You are on page 1of 129

Türkiye’den Bilimcilerin Gözüyle ve Katkılarıyla...

Bilim Lazerin

Teknik
50. Yılı

ve
Özel Sayısı

Aylık Popüler Bilim Dergisi


Mayıs 2010 Yıl 43 Sayı 510
4 TL

Türk Bilimcilerin
Bilim ve Teknik

Dünyayla Yarıştığı Teknoloji


Mayıs 2010

Lazer
Yıl 43
Sayı 510
Türk Bilimcilerin Dünyayla Yarıştığı Teknoloji: Lazer

Askeri Lazerler
Uzaydan Türkiye...

Lazer Televizyonlar
Evde Azot Lazeri Yapalım

Şişmanlığın Genleri
Beynin Karanlık Enerjisi

10

9 771300 338001
Bilim
Teknik
ve

Aylık Popüler Bilim Dergisi


Yıl 43 Sayı 510
Mayıs 2010

“Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk

İlk lazer 16 Mayıs 1960’ta çalıştırıldı. İçinde bulunduğumuz Mayıs ayında lazerin kullanıma girişinin 50. yılı dünya bilim çevrelerinde çeşitli
etkinliklerle kutlanıyor. Toplantılar ve film gösterileri düzenleniyor, özel web sayfaları hazırlanıyor, dergiler özel sayılar çıkarıyor.
Derginiz Bilim ve Teknik de elinizdeki lazer özel sayısıyla bu 50. yıl kutlamalarına katılıyor. Lazerin 50. yılında özel sayı çıkarma fikri
Science Photo Library (SPL)

yaklaşık olarak bir yıl önceki bir yayın kurulu toplantımızda ortaya atıldı. Konuyu öneren yayın kurulu üyemiz Adnan Kurt, Alphan Sennaroğlu ile
birlikte bu yazıların editörlüğünü de üstlendi. Adnan Bey, konu başlıklarının ve yazıları hazırlayacak yazarların belirlenmesi konusunda
son ana kadar adeta hepimizden gizli çalışmış. Bize sunduğu liste konuyu bütün yönleriyle ele alıyordu. Yazarlarsa konularında
ülkemizin yetiştirdiği en yetkin, dünya çapında isimlerdi. Konuk editörlerimiz Adnan Kurt ve Alphan Sennaroğlu bu özel sayıyla ilgili sunum
yazılarında yazarlar için “Bu bilimcilerin hepsi Bilim ve Teknik okurlarıydı, hâlâ okurları ve Bilim ve Teknik dergisine katkıda bulunuyorlar” diyor.
Bu ise bizim için ayrı bir gurur kaynağı. Bu özel sayıyla ilgili söylenecek çok şey var ancak “Lazerin 50. Yılı” sunumunu dergimizin 24.-25.
sayfalarında konuk editörlerimiz yapıyor. Burada dergimiz adına Sayın Adnan Kurt’a ve Alphan Sennaroğlu’na en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Dergimiz bir özel sayı olmasına rağmen farklı bilimsel alanlardaki yazılara ve haberlere de yer ayırmak istedik.
Bunun için sayfa sayımızı artırarak 128 sayfadan oluşan bir dergiyle karşınıza çıktık. Yaklaşık 70 sayfamız lazer konusuna ayrıldı.
Kalan sayfalarımızda dergimiz yazarlarının yazılarına yer verdik. “Uzaydan Türkiye” başlıklı yazısında Alp Akoğlu, çoğuna internet aracılığıyla
hepimizin ulaşabileceği uydu görüntüleri yoluyla bilimcilerin ülkemiz hakkında elde ettikleri verilerden örnekler sunuyor.
Arkadaşımız Zeynep Ünalan ise bilimcilere farklı açıdan bir bakış getiren “Belirsiz Bilim” yazısıyla bu sayıda yer alıyor. Bahri Karaçay ise
“Şişmanlık Genleri” başlıklı yazısıyla her zaman olduğu gibi ilgiyle okunacak bir yazı ortaya çıkarmış. Arkadaşımız İlay Çelik’in
“Beynin Karanlık Enerjisi” ve Bülent Gözcelioğlu’nun “Fotokapan” başlıklı yazılarına yer verirken, sayfalarımız yetmediği için arkadaşımız
Özlem İkinci’nin çölyak hastalığını ele alan yazısına bu sayımızda yer veremedik.
Dergimizde geçen sayıda yazmaya başlayan kurumumuz çalışanı Oğuzhan Vıcıl da yazılarıyla bundan sonra aramızda olacak.
Oğuzhan gibi dergimizi lise yıllarında okumaya başlamış, bilim ile Bilim ve Teknik dergisi aracılığıyla tanışmış genç bilimcilerden sıkça
bilim alanlarıyla ilgili yazma istekleri alıyoruz. Bundan büyük mutluluk duyuyor ve elimizden geldiğince de yazılarına yer vermeye çalışıyoruz.
Daha güzel bir Bilim ve Teknik için tüm bilimsever okuyucularımızın görüş ve düşüncelerini bekliyoruz.
Saygılarımızla
Duran Akca

Sahibi Yazı ve Araştırma Web Okur İlişkileri - İdari Hizmetler


TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Sadi Atılgan E. Sonnur Özcan
Prof. Dr. Nüket Yetiş (alp.akoglu@tubitak.gov.tr) (sadi.atilgan@tubitak.gov.tr) (sonnur.ozcan@tubitak.gov.tr)
İlay Çelik İmran Tok
Popüler Bilim Yayınları Müdürü (ilay.celik@tubitak.gov.tr) Mali Yönetmen (imran.tok@tubitak.gov.tr)
Genel Yayın Yönetmeni Dr. Bülent Gözcelioğlu H. Mustafa Uçar
Adnan Bahadır (bulent.gozcelioglu@tubitak.gov.tr) (mustafa.ucar@tubitak.gov.tr)
(adnan.bahadir@tubitak.gov.tr) Dr. Özlem İkinci
(ozlem.ikinci@tubitak.gov.tr)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Zeynep Ünalan
Duran Akca (zeynep.unalan@tubitak.gov.tr)
(duran.akca@tubitak.gov.tr) Dr. Oğuzhan Vıcıl Yazışma Adresi Okur İlişkileri Fiyatı 4 TL
(oguzhan.vicil@tubitak.gov.tr) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 467 32 46 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro.
Yayın Kurulu Atatürk Bulvarı (312) 468 53 00/1061-3438
Prof. Dr. Ömer Cebeci Redaksiyon No: 221 Kavaklıdere 06100 Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: TDP A.Ş.
Doç. Dr. Tarık Baykara Umut Hasdemir Çankaya - Ankara http://www.tdp.com.tr
Prof. Dr. Atilla Güngör (umut.hasdemir@tubitak.gov.tr) Internet
Dr. Şükrü Kaya Sevil Kıvan Tel www.biltek.tubitak.gov.tr Baskı: İmpress Baskı Tesisleri
Adnan Kurt (sevil.kivan@tubitak.gov.tr) (312) 427 06 25 e-posta İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat Özlem Özbal (312) 427 23 92 bteknik@tubitak.gov.tr imajas.com.tr
Prof. Dr. Muharrem Yazıcı (ozlem.ozbal@tubitak.gov.tr) Faks
Adem Uludağ (312) 427 66 77 ISSN 977-1300-3380 Baskı Tarihi: 28.04.2010
Konuk Editörler (adem.uludag@tubitak.gov.tr)
Adnan Kurt
Prof. Dr. Alphan Sennaroğlu Grafik Tasarım - Uygulama Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247]
Ödül Evren Töngür tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79
(odul.tongur@tubitak.gov.tr) Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.
İçindekiler

26
Bundan tam 50 yıl önce, ABD’nin California eyaletinde bulunan Hughes Araştırma Laboratuvarları’nda ilk lazer T. Maiman tarafından başarılı bir
şekilde çalıştırılmış ve kısa bir sürede dünyanın birçok araştırma laboratuvarında da benzer sonuçlar elde edilmişti. Lazerin icadında, aslında
yeni bir bilim ve teknoloji alanının doğuşunu görüyoruz. 1960’ta ilk yakut lazerinin icadının ardından, kısa bir süre içerisinde birçok değişik ortam
ile lazer ışığı üretilebilmiştir. Bu lazerlerin çok küçük boyutlarda ve yüksek sayıda üretilebilmeleri, kısa zamanda bilgi işlemede (hepimizin
bildiği CD ve DVD okuyucularında) ve iletişimde kullanılabilmelerini sağladı. Örneğin, internet altyapısını oluşturan iletişim şebekesi ve okyanus
geçen kablolar artık ışık liflerinden oluşmaktadır. Lazerle ilgili şu an öngöremediğimiz sürpriz gelişmeleri de ayrıca merakla bekliyoruz!

38
Lazerler ilk üretildikleri zamanlardan başlayarak tıbbın hemen her alanında kendine çok özgün uygulama alanları bulmuş ışık kaynaklarıdır.
Bu uygulama alanlarının zenginliği ve önemi lazerlerin kendine has özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Tek renkli, güçlü ve dağılmadan uzun
mesafelere taşınabilen ışınlar olması lazerlerin ilk akla gelen özellikleridir. Ayrıca lazerin tasarımından kaynaklanan nedenlerden ötürü birçok
lazer tipi, optik eksenden sapmadan uzun mesafeler kat edebilir. Tüm bu özellikler lazerlerin tıpta yaygın bir şekilde kullanılmasına neden
olmuştur. Tabii bir başka özelliği daha eklememiz gerekir; o da optik liflerle taşınabilir oluşlarıdır. Bu da büyük cerrahi girişimlere
gerek olmaksızın vücut içerisinde operasyon yapmayı olanaklı hale getirir.

66
Lazer dediğimiz şey aslında ışık kaynağını, kuantum sınırları içerisinde gürültüden arındırılmış, parlaklığı yüksek, yani dar bir dalgaboyu
aralığında yüksek güçte ışıma yapan, eşevreliliği uzay ve zamanda korunmuş veya yükseltilmiş duruma sokmaktır. Genel olarak gaz
lazerleri iki ayna arasında bir cam (ya da metal ya da seramik) tüp içinde düşük basınçlı gaz olan optik kovukla yapılır. Tüp içindeki gaza
“lazer ortamı” denir ve atomlar, metal buharları veya moleküller içerir. Gaz parçacıkları, çoğunlukla elektrik akımıyla uyarılır.
Yüksek enerjili elektronlarla çarpışan gaz parçacıkları, daha yüksek enerji düzeylerine çıkarak lazer etkisini oluşturur.
Haberler ........................................................................................................................................... 4
+
Tekno-Yaşam / Osman Topaç . .................................................................................................... 12
110
Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran ................................................................................................. 16 Türkiye Doğası
Bülent Gözcelioğlu
Uzaydan Türkiye / Alp Akoğlu .................................................................................................... 18

Lazerin 50. Yılı / Adnan Kurt - Alphan Sennaroğlu . ................................................................ 24 112


Sağlık
50. Yılında Lazer: Kısa bir Tarihçe ve Geleceğe Bakış / Alphan Sennaroğlu ......................... 26 Ferda Şenel

Dünyanın Sınırlarını Türkiye’de Zorladığımız Teknoloji:


Askeri Lazer Uygulamaları / Kuthan Yelen ............................................................................... 32
116
Lazerlerin Tıptaki Uygulamaları / Murat Gülsoy ..................................................................... 38 Gökyüzü
Alp Akoğlu
Lazer Televizyonlar ve Lazer Projektörler / Hakan Ürey - Erdem Erden .............................. 44

Lazerle Malzeme İşleme / Arif Demir ....................................................................................... 48 118


Matemanya
Lazer Kimyası ve Spektroskopi / Özgür Birer ........................................................................... 52 Muammer Abalı

Katıhal Femtosaniye Lazerleri / Alphan Sennaroğlu ................................................................ 56

Kuantum Optiği, Elektromanyetik Etkili Saydamlık ve


120
Tek Foton Üretimi / İbrahim Küçükkara - Alper Kiraz . .......................................................... 62 Bilim Tarihinden
Abdurrahman Coşkun
Uçuşurken Işıyan Atomları ve Molekülleri Sıraya Sokmak
Gaz Lazerleri / Adnan Kurt ......................................................................................................... 66
123
Havalı Bir Lazer Yapalım “Atmosferik Basınçta Bilim ve Teknik’le
Enine Uyarmalı Azot Lazeri Yapımı” / Adnan Kurt ................................................................ 70 Kırk Yıl
Alp Akoğlu
Lazer Riskleri ve Güvenliği / Oğuzhan Vıcıl ............................................................................. 76

Lazer ve Ölçüm / Ramiz Hamid ................................................................................................. 80


124
Bütün Zamanların En Büyük Optikçisi: İbn el-Heysem / Hüseyin Gazi Topdemir ........... 84 Yayın Dünyası
İlay Çelik
Belirsiz Bilim / Zeynep Ünalan ................................................................................................... 88

Şişmanlığın Genleri / Bahri Karaçay ......................................................................................... 92 126


Zekâ Oyunları
Beynin Karanlık Enerjisi / İlay Çelik ......................................................................................... 98 Emrehan Halıcı

Birileri Yabani Türleri Gözetliyor: Fotokapan / Bülent Gözcelioğlu . ................................... 102

Proje Çocuklarla Nereye Kadar? / Kemal Sayar ..................................................................... 106


Haberler
Kuyrukluyıldızla bağları kırılıyor. Ama bu çarpışma kafa
kafaya değil, gezegeni sıyıracak şekilde
oluşturduğuna göre, gökadamızda
yüzlerce hatta binlerce uygarlık bulunması

Çarpışmak gerçekleşiyor; aksi halde ortaya çıkacak


enerji her iki gök cisminin de sonu olabilir.
mümkün. Ancak hâlâ gökadamızdaki
kayasal gezegen sayısı konusunda
Görece düşük basınç ve sıcaklık astronomların kafası karışık. Bugünün
R. Büşra Kamiloğlu koşullarında gerçekleştirilen ilk teknolojisi bile bu sayıyı belirlemeye
canlandırmada üre ve karbon-azot yetmiyor. Ancak geride bıraktığımız Nisan

B ir kuyrukluyıldızın gezegene çarpması


felaket haberi gibi görünse de yapılan
çalışmalar, çarpışmanın her zaman kötü
bağları içeren kararsız bileşikler oluştuğu
gözlenmiş. Bu bileşikler aminoasit
oluşumuna dair ilk ipuçlarını oluşturuyor.
ayının 13’ünde İngiltere Glasgow’da
yapılan Kraliyet Astronomi Topluluğu
toplantısında araştırmacılar yeni bir
sonla bitmeyeceğini gösteriyor. Lawrence Simülasyonun ikinci basamağı daha yüksek yöntem önerdi. Bu yöntem beyaz cüceleri
Livermore Ulusal Laboratuvarı’ndan basınç ve sıcaklıkta gerçekleştirilmiş. kullanıyor. Beyaz cüceler geçmişlerinde
Nir Goldman ve ekibi, çarpışmanın Bu koşullardaysa karbon-nitrojen tıpkı bizim güneşimiz gibi parlarken
proteinlerin yapıtaşı olan aminoasit bağı içeren daha büyük ve karmaşık milyarlarca yıl boyunca genişleyerek
yapımı için mükemmel bir ortam moleküller oluştuğu tespit edilmiş. kırmızı dev olarak adlandırılan devasa
oluşturabileceğini söylüyor. Aminoasitler Canlandırmada kuyrukluyıldız, (Güneş çapının 200 katı kadar) bir türe
canlıların temel yapı taşlarından çarpışmadan sonra gevşeme, soğuma dönüşürler. Daha sonra içe çökerek
olduğu için çarpışmanın sonunda ve genleşme evrelerinden geçiyor. ve yavaş yavaş sönerek, kırmızı dev
potansiyel yaşam alanları oluşabiliyor. Bundan 50 piko saniye sonra karbon-azot olmadan önceki boyutlarının yarısına
bağları içeren hidrojen siyanür ve üre kadar küçülürler. Yani beyaz cüce
gibi beş çeşit molekül oluşuyor. Ekibe en olurlar. Bu sırada etraflarını ince bir
ilginç gelen durum ise karbondioksite atmosfer çevreler. Araştırmacılara
yapışmış glisinin (bir tür aminoasit) göre bu atmosfer kayasal gezegenler
neye benzediğini görmeleri oldu. hakkında önemli ipuçları barındırabilir.
Aminoasitleri oluşturan bileşenlerin Yapılan araştırmalarda birkaç yüz
kuyrukluyıldızın içinde de olduğu ışık yılı uzaklıktaki beyaz cücelerden
bir süredir biliniyordu. Yapılan gelen ışıktaki kimyasal izler, bu gök
son çalışmalarla, radyasyonun da cisimlerinin atmosferlerinde kalsiyum
etkisiyle kuyrukluyıldızınkine benzer gibi ağır elementlerin bulunabileceğini
ortamlarda aminoasit sentezinin gösteriyor. Bu ağır elementler için
gerçekleşebileceği görülmüş oldu. tahmin edilen tek kaynak ise kayasal
gezegenler. Bu çalışmaya göre kayasal

Gökadamızdaki gezegenler sanılandan çok daha fazla.

Yerbenzeri
Ötegezegenler
Sanılandan Fazla
NASA

Bir gezegeni sıyırıp geçen bir


kuyrukluyıldızın içindeki buz zerreciğinde Yunus Can Esmeroğlu
ne tür kimyasal tepkimeler gerçekleştiğini
merak eden araştırmacılar bunun bir
canlandırmasını yapmışlar. Canlandırma,
kuyrukluyıldızın merkezindeki buzun
Y aklaşık yarım yüzyıl önce
Amerikalı gökbilimci Frank Drake,
Samanyolu’nun Dünya benzeri
yapıtaşı olarak bilinen su, metil alkol, gezegenlerle dolu olduğunu öne
amonyak, karbondioksit ve karbon sürmüştü. Haklı mıydı acaba? Güncel
monoksitten oluşan 210 molekül içeriyor gözlemlere göre, önceden Güneş
ve 29 km/sn hızla hareket eden bir benzeri yıldızlar olan beyaz cücelerin
kuyrukluyıldızın gezegene çarpmasıyla büyük bir çoğunluğu geçmişlerinde en
başlıyor. Çarpışma anında bir şok dalgası az bir kayasal gezegen barındırmışlardı
yayılıyor. Bu şok dalgası kuyrukluyıldızda ki kayasal gezegenler yapı olarak
basınca neden oluyor ve bu basınç dalgası Dünya’mızla birçok ortak özelliğe sahip.
kuyrukluyıldızın etrafında sesten daha Güneş benzeri yıldız sayısı da
hızlı hareket etmeye başlıyor. Sonuç olarak Samanyolu’ndaki birkaç yüz milyarlık
içindeki moleküller deforme oluyor ve yıldız nüfusunun yarısından fazlasını

4
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Katil Neptün
R. Büşra Kamiloğlu

N eptün bir gezegeni yutmuş ve


onun uydusunu çalmış olabilir.
Bu katliam, buzlu gezegenden yayılan
gizemli ısıyı ve uydusu Triton’un
tuhaf yörüngesini açıklayabilir.
Neptün’ün varlığı günümüze kadar
hep soru işaretleriyle doluydu. Yakın
zamana kadar dış gezegen olan Neptün’ün,
Güneş’ten uzaklaştıkça azalan toz bulutunun
içinde oluştuğu düşünülüyordu. Ancak
yapıtaşının bu kadar azalmış olmasına
karşın Uranüs ve Neptün’ün neden bu kadar
büyük olduğu da henüz cevaplanamamıştı.
2005 yılında ortaya atılan kurama göre bu
gezegenler sanıldığı gibi şimdiki yerlerinde
değil, Güneş’in yakınlarında oluştu ve sonra

NASA
Güneş’ten uzaklaşarak dışa doğru göç etti.
2008 yılında yapılan araştırmalar için ciddi bir şekilde yavaşlamış olması (X-ışını, görünen, radyo) ardıl ışımalar
gösteriyor ki bu göç sırasında geriye gerekiyor. Bunun olabilmesinin tek yolu gözlenebilir. Görünen dalga boylarındaki
kalan malzeme Dünya’nın iki katı kütleye Triton’un, Neptün’le karşılaştığında ardıl ışımanın şiddeti genellikle zamanla
sahip. Bu maddeden, Dünya’dan çok daha enerjisinin çoğunu kendi üzerine alacak azalarak gözlenebilirlik sınırı altına iner.
büyük yer benzeri gezegenler oluşmuş bir eşe yani bir gezegene sahip olması. RTT150 ile gerçekleştirilen ardıl ışıma
olabilir. İşte Triton da bu gezegenlerden Neptün, Triton’un muhtemel eşi olan gözlemleri, benzeri diğer gözlemlerden
birinin uydusu olabilir. Tritonun Neptün’le gezegeni yutmuşsa, dışarıya yaydığı farklı olarak 100418A patlamasından
beraber oluşmamış olabileceğinin en büyük ısı bu çarpışma sırasında açığa çıkan ısı sonra optik ışıma şiddetinde ani
göstergesi, yörüngesinin Neptün’ünkinin olabilir. Bu da Neptün’ün yakın kütle yükselişlerin olduğunu ortaya çıkardı.
tersine olması. Diğer yandan, Triton’un ve bileşime sahip Uranüs’ten neden TUG’da gerçekleştirilen bu gözlemler
Neptün tarafından yakalanabilmesi daha çok ısı yaydığının yanıtı olabilir. patlamanın meydana gelişi ve üretilen
ışımanın yayılımı konusunda çok önemli

100418A Gama ipuçları verecek nitelikte. Türk ve Rus


bilim insanlarından oluşan çalışma ekibi

Işını Patlaması bir yandan patlamanın ardıl ışımasını


RTT150 teleskobuyla optik dalga boylarında

TUG’dan gözlemeye devam ediyor, diğer yandan da


sonuçların duyurulacağı bilimsel makale
Gözlendi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Ersin Göğüş

18 Nisan 2010 günü NASA’nın Swift


adlı uydu teleskobu ile belirlenen
gama ışını patlamasının görünen dalga
boyundaki ışıması TÜBİTAK Ulusal
Gözlemevi (TUG) Bakırlıtepe Yerleşkesi’nde
TUG

bulunan RTT150 teleskobuyla gözlendi.


Gama ışını patlamaları evrenin dört bir
tarafında görülebilen ve Büyük Patlama’dan Not: Gama Işını Patlamaları
sonra en yüksek mertebede enerji içeren çok uzak mesafelerdeki gökadalarda
olaylardır. Patlama, gama ışını öncü ışıması meydana geldikleri için, yaydıkları
ile kendini belli eder. Sonrasında uzayın aynı enerji çok yüksek miktarlarda olsa da,
bölgesinden daha uzun dalga boylarında yeryüzündeki hayatı etkilemez.
NASA

5
Haberler
Bu mikro- aksine makro-moleküllerin mevcut
yapısını koruyan bir çözelti (kosmotropik
kadar fazla olduğuna dair ikna edici bir
kanıt henüz bulunamadı. Hatta Nature

organizmalar çözelti) içeriyordu. Sıcaklık 1,7°C’ye kadar


düşürüldüğünde kaotropik çözeltide
dergisinin 1 Nisan tarihli sayısında bu savı
yanlışlayan bir çalışmaya yer verilmiş.

üşümüyor! bulunan mantarlarda daha iyi büyüme


gözlemlediler. Hallsworth ve ekibi
Çalışmalarını güneybatı Grönland’da
gerçekleştiren Kopenhag Üniversitesi’nden
bunun üzerine mantarlardan alınan Minik Rosing başkanlığındaki ekip, denizin
Yunus Can Esmeroğlu sporları aşırı soğuğa, -80°C’ye maruz altındaki 3,8 milyar yıllık tortul kayaları
bıraktılar. Sonuç şaşırtıcıydı: kosmotropik incelemiş ve tortullardaki manyetit ve

B ilim insanları önceleri çok yüksek


ya da çok düşük sıcaklıklarda
yani “aşırı” koşullarda canlılığın
çözeltideki sporların % 60’ının ölmesine
rağmen kaotropik çözeltideki
sporların sadece % 5’lik
siderit minerallerinin miktarını karşılaştırmış.
Atmosferden gelerek suda çözünen CO2
miktarının çok fazla olması durumunda
sürdürülemeyeceğini bir kısmı ölmüştü. Yani siderit oluşurken, az olması durumunda
düşünürdü. Ancak hipotez doğrulanmıştı. manyetit oluşuyor. Bu gerçekten
1980’lerde biyologlar Hallsworth’a göre hareketle iki mineralin miktarlarını
derin denizlerdeki bu keşif, diğer oranlayan ekip o zamanki CO2 miktarının
sıcak su akıntılarında gezegenlerdeki şimdikinden ancak üç kat fazla olabileceğini
yaşayan bakterileri yaşam araştırmalarına bulmuş. Bu kadar CO2 ise gereken sera
keşfettiler. farklı boyutlar etkisini yaratıp okyanusları sıvı halde
Bu bakteriler 120°C’ye kazandıracak. tutmaya yeterli değil. Peki karbon dioksit
kadar olan sıcaklıklarda Çünkü bu kaotropik yerine gezegenimizi sıcak tutan neydi?
bile yaşayabiliyordu. Bu karışımlar, gerek Ekibin açıklaması şöyle: “3,8 milyar yıl önce
durum bilim dünyasında Mars yüzeyinde, gerek su üzerindeki kıta miktarı şimdikinden
oldukça heyecanla karşılandı. Ay yüzeyinde, gerekse de daha azdı. Bir yandan kıtalardan yansıyan
Her ne kadar aşırı sıcakla ilgili bir Jüpiter’in uydusu olan Europa’da ısı yüzdesi azken bir yandan da ısıyı emen
tez çürümüş olsa da, bilim insanları aşırı bulunduğu için bu tür alanlarda okyanuslar daha çok yer kaplıyordu.
soğuklar için henüz fikir değiştirmemişti. yaşam oluşabilme olasılığı artıyor.
Çok aşırı soğuklarda yaşamsal faaliyetler
süremezdi. Zaten tüm biyolojik sistemler
suyu ancak sıvı olduğu koşullarda
kullanabilirdi. Hatta aşırı soğuklarda 3,8 Milyar Yıl Önce
hücre zarları bile katılaşır ve esnekliğini
kaybederdi. Ancak liderliğini Queen’s
Okyanusların
Üniversitesi’nden John Hallsworth’un
yaptığı bir grup bilim insanı bu
Buzlanmasına
düşünceyi de yıkacak gibi görünüyor.
Çünkü bu grup -80°C’de bir mantar
Ne Engel Oldu?
türünün yaşayabildiğini gösterdi. Zeynep Ünalan
Ekip öncelikle hücresel makro-
moleküllerin yapısını bozan özel bir
çözeltinin (kaotropik çözelti) hem
mikropların etrafındaki suyun donmasını
engellediğini hem de düşük sıcaklıkların
Y ıldızların evrimine dair modeller
yıldızların yaşlandıkça, merkezlerindeki
termonükleer tepkimeler sonucu
katılaştırıcı etkisini bertaraf ettiği parlaklıklarının arttığını söylüyor. Yıldızımız
hipotezini kurarak işe başlamış. Güneş de bundan 3,8 milyar yıl önce,
Bu hipotezi test etmek için, Arkeen çağı denen dönemde, şimdiki
araştırmacılar önce çözünen madde haline kıyasla % 30 daha donuktu. Ayrıca sulardaki canlıların ve çıkardıkları
olarak gliserol hazırladılar. (Gliserol, Güneş ışınlarındaki bu azalma Dünya’da gazların azlığı nedeniyle gökyüzünde
laboratuvarlarda makromolekülleri düşük bir buz devri yaşandı, okyanuslar buz tuttu daha az bulut vardı. Bulutların azlığı ise
sıcaklıklarda korumak için kullanılır, demek oluyor. Ancak jeolojik kanıtlar, Güneş’ten gelen ışınların atmosferden
ancak derişik olarak kullanıldığında beklenin aksine o dönemlerde Dünya’da geri yansımasının az olması demek.”
makromoleküllerin yapısını değiştirir.) bol miktarda su olduğunu gösteriyor. Bu açıklama, sera etkisi yapan gazların hiç
Daha sonra düşük sıcaklıkları tolere O zamanlar atmosferdeki karbondioksit olmadığını göstermiyor, ama bu gazların
edebilen bir mantar cinsinin büyümesini (CO2) yoğunluğunun şimdikinden 100 sanıldığı kadar da etkili olmadığı ve
iki ayrı besi ortamında gözlemlediler. kat daha fazla olması bu ikilemin çözümü o zamanki jeolojik koşulları açıklayabilecek
Ortamlardan biri kaotropik çözelti olarak sunuluyor. Ancak CO2 gibi sera başka etkenler üzerinde daha çok
içerirken diğeri kaotropik çözeltinin etkisi yapan gazların miktarının bu düşünülmesi gerektiğini gösteriyor.

6
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Yeni bir bulunan akdelikten başka bir evrenin


oluştuğu öngörülüyor. Poplawski,
devam ederken, o günden bu yana tüm
dünya medyası gelişmeleri merakla izliyor.

Evren Modeli bu evren modeli ile kozmolojideki bazı


problemlerin -örneğin karadeliklerdeki
LHC şu anda yüzde 60 verimlilikle
çalışma temposunu yakalamış
bilgi kaybının- ortadan kalktığını durumda. Bu da bir günde ortalama
Zeynep Ünalan belirtiyor. Ancak model, iç içe geçmiş 15 saat boyunca çarpışmaların
evrenlerden oluşan bir evren silsilesi devam edebilmesi demek. Bu yazının

K aradeliklerin zıttı varsayılan, maddeyi


yutmak yerine kusan akdelikler!
Karadelik ve akdeliği birbirine
sunduğu için maddenin başlangıcı
sorusu yine yanıtsız kalıyor.
yazıldığı 25 Mart itibariyle, dört
deney düzeneği noktasında da saniyede
yaklaşık 600 çarpışma gerçekleşmekte.
bağlayan Einstein-Rosen köprüleri! LHC her deney düzeneğinde çemberin
Geçen ay Physics Review B dergisinde
çıkan, bu kavramların sıkça kullanıldığı CERN’de içindeki dönüş başına sadece iki çift
parçacık huzmesini çarpışmakta.
bir makalede evrenimizin başka bir
evrende bulunan bir karadeliğin içinde
Zayıf Kuvvetin Çarpışan huzme ikilisi sayısının artmasıyla,
LHC’de saniye başına düşen çarpışma
olduğundan bahsediliyor. Aslında bu
fikir yeni değil. Aralarında B. Temple
İzi Belirmeye sayısının önümüzdeki günlerde
arttırılması heyecanla bekleniyor.
ve J. Smoller’ın da olduğu birçok
bilim insanı, evrenin bir karadelik
Başladı
içindeki patlama sonucu oluştuğunu
öngörmüştü. Poplawski’nin geçen ayki Melahat Bilge Demirköz
makalesi biraz farklı. Poplawski, her
karadeliğin genel görelilikte bir Einstein-
Rosen çözümü olduğunu söylüyor.
Karadelik oluşurken, eşzamanlı olarak,
CERN ’deki Büyük Hadron
Çarpıştırıcısı’nda (LHC)
30 Mart’ta yüksek enerjili (7 TeV’de)
Einstein-Rosen köprüsünün diğer ucunda çarpışmalar başlamıştı. LHC çarpışmalara

CERN

LHC’deki dört deneyde de şimdiye


kadar toplanan çarpışma sayısı
miktarı 60 milyona ulaştı. Sayının
büyümesiyle birlikte doğanın
dört kuvvetinden biri olan zayıf kuvvetin
izi belirmeye başladı. Zayıf kuvvetin
taşıyıcılarından olan W ve Z parçacıkları
1983 yılında CERN’deki SPS çarpıştırıcısı
sayesinde UA1 deneyinde keşfedilmiş
ve bu keşif UA1 deneyinin lideri olan
Prof. Carlo Rubbia’ya ve SPS
hızlandırıcısının fikir babası Dr. Simon
van der Meer’e Nobel Ödülü’nü getirmişti.
LHC’de zayıf kuvvetin taşıyıcıları olan
W ve Z parçacıklarının tekrar görülmesi
hem kalibrasyon hem de fizik için
önemli ölçümlere yol açması açısından
önem taşıyor. ATLAS deneyi geçtiğimiz
hafta içinde W parçacığı olması
ihtimal dahilinde olan iki çarpışmanın
fotoğrafını yayınlayarak, CERN’deki
tüm fizikçileri heyecanlandırdı.
Daha nadir olarak ortaya çıkan
Z parçacığının da yakında
NASA

gözlemlenmesi umuluyor.

7
Haberler
Daha İyi rüyaların, uyku durumunda olan beynin
anılar ve hafıza üzerinde - performans
nedeniyle ders çalışmaktan yorgun
düşen öğrenciler ve profesyonel işi

Öğrenmek İçin arttırıcı yollar bulmak da dahil -


birden fazla seviyede işlem yaptığının
gereği yoğun zihinsel faaliyet içindeki
kişiler için ayrı bir önem arz ediyor.

Bol Bol Rüya göstergesi olduğunu belirtiyor.


Current Biology dergisinde yayımlanan
Eğer siz de bu gruptaki kişilerdenseniz,
bizden size bir tavsiye. Düzenli uyuyun
çalışmada 99 denek yer aldı ve kendilerine ve fırsat buldukça şekerleme yapın.
Oğuzhan Vıcıl çözmeleri için bilgisayar ekranında üç Çünkü uyumadan rüya görülmez!
boyutlu karmaşık bir labirent problemi

K aliteli ve düzenli uykunun beden


sağlığı ve zindeliği açısından önemi
çok uzun zamandır birçok kişinin farkında
verildi. Verilen görev, çıkış noktasına
en kısa sürede ulaşabilmek. Deneklerin
labirentin yerleşimini öğrenebilmeleri Manyetik Alan,
olduğu bir şey. Bilim insanları son yıllarda
yaptıkları çalışmalarla özellikle uyku
için bir saat boyunca pratik yapmalarına
imkân verildi ve bu sürenin sonundaki
Ahlaki Yargılama
ve zihinsel performans ilişkisi üzerinde
yoğunlaştılar. Bu çalışmalarda gece
performansları kaydedildi. Bir saat
sonunda denekler iki gruba ayrıldılar.
Yetisini Etkiliyor!
alınan iyi bir uykuya ek olarak öğle araları İlk gruptakiler 90 dakikalık şekerleme
yapılan şekerlemelerin, kişinin hafıza yapacak, diğer gruptakiler ise uyanık Oğuzhan Vıcıl
ve düşünsel performansları üzerinde kalmak koşuluyla bir takım sessiz
pozitif etkisi olduğu gösteriliyor.
Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi’ndeki
(BIDMC) bilim insanları liderliğinde
aktiviteler gerçekleştirecekti. Labirentteki
ilk antrenmandan beş saat sonra aynı
labirent sorusu çözmeleri için tekrar
G ün geçmiyor ki manyetik kirliliğin
insan sağlığı üzerindeki etkilerine bir
yenisi daha eklenmesin! Ortada o kadar
gerçekleştirilen güncel bir çalışma ise, deneklere verildi. Oldukça çarpıcı çok spekülasyona dönük iddia ve haber
uykuya ek olarak rüya görmenin öğrenme sonuçlar ortaya çıktı. Şekerleme dolaşıyor ki, alışık olduğumuz için bu tip
üzerindeki katlayıcı etkilerini açığa yapmayanlar - uyanık kaldıkları süre haberlerin birçoğu sıradanlıktan öteye
çıkarıyor. Yüz yıldır bilim insanları rüya içinde labirent sorusunu düşündüklerini geçemiyor. Ama dünyanın önde gelen
görmenin şifresini çözmeye çalışıyorlar. belirtenler dahil - herhangi bir gelişme araştırma enstitülerinden Massachusetts
Niçin ve nasıl rüya görülür, her bir rüya gösteremediler. Şekerleme yapıp Institute of Technology’de (MIT)
evresinde tam olarak neler olur gibi rüyasında labirent sorusu dışında şeyler gerçekleştirilen ve oldukça önemli sonuçları
sorular uzun yıllardır araştırmacıları görenlerle rüyalarını hatırlamayanlar az olabilecek bir çalışma, hem bu işle uğraşan
meşgul eden konular arasında yer alıyor. bir gelişme gösterirken, hem uyuyup bilim insanlarını hem de yazıyı okuduktan
BIDMC tarafından yapılan ve sonuçları hem de rüyasında labirent sorusu ile sonra siz okurları bayağı şaşırtacak türden!
Current Biology dergisinde geçtiğimiz meşgul olanlarda etkileyici bir gelişme Yapılan işler, niyetlere göre
Nisan ayında yayımlanan bilimsel bir görüldü (uyuyup rüya görmeyenlerin değerlendirilir. Nasıl ki bir kişiye kazara
çalışma, rüya görmenin aslında beynin gösterdiği gelişmenin 10 katı kadar). zarar verme ile bilinçli bir şekilde zarar
yeni bilgileri işleme, birleştirme ve Rüya görmenin gizemlerinden verme açısından farklılık varsa, iyilik adı
anlama metodu olabileceği yönünde biri, öğrenme ve zihinsel performans altında yapılan yardımların da samimi
güçlü kanıtlar ortaya koyuyor. Çalışmada üzerindeki etkileri bakımından bu olarak yapılması ile bir menfaat ya da
yer alan Harvard Tıp Fakültesi Psikiyatri çalışma ile ortaya çıkıyor. Sonuçları gösteriş amaçlı yapılması açısından fark
Bölümü’nden Prof. Robert Stickgold açısından bu bulgular, sınav maratonu vardır. Başkalarının ruh halini yorumlama,
mantığını çözümleme, isteklerini ve
niyetlerini anlayabilme yetisi demek
olan ve bilişsel bilimcilerin “akıl teorisi”
adını verdikleri bu kavram aslında
insanoğlunun çok küçük yaşlarda edindiği
ve hayatta kalma becerisinin temel
unsurunu oluşturan bir olguyu içeriyor.

Sağ Temporo-parietal Bölge ve


Akıl Teorisi İlişkisinde İlk Keşif
Ahlaki yargılama yapmaya yönelik
başkalarının niyetlerini okuyabilme işini,
insanoğlunun hangi beyin fonksiyonları ile
yapabildiği uzun bir zamandır nörologların
cevabını aradığı sorular arasında yer
alıyordu. MIT Beyin ve Bilişsel Bilimler
Thinkstock

Bölümü’nden Prof. Rebecca Saxe yaklaşık

8
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

on yıl kadar önce yaptığı çalışmalarda,


sağ kulağın arkasında beynin yukarı
Daha sonra okumaları ve değerlendirme
yapmaları üzere değişik senaryolar içeren Dansçı Bebekler
yüzeyinde yer alan sağ temporo-parietal bir dizi hikâye veriliyor. Bahsi geçen
bölgenin (TPJ) akıl teorisi ile ilişkisini karakterin iyi veya kötü niyetli olmasına Özlem İkinci
keşfetmiş. Daha sonraki dönemde ve ortaya çıkan çeşitli sonuçlara göre
fonksiyonel MR (fMRI) tekniği kullanarak
yaptığı çalışmalarla başkalarının
düşünceleri, niyetleri ve inançları hakkında
senaryolar farklılık gösteriyor. Örneğin
senaryoların birinde köprüden geçmenin
tehlikeli olduğu bir durumda, kız
B ulguları Proceedings of the National
Academy of Sciences dergisinde
yayımlanan bir araştırmada, bebeklerin
aktif olarak hüküm yürütülürken beynin arkadaşını bile bile köprüden geçirmeye müzik temposuna ve ritmine tepki
sağ temporo-parietal bölgesinin yüksek çalışan bir gencin davranışı ele alınıyor. verdikleri ve bunları konuşmadan daha
derecede aktif olduğunu göstermiş. Bazı durumlarda genç kız karşı tarafa ilgi çekici buldukları iddia edildi.
güvenli bir şekilde geçiyor, bazılarında ise 5 ay ile 2 yaş arasındaki bebekleri temel
düşüp bileğini kırıyor. Her bir senaryoda alan bulgular, bebeklerin müziğe tepki
deneklerden bahsi geçen karakterin olarak ritmik hareketler yapmaya yatkın
davranışı hakkında 1’den (kesinlikle kabul olarak doğmuş olabileceğini öne sürüyor.
edilemez) 7’ye (tamamen kabul edilebilir) Araştırmada bebekler klasik müzik, ritmik
kadar puanlama yapmaları isteniyor. vuruş ve konuşma da dahil olmak üzere
İkinci deneyde ise yine benzer şekilde çeşitli ses uyaranlarını dinlediler. Hareketleri
okumaları için çeşitli senaryolar veriliyor. video ve üç boyutlu hareket yakalama
Yalnız bu sefer senaryolar okunmadan önce teknolojisiyle kaydedilerek farklı uyaranlar
değil hikâyeler okunup karakterler hakkında karşısındaki tepkileri karşılaştırıldı.
yargılama yapmaları istendiği anda denekler
manyetik alana maruz bırakılıyorlar.
Her iki deneyde de, sağ temporo-
Thinkstock

parietal bölge manyetik alana maruz


bırakıldığı durumlarda (nöronların normal
Burada akla gelen ilk temel soru, çalışma düzeni bozulduğunda), deneklerin
acaba bu bölge ve akıl teorisi arasındaki başarısız girişimleri (karakter kötü niyetli
ilişki bir sebep-sonuç ilişkisi mi yoksa ama amacına ulaşamamış) ahlaki olarak
bir korelasyon ilişkisi mi? İşte Prof. kabul edilebilir şeklinde değerlendirmeye
Saxe ve ekibinde yer alan diğer bilim daha yatkın oldukları gözlenmiş. Bu
insanları araştırmayı bir adım daha nedenle araştırmacılar uygulanan manyetik
ileri götürüp bu konuyu incelediler. alanın, deneklerin başkalarının niyetlerini
doğru tahlil etme yetilerini etkilediği ve
Ve Düğüm Çözülüyor bunun neticesinde kişileri niyetlere göre
Sonuçları geçtiğimiz Mart ayındaki değil, ortaya çıkan sonuçlar açısından
Proceedings of the National Academy of değerlendirdiği görüşündeler. Yayımlanan
Sciences dergisinde yayımlanan güncel makalenin baş-yazarı Dr. Liane Young ise
çalışmada, beynin sağ temporo-parietal beynin ilgili bölgesine manyetik alanın
bölge aktivitelerinin geçici bir süre uygulanması ve bunun sonucunda kişilerin
sekteye uğratılması sonucu nasıl sonuçlar ahlaki yargılamalarının değiştiğini görmenin
doğuracağının gözlenmesi amaçlanmış. oldukça şaşırtıcı olduğunu belirtiyor. Tabii
Araştırmacılar Transkraniyal Manyetik ki burada akılda tutulması gerekli bir husus
Thinkstock

Stimülasyon (TMS) olarak bilinen, cerrahi bir var, manyetik alan ahlaki yargılamayı
müdahale olmayan noninvazif bir teknikle tamamen tersine çevirmiyor, sadece kişi
beynin bu bölgesindeki aktivitelerini bunun sonucunda biraz önce bahsettiğimiz York Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden
manyetik alan yardımıyla bir nevi parazit şekilde daha yanlı karar vermiş oluyor. Dr. Marcel Zentner ve Finlandiya
yaparak karıştırmışlar. Bunun için kafatasının Prof. Saxe’nin de belirtmiş olduğu Jyvaskyla Üniversitesi’nden Dr. Tuomas
küçük bir alanına manyetik alan uygulanıyor gibi ahlaki yargılama yapmak için Eerola tarafından gerçekleştirilen
ve bunun sonucunda oluşan elektrik akımı başkalarının niyetlerini doğru okumak çalışmada, bebeklerde müziğin melodisi
ile yakın bölgede yer alan beyin hücrelerinin tek başına yeterli olmuyor. Çevresel değil de ritminin tepki oluşturduğu
normal düzende çalışması engelleniyor. şartlar, yargılama yapan kişinin geçmiş sonucuna varılmış. Araştırmada
Gözlemlenen bu etki geçici olup, denekler deneyimleri ve kendi ahlaki değerleri gibi hareketleri müziğe uyumlu olan
bir süre sonra tekrar normale dönüyorlar. daha birçok şey verilen hükümleri etkilese bebeklerin daha çok gülümsediklerinin de
Yapılan ilk deneyde denekler önce de, bu çalışma beynin ahlaki yargılamaya farkına varılmış. İnsanlarda görülen
25 dakika boyunca TMS olarak adlandırılan yönelik fonksiyonlarını anlamak için iyi bu durumun doğal seçilimin
manyetik alana maruz bırakılıyor. bir başlangıç noktası oluşturuyor. bir sonucu olabileceği düşünülüyor.

9
Haberler
Elektronik Çöpler miktarını da göz önüne alınca şu sonucu
buluyor: Gelişmekte olan ülkeler,
ekonomik girdi-çıktı kayıtlarından yola
çıkarak her bir endüstri kolunun su için
2016-2018 yılına kadar, geri dönüşüm ne kadar harcama yaptığını belirledi.
Zeynep Ünalan için ülke dışından gelen bilgisayar Sonra da doğrudan su harcamaları kadar
sayısı sıfırlansa bile, yurt içi bilgisayar bariz olmayan, enerji harcamaları-çünkü

K ullanılmaz hale gelmiş bilgisayarlar


hem değerli birer metal madeni hem
de diğer elektronik atıklar gibi zehirli.
üretimleri ile sanayileşmiş ülkelere
kıyasla daha çok e-atık sahibi olacak.
Williams “ Çalışmamız gösterdi ki,
enerji santralleri soğutma amacıyla büyük
miktarlarda su kullanır- gibi işaretçileri
ele aldılar. Sonunda her bir sektörde
Eskimiş bilgisayarlar, ne yapılacakları iş Basel yasağına uymakla bitmiyor, kazanılan bir dolarlık kazancı elde etmek
bilinmediğinden, genellikle ya evlerin bir yeni e-atık önlemleri alınması gerekir” için gerekli su miktarını hesaplamak
köşesinde bekletiliyor ya da çöp depolama diyor. Kişisel bilgisayarların yanına amacıyla bir bilgisayar modeli kullandılar.
alanlarına atılıyor. Bakır, paladyum ve bir de cep telefonları, faks makineleri, Böylece hangi sektörlerin en çok su
radyumdan platinyum, gümüş ve altına yazıcıları, MP3 çalarları vs. eklersek tükettiği ve bunun sebepleri ortaya çıktı.
kadar bir çok metal içeren bilgisayarların gelecekte her yerleşim yerinin yanına
geri dönüşümü için kanuna aykırı ve ilkel bir e-çöplük gerekecek gibi görünüyor.
yöntemler uygulanabiliyor. Bakır teller
sökülüyor, tel yığınları yakılıyor. Devre
kartlarındaki bakır ve değerli metaller asit
ve siyanür kullanılarak geri elde ediliyor. Ekmek Düşün-
Ama sonrasında su ve toprağa karışan
zehirli kimyasallardan kurtulmanın çaresi düğümüzden
yok. Yoğun nitrik asit ile hidroklorik asiti
1’e 3 oranında karıştırarak elde ettiğiniz
Pahalıya Patlıyor
“soylu su” adı verilen karışım ile plastik
devre kartlarını bir dizi işleme tabi İlay Çelik
tutunca altın, platinyum gibi soy metalleri
çözebiliyorsunuz. Sakın evde denemeye
kalkmayın, zira çıkan gazlar öldürücü.
E-atıkların büyük kısmının, sanayileşmiş
B ir dolarlık şeker mi daha pahalıya
mal olur yoksa bir dolarlık boya mı?
Şaşırmayın, söz konusu üretim sırasında
ülkelerden gelişmekte olan ülkelere harcanan enerji olduğunda şeker daha
Thinkstock

doğru olan tehlikeli atık ticareti yoluyla pahalı. Pamuk üretiminden film çekimine
ortaya çıktığı bilindiği için, çok uluslu kadar çok farklı sektörlerden gelen
çevre anlaşması olan Basel Sözleşmesi’nin gelirlerin arkasındaki su tüketiminin Beklenebileceği gibi tahıl ve mısır tarımı,
üzerinde durduğu en önemli konulardan ortaya konması endüstride bilinçli su son üründeki bir dolarlık maliyet
biri e-atık ihracatı. Ülkemizde de 1992 tüketimi konusunda yol gösterici olabilir. başına tüketilen 5000 litre suyla birinci
yılında yürürlüğe giren Basel sözleşmesi 1980’lerden itibaren ABD’de neye sırada yer alıyor. Ancak uygulanan
tehlikeli atıkların sınır aşırı taşınması ne kadar su harcandığına ilişkin, sadece modelin su tüketimini sektörler arasında
konusunda yasaklamalar getiriyor. sulama, halkın tüketimi, enerji üretimi takip edebilme yeteneği, kimi durumlarda
Çevresel Bilim ve Teknoloji gibi sekiz geniş kategoriye umulanın çok üstünde su tüketimi
dergisinde geçen ay göre belirlenmiş veriler olduğunu ortaya koydu. Örneğin bir
yayımlanan bir makale bulunuyor. Ancak dolarlık tortilla ekmeği üretmek
e-atık oluşumunun küresel Pennsylvania’daki Carnegie çok az miktarda su gerektiriyor. Ancak
gidişatı hakkında yeni Mellon Pittsburgh süreç içerik olarak mısır ve buğdayla
bilgiler içeriyor. Üniversitesi’nden başladığı ve elektrik tüketen fabrikalarda
E. Williams, J. Yu, Chris Hendrickson gerçekleştiği için bir dolarlık tortilla üretimi
M. Ju ve Y. Yang’ın suya olan ihtiyaç artınca aslında fazladan 500 litre su tüketimi
çalışması sadece suyun farklı endüstri gerektiriyor. İncelenen sektörlerin
masaüstü ve dizüstü kollarındaki göreli % 96 gibi büyük bir kısmında (enerji
bilgisayarları ele alıyor. önemini bilmenin faydalı üretimi ve tarım bu konuda iki büyük
Uluslararası İletişim olacağını düşünerek istisna) bu dolaylı su tüketimi, doğrudan
Birliği’nden gelişmiş ve su kullanımına ilişkin su tüketimini geride bıraktı. Hendrickson
gelişmekte olan ülkelere verileri geliştirmek için suyun tam olarak nerelerde tüketildiğini
ait bilgisayar satışı ve parayı takip etmeye anlamamızın nerelerde tasarruf etmemiz
alışı bilgisini alan ekip, karar verdi. ABD Nüfus gerektiği konusunda yol gösterici olacağını
bilgisayarların ömrünü ve İdaresi’nden alınan, düşünüyor. Hendrickson ve ekibinin bir
her ülkeden geri dönüşüm 428 endüstri kolundaki sonraki hedefi benzer bir araştırmayı tek
için gönderilen bilgisayar ödemeleri takip eden tek ürünler ve bölgeler düzeyinde yapmak.

10
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

alıp verdiği hava miktarı yani FEV1 ile arasındaki 20.000’den fazla erkekle ilgili veri
akciğerdeki diğer bir işlerlik ölçütü olan topladılar. Bunların yaklaşık % 28’i günde
FEV1/FVC’nin düşük olmasıyla ilişkili olduğu bir ya da daha fazla sigara içiyordu, % 3’ü
saptandı. D vitamini eksikliği olan hastalarda, sigarayı daha önce bırakmıştı ve % 68’i ise
solunum ya da ağız yoluyla steroidlerin ve hiç sigara içmemişti. Sigara içmeyenlerin
uzun süre etkili angonistlerin (bronş açıcı) ortalama IQ’su yaklaşık 101, sigara içenlerin
kullanımının daha fazla olduğu gözlendi. IQ’su 94 puan olarak saptandı. Günde bir
Doktor Donald Leung bulgularının iki olası paketten daha fazla sigara içenlerin
açıklaması olduğunu belirtiyor. Ya D vitamini IQ’su ise yaklaşık 90 puan çıktı. Çalışmasının
eksikliği daha fazla kortikosteroit tedavisi son hali Addiction dergisinde yayımlanan
gerektirecek kadar astımın ciddiyetini Prof. Weiser, sağlık çalışanları arasında,
arttırıyor ya da D vitamini doğrudan sigara içenlerin koşulları zor çevrelerde
steroid aktivitesini etkiliyor ve D vitamini yetiştikleri ya da eksik eğitim almış kişiler
düzeyinin düşük olmasıyla steroidlerin etkisi olduklarına dair genel bir kanı olduğunu

Astım
azalıyor, dolayısıyla aynı etkiyi gösterecek belirtiyor. Weiser kendi çalışmalarında
daha fazla ilaç kullanımı gerekiyor. farklı toplumsal ve ekonomik çevrelerden

Hastalarında
Dr. Leung’a göre araştırmaları, D gelen bağımlı kişileri seçtiklerini, bu
vitamininin kortikosterotilerin şekilde eğitim kaynaklarının sigara içme

D Vitamini Düzeyi fonksiyonlarını arttırdığına işaret ediyor.


Dr. Leung, eğer gelecekteki çalışmalardan
alışkanlığı üzerine etkisinin tekrar
değerlendirilebileceğini vurguluyor.
bu bulguları onaylayacak sonuçlar Daha net sonuçlara ulaşmak
Özlem İkinci elde edilirse D vitamininin, astım hastalarının için çalışmaya aynı zamanda erkek
solunum şikâyetlerinin daha az ilaç ikiz kardeşler de dâhil edildi.

J ournal of Allergy & Clinical Immunology


dergisinde yayımlanan makalelerinde
Ulusal Yahudi Sağlık Merkezi’nden
kullanarak kontrol altına alınmasında
yardımcı olabileceğini vurguluyor.
İkiz kardeşlerden birinin sigara içtiği
örneklerde, içmeyen kardeşin daha yüksek
IQ’ya sahip olduğu belirlendi.
Doktor Daniel Searing ve meslektaşları D Daha düşük IQ, sigara bağımlılığı için daha
vitamininin, astımın ilaç tedavisindeki en
önemli denetleyici olan kortikosteroitlerin Sigara ve IQ yüksek bir riski akla getirse de, çalışmada IQ ve
sigara içmeyle ilgili kesitsel verilere göre sigara
etkisini arttırdığını bildirdiler. Çalışmalarında içenlerin büyük çoğunluğunun IQ’sunun,
D vitamini düzeyi düşük astım hastası Özlem İkinci ortalama dağılımının içinde yer aldığı görüldü.
çocukların alerjiye daha yatkın olduklarını, Prof. Weiser düşük IQ’ya sahip kişilerin
akciğer işlevlerinin düşük olduğunu ve
daha fazla ilaç tedavisi gördüklerini belirten
Dr. Searing, diğer yandan bulgularının
T el Aviv Üniversitesi Psikiyatri
Bölümü’nden Prof. Mark Weiser’in Tel
Hashomer Hastenesi Sheba Sağlık Merkezi’yle
sadece sigara bağımlılığına yatkın olmakla
kalmayıp aşırı şişmanlık ve uyuşturucu
kullanımı gibi sorunlara yakalanmaya da
D vitamini desteğinin astım hastası birlikte yaptığı bir çalışmada, sigara içen yatkın olabileceklerini, çalışmalarının,
çocuklarda steroid direncinin tersine genç erkeklerin içmeyen yaşıtlarına göre ebeveyn ve sağlık çalışanlarına risk
çevrilmesine ve hastalar için gerekli etkili daha düşük IQ’lu oldukları gösterildi. altındaki gençleri belirleme konusunda
steroid dozunun azaltılmasına yardımcı Araştırmacılar askere alınan 18-21 yaşları yardımcı olabileceğini ekliyor.
olabileceğini saptadıklarını söylüyor.
Araştırmacılar Ulusal Yahudi Sağlık
Merkezi’ndeki 100 pediatrik astım hastasının
elektronik sağlık kayıtlarını incelediler.
Toplam hasta sayısının % 47’sinde D vitamini
düzeyi 30 nanogram/milimetre’nin (ng/ml)
altında, yani yetersiz düzeyde, % 17’sinde
20 ng/ml’nin altında, yani D vitamini eksikliği
olarak değerlendirilecek düzeyde görüldü.
D vitamini eksikliği olan hastalarda,
alerji göstergesi olan IgE düzeyi genellikle
daha yüksekti ve bu hastalar deri testinde
daha çok alerjene pozitif yanıt verdiler.
D vitamini eksikliği görülen hastalarda
köpek, ev toz akarları gibi kapalı ortam
alerjenlerine karşı daha yoğun alerjik yanıt
gözlendi. D vitamini eksikliğinin, aynı
Thinkstock

zamanda kişinin nefes alırken bir saniyede

11
Tekno - Yaşam Osman Topaç

E-Bisikletler
Elektrik motoru desteğiyle çalışan
e-bisikletleri sadece “motor takılmış
bisikletler” olarak düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz. Normal şartlarda
e-bisikletler sürücüyü hem
düz yolda hem de yokuş yukarı
hareket halinde destekliyor.
Pek çok e-bisiklet aynı zamanda
kendi bataryasını şarj edebilme
özelliğine sahip. Sanyo tarafından
geliştirilen ‘eneloop’ e-bisiklette
bulunan eko mod özelliğiyle
sürücü isterse düz yolda giderken
de bisikletin bataryasını şarj

LEGO
edebiliyor. Bu şekilde düz yolda
hareket eden bisiklet kullanıcısı
kendi gücüyle hem bisikleti
hareket ettirmiş oluyor hem de Yenilenebilir
bisikletin bataryasını doldurmuş
oluyor. Eğer sürücü kendini yorgun Enerji Seti
hissediyorsa bu durumda normal
moda geçiyor, yani düz yolda da LEGO Yenilenebilir Enerji Seti, Çok kapsamlı bir kullanma talimatı
motor desteğini alıyor. Panasonic dünyada yenilenebilir enerji ve her biri 45 dakikalık 6 video
tarafından geliştirilen BE-ENV kaynakları denilince akla ilk gelen kaydı ile sunulan çalışma malzemesi
e-bisiklet ise titanyumdan üretilmiş güneş, rüzgâr ve su enerjisini de setle birlikte veriliyor. Bu şekilde
ve sadece 15,7 kg ağırlığında. her yaştaki öğrencilere deneysel diğer LEGO kitleri de kullanılarak
Hafif olmasının yanı sıra Panasonic olarak göstermeyi hedefliyor. güneş enerjisiyle çalışan bir model
tarafından geliştirilen özel bir motor Bu sette yenilenebilir enerji araba bile yapılabiliyor. Sekiz yaş
teknolojisiyle de ön plana çıkıyor. kaynaklarının deneysel olarak, üzeri herkesin yararlanabileceği
Bu motorda bulunan tork yaşayarak öğrenilebilmesi için şekilde tasarlanmış bu kit ile enerji
duyargaçları, bisiklet sürücüsünün her şey düşünülmüş: üretimi, enerji transferi, enerji
bisikleti hareket ettirmek için ne Güneş enerjisi panelleri, rüzgâr birikimi, enerji dönüşümü
kadar güç uyguladığını hissedebiliyor tribünleri, su tribünleri, ve enerji tüketimiyle ilgili konular
ve bu veriye dayanarak motor bu iki tribüne bağlanabilen ölçüm ve veri analizi teknikleri
gücünü artırıyor yada azaltıyor. jeneratörler, aynı zamanda enerji de kullanılarak öğretilebiliyor.
Bütün bu özelliklere sahip motorun depolayabilen enerji ölçer
www.legoeducation.us
ağırlığı ise sadece 3,8 kg. ve LED lambalar.

12
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
osmantopac@gmail.com

Bina Dış Cephe


Yazıcısı:
Facadeprinter
Facadeprinter bilgisayar kontrollü
bir robot. Yaptığı iş ise boya toplarını
LED Lambalar istediğiniz noktalara fırlatabilmesi.
Diyelim ki bir binanın dış cephesini
boyamayı düşünüyorsunuz veya
Gözle görülebilen ışık üreten ilk LED, LED lamba çalışmalarına binanızın dış cephesinin bir sanat
General Electric çalışanlarından bu kadar önem verilmesinin ana eseri gibi görünmesini istiyorsunuz.
Nick Holonyak Jr. tarafından nedenlerinden birisi de ABD
1962’de yapıldı. O zamandan yasalarına göre 2012’de 100 wattlık,
günümüze LED teknolojisi daha 2013’te 75 wattlık, 2014’te ise
çok elektronik cihazlarda filamentli 60 ve 40 wattlık ampullerin
ampullerin yerine kullanıldı. üretiminin yasaklanıyor olması.
Günümüzde ise LED’in aydınlatma Avrupa Birliği ülkelerinde ise
amaçlı kullanımı her geçen gün filamentli ampul ithalatı, üretimi
artıyor. Artık her yerde LED el ve satışı 2009’da yasaklanmıştı.
fenerleri görmek mümkün. Trafik Alternatif olarak sunulan kompakt
ışıklarında da filamentli ampuller floresan ampuller da sağlığa
artık yerlerini LED’lere bırakıyor. zararlı olan cıva içerdiği için, LED
LED teknolojisinin icat edildiği lambalara göre daha az çevreci bir
yer olarak kabul edilen General aydınlatma yöntemi olarak karşımıza
Electric, 48 yıl aradan sonra yine çıkıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde
yenilikçi bir ürünü duyurdu: lamba başına 5 mg’dan fazla
GE Energy Smart® LED lamba. cıva kullanımı yasaklanmış.
2011’de piyasaya sürülmesi Avrupa Birliği Sağlık ve Çevresel Binanızın görüntüsünü bilgisayar
beklenen bu ürün 40-wattlık bir Riskler Bilim Komitesi ise, programına giriyorsunuz ve boyamak
ampüle göre %77 enerji tasarrufu kompakt floresan ampullerin istediğiniz kısımları belirleyip gerekli
sağlıyor. Lambanın yenilikçi taşıdığı riskleri incelemek üzere desen çalışmasını yaptıktan sonra
tarafı ise 25.000 saat gibi çok uzun çalışmaları 2009’da başlatmış. Facade yazıcıya yolluyorsunuz.
bir ömrü olması. Endüstriyel Bugünlerde bu çalışmanın Facade yazıcı gerekli yerlere gereği
standartlara göre normal sonucunun açıklanması bekleniyor. kadar boya toplarını fırlatıyor ve
bir filamentli ampulün www.lumination.com bu şekilde binanız herhangi bir
1000 saat, ülkemizde tasarruflu iskele kurulumuna gerek kalmadan
ampül olarak satılan kompakt boyanmış oluyor. Facade yazıcı,
floresan ampullerin ise 8000 binadan en fazla 12 metre uzaklıktan
saat ömrü olduğu varsayılıyor. ve en yüksek 8 metreye kadar boya
Eğer verilen rakamlar doğru ise, topları fırlatabiliyor. Yazma hızı ise
ilkokula yeni başlayan çocuğunuzun saniyede 5 top. Atılan toplarsa saatte
çalışma masasına takacağınız 200 km süratle hedefine ulaşıyor.
böyle bir LED lamba, günde 4 saatlik Atılan mesafeye göre her bir top 5-10
bir kullanımla, çocuğunuz liseyi cm arasında bir bölgeyi boyayabiliyor.
bitirdiğinde hâlâ çalışıyor olacak. www.facadeprinter.org

13
Tekno - Yaşam

Yeni Blu-Ray HD
Disk:128GB Oynatıcılar
Blue-Ray Disc Association ABD’nin önde gelen film ve oyun
tarafından yapılan basın kiralama şirketlerinden BlockBuster,
açıklamasına göre Blue Ray 2009’un sonlarında yaptığı basın
teknolojisine yeni üyeler açıklamasında müşterilerinin,
ekleniyor. BDXLTM kiralamak istedikleri filmleri
(Yüksek kapasiteli, SD kartlarına yükleyebilecekleri
kaydedilebilir ve kioskları duyurmuştu. Yine 2009’da
tekrar yazılabilir Walt Disney bazı çocuk filmlerini
disk) ve IH-BD DVD diskin yanı sıra bir mikro
(Intra hibrid SD karta yüklenmiş olarak
disk) kodları ile piyasaya sürmüştü. İşte bu tür
anılan bu iki yeni DVD/Blue Ray disk haricinde veri
standard, daha saklama ünitelerinde sunulan
büyük boyutlarda filmleri seyretmemiz için çok
veri depolama farklı HD oynatıcılar bulunuyor.
ihtiyacı duyulan JVC tarafından üretilen CU-VS100 HD
medya ve sağlık oynatıcı sadece SD kartla çalışıyor.
sektörü gibi endüstriyel Karmaşıklığı sevmeyenler için ideal
kullanımları amaçlıyor. bir çözüm. Western Digital tarafından
BDXLTM diskleri üzerine üretilen WD TV Live ise hem iki
128GB veri kaydedilebiliyor. adet USB girişe sahip hem de
Eğer disk üzerine yeniden evinizdeki kablolu ya da kablosuz
yazılabilmesini istiyorsanız o zaman ağınıza bağlanabiliyor. Bu şekilde ev
100GB ile yetinmeniz gerekecek. içinde bulunan diğer bilgisayarlardaki
IH-BD ise çift katmanlı tasarlanmış. dosyaları da televizyonunuzda
Her bir katmanı 25GB olan bu HD olarak seyredebiliyorsunuz.
Sabit Disk disklerin bir katmanına sadece
kayıt yapılabilirken, diğer katmanı
Seagate tarafından üretilen
FreeAgent Theater+ ise cep boy
Dünyası tekrar yazılabilir özelliğe sahip.
Bu şekilde aynı disk üzerinde hem
sabit disk için özel tasarlanmış
yuvasıyla dikkati çekiyor. Bu şekilde
silinmesi mümkün olmayan sabit kablo karmaşasının da önüne
Masaüstü bilgisayarlarda kullanılan veriler hem de değiştirilebilen geçilmiş. Bu HD oynatıcıda da USB
en yüksek depolama kapasitesine veriler kaydedilebiliyor. sabit disklerin yanı sıra tercihli
sahip sabit disk 2TB ve Western Her iki disk standardı da mevcut wifi eklentisiyle yerel ağınızdaki
Digital tarafından 2009 başlarında Blue Ray sürücüleri tarafından dosyaları oynatmanız mümkün.
piyasaya sürüldü. Aradan bir yıldan okunamadığı için özel
fazla süre geçmiş olmasına karşın bir donanım gerektiriyor.
henüz 2TB rekoru kırılmış değil. www.blu-raydisc.com
Dizüstü bilgisayarlarda ise rekor
9,5mm kalınlık/750GB ve 11,5mm
kalınlık/1TB ile Toshiba’ya ait.
Ipod gibi sabit disk kullanan
cihazlarda kullanılan 1,8 inç sabit
disk 8 mm kalınlığa ve 62 gram
ağırlığa sahip. Bu boyuttaki sabit
disklerde maksimum kapasite
320GB ve rekor yine Toshiba’ya
ait. 1TB kapasiteli bir sabit diske
ortalama boyutlarda 285.000
fotoğraf, 263.000 müzik dosyası veya
820 film depolamak mümkün.
14
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Organik Gübre Batarya Bileklik


Makinesi Cep telefonunuzun, oyun
konsolunuzun ya da
Birinin çöpü başkasının hazinesi cep bilgisayarınızın bataryası
olabilir. Aslında hepimizin çöpü
çok kıymetli bir hammadde.
sizin hızınıza yetişemiyor mu?
Sürekli bataryasının yetersiz
GPS’li Fotoğraf
NatureMill ev tipi gübre makineleri,
mutfağımızdan çıkan organik
kalmasından şikâyetçi olanlar
için bu bileklik batarya bir
Makinesi
atıkları iki hafta içinde bahçelerde çözüm olabilir. 1500MAH
kullanılabilen gübre haline kapasiteye sahip bu batarya Panasonic tarafından üretilen
dönüştürebiliyor. Ayda yaklaşık ile beraberinde gelen farklı DMC-ZS7 fotoğraf makinesi bir GPS
60 kg mutfak atığı atılabilen gübre adaptör başlıklarından birini modülüne sahip. Bu GPS modülü
makineleri, atıkları her 4 saatte bir kullanarak 5,5V ile şarj olan sayesinde çektiğiniz resim ve
karıştırarak öğütüyor. NatureMill pek çok cihazı şarj etmeniz videoları nerede çektiğinizle ilgili
gübre makinasına meyve sebze mümkün. bilgiler resim veya video dosyasında
atıklarının yanı sıra et, balık ve süt saklanabiliyor. Aynı zamanda
www.thinkgeek.com
ürünleri atıklarını da atabiliyorsunuz. HDMI (yüksek çözünürlükte
Hatta evcil hayvan atıkları bile çoklu ortam arayüzü) çıkışa
gübre yapımında kullanılabiliyor. sahip olan fotoğraf makinenizi
HD televizyonunuza bağlayarak
www.naturemill.com
çektiğiniz resimleri yüksek
çözünürlükte, çekim yaptığınız
yere ait bilgileri de ekranda görerek
seyredebileceksiniz. Beraberinde
gelen program kullanıldığında
173 ülke veya bölgeye ait bilgiyi
resimlerinize ekleyebiliyorsunuz.
Ayrıca GPS verilerine göre
nerede çekim yaptığınızı anlayan
program, 500 binden fazla
turistik yapı hakkında bilgiyi de
anında ekranınıza taşıyor.

15
Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran

Tablet Fırtınası Başladı


iPad, piyasaya çıktığı ilk gün 300 binden fazla sattı.

Almanya kökenli WePad işletim sistemi olarak Linux

Yıllardır süren tablet bilgisayar iyi midir kö-


tü müdür, tüketiciler böyle bir ürün olsa satın
alır mı almaz mı tartışmalarının ardından, App-
le 3 Nisan’da piyasaya sürdüğü iPad’den kaşla
göz arasında 300 binden fazla sattı. Firma stok-
ları eritip üstüne bir de ürünün Amerika’da gördüğü yoğun talepten do- Başkanı Eric Schmidt, Android işletim sistemini temel alan bir tablet ta-
layı Avrupa’daki iPad dağıtımlarını ertelediğini açıklayınca tablet furyası sarımı üzerinde çalıştıklarının sinyalini verenlerden. Microsoft, kitap gi-
da resmen başladı. Bu yeni oluşan pazarda Apple’ın rakipleri kendi pay- bi açılabilen çift ekranlı Courier adlı kavramsal tasarım üzerinde çalışı-
larını sağlama almak için harıl harıl çalışıyorlar. Şu aralar HP’den Dell’e, yor. Bunların yanında WePad, JooJoo, ICD Vega, Viliv X70, Archos 9, Axi-
Toshiba’dan Lenovo’ya kadar ucundan köşesinden bilgisayar işine bulaş- otron, Notion Ink Adam gibi birçok benzer ürün ya piyasaya çıktı ya da
mış kim varsa bu tablet işi üzerine kafa yormakla meşgul. Üstelik bunlara çıkmak için gün sayıyor.
Uzakdoğu kökenli üreticiler ve adı sanı pek bilinmeyen şirketler de dâhil. Bu konuda ilginç tepkilerden biri de Lenovo’dan geldi. Lenovo, nor-
iPad’e doğrudan rakip olabileceği düşünülen bazı aygıtlarla ilgi- malde bir netbook gibi tasarlanan, ihtiyaç duyduğunuzda ise ekranını sö-
li önemli detaylar geçtiğimiz ay itibarıyla internete düşmeye başladı. kerek tablet bilgisayar olarak yanınızda taşıyabileceğiniz Skylight modeli-
iPad’in karşısına dikilmeye hazırlanan hemen her aygıt, iPad’ın yazılım nin çıkışını, “Piyasada daha iyi mücadele edebilmesi için üzerinde biraz ça-
konusunda tıpkı iPhone’da olduğu gibi Apple tarafından sıkı sıkıya kont- lışalım” diyerek yaz ortasına erteledi. Tüm bu aygıtların, piyasaya çıktıkla-
rol altında tutulan kapalı bir yapıya sahip olması ve aygıtın üzerinde USB, rında 499 dolardan satılan iPad ile rekabet edebilecek fiyatlara sahip ol-
kart okuyucu, kamera benzeri özellikler bulunmaması gibi zayıflıkları gi- ması bekleniyor.
derme iddiasında. Bunlardan en çok sözü edilenlerden biri HP’nin Slate Sözün özü, bundan iki ay önce pratik olarak varlığından bile söz edil-
adını verdiği tablet bilgisayarı. Windows 7 işletim sistemiyle çalışan ve meyen bir kavram bugün dev bir çığ gibi üstümüze doğru geliyor. Wired’in
üzerinde çoklu kart girişi, USB bağlantısı ve kamera da bulunan bu tab- tahminine göre bu yılın sonuna kadar iPad’in rakibi olarak piyasaya çıka-
letin 1024x600 çözünürlükte ekrana ve artık sağda solda görmeye iyi- cak aygıtların sayısı 50’den fazla. Üstelik görünen o ki hemen hepsi iPad’e
ce alıştığınız netbook sınıfı bir donanıma sahip olacağı açıklandı. Bunun kıyasla bağlanabilirlik ve açık platform sunma konusundaki vaatlerini bir
yanında Dell’in Streak olarak adlandırdığı tablet tasarımına dair görün- şekilde gerçeğe dönüştürecek. Peki, acaba kullanım konusunda aynı ba-
tüler de internete düşenler arasında. Söylenenlere göre, Dell’in tabletle- şarıyı gösterebilecekler mi? Yoksa hepsi cep telefonu pazarında olduğu gi-
rinde 7 ve 10 inç boyları arasından seçim yapabileceksiniz. Benzer şekil- bi “iPhone ve benzerleri” şeklinde mi tanımlanacak? Umalım ki böyle ol-
de Toshiba da biri bu yılın sonuna doğru, diğeri 2011 başlarında olmak masın, ortaya doğru düzgün bir şeyler çıksın ki tercih hakkımızı doya do-
üzere iki ayrı boy tablet çıkarmaya hazırlanıyor. Google Yönetim Kurulu ya kullanabilelim.

Google’ın tablet bilgisayarında Android işletim sistemi yer alacak. HP, netbook sınıfı donanıma sahip JooJoo adlı 12 inçlik tablet, geleceğe dair umut veren tasarımlar arasında.
Slate adlı tablet üzerinde çalışıyor.
16
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Eski CD’leri ver, iPod’u Götür


Sabit disk ve flaş bellek tabanlı sayısal medya oy-
natıcıların giderek yaygınlaşması ve müzik satın alma
işinin internete yönelmesi, kullanıcıların müzik din-
leme alışkanlıklarında büyük değişimlere neden ol-
du. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki çoğu müzik tutkunu
için kolayca taşınabilen ve binlerce şarkı depolayabi-
len küçücük aygıtlar, yüzlerce CD’den oluşan arşivle-
rin yerini çoktan almış durumda. Hani biraz daha zor-
lasalar, tıpkı kasetler gibi CD’ler de tarihin tozlu yap-
rakları arasına yuvarlanıp gidecek.
Diğer yandan, dünyanın önemli bir bölümünü
oluşturan kısıtlı bir gelire ve teknolojik erişime sahip
toplumlarda medya tüketimi açısından CD’lerin ye-
ri doldurulamayacak kadar önemli. Amerika Birleşik
Devletleri’nde faaliyet gösteren iPodMeister adlı bir
web sitesi de, bu durumu fırsata çevirmek için kolla- için 300 CD’ye ihtiyacınız var. iPad’in en düşük mode- CD’lerin yerini hızla sayısal
rı sıvadığı haberini verldi. Vaatleri şu: “Evinizde sayı- li içinse en az 700 CD’yi gözden çıkarmanız gerekiyor. medya oynatıcılara bıraktığını düşünenler
bunu kendileri için fırsata çevirmek
sal ortama aktardığınız ve artık ihtiyaç duymadığınız Şirket de topladığı bu CD’leri talebin yüksek olduğu üzere kolları sıvadı.
CD’lerinizi bize verin, biz de size yepyeni bir iPod, hat- ülkelere pazarlıyor. Mantıklı bulursunuz veya bulmaz-
ta dilerseniz iPad verelim.” Değiştirme için seçeceği- sınız, ama neticede böyle işlere girişenler de var. Site-
niz modele veya cihaza göre bir tarife uyguluyorlar. yi incelemek isterseniz ipodmeister.com adresini ziya-
Mesela iPod Nano almak için 220, iPod Touch almak ret edebilirsiniz.

Microsoft Yeni Sürprizini KIN’ından Çıkardı


yüzünde saklı. Her iki modelin arayüzü, doğrudan inter-
net ve sosyal mecralarla iletişim kurmak üzerine kurgu-
lanmış. Örneğin telefonu açtığınızda, kendi fotoğrafınız
eşliğinde sosyal mecralardaki durum mesajlarınızla kar-
şılanıyorsunuz. Bunun altında takip etmekte olduğunuz
kişilere dair simgeler ve fotoğraflar diziliyor. Durum me-
sajınızı değiştirdiğinizde, tanımladığınız sosyal mecrala-
rın tamamında bu değişiklikleri görüntüleyebiliyorsu-
nuz. Aynı şekilde siz de arkadaşlarınızın o an ne yaptık-
larını sosyal mecralar üzerinden görebiliyorsunuz. Hat-
ta arkadaşınızın simgesini veya durum mesajını ortada
yer alan bir yuvarlağa sürükleyerek diğer arkadaşlarınız-
Apple iPhone, Google Phone derken sonunda Micro- la paylaşmanız da mümkün. Anında mesajlaşma, çekilen Microsoft, yeni telefonuyla
soft da duyurduğu iki yeni modelle cep telefonu pazarı- fotoğraf ve videoların anında ilgili sitelere yüklenmesi gi- sosyal ağ tutkunlarının kalbini
na adım attığını duyurdu. Microsoft Phone marka şemsi- bi olanakları saymaya zaten gerek yok. kazanmayı hedefliyor.
yesi altında duyurulan modeller KIN One ve KIN Two ola- Özetle Microsoft, bu yeni telefonlarla ve kendi tele-
rak adlandırılıyor ve Sharp’ın Danger adlı tasarımını te- fonlarına özgü olarak geliştirdiği sosyal arabirimle sos-
mel alıyor. Küçük olan model QVGA 320x240 ekran, 4 yal medyayı hayatının bir parçası haline getiren bireyle-
GB dâhili bellek, 5 megapiksel kamera ve Q klavye gibi rin aklını çelmeyi amaçlıyor. Dünyanın en köklü ve zen-
özelliklere sahipken, büyük olan kardeşi HVGA 320x480 gin bilişim şirketlerinden biri olduğu halde ne Google gi-
ekran, 8 GB dâhili bellek, 8 megapiksel kamera ve yatay bi arama motorlarının, ne Facebook gibi sosyal ağların
olarak konumlandırılmış daha geniş bir Q klavyeyle do- gelişimini öngöremeyen Microsoft’un, bu yeni yaklaşım-
natılmış. la cep telefonu pazarında nasıl bir performans ortaya ko-
Telefonların donanımına bakıldığında ayrıcalık- yacağını bekleyip göreceğiz. Microsoft’un yeni telefon-
lı olarak göze çarpan bir durum yok. Çünkü asıl sürpriz, ları hakkında daha detaylı bilgiyi microsoft.com/press-
Microsoft’un bu telefonlar için geliştirdiği kullanıcı ara- pass/presskits/KIN adresinde bulabilirsiniz.

17
Alp Akoğlu

Uzaydan Türkiye
Uzman, TÜBİTAK
Bilim ve Teknik Dergisi

Dünya iyice küçüldü. Yeryüzünün herhangi bir bölgesine tepeden bakmak istiyorsanız fazla uzağa gitmenize gerek
yok. Çünkü artık bu görüntüler bilgisayarınızın ekranı kadar uzakta. İnternet tarayıcınızla gireceğiniz bazı siteler
tüm yeryüzünün ayrıntılı uydu görüntülerini sunuyor. Bunun yanı sıra bilim insanları da yeryüzüyle ilgili olayları
çeşitli uzaktan algılama yöntemleri kullanarak izleyebiliyor. Uydu görüntüleri en çok kullanılan yöntem. Yalnızca
görünür ışıkta değil, kızılötesi gibi farklı dalgaboylarında alınan görüntüler normalde algılayamayacağımız
ayrıntıları da sunuyor bize. Ayrıca farklı zamanlarda çekilen görüntüler atmosferle, tarım etkinlikleriyle, bitki
örtüsüyle, denizlerle ilgili değişimleri göstermesi açısından önem taşıyor.

Yükselti Haritası
Radarla elde edilen
verilerin işlenmesi ve
renklendirilmesiyle
oluşturulan bu
görüntüde en alçak
yerler mavi, en yüksek
yerlerse sarıyla
gösteriliyor.

18
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Uzaya Kaçan Işık


Bu görüntü gece çekilmiş yüzlerce uydu Yerleşim bölgelerinden yayılan ışık tam olarak
görüntüsünün birleştirilmesiyle oluşturulmuş. nüfusa bağlı olmasa da, bu görüntü yeryüzündeki
Özellikle gelişmiş ülkelerdeki büyük kentlerin insan yerleşiminin hangi
bulunduğu bölgeler açıkça seçilebiliyor. bölgelerde yoğunlaştığını gösteriyor.
Görüntüde en çok dikkati çeken, yerleşimin Avrupa’daki düzeye gelmemiş olmakla birlikte,
yoğun olduğu bölgelerde kıyı şeridinin tümüyle ışık kirliliği ülkemizde de azımsanmayacak
aydınlanmış olması. Bunun yanı sıra ABD’de düzeyde. İstanbul, Ankara ve İzmir’in
ve Avrupa’da büyük kentleri birbirine bağlayan, yanı sıra Akdeniz ve Karadeniz sahilleri
aydınlatılmış otoyol ağları çok belirgin. tümüyle aydınlanmış durumda.

Marmara ve Bitki Örtüsü


Landsat uydusuyla elde edilen verilerden
oluşturulan bu görüntü yapay olarak
renklendirilmiş. Özellikle kızılötesi
dalgaboylarında alınan görüntüler yeryüzünden
yansıyan ve yayılan ısının algılanmasını
kolaylaştırıyor. Bu görüntüde pembe ve kırmızı
görünen bölgeler en çok ısınan yerler.
Bu bölgelerde bitki örtüsü zayıf. Görüntüde
yeşil görünen bölgelerse bitki örtüsünün yoğun
olduğu yerler. Yeşilin tonu koyulaştıkça
Güneş ışığını yansıtma oranı azalıyor.
Kapıdağ Yarımadası ve Karabiga civarında da
görülen bordo renkli bölgeler yeni yanmış
orman alanları.

19
Çöl Tozu
Bu görüntü NASA’nın Terra uydusuyla 24 Mart 2008’de karışır ve yüzlerce, hatta binlerce kilometre yükseklere çıkar.
elde edildi. Fotoğrafta, Sahara Çölü’nden kalkıp rüzgârlarla Rüzgâr kuzeye doğru estiğinde bu tozlar bize doğru sürüklenir.
Türkiye üzerinden Avrupa ve Asya’ya taşınan çöl tozları Çöl tozları zaman zaman yağışla birlikte yere iner. İşte yerleri
açıkça görülebiliyor. Toz, bulutlu havanın da etkisiyle özellikle kayganlaştıran, otomobillerin ve evlerin camlarını kirleten
ülkemizin güneybatısında yoğunlaşmış durumda. kahverengi toz bu şekilde taşınır.

4800 km genişliğindeki Sahara Çölü’nün yaklaşık dörtte biri Çöl tozları bazı insanlarda alerjik tepkilere yol açabilirken,
tozla kaplı. Gündüzleri Güneş’in etkisiyle ısınan çölün üzerinde birçok canlı için önemli bir mineral kaynağı.
yükselen hava, toz fırtınalarını da beraberinde getirir. Küçük Denizlerde meydana gelen fitoplankton patlamaları,
parçacıklardan oluşan toz, bu hava hareketleriyle atmosfere özellikle bu minerallerin taşınımından sonra görülür.

20
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Karadeniz’de
Fitoplankton Patlaması
Ototrof, yani kendi besinlerini üretebilen yoğunlaşmasının nedeni akarsularla bu
canlılar besin zincirinin en altında bölgelere bol miktarda besin taşınmasından
bulunur ve diğer canlılar için önemli bir besin kaynaklanıyor.
kaynağıdır. Bunların karada yaşayanlarına
en güzel örnek bitkilerdir. Denizlerdeyse Fitoplankton patlamasının farklı renklerde
fitoplankton denen ve algler, bakteriler görülmesi, farklı bölgelerde farklı organizmaların
ve fotosentezle besin yapan diğer yoğunlaşmasından kaynaklanıyor.
mikroorganizmalardan oluşan bu Karadeniz’deki fitoplanktonları inceleyen
“karışım” belli mevsimlerde besin ve güneş ışığı Türk bilim insanları bunların 150’den fazla tür
miktarındaki artışla birlikte hızla çoğalır. fitoplankton içerdiğini buldu. Ayrıca,
Bunun sonucunda denizlerin yüzeyleri renklenir tarımsal etkinlikler nedeniyle akarsulara karışan
ve bu durum uzaydan, görünür ışıkta çekilen çeşitli kimyasal ve organik maddeler nedeniyle
fotoğraflarda bile belirgin olarak fark edilebilir. fitoplankton miktarında ve çeşidinde değişimler
gözleniyor. Bu değişimlerin tüm besin zinciri
4 Haziran 2008’de NASA’nın Aqua uydusuyla üzerinde de çeşitli etkilerinin olması kaçınılmaz.
çekilen fotoğrafta fitoplanktonların özellikle Bu canlıların aşırı çoğalması, sudaki oksijenin
kıyıdan açıklara doğru akıntılarla yayıldığı tükenmesine ve başka canlıların ölümüne
görülüyor. Fitoplankton patlamasının kıyılarda yol açabiliyor.
21
Uzaydan Türkiye

Atatürk Barajı
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında bölümü sulama kanalarıyla çevredeki tarlalara
inşa edilen Atatürk Barajı 1992 yılında hizmete taşınıyor. Bu bölgede kurak mevsimde özellikle
açıldı. Barajın yapılmasının başlıca amacı pamuk yetiştiriciliği yapılıyor. Kızılötesi, kırmızı
bölgenin elektrik ve sulama suyu ihtiyacının ve yeşil dalgaboylarında çekilen fotoğrafların
giderilmesiydi. Soldaki fotoğraf 20 Ağustos birleştirilmesiyle elde edilen bu görüntülerde
1983’te, sağdaki fotoğraf 24 Ağustos 2002’de bitki örtüsünün yoğun olduğu bölgeler kırmızıyla
Landsat uydularıyla çekildi. Barajdaki suyun bir renklendirilmiş. Bunların çoğu pamuk tarlası.

Harran Ovası
Bu fotoğraflardan ilki 23 Ağustos 1993’te, ikincisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ABD’nin Tarım
24 Ağustos 2002’de Landsat uydularıyla çekildi. Bakanlığı’nın uydu görüntüleriyle düzenli olarak
İlk fotoğraf çekildiğinde, Harran Ovası’na izlediği bölgeler arasında. Bu nedenle NASA,
Atatürk Barajı’ndan su taşıyan tüneller henüz düzenli olarak bu bölgelerin fotoğraflarını
tamamlanmamıştı. İkinci fotoğrafta sulamanın çekiyor. Uydu görüntülerinden elde edilen
etkisiyle ovadaki tarımın nasıl yaygınlaştığı verilerin ışığında tarım alanlarının durumu,
açıkça görülüyor. Harran Ovası’nda yaygın olarak ürün miktarı gibi bilgiler ve ABD’nin Türkiye’den
pamuk tarımı yapılıyor. Uydu görüntüleriyle ithal ettiği ürünlerin, örneğin pamuğun durumu
tarım alanlarının ve ekinlerin durumuyla ilgili öngörülebiliyor.
bilgi edinmek mümkün.
22
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Türkiye Kar Altında


2006 kışı Avrupa’da
çok sert geçti. Bundan
zaman zaman ülkemiz
de etkilendi. NASA’nın
Aqua uydusuyla 29 Ocak
2006’da çekilen görüntüde,
batı ve orta Anadolu’nun
neredeyse tamamı
kar altında görünüyor.
Kar yağışının etkili olduğu
22-26 Ocak 2006 tarihleri
arasında ülke genelinde
10.000 köy yolu kapandı.
Yine aynı tarihlerde bazı
üniversiteler de dahil
olmak üzere çoğu ilde
okullar tatil edildi.
Bu görüntü alındığı sırada
kar yağışı sona ermiş,
yağışa neden olan bulutlar
dağılmıştı.

Mersin’de Orman Yangını


Mersin’in Gülnar ilçesinde 7 Temmuz 2008’de çıkan ve Uydu, kızılötesine duyarlı kamerası sayesinde yangının
yaklaşık 2000 hektarlık bir alanı etkileyen yangın iki kişinin hangi bölgede etkin olduğunu belirleyebiliyor. Fotoğraf çekildiği
ölümüne, çok sayıda evin de yanmasına neden olmuştu. sırada yanan bölgeler kırmızı çerçeve içinde gösteriliyor.
Bu görüntü 8 Temmuz 2008’de NASA’nın Terra Kuzeyden esen kuvvetli rüzgâr, yangından kaynaklanan yoğun
uydusuyla çekildi. dumanı Kıbrıs’tan öteye kadar sürüklemiş durumda.

23
Adnan Kurt
Alphan Sennaroğlu

Lazerin 50. Yılı


16 Mayıs 2010, ilk yakut lazerinin çalışmasının 50. sarlandığı bilimsel atılımlarla sonlandı. Fizik araş-
yılı. Bundan tam 50 yıl önce, ABD’nin California tırmalarının toplumdaki önemi ve bilinirliği tarih-
eyaletindeki Hughes Araştırma Laboratuvarları’nda sel bir sıçrama göstermişti. Ancak bu çok masum bir
ilk lazer T. Maiman tarafından başarılı bir şekilde şöhret de değildi. Yıkım ve acılara yol açan bir tara-
çalıştırılmış ve bugün fotonik adını verdiğimiz bilim fı vardı. Yine de bilime yapılan yatırımlar, beklenti-
ve teknoloji dalının ilk temelleri atılmıştı. Lazer ışı- ler, bireysel katılımlar yeni bilim anlayışını, tekno-
ğının parlaklığı, eşevreli oluşu ve yüksek yeğinliği sa- lojik gelişmeyi olanaklı kıldı. “Sırada ne var, fizikçi-
yesinde, daha önce gözlenmesi neredeyse imkânsız ler ne yapacak?” soruları toplumsal beklentiye işa-
olan bir çok etki artık laboratuvarlarda gözleniyor, ret ediyordu. Yüzyıl başından beri elektromanyetik
gündelik yaşantımızda yer buluyor. Bu sayede orta- dalgalar, eksi sıcaklıklar, termodinamik tersinmeler,
ya çıkan kuantum optiği, fotonik, optik veri sakla- atom ve foton etkileşimleri birçok bilimcinin araştır-
ma ve optik lif ile iletişim gözde çalışma alanları ol- ma gündemindeydi. Radar geliştirme programında
makla kalmadı, bilim dallarının hemen hemen her çıkan sorunların çözümü bile optik pompalamaya,
birinde uygulama buldu, sorunlar çözdü. Bu yıldö- eşevreli salınımlara, elektron-molekül-atom ve foton
nümü nedeniyle uluslararası birçok bilim kuruluşu etkileşimlerine işaret ediyordu. Maiman, yakut kris-
ve yayımcısı ortak etkinlikler düzenliyor (www.la- tali ile optik kazancı ve aynalar kullanarak geri bil-
serfest.org). Bir çok bilim dergisi özel sayılar çıkara- dirim sağlamayı akıllıca fark edip hızlı davranmış-
cak. Filmler, gösteriler, toplantılar sürüyor. Bilim ve tı. Oysa aynı anda onlarca bilimci de lazer ışımasını
Teknik Dergisi de, bu Mayıs ayında özel bir sayıyla sağlayacak düzenekle uğraşıyordu. Maiman’ın yakut
bu coşkuya katılmalı diye düşündük. Çalışmalarını lazerinin ardından çok kısa bir sürede birçok fark-
Türkiye’de yapan, bu konularda uluslararası katkı- lı ortam ile lazer ışıması elde edildiğini görüyoruz.
ları bilinen bir grup bilimciye davet mektubu gön- Moleküler biyolojide DNA’nın keşfedilmesi gibi, la-
derdik. Lazerler ve modern optik konularını kapsa- zerin icadı da bir kişinin başarısına indirgenemeye-
yan geniş bir şemsiye olusturuldu. Bu yazılardan bir cek, yıllarca süren bilimsel çalışmaların ve oluşturu-
kısmını, dergimizin bu sayısında bulacaksınız. lan uluslararası iletişim ağının ortak bir ürünü as-
Türkiye’den bilimcilerin gözüyle ve katkılarıyla, lında.
yaptıklarıyla lazerin 50 yılını kutlayabiliyor olmak Lazer, bilimcilere birçok alanda “faydalı” olma
mutluluk verici. Bunun birden fazla vurgusu var: mutluluğunu da yaşattı. Yeni buluş, başta haksızca
Bu çalışmalar ve zenginleşme, TÜBİTAK’ın önemli “sorusunu arayan çözüm” diye sunulsa da, şu elli yı-
desteğiyle oldu. Bu bilimcilerin hepsi Bilim ve Teknik la baktığımızda sağlıktan eğlenceye binlerce kullanı-
okurlarıydı, hâlâ okurları ve Bilim ve Teknik dergi- cı alanında; kuantum kütleçekiminden DNA kopya-
sine katkıda bulunuyorlar. Bu denli gözde ve reka- lamaya, evrenin sınırlarını gözlemekten ışığı yavaş-
betin yüksek oldugu bir alanda, dünya çapında bi- latmaya, kuantum bilgisayarlarından tarımsal öl-
limsel üretim yapan grubun bir kısmını da olsa der- çümlere, hücreiçi cerrahiden alaşımların kaynak ya-
gimizde bir arada görmek ve izlemek gurur verici. pılmasına, parçacık hızlandırıcılardan termonükle-
Lazer nasıl ortaya çıkmıştı? Biraz geriye dönüp er reaktörlere hemen her bilimsel araştırma alanın-
bakacak olursak, İkinci Dünya Savaşı, radarın ve da kullanım bulmuştur. Lazer yazıcıya ne dersiniz?
atom bombasının, kavramlardan başlayıp üretim Ya da CD/DVD oynatıcıya? Ya da tüm internet ile-
teknolojisine, lojistiğine kadar her şeyin baştan ta- tişim omurgasına?

24
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Özel yeri nedir lazer uygulamalarının? Lazer Bu özel sayıda lazerlerin 50 yıllık tarihini, lazer-
araştırmaları ve uygulamaları, küçük bütçeler ve lerle malzeme işlemenin temel noktalarını, askeri la-
küçük gruplarla çok temel araştırmalar yapmayı, zer uygulamalarındaki güncel gelişmeleri, saniyenin
çok yaygın tüketim elektroniği ürünleri tasarlamayı, milyon milyarda biri (femto saniye) kadar zamanda
çok ince, çok yüksek çözünürlüklü ölçümler yapma- ışık üreten sistemleri, lazerin kimya uygulamalarını,
yı olanaklı kılmıştır. O nedenle önemli ve değerli bir tıp ve biyomedikal alanında lazer çalışmalarını, gaz
araçtır. İlginç bir başka durumu da olsa gerek. Fizik- lazerlerinin yapısını, lazerleri güvenli kullanma ku-
teki o meşhur 19.-20. yüzyıl sıçramasının ürünlerini rallarını, kuantum optiği ve doğrusal olmayan op-
–radyo dalgaları, görelilik kuramı, nükleer radyas- tik uygulamalarını, lazerli televizyon tasarımlarını
yon, parçacık tepkimeleri gibi- anlaması, kullanma- içeren yazılar bulacaksınız. Dediğimiz gibi, bu der-
sı, kavraması çok zor olabiliyordu. Oysa lazer göre- lemenin en güzel tarafı, söz edilen çalışmaların ül-
bildiğimiz, görerek deneyler ve uygulamalar gelişti- kemizde yapılıyor olması ve bilimcilerimizin özgün
rebildiğimiz bir izgede çalışabiliyordu. Dünya canlı- katkılarını sizlerle paylaşmak oldu. Lazerler ve fo-
ları elektromanyetik alanlarla etkileşir, yaşamlarını tonik konusundaki çalışmalarını dinlemek, okumak
buna borçludur. En başta enerjisini Güneş’ten alır, isteyeceğimiz birçok başka bilimcimiz var bu küme
hareketleri, duyuları hep Güneş’in ışıma izgesi çev- dışında. Bilim ve Teknik Dergisi’nin gelecek sayıla-
resinde biçimlenir. Belki de lazer gibi görünebilen ve rında, onlarla da karşılaşmak ümidiyle.
tasarlanabilen güzel bir ışık kaynağı, kavramamızı Güzel ve heyecanlı okumalar dileriz.
ve uygulamamızı kolaylaştırmıştır.

25
Alphan Sennaroğlu

50. Yılında Lazer:


Kısa bir Tarihçe ve
Geleceğe Bakış
Kısa bir Tarihçe: Lazer ve Fotonik önemli temel fiziksel özellikler vardı. Bunları kısa-
ca şöyle özetleyebiliriz:
Alanının Doğuşu
Lazerle üretilen ışık, yaklaşık olarak eşevrelidir.
Bundan tam 50 yıl önce, ABD’nin Cali- Çok basitleştirilmiş olarak açıklayacak olursak, la-
fornia eyaletinde bulunan Hughes Araştırma zer ışık dalgaları arasında sabit bir faz ilişkisi var-
Laboratuvarları’nda ilk lazer T. Maiman tarafın- dır veya bu dalgalar eş zamanlıdır diye düşünebi-
dan başarılı bir şekilde çalıştırılmış ve kısa bir sü- liriz. Dolayısıyla, böyle bir ışın demetini ikiye ayı-
rede dünyanın birçok araştırma laboratuvarında rıp uzun bir mesafeden sonra birleştirirseniz (bu-
da benzer sonuçlar elde edilmişti. Lazer ışığını, o nu pratikte yapmanın birçok yolu vardır ve bu tür
Theodore Maiman’ın 1960
yılında çalıştırdığı ilk lazer. güne dek bilinen ışık kaynaklarından ayıran çok düzeneklere girişimölçer veya interferometre adı
SPL

26
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
verilir), düzgün bir girişim deseni (yani ışık şidde- Theodore Maiman
(1927-2007)
tinin belli konumlarda sıfıra, belli konumlarda da
tepe değere ulaştığı yeğinlik dağılımı) elde edebi-
lirsiniz. Eğer ışık eşevreli değilse, elde edeceğiniz
girişim deseni daha bulanık olacak veya tümüyle
yok olacaktır. Lazer ışığının bu temel fiziksel özel-
liğini açıklayan eşevrelilik (koherens) kuramı ko-
nusunda günümüze dek çok kapsamlı araştırma
yapılmıştır.
Lazer ışığının daha gözle görülür, elle tutulur
özelliklerine bakacak olursak, üretilen ışığın nor-
mal şartlarda, belli bir renkte olduğunu görürüz.
Bir başka deyişle, üretilen ışık dar bir dalga boyu
aralığındadır. Bu özellik de aslında eşevreli olu-
şuyla ilintilidir. Rengi belirleyen, ışığı üretmek
için kullanılan ortamın (katı, sıvı veya gaz olabilir)
spektroskopik yapısıdır.
Lazer ışığının bir başka önemli özelliği, yön-
lü olması ve uzun mesafelerden sonra bile görece-

SPL
li olarak toplu kalmasıdır. Böyle bir ışık demetini tımızın önemli bir parçası haline geldi. Yine örnek
odakladığınız zaman, ortalama güçler düşük olsa verecek olursak, yarıiletken lazerler, algılayıcılar ve
bile çok yüksek güç yeğinliği (şiddeti) elde etmek optik liflerden oluşan fiberoptik sistemler, hızlı ve
mümkündür. düşük gürültülü iletişimde çok yaygın olarak kul-
Lazerin icadında, aslında yeni bir bilim ve tek- lanılmaktadır. Günümüzde, bu çok yönlü teknolo-
noloji alanının doğuşunu görüyoruz. 1960’ta ilk ji alanı için Fotonik adı kullanılmakta ve kapsamı
yakut (ruby) lazerinin icadının ardından, kısa bir daha geniş bir tanımla verilmektedir: Fotonik, bi-
süre içerisinde birçok değişik ortam ile lazer ışığı limsel ve teknolojik problemlere, foton üreten, ile-
üretilebilmiştir. Bunların arasında en önemlilerin- ten ve algılayan özgün sistemler kullanarak çözüm
den bir tanesi yarıiletken lazerleriydi. Bu lazerlerin üretmeyi hedefleyen bir bilim dalıdır. “Fotonik ne-
çok küçük boyutlarda ve yüksek sayıda üretilebil- dir, niye optik adı dururken yeni bir isim kullan-
meleri, kısa zamanda bilgi işlemede (örneğin hepi- ma gereği duyuldu?” diye bana konu dışındaki-
mizin bildiği CD ve DVD okuyucularında) ve ileti- ler sorduğu zaman hep, “Optiğin rönesans döne-
şimde kullanılabilmelerini sağladı. Örneğin, inter- midir” diye yanıt veririm. Bunun kesinlikle abar-
net altyapısını oluşturan iletişim şebekesi ve okya- tılı bir benzetme olmadığı kanaatindeyim. İşte, bu
nus geçen kablolar artık ışık liflerinden oluşmak- yazıdaki esas konumuz olan lazer, fotonik alanının
tadır. Bu gelişmelerin yanında, eşevreli ışığın ku- bugünlere gelmesinde en önemli etkenlerin başın-
antum veya bir başka deyişle foton kuramının ge- da gelmektedir.
liştirilmesi ve 1960-1970’li yıllarda yüksek saflık- Lazerin icadı bir gün içerisinde gerçekleşme-
ta optik liflerin üretimi de önemli kilometre taşları miştir! Geriye dönüp bakarsak, lazerin, ışığın özel-
arasındadır. Bu gelişmelerin ürünlerini bugün bir- liklerini ve karakterini anlamak için verilen ve
çok bilimsel ve teknolojik alanda görmemiz müm- yüzyıllardır süre gelen bir uğraşın sonucunda or-
kün. Örneğin atom ve molekül fiziğini ele alalım. taya çıktığını görürüz. Bu konuda Descartes, Fer-
Femtosaniye lazerleri ve ileri algılama yöntemle- mat, Snell, Newton, Huygens, Young, Fresnel ve
ri ile artık pikosaniye (1 pikosaniye=10-12 saniye) daha birçok bilimcinin farklı zamanlarda öncü ve
ve femtosaniye (1 femtosaniye=10-15 saniye) ölçek- önemli katkıları olmuştur. Bu çalışmaların geldiği
lerinde oluşan çok hızlı fiziksel olayları gözlemek iki doruk noktasından bir tanesi 19. yüzyılın sonla-
mümkündür. 1 pikosaniyenin, saniyenin trilyonda rına doğru modern elektromanyetik kuramın keş-
biri olduğunu düşünürsek, incelenebilen olayların fidir. Bu keşfin baş aktörlerinden olan James Clerk
ne kadar kısa sürelerde gerçekleştiği konusunda Maxwell (1831-1879), Gauss, Ampere ve Faraday
daha iyi bir fikrimiz olur! Bilimsel çalışmaların ya- gibi diğer bilimcilerin çalışmalarından yola çıka-
nı sıra, foton kaynakları ve algılayıcılarından olu- rak geliştirdiği elektromanyetik kuram ile, elekt-
şan birçok teknolojik ürün de artık günlük haya- rik ve manyetik alanların arasındaki bağlantıyı 4

27
50. Yılında Lazer: Kısa bir Tarihçe ve Geleceğe Bakış

temel denklemle açıkladı. Bu kuramın en başarılı kazanç elde edilebilecek en uygun ortamların, ar-
öngörülerinden bir tanesi, elektromanyetik dalga- tı geri besleme sağlayacak rezonatör tasarımlarının
ların boşlukta ışık hızında ilerlediklerinin ve buna ve verimli pompalama yöntemlerinin geliştirilmesi
bağlı olarak, ışığın da bir elektromanyetik dalga tü- konusunda yoğun araştırmalar sürdürülmüş, bir-
rü olduğunun keşfidir. Maxwell’in bu önemli keşfi- çok malzemenin enerji düzeyi yapısı spektrosko-
nin ardından, Heinrich Hertz (1857-1894) 1888 yı- pik yöntemlerle incelenmişti. 1950’li yılların sonu-
lında elektromanyetik dalgaların üretimini ilk kez na doğru, uyarılı ışımayla kazanç, önce mikrodal-
deneysel olarak göstermiş ve ardında da Marconi, ga frekanlarında deneysel olarak gösterilmiş ve bu-
Braun gibi öncülerin çalışmaları sonucunda radyo nun sonucunda ilk amonyak maseri icat edilmişti.
dalgaları ile iletişim çağı başlamış ve hiç ivme kay- Optik frekanslarda da uyarılı ışıma yoluyla kazanç
betmeden günümüze kadar ilerlemiştir. (light amplification by stimulated emission of radi-
Gelelim ikinci doruk noktasına. 19. yüzyılın so- ation) elde edilebileceği kuramı, 1964’te Nobel Fi-
nuna doğru, ışıma konusunda yapılan gözlemlerin zik ödülüne layık görülen C. H. Townes (d. 1915),
sadece ışığın dalga özelliklerini ve klasik fizik ku- N. G. Basov (1922-2001) ve A. M. Prokorov (1916-
ramlarını kullanarak açıklanamayacağı artık bir- 2002) tarafından yine bu yıllarda geliştirilmiştir.
çok bilimci tarafından fark edilmişti. Doğru res- 1960’ta da ilk yakut lazerinin T. H. Maiman (1927-
min şekillenmesinde öncü olan Max Planck (1858- 2007) tarafından icat edilmesiyle fotonik ve lazer
1947), 1900 yılında kara cisim ışımasını açıklamak alanı başlamış oldu.
için geliştirdiği kuantum kuramında, ışık enerjisi-
nin bölünemeyen temel enerji paketlerinden oluş- Lazerle İlgili Bazı Genel Bilgiler ve
tuğunu ve her bir enerji paketinin içerdiği enerji-
nin (E) E = fh bağlantısı ile verildiği hipotezini or- Rekorlar
taya atar. Burada f ışığın frekansı, h ise Planck sa- Hakkında sık sık sorulan bazı soruları yanıtla-
bitidir. 1905 yılında, Albert Einstein (1879-1955), yarak lazerin genel özelliklerine ve bazı rekorlara
kuantum kuramını kullanarak fotoelektrik olayı- kısaca bakalım:
nı (ışık ile aydınlatılmış yüzeylerden elektron salı- Kaç değişik lazer vardır? Şaşırabilirsiniz ama
mı) açıklayabilmiş ve bu çalışması ile 1921’de No- saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok değişik la-
bel Fizik ödülünü almıştır. Kuantum kuramın- zer sistemi vardır. Yukarıda bahsedilen ve 1960’ta
da ortaya atılan ve foton adı verilen bu ışık tane- icat edilen ilk lazer, yakut kristaliyle yapılmıştı. Bu-
cikleri, Newton’un zamanında öngördüğü klasik rada, safir kristali içerisine katkılanan krom iyon-
ışık taneciklerinden çok daha farklıydı ve alışıla- larının kırmızı bölgedeki ışıması kullanılarak lazer
gelmişin dışında, sürekli ve belirli bir yörünge ta- ışığı üretildi. Yakutun yanı sıra ışıyan başka birçok
kip etmiyordu. Esasında, bir adım daha öteye gi- kristal, yarıiletkenler (elektron ve delikler tarafın-
decek olursak, ışık ile ilgili gözlemlerin ancak her dan sağlanan elektriksel iletkenliği, sıcaklık ve kat-
iki özelliğin de (parçacık ve dalga) bir arada oldu- kılama ile değişen kristaller), camlar, fiberler (ca-
ğu modellerle açıklanabileceği kısa zamanda anla- mın ısıtılarak çekilmesi sonucunda oluşturulan ve
şıldı ve bu da kuvantum mekaniğinin doğuşuna gi- ışık aktarımı için kullanılan ince lifler), gazlar ve
den yolu açmış oldu. Bugün bile, ışığın gizemli ya- sıvılarla da lazer ışığı üretilebilmiştir. Şimdiye ka-
pısının gerçekten neye dayandığı konusunda hem dar geliştirilmiş olan tüm lazerleri elbette günlük
kuramsal hem de deneysel çalışmalar yoğun bir şe- hayatımızda görmek mümkün değildir. Bu lazer-
kilde sürmektedir. Lazer konusuna dönecek olur- lerin bir kısmı sadece çok özel laboratuvar ortam-
sak, 1917’de Albert Einstein ışık-madde etkileşim- larında çalıştırılabilmiş, bazıları ise birçok elveriş-
lerini kuantum kuramı ile ilk kez ele alarak lazerin li özellik taşıdığından ticarileştirilip yaygın kulla-
çalışma ilkelerini ortaya koymuş ve burada gözle- nıma girmiştir.
nen, kendiliğinden ışıma (spontaneous emission), Bir lazerle ne kadar güç elde etmek mümkün-
soğurma (absorption) ve uyarılı ışıma (stimulated dür? Öncelikle güç, birim zamanda üretilen ener-
emission) gibi önemli fiziksel etkilerin kuramını jiye karşı gelir ve Watt cinsinden ölçülür. Örneğin
geliştirmiştir. 1 Watt gücü olan bir lazer, sürekli çalıştırıldığında,
Tarihsel gelişmelere bakacak olursak, Einstein’ın saniyede 1 Joule optik enerji üretecektir. Lazerlerle
ışık-madde kuramının ardından lazerin icadına elde edilebilen güçler, kurulan düzeneğin büyüklü-
kadar 40 yıldan fazla bir sürenin geçtiğini görüyo- ğü ve kullanılan ortamın fiziksel özellikleriyle çok
ruz. ‘Neden?’ diye soracaksınız. Bu sürede, optik değişir. Birkaç somut örneğe bakarak hangi düzey-

28
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
lerde güçler elde edilebileceğini görelim. Örneğin, dolduran bu lazer sistemiyle, yakın zamanda, dar-
sürekli-dalga helyum-neon gaz lazerleri ile mili- be enerjilerinin 1 MJ (1 MJ= 1.000.000 Joule) dü-
watt (1 Watt’ın binde biri) düzeylerinde güç elde zeyine çıkması beklenmektedir. Bu darbeleri, de-
etmek mümkündür. Öte yandan, kimyasal lazerler uterium içeren hedef üzerine odaklayarak nükle-
ile megawatt (106 W) düzeyinde çıkış güçleri elde er füzyon olayının başlatılması ve böylece verimli
edilmiştir. Örneklerdeki güç sınırlarının dışına çı- enerji üretimi planlanmaktadır. Bu lazerle üretilen
kılamaz gibi bir sonuca varmanın çok yanlış ola- darbelerin uzunluğu 10 ns (1 ns= 0,000,000,001 sa-
cağını önemle vurgulamamız gerekir. Sadece güç niye) civarındadır.
düzeyleri konusunda bir fikir vermesi için bu ör- En kısa lazer darbe süresi nedir? Şimdiye kadar
nekleri seçtim. Yeni yöntemler ve malzemeler ge- üretilen en kısa süreli lazer darbeleri, yaklaşık ola-
liştirildikçe bu düzeylerin altında veya üstünde güç rak 1 femtosaniyenin (1 fs= 10-15 saniye, bir baş-
üretebilen lazerler de sürekli olarak ortaya çıkmak- ka deyişle saniyenin katrilyonda biri) altındadır.
tadır. Ayrıca, bir lazerin pratikte ne kadar işe ya- Max Planck Enstitüsü’nde elde edilen bu darbele-
radığını değerlendirmek için sadece ürettiği güce ri üretmek için, aynı anda morötesinden kızılaltı-
bakmak doğru olmaz. Örneğin çok hassas frekans na kadar geniş bir frekans aralığında, bir başka de-
ve uzunluk ölçümlerinde kullanılan lazerler genel- yişle aynı anda eşevreli her rengi üretebilen bir la-
likle düşük güç üretirken, endüstride metal kesme zer kullanılmaktadır. Böyle bir lazerin ürettiği ışık,
veya işleme uygulamaları için kiloWatt düzeyinde görünür bölgedeki her rengi içerdiğinden göze be-
güç üreten sistemler tercih edilmektedir. yaz görünür.
Elde edilmiş en yüksek lazer darbe enerjisi ne ka- Bir lazer ne büyüklükte olur? Burada da genel-
dardır? Bugüne kadar elde edilmiş en yüksek lazer leme yapmak çok zordur; çok geniş bir yelpazede
darbe enerjisi 150 kJ (1 kJ= 1,000 Joule) civarın- birçok değişik boyutlu lazerin olduğunu görüyo-
dadır ve California’nın Livermore kentinde bulu- ruz. Örnek verecek olursak, CD okuyucularında
nan National Ignition Facility’de (NIF) üretilmiş- kullanılan yarıiletken lazerleri toplu iğnenin başın-
tir. Bir futbol stadyumundan daha büyük bir yeri dan daha küçük bir yer kaplar, boyutları metrenin

29
50. Yılında Lazer: Kısa bir Tarihçe ve Geleceğe Bakış

milyonda biri mertebesindedir. Öte yandan, birçok ni başlıyor diyebiliriz. Yakın gelecekte, lazer araş-
endüstriyel lazer sisteminin santimetre-metre bo- tırmalarının yoğunlaşacağını düşündüğümüz bazı
yutlarında olduğunu görürüz. Daha uç örneklere konuları şöyle özetleyebiliriz:
bakacak olursak, yukarıda bahsettiğimiz 150 kJ’luk 1. Kararlı lazer sistemlerinin geliştirilmesi.
NIF lazeri, bir futbol stadyumundan daha geniş bir Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, laboratuvar orta-
alanı kaplar. mında ve özel şartlar altında çok sayıda yeni lazer
Anlık en yüksek lazer gücü nedir? Lazerlerle elde sistemi çalıştırılmıştır. Buna karşın, lazerin ken-
edilebilmiş en yüksek anlık tepe gücü 1 PW mer- disi, doğrusal olmayan bir sistem olduğundan ve
Prof. Dr. Alphan
Sennaroğlu, lisans, tebesindedir (1 PW= 1015 Watt, diğer bir deyişle 1 birçok karmaşık etkinin aynı anda devreye girme-
yüksek lisans ve doktora katrilyon Watt) düzeyindedir. ABD Lawrence Li- siyle çalıştığından (örneğin kullanılmayan pompa
eğitimini Cornell vermore Ulusal Laboratuvarları’nda elde edilmiş enerjisinden dolayı ısıl yüklenme, ışığın yeğinliği-
Üniversitesi Elektrik olan bu güç düzeyi, kıyaslayacak olursak, ABD’nin ne bağlı odaklanması, Raman dönüşümü, yüksek
Mühendisliği Bölümü’nde toplam elektrik üretim kapasitesinin 1200 katına harmonik üretimi, ortam kırınım katsayısının dal-
tamamladıktan sonra, karşılık gelir. Tabii ki burada anlık güçten söz edi- ga boyuna bağımlılığı ve benzeri), bu deneylerin
1994 yılında Koç yoruz. 1 PW’lık gücü olan lazer darbesinin uzun- tekrarlanmasında çoğu kez birçok pratik engelle
Üniversitesi’ne katılmış luğu yaklaşık olarak 440 femtosaniye mertebesin- karşılaşılmaktadır. Dolayısıyla, laboratuvarda de-
ve Lazer Araştırma deydi. Bu darbelerle elde edilen elektrik alanları o neysel olarak gösterilen bir sistemin ticari bir ürün
Laboratuvarı’nı kurmuştur. kadar yüksektir ki odaklandığı zaman, yıldızlardaki haline gelebilmesi ve denetlenemeyen ortam şart-
Halen Koç Üniversitesi
yüksek enerji yoğunluğuna yakın koşulları labora- larında (uç sıcaklıklar, nem ve hareketli platform-
Fizik ve Elektrik-
tuvar ortamında elde etmek ve elektronları ışık hı- lar gibi) kararlı bir şekilde çalıştırılabilmeleri için
Elektronik Mühendisliği
Bölümlerinde öğretim zına yakın hızlara ivmelendirmek mümkündür. Bu epeyce karmaşık mühendislik tasarımı ve yaratı-
üyesi olarak görevini yöntemleri kullanarak elektron dinamiğini incele- cılık gerekmektedir. Ayrıca, yine bu denetleneme-
sürdürmektedir. yen bilim dalına rölativistik optik adı verilmiştir. yen ortam koşullarındaki değişimlere daha az du-
Araştırma konuları yarlı sistemler geliştirmek için birçok yeni malze-
arasında katı hal lazerleri, Kısaca İleriye Bakış meye de gereksinim vardır. Kısaca, yakın gelecek-
femtosaniye lazerleri, te, kararlı ve dayanıklı lazer sistemlerinin üretimi-
doğrusal olmayan Lazer 50. yılını doldururken artık bu konuda ne yönelik mühendislik çalışmalarının hızla art-
optik ve spektroskopi yapılacak yeni bir şey kalmamıştır yanılgısına ke- ması beklenmektedir.
yer almaktadır. Prof. sinlikle düşmemek gerekir. Geçtiğimiz 50 yıllık 2. Maliyeti düşük lazerlerin geliştirilmesi. Bu
Sennaroğlu Türkiye sürede, birçok lazer sistemi laboratuvar şartların- konu da yeni nesil lazer sistemlerinin geliştirilme-
Bilimler Akademisi asosiye
da geliştirilmiş ve sayısız uygulamada kullanılmış- sinde öne çıkacak önemli hedefler arasındadır. Ör-
üyesidir.
tır. “Peki geriye ne kaldı?” diye soracak olursanız, neğin Ti:safir lazerini ele alacak olursak, bu siste-
aslında birçok uygulama için lazer çağı daha ye- min birçok elverişli özelliğinden dolayı başarılı bir

30
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
şekilde ticarileştirildiğini görüyoruz. Buna karşın, 5. Attosaniye lazerleri. Femtosaniye lazerleri
pahalı pompa lazerlerine ve denetleme sistemleri- asal gazlar içerisine odaklandığı zaman, attosani-
ne gereksinimden dolayı, örneğin femtosaniye üre- ye (10-18 sn) uzunluğunda optik darbeler üretmek
tebilen ticari Ti:safir lazerleri çok yüksek fiyatlarla de son zamanlarda mümkün olmuştur. Bu konu-
satılmaktadır. Bugün, özellikle sağlık bilimlerinde, nun da hızla önem kazanması ve attosaniye darbe-
Ti:safir türü femtosaniye darbe üretebilen ve aynı ler üretebilen lazerlerin görüntüleme ve malzeme
zamanda dalga boyu ayarlanabilen lazerlere olan tanımlamaları konularında yaygın bir şekilde kul-
gereksinim çok artmıştır. Buna verebileceğimiz lanılması beklenmektedir.
güzel bir örnek çok fotonlu mikroskopidir (multi- 6. Yüksek güçlü lazerler. Sürekli çalıştırılan
photon microscopy). Burada, yüksek yeğinliğe sa- kimyasal lazerlerle ortalama gücü 1 MW’a varan
hip lazer darbeleriyle canlı doku uyarıldığı zaman sistemler yapılmıştır. Gücü kW-MW düzeylerinde
çok fotonlu soğurma ortaya çıkmakta ve dokunun ve fiber/seramik/katı hal tabanlı lazerlerle ilgili de
ışıdığı bölge, dalga boyu ile belirlenen kırınım sı- önümüzdeki dönemlerde yoğun çalışmaların sür-
nırının çok altında kalabilmektedir. Bu da, yaygın dürülmesi beklenmektedir. Yüksek güçlerde çalı-
kullanılan mikroskoplara göre çok daha yüksek çö- şan lazerlerin malzeme işleme, endüstriyel kesme/
zünürlüğe sahip görüntü elde etmeyi sağlamakta- kaynak ve atmosferde lazer radar uygulamaları bu-
dır. Buna karşın, maliyeti milyon TL’lere varan bu lunmaktadır. Fiber lazerlerinin, verimli bir şekilde
sistemleri birçok araştırma grubunun satın alabil- soğutulabilmelerinden dolayı, yüksek güçlü lazer
mesi bugünkü şartlarda çok zordur ve bu güçlü gö- sistemleri arasında kullanımlarının daha da yay-
rüntüleme yöntemlerinin sağlık bilimlerinde yay- gınlaşacağı öngörülmektedir.
gın olarak kullanımı güçleşmektedir. Bu sorunu Lazerle ilgili şu an öngöremediğimiz sürpriz ge-
ortadan kaldırabilecek, Ti:safir ile benzer özellikle- lişmeleri de ayrıca merakla bekliyoruz!
ri olan fakat maliyeti çok daha düşük lazer sistem- Kaynaklar
T. H. Maiman, “Stimulated optical radiation in ruby,” J. P. Gordon, H. J. Zeiger ve C. H. Townes, “Maser
lerinin geliştirilmesi konusunda da yoğun araş- Nature 187(4736), 493-494 (1960). - New Type of Microwave Amplifier, Frequency
tırma ve geliştirme faaliyetlerinin devam etmesi R. J. Glauber, “Quantum Theory of Optical Standard, and Spectrometer,” Physical Review 99(4),
Coherence,” Phys. Rev. 130, 2529-2539 (1963). 1264-1274 (1955).
beklenmektedir. Biz de Massachusetts Institute of L. Mandel ve E. Wolf, Optical Coherence and A. L. Schawlow ve C. H. Townes, “Infrared and
Technology’den Prof. James G. Fujimoto ile ortak Quantum Optics, Cambridge University Press, Optical Masers,” Physical Review 112(6), 1940-1949
Cambridge, 1995. (1958).
olarak sürdürdüğümüz bir projede, femtosaniye N. G. Basov, O. N. Krokhin ve Y. M. Popov, A. M. Prokhorov, “Molecular Amplifier and
“Production of negative temperature states in p-n Generator for Submillimeter Waves,” Soviet Physics
Cr:colkurit (Cr:LiCAF, Cr:LiSAF türü) lazerlerin junctions of degenerate semiconductors,” Soviet Jetp-Ussr 7(6), 1140-1141 (1958).
geliştirilmesi konusunda çalışmaktayız. Bu sistem- Physics-JETP 40, 1320-1321 (1961). N. G. Basov, O. N. Krokhin ve I. M. Popov,
R. N. Hall, G. E. Fenner, J. D. Kingsley, T. J. Soltys ve “Generation, Amplification, and Indication of
lerin en elverişli özelliklerinden biri, DVD sistem- R. O. Carlson, “Coherent light emission from GaAs Infrared and Optical Radiation by Means of
lerinde kullanılan ucuz diyot lazerleriyle pompa- p-n junctions,” Phys. Rev. Lett. 9, 366 (1962). Quantum Systems,” Uspekhi Fizicheskikh Nauk
F. P. Kapron, D. B. Keck, and R. D. Maurer, 72(2), 161-209 (1960).
lanabilmeleri ve Ti:safir gibi dalga boyu ayarlana- “Radiation losses in glass optical waveguides,” Appl. A. Sennaroglu, “Fotonik ve Katýhal Lazerleri,”
bilen femtosaniye darbe üretebilmeleridir. Bunun Phys. Lett. 17, 423 (1970). Tübitak Bilim Teknik Dergisi (Mart2007).
K. C. Kao and G. A. Hockham, “Dielectric-Fibre Lazerfest, “Celebrating 50 years of lazer innovation,”
başarılı bir şekilde gerçekleşmesi sayesinde, ucuz Surface Waveguides for Optical Frequencies,” http://www.lazerfest.org/.
Proceedings of the Institution of Electrical Engineers- “National Ignition Facility, web sitesi,” http://www.
ve yüksek çözünürlükte lazer mikroskopların bir- London 113(7), 1151-1158 (1966). llnl.gov/nif.
çok araştırma grubu ve sağlık merkezi tarafından A. Zewail, “Femtochemistry: Atomic-scale dynamics S. Sakadzic, U. Demirbas, T. R. Mempel, A.
of the chemical bond,” JOURNAL OF PHYSICAL Moore, S. Ruvinskaya, D. A. Boas, A. Sennaroglu,
kullanımı mümkün olacaktır. CHEMISTRY A 104, 5660-5694 (2000). F. X. Kartner ve J. G. Fujimoto, “Multi-photon
3. Yüksek harmonik ve x-ışınımı üretimi. R. Baierlein, Newton to Einstein, Cambridge microscopy with a low-cost and highly efficient
University Press, Cambridge, 2002. Cr:LiCAF lazer,” Optics Express 16(25), 20848-20863
Femtosaniye lazerlerin çıkışı, gaz hedefler içerisin- J. C. Maxwell, A Treatise on Electricity and (2008).
Magnetism, Clarendon Press, Oxford, 1881, 1. Cilt. T. Brabec ve F. Krausz, “Intense few-cycle lazer
de odaklandığı zaman, derin morötesinde ve hat- J. C. Maxwell, A Treatise on Electricity and fields: Frontiers of nonlinear optics,” Reviews of
ta x-ışını bölgesinde radyasyon üretilebileceğinin Magnetism, Clarendon Press, Oxford, 1873, 2. Cilt. Modern Physics 72(2), 545-591 (2000).
J. C. Maxwell, “A Dynamical Theory of the A. Rundquist, C. G. Durfee, Z. H. Chang, C. Herne,
mümkün olduğu deneysel olarak gösterilmiştir. Bu Electromagnetic Field,” Proceedings of the Royal S. Backus, M. M. Murnane ve H. C. Kapteyn,
yöntemle üretilebilen eşevreli ışınımın tıbbi görün- Society of London 13, 531-536 (1863-1864). “Phase-matched generation of coherent soft X-rays,”
K. Krane, Modern Physics, 2. Basım, Wiley, New Science 280(5368), 1412-1415 (1998).
tüleme ve tedavi uygulamalarında kullanılması ön- York, 1996. T. Udem, R. Holzwarth ve T. W. Hansch, “Optical
görülmektedir. Bu konuda yoğun çalışmaların önü- A. Einstein, “Generation and conversion of light frequency metrology,” Nature 416(6877), 233-237
with regard to a heuristic point of view,” Annalen (2002).
müzdeki yıllarda da sürdürülmesi beklenmektedir. Der Physik 17(6), 132-148 (1905). J. Limpert, F. Roser, S. Klingebiel, T. Schreiber, C.
E. Schrodinger, “Quantisation as an eigen value Wirth, T. Peschel, R. Eberhardt ve A. Tunnermann,
4. Lazerlerin Metroloji Uygulamaları. Çok problem,” Annalen Der Physik 79(4), 361-U368 “The rising power of fiber lazers and amplifiers,” Ieee
yüksek frekans kararlılığına sahip lazerle hassas (1926). Journal of Selected Topics in Quantum Electronics
C. Roychoudhuri ve E. R. Roy, “The Nature of Light: 13(3), 537-545 (2007).
zaman, frekans, boyut ölçümünün ve bunlara bağ- What is a Photon?” Optics and Photonics News, A. Giesen, H. Hugel, A. Voss, K. Wittig, U. Brauch ve
lı referansların yakın zamanda daha yaygın olarak Trends, 2003. H. Opower, “Scalable Concept for Diode-Pumped
A. Einstein, “Quantum theory of radiation,” High-Power Solid-State Lazers,” Applied Physics
endüstride kullanılması beklenmektedir. Physikalische Zeitschrift 18, 121-128 (1917). B-Lazers and Optics 58(5), 365-372 (1994).

31
Kuthan Yelen

Dünyanın Sınırlarını Türkiye’de


Zorladığımız Teknoloji:

Askeri Lazer
Uygulamaları
Lazerlerin askeri amaçlı iki temel kullanım şekli var. Ancak uzaydan bir lazer ışını
gönderip füzeleri havada patlatmak bunlardan biri değil. Çünkü bu pratik olarak
mümkün değil. Bu konuya daha sonra tekrar döneceğiz. Lazer kullanarak düşman
askerlerini kör etmek de temel bir kullanım alanı değil. Bu pratik olarak mümkün
olmakla beraber “ahlaka uygun” bir davranış değil. Tıpkı kimyasal ve biyolojik silahların
kullanımının savaş ahlakına aykırı kabul edilmesi gibi, kalıcı olarak kör etmek amacıyla
lazer kullanımı, savaşırken dahi ahlaki prensipleri gözeten ve aralarında Türkiye’nin de
bulunduğu Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerce dışlanmıştır.
Şehir efsanelerine böyle kısaca değindikten sonra gelelim lazerlerin askeri alanda gerçek
kullanım şekillerine. Lazerler, çok hassas bir şekilde mesafe ölçmek ve askere veya
Stinger füzeleri için Aselsan güdümlü mühimmata hedefin yerini göstermek amaçlarıyla kullanılmaktadır. Şimdi bu
tarafından tasarlanan ve
üretilen KMS sistemi Türk
işlevlerin neden çok önemli olduğunu ve lazerin bu işlevleri nasıl benzersiz bir şekilde
Silahlı Kuvvetleri tarafından
kullanılıyor.
yerine getirebildiğini anlayalım.
Aselsan Arşivi

32
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Lazer İle Mesafe Ölçmek ğü hedefin kendisine olan mesafesini anında ve bü-
yük kesinlikle söyleyebilen bir cihazdır. Şimdiler-
Bayramda teyzenizi ziyarete giderken arabanın de tamamen kendi tasarımımız olan ve Türkiye’de
“kilometresini” sıfırlayarak iki ev arasındaki mesa- ürettiğimiz lazer cihazlarıyla bunu başarabiliyoruz.
feyi bulabilir ve 11 – 12 kilometre yol yaptık diye- 20 kilometre uzaklıktaki bir hedefin mesafesini 5
bilirsiniz. Bu çoğumuz için oldukça yeterli bir has- metre hata payıyla, yani 10 binde 2,5‘dan daha kü-
sasiyetle yapılmış bir ölçümdür. Daha uzun mesa- çük bir hata payıyla, çabucak ölçebiliyoruz. Bunu
felerde, örneğin, uçakla yaptığınız bir yolculuk sı- o kadar hızlı bir şekilde yapabiliyoruz ki, bırakın
rasında Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS) tankı, süratle giden bir savaş uçağının mesafesini
aracılığıyla geçilecek tüm noktalar birleştirilerek sürekli ölçerek rotasını çıkarıp, bunu füze sistem-
mesafeler baştan çok daha hassas bir şekilde ölçü- lerine aktararak mükemmel atışlar yapabiliyoruz.
lebilir. Ancak bunu yapabilmek için tüm koordi- Peki bir lazer mesafe ölçme cihazı bu işi nasıl
natları baştan biliyor olmanız gerekir. başarıyor?
Şimdi şöyle bir senaryo içinde olduğunuzu dü- İşin temelinde lazer ışınının çok ama çok yük-
şünelim. Savaş alanındasınız. Bir şekilde kendi ko- sek bir “yönlülüğe” sahip olması yatıyor. Her ne ka-
ordinatlarınızı belirlemeye vaktiniz olduğunu var- dar bir “ışın” deyince biz ince uzun bir çubuk an-
sayalım. Doğunuzdaki hakim tepelerin üzerinde lasak ve temel optik derslerinde paralel giden ışık
sizi tehdit eden bir tank var. Yine çok iyimser bir çizgeleri çizmeyi kanıksamış olsak da aslında ışık,
varsayımla bu tankın yakıtı bitmiş ve bu nedenle (ve diğer tüm elektromanyetik dalgalar) açılarak ve
hep olduğu yerde duruyor. Bu tehditten kurtulabil- genişleyerek giden bir dalga gibi davranıyor. Işık,
mek için havan veya top gibi bir silah kullanacaksı- kaynaktan uzaklaştıkça genişliyor, genişledikçe bi-
nız. Bu silahların etkili çalışabilmesi, silah ile hedef rim alana düşen gücü azalıyor. Hemen bir örnek
arasındaki mesafenin ne denli kesin olarak bilindi- verelim: Sigara yasağıyla popüler olan “ışıkla ısı-
ğine bağlıdır. Çünkü bu silahlardan çıkan mermi- tan” kızılaltı ısıtıcılardan sanırım hepimiz haber-
ler havada bir eğri çizerek, yani bir eğik atış rotası darız. Bu ısıtıcı lambalar ısıyı bize, kızılaltı dalga
izleyerek hedeflerini bulurlar. Bu nedenle mesafeye boylarındaki elektromanyetik dalgalar olarak gön-
bağlı olarak namlu açısının doğru ayarlanması ha- derirler. 780 nanometre civarından başlayan bu
yati önem taşır. Öyle ki 5 kilometre uzaklıktaki bir dalgaların bir kısmını biz kırmızı ışık olarak görü-
tankla aranızdaki mesafede sadece %1’lik bir hata, rüz. Kırmızıdan daha düşük frekanslı (yani “kızı-
50 metrelik sapma demektir. Atılan merminin he- laltı”) elektromanyetik dalgaları insan gözü göre-
defi 50 metre şaşması, hedefteki tanka sizin yerini- mez ama bunları yine de derimiz emer ve biz de bu
zi göstermekten başka bir işe yaramaz. dalgaların enerjisini alarak ısınırız. Eğer bu lam-
Hassas mesafe bilgisi bu kadar önemli olduğu- balara yakın durursanız yüzünüzün çok ama çok
na göre hedefle aranızdaki mesafeyi nasıl ölçecek- ısındığını hissedersiniz. Yani, bulunduğunuz yerde
siniz? Ne yazık GPS gibi bir sistemi kullanamaz- yüzünün alanına düşen elektromanyetik dalga gü-
sınız çünkü kendi koordinatlarınızı bilseniz dahi, cü fazladır. Ancak kaynaktan uzaklaşırsanız gide-
hedefin koordinatlarını bilmiyorsunuz. Tek başına
Herhangi bir elektromanyetik Lazerde “uyarılmış salım”
GPS kullanarak veya “kilometre sıfırlayarak” he- sayesinde elde edilen fotonların
dalga kaynağı ile bir lazer cihazının
defin uzaklığını ölçmenin tek yolu, hedefin yanı- kıyaslanması. oluşturduğu elektromanyetik
dalgalar çok az açıldıkları için
na kadar gitmenizdir. Düşman tanklarının da bu- çok uzak mesafelere büyük güç
na izin verdikleri pek sık görülmez. En geleneksel yeğinliği ulaştırabilirler. Lazer
ışınları, “uzamsal eş evrelilik”
yöntem, etrafta görülen önemli coğrafi noktaların adını verdiğimiz olay nedeniyle,
doğada var olabilen en yüksek
eldeki harita ile eşleştirilmesi, kerterizler ve pusula “yönlülüğe” sahiptirler.
aracılığı ile hedefin koordinatlarının belirlenmesi,
böylece mesafenin bulunması ilkesine dayanır. An-
cak bu, hem hata payı yüksek bir ölçümdür, hem
de gece karanlığında, ateş altındayken veya hedef
ya da kendimiz hareket ederken kolayca yapılabi- (a) Herhangi bir elektromanyetik dalga kaynağı
len bir şey değildir.
Bir askerin işine en çok yarayacak şey, gece veya
gündüz fark etmeden, elinde iyi bir harita olsun ol-
masın, kendisi veya hedef hareket ederken gördü- (b) Bir lazer cihazı

33
Dünyanın Sınırlarını Türkiye’de Zorladığımız Teknoloji: Askeri Lazer Uygulamaları

rek daha düşük bir gücün yüzünüze ulaştığını ko- demek. Ancak, bu ışının çok kısa sürmesi gereki-
layca hissedersiniz. Yani, kızılaltı ışınlar bir balon yor çünkü mesafeyi, geçen süreyi ölçerek buluyo-
gibi açılmakta ve genişlemektedir, ancak sizin ala- ruz Eğer ışın darbesinin kendisi uzun sürerse öl-
nınız sabit kaldığı için üstünüze düşen güç azal- çümdeki belirsizlik artıyor. Öyle ki, ışının saniye-
maktadır. de yaklaşık 300 bin kilometre yol aldığı göz önün-
Sıradan elektromanyetik dalgalardan farklı ola- de tutulursa, mesafedeki hatanın 5 metrenin altın-
rak lazer ışınları “uzamsal eş evrelilik” adını ver- da olabilmesi için ışın darbesinin süresinin 15 na-
diğimiz ve elinizdeki derginin diğer metinlerinde nosaniye (1 nanosaniye, saniyenin milyarda biri
Dr. Kuthan Yelen, 1999
yılında ODTÜ Elektrik ve detaylı bir şekilde anlatılan olay nedeniyle, doğa- demektir) civarında olması gerekir. Bu tür darbe-
Elektronik Mühendisliği da var olabilen en yüksek “yönlülüğe” sahiptirler. leri elde edebilmek için enerjiyi bir kristal üzerin-
Bölümü’nden mezun oldu. Bir başka deyişle, lazer ışınları da bir miktar açıl- de depoluyoruz ve sonra “Q-anahtarlama” adı ve-
1999-2004 yılları arasında makla beraber, paralel giden çubuklara en yakın rilen bir yöntem ile çok kısa bir süre “deponun ka-
İngiltere Southampton şeyi oluştururlar. Böylesine bir ışın demetini elde paklarını” açarak enerjinin dışarı çıkmasını sağlı-
Üniversitesi’nde lazerler etmenin tek yolu lazer cihazın içerisinde gerçekle- yoruz. Bu kapakları açıp kapayabilmek için kimi
üzerine lisansüstü ve şen “uyarılı salım”dan faydalanmaktır. kristallerin elektrik ile değişen optik özelliklerin-
doktora çalışmaları yaptı. Doğanın verdiği bu temel özelliği akıllıca bir den faydalanıyoruz. Bundan faydalanabilmek için
SPI Lasers (İngiltere) mühendislik yaklaşımıyla kullanarak ortaya çok ise yine yalnızca birkaç nanosaniyede kristal üze-
firmasında uzman güzel bir mesafe ölçme yöntemi çıkarıyoruz. “Uçuş rindeki elektriksel gerilimi binlerce volt değiştir-
bilim adamı olarak
zamanı” adı verilen bu yöntem şu şekilde çalışıyor. memiz gerekiyor. Elektrik ve elektronik konuları-
fiber lazerler üzerine
Lazerden kısa süreli ancak çok güçlü bir ışın çıkar- na ilgi duyan okuyucular, kısa sürede büyük de-
çalıştı. Ardından Aselsan
A.Ş.’nin Lazer Sistemleri tıyoruz. Buna bir ışın darbesi diyoruz. Işın darbe- ğişiklikler gösteren elektriksel gerilimlerin etrafa
Tasarım Müdürlüğü si çıkar çıkmaz da saatimizi çalıştırmaya başlıyo- güçlü parazit elektromanyetik dalga yaymak de-
birimine katılan Dr. ruz. Lazer ışını pek açılmadan gittiği için çok uzak mek olduğunu hemen hatırlayacaklardır. Bu tür
Yelen, halen burada mesafelere kadar yüksek bir güç yeğinliği taşıyabi- parazit dalgalar cihazın içerisinde veya komşu ci-
yeni lazer cihazlarının liyor. Işın hedefe düştüğü zaman her yöne saçılma- hazlarda bulunan diğer elektronik bileşenleri keli-
araştırılması ve ya başlıyor. Bu saçılan ışınların bir kısmı tekrar bi- menin tam anlamıyla “çıldırtabiliyor”. Tasarımlar-
tasarlanması çalışmalarını ze ulaşıyor. Saçılan bir ışın bize döndüğü an saati- da böylesi problemleri de çözmek gerekiyor.
yürütmektedir. mizi durdurup, ışının bizden çıkıp hedefe gitmesi Bu özel sayının diğer makalelerinde çok detaylı
ve sonra geri gelmesi için geçen süreyi okuyoruz. bir şekilde okuduğunuz üzere lazerleri oluşturmak
İşte bu kadar! Işığın hızını bildiğimize göre hedef için bazı temel elemanların uygun şekilde bir ara-
ile aramızdaki mesafeyi derhal (mesafe = geçen sü- ya getirilmesi gerekiyor. Bu temel elemanlar ara-
re x ışık hızı / 2 ) bulabiliyoruz. sında kazanç kaynağı olan kristaller, ışınları hata-
sız bir şekilde gerisin geri gönderebilen yansıtıcı-
Sınırlarda Tasarım ve Üretim Yapmak lar, elektriksel olarak kontrol edilebilen kristaller,
ışını şekillendirmek ve yönünü değiştirmek için
Ana fikir son derece basit olmakla beraber bu kullanılan cam temelli prizmalar ve mercekler gi-
tür cihazların askeri şartlar altında her daim çalı- bi bileşenler bulunuyor. Tüm bu parçaların fiziksel
şabilir olmasını sağlamak, iyi bir ekibin yıllarca sı- olarak bir araya getirilerek birbirlerine göre hata-
kı bir şekilde çalışmasını gerektiriyor. Bunun se- sız şekilde konumlandırılmaları, makine mühen-
bebini anlamak için biraz rakamlara bakmak ge- disleri için sıra dışı bir problem olarak ortaya çı-
rekiyor: Lazer ışını her ne kadar az açılarak gidi- kıyor. Bir metre uzunluğunda bir ışın yoluna sa-
yor olsa da, hedefte saçıldıktan sonra her yöne da- hip bir lazerin, doğru bir şekilde çalışabilmesi için
ğılmaya başlıyor. Bu da geri gelen ışık gücünün bileşenlerin hizalanmalarındaki hassasiyetin bir-
düşük olmasına ve tespit edilmesinde zorluk ya- kaç yüz mikrometreden daha iyi olması gerekiyor.
şanmasına sebep oluyor. Bir de atmosferde bulu- Aksi takdirde kovuk içerisinde defalarca gidip ge-
nan su buharı ve toz gibi maddeler ışını emiyor len ışın, giderek bu ışın yolundan sapıyor ve lazer
ve güç iyice düşüyor. Bu nedenle lazer ışını dar- kolayca çalışmaz hale geliyor. Bu tür ayarlamaları
bemizi çok güçlü üretmek istiyoruz. Gönderdiği- özel optik masaların bulunduğu laboratuvarlarda
miz bir ışının gücünün 6–7 megawatt (milyon x bile yapmak çok kolay değilken, düzeneği elde ta-
watt) olması, tasarladığımız cihazlar için son de- şınabilir bir hacim içerisine sokmak epey bir alın
rece sıradan bir şey. Bu güç değeri, elektrik üreten teri gerektiriyor. Üstelik askeri uygulamalarda gö-
küçük ölçekli bir rüzgâr santraline denk bir değer rülen sıcaklık değişiklikleri ilave bir sürü problem

34
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
Cihaz tasarım ve üretimi
aşamaları: Laboratuvarın
karmaşasından, derli toplu
cihazlara

İlker Şahin, Aselsan Lazer Laboratuarları


getiriyor. Örneğin herhangi bir askeri cihazın -32 Hedefi Göstermek
ila +55 derece sıcaklık arasında hatasız çalışması
istenir. Bu iki sıcaklık arasında 80 dereceden fazla Bir hedefin yerini diğer birimlere veya bir mü-
bir fark vardır. Optik bileşenlerin ve bunları tutan himmata göstererek nokta atışı yapılmasını sağ-
metal aksamın sıcaklıkla genleşip büzülmeleri çok lamak, lazerlerin diğer bir askeri kullanım şeklini
iyi hesaba katılmazsa lazerin çalışmaması işten bi- oluşturuyor. Eğer hedefin yeri diğer askerlere, ge-
le değildir. Bütün bunlara ek olarak hemen hemen ce görüş gözlükleri gibi yardımcı optik düzenek-
tüm bileşenlerin optik özellikleri sıcaklıkla deği- ler kullanarak görebilecekleri şekilde gösteriliyor-
şir. Bu da her sıcaklık durumunda farklı bir ışının sa buna “lazer ile aydınlatma” diyoruz. Bu uygu-
oluşabileceği anlamına gelir. Lazer kovuğunun ça- lama, günlük hayatta bizlerin ders anlatırken veya
lışırken bir yandan kendisini de ısıttığı göz önü- sunum yaparken bir “lazer pointer” kullanmamıza
ne alınınca, askeri çevre koşulları altında her daim çok benziyor. Lazerin oluşturduğu benekten fayda-
çalışabilecek şekilde bir ısı kontrolü çözümü ge- lanarak dinleyicilerin dikkatini bir noktaya çekebi-
liştirmek, dünyada benzeri sayılı olan bir mühen- liyoruz. Benzer şekilde, ama elbette çok daha uzak
dislik çalışmasını gerektiriyor. Üstüne üstlük tüm mesafelerden ve çok daha yüksek güçlerle ve çıplak
bu fotonik, elektronik, mekanik ve ısıl sistemle- gözle görülmeyecek biçimde ışın oluşturan bu tür
rin askeri uygulamalarda kullanılabilmesi için çok cihazlarımızı kullanan askerlerimiz çok uzak me-
küçük bir hacim içerisinde, en düşük ağırlıkta ve safelerden hedefleri uçaklara, helikopterlere veya
çarpmalara, düşmelere, ani sıcaklık ve basınç de- diğer birliklere gösterebiliyorlar.
ğişikliklerine dayanacak sağlamlıkta bir araya ge- Eğer lazeri hedefin yerini bir mühimmata gös-
tirilmesi gerekiyor. termek için kullanıyorsak buna “lazer ile işaretle-
Bir süredir Türkiye, teknolojinin sınırlarının me” adını veriyoruz. Bu uygulamada, kabaca doğ-
zorlandığı bu tür problemleri çözerek kendi lazer ru bölgeye doğru atılmış olan bir bomba veya fü-
kovuklarını, mekanik ve ısıl sistemlerini tasarla- ze, hedeften saçılan lazer ışınlarını algılayıcıları sa-
yıp bunları kendi tasarımı elektronikler ve özgün yesinde görerek, bu saçılmaların kaynağına doğ-
yazılımlar ile bir araya getiriyor ve dünyanın en ru gitmek için manevralar yapıyor yani “güdülü-
niteliklilerinden sayılan lazer cihazlarını üretebi- yor”. Bu tür mühimmatlara da genel olarak “lazer
liyor. güdümlü mühimmat” (LGB) adını veriyoruz. La-

35
Dünyanın Sınırlarını Türkiye’de Zorladığımız Teknoloji: Askeri Lazer Uygulamaları

zerin bu uygulamasının bir orduya sağlayacağı üs- rilmesinden sonra yapılan tek şey bombanın ken-
tünlüğü yine bir senaryoyla beraberce düşünelim: di kendine manevra yaparak işaretlenen yere düş-
Düşman askerleri, cephanelerinin yerini bir mesini beklemektir. Ayrıca, böyle bir sistem kulla-
grup bina arasında sürekli değiştirmektedir. Bu nıyorsanız hedefinizin yer değiştirmesi önemli de-
cephaneliklerden birini imha edebilmek için bü- ğildir çünkü siz de hedef hareket ettikçe lazerinizi
yük bir bomba kullanmanız gerekmektedir. Bu hedef üzerinde kalacak şekilde hareket ettirebilir-
bombayı atabilecek olan uçağınızı hedefe en faz- siniz. Bu da hızla hareket eden bir kamyonu kilo-
la 10 kilometre yaklaştırabilmektesiniz. Daha faz- metrelerce öteden hedefi hiç görmeden atılmış bir
la yaklaşırsanız uçağınızın güvenliği tehlikeye düş- füzeyle, hedefi gören bir yerden lazer aracılığıyla
mektedir. Ayrıca bu büyük bombalardan her biri- yönlendirerek vurabileceğiniz anlamına gelir.
nin ülkenize maliyeti birkaç yüz bin TL’dir. Tüm Bu gerçekçi örnekler, çok ama çok hassas bir
bunlara ek olarak imha etmeyi planladığınız bi- hedef belirleme ve hedefe yönelme sisteminin ne
nalar, sivil binaların arasındadır. Şimdi sorun şu- denli değerli olduğunu göstermektedir. Olağanüs-
dur: 10 kilometre mesafeden, yüzlerce bina içeri- tü yüksek isabet gücü veren lazer teknolojisi, sağla-
sinden birini kısa bir süre içerisinde nasıl hedef- yacağı üstünlük nedeniyle kritik bir teknoloji ola-
ler ve bombanın kesin suretle bu binaya düşmesi- rak değerlendirilmektedir. Bu teknolojiye sahip az
ni sağlarsınız? Eğer bir hata yaparsanız bunun so- sayıda ülke, bu becerinin yayılmasını doğal olarak
nuçları sivil kayıplar, başarısız bir askeri operas- engellemeye çalışmaktadırlar.
yon ve ülkenize çok yüksek maliyet olacaktır. La- Aselsan artık bu tür lazer sistemlerini sıfırdan
zer böyle bir senaryoda büyük bir üstünlük verir. tamamen kendisi tasarlama becerisine ulaşmış
Gizlice operasyon bölgesine sızmış bir özel kuvvet- böylece uluslararası alanda ülkemizin elini önemli
ler timi, kilometrelerce uzaktan hedef binayı lazer şekilde güçlendirmiştir.
ile işaretleyebilir. Ya da bombayı taşıyan uçak veya Özel kuvvetlerimizi, tank ve topçu birliklerimi-
bir insansız hava aracı tehdit sınırının çok dışından zi, gemilerimizi, helikopter ve uçaklarımızı kendi
güçlü görüş sistemleri ile hedefi görüp lazerlerini tasarım ve üretimimiz olan lazer cihazları ile do-
bu hedefe yöneltebilirler. Hedefin lazer ile işaret- natabilecek bir teknolojik olgunluğa ulaştık. Ufuk-
lenmesi ve güdümlü bombanın o bölgeye gönde- ta, yukarıda bahsettiğimiz geleneksel lazer uygula-
malarının ötesine geçerek bambaşka lazer tekno-
Hedefin ‘Aselsan Engerek’ cihazı
ile işaretlenişi. Kızılaltı özel lojilerini ülkemizde yaratmak var. Bunlara aşağıda
bir kamera ile lazer beneği
hedef üzerinde görülüyor (a). değineceğiz.
Bu beneğe doğru manevralar
yapan bomba (b) ve (c), hedefi
tam 12 den vuruyor (d). Temel Teknolojiler, Gelecek ve Ulusal
Çabalar
Askeri uygulamalarda kullanılan temel lazer tü-
rü neodyum katkılı (Nd) yttrium aluminyum gar-
net (YAG) kristali kullanan katıhal lazerleridir.
Sıklıkla Q-anahtarlanarak kullanılan bu lazerler
bir flaş lambası veya yarı-iletken lazerler aracılığı
ile pompalanırlar. Aselsan’ın da araştırma ve geliş-
tirme çalışmaları ile üretim becerileri bu teknoloji-
ler etrafında odaklanmıştır.
Her ne kadar ağırlıklı olarak yukarıda adı geçen
teknolojiler üzerinde çalışsak da, gelecekteki lazer
sistemlerine ve uygulamalarına hazırlanabilmek
için ufkumuzu ytterbiyum (Yb) ve erbiyum (Er)
katkılı kristaller ve camlar gibi yeni kazanç ortam-
larına, uzak kızılaltı dalgaboylarına (3 mikrometre
ve daha uzun dalgaboylarına) ve ‘yüksek ortalama
güçlü’ lazere doğru genişletiyoruz.
Aselsan Arşivi

Geleceğin uygulamaları arasında özellikle bah-


setmemiz gereken biri, yazının başında da söz ver-

36
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
diğim gibi, yüksek güçlü lazerler kullanarak uzak
mesafelerden bir şeyleri yakmak veya patlatmak
amacı güden sistemler. Bu tür ışın silahlarına dair
“kurgular”, lazerin keşfinden çok daha eskilere, ta
1926 yılında yayınlanan Alexei Tolstoy’un Garin’in
Ölüm Işını adlı kitabına kadar uzanıyor. Ancak bu
hayallerin kurgudan çıkıp biraz daha “bilim” başlı-
ğı altında değerlendirilmeye başlaması, 1983 yılın-
da Amerika Birleşik Devletleri’nin o zamanki baş-
kanı olan eski Hollywood yıldızı Ronald Reagan’ın
girişimiyle oluyor. Bu “ilginç” girişimin ilginç de
bir hikâyesi var: Maser ve lazerin öncüsü Char-
les Townes’un anılarını öyküleştirdiği kitaptan öğ-
rendiğimize göre Ronald Reagan bir gün Genel

İlker Şahin, Aselsan Lazer Laboratuarları


Kurmay’ı ziyaret etmeye karar veriyor. General-
ler de bu ziyaret esnasında Başkan’ı bilgilendirmek
amacıyla, mükemmel bir savunma sisteminden
beklentiler nelerdir, ütopik bir savunma sistemi
nasıl olur şeklinde felsefi bir sunum hazırlıyorlar.
Soğuk savaşın yaşandığı o dönemde Başkan, belki
de Hollywood geçmişinin etkisiyle, nükleer füze- dımcı sistemleri iki katlı bir jumbo jete yükleyip Aselsan diyot pompalı
Nd:YAG fotoğrafında
lerin daha Sovyetler Birliği topraklarını terk etme- uçuruyor. Bu sistem yerde kısmen denenmiş olma- laboratuvarlarımızda sıklıkla
den uzaydan vurulmasını hayal eden bu ütopyaya sına rağmen henüz havada gerçek bir atış yapabil- kullandığımız üç farklı tür
lazerin (katıhal, yarı-iletken
hayran kalıp, bunu kendisine bir sabit fikir haline miş değil. Bu denemelerin önümüzdeki birkaç yıl- ve gaz lazerleri) kimi öğeleri
getiriyor ve halk arasında “Yıldız Savaşları Proje- da yapılacağı ön görülüyor. beraberce görülüyor. Öndeki
kristal “dilim” şekilli bir Nd:YAG
si” adıyla bilinen “Stratejik Savunma Teşebbüsü”nü Bununla beraber, “yönlendirilmiş enerji” silah- kristalidir ve 1064 nm dalga
boyunda ışın üreten katıhal
başlatıyor. ları adı verilen bu tür sistemlerin daha gerçekçi uy- lazerindeki kazanç ortamını
Bu tür projelerin şu temel problemleri var: Bi- gulamalarda kullanılma olasılığı kuvvetlidir. Daha oluşturur. Kristalin arkasında
dik konumda yarı-iletken
rincisi uzaya bir oda büyüklüğünde bir lazer ile bu- yakın mesafelerden füze veya havan mermileri gibi teknolojisi ile üretilmiş beş adet
lazer diyot dizini görülmektedir.
nu besleyecek tonlarca ağırlıkta enerji kaynağı çı- cisimlerin gövdeleri üzerinde lazer aracılığı ile ha- 808 nm dalgaboyunda ışın
karmak zaten başlı başına devasa bir mühendislik sar oluşturmak, böylece bunların patlamalarını ya üreten bu diyot lazerler, öndeki
kristale enerji veren pompa
problemi. İkincisi çok uzaklardaki bir hedefe la- da en azından uçuş rotalarından sapmalarını sağ- görevini görmektedirler.
zeri odaklayabilmek için atmosferin sürekli deği- lamak mümkün olabilir. Bir başka olasılık da yine Kristalin içerisinden fotoğrafta
görülmeyen bir helyum-neon
şen optik özelliklerinin anlık olarak takip edilme- yüksek güçlü lazerler kullanarak güdümlü mühim- lazerinden gelen kırmızı bir ışın
zig zaglar yaparak geçmektedir.
si ve hedefe kadar olan yol boyunca lazer ışınının matın algılayıcılarında hasar oluşturmak veya bu Bu kırmızı ışın, katıhal lazerinin
maruz kalacağı bozulmalar önceden hesaba katı- elektronik birimleri şaşırtmaktır. yine fotoğrafta görülmeyen
yansıtıcılarını, kristalle doğru
larak lazerin yine anlık olarak adaptif bir biçimde Lazerlerin bu yeni tür askeri uygulamaları üze- bir şekilde hizalamak amacıyla
kullanılmaktadır. Madeni 1 TL,
şekillendirilmesi ve bunun çok ama çok süratli ya- rine araştırma geliştirme çalışmaları yürütmek ise parçaların büyüklüğü hakkında
pılması gerekiyor. Elbette bir de sesten hızlı hare- sadece yoğun bir bilimsel ve mühendislik çabası- fikir vermesi için konmuştur.
ket eden birden fazla füzenin aynı anda takip edil- nı değil ama aynı zamanda cesur bir siyasi ve yö-
mesi ve lazerin bunlara arka arkaya yönlenebilme- netimsel kararlılık, belki de bir ulusal hedef gerek-
si gerekiyor. Eğer bir de bu füzeler yeterince yansı- tiriyor. Bilginin ve teknolojinin ulusal olarak ka-
tıcı bir yüzey ile kaplıysalar lazer ışını bunlara hiç zanılması, geliştirilmesi ve üretilmesi gerekmekte-
bir şey yapamıyor. Hâl böyle olunca, Yıldız Savaşla- dir. Eğer bu yolda ilerleyeceksek fotonik ve malze-
rı Projesi bir süre sonra rafa kalkmasa da hedefleri me bilimlerinde çok somut adımları hızlıca atma-
çok daha küçültülerek sürdürülüyor. lı ve derhal baş döndürücü bir ivme yakalamalıyız.
Geçen otuz yılın ve harcanan yüz milyonlarca Geniş katılımlarla, temel ve uygulamalı araştırma-
doların ardından, hedefleri çok daha mütevazi ola- lar yürütmeli, diyotlar ve optik bileşenler gibi alt-
cak şekilde değiştirilmiş olan bu program 2010 yı- yapı teknolojilerini geliştirmeli ve bir fotonik sana-
lında hâlâ tam olarak işlevsel değil. Bu projenin şu yisi kurmalıyız.
an geldiği noktada Birleşik Devletler, yalnızca bir- Kaynak: Townes, C.H., Laserin Hikâyesi, Bir Bilimcinin Maceraları, Çeviri:
kaç atış yapabilen devasa bir kimyasal lazeri ve yar- Kuthan Yelen, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2010

37
Murat Gülsoy

Lazerlerin
Tıptaki
Uygulamaları
38
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Lazerler ilk üretildikleri zamanlardan başlayarak Lazerlerin dokular üzerindeki


etkileri hem deneysel olarak
tıbbın hemen her alanında kendine çok özgün hem de hesaplamalı modeller
yardımıyla araştırılmaktadır.
uygulama alanları bulmuş ışık kaynaklarıdır.
Bu uygulama alanlarının zenginliği ve
önemi lazerlerin kendine has özelliklerinden
kaynaklanmaktadır. Tek renkli, güçlü ve
dağılmadan uzun mesafelere taşınabilen ışınlar
olması lazerlerin ilk akla gelen özellikleridir.
Gerçekten de lazerler diğer bildiğimiz doğal ya
da yapay ışık kaynaklarından farklı olarak bir ya
da birkaç dalgaboyunda ışıma yaparlar. Lazerler, Tıbbi Lazerler
Laboratuvarı’nda Fizik,
oluşum sürecinin bir sonucu olarak zamansal Biyoloji, Mühendislik ve Tıp
ve uzaysal açıdan uyumlu dalgalar üretirler. kökenli araştırmacılar beraber
çalışmaktadır. Disiplinlerarası
Bu nedenle oluşan lazer ışığı son derece yaklaşım yeni bakış açılarının
bulunmasında çok önemli
parlak ve etkilidir. Ayrıca lazerin tasarımından rol oynar.
kaynaklanan nedenlerden ötürü birçok lazer tipi,
optik eksenden sapmadan uzun mesafeler kat
edebilir. Tüm bu özellikler lazerlerin tıpta yaygın
bir şekilde kullanılmasına neden olmuştur.
Tabii bir başka özelliği daha eklememiz gerekir;
o da optik liflerle taşınabilir oluşlarıdır.
Laboratuvarda geliştirilen
Bu da büyük cerrahi girişimlere gerek olmaksızın lazer sistemleri önce
ölü dokular üzerinde
vücut içerisinde operasyon yapmayı denenmektedir.
olanaklı hale getirir.

Bu yazıda önce genel olarak lazerlerin tıptaki


uygulamalarından söz edilecek, ardından da
Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği
Enstitüsü’ndeki Biyofotonik Tıbbi Lazerler
Laboratuvarı’ndaki çalışmalardan örnekler
verilecektir.

L
azerler ışık kaynaklarıdır ve uygulandıkla- bir araya gelmesi sonucunda bu madde toksik ha-
rı dokularla farklı şekillerde etkileşimde bu- le gelir ve çevresindeki hücreleri öldürebilir. Kan-
lunurlar. Ortaya çıkacak olan etkiler ve etkile- serli hücrelerin tedavisinde kullanıldığı gibi ilaç-
şim biçimi lazerin dalgaboyu, gücü, uygulanma sü- lara direnç geliştirmiş kimi bakterilerin yok edil-
resi, hedef dokuya aktarılma şekli, uygulandığı do- mesinde de kullanılabilir. Lazerlerin oluşturduğu
kunun optik özellikleri gibi birçok etmene bağlıdır. kimyasal etkiye bir başka örnek biyostimülasyon-
Lazerlerin dokular üzerinde yarattıkları etkiler foto- dur. Düşük güçte uygulanan kimi lazer dalgaboy-
kimyasal, foto-termal, foto-ablatif veya foto-mekanik larının dokular üzerinde bazı fizyolojik değişimler
gibi başlıklar altında toplanabilir. yarattığı varsayımına dayanır. Lazer ışığının hüc-
Foto-kimyasal etkiler, lazer ışığının hedef do- re zarında veya mitokondrilerde bulunan kimi ışı-
kuda bulunan ya da sonradan eklenen kimi mole- ğa duyarlı maddeler tarafından emildiği düşünül-
küllerle etkileşime girmesi sonucunda oluşan kim- mektedir. Bu alanda çok sayıda araştırma bulun-
yasal değişimlerdir. En önemli örneği fotodina- masına rağmen, çalışmalar altta yatan temel meka-
mik tedavidir. Hedef dokuda birikmesi sağlanan nizmayı açıklamaktan uzak olduğu için çok tartış-
ışığa duyarlı bir kimyasal maddenin lazer ışığıyla malı bir alandır.

39
Lazerlerin Tıptaki Uygulamaları

Dokuların optik özelliklerini Foto-termal etki, hedef dokunun sıcaklığını artır- Lazerlerin bir başka etkisi de foto-ablasyon deni-
ölçmek için tasarlanmış bir
düzenek. mak yoluyla elde edilir. Lazer enerjisinin aktarıldığı len, foton enerjisinin doğrudan doğruya hedef doku-
dokunun bu enerjiyi soğurması sonucunda doku içer- yu oluşturan moleküllerin organik bağları tarafından
sinde bir ısı kaynağı oluşur. Bu ısı dokunun sıcaklığı- emilmesi yoluyla onları kırıp daha küçük molekülle-
nı artırarak önce kimi metabolik işlevlerin durması- re ayıran etkisidir. Bu etki sayesinde çevresine sıcaklı-
na, ardından proteinlerin bozunmasına ve 100 0C gi- ğa bağlı bir zarar vermeden hedeflenen dokudan çok
bi sıcaklıklara varıldığında dokuların su içeriğinin bu- küçük miktarlarda yok etme işlemi yapılabilmektedir.
harlaşmasına ve daha yüksek sıcaklıklarda ise doku- Görme kusurlarının düzeltilmesinde yaygın olarak
nun kömürleşmesine, hatta erimesine neden olur. La- kullanılan lazerler bu etkiden yararlanmaktadırlar.
zerlerin foto-termal etkileri tıpta çok yaygın bir şekil- Göz küresinin önünü kaplayan saydam kornea taba-
de kullanılır. Özellikle cerrahi uygulamalarda, hedef- kasının içinden belirli miktarda dokunun lazer uygu-
lenen dokunun kontrollü bir şekilde ortadan kaldırıl- laması ile yok edilmesi yoluyla görme kusurları düzel-
ması gerektiğinde kimi zaman rakipsiz bir teknolo- tilir. Çok kısa bir süre içinde gerçekleştirilen bu ope-
ji haline gelirler. Örneğin, retina üzerinde gerçekleşti- rasyonların çok dikkatle yapılması gerekmektedir. Ne
rilmesi gereken çok küçük koagülasyon (dokunun 60 yazık ki ülkemizde bu tip cerrahi girişimler fazla de-
0
C civarında bir sıcaklıkta pişirilmesi, kanın pıhtılaştı- netime tabii olmadan, özellikle kozmetik amaçla çok
rılması) noktaları ancak lazerler yardımıyla yapılabi- sayıda uygulanmaktadır. Oysa gözlük, kontakt lens gi-
lir. Şeker hastalarında görülen retinadaki kan dama- bi gereçlerle düzeltilebilecek bu tür kusurlar için cid-
rı hastalıklarının tedavisinde kullanılan bu yöntem la- di bir tıbbi girişimde bulunulması etik olarak sorun-
zerler olmaksızın gerçekleştirilemez ve hasta göz, gör- ludur. Ancak çok ileri görme kusurlarının giderilme-
me işlevini yitirir. Lazerlerin foto-termal etkisi tümör- sinde kullanılması gereken bu uygulama günümüz-
lü dokuların yok edilmesinden dövmelerin çıkarılma- de son derece yaygın hale gelmiştir. Lazerler, çok kısa
sına, ameliyat kesilerinin yapıştırılmasından plastik yüksek enerjili darbeler şeklinde uygulandığında he-
cerrahide dokuların soyulmasına kadar çok değişik def dokularda mekanik etkiler de yaratırlar. Bu etkile-
alanlarda kendine uygulama alanı bulmuştur. rin uygulama alanları böbrek taşlarının kırılması veya
dişlerde çürüklerin temizlenmesi ve dişlerin delinme-
si gibi özellikle sert dokularda bulunmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisli-
Lazer ışığının etkisiyle dokuda ği Enstitüsü’nde 2003 yılında ışığın ve özellikle lazer-
oluşan sıcaklık değişiminin
Monte-Carlo benzetim modeli lerin tıptaki uygulamalarını araştırmak amacıyla bir
kullanılarak hesaplanması. Biyofotonik Laboratuvarı kurulmuştur. 2009 yılında
Enstitü’nün Kandilli Kampüsü’ndeki yeni binasına
taşınmasıyla Biyofotonik grubu üç laboratuvara ay-
rılarak genişlemiştir. Bunlar Nöro-Optik Görüntüle-
me, Tıbbi Lazerler ve Doku Laboratuvarları’dır.
Tıbbi Lazerler Laboratuvarı’nda lazerlerin tıptaki
yeni uygulama alanları ve dokular üzerindeki etkileri
araştırılmaktadır. Bu çalışmaların başında dokuların
optik özelliklerinin ölçülmesi gelmektedir.

40
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Stereotaksik cerrahi girişimi

Dokuların Optik Özelliklerinin Ölçülmesi: La- ğı ölçer. Bu sayede örnek dokunun geçirgenliği ölçül- Bu fotoğraflarda beyin
dokusunun lazer
zer ışınları bir dokuya gönderildiğinde yansıma, kırıl- müş olur. Doku örneği toplayıcı kürenin arkasındaki (üstteki dizi) ve elektriksel
ma, soğurulma, saçılma gibi optik olaylar, söz konu- pencereye yerleştirilerek bir başka ölçüm daha yapılır akım (alttaki dizi)
uygulaması sonrasındaki
su dokunun optik özelliklerine bağlı olarak gerçekle- ve ışığı ne kadar yansıttığı ölçülmüş olur. Bu düzenek- çevre dokularda gerçekleşen
iyileşme süreci 4, 7 ve 14
şir. Örneğin kırmızı veya yakın kızılaltı dalgaboyun- te kullanılan monokromatör geniş bir spektrumda tek gün boyunca izlenmiştir.
daki lazerler biyolojik dokuları oluşturan ana madde tek dalgaboyunu değiştirerek tek renkli ışık elde etme- Lazer grupları çok
daha çabuk iyileşmiştir.
su tarafından iyi soğurulmadığı için orta ve uzak kı- ye yarayan bir cihazdır. Faz kilitlenmeli yükseltici ise
zılaltı bölgede ışıyan lazerlere göre çok daha derinle- dokuya verilen ışık kaynağı ile ölçümü eş zamanlı ya-
re nüfuz ederler. Yapmak istediğimiz uygulamaya gö- parak ortamın yarattığı sinyal gürültüsünü ayıklama-
re kullanacağımız dalgaboyunu belirlememiz gere- ya yarar. Bu düzenek kullanılarak yapılan ölçüm de-
kir. Bu yüzden dokuların optik özelliklerinin ölçümü ğerleri bir matematiksel model yardımıyla optik özel-
çok önemlidir. Çünkü eğer dokuların soğurma, saç- liklerin hesaplanmasında kullanılır ve dokunun belir-
ma özelliklerini bilirsek, lazer ışınlarının doku içeri- li dalgaboyunda ışığı ne kadar soğurduğu, o doku or-
sinde nasıl yayılacağını önceden kestirmemiz müm- tamında ışığın ne kadarının hangi yönde saçılacağını
kün olur. Laboratuvarda optik özelliklerin tespiti için bildiren katsayılar hesaplanır. Daha sonra bu katsayı-
kurulmuş olan ölçüm düzeneği bir monokromatör, lar lazer-doku etkileşim modellerinde kullanılarak la-
ışık detektörü, faz kilitlenmeli sinyal yükselticisi, ışık zerlerin doku içinde nasıl yayılacağı ve dokuları hangi
bölücüsü ve ışık toplayıcı küreden oluşmaktadır. Op- sıcaklıklara kadar yükselteceği hesaplanır.
tik özellikleri tespit edilecek olan doku örneği önce Beyin Cerrahisi İçin Lazer Sistemi Geliştirilmesi:
homojen hale getirilir ve ardından bir slaydın üzeri- Son derce yaşamsal öneme sahip olan beyinde cerrahi
ne yerleştirilir. Belirli bir kalınlıkta olması gereken bu girişimlerde bulunmak kimi zaman kaçınılmaz olur.
örnek, ışık toplayıcı kürenin ön penceresine konu- Beyin dokularında oluşan tümörlerin çıkarılması ya
lur ve monokromatörden çıkan ışığın örneğin için- da kimi odakların yok edilmesi amacıyla beyinde ya-
den geçerek toplayıcı küre tarafından toplanması sağ- pılan cerrahi girişimlerin amacı hedeflenen doku çı-
lanır. Toplayıcı kürenin bir başka penceresine yerleş- karma ya da yok etme işlemini hassasiyetle gerçek-
tirilmiş olan ışık detektörü küre içinde toplanan ışı- leştirmek ve çevre dokulara en az zararı vererek bu-

Lazer Uygulaması Elektrik Akımı Uygulaması


Sol taraftaki fotoğrafta lazer
uygulaması sonucu ortadan
kaldırılmış beyin dokusu ve
çevresindeki sağlıklı dokular
görülmektedir. Sağ taraftaki
fotoğrafta elektrik akımı
uygulaması sonucunda beyinde
yaratılan lezyon, çevresinde
yarattığı ısıl tahribat, özellikle
kömürleşme görülmektedir.

41
Lazerlerin Tıptaki Uygulamaları

nu başarmaktır. Parkinson gibi kimi hastalıklar- Damar ğı yüksek, sonrasında enfeksiyon ve yara izi
da beyinde belirli bölgelerin yok edilmesi ya da bırakma riski olan geleneksel cerrahi yöntem
işlevsiz hale gelmesi için yapılan işlem kontrol- yıllardır kullanılmaktadır. Bu yönteme alter-
lü lezyonlar yaratılması, geleneksel olarak doku- natif olarak geliştirilen endevenöz lazer uygu-
dan radyo frekansında elektrik akımı geçirerek lamaları henüz yeni bir konu olup yeni lazer
ablasyon yaratmaktır. Bu yönteme RF-ablasyon arayışları sürmektedir. Lazer uygulamasının
denir. Alternatif olarak lazerler de beyinde lez- komplikasyonları, klasik yönteme göre çok
yon ya da ablasyon yaratmak için kullanılabilir. daha azdır. Hasta çok daha çabuk iyileşmekte,
Tıbbi Lazerler Laboratuvarı’nda bu amaçla la- daha az ağrı duymaktadır. Yine kızılaltı lazer-
zer sistemleri tasarlanmaktadır. Lazerlerin foto- lerin kullanıldığı bu uygulama için lazer dal-
termal etkisinden yararlanmak amacıyla kızı- gaboyu, güç ve uygulama süresi gibi paramet-
laltı bölgede ışıma yapan diyot ve fiber lazerleri reler üzerinde çalışılmaktadır. Tıbbi Lazerler
üzerinde çalışılmaktadır. Bu lazerlerin en büyük Laboratuarı’nda da endovenöz lazer tedavi-
Optik Fiber
özelliği denetimlerinin görece kolaylığı, uzun sinde kızılaltı bölgede ışıma yapan farklı la-
çalışma ömrü, taşınabilir büyüklükte olmaları ve Isıtılmış damar zer dalgaboylarının etkileri araştırılmaktır.
az güç harcamalarıdır. Önce ölü beyin dokula- Hastalardan alınan damar örneklerinin içine
rı üzerinde yapılan doz kestirim çalışmaları ger- yerleştirilen optik liften aktarılan lazer ışınla-
çekleştirilerek lezyon oluşumu için gerekli lazer rı damarlarda daralmaya neden olur. Amaç
güçleri ve uygulama süreleri saptanır. Ardından damarın tamamen kapatılarak varisli dama-
sıçanlar üzerinde girişimde bulunulur. Kafata- rın devre dışı bırakılmasıdır. Girişim sırasın-
sında sadece iki küçük delik açarak hedeflenen da oluşan foto-termal etkinin damarla sınır-
dokunun bulunduğu koordinatlara ulaşılmasını lı kalması lazer araştırmasındaki amaçlardan
sağlayan stereotaksik cerrahi aletine lazer ışın- biridir. O nedenle bu araştırma sırasında sı-
larını taşıyacak optik lif bağlanır ve lif hayvanın caklık ölçümleri de yapılmaktadır.
beynindeki hedef bölgeye yerleştirilir. Lazer gü-
cü uygulandıktan sonra girişim sona erdirilerek Lazerle Doku Kaynağı
hayvanların iyileşme süreci gözlenir. Çeşitli za-
Lazer uygulaması
manlarda alınan örnekler mikroskop altında in- Lazerle doku kaynağı teknikleri, özellik-
Kapatılmış damar
celendiğinde lazer kullanarak yapılan ablasyon- le çok sayıda yaralanmaların tedavi edilmesi-
ların hem çok daha kontrollü (yani hedeflendiği ni gerektiren savaş ve deprem gibi doğal afet
kadar doku kaldırdığı), hem çevre dokulara da- bölgelerinde dikiş atma tekniğine karşı etki-
ha az zarar verdiği hem de dokunun elektrik akı- li bir seçenek olabilir. Doku kaynağı aynı za-
mı kullanarak yapılan girişimlere kıyasla çok da- manda, doğal dikiş malzemelerinin kullanı-
ha çabuk iyileştiği gözlenmiştir. mından doğan komplikasyonların engellen-
mesi için de iyi bir adaydır. Lazer ile doku
Varis Tedavisi İçin Lazer kaynağının moleküler mekanizması tam ola-
rak bilinmemekte, konuyla ilgili araştırmalar
Uygulaması sürmektedir. Şimdiye dek yapılan çalışmalar-
Varisler ağrıya, ödem ve kramplara neden da elde edilen bulgulara göre önerilen meka-
olan damar bozukluklarıdır. Varisli damarla- nizma kolajen moleküllerinin sıcaklık etkisi
rın tedavisinde son derece ağrılı, genel anes- Operasyon sonrası ile bir fermuar gibi açılıp diğer kolajen mole-
teziye gereksinim duyulan, geri dönüş olasılı- Lazer külleri ile birleşmesi yönündedir. Lazerle do-
uygulanarak
varisli damarın
daraltılması.

Laboratuvar koşullarında lazer uygulaması sırasında damarın görüntüsü. Deri dokusunda açılan kesilerin lazer uygulaması ile kaynaklanması.

42
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
ku kaynağı çalışmalarında lazerin dalgaboyu, ek- Diş braketlerini çıkarmak için
lazer uygulaması geliştirmek amacıyla
lenen yapıştırıcı veya enerji emici boya maddele- tasarlanmış deney düzeneği.
rinin yanısıra lazer enerjisinin aktarımı da önem-
li bir rol oynar. Enerjinin aktarım biçimi hedef do-
kudaki ısının üretimini ve sıcaklık dağılımının
oluşmasını etkiler. Belli sıklıkta enerji paketleri-
nin dokuya ulaştırılması, lazerin kapalı olduğu za-
man aralıklarında dokunun sıcaklık açısından ra-
hatlamaya girmesine neden olur. Böylelikle darbe-
li uygulamalarda hedef dokunun çevresindeki sağ-
lıklı dokularda sıcaklık artışı en aza indirgenmiş
olur. Tıbbi Lazerler Laboratuvarı’nda, farklı dal-
gaboylarında ışıma yapan kızılaltı lazerlerin foto-
termal etkilerinden yararlanarak doku kaynağı ça-
lışmaları yapılmaktadır. Canlı hayvan modeli kul-
lanılmakta, deri dokusunda yapılan kesiler lazerle nı zamanda pulpa içinde sıcaklığı da artırır. Bu sı-
kaynaklanmakta, iyileşme süreci mikroskopik ola- caklığın acı ve zarar vermeyecek bir seviyede tu-
rak incelenmekte, kaynaklanan dokunun sağlamlı- tulması gerekmektedir. Bu çalışmada hayvan diş-
ğı mekanik çekme aleti kullanılarak ölçülmektedir. lerine yapıştırılmış olan braketlere lazer uygula-
Yapılan lazer kaynakları geleneksel dikişle kapatı- nırken çekme testleri ile mekanik kuvvet ve hızlı
lan kesilerle karşılaştırılmakta ve özellikle iyileşme termoçubuklarla sıcaklık ölçümleri yapılmaktadır.
sürecinin ilk günlerinde lazerlerin son derece üs- Amaç, diş dokusu tarafından farklı oranlarda so-
tün olduğu görülmektedir. Deri dokusundan farklı ğurulacak olan farklı lazerlerin seramik braketle-
Doç. Dr. Murat Gülsoy,
olarak kornea dokusunda da oluşan kesilerin lazer rin çıkarılması sırasında uygulanacak en iyi para-
Boğaziçi Üniversitesi’nde
kaynağı ile yapıştırılması çalışma konularımız ara- metrelerini bulmaktır. En iyinin ölçütü, en kısa sü-
Elektrik-Elektronik
sındadır. Henüz cansız dokularda yapılan ön çalış- rede, en az enerji aktararak, daha az mekanik kuv- Mühendisliği ve Psikoloji;
malar bu alanda da umut vaat etmektedir. Özellik- vet kullanımını sağlayarak pulpa ve diş dokusunda İTÜ’de Biyomedikal
le katarakt cerrahisi sırasında açılan kesilerin ka- oluşacak sıcaklığı en aza indirgeyerek seramik bra- Mühendisliği öğrenimi
patılması enfeksiyon riskini en aza indireceği için ketleri çıkartmaktır. gördü. Yüksek Lisans
önemli bir uygulama alanıdır. Lazerlerin tıptaki uygulamaları her geçen gün tezini, Boğaziçi Psikoloji
artıyor, yeni lazerlerin ve aktarım yöntemlerinin ve İstanbul Üniversitesi
Lazer Dikiş gelişmesi yeni uygulama alanlarını da beraberin- İstanbul Tıp Fakültesi
de getiriyor. Ancak, lazerlerin klinikte uygulamaya Fizyoloji Bölümü işbirliği
geçilmeden önce uzun bir araştırma sürecine ihti- ile tamamladı. Doktora
çalışmalarını beyin
yaç duyuluyor. Tıbbi Lazer Laboratuvarları bir yan-
cerrahisi için yeni bir
dan yeni yöntemler ve yeni uygulamalar geliştirir-
lazer sistemi geliştirmek
ken bir yandan da bu uygulamaların güvenilir olup konusunda yoğunlaştırdı.
olmadığını araştırırlar. 1993 yılından beri Boğaziçi
Deri dokusunda lazer kaynaklaması ve dikiş yönteminin karşılaştırılması. Üniversitesi’nde öğretim
Uygulamadan hemen sonra lazer uygulanan grupta kesilerin kapandığı, dikiş atılan
grupta ise kesinin açık kaldığı gözlenmiştir. Kaynaklar üyesi olarak çalışan
Haşim Özgür Tabakoğlu ve Murat Gülsoy, “In vivo comparison
of near infrared lasers for skin welding”, Lasers in Medical Science,
Murat Gülsoy, lazerlerin
Volume 25, Number 3 / May, 2010. fototermal ve fotokimyasal
Geldi, C., Bozkulak, Ö., Tabakoğlu H.Ö., İşçi, Ş., Kurt,
özelliklerinden
Diş Braketlerinin Çıkarılması A., Gülsoy, M., “Development of a Surgical Diode Laser System:
Controlling the Mode of Operation”, Photomedicine and Laser Surgery,
yararlanarak cerrahi lazer
24/6: 723-729, (2006).
Diş hekimliğinin ortodonti alanında çok yay-
Gülsoy, M., Dereli Z., Tabakoğlu H.Ö., Bozkulak, Ö., sistemlerinin geliştirilmesi,
“Closure of Skin Incisions by 980-nm Diode Laser Welding”,
gın olarak kullanılan seramik braketlerin mekanik Lasers in Medical Science, 21(1): 5-10, (2006). lazerlerle doku kaynağı
Bozkulak, Ö., Tabakoğlu H.Ö., Aksoy, A., Kurtkaya, Ö.,
Sav A., Canbeyli, R., Gülsoy, M., “980-nm Diode Laser for Brain Surgery: ve fotodinamik tedavi
olarak çıkarılması diş minesinde tahribat yarattığı Histopathology and Recovery Period”, Lasers in Medical Science, alanlarında çalışmaktadır.
için son yıllarda lazerler bir alternatif olarak çalı- 19:41-47 (2004).
Ayse Sena Sarp, Murat Gülsoy, “Seramik Braketlerin Laserle Çıkarılması”,
şılmaktadır. Bu çalışmalarda amaç mekanik olarak 14. Biyomedikal Mühendisliği Ulusal Toplantısı,
Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 20- 22 Mayıs 2009.
diş minesini daha az zorlayacak bir lazer uygula- Nermin Topaloglu, Özgür Tabakoğlu, Mehmet Ümit Ergenoğlu,
ve Murat Gülsoy, “Endovenöz Laser Uygulamalarında
ma biçiminin bulunmasıdır. Lazer enerjisi braketi 980-nm ve 1070-nm Laserlerin Karşılaştırılması”,
14. Biyomedikal Mühendisliği Ulusal Toplantısı, Dokuz Eylül Üniversitesi,
ve onu diş yüzeyine tutturan reçineyi ısıtırken ay- İzmir, 20-24 Mayıs 2009.

43
Hakan Ürey
Erdem Erden

Lazer Televizyonlar ve
Lazer Projektörler
Birçoğumuz kırmızı ve yeşil lazer diyotlarını sunumlar sırasında perde üzerinde bir
noktayı göstermek için kullanılan işaretçiler ve tutulduğu yer üzerinde çeşitli desenler
oluşturan oyuncaklar sayesinde tanıyoruz. Mavi lazerlerin adı ise son yıllarda
blu-ray disk çalarlar sayesinde duyuldu. Bu yazımızda kırmızı, yeşil ve mavi üç lazer
kullanan televizyonlardan ve projektörlerden ve Koç Üniversitesi’nde
bu konuda yapılan çalışmalardan söz edeceğiz.

Fen derslerinde, prizma ile güneş ışığını renklerine


ayırma deneylerinden de hatırlanacağı gibi beyaz ışık
değişik dalga boyuna sahip farklı renkte ışıkların top-
lamından oluşur. İnsan gözünde çubuk ve koni olmak
üzere iki çeşit görme algılayıcısı vardır. Koni algılayı-
cıları üç çeşittir ve temel renkler olan kırmızıyı, yeşi-
li ve maviyi algılarlar. Farklı renklerin algılanması ise
aynı dalga boyunun çeşitli koni algılayıcılarını değişik
miktarlarda uyarması ve bunun beyin tarafından de-
ğerlendirilmesi sayesinde olur. Koni algılayıcı hücre-
lerinin algıladıkları ışık dalga boyları ölçülmüş ve Şe-
kil 1’de gösterilen renkserlik çizelgesi çıkarılmıştır. Çi-
zelge üzerindeki üçgenlerin köşeleri, görüntüleme sis-
temlerinde kullanılan kaynakların temel dalga boyları-

L
na karşılık gelmektedir. O noktalara ancak renksel ola-
GxL teknolojisi kullanan azer temelli görüntüleme sistemleri, üzerinde rak saf yani gerçek tek renkli olan kaynaklar ile ula-
50m x 10m büyüklüğündeki
SONY Laser Dream Theater son 50 yıldır çalışılmasına rağmen ancak son şılabilmektedir; bu da sadece lazerler ile mümkündür.
(2005 World Expo, Aichi, Japonya) zamanlarda karşımıza ürün olarak çıkabilmiş- Şekil incelendiğinde kullanılan ışık kaynağına gö-
(kaynak: sonyinsider.com)
tir. Bunu mümkün kılan, lazer teknolojisindeki son re farklı renk gamları elde edildiği gözlemlenmek-
gelişmeler sayesinde daha ucuz, daha verimli çalışan, tedir. CRT denilen elektron taramalı tüplü televiz-
az yer kaplayan ve yüksek güçlü lazerlerin üretilebil- yonlar ekran üzerinde renkli fosfor, LCD’ler flore-
mesidir. Maliyeti düşük, az enerji harcayan ve görüle- san lamba, LED televizyonlar KYM LED dizinle-
bilir dalga boyunda ışın yayan lazerlerin kullanımıy- ri, lazer televizyonlar ise KYM lazer kullanmaktadır.
la birlikte lazer temelli görüntüleme sistemlerinin raf- LED kullanan LCD televizyonlar oldukça geniş bir
larda gün geçtikçe daha fazla yer bulmaya başlaması renk gamına sahip olmakla birlikte bu konuda lazer-
beklenmektedir. ler ile yarışamazlar. KYM lazerlerin kullanıldığı bir
Kaliteli bir görüntü oluşturmak için neden kırmı- sistemin, insanların algılayabildiği renk aralığının
zı, yeşil ve mavi (KYM) kaynak gereklidir, KYM lazer %80’ini kapsayabildiği görülebilmektedir. Bu sayede
kullanmanın avantajları nelerdir? lazer temelli görüntüleme sistemleri, diğer sistemle-

44
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
re göre daha gerçekçi ve canlı renkler sunabilmekte- Şekil 1. CIE 1931 x, y renkserlik
diyagramı, insan gözünün
dir. Renk gamının daha büyük bir bölümünü kapsa- algılayabildiği renk gamını
mak için üç yerine daha fazla renkte lazer kullanıla- göstermektedir.
Farklı ekran teknolojileri ile
bilir, ancak bu üretilecek sistemi daha karmaşık hale elde edilen renk gamları
işaretlenmiştir.
getirmekte ve maliyetini artırmaktadır.
Ekran teknolojisi için hangi tip lazerler uygundur?
Bu özel sayıdaki diğer makalelerde de bahsedildi-
ği gibi birçok değişik lazer teknolojisi bulunmaktadır.
Ağırlık, hacim ve maliyet göz önüne alındığında, ek-
ran teknolojisi için en uygun lazerler lazer diyotlar-
dır. Lazer diyotların en önemli özelliği, lazer ışık mik-
tarının lazeri süren elektrik akımı yardımıyla yüksek
hızlarda kontrol edilebilmesi ve farklı parlaklıklar el-
de edilmesi için kiplenebilmesidir (modüle edilebil-
mesidir). Diğer tip lazerlerin kiplenebilmesi için harici
bir kipleyici kullanılması gerekir, bu da beraberinde ek
maliyet ve hacim getirmektedir.
KYM lazer diyot teknolojilerinde en son gelişmeler
nelerdir? Lazer diyotlar kullanım amacına göre darbeli ve-
Lazer diyotların kullanımıyla birlikte diğer lazer- ya sürekli kipte çalıştırabilir. Başarım ölçütlerinin
ler ile yaşanan sorunlar büyük ölçüde çözülmüştür. değişmemesi için lazer sıcaklığının termoelektrik so-
Mavi için galyum nitrat (GaN), kırmızı için alümin- ğutma sistemleriyle sabitlenmesi gerekebilmektedir.
yum indiyum galyum fosfat (AlInGaP) lazer diyotlar Diyot lazerlerin diğer dezavantajı ise çıkan ışığın gü-
kullanılmaktadır. Kırmızı lazer diyotlar CD ve DVD cünün çok yüksek olmaması ve gönderdiği ışının iki
sürücülerde, barkod okuyucularda yıllardır kullanıla- eksendeki yayılma açısının ve odak noktasının fark-
gelmektedir ve maliyetleri çok düşüktür. Mavi lazer lı olmasıdır.
diyotlar düşük dalga boyu sayesinde yüksek kapasite- Diyot lazerlerle yüksek güçte (100 miliwatt üzeri)
li optik bellek üretmek için geliştirilmiştir ve blu-ray çıkış elde etmek için görüntü sistemlerinde genellikle
disklerde kullanılmaktadır. Doğrudan yeşil ışıma ya- Şekil 3’te gösterilen lazer diyot dizinleri kullanılmak-
pan (frekans katlamasız) yeşil lazer diyotların üreti- tadır. Diyot dizinlerinin kullanımı, beraberinde farklı
mi ise ancak son birkaç yıl içinde başarılabilmiştir. Şu sorunlar getirmektedir. Diyot dizininde bulunan di-
an satılan tüm yeşil lazerler, kızılaltı bir lazeri kaynak yotlar üretimden ötürü birbiriyle tıpatıp aynı olma-
olarak kullanıp özel bir optik kristal sayesinde frekans maktadır. Diyotlar arasındaki farklılıklar, birbirinden Şekil 2. Sumitomo Electric
firmasının ürettiği dünyanın ilk
katlama metoduyla yeşil ışık üretmektedir. Bu neden- ayrı diyotların farklı güçte ışıma yapmasına ve çalıştı- 531nm frekans katlamasız
le yeşil lazer diyotlar, kırmızı ya da mavi lazer diyot- rıldıklarında termal genişleme katsayılarındaki fark- yeşil lazer diyodu
(kaynak: Sumitomo)
lara göre daha büyük hacme sahiptir ve daha fazla lılıklardan ötürü birbirlerine göre hizalarının bozul-
enerji harcamaktadır. masına neden olabilmektedir. Bu nedenle diyot di-
İlk frekans katlamasız yeşil lazer diyotları 2009 yılı zinleriyle bir örnek aydınlanma elde etmek için lazer-
başında Nichia Corporation ve Osram Semiconduc- lerle birlikte özel optik elemanların, örneğin faz pla-
tors firmaları piyasaya sürmüştür. Bu büyük bir başa- kalarının ya da mikro mercek dizinlerinin kullanıl-
rı olmasına karşın, bu lazerler 515 nanometre dalga ması gerekmektedir.
boyunda maviye yakın bir yeşil renk ürettikleri için,
mavi ve kırmızı lazerlerle birleştirildiklerinde renk
gamının istenilenden daha küçük bir kısmını kapsa-
yabilmektedir. Temmuz 2009’da ise Sumitomo Elect-
ric firması Şekil 2’de gösterilen, dünyanın 531 nano-
metre dalga boyunda ışıma yapan ilk frekans katla-
masız yeşil lazer diyodunun üretildiğini duyurmuş-
tur. Uzun yıllardan beri beklenen bir gelişme oldu-
ğu için bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırmış
olan bu lazerler, taşınabilir lazer görüntüleme sistem-
lerinin daha da küçülmesini sağlayacaktır.

45
Lazer Televizyonlar ve Lazer Projektörler

Lazer kaynaklı görüntü teknolojilerinin aşması ba veya LED kullanan sistemlerden farklı bir güven-
gereken zorluklar nelerdir? lik tehdidi yoktur.
Bu sorunun yanıtı girişim benekleri nedeniyle gö- Lazer temelli görüntü sistemlerinde görüntü nasıl
rüntü kalitesinin düşmesi ve lazerin göze yansıtılma- oluşturulur?
sının riskli olduğu algısı olarak verilebilir. Lazer temelli görüntüleme sistemleri, kullanı-
Lazerler zamana veya izlediği yola bağlı olarak fre- lan ışık kipleyici tipine göre üç kategoriye ayrılmak-
Doç. Dr. Hakan Ürey, kansı, evresi ve kutupluluğu değişmeyen ışın yayan, tadır: (i) 2-boyutlu tarayıcı kullanıp kiplemeyi lazer
Lisans öğrenimini 1992’de eşfazlı ışık kaynaklarıdır. Eğer bir nesne bir lazer ışını ile yapan sistemler, (ii) 1-boyutlu tarayıcı ve mikro-
ODTÜ’de, yüksek lisans tarafından aydınlatılırsa, nesnenin yüzeyindeki pü- elektro-mekanik kipleyici kullanan sistemler, (iii)
ve doktora derecelerini rüzlerden ötürü saçılan ışınlar arasında faz farklılıkla- kiplemeyi sıvı kristal vb. yassı ekran teknolojisi ile ya-
ise Georgia Institute of rı oluşur. Aynı frekansa fakat farklı faza sahip bu ışın- pan sistemler.
Technology’de (ABD) lar yüzeyden yansıdıktan sonra girişim deseni oluştu- Birinci kategorideki lazer görüntüleme sistemle-
1996 ve 1997 yıllarında rur ve aydınlattıkları alan üzerinde de parlak ve ka- rinde KYM lazer ışınları video sinyali ile kiplendikten
elektrik mühendisliği ranlık noktalar olarak gözlenen girişim benekleri olu- sonra Şekil 5’te gösterildiği gibi mercek ve yarı ayna
alanında tamamladı.
şur. Lazerle oluşturulmuş bir görüntünün, girişim be- mekanizmalarından geçirilip tek bir ışın haline geti-
Koç Üniversitesi’ne 2001
neği azaltma yöntemlerinden biri kullanılmadan ön- rilmekte ve 2-eksenli bir mikro-tarayıcı aynadan yan-
yılında katıldı. Devam
eden araştırma projeleri, ceki ve kullanıldıktan sonraki hali Şekil 4’te gösteril- sıtılarak ekran üzerinde bir nokta oluşturulmaktadır.
mikro-optik ve MEMS mektedir. Eşfazlı kaynaklarda gözlenen girişim be- Tarayıcı, lazer noktasını gözümüzün algılayabilece-
teknolojisi kullanan nekleri görüntü kusurları oluşturmaktadır. Girişim ğinden daha hızlı olarak ekran üzerinde soldan sağa
görüntü teknolojileri, beneklerinin şekli ve yapısı, aydınlatılan yüzeyin pü- ve yukarıdan aşağıya saniyede 60 kez gezdirerek tam
kimyasal analiz cihazları, rüzlülüğüne ve eğriliğine bağlıdır. bir görüntü algılamamızı sağlar.
gece görüş kamera Işığın eşfazlı olma özelliğini bozarak benekleri
sistemleri ve nano-biyo önlemek için çeşitli yöntemler bulunmuştur, yenile-
sensör geliştirilmesi ri üzerinde de çalışılmaktadır. Örnek olarak lazeri bir
konularındadır. 100’ün fiber kablonun içinden geçirip fiberi titreştirmek, la-
üzerinde dergi ve zerin düştüğü ekranı titreştirmek (mikroskobik tit-
konferans makalesi ve 20
reşimler dahi yeterli olmaktadır), lazer dizinleri kul-
patenti vardır.
lanarak kaynak sayısını artırmak, kaynağın bant ge-
nişliğini artırmak gibi yöntemler uygulanabilmekte-
dir. Sözü edilen titreşimler insan gözünün algılaya-
Şekil 4. Lazer kaynağı ile oluşan girişim beneği ve Dyoptyka firmasının girişim
bileceği 1/60 saniye mertebesinden daha hızlı olma- beneği azaltma tekniğinin görüntü kalitesi üzerinde etkisi (kaynak Dyoptyka)
lıdır. Mitsubishi 2005 yılında ürettiği lazer televizyo-
nun 185cm’lik ekranını piezo-elektrik motorlar saye- Koç Üniversitesi Optik Mikrosistemler Araştırma
sinde hareket ettirerek girişim beneği kontrastını %2 grubunda, Microvision Inc. (ABD) ile ortak mikro-
mertebesine düşürmüştür. elektro-mekanik sistem (MEMS) teknolojisi kullanan
Lazerin göze yansıtılmasını riskli olduğu algısı tarayıcı teknolojileri geliştirilmesi ve mikro-optik sis-
yaygındır. Gözde hasar riski tamamen ışık kaynağın- temler geliştirilmesi konularında 2002 yılından bu
dan çıkan ışığın hangi dalga boyunda olduğu ve kay- yana çok önemli bir Ar-Ge işbirliği devam etmekte-
Şekil 3. ARASOR firmasının naktan çıkan ışığın ne kadarının göz bebeğinden içe- dir. Bu konuda birçok patentimiz Microvision firma-
ürettiği kırmızı, yeşil ve mavi
lazer. Her bir lazer 20 kadar ri girdiği ile ilgilidir. Örneğin güneş ışığına doğrudan sı tarafından lisanslanmıştır.
lazer diyottan oluşmakta ve bakmak veya kuvvetli bir projeksiyon cihazının mer- Daha önceki bölümlerde bahsedilen kiplenebi-
toplam 3-4 watt mertebesinde
ışık üretmektedir. Bu lazerler ceğinden içeriye doğrudan bakmak göze zararlıdır. lir lazer diyotlarla MEMS tarayıcıların birleştirilme-
Koç Üniversitesi’nin de katıldığı
AB-destekli HELIUM3D 3-boyutlu Bu konuda yapılan çok detaylı çalışmalar sonucun- siyle yeni bir sınıf olan piko-projektörler üretilme-
lazer televizyon geliştirilmesi da sınırlar belirlenmiş ve farklı sınıflandırmalar ya- ye başlanmıştır. Bu projektörler çok küçük bir ha-
projesinde kullanılmaktadır
(kaynak ARASOR). pılmıştır. Lazer ışığı saçılmadan düz bir çizgi şeklin- cim kaplamaktadır ve bir cep telefonunun içine sığ-
de ilerleyebildiği için birkaç miliwat güç seviyesinde- dırılabilmektedirler. MEMS teknolojisi sayesinde
ki lazerler dahi göze tutulduğunda zararlı olabilmek- tümleşik elektronik endüstrisinin yapıtaşı olan sili-
tedir. Ancak lazer televizyon veya projektör sistem- konun mükemmel mekanik özellikleri değerlendi-
lerinde, lazer ışığının tamamı gözümüze gelmemek- rilerek çok hızlı, küçük ve düşük maliyetli tarayıcı-
te ve büyük bir alanı aydınlatmaktadır. Sistem tasa- lar üretilebilmektedir.
rımı yapanlar bu konuları göz önüne almak zorun- Microvision (ABD) firması 2009 yılı sonunda la-
da oldukları için, lazerli görüntü sistemlerinin lam- zer temelli, 10 lümen ışık gücü olan ve pille çalışan

46
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
Üçüncü kategorideki lazer temelli görüntüleme
sistemlerinde ise çeşitli sıvı kristal cihazlar ve DMD
(Digital Micromirror Devices) gibi iki boyutlu kipleyi-
ciler kullanılmaktadır. İlgili iki boyutlu kipleyici üze-
rine gönderilen farklı renkte lazer ışınları birleştiril-
dikten sonra bir projeksiyon merceği yardımıyla ek-
rana iletilmektedir. Bu tip cihazlar, kullanılan lazer- Erdem Erden, 2008 yılında
lerden yüksek bir ışın kalitesi beklememektedir. Mit- Koç Üniversitesi Elektrik-
subishi 2008 yılında DMD kullanan bir lazer tele- Elektronik Mühendisliği
vizyonu piyasa sürmüştür. Alcatel-Lucent firması da Bölümü’nde lisans
LCOS (Liquid Crystal on Silicon) kullanarak lazer te- derecesini tamamladı.
melli bir mikro-projektör üretmiştir. Halen aynı bölümde
Özetlediğimiz üç temel kategorideki lazer görün- araştırma asistanı olarak
tüleme sistemleri dışında kırınım desenleri kullanan yüksek lisans programına
Şekil 5. Microvision firmasının ürettiği piko-projektörün çalışma prensibi. holografik lazer projektörler, askeri ve tıbbi amaçlarla devam etmekte ve
Cihazda kullanılan 2 boyutlu tarama yapan MEMS tarayıcı 3-boyutlu lazer televizyon
Koç Üniversitesi’nin katkıları ile geliştirilmiştir. kullanılabilecek lazer temelli giyilebilir görüntüleme
(kaynak: Microvision firmasının izni ile yayımlanmıştır). geliştirilmesi projesinde
sistemleri de bulunmaktadır.
çalışmaktadır. Yazar
piko-projektörü piyasaya sürmüştür. Çalışma pren- Lazer diyotlardaki ve MEMS teknolojisindeki ge- TÜBİTAK BİDEB’e ve
sibi, Şekil 5’te gösterildiği gibi, piko-projektörde kır- lişmeler ile birlikte lazer temelli görüntüleme sistem- Koç Üniversitesi’ne
mızı, yeşil ve mavi lazer diyotların video sinyaliyle leri artık cebe sığacak büyüklüğe gelmiştir ve hâkim verdikleri eğitim bursları
kiplenmesinden sonra birleştirilmesidir. Yeşil lazer teknoloji olan sıvı kristal ekranlar ile piko-projektör için teşekkürlerini
daha önce belirtildiği gibi frekans katlama metodu gibi yeni ürün gruplarıyla yarışır hale gelmiştir. Lazer sunmaktadır.
ile elde edildiği için diğerlerinden daha büyüktür. teknolojisindeki gelişmeler ile yepyeni ekran tekno-
Bir araya gelen üç renkli ışın, MEMS tarayıcı tara- lojilerini (holografik ve 3-boyutlu ekranlar vb.) önü-
fından iki eksende taranmaktadır. Lazerin saçılma- müzdeki yıllarda göreceğimizi tahmin ediyoruz.
dan ilerleyebilmesi sayesinde, görüntü ekrana her-
hangi bir projeksiyon merceği kullanılmadan ileti-
lebilmektedir. Bu da görüntünün her türlü yüzeyde
ve mesafede net olmasını sağlamakta, herhangi bir
odak ayarı gerektirmemektedir. Şekil 6’da gösterildi-
ği gibi aydınlık ortamda A4 kâğıt büyüklüğünde bir
görüntü rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. Karan-
lık ortamda ise 1m-2m büyüklüğünde bir görüntü-
yü duvara veya tavana cep telefonunuzdan projekte
etmek mümkün olabilmektedir.
İkinci kategori ise GLV veya GxL (Grating Light
Valve), GEMS (Grating ElectroMechanical Systems) ve
SOM (Spatial Optical Modulator) gibi kırınım pren-
sibiyle ve MEMS teknolojisi ile çalışan tek boyutlu
Şekil 6. Piko-projektör ile oluşturulan görüntü
kipleyici dizinleridir. Bu durumda lazerin kiplenme-
si gerekmemektedir. Bu kipleyicilere çizgi haline geti- Lazer temelli görüntü teknolojileri projelerimize
rilmiş lazer ışını gönderilerek oluşturulan bir boyut- destek veren Microvision Inc (ABD) ve AB 7. Çerçe-
lu görüntü sütunu, bir tarayıcı yardımıyla ekran üze- ve programı HELIUM3D projesine teşekkürlerimizi
rine yatay olarak taranarak iki boyutlu bütün görün- sunuyoruz.
tü oluşturulmaktadır. Bu tip görüntüleme sistemle-
Kaynaklar S., Ikegami, T., Katayama, K., Nakamura, T.,
ri ile yüksek görüntü kontrastı elde edilebilmektedir Bu yazı 2010’da yayınlanacak olan davetli “531 nm Green Lasing of InGaN Based Laser
makaleden derlenmiştir: Kishore, V. C., Diodes on Semi-Polar {2021} Free-Standing GaN
ancak görüntünün ekrana iletilebilmesi için projek- Erden, E., Urey, H., “Laser Based Displays: Substrates”, Applied Physics Express, Sayı 2, 2009.
A Review,” Applied Optics, 2010. Urey, H., Dickensheets, D., “Display and Imaging
siyon merceği sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Yük- Castellano, J. A., Handbook of Display Technology, Systems”, MOEMS and Applications, Bölüm 8,
sek güçlü lazerler ve 12 adet GLV sistemi kullanılarak Academic Press, 1992.
Broadbent, A. D., “A Critical Review of the
SPIE Press, 2005.
Solgaard, O., Sandejas, F. S. A., Bloom, D. M.,
SONY Lazer Dream Theater Japonya’da 2005 yılında Development of the CIE1931 RGB Color-Matching
Functions,” COLOR Research and Application,
“Deformable grating optical modulator,”
Optics Letters, Sayı 17, s. 688–690, 1992.
hizmete girmiştir. 50m eninde görüntü ile dünyanın Sayı 29, s. 267–272, 2004. http://microvision.com/
Enya, Y., Yoshizumi, Y., Kyono, T., Akita, K., Ueno, http://www.dlp.com/
en büyük sinema ekranı olma özelliğini taşımaktadır. M., Adachi, M., Sumitomo, T., Tokuyama, http://mems.ku.edu.tr

47
Arif Demir

Lazerle Malzeme İşleme


Lazerler 50 yıllık tarihiyle hem teknolojinin gelişimine katkı sağlayan
hem de teknolojinin gelişimi ile kullanım alanı genişleyen önemli aletlerdir.
Lazerin sağlık sektöründen savunma endüstrisine, uzay teknolojilerinden
eğlence sektörüne çok farklı alanlarda kullanılır hale gelmesini sağlayan;
yüksek yoğunluklu, odaklanabilir ve kontrol edilebilir bir enerji kaynağı olmasıdır.
Lazerler bu özellikleri sayesinde kimi zaman keskin bir bıçak kimi zaman da
yüksek enerjili bir ısıtıcı olarak kullanılmaktadır.
Bu yazıda, lazer ile malzeme işleme teknikleri ve bu teknikler sonucu
elde edilen ürünler hakkında genel bilgiler verilecektir.

48
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

L
azer ile malzeme işleme teknikleri fer ederek o bölgedeki malzemeyi eritir, darbe enerjisinin elektronlara aktarılma-
delme, kesme, kaynak, yüzey işle- ardından da hızla buharlaştırarak malze- sı, enerjinin elektronlardan örgü yapıla-
me ve kaplama olarak sınıflandırı- meleri kesebilir, delebilir ve malzeme yü- rına aktarılma süresinden çok daha kısa-
labilir. Bu sınıflandırma, gerçekleşen işle- zeylerini işleyebilir. dır. Bu özelliğiyle femtosaniye darbelere
min boyutlarına (santimetre, mikrometre, Son yıllarda lazer teknolojilerindeki sahip lazerler; yüksek hassasiyette ve çok
nanometre), kullanılan lazerin özellikleri- hızlı gelişim, lazerlerin dalgaboyu, darbe az ısısal zarar oluşturarak işlem görürler.
ne (enerjisi, dalgaboyu, darbe süresi, tek- süresi, enerjisi ve darbe frekansı gibi pa- Lazerler işlem boyutlarına göre fark-
rarlama oranı) ve malzemenin özellikleri- rametrelerini kontrol etme olanağı verir. lı sektörlerde tercih edilmektedir. Milisa-
ne (iletkenler, yarı iletkenler, yalıtkanlar) Lazer ile malzeme işlemede en önemli niye lazerler özellikle sanayide gereksinim
göre alt sınıflara ayrılabilir. Lazer ile işle- parametre lazer darbesinin hedef ile etki- duyulan delme, kesme, kaynak süreçlerin-
nen malzemeler kullandığımız aletler ola- leşme süresidir. Günümüzde darbe süre- de klasik tekniklere göre hızlı, temiz, has-
bildiği gibi canlı vücudunun herhangi bir lerine göre milisaniye (10-3 s), nanosani- sas olması ve temas etmeden işlem göre-
organı da (göz, diş, kemik, kas) olabilir. ye (10-9s), femtosaniye (10-15s) attosaniye bilmesi nedeniyle tercih edilmektedir.
(10-18s) lazerler üretilmiştir. Bir lazer dar- Lazer ile mikro düzeyde malzeme işle-
Lazer ile Malzeme İşleme besi katı bir hedefle etkileştiğinde, elekt- me yöntemi yarıiletkenler, elektronik, me-
ronlar lazer demetini soğurarak yüksek dikal, otomotiv, uçak ve haberleşme en-
Lazer ile malzeme işleme; yüksek hız, sıcaklıklara kadar ısınır. Elektron-fonon düstrilerinde kullanılmaktadır. Lazer ile
yerel ısınma, otomasyon olanakları, fark- etkileşmesiyle sıcak elektronlar enerjile- metallerin, seramiklerin, silikon ve poli-
lı malzemelerin kolayca işlenebilmesi ne- rini birkaç pikosaniyede malzemenin ör- merlerin kesip çıkartılma işlemi karma-
deniyle hızla yaygınlaşmaktadır. Lazer, gü yapılarına aktarır. Ancak femtosaniye şık bir işlemdir ve etkileşmenin kalitesini
odaklandığı noktaya yüksek enerji trans- darbe süreli lazerler ile yapılan işlemlerde malzeme ve lazere ait işlem parametreleri

a c e

b d f

a) Darbeli Nd:YAG lazeri kullanılarak 10 mm kalınlığındaki c) Darbeli Nd:YAG lazeri kullanılarak 0,5 mm
seramik malzemelerde açılan delik, kalınlığındaki paslanmaz çelik malzemelerin kesme
b) 3 mm kalınlığındaki Ti6Al4V alaşımda açılan delik. işlemine ait kesit görüntüsü,
d) kesme işleminin üstten görünüşü,
e) Ti6Al4V titanyum alaşımların darbeli Nd:YAG
lazer ile alın kaynak işlemi ve
f) kesit görüntüsü.

Optik sistemlerde kullanılmak amacı ile femtosaniye


darbe uzunluklu lazer kullanılarak 200µm kalınlığındaki
bakır levhaya açılmış 70 µm genişliğindeki yarık.

49
Lazerle Malzeme İşleme

belirler. Kesip çıkartma işlemi, genellikle, buharlaş- yoktur. Mekanik etkilerin yol açtığı olumsuz etkile-
ma ve eriyik atılması olaylarının birleşimidir. Lazer ri içermemesi nedeniyle lazer cerrahi uygulamalar-
ile malzeme işlemede temel parametre darbe enerji- da da tercih edilir. Lazerler çok küçük bir noktaya
sinin darbe süresine oranı olan darbe tepe gücüdür. odaklanabildiği için istenen nokta dışındaki bölge-
Bu nedenle, mikro-boyutlu malzeme işlemede kısa lere zarar vermez. Enfeksiyon oluşturmaz, sterilizas-
darbeli lazer kullanımı en önemli gerekliliktir. Mili- yon sağlar. Bu özelliklerinden dolayı cerrahi uygula-
saniye lazerlere göre daha kısa darbe süresine sahip maların yanında diş hekimliğinde, göz tedavilerinde,
olan nanosaniye lazerler, hard-disk işlemleri, silikon kanserli dokuların yok edilmesinde, böbrek taşları-
tabaka işleme, IC tamiri, mikro-elektronik kesimleri, nın kırılmasında kullanılır.
Femtosaniye darbe uzunluklu DRAM için UV baskı, delme yoluyla PCB, mürek- Son yıllarda tıp uygulamalarında vücut içerisine
lazer kullanılarak paslanmaz
çelik yüzeylerin işlenmesi kep püskürtmeli yazıcılar için delme, tıbbi cihaz üre- yerleştirilen metallerin (vücuda uyumlu olması ne-
sonucu oluşan su tutmazlık
özeliği. timi, yakıt enjeksiyon ve filtre delikleri üretimi gibi deniyle özellikle titanyum), vücutta kaldığı sürece
uygulamalarda kullanılmaktadır. kemik oluşumunu hızlandırmak ve iyileştirmek üze-
Yüksek frekans ve darbe başına yüksek enerji- re lazer ile yüzeyleri işlenmektedir. Lazer ile yüzey-
ye sahip femtosaniye lazer darbeleriyle malzeme- lerin pürüzlendirilmesi ile bu metaller yerleştirildi-
nin işlenmesi sırasında, anlık olarak çok yüksek güç- ği bölgede kemik yüzeyine kolaylıkla tutunabilmek-
ler oluşturulur. Femtosaniye lazerlerle yapılan mal- tedir. Ayrıca yüzeyde bulunabilecek oksit tabakası ve
zeme işlemede darbe süresinin kısa olması nedeniyle organik kalıntılar da lazer ile işleme sırasında temiz-
çok ince katmanların malzeme yüzeyinden kaldırıl- lenmiş olur.
ması mümkün olmaktadır. Günümüzde femtosani-
ye lazerlerin malzeme işlemede kullanılmasıyla üre- Lazer ile 3 Boyutlu Malzeme Üretimi
timi yapılan malzemelerin boyutları nanometre (10-
9
m) mertebelerine kadar indirilmiştir. Lazer ile üç boyutlu malzemelerin üretimi (la-
Femtosaniye lazerler çok geniş bir spektrum- zer ile sinterleme) 2000’li yıllarda gerçekleştiril-
da farklı malzemeye yüzeyde herhangi bir ısısal za- meye başlanmıştır. Seramik, paslanmaz çelik, ti-
rar yaratmadan uygulanabilmekte ve darbe başına tanyum ve alaşımları gibi malzemeler kullanılarak,
yaklaşık 20 nm derinlikte yapılar elde edilebilmek- 3 boyutlu yapıların üretimini sağlayan bir teknik-
tedir. Bu yapılardan biri de su-tutmaz yüzeylerdir. tir. Bu teknoloji kullanılarak yazıcının kâğıt üzerin-
Su-tutmaz özellik, malzeme biliminde Lotus Etkisi de satır satır bir metin oluşturması gibi, lazer ışın-
ile açıklanır. Lotus etkisi nilüfer çiçeğinde gözlenen ları ile katılaştırılan sıvı polimer veya özel metalik
kendi kendini temizleme özelliğidir. tozlar sayesinde üç boyutlu bir nesne tabaka taba-
Lazer ile yüzey işleme su-tutmaz yüzeyler elde et- ka inşa edilebilir. Kalıba ihtiyaç duyulmaksızın bil-
me çalışmalarında gelecek vadeden bir teknik olarak gisayar ortamında tasarlanan üç boyutlu nesneler,
ortaya çıkmıştır. Temas olmadan işlem yapabilme- toz malzemelerin lazer ışınları ile tabaka tabaka
si, hızlı ve kısa zamanlarda işlemi tamamlayabilmesi, katılaştırılmasıyla üç boyutlu ürünlere dönüştürü-
çevreye uyumlu ve yüzeyler üzerine yapılan mikro- lebilmektedir. Bu teknik ile prototip ürünler elde
yapıları maksimum düzeyde kontrol edebilmesi bu edilebildiği gibi, sanayide kırılan, çatlayan aletlerin
işlemi endüstri için çok çekici bir hale getirmiştir. onarımı için de kullanılmaktadır. Özelikle meka-
Lazerler malzeme işlemenin yanı sıra sağlık ala- nik aşınmalar sonucu malzemelerde meydana ge-
nında da kullanılmaktadır. Lazer ile malzeme etkile- len kayıplar, lazer kullanılarak gerekli noktalara ya-
şimi sırasında mekanik bir alette olduğu gibi temas pılan dolgular ile giderilebilmektedir.

Kobalt ve nikel katkılı tozların


lazerin demet yolu boyunca
eritilerek malzeme yüzeyine
yapıştırılması sonucu elde
edilen dolgu.

50
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
Diş hekimliğinde lazer ile üç boyutlu malzeme Lazer aşındırma işlemi farklı birçok doğrusal ol-
üretim tekniğinin uygulandığı cihazların kullanı- mayan mekanizma ile kontrol edilir. İlk olarak mal-
mı yaygınlaşmaktadır. Dişlerin kaplanması sırasın- zeme lazer ışını ile aydınlatılır. Malzeme yüzeyinden
da kalıp alma, kalıbı kullanarak seramik yapı üret- kütle elektronlar, iyonlar, atomlar, moleküller ve par-
me süreçlerini değiştiren bu teknik sayesinde kapla- çacıklar olarak koparılır. Tüm bu süreçler belli za-
maların dişe uyumu artmıştır ve işlem süresi kısal- man ve konumda gerçekleşir. Lazer aşındırma işlemi
mıştır. Gelecekte bu sistem, fotokopi makinelerinin 3 temel sürece ayrılabilir: bağların kırılması ve plaz- Prof. Arif Demir 1968’de
veya yazıcıların geliştiği gibi bilgisayarda tasarlanan ma yanması, plazma genişlemesi ve soğuma, parça- Yozgat’ta doğdu. ODTÜ
formların doğrudan evlerde veya ofislerde üretilebil- cık çıkarılması ve yoğunlaşması. Fizik Bölümü’nden
mesini öngörüyor. 1991’de mezun oldu.
“X-ışını lazer ortamlarının
spektroskopik yöntemle
Darbeli Lazer ile Yığma araştırılması” konusunda
Malzeme yüzeyine odaklanan lazer, malzemeyi 1994-1997 yılları arasında
buharlaştırır. Buharlaşan malzeme hedef malzeme Essex Üniversitesi
Fizik Bölümü’nde
üzerine yapışarak ince bir film oluşturur. Bu teknik
(İngiltere) çalıştı. Essex
ile kısa sürede istenen kalınlıkta yüksek kalitede kap-
Üniversitesi’nden
lamalar elde edilir. 1997’de Ph.D unvanı
Darbeli lazer ile yığma tekniği kullanılarak op- aldı. Halen, 1997 yılında
tik elemanlar (ayna, mercek) istenen özelliklerde ve göreve başladığı Kocaeli
kalınlıklarda kaplanabilir. Benzer şekilde bu teknik Üniversitesi Fizik
ile katkılı foto-katalitik film büyütme gerçekleştiri- Bölümü’nde ve 2004’ten
lebilir. Güneş ve yapay UV ışınlarını en verimli şe- beri de Kocaeli Üniversitesi
kilde kullanan foto-katalitik yapılar 2000’li yıllarda Lazer Teknolojieri
Sıvı ortamında üretilen altın nano-parçacıkların Taramalı Elektron Mikroskop görüntüsü.
arındırma sistemi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Araştırma ve Uygulama
Bu arındırma sistemlerinin en başında gelen foto- Darbeli lazer aşındırma tekniği ile geniş bir mal- Merkezi’nde çalışıyor.
Temel araştırma alanları
katalitik yapılar, havadaki ve sudaki zararlı tanecikle- zeme spektrumunda yüksek saflıkta nano-parçacık
lazer ile malzeme işleme,
ri ayrıştırıcı, koku giderici, kendi kendini temizleyici üretimi gerçekleştirilebilir. Femtosaniye darbe uzun-
spektroskopi, lazer ile ince
ve anti-bakteriyel olarak kullanılabilirler. luğuna sahip lazerler kullanılarak gaz ve sıvı ortam- film kaplama ve nano-
larında nanoparçacık üretilebilmektedir. parçacık üretimi.
Ülkemiz sanayi kuruluşlarında ve üniversitelerin-
de de lazerle malzeme işleme uygulamaları ve araş-
tırmaları gerçekleştirilmektedir. Kocaeli Üniversite-
si Lazer Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merke-
zi (LATARUM) bu araştırma kurumlarından biridir.
LATARUM’da lazer ile malzeme işleme çalışmaları, la-
zer ile oluşturulan plazmalardan yayılan ışınların spekt-
roskopisi ve simülasyonu çalışmaları yürütülmektedir
Farklı enerjilerde femtosaniye lazer darbeleri kullanılarak sıvı içinde üretilen altın
nano-parçacıklar, parçacıkların boyutları 20-250 nm aralığında değişmektedir.
Kaynaklar
E.Akman, “Ti6Al4V Titanyum Alaşımlarının Atımlı M.F. Chen, Y.P. Chen, W.T. Hsiao, Z.P. Gu,
Lazer ile Nanoparçacık Üretimi Nd:Yag Lazeri Kullanılarak Kaynak Edilmesi ve
Kaynak Parametrelerinin Belirlenmesi” Y.L Tezi
Thin Solid Films 515 (2007) 8515.
G.R.B.E. Romer, A.J. Huis in’t Veld, J. Meijer, M.N.W.
Kocaeli Üniversitesi 2006. Groenendijk, “On the formation of laser induced self-
http://latarum.kocaeli.edu.tr/ organizing nanostructures”, CIRP Ann.-Manuf. Technol.
Lazer enerjisi kullanılarak nanoparçacık üretimi, C.Y. Chien, M.C. Gupta,” Pulse Width Effect in 58 (2009) 201.
Ultrafast Laser Processing of Materials”, Appl. Phys. A H.E. Gotz, M. M. uller, A. Emmel, U. Holzwarth,
lazer ile malzeme etkileşimi sırasında oluşan buha- 81, (2005) 1257–1263. R.G. Erben, R. Stangl, “Effect of surface .nish on
B.C. Stuart, P.S. Banks, M.D. Perry, M. D. Feit, R.S. Lee, the osseointegration of laser-treated titanium alloy
rın tekrar yoğunlaşarak nano-boyutlu yapıların el- F. Roeske, J.P. Armstrong, H.T. Hguyen, J.A.Sefcik. implants”, Biomaterials 25 (2004) 4057-4064.
“Femtosecond laser Materials Processing”, Lawrence D. Starikov , C. Boney , R. Pillai, A. Bensaoula , G.A.
de edilmesi işlemidir. Lazer aşındırma ile üretilen Livermore National Laboratory, UCRL-JC-126901 Shafeev, A.V. Simakin, “Spectral and surface analysis of
Rev 1 PREPRINT. heated micro-column arrays fabricated by laser-assisted
parçacıkların boyutları nanometre mertebelerinden M.N.W. Groenendijk, J. Meijer, “Surface surface modification”, Infrared Physics & Technology 45
mikrometre mertebelerine kadar değişebilir. Üreti- Microstructures obtained by Femtosecond Laser (2004) 159.
Pulses”. CIRP Annals - Manufacturing Technology, M. Bereznai,, I. Pels . oczi, Z. Toth, K. Turzo, M.
len parçacıkların şekilleri ise tek küresel yapı halin- Vol 55, Issue 1 (2006) 183-186.
C.S. Lim, M.H. Hong, A.S. Kumar, M. Rahman, X.D.
Radnai, Z. Bor, A. Fazekas, “Surface modifications
induced by ns and sub-ps excimer laser pulses on
de olabildiği gibi topaklanmanın etkisi ile oluşan dü- Liu, “Sub-micron surface patterning by laser irradiation titanium implant material”, Biomaterials 24 (2003)
through microlens arrays” Int. J. Mach. Tools Manuf. 4197–4203.
zensiz şekilli yapılar halinde de olabilmektedir. 46 (2006) 552.

51
Özgür Birer

Lazer Kimyası ve
Spektroskopi
Mutfakta yanan ocağa bir çimdik sofra tuzu attığınızda sarı ışık parlaması görürsünüz.
Bu sarı ışık, sodyum atomlarında, alevin etkisiyle üst enerji
seviyesine çıkan elektronların, düşük enerji seviyesine dönerken yaydığı ışıktır.

Spektroskopinin Kısa Tarihi


Günümüz modern kimyagerleri, istedikleri özellik- ranlık çizgiyle karşılaştı. Bu çizgilerin, güneşteki ele-
lere sahip yeni malzemeler sentezlemeye odaklanmış- mentlerin soğurduğu dalgaboyları olduğunun anla-
tır. Oysa bir zamanlar insanlar her gün çevrelerinde şılması için daha çok zaman geçmesi gerekecekti. An-
gördükleri malzemelerin hangi atomlardan oluştukla- cak, Farunhofer’in teleskopla yıldızlardan ve gezegen-
rını bilmiyorlardı. Bu “karanlık çağ”, Isaac Newton’un lerden gelen ışınları toplayıp incelemesi, astrofizik bi-
1666 yılında beyaz ışığı bir prizmadan geçirerek renk- liminin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Geçen yıl-
lere ayırmasını takiben büyük bir ivmeyle aydınlan- larla beraber, onlarca bilim insanı alev ve kıvılcımlar-
maya başladı. Artık, gökkuşağını görmek için yağmur dan yayılan ışıkları incelemeye başladı. Özellikle, Bun-
sonrası açan güneşi beklemek gerekmiyordu. Spekt- sen ve Kirchhoff’un 1850’lerin son yarısında başlayan
rum (veya tayf) adı verilen bu görüntüde, ışık dalga- ortak çalışmaları önemli sonuçlar doğurdu. Bugün bi-
Bunsen ve Kirchhoff’un boyuna (veya renklerine göre) ayrılmıştı. Bir CD ve- le laboratuvarlarda kullanılan “Bunsen beki” adı veri-
spektroskop cihazı ve bunzen
beki. Numune, örnekleme ya DVD nin arka yüzüne belirli bir açıda bakarsanız len gaz ocağı ve spektroskop adı verilen cihaz icat edil-
çubuğu (E) yardımıyla bunzen
bekinde (D) yakılır. Yayılan ışık siz de ayrışan renkleri görebilirsiniz. Önce, güneş ışığı- di. Spektroskopta incelenmek istenen malzeme toz ha-
(B) teleskopuyla toplanarak nın kızılaltı (W. Herschel-1800) ve morötesi (J.W. Rit- linde bunzen bekinde yakılıyor, yayılan ışık toplana-
(F) prizmasından geçirilir. (C)
teleskobuyla dalgaboylarına ter-1801) bölgelere kadar uzandığı gerçeğine ulaşıldı. rak prizmadan geçiriliyor ve renklerine ayrıştırılıyor-
ayrılan ışık incelenir. Prizmanın
(G) koluyla çevrilmesiyle, Daha sonra, Joseph Fraunhofer 1814 yılında güneş ışı- du. Görüş açısı dar olan bir teleskop da prizmadan da-
dalgaboyları taranır. ğını dağıtarak renklerine ayırdığında, çok sayıda ka- ğılarak çıkan ışığı gözlemlemek için kullanılıyordu.
Böylece, sıcak gazdan yayılan ışığın hangi dalga-
boylarında oluştuğu tespit ediliyordu. Analitik kimya-
nın başlangıcı olan bu buluş her elementin yaydığı ışı-
ğın aslında farklı dalgaboylarından oluştuğunu orta-
ya koydu. Artık, benzer renkte ışık yayan farklı mad-
deler bile, ışığın prizmadan geçirilmesiyle incelenerek,
ayırt edilebilirdi. Kirchhoff, ayrıca gazların yaydıkları
ışıkla aynı dalgaboyundaki ışığı soğurduklarını da or-
taya koydu. Sonunda, Fraunhofer’in gözlemlediği si-
yah çizgilerin güneşteki elementlerin ışığı soğurması
nedeniyle oluştuğu gerçeği açıklık kazanmıştı. Bunsen
ve Kirchhoff, sistematik bilimsel metodlarıyla Sezyum
ve Rubidyum elementlerini keşfetmekle kalmamış, ay-
nı zamanda spektroskopinin de temellerini atmışlardı.

52
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Soğurma ve Işıma da sarı ışık parlaması görürsünüz. Bu sarı tarlardaki kimyasalların varlığının tespit
ışık, sodyum atomlarında, alevin etkisiy- edilmesi gereken durumlar olabilir. Ör-
Geçen yüzyılın başında kuantum me- le üst enerji seviyesine çıkan elektronla- neğin, mikroçiplerin üretildiği bir fabri-
kaniğinin ortaya çıkmasıyla spektrosko- rın, düşük enerji seviyesine dönerken yay- kada ortamdaki su buharı miktarının ola-
pik gözlemler artık kuramsal olarak da dığı ışıktır. bildiğince düşük tutulması ve bunun öl-
açıklanabiliyor. Atom ve moleküllerde çülerek takip edilmesi gerekir. Su buha-
sürekli değil, kesikli enerji seviyeleri var- Lazerin Spektroskopi İçin rı miktarı son derece az olduğu için, nor-
dır. Sistemdeki bir elektron sadece belir- mal ışık kaynağı için, gelen ışıkla, soğu-
li enerjilere sahip olabilir. Bir enerji sevi-
Avantajları rulmadan geçen ışık şiddetleri arasında-
yesindeki elektron, uygun bir üst seviye- Spektroskopi, hem hangi dalgaboyu- ki farkı tespit etmek, makul uzunluklar-
ye geçebilmek için, aradaki enerji farkını nun soğurulduğu bilgisiyle malzemenin da (örneğin 1m) imkansızdır. Bu prob-
taşıyan bir ışık fotonunu soğurur. Bu etki yapısı hakkında bilgi verir, hem de ışığın lem, lazer kullanılarak çözülmüş ve iki
altında oluşan, dalgaboyuna bağlı soğur- ne kadar soğurulduğu bilgisiyle malzeme- yöntem geliştirilmiştir. Birinci yöntemde,
ma değişimine soğurma spektrumu adı- nin mutlak miktarını belirler. İki enerji se- su buharı miktarı ölçülmek istenilen gaz
nı veriyoruz. Renkleri soğurma spektru- viyesi arasındaki geçiş, sadece bu iki ener- numunesi, her iki ucunda yüksek yansıt-
muyla açıklayabiliriz. Beyaz renk, kısadan ji seviyesi arasındaki farkı taşıyan fotonun ma özelliğine sahip birer ayna olan bir tü-
uzun dalgaboyu sırasında, mor, mavi, ye- soğurulmasıyla oluşur. Sadece bu dalga- pün (yaklaşık 1m) içine konulur. Lazer
şil, sarı, turuncu ve kırmızı renklerin karı- boyundaki fotonları yayan bir kaynak son ışını, uçlardaki iki ayna yardımıyla, da-
şımından oluşmuştur. Bir madde bu dal- derece büyük avantaj yaratmaktadır. ğılma olmaksızın, defalarca gaz numune-
gaboylarından birisini soğurursa, mad- Artık her yerde bulunabilen 0,005 sinin içinden geçirilir. Böylece, lazer ışığı
deden soğurulmadan yansıyan diğer dal- Watt’lık işaretleyici yeşil lazerden saniye- gazın içinde yüzlerce hatta binlerce metre
gaboyları onun rengini belirler. Örneğin, de çıkan foton sayısı, 100 Watt’lık bir am- yol kat etmiş olur; çok az miktarda su bu-
havuçta beta-karoten adı verilen molekül pülün, spektrumun aynı bölgesinde sa- harının ışığı soğurmasından kaynaklanan
mavi-mor renkli ışığı soğurduğu için ha- niyede yaydığı foton sayısının neredeyse fark tespit edilebilir hale gelir. Bu, ‘kovuk-
vuç, yansıyan renklerin karışımı olan, tu- dört katıdır. Dağılmadan yayılan bu yük- ta güçlendirilmiş soğurma spektrosko-
runcu renkte görünür. sek parlaklık, klasik ışık kaynaklarıyla ger- pisi’ tekniğidir. İkinci yöntem ise benzer
bir düzenek kullanırken aynaların yansıt-
ma özelliklerinin yüzde yüz olmamasına
dayanır. Aynaya çarpan lazer ışınının bü-
yük bir kısmı geri yansırken,çok küçük
bir kısmı aynadan geçer. Düzeneğin içine
bırakılan bir lazer atımı aynalar arasında
gidip gelirken her yansımada oluşan ka-
yıptan dolayı şiddetini zamanla yitirir. Bu
olayı iki duvar arasında sürekli gidip ge-
len ama her çarpma sonucu biraz küçü-
len tenis topuna benzetebiliriz. Aynalar-
Kovuk çan sönümlenmesi spektroskopisinin genel prensibi. İki ucunda yüksek yansıtma özelliği olan tüpün (kovuğun) içine lazer atımı dan birinin arkasına koyacağımız bir de-
gönderilir. İki uç arasında gidip gelen atımın aynadan geçen miktarı dedektörle (D) ölçülür. Dedektör sinyali, atımın her turundan sonra
azalacaktır. Sinyalin azalma hızı, kovuğun boş veya bu dalgaboyunu soğuran bir gazla dolu olmasına bağlıdır. dektör, her tur sonrası aynadan dışarıya
sızan ışık miktarının azaldığını göstere-
Foton soğurmasını takiben elektron çekleştirilemeyen spektroskopi uygula- cektir. Eğer tüpün içinde bu dalgaboyun-
üst enerji seviyesine çok kısa sürede çıkar. malarını mümkün kılmıştır. Gelin, sade- daki lazer ışığını soğuracak bir gaz mole-
Ne var ki, daha düşük enerjideki eski du- ce lazerlerle gerçekleştirilen spektroskopi külü varsa, dedektör sinyali çok daha hız-
rumuna dönmek zorundadır. Bunun ger- uygulamalarından bazılarına göz atalım. lı azalacaktır. Bu da, ‘kovuk çan sönüm-
çekleşmesi için, aradaki enerji farkı kadar Soğurma spektroskopisinde, belirli bir lenmesi soğurma spektroskopisi’ tekniği-
bir ışık fotonu yaymak zorundadır. Ger- dalgaboyu için, numuneye gönderilen dir. Aynadan sızan lazer ışığının ne ka-
çi bazı hallerde, ışık yaymadan inmesi de ışık şiddetiyle, numunenin içinden soğu- dar hızlı azaldığı ölçülerek tüpün içerisin-
mümkündür. İşte, sıcak gazlardan yayı- rulmadan geçen ışık şiddetinin oranın- de bulunan çok az miktardaki su buharını
lan ışığın sırrı buradadır. Bu olaya da ışı- dan, malzemenin miktarı bilgisine ulaşı- tespit etmek mümkün olacaktır. Bu yön-
nım (floresan veya emisyon) spektrosko- lır. Işık ortamda ne kadar uzun yol alır- tem, 1 milyar gaz molekülü arasındaki tek
pisi adı veriyoruz. Örneğin, mutfakta ya- sa soğurulma da o kadar fazla olacaktır. bir su molekülünü tespit edecek hassasi-
nan ocağa bir çimdik sofra tuzu attığınız- Ne var ki kimi zaman, son derece az mik- yete ulaşmıştır.

53
Lazer Kimyası ve Spektroskopi

Işınım spektroskopisinde de lazerin yarattı- çok düşük olan başka etkileşimler de vardır. Bu et-
ğı avantajlar büyüktür. Bir numuneden yayılan ışık kileşimler, ancak lazer gibi çok parlak bir ışık kay-
miktarı, onun başlangıçta ne kadar ışık soğurduğu- nağı kullanıldığı zaman pratik olarak uygulanabilir
na bağlıdır. Bu nedenle parlaklığı yüksek ve dağılma- hale gelmektedir. Bu etkileşimlerin başında, ışığın
yan kaynak kullanmak, erişilmesi zor yerlerde kim- moleküllere çarparak herhangi bir yönde dağılması
yasal analiz yapmayı sıradan bir iş haline getirir. Ör- şeklinde gerçekleşen saçılma olayı gelmektedir. Işı-
neğin, bir jet motorunun eksozundan çıkan sıcak ğın çarptığı kütlenin büyüklüğü arttığında olay çıp-
gazların kimyasal analizini yapmak isteseydik, la- lak gözle görülür hale gelebilir. Örneğin, filmlerde
Yrd. Doç. Dr. Özgür Birer,
1998 yılında Bilkent zer ışığını egzoz çıkışında istediğimiz bölgeye odak- gördüğümüz lazerli güvenlik sistemlerinde, lazer ışı-
Üniversitesi Kimya layıp, yayılan ışığın spektrumuna bakmamız yeter- ğı görünsün diye ortama parçacıklar içeren bir mik-
Bölümünü’nden mezun li olacaktır. Lazer kullanılarak yapılan floresans gö- tar duman bırakılır. Buna karşın, saçılma işlemi mo-
oldu. 2000 yılında yine rüntüleme mikroskopisi biyologlar tarafından kulla- leküllerden kaynaklandığı zaman, değil çıplak gözle
aynı bölümde yüksek nılan en önemli yöntemlerden birisidir. Artık, mo- görmek lazer kullanmadan detektörlerle tespit etmek
lisansını tamamladı. leküler biyoloji laboratuvarları, floresan özelliği olan bile oldukça zordur. Mie ve Rayleigh saçılma kuram-
Doktorasını Fiziksel proteinleri sentezleme ve bunları asıl çalışılan prote- larıyla, lazer ışığının hangi yönde ne kadar saçıldı-
Kimya dalında Princeton inin yapısına katma kapasitesine erişmiştir. Bunun ğını tespit ederek büyük moleküllerin boyutlarını
Üniversitesi’nde yaptı. mümkün olmadığı durumlarda, hedef proteine bağ- ve şekillerini belirlemek mümkündür. Klasik saçıl-
2007-2008 yıllarında lanan floresan boya molekülleri kullanılabilir. Lazer ma olayından çok daha düşük olasığa sahip başka bir
doktora sonrası
ışınının, hazırlanan numune üzerinde odaklandığı etkileşimde, saçılan ışığın dalgaboyunda, gelen ışığa
araştırmacı olarak Ruhr
ve sadece o odak noktasından yayılan floresan ışığı- göre küçük kaymalar kaydedilebilir. Bu olay, 1928’de
Üniversitesi’nde çalıştı.
Halen Koç Üniversitesi nın toplandığı bir mikroskopta görüntüleme yapılır. keşfi yapan ve bu keşfinden dolayı 1930 yılında No-
Kimya Bölümü’nde Odak noktasının numune düzlemine dik yönde kay- bel Fizik Ödülü’nü alan C.V. Raman’ın adıyla anıl-
çalışıyor. dırılmasıyla numunenin belirli yüksekliklerde kesit maktadır. Raman saçılmasındaki dalgaboyu kayma-
görüntüleri elde edilir. Bilgisayar ortamında bu gö- ları, bir molekülde hangi atomun hangi atoma bağ-
rüntülerin birleştirilmesi sonucu, numunenin 3 bo- lanmış olduğuyla ilgili bilgi sağlamaktadır. Bilinme-
yutlu floresan görüntüsü oluşturulur. Böylece, çalışı- yen numunelerin tanımlanmasında kullanılan Ra-
lan proteinin, hücrede hangi organelde olduğu veya man saçılması, modern kimya laboratuvarlarında la-
hangi bölgede toplandığı tespit edilebilir. zer kullanımında en sık başvuran analitik yöntem-
lerden birisidir.
Konfokal lazer mikroskobunda,
yeşil floresan özelliği olan protein
ile işaretlenmiş anti-beta tubulin
antikorlarının Tetrahimena Lazer Destekli Parçalama
hücresinde görüntülenmesi.
Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz-
la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa
zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden
olabilir. Bazı numuneler bu kadar hızla artan ener-
jiye dayanamayarak parçalanabilirler. Bu, aslında is-
tenmeyen bir durum gibi görünse de özellikle tercih
edilebilir olduğu durumlar da vardır. Örneğin, her-
hangi bir elementin tek bir atomu ile bir gramlık küt-
Pjasnos Pawel Jasnos / wikipedia

lesi arasında fiziksel ve kimyasal özellikler açısından


farklılıklar olduğunu biliyoruz. Bu durumda, bir kaç
veya bir kaç bin veya bir kaç milyon atomdan olu-
şan kütleciklerin özelliklerini çalışmak istersek, bun-
ları nasıl oluşturacağız? Nanoteknolojinin temelleri-
ni atan bu yöntemde, atımlı (darbeli) lazer ışını ka-
Lazer Saçılmaları tı maddenin üzerinde odaklanarak küçücük bir ala-
nın sıcaklığının çok kısa sürede çok yüksek değerle-
Soğurma ve ışınım olayları, yüksek olasılıklara sa- re çıkması sağlanır. Gerçekleşen mini patlamayı ta-
hip oldukları için 1850’den beri normal ışık kaynak- kiben, bu sıcak noktadan farklı büyüklüklerde kütle-
larıyla bile gözlemlenebilmekteydi. Ne var ki, ışığın cikler katı yüzeyden ayrılarak gaz fazına geçerler. La-
moleküllerle girdiği, ancak gerçekleşme olasılıkları boratuvarda bu kütlecikleri ağırlıklarına göre ayrıştı-

54
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
rıp çeşitli özelliklerini çalışmak mümkün- tıran Ahmed Zewail’e verildi. Artık, ba- ma arakesitinin birimi kendisinin onu-
dür. Bu yöntemle farklı büyüklükte metal, sit kimyasal reaksiyonların an ve an kim- runa Goeppert-Mayer (GM) dir. Fakat
yalıtkan veya yarı iletken malzemelerden yasal resimlerini çekmek mümkün ha- bu tarihten 30 yıl sonra lazerin icadıy-
kütlecikler üretmek mümkün hale gel- le gelmişti. Bu gün ayrıca, büyük mole- la, bu olayın mümkün olduğu gösteril-
miştir. Karbonla yapılan deneyler sonu- küllerde kısa sürelerde gerçekleşen deği- miştir. Bir 30 yıl daha sonra, 1990 da, iki
cu yeni bir allotropu olan C60 keşfedilmiş şiklikleri bu hızlı yöntemle takip edebi- foton soğurulmasıyla, mikroskopta nor-
ve bu çalışma 1996 yılında Nobel Kimya liyoruz. Örneğin bir protein molekülü- malin çok üzerinde çözünürlükte flo-
ödülüne layık görülmüştür. Ayrıca, lazer nün ortamın asiditesi veya sıcaklığı de- resan görüntüsü elde edilmiştir. Olayın
sadece çok küçük bir noktaya zarar ver- ğiştiğinde şeklini nasıl ve ne kadar çabuk gerçekleşmesi için gereken foton yoğun-
diği için, günümüzde tarihi eserlerin, ar- değiştirdiğini takip etmek, bize molekü- luğu, odaklanmış bir lazer ışını alanının
keolojik buluntuların ve sert jeolojik nu- lün yapısı ve dinamiği hakkında ipuçla- sadece çok küçük bir kısmında mevcut-
munelerin analizinde de kullanılıyor. Bi- rı vermektedir. tur. Bu fark, elde edilen görüntünün çö-
yolojik örnekler veya polimerler ise çok zünürlüğünde, kırınım sınırının üzerin-
daha yumuşak malzemelerdir. Bu malze- de, olağanüstü bir artışa neden olmuştur.
meleri aynı şekilde inceleseydik, molekül-
ler parçalanır ve yapıyla ilgili bütün bilgi Bitirirken
kaybolurdu. Bu nedenle, incelemek iste-
diğimiz numuneyi, ışığı daha fazla soğu- Lazerin icadıyla beraber spektroskopi
ran ve numunenin yapısını etkilemeye- teknikleri hızla gelişmiş, gerek hassasi-
cek başka bir malzemenin içine yerleşti- yet gerekse çözünürlük bakımından üs-
ririz. Matriks adı verilen bu malzemenin tünlükler geliştirmiştir. Bu yazıda, laze-
atımlı lazer ışınlarıyla vurulması sonucu, rin yarattığı avantajların en yaygın ola-
içindeki numune de fazla parçalanmadan rak kullanılanlarına değinmeye çalıştık.
matriksle beraber gaz fazına geçer. Bu tek- Bunlardan başka daha onlarca modern
nik Koichi Tanaka’ya 2002 Nobel Kimya spektroskopi tekniği, bir veya birden
Ödülü’nü getirdi. Bu iyonlaşma yöntemi, fazla lazer kullanarak moleküller hak-
moleküler biyologların proteinlerin yapı- kında ipuçları sağlamaya devam ediyor.
larını bulmak amacıyla kullandıkları en Matris destekli lazerle yüzeyden ayırma ve iyonlaştırma (MALDI) Bu teknikler, bu gün henüz sadece belli
önemli tekniklerden birisidir. tekniği. Gaz fazında incelenmek istenilen biyomolekül veya laboratuvarlarda kullanılıyor olsa da, ya-
polimer zinciri, bir matrisin içine yerleştirilir. Atımlı lazerle
vurulan bu karışım, odak noktasındaki yüksek enerji yoğunluğu kın bir gelecekte, analitik cihazların ge-
nedeniyle mini bir patlamayla gaz fazına geçer.
Çok Hızlı Lazerler ve lişmesiyle birlikte kullanımları daha yay-
gın hale gelecektir.
Spektroskopi Femtosaniye lazerler, atım sürelerinin
Kimyasal reaksiyonlarda, tepkiyenle- kısa olmasından dolayı çok yüksek atım
rin ürünlere dönüşmesi sırasında, bir ge- güçlerine (çok kısa zamanda çok yüksek
çiş hali kompleksi oluşur. Bu kompleksin sayıda fotona) erişebilirler. Bu durum,
reaksiyon süresinde ne zaman oluştuğu, gerçekleşme olasılığı yukardaki olaylar-
yapısının tepkiyenlere mi yoksa ürünle- dan çok daha zayıf süreçlerin gerçekleş-
re mi daha çok benzediği, fiziksel kimya- mesine olanak verir. Örneğin kuramsal
nın her zaman cevap aradığı sorular ara- olarak bir molekülün elektronları, bir ye-
sındadır. Bu sorular, ancak reaksiyonun rine aynı anda iki foton soğurarak, top-
çok hızlı bir kamerayla görüntülenme- lam enerji farkına karşılık gelen bir ener-
siyle cevaplanabilirdi. Spektroskopi açı- ji seviyesine geçebilir. Ancak, 1931’de bu
sından hızlı kamera çok kısa süreli atı- olayı inceleyen Maria Goeppert-Mayer,
ma sahip lazerlerin geliştirilmesi ve kim- yeterli güçte bir ışık kaynağı olmadı-
yasal reaksiyonların izlenmesi anlamına ğı için, iki foton soğurulmasının pratik-
geliyordu. Bu hedef, femtosaniye atım- te mümkün olmadığı sonucuna varmış- Bifenilen molekülünün gaz fazında beyaz ışık kaynağıyla çekilmiş
lı lazerlerin geliştirilmesiyle ve fiziksel tır. Maria Goeppert-Mayer, atom çekir- soğurma spektrumu (siyah) düşük çözünürlüğe sahiptir.
Molekül, özel bir yöntemle -272.75 santigrat
kimya araştırmalarında kullanılmasıyla deği üzerine yaptığı çalışmalarından do- dereceye soğutulduktan sonra, lazer kullanılarak kaydedilen
spektrumunda (mavi), çözünürlük artmış, daha önce
gerçekleşti. Ve 1999 Nobel Kimya Ödü- layı 1963 Nobel Fizik Ödülünü aldı. Ma- tespit edilemeyen yapılar ortaya çıkmıştır.
lü kimyasal reaksiyonlardaki geçiş halle- rie Curie’den sonra Nobel Fizik Ödülünü
rini femtosaniye spektroskopisiyle araş- alan ikinci kadın oldu. İki foton soğur-

55
Alphan Sennaroğlu

Katıhal Femtosaniye
Lazerleri
F
emtosaniye lazerleri, uzunluğu femtosaniye (1 gulamalar (örneğin hassas frekans ve zaman ölçümü)
femtosaniye=10-15 saniye, bir başka değişle sa- yer almaktadır. Geçtiğimiz 50 yıllık dönemde, yeni
niyenin katrilyonda veya 1000 trilyonda biri- femtosaniye lazerlerinin geliştirilmesi, fotonik konu-
ne karşı gelen zaman aralığı) mertebesinde olan optik sunun önemli alt dalları arasında her zaman yer al-
darbe üretiminde kullanılır. Bu tür lazerlerin kulla- mıştır. Bunun başlıca nedeni, birçok teknolojik ve bi-
nım alanları arasında, biyomedikal görüntüleme, çok limsel uygulamada, belli bir dalgaboyunda çalışan ve
hızlı fotokimyasal olayların ölçümü, hassas malzeme kısa süreli darbe üretebilen lazer sistemlerine gerek-
işleme, faz uyumlu x-ışını üretimi ve metrolojik uy- sinim duyulmasıdır. Örneğin, biyomedikal doku gö-

56
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
rüntülemeden bir örnek verecek olursak, kullanımı cı örneğe bakalım. Dünya’nın ekvator çevresi 40,000
artmakta olan çok foton mikroskopisi sistemlerinde, km’dir. Işık hızında hareket eden bir elektromanyetik
yakın kızılaltı dalgaboylarında (800-1400 nm) çalışan dalga bir saniyede, Dünya çevresinde yaklaşık 7 dön-
lazerler kullanıldığında, doku içerisindeki saçılmanın gü tamamlayabilir.
en aza indirgenebildiğini, daha yüksek çözünürlükte
Şekil 1. Boşlukta hareket eden
ve derinden görüntü alınabildiğini görüyoruz. Ayrı- bir elektromanyetik dalga için
elektrik ve manyetik alanlarının
ca, bu sistemlerde, çok foton soğurma verimini yük- konuma göre değişimi. Dalga
sek tutmak için, yeğinliği (şiddeti) yüksek olan lazer şeklinin tekrarlandığı en küçük
mesafeye dalgaboyu (λ) denir.
ışınımı tercih edilmektedir. Bu talepten dolayı, yakın
kızılaltı bölgesinde çalışan verimli, düşük maliyette
femtosaniye lazerlerinin geliştirilmesi konusunda yo-
ğun çalışmalar sürdürülmektedir. Femtosaniye darbe
üretmek için katı, sıvı veya gazdan oluşmuş optik ka-
zanç ortamları kullanmak mümkündür. Ancak, pra-
tik uygulamalarda kullanılacak lazer sistemlerinin
kimyasal kararlılık, uzun çalışma ömrü, mekanik da- Boşlukta, böyle bir dalganın hareket yönü, elekt-
yanıklılık gibi özelliklere de sahip olması tercih edilir. rik ve manyetik alan yönlerine de diktir. Şekil 1’de,
Bu şartları sağlayabilen sistemlerin başında yarıilet- boşlukta hareket eden bir elektromanyetik dalga
ken, fiber ve katıhal lazerleri gelmektedir. için, alanlarının belli bir andaki konuma göre değişi-
Bu yazımızda, femtosaniye katıhal lazerlerinin mi gösterilmiştir. Buradan da görüleceği gibi, dalga-
genel özelliklerini, çalışma prensiplerini ve tasarım nın şekli belli bir mesafeden sonra periyodik olarak
esaslarını ele alacağız. Femtosaniye lazerlerinin ay- tekrarlamaktadır. Dalga şeklinin tekrarlandığı en kü-
rıntılarına girmeden önce, lazerlerin değişik çalış- çük uzunluğa dalgaboyu (l) adı verilmektedir. Sabit
tırılış durumları konusuna kısaca değinelim. Lazer- bir konumda duran bir gözlemci, hareket eden dal-
ler, ürettikleri ışığın zamanla değişimine göre iki gru- ganın birim zamanda f tane tam salınımının yanın-
ba ayrılır: Sürekli-dalga lazerleri ve darbeli lazerler. dan geçtiğini görecektir. f’ye frekans adı verilmekte
Sürekli-dalga lazerlerinden elde edilen güç, zamana ve Hertz birimiyle ölçülmektedir. Boşlukta, frekans
göre yaklaşık olarak sabit kalır. Yaklaşık, çünkü ön- (f) ve dalgaboyu (l) arasındaki ilişki, c = fl denkle-
lenemeyen gürültü kaynaklarından dolayı çıkış gü- miyle verilir. Burada c ışığın boşluktaki hızıdır. Gö-
cünde az da olsa daima salınımlar olabilir. Oysa, dar- rünür bölgedeki farklı renkler, farklı dalgaboylarına
beli lazerlerde, üretilen ışık kısa süreli darbeler şek- sahip elektromanyetik dalgalara karşılık gelmektedir.
linde rezonatörden çıkar. Değişik yöntemler kullana- Örneğin mavi ışığın ortalama dalgaboyu 400-450 na-
rak lazerlerden ışık darbeleri üretmek mümkündür. nometre (1 nanometre=10-9 metre, yani bir metre-
Femtoseniye süreli darbe üretmek için kip kilitleme nin milyarda biri) civarındayken, kırmızı ışığın dal-
adı verilen yöntem kullanılır. Kip kilitli femtosaniye gaboyu 650 nanometre kadardır. Kızılaltı (infrared)
lazerleri ile tepe güçleri kiloWatt (103 W) ile petaWatt ise dalgaboyu 700 nanometre ile yaklaşık olarak 300
(1015 W)7 aralığında olan darbeler üretilebilir. Kip ki- mikron (1 mikron=10-6 metre) arasında olan ve göz-
litleme yönteminin ayrıntılarına geçmeden önce, ışı- le göremediğimiz elektromanyetik dalga bölgesidir.
ğın elektromanyetik dalga özelliklerine ve genel lazer Yukarıda verilen denklemi kullanarak, yakın kızılal-
mimarisine kısaca bakalım. tı bölgesinde, dalgaboyu 1000 nm olan bir ışık dalga-
sının frekansının 3x 1014 Hertz olduğunu görüyoruz.
Işığın Elektromanyetik Bir başka değişle, böyle bir dalga hareket ederken, sa-
bit konumda duran bir gözlemcinin yanından saniye-
Dalga Özellikleri de 300,000,000,000,000 tane tam dalga salınımı geçer.
Klasik elektromanyetik kuramından da bildiğimiz
gibi ışık ilerlerken dalga özellikleri gösterir. Buna gö-
re, ışık dalgaları, birbirine dik olan ve hem zamanla
hem de konumla değişen elektrik ve manyetik alan- Şekil 2: Genel bir lazer kovuk düzeneği
M1: yüksek yansıtıcı ayna
lardan oluşur. Elektromanyetik dalga adı verilen bu M2: çıkış aynası
dalgalar boşlukta 3x108 m/s hızında ilerler. Bir baş-
ka değişle, 1 saniyede 300,000 km kat ederler. Yine bu
hızın ne kadar büyük olduğunu görmek için şu çarpı-

57
Katıhal Femtosaniye Lazerleri

Şekil 3: Koç Üniversitesi


Lazer Araştırma Laboratuvarı’nda
kurduğumuz femtosaniye
Ti:safir düzeneği ve proje ekibimiz
(soldan sağa: Hüseyin Çankaya,
Alphan Sennaroğlu,
Adnan Kurt, Natali Çizmeciyan
ve Arif Mustafazade)

Lazer Mimarisine Genel Bakış risindeki ışık, aynalar arasında birçok kez yansıyarak
Lazer, optik frekanslarda eş evreli ışınım üretimi güçlenir. Eğer bir döngüdeki optik kazanç, kayıplar-
için kullanılan bir salıngaçtır (osilatör) ve dört ana dan daha fazla ise, optik salınım başlar ve yüksek par-
öğeden oluşur. Bunlar 1) optik kazanç ortamı, 2) op- laklığa sahip, yönlü lazer ışığı üretilebilir. Bu ışık, yu-
tik kovuk veya diğer adıyla rezonatör, 3) uyarı (pom- karıda bahsettiğimiz elektromanyetik dalga özellikle-
pa) kaynağı ve 4) çıkış aynasıdır. Dolayısıyla, çalışma rine sahiptir. Kısacası lazer, optik kazanç ve artı ge-
prensibi, örneğin sayısal saatlerin içerisinde bulunan ri beslemenin birleşimi sonucunda çalışan bir optik
kuvarz salıngaçtan hiç de farklı değildir. Her salıngaç- salıngaç yani diğer adıyla osilatördür. Elde edilen ışı-
ta olduğu gibi, salınım elde etmek için kazanç ile ar- nımın en önemli özellikleri arasında, zaman ve uzay-
tı geribeslemenin birleştirilmesi gerekir. Bunun optik da eş evrelilik, yönlülük ve yüksek parlaklık sıralana-
dalgaboylarında sağlanması için, Şekil 2’de gösterilen bilir. Örnek olarak, Koç Üniversitesi Lazer Araştırma
lazer düzeneği kullanılmaktadır. Optik kazanç orta- Laboratuvarı’nda kurmuş olduğumuz femtosaniye
mı, yüksek yansıma katsayısı olan aynalardan (M1 ve Ti:safir lazer düzeneği Şekil 3’de gösterilmiştir.
M2) kurulu optik kovuk içerisine yerleştirilir. Optik
kazanç elde etmek için, kazanç ortamını dışardan bir Katıhal Lazerleri ve Optik Kazanç
enerji kaynağı (Şekil 2’de pompa olarak gösterilmiş)
ile uyarmak gerekir. Bu uyarı çeşitli şekillerde (elekt- Katıhal lazerlerinde kullanılan kazanç ortamı-
riksel, optik veya başka türlü) yapılabilir. Kazanç or- nın fiziksel özellikleri yarıiletken, sıvı, ve gaz lazerle-
Şekil 4: Dört enerji düzeyi olan tamından geçerken güçlenen sinyalin bir kısmı, ay- rininkinden farklıdır. Bu tür lazerlerde optik kazanç
bir atomik sistemde, uyarılı
ışıma ile optik kazanç nalar tarafından ortama tekrar gönderilir. Kovuk içe- elde etmek için, içerisine ışıyabilen iyon katkılanmış
kristal, seramik veya camlar kullanılır. 1960 yılın-
da ilk icat edilen yakut lazeri de katıhal lazerleri gru-
buna aittir. Yakut, safir, peridot gibi mücevher taşla-
rının yanısıra yüksek saflıkta birçok sentetik kristal,
seramik ve cam da bu amaçla kullanılmaktadır. Or-
tama Er3+, Yb3+, Tm3+ gibi nadir toprak iyonları ve-
ya Cr4+, Ti3+, Cr2+ gibi geçiş metal iyonları katkılan-
dığı zaman, geniş bir dalgaboyu aralığında lazer ışını-
mı üretmek mümkündür. Bu tür “dalgaboyu ayarla-
nabilir katıhal lazeri” ile birazdan değineceğimiz gibi,
femtosaniye darbe üretimi de mümkündür.

58
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
Yukarıda lazerin genel mimarisini anlatırken op- Şekil 5: Kip kilitli bir lazerin
ürettiği optik darbe katarı. TR
tik kazanç ortamından bahsettik fakat ayrıntılarına ardışık iki darbe arasındaki süre,
girmedik. Optik kazancın nasıl ortaya çıktığını anla- τp ise darbe genişliğidir.

mak için Ti:safir kristalini ele alalım. Saf safir krista-


li içerisinde hiçbir katkı bulunmadığı durumda say-
damken, içerisine az miktarda titanyum iyonu katkı-
landığı zaman pembemsi bir renk alır. Bu renk deği-
şimini, çok temel kuantum mekanik ilkeleri ile anla-
mamız mümkündür. Serbest titanyum iyonunda üst
üste örtüşen enerji seviyeleri, kristal içerisine girdik-
ten sonra komşu iyonlarla etkileşim sonucunda ayrış- Kip Kilitleme ve Femtosaniye Lazerleri
makta, bu enerji seviyeleri arasında da optik geçişler
ortaya çıkmaktadır. Oluşan enerji seviyelerinin yapı- Önceki bölümde de bahsettiğimiz gibi, geçiş metal
sı çok basitleştirilmiş olarak Şekil 4’de gösterilmiştir. iyonu katkılı katıhal ortamlarının ışınım bantları çok
Safir içerisindeki titanyum iyonları, üst enerji seviye- geniştir. Bu tür bir lazeri iki farklı biçimde çalıştırmak
lerine mavi ve yeşil dalgaboylarındaki fotonları soğu- mümkündür. İlkinde, lazer dar bir dalgaboyu aralığın-
rarak çıkar. Görünür bölgedeki tayfın sadece kırmızı da ışınım üretir ve kovuk içerisine yerleştirilen bir dal-
kısmı kristal tarafından soğrulmadığından, titanyum gaboyu seçici eleman ile çıkış dalgaboyu ışınım bandı
iyonları böylece safir kristaline pembe-kırmızı bir içerisinde değiştirilir. İkinci çalıştırılış biçiminde ise, ge-
renk kazandırır. Optik kazanç elde etmek için, kris- niş ışınım bandı aynı anda kullanılarak çok kısa süre-
tal içerisindeki iyonların önce üst enerji seviyesine çı- li bir optik darbe katarı elde edilir. Bunu sağlamak için
karılması gerekir. Titanyum katkılı safir kristalinde, “kip kilitleme” adı verilen yöntem kullanılır ve uzunlu-
bunu mavi-yeşil bölgede ışınım üreten flaş lambası ğu pikosaniye ile femtosaniye zaman ölçeklerinde olan,
ve başka bir lazer ile gerçekleştirebiliriz. Buna optik yüksek tepe gücüne sahip optik darbeler üretilebilir.
pompalama adı verilir. Optik pompalama sonucun- Şekil 6: Birçok kipin
bileşeninden oluşan bir optik
da, temel enerji düzeyindeki titanyum iyonları önce darbenin zamana bağlı elektrik
üst enerji seviyelerine çıkarılır. Üst enerji seviyesinde- alan dağılımı
ki iyonlar, ortamdan geçmekte olan fotonlar tarafın-
dan uyarılarak alt enerji seviyesine geçebilir ve böyle-
ce foton salımı gerçekleşir. İlk kez Einstein tarafından
1916-17 yıllarında açıklanan bu etkiye “uyarılı ışıma”
adı verilmektedir. Uyarılı ışımanın gerçekleşebilme-
si için uyarıcı fotonun enerjisinin, üst ve alt seviyeler
arasındaki enerji farkına (E2-E1) yakın olması gerekir.
Kuantum mekaniğin temel ilkelerinden olan Planck Şekil 7: Kerr ortamında ilerlerken,
kendi başına faz kiplemesi
yasasından da bilindiği gibi bir fotonun enerjisi (E), sonucunda değişime uğrayan optik
E = hf denklemiyle verilir. Burada h Planck sabiti ve darbenin elektrik alan dağılımı

f ışığın frekansıdır. Bir başka değişle, frekans arttık-


ça, foton enerjisi de artmaktadır. Dolayısıyla, soğuru-
lan veya yayılan ışık fotonunun rengini, enerji seviye-
leri arasındaki enerji farkı belirleyecektir. Ti-safir ör-
neğinde, |g〉 ve |3〉seviyeleri arasında geçiş elde etmek
için mavi veya yeşil bölgedeki fotonlar kullanılmak-
tadır. Buna karşın, lazer geçişinden elde edilen ve da- Şekil 8: Dağınım değeri eksi olan
ha düşük bir enerjiye sahip olan fotonlar, kırmızı ve- bir ortamda ilerlerken değişime
uğrayan bir optik darbenin elektrik
ya yakın kızılaltı bölgesinde (690-1050 nm) yer alır. alan dağılımı
Uyarılı ışıma sonucunda yayılan fotonların frekansı
ve yönü, uyarıcı foton ile aynı olduğundan, ortamdan
geçen ışın yeğinliği artmış olur. Bu etkiye “uyarılı ışıma
ile optik kazanç” adı verilmektedir. “Lazer” adı da bu et-
kinin ingilizcesi olan ”light amplification by stimulated
emission of radiation” ifadesinin kısaltmasıdır.

59
Katıhal Femtosaniye Lazerleri

Kip kilitleme yönteminin temel fikrini anlamak önemli olan ikisine burada kısaca bakacağız. Birincisi,
için lazer kovuğuna yine bir göz atalım. Bu kovuğun ortamın doğrusal olmayan kırınım endeksidir. Bu et-
uç aynaları arasında, sınır şartlarını sağlayan ve fre- ki aynı zamanda Kerr etkisi olarak da bilinir. Darbeler
kansı farklı olan birçok elektromanyetik dalga dağı- Kerr ortamında hareket ederken, kendi başına faz kip-
lımı oluşabilir. Bunların her birine kip (veya mod) lemesi (self-phase modulation, SPM) adı verilen etki al-
adı verilir. Ardışık iki kip arasındaki frekans farkı ko- tında, yerel zamana bağlı bir faz değişimi kazanır. Bu-
vuğun uzunluğuna bağlıdır. Örneğin 150 cm uzun- na göre, darbenin öncü salınımlarının frekansı düşer-
luğunda, iki düz aynalı bir kovuk içerisinde salına- ken, artçı salınım frekansı yükselir. Bu etki Şekil 7’de
bilen ardışık kipler arasında 100 MHz civarında bir gösterilmiştir. SPM etkisi darbe şeklinin bozulması-
frekans farkı vardır. Kip kilitleme yöntemleri ile, ışı- na neden olur. Öte yandan, ortamın kırınım endek-
nım bandının altında bulunan kipler, yaklaşık olarak sindeki frekans bağımlılığı eksi grup gecikmesine ne-
aynı fazla veya bir başka değişle eş zamanlı salınıma den oluyorsa, bunun tam tersi ortaya çıkar ve darbe-
sokulur. Dolayısıyla, “kilitleme” teriminden kast edi- nin öncü salınımlarının frekansı yükselir. Bu da Şekil
len, kovuk içerisindeki her elektromanyetik kipin fa- 8’de gösterilmiştir. Bu durumda, malzemenin dağınım
zının kilitlenmesi veya bir başka değişle sabit tutul- değeri eksi olur. Dolayısıyla, SPM’yi dengelemek için
masıdır. Bunun sonucunda, lazer çok kısa süreli dar- kontrollü olarak bir miktar eksi dağınım kullanıldığı
belerden oluşan bir periyodik darbe katarı üretmeye zaman bu iki etki birbirini dengeler ve darbe şekil de-
başlar. Kip kilitli bir lazerin ürettiği darbe katarı Şe- ğiştirmeden ilerleyebilir. Doğrusal olmayan bir ortam-
kil 5’te gösterilmiştir. Iki ardışık darbe arasındaki za- da, şeklini koruyarak ilerleyen darbelere soliton adı ve-
man (Şekil 5’te TR olarak gösterilmiş), kovuk içerisin- rilir. SPM ve eksi dağınımı dengeleyerek darbe üreti-
deki bir döngünün süresine eşittir. Yukarıda verilen mine soliton kip kilitleme adı da verilmektedir. Soli-
150 cm’lik kovuk için bu süre 10 nanosaniyedir. Yi- ton kip kilitleme yöntemi ile femtosaniye darbe üreti-
ne Şekil 5’te gösterilen tp darbe genişliğidir, genellikle mi çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
pikosaniye-femtosaniye aralığındadır. Son olarak, kip kilitleme yönteminin başka bir
Elde edilebilecek en kısa darbe uzunluğu, optik çarpıcı özelliğine bakalım. Kip kilitleme gerçekleşti-
kazanç bandının spektral genişliğine, kovuk içerisin- rildiğinde, lazerden elde edilen ortalama güç yakla-
de kullanılan aynaların yansıma aralığına, ortamdaki şık olarak aynı mertebede kalır. Fakat darbelerin te-
doğrusal olmayan etkilere ve ortam kırınım endeksi- pe gücü, kilitlenen kip sayısı oranında artar. Örne-
nin dalgaboyuna bağımlılığından kaynaklanan dağı- ğin, sürekli-dalga durumunda çalıştırılan bir lazer-
nım miktarına bağlıdır. Belli bir kazanç bant aralığı den yaklaşık 100 miliWatt ortalama güç elde edildi-
olan lazer ile elde edilebilecek en kısa darbeye, dönü- ğini varsayalım. 100 bin kipin kilitlendiği durumda,
şüm sınırlı darbe adı verilmektedir. Örneğin 2400 nm darbe tepe gücü 10 kiloWatt olacaktır. Bu tepe güç-
civarında çalışan Cr:ZnSe lazeri için, dönüşüm sınır- leri ile birçok doğrusal olmayan optik etkiyi (örneğin
lı optik darbe uzunluğu 20 femtosaniye civarındadır. harmonik üretimi) gözlemek mümkündür.
Dağınımın ve doğrusal olmayan etkilerin darbe
uzunluğu üzerindeki etkisine kısaca değinmek için, Femtosaniye Katıhal Lazerlerinin
femtosaniye süreli bir optik dalganın kazanç ortamı
içerisindeki ilerleyişine bakalım. Birçok kipin bileşe-
Tasarım Esasları
ninden oluşan bu darbenin elektrik alanı Şekil 6’da Şimdi, yukarıda anlatmaya başladığımız Ti:safir ör-
gösterilmiştir. Görüleceği gibi taşıyıcı frekansında olan neğine devam edip femtosaniye lazerinin pratikte na-
Şekil 9: Dört yansıtıcı
aynadan oluşmuş bir sürekli- hızlı salınımlar, darbenin şeklini belirleyen bir zarf al- sıl kurulduğuna kısaca bakalım. Önceki bölümde, laze-
dalga lazer kovuğu tında yer alır. Bu darbe, kazanç ortamında ilerlerken rin sürekli-dalga ve darbeli olmak üzere iki tür çalıştı-
birçok etki altında şekil değiştirebilir. Bu etkilerden rılış biçimi olduğunu söylemiştik. Önce lazerin sürekli-
dalga durumunda çalıştırılması gerekir. Böyle bir dü-
zenek Şekil 9’da gösterilmiştir. Öncelikle, optik kazanç
için kullanılacak olan Ti:safir kristalinin yüksek yansı-
tıcı aynalardan oluşan bir optik kovuğa yerleştirilme-
si gerekir. Burada değişik optik kovuk tasarımları kul-
lanmak mümkündür. Bu tür lazerlerin yapımında yay-
gın olarak kullanılan ve Şekil 9’da gösterilen kovuk, 4
aynadan oluşur. Ti:safir kristali iç bükey M1 ve M2 ay-
nalarının arasına yerleştirilir. Temel seviyedeki iyonla-

60
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
rın üst lazer seviyesine çıkarılması ve optik kazanç el-
de etmek için, pompa ışın demeti L merceği ile kristal
içerisine odaklanır. Odaklama sonucunda, kristal içe-
risinde daha yüksek pompa ışın yeğinliği ve optik ka-
zanç miktarı elde etmek mümkündür. Ti:safir kristali-
ni uyarmak için genelde 532 nm civarında çalışan ye-
şil lazerler kullanılır. Uyarılmış Ti:safir kristalinin yay-
dığı fotonlar 650-1050 nm arasındadır. M1 aynasının,
aynı anda hem 532 nm dalgaboyundaki ışığı geçirebil-
mesi hem de 700-1000 nm aralığındaki ışığı %100’e ya-
kın bir oranda yansıtması gerekir. Özel kaplama yön- tığından, bu ayar dikkatli bir şekilde yapıldığında, la- Şekil 10 Kerr odaklama
yöntemiyle femtosaniye darbe
temleri kullanarak bu tür aynaların yapımı mümkün- zerin kip kilitli konumda çalışması başlatılabilir. Bu- üretiminde kullanılan ve dört
dür. Kovuğu oluşturan M1, M2, M3 ve M4 aynaları hiza- rada bahsettiğimiz Kerr odaklamalı kip kilitlemenin yansıtıcı aynadan oluşmuş lazer
kovuğu
lanınca, optik eksen yönünde giden fotonlar, M3 ve M4 yanı sıra birçok başka darbe üretim yöntemi de bu-
aynaları arasında tam bir döngüyü tamamlayabilir. Bu- lunmaktadır.
nu sağlamak için içbükey aynaların (M1 ve M2) odak Koç Üniversitesi Lazer Araştırma Laboratuvarı’nda
uzaklıklarının ve aynalar arasındaki mesafelerin doğ- farklı birçok katıhal femtosaniye lazeri ile araştırma-
ru seçilmesi gerekir. Bunu gerçekleştirmek için yapılan lar sürdürmekteyiz. Üzerinde çalıştığımız kip kilit-
kovuk tasarımının teknik ayrıntılarına burada girme- li lazerler arasında Nd:YVO4, Cr:forsterite, Ti:safir ve
yeceğiz. Odak uzaklıkları ve aynalar arasındaki mesafe- Cr:ZnSe lazerleri bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl içe-
ler ayarlandığı zaman, kovuk içerisinde gidip gelen fo- rinde Natali Çizmeciyan, Hüseyin Çankaya ve Adnan
tonlar, titanyum iyonlarının uyarılı ışıma yoluyla yönlü Kurt ile ortak yapmış olduğumuz bir deneysel çalış-
foton yaymasını sağlar. Eğer pompa ışın yeğinliği yete- mada, Kerr odaklama yöntemini kullanarak Cr:ZnSe
rince yüksekse, kovuk içersindeki bir döngüde elde edi- lazeri ile 2400 nm dalgaboyunda (yani orta kızılatı
len güç artışı, ışığın uğradığı kayıplardan (saçılma ve is- bölgesinde) yaklaşık 100 femtosaniye genişliği olan
tenmeyen soğurulma gibi etkilerden dolayı) daha bü- optik darbeler ürettik. Yine geçtiğimiz yıl kurmuş ol-
yük olacak ve optik salınım başlayacaktır. Optik salı- duğumuz çok yansımalı kovuk içeren Cr:forsterite la-
nım başlayınca kurduğumuz lazerin ışın demetini ko- zeri ile 1270 nm dalgaboyunda 90 femtosaniye ge-
vuk dışına çıkarmak için kovuğun uç aynalarından bir nişliğinde darbeler üretebildik. Yakın ve orta kızılaltı
tanesini kısmi geçirgen yapmak gerekir. Bu özelliğe sa- bölgesinde çalışan femtosaniye lazerlerinin, önümüz-
hip olan aynaya kovuğun çıkış aynası denir. Şekil 9’daki deki yıllarda verimli yüksek harmonik ve x-ışını üre-
M4 aynası kovuğun çıkış aynasıdır. Eğer uyarı için kul- timinde yaygın olarak kullanılması beklenmektedir.
lanılan lazer sürekli-dalga durumda çalışıyorsa, lazerin
Kaynaklar
çıkışı da sürekli-dalga biçiminde olacaktır. Huang, D., Swanson, E. A., Lin, C. P., Schuman, J. Pais, A., Subtle is the Lord... The Science and the Life of
S., Stinson, W. G., Chang, W., Hee, M. R., Flotte, Albert Einstein, Oxford University Press, 1982.
Femtosaniye süreli darbe üretmek için, Şekil 10’da T., Gregory, K., Puliafito, C. A. ve Fujimoto, J. G., Einstein, A., “Quantum theory of radiation”,
“Optical Coherence Tomography”, Science, Sayı 254, Physikalische Zeitschrift, Sayı18, s. 121-128, 1917.
gösterilen düzenek kullanılabilir. Yukarıda da bahset- s. 1178-1181, 1991. Krane, K., Modern Physics, İkinci Basım, Wiley, 1996.
Sakadzic, S., Demirbas, U., Mempel, T. R., Moore, A., Haus, H. A., “Mode-locking of lasers”, Ieee Journal of
tiğimiz gibi, soliton darbeleri üretmek için, ortamda- Ruvinskaya, S., Boas, D. A., Sennaroglu, A., Kartner, F. Selected Topics in Quantum Electronics, Cilt 6, Sayı 6,
X. ve Fujimoto, J. G., “Multi-photon microscopy with s. 1173-1185, 2000.
ki doğrusal olmayan faz birikimini dengelemek gere- a low-cost and highly efficient Cr:LiCAF laser”, Optics Spence, D. E., Kean, P. N., Sibbett, W., “60-fsec pulse
Express, Cilt 16, Sayı 25, s. 20848-20863, 2008. generation from a self-mode-locked Ti:sapphire
kir. Bunun için gerekli eksi dağınımı kovuk içerisine Zewail, A., “Femtochemistry: Atomic-scale dynamics laser”, Optics Letters, Cilt 16, Sayı 1, s. 42-44, 1991.
katmak için prizma çifti kullanılabilir. Prizma çiftinin of the chemical bond”, Journal of Physical Chemistry Keller, U., Weingarten, K. J., Kartner, F. X., Kopf,
A, Sayı 104, s. 5660-5694, 2000. D., Braun, B., Jung, I. D., Fluck, R., Honninger, C.,
arasındaki mesafe veya ışığın prizmalar içerisindeki Schaffer, C. B., Brodeur, A., Garcia, J. F. ve Mazur, E.,
“Micromachining bulk glass by use of femtosecond
Matuschek, N. ve derAu, J. A., “Semiconductor
saturable absorber mirrors (SESAM’s) for
yol miktarı değiştirilerek eksi dağınım miktarı ayarla- laser pulses with nanojoule energy”, Optics Letters, femtosecond to nanosecond pulse generation in solid-
Cilt 26, Sayı 2, s. 93-95, 2001. state lasers”, Ieee Journal of Selected Topics in Quantum
nabilir. Özel tasarlanmış yalıtkan katmanlardan oluş- Rundquist, A., Durfee, C. G., Chang, Z. H., Herne, Electronics, Cilt 2, Sayı 3, s. 435-453, 1996.
C., Backus, S., Murnane, M. M. ve Kapteyn, H. C., Haus, H. A., Fujimoto, J. G. ve Ippen, E. P., “Analytic
muş aynalar ile de eksi dağınım üretmek veya belli bir “Phase-matched generation of coherent soft X-rays”, Theory of Additive Pulse and Kerr Lens Mode-
Science, Cilt 280, Sayı 5368, s. 1412-1415, 1998. Locking”, Ieee Journal of Quantum Electronics, Cilt 28,
dağınım değerini elde etmek mümkündür. Udem, T., Holzwarth, R. ve Hansch, T. W., “Optical Sayı 10, s. 2086-2096, 1992.
frequency metrology”, Nature, Cilt 416, Sayı 6877, s. Siegman, A. E. ve Kuizenga, D. J., “Active mode
Femtosaniye darbe üretimini başlatmak için yine 233-237, 2002. coupling phenomena in pulsed and continuous
Lazerfest, “Celebrating 50 years of laser innovation,” lasers”, Opto-electronics, Sayı 6, s. 43-66, 1974.
Kerr etkisinden faydalanabiliriz. Buna Kerr odakla- http://www.lazerfest.org/. Cizmeciyan, M. N., Cankaya, H., Kurt, A. ve
Maxwell, J. C., “A Dynamical Theory of the Sennaroglu, A., “Kerr-lens mode-locked femtosecond
malı kip kilitleme adı verilir. Bu yöntemde, ortam içe- Electromagnetic Field”, Royal Society of London Cr2+:ZnSe laser at 2420 nm,” Optics Letters, Cilt 34,
risindeki pompa ve lazer ışın demetlerinin odaklan- Bildiri Kitabı, 13, s. 531-536, 1863-1864. Sayı 20, s. 3056-3058, 2009.
Sennaroglu, A., “Fotonik ve Katıhal Lazerleri”, Tübitak Cankaya, H., Fujimoto, J. G. ve Sennaroglu, A., “Low-
ması hassas bir şekilde ayarlanır ve odaklanan lazer Bilim Teknik Dergisi, Mart 2007.
Moulton, P. F., “Spectroscopic and Laser
threshold, 12-MHz, multipass-cavity femtosecond
Cr4+:forsterite laser”, Laser Physics, Cilt 19, Sayı 2, s.
ışın demetinin daha fazla kazanç görmesi sağlanır. Characteristics of Ti-Al2o3”, Journal of the Optical 281–284, 2009.
Society of America B-Optical Physics, Cilt 3, Sayı 1, s.
Kerr odaklanma miktarı da lazerin yeğinliği ile art- 125-133, 1986.

61
İbrahim Küçükkara
Alper Kiraz

Kuantum Optiği,
Elektromanyetik Etkili
Saydamlık ve
Tek Foton Üretimi

62
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

L
azeri diğer ışık kaynaklarına göre farklı İki sinüssel dalganın birinin tepe noktasının di-
yapan ve yetenekli hale getiren özellikler; ğerinin çukur noktasına karşılık gelerek birbirini
yaydığı ışığın eşevrel ve tek-renkli olup söndürmesi şeklinde açıklayabileceğimiz yıkıcı gi-
çok düşük sapma (açılma) açısına ve yüksek ışık rişim etkisi ile atomun ilgili enerji seviyeleri arasın-
şiddetine sahip olmasıdır. Bu özellikleriyle la- daki geçiş olasılıkları birbirini yok eder ve ortamın
zer ışığı ve atom etkileşmesi, güneş, florasan am- gelen ışığa karşı soğurması ortadan kalkar. Ener-
pul gibi sıradan ışık kaynaklarının yaydığı ışıkla ji seviyeleri arasındaki geçiş olasılıklarının yapı-
atom etkileşimine kıyasla oldukça farklı sonuçlar cı veya yıkıcı girişime neden olacak şekilde dü-
verir. Örneğin atomun lazer ışığı ile etkileşme- zenlenmesi kuantum girişimi olarak adlandırılır.
siyle çoklu foton uyarılması denilen, bir atomun Bu etkinin gözlenmesi ancak eşevrel ışık kaynağı
aynı anda birden fazla fotonla etkileşmesi olası- olan lazerin geliştirilmesinden sonra gündeme ge-
lığının çok fazla arttığı görülür. Dahası Rabi sa- lebilmiştir. Kuantum girişimi etkisi atomun ışık-
lınımları adı verilen ve atomun ilgili enerji dü- la olan etkileşimi konusunda EES de dahil olmak
zeylerine ait elektronlarının bu seviyeler arasın- üzere pek çok yeni araştırma ve uygulama alanı-
da periyodik bir salınım yaptığı gözlenir. Bura- na yol açmıştır. EES değişik atomik enerji düzen-
da asıl ilginç olan durum lazerin oluşmasına ne- lerinde olabilir.
den olan Einstein’ın atom-lazer ışığı etkileşme- Atom-lazer ışığı etkileşiminden ortaya çıkan bu
sinde atomun enerji düzeylerine ait geçiş denk- yeni özellikler önemli uygulama alanlarına öncü-
lemlerinin yetersiz kalmasıdır. Bu durum atom- lük edebilecek nitelikte bilgiler içermektedir. Ör-
lazer etkileşmesi konusunda yeni bir sayfa açıl- neğin bu bilgiler ışığında yapılan deneysel çalış-
masına neden olmuştur. Dolayısıyla, Theodore malarda, maddesel ortamın optik özelliklerinin
Maiman’ın Hughes Araştırma Laboratuvarı’nda
ilk lazerin ışımaya başladığı 1960 yılını aynı za-
|2〉
manda kuantum optiğinin dönüm noktası olarak
düşünebiliriz. Ω1 Ω2
Atomun lazerle uyarılmasına eşevrel uyarılma
adı verilir. Bu uyarılma şekli atomun enerji dü-
zeylerinde eşevrel etkiler denilen (Rabi Salınımla-
rı, Autler-Townes Yarılması, Eşevrel Nüfus Tuzak- Lamda (Λ) düzeninde EES’nin
Kuplaj Lazeri atom-eşevrel ışık etkileşim
lanması ve Elektromanyetik Etkili Saydamlık gibi) Sonda Lazeri gösterimi. Lamda (Λ)
düzeninde |1>-|2> enerji
daha önce bilinmeyen yeni etkilerin gözlemlen- |3〉
düzeyine uygulanan rezonans
mesine neden oldu. sonda ışığı (sonda lazeri)
normalde atom tarafından
Elektromanyetik Etkili Saydamlık (EES) mad- soğurulurken, |2>-|3>
düzeyine uygulanan güçlü
desel bir ortamı oluşturan atomların enerji düze- eşevrel ışık (kuplaj lazeri)
yine karşılık gelen dalga boyunda, eşevrel ve tek- |1〉
uygulandığında, atom
tarafından soğrulmamaktadır.
renkli ışığın etkisi altında ortamın soğurma ve kı-
rılma etkisinin değiştirilebilmesi olarak ifade edile-
bilir. Böyle bir etkiyi gözlemlememizi sağlayacak değiştirilmesiyle çok yeni ve kolaylıkla ulaşılama-
ışık kaynağı eşevrel ışık salan lazerdir. Kuplaj la- yan dalgaboylarında yeni lazer benzeri ışık kay-
zeri denilen güçlü ve rezonans bir lazer ışığı, ato- nakları elde etmek mümkün olabilmektedir. Ge-
mun bir enerji seviyesine uygulandığında atomu nellikle lazerler görünür bölge (400nm-700nm)
yine bu seviyeye komşu olan ve sonda lazeri dedi- civarında dalgaboylarında ışın verir. Bu bölgelerin
ğimiz lazer ışığına karşı geçirgen hale getirir. Bir dışında lazer ışığı elde etmek, başta çok hassas ato-
diğer deyişle, atom kuplaj lazeri yokken sonda la- mik spektroskopi ve litografi gibi alanlar için son
zerinin ışığını soğururken güçlü kuplaj lazerinin derece önemlidir.
varlığında sonda lazerinin ışığına geçirgen dav- EES’nin en göze çarpan sonucu ışığın ortamda-
ranmaya başlar. Kısaca EES etkisi altında, ortamın ki hızının azaltılması olmuştur. Işığın boşluktaki
yüksek şiddette bir rezonans ışığa maruz kalmasıy- hızı 300.000 km/sn’dir. Bu hız cam ve su gibi kı-
la yine bu enerji düzeyiyle bağlantılı başka bir ener- rınım katsayısı daha yüksek saydam ortamlarda
ji düzeyine karşılık gelen dalgaboyundaki ışığa kar- yaklaşık olarak 200.000 km/sn değerine düşer. Oy-
şı saydam olması gözlemlenmektedir. EES olayının sa bugün ışığın hızını neredeyse bir bisiklet hızına
detaylı açıklaması kuantum mekaniği ile yapılır: indirmek olası mıdır diye bir soru karşısında hiç çe-

63
Kuantum Optiği, Elektromanyetik Etkili Saydamlık ve Tek Foton Üretimi

kinmeden evet diyebiliyoruz. Yavaş ışık denilen bu darbesi ile tek foton üretilir. Tek foton üreteci için
gösterimlerde ışık hızının 17 m/s’ye kadar düştü- gerekli en önemli koşul atomların tek tek tuzakla-
ğü görülür. Burada önemli bir nokta, kırınım kat- nabilmesidir. Günümüzde gelişmiş optik tuzakla-
sayısını kullanarak ışığın yayılma hızı düşürülür- ma yöntemleri tek atomların uzun süreler boyun-
ken ışığın bu kırıcı ortam tarafından soğurulma- ca incelenmesini mümkün kılar. Ayrıca tek iyon,
sıdır. İşte kuantum girişimi etkilerinin en önem- tek kuantum nokta veya tek molekül gibi tuzak-
li uygulamalarından birisi olan EES ile bu soru- lanması daha kolay olan yapılar da tek foton ürete-
İbrahim Küçükkara, 1965
Yılında Adana’da doğdu. nu aşmak ve yavaş ışığı elde ederken aynı zaman- ci uygulamaları için tercih edilir. Son 10 yıldır bu
1998 yılında University da ortamı, içinden geçen ışık için neredeyse saf bir yapılar kullanılarak değişik tek foton üreteçleri ge-
Of Wales (UK) Lazer şekilde saydam yapmak mümkündür. liştirildi ve tek foton üreteci kuantum optik araş-
Spektroskopisi alanında Yavaş ışığı elde etmenin tek yolu EES kullan- tırmalarında ihtiyaç duyulan temel bir ışık kayna-
yüksek lisans ve 2002 mak değildir. Önemli olan ortamda frekansa aşı- ğı olarak literatürdeki yerini aldı. Bu çalışmalarla
yılında Imperial College rı derecede bağlı bir kırınım katsayısının bulun- elde edilen sonuçlar arasında kuantum mekanik-
Of Science, Technology masıdır. Böyle ortamları değişik soğurma bantla- sel rassal sayı üretimi, kuantum anahtar dağıtımı
and Medicine (UK) da rı kullanarak elde etmek de mümkündür. Örneğin ve kuantum dolaşıklık olayı sayılabilir.
deneysel kuantum optiği ışık liflerinde de başarılı yavaş ışık gösterimleri ol-
konusunda doktora
muştur. Işığın yavaşlatılması ileride kuantum bil-
yaptı. 2005 yılında
gisayarlarda ihtiyaç duyulacak kuantum hafıza ay-
Mersin Üniversitesi Fizik
Bölümü’nde öğretim üyesi gıtları gibi birçok aygıt için önemlidir.
olarak çalışmaya başladı.
Halen Koç Üniversitesi Tek Foton Üreteci
Fizik Bölümü’nde yer alan
Nano-Optik Araştırma Belli bir frekansta salınan elektromanyetik dal-
Laboratuvarı’nda misafir ganın enerjisinin foton denilen enerji birimlerine
araştırmacı olarak sahip olduğu ilk olarak 1905 yılında Einstein’ın fo-
çalışmaktadır. toelektrik etkiye getirdiği açıklama ile anlaşılmış-
tır. Bu kavram kuantum optiğini klasik optikten
ayıran temel özelliklerin başında gelir. Elektron
gibi bazı diğer parçacıklardan faklı olarak fotonlar
Boson özelliği gösterirler. Bunun bir sonucu ola-
rak fotonlar Pauli Dışlama ilkesine uymayıp aynı
enerji değerinde bir arada bulunmayı tercih eder- Elektromanyetik etkili saydamlık ile ışığın maddedeki yayınım hızı
ler. Günlük hayatımızda karşılaştığımız ışık kay- 17 m/sn (61 km/saat)’ye kadar düşürülebilir.
İyi bir bisiklet sporcusu böyle yavaşlatılmış ışıktan daha hızlı gidebilir.
nakları da belli bir spektral aralıkta birçok fotonun
üretilmesi ile elde edilir - fotonları tek tek üreten
bir üreteç doğada bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
bir tek foton üretecini ancak yapay olarak elde et- Mikro Nano Boyutlarda
mek mümkündür. Lazerler
|u〉
Optik mikrokovuklar, ışığı çok küçük hacimler-
Darbeli Lazer Tek Fotonlar deki rezonanslarda hapsederler. Bu yapıların sahip
Γ oldukları simetrik geometri, rezonanslarda sakla-
nan ışığın uzun süre dışarıya kaçmadan saklanma-
sına neden olur. Bu sayede yüksek optik genlikler
|t〉 elde edilir. Elde edilen bu yüksek optik genlikler
atom-foton etkileşmesinin incelenmesi için ideal
Tek foton üreteci şematiği. Tek foton üreteci tek bir atomun darbeli bir la- bir çalışma ortamı sağlar.
Darbeli lazerin bir uyarıcı
darbesi atomu, temel enerji zer ile uyarılmasını temel alır. Her lazer darbesi En temel optik mikrokovuk, yüksek yansıtma
seviyesinden (|t>) uyarılmış atomun temel enerji seviyesinden uyarılmış enerji özellikli iki aynanın yan yana getirilmesi ile elde
enerji seviyesine (|u>) taşır.
Atomun temel enerji seviyesine geçişini sağlar. Kendiliğinden ışıma et- edilen Fabry-Perot rezonatörüdür. Çembersel si-
seviyesine kendiliğinden
ışımayla geri dönmesiyle tek kisi sayesinde atom bir foton yayarak temel ener- metriye sahip halka, daire, küre veya toroid geo-
bir foton üretilir. ji seviyesine geri döner. Böylece her uyarıcı lazer metrileri de ideal optik mikrokovuk yapılardır. Bu

64
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Fabry-Perot Fısıldayan galeri Fotonik kristal


Yüksek Q

Alper Kiraz, 1998’de Bilkent


Üniversitesi Elektrik-
Elektronik Mühendisliği
Bölümü’nden lisans,
2000-2002’de Kaliforniya
Üniversitesi Elektrik ve
Bilgisayar Mühendisliği
Çok yüksek Q

Bölümü’nden yüksek lisans


ve doktora derecelerini aldı.
2004’te Koç Üniversitesi Fizik
Bölümü’nde yardımcı doçent
ünvanı ile öğretim üyeliği
görevine başladı. 2009’da
Optik mikrokovuk, ışığı çok küçük hacimlerde durağan dalgalarda hapseder. Mikrosütun veya Fabry-Perot mikrokovuklarda yansıtıcı özelliği çok fazla olan
aynı bölümde doçent
iki aynanın arasındaki durağan dalgalar kullanılır. Küresel simetriye sahip mikrodaire, mikrohalka, mikrotoroid veya mikroküre yapılarında çepere yakın bölgede ünvanını aldı. 2004’ten beri
durağan dalgalar elde edilir. Fotonik kristal kusur kavitesinde ise düzgün bir örgüye sahip delikli kristal yapıdaki bir kusur etrafında durağan dalga elde edilir. direktörlüğünü yaptığı Koç
Üniversitesi Nano-Optik
Araştırma Laboratuvarı’nda
yapılarda ışık çepere yakın bölgede dolaşan fısılda- Sonuç su tutmayan yüzey üzerinde
yan galeri modlarında (kiplerinde) saklanır. Bun- Yirminci yüzyılın başında yeni deneysel ve ku- duran mikrodamlacıkların
ların yanında fotonik kristal kusur kaviteleri veya ramsal bulguların etkisiyle hızla gelişmeye başlayan incelenmesi, tek
silindir geometriye sahip mikrosütun yapıları da kuantum mekaniği bilgileri önce elektronları kontrol moleküllerin spektroskopisi/
optik mikrokovuk olarak kullanılırlar. Yarıiletken etmemizi sağlamak için kullanıldı. Bu gelişmenin ilk görüntülenmesi ve optik
cımbızlama alanlarında
kristallerin optik analoğu olan fotonik kristallerde örneği, katıhal fiziğinin en önemli uygulamalarının
çalışmalarını sürdürmektedir.
ışığın yayılımının mümkün olmadığı yasak ener- günlük hayata hızla etki etmesine ve elektronik cihaz-
2003-2004 arasında
ji bandları bulunur. Fotonik kristal yapıdaki bir ların ve bilgisayarların yaşamın ayrılmaz bir parçası Alexander von Humboldt
kusurun etrafında yasak enerji bandına denk ge- olmasında önemli bir görev üstlendi. Bunu izleyen bursiyeri olarak görev aldı,
len optik rezonans frekanslarında ışığı hapsetmek dönemde atom-ışık etkileşmesinin önemli kısımları- 2006’da fizik alanında
mümkündür. nın anlaşılmasıyla atomun ışığı soğurması ve yayım- TÜBA-GEBİP Ödülü’nü,
Yol açtıkları yüksek atom-foton etkileşmesi ne- lamasının yanında uyarılmış ışıma da yapabileceği 2008’de fizik alanında
deniyle optik mikrokovuklar mikro ve nano bo- anlaşıldı. 1960 yılında ilk lazerin ışıldamasıyla birlik- TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nü ve
yutlarda lazerlerin üretilmesinde kullanılırlar. Bu te neredeyse aynı zamanda atom ve lazer ışığının et- 2009’da FABED Araştırma
lazerler çok küçük eşik pompalama gücüne sahip- kileşmesi başta spektroskopi, kuantum optiği gibi pek Ödülü’nü kazandı.
tir. Hatta bir optik mikrokovuğun içinde bulunan çok alanda çok hızlı gelişmelere neden oldu. Bu geliş-
tek bir atomu kullanarak lazer ışıması elde etmek meler atom-eşevrel ışık etkileşmesinde kuantum giri-
mümkündür. Bu sınırda her pompalama gücün- şimi etkilerinin gözlemlenmesini ve bu yolla atomun
de lazer ışıması elde edilir -eşik pompalama gü- enerji düzeylerinin kontrol edilebilmesini sağladı. So-
cü bulunmamaktadır. Optik mikrokovuklar mikro nuç olarak elektronları kontrol etmenin yollarını bu-
ve nano boyutlarda lazerlerin geliştirilmesinin ya- larak elektroniği keşfettik şimdi fotonları ve atomları
nında temel kuantum optiği çalışmalarında önem- kontrol ederek kuantum optiğini keşfediyoruz!
li uygulamalar bulurlar. Geleceğin kuantum bil-
gisayarlarının bir mikrokovuğun içindeki atom- Kaynaklar B. Lounis and M. Orrit, “Single-photon sources”,
K. J. Boller, A. Imamoglu, ve S. E. Harris, Reports on Progress in Physics 68, 1129-1179 (2005).
foton etkileşimini kullanarak işlem yapabileceği “Observation of Electromagnetically Induced R. Loudon, The Quantum Theory of Light,
Transparency”, Phys. Rev. Lett. 66, 20, 2593 (1991). Oxford University Preess, 1983.
düşünülmektedir. Optik mikrokovuklar ile prote- J. P. Marangos, “Electromagnetically induced K. J. Vahala, “Optical Microcavities”,
inler gibi biyolojik makromoleküllerin çok hassas transparency”, J. Mod. Opt., 45, 471, (1998). Nature 424, 839 (2003).
L. V. Hau, S. E. Harris, Z. Dutton, and C. H. F. Dubin, C. Russo, H. G. Barros, A. Stute, C.
bir şekilde -tek molekül mertebesinde- algılanma- Behroozi, “Light speed reduction to 17 metres per
second in an ultracold atomic gas”,
Becher, P. O. Schmidt, and R. Blatt, “Quantum to
classical transition in a single-ion laser”, Nature
sı da mümkündür. Nature 397, 594–598 ( 1999). Physics DOI: 10.1038/NPHYS1627 (2010).

65
Adnan Kurt

Uçuşurken Işıyan Atomları ve Molekülleri Sıraya Sokmak

Gaz Lazerleri

L
Bir HeNe lazer tüpü azer dediğimiz şey aslında ışık kaynağını, ku- ler de yeni yakınlarımız. Neyse, işte bu lambalar na-
ve devre kartinin altinda
güç kaynağı. antum sınırları içerisinde gürültüden arındı- sıl çalışıyorlar, buradan başlayabiliriz. Kapalı ortam-
rılmış, parlaklığı yüksek, yani dar bir dalga- da bir gaz veya gaz karışımı bulunur. Oda sıcaklığın-
boyu aralığında yüksek güçte ışıma yapan, eşevrelili- da, bu gazın atomlarının ya da moleküllerinin hare-
ği uzay ve zamanda korunmuş veya yükseltilmiş du- ket denklemlerini istatistiksel fizik ve termodinamik
ruma sokmaktır. Bunun hayalini yüzyıl başında ile- yöntemleriyle çözebiliriz. Bu makroskopik özellikleri-
tişim mühendisleri kuruyordu: Radyo vericilerinde- ni kestirmemizi sağlar. Gaz sıcaklığını, molekül ener-
ki osilatörlerin sağladığı temizlikte ama ışık dalgabo- jilerini, gaz basıncını, çarpışma arakesitini böyle he-
yunda elektromanyetik dalga üreteçleri. Işık kaynak- saplayabiliriz. İçerde, oda sıcaklığında belli sayıda gaz
larını hızla gözünüzün önüne getirin ve gaz boşalma molekülü kendi kendilerine titreşim hareketleri ya-
tüplerine yani floresan lambalarına yoğunlaşın. Ka- par, oradan oraya gezinirler, çarpışırlar. Ortama hızlı
palı bir cam tüpte veya odacıkta genellikle iki metal elektronlar salarsak bu moleküllerle çarpışmaya baş-
elektrot ve ortamı dolduran gaz bulunur. Gaz basıncı larlar, belli oranlarda. Bu elektronları da, en yaygın ve
yine birçok değerde olabilir. Yüksek basınçlı ark lam- basit şekliyle iki elektrot arasında uyguladığımız geri-
baları, düşük basınçlı katot tüpleri, metal buharlı olan- limle sağlarız. Eğer yeterince yüksek bir elektrik alanı
ları, asal gaz dolu neon tüpleri (argon, kripton, zenon uygularsak, iki elektrot arasında bir akım oluşur, yani
da içerebilirler, hepsine neon diyorlar nedense), bazen elektronlar katottan anoda doğru akmaya başlar. Sa-
camın iç yüzeyini kaplayan bir fosfor tabakası, bazen niyede geçen elektron sayısı da akımla orantılıdır. Bu-
elektrotlardaki fitiller (termoiyonik elektron kaynağı nu sağlamak bazı koşullarda güç olur. Kolaylaştırmak
olarak filamentler) çeşitliliği sağlar. En iyi bildikleri- için yöntemler bulunmuştur gerçi. Örneğin elektrot-
miz reklamcılıkta kullanılan neon lambaları ve evler- lardan birini ısıtarak, yüksek sıcaklıklarda ısıl etkiy-
de, ofislerde kullandığımız floresan lambalardır. Hız- le kopan elektron sayısını artırıp bunları elektrik ala-
la artan verimli lambalar, eko lambalar denilen elekt- nında hızlandırarak akım elde edebiliriz. Ya da rad-
ronik sürücüsü tabana gömülü küçük floresan tüp- yo frekans uyarımıyla, yüksek gerilimli bir değişken

66
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
alan oluşturup gazı iyonize edebiliriz. Da- yükseltebilmek için de yüksek enerji düze- kırmızı ışık verir; argon lazeri 50W güce
ha değişik teknikler olsa da bunlar çok bi- yindeki parçacık sayısını artırmak gerekir. kadar çıkabilir, birçok dalgaboyunda ışı-
linmediği için şimdilik gözardı edebiliriz. Düşük düzeydeki parçacıkların da kısa za- ma yapabilir ama ençok yeşil ve mavi renk-
Hatta floresan lambayı bırakıp tekrar laze- manda toprak düzeyine düşmeleri istenir. leriyle tanınır, eksimer (excimer) lazerleri
re dönelim. Düşük enerji düzeyinden, toprak düzeyine morötesinde darbeli çıkış verir, darbe ba-
Maiman, sentetik yakut kristalini flaş geçişin lazer çıkış gücüne bir katkısı olma- şına 1-2 Joule kadar yüksek enerjiye çıka-
lambasıyla uyarıp ilk lazeri (optik maser) yacağı için, bu kayıp enerjiye denktir. Üs- bilir, göz saydam tabakasını (kornea) şekil-
yapmadan çok önce, 1954’te Townes, Gor- telik, elektronlarla çarpışarak yeniden uya- lendirme ve mikro malzeme işleme alanın-
don ve Zeiger amonyak moleküllerinin tit- rılmış enerji durumuna çıkabilmeleri için da çok kullanılır. Karbondioksit lazerleri,
reşimlerini kullanarak tek renkli ve eşevre- de toprak düzeyinde olmalılar. Bir parçacı- diyot lazerlerinden düşük olsa da %16 ka-
li mikrodalga kaynağını (maser) kurmuş- ğın (atom ya da molekül) saldığı fotonun dar yüksek bir elektriksel dönüşüm verimi
lardı. İlk lazer, bir katıhal yakut lazeriy- enerjisinin yüksek enerji düzeyine çıkar- sağlar. Üstelik rahatlıkla ölçeklenebilirler,
di ve ışıkla pompalanıyordu. Yani birincil mak için gereken enerjiye oranı, bu lazerin darbeli ya da sürekli çalıştırılabilirler, dal-
enerji kaynağına elektrik dersek (su, kö- çalışma verimini gösterir. Aslında bu, diğer gaboyları ayarlanabilir olarak da tasarlana-
mür, fosil ve Güneş diyerek dallandırma- tüm kayıpları gözardı eder, enbüyük verimi bilirler. Güçleri 100kW mertebesinde olan-
dan), elektriksel dönüşümlerle flaş lamba- gösterir. Bu orana kuantum verimi de de- ları yapılmıştır. Malzeme işleme, makina
sı (zenon çakarlamba) birkaç yüz mikrosa- nir. Bir gaz lazerinin verimi, beklenen ku- mühendisliği ve endüstriyel uygulamaların
niyelik kısa bir zamanda yüksek ışık enerji- antum veriminden daha düşük olacaktır. vazgeçilmez araçları olmuşlardır. Diğer gaz
sini yakut kristaline doğru salar (bunu akıl- Çünkü gaz parçacıklarını seçici bir şekil- lazerleri daha az sayıda kullanılır; bazıları
lı fotonlar yapmaz elbette, tasarımcının gö- de uyaracak elektron çarpışma koşullarını yalnızca araştırma çalışmalarında kullanı-
revi, flaş lambasından çıkan fotonların ço- yaratamayız. Elektriksel gaz boşalmasında lır, metal buharı lazeri gibi bir kısmı ise kısa
ğunu yakut kristaline yönlendirecek yapı- yer alan elektronların kinetik enerjileri ge- ömürlü olmuştur. Ortak özellikleri arasın-
yı hesaplamak ve kurmaktır). Işıkla pom- niş bir aralıkta dağılır. Böylece yalnızca la- da, gaz akışıyla soğutma sorununun kolay
palanan bir lazerden daha verimlisi elekt- zer çıkışına katkıda bulunacak düzeye de- çözülmesi, ışın kalitesinin çok yüksek ola-
rikle pompalanan olmalıdır diye, Ali Ja- ğil, başka enerji düzeylerine de yükselmiş bilmesi, izge (tayf) aralığının çok dar yapı-
van ve W. R. Bennet ilk gaz lazerini hel- gaz parçacıkları bulunur ortamda. labilmesi, zamansal ve uzaysal eşevreliliğin
yum neon karışımıyla 1961’de gerçekleştir- Bell Laboratuvarları’nda kurulan ilk gaz çok yüksek olması sayılabilir.
diler. (Verimlilik demişken, birincil kayna- lazeri, neon atomlarının uyarılmış iki se- Eksimer lazerleri, morötesi bölgede
ğı ışığa dönüştürme çabaları bitmek bilme- viyesi arasındaki geçişle sağlanmıştı. La- yüksek enerjili ve kısa darbeli ışınlarıyla
di. Shelkov’un grubu Rusya’da bir kömür zer çıkışı 1,15 mikrometre dalgaboyunda- endüstride ve tıpta kalıcı bir alan bulmuş-
madeni yakınındaki metalurji fabrikasın- ki fotonlardan oluşuyordu. O günden son- tur. Morötesi ışık, izgenin kısa dalgaboyu
da 100kW sürekli ışık veren gazdinamik ra, sayılması zor sayıda ortam kullanılarak bölgesindedir. Kuantum mekaniği hesapla-
karbondioksit lazeri kurdu. Lawrence Li- lazerler yapıldı. Dalgaboyu aralığı, 3,9 nm rına göre de, bu dalgaboyundaki ışık foto-
vermore grubu atom bombasıyla pompa- ile radyo dalgalarına kadar uzanmaktadır. nunun enerjisi kırmızıya doğru -uzun dal-
lanan bir x-ışını lazeri yaptı. Özbekistan’da Gaz lazerlerinden bazıları çok yaygın- gaboyuna doğru- olan fotonlara göre daha
güneş ışığıyla pompalanan en büyük lazer laşmıştır. HeNe (Helyum Neon) lazeri yüksektir. Bu iki değerin, yani dalgaboyu-
yapıldı). Genel olarak gaz lazerleri iki ayna ucuz ve kaliteli, düşük güçte en çok 40mW nun ve foton enerjisinin makroskopik et-
arasında bir cam (ya da metal ya da sera-
mik) tüp içinde düşük basınçlı gaz olan op-
tik kovukla yapılır. Tüp içindeki gaza “la-
zer ortamı” denir ve atomlar, metal buhar-
ları veya moleküller içerir. Gaz parçacık-
ları, çoğunlukla elektrik akımıyla uyarılır.
Yüksek enerjili elektronlarla çarpışan gaz
parçacıkları, daha yüksek enerji düzeyleri-
ne çıkar ve buradan da kendiliğinden ya-
yınımla bir foton salarak düşük enerji dü-
zeyine geçerler. Optik kazanç koşulu, lazer
etkisinin gözlenmesi için sağlanmalıdır. Bu
da, uyarılmış düzeydeki parçacık sayısı-
nın, düşük düzeydeki parçacık sayısından 1977’den bu yana çalışan bir HeNe lazeri. Sağda, yüksek gerilim Baskı makinaları ve renk ayırım sistemlerinde yaygın kullanılan,
trafosu. Işıldama yapan gaz tüpünün iki ucunda çınlanım hava soğutmalı argon laseri. Çıkış gücü 10mW kadardır.
büyük olmasını gerektirir. Çıkış gücünü kovuğunu oluşturan aynalar var. Çıkış gücü 1mW’dan küçüktür.

67
Uçuşurken Işıyan Atomları ve Molekülleri Sıraya Sokmak: Gaz Lazerleri

kileri, uygulamada önem kazanır. Foton enerjisi yüksek oldular. Artık ucuz-çok ucuz ve kolay üretilebilen di-
olduğunda, moleküller arasındaki bağları koparmak yot lazerleri bir çok uygulama alanında yerini aldıy-
olasıdır. Böylece malzemeyle etkileşim fotokimyasal sa da, HeNe lazerleri hâlâ aranan lazer türlerindendir.
olacaktır. Dalgaboyu kısa olduğunda, ışın çok daha kü- Laboratuvarlarda ölçüm çalışmalarında -uzunluk, gi-
çük bir alana odaklanabilir. Bu da, birim alandaki ışık rişimölçümü, yüzey düzgünlüğü ölçümleri gibi- op-
akısını daha yüksek yapacaktır. Kısa dalgaboyu ince ay- tik araştırmalarında, holografi (tümçizi) uygulamala-
rıntılı, yüksek çözünürlüklü malzeme işlemeye olanak rında vazgeçilmezdir. Çok kaliteli (yani ışın kesiti mü-
tanır. Kaba bir metaforla, kalın uçlu kalem ve ince uçlu Adnan Kurt: kemmel bir Gauss eğrisine çok yakın olan) ışın şiddeti
kalemle yapılan resimler gibi farklılık gösterir. Eksimer Boğaziçi Üniversitesinde dağılımı, uzun zamansal ve uzaysal eşevreliliği, ince iz-
lazerleri saniyede 2000 atım yapabilen, ortalama 200W Elektrik Mühendisliği ge çizgisiyle kullanışlı bir araçtır. Yaygın kullanılan dal-
çıkış gücüne sahip, 1 Joule atım enerjisine ulaşabilen, ve Fizik okudu. Boğaziçi gaboyu 632,8nm’deki kırmızı olsa da yeşil ve turuncu
10-250 nanosaniye arasında darbe genişliği olan sınır- Fizik Bölümü ve Psikoloji renkte çıkış verenleri de bulunur. Gelişmiş üretim tek-
lı seçenekler arasından seçilebilir. Yaygın kullanılan dal- Bölümü’nde çalıştı. nikleri sayesinde bu tür lazerler 10bin-50bin saat ka-
gaboyları ArF (argon florid) için 193 nm, KrF (kripton İstanbul Üniversitesi dar sorunsuz çalışabilir. Plazma tüpü, içinde yedek gaz
florid) için 243 nm, XeCl (zenon klorid) için 308 nm’dir. İstanbul Tıp Fakültesi hacminin de bulunduğu geniş bir cam silindirden ve
Fizyoloji AD’da uzman
Eksimer lazerindeki gazın etkin ögeleri asal gaz ve bunun içinde yer alan daha ince bir cam borudan olu-
araştırmacı olarak beyin
halojen (halojenler, metallerle oluşturduğu bileşik “tuz” şur. İnce cam boruda, elektriksel boşalmayla plazma-
ve sinirbilim araştırmaları
olan atomlardır: F, Cl, Br, I, At) atomlarıdır. Eksimer, ex- yaptı. Koç Üniversitesi nın oluşturulduğu, çapı 1mm kadar olabilen bir kanal
cited dimer -uyarılmış ikiparçalı- sözcüklerinden türe- Fizik Bölümü’nde lazer vardır. Dış silindirin her iki ucuna, vakuma dayanıklı
tilmiştir. XeCl gibi iki atomlu bir molekül, ancak elekt- araştırmaları, nano- yapıştırıcılarla, birbirine paralel Fabry-Perot çınlanım
riksel uyarılmış düzeylerde oluşabilir. Zenon atomları, optik ve mikrofotonik aynaları yapıştırılır. Bir floresan lambada ve neon tü-
elektron çarpışmalarıyla elektron yitirdiğinde, eksi de- laboratuvarlarında pünde olduğu gibi, cam tüp içinde boşalma elektrotları
ğerlikli klor atomlarıyla yüksek enerji düzeyinde, elekt- araştırma mühendisi vardır. Yüksek gerilimli doğru akım kaynağıyla bu tüp
riksel Coulomb çekimiyle geçici bir bağ oluşturur. Bu olarak çalıştı. Teknofil’de, içindeki plazma kanalında elektriksel uyarı gerçekle-
düzeyden, yer düzeyine lazer geçişi yaparak ayrılırlar. telekardiyoloji, elektriksel şir. Neon, etkin lazer ortamıdır. Helyum, çarpışmalar-
Bu, çok büyük optik kazanca sahip bir lazer tasarımı- beyin uyarımı, laser sistem la neon atomlarının yüksek enerji düzeylerine çıkma-
tasarımı konularında
nı olanaklı kılar. Eksimer lazerleri, kullanımı zor ve teh- sını sağlayan tampon gazdır. Bu lazerlerin yaygın kul-
çalışmaktadır.
likeli gazlar içerir. Üstelik yüksek saflıktaki bu gazların lanılanları 1-10mW arasında çıkış gücü verir, 1-2 mA
kısmi basıncının düzenlenmesi, plazma dirençlerinde oluşan den- plazma akımı sağlamak için de 10-20W arasında elektriksel giriş
gesizlikler, yüksek akım darbeleri altında aşınmaya uğrayan elekt- gücü kullanırlar.
rotlar güvenilir ve kararlı sistemler yapmayı zorlaştırır. Tıbbi ve en- İyon lazerleri, çoğunlukla argon ve kripton gazları kullanan sis-
düstriyel uygulamalardaki yaygınlığı, yine de kaliteli ve kullanı- temlerdir. 5mW ile 60W arasında sürekli çıkış gücü verebilen tür-
mı güvenli lazer sistemi üretimini sağlamıştır. Diğer yandan, yük- leri olan bu lazerler tıp uygulamaları, holografi, baskı teknoloji-
sek optik kazanç ortamı ve hızlı darbeler, optik geribildirimi sağla- leri (matbaacılık ve baskı öncesi hazırlık), kompakt disk kalıpçı-
yan Fabry-Perot çınlanım kovuğunun ayarlanmasını kolaylaştırır. lığı, lazer gösterileri, bilimsel araştırmalar, spektroskopik ölçüm-
Bilimsel uygulamalarda, spektroskopik uygulamalar için boya la- ler için çok kullanışlıdır. Diyot pompalı katı hal lazerlerindeki ge-
zerleri (sıvı lazerleri grubundan) pompalama- lişmeler, görünür bölgedeki dalgaboylarının
sında, morötesi uyarım spektroskopisinde, in- üretimi, az güç harcamaları/verimleri, so-
ce film üretiminde hedef malzemenin vakum ğutma sorunsuzlukları, küçük olmaları ne-
içinde kontrollü olarak buharlaştırılmasında, deniyle, iyon lazerleri hedef uygulamalar dı-
yanma ve ateşleme araştırmalarında, özellik- şındaki birçok alandan silindi. Diğer gaz la-
le jet motorlarının eniyilenmesinde kullanı- zerlerinde olduğu gibi iyon lazerleri de, için-
lırlar. Endüstriyel uygulamalar, eksimer laze- de etkin gaz karışımı olan cam (aslında be-
rinin yüksek foton enerjisini ve kısa dalgabo- rilyum oksit gibi çok zehirli seramikler kul-
yunu öne çıkarır. Gaz bileşenlerine bağlı olarak 3,53 eV ile 7,9 eV lanılıyor) bir silindir çevresinde kurulur. Bu cam tüpün uzunlu-
arasında foton enerjisine sahip eksimer lazeri ışınları, birçok malze- ğu, lazerin gücüne bağlı olarak 30cm ile 150cm arasında değişebi-
menin molekül bağlarını bozarak çözündürür. Birçok organik mal- lir. Tüp içinde yedek gaz, elektrotlar ve her iki ucunda da aynalar
zemenin temel bileşeni olan C-H bağı enerjisi 3,5 eV değerindedir. ya da Brewster pencereleri (bunlar ışığın dalgaboyuna bağlı ola-
Fotoablasyon denilen bu yöntemle plastik malzemeler, teflon, ke- rak belli bir açıda yansıma kayıpsız geçişini sağlayan kutuplayıcı
mik, kuvarz, deri, kornea işlenebilir. cam plakalardır) yapıştırılmıştır. Tüp düşük güçlü lazerlerde hızlı
Helyum Neon lazerleri, düşük çıkış güclerine karşın, yüzler- hava akımıyla, 1W üstünde çıkış veren sistemlerde suyla soğutu-
ce dolar mertebesindeki fiyatları ile en yaygın kullanılan lazerler lur. Ayrıca, yüksek güçlü olanların tüpleri, iyonların çarpışma ke-

68
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
sit alanını artırmak için güçlü bir elektro- nak” olduğunu anlatmıştı. Hem farklı metal
mıknatısla sarılmıştır. Böylece elektriksel tabakaları birbirine sürekli olarak yanal ola-
olarak yüklü parçacıklar manyetik alan- rak kaynatmak mümkündür, hem de yal-
da hareket halindeyken Lorentz kuvvetle- nızca bir yüzeyden kaynak yapmak müm-
riyle sıkışır ve daha yoğun plazma kana- kündür. Elbette bu üretim tasarımını, kali-
lı oluştururlar. Tüp dışında ayna tutucu- tesini, hızını çok yükselten bir yöntemdir ve
lara ve ayar mekanizmalarına bağlı çınla- alternatif, klasik bir çözümü de yoktur.
nım kovuğu aynaları, ısıl değişimlere bağlı Karbondioksit lazerleri, yine tüm gaz
olarak yer değiştirmesinler diye, Super In- lazerlerinde olduğu gibi bir plazma tüpün-
var denilen malzemeden yapılmış, sıcak- deki gaz karışımını etkin ışıma ortamı ola-
lıkla çok az büyüklük değiştiren silindirik rak kullanır. Yine, yüksek gerilimle elekt-
çubuklarla yataklanır. İyon lazerlerinin çı- ron akışı ve çarpışmalarla lazer geçişleri
kış dalgaboyu aynaların yansıtıcı kaplama- sağlanır. Ama yüksek güçlü sistemlerde, bu
larıyla belirlenir. Eğer geniş bant yansıtıcı plazma odası çok büyük olabilir, çok uzun
kaplamalar kullanıldıysa, birden fazla dal- olabilir, hızlı gaz akışı gerektirebilir. Böyle
gaboyunda lazer ışını elde edilebilir. Çınla- parametrelerle de farklı lazer güçleri sağla-
Gazete saymakta kullanılan bir aygıttan çıkarılmış HeNe lazer tüpü.
nım kovuğuna yerleştirilen bir prizma ve- nır ve tasarımları şekillenir. Karbondiok-
ya kırınım ağıyla, dalgaboyu ayarı da ya- sit lazerlerinin en çok kullanılan ve verimli markalanması, cerrahi girişimler için kul-
pılabilir böylece. Daha çok lazer gösteri- dalgaboyu çıkışı 10,6 mikrometredir. Uzak lanılır. 1kW çıkış gücü ve üstündeki lazer-
leri ve yansıtma için kullanıldığında, lazer kızılatı bölgede yayınımın zorluklarından lerle metal kesimi, kaynak, ısıl işlem yapı-
etkin ortamı argon ve kripton gazı karışı- biri ışın taşıma araçlarıdır. Yeni geliştirilen labilir. Malzemelerin lazerle işlenmesinde,
mından oluşturulur. Bu da kırmızı, mavi daha dayanıklı ve kullanışlı ışıklifleriyle ta- özellikle metal plaka kesimi ve kaynağın-
ve yeşil dalgaboylarında ışıma sağlayarak şıma (Bilkent’ten Mehmet Bayındır Grubu, daki en önemli bileşenlerden biri de süreç
“beyaz ışık lazeri” diye adlandırılır. En çok http://www.nano.org.tr/ lazer_fibers.html, denetimidir. Bu kadar büyük güçte enerji
kullanılan argon lazeri dalgaboyları 488 ve MIT’den Joannopoulos / Fink grubu kaynağının düzgün iş yapabilmesi için, ışın
nm, 514,5 nm, kripton lazeri dalgaboyla- http://web.mit.edu/newsoffice/2002/cab- odaklamasının sürekli denetlenmesi, mal-
rı da 647,1 nm’dir. le-1218 ), cerrahi uygulamalarda kullanı- zemenin hem etkin işleme hem de soğut-
İyon lazerleri, ilk günlerden beri, göz ağ- lan 10-20W ışık gücü için uygun olsa da, ma için uygun gazlarla üflenmesi, ışın yö-
tabakasının cerrahi uygulamaları için kul- endüstride kullanılan kilowatt ölçeğindeki rüngesinin hız ve konum denetlemesinin
lanılmıştır. Cerrahi girişimin olanaksız ol- lazerler için yetersizdir. Işın taşıma, çok ek- hem düzgün yapılması hem de optimize
duğu durumlarda, göz küresine mekanik lemli kollarla, robot kollarına yerleştirilen edilmesi zorunludur. Makine mühendisli-
bir girişim yapmadan göz merceğinden soğutmalı aynalarla ya da uçan aynalı (iki ği uygulamalarındaki lazer araştırmaları-
gönderilen lazer ışınıyla kanamalar durdu- ya da üç boyutlu kartezyen eksenlere yer- nın büyük kısmı bu otomasyon ve dene-
rulmakta, kopmalar yapıştırılmaktadır. Öz- leştirilen kayar ayna düzenekleri) optik dü- tim konusunda yapılmaktadır. Diğer yan-
nel görüşüme göre, her şey bir yana, bu la- zeneklerle sağlanır. %16 enerji dönüşüm dan da, lazer ve malzeme etkileşiminin te-
zerlerin insan sağlığına en önemli katkısı- verimi olan karbondioksit lazerleri, diyot mellerinin iyice anlaşılması, ısı aktarımı ve
dır. Yine bu uygulamalarda da daha küçük, lazerleri dışında en verimli lazerlerdir. Öl- malzeme dönüşümü modellerinin yapıl-
kullanışlı ve enerji tüketimi az olan katı hal çeklenebilir lazer geçişleriyle de çok yük- ması araştırma konularındandır.
lazerleri yaygınlaşmaktadır. Enerji kulla- sek güçlerde yapılabilirler. 200W altındaki
Kaynaklar
nımına örnek vermek gerekirse, soğutma güçlerde, çok uzun süre dayanabilen elekt- Hecht, J., “History of Gas Lasers, Part 1: Continuous Wave
Gas Lasers”, Optics and Photonics News, Cilt. 21, s. 16-23, 2010
harcamasını gözardı edersek, 12W argon rot malzemeleri ve radyofrekans uyarma- Javan, A., Herriott, D. R., Bennett, W. R., “Population Inversion
and Continuous Optical Maser Oscillation in a Gas Discharge
lazeri yaklaşık 25kW elektrik harcayacaktır. lı plazmayla çalışan lazerler, bakım gerek- Containing a He-Ne Mixture”, Physical Review Letters,
Karbondioksit lazerleri endüstriyel vaz- tirmeden 10-20 bin saat kadar çalışabilir- Cilt 6, s. 106-110, 1961.
W. R. Bennett, “Background of an inversion: the first gas laser”,
geçilmezlerdendir. General Motors Üretim ler. Bu gruptakiler küçük malzeme işleme, IEEE J. Sel. Top. Quantum Electron, Cilt 6, Sayı 6, s. 869, 2000.
Walter, K., “The X-ray Laser: From underground to tabletop”,
Sistemleri yöneticisi F. A. DiPetro, bir ko- metal olmayan malzeme kesimi, ürünlerin Science & Technology Review (Lawrence Livermore
National Laboratory): 21–3, Eylül 1998.
nuşmasında (kişisel not defteri, 1993, Laser Bridges, W. B., “Laser oscillation in singly ionized argon
in the visible spectrum”, Applied Physical Letters,
Applications for Mechanical Industry, NA- Sayı 4, sayfa 128, 1964.
http://www.ut.uz/eng/today/uzbek_scientists_created_a_
TO ASI at Erice), otomobil üretiminde ilk powerful solar laser.mgr
Duncan, G. R., “Solar-Powered Laser: A new solar laser could
devrimin “perçinle” başladığını (bir uçağın be instrumental in the quest to use magnesium
as a source of energy”, Technology Review, 19 Eylül 2007.
penceresinden kanada doğru bakınca, per- The Photonics Design and Applications Handbook,
Laurin Publishing, 2003.
çinlerin yaygın kullanımı ve önemi bir anda Editor: Marvin J. Weber, Handbook of Laser Wavelengths,
anlaşılır), ikinci devrimin de “lazerle kay- Küçük bir azot lazeri, 1987. Lawrence Berkeley National Laboratory, 27 Temmuz 1998.

69
Adnan Kurt

Havalı Bir Lazer Yapalım


“Atmosferik Basınçta
Enine Uyarmalı
Azot Lazeri Yapımı”
E
limdeki sararmış bir Scientific American ma-
kalesine bakıyorum. Ekim 1977 tarihini yaz-
mışım üzerine. Haziran 1974 dergisinden
bir tıpkıbasım. O makale ve diğerlerini satın alabil-
mek için merkez bankasına dilekçeler verişimi, haf-
talarca uğraşıp aldığım çeki, para transferleri ve izin-
leri anımsıyorum. Günümüzde bilgiye ulaşmanın hı-
zını ve kolaylaşmasını düşününce mutlu oluyorum.
Hayatın birçok zorluğu ve karmaşası sürse de, bil-
giye erişimin özgürleştiği, paylaşımın değerlendi-
ği, arttığı bir dünya umut veriyor. Bu makaleyi özen-
le, okunmamış gibi saklamışım. Aylarca döne dolaşa
her sözcüğünü anlamaya çalışarak okumuştum oysa.
Yatay çift kapasitör arasında oluşturulan yüksek hız-
da akımla elde edilen, morötesi lazer demeti nasıl bir
şeydi? Scientific American’da yıllarca amatör bilimci Scientific American’da yayımlanmış birçok lazer
köşesinde akıl alan deneyler anlatan, yapımını gös- yapımı makalesi vardı. Ama bu beni özellikle çeki-
teren C. L. Stong, bu lazerin 6V pille çalıştığını, 50- yordu. Yalnızca beni değil, bunca yıl sonra geriye ba-
100kW güç verdiğini ve bir süpürge sopası boyutla- kınca binlerce amatör bilimcinin, öğrencinin, araştır-
rında morötesi ışın demeti oluşturduğunu anlatıyor- macının bu lazer tasarımından ilham aldığını, aynısı-
du (Bu makale, internet üzerinde arama motorlarıyla nı ya da benzerini yaptığını görüyorum.
rahatça bulunabiliyor. Okumanızı, şekillerin ve anla- Neden mi? Bu lazer, genellikle lazer yapımında
Yüksek Güçte Morötesi Lazer tımın güzelliğini görmenizi şiddetle öneririm). Yazı- kullanılan pahalı ve zor bulunan kristaller, özel kapla-
Işını ve Yüksek Gerilim Tehlikesi
da, J. G. Small’un MIT’de lisansüstü öğrencisiyken ge- malı, pahalı aynalar, garip gazlar, zehirli boyalar, yapı-
Sorumsuzluk Açıklaması: liştirdiği, sıradan laboratuvar malzemeleriyle kurdu- mı zor çakarlamba (xenon flaş lambaları) ve sürücü-
Bu yazıda anlatılan, yapımı
örneklenen, kaynakçası ğu bir gaz lazerinin nasıl yapıldığı ayrıntılarıyla açık- ler, optomekanik hassas düzenekler, cam işleme, va-
verilen lazerin yapımı birçok
ayrıntılı teknik beceri ve lanıyor. Musluğa bağlanan bir aspiratörle vakum sağ- kum sistemi gerektirmiyor da ondan. Optik ayarlama
bilgi gerektirir. Yapımına lanan deşarj (boşalma) odasına, kolay bulunan azot deneyimi, özel laboratuvar koşulları ve deneysel be-
girişildiğinde, elektrik/
elektronik ve fizik konularında gazı veriliyor. Elektrotlar, bir baskılı devre kartıyla cerileri zorlamıyor. Small’un tasarımı “kolaylıkla bu-
eğitim almış, bu konularda
çalışan birinin yardımını veya oluşturulan ikili kapasitör yüzeyine tutturulmuş. 6V lunabilecek” araçlar ve merak, biraz da deney beceri-
gözetimini istemeniz önerilir. pil, basit bir gerilim dönüştürücü ile 20kV güç sağlı- si istiyordu. Yine de, bu tür çalışmaları değerlendirdi-
Böyle bir sistemin kurulması,
çalıştırılması veya denenmesi yor. Bir kenara iliştirilmiş kıvılcım aralığı da yüksek ğimde şunu düşündüm: Öyle bir lazer tasarlamalı ki,
sırasında meydana
gelebilecek istenmeyen hızlı tetikleme yaparak, elektrotlar arasındaki gazın en sıradan malzemelerle kurulabilmeli. Böyle bir la-
durumların hiçbirinden yazar, plazmaya dönüşmesini, ışık yaymasını ve dik yönde zerin yapımı bu yazıya konu oldu: Komşu nalburdan
dergi veya kurum sorumlu
değildir. de lazer ışını olarak çıkışını sağlıyor. satın alınan parçalarla kurulan ve etkin ortamı at-

70
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Hava Lazeri Yüksek Gerilim Üreteci Devre


Çizimi : LM555 ile çalışan osilatör, bir mosfet
transistörü sürerek, endüksiyon bobininden
yüksek gerilim elde etmeyi sağlar.

mosfer basıncında “hava” olan bir azot la- ya yol açar. Sonlanma zamanı 10 nanosa- Azot moleküllerinin ışımasından, la-
zeri. Buna benzer birçok lazer tasarımına niyeden kısadır (gaz basıncına bağlıdır ve zer düzeyinden, anahtarlamadan söz ettik.
ilişkin bilgi ve deneyim internet sayfaların- atmosferik basınçta 1 nanosaniyeye kadar Bir lazer düzeneği için gerekli bileşenler-
da paylaşılıyor. Hem amatör çalışmaları iz- düşer). Saniyenin milyarda biri ölçeğin- den pompalama kaynağı (elektriksel uya-
lemek, hem de konuya ilişkin bilimsel ma- de lazer ışıması sağlayan bu yapı, çok hız- ran), lazer ortamı (azot gazı), tetikleme ve
kaleleri okumak, hesaplar yapmak insanın lı fotoğraf çekimi, lazer radarı, fotokimya- yükleme mekanizmaları (kıvılcım anahta-
anlayışını geliştirip ufkunu açar. Belki bu sal ölçümler yapabilecek uygulamalara ka- rı) dışında bir eksiğimiz kaldı: Optik geri-
tür lazerlerin en güçlüsünü, en iyisini ya pı açar. Ama lazeri çalıştırmak için de zor- bildirimi sağlayacak çınlanım kovuğu (re-
da en güzel uygulamasını yapmak için top- luklar doğurur. İşte bu zorluğun çözümü, sonator). Genellikle Fabry-Perot girişim
lantılar, yarışmalar düzenlenebilir birgün. Alan D.Blumlein’in bulduğu bir anahtarla- ölçeri (interferometer) şeklinde iki para-
Peki, nedir amacımız? 1963’ten be- ma yöntemidir. Hemen her TE (yanal uya- lel aynayla, salınan lazer ışımasını geriye,
ri azot gazı içerisinden büyük bir elekt- rılmış) azot lazerinde kullanılmıştır. Çok pompalanan etkin ortama gönderip yük-
rik akımı geçirildiğinde, 337,1 nanometre hızla boşalabilen (yani seri endüktansı çok seltilmesini sağlayan bu kovuk eksik.
dalga boyunda yani morötesi bölgede la- düşük olan) iki kapasitör, aralarında plaz- Aslında bu, kuantum optiksel bir ta-
zer ışıması elde edildiği biliniyor. Elektrik ma kanalı olacak şekilde paralel bağlanır. sarım farkı. Tarihsel olarak, lazer kavra-
akımını oluşturan elektronlarla çarpışan Bu kanal, her iki kapasitörü de elektriksel mının iki ayrı ve görece ilişkisiz kayna-
azot molekülü dengesiz bir yüksek enerji olarak yükleyebilmek için bir direnç ya da ğı var. Bunlardan biri çok bildik geribildi-
düzeyine çıkar. Kendiliğinden daha düşük endüktör/ bobinle paralel bağlıdır. Yüksek rimli yükseltici yapısındaki lazer tasarımı.
enerji düzeyine geçen molekül 337,1 nm gerilim kaynağıyla bu kapasitör çifti dol- Yüksek enerji düzeyindeki fazlalıkla sağla-
dalga boyunda bir foton salar. Bu foton, durulur. Optimum değerlerini kuramsal nan uyarılmış yayınım yükseltmeye neden
hâlâ yüksek enerji düzeyindeki molekül- hesaplamalar ve deneysel ölçümlerle be- olur. Diğerinde lazer bir yükseltici olarak
lerden birini uyararak aynı dalga boyunda lirlemek gerekir. Bu örnek denememiz- yorumlanmaz. Yayınımın eşevreli (cohe-
bir başka foton salınımını uyarır. Bunlar de, Vs=10-20kV gerilim kaynağına 1MΩ rent) gerçekleştiği kendiliğinden (sponta-
diğer moleküllerle uyarılmış salınıma yol akım sınırlayıcı direnç bağlayarak kapasi- neous) ışıma kaynağı olduğu varsayılır.
açarak, aynı yönde foton çoğalmasına ya- törleri doldurabiliriz. Böylece, her iki ka- Bu tür lazerler süperışıyan (superradiant
ni lazer etkisine neden olur. pasitör de Vs değerinde gerilime ulaşır. ya da superfluorescent) olarak adlandırı-
Azot gazı içinde lazer etkisi elde etmek Bunlardan birini, bir kıvılcım aralığıyla lır. Uyarılmış yayınımı, optik geribildirimli
zordur. Çünkü C3π yüksek enerji düzeyi- (ark anahtarı) kısa devre yaparsak, plazma yükseltici olarak aynalarla pompalama or-
nin ömrü (~40ns), B3πg alt düzeyinin öm- kanalında/ lazer elektrotları arasında yük- tamına geri göndermeden çalışırlar. Çok
ründen (~6ms) çok kısadır. Bu durumda sek gerilim oluşur. Çok düşük endüktanslı sayıdaki uyarılmış molekül, enerji düzey-
uyarılmış düzeyin, kendiliğinden ışıma kapasitör ve kıvılcım anahtarı kullanarak, leri arasındaki geçişi kendiliğinden ve yo-
başlamadan, hızla doldurulması gerekir. bu kanaldan saniyenin milyarlarca biri öl- ğun şekilde yapar. R. H. Dicke’nin 1958’de
Kendiliğinden yayınım, alt enerji düzeyin- çeğinde onbinlerce amper akım geçirmek aldığı bir patent ve 1957’de JOSA dergisin-
deki molekül sayısını artırarak lazer etki- olasıdır. Bu da, azot moleküllerini gereken de yayımladığı “Coherence and Quantum”
sini durdurur, kendiliğinden sonlanma- hızda uyararak lazer ışını üretimini sağlar. ve 1964 tarihli “The Coherence Brightened

71
Havalı Bir Lazer Yapalım: “Atmosferik Basınçta Enine Uyarmalı Azot Lazeri Yapımı”

Laser” adlı makaleleri bu tür lazerler ko-


nusundaki çalışmaları anlatır. Kısaca özet-
leyecek olursak, plazma kanalındaki ışıma
olasılığı kanal boyunca yüksek olacak ve
kanalın her iki ucundan azot molekülünün
337,1 nm lazer ışıması çıkacaktır. Atmos-
fer basıncında 1ns kadar sürecek bu ışıma,
neredeyse 30 cm uzunluğunda bir lazer de-
metidir. Eğer bir rezonatör/çınlanım kovu-
ğu konulsa bile, çıkış enerjisine fazla katkı-
sı olmaz. Kovuğun arkasına yerleştirilecek
tam yansıtıcı bir ayna, çıkış gücünü 2-3 ka-
tına çıkarabilir ve ışın dağılımını azaltıp ka-
Hava lazeri elektrotlarının yerleştirme çizimi. Mor çubuk, lazer ışınını temsil ediyor.
litesini yükseltebilir. Lazer çıkışını bir yöne
doğru artırmak, akım yönlendirmesiyle de 4. 1-10 kΩ değerinde, 1-2 W gücünde di- levizyondan, eski bir bilgisayar mo-
yapılabilir. Bunun için, elektrotları paralel renç ya da 1mm kadar çapta bakır tel- nitöründen, bir lazer yazıcısından,
yerleştirmek yerine, çıkışa doğru açılan bir den yapılmış, 1-2 cm çapında ve 4-5 mutfaktaki ocak ateşleyicisinden,
kanal yapmak (örneğin arkada 1 mm elekt- tur sarılmış endüktör elektrikli saç fırçasından, atılabilir/
rot açıklığı, çıkışta da 2 mm elektrot açıklı- 5. Makas, bıçak, tornavida, pense, bant, tek kullanımlık bir fotoğraf makina-
ğı) tüm ışını çıkışa yönlendirecektir. tel, çeşitli bağlantı malzemeleri sı flaşından, otomobil ateşleme düze-
Nasıl yapacağız? Bu yazının amacı, bir 6. İki tane pirinç boru parçası, nipel neğinden çıkarılıp uyarlanabilir.
azot lazerini en sıradan malzemeyi kulla- 7. 4 tane geniş maket bıçağı Ben deneyler sırasında elimdeki bir
narak kurmaktır. O halde malzeme listesi- 8. 10-20 bin Volt çıkış veren güç kayna- neon güç kaynağını kullandım. Dene-
ni oluşturalım: ğıJ. Evet, projenin gizli kısmı buy- yimsiz olanlara kesinlikle önermem.
1. Mutfakta kullanılan aluminyum folyo du. Bulması en zor olanı, beceri ve Eğer yüksek gerilim kaynağını kullan-
2. Fotokopicilerde kullanılan lazer yazıcı dikkat isteyeni, tehlikeli olanı. Aslın- maya yatkın değilseniz, önce pille çalı-
için asetat (bu iyi kaliteli, A4 büyüklü- da deneysel becerileri geliştikçe, in- şan, elektrik hattına bağlanmayan araç-
ğünde bir tepegöz yansısı olmalı) san çevresinde hangi aygıtın neler lar kullanmanız daha doğrudur.
3. Cam, ahşap, plastik gibi yalıtkan mal- içerdiğini, neyin nasıl güvenle kul- İşte burada yazıya ara verdim. İstan-
zemelerden bir taban (A3 büyüklüğü- lanılabileceğini öğrenir. Örneğin bu bul Atatürk Oto Sanayi Sitesi’nde dolaş-
ne yakın) yüksek gerilim kaynağı hurda bir te- tım ve zorlanarak da olsa ucuz bir ateş-

Hava Lazerinin yerleştirme çizimi. Ölçüler, yaklaşık değerlerle verilmiştir.

72
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
leme trafosu buldum. Zorluk nedeni as-
lında aradığım şeyin adıydı. Neyse ki en-
düksiyon bobini, bobin, ateşleme bobini,
ateşleme trafosu, platin trafosu diye so-
ra sora bulunuyor. Bu trafoyu eski bir ke-
sintisiz güç kaynağından (UPS) çıkardı-
ğım 12V akü ile çalıştırmaya karar ver-
dim. Yazı başka türlü isteklerimi/ hedef-
lerimi karşılamayacaktı. Yani güç kayna-
ğı için hem ucuz, hem de güvenli bir öne-
ride bulunmalıydım ki “sıradan malze-
meyle ucuz bir güçlü lazer” yapılabilsin.
Şöyle bir devre yaptım: Her yerde bu-
Hava Lazeri yapımında kullanılan malzemeler. Sağ tarafta, ilk çalıştırmada kullanılan ayarlanabilir yüksek gerilim kaynağıdır.
lunabilecek, her elektronikçinin kullan-
dığı, bildiği LM555 zamanlayıcı tüm- istiyorum. Yıllar önce H. J. Zeiger, lazer- 1. Bu tür çalışmalar yalnız başına yapıl-
leşik devreyi kullanarak darbe genişli- lerle ilgilenmemi desteklemek için üç ki- mamalıdır,
ği kipleyicisi kurdum. Ateşleme trafosu- tap armağan etmişti: Lasers & Light (ha- 2. Ortamda ilgisiz ve bilgisiz kişiler bu-
nun birincil sargısının direncini ve en- la dönüp de okuduğum, temel bilgiler lunmamalıdır,
düktansını hesaba katarak (yaklaşık 4Ω içeren bir Scientific American derleme- 3. Çocuklar ve yaşlılar uzak tutulmalıdır,
ve 8mH) en büyük darbe genişliğini 8mS si), Laser Buyer’s Guide (alışveriş kıla- 4. Sol el, çalışırken cepte ya da belde tu-
ve güç kaynağını 12V aldım. Böylece 125 vuzu, adresler, optik ve elektronik üreti- tulmalıdır (böylece elektrik çarpması
Hz salınım frekansında darbe genişliği ci adresleri ve fiyat, özellik bilgileri der- olasılığında, kalpten akım geçiş olası-
0-8 ms (yük döngüsü %1-%100) arasın- lemesi), Laser Safety Booklet (lazerler- lığı düşer),
da ayarlanabilen bir sürücü tamamlandı. le güvenli çalışmanın kuralları, yönet- 5. Ortam sürekli havalandırılmalıdır.
Bu sürücü çıkışına eklediğim bir mos- melikler ve laboratuvar denetimi kitap- Yüksek gerilim boşalmalarında zararlı
fet güç transistörü ve koruma öğeleriy- çığı). Bunun nasıl güçlü bir üçlü reçete ozon gazı oluşur, laboratuvar ortamın-
le de ateşleme trafosuna denetimli akım olduğunu her çalışmamda gördüm. Ça- da çeşitli kimyasal buharlar bulunur,
vererek ikincil sargı çıkışından 0-20 bin lışma ortamının ve deneysel düzeneğin 6. Eller çalışma sonrasında yıkanmalı,
volt gerilim elde edebildim. Trafo çıkışı- zararsız olmasını sağlamak, can ve mal her fırsatta temizlenmeli ve deney or-
na televizyon tüplerini beslemekte kulla- güvenliğini, çevre güvenliğini gözet- tamında bir şey yenilmemeli ve içilme-
nılan, 12kV engelleme gerilimi değerin- mek bilimcinin ilk görevi ve sorumlu- melidir,
de üç diyotu seri olarak bağladım. Bu- luğudur. Bu yazıdaki düzenek, kullanı- 7. Deney düzeneği temiz ve düzenli tu-
nun da güvenli çalışması için seri olarak lan malzeme, kurulan ve çalıştırılan sis- tulmalıdır,
1 ile 10 Megaohm dirençle akım sınırla- temin ögeleri son derece sıradan olsa da 8. Koruyucu gözlük (bir nalbur ya da
ması yapmak ve her diyota paralel olarak tehlikeli ve zararlı olabilir. Örneğin ma- kimya dükkânından en azından poli-
1MΩ değerinde gerilim bölücü/dengele- ket bıçakları son derece keskindir. Dik- karbonat koruma gözlükleri alınabilir)
yeci direnç bağlamak uygun olacaktır. kat ve özenle kullanılmalı ve sert bir ku- kullanılmalıdır,
Güç kaynağı için başdöndürücü çeşitli- tu içinde çöpe atılmalıdır. Gerektiğinde 9. Lastik bulaşık eldivenleri hem rahat
lik vardır. Kullandığım devre tasarımı, güç kaynağı 20 bin volt çıkış verebilir. Bu kullanılır hem de kirden ve elektrikten
geri uçuşlu (flyback) topolojide anah- da insanı 5-10 cm uzaklıktan bile çarpa- yalıtım sağlayabilir,
tarlamalı bir güç kaynağı. En verimli ve bilir. Lazer kapasitörleri yüksek gerili- 10. Eczaneden kulak tıkacı alınır ve ses ko-
en güçlü kaynak değil. Ama yapımı, ça- mi depolayarak daha da çarpıcı bir tehli- ruması sağlanır, ameliyat maskesi alı-
lıştırması ve onarımı kolay bir devre. Bu ke kaynağı oluşturur. Kıvılcım anahtarı, nır tozdan koruma sağlanır.
devre basit yapısıyla, uzay montajı yap- plazma kovuğu ve lazer çıkışı çok yüksek Önlemlerimizi aldıktan sonra düzene-
maya uygundur. Ben de öyle yaptım. şiddette mor ötesi (UV) ışık kaynağıdır. ğimizi kurmaya başlayabiliriz. Önce A3
Baskılı devre, delikli plaket, deneme tah- Bu dalgaboyundaki ışık katarakt ve de- boyutlarına yakın yalıtkan taban malze-
tası gibi yöntemler gereksizdir. Bir havya ri kanseri oluşturmaya neden olur. Olu- mesini masaya yerleştirin. Bunun üzeri-
ve dikkatli, özenli lehimlemeyle devreyi şan elektrik arkları, nanosaniyelerde mi- ne, A4 boyutlarında 2 cm kenar boşluğu
kurabilirsiniz. lijuller ölçeğinde enerji boşalımları ya- bırakacak büyüklükte alüminyum folyo
Artık lazer malzememiz hazır ve kur- par ve akustik şok dalgaları / çok yüksek kesip düzgünce yayın. Bunun üstüne te-
maya başlayabiliriz. Durun! Sonraki aşa- şiddette ses çıkarırlar. En azından şunlar pegöz asetatını koyun. Simetrik bir yerle-
maya geçmeden güvenlikten söz etmek yapılmalıdır: şim sağlayacak şekilde, 18 cmx13 cm bo-

73
Havalı Bir Lazer Yapalım: “Atmosferik Basınçta Enine Uyarmalı Azot Lazeri Yapımı”

Hava lazerinin kapasitörleri ve ilk elektrotları yerleştirilmiş hali. Hava lazerinin kurulduktan sonra görünümü. Sağda kıvılcım anahtarı, ortada plazma kanalı
ve bıçak elektrotların üzerinde ağırlık olarak konulmuş çelik lamalar.

yutlarında iki alüminyum folyoyu, ara- kapasitör plakasını eş gerilimle yükselt- aralığı paralel ve 1mm kadar olduğunda,
larında 6-7 mm bırakarak asetat üzeri- mek için 1-2 W gücünde 1-2 kΩ değe- kanal çıkışına bakacak şekilde yerleştir-
ne koyun. Gerekirse, köşelerinden bant- rinde bir direnç kullanabilirsiniz ya da diğiniz beyaz kâğıtta 2mmx4mm boyut-
la tutturabilirsiniz de. Ortadaki kanal, 5-6 sarımlık, kalınca bir bakır telden bo- larında (elbette uzaklığa bağlı, kâğıdı 10
plazma kanalı olacağı için düzgün kesim bin sarıp endüktör yapabilirsiniz. Bu, cm kadar uzaklıkta varsayıyorum) mor/
ve paralel folyo yerleşimine dikkat edin. doğru akıma fazla engel çıkarmadan ka- mavi renkte ışıldayan eliptik bir nokta
Bu kanal üzerine, keskin kenarları kana- pasitörleri doldurmayı sağlar. Ama ener- belirmelidir. İşte, azot lazeri çıkışını el-
la bakacak durumda iki maket bıçağını ji kapasitörü plazma kanalına boşalır- de ettiğiniz an budur. Işık noktasını da-
paralel ve aralarında 4 mm kalacak gi- ken binlerce amper akım nanosaniye- ha düzgün, daha parlak olacak gibi ayar-
bi koyun. Çaresiz kalmadıkça yapıştır- lerde aktarılır. Bu hızlarda hem endük- ladıktan sonra, neşeyle bir süre başarını-
mayın ve önce alkolle güzelce temizle- tör hem de direnç devreyi açık tutar. Ya- zın keyfini çıkarın derim.
yin. Bu son iki öneri ayar yapmak gere- ni üzerinden çok az akım geçebilir. Bir Sonrası: Azot lazerinin çıkışı 337,1
keceği ve iletkenliği yüksek tutmak için tür akım hızına bağlı anahtar gibi çalı- mm dalgaboyundadır ve gözle görül-
gerekliydi. Bu bıçakların üzerine, keskin şırlar. Tersinme kapasitörü tarafına bir mez. Ama kâğıt ve tekstilde kullanılan
tarafı kanal dışına bakacak durumda ve kıvılcım anahtarı yerleştirmeliyiz. Bunu ağartıcılar, morötesinde ışıma yaparak
aralarında neredeyse 1mm kalacak ara- da iki tane yarım parmak çapında, pi- parlak beyaz bir etki verir. Bu da azot la-
lıkta birer bıçak daha koyun. Elbette bı- rinçten yapılmış boru çevirici nipel kul- zerini görmemizi sağlar. Değişik malze-
çaklar dikkatlice temizlenmiş olmalı. Şe- lanarak yapabilirsiniz. İki pirinç parçayı, melerin, renkli floresan mürekkeplerin,
kil ve fotoğraflarda dikkatinizi çekecek- aralarında 3-4 mm (Havanın 1 atmosfer floresan markalayıcıların etkisine baka-
tir; bu bıçaklardan enerji kaynak kapasi- basınçta elektriksel yırtılma gerilimi 25 bilirsiniz. Azot lazerinin bilimsel bir et-
törü tarafında olana bantla A4 büyüklü- kV/10 mm’dir. O halde bu kıvılcım anah- kileyiciliği var. Kısa zamanda verdiği
ğünde plastik bir dosya kapağı yapıştır- tarı yaklaşık 7,5-10 KV anahtarlama ge- yüksek güç, bir çok atomik ve moleküler
dım. Bant, iletkenlik gerektiren yüzeyle- rilimi oluşturacaktır) kalacak şekilde, alt görüngünün (olay/fenomen) incelenme-
re ilişmiyor. Ama bu plastik parçası, ka- kapasitör plakası ve üst kapasitör folyo- sine olanak verir. Bulutlardan yansıtarak
pasitörlerden 10-15 cm uzakta güven- su üstüne koyun.Yüksek gerilim kayna- yükseklikleri ölçmek, Raman saçılma-
li bir ayar levyesi olarak çalışıyor. Hem ğının artı ucunu üst kapasitör folyosuna, sıyla malzemelerin moleküler özellikle-
elektrodu ileri geri çok hassas oynatabil- eksi ucunu da alt folyoya iliştirin. Artık rini incelemek, morötesi uyarı spektros-
mek hem de açı verebilmek çok kolay- ayar yapmaya ve lazeri çalıştırmaya ha- kopisi yapmak, nano kürelerde optik de-
laşıyor. Hele yüksek gerilimden uzak bir zırsınız. Güç kaynağı ayarınızı, saniye- neyler/pompalama yapmak, kuantum
bölgede bunu yapabilmek insanı rahat- de 3-4 kez kıvılcım anahtarında ark ola- noktalarını incelemek, plazma dinami-
latıyor. Bıçakların üzerine ağırlık yer- cak güce getirin. Sonra da hiçbir iletke- ği görüntülemesi, hızlı sıvı akışı görün-
leştirmek yüzeylerin birbirine daha iyi ne dokunmadan, ayar plakasıyla oynaya- tülemesi, mikroark spektroskopisi, bo-
değmesine neden oluyor. Ben her bıça- rak, plazma kanalındaki arkların, kanal ya lazeri pompalaması için kullanabiliriz
ğın üzerine çelik lama yerleştirdim. İki boyunca eş dağılmasını sağlayın. Kanal böyle bir lazeri.

74
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Plazma kanalı, elektrotlar ve yüksek gerilim bağlantısının yakından görünüşü. Hava lazeri çalışırken. Kıvılcım anahtarı ve plazma kanalı ışıldıyor. Karşıdaki beyaz
kağıt üzerinde lazer ışını parıldaması görünüyor. Soldaki sarı plastik parça, elektrot açısı ve
aralığını güvenle ayarlamak için kullanılıyor.

Pekiyi, elimizdeki bu düzenek için 6. Plazma kovuk aralığıyla, lazer gücü liteli ayna çıkarabilirsiniz ve kesme-
neler yapılabilir, nasıl iyileştirilebilir? ilintisine bakmalıdır. den bu boyutlarda kullanabilirsiniz)
Bu lazerin tasarımında özgür bir yön- 7. Plazma elektrotları arasında birçok yerleştirir ve lazer ışığını kanala ge-
tem belirlemeye çalıştım. Anlatılan sı- kıvılcım görünür. Aslında bu kıvıl- ri yollarsanız çıkış enerjisi 2-3 kat ar-
nırlar içinde birçok değerdeki değişken cımlar enerji harcar ve lazer dönü- tabilir. Hatta ışın kalitesi (açılma açı-
için sistem çalışacaktır. Ancak en iyi de- şümüne katkıda bulunmaz. Daha te- sı, eş dağılımı) yükselebilir de. Bir
ğerlerde çıkış vermeyecektir. Neler yapı- miz ve yuvarlatılmış, düzgün elektrot de elektrotları paralel yapmak yeri-
labilir? yüzeyleriyle kıvılcımsız, mor renk- ne küçük açılar vererek tüm ışınla-
1. Kapasitörlerin boyutları ölçülmeli ve te plazma sütunu elde etmeye çalış- rın kanalın bir tarafından çıkmasını
değerleri hesaplanmalıdır. malıdır. da sağlayabilirsiniz.
2. Kapasitörlerin değerleri ölçülüp he- 8. Havada bulunan oksijen, lazerin ve- 13. Elektromanyetik alan deneyleri yap-
saplarla karşılaştırılmalıdır. rimini düşürecektir. Azot gazı edine- mak isterseniz, kıvılcım aralığı/ark
3. Gerilim ölçülmeli ve boşalma enerji- rek, kovuğa azot besleme yolları bul- anahtarı konumuyla oynayarak bu-
si hesaplanmalıdır. mak, bunun lazer çıkış gücüne etki- nun lazer çıkışının ön ve arka pence-
4. Boşalma zamanı, elektromanyetik sine bakmak ilginç olacaktır. relerdeki gücüne etkisini ölçebilir ve
hesaplarla bulunmalı, hızlı fotodi- 9. Lazer düzeneğini, ayar gerektirme- hesaplar yapabilirsiniz.
yotlar ve osiloskopla lazer darbe ge- yecek şekilde kurmak, güvenli şekil- Galiba bu yazıyı yazmaya bir son ve-
nişliği ölçülmelidir. de kutulamak ise başka bir önemli remeyeceğim! En iyisi değerli kaynakla-
5. Bu değerin değişimiyle lazer gücü aşamadır. rı sıralayıp, size eğlenceli çalışmalar di-
değişimi ölçülmelidir. 10. Lazer boyutlarını değiştirerek güç lemek…
artışı sağlamak önemli ve zorlu bir
çalışmadır.
11. Yeterince güçlü çıkış veren tasarımla,
lazerin çıkışı bir mercekle odaklanır-
sa, metal yüzeylerde ark yapılabilme-
Kaynaklar
lidir. Bu güçlerdeki bir lazeri silindi- Lue, J. T., “Design Criteria of Subnanosecond UV N2
Lasers Operating at Atmospheric Pressure”, IEEE Trans. Inst.
rik mercekle odaklayarak boya lazeri Meas., Cilt IM-34, Sayı 3, s. 436, Eylül 1985.
Herden, W., “Compact High Power Subnanosecond N2
yapabilir ve değişik dalgaboylarında and “Open Air” Lasers at 760 Torr”, Phys. Lett., Cilt 54A,
Sayı 1, s. 96, Ağustos 1975.
lazer ışığı elde edebilirsiniz. Small, J.G., Ashari, R., “A Simple Pulsed Nitrogen 3371
12. Plazma kanalının her iki ucundan Ǻ Laser with a modified Blumlein Excitation Method”, Rev.
Sci. Inst. Cilt 43, Sayı 8, s. 1205, Ağustos 1972.
da lazer çıkışı olacaktır. Eğer arka Bergmann, E. E., “UV TEA Laser with 760 Torr N2”,
App. Phys. Lett., Cilt 28, Sayı 2, s. 84; Ocak 1976.
çıkışa yüzey kaplı bir ayna (bir ta- Svedberg, A., “Observation of Superradiant Laser Action in
Spark Discharges in Air at Atmospheric Pressure”, App.
Lazer düzeneği yeni güç kaynağıyla kurulmuş durumda. rayıcıdan ya da bir lazer yazıcıdan Phys. Lett., Cilt 12, Sayı 3, s. 102, Şubat 1968.
Ortadaki metal silindir endüksiyon bobini, en öndeki devrecik Stong, C. L., “Amateur Scientist”, Scientific American,
yüksek gerilim oluşturan osilatör. 10mmx50mm boyutlarında çok ka- Cilt 230, Sayı 6, s. 122, Haziran 1974.

75
Oğuzhan Vıcıl

Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı,


TÜBİTAK Bilim Toplum
Daire Başkanlığı

Lazer Riskleri ve
Güvenliği
76
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

B
irçoğumuz küçük yaşlardan itibaren bilim-
kurgu filmlerinden ve çizgi romanlardan ta-
nımışızdır lazerleri. En zorlu anlarda James
Bond kol saatindeki lazer ile parmaklıkları kesip
kaçmayı başarabiliyor, Yıldız Savaşları’nda impara-
torluğun askeri merkezi konumundaki Ölüm Yıldızı
yok edici süperlazeri ile barış ve huzur içinde yaşa-
yan Alderaan’ı bir anda parçalıyordu. Gerçi ara sıra
yanlış algılamalar da olmuyor değildi, örneğin Jedi
şövalyeleri düşmanlarına meydan okurken lazer kı-
lıcı değil, ilgililerinin de bildiği gibi farklı teknoloji-
ye sahip ışın kılıcı (light saber) kullanırlardı. Son yıl-
larda ise sağlık, estetik ve teknoloji gibi farklı alan-
lardaki uygulamalar ile hayatımızda önemli bir yer
almaya başlayan lazerler, çeşitli ışık oyunlarına ara-
cılık etmesiyle eğlence sektöründe de boy gösterme-
ye başladı. Oldukça düşük fiyatlara alınabilen el la-
zerleri ise (lazerli anahtarlıklar gibi) günümüzde bü-
yük küçük birçok kişide mevcut. Önceleri bilinçsiz-
ce başkalarının gözüne lazer ışığı tutma gibi safiyane
ama tehlikeli olabilen şakalar(!), günümüzde futbol
ve basketbol maçlarında rakip oyuncunun dikkatini
bozmak için kullanılmaya başlanmasıyla biraz çığı-
rından çıkmış gibi gözüküyor.
Peki, uygulama alanları ve enerji yoğunlukla-
rı açısından çeşitlilik gösteren lazerlerin riskleri ve
bunlardan korunma yöntemleri neler? Bir noktayı
belirtmekte fayda var, profesyonel olarak işinin ge-
reği lazerler ile çalışan kişilerin uyacağı kurallar ve
korunma yöntemleri çok yönlüdür ve belli düzenle-
melere tabidir. Biz burada sadece temel bazı bilgiler
vermeyi amaçladık.
Lazerlerin riskleri temel olarak ışınla ilgili olan ve
olmayan riskler olarak ikiye ayrılabilir.

Fotobiyolojik Spektrum Alanı Göz Cilt


Morötesi C Işığa bağlı kornea enfeksiyonu Kızarıklık (eritem)
(200 nm - 280 nm) (photokeratitis) Cilt kanseri
Hızlanmış deri yaşlanması
Morötesi B Işığa bağlı kornea enfeksiyonu Pigmentasyon artışı
(280 nm - 315 nm)
Morötesi A Pigment kararması
Fotokimyasal katarakt
(315 nm - 400 nm) Cilt yanığı
Pigment kararması
Görünür Işık Fotokimyasal ve ısıl retina hasarı Işık hassasiyeti reaksiyonları
(400 nm - 780 nm) Cilt yanığı
Kızılaltı A Katarakt ve retina yanığı Cilt yanığı
(780 nm - 1400 nm)
Kızılaltı B Kornea yanığı Cilt yanığı
(1,4mm - 3,0 mm) Aköz flare, Katarakt
Kızılaltı C Kornea yanığı Cilt yanığı
(3,0 mm - 1000 mm)

77
Lazer Riskleri ve Güvenliği

Yan tarafta ABD


Federal Havacılık İdaresi (FAA) 0 µW/cm2 0,5 µW/cm2
tarafından lazer ışınının pilotlar
üzerinde etkisini gösteren
simülasyon çalışmasından bazı
kareler var.

Gerçek uçuş simülatöründen


çekilen bu görüntülerde,
5 mW gücündeki yeşil renkli
el lazerinin değişik
yüksekliklerde kokpit
üzerindeki etkileri gösteriliyor.

“Lazer Illumination of Pilots in the National Airspace System”, http://www.laserpointersafety.com/LPSFiles/files.html


0 µW/cm2 : Herhangi bir lazer
aydınlatması mevcut değilken
simülatör kokpitinin görüntüsü

0,5 µW/cm2 : 5 mW yeşil renkli


el lazerinin yaklaşık 900 metre
yükseklikteki etkisi
5 µW/cm2 50 µW/cm2
5 µW/cm2 : 5 mW yeşil renkli
el lazerinin yaklaşık 300 metre
yükseklikteki etkisi

50 µW/cm2 : 5 mW yeşil renkli


el lazerinin yaklaşık 100 metre
yükseklikteki etkisi

Işınla İlgili Riskler gerekiyor. Özellikle ışık spektrumunun görünür ışık


ve yakın kızılaltı bölgesindeki dalgaboyuna sahip la-
Lazer ışınları gerekli önlemler alınmadığı zaman zerler, retina hasarlarına yol açma açısından en yük-
orta seviye cilt yanıklarından tutun, geri döndürüle- sek risk grubunu oluşturuyor.
mez göz ve cilt hasarlarına varıncaya kadar ciddi so- Cilt üzerindeki etkileri ise, lazerin dalgaboyu-
nuçlara yol açabiliyor. Lazerin ışın etkisi sonucu bi- na bağlı olarak alt deriye (dermis) veya üst deriye
yolojik hasar ısıl, akustik ve fotokimyasal süreçlere (epidermis) işlemesi neticesinde ısıl ve fotokimyasal
bağlı olarak ortaya çıkıyor. Maruz kalınan süre, ışı- yolla oluşan yanıklar şeklinde ortaya çıkıyor. Dal-
nın dalgaboyu, ışının enerjisi ve dokunun tipine gö- gaboyuna bağlı olarak zararın büyüklüğü değişik-
re hasarın boyutu değişiyor. lik gösteriyor. Morötesi lazerler fotokimyasal hasa-
Isıl etki, absorbe edilen lazer enerjisi sonucu do- ra bağlı olarak pigment değişimine ve güneş yanığı-
kudaki sıcaklık artışına bağlı olarak ortaya çıkıyor. na benzer etkiler gösteriyorken, kızılaltı lazerler ısıl
Akustik etki ise özellikle dokudaki sıvının lokal ola- etki nedeniyle daha ciddi cilt yanıklarına sebebiyet
rak buharlaşması sonucu oluşan mekanik şok dalga- verebiliyor.
sına bağlı gelişiyor ve sonunda doku tahribatına ka-
dar gidebiliyor. Fotokimyasal etkiler fotonların do- Işınla İlgili Olmayan Riskler
ku hücreleri ile etkileşimi sonucu hücre kimyasın-
daki değişmelere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Biraz önce bahsettiklerimizden farklı olarak la-
Gözlerimiz vücudumuzdaki ışığa en hassas böl- zer ışını nedeniyle dolaylı riskler de söz konusu ola-
ge. Gelen lazer ışığı çok yoğun olmasa bile, gözün biliyor.
ışığı odaklama özelliği sonucu lazer ışığı 100.000 kat Yangın: Yüksek yoğunluklu lazer ışınlarının uygu-
daha yoğun olarak retinaya ulaşabilir ve geri dönü- lanan maddeleri yakabilmesi sonucu yangın tehlikesi
şü olmayan hasarlara sebep olabilir. Bu nedenle ne söz konusudur. Bu nedenle alev geciktirici malzeme-
kadar düşük yoğunluklu olursa olsun, gözlerin lazer ler kullanılması ve lazerin çalışma alanı dışına çıkma-
ışını ile doğrudan temasından kaçınılması ve lazerle sını önleyici opak lazer engelleri ile (örneğin perde-
yapılan çalışmalarda koruyucu gözlük kullanılması lerle) çalışılması güvenlik açısından önem arz ediyor.

78
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
Zehirli Gazlar: Özellikle lazerle malzeme iş- geçişi engelleyecek fiziksel bariyer konulması, çalış-
lenmesinde, lazer ışını ile hedef maddenin etkile- malar sırasında metal yüzük ve kol saati takılmama-
şimi sonucu zehirli gazlar, malzeme tozları ve eri- sı, metal kalem gibi eşyaların kullanılmaması ve so-
yik damlacıkları ortaya çıkabiliyor ve çalışanlar açı- ğutma sistemlerinin oluşturduğu neme bağlı oluşa-
sından tehlikeli bir durum oluşturabiliyor. Örneğin bilecek elektrik akımı risklerine karşı dikkatli olun-
metaller kesilirken arsenik, nikel ve krom içeren du- ması gerekiyor.
man açığa çıkabiliyorken, plastik polimerler tehlike- Bugün 50. yılını kutladığımız lazer dünyası çok
li organik maddeler oluşturabiliyor. Benzer bir risk çeşitli ve renkli. Teknolojisi ve kullanım alanı sürekli
de ışın parlaklık limitleri aşıldığında, mercek kay- genişleyen lazerlerin cinsine ve bunlara maruz kal-
naklı oluşan kalsiyum ve çinko tellürün oksijenin ma süresine bağlı olarak olası riskler ve bunlardan
mevcut olduğu ortamlarda yanması sonucu ortaya korunma yolları değişiklik gösteriyor. Gündelik ya-
çıkabiliyor. Bu nedenle maruz kalınan zararlı madde şamda birçok kişi için bu risklerle karşılaşma olasılı-
miktarını insan sağlığı açısından kabul edilebilir li- ğı düşük olsa da işleri gereği sürekli lazerle çalışmak
mit değerlerin altında tutmak için birtakım önlem- zorunda olanlar için ölümcül riskler söz konusu ola-
ler alınması gerekiyor. Bunların arasında en etkin bilmektedir. Hatta çoğunlukla elektrik kazaları gibi
yöntemlerden biri, fiziksel olarak lazerin uygulandı- dolaylı riskler sonucu oluşan tehlikeler, lazer ışınla-
ğı yerin dış ortamdan izole edilmesi. Diğer önlemler rının doğrudan etkilerinden daha sık görülebiliyor.
ise bu tür risklerin olduğu ortamlarda oluşacak za-
rarlı dumanı ortamdan uzaklaştıracak, etkin çalışan
havalandırma sistemi kurulması ve mümkünse ope-
rasyon sırasında standartlara uygun solunum cihaz-
ları (örneğin gaz maskesi) kullanılmasıdır.
Sıkıştırılmış Gazlar: Lazer uygulamalarında
klor, flor, hidrojen klorid ve hidrojen florid gibi bir-
çok zararlı gaz kullanılmaktadır. Bu nedenle kulla-
nılan sıkıştırılmış gazların uygun muhafazalar için-
de saklanması, tavsiye edilen metal borular ve par-
çalar ile güvenli ve kalıcı bir şekilde lazerle bağlantı-
sının yapılması ve yönetmeliklerde yer aldığı şekilde
saklanması gerekiyor.
Lazer Boyaları: Boyalı lazerlerde (dye lasers) ak-
tif lazer ortamı sağlamak amacıyla bazı çözücüler ile
birlikte özel boyalar kullanılmaktadır. Karmaşık flo-
resan organik bileşikler olan bu boyalar, yüksek de-
recede toksik ve kanserojen olabiliyor. Bu sebeple,
boya solüsyonları duman başlıkları altında hazırlan-
malı, özel laboratuvar önlüğü, eldiven ve gözlük kul-
lanılmalıdır.
İkincil Radyasyon: Uygulama esnasında birin- Ama tehlikenin bizi de ilgilendiren ve çok cid-
cil lazer ışınından bağımsız, güç kaynakları, deşarj di sonuçlar doğurabilecek bir yönü de var. Erişimi
lambaları ve plazma tüplerinden kaynaklanan ikin- ve satın alınması kolay olan el lazerlerinin (laser po-
cil radyasyon oluşabiliyor. X-ışını, morötesi, gö- inter) bilinçsizce kullanılması, özellikle pilotlar üze-
rünür ışık, kızılaltı, mikrodalga ve radyo frekansı rinde geçici görüş kaybına yol açma ve görüş alanını
formlarını alabilen bu radyasyonun olası etkilerini azaltması sebebiyle büyük tehlike oluşturuyor. Ris-
de güvenlik açısından dikkate almak gerekiyor. kin gerçekleşmesi durumunda çok ciddi sonuçlar
Elektrik Kaynaklı Tehlikeler: Lazer güç kay- doğabileceği için ABD gibi bazı gelişmiş ülkeler bir
naklarında (örneğin deşarj lambalarında) yüksek dizi önlem almaya ve bu tür kullanımlar için hapis
gerilim kullanılıyor. Lazer sisteminde elektrik kaça- cezalarına varan yaptırımlar uygulamaya başladılar.
ğı olması, hasarlı kabloların kullanılmasına devam
edilmesi, kurulum ve bakım esnasında dikkatsizlik
neticesinde ölümcül kazalar meydana gelebiliyor. Kaynaklar “Laser Safety”, Encyclopedia of Laser Physics
“Laser Hazards”, http://web.princeton.edu/sites/ehs/ and Technology, http://www.rp-photonics.com/
Bu nedenle yüksek gerilim kaynağı olan bölgelere laserguide/sec2.htm laser_safety.html

79
Ramiz Hamid

Lazer ve Ölçüm
Lazer - Frekansı Kararlı Yüksek frekans doğruluğuna (10-11-10-15) sahip
Elektromanyetik Dalga Kaynağı elektromanyetik dalgaların üretilmesi ve bu doğru-
lukla da ölçülebilmesinin bilim ve teknolojide çok
1954 yılında kuantum elektroniğinin doğuşu ile büyük önemi vardır. Her ne kadar günümüzde en
başlayan çalışmalar 1958 yılında spektrumun mik- yüksek doğrulukla üretilebilen ve ölçülebilen birim
rodalga ve optik bölgesinde eşfazlı ışınımın oluşumu zaman ve frekans olsa da hem bu birimin hassasiye-
için optik kazancın elde edilmesini sağlamış ve 1960 tine olan gereksinim hem de bu birimden türetilen
yılında optik frekanslarda ilk kuantum osilatörünün diğer birimlerin belirsizliğinin azaltılması, frekans öl-
üretimi ile tamamlanmıştır çümlerine olan ihtiyacı her geçen gün artırmaktadır.
Günümüzde geniş spektral (0,1μm – 10 μm) ve güç Bu ihtiyaç doğrultusunda, hem mikrodalga hem de
(1 μW – 1MW) aralığında sürekli-dalga ve darbeli (1 optik frekans standartlarıyla ilgili çalışmalar aktif bir
ms – 1 fs) çok sayıda lazer geliştirilmiştir. Çeşitli özel- şekilde devam etmekte olup 1x10-15 mertebesinde ka-
liklere sahip bu lazerler tıp alanında, spektroskopide, rarlılığa ulaşılmıştır.
optik saat ve optik haberleşmede, endüstriyel kesme ve Uzun yıllardan beri lazerlerin geliştirilmesine rağ-
kaynak işlemlerinde yaygın uygulama alanı bulmuştur. men sıradan lazerlerin frekans kararlılıkları ve fre-
Görünür bölgedeki ışınım frekansı yaklaşık 500 kans doğrulukları 10-7-10-9 civarındadır. Ancak fi-
THz’dir (500 Trilyon Herz). Başka bir deyişle lazer ışı- ziksel birimlerin yüksek doğrulukla üretilebilmesi
ması 1 saniyede 500 trilyon salınım yapıyor. Ancak, 1 ve ölçülmesi, sabitlerin yüksek doğrulukla bilinmesi,
saniye içindeki 500 trilyon salınım sayısı sabit kalmı- spektroskopi uygulamaları, atomların lazer ile soğu-
yor ve yaklaşık 5 salınım az veya çok olabiliyor. Bu de- tulması ve tuzaklanması, gravitasyon dalgalarının al-
ğer, lazerin 1 saniye içindeki frekans veya periyot ka- gılanması çok kararlı lazerlerle mümkündür. Ölçüm-
rarlılığını (5 salınım/500 trilyon salınım) göstermek- bilimde ise uzunluk ve yer değiştirme ölçümleri, za-
tedir. Bu özelliği, yani sabit frekanslı elektromanye- man ve frekans standartları, haberleşme ve konumla-
tik dalga üretebilmesi, lazerlerin optik saat ve hassas ma gibi teknolojik alanlardaki uygulamalar, hem la-
uzunluk ölçümü gibi uygulamalardaki önemini her zerlerin frekans doğruluk ve kararlılığının 10-7-10-9
geçen gün artırmaktadır. Lazer ile elde edilen frekans mertebelerinden 10-11-10-15 mertebelerine çıkartılma-
kararlılığının teknolojik olarak ulaşılabilen çok iyi bir sına hem de onların mutlak frekans değerlerinin bu
değer olduğunu iki örnek ile vurgulayabiliriz. Birinci seviyelerde izlenebilir bir şekilde ölçülmesine olan ih-
örnek olarak bir doğa olayını ele alalım. Bilindiği gi- tiyacı her geçen gün artırmaktadır.
Teşekkürler: bi Dünya Güneş etrafında 1 yıllık periyotla, kendi ek-
Enstitümüzde seni etrafında ise 1 günlük periyotla dönmektedir. Bu
lazer ve ölçüm
Lazerlerin Frekans Kararlılığı
periyodik hareketlerin kararlılığı yaklaşık olarak mil-
altyapısının yarda bir civarındadır. İkinci örnekte ise günümüzde Örneğin sıcaklığın değişimiyle aynalar arası me-
kurulmasında üretilen ve 1 günlük kararlılıkları milyarda bir veya on safe ve dolayısıyla lazer frekansı artarsa, elektronik
emeği geçen,
milyarda bir civarında olan, en pahalı RF sinyal jenera- sistem aynaların bağlandığı piezoelektrik ayna ko-
bu alanda
tölerini veya kuvars osilatör temelli saatleri ele alalım. numlandırıcısına geri besleme gerilimi göndererek
çalışmalarına
halen devam eden Temel SI biriminden biri olan zaman (frekans) bi- aynayı ters yönde hareket ettirir ve lazerin frekansı-
tüm TÜBİTAK rimi saniye (Hz), günümüzde bin milyarda bir hatta nı atomların enerji geçişine sabitleyerek kararlı hale
UME yönetimine bir milyon kere milyarda bir (10-13 -10-15) doğrulukla getirir. Lazer frekansının atomik ve moleküler geçiş-
ve çalışanlarına ölçülebilen bir birimdir. Bu nedenle, diğer birimlerin lerde kararlılığı elektronik sistemin parametreleri-
teşekkürü ölçüm doğruluklarını artırmak için zaman ve frekans nin yanı sıra kullanılan atomik gazın parametreleri-
bir borç biliyorum. ölçümlerinden yararlanılmaktadır. ne de bağlıdır. Lazer-atomik gaz etkileşimi sırasında

80
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
soğurum rezonanslarının çizgi kalınlıkla- Lazer frekansını ölçmek zor olduğu için
rı, lazer frekans kararlılıklarını doğrudan çok hassas metroloji deneylerinde, örneğin
etkilemektedir. Lazer frekansı, soğurum farklı ülkelerde yapılan lazer ile uzunluk öl-
rezonansının tepe noktasına denk gelen çümleri deneylerinde, karşılaştırma deney-
frekansa kilitlendiği zaman tepe noktası- leri uygulanırdı. Bu yaklaşım şimdi de kısmi
nın yakını etrafında salınım yapmaktadır. olarak devam etmektedir. 633 nm dalgabo-
Bu salınım genliği geri besleme için kul- yunda çalışan ve Paris’teki Uluslararası Öl- Aktif ortam, iki aynadan oluşan optik rezonatör, aktif ortamdaki atom
lanılan elektronik sistemlerin parametre- çüler ve Ayarlar Merkezi (BIPM) tarafından veya molekül temelli kuantum osilatörlerin üst seviyeye pompalanması
ve ışımanın güçlendirilmesi ile elde edilen lazerin blok şeması ve bu ilkeler
lerine de bağlıdır. En iyi parametrelere sa- geliştirilen lazerin frekansı RF-optik frekans doğrultusunda TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsünde (UME) üretilen ve
spektrumun kırmızı ışınım bölgesinde He-Ne/127I2 lazerinin görüntüsü
hip elektronik sistemler ile frekans stabili- zinciri ile ölçülmüştür. Bu ölçümler sırasın-
zasyonu sırasında elde edilen frekans ka- da lazerin gücü, lazer frekans kilitlemesinde Kullanılan atomik saatlerin frekans doğ-
rarlılıkları veya lazer frekans salınımları, kullanılan 127I2 gazının basıncı ve lazer fre- ruluğu ve uluslararası izlenebilirliği ise GPS
rezonans soğurum spektrumunun çizgi kans modülasyonu belirli değerlere ayarlan- uyduları ve 250 atomik saatin kullanımıyla
kalınlığının 1000 kat altında olabilir. Bu mıştır. Diğer ülkelerde ve bizim ülkemizde, oluşan uluslararası koordine zaman (UTC)
nedendle de çeşitli dalga boyundaki la- TÜBİTAK UME’de geliştirilen He-Ne/I2 la- ölçeği üzerinden sağlanmaktadır. 2000-
zerler ile etkileşime girebilecek enerji ge- zerinin parametreleri aynı değerlere ayar- 2010 yılları arasında fs COMB temelli la-
çişlerine sahip gazlar seçilir. lanmıştır. Bu cihaz, daha sonra BIPM’e taşı- zer frekans ölçüm sistemleri onlarca labora-
Bazı durumlarda rezonans kalitesini ar- narak uluslararası standart ile “beat” tekniği tuvarda kurularak optik frekans ölçümleri-
tırmak amacıyla lazer ışıması özel tasar- kullanılarak karşılaştırılır. ne ve optik saatlerin yapılmasına ciddi ivme
lanmış, Fabry-Perot interferometresi re- 2000 yılından itibaren geliştirilen fem- kazandırmıştır. Bu başarılar 2005 yılı Nobel
zonanslarına kilitlenmektedir. Fabry Pe- tosaniye lazerleri, optik frekans ölçümle- Fizik Ödülü’nün Roy J. Glauber’e (Harvard
rot interferometresi, en basit şekilde, arala- rinde yeni bir devrim niteliği taşır. Der- Üniversitesi, ABD) “optik koherent olayla-
rındaki mesafenin hassas bir şekilde ayar- ginin bu sayısında femtosaniye lazerler rın kuantum teorisinin geliştirilmesi”, John
lanabildiği hizalanmış iki aynadan oluşur. ve onların parametreleri hakkında bilgi- L. Hall ve Theodor W.Hänsch’e ise “optik fre-
Bu deneylerden farklı olarak, lazer atom ler ayrıca sunulmuştur. Ancak biz bura- kans comb tekniklerinin kullanımıyla has-
veya moleküllerinin enerji geçişlerine ki- da femtosaniye lazerlerin optik frekans öl- sas lazer spektroskopisi” alanında verilmesi
litlendiği zaman, ürettiği elektromanyetik çüm metrolojisindeki önemini vurgulaya- ile önemsenmiştir. Sonuç olarak geliştirilen
ışımanın çok iyi tanımlanmış ve dış etken- cağız. Ti:Sa ve Er fiber femtosaniye lazer RF destekli fs COMB lazeri ile, 500 THz de-
lerden kolayca etkilenmeyen bir frekan- ışınımları fotonik fiberden geçtikten son- ğerindeki lazer frekansı 1 Hz belirsizlikle öl-
sı vardır. ra, kalınlıkları 20-100 fs ve aralarındaki za- çülebilir hale gelmiştir. Bu ölçümler atomik
man süreleri de 1-100 ns atımlar şeklinde geçiş enerjilerinin yüksek hassasiyetle belir-
Lazer Frekans Ölçümü yayılmaktadır. Elde edilen elektromanye- lenmesinde, lazer ile uzunluk ölçümlerinde,
tik spektrum aynen hassas bir cetvel gibi lazer dalgaboyunun belirlenmesi gibi uygu-
İlk lazerlerin gerçekleştirilmesinden kullanılabilmekte ve bu özelliğinden dola- lamalarda son derecede önemlidir. TÜBİ-
bugüne kadar frekansın atom ve mole- yı frekans tarağı (frequency COMB) olarak TAK UME’de kurulan fs COMB temelli la-
küllerin enerji geçişlerine kilitlenmesi ça- adlandırılmaktadır. Tek renkli lazerin fre- zer frekans ölçüm sistemiyle He-Ne/I2 laze-
lışmaları hızla yayılmış ve 60’lı yılların so- kans ölçümlerinde kullanılan femtosaniye rinin frekansı (473 612 353 601,6 ± 1,1) kHz
nunda 10-11-10-12 mertebelerine ulaşılmış- lazerin frekans tarakları, cetvel üzerinde- olarak ölçülmüş ve diğer kurumlardaki so-
tı. Ancak iki seviyeli kuantum geçişleri ile ki milimetre çizgileri gibi, bir ölçek niteliği nuçlar ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca TÜBİ-
belirlenmiş lazer frekansının RF ve mikro- taşımaktadır. Ölçümler sırasında frekans TAK UME ve Bilkent Üniversitesi’nin işbir-
dalgadan farklı olarak çok yüksek değer- tarakları arasındaki fark, frekansının de- liği kapsamında ülkemizde ilk fs fiber lazer
lerde (500 THz) olması, lazerlerin mutlak ğişmemesi için atomik saatin referansı 10 COMB üretimi projesi TÜBİTAK’ın deste-
frekans ölçümünü çok ciddi, zor ve paha- MHz frekansına kilitlenmektedir. ği ile başlatılmıştır.
lı bir deney olarak bilim adamlarının kar-
şısına çıkarmıştır. 1972-1999 yılları arasın-
Lazer
da lazer frekans ölçümleri dünyada birkaç
laboratuvarda kurulan RF-optik frekans
zinciri ile yapılabiliyordu. Bu laboratuvar- Atomik Gaz Sinyal
lar SSCB, Almanya, İngiltere ve ABD met-
roloji enstitülerinde kurulabilmişti ve bu Geri Besleme
Elektronik Sistem (PLL)
laboratuvarlarda bile kısıtlı miktarda lazer
frekansı ölçülebilirdi. Lazer frekansının, atomların enerji geçişlerine kilitlenmesi deneyinin blok şeması

81
Lazer ve Ölçüm <<<

Ramiz Hamid fizikte


lisans ve yüksek lisans
derecesiyle 1985
yılında Moskova Devlet
Üniversitesi’nden, lazer
fiziği alanında ise doktora
derecesiyle 1991 yılında
Moskova Lebedev Fizik
Enstitüsü’nden mezun
olmuştur.
Ramiz Hamid 1993
yılından itibaren
TÜBİTAK Ulusal Metroloji
Ti:Sa femtosaniye COMB lazerinin görüntüsü
Enstitüsü’ne katılarak
zaman ve frekans, lazer Spektrum Analizör
dalgaboyu standartları Sonuç
ve elektromanyetik Lazer ve ölçüm alanında uluslararası gelişme- Lazer-1
uyumluluk lere paralel olarak son 15 yılda Türkiye’de birçok
laboratuvarlarını üniversitede uluslararası seviyede başarılı çalış- Lazer-2 SAYICI
içeren Elektromanyetik malar yapılmıştır. Lazerler ve ölçümler konusun-
Grubu’nun kurulmasını da TÜBİTAK’ta ilk çalışmalar lazer interferomet- PC
koordine etmiştir
resiyle yer değişim ölçümleri ve He-Ne lazer ta-
ve halen bu grubun İki lazer frekans farkının “beat” deneyi tekniği ile ölçülmesi:
sarımı ile Milli Fizik ve Teknik Ölçme Standart- Her iki frekansı kilitli lazerin ışıması, hızlı fotodiyot üzerine düşürülerek elde edilen
sorumluluğunu “beat” sinyali spektrum analizör ile gözlenir ve iki lazer arasındaki frekans farkı
yürütmektedir. Doç. ları Merkezi’nde 1986 yılında başlamıştır. Şimdi- bilgisayar kontrollü sayıcı ile ölçülerek istatistiksel yöntemler ile incelenir.
Dr. Ramiz Hamid’in ki adıyla TÜBİTAK UME olarak bilinen bu ensti-
bilimsel çalışmaları tüde frekansı kararlı lazerlerin kullanımı ile yapı-
lazer spektroskopisi, lan lazer spektroskopi deneylerinde atomlar arası
lazer frekans kilitlemesi çarpışmalar analiz edilmiştir. Lazerler ve interfe-
ve ölçümleri, rometrelerin kullanımı ile 1mm-1 m boyutunda-
lazerlerin uzunluk ki mastar blokların uzunluğu 50-250 nm belirsiz-
ve elektromanyetik likle ölçülmüştür. Ayrıca lazerler ile hassas yer de-
metroloji uygulamaları ğişim ve açı ölçümleri, mikrodalga alan şiddetinin
kapsamındadır.
analizi ve ölçümleri, fs fiber COMB lazerinin geliş-
tirilmesi sürdürmekte olduğumuz yeni araştırma-
lar arasında yer almaktadır.
Lazer frekansının, TÜBİTAK UME’de kurulan iki Nd:YAG/I2 lazerinin frekans kararlılığının ortalama zamana göre
interferometre boyutuna değişimi: Mavi renkli eğri her iki lazer frekansı 127I2 moleküllerin enerji geçişlerine kilitlenmediği
kilitlenmesi deneyinin blok durumda, kırmızı eğri ise frekans kilitlenmesi sağlandığı durumda elde edilmiştir. Şekilden
şeması de görüleceği gibi frekansı kilitlenmemiş lazerin kararlılığı 10-9-10-7 arasında değişirken,
frekans kilitlenmesi sağlandığında rezonatör boyundaki ve dolayısıyla lazer frekansındaki
değişimler elektronik sistem ile telafi edilmiş ve frekans kararlılığı 10-11-10-13 değerlerine kadar
artırılabilmiştir.
Lazer
Kaynaklar
Fotodiyot T. H. Maiman, Brit. Commun.Electron., 1, 674, 1960.
Nobel Fizik Ödülleri ve Sunumları, www.nobelprize.org
İnterferometr Gill, P., ve Riehle, F., Report to the 17th Session of the CCTF Joint CCL-CCTF
Working Group on Secondary Representations of the Second, 2006.
Demtröder, W., Laser Spectroscopy, 2. Basım Springer, 1996.
Hamid, R. ve diğ., “10-12 level reproducibility of an iodine stabilized He-Ne laser
endorsed by absolute frequency measurements in the BIPM and UME”,
Geri Besleme Metrologia, Cilt 43, Sayı 106, 2006.
Elektronik Sistem (PLL) Holzwart,h R. ve diğ., “Optical clockworks and the measurement of laser
frequencies with a mode-locked frequency comb”, IEEE J. Quantum Electron.,
Cilt 37, Sayı 1493, 2001.

82
Parçacıkların
Dünyası
Brian Southworth - Georges Boixader

Evrenimiz nelerden oluşmuştur?


Nereden gelmiştir?
Neden böyle davranır?

Bu soruların yanıtlarını tam olarak bilemiyoruz,


fakat son yıllarda çevremizdeki evren hakkında pek çok bilgi edindik.
Bu araştırmalar gözlerimizle görebildiğimizin ötesinde,
minik parçacıklardan ve bunların arasında gidip gelen habercilerden oluşan
bir dünya olduğunu gösterdi bize.
Bu resimli kitap, sizi parçacıkların büyüleyici dünyasıyla ve
onların şaşırtıcı davranışlarıyla tanıştıracak.

Parçacıklarla ilgili araştırmaların yapıldığı laboratuvarlardan biri,


Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi CERN’in laboratuvarıdır.
Burada CERN’in parçacıkların yaratıldığı ve incelendiği
güçlü makinelerini, yani hızlandırıcıları ve dedektörleri tanıtacağız.

Öyleyse sözü daha fazla uzatmadan parçacıklara geçelim...

POPÜLER BİLİM KİTAPLARI


Hüseyin Gazi Topdemir

Bütün Zamanların En Büyük Optikçisi:


İbn el-Heysem
Bilim tarihini akademik bir disiplin haline getiren ünlü bilim tarihçisi George Sarton
(1884-1956), İbn el-Heysem’i, “Bütün zamanların en büyük optikçisi” olarak niteler.
Fizik tarihindeki önemli isimlerden biri olan ve Batı’da Alhazen olarak tanınan
İbn el-Heysem, 965 yılında Basra’da doğdu. Basra ve Bağdat’ta mühendislik eğitimini
tamamladıktan sonra tanınmış bir mühendis olarak Mısır’a gitti. Her yıl düzenli
taşmalarla çevresindeki verimli arazileri tahrip eden Nil Nehri’nin taşkınlarını kontrol
altına alacak projeler ürettiyse de başarılı olamadı. Ancak ömrünün geri kalanını
bütünüyle ışık incelemesine adayarak bilim tarihinde eşine az rastlanır
bir külliyat bıraktı. 1039 yılında Kahire’de öldü.

Antikçağ ile Modern Çağ Arasında biri olan Kitâb el-Menâzır adlı eserinde sergilemiş-
tir. Eserin Batı’ya ne zaman geçtiği ve ilk kez kim ta-
Optik Tarihinin En Önemli İsmi rafından çevrildiği bilinmemekle birlikte, 13. yüzyıl-
İbn el-Heysem, matematik, astronomi ve optik da konuyla ilgi çalışmalar yapan Roger Bacon, John
konularında eserler yazmıştır. Ancak verimli ve ba- Pecham ve Witelo gibi bilim insanlarının eserlerinde
şarılı olduğu alan optiktir. Bu alandaki çalışmalarıy- Kitâb el-Menâzır’a atıfların bulunmasına dayanarak
la optik bilimini kökten değiştirmiştir. Matematiksel 12. yüzyılın sonlarında çevrildiği tahmin edilmek-
incelemeye dayanan yaklaşımı ve yaptığı son dere- tedir. Buna karşılık bilinen ve yaygın olarak kullanı-
ce özenli ve ayrıntılı deneylerle modern anlamda bir lan Latince çevirisi ise Friedrich Risner tarafından
matematiksel fizik çalışmasını gerçekleştirmiştir. Ge- 1572’de Basel’de, Witelo’nun kitabını da içerecek şekil-
leneksel bilimsel çalışma modeli için çok yeni olan bu de Opticae Thesaurus (Optik Hazinesi) adıyla yayın-
yaklaşımının sonucunda, optik konusu, kapsamı, il- lanmıştır. Bundan sonra da yoğun bir şekilde okun-
keleri ve kuralları belirlenmiş bir bilim ha- maya başlanan Opticae Thesaurus Batı’da
line gelmiştir. optik biliminin kurulup gelişmesin-
İbn el-Heysem, ışığın doğrusal de neredeyse tek kaynak eser ola-
yayılımı, gölgelerin özellikleri, ka- rak etkili olmuştur. Benzer etkiyi
ranlık oda, yansıma, kırılma, gök- Doğu’da da gösteren eser üzeri-
kuşağı ve halenin oluşumu gibi ne 14. yüzyılda Kemâlüddîn el-
pek çok temel optik olguyu, hem Fârisî Tenkih el-Menâzır (Op-
kendisinden önce ortaya konulmuş tiğin Düzeltilmesi), 16. yüz-
bilgilere dayanarak hem de yaptığı yılda ise ünlü Türk astronomu
deneysel çalışmalardan edindiği ye- Takîyüddîn İbn Marûf Kitâb-ı
ni bilgiler ışığında, niceliksel fiziğin bu- Nûr adlı çalışmasını yazmıştır.
gün yaptığı anlamda matematiğe dayan- Her iki eser de Kitâb el-Menâzır’dan
dırarak incelemiş ve yorumlamıştır. Bu ça- derin izler taşımaktadır. Eserin
bası sonucunda ortaya koyduğu bütün doğrudan görmeye ilişkin ilk
kuram ve kanıtlamalarını optik tari- üç bölümü 1989’da İngiliz-
hinin tereddütsüz başyapıtlarından ceye çevrilmiştir.

84
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Kitabın Temel Tezleri ğıyla, matematiksel olarak yorumlamıştır.


Şöyle bir akıl yürütmede bulunur: “Gözı-
a. Işığın Kaynağı, Yayılımı ve şın Kuramı’na göre ışık gözden çıkmakta,
Görmenin Oluşumu saydam ortamdan geçerek nesneye ulaş-
1. Işık kendisi ışık kaynağı olan nes- makta ve görme gerçekleşmektedir. Oysa
nelerde (Güneş gibi), nesnenin üzerinde- bütün olasılıklar dikkate alındığında, göz-
ki her noktadan karşısındaki bütün yön- den ışık çıksa da çıkmasa da, göze bakılan
lere doğru, doğrusal olarak yayılır. İbn el- nesneden bir şeyler geri gelmezse, görme
Heysem, bu düşüncesini kanıtlamak için, gerçekleşemez.”
Güneş, Ay ya da ateş ışığını karanlık bir Bu olağanüstü bir belirlemedir. Çün-
odaya bir delikten göndererek, odada yayı- kü burada ışık kaynağı ne olursa olsun, dı-
lan ışığın yönü boyunca ip germiş ve ışığın şarıdan ışık ve renk göze gelmediği sürece
ip boyunca yayıldığını göstermiştir. Bu ka- görmenin olamayacağı çok özlü bir biçim-
nıtlamanın ilginç yanı 17. yüzyılda Kepler de belirtilmektedir. Buna göre, eğer görme
tarafından yinelenmiş olmasıdır. göz ışınları aracılığıyla oluyorsa, bu ışınla-
rın tekrar nesneden göze bir şeyler getir-
mesi gerekir. Çünkü nesneden göze bir şey-
Gözışın Kuramı ler gelmiyorsa, görme olmaz. Eğer göz ışın-
Görmeye neden olan ışığın göz-
ları nesneye gidip ondan bir şeyler alıp gö-
den çıktığını varsayan kuram. Gözışın
Kuramı’nın ilk derli toplu anlatımını ya-
ze geri geliyorsa, o zaman da ışının nesne-
pan Alkmeon (M.Ö. 5. yüzyıl) olmuştur. den çıktığını kabul etmek daha akıllıca ola-
Alkmeon’a göre göz ateşten yapılmıştır. caktır. Buradaki temel dayanak gözün ka- Resimde Johannes Hevelius’un 1647’de Ay üzerine yazdığı
Selenographia’nın kapak sayfası yer almaktadır.
Çünkü birisi ona çarptığında, ateş çık- maşması ve acı duymasıdır. Bilindiği gibi Burada ussal ve deneysel olarak doğayı araştıran iki bilgin,
maktadır. Görme de gözden yayılan ışı- göz parlak bir nesneye, bir renge ya da ışı- İbn el-Heysem ve Galileo Galilei, resmedilmiştir.
Soldaki İbn el-Heysem’dir ve “us”u temsil etmektedir.
ğın bir nesne tarafından yansıtılmasıy- ğa uzun süre bakarsa acı duymaktadır; ma- Bu nedenle geometrik çizim onun elindedir;
la oluşur. Alkmeon’un savunuculuğunu sağda yer alan ise Galileo’dur ve “duyu”yu temsil etmektedir,
dem ki dışarıdan etki almak acının doğası- bu nedenle teleskobu tutmaktadır.
yaptığı ve daha sonra “intraocular” adı
dır, öyleyse görsel süreçte gözün dış bir et- Böylece duyu ve us birbirini tamamlamaktadır.
verilen bu kuramı asıl yetkinliğe ulaş-
tıran ise Platon (M.Ö. 427–347) olmuş- kinin alıcısı olduğu açıktır. Öyleyse ışığın
tur. Gözışın Kuramı’nı perspektif kural- kaynağı göz olamaz, yani göze acı veren ışık
ları çerçevesinde geliştiren ise ünlü ma- gözden çıkamaz. Bilindiği gibi, yansıma kanunu, yansı-
tematikçi Eukleides’dir (M.Ö. 330-275). 5. Görme, göz ve nesne arasını bağla- ma durumunda geliş ve yansıma açılarının
Eukleides, tıpkı geometride olduğu gibi, yan bir ışık konisi aracılığıyla oluşur. Bu (şekildeki α açıları) eşit olduğunu belirtir.
optikte de birkaç temel ilkeye dayanan ışık nesneden göze geldiği için, koninin İbn el-Heysem bu kanunun kanıtlamasını
bir tasarım gerçekleştirmiştir. Bu tasarı-
kaynağı nesne, hedefi ise gözdür. tamamen yeni bir yöntemle yapmıştır. Ge-
mın dayandırıldığı ilkeler şunlardır:
1) Işık ışınları gözden çıkar.
İbn el-Heysem’in bu görme kuramı ola- liştirdiği yöntem bugün için Hızlar Dört-
2) Işık ışınları doğrusal olarak yayılırlar. ğanüstü etkili olmuş, Doğu’da ve Batı’da 17. geni adı verilen, gelen ve yansıyan ışına et-
3) Yayılan ışınlar koni oluştururlar. yüzyıla kadar tam anlamıyla otorite haline ki ettiği düşünülen kuvvetleri ya da bile-
gelmiş, Kemâlüddîn el-Fârîsî, Takîyüddîn şenleri göz önünde bulunduran bir yön-
İbn Marûf, Roger Bacon, John Pecham, temdir.
2. Işık, kendisi ışık kaynağı olan nes- Witelo, Mourolico, Kepler ve Descartes’ı İbn el-Heysem’e göre, yansıma duru-
nelerin özniteliğidir. Bu nesnelere birincil etkilemiştir. munda üç temel hareket söz konusudur.
ışık kaynakları ve bunlardan yayılan ışığa Bunlardan birincisi, ışığın ayna yüzeyi-
da birincil ışık adı verilir. b. Yansıma ne dik; ikincisi teğet ve üçüncüsü de her-
3. Kendisi ışık kaynağı olmayan nesne- Yansıma konusunda İbn el-Heysem, hangi bir açıyla gelmesi durumudur. Bi-
lerin (Ay gibi) ışığına ise ikincil ışık denir. kendinden ışıklı ve ışıklandırılmış nesne- rinci durumda ışık geldiği doğrultuda ge-
4. Görme nesnelerden gelen ışık ve renk lerin ışıklarının, yani birincil ve ikincil ışık ri yansır; ikinci durumda hiçbir değişime
etkisiyle oluşur. İbn el-Heysem, bu konu- kaynaklarının yaydığı ışıkların, düz, küre- uğramadan yoluna devam eder ve üçün-
da öncelikle ışığın gözden çıktığını savu- sel, silindirik ve konik aynalarda nasıl yan- cü durumda da geliş açısına eşit bir açıyla
nan Gözışın Kuramı’na karşı çıkarak, ışı- sıdıklarını deneysel olarak incelemiş ve yansır. Çünkü eğik geliş hareketi ve ayna-
ğın nesneden geldiğini savunur. Bunu ka- her bir aynada gerçekleşen yansıma du- nın direnci doğrudan doğruya zıt değiller-
nıtlamak için, görmeyi hem fiziksel olarak rumunda yansıma kanununun geometrik dir ve böyle bir durumda geliş hareketi bi-
hem de nesneden göze gelen ışınlar aracılı- kanıtlamasını yapmıştır. ri dik, diğeri de yüzeye paralel olan iki kı-

85
Bütün Zamanların En Büyük Optikçisi: İbn el-Heysem

Birinci Cilt: Doğrudan Görme çalışmıştır. Ona göre ışık saydam nesneler-
Sekiz bölümdür. Birinci Bölüm: Genel olarak görmenin oluşumu de çok büyük bir hızla hareket eder ve ışı-
İkinci Bölüm: Görmenin oluşabilmesinin koşulları ve nitelikleri
Üçüncü Bölüm: Işık kaynakları, bu kaynaklardan yayılan ışıkların ve yayılımlarının nitelikleri
ğın hızı az yoğun olan ortamlarda çok yo-
Dördüncü Bölüm: Işığın ve rengin göze ve görmeye etkisi ğun ortamlara göre daha yüksektir. Bü-
Beşinci Bölüm: Gözün yapısı tün saydam nesneler yoğunlukları oranın-
Altıncı Bölüm: Görmenin oluşumu
da ışığın hareketine karşı koyarlar. Daha
Yedinci Bölüm: Her bir gözün görmedeki işlevi
Sekizinci Bölüm: Görmenin tam olarak oluşabilmesi için gerekli temel koşullar
fazla yoğunluk daha fazla direnç demek-
İkinci Cilt: Algı Farklılıkları tir. Ancak bu direnç, hareketi bütünüyle
Dört bölümdür. Birinci Bölüm: Işın çizgilerinin farklılaşmalarına bağlı olarak nesnelerin görünebilirlik niteliklerindeki değişimler etkisiz hale getirecek kadar büyük değil-
İkinci Bölüm: Göz tabakalarının algılamadaki işlevleri
se, o zaman harekette yalnızca zayıflama
Üçüncü Bölüm: ışık, renk, konum, büyüklük gibi belirli görsel özelliklerin her birinin algılanış biçimleri
Dördüncü Bölüm: Gözün görsel nesneleri algılayış biçimleri
söz konusu olur. Bu gözlemleri sonucunda
Üçüncü Cilt: Görme Kusurları ve Nedenleri İbn el-Heysem, ışığın geçmesine izin ve-
Yedi bölümdür. Birinci Bölüm: Göz nesneleri neden her zaman doğru bir biçimde algılayamaz ren saydam ve engelleyen opak ortamlar-
İkinci Bölüm: Görme kusurları neden ve nasıl oluşur
da hızın azaldığını, opaklığın arttığı oran-
Üçüncü Bölüm: Görme kusurlarının nedenleri
Dördüncü Bölüm: Görme kusurları üç görsel algı kipinden, duyumdan, tanılamadan ve çıkarımdan kaynaklanır da da Normale doğru büküldüğünü belir-
Beşinci Bölüm: Duyumdan kaynaklanan algı kusurları leyebilmiştir.
Altıncı Bölüm: Tanılamadan kaynaklanan algı kusurları
Yedinci Bölüm: Çıkarımdan kaynaklanan algı kusurları
Dördüncü Cilt: Yansımayla Oluşan Görme Normal
Beş bölümdür. Birinci Bölüm: Göz ve nesnenin konumlarını değiştiğinde, algı da değişir Yatay Bileşen Yatay Bileşen

Dikey Geliş
İkinci Bölüm: Parlak nesnelerden ışıkların yansımasının nitelikleri

Dikey Bileşen

Dikey Bileşen
Üçüncü Bölüm: Nesnenin parlaklık niteliğinin koşulları

Işın
Ge

an
Dördüncü Bölüm: Işıkların parlak nesnelerde yansıması ve gözün bu ışıkları algılaması

len

sıy
Işın

Yan

im
Beşinci Bölüm: Yansıma aracılığıyla görüntü oluşumu ve nitelikleri

li G
eli
ş
Beşinci Cilt: Yansımayla Oluşan Görüntülerin
Algılanması
Yatay Geliş
İki bölümdür. Birinci Bölüm: Parlak nesnelerde yansıyan görüntüleri göz, ancak bu nesnelerden gelen ışık aracılığıyla algılayabilir
İkinci Bölüm: Yansımayla oluşan görüntülerin nitelikleri AYNA
Altıncı Cilt: Yansımayla Oluşan Görme Kusurları
Dokuz bölümdür. Birinci Bölüm: Konuya giriş
İkinci Bölüm: Genel olarak yansıma aracılığıyla oluşan görme kusurları
Üçüncü Bölüm: Düzlem aynada oluşan görme kusurları
Dördüncü Bölüm: Küresel tümsek aynada oluşan görme kusurları Yatay Bileşen
Dikey Bileöşen

Beşinci Bölüm: Silindirik tümsek aynada oluşan görme kusurları Normal


Altıncı Bölüm: Tümsek konik aynada oluşan görme kusurları Gelen Işın
Yedinci Bölüm: Küresel çukur aynada oluşan görme kusurları
Sekizinci Bölüm: Silindirik çukur aynada oluşan görme kusurları
i
Dokuzuncu Bölüm: Konik çukur aynada oluşan görme kusurları
Hava Ayrılım Yüzeyi
Yedinci Cilt: Kırılmayla Oluşan Görme
Altı bölümdür. Birinci Bölüm: Konuya Giriş Su
İkinci Bölüm: Işığın saydam nesnelere nüfuz etmesi ve kırılması d
r
Üçüncü Bölüm: Işıkların saydam ortamlarda uğradığı değişimlerin nitelikleri Yatay Bileşen
Dördüncü Bölüm: Saydam nesnelerin veya ortamların gerisinde bulunan nesneleri gözün algılaması
Dikey Bileşen

Beşinci Bölüm: Kırılmayla nasıl görüntü oluştuğu


Altıncı Bölüm: Gözün nesneleri kırılma aracılığıyla algılaması Asıl Yol
Yedinci Bölüm: Kırılmayla oluşan görme kusurları
Kırılan Işın

Kitâb el-Menâzır’ın İçeriği Işığın Kırılmasının Hızlar Dörtgeni’yle Açıklanması

sımdan oluşur. Ayna yüzeyi birincisini en- c. Kırılma İbn el-Heysem, katı bir nesnenin dik-
gellediği, diğerini engellemediği için açı- İbn el-Heysem, optik kırılmayı açıklar- lemesine fırlatıldığında, karşısındaki sabit
lar eşit kalır. Çünkü yansıyan hareket, ya- ken de özgün bir yaklaşım ortaya koymuş- bir nesneyi, herhangi diğer bir yönden fır-
ni tersine çevrilmiş dik kısım ve değişme- tur. Işığın kırılmasını, fırlatılan bir taşın, latılmasına göre daha kolay kırdığı yaygın
den kalan paralel kısmın bileşimi, bu iki daha çok ya da daha az dirençli başka bir gözlemine dayanarak, yansımada olduğu
hattın düzleminde olacaktır. Yani, Normal ortama geçtiğinde hareketinde oluşan de- gibi, kırılmada da genel bir ilke elde etmiş-
ile geliş açısına eşit bir açı yapacaktır. İbn ğişim ile karşılaştırarak açıklamıştır. tir: Dik hareket daha güçlü ve kolaydır; di-
el-Heysem’in getirdiği bu kanıtlama biçimi Yansıma açıklamasındaki gibi kırılma- ke yakın eğimli hareket, uzak olan hareket-
tamamen özgündür. yı da neden sonuç ilişkileriyle açıklamaya ten daha kolaydır.

86
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
munda bunu açıkça görmek olanaklıdır. Bundan do-
Işın veya Görme Konisi layı İbn el-Heysem’in kırılma açıklaması, Kırılma
Işın veya görme konisi görmenin geometrik Kanunu’nun elde ediliş sürecinde çok önemli bir adı-
olarak açıklanmasında başvurulan bir anlatımdır. mı oluşturmaktadır. Çünkü İbn el-Heysem’in Hız-
Biz yakındaki nesneleri daha büyük, uzaktaki nes- lar Dörtgeni yöntemi, gelen ve kırılan ışınları, bir-
neleri ise daha küçük görürüz. Uzaktaki nesnenin birinden ayrı düşünülen iki dikey parça olarak gö-
daha küçük görünmesinin nedeni, daha küçük bir
açıyla göze gelmesindendir.
ren yeni bir düşünce şekli geliştirilmesine yol açmış Hüseyin Gazi Topdemir,
ve bu yaklaşım biçimi daha sonra Witelo, Kepler ve Dil ve Tarih-Coğrafya
Descartes’ın dikkatini çekmiştir. Pratik olarak kırıl- Fakültesi (DTCF), Felsefe
ma açılarına ilişkin sonuçlar Descartes’ın Dioptrics’i Bölümü, Sistematik
Göz
(1659) yayınlanıncaya kadar, neredeyse bütünüyle Felsefe ve Mantık Anabilim
İbn el-Heysem’e aittir. Dalı’ını bitirdikten
Nesne Nesne (1985) sonra, 1988 ‘de
Kemâlüddîn el-Fârâsî’nin
İbn el-Heysem’in Kitâb el-
Bu ilke ve mekanik analojilerden yararlanarak kı- Sinüs Kanunu veya Snell Kanunu Menâzır Adlı Optik Kitabına
Snell Kanunu olarak da bilinen Sinüs Kanunu, Yazdığı Açıklamanın Yakan
rılmanın açıklaması neden sonuç ilişkileri ortaya ko- ışığın iki saydam ortamın arakesitinde uğradığı Kürelerdeki Kırılmaya
nularak yapılabilir: Dik ışın o doğrultu boyunca orta- değişimleri belirler. Şekildeki gibi bir ışık ışınının Ait Bölümü’nün Çevirisi
ya çıkan hareketin gücünden dolayı, tıpkı demirden iki saydam ortam arasındaki yüzeye düştüğü göz ve Kritiği başlıklı tezle
bir topun dik olarak ve hızla atıldığında madeni bir önüne alındığında ve birinci ortamın 1, ikinci or- yüksek lisans ve 1994’te
levhayı kolaylıkla kırması gibi, aynı doğrultuda -kırıl- tamın da 2 ile temsil edildiği düşünüldüğünde, Si-
da Işığın Niteliği ve Görme
nüs Kanunu şöyle ifade edilebilir: η1 sinθ1= η2 sinθ2
maksızın- yoğun ortama girebilir. Eğimli ışın ise ay- Kuramı Adlı Bir Optik
Buradaki θ1 açısı gelen ışın ve yüzey arakesitine
nı doğrultuda devam etmek için yeterince güçlü ol- olan Normal arasında kalan açıdır. θ2 açısı ise kırı- Eseri Üzerine Araştırma
madığından, ortama daha rahat girebileceği diğer bir lan ışın ve yüzey arakesitine olan Normal arasında- başlıklı teziyle de doktora
yöne, yani Normale doğru döner, tıpkı keskin bir kı- ki açıdır. η1 ve η2 nicelikleri ise, birinci ve ikinci or- programını tamamladı.
lıcın tahta parçasını yatay olarak kesmekte zorlanma- tamların kırılma indisleridir. Bu kavramsal yapı, ışık Bilimsel çalışma alanları,
ışınlarının daima, optik olarak daha yoğun olan or- Bilim Tarihi ve Bilim
sı, buna karşılık dikey olarak daha rahat kesmesi gibi.
tamda Normale doğru, tersi durumda ise Normal- Felsefesi olan yazarın
İbn el-Heysem, yansımada olduğu gibi, kırılma den öteye doğru sapacağını öngörmektedir. bu konularda birçok
konusunda da ortaya çıkan hareketi biri dik, diğeri çalışması bulunmaktadır.
ise kırılma yüzeyine paralel olmak üzere ikiye ayır- Halen DTCF, Felsefe
mış, ikinciyi değişmeden bırakırken, birincisinin hız- Bölümü, Bilim Tarihi
Normal
lanacağını ya da yavaşlayacağını tasarlamıştır. Böy- Anabilim Dalı’nda profesör
Ge
len
Işın

lece kırılmada da Hızlar Dörtgeni’ni kullanmış olan olarak çalışmalarını


İbn el-Heysem’e göre, ışın iki farklı ortamın ayrılım sürdürmektedir.
şın

yüzeyine ulaştığında, hız Normal boyunca sabit ka-


nI
a
sıy
Yan

lacak, ikinci ortam daha yoğun ise hız azalacak, de-


Birinci Ortam
ğilse artacaktır. Yani Normal boyunca kırılmaya uğ- Arakesit
ramaksızın geçecek, çok yoğuna girdiğinde Norma-
İkinci Ortam
le doğru, az yoğuna girdiğinde ise Normalden öte-
ye yönelecektir. Kırılan ışığın izlediği yolu belirleyen
Kırıl

bu açıklamalara göre, ışık daima en kolay ve en hız-


an I
şı

lı yolu izlemektedir. El-Heysem’in bu belirlemesi de


n

Fermat’nın en az zaman ilkesini anımsatması bakı-


mından ilginçtir.
Kırılma konusuna da her yönüyle büyük bir de-
rinlik kazandıran İbn el-Heysem, ışığın geliş ve kı-
rılma açıları arasındaki ilişkiyi, ışığın saydam ortam-
Kaynaklar
larda izleyeceği yolları belirleyerek vermiştir. Ancak İbn el-Heysem, Işık Üzerine, İngilizceye çev. M. Sabra, A. I., “Ibn al-Haytham,” Dictionary of Scientific
sinüs kanununu elde edememiştir. Aslında İbn el- F. Quraishi, Ibn al-Haitham: Proceedings of the
Celebrations of 1000th Anniversary, Ed. Hâkim
Biography, Cilt 6, New York 1972.
Topdemir, Hüseyin Gazi, “İbn el-Heysem’in Optik
Heysem’in Hızlar Dörtgeni yöntemiyle sinüs kanu- Mohammed Said, Karachi, Pakistan 1970.
Lindberg, D. C., “Alhazen’s Theory of Vision and
Araştırmaları,” Bilim ve Felsefe Metinleri,
Cilt 1, Sayı 1, 1992.
nuna ulaşmak olanaksız değildir. Özellikle çok yo- Its Reception in the West,” Isis, 58, 1967. Topdemir, Hüseyin Gazi, Modern Optiğin Kurucusu
Lindberg, David C., Theories of Vision from Al Kindi to İbn el-Heysem, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara 2002.
ğundan az yoğuna geçerken oluşan kırılma duru- Kepler, Chicago, 1976. Topdemir, Hüseyin Gazi, İbn el-Heysem ve Yeni Optik,
Lotus, Ankara 2008.

87
Belirsiz Bilim?
Zeynep Ünalan

Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı,


TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi

Aralarında Türkiye’nin de olduğu 22 ülkeyle ilgili Tüketici Araştırmaları Derneği


(GfK-Gesellschaft für Konsumforschung-) güven endeksine göre öğretmenler
ve doktorlar toplumların en çok güvendiği insanları, politikacı ve gazetecilerse en az
güvenilen grupları teşkil ediyor. Şirket yöneticileri, asker, avukat ve din adamlarının da
dahil edildiği ankette niye “bilim insanları” adı altında bir kategori olmadığını
doğal olarak hayra yoruyor insan. Bilim insanlarına güveniliyor ki ankete konulmaya
bile gerek duyulmamış. Ne var ki insan faktörünün içinde olduğu her girişimde
olduğu gibi bilimde de tutarsızlıklar, bilinçli ve bilinçsiz yanlılıklar söz konusu.

Kral Çıplak!
Alan Sokal New York Üniversitesi’nde bir fizik demiye ne kadar kolay sızabileceğini göstermiştir. Bi-
profesörü. Sokal, sosyal ve kültürel çalışmaların ya- lim insanlarının zaman zaman şahit olduğu ama dil-
yımlandığı Social Text adlı akademik dergiye 1996’da lendirmeye gerek duymadığı ya da cesaret edemediği
bir makalesini gönderir. Makalenin adı, “Sınırların bu tür çarpıklıkları nihayet birisi tüm çıplaklığıyla or-
İhlali: Kuantum Çekiminin Transformatik Yorumu- taya çıkarmış olur.
na Doğru”. Makalenin sadece adı değil içeriği de an-
lamsızdır. Bilimsel bir çalışma olmaktan çok uzak, Egemen Kuramlar
kuantum çekiminin politik uygulamalarının oldu-
ğunun öne sürüldüğü bir yazıdır bu. Sokal bir sürü Peki, Sokal’ın değerli sanılarak yayımlanan saçma
postmodern terimi kuantum kavramlarının arasına makalesinin tersine, bilimsel geçerliliği olmasına rağ-
serpiştirerek hazırladığı makaleyle akademik bir der- men değersiz görülen çalışmalar yok mu? Elbette var.
giyi entelektüel bir deneye tâbi tutmak istemektedir. Thomas Kuhn, bilim ilerlerken bilim insanları-
Teknik terim ve postmodern düşüncelerle göz boya- nın “paradigma” denen bir araştırma kültürü oluştur-
yan saçmasapan bir makalenin yayımlanıp yayımlan- duklarını ve aynı disiplin içinde çalışanların bu kül-
mayacağını merakla beklemektedir. Beklediği ger- tür doğrultusunda düşündüklerini savunur. Haliyle
çekleşir ve makale yayımlanır. Sonrasında Sokal’ın düşünce kalıpları içine hapsolan bilim insanlarından
Lingua Franca dergisinde makalesinin bir hile oldu- mutlak bir nesnellik beklemek mümkün değildir. Pa-
ğunu açıklaması yankı uyandırır. Entelektüel hile de- radigmalar, üzerinde odaklanılması gereken araştır-
neyini geçemeyen dergi editörleriyse aldatıldıklarını ma konularının sayısını indirgeme ve bilim insanları-
söyleyip, Sokal’ı ahlâki olmayan davranışından dola- nı yönlendirme açısından iyi olsa da kısıtlama ve en-
yı suçlarlar. Yazarın yetkinliğine güvendikleri için di- telektüel baskıya da yol açabilir. Yeni fikirler paradig-
ğer akademisyenlerin hakemliğine başvurma ihtiya- malardan dolayı reddedilebilir. Kuhn’a göre bilimsel
cı bile duymadıklarını, ama aslında makalenin ken- devrimler geleneksel kalıpları yıkan kuvvetli yeni pa-
dilerine de çok mantıklı gelmediğini eklerler. Sokal radigmalar sayesinde meydana gelir. Tarih, geleneğe
ise editörlerin bu cevabının amacını teyit eder nite- ters düştüğü için kabullenilmesi yıllar süren hipotez-
likte olduğunu söyler. Makalenin, yazarı sırf alanında ler, meslektaşları tarafından aforoz edilen bilim insan-
iyi diye dikkatsizce incelenmesi bir yana, doğruluğu- ları ve onların iddiaları ile doludur: Güneş merkezli
nun araştırılmadan yayımlanması sahte bilimin aka- gezegen sistemi, mikrop kuramı, kıtaların kayması vs.

88
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
1910’larda Alfred Wegener tarafından öne sürü- lerini ister. Gözden geçiren akademisyenin kuram-
len, kıtaların yavaşça hareket ettiklerini öngören Kı- sal eğilimlerine aykırı tezler taşıması durumda ma-
tasal Sürüklenme kuramı şüphe ile karşılanmış, fikrin kalenin reddedildiğini, taşımaması durumda ise ka-
aleyhinde özel konferanslar düzenlenmiş ve iddianın bul edildiğini görür. Mahoney’e, çalışması yayımlan-
kabulü 40 yıl sonra gerçekleşmiş. Yine kabul edilme- dıktan hemen sonra, benzer şekilde ayrımcılığa ma-
si 40 yıl kadar süren fikirlerden biri, Karanlık Mad- ruz kaldığını iddia eden 300 civarında kişiden telefon
de kuramı. Fritz Zwicky 1933’te Coma gökada küme- ve mektup gelir. Mahoney’in çalışmasını bilim insan-
sindeki gökadaların hareketlerinden kütle hesapları- larının ahlâk dışı davranışlarını ortaya koyan bir göz-
nı yapınca beklenenin çok üstünde bir değer bulur. lem olarak mı değerlendirmek gerekiyor? Hayır, belki
Bu farkı açıklamak için “karanlık madde” ismini ver- de bilim insanlarının bilinçaltına yerleşmiş eğilimle-
diği, görünmeyen bir maddenin varlığını ileri sürer. rinin ve bilgi birikimlerinin kararlarında ne kadar et-
Ancak bilim insanlarını ikna edemez. Bir başka ör- kili olduğunu gösteren bir deney olarak değerlendir-
nek de 200 yıl öncesine ait. Ernst Chladni, 19. yüzyı- mek daha doğru olur.
lın başlarında, meteorların Dünya’daki kayalara ben-
zemedikleri için uzaydan geldiğini öne sürünce şim-
dilerde UFO hikâyelerine gösterilene benzer bir tep-
kiyle karşılaşır. Hatta iş, müzelerdeki meteor kolek-
siyonlarının kıymetsiz sayılıp çöpe atılmasına kadar
gider. Ana akımın dışında kalan bu bilimsel iddiala-
ra karşı direnişi çok da yadırgamamak gerekir. Çün-
kü paradigma kaymaları, Kuhn’un da belirttiği gibi,
din değiştirmek kadar zor. Bu kaymalar yavaş yavaş
ve yeni delillerle desteklene desteklene gerçekleşiyor.
Yerleşik hale gelmiş fikirler eleştiri süzgecinden
geçirilmeden kabullenilirken egemen kuramlara ay-
kırı kanıtların göz ardı edilmesinden, yayımlanma-
masından, konferanslarda ihmal edilmesinden en
çok bilimsel nesnelliğin zarar gördüğü söylenebilir.

Eğilimler Önyargılar
Çizim: Hilal Özçelik

Şu da bir gerçek ki bilimin tarafsızlığı bilim insan-


larının tarafsızlığına bağlı. Ne var ki hepimiz dene-
yimlerimiz, ailemiz, büyüdüğümüz çevre, okulumuz, Önyargılar ve eğilimler bilim insanlarının ver-
kısacası kültürel, sosyal ve psikolojik çevremizin etki- dikleri kararları ve yaptıkları yorumları etkilediği gi-
siyle yıllar içinde birçok önyargı geliştiriyor, belli fikir bi önceliklerini, çalışma konularını, varsayımlarını da
ve görüşlere daha çok öncelik tanıyoruz. Aslında bi- etkiliyor. Einstein’ın, sırf evrenin durağan olması ge-
lim insanları da istisna oluşturmuyor. Onlar da evre- rektiğine inandığı için Görelilik denklemlerine ekle-
nin işleyişine dair bir yığın önyargıya ve eğilime sahip diği “kozmolojik sabit”i bunun en bilinen örneklerin-
olabiliyorlar. Hal böyle olunca, yansız bilimsel çalış- den. Stephen Hawking, karadeliklerde bilginin kay-
ma imkânsızdır diyor William F. McComas. Fen eği- bolduğunu ileri sürmesi üzerine gelen tepkilere şöy-
timi üzerine yazdığı kitaplar ve araştırmalarıyla bili- le cevap verir: “Einstein gibi birçok bilim insanının
nen McComas’a göre bütün bunlar bilim insanının determinizmle duygusal bağı var. Ancak Einstein’dan
karar ve yorumlarını etkiliyor. Örneğin evrim tartış- farklı olarak onlar kuantum kuramının tahmin yü-
malarının, bilim insanlarının yaptıkları da dahil, ne rütme kabiliyetimizin azalmasına neden olduğunu
kadarının kişisel eğilimlerden ve duygusallıktan arın- kabul ettiler. Bununla birlikte karadeliklerin zorunlu
mış bir bilimsel nesnellik taşıdığı tartışılabilir. gösterdiği bilgi kaybını kabullenerek tahmin kabiliye-
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nden sosyolog timizin daha fazla sınırlanmasını istemiyorlar. ... Bu
Michael J. Mahoney bilimsel yanlılıkları ortaya ko- bilim insanlarının tarihten ders aldıklarına inanmı-
yanlardan. Mahoney 75 akademisyene hakemli bir yorum. … Evren, bizim peşin hükümlü fikirlerimi-
dergiye yayımlanmak üzere sunulmuş makaleler yol- ze göre hareket etmiyor ve bizleri şaşırtmaya da de-
lar. Onlardan bu makaleleri inceleyip değerlendirme- vam edecek.”

89
Belirsiz Bilim

Dikkati çeken bir başka nokta, ay- (JAMA) 2005’te yayımlanan makalesinde, kate alınması ya da tahmin ettiği sonuca
nı coğrafyadan ya da kültürden bilim in- 1990’dan beri moleküler biyoloji alanında uygun veriler yönünde seçiciliği gibi yan-
sanlarının ortak eğilimlerinin olabilme- çıkan ve en çok alıntı yapılan 45 akademik lılıkları ortadan kaldırıyor. İdeal olan, var-
si. Örneğin, canlıların bir evrim geçirdiği makalenin %99’unun sonraki deneyler- sayımda bulunanın onun doğruluğu ya da
fikri Avrupa’da daha ateşli savunulurken le çürütüldüğünü ortaya koyuyor. Ioanni- yanlışlığına eşit mesafede olması ve verile-
ABD’de dirençle daha çok karşılaşıyor. Bu, dis bunda istatistiksel sonuçların yanlış yo- ri nesnel bir şekilde değerlendirmesi. Bi-
ilk bakışta ABD halkının daha dindar ol- rumlanmasının da payının olduğunu be- lim insanının tarafsızlığını göstermesi açı-
masına yorulabilir. Ama ilginçtir ki ev- lirterek bu tür yanlışlıkları en aza indirmek sından Kepler güzel bir örnek: Gezegenle-
rendeki temel parametrelerin (Plank sa- için araştırmaya uygun istatistik yöntemi- rin mükemmel çember yörüngelerde dön-
biti, dört temel kuvvetin birbirine oranla- nin seçilmesi gerektiğini vurguluyor.İsta- düğünü destekleyici çalışma yapması iste-
rı vs.) bilinçli gözlemcilerin, yani bizlerin tistikçiler genetiğin babası olarak bilinen nen Kepler, gezegenlerin eliptik yörünge-
varlığına olanak verecek şekilde ayarlan- Mendel’in 1860’larda bezelyelerden topla- leri olduğunu açıklar.
dığını öngören İnsancı İlke İngiliz gökbi- dığı verileri hâlâ kontrol ediyor. Bu verile- Bilim tarihi Kepler gibi bireysel çalışan
limcilerin çoğu tarafından benimsenirken rin varsayıma mükemmel uyumu 1936’da araştırmacıların başarılarıyla dolu. Ancak
ABD’li gökbilimciler arasında pek rağbet R. A. Fisher’i Mendel’in veya asistanının geniş araştırma gruplarının bireysel çalış-
görmüyor. verilerle oynamış olduğu iddiasına götü- maların yerini aldığını, üniversitelerde bu
Bunun nedeni fikrin kökeninin İngil- rür. Mendel’in verileri bazı bilim insan- tür yapılanmaların gittikçe arttığını görü-
tere olması mıdır yoksa toplumun kültü- yoruz. Sovyetler Birliği’nin 1957’de Sput-
rü ile mi ilgilidir? İnsancı İlke hakkında- nik uydusunu fırlatmasıyla başlayan uzay
ki tutum ABD’den İngiltere’ye farklılık çağı, araştırmaların gruplarla yapılma-
gösterdiği gibi ABD’de değişik disiplinler- sını yaygınlaştıran en önemli faktör ola-
de çalışan bilim insanları arasında da fark- rak görülür. Çünkü Sovyetlerin bu başarı-
lılık gösteriyor. Bu durum fizikçi Leonard sı ABD’ye, bilim savaşlarında öne geçme-
Suskind’in gözünden kaçmamış. Suskind nin hızla büyük araştırma grupların or-
İnsancı İlke’ye mesafeli duran gökbilimci- ganize edilmesiyle mümkün olabileceğini
lerin aksine parçacık fizikçilerin konuya düşündürür. Araştırma gruplarının kişi-
daha sıcak baktıklarını söylüyor. sel yanlılıkları engelleyici olduğu söylene-
bilir. Ancak gruplar büyüdükçe araştırma-
Bilimsel Yöntem ve Tarafsızlık nın bütçesi de büyüdüğü için yanlılığın ve
Çizim: Hilal Özçelik

politikanın bilimsel çalışmalara sızma ola-


Birbiriyle ilgili birkaç olgunun tanı- sılığının arttığı söylenebilir. Özellikle sana-
mı ya da gözlemi, bu gözlemleri/tanımla- yi kuruluşlarınca desteklenen araştırmala-
rı açıklayıcı varsayımların öne sürülme- larınca “onaylama yanlılığı”na örnek ola- rın genelde lehte bulguları duyurması in-
si, varsayımların öngördüğü yeni olgu ve rak gösterilse de, verilerin istatistiksel sı- sanları bilime şüpheyle baktıran nedenler-
gözlemlerin belirlenmesi bilimsel araştır- namalardan geçisi bu konudaki tartışma- den biridir.
manın ilk üç basamağını oluşturuyor. Bu ların genelde Mendel’den yana sonuçlan- Bu yanlılığı engelleyen ve bilimsel çalış-
basamakları şimdiye kadar bahsettiğimiz masını sağlar. Onaylama yanlılıklarının malarda olması gereken bir özellik araştır-
yanlılıklardan tam olarak soyutlamak çok özellikle sağlık alanındaki yayımlarda ol- manın halka açık olması. Çalışmada izle-
mümkün değil. Ancak bunlar bir sonra- ması uçları insan sağlığına ve sağlık poli- nen yöntem ve sonuçların gizli olmaması,
ki aşama olan varsayımın deneyle sınan- tikasına dayandığı için tehlike arz ediyor. verilerin ortaya konulması şüphelerin gi-
ması sürecinde ortadan kalkabilir. Daha Klinik deneylerdeki yanlılıkların saptan- derilmesi açısından önemli. Örneğin insan
da önemlisi bilim dünyasında bir deneyin ması üzerine yaptığı çalışmalarda Akdeniz faktörünün küresel ısınmaya etkisi üzerine
sonuçları son söz olarak kabul edilmiyor. Üniversitesi’nden Osman Saka, kullanı- bitmeyen tartışmaların temelinde biraz da
Varsayım farklı ve bağımsız araştırmacı- lan istatistik yöntemleriyle bunları bir de- şüphecilik yatıyor. İklim değişiklikleri üze-
larca tekrar sınanıyor. Hatta bu sınamala- rece düzeltmenin mümkün olduğunu be- rine odaklanan çalışmalarıyla bilinen East
rın mümkün olduğunca çok olması gere- lirtiyor. Anglia Üniversitesi’nin gizlici tutumu so-
kiyor. Tekrarlanan deneyler bireylerin ter- Veri analizlerinde gittikçe yaygınlaşan nunda bilgisayar korsanlarının saldırısına
cih ve eğilimlerinin etkisini ortadan kal- bir başka uygulama da deney ve uygulana- uğramaları ve verilerinin ifşa edilmesiy-
dıracağı için bilimsel araştırmaların altın cak istatistik yöntemine karar verilip her le sonuçlandı. 2009’un Kasım ayında ger-
standardı olarak kabul ediliyor. şey sonlandırılana kadar veriye bakma- çekleşen bu olay üzerine İngiltere Bilim ve
Epidemiyoloji uzmanı John Ioannidis mak. Bu, araştırmacının beklentileri doğ- Teknoloji Komitesi üniversitenin daha şef-
Amerikan Tabipler Birliği’nin dergisinde rultusunda olmayan verilerin daha az dik- faf olması gerektiğini açıkladı.

90
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Çizim: Hilal Özçelik


Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar... yalama ve bundan kök hücre elde etme ça- rans listesinde yayınlanmamış makaleler
lışmasının ardından ünü iyice yayılsa da, bulunur. Üstüne üstlük Pusztai Araştırma
Jan Hendrick Schön de bir bilim insa- verilerle oynadığı ortaya çıkınca üniversi- Grubu’nun başkanı, Koyun Dolly’nin kop-
nı. Moleküler elektronik alanındaki maka- tedeki görevine son verildi. Uydurma ve- yalanması ve diğer genetik çalışmalarıy-
leleriyle tanınan Schön bir zamanlar orga- rileri bir yana, araştırmada kullandığı yu- la bilinen Roslin Enstitüsü’nün başkan ve-
nik elektriksel lazerin keşfinden tek mole- murtalardan ikisinin, birlikte çalıştığı genç kilidir. Neyse ki 2002’lerde Akademi için-
külden oluşan transistörlere kadar elektro- asistanlardan diğer bir kısmınınsa 20 ka- den kişiler yavaş yavaş toplantılardaki par-
nikte ve nanoteknolojide çığır açabilecek dar kadından para karşılığı alındığı doğru- tizanlık ve yanlı tartışmaları gündeme ge-
çalışmalarıyla biliniyordu. Sadece 2000 yı- lanınca Kore’nin biyoetik kurallarını ihlal tirirler.
lında Science ve Nature dergilerinde sekiz ettiği gerekçesiyle Woo Suk’un iki yıl hap- Her ne kadar bilimsel yöntem nesnel
makalesi yayımlandı. İki makalesinde içe- si istendi. olmayı hedeflese de sonuçta bilimsel ça-
rikleri farklı olsa da aynı şekil ve grafikle- Bunlar kişisel olaylar, bir de kurum- lışmaları da insanlar yürütüyor. Bilim in-
ri kullandığının fark edilmesi üzerine araş- sal olanlar var: İngiliz Bilimler Akademisi sanları da doğayı eğilimleri ve önyargıları
tırması incelemeye alınan Schön’ün ke- 1998’de genetiği değiştirilmiş organizma- doğrultusunda algılıyorlar. Bunun ötesin-
şiflerinin yalan olduğu ortaya çıktı. Bilim lar (GDO) üzerine ilk raporunu yayımlar. de onlar da zaaflarının esiri olabiliyorlar.
ahlâkına aykırı olarak bazı verileri kay- Uzman grup bu ürünlerin ziraatte kalite ve Farkında olmadan yapılan yanlılıklar ka-
detmediği ve yok ettiği anlaşıldı. Uydur- besin değerini arttırma gibi yararlarından bul edilse de sahte bilime yol veren bilinçli
ma veriler taşıdığı gerekçesiyle 16 akade- bahseder. GDO’lar dünyadaki açlığın çö- hataları kimse onaylamıyor. Bunları en aza
mik makalesi ve altı patent başvurusu ge- zümü olarak sunulur. Buraya kadar sorun indirmek biraz da araştırmacının her çeşit
ri çekildi. Araştırmalarını yürüttüğü Bell yok, ancak hikâyenin bundan sonrası bili- yanlılıktan uzak durma konusunda karar-
Laboratuvarları’nda iş bu raddeye gelme- min nesnelliğine tam bir darbe niteliğin- lılığına bağlı.
den nasıl olup da fark edilmediği merak de. Tam bu sıralarda Dr. Arpad Pusztai’nin Bilim ve teknoloji yaşamımıza gittikçe
edilen Schön sonunda görevinden alındı. GDO’lu patateslerin zararlarıyla ilgili ma- daha fazla giriyor. Bilinçli hatalardaki ar-
Yine yakın tarihte ortaya çıkan usul- kalesi Lancet dergisinde yayımlanacaktır. tışsa “Yoksa, gelecekte bilim insanlarına
süz bir başka bilimsel çalışma Güney Ko- İngiliz Bilimler Akademisi başkanı Peter bir çeşit hipokrat yemini ettirmek zorun-
reli veteriner Hwang Woo Suk’a ait. Ülke- Lanchman araya girer ve makalenin ya- da mı kalacağız?” sorusunu akla getiriyor.
sinde “Üstün Bilim Adamı” ünvanı verilen yımlanmaması için uğraşır. Dergi editörü
Kaynaklar
Woo Suk 1999‘da bir inek, bundan üç yıl tehdit edilir. Pusztai’nin araştırmasını ya- http://pages.stern.nyu.edu/~wstarbuc/Writing/Prejud.htm
http://www.tuba.gov.tr/haber.php?id=26
sonra domuz, 2005’te ise bir köpek kopya- lanlamak için Akademi bünyesinde çalış- http://www.turkmia.org/eski/kongre/tipbil05/pdf/12.pdf
http://www.newyorkscienceteacher.com/sci/files/user-
ladığını ilan etmişti. 2004’te Science dergi- ma grubu kurulur. GDO’lardan yana bir submitted/Misconception1.pdf
http://www.skepticalinvestigations.org/home.htm
sinde duyurulan, insan embriyosunu kop- sürü makale çıkaran grubun verdiği refe-

91
Bahri Karaçay

Şişmanlığın
Genleri
Son yıllarda ülkemizi de etkilemeye başlayan obezlik, modern dünyanın en yaygın
sağlık sorunlarından biri haline geldi. Uzun bir süre obezliğin irade yetersizliği ve çok yiyip
yeterince egzersiz yapmamaktan kaynaklandığına inanıldı ve nedenin
biyolojik olmaktan çok psikolojik olduğu ileri sürüldü. Hâlâ yaygın olan kanı da bu.
Ancak elde edilen bilimsel veriler bu görüşün gerçeği tam yansıtmadığını, şişmanlığın
yaşam tarzı yanında genlerin kontrolü altında olduğunu gösteriyor.

92
Bilim ve Teknik Nisan 2010
>>>

A
rizona eyaletine bağlı Phoenix şehrinin gü-
ney sınırları boyunca uzanan ve ABD’den
çok gelişmekte olan bir ülkeyi andıran böl-
ge, yüzyıllardır burada yaşamakta olan Pima kabile-
sine ait. Genelde birbirinden uzak evlerin oluşturdu-
ğu tipik bir Pima kasabasında, tarım arazileri arasın-
da etrafa serpişmiş evler, bazen bir kumarhane ve ço-
ğu zaman da bir böbrek diyaliz merkezi dikkati çeki-
yor. Gila Nehri Yerlilerinden olan Pimalar pek çoğu-
muzun yaşayamayacağı bu çöllerde yetişebilen sınır-
lı sayıdaki bitkilerle beslenerek binlerce yıldır hayat-
ta kalabilmişler. Dolayısıyla Pimaların vücutları yi-
yeceğin genellikle kıt olduğu bu şartlara uyum sağ-
lamış durumda.
Ancak beyazların Pimaların bölgesine ulaşmasıy-
la Pimaların yaşamları alt üst olmaya başlamış. Be-
yazlar, Gila Nehri boyunca yerleşim merkezleri ku-
rup nehrin sularını kullanmaya başlayınca nehrin
ilerisinde bulunan Pima bölgesine akan su miktarı
da giderek azalmış. Zaten çölde yapabildikleri sınır-
lı tarımla yaşamlarını sürdüren Pimalar su azalınca
kendilerini açlığın kucağında bulmuşlar. Sayıları gi-

Thinkstock
derek azalmış. Bir süre sonra yardım etmek amacıyla
Amerikan hükümeti Pimalara tonlarca un, şeker ve
işlenmiş gıdalar dağıtmış. Yiyeceğin bol olduğu za- kıyorlar. Çocuklar birkaç kilometre uzaktaki okulla- Modern yaşamın kolaylıkları
sonucu daha az enerji
manlarda onu kıt zamanlarda kullanmak üzere de- rına yürüyerek veya koşarak gidip geliyorlar. Diğer sarfederken, enerji içeriği
polamakta etkin hale gelmiş olan Pimaların vücutla- bir deyişle günlük yaşamları fiziksel aktivite ile dolu çok daha yüksek yiyecekleri
tüketiyoruz. Kullanılmayan
rı yağ, un, şeker gibi enerjisi yüksek gıdalarla ve de- olarak geçiyor. Meksikalı Pimalar haftada 22 saat ağır enerji ise vücudumuzda yağ
olarak birikiyor.
vamlı olarak beslenmeye başlayınca kısa sürede ki- fiziksel işler yaparlarken Amerikalı kuzenleri hafta-
lo almaya ve obezleşmeye başlamışlar. Amerikan ya- nın sadece iki saatini ağır işlere harcıyorlar.
şam tarzı ve yeme alışkanlıklarına uyum gösteren Pi- Bu durumda şu sorgulamayı yapabiliriz: Eğer
malar bugün dünyadaki en obez topluluk unvanını Amerikalı Pimaların obezlik problemi tamamen
taşıyor. Alınan aşırı kilolar çok sayıda hastalığı da be- genlerden kaynaklanıyorsa, Meksikalı kuzenlerinin
raberinde getirmiş; özellikle en başta “tip 2 diyabet” de obez olmaları beklenirdi. Ancak bulgular bu te-
olmak üzere endüstrileşmiş ülkelerde çokça görülen zi desteklemiyor. Araştırmaya dahil edilen Meksi-
hipertansiyon, kanser, artritis gibi hastalıklar bunla- kalı Pimaların ortalama ağırlıkları 72 kg iken Ame-
rın başında geliyor. Obezlik oranı Pimalar arasında rikalı kuzenlerinin ortalaması 98 kg idi. Tıp 2 diya-
%40-50’lere kadar çıkıyor. ABD genelinde ise 2009 bet Meksikalı erkek Pimalar arasında %5,6 ve kadın-
yılı istatistiklerine göre bu oran %26. Böbrek diyaliz lar arasında %8,5 iken bu rakamlar Arizona Pimaları
klinikleri de bu yüzden Pimaların yaşamlarının vaz- için %34,2 ve %40,8 olarak saptandı. Araştırmacılar
geçilmez parçası haline gelmiş. Meksikalı olup ancak Pimalarla bir akrabalığı olma-
2006 yılında yayımlanan bir çalışma Pimaların yan bir grubu daha çalışmaya eklediler. Bu gruptaki Anahtar Kavramlar

durumu hakkında çok ilginç gerçekleri gün ışığına erkeklerde tip 2 diyabet görülmezken kadınlarda bu Uzun bir süre şişmanlık ve
obezliğin psikolojik olduğuna,
çıkardı. Amerikan Pima Rezervasyonu’ndan yüzler- oran %5 olarak ortaya çıktı. Diğer deyişle rakamlar şişmanlığın insanların kendilerini
kontrol edemeyip çok yemelerinin
ce kilometre ötede bugünkü Kuzey Meksika’nın Sier- yaş ve cinsiyete göre düzenlenince Amerikan Pima- ve çok az hareket etmelerinin
sonucu olduğuna inanılıyordu.
ra Madre dağlarında bir grup Pima yerlisi daha yaşı- larının Meksikalı Pimalardan 5,5 kat ve Pima olma-
Bilimsel çalışmalar iştahın, enerji
yor. Genetik, arkeolojik ve dilsel çalışmalar, çiftçilikle yan Meksikalılardan ise 16 kat daha fazla tip 2 diya- metabolizmasının ve vücutta yağın
depolanmasının genlerin kontrolü
geçinen Meksika Pimalarının, genetik kuzenleri olan bete yakalandıkları belirlenmiş oldu. altında olduğunu ortaya koydu.
Amerikan pimalarından yaklaşık iki bin yıl önce ay- Pimaların Pima olmayan Meksikalılarla karşılaş- Artık bu fonksiyonlardan sorumlu
rılmış olduklarını gösteriyor. Meksikalı Pimalar hâlâ tırılması önemli bir gerçeği daha gün ışığına çıkar- genleri bir bir belirlemeye
başladık. Bunun sonucu olarak
toprağı tek bir atın çektiği tek bıçaklı bir pullukla işli- mış oldu. Meksikalı Pimalar arasında bile diyabet tarihte ilk defa hormon eksikliği
nedeniyle ortaya çıkan obezlik
yor, çamaşırlarını dere kenarında taşlara vurarak yı- çok daha yüksek oranda görülüyordu. Meksikalı Pi- tedavi edildi.

93
Şişmanlığın Genleri

malar daha kolay kilo alıyor, aşırı ağırlık- sı yanında, kişiler arasındaki genetik fark- tı” diye eklemişti. Fakat aradan geçen yıl-
la birlikte gelen diyabete de daha sık yaka- lılıkların da vücut ağırlığının belirlenme- larda obezlik hakkında yapılan genetik ça-
lanıyorlardı. sinde önemli olduğunu gösteriyor. lışmalar, ortalamanın biraz dışına çıkıldı-
Pimalar üzerinde yapılan bu çalışma- Genetik yapısı tıpa tıp aynı olan fakat ğında, yani aşırı obezlerin ve aşırı zayıfla-
lar hem yaşam tarzını da kapsayan çevre- evlatlık edinilmeleri nedeniyle çok fark- rın ağırlıkları göz önünde bulunduruldu-
sel faktörlerin hem de genetik yapının vü- lı ortamlarda büyüyen tek yumurta ikiz- ğunda çok sayıda gen yerine az sayıda ge-
cut ağırlığının belirlenmesinde önemli ol- leri üzerinde yapılan çalışmalardan da nin çok önemli ağırlık farklarından so-
duğunu kanıtlıyor. Her ne kadar şişmanlık genlerimizin ağırlığımızı belirlemede be- rumlu olduğunu göstermeye başladı. Bu
vücuda alınan ile harcanan enerji arasın- lirleyici olduğunu biliyoruz. Çünkü ikiz- nedenle Dr. Farooqi çalışmalarını normal
daki denge olarak basit bir kavrammış gi- ler ağırlık açısından üvey anne ve baba- bir popülasyonun fertleri yerine aşırı obez
bi görünse de gerçekte çok daha karmaşık larına değil, biyolojik ebeveynlerine ben- bireylerin olduğu aileler üzerinde yoğun-
bir sorun (video için bakınız, www.bahri- ziyorlar. Aynı çevre şartlarındaki bir grup laştırmaya karar vermiş. Ona göre bu va-
karacay.com/blog). insanı göz önüne alırsak, bu grup içerisin- kalar nadir görülüyordu ama obezlik ko-
İsveç ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde den tesadüfen seçeceğimiz iki kişi arasın- nusunda sırlar taşıyordu. Farooqi bu dü-
yapılan bir çalışma ortalama insanların daki BMI farklılığı (BMI-Body Mass In- şünceyle 10 yaşın ve özellikle beş yaşın al-
yetişkin yaşamları boyunca kilolarının dex; şişmanlığın ölçütü olarak kullanılan tında aşırı şişman çocuğu olan ailelerle ça-
dar sınırlar arasında kaldığını, her on yıl- ve kişinin boyu ile ağırlığını dikkate alan lışmaya başladı. Çok sayıda hastane ve kli-
da bir beş kilo civarında değiştiğini gös- bir değer), %40 ile %70 oranında genetik niğin de yardımıyla bu özellikleri taşıyan
terdi. Eğer gerçekten bu kadar basit bir farklılıklardan kaynaklanmaktadır. yüzlerce çocuğa ulaşıldı. Çalışması sade-
denge varsa enerji tüketimimize baktığı- ce İngiltere’yle de sınırlı kalmadı. Birkaç
mızda bundan çok daha fazla kilo alıyor yıl içerisinde farklı ülkelerden de obez ço-
olmamız gerektiğini görüyoruz. Örnek ol- cuklar çalışmaya eklenince sayı 3500’e ka-
ması bakımından, günlük enerji tüketimi dar çıktı. Bu çocuklar hakkında ayrıntılı
ardından sadece 7 kalorinin yakılamadan bilgiler kaydedildi, onlardan kan örnekle-
vücutta kalması bile 30 yıllık bir süre içe- ri alındı. Sonuçta bu çocukların DNA’ları
risinde 10 kg’lık kilo artışına dönüşecek- analiz edilecek ve onların daha çocuk yaş-
tir. İşin ilginç yanıysa bu 7 kalorilik artık ta olağanüstü kilo almalarına neden olan
enerjiyi elde etmek için fazladan bir dilim genetik bozukluklar tespit edilecekti. Ye-
salatalık yememizin yeterli olmasıdır. ri gelmişken belirteyim, anormalliklerin
Yıl boyunca kişi başına yaklaşık bir erken yaşlarda ortaya çıkması ve özellik-
milyon kalori tüketiyoruz. Yaşam boyu le ailenin birden fazla ferdini etkilemesi
Thinkstock

yaklaşık 42 ton şu içiyoruz, 9 ton karbon- bu anormalliğin genetik temelleri olduğu


hidrat, 3 ton yağ, 3 ton protein ve 0,4 ton hakkında önemli bir göstergedir.
da diğer gıdalardan tüketiyoruz. Cambridge Üniversitesi Metabolik Dr. Farooqi’nin çalıştığı ailelerden
Sürekli olarak enerji tüketmemize rağ- Hastalıklar Enstitüsü araştırmacıların- ikisi kendi ailesinin de gelmiş olduğu
men insanların çoğu hemen hemen ay- dan Dr. Sadaf Farooqi obezlik konusun- Pakistan’ın Pencap bölgesinden Londra’ya
nı kiloları muhafaza ediyor. Çünkü aldı- da bilime yaptığı katkılarla dünya çapın- taşınmış göçmen ailelerdi. Her iki ailede
ğımız enerjiyi çalışarak, egzersiz yapa- da isim yapmış bir bilim insanı olarak bi- de anne ve baba, kuzenleriyle evlenmiş-
rak, vücut sıcaklığını belli aralıkta tuta- linir. Dr. Sadaf Farooqi ile yürüttüğü ça- lerdi. Ülkemizin bazı yörelerinde de hâlâ
rak, akciğerlerimizden karbondioksit şek- lışmalarını sunmak üzere Üniversitemi- gözlendiği gibi, Pakistan’da akraba evliliği
linde atarak ve artıklar şeklinde harcıyo- ze geldiğinde tanıştım. Pakistan asıllı ama geleneğin bir parçasıdır. Akraba evlilikleri
ruz. Öte yandan, diyet programlarının İngiltere’de büyüdüğü için İngiliz aksan- genetik kusurların ortaya çıkma ihtimali-
%70-95’inin 1-2 yıl içerisinde başarısızlı- lı olan Farooqi, obezlik üzerine araştır- ni artırdığı için gelişmiş ülkelerin pek ço-
ğa uğradığını da biliyoruz. Kaybedilen ki- ma çalışmalarına başladığı “90’lı yıllarda ğunda yasaklanmıştır ve akraba evlilikle-
lolar yeniden geri alınıyor. bilim dünyasındaki genel inanışın, ağırlı- ri bu ülke halkları tarafından çok yadırga-
Bütün bu bulgular veya hesaplamalar, ğın çok sayıda gen tarafından kontrol edil- nır. Bununla beraber akraba evlilikleri pek
vücudumuzda kalori hesabını yapan bir diği ve çevre şartlarının her bir gen üze- çok Ortadoğu, Orta Asya ve Uzakdoğu ül-
sistemin olduğunu gösteriyor. Hemen he- rindeki küçük etkilerinin birlikte ağırlı- kesinde hâlâ sürmektedir.
men aynı çevre şartlarında yaşayan insan- ğımızı belirlediği şeklinde olduğunu” be- Kuzen anne ve babadan olan iki ku-
lar arasında görülen olağanüstü kilo fark- lirterek, “böyle olunca da ağırlığı kont- zen, daha çocuk yaştayken aşırı derece-
ları da çevre şartları, beslenme alışkanlık- rol eden genlerin belirlenmesi saman yı- de kilo almıştı. Sekiz yaşındaki kuzen 86
ları veya kişinin egzersiz yapıp yapmama- ğınında iğne aramak gibi bir şey olacak- kg ağırlığındaydı. Ameliyatla vücut yağla-

94
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
rının alınmış olmasına rağmen ağırlığın- şündü. Fakat bu açıklama doğru olamaz- Ob geni bir hormon kodluyordu. Ob
dan dolayı yürüyemez hale gelmiş, teker- dı, çünkü o güne kadar bu fare hiç doğum farelerinin vücutları Ob geninde ortaya
lekli sandalyeye bağlı kalmıştı. Daha kü- yapmamıştı ve dahası biraz yakından in- çıkan bir mutasyondan dolayı bu hormo-
çük olan iki yaşındaki kuzen ise yaklaşık celediklerinde onun aslında erkek bir fare nu üretmiyordu. Ob geninin Ob faresin-
30 kg ağırlığındaydı ve her geçen gün ki- olduğu ortaya çıktı. Şişman fare fazla ha- den yalıtılıp dizilimi belirlendiğinde gen-
lo alıyordu. reket etmiyordu ve ettiğinde de enerjisi- de tek bir bazın değişmiş, “Sitozin” yeri-
Kuzenlerden birinin anne ve babası ço- ni hep yem tüketmek üzere kullanıyordu. ne “Timin” bazının yerleşmiş olduğu or-
cuklarının daha dört aylıkken anormal bir Diğer farelerle karşılaştırıldığında onlar- taya çıkacaktı. Dr. Friedman genin ürünü
iştahı olduğunu gözlemlediler. Bebek bir dan neredeyse üç kat daha fazla yem tüke- olan hormona yunanca “zayıf ” anlamı-
türlü doymak bilmiyordu. Kardeşlerinden tiyordu. Ona İngilizcede aşırı şişman an- na gelen “leptos” kelimesinden esinlene-
ve anne babasından bile daha çok yiyordu. lamına gelen “obese” kelimesine atfen “Ob rek “Leptin” adını verdi. Friedman’in lep-
Çocuklarının bu olağanüstü iştahını gö- faresi” adı verildi. 1950 yılında Dickie ve tin genini bulması sekiz yılını almıştı ama
ren anne ve baba önceleri pek aldırmadılar iki araştırmacının imzasıyla yayımlanan keşfini yayınlar yayınlamaz, bir anda bi-
ve çocuk istedikçe ona yiyeceği bir şeyler makalede, on aylık ve 90 gr olan Ob fare- lim dünyasında beklediği üne de kavuştu.
verdiler. Ama bir süre sonra çocuklarında si ve onun yanında aynı yaşta fakat nor- Fakat daha sonra Ob geninin bulunma-
bir anormallik olduğunun farkına vardılar. mal olan 29 gramlık bir farenin fotoğrafı sında anahtar rol oynayan ve Friedman’in
Anne ve baba olarak çocuklarının yiye- da yer alıyordu. Ob faresinin çoğaltılması laboratuvarında çalışan teknisyen ve dok-
ceklerini kısmaya gönülleri razı olmayın- zor oldu çünkü üreme konusunda prob- tora sonrası çalışmaları yapanların açıkla-
ca sonunda bir hekime başvurmaya karar lemleri vardı. Fakat araştırmacılar değişik maları Friedman’in bu başarıya tek başına
verdiler. Hekim onlara çocuğu yiyecekler- sahip olmak için inanılmaz manevralara
den uzak tutmalarını, bunun için buzdola- başvurduğu ve aslında buluşta çok önem-
bı da dahil yiyecekleri kilitlemelerini öner- li rol oynayan kişilerin isimlerini yayımla-
di. Ama bu bile çare olmadı. Çocukları bu nan makaleden çıkarmış olduğu da orta-
sefer çöpleri karıştırıp bulduklarını yeme- ya çıkacaktı.
ye başladı. Hatta bir defasında annesi kı- Leptin, 167 amino asitten oluşan bir
zını, derin dondurucuda bulduğu dondu- protein ve vücutta beyaz yağ hücreleri ta-
rulmuş balığı yerken yakalamıştı. rafından üretiliyor. Leptin’in kan dolaşı-
Hekimin önerdiği testlerin hepsi nor- mındaki miktarı vücuttaki yağ hücrele-
mal çıktı. Çocuğun ne beyninde bir lez- rinin sayısıyla da doğru orantılı. Başlıca
yon vardı ne de tiroid bezi kanseri var- kaynak, yağ dokusu ve yağ hücreleri ol-
dı. Ayrıca o günlerde sayıları birkaçı geç- makla birlikte daha sonra yapılan çalış-
Thinkstock

meyen genetik testlerde de bir anormallik malarla leptin’in midede bulunan bir grup
bulunmadı. Dr. Farooqi daha önce obez- hücre tarafından da üretildiği keşfedildi.
likle ilgili olarak yapılan araştırmaları ta- teknikler kullanarak obez farelerden olu- Leptin’in keşfi o güne kadar yağ depola-
ramaya başladı. Konuyla ilgili daha önce şan bir koloni oluşturdular. Bu koloninin manın dışında hiçbir işlevi olmadığına
yayımlanmış araştırma bulguları çok il- yetiştirilmesi sırasında elde edilen veriler inanılan yağ dokusunun aslında önemli
ginçti. Şişmanlığın genleri hakkındaki en obezlik geninin çekinik bir kalıtım yolu metabolik hormonlar üreten bir doku ol-
önemli bulgu bir tesadüf eseri ortaya çık- takip ettiğini gösteriyordu. Ob faresi yıllar duğunu da ortaya koyuyordu.
mıştı. sonra şişmanlık konusunda bilim tarihin- Leptin hormonunun dünya çapında,
1949 yılında bir yaz günü Jackson de elde edilen en önemli keşiflerden birini kilo vermek isteyen milyonlarca insan
Laboratu-varları’nda çalışan hayvan ba- mümkün kılacaktı. için mucize ilaç olacağı ve milyarlarca do-
kıcılarından biri kafesleri kontrol eder- New York’taki Rockefeller Üniversite- lar kâr sağlayacağı düşüncesiyle yola çıkan
ken daha önce fark etmediği bir şey gör- si’nden Dr. Jeffrey Friedman 1994’te Na- uluslararası ilaç şirketleri henüz makale
dü. Dikkatini çeken, kafesin bir köşesin- ture dergisinde yayımladığı bir makale ile Nature dergisinde yayımlamadan, patent
de tüylerini temizleyen ve fazla enerjik Ob faresini obez yapan genin ne olduğu- anlaşması için Rockefeller Üniversitesi’ne
görünmeyen bir fareydi. Diğer farelerden nu açıklayacaktı. Genin keşfedilmesi ne- başvurmaya başladılar. Üniversite yöne-
daha tüylüydü ama diğerlerinden çok da- den bu kadar uzun sürdü diye sorabilirsi- timi bu şirketlerden biri olan Amgen’in
ha şişmandı. Bakıcı fareyi o sıralarda Jack- niz. Hatırlayacaksınız, DNA’nın yapısı ilk teklifini kabul etti. Amgen patentin lisan-
son Laboratuvarları’nda doktora öğrenci- defa 1953’te keşfedilmişti. Moleküler bi- sı karşılığında Rockefeller Üniversitesi’ne
si olan Margaret Dickie’ye gösterdi. Mar- yoloji tekniklerinin geliştirilmesi için ise peşinen 20 milyon dolar ödedi. Bu pa-
garet önce farenin gebe olduğu için diğer- aradan 20-25 yıllık bir sürenin daha geç- ranın üçte biri Üniversiteye, üçte biri
lerinden çok daha büyük olduğunu dü- mesi gerekmişti. Friedman’in araştırmaları için destek sağ-

95
Şişmanlığın Genleri

layan Howard Hughes Tıp Enstitüsü’ne İngiliz bir araştırmacı olan Gordon Böylece vücutta daha fazla yağ birikme-
ve geri kalan üçte biri de araştırmacılara Kennedy de vücut sıcaklığını belirleyen si önlenmiş olur.
verildi. Kesin olmamakla beraber bu pa- sistem gibi vücutta bir de yağ miktarını Dr. Farooqi ve patronu Dr. Stephen
ranın 5-6 milyon dolarlık bir miktarını ayarlayan bir termostat olduğunu ve bu O’Rahilly, 1994’te Jeff Friedman’in ya-
Friedman’in aldığı ve geri kalan birkaç yüz termostatın tüketilen ve harcanan ener- yımladığı Nature makalesini okudukla-
bin doları da diğerleri arasında paylaştır- ji arasındaki dengeyi kurmak üzere iştahı rında akıllarına gelen ilk şey Pakistan-
dığı biliniyor. Friedman’in şöhret ve para ayarladığını ileri sürmüştü. Kobaylar üze- lı kuzenlerin kanlarındaki leptin düzeyi-
için yaptıkları, yaşamını insanlığın gelece- rinde hipotalamus lezyonlarını çalışan G. ne bakmak olmuştu. Farooqi laboratu-
ği için adamış bilim insanları arasında bi- R. Hervey de hipotalamusun bu devrenin varda kendisinin yaptığı testin sonuçları-
le asıl hedeflerinin ne olduğunu unutarak bir parçası olduğunu ileri sürdü. nı elde edince hem mutluluk hem de hay-
kendi hırsları peşinde koşanların neler ya- 1973’te Doug Coleman yayımladığı bir retler içinde kaldı. Pakistanlı kızın kanın-
pabileceğini göstermesi bakımından ibret makaleyle, kan dolaşımı üzerinden hipo- da leptin’den eser yoktu. Onun vücudu hiç
verici bir örnek olarak anılır. talamusa ulaşan bir faktörün farenin ne leptin üretmiyordu. Hâlbuki ilk DNA test-
Yaşamın sürprizlerle dolu olduğu, lep- zaman yemesi gerektiği ve ne zaman dur- lerinde bir bozukluğa rastlanmamıştı. Fa-
tin konusunda da ilginç bir biçimde ken- ması gerektiğini belirlediği hipotezini ileri rooqi ilk analizlerde bir şeylerin yanlış git-
dini gösterdi. Obez insanların kanların- sürdü. Bu hipoteze göre Ob faresinin vü- miş olmasından emin olarak tekrar bu iki
da beklenenin aksine normalin üzerinde cudunun bu faktörü üretmediğini bu ne- aileyi ziyaret etmeye gitti. Anne ve babalar
leptin olduğu belirlenince leptin’in mu- denle de hep aç olduğunu düşünerek de- hekimlerden ümitlerini kesmişlerdi. Çün-
cize ilaç olacağı beklentileri de suya düş- vamlı yediğini, normal farede ise bu fak- kü hepsi aynı şeyi söylüyor, çocuklarının
tü. Tahmin edildiğinin aksine dünya üze- törün etkisiyle yemenin durduğunu ileri daha az yemesi ve daha fazla hareket et-
rinde hiç leptin üretmediği için aşırı obez sürdü. Coleman’in bu tezi ile ilk defa şiş- mesi gerektiğini tekrarlayıp duruyorlardı.
olan insanların sayısı çok az miktarda, 25 manlığın sadece psikolojik bir problem Farooqi aile üyelerinden DNA analizi için
civarında kaldı. Şimdilerde obez insan- olmadığı, aslında yemek alışkanlığı gibi yeniden kan örnekleri aldı. Testleri tekrar-
ların beyinlerinin leptin hormonuna ce- son derece önemli bir davranışın gerisin- ladı. Önce, kan örneklerindeki leptin dü-
vap veremediği görüşü ağırlık kazanıyor de moleküllerin, yani biyolojik bir prob- zeylerine baktı. Aşırı obez kuzenlerin her
ve ilaç şirketleri beynin leptin’i dinlemesi- lem olduğunu ortaya koyuyordu. ikisinin kanında da leptin’den eser yok-
ni nasıl sağlayabilecekleri üzerinde duru- tu. DNA analizlerini tekrarladığında aşı-
yorlar. Bütün bu uğraşlarda amaç, yeni bir rı obez kuzenlerin DNA’larında daha ön-
ilaç geliştirerek obez insanların kanların- ce gözden kaçırılmış bir mutasyon buldu.
da zaten yüksek miktarda bulunan lepti- Anne ve babaları taşıyıcıydılar. Yani leptin
nin beyindeki işlevini güçlendirip şişman- Yağ Depolama
genlerinin sadece birinde mutasyon vardı
lığı önlemek ve kilo kaybını sağlamak. ve sağlıklı kopya onları obezliğe karşı ko-
Bir hormon olan leptin’in kan dolaşı- rumuştu. Ama aşırı obez kuzenlerin her
Enerji Tüketimi Yiyecek Tüketimi LEPTIN
mıyla beyine ulaştığı ve diğer hormonlar- iki genlerinde de mutasyon vardı.
da olduğu gibi onun için özel olan ve hüc- Farooqi ve O’Rahilly’nin bu çocuklara
re zarında yerleşmiş leptin reseptörüne Amgen şirketinin ürettiği leptin hormo-
bağlanarak görevini yerine getirdiği tah- nunu vermenin sonucunun ne olacağını
Bahri Karaçay

min edildi ama leptin’in bağlandığı resep- merak etmeye başladılar. Eğer hipotezle-
törün izolasyonu için aradan iki yıl daha ri doğru ise leptin hormonu bu çocukla-
Fazla kaloriler vücutta yağa dönüşünce, yağ dokusu hücreleri
geçmesi gerekti. Leptin’in beyinde han- Leptin hormonunu üretmeye başlar. Leptin beyne yeterince kalori rın iştahlarını kontrol altına alacak ve di-
gi bölgeyi etkilediği konusunda ilk veriler alındığı mesajını verir. Bunun üzerine kilonun belli sınırlarda ğer yandan zayıflamalarını sağlayacaktı.
kalmasını sağlayan kontrol mekanizması devreye girer. Bir yandan
aslında yıllar önce hayvanlar üzerinde ya- yiyecek tüketimi azalırken diğer yandan enerji tüketimi artar. Amgen’in hormonu daha önce bazı hasta-
Böylece yağ depolanması kontrol altına alınır. Leptin eksikliği
pılan çalışmalarla belirlenmişti. olan hastalarda bu mekanizma işlemez durumdadır. larda denenmişti ama sonuçlar net değil-
Amerikalı bir nöropsikolog olan John di. Bazı hastalarda etkili olmuş bazıların-
Raymond Brobeck, 1943 yılında yaptığı Günümüzde artık yağ hücreleri tara- da ise hiç bir etki yaratmamıştı. Fakat bu
bir hayvan deneyinde beyinde hipotala- fından üretilen leptin’in kan dolaşımıy- hastaların hepsinin leptin genleri normal-
mus adı verilen bir bakla büyüklüğünde- la beyinde bulunan ve açlık, susuzluk, di. Ayrıca bu denemeler yetişkinler üze-
ki yapıda meydana gelen lezyonların ko- cinsel arzu gibi temel dürtüleri kontrol rinde yapılmıştı.
baylarda hiperfaji adı da verilen aşırı aç- eden hipotalamusa ulaştığını biliyoruz. Farooqi ve O’Rahilly hormon tedavi-
lık duyulması ve buna bağlı olarak aşırı Vücutta yeterince yağ varsa hipotalamus sine başlamadan önce, biraz da merakla-
miktarda besin alınmasına neden olduğu- leptin akınına uğrar ve tokluk hissinin rından, kuzenleri kardeşleriyle birlikte ye-
nu buldu. duyulmasıyla iştahın kesilmesini sağlar. mek yerken izlediler. Bir kahvaltıda aşı-

96
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
rı obez kuzenlerin kardeşlerinden çok daha fazla ye- Leptin hormonu tedavisi, leptin
eksikliği sonucu üç yaşındayken
diklerini ve hatta bir oturuşta normal yetişkin bir in- 42 kg olan bir çocuğun
sanın bir günde tükettiği kadar kalori aldıklarını şaş- ağırlığının giderek azalmasını
sağladı. Çocuk yedi yaşına
kınlıkla izlediler. ulaştığında ağırlığı normale
dönmüştü.
Denemeye dokuz yaşındaki kuzenle başladılar.
Önce hormonun dozunu düşük tuttular. Fakat hor-
monun etkisi hemen görülmeye başladı. Çocukla-
rının ilk defa “doydum” diyerek sofradan kalktığını
görmeleri anne ve baba için bir mucizeydi. Yiyecek

Recent Progress in Hormone Research


birşeyler için anne ve babasına artık yalvarmıyordu.
Eskiden olduğu gibi gece yarısı kalkıp, yiyecek birşey-
ler aramak için mutfağı taramıyordu. Aksine deliksiz
bir uyku çekmeye başlamıştı. Sonuçlar olağanüstüy-
dü. Çocuk yavaş yavaş kilo vermeye başladı. İlk yı-
lın sonunda yaklaşık on altı kilo kaybetti. İkinci yılda 3 yaşında 42 kg. 7 yaşında 32 kg.

hormonun dozu biraz artırılınca 5 kg daha zayıfladı.


Dr. Farooqi, leptin tedavisini uyguladığı ilk kuze- Leptin’in keşfi çoğunluğun şişmanlık sorunu için
nin fotoğrafını gösterdiğinde resmen ağzım açık kal- bir çözüm olmadı ama şişmanlık konusunda yepyeni
mıştı. Hormon tedavisinden önce aşırı şişman olan bir çığır açtı. Keşif şişmanlığın psikolojik bir rahat-
çocuk bizim deyimimizle çıta gibi olmuştu ve yaşıt- sızlık olmadığını, aksine gerisinde genlerin bulundu-
larından hiçbir farkı yoktu. Oysa tedaviden önce onu ğu ve karmaşık bir biyolojik olgu olduğunu göster-
uzak mesafeden dahi fark etmemek imkânsızdı. Da- di. Leptin’in keşfiyle yüzlerce araştırma laboratuvarı
ha küçük olan kuzenine hormon uygulamasına ise şişmanlığın genetik temellerini araştırmaya koyuldu.
Bahri Karaçay, Iowa
dört yaşındayken başlandı ve onda da aynı olumlu Bu araştırmalar sonucunda leptin gibi şişmanlıkta
Üniversitesi Tıp Fakültesi
sonuçlar alındı. rol oynayan çok sayıda gen belirlendi ve belirlenme- Pediatri Bölümü,
Farooqi ve O’Rahilly bu başarılarını 1997’de ya- ye devam ediyor. Bu genlerden bir kısmı iştahı kont- Çocuk Nörolojisi Kürsüsü
yımladıkları bir makaleyle bilim dünyasına duyur- rol ederken, bir grup metabolizmayı, diğer bir grup- öğretim üyesidir.
du. Kısa sürede dünyanın farklı ülkelerinde de lep- sa vücudun yağı nasıl depoladığını kontrol ediyor. Ayrıca aynı üniversitenin
tin mutasyonu olan hastalar tesbit edildi. Bunlar- Elbette bütün sorumluluğu genlere yüklemek ve Gen Tedavi Merkezi ve
dan biri de Gülhane Tıp Fakültesi’nden Dr. Metin “yapım böyle, çok kolay kilo alıyorum ve kaybede- Holden Kanser Merkezi
Özata’nın yirmi iki yaşında 1,68 m boyunda ve 150 miyorum” demek de doğru bir yaklaşım olmayacak- üyesidir. Nörolojik doğum
kg ağırlığındaki bir hastasıydı. Pakistanlı kuzenler tır. Eğer değişik diyet programları uygulanmasına ve kusurları üzerinde genler
gibi bu hasta da akraba evliliği yapmış bir çiftin ço- egzersiz yapılmasına rağmen bir türlü kilo verilemi- düzeyinde araştırmalar
yürütüyor. Beş yaşın
cuğuydu. Bu hastanın diğer bir özelliğiyse 22 yaşın- yorsa, perde arkasında genlerin veya onların ürünleri
altındaki çocuklarda
da olmasına rağmen henüz ergenliğe ulaşmamış ol- olan leptin veya kan şekerini kontrol eden insülin gi-
görülen sinir sistemi
masıydı. Aynı ailede leptin eksikliği olan altı yaşın- bi moleküllerin olabileceği akla gelmelidir. Öte yan- tümörü nöroblastoma
da bir kız ve hiç âdet görmemiş 34 yaşında bir ba- dan Pima örneğinde gördüğümüz gibi yaşam tarzı- ve yine sinir sistemini
yan da vardı. Yine aynı ailede, daha önce yaşamış ve mızın ve yeme alışkanlıklarımızın vücut ağırlığımızı etkileyen Alexander
hiç çocuk sahibi olmadan ölmüş obez üyelerin de var belirleyen, genlerden sonra en önemli faktörler oldu- hastalığına gen tedavisi
olduğu ortaya çıktı. Bu bulgular leptin’in bir şekilde ğu her zaman hatırlanmalıdır. Vücudumuza aldığı- geliştiriyor. Ayrıca
üremeyle de ilgisi olduğunu gösteriyordu. Daha ön- mız ile harcadığımız enerji arasındaki dengeye özen alkolün ve LCM virüsünün
ce belirttiğim gibi Ob farelerinde de üreme sorunları göstererek, egzersizle desteklenmiş, meyve ve sebze- fetüs beyni üzerindeki
vardı. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Ro- nin çokça ve doğal yollardan tüketildiği, aşırı derece- etkilerini araştırıyor.
www.bahrikaracay.com/blog
se Frisch’in kadın atletlerde âdet sorunlarının göz- de işlenmiş yiyeceklerden mümkün oldukça uzak du-
lendiğini bulması Farooqi için şaşırtıcı olmadı. Bu rulan bir yaşam tarzını benimseyerek normal ağırlık-
atletlerin kaslı vücutlarında yeterince yağ bulunma- ta, sağlıklı bir geleceği garanti altına alabiliriz.
ması leptin eksikliğine neden olmalıydı. Bu görüşe
göre leptin eksikliği vücudumuzun enerji tüketimi-
ni en aza indirip enerji birikimini maksimum düze- Kaynaklar
ye çıkararak yaşamda kalmamızı garantilemektedir. Farooqi I. S., Jebb, S. A., Langmack, G., Lawrence, Engl. J. Med., 341:12 (1999.): 879-84.
E., Cheetham, C. H., Prentice, A. M., Hughes, Shell, E. R., “The Hungary Gene, The science of fat
Üremenin durdurulması ve iştahın artması da bunu I. A., McCamish, M. A. ve S. O’Rahilly, “Effects and the future of thin”, Atlantic Monthly Press,
of recombinant leptin therapy in a child with New York, 2002.
sağlamaktadır. congenital leptin deficiency,” N.

97
İlay Çelik

Bilimsel Programlar Uzman Yardımcısı,


TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi

Beynin Karanlık Enerjisi


Bir kitabı okurken beynimizde neler olur? Şarkı söylerken, resim yaparken, yazı yazarken,
araba kullanırken ya da tenis oynarken beynimizin hangi bölgeleri daha etkindir?
Pek çoğumuzun aklına gelebilecek dikkat çekici ve çarpıcı sorular bunlar. Nitekim çokça
araştırmanın yapıldığı konuları da temsil ediyorlar. Peki ya hiçbir şey yapmazken, öylece
dururken, serbestçe düşüncelere dalıp gittiğimizde beynimizde neler oluyor?
Buysa, belki de adı üstünde “hiçbir şey yapmadığımız” için, pek sormadığımız bir soru.
Aslında bu durum bilim insanları için de uzun süre farklı olmamış ancak şimdilerde beynin
zihnimizin pasif olduğu düşünülen durumlardaki etkinlikleri, bilim dünyasının
en gözde araştırma alanlarından biri olmaya başladı.

98
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

Y
akın zamana kadar çoğu sinirbilimci, insan sonra bile pek kabul görmemişti. 1970’lerin sonunda
dinlenme durumundayken beynin uyku du- glikoz metabolizması, kan akışı ve oksijen alımı öl-
rumuna geçtiği görüşündeydi. Bu görüşe gö- çümlerinden yola çıkarak sinirsel etkinliği belirleyen
re dinlenme halinde beyindeki etkinlik tıpkı hiçbir PET (pozitron yayılımı tomografisi), 1992’de ise ay-
kanalı çekmeyen bir televizyondaki karlı görüntü gi- nı amaçla beyindeki oksijenlenmeyi ölçen fMRI (iş-
bi bir gürültüden ibaret. Ancak son yıllarda sinirsel levsel manyetik rezonans görüntülemesi) geliştirildi.
görüntüleme teknikleri kullanılarak yapılan incele- Bu teknikler beyin bir işe odaklansa da odaklanma-
meler durumun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. sa da ölçümler yapılmasını mümkün kılıyordu an-
Görünüşe göre insan arkasına yaslanıp öylesine du- cak yapılan incelemelerin kurgusu kaçınılmaz ola-
rurken beyinde önemli miktarda anlamlı etkinlik ce- rak beynin belli bir işe odaklanmadığı sürece olduk-
reyan ediyor. ça pasif bir durumda kaldığı düşüncesinin yerleşme-
Bulgular, bir insan oturup hayal kurarken, yatıp sine yol açtı.
uyurken, hatta anesteziyle uyutulmuşken bile farklı
konumlardaki beyin bölgelerinin birbiriyle iletişim
halinde olduğunu gösteriyor. Beynin varsayılan du-
rumu olarak adlandırılan bu durum, beynin şimdiye
kadar fark edilmemiş bir sistemi olan ve beynin var-
sayılan durum ağı (DMN) olarak adlandırılan siste-
min keşfiyle daha iyi anlaşılmaya başladı. Bilinçli ha-
reketlerimizi sinir ağlarının sağladığı kontrol saye-
sinde gerçekleştirdiğimiz biliniyor ve sinir ağları si-
nirbilimin en popüler konuları arasında. Ancak dik-
katler şimdi belirli eylemlerde bulunurken etkin hal-
de olan ağlardan hiçbir şey yapmadığımız zaman et-
kin olan DMN’ye çevrilmiş durumda çünkü bu ağın
çok önemli işlevler üstlendiği düşünülüyor.
DMN’nin kesin işlevleri hâlâ araştırılıyor olsa da
beynin, anıları ve gelecekte olabilecek olaylar için ha-
zırlık gerektiren sistemleri düzenlediği düşünülüyor.
DMN, beynin bütün bölümlerinin gerektiğinde ha-
rekete geçmek üzere eşgüdümlü olarak hazır durum-
da olmasını sağlamada önemli bir görev üstleniyor Belirli bir algıda ya da davranışta etkin olan beyin Belli bir işle uğraşmayıp
serbestçe düşüncelere
olabilir. Ayrıca eğer DMN beyni bilinçli etkinlikler bölgelerini saptamaya yönelik deney düzenekleri ta- daldığımız durumda
için hazırlıyorsa DMN’nin işleyişinin bilinçli deneyi- sarlamak sinirbilimdeki tipik bir yaklaşım. Bu amaç- beynimizde neler oluyor?
min doğasına ilişkin ipuçları sağlayabileceği düşünü- la hazırlanan en iyi deney kurgusu ise iki durum-
lüyor. DMN’de oluşacak bozuklukların bazı basit zi- daki beyin etkinliğini karşılaştırma şeklinde. Mese-
hinsel hataların ve Alzheimer hastalığından depres- la sesli okumada önemli olan beyin bölgelerini bul-
yona, karmaşık beyin hastalıklarının arkasında yatan mak için, kontrol durumu olarak içinden okuma sı-
sebep olabileceğini düşündüren bulgular da var. rasındaki beyin görüntüleriyle test durumu olarak
dışından okuma sırasındaki beyin görüntülerini kar-
Karanlık Enerjinin İpuçları şılaştırıyorlar. Bu karşılaştırmayı tam olarak yapabil-
mek için de içinden okuma durumundaki görüntü-
Aslında beynin sürekli etkin halde olabileceği ta- nün sayısal piksel değerlerini sesli okuma durumun-
mamen yeni bir düşünce değil. Bu düşüncenin sa- dakinden çıkarıyorlar, bu çıkarma sonucunda sin-
vunucularından biri, beyindeki elektriksel etkinliği yal değeri taşıyan bölgelerin de sesli okuma sırasında
ölçerek dalgalar şeklinde gösteren elektroensefalog- etkin hale gelen beyin bölgeleri olduğu kabul edili-
ram tekniğini geliştiren Hans Berger. Berger, yaptı- yor. Sonuç olarak içsel etkinlik olarak nitelenebilecek
ğı ölçümler sırasında gözlemlediği, süreklilik göste- her türlü etkinliğe dair bilgi atılmış ya da yok sayıl-
ren elektrik sinyallerinden merkezi sinir sisteminin mış oluyor. Bu şekildeki bir yaklaşım da ister istemez
her durumda dikkate değer bir etkinliğe sahip oldu- beynin belli kısımlarının belli bir davranıştan önce
ğu sonucunu çıkarmıştı. Ancak bu görüşü, sinirbi- pasifken davranış sırasında etkin hale geldiği görü-
limde başka görüntüleme teknikleri yaygınlaştıktan şünü oluşturuyor.

99
Beynin Karanlık Enerjisi

Bilinç düzeyinin altında,


bilinçli deneyimlerimize
bağlam oluşturacak ne gibi
olaylar gerçekleşiyor?

SPL
Ancak yıllar içinde pek çok araştırma grubu bir in- Beynin karanlık enerjisinin varlığını destekleyen
sanın hiçbir şey yapmayıp dinlendiği ve düşüncelere bir başka durum da duyu organlarının işleyişiyle il-
daldığı durumdaki beyin etkinliğiyle ilgilenmeye baş- gili. Duyu organlarımızla çevreyi algılarken dışarı-
ladı. Bu ilgiyse birtakım gözlemlerden ve bulgulardan daki uyaranlardan gelen bilginin aslında çok küçük
elde edilen ipuçlarından kaynaklandı. bir kısmı beynin bilgi işleyen bölgelerine ulaşabili-
Bu ipuçlarından biri, çeşitli beyin görüntüleme tek- yor. Örneğin gözden, görme korteksine ulaşan gör-
nikleriyle elde edilen görüntülerin çıplak gözle incelen- sel bilginin büyük kısmı kayboluyor. Dışarıdaki sı-
mesi sonucu fark edildi. Görüntüler beynin birçok böl- nırsız gibi görünen bilginin saniyede ancak 10 mil-
gesinin hem test hem kontrol durumlarında, yani hem yar bitlik bir kısmı gözün arka kısmında yer alan re-
belirli bir davranışın olduğu hem de olmadığı durum- tinaya ulaşabiliyor. Retinaya bağlı görme sinirinin
larda beynin birçok bölgesinin etkin durumda olduğu- bir milyon kadar çıkış bağlantısı olduğu için retina-
nu gösteriyor. Zaten bu görüntülerin çıplak gözle karşı- dan saniyede sadece altı milyon bitlik bilgi gidebili-
laştırılmasının zor olup gelişmiş bilgisayar programları yor. Bunun da sadece 10 bin bitlik bir kısmı beyin-
gerektirmesi de bu varsayılan beyin etkinliği yüzünden. deki görme korteksine ulaşabiliyor. Daha sonra bu
Yapılan bazı incelemeler beynin herhangi bir ey- bilgi beynin görme algısını oluşturan bölümlerine
lem sırasındaki enerji tüketiminin temel durumunda- geçiyor ve çeşitli işlemler sonucu bilinçli görme al-
ki enerji tüketimine göre sadece %5’lik bir artış göster- gımız oluşuyor. Bu algıyı oluşturan bilgi ise saniye-
diğini ortaya koydu. Beyindeki toplam etkinliğin, bey- de 100 bitten daha az. Bütün bir beyin hesaba katı-
nin kullandığı tüm enerjinin %60-%80’ine karşılık ge- lınca bunun çok az miktarda bir veri olduğu ve bey-
len büyük bir kısmının herhangi çevresel olaya bağlı nin içsel etkinliğinin de bu süreçte rol oynaması ge-
olmaksızın gerçekleştiği anlaşıldı. Bu incelemeleri ya- rektiği düşünülüyor.
pan gruplardan birini yöneten ve bu alanda öncü bir İçsel etkinliğin bir başka işaretçisi de sinir hücre-
sinirbilimci olan Marchus E. Raichle ekibiyle birlikte, lerinin bağlantı yerleri olan sinapsların sayısıyla ilgili.
astronomide evrenin kütlesinin büyük kısmını tem- Görme korteksinde gelen bilgiyi almak için ayrılmış
sil eden görünmez enerjiyi ifade eden“karanlık enerji” sinapslar mevcut sinapsların sadece %10’unu oluştu-
kavramına gönderme yaparak beynin bu içsel etkinli- ruyor ki bu da kalan kısmının o bölgedeki birtakım iç-
ği için “beynin karanlık enerjisi” kavramını ortaya attı. sel bağlantılarda kullanıldığını düşündürüyor.

100
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Beynin Varsayılan Durumunun nin tüm sistemleri için geçerli olduğunu ortaya koy-
Anlaşılması du. DMN’nin işlevi bir orkestra şefininkine benzetili-
yor. Şefin bagetini sallaması gibi DMN’nin de bir ta-
Her ne kadar bir takım ipuçları beynin karanlık kım zamanlama sinyalleri vererek farklı beyin bölge-
enerjisinin varlığına işaret etse de araştırmacıların leri arasında etkinliklerin eşgüdümünü sağladığı dü-
olayın fizyolojisinin anlaşılması için bulgulara ihtiya- şünülüyor. Bu sinyallerin verilmesi - örneğin kortek-
cı vardı. Raichle ve ekibinin biraz da şans eseri fark et- sin görme ve işitme bölgeleri arasında- muhtemelen,
tiği bir bulgu bir başlangıç noktası oluşturdu. 1990’la- bütün beyin bölgelerinin bir uyarana uyum içinde
rın ortalarında, bir insan belirli bir eylemde bulundu- tepki vermek üzere hazır bulunmasını temin ediyor.
ğunda bazı beyin bölgelerindeki etkinliğin dinlenme
durumuna göre düşüş gösterdiğini fark ettiler. Bu dü- Bilinç ve Hastalıklar
şüş özellikle mediyal parietal korteks denen bölgenin
(beynin ortasına yakın bir yerde bulunan, başka şey- DMN’nin etkinliğindeki alçalma ve yükselmelerin
lerin yanı sıra yaşamdaki kişisel olayları hatırlamaya beynin en gizemli yönlerinden bazılarına ışık tutabi-
yarayan bir bölge) bir kısmında görüldü. Diğer böl- leceği düşünülüyor. Şimdiden bilinçli eylemlerin çok
gelerse belirli bir eylemi gerçekleştirmek üzere etkin önemli bir yönü olan dikkatin doğasına ilişkin bir ta-
durumdaydı. Daha sonra yapılan araştırmalar bu ve kım ipuçları sağlamış durumda. 2008’de yapılan bir
daha başka bölgelerin, beyin belli bir işe odaklanana araştırmada DMN etkinliği takip edilerek bir kişinin
kadar sürekli etkin durumda olduğunu, işe odaklan- bir bilgisayar testinde hata yapacağının 30 saniye ön-
ma sırasında ise bazı bölgelerde etkinliğin azaldığı- ce anlaşılabildiği bildirildi. DMN’nin yani varsayılan
nı gösterdi. Bu bölge için bulunan bulguların benze- durum ağının etkinliği, dikkatin toplanmasında görev
ri, medial prefrontal korteks (duygusal durumumuz- alan bölgenin etkinliğine baskın çıkınca hata oluşuyor.
da ve başkalarının ne düşündüğünü hayal etmemiz- Beynin karanlık enerjisinin ilerleyen yıllarda bi-
de etkili olan bir bölge) için de bulundu. Bu iki böl- linçliliğin doğası hakkında da ipuçları sağlaması
ge DMN’nin başlıca iki merkezi olarak kabul ediliyor. umuluyor. Sinirbilimcilerin çoğu, bilinçli etkileşim-
lerimizin beynimizdeki etkinliğin çok küçük bir kıs-
mını oluşturduğu konusunda hemfikir. Bilinç düze-
yinin altında, karanlık enerji de dâhil olmak üzere
bilinçli deneyimlerimize bağlam oluşturacak ne gi-
bi olayların gerçekleştiği merak konusu.
Beynin karanlık enerjisine yönelik araştırmaların
belli başlı sinir hastalıklarının anlaşılmasına da kat-
kı sağlayacağı düşünülüyor. Hatta bu tür araştırma-
lar şimdiden bazı hastalıklara ışık tutmaya başlamış.
Alzheimer, depresyon, otizm ve şizofreni hastaların-
SPL

Sinir ağlarının, bilinçli eylemlerimizde olduğu kadar beynin varsayılan da yapılan beyin görüntüleme çalışmaları, bu hastala-
durumundaki etkinliğinde de önemli işlevleri olduğu anlaşılıyor. rın DMN bölgelerindeki beyin hücrelerinin bağlantı-
Bu keşifler sinirbilimde beynin içsel etkinliğine larında sağlıklı kişilerinkilere göre farklılıklar olduğu-
yeni bir bakış getirdi. Daha önce bir sistem olarak nu yönünde bulgular ortaya koyuyor. Alzheimer’dan
düşünülmeyen bu etkinliğin tıpkı görme sisteminde etkilenen beyin bölgeleri, DMN’yi oluşturan bölgele-
ya da motor sistemde olduğu gibi farklı beyin böl- rin haritasıyla birebir uyum gösteriyor. Bu tür belir-
gelerinin iletişimini içerdiği kabul edilmeye başladı. lemeler sadece hastalıkların tanısında kullanılmakla
DMN’ye ilginin artmasıyla bu sistemin işleyişinin kalmayıp hastalığın sebeplerinin anlaşılmasına ve te-
anlaşılabilmesi için pek çok araştırma grubu beynin davi stratejileri geliştirilmesine de katkı sağlayabilir.
daha önce gürültü olarak nitelenen içsel etkinliğini Görünüşe göre sinirbilimcileri heyecan verici bir
haritalamaya başladı. Bu içsel etkinliğe ilişkin belir- keşif alanı bekliyor. Sinirsel karanlık enerjinin sırları-
gin motifler uykuda hatta anestezi sırasında bile göz- nın çözülmesi belki de günün birinde bizi biz yapan
lemlenebiliyor. Bu da bu etkinliğin beynin işlevinin şeyin özünü ortaya çıkaracak.
önemli bir yönü olduğunu düşündürüyor.
Yapılan incelemeler DMN’nin beynin içsel etkin- Kaynaklar
Raichle M., E., The Brain’s Dark Energy, Scientific magnetic resonance imaging, Nature Reviews
liğinin küçük ama önemli bir bölümünü oluşturdu- American, Volume:302, Issue:3, 44-49, 2010 Neuroscience 8, 700-711, 2007
Fox M., D., Raichle M., E., Spontaneous fluctuations Raichle M., E., Review-Two views of brain function,
ğunu ve beyin işlevinin varsayılan durumunun bey- in brain activity observed with functional Trends in Cognitive Sciences, Vol. 14, No. 4, 2010

101
Bülent Gözcelioğlu

Dr, Biyolog, Uzman,


TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi

Birileri
Yabani Türleri
Gözetliyor

Fotokapan
Soyu tehlike altındaki türlerin
incelenmesi gibi yaban hayatı
araştırmaları, her yönden zor
olan araştırma konularıdır. Bu
zorluk hem araştırmacı hem de
üzerinde araştırma yapılması
gereken türler için geçerlidir.
Araştırmacının güvenli ve tam
sonuçlar elde etmek için çok
sayıda veri (birey sayısı, ölçüm,
vb) toplaması, bunu yaparken
de araştırdığı türün bireylerinin
yaşamını tehlikeye atacak bir şey
yapmaması gerekir. Özellikle ayı,
kurt, vaşak, porsuk vb gibi memeli
hayvan türlerinin incelenmesindeki
zorluklar araştırmacının çok
dikkatli çalışmasını ve bu
canlıları hiçbir biçimde rahatsız
etmemesini gerektirir. Bu türlerin
yaşamıyla ilgili araştırmalarda
arazide yakın gözlem yapma, dışkı
örnekleri alma, uyuşturucu iğne
yoluyla bayıltma gibi yöntemler
kullanılıyor. Bunların yanında
yaban hayvanını rahatsız etmeden
uygulanabilen fotokapan sistemi
var.

102
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>

F
otokapan, hayvanların otomatik olarak fotoğ- Bunun için genel olarak, hayvan türlerine ait ayak
raflarını çekme işlemi. Sistemin mekanizması izi, dışkı ya da diğer izlerin (yuva, av kalıntıları vb)
oldukça basit. Bunun için bir kutuya yerleşti- bulunduğu alanlar ve hayvanların kullandıkları pa-
rilen fotoğraf makinesini arazide hayvanların geçiş tikalar belirlenerek harita üzerinde işaretleme yapı-
yolu üzerinde bir yere konumlandırmak gerekiyor. lır. Sonra fotokapanlar ağaçlara ya da kalın gövde-
Fotokapanlarda iki farklı çalışma sistemi var. Birinci li çalılara yerden 20-50 cm arası yükseklikte (hedef-
çalışma sisteminde ısıya ve harekete karşı duyarlı bir lenen türe göre) olacak şekilde yerleştirilir. Fotoka-
algılayıcı bulunur. Algılayıcının duyarlı olduğu böl- panların doğrudan güneş ışığına maruz kalarak za-
geye giren canlı fotoğraf makinesini aktif hale geti- rar görmelerini engellemek için kuzey-güney doğ-
rir ve makine fotoğraf çeker. Diğer sistemdeyse gözle rultusunda yerleştirilmesi daha uygundur. Daha çok
görülmeyen kızılaltı ışınlar kullanılarak görüntü alı- görüntü almak için birden fazla fotokapan kullanılır.
nır. Bu sistemde fotokapanın karşısında ışınları geri Fotokapanlar arasındaki mesafeler görüntü alınacak
yansıtan bir düzenek daha bulunur. Fotokapanla bu türe göre değişir. Her türün kendine göre belirli bir
düzenek arasında kızılaltı ışın vardır. Bu ışın herhan- dolanma/gezme (yurt büyüklüğü) alanı vardır. Bu-
gi bir canlı tarafından kesildiğinde sistem aktifleşir na göre fotokapanlar arasındaki mesafe, hedef türün
ve makine fotoğraf çekmeye başlar. yurt büyüklüğünden küçük olursa, aynı bireylerin
Fotokapan aslında çok yeni bir yöntem değil. Yıl- fotokapanlar tarafından tekrar çekebilmesi, dolayı-
lardan beri ilgili araştırmalarda gözlenen canlıyla il- sıyla veri tekrarı gerçekleşebilir. Diğer yandan foto-
gili kayıt tutmak için kullanılıyor. İlk fotokapan ça- kapanlar arasındaki mesafe çok büyük olursa, çalış-
lışmalarında çok sayıda sorunla karşılaşılmış. Kul- ma alanındaki mevcut hedef türlerin hepsi görün-
lanılan pillerin uzun ömürlü olmaması, flaşların ye- tülenemeyebilir. Birden fazla türün görüntülenme-
terli gelmemesi, hayvanların makineye zarar verme- si isteniyorsa, fotokapanlar küçük dolanma alanı-
leri, aletlerin çok hassas olması nedeniyle çok sayıda na sahip tür dikkate alınarak yerleştirilir (bu mesafe
boş çekim yapılması gibi nedenler fotokapan çalış- genellikle 1-2 km arasında olur). Fotokapanlar yer-
malarının başlıca zorluklarıymış. Ayrıca o dönem- leştirildikten sonra belirli aralıklarla kontrol edilir.
lerde dijital makineler yerine filmli makineler kul- Kontroller sırasında pilleri değiştirilir ve bellek kart- Araştırmacılar, fotokapan
çalışmalarında fotoğraf
lanıldığı, çekim sayısının(film adedi) az olduğu için ları boşaltılır. Elde edilen görüntülerde tür, tarih, sa- kalitesinin ve çözünürlüğünün
çok önemli olmadığını, sadece
görüntü elde etmek çok zormuş. Ancak son yıllarda at gibi veriler kayıt edilir. Bu veriler, alanda hangi türün tanınabilecek kadar
bu yöntemle yapılan çalışmalar yaygınlaşarak veri- türlerin bulunduğunu ve bunların çoğunlukla hangi görüntüsünün alınabilmesinin
yeterli olduğunu söylüyorlar.
lerin miktarı arttı. Bu artışta dijital fotoğraf makine- bitki topluluklarını tercih ettiklerini belirlemek, tür- Dijital çekimlerde çözünürlüğü
lerindeki gelişmenin de önemli katkısı oldu. Özel- lerin görece ya da kesin popülasyon yoğunluklarını düşük tutarak bellek kartının
çok sayıda fotoğraf almasını
likle bellek kartlarının yüksek kapasitesi sayesin- (üzerinde birey ayrımında kullanılabilecek desenler sağladıklarını da ekliyorlar.
de artık gözlemlenen türün yüzlerce görüntüsü el-
de edilebiliyor.
Fotokapan çalışmaları teoride basit gibi görünse
de uygulamada durum pek böyle değil. Uygulama-
daki zorluklar hakkında Hacettepe Üniversitesi Bi-
yoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Zafer Ayaş’tan bazı bil-
giler aldık. Ayaş ve ekibi araştırmalarını T.C. Çevre
ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Park-
lar Genel Müdürlüğü’yle işbirliği içinde gerçekleşti-
riyor. Bunun için kendi fotokapanları yanında Do-
ğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne ait
fotokapanları da kullanıyorlar. Ekip, araştırmaları-
nı daha çok Ankara’daki Soğuksu Milli Parkı, Çam-
koru Tabiat Parkı ve Nallıhan Kuş Cenneti’nde ger-
çekleştiriyor. Çalışmalara, her bilimsel araştırma- olan türler için) belirlemek ve türlerin aktif zaman- Gece beslenmeye çıkmış
yabani tavşan (Lepus europaeus)
da olduğu gibi, planlama yapılarak başlanıyor. Bu- larını ortaya çıkarmak için kullanılır. Fotokapanlar-
nun için en az bir ay öncesinden fotokapan yerleş- la kış mevsiminde çalışma yapılıyorsa kar yağışı ne-
tirilecek bölgeler ve noktalarla ilgili ön saha çalış- deniyle fotokapanların yer seviyesi değişebilir, bu
ması yapılıyor. Ön saha çalışmalarında, fotokapa- nedenle görüş açıları daraldığı, hatta karla kapandı-
nın konacağı noktalar için harita çalışması yapılır. ğı için daha sık kontrol edilmeleri gerekir.

103
Birileri Yabani Türleri Gözetliyor: Fotokapan

Fotokapan yöntemiyle genelde memeli hayvanlar


üzerine araştırmalar yapılıyor. Ayaş ve ekibi, kurt,
boz ayı, çakal, vaşak, kızıl tilki, porsuk, yaban do-
muzu, kızıl geyik, yaban tavşanı gibi memeli türleri-
ni fotokapanla görüntülemiş. Bu hayvanların ve fo-
tokapan çalışması yapılabilecek diğer büyük meme-
lilerin ortak özelliği, yaşamak için çok geniş alanla-
ra ihtiyaç duyması. Bu durum fotokapan çalışmala-
rının en zor yanını oluşturuyor. Dolayısıyla fotoka-
pan yerleştirilecek yerleri iyi belirlemek gerekiyor.
Çok sayıda fotokapan yerleştirmek avantaj sağlıyor.
Ancak fotokapanlar hâlâ pahalı sistemler (her biri
1000-5000 USD) olduğundan araştırmalarda belir-
li sayılarda fotokapan kullanılabiliyor.

Fotokapanlarda uzun dayanıklılık süresi/uzun ömürlü olan pillerin kullanılması


daha uygundur. Sıcak mevsimlerde kartlardaki resimleri kontrol etmek ve
gerekiyorsa pilleri değiştirmek için ayda en az bir kere, soğuk mevsimlerde ise 2-3
haftada bir pil ve bellek kartlarının kontrol edilmesi gerekiyor.

Büyük memeliler, popülasyonlarının belirlenmesi


ve izlenmesi yönünden araştırılması en zor canlı gru-
bu olarak kabul edilir. Etobur türler genellikle gece
aktiftirler, popülasyon yoğunlukları azdır ve dolanma
Fotokapan çalışmalarının zor bir yönü de makinelerin çalınma olasılığının olması. Bunun için fotokapan zincirle kilitlenir. alanları çok geniştir. Gündüz aktif olanları bile gözle-
Diğer yandan yabani hayvanlar da fotokapana zarar verebilir. mek, insan varlığını çok önceden fark edip kaçmala-
rı nedeniyle, çok zordur. Birçoğu, saklanma davranışı
gösterir ve yaşam alanlarına ulaşılması zordur. Sayı-
Eskiden doğa fotoğrafçıları yaba- Ülkemizde yaban hayatı araştır- larının giderek azalması ve popülasyon büyüklükle-
ni ve az görülen bir türün fotoğrafı- malarında fotokapan yöntemini kul- rinin küçük olması da araştırma yapmayı zorlaştırır.
nı çekince çok önemli bir olay olur- lanan araştırıcı sayımız çok değil. Ha- Bunlardan dolayı bu canlılarla yapılan ekolojik çalış-
du ve o fotoğraflar bilimsel kayıt ola- cettepe Üniversitesi dışında ODTÜ malarda fotokapan yöntemi sık kullanılır.
rak kullanılırdı. Gerçekten de doğa Deniz Bilimleri Enstitüsü (Akdeniz Fotokapan, başlangıçta yüksek maliyetli olsa da
fotoğrafçılarının nadir görünen tür- foku için), ODTÜ Biyoçeşitlilik ve Ko- arazi koşullarından etkilenmemesi, her türlü ha-
lerin görüntülerini almak için hay- ruma Laboratuvarı ve Doğa Derneği va koşulunda çalışması ve araştırmacıların çalış-
vanın bulunduğu ortamda günlerce bünyesinde memeli türleri için foto- ma boyunca alanda sürekli kalma gerekliliğini or-
kalmaları gerekirdi. Fotokapan yön- kapanla bilimsel araştırmalar yürü- tadan kaldırması, dolayısıyla daha az personel ge-
temiyle, görüntüsü alınmak istenen tülüyor. rektirmesi nedeniyle uzun vadede daha ekonomik
tür için günlerce arazide kalma(ya) bir yöntemdir. Ayrıca bilimsel anlamda kesin veriler
zorunluluğu/ gerek yok. elde edilmesini sağlayarak hata oranını çok azaltır.
Fotokapan yönteminin en önemli yanlarından biri

104
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<

Gece avlanmaya çıkmış bir vaşak (Lynx lynx) üstte, sabah saatlerinde beslenmeye çıkmış bir kızılgeyik (Cervus elaphus) altta.

de canlıları rahatsız etmeden bilgi toplanabilmesi-


ni sağlaması. Çalışma sonucunda elde edilen fotoğ-
raflar o alandan geçen hayvanların bir kaydı oldu-
ğu için standart memeli tuzaklarından elde edilen
verilere uygulanabilen istatistikler için de uygundur.
Fotokapan genellikle zor görüntülenen ve hiç or-
taya çıkmayan hayvanlar için kullanılır. Aynı zaman-
da hayvanlar doğal davranışlarını stres altına girme-
den gösterdiklerinden çok daha gerçek bilgiler elde
edilebilir. Fotokapan yöntemiyle bir alandaki türle-
rin kesin varlığı belirlenebilir, izleme programları
kapsamındaki “var-yok” çalışmaları ve habitat mo-
delleme çalışmaları yapılabilir. Ayrıca araştırma ya-
pılan türlerin alandaki dağılımları ve tür-yaşam ala-
nı ilişkileri ortaya konabilir. Türlerin popülasyon yo-
ğunlukları, alandaki sayısı, çalışılan türlerin görece- gi edinilir. Yaban hayvanlarının yaşamlarına ilişkin Fotokapanlarla orada
gerçekten bulunuyormuş gibi
li yoğunlukları ve alandaki tür çeşitliliği çıkarılabilir. ne kadar çok bilgi elde edilirse onları koruma konu- fotoğraflar çekmek mümkün.
Fotokapanlarla tarih, saat ve
Ayrıca izleme programları ve popülasyon çalışmaları sunda o kadar iyi programlar yapılabilir. tam koordinatlarla hayvanların
kapsamında çalışma alanının ne kadarının çalışılan Fotoğraflar: Burak Akbaba
fotoğrafı çekilebilir.
tür tarafından kullanıldığı da belirlenebilir.
Fotokapanlarla yaşadığı bilinen ancak doğal or- Kaynaklar
Breitenmoser., U., ve diğerleri 2006., Guidelines for the Monitoring of
tamında görüntülenemeyen ve hakkında çok az Lynx., for the Workshop on the Conservation and Monitoring of the
Balkan lynx (https://www.kora.ch/pdf/reports/rep33e.pdf )
şey bilinen yaban hayvanlarıyla ilgili çok sayıda bil- http://www.michaelnicknichols.com/article/camera_traps/

105
Kemal Sayar

Prof. Dr., Fatih Üniversitesi


Psikoloji Bölümü

Proje Çocuklarla
Nereye Kadar?...
Günümüzde anne babalar çocukları daha 8 aylıkken onlara uygun programlar oluşturmaya
başlıyor. Buna “aşırı anne babalık” adı veriliyor, her türlü programla zamanı tıka basa
doldurulan proje çocuğa da “aşırı programlanmış” çocuk deniyor. Aşırı kaygılı anne babalık,
çocukları günümüzde giderek daha fazla mutsuz kılıyor. Kimi anne babalar kendi eksikliklerini
çocuklarında tamamlamaya çalışıyor, kimileri de her yönden başarılı, on parmağında
on marifet olan çocuklar hedefliyor. Bu yüzden çocuklar daha küçük yaştayken birden fazla
spor ya da müzik dalıyla ilgilenmeye başlıyor, ancak anne babalar çocuklarını bu dallara
yönlendirirken çocukların isteklerini ve yeteneklerini göz ardı edebiliyor.

T
elevizyonun ve medyanın bu kadar etkin ol- Çocuklarının her şeye sahip olmasını isteyen an-
madığı dönemlerde insanlar daha olumlu iliş- ne babalar çoğu zaman şartlarını zorlayarak çocukları-
kiler kurabiliyordu. Anne baba ve çocuk, bü- na türlü olanaklar yaratır; böylece çocuklarının sağlık-
yükanne, büyükbaba ve diğer akrabalarla daha çok ile- lı, mutlu, başarılı ve uzun bir ömür süreceğini düşünür.
tişim halindeydi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte her Bu düşüncenin aksine hiç bir çocuğun fiziksel, zihinsel
şey hızlandı, bu sayede işlerimizi çabucak halledebilir gelişimi, güzel, uzun bir hayat geçirmesi pahalı oyun-
olduk, ama kendimizin ve yetiştirdiğimiz neslin sevgi, caklara, en yeni ürünlere doğrudan bağlı değildir. Bun-
saygı ve bağlılık gibi kavramlarla ilişkisi zayıfladı, diğer ca tüketim yerine çocukla geçirilen vakit, beraber ye-
bireylerle iletişimimiz olumsuz yönde etkilendi. nen yemekler, çocuğa öğretilen değerler, aktarılan kül-
Günümüzde anne adayları daha hamile kalmadan tür ve birlikte oynanan oyunlar çocuğun gelişiminin en
önce ilaçlar, vitaminler içmeye başlıyor. Hamilelik es- üst düzeyde olmasını sağlar. Çok fazla olanak sağlanan
nasında çocuğun gelişimine uygun diyetler uygulanı- çocuklar ise genelde gerektiği gibi gelişemez ve ileride
yor. Anne karnındaki bebek hissettiği için klasik müzik şımarık ve memnuniyetsiz yetişkinler olabilir.
dinleniyor. Anne babalar, bebek için önemli olan ne ise, Her bireyin kendine zaman ayırmaya ihtiyacı var-
hangi etken bebeği daha sağlıklı kılacaksa onu uygu- dır. Çocukların ve çevredekilerin isteklerine gereğin-
luyor. Kısacası doğacak bebek hayata mükemmel ola- den fazla yoğunlaşmak, kendini ve eşini görmezden
rak hazırlanmak isteniyor. Bu kadar uğraş çocukların gelmek, çocukların hayatını kusursuz bir şekilde de-
hayatta sağlıklı, akıllı, başarılı ve kariyer sahibi bireyler vam ettirmeye çalışmak, çocuklara verdiği kadar anne
olabilmesi için veriliyor. Ne var ki hayatta mükemmel babaya da zarar verir. Önemli olan bir denge kurmak-
olan bir şey yok. Çocuklar da anne babalar da hiçbir tır. Anne ve babanın kendilerine zaman ayırması, bir-
zaman mükemmel olamaz. Çünkü hayatta insanların likte bir aktivite yapmaları bile kendilerine olan güven-
karşısına her şey çıkabilir. Bu tip hazırlıklar gereklidir, lerini tazelemelerini, rahat bir nefes almalarını sağla-
ama yeterli değildir. Doğumdan sonrası da en az önce- yacaktır. Kendilerine zaman tanıyan anne babalar ço-
si kadar önemlidir. Hazırlıklar yapılır, önlemler alınır- cuklarına da zaman tanımış olur.
ken hayatta mükemmel diye bir şey olmadığı, önemli Hedef çocuklara her şeyi hazır vermek değil, ken-
olanın mevcut koşulları en iyi şekilde değerlendirmek di ayakları üzerinde durmayı öğretmek olmalıdır. Ço-
olduğu daima akılda tutulmalı, tüm planlar buna göre cuklar, dış dünya ile karşılaştıklarında, kendi ayakla-
yapılmalı ve uygulanmalıdır ki anne baba ve çocuk ha- rı üzerinde durabilecek, zorluklardan güçlenerek çıka-
yatlarını sürdürürken en düşük seviyede yıpransınlar. bilecek şekilde yetiştirilmelidir. Çocuk ailesinde tartış-

106
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
>>>
malar olabileceğini, sorunların zaman za- Çocukların anlamlı ve dolu bir yaşama ları modernleşmeye ilişkin endişeler taşır-
man öfkelenerek, üzülerek de olsa konuşa- sahip olmaları için gerekli olan şey onlara ken bazı yazarlar kibirli, inatçı, “materya-
rak, saygı çerçevesi içerisinde çözülebilece- bir ideal kazandırmaya çalışmaktır, çünkü list” ebeveynleri suçluyor.
ğini görmelidir. Ailedeki problemler sak- ideali olan bir insan vatana, millete, insanlı- Uzmanlar çocukların zihinsel sağlığının
lanırsa, çocuk ileride bir sorunla karşılaştı- ğa zaten faydalı olacaktır. Kendinden emin da dikkate değer ölçüde bozulduğunu ifa-
ğında bu sorunun üstesinden nasıl en sağ- bir birey olmak ancak bir ideale sahip ol- de ediyor. UNICEF gibi kurumlar bu konu-
lıklı şekilde geleceğini bilemez. Gerekir- makla mümkündür. da alarm vermiş durumda. Daha yakından
se uzmanlardan destek almak bu noktada Çocukların ailelerinden öğrenmesi gere- bakıldığında çocukların sadece çok mutsuz
önemlidir. Burada bilinmesi gereken, uz- ken öncelikli kavramlar daha çok ahlaki ve değil stresli olduğu da görülüyor. Çocukla-
manların size önerilerde bulunabileceği an- insani değerlerdir. Somut kavramların ço- rın davranış normlarını ve toplumun de-
cak ev içine müdahale edemeyeceği gerçe- ğu bilimsel içerikli kitaplardan, gazetelerden, ğerlerini öğrenmeleri ve özümseyebilmeleri
ğidir. Çocuğu en iyi tanıyanlar anne ve ba- dergilerden öğrenilip öğretilebilir, fakat ço- için yetişkin rol modelleri gerekli. Ebeveyn-
badır. Karşısındakinin ne istediğini çok iyi cuklar asıl öğrenmeleri gereken soyut kav- leriyle gerektiği kadar zaman geçirmeyen
anlayan, onunla iletişim kurabilen kişiler ramları ancak önlerindeki modeller sayesin- çocuklar, doğal olarak nasıl davranmaları
kendisinin ve ailesinin uzmanı olabilir. de içselleştirip özümseyebilir. Çünkü soyut gerektiğini de öğrenemiyor. Bazı temel de-
Anne babaların her şeyi kontrol altın- kavramlar ucu açık, her topluma, her kültü- ğerlerin içselleştirilmesi de ancak kaliteli bir
da tutamayacaklarının farkında olması ge- re göre değişiklik gösteren kavramlardır. Bu iletişim ve tutarlı bir yaklaşım ile mümkün.
rekir. Çocuklarının hayatlarındaki her şe- kavramlar çocuklara kazandırılırken kendi- 2006 yılının Eylül ayında bir grup uz-
yi kontrol altına almaya çalışırlarsa, çocuk- leri ve toplum için en verimli sonuçları do- man, “modern hayat çocuklarda daha fazla
lar ileride kendi sorunlarıyla baş edeme- ğuracak yolların da gösterilmesi gerekir. depresyona yol açıyor” başlığı altında ortak
yen bireyler olur. Bu yüzden çocuklar bi- Hangimiz çocukken özgürce dışarıda, bir bildiri yayımladı. Bu uzmanlara göre ço-
raz büyümeye başladığında kendi hayat- açık alanlarda, evlerimizin bahçelerinde cuklar “çöplük” haline gelmiş global kültür
larının sorumluluğunu almaya başlama- oyun oynamanın tadını unuttuk? Ama ço- yüzünden zarar görüyor. Modern hayat ge-
ları gerekir. Tabii ki bu anne babaların gö- cuklarımız sosyal, duygusal ve bilişsel alan- lişmeleri için gerekli şeyleri sunmuyor. Ör-
zetimi altında olmalıdır. Örneğin, ödevini lardaki gelişimlerine katkıda bulunacak bu neğin hazır yemekler, oyunlar, ekrana bağ-
kendisi yapmak yerine, annesine ya da ba- etkinliklerden tamamen uzakta büyüyor. lı eğlence, onlara hayatı birinci elden yaşa-
basına yaptıran bir çocuk derslerinde ba- Çocuk dışarıdayken, anne babasının göze- ma ve deneyim elde etme şansı tanımıyor.
şarılı olamaz. Anne babalar belki çocukla- timinden uzakta, gerektiğinde risk alarak, Günümüzde bazı ebeveynler eşyaları,
rı kırık not almasın diye bunu yapar, ama keşfederek ve karşılaştığı sorunlara kendi ilişkilerden daha çok önemseyebiliyor. Her
bu tutum çocuğun ilerde sorumluluklarını başına çözümler bulmaya çalışarak büyür. zaman son nesil çocukların bir önceki ne-
üstlenmemesine yol açacaktır. Tabii çocuğun arkadaşlarının ve yaşanılan silden daha zor olduğu söylenir. Aslında asıl
Anne babaların çoğu, bir şeyi çok iste- çevrenin önemini belirtmeden geçemeyiz. önemli olan çocukların yaşamlarını etkile-
dikleri ve bunun için çok çalıştıkları zaman İnsan ilişkilerinden beklentisi olmayan, yen sorunların tam olarak ne olduğunu be-
istedikleri her şeye sahip olabileceklerini güvenlik ve kontrol saplantısı olan kültürle- lirleyebilmektir. UNICEF’in yaptığı çalışma
düşünür. Bu çocukları için istedikleri şey- rin, çocuk gelişimi üzerindeki olumsuz et- çocuk mutluluğunu ilk kez altı farklı alanda
ler için de geçerlidir. Çocukları için istedik- kisi kaygı verici. Günümüzde çocuklar ev- inceledi . Bu alanlar maddi, sağlık, güvenlik,
lerini gerçekleştirmek üzere çok çalışırlar. lere hapsolmuş, kendi oyunlarını kuracak eğitim, arkadaş ve aile ilişkileri olarak sırala-
Böylece çocuklar da gerçekte kim oldukla- üretkenliği olmayan, pasif ve ilgisiz varlık- nıyordu. Yapılan araştırmalarda Avrupa’da
rını anlayamadan, anne babalarının istekle- lar haline geldi. Hayal güçleri erken yaş- gençliği en zor durumdaki ülkenin İngil-
ri doğrultusunda şekillenir. ta tanıştıkları ve hayatlarının doğal bir par- tere olduğu bulundu. Araştırmaya göre 15
Aslında günümüz insanı “kontrol” çası olan televizyonla ve bilgisayar oyunları yaşındaki gençlerde alkol kullanımı, kavga-
odaklıdır. Kontrol edemediği, öngöreme- ile işgal edilmiş halde. Ayrıca televizyonda- ya dahil olma ve uygunsuz cinsellik en çok
diği durumlara karşı tahammülü azalmış- ki reklamlar sayesinde ticari birer figür ola- İngiltere’de görülüyor. Uzmanlar bunun ne-
tır, çünkü bilim ve teknoloji her geçen gün rak algılanıyor, filmler sayesinde kaba kuv- deninin gençlerin aileleriyle ilişkilerinin ko-
daha da ilerlemekte ve günlük hayatımızın vete teşvik ediliyor ve bazı sorumsuz yayın- puk olmasına bağlıyor.
içine girmektedir. Zamanımızın felsefesi lar sayesinde de travmalar yaşayabiliyor- Uluslararası sağlık kuruluşları gençle-
şu: “Sen gerekeni zamanında yap, istekleri- lar. Asıl önemli olan nokta ise tüm bunların rin ruh sağlığı hakkında da kaygılı ve doğ-
nin gerçekleşmemesi için hiçbir sebep yok”. tekrar tekrar yaşanıyor olması. ru adımlar atılmazsa gençleri patlamaya ha-
Böyle olunca yenilgilere, zayıflıklara, yaş- Birçok yazar kendi çocukluğuna duydu- zır bir bombadan farksız bir gelecek bekle-
lanmaya, kontrol altına alamadığımız olgu- ğu özlemi nostaljik bir şekilde kitaplarında diğini vurguluyor. 1991-2001 yılları arasın-
lara tahammülümüz azalmıştır; bu bireyle- ifade ederken şimdiki çocukların yaşam- da İngiltere’de gençler arasında kendine za-
rin nasıl anne babalar olduklarına da yansır. larına ait değişimleri de sorguluyor. Bazı- rar verme ve yeme bozukluğu gibi davranış

107
Proje Çocuklarla Nereye Kadar?...

bozukluklarının %70 arttığı gözlemlendi. rünün çok genişlemiş olması bize bunu veynler, ilerleyen senelerde “koruma” ni-
Bu ürkütücü bir sonuç. gösteriyor. Bu tür programların bebek- yetiyle ergen yaştaki çocuklarının özel
Mutsuzluk, belirli bir oranda, çocukların leri bilişsel açıdan geliştirdiği düşünce- hayatına da aşırı müdahale edebiliyor.
doğadan ayrı düşmesinden kaynaklanıyor. si aslında yanlış anlaşılıyor; çünkü zaten 2007’de yapılan bir araştırma, İngiltere’deki
Halbuki çocuklar, dışarıda doğayla baş başa bebekler ve erken dönem çocuklarda zi- ailelerin yarısının, çocuklarının internet-
kalarak, oyunlar sayesinde yeni keşifler ya- hinsel gelişim hızı en üst düzeydedir. İş teki hareketlerini izlemek için ajan siteler-
parak, çıplak elle çekirge yakalayıp, ağaçla- sadece bu tarz programların ve oyuncak den destek aldığını gösteriyor. Çocukla-
ra tırmanarak, düşüp kalkarak, hayal dün- setlerinin satın alınmasıyla da bitmiyor; rımızı tehlikelerden korumaya çalışırken,
yalarını çok geliştirebilirler. Ama artık gü- ABD’de anaokulu öncesi çocuklara haf- bireysel alanlarının sınırlarını aşmamaya,
nümüzde çocuklara dış dünyayı keşfetme- tada 30 dakikalık dersler veren kurum- özel hayatlarına müdahale etmemeye de
leri için daha az özgürlük veriliyor. Şüphesiz lar var. Bu kurumlarda çocuklara kelime- özen göstermemiz gerekir.
yanlarında büyükleri olmadan sokakta ya ler ezberletilip üzerine kelime yazılı kart- Psikolog David Elkind çocukların yetiş-
da parklarda oynamaları artık riskli. Araş- larla alıştırma yaptırılıyor. Bilim adam- kin organizasyonu olmadan da güvenli bir
tırmalar son 30 senede çocukların sokak- ları, o yaşta üzerine kelime yazılı kartla- şekilde oyun oynayabileceğini ve anne ba-
ta bağımsız şekilde vakit geçirme oranları- rı tanımanın okuma sayesinde olmadığı- baların risksiz oyunlar için ısrarcı olmama-
nın büyük ölçüde azaldığını gösteriyor. Ör- nı ve güvercinlerin bile bunu yapabilece- sı gerektiğini söylüyor. Çünkü ileride karşı-
neğin 1971’de İngiltere’deki 7-8 yaş grubu ğini belirtiyor. laşacakları sorunlarla baş etmeyi öğrenebil-
çocukların %80’i okula kendi başlarına gi- Ebeveynler, çocuklarını sorumluluk ve meleri için çocukların zorluklarla karşılaşıp
derken, 1990’da bu oran %9’a düşmüş. Aynı inisiyatif alma konusunda cesaretlendirmi- onlarla başa çıkmayı öğrenmesi gerekir.
eğilim ABD’de de görülüyor. Yapılan araş- yor. Kendilerinden onay almadan hiç bir işe Anne babalar çoğunlukla ebeveyn olma-
tırma sonuçlarına göre annelerin %70’i ço- başlamalarını istemiyorlar. Çocuklar bü- nın dünyanın en zor işlerinden biri olduğu-
cukken hergün dışarıda oyun oynamışken, yümeleri için gereken hamleleri yapamı- nu söyler. Peki nasıl bazı anne babalar ebe-
onların çocuklarının sadece %30’u günü- yor. Bunun nedeni de ebeveynlerin çocuk- veynlik işini yüzlerine gözlerine bulaştırmı-
müzde dışarıda oyun oynuyor. larının -uzmanlar ve popüler akımlar tara- yor? Acaba gercekten de hiç zorlanmıyorlar
Çocukların sokakta geçirdiği zaman fından da desteklenen- çok kırılgan olduğu mı, hiç yılmıyorlar mı?
azalırken, ebeveynler tarafından yapılandı- inancı. Bunun sonucunda bazı çocuklar ha- Bebekliğin ilk senelerinin çocuğun ge-
rılan ve kontrol altına alınan oyunların oy- yatları boyunca psikolojik, sosyal ve duygu- lişimi açısından çok önemli olduğunu he-
nandığı boş zamanlar artıyor. Günümüz- sal tehditlerle yeterince baş edemiyor. “Pro- men hemen herkes bilir. Sue Gerhardt
de çocukların yaşamlarındaki neredeyse je çocuklar” hayatın gerçekleri karşısında 2004 tarihli Why Love Matters: How Af-
tüm alanlar uzmanların ya da yetişkinlerin tuzla buz oluveriyor. fection Shapes a Baby’s Brain  adlı kitabın-
kontrolu ve müdahalesi altında. Çocukları- Yapılan bir araştırma yetişkinlerin, ço- da “zor bebek” diye bir şey olmadığını ak-
nın güvenliği ve gelişimi için aşırı endişeli cukları yanlarında bir yetişkin olmadan dı- sine “zor ebeveyn” olduğunu ifade eder. Zor
anne ve babalar, çocuklarının tüm etkinlik- şarı çıkarlarsa kaçırılacakları endişesini ya- ebeveynleri ise “ihmalkâr” ve “çok müda-
lerini takip etmek ve çocuklarının da bu et- şadığını ve sokağı tehlikeli bulduğunu orta- haleci” ebeveynler olarak ikiye ayırır. Ebe-
kinliklerde en üstün başarıyı elde etmesini ya koydu. Tabii ki böyle bir risk her zaman veyn ihmalkârlığıyla gelişen bir bebeğin ile-
istiyorlar. var. Tehdidin farkında olalım, ancak bunun ride problemli bir birey olacağını vurgula-
David Elkind’e göre Amerika’da son on çocuklarımızın özgürlük alanını çok fazla yan Gerhardt, böyle bireylerin depresyona,
yıl içinde çocukların bir hafta içindeki boş kısıtlamasına da izin vermeyelim. bağımlılığa ve anoreksia gibi ciddi hastalık-
zamanları 12 saat azalmışken, organize edil- 11-14 yaşları arasındaki gençlerle yapı- lara yatkınlığının da arttığını belirtmiştir.
miş spor programlarının süresi iki katına lan bir araştırmanın sonucuna göre genç- Gerhardt, bu durumu kaos kuramına ben-
çıkmış. Çocuğun istekleri de göz önünde lerin zaman geçirmeyi en sevdiği yerlerin zetir. Ona göre, başlangıçta küçük görünen
bulundurularak boş vakitlerin nasıl geçiri- başında arkadaşlarının evleri geliyor. Da- farklılıkların etkileri çok büyük olabilir. Son
leceğini hep beraber planlamak yerine, ço- ha sonra merkezi caddeler, kafeler, park- dönem terapi tekniklerinde, çocuklukta ve
cuğun anne baba tarafından yapılan prog- lar ve alışveriş merkezleri geliyor. Bu alan- gençlikte yaşananların yetişkinlikte yeni-
rama uyması bekleniyor. Bu da çocukların ların çoğu güvenlik görevlileri olan, ken- den anlamlandırılması teşvik edilmektedir.
keşfetmeyi ve risk almayı öğrenmesini en- dilerini güvende hissettikleri yerler. Fa- Böylece kişinin kendisi ve dış dünya ile ilgili
gelliyor. kat gençlerin bir kısmı da anne babaları- temel bakış açıları bir uzmanın rehberliğin-
Yeni doğanların hayatları bile daha nın kontrolünden uzak, özgür olabilecek- de daha işlevsel ve verimli olarak kullanıla-
en baştan, bazen takıntılı diye bile nite- leri yerleri, örneğin terk edilmiş binaları, bilir bir hale getirilebilir. Yeniden adlandır-
lendirilebilecek anne babalar tarafından tünelleri tercih ediyor. manın gerçekleşebilmesi için kişinin böyle
programlanıyor. Bebekler için hazırla- Gelişen teknoloji sayesinde yuva ve ba- bir isteğinin olması ve belli bir farkındalık
nan eğitim-öğretim programları sektö- kım evlerinde çocuklarını izleyen ebe- düzeyine sahip olması gerekir.

108
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
<<<
Çocukluğun ilk üç yılı, ilerideki davra- Çocuklarımıza ayırt edebilmeyi, fark- rumun giderek kötüleşmesine yol açıyor.
nış modellerinin temelini oluşturur. Bu ka- lılıkları fark etmeyi öğretmemiz gereki- 1940’lı, 50’li hatta 70’li yıllarda çocukla-
dar kısa bir zamanın doğru kullanılması sa- yor. “Hiç bir yabancıyla konuşma” diye- rın sokakta güven içinde oynayabileceği
yesinde, sağlam temelli bir duygusal, zihin- rek onları sosyal ortama, sosyalleşmeye alanlar vardı, fakat şu anda böyle güven-
sel ve sosyal dünyaya sahip olunabilir. karşı duyarsız hale getirmiş oluyoruz. li ortamlar yok. Bunu çocuklar da hisse-
Son araştırmalar sinirbilimin beynin ge- Çocukların çevreyle iletişime geçme- diyor. Eğer kendimizi insanoğluna yakın
lişimine etkisi hakkında önemli adımlar at- ye ihtiyacı vardır, her yabancıyı potansi- bilip daha pozitif bir bakış benimsersek,
mıştır. Bilindiği üzere bebeğin ilk yıllarında yel tehlike olarak görmek çocuğu pasif- içimizdeki felaket habercisinin ve kuşku-
sınırsız nöral yollar güçlü köprüler kurar, bu leştirir. Çocuğa durumun tam olarak öy- cu tarafın sesi hayatımıza hâkim olamaz.
süreci budanma süreci takip eder. Yani ba- le olmadığı anlatılmalı, hatta bazı zor du- Böylece çocuklarımıza, dışarıdaki riskle-
zı işe yaramaz köprü ve bağlantılar budanıp rumlarda yabancıların yardıma koştuğu re rağmen, dış dünyada da mutlu oluna-
atılarak, yola daha işlek köprü ve bağlantı- da belirtilmelidir. Başkasından yardımse- bileceğini gösterebiliriz.
larla devam edilir. Fakat sinirbilim sinaps verlik görmeyen çocuk, ileride kendi çev-
bağlantıların yaşadığımız deneyimlerle na- resine karşı da aynı duyarsızlığı gösterir. Sonsöz
sıl şekillendiğini hâlâ tam olarak açıklaya- Bu durumda sadece ebeveynlerin tu- Bir çocuğun büyümesi kozasından
mamaktadır. tumunun değil çevrenin de çok büyük et- çıkmaya çalışan kelebeğin çabasına ben-
Anne ve babalar yeni deneyimler edin- kisi var. Örneğin kalabalık yerlerde fo- zer. Yoruluyor, sıkıntı çekiyor diye koza-
me ve yeni yaşantılarla tanışma konusun- toğraf çekenlere bile artık kuşkuyla ba- sından anne ve babasının yardımıyla çı-
da zaman zaman çocuklarına zarar verebi- kıldığı, “fotoğrafta ben de çıkarsam ve bu kan bir çocuğun kanatlarında ileride uça-
lecek kadar hassas davranabiliyor. Dışarısı- daha sonra kötüye kullanılırsa” gibi en- bilmek için güç olmaz.
nı çocukları için sadece risklerle dolu bir yer dişelerin duyulabildiği bir toplumda ya- Çocuğunu çok fazla koruyan, sürekli
olarak görüp, çocuklarına da öyle gösterebi- şıyoruz. Bu algının değişmesi ancak bü- üstüne düşen, ilgisiyle boğan ebeveynle-
liyor. Bu da beynin yeni uyaranlarla karşı- yüklerin endişelerinin azalması ve ço- rin çocukları daha sonra kendilerine ait
laşarak farklı yol, bağlantı ve köprüler inşa cuklarına “gerçek dünyayı” sunmasıyla bir dünya kurmakta güçlük çeker.
etmesini zorlaştırıyor. Daha az uyaran, bey- mümkündür. Ebeveynlerin çocuklarına karşı so-
nin daha az gelişmesi demek; bu da çocu- Günümüz kültürünün özelliklerinden rumluluğu, onlara bağımsız bir hayat ku-
ğun hayatında karşılaşabileceği bazı zorluk biri de çocuğuna yanlış davranan başka rabilmeleri için gereken özellikleri ka-
ve tehlikelere önceden hazır olamaması gibi ebeveynlere gerektiğinde öğüt vermiyor, zandırmaktır. Onları hastalıklı bir şekil-
bir sonuç getiriyor. veremiyor olmak ve yardıma ihtiyacı olan de koruyup her türlü riskten uzak tut-
10 ve 11 yaşlarındaki 1000 çocukla yapı- bir çocuk gördüğümüzde yanına yaklaş- mak, çocuklara bir yarar sağlamaz. Baş-
lan bir ankette, çocuklardan kendileri için maktan korkmaktır. Yapılan bir araştır- ka bir açıdan bakıldığında modern çağ
güvenli ve güvensiz alanları söylemeleri is- mada katılımcıların neredeyse yarısı ta- çocukları, kaygılı bile olsalar, daha bi-
teniyor. Trafik, yabancılar arasında kaybol- nımadıkları çocukların sıkıntılı anların- linçli ve ilgili ailelerde yetişiyor. Çocukla-
mak, trenler ve terör çocukların “tehlike” da yardıma gitmeyeceklerini belirtmiş, ra biraz izin vermeli, dünyaya güvenme-
olarak algıladığı alanların başında geliyor. buna sebep olarak da başkalarının algı- lerini sağlamalı, başkalarıyla oynamaları
Çocuklar için trafiğin tehlikeli bir alan ola- sından çekinmelerini öne sürmüş. Dört- ve kendi kararlarını kendilerince almala-
rak algılanması anlaşılabilir bir şey ve ileri- te birinin ise “hiç oralı olmam” demesi de rı için fırsat tanımalıyız. Bir rehber nite-
de trafikte dikkatli olmalarını sağlayabilir. bir kere daha toplumda dayanışma algı- liğinde, gerektiğinde ve ihtiyaçları oldu-
Fakat neden bu kadar çok yabancıdan kor- sının bittiğini, birbirinden ürken, başkası ğunda ellerinden tutmalı, onları daha gü-
kan çocuk var, hangi imge onları yabancı- hakkında sürekli kötü düşünen ve bu kö- zel bir dünyaya hazırlamalıyız. Türlü tür-
lardan uzaklaştırıyor? Araştırmada bir kız tü düşüncenin aynı şekilde kendisine de lü etkinlik için oradan oraya çekiştirilen
kendini evinin bahçesinde güvende hisset- yöneltileceği korkusuyla herkesten izo- “proje çocuklar” çocukluklarını yaşaya-
tigini belirtiyor, buna sebep olarak ise bah- le olan, duyarsız insan tiplerinden oluşan madan huzursuzluğa ve depresyona ye-
çede yabancıların olmadığını ve kendisini bir toplum oluştuğunu gösteriyor. Öyley- niliyor. Bırakalım her varlık kendi doğal-
alamayacaklarını söylüyor. Tabii ki çocuk- se hangi yol bizi ileri götürebilecek? lığında büyüsün. Çocuklar da.
larımızı dünyanın tehlikelerinden koruma- Çocukları sürekli denetleyerek onla-
lıyız, ama böyle olması için acaba çocukla- ra aslında iyilik yapmış olmuyoruz. Ço- Kaynaklar
Crane, W., Reclaiming Childhood, Letting Children Be
rımızın her gördükleri yabancıyı potansi- cukları dünyayla baş edebilecekleri bir Children in Our Achievement-Oriented Society,
Henry Holt and Co., 2003.
yel tehlike olarak mı değerlendirmesi gere- düzeye getirebilmek için onlara güven- Rosenfeld, A., Wise, N., Coles, R., The Over - Scheduled Child:
Avoiding the Hyper - Parenting Trap, St Martin’s, 2000.
kir? Çocuklarımıza bu algıyı vermiş olmak- meli ve çevremize de o güveni vermeli- Elkind, D., The Hurried Child: Growing Up Too Fast Too Soon,
la, dışarısını tamamen güvensiz bir yer hali- yiz. Ama tabii bu noktada etkisi olanlar Perseus Books, 2001.
Gerhardt, S., Why Love Matters: How Affection Shapes a Baby’s
ne getirmiş olmuyor muyuz? sadece ebeveynler değil. Medya da bu du- Brain, Routledge, 2004.

109
Türkiye Doğası Dr. Bülent Gözcelioğlu

Yok Olma Sınırında Bir Kemirici Türümüz


Fındık Faresi
Kemiriciler genelde küçük vücut yapısına sahip hayvan- mek gerekirse, dünyadaki yaklaşık 4600 memeli türünden
lar olup, değişen koşullara ve çok farklı yaşam alanlarına 2000 kadarı kemirici türleridir. Bu durum ülkemiz için de
uyum sağlama özellikleriyle bilinirler. Ormanlar, çöl, boz- geçerlidir. Türkiye faunasında yaşayan 165 civarındaki me-
kır, yüksek dağlık alanlar, tarlalar, yerleşim yerleri, sulak meli türünden yaklaşık 65’i kemirici türleridir. Ülkemizdeki
alanlar, toprakaltı, ağaç tepeleri gibi hemen hemen her or- kemiriciler de farklı yerlerde yaşama özelikleriyle bilinirler.
tamda yaşayabilirler. Otçul olmalarının yanında, büyük çe- Toprakaltı, sulak alanlar, bozkırlar, kayalıklar, ağaçlar ya-
şitlilik içeren yiyeceklerle beslenebilmeleri uyum bakımın- şam alanlarını oluşturur. Bu sayımızda ağaçlarda yaşayan
dan en başarılı grup olmalarını sağlar. Bu başarı, memeli bir kemirici türü olan “fındık faresini” tanıtacağız. Fındık
hayvanlar içinde tür çeşitliliği bakımından en geniş grup faresini seçmemizin nedeni, ülkemizde soyunun tehlikeye
olmalarının nedenidir. Dünyada memeli hayvan türlerinin girmiş olması ve artık doğada konunun uzmanlarınca bile
neredeyse yarısı kemirici türlerine aittir. Rakamlara dök- zor görülmesi ve görüntülenmesi…

Dr. Ebru Diker


Uyku zamanı başını kuyruğuyla birleştirerek yuvarlak bir hal alan fındıkfaresi bu şekilde uyur.

Fındık faresi, yediuyurlar ailesinin bir Tek olarak yaşayan fındık fareleri üre- lıların ve dalların altına hızlıca kaçabilir-
üyesidir. Yediuyurlar, sincaplara benzeyen, me dönemlerinde bir araya gelirler. Er- ler. Yılda 1 ya da 2 kez doğum yaparlar.
kuyrukları saçak biçiminde, kış uykusuna keklerde alan savunması davranışı var- Doğum daha çok haziran ve ağustos ay-
yatan bir kemirici ailesidir. Fındık fareleri de dır. Diğer erkeklere karşı belirledikleri bir ları arasında gerçekleşir. Bir defada 1-7,
yediuyurlar ailesinin en küçük boylu üyele- alanı savunurlar ve onların bu alana gir- genellikle 3-4 kadar yavrularlar. Yavrunun
ridir. Boyları 11,5-16,5 cm arasında deği- melerini engellerler. Erkekler yaklaşık 1, bakımı ve korunması anne tarafından ya-
şir. Ağırlıkları 15-30 gram kadar olur. Vücut dişilerse 8 hektarlık bir alanı yaşam alan- pılır. Yavrular bağımsızlıklarını 5 haftada
renkleri parlak sarımsıyla kırmızımsı kah- ları olarak belirlerler. Erkeklerin yaşam kazanırlar. Doğada 3 yıl kadar (en fazla
verengi arasındadır. Karın kısımları açık alanları birbirleriyle sıklıkla çakışırken, di- 4 yıl) yaşarlar.
renkli olur. Fındık farelerinde gözler vücuda şilerin yaşam alanları fazla çakışmaz. Fındık fareleri, yaygın olarak fındık
oranla büyüktür. Kuyrukları vücutlarının ya- Fındık fareleri çok hızlı ve çevik hay- ağaçlarının ve böğürtlenlerin olduğu yer-
rısı kadardır ve saçak gibi yumuşak kıllıdır. vanlardır. Düşmanlarıyla karşılaşınca ça- lerde yaşarlar. Bununla birlikte nemli,

110
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
bulent.gozcelioglu@tubitak.gov.tr

odun döküntüsü fazla olan geniş yapraklı ormanlar- layamazlarsa kış uykusunu tamamlayamaz. Ekim ayı Evlerde yaşayan
da, sık çalılıklarda ve iğne yapraklı ormanlarda da gelip hava sıcaklığı 15-16 ˚C’ye düşünce fındık farele- ev faresine ülkemizde
yaşarlar. Geceleri ya da akşam karanlığında aktiftir- ri ağaçların köklerinin olduğu yerlerde, toprak altında- yaygın olarak
ler. Diğer kemiricilerden farklı olarak ağaçlara çok iyi ki yuvarlarına girerler. Kış uykusuna girerken başları- fındık faresi deniyor.
tırmanabilirler. İnce dallara çok iyi tutunabilirler ve bir nı karınlarına doğru çekerek yuvarlak bir biçim alırlar. Ev farelerine fındık faresi
ağaçtan diğerine geçiş yapabilirler. Yuvalarını çalıla- Kış uykusu sırasında vücut sıcaklıkları 0,25-0,50 ˚C’ye denmesinin nedeni
rın ve ağaçların üzerinde yerden en az 1,5-2 metre kadar düşebilir. Bu da neredeyse ölü bir vücut demek- küçük boylu olmalarından
yükseğe gelecek şekilde kurarlar. Çapları 6-8 cm ka- tir. Kış uykusu sırasında vücut etkinliklerinin çoğu du-
kaynaklanıyor olabilir.
Ancak gerçek fındık
dar olan yuvalarında malzeme olarak otları, yaprak- rur. Vücut sıcaklıkları çevre sıcaklığıyla hemen hemen
faresiyle ev faresi arasında
ları, ağaç kabuklarını kullanırlar. Yavrulayacakları yu- aynı olur. Aynı şekilde, nabızları da çok düşer. Ancak, çok fark vardır.
valarsa 12 cm kadar olur. Yuvalarında kullandıkları çok yavaş da olsa yaşamsal etkinlikleri devam eder. Ni-
malzemeyi iyice kemirirler ve düzenli bir şekilde dö- san ayı geldiğinde kış uykusundan uyanırlar ve yaz ba-
şerler. Yuvalarını yaparken tükürük salgılarını da kul- rınakları olan ağaç kovukları ve kuş yuvalarına geçer-
lanırlar. Yuvaları görülebilir girişi olmayan küre biçim- ler ve bir sonraki kışa kadar bu barınakları kullanırlar.
li yapılardır. Bazen kuş yuvalarına da yuva yapabilir- Fındık farelerini bekleyen en büyük tehlike yaşam
ler. Küre biçimli kış yuvalarını toprakta kök aralarına alanı kaybı. Ormanların yok edilmesi, yeni tarlaların
ve toprağın derinliklerine yaparlar. açılması türün geleceğini tehlikeye atmakta. Dünya
genelinde henüz tehdit altında olmamasına karşın ül-
kemizde fındık farelerinin soyu tükenme sınırında. Bi-

Bulundukları ekosistemde
bitkilerin tozlaşmasına
katkıda bulunurlar.

Fındık farelerinin
koruma altına alınması,
popülasyonlarının dikkatli
biçimde izlenmesi,
Türkiye doğasında dengeli
bir ekosistem için önemlidir.
Halim Diker

Halim Diker

Fındık fareleri cıvıldama ya da ıslık sesi gibi sesler çıkarırlar. Böğürtlenler sevdikleri meyvelerin başında gelir.
Bu sesler diğer yediuyurların çıkardığı seslerden farklıdır. Genellikle kırmızı sincap yavruları sanılırlar.

Kış Uykusu… lim insanları, fındık farelerinin yediuyurlar ailesi içinde


yok olacak ilk tür olacağını tahmin ediyor. Fındık fare-
Fındık fareleri kış mevsiminin olumsuz koşularını at- lerinin soyu tükenirse, yaşadığı bölgelerde doğal ya-
latmak için kış uykusuna (hibernasyon) yatarlar. Kış uy- şamın sonu gelmez. Ancak binlerce yıldır yaşayan bir
kusu, hayvanların tüm yaşamsal etkinliklerini (fizyolojik canlının soyunu sürdürmesi dengeli ve sağlıklı bir eko-
olarak) en düşük düzeye indirdikleri bir dönemdir. Bu- sistemin devamı için gereklidir.
nun için yaz dönemi boyunca kış uykusuna hazırlık için
bulabildikleri her şeyi yiyerek yağ depolarlar. Kış uyku- Not: Aşağıdaki web sayfasında fındık faresine ait (do-
su sırasında hiç beslenmeyecekleri için vücutlarında ğum anları da dâhil), doğal ortamda çekilen video görün-
besin kaynağı olarak yağı kullanırlar. Fındık, kış uyku- tüleri yer alıyor.
larına hazırlık için iyi bir besin kaynağıdır. Fındık dışın-
http://www.arkive.org/common-dormouse/muscardinus-avellanarius/
da böğürtlenler, tohumlar, çeşitli meyveler ve yakalaya-
bildikleri böcekleri de yerler. Sonbahar geldiğinde vü- Kaynaklar
cut ağırlıkları fazlasıyla artar ve kış uykusu için hazır- Nowak R., M. ve J. L. Paradiso, Walker’s Mammals of the J. F. Merritt, Mammalogy: Adaptation, diversity,
World, Londra, 1983. and ecology, WCB/McGraw-Hill, 1999.
lıklarını tamamlarlar. Fındık fareleri yeterince yağ depo- Feldhamer, G. A., Drickamer, L. C., Vessey, S. H. ve http://www.iucnredlist.org/apps/redlist/details/13992/0

111
Sağlık Doç. Dr. Ferda Şenel

Ürolojide LAZER
A
lbert Einstein’ın 1917’de ortaya koyduğu teoremlere dayanı- sındadır. Proteinler, su veya vücudun doğal boya molekülleri (pigment-
larak 1960’ta geliştirilen lazer enerjisi, kısa bir süre içerisinde ler), lazer enerjisini belirli bir düzeye kadar emer ve arkaya geçirmez. Ör-
tıp alanında kullanılmaya başlandı. Lazer (Uyarılmış Radyasyon neğin, kanın içerisinde bulunan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglo-
Salınımlarıyla Işığın Kuvvetlendirilmesi), temelde bir tür ışık enerjisidir. bin adlı protein 600 nm (nanometre) dalga boyuna kadar olan lazer ışın-
Bu enerjinin üroloji alanında kullanımı, keşfinden sadece altı yıl sonra larını emer. Dokulardaki su, 300-2000 nm’den başlayan dalga boyların-
gerçekleşti. İlk olarak hayvanların idrar kesesinde denenen lazer, bir- daki lazer ışınlarını emer. Tüm dokularda az veya çok miktarda bulunan
kaç yıl sonra böbrek taşlarının kırılmasında kullanıldı. İlerleyen yıllar- su ve hemoglobin, lazer ışınlarının nüfuz ettiği derinliği belirlemekte ol-
da, farklı türlerinin geliştirilmesiyle lazer enerjisi birçok ürolojik hastalı- dukça önemlidir. Görece uzun dalga boyundaki karbondioksit (CO2) la-
ğın tedavisinde kullanılır hale geldi. Lazer halen prostat büyümesinde, zeri (10,600 nm), su tarafından oldukça fazla miktarda emildiği için uy-
böbrek taşlarının kırılmasında, tümörlerin yok edilmesinde veya idrar gulandığı dokularda fazla derine inemez. Bu nedenle genellikle yüzeysel
kanalındaki darlıkların açılmasında kullanılıyor. cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Genital bölgede görülen ve HPV
Lazer ışınları, oluşturdukları ısıya veya mekanik etkilere bağlı ola- (Human Papilloma Virus) adlı bir virüsün yol açtığı siğillerin yakılmasın-
rak dokularda değişikliğe yol açar. Dokunun maruz kaldığı ısıyla pro- da CO2 lazeri kullanılır. Bu lazer türü derine inemediği için, sadece yüzey-
teinlerde bozulmalar görülür. Proteinlerin yapısı, 42 derecenin üzerin- sel olan yaraları yakar ve daha derindeki normal hücrelere zarar vermez.
de bozulmaya başlar. Isı arttıkça damarlar da büzüşür. Isı 100 dereceye Ürolojide, lazer ışınlarının yol açtığı ısı ve mekanik enerji kullanılır.
geldiğinde hücre içerisindeki sıvılar buharlaşır. Dokular, barındırdıkla- Günümüzde lazerin en sık uygulandığı alanlar prostat ve taş ameliyat-
rı sıvıyı kaybettikten sonra ısı hızla artar ve doku yanmaya ve kömür- larıdır. Prostat büyümesinde, idrar kanalından girilerek yapılan lazerli
leşmeye (karbonizasyon) başlar. Isı 300 dereceye ulaştığında doku ta- prostat ameliyatları son yıllarda oldukça yaygınlaştı. İdrar kanalından
mamen buharlaşır (vaporizasyon). Lazer taş üzerine yansıtıldığında, bu veya ciltte açılan küçük bir delikten girilerek yapılan taş ameliyatların-
ışınlar taş üzerinde kabarcıklar oluşturur. Bu kabarcıkların patlaması- da taşları kırmak için lazer kullanılmaktadır. Bazı ürolojik tümörlerin ve-
na bağlı olarak taş üzerinde çatlaklar ve kırıklar oluşur. Lazerin böbrek ya genital bölge yaralarının yakılmasında da lazer ışınlarından yararla-
taşlarının tedavisinde kullanılmasının temelinde bu mekanizma vardır. nılır. Son yıllarda, idrar yollarındaki darlıklar da lazer kullanılarak ba-
Lazer ışınlarının etkisi, enerjinin kaynağına ve dalga boylarına gö- şarıyla açılmaktadır. Kapalı ameliyat tekniklerinin ilerlemesine paralel
re farklılık gösterir. Işınların etkisi lazer’in dalga boyu ve uygulandığı do- olarak, ürolojide lazer kullanımı her geçen gün daha fazla yaygınlaş-
kunun özelliğine göre de değişir. Ayrıca dokunun yoğunluğu, içerdiği su maktadır. Geliştirilen yeni lazer türleri sayesinde belki de yakın bir ge-
miktarı ve kanlanması, lazer ışınlarının etkisini belirleyen değişkenler ara- lecekte cerrahi bıçak tarihe karışacaktır.

112
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

mfsenel@yahoo.com.tr

Prostatta LAZER Tedavisi

Prostat büyümesinin tedavisinde son yıllarda lazer ışınları kullanı- ma riskleri vardır. Kullanılan tekniğin öğrenilmesindeki güçlük, maliye-
lıyor. Lazer’in yakma ve buharlaştırma etkisinden yararlanılıyor. Doku- tinin yüksek olması ve ameliyat süresinin uzun olması gibi dezavantaj-
daki ısı 45 derecenin üzerine çıkınca hücre yapısında bozulmalar baş- ları nedeniyle ho:YAG lazer prostat ameliyatlarında henüz yaygın ola-
lar ve doku sıvı kaybeder. Bu seviyedeki kısa süreli ısı uygulaması geriye rak kullanılmamaktadır. Holmium lazer daha sıklıkla, dokularda oluş-
dönüşü olmayan değişikliklere yol açmaz. Isı, 50 derecenin üzerine çık- turduğu kabarcıklar ve bunların yol açtığı mikro-patlamalar sayesinde
tığında hücrelerde geriye dönüşü olmayan değişikler başlar. Prostatta- taşların kırılmasında kullanılmaktadır.
ki sıcaklık 100 dereceyi geçince, sırasıyla kaynama, kömürleşme ve bu- Son yıllarda ülkemizde de oldukça sık gündeme gelen KTP lazer,
harlaşma olur. Bu olaylar zincirinin sonunda prostat dokusu küçülerek prostat büyümesinin tedavisinde önemli seçeneklerden biridir. Yaydığı
kaybolur. Lazer ışınlarıyla prostat ameliyatı, işte bu temel mekanizma- ışınların yeşil rengi nedeniyle KTP lazer “green light lazer” olarak bilinir.
ya dayanır. Lazerle prostat ameliyatını, tavada eti kızartmaya benzete- Bu teknikte, lazer ışınları prostat damarlarını yakıp büzüştürür.
biliriz. Et ısındıkça ilk önce suyunu verir, sonra küçülmeye başlar, daha
da ısıtılırsa yanarak kömürleşir.
Lazerle kapalı prostat ameliyatı yapmak için ilk önce ışıklı ince bir
boruyla (sistoskop) idrar kanalından girilir. İdrar kesesinin (mesane) gi-
rişinde yer alan prostat görüldükten sonra sistoskop burada sabitlene-
rek içerisinden fiberoptik kablo geçirilir. Fiberoptik kablo, küçültülmek
istenen prostat dokusuna doğru tutularak lazer ışınları uygulanır. Pros-
tat ameliyatlarında dört farklı lazer türü kullanılır. Bunlar, Neodymium,
Yttrium-Aluminum-Garnet (Nd:YAG), Potasyum Titanil Fosfat (KTP),
Holmium (ho:YAG) ve Diod lazerdir. Lazer ışınları prostat dokusuna üç
farklı şekilde verilebilir. Lazer kablosunun ucundan veya yanından çı-
kan ışınlar prostata yönlendirilebilir. Bu iki uygulamada lazer ışınları-
nı taşıyan kablo prostata doğrudan temas etmez. Uzaktan tutulan kab-
lonun ucundan çıkan ışınlar prostat dokusunu yakar. Üçüncü uygula-
ma şekli ise lazer kablosunun ucunu prostat dokusunun içerisine yer-
leştirip lazer ışınlarını doğrudan dokuya uygulamaktır. Lazer ışınlarının
göze olan zararlarından ötürü, ameliyat sırasında tüm ekibin koruyucu
gözlük kullanması gerekir.
Prostat ameliyatında ilk kullanılan tür Nd:YAG (Neodymium,
Yttrium-Aluminum-Garnet) lazerdir. Dokulardan geçerken çok fazla
emilmez ve enerjisini kaybetmez. Bu nedenle diğer lazer türlerine gö-
re daha derine nüfuz eder. Prostat içerisindeki damarları büzüştürerek
(koagülasyon) kanama olmasını engeller. Küçülen ve damarları büzü-
şen doku kısa süre içerisinde canlılığını kaybederek birkaç haftada dö-
külür. Bu lazer türünün en önemli avantajı, fiberoptik kablolardan ge-
çirilerek vücudun istenilen bölgesine ulaştırılabilmesidir. Diğer önem-
li özelliği de derin dokuların kolaylıkla yakılabilmesidir. Bu sayede faz-
la miktardaki prostat dokusu kısa bir sürede yakılarak küçültülür. Ka-
namaya yol açmayan bu ameliyat yönteminde, küçülen ve ölen pros-
tat parçaları, ameliyat sonrasında kendiliğinden dökülür. Bu dökülme
sırasında parçalar idrar kanalına takılarak idrar yapmada güçlük çıkara-
bilmektedir. Ölü prostat dokularının tamamen dökülmesi, yani tam iyi-
leşme bazen aylarca sürebilir. Halen, prostat ameliyatlarının bir kısmı
Nd:YAG lazerle yapılmaktadır.
Günümüzde prostat ameliyatlarında en sık kullanılan lazer türleri
holmium (ho:YAG) ve KTP lazerdir. Holmium lazerle prostat dokusu kü-
çük parçalara ayrılarak çıkartılabilir. Diğer lazer yöntemlerine göre bi-
raz daha uzun süren bu yöntemde, açık veya kapalı prostat ameliyat-
larındaki gibi doku örneği elde edilmektedir. Kanama veya su zehir-
lenmesi gibi riskler de oldukça düşüktür. Ancak, ho:YAG lazerle yapılan
prostat ameliyatlarından sonra düşük de olsa iktidarsızlık ve geri boşal-
SPL

113
Sağlık
Koagülasyon denilen bu mekanizma sayesinde kanama olmaz. Ay-
nı zamanda, dokuda yarattığı yüksek ısı sayesinde prostatı buharlaş- Lazerle Böbrek Taşlarının Kırılması
tırarak küçültür. Komplikasyon oranının çok düşük olması ve bölge-
sel uyuşturmayla dahi yapılabilmesi, bu tekniğin önemli avantajları-
dır. Prostatı buharlaştırdığı için, patolojik incelemeye gönderilecek do- Lazer ışınları, taş yüzeyinde oluşturdukları baloncuklar ve bun-
ku alınamaması ise tekniğin önemli bir dezavantajıdır. Ameliyatın yük- ların patlaması sonucunda ortaya çıkan şok etkisiyle taşları parçalar.
sek maliyeti ve kullanılan malzemelerin devlet güvencesinde olmama- Lazer ışınları, fiberoptik kablo sayesinde vücudun istenilen bölgesi-
sı da teknikle ilgili diğer çekinceler arasındadır. KTP lazer yeni bir tek- ne yönlendirilebilir. Böbrek taşlarının kapalı ameliyatlarında, ilk ön-
nik olduğu için henüz uzun süreli sonuçları tam olarak bilinmemekte- ce ciltte açılan 1cm’lik bir delikten geçirilen ince bir boruyla böbre-
dir. Bu teknikle yapılan prostat ameliyatlarının hastalara ne kadar fayda ğe ulaşılır. Böbrek içerisindeki taşın yeri saptandıktan sonra bu boru-
sağladığı önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır. nun içerisinden fiberoptik kablo geçirilir. Çevre dokulara zarar ver-
Prostat büyümesinin lazerle tedavisi hastaya önemli avantajlar ge- memek için fiberoptik kablo bu dokulardan en az 2 mm uzakta tu-
tirir. Bu tür ameliyatlarda, kapalı veya açık prostat ameliyatlarında gö- tulmalıdır. Taş, bulunduğu yerde özel bir aletle sabitlenerek lazer
rülen kanama, su zehirlenmesi gibi ciddi yan etkiler görülmez. Pros- kablosu taşın yüzeyine temas ettirilir. Sabitleme işlemi tamamlan-
tat oldukça kanlı bir dokudur. Kapalı ameliyatlarda (TUR) kullanılan sı- dıktan sonra taşın üzerine lazer ışınları uygulanır. Oluşan patlamala-
vılar bu damarlardan emilerek vücuda girer. Kanda fazlalaşan su mik- rın yarattığı şok dalgalarıyla taş parçalara ayrılır. Bu parçaların tek tek
tarı, önemli minerallerin yoğunluğunda düşmeye yol açar ve su zehir- çıkartılmasıyla böbrek taşlardan arındırılmış olur.
lenmesi denilen hayati bir tehlike yaratabilir. Ek olarak, açık veya kapa-
lı prostat ameliyatlarında önemli ölçüde kan kaybı olabilmektedir. La-
zerle yapılan prostat ameliyatlarında bu tür tehlikeler yok denecek ka-
dar azdır. Hastanın hastanede kalış süresi de lazer ameliyatlarında daha
kısadır. Tüm bu nedenlerle, kalp, şeker veya akciğer hastalığı nedeniy-
le yüksek risk grubunda olan kişilerde lazer ameliyatı tercih edilebilir.
Saydığımız avantajların yanında, lazer ameliyatlarının bazı önemli
dezavantajları da vardır. Bu tür ameliyatlar büyük prostatlarda çok iyi
netice vermemektedir. Bu nedenle, genellikle orta büyüklükteki pros-
tatlarda tercih edilir. En önemli sakıncalarından biri, lazer ameliyatla-
rının çoğunda prostattan doku çıkartılmadığı için muhtemel bir kan-
ser teşhisinin yapılamamasıdır. Erkeklerde görülen en sık kanser türü
olan prostat kanserinin bir kısmı açık veya kapalı yolla yapılan ameli-
yatlardan elde edilen doku örneklerinin incelenmesiyle teşhis edilir. Lazerle taşların kırılması 1960’lı yıllardan beri uygulanmakta-
Erken dönemde tesadüfen yakalanan prostat kanserinin tam tedavi- dır. İlk geliştirilen lazer türleri taşı kırmanın yanı sıra diğer dokula-
si mümkündür. Ancak çoğu lazer ameliyatında böyle bir teşhis imkânı ra hasar verdiği için çok yaygınlaşmadı. Sonraki yıllarda geliştirilen
yoktur. Lazer ameliyatlarının uzun süreli sonuçları elde edildikçe tekni- Nd:YAG, Holmium:YAG, Dye ile Aleksandrite lazerse böbrek ve id-
ğin fayda-zarar oranları daha net olarak anlaşılacaktır. rar kanalındaki taşların kırılmasında kullanılmaktadır. Lazerin taş kır-
ma gücü, dalga boyuna ve taşın özelliğine göre değişir. Örneğin, sis-
tin tarafından emilimi hiç olmayan Dye lazer sistin taşlarını kıramaz.
Holmium:YAG lazerse bu tür taşları rahatça kırar. Ancak, su tarafın-
dan emilebilen ho:YAG lazerin, çevre dokulara da zarar verebileceği
için dikkatli kullanılması gerekir.
Lazerle taş kırma ameliyatları yüksek başarı oranlarına sahiptir.
Taşın cinsi ne olursa olsun ortalama başarı oranı %80-95 arasındadır.
Ancak, lazer ışınları çok düşük oranda da olsa, işlem sırasında çev-
re dokulara zarar verebilir veya uzun vadede idrar kanallarında da-
ralmalara yol açabilir. Sonuç olarak, Holmium:YAG lazer, kapalı taş
ameliyatlarında etkili bir tedavi şekli olsa da, işlemin yüksek maliyeti
nedeniyle çok yaygın kullanılmamaktadır.
SPL

114
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Lazerin Diğer Kullanım Alanları

Lazerin ürolojide diğer kullanım alanları, idrar ka-


nallarındaki darlıkların açılması veya genital bölge ya-
ralarının yakılmasıdır. Çeşitli yaralanmalara veya tah-
rişe bağlı oluşan idrar kanalı darlıkları, zamanla idrar
yapmayı güçleştirir, hatta bazen kişi hiç idrar yapa-
maz. Darlıkların kapalı yolla kesilmesinde, cerrahi bı-
çağa (üretrotom) alternatif olarak lazer ışınları kullanı-
labilmektedir. Bu amaçla en sık kullanılan lazer türle-
ri Nd:YAG, Holmium, KTP ve Argon lazerleridir. Kapa-
lı ameliyatta, ışıklı ince bir boruyla idrar kanalından gi-
rilerek dar olan bölgeye ulaşılır. Sistoskop denilen bu
borunun içerisinden, lazer ışınlarını iletecek fiberoptik
kablo geçirilir. Fiberoptik kablo, idrar kanalını bir bant
gibi çepeçevre saran dar bölgeye yaklaştırılarak lazer
ışınları uygulanır. Bu sayede dar olan bölge kesilerek
idrar kanalı genişletilir. Başarıyla uygulanan bu tekni-
ğin dezavantajları, darlığın tekrar oluşma ihtimali ve
yüksek maliyetidir.
Genital bölgede oluşan ve HPV (Human Papillo- vardır. Yüksek ısı, damarlarda büzüşmeye yol açtığı için
ma Virus) adlı bir virüsün oluşturduğu siğil benzeri ya- kanama riski neredeyse yoktur. Kanser hücreleri anın-
raların tedavisinde karbondioksit (CO2) lazer kullanılır. da öldüğünden başka yerlere saçılıp oralara yerleşmez.
Dokuya rahatlıkla odaklanabilen bu lazer türünün en Hastanın ameliyat sonrasında duyduğu ağrı daha azdır
önemli avantajı, oluşturduğu ısı etkisinin yüzeysel ol- ve hastanede yatış süresi daha kısadır. Lazer ameliyat-
masıdır. Yani, CO2 lazer, derinin üzerinde bulunan yarayı larının en önemli dezavantajı, doku örneği alınamadığı
yakarken derindeki sağlıklı hücrelere zarar vermez. Cer- için kanserin bölgesel yayılımı hakkında bilgi edinme-
rahi yöntemle siğillerin çıkartılmasına göre çeşitli avan- nin mümkün olmamasıdır. Ayrıca, lazer tedavisi sadece
tajları vardır. Lazer uygulamasında kanama olmaz veya küçük (2 cm’den küçük) ve yüzeysel olduğu bilinen tü-
yok edilen siğilin tabanına dikiş atmaya gerek kalmaz. mörlere uygulanabilir.
Çok sayıda olan genital siğillerin cerrahi yöntemle alın- Kapalı cerrahi tekniklerin ilerlemesi ve yeni lazer
ması uzun sürerken, lazerle daha kısa sürede yok edi- türlerinin gelişmesiyle birlikte, lazerin üroloji alanında-
lebilir. Karbondioksit lazer, meni kanallarındaki tıkanık- ki kullanımı her geçen gün artmaktadır. Başta kanama
lıkları açma ameliyatlarında da kullanılmaktadır. Tıkalı olmak üzere yol açtığı komplikasyon oranlarının dü-
olan meni kanalı çıkartıldıktan sonra, sağlıklı kanal uç- şük, iyileşme sürecininse hızlı olması nedeniyle lazer
larının birleştirilmesinde lazer ışınları kullanılabilir. An- tedavisi tercih edilen bir yöntemdir. Lazer ameliyatları- Kaynaklar
Wosnitzer MS ve MP Rutman,
cak, başarı şansının düşük olması ve yardımcı üreme nın yarar/zarar oranları uzun süreli takipler sonucunda “KTP/LBO laser vaporization of
the prostate,” Urologic Clinics
tekniklerinin gelişmesiyle birlikte lazerin kısırlık ameli- belirlenecektir. Özellikle yüksek maliyet oranları, laze- of North America 36: 4
(Kasım 2009): 471-83.
yatlarındaki kullanımı giderek azalmıştır. rin kullanım alanlarını daraltacak önemli unsurlar ara- Suardi N, Gallina A, Salonia A
ve diğerleri, “Holmium laser
Lazerin ürolojideki diğer bir kullanım alanı da me- sındadır. Halen, kesme yöntemiyle yapılan açık veya enucleation of the prostate
and holmium laser ablation of
sane (idrar kesesi) tümörleridir. Yüzeysel mesane tü- kapalı ürolojik ameliyatlar birçok üroloğun tercih etti- the prostate: indications and
outcome,” Current Opinion
mörlerinde lazer, yakma etkisiyle tümörü yok eder. ği tedavi şeklidir. Ancak yapılan yeni çalışmalarla, diğer in Urology, 19: 1 (Ocak 2009):
38-43.
Nd:YAG, Argon ve KTP lazerleri en sık kullanılan türler- yöntemlere göre önemli ölçüde üstünlüğü gösterilir- Lee J ve TR Gianduzzo,
“Advances in laser technology in
dir. Lazerle yapılan ameliyatların, tümörü keserek çı- se, lazerli ameliyatlar yakın bir gelecekte birçok ürolo- urology,” Urologic Clinics of North
America, 36: 2
kartmaya (tranüretral rezeksiyon-TUR) göre avantajları jik hastalıkta ilk tedavi seçeneği olabilir. (Mayıs 2009):189-98.
Kılıç S ve B. İşler, “Ürolojide
Lazer Kullanımı,” Temel Üroloji,
3.baskı, 2007, s. 242-250.

115
Gökyüzü Alp Akoğlu

Gökyüzü ve TÜBİTAK 13. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği

Uzaklıklar
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin düzen- Saklıkent’in çok yakınında bulunan
lediği 13. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin gezilme-
16-19 Temmuz 2010 tarihleri arasında An- si ve buradaki çalışmaların tanıtılması da
talya Saklıkent’te yapılacak. program dahilinde.
Eğer bir arkadaşınıza bir gökcisminin yeri- Şenlik kapsamında düzenlenecek et- TÜBİTAK 13. Ulusal Gökyüzü Gözlem
ni tarif etmeyi denediyseniz bunun zaman za- kinlikler arasında şunlar yer alıyor: Temel Şenliği’yle ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıda
man ne kadar zor olduğunu fark etmişsiniz- bilgilerin verileceği görsel ağırlıklı semi- verilen internet adresinden ulaşılabilir. Et-
dir. Bunun nedeni kubbe şeklinde gördüğü- nerler, gökyüzünü tanıtmaya yönelik çıp- kinliklere katılabilmek için başvurular yal-
müz gökyüzünde mesafelerin alışkın olduğu- lak gözle yapılacak gözlemler ve çeşitli nızca burada verilen bilgiler doğrultu-
muz uzunluk ölçüleriyle ifade edilmemesidir. gökcisimlerinin teleskoplu gözlemleri, çe- sunda ve yine bu sitede yer alan başvuru
İşte bu nedenle gökyüzündeki uzaklıklar “açı- şitli yarışmalar, çalıştaylar ve birçok başka formlarıyla yapılabilecek.
sal” olarak ifade edilir. Gökyüzünde açı ölçme eğlenceli etkinlik. http://senlik.tug.tubitak.gov.tr
düşüncesi gözünüzü korkutmasın, bunun için
çok kolay yöntemler var.
Geçen sayımızda gökyüzü koordinat siste- Bu koordinat sistemleri gökcisimlerinin ko- rının birbirlerine açısal uzaklıkları veriliyor.
minden söz etmiştik. Her ne kadar gökcisim- numlarını tanımlarken çok işimize yarar. Bun- Gökyüzünde basit açı ölçümü -belki biraz
lerinin birbirlerine ya da ufka uzaklıklarını ölç- ların yanı sıra, özellikle gökcisimlerinin birbir- abartılı bir deyim olacak ama- bazen hayat
mek için o kadar da gerekli olmasa da, gökyü- lerine göre uzaklıklarını ya da bir gökcisminin kurtarıcı da olabilir. Örneğin kamp yapıyor-
zü koordinat sistemini kısaca hatırlatmak yarar- ufuktan yüksekliğini ifade ederken de açısal sunuz ve uzun bir yürüyüşe çıktınız. Hava ka-
lı olabilir. Gökyüzü, yarım kubbe şeklinde gö- uzaklıklardan yararlanırız. Birbirlerine ve bize rarmadan geri dönmeniz gerekiyor. Ne zaman
ründüğü için, gökcisimlerinin konumları be- gerçekte ne kadar uzak olduklarını gözle algı- geri döneceğinize, Güneş’in ne zaman bata-
lirtilirken küresel koordinatlar kullanılır. Aslın- layamadığımız cisimlerin arasındaki uzaklığı cağını hesaplayarak karar verebilirsiniz. Eğer
da bu koordinat sistemine alışkınız. Çünkü yer- metrelerle ifade edemeyiz. kamp yerine iki saatlik bir yürüyüş mesafesin-
yüzündeki konumlar da benzer şekilde küresel Peki gökyüzünde açıları nasıl ölçeceğiz? deyseniz ve Güneş’in batmasına iki saat kal-
koordinatlarla ifade edilir. Yalnız bazı kavramsal Çok kolay, elimizle... Her ne kadar pek duyarlı dıysa geri dönüş zamanı geldi demektir. Bu-
farklar vardır. Coğrafi koordinatlarda enlem ve bir ölçüm yöntemi olmasa da, bu yöntem çok rada bilmeniz gereken, yumruğunuzun ya da
boylam kullanılırken, gökyüzünde dik açıklık kullanışlıdır. Ayrıca eliniz yer zaman yanınızda karışınızın açısal olarak genişliği ve Güneş’in
ve sağ açıklık kullanılır. Bu koordinatlar yeryü- taşıdığınız bir “astronomi aletidir”. Kolunuzu (ve tüm gökyüzünün) saatte 15 derece kadar
zündeki konumunuza bağlı değildir. Dik açıklık dirseğinizi kırmadan kaldırdığınızda, yumru- döndüğü. Güneş ufuktan üç yumruk genişliği
ve sağ açıklık değerleri gökyüzüne çizilmiş gibi ğunuz 10, karışınız 20, parmağınızsa yaklaşık kadar yüksekteyse, batmasına yaklaşık iki saat
sabittir ve onunla birlikte hareket eder. 1 derece görünür. Elbette bu değerler kişiden kalmıştır.
Gökyüzü kubbesinin tam tepesine başucu kişiye değişir, ama bu yöntem özellikle gökyü- Gökyüzünde daha küçük mesafeler “Ay’ın
denir. (Sağ sayfadaki gökyüzü haritasının tam zündeki bir cismin konumunu bir arkadaşını- görünür çapı” ile ifade edilebilir. Ay gökyüzün-
ortası başucu noktasıdır.) Başucunu 90°, ufku za tarif ederken çok işe yarar. de yaklaşık yarım derece çapında bir alan kap-
0° kabul edersek, karşımıza yeni bir koordinat Eğer karışınızın ya da yumruğunuzun kaç lar. Amatör gökbilimciler gökyüzündeki “kü-
sistemi çıkar. Ancak bu koordinat sistemi, gök- derece genişlikte göründüğünü daha has- çük” uzaklıkları tarif ederken sıklıkla bu biri-
yüzüyle birlikte dönmez, sadece gözlemcinin sas olarak belirlemek istiyorsanız Büyük Ayı mi kullanırlar. Örneğin Ay-gezegen ya da sağ
konumuna bağlıdır. Bu koordinat sisteminde, Takımyıldızı’ndan yararlanabilirsiniz. Büyük sayfada Jüpiter-Uranüs yakınlaşmasını anlatır-
bir gökcisminin konumu, yine iki koordinatla Ayı, gökyüzünde mükemmel bir ölçek oluştu- ken yaptığımız gibi gezegen-gezegen yakın-
verilir. Bunlar yükselim ve meridyendir. rur. Yukarıdaki çizimde Büyük Ayı’nın yıldızla- laşmaları bu şekilde tarif edilebilir.

25°
25°

15°
10°

6,5° 4,5°
10°
5,5° 5°

4,5°

Gökyüzündeki uzaklıkları alışkın olduğumuz uzunluk ölçüleriyle ifade etmek zordur. Bunun yerine açıları ölçmemize yardımcı olan yöntemler kullanırız.

116
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
alp.akoglu@tubitak.gov.tr

03 Mayıs
Venüs, Aldebaran’ın 6°
kuzeyinde (akşam)
10 Mayıs
Jüpiter, Ay’ın 9°
güneyinde (sabah)
16 Mayıs
Ay, Venüs’ü örtecek
(12:00 - 12:56)
Venüs, Ay’ın 3°
güneyinde (akşam)
20 Mayıs
Mars, Ay’ın 7°
kuzeyinde (akşam)
22 Mayıs
Satürn, Ay’ın 8°
kuzeyinde
26 Mayıs
Merkür en büyük
1 Mayıs 23.00 uzanımda (25°)
15 Mayıs 22.00
31 Mayıs 21.00

Mayıs’ta Gezegenler ve Ay

Merkür, ay boyunca sabah gökyüzünde.


Ancak gezegenin ufuktan çıplak gözle
gözlenebilecek kadar yükselmesi için ayın
ikinci haftasını beklemek gerekiyor.
Venüs, çıplak gözle gözlem yapan
gözlemciler için yılın en iyi konumuna
gelmek üzere. Gezegen Güneş’ten yaklaşık
2,5 saat sonra batıyor. 16 Mayıs’ta Ay,
Venüs’ün önünden geçecek. Gündüz
saatlerinde gerçekleşecek bu olayı çıplak
gözle görmek mümkün. Ay’ı gökyüzünde
16 Mayıs akşamı batı ufku 20/21 Mayıs geceyarısı batı ufku
bulduktan sonra örtülme öncesinde ve
sonrasında Venüs Ay’ çok yakın olarak kurtulmuş durumda. Ancak yine de Satürn hava karardığında gözlem için
görülebilir. gezegeni görebilmek için sabah saatlerini çok iyi durumda. Bu sırada gökyüzündeki
Mars, akşam gökyüzünde güney- beklemek gerekiyor. Jüpiter yılın en sönük en yüksek konumuna ulaşıyor. Gezegenin
güneybatı yönünde görülebilir. Gezegenin göründüğü zamanlarında olsa da yine de görünür büyüklüğü ve parlaklığı biraz
parlaklığı yaklaşık 1 kadire düşmüş yaklaşık -2 kadirle parlıyor. azalmış olmasına karşın teleskoplu
durumda. Bu nedenle geçen aylardaki Ayın son günleri Uranüs Jüpiter’e gözlemciler için hâlâ iyi bir hedef.
kadar dikkat çekmiyor. Gezegen artık iyice çok yakın konuma gelecek. Dürbünlü Ay, 6 Mayıs’ta sondördün, 13 Mayıs’ta
erkenden, gece yarısı batıyor. gözlemciler Uranüs’ü Jüpiter’in yaklaşık iki yeniay, 20 Mayıs’ta ilkdördün, 27 Mayıs’ta
Jüpiter artık sabah alacakaranlığından Ay çapı (1°) kadar solunda görebilirler. dolunay hallerinden geçecek.

117
Matemanya Muammer Abalı

Şaşırdım!
Ben çok rüya görürüm. Merakımdan değil; görürüm kendiliğinden.
Doktorum “derin uyku uyuyamıyorsunuz da ondandır” diyor. Haklıdır herhalde.
Ben bilsem doğrusunu, zaten vazgeçeceğim bu rüya görme işinden.
Öyle rüyalar görüyorum ki, bazen kan ter içinde kalıyorum. Bir keresinde, geçen yıldı galiba, Π gününü
kutlamayı unutmuşum her nasılsa. Bütün gece üzerime silahlı külahlı П kıtaları saldırdı durdu.
Kırgın, moralsiz П, pek iyi olmuyor. Bir türlü düzgün bir çember çizemedim rüyamda.
İki ucu hiç birleşmedi. Ya kısa geldi ya uzun. Mesela soba borusu yapacakmışım güya 20 cm
çapında, yapabilirsen yap. Bir türlü keseceğim saçın uzunluğunu hesaplayamıyorum.
Zaten de П’lerin hiç biri, bu işe gönüllü yanaşmadı: “Hadi gelin bir çember çizelim” dedikçe
ben, “П gününe ne oldu!, П gününe ne oldu!” diye azarladılar beni.
Uyandım ki yüreğim ağzımda. Düşünsenize, benim yüzümden П sayısı çekip bilinmezlere gitmiş!

Geçende gene çok çetrefilli bir rüya gördüm. Güya televizyonda Şimdi ilk kapıyı seçtiğinizde, kazanma şansınız 1/3, kaybetme şan-
bir program izlemekteymişim. Program şöyle bir yarışma: Geniş bir sınız 2/3. Buraya kadar tamam. Peki, sunucu boş bir kapı açınca, sizin
sahnede 3 tane oda var. Her oda, bir kapıyla sahneye açılıyor. Kapılar ilk kazanma şansınız kendiliğinden değişir mi? Yani salt boş bir kapı
kapalı başta. Yarışma sunucusu, yarışmacıyı sahneye aldıktan sonra, açıldı diye niye değişsin ki?
bildiğiniz ufak tefek şakalarla yarışmacının heyecanını yatıştırıyor Peki, o zaman geri kalan iki kapıda 2/3 olasılıkla araba varsa, on-
önce. Kapılardan birisinin arkasında büyükçe bir ödül var. Benim iz- lardan birisi boş olarak açılınca, arabanın o iki kapıdan birisinde olma
lediğim programda bir otomobil vardı. Sunucu, “Seç bir kapı” diyor. olasılığı olan 2/3 değişir mi? Niye değişsin?
Yarışmacı kapıyı seçtikten sonra, sunucu seçilen kapıyı açmak yerine O halde, sunucunun size “İstersen değiştir” dediği seçilmemiş ka-
diğer iki kapıdan birisini açıveriyor: “Bak bu boş!” Sorup öğrendim ki, pının dolu olma olasılığı 2/3 değil mi?
daima boş olan bir kapıyı açarmış. Sonra, yarışmacıya dönüp, “İlk seç- Bir de şu duruma bakın: Oyunun ilk adımını oynamışsınız . Bir kapı
tiğin kapıda mı kalmak istersin yoksa değiştirmek ister misin?” diye seçmişsiniz. O sırada anlık bir baygınlık ve hafıza kaybı durumuna uğ-
soruyor. ramışsınız. “Karşınızda 2 kapı, biri dolu biri boş” diyor sunucu. Yani be-
Ben, boş bulunup, “ne fark eder, ikisi de aynı olasılık” demiş bu- nim hafızam mı olasılığın ne olacağına karar verecek! Evet ½ demek
lundum. Sen misin diyen. Anında plan değişti rüyamda. Karşımda bir için benim gibi “Olasılık Teorisi Cahili” olmak bile yeter.
mahkeme kürsüsü, kürsüde bir heybetli yargıç, yanında nemrut bir Akıllara zarar bir durum gibi görünmesine bakmayın. Şöyle baka-
savcı! Fıs fıs konuşuyorlar! “Evet evet, bu arkadaş” diyor savcı. lım: Diyelim ki ilk seçtiğiniz kapı dolu. Olasılığı kaç? 1/3. Sonra iki boş
Hâkim bana “Ayağa kalk!” diyor. Kalkıyorum ama şaşırmışım. Ne- kapıdan birisi açıldı, geriye kalanın dolu olma olasılığı 2/3. Toplam
den buradayım, bunlar kim filan yani! “Biz kimiz biliyor musun?” diyor kazanma şansınız 1x1/3+0x2/3=1/3
hâkim. Hık mık ediyorum. Eğer ilk seçtiğiniz kapı boş ise, o zaman kazanma şansınız
Gür kaşlarını şöyle kaldırıp: “Ben olasılık kuramı başyargıcıyım!” 0x1/3+1x2/3=2/3.
“Bu da nereden çıktı şimdi dememe” kalmadan, başladı konuşma- Yani eğer sunucu size tekrar seçme şansı verdiğinde, değiştirirse-
ya: “Sence biri dolu, ikisi boş olan üç odadan, dolu odayı bulma ola- niz, kazanma şansınız 2/3, kaybetme şansınız 1/3. Haliyle değiştirmek
sılığı nedir?”. “1/3” diyorum, son derece güvenli. “Güzel, güzeel” diyor. akıllıca oluyor.
“Peki, sunucu boş odayı açtıktan sonra, seçkiyi değiştirirsen kazanma İkna olmadınızsa bir de şöyle düşünün: Kapıların sayısı 1000 ol-
olasılığı nedir, kaybetme olasılığı nedir?” diye asıl meseleye geliyor sun. Sunucu size “Bir kapı seçin” desin. Siz seçtikten sonra, geri kalan
kestirmeden! 999 kapının 998 tanesini açsın; hepsi de boş olarak!
Ben, “demirden korkan trene binmez” güveniyle hemen “1/2” O zaman ne yapardınız?
diyorum. Malum yani, orada iki kapı var, biri dolu biri boş. Değil mi Sezgilere eziyet veren bu açmaz, gerçekten de size söylediğim
arkadaşlar. Nedir doluyu bulma olasılığı? ½. O zaman değiştirmenin gibi sonuç veriyor. Biraz internette “three door paradox” ya da “Monty
faydası ne? Hall Three Door Game” diye arama yaparsanız, karşınıza bilgisayar
Lafa bir başladı! Ne benim yıllarca olasılık teorisinde çürüttüğüm simülasyonları bile çıkacaktır. Orada, eğer yeterince oynarsanız, gö-
dirsekler, ne bana verilen emeklerin heba olmuşluğu, ne bana bo- receksiniz ki, ikinci şansta seçkinizi değiştirirseniz, kazanma oranınız
şuna güvenmiş olmaları! Yani kendimi “İhtiyarlar Meclisi”nde “Polat 2/3’e doğru yaklaşıyor.
Alemdar” sandım. Ezildim büzüldüm. Utandım. Tuhaf, ama böyle.
Beni sürgüne gönderdiler. “Seni bu problemi bi hakkın çözünceye Sezgilere çok fazla güvenmemek gerek demek ki!
kadar sürdük” dediler. Nereye sürdüler, ben oraya nasıl giderim... Yok
yani! Rüya bu ya, korkuyla uyanmışım. Başyargıcın gür kaşları gözü- Matematikçinin rüyasına bakmayın;
mün önünde, doğru olasılık teorisi kitabına büküldüm. siz kendi rüyanızı yaratın.
Durumu değerlendirelim: İçinde bol bol matematiğin güzellikleri olsun.

118
Parçacıkların
Dünyası
Brian Southworth - Georges Boixader

Evrenimiz nelerden oluşmuştur?


Nereden gelmiştir?
Neden böyle davranır?

Bu soruların yanıtlarını tam olarak bilemiyoruz,


fakat son yıllarda çevremizdeki evren hakkında pek çok bilgi edindik.
Bu araştırmalar gözlerimizle görebildiğimizin ötesinde,
minik parçacıklardan ve bunların arasında gidip gelen habercilerden oluşan
bir dünya olduğunu gösterdi bize.
Bu resimli kitap, sizi parçacıkların büyüleyici dünyasıyla ve
onların şaşırtıcı davranışlarıyla tanıştıracak.

Parçacıklarla ilgili araştırmaların yapıldığı laboratuvarlardan biri,


Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi CERN’in laboratuvarıdır.
Burada CERN’in parçacıkların yaratıldığı ve incelendiği
güçlü makinelerini, yani hızlandırıcıları ve dedektörleri tanıtacağız.

Öyleyse sözü daha fazla uzatmadan parçacıklara geçelim...

POPÜLER BİLİM KİTAPLARI


Bilim Tarihinden Doç. Dr. Abdurrahman Coşkun

Nano-Dünyanın Elektronik Gözlüğü


Elektron Mikroskobu
Görmek, kuşkusuz en güzel duygu. Yaşadığımız dünyayı görmek için gözler ve ışık gerekli.
Ya çıplak gözle görülmeyen küçüklerin dünyası... Hiç merak ettiniz mi, acaba neye benziyorlar?
350 yıldan bu yana ışık mikroskobu ile bu küçükleri görebiliyoruz. Ancak ışık mikroskobuyla
göremeyeceğimiz kadar küçücüklerin olduğu bir dünya daha var. Bu dünyanın perdelerini
ilk kez 1931 yılında genç bir fizikçi olan Ernst Ruska, elektron mikroskobuyla araladı.

G özlerimiz aynı zamanda birer


doğal mikroskop. Dışarıdan
gelen ışığı belirli bir noktaya
odaklayan merceklere sahibiz. Bu mercek-
nancada türetilen mikroskop adını kullandı.
Tüm bu gelişmeler yanında küçüklerin dün-
yasına ilk somut adımın Hollandalı Antonie
Philips van Leeuwenhoek (1632 - 1723) tara-
tiğin kurucularından Ernst Karl Abbe (1840 –
1905) ilk kez bir cisimdeki ayrıntıları görme-
de kullanılan ışığın dalga boyunun sınırlayı-
cı etmen olduğunu ileri sürdü. Abbe’nin ça-
lerin yetersiz olduğu durumlarda yardımcı fından atıldığını söyleyebiliriz. Leeuwenho- lışmalarında ışık mikroskobu için sona yak-
görme araçlarına ihtiyaç duyuyoruz. Bu araç- ek yaptığı basit mikroskoplar yardımıyla gör- laşıldığının işaretleri görülüyordu. Oysa Kü-
ların başında yine mercekler geliyor. Camın düklerini çizerek yepyeni bir dünyanın ade- çüklerin dünyasında daha da küçükler var-
MÖ 5500 yıllarından beri varlığı bilinmesi- ta ilk ressamı olmuştu. Leeuwenhoek yaptı- dı. Örneğin hücre içinde ışık mikroskobuy-
ne rağmen ilk mercekler MS 1. yüzyılda küre ğı tek mercekli mikroskopla (mercekleri ken- la görülemeyecek derecede küçük yapılar.
şeklindeki bir cam kabın içine su doldurula- disi imal ediyordu) 270 kat büyütme gücü- Ya başlı başına bir dünya olan virüslere ne
rak geliştirildi. Basit merceklerin ilk atası olan ne ulaşmayı başarmıştı ve bu büyütme o za- demeli! Bu dünyayı ışık mikroskobuyla gör-
bu mercek Seneca merceği olarak biliniyor- man için olağanüstüydü. Leeuwenhoek’un mek mümkün değildi. Işık mikroskobuyla
du. Romalı yazar ve filozof Seneca, içi su dolu ilgi alanı bir hayli genişti. Bakteriler, mayalar, 0,2 mikrometre boyutlarındaki yapıları gör-
cam kürenin cisimleri daha büyük gösterdi- spermatozoitler, pireler gibi çok sayıda canlı mek mümkündü ancak daha küçük yapılar
ğini fark etmişti. Gerçek anlamda ilk mercek- türü üzerinde çalıştı. için ışık pek işe yaramıyordu. Önceleri gör-
ler ancak 13. yüzyılda yapılmaya başlandı. İlk 17. yüzyılda İngiliz bilim insanı Robert mediğimiz dünyayı mercekler yardımıyla yi-
mercekler yapılıncaya kadar küçüklerin dün- Hook (1635 – 1703) Leeuwenhoek’un aksi- ne ışığı kullanarak görmeyi başarmıştık, an-
yası hakkında fazla bir şey bilinmiyordu. An- ne 2-3 mercek içeren bileşik mikroskoplar cak 20. yüzyılın başında artık ışıkla görme-
cak gözle görülmemesine rağmen Antik Yu- üretti. Hook’un mikroskobu daha gelişmiş nin de sınırına gelinmişti. Kısacası karanlık
nan filozofları çok küçüklerin varlığı hakkın- ve daha büyük olmasına karşın renk sapma- bir denizin eşiğindeydik ve genç bir bilim in-
da dâhiyane fikirler ileri sürmüşlerdi. Bu filo- ları nedeniyle Leeuwenhoek’un tek mercek- sanı bu dünyanın kapılarını çok geçmeden
zoflardan Demokritus cisimlerin giderek bö- li mikroskobu kadar net görüntü elde edile- aralayabileceğimizi gösterdi: Vakum, yüksek
lünmesiyle artık bölünemeyecek kadar kü- miyordu. Hook 1665 yılında yayımladığı Mic- voltaj ve elektron ışınlarının optik davranış-
çük parçacıklara ayrılabileceğini ve bu sınıra rographia adlı eserinde kendi yaptığı mik- ları konusunda çalışmalar yapan Ernst Rus-
bölünemez anlamına gelen atom adını ver- roskopla şişe mantarlarında gördüğü küçük ka. Ruska (1906 – 1988) ışık olmadan daha
mişti. Elea’lı Zenon ise matematikte sonsuz odacıklara Latince “cellula” (hücre) adını ver- da küçüklerin dünyasını görebileceğimiz bir
küçükler gibi soyut kavramlar özerinde dü- di. Her ne kadar Hook bu sözcüğü canlı hüc- yöntem geliştirdi. Işık yerine elektronlar kul-
şünmüştü. reler için kullanmadıysa da (ölü mantar hüc- lanılacaktı. Temel işleyiş mantığı ışık mikros-
Merceklerin gelişimi ve optikteki ilerle- releri için kullanmıştı) artık hücre kavramı bi- kobuna benzeyen bu yeni mikroskoplarda,
meler küçüklerin dünyasına doğru atılan so- yolojide kullanılmaya başlandı. Bu kitap mik- görünür ışıktan çok daha küçük dalga boylu
mut adımları sıklaştırmakla birlikte mikros- roskop hakkında yazılmış ilk büyük eserdi. elektron ışınlarıyla görüntü elde edilecekti.
kopla ilgili ilk çalışmaların ne zaman yapıl- Kitapta sadece ölü mantar hücreleri değil si- Elektron ışlınlarının davranışı konusun-
dığı hâlâ karanlıktır. 1593 yılında İtalyan bil- neğin gözü, bal arısının iğnesi gibi küçükle- da daha önce çok sayıda çalışma yapılmış-
gin Giambattista della Porta’nın (1535-1615) rin dünyasına ait ayrıntılar da bulunuyordu. tı. 1858’de Julius Plücker (1801 - 1868) ka-
De Refractione (Kırılma) adlı eserinde içbü- 300 yıl boyunca küçükler konusunda sa- tot ışınlarının (elektronlar) manyetik alan ta-
key ve dışbükey merceklerin bir araya ge- yısız çalışmalar yapıldı. Mikroorganizmalar rafından saptırılabileceğini göstermişti. Edu-
tirilmesiyle ilgili deneylerden bahsediliyor- dediğimiz küçücük canlıların o muhteşem ard Riecke ise (1845 - 1915) 1881’de katot
du. Yine aynı dönemde Hollandalı Sachari- dünyası keşfedildi. Yaşam konusundaki dü- ışınlarının manyetik alan tarafından odakla-
as Jansen’in (1580 – 1638) ilk bileşik (birden şüncelerimiz temelden değişti. Ancak tıpkı nabileceğini ortaya koymuştu. 1920’li yılla-
fazla mercek içeren) mikroskobu yaptığı bi- gözümüzün görebildiği bir alt sınır olduğu rın sonlarına gelindiğinde elektron mikros-
liniyor. 1624 yılında Alman Giovanni Faber gibi ışık mikroskoplarıyla da her şeyi görme- kobunda kullanılacak mercek için fikirler ol-
(1574 - 1629) geliştirilen bu aletler için Yu- nin mümkün olmadığı anlaşıldı. Modern op- gunlaş bulunuyordu.

120
Bilim ve Teknik Mayıs 2010
coskun2002@gmail.com

Ruska, 1931’de manyetik alanları, merceklerin ışığı


belli bir noktada yoğunlaştırdığı gibi, elektronları yoğun-
laştırmak için kullanmayı düşündü. Işık yerine dalga bo-
yu çok küçük olan elektron demeti kullanıldığında ışıkta
karşılaşılan dalga boyu engeli büyük oranda aşılmış ola-
caktı. Bu düşünceden yola çıkan Ruska ve arkadaşı Max
Knoll (1897 - 1969) 1933’te elektron mikroskobunun ilk
örneğini yapmayı başardılar. İlk mikroskobun çözünür-
lüğü ışık mikroskoplarına göre zayıftı. Ancak Ruska yolu
açmıştı ve bu yolda ilerlemek gerekiyordu. 1937’de Sie-
mens firmasında başladığı çalışmalarına 1939’da ilk tica-
ri elektron mikroskobunu imal ederek devam etti. Rus-
ka emekli olduğu 1974’e kadar çeşitli bilimsel kuruluşlar-
da elektron mikroskobuyla ilgili çok sayıda çalışma yap-
tı. Ruska’nın kardeşi Helmut Ruska elektron mikroskobu-
nun özellikle biyoloji ve tıpta kullanılması için önemli ça-
lışmalar yaptı.
Elektron mikroskobuyla iki boyutlu görüntü yanın-
da üç boyutlu görüntü alınması da sağlandı. Kullanılan
elektron demetinin önce hızlandırılması gerekiyordu.
Hızlandırılan elektronlar incelenen malzemenin ya için-
den geçiriliyor ya da yüzeyinden yansıtılarak görüntü
elde ediliyordu. Elektron demetinin örnek malzemenin
içinden geçirildiği mikroskoplar geçirmeli elektron mik-
roskobu (TEM-Transmission Electron Microscope), örnek
malzemenin yüzeyinden yansıtılarak görüntünün elde
edildiği mikroskoplar da taramalı elektron mikroskobu
(SEM-Scanning Electron Microscope) olarak adlandırıl-
dı. Taramalı elektron mikroskoplarıyla incelenen cisimle-
rin üç boyutlu görüntüleri elde edildi. Max Knoll 1935’te
ilk taramalı elektron mikroskobu görüntüsünü elde et-
meyi başardı.
Geçişli elektron mikroskobunda, elektron deme-
ti görüntülenecek malzemenin içinden geçirildiğin-
den, incelenecek malzemenin de çok ince olması ge-
rekiyor. Bu yöntemde önemli sorunlar ortaya çıktı. İn-

wikipedia
celenen malzeme çok ince olduğu zaman malzemenin
temel özelliklerini yansıtmayabiliyordu. Bununla birlik-
te numuneden geçen elektron demeti çok kısa sürede Normal ışık mikroskopları daha çok biyoloji ve tıpta
soğruluyordu. Bu sorunların çözümü için yüksek voltaj- kullanılırken elektron mikroskobu biyoloji ve tıp yanın-
lı elektron mikroskopları yapıldı. 1959’da G. Duppoy ve da metalurji, fizik, kimya gibi çok sayıda diğer alanda da
arkadaşları ilk yüksek voltajlı elektron mikroskobunu kullanılmaya başlandı ve birçok yenilik getirdi. Özellik-
yapmayı başardılar. Bu mikroskoplarda istenilen kalite- le taramalı elektron mikroskobu metalurjide adeta çığır
de görüntü elde edilebilmesi için 1-3 milyon volt gibi açarak malzemelerin incelenmesinde önceki dönemlere
çok yüksek gerilimler kullanılmaktaydı. Böylesi son de- göre çok büyük üstünlükler sağladı.
rece yüksek gerilimler beraberinde çok önemli ve çö- Elektron mikroskobunun keşfiyle ışık mikrosko-
zülmesi gereken sorunları da getiriyordu. Örneğin çok bundan vazgeçilmedi. Günümüzde de her iki mikros-
yüksek gerilim altında hızlandırılan elektronlar çarptık- kop türünün kullanım alanları bazen çok farklı olabili-
ları noktalarda X ışınları üretiyorlardı. Bu ışınların zarar- yor. Hastalıkların teşhisinde patoloji uzmanları elektron
lı etkilerinden korunmak için özel kurşunlu camlar kul- mikroskobunu kullanıyor olsalar da ışık mikroskobu ge-
lanıldı. Yapılan ilk yüksek voltajlı elektron mikroskopları nellikle yeterli olabiliyor. Elektron mikroskobunun ge-
devasa yapılardı. 1968’de Oxford Üniversitesi’nde kuru- liştirilmeye başlandığı 1940’li yıllardan sonra kuşku-
lan EM7 tipi yüksek voltajlı elektron mikroskobu 3 kat- suz ışık mikroskobu üzerindeki çalışmalar da devam et-
lı bir bina yüksekliğinde ve tonlarca ağırlıktaydı (orta- ti. Temel görüntüleme ilkesi aynı olmakla beraber çok
lama 20 ton gibi). Elektronları belli bir noktada topla- farklı tiplerde ışık mikroskopları üretildi. Taramalı elekt-
yan elektromanyetik merceklerin her biri yaklaşık 250 ron mikroskoplarıyla kolaylıkla incelenen malzemenin
kg ağırlığındaydı. üç boyutlu görüntüsü elde edilirken, ışık mikroskobun-

121
Bilim Tarihinden

SPL

da gerçekleştirilemiyordu. MIT’de (Massachusetts Insti- Biyolojiden malzeme bilimine kadar sayısız kullanım
tute of Technology) 1957’de Marvin Minsky bu engeli alanı olan elektron mikroskobunun insanlığa katkısı bü-
aşmayı başardı. Ancak o dönemde yaşanan teknik so- yüktü ve bu katkı ihmal edilemezdi. 1986’da Nobel Ko-
runlar nedeniyle Minsky’nin mikroskobu pek ilgi gör- mitesi Ernst Ruska’yı Nobel Fizik Ödülü ile onurlandır-
medi. Minsky’nin çalışmaları adeta lazer ışınları için ön- dı. Nobel ödülleri, çalışmaların yapıldığı ve yayımlandı-
ceden hazırlanmış ve lazeri bekliyor gibiydi. Lazer tek- ğı yılları takiben genellikle 5-15 sene içinde verilir. Bu sü-
nolojisindeki gelişmelerle, incelenecek malzemenin re zarfında çalışmaların insanlığa sağladığı yararlar daha
içinden, istenilen derinlikte lazer demeti odaklanıp ha- net anlaşılır. Ancak Ruska’ya 55 yıl sonra ödül verildi. Rus-
reket ettirilerek kesit alınması başarıldı. Çok sayıda ke- ka ödül için haklı olarak, “Unutulduğumu sanmıştım” de-
site yapılan bu işlem bilgisayarla birleştirilerek üç bo- mişti. Nobel komitesi geç de olsa kendisine unutulmadı-
yutlu görüntü elde edilebildi. Işıkla görülmeyen bölge- ğını gösterdi ve 80 yaşındayken, elektron optiğine yaptı-
de elektron demetinin sağladığı başarıyı, ışıkla görülen ğı katkılardan dolayı Nobel’e layık görüldü.
bölgede lazer başarmıştı. Ruska 1985’te şunları söylemişti: “Mikrokozmosun ilk
kapısını ışık mikroskobu, ikinci kapısını da elektron mik-
roskobu açtı. Acaba 3. kapıyı ne açacak?’’. Kuşkusuz en
küçüklerin dünyasında kapı açılmamış olsa da olup bi-
ten çok şeyi biliyoruz. Örneğin atomu oluşturan pro-
ton, nötron ve elektronun pek çok özelliği ve hatta bun-
ları oluşturan kuarklar. Ancak görme bambaşka bir şey
ve insanoğlunun merakını her zaman uyandırmaya de-
vam edecek. Belki 3. kapının açılmasıyla kuarkları ve di-
ğer atom altı parçacıkları görme imkanımız olacak.

Kaynaklar
Ronan, C. A., Bilim Tarihi, Dünya Kültürlerinde Bilimin
Tarihi ve Gelişimi, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2005.
Yıldız, S., “Günümüz Mikroskopları,”
Bilim ve Teknik Dergisi, Mart 2003.
http://nobelprize.org/nobel_prizes/physics/laureates/
1986/index.html
SPL

122
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Bilim ve Teknik’le Kırk Yıl Alp Akoğlu

Mayıs 1970
40 yıl önceye gitmeye gerek yok. Bundan daha 20 yıl önce, yani CD’ler hayatımıza girmeden önce
plaklar yaşantımızın önemli bir parçasıydı. Bilim ve Teknik dergisi bundan
40 yıl önce plağın öyküsünü kapak konusu olarak seçmiş. Yazıda plağın bulunmasına kadar
olan süreç, plağın bulunması, geliştirilmesi ve yaşantımızda nasıl önemli bir yer sahibi
olduğu ele alınmış. Biz de bu yazıdan bazı bölümleri sizin için derledik.

Bunun yanında dergimizin Mayıs 1970 tarihli sayısında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
Karajan Neden Yanlış Perdeden Çalıyor?, Queen Elizabeth II Transatlantiğinin
Başına Gelenler, Taş Devrinde Beyin Cerrahisi, DDT, Piramitlerin Sırları Müon Işınlarıyla
Çözülecek, Uçak Düştükten Sonra, Esrarengiz Kar, Arşimed

Gramofon Plağının sanelerde yer aldığı gibi ses olaylarını tekrar işitmek rar işitiliyordu. Derinlemesine yapılan bu kazı ye-

Hikâyesi üzere kaydetmeyi düşünmüştür. XVII. asırda Güney


Almanya’da yapılan mekanik müzik aletleri o kadar
rine 1887 yılında Emil Berliner Amerika’da iğnenin
yanlamasına izler açması prensibi üzerine paten-
Zamanımızın müzik hayatını plaklar olmadan büyük gelişme göstermişti ki, bu amaca yaklaşıldı- tini aldığı zaman bildiğimiz gramofonun hikâyesi
düşünmeye imkân yoktur. Onların hikâyesi ise tek- ğı sanılmıştı. Bunlar, üzerlerinde çeşitli uzunlukta de başlamış oldu.
niğin gelişmesi ile yakından ilgilidir. Birçok insan bu pimlerin bulunduğu merdaneler vasıtasıyla yöneti- 1925 yılında mikrofonların gelişmesi mekanik
uğurda zamanlarını, emeklerini harcamışlar, yorul- len orglardı ki özel yayların yardımıyla kendi kendi- ses kayıt sisteminden elektrik alma ve verme siste-
muşlar, hayal kırıklığına uğramışlardır. Bugün el- ne işliyor ve org hiçbir insan eli dokunmadan kendi mine geçişe sebep oldu. Elektrik impulslarını plağın
de edilen sonuç tahminlerin çok üstündedir ve mü- kendine müzik yapıyordu. Tabii bu metod yalnız org üzerine geçirecek iğnenin hareketini sağlamak için
ziğin halk kitleleri arasına yayılmasında hiçbir şey ve spinet gibi mekanik çalışan müzik aletleri için uy- bu impulsların sessiz şekilde artırılması gerekiyor-
plak kadar önemli bir rol oynamamıştır. gulanabiliyordu. Herhangi bir aletle çalınan bir mü- du. Elektron lambası bir artırıcı (amplifikatör) ola-
İnsanoğlu bir parça medenileşip de boş zaman- zik parçasını konserve şekline sokup saklayabilmek rak bu görevi üzerine aldı.
larında şarkı söylemeye, flüt çalmaya, müzik ens- için her şeyden önce sesi bir “yazı” haline dönüştü- Plakların çoğalması ve popüler olmasıyla bera-
trümanları yapmaya başlar başlamaz, birçok ef- recek ve sonra bu yazıyı tekrar sese çevirecek bir usul ber yuvarlak olarak 4,5 dakika kadar olan çalma sü-
bulmak gerekiyordu. releri artık, bilhassa büyük klasik eserler için pek kı-
Teorik olmasına rağmen bir ses izinin tekrar sa gelmeye başlamıştı. Yeni kompozitörler müzik
ses dalgalarına çevrilmesiyle ilgili ilk adımı Char- idelerini 4,5 dakikaya sığdırmaya bile çalışıyorlardı.
les Cross adında bir şair 1877 nisanında “paleofon” 1926’da Edison plak üzerindeki kanalları daral-
adını verdiği bir aletten bahsettiği bir yazısı ile atmış tarak bir plağın 20 dakika kadar çalabilmesi için çok
oldu. O, isle kaplanmış merdanenin yerine balmu- uğraşmış, fakat sonunda muvaffak olamamıştır. Ta
mu bir silindir tasvir ediyordu. Sesin alınması bal- 1944’te Amerika’da işe yarar bir model yapılabildi
mumu üzerinde bir yarık meydana getirecekti. Son- ve 1948 haziranında 33 1/3 devirli yeni uzun çalan
ra bir iğne bu yarığın üzerinde hareket ederek onu plak (longplay) piyasaya çıktı. Devir sayısının azal-
tarayacaktı. ması (eski gramofon plağı 78 idi) aynı zamanda ka-
Kısa bir zaman sonra Charles Cross’tan habe- nal sayısının artması 30 cm çapında bir plağın 25
ri olmayan Alva Edison bu usulü pratik olarak uy- dakika kadar çalabilmesine olanak veriyordu.
gulamaya muvaffak oldu. 1877’de kamuoyuna Hemen hemen aynı zamanda küçük parçalar
sunulan “fonograf”, stanyol ile kaplanmış çelik bir ve dans müziği için 17 santim çapında, 45 devirli
merdane kullanıyordu. Yan tarafa konulmuş bir plastik plaklar da yapılmaya başlandı.
zarın üzerindeki iğne stanyolun üzerinde dikey iz- Pikap da islah edildi, amplifikatör ve hoparlör-
ler açıyor, bu sırada merdane hem dönüyor hem ler de ses berraklığı bakımından her geçen gün bi-
de her dönüşünde bir miktar ileriye doğru hare- raz daha iyileştiler. 1950’lerde ikinci bir adım daha
ket ediyordu. Derinlemesine kazılan bu yazı, son- atıldı, bu da stereofonik plaklardı ki bunlar da bir-
radan zarın iğnesinin yardımıyla taranıyordu ve birinden tamamıyla ayrı iki kanal sesi iki hoparlöre
zarda o şekilde titreşimler husule getiriyordu ki veriyor ve böylece müziğin tabiata en uygun ve en
önceden kaydedilmiş olan akustik sinyaller tek- yakın ses alış verişi başlamış oluyordu.

123
Yayın Dünyası İlay Çelik

Laserin Hikâyesi İbn El-Heysem ve


Bir Bilimcinin Maceraları Yeni Optik
Charles H. Townes Hüseyin Gazi Topdemir
Çev. Kuthan Yelen Lotus Yayınevi, 2008.

M
Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2010.

B
odern bilimin, çoğu Batı
üyük bilimsel ve teknolojik dünyasına mensup öncüle-
gelişmelerin hikâyeleri po- ri çok sayıda popüler bilim
püler bilim kitaplarına sık sık kitaplarına, dergilerine ve belgesellere konu ol-
konu olur. Bu tür kitaplar bizzat bu gelişmeler- muşken, İslam bilim dünyasının parlak isimleri-
de öncü rol oynayan bilim insanları tarafından ne ilişkin popüler kaynaklar pek azdır. İslam bil-
yazılmışsa kitabın söz konusu kişisel deneyimin ginlerine ilişkin bilgiler başta bilim tarihçileri ve
daha önce dillendirilmemiş yönlerini de yan- bilim felsefecilerine hitap eden uzmanlık eser-
sıtma imkânı artabiliyor. Çevirisi Boğaziçi Üni- lerine adeta sıkışıp kalmıştır. Yine de son yıllar-
versitesi Yayınevi’nden yeni çıkan, lazerle ilgili da ülkemizde bu konuya artan bir ilgi söz konu-
öncü çalışmalarından dolayı Nobel Ödülü ka- su. Bu ilgiyi hem bir ölçüde doyuracağını hem
zanmış Charles H. Townes tarafından kaleme de artıracağını düşündüğümüz bir popüler bi-
alınmış Laserin Hikâyesi tam da böyle bir kitap. lim kitabı 2008 yılında Lotus Yayınevi’nden çık-
tı. Hüseyin Gazi Topdemir ‘in kaleme aldığı İbn
El-Heysem ve Yeni Optik adlı eser yayınevinin
Charles H. Townes Doğulu Bilim Öncüleri dizisinin ilk kitabı.
Prof. Charles H. Townes (1915- ), lisansüs- Kitabın sekiz bölümünden ilki bilim tarihin-
tü derecesini 1936 Duke Üniversitesi’nden dan bahsederek başlıyor. Teknik ayrıntıları po- de tüm zamanların en büyük optikçisi kabul
fizik dalında aldı. Doktorasını 1939’da Kali- püler bir dille, basit şemalar kullanarak, günlük edilen İbn El-Heysem’in yaşamını ve bilimsel
forniya Teknoloji Enstitüsü’nde tamamla- hayatla bağlantılar ve benzerlikler kurarak an- altyapısını nasıl oluşturduğunu anlatıyor. “Dok-
dı. 1933–1947 yılları arasında Bell Telefon latıyor. Daha sonra çocukluğunda kendisini bi- tor Mirabilis” başlıklı ikinci bölümde Heysem’in
Laboratuvarları’nda araştırmacı olarak ça- lime yönlendiren ilk deneyimlerden başlayarak başyapıtı Kitâb el-Menâzır tanıtılıyor ve bu ese-
lıştı. Sonraki yıllarda başta Columbia Üni- lazeri geliştirme süreci çerçevesinde bilimsel rin bilim tarihindeki öneminden bahsediliyor.
versitesi, MIT, California Üniversitesi olmak yaşamını anlatmaya başlıyor. Yazarın okuru ya- Üçüncü bölümde yazar, Heysem’in içinde ye-
üzere birçok üniversitede ders verdi, yö- kalayan akıcı ve sürükleyici anlatımı sayesinde, tiştiği entelektüel mirası irdeliyor, bu bağlamda
neticilik yaptı ve çeşitli araştırma projeleri çok spesifik bir araştırma alanına ilişkin bu bilim bilimin gelişim çizgisinden, kültürler arası etki-
yürüttü. Maserin ve lazerin keşfine yaptığı hikayesi, roman tadında okunabiliyor. leşimin bu çizgideki belirleyiciliğinden bahse-
katkılardan dolayı 1964 yılında fizik dalın- Townes sadece lazerin keşfinin hikâyesini an- diyor. Yazar dördüncü bölümde bilimsel düşün-
da Nobel Ödülü kazandı. Eserleri: Infrared latmakla kalmıyor, uzun bilimsel kariyeri boyun- cenin ve yöntemin gelişimini ve Heysem’in bu
and Optical Masers, (A. L. Schawlow ile bir- ca bilimsel gelişmenin ve bilim insanının doğa- açıdan önemini ele alıyor. Heysem’in bilimsel
likte) Physical Review, 1940 (1958); Making sına ilişkin yapmış olduğu önemli tespitleri de
Waves, 1995; Microwave Spectroscopy, (A. L. sunuyor. “Doğayla ilgili temel araştırmalarımız-
Schawlow ile birlikte), 1955. dan hangilerinin faydalı olacağını (benzer şekil-
de bugünkü çalışmaların hangilerinin çıkmaz
Büyük keşiflerin, önceden belirledikleri yol- sokak olduğunu) öngörebilme becerimiz olduk-
da azim ve kararlılıkla yürüyen bilim insanla- ça zayıftır. Bu durum çok basit bir gerçekten kay-
rı tarafından yapıldığı düşünülebilir. Ancak bi- naklanmaktadır. Araştırmalar sırasında keşfedi-
limin gelişiminin çoğu zaman hayatın kendisi len yeni fikirler, gerçekten yenidir.” “Gerçekte bi-
gibi kişisel deneyimlerin rastlantısallığıyla ilintili lim hayatının insanlarla ilgili hemen her şeyde
olduğu pek çok bilim insanı tarafından dile ge- olduğu gibi, gelişigüzel yanları vardır ve tahmin
tirilmiştir. Yazar Townes da önsözde bu nokta- edilmesi güç yönlere dönebilir. Bu dönüşler, bir
ya dikkat çekiyor “Bu kitapta lazerin hikâyesine kimsenin sahip olduğu arkadaşlara ve meslek-
bir bilimci olarak kişisel hikâyem de eşlik edi- taşlarına bağlı olabildiği gibi herhangi bir şey-
yor. Bunun sebebi, çağımızda bilim ve teknolo- den de kaynaklanabilir. Elbette bu, bir kimse-
jinin gelişiminin, bilimsel sosyoloji olarak da ad- nin ilerlemek için yalnızca bağlantılar kurması-
landırılabilecek bir şekilde, insan ilişkilerine ve nın yeteceği anlamına gelmiyor. İyi bir bilimci
karşılıklı etkileşimlere sıkı sıkıya bağlı olması- maharet sahibi ve özenli olmalı, prensip olarak
dır. Lazerin gelişimi gibi şeyler yalıtılmış fikirler- ve sık sık inatla kendi yargılarına güvenmelidir.”
den değil, bilimsel sosyal çevrelerden, merak- Kitabın Türkçe çevirisinin tam da lazerin keş-
tan, mücadeleden, bilmecelerden ve farklı pek finin 50. yılında yayımlanması ülkemizdeki po-
çok kişinin etkileşiminden kaynaklanmaktadır.” püler bilim yazınına anlamlı bir katkı oldu. Lase-
Yazar kitaba lazerin yaşamımızda kullanıldı- rin Hikâyesi’nin her yaştan okura keyif ve ilham
ğı alanlardan ve lazerin tam olarak ne olduğun- vermesini diliyoruz.

124
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

yatta mümkün olabilecek hikâyeler içinde veri-


Hüseyin Gazi Topdemir Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih- Coğrafya yor ya da günlük hayatımızdan nesneler ya da
1962 Erzurum Aşkale doğumlu Hüseyin Fakültesi, Felsefe Bölümü, Bilim Tarihi Ana- durumlar çevresinde kurguluyor. Örneğin sat-
Gazi Topdemir 1985’te Ankara Üniversitesi, bilim Dalı’nda profesör olarak çalışmalarını ranç tahtasıyla ve tavlayla ilgili soruların yer al-
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bö- sürdürüyor. Yazarın diğer eserlerinden bazı- dığı bölümler var. Ayrıca “Yalancının Hakkından
lümü, Sistematik Felsefe ve Mantık Anabi- ları şunlar: Bilim Tarihine Giriş (Nobel, 1999), Gelmek!” ve “Sürpriz Sınav Paradoksu” gibi baş-
lim Dalı’ndan mezun olduktan sonra 1988’de Takiyüddin’in Optik Kitabı (Kültür Bakanlı- lıklar taşıyan kimi bölümler sözel nitelikli man-
yüksek lisans, 1994’te de doktora çalışması- ğı), Modern Optiğin Kurucusu İbn el-Heysem tık soruları içeriyor. Yazar sohbet havasındaki
nı tamamladı. Bilimsel çalışma alanları bilim (AKM, 2002), İbrahim Müteferrika ve Türk Mat- anlatımıyla okuru hemen yazıların içine çeki-
tarihi ve bilim felsefesi olan yazarın bu konu- baacılığı (Kültür Bakanlığı, 2002), Işığın Öy- veriyor. Bölümler birbirinden bağımsız ve bel-
larda birçok çalışması var. Özellikle yoğun- küsü (TÜBİTAK, 2007), Bilim Tarihi (Pegama, li bir diziliş gözetilmeden sıralanmış. Yazar ön-
laştığı konular ise fizik tarihi (mekanik, hare- 2008), Felsefe (Pegama, 2008), Farabi (Say Ya- sözde kitabın bu özelliğini güzel bir öneriyle
ket, optik) ve post-pozitivizm. Yazar Türk Fel- yınları, 2008), İbn Sina (Say Yayınları, 2009), birlikte betimliyor: “Anlaşılmayan yazılar atla-
sefe Derneği’nde yönetim kurulu üyesi, ay- Galileo (Say Yayınları, 2009). nıp bir sonraki yazıya geçilebilir, hatta öyle ya-
rıca Türk Bilim Tarihi Kurumu’na üye. Halen pılmalı. Çünkü yazıları kolaydan zora doğru sır-
lamadım. Matematikçiler de öyle yaparlar (ama
daha sonra yazıya geri dönerler!).”
çalışmalarında matematiğin yeri ve Heysem’in Yalnızca matematik severlere değil mantık
bu alanda yaptığı katkılar beşinci bölümün ko- bilmece ve bulmacalarından hoşlanan herkese
nusu. Altıncı bölümde Heysem’in astronomi önerebileceğimiz Matematik Canavarı’nın ge-
çalışmaları anlatılıyor. Yedinci bölüm Heysem’in nel okura hitap eden bir matematik kitabı ola-
optik bilimine büyük katkılar yapan kuramın- rak popüler bilim yazınına önemli bir katkı ol-
dan söz ediyor. Yazar son bölümde Ortaçağ İs- duğunu düşünüyor ve yazarın da dediği gibi
lam biliminin ortaya koyduğu büyük birikimin 12’den 70’e geniş bir kitleye ulaşıp matematiğe
çeviri hareketiyle Batı’nın karanlık çağdan çık- olan ilgilerini artırmasını diliyoruz.
masına katkısını ve bu bağlamda Heysem’in ça-
lışmalarının hem modern optik biliminin kuru-
luşuna hem de modern anlamda bilimsel çalış- Ali Nesin
ma yöntemine yaptığı katkıları irdeliyor. 1956’da İstanbul’da doğdu. Ortaoku-
İbn El-Heysem ve Yeni Optik sadece optik bi- lu İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde, liseyi
limiyle ilgilenenlerin değil İslam biliminin genel de İsviçre’nin Lozan kentinde tamamlayan
bilim tarihindeki yerini merak edenlerin de ilgisi- Nesin 1977–1981 yılları arasında Paris VII
ni çekebilecek bir eser. Özellikle de bilimin geli- Üniversitesi’nde matematik eğitimi gördü.
şiminde Batı uygarlığı ile Doğu uygarlığı arasın- Daha sonra ABD’de Yale Üniversitesi’nde
daki etkileşimlere panaromik bir bakış sunması matematiksel mantık ve cebir konuların-
açısından faydalı. Kitabın sonunda bir genel di- da doktora ve 1985–1986 arasında UC
zin, geniş bir kaynakça ile İbn el-Heysem’in yaşa- Berkeley’de öğretim üyeliği yaptı. 1987–89
mına dair bir zamansal dizin bulunuyor. Sade ve arasında Notre Dame Üniversitesi’nde yar-
akıcı dili, açıklayıcı resim ve şekilleriyle geniş bir dımcı doçent, ardından 1995’e kadar UC
kitleye hitap edeceğini umuyoruz. cak insanlara keyif veren pek çok matematiksel Irvine’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde önce
nitelikli bulmaca yaygın olarak yayımlanıyor. yardımcı doçent, sonra doçent, daha da
Ancak bunlar genellikle belirli alışılmış formlar- sonra profesör olarak görev yaptı. 1995’ten
Matematik Canavarı da oluyor ve en önemlisi bunların matematik-
le ilgisi kurulmuyor. 12’den 70’e herkese, ama
bu yana Nesin Vakfı yöneticisi ve 1996’dan
beri İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik

.
12’den 70’e Herkese Matematik özellikle matematiğe içten içe (belki de zaman Bölümü başkanıdır. Yazarın Matematik ve
Ali Nesin zaman korkuyla karışık) bir sevgi ve ilgi besle- Korku, Kim Korkar Matematikten, Matematik
Nesin Yayınevi, 2009 yenlere önerebileceğimiz bir kitap geçtiğimiz ve Sonsuz, Matematik ve Oyun, Matematik

I
yılın kasım ayında Nesin Yayınevi’nin Gençlere ve Doğa, Matematik ve Devlerle Eşekler, Ma-
lkokulda matematiğe olan ilgi ve Matematik Kitapları serisinden çıktı. tematik ve Gerçek, Önermeler Mantığı, Sezgi-
sevgi eğitim ve öğretimin daha Matematik Canavarı Ali Nesin’in yıllar- sel Kümeler Kuramı, Sayma adlı Kimi popüler
üst kademelerine göre genel- ca özellikle kitap fuarlarında fark ettiği yaygın kimi yarı akademik matematik kitaplarının
likle daha yaygındır. Olumsuz taraftan bakar- bir ihtiyaca cevaben, “en anlaşılır, en eğlenceli yanı sıra, uluslararası çeşitli dergilerde çık-
sak, matematik dersi daha yaygın olarak sorun bulduğu yazılarını daha da basitleştirerek der- mış bilimsel makaleleri ve akademik seviye-
yaşanan bir ders olmaya eğitim ve öğretimin leyip araya bir iki yeni yazı ekleyerek” oluştur- de İngilizce bir matematik kitabı bulunuyor.
daha ileri aşamalarında başlar. Bunun kuşkusuz duğu bir kitap. Kitapta kimi sözel, kimi şekil- Nesin ayrıca Matematik Dünyası adlı popü-
çeşitli ve çok yönlü sebepleri var. Ancak sonuç- sel kimi sayısal biçimde tasarlamış çok çeşit- ler matematik dergisinin sorumlu yazı işle-
larından biri muhtemelen şu: matematiğin eğ- li matematik problemleri bulunuyor. Ancak bu ri müdürü ve Şirince’deki Nesin Matematik
lenceli ve keyifli bir uğraş olabileceğini unuttur- problemler ders kitaplarındakilere pek benze- Köyü’nün kurucusudur.
ması. Aslında adına matematik denmeyen, an- miyor. Yazar problemleri doğrudan gerçek ha-

125
Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı

En Uzak Yakınlık Paylaşma Robotlar


Altı basketbolcu, kenar uzunluğu 120 birim A, B, C, D, E, F ve G isimli 7 kişi, 50 adet İki ucuna A ve B diyeceğimiz doğrusal bir
olan eşkenar üçgen biçiminde bir alanda altını aralarında paylaşmak için bir oyun pistte robotlarla ilgili bir deney yapılmaktadır.
antrenman yapacaklardır. Antrenör, oynuyorlar. Her biri, gerektiğinde Pistin her iki ucunda onar adet robot
her basketbolcunun diğerlerinden ceza olarak ödemek üzere yanlarında bulunmaktadır.
olabildiğince uzak biçimde durmasını ister. birer adet fazladan altın getirmiştir. Deneye başlama işaretiyle A’daki on robot
Birbirlerine en yakın iki (ya da daha fazla) A’dan başlayarak her biri sırayla altınların birer dakika aralıklarla B’ye doğru harekete
sporcunun aralarındaki uzaklık nasıl paylaşılması gerektiğine dair geçerler. Aynı başlama anında B’deki
en fazla kaç birim olabilir? bir öneri sunacaktır. on robot ise ikişer dakikalık aralıklarla A’ya
doğru hareket ederler. Herhangi iki robot
Eğer teklifi yapan dahil olmak üzere pist üzerinde karşılaştıklarında geriye dönerek
Tam Sihirli Kare oyunda kalan oyuncuların yarısından fazlası hareketlerini zıt yönde sürdürmektedirler.
1’den 16’ya kadar sayıları birer kez teklifi kabul ederse altınlar buna göre Bir robot, A veya B uçlarından herhangi
kullanarak, bütün satırların, sütunların, dağıtılacak ve oyun bitecektir. birine ulaşınca hareketini tamamlamaktadır.
köşegenlerin, kırık köşegenlerin Teklif kabul edilmezse teklifi yapan oyuncu Tüm robotların hareketlerini tamamlamasıyla
(B+G+L+M, C+H+I+N, D+E+J+O, A+H+K+N, oyundan atılacak, yanında getirdiği bir deney sona erecektir. Robotların hızları
B+E+L+O, C+F+I+P), simetrik karelerin altın oyun sonunda en çok altını elde eden birbirlerine eşittir ve sabittir. Bir robotun bir
(A+D+M+P, B+C+N+O, E+I+H+L) ve oyuncuya verilmek üzere elinden alınacak, uçtan diğerine gitme süresi 30 dakikadır.
2x2’lik tüm kare blokların toplamlarının teklif sırası bir sonraki oyuncuya geçecek ve Robotların dönüşleri sırasında zaman ve
birbirine eşit olduğu bir sihirli kare oyun kalan oyuncularla devam edecektir. hız kaybetmedikleri varsayılacaktır.
elde etmek istiyorsunuz.
Her oyuncu oyun sonunda mümkün Bu deneyin toplam süresini hesaplayınız.
Kaç farklı çözüm bulabilrsiniz? olduğunca fazla altın elde etmeye çalıştığına
Bunlar arasında AxFxKxP köşegen çarpımının ve tüm olasılıkları düşünerek hatasız
değeri en az kaç olabilir? oynadıklarına göre oyun sonunda en çok Gemi ve Motor
altını alan oyuncu kimdir ve kaç altın alır? Boğazın iki kıyısı arasında sürekli seferler
Çözümlerden biri örnek olarak yapan (kıyılardan birine ulaşınca hiç
aşağıda verilmiştir. Not: Oyuncular alacakları altın miktarının beklemeden geri dönüp diğer kıyıya doğru
belirsiz olduğu durumlarda olası en az altını yoluna devam eden) bir gemi ve bir motor
alacaklarını varsaymaktadır. Örneğin bir aynı anda karşılıklı kıyılardan harekete
oyuncu 6 altınlık bir teklifi kabul etmediği geçerler. Gemi, motorla karşılaştıktan
A B C D durumda %50 ihtimalle 5 altın, %50 ihtimalle 18 dakika sonra karşı kıyıya ulaşır. Hareket
20 altın alacaksa 1 altın kaybetme riskine etmelerinden150 dakika sonra ise üçüncü
girmez ve 6 altınlık teklifi kabul eder. kez karşılaşırlar. Motorun hızı 30 km./saat
E F G H olduğuna göre geminin hızını bulunuz.

Harf, Sözcük, Cümle Geminin ve motorun hızlarının sabit


I J K L Bir dille ilgili kurallar şunlardır: olduğunu ve bir kıyıdan diğerine dönerken
hız kaybetmediklerini varsayınız.
• Bu dilin alfabesinde beş harf
M N O P bulunmaktadır.
• Her sözcük en az bir, Katlanan Kare
en fazla beş harften oluşur. Ön yüzü yeşil arka yüzü gri renkte olan
Sözcüklerde harf tekrarı olamaz. kare biçimindeki bir kartonun bir yüzünün
1 14 4 15
• Her cümle en az bir, en fazla alanı 96 birim karedir. Bu karton katlanarak
beş sözcükten oluşur. sağdaki şekil elde edilmiştir. X noktası kenarın
Cümlelerde sözcük tekrarı olabilir. orta noktası olduğuna göre lacivert renkli
12 7 9 6 alanı hesaplayınız.
Bu dilde yazılmış ve sözcükler arasındaki
boşlukların silindiği, 15 harflik
13 2 16 3 bir mesaj bulunmuştur. Bu mesaj, en fazla
kaç farklı cümleye ait olabilir?
X
8 11 5 10 Not: Oluşabilecek her sözcük ve cümlenin
anlamlı olduğunu varsayın.

126
Bilim ve Teknik Mayıs 2010

Uçurtmalar Satranç Üçgenleri


Uçurtma yarışmasındaki tüm uçurtmalar 3x3’lük Köşeleri 8x8’lik bir satranç tahtasındaki karelerin
karelere ayrılmış kâğıtlardan oluşmaktadır. merkezlerinde olan üçgenler çizilecektir.
Uçurtmalar uçarken, rüzgârın etkisiyle dönmekte ve
ters yüz olabilmektedirler. Aşağıdan bakanların, Kaç farklı üçgen elde edilebilir?
uçurtmaları birbirlerine karıştırmaması için
bu 9 karenin bazıları (hem ön hem de arka yüzleri) Soru 2x3’lük bir tahta için sorulsaydı yanıt 18 olacaktı.
hakemler tarafından siyaha boyanacaktır.

Bu yarışmaya en fazla kaç farklı uçurtma katılabilir? Altıgen


Köşeleri birim çember (yarıçapı 1 birim olan çember)
Soru 2x2 karelik uçurtmalar için sorulsaydı yanıt 6 olacaktı. üzerinde olan düzgün bir altıgenin tüm kenarlarının ve
köşegenlerinin uzunluklarının çarpımını bulunuz.

Soru kare için sorulmuş olsaydı yanıt 16 olacaktı.

Geçen Sayının Çözümleri A ile köprü arasındaki uzaklığı siz Asansörler


t dakikada gittiğinize, arkadaşınız ise 36 katlı olabilir.
Kareyi Bölmek 126 - t dakikada gittiğine ve hızlarınızın Asansörler ve durdukları katlar
oranı 4/5 olduğuna göre t/(126-t)=5/4’ten şekilde gösterilmiştir.
t = 70 dakika bulunur.
A B C D E A B C D E A B C D E
Köprüye ulaştığınızda saat 1 x x x 13 x 25 x
2 x x x 14 x 26 x
10.30 + 70 dakika = 11.40’tı. 3 x 15 x 27 x
4 x 16 x 28 x
5 x 17 x 29 x
6 x 18 x 30 x
7 x 19 x 31 x
On iki Sayı 8 x 20 x 32 x

Köprü 82.278 9
10
x
x
21
22
x
x
33
34
x
x
11:40 Sayılar: 11 x 23 x 35 x
12 x 24 x 36 x
(3, 14, 43), (11, 19, 42),
Siz A’dan B’ye 200 dakikada gittiğinize, (16, 21, 41), (28, 29, 33).
arkadaşınız ise B’den A’ya 160 dakikada
geldiğine göre hızınız arkadaşınızın Sırt Numaraları
hızının 4/5’idir. Köprüye aynı anda Boş Cetvel 293
ulaşıp siz arkadaşınızdan 1 dakika sonra X = 23 birim.
çıkıyorsunuz. Buna göre köprüyü İşaret konacak yerler:
siz 5 dakikada geçtiniz, arkadaşınız ise (1, 2, 11, 15, 18, 21 birimi gösteren yerler) Topları Sırala
4 dakikada geçti. 10 tartım.
Sizin A’dan köprüye gitme süreniz AK,
arkadaşınızın B’den köprüye gitme süresi Sihirli Çarpım
BK ve köprüden A’ya gitme süresi 3375 Farklı Küpler
KA olsun. Örnek çözüm: 16
AK = t dersek, arkadaşınız sizden 30 dakika
önce yola çıkıp sizinle aynı anda köprüye 75 1 45
ulaştığına göre BK = t + 30’dur.
Arkadaşınız B’den A’ya 160 dakikada ulaştığı 9 15 25
için BK + 4 + KA = 160 olması gerekir.
t + 30 + 4 + KA = 160’dan KA = 126 - t 5 225 3
bulunur.

127
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisine
Gönderilen Yazı ve Görsellerin
Sahip Olması Gereken Özellikler
1. TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi popüler bilim ya- Alp, S., Hitit Güneşi, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2002.
zıları yayımlayan bir dergidir. Bu nedenle dergimizde
yayımlanan yazılar genel okuyucu tarafından anlaşıla- Şeker, A., Tokuç, G., Vitrinel, A., Öktem, S. ve Cömert, S.,
“Menenjitli Vakalarda Beyin Omurilik Sıvısındaki Enzimatik
bilecek düzeyde, net, yalın ve teknik olmayan bir Türk- Değişimler”, Çocuk Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, s. 56-62, 1 Mart 2008.
çe ile yazılmış olmalıdır. Yazılar, başlık, sunuş, ana me-
tin, alt başlıklar, çerçeve metinleri ve görsel malzeme- Soylu, U. ve Göçer, M., “Göller Bölgesi Sulak Alanlar Du-
rum Değerlendirmesi,” Göller Bölgesi Çalıştayı, 8–10 Aralık
lerden oluşmaktadır.
1995.
Başlık: Konuyu en iyi ifade edebilecek nitelikte, kı-
sa ve ilgi çekici olmalıdır. http://www.news.wisc.edu/16250
Sunuş: Yazının sunuşu başlığın hemen altında yer
alır ve konunun önemini, yazının ilginç yanlarını oku- Anahtar kavramlar: Konuyla ilgili en çok beş adet
yucuda merak uyandıracak biçimde anlatan birkaç kı- kısa açıklamalı anahtar kavram verilmelidir.
sa cümleden oluşur. Bu kısım sayfa düzeninde farklı Görsel malzemeler: Yazıda ele alınan düşünceyi
bir yazı karakteriyle, ana metinden ayrı biçimde baş- destekleyici ve açıklayıcı fotoğraf, çizim, grafik gibi su-
lığın altında yer alacaktır. nuşu zenginleştirici öğelerdir. Görsel malzemeler ya-
Ana metin: Ele alınan konunun, savunulan düşün- yın tekniğine uygun kalitede, yeterli büyüklük ve çö-
cenin ve ilgili olayların örneklerle açıklandığı bölüm- zünürlükte (baskı boyutunda en az 300 dpi) olmalı-
dür. Yazılar yapılan bir araştırmayı tanıtmaya yönelik dır. Açıklama gerektiren görsellerin alt ve iç yazıları ve
olabilir. Ancak bu gibi durumlarda dahi dergimizin bir görselin kaynağı yazı metninin altında mutlaka veril-
popüler bilim yayın organı olduğu göz önüne alına- melidir. Yazarın temin ettiği görsel malzemelerin telif
rak, yazının önemli bir kısmının konuyu çok genel hat- hakkı sorumluluğu yazara aittir. Yazar gerekli izinleri
ları, temel bilgileri ve kısa bir gelişim tarihçesiyle oku- almakla yükümlüdür.
ra tanıtması gerekmektedir. Burada teknik terimlerin
ve temel kavramların net bir şekilde açıklanması bek- 2. Yazı .txt ya da .doc formatında, elektronik ortam-
lenmektedir. Yazının geri kalan kısmında araştırmaya da bteknik@tubitak.gov.tr adresine iletilmelidir. Seçi-
özel hususlardan ve araştırmanın genel katkısından len görsel malzemelerin nerede kullanılması istendi-
bahsedilmeli, önemi ve yaygın etkisi vurgulanmalı- ği metinde işaretlenmiş olmalıdır. Görsel malzemeler
dır. Varsa, konu hakkındaki başlıca görüş farklılıklarına metnin içinde değil, ayrıca gönderilmelidir.
işaret edilmeli, ancak ayrıntılı tartışma ve yargılardan 3. Bilim ve Teknik dergisine ilk defa yazı gönderecek
kaçınılmalıdır. Çok ender durumlar dışında yazıda for- kişilerin yazılarını eğitim durumlarını ve yazdıkları konu-
mül bulunmamalıdır. daki yetkinliklerini gösteren 40-60 kelimelik bir özgeç-
Alt başlıklar: Ana metinde işlenecek konuyla ilgili mişi fotoğraflarıyla birlikte göndermeleri gerekmektedir.
farklı görüşlerin ve durumların anlatıldığı paragraflar 4. Dergi yönetiminden onayı alınmış özel durumlar
alt başlıklarla ayrılabilir. dışında, bir yazı 1800 kelimeyi geçmemelidir.
Çerçeve metinler: Ana metinde ele alınan konu- 5. Yukarıdaki koşulları yerine getirdiği takdirde öne-
yu destekleyici, konuya yeni açılımlar getiren, kimi za- rilen yazılar, Yayın Kurulu, Konu Editörleri ve Bilimsel
man uzmanlar dışındaki okuyucuların anlayamayaca- Danışmanlar tarafından değerlendirilir. Yayımlanması-
ğı nitelikteki teknik kavramları açıklayan, kimi zaman na karar verilen yazılar redaksiyon sürecine alınır ve ya-
uzman görüşlerinin yer aldığı kısa metinlerdir. Çerçe- zarın onayıyla yazı yayımlanma aşamasına getirilir.
ve metinler yazarın kendisi tarafından hazırlanabile- 6. Yazının; bilimsel, etik ve hukuki sorumluluğu ya-
ceği gibi, konunun uzmanına da yazdırılabilir. zarlarına aittir.
Kaynaklar: Yazının başvuru kaynakları mutlaka lis- 7. Yukarıdaki koşullar kabul edilerek dergimize gön-
te halinde yazının sonunda verilmelidir. Kaynaklar derilen ve yayımlanan yazıların her türlü yayın hakkı,
aşağıdaki örnek biçimlere uygun şekilde yazılmalıdır: TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisine aittir.

Not: Dergimiz için yazı hazırlamak isteyenler için daha geniş bilgi içeren “Popüler Bilim Yazarları İçin El Kitabı” http://biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/popülerbilimyazarligi.pdf adresindedir.

You might also like