocuklarda ve
genç erişkinlerde glomerüler hematüri nedenleri ön plandadır. 45-50 yaşın altında hematüri
nedeni olarak ciddi ürolojik bir hastalığın saptanma olasılığı düşüktür. Buna karşılık 40
yaşının üzerinde glomerüler hastalıklar hematürilerin yalnızca %5 kadarından sorumludurlar.
Bu grupta üriner sistem neoplazmları ve infeksiyonlar daha ön planda ele alınmalıdır.

HEMATÜRİNİN NEDENLERİ
Hematüri, proteinürinin aksine her zaman renal parankimal bir hastalıktan kaynaklanmaz.
Üriner yolun herhangi bir noktasından köken alabilir. Genellikle en sık görülen nedenler,
mesane v eprostat kaynaklı infeksiyonlar ve inflamasyonlardır. Taş, neoplazmlar ve
glomerüler hastalıklar sık görülen diğer nedenlerdir. Benign prostat hiperplazisinin (BPH) tek
başına hematürinin önemli bir nedeni olmadığı, mikroskopik hematüri sıklığının BPH’li
hastalarda, olmayanlara göre aynı sıklıkta görüldüğü belirtilmektedir. Daha önce de belirtildiği
gibi klinik değerlendirme sırasında yaş faktörü mutlaka gözönünde bulundurulmalıdır.

Hematüri nedenleri başlıca renal ve ekstrarenal nedenler olarak, renal nede8nler de ayrıca
glomerüler ve nonglomerüler olarak sınıflandırılabilir (Tablo I, Tablo 2, Tablo 3)

HEMATÜRİLİ HASTAYA YAKLAŞIM:


Hematürili hastanın ilk değerlendirmesi üroloji veya nefroloji uzmanlığını genellikte
gerektirmez. Öncelikle aşağıdaki üç soruya yanıt aranmalıdır:
- Öykü ve fizik muayene belirli bir tanıyı işaret etmekte midir?
- Hematüri glomerüler midir, ekstraglomerüler midir?
- Hematüri intermittan mı yoksa persistan mıdır?
Öykü: Öykü ayrıntılı olmalı, hematüri paterni, aile öyküsü ve birlikte bulunan semptomlar
sorgulanmalıdır.
- Pyüri ve dizüri ile birlikte hematüri bulunması genellikle üriner yol infeksiyonunu
düşündürmelidir.

Tablo I. Hematürinin glomerüler nedenleri

I- Proliferatif Glomerulonefritler
A- Primer Glomerulonefritler
- IgA nefropatisi
- Poststreptokoksal glomerülonefrit
- Membranoproliferatif glomerulonefrit
- İdiopatik hızlı ilerleyen (kresentik) glomerulonefrit
- Fibriler glomerülonefrit
B- Sekonder Glomerülonefritler
- Henoch-Schonlein purpurası
- Sistemik lupus eritematozus
- Good Pasture hastalığı
- Sistemik vaskülitler
- Postinfeksiyoz glomerulonefritler
- Esansiyel mikst kryoglobulinemi
2- Proliferatif Olmayan Glomerulonefritler
- Minimal değişiklik hastalığı
- Fokal ve segmental glomerülonefrit
- Membranöz glomerülopati
- Trombotik mikroanjiyopatiler
3- Ailevi Glomerüler Hastalıklar
- Alport sendromu
- İnce bazal membran hastalığı
- Fabry hastalığı
- Nail-Patella sendromu

Tablo 2. Hematürinin glomerül dışı renal nedenleri

1- Neoplazmlar (Renal hücreli karsinom, Wilms Tümörü, Benign kistler)


2- Vasküler Nedenler (Renal infarkt, renal ven trombozu, malign hipertansiyon, arteriovenöz
malformasyon, loin-pain hematüri sendromu)
3-Metabolik Nedenler (hiperkalsiüri, hiperürikozüri, hiperoksalüri, sistinüri)
4-Ailevi Nedenler (Polikistik böbrek ahstalığı, medüller sünger böbrek)
5-Papiller nekroz (Analjezik nefropatisi, orak hücre hastalığı, renal tüberküloz, diabetes
mellitus, obstrüktif üropati, alkolizm, ankilozan spondilit)
6-Hidronefroz
7-İlaçlar (Antikoagülan ilaçlar, ilaçlara bağlı akut interstisiyel nefrit)

- Üst solunum yolu infeksiyonu sonrasında hematüri oluşması sıklıkla üç hastalığı işaret
eder: IgA nefropatisi, poststreptokoksik glomerülonefrit (PSGN) ve nonspesifik
mezangioproliferatif glomerülonefrit.

En sık görülen glomerülonefrit tipi olduğu kabul edilen IgA nefropatisinde sıklıkla üst solunum
yolu infeksiyonundan 1-3 gün sonra başlayan gross hematüri klinik tabloya hakimdir.
Poststreptokoksik glomerülonefrit ise asemptomatik mikroskopik hematüriden akut nefrit
sendroma ve akut böbrek yetmezliğine kadar uzanan herhangi bir klinik tablo ile karşımıza
çıkabilir. Bu iki hastalığın ortaya çıkışı birbirine benzerse de bazı ipuçları ayırıcı tanıyı
yapmamızı sağlar ve renal biyopsi gerekli olmayabilir.

Tablo 3. Hematürinin böbrek dışı nedenleri

1. Taş(Üreter, mesane, prostat)


2. Neoplazmlar [Transisyonel hücreli karsinom (enal pelvis, üreter, mesane),
adenokarsinom ( prostat), yassı hücreli karsinoma (üretra)]
3. İnfeksiyonlar (Akut sistit, prostatit, üretrit, tüberküloz, sistosomiasis)
4. İlaçlar (Siklofosfamid, antikoagülanlar))
5. Travma (Kontüzyon veya laserasyon, egzersize bağlıhematüri, yabancı cisim, aşırı
gerilmiş mesanenin dekompresyonu)
6. Diğerleri (Familyal telenjektazi, endometriozis, meatal ülserler, üretral karunkül, yabancı
cisinler, koagülasyon defektleri)

İnfeksiyondan sonra hematüriye kadar olan latent periyod PSGN’de ortalama 10 gün ekan
IgA nefropatisinde 5 günden azdır. Tekrarlayıcı gross hematüri atakları IgA nefropatisinde sık
olarak görülmekle beraber PSGN’de oldukça seyrektir. Boğaz kültürü, serolojik testler (ASO;
Anti DNA, anti hyalürinadoz gibi) ve hipokomplementemi PSGN’de pozitiftir. İmpetigo sonrası
olgularda ASO pozitifliği %50 oranına kadar düşer. PSGN’de renal fonksiyonlar 1-2 haftada
düzelir ve kompleman düzeyleri 6 haftada normale döner, hematüri ise 6 ay içinde kaybolur.
IgA nefropatisinde ise mikroskopik hematüri genellikle varlığını sürdürür.

Tek taraflı ve kasığa doğru yayılan lomber ağrı ile birlikte hematüri, taş veya pıhtı gibi
nedenlerle üretral obstrüksiyonu düşündürmelidir. Bu tablonun sık tekrarlanması durumunda
akla gelmesi gereken bir durumda loin-pain hematüri hastalığıdır. Genellikle doğum kontrol
hapı kullanan genç bayanlarda görülen ve mikro veya makro hematüri atakları ile kendini
gösteren bu hastalıkta renal fonksiyonlar ve kan basıncı normaldir. Renal anjiografide
terminal dallarda daralma ve kıvrılmalar ile birlikte segmental iskemi alanları görüldüğü rapor
edilmiştir. Tedavisi henüz bilinmeyen bu hastalıkta psikolojik faktörlerin de önemli rol
oynadığı ve en azından bir grup hastada ince bazal membran hastalığının söz konusu
olabileceği belirtilmektedir.
Özellikle yaşlı hastalarda prostatik obstrüksiyon semptomları mutlaka sorulmalıdır.

Son dönemlerde travma veya egzersiz öyküsü bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.


Egzersize bağlı hematüri benign bir durumdur ve diğer nedenler ekarte edildikten sonra
düşünülmelidir. Genellikle maraton koşucularında görülen bu durumun oluşum mekanizması
açık değildir, ancak iskeminin rol oynayabileceği ileri sürülmektedir.

Kanama hastalığı veya antikoagülan tedavi uygulanıp uygulanmamadığı sorgulanmalıdır.


Ancak kronik warfarin tedavisi alan bir kişide hematüri hemen bu tedaviye bağlanmamalıdır.
Belirgin koagülasyon test bozukluğu veya birkaç bölgeden kanama olmadıkça antikoagülan
kullanan bir hastada da hematüri diğer hastalardaki gibi araştırılmalıdır.

Nefrite yol açabilecek ilaç öyküsü araştırılmalıdır.

Aile öyküsünde böbrek hastalığının varlığı, hematüri, sağırlık, kanama bozuklukları, polikistik
böbrek hastalığı araştırılmalıdır. Bazı glomerüler hastalıkların kendilerini yalnızca izole
hematüri ile gösterebildikleri unutulmamalıdır. Bu durumda üç hastalık akla gelmelidir: İgA
nefropatisi, herediter nefrit ve ince bazal membran hastalığı. IgA nefropatisinde makrospopik
hematüri görülebilir, ancak aile öyküsü negatiftir. Herediter nefritte ailede renal yetmezlik
öyküsü ile birlikte makroskopik hematüri sözkonuudur. İnce bazal membran hastalığında
ailede renal yetmezlik öyküsü olmadan mikroskopik hematüri saptanır, ancak makroskopik
hematüri beklenmez.

FİZİK MUAYENE
Kan basıncı ölçümü çok önemlidir. Hematürinin önemli nedenlerinden olan akut nefritik
sendromun önemli komponentinin hipertansiyon olduğu unutulmamalıdır. Fizik muayenede
ekimoz, peteşi, deri döküntüleri, pigmentasyon, telenjiektazi, kornea ve lens anormallikleri,
sağırlık araştırılmalı, abdominal kitle ve prostat yönünden muayenesi yapılmalı, eksternal
üretral meatus gözlenmelidir.

İDRAR ANALİZİ
Hematürili bir hastaya yaklaşımda tanıya götürecek en önemli bilgiler idrarın mikroskopik
incelemesiyle elde edilir.

Hematürinin tanısı
Normal erişkinler idrarla günde yaklaşık olarak 106-107 eritrosit atarlar. İdrarla eritrosit atılımı
bu miktarın üzerine çıktığında santrifüje edilmiş taze idrar sedimentinde saptanır ve
hematüriden söz edilir. Mikroskopik hematürinin saptanmasında idrar sedimentinin
incelenmesi en seçkin yöntemdir. Mikroskopik incelemede her bir büyük büyütme alanında
bazı kaynaklara göre 2, bazı kaynaklara göre 2-3, bazılarına göre de 4’ten fazla eritrosit
bulunması hematüri olarak kabul edilmektedir. Bu eşik değerin düşük kabul edilmesi yanlış-
pozitif sonuçlara, yüksek kabul edilmesi ise bazı bozuklukların gözden kaçırılmasına neden
olabilmektedir.
Pratik olarak mikroskopik hematüri, idrar dipstick testi ile araştırılır. Bu tetkik, ortotolidin
emdirilmiş kağıt şeritlerin (Hemastix vb.) idrarda serbest hemoglobin varlığında renk
değiştirmesi esasına dayanır. Bu nedenle bu test myoglobinüri ve hemoglobinüri varlığında
da pozitif sonuç verir. Povidine-iyodine, oksidatif ajanlar ve peroksidaz içeren bazı
bakterilerin varlığında da yanlış pozitif sonuçlar verebilir. Aşırı miktarda askorbik asit
alanlarda ve eskimiş dipsticklerde ise yanlış negatif sonuçlar alınabilir. Ancak dipsitck testinin
negatif olması hematüriyi büyük oranda ekarte eder. Dipstick testi mikroskabik incelemede
her büyük büyültme alanında 1-2 eritrositin bulunduğu durumlarda bile pozitif olabilir. Bu
nedenle sensitivitesi %100, spesifitesi %62’dir.
Kırmızı renkli idrara yaklaşım
İdrarın kırmızı-kahverengi renklerinde olması gross hematüriyi düşündürmekle birlikte
yalnızca 1 ml kanın 1 lt idrara karışmasının bile belirgin renk değişikliği oluşturduğu ve çeşitli
yiyeceklerin (pancar, çeşitli boyalar vb.), ilaçların (phenindion, phenolphthalein,
phenoazopyridine, rifampisin, klorokin, sulfasalazin) ve porfinin atılımının da bu renk
değişikliğinden sorumlu olabileceği düşünülmelidir. Bu nedenle gross hematüri mutlaka
dipstick ve mikroskopik inceleme ile doğrulanmalıdır. Bu durumda ayırıcı tanıya yaklaşım
idrarın santrifüje edilerek kırmızı rengin sedimentte mi süpernatantta mı olduğunun
ayırdedilmesiyle başlatılmalıdır.
* Eğer kırmızı renk yalnızca idrar sedimentinde varsa yani süpernatant berrak ise hematüri
sözkonusudur.
* Eğer süpernatant kırmızı ise idrar dipstick testi ile “heme” varlığı araştırılmalıdır. Negatif ise
yukarıda belirtilen yiyecek, ilaç veya porfiria sorgulanmalıdır. Pozitif ise myoglobinüri veya
hemoglobinüri vardır. Bu nedenle pozitif bulunan dipstick testinden sonra mutlaka idrarın
mikroskopik incelemesi yapılmalıdır.

Hematüri nereden kaynaklanmalıdır?


Hematürinin nedenleri çok çeşitli olduğundan ayırıcı tanıyı kolaylaştırmak için hematürinin
kaynağının gösterebilecek diğer bulgular gözardı edilmemelidir. Bu ayırımda idrar bulguları
önemli ipuçları verecektir.
* Hematürik idrar sedimentinde eritrosit silindirlerinin bulunması kaynağın böbrek
parankiminde (glomerülonefrit veya intertisyel nefrit gibi) olduğunu düşündürür. Ancak
saptanmaması glomerüler bir hastalığı ekarte ettirmez.
* Hematürili bir hastaya yaklaşımda proteinürinin varlığı mutlaka araştırılmalıdır. Ağır
proteinürinin bulunması hemen her zaman glomerüler bir hastalğığın varlığını
düşündürmelidir. Gross hematürili hastaların günde 500 mg’a kadar proteinüriye yol
açabileceği ancak hematüriyle birlikte 500 mg/gün’ün üzerinde proteinin saptanamsının
glomerüler lezyonu düşündürmesi gerektiği bildirilmektedir.
Bu sınırı ciddi kanamalarda 1 gr/gün’e kadar yükselten yazarlar da vardır. Bu durumda idrar
elektroforezinin yararlı olabileceği ve bu testte hemoglobinin β globulin bölgesine migrasyon
göstereceği belirtilmektedir.
* İdrarda kan pıhtısı görülmesi kanamanın glomerül dışından kaynaklandığını gösterir.
Glomerül ve tubüllerde bulunan ürokinaz ve doku plazminojen aktivatörleri nedeniyle
glomerüler lezyonlarda pıhtı görülmez.

Eritrosit morfolojisinin değerlendirilmesi


Ekstrarenal kanamalarda eritrositler birbirlerine benzer görünümdedirler ve yuvarlak disk
görünümlerini korurlar. Glomerüler hematürilerde ise genellikle belirgin anizositoz vardır ve
eritrositlerin şekilleri bozulur. Bu ayırımın yapılmasında faz kontrast mikroskopisi ve otomatik
eritrosit analizörleri kullanılmaktadır. Özellikle yumru şeklinde çıkıntıları olan akantositlerin
varlığı glomerüler bir hastalık için oldukça güçlü bir delil olarak kabul edilmektedir.
Glomerüler kaynaklı hematürilerde eritrosit morfolojisinin, eritrositler glomerüler bazal
membrandan geçerken oluşan mekanik travma ile çeşitli nefron segmentlerinden geçerken
oluşn ozmotik travma nedeniyle bozulduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu incelemenin
hematürinin ayırıcı tanısındaki yeri henüz net değildir. Sonuçlar incelemeyi yapan kişiye göre
de değişiklik gösterebilmektedir.

Glomerüler ve ekstraglomerüler hematüride ayırıcı tanı Tablo 4’te özetlenmiştir.


Ekstraglomerüler Glomerüler
Renk Kırmızı-pembe Kırmızı, koyu
(makroskobik ise) Kahverengi-“coca cola” rengi
Pıhtı Olabilir Yok
Proteinüri <500mg/gün >500mg/gün
Eritrosit morfolojisi Normal Dismorfik
Eritrosit silendiri Yok Bulunabilir
Rutin idrar tetkiki dışında, üç-kadeh testi de bazı olgularda hematürinin yerinin
belirlenmesinde yararlı olmaktadır. Bu test, eşit volümde üç ayrı idrar örneğinin toplanarak
değerlendirilmesi esasına dayanır: idrarın başlangıcında alınacak örnek, orta-akım örneği ve
miksiyonun sonlanmasına doğru alınacak örnek. Eğer hematüri yalnızca ilk örnekte
saptanırsa üretral lezyon, son örnekte saptanırsa mesane boynu lezyonu düşünülmelidir.
Tüm örneklerde aynı oranda hematüri saptanması ise, renal üreterik veya diffüz mesane
lezyonlarını işaret edecektir.

Geçici hematüri
Erişkinlerde nispeten sık görülen bu durumla ilgili olarak yapılan bir çalışmada 18-33 yaşları
arasında her yıl idrar tetkiki yapılan 1000 genç erişkinde %39 oranında en az bir kez
hematüri saptandığı belirtilmektedir. Ancak yaşlı hastalarda geçici hematürinin bile neoplazm
riski taşıdığı unutulmamalıdır.

Hangi radyolojik testler yapılmalıdır?


Eğer glomerüler kaynaklı hematüri ekarte edilmişse, bir sonraki aşama böbrek, üreter ve
mesanede kitle lezyonu bulunup bulunmadığının araştırılmasıdır. İzole hematüride radyolojik
değerlendirme çok net değildir. Bu hastaların çoğunda negatif veya minör bulgular
saptanmaktadır. Ancak tanı için spesifik deliller yoksa intravenöz pyelografi (İVP) veya
ultrasonografi (US) ile taş, kitle veya polikistik böbrek hastalığı araştırılabilir. Yaşlı hastalarda
küçük renal tümörleri gözden kaçırmamak için ultrasonografi ilk tercih olmalıdır.

Sistoskopi endikasyonları nelerdir?


US ve İVP’nin negatif olduğu durumlarda sistoskopinin yeri açık değildir. Ancak 50 yaşın
üstünde olanlarda ve mesane kanseri riski taşıyan kişilerde (uzun süre fenasetin veya
siklofosfamidkullanımı, uzun süreli sigara öyküsü, aşırı analjezik kullanımı gibi)
önerilmektedir. 40 yaşın altında değeri sınırlıdır.
Yüksek riskli kişilerde idrar sitolojisinin yararlı olabileceği ve bilgisayarlı tomografinin diğer
yöntemlerle gözden kaçan küçük tümörleri saptayabileceği unutulmamalıdır.

Açıklanamayan hematüri nedenleri


Bazen tüm bu incelemelerden sonra bile persistan izole hematürinin nedeni
saptanamayabilir. Bu hastaların yaklaşık %50’sinde bir süre sonra glomerüler hastalığın
ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bunun dışında, idiopatik hematürisi olan çocuklarda %30-35
oranında hiperkalsiürinin, %5-20 oranında da hiiperürikozürinin altta yatan neden olabileceği
ve bunlarda taş oluşma riskinin yüksek olduğu ileri sürülmektedir. Bazı açıklanamayan
olgularda ise arteriovenöz malformasyon veya fistülün hematüri nedeni olabileceği ve bunun
da arteriografi ile açığa çıkarılabileceği hatırlanmalıdır.

Renal biyopsi gerekli midir?


Glomerüler tipte hematürisi olduğu düşünülen hastalar mutlaka nefroloji uzmanına
gönderilmelidir. İzole glomerüler hematüride renal biyopsi uygulaması tartışmalıdır. İzole
hematürili vakaların pekçoğunda özel bir tedavi uygulanmadığı da bilinmektedir. Bu
hastaların belirli aralıklarla böbrek fonksiyonlarının ve kan basınçlarının izlenmesi ve
proteinürinin gelişip gelişmediği açısından idrar tetkiklerinin yapılması genel kabul gören bir
uygulamadır. Bugünkü bilgiler ile üriner sistem hastalığını düşündürecek semptomu olmayan
kişilerde hematüri taraması gerekli değildir.
Hematürik hastanın değerlendirilmesi

Hematüri

Semptom ve bulgu
Öykü,FM yok
İdrar analizi İzole Hematüri
Proteinüri yok

Glomerüler hastalık Üriner enfeksiyon Üreter obstrüksiyon Prostat hastalığı


bulguları bulguları bulguları bulguları

Nefrologa gönder, Antibiyotik İdrar IVP, US, PSA, Sistoskopi,


Biyopsi ? analizi

9. ÖZET VE DEĞERLENDİRME

Yukarıda yazılı metni bulunan bu ders ile pratikte sık karşılaşılan bir hasta yakınması
veya bulgusu olan kırmızı idrarlı hastaya yaklaşım çerçevesinde bunun en sık nedeni olan
hematüriyle ilgili tanı ve ayırıcı tanı prensipleri üzerinde durulmuştur.

KAYNAKLAR
1. Primer on Kidney Disease.2001
2. The Principles and Practice of Nephrology. 2003
3. Up to Date.10.3. 2002
4. Oxford Textbook of Clinical Nephrology, 2000

Kayser ÇAĞLAR
Doç. Tbp. Alb.
Nefroloji B. D.
Öğretim Üyesi

You might also like