Professional Documents
Culture Documents
Neleri Öğrenmek
İstiyorlar?
A. Ü. Hukuk ve Hacettepe T. S. B. Fakültelerinde
1166 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmış ilgi konusu anketi
Yargıçoğlu Matbaası
1 9 6 6 — Ankara
ÖNSÖZ
— in —
Birçok dersler, sürekli monologlar halinde geçer, öğrenciler ders
konusunu, çok defa imtihana çalışırken öğrenir ve benimserler. Ba
san, bu da nasip olmaz. Derslerin, belli eserlerin, hatta resmî müf
redatta yeralan kitabın öğvsnci tarafından, takrirden önce okunma
sı, ve hoca ile tartışma suretiyle öğrenilmesi, öğrenci için yabancı
gelen veya benimsenen fikirler üzerinde toplu konuşmalar yapılarak
hüküm verilmesi, birçok sebeplerle hâlâ gerçekleşememiş: bulunmak
tadır.
— IV —
birçok sorunların birden fazla çözüm yolları olabileceğini anlatmak
la, nihayet onda kendi kendine ele almaya cesaret edemediği türlü
meselelere karşı gerekli ilgiyi uyandırmakla vazifelerini yapmış olur
lar : bunlar, öğrencileri, sormaya, düşünmeye ve bir yargıya var
maya sevkederler.
Ancak, öğrenci, kendi kendine kalınca, yargıya varmanın kolay
olmadığını görür, çünki hükmünü inşa edeceği bilgi muhtevasından
çoğuna sahip değildir. Üstelik bunları nereden bulup çıkaracağ nı
da bilmez. Zihninde, birbirini kovalayan türlü soruları, ya unutmaya
çalışır, ya da bir başkiı toplantının ortaya atacağı yeni sorularla
değiştirir. Böylece bir çok problemleri tanır, ama hiçbirini çözemez
hale gelir.
Fakültemiz, öğrencilerin görüş açılarını genişletmek, entellektü-
el kişiliklerini geliştirmek, türlü sorunlar üzerinde bağımsız düşüne
bilmelerini sağlamak amacıyla, bir «Kültür Konferansları Serisi» dü
zenlemeyi kararlaştırdığı zaman, bunu, diğer tartışma şekillerinin
yerini almak üzere değil, belki onların daha seviyeli, daha faydalı
kılınmalarını sağlamak maksadıyla tertip etmeyi düşünmüştü. Zira,
tartışma itiyadını çok geç kazanmış olan millî kültikümüzün bu me
todu unutturmaması, çeşitli fikirlerin aynı saygı ile dinlenebilmesi
alışkanlığım kuvvetlendirmesi asıldır. Fakültenin tertibini düşündü
ğü tebliğler ve konferanslar da tartışmalı olabilir. Ancak bur.I/ır da
aslolan belli bir bilgi muhtevasınm verilmesidir. Hiç şüphesiz ideni
olan, belli bir konu üzerinde birkaç tebliğ yapıldıktan sonra açılacak
açık oturumlardır. Bunlarda, şimdiye kadar uygulanan, ve çok de
fa, birbirini karşılamaktan ziyade her biri bir başka konuya, ya! da
aynı konunun bir başka tarafına değinen kıda ve hazırlıksız fikir
beyanları olmaktan öteye geçmeyen konuşmaların kusurları bu
lunmayacaktır. Zira, dinleyici kitlesi birkaç konferans veya tebliğ
ile daha. önceden konuya âşinâ kılındığından, açık oturum konuşma -
cılari ister istemez daha hazırlıklı ve daha seviyeli bir tartışma şek
linde karar kılacaklardır.
Kısacası, bu bir ek bilgi yayımı niteliğinde olacak çalışmaların
bir düzene bağlanması maksadıyla kurulmuş olan Fakültemiz «Kül
tür Konferansları Komisyonu», bunların programını tanzim etmeden
önce, şahsî teklifimizi kabul ederek, bizzat öğrencilerin hangi konu
lara ne nisbette ilgi duyduklarını öğrenmeye karar vermiş ve bizi.
durumu tespitle görevlendirmişti.
— V—
Bu tebliğler veya konferanslar serinin bütün konuları, hiç şüp
hesiz sadece öğrencilerin seçtikleri, yani eksikliğinin bilincine var-
dıklan fikrî ihtiyaçlarına cevap teşkil edecek mevzulardan ibaret
olmayacaktır. Zira çok defa öğrenciler, gerçekte, hangi hususlardaki
bilgilerinin eksikliğinden dolayı falan veya filân problemi kavraya
madıklarını farketmemektedirler. Bazan, şiddetle öğrenmek istedik
leri meseleleri kavrayabilmek için, daha önce, onlara hiç de çekici
görünmeyen bambaşka konulara nüfuz etmeleri gerektiğini takdi"
edememektedirler.
Bu itibarla, bu seride, bir taraftan, öğrencilerin bizzat eksikli
ğini farkettikleri bilgi boşlukları doldurulmaya çalışılacak, diğer ta
raftan da kendilerinin pek ilginç bulmadıkları, fakat onlarca önemli
sayılan hususları anlayabilmeleri için bilmeleri zarurî olan klâsik
veya aktüel konulara yer verilecektir.
Onlar bizden neleri öğrenmek istiyorlar?
İşte bu küçük kitap, yalnız bu soruyu cevaplandırmak için ter
tip edilen basit bir ilgi araştırması anketinin sonuçlarını aksettir
mektedir.
METOD HAKKINDA AÇIKLAMA bölümünde izah edeceğimiz
gibi, bu basit anket, bize, iki ya da üç yılda bir tekrarlandığı takdirde
öğrenci guruplarmdaki ilgi değişmelerinin seyrini, en fazla ya da en az
ilgi çeken konuların özelliklerini, hangilerinin sürekli olarak onerali
sayıldığını, hangilerinin gene sürekli olarak önemsiz görüldüğünü,
nihayet hangi konulara, tesadüfi ve arızî sebeplerle ilgi duyulduğunu
tesbit imkânını verecektir.
Geleceğin seçkinler kadrosunu, idarecisini, kanun koyucusunu, bil
ginini, bir kelime ile inteligensiasını teşkil edecek elemanların bu
ilgilenim tarzları, bu bilinçli vaziyet alışları, nihayet bizlere oldukça
büyük bir manevî sorumluluk yükleyen bu «soruları» öyle zannedi
yorum ki, zaman zaman, bilimsel bir şekilde yoklanmaya ve yorum
lanmaya değer niteliktedirler.
Yüksek öğretim safhası, Üniversite öğrenciliği statüsü ilk ba
kışta kavranamıyacak kadar derin sebeblere bağlı ve sonuçları ge
leceğe uzanan türlü sorunlarla yüklü bir durumu temsil eder.
Gençlik hakkında, doğrusunu söylemek gerekirse, en iyi, en isa
betli yargılar, gerçekliğe dayanan yargılardır ve biz bunları, teker
teker, sabırla, bilimsel titizliğin bütün icaplarına uyarak bulup ç:
— VI —
karmak zorundayız. Kendi gençliğimizi, başka toplumların gençlik-
leriyle mukayese ederken, kendi toplumumuzu, özellikle kendi yetiş
kin insanımızı da başka toplumlarla ve onların yetişkinleriyle
mukayese etmeye mecburuz. Gençliği takdir veya tenkit ederken
duygusal tercihlerimizi veya ithamlarımızı birtarafa bırakmamız
gerekir. Kendi neslimizle onlar arasındaki zincirleme sorumluluğu
unutarak, ne kendimizi mazur göstermeye ne de onları itham etme
ğe hakkımız olmadığım bilmemiz lâzımdır.
Gençliğin en önemli problemi olan öğrencilik şartları hakkında
da aynı şeyler söylenebilir, buda aynı tarzda, aynı titizlikle aydınla
tılmaya ve düzeltilmeye muhtaç bir durumu temsil etmektedir, ve bü
tün bir Eğitim reformu bu çeşit problemlerin bilimsel teşhisine da
yanmak zorundadır. Yoksa, kişisel mütalâalarımıza, değil,
Memleketimizde bu konuda araştırmalar yok değildir, özellik
le son zamanlarda oldukça ilginç ve başarılı eserler yayınlanmış
tır (1).
Bugün yayınladığımız bu kitapçık ise, bütün değerini, kendi
lerine herhangi bir telkinde bulunulmadan, hatta evvelden hazır
lanmış bir konu listesi dahi! sunulmadan, öğrencilerin tamamen
«açık soru kâğıtları» na, bütüp. samimiyetleri ile içlerini dökmüş
olmalarından almaktadır.
Bu, basit bir başlangıç, ve bir ilk denemedir. Bir tek Grafi
ğin incelenmesi dahi, okuyucuyu, kitabı tetkik zahmetinden kurta
rabilir. Eğer, bundan sonraki araştırmalara bir ilk adım teşkil ede
bilirse, rolünü tamamlamış sayılmalıdır.
(1) — Prof. Dr. Refia ŞEMlN — Gençlerimizin Psiko - Pe
dagojik Problemleri. (1st. Üniv. Edebiyat Fak, Yayınları No. 1086
istanbul 1964).
Prof. Dr. Nermin ABADAN1 — Üniversite öğrencilerinin ser
best zaman faaliyetleri. (Ank. Üni. Siyasal Bilgiler Fak. Yayınlan,
Ankara 1961).
Dr. Özer OZANKAYA — Üniversite Öğrencilerinin Siyasal Yö
nelimleri (Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak. Yayınları No. 209 -191)
Ankara, 1966.
— vn —
Sözlerime son vermeden evvel, son derece yorucu bir iş olan fiş
tasnifinde değerli yardımlarını esirgemeyen 1964 - 65 ders yılı Hu
kuk Sosyolojisi Semineri öğrencilerime, Fakülte Öğrenci Derneği
Yönetim Kurulu üyelerine, Başkanına, kıymetli Asistanlarıma, özel
likle doktora çalışmalarına rağmen gerek bu işte, gerek Eğitim Fa
kültesinin kuruluş hizmetlerinde tam bir bağlılıkla gayretlerini
katmış olan kıymetli asistanım Coşkun SAN'a, anketin bütün yüz
de operasyonlarının yapılmasına delâlet eden Devlet İstatistik Ensti
tüsü Sosyal Araştırmalar Dairesi Müdürü merhum meslektaşım
Sayın Ratip YÜCEULUG'un aziz hatırasına, özellikle, anket
sonuçlarının ilk dökümünden sonra fikirlerini aldığım ve bana yayın
lama cesaretini veren Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji
Profesörü Sayın Mübeccel KIRAY'a ve Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Sosyoloji Profesörü Sayın İbrahim YASA'ya,
cedvel ve grafiklerin tanziminde kıymetli yardımlarını esirgeme
miş olan değerli eğitimcimiz Dr. Fatma VARIŞ'a ve faydalı tenkit
ve teşviklerinden istifade ettiğim A. U. Ziraat Fakültesi Doçentle
rinden Sayın Dr. Rezan ŞAHİNKAYA'ya ve A. Ü. Siyasal Bilgiler
Fakültesi Asistanlarından Sayın Dr. özer OZANKAYA'ya samimî
teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
— vm —
İ ç i n d e k i l e r
Sahİf«
METOT H A K K I N D A
AÇIKLAMA 1
— IX —
Sahîf9
A N K E T S O N U Ç L A R I N I N
ANALİZİ 23
— X —
Sahife
cc) Ortak Pazarın memleketimiz için fayda ve
zararları 40
dd) Çeşitli ekonomik sistemler ve bize uygun
gelen ekonomik sistemin tayini 41
ee) Yabancı memleketlere işçi ihracının fayda
ve mahzurları 41
ff) Sosyal adalet kavramının açıklanması ve
Batı'daki durum 42
gg) Bizde sosyal adaletin nasıl gerçekleştirile
bileceği 42
ii) Çeşitli îç konular 43
3 — Sınıflararası mukayese 43
4 — Fakültelerarası mukayese 45
5 — Erkek ve Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı
nıfların mukayesesi 46
— XI —
Sahifo
4 — Fakültelerarası Mukayese 52
5 — Erkek ve kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı
nıfların farkları 53
n
Öğrenci gruplarında yeter derecede
ilgi uyandıran konular 65
I _ KÖY KALKINMASI VE TOPRAK REFORMU :
1 — Konuya verilen önem derecesi ile ilgi çevresi
arasındaki orantı 66
s-xn —
2 — Köy kalkınması ve Toprak Reformu problemi
nin ayrıntılı konuları ve cevap örnekleri 67
aa) Toprak Reformu 67
bb) Köy kalkınması 68
oc) Köy kalkınmasında gençlere ve aydınlara
düşen hizmet payı 69
dd) Çeşitli konular 69
3 — Sınıflararası Mukayese 70
4 — Fakültelerarası Mukayese 71
5 — Kız ve Erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sınıfların farkları 72
— xnı —
Sahifa
5 — Kız ve erkek öğrencilerin hâkim olduğu sınıf
ların farkı 79
III — EDEBİYAT - SANAT VE TARÎH KONULARI : 81
1 — İlgi-Önem orantısı 81
2 — Ayrıntılı konular 81
aa) Edebiyatla ilgili konular 81
bb) Müzik ile ilgili konular 81
cc) Güzel Sanatlarla ilgili konular 82
dd) Tiyatro Sanatı 82
ee) Sinema sanatı hakkında açıklayıcı konfe
ranslar 82
ff) Tarih konuları 82
3 — Sınıf lararası Mukayese 82
4 — Fakültelerarası mukayese 83
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların mukayesesi 84
IV — HUKUKİ KONU VE PROBLEMLER : 85
1 — İlgi çevresi ile önem deresi arasındaki orantı ... 85
2 — Hukukla ilgili ayrıntılı konular ve cevap örnekleri 86
aa ) Ansiklopedik Hukuk Kültürü 86
bb) Hukukçuluk mesleğine has problemler,
tatbikatta rastlanacak hukukî meseleler
ve çözüm yolları 88
oc) Yeni çıkarılmakta olan kanunlar, yeni ta.
dil hükümleri ve yeni ihdas edilen hukukî
kurumlar hakkında aydınlatıcı bilgiler ... 89
dd) Kamu Hukuku ve Anayasa ile ilgili sorular 90
ee) Ceza Hukuku ile ilgili konular 91
ff ) Diğer konular 91
3 — Sınıf lararası Mukayese 92
4 — Fakültelerarası Mukayese 92
5 — K'z ve erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı
nıflar arasında farklar 93
_ XIV —
Sahife
V — GENÇLİK PROBLEMLERİ : 94
1 — Hgi -ı önem orantısı 94
2 — Gençlik ile ilgili ayrıntılı konular ve cevap
örnekleri 95
aa) Gençliğe sosyal münasebetlerde yol gös
terme ve muaşeret kuralları öğretme ge
reği 95
bb) Gençlere cinsî eğitim verilmesi gereği ve
memleketimizde kadın - erkek münasebet
lerinin düzenlenmesi 96
cc) Fakültede gençliğin beden eğitimi ile ilgi
lenmesi ve sporun teşviki 97
dd) Genel olarak «Gençlik problemleri» 97
ee) îdeal gençliğin özellikleri ve ödevleri hak
kında aydınlatılma gereği 97
ff) Diğer konular 98
3 — Sınıf lararası Mukayese 98
4 — Fakültelerarası Mukayese 98
5 — Kız ve Erkek öğrencilerin çoğunlukla olduğu sı
nıfların farkları 99
VI — SOSYAL PROBLEMLER :
1 — ilgi çevresi ve önem derecesi orantısı 100
2 — Ayrıntılı konular 100
aa) Genel olarak «Sosyal Problemler» 100
bb) Türkiyenin sosyal yapısı, diğer toplumlar
la mukayesesi, yurt-içi bölge farkları ... 101
cc) Diğer konular , 101
3 — Sınıf lararası Mukayese 101
4 — Fakültelerarası Mukayese 101
5 — Erkek veya kız öğrencilerin çoğunlukta olduk
ları sınıfların farkları 102
— XV —
Öğrenci gruplarında zayıf ilgi
uyandıran konular 103
A — ÇEŞİTLİ GURUPLARDA «ZAYIF» VEYA «PEK
ZAYIF» İLGİ UYANDIRANLAR :
I — MİLLİ EĞİTİM KONULARI : 104
1 — İlgi sayısı ve önem derecesi arasında orantı ... 104
2 — Ayrıntılı konular ve cevap örnekleri 105
aa) Eğitim problemi (Genel olarak) 105
bb) Halk eğitimi 106
cc) Diğer konular 107
3 — Sınıflararası mukayese 107
4 — Fakülteler arası mukayese 107
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların farkları 108
II — GENEL KÜLTÜR VE AKTÜALİTE KONULARI : 109
1 — İlgi - Önem orantısı 109
2 — Ayrıntılı konular 109
aa) Genel Kültür konuları 109
bb) Aktüel konular 110
cc) Milli Kültürümüzle ilgili konular 110
dd) Diğer konular 110
3 — Sınıflararası mukayese 110
4 — Fakültelerarası mukayese 111
5 — Kız veya erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sınıfları arasında fark 111
III — AİLE SORUNLARI VE DOĞUM KONTROLÜ: ... 112
1 — İlgi çevresi - önem derecesi ilişkisi 112
2 — Ayrıntılı konular 112
aa) Aile plânlaması ve Doğum kontrolü prob
leminin müsbet ve menfî yönleri 112
— XVI —
Sahif3
t. . bb) Doğum kontrolünün zaruriliği ve faydaları
hakkında açıklama 113
ce) Diğer konular , 113
; 3 — Sınıflararası mukayese 114
4 — Fakültelerarasi mukayese 114
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların farkı 115
B — BÜTÜN GURUPLARDA ANCAK «PEK ZAYIF» ÎLGİ
UYANDIRANLAR :
I — MÜSBET İLİMLERDE YENİLİKLER : 116
(Psikoloji dahil)
1 — ilgi - Önem orantısı 116
2 — Ayrıntılı konular 116
3 — Sımflararası mukayese 116
4 —- Fakültelerarasi mukayese 117
r
5 — Kız ve erkek öğrenci çoğunluklarındaki fa klar 117
II — FERDİ VE SOSYAL AHLÂK : 118
1 — ilgi - Önem ilişkisi ; 118
2 — Ayrıntılı konular 118
3 — Sınıflararası mukayese 119
4 — Fakültelerarasi mukayese 119
. 5 — Kız ve erkek öğrenci çoğunluklarındaki fark ... 119
— XVII —
3 — Sınıflararası mukayese 121
4 — Fakültelerarası mukayese 121
5 — Kız ve erkek öğrenciler arasında fark 122
— XVIII —
Sahife
S O N U Ç 128
I — GENEL KONU BÖLÜMLERİ AÇISINDAN ÖG-
RENO^iGlfSIİÎPLARiNHJrlLGaiuERl 129»'
II — S I M F I M R W IIJERLEMESÎ İLE iLGf KONULA
RINDA VE ŞİDDETLERİNDE KAYDEDİLEN DE
ĞİŞMELER« 132
Ï '— Son sımfta ilgi aröşr kaydeden konular 132
2' — Sonsmırta" ilgi azalışı gösteren konular 138
IIT__ FAKÜETE'FARKLARININ' ILGÎ KONULARINA'
MA,EffiKÎSL 140"
I V — KIZ- V E ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÎLGT KONULARI
ARASINDAKİ, PARKLAR; 142
V' — HER' ÎKÎ' PAKÜÎLTE' ÖĞRENClLERÎ' İÇİN ORTAK
iLGÎu KONULARI ı 14&«
U-XPfc^
Sahife
Tablo ve Grafikler
Tablo : I «Çeşitli konuların öğrenci guruplarında uyan
dırdıkları ilgilerin şiddet derecesine göre sı
ralanışı» (Yirmili tasnif) . 147
Grafik : I Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarının, çeşitli
konularla ilgilenme şiddeti bakımından muka
yesesi» (Yirmili tasnif) 133
Grafik: II Fakülteler arası mukayese (Yirmili tasnif) ... 141
Grafik : III Kız ve Erkek öğrencilerin mukayesesi (Yirmili
tasnif) ,. 142
Grafik : IV En Genel Konu Bölümleri Bakımından Hukuk
Fakültesi Sınıflarının mukayesesi (likili tasnif) 131
Grafik : V En Genel Konu Bölümleri bakımından Fakül-
telerarası Mukayese (ikili tasnif) 131
Grafik : VI En Genel Konu Bölümleri bakımından Kız ve
Erkek öğrencilerin mukayesesi (Hacettepe
T.S.BJF.) (İkili tasnif) 131
Grafik : VII Anket sonuçlarının Genel Konu Bölümlerine
göre sınıflandırmışı (Ekonomik - Politik - Sos
yal - Kültürel r Hukukî Konulara gösterilen
İlgilerin mukayesesi) (Beşli tasnif) Ek
— XX
Sahîfe
C e d ve I I e r (Ek)
Cedvel : 1 «Öğrenci guruplarında çeşitli konulara gösterilen ilgi
ve verilen önem dereceleri» (Frekans ve yüzdeler)
(Yirmili tasnif)
Cedvel : 2 «Öğrenci guruplarında çeşitli konuların yarattıkları
ilgi çevreleri» (Frekans ve yüzdeler) (iYrmili tasnif)
Cedvel : 3 «Öğrenci guruplarında çeşitli konulara duyuları ilgilerin
şiddetleri» (Salt puan ve yüzdeler) (Yirmili tasnif)
Cedvel : 4 «Fakülteler arası Mukayese» (Yirmili tasnif)
Cedvel : 5 «Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu gurup ile erkek
öğrencilerin çoğunlukta olduğu gurubun mukayesesi»
(Yirmili tasnif)
Cedvel : 6 «En genel konu bölümleri bakımından öğrenci gurupla
rı arasında mukayese» (İkili tasnif)
Cedvel : 7 «Anket sonuçlarının Genel Konu bölümlerine göre sı-
nıflandırılışı» (Beşli tasnif)
Soru kâğıdı ve fiş örneği
— XXI-^
METOD HAKKINDA AÇIKLAMA
Böylece, Hukuk Fak. den (1041), Hacettepe Tıp Fak. den (125)
öğrenci ankete katılmış bulunmaktadır. (Cedvel : 1).
Ankette, öğrenciler arasından temsilî bir gurup seçimi suretiyle,
bizim kullandığımızdan çok daha az sayıda soru kâğıdının dağıtılma
sı ve toplanması ile, varılan sonuçlanın öğrenci topluluğunun tümüne
teşmil edilmesi cihetine gidilmemiştir.
3
hiç değilse bunlar, fiilen devam suretiyle .öğrenci çevresinin özel
atmosferine katılmayı tercih etmiş, az çok «öğrencileşmiş» olanlardır.
Kısacası, bu çevrenin yabancısı olarak kalmamışlardır.
Her ne kadar, Hukuk Fakültesinin kayıdlı öğrenci mevcudu
nun beş bini aştığı, anket gününde Fakültede hazır bulunanların
ise ancak (1041) kişi olduğu ileri sürülerek bu (1041) kişinin dahi
ister istemez öğrenci kitlesinin tümünü değil, ancak belirli bir par
çasını teşkil etmekte olduğu iddia edilebilirse de, bu parçanın haki
katte gerçek öğrencilik vasıflarını taşıyanların hemen tamamını teş
kil ettiği unutulmamalıdır.
Keyfî veya mecburî sebeplerle Fakültedeki derslere devam et
meyen, ya da edemiyen, yalnız imtihandan imtihana Fakültede gö
rünen, çok defa bunu dahi yapmayan, binlerce kayıdlı öğrencinin,
sayıcaj öğrenci çoğunluğunu teşkil edişi, ancak şeklî açıdandır. Bun
ların, evsaf itibariyle «gerçek öğrenciliği» temsil etmekten uzak bu
lundukları hatırdan^ çıkarılmamalıdır.
Bunların çoğu, iş hayatına atılmış, dolayısıyla meslekî sıfatlan
ve sosyal rolleri «öğrencilik» sıfatına üstün gelmiş kimselerdir. Ya
hut da, şu veya bu psiko - sosyal sebeplerle öğrencilik çağma has
vasıflardan mahrum, öğrencilik atmosferinin dışında kalmış münze
vîler veya kayıtsızlardır. Hem «öğrenci» olmaktan başka bir meslekî
sosyal rolleri yoktur, hem de «gerçek» öğrencilik statüsünü benim
seyememişlerdir., tabir caizse «şeklî» öğrenci durumundadırlar.
Hemen işaret edelim ki, gerekj birinci gerek" ikinci gurup devam
sızlar arasında imtihanda başarı gösterip geçenler de vardır. Bilhas
sa, meslekî meşguliyetleri sebebiyle devam edemeyen, fakat öğren
ciliğin mükellefiyetlerini pek güzel yerine getirip iyi imtihanlar ve
ren birçok «olgun» öğrencimiz olmuştur. Hattâ bazı Hukuk dalları
nın belirli bir meslek hayatı olanlarca daha iyi kavranmakta oldu
ğu da bir vakıadır. Fakat, bunlar dahi, burada araştırdığımız ger
çek öğrencilik zihniyeti, öğrencilerin bu sıfatlan dolayısıyla taşıdık
ları değerler ve vaziyet alışlar ile yarattıklan gençlik atmosferi açı
sından ele alınırlarsa «öğrenci» sayılamazlar. Bunlar, şu veya bu
sebeple «öğrenimlerini ilerletme» faaliyetinde bulunan meslek sahip
leridir.
Her iki tip de, Fakültenin tertip etmeyi düşündüğü «Kültür Kon
feransları» nm, kendilerine hitap edeceği, yani, fiilen fakülte öğren-
4
ciliği yapmakta; dersleri, seminerleri düzenli bir şekilde takip et
mekte, arkadaşları ile normal ve devamlı temas halinde bulunmakta,
öğrenci meseleleriyle samimiyetle ilgilenmekte olanları kısacası,
sadece «şeklî» bakımdan değil, «maddî ve fiilî» bakından da «öğren
ci» sayılması gerekenleri temsil edemezler. Böylece, devamsazlığı iti-
yad edinmiş veya buna mecbur kalmış olanlar, hukuken «öğrenci»
sayılsalar da, sosyolojik açıdan değildirler! Hukukî terminolojiye
müsaade edilirse, biz burada hem de jure, hem de facto öğren
ci olanı, öğrenci yaşayışı içinde bulunanları ele almaktayız.
Bu sebeple, anketin devamsız öğrencilere teşmil edilmemesi, Fa
kültemizde, ders yılı boyunca, birbirleriyle ve kısmen hocaları ile
kaynaşarak özel bir öğrenci atmosferi yaratan gerçek öğrenci çevre
sinin kültürel ihtiyaçlarını tesbit bakımından, kanaatımızca, bir ek
siklik teşkil etmemektedir. Ders takrirlerine dahi devam etmeyen
resmen kayıtlı fakat fiilen; kayıtsız öğrencilerin, kendilerine bir e k
b i l g i aşılanmasına yönelecek «Kültür Konferansları»na gelecek
leri, bunlarla ilgilenebilecekleri ise, ne mantık ne realite açısından,
pek savunulabilir bir ihtimal değildir. Bu, olsa olsa nâdir istisnalar
hakkında gerçekleşebilir.
Bıi itibarla anket, yukarıda söylediğimiz gibi, hem kayıtlı hem
devamlı öğrencilerin, sadece temsilî bir örneğine değil, anket günü
Fakültede hazır bulunanlarının tümüne yöneltilmiş (1) ve sonuçlar
buna göre değerlendirilmiştir.
5
l.erine karahyacağı bir kaç nokta ile işin içinden çıkar, tasnif heyeti
de bunları mekanik yollarla neticelendirir, ve asıl gücünü sonuçla
rın sistematik tahliline hasrederdi. Bundan başka, çok alışılmış, çok
pratik bir metod olduğu için, daha başka türlü hareket etmenin, da
ha doğrusu bu rnûtad metoddan inhiraf etmenin ilmî sorumluluğu
da, anketi tertip edence, yüklenilmemiş olurdu!
Ancak biz, bunu değil, diğer bir yolu seçmiş bulunuyoruz :
Birinci yol, pratik değerine mukabil, gerçeği aksettirme derece
si bakımından bize pek güvenilir bir usul gibi görünmemiştir. Zira
bu usulün uygulanmasında, öğrencilerin zihnî bir baskı, bir nevi
telkin altında tutulmuş olacakları tabiiydi. Sadece, anketi hazırlayan-
larca tahmin ve tertip edilmiş bir «konular veya sorunlar listesi» ile
karşı karşıya kalan öğrenci, kendisinin hakikaten merak ettiği halde
bu listede dercedilmemiş olan meseleleri tabiatile belirtemiyecekti
Bundan başka, kendisinin, öğrenmek için hiçbir samimi ilgi hisset
mediği halde, listede önüne serilmiş bulunan birçok konuları, ilk defa
o anda hatırlayıp, bir anlık tecessüsünün etkisiyle, hemen onları işa
retlemeye, aralarında sun'î birtakım önem farkları tesis etmeye sev-
kedilmiş olacağı da tabiiydi. Bu «dıştan uyandırılmış» ve «bir anlık»
ilgiler, öğrencilerin, kendi kendilerine bırakıldıkları zaman hissede
cekleri ihtiyaçlarına, dile getirecekleri arzu ve isteklerine tercüman
olamıyacaktı. Kısacası, öğrenci, kendiliğinden düşünmediği, gerçek
hayatında hiç de zihnini kurcalamayan birçok konulan, sırf önünde
ki listede yer almış, bulundukları için, sözde mühimsemeye kalkacak,
aralarında birtakım önem sırası farkları icad edecek ve bunları de
recelemeye, adetâ, kendisini mecbur sayacaktı. Neticede bize, kendi
kendine kalsa sormayı hiç de akıl etmiyeceği meseleleri «merak edi
yormuş» gibi görünecekti.
Gerçi, birinci usul takip edilmekle beraber, soru cedveline, öğ
rencinin serbestçe yazacağı arzular için bir boş kolon veya fiş ekle
nebilir, yada bir hâne boş bırakılabilirdi. Ancak btj da, evvelden ha
zırlanıp öğrenciye sunulmuş olan «konu listesbnin telkinî etkisini
bertaraf edemiyecekti.
Halbuki, anketin amacı, öğrencinin samimî merak ve ilgisinin
hertürlü dış etkiden ve telkinden ârî olarak meydana çıkarılması idi.
Bu merak ve alâkanın, canlılığını, samimiyetini, spontaneliğini boz
madan kâğıt üzerine dökülmesi idi.
6,
Bu arzumuzun ciddiyetidir ki, öğrencilere« teklif edilen 5137 ko
nuyu ye 693 cevapsız fişi ayıklamaya, sıralamaya, sınıflayıp karşı
laştırmaya; isteklerle, sınıflar veya Fakülteler arasında bir bağlantı
bulunup bulunmadığını araştırmaya bizi zorlamış ve hakikaten yoru
cu olan bir işi iktiham ettirmiştir.
7
Ancak, bu uzun metinler halinde kaleme alınmış isteklerin, fiş
lerin tasnifi işini hayli geciktirdiği, sımflama şekillerinin devamlı
revizyonlara tâbi tutulmasına sebep olduğu da muhakkaktır. Uzun
bir dilek cümlesinde, çok defa «daha fazla hangi konu»nun üzerinde
durulduğunu tayin kolay olmamıştır. Bazan, aynı dilek fişinde bir
kaç konu zikredilmiş olduğu! için, bunları ayrı konu guruplarına işle
mek zorunluğu ortaya çıkmıştır. Hususiyle Güzel Sanatlarla, Edebi
yatla ilgili konularda bü hale daha çok rastlanmıştır. Esas itibariyle,
öğrencilerce teklif edilen çeşitli konular sırf kültürel konulardan^ sos
yal konulara ; buradan da ekonomik ve politik konu ve sorunlara
doğru (18) kategoriye ayrılmıştır- Bunlara, sayıları pekaz olan «An
ket konusu ile ilgisiz» taleplerle, «Cevapsız» bırakılmış fişler de ilâve
edilince Yirmili bir tasnif cedveli elde edilmiştir : (Cedvel : 1,2,3)
8
ikili bir tasnif cedveli tesis edilmiştir. Anket sonuçlarına genel bir
bakışı sağlıyanj bu geniş sınıflama, esas itibariyle meslekî konu ka
rakterinde olan ve anketin hedefleri arasında bulunmayan hukuk ko
nuları dışındaki bütün ilgi konularını bunların müşterek özelliklerinin
«Sosyal - Kültürel» veya, ^Ekonomik . Politik» nitelikte olmalarına
göre iki geniş gurupta toplamaktadır : (Grafik : IV, V, VI).
I — Kültürel ve Sosyal Konular :
(Genel Kültür ve aktüalite, Edebiyat - Sanat, Tarih, Bilim ala
nındaki yenilikler, Klasik ve modern Felsefe, Sosyal problemler, Fer
dî ve sosyal Ahlâk konuları, Din ve Lâiklik problemi, Aile problem»
Ieri ve doğum kontrolü, Gençlik problemleri, Üniversite ve öğrenci
problemleri, Millî Eğitim meseleleri).
n — Ekonomik ve Politik Konular :
(Genel Kalkınma problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika problem
leri, Köy Kalkınması ve Toprak Reformu, Mâlî konu ve problemler,
iç ve Dış Siyaset meseleleri, Devlet Rejimleri ve Siyasî cereyanlar-)
Bu anket, bizim, «genellikle», «çoğunlukla», «nadiren» «hiç
kimsenin istemediği» veya «herkesin istediği» gibi kantıte bildiren
sıfatları sorumsuzca kullanmamıza, hiç değilse, bir anlık düşünce
kesiti için imkân bırakmamakta, hataya düşmemize engel olmaktadır.
Tabiatıyle, bu çeşit ilgi yoklamalarının, periodik şekilde tekrarlanışı
ve öğrenci guruplarının, daha çeşitli meslek alanlarını içine alacak
şekilde seçilmesi halinde, bu konulardaki yanılma şansımız daha da
azalacaktır. Geleceğe matuf bu temennimizi kaydetmekle geçelim.
Söylemeye hacet yoktur ki, bu tasnif cedvelleri, hattâ ayrıntılı
listeler dahi prensip olarak öğrenci tarafından bizzat kullanılmış
tabirleri aynen muhafaza etmek esasına göre doldurulmuştur. Ancak,
bazan, öğrenci bir kavramı anlatmak için okadar çok kelime kul
lanmış, bazan da asıl mefhumu o kadar uzak kavramlarla belirtme
ye çalışmıştır ki bu hallerde lâfızdan ziyade anlama yer vererek
konu, ait olması gereken kolona yerleştirilmiştir. Bunda çok defa
öğrencilerimizin; bilim sahalarının, bilhassa yeni sosyal bilim dal
larının konularını ve sınırlarını iyice bilmemeleri müessir olmuş
tur. Bir konuyu hangi bilim sahasının daha yetkili olarak inceleye
ceği, yahut bir konunun, hangi «nevi» adı içinde zikri gerektiği öğ
renci için çok defa malûm değildir. Bilhassa ilk sınıflarda bu büs
bütün böyledir. Bu itibarla, öğrencinin ifadesini, bazan, yorumla
mak gerekmiştir. Bununla beraber, imkânı olduğu kadar kendi te-
9
rimlerine sadık kalmak esasından, zaruret olmadıkça, ayrılmma-'
maya çalışılmıştır. Bu ancak, mantıkî veya metodolojik bir zorun-
luk halinde yapılmıştır.
Bundan başka, konuların sınıflandırılmasında da, kasden yaptı
ğımız bazı metod aykırılıkları olmuşturki bunların sebebini açıkla
mamız gerekir : Bazı konulara, memleketimizin içinde bulunduğu
özel şartlar, ya da gençliğin bu konudaki tavrı bakımından, tabir1 ca
izse bir «ayrıcalık» tanıdık. Yani, bunları, metodolojik bakımdan,
içlerine esasen dahil bulundukları genel konu gurubu içinde değil,
ayrı bir kolon içinde gösterdik. Meselâ, «Türkiyenin Kalkınma Prob
lemi», kapsam itibariyle, «Köy ve Toplum Kalkınması» faaliyetleri
ni de içine alır. Bu da, haddizatında, genel kalkınmanın bir yönü,
bir kısmı, bir parçasıdır. Keza, «Üniversite ve Öğrenci problemle
ri» ile, «Gençlik problemleri», hepsini içine alan geniş anlamda «Eği
tim» problemi içinde mütalâa edilebilecek niteliktedirler. Buna rağ
men biz, bunlara ayrı kolonlar tahsis ettik. Maksadımız, büyük bir
ilgi yoğunluğunun üzerlerinde toplanmış olduğu bu gibi konuların,
diğer kaplamsal konular arasındaki önemlerini hissettirememeleri,
dikkati çekememeleri ihtimalini önlemekti. Kısacası, bunların ayrıca
belirtilmesini, anketin amacına uygun bulduk. Böylece, pratik bir
gaye için, kısmen, sistematik sınıflamayı fed^ etmiş olduk.
Bu gibi inhirafların, anketin, teorik bir hakikati tesbit amacın
dan ziyade, Fakültenin pratik bir teşebbüsüne hizmet etmek, yani,
konular arasında en çok ilgi toplayanları meydana, çıkarmak olduğu
nu hatırlatarak, mazur görülmelerini dileriz.
IV — Çeşitli ömem derecelerindeki ilgilerin bildirilme oranı :
Ankete her iki fakülteden katılmış olan 1166 öğrencinin birinci
derecede önemli konu teklifi % 100 oranındadır. İkinci derecede
önemli konu teklif edenler % 98, üçüncü derecede önemli konulan
gösterenler % 95 nisbetindedir. Ancak bundan sonraki derecelerde
konu bildirme oranı birden bire düşmektedir : Dördüncü derece için
%. 80.1, beşinci derece için ise % 67 öğrenci konu bildirmiştir. Konula
rın önem derecelerinin azalmasıyla paralel giden bu ilgi azalışı
normaldir. Esasen bu son derecelere kadar konu ayırımı, ne spontane
bir şekilde, nederuzun u^undüşünühuek suretiyle kolayca ve kesin
olarak yapılabilecek, bir şey değildir, Bizim,.Aakgti hazırlarken, öğ
rencilere, beşinci dereceye u kadar muhtelif ëne/nde beg^konuyu-yaza-
10
bileceklerini bildirmemiz, onları bir seçim sıkıntısı içinde bırakma
mak ve her merak ettikleri konuyu sorma imkânını kendilerine
mümkün olduğu kadar açık tutmak içindi (Cedvel : 1)
îlk üç dereceli önem ayırımında konular arasında gerçekten
hissedilen bir önem farkı gözeltildiği kabul edilebilirse de son dere
celere ayrılan konuların, daha ziyade, akla gelme şıralarına göre
buralara yazıldıklarına hükmedilebilir. Gerçi bu «hatırlanma sür'a-
ti»nin de, konuya verilen önemin fazlalığı ile ilgili olduğu iddia edi
lebilirse de kesin bir hükme vasıl olmak güçtür, öğrenci biraz daha
düşünse, belki de ilk derecelerde gösterdiği konuları silip yerine son
radan aklına gelen fakat evvelkilerden daha önemli olduğunu teslim
ettiği bir konuyu başa geçirmek ihtiyacmı hissedecekti.
Bu itibarla beş önem derecesi ayırımı yerine üç önem derecesi
ayırımı ile yetinilmesi, ya da, tasnifin sadece ilk üç derecedeki ko
nulara inhisar ettirilmesi mümkündü. Fakat biz, beş dereceyi de
kıymetlendirmeyi ihmal etmedik. Bunun faydası, bazı konuların bü
yük bir çoğunlukla yukarı derecelerde toplanmasına mukabil, di
ğer bazılarının aşağı derecelerden yukarı derecelere pek ufak bir
nisbette, bazan da hiç çıkamadıklarının tesbiti oldu. (Tablo : 1).
V — Kullandığımız terminoloji :
Açıklığı temin için, kullandığımız terimleri hangi anlamda ka
bul ettiğimizi belirtmek isteriz. Şüphesiz, bunların yerine daha uy
gun teknik terimler ikamesi mümkündü. Fakat, bu biraz da nevi fer
dine münhasır araştırma itfin fazla iddialı olmak istemedik! Mak-
sad, vardığımız sonuçları, yanlış yorumlanmaktan kurtarmaktan
ibarettir :
a) «öğrenci gurubu» :
Ankette her sınıf veya her sömestr öğrencileri ayn bir «öğren
ci Gurubu» olarak kabul edilmiştir. Zira, gerek okumakta oldukları
müfredatın farklılığı, gerek o sömestr veya sınıfa gelinceye kadar
kazanmış oldukları bilgilerin ve geçirdikleri, öğrencilik hayatı süre
sinin değişik oluşu, her sınıfa veya sömestre diğerlerinden farklı bir;
çehre verir. Tesadüfen biraya gelmiş yüzlerce öğrencilin .ayr-r.ayn;
özelükleriniiiy tabiatıyle,. her öğrenci gurubuna başka bir hususiyet
aşılayacağım hesaba katmasak dahi, zikrettiğimiz bu k^gınılmşçz
11
farklıklar, gurupların ayrı bir ferdiyeti olduğunu kabule bizi mec
bur eder.
Meselâ, ilerde göreceğimiz gibi; aynı öğretin-, yılında, aynı Fakül
tenin birinci ve ikinci sömestrinde okuyan öğrencilerin teşkil etmiş
oldukları öğrenci gurubları, birbirinden çok farklı ortak kanaatlar
izhar etmişlerdir.
Bundan başka, Fakülte öğrencilerinin bütünü de, kendisine da-
hü sınıf guruplarından ayrı, bir guruptur.
b) «I 1 g i » : ' '
öğrenciler tarafından fişlere yazılmış olan konular, gerçekte,
onların çeşitli sorunlara olan ilgilerinin belirtileri demektir. îlgi
kavramı, kemmiyet açısından değerlendirilmeye elverişlidir : Bir in
sanın, falan konuya az falan konuya çok ilgisi olduğundan bahse
dersek, hakikatte, birinci konuya daha zaytf, diğerine daha şiddetli
bir ilgi duyduğunu ifade1 etmek isteriz. Keza, bir toplulukta falan ko
nuyla ilgilenenlerin daha az, falan konuyla ilgilenenlerin ise daha
çok olduğunu belirtirken, bizzat o toplulukta birinciye karşı daha
zayıf, diğerine karşı ise daha şiddetli bir alâka duyulduğunu ifade
etmiş oluruz.
Bu itibarla, biz, anket sonuçlarım ölçerken, herhangi bir konu
metnini ihtiva eden her fişi, öğrencinin, o konuya karşı duyduğu bir
ilgisi olarak kabul ettik. Keza, bir öğrenci gurubunda belli bir ko
nuyu birden fazla öğrenci teklif etmişse, o konunun, o öğrenci guru
bu içinde bu teklifler (fişler) tutarınca ilgi topladığını kabul ettik.
c) «önem derecesi» :
Her öğrencinin bir konuya tanıdığı önem derecesidir ki her fiş
üzerinde daha evvelden tarafımızdan gösterilmiş bulunmaktadır.
Fişlerde dereceler belirtilmiş, yalmz konu yazılacak yerler boş bıra
kılmıştır.
Konuların «1» den «5» e kadar değişik önem derecelerinde be
lirtilmesi istenmiştir. Öğrenci en, önemli saydığı konuyu «1» inci de
recede gösterecektir. En az önemli saydığım da beşinci derecede.
Burada «önemsizlik» hali öngörülmemiştir, önemsiz sayılacak konu
lar, öğrencinin hiç zikretmedikleri olacaktır. Bu itibarla, beşinci de
recede de olsa, bic konu bir fişe yazılmışsa, ona, nisbî bir değer ve
rilmiş olarak kabul edilecektir.
12
d) îlgi çevresi :
Her konu, her öğrenci gurubunda, şu veya bu derecede olsun,
ancak belirli sayıda öğrenciyi ilgilendirmektedir. îşte bu öğrencilerin
bütünü, o konunun yarattığı «îlgi çevresini» teşkil eder. Çeşitli
konular, aynı öğrenci gurubu içinde, birbirinden farklı büyüklükte
«ilgi çevreleri» ne sahip bulunurlar. Keza, guruplar değiştikçe de ay
nı konuların yarattıkları ilgi çevrelerinin çapları değişir. Çeşitli ko
nuların ilgi çevrelerinin, birbirleri ile mukayesesesi, aynı gurup için
de yapıldığı zaman, o gurup öğrencilerinin çoğunluğunun ilğüendiği
konulan meydana çıkarır, bu bakımdan bir sıralama yapılırsa çeşitli
konulara, o gurupta, ne miktar öğrencinin ilgi duyduğu tesbit edil
miş olur. Bunun için, hangi önem derecesinde olursa olsun, belli bir
konu ile ilgilenmiş olan öğrencilerin sayısı, gurubun ankete katılmış
olan öğrencilerinin bütününe nispet edilerek, çeşitli konularla ilgili
öğrenci çevrelerinin genişlikleri birbiriyle mukayese edilebilir.
e) ilgi şiddeti :
Öğrenci guruplarınca, belirli bir konuya gösterilen ilginin ölçül
mesinde, sadece, konuyla ilgilenenlerin toplamına bakmanın yetmi-
yeceği aşikârdır. Yani sadece, ilgi frekansı (ki biz buna ilgi çevresi
demekteyiz) kâfi değildir. Aynı konuya karşı tekrarlanan bu alaka
ların hangi şiddette olduğunu da bilmemiz gerekir ki bu da, her öğ
rencinin, o konuyu hangi önem derecesinde saydığını tesbit etmek
ve bu açıdan,bütün ilgi fişlerini, taşıdıkları önem derecesi'ne göre
değerlendirmek ve bu değerleri toplamak suretiyle olur.
Bunun için, bir konuyu, birinci derecede önemli sayan öğrenci,
o konuya, 5 puan vermiş, ikinci derecede önemli sayan 4 puan ver
miş, üçüncü derecede önemli sayan 3 puan vermiş, dördüncü derece
de önemli sayan 2 puan vermiş, ve beşinci derecede önemli sayan ise,
ancak 1 puan vermiş kabul edilir.
Böylece, her fiş, taşıdığı önem derecesinin gerektirdiği kat sayı
ile çarpılmak suretiyle değerlendirilerek, bir konunun topladığı bü
tün fişlerde ifadesini bulan puanlar toplanır ki bu toplam^ o konu
nun, o gurup içinde uyandırdığı ilginin şiddetini ifade eder.
13
Bazan, bir öğrenci gurubunda, aynı sayıda ilgi fişi toplamış olan
iki konuya rastlanır. Fakat, fişlerin temsil ettikleri puanlar hesap
lanırsa, birinin diğerinden daha şiddetli bir ligiyi tahrik etmekte ol
duğu görülür. Yani, her iki konu da aynı sayıda öğrenciyi ilgilendir
miş olmakla beraber, bunlardan birine yönelen ilgilerin şiddeti diğe
rine yönelen ilgilerden daha fazladır.
Bu suretle, bir taraftan ilgi çevrelerinin genişliğini, diğer taraf
tan da bu çevrelerde tecelli eden ilginin şiddetini tesbit ederek, çe
şitli konuları ve gurupları birbirleriyle, bir çok bakımlardan muka
yese etmek mümkün olur.
M
belirmiş demekti. Neticede en dar çevreden, en genişe doğru altılı
bir sınıflamayı maksada elverişli bulduk :
İlgi Çevrelerinin genişliği bakımuidan konu kategorileri :
Pek dar ilgi çevreleri : % 00 -, % 12.4
Dar ilgi çevreleri : % 12.5 - % 24.9
Yeterli ilgi Çevreleri : % 25-00 - % 37.4
Oldukça Geniş İlgi Çevreleri : % 37.5 - % 49.9
Geniş tlgi çevreleri :% 50.00- % 62.5
Pek Geniş İlgi çevreleri : % 62.5 - % 75.00
Konuların uyandırdıkları ilgilerin şiddetleri bakımından bir sı
nıflama için de, öğrenci gurubuna dağıtılmış bütün fişlerin toplamın
da temsil edilen puan tutarı esas alınarak, her konunun topladığı pu
an tutarının bu toplama oranı aranmış ve çeşitli konular bir sıraya
konmuştur. (Cedvel : 3)
Yukardaki gibi, evvelâ ortalama şiddet puam ile en yüksek şid
det puanı tesbit edilmiştir. Sonra da bu en azdan en çok puana, daha
doğrusu en zayıf ilgi uyandırandan, en şiddetli ilgi uyandıran ko
nulara doğru altılı bir sınıflapıa yapılmıştır; Ortalama puan, yirmi
çeşit konuya eşit olarak dağılma halinde elde edilecek puandır ki bu
% 5 den ibarettir. Anket sonuçlarında tesbit ettiğimiz en yüksek şid
det puanı ise % 18 dir. Bununla beraber bu rakkam tek olup, yakın
puanlar % 15 civarındadır. Biz, fazla karmaşık bir iç sınıflamaya
gitmemek için % 15 ve daha fazlasını son had alarak aşağı
daki tasnifi kabul ettik (Tablo : 1)-
t 15
g) Gurup ortak kanaati : (Konunun önemi hakkında)
Belli bir konuya, bir gurupta, yada ilgi çevresinde birbirinden
farklı sayıda öğrencilerin, farklı önem derecelerini verdiklerine yu
karda «İlgilerin şiddetlerini ölçme» dolayısıyla temas etmiştik. Bu
rada, bir gurup içinde bir konuyla ilgilenmiş olan öğrenciler topla
mının, yani o konunun ilgi çevresinin, çoğunlukla o konuyu hangi
derecede telâkki ettiğini tayin meselesine temas etmekteyiz. Puan
toplamları, konuların birbiriyle mukayese edilebilmesini mümkün kılan
ve önem farklarını eriten bir ölçü teşkil ettiği halde, «ortak derece
leme» bilakis, konuya belli bir önem derecesini izafe eden bir usul ol
maktadır ki bu, gurupların ayni konuya farklı önem tanıdıklarını
meydana çıkararak bu gurupların birbirleriyle mukayesesini müm
kün kılmaktadır :
16
h) Ayrıntılı konular ve iç ilgi çevreleri : ilgilerin yoğunlaşma
noktalan :
Çeşitli numaralar altında sıraladığımız genel konulardan, öğ
rencilerin ne murad ettikleri, ancak ayrıntılı konulardaki iç. sınıfla
malarla aydınlığa kavuşmaktadır, öğrenciler çok defa sordukları
münferid konuların hangi ana konunun bir dalını teşkil edeceğini
bilemezler. Bundan başka, ana konular dahi aslında o kadar geniş
sahalardırki öğrencilerin bu sahaların hangi köşelerini merak ettik
lerini bilmekte fayda vardır.
Böylece biz, esas itibariyle «ilgilerin yoğunlaşma noktalan »m
gözönüne alarak çeşitli iç sınıflamalar yaptık, bunlann her birine ait
ilgi sayılannı ve ilgilerin önem derecelerini kaydettik. Her zaman
kullanılabilir, denetlenebilir bir cedvel halinde sonuçları tesbit ettik.
Bundan başka, bu gurup veya çevrenin ortak kanaatim, bu ay
rıntılı konu cedvellerinde de aradık ve bazan çok ilgi çekici sonuçlara
vardık ve gerektikçe bunlan açıkladık.
i) Konularda «flgi genişliği ve önem derecesli» (frekans ve şid
det) orantısı : ''
(Saksı, Mekik, veya Ehram profili veren orantılar)
Bir konuya gösterilen ilgilerin sayısı, bazan, konuya verilen
önem dereceleri) ile orantılıdır : Aynı ilgi çevresi içinde, konuyu, ör
neğin, birinci derecede telakki edenlerin sayısı, diğer derecelerde te
lakki edenlerin hepsinden fazla olduğu gibi, bu diğer derecelerde gö
renlerin sayılan da, derecenin yüksekliği oranında fazladır : Konuyu,
en az önemli! sayanlar en azınlıkta olanlardır. En çok önemli sayan
lar da en büyük çoğunluğu teşkil etmektedirler. İlgi sayısının artışı
ile, bu ilgilerin önem derecelerinin de artışı beraber gidince, bu du
rum bizde, konunun, ilgi çevresi içinde, gerçekten önemli sayıldığı;
ona az önem verenlerin, çevrenin ortak kanaatına yabancı kalacaklan,
dolayısıyla, o konunun, tesadüfi arızî sebeplerle değil (örneğin, bir
olaya karışması, gelip geçici bir propaganda konusu olması v.b. gi
bi) sürekli bir şekilde mühimsenmiş bir konu olduğu intibaını uyan
dırmıştır. Bu ipotezd, geçici olarak kabul edince, birinci dereceden
beşinci dereceye doğru inildikçe ilgi sayısı azalan konularla, bilakis
aşağı derecelere inildikçe ilgi sayılan çoğalan konulan, çevre tara
fından, haklarında kararlı yargılara varılmış konular olarak almak
17
ihtiyacını duyduk : Birincisinde konunun ciddiyetle mühimsendiği;
ikincisinde de konuya, kararlı bir şekilde, az önem verildiği kanısı
na1 vardık. Ancak bu iniş ve çıkış sıralarında tek bir inhirafı, mese
lâ bir derecede görülen tek bir çıkıntı veya tek bir girinti halini
esas eğilime müessir saymadık. Zira, matematik düzenlilikleri, bu
kadar .ısrarla aramaya hem konumuzun mahiyeti, hem de uyguladı
ğımız metodun biraz da ampirik gayesi müsait değildi.
Bu itibarla, iniş ve çıkışlarda rastladığımız münferit çıkıntıları
ve girintileri pek önemli saymadık. Ancak bunlar birden fasla olursa,
bu takdirde bir orantının varlığını kabul etmedik.
Böylece belirli konularda, konuya verilen önem derecesinin yük
selmesiyle, bu önem derecelerindeki ilgi fişlerinin sayıları da arttığın
dan konu hakkındaki gurup ilgileri adetâ bir Saksı profili gösteriyor
du. Buna mukabil, bazı konular, ancak 3. derecede bir genişlik kazanı
yor, hem aşağıya inildikçe, hem yukarı derecelere doğru gidildikçe ilgi
sayıları azalıyordu. Bu da bir Mekik profili gösteriyordu. Buna muka
bil, bir kaç konu da, birinci halin tam tersine olarak, tıpkı bir Ehram
gibi, konuya verilen önem dereceleri yükseldikçe, konuyu bu önemde
görenlerin sayısı azalıyordu. Bu da, gurubun, konunun az önemli ol
duğu yolunda sağlam bir kanaati olduğuna işaret olarak kabul edi
lebilirdi.
Tabiatıyle bütün bunlar, birer hipotezden ibarettirki biz; sadece
işaret etmekle yetiniyoruz. Eğer konuya verilen önem ile, gösterilen
ilgilerin sayıları arasında herhangi bir orantı yoksa, bunu da kaydet
meyi gerekli gördük. Bu gibi halleri,,' konunun önemi veya önem
sizliği hakkında kararlı bir gurup kanaati olmamak veya o konu
yu problematik mahiyette saymamak şeklinde yorumlamamız
da, tekrar edelim, tamamen bir hipotezden ibarettir. Hilafını bir
başka anketle tesbit kaabildir. Biz, elimizdeki verileri mümkün oldu
ğu kadar, her anlamıyla kıymetlendirmeye çalıştığımız için, bazı ih
timalleri işaret etmek istedik. O kadar.
18
leştirecek şekilde hazırlanan soru kâğıtlarından çıkartabileceğimiz
veriler şunlardan ibaretti :
1) Öğrencinin Fakültesi
2) Öğrencinin Sınıfı
3) Bildirdiği konular
4) Bu konuları hangi «önem derecesi»nde telâkki ettiği
Görülüyor ki, ilgi sahipleri olan öğrenciler hakkında, bun
ların kişisel özelliklerini belirtici, hattâ kız veya erkek olduklarını
belirtici hiç bir veriye sahip değiliz. Yalnız sınıfların kız - erkek oranı
hakkında bir bilgimiz varki bunun da belli bir rolü olmamış değildir.
a) Aranacak ilişkiler :
Hal böyle olunca, anket sonuçlarında ancak aşağıdaki ilişkileri
arayabilecek durumda bulunuyoruz :
1 — Bir konunun, muhtelif «Öğrenci gurupları»nda yarattığı
«ilgi çevresbnin, bu guruplara olan oram; (Cedvel : 2).
2 — Bir Konunun, muhtelif «Öğrenci gurupları»ndaki ilgi şid
deti puanı- (Cedvel : 3)
3 — Konu hakkında, bu guruplarda, herhangi bir «Önem dere
cesi - ilgi sayısı» orantısının bulunup bulunmadığı (Özellikle Saksı
profilinin bulunup bulunmadığı). (Cedvel : 1).
4 — Bir Konunun, çeşitli ayrıntılı konularına gösterilen alaka
lar hakkında, yukardaki hususların ayrıca aranması ve hangi gurup
larda, hangi talî konularda ilgi yoğunlukları teşekkül ettiği.
5 — Belli bir konuya ait bazı ilgi çekici cevap örnekleri.
7 — Hukuk Fakültesinin Birinci Sınıfından Dördüncü sınıfına
kadar olan hukuk tahsilinin çeşitli konulara yönelen ilgiler üzerinde
bir etki yapıp yapmadığı (Sınıflar - arası mukayese). (Grafik : 1,)-
8 — Hukuk Fakültesinin Birinci Sınıfı ile, Hacettepe Tıp ve
Sağlık Bilimleri Fakültesinin Birinci ve İkinci Sömestr öğrencileri
arasında meslekî yöneliş farklan sebebiyle, ilgi konularında bir fark
bulunup bulunmadığı : (Fakülteler - arası Mukayese). (Grafik : 2).
8 — Anket alanına dahil aynı faküİtenin iki ayrı sömestrinden
tesadüfen, birinde çoğunluğu büyük farkla erkeklerin (% 68.6) diğe-
19
rinde gene büyük farkla kızların (%76.6) teşkil etmesi sonucu olarak,
görülen bariz ilgilenme farklarının açıklanması (Kız - Erkek öğrenci
çoğunluklarının mukayesesi). Hukuk Fakültesi sınıflarında ise erkek
öğrenci nisbeti % 86 ile % 89 arasında değişmektedir. (Grafik : 3)
Görülüyor ki, bu analizde, öğrencilerin ailevî menşeleri, sosyal
statüleri, veya cinsiyetleri, mizaç özellikleri v.s. ile çeşitli konulara
gösterdikleri ilgiler arasında ilişkiler tesis edilecek değildir, öğren
ciler, bu ankette «Öğrencilik» sıfatlarından başka hiçbir özellikleri
ile ele alınmış değillerdir. Fakülte nevi ve sınıf farkı da, zaten bu
sıfatın ayrılmaz unsurlarıdır.
Bu itibarla anketten, vereceğinden fazla şey beklenmemelidir.
b) Açıklama Siırası :
Konuların açıklanmasında takip edilecek sıraya gelince :,
Anket, esas itibariyle dört sınıf ve iki sömestr öğrencisi üzerinde
yani altı gerçek öğrenci gurubunda yapılmıştır. Buna, Hukuk Fakül
tesinin dört sınıfının birleşmesinden meydana gelen «Fakülte Topla
mı» dediğimiz soyut gurup ile, Hacettepenin ilk iki sömestrinin top
lamından meydana gelen «Hacettepe 1 ve 2. sömestrler Toplamı» de
diğimiz ikinci soyut gurubu da katarsak, sekiz gurup üzerinde netice
almış olduğumuz görülür.
Aradaki ince farklardan sarfınazar edersek, Konuları, muhte
lif öğrenci guruplarında uyandırdıkları ilginin şiddeti bakımından
Üç Ana Gurupta toplayabiliriz : «Şiddetli», «Yeterli» ve «Zayıf» ilgi
uyandıran konular.
Ancak, bir konu, sekiz öğrenci gurubundan büyük bir kısmında
şiddetli ilgi uyandırdığı halde, bir iki tanesinde sadece Yeterli ilgi
tahrik edebilmiş olabilir.
Bunun için biz, her konunun her gurupta hangi şiddet baremini
işgal ettiğini gösteren bir skala tertip ettik. Burada konuları En
yüksek ilgi şiddetinden en zayıf ilgi derecesine doğru yukardan aşa
ğıya sıraladık. Diğer taraftan çeşitli öğrenci guruplarını da her ko
nuyu hangi ilgi bareminde telâkki etmişse oraya yerleştirdik. Böy
lece : Bir konu nel kadar çok gurupta, ne kadar yüksek şiddette ilgi
uyandırmakta ise o kadar yukarda sıralanmıştır. Keza, bir öğrenci
gurubu, her hangi bir konuya ne kadar fazla şiddette ilgi duymak-
20
taysa, o konu onun sıra cedvelindeki yerine o kadar yakın bir mesa
fede bulunmaktadır. (Tablo No : 1).
Biz anket neticelerinin analizinde Hukuk Fakültesi sonuçlarını
esas ittihaz ettik ve Hacettepedeki iki sömestrin sonuçlarını, bir
mukayese unsuru olarak, her konu analizinin içine aldık. Bu Fakül
tenin diğer bölüm ve sınıfları üzerinde bir araştırmamız olmadığı
için iki Fakülte arasında tam bir mukayese yapmamız ve bunun
için de Hacettepeyi müstakil olarak değerlendirmemiz mümkün de
ğildir.
Bunun için, şu açıklama sırasını izlemeyi uygun bulduk :
21
BÖ — Zayıf İlgi Uyandurem [Konular :
22
ANKET SONUÇLARININ ANALİZİ
I — öğrenci guruplarında şiddetli ilgi uyandıran konular
II — öğrenci guruplarında yeter derecede ilgi uyandıran konular
m — Öğrenci guruplarında zayıf ilgi uyandıran konular
I
Öğrenci Gruplarında
Şiddetli İlgi Uyandıran Konular u)
25
gibi öğrenciler genellikle klişe formüller kullanmamışlardır. Herbiri
kendi üslubuna göre bir şekil seçmişdir. Konuları kalıplaştırma, ve
belirli formüller içine hapsetme; cevapları, nicelik ölçülerine uydur
mak için zarurî olmuş ve tarafımızdan yapılmıştır. Seçtiğimiz
örnek cevaplar ise fikirleri bu ' kalıplardan soyulmuş olarak, samimi
ifade şekilleri ile sunmak amacını gütmektedir.
Bu itibarla, ilgi fişlerinden çıkarıp sunduğumuz cümlelerde bazı
hatalara, tekrarlamalara rastlanırsa • hoş görülmelidir : Zira bunlar,
öğrencilerin, basılma, yayınlanma endişesini düşünmeden kaleme al
dıkları samimî, ve biraz da gelişigüzel ifadelerinden ibarettir. Biz,
samimiyetlerini, tabiiliklerini bozmamak için onları oldukları gibi
sunmayı daha uygun bulduk. '
Bundan başka, bu cevaplar, muhtevaları mutlaka beğenildiği,
pek münasip görüldüğü için değil, tipik öğrenci ifade ve düşüncesine
örnek teşkil ettikleri için belirtilmişlerdir. Bunların yanında, pek mün
ferit, pek garip kalan atipik bazı cevaplara da rastlanacaktır. Bun
lar da Fakültenin mütecanis olmayan yaş ve statülere sahip öğrenci
lerini temsile yaramaktadır. Kısacası sunduğumuz, cevap örnekleri
«ideal cevaplar» değil, sadece vasat öğrencilerin seviyesini aksettire
cek normal örneklerdir.
Bununla beraber, ilerde göreceğimiz gibi, içlerinde yalnız okurlar
için değil, bizzat öğretim kadrosu için dahi çok ilgi çekici ve ikaz edi
ci düşüncelere ve tekliflere rastlanmıştır.
Ders yılları boyunca, karşımızda kapalı bir âlem gibi, hareket
siz, sükuti, passif duran öğrencilerin, hiç ummadığımız konularda
bize yönelttikleri ikazlar, Fakültenin bir ders ^ imtihan - not - diploma
devri - dâiminden daha fazla bir şey olmasını, onlara daha başka bir
atmosfer teneffüs ettirmesini istediklerini açıkça göstermektedir.
Bunları, sadece kemmiyet ölçülerinden çıkarmaya imkân yoktur.
Bazan sayıca az öğrencinin ileri sürdüğü o kadar önemli prob
lemlere rastlanmıştır ki, bunları canlandırmak için somut cevap ör
neklerine gitmekten başka çare görülememiştir.
26
I—GENEL KALKINMA P R O B L E M İ
27
nusuna gösterilen ilginin önem derecesi arttıkça, gösterilen ilgilerhı
sayısı da devamlı bir şekilde, doğru orantılı olarak, artmaktadır. Kı
sacası, konuyu daha mühim bulanlar gurupların daha önemli bir ço
ğunluğunu teşkil etmekte, konunun önemini azınsayanlar ise gurupla
rında aynı nisbette azınlıkta kalmaktadırlar.
Biz bu gibi doğru orantı hallerini tespit edince; konuya verilen
önemin gelip geçici sebeplerden değil, gurubun oturmuş, kesinleşmiş
kanaatlarmdan ileri geldiği kanısına varmaktayız. Tabiatıyla, aksi is-
bat edilinceye kadar. Yete-ki bu ispatlama bilimsel bir yolda olsun.
Bundan başka kalkınma probleminin, her dört sınıfta da ençok
ilgi topladığı derece «birinci» önem derecesidir. Her sınıfta ilgi çevre
leri mevcudunun yarısından fazlasının tanıdığı asgari ortak önem de
recesi de «ikinci» derecedir.
Esasen çevre çoğunluğu itibariyle hiçbir konunun birinci dere
cede gelmediğine evvelce işaret etmiştik.
2 — KALKINMA PROBLEMİNİN AYRINTILI KONULARI
VE ÖRNEK CEVAPLARI : (x)
Acaba, öğrenciler, Türkiyenin genel kalkınması probleminde,
hangi hususları daha fazla merak etmektedirler? Kalkınma proble
minde hangi somut konuları öğrenmek istemektedirler ? Bu hususta
ele alınmış başlıca sorunlar şunlardır :
aa) Kalkınmayı sağlayacak âmiller, tedbirler ve yollar :
Biz şu kadarına işaret edelim ki, Hukuk Fakültesinin kalkınma
problemini soran (665) öğrencisinden (276) sı «kalkınmayı sağlayan
âmillerin, tedbirlerin ve yolların neler olduğu»nu merak etmektedir.
Dikkate değer diğer bir husus da, bu ayrıntılı konunun önemi ile, ilgi
sayılan arasındaki doğru orantıdır : >
«Genel kalkınmayı sağlıyan faktörlerin, tedbirlerin ve yolların
neler olduğu» konusuna Fakülte toplamında gösterilen ilgilerin sayıla
rı ve önem dereceleri arasında orantı : (salt sayılar)
Konuyu 1. derecede önemli bulanlar : 111 öğrenci
» 2. » » » : 72 »
» 3. » » » : 36 »
» 4. » » » : 29 »
» 5- » » » : 28 »
(x) Ayrıntılı konularla ilgilenen öğrenci sayıları salt olarak belirtilmiştir.
Yüzdesi alınmamıştır.
28
Şimdi, bu konu ile ilgili örnek sorulara bakalım :
«Memleketin kalkanmasmıda örnek teşkil edebilecek memleketle
rin takip ettikleri yollar nelerdir ?»
«Kalkınmada muvaffak olmuş ülkelerin tatbik etmiş oldukları
yollar» '
«Türkiyenin kalkınması için gerekli yollar, daha geniş olarak,
rakkamlarla, müşahhas misallerle laydıniatılmakdır. Bu hususta ayrı
görüşlerdekl kimseleri görevlendirerek objektiflik sağlanmalıdır»
«İktisadî plânlama, kalkınmamız için kifayet eder mi ?»
«Kalkınma için manevî duygu şart mıdır ?»
«İktisadî kalkınmada ferdin sosyal ve ekonomik haklarından
faydalanabilmesi için gereken tedbirler?»
«Plân tatbikatında elde edilen neticelerin müşahhas olarak izahı»
örnekler çoğaltılabilir.
bb) Kalkınma plânı hakkında herkesin anlayacağı şekilde bilgi
verilmesi :
Ayrıntılı konuların içinde ikinci önem derecesinde geleni
«Kalkınma plânı hakkında bilgi verilmesi lüzumu» dur.
Genel kalkınma ilş ilgili 665 öğrenciden 150 si bu istekte bulun
muştur. Bu iç konunun önemi ile, ilgi sayıları arasında aym doğru
orantı mevcuttur :
«Kalkınma plânı hakkında bilgi verilmesi lüzumunu» belirten il
giler ve konuya verilen- önem dereceleri arasında orantı :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 55 öğrenci
» 2. » » » : 38 »
» 3. » » » : 22 »
» 4. » » » : 18 »
» 5. » » » : 17 »
öğrenciler, kalkınma yollarının ve tedbirlerinin öğrenilmesinden
sonra, kendi kalkınma plânımız hakkında, uzman olmayan aydınların
da aydınlatılmaları gereğini ileri sürmekte ve açıklama istemektedir
ler. Bu açıklamanın, sadece yayınlar şeklinde değil, konferanslar, teb
liğler şeklinde olmasını da istemektedirler.
Örnekler : '
«Türkiyedekt kalkınma plânının mahiyeti, kalkınma plânı tatbik
29
;}
30
Kısaca, konuya gösterilen ilgi, çevre itibariyle geniş olduğu kadar,
şiddet itibariyle de; kuvvetli ve kararlı değildir. Alâkalar yaygın ve
dağınıktır.
dd) Genel Kalkınma programında gençlere düşecek vazifeler :
Nihayet, Genel Kalkınma ile ilgili ve dördüncü sfrrada ilgi topla
yan konu kalkınmada gençlere düşecek vazife ve hizmetlerin neler
olduğudur.
Konunun önemi ile ilgi sayılan arasındaki doğru orantı burada
da kendini göstermektedir : (Tek bir girinti ile)
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 19 öğrenci
» 2. » » » : 14 » (
» 3. » » » : 7 »
» 4. » » » : 8 »
» 6. » » » : 6 »
Bu konuda ilgi çekici örnek cevaplara rastlanmaktadır :
«Birinci derecede memleket meseleleri hakkında, gerçeklere te
mas ederek, Turkîyenin kalkınması için biz gençlere düşen vazife ve
ödevlerimiz neler olabilir? Bunu sfiyasî havaya bürümeden açık ve
kesin olarak aydınlatmanız».
«Memleketimjz bugün kalkınma faaliyetleri içinde bulunduğu
bir devrededir. DSğer memleketlerle mukayeseli olarak bugün, her
ferdin ve bizlerin neler yapmamız gerektiği hakkında.»
«Turkîyenin içinde bulunduğu fasit daireden kurtulmasındaki
yolların hayallerden uzak, gerçekçi bir ifade ile bizlere anlatılması
ve bize düşen mükellefiyetlerin sayılmasını €jn önemli mesele sayı
yorum.» •
ee) Çeşitli îç Konular : '
Genel Kalkınma konusu içinde yer alan diğer talî meselelerde
belli bir ilgi yoğunluğu görülmemektedir. Bunların içinde çok ilgi
toplayan, yani 14 kişinin ilgilendiği konu Doğu bölgelerinin kalkın-
ması'dır. Fakat önemi ile ilgi sayıları arasında bir doğru orantı yok
tur. Bu da basında o tarihlerdeki Doğu röportajlarının etkisiyle il
gili olabilir.
Gene 13 kişilik bir dar çevrede geri kalmış memleketlerin kalkın
ma problemlerini merak etmiştir. Soyut bir şekilde ele alınmış olan
31
bu konuya, çevre ortak kanaati üçüncü derecede önem tanımaktadır.
Bundan başka, on iki kişilik bir çevre eğitim yoluyla kalkınmayı sor
maktadır ve ortak kanaat olarak konuya üçüncü derecede bir önem
tanımaktadır. Nihayet, on kişilik bir çevrenin ilgilendiği konu da
Kalkınmada özel sektöremi, Devlet sektörünemi önem verilmeli? me
selesidir. Konunun ilgi sayısı ile önem derecesi arasında doğru orantı
vardır; ancak çevrenin küçüklüğü dikkati çekmektedir.
Dikkate değer bir husus ta, Kalkınma konusunda enaz merak
edilen konuyu «Tarım memleketi olarak kalkınmamız ve Ziraî Be-
form»un teşkil etmiş olmasıdır. Ankete dahil 1041 öğrenciden yalnız
iki kişi bu meseleye değinmiştir. Halbuki, hakikatte genel kalkınma
probleminin bir cüzü olduğu halde, köy kalkınmasıyla daha yakından
ilgili bulduğumuz için o sütuna aldığımız Toprak Reformu konusunu
merak eden 140 öğrenci çıkmıştır.
Görülüyor ki Genel Kalkınma problemi, öğrenciler için, bir nev'i
«Kesin buyruk» haline gelmiştir. Ekonomik ve Politik konularla
olan ilgi dahi buna bağlıdır ve hemen daima bu açıdan ele alınmıştır.
Nerede ise, hayır ve şerrin kıstası haline gelen Kalkınma konusunda
ne kadar aydınlatılsalar o kadar yeridir; çünkü hemen daima konu,
yuvarlak, genel terimler halinde sorulmakta ve mesele, behemahal
gerçekleştirilmesi istenen, fakat, ne kıstasları ne de gerçekleştirme
araçları hakkında net bir fikre sahip olunmayan bir idéd-force haline
gelmektedir hattâ gitgide Mythe'leşmek istidadındadır. Onun için,
kalkınmanın tarifi, şartları, fertlere ve zümrelere yüklemesi tabiî
olan sıkıntılar, bunlara katlanıp katlanmamak istekleri, detaylı bir
şekilde anlatılmalı, kalkınmanın toplum için ve kişiler için taşıdığı
anlam, gelecek nesiller için vaadettiği nimetler ve bilhassa bugünkü
nesillerden talep ettiği fedakârlıklar üzerinde öğrencilerin istedikleri
açıklıkta bilgi verilmelidir.
Bu kadar yayma rağmen öğrenciler hâlâ sormaktadırlar. O hal
de, ya bu yayınlar ancak uzmanlara hitabeder seviyededir, yahutta
sözlü ve tartışmalı açıklamaların yerini tutamamaktadırlar. (*)
Kanaatımızca en ilginç olan konu, gençlerin kendilerine düşecek
görevleri sormalarıdır." Hiç değilse, eğitimin yayılmasında, toplum
kalkınması faaliyetlerinde kendilerinden istifade edilebilir. Bu konu
lara, başka sorularda da rastlıyacağız. (**)
(x) Anket, 1964 Aralık ve 1965 Mart aylarında yapılmıştır. Bu tarihler-
denberi bu alandaki yayınlar daha da çoğalmış ve çeşitlenmiştir.
(xx) Köy işleri Bakanlığı bu sahada faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
32
3 — SINIFLAR ABASI MUKAYESE :
Crenel kalkınma probleminin, 1) ilgi çevresi, 2) ilgi şiddeti bakı
mından çeşitli sınıflardaki durumu aşağıda gösterilmiştir :
Sınıf : ilgi Çevresi : ilgi Şiddeti (Puanı)
I % 70 % 15.84
H % 72 % 18.09
IH % 36 % 8.44
IV % 52 % 13.50
Birinci sınıftan son sınıfa doğru, Kalkınma problemine duyulan
ilgi, gerek çevre gerek şiddet bakımından nisbî bir azalma kaydetmek
tedir.
Kanaatımızca, tek bir sondajla netice çıkarmak doğru olmamakla
beraber, bu gibi anketlerle aynı durum tekerrür ettiği takdirde şu
hükme varmak doğru olur :
1 — Müfredat etkisi : Yukarı sınıflara çıkan öğrenci, birçok
yeni dersler görmüştür. Birçok konuları kendi spesifik adları ile ta
nımış ve ankette bunları asıl adları ile sormuştur. Eğer bunlar kal
kınma ile ilgili değilse, tasnif sırasında taşıdıkları adlara göre, ait
oldukları diğer sütunlara dercedilmişlerdir. Hâlbuki, ilk sınıflardaki
öğrenciler, birçok konuları, ancak müphem bir şekilde teşhis ederek
genel bir kavram olan «Kalkınma» ile ilgili sanmış ve bu ad ile ifade
etmiş olabilirler ki bu takdirde, ilk sınıflardaki toplamların içinde
öğrencilerin tavsif zaafından dolayı fazla fiş bulunmakta olduğuna
hükmetmek gerekecektir, ve bu, son sınıf lehine bir puan olacaktır.
Bundan başka son sınıf öğrencisi, yeni ve değişik dersler sayesinde
birçok konuları öğrenmiş ve tecessüsünü doyurmuş bulunabilir ki
bu da soru sayısını azaltır.
2 — Meslek tutkusu : Belirli bir meslekle fazla meşguliyet, he
men her meslek sahibini, kendi meşguliyet sahası dışındaki konulan
az önemli sayma hatasına sevkeder. Son sınıfa doğru gelen öğrencide
de bu tutku başlar ve öğrenci birçok kültürel ve sosyal konulardan
uzaklaşır : Ya kendi mesleği ile ilgili, ya da hemen bütün toplum
için son derece mühim, hattâ sansasyonel sayılacak konularla ilgile
nir. Daha doğrusu, bütün ilgilerini bu iki çeşit konu tipi arasında pay
laştırır. Bu son sınıfların aleyhime bir puvandır.
Anketimizdeki durumu aydınlatacak verilere gelince :
33
Üçüncü ve dördüncü sınıfa gelmiş öğrenciler «Ekonomi dersleri»
ni, dörde gelenler ayrıca Maliye ve Vergi Hukuku ile Hukuk Felsefesi,
Hukuk Sosyolojisi derslerini görmüş bulunmaktadırlar. Birinci ve
ikinci sınıftaki öğrencilerin bu alanlara giren birçok konulan «genel
kalkınma» problemi içinde kabul etmeleri ve bu terim ile ifade etmiş
olmaları kabildir.
34
Ancak hemen şuna işaret etmemiz yerinde olacaktır : Yukarıda
belirttiğimiz gibi, anket, yapıldığı saatte mevcut bütün öğrencilere
uygulandığından, Hukukun Birinci Sınıfı ile, Haccttepenin iki sö-
metsrinin mutad öğrencilerinin hepsine teşmil edilmiştir. Neticede
her iki Fakültedeki mütekabil sınıfların mevcutları arasındaki fark,
zarurî olarak, bakî kalmıştır. Hukukta Birinci Sınıfta 628 öğrenci
ankete katılmışken, Hacettepede ancak 125 öğrenci katılmıştır. Ger
çi, yüzde hesapları yapılmakla t u farkın matematik önemi kalmamış
tır. Ancak, biri, ötekinden hemen hemen beş kat fazla olan iki kemi
yette vardığımız yüzde orantılı sonuçlar arasındaki farklara pek
kesin bir anlam vermemek gerektiği kanısındayız. Zira, sayıca tutarı
küçük olan guruplardaki % oranları, daima daha yüksek, daha kaba
rık görünecektir.
Aynı kemiyet farkı, Hukukun Birinci Sınıfı ile Dördüncü sınıfı
arasında da vardır. Bunu, katlanılması zarurî bir mahzur olarak al
mamız gerekecektir. Zira bizim, asıl amacımız, mümkün olduğu ka
dar çok öğrencinin gerçeğe yakın olarak arzularının, ilgilerinin tes-
biti gibi pratik bir hedefti. Ancak, sayıca daha küçük olan bir gurup
ta tesbit edilen, ilgilenme yüzdesi, aynı konu hakkında, sayıca pek
büyük bir sınıftakinden daha da küçük veya ona eşit ise, küçük sı
nıftaki ilgi kıtlığına rahatça hükmedilebilir.
Bu mülâhazalar bakî kalmak şartı ile, aşağıdaki analizlere geçe
biliriz :
Genel Kalkınma Konusu, Hukuk Fakültesinin, I, II, ve IV. sınıf
larında «pek şiddetli», üçüncü sınıfında da «oldukça şiddetli» ilgi
uyandırdığı halde, Hacettepe toplamında ancak «yeterli» derecede
ilgi uyandırmıştır, ilgi çevresi bakımından, Hukukun Birinci Sınıfında
öğrencilerin % 70,5 ni alâkadar etmiş, Hacettepede ise ancak %
29,6 smı. Burada Hacettepedeki gurubun ilgi azlığı kesindir.
Ayrıntılı konularda ilgi yoğunluğu, tıpkı Hukuktaki gibidir ve
bütün alâka, hemen hemen, «Kalkınmayı sağlayan âmiller, tedbîrler,
yollar» konusu üzerindedir.
Hukuk : 163 öğrenci (•% 26.0)
Hacettepe : 18 öğrenci (% 14.4)
Bundan sonra, Turizmin kalkınmadaki rolü konusu biraz ilgi
çekmiştir.
35
Hukuk : 95 öğrenci {% 15.)
Hacettepe : 5 öğrenci (% 4.)
Nihayet 4 öğrenci, kalkınmada gençlere düşen hizmetleri sor
muştur ki (% 3.2) Hukukta bunu soran 37 kişidir. (% 6.) Aynı mik
tar öğrenci de Doğu Bölgelerinin Kalkınmasını konu edinmiştir ki, Hu
kukta bu konu ile ilgili sayı daha da azdı^r : % 1 1 Bunun dışmda,
birçok ayrıntılı konulara Hacettepede değinilmemiş, değinilenler de
ancak bir iki ilgi çekebilmiştir.
36
Bu sınıfın % 44.4 ü konu ile ilgili olduğu halde, erkek öğrencile
rin hakim olduğu sömestrde ilgi ancak % 23.6 oranındadır.
37
H — EKONOMİ VE S O S Y A L P O L İ T İ K A
K O N U L A R I
38
Konuya, Fakülte toplammdaki çevre ortak kanaatinin çoğunluk
la uygun gördüğü derece ise evvelce işaret ettiğimiz gibi ikinci de
recedir; ve bu ayırım şeklinde esasen birinci dereceye hiçbir konu
çıkmamıştır.
2 — EKONOMİ VE SOSYAL POLİTİKA PROBLEMLERİNİN
AYRINTILI KONULARI VE ÖRNEK CEVAPLAR :
1041 öğrencinin katıldığı ankette 548 öğrencinin ilgisini topla
mış olan (% 52) Ekonomik problemlere dahil iç konular arasında
(ki 22 iç konu tefrik edilebilmiştir) en geniş ilgi çevresine sahip so
run şudur :
aa) Türkiyenin ekonomik yapışa ve bugünkü durumu :
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 115 i, bu iç konuya yönel
miştir. Konuyu önemli bulanların sayıları ile, ona verdikleri önem
dereceleri arasında, yukarda bahsettiğimiz doğru orantı bu iç konuda
da müşahade edilmektedir : (Fakülte Toplamında).
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 39 öğrenci.
» 2. » » » 37 »
» 3. » » » : 23 »
» 4. » » » 12 »
» 5. » » » : 4 »
bb) Ekonomik alanda kalkınma ve düzelme çareleri :
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 92 sinin üzerinde durduğu bu
mesele üzerinde de, bazı girintiler olmakla beraber, gene müsbet bir
orantı hissedilmektedir :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 26 öğrenci.
» 2. » » » 27 »
» 3. » » » 21 »
» 4. » » » 7 »
» 5. » » » 11 »
Örnek cevaplara gelince :
«TürkSyenin bir bütün olarak kalkınmasında, iktisadî problem
lerin ne derecede rol oynadığı, içinde bulunulaln iktisadî durumun
hangi tedbirler ve yeni çareler aranılarak düzeltileceği meselesi?»
«iktisadiyatın, Devletin temelini teşkil etmesi bakımından, hangi
alanda ihtisaslaşmanın lâzım geldiği meselesi»
«Türkiyenin bîr numaralı problemi kalkınmak, ve bunun da illi
39
şartı tasarruf ve yatırım olduğuna göre, bunu nasıl gerçekleştirebi
liriz? Sermaye piyasası, Tiirkiyede gerekli kalkınma hızıaı temin
edebilmek isin kısa zamanda gelişebilirini? Bunun ortamı var nadir,
nasîl?»
«Türkiyenin ekonomik ve sosyal kalkınması için bünyemize uy
gun ne gibi tedbirler alınmalıdır?»
«İktisadî bakımdan, Türkiyemiz için faydalı olabilecek hususlar,
tatbikî önemi olmakl şartıyla nelerdir?» '
cc) Ortak Pazarın memleketimiz için fayda ve zararları ?
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 89 unun ilgilendiği, bu konu
hakkın 3a, ilgi sayısı ile önem derecesi arasında bir doğru orantı
bulundağu görülmemiştir. İç ilgi çevresinin ortak kanaati, bu konuya
3 üncü derecede önem vermiştir. En çok ilgi topladığı sayı da budur.
Konu hakkındaki bu orantısız ilgi durumu, anketin yapıldığı tarihten
on gün evvel anlaşmanın yürürlüğe girmesi, ve meselenin pek aktüel,
ve kısmen de tartışmalı olması ile izah edilebilir. Zira ankete tekad-
düm eden son on gün içinde basında pek çok temas edilen bu konu,
öğrenciler arasında arızî bir ilgilenme hali yaratmış fakat, konu
üzerinde esaslı, oturmuş bir kanaat hasıl olması için gerekli fikir
alışverişine zaman kalmamıştır. Bu itibarla, guruplardaki ilgi dağı
nık ve gelişigüzel yayılmış bulunmaktadır. Herşeye rağmen bu da
ğılışa Lir anlam vermek gerekirse, konunun topladığı ilgi sayısı,
üçüncü önem derecesine doğru artmakta, bu derecede azamisini bul
duktan sonra beşinci dereceye kadar tedricen azalmaktadır denile
bilir ve konunun ancak üçüncü derece önemli olduğuna hükmedilebi
lir. Fakat biz şahsen, sosyal ve fikrî konularda bu gibi tesadüfi so
nuçlara mutlak bir anlam vermenin gerektiğine kaani değiliz. Yalnız,
devarnk bir orantıyı tesbit ettiğimiz konuların gerçek bir gurup
kanaatına tercüman olduğu kanısındayız.
Örnek cevaplar :
«Ortak pazara girecek olan Türkiyenin, hangi mevzuda ihtisas
laşması lâzımdır?»
«Ortak pazarın gerçek mahiyeti nedir? Türkiyenin Ortak pa
zara girmesi aklî bir hareket midir, yoksa sadece gösteriş midir?»
«Türkiyen?n Ortak Pazara, bir bakıma» şarth olarak girdiği söy
lenmektedir. Bu şartlar çok umumî olarak derpiş edilmiştir. Deme-
40
l l
Vi > -. V i l l i ' » 4 |!MU U '•' * i ' '* l • t
me devresi v.s.» Deneme devresinden öbür devreye geçişin kıstasları
milîi ekonomimiz bakımından nelerdir ?»
«Bugüne kadar Ortak pazara girmemiz için daha çok lehte ya
zılar yazılmış, konuşmalar yapılmıştır. Halbuki, mahzurlar hakkın
da gerekli bilgiden yoksunuz. Bu hususta aydınlatılmamız.»
dd) Çeşitli ekonomik sistemler ve bize uygun gelen ekonomik
sistemin tayini?
Bu, genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 47 sini ilgilendirmiştir.
Ancak, ilgi sayısı ile önem derecesi arasında doğru orantı vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 17 öğrenci.
» 2. » » » 12 »
» 3. » » » 7 »
» 4. » » » 8 »
» 5. » » » 3 »
ee) Yabancı memleketlere işçi ihracının fayda ve mahzurlar»?
Buda, yukardaki ile aynı hayıda bir ilgi çevresine sahiptir, an
cak bu konuda, ilgi sayısı ile önem dereceleri arasında bir orantı yok
tur :
Konuyu 1. derecede r nemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » » : 10 »
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 10 »
» 5. » » » : 10 »
Bunda da çevrenin ortak kanaati konuyu üçüncü derecede önemli
bulmakta, ve en fazla, ilgi sayısı yoğunluğu bu derecede toplanmakta
dır. Gene tekrar edelim ki, bu, gelişigüzel bir dağılım manzarası ar-
zetmektedir. Tek ilgi sayısı farkına anlam vermek yersizdir.
Konuyla ilgili cevapların içinde, ilginç olanlar yok değildir :
«Yabancı memleketlere giden işçiler, aşağı yukarı on beş bin ilâ
otuz bin lina arasında para ile memlekete dönmektedirler. Eğer bun
lar Türkiyede, işsiz güçsüz, bu parayı yerlerse, kısıa zaman gene pa
rasız kalırlar. Bunların paralarım birleştirip, kendilerinin de, çalışa
cağı fabrikalar kurmak için teşebbüse geçilebilirse, bu teknik işçiler
den faydalanılabilir».
Anketin 1964 Aralık ayında yapıldığı düşünülürse, öğrencinin bu
41
öngörüsünü takdir etmemek kabil değildir.,
Problemi, iktisadî açıdan gayrı yönlerden de görenler yok de
ğildir :
«Almanyaya giden işçilerimiz, oranın, zamanla, dilini belki de di
nini, musikisini benimseyip alman kültürünü alacaklardır. Eskiden
atalarımız Çin kültürünü aldıklarından başına neler gelmiştir? Bu
günkü durumumuzda da iaynı şjey sonra bağımıza gelirmi gelmez mì?
konularında konferanslar tertip etmelidir.» Böylece birçok cephele-
riyle konuya temas edilmiş olmakla beraber, konunun önemi hakkın
da oturmuş bir kanaat yoktur.
f) «Sosyal Adalet» kavramının açıklanması ve Batıdaki durum?
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 25 inin sorduğu bu konu,
çevresi ufak olmakla beraber, ilgi sayısı ve önem derecesi arasında
doğru bir orantıya sahip sayılmalıdır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 9 öğrenci.
» 2. » » » : 6 »
» 3. » » » : 5 »
» 4. » » » : 1 »
» 5. » » » : 4 »
Bununla beraber, çevre çok ufaktır ve kesin bir yargıda bulun
mak erkendir.
gg) Bizde Sosyal Adaletin nasd gerçekleştirilebileceği ?
Yukardaki konu ile aynı çevre çapında bir öğrenci gurubu (25
kişilik) nun sorduğu bu konuya verilen önem ile, toplanan ilgi sayıla
rı arasında herhangi biıj orantı yoktur :
Konuyu 1- derecede önemli görenler : 1 öğrenci.
» 2. » » » : 7 »
» 3. » » » : 5 »
» 4. » » » : 8 »
•» 5. » » » : 4 »
Konunun en çok ilgi topladığı derece dördüncü önem derecesidir.
Çevre ortak kanaati ise üçüncü derecede sayılabilir, ancak tek fark
la. : On üç kişi konuya asgarî üçüncü derecede önem vermekte, on
iki kişi ise daha az. Fakat, bu konu hakkında da tekrar edelim ki,
çevre çok küçüktür ve bu sonuçlara bir anlam vermek isabetsizdir.
42
«t •!!
«Bilhassa ankete katılan öğrencilerin 1041 kişi olduğu ve ancak 25 ki-
şifcin bu konuya değindiği düşünülürse, sonuçları değerlendirmekte
keytüiğe düşmemek gerektiğini bir kere daha hatırlatmak gerekir.
hh) İşsizlik ve çareleri :
Yukarflaki çevreden biraz daha genişi (30 öğrencilik bir çevre)
bu konu ile ilgilenmiştir. Çevre ortak kanaati, konuya dördüncü de
recede önem veriliştir. Ençok ilgi sayısı da bu derecededir. İlgi ve
önem arasında bir ofcantı yok sayılır. Hattâ tersine orantıya daha ya
kın bir durum vardır i
1
Konuya 1. derecede önem verenler : 3 öğrenci.
» 2. » » » : 5 » '
» 3. » » » : 4 »
» 4. » » » : 10 »
» 5. » » » : 8 »
ü) Çegitli iç konular :
Bunlar üzerinde dikkate değer bir ilgi yoğunlaşması müşahede
edilememiştir. On dört kişinin ilgilendiği «Enflasyon» konusunda
nisbî bir doğru orantı vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » » : 3 »
» 3. » » » : 1 »
4 4. » » » : 3 »
» 5. » » » : 1 »
Bunun dışında (11) öğrenci «Dış Ticaretimizin genel durumu»nu,
(8) öğrenci «Ağır Sanayiin gelişmesi Şartları»nı, (8) öğrenci «Plânlı
Ekonominin» mahiyetini, (7) öğrenci «özel Sektörün bugünkü duru-
mu»nu, (5) öğrenci «Dışı Yardım ve Dış Borçlar»ı, (5) öğrenci «Mil
letlerarası Para Fotnu»nu ve nihayet (7) öğrenci de «Grev» hakkım
konu olarak teklif etmişlerdir.
3 — SIÏOFLAR ARASI MUKAYESE :
Ekonomi ve Sosyal Politika konularına gösterilen ilginin, gerek
çevre, gerek ilgi şiddeti bakımından birinci sınıfta en yüksek haddi
bulduğunu (Sınıfın % 60 ı ilgilidir). İkinci ve Üçüncü sınıflarda ise
bu ilginin hissedilir şekilde azaldığını, Dördüncü sınıfta, Birinci sınıf
taki kadar olmamakla beraber, gene nisbî bir artış gösterdiğim tesbit
43
etmiş bulunuyoruz. Demek ki, sınıflarla orantılı olarak değinen genel
bir eğilimden bahsetmek zordur. Hususiyle, Birinci sınıfta ilgi çevresi
% 60, Dördüncü Sınıfta % 52 olduğuna göre, asıl fark, biri Hukuk
öğreniminin başlangıcını, diğeri ise müntehasmı teşkil eden bu sınıf
larla, iki ara sınıf arasında ortaya çıkınca artık belirli bir yönelişten
bahsetmeye imkân kalmamaktadır. Bu ara sınıflardaki çevreler %
37 civarındadır.
Müfredatın etkisi var mıdır ?
Hukuk Fakültesinin Birinci sınıfında, ilk defa bir Ekonomi Dersi
görmüş olan öğrencinin, memleketin ekonomik sorunlarına merakla
yönelişini bu müfredata bağlamak makul olsa gerektir. Bu derse ilk
defa başlamış olma, Ekonomik olaylara karşı, öğrenciyi biraz daha
uyanık kılmış olabilir. Fakat, asıl dikkati çeken, birinci sınıfı tamam
ladıktan, yani bir yıllık Ekonomi müfredatını bitirdikten sonra ilgi
nin birdenbire azalışıdır. Bunu, Üçüncü sınıfın durumu da teyit eder
gibidir : Gerçekten iki yıl Ekonomi okuduktan ve seçimlik ola
rak Üçüncü sınıfta da Ekonomi Doktrinlerini gördükten sonra (hiç
değilse bir sömestr) öğrencilerde müşahede edilen durum şudur :
Ekonomi ile ilgilenmenin çevresi daralmış, ancak, ilgilenmiş olanların
bu çeşit konulara verdikleri önem derecesi artmıştır : Netekim, İkin
ci ve Üçüncü sınıflarda, Ekonomik konular en yüksek sayıda ilgiyi
Binnci önem derecesinde toplamışlardır.
O halde, Ekonomik konulan bilimsel bir şekilde öğrenmek, bu
konulara sırf tecessüs saiki ile yönelme nisbetini azaltmış, fakat ko
nuların ehemmiyetleri sebebiyle yönelenlerin sayısını da arttırmıştır.
Başka tahirle, Ekonomik problemlere olan ilgiyi daha bilinçli kılmış
tır.
Son sınıfta, öğrencilerde görülen ilgi artışına gelince, bunu «İş
Hukuku» konularının öğrenilmesiyle izah etmek gerekecektir, Zira,
ayrıntılı konuların tetkiki bize Son sınıftaki ilgi artışının «Grev»,
«İşsizlik». «İşçi ihracı» ve Sosyal Adalet gibi İş Hukuku konuların
daki ilgi oranının diğer sınıflardan biraz daha yüksek oluşundan ileri
geldiğini göstermektedir.
Bu açıklamanın, yukardaki ile tezad teşkil ettiği zannedilmemeli-
dir. Çünkü öğrenciler anketin yapıldığı tarihde ancak iki aylık bir İş
Hukuku bilgisi almışlardır yani, Konuya olan ilgileri uyandırılmış
olmakla beraber, yeteri kadar doyurulmamıştır. Konulara merak bâ-
44
ki kalınmıştır. Netekim Birinci Sınıfın Ekonomik konulara olan me
rakında da aynı durum vardır.
Bütün bunlar, her sebebi hesaba katmak isteyen bir yorumun
icapları olarak ileri sürülmektedir; yoksa, Ekonomik sorunlarla ilgi
nin, ne tek bir Fakülte, ne de bir Müfredat meselesi olamıyacak ka
dar evrensel ve aktüel olduğu( izahtan varestedir.
4 — FAKÜLTELER ABASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi toplamında, Ekonomi ve Sosyal Politika ko
nuları «Şiddetli îlgi Uyandıran Konular»dan olduğu halde, Hacettepe
Toplamında sadece «Oldukça Şiddetli» konular arasındadır.
Ancak, mukayese edilecek guruplar, Hukuk Fakültesinin Birinci
sınıfı ile Hacettepénin ilk iki sömestr toplamı olduğuna göre bu neti
ce değişecektir :
Hukukun birinci sınıfında bu konu Pek Şiddetli ilgi uyandırmış
tır. Hacettepénin ilk sömestrlerinde ise (1 ve 2.) ancak Oldukça Şid
detli ilgi uyandırmıştır.
îlgi çevreleri itibariyle, Hukuk Birinci sınıfının % 601 konuyla
alâkalıdır. Hacettepe sömestrlerinin ise yalnız % 33 ü. Her iki gurup
arasındaki gerçek toplam farkıda düşünülürse bu iki azlığı kesinle
sin
Ayrıntılı konular bakımından Hacettepe öğrencilerinin Ekonomi
ve Sosyal Politika sahasında somut ve spesifik konulara, haklı ola
rak, inemedikleri, daha ziyade yuvarlak ve genel terimlerle yetindik
leri görülmektedir. 22 iç konudan 9 tanesi, Hacettepeden hiçbir ilgi
görmemiştir ki bunlar Milletler-arası Para Fonu, Dış Yardim ve Dış
Borçlar, Dış Ticaretimiz, Plânlı Ekonomi, Grev Hakkı v.s. gibi sınırlı
konulardır.
Fakültelerin Bilim alanları dolayısıyla arzettikleri özelliğin buna
âmil oduğu şüphesizdir. Hacettepe öğrencilerinin katıldıkları ortak
konu ise «Türkiyenin ekonomik yapısı», «Ekonomük Kalkınma Çare
leri» ve özellikle çalışma düzeni, işsizlik, işçi ihracı ve bilhassa «Sos
yal Adalet» kavramıdır. Bu son konu ile ilgili öğrenci sayısı Hacet
tepe de 12 (125 öğrencide), Hukuk Birinci Sınıfta 34 (628 öğrencide)
dir ki, bu yaklaşık) olarak birincide % 10, ikincide % 5 dir. Hacette-
pedeki bu ilgi yoğunluğu Hukukta ancak son sınıftadır ki biz bunu
Müfredat ile izah etmiştik. Oysa ki Hacettepénin ilk sömestrlerinde
bu etki de bahse konu değildir.
45
Görülüyor ki, hiçbir yorumda kesinlik iddiası doğru değildir.
Meğer ki birçok sürekli denemelerle hakikati tesbit kabil olsun.
5 — ERKEK VE KIZ ÖÖRENCt ÇOĞUNLUKLARININ HÂ-
KÎM OLDUKLARI SINIFLARIN FARKLARI :
Konuyla ilgili çevrelerin çaplan bakımından, erkeklerin sayıca hakim
olduğu sömestr ile kızların hâkim olduğu sömestr arasında hiç fark
yok gibidir (Erkeklerde % 33.7 Kızlarda % 33.3). Ancak, erkeklerin
sınıfında konu daha önemli derecelerde telâkki edildiğinden ilgi şid
detinin puanı bu sınıfta bu konuyu «Oldukça Şiddetli» ilgi uyadıran-
lar sırasına çıkarmış, kızların sınıfında ise «Yeterli ilgi» haddi içinde
bırakmıştır. Kızların sınıfında bu konulara birinci derecede önem ve
ren sadece iki kişidir. (36 öğrencide). Erkeklerde ise 9. (89 öğren
cide) .
22 iç konudan, erkeklerin sınıfa 12 konuya, kızların sınıfı ise 15
konuya ilgisiz kalmıştır. Bundan başka, kızların sınıfındaki ilgiler
birer ikişer dağılmıştır, ilgi tekasüfü, (o da ancak dört ilgiye maksur
olarak,) yalnız Yabancı memleketlere işçi ihracı konusunda görül
müştür.
Sosyal Adalet konularım ise, Kız öğrencilerin hakim olduğu sınıf
hiç ele almamıştır.
Genellikle, kızlann hakim olduğu sınıfta gerek Genel Kalkınma,
gerek Köy ve Toplum kalkınması konulan hayli alâka gördüğü hal
de, bunlara nazaran daha soyut kalan Ekonomi ve Sosyal Politika
konuları, erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıftaki kadar önem kazan
mamıştır. İlgilenme mevcuttur ve sayıca erkeklere eşittir, fakat ko
nuya verilen önem azdır.
46
m — t Ç VE DIŞ SİYASET K O N U L A R I
47,
Görülüyor ki, ilgi şiddeti sırasında üçüncü, çevre genişliğinde
ikinci gelmekle beraber; iç ve dış siyaset konulan, öğrenci gurupla
rında Kalkınma ve Ekonomi problemlerinden daha sonra gelmekte
dir.
2 — ÏÇ VE DIŞ SİYASET SORUNLARI ÎLE ÎLGÎLÎ AYRIN
TILI KONULAR VE CEVAP ÖRNEKLERİ :
]
aa) Türkiyede iç Politika sorunları :
Fakülte toplamının % 53 ünü teşkil eden 556 kişilik ilgi çevre
sinde en geniş iç ilgi muhitine (130 öğrenci) sahip konu «Türkiyede
iç Politika meseleleri »dir. Bu iç konunun önemi hakkında, ilgi sayıları
ile önem dereceleri arasında bir doğru orantı müşahede edilmektedir :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 38 öğrenci.
» 2. » » 35 »
» 3. » » 22 »
» 4. » » 22 »
» 5. » » 13 »
Cevap örneklerine gelince :
«Liseden ayrılıp Fakülteye gelen bir talebe, bu zamana kadar si
yasetin ne olduğunu, nasıl bir seyir takip ettiğini bilmemekte; an
cak, günlük gazetelerin vermiş oldukları bilgi ile İktifa etmektedir.
Fakültede memleket menfaatüıa aykırı bir politikayı tel'in etmek için
gerekli bilginin verilmesi zaruridir. Yoksa yalrm için büyük ümidi
miz olan gençlik, her türlü siyasete gözü kapab inanır veya inan
maz. Tabii, bu suretle verimli olmıyacakür.»
Bu cevabın, uslüp analizi; gerek kullanılan terimler, gerek
uzun ve hatasız cümleler, gerek gençliğe tesahup tarzındaki babaca
tavır, bunun orta yaşlı bir öğrencimizin kaleminden çıktığı intibaını
vermektedir! Ancak cevap, ilginç olmaktan hali değildir. Onun için
dercetmeyi faydalı bulduk.
«Herşeyden evvel, bir hukukçu olarak yetişiyoruz. Ancak, hu
kukçuların ekseriyeti siyagiî hayata atılmaktadır. Bu bakımdan, si
yasî konulara da geniş yer ayırmak gerekir.»
«Siyasî mevzularda üniversite öğrencilerinin ne derece rolü ol
duğu ve bu çalışmalarının lüzumunun açıklanrrtası (Mîllî bünyemizin
bakası bakımından)». '
«Siyasî hayatımızın içinde bulunduğu çıkmazların nedenleri, bu
48
çıkmaza hangi yollardan gidilerek çare bulunacağı, siyasîlerin, ken-
dilernJe düşen görevi yapıp yapmadıklara.»
Örnekler çoğaltılabilir.
bb) Dünya Devletleri arasındaki çeşitli andlaşmalar ve bizim
yerimiz :
Genel konuya, merak eden 556 öğrenciden 111 i bu mesele üze
rinde aydınlanmak istemiştir. Ancak konunun önemi hakkmda ilgi
sayıları ile önem dereceleri arasında bir doğru orantı yoktur. Çev
resinin ortak kanaati konuya dördüncü derecede önem vermiştir. En
çok ilgiyi de bu derecede almıştır.
cc) Dış ^yasetimizin bugünkü durumu nedir, ilerde nasıl
olmalıdır ?
Genel konu ile ilgili 556 öğıorciden 82 sinin ilgilendiği bu konu
da* ilgi sayısı ve önem dereceleri arasında bir orantı yoktur. En çok
ilgiyi ikinci derecede toplamıştır (25 ilgi). Çevre çoğunluğunun konu
nun önemi hakkındaki ortak kanaati 3. derece önemli olduğu yolun
dadır.
49
Bazı cevapları görelimi :
«Parfilïleriîi daLnî sarette kavga eder gib: m'ueadeie etmeleri,
a) Kendi menfaatllırt için raidir, b) Parti menfaatları için midir,
c) Memleket menfaatları için mi?»
• «Meoıfeketto parti alanlarındaki hususlar : Meselâ Halk Partisi
veya Adalet Paruri îîieasııplarmdaa bara konferanslar (istenmeli).
iM£, partileri sadece başkanlarına göre tanıyıp onun hakkında fikir
lerimizi yürütüyoruz, ekseri. Halbuki, meselâ, Halk Partisini îsmet
Paşa fcaskas olduğu için değil, faaliyetlerini iyice öğrenip takdir et
tikte! sonra seçmek isterim. Bu hususta bir konferans.»
«Beşiıcl So! tehir edilen mefhum nedir ve nasıl karşı konmalı?»
ff — Türk Demokrasisinin özel problemleri nelerdir ?
Genel konu ile ilgili 556 kişilik çevre içinde 30 kişinin sorduğu bu
konu, bir ilgi - önem orantısı göstermez. En çok ilgiyi üçüncü dere
cede toplamıştr (11 ilgi). Çevresinin çoğunlukla uygun gördüğü
önem derecesi de budur.
gg —• Çeşitli konular : . ' '
Diğer konularda fazla bir ilgi yoğunlaşması yoktur. İçlerinde
25 kişilik bir ilgi çevresi «Türkiyenin1. Doğu Bloku ile ve Birleşik Ame
rika Devletleri ile olan ikili andlaşmalanm ve tarafsız Devletlerle
olan münasebetlerini» sormaktadır. Çevrenin ortak kanaatına göre
konu dördüncü önem derecesindedir., «Seçimlerin geciktirilmesinin
sebepleri», «Nisbî temsil usulünün tartışılması» gibi, anket zamanı
için ak'üel bir ı'M konuya yönelen ilgiler ise pek önemsiz sayılardadır.
3 ~ SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
İç ve Dış Siyaset konuları ile ilgilenme, çevre çapı bakımından,
Birinci sınıftan Dördüncü sınıfa gidildikçe, tedricî şekilde azalmakta-
dır. Dördüncü sınıftaki azalış daha da belirgindir :
Sınıf Sınıf Sınıf Sınıf
d ıı in iv
İlgi çevreleri : 55.57 53.15 53.06 43.09
İlgi şiddetleri : 11.71 10.40 12.48 9.16
Ancak yukardaki cedvel ilgi şiddetinin Üçüncü sınıfta hayli yük
seldiğini göstermektedir. Netekim diğer konularla mukayesede de bu
durum kendini rjöstermiş, meselâ, Genel Kalkınma problemi her sınıf
ta ilgi şiddeti bakımından ilk sırada geldiği halde, bu sınıfta dördün-
50
cü sıraya inmiştir. Çevre bakımından ise. Kalkınma üçüncü derecede
gelmiştir, tç ve Dış siyaset konuları ise, ikinci sıradadır. Birinci sıra
da gelen Devlet Rejimleri ve politik cereyanlardır.
Tesadüfün yanıltması, tek bir ügi sondajı için daima mümkün
dür. Onun için derhal genellemeler varıp bu durumun saiklerini araş
tırmak fuzulî bir çaba olabilir. Bir başka sondaj belki bu durumu
tekzip edecektir. Bununla beraber, akla gelen yorum, müfredat ilgi-
sidir. Şöyleki :
Birinci sınıf ile Üçüncü sınıfda, tıpkı Ekonomik konularda olduğu
gibi, politik konuların bilimsel, değerlendirilişi ile ilgili iki derse baş
lama durumu vardır : Birinci sınıfta Anayasa Hukuku, Üçüncü sı
nıfta Hukuk Felsefesi ve Devletler Umumî Hukuku dersleri bu ilgi
arttırıcı rolü oynamaktadır. Netekim dış siyaset konusunu en yüksek
oranda 3. sınıf ele almışta.
Ancak, anketin yapıldığı tarih; birinci sömestrin sonudur. Öğ
rencilerde ilgiler artmış, fakat ounların doyurulması, karşılanması,
tamamlanmamış, hiç değilse konulara karşı bir alışkanlık henüz doğ
mamıştır. Bu, imtihanlardan sonra gelir, ve bazan kanıksama dere
cesine varır!- ikinci sınıftaki, dördüncü sınıftaki nisbî ilgi azalışını
bu müfredat etkisine bağlamak mümkün gibi görünmektedir.
Bundan başka, son sınıfın, gittikçe içine dönük hal alması, mesle
kî konulara yönelmesi dé âmiller arasında yeral maktadır. Buna mu
kabil, birinci sınıf herşeyi merak eder bir halde öğrenime başlamak
tadır.
Nihayet ikinci sınıftaki ilgi azalışında idare Hukuku gibi, Dev
let mekanizmasının problemlerini gökten yere indiren ayrıntılı, sis
temli bir pozitif hukuk öğretiminin de rolü olmak gerekir. Bu Hukuk
branşı, birçok politik olayların,.sorunların sansasyonel etkisini her
halde azaltıcı bir rol oynamaktadır. Netekim İkinci sınıfta konu ile
ilgilenenlerin, çoğu, bu meselelere ancak üçüncü, dördüncü dereceler
de önem vermişlerdir. Halbuki, Birinci sınıf öğreucisi İç ve Dış Poli
tika konularına en çok yeri birinci ve ikinci önem derecelerinde ver
miştir.
Aynı durum, Üçüncü sınıfta tekrarlanmaktadır ki, bu da bu sı
nıfta birtaraftan Hukuk Felsefesine, diğer taraftan da Devletler
Umumî Hukukuna başlanmış olmakla ilgili olabiliı. Netekim bu sınıf
ta da ele aldığımız konulara gösterilen ilgiler, daha çok birinci ve
bilhassa ikinci önem derecelerinde yoğunlaşmaktadır.
51
Dördüncü smıfta ise, konu ile ilgilerin çeşitli önem derecelerine
dağılışında bir düzenli eğilim yoktur :
Birinci önem derecesinde görenlerin sayısı ile dördüncü önem de
recesinde görenlerin sayısı eşittir! Üçüncü önem derecesinde görenler
de buna yakındır Konunun önemi hakkında bu smıfta oturmuş bir
kanaat yok gibidir.
52
5 — ERKEK VE KİZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
Konu ile ilgilenme, şiddet derecesi açısından iki sömestrde de ay
nıdır : «Yeterli ilgi» duyulmaktadır. Fazla değil. Ancak puan nisbeti
itibariyle Kızların sınıfında ilgi şiddeti daha düşüktür. : Erkeklerin
hakim olduğu sınıfta : % 5.92 kızların sınıfında % 5.37
ilgi çevrelerinin çapları bakımından ise, fark büsbütün barizdir :
Erkeklerin çoğunlukta olduğu sömestr'de bu konularla ilgilenenler
«Yeterli bir ilgi çevresi» teşkil ettikleri halde (sınıfm % 25.8), kızla
rın sınıfında bunlar ancak «Dar bir ilgi çevresi» meydana getirmek
tedirler (sınıfın % 22.2 si).
Ayrıntılı konulara gelince; 10 ayrıntılı konudan erkeklerin sınıfı
yalnız üçüne (tç politika, Kıbrıs, seçim ve nisbî temsil) kayıtsız kal
dığı halde, kızların çoğunlukta olduğu sınıf altısına kayıtsız kalmış
tır : (Siyasî partiler, iç politika, Seçimler, Türk demokrasisinin özel
sorunları, Dış siyaset Devletlerarası andlaşmalar). Kızların çoğunluk
la olduğu bu sınıfta bütün bu hususlarla ilgili tek soru yoktur.
Yegâne ilgi terakümü, «Dünya Devletleri arasındaki andlaşma
lar ve Bizim yerimiz»dir ve ancak 5 kişilik bir çevre yaratabilmiştir.
Bu kayıtsızlık, karşısında bunları da sınıftaki erkeık öğrencilerin sor
muş olmasını, ihtimal dahilinde görmekteyiz!
Kısacası varılan sonuç, kız öğrencilerin, iç ve Dış Politika konu
larına yeter derecede ilgi duymadıklarıdır. Ancak, gene tekrar ede
lim ki, tek anket, kesin hükme vardırmaz.
Sonuç olarak, iç ve Dış Politika konularının, Hukuk Fakültesinin
meslekî mevzuları ile, Hacettepeye nazaran daha ilgili olduğunu bu
sebeple müfredat ilgisinin etkili bulunduğunu, kız öğrencilerde ise
cinsiyet etkisinin, daha doğrusu, kadın davranışlarında baki olan
sosyal verasetin izlerinin hâlâ müşahede edüebildiğini söyleyebiliriz.
Hukukçular, tıplılara nazaran daha çok; erkek tıpülar da kadın tıp
alara nazaran daha, fazla Politika konularıyla ilgilidir.
Bu zaten tahmin edilmez miydi?! Belki, ama, biz, gene sonucun
kesin olduğuna kani değiliz.
53
IV— D E V L E * B E J İ M I İ E K l V E S İ Y A S Î
C E R E Y A N L AK:
54
aa) Aşın Cereyanlar nelerdir? (Sağ-Sol)
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 113 ünün ilgilendiği bu prob
lemin önemi ile ilgi sayısı arasında bir doğru orantı görülmektedir ;
Konuyu 1. derecede Önemli görenler : 31 öğrenci.
» 2. » » ' » : 33 »
» 3. » » » : 23 »
» 4. » » » : 17 »
» 5. » » » : 9 »
1961 Anayasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, yalnız öğren
cileri değil, hemen her aydını ilgilendiren bu sorunun aydınlatılma
sında ne gibi noktalara önem verilmesi gerektiğini belirtmek için ba
zı cevap örneklerini inceleyelim :
«Bugün, sağ; ve sol cereyanlar, memleket içlin tehlikeli bir hal al
mıştır. Bu konuda aydınlatılmamız ve ne şekilde hareket edeceğimiz!
öğrenmemiz, herhalde iyi olur kanaatmdaytan.» '
«Bir memlekette, millî cereyanın yanında çeşitli fikir cereyanla
rının mevcut olması neyi ifade eder ?»
«Türkiyede fikir cereyanları. Bu cereyanların önlenmesi için top
tum olarak, ferd olarak bize düşen vazifeler, alınması gereken ted
birler ?»
Öğrencinin bu soru ile «aşırı» cereyanları kasdettiğini kabul ede
rek bu kolona koyduk. Aksi takdirde, alelıtlak fikir cereyanlarını ön
lemek isteyen öğrencilerin mevcut olacağına inanmak gerekir ki bu,
kanaatımızca imkânsızdır! Tıpkı, vaktiyle «Siyaset» kelimesinin, da
ima «Kötü siyaset» anlamına kullanılması gibi, fikir cereyanları ta
biri de, burada zararlı fikir cereyanları anlamına kullanılmış olmalı
Aksi, anlamsız olur. a
«Bugün, çeşitli imsin vasıtaları ile solcu cereyanlardan bahsedil
mektedir. Fakat bu cereyanlar hakkında genel bilgi verilmemektedir.
Bu da bizleri türlü düşüncelere sevketmektedir.»
«Hali-haz^rdalîi fikir hayatımız : Memleketimizde çok sayıda
fikir cereyanları vardır. Bunlar nelerdir? Bu fikirleri memleket gele
ceğinde birleştiren husus nedir ?»
«Bizleri hertürlü aspri cereyanlardan: koruyacak şekilde konfe
ranslar terljip edilmesi ve konferanslarda konuşanların mensup bu
umdukları partilerin propogandalaîlını yapmalarının önlenmesi.»
55
«İktisadî sağ doktrinlerin açıklandığı gibi, sol doktrinlerin de
gereği gibi açıklanmasa lâzımdır : Bir nehri bilmek için, Ski kıyıyı da
bilmek lâzımdır.»
«Aşın sağ ve sol cereyanların menşei, yayılması, gayesi, müca
delesi, Türkiyedeki yeri; klâsik mevzu olarak değil, aktüel bir mevzu
!
olarak seıji konferanslar halinde anlatılması.»
Cevaplardan örnekler çoğaltılabilir. Fakat ilginin ciddiyetini be
lirtmek için bu kadarı yeter kanısındayız.
bb) Çeşitli Devlet rejimleri ve politik doktrinler hakkında bilgi:
Bu konunun önemi ile topladığı ilgi sayıları arasında doğru
orantı vardır (bir çıkıntı hariç) ; Genel konu ile ilgili 418 öğ. den
70 ini ilgilendirmektedir.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 20 öğrenci.
» 2. » » » : 14 »
» 3. » » » : 20 »
» 4. » » » : 11 »
» 5. » » » : 5 »
Cevap örnekleri :
«Bütün dünyayı çelişmeye düşüren rejimlerin ve tutumların
izahı.»
«Karanlıkta kalan bir Nazi partisi ve marazı ruhiyattı liderleri
nin memleketindi uçuruma götüren tutumu.»
Cevapların çoğu, iç konuyu adlandırdığımız şekilde «çeşitli dev
let rejimlerinin izahı» tarzındadır. Hangi rejimlerin izahına ihtiyaç
hissedildiği belirtildiği zaman, biz bu gibi cevapıarı, mevsuf iç konu
larda, o rejimin adı altına işledik ki bunlar aşağıda ayrıca görüle
cektir.
cc) Sosyalizm hakkında bilimsel açıklamaların yapılması, Sos
yalizmin niteliklerinin, faydalı ve zararlı yönlerinin aydınlatılması,
kapitalizmden, liberalizmden ve komünizmden olan farklarının açık
lanması :' « ! i
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 61 inin sorduğu bu konunun
öğrenci gurubundaki ilgi sayısı ile aldığı önem dereceleri arasında
tam bir doğru orantı vardır :
56
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 25 öğrenci
» 2. » » : 12 »
» 3. » » : 10 »
» 4. » » : 8 »
» 5. » » : 6 »
Cevap örnekleri :
«Fakültemizde sosyalizm ve kapitafizm hakkında öğrencilerin
yeterli şekilde aydınlatılmadığı kanaatındayım. Çünki, adetâ körü kö
rüne, şuursuzca zıt kutuplaşmalar olmaktadır. Bu konuda öğrenciler
aydınlatılmalıdır. »
«Sosyalizmin arzulanan bir rejim olmasuîm sebepleri nelerdir ?
Bazdaruıa göre sosyalizm, şayet Türkiyede tatbik edilecek olursa,
peşinden komünizme gitmek çok kolay olacaktır, bunun izahı ?>*
«Türkiyede, gerçekten kapitalist sistemden sosyalist sisteme yö
neliş var imdir? Bu yöneliş ne dereceye kadar olmalıdır? Bugün ne
dereceye kadardır ?»
«Socialisme humaine», tarihî bir akış içinde Türkiyede gerçek
leşebilir mi ?» <
«Sosyalizm, Komünizmin beyaza boylanmış şeklidir» sözü ile
«Sosyalizm bayırda duran b$r bilya gibidir, birg ön düzlüğe, yani ko
münizme gitmeye mahkûmdur» sözünün izahı ?»
«Türkiyede sosyalist liderlerin, bu siyasi ideolojiyi gerçekleşti
rirlerken İnsan hak ve hürriyetlerine riayet etmek isteyip istemedik
Ieri ?»
«Kalkınma, sosyalizmden geçer, diyorlar. Nedir bu Sosyalizm ?»
«Sosyalist bir Devlet olmadan, sosyal Devlet olunamaz mı ?»
dd) Komünizmin tarifi, özellikleri, sebepleri ve komünizmle
mücadele vasıtalarının neler olduğu ?
Genel konu ile ilgili: 418 öğrenciden 53 ünün sorduğu bu mesele
hakkında, ilgi sayısı ve önem derecesi orantısı mevcut sayılabilir :
uyu 1. d erecede önemli görenler : 11 öğrenci.
» 2. » » » : 17 »
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 7 »
» 5. » » » : 7 »
Cevap örnekleri :
«Komünizm ile fikrî ınüeadele mahiyetinde konferanslar veril-
57
mesi, mezkur rejimin rezaletlerini açıklayıcı mahiyette.»
«Komünizmim kötülüğü hakkında gençlere bilgi verilmesi, ve
gençliğin bu âfetten nasıl kurtanlabileceği ?»
«Memleketimizde çeşitli faaliyetler ve cereyanlar görülmektedir.
Bunların başımda özellikle komünizm cereyanı gelmektedir. Zanne
diyorum ki çoğu arkadaşım bu cereyanın ne demek olduğunu, mahi
yetini ve buna karşı ne gibi tedbirler ve karşı-hareketler alınmasını
bümemekteciirler. Aydınlatmanıza rica ederim.»
«Demirperde gerisindeki memleketlerin son siyasî durumları»
«Türkiyenin Doğuya kaymasını önleyici tedbirler var mıdır *
Bunlar nelerdir ? Herseye rağmen, Türkiye, Doğuya kayabilir mi ?»
«Yukardan aşağıya doğru gelen Sosyalizm Baskısı ve tehlike
Ieri ?»
ee) Atatürk tikelerinin açıklanması ve yorumu ?
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 36 sının ilgilendiği bu konu
hakkında da Kıbrıs meselesi hakkındaki mülâhazalarımızı tekrarla
mak isteriz : öğrenciler, bildikleri, hattâ yaşadıkları prensipleri bir
problem gibi vazedecek değillerdir. Atatürk ilkeleri, gençliğin ha
yatım, zihniyetini şekillendirmiştir, tabir caizse onun etine, kemiğine
karışmıştır. Bunları hâlâ birer meçhul gibi vazetmek, bazı polemik
lerin etkisiyle olmuştur. Netekim, bu sorunun önemi ile, ilgililerin
sayısı arasında bir orantı yoktur :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » > : 8 »
> 3. > ' » » : 6 »
» 4. » » » : 9 »
> 5. » » » : 7 »
Ankete katılanlara nisbet edilirse bu konu % 3 4 oranında so^
rulmuştur.
Cevap örnekleri :
«Kemalizm, günümüzde nasıl anlaşılmalıdır? Kemalizm'in katı
kalıplar değil, Türkiyenin kalkınması ififuı gerekli bir «yol gösteriş»
olduğu hususunun işlenmesi »^ '
«Kemalizm, doktrin midir ? Doktrin ise, prensipleri nelerdir ?
ff ) Çeşitli konular :
Yukarda zikrettiklerimizden başka konularda, fazla bir ilgi yo-
58
ğunaığu yoktur. Ancak, biz, konuları somut bir şekilde belirtmek için
ayrı, ayrı tasnif ettik, tabiatıyla ügiler de bölüşüldü Çeşitli konula
rın bir kısmı, yukarda zikrettiklerimize rahatça ithal edilebilirdi, an
cak bu takdirde problemlerin özelliğini kaybedebilirdik.
Zikre değer değişik konular şunlardır :
Türk Demokrasisinin özellikleri ve diğer rejimlerle mukayesesi :
Bu konu 24 kişilik bir ilgi çevresi yaratmıştır. Bu, evvelki iç ve
Dış Politika Genel konusundaki benzer bölümden farklıdır. Orada,
daha ziyade somut örneklerle ilgüenilmiştir. Burada ise, mücerrst
bir rejim sorunu olarak ele alınan meseleler bahis konusudur. Cevap
ların if ade tarzlarına göre, somut politik konularımız oraya; prensip
araştırması mahiyetinde olanlar ise buraya sokulmuştur.
Konunun ilgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı
vardır.
Diğer biri de (21) öğrencinin sorduğu şu konudur :
Türkiyeye hangi nevi sosyalizm uyar? Devletçi sosyalizm mi ?
. Milliyetçi Sosyalizm mi ? veya daha başka fc|ir şekil mi ?
îlgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı vardır.
Konu ile ilgili bir cevap örneği de şudur :
«Sosyalizm Türkiyede tatbik edilebilir mi? Edilirse, dejenere ol
madan uygulanabilir mi?»
Nihayet, (17) öğrencinin sorduğu şu konu da oldukça mühim
dir : ' '
Demokrasi hakkında aydınlatıcı bilgiler Verilmesi, Klasik De
mokrasilerle Marksist Demokrasilerin, Demokratik Hukuk Devleti
ile Totaliter Devlet rejnüleıtfnin esaslı farklaıfcnın aydınlatılması.
Konu hakkındaki soruların azlığı, Hukuk Devleti prensiplerinin
yeni Anayasa ile kesin olarak vazedildiği ve korunduğu kanısından
olsa gerektir. Zira 1960 dan evvelki hukukî literatürün hemen temel
konusu olan bu davanın dört beş senede, önemini kaybedeceğine
inanmak abes olur.
Genellikle öğrenciler, pozitif hukuk sahasında halledildiğini ka
bul ettikleri konuları merak mevzuları dışına atmışa benzemekte
dirler.
Netekim aile, nesep, siyasî haklar v.s. konularında da aynı te
minatı almışa benzemektedirler. Aşağıda göstereceğizki öğrenciler
59
bunların altında yatan ve kökü pek derinlerde olan sosyal problemleri
pek sezememektedirler.
Diğer bir konu da şudur :
Milliyetçiliğin bilimsel açıklamışı :
On beş öğrencinin sorduğu bu konuda en çok ilgi 4. sıradadır.
Milliyetçiliğin bilimsel izahı hakkındaki soruların azlığını da biz,
Kıbrıs davası, Atatürk İlkeleri ve Hukuk Devleti hakkında ileri sür
düğümüz sebeplere bağlıyoruz : Öğrencilerin büyük çoğunluğu bu
konulan problematik karakterde değil, malûm ve mutad olan konu
lar kategorisinde görüyor. Türk öğrencisi için, milliyetçiliği bir
problem olarak sorma abes geliyor. Atatürkçülükte öyle. insan, bildi
ğini yada bildiği kanısında olduğu şeyi sormaz, ve her sormayışı il
gisizlikle yorumlamak ta hatadır-
Buna mukabil, öğrencinin, bilmediği halde sormadığı şeyler de
vardır. Modern Felsefe gibi; Kayıtsızlık buradadır. Onun için biz,
her hususî hale göre ayrı bir yorumu şart sayıyoruz. Aksi takdirde,
bütün vaziyet alışları, bütün zihniyet sorunlarım matematik işaret
lerle açıklamanın kaabil olduğunu iddia etmiş olurduk ki, hakikatte,
matematik metodlar sadece bir yardımcıdan ibarettirler, yorumcu
değil.
Bu konuların dışında dikkate değer kayıtsızhk iki noktada gö
rülüyor :
«Sosyal Devlet kavramının bilimsel açıklamışı» sorusunu ancak
6 öğrenci sormuştur.
«Emperializm» hakkında bilimsel açıklama»
isteyen sadece 1 kişidir.
«Sosyal Devlet» kavramı, 1961 Anayasası ile pozitif kamu huku
kumuza resmen girmiş olmasaıa rağmen bu anayasanın kabulünden
üç dört yıl sonra yapılan ankette ciddî bir ilgi uyadırmamış durum
dadır.
Günlük gazetelerde siyasî dergilerde bu konu hakkındaki yayın
ların öğrenci zihninde bir merakı tahrik edecek nitelikte olmadığına
hükmedilebilir.
Esasen bu konuyu merak eden 6 öğrencinin hepside son suııf-
dadır ve Kamu Hukuku ile Hukuk Sosyolojisi derslerine yeni başla
mışlardır.
60
Bununla beraber bu ilgi azlığını müfredat etkisi ile izah etme*
bize pek doğru görünmüyor, çünki birinci sınıfta detaylı bir Anayasa
hukuku okunduğundan konuya karşı bir ilginin doğmuş olması bek
lenirdi. Halbuki bu pek kalabalık sınıfta bir tek öğrenci dahi bu mev
zuu sormamıştır.
Buna mukabil sosyalizm ve sosyalist rejimler alaka toplamış ve
merak konusu olmuştur.
öğrencilerin «Hukuk Devleti» hakkındaki soruları da beklendiği
oranda değildir. Bütün farkültede ancak 17 öğrenci demokrasilerin
çeşitlerine ve Marksist demokrasilerle Klâsik demokrasiler arasında
ki farklara değinmiş olup bunların içinde de yalnız bir tek öğrenci
«Hukuk Devleti - Totaliter Devlet» Tezadını bizzat bu terimleri kul
lanmak suretiyle sorabilmiştir. Halbuki 1960 devrimine tekaddüm
eden yıllarda «Hukuk Devleti ve diktatörlük» Tezadı üzerinde olduk
ça yaygın bir ilgi mevcuttu. O halde, Sosyal Devlet kavramına olan
ilgisizlik ile Sosyalizme olan merakı birlikte izah etmek gerekirse,
öğrencinin daima daha keskin hatları, daha bariz renkleri olan ko
nuları merak ettiği; yahut pozitif hukukumuzun terminolojisi içine
henüz girmemiş bulunan kavramları öğrenmek istediği sonucuna va
rabiliriz. Sosyal Devlet, «nasılsa bilinmektedir, çünki Anayasada
yeralmıştır» gibi bir düşünce, öğrencinin nazarında konunu» ilginçli
ğini kaybettirmiş olabilir. Yahutta zihni «kapitalizm - sosyalizm»
.ikilisi ile doludur ve bir üçüncü şık üzerinde düşünmek ihtiyacmı
hissetmemektedir
61
Birinci sınıfta : % 36
ikinci sınıfta : % 30
Üçüncü sınıfta : % 55 . . . . . . .
Dördüncü sınıfta : % 51
Dikkati çeken diğer bir husus da son sınıftaki durumdur : Ko
nunun öneminin yükselişi ile ilgi sayısının artışı arasında herhangi
bir nisbet yok gibidir. Ancak birinci derece ile beşinci derece arasın
da mukayese yapılırsa doğru orantı vardır. Buna mukabil, konuyu
üçüncü derecede görenlerin en büyük oranı gene son sınıftadır. Bu
sınıfta konu ile ilgili çevre çoğunluğunun konuya münasip gördüğü
derecede gene üçüncü derecedir.
Halbuki, Üçüncü sınıfta, konunun en çok ilgi topladığı derece
2. derecedir ve çevre çoğunluğunun münasip gördüğü derece de bu
dur.
İkinci sınıfta ise, konunun en çok ilgi topladığı derece 1. derece
dir ve çevre çoğunluğu 2. dereceyi konuya uygun görmüştür.
Birinci sınıfta en çok ilgi ikinci derecede toplanmış, çevre ortak
kanaati konuya üçüncü derecede önem vermiştir.
Sonuç olarak, Rejimlerle ilginin son sınıfa doğru çevre itibariyle
genişlediği, fakat konuya verilen önemin, yukarı sınıflara doğru düş
tüğü söylenebilir.
Müfredat etkisi :
Üçüncü sınıfta Hukuk Felsefesi dersi, bu çeşit sorunlarla ilgiyi
hızlandırmış olabilir. Son sınıfta ise Hukuk Felsefesi ve (anketin
yapıldığı yıl için) Hukuk Sosyolojisi müfredatı bitirilmiş ve yeni bir
ders olarak Kamu Hukukuna başlanmıştır. Son sınıfta böylece, Dev
let Rejimleri hakkında kısmen doyurulmuş, kısmen de yèni okuna..•
Kamu hukuku dersiyle başka bakımlardan uyandırılmış bir ilginin
tesirlerini aramak kaabildir. Bu, üçüncü sınıfla olan farkı da izah
edebilir. Fakat, tekrar edelim ki, bu yorumlar, müteakip anketlerle
kontrol edilmedikçe fazla bir anlam taşımaz. Bundan başka, anket
sırasında öğrencilerin kişilikleri ile ilgili hiçbir soru tevcih etmediği
miz için, elde mevcut veriler sınıf farklarından, dolayısıyla müfredat
tan ibarettir. Bu konularla ilgilenme farklarını kendilerine hamlede
bileceğimiz daha ne kadar önemli faktörler olabilir ki, tarafımızdan,
araştırma konusu yapılmamıştır. Zira, evvelce de işaret ettiğimiz
gibi, amacımız, teorik bir sonuca ulaşmak değildi.
62
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında, rejimlerle ilgili çevre sınıfin
% 36.6 sidir. Hacettepenin ilk iki sömestrinde ise % 43.2 nisbetintie
ilgi vardır. Aşağıda işaret edeceğimiz gibi, özellikle erkek öğrencile
rini çoğunlukta olduğu ilk sömestrde bu oran % 50.5 dir. Halbuki
aynı sınıfta iç ve Dış Politika konuları ile ilgi bunun yarısı oranın
dadır ve Hukukta bunun iki katıdır.
Gene kesin bir iddiada bulunmamakla beraber, bu oran farkım,
herşeyden evvel ele alman iki birim arasındaki sayı farkı ile beraber
düşünmek gerektiğini hatırlatmalıyız : Hacettepe 1. Sömestrinde 89
öğrenci ankete katılmıştır. Hukukta ise (Birinci sınıfta) 628. Durum
bu olunca, Hacettepe ile Hukuk arasındaki mukayesede, eşit yüzde
oranları, yahut Hukuktan daha küçük yüzde oranları bulduğumuz
zaman ilginin eşit veya Hukuktan daha az olduğuna rahatlıkla hü
küm verebiliyorduk. Fakat, Hacettepede oran büyük olunca, ilginin
Hacettepede daha fazla olduğuna dair hükmü aynı rahatlıkla vere
miyoruz.
Salt sayılara bakacak olursak, konu ile Hukuk birinci sınıfında
230 öğrenci ilgilidir. Hacettepe 1. Sömestrlerinde ise 45 öğrenci. Nis-
betlerin yüzde hesabı ise, yukarda belirttiğimiz gibi, Hukuk için %
36.6 Hacettepe 1. Sömestri için % 50.5 dir.
Şimdiye kadar yaptığımız gibi Hacettepenin her iki sömestrini
birden hesap edersek bu cran % 43'e düşmektedir ki bu bakımdan
her iki fakülte arasında kesin bir fark olduğunu kabulde mana yok
tur.
Hal böyle olunca, bu konuyu, Hacettepenin imtiyazlı konusu ola
rak değil, Üniversite öğrencilerinin ortak meraklan olarak almak ve
hakikati öğrenmek için problemi türlü yönleriyle tanımak istedikle
rini kabul etmek gerekir. Netekim Hacettepe de hemen bütün iç ko
nulara temas etmiştir ve yoğunlaşma noktaları hemen hemen ay
nıdır.
Bu da bize, haklarındı kesif yayın yapılmasına rağmen rejimler
hakkında objektif bilgilerin gene Üniversitelerden, hocalardan öğ
renilebileceği inancının öğrencilerde baki kaldığını gösterir. Demek
ki öğrencilerin istediği, tek yönlü yayınlarla, hangi yönde olursa ol
sun, şartlandırılmak değil, belki, aydınlatılmaktır.
63
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
«Bu itibarla biz, Yeterli ilgi uyandıran konular içinde, şiddet pua
nı bakımından «Üniversite» problemlerinden sonra gelmesine rağ
men, yukarda arzettiğimiz özellikleri dolayısıyla, Köy Kalkınması ve
Toprak Reformu» konusunu başa alacağız.
Hukuk Fakültesi toplamında Yeterli îlgi Konuları Şunlardır :
Şiddet puanı : İlgi Çevresi :
I — Üniversite Problemleri : % 7.10 % 35.73
II — Köy Kalkınm. ve Top. Refm. : % 6.72 % 3141
IH — Edebiyat - Sanat Tarih : % 5.89 % 31.41
IV — Hukukî Konular : % 6.03 % 29.11
V — Gençlik Problemleri (x) : % 4.32 % 22.57
"VI — Sosyal Problemler (x) : % 4.11 % 18.06
(x) — Yukarda işaret ettiğimiz gibi konuların uyandırdıkları
ilgi şiddetlerini, kendilerine gösterilen ilgilerin önem derecelerine göre
.değerlendirilmesi ave sayıca ölçülmesi suretiyle tesbit etmiştik. Bir
öğrenci gurubunda bütün konulara verilen puanların toplamı (100)
65
ï — KOY K A L K İ N M A S İ -V Jtü TOPRAK
R E F O R M U :
68
si, Köy sorunlarıyla ilgilenmiş bulunmaKtadır {% 31.4). Fakülte
Toplamı bakımından Yeterli ilgi çevresine ve yeterli ilgi şiddetine sa
hiptir.
6ı
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 31 öğrenci.
» 2. » » » : 36 ;.*
» 3. » » » : 35 »
» 4. » » » : 20 >>
» 5. » » » : 18 »
Cevap örnekleri :
«Hergiin, gazetelerde bir toprak reformu konusuna değiriiliyor.
Ama ben, he.ııüz Üniversite talebesi olmayı İdrâk etmiş olmama rağ
men, bunun ne demek olduğunu, mlaalesef, bilmiyorum. Bize öğretil
melidir, Zira, zanmmca, benim durumumda olan arkadaşlar çoktur.»
«Türkiyenin kalkınması ve Reform konularında mümkün mer
tebe zıd fikirler çarpışmalı, fakat bu da dolambaçlı yollarla değil,
bütün zihniyetlerin gerçek temsilcileri tarafından yapılmalıdır.»
«Memleketimizin en büyük dertlerinden biri olan Toprak Refor
mu davasının halli için konuşmalar tertiplenmen*. Yalnız bu spesifik
dia va. üzerinde değil, diğer bütün meseleler üzerinde tartışılmalı.»
«Toprak Reformu, bizde ve yabancı devletlerde bu alandaki faa
liyetler.»
«Fakültemizde, toprak reformu ile ilgili rasyonel çalışmalar ya
pılmalıdır.»
«Toprak veya Ziraat Reformundan hangisi ve niçin tercih olun
malıdır ? Üretimin 'arttırılmasiı gaye olduğuna gör» bu, hangisi ile
daha kolay olarak sağlanabilir ?
«Toprak Reformu yapıldıktan sonra bu reformun devamı için ne
gibi ttrübirler aluımahdir ?»
bb) îf "y Kalkınması :
Genel konu ile ilgili 327 öğrenciden 84 ü genel olarak köy kalkın
ması hakkında aydınlanmak istemiştir. Konunun ilgi sayıları ile önem
dereceleri arasında bir orantı yoktur. En çok ilgiyi ikinci derecede
toplamıştır. Çevre ortak kanaati konuya üçüncü derecede önem ver
mektedir.
Cevap örnekleri ilgi çekiejidir :
«Birmci derecede önemli konu, memleket meseleleri bakımından,
şüphesiz ki köy konusudur. Bu hususta öğrencilerin bilgisini az gör
düğüm gibi, dır'ediğim bazı konuşmacıların sözlerinin dahi köy ger
çeklerinden çok uzak olduğunu gördüm. Köyün gerçek durumundan
68
habeiä olanlar bu hususta bilgi vermeli ve dertleri gerçek yönü ile ay
dınlatmalıdır.»
«Köy davalarınım şehirde bayrakdarkğını yapan ve köycü idealle
rin ucuz kahramanlığını yapan meydan hokkabazlarının maskeleri
nin nasd indirileceğinin a«$k oturumlarla izahı ve köye inme çarele
rinin gösterilmesi.»
«Memleketin bugünkü şartlan içinde çözümlenmesi gereken Top
rak Reformu, köy problemleri ve Doğunun kalkınması konuşumda
idareci kişilerden yararlanarak ve rakhamlarla da tamamlanarak kon
feranslar, açrit oturumlar verilmesi.»
«Kalkınmak Sçin köylere kadar elatmak icap eder. Halbuki bu
günkü Türkiyede köylerin yüzde seksenine, orta tahsillilerin haricin
de uğrayan yoktur. îyi bir toplum ruhu yaratacak kalkınmaya bütün
münevverlerin iştiraki ile köyden başlamanın en doğru yol olduğu
muhakkaktır. Fakat bu ruh nasıl yaratılmalıdır ?»
«Köy kalkınmasında imece çalışmaları veya kollektif çalışmala
rım faydalı olduğu, malûmdur1. Acaba bu çeşit çalışmalar İlçelerde de
Belediye Reisinin Kaymakam ile işbirliği etmesiyle sağlanabilir mi ?
Sakjinca ve faydalan, mümkün oluşu veya olmayışı, nedenler ?»
«Merkezî köyler, kalkınma üzerinde nasıl Mr rol oynayabilir ?
Buralardaki eğitim merkezleri nasıl ve ne şekilde faydalı olabilir ?»
cc) Köy kalkınmasında gençlere ve aydınlara düşen hizmet
payı :
Genel konu ile ilgili 327 öğrenciden 37 si bu sorunu vazetmiştir.
İlgi - önem orantısı vardır. İlgilenme nisbeti birinci sınıfta daha çok
tur.
Cevap örnekleri :
«Köylerimizi kalkındıracak ve bu hususta vazife alacak arkadaş
larımızın hususu surette yetiştirilmeleri lâzımdır.»
«Bugün, aydının köye gitmesi lüzumu artüt bir realite olarak or
taya çıkmaktadır. Buna göre;
ia) Üniversite gençliği köye nasıl gitmeli ?
b) Köye gittikten sonra ne yapacaklar ?
c) Köye gitmeden önce bir kurstan geçirilmeli mi ?»
dd) Çeşitli Konular :
Köv kalkınması ile ilgili diğer konularda fazla bir ilgi yoğunlaş
ma
ması yoktur. Bunların içinde 20 öğrenci köy gerçekleri hakkında da
ha fazla bilgi verilmesini istemekte, 15 öğrenci Köy okulları ve köy
lünün eğitilmesi konusu ile ilgilenmekte ; 12 kişi, şehre göçe mani ola
cak ve köylüyü köyünde tutacak ekonomik tedbirleri sormakta, 7
öğrenci orman köylerinin kalkındırılması konusunu, ve 6 öğrenjci de
şeyhlik ve toprak ağalığınım ilgası meselesini merak etmekte, 5 öğ
renci Doğu köylerinin kalkındırılması ile ilgilerfmekte, 1 öğrenci de
köylere sağlık memuru ve tabib gönderilmesini istemektedir.
70
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
(1
5 — KIZ - ERKEK ÖĞRENCİLERİN (pSUNLUKTAr OLDU
ĞU SINIFLARIN FARKI :
Köy kalkınması konusunda kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sömestrde gerek ilgi sayısı gerek konuya verilen önem derecesi daha
yüksektir. Kızların sınıfında konuya Olan ilgi «Şiddetibdir. Erkek*
lerin çoğunlukta olduğu sınıflarda ise ancak «Oldukça Şiddetli»dir.
Buna, Kızların sınıfının sayıca erkeklerin sınıfından iki buçuk kat
daha küçük bir mevcuda sahip olduğu da ilâve edilirse, oranın,, ha
kikaten diğer sınıftan çok yüksek olduğu teslim edilmek gerekir.
Toprak Reformu ile ilgili soru nisbeti de bu smıfta daha yüksektir :
(Söm : 1 de 89 öğrencide 3 kişi, Söm. 2 de 36 öğrencide 5 kişi) An
cak, oranlar o kadar küçüktür ki derhal bir hüküm çıkarmak yanlış
olur. Bundan başka, aym sınıfta erkek öğrenciler de mevcut oldu
ğundan (7 kişi) konunun bunlar tarafından yazılmış olması da kaa-
bildir. Fişlerde cinsiyet sorusu olmadığı için ancak, sınıfın bütünü
hakkında sonuçlara varabiliyoruz. Halbuki buradaki sayı böyle bir
genel yargıya müsait olmayacak kadar ufaktır.
«Gençlere ve aydınlara köy kalkınmasında düşecek hizmet» so
runu da aynı haldedir : Ancak kızların sınıfı lehine bir fazlalık var
dır : Erkeklerin çoğunlukta olduğu 1. sömestrin 89 öğrencisinden
ancak 2 kişi bunu sorduğu halde, kızların sınıf ında-ki 36 kişidir - 6 öğ
renci sormuştur.
Bütün bunlardan, kız öğrencilerin Köy ve Toplum Kalkınması
konusu ile erkeklere nazaran daha ilgili oldukları sonucuna varabil^
memizi destekleyen diğer delil de şudur : Yukarda işaret ettiğimiz
gibi, Genel Kalkınma konusunda da bu iki sömestr arasında kızların
sınıfı lehine meydana çıkan önemli fark. Hatırlanacaktır ki, Genel
Kalkınma konusu ile erkeklerin çoğunlukta olduğu 1. sömestr öğren
cilerinin % 23 ü ilgilendiği halde, kızların çoğunlukta olduğu 2. sö
mestr öğrencilerinin % 44 ü bu konuyla ilgilenmiştir ve -daha fazla
önem vermiştir.
72
n — U N I V E R S I T E VE ÖĞ R E N G t
P R O B L E M L E R İ
73
tesirlerle artmış olsa bile, hakikatte, Üniversitelerimizin öğrenci
yönünden görülen eksikliklerini bize anlatması bakımından hayli
önem taşımaktadır.
Bu itibarla, ayrıntılı konularda, biz diğer konulara nazaran daha
titiz bir ayırıma gittik ve soruları daha ince ayrıntılarla somut bir
halde belirtmeye çalıştık.
2 — ÜNİVERSİTE VE ÖĞRENCİ PROBLEMLERİNİN AY
RINTILI KONULARI :
Genel konu ile ilgili 372 öğrencinin çeşitli sorunlara dağılan ilgi
lerini, mümkün olduğu kadar kendi anlayışımızla yorumlamaksızın,
onların kullandıkları terimlerle adlandırmaya çalıştık. Ayrıntılı ko
nuları da 23 bendde topladık. Tabiatıyla bu fazla ayırım, birçok ko
nuların daha geniş kaplamlı terimler altında daha yüksek ilgi yoğun
laşmaları halinde ifadesine yer bırakmadı. Fakat bizim için, mühim
olan, istatistikî toplamlardan ziyade, öğrencilerin gerçek ihtiyaçları
idi. Bunun için, teferruatlı bir tasnif yaptık.
aa) Üniversitede duşa dönük kültürel faaliyetlerde bulunulma
sa Açık oturumlar, konferanslar, münazaralar, bilgi yarış
maları tertip edilmesi gereği.
Üniversite problemleri ile ilgili olan 377 öğrenciden 57 si bu ko
nu üzerinde durmakta ve bu tip faaliyetlerin birçok hususlarda ken
dileri için aydınlatıcı olduğunu ileri sürmektedirler.
Konuya verilen önem derecesi ile, ilgi sayısı arasında bir çıkıntı
hariç, doğru orantı var sayılır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 18 öğrenci.
» 2. » . » » : 12 »
» 3. » » » : 12 »
» 4. » » » : 5
» 5. » » » : 10
Cevap örnekleri :
«Konferansların bir siyasi ekole mensup olmayan kişiler tara
fından verilmesi en büyük dileğimdir.»
«Bu konferansların, her türlü sjiyaset oyunlarından âzâde olma
sa»
«Sapık kimselerin konferanslarda konuşturulmaması, ilim ve ir
fan sahibi kimselerin konuşturulması«»
74
«Yeni bir talebe olmama rağmen, Fakültemizde tertiplenen açık
oturumlar sayesinde bende yeni görüşler meydana gelmeye başladı.
Bu, yalnız bende olmadı, diğer arkadaşlarımda da aynı şeyleri gör
düm. Bunun için, haftada bir defa açık oturum yapılması.»
«Türkiye hakkında seri konferanslar tertipleniyor. Ancak, Tür-
kiyemin gerçek sorunlarına cevap verildiğine, değinildiğine kaani de
ğilim. Derinlemesine, edebiyatsız konferanslar dinlemek istjiyorum.»
bb) Üniversite Reformu :
Genel konu ile ilgili 377 öğrenciden 55 i Universite Reformu hak
kında bilgi istemektedir. Verilen önem dereceleri ile gösterilen ilgi
sayısı arasında bir orantı görülmemektedir. Konunun en çok ilgi top
ladığı önem derecesi beşinci derecedir! Gurubun ortak kanaati ise
konuya üçüncü derecede önem vermektedir.
Yukarda belirttiğimiz gibi, anketin yapıldığı tarihden önceki iki
ay, bu konunun, bazı olaylar dolayısıyla, basmda çok tartışıldığı bir
devreyi temsü eder. Bundan başka, sorular, genellikle «Üniversite
Reformu» klişesi ile yönetilmiştir, öğrencilerin ne murad ettikleri
açık değildir, daha doğrusu, bu klişenin muhtevasının ne olduğunu
bizden sormaktadırlar. Buna mukabil aşağıda göreceğimiz birçok
özel konularda, öğrencilerin hangi hususlarda sıkıntıları olduğu da
ha açık bir şekilde görülmektedir.
cc) Çahşma metodlannı öğretecek kurslar, kitaplar :
Genel konu ile ilgili 377 öğrenciden 49 unun ilgilendiği bu konu,
bütün sınıflarda % 4 % 5 oranında öğrencinin sorduğu bir problem
dir. Konunun bütün sınıflarda tekrarlanması, son sınıfa kadar sıkın
tının devam ettiğine alâmet olduğu gibi, her sınıfta ancak pek cüzî
bir öğrenci gurubunun dikkatini çektiğine de delildir. Konuya en çok
üçüncü derecede önem verilmiştir.Bumınla beraber, öğrenme metod-
ları ile ilgilenenlerin sayısı, Fakülte toplamında Lâiklikle, dinî konu
larla, veya ahlâkî problemlerle ilgilenenlerden fazladır! Bu da konu
ya belirli bir önemin verilmekte olduğuna alâmettir.
özellikle Fakülte birinci sınıfına bir öğrenim metodları dersi
konmasında büyük fayda umulmaktadır.
dd) Fakülte yönetmenğinin öğrencilere açıklanması, Yabancı
Fakültelerin yönetmelikleriyle karşılaştırılması :
41 öğrencinin ilgilendiği bu konu bilhassa birinci ve ikinci sınıf
75
öğrenrilerince istenmektedir ve bu sınıfta konunun önemi ile ilgi
sayısı doğru orantılıdır. Fakültenin en müşkül, en tehlikeli sınıfı,
güphesizki birinci sınıftır. Çevreye intibak, sahaya intibak, ve niha*
yet üniversite öğrenciliğinin hürriyetine intibak, Lise disiplinin
den yeni çıkmış, çoğu* diğer illerin nisbeten geleneksel sosyal muhi
tinden henüz ayrılmış öğrenciler için hakikaten zor olmaktadır. Bun
dan başka, mevcudum pek yüksek rakkamlara baliğ olan bu sınıf öğ
rencileri ile öğretim üye ve yardımcılarının daha yakından ilgilene-
bilmeleri de tabiatıyla imkânsız olmaktadır.
Bu itibarla konunun bu sınıfta ve kısmen ikinci sınıf taciddiye
tini, muhafaza etmesi i tabiidir. Hususiyle, yönetmeliğin yeni değiştiği
bir sırada anket yapıldığı için, mevzu aynı zamanda aktüeldi.
ee) öğretim üyeleri ile öğrenciler arasında yakınlığı sağlıyacak
sosylal münasebetler kurulması gereği.
31 öğrencinin ısrarla üzerinde durduğu bu husus, hiç şüphesiz,
anketin istediği konu gösterme niteliğinde değildir. Ancak, bu mü
nasebetlerin eksikliğine değinilmesi ve hususiyle yukarı sınıflara
doğru bu ihtiyaGin daha fazla hissedilmiş olması, problemi «Anketle
ilgisiz* konular arasında saymamıza mani olmuştur. Diğer taraf
tan, Beşerî münasebetler açısından, konunun, sade pratik: bir talep
olarak değil, bir sosyolojik mesele olarak da teorik bir anlam taşıdı
ğına şüphe yoktur. Birçok memleketler, (ingiltere, Amerika gibi)
Üniversite öğrencileri ile hocaları arasında daha şahsî, daha insanî
ilişkiler kurulmasına, öğretim üyesinin öğrencinin formasyonuna da
ha, yakınılan ilgi göstermesinin gereğine inanmış durumdadırlar. Biz
de ise, çok defa, öğrenci, bir ad ve bir kayıt numarası olarak karşımıza
çıkmaktadır. Şahsen tanıyabüdiklerimiz o kada~ istisnaîdir ki., öğ
renci, ile ancak fonksiyonel bir ilişki onun kişiliğini geliştirmesine
yardımcı olamamakta ve onu ya kendi şahsî sorunlarıyla başbaşa
bırakmakta ya da kendisine hocalarından gayrı önderler aramaya*
sevketmekledir.
ff) Diğer konular :
Yukarda saydıklarımızın dışında üzerlerinde az da olsa gene bir
ilgi yoğunluğu kaydedilen konular şunlardır :
«Öğrencilerdeki başarısızlığın sebepleri nelerdir?» Özellikle bi
rinci sınıftakilerin (19 öğrenci) ; Üniversite gençliğinin eğitimini' sağ
layıcı vasıtalar nelerdir?» (16 öğrenci) ; «ŞubaŞt hakkuıjıh kıabul edil-
76»
memesinin gerekçesi nedir?» (15 öğrenci); «Üniversite oğrencileri-
nin siyasî cereyanlara karşı tutumları ne olmalıdır.» «Aşırı cereyan
lardan nasıl korunmalıdır?» (14 öğrenci). «Dens kitabı müşkülâtı
natjd halledilmelidir, eski baskılı kitablarda nasıl vazgeçilmelidir.»
«Yabancı dilde öğretim yapan Orta Doğu Üniversitesinin bu duru-»
munun fayda ve mahzurları nelerdir?» (12 öğrenci), «Yurtlar ve sos
yal yardım meseleleri». (12 öğrenci), «Genellikle Üniversite sorunla-
rı». (11 öğrenci), «öğrenci derneklerinin Fakülteler içindeki fonksı
yonlan ve yetilerinin sınırları hakkında konuşmalar». (9 öğrenci),
«Üniversiteye giriş usullerinin revizyonu ve bilhassa açıkta kalan
öğrenci adayları ile Üniversitelerin ilgilenmeleri gereği» (9 öğrenci,.
«Yabancı Üniversitelerden veya Türfeiyedeki diğer Üniversitelerden
Öğretim üyesi davet edilmesi»- (6 öğrenci), «Milletler-arası öğrenci mü
badelesi,» «Çalışma Kapmları ve milletlerarası öğrenci teşekkülleri
hakkında açıklamalar yapılması» (5 öğrenci), «Boş zamanları^ de-
ğerlendisrilnnesi» (4 öğrenci), «Beş ydhk Planda Üniversite problemi».
(4 öğrenci), «Haftahk Fakülte Bülteni çıkarılarak öğrencilerin mes
lek olaylarından haberdar edilmesi gereği». (2 öğrenci), «Hukuk Fa-
kültesinin; kuruluş tarihi hakkında konuşma yapılmaslı» (2 öğrenci),
«İstanbul üniversitesindeki olaylar hakkında açıklama yapılması».
(2 öğrenci).
••77
ikinci sınıfta konu en fazla ilgiyi besince derecede, Üçüncü ve dör
düncü sınıflarda ise üçüncü derecede toplamıştır.
Aynı şekilde, birçok konular sade Birinci Sınıf öğrencileri tara
fından sorulmuştur : «Beş yıllık plânda Üniversite meselesi,» «Şu
bat hakkı meselesi». «Başarısızlık sebepleri,» «Üniversite gençliğinin
eğitimi yolları,» «Yabancı Üniversitelerden müsafir profesör celbi,»
(Bu son üç konuya Son sınıftan da birer kişi katılmıştır), «Milletler
arası öğrenci mübadelesi ve Çalışma Kamplan konusu,» «Öğrenci
dernekleri meselesi,» «Radyoda Üniversite saati yapılması», v.s, gibi
konularla yalnız bu sınıf ilgilenmiştir.
Diğer taraftan son sınıf 23 ayrıntılı konu içinde yalnız dördü ile
ilgilenmiştir : «Üniversite Reformu,» «Öğrenme metodları,» «Öğre
tim üyeleri ile sosyal münasebetler» ve «Dışa dönük kültürel ve bi
limsel faaliyetler gereği.» Bunun dışındaki beş 1-onu da ya bir ya iki
ilgi toplamış diğer 14 ayrıntılı konu tamamen ilgi-dışı kalmıştır.
Bütün bunlardan çıkan netice, tabiî bir ilgi azalışıdır. Ancak,
en dikkati çeken konu, son sınıfa gelindiği halde çalışma metodları-
nın hâlâ merak konusu oluşudur! Kanaatimizce, bu, memleketimizde
alışkın olduğumuz eğitim tarzının bilgi kazanma usulleriyle pek ilgi-
lenmeksizin daima bilgi yükleme üzerinde ısrar etmesinin sonucudur.
Üniversite sorunları hakkında ayrı bir anket yapsa idik, mu
hakkak ki daha teferruatlı, daha ilginç birçok meselelerle karşılaşa
caktık. Konuya ancak yeter derecede önem verilmesi, öyle sanıyo-
ruzki, öğrencilerin memleketin tümünü ilgilendiren siyasî ve iktisadî
nitelikteki ortak konulara daha büyük bir önem vermelerinden ve
daha fazla ilgi göstermelerindendir. Bununla beraber, öğrenciler ken
di problemlerini de ele almasını bilmişlerdir- Öğrencilerin sade
ce, kendilerine uzak sorunlarla ilgilendikleri iddiası Dir ön yargıdan
başka bir şey değildir. Değişen, ilginin çapı ve derecesinden ibarettir.
Esasen, memleketin tümünü ilgilendiren bir sorun ile yalnız öğ
renci zümresini ilgilendiren bir sorunu aynı önemde, hattâ aksi oran
da önemli görme, gurup hodgâmlığının ve dar görüşlülüğünün bir
alâmeti olurdu. Diğer taraftan kendi problemlerini unutacak kadar
dış olgu ve olayların seyrine kendini kaptırmak gibi ilkel bir duygu
suzluğu ve bilinçsizliği de müşahede etmedik. Kanaatımızca, bu ilgi
lenme dozu normal sayılmalıdır.
78
4 —. FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepe T. S. Fakültesinde Üniversite konusu ancak «zayıf»
ilgi uyandıran konular arasındadır. Gerçekten ankete katılan, 125
öğrenciden yalnız 21 i bu konuya ilgi göstermiştir ki bu % 16.8 dir.
Hukuk Birincisi sınıfında ise ilgi duyan öğrencilerin sayısı 251 olup
Sınıfın bütününe oranı % 39.9 dur. Evvelce işaret ettiğimiz gibi, an
kete katılanların sayılarındaki fark da nazara alınınca Hacettepe-
deki ilgi, cidden azdır. Bundan başka, 23 ayrıntılı konudan 15 ine
karşı hiç ilgi yoktur. 6 iç konuya bir veya iki ilgi çıkmıştır. Ancak
iki konudur ki 4-8 ilgiyi biraraya toplayabilmiştir : Bunlardan biri
«Genel olarak Üniversite meseleleri» dir ki dört ilgi toplamıştır, di-
ğeride Üniversiteye giriş usulünün ıslahı ile ilgili olup sekiz ilgiyi
toplamıştır.
Hacettepe T. S. Fakültesindeki bu durum, Fakültenin yeni ku
rulmuş olması, öğrenci sayısının değişik bölümlere de dağılmak su
retiyle hayli az oluşu, Hukuk gibi bir sosyal bilim fakültesi olup pek
çok sayıda öğrencinin ihtiyaçlarını, yer, öğretim üyesi, ve sosyal iliş
kiler açısından yeteri kadar ve yeteri gibi karşılama imkânlarından
zarurî olarak mahrum bulunmayışı, ve nihayet bizzat ihtisas sahası
nın, öğrencileri, belirli müesseselerin organizasyon şekilleri, ıslah
problemleri, v.s. gibi konularla ilgilenmeye teşvik edecek bir nitelik
te olmayışı ile izah edilebilir.
Bundan başka yeni bir kuruluş tipi arzeden Hacettepe T. S. Fa
kültesinin Üniversitenin kronikleşmiş dertlerinden kurtulacağı kanı
sı öğrenci arasında yaygındır. Yeni bir tecrübenin optimizmi talebe
ye hakim olmuş olabilir.
Ancak şu kadarını söylemeliyiz ki, anket, Fakültenin tamamına
teşmil edilmemiştir. Böyle olsaydı, sonucu daha iyi değerlendirme
miz kaabil olacaktı.
79
tu«* : 14 kışı ilgilenmiştir, sınıf toplamı ise 89 dur. Yalnız, erkeklerin
hakim olduğu sınıfta alâka konulan daha çeşitlidir.
Fazla bir kesinlik iddiasında bulunulmamakla beraber bu far
kın, kız öğrencilerin çoğunlukta olmasından ziyade sınıfların az sa
yıda öğrenciden terekküp etmesinde aramak daha doğru olur gibi
geliyor : Her iki Fakültenin içinde ele alman altı öğrenci gurubunun
içinde, Üniversiteye Giriş problemi istisna edilirse, ki zaten Üniver
site dışında kalan bir meseledir, yegâne problemsiz sınıf, mevcudu
en az olan sınıf olarak karşımıza çıkmaktadır : Hacettepe ikinci
sömestr öğrencileri olan 36.kişilik sınıf.
Şu kadar ki bu sınıfın öğrencileri de ayrı ayrı dört beş bölüme
dahil bulunmaktadırlar. Bu "bakımdan konunun bir de bu açıdan
kontrolü yapılmalı ve acele genellemelere gidilmemelidir.
İÜ — E D E B İ Y A T - S A N A T VE
TARİH K O N U L A R I :
81
ce) Güzel Sgjnatlarla ilgili konular :
88 öğrencinin ilgilendiği bu konunun gerek gurup ortak kanaa-
tınca uygun görülen, gerek en çok ilgi sayısını bulduğu önem dere
cesi üçüncü derecedir.
dd) Tiyatro sanatı :
30 öğrencinin ilgilendiği bu konu en çok ilgi sayısını dördüncü
derecede bulmuştur, gurup ortak kanaati ise konuya üçüncü derece
de önem tanımaktadır.
ee) Sinema sanatı hakkında açıklayıcı konferanslar :
Bu da 22 öğrencinin ilgisini çekmiştir. Önem derecesi, genellikle,
üçüncü derecedir. v
ff ) Tarihî Konular :
Yukarda belirttiğimiz gibi, 31 öğrencinin ilgilendiği tarihî konu
lar içinde 8 kişilik bir çevre «Siyasî Tarih ve Umumî Tarihle» ilgili
dir. 7 kişilik bir çevre «Osmanlı Tarihini ve Türk Medeniyet tarihini»
merak etmektedir, 11 kişilik bir çevre «Yakın tarihimizi, tarihî
şahsiyetlerimizi ve belli başlı zaferlerimizi» ilgilendiren konferanslar
istemektedir, 2 kişi «Türkiyedeki tarihî eserler» hakkında, 3 kişi de
«Hukuk Tarihi» konularında bilgi edinmek istemektedir.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Edebiyat - Sanat ve Tarih konulan ile ilginin şiddeti, ve ilgi
çevresi genellikle yukarı sınıflara doğru artmaktadır. Son sınıfta ha
fif bir azalma varsa da, birinci sınıfa nazaran bariz fark bakidir :
Şiddet puanı Çevre genişliği
Sınıf : I % 5.30 % 27.87
Sınıf : II % 6.85 % 37.06
Sınıf : III % 6.89 % 38.10
Sınıf : IV % 6.56 % 34.96
Birinci sınıfta Tiyatro konularıyla ilgi biraz daha fazla, son
sınıfta azdır. Tarihî konularla ilgi aşağı yukarı her sınıfta aynı oran
dadır ve pek azdır :
Sınıf : I % 2.4
Sınıf : II % 3.5
Sınıf : III % 2.9 , , .
Sınıf : IV % 5 !
82
Son sınıfa doğru nisbî bir artış varsa da bu, ilgi azlığını telâfi
edecek nitelikte değildir,
Edebiyatla ilgi birinci sınıfta daha az, yukarı sınıflarda genel
likle daha yüksektir :
Sınıf : I % 7
Sınıf : H % 14
Sınıf : III % 11.6
Sınıf : IV % 10.4
Müzikle ilgi hususunda bir eğilimden bahsetmek zordur :
Sınıf : I % 5.2
Sınıf : II %8,4
Sınıf : III % 4.0
Sınıf : IV % 8.0
Burada şu hususu hatırlamamız gerekir ki Müzik ile ilgili ko
nuların Fakültede yeralabileceğini öğrencilerin çoğu düşünmemiş
olabilir. Bundan başka çeşitli memleket meseleleri başta gelmek üze
re konu seçiminde siyasî, sosyal konular üzerinde durulurken Mü
zikle ilgili konulara bir seçilme şansı kalmamış olabilir. Hülâsa, mü
zikle ilgisizlik sonucuna varmamız, anketin mahiyeti dolayısıyla,
doğru değildir.
Sadece Kültürel konulara, Sanat hareketlerine tahsis ettiğimiz
bir anket olsaydı, öğrencilerin eğilimlerini daha gerçeğe yakın bir
şekilde ölçebilirdik. Bu itibarla acele genellemelerden sakınmamız-
yerinde olur.
Güzel Sanatlarla ilgi hakkında da aynı şeyi söyleyebiliriz :
Sınıf : I % 7.1
Sınıf : II % 8.0
Sınıf : III % 13.8
Sınıf : IV % 9.0
Ancak, Edebiyat hakkında söylediğimiz gibi, burada da yukarı
sınıflara doğru nisbî bir ilgi artışı müşahede edilmektedir.
4 — FAKÜLTELER AKASI MUKAYESE :
Hacettepede bu konularla ilgi % 25.6 dır, Hukukun Birinci sı
nıfında ise % 27.8 Hacettepedeki öğrenci mikdarmın, Hukukun beş
te biri kadar olduğu nazara alınırsa bu nisbet mukayesesi, Hacette
pede hakikaten bir ilgi azlığına delâlet eder. Gerek Toplam olarak,
83
gerek söm : 1 de konuyla ancak «zayıf« ilgilenme durumu vardır,
îlgi yoğunluğu sağlıyan konular arasında müzik birinci gelmiş
tir : % 10.
Bundan sonra Güzel Sanatlar ve Edebiyat gelir. Tarihle
ilgi pek azdır. Tiyatro hiç sorulmamıştır. Osmanlı Tarihi, Türk Me
deniyet Tarihi hiç sorulmamıştır.
Şu kadar ki, bu sorular, bir konu listesinde takdim edildiği hal-,
de ilgi gösterilmemiş demek değildir. Hiçbir liste sunmadığımızı baş
ta Girişte işaret etmiştik. Burada yaptığımız mukayese, Hukuk Bi
rici sınıf öğrencilerince sorulup ta, Hacettepede sorulmamış olan ko
nuları göstermektedir. O kadar. Bunda da Müfredat etkisi olsa ge
rektir. Zira Hukuk Birinci Sınıfında hem Siyasî Tarih, hem Anayasa
Hukuku okutulmaktadır ki bunlarm, öğrencileri millî tarihle ilgilen
dirdikleri muhakkaktır.
5 — KIZ VEYA ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA
OLDUĞU SINIFLARIN FARKI :
Kız öğrenci aleyhine bir konu çeşidi kıtlığı vardır : İlgilenilen
konular yalnız Edebiyat, Müzik ve Güzel sanatlardır, bir tek kişi de
tarihle ilgilenmiştir, diğer 6 ayrıntılı konuya hiçbir ilgi yoktur. En
fazla ilgi Müzikledir. Bu, diğer sınıfta da böyledir. Bununla beraber,
yüzde itibariyle, bu konularla ilgilenen öğrenci oranı, kızların hâkim
olduğu sınıfta daha yüksektir ve «yeterli ilgi»ye ulaşmaktadır.
1. Sömestr (Erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıf) : % 21.35
2. Sömestr (Kızların çoğunlukta olduğu sınıf) : % 36.11
Ancak, bu oran, yüksekliği, kız öğrencilerin sınıfının sayıca, di
ğer sınıfın iki buçukta biri olmasıyla, biraz önemini kaybeder. Er
keklerin sınıfında 89 kişi vardır, konuyla ilgilenenler 19 kişidir. Kız-
larınkinde 36 öğrenci vardır ve konuyla ilgilenenler 13 kişidir. Alâka
fazlalığı bir gerçektir, yalnız bu, oranların gösterdiği kadar olma
yabilir. Her iki sınıftan da aynı sayıda bir örnek seçilerek anket ya
pılsaydı belki daha gerçeğe yakın bir sonuç alabilirdik.
84
86
Bu konu ile en çok ilgi ikinci sınıftadır. En az ilgi de son sınıf
ta. Bunda müfredat etkisi barizdir : ikinci sınıfın başında öğrenci
ler, kendi sahaları ile ilgili türlü konuları merak etmektedirler. İkin
ci ve üçüncü sınıf okunduktan ve son sınıfta bu konulara ışık tuta
cak teorik dersler yeraldıktan sonra öğrencilerin meraklan kısmen
doyurulmuş olacaktır. Bundan başka, son sınıf hukukun ansiklope
dik tarafına değil, dar anlamıyla teknik tarafına önem vermekte ve
yarın meslekte karşılaşacağı hukukî müşkülleri çözme endişesi için
de bulunmaktadır.
Cevap örnekleri :
«Çeşitli hukuk görüşlerinin izahı, öğreticilerin bu hususta ay
dınlatılması, yeni hukuk cereyanlarının izahı.»
«Dünya çapımda isim yapmış hukukçuların hayatları ve eserle
rinin aydınlatılması.»
«Memleketimizde hukuk sahasında (çeşitli dallarda) önemli fi
kirleri olan şahsiyetlerin tanıtılması.»
«Doktnin sahibi, dünyaca meşhur hukuk müelliflerinin hukukun
geiişmesüiadeki rolleri.»
«Bizlerin anhyamadîğı ve doktrinde çatışmalara sebep olan ko
nuların hazırlanmadı ve bunların neticelerinin ne olacağı?»
«Hukukî görüşler1 arasındaki tartışmalarla ilgili konferanslar»
«Bilhassa yianhş anlaşılmalara sebep olacak hukukî konular.»
«Fikir seviyesini yükseltmek amacı ile, hukuk sahasının çeşitli
dallarında görüş sahibi olan düşünürlerim fikirlerinin daha geniş ola
rak izahı (Derslerdie öğretilenlerin haricinde)».
«Hukukun laktüel olan konulanını, konferanslar şeklinde ve fa
kat her sınıfın anlıyacağı dilden öğrencilere verilmesinde fayda gö
rüyorum.»
«Aktüel konuların, gazetecilerin değiştirerek anlattıkları mese
lelerin, hukukî yönden, bizleri aydınatacak şekilde anlatılması.»
«Adalet tariKınden büyük hukukçuların hayat ve fikirleri»
«Hukukun münakaşalı mevzularının daha geniş laçıklalamasfc».
«Memleketimizin hukukî problemlerimin nasiıl halledilebileceği.»
«Hukuk sahasındaki memleket meseleleri hakkında konferans.»
Hukukî hatalar.»
«Hukuk talanında hiçbir salâhiyetleri olmayan ve hattâ menşe
leri de bulunmayan bazı dilcilerin reaksiyoner hareketleri karşısında
hukuk dilinde uydurmacılığın tevlit edteceğji mahzurlar?».
87
bb) Hukukçuluk mesleğine has problemler, tatbikatta rastla
nacak hukukî meseleler ve çözüm yolları :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 62 si bu sorunlar et
rafında aydınlatılmak istemektedir. Birinci sınıfdan son sınıfa gidil
dikçe tahmin edilebileceği gibi, konu ile ilgi orantılı olarak artmak
tadır :
Sınıf : I % 4
Sınıf : II % 6
Sınıf : III % 9
Sınıf : IV % 13
Konuya en fazla ilgiyi birinci önem derecesinde gösteren sınıf
lar, gene tahmin edileceği gibi, üçüncü sınıfla son sınıftır. Birinci sı
nıfta ise konu, üçüncü derecede önemli sayılmıştır. (Gurup ortak
kanaati olarak, ve en çok ilgi sayısı bakımından).
Cevap örnekleri :
«Her hukukçu, faal hayatta, ne dereceye kadar başanlı bftr rol
oynamaktadır? Türk Hukuk Sistemini sosyal hayata tlanıamen be
nimsetmek için taşra mahkemelerinde, Barolarında ne gibi faaliyette
buhmu!inaktadır ?»
«Vazife mesuliyetini İzah eden (bilhassa bir hukukçu olarak)
konularda açıklamalar.»
«Hakimlere tanınan teminatın, savcılara/ tanmmamasHnm neden
leri»
«Hukukçunun, hayattaki vazifeleri ve sorumlulukları (nelerdir?»
«Hakimler ve hakimlik teminatı hakkında daha jgeniş bilgiler
verilmesi, hakimliğin, bir meslek olarak Memleketimizdeki değerinin
belirtilmesi.»
«Hakimlik ve avukatlıkta başarılı olmak liçin gerekli şartlar
nelerdir?»
«Bir hukukçuya, hayatta lâzım olacak, fakat kitablarda yazılı
olmayan bilgiler (hayatî bilgiler)».
«Adaleti- tecelli ettirecek organlar olarak hâkimlerde aranacak
vasıflar? Hukuk fakültesi mezunu olmaktan başka neler1 arabmah-
dır? Ahlakî durura, karakter, vesaire..»
«Yazın staj yapmak (fahri de olsa) çare ve imkânlarım araya
lım ve hukukçuyu önce tatbikatla yetiştirelim;.»
«Jyi bir hukukçu olmak için nafcd bir metod tatbik edilmeli ?»
«En önemli olan hukuk mesleği ile ilgili ve tatbikatta sık sık
88
rastlanan adaletsizliklerin gerçek sebepleri ve bunların hal çareleri
nin neler olabileceği?».
«Türkiyede hukukun tam olarak uygulanıp uygulanmadığına
dair.»
«Hukukun, tatbikat safhasındaki durumu : Tatbikattaki eksik
likler, tatbikattaki farklar.»
«Hayatta karşılaşılan güçlükleri yenecek mahiyette tatbikatla
ilgili hukukî meseleler.»
«Derslerdeki nazariyatı daha iyi anlayabilmek için, derslerle il
gili devlet müesseselerinden uzmanlar getirilerek konferanslar ver-
dirilmesi.»
cc) Yeni çıkarılmakta olan kanunlar, yeni taldil hükümleri ve
yeni ihdas edilen hukukî kurumlar hakktında aydınlatıcı
bilgiler :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 37 öğrenci bu konu ile ilgi
lenmiştir. Hukukçu olarak bunda son derece haklı oldukları söz gö
türmez. Dersler, ister istemez klâsik bilgilerle doludur. Yeni hukukî
kuruluşlar veya hükümlere, genellikle, müfredat içinde yer bulmak
zorluğu vardır. Bundan başka, ihtisaslaşma, bu konuların ancak be
lirli sınıflara geçildikten sonra okutulmasını gerektirebilir. Ancak,
Fakülteye inüsab etmekle, öğrenci kendisini hukukçu sayar ve çev
resine karşı da hukukla ilgili herşeyden anlar görünmek ister. ^Bu
nun için, ders - dışı öğretim faaliyetleri ile aydınlatılmak, biraz da
hukukun aktüel tarafını tanımak arzusunu gösterir. Konu ile en faz
la ilgi ikinci sınıftadır. Hukukî konulara karşı tecessüsün en kuvvet
li olduğu sınıf da budur : Bir sene hukuk okumuştur, birçok şeyleri
merak etmiş, fakat pek azını öğrenebilmiştir. Onun için, devamlı şe
kilde sorar. Konu ile ilgili çevrenin, ortak kanaati, konunun ikinci de
recede önemli olduğu yolundadır. En çok ilgi sayısı da bu derecede
toplanmıştır.
Cevap örnekleri :
«Hukukun yeni gelişen müesseseleri hakkında konferanslarla
aydınlatılmamız gerekir. Zira, bizlerin birer hukuk öğrencisi olmamız,
en fazla bu sahada bilgi sahibi olmamızı icap ettirir. Her meslek men
subu, mesleğini en iyi şekilde öğrenirse toplumun kalkınması ger
çekleşecektir.» „•»
«Mecliste çıkmasını beklediğimiz kanunlar hakkında bilgi. Ge-
89
cüVme sebepleri, gecikmelerinin memlekette tevlit ettiği zararlar,
Parlameitoya ikaz mahiyetinde açıklanmalıdır.»
«Meclise gelen yeni kanun tasarıları ve değişiklikleri konusunda
aydınlanmak. Bilhassa derslerle ilgisi bakımından.»
«Hazırlanan kanun taşanları hakkında muhtelif siyasî gurupla
ra mensup kimselere talebe önünde görüşlerini bildirme imkânmm
temini.»
«Meclisten ilerde çıkarılacak kanunlar ve Meclis çalışmaları
hakkında bilgi verilmesi».
«Günümüzün konuları olan hukukî meselelerin tartışılması, me
selâ yeni bir Ceza Kanununun gerekli olup olmadığı, yeni çıkan Kira,
İcra İflas, kalnunlanuun, keza vergi meselelerinin izahı.»
«Merî kanunlarımızın ders harici konferanslarda! tenkidi, nasıl
olması lâzım geldiği hakkında bilgi verilmesi.»
«Merî kanunların tatbik kaabiliyetleri ve menşeleri.»
«Hukukî müessenelerde dünyada ve memleketimizde meydana
gelen değişiklikler.»
«T. B. M. M. de görüşülen önemli yeni kanun tasarılarının, ge
cikmeden, öğrencilere izahı.»
«Memleketimizde Hukuk alanında görülen boşluklar ve bunların
giderilmesi çareleri.»
dd) Kamu Hukuku, Anayasa Hukuku ile ilgili sorular :
Genel Konu ile ilgili 303 öğrenciden 34 ü, bu sorunları ele almış
tır. Son sınıfta alâka daha fazladır. Fakat, diğer konulara nazaran
ilgi oranı azdır. % 7.
Cevap örnekleri :
«Devletin temel kuruluş ve işleyişi hakkında, Hükümet sistem
leri, Tek ve Çift Meclis gibi Müesseselerin tam kavranmasını, fayda
ve mahzurlarım izah eden konferanslar».
«Hürriyetin memleketimizdeki anlamı ve tam olarak bunun ger
çekleşmesi için toplumca alacağımız tedbirler.»
«Anayasanan 11. maddesinin tefsiri»
«Tedbirler Kanunun Anayasaya aykırı olup olmadığı hususu
münlakaşahdljr. Bu kanua, Anayasaya neden aykırı, veya neden uy
gundur ?»
«Türkiyede Hukuk Devleti esaslaflının anlatılması ve kültür se
viyesinin geliştirilmesi.»
90
«Anayasanın temel ilkelerini açıkhyan konferansla*»
«Her sahadaki hürriyetlerin Anarşiye gidilmemek şartıyla her
kese sağlanması.»
«Anti - demokratik kanunlar var madır ? Türkiyede var ise, sos
yal bünyemize uymayan bu gB»i kanunlar nasiü değiştirilmelidir ?»
«Yeni Anayasamız tatbikata ne deıtece intibak etmektedir ? Tafr-
bikatta ortaya çıkan meseleleri karşılayabilmekte midir ?»
«Memleketmizin bugünkü hukukî düzeni, yarını teminat altına
alacak derecede köklü temellere dayanmakta imdir? Değilse, bugün
kü gençliğe düşmesi icap eden ferdî ve toplumsal görev ve hedef ne
olmalıdır ?
ee) Ceza Hukuku ile ilgili konular :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 28 i Ceza Hukuku sahasına
giren bazı konuları merak etmişlerdir. Genellikle üçüncü ve dördün
cü önem derecelerinde ilgi yoğunlaşması vardır. Oramn en yüksek
olduğu sınıf III. sınıftır.
Cevap örnekleri :
«Bugünkü Türk Ceza Kanunu, memleketin bünyesine uygun
mudur ? Değilse, nedenleri üzerinde durulmasM
«Çeşitli memleketleıideki suçlu kimselerin ıslahı ve infaz rejim
lerinin gelişmesi. Bilhassa jürili mlahkemeler hakkında bilgi.»
Ceza Kanunundaki anti - demokratik hükumlelr meselesi. Bu hü
kümler nelerdir ? Muhafalazaları zarurî midir ? Kaldinhnalaniun
le gibi mahzurlu neticeleri olabilir ?»
«Ceza Kanununda meşru müdafaa öngörüldüğü halde, tatbikat
ta bu madde, neden pek az uygulanıyor ?»
«Ceza Kanununun 141 ve 142 maddeleri ile ilgili Fakültemiz ko
calarının görüşlerinin açıklanması»
«Türk Ceza Kanunun yapümasu gerekli tadili hakkmda konuş
ma.»
ff ) Diğer konular :
Yukarda saydıklarımızın dışında önemli bir ilgi yoğunluğu sağ
lamış konular yoktur. Ancak değinilmiş olan bütün konuları göster
miş olmak için şunları da kaydedelim :
Hukuk Sosyolojisi ile (11 öğnenci), Mare Hukuku ile (10 öğren
ci), Yorum problemteri ile (8 öğrenci), Usul Hukuku ile (8 öğrenci),
9*
Medenî Hukuk ile (8 öğrenci), Mukayeseli Hukökla (7:öğfenöi^,>Hu
kuk Tarihi ile (6 öğrenci), Uzay Hukuku ile (6iÖ^E«|^*BaÄ>Hu
kuku ile (5 öğrenci) Ticaret, Hukuku ile (2 öğıtenc^|%sHâfâü8tf>4t^
de (2 Öğrenci) Borna Hukuku ile (2 öğrenci) ve JÛnayetKafluı hak
lan ile de (2 öğrenci) ilgili bazı sorunlara tcmaş editótsfcùv-rjüni >s:r.
Değişik konularda cevap örnekleri : mourant ifi'sf»
«KanunJarımızm, sosyal hayatim düw'nIenmäÄdek¥ y^terMfigîÖ
ne değinir mahiyette konferanslar» kamï->A-'Àm'itF,y>
«Hukuk hakkındaki bütün noktai nazarları beJfrfctîktferi» äbttf#
günün yaşayan hukukunun gelişim istikametini tayfeff ©tmek^ı*e%»^
hakkında iyi ve fena hükmü vermek.» *• vbıimilo
«Kanunların, uygulama yapanların arzularına çeyaby ye,_,. tâbi
olanların gerçek hayatını fiilî olarak tanziminin tcsbiti.»
«Hukukumuzun bütün dallarımın bünyemize uygık&(0İlf(JM olmadı
ğı» •,•;••;>;;" jx;;d n-:.rù%
«Eski Hukuk sistemimizin meri hukukumuza ne gibi hizmeti ol
muştur?» .\il man ii%ühlo
«İslâm Hukukunun Modern Hukuk îîe karşılaştırılması, ^zorar-
lan ve faydaları.»
«Türkiyede idarî reform.» o;Ucsgu?t»
«Adliyemizde yapılması gereken ıslahat». <;H J>'Î *' lubum
«Yeni îcra ve iflas Kanununun getirdiği yenilik ve değipjkfjklerin,
iktisadî ve ticarî hayata etkijsî.» Tr^ib^ mnhvì.
«Adaletin tecellisi bakımından kanuinlaifumzda hakim©tanınan
takdir hakkı kâfi midir ?» >!•** ™««ıiJ>
«Memleketimizde son günlerita önemli konularından 'Igri^SIÖh
gayrı - sahih nesebin tashihi mesfelesinin aydınlatılması.» J '• ^>
«Medenî Kanunda yapılması gereken değişiklikler (Sahtìì hMl&r
bakımından)». 'K;A *
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE : ->.<** W*>J
.1X. »
92
birinci sınıfında hukukî konularla ilgili çevre, sınıfın % 23.4 üdür.
Hacettepe ilk sömestrlerinde bu nisbet % 24.0 dür!
Yüzdesi alınan iki toplam arasında birinci lehine olan fark (ki
ikincinin bes misli kadardır) bu ikinci oranın pek kesin yorumlanma
masını gerektirir. Yani, Hacettepedeki oran yüksekliği, zaten öğren
ci sayısının çok daha az olmasıyla ilgilidir. Buna rağmen, hukuk öğ
rencisinde ilk senenin ilk üç ayında henüz bir meslekî tutkunun te
şekkülü etmediğini kabul etmemiz gerekir. Başka başka fakültelerin
öğrencileri olmakla beraber, ilk sene talebelerinde hukukî konularla
ilgi, hiçdeğilse nicelik bakımından aym orandadır deyebiliriz. Bu, hu
kukî konuların, yurttaş olarak, her aydını ilgilendirmesiyle açıkla
nabilir bir keyfiyettir. Ancak, nitelik bakımından, konuların çeşitlili
ği bakımından, tabiatıyle. Hukuk Birinci sınıfında daha zengin konu
çeşidine rastlanması tabiidir.
Hacettepede ilgi yoğunluğu olan konular iki danedir : Anayasa
problemleri ile Ceza Hukuku konuları. Diğer konulara bir veya iki
ilgi ancak çıkmıştır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUKLARI SINIRLAR ARASLMDAKİ FARKLAR :
Burada hemen işaret edeli ki, kız öğrenciler Hukuktan pek hoşlan
mamaktadırlar! ilgi % 13 dür. Salt rakkamlarla 36 öğrenciden yal
nız 5 danesi ilgi göstermiştir. Bunların da smıfdaki erkek öğrencilere
ait olup olmadığını, soru kâğıtlarında cinsiyet sormadığımız için,
tahkike muktedir değiliz. Kızların, Siyasetle olan ilgisizliklerine Hu
kukla olan ilgisizliklerini de eklemek belki doğru olacaktır. Ancak,
tahkiki gerektir. Bu farkı araştırmayıfoaştan derpiş eden ve soruları
ona göre yönelten bir anket yapmak şarttır.
93
V — G E N Ç L İ K P R O B L E M L E R İ
H -:
sınıftaki yüzdeleri sırayla okununca Son smıfıın en fazla önemi ver
diği açıkça görülmektedir. Şiddet puanlan da aynı artışı göstermek
tedir.
2 — GENÇLİK SORUNLARIYLA tLQjfiLt AYRINTILI »KO
NULAR :
Gençlik sorunlarının, doğrudan doğruya gençlerin hissettikler,
şekilde ortaya konması, özellikle, bu sorunlar ile ilgili hiçbir hazır
formülün kendilerine sunulmamış olması, hatta, bütün politik, sos
yal, ekonomik çeşit çeşit problemlere değinebilme imkânı içinde k e
dilerine geniş bir seçme alanı bırakılmış olduğu nazara alınırsa,
gençlikle ilgili sorunlara gösterdikleri ilginin önemi ve bilnassa sami
miyeti büsbütün meydana çıkar.
Bu anketin, kanaatımızca, bütün hizmeti de bu spontaneliği teshil
etmesinden ibarettir. Gerçekten, gençler, kendi çağlarındaki insan
ların sorunlarım nasıl görüyorlar, ve ne nisbette bunlara önem veri
yorlar ? Araya, olgun çağdaki tercümanların veya yorumcuların
aracılığı girmeden, kendi kendilerini nasıl anlatıyorlar ?
aa) Gençliğe sosyal münasebetlerde yol gösterme ve muaşeret
kuralları öğretme gereği :
Genel konu ile ilgili 235 öğrenciden 68 i-ki en çok ilgi yoğunluğu
buradadır - gençlerin sosyal münasebetlerdeki acemiliklerinden şikâ
yetçidir. Bu, kanaatımızca, iyi değerlendirilmesi gereken bir otokritik
kaabiliyetidir. Zira, bu eksikliğin daha yaşlı nesil tarafından hatırla
tılması, nesiller arasında kaçınılmaz olan değerler çatışmasının sonu
cu sayılabilirdi. Fakat bizzat gençlerin kendi kendilerini tenkit e-
dişlerinde, yapıcı bir unsur vardır. O halde, bu sorunun çözülmesin
de birçok kurumlara ve kişilere bazı görevler düşmektedir.
Yukarı sınıflara doğru gidildikçe konunun daha fazla önem ka
zandığını görüyoruz :
Sınıf : I % 3.7
Sınıf : II % 11.8
Sınıf : III % 12.2
Sınıf : IV % 8.1
Çevrelerin ortak kanaati konuya üçüncü derecede önem vermek
tedir. Birinci derecede önem verenler son sınıfta daha çoktur.
«»
Cevap örnekleri :
«Âdabı muaşeret kaidelerine değinelim. Ne yazık ki Fakültenin
% 80 öğrencileri bunlardan habersizdirler.»
«Talebelik vekaruun talebe arkadaşlara aşılanması.»
«Erkek arkadaşlara nezaket kaidelerinin öğretilmesi.»
«Üniversite gençliğine musallat olan ve sıkılganlık tabir edilen
ve psikolojik ve sosyal faktörlerden ileri geldiğini tahmin ettiğimiz
hastalıktan kurtuluş için ne yapılmalıdır ?»
«Ben, şahsen, bir köylü çocuğuyum. Bundan dolayı, toplumda
kendimi önemli bir varlık sayamıyorum. Çünkl, hocalarımın ve hattâ
arkadaşlarımın üstün kültürlü olduklarına olan inancımdan dolayì
onlarla münasebet kurmaktan korkuyorum. Bunun için de, zihinler
deki-ki çoktur sanıyorum-bir üstün veya aşağı görme duygusunu
kaldırmaya çatışınız.»
tjb) Gençlere Cinsi eğitim verilmesi ı<e memleketämftzde kV
dm-erkek münasebetlerinin düzenlenmesi :
Gençlik sorunlarıyla ilgili 235 öğrenciden 39 u bu sorun üzerind?
durmaktadır. Köklü bir kültür değişmesi geçirmekte olan memleketi
mizde bu bakımdan çeşitli çevreler arasındaki tecanüs yokluğu ma
lûmdur. Aynı Öğretim merkezinde birleşen gençler, birbirinden çok
farklı görgü çevrelerinden gelmiş ve birbirîeriyle münasebet kurma
da, bilhassa cinsiyet farklan dolayısıyla, güçlük çekmeye başlamış
lardır. Kız arkadaşlarıyla, erkek arkadaşlarıyla sosyal ilişkiler ku
rarken, ilk görgü çevrelerine göre birbirlerinden farklı kolaylık ve
rahatlık şartları içindedirler. Esaslı değer çatışmaları ve davranış
farklıhklan yüzünden birçoğu münzevî kalmayı, sosyal ilişkilerden
kaçmayı kurtuluş yolu saymaktadır.
Konu ile ilgi, birinci sınıftan son sınıfa doğru hissedilir şekil
de artmaktadır.
Sınıf : I % 1.7
;
; Sınıf : n % 2.8
Sınıf : ÜI % 8.1
s
Sınıf : IV % 9.7 .
Cevap örnekleri :
«Aynı camiada yaşayan ve okuyan biz erkek ve kız öğrencilerin
ahlâk ve insaniyet şartları ile birbirlerine bağlanmaları hususunda
96 "
bir konferans faydalı olur. Bizzat müşahede ettiğim kötü arkadaş
lıklardan doğan neticelerin önlenmesi. Bunun için, cinsel mevzuda
konferans istirham edeceğim.»
cc) Fakültede Gençliğin bedenî eğitimi ile ilgilenilmesi ve Spo
run teşviki :
Genel konu ile ilgili 235 öğrenciden (31) rinin ilgilendiği bu ko
nuda Fakültelerin beden eğitimi ile ilgilenmesi istenmektedir. En çok
ilgi sayısı birinci sınıftadır :
dd) Gemei olarak gençlik problemleri :
Öğrencilerden 27 si de, herhangi bir vasıflandırmada bulunma
dan genel olarak gençlik problemlerini sormuştur. Bu genel terimle
yetinme en fazla birinci sınıftadır.
ee) ideal gençliğin özellikleri, ve ödevleri hakkında aydınlatıl
ma gereği :
Gençlik konusu ile ilgili 235 öğrenciden 16 smın üzerinde durdu
ğu bu konu, kemmiyetten ziyade keyfiyet bakımından manalıdır v.
gene gençliğin otoritik kaabiliyetinin delilidir :
' Cevap örnekleri :
«Genel olanak, memleketimizin içinde bulunduğu durumdan şi
kâyet edilmektedir. Şikâyet edilen durumun doğmasında mevcut in
san tipinin rolü büyüktür. Bu hususta belirtilmektedir. Diğer taraf
tan, beğenilmiyen bu insan tipini, beğenilmiyen bu düzen yaratmak
tadır. Bu açıdan, memleket bir çıkmazda imiş gibi görünmektedir. Bu
fasit daireden nasü kurtulmak mümkündür ? Bu hususun aydınla
tılması.»
«Cemiyetimize faydalı bir ferd olarak yetişebilmemiz için, bü
yüklerimizin bizden istedikleri. (Çok çaîışroak teranesinden ayrı bir
mevzu olarak düşünülmesi).»
«Yazın dört ayında başı boş gezen biz gençleri, memleket hiz
metlerinde çahşlarmak ve bu koüauda plân yapmak acaba, büyükle
rimizin aklına gelmiyor mu? Memleket hizmetinden maksadımız köy
kalkınması vesairedir.»
«Türk gençliği, kendisine düşen vazifeyi yapmakda midir, yok
sa, kendisine verilen değeri istismar ederek buhranlar yaratmakta
mıdır ?»
97
«Siyasî hayatta, gençliğe düşen ve gençliğin siyasi hayatta sa
kmcaîı olduğu durumlarım izahı. Siyasilerin kendilerine düşen gö
revi yapmaktan kaçındıkları zamlın nasıl bu* yol takip edileceği ?».
ff) Diğer konular :
Yukardakilerin d'şmda değinilen diğer konular şunlardır :
Kültürel ve politik eğitim için genel konferanslar ve münazara
lar yapılması gereği (14 öğrenci), Gençlikte ruhî buhran, manevî
çöküntü halleri ve âsî gençlik problemi (13 öğrenci), Gençliğin yurt
sorunlarıyla ilgilenmesi' gereği (8 öğrenci), Türkiye gençliği ile
Bünya gençliğinin mukayesesi (8 öğrenci), Gençlikten sosyal hi/
metlerde faydalanma (8 öğrenci), Gençliğin milliyetçi bir ruhla ye
tiştirilmesi gereği (13 öğrenci), gençliği kötü iptiîâlara karşı koru
ma gereği (2 öğrenci).
3 — SINIFLAR AKASI G1UKAYESE :
Yukarda belirttiğimiz gibi, yukarı sınıflara gidildikçe alâka art
maktadır. Son sınıflara doğru alâka konular1 daralmakta, sosyal mü
nasebetlerde görgü kuralları ve cinsel eğitim zarureti hakkındaki
kanaatlar kuvvetlenmektedir. Beden eğitimi, kültürel ve politik eği
tim, ideal gençlik sorunları daha çok birinci sınıfta sorulmaktadır
Gençlikle ilgili teorik yönü kuvvetli sorunlar küçük sınıflarda, prati?.
ve hayatî önemdeki sorunlarsa yukarı sınıflarda yoğunlaşmaktadır
ki bunu da normal bulmak gerekir. Çocukluktan gençliğe geçiş an
cak son sınıflarda kendi zaruretlerini hissettirmektedir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında, gençlik sorunları zayıf ilgi
uyandıran konulardan olduğu halde, Hacettepe sömestrlerinde «Ol
dukça Şiddetli ilgi uyandıran» konulardandır.
Öğrencilerin % 36.8 ı konu ile ilgilidir. Halbuki Hukuk Birinci
sınıfta ilgi çevresi, sınıfın % 20 si kadardır.
İlgi tekasüfü Cinsî Eğitim gereği, Gençlikte ruhî buhran ve ma
nevî çöküntü, asî gençlik problemleri ile sosyal münasebetlerde mua
şeret kuralları bilgisinin arttırılması hususlarındadır.
Bu ilgi fazlalığını müfredat, daha doğrusu ihtisas alanı etkisi il
izah yerinde olur kanısındayız. Hukuk öğrencileri kendi kişisel me
seleleri olarak gençlik problemleri ile, her genç gibi ilgilenme duru-
98
mundadırlar, fakat Tıp Fakültesi öğrencileri, muhtemeldir ki, mev
zua bir bio-psikolojik açıdan bakmış ve önemini okjektif olarak dp'
ğerlendirmiş olsunlar. Fakat bu da ancak tahkike muhtaç bir iddia
dır. Çünki birinci sene, hele ilk üç aylık öğretim bir meslekî görüş
açısı aşılamaya pek yeterli görülmeyebilir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
Burada dikkati çeken husus, kız öğrencilerin çoğunlukta olduğ ;
sınıfın Gençlik problemleriyle «Şiddetli» bir şekilde ilgilenmeleridir.
Erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıfta ise bu ancak «yeterli» ilgi dere
cesinde kalmıştır. Bundan başka, muaşeret bilgilerinin eksikliğinden
şikâyet yalnız kız öğrencilerden gelmektedir !
Acaba bu farkı, cinsiyet farkı ile izah edebilir miyiz ? Bu, müm
kündür. Ancak, bir de müfredat etkisini aramak gerekir. Zira, kız
öğrencilerin hâkim olduğu ikinci sömestr öğrencileri Psikoloji ders
leri okuduktan sonra bu sömestre gelmişlerdir. Birinci sömestr öğ
rencileri ise henüz bu dersi almamışlar ve yalnız iki yd evvelki Liso
müfredatı ile mücehhez bulunmuşlardır. Hülâsa her iki faktörün de
etkisi aranabilir.
99
İV — S O S Y A L P R O B L E M L E R :
Buraya kadar incelediğimiz ilgi konularının çoğu esasen sosyal
nitelikte konulardı. Bunlardan başka, ayrıca «Sosyal Problemler»
başlığı altında bir bölüm ayırmamızın seoebine gelince, başlıca ik'
âmilin tesiri olduğunu söyleyebiliriz : Bunlardan b:'ri, öğrencilerin
bir çoğunun «Sosyal Problemler» başlığı altında dilekte bulunmuş?
olmalarıdır, hiçbir tavsifte bulunmadan sadece «Sosyal» vasfını ver
dikleri bu problemleri, tabiatıyle, ne ekonomik, ne politik mahiyette
ki sosyal problemlere idhal edemezdik. Bundan başka, daha somut.
daha özel olarak tavsif ettikleri, ve ekonomik ve politik niteli5,5
belirgin olmayan, veya bu yönleri hâkim durumda olmayan birtakıı:.
sosyal problemler de vardı ki bunları da bu sütunda incelememiz ge
rekiyordu
Sosyal problemler, Hukuk Fakültesinin İkinci sınıfında yeterli
ilgi uyandırmakla beraber, Birinci s nıfta Zayıf ilgi uyandıran konu
lar arasında yer alır. Üçüncü ve dördüncü sınıflarda ise Pek zayıf il
gi uyandıranlar arasına girer. Bu sınıflar iktisadî ve siyasî nitelik
teki problemlere hayli yer verdikleri ve kültürel nitelikteki sosyal
problemleıi de ayr ca belirtmiş oldukları için genel bir ad altındı
sual yönetmeye pek temayül etmemişlerdir.
Fakülte toplamında Sosyal Problemlerin ilgi çevresi 186 kişidir
1 — İLGİ ÇEVRESİ VE ÖNEM DERECESİ İLİŞKİSİ :
Sosyal problmlere verilen önem derecesi yükseldikçe ilgi çev-
reside genişlemektedir. Yani arada doğru orantı vardır :
Birinci derecede önemli görenler : % 5.5
ikinci derecede önemli görenler : % 4.5
Üçüncü derecede önemli görenler : % 2.8
Dördüncü derecede önemli görenler : % 2.6
Beşinci derecede önemli görenler : % 2.7
2 — AYRINTILI KONULAR :
afe) Genel oîaraik : «Sosyal Problemler»
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 40 öğrenci.
» 2. » » » : 26 »
100
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 7 »
» 5. » » » : 6 »
bb) Türkiyenin sosyal yapışa, diğer toplamlarla mukayesesi
Yurtiçi bölge farkları :
Genel konu ile ilgili 186 öğrenciden 21 inin ilgilendiği bu konu
hemen sadece birinci sınıf öğrencilerince ele alınmıştır. Son sınıfta
tek soru dahi yoktur. îkinci sımfta iki kişi, üçüncü sınıfta üç ki«i
mümasil konuları ele almıştır. Birinci sınıfta da ilgi salt sayısı 16 öğ
rencidir ki bu sınıfın ancak % 2.5 idir.
cc) Diğer konular :
Diğer konularda fazla bir ilgi yoğunluğu yoktur : Sosyal düzen
kuralları, sosyal faaliyetler, sosyal reform, sc^yıal değişmelerle
ilgili (14 öğrenci), Mesken buhranı, gece kondu problemi ve §eh.r
plânlaması ile ilgili (14 öğrenci), Türkiyede sosyal hareketler ve fi
kir guruplari Jle ilgili (9 öğrenci)', Millî Şuur,' millî birlik, müllî ter
biye, millî örfler ve folklor ile ilgili (9 öğrenci.) Sosyal hizmetler ve
Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ile ilgili (9 öğrenci), lltîma«,
rişvet, torpil itiyatlarıyla mücadele konusu ife ilgili (5 öğrenci), niha
yet kadının sosyal statüsü ile ilgili (3 öğrenci), cevaplar bu aradadır
101
de, sömestrler arasında büyük bir farkla dağıldığından, Fakülteler
arasındaki farkı, aşağıda, sömestrler arasındaki farkla birlikte açık
lamamız daha doğru olacaktır.
5 — ERKEK VE KIZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUKLARI SINIFLARIN FARKLARI :
Hacettepe 1. sömestri, bilindiği gibi, erkek öğrencilerin çoğun
lukta olduğu bir sınıftır ve burada «Sosyal Problemlerle ilgilenm-
oranı» % 48.3 dür. Kızların çoğunlukta olduğu ikinci sömestr ise an
cak % 27.7 nisbetinde konuyla ilgilidir. Her iki sömestrde mustere
ken sorulan ve bu Fakültenin Hukuk ile olan farkına müessir b*'
konu vardır ki bu, tamamen meslekî bir ilgidir : Sağlık hizmetleri
nin sosyalleştirilmesi. Bu konu ile ilgili soru dışında kız öğrencileri!,
genel konu ile ilgisi pek azdır.
Buna mukabil, erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu 1. sö-
mestr'in sosyal problemlerle olan ilgisinin Hukuk Birinci sınıfından
çok fazla olması bir vakıadır. Biz, her iki öğrenci gurubunda da (Hu
kuk ve Hacettepe gurupları) erkek öğrenci sayısı galip olduğundan,
bu farkı başka bir âmile atfetmekteyiz : Hacettepe Birinci sömest
rindeki öğrenciler, bir sömestr boyunca Sosyoloji dersi görmüşler
ve sosyal problemlere dikkatleri çekilmiş bulunuyordu. Halbuki Hu
kuk Birinci sınıfında Sosyoloji yoktur. Liseden kalma malûmatla ye
tinirler. Bu sınıfta yeni okunan Anayasa Hukuku, Ekonomi Siyasî
Tarih gibi dersler, öğrencileri ekonomik ve politik konularla ilgilen
meye sevketmiş olabilirler. Fakat, Sosyoloji olmadığı için, siyasî, hu
kukî veya ekonomik karakterde olmayan sosyal problemlere öğren
çilerin dikkatleri çekilmemiştir- Netekim müfredat etkisini, biz, Hacet
tepe ikinci sömestrindeki gençlik konuları i'e olan ilgi fazlalığında da
müşahede ettik. Sosyal problemlere karşı fazla ilgili olmayan bu sı
nıf, evvelki sömestrde Psikoloji okudukları için gençliğin ruhî prob
lemleri ile daha çok ilgili idi.
102
m
Öğrenci Guruplarında
Zayıf İlgi Uyandıran Konular
Hukuk Fakültesinde, gerek Fakülte toplamında, gerek ayrı ayrı
alman sınıf guruplarının hiçbirinde Zayıf veya Pek zayıf ilgiden yu
karı çıkamamş konuları bu gurup altında topladığım'zı evvelce be
lirtmiştik. Bu guruba giren konulardan bir kısmı, Hukuk Fakültesi
nin bazı sınıflarmda Zayıf, bazılarında ise Pek Zayıf ilgi uyandırdık
ları halde, diğer bir kısmı Fakültenin bütün snıflannda ve bütününde
ancak Pek Zayıf ilgi haddi içinde kalmış, Zayıf ilgi haddine dahi çı
kamamıştır.
Biz, baştan k-smen zayıf, kısmen Pek Zayıf ilgi hadleri içind.-
kalanları, sonra da her iki gurupta da ancak Pek zayıf ilgi uyandır
mış olan konuları göreceğiz :
A — Zayıf vsya Pek Zayıf ilgi uyandıran konular :
I — Millî Eğitim Konuları
II — Genel Kültür ve Aktüalite konuları
III — Aile sorunları ve Doğum kontrolü
B — Ancak Pek Zayıf tlgi uyandıran konular :
I — Kişisel ve Sosyal Ahlâk problemleri
II — Din ve Lâiklik konuları
III — Müsbet İlimlerde yenilikler
IV — Klâsik ve Modern Felsefe
V — Mâlî konular
103
I — MÎLLÎ EĞÎTÎM K O K U L A R I :
Fakülte ankete katılan 1041 öğrenciden 173 ü (% 16.61) Eğitim
ile ilgilenmiştir. Ancak, Eğitim konularını biz, yukanda işaret etti
ğimiz gibi, önemlerinden ötürü ayrı ayrı fasıllarda incelemiştik- Bu
nun sonucu olarak öğrencilerin genellikle Eğitim sahası içine girdiği
halde, başka kolonlarda kendi spesifik adları ve sahaları ile ele aldık
ları sorunlann hepsi birden hesaba katılırsa, öğrencilerin bu saha
ile çok şiddetle ilgilendikleri görülür. Gerçekten, biz, genellikle Eği
tim alanına giren dört sanayi, ayrı kolonlar halinde incelemekteyiz ;
a) Üniversite ve Öğrenci sorunları, b) Gençlik sorunları, c) Hu
kukla ilgili konularda Hukuk Öğretimi ile ilgili sorunlar d) Millî Eği-
tm sorunları.
Eğer biz, bunların hepsini «Eğitim Sorunları» olarak tek bir ko
Ion içine dahil etseydik, salt sayılarla 700-800 öğrencinin ilgilendi
ğini tesbit edecektik ki bu miktar, kalkınma problemiyle ilgili olan
lardan da fazla olacaktı.
Ancak, bu kadar geniş konu kategorileri teşkiline, biz sadecs
Sonuç'da yer vereceğiz ve diğer konuları da içlerine dahil bulunduk
ları daha geniş kategorilere katarak, bu genel konu bölümlerini bir
birleriyle mukayese edeceğiz.
Bu itibarla, bizim, burada değindiğimiz ve öğrencilerin az ilgi
duyduklarını söylediğimiz eğitim konulan, Üniversite, gençlik, Hu
kuk öğretimi gibi spesifik sahaların dışında kalan, başka deyimle ida
rî anlamda, Millî Eğitimin ilgi sahasına giren konulardır.
1 — ÎLGİ SAYISI VE ÖNEM DERECELERİ ARASINDA
ORANTI :
Fakültedeki 173 kişilik ilgi çevresinde bu konuya verilen en yük-
&ek önem derecesi, çevrenin ortak kanaati bakımından 3. derecedir.
Konuya verilen önem derecesi ile ilgi çevresi arasında doğru orantı
ya yakın bir durum vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler % 2.2
» 2. » » % 4.7
» 3. » » % 4.9
» 4. » » % 3.1
» 5. » » % 1.7
104
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Eğitim problemi (Genel olarak)
Genel konu ile ilgili 173 öğrenciden 102 si, Türkiyede genel ola
rak Eğitim Problemi hakkında çözüm yolu sormaktadır. Bu ayrıntılı
konu, en çok ikinci önem derecesinde ilgi toplamıştır. Çevre ortak
kanaati ise 3. derecedir.
Cevap örnekleri :
Öğrencilerin ilgileri nitelik bakımından dikkate değer bir sevi
yededir :
«Bir memleketin en önemli konusu olan Eğitimde esaslı bir te
mele istinat edilmediği ve şimdiye kadar memleket bünyesine uygun
gelecek eğitim sisteminin neden uygulanmadığı ?»
«Türkiyenin müreffeh devletler seviyesine ulaşabilmesi için eği
tim seferberliği şarttır. Ancak bunu bütün memlekete şâmil kılacak
ne başarıya ulaştıracak sistem mevcut mudur ?»
«Türkiyede Eğitim problemi, diğer milletlere nisbetle durumu
muz, ve bu konuda okumuş zümrenin faaliyetleri ?»
«Memleketimizdeki öğretim sistemi hakkında geniş bilgi?»
«Yurdumuz okullarında uygulanan eğitim sistemleri hakkında
gemiş izahat,» ....
«Eğitim sistemimizdeki aksaklıklar nelerdir ? Bir memleketin
Lalkınmasmda en önemli faktörlerin başında gelen eğitim sistemimi-
zin inkişafı içi]« ne gibi reforma ihtiyaç vardır ?»
«öğrenim davası : Türkiyede büyük bir çıkmaza girmekte olan
bu dava nasıl halledilecektir ?»
«Türkiyede Eğitim sisteminin noksan tarafları nelerdir, bu nok-
sajnlar nlastf giderilecektir ?»
«Türkiyenin Eğitim sorununda çıkan ihtilâfların halli.»
«Türkiyede ve Dünyada Mukayeseli Eğitim.»
«En verimli şekilde talebe yetiştirmek için Türkiyenin eğitim
sistemi nasıl olmalıdır ?
«öğretim müesseselerimizde REFORM mevzuunun gayesi? Bu
reformun, ilkokullarımızda mı, yoksa daha Yüksek okullarda mı, ele
alınacağı ?»
«Türkiyenin Maarif Sisteminde yapılması gereken ıslahat.»
«Türkiyede öğretim sisteminin daha iyi bir yön takip edebilmesi
için ne şekilde bir politika takip edilmesi gerekeceği ?»
105
«Maarif sistemimiz çok geri kalmıştır. Bu alanda bir reform lâ
zımdır.»
«Öğrencilerin ahlakî seviyelerini yükseltmek için, öğretimin ya
nında, eğitimin de üzerinde durulması.»
«ilgili merciler «Okul hayatı»nı gereği kadar tanzim edebilmek
te midirler ? Gerekli kitap ve mlalzeme durumu nasıldır ?»
«Öğretimde reform yapılmalı mı, yapılmamalı mı ? Hakikaten
şimdiki öğretim Reforma muhtaç mı ?»
«Türkiyenin kalkınması için, eğitim sisteminde ne gibi reform
lar düşünülüyor ?» /
«Maarif mekanizmas^ıın, yurdumuzdaki kültür seviyesini, bu
günkü düşük seviyeden normlale çıkarabilmesi için tatbiki gereken
esaslar, usuller. Okur yazar oranının yüzdesini kültürlü memleketler
seviyesine çıkarabilecek öğretim sisteminin şekli.»
«Her türlü eylem ve davranışlarda temel esas olan eğitim dava
larımıza objektif olarak eğilinmeli. Her ne kaidar bu, en çok yazılan
ve konuşulan bir dava ise de, bunu dar1 çerçeveler içinde bırakmayıp,
sonuçlara varacak yollar üzerinde görüşülmeli. Eğitimi, salt okula
gitmek değil, genel olariak ele almalı ve sonra, guruplara ayırarak in
celemeli : Örneğin, ailede eğitim, köy enstitüleri flh.»
«Türkiyede kültür seviyesinin yükselmesi ve Millî Eğitimin ba
şardı olması için yollar ?»
«Türkiyede eğitim, eğitimde sosyal adalet nasıl sağlanabilir ?
Millî Eğitim politikamız ne olmalıdır? Sınavsız olarak öğrenci alan
özel kollejlerJn durumu sosyal adalet ilkesi ile bağdaşabilir mi ?»
«Öğretim ve eğitim konumuz : MHM Eğitim teşkilâtımızda ve
eğitim ilkelerinde bir reform gerekli midir ?»
bb) Halk Eğitimi :
Genel konu ile ilgili 173 öğrenciden 47 si, halk eğitimi, ümmilik
le mücadele, halkın genel kültür seviyesinin yükseltilmesi için gerekli
çabalar, politik eğitim, sağlık eğitimi ilh.. gibi meseleler üzerinde
durmuşlardır. Bazıları da bu konuda gençlerden ve genel olarak ay
dınlardan ne yolda faydalamlcağmı sormuşlardır. Bu iç çevre içinda
tonunun en fazla ilgi sayısını ikinci önem derecesinde topladığı gö
rülmekle beraber çevre ortak kanaatinin verdiği önem üçüncü dere
cedir.
106
ce) Diğer konular :
Yukarda zikrettiklerimiz dışında kayda değer bir ilgi yoğunluğu
arzeden konu yok gibidir. Bununla beraber diğer konuları da saya
lım : Köy Enstitülerinin kurulmaslı gereği (4 öğrenci), Yüksek okul-
laruı ve meslek okullarının çoğaltımasji konusu (4 öğrenci), İlk ve
Orta öğretime gerekli önem verilmesi (4 öğrenci), Halkta millî duy
guları kuvvetlendirecek bir eğitim sistemi uygulanması gereği (4 öğ
renci) , Kütüphanecilik ve yeni yayınlardan öğrencilerin haberdar edil
mesi konusu (5 öğrenci), öğretim kadrolarının takviyesi gereği hak
kında (2) öğrenci), nihayet halkın demagojiye karşı korunması lü
zumu hakkında da (1 öğrenci), konu teklifinde bulunmuşlardır.
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Birinci ve Üçüncü sınıflarda Dar, ikinci ve dördüncü sınıflarda
ise Pek dar ilgi çevresine, aynı şekilde Birinci ve üçüncü sınıflarda,
Zayıf, ikinci ve dördüncü sınıfta ise Pek zayıf ilgi şiddetine sahip olan
bu konu, genel eğilim itibariyle son sınıfa doğru ilgi azalmaßi ile
Sınıf : I % 20 22
Sınıf : II % 10.49
Sınıf : III % 14.29
Sınıf : IV % 8.13
karşılaşmaktadır. Bunun, yukarda gördüğümüz Üniversite ve öğrer-
ci sorunlarında olduğu gibi, normal karşılanması lâzımdır : Öğrenci
likle ilgili şahsî statü değişmeye yüz tutunca, birçok eğitim sorunları
şahsın nazarında ehemmiyetini kaybetmektedir. Tabiatıyla bu, anca7:
bizzat öğrenci velisi haline gelinceye kadar devam edebilecektir !
Bununla beraber, genel eğitim sorunlarıyla ilgi azçok devam et
mektedir. Spesifik konularda ise yukarı sınıflarda hemen hiç ilgi gö
rülmemektedir. Şuna da işaret edelim ki, konuyla ilgilenenler tam
bir bilinç içinde ilgilenmişler ve pek isabetli problemleri vaz'edebil-
mişlerdir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Birinci sınıfı ile Hacettepenin ilk sömestrleri arasında
hayrete değer bir oran yakınlığı vardır :
Hukukta : (Birinci sınıf) % 20.22
Hacettepe : (1,2 sömestr) % 19.20
107
İlgilenilen konular, Genel olarak Eğitim problemi ile, Halk eğiti
mi meselesidir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCÎLERtN ÇOĞUNLUKTA OL-
DUGü SINIFLARIN FARKLARÏ :
Burada kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfta konunun «Ye
terli ilgi» şiddetine ulaştığını, erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıfta
ise Zayıf ilgi derecesinde kaldığını kaydetmeliyiz :
Sömestr : 1 — îlgi çevresi : % 13.48
Sömestr : 2 — İlgi çevresi : % 33.33
Evvelce, kalkınma ve Gençlik sorunlarında da aynı farkın mevcut
olduğunu görmüştük. Kızların çoğunlukta olduğu sınıf, somut neti
celeri ve etkileri daha yakın olan problemlerle daha fazla meşgul ga
bidirler. Buna mukabil Siyaset, sosyal politika, genel kültür giLi
daha soyut görünen konularda kızlar geride kalır gibidirler- Bu
nunla beraber, kesin genellemelerden herhalde kaçınmamız lâzım
dır. Meğer ki sırf bu noktayı aydınlatmaya matuf başka bir araştır
maya teşebbüs etmiş, ve bilhassa bunun neticesini ele geçirmiş olu
hm.
108
n - G E N E L KÜLTÜR VE
AKTÜALİTE K O N U L A R I :
109
bb) Aktüel konular :
Bunlar da aynı şekilde bizzat öğrenci tarafından bu tei im altın
da belirtilen ilgileri içine almaktadır. Genci konu ile ilgili 161 öğren
ciden 42 si bu dilekte bulunmuştur
cc) Millî kültürümüzle ilgili konular :
Genel konu ile ilgili 161 öğrenciden 20 si de millî kültürümüzle
iıgili konular hakkında aydınlanmak istemiştir.
dd) Diğer konular : ~~ 1
Zikre değer bir ilgi yoğunluğu göstermemekle beraber, aşağıdaki
hususlar da öğrencilerin ilgilendikleri konular arasında yer almakta
dırlar :
«Batı kültürü» (8 öğrenci), Yabancı memleketlerin kültür hayatı
'9 öğrenci), Yabancı dil öğrenimi (9 öğrenci), Hitabet sanatı hakkın
da bilgi (3 öğrenci), turistik hatıralar veya seyahatnameler hakkında,
bilgi istekleri (3) öğrenci) bu arada zikredilebilir.
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Dikkate değer husus, yukarda belirttiğimiz gibi, Son sınıftaki ilgi,
kıtlığıdır.
Sınıfların konu ile ilgili çevre yüzdeleri şudur :
Sınıf : I % 14.81
Sınıf : II % 26.57
f Sınıf : III % 14.29
; .;:_,, Sınıf : IV % 7.38
Görüldüğü gibi en yüksek ilgi ikinci sınıftadır. Üçüncü sınıftan
itibaren diğer birçok konularda gördüğümüz gibi meslekî konular
lehine, genel kültür ve aktüalite soruları azalmaktadır.
Ancak şuna da işaret etmemiz yerinde olur : Tıpkı, sosyal prob
lemler konusunda olduğu gibi, burada da, yukarı sınıflar, birçok ge
nel kültür konularını kendi özel adları ile sıralayabilmişler ve bu ad
larla ilgili kolonlarda bu ilgileri değerlendirilmiştir. Meselâ Edebi
yat - Sanat ve Tarih ile ilgili konuların çoğu, Genel Kültür konuları
niteliğindedir. Halbuki bulada biz son sınıflara doğru, bilâkis, bir
ilgi artışı müşahede etmiştik. O halde, birbiri ile çelişir gibi görü
nen bu iki yorumu nasıl bağdaştırabiliriz ? Bize öyle geliyor ki yu-
110
karı sınıflara doğru azalan alâka, Edebiyat, Sanat, Tarih gibi belirli
nitelikte oldukları kestirilemiyen fakat gene de modern insanın bilgi
dağarcığında bulunması gereğine inanılan bazı konular hakkındadır.
Öğrenci yukarı sınıflara geldikçe bu çeşit konuları küçümsemekte,
buna mukabil, belli nitelikleriyle tanıdığı ihtisas konularının mühim-
semektedir. Bu bakımdan, yukarı sınıfların konularla ilgisi daha
bilinçlidir. Ancak bu, diğer birçok konularda müşahede ettiğimiz
«meslek-dışı konulara olan ilgisizleşme» sürecinin doğruluğuna halel
getirmez.
111
m — AİLE SORUNLARI VE DOĞUM
KONTROLÜ:
1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :
Ankete katılan 1041 öğrenciden 97 sinin ( % 8.9) ilgilendiği bv.
konu yalnız Üçüncü sınıfta «Zayıf» ilgi haddi içinde kalmış, diğer sı
nıfların hepsinde Pek zayıf ilgi haddine kaymıştır.
Esasen, aşağıda göreceğimiz gibi, ilgiler, genellikle aile sorunla
rından çok Doğum kontrolü problemi etrafında toplanmıştır.
Gençlik yaşlarının aile problemlerine karşı kayıtsız geçen çağla
rı temsil ettiği düşünülebilir, ailenin, problemlerle dolu yönü, ancak
yaşanmış tecrübelerden sonra önem kazanabilir ve insan ancak o za
man bu meselelerin bilincine varabilir.
Doğum kontrolü meselesi ise, Basın, yeni mavzuat, günlük tar
tışmalar ve açık oturumlar gibi aktüel faaliyetlere konu olması sebe
biyle daha çok ilgi toplamıştır.
İlgi çevresinin konuyla ilgili kanaati, bu meselelerin üçüncü de
recede önemli olduğu yolundadır. Konunun en çok ilgi sağladığı önem
derecesi ise ancak beşinci derecedir.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : % 1-2
» 2. » » » : % 1.9
» 3. » » » : % 1.9
» 4. » » » : % 1.8
» 5. » » » : % 2.0
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Aile plânlaması ve doğum kontrolü probleminin müsbet ve
menfi yönleri :
Genel konu ile ilgili 97^ öğrenciden 44 ü «Aile Plânlaması ve Dc-
gum kontrolünün müsbet ve menfî yönleri» hakkında aydınlama«
istemiştir. Bu formülü kullanışımız, bunların her iki yönü de, mesele
nin olumlu ve olumsuz taraflarını da birlikte öğrenmek istemelerin-
dendir. Bu hali, biz, mesele hakkınca henüz bir kanaata varmamı?,
fakat böyle bir kanaata varma gereğine de samimiyetle inanmış olan-
112
1
ların tavrı telâkki ediyoruz. Mtekim diğer ayrıntılı konularda bir
peşin yargının varlığını hissettiren ilgi ve soru şekilleri görülecektir.
Konuyu objektif olarak bilmek isteyen bu 44 öğrenciden müteşek
kil çevrenin konunun önem derecesi hakkındaki ortak kanaati, üçün
cü derecede birleşmektedir. Yalnız, konunun bu, iç ilgi çevresinde en
çok ilgi topladığı derece ise ancak dördüncü derecedir.
bb) Doğum kontrolünüm raruriliği ve faydaları hakkmd?. açık
lama :
Genel konu ile ilgili 97 öğrenciden 26 sının ilgilendiği bu mesele
nin, yukarda zikrettiğimizden farkı, soranların, bu kontrolün gerekli
olduğuna inanmış olup sadece bunun açıklanmasını beklemeleridir.
En fazla ilgiyi üçüncü derecede bulan bu konuya çevre ortak kanaati
da bu derecede önemi uygun gcrmüştür.
cc) Diğer konular :
Bunların dışında zikre değer bir ilgi yoğunluğu arzeden konu pek
yoktur : Aileron çocuk eğitindi ( 8 öğrenci ), Doğum; kontrolünün teh
likeleri ve zararları (8 öğre .ci;, Türkiyede nüfus artışının sebepleri
(6 öğrenci) Fiili evlenmelerle mücadele (3 öğrenci), Türkiyede evlen
me ve boşaınma sebepleri (2 öğrenci), Evlilik müessesesinin ıslahı (1
öğrenci), modern aile ile islâmî ailenin farkı ve günümüzdeki aile buh
ranı (1 öğrenci).
Görülüyor ki, Fakültenin birinci sınıfından itibaren Aile Hukuku
okutulduğu halde, aile ile ilgili sosyolojik ve hukukî sorunlar öğren
cilerin meraklarını çekmemektedir. İçinde yaşanan, kendisine alışılan
bu aslî gurup ile ilgili problematik yönler genç yaştaki insanın dik
katinden kaçmaktadır. Dikkat edilirse, ailenin, bir sosyolojik problem
teşkil eden yönleri olabileceğini ve bu bakımdan ıslahı gerektiğini an
cak bir kişi sorduğu gibi, klâsiK müslüman aile hayatı ile modern ai
lenin bu bakımdan kritiğinin yapılmasını 'steyen de gene ancak bir
kişi çıkmıştır.
Hülâsa, aile problemi, hiç ó'e ilginç bir mesele, sayılmamaktadır.
Bu hükmü verirken, bu konunun, bilhassa Hukuk Fakültesi gibi, pek
etraflı bir şekilde incelendiği bir öğretim kurumunda rahat rahat ele
alınabilecek nitelikte bir konu olmasına rağmen, karşılaşdığı kayıtsız
lığa dayanıyoruz. Nitekim aşağida rastlıy;ıcağımız bazı konular ola
caktır ki, öğrenci bunlar hakkında Hukuk Fakültesinde bir tebliğ veya
konferans yapılabileceğini tahmin edememiş, ve bu sebeple onları sor-
113
mamış olabilii' : Müsbet ilimlerdeki yenilikler v.s. gibi. Halbuki, aile
konusu, Medenî Hukukun ana konularından biridir. Öğrer çilerin Hu
kukî Konular hakkındaki ilgileıinde de aile sorunumla bir iki f §e in
hisar etmesi bu hükmümüzün doğruluğuna ikinci bir delil teşkil et
mektedir. Bütürı bunlar, Aile müessesesinin hukuk kuralları ile tama
men düzenlendiği, ecsyolcjik açıdan Problematik bir tarafı kalmadığı
kanısının delilide sayılabilir ki, bu, rnuhakKak ki bir müfredat reviz
yonu telk'n eder : Öğrenci gerçek aile buhranlarını farketmelidir.
3 — SİNİFLAR AEASI MUKAYESE •
Birinci ve üçüncü sınıflarda sırasıyla % 10 ve % 11 oranında
ilgi çevresi varker, bu oran ikinci sınıfta % 3 e ve Son sınıfta da
% 5 e düğmektedir.
Doğum kontrolü dışında kaıan aile soranları hemen sadece birin
ci sınıf öğrencilerince ele alınmıştır. Bu gibi sorunlara ikinci sınıf hiç
değinmemiş üçüncü vel dördün« ü sınıflarda ise arcak ikişer kişi ilgi
göstermiştir. Bütün bunlardan bir anlam çıkarmaya çalışmamız bo
şunadır. Bütün mesele anketin yapıldığı sıralarda Basının doğum
kontrolü meselesi ile olan ilgJsine ve o sırada yapılar birçok açık otu
rum, münazara v.s. gibi öğretim dışı kültürel faaliyetlerin artışına
bağlanabilir.
114
Hukuk : % 9 (Salt sayılar1: 628 öğrenciden 5'3sı)
Hacettepe : % 11 (Salt sayılar: 125 öğrenclder 56sı)
Genel olarak aile problemleri konusunda ise arada pek bariz bir
fark vardır :
Hukuk : % 1.7 (Salt sayı : 628 öğrenciden 11 i)
Hacettepe : % 12 (Salt sayı : 125 öğrenc:den 15 i)
Bu fark Hukuk Fakültesi -Jeyhinedir ve ilerdeki müfredat tadil
lerinde bir «Sosyolojiye Giriş» dersini zarurî kümaktadır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞKENClNİN ÇOĞUNLUKTA OLDU
ĞU SINIFLARIN FARKI :
Yukarda Sosyal problemlerde erkeklerin daha fazla ilgilendiğini
göstermiş ve kız öğrencilerin daha fazla somut problemlere, pratik
etkisi aşikâr ve insanın ferdî hayatı ile ilgisi daha bariz sorunlara
eğildiğini kaydetmiştik. Burada da kızların hâkim olduğu sınıfda do
ğum kontrolü dışındaki aile münasebetleri ile ilgili sorunların daha
çok ele alındığım müşahede ettik. 36 öğrencilik sınıfta (2. sömestr \
(10) kişi genel konu ile ilgilenmiş olup bunlardan yalnız ikisi doğum
kontrolüne ilgi duymuştur. Sek.zi ise, bir sosyal müessese olarak aile
münasebetleri ile ilgili sorunlara değinmiştir. İlgi çekici diğer nokta
da, aile müessesesinin ıslahı, aile sosyolojisi gibi konulara Hukukim
628 kişilik birinci sınıfında tek bir kişi, Hacettepenin 89 ki
şilik 1. sömestrinde de gene tek bir kişi değindiği halde kız öğ
rencinin büyük çoğunlukta olduğu fakat sayıca pek küçük bir sımf
sayılan 36 kişilik 2. sömestrde aynı konuya 6 kişinin değinmiş ol
masıdır. Bu özel ilgiyi, Sosyoloji müfredatı ile de pek izah edemeyiz.
Çünki, ikinci sömestrin hemen ilk haftalarında anket yapılmıştı ve
öğrenciler ancak bir iki haftaıık Sosyoloji dersi almışlardı. Bur da
aile müessesesinin dertli, problematik yönünün, erkeklerden ziyade
kadınları ilgilendiren bir sorun teşkil ettiği sonucura varmak doğru
olur gibi geliyor. Bununla beraber; bir tek sondaj ile neticeye var
mak, belki de yersiz bir acelecilik olacaktır. Her halde tahkiki gerekli
bir konudur.
115
I - M Ü S B E T İL'MLERDE Y E N İ L İ K L E R
( P S İ K O L O J İ D A H İ L )
1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :
Hukuk Fakültesinde ankete dahil olan 1041 öğrenciden yalnız
53 ü Müsbet ilimlerle ilgili konular üzerinde aydınlanmak ihtiyacını
göstermiştir ki bu, yaklaşık olarak, katılanların % 5 idir.
Ancak, az evvel hatırlattığımız gibi, öğrencilerin çoğu, bir sosyal
bilim fakültesi olan kendi öğretim kurumlarında müsbet ilimler hak
kında bilgiler verilebileceğini t-ıhmin etmemiş olabilirler. Bu itibarla
müsbet ilimlere merakın bu kaçar az olduğuna inanmamız için yeter
sebep yoktur.
Fakültenin bütün sınıflarmdaki ilgi oranı pek zayıf olan bu ko
nuya alaka son sınıfa doğru kısmî bir artış gösterir.
Önem derecesi bakımından herhangi bir eğilim müşahede edil
memektedir. En çok ilgi dördüncü derecede toplanmıştır. Çevre ortak
kanaati konuya üçüncü derecede ehemmiyet vermektedir.
2 — AYRINTILI KONULAR :
En çok ilgi yoğunluğu Psikoloji ile ilgilidir : 16 öğrenci. Bundan
sonra 14 öğrencinin ilgilendiği «Son teknik gelişmeler, yeni keşif ve
icatlar» gelmektedir. Bunu, 9 öğlencinin sorduğu «Müsbet ilinılerdeki
yenilikler» konusu takip etmekledir. Daha &onra 7 öğlencinin ilgilen-
diği konu «Atom Çalışmaları ve nükleer silâhlar», gelmekte ve 6 öğ
renci de Astronomi ve Feza Bilgisi hakkında aydınlanmak arzusu gös
termektedirler «Fen adamları yetiştirme zormnluğu» konusuna bir
kişi, Jeoloji konularına da 1 kişi, değinmiştir.
116
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Yukarda söylediğimiz gibi, birinci sınıfta ilgi azlığı müşahede
edilmiştir. En yüksek oran son sınıftadır. Buna rağmen bu oranların
hepsi pek küçük nicelikler etrafında dönmektedir. Bir fikir vermek
için söylemeliyiz ki, Birinci sın'fta Genel Kalkınma problemi 443 öğ
renciyi ilgilendirdiği halde Atom fiziği ve nükleer silâhlar konusu an
cak 2 kişiyi ilgilendirmiştir. Müsbet ilimler konusunun bütününü dahi
ele alsak, bunun da aynı sınıfta nihayet 24 öğrenciyi ilgilendirdiğini
görürüz ki bu % 4 civarında öğrenciyi ifade eder.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİ ÇOĞUNLUĞU FARKI :
Bu kıt ilgi oranı, Kız öğrenicler lehine bir puanı gerektirir. An
cak, bunlardaki fark da, az evvel zikrettiğimiz gibi, bu sınıfın ilk üç
aylık devrelerinde Psikoloji de- sieri görmüş olmalarıyla izah edile
bilir.
117
H - F E R D Î VE SOSYAL AHLAK:
118
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Birinci sınıfta % 4 e yakın bir ilgi çevresi vardır. Du oran iki ' '.i
sınıfta daha da düşmektedir. Üçüncü sınıfta biraz yükselme kaydi-
dcn bu oran son sınıfta % 4 den biraz daha fazla olmaktadır.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepede, özellikle 1. sömestr'de Ahlâkî konularla ilgi Hu
kuktan daha fazladır :
Hukuk Sınıfı : I % 4
Hacettepe söm : % 25.6
Bu farkın Müfredat etkisiyle meydana gelmiş olması muhtemel
dir- Ahlâk Sosyolojisi meseleleri olarak Birinci sömestrde Sosyoloji
derslerinde birçok problemlere değinilmiş olması öğrencileri bu ko
nularla ilgilenmeye sevketmiş olabilir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİ ÇO&UNLUĞU FARKI :
Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfta cran biraz, daha dü
düktür ve konu ancak pek zayıf ilgi uyandıranlar aras ndadır. Bun
da da müfredat etkisinin rolü sezilmektedir. Netekim 1. sömestrde
ilgi çokluğunun bilhassa şu iki konudan ileri geldiği aşikârdır : Ah
lâk sosyolojisi ile sosyal kurumların ahlâkî baskısı. Halbuki bunlar
Sosyoloji derside ele alınmış konulardır. Sosyoloji dersine anpak yeni
başlamış olan 2. sömestrde ise bu konulara değinen tek öğrenci dahi
ç.kmamıştır. Bu itibarla bir cinsiyet faktöründen ziyade müfredat
faktörü üzerinde durmak daha uygun olacaktır.
119
H I - H D Î N VE L Â İ K L İ K :
1 — ÎLGİ - ÖNEM İLİŞKİSİ :
Fakültenin bütün guruplarında ancak Pek Zayıf ilgi uyandıran
konulardan biri de dinî konular ve lâiklik meselesidir. Bu konularda .
birincisi hakkında, öğrencilerin Hukuk Fakültesinde bir kaç konferans
dinleyebileceklerini tahmin etmemiş olmaları ve bu sebeple meseleye il
gi duysalar dahi yazmayı faydasız bulmuş olmaları mümkündür. Zira,
bu konularla ilgili müstakil bir Fakülte vardır ve İlahiyat Fakültesi
nin yetkisi içine giren bu spesifik konu hakkında Hukukta bir faa
liyet gösterilmesi garip sayılmış olabilir. Netekim Müsbet ilimler -,
karşı olan ilgisizliği de biz, aynı şekilde yorumlamıştık. Bir Fen Fa
kültesi öğrenci gurubu, muhtemeldir ki bu konularla çok daha fazia
ilgilenecek ve kendi Fakültesinde yapılacak bir kültür konferanslan
serisinde bu çeşit problemleri daha şiddetle isteyebilecekti.
Fakat, ikinci probleme, yani Lâiklik konusuna gelince, hiç şüp
hesiz bu, doğrudan doğruya hukukçunun takdir ve yetki sahası içine
giren bir konudur. Öğrenciler, adlî hayata fiilen ve resmen katıldık-
'arı zaman bu konularla ilgili birçok dosyaları tetkike, bir çok âmme
davalarım görmeye mecbur olacaklardır. Konu, pekâla, bir Hukuk
Fakültesinin ek bilgi verme görevi içine girebilecek niteliktedir. Ne
tekim bu sahada hukukçularca yazılmış müteaddit tez ve makale
ler de mevcuttur- Fakat, buna rağmen konu, öğrencilerin ilgisini çek
memektedir.
Ankete katılan 1041 öğrenciden yalnız 10 öğrenci konuyla ilgi
lenmiştir. Ahlâk konusu ilo ilgilenenlerden iki eksik. Çevre itibariyle
Fakülte toplamının % 1 i ilgi göstermiştir.
Konunun önemi ile topladığı ilgi sayıları arasmda herhangi b ; '
orantı yoktur. En fazla ilgi sayısını, ikinci ve üçüncü önem derecele
rinde toplamıştır. Çevre ortak kanaati konuya üçüncü derecede
önem vermektedir.
2_ AYRINTILI KONULAR :
aa) Dinî konularda aydınlatıcı konferanslar verilmesi :
Genel konu ile ilgilenen 42 öğrenciden 21 i, bu talî konu üzerind i
durmuştur. Bu konu, çevrede en çok ilgiyi üçüncü derecede toplamış-
120
tır. Ortak kanaat da konuya bu önem derecesini uygun görmüştür.
bb) Lâiklik problemi' :
Genel konu ile ilgili 42 öğrenciden 10 unun temas ettiği lâiklik
problemini birinci önem derecesinde gören yoktur. 4 öğrenci ikinci
önem derecesinde telâkki etmiştir.< Diğerleri ise daha az önemli gör
müşlerdir.
cc) Diğer konular :
Nurculuk ve gerici cereyanlar hakkında bilgi (5 öğrenci), Din
istismarı (4 öğrenci), dinî inkılap (1 öğrenci), din adamları yetiş
tirme gereği (1 öğrenci).
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Birinci sınıfta ilgi çevresi : % 3.5
İkinci sınıfta ilgi çevresi : % 3.5
Üçüncü sınıfta ilgi çevresi : % 5.4
Dördüncü sınıfta ilgi çevresi : % 5.7
Yukarı sınıflara doğru konuyla alâka çoğalmaktadır ve bu ço
ğalış ayrıntılı konular cedvelinae görüleceği üzere dinî konularda ay
dınlatılma isteğinden değil, lâiklik ve geri cereyanlar hakkında bilgi
edinmek ihtiyacından doğmadır.
4 — FAKÜLTELER ABASI MUKAYESE :
Hacettepe sömestrlerinde Zayıf ilgi haddinde kaldığı halde bu
konu Hukukun birinci sınıfında Pek Zayıf ilgi haddine kaymıştır.
Bundan başka din piroblemi ile ilgili çeşitli konuları kurcalamak
bakımından Hacettepe daha ileri gitmiştir Bu arada, Hukukla* ortak
olarak sormuş/' oldukları bazı konularda da Hacettepe daha ilerdedir.
Meselâ dinî konularda aydınlatıcı bilgiler isteme Hukukun % 22 ol
duğu halde, Hacettepede bu % 7 dir. Buna mukabil, Hacettepede
lâiklik problemini soran yoktur.
Hacettepenin sorduğu değişik konulara gelince, şunlardır :
Dinin ekonomik gelişmeler üze»ünıe etküsi (2 öğ.) Dinin sosyal fonk
siyonu (3 öğ.), Dinlerin evrimi ve reformu ile ilgili Din Sosyolojisi
konuları (10 öğ.) Dine karşı duyulan ilgisizlik ve sebepleri (2 öğ.)
Her iki Fakülte arasındaki bu bariz farkı biz gene müfredat ile
121
ilgili görmekteyiz. Hacettepede ilk sınıflarda Sosyolojinin okutulması
sonucu olarak dini sosyal bir müessese sıfatıyla tahlil yeteneği kaza
nılmıştır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLER ARASINDAKİ FAItK :
Yukardaki müfredat etkisi saikinin doğruluğuna diğer bir del'l
de şudur : Hacettepenin ikinci sömestr öğrencilerinde bu konu, Hu
kuk Birinci sınıfında görüldüğü gibi Pek Zayıf ilgi uyandırmıştır.
Gerçi ilgi çevresinin öğrenci mevcuduna oranı burada daha yüksek
tir. Fakat her iki öğrenci gurubunda ankete katılan öğrencilerin too-
lamları birbirinden çok farklı miktarda oldukları için bu oran üstün
lüğüne pek mana vermeye mahal yoktur : Hukuk Birinci sınıfınd-,
628 öğrenciden 22 si, Hacettepe İkinci sömestrinde ise 36 kişiden
4 ü. konuyla ilgilenmiştir. Bunlar da dîn hakkında aydınlatıcı bilgiler
istemiş, biri de dinin ekonomik gelişmeler üzerindeki etkisini sormuş
tur.
Yukarda kaydettiğimiz gibi, falan veya filan din olarak, ya da fila \
dinin falan safhadaki durumu olarak değil de, sosyolojik bir konu
sıfatıyla ele alman din müessesesi ile ilgili sorulara yalnız birinci sö
mestrde rastlanmıştır ki buda «Sosyoloji» dersinin tesiridir.
122
IV — K L A S İ K VE MODERN F E L S E F E :
1 — İLGİ - ÖNEM İLİŞKİSİ :
Fakültenin bütün sınıflarında Pek az ilgi uyandıran konular ara
sında başta gelen (Malî konular hakkındaki mülâhazalarımız mah
fuz olduğundan) Klâsik ve Modern Felsefedir,
Ankete katılmış bulunan 1041 öğrencimizden ancak 29 u Felsefe
ile ilgili konularda aydınlanmak istemiştirki bu % 2.7 dir. İlgi şiddeti
itibariyle % 0.5 puan almıştırki, hatırlayacağı gibi, en yüsek' puan
alan Genel Kalkın-ma konusu c/< 14.83 puan toplamıştır.
Konuya gösterilen ilgi ile verilen önem derecesi arasında tersi
ne orantı vardır denebilir :
Birinci derece önemli görenler ; 4 öğrenci % 0.4
İkinci derecede önemli görenler : 5 öğrenci % 0.5
Üçüncü derecede önemli görenler : 5 öğrenci % 0.5
Dördüncü derecede önemıi görenler : 8 öğrenci % 0.8
Beşinci derecede önemli görenler : 7 öğrenci % 0.7
Görülüyorki, Felsefe problemleri, ancak dördüncü, beşinci önem
derecesinde telâkki edilmektedir. Gerçekten, en çok ilgiyi dördüncü
derecede toplamıştır, ve 29 kişilik ilgi çevresinin çogunluğunca (22
kişi) konuya uygun görülen asgarî önem derecesi de' dördüncü dere
cedir.
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Genel Felsefe Meseleleri.
Konu ile ilgili 29 öğrenciden 12 si, genellikle felsefî konularda
aydınlanmak istediklerini bildirmişlerdirki, bu belirgin olmayan konu
teklifi, öğrencilerin Felsefe hakkında hemen hiç bir kavrama sahio
olmadıklarını göstermektedir.
bb) Egzistansiyalizm.
5 öğrenci egzistansiyalizmin ne olduğu hakkında izahat istemek
tedir ki bununda son yıllardaki yayınların etkisi ile olduğu muhaK-
kaktır. Zira, egzistansiyalizmin klâsik lise programları içinde he
nüz yer almadığını zannetmekteyiz.
123
ce) Türk filozofları :
5 öğrenci de belli başlı türk filozofları hakkında bilgi istemiştir,
bu zevatın adlarını belirtmediklerine göre bu konuda bir fikir sahibi
olmadıklarına hükmetmek gerekir.
— DtĞER KONULAR :
3 öğrenci Modern Felsefe üzerine, 1 öğrenci Dialektik hakkında,
1 öğrenci Pozitivizm, 1 öğrenci Realizm hakkında biri de Aristo hak
kında bilgi edinmek istemiştir.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Genellikle son sınıfa doğru alâka artmaktadır :
Birinci sınıfta ilgi çevresi : % 2.4
ikinci sınıfta ilgi çevresi : % 1.4
Üçüncü sınıfta ilgi çevresi : % 2.7
Dördüncü sınıfta ilgi çevresi : % 6.50'
Bu artışta, genel müfredat etkisi olabilir, zira Üçüncü sı
nıfta Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi okumaktadırlar, böyle
likle pek cüz'î de olsa bir ilgi uyanmıg demektir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepe T. S. Fakültesinin ilk iki sömestri toplamında, Felse
fe ile ilgi tıpkı Hukuktaki gibi Pek Zayıftır. Bununla beraber gene
Hacettepe lehine bir fark vardır :
Hukuk birinci sınıfta ilgi çevresi : % 2.4
Hacettepe sömestrleri toplamında : % 8.8
Aşağıda işaret edeceğimiz gibi/ bu da müfredat ile ilgilidir, zira
bu lehde olan fark, 1. Sömestrdeki fazlaca ilgiden ötürüdür
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUKLARI SINIFLARIN MUKAYESESİ :
1. Sömestrde Felsefe ile ilgi sadece Zayıf ilgi haddi içinde kal
dığı halde, kızların çoğunlukta olduğu sınıfta Pek; Zayıf ilgi haddine
kaymıştır. Ancak biz, bunun müfredat etkisiyle olduğuna kaniiz :
Birinci sömestr öğrencileri Genel Sosyoloji gördükleri gibi, bunların
içinde bir kısmı geçen yılda Birinci sömestrde Felsefe okumuşlar.
12i
ancak, bu yıl branş değiştirdikleri için gene birinci sömestrden başı-
yarak Sosyolojiyi seçmişlerdi. Bu itibarla Felsefî konulara ilgilet;
uyandırılmış bulunuyordu.
2. sömestr ise ilk defa Sosyoloji okumaya başlamışlardı ve an
ket îkinci sömestrin ilk haftasında yapılmıştı. Böylece bunlar, an
cak Lisedeki Felsefî bilgi ile yetinmek zorunda kalmışlardı, ve Fen
Bölümünden gelenler ise bunu da okumamışlardı.
Bütün bu mülahazalara rağmen, ,gerek Hukukta gerek Hacette-
pede Felsefe ile ilginin pek kıt olduğu hattâ Felsefenin, öğrencilerin
kendisine karşı en az ilgi duydukları konuyu temsil ettiği inkâr gö
türmez bir hakikattir.
125
V — MALÎ KONULAR: (MALI SUÇLAR
DAHİL)
129
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Vergi Reformu :
Genel konu ile ilgili 20 kişiden 8 i, Vergi Reformu hakkında ay
dınlanmak istemiştir.
bb) Memleketimizdeki mâlî güçlüklerin sebebleri :
Bu konu da 6 öğrenci tarafından ileri sürülmüştür.
cc) Diğer konular :
Her birini tek bir öğrencinin sorduğu diğer konular ise şunlar
dır : Devletin fuzuli masraflarının kısılması, Bütçenin daha iyi bir
hale getirilmesinin hangi şartlara bağh olduğu, Doğuda kaçakçılıkla
mücadelenin usulleri, Ortak pazar sebebiyle gümrük rejimlerinin
kaldırılmasından doğracak mahruzlar, Enflasyon tehlikesi, Dış borç
ların maliyemiz üzerindeki etkisi, Para ve doğurduğu neticeler.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Dikkate değer hususu, Maliye ve Vergi Hukuku derslerinin oku
tulduğu 3. sınıfta Mali konularla ilgili ancak tek bir sorunun çıkma
sıdır : Ya tamamen aydınlandıkları için malî meselelere karşı te
cessüsleri kalmamıştır, yahut da derslere rağmen, fazla teknik ka
rakteri dolayısiyla bu alan öğrencilere yabancı kalmakta berdevam
dır. Tabiatıyle Sırf bu konuyu tahkik edecek bir anket yapılmadan
kesin bir kanaata varılamaz. Sınıflardaki ilgi çevreleri ise şudur :
Sınıf : I % 2
Sınıf : n % 2
Sınıf : IH % 0.6
Sınıf : IV % 2.4
4 — FAKÜLTELER ARAŞÎ MUKAYESE :
Hacettepe toplamında ilgi çevresinin % 1.6 olduğu görülmek
tedir. Salt sayı olarak 2 kişi ilgi göstermiş bulunmaktadır. Fakat,
aşağıda göreceğimiz gibi bu oranın düşüklüğü, 2. sömestrde hiç ilgi
olmamasındandır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN SINIFLARI
ARASINDA MUKAYESE :
Kızların çoğunlukta olduğu 2. sömestrde malî konularla hiç ilgi
yoktur. Birinci sömestrde ise ancak iki kişi ilgi göstermiştirki, oran
itibariyle bu, Hukuk Fakültesi birinci sınıfındakinin aynıdır : % 1.
127
/
SONUÇ
128
yöneltmemiş olmaları herzaman ihtimal dahilindedir- Özellikle ken
di psişik problemleri ile ügili birçok soruları teklif etmemiş olabi
lirler. Bu sebeble, anketin sonuçlarından, bu çalışmaların hedefi dı
şında kalan hakikatlerin elde edilmesi, beklenmemelidir, ve özellik
le, bu sonuçlar, öğrenci gurupları hakkında, onların ilgi sahalarını
sınırlandırıcı bir yargıya götürmemelidir. Biz, analiz bölümünde
hangi sahalarda bu çeşit kesinliklerden sakınılması gerektiğine işa
ret etmiş bulunmaktayız.
Anketin bize telkin ettiği sonuçlara gelince; bunları, kuş bakı
şı bir açıdan başlayıp, daha ince ayrıntılara inmek suretiyle aşağı
daki bendlerde özetliyebiliriz :
I — GENEL KONU BÖLÜMLERİ AÇISINDAN ÖĞRENCİ
GURUPLARININ İLGİLERİ :
Hukuk Fakültesi ile Hacettepe Tıp ve Sağlık Bölümleri Fakül
tesinin iki sömestr öğrencilerini kapsayan anket alanı içinde, bura
ya kadar teferruatlı bir konu listesine göre yaptığımız ilgi analizle
rini, en geniş iki genel konu kategorisi içinde mütalâa edersek, (Ced-
vel : 6) konu tasniflerindeki kaçınılmaz nisbîliğin doğuracağı hata
lardan kurtulmuş olarak, şu genel eğilimleri tesbit edebiliriz. (Gra
fik : IV, V, VI).
1 — Ekonomik — Politik Konu ve So
runlarla ilgilenme.
2 — Sosyal — K ü l t ü r e l Konu ve So
runlarla ilgilenme.
Gerçekten, öğrenci guruplarında çeşitli konularla ilgilenme şid
detlerini tesbit eden (1) numaralı tabloya genel bir bakış, on sekiz
ayrı kolonda topladığımız konuların, belli bir ortak özelliğe göre iki
ayrı gurup teşkil ettiklerini ve her bir gurubun kendine has bir
ilgi şiddeti baremi içinde yeraldığını bize açıkça gösterir : «Genel
Kalkınma Problemi», «Ekonomi ve Sosyal Politika Sorunları», «İç
ve Dış Siyaset Konuları», «Devlet Rejimleri ve Siyasî Cereyanlar»
«Köy ve Toplum Kalkınması» konuları ilgi şiddetinin üzerlerinde
yoğunlaştığı belli başlı sorunları teşkil etmektedirler- Bunları takip
eden konular ise (Üniversite problemlerinden Klâsik ve Modern Fel
sefeye kadar) genellikle ya «zayıf» ya da «yeterli» bir ilgi uyan
dırmış olan ve hepsi de «Sosyal - Kültürel» nitelikte olan konular
dır. Tablonun son kademesinde yeralan «Mâli Konular» hakkındaki
129
mülahazalarımızı burada tekrarlayacak değiliz. Bunların, şimdi ki
geniş konu tasnifi içinde «Ekonomik ve Politik» konular gurubuna
idhali gerektiği aşikârdır.
Görülüyor ki, kuş bakışı açıdan, Hukuk Fakültesinin öğrenci
guvuplaanın genel eğilimleri, Ekonomik - Politik konuların aydınla
tılması gereği etrafında toplanmaktadır. Sosyal - Kültürel konular
la ilgi, yok değilse de azdır :
Bundan başka, her iki konu gurubu arasında müşahede edilen
diğer bir fark da, Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarında, Ekono
mik - Politik konulara öğrencilerce verilen önemin, bunlara ilgi gös
terenlerin mikan ile, yani ilgi çevrelerinin genişliği ile doğru oran
tılı oluşudur- Hemen hemen her sınıfta, bu konulara birinci derecede
önem verenler onları diğer derecelerde telâkki edenlerden çok daha
fazladır. (Cedvel : 1)
Buna mukabil, Sosyo-kültürel konular, hemen hemen her sınıf
ta en geniş ilgi çevresini, ancak, kendilerine üçüncü derecede önem
verenler arasında bulmuşlardır. Yukarda yaptığımız bir benzetmeyi
hatırlarsak, Ekonomik-Politik konuların her sınıfta arzettiği S a k-
s ı plofiline mukabil, sosyo-kültürel konular hemen her sınıfta
ancak bir m e k i k profili göstermektedir : en geniş öğrenci
çevreleri bunlara ancak üçüncü derecede bir önem tanımaktadır
lar. (Cedvel : 1)
Hacettepe T.SB,.Fakültesinin iki sömestrinde ise, Sosyal - Kül
türel konulara daha fazla ilgi gösterilmektedir ki buna ilerde tekrar
temas fırsatını bulacağız. (Grafik V, VI)
Şimdi,, bu genel görüşün biraz daha yakından incelenmesi ve
daha ayrıntılı açıklamaların yapılmasına geçebiliriz :
Öğrenci guruplarını şiddetle ilgilendiren birinci kategori konu
lar içinde Ekonomik sorunlar oaşta gelmektedir. Öğrencilerin bütün
konulara dağılan değerlendirilmiş ilgileri toplamını 100 farzedersek,
bunun % 54 ü Ekonomik ve Politik konulara isabet eder ve sırf
ekonomik nitelikteki konularla ilgi % 33 civarındadır. Siyasî konu
lar ise % 20 civarındadır. (Grafik : VII) (Cedvel : 7)
Ekonomik nitelikteki konuların içinde en yüksek ilgi yoğunluğu
«Genel Kalkınma Problemi» etrafında toplanmıştır, bu sorunun
içinde en çok ilgiyi toplayan iç ilgi mihrakı ise «Kalkınmayı sağlı-
130
EKONOMİK POLİTİK VE SOSYAL KÜLTÜREL
KONULARA KARŞI DUYULAN é İLGİNİN
MUKAYESESİ
'GRAFİK IV
t HUKUK FAKÜLTESİ
Sınıf : I 1
K»Ä»Ä»M
-Sınıf . 11
«MnmìÉwp
S5^Ä5SÄT^
Sınıf . Ill S|fWHtSSASifiâ9fll
Sınıf : İV mmmmm
»A*AèA4AVA*i
GRAFtK V
HUKUK
T. SINIF WQWWWQQW
HACETTEPE
1 ve 2. SÖMESTR E M 3 A ^ ? ^ S S ÌAWM
GRAFİK VI
Erkeklerin fflOSKUSBU w
çoğunlukta olduğu söm.
vmwïïnmvm
Kızların WWBHWWSB
çoğunlukta olduğu 8öm.
wJjJwfivXfoMJJì
131
II — SINIFLARIN İLERLEMESİ İLE İLGİ KONULARINDA
VE ŞİDDETLERİNDE KAYDEDİLEN DEĞİŞMELER :
1 — Son sınıfta ilgi r<rtlışı kaydeden kosnular :
Hukuk tahsilinin öğrencilerin ilgi konuları ve bunlara yönelen
ilgilerinin şiddetleri üzerinde ne gibi bir etki yaptığını tayin için
Birinci sınıftan başhyarak,, son sınıfa doğru aynı konuya yönelen
ilginin geçirdiği çevre ve şiddet değişmelerini tesbit etmek gerekir.
Birçok konularda üçüncü sınıfa doğru bir artış kaydedildiği halde
son sınıfta azalış başlamaktadır. Fakülte tahsili son sınıftan sonra
nihayet bulduğuna göre bu azalışı da kaydetmek ve Birinci sınıfla
son sınıfı karşılaştırmak lâzımdır.
Her iki sınıfın mukayesesinden aşağıdaki sonuçlar çıkmakta
dır : (En fazla fark kaydeden konudan, en az fark kaydedene doğru)
Konular İlgi Şiddeti Puanları
Sınıf : 1 Sınıf : IV Fark: %
Hukukî konu ve sorunlar : 4.45 9.48 113
Gençlik problemleri : 3.65 6.67 83
Devlet Rejimleri ve
Siyasî Cereyanlar : 8.01 11.87 48
Edebiyat-Sanat-Tarih : 5.30 6.56 24
Hukukun birinci sınfı ile, son sınıfı arasında nisbî bir artış gös
teren diğer bazı konular da mevcuttur. Fakat bunlara olan ilgi, gerek
birinci gerek dördüncü sınıflarda zaten o kadar zayıfdır ki bu
zayıf ilginin % 100 artışı dahi, kanaatımızca pek fazla bir anlam ta
şımamaktadır. Zira bu artış ile dahi konu, son sınıfta, birinci sınıf -
takinden daha üstün bir ilgi sırasına geçememektedir : Felsefe, Din,
Ahlâk, Müsbet ilimler ve Maliye konuları bu durumdadır. Haklarında
evvelce yeter derecede açıklama yaptığımız için tekrar aynı meselelere
dönmüyoruz.
Kantite bakımından kayda değer ilgi yoğunluğu ve artışı göste
ren evvelki konular arasında Hukukî Konular ile Gençlik sorunları
başta gelmektedirki bu, anketin belki en fazla beklenen sonucudur
ve bir sürpriz değildir. Hukukî konularla ilginin yüzde yüz onüç ora
nında artışı, öğrencilerin birinci sınıfta henüz teşekkül etmeye
başlayan meslek bağının, son sınıfta bir meslek tutkusu haline
geldiğine alâmettir. Zira, ankette, meslekî konular değil, bilâkis
genel ve aktüel nitelikte meslek - dışı konuların istenmesi ön-
132
/WVVVVVVWVVVVVVVVVVVVVYVYVYVYyXYYYYY«YY«ÏX
*»MIÉIMH i l » l « l i i H i l i l » m « l i m i l l i n * M H I (jcizisdtAaa)
l£i
(J3 IZISlSj})
BB»
JH|nuo» new
Al :j'"'S
U V A V A V A T İ I 11 : j ' U ' S
IM.M.«
iW3|qcud 11|>f!S1 3* UjQ
B333333333]
H5|i|« |ïXsos a* îpjaj
f|ji|Ep ilo|0)t!sdJ
>^>^4 J3|Uli|; ]3qsn^4
IT.TiT.TiTiTiTiTiTiTiTJ n|OJluo>t u i n Ş o p
LiixJ 3A M 3 | U i a ) q o j d 3 | j V
u e | n u o ) | UJjliSg ; | | j | ^
Liaiujaiqojd }ft|àu3g
1321)9 ' j e A i q a p g
j3|iU3|qojd
3A nuo>| lnnıjnH
nuuoja» i)Hjdox
u3|Uia|qoj(j
VyvyyvyyyvyYVXTXXXXXXXXXXXXXAAAAAAAAAAAAAAAMVWVVVVVVV'
W"-1—l'!'!ni'.ıi".l!Hl!'f.j.mı.:.-.aj-.im^|.H«<.|.HI->ıflT' 3 a s c X ; s İIQ aA 5 |
IXXAAAAAAAAAAAAAAAAAAA/WWWWVWVYYYYV1 e)]i)!10d
ı^nu.ıuu.-t.unnmww,wı»H'»!;w!!r..ıai!; |B*SOS 3A IU10U0>|a
_ûi
fault's/ '/" «Siti- '*•& % ivtl * - » • * / % W"f * ' 4 % 6*^ w - » -s '/, Uh '/'- örf/s sh-z "/'- i" '/i
mm
görülmüştü. Müfredat dışı bir öğretim çabasına girişilmek is
tendiği, için, öğrencilerin derslerde okutulanların dışında kalan
meselelerle olan ilgileri araştırılmıştı. Hal böyle olunca öğrenci
lerin, hukukî konulan sormamaları gerekirdi. Diğer taraftan, ilk
sınıflarda konuların adlandırılmasında bazan hata edilmesi yüzün
den hukukî mahiyette olup ileri sınıflarda okutulacak konuları dahi
bu sınıf öğrencilerinin meslek-dışı konular zanmyle sormaları ihti
mali varit idi, Halbuki, son smıf ta bu da bahse konu olamıyacağm-
dan, bu smıf öğrencilerinin, ısrarla meslekî konulara yönelmeleri
bir içine kapanma temayülünün işareti veya başlangıcı sayılmalı
dır. Nitekim, aşağıda bazı önemli konulara olan ilgilerin son sınıfta
azalışına rastlıyacağız ki bu da aynı meslekî kapanışın alâmetidir.
Gençlik Problemlerinin birinci sınıfa nazaran yüzde seksen üç
oranında artışı ise, yukarda belirttiğimi;: ?;ibi, beklenen bir sonuçtur.
Fakültede yaş gurupları bakımından farklı öğrenciler varsa da ge
nellikle 18 - 23 yaşlar arasındaki insanların bu dört beş sene içinde
kaydettikleri değişmenin, anket neticesini tabiî bir sonuç olarak
göstereceği kabul edilebilir. Hususiyle, son sınıf öğrencilerinin en
fazla ilgilendikleri konuların memleketimizdeki kadm-erkek ilişkile
rinin belli eğitim kurallarına göre düzenlenmesi gereği ile, gençliğe
muaşeret bilgisi verme ve sosyalleşmelerine yardım etme gereği ol
duğu düşünülürse, öğrencilik bayatının sonuna gelmiş ve toplum
içinde kendi şahsiyetini ve yerini kazanma safhasına yaklaşmış bir
gencin bu meselelere vereceği hayatî önem tahmin ve takdir edi
lebilir.
Gençlik, bu bakımdan itiraf edelim ki, kendi problemlerini ken
di kendine halletme durumunda bırakılmıştır. Üniversiteler, birer
öğretim kurumu olmakla yetinip, gençlerin sosyal ilişkilerini geliş
tirme, dinlenme ve eğlenme arzularını kanalize etme, bilhassa daha
büyük nesillerle birlikte bulunma, kadın - erkek farkı gözetmeden •
her iki cinsten öğrenciyi de ortak konular etraflında düşün
dürme ve konuşturma fırsatı verecek sosyal faaliyetlerde bulun
mayı kendi görevleri içinde saymamaktadırlar. Gerçi, Fakülte öğ
rencisi artık «çocuk» değildir. Reşittir, hürdür, fiillerinde muhtar
dır, kendini dilediği gibi yaşatır, dilediği gibi eğlendirir denilebilir.
Fakat, medeniyet ilerledikçe gençlikle çocukluğun uzadığı, kültür
değişmeleri hızlandıkça da reşit insanların dahi birçok sosyal iliş
kilerinde acemi ve tecrübesiz gençler haline düştükleri unutulmama
lıdır. Hususiyle, memleketimizde, birbirinden çok farklı bölgelerden,
133
çok farklı atıf sistemlerine sahip olarak gelen gençlerimizin, dört
yılı geçirdikleri bir merkez şehrinde bu bakımdan öğrenecekleri çok
şeyler vardır sanırız. Üniversitelerin sosyal faaliyetleri, gençleri
meşgul edecek oğretim-dışı toplantıları, eğlenceleri, gezintileri, her
halde kendi haline terkedilen bir öğrencilikten çok daha faydalı ne
ticeler verebilecektir. Nitekim bu bakımdan daha faal olan fakül
telerin öğrencileri arasında daha büyük bir tesanüt ve yaşama
zevki müşahede edilmektedir. Pu nokta basit gibi görünmesine rağ
men, herhalde, eğitimcilerimizin üzerinde durmaları gereken bir hu
sustur. Bir insan, üniversite öğrenciliği yıllarında bulduğu aydın ve
mütecanis çevreyi belki de ömrünün sonuna kadar bir daha bulamı-
yacakt'r. Hiç değilse bu yıllardan gereği gibi faydalanmasını sağla
malı ve ömrü boyunca kazanacağı iyi itiyatlan ve iyi arkadaşları
bu safhada edinebilmelidir. Bu hususta öğretim kurumlarına da bir
hizmet payı düştüğü kanısındayız.
Son sınıfta, birinci smıftakine nazaran yüzde elliye yakın bir
ilgi artışı gösteren «Devlet Rejimleri ve Politik cereyanlar» konu
suna gelince; bunda herşeyden evvel bütün fakültelerin ve bunların
bütün sınıflarının öğrencileri için müşterek olan 1960 - 1964 yılla
rım n politik atmosferinin etkisini aramak gerekir. Nitekim Hacet-
tene Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin ilk iki sömestrindeki ilgi
.şiddeti ile Hukuk Fakültesinin Birinci sınıfındaki ilgi şiddeti arasın
da, bu konuda, hemen hemen hiç fark yoktur* ve her iki Fakültenin
ilk sınıfları bu konuya «Şiddetli» ilgi duymaktadırlar. O halde, ilgi
nin, son sınıftaki artışını değerlendirirken, birinci sınıf öğrencilerinde
dahi şiddetli bir halde bulunduğunu hatırlatmamız gerekir. Artış ise,
zikrettiğimiz yılları, son sınıftaki öğrencilerin birinci sınıfa nazaran
daha olgun yaşta, daha bilinçli olarak geçirmiş bulunmalarıyla izah
edebilir. 1960 yıl'nda on sekiz yaşında bulunan bir genç ile, ancak
on dört yaşında olan bir çocuk arasında hadiseleri anlamak ve de
ğerlendirmek bakımından hayli fark olacağı şüphesizdir.
Bu durum, beklenen bir netice telâkki edilmelidir. Anketin ya
pıldığı yıl (1964 ün son ayı) da Üniversitede bulunan öğrenciler 14-18
yaşlarmdanberi bir Rejim endişesinin hâkim olduğu politik havayı
teneffüs etmişlerdir : 27 Mayıs Devrimine tekaddüm eden yıllarda
ki buhran devresini yaş itibariyle pek iyi bir şekilde idrâk edeme
miş, lâyıkıyla hatırlayamamış veya değerlendirememiş olsalar bile
hiç değilse sloganların etkisini hissetmiş ve saklamışlardır. Bundan
başka, 1960 dan sonra geçen dört sene, bütün yetişkin neslin rejim
134
endişesi ile yaşadığı devreyi temsil eder. Hattâ, Anketin yapılma
sına tekaddüm eden iki hafta içinde, zamanın Hükümet Başkanı
son yıllar içinde on beş hükümet darbesi teşebbüsünün önlendiğini
resmen bildirmiş bulunmaktadır. Nihayet, bilindiği gibi, gene anket
tarihinden bir buçuk sene evvel 21 Mayıs hareketi bastırılmış, de
mokratik rejimin kaderi üzerindeki hassasiyet canlılığını muhafaza
eder bir halde bulunmuştu. Bu tarihlerde Rejim problemleri, gerek
demokratik rejimin soysuzlaşmasını önlemek; gerek totaliter rejim
lerin hangi sebeblerle, hangi şartlarda ortaya çıktıklarını öğrenmek
endişesi ile olsun, hemen bütün aydınların zihnini kurcalayan sorun
lar durumundaydı.
Bundan başka, 1961 Anayasasının getirdiği geniş hürriyet at
mosferi, demokrasinin sınırlarında yaşayan komşu rejimler hakkın
da, türlü nüanslar kabul eden sosyalist sistemler ve doktrinler hak
kında, kendi ölçümüze göre, o zamana kadar kaydedilmeyen bir yo
ğunlukta yayında bulunulmasına imkân vermişti. Birçok konu ve
sorunlar Batının endüstriel toplumları için yüz, yüzelli yıllık mazisi
olan meseleler olduğu halde, bizde yeni keşfedilmiş dünyaların ilginçli
ğini taşıyordu. Nihayet, ekonomik bakımdan az gelişmiş ülkelerin
her derdine deva gibi gösterilen ve demokrasinin bir başka nev'i gibi
kabul ettirilmek istenen türlü rejimler hakkında yeni bilgilerin or
taya dökülmesi, tabiatıyla, öğrencilerin zihinlerini kurcalıyor, ve
hakkında taban tabana zıd değer yargılarının verildiği bu rejim me
selelerini objektif bir şekilde anlamak, öğrenmek ihtiyacını doğuru
yordu.
Kendisini ; «Rejimin bekçisi» bilen gençlik, savunmasını taahhüt
ettiği rejimin sınırlarını, diğer reçimlerle olan ayrılık veya benzer
liklerini, neden onlardan daha üstün ve daha savunulmaya değer ol
duğunu ne gibi hallerde yozlaşacağmı, ne gibi hallerde tehlikeye gire
ceğini, sadece sezgi ve imanı ile değil, bilimsel bir seviyede de bil
mek ister; aydın bir insan için en güvenilir, en dayanıklı iman; ilmî
bir kesinlikle mesnedleri bilinen ve bunun sonunda seçilen davala
ra olan imandır. Hayal meyal bilinen, hissi şekillerle bağlanılmış
olan, dolayısiyle soğuk kanlı tartışmaların objektif kritiklerine da
yanamayan inançlar, arada sırada şiddetli tepkilerle savunulsa bile,
zaman, objektif bilgilerin desteklediği tarafı haklı çıkarır.
Kanaatımızca politik sorunlarla ilgilenen öğrencilerin, belli bir
andoktrinasyonun etkisinde bulunmadıklarına hükmedilebilir. Bun-
135
1ar, çeşitli önemde meseleleri sormakta ve çeşitii hal suretlerini din
lemeye, öğrenmeye niyetli görünmektedirler. Belli bir politik karar-
Llığın, bir yan tutmanın alâmeti olan «cevabı kendinde gizli» soru
lar, yok denecek kadar azdır. Öğrenciler bir davanın isbatı için de
ğil, bir merakın izalesi için, birşeyler öğrenmek için soru yöneltmiş
gibidirler.
Yukarda işaret ettiğimiz gibi, öğrencilerin, son yılların pek bol
politik neşriyatına rağmen, birçok politik sorunların çözümünü gene
kendi Fakültelerinden, kendi öğretim kurumlarından beklemeleri bu
sahada objektif bilgilerin ancak buralardan sağlanacağına inanma
ları şeklinde yorumlanmalıdır. Yoksa, Bilim kurumlarının bu işler
den anlamadıkları, gerçek bilginin ya gazete sütunlarında ya politik
gurup veya kurumların toplantılarında bulunduğu kanısına kapıl-
salardı herhalde bizden bu gibi konularda aydınlatılmalarını istemiye-
ceklerdi.
Öğrencilerin ısrarla üzerinde durdukları çeşitli devlet rejimleri
ve aşırı cereyanlar konularıdır. Bu sorular bize, lehte veya aleyhte
propaganda kokusu taşımayan, içlerinde birbirine zıt rejimlerin
gerçekleştiği toplumları bir objektif doğruluğu ile olduğu gibi tas
vire çalışan Türkçe etüdlerin kıtlığını bir kere daha hatırlatmakta
dır. Bir Mukayeseli Rejimler dersi, bir Siyaset Sosyolojisi dersi, bel
ki merakı giderici bir rol oynayabilir. Siyasî rejimleri kâğıt üzerin
de tanımak, onları sadece prensipleri ile öğrenmek, pek bir şey ifade
etmemektedir. Gerçekleştikleri toplumlardaki «insan hayatı» dırki
bunların, hakikatte ne manaya geldiğini bize anlatır ve haklarında
bir hüküm vermemize yardım eder. Öğrencilere, rejimlerin, teşbih
caizse, geometrik mukayeseleri değil, belki kimyevî terkiplerinin,
ağızlarda bıraktıkları tadın, sırtlarda hissettirdikleri ağırlıkların
mukayeseleri yapılmalıdır. Şeklen muteber olan prensipler arasında
değil, etten kemikten insanlara nesiller boyunca filen yaşatılmakta
olan hayat tarzları arasında mukayese yapılmalıdır ve bütün mu
kayeselerde bütün rejimlerin aynı kriterlere göre aynı objektiflikle
eleştirilmesi lâzımdır.
136
şekline sahip olması pek tabiî görünmektedir : Bunlardan biri, ka
taloglara göre muteber, ders kitaplarının itibar ettiği klâsik düs
turlara uygun hükümet şeklidir, diğeri ise, hal ve şartlara uyan,
kuvvet münasebetlerindeki dalgalanmalara veya idare edenlerin de
ğişken metodlarına tâbi kalan isimsiz bir hükümet şekli» (1).
Bu itibarla, öğrencilerin, politik konulardaki meraklarını, çe
şitli rejimlerin şeklî prensip mukayeseleriyle gidermeye çalışmak
beyhude bir çaba olacaktır- Mukayeseli Rejimler bir Siyaset Sosyo
lojisinin gerçekçi tetkik açısından ele alınarak sistematik bir şekil
de anlatılmalıdır ki öğrenciler için doğru bir hüküm verme imkânı
hasıl olabilsin. Basma kalıp sloganlarla ne ikna etmek kabildir, ne
ikaz etmek.
Hukuk Fakültesindeki öğrenim, öğrencileri bu mevzuda daha
fazla bilgi edinmeye teşvik etmekle beraber, müfredat bu yoldaki
ihtiyacı karşılayacak kesafette değildir. Fakültede, bir Anayasa Hu
kuku, bir İdare Hukuku, bir Kamu Hukuku okuyan öğrenci, maa
lesef bir Siyasî Bilim dersi, ya da bir Mukayeseli Rejimler dersi
görmemektedir. Tabir caizse, ancak h u k u k î kalıpları ile ta
nıdığı çeşitli Devlet şekilleri içinde cereyan eden, bu şekilleri can
landıran, şu veya bu ruhla harekete geçiren ayrı ayrı rejimlerin
özelliklerini lâyıkıyle tanımamakta, tahmin edememektedir. Fakülte
müfredatı ise, tahrik ettiği bir ilgiyi tatmin edemeden sona ermek
tedir.
Bundan başka yukarda gördüğümüz gibi bu konular, Fakülte
ler arasındaki ortak konulardandır. Dolayısiyle, bunlara gösterilen il
ginin, sadece Hukuk müfredatı ile ilgili bir mesele olmadığı da muhak
kaktır. Dünyanın ve memleketimizin içinde bulunduğu durum ve tarihî
an, ister istemez çeşitli devlet rejimleri ve politik akımlar konusunda
bir merak uyandırmakta, insanları bir vaziyet alışa, belli bir tutuma
sevketmektedir. Hususiyle anketin yapıldığı 1964 Aralık ayında, ken
di iç problemlerimizin de rejim konularını ilgi mihrakı yapmakta âmil
oldukları düşünülmelidir. Haftalık dergiler, günlük gazeteler devam
lı bir şekilde dikkati bu konulara yöneltmekte, tecessüsleri kurca
lamakta idiler. Öğrencilerin «Sağ-Sol» sloganları içinde bunalıp da
bu konuları hiç merak etmemeleri zaten düşünülemezdi. Hususiyle
hukukçular için mesele çok daha önemli idi. Zira son sımftan sonra
(1) — (Georges Burdeau - «Une survivance: la notion de Consti
tution» Evolution de Droit Public.) Paris. 1956.
137
adlî hayata giriverecek olan öğrenci, sade hasbî bir tecessüs saiki
ile değil, pek kısa bir müddet sonra tatbikatta bizzat karşılaşacağı
türlü propaganda suçlan hakkında isabetli bir hükme varabilmesi
için de bu problemleri esaslı bir şekilde öğrenmek zorunda olduğunu
biliyordu. Bu itibarla Hukuk Fakültesinde sınıfların yükselmesi-
le bu konulara olan ilginin artışı beklenen bir netice sayılmalıdır.
Son sınıfa doğru ilgi şiddeti yüzde 24 oranında artan diğer
konu ise «Edebiyat-Sanat-ve Tarih» konularıdır. Bunların içinde Ta
rihle olan ilgi son derece azdır ve bu noktaya aşağıda tekrar temas
edeceğiz.
Edebiyat ve Sanata olan ilgi artışı, kanaatımızca, Fakülte müf
redatından ziyade bir büyük şehirde toplanmanın sonucudur. Sanat
hayatının daha kesif olduğu, yayınlann daha yakından ve daha sü
ratle takip edilebildiği, nihayet sanat konuları üzerinde tartışılabi
lecek bir aydın arkadaş çevresinin bulunabildiği büyük şehir hayatı
bu konulara olan merakı a ittirmiş bulunabilir.
2 — Son sınıfta ilgi azalışı gösteren konular :
Burada da, evvelce ilgi artışı kaydeden konularda yaptığımız
gibi, kendilerine karşı ancak pek az ilgi duyulan, ve son sınıftaki aza
lışın bir şiddet derecesi bareminin değişmesini mucip olmayan bazı
konulara sadece işaretle yetineceğiz ki bunlar, Genel kültür ve Aktü-
alite, Aile problemleri ve çoğum kontrolü, ile Millî Eğitim konuları
dır. Bunların birinci sınıfta uyandırdıkları ilgi de zaten zayıftır.
Diğer konulara gelince bunlan da en fazla ilgi azalması kayde
den konudan en az azalış kaydedene doğru sıralayabiliriz :
K o n u l a r : İlgi Şiddeti Puanları:
Sınıf : I Sınıf : IV Fark :%
Sosyal problemler : 2.91 1.52 53
Üniversife ve Öğrenci Problemleri 8.05 4.99 38
Köy Kalkınması ve
Toprak Reformu : 7.87 5.96 24
İç ve Dış Siyaset konuları : 11.71 9.16 22
Ekonomi ve Sosyal
Politika sorunları : 13.14 10.46 20
Genel Kalkınma Problemi: 15.84 13.50 15
Bu tablonun başında yeralan «Sosyal Problemler» de, son sı-
138
nıfta kaydedilen ilgi azalışını, evvelce söylediğimiz gibi, spesifik
Sosyal problemleri kendi adları altında belirtme bakımından son
sınıfın daha başarılı olması ile izah etmek kaabildir Ekonomik, po
litik nitelikte birçok sosyal problem, birinci sınıf öğrencilerinde
kendi özel vasıfları ile belirtüemediği için bu genel başlık altın
da sorulmuş olabilir ki bu da ilgi sayısını çoğaltmış görünür. Son
sınıfta ise, bunlar ait oldukları diğer mevsuf sosyal problemlere git
mişlerdir denebilir : ekonomik veya politik kolonlara.
Fakat gene dikkate değer husus, politik veya ekonomik nite
likte olmayan ve özel, somut adları ile belirtilmiş olan sosyal prob
lemler sahasında dahi birinci sınıfta daha zengin konu çeşidine rast-
lanışıdır.
Kısaca, son sınıfta, meslekî konuların ağır bastığı bir vakıadır.
îlgi azalışı kaydeden ikinci konu ise '«Üniversite ve Öğrenci
problemlerbdir, ve bu azalış % 38 oranındadır. Öğrencilik hayatının
sonuna gelmiş gençlerde bu ilgi azalışı, izaha ihtiyaç hissettirmeye
cek kadar tabiidir.
Son sınıfta ilgi azalışı gösteren diğer dört konunun bu sıralanı
şı oldukça manidardır : bunlardan her birinin kaydettiği ilgi azalma
sı yüzdesi,, bunlara, bütün fakülte toplamında gösterilen ilgi şid
deti sırasını takip etmektedir : ençok ilgilenilen, en şiddetli ilgr ko
nusu teşkil eden Genel Kalkınma probleminde, son sınıftaki ilgi aza
lışı, en düşük orandadır : % 15. Bunu, bütün guruplarda ilgi şiddeti
itibariyle ikinci gelen Ekonomi ve Sosyal Politika konularındaki ilgi
azalışı takip etmektedir : % 20. Nihayet üçüncü sırada gelen İç ve
Dış siyaset konularına olan ilginin azalışı % 22 oranındadır. Daha
sınırlı bir konu olan Köy Kalkınması ve Toprak Reformu konusun
daki azalış ise % 24 e çıkmaktadır. Tekrar edelim ki bu azalmalar
zikredilen konuların son s.nıftaki şiddet baremlerini kaybetmeleri-
rine sebeb olacak derecede değildir. Yalnız Üniversite problemleri,
Birinci sınıfta «Oldukça Şiddetli» ilgi uyandırmışken,1, son sınıfta
Zayıf ilgi haddine inmiştir. Köy Kalkınması ve Toprak Reformu ko
nusu da, birinci sınıfta oldukça şiddetli ilgi topladığı halde, son sı
nıfta yeterli ilgi uyandırmıştır. Bununla beraber, bu konu ikinci
üçüncü sınıflarda daha da az ilgi çekmiştirki bunu, o tarihlerde
Köy işleri Bakanlığının kuruluşu ve meselenin yeniliğini muhafaza
edişi ile izah etmek yerinde olur : öğrenci guruplarında, mevzuun
önemi hakkında oturmuş bir kanaat henüz teşekkül etmemiştir.
139
O halde, cüzî de olsa, son sınıftaki ilgi azalışı, özellikle, Ekono
mik konularda, Genel Kalkınma konusunda ve İç ve Dış siyaset
gibi aktüel konularda, belirli bir anlam taşımaktadır ki bu da, ka-
naatımızca meslekî problemlerin ağır basışından ibarettir.
Son sınıf, fakültenin bütün sınıfları içinde en çok sayıda konu çe
şidini, en zayıf ilgi haddi içinde bırakan sınıftır. Gerçekten, birinci
ve üçüncü sınıflar ancak altı konuya, ikinci sınıf yedi konuya, pek
zayıf ilgi duyduğu halde, son sınıf dokuz konuya pek zayıf ilgi
duymaktadır. (Tablo : I)
Bu açıklamalardan sonra, hukuk öğreniminin, meslek-dışı me
selelere olan alâkayı azalttığı sonucuna varabilir miyiz? Sadece bu
anketin sonuçlarını nazara alırsak «evet» diyebiliriz. Fakat unut-
mayalm ki, diğer fakültelerde de benzer anketlerin yapılması so
nunda genel olarak her fakültede son sınıfların böyle bir ilgi aza
lışı kaydettiği sabit olursa — ki pek de tahmin dışı değildir — Hu
kuk öğretimi, kendisine isnat ettiğimiz bir kusurdan temizlenecek
tir. Kusur demekte haklıya, zira hiçbir mesleğin yarattığı defor-
masyon hukukçununki kadar tehlikeli değildir denebilir. Hayatın
hemen her cephesine sirayet etmiş olan hukuk kurallarının uzman
ları, bütün bu cephelere azçok âşinâ olmakla yükümlüdürler. Aksi
takdirde, «Birlirkişilerin yarattığı Hukuk» gibi herhalde matlup ol
mayan bir hukuk nevinin doğuşuna şahit olmak mukadderdir. Bir
hukukçunun, kendini maddelerin mücerret kavramları içine habset-
mesindfn daha tehlikeli pek az şey vardır- Bunun içindir ki biz, Fa
kültelerimizde K o m ş u B i l i m D a l l a r ı n a behemahal daha
fazla yer verilmesini savunmaktayız.
140
Grafikìl
Konularla İlgilenim
Şiddeti Bakımından
_rFAKULTE!FRARASI M I I I T A V ^
dine varan konu yoktur. Keza, «Pek-şiddetli ilgi» uyandıran konular
da yoktur. Olsa olsa «Şiddetli ilgi» haddi içinde kalan ancak bir iki
konu vardır.
Hülâsa, ilgi şiddetini gösteren dilimler, konular arasında daha
eşitçe paylaşılmış gibidir. Keza, «Pek zayıf ilgi» uyandıran konuların
sayısı da Hacettepede daha azdır. Hukukta 6 konu, Hacettepede 3
konu bu durumdadır. Demekki, Hacettepede, irfat uçlardan kaçış
vardır : ne çok şiddetle ilgilenilen, ne de pek fazla ilgisiz kalman
konular çoğunluktadır.
Hukukta, 18 konudan 11 i ile zayıf bir şekilde ilgilenildiği hal
de, Hacettepede 18 konudan ancak 9 konu ile zayıf bir şekilde il
gilenilmiş tir. Bu bakımdan, ilgi daralması olayının Hukukta daha
birinci sınıfta başladığına işaret edebiliriz.
Keyfiyet bakımından yaptığımız mukayese ise şu sonucu ver
miştir : Hacettepede siyasî ve iktisadî rengi gaalip olmayan sosyal
problemler ile, Gençlik problemleri tercihli konular durumundadır.
Halbuki bunlar Hukuk Birinci sınıfında ancak zayıf bir ilgi konusu
dur.
Ancak burada bir bağıntıya işaret etmemiz, ilerde yapılacak
bu gibi araştırmalar için bir ip ucu teşkil edebilir : Hepsi aynı yaş
çağında olan üç sınıf (Hukuk F. I. Sınıfı ile Hacettepe'nin 1. ve 2.
sömestreleri) m Gençlik sorunlarına karşı ilgileri ile kız ve erkek
öğrencilerin oranları bakımından birbirleriye mukayese edilmeleri
halinde kız öğrenci nisbetinin artışı ile birlikte Gençlik konularıyla
ilgilenme oranının da yükseldiği müşahede edilmektedir :
Kız öğrenci oranı Gençlik Prablemleri :
Hukuk Sınıf : 1 % 13.5 % 3.65
Hacettepe Sömestr : 1 % 31.4 % 6.07
Hacettepe Sömestr : 2 % 76.6 % 12.22
Gençliğin bizzat kendi problemlerinin şuuruna varmış olması,
muhakkak ki bir ilerleyişin ifadesidir. Kendi sorunlarının farkında
olmayan ferdler ve guruplar, hemen daima, başkalarının problem
leri ile uğraşır, hatta kendilerine en uzak, en hayalî, en etkisiz olan
sorunların peşinde koşarlar.
Bu bakımdan, gençlik sorunları ile öğrencilik sorunlarının iş
gal ettiği yer memnuniyet vericidir, ve öğretim kadrolarını ikaz edi-
141
cidir. Ancak, Hacettepe, Üniversite ve öğrenci sorunlarıyla zayıf
bir şekilde ilgilidir. Yeni bir Fakültenin avantajlı şartları içinde
bulunduklarını kabul eden öğrenciler, müzminleşen öğrenci problem
lerinin dışında kalmış gibidirler.
Hukukun birinci sınıfında Üniversite problemlerine gösterilen
şiddetli ilgide isa öğrenci tazyikinin, öğretim kadrosu darlığının, hat
ta idareci kadro kıtlığının bütün ağırlığı hissedilmektedir.
Bundan başka, ferdî ve sosyal ahlâk konuları, din ve laiklik
problemleri Hacettepede «Yeterli ilgi» haddine çıkabildiği halde (x)
Hukukta bunların ikisi de ancak «Pek zayıf ilgi» haddi için
de kalmıştır. Bunda, Hacettepenin, esas itibariyle bir fen bilimleri
fakültesi olmasına rağmen, birinci ve ikinci sene öğrencilerine Psi
koloji, Sosyoloji, Felsefe, Sanat Tarihi gibi genel kültür derslerini
mecburi tutmuş olmasının büyük rolü olduğu muhakkaktır.
Diğer taraftan, Hukukun birinci sınıfında, birçok sosyal müna
sebetlerin kanunlarla nasılsa tanzim edildiğini; hukukî düzenin,
başlıbaşına, toplum hayatını tanzime yetebileceğini, ahlakî mesele
lerin önemlerini yitirmekte , olduklarını zannetmek gibi, gerçeğe
pek uymuyan bir anlayışa kapılınmış olması da muhtemeldir. Bunun
la beraber, özellikle Birimci sınıfta, çeşitli sosyal kontrol nevileri ara
sında mukayeseler yapılan hukukun ve ahlakin karşılaştırılmasına
yerayrılan birçok dersler mevcuttur. Bu husus gözönünde tutulursa,
hukuk öğrencisinin, bu gibi konuları, zaten derslerde öğrendiği için
sormadığı sonucuna da varılabilir.
Her ne olursa olsun, ilgisizlik aşikârdır: bu, ister doymuş olmad M,
ister önemsiz saymadan ileri gelsin, sonucu değiştirmez. Gerçek se-
beblerin araştırılması için başka anketlere ihtiyaç vardır.
Hukuk Fakültesinin Hacettepeye nazaran çok daha şiddetle ilgi
lendiği konular Ekonomik ve Politik nitelikle olanlardır.
IV — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN İLGİ KONULARI
ARASINDAKİ FARKLAR :
Yukarda, birçok defalar işaret ettiğimiz gibi, ilgiler üzerinde
cinsiyet etkisini, anketi tertip edeıken aramış değildik. Eğer, anket
alanına giren Hacettepe T. S. B. Fakültesinin ilk iki sömestrinde
erkek-kız öğrenci oranı bu kadar farklı olmasaydı, ve bilhassa bu
(x — «Zayıf ilgi» haddinin en yukarı sırasında yeralan bu ko
nuyla ilgi «Yeterli» sayılabilir.
142
fark, neticeler üzerinde pek göze batan değişiklikler yaratmış ol
masaydı, biz bu etken üzerinde duracak değildik.
Buraya kadar, ayrı ayrı konu çeşitleri esas alınarak verdiğimiz
izahatı, şimdi, öğrenci guruplarının özelliklerini belirtmek amacıyla
bu guruplar etrafında toplarsa1* şu sonuçlara varırız : (Cedvel : 0)
(Grafik : III)
Yukarda yaptığımız mukayese esasları çerçevesinde kalara«,
kız ve erkek öğrenci guruplarında topladıkları ilgi puanları arasında
bir şiddet derecesi değişimini sağlamayacak kadar az olan farkların
üzerinde durmamak gerektiği kanısındayız : Üniversite problemleri,
Hukukî konular, Aile ve Doğum kontrolü, her iki sınıfta da anca^
«Zayıf» ilgi toplamıştır. Keza, Genel Kültür, Aktüel konular, Mali
problemler, her iki sınıfta da «Pek zayıf» :lgi haddi içinde kalmıştı"
Klâsik ve Modern Felsefe, Kızlarda «Pek Zayıf», erkeklerde de sa
dece «Zayıf» ilgi haddine girmektedir.
Bütün bu farklar üzerinde daha yeni anketlerin sonuçları alın
madan fazlaca durmakta mânâ yoktur. İç ve Dış Siyaset konusu da
her iki sınıfta da yeterli ilgi bareminde kalmaktadır.
Erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfın tercihli konularına
gelince, bunlar Ekonomi ve Sosyal Politika, Sosyal Problemler, Dev
let Rejimleri ye Siyasî Cereyanlardır. Bunlardan Ekonomi ve Sosyal
Politika konuları erkeklerde «Oldukça şiddetli» ilgi topladığı halde
kızlarda ancak yeterli ilgi haddi içinde kalmıştır. Diğer iki konu ise
erkeklerde «Şiddetli» ilgi uyandırdığı hal Je kızlarda sadece yeterli
ilgi tahrik etmiştir ki bu sonunculardaki fark daha da barizdir.
Kızların tercihli konuları ise Gençlik Problemleri, Genel Kalkın
ma Problemi ve Toplum Kalkınması'dır. İlk ikisi, kızlarda «Şiddetli»
ilgi uyandırdığı halde erkeklerde ancak «Yeterli» ilgi haddinde kal-
mışt.r. Toplum kalkınması konusundaki fark ise daha azdır : Kız
larda «Şiddetli», erkeklerde «oldukça şiddetli» ilgi bulmuştur.
Bunlardan başka, her iki gurupta da «Şiddetli» ilgi uyandırma
makla beraber «Zayıf» ile «Yeterli» ilgi arasında fark gösteren ko
nular şunlardır :
Kızlarda «Edebiyat - Sanat - Tarih, «Millî Eğitim», «Müsbet
İlimlerde yenilikler» konuları «Yeterli» ilgi haddine vasıl olduğu
halde, erkeklerde «Zayıf», hattâ «Pek Zayıf» ilgi hadleri içine düş
müşlerdir.
143
Buna mukabil, «Ferdî ve Sosyal Ahlâk», «Din ve Lâiklik», ko
nulan erkeklerde «Yeterli ilgi» haddi içinde bulunduğu halde, kız
larda «Pek Zayıf» ilgi haddi içinde kalmışlardır.
BüLün bunlardan, süratle genel sonuçlar çıkarmaya kalkarsak,
derhal, erkeklerin toplumun bütününü ilgilendiren, siyasî kaderini
çizecek olan sorunlarla daha yakından ilgilendikleri; kızların ise,
gençlik problemleri, eğitimi sorunları, kalkınma konuları gibi, daha
somut, daha psikolojik; ferdî hayatla, kişinin formasyonu ile daha
yakından ilgili eğitsel konulara yöneldiklerine hükmetmek isteriz.
Fakat biraz daha ihtiyatlı, biraz daha mülâhazalı hareket eder
sek bu öûnuçların, hakikatte kadınlar hakkındaki asırlık peşin hü
kümlerimize yakın olduğu için doğru göründüklerini farketmekte ge
cikmeyiz !
Oysaki, kadınların, bir merkez şehrinde, yüksek öğretime ka
vuşmuş, erkeklerle tamamen aynı tarzda eğitime tâbi tutulmuş, ve
yaş çağı itibariyle de geleneksel çevrenin icaplarına henüz fazla ma
ruz kalmamış bir gurubunda, bu eski peşin hükümlerimizi tadil ede
bilecek niteliklere rastlanabilir.
Anket sonuçlarına biraz daha dikkatli bakarsak, Genel Kalkın
ma sorununun, kızlarda erkeklerdekinin iki misli ilgi uyandırdığı
görülür. Müsbet ilimlerle ilgi erkeklerin dört katıdır. Üniversite ko
nuları erkeklerden çok daha fazla ilginç bulunmuştur. Millî Eğitim
problemleri, erkeklerdekinin üç katı kadar fazla ilgi uyandırmıştır.
Gençlik sorunları is-; erkeklerden iki misli fazla puan kazanmıştır.
O halde kız öğrencilerin, toplumun bütününü ilgilendiren konulara
daha az, kişisel konulara daha çok önem verdikleri iddiası yanlış ola
bilir. Ancak, neticeleri daha somut, daha gerçekçi, daha pratik bir
tarzda tesbit edilebilecek sorunlara önem verdiklerine hükmedilebi
lir : < Gençlik sorunları, Kalkınma sorunları, Köy ve toplum kalkın
ması meseleleri, Millî Eğitim konuları, hep bu vasıfta meseleleri teş
kil ederler. Buna mukabil, erkeklerde rağbette olan Politik Rejim
ler, Sosyal Politika, Genel olarak «Sosyal Problemler», ve nihayet
kısmî farkla da olsa, Din, Ahlâk, Felesfe, Genel Kültür konuları, da
ha soyut, daha spekülatif, somut neticelen daha uzakta kalan, da
ha zor kestirilen meseleleri teşkil etmektedirler.
144
Grafik III
Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinde
Kız ve Erkek Oqrencilerin Mukayesesi ( • )
KONULAR
G e n d i k Problemleri
Köy Kalkınmas
"Kalkınma Problemi
(Genel olarak) ,
Ekonomi ve sosyal
politika
Müsbet ilimler
(psikoloji dahilj
Sosyal Problemler
(Ekonomik ve Politik olmayan)
İç ve Dış Siyaset
Devlet Rejimleri ve
siyasî cereyanlar
Üniversite ve Öğrenci
Problemleri
A i l e problemleri ve
doğum k o n t r o l ü
H u k u k i konu ve
a^ıı« v t ' ı - a ı H ı m pıuuıcm
Klâstik ve Moder
Felsefe
Genel K ü l t ü r ve
Aktüalite
Mali Konular
(Cevapsızlar)
(İlgisizler)
bilir mi ?! Hemen tekrar edelim ki, bu da gene iki cins arasında
alışkın olduğumuz ayırtlara yakın bir sonuçtur, ve belki de kendi
sini bize bu sebeple telkin etmektedir!
Kadınlar hakkında, hepimizin o kadar köklü ön yargıları vardır
ki, bilimsel araştırmaların sonuçlarını, kâfi dikkat göstermezsek,
derhal kendi renklerine boyayabihrler. Onun için, cinsiyet farkının
etkilerini araştırmak amacı ile tertip edilmiş, ve bu amaca uygun so
ruları ihtiva edecek yeni bir araştırmadır ki, bizi, biraz daha doğru
neticelere vardırabilir. Bu itibarla, elimizdeki anketin sonuçları, böy
le bir araştırmanın teyidine mazhar olursa, muteberliklerini muha
faza edebilirler. Olmazsa, gerekli tadillere intizar ederler. Bunlar,
sadece muvakkat tahminlerden ibarettirler.
145
V — HER İKİ FAKÜLTE ÖĞRENCİLERİ İÇİN ORTAK İLGİ
KONULARI :
Her iki fakülte öğrencileri arasında, yaklaşık olarak, aynı ilgi
hadleri içinde kalan ortak konulara gelirce ; bu konular uyandırdıkları
ilgi sırası ile şunlardır. : (Tablo : 1)
a) Şiddetli ilgi uyandıran ortak konula* :
K : 15 — Devlet rejimleri ve siyasî cereyanlar
K : 14 — Ekonomi ve Sosyal Politika
K : 13 — Köy Kalkınması
b) Yeterli ilgi uyandıran ortak konular :
K : 2 — Edebiyat - Sanat - Tarih
c) Zaysf ilgi uyaradırah ortak konular :
K : 11 — Millî Eğitim Konuları
K : 8 — Aile Problemleri ve Doğum kontrolü
K : 17 — Hukukî Konular (Yalnız Birinci sınıf için)
K : 18 — Mali Konular
K : 1 — Genel Kültür Konular1, ve Aktüalite
K : 3 — Müsbet İlimlerde yenilikler
K : 4 — Klâsik ve Modern Felsefe
K : 7 — Din ve lâiklik problemi
Burada dikkatimizi çeken husus şudur : Her iki Fakültenin
öğrencileri de Devlet Rejimleri ve Siyasî cereyanlara karşı şid
detli bir ilgi duymaktadırlar. Bu konuya karşı her iki fakültenin mü
tekabil sınıflarında aşağı yukarı aynı oranda ilgi şiddeti tesbit edil
miştir : Hukuk : 8.01, Hacettepe : 8/To puan. Bu itibarla, bu ortak
ilgileniş1, Hukuk Fakültesindeki bazı derslerin etkisiyle izaha imkân
yoktur. Zira bunların hiçbiri Hacettepe de okutulmamaktadır. Ekono
mi ve Sosyal Politika konuları ile olan alâka hakkmda da aynı şey
söylenebilir, ve t u Hukuktaki Ekonomi müfredatı ile izah edilemez.
Gerçekten, Ekonomi ve Sosyal Politika konuları, Hukukta «pek
şiddetli ilgi» haddine, Hacettepede «Oldukça şiddetli ilgi» haddine
yükselmektedir, iktisadî kalkınmanın, ister şu ister bu metodla ba-
şarılacağı iddia edilsin, bütün siyaset adamlarımız ve bütün hükü
metlerimiz tarafından hemen hemen yegâne millî hedef olarak gös
terildiği son beş on yıldanberi bu konunun gençleri şiddetle ilgilen
dirmesinden tabiî bir şey olamaz. Hususiyle I960 devriminden sonra
ekonomik kalkınmanın planlanmaya bağlanması ve millî gelir artışı
nı gösteren yüzdelerin, siyasî bünyenin sıhhat haberleri gibi kabul
146
TABLOj
KONULAR _ - = >•;
ia
«*- *«- w- ««- :3
£ £ Ë Ê «
1ÏJA
Kalkınma Problemi
(Genel olarak)
Ekonomi ve Sos/al
Politik
İç ve Dış Siyaset
Ûevlet R e j i m l e r i ve
Siyasî Cereyanlar
Köy Kalkınması ve
T o p r a k Reformu
Ü n i v e r s i t e ve Öğrenci
Problemleri
Edebiyat, Güzel
Sanatlar ve T a r i h
Gençlik P r o b l e m l e r i
H u k u k î Konu ve
Prnhlt»mlpf
Sosyal Problemler
Ferdi ve Sosyal A h l â k
Din ve Lâiklik
Müsbet İl imler
Felsefe
Malt Konular
(İlgisizler)
(t e v a p s ı z l a r )
edilmesi karşısında, öğrencilerin, belki bu konulara ilgisiz kalmış ol
maları patolojik bir hal telakki edilecekti. Bur dan başka, son üç, dört
yıl içinde ekonomik kalkınma, az gelişmişlikten kurtulma konuları
üzerinde yapılan kesif yayının bütün öğrenciler üzerinde, fakülte ve
okul farkı olmadan, büyük bir etki yaptığı ve dikkati bu yöne çevir
diği de inkâr edilemez bir hakikattir.
Diğer ortak konu olan ve şiddetli ilgi duyulan soru n Köy Kalkırı-
masıdır. Ancak, bu konu hakkında öğrencilerin müşterek ve sarih bir
ilgi yoğunluğu arzeden özel meseleleri yoktur. Hukuk Fakültesi Top
rak Reformu üzerinde hayli geniş bir ilgi çevresine sahip olduğu hal
de Hacettepede bu konu pek az ilgi toplamıştır. Buna mukabil genel
likle köy kalkınması Hacettepede daha çok ilgi uyandırmıştır. Esa
sen, Köy kalkınmasını kâh bu ad ile, kâh toplum kalkınması gibi spe
sifik bir kalkınma metodu olarak, ve çok defa aradakU farkın pek
bilincine varmadan teklif etmektedirler.
Her iki fakültede de ancak zayıf ilgi uyandıran ortak konulara
gelince, bunların çokluğu ve benzerliği cidden büyük bir anlam taşı
maktadır :
Aile sorunlarının, bu yaş çağındaki insanları etkilemiyeceğini
kabul etmek gerekir. Dinî ve ahlâkî sorunlar ise, gençlik için problem
niteliğinde telakki edilmemektedir. Politik polemiklere sık sık konu
olan dinî meseleler, gençlik için, pek fazla bir önem taşımamaktadır.
Daha doğrusu, çağdaş dünyanın ve kendi memleketinin çözüm bek
leyen türlü sorunları arasında dinî sorunların da yeraldığı irancında
değildir. O, bu konuların çözüme kavuşmuş olduğuna, veya problem
olmaktan çıktığına inanmış gibidir.
Bundan başka, din gibi, ahlâk gibi, kökleşmiş sosyal Control çe
şitlerinin yeni bir mesele gibi ele alınıp, çözüm yoluna kavuşturulma
lını gereksiz saymıştır. Ne ahlakî davranışlar, ne dinî inanışlar bir
iki konferansla aydın latılabilecek veya bu çeşit çabalardan etkilene
bilecek şeyler değillerdir. Bunların, esaslı bir şekilde mazinin mirası
olan ve istesek de istemesek de hepimizin temel şahsiyetine işlemiş
bulunan değerler sistemi olduğunu gençlik farketmiş görünmektedir.
Ancak, dinî ve ahlakî değerlerimizle, çağdaş sosval sorunlarımı
zın gerektirdikleri hal suretleri arasındaki çatışma ihtimalleri olsun
ele alınamaz mıydı ?
Yeni değer sistemleriyle, alışkın olduğumue değer sistemleri ara
sında bir çatışma olup olmadığı sorulamaz mıydı ?
147
Fakat, gene tekrar edelim ki,, bu çeşit sorunların vazedilmesi
için gerekli kültürü öğrencilere vermiş değiliz.
Netekim, asıl manasıyla «kültürel» konuları teşkil eden Müsbet
ilimler, Klâsik ve Modern Felsefe, Genel Kültür ve aktüalite konuları
nın her iki fakültede de bu kadar az ilgi görmesi üzerinde hassasi
yetle durulacak diğer bir noktayı temsil eder.
Aile, Eğitim, Hukuk, Din ve Maliye konuları, çocukluk ile yetiş
kinlik arasındaki insanlar için önemini hissettirecek nitelik
te olmayabilirler. Genç adam, görünmeden hüküm süren bu dü
zenlerin etkisini, bu düzenlerdeki bozuklukları, aksaklıkları nadiren
farkeder. Meğer ki bilhassa dikkati çekilmiş olsun. Fakat, gençliğin
özelliği olan mücerret zevkler, asıl manasıyla kültür konularına kar
şı içten bir ilgi, beklenen bir şeydir. Halbuki onlar genel kültür konu
larına karşı, Felsefeye, Tarihe, Bilimsel ilerlemelere, yeni keşif ve
icadlara karşı oldukça ilgimiz görünmektedirler. Belki bunları, baştan
tesbit edilmiş bir konu cedveli içinde belirtseydik ilgi gösterecekler
daha çok olurdu, fakat biz, birçok defa tekrarladığımız gibi, öğrenci
lerin kendiliklerinden hangi konuları bulup yazacaklarını merak et
tik, ve onlara hiçbir konu hatırlatmasına teşebbüs etmedik. Bu iti
barla, tesbit ettiğimiz ilgi kıtlığı samimî bir davranışın ifadesidir.
Son yıllarda felsefe ile ilgili tercümelerin çoğalmasına rağmen
fakülte öğrencilerinin bu konularla ilgileri pek azdır. Hatta Hukuk
Felsefesi dersinin okutulmakta olduğu 3 üncü sınıfta bile asıl felsefe
konularıyla ilgilenenler 4 kişiyi geçmemiştir ki bu, 147 kişilik anket
gurubunun % 3 ü demektir.
Hülâsa, gerek klâsik gerek modern felsefe, öğrencileri hemen
hemen hiç ilgilendirmemektedir. Tarihî konularla ilgi dikkati çekecek
derecede azdır. Bu durum, izah edilebilmek için, iki alternatif kabul
eder gibidir : Ya öğrencilere, hakiki düşünce zevki, düşünce derin
liği, hakiki bilimsel tecessüs aşılanamamaktadır; ya da öğrencinin
içinde bulunduğu toplumsal şartlar o kadar problemlerle doludur ki,
onun bütün dikkatini aktüel olana, sosyal olana, memleket menfaat-
ları.için derhal hallini zarurî saydığı sorulara teksif etmekte, ve bunun
dışındaki mevzulara karşı, kültürel anlam ve önemleri ne olursa ol
sun, kayıtsız bırakmaktadır.
Bir sosyal ilimler fakültesi olduğu halde Hukuk öğrencisinin kül
tür konularına karşı kayıtsızlığını başka türlü izah mümkün görül-
148
memektedir. Bununla beraber, öğrencilerin, önemini teslim ettikleri
aktüel sosyal ve ekonomik meselelerden çoğunun, belirli kültürel
konulara vakıf olunmadan halledilemiyeceğini ; ekonomik hayatın
ajanı olarak hareket eden ferdin ister istemez kendi toplumunun kül
türü ile şartlanmış bir kişi olarak belirli davranış tarzlarına, belirli
çalışma ritmine, belirli sorumluluk duygusuna, belirli değer yargıla
rına ve ölçülerine sahip bulunacağım; bunlar değişmedikçe, bu ajanın
davranışında ve veriminde bir değişiklik hasıl etmenin hemen he
men imkânsız olacağını düşünerek kültürel sorunlara bu açıdan ol
sun bir yer ayırmaları beklenebilirdi.
Ancak, itiraf edelim ki, açık seçik sorunların altında yatan bu
daha gizli, daha köklü meselelere inmek, politik ve ekonomik dertle
rin frapan renklerinin gölgede bıraktığı pastel renkli kültürel dert
leri ve sorunları teşhis etmek, bilhassa her iki çeşit sorun arasındaki
zarurî sebep - sonuç ilişkilerine dikkati çekmek pek de öğrencilerin
harcı olan bir çaba değildü. Bu daha ziyade, öğretim kadrosunun işi
dir ve bir aydınlatma faaliyetine girişildiği zaman, Sanat, Edebiyat,
Tarih, Felsefe ve Bilim meselelerini, sırf kendi mücerredlikleri içinde
değil, belki, içinde geliştikleri veya içine nakledildikleri toplumun ha
yatî şartları ile olan irtibatları içinde ele almak zarureti vardır.
Şimdiye kadar, klâsik öğretim metodlarına sadık kalan mem
leketimiz eğitiminde, ne felsefe, ne edebiyat, hattâ ne de tarih, yaşa
yan toplumlarla olan ilişkileri açısından ele alınarak öğretilmemişle'"-
dir. Bu itibarla öğrencilerde, toplumun kültürel hayatının, ekonomik
ve politik hayatını ister istemez şartlandıracağı, ister istemez boza
cağı, veya değiştireceği fikri yerleşmiş değildir. Daha doğrusu, öğren
ci, karşılıklı tesirin bu kaçınılmazlığını çoğu zaman farketmemekte-
dir. Ekonomik ve politik olayların da, daima bir ilk sebep değil, aynı
zamanda bir sonuç olduğunu; topluma hakim olan zihniyetin, toplum
ferdlerinin köklü itiyatlarının, inançlarının, hattâ felsefî kanaatla-
rının, (onlar farkına varmasalar dahi) toplumun politik ve ekonomik
yapısı üzerine derin etkiler yapabileceğini, ve çok defa birincileri bir
revizyona, ıslaha veya tadile tabi tutmadan ikinciler üzerinde matlup
sonuçlar elde edilemiyeceğini, 'öğrenciler, farkedememektedirler.
Siyasî Tarih'den başka, bir Medeniyet Tarihi, Sistematik Felse
feden başka muhtelif cemiyetlerdeki tarihî ve aktüel fikir hareketle
ri, ve nihayet bütün bunlarla irtibatlı olarak tarihî ve çağdaş medeni
yet tipleri, gerek fikrî gerek iktisadî yönleriyle, mukayeseli olarak
M9
öğretilebilseydi, öğrencilerde hakiki kültürel konulaıa k:ıgı böyle
bir kayıtsızl'k belki de müşahede cdilmiyecekti.
Öğrencilerin bu durumları, muhakkak ki, onların dışınla olan
bir sebebe dayanmaktadır ve bu sebep, bizim, mutlaka değişmesi ge
reken kendi eğitim sistemimizden ibarettir.
Liselerin gerek öğretmen kıtlığı, gerek öğrenci yoğunluğu bakı
mından kapasiteleri dışında kalacak olan bu görevi Üniversitenin te
lâfi etmesi şarttır. Kirk beş dakikalık bir ilgi yoklaması bize, üniver
site öğrencilerinde tesbit ettiğimiz bir vaziyet alışı ifşa etmiş bulu
nuyor. Bu, gerçek aydın yetişdirilmesi isteniyorsa, her halde düzel
tilmesi doldurulması gereken bir boşluk teşkil eder. Yakını anlamak
için, uzakdar bakmanın gereğine; düzeyde cereyan edeni teşhis ede
bilmek için derinde olup biteni deşmenin zarurîliğine inandırmak
için, öğrencilere, mutlaka daha başka tarzda bir eğitim uygulanmalı
dır.
Sosyal ve manevî ilimler Fakülteleri için de, bir çeşit F. K. B. sı
nıfı teşkil edilmeli ve yarının aydınları asgarî bir kültürel zemine,
müştereken sahip olarak, yetiştirilmelidir.
Bundan başka, öğretim kadrosu ile öğrenci kontenjanı arasında
bugünkü nisbetsizlik baki kaldıkça, müfredat değişmesinin de pek
etkili olabileceği zannedilmemelidir. Öğrencilere arzedilen bilgilerin,
onlarca nasıl karşılandığı, lâyıkı ile anlaşılıp anlaşılmadığı, benimse
nip benimsenmediği, maalesef, öğretim kadrosunca tahmin edileme
mektedir. Ders çalışmak, sadece bir mecburiyet, bir mükellefiyet
olarak alınmakta, çalışılan konulara karşı öğrencinin tutumunun ne
olduğu anlaşılamamaktadır. Zira, bugünkü kadro kıtlığı, öğrenci
çokluğu bizim onlarla olan ilişkilerimizi yüzeyde bırakmakta, şeklî
kılmakta kısacası ders vermeye, not vermeye, numara vermeye in
hisar ettirmektedir. Onlardan aldığımıza gelince, bu, bir iki yazılı
yoklama ile beş on dakikalık bir sözlü sınavdan ibarettir.
Onların çoğunu tanıyamıyoruz ve kendimizi de pek tanıtamıyo
ruz. Biz o kadar azız, onlar o kadar kalabalık ki! Buna rağmen öğ
rencilerin hocalarına karşı geleneksel saygı ve bağlılıklarının hâlâ
yaşaması bir bakıma, pek öğünülecek ve sevinilecek bir neticedir.
Gönül ister ki, bu bağlanış daha bilinçli olsun, daha karşılıklı iliş
kilere, daha gerçekçi temellere dayansın. Sadece bir hatip ile, onun
dinleyici kitlesi arasındaki passif alâka şeklinde kalmasın.
150
Onlar bizden daha neleri öğretmemizi isterler, nasıl davranma
mızı beklerler, neden falan hususları değil de filan hususları merak
ederler ?
Şiddetle ilgilendikleri birçok konuları gereği gibi anlamaları
için, hiç de ilgilenmedikleri çok daha başka konuları öğrenmeleri
gerektiğini onlara nasıl anlatabiliriz? Hoşlandıkları sonuçların, hoş
lanmadıkları yollardan gidilerek elde edilebileceğine nasıl ikna ede
biliriz ?
Bilimsel, objektif, ciddî açıklamaların heyacansız, coşkusuz, so
ğuk havasına onları nasıl ahşürabiliriz ?!
İşte bu ve buna benzer bir çok sorunlarla karşıkarşıya bulun
maktayız
Öğrencilik, gurup olarak güçlü, birey olarak zayıf bir statüyü
temsil eder! Öğretici kadronun tutumu ise bunun aksidir : Hoca,
kürsüsünün, dersinin, imtihanının hemen hemen mutlak bir takdir
hakkı ile donatılmış sahibidir. Öğrenci . Öğretmen ilişkisini tanzim,
herşeyden evvel onun elindedir. Fakat kadro ve gurup olarak, öğ
renci guruplarının karşısında herşeyden sorumlu olan odur : Kollek-
tif sorumluluğun bütün ilkelliğini sırtında hisseden yalnız hocadır :
Bütün bir öğretim sisteminin vebali, yer darlığı, eleman kıtlığı, ki-
tapsızlık, imtihan usullerinin aksaklığı, derslerin muhteva ağırlığı
öğretim usullerinin eskiliği, kısacası, ne kadar eğitim sistemi kusuru
varsa, hepsinin suçlusu hocadır! Bazan, iş o kadar demagojiye dö
külür ki, öğrenci dertlerinin karşısında bütün vebali yüklenen öğre
tim kadrosu «Şu evime giren hırsızın hiç de mi kabahati yoktu ?!<•>
deyen Nasrettin Hocanın haline düşer. Öğrencilerin, içinde bulunduk
ları sıkıntılar bir gei çektir, Öğrîtim kadrosunun bu sıkıntıların cüm
lesinden sorumlu olmadıkları da bir başka gerçek.
Hakikat şudur ki, öğrencilerin gittikçe kabaran sayısı, son de
rece geç ve güç yetişen öğretim üyeleri kıtlığını büsbütün meydana
koymaktadır. Özellikle, tabir caizse kitlevî öğretim yapan, sınıfla
rında binlerce öğrenci bulunan Fakülteler için, biranevvel öğretim
kadrolarını genişletme tedbirlerini alma zorunluğu vardır.
Bundan başka, binlerce öğrenciyi kaydeden, Fakülteler, bunlarla
bir kültir alışverişinde bulunacak, bunlara gerek sosyal, gerek bilim
sel yönde destek olacak mütevassıt kadrolara muhtaçtırlar : Asis
tanların görevleri, gerek akademik sahada, gerek sosyal ilişkiler sa-
151
hasında behemahal genişletilmeli, ve birçokları sadece kendi formas
yonlarım tamamlama endişesi ile yetinmemelidirler.
DoKtora yapmış asistanların öğretimde yardımcılığı, icabında
ders verebilme yetkisini de kapsamalıdır. Hiç değilse ilk sınıflarda.
Bütün bunlar, muhakkak ki bir «lege fer anda» meselesidir, mev
zuat tadilini gerektirmektedir, bu da pek uzun vadeli bir iştir.
Fakat, her ne olursa olsun, hiçbir güçlük, hocasının yüzünü im
tihandan imtihana gören, ders çalışmayı ilâç yutmak gibi tatsız bir
iş sayan, kendi haline terkedilmiş öğrencilerin durumu kadar güç
değildir
Muhakkak olar şudur ki, öğrenci sayısının gittikçe kabarışı
karşısında, Fakültelerin öğretim kadroları ile öğrenci kitleleri ara
sındaki bağlar yeniden sıkılaştırılmaya, yeniden güçlendirilmeye
muhtaç bir hale gelmektedir.
Müfredat bilgisini destekleyecek, öğrencinin, yığınlara katılnuş
bir birey halinden çıkıp bir «kişilik» haline gelebilmesini sağlaya
cak bir ek bilgi eğitimi, bir kültür yayımı, kanaatımızca, gittikçe
daha büyük bir zaruret hâlini almaktadır.
Öğrencilerin maddî ihtiyaçlarının karşılanması kadar önemli
elan bu «daha iyi yetiştirilme» ihtiyacının gereğini teslim etmeyecek
insan yoktur. Yeter ki bu «daht iyi» nin nasıl olacağında birleşelim!
Birçok öğrencilerin ilgi fişlerinde hissettiğimiz bıkkınlık «daha
çok çalışınız» teranesine (!) karşıdır. Yoksa «Daha iyi yetişiniz!»
düsturuna değil! Gerçekten, öğrencilerin «çalışma »nın bir kemmiyet
meselesi gibi alınıp «arttırılmasın»dan bahsedilmesine tahammülleri
yoktur ve bunda haklıdırlar da. Bir kitabı «sekiz, on» kere okudu
ğuna yemin eden öğrenci,, bir kitabın nasıl okunması gerektiğini hiç
bilmediğini itiraf ediyor demektir. Çalışmanın «çok» u olmaz, belki
«metodlu»su olur. Metodlu çalışmak için de, evvelâ metodlu düşün
mek lâzımdır.
«Tek» kitap, «tek» hoca, «tek» derse alıştırılmış öğrencilerde
en karmaşık, en zor, ve en fazla ihtisas bilgisini gerektiren toplumsal
sorurlar için de ancak «tek» çözüm yolu bulunacağı kanısı yeret
inektedir
152
Bunun içindir ki, metodlu düşünmenin gereklerine uygun olarak
ele alınamayan nice mesele her gurubun kendi kanısına göre «tek»
sandığı; birbirine zıt birçok çösüm yolları arasında paylaşılamamak-
tadır.
Öğrencilere, her problem üzerinde, etraflı ve derinlemesine dü
şünme yollarını göstermek, bugüne kadar denenmiş beşerî tecrübe
lerin ışığı altında, her özel konuyu işleme ve değerlendirme yetene
ğini kazandırmak, şu veya bu çözüm yolunun şu veya bu toplumdaki
fayda ve mahzurlarını soğuk kanlılıkla tartışmayı öğretmek, sadece
Öğretim, kadrolarına terettüp eden bir görevdir. Bunu, ne kendi fi
kirlerine katılacak eleman peşinde koşan dava adamlarından, ne de
heyecanlı nutuklarına kitle arayan hatiplerden bekleyemeyiz.
Doğru düşünme yerine, iltihak, tartışma yerine îman isteyen
çağrılar yalnız öğretim çevrelerinde yankı bulamazlar, öğretim çev
releri kendi düşünce özgürlüklerini, öğrencilerde devam ettirmek
isterler ki bu da, onların, hocalarının düşüncelerine iltihak etmeleriy
le değil, hocaları gibi özgür düşünmeye muktedir hale gelmeleriyle
sağlanır.
Kendinden sonraki binleıce yıla hocalık etmiş, hem Öğret
menlerin hem Öğrencilerin en meşhuru koca ARİSTO hayran olduğu
hocası hakkında : «Muhakkak ki Eflâtun benim için azizdir, di
yordu. Fakat Hakikat ondan daha aziz!» (1)
İşte, öğrencilere aşılanmasını istediğimiz hür düşünme gücü bu
dur. Yoksa, bizim düşüncelerimizin sadık takipçileri olmaları değil
153
Oet veI :1
ÖĞRENCİ GURUPLARINDA
ÇEŞÎTLt KONULARA GÖSTERİLEN İLGİ VE
VERİLEN ÖNEM DERECELERİ
(Frekans ve yüzdeler)
H A C E T T E P E T Ï P V E
A. Ü. H U K U K F A K Ü L T E S İ
SAĞLIK BÎLIMLERt FAKÜLTESİ
'm
İLGİ KONULARI | 8V Sınıf : I Sınıf : I I Sınıf : m Sınıf : IV Topi am Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
O N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
o>
Tl
f % f % f % t % f % f % f % f f<1
1. Genel Kültür ve Aktüalite 1 11 1.9 8. 5.6 7 4.8 1 0.8 27 2.6 2 2.25 — — 2 1.60
2 23 3.7 3 21 2 1.4 3 2.4 31 3. 2 2.25 — — 2 1.60
3 24 3.8 8 5.6 4 2.7 3 2.4 39 3.7 2 2.25 1 2.78 3 2.40
4 21 3.3 10 7. 3 2. — — 34 3.3 1 1.12 — — 1 0.80
5 14 2.2 9 6.3 5 3.4 2 1.6 30 2.9 3 3.37 — — 3 2.40
2. Edebiyat . S a n a t ve Tarih 1 24 3.8 5 3.5 4 2.7 5 4.1 38 3.7 2 2.25 2 5.56 4 3.20
2 35 5.6 10 7. 12 82 9 7.3 66 6.4 9 10.11 1 2.78 10 8.00
3 43 6.8 17 11.9 17 11.6 10 8.1 87 8.4 5 5.62 2 5.56 7 5.60
4 37 5.9 10 7. 10 6.8 11 '8.9 68 Ô.5 2 2.25 4 11.11 6 4.30
5 36 5.7 11 7.7 13 8.8 8 65 68 6.5 1 1.12 4 11.11 5 4.00
3. Müsbet ilimlerde yenilikler 1 5 0.8 1 0.7 4 2.7 — — 10 1. 2 2.25 1 2.78 3 2.40
2 3 0.5 — — 1 0.7 4 33 8 0.7 — — 5 13.88 5 4.00
3 5 0.8 — — 2 1.4 3 2.4 10 1. 2 2.25 2 5.56 4 3.20
3 2.1 1 2.4 14
4 7 ı.ı 0.7 3 1.3 3 3.37 2 5.58 5 4.00
5 5 0.8 6 4.2 — — — — 11 1.1 — — 1 2.78 1 0.80
4. Klâsik ve Modern Felsefe 1 2 0.3 — — — — 2 1.6 4 0.4 6 6.74 — — 6 4.80
2 2 0.3 — — 2 1.4 1 0.8 5 0.5 1 1.12 — — 1 0.80
3 4 0.6 — — — — 1 0.8 5 0.5
4 1 0.2 2 1.4 2 1.4 3 2.4 8 0.8 — — 2' 5.56 2 1.60
5 6 1.0 — — — — 1 0.8 7 0.7 — — 2 5.56 2 1.60
5. Sosyal problemler 1 45 7.2 9 (.3 3 2. — — 57 5.5 13 14.61 2 5.56 15 12.00
2 26 4.1 13 9.1 2 1.4 6 4.9 47 4.5 10 11.24 4 11.11 14 11.20
3 19 3.0 4 2.8 3 2. 3 2.4 29 2.8 6 6.74 — — 6 4.80
4 15 2.4 7 4.9 2 1.4 3 2.4 27 2.6 9 10.11 2 5.56 11 8.80
5 17 2.7 3 2.1 7 4.8 1 0.8 28 2.7 5 5.62 2 5.56 7 5.60
6. Kişisel ve sosyal ahlâk 1 5 0.8 — — 8 5.4 — — 13 1.2 8 8.99 — — 8 6.40
2 2 0.3 1 0.7 1 0.7 4 3.3 8 0.8 5 5.62 — — 5 4.00
3 6 1.0 — — 1 0.7 — — 7 0.7 3 3.37 3 8.33 6 4.80
4 8 1.3 — — 2 1.4 .— — 10 1. 6 674. 1 9 78 1 •>«n
9ü to ft
1°
SB
g> O:
o s
ce c 3 » 3 S
S. w
S3 e 5?
Ül Ifi W M K CR Ma. CO tO M ÜT rf* CO tO M ÜT rf* CO t O M üı ri* to co ÜT rf> W tO M ÜTrf*CO t o ^ UT ri* CO tO M en rf* c o t o »-•• Oi rf* co co M O l ri*- CO t O M OTri*
P p or -q oo to ^ le tn en ÜT P CO p 0 0 £ co tn or or a -q p p to M bO t*. CO M * Ü I O l CO Ä t O t O CO t O M r— r—
CO rf* .COrf*t n t o ÜI W W M en to p oo en M CO 0 0 t O ÜT o P -q to o 00 - J H 00 ' * rf* P p rf* tO CD CO ri*- rf». M CO 0 0 ^ q M CO ÜI P
00 ^ CÛ © w
CO M M M M tO
CO CO CO t O i
CO CO ^ CD I
P P P P P P P O O O ri* en or rf* co p co co to to
iyi os en os bo CO 00 OT CO tO CU ÖS CD "l ÜT "ri*, co ri* ri* u i
rf* ~ 3
ÜI j
- q CD 0 0
COrf*rf* nïïïï OS Ü I CD 00 00 o to p en to M r> a w H T-j po po en ço ri*,ri*,ÜT t o t o M t O
rf*. '-q H w O òo co ^q P M to i- 1 rf*- rf* ö CO rf> ÖS 'rfi. ^ Ol Ol CO CO M ri*. OT
M M tO M M M M tO rf*
00 M M H P H CO ^ M NI M 05 O W rf» CO P M OS - 4 ri*- p t*- Oo P co co co en o CO W rf* O l t O Ü I CO W < | O ÜT P O ÜT ri*- tO M
CO CO
1
P ÇOri*.O -q M OS «O OC ^ rf* -q oo- ce tO rf* <1 f— I- M ^ tO O l O l Oï CD t O p ^ 0 0 y-> O N3 P tO O « Co P Co ri* »q t o t o K» P
ri* co t o i-q I ^s I H 0 3 CO < 1 rf^ rf* to ri* co H- tO < l tO CD co to co p co a f-» ös ÜT ïffc ^ CO ^ M ut ösri*--T üı ÜT tO ' ÜT CO ri* ^
* W M
CO CO bO i i i- 1 t o p . i p • rf* p o OS O rf* 00 7^ M H" M JO CO H H O
0
^ * ^ p M co co rf* f en co p ^q oo p M ÇO t o CO ÇO ri*-rf».7^1 hp». t o os ri*- oori*-ri*- t o p
CO CO t o I I • co t o i-> t o M co en M bs rf* o i en os ^ oo en 'a to i ^ < l i » ^ * rf* co en to co ff*tf».İ<1rfü.rfi. co co én òo < i 00 H tO Co CO I q Lq
h-» r— r- h-1 M M to
tO I M CO p p CO rf* P CO t O CO CO
00 CO P p rf* p P tO rf* Or P P en co ÜT CO M -q H*- to p »qri*-to M
M to
i O M- rf* p CD < l O OS tO p CO . P P - 1 CO J- 1 l ^ 00 CD W ri* rf* - ^ to co ,- tOrfk.M tO M ÜT ÇO O O
i i i ii OS rf* CO OS 00 CO ÒS ÜT CO CO CO ' én òo t o ' j » . co f-1 òo to M P tO tO P I rf*. M ÖS H ^ tO ' o M ri* to ^q to ös C O
co to M M tO
ri*, o en M co p p to to rf* OS CD p t f O l CO M if> CO rf* en - 3 - q - 3 0 0 O P ÜT t O i-ı c o Orrf»-t o -q r j co o j ^q rf^rf»P CO CO w P
CO - qri*t D en co rf* oo or bO CTI 0 0 CO tO CO OS OS CD - ^ P P P O rfv 00 tO M P CO p M oo oo P OJ to OJ N " ^ M
p
o oo p 35 H co oo co t o rf* CD CO 0 0 - q M -
M M tO
o p p o o p p p p p p P ÜT oo p P to to CO P CO O CO * . rfi tO -q ?> oo oi s ri*,ri*p to to
UT òo if* bo ò i to en bo to to
p
M ^q M CD en to to rf*> to 00 UT OS UT £S£§Ì ^ ÜI ^ - J O 00 P p •** M M
-q enrf*òoto to enri*-tn ^ H b ^ to CO CO ÜT O l O l ri* ^ CO ÖS ÖS
CO M
òo
M M
H ^ 0 0 rf^ O l P CO O l rf* M OS CO M M to to co P ço os to to M CO t O O l t O t O ri*, t o Orri*-oo ri* co
M P tO P 00
M rf* CO rf*. ^
I II t O CO CD P M*.
<i co ^-q ös t i - ^ co to to M M CO H b to to co <T j o ^q co to M CO t O ÖS ÇO t o Ol CO Pri*-CD ri* co
* !D W H t O rf* - q ri* rf* tO J-* P rf* P
ÜT ÜT -*q hP». CD rf>- - ^ O r M -q en to en or p - q t o p co tO S N
t o (-»• tO r— •
to M OT oo en CO CO ı 00 to to to co en oo en po oo t o M tO P bO P Ol 00 0
CO CO tocnoooıtoüT co a w
^•en
oo p CO CO
• ^ co <i co oı
CO CD CO CO p ^ en to w to ór I
co o r co co i-q
c o ô s c o CO P t o CO CO 53 I 8 1 ^H*
M
00 ÖS < ] ÖS
CD - q GO M
ÜT CO t
OS CO C
C O P C O p t O P l CO^CO
H A C E T T E P E TİP VE
A. Ü. HUKUK F A K Ü L T E S İ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
İLGİ KONULARI
Sınıf : I Smıf : II Sınıf : İÜ Sınıf : IV Toplam Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
f % i % f % t % t % f 7c 4 % f %
1. Genel Kültür ve Aktüalite 93 14.81 38 26.57 21 14.29 9 7.32 161 15.47 10 11.24 1 2.78 11 8.80
2. Edebiyat - Sanat - Tarih 175 27.87 53 37.06 56 38.10 43 34.96 327 31.41 19 21.35 13 36.11 32 25.60
3. Müsbet İlimlerde yeniükler 25 3.98 10 6.99 8 5.44 10 8.13 53 5.09 7 7.87 11 30.55 18 14.40
4. Klâsik ve Modern Felsefe 15 2.39 2 i.40 4 2.72 8 6.50 29 2.79 7 7.87 4 11.11 11 8.80
5. Sosyal Problemler 122 19.43 36 25.17 17 11.56 13 10.57 ' 188 18.06 43 48.31 10 27.78 53 42.40
6. Kişisel ve Sosyal. Ahlâk 24 3.82 3 2.10 12 8.16 4.06 44 4.23 26 29.21 6 16.67 32 25.60
7. Din va Lâiklik Problemi 22 3.50 5 3.50 8 5.44 42 4.03 27 30.34 4 11.11 31 24.20
8. Aile Problemleri ve Doğum 65 10.3 5 3.50 17 11.56 6 4.88 93 8.93 19 21.35 01 27.78 29 23.20
Kontrolü
9. Gençlik Problemleri 127 20.22 30 20.98 42 28.57 36 29.27 235 22.57 24 26.97 22 61.11 46 36.80
10. Üniversite Problemleri 251 39.97 52 36.36 39 26.53 30 24.39 372 35.73 14 15.73 7 19.44 21 16.80
11. Milli Eğitim Problemleri 127 20.22 15 10.49 21 14.29 10 8.13 173 16.61 12 13.48 12 33.33 24 19.20
12. Genel Kalkınma Problemi 443 70.54 104 72.73 54 36.73 64 52.03 665 63.88 £1 23.60 16 44.44 37 29.60
13. Köy Kalkınması ve Toprak 235 37.42 31 21.68 29 19.73 32 26.02 327 31.41 35 39.33 16 44.44 51 40.80
Reformu
14. Ekonomi ve Sosyal Politika 380 60.51 53 37.06 54 36.73 59 47.97 546 52.45 30 33.71 12 33.33 42 33.60
15. Devlet Rejimleri ve Siyasî 230 36.62 44 30.77 81 55.10 63 51.22 418 40.15 45 50.56 9 25.00 54 43.20
Cereyanlar I
16. İç ve Dış Siyaset 349 55.57 76 53.15 78 53.06 53 43.09 556 53.41 23 25.84 8 22.22 31 24.80
17. Hukukî Konular 147 23.41 57 39.86 49 33.33 50 40.65 303 29.11 25 28.09 5 13.89 30 24.00
18. Malî Problemler 13 2.07 3 2J0 1 0.68 3 2.44 20 1.92 2 2.25 — — 2 1.60
(1) — H e r öğrenci gurubunda belli bir konu ile ilgilenmiş olan bütün öğrencilerin, gurup mevcuduma oranı (Konuya verilen bütün önem dereceleri dahil)
C e t v e 1: 3
ÖĞRENCI GURUPLARINDA
ÇEŞITLI KONULARA DUYULAN ILGILERIN
ŞIDDETLERI
(Frekans ve puan yüzdeleri) (1)
H A C E T T E P E TIP VE
A.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
İLGİ KONULARI Sınıf : I Sınıf : II Sınıf III Sınıf : IV Toplam Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
Puan % Puan fo Puan % Puan % Puan % Puan % Puan % Puan %
1. Genel Kültür ve Aktüalite 275 2.91 105 4.90 66 2.99 28 1.52 474 3.03 29 2.17 3 0.55 32 1.71
2. Edebiyat . Sanat - Tarih 499 5.30 147 6.85 152 6.89 121 6.56 919 5.89 66 4.94 32 5.93 98 5.23
3. Müspet İlimlerde Yenilikler 71 0.75 17 0.79 32 1.45 31 1.68 151 0.97 22 1.65 36 6.67 58 3.09
4. Klâsik ve Modern Felsefe 38. 0.40 4 0.19 12. 0.54 24 1.30 78 0.50 34 2.55 6 1.11 40 2.13
5. Sosyal Problemler 433 4.60 127 5.87 43 1.95 40 2.17 642 4.11 146 10.93 32 5.93 178 9.49
6. Kişisel ve Sosyal Ahlâk 70 0.74 6 0.28 51 2.31 17 0.92 144 0.92 85 6.36 13 2.41 98 5.23
7. Din ve Lâiklik Problemleri 61 0.65 20 0.93 25 1.13 17 0.92 123 0.79 76 5.69 13 •2.41 89 4.76
8. Aile Problemleri ve Doğum 176 1.87 11 . 0.51 55 2.50 22 1.19 264 1.69 60 4.49 25 4.63 85 4.53
Kontrolü
9. Gençlik Problemleri 344 3.65 87 4.05 121 5.50 123 6.67 675 4.32 81 6.07 66 12.22 147 7.84
10. Üniversite Problemleri 758 8.05 145 6.76 114 5.17 92 4.99 1109 7.10 40 3.00 27 5.00 67 3.57
11. Millî Eğitim Problemleri 387 4.10 51 2.38 69 3.13 39 2.11 546 3.50 34 2.55 33 6.11 67 3.57
12. Genel Kalkınma Problemi 1492 15.84 388 18.09 186 8.44 249 13.50 2315 14.83 79 5.92 60 11.11 139 7.41
13. Köy Kalkınması ve Toprak 741 7.87 105 4.90 94 4.26 110 5.96 1050 6.72 116 8.69 62 11.48 178 9.49
Reformu
14. Ekonomi ve Sosyal Politika 1238 13.14 197 9.18 206 9.34 193 10.46 1834 11.75 112 8.39 36 6.67 148 7.89
15. Devlet Rejimleri ve Siyasî 755 8.01 162 7.55 301 13.65 219 11.87 1437 9.20 136 10.19 28 5.18 164 8.76
Cereyanlar
16. İç ve Dış Siyaset 1103 11.71 223 10.40 274 12.48 169 9.16 1769 11.38 79 5.92 29 5.37 108 5.76
17. Hukukî Konular 419 4.45 181 ,(<-44 167 7.57 175 9.48 942 6.03 55 4.12 17 3.15 72 3.84
18. Malî Konular 34 0.36 10 0.47 3 0.14 11 0.60 58 0.37 4 0.30 — — 4 0.21
(1) — Her öğrenci gurubunun bütün konula-a dağılan ilgi şiddeti puanları toplamı : 100 farzedilmiştir
Cedvel : 4
FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE
(Hukuk Fakültesi Birinci Sınıfı ile Hacettepe T. S. B. F.
İlk veîkinci Sömestr öğrencileri)
K , tlgi çevresi : (x) ligi Şiddet puanı
K o n u l a r : Hukuk : Hacettepe Hukuk : Hacettepe
1. Genel Kültür ve Ak- 14.81 2.91 1.71
8.80
tüalite :
2. Edebiyat - Sanat ve 27.87 25.60 5.30 5.23
Tarih :
3. Müsbet İlimlerde ye 3.98 14.40 0.75 3.09
nilikler :
4. Klâsik ve Modern Fel 2.39 8.80 0.40 2.13
sefe :
fi. Sosyal Problemler : 19.43 42.40 4.60 9.49
8. Kişisel ve Sosyal Ah 3.82 25.60 0.74 5.23
lâk :
7. Din ve Lâiklik Prob 3.50 24.20 0.65 4.76
lemleri
8. Aile problemleri ve 10.30 23.20 1.87 4.53
Doğum Kontrolü :
9. Gençlik Problemleri : 20.22 36.80 3.65 7.84
10. Üniversite ve Öğrenci 39.97 16.80 8.05 3.57
Problemleri :
1.1. Millî Eğitim konuları : 20.22 19.20 4.10 3.57
12. Genel Kalkınma Prob 70.54 29.60 15.84 7.41
lemi :
13. Köy kalkınması ve 37.42
Toprak Reformu : 40.80 7.87 9.49
14. Ekonomi ve Sosyal Po 60.51 33.60 13.14 7.89
litika :
15. Devlet Rejimleri ve si 36.62 43.20 8.01
yasî cereyanlar : 8.76
16. îç ve Dış Siyaset : 55.57 24.80 11.71 5.76
17. Hukukî konular ve 23.41 24.80 4.45 3.84
problemler :
18. Malî konular : 2.07 1.60 0.36 0.21
19. Anketle ilgisiz fişler : 3.03 — 0.65 —
20. Cevapsız fişler : 44.26 56.00 4.95 5.49
(x) — Konu ile ilgili bütün öğrencilerin gurup mevcuduna oranı (%).
Cedvel : 5
KIZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU GURUP İLE
ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU
GURUBUN MUKAYESESİ (x)
. îlşri çevresi : îlgi Şiddet puanı :
Konular: „ , , Tr _, . , „
Erkek g. Kız g. Erkek g. Kız g.
1. Genel Kültür ve Ak- n 2 4 27g 2±7 Q55
tuante :
2. Edebivat . Sanat ve 21.35 36.11 4.94 5.93
Tarih :
3. Müsbet İlimlerde ye 7.87 30.55 1.65 6.67
nilikler :
4. Klâsik ve Modern Fel 7.87 11.11 2.55 1.11
sefe :
5. Sosyal Problemler : 48.31 27.78 10.93 5.93
6. Kişisel ve Sosyal Ah 29.21 16.67 6.36 2.41
lâk :
7. Din ve Lâiklik Prob 30.34 11.11 5.69 2.41
lemi :
8. Aile Problemleri ve 21.35 27.78 4.49 4.63
Doğum Kontrolü :
P. Gençlik Problemleri : 26.97 61.11 6.07 12.22
30. Üniversite ve Öğrenci 15.73 19.44 3.00 5.00
Problemleri :
11. Millî Eğitim konuları : 13.48 33.33 2.55 6.11
12. Genel Kalkınma Prob 23.60 44.44 5.92 11.11
lemi
13. Köy Kalkınması ve 39.33 44.44 8.69 11.48
Toprak Reformu :
14. Ekonomi ve Sosyal Po • 33.71 33.33 839 6.67
litika :
15. Devlet Rejimleri ve si 50.56 25.00 10.19 5.18
yasî cereyanlar :
16. îç ve Dış Siyaset : 25.84 22.22 5.92 5.37
17. Hukukî konular ve 28.09 13.89 4.12 3.15
problemler :
18. Mâlî konular : 2.25 — 0.30 —
19. Anketle ilgisiz fişler • — — — —
20. Cevapsız fişler : 63.00 39.00 6.07 4.07
(x) — Hacettepe F. Birinci sömestri öğrencilerinin % 68.6 sı erkek,
İkinci sömestr öğrencilerinin ise % 76.6 sı kızdır ve muka
yese bunlar arasındadır.
Cedvel :6
EN GENEL KONU BÖLÜMLERİ BAKIMINDAN ÖĞRENCİ
GURUPLARI ARASINDA MUKAYESE (1)
KÜLTÜREL
VE 32.826 34.157 33.605 30.078 32.820 50.412 52.962 51.147
SOSYAL
KONULAR
EKONOMİK
VE 56.932 51.544 48.319 51.601 54.197 39.401 39.815 39.520
POLİTİK
KONULAR :
(1) — Kültürel Konular (Genel Kültür - Aktüalite, Edebiyat - Sanat ve Tarih, Müsbet İlimler, Kla
sik ve Modern Felsefe)
Sosyal Konular (Sosyal Problemler, Ferdî ve Sosyal Ahlâk, Din ve Lâiklik problemi, Aile
problemleri ve Doğum Kontrolü, Gençlik Problemleri. Üniversite ve Öğ
renci problemleri, Millî Eğitim meseleleri)
Ekonomik Konular (Genel Kalkınma Problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika, Köy Kalkınması
ve Toprak Reformu, Malî Problemler)
Politik Konular (Genel Kalkınma Problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika, Köy Kalkınma
sı ve Toprak Reformu, Malî Problemler)
Hukuki Konular (Çeşitli hukukî problemler ve Hukuk öğretimi sorunları)
X m
E&r»^^
0
n
C o
r- 3
ÌA^"."."»'»^'»'A'A»A»A^.Ì.'.'.».*.»A«A'AV^AV%»AVY:"iYì'ì'ì'ì'ì'ì'rt"t"ì'Ì"t'ì';'d
p . » . T . » .r^lA'A'A'A»ATA»A*A T A»A»a T A T A*A T A*»' V ' A ^ ' A ^ ' A * A V T A ' A T A » A » A T A * A * A * A ' A » A » A ' A ' * ' A ' A ^
> =:
31
X
O -,
ttftMast&näs^^ Z 2.
C s- (33
^A'A'A'A'AU'A'A'I'A'A'I'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'I'A'M'A • • • • • « - • • ^ • » • • T• • • « T
V T T T T T T , T lr r T T ,r , T T T T r
. - •.,.,.,....»....,.,.,..T,..M,»J.t,M,t,T.M,.,«,V,Vit1V
T T T %
4Ti-ATA*A»A*ATA»ATAVATATATA A A A A A»A A A A A A' A A A*A»A t 'A»A A A A A' A»A A A A*A*A A'A. A*A"A*A A*A*4*A A
ı.ıV,.ıV -A'A* S* a
9 P>5
o„
te^SË^^
•A"A"A'A*A»A*A»A»A»A»A'A»A»A'A'AVA'A,A»A»A'A'A'A»A'A'A,AA-A»A"A«A'A'1,İ'A'1"İ"A'1'A'1'A'A'!
2 o
r- **
r- »>
> ""
30
«ı^İA^iia Ss
II
3D,
W ï W Ul a.
2 2 5 5 a.
X CD
ÜAE^IS^ ££
I
< Z -
er
Ë EU
i
50
3
m
X *"
o o
3 3
pATA^A^A»ATA^An^A^A'A^A^ATAVA»A*A*A*.TATATATATA'.'A'A'»'.'A'l'l'l'A'l'A'l'.'l'..-A'VyiA.AA« » « C O
A^AiAiAÌA^AÌAÌAtA^A^A^A^A^^A^AVAVAVAVAVAVAV^^ İ7 3
3T
X Tl
D}
O O >-<
3 —• CO
C/>
[ ^ ^ ; ^ ^ ^ CD
te:*:*:*:;:^^ E" S.
U'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'I'A'I'I'»•»•«•«
PA*A»A»A»A»A»A T A»A»A»A»A T A , 'A T A T A T A»A*A*A»A T A''ATA*A1
I = - - - - w • » . T »,T.T.t.>.T,¥.T.TJ
fi ?I
X?
o o
3 3
£ o
1.,.Jl,. a, 3
X X
O O
ll'AA'AAAMA.. • - ı _ _ _
L*' * » » A » A » A * A * » 1 ' A T * T A T » T A T A * A T A T A * A , ' A ' ' A * A , A * A * A T A * A V T A T » * A ~ A T A * A * A * A V *ATA*. .VA'. "" A»A'A'.'A'.»A'.-/-.'A'A'A'A'A'.'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'«'/.'Ì
•,r.T.T.T.T.T.T.».».T..^I.A'A'A'A-A'A'A'A'A'A'A'A'A '-', 'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A' A'AT
S< ET1
O C:
• - » w .« <
ı • • « » I
XI
O c
c c
— X-
ÖĞRENCİLERE DAĞITILAN SOKU KAĞITLARI ÖRNEĞİ
İhtar :
Her konunun kendine ayrılmış olan çizgileri aşmıyacak şekilde
yazılması reca olunur. Sınıflama sırasında bu çizgilerden kesilecek
tir).
(Soru kâğıtları toplandıktan sonra fişlere bölünmeden önce
her fişin arkasına, tasnif heyetince işlenen bilgiler :)