Professional Documents
Culture Documents
DÎVÂNI
Haz rlayan
Prof. Dr. Naci OKÇU
©
T. C. KÜLTÜR VE TUR ZM BAKANLI I
KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜ Ü
3146
KÜLTÜR ESERLER
429
ISBN 978-975-17-3353-5
www.kulturturizm.gov.tr
e-posta: yayimlar@kulturturizm.gov.tr
Esrar Dede; "Hazreti Gâlib Dede Efendimiz istidâd-9 harikulâdesi ianetiyle ulûm ve
fünûn-9 mütemeddideden’vâye-gîr îdi. Halbuki babas9ndan yaln9z Râhîdî Dede manzûme-i
lugaviyyesinden baEka fârisiyye ve ilm-i Eire aid kimseden birEey taallüm eylememiEdi"
demek suretiyle Eâirin babas9 Mustafa ReEid Efendi’den ilk tahsilini ald9C9n9 zikrediyor.
Esrar Dede bu ifadesiyle Gâlib’e ümmîlik isnad etmek istediCi anlaE9l9yor, ilk anda
Esrar Dede’ye hak vermek kanaat9 has9l olsa da Gâlib’in eserleri gözönüne al9nd9C9nda,
bunlar9n öyle tahsilsiz bir insan taraf9ndan meydana getirilemeyeceCi kolayl9kla anlaE9l9r.
Nitekim, Köseç Ahmet Dede’nin Es-Sohbetü’s-Safiye ismindeki eserine gayet fasih ve beliC
bir Arapça ile haEiyeler yazm9Et9r. Ayr9ca Yûsuf-9 Sineçâk’m Cezîre-i mesneviyesine tasavvuf
neE’esi ile bir Eerh yazm9E olmas9 da Gâlib’in düzenli bir tahsil gördüCünü göstermektedir.
Râirimize, Es’ad mahlas9n9 veren, ayr9ca babas9 Mustafâ ReEid Efendi’den alm9E
olduCu Eiir zevkini kuvvetlendiren ve ona bu yolda öncülük eden diCer bir üstad9 da Hoca
NeE’et’dir.
Söz bir gûher-i ulvi-i Lâhût mekând9r .
Mebde’le meâad ana velî gûE u zebând9r.
diye baElayan Eiirle Gâlib, kendisine Es’ad mahlas9n9 veren Hoca NeE’et’e 37 beyitlik bir
kasideyle teEekkür etmiEtir.
Râirlik kabiliyeti, daha pek genç iken geliEen Mehmet, bir aral9k Divân-9 hümâyûn
beylikçilik kalemine devam etti. Daha sonra Hoca NeE’et’e intisab ederek ondan mesnevi
okumaya bir müddet sonra da büyük bir hevesle Eiir yazmaCa baElad9.
Gâlib, babas9ndan ve Hoca NeE’et’ten tahsil etmekle kalmam9E, ayr9ca o devirlerde
edebiyât, musikî ve tasavvuf mektebi mahiyetinde olan mevlevihânelerde, mevlevî
büyüklerinin sohbetlerinden de faydalanm9Et9r.
Türk edebiyât9n9n büyük üstâdlar9ndan baEka, ran’9n büyük Eâirlerini de iyice tan9yan,
tasavvuf edebiyât9n9 lay9k9yla öCrenmeye baElayan Gâlib, Buhara’l9 Sâib’in Eiirlerini çok
beCeniyordu. Bütün bunlar ve bilhassa Mevlânâ’n9n Mesnevîsi’nin onun düEünce hayat9n9n
geliEmesinde çok büyük bir yeri vard9r.
Râir Es’ad mahlas9n9, eski ve yeni birçok Eâirler tarar9ndan kullan9ld9C9n9, ayn9
zamanda isim iltibas9n9 önlemek için Gâlib mahlas9n9 seçti.. Riirlerinde bu yeni mahlas9
kullanmaCa baElad9. Es’ad mahlas9m da birdenbire terketmedi. Fakat sonralar9 Eiirlerini sadece
Gâlib mahlas9yla yazd9. Râirin bir gurur ifâdesi taE9yan bu mahlas9 seçmesi zaman9nda
dedikodulara sebep oldu. Hatta Eâir Surûri, alayl9 bir edâ ile yazd9C9 k9t’a ile Gâlib’e sataEt9.
Bu büyük istidâd, genç yaEta inkiEâf gösterince (1195 / 1780) tarihinde yirmidört
yas9nda iken ilk defa divân tertib etti. Bundan iki sene sonra da, (1197/1782-83)de mesnevi
tarz9ndaki büyük eseri, Hüsn ü AEk’9 meydana getirdi. Nitekim, Semâhâne-i edeb’de : "Genç
yaEta iken vücuda getirdiCi âsâr-9 mergûbeleriyle sabittir. Tam yirmidört yaE9nda iken,
mükemmel bir divân vücuda getirmiEtir ki, bunu Euâra-y9 asrdan Pertev Efendi (kâne kelâmü
Gâlib) f9kras9yla tevrîh eylemiEtir. Üdebân9n mâEuk-9 cân9 zurefân9n mahbûb9 vicdân9 olan
Hüsn ü AEk nâm-9 eser bihterinlerin yirmialt9 yaElar9nda ken ikmal etmiEtir. Çûnki eser-i
mezkûre kendilerinin bulduklar9 "Hitamü’l Misk" cümle-i celilesini
Galib bu cerîde-i cefân9n
Târihi olur “hitâmühü’l misk
lâhiyas9n9 söylemege salahiyet-i kâmile verilmiEtir.
Denilerek Eâirin Hüsn ü AEk’9 ve divan9n9n tamamlan9E9 aç9kça ifâde edilmiEtir. Hüsn
ü AEk’9n yaz9lmas9na sebep olarak Eu hadise gösterilmektedir.
Gâlib, divân9n9 tamamlad9ktan iki sene sonra bir gün bulunduCu bir mecliste Nâbî’nin
Hayrâbâd’9n9 haddinden fazla medhetmiElerdi. Râir, Nâbî’ye hürmeti olduCu halde, onun
yazd9C9 bu eserin k9ymetsizliCinden bahsetti ve "Bir h9rs9z9n kemâlini irâd" etmekten ibâret
olan bu mesneviden daha mükemmel manzum bir hikâye kaleme alabileceCini muhataplar9na
aç9kça söylemekten çekinmedi Fakat bu vesile ile mecliste bulunanlar9n istihfaf9na maruz
kald9. Ete yîrmialt9 yaE9nda bulunan Gâlib, derin ve ani bir heyecanla bir iddia yüzünden
baElad9C9 Hüsn ü AEk’9 alt9 ay zarf9nda ikmal etti ve ik9mal tarihi olarak 1197/1782
"Hitâmühül-misk" terkibini buldu.
Hüsn ü AEk adl9 mesnevisini yazd9ktan sonra (1198 / 1783) Gâlib’in anî bir kararla
Konya’ya gittiCini ve Mevlânâ dergâh9nda çileye soyunduCunu görüyoruz. Ana ve babas9n9n
arzular9 hilâf9na yap9lan bu yolculuCun, hangi sebeple ihtiyar edilmiE olduCunu aç9klayan iki
rivâyet vard9r. Bunlardan birisi; Eâirin Mevlânâ ve mevlevîliCe karE9 duyduCu aEk dolay9s9yla
mevlevîliCin bu en büyük ve kutsal merkezini görmek ve çilesini orada ç9karmak isteyiEi,
diCeri de Sütlüce’de tan9Et9C9 brahim Hân-zâdeler’den Yunus Bey ad9ndaki mahbûbun aEk ve
alakas9yla gidiEidir. Bu sebeple, Konya’da kaç ay kald9C9n9 bilemiyoruz. Gâlîb, babas9
Mustafa ReEid’in devaml9 9srarlar9 ve Konya Çelebisinin ihtarlar9 üzerine, çilesinin geri kalan
k9sm9m tamamlamak için stanbul’a dönmüE, Yenikap9 Mevlevîhânesi meEîhat9nda bulunan
Ali Nutkî Dede’nin zaman9nda çilesini üç sene zarf9nda, Esrar Dede’ye göre de, Mevlevî
tabiriyle "Bin bir gün" de tamamlam9E, "Dede" ve "Hücre-niEîn" olmuE daha sonra, Eeyhi olan
Ali Nutkî Dede Efendi’den hilâfet alm9Et9r.
Çilesi boyunca Gâlib, Eiirle uCraEmam9Et9r. Fakat çilesini bitirdikten sonra, tekrar Eiir
yazmaCa baElad9C9 gibi ayr9ca tasavvufa ait eserler de vücuda getirmiEtir.
Mevlevî derviE ve Eâir Yusuf Sineçâk’9n Cezîre-i Mesnevîsine bir Eerh yazm9Et9r.
Ondan evvel de Tarabzonlu Kösec Ahmed Dede’nin "Es-Sohbetü’s-Sâfiye"sine bir haEiye
yazm9Et9r. Art9k. hakl9 bir Eöhret kazanm9E; gerek Mevlevîler yan9nda, gerek o devir Eâirleri
aras9nda mümtaz bir mevki sahibi olmuEtu. Bilhassa, mevleviliCi çok seven, Eiire, musikiye
karE9 büyük bir alâka gösteren üçüncü Selim’in (1203/1789) tahta ç9kmas9, Gâlib için çok
mes’ut bir hadise oldu. Zaman9n9n tan9nm9E bir Eâiri olan Gâlib Dede, yeni hükümdâr9n
teveccüh ve himâyesini kolayl9kla temin etti. PâdiEâh, art9k Galib’i takdir ediyordu.
Galib’i takdir eden padiEah III. Selim, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin türbesine
gönderilecek örtü için Eâirden bir beyit istemiEti. O da;
Müceddid olduCu Sultân Selî9m’in din ü dünyâya
Nümâyând9r bu nev –pûEîdesinden kabr-i Monlâ’ya
beyitlerini ihtiva eden Terci-i bendini III. Selim’e takdim etti, böylece padiEahla yak9nl9C9n9
daha da kuvvetlendirmiE oldu.
Galata Mevlevîhânesi post-niEîni olan Halil Nûmân Dede Eeyhlikten azledilmiE ve
yerine Konya’da Rems dergâh9 türbedarl9C9nda bulunan Abdullah Dede tayin edilmiEti. Fakat
bu zat, vazifesi baE9na giderken Kütahya’da vefat etti. Konya Mevlevî âsitânesi Eeyhi olan
Hac9 Mehmet Emin Çelebi, Gâlib’i yak9ndan tan9yordu. Derhal bir emirle onu, Galata
Mevlevîhanesi EeyhliCine tayin etti. Esasen mevlevîlere daima teveccüh gösteren III. Selim,
Gâlib’e karE9 beslediCi güven ve sevgi neticesi olarak ona zaman zaman baz9 vazifeler
veriyordu. Bunlardan Mesnevîhanl9klar9n inhas9 hakk9 Eâire veriliyordu.
DiCer taraftan Gâlib’in Eiirdeki kudretine hayran olan padiEah onun divan9n9 3000 lira
sarfederek yazd9rm9E, ciltletip tezhip ettirmiEti. PadiEah9n bu iltifat ve ihsanlar9na Eâir, onun
ad9na yazd9C9 kasîdelerle mukabele etmeCe çal9E9yordu. Ayr9ca Eâir ve hattat Cevrî’nin yazd9C9
mükemmel bir Mesnevi’yi de Gâlib’e hediye etmiEti. PadiEah9n bu iltifat9ndan büyük bir
memnuniyet duyan Eâir o zaman
Bana Sultân Selîm-i kâmver kâm-9 cihân verdi
Bütün dünyâ deCer bir genc-i hâs9 râygân verdi
matla9yla baElayan kasîde ile padiEah9n bu ihsan ve iltifatlar9na mukabele etmeCe çal9E9yordu.
Ete bu suretle padiEah9n devaml9 ihsan ve iltifatlar9na mazhar olan Eâir her vesile ile
minnettarl9C9n9 ifâdeden geri durmuyordu. Gâlib’in Eiirleri gözden geçirilecek olursa, onun
padiEah ve sultanlarla olan samimi münasebetlerini gösteren bir çok ifâdelere tesadüf olunur.
Bahar9n gelmesi, bir mehtâb âlemi, bir k9E, bir bayram, askeri bir muvaffakiyet, ayr9ca Hatice
Sultan’9n NeEatâbâd için yazd9C9 bir manzume, Beyhan Sultan9n Ç9raCan ve Ferahza kas9rlar9
hakk9ndaki tarihler, Eâire bir Eükran vesilesi olmuEtur.
Bilhassa III. Selim için yaz9lan kasîdeler, o devre ait yap9lan muhtelif yenilikler
hakk9nda ve yap9lan her müessese için Gâlib uzun medhiyeler, tarihler tanzim etmiE,
müceddidliCjni hemen hemen her kasîdesinde, her tarih manzumesinde dile getirmiEtir.
Özellikle o devirde mevlevîlere ait bir tak9m müesseselerin tamir ve yap9lmas9nda Gâlibin
büyük tesiri olmuEtur. Nitekim bu kasîdelerin birinde,
Ol pâdiEah ki verdi mühimmât-9 devlete
Hüsn-i nizâm Mehdi-i sâhib-zaman gibi.
demek suretiyle III. Selim’i Nizâm-9 Cedîd hareketiyle bir dünya müceddidi olarak Mehdiye
benzetmektedir.
Eski Mevleviler aras9nda aC9zdan aCtza dolaEan rivayetlere göre, beyaz bir cilde sahip
olan Reyh Gâlib’i Sultan Selim “Pamuk Reyhim" diye sever, hatta sohbet s9ras9nda istirahat
lüzumunu duyunca dizine yatarm9E. Galib’in III.. Selim’in k9zkardeEi Beyhan Sultan’a âE9k
olduCu ve aEk9n9 bildirmediCi rivayetlerdendir.
Ah kim düEdü gönül bir Eeh-i âlî-câha
Rehnümâ her keremi bin elem-i cângâha
ve
Sultan vasf9 Hazret-i Beyhâna yaraE9r
diyen ve:
Bir suhanla dil-i viran9m9 ma’mûr etdi
Ede mesrûr an9 Hak gönlümü mesrûr etdi
beyitleriyle Eâirin Beyhan Sultan’a karE9 engin bir muhabbeti sezilir. Gâlib Divân9n’da
Beyhân Sultan ad9na yaz9lm9E 3 kasîde 4 tarih vard9r. Beyhân Sultan için bu kadar mültefit
davranan Gâlib’in bu iltifat9 Hatice Sultan’dan esirgemiE olmas9 herhalde manidard9r. Ancak
bu rivayetlerin Galib’in gördüCü teveccühden doCma ve gerçekliCi Eüpheli bir rivayet
olduCunu san9yoruz.
Gâlib’in derviEler aras9nda Esrâr Dede gibi san’at âleminde oldukça mevki tutmuE
k9ymetli Eah9slar da vard9. Yeni yetiEen gençler aras9nda devrinin en büyük Eâiri say9l9yor,
Eiirlerine nazîreler yaz9l9yordu, iEte bu parlak, debdebeli hayat içinde Gâlib’i müteessir eden
baEl9ca hadiseler (1209 H/1794-95) de annesi Emine Han9m’9n, iki sene sonra da çok sevgili
arkadaE9 ve derviEi Esrar Dede’nin ölümü oldu. Bilhassa Esrar Dede için yazd9C9 mersiye,
Gâlib’in bu ölüm karE9s9nda ne derin bir teessür duyduCunu anlatmaktad9r. Esrar Dede için bu
üzüntüsünü dile getiren:
Kan aClas9n bu dîde-i dürbâr9m aClas9n
Ans9n beni o yâr-9 vefâdâr9m aClas9n
beytiyle baElayan bu manzume, Eâirin en güzel eserlerinden birisidir. Gerek annesini, gerekse
bu mevievî muhitindeki hâmisini kaybetmek Gâlib için büyük bir darbe oldu. Nihayet kendisi
de hastaland9 ve 26 Recep 1213 (3 Ocak 1799) ÇarEamba sabah9 vefat etti. Râirin cenazesi
kandile tesadüf eden perEembe günü büyük bir merasimle kald9r9lm9E, Galata Mevlevihânesi
türbesinde Mesnevi Eârihi smail Rusûhi Ankaravîin ayak ucuna defnedilmiEtir.
Gâlib’in hastal9C9yla ilgili birçok rivayetler vard9r. Bunlardan biri, Eâirin hastal9C9n9n
verem olduCu rivayetidir. Râirin veremden öldüCü ve hastalanmas9na sebep olarak Eu vak’a
gösterilmektedir.
Bir cuma günü mukabele esnas9nda, çehre-i câzibine ve kadd-i mevzûn-9 Eâirânesine
yak9Eacak suretle, mûtena ve mükellef giyinmiE olduCu halde semâhâneye ç9kt9C9 s9rada,
kendisinin mâsivaya fazla ehemmiyet vererek alâyiEe kap9lmasma ve böyle zinetle me’lûf
olanlar9n baElar9n9 feda etmeleri lay9k olacaC9n9 muhtevi yan9nda bir tehdid-nâme buldu. O
s9ralarda Sultan Selîm hakk9nda dahi baz9 cühela taraf9ndan urcûfeler neErolunmaCa
baElad9C9ndan, Eâir-i ârif Eimdiye kadar kendisine tap9n9rcas9na hürmet ve muhabbet gösteren
derviEler aras9nda böyle galiz ruhun bulunuEuna ve böyle küstahl9C9n suduruna pek teessüf
etti. Bu vak’an9n tesiriyle o günden sonra her Eeyden elini çekti. Birkaç sene içinde veremden
vefat9na kadar, ihtiyar-9 inziva ve halvet etti. Bu rivayetten baEka, Gâlib’in hastalanmas9na
sebepolarak gösterilen birkaç rivayet daha vard9r.
1. PâdiEah III.. Selim, Reyh Gâlib’le beraber bir ÇarEamba günü BeEiktaE
Mevlevihânesi’ne gitmiEler. Ayînden evvel tekkenin Eeyhi Yusuf Zühtü Dede’nin mesnevi
okutmas9 icab ederken hükümdar o gün dersin Gâlip taraf9ndan verilmesini emretmiEtir.
Râir bunun üzerine kürsüye ç9km9E, fakat dergâh9nda muntazam takrirler yapan Eeyh,
burada bir kelime bile söyleyemediCi için fevkalade mahcup olarak kürsüden inmek
mecburiyetinde kalm9E ve o günden sonra hastalanm9E. Gâlib’in böyle ani bir suretle
hastalanmas9, gönül ehli olan BeEiktaE Eeyhini k9rmas9ndan ileri geldiCi
rivayet edilmektedir.
2. Reyh Gâlib, bir gece Yenikap9 Mevlevihânesi’ne gitmiE, Ali Nutki Dede ile karE9
karE9ya otururken maCrurane bir vaziyet tak9nm9E, hatta baE9ndan sikkesini ç9karm9E:
- Reyhim, biraz istirahat edelim, demiE. Reyh de:
- Evet uykunuz geldi galiba, istirahat buyurun, diye kalkm9E harem dairesine çekilmiE.
Ali Nutkî Dede bundan fevkalade incinmiE, iEte himâyesi alt9nda yetiEtiCi, Eeyhinin kalbini
k9rmas9 kendisine manevi bir sille olmuE ve bu yüzden hastalanm9E ve vefat etmiEtir.
3. Galib, bir gün at üzerinde olduCu halde Yenikap9 Mevlevihânesine gidiyormuE.
Dergâh9n beE on ad9m berisinde Sahih Ahmed Dede’ye tesadüf etmiE, at üzerinde iken selâm
vermiE. Dede ise, fazlaca eCilmek suretiyle mukabelede bulunmuE. Halbuki bu tarzda selâm,
ancak Konya Çelebilerine verildiCinden Dedenin maksad9 bir tazim deCil, Gâlibin edebe
muhalefet ettiCini anlatmak imiE. Onun feyz ald9C9 dergâha yaya olarak gitmesi icab ederken
atla gitmesi, Ahmed Dede gibi ihtiyar ve arif bir zâta mevleviliCe yak9Eacak tarzda selâm
vermemesi, felaketini mucîb olmuE hastalanm9E ve vefat etmiEtir.
Sözü edilen rivayetlerin gerçek olup olmad9klar9n9 belirtmek hususunda hiçbir belgeye
sahib deCiliz. Hassas bir ruha ve içli bir tabiata sahip olan Eâirin vereme yakalanm9E olmas9
akla yak9n geliyor. Bütün bu rivayetler Galib’in genç yaE9nda hastalan9p ölmesi yüzünden
aran9lan bir tak9m sebeblerden ibarettir.
GÂL B N ESERLER
1. DÎVÂN
Gâlib divan9n9n elimizde bulunan tek matbu nüshas9 1252 / 1836 tarihini taE9maktad9r.
Yesârizâde hatt9 ile M9s9r’da Bulak matbaas9nda bast9r9lm9Et9r.
Divan 380 sahife olup, 124 sahifesi kasideleri, 164 sahifesi gazelleri, 92 sahifesi de
Hüsn ü AEk mesnevîsini meydana getirir.
Dîvânda 30 Kasîde, 71 Tarih, 13 Terci-ibend, 1 Sâkinâme, 8 Müseddes, 19 Tahmis, 2
Muhammes, 1 Tard u Rekb , 11 Rark9, 11 Mesnevî, 1 Bahr-9 Tavîl, 1 Tezkire, 371 Gazel, 1
Mersiye, 2 Lügaz, 43 K9t’a, 63 Rübâ, 70 Beyit, 4 M9sra yer al9r.
2. HÜSNÜ ARK
Gâlib’in as9l Eöhretini saClayan, kendisinin de övündüCü bu mesnevi 2101 beyitten
meydana gelmiEtir. Matbu divan9n sonunda divanla beraber bas9ld9C9 gibi stanbul’da 1304
y9l9nda Ebuzziya matbaas9nda ayr9ca bas9lm9E, Tahir Olgun taraf9ndan da Mahfil mecmuas9
yay9n9 olarak, 1939’da tabettirilmiEtir. Vasfi Mahir Kocatürk 1961 y9l9nda Hüsn ü AEk’9 nesre
çevirmiEtir. Hüsn ü AEk, Prof, Dr. Hüseyin AYAN ve Prof. Dr. Orhan OKAY son olarak
Prof. Dr. M. NURDO AN taraf9ndan nesre çevrilmiEtir.
Reyh Gâlib, Hüsn ü AEk’9n sebeb-i telif bölümünde, bir mecliste, Nâbi’nin "Hayrâbâd"
9ndan bahsedildiCini, meclistekilerin bu mesneviyi övmede pek ileri gittiklerini, buna bir
nazîre yazman9n mümkün olmad9C9n9 söylediklerini ve bu ifâdenin kendisine aC9r geldiCini,
hatta bu sözlerin bir çeEit s9nama say9ld9C9n9, Nâbi’nin bu hikâyesinin konusunu Reyh
Attar’dan çald9C9n9, Burak’9 övüEte de Nefi’nin "RahEiyye’sini örnek edindiCini, hele evlenme
tasvirinin hiç lüzumu olmad9C9n9 söylediCini, bunun üzerine kendisine böyle bir eser
yazmas9n9 teklif ettiklerini, onun da bu teklif üzerine Hüsn ü AEk’9 yazd9C9n9 söyler.
"Husn ü AEk, Dîvân edebiyat9 bediiyyat9ndan ayr9lmak, bu suretle teferrüd etmek
isteyen, o edebiyat9n talipleri içinde, ancak Sebk-i Hindi’nin yeni buluElar9yla eski
mazmunlar9 iEleyen, fakat gerçekten de hem tasavvuf hem Eiir bak9m9ndan tesiri alt9nda
kald9C9 eserleri bile yap9c9 bünyesinde eriten, bu suretle de tek kalan bir eserdir."Galib, bu
eseriyle tarikatte visalin gayet çetin eziyetlere tahammüllerle mümkün olabileceCini, seyrin
bir mürEit taraf9ndan ayd9nlat9lmay9 gerektirdiCini, visden sonra da Hüsn’nün AEk’tan baEka
birEey olmad9C9n9n anlaE9lacaC9n9 ortaya koymaktad9r.
"Reyh Gâlib, edebiyat sahnesine ç9kt9C9 zamanda yani XVIII. yüzy9l9n son yar9s9nda
Dîvân Eiiri bilhassa Nâbî tesiri alt9nda bulunuyordu. Nedim’i Nâbi’ye tercih ederek onun
yolunda yürümek isteyenler yok deCildi. Fakat bilhassa Koca Rag9b PaEa’dan sonra, Nâbî
tarz9 daha da kuvvetlenmiEti. Reyh Gâlib, Hüsn ü AEk’9nda "Eski Eâirlerin taze mazmun
b9rakmayarak hepsini tükettiklerini, zamane Eâirlerinin eskilerini taklidden baEka birEey
yapmad9klar9n9, bu eski üstadlar9n hakiki vârisi olarak, yaln9z kendisinin kald9C9n9 iddia
etmektedir. Gâlib’in sanat hayat9nda tesadüf ettiCi ilk muar9zlar ve Nâbî hayranlar9d9r. Rag9b
PaEa münEeât9n9 ezberlemekle kendilerini Eiir ve edebiyat adam9 sanan Bâb9âlî Kâtiplerinden
alayla bahseden Gâlib diCer s9n9f muar9zlar9n9 da bize anlatm9E oluyor. Bunlar da birinciler
gibi, her türlü yeniliklere aleyhtar olan Nâbi takdirkârlar9d9r. Halbuki dîvân Eiirinin bütün
üstâdlar9n9 pek iyi bilen, ÇaCatayca manzûmesiyle Nevâî’ye yabanc9 kalmad9C9n9 gösteren
Gâlib, Attar, Mevlânâ, Nizamî, Hüsrev, Sâip ve bilhassa Buharal9 Revket gibi çoCu neslen
Türk olan ran Eâirlerini de iyice tetkik etmiEtir.
Râir, geniE ve kuvvetli bir muhayyileye sahip olduCu için, sanat9n Eahsiyet ve yenilik
demek olduCuna, baEkalar9n9 taklîd etmekle sanat eserleri vücuda getirilemeyeceCini pek iyi
anlam9Et9. Ona gelinceye kadar, as9rlardan beri yetiEmiE büyük Eâirler, muhtelif Eiir
nevilerinde en yüksek numûneleri vermiElerdi. Fuzûlî, Bakî, Nefî, Nedim dururken ne
mesnevide, ne kasidede ne de gazelde onlar9n üstüne ç9kmak imkans9zd9. O devrin umûmi
kültürü, klâsik slâm edebiyat9 dairesinden hariç yeni bir Eiir, yeni bir sanat telâkkisinin
meydana ç9kabilmesine tamamen mani idi. Ete bir taraftan bu imkans9zl9C9 gören, diCer
taraftan mutlaka bir yenilik yapmak lüzumunu duyan Reyh Galib, bu tezat karE9s9nda epey
zaman ç9rp9nd9. Fakat kudretli Eâir, bütün bu imkans9zl9klara raCmen, nihayet yeni bir yol
açmaCa muvaffak oldu. Bunu yaparken, kendinden önce gelen Eâirlerin kulland9klar9 bilhassa
mazmunlar9, sembolleri yeni parlak renklerle boyayarak ve yeni nisbetler dairesinde telîf
ederek yeni bir tarz meydana getirmeCe muvaffak oldu. DiCer taraftan Eâir, lisan ve tarz
noktas9nda Bâkî, Nef’î, Nedim ve hatta Nâbî gibi büyük Eâirlerden istifâde etmiEtir. Fakat
bütün bunlar9n yan9nda bilhassa Mevlânâ ve Buharal9 Revket’in, onun Eiir sanat9nda tesiri
büyüktür.
2
DER-VASFI- ERÎF- HAZRET- EBUBEKR S-SIDDÎK
RAZIYÂLLAHU TEÂLÂ ANHÜ
3
DER-VASF-I ERÎF- CENÂB-I HAZRET-
MEVLÂNÂ KUDD SE SIRRÂHU’L-ÂLÎ
4
DER-VASF-I CENÂB-I ER F HAZRET- PÎR-
DEST-GÎR KADDESALLÂHU SIRREHUL AZÎZ
5
MEDH YE- ERÎF- DÎGER Ü N YÂZ NÂME BERÂY-I
CENÂB-I PÎR ÂR F- RÛM KUDD SE SIRRÛHU
6
DER-MEHD- HAZRET- PÎR KADDESÂLLAHU
SIRRÂHU
7
DER-VASF-I ERÎF- MATBAH-I LATÎF-
TÂRÎKAT-I MEVLEV YYE KADDESELLÂHU
ESRÂREHÜM
17. Anun her dâne nâr" bir enâr ü hâr" bir güldür
Cefâ resminde bir bâg-" safâd"r matbah-" Monlâ
8
DER-VASF-I HAZRET- SULTÂN VELED
EFÂZÂNALLÂHU B -FÜYÛZÂT H
9
DER-VASF-I ERÎF- ÂR H- MESNEVÎ CENÂB-I
SMÂ L RUSÛHÎ EL ANKARAVÎ KUDD SE SIRRUHÛ
10
DER-MEDH- EVSÂF-I ERÎFE- GAVVÂS-I BAHR-
MÂNEV CENÂB-I ÂR H- MESNEVÎ SMÂ L
ANKARAV KUDD SE SIRRUHÛ
11
KASÎDE- MEHTÂB YYE DER-VASF-I ERÎF-
SULTÂN SELÎM HÂN-I SÂL S Ü EHÎD
NEVERALLÂHÜ MERKADEHÛ
12
D )ER KASÎDE- MEHTÂB YYE BER-EVSÂF-I ÂH-I
EHÎD SULTÂN SELÎM HAN-I SÂL S
RÂHMETULLÂH ALEYH
13
KASÎDE VÜ MEDH YYE BE-R KÂB-I ÂH-I
DEVRÂN-I ESBAK EHÎD SULTÂN SELÎM HÂN-I SÂL S
RÂHMETULLÂH ALEYH
14
KASÎDE VÜ MEDH YYE BER-EVSÂF-I ERÎF-
HUDÂVEND GÂR-I ESBAK EHÎD SULTÂN
SELÎM HÂN-I SÂL S
15
GALATA MEVLEVÎ-HÂNES TAMÎR OLUNMAK Ç N
HUDÂVEND GÂR-I ESBAK EHÎD SULTÂN SELÎM HÂN
HAZRETLER HUZÛRLARINA TAKDÎM OLUNAN
KASÎDE- RÂ’NÂLARIDIR
16
BAHÂR YYE DER-VASF-I ERÎF HUDÂVEND GÂR-I
ESBAK SULTÂN SELÎM HÂN-I SÂL S
ALEYH R-RÂHMET VEL-GUFRÂN
17
HUDÂVEND GÂR-I ESBAK SULTÂN SELÎM HAN MERHÛM SÂH B-
DÎVÂN EYH GÂL B DEDE EFEND HAZRETLER NE CEVRÎ
HATTIYLA B R MESNEV - ERÎF TEBERRÜK BUYURDUKLARINA
TE EKKÜRÜ HÂV OLAN KASÎDED R
19
SULTÂN SELÎM HAN-I SÂL S Ü EHÎD RÂHMETULLÂH ALEYH
HAZRETLER N N TOPKAPI SARÂY-I HÜMÂYÛNUNDA
MÜCEDDEDEN N ÂD BÛYURDUKLARI BÂ)-I REM
NÂM MÂHAL Ç N KASÎDELER D R
11. Bir gûne kim reng-i safâ tasdîk eder ehl-i nühâ
Yâkût-u lâl-i pür-bahâ eylerdi gülnâre kasem
12. Olmu lar eftal-i çemen ridâne me reb ûh u en
Bir elde âh-" yâsemen bir elde mînâ-y" bakam
25. Nev nev sipâh îcâd eder âheng-i adl ü dâd eder
Rûh-" resûli âd eder hakka budur re’y-i ehemm
35. Kimdir sühan dava eden geh ükr ü geh ekvâ eden
Gelsin beri gavga eden i te devât i te kâlem
20
KASÎDE- ÎD YYE DER VASF-I ERÎF- HUDÂVEND GÂR-I ESBEK
SULTAN SELÎ M HÂN-I SÂL S- MA)FÛR
21
KASÎDE- NÂ- NÎDE BERÂY-I VASF-I SEBÎL-
HÂHER- ÂH-I C HÂN BEYHÂN SULTÂN TAVVEL-ALLÂHÜ
ÖMREHÜMÂ B L-LUTF VEL- HSÂN
22
B R KASR-I ÂLÎ B NÂ OLUNDUKDA SULTÂN-I
MÜ ÂRÜN LEYHAYÂ TAKDÎM OLUNAN
KASÎDED R
24
MAKDEM- TERTÎB Ü TANZÎM Ü TEZHÎB Ü TETMÎM
OLUNAN DÎVÂNIN TMÂMINDA BEYHÂN SULTÂN
ALEYH ’ - ÂN HAZRETLER N N VASIFLARINDA
SÖYLENEN KASÎDE- LATÎFELER D R K
BEYÂN OLUNÛR
25
EYHÜL- SLÂM ES’AD-ZÂDE ERÎF EFEND N N
MAHDÛMLARI VASFINDA OLAN RAMÂZAN YYE
KASÎDES D R
26
DEFTERDÂR IKK-I EVVEL ERÎF EFEND HAZRETLER N N
VASIFLARINDA OLAN KASÎDED R
27
KÂT B- ESRÂR-I EHEN ÂHÎ AHMED EFEND HAZRET-
LER N N VASIFLARINDA OLAN KASÎDED R
28
BERÂY-I AZMÂY DER-S TÂY - MERHÛM
HÂCE NE ’ET EFEND KUDD SE SIRRRUHÛ
29
TAKRÎZ- MECMÛA- PERTEV EFEND
30
TEZK RE- SÂN - ESBAK ÂR F EFEND N N
DEST- HATTIYLA OLAN TU)RÂ-YI PÂD ÂH
VASFIDIR
32
KETHUDÂYI DEVLET ERÎF EFEND ’N N SAH L HÂNELER
VASFINDA OLAN KASÎDE- Z BÂDIR
13. Nice âsâr" var çok kâr" var kim hep kerâmetdir
Kerâmet ma’denin ez-cümle imdi eyledi ihyâ
2
TÂRÎH- MAHALL- DÎVÂN-I BÜLEND-ERKÂN-I
EHRÎYÂRÎ
3
TÂ FE- HUMBARACIYÂNA EH SELÎM HÂNIN
MÜCEDDEDEN N Â BÛYURDUKLARI KI LANIN
TÂRÎH D R
4
TÂ FE- TOPC YÂNIN TERTÎBÂT-I CEDÎD VE
KI LÂLARININ MÜCEDDEDEN B NÂSINA TÂRÎHD R
5
MÜCEDDEDEN B NÂ VE N Â OLUNAN TOP ARA-
BACILARININ KI LASININ TÂR H D R
6
TEBRÎK- SÂL-I CEDÎD ÇÜN SÖYLENEN
TÂRÎH- ZÎBÂDIR
8
SA’ÎD Ü EHÎD SULTÂN SELÎM HAN RÂHMETÜLLÂH
ALEYH HAZRETLER N N TÎR-ENDÂZÎDE
KEMÂL NE TÂR HD R
9
OK MEYDÂNI TEKYES TA’MÎR NDE ZÂT-I PÂK-I ÂHÂNE ÇÜN
MÜCEDDEDEN B NÂ OLUNAN KASR-I HÜMÂYÛN VASFINDA
TÂRÎH- RA’NÂ VE KASÎDE- BEDEL Ü ZÎBÂLARIDIR
10
TÂRAF-I BÂH RÜ EREF- MÜLUKÂNEDEN GALATA
MEVLEVÎHÂNES MECEDDEDEN TA’MÎR OLUNUP
HITÂMINDA DEN LEN TÂRÎHD R K DERGÂH KAPUSU
BÂLÂSINA VAZ’ OLUNMU TUR
12
GALATA MEVLEVÎ-HÂNES SEMÂ-HÂNE DERÛNUNDA
MAHFEL- HÜMÂYUN TÂRÎH D R YAZILMI DIR
13
DERÛN-I DERGÂHINDA OLAN ÂDIRVÂNIN
TÂRÎH D R K YAZILMI TIR
14
VÂL DE SULTÂN KÂSIM PA A MEVLEVÎ-
HÂNES N TECDÎD ETD KDE SÖYLENEN
TÂRÎHD R
15
BERÂY-I MÜSÂLAHA SÖYLENEN
TÂRÎH- RA’NÂLARDIR K TAKDÎM
OLUNDU
16
HUMBARA-HÂNE DERÛNUNDA OLAN KASR-I
HÜMÂYUNUN TÂRÎH D R
17
BERÂY-I TEBRÎK- CEDÎD SÖYLENEN
TÂRÎH- ZÎBÂDIR
18
HUMBARA-HÂNE ÇÜN TÂRÎH-
ÂHARD R K TAKDÎM- HÂK- PÂY-I
ÂHÂNE OLUNDU
19
TOP ARÂBACILAR KI LASIYÇ N TÂRÎH-
ÂHARD R K TAKDÎM- HÂK- PÂY OLUNDU
20
TOPHÂNEDE TOPCULAR KI LASI KAR ISINDA
B NÂ OLUNAN TALÎM-HÂNE ÇÜN
TÂRÎHD R
21
BERÂY-I TEBRÎK- SÂL- CEDÎD RÎKÂB-I KAMER-TÂB-I
HUSREVÂN YE TAKDÎM OLUNAN TÂRÎHLER D R
23
BÂRÛT-HÂNE HAKKINDA SÖYLENEN
TÂRÎH- DÎGERD R K TAKDÎM HÂK-I
PÂY OLUNDU
24
BÂRÛT-HÂNEN N DERÛNUNDA MÜCEDDEDEN
B NÂ OLÛNAN KASR-I HÜMÂYÛNA
TÂRÎHD R
25
LEVENT Ç FTL G -NÂM MEVK DE ASÂK R-
CEDÎD ÇÜN B NÂ OLUNAN MAHALLERE
SÖYLENEN TÂRÎHD R
26
HUMBARA-HÂNE DERÛNUNDA OLAN KASR-I
HÜMÂYÛNA D GER SÖYLENEN TÂRÎHD R
27
PÂD ÂH-I BAHR Ü BERR SULTÂN SELÎM HÂN
HAZRETLER N N OK MEYDÂNINA N ÂN D KD KDE
SÖYLENEN TÂRÎHD R
28
VÂL DE- HAZRET- ÂH-I C HÂN SMETLÜ M HR ÂH
SULTÂN HAZRETLER N N CÂM - ER FLER NE TÂRÎHD R
1. Cenâb-" Vâlide Sultân Mihr âh-i felek-mesned
Ki oldur mâder-i Sultân Selîm ma’delet-mevfûr
29
VÂL DE SULTÂN AL YYETÜ - ÂN HAZRETLER N N
SÜDLÜCEDE VÂK ’ ÇE MES NE TÂRÎHD R
30
HAZRET- HÂL D C VÂRINDA MÜ ÂRÜN LEYHÂNIN
MÜCEDDEN B NÂ EYLED ) SEBÎL N TÂRÎH D R
31
MÜ ÂRUN LEYHÂ HAZRETLER N N LEVEND
Ç FTL G -NÂM MAHALDE D GER
ÇE MELER NE TÂRÎHD R
32
MÜ ÂRÜN LEYHÂNIN CÂM - ERÎF ÇÜN
SÖYLENEN TÂRÎH- RA’NÂLARIDIR
33
HAZRET- BEYHÂN SULTÂN ALEYYETÜ - ÂNIN B NÂ
EYLED G SÂL HSÂRÂY-I ÇERÂGÂNIN TÂRÎH D R
34
SMETLÜ BEYHÂN SULTÂN AL YYETÜ - ÂN
HAZRETLER N N B NÂ BÛYURDUKLARI KASRA
TÂRÎHD R
35
SMETLÜ HADÎCE SULTÂN ALEYYETÜ - ÂN
HAZRETLER N N SÂH L-SERÂYLARINA
TÂRÎHD R
37
REÎS- ESBAK RÂ D EFEND MERHÛMUN MAHDÛMI
HASAN FFET BEG N VELÂDET TÂR H D R
38
YEN KAPU DERGÂH-I ERÎF A ÇIBA ISI BULUNAN ERÎF AHMED DEDEN N
MAHDÛMU MUHAMMED KUDRETULLÂH EFEND N N VELÂDETLER NE
TÂRÎHD R. ANCAK TÂRÎH- MEZ-KÛRUN EBYÂTINDAN B R BEYT N MANÂ-YI
MAZMÛNU POST-N ÎN- R ÂD OLMALARINA ÂRET BUYURMU LARDIR.
KEMÂL- KERÂMETLER NDEN OLDU)UNA ÜBHE YOKDUR. BE NC
BEYTE NAZAR OLUNA HEM TÛL-I ÖMR LE MUAMMER OLMALARINA
DELÂLET VE HEM POST NÎ N- RÂH-I R ÂD OLMALARINA ÂRETD R.
KADDESALLÂHU SIRRAHUL AZÎZ
39
TARÎKAT-I ÂL YYE- MEVLEV YYEDEN HÜSEYN EFEND - NÂM ZÂTIN
MAHDÛMU VELÂDET NE TÂRÎHD R
40
HUMBARA-HÂNE DERÛNINDAN MÜCEDDEDEN N Â BUYURULAN
HENDESEHÂNEN N TÂRÎH D R
41
NÂ D BRÂH M BEG MÜCEDDEDEN B NÂ EYLED KLER KONAGA
SÖYLENEN TÂRÎHD R
1. Bermekiyyü’l-hisâl Nâ id Beg
Kim odur ced-beced kerîmün-nâs
42
MEVÂLÎDEN EMSEDD N EFEND N N MEKKE- MÜKRREME PÂYES ÇN
SÖYLENEN TÂRÎHD R
44
TÂRÎH- VEFÂT-I SÂKIB DEDE EFEND
45
HÂL S AHMED DEDE HAZRETLER N N DÂR-I CEMÂLE TE RÎFLER NE
TÂRÎHD R
46
TÂRÎH- VEFÂT-I EYH EBÛBEK R ÇELEB EFEND
47
TÂRÎH- VEFÂT-I ÂR F EFEND BN- EBÛBEK R ÇELEB EFEND
48
EYH HÜSEYN EFEND KUDD SE SIRRUHÛ HAZRETLER N N
NT KÂLLER NE TÂRÎHD R
49
TARÎKÂT- HALVET YYEDEN PÎR- FÂNÎ MOREVÎ EYH MUHAMMED
EFEND ’N N FEVT NE TÂRÎHD R
50
TARÎKAT- KÂD R YYEDEN PÎR- FÂNÎ GÜMÜ DEDEN N FEVT NE
TÂRÎHD R
51
YE KAPI DERGÂH-I ERÎF EYH SEYY D ALÎ EFEND ’N N MAHDÛMI
FEVT NE TÂRÎHD R
52
HÂCEGÂN-I NEK BEND YYEDEN EYYÛB EYH ÎSÂ EFEND N N FEVT NE
TÂRÎHD R
53
Z KRÎ DEDE-NÂM B R ÂR F Ü ÂGÂHIN FEVT TÂRÎH D R
54
HÂCI ÖMER BABA-NÂM B R MUH BB- ÂL- ABÂNIN FEVT TÂRÎH D R
55
RÂTIB PA A-ZÂDE ABDURRAHMÂN BEG N VEFÂTINA TÂRÎHD R K BEYÂN-
ÛD
56
TÂRÎH-C VEFÂT-I MUSÂHCB SEYYCD AHMED ATA
57
HÂCEGÂN-I DÎVÂN-I HÜMÂYÛNDAN SULTÂN SELÎM VAKFI KÂT B
MUSTAFÂ EFEND ’N N FEVT TÂRÎHD R
58
YEN KAPU DERGÂH-I ERÎF POST-N ÎN EYH SEYY D ALÎ EFEND ’N N
L HYES TÂRÎH D R
59
MUSTAFÂ EFEND -NÂM B R ZÂTIN L HYES TÂRÎH D R
60
ABDÜLHAL M DEDE’N N RSÂL- L HYE TAR H D R
1. Nûr-" ayn-" marifet Abdul-halîm-i pâk-zât
Kim odur hur îd-i manâya nazâr-gâh-" safâ
61
SAHHÂF ZÂDEN N RSÂL- L HYE TAR H D R
62
SULTÂN MUSTÂFA BN- SULTÂN ABDULHAMÎD HANIN VELÂDET-
HÜMÂYUNUNA TÂRÎHD R
63
TÂRÎH- VELÂDET- ÂHAR
65
SÂH B- DÎVÂN GÂL B EFEND M Z HAZRETLER N N VÂL DELER FEVT NE
TÂRÎHD R
66
TARÎKAT- AL YE- MEVLEV YYEDEN MANASTIRLI HÂFÎZIN NT KÂL
TÂRÎH D R
67
TÂRÎH- VEFÂT-I SEYY D ÖMER BNÜ - EYH AHMEDÜ’S-SA’D
68
SÂH B- DÎVÂN EFEND M Z HAZRETLER N N YÂRI- VEFÂDÂRI ENÎS Ü CELÎS
Ü GAM-GÜSÂRLARI OLUP DA ÂZÎM- DÂR-I CEMÂL OLAN DERVÎ ESRÂR
DEDE’N N HAKKINDA GÛYÂ OLDUKLARI SÛZ-NÂK MERS YELER VE
TÂRÎHLER D R KADDESALLÂHÜ RUHEHÛ
69
TÂRÎH- KASR-I SULTÂN-I MÜ ÂRUN LEYHÂ
70
TÂRÎH- BERÂY-I SEBÎL- HAZRET- VÂL DE SULTÂN
DER-C VÂR-I EBÂ EYYÛB L-ENSÂRÎ RÂZIYALLÂHÜ
ANHÜMEL-BÂRÎ
71
TÂR H- GÜL EN ÂRÂ DER-S TÂY -
MAHBÛB YYE- GAM-FERSÂ
72
TÂRÎH- DÎGER BÂRÛTHÂNE
73
TÂRÎH- DÎGER SEBÎL
8. Âh minel-a k ve hâlâtihî
Ahraka kalbî bi-harârâtihî
4
TERCÎ -BEND DER-VASF-I ERÎF PÛ ÎDE-
TÜRBE- LATÎF- HAZRET- MEVLÂNÂ-YI RÛM
KADDESALLLÂHÜ SIRREHÛ
5
TERCÎ- BEND DER-VÂSF-I ERÎF- CENÂB-I
HAZRET- YÛSUF SÎNE-ÇÂK KUDD SE
SIRRUHU’L-AZÎZ
7
TERKÎB- BEND DER-S TÂY - REÎSÜL-KÜTTÂB-I
ESBAK RÂ D EFEND RÂHMETULLÂH ALEYH
9
TERCÎ- BEND- DÎGER
10
TERKÎB- BEND- ÂHAR
11
TERCÎ- BEND- MATLA-I HAYÂLÎ
12
TERCÎ- BEND- MATLA’-I NE ’ET
13
TERCÎ- BEND- ÂHAR
2
NA’T-I ER F- MÜSEDDES
3
MÜSEDDES- ÂHAR- TÜRKÎ
4
MÜSEDDES- VECH- ÂHAR
5
MÜSEDDES- D GER
6
MÜSEDDES BE-NÂZÎRE- FUZÛLÎ
7
MÜSEDDES- NEV- ÂHAR
8
SÂKÎ-NÂME
………..
………..
2
TAHMÎS- BE-GÂZEL- CENÂB-I HAZRET- PÎR
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
3
TAHMÎS- LÂTÎF- GAZEL- ERÎF- CENÂB-I PÎR
KUDD SE SIIRRUHUL-AZÎZ BE-ZEBÂN-I FARÎSÎ
Bir dem ki tehayyürde buldum dil-i eydây"
Alm" nâzar-" a ka mahbûb-" dil-ârây"
Tenbîh edip ol meh-ve der kim ko temâ ây"
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
4
TAHMÎS- GAZEL- NEFÎS- AHÎD DEDE EL-ME HÛR
MÜELL F- TUHFE KUDD SE SIRRUHÛ
5
TAHMÎS- MUTARRAF-I GAZEL- NEFÎS- SEYY D
EBUBEKR ÇELEB KUDD SE SIRRUHU’L AZÎZ
DER-BÂB-I CEDÎD
6
TAHMÎS- LÂT F- GAZEL- NEFÎS Ü ZARÎF- HÂCE
HÂFIZ-I ÎRÂZÎ KADDESALÂHÜ RÛHAHÛ
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
………..
7
TAHMÎS- GÂZEL- EYH NESÎB DEDE
EL-MEVLEVÎ KUDD SE SIRRUHU’L-AZÎZ
8
TAHMÎS- GAZEL- NEFÎS- CENÂB-I HAYÂLÎ
 R- ME HÛR-I SÂH B DÎVÂN
9
TAHMÎS- GAZEL- NEFÎS- FUZÛLÎ- BA)DÂDÎ RÂHMETÜLLÂH
ALEYH
10
TAHMÎS- GAZEL- DÎGER- FUZÛLÎ- BÂGDÂDÎ
RÂHMETULLÂH ALEYH
11
TAHMÎS- GAZEL- REÎSÜL-KÜTTÂB-I SÂBIK RÂ D
EFEND RÂHMETULLÂH ALEYH
12
TAHMÎS- GAZEL- NE ’ET EFEND
13
TAHMÎS- GAZEL- ÂHAR- REÎSÜL-KÜTTÂB
SÂBIK RÂ D EFEND RÂHMETULLÂH ÂLEYH
14
TAHMÎS- GAZEL- TEZK RE- SÂNÎ ÂR F EFEND
Felekde ahz-i sâra mâye-dâr-" f"rsat"m imdi
Hafak-nû -" sâbaâhül-hayr-" âm-" firkatim imdi
Sebû-y" mâh u câm-" mihrden bî-minnetim imdi
15
TAHMÎS- GAZEL- HANÎF EFEND
18
TAHMÎS- GAZEL- AH R-I PERTEV EFEND
2
MUHAMMES- DÎGER
TÂRD Ü REKB
4
Muntaz"r te rîfine saf saf durur serv-i çemen
Vaktidir ey nev bahâr-" i ve bu gülzâra gel
Yollar"n bekler gül-i nesrîn ü arar yâsemen
Vaktidir ey nev-bahâr-" i ve gülzâra gel
8
Ey eh-i hubân-" cihân dogrusu
Ben sana dîvâneyim âh âh âh
Böyledir el-hâs"l inan doIrusu
A k ile efsâneyim âh âh âh
10
Fârig olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni
Böyle yazm" al"nma kilk-i kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dömezem devr eyledikçe nûh-felek
Hahid olsun a k"ma arz u semâ sevdim seni
11
Eger sâhil-i-serâ görmekse çarh"n maksad-" cân"
Temâ â eylesin bu dil-ni în bâg-" gülistân"
Fürûzând"r-sipihrin bunda hep em’-i ebistân"
Efendim yümn-i te rîfinle mesrûr et Çerâgân"
Bunun mânendi bir sâhil-serâ yokdur hâkîkatde
Niçin kim mahzâr-" eltâf-" hûnkâr oldu gâyetde
Nâzâr-gâh-" kerâmetde makâm-" kurb-" devletde
Efendim yümn-i te rîfinle mesrûr et Çerâgân"
2
VASF-I KALEMDÂN-I CEVÂH R-BEYÂN-I
EH N ÂH-I NÂYET-FERMÂN
Ne gülistân ne bezâzistând"r bu
Hande-i subh-" bahâristând"r bu
3
H KÂYE
Olup gül ende bülbül bir seher teng
Cemâl-i gülden olmu u’le-âheng
4
H KÂYE- MAHMÛD-I GAZNEVÎ
5
H KÂYE- LEYLÎ VÜ MECNÛN
7
H KÂYET- LÂT FE- CENÂB-I HAZRET- PÎR-
DEST-GÎR MEVLÂNÂ KUDD SE SIRRÛHUL-ÂLÎ
BÂ-MÜRÎD
8
H KÂYE- EBÛ-HAFZ HADDÂD BÂ- BLÎ
RÂHMETULLÂH ALEYH L-BÂR
9
H KÂYE- SEYYÂH
10
H KÂYE- BÂYEZ D
Ey gülistân-" letâfetle hezâr i ve vü nâz ile yeti mi gül-i ra’nâ sana gûyâ ki edip
mü k-i-sahâb ü mey-i Gülgün ü gülâb" dah" bârân edip enfâs-" Mesîhay" nesîm eyleyip envâ-"
nezâketle tarâvatle verip perveri etmi ler o rûhsâreyi yüz reng-i bahâran ile bin gonce-i
handan" mukattâr k"lup el-hak bir aceb sûrete koymu seni nakkâ -" ezel kim ne gelir misli ne
gelmek mutasavver görünür böyle bahâ bu hüsn ile yara maz sana ki â "k-" ûrîde-i bî-tâb"n"
mahzûn edesin nâle ile ciIer-hûn edesin yâ bu m"d"r kâide-i ehr-i mahâbbet bu m"d"r târz-"
meveddet tutal"m böyle imi farz m" ol kaideyi eylemek icrâ ne olurm" bir iki gün dah" terk
eyleyip ol resm-i cefây" donad"p bezm-i safây" oturup meclise begler gibi sen nû -" arâb
eylesen u âk-terâne ile dil ü sînesini nây ü rebâb eylese kimmenede hâ â…
MISRÂ-I SÂNÎ
Serteser milk-i cihân berk-i benef eyle gül ü gonca vü lâleyle dolup gül en-i Firdevs
ile hem-reng olup elvân-" ükûfe ile müzeyyen oluyor sen dah" envâ-" kü âyi ler ile nâdire
cünbi ler ile gelsen elin b"ynuma salsan beni alsan da berâberce aç"lsak çemene baku uben
hânde-i nâz ile biraz serve biraz dah" gülü sek semene yohsa bu olmu mu deIil memleket-i
nâzda bu lutf u nevâzi bu inâyet güzelim belki budur tavr-" pesendîde-i hûbân ki al"p â "k"
tenhâca fakat bir iki murt"bla gehî kendisi sâkî vü gehî mutribi sâkî ederek gül gibi handân
olarak aç"larak haste-i hicrân"n" ihsân-" firâvânla ihyâ ede tekrâr dirildip yine öldürmek için
tâzece câm-bah "na îmâ ede yani ki biraz lutf u biraz cevr ise de cânib-i insâfa gide etmeye
yekpâre sitem resmini icrâ.
MISRÂ-I SÂL S
Gel ey mâh-" siyeh-perçem ü gülfem bu gece seyr ü temâ âya ç"kup cilve-i mehtâb ile
deryâda biraz âlem-i âb eylesek olmaz m" ki envâr-" ziyas"yla kamer mevclerin her birini sîm-
sevler gibi tezyîn edip aksiyle nücûmun dah" kandîl-i d"râh ân ile bir bezm-i çerâgân-" dîger-
gûn görünmü ki ebistân-" cihân böyle münevver geceyi böyle safâ bahri ki rü’yâda bile
gördüIü yokdur ki serâser çemen e kûfeleri gelmi o deryâda hâbâb olmu u o girdâblar"n her-
biri bir havz-" pür-âb olmu aceb târz-" pesendîdesi var sûret-i nâdîdesi var gûyâ sana kâse-i
billûr-" sipihrin içi îr ile lebâleb de ekilmi de zemîn üzre dökülmü tag"lup lü’lü-i ehvârlar"
târ-" uâ’"yla nücûmun yine tekrâr dizilmi nâzar erbâb"na olmu heme-yagma.
MISRÂ-I RÂB
Güzelim â "ka cevr etme cefâ me rebine gitme amân haste-i hicrân"n" incitme ki
birgün ola sen dah" dü üp a k"na senden beterin zülfüne ber-dâr olas"n mihnet ü endûha
hâberdâr olas"n âhu figan ile yan"p yak"las"n gül rûhûnun ulesine âlemi eydâ k"las"n sonra
nedâmetlerini kimseye "zhâr edemezsin ki sen u âk"na râhm etmediIin lutf u vefâ mesleIine
gitmedigindir ki gelip yoluna bu dâme tutuldun deyü envâ-" melâmetler edip birbirine halk
i âretler edip â "ka râhm etmeyenin hâli budur zübde-i âmâli budur öyle gerekdir deyip ol
hüsnüne dil bâglad"I"n kâfiri tahrîk ederek bir bir ederler sana tevbîh o zamân sen diyesin kim
bu sözleri hep söyledi dîvâne k"yâs eyledi kim Gâlib-i eyda…
Cnâyet-kâr"m efendim hazretleri hem-vâre safâ-bah k"l"p erbâb-" mahâbbet olan nefesi
rûh-efzâlar" pâyende olmak terennümât" karâr"nda nümûde-i hâlisin fuâdlar"d"r ki geçen defa
fâkire tahrîr bûyurulan tezkire-i meveddetin hâmi inde birâderimize selâm mahallinde
neyzen-i bî-nagme deyü tastîr bûyurduIunuz bâis-i cû -" gayret olup ifâde-i hâle ürû olundu.
Evvelâ târîk-i hidâyet-i refîk-i mevleviyenin Esâs" samt u sükût üzre olduIu mü arünileyhin
mâlûm" olup târîk-i ney-nevâzîde dâh" imâl etmek ihtimâli yok mu yâhûd kemâl-i letâfet-i
nagamât bir hadde bâlig ola ki kuvvet-i sâmia ile hiss olunamayup kuvvet-i mütefekkire belki
mütehayyile ile idrâk oluna hüner degil mi yâhûd ifrât-" halâvet-i negmeden elindeki ney ney
eker kesile hô degil mi yâhûd nây-" k"yâmet-nevâlar" sûr-" Csrâfilden nümûdar olup da rûz-"
ha re muntaz"r olâlar ki “ yevme yünfehü fis-sûri fe te’tûne efvâcâ” sâatidir câiz degil mi
veyâhûd henûz kuvvetden file gelmeyen naIamât-" acîbe ki perde-i hayâllerinde mestûrdur
anun taaccübünden ellerindeki ney engü t-i hayretleri ola ki kendileri ber-dehân etmi olâlar
yâhûd esrâr-" mevleviyyeden mesnevî ……….. ………… nüktesinin gavr"na vusûliyla nây-"
bülendleri çâh-" ayn-" Zerkâ olup sükkân-" zîr ü zemîne safâ-bah olâlar yâhûd iddet-i sadây"
neyden gû -" cihâniyâne sümm âr"z olup i idilmemek ihtimâli yok mu lâkin engü tlerinden
hâs"l olan âvâz-" kûs-" âhî demdemesi verdigi bu kâziyye ihitimâlini münâfidir yâhûd henûz
zîr-i perde-i hafâda olan naIamât olmaks"z"n tesîr-i belîg edip (beyt)
Bu naImeye kim ben etdim âheng
Ol beni k"ld" zâr u dil-teng
mefhûmuncâ kendîni medhû mebhût etmi ola yâhud Fârisiyle ülfetlerine binâen rûhâniyyet-
i Sâibden (M"sra) ………. m"srâ"n" telakkî etmi olâlar yâhûd sâbîka-" i tîgaller olduIu fenn-i
silâh ôriden henüz bakiyye olup ellerinde ki nây-" ule-efrûz tüfenk-i âte -fe ân zann olunup
naImelerin ni ângâh"n" gözetmek için sâkit olmu olalar yâhûd nev-hevesân-" fenn-i mûsikî
ekser düzdî-i naImede mâhir olmaIla etdikleri ve edecekleri nagmeleri çalm" olâlar yâhûd
nâylar" gayet hâlet-efzâ olduIundan sadâs" ervâh-" mücerrede olup semâhâne-i âlem-i bâlâya
getirmi olâlar yâhûd edecekleri naImelerin kemâl-i soIukluIundan neylerinin sadâs" tonmu
ola yâhûd kemâl-i harâretinden yanm" ola böyle böyle nice ihtimâlât der-kâr iken tasvîr-i
kutb-" nâyi gibi bir-neyzen-i hô -nümâya neyzen-i bi-naIme demek revâ degildir bâki siz
âlem siz ve’s-selâm.
GAZELLER
1
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
25
26
27
29
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
68
70
72
74
75
76
77
79
80
81
1. Zamîr-i rû enine dâI-" u’le-zen yara "r
Gül-i piyâle-i kandîl u’leden yara "r
82
84
85
86
87
89
90
91
92
94
95
97
98
100
101
102
103
105
106
109
111
112
114
116
117
119
121
122
123
124
125
126
128
129
130
132
133
135
136
137
138
139
140
142
143
144
145
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
158
160
161
162
163
164
165
166
167
C bu gazel-i erifin makta"nda vâki olan eser-i a k lafz" sâhih-i dîvân
Gâlib Efendimiz Hazretlerinin vilâdet-i bâ-saâdetlerine târîh vaki olmu dur.
Kuddise s"rruhû.
168
169
170
171
172
1. Fedâ-y" tîg-i sitem olmaga bahâne mi yok
Mahabbet ehline kânûn-" â "kâne mi yok
173
175
176
177
178
180
181
183
184
185
186
187
189
190
191
192
195
196
197
199
201
203
205
207
208
210
212
213
215
217
218
219
220
222
223
225
226
228
229
231
232
234
235
236
238
239
240
241
242
244
245
247
249
250
252
254
255
256
257
258
260
262
264
266
268
270
271
273
274
275
277
278
279
281
284
286
287
289
290
291
292
294
295
296
297
299
300
302
303
307
308
310
311
312
314
315
317
6. Ey Zelîhâ-y" a k gayretdir
Hod-furû eyle hod-perestân"
318
319
321
322
324
325
327
329
330
332
333
335
NÂ-TAMÂM GAZEL
Yevm-i Â=ûrede Koca Mustafâ Pa=a Câmiinde âyîn-i =erîf icrâ olunur iken
Bârân4n kesretle nüzûli akmas4nda d4=ar4 hurûclar4nda söylenen rubâîdir
10
11
Biraz meclisde ol rakkâs-" fettân oynas"n gülsün
Edip bezm-i ne ât" gül gülistân oynas"n gülsün
Uyup mevc-i nesîme zir ü bâlâ eylesin pervâz
Hevâs"n als"n ol gülberg-i handân oynas"n gülsün
12
13
14
15
17
18
19
21
22
23
25
26
27
29
30
31
33
34
35
37
38
39
41
42
BERÂY-I PÎ TAHTA- CENÂB-I RÂ D EFEND
10
12
13
14
15
17
18
19
20
22
23
24
26
27
28
Ben zülf-i siyehden ederim yâra hitâb
Yâr ise verir hemân bana câm-" arâb
Ol gamze-i ûh mest ü dil-i dîvâne
Anlamad" gitdi ne suâl ne cevâb
29
30
31
32
34
35
36
38
39
40
42
43
44
46
47
48
50
51
52
54
55
56
58
59
60
62
63
64
Tâ olmaya çe min hedef-i tîr-i bütân
M"krâs gibi olma cihânda dü-zebân
Âsûde olam dersen eger vel-hâs"l
Hîç bir ki inin rahnesine açma dehân
MÜFRED BEY TLER
1
10
11
12
13
15
16
17
18
19
21
22
23
24
25
26
27
Kût-" rûhudur arak meyzede-i dil-cûnun
Çünki âte yan"g" merhem-i kâfûr ister
28
29
30
 "k odur ki Gâlib ehrinde ola rüsvây
Sahrâ vü de te gitme Mecnûn yabâna söyler
31
32
33
Dür-i dendân" için bî-rayb
Aç"lur tab’"ma hazîne-i gayb-"
34
35
36
37
38
39
41
42
43
44
45
46
Bûs-" la’linde oldu hayf be-kâm
Duhter-i rez gibi nemek be-haram
47
48
49
50
51
52
54
55
Nam-" sevdâs" ile dîdesi pür-hûn olan"n
Ser-nüvi ti hat-" hâtem gibi ma’kûs gerek
56
57
58
60
61
62
63
64
66
67
68
69
70
Alm" â "k cemâli hatt-" siyâh
Geç geçenden güze telenmi o mâh
71
1
Fikr etse hâl-i âlem-i âdem garîb-ser