You are on page 1of 2

Ders çalışmayı yarına bırakan öğrenci; yolunda bir ırmağa rastlayıp da akıp geçmesini bekleyen

insana benzer, ırmak hiç durmadan akıp gider, o hala bekler.

Quintus Horatius Flaccus (MÖ 65 - MÖ 8)


Augustus döneminin en önemli Romalı şairi.

Aziz Nesin'e soyadını sorarlar.

Şöyle cevap verir:


"1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli
aşağılık duyguları ortaya çıktı.
Dünyanın en cimrileri 'eli açık', dünyanın en korkakları 'yürekli', dünyanın en tembelleri 'çalışkan'
gibi soyadları aldılar.
Kendime 'nesin' soyadını aldım. Herkes 'nesin' diye çağırdıkça, ne olduğumu düşünüp kendime
geleyim istedim."

Aziz Nesin (1915-1995)


Mizah, kısa öykü, tiyatro yazarı ve şair.

Geçmişte kim olduğunu bilmek istiyorsan, şu an kim olduğuna bak. Kim olacağını bilmek
istiyorsan, ne yaptığına bak.

Gautama Buddha (MÖ 563 - MÖ 483)

Türk toplumunun mizaha olan ilgisi sizce zekasından mı ileri geliyor? sorusu üzerine;

"Ne zekası? Bu milletin yüzde doksan biri 82 anayasası'na evet demiştir. Geriye kalıyor yüzde
dokuz. Hadi biraz iyimser olalım, ama yüzde altmışı aptal bir milletiz" demiştir.

Bu cevaptan sonra mahkemeye verilmiştir.

"Yapmayın, etmeyin. Eğer mahkemeyi ben kazanırsam sizin aptallığınız mahkeme kararı ile
tescillenmiş olur" dediyse de alıngan insanlarımıza söz dinletememiş, sonuçta mahkemeyi
kazanmıştır.

Aziz Nesin (1915-1995)


Mizah, kısa öykü, tiyatro yazarı ve şair.

Dünya'nın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumdu, en büyük kuş
bir yumurtada gizliydi.

Woody Allen (1935)


Hayata seyirci kalmak kötüdür oğlum. Hayatın iyi, uslu bir seyircisi olmaktansa hayatın içinde
başarısız bir adam olmak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi olmaktansa, kötü bir boksör
olmayı göze almak daha iyidir, oğlum...

Yılmaz Güney (1937-1984)


Yönetmen, sinema oyuncusu, senarist ve öykü yazarı.

Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır; zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.

Peyami Safa (1899-1961)

Anlaman gereken ilk şey,burada şehit diye bir olay olmadığıdır.Geçmişteki dinsel kıyımları
okumuşsundur.Ortaçağlarda Engizisyon vardı, ama başarılı olamadı.Doğru yoldan ayrılanları yok
etmek amacıyla işe başladı.Ama sonunda yok olan kendisi oldu.Çünkü kazığa bağlayıp yaktığı her
adamın yerine binlercesi çıktı.Neden böyle oldu?Çünkü Engizisyon, düşmanlarını herkesin önünde
tövbe etmeden öldürüyordu.Öldürme nedeni de zaten suçluların tövbe etmemeleriydi.İnsanlar
gerçek inançlarından vazgeçmedikleri için ölüyorlardı.Aslinda tüm onur suçlunun, tüm utançsa
onu yakan Engizisyonun oluyordu.Daha sonraları,yirminci yüzyılda totoliterler vardı.Alman Nazileri
ve Rus Komünistleri.Ruslar doğru yoldan ayrılanları, Engizisyondan daha şiddetli
cezalandırdılar.Geçmişteki yanlışlardan öğrenmişlerdi; şehitler yaratılmamalıydı.Kurbanlarını
mahkeme önüne çıkarmadan önce insanlık onurlarını öldürüyor, aç bırakarak, işkence ederek, tüm
dirençlerini kırıyorlardı.Sonuçta kendilerine ne söylenirse kabul ediyorlar,birbirlerini ele veriyor,
birbirlerinin ardına gizleniyorlar, acıma dileniyorlardı.Ama birkaç yıl sonra aynı şeyler
yinelendi.Ölenler şehit oldular; alçaldıkları unutulmuştu.Neden böyle olmuştu?Çünkü, itiraflarının
düzmece olduğu ve işkence yoluyla elde edildiği anlaşılmıştı.Biz bu tür yanlışlar
yapmıyoruz.Buradaki tüm itiraflar doğrudur.Onları biz doğru yapıyoruz.En önemlisi ölülerin bize
karşı çıkmak için dirilmelerini önlüyoruz.Sonraki kuşakların seni savunacağını sakın düşünme
Winston.Sonrakiler senin adını bilmeyecek, seni tarih zincirinden söküp atacağız.Seni gaz haline
sokup atmosfere salacağız.Senden geriye hiçbir şey kalmayacak; ne bir ad, ne bir kayıt, ne de
beyinlerde bir anı.Geçmişten olduğu gibi, gelecekten de silineceksin.Sen hiç yaşamamış
olacaksın.

"Bin Dokuz Yüz Seksen Dört" romanından.

George Orwell (1903–1950)


İngiliz yazar.

You might also like