Professional Documents
Culture Documents
Nitekim Prof Fuad Köprülü tarihi vesikalarda, XII. ve XIII. yalnız göçebe değil, Türk-İslâm dünyasının her
asırlara doğru yapılan büyük çapta iskan işlerlerine ait tarafından gelmiş şehirli unsurları ve o meyanda ulame,
mevcut kayıtları tetkik ve toponymie tetkikatıy-laşeyh ve zanaat sahibi her türlü muhacir kafilerinin cez-
tamamlamak suretiyle, Selçukilerin iskan siyasetlerininbetmiş olması, bu noktai nazarı teyit etmekte idi.
bazı esaslarını tespit etmek imkanı bulun duğunu
kaydetmektedir. Anadolu'da muhtelif tarihlerde vukua
Demek oluyor ki, Osmanlı İmparatorluğu teessüs
geldiği muhakkak olan mühim hacımlardaki nüfus
etme- başladığı zaman, bu kadar ^eniş hudutlar içinde
hareketlerinden başka, vakayım ilmi bir şekilde
kaynaşmakta olan bir âlemin dört bucağında tekevvün
anlaşılması için aynı surette ehemmiyetli olan,eden dini ve sosyal cereyanları, bilgi ve tecrübeye sahip
Anadolu'daki nüfusun göçebe, köylü ve şehirliinsanları ve manevi kuvvetleri kendi arkasında buldu.
nispetleriyle; Orta Asya, Mısır, Suriye ve Rusya
İşte mevzuubahs cereyanın bulmak ve iş başında gös-
arasındaki büyük muharecet ve ticaret yolları üzerinde
rmek teşebbüsü, Prof. Fuat .'-öprülü'nün, Osmanlı
kurulmuş olan Selçuk Devleti'nin ekonomik ve kültürel
İmparatorhığu'nun sür'atle kuruluşu mucizesini izah
terakkileri gibi mühim meseleleri de gözden geçirilmek
etmek için, ortaya attığı fikirlerin ve yaptığı ilmi
lüzumuna kani olan Profesör, ayrıca Moğol istilasıyla
yardımları en mühimelerinden birin teşkil etmektedir.
Anadolu'da hadis olan yeni vaziyet üzerinde bilhassa
Zira, ancak bu sayededir ki; Osmanlı-laştırılmış
durmak la-zımgeldiğini tebarüz ettirmiştir. 3
Bizanslılar, devşirmeler, İslâmiyeti kabul etmiş esirler
Filhakika, Osmanlı İmpa-ratorluğu'nun kuruluşu faraziyesine müracaat etmeğe lüzum kalmadan, Osmanlı
meselesinde bu mütekaddim hadiselerin büyük rolü İmparatorhığu'nun kurulması için lazım Melen kan ve kol
olduğunda kimsenin tereddüdüne meydan kuvvetinin, akıl ve siyaset adamını Osmanlıların, bilhassa
vermeyecek kadar bu hususlar aşikar gözüküyor: ilk zamanlarda, nereden bulmuş olukların anlamak
mümkün gözükmektedir.
Türk orta zamanının edebi,
sosyal ve bilhassa dini tarihi üzerinde uzun seneler denFilhakika, Osmanlı tarihinde bilhassa İstanbul'un fethine
beri giriştiği çok verimli ve orijinal mesainin verdiği birkadar, kütleler halinde İslâmlaşma ve devletin
salahiyetle Prof Fuad Köprülü'nün kitabında bu asırlarda kozmopolitleşmesi mevzuubahs değildir. Bilakis, Osmanlı
Anadolu'da husule gelen dini cereyanların ve Müslümanidare teşkilatı Selçuki ve İlhanilerin devlet ve idare
mistik tarikatlerinin teşekkülünde Orta Asya'dan gelenananelerine göre tesis edilmiş ve devlet işlerinde
akınların ve Türk Moğol Şamanizmi'nin tesirlerininbidayette daha fazla Selçuk idari teşkilatına mensup
oynadığı rolü hatırlatması, kayda şayan olduğu gibi;yüksek Türk aristokrasisi ve memurları kullanılmıştır. Bu
Moğolların öncüsü olarak gelen göçebe Türkmenlerlei ürk idare adamları devşirme unsurlar lehine ancak XV.
Anadolu nüfusunun işbaa geldiği bir sırada,cırdan sonra azalmağa başlamıştır. Esasen Fuad Küprü-
İmparatorluğun sosyal ve hukuki kadroları içinde sıkışan iü'ye göre, muhtelif unsurlardan teşekkül eden her büyü
bu göçebe unsurların ne büyük bir kuvvet teşkil İmparatorluk için sarayın bir müddet sonra atsızlar ve
ettiklerini ve ne geniş bir teşkilat içinde birbirine bağlıTürkler, C.9, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara soysuzlardan
bulunduklarını Babaî İsyan'ında Selçuk devletini pekmürekkep bir Kapu Kulu yaratması ve kozmopilitleşmesi
fena bir halde sarsmış olmalarıyla göstermiş olduklarımukadder bir hadisedir. Abbasiler ve Bizanslılar için tabii
tespit etmesi, de bizim bu makaleyi yazarken daima gözaddedilen bu hal, Osmanlı İmpara-torluğu'nda neye
önünde bulundurduğumuz fikirlerden birini teşkilTürklerin kabiliyetsizliğine .veriliyor? Bizansta birçok
etmektedir.' imparatorların yabancı unsurların yetişmiş olması, Bizans
Filhakika, 1242'de Erzurum'u alan Moğollar, Sivas veRumlarının idare kabiliyetini haiz ol-madığnı mı ispat
Kayseri'yi yağma ettikten sonra çekildilerse de, Selçukeder.-'.'
Devleti onların tabiiyetine girdi ve bu istiladan sonra, * # * _
Moğol İmparatorluğu'nun diğer aksamıyla teesûs eden
Türklerin, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurmak için
münasebet dolayısıyla, yeni birtakım göçlere yol açıldı.
kendilerine lazım gelen kuvvetleri nereden bulduklarını
Bu suretle Anadolu muhtelif devirlerde kadınları,
göstermek itibarıyla, Fuad Köprülünün o asırlarda Türk
çocukları ve davarlar ile beraber gelen Moğol işgal ve
Anadolu'daki dini ve sosyal hareketlere ait verdiği malu-
ceclip orduları, Moğol valilerin maiyet askerleriyle doldu.
mat'ta, yukarıda söylediğimiz gibi, çok kıymetlidir ve bu
Bu vaziyet karşısında Garba doğru akın o kadar tabii ve
husustaki esas fikir şu şekilde hulasa edilebilir.
zaruri bir hadise haline gelmiş bulunuyordu ki, Profesöre
göre, eğer Anadolu'da hasıl olan bu kesafet, fütuhat Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmakta olduğu zamanda
sayesinde Garba doğru boşaltılmamış olsaydı, içtimai Anadolu'daki uç beylikleri, medeni bir hayatın kaynağı
TÜRKLER OSMANLI
olan Türk ve İslâm dünyasının her tarafından gelmiş hermuhakkaktır. Rum ilinin İslâmlaşmasında bu misyoner
sınıftan ve meslekten adamlarla doludur. İran, Mısır vederviş gruplarının oynadığı rol her hakle büyüktür.''
Kırım medreselerinden çıkan hocalar, orta ve şarki Hatta daha ileri giderek bazı delillere göre diyebiliriz
Anadolu'dan gelmiş Selçuki ve İlhani bürokrasisineki, Orta Zaman Hıristiyan hukukıyatını karşı yeni bir
mensup şahsiyetler, muhtelif tarikatlerin mümessillerisosyal nizam ve adalet telakkisi taşıyan ve esrarengiz bir
İslâm Şövalye ve misyonlerleri diyebileceğimizelin propagandası şekline bürünen misyo ner Türk
dervişler. Bunlar arasında bilhassa, Aşık Paşazadedevrişlerini telkinatı ordularla birlikte ve hatta
tarihinde Gaziyant Rum diğer tarihlerde Alplerordulardan evvel fütuhata çıkmış ve karşı tarah daha
(kahraman, muharip manasına) veya Alp Erenler namıevvel manen fethetmiş bulunmaktadır. Demek oluyor ki,
altında zikredilen ve daha İslâ-miyetten evvel bütünOsmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu işinde çalışan
Türk dünyasında mevcut olan eski ve geniş bir teşkilatakuvvetler böyle tevettürü yüksek derin ve uzak menba-
mensup Türk şövalyeleri mevcuttu. Filhakika; Osmanlardan gelmekte ve Hıristiyan ve İslâm dünyaları gibi iki
Gazi'nın arkadaşlarından bir çocuğun unvanı olan bu Alpayrı âlemin maddi ve manevi bütün kuvvetleriyle
tabiri dikkate şayandır. Bunlardan şehirlerde yerleşmişkarşılaşması şeklinde tarihi işlemektedir.
ve İslâm dünyasına mensup bazı dini tarikatlerin tesiri
Prof. Fuad Köprülü'nün, tetkikimizin muhtelif
akıda kalmış olanların ise unvanı bilâhare "Gazi" ye
fasıllarında mevzuubahs toprak meseleleri
tebdil edilmiş gözükmektedir. Yine aynı kitapta ismi
münasebetile'" ve bazı yeni vesikaların yardımile işlemek
geçen Ahıyanı Rum yani "abdal" ve "baba" isimim
fırsatını bulduğumuz ve etüdümüzün manasının
taşıyan ve bilhassa Türkmen kabileleri arasında
anlaşılması için zaruri bir methal telakki ettiğimiz bazı
telkinatta bulunan ve umumiyetle Osmanlı Padişahla-
esas fikirleri aşağı yukarı bunlardır. Bu fikirlerden
rıyla bütün harplere iştirak etmiş bulunan delişmen
hareketle, biz Osmanlı tarihinde İmparatorluğun
tabiatlı ve garip etvarlı'' dervişler bulunmakta idi.
teşekkülüyle beraber, içtimai bünyesinin kendisine
Aşık Paşazade tarihini Bacıyanı Rum yani Anadolu mahsus hususi şeklini alması için yuğurulması hususunda
kadınları dediği ve haklarında tafsilata
malikiş başında çalışan demografik ve dini amilleri aynı
olmadığımız teşkilat veya tarikatten
sarfınazarla,fikirlerin kuvvetle ortaya koyduğu gibi, Türk tarihini bir
diğerlerini ele alacak olursak, bunların her birnin Türkmuharebeler ve muahedeler tarihi, bir hanedan destanı
ve İslâm dünyasının her tartında şubeleri olan ve buolmaktan kurtarılarak hakiki bir izahını yapmak ve
günkü Komünist yahut farmasyon teşkilatına benziyenanlaşılmasını temin etmek için bu meseleleri vaz' ile
teşkilatı bulunan tarikatler olduğnu görürüz. Kökleri buhemen işe başlamak lazım gelmektedir. Bu sebeble,
suretle geniş Türk ve İslâm dünyas ına yayılmış olan buOsmanlı İmparatorluğunun kuruluş meselesinin daha iyi
gibi teşkilat vasıtasıyla her tarafla temas halinde izah edebilmemize yarayacak olan böyle bir faraziyeyi
bulunan Osmanlıla rın ise, Osmanlılaşmış Rumlarıntakviye edecek mahiyette gördüğümüz bazı vesikaları,
yardımına muhtaç olmadan daha evvelki emsali Türkçok hususi bir noktai nazardan yapmağı tecrübe
imparatorlukları gibi büyük bir imparatorluk kurmakettiğimiz kısa izahlarla birlikte, okuyucularımıza arz
teşebbüsünde bu kuvvetlerden istifade etmiş veedeceğiz.
kendilerine lazım gelen her türlü unsurları bulmuş
KOLONİZATÖR TÜRK DERVİŞLERİ
olduklarına şüphe yoktur.
Burada, yalnız bazı büyü k şehirlerde ve burjuvalar Osmanlı İmparatorluğu'nu kuruluşu hadisesini,
muhitinde değil, uç beyliklerindeki köylerde de bilhas saAnadolu'dan gelen bir muhacereti akvam; daha doğrusu
şubeleri olan Ahi teşkilatının Anadolu'daki faaliyetleriniAnadolu'da istikrarını bulamayan bir muhaceret akının ve
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmasında büyük roltoprağa yerleşmek üzere olan bir nevi muhacir
oynamış olduğunu kaydetmek icap eder. 7 Prof. Fuadgöçebelerin temsil ettiği kudretin kendisine yer bulmak
Köprülü'ye göre; "Gazi" Osman'ın kayın pederi Şeyh için önüne geçen siyasi hudutları yıkıp takatinin yettiği
Edebali ile silah arkadaşlarından hattabir yere, Tuna boylarına ve Arabistan çöllerinin içlerine
birçoğunun
Orhan'ın kardeşi Alaeddin'in mensupka-_dar yayılması hadisesi gibi tetkik ve mütalaa etmek
bu tarikata
bulunuşu, ilk piyade askeri üniformasının Ahi üniformasıla-zımgeleceğini yukarıda söylemiştik. İmparatorluğun
oluşu ve Yeniçeriler için ahi başlığının kabul edilmiş teşekkülünden evvel Anadolu'da büyük bir izdiha m
olması, bu bakımdan sn derecede manidadır. 8 halinde tekasüf eden Orta Asya göçlerinin öteden beri bu
istikametlerde yayılmağa namzet bir kudret temsil
Bu mistik tarikat ve teşkilâtın ne büyük bir kuvvet
ettiklerini ve İlk Osmanlı padişahlarını imparatorluğun
temsil ettiğini, aralarına aldığı halk kütlesini muayyen
kurulması için lazımgelen askeri ve bu imparatorluğa bir
sosyal nizamlar için nasıl harekete getirerek
Türk devleti damgasını vuran her nevi kuvveti bu büyük
zamanlarının vakay"nda büyük roller oynamış olduklarını
insan hazineleri içinde bulmuş olduklarını da görüyoruz.
tarih esasen kaydetmektedir: Selçuk Devleti'nin en
kuvvetli bir zamanında Babailerin Anadolu'daki bütün Böyle bir imparatorluğun kurulması hadisesinin
Türkmen aşiretlerini birden hareket getirmek suretiylebüyük mikyasta nüfus kitlelerini yer değiştirmesi
bu devleti fena halde sarsmış oldukları malum birnev'inden demografik yahut, "metanastasiques"
hakikattir. Fütuhatı başarmak için Osmanlı ordular ınahadiselerle aynı zamanda vukua gelmiş olduğunu
yalnız teşkilatlı ve imanlı muharip temin etmeklegöstermek için; istilalarla birlikte göçebe unsurla rın bu
kalmayıp, bu misyo ner dervişlerin dini ve sosyal fikirlerharekatı temin edecek bir şekilde kolaylıkla ve
propagandasıyla da, halk kütleleri arasında çok faal birmuvaffakiyetle ileri sürülmüş olmalarını, muhtelif
mıntıkaların imar ve iskanı için kullanılan sürgün
maya gibi faaliyete geçerek, o memleketleri sosyal
usullerini ve topraklandırma ve toprağa yerleştirme
bünyesinde ve siyasi kuruluşunda büyük yenilikler
siyasetinin bu hususta oynamış olduğu rolü ele başka bir
yapmak için müsait kaynaşmayı yaratmakta, temsil ve
yerde izah edeceğiz 1 1 . Biz şimdilik burada bu nüfuz
fütuhat işlerini kolaylaştır makta amil oldukları da
TÜRKLER OSMANLI
hareketlerini ve büyük çapta kolonizasyon işinin şayanı şekillerine ait taşıdığımız kanaatleri sarsacak mahiyette
dikkat tezahürlerinden birini gözden geçirelim: ve iddialı olduğu kadar garip de gözükecek olan bu
Mevzubahs etmek istediğimiz mesele; hali ve tenha fikrimizi haklı gösterecek bazı vesikaları bu tetkikimizde
yerlerde, boş topraklar üzerinde bu Orta Asyalızikredebilecek vaziyette olduğumuzu zannediyoruz.
muhacirler tarafından kurulan bir nevi Türk manastırları,Meselenin bu suretle izah edilmesi matlup bir takım
(couvent ermitage)'i olan zaviyelerle, yeni birvakıalar şeklinde
memlekete gelip yerleşen kolonizatör Türk dervişleridir.
Dervişlerle tekkelerin son zamanlardaki soysuzlaşmış
TÜRKLER OSMANLI
hazırlanıp bahse mevzu edilmesi ise, bizim tetkikimizin toprak işleriyle meşgul gözükmesi ve benimsemek için
yeniliklerinden bir olacaktır. dağdan ve bayırdan toprak açması bu alakayı
Filhakika, Prof. Fuacl Köprülü'nün telkinlerine şiddetlendirmektedir. Filhakika, bilahare tanıyacağımız
istinaden 12 Müslüman mistik tartkatlerinin teşekküllündedervişlerin şehirlerdeki tekkelerde ayin ve ibadetle
Türk Moğol Şamanizmin tesirleri olduğunu ve binneti-cemeşgul olan ve sadaka ile geçinen mümesillerinin
Orta Asya'dan gelen akınlarla birlikte Anadoluy'a yeniaksine olarak mütemadiyen kırlara, boş topraklar
bir takım dini cereyanların sokulmuş olduğununüzerine yerleşen ve henüz bir devlet memur ve aylıkçısı
kaydedebiliriz. İşte bizim burada mevzuubahs etmekşekline girmemiş olan bu dervişlerin hayatı ve onları
istediğimiz dervişler, kendileriyle beraberoralara iten kuvvetlerin manası anlaşılmağa layıktır.
memleketlerinin örf ve adetlerini, dini adab ve erkanını
da beraber getiren insanlardır ki bunların içinde Türk
İslâm memleketlerinden Anadolu'ya doğru mevcudiyetini B AZÌ T ARİHÎ S İMALAR
kayıt ve işaret ettiğimiz muhaceret akınını sevk ve idare
etmiş müteşebbis kafile reisleri, bu istilanın öncüsü Bu suretle, muhtelif memleketlerden gelmiş
olmuş kolonlar, gelip yerleştikleri yerlerde hanedan muhtelif insanların ve onların temsil ettikleri telakkilerin
tesis etmiş soy ve mevki sahibi mühim şah siyetlerkaynaştığı Osmanlı İmparatorluğu; o zamanki Türk İslâm
vardır. Bu dervişlerin nazarı dikkati celp eden din veâlemi içinde yeni bir dünya, bir başka Amerika teşkil
cihan telakkileri, daha eski Türk memleketlerinden gelenettikten sonra, her türlü yeniliklere sahne yeni bir
muhacir kitlelerin getirdiği din ve cihan telakkilerinin
hayatın hazırladığı yeni bir âlem haline girmiş
aynı olduğu gibi, mü-ridleri de ekseriya kendi aile ve
bulunuyordu.
soyları azasıdır. Bu sebebledir ki bu unsurlar sayesinde
Anadolu ayrı bir teşkilat ve an'anelere sahib insan Dünyanın her tarafından gel-5 miş insan ve
yığınlanyla beraber, onların getirdiği dini ve mistik malzeme kuvveti 1 onun zamanın cihanşümul bir Türk ve
cereyanların da kaynaşmasına bir sahne teş kil etmekteİslâm dünyası imparatorluğu olarak kurulmasına hizmet
idi. Bu sıralarda karşımıza çıkan şayanı dikkatediyordu, imparatorluğun kuvvetini aldığı menbaların
şahsiyetlerin haklarında bilahare uydurulmuşçokluğu ve bu nevi kozmopolitliği, kuruluş devirlerinde
menakıbecle umumiyetle kabul edildiği gibi derviş,bu devletin kurucuları yanında toplanmış olan
tarikat müessisi ve keramet sahibi insanlar gibi tasvirşahsiyetlerin muhtelit cereyanların
edilmiş olmalarına rağmen; maşeri psikolojinin malum mümessili olan muhtelit menşeli kimselerden teşekkül
kanunla rına uyarak kendilerini ihata eden bu dinietmesiyle sabittir. Bu suretle bu şahsiyetlerin kimler
halenin hakiki manasını keşfetmek g'üç değildir.
olduğunu tespite çalışmak bu adamların şahsiyetinde
imparatorluğun kurulması için iş başında olan kuvvetleri
Onlar yeni bir dünyaya, yani diğer bir Amerika'ya gelip çalışırken görmek demek oluyor, bu bakımdan isimleri
yerleşen halk yığınları için, içtimai ve siyasi büyük bir
bir tesadüf gibi tarihlere geçmiş olan bazı şahsiyetler ve
rol oynamış büyük kahramanlar, bu hengameli devir de
onlar hesabına imal edilmiş olan pek saf ve pek basit
halkın içinden yetişmiş mümessil şahsiyetlerdir ve bu
gözüken menalap, bize tetkikatımızın istikbali için geniş
itibarla onları son zamanın dilenci dervişlerinden
dikkatle ayırmak lazım gelir. 1 1 bittabi biz burada neufuklar açan kıymetli görüşler ilham edecek vaziyette
Anadolu din tarihinden ne de muhtelif tarikatlerin bulunmaktadırlar.
birbirine benzeyen ve benzemeyen taraflarından Filhakika, Osman Gazi'nin silah arkadaşları
bahsetmek niyetinde değiliz. Dervişlerle ve zaviyelerle kimlerdir, kimlerle konuşmuş ve kimlerin yardımını ve
alakamız, onların Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hayırduasını istemiştir. Bu hususta elimizde mevcut
meselesinin anlaşılması için üzerinde ısrarlakayıtlar, umumiyetle zannedildiğinden çok daha
durduğumuz bu garbe doğru akın işinde bize birermanidardır. Bu kayıclara dair fikir vermek için bazı
mümessil ve öncü gibi gözükmelerinden ileritarihçilerin Osman Gaziye diğerlerinin ise babası
gelmektedir. Birçok köylere ismini veren, elinin emeğiErtoğrula gördükleri meşhur "rüya" hikayesini ele
ve alnının teriyle dağ başlarında yer açıp yerleşen, bağalalım; 1 '
ve bahçe yetiştiren dervişler ve daima garbe doğru Türk I. "Ertoğrol hal-i hayatdayken bir gice düş gördü, bir
akını ile beraber ilerleyen benzerlerini doğuran zaviyeleraceb vakıa görüb ol vakı'adan uyanıb bu düşi fikr
ve bu zaviyelerin harbe giden, siyasi nüfuzlarınıiderek, Allah'ı zikr iderek durdu, sabah namazını kıldı,
padişahların hizmetinde kullanan, zaviyelerindesuret değişdirüb doğru Konya'ya vardı, anda bir muab-
padişahları kabul eden ve onlara nasihat veren şeyhler, bir kişi vardı adına Abdülaziz clirlerdi... amma bazılar
bizim alakamızı celp etmek için bir çok vasıfla rıdidiler kim bu düşü tabir iden bir aziki şeyh idi..." (Gi-
haizdirler. Hele onların daha. fazla varı göçebe Türk-ese'nın neşrectiği Tarihi Al-i Osman Sf. 11).
m
Turkler,. C.9, Yeni T ürkiye Yayırttarı, Ankara ısında
Babinger'in neşrettiği Uruc Bey tarihinde ise, Er-
teiKinatta Bulunuşu, köylerde yaşayışı,
toğrul'un gördüğü rüyayı tabir eden şeyh, Konya'da otu
gören şahsın bu şeyh ile tanışık olması ve gölgesi V. "Çünki şeyh, Osmanın düşünü böyle tabir etdi,
âlemi tutan bir ağaç hayaline sahip olacak kadar siyasi derviş Durgud adlı şeyhin bir müridi vardı, anda
emeller besleyecek vaziyette bulunması; rüyayı tabir hazırdı, ayıtdı: Ya Osman! Sa na Padişahlık virildi, bize
eden şeyhin de hiç olmazsa, böyle bir rüyanın ifade şükrane ne virirsin, didi. Os-man'ayıtdı, sana bir şehir
ettiği fikrin tahakkukunu mümkün telakki edecek kadar vireyin, derviş ayıtdı, Şol köyceğize dahi razıyım, eledi
hadisraın bu hususta hazırlamakta olduğuna dair bir ve bana mektııb vir, didi.
seziş ve tecrübeye sahib olunuşu hakikaten manalıdır. Osman ayıtdı, ben yazı yazmak bilmezin, işte bir
Bu nevi rüyaların Osmanlılardan evvel diğer hanedan maşraba ve bir kılıcım var sana vireyin, ta ki sana
müessislerine de gördürülmüş olması, bu nevi nişan olub anları evladım gördükde ibka edeler. Ol
hikâyelerin alelade bir masal ve fantazi olduğunu kabul maşraba ve ol kılıç anlarda nişan kaldı. Ve şimdi dahi
ettirse bile, bu rüya hikâyesi münasebetiyle padişah olanlar anı görüb ziyaret idüb ol dervişin
Osmanoğullarının böyle bir şeyhle sıkı münasebetlerini
evladına in'amlar ve ihsanlar ideler. Ve bu Edebali de
öğrenmekte ve şeyhin kızile mev-zuubahs olan bu
didiğimiz şeyh yüz yirmi yaşında vefat itdi. Ömründe,
evlenme hikâyesini hakikaten manidar bulmaktayız. Şu
hemen iki hatun aldı, birin cıvanlıkda ve birin pirlide.
halde yalnız bu bakımdan, yani tarihi
Evvelki hatunun kızın Osman Gazi'ye virdi, sonraki
folklor da malum bir mevzuu islemek için o cemiyetten hatunı Taceddin kürt kızı idi. Hayreddin Paşa ile
a TürkJer. C.9, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara ı
itler dolayısıyla, nadısenın naftıRattte ne bacanaklar idi ve bu müna sebet ve bu menakıb Edebali
şeTat-
oğlu Mehmed Paşadan naklolundu." (Neşri Tarihi. Yp.
24).
ettiği menafiin terki şeklinde mükafatlandırılmışKonya'da, bazı aşiretler arasında "Geyiklü Baba
dervişleri"nin bulunduğuna nazaran, bu taraflardan
olduklarını görmeğe alıştık. Bundan sonra, bu hususu
gelmiş bir Türkmen kabilesine mensup olması lazım
daha fazla derinleştirerek, aynı meselenin tenvir
gelen Geyikli Baba'nın Bursa'nın fethini müteakip Orhan
edilmesine yardım etmeğe çalışalım. Bu hususta OsmanGazi ile münasebetlerine ait aşağıdaki fıkra ela,
Gazi'nin kayın atası Şeyh Edebali ve müritlerine Osmannaklettiği menakıbı işleyen motifler bakımından, dikkate
Gazi'nin daha paş-dişah olmadan vadettiği köyler ve şayandır. Bu kayıttan anladığımıza göre, bu sıralarda
İnegöl civarında ve Keşiş Dağı yanın da gelip yerleşen
ellerine verilen nişanlardan sonra; aynı şekilde
dervişler "bir nice"dir ve bu dervişler
Anadolu'da son zamanların siyasi vekayiinde büyük bir
Mesela, (142) numaralı kayda nazaran; a'n değirmenler kuran ve ancak bu gibi hizmetleri
cemaatin dervişlerde diyar-i Horasan'dan gelmiş olan mukabilinde kendilerine şeyhlik rütbesi verilen ve
şeyh Hacı İsmail, Larende kazasında kendi ismini muafiyetler bahşedilen "sahib-i velayet ve keramet"
verdiği bir köyü kurmuştur ve bu suretle şeyhin evladı şahsiyetlere ait daha bir çok misaller zikretmek, bizim
ve akrabalarıyle teşekkül eden bu köy halkı, Yavuz için mümkündür. Mesela (194) numaralı kayıtta
Sultan Selim zamanında yazılan bir defterde 95 mevzuubahs olan "mefhar-ül-ari-fin" Yakub Halife'nin
yetişkin erkeği ihtiva etmektedir. Bu köyde oturan akrabası ve taallukatı, Trabzon'da Kortun kazasında,
Şeyh Hacı İsmailoğullannı yaylak ve elinde toprak olan "35' ve topraksız olarak 38 olmak
cemaatlerden ayrılmış ve toprağa yerleşmiş bir cemaat buradaki Yakub Halife ve Süleyman Halife köprülerine;
olduğunu ve belki de bu memleketlere komşu Yakub Halife ve bakacak derbendlerine hizmet ettikleri
cemaatlerle aynı zamanda gelmiş olduklarını için öşür ve rüsumdan muaf addedilmektedir ve
göstermektedir. Diğer taraftan; bu aile gün geçtikçe bu mahsulatlarını hanedan-i mezkureden her kim şeyh
köyde yerleşmekte ve çoğalmaktadır: Şeyh İsmail'in olursa ayende ve revendeye sarf etmektedir. Aynı
oğlu Musa Paşa burada bir zaviye bina etmiş ve onun şekilde 203 numaralı kayıtta da, yol üzerinde olduğu
oğlu da ikinci bir zaviye yaptırmıştır. Aynı cemaatten halde otuz kırk yıldan beri harab olan bir yeri
Yunus Emre namında bir zat, bir mezraayı Karamanoğlu aşiretlerden adam bu-lub şenlendirmek şartile Sinan
İbrahim Beyden satın almıştır ve elinde mülknamesi Beye kadimlik ve Yurd-luk olarak ve "otorub şenlik
vardır. Bundan başka, bu ailenin efradı ve dervişleri olmasına sebeb olsun" mak-sadile vermişlerdir. Bu zat
avarızden, resm-i ganemden ve resmi çift'den da orada bir cami ve tekke bina edib yeni yerler açıb
çiftlik haline sokuyor ve bu su retle mülkü haline giren viyesi'nin dervişleri de şeyh-i mezburun nesli olduğu
bu toprağı zaviyeye vakfediyor. ve bizzat kendileri çalışıb zaviyeyi işletmekte oldukları
tasrih edilmektedir (21 2).
yetiştirerek zaviyelerini vakfetmek için müsaade mülkü olabilir bir vaziyette bulunan topraklar
zamanın Padişahı da bu köyü bütün hukuku ve rüsumu Şüphe yok ki, bugünkü bazı Faşist rejimlerdeki
ile, nüfuz ve kudretini bu suretle göstermiş o lan fırka milisleri gibi, Ahilerin emri altındaki gençlik
zaviyeye vakfec-miş (İSİ). teşkilatı da, silah kullanmasını öğrenmiş oluyor ve
Çirmen nahiyesinde Timur Taş Bey Oğulu Hızır icabında Ankara ahilerinin yaptıkları gibi, idari bir
Baba'ya verilen ve kendisi tarafından zaviyeye istiklale kadar varan sağlam bir teşkilat kabiliyetini
vakfedilen yerler üzerinde de az zamanda 22 hane gösterebiliyor-lardı. Bundan sonra göreceğimiz
derviş toplanmıştır. veçhile; tenha ve ıssız yerlerde adeta bir emniyet
Bu dervişler bizzat 35 mudluk tohum ekilen bir karakolu ve bekçi vazifelerini gören zaviye şeyhlerinin
toprağı işlemektedirler ve 300 kadar armut ağacı bu hususi zaviyeleri de ancak kendilerinin temsil
yetiştirmişlerdir (193). ettikleri bu harb ve tenkil kuvvetli ile izah ec
Türfel^r,C.9,
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara
D ERBEND B EKLEYEN D ERVİŞLER VE bahşedilmesinini temin etmiş bulunduğundan; bu
şekilde "konağı muhafaza için istima-let" ile cem
ZAVİYELERİN EMNİYET VE MENZİL
olanlarla teşkil edilen bu köyün malikane hissesi
V AZİFELERİ "zaviye" ye ait bulunmaktadır. Bu kayda nazaran;
"zaviye" kelimesi gayet umumi bir mana ifade etmekte
Zaviyelerin bir kısmının tesis ve muhafazasının
ve bazan bir tekke, bir konak yeri veyahut burada
sebebini, boş toprak bulup yerleşmek ihtiyacında olan
olduğu gibi, bir karbansaraya bile zaviye
muhacirlerin nüfuzlu mümessilleri tarafından yeni
addedilmektedir. Filha kika, 219 numaralı kayıttan da
açtıkları toprakların geliri mukabili olarak, devlete ait
anlaşılacağı veçhile; zaviye, yolcuların emniyetle inüb
umumi hizmetlerden bir kısmını kendi üzerlerine alarak
istirahat edebilecekleri, hatta yiyecek bulabilecekleri
yolculara ve nakliyata yardım etmek suretile
bir yerdir ve zaviyenin biraz büyüğü bir imaret
muafiyetlerini idame ettirmek teşebbüsü gibi telakki
addedilebilir. Bu kayıtda vilayet mu-hariri, Silifkenin,
edebiliriz. Filha kika, unutmamak lazımgelir ki,
Kıbrıs fetholunalıdan beri gayetle geçit yeri olduğu
hükümetin zaviye sa-hibleri gibi iç kolonizasyon
sebebden, zaviye değil hatta imarette külli ihtiyacı
işlerinin faal ajanları vaziyetinde olan dervişlere karşı
varken zaviye vakının medreseye verilmesini çok
uzun zaman birtakım imtiyaz lı vaziyetler tanıması için,
onların tesis ettikleri zaviyelerin hakikaten mahallinde manasız bulunyor ve gelüb gidenlerin yatacak yer
açılmış olması ve müessir bir şekilde yolculara hususunda müzayaka çekmelerini münasib görmeyerek
muavenette bulunabilmesile kaimdir. Aksi takdirde ya "ber karar-i sabık taam çıkmak üzere" zaviyelik üzere
15 numaralı kayıtta görüleceği üzere, yol üzerinde vaki tasarrufunu deftere geçiriyor. Nitekim Bursa civarında
olmadığı için zaviye olmağa salahiyeti da Samıt Dede isminde bir derviş Bursa ile İnegöl
olamayacağından bahsedilerek; veyahut 12, 13, 14 arasında Aksu kenarında böyle karbansaraylı bir
numaralı kayıtlarda olduğu gibi, şeyhlerinin "ayende ve merkezi idare etmektedir. Bu yeri kendisinden evvel
re-vendeye hizmette kusuru" veya "bel'iyatı" zahir Çiçek Dede şenletmiştir (88-65). Bu kayıtlar bize
olduğundan bu zaviyeler ilga ve yahut sahiplerini göstermektedir ki, mevzuubahs ettiğimiz dedeler ve
elinden alı-nub başkalarına verilmektedir. Şeyhler yalnız ufak zaviyelerin değil, bu zaviyelerin
Diğer taraftan devlet için malum birçok zaviyelik yerler daha büyümüş şekilleriden başka bir şey olmayan
boş ve harap olduğu zaman, oralarını tekrar tekkelerin karbansaraylı konak yerlerinin de başında
şenletmeğe ve zaviyeyi işletmeğe iltizam edenlere bulunmaktadırlar.
tekrar verilmektedir. Nitekim, Kütahya ela Şeyh Saltık Tekkeler ile konak yeri ve zaviye arasındaki bur
zaviyesinin vaktile timara verildiği için harab olmuş vazife birliğini aşağıdaki kayıtlar da da görmekteyiz.
bulunduğunu gören bir vilayet muharriri, onu merkeze Nigebolu'da Hezar Gırad civarında Balı Bey Oğlu Yahya
"tamir ider kimesne bulunur" diye bildiriyor. Bu suretle Beyin tekkesi Tutrakan gibi Rumeli'nde şekavet yeri
bu zaviye şeyhliği talibi uhdesine havale edilmek olarak tanılan ve halk ağzında, son zamanlara kadar.
üzere, adeta askıdadır (15). Bu şekilde münhal olan "Tutrakandan gelmiyorum" yani, o kadar kaba değilim,
diğer bir zaviye şeyhliği için ise; Kütahya kadısı Ahi şeklinde dolaşan bir sözün yaşamasına sebep olan bir
Hızır'ın münasib olduğunu bildirmektedir (16). Aynı
yerde, kurmuştur: "Zikrolan mahal, ifratla mahuf ve
şekilde Kütahya'da harab bir halde bırakılmış olan Şeyh
harami yatağı olmağın ol yerde mezkur tekkeyi bina
Bahşayiş zaviyesinin "imaretine" İsa Fakih "iltizam
eyleyüb ve Haymana'dan ayende ve reven-denin
gösterdüğü ecilden" kendisine sadaka olunmuştur (18).
atlarına ot biçüb odun getürmek için mezkur kafirleri,
Aynı suretle Karaman'da Öyüklü Viran denilen mezreayı
cem eyleyüb teskin etdirmiş. Ol vakitden berü
derviş Bahşayiş "tamir ve ayende ve revendeye hizmet
zikrolunan mahal, mezkur bey sebebiyle müemmen
eylemeğe iltizam gösterdiği sebebden" Cem Sultan
olub Müslümanlar bila havf gelüb gider olmuşlar..." Bu
işaretile mezkur dervişe kaydolunmuştur.
suretle meydana gelen 162 haneli köy kaydını n
Daha sonraki bir tarihte de aynı zaviye "gayret
kullandığı tabir ile, Padişah tarafından "Bali bey
mahallinde bir zaviye olduğu ecilden" kaydıyla
zaviyesine" vakfedil-miştir (183). Aynı şekilde,
"mukarrer kılınmşıtır" ve bu şeyhin evladı bu zaviye
Bozok'da, yalnız yol üzeri ol-
civarında "kendi çiftçileriyle" ziraat idüb ayende
de, gelüb gidenlerin inmesine ve hizmet görmesine
verevendeye hizmet ettikleri mukabilinde rüsum ve
mahsus olarak yapılan bina, "tekke misali bir ev"
avarız virmezler imiş" (36). Kadı olanların kime
olarak tavsif edilmekedir.
dilerlerse verdikleri diğer bir zaviye hakkında da; "Hacı
Hızır, tamirine iltizam itmekle" eline berat verilmiş o da Bu suretle kendiliğinden bir iskan ve kolonizasyon
zaviyeyi, yeniden inşa ile gelene ve geçene hizmet şekli olmaktan çıkarak hükümetin mütemadi kontrolü
etmeğe başlamış olduğu kaydını görmekteyiz (37). altında çalışan bir umumi bir hizmet müessesesi
Bursa'da birkaç defa yandıktan sonra yenisi şeklini aldıklarını ve zaviye şeyhliklerinin resmi bir
yaptırılamayan bir zaviyenin; "yol üzerinde ve ayende memuriyet haline girdiğini ve bu suretle memleketin
ve nakl ve mübadele işlerinin muntazam işlemesine
yardım etmek sayesinde, refahın ve zenginliğin
revende yatağı olduğu" ileri sürülerek bu defa asıl
artması için ne kadar büyük bir mevkii olduğunu büyük
vakıf köy içinde kurulduğunu görüyoruz. Sivas
idare memurlarının çok iyi takdir etmiş olduklarına
taraflarında yol üzerinde "memerrinasta" "mahalli
diğer bir misal de Erzincan evkaf kanununda
hatar" birtakım viraneleri "şenledüb ve zaviye bünyad
bulunmaktadır. Bu kanunun muhtelelif maddelerinde
idüb ayende ve reven-deye hizmet itmeğe" birtakım
uzun süren harbler neticesinde harab olan bir
dervişler "iltizam" etmişlerdir (152). Çorumlu livasında;
memleketi şenlendirmek, asayiş ve emniyetini temin
"haricez defter", "mahuf ve tahaffuzu vacib" bir yerde
ederek halkı celb edebilmek için düşünülen tedbirler
Mezid Fakih bir mescit ve bir karbansaray bina idüb
arasında; (madde, 3) eski zaviyelerin ihdası ve
şenletmek için gelecek halka birtakım muafiyetler
münasib mahallelerde yenilerini ihdası hususu, vilayet
muharrine devlet merkezi tarafından sarih bir talimat müdahalelerini az hissettirir bir tavır ihtayar etmiş
şeklinde tafsilatiyle emredilmiş bulunmaktadır.^ 0 olmasıdır. İşte tetkik ettiğimiz zaviyeler de,
Bundan başka, zaviyelerin oynadığı rol hakkında bir umumiyetle vakf müesseselerine bahşedilmiş olan bu
fikir edinmek için Sultan Süleyman tahrirlerine göre; bu idari mali muhtariyetten istifade etmekte-irler ve
sıralarda Anadolu vilayetinde, (623), Karamanda (272), zamanına göre yolların . mniyetini en kolay, en
Rum vilayetinde (205), Diyarbakır'da (57), Zülkadiri- müessir ve en ucuz bir şekilde temini için bulunmuş en
yeide (14), Paşa livasında (67), Silistire livasında (20), iyi çareyi temsil etmektedirler.
Çirmen livasında (4) zaviye mevcut bulunduğunu
hatırlatmak da lazımdır.' 1 ZAVİYELERİN İDARESİ VE İŞLEYİŞ
ve karbansaraylı şekillerinin mevcut bulunduğunu da .ıviyeleri tesis etmiş olanların evlatları elinde ve
biliyoruz. Zaviye şeyhlerinin aynı zamanda gerek evlatlık vakıf'- 1 olarak bulunmakla bera.er; zamanla
zaviyenin ve gerek civarın emniyetinden de mes'ul evlat münkariz olunca veya şeyhlerin bazı yolsuzlukları
bulunduğunu hatırlaya lım. Filhakika; Osmanlı İmpara- görülünce, yerine devlet tarafından başkalarının tayin
torluğu'ncla aylıkla akser ve memur kullanacak kadar edildiği (17, 29, 34). Ve bu suretle vakfın evlatlık vakıf
para ekonomisi münkeşıf bir halde bulunmadığından, halinde çıkarak bir amme vakfı haline girdiği
her vazife ve memuriyet toprak gelirinden bir kısmının görülmektedir (22). Diğer taraftan bu zaviyelerden bir
hasr ve tahsisi veya sadece bazı vergilerden muafiyet kısmının doğrudan doğruya devlet tarafından açılmış
mukabili olarak ifa edilmektedir. olması da mümkün ol duğu gibi, bazı vakıflar şart
Bu vaziyette yolların ve memleketin emniyeti ile olarak "hakim-ül-vakt, her K i m bu makamın hizmetine
alakadar olan devlet; çok defa bu emniyetin temin elhak ise anı şeyh nasb ider" kaydını koymuş
edecek vaziyette olan kimselere, harb adamlarına veya bulunmaktadırlar (215). Filhakika, diğer vakflar gibi,
cemaat reislerine bir köyün timarını veya bir derbend zaviyeler ele vakfların tayin edeceği şartlar dahilinde
mukabilinde cemaati ile beraber o civarda yaşayıp her i ve nazırları vardır (65, 83). Fakat topraklar, daha
türlü vergi vermekten affedilmiş olmasını kabul ziyade, vaktile yurtluk olarak virilmiş olub ailenin
muafiyetler mukabilinde, o yerin emniyetinden Bu vaziyette, bittabi bazen şart-i vakf iyice tastih
mesuldür. O civarda bir hırsızlık veya katil vakası vuku edilmediği için, evlatlık vakf halinde idare edilen
bulursa onlar tazmin etmekle mükellet-dirler. Suret-i zaviyelerde meşihat "bervech-i iştirak" tasarruf
umumiyede derbencl teşkilatına has olan bu nizamlat edilmektedir (217). Fakat çok defa, bir zaviyenin
zaviyelerin bir çoğunda caridir. (156, 155, 156, 210). idaresine seksen kişi karışmasın diye, "iştirak merfu
Dağ başlarında (83, 65) ve isimlerinin ifade edeceği olmağın" ibaresiyle berat hak sahihlerinden yalnız
veçhile mesela, Yalnız Kuyu demekle maruf viranelerde birine verilmektedir (38). Filhakika, yukarıda pek çok
(136), Ahi Çukurunda (119) "be-gayet gerek iri" misallerini gördüğümüz veçhile, bu zaviye
yerlerde tesis edilen zaviyelerin, yukarıdan beri müessislerinin evlat ve akrabaları pek kala balıktır.
gösterdiğimiz veçhile kırlarda emniyet ve konak Nitekim, herkesin hissesine sahib olmak iste mesi
üzerine büyük ihtilaflar çıkmış olan, Kengırıda Kozlu
hizmetleri olduğu gibi; 3 numaralı kayıtta görüleceği
Dede boynundaki, iki zaviyenin sahihleri (Şeyh Şami
üzere, açıkça "ıssuz ve korkuluk" yerleri görüp
evladı) 50 kişi idi. Bu sebeble hükümet, hisse usulünün
gözetmek içün bir tekke kurub oralara yerleşen ve
tamamen kaldırıp bu zaviyelere "tarikatleri üzere kim
sefer olduğu zaman asker gönderen yerler gibi
şeyh ve seccade nişin olur ise" yalnız onların nazır
zaviyeler de pek çoktur. Filhakika, o zamanın münakale
olmasını emretmiştir (145). Bu zaviyeler bazan aynı ta-
tekniğinin çok geri vaziyetine rağmen ancak bu
rikate mensub diğer daha eski zaviyeleirn bir şubesi
sayededir ki ticaret ve ziyaret maksatlarıy-la seyahat
mahiyetinde bulunduğundan, yeni zaviyenin şeyhleri
büyük mikyasta kolaylaşmış, teminat altına alınmış
ana zaviyedeki dervişlerin aslahı olarak seçilmektedir
bulunmaktadır. Çünkü, yol boylan ve menziller hesablt
(167).
bir şekilde yerleştirilen köyler zaviyeler ve kar-
Bazı zaviye müessislerinin (63, 74, 32, 81) numaralı
bansaraylar tarafından itina ile muhafaza edilmektedir.
kayıtlarda gördüğümüz Kız Bacı, Ahi Ana, Sakari
Ve şayanı dikkattir ki, bugün ancak devletin salahiyet-
Hatun, Hacı Fatma zaviyeleri gibi bazı zaviye
dar dairelerinin bir plan dahilinde tasavvur idüb
şeyhlerini de aynı suretle kadınlar olması nazarı
meydana getireceği bu neviden etraflı düşünülmüş ve
dikkati celp etmektedir. Bu hususta bir misal olarak
ilerisi görülerek tahakkuk ettirilmiş eserler, o zamanlar
(43 mükerrer) numaralı kaydı zikretmek isteriz: şöyle
daha ziyade hususi teşebbüslerle ve pek çok defa
ki, Kütahya evkafı içinde Od Yakan Baba namındaki
kendiliğinden meydana gelmekte bulunmuştur.
dervişin bir köyde bina ettiği tekke, civa rdan gelen
Devletin bu hususta takib ettiği hattı hareket ise, bu
adaklar ve kurbanlarla az zamanda inkişaf bulup dini
gibi teşebbüslerin teşvik edilmiş olması için zaruri olan
mühim bir merkez haline girmiştir ve bu inkişafta bu
müsaadeleri, muafiyetleri ve hatta idari mali
zaviyeyi idare etmiş olan "Hacı bacı nam saliha ve
muhtariyetleri bahşetmekten çekinmeyerek, her
mütedeyyine ehl-i velayet hatun'un ve kendisinden
mahallin ihtiyaçlarını o mahalde bulunub hissedenlerin
sonra yerine geçen Hundi Hacı nam hatunun ve ondan
rey ve teşebbüslerile becerebilmesi için adami
sonra zikrolan ocağı ihya etmiş olan "Sume Bacı nam
merkeziyetçi ve mümkün olduğu kadar her resis kendi
bir aziz ve saliha ve bakire hatun "un büyük hizmetleri
mahiyetine uygun bir şekilde inkişaf edebilmesi için
olmuştur. Ve hatta bu sonuncu Bacı, kendi zamanında
tekkeye malettiği çiftliklerle, bağ, bahçe, değirmen ve zikrettiğimiz gibi, Aşık Paşazade bu kadın dervişlerden
sairenin, kendi ölümünden sonra akrabasından "badyanı Rum" namı altında bahsetmektedir ve Hacı
kimsenin müdahale etmemesi için, kendi parasile temin Bektaş'ın Rum ahileri, Rum Abdalları ve Rum Gazileri
edilmeyip hayrat-i müsliminden toplanan para ile satın gibi grublar içinde Baciyan-i Rumi ihtiyar edip,
alınmış olduğunu herkesin önünde ikrar ve zabta kadıncık ana (Fatma) isminde bir kadına, bütün
geçirmiştir. kerametini göstermesi ve takiratı ona ısmarlaması bu
Filhakika, bu asırlarda Anadolu'da kadın tekke bakımdan manidardır:
şeyhleri görmek bizi hayrete düşürmemelidir. Yukarıda
XIV. "Ve hem bu Rum'da dört taife vardır kim uzun zaman idare edilmemektedir. Kullar zamanla
misafirler içinde anılır. Biri "Gaziyan-i Rum" biri hürler arasında karışıyor, zaviyede nüfuz ve mevki
"Ahiyan-i Rum" ve biri "Abdalan-i Rum" ve biri kazanıyor; hatta bir kısmı derviş ve şeyh oluyorlar.
"Baciyan-i rum". Hayvanlar bakımsızlık yüzünden ölüyor ve
İmdi Hacı Bektaş Sultan bunların içinden Baciyan-i kayboluyorlar, idaresizlik ve su-i istimal de kendisini
Rumi ihtiyar itti kim o "Hatun Ana" dır, anı kız idindi, hissettiriyor.
keşf ve kerametini ana gösterdi, teslim itdi, kendi Allah Bu itibarla, en sağlam ve devamlı zaviyeler, diğerle ri
rahmetine vardı. kadar zengin olmamakla beraber, bizzat sahihleri
Sual: Bu Hacı Bektaş Hazretlerinin bunca müridi ve tarafından işlenen ve aile vakfı olarak verilmiş olan
muhibbi vardır, bunların biatleri ve silsileleri nerede zaviyelerdir. Kulların çalıştırıldığı bir çiftlik şeklinde
olur? idare edilen bir zaviye misalini Bursa livasında Karış
Cevap: Hacı Bektaş, Hatun Anaya ısmarladı, nesi dağında Şeyh Akbıyığın tesis ettiği zaviyede
varsa, Kendi bir meczub budala azizdi, şeyhlikden ve görmekteyiz (220). Bununla beraber-ekseri zaviyelerin,
müridlikten fariğ idi. Abdal Musa dirlerdi bir derviş çift hayvanları, kovan, inek ve saire ile birlikte birkaç
vardı. Hatun Ana'nın muhibbi idi ol zamanda şeyhlik ve beyaz veya Arab kula sahib olduklarını da bu
müridlik iken zahir değildi, silsileden daha fariğlerdi. zaviyelerin eşya listelerinden anlamaktayız (76, 190).
Hatun Ana ol azizin üzerine mezar itdi. Geldi bu Abdal Müessir bir din propagandası merkezleri olan bir çok
Musa bunun üzerine de bir nice gün sak in oldu." (Aşık zaviyelerin bilhassa Rumeli'nde bazı müridlerini de
Paşazade Tarihi Sfi 205). Müslüman olmuş kullar ve Hıristiyan reaya arasından
temin etmiş oldukları nazarı dikkati celb etmektedir.
Birçok dervişlerin Abdullah Oğlu olarak kayıtlı
Birçoğu aynı zamanda tekke misillu, müşterek bir bulunmaları bazı mütevellilerin kul ve kul oğlu olmaları
ayin ve ibadret yeri de olan zaviyelerin, gerek mutad bu hususu işaret etmektedir. Eski Hıristiyanlar-dan
olan vakitlerde yolculara temin ettikleri yatak ve yapılmış dervişleri daha mu-taassıb ve hararetli bir din
yiyecek ve gerekse müşterek büyük merasim propagandası vasıtası olacakları da aşikar olduğu gibi;
günlerinde hazırladıkları yiyecek hakkında bir fikir uzun seneler, zaviyede oturan Hıristiyan
edinmek için onlardan bazılarının sahib oldukları hizmetkarların, coşkun ve esrarlı dini ayinlerin tesiri
eşyanın gözden geçirilmesinin faydalı olacağını altında Müslümanlığı kabul etmemelerinde de esasen
zannediyoruz. Şayanı memnuniyettir ki, tetkik ettiğimiz imkan yoktur.' 4 Hıristiyan memleketlerinde çalışan Türk
clefterlerdeki zaviye kayıtları çok defa bu gibi misyoner dervişlerinin bu neviden faaliyetleri,
malumatı da ihtiva etmektedir. Fakat, bu hususta bu Hıristiyan iken sonradan Müslüman olmuş dervişleri
defterlerde ne buldu isek almış olmakla beraber bir bazı tarıkatlerin ayin ve erkanı üzerinde yapacakları
zaviyenin iç hayatını ve dini vazifelerini tetkik için tesirler de ayrıca tetkik edilecek mevzulardır.
başka menbalardan ayrıca istifade etmeğe de lüzum Aynı şekilde, bu tarikatlerin içtimai hayat idealleri
vardır. Bu hususlar ayrıca yapılacak iş lerdir. Biz burada ve muhtelif içtimai meseleleri telakki tarzları ela ayrıca
yalnız şu kadarını hatırlatmakla iktifa edelim: tetkike değerse de, bu hususlar maalesef bizim için
Umumiyetle, büyük bir çiftlik, bir zirai merkez ve malum değildir. Yalnız, birçok dervişleri komünist bir
hayat yaşamak için bir araya toplandıkları ve beraber
malikhane manzarasını arz eden zaviyelerde her türlü
çalı-şıb beraber yemenin ve böyle müşterek bir hayat
zirai işler, bahçıvanlık, meyvacılık, fırıncılık,
sürmenin zevklerini tercih ettiklerini kabul edebiliriz.
değirmencilik yapılmaktadır ve bilhassa hayvan
Bundan başka, son zamanlarda Rumeli'nde bazı
yetiştirilmektedir. Bu hususta bir misal vermek için
dervişlerin beraber çaltşıb elde ettikleri mahsullerini
Aydın taraflarında Umur Paşa türbesi evkafının bu
iki gözlü anbarlarına taksim ederek bir gözün
şekilde büyük bir zirai işletme halinde bulunduğunu
muhtevasını kendilerine ve diğer gözdeki mahsullerini
hatırlatalım (105). Filhakika bu vakıf çiftlikte 32 baş su
yolcuların fukaralarına tahsis etmek üzere kullandıkları
sığırı, 70 baş kara sığır mevcut olduğu g ibi; vakfın
nakledilmektedir. Bu hareket tarzları, onların hayır ve
diğer bir çiftliğinde de 73 kara sığır mevcuttur. Bundan beni nevine hizmet gayesine kendilerini hasretmiş
başka, bu çiftliklerin ayrıca, yoncalıkları, koruları, olduklarını istidlal ettirebilirler. Her halde muhakkak
yaylak ve kışlakları, ortakçıla rı ve ihtimal "ortakçı olan bir şey varsa, o da bir içtimai yardım müesesesi
kulları" mevcuttur. 1 ' Fakat, böyle büyük bir işletme olduğu kadar, bu tekkelerin ayın zamanda bir imar ve
mahiyetinde olan bir vakfın zamanla maruz kalacağı ıskan vasıtası bulunması ve emniyet ve münakalatın
buhranlar ve ziyalar da bu kayıtlarda gö rülmektedir. temini ve dini propaganda bakımından birinci derecede
Çünkü, birçok vakıflarda vaktiyle kaydedilmiş bulunan, ehemmiyetli tesislet olmasıdır.''
sağmal ineklerle diğer çift hayvanları ve kullar, böyle
DİPNOTLAR
1 Gibbons'un Türkçeye Prof. Ragb Hulusi Özde m tarafından Osmanlı "Bizans müesseselerini Osmanlı müesselerine tesir hakkında bazı
İmparatorluğu'nun Kuruluşu (Türkiyat Enstitisü meşriyatından) namı mühazalar" ismindeki etüdü de Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası'nın
alcında çevrilmiş olan kitabının bazı taşıllarının ismini gözden geçirmek bu birinci cildinde neşredilmiş bulunmaktadır, (sf. 165313). Bu beseleye dair,
hususta kafi bir fikir verecek mahiyettedir. Birinci mebnas Osman tarihde yine aynı müellifin, Hayat Mecmuası (sayı 1 1 ve 12, 1924) nda çıkan
yeni bir ırk zuhur ediyor (s. 1-38). ikinci mebhası Orhan venİ bir millet tenkidi makalelerine bakınız.
teşekkül ediyor ve garb alemiyle temesa geliyor (s. 39-91). 3 Zikredilen eser, s. 38-41.
2 Les origines de Pempire Ottoman (Paris 935) namındaki eser, Profesörün 4 zikredilen eser, s. 39, 58-59, 118, 12ü.
Sorbon Üniversitesinde "Türk etüdleri merkezi"nde verdiği konferansların
bir araya getirilmesi suretile vücude gelmiştir.
5 İsmi geçen eser. s. 17.
medhali mahiyetindedir ve zavrycrlerîc dervişlerden sadece toprak himaye edilen bir Bektaşi Tekkesi idi. Tırhalada da bizzat Ali Paşa
meselelerinin şu veya bu şekli almasında mühim bir amil olmuş olan bir tarafından inşa edilen ve mühim bir geçidi murakabe eden büyük ve
iskan ve kolonizasyon metodu münasebetiyle bahsetmektedir. mamur bir tekke mevcuddu (sf. 35). Ali Paşa bu tekkelerin şeyh ve
Okuycularımızdan makalemizi bu hususları göz önünde bulundurarak mürİdlerini muntazam memurlar gibi kullanıyordu.
mütalaa etmelerini bilhassa rica ederiz. Tekkelerin halk üzerindeki nüfuzundan istifade etmek için, bu sıralarda
Rumeli ve Anadolu'da teşekkül eden ayan ve mütegalIİbe de tekke ve
1 I Prof. Fuat Köprülü, Influente du Chamanİsme Turco-Mongol sur les ordres
tarikaclerle sıkı bir münasebet halinde idiler (sf. 32). Hasluck'a göre, bu
mysttiques musulmans. Meınoires de l'instıtut de Turcoíogíe de ['üniversite
yan müstakil derebeylerinin ahenk ve mesalemet içindeki idareleri ve
d'İstanbul. 19291 2 İktisat Fakülteleri Mecmuası'nın 111. cildinden başlayarak
Hıristiyanlara karşı muameleleri arkalarında Mevlevilik ve Bektaşilik gibi
"Osmanlı İmparatorkığu'nda, bir iskan ve kolonizasvon metodu olarak hür prensipli dinlere ait serbest teşkilatın mevcud olduğunu tarzettirir.
sürgünler" başlığı altında neşredilecek olan yazılar. Osmanlı İmparatorluğunda son zamanlara kadar devam eden Mevlevi
1 3 Bizim burada redkik ettiğimiz dervişlerle XVİ. asır eski Osmanlı Bektaşi nüfuz mücadeleleri de herkesin malumudur. Yeniçeriler Bektaşilik
.şairlerinin tasvir ettiği şekilde, çıplak gezen, esrar yiyen, kaşlarını, saç ve tarafından tutulmakta idi. Sultan Mahmud devri ıslahatında yeniçerelikle
sakallarını tıraş eden, vücudlerında yanık yerleri ve dövme Züİfikar birlikte Bektaşiliğin de mahkum edilişinde Mevlevi teşkilatı büyük bir rol
resimleri ve ellerinde musiki aletlerde dolaşan serseri dervişler arasında oynamış gözükmektedir, (sf. 132). Yeniçeri-Bektaşi ittifakının pervasız bir
büyük bir fark mevcud bulunması lazımgelir. Prof. Fuad Köprülü, Türk düşmanı olan vezir Halet Efendi, mevlevilerle sıkı bir münasebet halinde
Halk Edebiyatı Ansiklopedisi'nde yazdığı abdal maddesinde; XVI. asırdan idi. Galacadaki Mevlevihaneyi o yaptırmış.
beri Türkiye'de yaşayan abdal lakaplı şeyhler ile abdallar yahud ışıklar 17Baba Muhlis hakkında naşir Ali beyin ilave ettiği not: Cengiz fetretinde
ismi verilen derviş zümreleri hakkında izahat verirken lonları birtakım Anadolu'ya gelerek Amasya kurbünde bir mahalde tavattun eyleyen Şeyh
gezginci derviş zümreleri gibi tasvir etmiştir. Bu izahata göre onlar ayin Baba İlyas Horasani'nin oğludur. Devleti Selçukıyenİnleri inkısamında altı
ve erkan itibarile olduğu gibi akideleri bakımından da müfrit Şii ve Alevi ay Konya'da Emir olmuş ve badelistifa sultan Osman ile gazalarda
heteroclokse bir zümre idi (s i. 36). Diğer serseri derviş zümreleri gibi bulunmuştur. Aşık paşanın pederidir.
evlenmeyerek bekar kalırlar ve şehir ve kasabalardan ziyade köylerde
kendierine mahsusu zaviyelerde yaşarlardı. Bunların arasında bilhassa 189 numaralı nota bakınız.
daha fazla Kalenderİye tarikatinden müteessir otanlarm Ttürkterçl C9a
rYetah TwtóyenYaykilároa Arçk&raği düşünmemek, tecerrdıid,
fakr, dilenme ve melamet başlıca şiarlarıdır. Bununla beraber, bütün R u m
19Cilt II. S. 9 ve 46.
abdallarının her zaman ve her yerde dilencilerden, serseri ve çingene 20Derviş ve zaviyelerin hakiki hüviyet ve mahiyetleri İle, sarih bir şekil de
dervişlerden ibaret olduğunu farzetmek doğru değildir. Esasen, Prof. Fuad yer tayin etmek suretiîe onların coğrafi yayılış tarzlarını, adatlerini ve
Köpülü de, bütün abdalların ayni şekilde yaşamadığın ve bazı abdal dervişlerin ellerindeki vesikalara nazaran zaviyelerin tercümei hallerini
zümrelerinin, mücerret! kalmak prensibinden ayrılarak, sair Kızılbaş ve muhtclerile olan münasebetlerini nakleden bu kayıtların, Fatih
zümreleri kabilinden bİrsecte halinde Türkiye'nin muhtelif sahalarında Mehmed, Selim ve Kanuni Süleyman devirlerinde yaptırılmış olan umumi
köyler kurup yerleşmiş olmaları İhtimalini kaydediyor. Aynı suretle nüfus ve arazi tahriri defterlerinde resmi bir vesika mahiyetini kazanarak
profesör, Iran Türk aşiretleri ve Hazer ötesindeki Türkmenler arasında muhafaza edilmiş bulunmaları onların kıymetini büsbütün arttırmaktadır.
abdal adını taşıyan Türk oymaklarına tesadüf edilmesini ve Eftalitlerin Herhangi bir seyyahın tesadüfen naklettiği sathi müşahadelerden veya
daha asırlarca evvel abdal adını taşımış olmalarını da cedkike şayan halk arasında nakledilen rivayetlerin toplanması suretiyle elde edilen
görerek hatırlatmıştır. Bu vaziyette, "abdal" sözünün bir tasavvuf ıstılahı malumattan farklı olarak bu kayıtlarda tahrir eminleri bir devlet memuru
olmadan evvel bir aşiret veya zümre ismi halinde bulunun bulunmadığı ve sıfatıyla bizzat mahallinde yaptıkları ted-kiklerle bu devrvişleri isimlerile
kaydetmişler ve bilhassa zaviyelerin eşyasını tarlalarını, değirmen ve
bu nam altındaki bütün dervişlerin bidayette Orta Asya'dan gelmiş abdal
bahçe gibi emlakini ayrı ayrı sayıp dökmek, mevkiin ehemmiyeti ile
aşiretlerini mümessili birer aşiret evliyası olup olmadığı meselesi tedkike
zaviyenin ihı etmekte olduğu vazifeler ve bu vazifelere mukabil istifade
muhtaç gözükmektedir. Serseri derviş zümrelerinin döküntülerinin
ettiği imtiyaz ve muafiyetleri ayrı ayrı bildirmek suretile bizim İçin çok
toprağa yerleşerek köyler vücude getirecek yerde, köyler vücude
kıymetli malumatı toplamışlardır. Bu tahrirlerin mahiyeti hakkında İktisad
getirecek şekilde toprağa yerleşmekte olan göçebe aşiretlerini birtakım
Fakültesi Mec-muası' n ı n ikinci cildinde neşrettiğimiz makalelere bakınız
derviş zümreleri meydana getirmeleri daha fazla muhtemeldir. Esasen
(Osmanlı İmparatorluğunda büyü nüfuz ve arazi tahrirleri ve hakana
Prof. Fuad Köprülü de, bu abdalların kendilerini Horasan'dan gelmiş
mahsus istatistik defterleri).
göstermelerini, eski Oğuz rivayetlerinin aralarında hâlâ yaşamasını,
bunların etnik menşe'lerinin yani Türklüklerinin tesbiti bakımından çok 2! Bu şekilde mutanza içinde zikredilen rakamlar, tetkikimizin sonunda
mühim addetmekte sh. 39) ve abdalları Türklüklerinden en ufak bir şüphe sıralanmış olan Kayıtları sıra numaralarıdır.
bile c a i z olmayan ve eski Türk Şamanizmİ'nin izlerini hâlâ saklayan
Anadolu Alevî türklerinden ayırmaya imkan görmemektedir. Şu halde, 22 Cild: I- sf. 331.
23
abdalların dilencilerden ve çingenelerden ibaret olacağına tıpkı bu Alevi
Türkler gibi, kısmen göçebe olmakla beraber, kısmen de eski zamanlardan
Cild: II. Sf: 133, 137. -Hoca Ahmed Yeseviden cihaz-ı fakrı kabul Kİüb
diyarı-.Rum'da sahibi seccade olmağa izin almış ve üç yüz yermiş kıkarasile
beri toprağa bağlanmış ve ekincilik hayatına geçmiş Türk oymaklarından
Kaligra sultan ser çemşe- i Kıkra okluğu halde, Rum'da Orhan Gazi'ye gelüb
çıkmış olmaları lazımgelmez mi? (26 numaralı nota da bakınız).
sığınmıştır. Bursa fethinden sonra Hacı Bektaş Kaligra SLilnatı yetmiş kadar
Bu nevi rüya hikâyelerini tarihi bir hakikat gibi telakki edilmeyeceğini ve fukarasile Moskov, Leh, Çek Dobruca diyarlarına gönderüb Rum erenlerinden
Prof. Fuad Köprülü'nün tedkiklerinİn gösterildi gibi gibi, onların olmağa izin vermişti".
Reşicldüdin'in de ve Paris nüshası bir A n o n i m Selçukname'de daha evvel 2 İ Topkapı Sarayında, Hazine Kütüphanesi Kitapları arasında No: I 6 1 2'yi:
kaydedilmiş bulunan Fski bir Oğuz efsanesini yeniden canlandırmış bir bakınız.
şeklinden İbaret olduğu mahakkak ise de; biz
menbalarının buna ben/er hikayeler ile derviş menakıbıni süslemek için
yine, ilk Osmanlı
25Hasluck yukarıda ismi geçen etüdlerinde, Evliya Çelebi tarafından tesbit
edilen Sal tuk Menkibesinİ tedkik ile, San Saltuğun Kırımdan gelen
kullanıldığı motifleri hatırlatmanın, hiç olmazsa bu tarihçilerimizin
muhacir Tatar kolonları tarafından Baba dağa ithal edilen bir aşiret
vazdıkarı zamanlarda, kuruluş devrine ait kanaatlerin mahiyetim anlatmak
evliyası olduğunu farzedilebileceğini (sf. 68) ve onun Kırım'da Sotlak
bakımından faydalı olabileceğine inanıyoruz. Bu sc beble burada, bu nevi
civarındaki şehre ismini veren baba saltuk ismindeki veli olması
derviş menkıbinı, bu menakıbin teşekkül e t - rığı zamanın psikolojik halim
lazımgelttiğini, ilk defa İslâmiyeri kabul etmiş bir Türk hükümdarı olmak
v e onun arkasından tarihi hakikatin kentlisini bulabilmek gayesilc tahlil
üzere maruf efsanevi bir şahsiyet olan Satuk Buğra (9441038' i'*-' S'arı
ediyor v e bu arada m e v /.uubahs hikâyelerde umumiyetle dervişlere
Saltuk arasında bir sirayet hadisesi mevzuubahs olabileceğini, Kür- t -halk
atfedilen nuruz, çokluk v e toprakla alakadarhk vasıflarını hakikatin yakın
rivayetlerinde mevcud sarı saltı unvanlı dervişin sarı saltık efsanesinin
bir ifadesi olarak ahvor v e o n lara u m u m i nüfuz v e arazı tahririm
garba doğru intikalinde bir menzil teşkil ettiğini söylüyor. Sarı. Saltuk
defterlerindeki kayıtları vekdığer-lerını tamamlar vazıvette görüyoruz.
ancak bilallara ziyaretgaha memur edilen dervişler ve halefleri tarafından prensiplerini kendi İçlerinde bulduklarını, kuvvetli bir şekilde köklerini
Hacı Bektaş halkasına ichal edilmiş bir aşiret evliyasıdır. Sarı lakabı kendi topraklan içinde olduğunu göstermektedir.
umumiyetle aşiretlerin İnkısama uğrayan şubelerini ayırd etmeğe yarayan
renk sıfatlarından gelmektedir. Yine Hasluck'a göre, bu mıntıkada 27 1 I ve 18 numaralı notları okuyunuz.
28ise
teşekkül eden Sarı Saltuk menkıbeleri arasında Bulgar halk rivayetlerinde
İlyas peygambere ait bulunan menkıbeler mevcuddur. Arnavudluk'a Tedkik ettiğimiz zaviye şeyhlerini umumiyetle bir cemaat beyi veya kabile
eski Ayayorgi hikâyeleri kontrolsüz bir şekilde benİmsenilerek, eski reise olması, bizim burada iddia ettiğimiz fikrin doğruluğunu İspat hususunda
Hıristiyan bir azizin yerine bir Müslüman evliya kaim oluştur. ehemmiyetli bir delil teşkil edecek mahiyettedir. Bu gözle tedkik edildiği
31
takdir idesin diyü emrolunmağın ber muteb-i emr-i mÜnif lazım olan cahil Hıristiyanların din değiştirmeleri pek kolav olmuş ve bu suretle
mahaller de bazı ihya ve bazı ihdas zaviyeler vaz olunub sebt olundu fatih bir ırk veya misyoner teşkilatına malik bir ruhban smıh taralından
(İstanbul Başvekalet Arşivi 917 numaralı defter). Bu kanunu bütünü ecnebi memleketlere getirilen bir din, ikna ve intibak kuvvetile, kendisini
yakında neşredilmiş bulunacak olan "Osmanlı İmparatorluğunda, XV. ve yerli ayinler üzerine ilave ve İlzam etmiştir. Bu suretle dini kaynaşmayı
XVI. asırlarda, ziraî ekonominin hukuki ve mali esasları isimli itabımızın mümkün kılarak Hıristiyanlar için İslâmlığı kolayca kabul edilir bir şekle
birinci cildinde XX. numaralı kanun olarak mevcuttur. 5 sf. 74). sokmak hususunda Bektaşiliğin ne suretle çalıştığını göstermek İsterken
32Hukuk Fakültesi Mecmuasında (1940 senesi, VI. Cildin birinci sayısında) Hıristiyan aziz, bulunduğunu veya eski Hıristiyan azizin
Müslümanlığı kabul etmiş bulunduğunu ileri sürerek türbeleri her iki din
gizlice
neşredilmiş olan "Evladlık vakflar" başlıklı yazımıza bakınız. salikleri için ziyaret edilebilir bir hale sokmuşlar ve bu iştirakten
33İktisad Fakültesi Mecmuasının l. 2 ve 4. Sayılarında çıkmış olan "Osmanlı kendileri için büyük faydalar ummuşlardır (sf. 53, 62). Böylece Hasluck'a
İmparatorluğunda toprak İşçiliğinin organizasyonu şekilleri: 1, kulluklar göre, Selçuk hanedanın cismanı ve Mevlevi dervişlerinin ruhani merkezi
ve ortakçı kullar" başlıklı makalelerinize ve bunlar içinde bilhassa 47 olan Konya da, aynı suretle gerek Hıristiyan ve gerek Müslümanlar
numaralı notun bulunduğu yere ve XXXV numaralı kayda bakınız. tarafından hiç bir vicdani endişe olmaksızın ziyaret edilen dört