You are on page 1of 27

RÖNESANS

MİMARİSİ
 Ortaçağ sanat dünyası içinde tohumu
atılan ve çeşitli ekenlerle büyüyen yeni
dünya görüşü, birden ortaya çıkmamış
sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknik
gelişmeleri içeren olayların sonucunda
oluşmuştu.
 Ayrıca dönemin düşünce yapısı sanata
etki eden önemli unsurdu.
 Sanat hareketleri de bu toplumsal gelişime
paralel olarak belirip, gelişmiştir.
 Yeni dünya görüşünün bir özelliği, insanın
kendi dünyevi güçlerini anlamasıdır.
 Bilindiği gibi ortaçağda halk, sanatçılar,
bilim ve din adamları kilisenin inancına
paralel bir tanrı görüşüne sahipti.
 Ancak daha gotik dönemde bile ortaçağda
kilise ile aynı görüşü paylaşmayan
insanların ortaya çıktığını biliyoruz.
 İşte bu farklılaşma dinin insanın akıl
terazisinde ölçülüp değerlendirildiğini
göstermektedir.
 Bunun mimaride yansıması olarak daha
erken zamanlarda Gotik dönemde Roman
kilisesinde tanrıyı temsil eden apsid
tarafındaki kulelerin, kralı temsil eden batı
tarafındaki kulelerden daha alçak
yapılarak belirdiğine tanık olunmuştu.
 Bu yeni görüşleri yansıtan
biçimlemeler, insanın kendi
yorum ve düşüncelerine
dogmalardan daha fazla
önem verdiğini
göstermektedir.

 St. Pietro kilisesinin kubbesi


bir yarım küre iken ön
cephesinde yarım daire
planlara yer veriliyordu.
 Çember ve küre antikçağda mutluluk
sembolü olarak kabul ediliyordu. Ortaçağ
öbür dünyadaki kurtuluşa, Rönesans ise
dünyevi yetkinliğe ve bu dünyadaki
kurtuluşa önem veriyordu.
 Ortaçağ dogmalarının yerini yeni çağda
bilgi, dünyevi güzellik, kişisel başarı, mal,
mülk alıyordu. Ortaçağda eserinin altına
imza atamayan sanatçı, bu çağda artık
kendi yaratış gücüne inandığından eserin
altına imzasını atacaktı.
 Geç Gotik, Orta Avrupa’da 15. Yüzyılda
eserlerini vermeye başladığında İtalya’da
Floransa’da erken Rönesans’ın ürünleri
görülmeye başlamıştı. İtalyanlar Gotiği bir
barbar sanatı olarak kabul ettikleri için
önce Floransa’da bir karşı sanat hareketi
başlamış ve Roma 1500’li yıllardan
başlayarak bu yeni anlayışı en üst düzeye
çıkarmıştı.
 Rönesans mimarisinin kurucusu olarak
Florensa’lı Flippo Bruneleschi kabul edilir.
Kırk yaşına kadar heykelci olan sanatçının
ilk eseri Floransa Domudur.

 Bruneleschi ilk eserlerinde Roman ve ilk


Hıristiyanlık eserlerinden yararlanarak
biçimlendirmişti. Daha sonra ise antik
kaynaklara yönelmişti.
 Bu hareketin ikinci temsilcisi Leon Battista
Alberti idi. Şair, kompozitör, hukukçu ve
sporcu olan sanatçı, Bologna üniversitesini
bitirip papaz olmuştu. Ancak sanat,
matematik, felsefe ve yapı sanatı üzerine
yazılar yazmıştı. Mimar Alberti, Hıristiyan
kutsal yapısı ile Roman yapısını
birleştirme yolunu tutmuştu.
 Bu sentezini Rimini’de
S.Fransesco
kilisesinde uygulamak
istemiş ancak eser
yarım kalmıştı.
Alberti’nin bir diğer
yapısı da Mantua’da
ki S. Andrea Kilisesi
idi.
 Rönesan’ın dini ve sivil yapıları aynı unsur ve
özellikleri göstermektedir. Sivil mimarinin en
önemli sonucu Plazzo yani sarayların
kazanılması idi. Yeniçağ, kral ve prensler için
şato yerine sarayları uygun görüyordu. Bu
yapılarda toplum içinde kendini kabul ettirmiş,
tüccar, bankacı zihniyeti olan kral oturuyor,
kudreti ve hümanist kültürü ile
çevresindekilerden üstün olduğu kabul
ediliyordu.
 Plazzo’da Helenistik sütunları ile avlu önemli bir
unsurdu .Muhteşem bir temsil gücü olması
gereken yapının, özellikle cephesi gösterişli idi.
Konsollu frizler ve rustik tarzı yer yer heroik etki
yaratıyordu.
 Sivil mimari alanında, klasik üslupta en
çok eser veren sanatçılar Venedik
okulundan Jacopo Sansovino (1486-1570)
ve Vicenza'lı Andrea Paladio’dur (1518-
1580).
Mimar A.Paladio

Villa Rotando'nun ön cephesi


 Mimar Paladio, Sasovino’ya nazaran daha klasik
üsluba yakın olup Vicenza’da bir bazilika, bir
tiyatro, bir saray inşa ederek yeni mimarinin
temellerini atarken bu şehri de bir sanat merkezi
haline getiriyordu. Bir çok büyük yapıyı
gerçekleştiren Paladio, Kuzey İtalya’da sayıları
20 kadar olan villa yapmıştır. Paladio
eserlerindeki tutarlılık ve sadelikten kaynaklanan
başarısı nedeniyle ileri dönemlerde yapıtlarından
en çok esinlenen mimar olacaktır.
 Rönesans yapı anlayışının kısa bir zaman
içinde son bulması ve bizzat klasik dönem
sanatçılarından Michelangelo tarafından
Barok’a yöneltilmesi dikkat çekicidir.

 Rönesans mimarisi 16. Yüzyıla


gelindiğinde yerini Barok mimariye
bırakmıştır. Bu dönemden sonra
Avrupa’da yapılarda görülen Rönesans
etkisi bir süslemeden öteye gitmemiştir.
Rönesans Mimarisinden Bazı Örnekler:
Sistine Şapeli'nin içi
Santa Maria del Fiero Dom'u
Pazzi Ailesi Şapel'i
Pazzi Şapel(içten görünüm)
Vesta Tapınağı
San Lorenzo Kilisesi
Santa Maria Novella Ön Cepheden Görünüş
Santa Maria delle Grazie
St.Peter's Bazilikası
The Escorial / İspanya
Hardwick Hall / İngiltere

You might also like