You are on page 1of 187

ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ YAYINLARI NO : 216

Dr. Hamide Topçuoğlu


Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Hukuk Sosyolojisi Profesörü

Neleri Öğrenmek
İstiyorlar?
A. Ü. Hukuk ve Hacettepe T. S. B. Fakültelerinde
1166 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmış ilgi konusu anketi

Yargıçoğlu Matbaası
1 9 6 6 — Ankara
ÖNSÖZ

Zamana zaman, öğrencilerin genel kültür konularına karşı ka­


yıtsızlığından, bazı aktüel olaylardan habersiz kalışlarından falan
tarihî şahsiyeti tanımadıklarından, filân önemli keşfi duymadıkların­
dan, şu ya da bu kavramın anlamını bilmediklerinden bahsederiz.
Öğrencilerin birçoğunda tesbit ettiğimiz bu genel bilgi eksikliği, bel­
li bir ders ile telâfi edilecek nitelikte değildir. Liseden gelen öğrenci,
yalnız resmî müfredatı öğrenmekle zaten bu çeşiti noksanlarını gide­
remez. En iyi öğrenci bile kısa bir zaman sonra derslerde öğrendiği,
hatta çok da iyi notlar aldığı bilim dallarının muhtevasından çok
şeyi unutur. Kültürün, «öğrenilenlerin çoğu unutulduktan sonra
akılda kalan şeydir» tarzında tanımlanması da bunu destekler.. Bi­
zim, öğrencilerde müşahede ettiğimiz eksiklik, kanaatımca öğrenci­
nin müfredat dışı konulara karşı yeter derecede ilgilendirilmemiş,
dolayısıyla bunları öğrenmek için bilimsel bir çaba sarfına ^evkedil-
memiş oluşundandır. O, toplumsal yi da kültürel olayları ne za­
man nede çevre bakımından birbiriyl? ilintili olarak değerlendirme­
ye alıştınlmamıştır. Bundan başka, bütün öğretim yılları boyunca
yalnız kendisine sunulanı dikkate almış, bizzat kendisi aramaya te­
şebbüs etmemiştir. Etmemiştir, çünki bu tarz bir eğitim sisteminden
geçirilmemiştir. Bütün öğrenciliği boyunca ona daima «hazır» haki­
katler sunulmuştur. Bir çeşit seri mamuller gibi, nasıl imal edildiğini
kestiremediği hükümleri olduğu gibi kabullenip nakletme durumunda
bir aküm1 ştır.
Muhakkak olan şudur ki, öğrencileri düşündürmeye, araştır-
mava, ve hele kendi düşündüklerini cesaretle açıklamaya alıştırmak
son derece güç olmaktadır. Belli gurup yargılarının dışında, ve beili
aktüel, sansasyonel meselelerin ötesinde, öğrencilerin kendi statü­
lerinin dışında kalan aydınlarla, ve hele hocalarıyla tartışmasını sağ­
lamak bir mesele halini almaktadır. İstisnaların varlığı, bu hükmü­
müzün genelliğine engel teşkil etmez. On beş yirmi yıllık Üniversite
hocalığı, bize, öğrenci kitlesini, hemen daima, passif ve sükuti bir
muhataplar topluluğu olarak göstermiştir!

— in —
Birçok dersler, sürekli monologlar halinde geçer, öğrenciler ders
konusunu, çok defa imtihana çalışırken öğrenir ve benimserler. Ba­
san, bu da nasip olmaz. Derslerin, belli eserlerin, hatta resmî müf­
redatta yeralan kitabın öğvsnci tarafından, takrirden önce okunma­
sı, ve hoca ile tartışma suretiyle öğrenilmesi, öğrenci için yabancı
gelen veya benimsenen fikirler üzerinde toplu konuşmalar yapılarak
hüküm verilmesi, birçok sebeplerle hâlâ gerçekleşememiş: bulunmak­
tadır.

Bu sebeplerin başında, sınıfların son derece kalabalık olması


geliyorsa da, kanaatımızca, bu yegâne sebep değildir. Çünkiçok da­
ha sınırlı olan ve daha iyi yetişmiş öğrencileri kapsayan seminer­
lerde de durum pek farklı değildir.
Öğrenci guruplarının son derece aktif oldukları bir sosyal or­
tamda bu müşahedelerimiz biraz garip görünebilir, ancak, garip gö­
rülmeleri hakikat olmklarına mani değildir! Zira biz, öğrencileri.
burada yalnız öğrencilik statüleri ve rolleri içinde ele almaktayız:
dershanede, seminer odasında, imtihan salonunda ve nihayet hocası
ile bilimsel konular üzerindeki karşılaşmalarında! Yoksa bir genç-
l'k gurubu olarak herhangi bir davanın savunucusu sıfatıyla değil
Burada gençliğin değil, öğrenciliğin sorunlarını deşmekteyiz ve bu
müşahedelerimizin yalnız bu bakımdan değerlendirilmesi gerekir.
Tekrar edelim ki, öğrenci kitlesi, müfredat dışı türlü konularda behe-
mahal daha fazla ilgilenilmeye, elinden tutulmaya, fikri sorulmaya,
kısacası yetiştirilmeye muhtaçtır.

Fakülte olarak tesbit ettiğimiz bu ihtiyacın ne gibi çarelerle kar­


şılanabileceğini tartışırken, son yıllarda öğrencilerin münazaralara
ve açık oturumlara büyük bir tehalükle katıldıklarına dikkat ettik.
Bunlar, klâsik müfredatın d'şında kalan konulara büyük bir alâka
uyandıran, öğrencilerin fikrî gelişmelerine yardım eden, ilgi çekici
vasıtalardı. Ancak, bunların, belli bir konu üzerinde, etraflı, tutarlı,
aydınlatıcı ve özellikle doğru bilgiler vermek bakımından pek ye­
terli olamadıkları, çok defa, öğrencileri, birbirine taban tabana zıt
görüşlerin tam çatışma yerinde kendi tereddütleri ile başbaşa bı-
rakıverdilekleri de bir hakikattir.
Esasen bu gibi pek kısa ve tartışmalı konuşmalardan daha faz­
lasını beklemekte abestir. Bu gibi konuşmalar, öğrencilere, aynı ko­
nuya farklı açılardan Hakmanm müm,kün olduğunu öğretmekle,

— IV —
birçok sorunların birden fazla çözüm yolları olabileceğini anlatmak­
la, nihayet onda kendi kendine ele almaya cesaret edemediği türlü
meselelere karşı gerekli ilgiyi uyandırmakla vazifelerini yapmış olur­
lar : bunlar, öğrencileri, sormaya, düşünmeye ve bir yargıya var­
maya sevkederler.
Ancak, öğrenci, kendi kendine kalınca, yargıya varmanın kolay
olmadığını görür, çünki hükmünü inşa edeceği bilgi muhtevasından
çoğuna sahip değildir. Üstelik bunları nereden bulup çıkaracağ nı
da bilmez. Zihninde, birbirini kovalayan türlü soruları, ya unutmaya
çalışır, ya da bir başkiı toplantının ortaya atacağı yeni sorularla
değiştirir. Böylece bir çok problemleri tanır, ama hiçbirini çözemez
hale gelir.
Fakültemiz, öğrencilerin görüş açılarını genişletmek, entellektü-
el kişiliklerini geliştirmek, türlü sorunlar üzerinde bağımsız düşüne­
bilmelerini sağlamak amacıyla, bir «Kültür Konferansları Serisi» dü­
zenlemeyi kararlaştırdığı zaman, bunu, diğer tartışma şekillerinin
yerini almak üzere değil, belki onların daha seviyeli, daha faydalı
kılınmalarını sağlamak maksadıyla tertip etmeyi düşünmüştü. Zira,
tartışma itiyadını çok geç kazanmış olan millî kültikümüzün bu me­
todu unutturmaması, çeşitli fikirlerin aynı saygı ile dinlenebilmesi
alışkanlığım kuvvetlendirmesi asıldır. Fakültenin tertibini düşündü­
ğü tebliğler ve konferanslar da tartışmalı olabilir. Ancak bur.I/ır da
aslolan belli bir bilgi muhtevasınm verilmesidir. Hiç şüphesiz ideni
olan, belli bir konu üzerinde birkaç tebliğ yapıldıktan sonra açılacak
açık oturumlardır. Bunlarda, şimdiye kadar uygulanan, ve çok de­
fa, birbirini karşılamaktan ziyade her biri bir başka konuya, ya! da
aynı konunun bir başka tarafına değinen kıda ve hazırlıksız fikir
beyanları olmaktan öteye geçmeyen konuşmaların kusurları bu­
lunmayacaktır. Zira, dinleyici kitlesi birkaç konferans veya tebliğ
ile daha. önceden konuya âşinâ kılındığından, açık oturum konuşma -
cılari ister istemez daha hazırlıklı ve daha seviyeli bir tartışma şek­
linde karar kılacaklardır.
Kısacası, bu bir ek bilgi yayımı niteliğinde olacak çalışmaların
bir düzene bağlanması maksadıyla kurulmuş olan Fakültemiz «Kül­
tür Konferansları Komisyonu», bunların programını tanzim etmeden
önce, şahsî teklifimizi kabul ederek, bizzat öğrencilerin hangi konu­
lara ne nisbette ilgi duyduklarını öğrenmeye karar vermiş ve bizi.
durumu tespitle görevlendirmişti.

— V—
Bu tebliğler veya konferanslar serinin bütün konuları, hiç şüp
hesiz sadece öğrencilerin seçtikleri, yani eksikliğinin bilincine var-
dıklan fikrî ihtiyaçlarına cevap teşkil edecek mevzulardan ibaret
olmayacaktır. Zira çok defa öğrenciler, gerçekte, hangi hususlardaki
bilgilerinin eksikliğinden dolayı falan veya filân problemi kavraya­
madıklarını farketmemektedirler. Bazan, şiddetle öğrenmek istedik­
leri meseleleri kavrayabilmek için, daha önce, onlara hiç de çekici
görünmeyen bambaşka konulara nüfuz etmeleri gerektiğini takdi"
edememektedirler.
Bu itibarla, bu seride, bir taraftan, öğrencilerin bizzat eksikli­
ğini farkettikleri bilgi boşlukları doldurulmaya çalışılacak, diğer ta­
raftan da kendilerinin pek ilginç bulmadıkları, fakat onlarca önemli
sayılan hususları anlayabilmeleri için bilmeleri zarurî olan klâsik
veya aktüel konulara yer verilecektir.
Onlar bizden neleri öğrenmek istiyorlar?
İşte bu küçük kitap, yalnız bu soruyu cevaplandırmak için ter­
tip edilen basit bir ilgi araştırması anketinin sonuçlarını aksettir­
mektedir.
METOD HAKKINDA AÇIKLAMA bölümünde izah edeceğimiz
gibi, bu basit anket, bize, iki ya da üç yılda bir tekrarlandığı takdirde
öğrenci guruplarmdaki ilgi değişmelerinin seyrini, en fazla ya da en az
ilgi çeken konuların özelliklerini, hangilerinin sürekli olarak onerali
sayıldığını, hangilerinin gene sürekli olarak önemsiz görüldüğünü,
nihayet hangi konulara, tesadüfi ve arızî sebeplerle ilgi duyulduğunu
tesbit imkânını verecektir.
Geleceğin seçkinler kadrosunu, idarecisini, kanun koyucusunu, bil­
ginini, bir kelime ile inteligensiasını teşkil edecek elemanların bu
ilgilenim tarzları, bu bilinçli vaziyet alışları, nihayet bizlere oldukça
büyük bir manevî sorumluluk yükleyen bu «soruları» öyle zannedi­
yorum ki, zaman zaman, bilimsel bir şekilde yoklanmaya ve yorum­
lanmaya değer niteliktedirler.
Yüksek öğretim safhası, Üniversite öğrenciliği statüsü ilk ba­
kışta kavranamıyacak kadar derin sebeblere bağlı ve sonuçları ge­
leceğe uzanan türlü sorunlarla yüklü bir durumu temsil eder.
Gençlik hakkında, doğrusunu söylemek gerekirse, en iyi, en isa­
betli yargılar, gerçekliğe dayanan yargılardır ve biz bunları, teker
teker, sabırla, bilimsel titizliğin bütün icaplarına uyarak bulup ç:

— VI —
karmak zorundayız. Kendi gençliğimizi, başka toplumların gençlik-
leriyle mukayese ederken, kendi toplumumuzu, özellikle kendi yetiş­
kin insanımızı da başka toplumlarla ve onların yetişkinleriyle
mukayese etmeye mecburuz. Gençliği takdir veya tenkit ederken
duygusal tercihlerimizi veya ithamlarımızı birtarafa bırakmamız
gerekir. Kendi neslimizle onlar arasındaki zincirleme sorumluluğu
unutarak, ne kendimizi mazur göstermeye ne de onları itham etme­
ğe hakkımız olmadığım bilmemiz lâzımdır.
Gençliğin en önemli problemi olan öğrencilik şartları hakkında
da aynı şeyler söylenebilir, buda aynı tarzda, aynı titizlikle aydınla­
tılmaya ve düzeltilmeye muhtaç bir durumu temsil etmektedir, ve bü­
tün bir Eğitim reformu bu çeşit problemlerin bilimsel teşhisine da­
yanmak zorundadır. Yoksa, kişisel mütalâalarımıza, değil,
Memleketimizde bu konuda araştırmalar yok değildir, özellik­
le son zamanlarda oldukça ilginç ve başarılı eserler yayınlanmış­
tır (1).
Bugün yayınladığımız bu kitapçık ise, bütün değerini, kendi­
lerine herhangi bir telkinde bulunulmadan, hatta evvelden hazır­
lanmış bir konu listesi dahi! sunulmadan, öğrencilerin tamamen
«açık soru kâğıtları» na, bütüp. samimiyetleri ile içlerini dökmüş
olmalarından almaktadır.
Bu, basit bir başlangıç, ve bir ilk denemedir. Bir tek Grafi­
ğin incelenmesi dahi, okuyucuyu, kitabı tetkik zahmetinden kurta­
rabilir. Eğer, bundan sonraki araştırmalara bir ilk adım teşkil ede­
bilirse, rolünü tamamlamış sayılmalıdır.
(1) — Prof. Dr. Refia ŞEMlN — Gençlerimizin Psiko - Pe­
dagojik Problemleri. (1st. Üniv. Edebiyat Fak, Yayınları No. 1086
istanbul 1964).
Prof. Dr. Nermin ABADAN1 — Üniversite öğrencilerinin ser­
best zaman faaliyetleri. (Ank. Üni. Siyasal Bilgiler Fak. Yayınlan,
Ankara 1961).
Dr. Özer OZANKAYA — Üniversite Öğrencilerinin Siyasal Yö­
nelimleri (Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak. Yayınları No. 209 -191)
Ankara, 1966.

— vn —
Sözlerime son vermeden evvel, son derece yorucu bir iş olan fiş
tasnifinde değerli yardımlarını esirgemeyen 1964 - 65 ders yılı Hu­
kuk Sosyolojisi Semineri öğrencilerime, Fakülte Öğrenci Derneği
Yönetim Kurulu üyelerine, Başkanına, kıymetli Asistanlarıma, özel­
likle doktora çalışmalarına rağmen gerek bu işte, gerek Eğitim Fa­
kültesinin kuruluş hizmetlerinde tam bir bağlılıkla gayretlerini
katmış olan kıymetli asistanım Coşkun SAN'a, anketin bütün yüz­
de operasyonlarının yapılmasına delâlet eden Devlet İstatistik Ensti­
tüsü Sosyal Araştırmalar Dairesi Müdürü merhum meslektaşım
Sayın Ratip YÜCEULUG'un aziz hatırasına, özellikle, anket
sonuçlarının ilk dökümünden sonra fikirlerini aldığım ve bana yayın­
lama cesaretini veren Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji
Profesörü Sayın Mübeccel KIRAY'a ve Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Sosyoloji Profesörü Sayın İbrahim YASA'ya,
cedvel ve grafiklerin tanziminde kıymetli yardımlarını esirgeme­
miş olan değerli eğitimcimiz Dr. Fatma VARIŞ'a ve faydalı tenkit
ve teşviklerinden istifade ettiğim A. U. Ziraat Fakültesi Doçentle­
rinden Sayın Dr. Rezan ŞAHİNKAYA'ya ve A. Ü. Siyasal Bilgiler
Fakültesi Asistanlarından Sayın Dr. özer OZANKAYA'ya samimî
teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Prof. Dr. Hamide TOPÇUOÖÜU

— vm —
İ ç i n d e k i l e r
Sahİf«
METOT H A K K I N D A
AÇIKLAMA 1

I — ANKET ALANI : Anketin uygulandığı «Öğrenci


gurupları» 3
II — Sonu ve Cevapların düzenleniş şekli 5
III — Konu kategorilerinin teşkili, isteklerin sınıflandırılması 7
IV — Çeşitli önem derecelerindeki ilgilerin bildirilme oranı 10
V — Kullandığımız terminoloji 11
a) «Öğrenci gurubu» 11
b) «ilgi» 12
c) «Önem derecesi» 12
d) «İlgi çevresi» 13
e) «ilgi şiddeti» 13
f ) Konuların ilgi çevresi ve ilgi şiddeti bakımından
sınıflandırılması 14
îlgi Çevrelerinin genişliği bakımından konu
kategorileri 15
g) «Gurup ortak kanaati» (Konunun önemi bakı­
mında) 16
h) «Ayrıntılı konular» ve «İç ilgi çevreleri» : İlgile­
rin yoğunlaşma noktaları 17
i) Konularda «ilgi genişliği ve önem derecesi oran
tısı» (Frekans ve Şiddeti) 17
VI — Anket sonuçlarının analizinde aranacak ilişküer ve
izlenecek sıra 18
a) Aranacak ilişkiler 19
b) Açıklama sırası 21

— IX —
Sahîf9

A N K E T S O N U Ç L A R I N I N
ANALİZİ 23

Öğrenci gruplarında şiddetli ilgi


Uyandıran konular 25
I — GENEL KALKINMA PROBLEMİ 27
1 — Konunun önem derecesi ile ilgi çevresi arasındaki
oranü 27
2 — Kalkınma probleminin ayrıntılı konulan ve cevap
örnekleri 28
aa) Kalkınmayı sağlıyan âmiller, tedbirler ve
yollar 28
bb) Kalkınma plânı hakkında herkesin anlıya.
cağı şekilde bilgi verilmesi 29
cc) Turizmin genel kalkınmadaki rolü 30
dd) Genel kalkınma programında gençlere dü­
şecek vazifeler 31
ee) Çeşitli «iç konular» (Tâli konular) 31
3 — Sınıflararası mukayese 33
4 — Fakültelerarası mukayese 34
5 — Kız öğrenciler ile erkek öğrencilerin çoğunlukta
olduğu sınıfların mukayesesi 36
II — EKONOMİ VE SOSYAL POLÎTÎKA KONULARI 38
1 — Konunun önem derecesi ile ilgi çevresi arasın­
daki orantı 38
2 — Ekonomi ve Sosyal Politika problemlerinin ay­
rıntılı konuları ve verilen cevap örnekleri 39
aa) Türkiyenin ekonomik yapısı ve bugünkü
durumu , 39
bb) Ekonomik alanda kalkınma ve düzelme
çareleri 39

— X —
Sahife
cc) Ortak Pazarın memleketimiz için fayda ve
zararları 40
dd) Çeşitli ekonomik sistemler ve bize uygun
gelen ekonomik sistemin tayini 41
ee) Yabancı memleketlere işçi ihracının fayda
ve mahzurları 41
ff) Sosyal adalet kavramının açıklanması ve
Batı'daki durum 42
gg) Bizde sosyal adaletin nasıl gerçekleştirile­
bileceği 42
ii) Çeşitli îç konular 43
3 — Sınıflararası mukayese 43
4 — Fakültelerarası mukayese 45
5 — Erkek ve Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı­
nıfların mukayesesi 46

İÇ VE DIŞ SİYASET KONULARI 47


1 — İlgi çevresi ile önem derecesi arasındaki orantı 47
2 — İç ve dış siyaset sorunları ile ilgili ayrıntılı ko­
nular ve cevap örnekleri 48
aa) Türkiyede İç Politika sorunları 48
bb) Dünya Devletleri arasındaki çeşitli andlaş.
malar ve bizim yerimiz 49
cc) Diş siyasetimizin bugünkü durumu nedir,
ilerde nasıl olmalıdır? 49
dd) Kıbrıs meselesinin çeşitli yönleriyle aydın­
latılması 49
ee) Türkiyede siyasî partilerin durumu, fonksi­
yonları, parlaman terlerin rolleri ve politi­
kacılar 49
ff) Türk demokrasisinin özel problemleri ne­
lerdir? 50
gg) Çeşitli konular 50
3 — Sınıf lararası Mukayese 50

— XI —
Sahifo
4 — Fakültelerarası Mukayese 52
5 — Erkek ve kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı­
nıfların farkları 53

IV — DEVLET REJİMLERİ VE SİYASÎ CEREYANLAR 54


1 — İlgi - Önem orantısı 54
2 — Devlet rejimleri ve siyasî cereyanlar sorunları­
nın ayrıntılı konuları ve cevap örnekleri 54
aa) Aşırı cereyanlar nelerdir (Sağ - Sol) ? 55
bb) Çeşitli Devlet rejimleri ve politik doktrinler
hakkında bilgi 56
cc) Sosyalizm hakkında bilimsel açıklamalar,
Sosyalizmin niteliklerinin, faydalı ve zarar­
lı yönlerinin aydınlatılması; Kapitalizm­
den, Liberalizmden ve Komünizmden olan
farkların açıklanması 56
dd) Komünizmin tarifi, özelikleri, ve komü­
nizmle mücadele vasıtalarının neler olduğu 57
ee) Atatürk İlkelerinin açıklanması ve yorumu 58
ff) Çeşitli konular 58
3 — Sınıflar arası Mukayese 61
4 — Fakültelerarası Mukayese 63
5 — Kız ve Erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı­
nıfların farkları 64

n
Öğrenci gruplarında yeter derecede
ilgi uyandıran konular 65
I _ KÖY KALKINMASI VE TOPRAK REFORMU :
1 — Konuya verilen önem derecesi ile ilgi çevresi
arasındaki orantı 66

s-xn —
2 — Köy kalkınması ve Toprak Reformu problemi­
nin ayrıntılı konuları ve cevap örnekleri 67
aa) Toprak Reformu 67
bb) Köy kalkınması 68
oc) Köy kalkınmasında gençlere ve aydınlara
düşen hizmet payı 69
dd) Çeşitli konular 69
3 — Sınıflararası Mukayese 70
4 — Fakültelerarası Mukayese 71
5 — Kız ve Erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sınıfların farkları 72

II — ÜNİVERSİTE VE ÖĞRENCİ PROBLEMLERİ : .... 73


1 — Üniversite probleminde ilgi - önem orantısı 73
2 — Üniversite ve öğrenci problemlerinin ayrıntılı
konuları ve cevap örnekleri 74
aa) Üniversitede dışa dönük kültürel faaliyet­
lerde bulunulması, açık oturumlar, müna­
zaralar, konferanslar, bilgi yarışmaları
tertip edilmesi 74
bb) Üniversite Reformu 75
cc) Çalışma metodlarını öğretecek kurslar,
kitaplar 75
dd) Fakülte yönetmeliğinin öğrencilere açık­
lanması, yabancı fakültelerin yönetmelik­
leri ile karşılaştırılması 75
ee) Öğretim üyeleri ile öğrenciler arasında ya.
kınlığı sağlıyacak sosyal münasebetler ku­
rulması gereği 76
ff) Diğer konular 76
3 — Sınıflararası Mukayese 77
4 — Fakültelerarası Mukayese 79

— xnı —
Sahifa
5 — Kız ve erkek öğrencilerin hâkim olduğu sınıf­
ların farkı 79
III — EDEBİYAT - SANAT VE TARÎH KONULARI : 81
1 — İlgi-Önem orantısı 81
2 — Ayrıntılı konular 81
aa) Edebiyatla ilgili konular 81
bb) Müzik ile ilgili konular 81
cc) Güzel Sanatlarla ilgili konular 82
dd) Tiyatro Sanatı 82
ee) Sinema sanatı hakkında açıklayıcı konfe­
ranslar 82
ff) Tarih konuları 82
3 — Sınıf lararası Mukayese 82
4 — Fakültelerarası mukayese 83
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların mukayesesi 84
IV — HUKUKİ KONU VE PROBLEMLER : 85
1 — İlgi çevresi ile önem deresi arasındaki orantı ... 85
2 — Hukukla ilgili ayrıntılı konular ve cevap örnekleri 86
aa ) Ansiklopedik Hukuk Kültürü 86
bb) Hukukçuluk mesleğine has problemler,
tatbikatta rastlanacak hukukî meseleler
ve çözüm yolları 88
oc) Yeni çıkarılmakta olan kanunlar, yeni ta.
dil hükümleri ve yeni ihdas edilen hukukî
kurumlar hakkında aydınlatıcı bilgiler ... 89
dd) Kamu Hukuku ve Anayasa ile ilgili sorular 90
ee) Ceza Hukuku ile ilgili konular 91
ff ) Diğer konular 91
3 — Sınıf lararası Mukayese 92
4 — Fakültelerarası Mukayese 92
5 — K'z ve erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sı­
nıflar arasında farklar 93

_ XIV —
Sahife
V — GENÇLİK PROBLEMLERİ : 94
1 — Hgi -ı önem orantısı 94
2 — Gençlik ile ilgili ayrıntılı konular ve cevap
örnekleri 95
aa) Gençliğe sosyal münasebetlerde yol gös­
terme ve muaşeret kuralları öğretme ge­
reği 95
bb) Gençlere cinsî eğitim verilmesi gereği ve
memleketimizde kadın - erkek münasebet­
lerinin düzenlenmesi 96
cc) Fakültede gençliğin beden eğitimi ile ilgi­
lenmesi ve sporun teşviki 97
dd) Genel olarak «Gençlik problemleri» 97
ee) îdeal gençliğin özellikleri ve ödevleri hak­
kında aydınlatılma gereği 97
ff) Diğer konular 98
3 — Sınıf lararası Mukayese 98
4 — Fakültelerarası Mukayese 98
5 — Kız ve Erkek öğrencilerin çoğunlukla olduğu sı­
nıfların farkları 99

VI — SOSYAL PROBLEMLER :
1 — ilgi çevresi ve önem derecesi orantısı 100
2 — Ayrıntılı konular 100
aa) Genel olarak «Sosyal Problemler» 100
bb) Türkiyenin sosyal yapısı, diğer toplumlar­
la mukayesesi, yurt-içi bölge farkları ... 101
cc) Diğer konular , 101
3 — Sınıf lararası Mukayese 101
4 — Fakültelerarası Mukayese 101
5 — Erkek veya kız öğrencilerin çoğunlukta olduk­
ları sınıfların farkları 102

— XV —
Öğrenci gruplarında zayıf ilgi
uyandıran konular 103
A — ÇEŞİTLİ GURUPLARDA «ZAYIF» VEYA «PEK
ZAYIF» İLGİ UYANDIRANLAR :
I — MİLLİ EĞİTİM KONULARI : 104
1 — İlgi sayısı ve önem derecesi arasında orantı ... 104
2 — Ayrıntılı konular ve cevap örnekleri 105
aa) Eğitim problemi (Genel olarak) 105
bb) Halk eğitimi 106
cc) Diğer konular 107
3 — Sınıflararası mukayese 107
4 — Fakülteler arası mukayese 107
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların farkları 108
II — GENEL KÜLTÜR VE AKTÜALİTE KONULARI : 109
1 — İlgi - Önem orantısı 109
2 — Ayrıntılı konular 109
aa) Genel Kültür konuları 109
bb) Aktüel konular 110
cc) Milli Kültürümüzle ilgili konular 110
dd) Diğer konular 110
3 — Sınıflararası mukayese 110
4 — Fakültelerarası mukayese 111
5 — Kız veya erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sınıfları arasında fark 111
III — AİLE SORUNLARI VE DOĞUM KONTROLÜ: ... 112
1 — İlgi çevresi - önem derecesi ilişkisi 112
2 — Ayrıntılı konular 112
aa) Aile plânlaması ve Doğum kontrolü prob­
leminin müsbet ve menfî yönleri 112

— XVI —
Sahif3
t. . bb) Doğum kontrolünün zaruriliği ve faydaları
hakkında açıklama 113
ce) Diğer konular , 113
; 3 — Sınıflararası mukayese 114
4 — Fakültelerarasi mukayese 114
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların farkı 115
B — BÜTÜN GURUPLARDA ANCAK «PEK ZAYIF» ÎLGİ
UYANDIRANLAR :
I — MÜSBET İLİMLERDE YENİLİKLER : 116
(Psikoloji dahil)
1 — ilgi - Önem orantısı 116
2 — Ayrıntılı konular 116
3 — Sımflararası mukayese 116
4 —- Fakültelerarasi mukayese 117
r
5 — Kız ve erkek öğrenci çoğunluklarındaki fa klar 117
II — FERDİ VE SOSYAL AHLÂK : 118
1 — ilgi - Önem ilişkisi ; 118
2 — Ayrıntılı konular 118
3 — Sınıflararası mukayese 119
4 — Fakültelerarasi mukayese 119
. 5 — Kız ve erkek öğrenci çoğunluklarındaki fark ... 119

III -^ DÎN VE LAİKLİK PROBLEMİ : 119


1 — İlgi-Önem ilişkisi 120
aa) Dinî konularda aydınlatıcı konferanslar
verilmesi 120
bb) Laiklik problemi 121
cc) Diğer konular 121

— XVII —
3 — Sınıflararası mukayese 121
4 — Fakültelerarası mukayese 121
5 — Kız ve erkek öğrenciler arasında fark 122

IV — KLÂSİK VE MODERN FELSEFE :


1 — İlgi - önem ilişkisi 123
2 — Ayrıntılı konular 123
aa) Genel Felsefe Meseleleri 123
bb) Egzistansializm 123
cc) Türk Filozofları 124
dd) Diğer konular 124
3 — Sınıflar arası mukayese 124
4 — Fakültelerarası mukayese 124
5 — Kız ve erkek öğrencilerin çoğunlukta oldukları
sınıfların mukayesesi 124
V — MALI KONULAR :
1 — İlgi - Önem ilişkisi 126
2 — Ayrıntılı konular 127
aa) Vergi Reformu 127
bb) Memleketimizdeki mâlî güçlüklerin seheb-
leri 127
cc) Diğer konular 127
3 — Sınıflararası mukayese 127
4 — Fakültelerarası mukayese 127
5 — Kız ve erkek öğrencilerin mukayesesi 127

— XVIII —
Sahife

S O N U Ç 128
I — GENEL KONU BÖLÜMLERİ AÇISINDAN ÖG-
RENO^iGlfSIİÎPLARiNHJrlLGaiuERl 129»'
II — S I M F I M R W IIJERLEMESÎ İLE iLGf KONULA­
RINDA VE ŞİDDETLERİNDE KAYDEDİLEN DE­
ĞİŞMELER« 132
Ï '— Son sımfta ilgi aröşr kaydeden konular 132
2' — Sonsmırta" ilgi azalışı gösteren konular 138
IIT__ FAKÜETE'FARKLARININ' ILGÎ KONULARINA'
MA,EffiKÎSL 140"
I V — KIZ- V E ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÎLGT KONULARI
ARASINDAKİ, PARKLAR; 142
V' — HER' ÎKÎ' PAKÜÎLTE' ÖĞRENClLERÎ' İÇİN ORTAK
iLGÎu KONULARI ı 14&«

U-XPfc^
Sahife

Tablo ve Grafikler
Tablo : I «Çeşitli konuların öğrenci guruplarında uyan­
dırdıkları ilgilerin şiddet derecesine göre sı­
ralanışı» (Yirmili tasnif) . 147
Grafik : I Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarının, çeşitli
konularla ilgilenme şiddeti bakımından muka­
yesesi» (Yirmili tasnif) 133
Grafik: II Fakülteler arası mukayese (Yirmili tasnif) ... 141
Grafik : III Kız ve Erkek öğrencilerin mukayesesi (Yirmili
tasnif) ,. 142
Grafik : IV En Genel Konu Bölümleri Bakımından Hukuk
Fakültesi Sınıflarının mukayesesi (likili tasnif) 131
Grafik : V En Genel Konu Bölümleri bakımından Fakül-
telerarası Mukayese (ikili tasnif) 131
Grafik : VI En Genel Konu Bölümleri bakımından Kız ve
Erkek öğrencilerin mukayesesi (Hacettepe
T.S.BJF.) (İkili tasnif) 131
Grafik : VII Anket sonuçlarının Genel Konu Bölümlerine
göre sınıflandırmışı (Ekonomik - Politik - Sos­
yal - Kültürel r Hukukî Konulara gösterilen
İlgilerin mukayesesi) (Beşli tasnif) Ek

— XX
Sahîfe

C e d ve I I e r (Ek)
Cedvel : 1 «Öğrenci guruplarında çeşitli konulara gösterilen ilgi
ve verilen önem dereceleri» (Frekans ve yüzdeler)
(Yirmili tasnif)
Cedvel : 2 «Öğrenci guruplarında çeşitli konuların yarattıkları
ilgi çevreleri» (Frekans ve yüzdeler) (iYrmili tasnif)
Cedvel : 3 «Öğrenci guruplarında çeşitli konulara duyuları ilgilerin
şiddetleri» (Salt puan ve yüzdeler) (Yirmili tasnif)
Cedvel : 4 «Fakülteler arası Mukayese» (Yirmili tasnif)
Cedvel : 5 «Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu gurup ile erkek
öğrencilerin çoğunlukta olduğu gurubun mukayesesi»
(Yirmili tasnif)
Cedvel : 6 «En genel konu bölümleri bakımından öğrenci gurupla­
rı arasında mukayese» (İkili tasnif)
Cedvel : 7 «Anket sonuçlarının Genel Konu bölümlerine göre sı-
nıflandırılışı» (Beşli tasnif)
Soru kâğıdı ve fiş örneği

— XXI-^
METOD HAKKINDA AÇIKLAMA

I — Anket alanına giren «öğrenci gurupları»


II — Soru ve cevapların düzenleniş şekli
IJII — Konu kategorilerinin teşkili
IV — Çeşitli önem derecelerindeki ilgilerin bildirilme oranı
V — Kullandığımız terminoloji
VI — Anket sonuçlarının analizinde aranacak ilişkiler ve izle­
necek sıra.
A N K E T A L A N I
I — Anketin uygulandığı «Öğrenci Gurupları» :
Anket, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin -
derslere devam etmekte olan kısmının - tamamı ile, aynı Üniversite­
nin Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Temel Bilimler ve
diğer Yüksek Okullarının birinci ve ikinci sömestrde «Sosyoloji» ders­
lerine devam eden öğrencilerinin bütününe uygulanmıştır.

Böylece, Hukuk Fak. den (1041), Hacettepe Tıp Fak. den (125)
öğrenci ankete katılmış bulunmaktadır. (Cedvel : 1).
Ankette, öğrenciler arasından temsilî bir gurup seçimi suretiyle,
bizim kullandığımızdan çok daha az sayıda soru kâğıdının dağıtılma­
sı ve toplanması ile, varılan sonuçlanın öğrenci topluluğunun tümüne
teşmil edilmesi cihetine gidilmemiştir.

Zira biz, Fakültenin devamlı Öğrencilerinin ilgilendikleri bütün


konuları, mümkün olduğu kadar eksiksiz, ayrıntılı ve somut bir şekil­
de tesbit ettikten ısonra, bunların içinde en çok ilgi toplamış olanla­
rı seçmek gibi tamamen pratik bir amaç gütmekte idik. Anket için,
Fakülte kayıtları üzerinden belli bir orana göre yapacağımız tarama
ile tesbit edeceğimiz temsilî gurup ise, Hukuk Fakütesi gibi gerek
yaş gerek sosyal statü kategorileri bakımından çeşitli öğrenci tip­
lerini içine alan kalabalık bir müessesede bizim aradığımız kalitedeiri
öğrencileri gerçekten temsil edebilcek bir örneği teşkil etmeyebilirdi.
Sadece Fakültenin kayıtları üzerinden tayin edeceğimiz öğrenciler
içinde, öğrencilikle olan bütün alâkaları zaten bu kayıtlardan ibaret
olanlara rastlıyacağımız gibi, kendileri Ankara ili dışında yaşayan,
ancak imtihandan imtihana Fakülteye gelenleri de bulabilecektik.
Bundan başka birçok kayıtlı öğrencilerimiz de, aşağıda belirteceğimiz
gibi, gerçek anlamda «öğrenci» statüsünde değildirler. Birçoğu, ne
yaş çağı, ne sosyal durum ve fonksiyon açısından normal öğrenci
evsafmdadır. Bu itibarla, anket, Fakültenin mutad olarak derslere
devam eden, normal öğrenci evsafını taşıyan, gündelik Fakülte ha­
yatını teneffüs eden talebe kitlesinin tamamına, yani, yapıldığı saat­
te sınıflarda hazır bulunanların bütününe, istisnasız, uygulanmıştır.
Bunlar arasında, yaş ve statü farklılığı olanlar da bulunabilirse de,

3
hiç değilse bunlar, fiilen devam suretiyle .öğrenci çevresinin özel
atmosferine katılmayı tercih etmiş, az çok «öğrencileşmiş» olanlardır.
Kısacası, bu çevrenin yabancısı olarak kalmamışlardır.
Her ne kadar, Hukuk Fakültesinin kayıdlı öğrenci mevcudu­
nun beş bini aştığı, anket gününde Fakültede hazır bulunanların
ise ancak (1041) kişi olduğu ileri sürülerek bu (1041) kişinin dahi
ister istemez öğrenci kitlesinin tümünü değil, ancak belirli bir par­
çasını teşkil etmekte olduğu iddia edilebilirse de, bu parçanın haki­
katte gerçek öğrencilik vasıflarını taşıyanların hemen tamamını teş­
kil ettiği unutulmamalıdır.
Keyfî veya mecburî sebeplerle Fakültedeki derslere devam et­
meyen, ya da edemiyen, yalnız imtihandan imtihana Fakültede gö­
rünen, çok defa bunu dahi yapmayan, binlerce kayıdlı öğrencinin,
sayıcaj öğrenci çoğunluğunu teşkil edişi, ancak şeklî açıdandır. Bun­
ların, evsaf itibariyle «gerçek öğrenciliği» temsil etmekten uzak bu­
lundukları hatırdan^ çıkarılmamalıdır.
Bunların çoğu, iş hayatına atılmış, dolayısıyla meslekî sıfatlan
ve sosyal rolleri «öğrencilik» sıfatına üstün gelmiş kimselerdir. Ya­
hut da, şu veya bu psiko - sosyal sebeplerle öğrencilik çağma has
vasıflardan mahrum, öğrencilik atmosferinin dışında kalmış münze­
vîler veya kayıtsızlardır. Hem «öğrenci» olmaktan başka bir meslekî
sosyal rolleri yoktur, hem de «gerçek» öğrencilik statüsünü benim­
seyememişlerdir., tabir caizse «şeklî» öğrenci durumundadırlar.
Hemen işaret edelim ki, gerekj birinci gerek" ikinci gurup devam­
sızlar arasında imtihanda başarı gösterip geçenler de vardır. Bilhas­
sa, meslekî meşguliyetleri sebebiyle devam edemeyen, fakat öğren­
ciliğin mükellefiyetlerini pek güzel yerine getirip iyi imtihanlar ve­
ren birçok «olgun» öğrencimiz olmuştur. Hattâ bazı Hukuk dalları­
nın belirli bir meslek hayatı olanlarca daha iyi kavranmakta oldu­
ğu da bir vakıadır. Fakat, bunlar dahi, burada araştırdığımız ger­
çek öğrencilik zihniyeti, öğrencilerin bu sıfatlan dolayısıyla taşıdık­
ları değerler ve vaziyet alışlar ile yarattıklan gençlik atmosferi açı­
sından ele alınırlarsa «öğrenci» sayılamazlar. Bunlar, şu veya bu
sebeple «öğrenimlerini ilerletme» faaliyetinde bulunan meslek sahip­
leridir.
Her iki tip de, Fakültenin tertip etmeyi düşündüğü «Kültür Kon­
feransları» nm, kendilerine hitap edeceği, yani, fiilen fakülte öğren-

4
ciliği yapmakta; dersleri, seminerleri düzenli bir şekilde takip et­
mekte, arkadaşları ile normal ve devamlı temas halinde bulunmakta,
öğrenci meseleleriyle samimiyetle ilgilenmekte olanları kısacası,
sadece «şeklî» bakımdan değil, «maddî ve fiilî» bakından da «öğren­
ci» sayılması gerekenleri temsil edemezler. Böylece, devamsazlığı iti-
yad edinmiş veya buna mecbur kalmış olanlar, hukuken «öğrenci»
sayılsalar da, sosyolojik açıdan değildirler! Hukukî terminolojiye
müsaade edilirse, biz burada hem de jure, hem de facto öğren­
ci olanı, öğrenci yaşayışı içinde bulunanları ele almaktayız.
Bu sebeple, anketin devamsız öğrencilere teşmil edilmemesi, Fa­
kültemizde, ders yılı boyunca, birbirleriyle ve kısmen hocaları ile
kaynaşarak özel bir öğrenci atmosferi yaratan gerçek öğrenci çevre­
sinin kültürel ihtiyaçlarını tesbit bakımından, kanaatımızca, bir ek­
siklik teşkil etmemektedir. Ders takrirlerine dahi devam etmeyen
resmen kayıtlı fakat fiilen; kayıtsız öğrencilerin, kendilerine bir e k
b i l g i aşılanmasına yönelecek «Kültür Konferansları»na gelecek­
leri, bunlarla ilgilenebilecekleri ise, ne mantık ne realite açısından,
pek savunulabilir bir ihtimal değildir. Bu, olsa olsa nâdir istisnalar
hakkında gerçekleşebilir.
Bıi itibarla anket, yukarıda söylediğimiz gibi, hem kayıtlı hem
devamlı öğrencilerin, sadece temsilî bir örneğine değil, anket günü
Fakültede hazır bulunanlarının tümüne yöneltilmiş (1) ve sonuçlar
buna göre değerlendirilmiştir.

O — Soru ve cevapAırm düzenleniş şekli :


Böyle bir «konu seçme» anketinde iki yoldan birinin tercihi müm­
kündü : 1) öğrencilerin ilgi duyabilecekleri tahmin edilen konular
dondurulmuş formüller içinde, tesbit edilir, sınıflandırılır, verilecek
cevapların değerleri kararlaştırılır ve öğrenciden; bu konu veya so­
runlardan hangilerine «ilgi» duyduğu, hangilerini diğerlerinden da­
ha «önemli» saydığı sorulurdu. O, önünde hazır duran soru cedvel-

(1) — Anket günü, tesadüfen Fakültede bulunmadığı halde, derslere devam


itiyadında olan bazı öğrenciler, tabiatıyle, ankete katılamamışlardır.
Ancak, bu her nevi sayim'da rastlanabilecek, kaçınılması imkânsız bir
olaydır. Bundan başka, arızî sebeplerle o gün Fakülteye gelememiş olan
öğrencilerin sayısı, Fakültenin devam oranının en yüksek olduğu aylar­
dan birinde (Aralık) mevcut öğrenci yekûnu karsjısjlnda, anket sonuçla­
rını etkileyecek miktarda değildir.

5
l.erine karahyacağı bir kaç nokta ile işin içinden çıkar, tasnif heyeti
de bunları mekanik yollarla neticelendirir, ve asıl gücünü sonuçla­
rın sistematik tahliline hasrederdi. Bundan başka, çok alışılmış, çok
pratik bir metod olduğu için, daha başka türlü hareket etmenin, da­
ha doğrusu bu rnûtad metoddan inhiraf etmenin ilmî sorumluluğu
da, anketi tertip edence, yüklenilmemiş olurdu!
Ancak biz, bunu değil, diğer bir yolu seçmiş bulunuyoruz :
Birinci yol, pratik değerine mukabil, gerçeği aksettirme derece­
si bakımından bize pek güvenilir bir usul gibi görünmemiştir. Zira
bu usulün uygulanmasında, öğrencilerin zihnî bir baskı, bir nevi
telkin altında tutulmuş olacakları tabiiydi. Sadece, anketi hazırlayan-
larca tahmin ve tertip edilmiş bir «konular veya sorunlar listesi» ile
karşı karşıya kalan öğrenci, kendisinin hakikaten merak ettiği halde
bu listede dercedilmemiş olan meseleleri tabiatile belirtemiyecekti
Bundan başka, kendisinin, öğrenmek için hiçbir samimi ilgi hisset­
mediği halde, listede önüne serilmiş bulunan birçok konuları, ilk defa
o anda hatırlayıp, bir anlık tecessüsünün etkisiyle, hemen onları işa­
retlemeye, aralarında sun'î birtakım önem farkları tesis etmeye sev-
kedilmiş olacağı da tabiiydi. Bu «dıştan uyandırılmış» ve «bir anlık»
ilgiler, öğrencilerin, kendi kendilerine bırakıldıkları zaman hissede­
cekleri ihtiyaçlarına, dile getirecekleri arzu ve isteklerine tercüman
olamıyacaktı. Kısacası, öğrenci, kendiliğinden düşünmediği, gerçek
hayatında hiç de zihnini kurcalamayan birçok konulan, sırf önünde­
ki listede yer almış, bulundukları için, sözde mühimsemeye kalkacak,
aralarında birtakım önem sırası farkları icad edecek ve bunları de­
recelemeye, adetâ, kendisini mecbur sayacaktı. Neticede bize, kendi
kendine kalsa sormayı hiç de akıl etmiyeceği meseleleri «merak edi­
yormuş» gibi görünecekti.
Gerçi, birinci usul takip edilmekle beraber, soru cedveline, öğ­
rencinin serbestçe yazacağı arzular için bir boş kolon veya fiş ekle­
nebilir, yada bir hâne boş bırakılabilirdi. Ancak btj da, evvelden ha­
zırlanıp öğrenciye sunulmuş olan «konu listesbnin telkinî etkisini
bertaraf edemiyecekti.
Halbuki, anketin amacı, öğrencinin samimî merak ve ilgisinin
hertürlü dış etkiden ve telkinden ârî olarak meydana çıkarılması idi.
Bu merak ve alâkanın, canlılığını, samimiyetini, spontaneliğini boz­
madan kâğıt üzerine dökülmesi idi.

6,
Bu arzumuzun ciddiyetidir ki, öğrencilere« teklif edilen 5137 ko­
nuyu ye 693 cevapsız fişi ayıklamaya, sıralamaya, sınıflayıp karşı­
laştırmaya; isteklerle, sınıflar veya Fakülteler arasında bir bağlantı
bulunup bulunmadığını araştırmaya bizi zorlamış ve hakikaten yoru­
cu olan bir işi iktiham ettirmiştir.

But — Konu kategorilerinin teşkili; isteklerin sınıflandırılması :

Öğrenciler, kendilerine ayrılan bir ders süresi içinde, önlerine


verilen vë herbiri bir fi§ büyüklüğünde ve yalnız yazılacak konunun
önem derecesini ihtiva eden beş bölüme ayrılmış soru cedvellerine,
ilgilendikleri ve öğrenmek istedikleri konuları, Uk akıllarına geldiği
gibi, mümkün olduğu kadar arkadaşlarına danışmaksızın yazmaya
davet edilmişlerdir.
önceden tertip edilmiş konuları gösteren bir cedvel verilmediği
için, öğrencilerin serbestçe kaleme aldıkları binbir çeşit konunun
guruplara ayrılmasında, gene, bu öğrenci düeklerinin rehberliğine
başvurulmuştur, öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, istediği konuyu
bir kelime veya bir tabirle- değil, satırlar tutan fikirler halinde yaz­
mıştır. Bunun için, yukarda, «kaleme almışlardır» dedik. Bu satır­
lar tutan fikirl<jrin içindeı istenen ana konunun bulunup çıkarılması
da bir teemmüM gerektirmiştir. Ancak, bu zorluktan şikâyet ettiği­
miz zannedilmesin ; zira istenerek katlanılan yüklerden şikâyet hakkı
yoktur! Yalnız, öğrenci-arin bu davranışları bizi bazı hususlarda ikaz
etti : Onlarla, sırf mekanik usullerle netice sağlıyan anketler yoluna
gitmediğimize bir kere daha sevindik. Zira, öğrencilerin söylemek is­
tedikleri, söylemek arzusu ile kıvrandıkları o kadar çok şey vardı
ki, bunları bîr iki kelime ile geçiştiremiyorlardı. Kendilerine daha
geniş formüllere müsait bir kanaat anketi uygulamak, ilerde, çok
daha aydınlatıcı sonuçlar verebilecekti.
Bundan başka, öğrencilerin, imtihan kâğıtlarında rastlamağa
alışkın olduğumuz dil, üslûp, fikir perişanlıkları bu soru cedvelle-
rinde, hiç değilse imtihanlardaki kadar, fazla değildi! Her halde so­
ru soranla cevaplandıranın yerleri değişince, heyecandan doğan şaş­
kınlıklarında dozu değişiyor. Öğrenciler, şimdi, konu seçiyorlar ve
neden seçtiklerini de belirtmek istiyorlardı. Bu bakımdan, bir sorunu
ortaya koyanın, bir soru yöneltenin rahatlığı ve biraz da emniye­
ti içindeydiler- Telâşlanma sırası, artık bu istekleri cevaplandıra­
cak olanlara geliyordu.

7
Ancak, bu uzun metinler halinde kaleme alınmış isteklerin, fiş­
lerin tasnifi işini hayli geciktirdiği, sımflama şekillerinin devamlı
revizyonlara tâbi tutulmasına sebep olduğu da muhakkaktır. Uzun
bir dilek cümlesinde, çok defa «daha fazla hangi konu»nun üzerinde
durulduğunu tayin kolay olmamıştır. Bazan, aynı dilek fişinde bir­
kaç konu zikredilmiş olduğu! için, bunları ayrı konu guruplarına işle­
mek zorunluğu ortaya çıkmıştır. Hususiyle Güzel Sanatlarla, Edebi­
yatla ilgili konularda bü hale daha çok rastlanmıştır. Esas itibariyle,
öğrencilerce teklif edilen çeşitli konular sırf kültürel konulardan^ sos­
yal konulara ; buradan da ekonomik ve politik konu ve sorunlara
doğru (18) kategoriye ayrılmıştır- Bunlara, sayıları pekaz olan «An­
ket konusu ile ilgisiz» taleplerle, «Cevapsız» bırakılmış fişler de ilâve
edilince Yirmili bir tasnif cedveli elde edilmiştir : (Cedvel : 1,2,3)

>nu. No : 11 — Genel Kültür ve Aktüalite konulan


» » 2 Edebiyat - Sanat - Tarih
» » 3 — Müsbet Bilimlerde yenilikler (Psikoloji dahil)
» » 4 — Klâsik ve Modern Felsefe
» ». 5 — Sosyal Problemler (Poliiik ve Ekonomik nite­
likte olmayan)
» » 6 — Ferdî ve Sosyal Ahlâk
» » 7 — Din ve Lâiklik
» » 8 — Aile problemleri ve Doğum Kontrolü
» » 9 — Gençlik Problemleri
» » 10 — Üniversite ve öğrenci problemleri
» » 11 — Millî Eğitim Meseleleri
» » 12 — Genel Kalkınma Problemi (Türkiyenin
Kalkınması)
» » 13 — Toprak Reformu ve Köy Kalkınması
» » 14 — Ekonomi ve Sosyal Politika
» » 15 — Devlet Rejimleri ve Siyasî Cereyanlar :
» » 16 — îç ve Dış Siyaset meseleleri
» » 17 — Hukukî Konu ve problemler
» » 18 — Malî Konular
» ». 19 — Anketle ilgisiz cevaplar
» » 20 — Cevapsız bırakılmış ilgi fişleri
Ancak, bu gene de çok bölümlü olan sınıflamanın, genel bir fikir
verebilecek daha geniş konu guruplan bakımından belirtilmesi için

8
ikili bir tasnif cedveli tesis edilmiştir. Anket sonuçlarına genel bir
bakışı sağlıyanj bu geniş sınıflama, esas itibariyle meslekî konu ka­
rakterinde olan ve anketin hedefleri arasında bulunmayan hukuk ko­
nuları dışındaki bütün ilgi konularını bunların müşterek özelliklerinin
«Sosyal - Kültürel» veya, ^Ekonomik . Politik» nitelikte olmalarına
göre iki geniş gurupta toplamaktadır : (Grafik : IV, V, VI).
I — Kültürel ve Sosyal Konular :
(Genel Kültür ve aktüalite, Edebiyat - Sanat, Tarih, Bilim ala­
nındaki yenilikler, Klasik ve modern Felsefe, Sosyal problemler, Fer­
dî ve sosyal Ahlâk konuları, Din ve Lâiklik problemi, Aile problem»
Ieri ve doğum kontrolü, Gençlik problemleri, Üniversite ve öğrenci
problemleri, Millî Eğitim meseleleri).
n — Ekonomik ve Politik Konular :
(Genel Kalkınma problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika problem­
leri, Köy Kalkınması ve Toprak Reformu, Mâlî konu ve problemler,
iç ve Dış Siyaset meseleleri, Devlet Rejimleri ve Siyasî cereyanlar-)
Bu anket, bizim, «genellikle», «çoğunlukla», «nadiren» «hiç
kimsenin istemediği» veya «herkesin istediği» gibi kantıte bildiren
sıfatları sorumsuzca kullanmamıza, hiç değilse, bir anlık düşünce
kesiti için imkân bırakmamakta, hataya düşmemize engel olmaktadır.
Tabiatıyle, bu çeşit ilgi yoklamalarının, periodik şekilde tekrarlanışı
ve öğrenci guruplarının, daha çeşitli meslek alanlarını içine alacak
şekilde seçilmesi halinde, bu konulardaki yanılma şansımız daha da
azalacaktır. Geleceğe matuf bu temennimizi kaydetmekle geçelim.
Söylemeye hacet yoktur ki, bu tasnif cedvelleri, hattâ ayrıntılı
listeler dahi prensip olarak öğrenci tarafından bizzat kullanılmış
tabirleri aynen muhafaza etmek esasına göre doldurulmuştur. Ancak,
bazan, öğrenci bir kavramı anlatmak için okadar çok kelime kul­
lanmış, bazan da asıl mefhumu o kadar uzak kavramlarla belirtme­
ye çalışmıştır ki bu hallerde lâfızdan ziyade anlama yer vererek
konu, ait olması gereken kolona yerleştirilmiştir. Bunda çok defa
öğrencilerimizin; bilim sahalarının, bilhassa yeni sosyal bilim dal­
larının konularını ve sınırlarını iyice bilmemeleri müessir olmuş­
tur. Bir konuyu hangi bilim sahasının daha yetkili olarak inceleye­
ceği, yahut bir konunun, hangi «nevi» adı içinde zikri gerektiği öğ­
renci için çok defa malûm değildir. Bilhassa ilk sınıflarda bu büs­
bütün böyledir. Bu itibarla, öğrencinin ifadesini, bazan, yorumla­
mak gerekmiştir. Bununla beraber, imkânı olduğu kadar kendi te-

9
rimlerine sadık kalmak esasından, zaruret olmadıkça, ayrılmma-'
maya çalışılmıştır. Bu ancak, mantıkî veya metodolojik bir zorun-
luk halinde yapılmıştır.
Bundan başka, konuların sınıflandırılmasında da, kasden yaptı­
ğımız bazı metod aykırılıkları olmuşturki bunların sebebini açıkla­
mamız gerekir : Bazı konulara, memleketimizin içinde bulunduğu
özel şartlar, ya da gençliğin bu konudaki tavrı bakımından, tabir1 ca­
izse bir «ayrıcalık» tanıdık. Yani, bunları, metodolojik bakımdan,
içlerine esasen dahil bulundukları genel konu gurubu içinde değil,
ayrı bir kolon içinde gösterdik. Meselâ, «Türkiyenin Kalkınma Prob­
lemi», kapsam itibariyle, «Köy ve Toplum Kalkınması» faaliyetleri­
ni de içine alır. Bu da, haddizatında, genel kalkınmanın bir yönü,
bir kısmı, bir parçasıdır. Keza, «Üniversite ve Öğrenci problemle­
ri» ile, «Gençlik problemleri», hepsini içine alan geniş anlamda «Eği­
tim» problemi içinde mütalâa edilebilecek niteliktedirler. Buna rağ­
men biz, bunlara ayrı kolonlar tahsis ettik. Maksadımız, büyük bir
ilgi yoğunluğunun üzerlerinde toplanmış olduğu bu gibi konuların,
diğer kaplamsal konular arasındaki önemlerini hissettirememeleri,
dikkati çekememeleri ihtimalini önlemekti. Kısacası, bunların ayrıca
belirtilmesini, anketin amacına uygun bulduk. Böylece, pratik bir
gaye için, kısmen, sistematik sınıflamayı fed^ etmiş olduk.
Bu gibi inhirafların, anketin, teorik bir hakikati tesbit amacın­
dan ziyade, Fakültenin pratik bir teşebbüsüne hizmet etmek, yani,
konular arasında en çok ilgi toplayanları meydana, çıkarmak olduğu­
nu hatırlatarak, mazur görülmelerini dileriz.
IV — Çeşitli ömem derecelerindeki ilgilerin bildirilme oranı :
Ankete her iki fakülteden katılmış olan 1166 öğrencinin birinci
derecede önemli konu teklifi % 100 oranındadır. İkinci derecede
önemli konu teklif edenler % 98, üçüncü derecede önemli konulan
gösterenler % 95 nisbetindedir. Ancak bundan sonraki derecelerde
konu bildirme oranı birden bire düşmektedir : Dördüncü derece için
%. 80.1, beşinci derece için ise % 67 öğrenci konu bildirmiştir. Konula­
rın önem derecelerinin azalmasıyla paralel giden bu ilgi azalışı
normaldir. Esasen bu son derecelere kadar konu ayırımı, ne spontane
bir şekilde, nederuzun u^undüşünühuek suretiyle kolayca ve kesin
olarak yapılabilecek, bir şey değildir, Bizim,.Aakgti hazırlarken, öğ­
rencilere, beşinci dereceye u kadar muhtelif ëne/nde beg^konuyu-yaza-

10
bileceklerini bildirmemiz, onları bir seçim sıkıntısı içinde bırakma­
mak ve her merak ettikleri konuyu sorma imkânını kendilerine
mümkün olduğu kadar açık tutmak içindi (Cedvel : 1)
îlk üç dereceli önem ayırımında konular arasında gerçekten
hissedilen bir önem farkı gözeltildiği kabul edilebilirse de son dere­
celere ayrılan konuların, daha ziyade, akla gelme şıralarına göre
buralara yazıldıklarına hükmedilebilir. Gerçi bu «hatırlanma sür'a-
ti»nin de, konuya verilen önemin fazlalığı ile ilgili olduğu iddia edi­
lebilirse de kesin bir hükme vasıl olmak güçtür, öğrenci biraz daha
düşünse, belki de ilk derecelerde gösterdiği konuları silip yerine son­
radan aklına gelen fakat evvelkilerden daha önemli olduğunu teslim
ettiği bir konuyu başa geçirmek ihtiyacmı hissedecekti.
Bu itibarla beş önem derecesi ayırımı yerine üç önem derecesi
ayırımı ile yetinilmesi, ya da, tasnifin sadece ilk üç derecedeki ko­
nulara inhisar ettirilmesi mümkündü. Fakat biz, beş dereceyi de
kıymetlendirmeyi ihmal etmedik. Bunun faydası, bazı konuların bü­
yük bir çoğunlukla yukarı derecelerde toplanmasına mukabil, di­
ğer bazılarının aşağı derecelerden yukarı derecelere pek ufak bir
nisbette, bazan da hiç çıkamadıklarının tesbiti oldu. (Tablo : 1).

V — Kullandığımız terminoloji :
Açıklığı temin için, kullandığımız terimleri hangi anlamda ka­
bul ettiğimizi belirtmek isteriz. Şüphesiz, bunların yerine daha uy­
gun teknik terimler ikamesi mümkündü. Fakat, bu biraz da nevi fer­
dine münhasır araştırma itfin fazla iddialı olmak istemedik! Mak-
sad, vardığımız sonuçları, yanlış yorumlanmaktan kurtarmaktan
ibarettir :
a) «öğrenci gurubu» :
Ankette her sınıf veya her sömestr öğrencileri ayn bir «öğren­
ci Gurubu» olarak kabul edilmiştir. Zira, gerek okumakta oldukları
müfredatın farklılığı, gerek o sömestr veya sınıfa gelinceye kadar
kazanmış oldukları bilgilerin ve geçirdikleri, öğrencilik hayatı süre­
sinin değişik oluşu, her sınıfa veya sömestre diğerlerinden farklı bir;
çehre verir. Tesadüfen biraya gelmiş yüzlerce öğrencilin .ayr-r.ayn;
özelükleriniiiy tabiatıyle,. her öğrenci gurubuna başka bir hususiyet
aşılayacağım hesaba katmasak dahi, zikrettiğimiz bu k^gınılmşçz

11
farklıklar, gurupların ayrı bir ferdiyeti olduğunu kabule bizi mec­
bur eder.
Meselâ, ilerde göreceğimiz gibi; aynı öğretin-, yılında, aynı Fakül­
tenin birinci ve ikinci sömestrinde okuyan öğrencilerin teşkil etmiş
oldukları öğrenci gurubları, birbirinden çok farklı ortak kanaatlar
izhar etmişlerdir.
Bundan başka, Fakülte öğrencilerinin bütünü de, kendisine da-
hü sınıf guruplarından ayrı, bir guruptur.
b) «I 1 g i » : ' '
öğrenciler tarafından fişlere yazılmış olan konular, gerçekte,
onların çeşitli sorunlara olan ilgilerinin belirtileri demektir. îlgi
kavramı, kemmiyet açısından değerlendirilmeye elverişlidir : Bir in­
sanın, falan konuya az falan konuya çok ilgisi olduğundan bahse­
dersek, hakikatte, birinci konuya daha zaytf, diğerine daha şiddetli
bir ilgi duyduğunu ifade1 etmek isteriz. Keza, bir toplulukta falan ko­
nuyla ilgilenenlerin daha az, falan konuyla ilgilenenlerin ise daha
çok olduğunu belirtirken, bizzat o toplulukta birinciye karşı daha
zayıf, diğerine karşı ise daha şiddetli bir alâka duyulduğunu ifade
etmiş oluruz.
Bu itibarla, biz, anket sonuçlarım ölçerken, herhangi bir konu
metnini ihtiva eden her fişi, öğrencinin, o konuya karşı duyduğu bir
ilgisi olarak kabul ettik. Keza, bir öğrenci gurubunda belli bir ko­
nuyu birden fazla öğrenci teklif etmişse, o konunun, o öğrenci guru­
bu içinde bu teklifler (fişler) tutarınca ilgi topladığını kabul ettik.
c) «önem derecesi» :
Her öğrencinin bir konuya tanıdığı önem derecesidir ki her fiş
üzerinde daha evvelden tarafımızdan gösterilmiş bulunmaktadır.
Fişlerde dereceler belirtilmiş, yalmz konu yazılacak yerler boş bıra­
kılmıştır.
Konuların «1» den «5» e kadar değişik önem derecelerinde be­
lirtilmesi istenmiştir. Öğrenci en, önemli saydığı konuyu «1» inci de­
recede gösterecektir. En az önemli saydığım da beşinci derecede.
Burada «önemsizlik» hali öngörülmemiştir, önemsiz sayılacak konu­
lar, öğrencinin hiç zikretmedikleri olacaktır. Bu itibarla, beşinci de­
recede de olsa, bic konu bir fişe yazılmışsa, ona, nisbî bir değer ve­
rilmiş olarak kabul edilecektir.

12
d) îlgi çevresi :
Her konu, her öğrenci gurubunda, şu veya bu derecede olsun,
ancak belirli sayıda öğrenciyi ilgilendirmektedir. îşte bu öğrencilerin
bütünü, o konunun yarattığı «îlgi çevresini» teşkil eder. Çeşitli
konular, aynı öğrenci gurubu içinde, birbirinden farklı büyüklükte
«ilgi çevreleri» ne sahip bulunurlar. Keza, guruplar değiştikçe de ay­
nı konuların yarattıkları ilgi çevrelerinin çapları değişir. Çeşitli ko­
nuların ilgi çevrelerinin, birbirleri ile mukayesesesi, aynı gurup için­
de yapıldığı zaman, o gurup öğrencilerinin çoğunluğunun ilğüendiği
konulan meydana çıkarır, bu bakımdan bir sıralama yapılırsa çeşitli
konulara, o gurupta, ne miktar öğrencinin ilgi duyduğu tesbit edil­
miş olur. Bunun için, hangi önem derecesinde olursa olsun, belli bir
konu ile ilgilenmiş olan öğrencilerin sayısı, gurubun ankete katılmış
olan öğrencilerinin bütününe nispet edilerek, çeşitli konularla ilgili
öğrenci çevrelerinin genişlikleri birbiriyle mukayese edilebilir.
e) ilgi şiddeti :
Öğrenci guruplarınca, belirli bir konuya gösterilen ilginin ölçül­
mesinde, sadece, konuyla ilgilenenlerin toplamına bakmanın yetmi-
yeceği aşikârdır. Yani sadece, ilgi frekansı (ki biz buna ilgi çevresi
demekteyiz) kâfi değildir. Aynı konuya karşı tekrarlanan bu alaka­
ların hangi şiddette olduğunu da bilmemiz gerekir ki bu da, her öğ­
rencinin, o konuyu hangi önem derecesinde saydığını tesbit etmek
ve bu açıdan,bütün ilgi fişlerini, taşıdıkları önem derecesi'ne göre
değerlendirmek ve bu değerleri toplamak suretiyle olur.
Bunun için, bir konuyu, birinci derecede önemli sayan öğrenci,
o konuya, 5 puan vermiş, ikinci derecede önemli sayan 4 puan ver­
miş, üçüncü derecede önemli sayan 3 puan vermiş, dördüncü derece­
de önemli sayan 2 puan vermiş, ve beşinci derecede önemli sayan ise,
ancak 1 puan vermiş kabul edilir.
Böylece, her fiş, taşıdığı önem derecesinin gerektirdiği kat sayı
ile çarpılmak suretiyle değerlendirilerek, bir konunun topladığı bü­
tün fişlerde ifadesini bulan puanlar toplanır ki bu toplam^ o konu­
nun, o gurup içinde uyandırdığı ilginin şiddetini ifade eder.

13
Bazan, bir öğrenci gurubunda, aynı sayıda ilgi fişi toplamış olan
iki konuya rastlanır. Fakat, fişlerin temsil ettikleri puanlar hesap­
lanırsa, birinin diğerinden daha şiddetli bir ligiyi tahrik etmekte ol­
duğu görülür. Yani, her iki konu da aynı sayıda öğrenciyi ilgilendir­
miş olmakla beraber, bunlardan birine yönelen ilgilerin şiddeti diğe­
rine yönelen ilgilerden daha fazladır.
Bu suretle, bir taraftan ilgi çevrelerinin genişliğini, diğer taraf­
tan da bu çevrelerde tecelli eden ilginin şiddetini tesbit ederek, çe­
şitli konuları ve gurupları birbirleriyle, bir çok bakımlardan muka­
yese etmek mümkün olur.

f ) Konuların ilgi çevresft ve ilgi şiddeti balonundan guuflaındı-


nlması :
Gerek ilgi çevrelerinin darlığı veya genişliği, gerek gördükleri il­
gilerin şiddetleri bakımından çeşitli konular arasında elimizdeki ced-
vele göre yirmili bir sınıflama kaabil ise de bizim pratik bir
amaçla teşebbüs ettiğimiz bu araştırmanın daha basit bir sonuca ih­
tiyacı olduğu aşikârdır.
Bu maksadla biz, iki esası gözönünde tuttuk :

I) Ortalama haddin tesbiti.


il) En yüksek haddin de nazara alınması ile, enazdan en çoğa
doğru birbiriyle orantılı muhtelif kategorilerin teşkili.
Ortalama «îlgi çevresi» için, her gurubun ankete katılan öğrenci
toplamının % 25 ini kabul etmemiz gerekmiştir. Zira, her öğrenci
beş ayrı çevreye aynı zamanda katılabileceğinden, gurup mevcudu­
nun beş katım konu cedvelinde yer alan 20 bende bölerek ortalama
ilgi çevresini tesbit gerekmiştir ki bu, netice itibariyle öğrenci topla­
mının % 25 i demektir.
Konu kategorilerinin çeşitli öğrenci guruplarında yarattıkları ilgi
çevrelerini ölçtüğümüz zaman, en geniş gevrenin, öğrenci gurubu­
nun % 72.73 ünü bulduğunu gördük. (Cedvel : 2)
Hal böyle olunca Oftalama çevre ile en yüksek çevre hadleri

M
belirmiş demekti. Neticede en dar çevreden, en genişe doğru altılı
bir sınıflamayı maksada elverişli bulduk :
İlgi Çevrelerinin genişliği bakımuidan konu kategorileri :
Pek dar ilgi çevreleri : % 00 -, % 12.4
Dar ilgi çevreleri : % 12.5 - % 24.9
Yeterli ilgi Çevreleri : % 25-00 - % 37.4
Oldukça Geniş İlgi Çevreleri : % 37.5 - % 49.9
Geniş tlgi çevreleri :% 50.00- % 62.5
Pek Geniş İlgi çevreleri : % 62.5 - % 75.00
Konuların uyandırdıkları ilgilerin şiddetleri bakımından bir sı­
nıflama için de, öğrenci gurubuna dağıtılmış bütün fişlerin toplamın­
da temsil edilen puan tutarı esas alınarak, her konunun topladığı pu­
an tutarının bu toplama oranı aranmış ve çeşitli konular bir sıraya
konmuştur. (Cedvel : 3)
Yukardaki gibi, evvelâ ortalama şiddet puam ile en yüksek şid­
det puanı tesbit edilmiştir. Sonra da bu en azdan en çok puana, daha
doğrusu en zayıf ilgi uyandırandan, en şiddetli ilgi uyandıran ko­
nulara doğru altılı bir sınıflapıa yapılmıştır; Ortalama puan, yirmi
çeşit konuya eşit olarak dağılma halinde elde edilecek puandır ki bu
% 5 den ibarettir. Anket sonuçlarında tesbit ettiğimiz en yüksek şid­
det puanı ise % 18 dir. Bununla beraber bu rakkam tek olup, yakın
puanlar % 15 civarındadır. Biz, fazla karmaşık bir iç sınıflamaya
gitmemek için % 15 ve daha fazlasını son had alarak aşağı­
daki tasnifi kabul ettik (Tablo : 1)-

Pek zayıf ilgi uyandıran konular : % 00 - % 2.4 Puan "•


Zayjf igli uyandıran konular : % 2.5 • % 4.9
Yeterli ilgi uyandıran konular : % 5.0 - % 7.4
Oldukça şiddetli ilgi uyandıranlar : % 7.5 - % 9.9
Şiddetli ilgi uyandıran konular : % 10.00 - % 12 49
Pek Şiddetli ilgi uyandıran konular : % 12.5 - % 15.00 (ve daha
fazlası).

t 15
g) Gurup ortak kanaati : (Konunun önemi hakkında)
Belli bir konuya, bir gurupta, yada ilgi çevresinde birbirinden
farklı sayıda öğrencilerin, farklı önem derecelerini verdiklerine yu­
karda «İlgilerin şiddetlerini ölçme» dolayısıyla temas etmiştik. Bu­
rada, bir gurup içinde bir konuyla ilgilenmiş olan öğrenciler topla­
mının, yani o konunun ilgi çevresinin, çoğunlukla o konuyu hangi
derecede telâkki ettiğini tayin meselesine temas etmekteyiz. Puan
toplamları, konuların birbiriyle mukayese edilebilmesini mümkün kılan
ve önem farklarını eriten bir ölçü teşkil ettiği halde, «ortak derece­
leme» bilakis, konuya belli bir önem derecesini izafe eden bir usul ol­
maktadır ki bu, gurupların ayni konuya farklı önem tanıdıklarını
meydana çıkararak bu gurupların birbirleriyle mukayesesini müm­
kün kılmaktadır :

Ortak derecelemede, bir konunun ilgi çevresindeki öğrencilerden,


yarısından fazlasının o konuya müştereken verdikleri asgarî Önem
derecesi anlaşılmalıdır. Bir konuya birinci derecede önem veren, o
konuya bütün diğer dereceleri de evleviyetle tanımış demektir, ikinci
derecede önem veren ise, yalnız birinci dereceyi esirgemiş, diğerlerini
tanımış sayılır. Üçüncü derecede önem veren de ikinci ve birinci de­
receleri esirgemiş, fakat üçten aşağı dereceleri de, tanımış demektir.
O halde, aym konuyu birinci, ikinci, ve üçüncü derecelerde görenler
için, konu hakkında, hepsi tarafından teslim edilen asgarî ortak de­
ğer (3). derecedir. Eğer, bu derecelerdeki ilgilerin toplamı, konuyu,
dördüncü veya beşinci derecede telâkki edenlerin toplamından fazla
ise, ortak kanaat, konunun asgarî 3 üncü derecede önemli olduğu yo­
lundadır. Eğer, sade birinci ve ikinci derecede görenlerin toplamı,
diğer derecelerde görenlerin tamamından fazla ise, o halde, ortak
kanaat, o konunun, o ilgi çevresinde, asgarî 2. derece telâkki edildi­
ği yolundadır.

Böylece, her konu hakkında, birinci derecede görenlerden aşağı


doğru inilerek, hangi derecede, yarıyı geçmek mümkün oluyorsa, o
dereceyi «asgarî ortak önem derecesi» olarak alabiliriz.

16
h) Ayrıntılı konular ve iç ilgi çevreleri : ilgilerin yoğunlaşma
noktalan :
Çeşitli numaralar altında sıraladığımız genel konulardan, öğ­
rencilerin ne murad ettikleri, ancak ayrıntılı konulardaki iç. sınıfla­
malarla aydınlığa kavuşmaktadır, öğrenciler çok defa sordukları
münferid konuların hangi ana konunun bir dalını teşkil edeceğini
bilemezler. Bundan başka, ana konular dahi aslında o kadar geniş
sahalardırki öğrencilerin bu sahaların hangi köşelerini merak ettik­
lerini bilmekte fayda vardır.
Böylece biz, esas itibariyle «ilgilerin yoğunlaşma noktalan »m
gözönüne alarak çeşitli iç sınıflamalar yaptık, bunlann her birine ait
ilgi sayılannı ve ilgilerin önem derecelerini kaydettik. Her zaman
kullanılabilir, denetlenebilir bir cedvel halinde sonuçları tesbit ettik.
Bundan başka, bu gurup veya çevrenin ortak kanaatim, bu ay­
rıntılı konu cedvellerinde de aradık ve bazan çok ilgi çekici sonuçlara
vardık ve gerektikçe bunlan açıkladık.
i) Konularda «flgi genişliği ve önem derecesli» (frekans ve şid­
det) orantısı : ''
(Saksı, Mekik, veya Ehram profili veren orantılar)
Bir konuya gösterilen ilgilerin sayısı, bazan, konuya verilen
önem dereceleri) ile orantılıdır : Aynı ilgi çevresi içinde, konuyu, ör­
neğin, birinci derecede telakki edenlerin sayısı, diğer derecelerde te­
lakki edenlerin hepsinden fazla olduğu gibi, bu diğer derecelerde gö­
renlerin sayılan da, derecenin yüksekliği oranında fazladır : Konuyu,
en az önemli! sayanlar en azınlıkta olanlardır. En çok önemli sayan­
lar da en büyük çoğunluğu teşkil etmektedirler. İlgi sayısının artışı
ile, bu ilgilerin önem derecelerinin de artışı beraber gidince, bu du­
rum bizde, konunun, ilgi çevresi içinde, gerçekten önemli sayıldığı;
ona az önem verenlerin, çevrenin ortak kanaatına yabancı kalacaklan,
dolayısıyla, o konunun, tesadüfi arızî sebeplerle değil (örneğin, bir
olaya karışması, gelip geçici bir propaganda konusu olması v.b. gi­
bi) sürekli bir şekilde mühimsenmiş bir konu olduğu intibaını uyan­
dırmıştır. Bu ipotezd, geçici olarak kabul edince, birinci dereceden
beşinci dereceye doğru inildikçe ilgi sayısı azalan konularla, bilakis
aşağı derecelere inildikçe ilgi sayılan çoğalan konulan, çevre tara­
fından, haklarında kararlı yargılara varılmış konular olarak almak

17
ihtiyacını duyduk : Birincisinde konunun ciddiyetle mühimsendiği;
ikincisinde de konuya, kararlı bir şekilde, az önem verildiği kanısı­
na1 vardık. Ancak bu iniş ve çıkış sıralarında tek bir inhirafı, mese­
lâ bir derecede görülen tek bir çıkıntı veya tek bir girinti halini
esas eğilime müessir saymadık. Zira, matematik düzenlilikleri, bu
kadar .ısrarla aramaya hem konumuzun mahiyeti, hem de uyguladı­
ğımız metodun biraz da ampirik gayesi müsait değildi.
Bu itibarla, iniş ve çıkışlarda rastladığımız münferit çıkıntıları
ve girintileri pek önemli saymadık. Ancak bunlar birden fasla olursa,
bu takdirde bir orantının varlığını kabul etmedik.
Böylece belirli konularda, konuya verilen önem derecesinin yük­
selmesiyle, bu önem derecelerindeki ilgi fişlerinin sayıları da arttığın­
dan konu hakkındaki gurup ilgileri adetâ bir Saksı profili gösteriyor­
du. Buna mukabil, bazı konular, ancak 3. derecede bir genişlik kazanı­
yor, hem aşağıya inildikçe, hem yukarı derecelere doğru gidildikçe ilgi
sayıları azalıyordu. Bu da bir Mekik profili gösteriyordu. Buna muka­
bil, bir kaç konu da, birinci halin tam tersine olarak, tıpkı bir Ehram
gibi, konuya verilen önem dereceleri yükseldikçe, konuyu bu önemde
görenlerin sayısı azalıyordu. Bu da, gurubun, konunun az önemli ol­
duğu yolunda sağlam bir kanaati olduğuna işaret olarak kabul edi­
lebilirdi.
Tabiatıyle bütün bunlar, birer hipotezden ibarettirki biz; sadece
işaret etmekle yetiniyoruz. Eğer konuya verilen önem ile, gösterilen
ilgilerin sayıları arasında herhangi bir orantı yoksa, bunu da kaydet­
meyi gerekli gördük. Bu gibi halleri,,' konunun önemi veya önem­
sizliği hakkında kararlı bir gurup kanaati olmamak veya o konu­
yu problematik mahiyette saymamak şeklinde yorumlamamız
da, tekrar edelim, tamamen bir hipotezden ibarettir. Hilafını bir
başka anketle tesbit kaabildir. Biz, elimizdeki verileri mümkün oldu­
ğu kadar, her anlamıyla kıymetlendirmeye çalıştığımız için, bazı ih­
timalleri işaret etmek istedik. O kadar.

VI — Anket sonuçlarının analizinde aranacak ilişkiler ve izle­


necek sıra :
Fakültemizde pratik bir maksadla yapmış olduğumuz bu anket,
bize, sadece, öğrencilerin, resmî ders programları dışında kalan, fa­
kat haklarında bilgi edinmek istedikleri konuların, problemlerin ne­
ler olduğunu aydınlatması için tertip edilmişti Bu maksadı gerçek-

18
leştirecek şekilde hazırlanan soru kâğıtlarından çıkartabileceğimiz
veriler şunlardan ibaretti :
1) Öğrencinin Fakültesi
2) Öğrencinin Sınıfı
3) Bildirdiği konular
4) Bu konuları hangi «önem derecesi»nde telâkki ettiği
Görülüyor ki, ilgi sahipleri olan öğrenciler hakkında, bun­
ların kişisel özelliklerini belirtici, hattâ kız veya erkek olduklarını
belirtici hiç bir veriye sahip değiliz. Yalnız sınıfların kız - erkek oranı
hakkında bir bilgimiz varki bunun da belli bir rolü olmamış değildir.
a) Aranacak ilişkiler :
Hal böyle olunca, anket sonuçlarında ancak aşağıdaki ilişkileri
arayabilecek durumda bulunuyoruz :
1 — Bir konunun, muhtelif «Öğrenci gurupları»nda yarattığı
«ilgi çevresbnin, bu guruplara olan oram; (Cedvel : 2).
2 — Bir Konunun, muhtelif «Öğrenci gurupları»ndaki ilgi şid­
deti puanı- (Cedvel : 3)
3 — Konu hakkında, bu guruplarda, herhangi bir «Önem dere­
cesi - ilgi sayısı» orantısının bulunup bulunmadığı (Özellikle Saksı
profilinin bulunup bulunmadığı). (Cedvel : 1).
4 — Bir Konunun, çeşitli ayrıntılı konularına gösterilen alaka­
lar hakkında, yukardaki hususların ayrıca aranması ve hangi gurup­
larda, hangi talî konularda ilgi yoğunlukları teşekkül ettiği.
5 — Belli bir konuya ait bazı ilgi çekici cevap örnekleri.
7 — Hukuk Fakültesinin Birinci Sınıfından Dördüncü sınıfına
kadar olan hukuk tahsilinin çeşitli konulara yönelen ilgiler üzerinde
bir etki yapıp yapmadığı (Sınıflar - arası mukayese). (Grafik : 1,)-
8 — Hukuk Fakültesinin Birinci Sınıfı ile, Hacettepe Tıp ve
Sağlık Bilimleri Fakültesinin Birinci ve İkinci Sömestr öğrencileri
arasında meslekî yöneliş farklan sebebiyle, ilgi konularında bir fark
bulunup bulunmadığı : (Fakülteler - arası Mukayese). (Grafik : 2).
8 — Anket alanına dahil aynı faküİtenin iki ayrı sömestrinden
tesadüfen, birinde çoğunluğu büyük farkla erkeklerin (% 68.6) diğe-

19
rinde gene büyük farkla kızların (%76.6) teşkil etmesi sonucu olarak,
görülen bariz ilgilenme farklarının açıklanması (Kız - Erkek öğrenci
çoğunluklarının mukayesesi). Hukuk Fakültesi sınıflarında ise erkek
öğrenci nisbeti % 86 ile % 89 arasında değişmektedir. (Grafik : 3)
Görülüyor ki, bu analizde, öğrencilerin ailevî menşeleri, sosyal
statüleri, veya cinsiyetleri, mizaç özellikleri v.s. ile çeşitli konulara
gösterdikleri ilgiler arasında ilişkiler tesis edilecek değildir, öğren­
ciler, bu ankette «Öğrencilik» sıfatlarından başka hiçbir özellikleri
ile ele alınmış değillerdir. Fakülte nevi ve sınıf farkı da, zaten bu
sıfatın ayrılmaz unsurlarıdır.
Bu itibarla anketten, vereceğinden fazla şey beklenmemelidir.

b) Açıklama Siırası :
Konuların açıklanmasında takip edilecek sıraya gelince :,
Anket, esas itibariyle dört sınıf ve iki sömestr öğrencisi üzerinde
yani altı gerçek öğrenci gurubunda yapılmıştır. Buna, Hukuk Fakül­
tesinin dört sınıfının birleşmesinden meydana gelen «Fakülte Topla­
mı» dediğimiz soyut gurup ile, Hacettepenin ilk iki sömestrinin top­
lamından meydana gelen «Hacettepe 1 ve 2. sömestrler Toplamı» de­
diğimiz ikinci soyut gurubu da katarsak, sekiz gurup üzerinde netice
almış olduğumuz görülür.
Aradaki ince farklardan sarfınazar edersek, Konuları, muhte­
lif öğrenci guruplarında uyandırdıkları ilginin şiddeti bakımından
Üç Ana Gurupta toplayabiliriz : «Şiddetli», «Yeterli» ve «Zayıf» ilgi
uyandıran konular.
Ancak, bir konu, sekiz öğrenci gurubundan büyük bir kısmında
şiddetli ilgi uyandırdığı halde, bir iki tanesinde sadece Yeterli ilgi
tahrik edebilmiş olabilir.
Bunun için biz, her konunun her gurupta hangi şiddet baremini
işgal ettiğini gösteren bir skala tertip ettik. Burada konuları En
yüksek ilgi şiddetinden en zayıf ilgi derecesine doğru yukardan aşa­
ğıya sıraladık. Diğer taraftan çeşitli öğrenci guruplarını da her ko­
nuyu hangi ilgi bareminde telâkki etmişse oraya yerleştirdik. Böy­
lece : Bir konu nel kadar çok gurupta, ne kadar yüksek şiddette ilgi
uyandırmakta ise o kadar yukarda sıralanmıştır. Keza, bir öğrenci
gurubu, her hangi bir konuya ne kadar fazla şiddette ilgi duymak-

20
taysa, o konu onun sıra cedvelindeki yerine o kadar yakın bir mesa­
fede bulunmaktadır. (Tablo No : 1).
Biz anket neticelerinin analizinde Hukuk Fakültesi sonuçlarını
esas ittihaz ettik ve Hacettepedeki iki sömestrin sonuçlarını, bir
mukayese unsuru olarak, her konu analizinin içine aldık. Bu Fakül­
tenin diğer bölüm ve sınıfları üzerinde bir araştırmamız olmadığı
için iki Fakülte arasında tam bir mukayese yapmamız ve bunun
için de Hacettepeyi müstakil olarak değerlendirmemiz mümkün de­
ğildir.
Bunun için, şu açıklama sırasını izlemeyi uygun bulduk :

I — Şiddetli ilgi Uyandkran Konular :


Bunlar, Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarında şiddetli (bütün
nüanslar dahil) ilgi uyandırmış olan konulardır, yani hiçbir sınıfta
«Yeterli îlgi» haddine kaymamışlardır :
I — Genel Kalkınma Problemi (Türkiyenin Kalkınması)
II — Ekonomi ve Sosyal Politika
i n — îç ve Dış Siyaset
IV — Devlet Rejimleri ve Siyasî Cereyanlar

n — Yeterli ilgi Uyandıran Konular :


Bunlar da, Hukuk Fakültesinin sınıflarında kısmen şiddetli kıs­
men yeterli, ilgi hadleri içinde bulunmakla beraber bir iki sınıfta Za­
yıf ilgiye de kayan, fakat herhalde Pek Zaylif İlgi haddi içine hiçbir
sınıfta girmemiş olan konulardır.

I — Köy Kalkınması ve Toprak Reformu


n — Üniversite Problemleri
m — Edebiyat - Sanat - Tarih
IV — Gençlik Problemleri
V — Hukukî Konular
VI — Sosyal Problemler

21
BÖ — Zayıf İlgi Uyandurem [Konular :

Bu konular, Hukuk Fakültesinin hiçbir sınıfında Zayıf veya Pek


Zayıf îlgi hadlerinin yukarısına çıkamayan konulardır. Hiçbir sınıf­
ta Yeterli ilgi haddine dahi vasıl olamamışlardır :
I — Millî Eğitim Konuları
n — Genel Kültür ve Aktüalite Konuları
İÜ — Aile problemleri ve Doğum kontrolü
IV — Ferdî ve Sosyal Ahlâk
V — Din ve Laiklik problemleri
VI — Müsbet İlimlerde yenilikler
VII — Klâsik ve Modern Felsefe
VIH — Mâli Konular.

22
ANKET SONUÇLARININ ANALİZİ
I — öğrenci guruplarında şiddetli ilgi uyandıran konular
II — öğrenci guruplarında yeter derecede ilgi uyandıran konular
m — Öğrenci guruplarında zayıf ilgi uyandıran konular
I
Öğrenci Gruplarında
Şiddetli İlgi Uyandıran Konular u)

Kazandıkları puan sırasıyla Hukuk Fakültesinde şiddetli ilgi


uyandıran konular şunlardır :
İlgi çevresi % ilgi Şiddeti %
I — Genel Kalkınma Promlemi : 63.88 14.83
II — Ekonomi ve Sosyal Politika : 52.45 11.75
İH — iç ve Dış Siyaset Konuları : 53.41 11.38
IV — Devlet Rejimleri ve siyasî
cereyanlar : 40.15 9.20
Bu konulardan birincisi Hukuk Fakültesinin I, II, HI cü sınıfları
ile, Fakülte toplamında; ikincisi I. sınıfta; üçüncüsü IH. sınıfta; dör­
düncüsü de gene III. sınıfta «Pek şiddetli» ilgi uyandıran konular
durumundadırlar.
Bunlardan hiçbiri, Hukuk Fakültesi guruplarında, «Yeterli ilgi»
uyandıran konulara kaymamıştır. «Pek şiddetli» ilgi uyandırmadık­
ları guruplarda da ya «Şiddetli» ya da «Oldukça Şiddetli» ilgi uyan­
dıran konular arasına girmişlerdir. Bu itibarla Fakültenin ilgi mih­
rakını teşkil ettiklerinde şüphe yoktur.
Aşağıda bunlardan her birini ayrıntılı konularıyla incelediğimiz
zaman öğrencilerin samimi endişelerinin hangi meselelere yöneldiği­
ni daha açık bir şekilde göstermemiz mümkün olacaktır.
Anket sonuçlarının sadece nicelik bakımından sınıflanışı bizi
hakikate yakın sonuçlara vardırmaya yeter olmakla beraber, öğren­
cilerin bu sorunları nasıl formülleştirdiklerini bazı somut örnekler­
le belirtmeyi de, matematik ifadelerin içine biraz canlılık, biraz ha­
yat katabilmek amacıyla uygun bulduk. Evvelce de işaret ettiğimiz
(x) Buraya şiddetin bütün dereceleri dahildir; o.ldukça şiddetli — Şiddetli
— Pek şiddetli.

25
gibi öğrenciler genellikle klişe formüller kullanmamışlardır. Herbiri
kendi üslubuna göre bir şekil seçmişdir. Konuları kalıplaştırma, ve
belirli formüller içine hapsetme; cevapları, nicelik ölçülerine uydur­
mak için zarurî olmuş ve tarafımızdan yapılmıştır. Seçtiğimiz
örnek cevaplar ise fikirleri bu ' kalıplardan soyulmuş olarak, samimi
ifade şekilleri ile sunmak amacını gütmektedir.
Bu itibarla, ilgi fişlerinden çıkarıp sunduğumuz cümlelerde bazı
hatalara, tekrarlamalara rastlanırsa • hoş görülmelidir : Zira bunlar,
öğrencilerin, basılma, yayınlanma endişesini düşünmeden kaleme al­
dıkları samimî, ve biraz da gelişigüzel ifadelerinden ibarettir. Biz,
samimiyetlerini, tabiiliklerini bozmamak için onları oldukları gibi
sunmayı daha uygun bulduk. '
Bundan başka, bu cevaplar, muhtevaları mutlaka beğenildiği,
pek münasip görüldüğü için değil, tipik öğrenci ifade ve düşüncesine
örnek teşkil ettikleri için belirtilmişlerdir. Bunların yanında, pek mün­
ferit, pek garip kalan atipik bazı cevaplara da rastlanacaktır. Bun­
lar da Fakültenin mütecanis olmayan yaş ve statülere sahip öğrenci­
lerini temsile yaramaktadır. Kısacası sunduğumuz, cevap örnekleri
«ideal cevaplar» değil, sadece vasat öğrencilerin seviyesini aksettire­
cek normal örneklerdir.
Bununla beraber, ilerde göreceğimiz gibi, içlerinde yalnız okurlar
için değil, bizzat öğretim kadrosu için dahi çok ilgi çekici ve ikaz edi­
ci düşüncelere ve tekliflere rastlanmıştır.
Ders yılları boyunca, karşımızda kapalı bir âlem gibi, hareket­
siz, sükuti, passif duran öğrencilerin, hiç ummadığımız konularda
bize yönelttikleri ikazlar, Fakültenin bir ders ^ imtihan - not - diploma
devri - dâiminden daha fazla bir şey olmasını, onlara daha başka bir
atmosfer teneffüs ettirmesini istediklerini açıkça göstermektedir.
Bunları, sadece kemmiyet ölçülerinden çıkarmaya imkân yoktur.
Bazan sayıca az öğrencinin ileri sürdüğü o kadar önemli prob­
lemlere rastlanmıştır ki, bunları canlandırmak için somut cevap ör­
neklerine gitmekten başka çare görülememiştir.

26
I—GENEL KALKINMA P R O B L E M İ

Öğrencilerin yazdıkları konular arasında kendilerini en şiddetle


ilgilendiren konunun Türkiyenin genel kalkınması sorunu olduğu gö­
rülmektedir. Hukuk Fakültesinde ankete katılan 1041 öğrenciden 665
i (% 63.8) bu konuyu merak etmektedir, öğrencilere problem çeşit-
lerinin sabit bir listesi sunulupta Kalkınma konusunun bu listede bir
yer almış olduğu düşünülse idi, bu ilgi yoğunluğunun biraz da telkinî
bir sorunun neticesi olduğuna hükmedilebilirdi. Zira, kalkınma prob­
leminin yanına hangi konuyu yazarsanız yazınız ancak ikinci plânda
önemli sayılacağı tahmin edilebilir. Fakat, yukarda söylediğimiz gibi
biz onlara bir konu listesi sunmadık. Boş fişler verdik, onlar doldur­
dular ve birbiriyle istişare de etmediler. Bütün bunlar cevapların sa­
mimiyetine, ilgi yoğunlukları arzeden noktaların öğrencilerin gözün­
deki gerçek önemine en güvenilir delili teşkil etmektedir.
1 — KONUNUN ÖNEM DERECESİYLE ÎLGtLt ÇEVRESİ
ARASINDAKİ ORANTI :
Kalkınma konusunun çeşitli sınıflarda ufak tefek farklarla bera­
ber ilk plânda bir mesele sayıldığı aşikârdır. Yalnız üçüncü sınıfta
ilk sırayı Siyasî konular işgal etmiştir.
Kalkınma konusuna verilen önemin diğer bir delili de istisnasız
her sınıfta bu konuya önem verenlerin sayısı ile verilen önemin dere­
cesi arasındaki doğru orantıdır :
Sınıf Sınıf Sınıf Sınlf Fak.
I II III IV Top.
1. derecede önemli görenler : % 22.1 28.0 10.9 23.6 21.5
2. derecede önemli görenler : % 15.6 17.5 8.2 12.2 14.4
3. derecede önemli görenler : % 9.7 12.6 7.5 7.3 9.5
4. derecede önemli görenler % 12.2 9.1 6.8 4.9 10.2
5. derecede önemli görenler : % 10.8 5.6 3.4 4.1 8.3
Görülüyor ki, I. sınıf hizasında görülen tekbir girinti hariç (üçün­
cü derecede görenlerin yüzdesi)1 bütün diğer sayılarda kalkınma ko-

27
nusuna gösterilen ilginin önem derecesi arttıkça, gösterilen ilgilerhı
sayısı da devamlı bir şekilde, doğru orantılı olarak, artmaktadır. Kı­
sacası, konuyu daha mühim bulanlar gurupların daha önemli bir ço­
ğunluğunu teşkil etmekte, konunun önemini azınsayanlar ise gurupla­
rında aynı nisbette azınlıkta kalmaktadırlar.
Biz bu gibi doğru orantı hallerini tespit edince; konuya verilen
önemin gelip geçici sebeplerden değil, gurubun oturmuş, kesinleşmiş
kanaatlarmdan ileri geldiği kanısına varmaktayız. Tabiatıyla, aksi is-
bat edilinceye kadar. Yete-ki bu ispatlama bilimsel bir yolda olsun.
Bundan başka kalkınma probleminin, her dört sınıfta da ençok
ilgi topladığı derece «birinci» önem derecesidir. Her sınıfta ilgi çevre­
leri mevcudunun yarısından fazlasının tanıdığı asgari ortak önem de­
recesi de «ikinci» derecedir.
Esasen çevre çoğunluğu itibariyle hiçbir konunun birinci dere­
cede gelmediğine evvelce işaret etmiştik.
2 — KALKINMA PROBLEMİNİN AYRINTILI KONULARI
VE ÖRNEK CEVAPLARI : (x)
Acaba, öğrenciler, Türkiyenin genel kalkınması probleminde,
hangi hususları daha fazla merak etmektedirler? Kalkınma proble­
minde hangi somut konuları öğrenmek istemektedirler ? Bu hususta
ele alınmış başlıca sorunlar şunlardır :
aa) Kalkınmayı sağlayacak âmiller, tedbirler ve yollar :
Biz şu kadarına işaret edelim ki, Hukuk Fakültesinin kalkınma
problemini soran (665) öğrencisinden (276) sı «kalkınmayı sağlayan
âmillerin, tedbirlerin ve yolların neler olduğu»nu merak etmektedir.
Dikkate değer diğer bir husus da, bu ayrıntılı konunun önemi ile, ilgi
sayılan arasındaki doğru orantıdır : >
«Genel kalkınmayı sağlıyan faktörlerin, tedbirlerin ve yolların
neler olduğu» konusuna Fakülte toplamında gösterilen ilgilerin sayıla­
rı ve önem dereceleri arasında orantı : (salt sayılar)
Konuyu 1. derecede önemli bulanlar : 111 öğrenci
» 2. » » » : 72 »
» 3. » » » : 36 »
» 4. » » » : 29 »
» 5- » » » : 28 »
(x) Ayrıntılı konularla ilgilenen öğrenci sayıları salt olarak belirtilmiştir.
Yüzdesi alınmamıştır.

28
Şimdi, bu konu ile ilgili örnek sorulara bakalım :
«Memleketin kalkanmasmıda örnek teşkil edebilecek memleketle­
rin takip ettikleri yollar nelerdir ?»
«Kalkınmada muvaffak olmuş ülkelerin tatbik etmiş oldukları
yollar» '
«Türkiyenin kalkınması için gerekli yollar, daha geniş olarak,
rakkamlarla, müşahhas misallerle laydıniatılmakdır. Bu hususta ayrı
görüşlerdekl kimseleri görevlendirerek objektiflik sağlanmalıdır»
«İktisadî plânlama, kalkınmamız için kifayet eder mi ?»
«Kalkınma için manevî duygu şart mıdır ?»
«İktisadî kalkınmada ferdin sosyal ve ekonomik haklarından
faydalanabilmesi için gereken tedbirler?»
«Plân tatbikatında elde edilen neticelerin müşahhas olarak izahı»
örnekler çoğaltılabilir.
bb) Kalkınma plânı hakkında herkesin anlayacağı şekilde bilgi
verilmesi :
Ayrıntılı konuların içinde ikinci önem derecesinde geleni
«Kalkınma plânı hakkında bilgi verilmesi lüzumu» dur.
Genel kalkınma ilş ilgili 665 öğrenciden 150 si bu istekte bulun­
muştur. Bu iç konunun önemi ile, ilgi sayıları arasında aym doğru
orantı mevcuttur :
«Kalkınma plânı hakkında bilgi verilmesi lüzumunu» belirten il­
giler ve konuya verilen- önem dereceleri arasında orantı :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 55 öğrenci
» 2. » » » : 38 »
» 3. » » » : 22 »
» 4. » » » : 18 »
» 5. » » » : 17 »
öğrenciler, kalkınma yollarının ve tedbirlerinin öğrenilmesinden
sonra, kendi kalkınma plânımız hakkında, uzman olmayan aydınların
da aydınlatılmaları gereğini ileri sürmekte ve açıklama istemektedir­
ler. Bu açıklamanın, sadece yayınlar şeklinde değil, konferanslar, teb­
liğler şeklinde olmasını da istemektedirler.
Örnekler : '
«Türkiyedekt kalkınma plânının mahiyeti, kalkınma plânı tatbik

29
;}

eden veya etmiş olan diğer memleketler; bu memleketlerde kalkın­


ma plânının tatbiki ile ortaya eıikan problemler, alınan neticeler?»
«Plânh kalkänma, ve müşahhas bir plâna dayanmayan Alman
mucizesinin izahı»
«Kalkınma plânının gerçekleşebilmiş bölümlerinin incelenmesi?»
«Muhtelif memleketlerin kalkınma plânlarının kritiği, mukaye­
sesi.» '
«Memleketimizde, plânlama Teşkilâtında plânlama mevzuu olan
meselelerde hakikaten bir ihtisaslaşma var mıdır? Bu ihtisaslaşma,
diğer memleketlerdeki ihtisaslaşma seviyesinde midir? İngilterede
olduğu gibi »
«Kalkınma plânımızın yönü? îlk beş yıllık plân'ın gösterdiği' tec­
rübelerle ikinci» beş yıllık plânın ne yol alması düşünüldüğü».

c) Turizmin genel kalkınmadaki rolü : '


Genel Kalkınma ile ilgili ve üçüncü sırada ilgi toplamış konu
Turizm yolu ile kalkınmadır. Ancak bu konu 118 öğrenci tarafından
sorulmakla beraber, önemi ile ilgi sayıları arasında, yukarda temas
ettiğimiz doğru orantıyı arzetmemektedir :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 22 öğrenci
» 2. » » » : 20 »
» 3. » » » : 16 »
» 4. » » » : 38 »
» 5. » » » : 22 »
Konu ile en çok ilgi dördüncü önem derecesindedir, ilgi çevresi
çoğunluğunun konu hakkındaki asgarî ortak - önem derecesi de
gene (4) düncü derecedir.
Turizm konusu ile olan alâkada, önem derecesi ve ilgi sayısı ara­
sında doğru orantı bulunmadığına işaret etmiştik. Bu hal bize, diğer
bazı konularda da şu inancı telkin etmekledir. Konu ile ilgi, gelip
geçici sebeplerle şartlanmıştır. Nitekim, anketin yapıldığı tarihten
onbeş gün evveline kadar yaptığımız basìn muhteva araştırmasında
Turizm ile ilgili gayet kesif bir yayın yapılmakta olduğunu tespit et­
tik, öğrencilerden birçoğunun bu arızî sebeple ilgilenmiş olması, an­
cak bir kısmının konu hakkında oturmuş bir kanaata sahip bulun­
ması bu dalgalı sonucu vermiş olabilir,

30
Kısaca, konuya gösterilen ilgi, çevre itibariyle geniş olduğu kadar,
şiddet itibariyle de; kuvvetli ve kararlı değildir. Alâkalar yaygın ve
dağınıktır.
dd) Genel Kalkınma programında gençlere düşecek vazifeler :
Nihayet, Genel Kalkınma ile ilgili ve dördüncü sfrrada ilgi topla­
yan konu kalkınmada gençlere düşecek vazife ve hizmetlerin neler
olduğudur.
Konunun önemi ile ilgi sayılan arasındaki doğru orantı burada
da kendini göstermektedir : (Tek bir girinti ile)
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 19 öğrenci
» 2. » » » : 14 » (
» 3. » » » : 7 »
» 4. » » » : 8 »
» 6. » » » : 6 »
Bu konuda ilgi çekici örnek cevaplara rastlanmaktadır :
«Birinci derecede memleket meseleleri hakkında, gerçeklere te­
mas ederek, Turkîyenin kalkınması için biz gençlere düşen vazife ve
ödevlerimiz neler olabilir? Bunu sfiyasî havaya bürümeden açık ve
kesin olarak aydınlatmanız».
«Memleketimjz bugün kalkınma faaliyetleri içinde bulunduğu
bir devrededir. DSğer memleketlerle mukayeseli olarak bugün, her
ferdin ve bizlerin neler yapmamız gerektiği hakkında.»
«Turkîyenin içinde bulunduğu fasit daireden kurtulmasındaki
yolların hayallerden uzak, gerçekçi bir ifade ile bizlere anlatılması
ve bize düşen mükellefiyetlerin sayılmasını €jn önemli mesele sayı­
yorum.» •
ee) Çeşitli îç Konular : '
Genel Kalkınma konusu içinde yer alan diğer talî meselelerde
belli bir ilgi yoğunluğu görülmemektedir. Bunların içinde çok ilgi
toplayan, yani 14 kişinin ilgilendiği konu Doğu bölgelerinin kalkın-
ması'dır. Fakat önemi ile ilgi sayıları arasında bir doğru orantı yok­
tur. Bu da basında o tarihlerdeki Doğu röportajlarının etkisiyle il­
gili olabilir.
Gene 13 kişilik bir dar çevrede geri kalmış memleketlerin kalkın­
ma problemlerini merak etmiştir. Soyut bir şekilde ele alınmış olan

31
bu konuya, çevre ortak kanaati üçüncü derecede önem tanımaktadır.
Bundan başka, on iki kişilik bir çevre eğitim yoluyla kalkınmayı sor­
maktadır ve ortak kanaat olarak konuya üçüncü derecede bir önem
tanımaktadır. Nihayet, on kişilik bir çevrenin ilgilendiği konu da
Kalkınmada özel sektöremi, Devlet sektörünemi önem verilmeli? me­
selesidir. Konunun ilgi sayısı ile önem derecesi arasında doğru orantı
vardır; ancak çevrenin küçüklüğü dikkati çekmektedir.
Dikkate değer bir husus ta, Kalkınma konusunda enaz merak
edilen konuyu «Tarım memleketi olarak kalkınmamız ve Ziraî Be-
form»un teşkil etmiş olmasıdır. Ankete dahil 1041 öğrenciden yalnız
iki kişi bu meseleye değinmiştir. Halbuki, hakikatte genel kalkınma
probleminin bir cüzü olduğu halde, köy kalkınmasıyla daha yakından
ilgili bulduğumuz için o sütuna aldığımız Toprak Reformu konusunu
merak eden 140 öğrenci çıkmıştır.
Görülüyor ki Genel Kalkınma problemi, öğrenciler için, bir nev'i
«Kesin buyruk» haline gelmiştir. Ekonomik ve Politik konularla
olan ilgi dahi buna bağlıdır ve hemen daima bu açıdan ele alınmıştır.
Nerede ise, hayır ve şerrin kıstası haline gelen Kalkınma konusunda
ne kadar aydınlatılsalar o kadar yeridir; çünkü hemen daima konu,
yuvarlak, genel terimler halinde sorulmakta ve mesele, behemahal
gerçekleştirilmesi istenen, fakat, ne kıstasları ne de gerçekleştirme
araçları hakkında net bir fikre sahip olunmayan bir idéd-force haline
gelmektedir hattâ gitgide Mythe'leşmek istidadındadır. Onun için,
kalkınmanın tarifi, şartları, fertlere ve zümrelere yüklemesi tabiî
olan sıkıntılar, bunlara katlanıp katlanmamak istekleri, detaylı bir
şekilde anlatılmalı, kalkınmanın toplum için ve kişiler için taşıdığı
anlam, gelecek nesiller için vaadettiği nimetler ve bilhassa bugünkü
nesillerden talep ettiği fedakârlıklar üzerinde öğrencilerin istedikleri
açıklıkta bilgi verilmelidir.
Bu kadar yayma rağmen öğrenciler hâlâ sormaktadırlar. O hal­
de, ya bu yayınlar ancak uzmanlara hitabeder seviyededir, yahutta
sözlü ve tartışmalı açıklamaların yerini tutamamaktadırlar. (*)
Kanaatımızca en ilginç olan konu, gençlerin kendilerine düşecek
görevleri sormalarıdır." Hiç değilse, eğitimin yayılmasında, toplum
kalkınması faaliyetlerinde kendilerinden istifade edilebilir. Bu konu­
lara, başka sorularda da rastlıyacağız. (**)
(x) Anket, 1964 Aralık ve 1965 Mart aylarında yapılmıştır. Bu tarihler-
denberi bu alandaki yayınlar daha da çoğalmış ve çeşitlenmiştir.
(xx) Köy işleri Bakanlığı bu sahada faaliyete geçmiş bulunmaktadır.

32
3 — SINIFLAR ABASI MUKAYESE :
Crenel kalkınma probleminin, 1) ilgi çevresi, 2) ilgi şiddeti bakı­
mından çeşitli sınıflardaki durumu aşağıda gösterilmiştir :
Sınıf : ilgi Çevresi : ilgi Şiddeti (Puanı)
I % 70 % 15.84
H % 72 % 18.09
IH % 36 % 8.44
IV % 52 % 13.50
Birinci sınıftan son sınıfa doğru, Kalkınma problemine duyulan
ilgi, gerek çevre gerek şiddet bakımından nisbî bir azalma kaydetmek­
tedir.
Kanaatımızca, tek bir sondajla netice çıkarmak doğru olmamakla
beraber, bu gibi anketlerle aynı durum tekerrür ettiği takdirde şu
hükme varmak doğru olur :
1 — Müfredat etkisi : Yukarı sınıflara çıkan öğrenci, birçok
yeni dersler görmüştür. Birçok konuları kendi spesifik adları ile ta­
nımış ve ankette bunları asıl adları ile sormuştur. Eğer bunlar kal­
kınma ile ilgili değilse, tasnif sırasında taşıdıkları adlara göre, ait
oldukları diğer sütunlara dercedilmişlerdir. Hâlbuki, ilk sınıflardaki
öğrenciler, birçok konuları, ancak müphem bir şekilde teşhis ederek
genel bir kavram olan «Kalkınma» ile ilgili sanmış ve bu ad ile ifade
etmiş olabilirler ki bu takdirde, ilk sınıflardaki toplamların içinde
öğrencilerin tavsif zaafından dolayı fazla fiş bulunmakta olduğuna
hükmetmek gerekecektir, ve bu, son sınıf lehine bir puan olacaktır.
Bundan başka son sınıf öğrencisi, yeni ve değişik dersler sayesinde
birçok konuları öğrenmiş ve tecessüsünü doyurmuş bulunabilir ki
bu da soru sayısını azaltır.
2 — Meslek tutkusu : Belirli bir meslekle fazla meşguliyet, he­
men her meslek sahibini, kendi meşguliyet sahası dışındaki konulan
az önemli sayma hatasına sevkeder. Son sınıfa doğru gelen öğrencide
de bu tutku başlar ve öğrenci birçok kültürel ve sosyal konulardan
uzaklaşır : Ya kendi mesleği ile ilgili, ya da hemen bütün toplum
için son derece mühim, hattâ sansasyonel sayılacak konularla ilgile­
nir. Daha doğrusu, bütün ilgilerini bu iki çeşit konu tipi arasında pay­
laştırır. Bu son sınıfların aleyhime bir puvandır.
Anketimizdeki durumu aydınlatacak verilere gelince :

33
Üçüncü ve dördüncü sınıfa gelmiş öğrenciler «Ekonomi dersleri»
ni, dörde gelenler ayrıca Maliye ve Vergi Hukuku ile Hukuk Felsefesi,
Hukuk Sosyolojisi derslerini görmüş bulunmaktadırlar. Birinci ve
ikinci sınıftaki öğrencilerin bu alanlara giren birçok konulan «genel
kalkınma» problemi içinde kabul etmeleri ve bu terim ile ifade etmiş
olmaları kabildir.

Bundan başka, bazı konularda, yukarı sınıf öğrencileri, tecessüs­


lerini doyurmuş olabilirler.
Ancak, hemen işaret edelim ki, yaptığımız ayrıntılı tasniflerde,
biz, son sınıftaki nisbî ilgi azalışım, daha ziyade ikinci sebeple, yani
meslek tutkusu ile izah etmenin daha doğru olacağı kanısına vardık :
Her konunun ayrıntılı iç konulan nazara alınınca, son sınıfın pek az
aynntılı konu içinde kaldığını, konu çeşitlerinin küçük sınıflarda da­
ha çok olduğunu gördük. Demek ki tecessüs alanları, küçük sınıflar­
da daha geniştir. Bunu ana konuların çeşitlerinde ve ilgilerin dağı­
lışında da müşahade ettik. Meselâ, pek zayıf ilgi duyulan konuların
listesi, hiçbir sınıfta son sınıfdaki kadar zengin olmamıştır. Diğer
sınıflar 18 konudan ancak 6-7 sine pek zayıf ilgi duyduklan halde,
son sınıf bunlardan 9 konuya pek zayıf ilgi duymaktadır ve hiçbir
sınıfta olmayan bir hâl, yani «Genel Kültür ve Aktüalite» konularına
pek zayıf ilgi duyma hali yalnız bu sınıfta görülmektedir!

Bununla beraber, kötümser olmayı, müteakip anketlerin sonuçla­


rına kadar erteliyebiliriz ve bir saatlik düşünce kesitini bütün bir
sınıf karakterine teşmil etmekte tereddüt edebiliriz.

4 — FAKÜLTELER - AKASI MUKAYESE :

Ankette Hukuk Fakültesinin bütün sınıfları, Hacettepe Tıp ve


Sağlık Bilimleri Fakültesine bağlı yüksek okulların ise yalnız Birinci
ve ikinci Sömestr öğrencilerinin Sosyoloji dersine devam edenleri da­
hil bulunduğundan, arada yapılacak mukayese, ancak Hukuk Fakül­
tesinin Birinci Sınıflı ile Hacettepenin Birinci ve İkinci Sömestrleri
toplamı arasında caizdir. Zira her iki Fakültede de yaklaşık olarak
aynı yaş ve kültür kategorisini bu sınıflarda bulmak mümkündür.

Bunun içindir ki, mukayese için, Hacettepe Fakültesinin cetvel-


lerindeki Toplam sütunu ile, Hukuk Fakültesi cetvellerinin Birinci
Sınıf sütunları karşılaştırılmakla yetinilmiştir. (Cedvel : 3).

34
Ancak hemen şuna işaret etmemiz yerinde olacaktır : Yukarıda
belirttiğimiz gibi, anket, yapıldığı saatte mevcut bütün öğrencilere
uygulandığından, Hukukun Birinci Sınıfı ile, Haccttepenin iki sö-
metsrinin mutad öğrencilerinin hepsine teşmil edilmiştir. Neticede
her iki Fakültedeki mütekabil sınıfların mevcutları arasındaki fark,
zarurî olarak, bakî kalmıştır. Hukukta Birinci Sınıfta 628 öğrenci
ankete katılmışken, Hacettepede ancak 125 öğrenci katılmıştır. Ger­
çi, yüzde hesapları yapılmakla t u farkın matematik önemi kalmamış­
tır. Ancak, biri, ötekinden hemen hemen beş kat fazla olan iki kemi­
yette vardığımız yüzde orantılı sonuçlar arasındaki farklara pek
kesin bir anlam vermemek gerektiği kanısındayız. Zira, sayıca tutarı
küçük olan guruplardaki % oranları, daima daha yüksek, daha kaba­
rık görünecektir.
Aynı kemiyet farkı, Hukukun Birinci Sınıfı ile Dördüncü sınıfı
arasında da vardır. Bunu, katlanılması zarurî bir mahzur olarak al­
mamız gerekecektir. Zira bizim, asıl amacımız, mümkün olduğu ka­
dar çok öğrencinin gerçeğe yakın olarak arzularının, ilgilerinin tes-
biti gibi pratik bir hedefti. Ancak, sayıca daha küçük olan bir gurup­
ta tesbit edilen, ilgilenme yüzdesi, aynı konu hakkında, sayıca pek
büyük bir sınıftakinden daha da küçük veya ona eşit ise, küçük sı­
nıftaki ilgi kıtlığına rahatça hükmedilebilir.
Bu mülâhazalar bakî kalmak şartı ile, aşağıdaki analizlere geçe­
biliriz :
Genel Kalkınma Konusu, Hukuk Fakültesinin, I, II, ve IV. sınıf­
larında «pek şiddetli», üçüncü sınıfında da «oldukça şiddetli» ilgi
uyandırdığı halde, Hacettepe toplamında ancak «yeterli» derecede
ilgi uyandırmıştır, ilgi çevresi bakımından, Hukukun Birinci Sınıfında
öğrencilerin % 70,5 ni alâkadar etmiş, Hacettepede ise ancak %
29,6 smı. Burada Hacettepedeki gurubun ilgi azlığı kesindir.
Ayrıntılı konularda ilgi yoğunluğu, tıpkı Hukuktaki gibidir ve
bütün alâka, hemen hemen, «Kalkınmayı sağlayan âmiller, tedbîrler,
yollar» konusu üzerindedir.
Hukuk : 163 öğrenci (•% 26.0)
Hacettepe : 18 öğrenci (% 14.4)
Bundan sonra, Turizmin kalkınmadaki rolü konusu biraz ilgi
çekmiştir.

35
Hukuk : 95 öğrenci {% 15.)
Hacettepe : 5 öğrenci (% 4.)
Nihayet 4 öğrenci, kalkınmada gençlere düşen hizmetleri sor­
muştur ki (% 3.2) Hukukta bunu soran 37 kişidir. (% 6.) Aynı mik­
tar öğrenci de Doğu Bölgelerinin Kalkınmasını konu edinmiştir ki, Hu­
kukta bu konu ile ilgili sayı daha da azdı^r : % 1 1 Bunun dışmda,
birçok ayrıntılı konulara Hacettepede değinilmemiş, değinilenler de
ancak bir iki ilgi çekebilmiştir.

Görülüyor ki «Genel Kalkınma Problemi» Hukuk öğrencilerinin


imtiyazlı konusu hükmündedir!
Fakat, Hacettepe Fakültesinin tamamına anketi uygulasaydık,
nasıl bir sonuç alacağımızı bilmemekteyiz. Bunun içindir ki Hacette-
penin ancak bir kısım öğrencileri hakkında vardığımız yargılan bu
Fakültenin tamamına teşmil etmemekteyiz.

5 — KIZ ÖĞRENCİLER İLE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇO­


ĞUNLUKTA OLDUĞU SINDJLAR ARASINDAKİ
FARKLAR :
Bu farkı, tesadüfi bir imkândan faydalanarak belirtmek istiyo­
ruz : Hacettepenin ikinci sömestir Sosyoloji derslerinde kahir bir
çoğunluğu (% 76.6) kız öğrenciler teşkil etmektedir. Halbuki aynı
Kurumun 1. inci sömestrinde kız öğrenci % 31.4, Hukukun birinci
sınıfında ise bu oran (% 13,5) dur.
Birçok konularda, bu durumun, sonuçları şartlandırdığına hük­
metmek eğiliminden kendimizi alamadık. Ancak, bunun başka anket­
lerle tahkikinden evvel kesin bir sonuç gibi kabul edilmemesi gerek­
tiğine de işaret etmemiz gerekir; bundan başka, kız öğrencilerin ha­
kim durumda olduğu ikinci sömestr öğrencileri 36 kişidir. Halbuki
erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıf (89) kişidir. Yakla­
şık olarak iki buçuk katı. Bu toplam farklarının da orantıları manâ-
landırmakta nazara alınması gerekmektedir. Genel ükle, küçük top-
lamlardaki yüksek oranlan ihtiyatla karşılanmalıdır
Bu mülâhazalarla birlikte, Genel Kalkınma Konusunda Kız öğ­
rencilerin sınıfında, erkek öğrencilerin sınıfına nazaran (ki hepsi er­
kek olmamakla beraber) göze çarpan bir ilgi yoğunluğu müşahade
edilmektedir : ,

36
Bu sınıfın % 44.4 ü konu ile ilgili olduğu halde, erkek öğrencile­
rin hakim olduğu sömestrde ilgi ancak % 23.6 oranındadır.

Böylece, kalkınma konusu, Birinci sömestrde ancak «yeterli de­


recede* ilgi toplayan konular arasındayken, ikinci sömestrde iki ba­
samak daha yukarıya çıkmış ve «şiddetli ilgi uyandıran konular» ara­
sına girmiştir. Bütün bunlardan kız öğrencilerin, genel kalkınma
problemi ile daha yakından ilgili olduklarma hükmedebilir miyiz! Ke­
sinlik iddiasında bulunmamak şartıyla : evet!

37
H — EKONOMİ VE S O S Y A L P O L İ T İ K A
K O N U L A R I

Topladığı ilginin şiddeti itibariyle, ikinci sırada gelen bu konu­


lar, Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında «Pek Şiddetli»; Son sınıfında
«Şiddetli», ikinci ve üçüncü sınıflarla Hacettepe T.S. Fakültesi 1. sö­
mestrinde «oldukça şiddetli» ilgi uyandırmaktadır.
Çevre itibariyle, Hukuk Fakültesi toplamının % 52 sini ilgilendir­
mektedir. Çevre çapı itibariyle, «iç ve Dış Siyaset» konularından
sonra gelmekte ise de, gösterilen ilgilerin şiddet puanları itibariyle
bu konulardan daha yukarı sırada yeralmaktadır. Siyasetle ilgi, daha
yaygın ise de daha şiddetli değildir.
1 — KONUNUN ÖNEM DERECESİ İLE iLGt ÇEVRESİ
ARASINDAKİ ORANTI :
Konuyu önemli görenlerin sayısı, konuya verilen önem derece­
sinin yüksekliği ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu durum, yal­
nız Fakülte toplamında değil, her sınıfta da tekerrür etmektedir ki
bunu, konunun önemi hakkında öğrenci guruplarının oturmuş ve sağ­
lam bir kanaatları olduğuna delil kabul etmekteyiz :
Konu : 14 — Ekonomi ve Sosyal Politika Konularına verilen
önem :
Sınıf Sınıf Sınıf Sinif Fak.
I II III IV Top.

Birinci derecede önemli görenler : % 13.5 11.9 12.2 11.4. 12.9


ikinci derecede önemli görenler : %'14.8 11.2 11.6 13. 13.6
Üçüncü derecede önemli görenler : % 14.00 7.7 7.5 7.3 11.4
Dördüncü derecede önemli görenler: % 10.00 4.2 4.8 9.8 8.5
Beşinci derecede önemli görenler : % 8.1 2.1 0.7 6.5 6.1
Görülüyor ki yukarı derecelerden aşağı doğru inildikçe ilgi sayısı
azalmaktadır. Yalnız Birinci sınıfta ve IV. dmıfta bir iki girinti var­
dır. Konu en çok ilgiyi 2. derecede toplamıştır.

38
Konuya, Fakülte toplammdaki çevre ortak kanaatinin çoğunluk­
la uygun gördüğü derece ise evvelce işaret ettiğimiz gibi ikinci de­
recedir; ve bu ayırım şeklinde esasen birinci dereceye hiçbir konu
çıkmamıştır.
2 — EKONOMİ VE SOSYAL POLİTİKA PROBLEMLERİNİN
AYRINTILI KONULARI VE ÖRNEK CEVAPLAR :
1041 öğrencinin katıldığı ankette 548 öğrencinin ilgisini topla­
mış olan (% 52) Ekonomik problemlere dahil iç konular arasında
(ki 22 iç konu tefrik edilebilmiştir) en geniş ilgi çevresine sahip so­
run şudur :
aa) Türkiyenin ekonomik yapışa ve bugünkü durumu :
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 115 i, bu iç konuya yönel­
miştir. Konuyu önemli bulanların sayıları ile, ona verdikleri önem
dereceleri arasında, yukarda bahsettiğimiz doğru orantı bu iç konuda
da müşahade edilmektedir : (Fakülte Toplamında).
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 39 öğrenci.
» 2. » » » 37 »
» 3. » » » : 23 »
» 4. » » » 12 »
» 5. » » » : 4 »
bb) Ekonomik alanda kalkınma ve düzelme çareleri :
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 92 sinin üzerinde durduğu bu
mesele üzerinde de, bazı girintiler olmakla beraber, gene müsbet bir
orantı hissedilmektedir :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 26 öğrenci.
» 2. » » » 27 »
» 3. » » » 21 »
» 4. » » » 7 »
» 5. » » » 11 »
Örnek cevaplara gelince :
«TürkSyenin bir bütün olarak kalkınmasında, iktisadî problem­
lerin ne derecede rol oynadığı, içinde bulunulaln iktisadî durumun
hangi tedbirler ve yeni çareler aranılarak düzeltileceği meselesi?»
«iktisadiyatın, Devletin temelini teşkil etmesi bakımından, hangi
alanda ihtisaslaşmanın lâzım geldiği meselesi»
«Türkiyenin bîr numaralı problemi kalkınmak, ve bunun da illi

39
şartı tasarruf ve yatırım olduğuna göre, bunu nasıl gerçekleştirebi­
liriz? Sermaye piyasası, Tiirkiyede gerekli kalkınma hızıaı temin
edebilmek isin kısa zamanda gelişebilirini? Bunun ortamı var nadir,
nasîl?»
«Türkiyenin ekonomik ve sosyal kalkınması için bünyemize uy­
gun ne gibi tedbirler alınmalıdır?»
«İktisadî bakımdan, Türkiyemiz için faydalı olabilecek hususlar,
tatbikî önemi olmakl şartıyla nelerdir?» '
cc) Ortak Pazarın memleketimiz için fayda ve zararları ?
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 89 unun ilgilendiği, bu konu
hakkın 3a, ilgi sayısı ile önem derecesi arasında bir doğru orantı
bulundağu görülmemiştir. İç ilgi çevresinin ortak kanaati, bu konuya
3 üncü derecede önem vermiştir. En çok ilgi topladığı sayı da budur.
Konu hakkındaki bu orantısız ilgi durumu, anketin yapıldığı tarihten
on gün evvel anlaşmanın yürürlüğe girmesi, ve meselenin pek aktüel,
ve kısmen de tartışmalı olması ile izah edilebilir. Zira ankete tekad-
düm eden son on gün içinde basında pek çok temas edilen bu konu,
öğrenciler arasında arızî bir ilgilenme hali yaratmış fakat, konu
üzerinde esaslı, oturmuş bir kanaat hasıl olması için gerekli fikir
alışverişine zaman kalmamıştır. Bu itibarla, guruplardaki ilgi dağı­
nık ve gelişigüzel yayılmış bulunmaktadır. Herşeye rağmen bu da­
ğılışa Lir anlam vermek gerekirse, konunun topladığı ilgi sayısı,
üçüncü önem derecesine doğru artmakta, bu derecede azamisini bul­
duktan sonra beşinci dereceye kadar tedricen azalmaktadır denile­
bilir ve konunun ancak üçüncü derece önemli olduğuna hükmedilebi­
lir. Fakat biz şahsen, sosyal ve fikrî konularda bu gibi tesadüfi so­
nuçlara mutlak bir anlam vermenin gerektiğine kaani değiliz. Yalnız,
devarnk bir orantıyı tesbit ettiğimiz konuların gerçek bir gurup
kanaatına tercüman olduğu kanısındayız.
Örnek cevaplar :
«Ortak pazara girecek olan Türkiyenin, hangi mevzuda ihtisas­
laşması lâzımdır?»
«Ortak pazarın gerçek mahiyeti nedir? Türkiyenin Ortak pa­
zara girmesi aklî bir hareket midir, yoksa sadece gösteriş midir?»
«Türkiyen?n Ortak Pazara, bir bakıma» şarth olarak girdiği söy­
lenmektedir. Bu şartlar çok umumî olarak derpiş edilmiştir. Deme-

40

l l
Vi > -. V i l l i ' » 4 |!MU U '•' * i ' '* l • t
me devresi v.s.» Deneme devresinden öbür devreye geçişin kıstasları
milîi ekonomimiz bakımından nelerdir ?»
«Bugüne kadar Ortak pazara girmemiz için daha çok lehte ya­
zılar yazılmış, konuşmalar yapılmıştır. Halbuki, mahzurlar hakkın­
da gerekli bilgiden yoksunuz. Bu hususta aydınlatılmamız.»
dd) Çeşitli ekonomik sistemler ve bize uygun gelen ekonomik
sistemin tayini?
Bu, genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 47 sini ilgilendirmiştir.
Ancak, ilgi sayısı ile önem derecesi arasında doğru orantı vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 17 öğrenci.
» 2. » » » 12 »
» 3. » » » 7 »
» 4. » » » 8 »
» 5. » » » 3 »
ee) Yabancı memleketlere işçi ihracının fayda ve mahzurlar»?
Buda, yukardaki ile aynı hayıda bir ilgi çevresine sahiptir, an­
cak bu konuda, ilgi sayısı ile önem dereceleri arasında bir orantı yok­
tur :
Konuyu 1. derecede r nemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » » : 10 »
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 10 »
» 5. » » » : 10 »
Bunda da çevrenin ortak kanaati konuyu üçüncü derecede önemli
bulmakta, ve en fazla, ilgi sayısı yoğunluğu bu derecede toplanmakta­
dır. Gene tekrar edelim ki, bu, gelişigüzel bir dağılım manzarası ar-
zetmektedir. Tek ilgi sayısı farkına anlam vermek yersizdir.
Konuyla ilgili cevapların içinde, ilginç olanlar yok değildir :
«Yabancı memleketlere giden işçiler, aşağı yukarı on beş bin ilâ
otuz bin lina arasında para ile memlekete dönmektedirler. Eğer bun­
lar Türkiyede, işsiz güçsüz, bu parayı yerlerse, kısıa zaman gene pa­
rasız kalırlar. Bunların paralarım birleştirip, kendilerinin de, çalışa­
cağı fabrikalar kurmak için teşebbüse geçilebilirse, bu teknik işçiler­
den faydalanılabilir».
Anketin 1964 Aralık ayında yapıldığı düşünülürse, öğrencinin bu

41
öngörüsünü takdir etmemek kabil değildir.,
Problemi, iktisadî açıdan gayrı yönlerden de görenler yok de­
ğildir :
«Almanyaya giden işçilerimiz, oranın, zamanla, dilini belki de di­
nini, musikisini benimseyip alman kültürünü alacaklardır. Eskiden
atalarımız Çin kültürünü aldıklarından başına neler gelmiştir? Bu­
günkü durumumuzda da iaynı şjey sonra bağımıza gelirmi gelmez mì?
konularında konferanslar tertip etmelidir.» Böylece birçok cephele-
riyle konuya temas edilmiş olmakla beraber, konunun önemi hakkın­
da oturmuş bir kanaat yoktur.
f) «Sosyal Adalet» kavramının açıklanması ve Batıdaki durum?
Genel konu ile ilgili 546 öğrenciden 25 inin sorduğu bu konu,
çevresi ufak olmakla beraber, ilgi sayısı ve önem derecesi arasında
doğru bir orantıya sahip sayılmalıdır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 9 öğrenci.
» 2. » » » : 6 »
» 3. » » » : 5 »
» 4. » » » : 1 »
» 5. » » » : 4 »
Bununla beraber, çevre çok ufaktır ve kesin bir yargıda bulun­
mak erkendir.
gg) Bizde Sosyal Adaletin nasd gerçekleştirilebileceği ?
Yukardaki konu ile aynı çevre çapında bir öğrenci gurubu (25
kişilik) nun sorduğu bu konuya verilen önem ile, toplanan ilgi sayıla­
rı arasında herhangi biıj orantı yoktur :
Konuyu 1- derecede önemli görenler : 1 öğrenci.
» 2. » » » : 7 »
» 3. » » » : 5 »
» 4. » » » : 8 »
•» 5. » » » : 4 »
Konunun en çok ilgi topladığı derece dördüncü önem derecesidir.
Çevre ortak kanaati ise üçüncü derecede sayılabilir, ancak tek fark­
la. : On üç kişi konuya asgarî üçüncü derecede önem vermekte, on
iki kişi ise daha az. Fakat, bu konu hakkında da tekrar edelim ki,
çevre çok küçüktür ve bu sonuçlara bir anlam vermek isabetsizdir.

42

«t •!!
«Bilhassa ankete katılan öğrencilerin 1041 kişi olduğu ve ancak 25 ki-
şifcin bu konuya değindiği düşünülürse, sonuçları değerlendirmekte
keytüiğe düşmemek gerektiğini bir kere daha hatırlatmak gerekir.
hh) İşsizlik ve çareleri :
Yukarflaki çevreden biraz daha genişi (30 öğrencilik bir çevre)
bu konu ile ilgilenmiştir. Çevre ortak kanaati, konuya dördüncü de­
recede önem veriliştir. Ençok ilgi sayısı da bu derecededir. İlgi ve
önem arasında bir ofcantı yok sayılır. Hattâ tersine orantıya daha ya­
kın bir durum vardır i
1
Konuya 1. derecede önem verenler : 3 öğrenci.
» 2. » » » : 5 » '
» 3. » » » : 4 »
» 4. » » » : 10 »
» 5. » » » : 8 »
ü) Çegitli iç konular :
Bunlar üzerinde dikkate değer bir ilgi yoğunlaşması müşahede
edilememiştir. On dört kişinin ilgilendiği «Enflasyon» konusunda
nisbî bir doğru orantı vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » » : 3 »
» 3. » » » : 1 »
4 4. » » » : 3 »
» 5. » » » : 1 »
Bunun dışında (11) öğrenci «Dış Ticaretimizin genel durumu»nu,
(8) öğrenci «Ağır Sanayiin gelişmesi Şartları»nı, (8) öğrenci «Plânlı
Ekonominin» mahiyetini, (7) öğrenci «özel Sektörün bugünkü duru-
mu»nu, (5) öğrenci «Dışı Yardım ve Dış Borçlar»ı, (5) öğrenci «Mil­
letlerarası Para Fotnu»nu ve nihayet (7) öğrenci de «Grev» hakkım
konu olarak teklif etmişlerdir.
3 — SIÏOFLAR ARASI MUKAYESE :
Ekonomi ve Sosyal Politika konularına gösterilen ilginin, gerek
çevre, gerek ilgi şiddeti bakımından birinci sınıfta en yüksek haddi
bulduğunu (Sınıfın % 60 ı ilgilidir). İkinci ve Üçüncü sınıflarda ise
bu ilginin hissedilir şekilde azaldığını, Dördüncü sınıfta, Birinci sınıf­
taki kadar olmamakla beraber, gene nisbî bir artış gösterdiğim tesbit

43
etmiş bulunuyoruz. Demek ki, sınıflarla orantılı olarak değinen genel
bir eğilimden bahsetmek zordur. Hususiyle, Birinci sınıfta ilgi çevresi
% 60, Dördüncü Sınıfta % 52 olduğuna göre, asıl fark, biri Hukuk
öğreniminin başlangıcını, diğeri ise müntehasmı teşkil eden bu sınıf­
larla, iki ara sınıf arasında ortaya çıkınca artık belirli bir yönelişten
bahsetmeye imkân kalmamaktadır. Bu ara sınıflardaki çevreler %
37 civarındadır.
Müfredatın etkisi var mıdır ?
Hukuk Fakültesinin Birinci sınıfında, ilk defa bir Ekonomi Dersi
görmüş olan öğrencinin, memleketin ekonomik sorunlarına merakla
yönelişini bu müfredata bağlamak makul olsa gerektir. Bu derse ilk
defa başlamış olma, Ekonomik olaylara karşı, öğrenciyi biraz daha
uyanık kılmış olabilir. Fakat, asıl dikkati çeken, birinci sınıfı tamam­
ladıktan, yani bir yıllık Ekonomi müfredatını bitirdikten sonra ilgi­
nin birdenbire azalışıdır. Bunu, Üçüncü sınıfın durumu da teyit eder
gibidir : Gerçekten iki yıl Ekonomi okuduktan ve seçimlik ola­
rak Üçüncü sınıfta da Ekonomi Doktrinlerini gördükten sonra (hiç
değilse bir sömestr) öğrencilerde müşahede edilen durum şudur :
Ekonomi ile ilgilenmenin çevresi daralmış, ancak, ilgilenmiş olanların
bu çeşit konulara verdikleri önem derecesi artmıştır : Netekim, İkin­
ci ve Üçüncü sınıflarda, Ekonomik konular en yüksek sayıda ilgiyi
Binnci önem derecesinde toplamışlardır.
O halde, Ekonomik konulan bilimsel bir şekilde öğrenmek, bu
konulara sırf tecessüs saiki ile yönelme nisbetini azaltmış, fakat ko­
nuların ehemmiyetleri sebebiyle yönelenlerin sayısını da arttırmıştır.
Başka tahirle, Ekonomik problemlere olan ilgiyi daha bilinçli kılmış­
tır.
Son sınıfta, öğrencilerde görülen ilgi artışına gelince, bunu «İş
Hukuku» konularının öğrenilmesiyle izah etmek gerekecektir, Zira,
ayrıntılı konuların tetkiki bize Son sınıftaki ilgi artışının «Grev»,
«İşsizlik». «İşçi ihracı» ve Sosyal Adalet gibi İş Hukuku konuların­
daki ilgi oranının diğer sınıflardan biraz daha yüksek oluşundan ileri
geldiğini göstermektedir.
Bu açıklamanın, yukardaki ile tezad teşkil ettiği zannedilmemeli-
dir. Çünkü öğrenciler anketin yapıldığı tarihde ancak iki aylık bir İş
Hukuku bilgisi almışlardır yani, Konuya olan ilgileri uyandırılmış
olmakla beraber, yeteri kadar doyurulmamıştır. Konulara merak bâ-

44
ki kalınmıştır. Netekim Birinci Sınıfın Ekonomik konulara olan me­
rakında da aynı durum vardır.
Bütün bunlar, her sebebi hesaba katmak isteyen bir yorumun
icapları olarak ileri sürülmektedir; yoksa, Ekonomik sorunlarla ilgi­
nin, ne tek bir Fakülte, ne de bir Müfredat meselesi olamıyacak ka­
dar evrensel ve aktüel olduğu( izahtan varestedir.
4 — FAKÜLTELER ABASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi toplamında, Ekonomi ve Sosyal Politika ko­
nuları «Şiddetli îlgi Uyandıran Konular»dan olduğu halde, Hacettepe
Toplamında sadece «Oldukça Şiddetli» konular arasındadır.
Ancak, mukayese edilecek guruplar, Hukuk Fakültesinin Birinci
sınıfı ile Hacettepénin ilk iki sömestr toplamı olduğuna göre bu neti­
ce değişecektir :
Hukukun birinci sınıfında bu konu Pek Şiddetli ilgi uyandırmış­
tır. Hacettepénin ilk sömestrlerinde ise (1 ve 2.) ancak Oldukça Şid­
detli ilgi uyandırmıştır.
îlgi çevreleri itibariyle, Hukuk Birinci sınıfının % 601 konuyla
alâkalıdır. Hacettepe sömestrlerinin ise yalnız % 33 ü. Her iki gurup
arasındaki gerçek toplam farkıda düşünülürse bu iki azlığı kesinle­
sin
Ayrıntılı konular bakımından Hacettepe öğrencilerinin Ekonomi
ve Sosyal Politika sahasında somut ve spesifik konulara, haklı ola­
rak, inemedikleri, daha ziyade yuvarlak ve genel terimlerle yetindik­
leri görülmektedir. 22 iç konudan 9 tanesi, Hacettepeden hiçbir ilgi
görmemiştir ki bunlar Milletler-arası Para Fonu, Dış Yardim ve Dış
Borçlar, Dış Ticaretimiz, Plânlı Ekonomi, Grev Hakkı v.s. gibi sınırlı
konulardır.
Fakültelerin Bilim alanları dolayısıyla arzettikleri özelliğin buna
âmil oduğu şüphesizdir. Hacettepe öğrencilerinin katıldıkları ortak
konu ise «Türkiyenin ekonomik yapısı», «Ekonomük Kalkınma Çare­
leri» ve özellikle çalışma düzeni, işsizlik, işçi ihracı ve bilhassa «Sos­
yal Adalet» kavramıdır. Bu son konu ile ilgili öğrenci sayısı Hacet­
tepe de 12 (125 öğrencide), Hukuk Birinci Sınıfta 34 (628 öğrencide)
dir ki, bu yaklaşık) olarak birincide % 10, ikincide % 5 dir. Hacette-
pedeki bu ilgi yoğunluğu Hukukta ancak son sınıftadır ki biz bunu
Müfredat ile izah etmiştik. Oysa ki Hacettepénin ilk sömestrlerinde
bu etki de bahse konu değildir.

45
Görülüyor ki, hiçbir yorumda kesinlik iddiası doğru değildir.
Meğer ki birçok sürekli denemelerle hakikati tesbit kabil olsun.
5 — ERKEK VE KIZ ÖÖRENCt ÇOĞUNLUKLARININ HÂ-
KÎM OLDUKLARI SINIFLARIN FARKLARI :
Konuyla ilgili çevrelerin çaplan bakımından, erkeklerin sayıca hakim
olduğu sömestr ile kızların hâkim olduğu sömestr arasında hiç fark
yok gibidir (Erkeklerde % 33.7 Kızlarda % 33.3). Ancak, erkeklerin
sınıfında konu daha önemli derecelerde telâkki edildiğinden ilgi şid­
detinin puanı bu sınıfta bu konuyu «Oldukça Şiddetli» ilgi uyadıran-
lar sırasına çıkarmış, kızların sınıfında ise «Yeterli ilgi» haddi içinde
bırakmıştır. Kızların sınıfında bu konulara birinci derecede önem ve­
ren sadece iki kişidir. (36 öğrencide). Erkeklerde ise 9. (89 öğren­
cide) .
22 iç konudan, erkeklerin sınıfa 12 konuya, kızların sınıfı ise 15
konuya ilgisiz kalmıştır. Bundan başka, kızların sınıfındaki ilgiler
birer ikişer dağılmıştır, ilgi tekasüfü, (o da ancak dört ilgiye maksur
olarak,) yalnız Yabancı memleketlere işçi ihracı konusunda görül­
müştür.
Sosyal Adalet konularım ise, Kız öğrencilerin hakim olduğu sınıf
hiç ele almamıştır.
Genellikle, kızlann hakim olduğu sınıfta gerek Genel Kalkınma,
gerek Köy ve Toplum kalkınması konulan hayli alâka gördüğü hal­
de, bunlara nazaran daha soyut kalan Ekonomi ve Sosyal Politika
konuları, erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıftaki kadar önem kazan­
mamıştır. İlgilenme mevcuttur ve sayıca erkeklere eşittir, fakat ko­
nuya verilen önem azdır.

46
m — t Ç VE DIŞ SİYASET K O N U L A R I

öğrencilerin, aydınlanmak istedikleri belli başlı konuların ara­


sında, ilgi şiddeti bakımından üçüncü sırada gelen (% 12.3 puan)
«iç ve Dış Siyaset Konuları»dır. Şiddet puanı sırası itibariyle bu ko­
nu üçüncü sırada gelmekle beraber, ilgi çevresinin genişliği bakımın­
dan biraz daha yukarı sıralarda yeralmaktadır : Kalkınma proble­
minden sonra ikinci gelmektedir. (Fakülte toplamının % 53.41).
1 — İLGİ ÇEVRESİ İLE ÖNEM DERECESİ ARASINDA
ORANTI :
Fakülte toplamında konuya gösterilen ügi miktarı ile, tanınan
önem derecesi arasında doğru orantı mevcut sayılabilir.
Aşağıda görüleceği üzere en fazla ilgi topladığı sıra ikinci dere­
cedir. (Fakat 1 inci dereceden pek az farkla), Gurubun ortak kanaa­
tinin konuya çoğunlukla uygun bulduğu1 önem derecesi de üçüncü de­
recedir. Halbuki, Kalkınma veı Ekonomi konularında bu, ikinci önem
derecesi idi.
*' ' - > ' - • Slnlf Slmf Smlf Slnlf pak.
I II III IV Top.

Birinci derecede önemli görenler : % 13.5 8.4 11.6 10.6 12.2


ikinci derecede önemli görenler : %12.4 7.7 2{L1 7.3 12.4
Üçüncü derecede önemli görenler : % 9.4 16.8 7.5 9.8 10.2
Dördüncü derecede önemli görenler : % 9.9 12.6 8.8 10.6 10.2
Beşinci derecede önemli görenler : % 10.4 7.7 4.1 4.9 8.5
Tartışmasını aşağıda yapacağımız bu durum, evvelki konular­
daki kadar kararlı bir değerlendirmeyi göstermemektedir. Bununla
beraber birinci, ikinci ve dördüncü sınıfların konuya verdikleri ortak
önem derecesi ancak üçüncü derecedir. Halbuki Kalkınma Konusunu,
bütün sınıfların çoğunluğu ikinci derecede görmüş (ki birinci zaten
yoktur), Ekonomi konusunu üç ayrı sınıf ikinci derecede saymış; yal­
nız birinci sınıf çoğunluğu üçüncü derecede birleşmişti. Burada ise,
üç ayrı sınıf konuyu üçüncü derecede değerlendirmiş, yalnız bir smıf
ikinci derecede bulmuştur.

47,
Görülüyor ki, ilgi şiddeti sırasında üçüncü, çevre genişliğinde
ikinci gelmekle beraber; iç ve dış siyaset konulan, öğrenci gurupla­
rında Kalkınma ve Ekonomi problemlerinden daha sonra gelmekte­
dir.
2 — ÏÇ VE DIŞ SİYASET SORUNLARI ÎLE ÎLGÎLÎ AYRIN­
TILI KONULAR VE CEVAP ÖRNEKLERİ :
]
aa) Türkiyede iç Politika sorunları :
Fakülte toplamının % 53 ünü teşkil eden 556 kişilik ilgi çevre­
sinde en geniş iç ilgi muhitine (130 öğrenci) sahip konu «Türkiyede
iç Politika meseleleri »dir. Bu iç konunun önemi hakkında, ilgi sayıları
ile önem dereceleri arasında bir doğru orantı müşahede edilmektedir :
Konuyu 1. derecede önemli görenler 38 öğrenci.
» 2. » » 35 »
» 3. » » 22 »
» 4. » » 22 »
» 5. » » 13 »
Cevap örneklerine gelince :
«Liseden ayrılıp Fakülteye gelen bir talebe, bu zamana kadar si­
yasetin ne olduğunu, nasıl bir seyir takip ettiğini bilmemekte; an­
cak, günlük gazetelerin vermiş oldukları bilgi ile İktifa etmektedir.
Fakültede memleket menfaatüıa aykırı bir politikayı tel'in etmek için
gerekli bilginin verilmesi zaruridir. Yoksa yalrm için büyük ümidi­
miz olan gençlik, her türlü siyasete gözü kapab inanır veya inan­
maz. Tabii, bu suretle verimli olmıyacakür.»
Bu cevabın, uslüp analizi; gerek kullanılan terimler, gerek
uzun ve hatasız cümleler, gerek gençliğe tesahup tarzındaki babaca
tavır, bunun orta yaşlı bir öğrencimizin kaleminden çıktığı intibaını
vermektedir! Ancak cevap, ilginç olmaktan hali değildir. Onun için
dercetmeyi faydalı bulduk.
«Herşeyden evvel, bir hukukçu olarak yetişiyoruz. Ancak, hu­
kukçuların ekseriyeti siyagiî hayata atılmaktadır. Bu bakımdan, si­
yasî konulara da geniş yer ayırmak gerekir.»
«Siyasî mevzularda üniversite öğrencilerinin ne derece rolü ol­
duğu ve bu çalışmalarının lüzumunun açıklanrrtası (Mîllî bünyemizin
bakası bakımından)». '
«Siyasî hayatımızın içinde bulunduğu çıkmazların nedenleri, bu

48
çıkmaza hangi yollardan gidilerek çare bulunacağı, siyasîlerin, ken-
dilernJe düşen görevi yapıp yapmadıklara.»
Örnekler çoğaltılabilir.
bb) Dünya Devletleri arasındaki çeşitli andlaşmalar ve bizim
yerimiz :
Genel konuya, merak eden 556 öğrenciden 111 i bu mesele üze­
rinde aydınlanmak istemiştir. Ancak konunun önemi hakkmda ilgi
sayıları ile önem dereceleri arasında bir doğru orantı yoktur. Çev­
resinin ortak kanaati konuya dördüncü derecede önem vermiştir. En
çok ilgiyi de bu derecede almıştır.
cc) Dış ^yasetimizin bugünkü durumu nedir, ilerde nasıl
olmalıdır ?
Genel konu ile ilgili 556 öğıorciden 82 sinin ilgilendiği bu konu­
da* ilgi sayısı ve önem dereceleri arasında bir orantı yoktur. En çok
ilgiyi ikinci derecede toplamıştır (25 ilgi). Çevre çoğunluğunun konu­
nun önemi hakkındaki ortak kanaati 3. derece önemli olduğu yolun­
dadır.

dd)i Kıbrıs meselesfcıirı çeşitli yönleri ile aydınlatılması :


Genel konu ile ilgili 556 öğrenciden 71 inin ilgilendiği bu meselede
ilgi sayısı ile önem derecesi arasında belli bir oranti yoktur. Konu
hakkında pek kesif yayının mevcudiyeti, bu millî konu hakkındaki
tavrımızın kesinliği, muhtemeldir ki, öğrenciler için, konu ile ilgili
konferansları, açık oturumları artık lüzumsuz kılmış olsun. Ne yapa­
cağını, ne yapılmak gerektğini, nedenlerini iyice bildiği konuları bir
tecessüs mevzuu olarak ele almaması, guruplar için normaldir. Nete-
kim, aşağıda, daha birçok mühim mevzularda, öğrencilerin fazla bir-
şey sormadıkları görülecektir ki, bunların çoğu, konuya karşı kayıt­
sızlıktan değil, konunun «meçhul veya problematik» olmamasından,
öğrencilerce zaten belli bir hükme rabtedilmiş olmasındandır.

ee) Türkiyede Siyasî partilerin durumu, fonksiyonları, parla-


mamterlerin rolleri, ve politikacılar :
Genel konu üe ilgili 556 öğrenciden 43 kişinin ilgilendiği bu konu
en çok ilgiyi ikinci derecede toplamıştır. Çevrenin çoğunluğu da ko­
nuyu, bu önem derecesinde saymaktadır.

49
Bazı cevapları görelimi :
«Parfilïleriîi daLnî sarette kavga eder gib: m'ueadeie etmeleri,
a) Kendi menfaatllırt için raidir, b) Parti menfaatları için midir,
c) Memleket menfaatları için mi?»
• «Meoıfeketto parti alanlarındaki hususlar : Meselâ Halk Partisi
veya Adalet Paruri îîieasııplarmdaa bara konferanslar (istenmeli).
iM£, partileri sadece başkanlarına göre tanıyıp onun hakkında fikir­
lerimizi yürütüyoruz, ekseri. Halbuki, meselâ, Halk Partisini îsmet
Paşa fcaskas olduğu için değil, faaliyetlerini iyice öğrenip takdir et­
tikte! sonra seçmek isterim. Bu hususta bir konferans.»
«Beşiıcl So! tehir edilen mefhum nedir ve nasıl karşı konmalı?»
ff — Türk Demokrasisinin özel problemleri nelerdir ?
Genel konu ile ilgili 556 kişilik çevre içinde 30 kişinin sorduğu bu
konu, bir ilgi - önem orantısı göstermez. En çok ilgiyi üçüncü dere­
cede toplamıştr (11 ilgi). Çevresinin çoğunlukla uygun gördüğü
önem derecesi de budur.
gg —• Çeşitli konular : . ' '
Diğer konularda fazla bir ilgi yoğunlaşması yoktur. İçlerinde
25 kişilik bir ilgi çevresi «Türkiyenin1. Doğu Bloku ile ve Birleşik Ame­
rika Devletleri ile olan ikili andlaşmalanm ve tarafsız Devletlerle
olan münasebetlerini» sormaktadır. Çevrenin ortak kanaatına göre
konu dördüncü önem derecesindedir., «Seçimlerin geciktirilmesinin
sebepleri», «Nisbî temsil usulünün tartışılması» gibi, anket zamanı
için ak'üel bir ı'M konuya yönelen ilgiler ise pek önemsiz sayılardadır.
3 ~ SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
İç ve Dış Siyaset konuları ile ilgilenme, çevre çapı bakımından,
Birinci sınıftan Dördüncü sınıfa gidildikçe, tedricî şekilde azalmakta-
dır. Dördüncü sınıftaki azalış daha da belirgindir :
Sınıf Sınıf Sınıf Sınıf
d ıı in iv
İlgi çevreleri : 55.57 53.15 53.06 43.09
İlgi şiddetleri : 11.71 10.40 12.48 9.16
Ancak yukardaki cedvel ilgi şiddetinin Üçüncü sınıfta hayli yük­
seldiğini göstermektedir. Netekim diğer konularla mukayesede de bu
durum kendini rjöstermiş, meselâ, Genel Kalkınma problemi her sınıf­
ta ilgi şiddeti bakımından ilk sırada geldiği halde, bu sınıfta dördün-

50
cü sıraya inmiştir. Çevre bakımından ise. Kalkınma üçüncü derecede
gelmiştir, tç ve Dış siyaset konuları ise, ikinci sıradadır. Birinci sıra­
da gelen Devlet Rejimleri ve politik cereyanlardır.
Tesadüfün yanıltması, tek bir ügi sondajı için daima mümkün­
dür. Onun için derhal genellemeler varıp bu durumun saiklerini araş­
tırmak fuzulî bir çaba olabilir. Bir başka sondaj belki bu durumu
tekzip edecektir. Bununla beraber, akla gelen yorum, müfredat ilgi-
sidir. Şöyleki :
Birinci sınıf ile Üçüncü sınıfda, tıpkı Ekonomik konularda olduğu
gibi, politik konuların bilimsel, değerlendirilişi ile ilgili iki derse baş­
lama durumu vardır : Birinci sınıfta Anayasa Hukuku, Üçüncü sı­
nıfta Hukuk Felsefesi ve Devletler Umumî Hukuku dersleri bu ilgi
arttırıcı rolü oynamaktadır. Netekim dış siyaset konusunu en yüksek
oranda 3. sınıf ele almışta.
Ancak, anketin yapıldığı tarih; birinci sömestrin sonudur. Öğ­
rencilerde ilgiler artmış, fakat ounların doyurulması, karşılanması,
tamamlanmamış, hiç değilse konulara karşı bir alışkanlık henüz doğ­
mamıştır. Bu, imtihanlardan sonra gelir, ve bazan kanıksama dere­
cesine varır!- ikinci sınıftaki, dördüncü sınıftaki nisbî ilgi azalışını
bu müfredat etkisine bağlamak mümkün gibi görünmektedir.
Bundan başka, son sınıfın, gittikçe içine dönük hal alması, mesle­
kî konulara yönelmesi dé âmiller arasında yeral maktadır. Buna mu­
kabil, birinci sınıf herşeyi merak eder bir halde öğrenime başlamak­
tadır.
Nihayet ikinci sınıftaki ilgi azalışında idare Hukuku gibi, Dev­
let mekanizmasının problemlerini gökten yere indiren ayrıntılı, sis­
temli bir pozitif hukuk öğretiminin de rolü olmak gerekir. Bu Hukuk
branşı, birçok politik olayların,.sorunların sansasyonel etkisini her­
halde azaltıcı bir rol oynamaktadır. Netekim İkinci sınıfta konu ile
ilgilenenlerin, çoğu, bu meselelere ancak üçüncü, dördüncü dereceler­
de önem vermişlerdir. Halbuki, Birinci sınıf öğreucisi İç ve Dış Poli­
tika konularına en çok yeri birinci ve ikinci önem derecelerinde ver­
miştir.
Aynı durum, Üçüncü sınıfta tekrarlanmaktadır ki, bu da bu sı­
nıfta birtaraftan Hukuk Felsefesine, diğer taraftan da Devletler
Umumî Hukukuna başlanmış olmakla ilgili olabiliı. Netekim bu sınıf­
ta da ele aldığımız konulara gösterilen ilgiler, daha çok birinci ve
bilhassa ikinci önem derecelerinde yoğunlaşmaktadır.

51
Dördüncü smıfta ise, konu ile ilgilerin çeşitli önem derecelerine
dağılışında bir düzenli eğilim yoktur :
Birinci önem derecesinde görenlerin sayısı ile dördüncü önem de­
recesinde görenlerin sayısı eşittir! Üçüncü önem derecesinde görenler
de buna yakındır Konunun önemi hakkında bu smıfta oturmuş bir
kanaat yok gibidir.

4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :


Hacettepe T.S.B. Fakültesinin ilk sömestrleri ile Hukukun Birin­
ci sınıfı karşılaştırıldığı zaman bu konuya olan ilginin, tıpkı, Genel
Kalkınma ve Ekonomi sorunlarmdaki gibi yüzde elliye yakın bir fark
kaydettiği görülmektedir : Hukukun I. sınıfında ilgi çevresi % 55,
Hacettepede % 25 dir. Nisbet, hemen hemen her üç konuda da yan
yarıyadır. Hacettepedeki birimin, Hukuka nazaran hemen beş kat kü­
çüğü olduğuna bakılırsa bu nisbetin yandan da küçük sayılması ge­
rektiği unutulmamalıdır. Hukuk Birinci sınıfta bu konu, «Şiddetli ilgi
uyandırıcı» lar arasında olduğu halde, Hacettepe sömestrlerinde an­
cak «yeterli ilgi uyandıranlar» dandır. Bundan başka, Hacettepede
konuya birinci derecede önem verenlerin yüzdesi, Hukuk birinci n -
nıfındakilerin yansı kadardır; Ayrıntılı konular bakımından, Hacet­
tepede ilgi yoğunluğu «Türkiyede iç ve Das Politikanın ne dununda
olduğu?» sorusu ile (125 öğrenciden 10 kişi), «Dünya Devletleri
arasındaki çeşitli andlaşmalar ve Bizim yerimiz»dir (125 öğrenciden
9 u).

Bunların dışında, «Türkiyede siyasa partilerin durumu, fonksi­


yonları, Pariamanterleria rolleri ve politikıacüar» konusu ile «Tüîr û-
yenin Doğu Bloku devletleri He, Amerika ile olan ikili andlaşmaları»
konusunda ancak dörder kişilik ilgi çevreleri teşekkül etmiştir ki,
oranlan bakımından bu konulann Hukukta yarattıkları ilgi çevreleri
de buna yakındır.
Siyasî Partilerin îkili Andlaşmalar :
durumu
Hukuk Fakültesi Sınıf : I % 4.45 % 3.66

Hacettepe, 1,2, söm. : % 3.20 % 3.20

52
5 — ERKEK VE KİZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL­
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
Konu ile ilgilenme, şiddet derecesi açısından iki sömestrde de ay­
nıdır : «Yeterli ilgi» duyulmaktadır. Fazla değil. Ancak puan nisbeti
itibariyle Kızların sınıfında ilgi şiddeti daha düşüktür. : Erkeklerin
hakim olduğu sınıfta : % 5.92 kızların sınıfında % 5.37
ilgi çevrelerinin çapları bakımından ise, fark büsbütün barizdir :
Erkeklerin çoğunlukta olduğu sömestr'de bu konularla ilgilenenler
«Yeterli bir ilgi çevresi» teşkil ettikleri halde (sınıfm % 25.8), kızla­
rın sınıfında bunlar ancak «Dar bir ilgi çevresi» meydana getirmek­
tedirler (sınıfın % 22.2 si).
Ayrıntılı konulara gelince; 10 ayrıntılı konudan erkeklerin sınıfı
yalnız üçüne (tç politika, Kıbrıs, seçim ve nisbî temsil) kayıtsız kal­
dığı halde, kızların çoğunlukta olduğu sınıf altısına kayıtsız kalmış­
tır : (Siyasî partiler, iç politika, Seçimler, Türk demokrasisinin özel
sorunları, Dış siyaset Devletlerarası andlaşmalar). Kızların çoğunluk­
la olduğu bu sınıfta bütün bu hususlarla ilgili tek soru yoktur.
Yegâne ilgi terakümü, «Dünya Devletleri arasındaki andlaşma­
lar ve Bizim yerimiz»dir ve ancak 5 kişilik bir çevre yaratabilmiştir.
Bu kayıtsızlık, karşısında bunları da sınıftaki erkeık öğrencilerin sor­
muş olmasını, ihtimal dahilinde görmekteyiz!
Kısacası varılan sonuç, kız öğrencilerin, iç ve Dış Politika konu­
larına yeter derecede ilgi duymadıklarıdır. Ancak, gene tekrar ede­
lim ki, tek anket, kesin hükme vardırmaz.
Sonuç olarak, iç ve Dış Politika konularının, Hukuk Fakültesinin
meslekî mevzuları ile, Hacettepeye nazaran daha ilgili olduğunu bu
sebeple müfredat ilgisinin etkili bulunduğunu, kız öğrencilerde ise
cinsiyet etkisinin, daha doğrusu, kadın davranışlarında baki olan
sosyal verasetin izlerinin hâlâ müşahede edüebildiğini söyleyebiliriz.
Hukukçular, tıplılara nazaran daha çok; erkek tıpülar da kadın tıp­
alara nazaran daha, fazla Politika konularıyla ilgilidir.
Bu zaten tahmin edilmez miydi?! Belki, ama, biz, gene sonucun
kesin olduğuna kani değiliz.

53
IV— D E V L E * B E J İ M I İ E K l V E S İ Y A S Î
C E R E Y A N L AK:

Pek şiddetli ilgi uyandıran konuların »onuncu şırasını işgal eden


bu konu, Hukuk Fakültesi toplamının, çevre itibariyle % 40 mı ügi-
lendirmektedir. ilgi şiddeti itibariyle de % 10 puanla dördüncü gel­
mektedir.
îlgi şiddeti bakımından yalnız Hukuk Fakültesinin Üçüncü sını­
fında «Pek Şiddetli ilgi» uyandırmıştır. Dördüncü sınıfta «Şiddetli»,
Birinci ve ikinci sınıflarda ise «Oldukça Şiddetli» ilgi yaratmıştır.
1 — İLGİ - ÖNEM ORANTISI :
Konuya verilen önem dereceleri ile, her bir önem derecesindeki
ilgi sayıları arasında, bir doğru orantı mevcut olup, önem derecesi
yükseldikçe ilgi sayısı da artmaktadır :
Sınıf Sınıf Sınıf SJnif Fa.\.
I II III IV TOD.
Birinci derecede önemli görenler %8.4 9.8 17.0 15.4 10.7
İkinci derecede önemli görenler % 9.4 8.0 17.6 9.8 10.5
Üçüncü derecede önemli görenler :%7,3- 7.0 9.6 16.3 8.6
Dördüncü derecede önemli görenler % 7.0 4.2 9.6 3.3 6.5
Beşinci derecede önemli görenler %4.5 1.4 1.4 6.3 3.8
Fakülte toplamı itibariyle bu orantıda bir girinti veya çıkıntı
yoksa da I, III ve IV. sınıflarda tek girinti veya çıkıntılar vardır. An­
cak, konumuz, pek kesin matematik hakikatlere zaten müsait olma­
dığı için, tek inhirafları, genel eğilimi bozan veriler olarak görmüyo­
ruz. Genellikle, önem derecesi yükselkdikçe ilgi çevresi büyümektedir.
Konunun en çok ilgi topladığı önem derecelerine gelince, Fakül­
te toplamında birinci derecedir. Çevrenin ortak kanaati bakımından
üzerinde birleşilen önem derecesi ise, ikinci derecedir.
% — DEVTLET REJİMLERİ VE SİYASÎ CEREYANLAR
SORUNLARININ AYRINTILI KONULARI :
Hukuk Fakültesi toplamında % 40 öğrencinin (salt sayısı : 418),
Hacettepe ilk sömestrlerine % 43 öğrencinin (salt sayı : 54) ilgilen­
diği bu konunun iç mevzuları 12 bölümde toplanmıştır. Bunlardan
belü başlı ilgi yoğunluğu arzeden konular şunlardır :

54
aa) Aşın Cereyanlar nelerdir? (Sağ-Sol)
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 113 ünün ilgilendiği bu prob­
lemin önemi ile ilgi sayısı arasında bir doğru orantı görülmektedir ;
Konuyu 1. derecede Önemli görenler : 31 öğrenci.
» 2. » » ' » : 33 »
» 3. » » » : 23 »
» 4. » » » : 17 »
» 5. » » » : 9 »
1961 Anayasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, yalnız öğren­
cileri değil, hemen her aydını ilgilendiren bu sorunun aydınlatılma­
sında ne gibi noktalara önem verilmesi gerektiğini belirtmek için ba­
zı cevap örneklerini inceleyelim :
«Bugün, sağ; ve sol cereyanlar, memleket içlin tehlikeli bir hal al­
mıştır. Bu konuda aydınlatılmamız ve ne şekilde hareket edeceğimiz!
öğrenmemiz, herhalde iyi olur kanaatmdaytan.» '
«Bir memlekette, millî cereyanın yanında çeşitli fikir cereyanla
rının mevcut olması neyi ifade eder ?»
«Türkiyede fikir cereyanları. Bu cereyanların önlenmesi için top
tum olarak, ferd olarak bize düşen vazifeler, alınması gereken ted
birler ?»
Öğrencinin bu soru ile «aşırı» cereyanları kasdettiğini kabul ede­
rek bu kolona koyduk. Aksi takdirde, alelıtlak fikir cereyanlarını ön
lemek isteyen öğrencilerin mevcut olacağına inanmak gerekir ki bu,
kanaatımızca imkânsızdır! Tıpkı, vaktiyle «Siyaset» kelimesinin, da­
ima «Kötü siyaset» anlamına kullanılması gibi, fikir cereyanları ta­
biri de, burada zararlı fikir cereyanları anlamına kullanılmış olmalı
Aksi, anlamsız olur. a
«Bugün, çeşitli imsin vasıtaları ile solcu cereyanlardan bahsedil­
mektedir. Fakat bu cereyanlar hakkında genel bilgi verilmemektedir.
Bu da bizleri türlü düşüncelere sevketmektedir.»
«Hali-haz^rdalîi fikir hayatımız : Memleketimizde çok sayıda
fikir cereyanları vardır. Bunlar nelerdir? Bu fikirleri memleket gele­
ceğinde birleştiren husus nedir ?»
«Bizleri hertürlü aspri cereyanlardan: koruyacak şekilde konfe­
ranslar terljip edilmesi ve konferanslarda konuşanların mensup bu
umdukları partilerin propogandalaîlını yapmalarının önlenmesi.»

55
«İktisadî sağ doktrinlerin açıklandığı gibi, sol doktrinlerin de
gereği gibi açıklanmasa lâzımdır : Bir nehri bilmek için, Ski kıyıyı da
bilmek lâzımdır.»
«Aşın sağ ve sol cereyanların menşei, yayılması, gayesi, müca­
delesi, Türkiyedeki yeri; klâsik mevzu olarak değil, aktüel bir mevzu
!
olarak seıji konferanslar halinde anlatılması.»
Cevaplardan örnekler çoğaltılabilir. Fakat ilginin ciddiyetini be
lirtmek için bu kadarı yeter kanısındayız.
bb) Çeşitli Devlet rejimleri ve politik doktrinler hakkında bilgi:
Bu konunun önemi ile topladığı ilgi sayıları arasında doğru
orantı vardır (bir çıkıntı hariç) ; Genel konu ile ilgili 418 öğ. den
70 ini ilgilendirmektedir.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 20 öğrenci.
» 2. » » » : 14 »
» 3. » » » : 20 »
» 4. » » » : 11 »
» 5. » » » : 5 »
Cevap örnekleri :
«Bütün dünyayı çelişmeye düşüren rejimlerin ve tutumların
izahı.»
«Karanlıkta kalan bir Nazi partisi ve marazı ruhiyattı liderleri­
nin memleketindi uçuruma götüren tutumu.»
Cevapların çoğu, iç konuyu adlandırdığımız şekilde «çeşitli dev­
let rejimlerinin izahı» tarzındadır. Hangi rejimlerin izahına ihtiyaç
hissedildiği belirtildiği zaman, biz bu gibi cevapıarı, mevsuf iç konu­
larda, o rejimin adı altına işledik ki bunlar aşağıda ayrıca görüle­
cektir.
cc) Sosyalizm hakkında bilimsel açıklamaların yapılması, Sos­
yalizmin niteliklerinin, faydalı ve zararlı yönlerinin aydınlatılması,
kapitalizmden, liberalizmden ve komünizmden olan farklarının açık­
lanması :' « ! i
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 61 inin sorduğu bu konunun
öğrenci gurubundaki ilgi sayısı ile aldığı önem dereceleri arasında
tam bir doğru orantı vardır :

56
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 25 öğrenci
» 2. » » : 12 »
» 3. » » : 10 »
» 4. » » : 8 »
» 5. » » : 6 »
Cevap örnekleri :
«Fakültemizde sosyalizm ve kapitafizm hakkında öğrencilerin
yeterli şekilde aydınlatılmadığı kanaatındayım. Çünki, adetâ körü kö­
rüne, şuursuzca zıt kutuplaşmalar olmaktadır. Bu konuda öğrenciler
aydınlatılmalıdır. »
«Sosyalizmin arzulanan bir rejim olmasuîm sebepleri nelerdir ?
Bazdaruıa göre sosyalizm, şayet Türkiyede tatbik edilecek olursa,
peşinden komünizme gitmek çok kolay olacaktır, bunun izahı ?>*
«Türkiyede, gerçekten kapitalist sistemden sosyalist sisteme yö­
neliş var imdir? Bu yöneliş ne dereceye kadar olmalıdır? Bugün ne
dereceye kadardır ?»
«Socialisme humaine», tarihî bir akış içinde Türkiyede gerçek
leşebilir mi ?» <
«Sosyalizm, Komünizmin beyaza boylanmış şeklidir» sözü ile
«Sosyalizm bayırda duran b$r bilya gibidir, birg ön düzlüğe, yani ko­
münizme gitmeye mahkûmdur» sözünün izahı ?»
«Türkiyede sosyalist liderlerin, bu siyasi ideolojiyi gerçekleşti­
rirlerken İnsan hak ve hürriyetlerine riayet etmek isteyip istemedik
Ieri ?»
«Kalkınma, sosyalizmden geçer, diyorlar. Nedir bu Sosyalizm ?»
«Sosyalist bir Devlet olmadan, sosyal Devlet olunamaz mı ?»
dd) Komünizmin tarifi, özellikleri, sebepleri ve komünizmle
mücadele vasıtalarının neler olduğu ?
Genel konu ile ilgili: 418 öğrenciden 53 ünün sorduğu bu mesele
hakkında, ilgi sayısı ve önem derecesi orantısı mevcut sayılabilir :
uyu 1. d erecede önemli görenler : 11 öğrenci.
» 2. » » » : 17 »
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 7 »
» 5. » » » : 7 »
Cevap örnekleri :
«Komünizm ile fikrî ınüeadele mahiyetinde konferanslar veril-

57
mesi, mezkur rejimin rezaletlerini açıklayıcı mahiyette.»
«Komünizmim kötülüğü hakkında gençlere bilgi verilmesi, ve
gençliğin bu âfetten nasıl kurtanlabileceği ?»
«Memleketimizde çeşitli faaliyetler ve cereyanlar görülmektedir.
Bunların başımda özellikle komünizm cereyanı gelmektedir. Zanne­
diyorum ki çoğu arkadaşım bu cereyanın ne demek olduğunu, mahi­
yetini ve buna karşı ne gibi tedbirler ve karşı-hareketler alınmasını
bümemekteciirler. Aydınlatmanıza rica ederim.»
«Demirperde gerisindeki memleketlerin son siyasî durumları»
«Türkiyenin Doğuya kaymasını önleyici tedbirler var mıdır *
Bunlar nelerdir ? Herseye rağmen, Türkiye, Doğuya kayabilir mi ?»
«Yukardan aşağıya doğru gelen Sosyalizm Baskısı ve tehlike
Ieri ?»
ee) Atatürk tikelerinin açıklanması ve yorumu ?
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 36 sının ilgilendiği bu konu
hakkında da Kıbrıs meselesi hakkındaki mülâhazalarımızı tekrarla­
mak isteriz : öğrenciler, bildikleri, hattâ yaşadıkları prensipleri bir
problem gibi vazedecek değillerdir. Atatürk ilkeleri, gençliğin ha­
yatım, zihniyetini şekillendirmiştir, tabir caizse onun etine, kemiğine
karışmıştır. Bunları hâlâ birer meçhul gibi vazetmek, bazı polemik­
lerin etkisiyle olmuştur. Netekim, bu sorunun önemi ile, ilgililerin
sayısı arasında bir orantı yoktur :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » > : 8 »
> 3. > ' » » : 6 »
» 4. » » » : 9 »
> 5. » » » : 7 »
Ankete katılanlara nisbet edilirse bu konu % 3 4 oranında so^
rulmuştur.
Cevap örnekleri :
«Kemalizm, günümüzde nasıl anlaşılmalıdır? Kemalizm'in katı
kalıplar değil, Türkiyenin kalkınması ififuı gerekli bir «yol gösteriş»
olduğu hususunun işlenmesi »^ '
«Kemalizm, doktrin midir ? Doktrin ise, prensipleri nelerdir ?
ff ) Çeşitli konular :
Yukarda zikrettiklerimizden başka konularda, fazla bir ilgi yo-

58
ğunaığu yoktur. Ancak, biz, konuları somut bir şekilde belirtmek için
ayrı, ayrı tasnif ettik, tabiatıyla ügiler de bölüşüldü Çeşitli konula­
rın bir kısmı, yukarda zikrettiklerimize rahatça ithal edilebilirdi, an­
cak bu takdirde problemlerin özelliğini kaybedebilirdik.
Zikre değer değişik konular şunlardır :
Türk Demokrasisinin özellikleri ve diğer rejimlerle mukayesesi :
Bu konu 24 kişilik bir ilgi çevresi yaratmıştır. Bu, evvelki iç ve
Dış Politika Genel konusundaki benzer bölümden farklıdır. Orada,
daha ziyade somut örneklerle ilgüenilmiştir. Burada ise, mücerrst
bir rejim sorunu olarak ele alınan meseleler bahis konusudur. Cevap­
ların if ade tarzlarına göre, somut politik konularımız oraya; prensip
araştırması mahiyetinde olanlar ise buraya sokulmuştur.
Konunun ilgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı
vardır.
Diğer biri de (21) öğrencinin sorduğu şu konudur :
Türkiyeye hangi nevi sosyalizm uyar? Devletçi sosyalizm mi ?
. Milliyetçi Sosyalizm mi ? veya daha başka fc|ir şekil mi ?
îlgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı vardır.
Konu ile ilgili bir cevap örneği de şudur :
«Sosyalizm Türkiyede tatbik edilebilir mi? Edilirse, dejenere ol­
madan uygulanabilir mi?»
Nihayet, (17) öğrencinin sorduğu şu konu da oldukça mühim
dir : ' '
Demokrasi hakkında aydınlatıcı bilgiler Verilmesi, Klasik De­
mokrasilerle Marksist Demokrasilerin, Demokratik Hukuk Devleti
ile Totaliter Devlet rejnüleıtfnin esaslı farklaıfcnın aydınlatılması.
Konu hakkındaki soruların azlığı, Hukuk Devleti prensiplerinin
yeni Anayasa ile kesin olarak vazedildiği ve korunduğu kanısından
olsa gerektir. Zira 1960 dan evvelki hukukî literatürün hemen temel
konusu olan bu davanın dört beş senede, önemini kaybedeceğine
inanmak abes olur.
Genellikle öğrenciler, pozitif hukuk sahasında halledildiğini ka­
bul ettikleri konuları merak mevzuları dışına atmışa benzemekte­
dirler.
Netekim aile, nesep, siyasî haklar v.s. konularında da aynı te­
minatı almışa benzemektedirler. Aşağıda göstereceğizki öğrenciler

59
bunların altında yatan ve kökü pek derinlerde olan sosyal problemleri
pek sezememektedirler.
Diğer bir konu da şudur :
Milliyetçiliğin bilimsel açıklamışı :
On beş öğrencinin sorduğu bu konuda en çok ilgi 4. sıradadır.
Milliyetçiliğin bilimsel izahı hakkındaki soruların azlığını da biz,
Kıbrıs davası, Atatürk İlkeleri ve Hukuk Devleti hakkında ileri sür­
düğümüz sebeplere bağlıyoruz : Öğrencilerin büyük çoğunluğu bu
konulan problematik karakterde değil, malûm ve mutad olan konu­
lar kategorisinde görüyor. Türk öğrencisi için, milliyetçiliği bir
problem olarak sorma abes geliyor. Atatürkçülükte öyle. insan, bildi­
ğini yada bildiği kanısında olduğu şeyi sormaz, ve her sormayışı il­
gisizlikle yorumlamak ta hatadır-
Buna mukabil, öğrencinin, bilmediği halde sormadığı şeyler de
vardır. Modern Felsefe gibi; Kayıtsızlık buradadır. Onun için biz,
her hususî hale göre ayrı bir yorumu şart sayıyoruz. Aksi takdirde,
bütün vaziyet alışları, bütün zihniyet sorunlarım matematik işaret­
lerle açıklamanın kaabil olduğunu iddia etmiş olurduk ki, hakikatte,
matematik metodlar sadece bir yardımcıdan ibarettirler, yorumcu
değil.
Bu konuların dışında dikkate değer kayıtsızhk iki noktada gö­
rülüyor :
«Sosyal Devlet kavramının bilimsel açıklamışı» sorusunu ancak
6 öğrenci sormuştur.
«Emperializm» hakkında bilimsel açıklama»
isteyen sadece 1 kişidir.
«Sosyal Devlet» kavramı, 1961 Anayasası ile pozitif kamu huku­
kumuza resmen girmiş olmasaıa rağmen bu anayasanın kabulünden
üç dört yıl sonra yapılan ankette ciddî bir ilgi uyadırmamış durum­
dadır.
Günlük gazetelerde siyasî dergilerde bu konu hakkındaki yayın­
ların öğrenci zihninde bir merakı tahrik edecek nitelikte olmadığına
hükmedilebilir.
Esasen bu konuyu merak eden 6 öğrencinin hepside son suııf-
dadır ve Kamu Hukuku ile Hukuk Sosyolojisi derslerine yeni başla­
mışlardır.

60
Bununla beraber bu ilgi azlığını müfredat etkisi ile izah etme*
bize pek doğru görünmüyor, çünki birinci sınıfta detaylı bir Anayasa
hukuku okunduğundan konuya karşı bir ilginin doğmuş olması bek­
lenirdi. Halbuki bu pek kalabalık sınıfta bir tek öğrenci dahi bu mev­
zuu sormamıştır.
Buna mukabil sosyalizm ve sosyalist rejimler alaka toplamış ve
merak konusu olmuştur.
öğrencilerin «Hukuk Devleti» hakkındaki soruları da beklendiği
oranda değildir. Bütün farkültede ancak 17 öğrenci demokrasilerin
çeşitlerine ve Marksist demokrasilerle Klâsik demokrasiler arasında
ki farklara değinmiş olup bunların içinde de yalnız bir tek öğrenci
«Hukuk Devleti - Totaliter Devlet» Tezadını bizzat bu terimleri kul­
lanmak suretiyle sorabilmiştir. Halbuki 1960 devrimine tekaddüm
eden yıllarda «Hukuk Devleti ve diktatörlük» Tezadı üzerinde olduk­
ça yaygın bir ilgi mevcuttu. O halde, Sosyal Devlet kavramına olan
ilgisizlik ile Sosyalizme olan merakı birlikte izah etmek gerekirse,
öğrencinin daima daha keskin hatları, daha bariz renkleri olan ko­
nuları merak ettiği; yahut pozitif hukukumuzun terminolojisi içine
henüz girmemiş bulunan kavramları öğrenmek istediği sonucuna va­
rabiliriz. Sosyal Devlet, «nasılsa bilinmektedir, çünki Anayasada
yeralmıştır» gibi bir düşünce, öğrencinin nazarında konunu» ilginçli­
ğini kaybettirmiş olabilir. Yahutta zihni «kapitalizm - sosyalizm»
.ikilisi ile doludur ve bir üçüncü şık üzerinde düşünmek ihtiyacmı
hissetmemektedir

3 — SINIFLAR ABASI MUKAYESE :


Devlet rejimleri ve Siyasî Cereyanlarla ilgili konulara, Hukuk
Fakültesi III. sınıfında Pek Şiddetli ilgi uyandıran konular arasında
rastlıyoruz. Dördüncü sınıfta ise bu komu sadece «Şiddetli ilgi uyan­
dıranlar» arasındadır. Birinci ve ikinci sınıf larda ise «Oldukça Şid­
detli ilgi uyandıranlar» arasına kaymıştır.
Genel olarak, bu eğilim, ilgi çevreleri hakkında da müşahede
edilmektedir : Birinci sınıftan son sınıfa doğru ilgi artmaktadır.
Ancak, en yüksek noktayı, dördüncü sınıfta değil, üçüncü sınıf­
ta bulmaktadır.
Konu ile ilgili çevrelerin muhtelif sınıflardaki genişlikleri :

61
Birinci sınıfta : % 36
ikinci sınıfta : % 30
Üçüncü sınıfta : % 55 . . . . . . .
Dördüncü sınıfta : % 51
Dikkati çeken diğer bir husus da son sınıftaki durumdur : Ko­
nunun öneminin yükselişi ile ilgi sayısının artışı arasında herhangi
bir nisbet yok gibidir. Ancak birinci derece ile beşinci derece arasın­
da mukayese yapılırsa doğru orantı vardır. Buna mukabil, konuyu
üçüncü derecede görenlerin en büyük oranı gene son sınıftadır. Bu
sınıfta konu ile ilgili çevre çoğunluğunun konuya münasip gördüğü
derecede gene üçüncü derecedir.
Halbuki, Üçüncü sınıfta, konunun en çok ilgi topladığı derece
2. derecedir ve çevre çoğunluğunun münasip gördüğü derece de bu
dur.
İkinci sınıfta ise, konunun en çok ilgi topladığı derece 1. derece­
dir ve çevre çoğunluğu 2. dereceyi konuya uygun görmüştür.
Birinci sınıfta en çok ilgi ikinci derecede toplanmış, çevre ortak
kanaati konuya üçüncü derecede önem vermiştir.
Sonuç olarak, Rejimlerle ilginin son sınıfa doğru çevre itibariyle
genişlediği, fakat konuya verilen önemin, yukarı sınıflara doğru düş­
tüğü söylenebilir.
Müfredat etkisi :
Üçüncü sınıfta Hukuk Felsefesi dersi, bu çeşit sorunlarla ilgiyi
hızlandırmış olabilir. Son sınıfta ise Hukuk Felsefesi ve (anketin
yapıldığı yıl için) Hukuk Sosyolojisi müfredatı bitirilmiş ve yeni bir
ders olarak Kamu Hukukuna başlanmıştır. Son sınıfta böylece, Dev­
let Rejimleri hakkında kısmen doyurulmuş, kısmen de yèni okuna..•
Kamu hukuku dersiyle başka bakımlardan uyandırılmış bir ilginin
tesirlerini aramak kaabildir. Bu, üçüncü sınıfla olan farkı da izah
edebilir. Fakat, tekrar edelim ki, bu yorumlar, müteakip anketlerle
kontrol edilmedikçe fazla bir anlam taşımaz. Bundan başka, anket
sırasında öğrencilerin kişilikleri ile ilgili hiçbir soru tevcih etmediği­
miz için, elde mevcut veriler sınıf farklarından, dolayısıyla müfredat­
tan ibarettir. Bu konularla ilgilenme farklarını kendilerine hamlede­
bileceğimiz daha ne kadar önemli faktörler olabilir ki, tarafımızdan,
araştırma konusu yapılmamıştır. Zira, evvelce de işaret ettiğimiz
gibi, amacımız, teorik bir sonuca ulaşmak değildi.

62
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında, rejimlerle ilgili çevre sınıfin
% 36.6 sidir. Hacettepenin ilk iki sömestrinde ise % 43.2 nisbetintie
ilgi vardır. Aşağıda işaret edeceğimiz gibi, özellikle erkek öğrencile­
rini çoğunlukta olduğu ilk sömestrde bu oran % 50.5 dir. Halbuki
aynı sınıfta iç ve Dış Politika konuları ile ilgi bunun yarısı oranın­
dadır ve Hukukta bunun iki katıdır.
Gene kesin bir iddiada bulunmamakla beraber, bu oran farkım,
herşeyden evvel ele alman iki birim arasındaki sayı farkı ile beraber
düşünmek gerektiğini hatırlatmalıyız : Hacettepe 1. Sömestrinde 89
öğrenci ankete katılmıştır. Hukukta ise (Birinci sınıfta) 628. Durum
bu olunca, Hacettepe ile Hukuk arasındaki mukayesede, eşit yüzde
oranları, yahut Hukuktan daha küçük yüzde oranları bulduğumuz
zaman ilginin eşit veya Hukuktan daha az olduğuna rahatlıkla hü­
küm verebiliyorduk. Fakat, Hacettepede oran büyük olunca, ilginin
Hacettepede daha fazla olduğuna dair hükmü aynı rahatlıkla vere­
miyoruz.
Salt sayılara bakacak olursak, konu ile Hukuk birinci sınıfında
230 öğrenci ilgilidir. Hacettepe 1. Sömestrlerinde ise 45 öğrenci. Nis-
betlerin yüzde hesabı ise, yukarda belirttiğimiz gibi, Hukuk için %
36.6 Hacettepe 1. Sömestri için % 50.5 dir.
Şimdiye kadar yaptığımız gibi Hacettepenin her iki sömestrini
birden hesap edersek bu cran % 43'e düşmektedir ki bu bakımdan
her iki fakülte arasında kesin bir fark olduğunu kabulde mana yok­
tur.
Hal böyle olunca, bu konuyu, Hacettepenin imtiyazlı konusu ola­
rak değil, Üniversite öğrencilerinin ortak meraklan olarak almak ve
hakikati öğrenmek için problemi türlü yönleriyle tanımak istedikle­
rini kabul etmek gerekir. Netekim Hacettepe de hemen bütün iç ko­
nulara temas etmiştir ve yoğunlaşma noktaları hemen hemen ay­
nıdır.
Bu da bize, haklarındı kesif yayın yapılmasına rağmen rejimler
hakkında objektif bilgilerin gene Üniversitelerden, hocalardan öğ­
renilebileceği inancının öğrencilerde baki kaldığını gösterir. Demek
ki öğrencilerin istediği, tek yönlü yayınlarla, hangi yönde olursa ol­
sun, şartlandırılmak değil, belki, aydınlatılmaktır.

63
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL­
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :

Burada kesin sayılabilecek bir genel yargıya varabiliriz : Kız


öğrenci, iç ve dış politika ile ilgilenmek istemediği gibi, rejmlerle de
pek ilgili değildir :
Erkeklerin sayıca hâkim olduğu sınıfta konu ile ilgi % 50.5 ol­
duğu halde kızların sınıfında % 25 dir. Buna, salt sayılarla zaten
kızların sınıfının öteki sınıftan 2.5 defa daha küçük olduğu verisi
de katılırsa, ilgi kıtlığının gerçek olduğuna hükmetmek kolaylaşır.
Konuyu, 36 kişilik sınıfta ancak 9 kişi sormuştur. Belki bunların bir
kısmı da erkek öğrencidir.

Görülüyor ki kadınların, erkeklere nazaran siyasetle ilgilenme


oranları daima düşük çıkmaktadır. Tarihin içinde bulunduğumuz
kesiti için bu, evrensel bir olay gibi görünmektedir. Birgün değişir
belki. Daha doğrusu pek çok şartların, bu sonuç lehine değişmesi ha­
linde.
n
Öğrenci Gruplarında
Yeter Derecede İlgi Uyandıran Konular
Kazandıktan ilgi şiddeti puanlan bakımından Hukuk Fakülte­
sinde «Yeterli» ilgi uyandıran konular, genellikle, politik ve ekonomik
yönü belirgin olmayan ve öğrencileri gerek meslekleri, gerek öğren­
cilik statüleri bakımından ilgilendiren konularla Edebiyat - Sanat ko­
nularıdır. Ancak, Bizim, Girişte bahsettiğiniz ve sırf konuyu daha
iyi tebarüz ettirmek için ayrı bir kolonda topladığımız «Köy Kalkın­
ması ve Toprak Reformu» ile ilgili konular da burada yeralmaktadır.
Bu yeralışın bizim sınıflayış tarzımızdan ileri geldiğini, esasında bu
konunun, Kalkınma genel konusunun bir iç konusu olarak ele alınma­
sı gerektiğini, böyle olunca da Genel Kalkınma konusu ile birlikte,
ve bu konunun önemini bir kere daha arttırarak «Pek Şiddetli ilgi
uyandıran konular» arasında yeralmasınin tabii bir sonuç olacağı-
i hatırlatmak isteriz.

«Bu itibarla biz, Yeterli ilgi uyandıran konular içinde, şiddet pua­
nı bakımından «Üniversite» problemlerinden sonra gelmesine rağ­
men, yukarda arzettiğimiz özellikleri dolayısıyla, Köy Kalkınması ve
Toprak Reformu» konusunu başa alacağız.
Hukuk Fakültesi toplamında Yeterli îlgi Konuları Şunlardır :
Şiddet puanı : İlgi Çevresi :
I — Üniversite Problemleri : % 7.10 % 35.73
II — Köy Kalkınm. ve Top. Refm. : % 6.72 % 3141
IH — Edebiyat - Sanat Tarih : % 5.89 % 31.41
IV — Hukukî Konular : % 6.03 % 29.11
V — Gençlik Problemleri (x) : % 4.32 % 22.57
"VI — Sosyal Problemler (x) : % 4.11 % 18.06
(x) — Yukarda işaret ettiğimiz gibi konuların uyandırdıkları
ilgi şiddetlerini, kendilerine gösterilen ilgilerin önem derecelerine göre
.değerlendirilmesi ave sayıca ölçülmesi suretiyle tesbit etmiştik. Bir
öğrenci gurubunda bütün konulara verilen puanların toplamı (100)

65
ï — KOY K A L K İ N M A S İ -V Jtü TOPRAK
R E F O R M U :

«Köy kalkınması», bazan «Toplum kalkınması», bazan da «Köy


ve Toplum kalkmması» şeklinde sorulan ve bu problemlerle ilgili ko­
nulara değinen birçok ilgi fişlerini bu başlık altında toplarken, öğ­
rencilerin, dar anlamda, yani, yerleşik en küçük toplum ünitelerinin
kısmen kend> müşterek çabaları, kısmen de bu çabaların Devletçe
desteklenmesi suretiyle başardıkları mahalli kalkınma faaliyetlerini
kasdedip etmediklerini, kesin olarak, tayin edemedik. Bundan başka
birçokları, köy kalkınması ile toprak reformu arasında bir ittisal gö
rerek bunları birlikte sormuşlardı. Esasen «Toplum Kalkınması*
teknik bir terim olarak, çeşitli tarifleri ve bu tariflerin kapsamları
itibariyle herhalde sahanın yabancısı olanlarca kesin olarak belirle-
nemiyecek bir kavramı ifade ettiğinden, biz, öğrencilerin bu ad al­
tında, kâh gerçek anlamıyla toplum kalkınması çabalarını, kâh köy­
lerin şu veya bu metodla kalkmdırılıp, geliştirilmesini, kâh köylünün
toprak ihtiyacının karşılanmasını murad ettiğini gördük. Bunların
hepsinde ortak olan( endişe Köy Sorunları idi.
Ayrıntılı konular cedvelinde de görüleceği gibi bu, sadece dar
anlamda toplum kalkınması çabalarından ibaret değildir, kapsamı
daha geniştir.
İ •— K O M ' J Y A VERİLEN ÖNEM DERECESİ İLE İLGİ ÇEV­
RESİ ARASINDA ORANTI :
Hukuk Fakültesinde ankete katılmış olan 1041 öğrenciden 327
farzedildiği takdirde, mevcut 18 konu içinde en az puanı %> 4 puanla
Felsefe, en çok puanı da % 16 puanla Kalkınma ıionusu almıştı.
Yaptığımız beşli sınıflamada % 5 puan ile % 7.4 puan arasındaki ko­
nuları Yeterli ilgi uyandırmış saymıştık. Bu bakımdan, Gençlik prob­
lemleri ile Sosyal problemler, Hukuk Fakültesi Toplamında, Zayıf il­
gi uyandıran konular arasına girmektedir. Ancak, Çeşitli guruplar-
daki durumlar gözönüne alınırsa bu konuların bazı sınıflarda Yeterli
sırasına çıkabildiğini gördüğümüzden ve Zayıf ilgi sırasında kalmak
için, «hiçbir gurupta bu hadden yukarı çıkamamış olmayı» esas say­
dığımızdan bu son iki konuyuda burada zikredeceğiz.

68
si, Köy sorunlarıyla ilgilenmiş bulunmaKtadır {% 31.4). Fakülte
Toplamı bakımından Yeterli ilgi çevresine ve yeterli ilgi şiddetine sa­
hiptir.

Konuya verilen önem dereceleri ile, ilgi çevreleri arasında bir


orantı yoktur :

Konuyu 1. derecede önemli görenler % 6.8


» 2. » » » % 7.4
» 3. » » » % 7.5
» 4. » » » % 5.0
» 5. » » » % 4.7
Fakülte toplamı itibariyle, konuya en uygun görülen önem dere­
cesi, yani en çok ilgi sayısı olan derece üçüncü derecedir. Gene aynı
çevre çoğunluğunun münasip bulduğu asgarî önem derecesi de üçün­
cü derecedir.
Konuyla ilgilenen dört sınıfta da ilgi - önem orantısı yoktu. An­
ketin yapıldığı tarihte Köy işleri Bakanlığının eni kurulduğu, Fa­
kültelerde konu ile ilgili çeşitli sosyal faaliyetlerin başladığı, açık
oturumların yapıldığı, makalelerin röportajların birbirini takip ettiği
hatırlanırsa, öğrencilerin konuyla kendi gurup hayatlarının ortak
yarattığı bir endişe ile değil, daha çok, dış etkilerin sonucu olarak
ilgilendikleri, daha doğrusu, Toplum kalkınması terimine dahi yeni
yeni alıştıkları fark edilebiür.
Netekim bazı cevaplarda, bu husus bizzat öğrencilerin dikkatin­
den kaçmamış ve Köy kalkınması ile ilginin moda halini aldığına
işaret edilmekten çekinilmemiştir. Bununla beraber, Toprak Refor­
mu ile ilgili cevaplar bundan istisna edilmelidir. Konu daha uzun za-
mandanberi işlenmiş, ve vazedilmeye alışılmıştır.

2 _ TOPRAK REFORMU VE KÖY KALKİNMASİ PROiS


LEMtNÎN AYRINTILI KONULARI :
aa) Toprak Reformn :
Genel Konu ile ilgili 327 öğrenciden 140 ı bu konu hakkında ay­
dınlanmak ihtiyacını hissetmiştir. Yukarda söylediğimiz gibi, çevre­
nin konu hakkında oturmuş bir kanaati var gibidir : İlgi sayısı, ge­
nellikle konunun önemi ile artmaktadır :


Konuyu 1. derecede önemli görenler : 31 öğrenci.
» 2. » » » : 36 ;.*
» 3. » » » : 35 »
» 4. » » » : 20 >>
» 5. » » » : 18 »
Cevap örnekleri :
«Hergiin, gazetelerde bir toprak reformu konusuna değiriiliyor.
Ama ben, he.ııüz Üniversite talebesi olmayı İdrâk etmiş olmama rağ­
men, bunun ne demek olduğunu, mlaalesef, bilmiyorum. Bize öğretil­
melidir, Zira, zanmmca, benim durumumda olan arkadaşlar çoktur.»
«Türkiyenin kalkınması ve Reform konularında mümkün mer­
tebe zıd fikirler çarpışmalı, fakat bu da dolambaçlı yollarla değil,
bütün zihniyetlerin gerçek temsilcileri tarafından yapılmalıdır.»
«Memleketimizin en büyük dertlerinden biri olan Toprak Refor­
mu davasının halli için konuşmalar tertiplenmen*. Yalnız bu spesifik
dia va. üzerinde değil, diğer bütün meseleler üzerinde tartışılmalı.»
«Toprak Reformu, bizde ve yabancı devletlerde bu alandaki faa­
liyetler.»
«Fakültemizde, toprak reformu ile ilgili rasyonel çalışmalar ya­
pılmalıdır.»
«Toprak veya Ziraat Reformundan hangisi ve niçin tercih olun­
malıdır ? Üretimin 'arttırılmasiı gaye olduğuna gör» bu, hangisi ile
daha kolay olarak sağlanabilir ?
«Toprak Reformu yapıldıktan sonra bu reformun devamı için ne
gibi ttrübirler aluımahdir ?»
bb) îf "y Kalkınması :
Genel konu ile ilgili 327 öğrenciden 84 ü genel olarak köy kalkın­
ması hakkında aydınlanmak istemiştir. Konunun ilgi sayıları ile önem
dereceleri arasında bir orantı yoktur. En çok ilgiyi ikinci derecede
toplamıştır. Çevre ortak kanaati konuya üçüncü derecede önem ver­
mektedir.
Cevap örnekleri ilgi çekiejidir :
«Birmci derecede önemli konu, memleket meseleleri bakımından,
şüphesiz ki köy konusudur. Bu hususta öğrencilerin bilgisini az gör­
düğüm gibi, dır'ediğim bazı konuşmacıların sözlerinin dahi köy ger­
çeklerinden çok uzak olduğunu gördüm. Köyün gerçek durumundan

68
habeiä olanlar bu hususta bilgi vermeli ve dertleri gerçek yönü ile ay­
dınlatmalıdır.»
«Köy davalarınım şehirde bayrakdarkğını yapan ve köycü idealle­
rin ucuz kahramanlığını yapan meydan hokkabazlarının maskeleri­
nin nasd indirileceğinin a«$k oturumlarla izahı ve köye inme çarele­
rinin gösterilmesi.»
«Memleketin bugünkü şartlan içinde çözümlenmesi gereken Top­
rak Reformu, köy problemleri ve Doğunun kalkınması konuşumda
idareci kişilerden yararlanarak ve rakhamlarla da tamamlanarak kon­
feranslar, açrit oturumlar verilmesi.»
«Kalkınmak Sçin köylere kadar elatmak icap eder. Halbuki bu­
günkü Türkiyede köylerin yüzde seksenine, orta tahsillilerin haricin­
de uğrayan yoktur. îyi bir toplum ruhu yaratacak kalkınmaya bütün
münevverlerin iştiraki ile köyden başlamanın en doğru yol olduğu
muhakkaktır. Fakat bu ruh nasıl yaratılmalıdır ?»
«Köy kalkınmasında imece çalışmaları veya kollektif çalışmala­
rım faydalı olduğu, malûmdur1. Acaba bu çeşit çalışmalar İlçelerde de
Belediye Reisinin Kaymakam ile işbirliği etmesiyle sağlanabilir mi ?
Sakjinca ve faydalan, mümkün oluşu veya olmayışı, nedenler ?»
«Merkezî köyler, kalkınma üzerinde nasıl Mr rol oynayabilir ?
Buralardaki eğitim merkezleri nasıl ve ne şekilde faydalı olabilir ?»
cc) Köy kalkınmasında gençlere ve aydınlara düşen hizmet
payı :
Genel konu ile ilgili 327 öğrenciden 37 si bu sorunu vazetmiştir.
İlgi - önem orantısı vardır. İlgilenme nisbeti birinci sınıfta daha çok­
tur.
Cevap örnekleri :
«Köylerimizi kalkındıracak ve bu hususta vazife alacak arkadaş­
larımızın hususu surette yetiştirilmeleri lâzımdır.»
«Bugün, aydının köye gitmesi lüzumu artüt bir realite olarak or­
taya çıkmaktadır. Buna göre;
ia) Üniversite gençliği köye nasıl gitmeli ?
b) Köye gittikten sonra ne yapacaklar ?
c) Köye gitmeden önce bir kurstan geçirilmeli mi ?»
dd) Çeşitli Konular :
Köv kalkınması ile ilgili diğer konularda fazla bir ilgi yoğunlaş­

ma
ması yoktur. Bunların içinde 20 öğrenci köy gerçekleri hakkında da­
ha fazla bilgi verilmesini istemekte, 15 öğrenci Köy okulları ve köy­
lünün eğitilmesi konusu ile ilgilenmekte ; 12 kişi, şehre göçe mani ola­
cak ve köylüyü köyünde tutacak ekonomik tedbirleri sormakta, 7
öğrenci orman köylerinin kalkındırılması konusunu, ve 6 öğrenjci de
şeyhlik ve toprak ağalığınım ilgası meselesini merak etmekte, 5 öğ­
renci Doğu köylerinin kalkındırılması ile ilgilerfmekte, 1 öğrenci de
köylere sağlık memuru ve tabib gönderilmesini istemektedir.

Görülüyorki, köy konusunun çeşitli yönleriyle ilgilenildiği doğ­


rudur, ancak bunda da somut konular ve tekliflerden ziyade, umumî
mevzular etrafında dolaşılmaktadır.

Dikkati çeken husus, öğrencilerin, bu konuda fftzla bir şey bil­


mediklerini itiraf etmeleri ve öğrenmek istemeleridir. Hemen hemen
hiçbir iddialı sorun şekli yoktur.

3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :


Köy ve Toplum kalkınması konusu Birinci sınıfta, yeterli ilgi sı­
rasının da üstüne çıkmış, Oldukça Şiddetli ilgi duyulan konular ara­
sında yeralmıştır. Bununla beraber; konu, zayıf ügi bareminin üst
sınırında yer almakla bu hususta fazla ısrar etmemek ve zaten rıyazî
bir kesinliğin anketin mahiyeti ile telif edilemiyeceğini hatırlamak
gerekir.

Köy ve Toplum kalkınması konusu ile ilgi, birinci sınıf hariç,


bütün sınıflarda yeter derecede sayılabilir. Birinci sınıf, henüz mes­
lekî darlaşmaya tutulmamış olduğu için aktüel konulara, dış
çevrelerde tartışılan meselelere daima daha ilgili olmaktadır.
Son sınıftaki nisbî alâka artışını (ikinci ve üçüncü sınıflara nis-
betle) müfredat etkisine bağlamak da belki kısmen doğru olurdu, zi­
ra Toprak Hukuku bu sınıfta okutulmaktadır. Ancak, anketin ya­
pıldığı sömestrde bu ders henüz başlamadığı gibi, muhtevası itibariy­
le de sosyal bir sorun olarak değil, hukukî ve tarihi yönden konuyu
işlediğinden bu hususta bir etkisi olmayacaktır. Son sınıftaki alâka
da gene, umumî olarak Kalkınma konularına yönelen bir ilginin de­
vamı olarak izah edilmelidir.

Netekim, Genel Kalkınma konusunda da son sınıftaki alâka, üçün­


cü sınıftan daha fazla idi.

70
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :

Gerek Hukuk Fakültesi birinci sınıfında, gerek Hacettepe


T. S. F. nin ilk iki sömestrinde Köy ve Toplum Kalkınması konusu
ile ilgi, «Oldukça Şiddetli»dir. Şu farkla ki, Hukukun birinci sınıfın­
da, ilgi şiddeti bakımından, Köy Kalkınmasından daha önde gelen
beş başka konu vardır : Genel Kalkınma, Sosyal Politika ve Ekono­
mi, Üniversite Sorunları ve Siyasî Rejimler. Halbuki, Hacettepede,
Köy Kalkınması konusundan, şiddet itibariyle daha önde gelen tek
bi" konu vardır : Sosyal problemler. Bundan başka, Hacettepenin
ilk iki sömestrinde (toplam olarak) «Pek şiddetli ilgi uyandıran», ve
«Şiddetli ilgi uyandıran» konular yoktur. Toplam olarak, iki sömest­
rin en yüksek ilgi şiddeti haddi «Oldukça Şiddetli» sırasındadır.

Hukuk Fakültesi Sınıf : I Hacettepe I ve II sömestrler :


İlgi Çevresi : % 32.42 % 40.80
ilgi Şiddeti : % 7.87 % 9.49

Her iki Fakülte öğrencilerinin, Köy Kalkınması konusuna yönelen


ilgileri arasındaki diğer fark da ayrıntılı konularda kendini göster­
mektedir : Hukuk Fakültesinde, bu konuda en fazla ilgi yoğunlaş­
ması «Toprak Reformu» alanında olduğu halde, (628 kişilik sınıfta
106 öğrenci : % 17) Hacettepede aynı konu ancak % 6.4 oranında
ilgi toplamıştır (125 öğrencide 8 kişi). Köy kalkınması ile ilgili genel
konularsa Hacettepede daha fazla ilgi bulmuştur : % 18. hukukta
ise aynı konu ancak % 9 oranında sorulmuştur. Köy kalkınmasında
gençlere düşen hizmet konusunda Hacettepe lehine bir artış vardır :
% 6.4, Hukukta bu % 4 oranındadır.
Diğer özel konularda is^ Hacettepede ilgi pek az veya hiç yoktur.
Meselâ, Köy okulları ve Köylünün eğitilmesi problemini her
iki fakültenin mukayese konusu guruplarında ancak iki kişi sormuş­
tur. Orman Köylerinin ıslahı, ağalık ve şeyhliğin ilgası, (fiilen ilgası),
şehre akının önüne geçilmesi gibi konulara Hacettepede değinen ol­
mamıştır. Bununla beraber bu konulara Hukuk Birinci sınıfında da
pek az kişi değindiği için, bu ilgiler, Hukuk lehine bir puan sayılmaz­
lar. Hususiyle Hukukta ankete katılanların sayıca Hacettepenin beş
katı olduğu düşünülürse bu iki fakülte gurubu arasında bu kadar bir
konu çeşidi fazlalığı normal görülmek gerekir.

(1
5 — KIZ - ERKEK ÖĞRENCİLERİN (pSUNLUKTAr OLDU­
ĞU SINIFLARIN FARKI :
Köy kalkınması konusunda kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu
sömestrde gerek ilgi sayısı gerek konuya verilen önem derecesi daha
yüksektir. Kızların sınıfında konuya Olan ilgi «Şiddetibdir. Erkek*
lerin çoğunlukta olduğu sınıflarda ise ancak «Oldukça Şiddetli»dir.
Buna, Kızların sınıfının sayıca erkeklerin sınıfından iki buçuk kat
daha küçük bir mevcuda sahip olduğu da ilâve edilirse, oranın,, ha­
kikaten diğer sınıftan çok yüksek olduğu teslim edilmek gerekir.
Toprak Reformu ile ilgili soru nisbeti de bu smıfta daha yüksektir :
(Söm : 1 de 89 öğrencide 3 kişi, Söm. 2 de 36 öğrencide 5 kişi) An­
cak, oranlar o kadar küçüktür ki derhal bir hüküm çıkarmak yanlış
olur. Bundan başka, aym sınıfta erkek öğrenciler de mevcut oldu­
ğundan (7 kişi) konunun bunlar tarafından yazılmış olması da kaa-
bildir. Fişlerde cinsiyet sorusu olmadığı için ancak, sınıfın bütünü
hakkında sonuçlara varabiliyoruz. Halbuki buradaki sayı böyle bir
genel yargıya müsait olmayacak kadar ufaktır.
«Gençlere ve aydınlara köy kalkınmasında düşecek hizmet» so­
runu da aynı haldedir : Ancak kızların sınıfı lehine bir fazlalık var­
dır : Erkeklerin çoğunlukta olduğu 1. sömestrin 89 öğrencisinden
ancak 2 kişi bunu sorduğu halde, kızların sınıf ında-ki 36 kişidir - 6 öğ­
renci sormuştur.
Bütün bunlardan, kız öğrencilerin Köy ve Toplum Kalkınması
konusu ile erkeklere nazaran daha ilgili oldukları sonucuna varabil^
memizi destekleyen diğer delil de şudur : Yukarda işaret ettiğimiz
gibi, Genel Kalkınma konusunda da bu iki sömestr arasında kızların
sınıfı lehine meydana çıkan önemli fark. Hatırlanacaktır ki, Genel
Kalkınma konusu ile erkeklerin çoğunlukta olduğu 1. sömestr öğren­
cilerinin % 23 ü ilgilendiği halde, kızların çoğunlukta olduğu 2. sö­
mestr öğrencilerinin % 44 ü bu konuyla ilgilenmiştir ve -daha fazla
önem vermiştir.

72
n — U N I V E R S I T E VE ÖĞ R E N G t
P R O B L E M L E R İ

Yeterli ilgi uyandıran konuların başında gelen bu sorun, Hukuk


Fakültesi toplamında % 35.7 oranında bir çevreyi ilgilendirmektedir.
Şiddet puanı dà % 7:7 dir. Halbuki birinci derecede şiddetli ilgi topla­
yan konu % 16 puanla Genel Kalkınma problemidir.
1 — ÜNİVERSİTE PROBLEMİNDE İLGt-ÖNEM ORANTISI:
Üniversite ve öğrenci problemlerine verilen önemile,. gösterilen
ilgi sayısı arasında sınıflann hiçbirinde bir orantı yoktur., Bundan;
böyle bir konunun, arızî, gelip geçici saiklèrle veya yeni ortaya atık
mışya da zuhur etmiş olaylarla ilgisi olduğu sonucuna varaaakigerçi
anlamsız gibi görünmektedir : öğrencilik ve üniversite, hakikatte,
anket yapılan gurubun aslî mahiyetini tayin eden unsurlardır. Bu*
nun tda. arızî, ya da sansasyonel bir etki ile ilgisi olabilir mi ?
Ancak, anketin yapıldığı tarihten bir iki ay öncesindenberi, Üni­
versite sorunlarının istanbul Üniversitesindeki açılış merasimi anlaş­
mazlıkları dolayısıyla Basının belli başlı tartışma konusu haline gel­
diği hatırlanacak olursa, bu ihtimalin pek de aklà aykın düşmiyeeeği
düşünülebilir. Dalia doğrusu, kabul ettiğimiz hipotez; yani konuya
verilen önem, dereceleri ile gösterilen ilgi sayıları; arasındaki; doğru-
orantmin oturmuş, belirgin gurup kanaatìanna delâlet: ettiği ipotezi,
burada da pek fazla; cerhedilmiş olmaz:
Üniversite problemlerinin, Fakülte toplamında en çok ilgi sayı-
sın^ kazandığı önem derecesi, üçüncü derecedir. Çevre çoğunluğu­
nun konuya münasip gördüğü derecede de budur.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : % 7.5
» 2. » » » : % 5.5
» 3 . » » » : % 8.5
» 4. » » » : % 6,8
» 5. » » » : % 7.3
Konu ile meşgul olanların salt sayısı ise, ankete katılan 1041 öğ>
resaci içinde 3f& dir.
Üniversite ve öğrenci sorunlarıyla ilgi, anket'tarihindeki! arızî;

73
tesirlerle artmış olsa bile, hakikatte, Üniversitelerimizin öğrenci
yönünden görülen eksikliklerini bize anlatması bakımından hayli
önem taşımaktadır.
Bu itibarla, ayrıntılı konularda, biz diğer konulara nazaran daha
titiz bir ayırıma gittik ve soruları daha ince ayrıntılarla somut bir
halde belirtmeye çalıştık.
2 — ÜNİVERSİTE VE ÖĞRENCİ PROBLEMLERİNİN AY­
RINTILI KONULARI :
Genel konu ile ilgili 372 öğrencinin çeşitli sorunlara dağılan ilgi­
lerini, mümkün olduğu kadar kendi anlayışımızla yorumlamaksızın,
onların kullandıkları terimlerle adlandırmaya çalıştık. Ayrıntılı ko­
nuları da 23 bendde topladık. Tabiatıyla bu fazla ayırım, birçok ko­
nuların daha geniş kaplamlı terimler altında daha yüksek ilgi yoğun­
laşmaları halinde ifadesine yer bırakmadı. Fakat bizim için, mühim
olan, istatistikî toplamlardan ziyade, öğrencilerin gerçek ihtiyaçları
idi. Bunun için, teferruatlı bir tasnif yaptık.
aa) Üniversitede duşa dönük kültürel faaliyetlerde bulunulma­
sa Açık oturumlar, konferanslar, münazaralar, bilgi yarış­
maları tertip edilmesi gereği.
Üniversite problemleri ile ilgili olan 377 öğrenciden 57 si bu ko­
nu üzerinde durmakta ve bu tip faaliyetlerin birçok hususlarda ken­
dileri için aydınlatıcı olduğunu ileri sürmektedirler.
Konuya verilen önem derecesi ile, ilgi sayısı arasında bir çıkıntı
hariç, doğru orantı var sayılır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 18 öğrenci.
» 2. » . » » : 12 »
» 3. » » » : 12 »
» 4. » » » : 5
» 5. » » » : 10
Cevap örnekleri :
«Konferansların bir siyasi ekole mensup olmayan kişiler tara­
fından verilmesi en büyük dileğimdir.»
«Bu konferansların, her türlü sjiyaset oyunlarından âzâde olma­
sa»
«Sapık kimselerin konferanslarda konuşturulmaması, ilim ve ir­
fan sahibi kimselerin konuşturulması«»

74
«Yeni bir talebe olmama rağmen, Fakültemizde tertiplenen açık
oturumlar sayesinde bende yeni görüşler meydana gelmeye başladı.
Bu, yalnız bende olmadı, diğer arkadaşlarımda da aynı şeyleri gör­
düm. Bunun için, haftada bir defa açık oturum yapılması.»
«Türkiye hakkında seri konferanslar tertipleniyor. Ancak, Tür-
kiyemin gerçek sorunlarına cevap verildiğine, değinildiğine kaani de­
ğilim. Derinlemesine, edebiyatsız konferanslar dinlemek istjiyorum.»
bb) Üniversite Reformu :
Genel konu ile ilgili 377 öğrenciden 55 i Universite Reformu hak­
kında bilgi istemektedir. Verilen önem dereceleri ile gösterilen ilgi
sayısı arasında bir orantı görülmemektedir. Konunun en çok ilgi top­
ladığı önem derecesi beşinci derecedir! Gurubun ortak kanaati ise
konuya üçüncü derecede önem vermektedir.
Yukarda belirttiğimiz gibi, anketin yapıldığı tarihden önceki iki
ay, bu konunun, bazı olaylar dolayısıyla, basmda çok tartışıldığı bir
devreyi temsü eder. Bundan başka, sorular, genellikle «Üniversite
Reformu» klişesi ile yönetilmiştir, öğrencilerin ne murad ettikleri
açık değildir, daha doğrusu, bu klişenin muhtevasının ne olduğunu
bizden sormaktadırlar. Buna mukabil aşağıda göreceğimiz birçok
özel konularda, öğrencilerin hangi hususlarda sıkıntıları olduğu da­
ha açık bir şekilde görülmektedir.
cc) Çahşma metodlannı öğretecek kurslar, kitaplar :
Genel konu ile ilgili 377 öğrenciden 49 unun ilgilendiği bu konu,
bütün sınıflarda % 4 % 5 oranında öğrencinin sorduğu bir problem­
dir. Konunun bütün sınıflarda tekrarlanması, son sınıfa kadar sıkın­
tının devam ettiğine alâmet olduğu gibi, her sınıfta ancak pek cüzî
bir öğrenci gurubunun dikkatini çektiğine de delildir. Konuya en çok
üçüncü derecede önem verilmiştir.Bumınla beraber, öğrenme metod-
ları ile ilgilenenlerin sayısı, Fakülte toplamında Lâiklikle, dinî konu­
larla, veya ahlâkî problemlerle ilgilenenlerden fazladır! Bu da konu­
ya belirli bir önemin verilmekte olduğuna alâmettir.
özellikle Fakülte birinci sınıfına bir öğrenim metodları dersi
konmasında büyük fayda umulmaktadır.
dd) Fakülte yönetmenğinin öğrencilere açıklanması, Yabancı
Fakültelerin yönetmelikleriyle karşılaştırılması :
41 öğrencinin ilgilendiği bu konu bilhassa birinci ve ikinci sınıf

75
öğrenrilerince istenmektedir ve bu sınıfta konunun önemi ile ilgi
sayısı doğru orantılıdır. Fakültenin en müşkül, en tehlikeli sınıfı,
güphesizki birinci sınıftır. Çevreye intibak, sahaya intibak, ve niha*
yet üniversite öğrenciliğinin hürriyetine intibak, Lise disiplinin­
den yeni çıkmış, çoğu* diğer illerin nisbeten geleneksel sosyal muhi­
tinden henüz ayrılmış öğrenciler için hakikaten zor olmaktadır. Bun­
dan başka, mevcudum pek yüksek rakkamlara baliğ olan bu sınıf öğ­
rencileri ile öğretim üye ve yardımcılarının daha yakından ilgilene-
bilmeleri de tabiatıyla imkânsız olmaktadır.
Bu itibarla konunun bu sınıfta ve kısmen ikinci sınıf taciddiye­
tini, muhafaza etmesi i tabiidir. Hususiyle, yönetmeliğin yeni değiştiği
bir sırada anket yapıldığı için, mevzu aynı zamanda aktüeldi.
ee) öğretim üyeleri ile öğrenciler arasında yakınlığı sağlıyacak
sosylal münasebetler kurulması gereği.
31 öğrencinin ısrarla üzerinde durduğu bu husus, hiç şüphesiz,
anketin istediği konu gösterme niteliğinde değildir. Ancak, bu mü­
nasebetlerin eksikliğine değinilmesi ve hususiyle yukarı sınıflara
doğru bu ihtiyaGin daha fazla hissedilmiş olması, problemi «Anketle
ilgisiz* konular arasında saymamıza mani olmuştur. Diğer taraf­
tan, Beşerî münasebetler açısından, konunun, sade pratik: bir talep
olarak değil, bir sosyolojik mesele olarak da teorik bir anlam taşıdı­
ğına şüphe yoktur. Birçok memleketler, (ingiltere, Amerika gibi)
Üniversite öğrencileri ile hocaları arasında daha şahsî, daha insanî
ilişkiler kurulmasına, öğretim üyesinin öğrencinin formasyonuna da­
ha, yakınılan ilgi göstermesinin gereğine inanmış durumdadırlar. Biz­
de ise, çok defa, öğrenci, bir ad ve bir kayıt numarası olarak karşımıza
çıkmaktadır. Şahsen tanıyabüdiklerimiz o kada~ istisnaîdir ki., öğ­
renci, ile ancak fonksiyonel bir ilişki onun kişiliğini geliştirmesine
yardımcı olamamakta ve onu ya kendi şahsî sorunlarıyla başbaşa
bırakmakta ya da kendisine hocalarından gayrı önderler aramaya*
sevketmekledir.
ff) Diğer konular :
Yukarda saydıklarımızın dışında üzerlerinde az da olsa gene bir
ilgi yoğunluğu kaydedilen konular şunlardır :
«Öğrencilerdeki başarısızlığın sebepleri nelerdir?» Özellikle bi­
rinci sınıftakilerin (19 öğrenci) ; Üniversite gençliğinin eğitimini' sağ­
layıcı vasıtalar nelerdir?» (16 öğrenci) ; «ŞubaŞt hakkuıjıh kıabul edil-

76»
memesinin gerekçesi nedir?» (15 öğrenci); «Üniversite oğrencileri-
nin siyasî cereyanlara karşı tutumları ne olmalıdır.» «Aşırı cereyan­
lardan nasıl korunmalıdır?» (14 öğrenci). «Dens kitabı müşkülâtı
natjd halledilmelidir, eski baskılı kitablarda nasıl vazgeçilmelidir.»
«Yabancı dilde öğretim yapan Orta Doğu Üniversitesinin bu duru-»
munun fayda ve mahzurları nelerdir?» (12 öğrenci), «Yurtlar ve sos­
yal yardım meseleleri». (12 öğrenci), «Genellikle Üniversite sorunla-
rı». (11 öğrenci), «öğrenci derneklerinin Fakülteler içindeki fonksı
yonlan ve yetilerinin sınırları hakkında konuşmalar». (9 öğrenci),
«Üniversiteye giriş usullerinin revizyonu ve bilhassa açıkta kalan
öğrenci adayları ile Üniversitelerin ilgilenmeleri gereği» (9 öğrenci,.
«Yabancı Üniversitelerden veya Türfeiyedeki diğer Üniversitelerden
Öğretim üyesi davet edilmesi»- (6 öğrenci), «Milletler-arası öğrenci mü­
badelesi,» «Çalışma Kapmları ve milletlerarası öğrenci teşekkülleri
hakkında açıklamalar yapılması» (5 öğrenci), «Boş zamanları^ de-
ğerlendisrilnnesi» (4 öğrenci), «Beş ydhk Planda Üniversite problemi».
(4 öğrenci), «Haftahk Fakülte Bülteni çıkarılarak öğrencilerin mes­
lek olaylarından haberdar edilmesi gereği». (2 öğrenci), «Hukuk Fa-
kültesinin; kuruluş tarihi hakkında konuşma yapılmaslı» (2 öğrenci),
«İstanbul üniversitesindeki olaylar hakkında açıklama yapılması».
(2 öğrenci).

3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :


Üniversite problemleri yalnız Birinci sınıfta «Oldukça şiddetli
ilgi» uyandıran konular arasında yeralmıştır. Diğer sınıflarda bu
ilgi, «Yeterli» ilgi derecesine düşmüştür. Fakat Hukuk Fakültesinde
bundan daha aşağı ilgi derecesine kaydığı vaki değildir.
Bundan başka, Üniversite ve öğrencilik sorunlarıyla ilgilenen­
lerin her sınıfta teşkil ettikleri çevre, birinci sınıftan son sınıfa doğ­
ru devamlı şekilde küçülmektedir, öğrencilik statüsünden kurtulma
zamanı yaklaştıkça bununla ilgili sorunlara karşı alâka azalmakta­
dır ki bu da beklenen bir sonuçtur :
Sınıf I : % 39.97
Sınıf : II % 36.36
Sınıf : III % 26.53
Sınıf : IV .% 24.39
Bundan başka, ilgi çevreleri içinde konuyu birinci derecede
önemli bulanların çoğunlukta olduğu sınıf da gene;birinci sınıftır.

••77
ikinci sınıfta konu en fazla ilgiyi besince derecede, Üçüncü ve dör­
düncü sınıflarda ise üçüncü derecede toplamıştır.
Aynı şekilde, birçok konular sade Birinci Sınıf öğrencileri tara­
fından sorulmuştur : «Beş yıllık plânda Üniversite meselesi,» «Şu­
bat hakkı meselesi». «Başarısızlık sebepleri,» «Üniversite gençliğinin
eğitimi yolları,» «Yabancı Üniversitelerden müsafir profesör celbi,»
(Bu son üç konuya Son sınıftan da birer kişi katılmıştır), «Milletler­
arası öğrenci mübadelesi ve Çalışma Kamplan konusu,» «Öğrenci
dernekleri meselesi,» «Radyoda Üniversite saati yapılması», v.s, gibi
konularla yalnız bu sınıf ilgilenmiştir.
Diğer taraftan son sınıf 23 ayrıntılı konu içinde yalnız dördü ile
ilgilenmiştir : «Üniversite Reformu,» «Öğrenme metodları,» «Öğre­
tim üyeleri ile sosyal münasebetler» ve «Dışa dönük kültürel ve bi­
limsel faaliyetler gereği.» Bunun dışındaki beş 1-onu da ya bir ya iki
ilgi toplamış diğer 14 ayrıntılı konu tamamen ilgi-dışı kalmıştır.
Bütün bunlardan çıkan netice, tabiî bir ilgi azalışıdır. Ancak,
en dikkati çeken konu, son sınıfa gelindiği halde çalışma metodları-
nın hâlâ merak konusu oluşudur! Kanaatimizce, bu, memleketimizde
alışkın olduğumuz eğitim tarzının bilgi kazanma usulleriyle pek ilgi-
lenmeksizin daima bilgi yükleme üzerinde ısrar etmesinin sonucudur.
Üniversite sorunları hakkında ayrı bir anket yapsa idik, mu­
hakkak ki daha teferruatlı, daha ilginç birçok meselelerle karşılaşa­
caktık. Konuya ancak yeter derecede önem verilmesi, öyle sanıyo-
ruzki, öğrencilerin memleketin tümünü ilgilendiren siyasî ve iktisadî
nitelikteki ortak konulara daha büyük bir önem vermelerinden ve
daha fazla ilgi göstermelerindendir. Bununla beraber, öğrenciler ken­
di problemlerini de ele almasını bilmişlerdir- Öğrencilerin sade­
ce, kendilerine uzak sorunlarla ilgilendikleri iddiası Dir ön yargıdan
başka bir şey değildir. Değişen, ilginin çapı ve derecesinden ibarettir.
Esasen, memleketin tümünü ilgilendiren bir sorun ile yalnız öğ­
renci zümresini ilgilendiren bir sorunu aynı önemde, hattâ aksi oran­
da önemli görme, gurup hodgâmlığının ve dar görüşlülüğünün bir
alâmeti olurdu. Diğer taraftan kendi problemlerini unutacak kadar
dış olgu ve olayların seyrine kendini kaptırmak gibi ilkel bir duygu­
suzluğu ve bilinçsizliği de müşahede etmedik. Kanaatımızca, bu ilgi­
lenme dozu normal sayılmalıdır.

78
4 —. FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepe T. S. Fakültesinde Üniversite konusu ancak «zayıf»
ilgi uyandıran konular arasındadır. Gerçekten ankete katılan, 125
öğrenciden yalnız 21 i bu konuya ilgi göstermiştir ki bu % 16.8 dir.
Hukuk Birincisi sınıfında ise ilgi duyan öğrencilerin sayısı 251 olup
Sınıfın bütününe oranı % 39.9 dur. Evvelce işaret ettiğimiz gibi, an­
kete katılanların sayılarındaki fark da nazara alınınca Hacettepe-
deki ilgi, cidden azdır. Bundan başka, 23 ayrıntılı konudan 15 ine
karşı hiç ilgi yoktur. 6 iç konuya bir veya iki ilgi çıkmıştır. Ancak
iki konudur ki 4-8 ilgiyi biraraya toplayabilmiştir : Bunlardan biri
«Genel olarak Üniversite meseleleri» dir ki dört ilgi toplamıştır, di-
ğeride Üniversiteye giriş usulünün ıslahı ile ilgili olup sekiz ilgiyi
toplamıştır.
Hacettepe T. S. Fakültesindeki bu durum, Fakültenin yeni ku­
rulmuş olması, öğrenci sayısının değişik bölümlere de dağılmak su­
retiyle hayli az oluşu, Hukuk gibi bir sosyal bilim fakültesi olup pek
çok sayıda öğrencinin ihtiyaçlarını, yer, öğretim üyesi, ve sosyal iliş­
kiler açısından yeteri kadar ve yeteri gibi karşılama imkânlarından
zarurî olarak mahrum bulunmayışı, ve nihayet bizzat ihtisas sahası­
nın, öğrencileri, belirli müesseselerin organizasyon şekilleri, ıslah
problemleri, v.s. gibi konularla ilgilenmeye teşvik edecek bir nitelik­
te olmayışı ile izah edilebilir.
Bundan başka yeni bir kuruluş tipi arzeden Hacettepe T. S. Fa­
kültesinin Üniversitenin kronikleşmiş dertlerinden kurtulacağı kanı­
sı öğrenci arasında yaygındır. Yeni bir tecrübenin optimizmi talebe­
ye hakim olmuş olabilir.
Ancak şu kadarını söylemeliyiz ki, anket, Fakültenin tamamına
teşmil edilmemiştir. Böyle olsaydı, sonucu daha iyi değerlendirme­
miz kaabil olacaktı.

5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN HAKİM OLDUĞU


SINIFLARIN FARKI :
Şuna da işaret edelim ki, kız öğrencilerin hâkim olduğu sınıfta
23 çeşit ayrıntılı konu içinden 22 sine karşı hiçbir ilgi yoktur. Yalnız,
Üniversiteye giriş müşkülâtı dikkati çekmiş ve çare sorulmuştur ki
bunu da soranlar 7 kişiden ibarettir. (Sınıf toplamı : 36). Oran iti­
bariyle erkeklerin hakim olduğu sınıf ile arada fazla bir fark yok-

79
tu«* : 14 kışı ilgilenmiştir, sınıf toplamı ise 89 dur. Yalnız, erkeklerin
hakim olduğu sınıfta alâka konulan daha çeşitlidir.
Fazla bir kesinlik iddiasında bulunulmamakla beraber bu far­
kın, kız öğrencilerin çoğunlukta olmasından ziyade sınıfların az sa­
yıda öğrenciden terekküp etmesinde aramak daha doğru olur gibi
geliyor : Her iki Fakültenin içinde ele alman altı öğrenci gurubunun
içinde, Üniversiteye Giriş problemi istisna edilirse, ki zaten Üniver­
site dışında kalan bir meseledir, yegâne problemsiz sınıf, mevcudu
en az olan sınıf olarak karşımıza çıkmaktadır : Hacettepe ikinci
sömestr öğrencileri olan 36.kişilik sınıf.
Şu kadar ki bu sınıfın öğrencileri de ayrı ayrı dört beş bölüme
dahil bulunmaktadırlar. Bu "bakımdan konunun bir de bu açıdan
kontrolü yapılmalı ve acele genellemelere gidilmemelidir.
İÜ — E D E B İ Y A T - S A N A T VE
TARİH K O N U L A R I :

1 — İLGİ ÖNEM ORANTISI :


Yeterli ilgi uyandıran konular arasında, uyandırdığı ilginin şid­
det puanı bakımından Toplum Kalkınmasından hemen sonra gelen,
çevre bakımından onunla eşit sayıda öğrenciyi ilgilendirmekte olan
bu konulara verilen önem, Fakülte toplamında üçüncü derecedir. Fa­
kültede 327 öğrenci konuyla ilgilenmiştir : % 31.4.
Konuyu 1. derecede önemli görenler % 3.7
» 2. » » » : % 6.4
» 3. » » » : % 8.4
» 4. » » » % 6.5
» 5. » » » : % 6.5
Bu konular hiçbir sınıfta yeterli ilgi haddinin yukarısına çıkma­
mıştır, ve Hukuk Fakültesinin hiçbir sınıfında yeterli ilginin altına
da kaymamıştır.
Dördüncü sınıftaki bir istisna ile, her sınıfta, konunun en çok
ilgi topladığı önem derecesi üçüncü derecedir. Yalnız dörtte bu, dör-
dürcü derecededir.
2 — AYRITILI KONULAR :
Genel konu ile ilgili 327 öğrenciden 199 u Sanatla ilgili konular­
da aydınlanmak istemiştir, 97 si Edebiyatla, ancak 31 i Tarih ile il­
gilenmiştir. Çeşitli Sanat dalları da ayrı ayrı ele alındığı takdirde
aşağıdaki sıra dahilinde muhtelif ayrıntılı konuları görebiliriz :
a<a) Edebiyat ile ilgili konular (Filoloji dahil) :
97 öğrencinin ilgilendiği bu konuya, hemen her sınıfta en fazla
ilgi üçüncü önem derecesinde çıkmıştır.
bb) Müzik ile ilgili konular :
Bu husustaki ilgilerin çoğu, Fakültede müzikal faaliyetlere de
yer verilmesini talep şeklindedir. Konu 60 öğrenciyi ilgilendirmiştir,
en fazla ilgi beşinci önem derecesindedir. Gurubun ortak kanaati ko­
nuya üçüncü derecede önem vermiştir.

81
ce) Güzel Sgjnatlarla ilgili konular :
88 öğrencinin ilgilendiği bu konunun gerek gurup ortak kanaa-
tınca uygun görülen, gerek en çok ilgi sayısını bulduğu önem dere­
cesi üçüncü derecedir.
dd) Tiyatro sanatı :
30 öğrencinin ilgilendiği bu konu en çok ilgi sayısını dördüncü
derecede bulmuştur, gurup ortak kanaati ise konuya üçüncü derece­
de önem tanımaktadır.
ee) Sinema sanatı hakkında açıklayıcı konferanslar :
Bu da 22 öğrencinin ilgisini çekmiştir. Önem derecesi, genellikle,
üçüncü derecedir. v

ff ) Tarihî Konular :
Yukarda belirttiğimiz gibi, 31 öğrencinin ilgilendiği tarihî konu­
lar içinde 8 kişilik bir çevre «Siyasî Tarih ve Umumî Tarihle» ilgili­
dir. 7 kişilik bir çevre «Osmanlı Tarihini ve Türk Medeniyet tarihini»
merak etmektedir, 11 kişilik bir çevre «Yakın tarihimizi, tarihî
şahsiyetlerimizi ve belli başlı zaferlerimizi» ilgilendiren konferanslar
istemektedir, 2 kişi «Türkiyedeki tarihî eserler» hakkında, 3 kişi de
«Hukuk Tarihi» konularında bilgi edinmek istemektedir.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Edebiyat - Sanat ve Tarih konulan ile ilginin şiddeti, ve ilgi
çevresi genellikle yukarı sınıflara doğru artmaktadır. Son sınıfta ha­
fif bir azalma varsa da, birinci sınıfa nazaran bariz fark bakidir :
Şiddet puanı Çevre genişliği
Sınıf : I % 5.30 % 27.87
Sınıf : II % 6.85 % 37.06
Sınıf : III % 6.89 % 38.10
Sınıf : IV % 6.56 % 34.96
Birinci sınıfta Tiyatro konularıyla ilgi biraz daha fazla, son
sınıfta azdır. Tarihî konularla ilgi aşağı yukarı her sınıfta aynı oran­
dadır ve pek azdır :
Sınıf : I % 2.4
Sınıf : II % 3.5
Sınıf : III % 2.9 , , .
Sınıf : IV % 5 !

82
Son sınıfa doğru nisbî bir artış varsa da bu, ilgi azlığını telâfi
edecek nitelikte değildir,
Edebiyatla ilgi birinci sınıfta daha az, yukarı sınıflarda genel­
likle daha yüksektir :
Sınıf : I % 7
Sınıf : H % 14
Sınıf : III % 11.6
Sınıf : IV % 10.4
Müzikle ilgi hususunda bir eğilimden bahsetmek zordur :
Sınıf : I % 5.2
Sınıf : II %8,4
Sınıf : III % 4.0
Sınıf : IV % 8.0
Burada şu hususu hatırlamamız gerekir ki Müzik ile ilgili ko­
nuların Fakültede yeralabileceğini öğrencilerin çoğu düşünmemiş
olabilir. Bundan başka çeşitli memleket meseleleri başta gelmek üze­
re konu seçiminde siyasî, sosyal konular üzerinde durulurken Mü­
zikle ilgili konulara bir seçilme şansı kalmamış olabilir. Hülâsa, mü­
zikle ilgisizlik sonucuna varmamız, anketin mahiyeti dolayısıyla,
doğru değildir.
Sadece Kültürel konulara, Sanat hareketlerine tahsis ettiğimiz
bir anket olsaydı, öğrencilerin eğilimlerini daha gerçeğe yakın bir
şekilde ölçebilirdik. Bu itibarla acele genellemelerden sakınmamız-
yerinde olur.
Güzel Sanatlarla ilgi hakkında da aynı şeyi söyleyebiliriz :
Sınıf : I % 7.1
Sınıf : II % 8.0
Sınıf : III % 13.8
Sınıf : IV % 9.0
Ancak, Edebiyat hakkında söylediğimiz gibi, burada da yukarı
sınıflara doğru nisbî bir ilgi artışı müşahede edilmektedir.
4 — FAKÜLTELER AKASI MUKAYESE :
Hacettepede bu konularla ilgi % 25.6 dır, Hukukun Birinci sı­
nıfında ise % 27.8 Hacettepedeki öğrenci mikdarmın, Hukukun beş­
te biri kadar olduğu nazara alınırsa bu nisbet mukayesesi, Hacette­
pede hakikaten bir ilgi azlığına delâlet eder. Gerek Toplam olarak,

83
gerek söm : 1 de konuyla ancak «zayıf« ilgilenme durumu vardır,
îlgi yoğunluğu sağlıyan konular arasında müzik birinci gelmiş­
tir : % 10.
Bundan sonra Güzel Sanatlar ve Edebiyat gelir. Tarihle
ilgi pek azdır. Tiyatro hiç sorulmamıştır. Osmanlı Tarihi, Türk Me­
deniyet Tarihi hiç sorulmamıştır.
Şu kadar ki, bu sorular, bir konu listesinde takdim edildiği hal-,
de ilgi gösterilmemiş demek değildir. Hiçbir liste sunmadığımızı baş­
ta Girişte işaret etmiştik. Burada yaptığımız mukayese, Hukuk Bi­
rici sınıf öğrencilerince sorulup ta, Hacettepede sorulmamış olan ko­
nuları göstermektedir. O kadar. Bunda da Müfredat etkisi olsa ge­
rektir. Zira Hukuk Birinci Sınıfında hem Siyasî Tarih, hem Anayasa
Hukuku okutulmaktadır ki bunlarm, öğrencileri millî tarihle ilgilen­
dirdikleri muhakkaktır.
5 — KIZ VEYA ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA
OLDUĞU SINIFLARIN FARKI :
Kız öğrenci aleyhine bir konu çeşidi kıtlığı vardır : İlgilenilen
konular yalnız Edebiyat, Müzik ve Güzel sanatlardır, bir tek kişi de
tarihle ilgilenmiştir, diğer 6 ayrıntılı konuya hiçbir ilgi yoktur. En
fazla ilgi Müzikledir. Bu, diğer sınıfta da böyledir. Bununla beraber,
yüzde itibariyle, bu konularla ilgilenen öğrenci oranı, kızların hâkim
olduğu sınıfta daha yüksektir ve «yeterli ilgi»ye ulaşmaktadır.
1. Sömestr (Erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıf) : % 21.35
2. Sömestr (Kızların çoğunlukta olduğu sınıf) : % 36.11
Ancak, bu oran, yüksekliği, kız öğrencilerin sınıfının sayıca, di­
ğer sınıfın iki buçukta biri olmasıyla, biraz önemini kaybeder. Er­
keklerin sınıfında 89 kişi vardır, konuyla ilgilenenler 19 kişidir. Kız-
larınkinde 36 öğrenci vardır ve konuyla ilgilenenler 13 kişidir. Alâka
fazlalığı bir gerçektir, yalnız bu, oranların gösterdiği kadar olma­
yabilir. Her iki sınıftan da aynı sayıda bir örnek seçilerek anket ya­
pılsaydı belki daha gerçeğe yakın bir sonuç alabilirdik.

84

« >H t I İM I i 1 iu.| |.ı|..f ||, lı. | .|.|ı , . , , ,,


T ' I •"• i s . i

! . " - ] , • • ' • <

1$, — H U KUÎ K î KONU VE P R O B L E M L E R

.„Öğrepilere, kendi meslek konularının dışında ne gibi problemler-.


(
le,ilgilendikleri, hangileri hakkında, aydınlatmak istedikleri sorul-
muşjtu. ıHukukçularan, kendi meslekleri çevresine giren konuları sor­
mayacakları tahmin ediliyordu. Ancak, kendilerine verilen sual kâ­
ğıdına «Meslekle ilgili konular yazılamaz» şeklinde kesin bir not da
köhmug değildi. Neticede Dİz, öğrencilerin bir çoğunun hukukçuların
meslek ajapına^giren^konulara da değinmekten hali kalmadıklarını^
ve b\j( gibi S9"rulp,'rıh hayh kabarık bir toplama baliğ olduğunu gördük.
Buttan, tyı^heşaba katmamamız mümkündü. Ancak bu takdirde, me-
toq gereğimi, gerçekliği, tesbit gereğine feda etmiş olacaktık. Öğren­
cilerin, kencli meslekim içine, giren konulardan kendilerini r sıyırma-,
larihı beklenmek.Hraz.insafsızlık olaca,ğı g-İbi. bu vesiyle ile ne gibi
sorunlar üzerinde durmuş olduklarını öğrenmekten kendimizi mah-
rum etmeye de hakkımız yoktu!
- « m r / o ! •/•/-yyrj'ih \::>Ì-:,-M: S.U.V: t, .•<••-.•. ? •:;••. • ... :
Neticede, bu konularla ilgili sorulan da sınıflandırmaya karar
verdik.
Hukukrkonularla ilgili/ «Yeter»'"derecededir- Ancak bu yalnız
Çakj^t^î.^ipJjan^^rrAkjşındadır.ıT^ker ,teker.al m an sınıflarda şu du-
r^m,|djk^ati.Qel^mekted|rr; Hukuk ile ilgi; hiçbir sınıfta,«Yeter dere-»
cjd^jjdeğildir.. I^İBcjf, Ugiju&çü; V®. Dördüncü, smıflarda bu «Qldukça
Sipdstìj. jflg^-Ufyandtraı^ konular arasında yer, almaktadır. Şu kadar
kij.Birinpi-Ainîifta ^ukujtla; ilgi'ancak; «2Şayıf» ilgiler -sırasındadır.
B^ıme^ekjtyko^ula;^ vakıf olamamaktan ve mes*
lege fazla bağlanamamaktan doğma normal bir sonuçtur. Böylece,
bu sınıf hariç, diğer sınıfların hepsinde ilgi şiddeti oldukça yüksek­
:
tir. • n M - : ' i f i '••*'•"''* •" ' ' ••'" •" ' "
1;
anı > i % f u k v . f L W I ^ f t t ì É S | İ L E ÖNEM "DÉftECÉSt A R A S I N D A
hSi
^ ' ^ ' ^ ö W t e ' T " '•"' i;':!:" ''"'"'' '.'•'"'
, ; : i:
-•ıil)'y.!>j',;n-j:!rii r ; ! K T ."•.' ı i : ; i " ! " : : î . . : i : •••'•> > ! . . : . ' " : ' . , • ; • - • : • : ı .- " . "•' " "
{Ip,BdHukcûkun;itQplamında,;ikpnuya.:en çok ilgi gösterilen öüeöi dere­
c i üfüajlGM'jdefîecediriLGuriibun ortak kanaati da tau yoldadır. Ancak
JjBtîSMSGA^toplatefiğindeiMyükribir .yekûn tutan BirihöT sinıflît etkii-
si olmuştun i'MüteMka b^i<'sıaitf,iödiğervüçcsimfitt;toplâmittdan daha
'85
fazladır ve bundaHukukî konulara gösterilen ilgi «zayıf» dır. Halbu­
ki diğer sınıflar da ilgi-önem arasında doğru orantıdan bahsedilebilir
ve ilgi oldukça yüksektir. Hususiyle son sınıfta tam bir doğru orantı
vardır : Hukukî konulara en fazla ilgi birinci derecededir, en az ilgi
beşinci derecede. Üçüncü sınıfta da durum budur. İkinci sınıfta ise
en fazla ilgi ikinci önem derecesindedir. Birde ise üçüncü önem dere­
cesinde. Görülüyor ki, müfredat etkisi burada hâkim faktör duru­
mundadır ve yukarı sınıflarda öğrenciler, ister istemez kendi mes­
lek konularını mühimsemektedirler. Bu bakımdan aşağıdaki rak-
kamlar cidden anlamlıdır :
Sınıf Sınıf Sınıf Sinif Fak.
I II III IV Top
Birinci derecede önemli görenler : % 3.5 7.0 10.2 11.4 5.9
İkinci derecede önemli görenler : % 4.0 11.9 6.1 10.6 6.1
Üçüncü derecede önemli görenler % 5.9 7.7 8.2 8.1 6.7
Dördüncü derecede önemli görenler : % 5.6 7.7 4.8 8.1 6.1
Beşinci derecede önemli görenler : % 4.5 5.6 4.1 2.4 4.3
Son sınıfta tam bir orantı vardır. Üçüncü smıfta bir istisna ile
gene orantı mevcut sayılır, ikinci sınıfta konuya yüksek önem veren­
ler daha çoktur. Ancak birinci sınıfta konu üçüncü dereceye kaymış­
tır
2 — HUKUKLA ILGİLÎ AYRINTILI KONULAR :
Üniversite ve Öğrencileri problemlerinin, özel bir dalı olarak ta
te'akki edilebilen bu konularda, biz, gene biraz fazla teferruatlı bir
ayırımı tercih ettik. Maksadımız, doğrudan doğruya kendi ihtisas
alanımızı ilgilendiren bir öğretim dalında, öğrencilerin zihinlerine ta­
kılan her çeşit sorunu öğrenmektir. Bu konuları da gene evvelce yap­
tığımız gibi, topladıkları ilgi yoğunluğu derecelerine göre sıralaya­
cağız :
aa) Ansiklopedik Hukuk Kültüjrü :
Fakülte toplamında Hukukî konular hakkında aydınlanma
isteyen öğrencilerin sayısı 303 dür. Bunların içinden 64 öğrenci, genel
hukuk kültürlerini genişletecek konular üzerinde bilgi istemektedir­
ler Bu gurubun içine tanınmış hukukçuların hayatları, belli başlı
hukukî doktrinler, hukuk sistemleri arasındaki esaslı farklar, top­
lumlarda hukukun gelişme ve değişme yönleri, kendi hukuk sistemi­
mizin geçirdiği değişiklikler v.b. gibi konular girmektedir.

86
Bu konu ile en çok ilgi ikinci sınıftadır. En az ilgi de son sınıf­
ta. Bunda müfredat etkisi barizdir : ikinci sınıfın başında öğrenci­
ler, kendi sahaları ile ilgili türlü konuları merak etmektedirler. İkin­
ci ve üçüncü sınıf okunduktan ve son sınıfta bu konulara ışık tuta­
cak teorik dersler yeraldıktan sonra öğrencilerin meraklan kısmen
doyurulmuş olacaktır. Bundan başka, son sınıf hukukun ansiklope­
dik tarafına değil, dar anlamıyla teknik tarafına önem vermekte ve
yarın meslekte karşılaşacağı hukukî müşkülleri çözme endişesi için­
de bulunmaktadır.
Cevap örnekleri :
«Çeşitli hukuk görüşlerinin izahı, öğreticilerin bu hususta ay­
dınlatılması, yeni hukuk cereyanlarının izahı.»
«Dünya çapımda isim yapmış hukukçuların hayatları ve eserle­
rinin aydınlatılması.»
«Memleketimizde hukuk sahasında (çeşitli dallarda) önemli fi­
kirleri olan şahsiyetlerin tanıtılması.»
«Doktnin sahibi, dünyaca meşhur hukuk müelliflerinin hukukun
geiişmesüiadeki rolleri.»
«Bizlerin anhyamadîğı ve doktrinde çatışmalara sebep olan ko­
nuların hazırlanmadı ve bunların neticelerinin ne olacağı?»
«Hukukî görüşler1 arasındaki tartışmalarla ilgili konferanslar»
«Bilhassa yianhş anlaşılmalara sebep olacak hukukî konular.»
«Fikir seviyesini yükseltmek amacı ile, hukuk sahasının çeşitli
dallarında görüş sahibi olan düşünürlerim fikirlerinin daha geniş ola­
rak izahı (Derslerdie öğretilenlerin haricinde)».
«Hukukun laktüel olan konulanını, konferanslar şeklinde ve fa­
kat her sınıfın anlıyacağı dilden öğrencilere verilmesinde fayda gö­
rüyorum.»
«Aktüel konuların, gazetecilerin değiştirerek anlattıkları mese­
lelerin, hukukî yönden, bizleri aydınatacak şekilde anlatılması.»
«Adalet tariKınden büyük hukukçuların hayat ve fikirleri»
«Hukukun münakaşalı mevzularının daha geniş laçıklalamasfc».
«Memleketimizin hukukî problemlerimin nasiıl halledilebileceği.»
«Hukuk sahasındaki memleket meseleleri hakkında konferans.»
Hukukî hatalar.»
«Hukuk talanında hiçbir salâhiyetleri olmayan ve hattâ menşe­
leri de bulunmayan bazı dilcilerin reaksiyoner hareketleri karşısında
hukuk dilinde uydurmacılığın tevlit edteceğji mahzurlar?».

87
bb) Hukukçuluk mesleğine has problemler, tatbikatta rastla­
nacak hukukî meseleler ve çözüm yolları :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 62 si bu sorunlar et­
rafında aydınlatılmak istemektedir. Birinci sınıfdan son sınıfa gidil­
dikçe tahmin edilebileceği gibi, konu ile ilgi orantılı olarak artmak­
tadır :
Sınıf : I % 4
Sınıf : II % 6
Sınıf : III % 9
Sınıf : IV % 13
Konuya en fazla ilgiyi birinci önem derecesinde gösteren sınıf­
lar, gene tahmin edileceği gibi, üçüncü sınıfla son sınıftır. Birinci sı­
nıfta ise konu, üçüncü derecede önemli sayılmıştır. (Gurup ortak
kanaati olarak, ve en çok ilgi sayısı bakımından).
Cevap örnekleri :
«Her hukukçu, faal hayatta, ne dereceye kadar başanlı bftr rol
oynamaktadır? Türk Hukuk Sistemini sosyal hayata tlanıamen be­
nimsetmek için taşra mahkemelerinde, Barolarında ne gibi faaliyette
buhmu!inaktadır ?»
«Vazife mesuliyetini İzah eden (bilhassa bir hukukçu olarak)
konularda açıklamalar.»
«Hakimlere tanınan teminatın, savcılara/ tanmmamasHnm neden­
leri»
«Hukukçunun, hayattaki vazifeleri ve sorumlulukları (nelerdir?»
«Hakimler ve hakimlik teminatı hakkında daha jgeniş bilgiler
verilmesi, hakimliğin, bir meslek olarak Memleketimizdeki değerinin
belirtilmesi.»
«Hakimlik ve avukatlıkta başarılı olmak liçin gerekli şartlar
nelerdir?»
«Bir hukukçuya, hayatta lâzım olacak, fakat kitablarda yazılı
olmayan bilgiler (hayatî bilgiler)».
«Adaleti- tecelli ettirecek organlar olarak hâkimlerde aranacak
vasıflar? Hukuk fakültesi mezunu olmaktan başka neler1 arabmah-
dır? Ahlakî durura, karakter, vesaire..»
«Yazın staj yapmak (fahri de olsa) çare ve imkânlarım araya­
lım ve hukukçuyu önce tatbikatla yetiştirelim;.»
«Jyi bir hukukçu olmak için nafcd bir metod tatbik edilmeli ?»
«En önemli olan hukuk mesleği ile ilgili ve tatbikatta sık sık

88
rastlanan adaletsizliklerin gerçek sebepleri ve bunların hal çareleri­
nin neler olabileceği?».
«Türkiyede hukukun tam olarak uygulanıp uygulanmadığına
dair.»
«Hukukun, tatbikat safhasındaki durumu : Tatbikattaki eksik­
likler, tatbikattaki farklar.»
«Hayatta karşılaşılan güçlükleri yenecek mahiyette tatbikatla
ilgili hukukî meseleler.»
«Derslerdeki nazariyatı daha iyi anlayabilmek için, derslerle il­
gili devlet müesseselerinden uzmanlar getirilerek konferanslar ver-
dirilmesi.»
cc) Yeni çıkarılmakta olan kanunlar, yeni taldil hükümleri ve
yeni ihdas edilen hukukî kurumlar hakktında aydınlatıcı
bilgiler :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 37 öğrenci bu konu ile ilgi­
lenmiştir. Hukukçu olarak bunda son derece haklı oldukları söz gö­
türmez. Dersler, ister istemez klâsik bilgilerle doludur. Yeni hukukî
kuruluşlar veya hükümlere, genellikle, müfredat içinde yer bulmak
zorluğu vardır. Bundan başka, ihtisaslaşma, bu konuların ancak be­
lirli sınıflara geçildikten sonra okutulmasını gerektirebilir. Ancak,
Fakülteye inüsab etmekle, öğrenci kendisini hukukçu sayar ve çev­
resine karşı da hukukla ilgili herşeyden anlar görünmek ister. ^Bu­
nun için, ders - dışı öğretim faaliyetleri ile aydınlatılmak, biraz da
hukukun aktüel tarafını tanımak arzusunu gösterir. Konu ile en faz­
la ilgi ikinci sınıftadır. Hukukî konulara karşı tecessüsün en kuvvet­
li olduğu sınıf da budur : Bir sene hukuk okumuştur, birçok şeyleri
merak etmiş, fakat pek azını öğrenebilmiştir. Onun için, devamlı şe­
kilde sorar. Konu ile ilgili çevrenin, ortak kanaati, konunun ikinci de­
recede önemli olduğu yolundadır. En çok ilgi sayısı da bu derecede
toplanmıştır.
Cevap örnekleri :
«Hukukun yeni gelişen müesseseleri hakkında konferanslarla
aydınlatılmamız gerekir. Zira, bizlerin birer hukuk öğrencisi olmamız,
en fazla bu sahada bilgi sahibi olmamızı icap ettirir. Her meslek men­
subu, mesleğini en iyi şekilde öğrenirse toplumun kalkınması ger­
çekleşecektir.» „•»
«Mecliste çıkmasını beklediğimiz kanunlar hakkında bilgi. Ge-

89
cüVme sebepleri, gecikmelerinin memlekette tevlit ettiği zararlar,
Parlameitoya ikaz mahiyetinde açıklanmalıdır.»
«Meclise gelen yeni kanun tasarıları ve değişiklikleri konusunda
aydınlanmak. Bilhassa derslerle ilgisi bakımından.»
«Hazırlanan kanun taşanları hakkında muhtelif siyasî gurupla­
ra mensup kimselere talebe önünde görüşlerini bildirme imkânmm
temini.»
«Meclisten ilerde çıkarılacak kanunlar ve Meclis çalışmaları
hakkında bilgi verilmesi».
«Günümüzün konuları olan hukukî meselelerin tartışılması, me­
selâ yeni bir Ceza Kanununun gerekli olup olmadığı, yeni çıkan Kira,
İcra İflas, kalnunlanuun, keza vergi meselelerinin izahı.»
«Merî kanunlarımızın ders harici konferanslarda! tenkidi, nasıl
olması lâzım geldiği hakkında bilgi verilmesi.»
«Merî kanunların tatbik kaabiliyetleri ve menşeleri.»
«Hukukî müessenelerde dünyada ve memleketimizde meydana
gelen değişiklikler.»
«T. B. M. M. de görüşülen önemli yeni kanun tasarılarının, ge­
cikmeden, öğrencilere izahı.»
«Memleketimizde Hukuk alanında görülen boşluklar ve bunların
giderilmesi çareleri.»
dd) Kamu Hukuku, Anayasa Hukuku ile ilgili sorular :
Genel Konu ile ilgili 303 öğrenciden 34 ü, bu sorunları ele almış­
tır. Son sınıfta alâka daha fazladır. Fakat, diğer konulara nazaran
ilgi oranı azdır. % 7.
Cevap örnekleri :
«Devletin temel kuruluş ve işleyişi hakkında, Hükümet sistem­
leri, Tek ve Çift Meclis gibi Müesseselerin tam kavranmasını, fayda
ve mahzurlarım izah eden konferanslar».
«Hürriyetin memleketimizdeki anlamı ve tam olarak bunun ger­
çekleşmesi için toplumca alacağımız tedbirler.»
«Anayasanan 11. maddesinin tefsiri»
«Tedbirler Kanunun Anayasaya aykırı olup olmadığı hususu
münlakaşahdljr. Bu kanua, Anayasaya neden aykırı, veya neden uy­
gundur ?»
«Türkiyede Hukuk Devleti esaslaflının anlatılması ve kültür se­
viyesinin geliştirilmesi.»

90
«Anayasanın temel ilkelerini açıkhyan konferansla*»
«Her sahadaki hürriyetlerin Anarşiye gidilmemek şartıyla her­
kese sağlanması.»
«Anti - demokratik kanunlar var madır ? Türkiyede var ise, sos­
yal bünyemize uymayan bu gB»i kanunlar nasiü değiştirilmelidir ?»
«Yeni Anayasamız tatbikata ne deıtece intibak etmektedir ? Tafr-
bikatta ortaya çıkan meseleleri karşılayabilmekte midir ?»
«Memleketmizin bugünkü hukukî düzeni, yarını teminat altına
alacak derecede köklü temellere dayanmakta imdir? Değilse, bugün­
kü gençliğe düşmesi icap eden ferdî ve toplumsal görev ve hedef ne
olmalıdır ?
ee) Ceza Hukuku ile ilgili konular :
Genel konu ile ilgili 303 öğrenciden 28 i Ceza Hukuku sahasına
giren bazı konuları merak etmişlerdir. Genellikle üçüncü ve dördün­
cü önem derecelerinde ilgi yoğunlaşması vardır. Oramn en yüksek
olduğu sınıf III. sınıftır.
Cevap örnekleri :
«Bugünkü Türk Ceza Kanunu, memleketin bünyesine uygun
mudur ? Değilse, nedenleri üzerinde durulmasM
«Çeşitli memleketleıideki suçlu kimselerin ıslahı ve infaz rejim­
lerinin gelişmesi. Bilhassa jürili mlahkemeler hakkında bilgi.»
Ceza Kanunundaki anti - demokratik hükumlelr meselesi. Bu hü­
kümler nelerdir ? Muhafalazaları zarurî midir ? Kaldinhnalaniun
le gibi mahzurlu neticeleri olabilir ?»
«Ceza Kanununda meşru müdafaa öngörüldüğü halde, tatbikat­
ta bu madde, neden pek az uygulanıyor ?»
«Ceza Kanununun 141 ve 142 maddeleri ile ilgili Fakültemiz ko­
calarının görüşlerinin açıklanması»
«Türk Ceza Kanunun yapümasu gerekli tadili hakkmda konuş­
ma.»
ff ) Diğer konular :
Yukarda saydıklarımızın dışında önemli bir ilgi yoğunluğu sağ­
lamış konular yoktur. Ancak değinilmiş olan bütün konuları göster­
miş olmak için şunları da kaydedelim :
Hukuk Sosyolojisi ile (11 öğnenci), Mare Hukuku ile (10 öğren­
ci), Yorum problemteri ile (8 öğrenci), Usul Hukuku ile (8 öğrenci),

9*
Medenî Hukuk ile (8 öğrenci), Mukayeseli Hukökla (7:öğfenöi^,>Hu­
kuk Tarihi ile (6 öğrenci), Uzay Hukuku ile (6iÖ^E«|^*BaÄ>Hu­
kuku ile (5 öğrenci) Ticaret, Hukuku ile (2 öğıtenc^|%sHâfâü8tf>4t^
de (2 Öğrenci) Borna Hukuku ile (2 öğrenci) ve JÛnayetKafluı hak­
lan ile de (2 öğrenci) ilgili bazı sorunlara tcmaş editótsfcùv-rjüni >s:r.
Değişik konularda cevap örnekleri : mourant ifi'sf»
«KanunJarımızm, sosyal hayatim düw'nIenmäÄdek¥ y^terMfigîÖ
ne değinir mahiyette konferanslar» kamï->A-'Àm'itF,y>
«Hukuk hakkındaki bütün noktai nazarları beJfrfctîktferi» äbttf#
günün yaşayan hukukunun gelişim istikametini tayfeff ©tmek^ı*e%»^
hakkında iyi ve fena hükmü vermek.» *• vbıimilo
«Kanunların, uygulama yapanların arzularına çeyaby ye,_,. tâbi
olanların gerçek hayatını fiilî olarak tanziminin tcsbiti.»
«Hukukumuzun bütün dallarımın bünyemize uygık&(0İlf(JM olmadı­
ğı» •,•;••;>;;" jx;;d n-:.rù%
«Eski Hukuk sistemimizin meri hukukumuza ne gibi hizmeti ol­
muştur?» .\il man ii%ühlo
«İslâm Hukukunun Modern Hukuk îîe karşılaştırılması, ^zorar-
lan ve faydaları.»
«Türkiyede idarî reform.» o;Ucsgu?t»
«Adliyemizde yapılması gereken ıslahat». <;H J>'Î *' lubum
«Yeni îcra ve iflas Kanununun getirdiği yenilik ve değipjkfjklerin,
iktisadî ve ticarî hayata etkijsî.» Tr^ib^ mnhvì.
«Adaletin tecellisi bakımından kanuinlaifumzda hakim©tanınan
takdir hakkı kâfi midir ?» >!•** ™««ıiJ>
«Memleketimizde son günlerita önemli konularından 'Igri^SIÖh
gayrı - sahih nesebin tashihi mesfelesinin aydınlatılması.» J '• ^>
«Medenî Kanunda yapılması gereken değişiklikler (Sahtìì hMl&r
bakımından)». 'K;A *
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE : ->.<** W*>J
.1X. »

Yukarda temas ettiğimiz gibi, hukuki konularla ilgi son sttfifä


doğru artmaktadır, ve bu meslekî şartlanışın tabii bir sonucu ^oJmak
gerekir. • i ' ,
v
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE : ,
Hukukun henüz iki üç ay öğretim görmüş olan birinci sınıfı? İte
Hacetjtepenin ilk sömestrleri arasındaki mukayese, meslek göneliş fai­
kının bu safhada fazla önem taşımadığını gösterir gibidir : Hukukim

92
birinci sınıfında hukukî konularla ilgili çevre, sınıfın % 23.4 üdür.
Hacettepe ilk sömestrlerinde bu nisbet % 24.0 dür!
Yüzdesi alınan iki toplam arasında birinci lehine olan fark (ki
ikincinin bes misli kadardır) bu ikinci oranın pek kesin yorumlanma­
masını gerektirir. Yani, Hacettepedeki oran yüksekliği, zaten öğren­
ci sayısının çok daha az olmasıyla ilgilidir. Buna rağmen, hukuk öğ­
rencisinde ilk senenin ilk üç ayında henüz bir meslekî tutkunun te­
şekkülü etmediğini kabul etmemiz gerekir. Başka başka fakültelerin
öğrencileri olmakla beraber, ilk sene talebelerinde hukukî konularla
ilgi, hiçdeğilse nicelik bakımından aym orandadır deyebiliriz. Bu, hu­
kukî konuların, yurttaş olarak, her aydını ilgilendirmesiyle açıkla­
nabilir bir keyfiyettir. Ancak, nitelik bakımından, konuların çeşitlili­
ği bakımından, tabiatıyle. Hukuk Birinci sınıfında daha zengin konu
çeşidine rastlanması tabiidir.
Hacettepede ilgi yoğunluğu olan konular iki danedir : Anayasa
problemleri ile Ceza Hukuku konuları. Diğer konulara bir veya iki
ilgi ancak çıkmıştır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL­
DUKLARI SINIRLAR ARASLMDAKİ FARKLAR :
Burada hemen işaret edeli ki, kız öğrenciler Hukuktan pek hoşlan­
mamaktadırlar! ilgi % 13 dür. Salt rakkamlarla 36 öğrenciden yal­
nız 5 danesi ilgi göstermiştir. Bunların da smıfdaki erkek öğrencilere
ait olup olmadığını, soru kâğıtlarında cinsiyet sormadığımız için,
tahkike muktedir değiliz. Kızların, Siyasetle olan ilgisizliklerine Hu­
kukla olan ilgisizliklerini de eklemek belki doğru olacaktır. Ancak,
tahkiki gerektir. Bu farkı araştırmayıfoaştan derpiş eden ve soruları
ona göre yönelten bir anket yapmak şarttır.

93
V — G E N Ç L İ K P R O B L E M L E R İ

Gençlik problemleri içme, öğrencilik ve Üniversite ile ilgili so­


runları idhal etmedik. Evvelce gördüğümüz gibi, bunlara önemlerin­
den ötüjrii ayrı bir bölüm tahsis ettik. Burada ise bir yaş gurubu, bir
çağ hali olarak sosyal ve psikolojik açıdan incelenebilecek mesele­
lerini ele aldık.
Hukuk Fakültesi toplamında Gençlik sorunları ile ilgili cevap­
lar «Zayıf» ilgi uyandıran konular arasına girer. Çevre itibatiyle de
«Dar» ilgi çevresi bulur. Ancak, yukarda söylediğimiz gibi bu, her
sınıf için değildir : Bazı sınıflarda konu «Yeterli İlgi Çevresi» ve
«Yeterli Şiddette ilgi» yaratan konular arasındadır. Biz, bir konuyu
«Zayıf» ilgi uyandıranlar arasında sayabilmek için, onun hiçbir gu­
rupta bu zayıflık derecesini aşamamış olmasını şart koşmuştuk. Bu
itibarla, Gençlik konuları zayıf ilgi haddi içinde değil, yeterli ilgi
haddi içinde zikredilecektir. Tabiatıyla, zayıf ilgi topladığı sınıflat
da ayrıca işaret edilecek tir.
1 —. İLGt - ÖNEM ORANTISI :
Konu ile, salt sayı olarak 235 öğrenci ilgilenmiştir : % 22.57
ilgi çevresinin konu hakkında münasip gördüğü, üçüncü önem dere­
cesidir. Gençlik konularında dikkati çeken özellik, Üniversite ve öğ­
renci «»orunlarının tam aksine, sınıflar ilerledikçe konuyla ilginin çev­
re ve şiddet bakımından puan kazanışıdır.
S. S. S. S. Top,
^ i n m iv
Birinci derecede önemli görenler : % 2.1 2 8 4,8 10.6 3'6
ikinci derecede önemli görenler : % 3.3 3.5 4.8 3.3 3,6
Üçüncü derecede önemli görenler : % 5.9 7.0 8.2 5.7 6,3
Dördüncü derecede önemli görenler : % 4.5 4.2 4.1 7.3 4,7
Beşinci derecede önemli görenler : % 4.5 3.5 6.8 2.4 4,4
Her Sınıfta İlgi Şiddeti puanları : %'C.65 4.05 5.50' 6.67
Görülüyorki, sınıflar, daha doğrusu yaşlar ilerledikçe, çocuk­
luktan gençliğe geçiş kesinleşiyor ve konu ile ilgi hem önemini hem
çevresini arttırıyor. Konuyu birinci derecede önemli görenlerin her

H -:
sınıftaki yüzdeleri sırayla okununca Son smıfıın en fazla önemi ver­
diği açıkça görülmektedir. Şiddet puanlan da aynı artışı göstermek­
tedir.
2 — GENÇLİK SORUNLARIYLA tLQjfiLt AYRINTILI »KO­
NULAR :
Gençlik sorunlarının, doğrudan doğruya gençlerin hissettikler,
şekilde ortaya konması, özellikle, bu sorunlar ile ilgili hiçbir hazır
formülün kendilerine sunulmamış olması, hatta, bütün politik, sos­
yal, ekonomik çeşit çeşit problemlere değinebilme imkânı içinde k e ­
dilerine geniş bir seçme alanı bırakılmış olduğu nazara alınırsa,
gençlikle ilgili sorunlara gösterdikleri ilginin önemi ve bilnassa sami­
miyeti büsbütün meydana çıkar.
Bu anketin, kanaatımızca, bütün hizmeti de bu spontaneliği teshil
etmesinden ibarettir. Gerçekten, gençler, kendi çağlarındaki insan­
ların sorunlarım nasıl görüyorlar, ve ne nisbette bunlara önem veri­
yorlar ? Araya, olgun çağdaki tercümanların veya yorumcuların
aracılığı girmeden, kendi kendilerini nasıl anlatıyorlar ?
aa) Gençliğe sosyal münasebetlerde yol gösterme ve muaşeret
kuralları öğretme gereği :
Genel konu ile ilgili 235 öğrenciden 68 i-ki en çok ilgi yoğunluğu
buradadır - gençlerin sosyal münasebetlerdeki acemiliklerinden şikâ­
yetçidir. Bu, kanaatımızca, iyi değerlendirilmesi gereken bir otokritik
kaabiliyetidir. Zira, bu eksikliğin daha yaşlı nesil tarafından hatırla­
tılması, nesiller arasında kaçınılmaz olan değerler çatışmasının sonu­
cu sayılabilirdi. Fakat bizzat gençlerin kendi kendilerini tenkit e-
dişlerinde, yapıcı bir unsur vardır. O halde, bu sorunun çözülmesin­
de birçok kurumlara ve kişilere bazı görevler düşmektedir.
Yukarı sınıflara doğru gidildikçe konunun daha fazla önem ka­
zandığını görüyoruz :
Sınıf : I % 3.7
Sınıf : II % 11.8
Sınıf : III % 12.2
Sınıf : IV % 8.1
Çevrelerin ortak kanaati konuya üçüncü derecede önem vermek­
tedir. Birinci derecede önem verenler son sınıfta daha çoktur.

«»
Cevap örnekleri :
«Âdabı muaşeret kaidelerine değinelim. Ne yazık ki Fakültenin
% 80 öğrencileri bunlardan habersizdirler.»
«Talebelik vekaruun talebe arkadaşlara aşılanması.»
«Erkek arkadaşlara nezaket kaidelerinin öğretilmesi.»
«Üniversite gençliğine musallat olan ve sıkılganlık tabir edilen
ve psikolojik ve sosyal faktörlerden ileri geldiğini tahmin ettiğimiz
hastalıktan kurtuluş için ne yapılmalıdır ?»
«Ben, şahsen, bir köylü çocuğuyum. Bundan dolayı, toplumda
kendimi önemli bir varlık sayamıyorum. Çünkl, hocalarımın ve hattâ
arkadaşlarımın üstün kültürlü olduklarına olan inancımdan dolayì
onlarla münasebet kurmaktan korkuyorum. Bunun için de, zihinler
deki-ki çoktur sanıyorum-bir üstün veya aşağı görme duygusunu
kaldırmaya çatışınız.»
tjb) Gençlere Cinsi eğitim verilmesi ı<e memleketämftzde kV
dm-erkek münasebetlerinin düzenlenmesi :
Gençlik sorunlarıyla ilgili 235 öğrenciden 39 u bu sorun üzerind?
durmaktadır. Köklü bir kültür değişmesi geçirmekte olan memleketi­
mizde bu bakımdan çeşitli çevreler arasındaki tecanüs yokluğu ma­
lûmdur. Aynı Öğretim merkezinde birleşen gençler, birbirinden çok
farklı görgü çevrelerinden gelmiş ve birbirîeriyle münasebet kurma­
da, bilhassa cinsiyet farklan dolayısıyla, güçlük çekmeye başlamış
lardır. Kız arkadaşlarıyla, erkek arkadaşlarıyla sosyal ilişkiler ku
rarken, ilk görgü çevrelerine göre birbirlerinden farklı kolaylık ve
rahatlık şartları içindedirler. Esaslı değer çatışmaları ve davranış
farklıhklan yüzünden birçoğu münzevî kalmayı, sosyal ilişkilerden
kaçmayı kurtuluş yolu saymaktadır.
Konu ile ilgi, birinci sınıftan son sınıfa doğru hissedilir şekil­
de artmaktadır.
Sınıf : I % 1.7
;
; Sınıf : n % 2.8
Sınıf : ÜI % 8.1
s
Sınıf : IV % 9.7 .
Cevap örnekleri :
«Aynı camiada yaşayan ve okuyan biz erkek ve kız öğrencilerin
ahlâk ve insaniyet şartları ile birbirlerine bağlanmaları hususunda

96 "
bir konferans faydalı olur. Bizzat müşahede ettiğim kötü arkadaş­
lıklardan doğan neticelerin önlenmesi. Bunun için, cinsel mevzuda
konferans istirham edeceğim.»
cc) Fakültede Gençliğin bedenî eğitimi ile ilgilenilmesi ve Spo
run teşviki :
Genel konu ile ilgili 235 öğrenciden (31) rinin ilgilendiği bu ko
nuda Fakültelerin beden eğitimi ile ilgilenmesi istenmektedir. En çok
ilgi sayısı birinci sınıftadır :
dd) Gemei olarak gençlik problemleri :
Öğrencilerden 27 si de, herhangi bir vasıflandırmada bulunma­
dan genel olarak gençlik problemlerini sormuştur. Bu genel terimle
yetinme en fazla birinci sınıftadır.
ee) ideal gençliğin özellikleri, ve ödevleri hakkında aydınlatıl­
ma gereği :
Gençlik konusu ile ilgili 235 öğrenciden 16 smın üzerinde durdu­
ğu bu konu, kemmiyetten ziyade keyfiyet bakımından manalıdır v.
gene gençliğin otoritik kaabiliyetinin delilidir :
' Cevap örnekleri :
«Genel olanak, memleketimizin içinde bulunduğu durumdan şi­
kâyet edilmektedir. Şikâyet edilen durumun doğmasında mevcut in
san tipinin rolü büyüktür. Bu hususta belirtilmektedir. Diğer taraf­
tan, beğenilmiyen bu insan tipini, beğenilmiyen bu düzen yaratmak
tadır. Bu açıdan, memleket bir çıkmazda imiş gibi görünmektedir. Bu
fasit daireden nasü kurtulmak mümkündür ? Bu hususun aydınla­
tılması.»
«Cemiyetimize faydalı bir ferd olarak yetişebilmemiz için, bü­
yüklerimizin bizden istedikleri. (Çok çaîışroak teranesinden ayrı bir
mevzu olarak düşünülmesi).»
«Yazın dört ayında başı boş gezen biz gençleri, memleket hiz­
metlerinde çahşlarmak ve bu koüauda plân yapmak acaba, büyükle
rimizin aklına gelmiyor mu? Memleket hizmetinden maksadımız köy
kalkınması vesairedir.»
«Türk gençliği, kendisine düşen vazifeyi yapmakda midir, yok­
sa, kendisine verilen değeri istismar ederek buhranlar yaratmakta
mıdır ?»

97
«Siyasî hayatta, gençliğe düşen ve gençliğin siyasi hayatta sa
kmcaîı olduğu durumlarım izahı. Siyasilerin kendilerine düşen gö­
revi yapmaktan kaçındıkları zamlın nasıl bu* yol takip edileceği ?».
ff) Diğer konular :
Yukardakilerin d'şmda değinilen diğer konular şunlardır :
Kültürel ve politik eğitim için genel konferanslar ve münazara
lar yapılması gereği (14 öğrenci), Gençlikte ruhî buhran, manevî
çöküntü halleri ve âsî gençlik problemi (13 öğrenci), Gençliğin yurt
sorunlarıyla ilgilenmesi' gereği (8 öğrenci), Türkiye gençliği ile
Bünya gençliğinin mukayesesi (8 öğrenci), Gençlikten sosyal hi/
metlerde faydalanma (8 öğrenci), Gençliğin milliyetçi bir ruhla ye­
tiştirilmesi gereği (13 öğrenci), gençliği kötü iptiîâlara karşı koru­
ma gereği (2 öğrenci).
3 — SINIFLAR AKASI G1UKAYESE :
Yukarda belirttiğimiz gibi, yukarı sınıflara gidildikçe alâka art
maktadır. Son sınıflara doğru alâka konular1 daralmakta, sosyal mü­
nasebetlerde görgü kuralları ve cinsel eğitim zarureti hakkındaki
kanaatlar kuvvetlenmektedir. Beden eğitimi, kültürel ve politik eği­
tim, ideal gençlik sorunları daha çok birinci sınıfta sorulmaktadır
Gençlikle ilgili teorik yönü kuvvetli sorunlar küçük sınıflarda, prati?.
ve hayatî önemdeki sorunlarsa yukarı sınıflarda yoğunlaşmaktadır
ki bunu da normal bulmak gerekir. Çocukluktan gençliğe geçiş an­
cak son sınıflarda kendi zaruretlerini hissettirmektedir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında, gençlik sorunları zayıf ilgi
uyandıran konulardan olduğu halde, Hacettepe sömestrlerinde «Ol­
dukça Şiddetli ilgi uyandıran» konulardandır.
Öğrencilerin % 36.8 ı konu ile ilgilidir. Halbuki Hukuk Birinci
sınıfta ilgi çevresi, sınıfın % 20 si kadardır.
İlgi tekasüfü Cinsî Eğitim gereği, Gençlikte ruhî buhran ve ma­
nevî çöküntü, asî gençlik problemleri ile sosyal münasebetlerde mua­
şeret kuralları bilgisinin arttırılması hususlarındadır.
Bu ilgi fazlalığını müfredat, daha doğrusu ihtisas alanı etkisi il
izah yerinde olur kanısındayız. Hukuk öğrencileri kendi kişisel me­
seleleri olarak gençlik problemleri ile, her genç gibi ilgilenme duru-

98
mundadırlar, fakat Tıp Fakültesi öğrencileri, muhtemeldir ki, mev­
zua bir bio-psikolojik açıdan bakmış ve önemini okjektif olarak dp'
ğerlendirmiş olsunlar. Fakat bu da ancak tahkike muhtaç bir iddia
dır. Çünki birinci sene, hele ilk üç aylık öğretim bir meslekî görüş
açısı aşılamaya pek yeterli görülmeyebilir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
Burada dikkati çeken husus, kız öğrencilerin çoğunlukta olduğ ;
sınıfın Gençlik problemleriyle «Şiddetli» bir şekilde ilgilenmeleridir.
Erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıfta ise bu ancak «yeterli» ilgi dere­
cesinde kalmıştır. Bundan başka, muaşeret bilgilerinin eksikliğinden
şikâyet yalnız kız öğrencilerden gelmektedir !
Acaba bu farkı, cinsiyet farkı ile izah edebilir miyiz ? Bu, müm­
kündür. Ancak, bir de müfredat etkisini aramak gerekir. Zira, kız
öğrencilerin hâkim olduğu ikinci sömestr öğrencileri Psikoloji ders­
leri okuduktan sonra bu sömestre gelmişlerdir. Birinci sömestr öğ­
rencileri ise henüz bu dersi almamışlar ve yalnız iki yd evvelki Liso
müfredatı ile mücehhez bulunmuşlardır. Hülâsa her iki faktörün de
etkisi aranabilir.

99
İV — S O S Y A L P R O B L E M L E R :
Buraya kadar incelediğimiz ilgi konularının çoğu esasen sosyal
nitelikte konulardı. Bunlardan başka, ayrıca «Sosyal Problemler»
başlığı altında bir bölüm ayırmamızın seoebine gelince, başlıca ik'
âmilin tesiri olduğunu söyleyebiliriz : Bunlardan b:'ri, öğrencilerin
bir çoğunun «Sosyal Problemler» başlığı altında dilekte bulunmuş?
olmalarıdır, hiçbir tavsifte bulunmadan sadece «Sosyal» vasfını ver
dikleri bu problemleri, tabiatıyle, ne ekonomik, ne politik mahiyette
ki sosyal problemlere idhal edemezdik. Bundan başka, daha somut.
daha özel olarak tavsif ettikleri, ve ekonomik ve politik niteli5,5
belirgin olmayan, veya bu yönleri hâkim durumda olmayan birtakıı:.
sosyal problemler de vardı ki bunları da bu sütunda incelememiz ge
rekiyordu
Sosyal problemler, Hukuk Fakültesinin İkinci sınıfında yeterli
ilgi uyandırmakla beraber, Birinci s nıfta Zayıf ilgi uyandıran konu­
lar arasında yer alır. Üçüncü ve dördüncü sınıflarda ise Pek zayıf il­
gi uyandıranlar arasına girer. Bu sınıflar iktisadî ve siyasî nitelik­
teki problemlere hayli yer verdikleri ve kültürel nitelikteki sosyal
problemleıi de ayr ca belirtmiş oldukları için genel bir ad altındı
sual yönetmeye pek temayül etmemişlerdir.
Fakülte toplamında Sosyal Problemlerin ilgi çevresi 186 kişidir
1 — İLGİ ÇEVRESİ VE ÖNEM DERECESİ İLİŞKİSİ :
Sosyal problmlere verilen önem derecesi yükseldikçe ilgi çev-
reside genişlemektedir. Yani arada doğru orantı vardır :
Birinci derecede önemli görenler : % 5.5
ikinci derecede önemli görenler : % 4.5
Üçüncü derecede önemli görenler : % 2.8
Dördüncü derecede önemli görenler : % 2.6
Beşinci derecede önemli görenler : % 2.7
2 — AYRINTILI KONULAR :
afe) Genel oîaraik : «Sosyal Problemler»
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 40 öğrenci.
» 2. » » » : 26 »

100
» 3. » » » : 11 »
» 4. » » » : 7 »
» 5. » » » : 6 »
bb) Türkiyenin sosyal yapışa, diğer toplamlarla mukayesesi
Yurtiçi bölge farkları :
Genel konu ile ilgili 186 öğrenciden 21 inin ilgilendiği bu konu
hemen sadece birinci sınıf öğrencilerince ele alınmıştır. Son sınıfta
tek soru dahi yoktur. îkinci sımfta iki kişi, üçüncü sınıfta üç ki«i
mümasil konuları ele almıştır. Birinci sınıfta da ilgi salt sayısı 16 öğ­
rencidir ki bu sınıfın ancak % 2.5 idir.
cc) Diğer konular :
Diğer konularda fazla bir ilgi yoğunluğu yoktur : Sosyal düzen
kuralları, sosyal faaliyetler, sosyal reform, sc^yıal değişmelerle
ilgili (14 öğrenci), Mesken buhranı, gece kondu problemi ve §eh.r
plânlaması ile ilgili (14 öğrenci), Türkiyede sosyal hareketler ve fi­
kir guruplari Jle ilgili (9 öğrenci)', Millî Şuur,' millî birlik, müllî ter­
biye, millî örfler ve folklor ile ilgili (9 öğrenci.) Sosyal hizmetler ve
Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ile ilgili (9 öğrenci), lltîma«,
rişvet, torpil itiyatlarıyla mücadele konusu ife ilgili (5 öğrenci), niha
yet kadının sosyal statüsü ile ilgili (3 öğrenci), cevaplar bu aradadır

3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :


Yukarda belirttiğimiz gibi, yukarı sınıflar, genel b ; r ad altında
sosyal problemleri sormaktan ziyade, mevsuf sosyal problemleri ken­
di özel adları altında ileri sürmüşler ve bunlar da ait oldukları sütun
larda yer almıştır. Meselâ, doğrudan doğruya «Sosyal problemle"»
terimi ile soru yönelten 90 öğrenciden 58 i birinci sınıftandır. Bundan,
başka, Son sınıfın, burada saydığımız diğer özel sosyal problemlere
karşı da ilgisiz olduğu görülmektedir. Ayrn sonuç üçüncü sınıf ha1:
knda da doğrudur. Yüzde oram itibariyle en çok ve çeşitli ilgi ikine4
sınıftadır.

4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :


Sosyal problemler konusu, Hukuk Fakültesinde Birinci sınıfta
Zayıf ilgi uyandıran konular arasında yer almıştır. Konu ile ilgili
olanların sınıf mevcuduna oranı c/c 19.4 dür. Halbuki, Hacettepenır
sömestrlerinde bu oran % 42.4 dür. Toplam üzerinden alman bu yrz-

101
de, sömestrler arasında büyük bir farkla dağıldığından, Fakülteler
arasındaki farkı, aşağıda, sömestrler arasındaki farkla birlikte açık­
lamamız daha doğru olacaktır.
5 — ERKEK VE KIZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL­
DUKLARI SINIFLARIN FARKLARI :
Hacettepe 1. sömestri, bilindiği gibi, erkek öğrencilerin çoğun­
lukta olduğu bir sınıftır ve burada «Sosyal Problemlerle ilgilenm-
oranı» % 48.3 dür. Kızların çoğunlukta olduğu ikinci sömestr ise an­
cak % 27.7 nisbetinde konuyla ilgilidir. Her iki sömestrde mustere
ken sorulan ve bu Fakültenin Hukuk ile olan farkına müessir b*'
konu vardır ki bu, tamamen meslekî bir ilgidir : Sağlık hizmetleri
nin sosyalleştirilmesi. Bu konu ile ilgili soru dışında kız öğrencileri!,
genel konu ile ilgisi pek azdır.
Buna mukabil, erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu 1. sö-
mestr'in sosyal problemlerle olan ilgisinin Hukuk Birinci sınıfından
çok fazla olması bir vakıadır. Biz, her iki öğrenci gurubunda da (Hu­
kuk ve Hacettepe gurupları) erkek öğrenci sayısı galip olduğundan,
bu farkı başka bir âmile atfetmekteyiz : Hacettepe Birinci sömest­
rindeki öğrenciler, bir sömestr boyunca Sosyoloji dersi görmüşler
ve sosyal problemlere dikkatleri çekilmiş bulunuyordu. Halbuki Hu­
kuk Birinci sınıfında Sosyoloji yoktur. Liseden kalma malûmatla ye­
tinirler. Bu sınıfta yeni okunan Anayasa Hukuku, Ekonomi Siyasî
Tarih gibi dersler, öğrencileri ekonomik ve politik konularla ilgilen­
meye sevketmiş olabilirler. Fakat, Sosyoloji olmadığı için, siyasî, hu­
kukî veya ekonomik karakterde olmayan sosyal problemlere öğren
çilerin dikkatleri çekilmemiştir- Netekim müfredat etkisini, biz, Hacet­
tepe ikinci sömestrindeki gençlik konuları i'e olan ilgi fazlalığında da
müşahede ettik. Sosyal problemlere karşı fazla ilgili olmayan bu sı­
nıf, evvelki sömestrde Psikoloji okudukları için gençliğin ruhî prob
lemleri ile daha çok ilgili idi.

102
m
Öğrenci Guruplarında
Zayıf İlgi Uyandıran Konular
Hukuk Fakültesinde, gerek Fakülte toplamında, gerek ayrı ayrı
alman sınıf guruplarının hiçbirinde Zayıf veya Pek zayıf ilgiden yu­
karı çıkamamş konuları bu gurup altında topladığım'zı evvelce be­
lirtmiştik. Bu guruba giren konulardan bir kısmı, Hukuk Fakültesi­
nin bazı sınıflarmda Zayıf, bazılarında ise Pek Zayıf ilgi uyandırdık­
ları halde, diğer bir kısmı Fakültenin bütün snıflannda ve bütününde
ancak Pek Zayıf ilgi haddi içinde kalmış, Zayıf ilgi haddine dahi çı­
kamamıştır.
Biz, baştan k-smen zayıf, kısmen Pek Zayıf ilgi hadleri içind.-
kalanları, sonra da her iki gurupta da ancak Pek zayıf ilgi uyandır­
mış olan konuları göreceğiz :
A — Zayıf vsya Pek Zayıf ilgi uyandıran konular :
I — Millî Eğitim Konuları
II — Genel Kültür ve Aktüalite konuları
III — Aile sorunları ve Doğum kontrolü
B — Ancak Pek Zayıf tlgi uyandıran konular :
I — Kişisel ve Sosyal Ahlâk problemleri
II — Din ve Lâiklik konuları
III — Müsbet İlimlerde yenilikler
IV — Klâsik ve Modern Felsefe
V — Mâlî konular

103
I — MÎLLÎ EĞÎTÎM K O K U L A R I :
Fakülte ankete katılan 1041 öğrenciden 173 ü (% 16.61) Eğitim
ile ilgilenmiştir. Ancak, Eğitim konularını biz, yukanda işaret etti­
ğimiz gibi, önemlerinden ötürü ayrı ayrı fasıllarda incelemiştik- Bu­
nun sonucu olarak öğrencilerin genellikle Eğitim sahası içine girdiği
halde, başka kolonlarda kendi spesifik adları ve sahaları ile ele aldık­
ları sorunlann hepsi birden hesaba katılırsa, öğrencilerin bu saha
ile çok şiddetle ilgilendikleri görülür. Gerçekten, biz, genellikle Eği
tim alanına giren dört sanayi, ayrı kolonlar halinde incelemekteyiz ;
a) Üniversite ve Öğrenci sorunları, b) Gençlik sorunları, c) Hu­
kukla ilgili konularda Hukuk Öğretimi ile ilgili sorunlar d) Millî Eği-
tm sorunları.
Eğer biz, bunların hepsini «Eğitim Sorunları» olarak tek bir ko
Ion içine dahil etseydik, salt sayılarla 700-800 öğrencinin ilgilendi­
ğini tesbit edecektik ki bu miktar, kalkınma problemiyle ilgili olan­
lardan da fazla olacaktı.
Ancak, bu kadar geniş konu kategorileri teşkiline, biz sadecs
Sonuç'da yer vereceğiz ve diğer konuları da içlerine dahil bulunduk­
ları daha geniş kategorilere katarak, bu genel konu bölümlerini bir­
birleriyle mukayese edeceğiz.
Bu itibarla, bizim, burada değindiğimiz ve öğrencilerin az ilgi
duyduklarını söylediğimiz eğitim konulan, Üniversite, gençlik, Hu­
kuk öğretimi gibi spesifik sahaların dışında kalan, başka deyimle ida­
rî anlamda, Millî Eğitimin ilgi sahasına giren konulardır.
1 — ÎLGİ SAYISI VE ÖNEM DERECELERİ ARASINDA
ORANTI :
Fakültedeki 173 kişilik ilgi çevresinde bu konuya verilen en yük-
&ek önem derecesi, çevrenin ortak kanaati bakımından 3. derecedir.
Konuya verilen önem derecesi ile ilgi çevresi arasında doğru orantı­
ya yakın bir durum vardır :
Konuyu 1. derecede önemli görenler % 2.2
» 2. » » % 4.7
» 3. » » % 4.9
» 4. » » % 3.1
» 5. » » % 1.7

104
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Eğitim problemi (Genel olarak)
Genel konu ile ilgili 173 öğrenciden 102 si, Türkiyede genel ola­
rak Eğitim Problemi hakkında çözüm yolu sormaktadır. Bu ayrıntılı
konu, en çok ikinci önem derecesinde ilgi toplamıştır. Çevre ortak
kanaati ise 3. derecedir.
Cevap örnekleri :
Öğrencilerin ilgileri nitelik bakımından dikkate değer bir sevi­
yededir :
«Bir memleketin en önemli konusu olan Eğitimde esaslı bir te­
mele istinat edilmediği ve şimdiye kadar memleket bünyesine uygun
gelecek eğitim sisteminin neden uygulanmadığı ?»
«Türkiyenin müreffeh devletler seviyesine ulaşabilmesi için eği­
tim seferberliği şarttır. Ancak bunu bütün memlekete şâmil kılacak
ne başarıya ulaştıracak sistem mevcut mudur ?»
«Türkiyede Eğitim problemi, diğer milletlere nisbetle durumu­
muz, ve bu konuda okumuş zümrenin faaliyetleri ?»
«Memleketimizdeki öğretim sistemi hakkında geniş bilgi?»
«Yurdumuz okullarında uygulanan eğitim sistemleri hakkında
gemiş izahat,» ....
«Eğitim sistemimizdeki aksaklıklar nelerdir ? Bir memleketin
Lalkınmasmda en önemli faktörlerin başında gelen eğitim sistemimi-
zin inkişafı içi]« ne gibi reforma ihtiyaç vardır ?»
«öğrenim davası : Türkiyede büyük bir çıkmaza girmekte olan
bu dava nasıl halledilecektir ?»
«Türkiyede Eğitim sisteminin noksan tarafları nelerdir, bu nok-
sajnlar nlastf giderilecektir ?»
«Türkiyenin Eğitim sorununda çıkan ihtilâfların halli.»
«Türkiyede ve Dünyada Mukayeseli Eğitim.»
«En verimli şekilde talebe yetiştirmek için Türkiyenin eğitim
sistemi nasıl olmalıdır ?
«öğretim müesseselerimizde REFORM mevzuunun gayesi? Bu
reformun, ilkokullarımızda mı, yoksa daha Yüksek okullarda mı, ele
alınacağı ?»
«Türkiyenin Maarif Sisteminde yapılması gereken ıslahat.»
«Türkiyede öğretim sisteminin daha iyi bir yön takip edebilmesi
için ne şekilde bir politika takip edilmesi gerekeceği ?»

105
«Maarif sistemimiz çok geri kalmıştır. Bu alanda bir reform lâ­
zımdır.»
«Öğrencilerin ahlakî seviyelerini yükseltmek için, öğretimin ya­
nında, eğitimin de üzerinde durulması.»
«ilgili merciler «Okul hayatı»nı gereği kadar tanzim edebilmek­
te midirler ? Gerekli kitap ve mlalzeme durumu nasıldır ?»
«Öğretimde reform yapılmalı mı, yapılmamalı mı ? Hakikaten
şimdiki öğretim Reforma muhtaç mı ?»
«Türkiyenin kalkınması için, eğitim sisteminde ne gibi reform­
lar düşünülüyor ?» /
«Maarif mekanizmas^ıın, yurdumuzdaki kültür seviyesini, bu
günkü düşük seviyeden normlale çıkarabilmesi için tatbiki gereken
esaslar, usuller. Okur yazar oranının yüzdesini kültürlü memleketler
seviyesine çıkarabilecek öğretim sisteminin şekli.»
«Her türlü eylem ve davranışlarda temel esas olan eğitim dava­
larımıza objektif olarak eğilinmeli. Her ne kaidar bu, en çok yazılan
ve konuşulan bir dava ise de, bunu dar1 çerçeveler içinde bırakmayıp,
sonuçlara varacak yollar üzerinde görüşülmeli. Eğitimi, salt okula
gitmek değil, genel olariak ele almalı ve sonra, guruplara ayırarak in
celemeli : Örneğin, ailede eğitim, köy enstitüleri flh.»
«Türkiyede kültür seviyesinin yükselmesi ve Millî Eğitimin ba­
şardı olması için yollar ?»
«Türkiyede eğitim, eğitimde sosyal adalet nasıl sağlanabilir ?
Millî Eğitim politikamız ne olmalıdır? Sınavsız olarak öğrenci alan
özel kollejlerJn durumu sosyal adalet ilkesi ile bağdaşabilir mi ?»
«Öğretim ve eğitim konumuz : MHM Eğitim teşkilâtımızda ve
eğitim ilkelerinde bir reform gerekli midir ?»
bb) Halk Eğitimi :
Genel konu ile ilgili 173 öğrenciden 47 si, halk eğitimi, ümmilik
le mücadele, halkın genel kültür seviyesinin yükseltilmesi için gerekli
çabalar, politik eğitim, sağlık eğitimi ilh.. gibi meseleler üzerinde
durmuşlardır. Bazıları da bu konuda gençlerden ve genel olarak ay­
dınlardan ne yolda faydalamlcağmı sormuşlardır. Bu iç çevre içinda
tonunun en fazla ilgi sayısını ikinci önem derecesinde topladığı gö­
rülmekle beraber çevre ortak kanaatinin verdiği önem üçüncü dere­
cedir.

106
ce) Diğer konular :
Yukarda zikrettiklerimiz dışında kayda değer bir ilgi yoğunluğu
arzeden konu yok gibidir. Bununla beraber diğer konuları da saya­
lım : Köy Enstitülerinin kurulmaslı gereği (4 öğrenci), Yüksek okul-
laruı ve meslek okullarının çoğaltımasji konusu (4 öğrenci), İlk ve
Orta öğretime gerekli önem verilmesi (4 öğrenci), Halkta millî duy­
guları kuvvetlendirecek bir eğitim sistemi uygulanması gereği (4 öğ­
renci) , Kütüphanecilik ve yeni yayınlardan öğrencilerin haberdar edil­
mesi konusu (5 öğrenci), öğretim kadrolarının takviyesi gereği hak­
kında (2) öğrenci), nihayet halkın demagojiye karşı korunması lü­
zumu hakkında da (1 öğrenci), konu teklifinde bulunmuşlardır.
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Birinci ve Üçüncü sınıflarda Dar, ikinci ve dördüncü sınıflarda
ise Pek dar ilgi çevresine, aynı şekilde Birinci ve üçüncü sınıflarda,
Zayıf, ikinci ve dördüncü sınıfta ise Pek zayıf ilgi şiddetine sahip olan
bu konu, genel eğilim itibariyle son sınıfa doğru ilgi azalmaßi ile
Sınıf : I % 20 22
Sınıf : II % 10.49
Sınıf : III % 14.29
Sınıf : IV % 8.13
karşılaşmaktadır. Bunun, yukarda gördüğümüz Üniversite ve öğrer-
ci sorunlarında olduğu gibi, normal karşılanması lâzımdır : Öğrenci­
likle ilgili şahsî statü değişmeye yüz tutunca, birçok eğitim sorunları
şahsın nazarında ehemmiyetini kaybetmektedir. Tabiatıyla bu, anca7:
bizzat öğrenci velisi haline gelinceye kadar devam edebilecektir !
Bununla beraber, genel eğitim sorunlarıyla ilgi azçok devam et
mektedir. Spesifik konularda ise yukarı sınıflarda hemen hiç ilgi gö­
rülmemektedir. Şuna da işaret edelim ki, konuyla ilgilenenler tam
bir bilinç içinde ilgilenmişler ve pek isabetli problemleri vaz'edebil-
mişlerdir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hukuk Birinci sınıfı ile Hacettepenin ilk sömestrleri arasında
hayrete değer bir oran yakınlığı vardır :
Hukukta : (Birinci sınıf) % 20.22
Hacettepe : (1,2 sömestr) % 19.20

107
İlgilenilen konular, Genel olarak Eğitim problemi ile, Halk eğiti­
mi meselesidir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCÎLERtN ÇOĞUNLUKTA OL-
DUGü SINIFLARIN FARKLARÏ :
Burada kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfta konunun «Ye­
terli ilgi» şiddetine ulaştığını, erkeklerin çoğunlukta olduğu sınıfta
ise Zayıf ilgi derecesinde kaldığını kaydetmeliyiz :
Sömestr : 1 — îlgi çevresi : % 13.48
Sömestr : 2 — İlgi çevresi : % 33.33
Evvelce, kalkınma ve Gençlik sorunlarında da aynı farkın mevcut
olduğunu görmüştük. Kızların çoğunlukta olduğu sınıf, somut neti­
celeri ve etkileri daha yakın olan problemlerle daha fazla meşgul ga­
bidirler. Buna mukabil Siyaset, sosyal politika, genel kültür giLi
daha soyut görünen konularda kızlar geride kalır gibidirler- Bu­
nunla beraber, kesin genellemelerden herhalde kaçınmamız lâzım­
dır. Meğer ki sırf bu noktayı aydınlatmaya matuf başka bir araştır­
maya teşebbüs etmiş, ve bilhassa bunun neticesini ele geçirmiş olu
hm.

108
n - G E N E L KÜLTÜR VE
AKTÜALİTE K O N U L A R I :

1 — ÎLGÏ - ÖNEM İLİŞKtSt :


Öğrencilerin bizzat kullandıkları bir terim olarak «Genel Kül­
tür konuları» ya da «Aktüel konular» başlıklarını taşıyan dilek fişle­
rini bu kolonda incelediğimiz gibi, mahiyeti itibariyle bu nitelikte olan
konuları da buraya aldık. Ankete katılan İ041 öğrenciden, 161 âğ
cenci (% 15.47) nin. ilgi gösterdiği bu çeşit konular, Hukuk Fakülte­
sinin ilk üç sınıfında ve toplamında «Zayıf ilgi» uyandıran konular
olarak kalmışlar, fakat s c i sınıfta «Pek Zayıf» ilgi uyandıran konu­
lar arasına kaymışlardır. Son sınıfa doğru bu ilgi azalışı, esasen di'
ğer birçok konularda da müşahede edilmiştir, ilgi çevresinin konuva
en uygun bulduğu önem derecesi ve konunun en çok ilgi sayısı too
ladığı derece üçüncü derecedir :
Konuyu 1. derecede önemli sayanlar (%V 2.6
2. » » C%) 3.0
3. » » (%) 3.7
4. » (%) 3.3
» 5. » » » (%) 2.9
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Genel Kültür konuları :
Konu ile ilgili öğrencilerin içinde 66 öğrenci doğrudan doğruya
bu terim ile cevap vermiştir. Ancak şuna da işaret edelim ki, Genel
kültür konularından birçoklarını kendi spesifik isimleri ile sormuş
olanların cevapları bu ismin gerektirdiği kolonlarda işlenmiş bulun­
maktadır. Meselâ Sanatla, Edebiyatla ilgili konular o sütunlara işlen
mistir. Bu itibarla, tıpkı Millî Eğitim konularında olduğu gibi, bura­
da da, öğrencilerin genel kültürle olan ilgilerini, sırf bu başlık al
Unda belirttiklerinden ibaret saymamalıdır. Ancak bu terimle konu
istemiş olanların, genel olarak bu hususta yetiştirilmeye muhtaç bı» •
umduklarının bilincine varmış oldukları görülmektedir ki bu da bi­
zim için önemlidir.

109
bb) Aktüel konular :
Bunlar da aynı şekilde bizzat öğrenci tarafından bu tei im altın­
da belirtilen ilgileri içine almaktadır. Genci konu ile ilgili 161 öğren­
ciden 42 si bu dilekte bulunmuştur
cc) Millî kültürümüzle ilgili konular :
Genel konu ile ilgili 161 öğrenciden 20 si de millî kültürümüzle
iıgili konular hakkında aydınlanmak istemiştir.
dd) Diğer konular : ~~ 1
Zikre değer bir ilgi yoğunluğu göstermemekle beraber, aşağıdaki
hususlar da öğrencilerin ilgilendikleri konular arasında yer almakta­
dırlar :
«Batı kültürü» (8 öğrenci), Yabancı memleketlerin kültür hayatı
'9 öğrenci), Yabancı dil öğrenimi (9 öğrenci), Hitabet sanatı hakkın­
da bilgi (3 öğrenci), turistik hatıralar veya seyahatnameler hakkında,
bilgi istekleri (3) öğrenci) bu arada zikredilebilir.
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Dikkate değer husus, yukarda belirttiğimiz gibi, Son sınıftaki ilgi,
kıtlığıdır.
Sınıfların konu ile ilgili çevre yüzdeleri şudur :
Sınıf : I % 14.81
Sınıf : II % 26.57
f Sınıf : III % 14.29
; .;:_,, Sınıf : IV % 7.38
Görüldüğü gibi en yüksek ilgi ikinci sınıftadır. Üçüncü sınıftan
itibaren diğer birçok konularda gördüğümüz gibi meslekî konular
lehine, genel kültür ve aktüalite soruları azalmaktadır.
Ancak şuna da işaret etmemiz yerinde olur : Tıpkı, sosyal prob­
lemler konusunda olduğu gibi, burada da, yukarı sınıflar, birçok ge­
nel kültür konularını kendi özel adları ile sıralayabilmişler ve bu ad­
larla ilgili kolonlarda bu ilgileri değerlendirilmiştir. Meselâ Edebi­
yat - Sanat ve Tarih ile ilgili konuların çoğu, Genel Kültür konuları
niteliğindedir. Halbuki bulada biz son sınıflara doğru, bilâkis, bir
ilgi artışı müşahede etmiştik. O halde, birbiri ile çelişir gibi görü­
nen bu iki yorumu nasıl bağdaştırabiliriz ? Bize öyle geliyor ki yu-

110
karı sınıflara doğru azalan alâka, Edebiyat, Sanat, Tarih gibi belirli
nitelikte oldukları kestirilemiyen fakat gene de modern insanın bilgi
dağarcığında bulunması gereğine inanılan bazı konular hakkındadır.
Öğrenci yukarı sınıflara geldikçe bu çeşit konuları küçümsemekte,
buna mukabil, belli nitelikleriyle tanıdığı ihtisas konularının mühim-
semektedir. Bu bakımdan, yukarı sınıfların konularla ilgisi daha
bilinçlidir. Ancak bu, diğer birçok konularda müşahede ettiğimiz
«meslek-dışı konulara olan ilgisizleşme» sürecinin doğruluğuna halel
getirmez.

4 — FAKÜLTELER AKASI MUKAYESE :


Hukuk Fakültesi birinci sınıfında bu konuyla ilgili çevrenin sı­
nıf toplamına oranı % 14.8 iken, Hacettepe sömestrlerinde bu orari
% 8.8 dir. Böylece konu «Pek az» ilgi uyandıranlar arasındadır. An­
kete katılan birimlerin salt sayılan bakımından Hacettepenin, yakla­
şık olarak Hukuk Birinci sınıfın beşte biri olduğu düşünülürse bu
farkın gerçek önemi daha iyi anlaşılır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA Ol
DUKLARI SINIFLAR ARASINDA FARK :
Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu ikinci sınıfta, yakıfrz bir
öğrenci konuyla ilgilenmiştir. Ancak Yukarda Hukuk Fakültesinin
yukarı sınıfları hakkında serdettiğimiz mülâhazaları burada da tek­
rarlamamız gerekir : Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıf, biı'-
çok genel kültür konularım kendi spesifik adları ile Edebiyat-Sanst
bahsinde sormuşlar ve bu bakımdan erkek öğrencilerden daha ilgili
çıkmışlardır.

111
m — AİLE SORUNLARI VE DOĞUM
KONTROLÜ:
1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :
Ankete katılan 1041 öğrenciden 97 sinin ( % 8.9) ilgilendiği bv.
konu yalnız Üçüncü sınıfta «Zayıf» ilgi haddi içinde kalmış, diğer sı­
nıfların hepsinde Pek zayıf ilgi haddine kaymıştır.
Esasen, aşağıda göreceğimiz gibi, ilgiler, genellikle aile sorunla­
rından çok Doğum kontrolü problemi etrafında toplanmıştır.
Gençlik yaşlarının aile problemlerine karşı kayıtsız geçen çağla­
rı temsil ettiği düşünülebilir, ailenin, problemlerle dolu yönü, ancak
yaşanmış tecrübelerden sonra önem kazanabilir ve insan ancak o za­
man bu meselelerin bilincine varabilir.
Doğum kontrolü meselesi ise, Basın, yeni mavzuat, günlük tar­
tışmalar ve açık oturumlar gibi aktüel faaliyetlere konu olması sebe­
biyle daha çok ilgi toplamıştır.
İlgi çevresinin konuyla ilgili kanaati, bu meselelerin üçüncü de­
recede önemli olduğu yolundadır. Konunun en çok ilgi sağladığı önem
derecesi ise ancak beşinci derecedir.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : % 1-2
» 2. » » » : % 1.9
» 3. » » » : % 1.9
» 4. » » » : % 1.8
» 5. » » » : % 2.0
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Aile plânlaması ve doğum kontrolü probleminin müsbet ve
menfi yönleri :
Genel konu ile ilgili 97^ öğrenciden 44 ü «Aile Plânlaması ve Dc-
gum kontrolünün müsbet ve menfî yönleri» hakkında aydınlama«
istemiştir. Bu formülü kullanışımız, bunların her iki yönü de, mesele­
nin olumlu ve olumsuz taraflarını da birlikte öğrenmek istemelerin-
dendir. Bu hali, biz, mesele hakkınca henüz bir kanaata varmamı?,
fakat böyle bir kanaata varma gereğine de samimiyetle inanmış olan-

112

1
ların tavrı telâkki ediyoruz. Mtekim diğer ayrıntılı konularda bir
peşin yargının varlığını hissettiren ilgi ve soru şekilleri görülecektir.
Konuyu objektif olarak bilmek isteyen bu 44 öğrenciden müteşek­
kil çevrenin konunun önem derecesi hakkındaki ortak kanaati, üçün­
cü derecede birleşmektedir. Yalnız, konunun bu, iç ilgi çevresinde en
çok ilgi topladığı derece ise ancak dördüncü derecedir.
bb) Doğum kontrolünüm raruriliği ve faydaları hakkmd?. açık
lama :
Genel konu ile ilgili 97 öğrenciden 26 sının ilgilendiği bu mesele­
nin, yukarda zikrettiğimizden farkı, soranların, bu kontrolün gerekli
olduğuna inanmış olup sadece bunun açıklanmasını beklemeleridir.
En fazla ilgiyi üçüncü derecede bulan bu konuya çevre ortak kanaati
da bu derecede önemi uygun gcrmüştür.
cc) Diğer konular :
Bunların dışında zikre değer bir ilgi yoğunluğu arzeden konu pek
yoktur : Aileron çocuk eğitindi ( 8 öğrenci ), Doğum; kontrolünün teh­
likeleri ve zararları (8 öğre .ci;, Türkiyede nüfus artışının sebepleri
(6 öğrenci) Fiili evlenmelerle mücadele (3 öğrenci), Türkiyede evlen­
me ve boşaınma sebepleri (2 öğrenci), Evlilik müessesesinin ıslahı (1
öğrenci), modern aile ile islâmî ailenin farkı ve günümüzdeki aile buh­
ranı (1 öğrenci).
Görülüyor ki, Fakültenin birinci sınıfından itibaren Aile Hukuku
okutulduğu halde, aile ile ilgili sosyolojik ve hukukî sorunlar öğren­
cilerin meraklarını çekmemektedir. İçinde yaşanan, kendisine alışılan
bu aslî gurup ile ilgili problematik yönler genç yaştaki insanın dik­
katinden kaçmaktadır. Dikkat edilirse, ailenin, bir sosyolojik problem
teşkil eden yönleri olabileceğini ve bu bakımdan ıslahı gerektiğini an­
cak bir kişi sorduğu gibi, klâsiK müslüman aile hayatı ile modern ai
lenin bu bakımdan kritiğinin yapılmasını 'steyen de gene ancak bir
kişi çıkmıştır.
Hülâsa, aile problemi, hiç ó'e ilginç bir mesele, sayılmamaktadır.
Bu hükmü verirken, bu konunun, bilhassa Hukuk Fakültesi gibi, pek
etraflı bir şekilde incelendiği bir öğretim kurumunda rahat rahat ele
alınabilecek nitelikte bir konu olmasına rağmen, karşılaşdığı kayıtsız­
lığa dayanıyoruz. Nitekim aşağida rastlıy;ıcağımız bazı konular ola­
caktır ki, öğrenci bunlar hakkında Hukuk Fakültesinde bir tebliğ veya
konferans yapılabileceğini tahmin edememiş, ve bu sebeple onları sor-

113
mamış olabilii' : Müsbet ilimlerdeki yenilikler v.s. gibi. Halbuki, aile
konusu, Medenî Hukukun ana konularından biridir. Öğrer çilerin Hu­
kukî Konular hakkındaki ilgileıinde de aile sorunumla bir iki f §e in­
hisar etmesi bu hükmümüzün doğruluğuna ikinci bir delil teşkil et­
mektedir. Bütürı bunlar, Aile müessesesinin hukuk kuralları ile tama­
men düzenlendiği, ecsyolcjik açıdan Problematik bir tarafı kalmadığı
kanısının delilide sayılabilir ki, bu, rnuhakKak ki bir müfredat reviz­
yonu telk'n eder : Öğrenci gerçek aile buhranlarını farketmelidir.
3 — SİNİFLAR AEASI MUKAYESE •
Birinci ve üçüncü sınıflarda sırasıyla % 10 ve % 11 oranında
ilgi çevresi varker, bu oran ikinci sınıfta % 3 e ve Son sınıfta da
% 5 e düğmektedir.
Doğum kontrolü dışında kaıan aile soranları hemen sadece birin­
ci sınıf öğrencilerince ele alınmıştır. Bu gibi sorunlara ikinci sınıf hiç
değinmemiş üçüncü vel dördün« ü sınıflarda ise arcak ikişer kişi ilgi
göstermiştir. Bütün bunlardan bir anlam çıkarmaya çalışmamız bo­
şunadır. Bütün mesele anketin yapıldığı sıralarda Basının doğum
kontrolü meselesi ile olan ilgJsine ve o sırada yapılar birçok açık otu­
rum, münazara v.s. gibi öğretim dışı kültürel faaliyetlerin artışına
bağlanabilir.

i — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :


Hukuk Fakültesi Birinci sınıfında konuyla ilgilenen çevrenin sı­
nıfa o r a n % 10., olduğu halde Hacettepe sömestrelerinde bu oran %
21 dir. Her iki Fakülte öğrencileri arasında : Sosyal problemlerle
ilgi hususunda da müşahede ettiğimiz bu Hacettepe lehine olan ilgi
farkının sebebi Fakülte birinci sınıfında Genel Sosyoloji derslerinin
okutulmasıra mukabil, Hukukta bir sosyal bilim Fakültesi olmasına
rağmen, birinci sınıfta böyle bir dersin okutulmamasıdır. İlk bakışta
hususiyle doğum kontrolü gibi sağlıkla ilgili bir konunun Tıp Fakül­
tesi öğrencilerince daha çok ilgi toplamasının tabiî olacağı ve far­
kın bu sebebden ileri geldiği zannedilebilir. Nitekim1 Sosyal Problem­
lerde buna işaret etmiştik ve orada asıl ağ rlık Sağlık hizmetleririn
sosyalleştirilmesi konusundaki ilgi fazlalığından ileri geliyordu. Fa­
kat burada durum bövle değildir. Münhasıran doğum kontrolü mese­
lesi ele alındığı zaman Hukukun birinci sınıfı ile, Hacettepe sömestrle­
ri arasındaki fark şudur :

114
Hukuk : % 9 (Salt sayılar1: 628 öğrenciden 5'3sı)
Hacettepe : % 11 (Salt sayılar: 125 öğrenclder 56sı)
Genel olarak aile problemleri konusunda ise arada pek bariz bir
fark vardır :
Hukuk : % 1.7 (Salt sayı : 628 öğrenciden 11 i)
Hacettepe : % 12 (Salt sayı : 125 öğrenc:den 15 i)
Bu fark Hukuk Fakültesi -Jeyhinedir ve ilerdeki müfredat tadil­
lerinde bir «Sosyolojiye Giriş» dersini zarurî kümaktadır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞKENClNİN ÇOĞUNLUKTA OLDU­
ĞU SINIFLARIN FARKI :
Yukarda Sosyal problemlerde erkeklerin daha fazla ilgilendiğini
göstermiş ve kız öğrencilerin daha fazla somut problemlere, pratik
etkisi aşikâr ve insanın ferdî hayatı ile ilgisi daha bariz sorunlara
eğildiğini kaydetmiştik. Burada da kızların hâkim olduğu sınıfda do­
ğum kontrolü dışındaki aile münasebetleri ile ilgili sorunların daha
çok ele alındığım müşahede ettik. 36 öğrencilik sınıfta (2. sömestr \
(10) kişi genel konu ile ilgilenmiş olup bunlardan yalnız ikisi doğum
kontrolüne ilgi duymuştur. Sek.zi ise, bir sosyal müessese olarak aile
münasebetleri ile ilgili sorunlara değinmiştir. İlgi çekici diğer nokta
da, aile müessesesinin ıslahı, aile sosyolojisi gibi konulara Hukukim
628 kişilik birinci sınıfında tek bir kişi, Hacettepenin 89 ki­
şilik 1. sömestrinde de gene tek bir kişi değindiği halde kız öğ­
rencinin büyük çoğunlukta olduğu fakat sayıca pek küçük bir sımf
sayılan 36 kişilik 2. sömestrde aynı konuya 6 kişinin değinmiş ol­
masıdır. Bu özel ilgiyi, Sosyoloji müfredatı ile de pek izah edemeyiz.
Çünki, ikinci sömestrin hemen ilk haftalarında anket yapılmıştı ve
öğrenciler ancak bir iki haftaıık Sosyoloji dersi almışlardı. Bur da
aile müessesesinin dertli, problematik yönünün, erkeklerden ziyade
kadınları ilgilendiren bir sorun teşkil ettiği sonucura varmak doğru
olur gibi geliyor. Bununla beraber; bir tek sondaj ile neticeye var­
mak, belki de yersiz bir acelecilik olacaktır. Her halde tahkiki gerekli
bir konudur.

115
I - M Ü S B E T İL'MLERDE Y E N İ L İ K L E R
( P S İ K O L O J İ D A H İ L )
1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :
Hukuk Fakültesinde ankete dahil olan 1041 öğrenciden yalnız
53 ü Müsbet ilimlerle ilgili konular üzerinde aydınlanmak ihtiyacını
göstermiştir ki bu, yaklaşık olarak, katılanların % 5 idir.
Ancak, az evvel hatırlattığımız gibi, öğrencilerin çoğu, bir sosyal
bilim fakültesi olan kendi öğretim kurumlarında müsbet ilimler hak­
kında bilgiler verilebileceğini t-ıhmin etmemiş olabilirler. Bu itibarla
müsbet ilimlere merakın bu kaçar az olduğuna inanmamız için yeter
sebep yoktur.
Fakültenin bütün sınıflarmdaki ilgi oranı pek zayıf olan bu ko
nuya alaka son sınıfa doğru kısmî bir artış gösterir.
Önem derecesi bakımından herhangi bir eğilim müşahede edil­
memektedir. En çok ilgi dördüncü derecede toplanmıştır. Çevre ortak
kanaati konuya üçüncü derecede ehemmiyet vermektedir.
2 — AYRINTILI KONULAR :
En çok ilgi yoğunluğu Psikoloji ile ilgilidir : 16 öğrenci. Bundan
sonra 14 öğrencinin ilgilendiği «Son teknik gelişmeler, yeni keşif ve
icatlar» gelmektedir. Bunu, 9 öğlencinin sorduğu «Müsbet ilinılerdeki
yenilikler» konusu takip etmekledir. Daha &onra 7 öğlencinin ilgilen-
diği konu «Atom Çalışmaları ve nükleer silâhlar», gelmekte ve 6 öğ­
renci de Astronomi ve Feza Bilgisi hakkında aydınlanmak arzusu gös­
termektedirler «Fen adamları yetiştirme zormnluğu» konusuna bir
kişi, Jeoloji konularına da 1 kişi, değinmiştir.

3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :


Müsbet ilimlerle ilgi konusunda Hacettepenin iki sömestr toplamı
ile Hukukun birinci sınıfı arasında, Pek zayıf ilgi haddi içinde kalmak­
la beraber, hacettepe lehine küçük bir fark vardır. Bunun da sebebi,
ikinci sömestr öğrencilerinin, birinci sömestrde Psikoloji derslerini
seçmiş olmalarıdır.

116
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Yukarda söylediğimiz gibi, birinci sınıfta ilgi azlığı müşahede
edilmiştir. En yüksek oran son sınıftadır. Buna rağmen bu oranların
hepsi pek küçük nicelikler etrafında dönmektedir. Bir fikir vermek
için söylemeliyiz ki, Birinci sın'fta Genel Kalkınma problemi 443 öğ­
renciyi ilgilendirdiği halde Atom fiziği ve nükleer silâhlar konusu an­
cak 2 kişiyi ilgilendirmiştir. Müsbet ilimler konusunun bütününü dahi
ele alsak, bunun da aynı sınıfta nihayet 24 öğrenciyi ilgilendirdiğini
görürüz ki bu % 4 civarında öğrenciyi ifade eder.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİ ÇOĞUNLUĞU FARKI :
Bu kıt ilgi oranı, Kız öğrenicler lehine bir puanı gerektirir. An­
cak, bunlardaki fark da, az evvel zikrettiğimiz gibi, bu sınıfın ilk üç
aylık devrelerinde Psikoloji de- sieri görmüş olmalarıyla izah edile­
bilir.

117
H - F E R D Î VE SOSYAL AHLAK:

1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :


Ar kete katılan 1041 öğrenciden yalnız 44 ünün (r/r 4.2) ilgilen­
diği bu konu hakkında, yukarda müsbet ilimler hakkında serdettiği-
miz mülâhazaları, tabia tiyle ileri'süremeyiz. Çünki, Hukuk bilimleri
okutulan bir Fakültede Ahlâkî sorunlar hakkında aydınlanmak iste­
menin pek normal karşılanacağını öğrenciler kolayca tahmin edebilir­
ler. O halde, bu ilgi zaafının sebebi böyle bir tahmin hatas? da değil­
dir. Bu olsa olsa, ahlâk probleminin konferansla, açık oturum ile hal­
ledilebilecek cinsten bir mesele olmadığına inanmaktan doğan bir tu­
tumdur. Bu sebeple ahlâkî konular için teferruatlı açıklamaya lü­
zum görmemekteyiz. Ancak hemen işaret edelim ki, en çok ilgi birinci
derecede toplanmıştır. Fakat esasen ilgi sayısı o kadar azdır ki bu
toplanışa da pek ciddî bir anlam vermek ve sonuçlar çıkartmaya kalk­
mak doğru değildir. Bundar« başka, konuya 4. derecede önem veren­
lerin sayısı da oldukça yüksek sayılır.
2 — AYRINTILI KONULARA GELİNCE;
Üzerinde en çok durulan konu 17 öğrencinin sorduğu «Beşerî
ilişkilerin ahlâkî yönden düzenlenişi» dir ki, bu da klâsik bir ahlâk
ilmi sorunu olmaktan ziyade, asıl ahlâkın kendi anlamından ibarettir.
Bundan sonra, 12 öğrencinin sorduğu «Ahlâkımızı kuvvetlendir­
menin çareleri ve yolları» konusu gelmektedir. Nihayet 11 öğrenci de.
Ahlâk buhranı ve kendi memleketimizdeki ferdî ve meslekî ahlâk
konularında aydınlanmak istemektedir.
Bundan başka aşağıdaki konuları, bütün Fakülte içinde ancak
birer kişi sormuştur : «Modern ahlâk anlayışlım|ızın sosyal sonuçları»,
«Sansür ve ahlâk», «Kızılhaç Kurumunun ahlâkî espirisi», «Ahlâkî açı­
dan Masonluk».
Görülüyor ki, konu, sade kemmiyet açısından değil, keyfiyet açı-
sırdan da pek mahdut ve basit sorunlara inhisar etmiştir. Kısacası
Ahlâki meseleler, öğrenciler için ilginç değildir. Dikkatleri daha ziya­
de, sosyal yapı üzerine daha çabuk ve daha fazla müessir görünen
faktörlere yönelmiş gibidir : Ekonomi, siyaset, hukuk gibi.

118
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Birinci sınıfta % 4 e yakın bir ilgi çevresi vardır. Du oran iki ' '.i
sınıfta daha da düşmektedir. Üçüncü sınıfta biraz yükselme kaydi-
dcn bu oran son sınıfta % 4 den biraz daha fazla olmaktadır.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepede, özellikle 1. sömestr'de Ahlâkî konularla ilgi Hu­
kuktan daha fazladır :
Hukuk Sınıfı : I % 4
Hacettepe söm : % 25.6
Bu farkın Müfredat etkisiyle meydana gelmiş olması muhtemel­
dir- Ahlâk Sosyolojisi meseleleri olarak Birinci sömestrde Sosyoloji
derslerinde birçok problemlere değinilmiş olması öğrencileri bu ko­
nularla ilgilenmeye sevketmiş olabilir.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİ ÇO&UNLUĞU FARKI :
Kız öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfta cran biraz, daha dü­
düktür ve konu ancak pek zayıf ilgi uyandıranlar aras ndadır. Bun
da da müfredat etkisinin rolü sezilmektedir. Netekim 1. sömestrde
ilgi çokluğunun bilhassa şu iki konudan ileri geldiği aşikârdır : Ah­
lâk sosyolojisi ile sosyal kurumların ahlâkî baskısı. Halbuki bunlar
Sosyoloji derside ele alınmış konulardır. Sosyoloji dersine anpak yeni
başlamış olan 2. sömestrde ise bu konulara değinen tek öğrenci dahi
ç.kmamıştır. Bu itibarla bir cinsiyet faktöründen ziyade müfredat
faktörü üzerinde durmak daha uygun olacaktır.

119
H I - H D Î N VE L Â İ K L İ K :
1 — ÎLGİ - ÖNEM İLİŞKİSİ :
Fakültenin bütün guruplarında ancak Pek Zayıf ilgi uyandıran
konulardan biri de dinî konular ve lâiklik meselesidir. Bu konularda .
birincisi hakkında, öğrencilerin Hukuk Fakültesinde bir kaç konferans
dinleyebileceklerini tahmin etmemiş olmaları ve bu sebeple meseleye il­
gi duysalar dahi yazmayı faydasız bulmuş olmaları mümkündür. Zira,
bu konularla ilgili müstakil bir Fakülte vardır ve İlahiyat Fakültesi­
nin yetkisi içine giren bu spesifik konu hakkında Hukukta bir faa­
liyet gösterilmesi garip sayılmış olabilir. Netekim Müsbet ilimler -,
karşı olan ilgisizliği de biz, aynı şekilde yorumlamıştık. Bir Fen Fa­
kültesi öğrenci gurubu, muhtemeldir ki bu konularla çok daha fazia
ilgilenecek ve kendi Fakültesinde yapılacak bir kültür konferanslan
serisinde bu çeşit problemleri daha şiddetle isteyebilecekti.
Fakat, ikinci probleme, yani Lâiklik konusuna gelince, hiç şüp­
hesiz bu, doğrudan doğruya hukukçunun takdir ve yetki sahası içine
giren bir konudur. Öğrenciler, adlî hayata fiilen ve resmen katıldık-
'arı zaman bu konularla ilgili birçok dosyaları tetkike, bir çok âmme
davalarım görmeye mecbur olacaklardır. Konu, pekâla, bir Hukuk
Fakültesinin ek bilgi verme görevi içine girebilecek niteliktedir. Ne­
tekim bu sahada hukukçularca yazılmış müteaddit tez ve makale­
ler de mevcuttur- Fakat, buna rağmen konu, öğrencilerin ilgisini çek­
memektedir.
Ankete katılan 1041 öğrenciden yalnız 10 öğrenci konuyla ilgi­
lenmiştir. Ahlâk konusu ilo ilgilenenlerden iki eksik. Çevre itibariyle
Fakülte toplamının % 1 i ilgi göstermiştir.
Konunun önemi ile topladığı ilgi sayıları arasmda herhangi b ; '
orantı yoktur. En fazla ilgi sayısını, ikinci ve üçüncü önem derecele­
rinde toplamıştır. Çevre ortak kanaati konuya üçüncü derecede
önem vermektedir.
2_ AYRINTILI KONULAR :
aa) Dinî konularda aydınlatıcı konferanslar verilmesi :
Genel konu ile ilgilenen 42 öğrenciden 21 i, bu talî konu üzerind i
durmuştur. Bu konu, çevrede en çok ilgiyi üçüncü derecede toplamış-

120
tır. Ortak kanaat da konuya bu önem derecesini uygun görmüştür.
bb) Lâiklik problemi' :
Genel konu ile ilgili 42 öğrenciden 10 unun temas ettiği lâiklik
problemini birinci önem derecesinde gören yoktur. 4 öğrenci ikinci
önem derecesinde telâkki etmiştir.< Diğerleri ise daha az önemli gör­
müşlerdir.
cc) Diğer konular :
Nurculuk ve gerici cereyanlar hakkında bilgi (5 öğrenci), Din
istismarı (4 öğrenci), dinî inkılap (1 öğrenci), din adamları yetiş­
tirme gereği (1 öğrenci).
3 — SINIFLAR AKASI MUKAYESE :
Birinci sınıfta ilgi çevresi : % 3.5
İkinci sınıfta ilgi çevresi : % 3.5
Üçüncü sınıfta ilgi çevresi : % 5.4
Dördüncü sınıfta ilgi çevresi : % 5.7
Yukarı sınıflara doğru konuyla alâka çoğalmaktadır ve bu ço­
ğalış ayrıntılı konular cedvelinae görüleceği üzere dinî konularda ay­
dınlatılma isteğinden değil, lâiklik ve geri cereyanlar hakkında bilgi
edinmek ihtiyacından doğmadır.
4 — FAKÜLTELER ABASI MUKAYESE :
Hacettepe sömestrlerinde Zayıf ilgi haddinde kaldığı halde bu
konu Hukukun birinci sınıfında Pek Zayıf ilgi haddine kaymıştır.
Bundan başka din piroblemi ile ilgili çeşitli konuları kurcalamak
bakımından Hacettepe daha ileri gitmiştir Bu arada, Hukukla* ortak
olarak sormuş/' oldukları bazı konularda da Hacettepe daha ilerdedir.
Meselâ dinî konularda aydınlatıcı bilgiler isteme Hukukun % 22 ol­
duğu halde, Hacettepede bu % 7 dir. Buna mukabil, Hacettepede
lâiklik problemini soran yoktur.
Hacettepenin sorduğu değişik konulara gelince, şunlardır :
Dinin ekonomik gelişmeler üze»ünıe etküsi (2 öğ.) Dinin sosyal fonk­
siyonu (3 öğ.), Dinlerin evrimi ve reformu ile ilgili Din Sosyolojisi
konuları (10 öğ.) Dine karşı duyulan ilgisizlik ve sebepleri (2 öğ.)
Her iki Fakülte arasındaki bu bariz farkı biz gene müfredat ile

121
ilgili görmekteyiz. Hacettepede ilk sınıflarda Sosyolojinin okutulması
sonucu olarak dini sosyal bir müessese sıfatıyla tahlil yeteneği kaza­
nılmıştır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLER ARASINDAKİ FAItK :
Yukardaki müfredat etkisi saikinin doğruluğuna diğer bir del'l
de şudur : Hacettepenin ikinci sömestr öğrencilerinde bu konu, Hu­
kuk Birinci sınıfında görüldüğü gibi Pek Zayıf ilgi uyandırmıştır.
Gerçi ilgi çevresinin öğrenci mevcuduna oranı burada daha yüksek­
tir. Fakat her iki öğrenci gurubunda ankete katılan öğrencilerin too-
lamları birbirinden çok farklı miktarda oldukları için bu oran üstün­
lüğüne pek mana vermeye mahal yoktur : Hukuk Birinci sınıfınd-,
628 öğrenciden 22 si, Hacettepe İkinci sömestrinde ise 36 kişiden
4 ü. konuyla ilgilenmiştir. Bunlar da dîn hakkında aydınlatıcı bilgiler
istemiş, biri de dinin ekonomik gelişmeler üzerindeki etkisini sormuş­
tur.
Yukarda kaydettiğimiz gibi, falan veya filan din olarak, ya da fila \
dinin falan safhadaki durumu olarak değil de, sosyolojik bir konu
sıfatıyla ele alman din müessesesi ile ilgili sorulara yalnız birinci sö­
mestrde rastlanmıştır ki buda «Sosyoloji» dersinin tesiridir.

122
IV — K L A S İ K VE MODERN F E L S E F E :
1 — İLGİ - ÖNEM İLİŞKİSİ :
Fakültenin bütün sınıflarında Pek az ilgi uyandıran konular ara­
sında başta gelen (Malî konular hakkındaki mülâhazalarımız mah­
fuz olduğundan) Klâsik ve Modern Felsefedir,
Ankete katılmış bulunan 1041 öğrencimizden ancak 29 u Felsefe
ile ilgili konularda aydınlanmak istemiştirki bu % 2.7 dir. İlgi şiddeti
itibariyle % 0.5 puan almıştırki, hatırlayacağı gibi, en yüsek' puan
alan Genel Kalkın-ma konusu c/< 14.83 puan toplamıştır.
Konuya gösterilen ilgi ile verilen önem derecesi arasında tersi­
ne orantı vardır denebilir :
Birinci derece önemli görenler ; 4 öğrenci % 0.4
İkinci derecede önemli görenler : 5 öğrenci % 0.5
Üçüncü derecede önemli görenler : 5 öğrenci % 0.5
Dördüncü derecede önemıi görenler : 8 öğrenci % 0.8
Beşinci derecede önemli görenler : 7 öğrenci % 0.7
Görülüyorki, Felsefe problemleri, ancak dördüncü, beşinci önem
derecesinde telâkki edilmektedir. Gerçekten, en çok ilgiyi dördüncü
derecede toplamıştır, ve 29 kişilik ilgi çevresinin çogunluğunca (22
kişi) konuya uygun görülen asgarî önem derecesi de' dördüncü dere­
cedir.
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Genel Felsefe Meseleleri.
Konu ile ilgili 29 öğrenciden 12 si, genellikle felsefî konularda
aydınlanmak istediklerini bildirmişlerdirki, bu belirgin olmayan konu
teklifi, öğrencilerin Felsefe hakkında hemen hiç bir kavrama sahio
olmadıklarını göstermektedir.
bb) Egzistansiyalizm.
5 öğrenci egzistansiyalizmin ne olduğu hakkında izahat istemek­
tedir ki bununda son yıllardaki yayınların etkisi ile olduğu muhaK-
kaktır. Zira, egzistansiyalizmin klâsik lise programları içinde he­
nüz yer almadığını zannetmekteyiz.

123
ce) Türk filozofları :
5 öğrenci de belli başlı türk filozofları hakkında bilgi istemiştir,
bu zevatın adlarını belirtmediklerine göre bu konuda bir fikir sahibi
olmadıklarına hükmetmek gerekir.
— DtĞER KONULAR :
3 öğrenci Modern Felsefe üzerine, 1 öğrenci Dialektik hakkında,
1 öğrenci Pozitivizm, 1 öğrenci Realizm hakkında biri de Aristo hak­
kında bilgi edinmek istemiştir.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Genellikle son sınıfa doğru alâka artmaktadır :
Birinci sınıfta ilgi çevresi : % 2.4
ikinci sınıfta ilgi çevresi : % 1.4
Üçüncü sınıfta ilgi çevresi : % 2.7
Dördüncü sınıfta ilgi çevresi : % 6.50'
Bu artışta, genel müfredat etkisi olabilir, zira Üçüncü sı­
nıfta Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi okumaktadırlar, böyle­
likle pek cüz'î de olsa bir ilgi uyanmıg demektir.
4 — FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE :
Hacettepe T. S. Fakültesinin ilk iki sömestri toplamında, Felse­
fe ile ilgi tıpkı Hukuktaki gibi Pek Zayıftır. Bununla beraber gene
Hacettepe lehine bir fark vardır :
Hukuk birinci sınıfta ilgi çevresi : % 2.4
Hacettepe sömestrleri toplamında : % 8.8
Aşağıda işaret edeceğimiz gibi/ bu da müfredat ile ilgilidir, zira
bu lehde olan fark, 1. Sömestrdeki fazlaca ilgiden ötürüdür
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OL­
DUKLARI SINIFLARIN MUKAYESESİ :
1. Sömestrde Felsefe ile ilgi sadece Zayıf ilgi haddi içinde kal­
dığı halde, kızların çoğunlukta olduğu sınıfta Pek; Zayıf ilgi haddine
kaymıştır. Ancak biz, bunun müfredat etkisiyle olduğuna kaniiz :
Birinci sömestr öğrencileri Genel Sosyoloji gördükleri gibi, bunların
içinde bir kısmı geçen yılda Birinci sömestrde Felsefe okumuşlar.

12i
ancak, bu yıl branş değiştirdikleri için gene birinci sömestrden başı-
yarak Sosyolojiyi seçmişlerdi. Bu itibarla Felsefî konulara ilgilet;
uyandırılmış bulunuyordu.
2. sömestr ise ilk defa Sosyoloji okumaya başlamışlardı ve an­
ket îkinci sömestrin ilk haftasında yapılmıştı. Böylece bunlar, an­
cak Lisedeki Felsefî bilgi ile yetinmek zorunda kalmışlardı, ve Fen
Bölümünden gelenler ise bunu da okumamışlardı.
Bütün bu mülahazalara rağmen, ,gerek Hukukta gerek Hacette-
pede Felsefe ile ilginin pek kıt olduğu hattâ Felsefenin, öğrencilerin
kendisine karşı en az ilgi duydukları konuyu temsil ettiği inkâr gö­
türmez bir hakikattir.

125
V — MALÎ KONULAR: (MALI SUÇLAR
DAHİL)

Malî konularla ilgili istekleri ayrı bir kolon altında toplamamız


ve bu korulara son derece az ijgi gösterildiğini kaydetmemiz gerçi
bir hakikati ifade etmektedir : Öğrenciler; yalşarımn, öğrencilik gibi
genellikle müstahsil olmayan bir statüde bulunmanın, nihayet her
çabanın mâlî bir kaynağa dayanmadan başarıya alaşamıyacağmı
farketmeyen saf ve biraz heyecarh bir idealizm'in etkisi ile mâlî me­
seleleri kurcalamağı pek akıl etm2miştiıier. Fakat bu, derhal işaret
edelim ki: spesifik anlamda malî moseleler hakkında doğrudur. Yok­
sa öğrenciler, kendi bilgi dağarcıklarında yeralan ve adlarına daha -
lışkm oldukları konuları belirtmek suretiyle ekonomik problemlers
karşı Pek Şiddetli ilgi göstermişlerdir.
Biz, Malî konuları, Ekonomik Konuların bir iç bölümü olaraK
göstermeyi isterdik. Bu takdirde, mâlî konuların, öğlencilerin en iz
ilgi duydukları konu olmak gibi hazin bir akibete düşmelerini önle­
miş olurduk! Bundan başka, öğrencilerin, iktisadî kaynaklarla hiç
ilgilenmedikleri intibaını da uyandırmamış olurdukki gerçeğin bu ol­
madığına zaten, yukarda işaret etmiş bulunuyoruz.
Bu ikinci hal suretini, tabıatıyle, şimdi de yapmamız kaabildir.
Ancak böyle bir revizyon birçok hesap operasyonlarının tekrar eie
almmasmı gerektirecektir ki bunun, yayımı hayli geciktireceği mü­
lâhazası ile biz, hatamızı işaretle yetinmeyi daha doğru bulmaktayız
Okurlar, mâlî konuları Ekonomik konuların bir cüzü olarak telakki,
de muhtardırlar ve 'Sonulda yapacağımız mukayese de bu konular
«Ekonomik Problemler» içine zaten idhal edilmiş bulunacaklardır.
1 — İLGİ ÖNEM İLİŞKİSİ :
Ankete katılmış 1041 öğrenciden, mâlî konularla ilgilenen sade­
ce 20 kişidir ki bu % 1.9 dur. Herhangi bir ilgi-önem orantısı yok­
tur. En çok ilgiyi 3. derecede toplanmıştır. Çevre ortak kanaati da
bu merkezdedir.

129
2 — AYRINTILI KONULAR :
aa) Vergi Reformu :
Genel konu ile ilgili 20 kişiden 8 i, Vergi Reformu hakkında ay­
dınlanmak istemiştir.
bb) Memleketimizdeki mâlî güçlüklerin sebebleri :
Bu konu da 6 öğrenci tarafından ileri sürülmüştür.
cc) Diğer konular :
Her birini tek bir öğrencinin sorduğu diğer konular ise şunlar
dır : Devletin fuzuli masraflarının kısılması, Bütçenin daha iyi bir
hale getirilmesinin hangi şartlara bağh olduğu, Doğuda kaçakçılıkla
mücadelenin usulleri, Ortak pazar sebebiyle gümrük rejimlerinin
kaldırılmasından doğracak mahruzlar, Enflasyon tehlikesi, Dış borç­
ların maliyemiz üzerindeki etkisi, Para ve doğurduğu neticeler.
3 — SINIFLAR ARASI MUKAYESE :
Dikkate değer hususu, Maliye ve Vergi Hukuku derslerinin oku­
tulduğu 3. sınıfta Mali konularla ilgili ancak tek bir sorunun çıkma­
sıdır : Ya tamamen aydınlandıkları için malî meselelere karşı te­
cessüsleri kalmamıştır, yahut da derslere rağmen, fazla teknik ka­
rakteri dolayısiyla bu alan öğrencilere yabancı kalmakta berdevam
dır. Tabiatıyle Sırf bu konuyu tahkik edecek bir anket yapılmadan
kesin bir kanaata varılamaz. Sınıflardaki ilgi çevreleri ise şudur :
Sınıf : I % 2
Sınıf : n % 2
Sınıf : IH % 0.6
Sınıf : IV % 2.4
4 — FAKÜLTELER ARAŞÎ MUKAYESE :
Hacettepe toplamında ilgi çevresinin % 1.6 olduğu görülmek­
tedir. Salt sayı olarak 2 kişi ilgi göstermiş bulunmaktadır. Fakat,
aşağıda göreceğimiz gibi bu oranın düşüklüğü, 2. sömestrde hiç ilgi
olmamasındandır.
5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN SINIFLARI
ARASINDA MUKAYESE :
Kızların çoğunlukta olduğu 2. sömestrde malî konularla hiç ilgi
yoktur. Birinci sömestrde ise ancak iki kişi ilgi göstermiştirki, oran
itibariyle bu, Hukuk Fakültesi birinci sınıfındakinin aynıdır : % 1.

127
/
SONUÇ

Pratik bir maksadla yapılmış olan bu basit ilgi araştırması an­


ketinden, mümkün olduğu kadar teferruatlı analizlerle teorik değeri
olan bazı sonuçlar elde etmeye gayret ettik. Bunun içindiı ki, öğ­
rencilerin, ilgi duydukları ve aydınlanmaları için Fakültenin yardı­
mını bekledikleri belli başlı konu ve sorunları, bize, hiçbir basma
kalıp formülün sınırları içinde hapsedilmeksizin, içlerinden geldiği
gibi sormalarını istedik. Birçok bakımlardan noksan ve kusurlu ol­
duğu muhakkak olan bu araştırmanın yegâne hizmeti,| kanaatımız-
ca, öğrencilerin bu spontane, samimî cevaplarını olduğu gibi ele al­
ması ve bunların sonuçlarını tesbit etmesinden ibarettir.
Toplanan veriler bir gerçekliğin ifadesidir Bizim yaptığımız
tahlil ve yorumlar ise, bütün tahlil ve yorumlar gibi, ister istemez
sübjektiftir! Ancak biz, mümkün olduğu kadar, tesbit edilmiş olan
verilerin çerçevesini aşmamaya, kendi tahminlerimizi veya tercih­
lerimizi işe karıştırmamaya çalıştık- Yorumların çoğu, öyle sanıyo­
ruz ki ilk akla gelen ve genellikle kabul edilebilen sebeblere dayan­
maktadır. Anket, daha derin veya daha tahmin dışı sebebleri açığa
çıkarmaya elverişli verileri toplamış değildir; her öğrencinin kişi­
liği, çerçevesi, formasyonu, ailevî ilişkileri, siyasî eğilimleri v.s.
hakkında hiçbir bilgi istemedik. Onları sadece Fakülteleri ve sınıf­
ları ile tanıdık- Pratik amacımız için kâfi olan bu niteliklerin, daha
derin ve esaslı bir kanaat araştırması için yeterli olmadığı muhak­
kaktır. Bu itibarla burada vardığımız genel sonuçların yorumlan
da, ister istemez bazı genel eğilimleri tesbitten öteye geçememekte­
dir. Öğrencilerin hangi konulara ne oranda ilgilendiklerinin neden­
leri, ancak hepsinde ortak olan «müfredat», «müşterek sosyal ve
politik çevre» şartları, «yaş» va nihayet kısmen «cinsiyet» gibi pek
genel etkenler seviyesinde kalınmaktadır.

Bu mülâhazalarımıza şu hususu da eklememiz zaruridir : an­


ket bir Fakültenin müfredat-dışı kültür yayımı, öğrencilere mahsus
ek bilgi muhtevasının kendilerine sağlanması gibi tamamen eğit­
sel bir maksadla yapılmıştır. Öğrencilerin, hakikatte şiddetle ilgi-
lenipte bu maksadın dışında telâkki ettikleri birçok soruları bize

128
yöneltmemiş olmaları herzaman ihtimal dahilindedir- Özellikle ken­
di psişik problemleri ile ügili birçok soruları teklif etmemiş olabi­
lirler. Bu sebeble, anketin sonuçlarından, bu çalışmaların hedefi dı­
şında kalan hakikatlerin elde edilmesi, beklenmemelidir, ve özellik­
le, bu sonuçlar, öğrenci gurupları hakkında, onların ilgi sahalarını
sınırlandırıcı bir yargıya götürmemelidir. Biz, analiz bölümünde
hangi sahalarda bu çeşit kesinliklerden sakınılması gerektiğine işa­
ret etmiş bulunmaktayız.
Anketin bize telkin ettiği sonuçlara gelince; bunları, kuş bakı­
şı bir açıdan başlayıp, daha ince ayrıntılara inmek suretiyle aşağı­
daki bendlerde özetliyebiliriz :
I — GENEL KONU BÖLÜMLERİ AÇISINDAN ÖĞRENCİ
GURUPLARININ İLGİLERİ :
Hukuk Fakültesi ile Hacettepe Tıp ve Sağlık Bölümleri Fakül­
tesinin iki sömestr öğrencilerini kapsayan anket alanı içinde, bura­
ya kadar teferruatlı bir konu listesine göre yaptığımız ilgi analizle­
rini, en geniş iki genel konu kategorisi içinde mütalâa edersek, (Ced-
vel : 6) konu tasniflerindeki kaçınılmaz nisbîliğin doğuracağı hata­
lardan kurtulmuş olarak, şu genel eğilimleri tesbit edebiliriz. (Gra­
fik : IV, V, VI).
1 — Ekonomik — Politik Konu ve So­
runlarla ilgilenme.
2 — Sosyal — K ü l t ü r e l Konu ve So­
runlarla ilgilenme.
Gerçekten, öğrenci guruplarında çeşitli konularla ilgilenme şid­
detlerini tesbit eden (1) numaralı tabloya genel bir bakış, on sekiz
ayrı kolonda topladığımız konuların, belli bir ortak özelliğe göre iki
ayrı gurup teşkil ettiklerini ve her bir gurubun kendine has bir
ilgi şiddeti baremi içinde yeraldığını bize açıkça gösterir : «Genel
Kalkınma Problemi», «Ekonomi ve Sosyal Politika Sorunları», «İç
ve Dış Siyaset Konuları», «Devlet Rejimleri ve Siyasî Cereyanlar»
«Köy ve Toplum Kalkınması» konuları ilgi şiddetinin üzerlerinde
yoğunlaştığı belli başlı sorunları teşkil etmektedirler- Bunları takip
eden konular ise (Üniversite problemlerinden Klâsik ve Modern Fel­
sefeye kadar) genellikle ya «zayıf» ya da «yeterli» bir ilgi uyan­
dırmış olan ve hepsi de «Sosyal - Kültürel» nitelikte olan konular­
dır. Tablonun son kademesinde yeralan «Mâli Konular» hakkındaki

129
mülahazalarımızı burada tekrarlayacak değiliz. Bunların, şimdi ki
geniş konu tasnifi içinde «Ekonomik ve Politik» konular gurubuna
idhali gerektiği aşikârdır.
Görülüyor ki, kuş bakışı açıdan, Hukuk Fakültesinin öğrenci
guvuplaanın genel eğilimleri, Ekonomik - Politik konuların aydınla­
tılması gereği etrafında toplanmaktadır. Sosyal - Kültürel konular­
la ilgi, yok değilse de azdır :
Bundan başka, her iki konu gurubu arasında müşahede edilen
diğer bir fark da, Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarında, Ekono­
mik - Politik konulara öğrencilerce verilen önemin, bunlara ilgi gös­
terenlerin mikan ile, yani ilgi çevrelerinin genişliği ile doğru oran­
tılı oluşudur- Hemen hemen her sınıfta, bu konulara birinci derecede
önem verenler onları diğer derecelerde telâkki edenlerden çok daha
fazladır. (Cedvel : 1)
Buna mukabil, Sosyo-kültürel konular, hemen hemen her sınıf­
ta en geniş ilgi çevresini, ancak, kendilerine üçüncü derecede önem
verenler arasında bulmuşlardır. Yukarda yaptığımız bir benzetmeyi
hatırlarsak, Ekonomik-Politik konuların her sınıfta arzettiği S a k-
s ı plofiline mukabil, sosyo-kültürel konular hemen her sınıfta
ancak bir m e k i k profili göstermektedir : en geniş öğrenci
çevreleri bunlara ancak üçüncü derecede bir önem tanımaktadır­
lar. (Cedvel : 1)
Hacettepe T.SB,.Fakültesinin iki sömestrinde ise, Sosyal - Kül­
türel konulara daha fazla ilgi gösterilmektedir ki buna ilerde tekrar
temas fırsatını bulacağız. (Grafik V, VI)
Şimdi,, bu genel görüşün biraz daha yakından incelenmesi ve
daha ayrıntılı açıklamaların yapılmasına geçebiliriz :
Öğrenci guruplarını şiddetle ilgilendiren birinci kategori konu­
lar içinde Ekonomik sorunlar oaşta gelmektedir. Öğrencilerin bütün
konulara dağılan değerlendirilmiş ilgileri toplamını 100 farzedersek,
bunun % 54 ü Ekonomik ve Politik konulara isabet eder ve sırf
ekonomik nitelikteki konularla ilgi % 33 civarındadır. Siyasî konu­
lar ise % 20 civarındadır. (Grafik : VII) (Cedvel : 7)
Ekonomik nitelikteki konuların içinde en yüksek ilgi yoğunluğu
«Genel Kalkınma Problemi» etrafında toplanmıştır, bu sorunun
içinde en çok ilgiyi toplayan iç ilgi mihrakı ise «Kalkınmayı sağlı-

130
EKONOMİK POLİTİK VE SOSYAL KÜLTÜREL
KONULARA KARŞI DUYULAN é İLGİNİN
MUKAYESESİ

'GRAFİK IV

t HUKUK FAKÜLTESİ

Sınıf : I 1
K»Ä»Ä»M
-Sınıf . 11
«MnmìÉwp
S5^Ä5SÄT^
Sınıf . Ill S|fWHtSSASifiâ9fll

Sınıf : İV mmmmm
»A*AèA4AVA*i

GRAFtK V

HUKUK
T. SINIF WQWWWQQW
HACETTEPE
1 ve 2. SÖMESTR E M 3 A ^ ? ^ S S ÌAWM

GRAFİK VI

Erkeklerin fflOSKUSBU w
çoğunlukta olduğu söm.
vmwïïnmvm
Kızların WWBHWWSB
çoğunlukta olduğu 8öm.
wJjJwfivXfoMJJì

Ekonon.ik Politik Konular

Sosyal ve kültürel Konular


yan amiller, tedbirler ve yollann neler olduğu» sorusudur Direr
ekonomik konular arasında «Toprak Reformu ve Köy kalkma.;n 1 »
başta gelmekte, bunu «Türkiyenin ekonomik yapısı ve bugünkü du­
rumu» konusu izlemektedir
Politik konulara olan ilgiye gelince, bunlar, ekonomik konular­
la olan ilgilerden hissedilir şekilde az olmakla beraber ( % 20) diğer
sosyal-kültürel konuların ıçbölümlerindeki bütün meselelerden daha
yüksek oranda ilgi toplamışlardır; bunların içinde «îç ve Dış Poli­
tika ile ilgili» meseleler, «Devlet Rejimleri ve politik akımlarla» il­
gili olanlardan daha fazla ilgi uyandırmıştır. Aktüel millî politika
sahasında en büyük ilgi yoğunluğu arzeden konu «Türkiyede iç Po­
litika meseleleri» dir. Bunu, «Dünya Devletleri arasındaki çeşitli an­
laşmalar ve bizim yerimiz» sorusu takip etmektedir- Devlet Rejim­
leri ve politik akımlar konusunda ise, en kesif ilgi «Aşırı cereyanlar»
kavramı üzerindedir. Bunların ne oldukları, sınırlarının nasıl çizil­
diği, ne gibi özellikleri ile tanınabilecekleri şiddetle merak edilmek­
tedir. Nihayet, yaşadığımız dünyada mevcut «Çeşitli devlet rejim­
leri ve politik doktrinler» hakkında bilimsel ağırlıkta yeterli bilgi­
lerin verilmesi gereğinde ısrar eden sorular ikinci ilgi mihrakını teş­
kil etmektedir.
Sosyo-kültürel konulara gelince, bunların içinde genellikle
E ğ i t i m alanına giren konu ve sorunlar (Üniversite, Gençlik,
ve Millî Eğitim) genişçe bir ilgi çevresi yaratabildiği halde, Aile,
Ahlâk Din gibi geleneksel müesseselerle ilgili sorunlar pek zayıf
bir ilgiye konu olmaktadırlar. (Hepsi birlikte : % 340). öğrenci­
lerin genel bir şekilde sorduğu ekonomik ve politik nitelikleri bariz
olmayan diğer sosyal problemler ise % 4 oranında ilgi uyandırmış­
tır.
Sırf kültürel konular gurubu içinde en çok ilgi uyandıranlar ise
«Edebiyat - Sanat - Tarih» gurubudur. Ancak hemen kaydedelim ki,
bunların içinde Tarih ile ilgi son derece azdır. Klâsik ve modern
Felsefe ile ilgi de aynı durumdadır. Müsbet îlimlerdeki gelişmeler­
le ilgi de aynı azınlıkta isede evvelce işaret ettiğimiz gibi, bu çeşit
konuların bir sosyal bilimler fakültesinin müfredat dışı faaliyetleri
arasında yeralabileceğinin tahmin edilmemiş olması bu sonucu ver­
miş olabilir. Felsefe ve Tarihle ilgisizlik ise bir gerçektir.

131
II — SINIFLARIN İLERLEMESİ İLE İLGİ KONULARINDA
VE ŞİDDETLERİNDE KAYDEDİLEN DEĞİŞMELER :
1 — Son sınıfta ilgi r<rtlışı kaydeden kosnular :
Hukuk tahsilinin öğrencilerin ilgi konuları ve bunlara yönelen
ilgilerinin şiddetleri üzerinde ne gibi bir etki yaptığını tayin için
Birinci sınıftan başhyarak,, son sınıfa doğru aynı konuya yönelen
ilginin geçirdiği çevre ve şiddet değişmelerini tesbit etmek gerekir.
Birçok konularda üçüncü sınıfa doğru bir artış kaydedildiği halde
son sınıfta azalış başlamaktadır. Fakülte tahsili son sınıftan sonra
nihayet bulduğuna göre bu azalışı da kaydetmek ve Birinci sınıfla
son sınıfı karşılaştırmak lâzımdır.
Her iki sınıfın mukayesesinden aşağıdaki sonuçlar çıkmakta­
dır : (En fazla fark kaydeden konudan, en az fark kaydedene doğru)
Konular İlgi Şiddeti Puanları
Sınıf : 1 Sınıf : IV Fark: %
Hukukî konu ve sorunlar : 4.45 9.48 113
Gençlik problemleri : 3.65 6.67 83
Devlet Rejimleri ve
Siyasî Cereyanlar : 8.01 11.87 48
Edebiyat-Sanat-Tarih : 5.30 6.56 24
Hukukun birinci sınfı ile, son sınıfı arasında nisbî bir artış gös­
teren diğer bazı konular da mevcuttur. Fakat bunlara olan ilgi, gerek
birinci gerek dördüncü sınıflarda zaten o kadar zayıfdır ki bu
zayıf ilginin % 100 artışı dahi, kanaatımızca pek fazla bir anlam ta­
şımamaktadır. Zira bu artış ile dahi konu, son sınıfta, birinci sınıf -
takinden daha üstün bir ilgi sırasına geçememektedir : Felsefe, Din,
Ahlâk, Müsbet ilimler ve Maliye konuları bu durumdadır. Haklarında
evvelce yeter derecede açıklama yaptığımız için tekrar aynı meselelere
dönmüyoruz.
Kantite bakımından kayda değer ilgi yoğunluğu ve artışı göste­
ren evvelki konular arasında Hukukî Konular ile Gençlik sorunları
başta gelmektedirki bu, anketin belki en fazla beklenen sonucudur
ve bir sürpriz değildir. Hukukî konularla ilginin yüzde yüz onüç ora­
nında artışı, öğrencilerin birinci sınıfta henüz teşekkül etmeye
başlayan meslek bağının, son sınıfta bir meslek tutkusu haline
geldiğine alâmettir. Zira, ankette, meslekî konular değil, bilâkis
genel ve aktüel nitelikte meslek - dışı konuların istenmesi ön-

132
/WVVVVVVWVVVVVVVVVVVVVYVYVYVYyXYYYYY«YY«ÏX
*»MIÉIMH i l » l « l i i H i l i l » m « l i m i l l i n * M H I (jcizisdtAaa)

l£i
(J3 IZISlSj})

BB»

JH|nuo» new

Al :j'"'S
U V A V A V A T İ I 11 : j ' U ' S

mTrr'"'"j n =i-"'s H 3jas|aj ujapow 3A >| ï | ) |

IM.M.«
iW3|qcud 11|>f!S1 3* UjQ

B333333333]
H5|i|« |ïXsos a* îpjaj

f|ji|Ep ilo|0)t!sdJ
>^>^4 J3|Uli|; ]3qsn^4

IT.TiT.TiTiTiTiTiTiTiTJ n|OJluo>t u i n Ş o p
LiixJ 3A M 3 | U i a ) q o j d 3 | j V

musami aA jnj|n>| |3U39

u e | n u o ) | UJjliSg ; | | j | ^

Liaiujaiqojd }ft|àu3g

1321)9 ' j e A i q a p g

j3|iU3|qojd
3A nuo>| lnnıjnH

nuuoja» i)Hjdox

u3|Uia|qoj(j

l ' è l i a * è * I è è 1 1 1 1 H t f t f 111T T,TıTıVı*ı V . ' . ' . ' . V . V i VıV»'*l''»'A'A'A'^i'iTx7iTr je|ueXaJ3Q iseXjs


3A U3|UJ!f3)J 33|A3Q

VyvyyvyyyvyYVXTXXXXXXXXXXXXXAAAAAAAAAAAAAAAMVWVVVVVVV'
W"-1—l'!'!ni'.ıi".l!Hl!'f.j.mı.:.-.aj-.im^|.H«<.|.HI->ıflT' 3 a s c X ; s İIQ aA 5 |

IXXAAAAAAAAAAAAAAAAAAA/WWWWVWVYYYYV1 e)]i)!10d
ı^nu.ıuu.-t.unnmww,wı»H'»!;w!!r..ıai!; |B*SOS 3A IU10U0>|a

ijj.M.v.v.v.v.-ıViVaYı'iVıVıTmTIlItm (>)Eje|o |3uag)


^.i!i>raınraınnncsın^;ma3iffiuaw««WMMWWNn«^ ııua|qo4,ı tıuuı)||ex

|3|| (8|j |3|| ıS 11 1311 ,8||


jpapPiS 1»J jnappıi »jappit r5>|npiO !lJa)»A J,/tZ JiAtz >|ad avınNO»

_ûi
fault's/ '/" «Siti- '*•& % ivtl * - » • * / % W"f * ' 4 % 6*^ w - » -s '/, Uh '/'- örf/s sh-z "/'- i" '/i

utpuıuıı>lEa !)app!àmjU3|i3|| E|jc|nuo)|

mm
görülmüştü. Müfredat dışı bir öğretim çabasına girişilmek is­
tendiği, için, öğrencilerin derslerde okutulanların dışında kalan
meselelerle olan ilgileri araştırılmıştı. Hal böyle olunca öğrenci­
lerin, hukukî konulan sormamaları gerekirdi. Diğer taraftan, ilk
sınıflarda konuların adlandırılmasında bazan hata edilmesi yüzün­
den hukukî mahiyette olup ileri sınıflarda okutulacak konuları dahi
bu sınıf öğrencilerinin meslek-dışı konular zanmyle sormaları ihti­
mali varit idi, Halbuki, son smıf ta bu da bahse konu olamıyacağm-
dan, bu smıf öğrencilerinin, ısrarla meslekî konulara yönelmeleri
bir içine kapanma temayülünün işareti veya başlangıcı sayılmalı­
dır. Nitekim, aşağıda bazı önemli konulara olan ilgilerin son sınıfta
azalışına rastlıyacağız ki bu da aynı meslekî kapanışın alâmetidir.
Gençlik Problemlerinin birinci sınıfa nazaran yüzde seksen üç
oranında artışı ise, yukarda belirttiğimi;: ?;ibi, beklenen bir sonuçtur.
Fakültede yaş gurupları bakımından farklı öğrenciler varsa da ge­
nellikle 18 - 23 yaşlar arasındaki insanların bu dört beş sene içinde
kaydettikleri değişmenin, anket neticesini tabiî bir sonuç olarak
göstereceği kabul edilebilir. Hususiyle, son sınıf öğrencilerinin en
fazla ilgilendikleri konuların memleketimizdeki kadm-erkek ilişkile­
rinin belli eğitim kurallarına göre düzenlenmesi gereği ile, gençliğe
muaşeret bilgisi verme ve sosyalleşmelerine yardım etme gereği ol­
duğu düşünülürse, öğrencilik bayatının sonuna gelmiş ve toplum
içinde kendi şahsiyetini ve yerini kazanma safhasına yaklaşmış bir
gencin bu meselelere vereceği hayatî önem tahmin ve takdir edi­
lebilir.
Gençlik, bu bakımdan itiraf edelim ki, kendi problemlerini ken­
di kendine halletme durumunda bırakılmıştır. Üniversiteler, birer
öğretim kurumu olmakla yetinip, gençlerin sosyal ilişkilerini geliş­
tirme, dinlenme ve eğlenme arzularını kanalize etme, bilhassa daha
büyük nesillerle birlikte bulunma, kadın - erkek farkı gözetmeden •
her iki cinsten öğrenciyi de ortak konular etraflında düşün­
dürme ve konuşturma fırsatı verecek sosyal faaliyetlerde bulun­
mayı kendi görevleri içinde saymamaktadırlar. Gerçi, Fakülte öğ­
rencisi artık «çocuk» değildir. Reşittir, hürdür, fiillerinde muhtar­
dır, kendini dilediği gibi yaşatır, dilediği gibi eğlendirir denilebilir.
Fakat, medeniyet ilerledikçe gençlikle çocukluğun uzadığı, kültür
değişmeleri hızlandıkça da reşit insanların dahi birçok sosyal iliş­
kilerinde acemi ve tecrübesiz gençler haline düştükleri unutulmama­
lıdır. Hususiyle, memleketimizde, birbirinden çok farklı bölgelerden,

133
çok farklı atıf sistemlerine sahip olarak gelen gençlerimizin, dört
yılı geçirdikleri bir merkez şehrinde bu bakımdan öğrenecekleri çok
şeyler vardır sanırız. Üniversitelerin sosyal faaliyetleri, gençleri
meşgul edecek oğretim-dışı toplantıları, eğlenceleri, gezintileri, her
halde kendi haline terkedilen bir öğrencilikten çok daha faydalı ne­
ticeler verebilecektir. Nitekim bu bakımdan daha faal olan fakül­
telerin öğrencileri arasında daha büyük bir tesanüt ve yaşama
zevki müşahede edilmektedir. Pu nokta basit gibi görünmesine rağ­
men, herhalde, eğitimcilerimizin üzerinde durmaları gereken bir hu­
sustur. Bir insan, üniversite öğrenciliği yıllarında bulduğu aydın ve
mütecanis çevreyi belki de ömrünün sonuna kadar bir daha bulamı-
yacakt'r. Hiç değilse bu yıllardan gereği gibi faydalanmasını sağla­
malı ve ömrü boyunca kazanacağı iyi itiyatlan ve iyi arkadaşları
bu safhada edinebilmelidir. Bu hususta öğretim kurumlarına da bir
hizmet payı düştüğü kanısındayız.
Son sınıfta, birinci smıftakine nazaran yüzde elliye yakın bir
ilgi artışı gösteren «Devlet Rejimleri ve Politik cereyanlar» konu­
suna gelince; bunda herşeyden evvel bütün fakültelerin ve bunların
bütün sınıflarının öğrencileri için müşterek olan 1960 - 1964 yılla­
rım n politik atmosferinin etkisini aramak gerekir. Nitekim Hacet-
tene Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin ilk iki sömestrindeki ilgi
.şiddeti ile Hukuk Fakültesinin Birinci sınıfındaki ilgi şiddeti arasın­
da, bu konuda, hemen hemen hiç fark yoktur* ve her iki Fakültenin
ilk sınıfları bu konuya «Şiddetli» ilgi duymaktadırlar. O halde, ilgi­
nin, son sınıftaki artışını değerlendirirken, birinci sınıf öğrencilerinde
dahi şiddetli bir halde bulunduğunu hatırlatmamız gerekir. Artış ise,
zikrettiğimiz yılları, son sınıftaki öğrencilerin birinci sınıfa nazaran
daha olgun yaşta, daha bilinçli olarak geçirmiş bulunmalarıyla izah
edebilir. 1960 yıl'nda on sekiz yaşında bulunan bir genç ile, ancak
on dört yaşında olan bir çocuk arasında hadiseleri anlamak ve de­
ğerlendirmek bakımından hayli fark olacağı şüphesizdir.
Bu durum, beklenen bir netice telâkki edilmelidir. Anketin ya­
pıldığı yıl (1964 ün son ayı) da Üniversitede bulunan öğrenciler 14-18
yaşlarmdanberi bir Rejim endişesinin hâkim olduğu politik havayı
teneffüs etmişlerdir : 27 Mayıs Devrimine tekaddüm eden yıllarda­
ki buhran devresini yaş itibariyle pek iyi bir şekilde idrâk edeme­
miş, lâyıkıyla hatırlayamamış veya değerlendirememiş olsalar bile
hiç değilse sloganların etkisini hissetmiş ve saklamışlardır. Bundan
başka, 1960 dan sonra geçen dört sene, bütün yetişkin neslin rejim

134
endişesi ile yaşadığı devreyi temsil eder. Hattâ, Anketin yapılma­
sına tekaddüm eden iki hafta içinde, zamanın Hükümet Başkanı
son yıllar içinde on beş hükümet darbesi teşebbüsünün önlendiğini
resmen bildirmiş bulunmaktadır. Nihayet, bilindiği gibi, gene anket
tarihinden bir buçuk sene evvel 21 Mayıs hareketi bastırılmış, de­
mokratik rejimin kaderi üzerindeki hassasiyet canlılığını muhafaza
eder bir halde bulunmuştu. Bu tarihlerde Rejim problemleri, gerek
demokratik rejimin soysuzlaşmasını önlemek; gerek totaliter rejim­
lerin hangi sebeblerle, hangi şartlarda ortaya çıktıklarını öğrenmek
endişesi ile olsun, hemen bütün aydınların zihnini kurcalayan sorun­
lar durumundaydı.
Bundan başka, 1961 Anayasasının getirdiği geniş hürriyet at­
mosferi, demokrasinin sınırlarında yaşayan komşu rejimler hakkın­
da, türlü nüanslar kabul eden sosyalist sistemler ve doktrinler hak­
kında, kendi ölçümüze göre, o zamana kadar kaydedilmeyen bir yo­
ğunlukta yayında bulunulmasına imkân vermişti. Birçok konu ve
sorunlar Batının endüstriel toplumları için yüz, yüzelli yıllık mazisi
olan meseleler olduğu halde, bizde yeni keşfedilmiş dünyaların ilginçli­
ğini taşıyordu. Nihayet, ekonomik bakımdan az gelişmiş ülkelerin
her derdine deva gibi gösterilen ve demokrasinin bir başka nev'i gibi
kabul ettirilmek istenen türlü rejimler hakkında yeni bilgilerin or­
taya dökülmesi, tabiatıyla, öğrencilerin zihinlerini kurcalıyor, ve
hakkında taban tabana zıd değer yargılarının verildiği bu rejim me­
selelerini objektif bir şekilde anlamak, öğrenmek ihtiyacını doğuru­
yordu.
Kendisini ; «Rejimin bekçisi» bilen gençlik, savunmasını taahhüt
ettiği rejimin sınırlarını, diğer reçimlerle olan ayrılık veya benzer­
liklerini, neden onlardan daha üstün ve daha savunulmaya değer ol­
duğunu ne gibi hallerde yozlaşacağmı, ne gibi hallerde tehlikeye gire­
ceğini, sadece sezgi ve imanı ile değil, bilimsel bir seviyede de bil­
mek ister; aydın bir insan için en güvenilir, en dayanıklı iman; ilmî
bir kesinlikle mesnedleri bilinen ve bunun sonunda seçilen davala­
ra olan imandır. Hayal meyal bilinen, hissi şekillerle bağlanılmış
olan, dolayısiyle soğuk kanlı tartışmaların objektif kritiklerine da­
yanamayan inançlar, arada sırada şiddetli tepkilerle savunulsa bile,
zaman, objektif bilgilerin desteklediği tarafı haklı çıkarır.
Kanaatımızca politik sorunlarla ilgilenen öğrencilerin, belli bir
andoktrinasyonun etkisinde bulunmadıklarına hükmedilebilir. Bun-

135
1ar, çeşitli önemde meseleleri sormakta ve çeşitii hal suretlerini din­
lemeye, öğrenmeye niyetli görünmektedirler. Belli bir politik karar-
Llığın, bir yan tutmanın alâmeti olan «cevabı kendinde gizli» soru­
lar, yok denecek kadar azdır. Öğrenciler bir davanın isbatı için de­
ğil, bir merakın izalesi için, birşeyler öğrenmek için soru yöneltmiş
gibidirler.
Yukarda işaret ettiğimiz gibi, öğrencilerin, son yılların pek bol
politik neşriyatına rağmen, birçok politik sorunların çözümünü gene
kendi Fakültelerinden, kendi öğretim kurumlarından beklemeleri bu
sahada objektif bilgilerin ancak buralardan sağlanacağına inanma­
ları şeklinde yorumlanmalıdır. Yoksa, Bilim kurumlarının bu işler­
den anlamadıkları, gerçek bilginin ya gazete sütunlarında ya politik
gurup veya kurumların toplantılarında bulunduğu kanısına kapıl-
salardı herhalde bizden bu gibi konularda aydınlatılmalarını istemiye-
ceklerdi.
Öğrencilerin ısrarla üzerinde durdukları çeşitli devlet rejimleri
ve aşırı cereyanlar konularıdır. Bu sorular bize, lehte veya aleyhte
propaganda kokusu taşımayan, içlerinde birbirine zıt rejimlerin
gerçekleştiği toplumları bir objektif doğruluğu ile olduğu gibi tas­
vire çalışan Türkçe etüdlerin kıtlığını bir kere daha hatırlatmakta­
dır. Bir Mukayeseli Rejimler dersi, bir Siyaset Sosyolojisi dersi, bel­
ki merakı giderici bir rol oynayabilir. Siyasî rejimleri kâğıt üzerin­
de tanımak, onları sadece prensipleri ile öğrenmek, pek bir şey ifade
etmemektedir. Gerçekleştikleri toplumlardaki «insan hayatı» dırki
bunların, hakikatte ne manaya geldiğini bize anlatır ve haklarında
bir hüküm vermemize yardım eder. Öğrencilere, rejimlerin, teşbih
caizse, geometrik mukayeseleri değil, belki kimyevî terkiplerinin,
ağızlarda bıraktıkları tadın, sırtlarda hissettirdikleri ağırlıkların
mukayeseleri yapılmalıdır. Şeklen muteber olan prensipler arasında
değil, etten kemikten insanlara nesiller boyunca filen yaşatılmakta
olan hayat tarzları arasında mukayese yapılmalıdır ve bütün mu­
kayeselerde bütün rejimlerin aynı kriterlere göre aynı objektiflikle
eleştirilmesi lâzımdır.

Tanınmış fıransız hukukçusu ve siyasî bilimcisi Georges Bur-


deau'nun dediği gibi «artık siyasî rejimler, sadece cârï oldukları
memleketin yürürlükte olan anayasası ile tanınmamakta, teşhis edil­
memektedirler. Anayasa kaideleri başka birşeydir, siyasî hayatın
gösterdikleri ise başka bir şey... Bugün, bir devletin iki hükümet

136
şekline sahip olması pek tabiî görünmektedir : Bunlardan biri, ka­
taloglara göre muteber, ders kitaplarının itibar ettiği klâsik düs­
turlara uygun hükümet şeklidir, diğeri ise, hal ve şartlara uyan,
kuvvet münasebetlerindeki dalgalanmalara veya idare edenlerin de­
ğişken metodlarına tâbi kalan isimsiz bir hükümet şekli» (1).
Bu itibarla, öğrencilerin, politik konulardaki meraklarını, çe­
şitli rejimlerin şeklî prensip mukayeseleriyle gidermeye çalışmak
beyhude bir çaba olacaktır- Mukayeseli Rejimler bir Siyaset Sosyo­
lojisinin gerçekçi tetkik açısından ele alınarak sistematik bir şekil­
de anlatılmalıdır ki öğrenciler için doğru bir hüküm verme imkânı
hasıl olabilsin. Basma kalıp sloganlarla ne ikna etmek kabildir, ne
ikaz etmek.
Hukuk Fakültesindeki öğrenim, öğrencileri bu mevzuda daha
fazla bilgi edinmeye teşvik etmekle beraber, müfredat bu yoldaki
ihtiyacı karşılayacak kesafette değildir. Fakültede, bir Anayasa Hu­
kuku, bir İdare Hukuku, bir Kamu Hukuku okuyan öğrenci, maa­
lesef bir Siyasî Bilim dersi, ya da bir Mukayeseli Rejimler dersi
görmemektedir. Tabir caizse, ancak h u k u k î kalıpları ile ta­
nıdığı çeşitli Devlet şekilleri içinde cereyan eden, bu şekilleri can­
landıran, şu veya bu ruhla harekete geçiren ayrı ayrı rejimlerin
özelliklerini lâyıkıyle tanımamakta, tahmin edememektedir. Fakülte
müfredatı ise, tahrik ettiği bir ilgiyi tatmin edemeden sona ermek­
tedir.
Bundan başka yukarda gördüğümüz gibi bu konular, Fakülte­
ler arasındaki ortak konulardandır. Dolayısiyle, bunlara gösterilen il­
ginin, sadece Hukuk müfredatı ile ilgili bir mesele olmadığı da muhak­
kaktır. Dünyanın ve memleketimizin içinde bulunduğu durum ve tarihî
an, ister istemez çeşitli devlet rejimleri ve politik akımlar konusunda
bir merak uyandırmakta, insanları bir vaziyet alışa, belli bir tutuma
sevketmektedir. Hususiyle anketin yapıldığı 1964 Aralık ayında, ken­
di iç problemlerimizin de rejim konularını ilgi mihrakı yapmakta âmil
oldukları düşünülmelidir. Haftalık dergiler, günlük gazeteler devam­
lı bir şekilde dikkati bu konulara yöneltmekte, tecessüsleri kurca­
lamakta idiler. Öğrencilerin «Sağ-Sol» sloganları içinde bunalıp da
bu konuları hiç merak etmemeleri zaten düşünülemezdi. Hususiyle
hukukçular için mesele çok daha önemli idi. Zira son sımftan sonra
(1) — (Georges Burdeau - «Une survivance: la notion de Consti­
tution» Evolution de Droit Public.) Paris. 1956.

137
adlî hayata giriverecek olan öğrenci, sade hasbî bir tecessüs saiki
ile değil, pek kısa bir müddet sonra tatbikatta bizzat karşılaşacağı
türlü propaganda suçlan hakkında isabetli bir hükme varabilmesi
için de bu problemleri esaslı bir şekilde öğrenmek zorunda olduğunu
biliyordu. Bu itibarla Hukuk Fakültesinde sınıfların yükselmesi-
le bu konulara olan ilginin artışı beklenen bir netice sayılmalıdır.
Son sınıfa doğru ilgi şiddeti yüzde 24 oranında artan diğer
konu ise «Edebiyat-Sanat-ve Tarih» konularıdır. Bunların içinde Ta­
rihle olan ilgi son derece azdır ve bu noktaya aşağıda tekrar temas
edeceğiz.
Edebiyat ve Sanata olan ilgi artışı, kanaatımızca, Fakülte müf­
redatından ziyade bir büyük şehirde toplanmanın sonucudur. Sanat
hayatının daha kesif olduğu, yayınlann daha yakından ve daha sü­
ratle takip edilebildiği, nihayet sanat konuları üzerinde tartışılabi­
lecek bir aydın arkadaş çevresinin bulunabildiği büyük şehir hayatı
bu konulara olan merakı a ittirmiş bulunabilir.
2 — Son sınıfta ilgi azalışı gösteren konular :
Burada da, evvelce ilgi artışı kaydeden konularda yaptığımız
gibi, kendilerine karşı ancak pek az ilgi duyulan, ve son sınıftaki aza­
lışın bir şiddet derecesi bareminin değişmesini mucip olmayan bazı
konulara sadece işaretle yetineceğiz ki bunlar, Genel kültür ve Aktü-
alite, Aile problemleri ve çoğum kontrolü, ile Millî Eğitim konuları­
dır. Bunların birinci sınıfta uyandırdıkları ilgi de zaten zayıftır.
Diğer konulara gelince bunlan da en fazla ilgi azalması kayde­
den konudan en az azalış kaydedene doğru sıralayabiliriz :
K o n u l a r : İlgi Şiddeti Puanları:
Sınıf : I Sınıf : IV Fark :%
Sosyal problemler : 2.91 1.52 53
Üniversife ve Öğrenci Problemleri 8.05 4.99 38
Köy Kalkınması ve
Toprak Reformu : 7.87 5.96 24
İç ve Dış Siyaset konuları : 11.71 9.16 22
Ekonomi ve Sosyal
Politika sorunları : 13.14 10.46 20
Genel Kalkınma Problemi: 15.84 13.50 15
Bu tablonun başında yeralan «Sosyal Problemler» de, son sı-

138
nıfta kaydedilen ilgi azalışını, evvelce söylediğimiz gibi, spesifik
Sosyal problemleri kendi adları altında belirtme bakımından son
sınıfın daha başarılı olması ile izah etmek kaabildir Ekonomik, po­
litik nitelikte birçok sosyal problem, birinci sınıf öğrencilerinde
kendi özel vasıfları ile belirtüemediği için bu genel başlık altın­
da sorulmuş olabilir ki bu da ilgi sayısını çoğaltmış görünür. Son
sınıfta ise, bunlar ait oldukları diğer mevsuf sosyal problemlere git­
mişlerdir denebilir : ekonomik veya politik kolonlara.
Fakat gene dikkate değer husus, politik veya ekonomik nite­
likte olmayan ve özel, somut adları ile belirtilmiş olan sosyal prob­
lemler sahasında dahi birinci sınıfta daha zengin konu çeşidine rast-
lanışıdır.
Kısaca, son sınıfta, meslekî konuların ağır bastığı bir vakıadır.
îlgi azalışı kaydeden ikinci konu ise '«Üniversite ve Öğrenci
problemlerbdir, ve bu azalış % 38 oranındadır. Öğrencilik hayatının
sonuna gelmiş gençlerde bu ilgi azalışı, izaha ihtiyaç hissettirmeye­
cek kadar tabiidir.
Son sınıfta ilgi azalışı gösteren diğer dört konunun bu sıralanı­
şı oldukça manidardır : bunlardan her birinin kaydettiği ilgi azalma­
sı yüzdesi,, bunlara, bütün fakülte toplamında gösterilen ilgi şid­
deti sırasını takip etmektedir : ençok ilgilenilen, en şiddetli ilgr ko­
nusu teşkil eden Genel Kalkınma probleminde, son sınıftaki ilgi aza­
lışı, en düşük orandadır : % 15. Bunu, bütün guruplarda ilgi şiddeti
itibariyle ikinci gelen Ekonomi ve Sosyal Politika konularındaki ilgi
azalışı takip etmektedir : % 20. Nihayet üçüncü sırada gelen İç ve
Dış siyaset konularına olan ilginin azalışı % 22 oranındadır. Daha
sınırlı bir konu olan Köy Kalkınması ve Toprak Reformu konusun­
daki azalış ise % 24 e çıkmaktadır. Tekrar edelim ki bu azalmalar
zikredilen konuların son s.nıftaki şiddet baremlerini kaybetmeleri-
rine sebeb olacak derecede değildir. Yalnız Üniversite problemleri,
Birinci sınıfta «Oldukça Şiddetli» ilgi uyandırmışken,1, son sınıfta
Zayıf ilgi haddine inmiştir. Köy Kalkınması ve Toprak Reformu ko­
nusu da, birinci sınıfta oldukça şiddetli ilgi topladığı halde, son sı­
nıfta yeterli ilgi uyandırmıştır. Bununla beraber, bu konu ikinci
üçüncü sınıflarda daha da az ilgi çekmiştirki bunu, o tarihlerde
Köy işleri Bakanlığının kuruluşu ve meselenin yeniliğini muhafaza
edişi ile izah etmek yerinde olur : öğrenci guruplarında, mevzuun
önemi hakkında oturmuş bir kanaat henüz teşekkül etmemiştir.

139
O halde, cüzî de olsa, son sınıftaki ilgi azalışı, özellikle, Ekono­
mik konularda, Genel Kalkınma konusunda ve İç ve Dış siyaset
gibi aktüel konularda, belirli bir anlam taşımaktadır ki bu da, ka-
naatımızca meslekî problemlerin ağır basışından ibarettir.
Son sınıf, fakültenin bütün sınıfları içinde en çok sayıda konu çe­
şidini, en zayıf ilgi haddi içinde bırakan sınıftır. Gerçekten, birinci
ve üçüncü sınıflar ancak altı konuya, ikinci sınıf yedi konuya, pek
zayıf ilgi duyduğu halde, son sınıf dokuz konuya pek zayıf ilgi
duymaktadır. (Tablo : I)
Bu açıklamalardan sonra, hukuk öğreniminin, meslek-dışı me­
selelere olan alâkayı azalttığı sonucuna varabilir miyiz? Sadece bu
anketin sonuçlarını nazara alırsak «evet» diyebiliriz. Fakat unut-
mayalm ki, diğer fakültelerde de benzer anketlerin yapılması so­
nunda genel olarak her fakültede son sınıfların böyle bir ilgi aza­
lışı kaydettiği sabit olursa — ki pek de tahmin dışı değildir — Hu­
kuk öğretimi, kendisine isnat ettiğimiz bir kusurdan temizlenecek­
tir. Kusur demekte haklıya, zira hiçbir mesleğin yarattığı defor-
masyon hukukçununki kadar tehlikeli değildir denebilir. Hayatın
hemen her cephesine sirayet etmiş olan hukuk kurallarının uzman­
ları, bütün bu cephelere azçok âşinâ olmakla yükümlüdürler. Aksi
takdirde, «Birlirkişilerin yarattığı Hukuk» gibi herhalde matlup ol­
mayan bir hukuk nevinin doğuşuna şahit olmak mukadderdir. Bir
hukukçunun, kendini maddelerin mücerret kavramları içine habset-
mesindfn daha tehlikeli pek az şey vardır- Bunun içindir ki biz, Fa­
kültelerimizde K o m ş u B i l i m D a l l a r ı n a behemahal daha
fazla yer verilmesini savunmaktayız.

III — FAKÜLTE FARKLARIMIN İLGİ KONULARINA


ETKİSİ :
İki fakültenin aynı yaş gurubuna tekabül eden öğrenci gurup­
ları arasında yaptığımız mukayese (Cedvel : 4) (Grafik : II) _ıe
görüldüğü gibi şu sonucu vermiştir :
Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin ilk sömestr öğ­
rencilerinin meslek-dışı ilgi konularının, gerek topladıkları ilgi çev­
relerinin genişlikleri, gerek uyandırdıkları ilgilerin şiddet dereceleri
arasında, Hukukun I. sınıf öğrencilerindeki kadar bariz farklar mü­
şahede edilmemektedir. Hacettepede, «Pek geniş ilgi çevresi» had-

140
Grafikìl
Konularla İlgilenim
Şiddeti Bakımından
_rFAKULTE!FRARASI M I I I T A V ^
dine varan konu yoktur. Keza, «Pek-şiddetli ilgi» uyandıran konular
da yoktur. Olsa olsa «Şiddetli ilgi» haddi içinde kalan ancak bir iki
konu vardır.
Hülâsa, ilgi şiddetini gösteren dilimler, konular arasında daha
eşitçe paylaşılmış gibidir. Keza, «Pek zayıf ilgi» uyandıran konuların
sayısı da Hacettepede daha azdır. Hukukta 6 konu, Hacettepede 3
konu bu durumdadır. Demekki, Hacettepede, irfat uçlardan kaçış
vardır : ne çok şiddetle ilgilenilen, ne de pek fazla ilgisiz kalman
konular çoğunluktadır.
Hukukta, 18 konudan 11 i ile zayıf bir şekilde ilgilenildiği hal­
de, Hacettepede 18 konudan ancak 9 konu ile zayıf bir şekilde il­
gilenilmiş tir. Bu bakımdan, ilgi daralması olayının Hukukta daha
birinci sınıfta başladığına işaret edebiliriz.
Keyfiyet bakımından yaptığımız mukayese ise şu sonucu ver­
miştir : Hacettepede siyasî ve iktisadî rengi gaalip olmayan sosyal
problemler ile, Gençlik problemleri tercihli konular durumundadır.
Halbuki bunlar Hukuk Birinci sınıfında ancak zayıf bir ilgi konusu­
dur.
Ancak burada bir bağıntıya işaret etmemiz, ilerde yapılacak
bu gibi araştırmalar için bir ip ucu teşkil edebilir : Hepsi aynı yaş
çağında olan üç sınıf (Hukuk F. I. Sınıfı ile Hacettepe'nin 1. ve 2.
sömestreleri) m Gençlik sorunlarına karşı ilgileri ile kız ve erkek
öğrencilerin oranları bakımından birbirleriye mukayese edilmeleri
halinde kız öğrenci nisbetinin artışı ile birlikte Gençlik konularıyla
ilgilenme oranının da yükseldiği müşahede edilmektedir :
Kız öğrenci oranı Gençlik Prablemleri :
Hukuk Sınıf : 1 % 13.5 % 3.65
Hacettepe Sömestr : 1 % 31.4 % 6.07
Hacettepe Sömestr : 2 % 76.6 % 12.22
Gençliğin bizzat kendi problemlerinin şuuruna varmış olması,
muhakkak ki bir ilerleyişin ifadesidir. Kendi sorunlarının farkında
olmayan ferdler ve guruplar, hemen daima, başkalarının problem­
leri ile uğraşır, hatta kendilerine en uzak, en hayalî, en etkisiz olan
sorunların peşinde koşarlar.
Bu bakımdan, gençlik sorunları ile öğrencilik sorunlarının iş­
gal ettiği yer memnuniyet vericidir, ve öğretim kadrolarını ikaz edi-

141
cidir. Ancak, Hacettepe, Üniversite ve öğrenci sorunlarıyla zayıf
bir şekilde ilgilidir. Yeni bir Fakültenin avantajlı şartları içinde
bulunduklarını kabul eden öğrenciler, müzminleşen öğrenci problem­
lerinin dışında kalmış gibidirler.
Hukukun birinci sınıfında Üniversite problemlerine gösterilen
şiddetli ilgide isa öğrenci tazyikinin, öğretim kadrosu darlığının, hat­
ta idareci kadro kıtlığının bütün ağırlığı hissedilmektedir.
Bundan başka, ferdî ve sosyal ahlâk konuları, din ve laiklik
problemleri Hacettepede «Yeterli ilgi» haddine çıkabildiği halde (x)
Hukukta bunların ikisi de ancak «Pek zayıf ilgi» haddi için­
de kalmıştır. Bunda, Hacettepenin, esas itibariyle bir fen bilimleri
fakültesi olmasına rağmen, birinci ve ikinci sene öğrencilerine Psi­
koloji, Sosyoloji, Felsefe, Sanat Tarihi gibi genel kültür derslerini
mecburi tutmuş olmasının büyük rolü olduğu muhakkaktır.
Diğer taraftan, Hukukun birinci sınıfında, birçok sosyal müna­
sebetlerin kanunlarla nasılsa tanzim edildiğini; hukukî düzenin,
başlıbaşına, toplum hayatını tanzime yetebileceğini, ahlakî mesele­
lerin önemlerini yitirmekte , olduklarını zannetmek gibi, gerçeğe
pek uymuyan bir anlayışa kapılınmış olması da muhtemeldir. Bunun­
la beraber, özellikle Birimci sınıfta, çeşitli sosyal kontrol nevileri ara­
sında mukayeseler yapılan hukukun ve ahlakin karşılaştırılmasına
yerayrılan birçok dersler mevcuttur. Bu husus gözönünde tutulursa,
hukuk öğrencisinin, bu gibi konuları, zaten derslerde öğrendiği için
sormadığı sonucuna da varılabilir.
Her ne olursa olsun, ilgisizlik aşikârdır: bu, ister doymuş olmad M,
ister önemsiz saymadan ileri gelsin, sonucu değiştirmez. Gerçek se-
beblerin araştırılması için başka anketlere ihtiyaç vardır.
Hukuk Fakültesinin Hacettepeye nazaran çok daha şiddetle ilgi­
lendiği konular Ekonomik ve Politik nitelikle olanlardır.
IV — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN İLGİ KONULARI
ARASINDAKİ FARKLAR :
Yukarda, birçok defalar işaret ettiğimiz gibi, ilgiler üzerinde
cinsiyet etkisini, anketi tertip edeıken aramış değildik. Eğer, anket
alanına giren Hacettepe T. S. B. Fakültesinin ilk iki sömestrinde
erkek-kız öğrenci oranı bu kadar farklı olmasaydı, ve bilhassa bu
(x — «Zayıf ilgi» haddinin en yukarı sırasında yeralan bu ko­
nuyla ilgi «Yeterli» sayılabilir.

142
fark, neticeler üzerinde pek göze batan değişiklikler yaratmış ol­
masaydı, biz bu etken üzerinde duracak değildik.
Buraya kadar, ayrı ayrı konu çeşitleri esas alınarak verdiğimiz
izahatı, şimdi, öğrenci guruplarının özelliklerini belirtmek amacıyla
bu guruplar etrafında toplarsa1* şu sonuçlara varırız : (Cedvel : 0)
(Grafik : III)
Yukarda yaptığımız mukayese esasları çerçevesinde kalara«,
kız ve erkek öğrenci guruplarında topladıkları ilgi puanları arasında
bir şiddet derecesi değişimini sağlamayacak kadar az olan farkların
üzerinde durmamak gerektiği kanısındayız : Üniversite problemleri,
Hukukî konular, Aile ve Doğum kontrolü, her iki sınıfta da anca^
«Zayıf» ilgi toplamıştır. Keza, Genel Kültür, Aktüel konular, Mali
problemler, her iki sınıfta da «Pek zayıf» :lgi haddi içinde kalmıştı"
Klâsik ve Modern Felsefe, Kızlarda «Pek Zayıf», erkeklerde de sa­
dece «Zayıf» ilgi haddine girmektedir.
Bütün bu farklar üzerinde daha yeni anketlerin sonuçları alın­
madan fazlaca durmakta mânâ yoktur. İç ve Dış Siyaset konusu da
her iki sınıfta da yeterli ilgi bareminde kalmaktadır.
Erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıfın tercihli konularına
gelince, bunlar Ekonomi ve Sosyal Politika, Sosyal Problemler, Dev­
let Rejimleri ye Siyasî Cereyanlardır. Bunlardan Ekonomi ve Sosyal
Politika konuları erkeklerde «Oldukça şiddetli» ilgi topladığı halde
kızlarda ancak yeterli ilgi haddi içinde kalmıştır. Diğer iki konu ise
erkeklerde «Şiddetli» ilgi uyandırdığı hal Je kızlarda sadece yeterli
ilgi tahrik etmiştir ki bu sonunculardaki fark daha da barizdir.
Kızların tercihli konuları ise Gençlik Problemleri, Genel Kalkın­
ma Problemi ve Toplum Kalkınması'dır. İlk ikisi, kızlarda «Şiddetli»
ilgi uyandırdığı halde erkeklerde ancak «Yeterli» ilgi haddinde kal-
mışt.r. Toplum kalkınması konusundaki fark ise daha azdır : Kız­
larda «Şiddetli», erkeklerde «oldukça şiddetli» ilgi bulmuştur.
Bunlardan başka, her iki gurupta da «Şiddetli» ilgi uyandırma­
makla beraber «Zayıf» ile «Yeterli» ilgi arasında fark gösteren ko­
nular şunlardır :
Kızlarda «Edebiyat - Sanat - Tarih, «Millî Eğitim», «Müsbet
İlimlerde yenilikler» konuları «Yeterli» ilgi haddine vasıl olduğu
halde, erkeklerde «Zayıf», hattâ «Pek Zayıf» ilgi hadleri içine düş­
müşlerdir.

143
Buna mukabil, «Ferdî ve Sosyal Ahlâk», «Din ve Lâiklik», ko­
nulan erkeklerde «Yeterli ilgi» haddi içinde bulunduğu halde, kız­
larda «Pek Zayıf» ilgi haddi içinde kalmışlardır.
BüLün bunlardan, süratle genel sonuçlar çıkarmaya kalkarsak,
derhal, erkeklerin toplumun bütününü ilgilendiren, siyasî kaderini
çizecek olan sorunlarla daha yakından ilgilendikleri; kızların ise,
gençlik problemleri, eğitimi sorunları, kalkınma konuları gibi, daha
somut, daha psikolojik; ferdî hayatla, kişinin formasyonu ile daha
yakından ilgili eğitsel konulara yöneldiklerine hükmetmek isteriz.
Fakat biraz daha ihtiyatlı, biraz daha mülâhazalı hareket eder­
sek bu öûnuçların, hakikatte kadınlar hakkındaki asırlık peşin hü­
kümlerimize yakın olduğu için doğru göründüklerini farketmekte ge­
cikmeyiz !
Oysaki, kadınların, bir merkez şehrinde, yüksek öğretime ka­
vuşmuş, erkeklerle tamamen aynı tarzda eğitime tâbi tutulmuş, ve
yaş çağı itibariyle de geleneksel çevrenin icaplarına henüz fazla ma­
ruz kalmamış bir gurubunda, bu eski peşin hükümlerimizi tadil ede­
bilecek niteliklere rastlanabilir.
Anket sonuçlarına biraz daha dikkatli bakarsak, Genel Kalkın­
ma sorununun, kızlarda erkeklerdekinin iki misli ilgi uyandırdığı
görülür. Müsbet ilimlerle ilgi erkeklerin dört katıdır. Üniversite ko­
nuları erkeklerden çok daha fazla ilginç bulunmuştur. Millî Eğitim
problemleri, erkeklerdekinin üç katı kadar fazla ilgi uyandırmıştır.
Gençlik sorunları is-; erkeklerden iki misli fazla puan kazanmıştır.
O halde kız öğrencilerin, toplumun bütününü ilgilendiren konulara
daha az, kişisel konulara daha çok önem verdikleri iddiası yanlış ola­
bilir. Ancak, neticeleri daha somut, daha gerçekçi, daha pratik bir
tarzda tesbit edilebilecek sorunlara önem verdiklerine hükmedilebi­
lir : < Gençlik sorunları, Kalkınma sorunları, Köy ve toplum kalkın­
ması meseleleri, Millî Eğitim konuları, hep bu vasıfta meseleleri teş­
kil ederler. Buna mukabil, erkeklerde rağbette olan Politik Rejim­
ler, Sosyal Politika, Genel olarak «Sosyal Problemler», ve nihayet
kısmî farkla da olsa, Din, Ahlâk, Felesfe, Genel Kültür konuları, da­
ha soyut, daha spekülatif, somut neticelen daha uzakta kalan, da­
ha zor kestirilen meseleleri teşkil etmektedirler.

Bütün bu tartışmalardan Kızların somut konulara, Erkeklerin


ise daha soyut problemlere yöneldiği neticesi, kesin olarak, çıkarıla-

144
Grafik III
Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinde
Kız ve Erkek Oqrencilerin Mukayesesi ( • )

KONULAR

G e n d i k Problemleri

Köy Kalkınmas

"Kalkınma Problemi
(Genel olarak) ,
Ekonomi ve sosyal
politika
Müsbet ilimler
(psikoloji dahilj

Millî Eğitim Problemler

Edebiyat, Güzel Sanat


lar, T a r i h

Sosyal Problemler
(Ekonomik ve Politik olmayan)

İç ve Dış Siyaset

Devlet Rejimleri ve
siyasî cereyanlar

Üniversite ve Öğrenci
Problemleri
A i l e problemleri ve
doğum k o n t r o l ü
H u k u k i konu ve
a^ıı« v t ' ı - a ı H ı m pıuuıcm

Ferdî ve Sosyal ahlâk

Klâstik ve Moder
Felsefe
Genel K ü l t ü r ve
Aktüalite

Mali Konular

(Cevapsızlar)

(İlgisizler)
bilir mi ?! Hemen tekrar edelim ki, bu da gene iki cins arasında
alışkın olduğumuz ayırtlara yakın bir sonuçtur, ve belki de kendi­
sini bize bu sebeple telkin etmektedir!
Kadınlar hakkında, hepimizin o kadar köklü ön yargıları vardır
ki, bilimsel araştırmaların sonuçlarını, kâfi dikkat göstermezsek,
derhal kendi renklerine boyayabihrler. Onun için, cinsiyet farkının
etkilerini araştırmak amacı ile tertip edilmiş, ve bu amaca uygun so­
ruları ihtiva edecek yeni bir araştırmadır ki, bizi, biraz daha doğru
neticelere vardırabilir. Bu itibarla, elimizdeki anketin sonuçları, böy­
le bir araştırmanın teyidine mazhar olursa, muteberliklerini muha­
faza edebilirler. Olmazsa, gerekli tadillere intizar ederler. Bunlar,
sadece muvakkat tahminlerden ibarettirler.

Kadın seçmenlerin oylarında müşahede edilen bazı özelliklerin,


onların Kadınlık cevherleriyle ilgili olmaktan ziyade; genellikle, er­
keklerden uzun yaşamaları, dar ve sabit gelirleri olması, çoğunun
aktif hayattan çekilmiş durumda bulunmaları gibi, herhangi bir seç­
menler çevresinde görülmesi tabii olan tamamen başka neviden fak­
törlerle ilgili olduğunu tesbit eden bir seçim sosyolojisi araştırması
hakkında Prof. Georges Vedel'in belirttiği husus, bütün sosyal ve
siyasî bilim araştırmaları hakkında da varittir : Bu gibi araştırma­
ların sonuçları, aklı selîmin tahminlerine, yaygın kanaatkarımızı
uyarsa derhal benimsenirler, uymazsa derhal unutulurlar ve herkes
eski yargısında devam eder durar! (1).
Bizim vardığımız sonuçların da, aynı endişe ile, yanıltıcı olma­
masını temenni ederiz ve herhalde müteakip araştırmalarla tahkiki
gerektiğini hatırlatırız.

Georges Vedel - Dépolitisation (Profesörün Ankara Üniversitesini


ziyareti sırasında verdiği bir konfe­
rans. Türkçe çevirisi : «Siyasetle il-
gisizleşme. A. Ü. Hukuk Fakültesi
40. Yıl Armağanı. Çeviren. H. Topçu-
oğlu. Ankara, Ajans Türk Basımevi,
1966).

145
V — HER İKİ FAKÜLTE ÖĞRENCİLERİ İÇİN ORTAK İLGİ
KONULARI :
Her iki fakülte öğrencileri arasında, yaklaşık olarak, aynı ilgi
hadleri içinde kalan ortak konulara gelirce ; bu konular uyandırdıkları
ilgi sırası ile şunlardır. : (Tablo : 1)
a) Şiddetli ilgi uyandıran ortak konula* :
K : 15 — Devlet rejimleri ve siyasî cereyanlar
K : 14 — Ekonomi ve Sosyal Politika
K : 13 — Köy Kalkınması
b) Yeterli ilgi uyandıran ortak konular :
K : 2 — Edebiyat - Sanat - Tarih
c) Zaysf ilgi uyaradırah ortak konular :
K : 11 — Millî Eğitim Konuları
K : 8 — Aile Problemleri ve Doğum kontrolü
K : 17 — Hukukî Konular (Yalnız Birinci sınıf için)
K : 18 — Mali Konular
K : 1 — Genel Kültür Konular1, ve Aktüalite
K : 3 — Müsbet İlimlerde yenilikler
K : 4 — Klâsik ve Modern Felsefe
K : 7 — Din ve lâiklik problemi
Burada dikkatimizi çeken husus şudur : Her iki Fakültenin
öğrencileri de Devlet Rejimleri ve Siyasî cereyanlara karşı şid­
detli bir ilgi duymaktadırlar. Bu konuya karşı her iki fakültenin mü­
tekabil sınıflarında aşağı yukarı aynı oranda ilgi şiddeti tesbit edil­
miştir : Hukuk : 8.01, Hacettepe : 8/To puan. Bu itibarla, bu ortak
ilgileniş1, Hukuk Fakültesindeki bazı derslerin etkisiyle izaha imkân
yoktur. Zira bunların hiçbiri Hacettepe de okutulmamaktadır. Ekono­
mi ve Sosyal Politika konuları ile olan alâka hakkmda da aynı şey
söylenebilir, ve t u Hukuktaki Ekonomi müfredatı ile izah edilemez.
Gerçekten, Ekonomi ve Sosyal Politika konuları, Hukukta «pek
şiddetli ilgi» haddine, Hacettepede «Oldukça şiddetli ilgi» haddine
yükselmektedir, iktisadî kalkınmanın, ister şu ister bu metodla ba-
şarılacağı iddia edilsin, bütün siyaset adamlarımız ve bütün hükü­
metlerimiz tarafından hemen hemen yegâne millî hedef olarak gös­
terildiği son beş on yıldanberi bu konunun gençleri şiddetle ilgilen­
dirmesinden tabiî bir şey olamaz. Hususiyle I960 devriminden sonra
ekonomik kalkınmanın planlanmaya bağlanması ve millî gelir artışı­
nı gösteren yüzdelerin, siyasî bünyenin sıhhat haberleri gibi kabul

146
TABLOj

A N K E T A L A N I N A GİREN B Ü T Ü N ÖĞRENCİ GURUPLARINDA


ÇEŞİTLf K O N U L A R I N , U Y A N D I R D I K L A R I İLGİLERİN
ŞİDDET DERECESİNE GÖRE S I R A L A N I Ş I

Pek Şiddetli Şiddetli Oldukça Şiddetli Yeterli (Òrt-a) Z


A Ü HUKUK HACETTEPE A. 0 . HUKUK HACETTEPE
TIP ve SAĞLIK ITP ve SAĞLIK
FAKULTESt • BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BILIMLERI
— ET
O

KONULAR _ - = >•;
ia
«*- *«- w- ««- :3
£ £ Ë Ê «
1ÏJA
Kalkınma Problemi
(Genel olarak)
Ekonomi ve Sos/al
Politik
İç ve Dış Siyaset
Ûevlet R e j i m l e r i ve
Siyasî Cereyanlar
Köy Kalkınması ve
T o p r a k Reformu
Ü n i v e r s i t e ve Öğrenci
Problemleri
Edebiyat, Güzel
Sanatlar ve T a r i h
Gençlik P r o b l e m l e r i

H u k u k î Konu ve
Prnhlt»mlpf

Sosyal Problemler

Milli Eğîtim Konular


Genel K ü l t ü r ve
Aktüalite
A i l e P r o b l e m l e r i ve
Doğum K o n t r o l ü

Ferdi ve Sosyal A h l â k

Din ve Lâiklik

Müsbet İl imler

Felsefe

Malt Konular

(İlgisizler)
(t e v a p s ı z l a r )
edilmesi karşısında, öğrencilerin, belki bu konulara ilgisiz kalmış ol­
maları patolojik bir hal telakki edilecekti. Bur dan başka, son üç, dört
yıl içinde ekonomik kalkınma, az gelişmişlikten kurtulma konuları
üzerinde yapılan kesif yayının bütün öğrenciler üzerinde, fakülte ve
okul farkı olmadan, büyük bir etki yaptığı ve dikkati bu yöne çevir­
diği de inkâr edilemez bir hakikattir.
Diğer ortak konu olan ve şiddetli ilgi duyulan soru n Köy Kalkırı-
masıdır. Ancak, bu konu hakkında öğrencilerin müşterek ve sarih bir
ilgi yoğunluğu arzeden özel meseleleri yoktur. Hukuk Fakültesi Top­
rak Reformu üzerinde hayli geniş bir ilgi çevresine sahip olduğu hal­
de Hacettepede bu konu pek az ilgi toplamıştır. Buna mukabil genel­
likle köy kalkınması Hacettepede daha çok ilgi uyandırmıştır. Esa­
sen, Köy kalkınmasını kâh bu ad ile, kâh toplum kalkınması gibi spe­
sifik bir kalkınma metodu olarak, ve çok defa aradakU farkın pek
bilincine varmadan teklif etmektedirler.
Her iki fakültede de ancak zayıf ilgi uyandıran ortak konulara
gelince, bunların çokluğu ve benzerliği cidden büyük bir anlam taşı­
maktadır :
Aile sorunlarının, bu yaş çağındaki insanları etkilemiyeceğini
kabul etmek gerekir. Dinî ve ahlâkî sorunlar ise, gençlik için problem
niteliğinde telakki edilmemektedir. Politik polemiklere sık sık konu
olan dinî meseleler, gençlik için, pek fazla bir önem taşımamaktadır.
Daha doğrusu, çağdaş dünyanın ve kendi memleketinin çözüm bek­
leyen türlü sorunları arasında dinî sorunların da yeraldığı irancında
değildir. O, bu konuların çözüme kavuşmuş olduğuna, veya problem
olmaktan çıktığına inanmış gibidir.
Bundan başka, din gibi, ahlâk gibi, kökleşmiş sosyal Control çe­
şitlerinin yeni bir mesele gibi ele alınıp, çözüm yoluna kavuşturulma­
lını gereksiz saymıştır. Ne ahlakî davranışlar, ne dinî inanışlar bir
iki konferansla aydın latılabilecek veya bu çeşit çabalardan etkilene­
bilecek şeyler değillerdir. Bunların, esaslı bir şekilde mazinin mirası
olan ve istesek de istemesek de hepimizin temel şahsiyetine işlemiş
bulunan değerler sistemi olduğunu gençlik farketmiş görünmektedir.
Ancak, dinî ve ahlakî değerlerimizle, çağdaş sosval sorunlarımı­
zın gerektirdikleri hal suretleri arasındaki çatışma ihtimalleri olsun
ele alınamaz mıydı ?
Yeni değer sistemleriyle, alışkın olduğumue değer sistemleri ara­
sında bir çatışma olup olmadığı sorulamaz mıydı ?

147
Fakat, gene tekrar edelim ki,, bu çeşit sorunların vazedilmesi
için gerekli kültürü öğrencilere vermiş değiliz.
Netekim, asıl manasıyla «kültürel» konuları teşkil eden Müsbet
ilimler, Klâsik ve Modern Felsefe, Genel Kültür ve aktüalite konuları­
nın her iki fakültede de bu kadar az ilgi görmesi üzerinde hassasi­
yetle durulacak diğer bir noktayı temsil eder.
Aile, Eğitim, Hukuk, Din ve Maliye konuları, çocukluk ile yetiş­
kinlik arasındaki insanlar için önemini hissettirecek nitelik­
te olmayabilirler. Genç adam, görünmeden hüküm süren bu dü­
zenlerin etkisini, bu düzenlerdeki bozuklukları, aksaklıkları nadiren
farkeder. Meğer ki bilhassa dikkati çekilmiş olsun. Fakat, gençliğin
özelliği olan mücerret zevkler, asıl manasıyla kültür konularına kar­
şı içten bir ilgi, beklenen bir şeydir. Halbuki onlar genel kültür konu­
larına karşı, Felsefeye, Tarihe, Bilimsel ilerlemelere, yeni keşif ve
icadlara karşı oldukça ilgimiz görünmektedirler. Belki bunları, baştan
tesbit edilmiş bir konu cedveli içinde belirtseydik ilgi gösterecekler
daha çok olurdu, fakat biz, birçok defa tekrarladığımız gibi, öğrenci­
lerin kendiliklerinden hangi konuları bulup yazacaklarını merak et­
tik, ve onlara hiçbir konu hatırlatmasına teşebbüs etmedik. Bu iti­
barla, tesbit ettiğimiz ilgi kıtlığı samimî bir davranışın ifadesidir.
Son yıllarda felsefe ile ilgili tercümelerin çoğalmasına rağmen
fakülte öğrencilerinin bu konularla ilgileri pek azdır. Hatta Hukuk
Felsefesi dersinin okutulmakta olduğu 3 üncü sınıfta bile asıl felsefe
konularıyla ilgilenenler 4 kişiyi geçmemiştir ki bu, 147 kişilik anket
gurubunun % 3 ü demektir.
Hülâsa, gerek klâsik gerek modern felsefe, öğrencileri hemen
hemen hiç ilgilendirmemektedir. Tarihî konularla ilgi dikkati çekecek
derecede azdır. Bu durum, izah edilebilmek için, iki alternatif kabul
eder gibidir : Ya öğrencilere, hakiki düşünce zevki, düşünce derin­
liği, hakiki bilimsel tecessüs aşılanamamaktadır; ya da öğrencinin
içinde bulunduğu toplumsal şartlar o kadar problemlerle doludur ki,
onun bütün dikkatini aktüel olana, sosyal olana, memleket menfaat-
ları.için derhal hallini zarurî saydığı sorulara teksif etmekte, ve bunun
dışındaki mevzulara karşı, kültürel anlam ve önemleri ne olursa ol­
sun, kayıtsız bırakmaktadır.
Bir sosyal ilimler fakültesi olduğu halde Hukuk öğrencisinin kül­
tür konularına karşı kayıtsızlığını başka türlü izah mümkün görül-

148
memektedir. Bununla beraber, öğrencilerin, önemini teslim ettikleri
aktüel sosyal ve ekonomik meselelerden çoğunun, belirli kültürel
konulara vakıf olunmadan halledilemiyeceğini ; ekonomik hayatın
ajanı olarak hareket eden ferdin ister istemez kendi toplumunun kül­
türü ile şartlanmış bir kişi olarak belirli davranış tarzlarına, belirli
çalışma ritmine, belirli sorumluluk duygusuna, belirli değer yargıla­
rına ve ölçülerine sahip bulunacağım; bunlar değişmedikçe, bu ajanın
davranışında ve veriminde bir değişiklik hasıl etmenin hemen he­
men imkânsız olacağını düşünerek kültürel sorunlara bu açıdan ol­
sun bir yer ayırmaları beklenebilirdi.
Ancak, itiraf edelim ki, açık seçik sorunların altında yatan bu
daha gizli, daha köklü meselelere inmek, politik ve ekonomik dertle­
rin frapan renklerinin gölgede bıraktığı pastel renkli kültürel dert­
leri ve sorunları teşhis etmek, bilhassa her iki çeşit sorun arasındaki
zarurî sebep - sonuç ilişkilerine dikkati çekmek pek de öğrencilerin
harcı olan bir çaba değildü. Bu daha ziyade, öğretim kadrosunun işi­
dir ve bir aydınlatma faaliyetine girişildiği zaman, Sanat, Edebiyat,
Tarih, Felsefe ve Bilim meselelerini, sırf kendi mücerredlikleri içinde
değil, belki, içinde geliştikleri veya içine nakledildikleri toplumun ha­
yatî şartları ile olan irtibatları içinde ele almak zarureti vardır.
Şimdiye kadar, klâsik öğretim metodlarına sadık kalan mem­
leketimiz eğitiminde, ne felsefe, ne edebiyat, hattâ ne de tarih, yaşa­
yan toplumlarla olan ilişkileri açısından ele alınarak öğretilmemişle'"-
dir. Bu itibarla öğrencilerde, toplumun kültürel hayatının, ekonomik
ve politik hayatını ister istemez şartlandıracağı, ister istemez boza­
cağı, veya değiştireceği fikri yerleşmiş değildir. Daha doğrusu, öğren­
ci, karşılıklı tesirin bu kaçınılmazlığını çoğu zaman farketmemekte-
dir. Ekonomik ve politik olayların da, daima bir ilk sebep değil, aynı
zamanda bir sonuç olduğunu; topluma hakim olan zihniyetin, toplum
ferdlerinin köklü itiyatlarının, inançlarının, hattâ felsefî kanaatla-
rının, (onlar farkına varmasalar dahi) toplumun politik ve ekonomik
yapısı üzerine derin etkiler yapabileceğini, ve çok defa birincileri bir
revizyona, ıslaha veya tadile tabi tutmadan ikinciler üzerinde matlup
sonuçlar elde edilemiyeceğini, 'öğrenciler, farkedememektedirler.
Siyasî Tarih'den başka, bir Medeniyet Tarihi, Sistematik Felse­
feden başka muhtelif cemiyetlerdeki tarihî ve aktüel fikir hareketle­
ri, ve nihayet bütün bunlarla irtibatlı olarak tarihî ve çağdaş medeni­
yet tipleri, gerek fikrî gerek iktisadî yönleriyle, mukayeseli olarak

M9
öğretilebilseydi, öğrencilerde hakiki kültürel konulaıa k:ıgı böyle
bir kayıtsızl'k belki de müşahede cdilmiyecekti.
Öğrencilerin bu durumları, muhakkak ki, onların dışınla olan
bir sebebe dayanmaktadır ve bu sebep, bizim, mutlaka değişmesi ge­
reken kendi eğitim sistemimizden ibarettir.
Liselerin gerek öğretmen kıtlığı, gerek öğrenci yoğunluğu bakı­
mından kapasiteleri dışında kalacak olan bu görevi Üniversitenin te­
lâfi etmesi şarttır. Kirk beş dakikalık bir ilgi yoklaması bize, üniver­
site öğrencilerinde tesbit ettiğimiz bir vaziyet alışı ifşa etmiş bulu­
nuyor. Bu, gerçek aydın yetişdirilmesi isteniyorsa, her halde düzel­
tilmesi doldurulması gereken bir boşluk teşkil eder. Yakını anlamak
için, uzakdar bakmanın gereğine; düzeyde cereyan edeni teşhis ede­
bilmek için derinde olup biteni deşmenin zarurîliğine inandırmak
için, öğrencilere, mutlaka daha başka tarzda bir eğitim uygulanmalı­
dır.
Sosyal ve manevî ilimler Fakülteleri için de, bir çeşit F. K. B. sı­
nıfı teşkil edilmeli ve yarının aydınları asgarî bir kültürel zemine,
müştereken sahip olarak, yetiştirilmelidir.
Bundan başka, öğretim kadrosu ile öğrenci kontenjanı arasında
bugünkü nisbetsizlik baki kaldıkça, müfredat değişmesinin de pek
etkili olabileceği zannedilmemelidir. Öğrencilere arzedilen bilgilerin,
onlarca nasıl karşılandığı, lâyıkı ile anlaşılıp anlaşılmadığı, benimse­
nip benimsenmediği, maalesef, öğretim kadrosunca tahmin edileme­
mektedir. Ders çalışmak, sadece bir mecburiyet, bir mükellefiyet
olarak alınmakta, çalışılan konulara karşı öğrencinin tutumunun ne
olduğu anlaşılamamaktadır. Zira, bugünkü kadro kıtlığı, öğrenci
çokluğu bizim onlarla olan ilişkilerimizi yüzeyde bırakmakta, şeklî
kılmakta kısacası ders vermeye, not vermeye, numara vermeye in­
hisar ettirmektedir. Onlardan aldığımıza gelince, bu, bir iki yazılı
yoklama ile beş on dakikalık bir sözlü sınavdan ibarettir.
Onların çoğunu tanıyamıyoruz ve kendimizi de pek tanıtamıyo­
ruz. Biz o kadar azız, onlar o kadar kalabalık ki! Buna rağmen öğ­
rencilerin hocalarına karşı geleneksel saygı ve bağlılıklarının hâlâ
yaşaması bir bakıma, pek öğünülecek ve sevinilecek bir neticedir.
Gönül ister ki, bu bağlanış daha bilinçli olsun, daha karşılıklı iliş­
kilere, daha gerçekçi temellere dayansın. Sadece bir hatip ile, onun
dinleyici kitlesi arasındaki passif alâka şeklinde kalmasın.

150
Onlar bizden daha neleri öğretmemizi isterler, nasıl davranma­
mızı beklerler, neden falan hususları değil de filan hususları merak
ederler ?
Şiddetle ilgilendikleri birçok konuları gereği gibi anlamaları
için, hiç de ilgilenmedikleri çok daha başka konuları öğrenmeleri
gerektiğini onlara nasıl anlatabiliriz? Hoşlandıkları sonuçların, hoş­
lanmadıkları yollardan gidilerek elde edilebileceğine nasıl ikna ede­
biliriz ?
Bilimsel, objektif, ciddî açıklamaların heyacansız, coşkusuz, so­
ğuk havasına onları nasıl ahşürabiliriz ?!
İşte bu ve buna benzer bir çok sorunlarla karşıkarşıya bulun­
maktayız
Öğrencilik, gurup olarak güçlü, birey olarak zayıf bir statüyü
temsil eder! Öğretici kadronun tutumu ise bunun aksidir : Hoca,
kürsüsünün, dersinin, imtihanının hemen hemen mutlak bir takdir
hakkı ile donatılmış sahibidir. Öğrenci . Öğretmen ilişkisini tanzim,
herşeyden evvel onun elindedir. Fakat kadro ve gurup olarak, öğ­
renci guruplarının karşısında herşeyden sorumlu olan odur : Kollek-
tif sorumluluğun bütün ilkelliğini sırtında hisseden yalnız hocadır :
Bütün bir öğretim sisteminin vebali, yer darlığı, eleman kıtlığı, ki-
tapsızlık, imtihan usullerinin aksaklığı, derslerin muhteva ağırlığı
öğretim usullerinin eskiliği, kısacası, ne kadar eğitim sistemi kusuru
varsa, hepsinin suçlusu hocadır! Bazan, iş o kadar demagojiye dö­
külür ki, öğrenci dertlerinin karşısında bütün vebali yüklenen öğre­
tim kadrosu «Şu evime giren hırsızın hiç de mi kabahati yoktu ?!<•>
deyen Nasrettin Hocanın haline düşer. Öğrencilerin, içinde bulunduk­
ları sıkıntılar bir gei çektir, Öğrîtim kadrosunun bu sıkıntıların cüm­
lesinden sorumlu olmadıkları da bir başka gerçek.
Hakikat şudur ki, öğrencilerin gittikçe kabaran sayısı, son de­
rece geç ve güç yetişen öğretim üyeleri kıtlığını büsbütün meydana
koymaktadır. Özellikle, tabir caizse kitlevî öğretim yapan, sınıfla­
rında binlerce öğrenci bulunan Fakülteler için, biranevvel öğretim
kadrolarını genişletme tedbirlerini alma zorunluğu vardır.
Bundan başka, binlerce öğrenciyi kaydeden, Fakülteler, bunlarla
bir kültir alışverişinde bulunacak, bunlara gerek sosyal, gerek bilim­
sel yönde destek olacak mütevassıt kadrolara muhtaçtırlar : Asis­
tanların görevleri, gerek akademik sahada, gerek sosyal ilişkiler sa-

151
hasında behemahal genişletilmeli, ve birçokları sadece kendi formas­
yonlarım tamamlama endişesi ile yetinmemelidirler.
DoKtora yapmış asistanların öğretimde yardımcılığı, icabında
ders verebilme yetkisini de kapsamalıdır. Hiç değilse ilk sınıflarda.
Bütün bunlar, muhakkak ki bir «lege fer anda» meselesidir, mev­
zuat tadilini gerektirmektedir, bu da pek uzun vadeli bir iştir.
Fakat, her ne olursa olsun, hiçbir güçlük, hocasının yüzünü im­
tihandan imtihana gören, ders çalışmayı ilâç yutmak gibi tatsız bir
iş sayan, kendi haline terkedilmiş öğrencilerin durumu kadar güç
değildir
Muhakkak olar şudur ki, öğrenci sayısının gittikçe kabarışı
karşısında, Fakültelerin öğretim kadroları ile öğrenci kitleleri ara­
sındaki bağlar yeniden sıkılaştırılmaya, yeniden güçlendirilmeye
muhtaç bir hale gelmektedir.
Müfredat bilgisini destekleyecek, öğrencinin, yığınlara katılnuş
bir birey halinden çıkıp bir «kişilik» haline gelebilmesini sağlaya­
cak bir ek bilgi eğitimi, bir kültür yayımı, kanaatımızca, gittikçe
daha büyük bir zaruret hâlini almaktadır.
Öğrencilerin maddî ihtiyaçlarının karşılanması kadar önemli
elan bu «daha iyi yetiştirilme» ihtiyacının gereğini teslim etmeyecek
insan yoktur. Yeter ki bu «daht iyi» nin nasıl olacağında birleşelim!
Birçok öğrencilerin ilgi fişlerinde hissettiğimiz bıkkınlık «daha
çok çalışınız» teranesine (!) karşıdır. Yoksa «Daha iyi yetişiniz!»
düsturuna değil! Gerçekten, öğrencilerin «çalışma »nın bir kemmiyet
meselesi gibi alınıp «arttırılmasın»dan bahsedilmesine tahammülleri
yoktur ve bunda haklıdırlar da. Bir kitabı «sekiz, on» kere okudu­
ğuna yemin eden öğrenci,, bir kitabın nasıl okunması gerektiğini hiç
bilmediğini itiraf ediyor demektir. Çalışmanın «çok» u olmaz, belki
«metodlu»su olur. Metodlu çalışmak için de, evvelâ metodlu düşün­
mek lâzımdır.
«Tek» kitap, «tek» hoca, «tek» derse alıştırılmış öğrencilerde
en karmaşık, en zor, ve en fazla ihtisas bilgisini gerektiren toplumsal
sorurlar için de ancak «tek» çözüm yolu bulunacağı kanısı yeret
inektedir

152
Bunun içindir ki, metodlu düşünmenin gereklerine uygun olarak
ele alınamayan nice mesele her gurubun kendi kanısına göre «tek»
sandığı; birbirine zıt birçok çösüm yolları arasında paylaşılamamak-
tadır.
Öğrencilere, her problem üzerinde, etraflı ve derinlemesine dü­
şünme yollarını göstermek, bugüne kadar denenmiş beşerî tecrübe­
lerin ışığı altında, her özel konuyu işleme ve değerlendirme yetene­
ğini kazandırmak, şu veya bu çözüm yolunun şu veya bu toplumdaki
fayda ve mahzurlarını soğuk kanlılıkla tartışmayı öğretmek, sadece
Öğretim, kadrolarına terettüp eden bir görevdir. Bunu, ne kendi fi­
kirlerine katılacak eleman peşinde koşan dava adamlarından, ne de
heyecanlı nutuklarına kitle arayan hatiplerden bekleyemeyiz.
Doğru düşünme yerine, iltihak, tartışma yerine îman isteyen
çağrılar yalnız öğretim çevrelerinde yankı bulamazlar, öğretim çev­
releri kendi düşünce özgürlüklerini, öğrencilerde devam ettirmek
isterler ki bu da, onların, hocalarının düşüncelerine iltihak etmeleriy­
le değil, hocaları gibi özgür düşünmeye muktedir hale gelmeleriyle
sağlanır.
Kendinden sonraki binleıce yıla hocalık etmiş, hem Öğret­
menlerin hem Öğrencilerin en meşhuru koca ARİSTO hayran olduğu
hocası hakkında : «Muhakkak ki Eflâtun benim için azizdir, di­
yordu. Fakat Hakikat ondan daha aziz!» (1)
İşte, öğrencilere aşılanmasını istediğimiz hür düşünme gücü bu­
dur. Yoksa, bizim düşüncelerimizin sadık takipçileri olmaları değil

(1) — «Amicus Plato, sed magis amica Veritas»

153
Oet veI :1
ÖĞRENCİ GURUPLARINDA
ÇEŞÎTLt KONULARA GÖSTERİLEN İLGİ VE
VERİLEN ÖNEM DERECELERİ
(Frekans ve yüzdeler)

H A C E T T E P E T Ï P V E
A. Ü. H U K U K F A K Ü L T E S İ
SAĞLIK BÎLIMLERt FAKÜLTESİ
'm
İLGİ KONULARI | 8V Sınıf : I Sınıf : I I Sınıf : m Sınıf : IV Topi am Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
O N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
o>
Tl
f % f % f % t % f % f % f % f f<1

1. Genel Kültür ve Aktüalite 1 11 1.9 8. 5.6 7 4.8 1 0.8 27 2.6 2 2.25 — — 2 1.60
2 23 3.7 3 21 2 1.4 3 2.4 31 3. 2 2.25 — — 2 1.60
3 24 3.8 8 5.6 4 2.7 3 2.4 39 3.7 2 2.25 1 2.78 3 2.40
4 21 3.3 10 7. 3 2. — — 34 3.3 1 1.12 — — 1 0.80
5 14 2.2 9 6.3 5 3.4 2 1.6 30 2.9 3 3.37 — — 3 2.40
2. Edebiyat . S a n a t ve Tarih 1 24 3.8 5 3.5 4 2.7 5 4.1 38 3.7 2 2.25 2 5.56 4 3.20
2 35 5.6 10 7. 12 82 9 7.3 66 6.4 9 10.11 1 2.78 10 8.00
3 43 6.8 17 11.9 17 11.6 10 8.1 87 8.4 5 5.62 2 5.56 7 5.60
4 37 5.9 10 7. 10 6.8 11 '8.9 68 Ô.5 2 2.25 4 11.11 6 4.30
5 36 5.7 11 7.7 13 8.8 8 65 68 6.5 1 1.12 4 11.11 5 4.00
3. Müsbet ilimlerde yenilikler 1 5 0.8 1 0.7 4 2.7 — — 10 1. 2 2.25 1 2.78 3 2.40
2 3 0.5 — — 1 0.7 4 33 8 0.7 — — 5 13.88 5 4.00
3 5 0.8 — — 2 1.4 3 2.4 10 1. 2 2.25 2 5.56 4 3.20
3 2.1 1 2.4 14
4 7 ı.ı 0.7 3 1.3 3 3.37 2 5.58 5 4.00
5 5 0.8 6 4.2 — — — — 11 1.1 — — 1 2.78 1 0.80
4. Klâsik ve Modern Felsefe 1 2 0.3 — — — — 2 1.6 4 0.4 6 6.74 — — 6 4.80
2 2 0.3 — — 2 1.4 1 0.8 5 0.5 1 1.12 — — 1 0.80
3 4 0.6 — — — — 1 0.8 5 0.5
4 1 0.2 2 1.4 2 1.4 3 2.4 8 0.8 — — 2' 5.56 2 1.60
5 6 1.0 — — — — 1 0.8 7 0.7 — — 2 5.56 2 1.60
5. Sosyal problemler 1 45 7.2 9 (.3 3 2. — — 57 5.5 13 14.61 2 5.56 15 12.00
2 26 4.1 13 9.1 2 1.4 6 4.9 47 4.5 10 11.24 4 11.11 14 11.20
3 19 3.0 4 2.8 3 2. 3 2.4 29 2.8 6 6.74 — — 6 4.80
4 15 2.4 7 4.9 2 1.4 3 2.4 27 2.6 9 10.11 2 5.56 11 8.80
5 17 2.7 3 2.1 7 4.8 1 0.8 28 2.7 5 5.62 2 5.56 7 5.60
6. Kişisel ve sosyal ahlâk 1 5 0.8 — — 8 5.4 — — 13 1.2 8 8.99 — — 8 6.40
2 2 0.3 1 0.7 1 0.7 4 3.3 8 0.8 5 5.62 — — 5 4.00
3 6 1.0 — — 1 0.7 — — 7 0.7 3 3.37 3 8.33 6 4.80
4 8 1.3 — — 2 1.4 .— — 10 1. 6 674. 1 9 78 1 •>«n
9ü to ft

SB
g> O:
o s

ce c 3 » 3 S
S. w
S3 e 5?

Ül Ifi W M K CR Ma. CO tO M ÜT rf* CO tO M ÜT rf* CO t O M üı ri* to co ÜT rf> W tO M ÜTrf*CO t o ^ UT ri* CO tO M en rf* c o t o »-•• Oi rf* co co M O l ri*- CO t O M OTri*

P p or -q oo to ^ le tn en ÜT P CO p 0 0 £ co tn or or a -q p p to M bO t*. CO M * Ü I O l CO Ä t O t O CO t O M r— r—
CO rf* .COrf*t n t o ÜI W W M en to p oo en M CO 0 0 t O ÜT o P -q to o 00 - J H 00 ' * rf* P p rf* tO CD CO ri*- rf». M CO 0 0 ^ q M CO ÜI P
00 ^ CÛ © w

CO M M M M tO
CO CO CO t O i
CO CO ^ CD I
P P P P P P P O O O ri* en or rf* co p co co to to
iyi os en os bo CO 00 OT CO tO CU ÖS CD "l ÜT "ri*, co ri* ri* u i
rf* ~ 3
ÜI j
- q CD 0 0
COrf*rf* nïïïï OS Ü I CD 00 00 o to p en to M r> a w H T-j po po en ço ri*,ri*,ÜT t o t o M t O
rf*. '-q H w O òo co ^q P M to i- 1 rf*- rf* ö CO rf> ÖS 'rfi. ^ Ol Ol CO CO M ri*. OT

M M tO M M M M tO rf*
00 M M H P H CO ^ M NI M 05 O W rf» CO P M OS - 4 ri*- p t*- Oo P co co co en o CO W rf* O l t O Ü I CO W < | O ÜT P O ÜT ri*- tO M

CO CO
1
P ÇOri*.O -q M OS «O OC ^ rf* -q oo- ce tO rf* <1 f— I- M ^ tO O l O l Oï CD t O p ^ 0 0 y-> O N3 P tO O « Co P Co ri* »q t o t o K» P
ri* co t o i-q I ^s I H 0 3 CO < 1 rf^ rf* to ri* co H- tO < l tO CD co to co p co a f-» ös ÜT ïffc ^ CO ^ M ut ösri*--T üı ÜT tO ' ÜT CO ri* ^

M M tO M , M M bO t O l-ı M I-* h-1 M ı_>


p - j to co en OS W M H - ^ H ^ M ^ o o or rf* -q or co to ÜTrf».en en -q - q H* O ^ P P tO * 3 - ^ rf» M
co rf* rf* os ò r en o M to p

* W M
CO CO bO i i i- 1 t o p . i p • rf* p o OS O rf* 00 7^ M H" M JO CO H H O
0
^ * ^ p M co co rf* f en co p ^q oo p M ÇO t o CO ÇO ri*-rf».7^1 hp». t o os ri*- oori*-ri*- t o p
CO CO t o I I • co t o i-> t o M co en M bs rf* o i en os ^ oo en 'a to i ^ < l i » ^ * rf* co en to co ff*tf».İ<1rfü.rfi. co co én òo < i 00 H tO Co CO I q Lq

h-» r— r- h-1 M M to
tO I M CO p p CO rf* P CO t O CO CO
00 CO P p rf* p P tO rf* Or P P en co ÜT CO M -q H*- to p »qri*-to M

M to
i O M- rf* p CD < l O OS tO p CO . P P - 1 CO J- 1 l ^ 00 CD W ri* rf* - ^ to co ,- tOrfk.M tO M ÜT ÇO O O
i i i ii OS rf* CO OS 00 CO ÒS ÜT CO CO CO ' én òo t o ' j » . co f-1 òo to M P tO tO P I rf*. M ÖS H ^ tO ' o M ri* to ^q to ös C O

co to M M tO
ri*, o en M co p p to to rf* OS CD p t f O l CO M if> CO rf* en - 3 - q - 3 0 0 O P ÜT t O i-ı c o Orrf»-t o -q r j co o j ^q rf^rf»P CO CO w P
CO - qri*t D en co rf* oo or bO CTI 0 0 CO tO CO OS OS CD - ^ P P P O rfv 00 tO M P CO p M oo oo P OJ to OJ N " ^ M
p
o oo p 35 H co oo co t o rf* CD CO 0 0 - q M -

M M tO
o p p o o p p p p p p P ÜT oo p P to to CO P CO O CO * . rfi tO -q ?> oo oi s ri*,ri*p to to
UT òo if* bo ò i to en bo to to
p
M ^q M CD en to to rf*> to 00 UT OS UT £S£§Ì ^ ÜI ^ - J O 00 P p •** M M
-q enrf*òoto to enri*-tn ^ H b ^ to CO CO ÜT O l O l ri* ^ CO ÖS ÖS
CO M
òo

H 1 ^ Ü1 Ifr M M ri* CO rf* P p 00rf».CO H SO H œ CO to to co p oo CO t O ÜT t O CO ri*, co enri*,co ri* co

M M
H ^ 0 0 rf^ O l P CO O l rf* M OS CO M M to to co P ço os to to M CO t O O l t O t O ri*, t o Orri*-oo ri* co
M P tO P 00
M rf* CO rf*. ^
I II t O CO CD P M*.
<i co ^-q ös t i - ^ co to to M M CO H b to to co <T j o ^q co to M CO t O ÖS ÇO t o Ol CO Pri*-CD ri* co
* !D W H t O rf* - q ri* rf* tO J-* P rf* P
ÜT ÜT -*q hP». CD rf>- - ^ O r M -q en to en or p - q t o p co tO S N

, 0 0 rf* t o I bOrf*CO M en M co to M t O CO t O 0 0 CO t O CO CO M M I tO I rf» ri*. OT P M P bo to t

t o (-»• tO r— •
to M OT oo en CO CO ı 00 to to to co en oo en po oo t o M tO P bO P Ol 00 0
CO CO tocnoooıtoüT co a w
^•en
oo p CO CO
• ^ co <i co oı
CO CD CO CO p ^ en to w to ór I
co o r co co i-q
c o ô s c o CO P t o CO CO 53 I 8 1 ^H*
M
00 ÖS < ] ÖS
CD - q GO M
ÜT CO t
OS CO C
C O P C O p t O P l CO^CO

M C J l » O t » co rf* oo -q ce p P co P W M m W M tO M J*- 00 P rf*- to p bo coco co a or to 4*. to -q to p oo oo (-1 or ri*- P P P

to co os t n —3 rf* 00 rf* bO f ° M 00 CO O P P 00 M ft JO CO M rffc p O t O OS hft. ri* M P ps oori*,M ri* ri* ri


I SM I
o rf*. bo bo
p o p p 2
o
ö
o
hfk tO !*»• ÖS ICO Co P rf* 00 £? P CO COrf*O i lOS ÒO tv)rf».CO to ös co P rf*- ri* È ^ ° ài
O P P P P
P P P o p P p p oj p p p p p P P P P O
°
p P o p p iSIil tè È òo P to CO CO C
P P P P O
P P P
C e t v e 1 : 2
ÖĞRENCİ GURUPLARINDA
ÇEŞİTLİ KONULARIN YARATTIKLARI İLGİ ÇEVRELERİ
(Frekans ve yüzdeler) (1)

H A C E T T E P E TİP VE
A. Ü. HUKUK F A K Ü L T E S İ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
İLGİ KONULARI
Sınıf : I Smıf : II Sınıf : İÜ Sınıf : IV Toplam Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
f % i % f % t % t % f 7c 4 % f %

1. Genel Kültür ve Aktüalite 93 14.81 38 26.57 21 14.29 9 7.32 161 15.47 10 11.24 1 2.78 11 8.80

2. Edebiyat - Sanat - Tarih 175 27.87 53 37.06 56 38.10 43 34.96 327 31.41 19 21.35 13 36.11 32 25.60

3. Müsbet İlimlerde yeniükler 25 3.98 10 6.99 8 5.44 10 8.13 53 5.09 7 7.87 11 30.55 18 14.40

4. Klâsik ve Modern Felsefe 15 2.39 2 i.40 4 2.72 8 6.50 29 2.79 7 7.87 4 11.11 11 8.80

5. Sosyal Problemler 122 19.43 36 25.17 17 11.56 13 10.57 ' 188 18.06 43 48.31 10 27.78 53 42.40

6. Kişisel ve Sosyal. Ahlâk 24 3.82 3 2.10 12 8.16 4.06 44 4.23 26 29.21 6 16.67 32 25.60

7. Din va Lâiklik Problemi 22 3.50 5 3.50 8 5.44 42 4.03 27 30.34 4 11.11 31 24.20

8. Aile Problemleri ve Doğum 65 10.3 5 3.50 17 11.56 6 4.88 93 8.93 19 21.35 01 27.78 29 23.20
Kontrolü

9. Gençlik Problemleri 127 20.22 30 20.98 42 28.57 36 29.27 235 22.57 24 26.97 22 61.11 46 36.80

10. Üniversite Problemleri 251 39.97 52 36.36 39 26.53 30 24.39 372 35.73 14 15.73 7 19.44 21 16.80

11. Milli Eğitim Problemleri 127 20.22 15 10.49 21 14.29 10 8.13 173 16.61 12 13.48 12 33.33 24 19.20

12. Genel Kalkınma Problemi 443 70.54 104 72.73 54 36.73 64 52.03 665 63.88 £1 23.60 16 44.44 37 29.60

13. Köy Kalkınması ve Toprak 235 37.42 31 21.68 29 19.73 32 26.02 327 31.41 35 39.33 16 44.44 51 40.80
Reformu

14. Ekonomi ve Sosyal Politika 380 60.51 53 37.06 54 36.73 59 47.97 546 52.45 30 33.71 12 33.33 42 33.60

15. Devlet Rejimleri ve Siyasî 230 36.62 44 30.77 81 55.10 63 51.22 418 40.15 45 50.56 9 25.00 54 43.20
Cereyanlar I

16. İç ve Dış Siyaset 349 55.57 76 53.15 78 53.06 53 43.09 556 53.41 23 25.84 8 22.22 31 24.80

17. Hukukî Konular 147 23.41 57 39.86 49 33.33 50 40.65 303 29.11 25 28.09 5 13.89 30 24.00

18. Malî Problemler 13 2.07 3 2J0 1 0.68 3 2.44 20 1.92 2 2.25 — — 2 1.60

19. Anketle İlgisiz 19 3.03 5 3.50 6 4.08 — — 30 2.88 — — — — — —


20. Cevapsız Fişler 278 4426 93 65.03 138 93.88 114 92.68 623 59.83 56 63.00 14 39.00 70 56.00

(1) — H e r öğrenci gurubunda belli bir konu ile ilgilenmiş olan bütün öğrencilerin, gurup mevcuduma oranı (Konuya verilen bütün önem dereceleri dahil)
C e t v e 1: 3
ÖĞRENCI GURUPLARINDA
ÇEŞITLI KONULARA DUYULAN ILGILERIN
ŞIDDETLERI
(Frekans ve puan yüzdeleri) (1)

H A C E T T E P E TIP VE
A.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
İLGİ KONULARI Sınıf : I Sınıf : II Sınıf III Sınıf : IV Toplam Sömestr : 1 Sömestr : 2 Toplam
N 628 N 143 N 147 N 123 N 1041 N 89 N 36 N 125
Puan % Puan fo Puan % Puan % Puan % Puan % Puan % Puan %

1. Genel Kültür ve Aktüalite 275 2.91 105 4.90 66 2.99 28 1.52 474 3.03 29 2.17 3 0.55 32 1.71

2. Edebiyat . Sanat - Tarih 499 5.30 147 6.85 152 6.89 121 6.56 919 5.89 66 4.94 32 5.93 98 5.23

3. Müspet İlimlerde Yenilikler 71 0.75 17 0.79 32 1.45 31 1.68 151 0.97 22 1.65 36 6.67 58 3.09

4. Klâsik ve Modern Felsefe 38. 0.40 4 0.19 12. 0.54 24 1.30 78 0.50 34 2.55 6 1.11 40 2.13

5. Sosyal Problemler 433 4.60 127 5.87 43 1.95 40 2.17 642 4.11 146 10.93 32 5.93 178 9.49

6. Kişisel ve Sosyal Ahlâk 70 0.74 6 0.28 51 2.31 17 0.92 144 0.92 85 6.36 13 2.41 98 5.23

7. Din ve Lâiklik Problemleri 61 0.65 20 0.93 25 1.13 17 0.92 123 0.79 76 5.69 13 •2.41 89 4.76

8. Aile Problemleri ve Doğum 176 1.87 11 . 0.51 55 2.50 22 1.19 264 1.69 60 4.49 25 4.63 85 4.53
Kontrolü

9. Gençlik Problemleri 344 3.65 87 4.05 121 5.50 123 6.67 675 4.32 81 6.07 66 12.22 147 7.84

10. Üniversite Problemleri 758 8.05 145 6.76 114 5.17 92 4.99 1109 7.10 40 3.00 27 5.00 67 3.57

11. Millî Eğitim Problemleri 387 4.10 51 2.38 69 3.13 39 2.11 546 3.50 34 2.55 33 6.11 67 3.57

12. Genel Kalkınma Problemi 1492 15.84 388 18.09 186 8.44 249 13.50 2315 14.83 79 5.92 60 11.11 139 7.41

13. Köy Kalkınması ve Toprak 741 7.87 105 4.90 94 4.26 110 5.96 1050 6.72 116 8.69 62 11.48 178 9.49
Reformu

14. Ekonomi ve Sosyal Politika 1238 13.14 197 9.18 206 9.34 193 10.46 1834 11.75 112 8.39 36 6.67 148 7.89

15. Devlet Rejimleri ve Siyasî 755 8.01 162 7.55 301 13.65 219 11.87 1437 9.20 136 10.19 28 5.18 164 8.76
Cereyanlar

16. İç ve Dış Siyaset 1103 11.71 223 10.40 274 12.48 169 9.16 1769 11.38 79 5.92 29 5.37 108 5.76

17. Hukukî Konular 419 4.45 181 ,(<-44 167 7.57 175 9.48 942 6.03 55 4.12 17 3.15 72 3.84

18. Malî Konular 34 0.36 10 0.47 3 0.14 11 0.60 58 0.37 4 0.30 — — 4 0.21

19. Anketle ilgisiz 61. 0.65 18 0.84 11 050 — — 90 0.58 — — — — — —


20. Cevapsız Fişler 465 4.95 142 3.62 223 10.11 165 8.94 995 6.37 6.07 22 4.07 103 5.49

(1) — Her öğrenci gurubunun bütün konula-a dağılan ilgi şiddeti puanları toplamı : 100 farzedilmiştir
Cedvel : 4
FAKÜLTELER ARASI MUKAYESE
(Hukuk Fakültesi Birinci Sınıfı ile Hacettepe T. S. B. F.
İlk veîkinci Sömestr öğrencileri)
K , tlgi çevresi : (x) ligi Şiddet puanı
K o n u l a r : Hukuk : Hacettepe Hukuk : Hacettepe
1. Genel Kültür ve Ak- 14.81 2.91 1.71
8.80
tüalite :
2. Edebiyat - Sanat ve 27.87 25.60 5.30 5.23
Tarih :
3. Müsbet İlimlerde ye­ 3.98 14.40 0.75 3.09
nilikler :
4. Klâsik ve Modern Fel­ 2.39 8.80 0.40 2.13
sefe :
fi. Sosyal Problemler : 19.43 42.40 4.60 9.49
8. Kişisel ve Sosyal Ah­ 3.82 25.60 0.74 5.23
lâk :
7. Din ve Lâiklik Prob­ 3.50 24.20 0.65 4.76
lemleri
8. Aile problemleri ve 10.30 23.20 1.87 4.53
Doğum Kontrolü :
9. Gençlik Problemleri : 20.22 36.80 3.65 7.84
10. Üniversite ve Öğrenci 39.97 16.80 8.05 3.57
Problemleri :
1.1. Millî Eğitim konuları : 20.22 19.20 4.10 3.57
12. Genel Kalkınma Prob­ 70.54 29.60 15.84 7.41
lemi :
13. Köy kalkınması ve 37.42
Toprak Reformu : 40.80 7.87 9.49
14. Ekonomi ve Sosyal Po­ 60.51 33.60 13.14 7.89
litika :
15. Devlet Rejimleri ve si­ 36.62 43.20 8.01
yasî cereyanlar : 8.76
16. îç ve Dış Siyaset : 55.57 24.80 11.71 5.76
17. Hukukî konular ve 23.41 24.80 4.45 3.84
problemler :
18. Malî konular : 2.07 1.60 0.36 0.21
19. Anketle ilgisiz fişler : 3.03 — 0.65 —
20. Cevapsız fişler : 44.26 56.00 4.95 5.49
(x) — Konu ile ilgili bütün öğrencilerin gurup mevcuduna oranı (%).
Cedvel : 5
KIZ ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU GURUP İLE
ERKEK ÖĞRENCİLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU
GURUBUN MUKAYESESİ (x)
. îlşri çevresi : îlgi Şiddet puanı :
Konular: „ , , Tr _, . , „
Erkek g. Kız g. Erkek g. Kız g.
1. Genel Kültür ve Ak- n 2 4 27g 2±7 Q55
tuante :
2. Edebivat . Sanat ve 21.35 36.11 4.94 5.93
Tarih :
3. Müsbet İlimlerde ye­ 7.87 30.55 1.65 6.67
nilikler :
4. Klâsik ve Modern Fel­ 7.87 11.11 2.55 1.11
sefe :
5. Sosyal Problemler : 48.31 27.78 10.93 5.93
6. Kişisel ve Sosyal Ah­ 29.21 16.67 6.36 2.41
lâk :
7. Din ve Lâiklik Prob­ 30.34 11.11 5.69 2.41
lemi :
8. Aile Problemleri ve 21.35 27.78 4.49 4.63
Doğum Kontrolü :
P. Gençlik Problemleri : 26.97 61.11 6.07 12.22
30. Üniversite ve Öğrenci 15.73 19.44 3.00 5.00
Problemleri :
11. Millî Eğitim konuları : 13.48 33.33 2.55 6.11
12. Genel Kalkınma Prob­ 23.60 44.44 5.92 11.11
lemi
13. Köy Kalkınması ve 39.33 44.44 8.69 11.48
Toprak Reformu :
14. Ekonomi ve Sosyal Po • 33.71 33.33 839 6.67
litika :
15. Devlet Rejimleri ve si­ 50.56 25.00 10.19 5.18
yasî cereyanlar :
16. îç ve Dış Siyaset : 25.84 22.22 5.92 5.37
17. Hukukî konular ve 28.09 13.89 4.12 3.15
problemler :
18. Mâlî konular : 2.25 — 0.30 —
19. Anketle ilgisiz fişler • — — — —
20. Cevapsız fişler : 63.00 39.00 6.07 4.07
(x) — Hacettepe F. Birinci sömestri öğrencilerinin % 68.6 sı erkek,
İkinci sömestr öğrencilerinin ise % 76.6 sı kızdır ve muka­
yese bunlar arasındadır.
Cedvel :6
EN GENEL KONU BÖLÜMLERİ BAKIMINDAN ÖĞRENCİ
GURUPLARI ARASINDA MUKAYESE (1)

HUKUK FAKÜLTESİ ' HACETTEPE T. S. B. FAKÜLTESİ


Sınıf Sınıf Sınıf Sınıf Sömestr Sömestr
I II m IV Toplam 1 2 Toplam
Puan Puan Puan Puan Puan Puan Puan Puan

KÜLTÜREL
VE 32.826 34.157 33.605 30.078 32.820 50.412 52.962 51.147
SOSYAL
KONULAR

EKONOMİK
VE 56.932 51.544 48.319 51.601 54.197 39.401 39.815 39.520
POLİTİK
KONULAR :

(1) — Kültürel ve Sosyal Konular (Konu cedvelinin 1, 2, 3. 4, 5, 6, 7, 8, 9,


10, 11, inci bendlerinde yeralan konuların
toplamı)

Ekonomik ve Politik Konular (Konu Cedvelinin 12, 13, 14 ve 18 inci


bendlerinde yeralan konmarın toplamı)
(2) — Gurubun bütün konulara dağ ilan ilgi puanı (100) farzedilmiştir. Cedvel-
de Hukukî konulara dağılan ilgi puanlan ile (cevapsız) ve (ilgisiz) fiş­
lerin tutarı dahil değildir.
Cedvel : 7
ANKET SONUÇLARININ ( G E N E L KONU BÖLÜMLERİNE
GÖRE S I N I F L A N D I R I L I Ş I (îlgi Şiddeti Puanı
mukayesesi) ( 1 )
A. Ü. Hukuk Fakültesi A. Ü. Hacettepe T.S.B. Fakültesi
Gene) Sınıf : Sınıf : Sınıf Sınıf : Fakülte Sömestr Sömestr Toplam :
Konu Bölümleri: I II III IV Toplam 1 2. (1 ve 2)
Kültürel Konular : 9.37 12.96 11.89 11.08 10.38 11.31 14.25 1216
Sosyal Konular :
(Ekonomik ve Politik 23.45 21.18 21.70 18.99 22.43 39.10 38.70 38.98
nitelikte olmayan)
Ekonomik Konular : 37.20 33.25 22.20 30.54 33.66 23.29 29.25 25.01
Politik Konular : 19.72 18.29 26.11 21.05 20.53 16.10 10.55 14.50
Hukukî Konular : 4.44 6.69 7.44 9.49 6.03 4.12 3.14 3.84
(İlgisiz ve Cevapsız) 5.82 7.63 10.66 8.85 6.97 6.08 4.11 6.51

T o p l a m Puan : 100.00 100.00 100.00 100.00 100.00 100.00 100.00 100.00

(1) — Kültürel Konular (Genel Kültür - Aktüalite, Edebiyat - Sanat ve Tarih, Müsbet İlimler, Kla­
sik ve Modern Felsefe)
Sosyal Konular (Sosyal Problemler, Ferdî ve Sosyal Ahlâk, Din ve Lâiklik problemi, Aile
problemleri ve Doğum Kontrolü, Gençlik Problemleri. Üniversite ve Öğ­
renci problemleri, Millî Eğitim meseleleri)
Ekonomik Konular (Genel Kalkınma Problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika, Köy Kalkınması
ve Toprak Reformu, Malî Problemler)
Politik Konular (Genel Kalkınma Problemi, Ekonomi ve Sosyal Politika, Köy Kalkınma­
sı ve Toprak Reformu, Malî Problemler)
Hukuki Konular (Çeşitli hukukî problemler ve Hukuk öğretimi sorunları)
X m

E&r»^^
0
n
C o
r- 3
ÌA^"."."»'»^'»'A'A»A»A^.Ì.'.'.».*.»A«A'AV^AV%»AVY:"iYì'ì'ì'ì'ì'ì'rt"t"ì'Ì"t'ì';'d
p . » . T . » .r^lA'A'A'A»ATA»A*A T A»A»a T A T A*A T A*»' V ' A ^ ' A ^ ' A * A V T A ' A T A » A » A T A * A * A * A ' A » A » A ' A ' * ' A ' A ^
> =:
31

X
O -,
ttftMast&näs^^ Z 2.
C s- (33
^A'A'A'A'AU'A'A'I'A'A'I'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'I'A'M'A • • • • • « - • • ^ • » • • T• • • « T
V T T T T T T , T lr r T T ,r , T T T T r
. - •.,.,.,....»....,.,.,..T,..M,»J.t,M,t,T.M,.,«,V,Vit1V
T T T %
4Ti-ATA*A»A*ATA»ATAVATATATA A A A A A»A A A A A A' A A A*A»A t 'A»A A A A A' A»A A A A*A*A A'A. A*A"A*A A*A*4*A A
ı.ıV,.ıV -A'A* S* a
9 P>5

o„
te^SË^^
•A"A"A'A*A»A*A»A»A»A»A'A»A»A'A'AVA'A,A»A»A'A'A'A»A'A'A,AA-A»A"A«A'A'1,İ'A'1"İ"A'1'A'1'A'A'!
2 o
r- **
r- »>
> ""
30

«ı^İA^iia Ss
II
3D,

W ï W Ul a.
2 2 5 5 a.
X CD
ÜAE^IS^ ££

I
< Z -
er
Ë EU

i
50

3
m
X *"
o o
3 3
pATA^A^A»ATA^An^A^A'A^A^ATAVA»A*A*A*.TATATATATA'.'A'A'»'.'A'l'l'l'A'l'A'l'.'l'..-A'VyiA.AA« » « C O
A^AiAiAÌA^AÌAÌAtA^A^A^A^A^^A^AVAVAVAVAVAVAV^^ İ7 3
3T
X Tl
D}
O O >-<
3 —• CO
C/>
[ ^ ^ ; ^ ^ ^ CD

te:*:*:*:;:^^ E" S.

U'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'I'A'I'I'»•»•«•«
PA*A»A»A»A»A»A T A»A»A»A»A T A , 'A T A T A T A»A*A*A»A T A''ATA*A1
I = - - - - w • » . T »,T.T.t.>.T,¥.T.TJ
fi ?I

X?
o o
3 3
£ o
1.,.Jl,. a, 3

X X
O O

ll'AA'AAAMA.. • - ı _ _ _
L*' * » » A » A » A * A * » 1 ' A T * T A T » T A T A * A T A T A * A , ' A ' ' A * A , A * A * A T A * A V T A T » * A ~ A T A * A * A * A V *ATA*. .VA'. "" A»A'A'.'A'.»A'.-/-.'A'A'A'A'A'.'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'«'/.'Ì
•,r.T.T.T.T.T.T.».».T..^I.A'A'A'A-A'A'A'A'A'A'A'A'A '-', 'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A'A' A'AT

S< ET1
O C:

• - » w .« <
ı • • « » I

XI
O c
c c
— X-
ÖĞRENCİLERE DAĞITILAN SOKU KAĞITLARI ÖRNEĞİ

Birinci derecede önemli konu :

İkinci derecede önemli konu

Üçüncü derecede önemli konu :

Dördüncü derecede önemli konu

Beşinci derecede önemli konu :

İhtar :
Her konunun kendine ayrılmış olan çizgileri aşmıyacak şekilde
yazılması reca olunur. Sınıflama sırasında bu çizgilerden kesilecek­
tir).
(Soru kâğıtları toplandıktan sonra fişlere bölünmeden önce
her fişin arkasına, tasnif heyetince işlenen bilgiler :)

Konunun önem derecesi


Konunun Kod Numarası
öğrencinin Fakültesi
Öğrencinin Sınıfı

( + ) — Öğrenciler tarafından tesbit edilecek konuların neler olacağı


ankete başlamadan önce belli olmadığından, bu kodlaştırma
anket cevaplarının öğrenilmesinden sonra yapılmış ve bir iki
revizyondan sonra bütün cevapları içine alacak yirmili bir sı •
nıflamada karar kılınmıştır; sınıflama hatalarını izale için
ikili ve beşli genel konu bölümleri ile neticeler ikinci bir kont­
rolden geçirilmiştir.
(Grafikler : IV — VII)
(Cedveller : 6 ve 7)
Aynı şekilde, öğrencilere verilen ve beş ayrı fişi içine
alan tek yaprak kâğıdın başına, öğrencinin sınıfını ve Fakül­
tesini bir kere yazması yeterli görülmüş, bu tek tabaka kâğıt
beş ayrı fişe bölünürken öğrencilerin bu durumları tasnif he­
yetince her fiş arkasına işlenmiştir.
Tabiatıyle, yeni bir ankette bu fişlerin ayrı ayrı ve her
birinin önünde veya arkasında bu bilgileri kaydedecek sü­
tunlar dercedilmiş olarak basılıp dağıtılması ve bunların da
öğrencilerce doldurulması büyük kolaylık sağlıyacaktır.

You might also like