You are on page 1of 8

BİRİNCİ BÖLÜM İSLAMİYET ÖNCESİ ARABİSTAN

01 Ekim 2010 Cuma, 19:32 tarihinde Metin Kahveci tarafından eklendi

İSLAM SADECE KUR'ANLA YADA HADİSLE ANLAŞILAMAZ.İSLAMI TANIMAK İÇİN


ÖNCELİKLE 6.YÜZYIL ARAP TOPLUMU İNCELENMELİ.İSLAMİYET ÖNCESİ,MUHAMMEDİN
YAŞADIĞI DÖNEM VE MUHAMMED'EN SONRASI İNCELENMELİDİR.KISA ÖZETLER
HALİNDE ÜÇ BÖLÜMDE ARAPLARI VE DİNLERİNİ,KAYNAKLARDAN DERLEYEREK
YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM.SEVGİLERİMLE
İslamiyet öncesi Orta ve Kuzey Arabistan'da yaşayan halkın hakim vasfıvını bedevi
kabileliği teşkil eder.

Bedevi toplumunda sosyal birim fert değil, topululuktur.Fert mensup olduğu topluluğun bir üyesi
sıfatıyla hak ve vazifelere sahiptir.

Topluluk bütünlüğünü dıştan çöl hayatının güçlükleri ve tehlikelerine karşı kendini müdafaa
ihtiyacı sayesinde,İçten de aslı sosyal bağlantı olan erkek koldan gelenler arasındaki kan bağı
sayesinde koruyordu.

Kabile geçimini sürü ve davarlarından,ayrıca komşu ülkeler yerleşik halkının ve arabistan


Çölü'nü eskisi gibi aşmayı göze alan kervanların yağmasından sağlardı.(kervan yağmala
olaylarının müslümanlıktan sonrada devam ettiğini biliyoruz)

Yağmalanan mallar,sınırların en yakınındaki kabileler tarafından,iç bölgelerde yaşayan


kabilelere intikal ederdi.

Kabile özel toprak mülkiyeti tanımaz,otlaklar,su kaynakları vs.ortak mülkiyet altında


bulunurdu.Sürüler bile kabilenin ortak malı olup,sadece menkul eşya kişiye aitti.

Kabilenin siyasi örgütlenmesi Reis,eşit hak sahipleri arasından seçilen "Seyyid" veya "şeyh"
idi.Şeyh kabile halk efkarına yol göstermekten çok,buna uygun hareket eder,vazife yükleyemez
ve ceza veremezdi.Hak ve görevler kabile içinde farklı ailelere ait olup,bu konuda dışarıdan
hiçkimse iddiada bulunamazdı.Şeyhin "idarecilik" vazifesi emretmekten çok,hakemlik yapmaktı.

Makam,hükümdarlık,kamu cezası vs.kavramlar göçebe arap toplumunda nefret uyandırırdı.


Şeyh kabilenin yaşlıları tarafından,"Ehlü'l-beyt" adıyla tanınan tek bir ailenin üyeleri arasından
seçilirdi.Kabile içindeki aile reisleri ve klan temsilcilerinden oluşmuş bir ayan heyeti,yani meclis
şeyhe müşavirlik ederdi.

Kabile hayatını "sünnet"yani atalardan kalan örfler,düzenlerdi.Kabile meclisi sünnet'in dış


sembolu ve tek icra organıydı.

Ceza ve mükafatı kamuoyu sağlamaktaydı.bu bir ölçüde sosyal hayata hakim olan anarşiyi
sınırlandırırdı.Buna göre öldürülen adamın yakını katilden veya onun kabilesine mensup bir
kimseden intikam almak vazifesiyle mükelefti.İntikam yani "kıssasa kıssas" geleneği olduğu gibi
Kur'ana geçmiş olup,"ey iman edenler kısasa kısas üzerinize farz kılınmıştır"şeklinde yazılmıştır.

Göçebelerin dini Şeytana tapma esasına dayanıyordu.Bu ise,eski Sami'lerin putperestliğiyle


ilgilidir.Tapılan varlıklar,köken itibariyle ağaçlarda,pınarlarda ve özellikle kutlu taşlarda belirli
yerlerin efendileriydi.

Gerçek anlamda bazı tanrılar mevcut olup,bunlaru nufuzu kabile inançları çerçevesini
aşıyordu.En önemlilerinden üçü Menat,Uzza ve allat idi.Bu üç tanrı daha yüksek olan bir tanrıya
Allah'a tabi bulunuyordu.

Kabile dininde ruhban sınıfı yoktu.Dinleri şahıs dini değil toplum diniydi.Kabile inancı bazen
bir taş,bir eşya ,ile semboleştirilen tanrı etrafında toplanırdı.Tanrı şeyh'in evinde muhafaza
edilir,böylece ev dini itibar kazanırdı.Dini inkar ihanetle birdi.

Göcebe kabileler dışında birde "vaha"yaşamı vardı.Vaha'larda küçük yerleşik topluluklar


basit siyasi teşkilatlar meydana getiriyor,ve Vaha'nın en nufuzlu ailesi,orada yaşayanlar
üzerinde,çoğu zaman hükümranlık kuruyordu.Bir vaha bazan komşu vahayı hakimiyeti altına
alıyor,kısa süreli çöl kralığı kuruluyordu.

Şurada,burada yerleşik göçebeler,biraz daha ileri toplum seviyesinde şehirler kurdular.Bunların


en önemlisi Hicaz'daki Mekke'dir.

Şehirde her Klan'ın kendi meclisi ve putu vardı.Ancak şehri meydana getiren klanların
birliği,Ortak bir sembolu içeren bir merkezi kutsal yerde putların toplanmasıyla kurulmuştu.Kabe
adıyla tanınan dört köşe yapı,mekkede bu birliğin sembolu olmuştu.Klan meclislerinden seçilen
bir heyet şehir meclisini oluşturmuştu.

Güney Arabistanda hristiyanlaşmış,yahudileşmiş arap toplumlar ve kökenleri belli olmıyan


yahudi topluluklara Necran ve Yesrip(Medine)te rastlanıyordu.bunların çoğu ziaatçi ve
zanaatkardı.

Mekke'nin eski tarihi karanlıktır.Güneyde Yemene,Kuzeyde Akdenize,doğuda Basra


körfezine,batıda Kızıldenize giden ulaşım hatlarının kesişme noktasında önemli bir
mevkidedir.M.S.dördüncü yüzyılda Kuzey arap kabilelerinden Kureyş mekke'yi işgal ederek,kısa
zamanda
önemli bir tüccar cemaati halinde gelişti.Kureyş tacirleri Bizans,Habeş ve iran makamlarıyla
ticari anlaşmalar yaptılar.

Mekke civarında bir sürü panayır kuruluyordu.bu panayırlar şehrin nüfuz ve itibarını
güçlendiriyor,ekonomik katkı sağlıyordu.Kabbe'nin varlığı Arabistanın her yerinden hacıların
gelmesine vesile oluyordu.burada ibadetler yapılır,namaz kılınır,oruç tutulur kurban kesilirdi.

Mekke nüfusu çeşitliydi,"İç Kureyş" hakim unsur işadamları,bankerler ve tacirler,müteahitler ve


transit ticaret sahiplerinden oluşan,Tüccar aristokrasisinden ibaretti.

"Dış kureyş"şehre yeni yerleşmiş,mütevazi ufak tacirler topluluğuydu.ve nihayet yabancı ve


bedevilerden oluşan "işçi sınıfı"mevcuttu

Mekke dışında Kureyş arapları ve bedevi kabileleri bulunuyordu.

İslam peygamberi Muhammed işte bu çevrede doğdu.

İKİNCİ BÖLÜM,İSLAMİYETİN DOĞUŞU


01 Ekim 2010 Cuma, 23:02 tarihinde Metin Kahveci tarafından eklendi

Muhammed'in ataları ve hayatının ilk yılları hakkında az şey bilinir.Muhammedin söz ve


davranışlarının hadisler yoluyla kaydolunması,çok fazla anlam ifade etmez,ancak o dönem
hakkında sadece ipuçları verir.

Her hadis,"peygamberin şöyle buyurduğunu duyan,,dan duyan..dan duyan...dan duyan,,dan


duydum" şeklinde raviler zincirinden oluşur.Peygamberin vefatından birkaç nesil sonra,tahrif
imkan ve sebeplerinin çoğalması,insan hafızasının zaafı,yüzyılı aşkın bir müddet agızdan
nakledilegelen tanıklığı şüpheli kılmak için yeterlidir.Çatışma halinde olan İslam camiası
içindeki fertler,aileler,zümreler ve mezhepler

her biri kendi durumunu güçlendirmek amacıyla hadisler uydurma yoluna saptılar.Müslümanlar
sağlam hadisleri uydurma hadislerden ayırmak için eleştiri ilmi geliştirseler bile,bir raviler
zincirini düzmek,bir hadis uydurmak kadar kolaydır.
Muhammedin hayatı hakkında tartışma götürmüyen tek kaynak Mekke ve Medine halkına
bildirilen sözler külliyatı olan kuran'dır.Kuran ve diğer kaynaklardan derlenen kısıtlı bilgiler
sayesinde Muhammed'in biyografyasını çizmek mümkündür.

Muhammed 570 ile 580 arasında Mekkede doğdu.

Kureyşin hakim zümreye mensup bulunmamakla beraber,tanınmış bir ailesi olan Beni Haşim
ailesindendi.

Öksüz kalan Muhammed,fakir bir çevrede,muhtemelen büyükbabası tarafından büyütüldü.

Zengin ve dul olan kendisinden epeyce yaşlı Hatice ile evlenmek süretiyle,servet ve mevki elde
etti.

Kuran'da ticari kelime ve tabirlerin sık kulanılışı,Muhammedin bir miktar ticaret tecrübesine
sahip olduğunu akla getirir.

Muhammedin ruhi hazırlanışı pek çok tartışmaya sebeb olmuştur.Musevilik ve hıristiyanlık


etkilerine maruz kaldığı bellidir.Tek Allah varlığı ve vahiy fikirleri,tevrattaki birçok unsurun
kuran'da mevcudiyeti bunu doğrular.Muhammed'in Tevrat bilgisini vasıtalı olarak,muhtemelen
mithra dini ve sahte Hıristiyan yazarların tesirinde kalmış yahudi ve hristiyan tacirleri ve
seyyahlarından elde ettiğini akla getirir.

Gelenek,kavimlerinin putperestliğiyle tatmin olmıyan ve daha saf bir din şekli aramakla
beraber,hristiyan ve müseviliği kabule yanaşmayan mekkelilerden,Hanifler denilen bir halktan
bahseder.Muhammedin ruhi hazırlanışı haniflerle olan ilişkilerinde aranmalıdır.

Mekkeliler Muhammed'in 40 yaşlarında başladğı vaazlarını zazarsız sayarak karşı


koymadılar.Mekkedeki söylemler daha çok dinidir.Allahın birliğini,kıyamet gününün
yakınlığını,putperestliğin kötülüğünü ele alır.Muhammed başlangıçta pek az taraftar
topladı;bunlar da fakir tabakadandı.Karısı Hatice ve amcasının oğlu,sonraları dördüncü halife
olan Ali vardı.

Muhammed daha sert davranmaya başlayarak Mekkelilerin dinine açıkça hucum edince,Ona
ve taraftarlarına karşı idareci zümrenin muhalefeti sertleşti.Bu sert muhalefet iki sebebe
dayanıyordu.birincisi eski dinin mekke ve kabeye sağladığı mukaddes mahalin sona ermesi
düşüncesi,ki buda büyük bir ekonomik kayıp demekti.İkincisi hakim zümreden olmıyan
birinin aşırı güç kazanma endişesi.Muhalefet dini olmaktan çok siyasi bir tarzda ortaya
çıktı.Muhammed de siyasi faliyetlere başladı.

Ebu Bekr,Küçük beni adun ailesinden Ömer ve Mekkenin hakim ailelerinden Ümmeye
ailesinden Osmanın Muhammedin safına geçmeleri,Ona güç kazandırmıştır.Mekkelilerin
muhalefeti karşısında başarısızlığa uğrayan Muhammed,şansını Taifte denedi.Orada da
başarısız olunca kendisini davet eden Medineye yöneldi.
Mekkenin 500 km.kuzeyinde,Yahudi kabileleri Beni kurayza ve Beni nadir tarafından
kurulmuş şehrin nisbi zenginliği diğer bazı arap kabileleinin de oraya sızmasına sebeb
olmuştu.Yahudilerin iktisadi ve kültürel zenginli arapların onlardan nefret etme sebebiydi.Sonraki
yıllarda Muhammed bu iki yahudi kabilesini de ortadan kaldırmıştır.Yahudiler dışında iki büyük
arap kabilesi Evs ve Hazreç arasındaki

çekişmeler medinede karışıklık yaratıyordu

Medineliler Muhammedi Allah'ın resulu olmaktan çok,kendilerine hakem olarak hizmet


edecek ve aralarındaki anlaşmazlıkları giderecek,siyasi güce sahip bir adam olarak
davet etmişlerdi.Medineliler arasında bu yabancı adamı hakem olarak çağırıp çağırmama
tartışması yaşanmıştı.Sonradan Muhammedi destekliyenlere "Ensar"ona muhalefet
edenlere "Münafikün"denilmiştir.

Muhammed Medineli yahudileri kazanmak amacıyla,"Kippur orucu"ve Kuddus istikametinde


namaza durmak gibi yahudi ibadetini benimsedi,buna rağmen yahudiler Muhammede itibar
etmediler ve din konusunda onunla muhalefet ettiler.onları kazanamayacağını anlıyan
Muhammed,Namazın yönünü Mekkeye çevirdi.

Medinede maharetli bir diplomasi kulanan muhammed,kıvrak zekası ve siyasi dehası


sayesinde,siyasi gücünü dini bir hakimeyete çevirdi.

Ümmet,islam öncesi arabistanda'ki sosyal düzenin yerini almaktan çok,bunu


tamamlamaktaydı.Ümmet düzeninin bütün esasları kabile hayatı bünyesine
uygundu.Mülkiyet,evlilik,kabileler arasındaki ilişkiler aynen muhafaza olunmuştu.

Ummetin yeni Şeyhi yani bizzat Muhammed sadece hakimiyet icra etmiyor,mutlak bir dini
hakka dayanıyordu.Hakimiyet kaynağı halk düşüncesinden Allah'a intikal etmiş,Allah da resülü
vasıtasıyla bunu kullanıyordu.

Muhammedin kervanlar yağmalatmaya başladı,yağmalar Medinedeki ümmetin kuvvet,servet ve


itibarını artırdı.624 Martında Muhammed reisliğinde 300 müslüman bir mekke kervanını bedirde
kıstırdı.pekçok ganimet kazandılar.625 martında Kureyş,Medinelilerin gittikçe artan baskınlarına
karşı kuvvet gönderdi.Bu kuvvet Uhud yamaçlarında müslümanları bozdu.Muhammed bedirden
sonra yaptığı gibi bir diğer yahudi kabilesine saldırarak onları imha etti.627 baharında Kureyş
10000 kişilik orduyla medineyi kuşatıysada,rivayete göre şehrin etrafına hendek kazmak gibi
basit bir yöntem nedeniyle geri çekildiler.bu çekilmeden sonra Muhammed Beni Kurayza
kabilesini imha etti.628 baharında,başarısız bir denemeden sonra,630 ocak ayında mekkeyi de
ele geçirdi.

Muhammed 8 Haziran 632 tarihinde,bir hastalığı müteakip vefat etti.

Muhammed arap milli uyanış ve yayılışının gizli kuvetlerini harekete geçirmişti.bunu tamamlama
vazifesi başkalarına kaldı.

Sonraki kuşaklarda mum'in nesilleri Muhammedin şahsını,zengin ve çok renkli hikaye,efsane ve


mucize tülüne bürüdüler.

saygılarımla

Metin Kahveci.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.MUHAMMED'EN SONRA ....


03 Ekim 2010 Pazar, 00:31 tarihinde Metin Kahveci tarafından eklendi

Muhammed'in ölümü islam cemaatini idari bir krizin içine atmıştı.Muhammed halefini tayin
etmemişti.Şii geleneği daha sonraları,Peygamber'in,amcası oğlu ve kızı Fatıma'nın kocası Ali'yi
halef tayin ettiğini iddia eder ki,bu asla doğru değildir.

Birden fazla kadınla evlenmemin mevcut olduğu böyle bir cemiyette Damat Ali'nin yada
Kayınpeder Ebu Bekr'in idialarının bir ağırlığı olamazdı.

Bunalım Ebu Bekr,Ömer ve Ebu Ubeyde'nin birlikte uyguladıkları siyaset ve bir çeşit hükümet
darbesi gibi,emri vaki bir şekilde Ebu Bekr'in halife ilan edilmesiyle aşıldı.

Ebu Bekr yalnız cemaatin değil,tüm bölgenin yürütme yetkisini ve bir orduyu eline geçirdi.

Muhammedin ölümünden sonra çok sayıda arap kabilesi dinden dönmüştü.Ridde


savaşları,yeniden islama döndürme şeklinde başladı ve Arabistan'ın sınırlarını aşan bir fetih
hareketi halini aldı.Arabistanın itaat altına alınmasıyla Irak,Suriye ve Mısıra komşu bölgelerdeki
fetihler hemen hemen aynı zamana rastlar.Eğer kuzeydeki fetihler ekonomik çekicilik arz
etmeseydi,Arap kabileler asla itaat altına alınamazdı.

Kuzeye yapılan akınlar fetih düşüncesinden çok maddi menfaata (ganimet,yağma) dayanıyordu.

Bu akınlarda ön planda yer alanlardan biri Ebu Bekr'in Başkumandanı Halid Bin velid idi.Halid
634 nisanında Dımaşk(şam)a girdi,şehri yağmalayıp geri çekildi.

636 yılında bizansı hezimete uğrattılar,637 yılında sasanileri yendiler,639 mısır ele geçirildi,640
bizans yenildi,Anadolunun doğu ve

güneydoğusu,İran yaylası ve Horasanda büyük bir direnişle karşılaştılar.Horasan'ın tamamı


ancak Muaviye zamanında ele geçirilebildi.(661-680)

İslam, Arap milliyetçiliğle özdeşleşmişti,Arap olmıyanların müslüman olma fikri çok


tuhaf karşılanmıştı.Muhtediler(din değiştirip islama geçenler) ancak bir Arap kabilesinin
Mevlası(Efendi,sahip,malik) olurlarsa, yani bir arap kabilesini Efendi,Sahip,Malik kabul ederlerse
mumin oldukları kabul edilebilirdi.onlara Mevali denirdi.Araplar onlara karşı üstün ve küçümser
bir tavır takınır,İslamın maddi menfaatlerinden (ganimet,yağma)faydalandırmaz,Onların
araplarla evlenmesine izin vermez,onlara makam ve mevki verilmezdi.

Halife Ömer 644 tarihinde İranlı bir köle tarafından öldürüldü.Onun ölümünden sonra Osman
B.Affan halife seçildi.Seçim Araplar arasında şaşkınlık yarattı,Zira Osman Arapların gözünde
korkunç bir kusur olan iktidarsızlığı ve korkaklığıyla tanınıyordu.Osman Muaviye gibi Ümeyye
kabilesine mensuptu.Osmanın seçilmesi emeviler için bir zafer ve bir fırsat oldu.Devletin
bütün üst yönetimine emevi ailesinden kişiler atandı.bu durum çalkantı ve isyanlara sebebiyet
verdi.16 haziran 656 tarihinde mısır ordusuna bağlı serkeşler,Halifenin evine girerek onu
öldürdüler.Osmanın öldürülmesinden Mekkeli talha ve Zübeyr,Osmanın görevden aldığı
Amr,Muhammedin karısı Aişe,ve Ali sorumlu tutuldu.Amr ve Aişe bu olayla ilgileri olmadığını
ispat ettiler.ama Ali suikastı engellemediği ve Osman için ağırlığını hisetirmemesi
muhaliflerince sorumlu tutulmasına sebebiyet verdi.

Alinin halifeliği Medinede derhal kabul edildi.emeviler halifeliği,halifenin katline borçlu olan
birisini tanımak istemediler.Osman taraftarı bir parti oluşturdular.Ali,osman'ın tayin ettiğ adamları
görevden alarak daha büyük şimşekleri üzerine çekti.daha önceki durumunu unutan Aişe,talha
ve zübeyr,Aliye karşı birleştiler.muhalefeti basradan yönetmeye başladılar.

Ali,6 ekim 656 tarihinde ordusuyla basra üzerine yürüyerek "Cemel"savaşında Aişe,Talha ve
Zübeyr'in ordusunu bozguna uğrattı.Bu savaşa "Cemel"adının verilmesi,Aişe'nin bindiği devenin
etrafında cereyan etmesindendir.

Talha ve Zübeyr öldürüldü.Aişe mekkeye geri gönderildi.

Muaviye suriyede çok kuvetli bir durumdaydı.bizansa karşı yapılan savaşlarda askeri sanatı
ve disiplini benimsemiş mükemmel bir orduya sahipti.Amcası Osmanın intikamını almak
isteyerek,Kur'anda bile teyid edilen arap geleneğine göre hareket etti.Halifelik makamı için bir
iddiada bulunmuyor ancak intikam istiyordu.Osmanın ölümünden sürekli Aliyi sorumlu gösteriyor
ve onu itham ediyordu.

Ali Muaviyeyi şam valiliğinden aldı,onun yerine gönderdiği adamı Muaviye kabul etmemekle
ona açıkça karşı çıktı.Ali bir orduyla Muaviyenin üstüne yürüdü Mayıs 657 de Sıffın yakınlarında
karşılaştılar.26 temmuzda alinin birlikleri zafer kazandılar.Mağlup olan suriyeliler kur'an
sayfalarını mızraklarının ucuna takıp,Allah'ın karar vermesini istediler.Ali bunun bir hile
olduğunu farketti ancak dindar taraftarlarının baskısına boyun eğdi.hakeme başvurma yolunu
muaviye kabul ettirdi ve kurnazca kendi adamlarını hakem tayin etti.

hakemler 6 ocak 659 tarihinde erzuh'ta buluştular.Ali'nin aleyhinde karar verdiler,Ali kararı
kabul etmedi,ocak 661 tarihinde İbn Mülcem adlı bir harici tarafından öldürüldü.Oğlu Hasan
mücadeleyi terk etti tüm haklarını Muaviye'ye devretti.

Metin Kahveci.

You might also like