Professional Documents
Culture Documents
Ġzmir
Ġçindekiler
Özet
1. GiriĢ
2. KüreselleĢme ve Finansal Krizler
3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri
3.1. Likidite Bolluğu
3.2. AĢırı Borçlanma
3.3. Türev Ürünler
4. Küresel Finansal Kriz ve BRIC-T Ülkeleri
4.1.Brezilya
4.2. Rusya
4.3. Hindistan
4.4. Çin
4.5. Türkiye
5. Sonuç
6. Kaynaklar
2
Küresel Finansal Krizin BRIC-T* Ülkelerine Etkileri: Likidite Daralmasının
Etkileri
Özet
Bu çalışmada 2008‟in son çeyreğinde ortaya çıkan küresel finansal krize bağlı olarak
meydana gelen likidite daralmasının yükselen piyasa ekonomileri olarak kabul edilen BRIC-T
ülkeleri üzerine olan etkileri incelenmiş, bu etkilerin ülke ekonomilerinde yaptığı etkiler mali
ve imalat sektörü bağlamında ortaya konmuştur. Çalışmada IMF, IFS veri tabanı başta olmak
üzere BRIC-T ülkelerine ait merkez bankalarının ve bakanlıklarının sitelerinden alınan sayısal
veriler Excel programı yardımıyla grafik olarak ortaya konmuştur. Çalışmada küresel finansal
krizin BRIC-T ülkelerini oldukça kötü etkilediği, ancak Çin‟in bu ülkeler içinde ekonomik
performansı düşmesine rağmen ekonomik anlamda en iyi ülke olduğu sonucu ortaya
çıkmıştır.
*
BRIC-T, Brezilya (B), Rusya (R), Hindistan (I), Çin (C) ve Türkiye (T) ekonomilerinin birlikteliğini vurgulamak
üzere geliştirilmiş bir kısaltmayı ifade etmektedir.
3
1. GĠRĠġ
2000 yılından itibaren dünyada var olan likidite bolluğu ve bu likidite bolluğunun
ABD konut kredilerinde yarattığı balon finansal piyasaları büyük şekilde etkilemiştir ve
etkilemeye devam etmektedir. Banka iflasları, devletlerin bazı bankalara el koyması,
bankaların birleşmesi, bankaların yardım paketleri istemeleri birer örnek olarak verilebilir.
Zaman içerisinde ise finansal piyasalardaki problemler reel sektöre yansımıştır. Şirket
iflasları, üretimlerin durdurulması, milyonlarca kişinin şirketler tarafından işten çıkarılması
reel sektörün ne kadar zor bir durumda olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni ise likidite
daralmasıdır.
Krize müdahale türü ise her ne kadar serbest piyasa ekonomisinin iyi işlediği zamanlar
karşı çıkılsa da yine Keynesyen politikalar olmuştur. Devletin ekonomideki yeri ve etkinliği
tekrar sorgulanmaya başlanmıştır. ABD‟de başlayan ekonomiye müdahale gelişmekte olan
ülkelerde de kendini göstermektedir. Özellikte yükselen piyasa ekonomileri olan Brezilya,
Rusya, Çin, Hindistan ve Türkiye krizden en az etkilenmek isteyen ekonomiler arasında yer
almaktadır. Çünkü bu ülkeler müthiş bir büyüme ivmesi yakalamış ve bu avantajı kaybetmek
istememektedirler.
Küreselleşme ile birlikte sermaye akımları ve finansal piyasalar daha serbest hale
gelmiştir. Özellikle 2000 yılından itibaren gerek doğrudan yabancı sermaye yatırımında
1
Uluslararası Ekonomi “Teori ve Politika”, S. Rıdvan Karluk, 2003, s.224.
2
Küresel Finans Krizi, Mahfi Eğilmez, 2008, s.28.
4
gerekse portföy yatırımında, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarında gözle görülür
bir artış vardır.
3
Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl Başladı, Hangi Aşamadayız?, Durmuş Yılmaz, Ankara,
27 Aralık 2008.
5
Finansal kriz çok karmaşık ve bir o kadar da önemli bir kavramı ifade etmektedir. Bu
yüzden bu kavram gelişmekte olan ülkeler için çok büyük anlam taşımaktadır.
Dünya ekonomisinin 21. yüzyılın başından itibaren yaklaşık 6 yıl boyunca bir likidite
bolluğu yaşadığı bilinmektedir. ABD‟nin bütçe ve dış ticaret açıklarını kapatmak istemesi
üzerine özellikle Çin‟deki likidite ABD ekonomisini finanse etmek için devreye girmiştir. Çin
liderliğindeki dış ticaret fazlası olan ülkeler küresel likiditeyi arttırmaya başlamışlardır.
Bunun yanı sıra 1991‟de çöküşün içine giren Japonya‟nın durgunluktan çıkmak için gevşek
para politikası uygulaması küresel likiditeyi artıran diğer etmenlerden biri olmaktadır. 2008
Nobel ödülü sahibi Krugman krizlerin bir talep yaratma sorunu olduğunu savunmaktadır.4
Geleneksel para ve maliye politikalarının Japonya‟yı bile kurtarmaya yetmediğini, büyüyen
ABD ekonomisinin kendisini aynı tuzağın içinde neden bulmayacağını belirtmiştir.
4
Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, Paul Krugman, 2008.
6
başlamıştır. Aşağıdaki grafikte S&P / Case-Shiller Endeksi‟ne göre ABD‟deki konut
fiyatlarının gelişimi görülmektedir.5
250
200
150
Case-Shiller National
Case-Shiller 10-city Composite
100
Case-Shiller 20-city Composite
50
0
2003Q4 2004Q4 2005Q4 2006Q4 2007Q4 2008Q4
Kaynak: S&P
Grafikte görüldüğü üzere ABD‟de konut fiyatları hızlı bir yükselişin ardından
2007‟nin başından itibaren düşmeye başlamıştır.
5
Veriler www2.standardandpoors.com sitesinden alınmıştır.
6
Küresel Finans Krizi, Mahfi Eğilmez, 2008, s.67.
7
4. Küresel Finansal Kriz ve BRIC-T Ülkeleri
Finansal krizle birlikte piyasalara olan güven kaybının artmasıyla dünya ekonomisi
günden güne kötüye gitmektedir. Gelişmiş ülkelerde fabrikalar iflasın eşiğine gelmiş, bazıları
ise çoktan iflas etmiştir. Adı herkes tarafından bilinen çok büyük fabrikalar dahi devletten
yardım istemektedir. Özellikle büyük fabrikaların veya bankaların iflasın eşiğine gelmesi
dünyada büyük bir yankı uyandırmaktadır. Para, sermaye ve döviz piyasaları bu gibi olumsuz
gelişmelerden kötü etkilenmektedir.
120000
100000
Doğrudan yatırımlar Brezilya
milyon $
0
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007
7
Veriler IMF, IFS veritabanından alınmıştır. 2007 Hindistan verisi Hindistan Ticaret ve Politika Bakanlığının
sitesinden alınmıştır.
8
2050 yılında dünya ekonomisinde söz sahibi olması beklenen BRIC-T ülkeleri küresel
krizden etkilenmeye başlamışlardır. Çünkü küreselleşen dünyada ülkeler birbirleriyle entegre
olmuş durumdadırlar. Bir yerde bir ekonomik sıkıntının olması diğer ülkeleri de
etkilemektedir. Bazı ekonomistler BRIC-T ülkelerinin bu krizden bir hayli etkileneceğini ve
gelişmiş ülkelerden gelen sermayeler olmadığı sürece bu ülkelerin zor durumda kalacağını
söylemektedirler. Bazı ekonomistler ise BRIC-T ülkelerinin bu küresel krizi atlatacağını ve
zaman içerisinde gelişmiş ülkelerden ayrılmış bir şekilde ekonomik büyümelerine devam
edeceklerini savunmaktadırlar.
4.1. Brezilya
Brezilya Amerika kıtasının en büyük ikinci ülkesidir ve soya ile demir cevheri
ihracatçısıdır. IMF‟nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Brezilya‟nın
Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası dünyada % 2,8‟lik, nüfusu ise % 2,9‟luk bir paya sahiptir. Brezilya
1999 yılında yaşadığı döviz krizinden sonra ekonomisini toparlama evresine girmiştir.
Ekonomisi günden güne daha sağlam bir yapıya gelmektedir. Cari işlemler ve finansal
işlemler hesabı iyi durumda bulunmaktadır. GSMH hacmi ise istikrarlı bir şekilde
büyümektedir. Brezilya toplam rezervlerini de güçlendirmektedir. Aşağıdaki tabloda
Brezilyanın bazı makroekonomik değişkenleri görülmektedir.
9
Makroekonomik göstergeleri iyiye dönen Brezilya yabancı sermayenin ilgisini
çekmiştir. 2001 yılında 121,948 milyon $ dolar doğrudan yabancı yatırım, 2007 yılında
328,455 milyon dolara çıkmıştır. Portföy yatırımları ise 2001 yılında 151,741 milyon dolar
iken 2007 yılında 509,648 milyon dolara çıkmıştır.
2008 2009
ġubat Ocak-ġubat Yıl ġubat Ocak-ġubat
Portföy Yatırımları 2,617 847 -767 -1,669 -4,013
Kaynak: Brezilya Merkez Bankası
Kriz dönemine kadar yoğun sermaye girişi yaşayan Brezilya‟nın para birimi olan real
değer kazanmış, fakat kriz sonrası sermaye çıkışları sonrası real dolar karşısında değer
10
kaybetmeye başlamıştır. Brezilya hükümeti Real‟in dolar karşısındaki değer kaybını
engellemek amacıyla yabancı yatırımcılar için uygulanan finansal işlemler vergisini kaldırma
kararı almıştır. Buna ek olarak ise hükümet, yurtdışından yapılan havalelerdeki vergiyi
kaldırma kararı almıştır. Bu politikaların ise temel amacı ülkeden sıcak paranın kaçmasını
engellemektir.
Dolar-Real Paritesi
2.500
2.000
1.500
1.000
500
0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Mart
Dolar-Real Paritesi 1.634 1.914 2.115 2.332 2.336 2.315 2.377 2.314
Brezilya hükümeti 2009‟da vadesi gelen dış borçların ödenebilmesi için döviz
rezervlerini kullanacağını söylemektedir. Bu rakam ilk başta 10 milyar dolar ifade
edilmektedir ama bu rakamın 40 milyar dolara kadar çıkabileceği söylenmektedir. Böyle bir
durumda Brezilya‟nın rezervleri üzerindeki baskı artmaya başlayacaktır. Bunun sonucu olarak
Brezilya‟nın parasının değer kaybedeceği ve dış piyasadan yapılacak olan borçlanmanın
maliyetinin artacağı söylenmektedir. Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere Brezilya reali
krizden sonraki dönemde değer kaybı yaşamıştır. Fakat şubat ayından sonra Brezilya reali
toparlanma sürecine girmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte Brezilya‟nın altın harici döviz
rezervleri de krizden sonraki dönemde azalan bir seyir izlemiştir, ancak şubat ayından sonra
Brezilya tekrar döviz rezervlerini arttırmaya başlamıştır. Ekonomideki iyi gidişatın bir nedeni
olarak Brezilya‟nın IMF‟nin mali katkıda bulunma taleplerini kabul ederek IMF‟ye 4.8 milyar
dolar kredi vereceklerini açıklamalarıdır. IMF‟ye kredi veren bir ülke konumuna gelen
Brezilya‟nın dış piyasalarda kredibilitesini arttırarak, yatırım çekerek ülkeye döviz girişi
11
sağlayabilecektir. Bunu gerçekleştirebildiği takdirde, 2009 yılında olan dış ödemelerin
rezervler ve kur üzerinde yapacağı baskı sınırlı kalacaktır.
Finansal kesimde çıkan krizden etkilenmemek için finans kesiminin yapısının güçlü
olması gerekmektedir. Bankacılık kesiminin kredi kanalını iyi işletebilmesi için rezerv
miktarını kriz döneminde fazla tutması ve sermaye miktarını da geri dönmeme riski olan
kredilerin artması ihtimalinden dolayı arttırmalıdır. Brezilya bankacılık kesimi krizin ortaya
çıkmasından sonra rezerv miktarını biraz kaybetse de koruyabilmiştir. Bununla birlikte
sermaye miktarını ise krizden sonraki aylarda arttırmayı başarmıştır. Brezilya‟da bankacılık
kesiminin rezerv miktarlarının ve sermaye miktarının krizden önceki ve sonraki dönemdeki
gelişimi aşağıdaki grafiklerde görülmektedir.
12
Grafik 6: Brezilya Bankalarının Rezervleri
Banka Rezervleri
200000
150000
100000
50000
Banka Rezervleri (milyon real)
0
13
açıklarının giderek artması Brezilya bankalarını ileriki dönemlerde sıkıntıya sokabilecektir.
Aşağıdaki grafikte Brezilya bankalarının döviz pozisyonu görülmektedir.
200000,000
180000,000
160000,000
140000,000
120000,000
100000,000
80000,000 Bankaların Döviz Varlıkları (milyon
60000,000 real)
40000,000 Bankaların Döviz Yükümlülükleri
20000,000
(milyon real)
0,000
Brezilya sanayi sektöründe kriz dönemine kadar gayet başarılı ivme yakalamıştır.
Özellikle sermaye malları üretimindeki artış 1992 yılı baz alındığında gözle görülür bir
büyüklüktedir. Ancak küresel finansal krizin etkisi Brezilya‟yı etkisi altına almıştır. Dünya
genelinde talebin aşırı bir şekilde azalmasına bağlı olarak imalat sanayi 1992 yılı rakamlarına
göre giderek azalan bir seyir izlemektedir. İmalat sanayinin giderek artan bir seyir izlemesi ise
işsizlikte artış ve ekonomide daralmaya yol açmaktadır. Brezilya hükümeti imalat sanayini
canlandırmak amacıyla Ocak ayında vergileri düşürme kararı almıştır. Toplam talebin dünya
genelinde büyük bir oranda azalması, vergi indirimlerinin imalat sanayini pozitif yönde ne
kadar etkileyeceği ise belirsizliğini korumaktadır.
Aşağıdaki grafikte 2008 Ocak - 2009 Şubat dönemleri arasında sanayi endeksinin
değişimi görülmektedir.
14
Grafik 9: Brezilya Sanayi Endeksi
Ülkeye gelen yabancı sermayedeki azalma, küresel çapta yaşanan talep daralmasına
bağlı olarak azalan üretim Brezilya ekonomisinin en önemli destekleyicisi konumunda
bulunan ihracatı etkilemiş bulunmaktadır. İhracatın azalmasına ithalatın azalması da eşlik
etmektedir. Küresel daralmanın Brezilya ihracatı ve ithalatı üzerinde yaptığı etki IMF, IFS
verilerine göre aşağıdaki grafikte daha iyi gözlenmektedir.
İthalatın da ihracatla beraber azalmasına bağlı olarak Brezilya‟nın cari işlemler açığı
fazla değildir. Hatta şubat ayından ocak ayından sonra ithalatın ihracattan daha fazla azaldığı
görülmektedir. Bu durum ise Brezilya‟nın cari açığının kapanmasına neden olmaktadır.
Brezilya‟nın en azından şu an için hem toplam rezervlerinin güçlü olması hem de cari açığının
fazla olmaması, Brezilya‟yı spekülatif ataklara karşı güçlü kılmaktadır.
15
Grafik 10: Brezilya’nın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları
20000
milyon $
15000
10000
5000
0
2008 2008 2008 2009
2008 Eylül 2008 Ekim 2009 Ocak
Ağustos Kasım Aralık Şubat
İhracat 19747 20017 18152 14753 13817,4 9782 9586
İthalat 17467,5 17290,8 17306,7 13140,5 11516,6 10306 7821
4.2. Rusya
Rusya gerek hammadde, gerek enerji gerekse biyolojik kaynak bakımından dünyanın
en zengin ülkelerinden biridir. IMF‟nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna
göre Rusya‟nın Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası Dünya‟da % 3,2‟lik nüfusu ise % 2,2‟lik bir paya
sahiptir. 1998 Ağustos ayında ciddi bir kriz yaşayan Rusya ekonomisinin son yıllarda gayet
olumlu bir performans sergilemektedir. Cari işlemler ve finansal işlemler hesabı oldukça iyi
bir görünümdedir. Enflasyon oranı düşmektedir. GSMH rakamları istikrarlı bir şekilde
büyümektedir. Bunun yanı sıra işsizlik rakamları da yıldan yıla azalma göstermektedir.
Özellikle petrol fiyatlarının 2003 yılından itibaren yükselişe geçmesi Rus ekonomisini
oldukça rahatlatmıştır. 2003 yılında petrolün varil fiyatı 27,7 dolar iken, 2008 yılı ortalaması
105,5 dolar olmuştur. Aşağıdaki tabloda Rus ekonomisine ait bazı makroekonomik
değişkenler görülmektedir.
16
Tablo 4: Rusya’nın Bazı Makroekonomik Göstergeleri
1998 yılında büyük bir kriz yaşayan Rusya 21. yüzyıldan itibaren yükselen piyasa
ekonomileri arasına girmiş bulunmaktadır. Rusya, ekonomisine çektiği yabancı yatırımlarla
büyük bir ekonomik büyüme aşamasına girmiştir. Rusya‟ya yapılan doğrudan yabancı
yatırımlarda 2001 yılından 2008 yılının sonuna kadar büyük bir artış görülmektedir. Aynı
şekilde Rusya‟ya gelen portföy yatırımları da 2007 yılında en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Ancak küresel krizin ortaya çıkmasıyla birlikte Rusya‟dan sermaye çıkışları görülmektedir.
2007 yılında 2006 yılına göre 2 milyar 5372 milyon dolar daha fazla doğrudan yabancı
sermaye çekmeyi başarabilen Rusya, 2008 yılında ise 2007 yılına göre 1 milyar 5247 milyon
dolar doğrudan yabancı sermaye çekebilmiştir. Portföy yatırımları ise 2007 yılında en yüksek
seviyeye ulaşmış bulunmaktadır. Fakat küresel krizin etkisiyle 2008 yılında portföy
yatırımları hızla Rusya ekonomisinden çıkmaya başlamıştır. Sıcak para olarak ifade edilen
portföy yatırımlarının çıkmasıyla Rus rublesi giderek değer kaybetmeye başlamıştır.
Aşağıdaki grafikte doğrudan yabancı yatırımların ve portföy yatırımlarının değişimi
görülmektedir.
17
Grafik 11: Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy Yatırımları
20000
0
-20000
-40000
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Doğrudan Yabancı Yatırımlar 2748 3377 7.958 15444 12886 29701 55073 70320
Portföy Yatırımları -730 5996 -2329 4443 -713 9455 16854 -26148
Küresel finansal krize bağlı olarak düşüşe geçen petrol fiyatları Rus bütçesini oldukça
zor duruma düşürmektedir. Yetkililer tarafından bütçe açığının rezervler kullanılarak
kapatılacağı duyurulmuştur. Ayrıca Rusya Maliye Bakanı Aleksey Kudrin 2009 yılında ilk
aylık dönemde ulaşması beklenen yaklaşık 46 milyar dolarlık bütçe açığının rezervler
aracılığıyla kapatılacağını bilgisini vermiştir.
Bütçe açığının yanı sıra bankacılık kesiminin mart ve nisan aylarında had safhaya
ulaşması beklenen nakit sıkıntısını gidermek için merkez bankasının devreye girmesi
beklenmektedir. Bunun yanında askeri yatırımlar ve sosyal reformlar için de bu rezervlerin
kullanılacağı söylenmektedir.
18
Grafik 12: Dolar-Ruble Paritesi
Dolar-Ruble Paritesi
40
35
30
25
20
15
10
5
0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat
Ruble-Dolar Paritesi 24,5769 25,2464 26,5430 27,6060 29,3804 35,4146 35,7205
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, Şubat verisi Rusya Merkez Bankasından alınmıştır.
19
Grafik 13: Altın Harici Toplam Rezervler
400000,000
300000,000
200000,000
Altın Harici Toplam Rezervler
100000,000
(milyon $)
0,000
2008 Ocak
2007 Ocak
2009 Ocak
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Mayıs
2008 Mayıs
2007 Mart
2007 Kasım
2008 Mart
2008 Kasım
2009 Mart
2007 Temmuz
2008 Temmuz
Rusya bankaları rezerv miktarlarını krizin ortaya çıkmasına kadar bazı dönemlerde
artırmışlardır ve 2008‟in ilk ayından itibaren bankaların rezerv miktarları yatay bir seyir
izlemektedir. Krizin ortaya çıkmasından sonra ise Rus bankaları ihtiyatlı davranarak rezerv
miktarlarını arttırmaktadırlar. Bankaların en önemli hesaplarından biri olan sermaye hesabı
ise Rus bankalarının bilançolarında kriz öncesi dönemden itibaren artan bir seyir izlemektedir.
Banka rezerv ve sermayelerindeki bu artışlara rağmen Rus bankalarını zor bir dönem
beklediği söylenmektedir. Bir banka tarafından hazırlanan raporda mart ve nisan aylarında
finans sektöründe ciddi bir nakit sıkıntısı yaşanacağı belirtilmektedir. Mart ayında dev
şirketlerin 10 milyar dolar civarı borç ödemesinin bulunduğu, ayrıca nisan ayında 20 milyar
dolar KDV ödemeleri nedeniyle, finansman sıkıntısı yaşanmaması için bankacılık sisteminin
devletten günlük 300-400 milyar Ruble nakit talep edeceği belirtilmektedir. Aşağıdaki
grafiklerde Rus bankalarının rezerv miktarları ve sermaye hesaplarının krizden önceki ve
sonraki izlenimi yer almaktadır.
20
Grafik 14: Rusya Bankalarının Rezervleri
Banka Rezervleri
3000,000
2500,000
2000,000
1500,000
1000,000
500,000
0,000
2007 Mayıs
2008 Mayıs
2007 Mart
2007 Ekim
2008 Ekim
2007 Şubat
2007 Eylül
2007 Kasım
2008 Şubat
2008 Mart
2008 Eylül
2008 Kasım
2007 Ocak
2007 Aralık
2008 Ocak
2008 Aralık
2007 Ağustos
2008 Ağustos
2007 Haziran
2008 Haziran
2007 Nisan
2007 Temmuz
2008 Nisan
2008 Temmuz
Banka Rezervleri (milyar ruble)
2008 Ocak
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Aralık
2008 Aralık
2007 Mayıs
2008 Mayıs
2008 Ekim
2007 Ağustos
2008 Ağustos
2007 Ekim
2007 Haziran
2008 Şubat
2008 Haziran
2007 Nisan
2008 Nisan
2007 Şubat
2007 Mart
2007 Kasım
2008 Mart
2008 Kasım
2007 Temmuz
2008 Temmuz
Rusya bankacılık sektörünün nakit konusunda finansal krizden olumsuz bir şekilde
etkilenmesi beklenmektedir. Bunun yanı sıra bankacılık sektörünün diğer önemli bir risk
taşıyan kalemi ise döviz pozisyon açığıdır. Ruble‟nin dolar karşısında değer kaybetmesi ve
merkez bankası rezervlerinin giderek azalması sonucu Ruble üzerindeki baskının artacağı
21
endişesi Rusya‟yı endişelendirmektedir. Çünkü döviz pozisyonu açığı olanlar ileriki
zamanlarda çok büyük sıkıntı çekebileceklerdir. Rusya bankaları Ruble‟nin daha fazla değer
kaybedilme riskini göze alarak döviz varlıklarını krizden sonraki dönemde arttırmaktadırlar.
Krizden önceki dönemde döviz pozisyonu açığı daha fazla olan Rusya bankaları kur riskine
karşı önlem almaktadırlar. Aşağıdaki grafikte Rusya bankalarının döviz pozisyonu seyri
görülmektedir.
6000,000
5000,000
4000,000
3000,000
Bankaların Döviz Varlıkları (milyar
Ruble)
2000,000
Bankaların Döviz Yükümlülükleri
1000,000 (milyar Ruble)
0,000
Rusya‟nın ihracatının neredeyse üçte ikilik kısmı petrol, petrol ürünleri ve gaza
dayansa da, bu ürünlerin fiyatlarının küresel krizin etkisiyle önemli derecede azalması sonucu
imalat sanayisinin Rusya ekonomisi için önemli olduğu öne çıkmaktadır. Küresel krizle
birlikte alım gücü düşen Rus vatandaşların harcamalarını kısıp tasarrufta bulunması Rus
sanayisini kötü etkilemektedir. Dünya genelinde talebin düşmesiyle birlikte bu durum sanayi
sektörünü daha çok olumsuz etkilemektedir. Başta otomotiv olmak üzere elektronik aletlerin
satışlarının giderek düşmesi, demir çelik endüstrisinde birçok firmanın işçi çıkartması ise Rus
hükümetini zor durumda bırakmaktadır.
Yaklaşık 10 yıldan bu yana ilk kez bütçe açığı veren ve rezervlerinin önemli bir
kısmını rublenin değerini korumak için kullanan Rus hükümetinin imalat sektörüne ne kadar
22
yardım yapabileceği ise bir soru işareti olmaktadır. Aşağıdaki grafikte Rusya sanayi üretim
endeksinin değişimi görülmektedir.
Rusya ekonomisinin ihracatı büyük oranda petrol, petrol ürünleri ve gaz ihracatına
dayalıdır. İhracatın % 60‟ı aşkın kısmı enerjiye dayanmaktadır. Geri kalan kısmı ise daha çok
metaller, motor ve kimyasal ürünler oluşturmaktadır. İthalatta ise metaller, motor, hafif sanayi
ürünleri ve gıda başta gelmektedir.
Küresel krizle birlikte petrol fiyatlarının düşmesi, sanayi üretiminin giderek azalması
Rusya‟nın ihracatını kötü etkilemektedir. 2008 Ekim ayından sonra giderek azalmaya
başlayan ihracat miktarı Rusya‟nın ekonomik büyüme hedeflerinin ise gerçekleşmemesine
neden olmaktadır. Başbakan yardımcısı Andrey Klebach yaptığı açıklamada 2009 yılının ilk
çeyreğinde % 7‟lik bir daralmanın gerçekleştiğini söylemektedir. Petrol fiyatlarının etkisinin
yanı sıra 2008 yılında ülkeden hızla çıkmaya başlayan para miktarının da bu küçülmede etkili
olduğunu söylemektedir.
23
Grafik 18: Rusya’nın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları
50000
40000
milyon $
30000
20000
10000
0
2008 Ağustos 2008 Eylül 2008 Ekim 2008 Kasım 2008 Aralık
İhracat 45679 44177 47799 45574 43824
İthalat 27365 25315 28655 27043 27389
Küresel finansal krize bağlı olarak dünya genelinde petrole olan talebin düşmesi petrol
fiyatlarının sert bir şekilde düşmesine neden olmuştur. İhracatı büyük oranda petrole dayalı
olan Rus ekonomisi enerji fiyatlarının düşmesinden oldukça olumsuz etkilenmektedir. Bunun
yanı sıra sanayi üretimindeki başlayan düşüş Rusya‟yı zorlayan ayrı gelişmedir. Rus
yetkililerinin tahminlerine göre sanayi üretiminde ve ihracatta düşüş beklenmekteydi ve
göstergeler tahminleri destekler şekildedir.
Ulusal rezerv bakımından bir hayli sıkıntılı günler geçiren ve daha zor günlerin Rus
ekonomisini beklediği göz önüne alındığında petrol fiyatlarındaki düşüşün ve talebin azalması
ulusal rezervler üzerindeki baskıyı arttırması beklenmektedir. Rus ekonomisini enerji
fiyatlarına aşırı bağımlı olmasından dolayı enerji fiyatları yüksek iken ekonomi üzerinde nasıl
olumlu bir etki yaptıysa enerji fiyatlarının düştüğü bu zamanlarda ekonomi üzerinde olumsuz
bir etki yaratmaktadır.
Dünya‟da petrole olan talebin düşmesinin yanı sıra Rusya‟da petrol şirketlerinin petrol
ihracatını düşürmesi ise Rus ekonomisi için ayrı bir soru oluşturmaktadır. Petrol ihracatçıları
ton başına alınan vergi oranın hızlı fiyat düşüşlerine rağmen hala çok yüksek olmasından
dolayı petrol ihracatını azalttıklarını açıklamaktadırlar. Eylül ayında ton başına alınan vergi
485,5 dolar iken 1 Aralık‟tan itibaren ton başına vergi 192,1 dolara düşürülmüştür.
24
Grafik 19: Rusya Petrol Fiyatları
Petrol Fiyatları
140
120
100
80
60
40 Petrol Fiyatları ($)
20
0
01.01.2008
01.02.2008
01.03.2008
01.04.2008
01.05.2008
01.06.2008
01.07.2008
01.08.2008
01.09.2008
01.10.2008
01.11.2008
01.12.2008
01.01.2009
01.02.2009
01.03.2009
Kaynak: Dünya Ham Petrol Fiyatları, Amerikan Hükümeti Resmi Enerji İstatistikleri
4.3. Hindistan
Hindistan ucuz iş gücüne sahip olduğu için yabancı yatırımcıların ilgi odağındadır.
Ucuz işgücü sayesinde ülkeye yatırım çekmektedir. Ulusal rezervlerini artırmış ve çok iyi
oranlarda büyüme rakamlarını yakalamıştır. Hindistan‟a ait bazı makroekonomik göstergeler
aşağıdaki tabloda görülmektedir.
25
Tablo 5: Hindistan’ın Bazı Makroekonomik Göstergeleri
Dünya‟nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Hindistan, sahip olduğu çeşitli
doğal kaynaklar, sağlıklı ekonomisi, giderek artan alım gücü ve yetenekli işgücü ve yüksek
kar potansiyeli sayesinde yabancı yatırımcıların odağı halindedir. Ülkede İngilizce bilen insan
sayısının fazla olması ise Hindistan‟ı en büyük rakibi olan Çin karşısında bir adım öne
çıkarmaktadır. Hükümetin ekonomiyi liberalize etme çabaları ise bu yabancı yatırımların
çekilmesinde ki diğer önemli bir etkendir. Hindistan çektiği yabancı yatırımlarla 2002-2007
arasında % 8‟lik bir büyüme yaşanmıştır.
Hindistan‟da 2008‟in 3. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre doğrudan
yabancı sermaye girişinde hala artış gözlenmektedir. Portföy yatırımları için ise aynı şeyi
söylemek söz konusu değildir. Krizin daha yeni ortaya çıkmaya başladığı dönemde dahi
portföy yatırımlarında 2008 yılının 3. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre azalış
görülmektedir.
26
Grafik 20: Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy Yatırımları
80
60
40
20
0
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Portföy Yatırımları
2007Q3 94,894 108,504
2008Q3 121,276 101,793
Yaşanılan küresel finansal krize bağlı olarak ülkeye olan sermaye girişlerinde
azalmaya başlayan Hindistan‟ın para birimi olan rupinin değer kaybetmesine neden
olmaktadır. Risk isteği azalan yatırımcılar varlıklarını gelişmekte olan ülkelerden çıkarmaya
başlayınca Rupi Dolar karşısında değer kaybetmeye başlamıştır. Rupiyi canlandırabilmek için
2008 Mart ayından bu yana piyasaya 57 milyar dolar düren Hindistan bu isteğini
gerçekleştirememiş bulunmaktadır. Yapılan müdahalelere rağmen Rupi‟de olan değer
kaybının devam edeceği söylenmektedir.
Dolar-Rupi Paritesi
60,000
50,000
40,000
30,000
20,000
10,000
0,000
Rupi-Dolar Paritesi
27
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Şubat Hindistan Merkez Bankası
Hindistan‟ın rezervleri 2008‟in Haziran ayında 300 milyar doları geçerken 2009 Mart
itibari ile 244 milyar dolar olmuştur. Rezervlerin azalmasında Rupi‟nin değerini korumak için
uygulanan politikaların büyük etkisi olmaktadır. Aşağıdaki grafikte Hindistan‟ın altın harici
toplam rezervleri görülmektedir.
2008 Nisan
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Mayıs
2007 Ağustos
2007 Aralık
2008 Aralık
2008 Mayıs
2008 Ağustos
2007 Haziran
2007 Ekim
2008 Haziran
2008 Ekim
2007 Kasım
2008 Ocak
2008 Kasım
2007 Ocak
2007 Şubat
2007 Mart
2008 Şubat
2008 Mart
2009 Ocak
2009 Şubat
2009 Mart
2007 Temmuz
2008 Temmuz
28
Grafik 23: Hindistan Bankalarının Rezervleri
Banka Rezervleri
4000,0
3500,0
3000,0
2500,0
2000,0
1500,0
1000,0 Banka Rezervleri (milyar Rupi)
500,0
0,0
Yoksulluk konusunda büyük bir sorun yaşayan Hindistan imalat sektörünün kötü
gidişatı ile yoksulluk sorununu ileriki zamanlarda daha fazla yaşayacağı söylenmektedir.
Yapılan açıklamalara göre tekstil ihracatının artmaması durumunda 1 milyona aşkın insanın
işini kaybedebileceği söylenmektedir.
29
Grafik 24: Hindistan Ġmalat Endeksi
İmalat Endeksi
310
300
290
280
270 İmalat (1993-94=100) 2007-2008
260 İmalat (1993-94=100) 2008-2009
250
240
Krizden sonraki dönemde dış ticaret büyüme oranlarında düşüş görülmektedir ama bu
düşüş ekonominin büyümesine hala yardımcı olacak seviyelerde bulunmaktadır.
Hindistan‟ın 2009 yılının şubat ayında yaptığı ihracat 11193 milyon dolardır. Bu
rakam 2008 yılının şubat ayında ise 15221 milyon dolardır. 2009 yılının şubat ayında 2008
yılının aynı ayına göre ihracat miktarında % 21.7 azalma görülmektedir. İthalat ise 2009
yılının şubat ayında 16823 milyon dolar, 2008 yılının aynı ayında ise 21934 milyon dolardır.
İthalattaki azalma 2009 yılının şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 23.3 olarak
gerçekleşmiştir.
30
Grafik 25: Hindistan’ın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları
İhracat ve İthalat
25000
20000
15000
milyon $
Şubat 08
10000
Şubat 09
5000
0
İhracat İthalat
4.4. Çin
Çin Halk Cumhuriyeti 1978 yılından itibaren diğer bir deyişle ekonomisini dışa
açmasından itibaren büyük bir gelişme göstermektedir. İthalatın yükselmesi iç pazarın rekabet
gücünü attırarak, iç pazardaki şirketlerin daha verimli üretim yapmalarını teşvik etmektedir.
Ekonominin bu kadar gelişmesinde fiyatların pazarda serbestçe belirlenmesi, muazzam
seviyelerde tasarruf ve ekonominin tamamen dışa açılması büyük bir etkendir. IMF‟nin
Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Çin‟in Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası
dünyada % 10,8‟lik, nüfusu ise % 20,4 „lük bir paya sahiptir. ABD ve Euro bölgesinden sonra
dünyada en büyük GSYH hâsıla payına sahip olması Çin ekonomisinin ne kadar büyük
olduğunu göstermektedir. Çin 2003 yılından beri dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi, kişi
başına düşen milli geliri 1000 doları aşmıştır ve en ucuz maliyetle üretim yapan ülke
konumundadır. Çin ekonomisine ait bazı makroekonomik veriler aşağıda verilmiştir.
31
Tablo 6: Çin Ekonomisine Ait Bazı Makroekonomik Göstergeler
Çin ekonomisi yükselen piyasa ekonomileri içinde en çok yabancı sermaye çeken ülke
konumundadır. Bunun nedenleri arasında ucuz işgücü sayesinde üretim maliyetlerinin
oldukça düşük olması, yabancı yatırımcılara tanınan vergi ayrıcalığı, 2001 yılında Dünya
Ticaret Örgütü‟ne üyeliği yer almaktadır. Çin‟e yapılan doğrudan yabancı yatırımlar yıldan
yıla istikrarlı bir şekilde artış trendi göstermektedir. Ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar
sayesinde Çin ekonomisindeki döviz miktarı artmaktadır. Aşırı döviz rezervi de Çin
ekonomisini şoklara karşı güçlü kılmaktadır. Para birimlerini belli bir seviyede tutabilmeleri,
kriz döneminde yarım trilyon dolarlık ekonomik paket açıklamaları yüksek döviz rezervine
duyulan bir güvenin sonucudur.
32
Grafik 26: Doğrudan Yabancı Yatırımlar
1997-2005 yılları arasında sabit kur rejimi uygulayan Çin, para birimi olan Yuan‟ı
oldukça düşük seviyede tutup ihracatını önemli şekilde arttırmayı başarmıştır. Sabit kurun
yanında istikrarlı bir ekonomiye sahip olması ve yüksek getiri oranları sunmasından dolayı
Çin‟e oldukça fazla sermaye ve döviz girişi olmuştur. Çin 2005 yılından sonra sabit döviz
kuru rejimini kontrollü dalgalanmaya bırakmıştır. Yuan yaklaşık 4 yılda % 20 değer
kazanmıştır. Daha sonra tekrar sabit döviz kuru rejimine geçmişlerdir. Küresel krize bağlı
olarak talepte yaşanan azalmadan dolayı ihracatında daralma görülen Çin Yuan‟ın daha fazla
değerlenmesine izin vermek istememiştir. 2008 Temmuz ayından itibaren ise Yuan‟ın Dolar
karşısında yatay bir seyir izlediği söylenebilir. Yuan-Dolar paritesi aşağıdaki grafikte
görülmektedir.
33
Grafik 27: Dolar-Yuan Paritesi
Dolar-Yuan Paritesi
7,3
7,2
7,1
7
6,9
6,8
Yuan-Dolar Paritesi
6,7
6,6
Çin yüksek döviz rezervine sahip olduğundan dolayı yılsonu büyüme hedeflerini
tutturabilmek amacıyla 586 milyar dolarlık bir kurtarma paketi açıklamıştır. Bu paketin yanı
sıra 73 milyar dolarlık vergi indirimi ve sanayiye destek planları da açıklanmıştır. Paketlerin
ekonomik büyümeye katacağı desteğin % 1,5 ile % 1,9 arasında olacağı söylenmektedir.
Küresel krizin etkilerini daha fazla göstermesi beklenen 2009 yılında ise Çin döviz
rezervlerinde artış beklenmektedir. IMF yetkilileri 2009 yılında Çin rezervlerinin 2,7 trilyon
doları bulmasını beklemektedir. Çin‟in 2004-2008 yılları arası döviz rezervlerinin gelişimi
aşağıdaki grafikte görülmektedir.
34
Grafik 28: Döviz Rezervleri
Döviz Rezervleri
25000
20000
15000
10000
5000
0
2004 2005 2006 2007 2008
Çin'in Döviz Rezervleri (100 milyon
6099 8189 10663 15282 19460
$)
Çin‟de yeni bir finans sistemi oluşturulmuştur. Finans sistemi Merkez Bankası tarafı
tarafından denetlenmekte, finans sisteminin temelini devlet bankaları oluşturmaktadır. Çin
Halk Bankası Merkez Bankası görevi yapmaktadır ve ülke finansmanı için denetleme
yapmaktadır. Böyle bir reformun sonucu Çin „in finans sistemi küresel finansal krizden fazla
etkilenmemektedir. Çin‟in bankacılık sisteminin rezervleri ve sermaye miktarları bankacılık
sistemi için sorun oluşturmamaktadır. Bankacılık sisteminde likidite konusunda bir sıkıntı
yaşanmamaktadır. Bankacılık sistemine ait rezerv ve sermaye miktarlarının krizden önce ve
krizden sonraki gelişimi aşağıdaki grafiklerde görülmektedir.
Banka Rezervleri
10000,000
8000,000
6000,000
4000,000
2000,000
0,000
2007 Aralık
2008 Aralık
2007 Eylül
2008 Eylül
2008 Ekim
2007 Ağustos
2008 Ağustos
2007 Mayıs
2007 Ekim
2008 Mayıs
2007 Haziran
2008 Haziran
2008 Kasım
2007 Nisan
2008 Nisan
2007 Kasım
2007 Ocak
2007 Şubat
2007 Mart
2008 Ocak
2008 Şubat
2008 Mart
2007 Temmuz
2008 Temmuz
35
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu
Banka Sermayesi
2500,000
2000,000
1500,000
1000,000
500,000
0,000
2008 Ocak
2007 Ocak
2008 Ekim
2007 Mayıs
2007 Ekim
2008 Mayıs
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Şubat
2007 Mart
2007 Kasım
2008 Şubat
2008 Mart
2008 Kasım
2007 Aralık
2008 Aralık
2007 Ağustos
2008 Ağustos
2007 Nisan
2007 Haziran
2008 Haziran
2007 Temmuz
2008 Nisan
2008 Temmuz
Banka Sermayesi (milyon Yuan)
2000,000
1500,000
500,000
Döviz Yükümlülükleri (milyar
0,000 Yuan)
36
Küresel kriz Çin‟in sanayi katma değerini etkilemiştir. Aşağıdaki grafikte görüldüğü
üzere sanayi katma değeri 2004 yılından itibaren sürekli artan büyüme oranına sahiptir.
Ancak bu büyüme krizin etkisiyle azalan seyir izleyen bir büyüme konumuna gelmektedir.
2008 yılında Çin‟in sanayi katma değeri 129112 milyon yuan olup bir önceki yıla göre %
9,5‟lik bir artış göstermiştir. Oysa ki 2007 yılında bir önceki yıla göre sanayi katma değeri
büyümesi % 14,9 olmuştur. Küresel krizin birçok ülkede yıkıcı etkilerini göstermesine
karşılık Çin‟in bir önceki yıla göre % 9,5‟lik bir üretim artışı yakalaması dikkatleri Çin‟in
üzerine çekmektedir.
Çin istatistik bürosundan yapılan açıklamaya göre sanayi üretimindeki artış Kasım
ayında % 5,4, Aralık ayındaki artış % 5,9 iken 2009 Şubat ayındaki artış oranı ise bir önceki
yıla göre % 11 olarak gerçekleşmiştir. Bu artışta açıklanan 586 milyar dolarlık paketin
çimento sektörünü etkilemesi ve çimento sektöründeki % 42,5‟lik üretim artışının büyük rol
oynadığı söylenmektedir. Görüldüğü üzere Çin, yüksek rezervlerine güvenerek açıkladığı
ekonomik paketin olumlu etkisini sanayi üretiminde görmeye başlamıştır.
100000
80000
60000
40000
20000
0
2004 2005 2006 2007 2008
Sanayi Katma Değeri 65210 77231 91311 110535 129112
Küresel krizin bir sonucu olarak dünya genelindeki talep daralması yükselen piyasa
ekonomilerinin ithalat ve ihracat rakamlarını kötü yönde etkilemektedir. Çin ise 2008 yılında
ithalat ve ihracat rakamlarını toplamını %17,8 arttırmıştır. Çin dışındaki diğer ülkeler için bu
oran çok iyi olsa da Çinli yetkililer bu oranı diğer yıllara oranla kötü bir performans olarak
37
değerlendirmektedirler. Çünkü ihracat ve ithalat rakamlarındaki büyümenin diğer yıllara göre
küçük olması büyüme oranının diğer yıllara göre daha küçük olması anlamına gelmektedir.
2007 yılında %13, 2008 yılında ise % 9 büyüyen Çin ekonomisinin, uzmanlar tarafından her
yıl % 8 en ez büyümesi gerektiğini söylemektedirler. Aksi takdirde toplumsal bir tepkiyle
karşılaşılacağını söylemektedirler. Bu yüzden Çin hükümeti ekonomik önlemler alarak
büyüme hedeflerini en % 8 oranında tutturmak istemektedirler. Aşağıdaki grafikte ise 2004-
2008 yılları arası ithalat-ihracat rakamları ve bu rakamların bir önceki yıllara göre büyüme
oranları görülmektedir.
İhracat ve İthalat
16000
14000
12000
100 miyon $
10000
8000
6000
4000
2000
0
2004 2005 2006 2007 2008
İhracat 5933 7620 9690 12186 14285
İthalat 5612 6600 7915 9560 11331
4.5. Türkiye
Türkiye 24 Ocak 1980 yılına kadar ithal ikameci ekonomi modelini benimsemiştir,
fakat 24 Ocak kararları ile bu ekonomi modelini bırakarak dışa açık büyüme modelini
uygulamaya geçirerek piyasa ekonomisinin temelleri atılmıştır. Türkiye‟nin amacı arasında
ihracatı arttırarak dış ödemeler dengesini sağlamak yer almaktadır.
38
Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Türkiye‟nin Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası
dünyada % 1,3‟lük, nüfusu ise % 1,1‟lik bir paya sahiptir. Türkiye ekonomisinin bazı
makroekonomik verileri aşağıdaki tabloda görülmektedir.
2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisi miktarı giderek artan bir seyir izleyen şekilde
yabancı sermaye çekebilmeyi başarmıştır. Bu başarıda dünya konjonktürünün de önemli bir
payı bulunmaktadır. Gelen yabancı sermayenin hepsi sıfırdan sermaye değil, bazı şirketlerin
yabancılar tarafından alınması ile de yabancı sermaye yatırımı gelmiştir.
2007 yılında rekor kıran yabancı sermaye yatırımı, küresel finansal krizin etkisiyle
2008 yılında azalma göstermiştir. Diğer yükselen piyasa ekonomilerinde dünya
konjonktürünün normale dönmesiyle yabancı sermaye yatırımlarında tekrardan artış
beklenmektedir, fakat Türkiye‟deki en büyük sıkıntı konjonktürün normale dönmesiyle
yabancı sermaye yatırımlarında artışın sağlanıp sağlanmayacağıdır. Özelleştirme dışında
yabancı sermaye çekebilecek başka sektör yaratılmazsa yabancı yatırımların azalması
beklenmektedir. Türkiye‟ye gelen doğrudan yabancı sermaye miktarının 2004-2008 yılları
arası değişimi aşağıdaki tabloda görülmektedir.
39
Grafik 34: Doğrudan Yabancı Yatırımlar
20
15
10
0
2004 2005 2006 2007 2008
Doğrudan Yabancı Sermaye
2,785 10,031 19,989 22,195 17,985
(milyon $)
Türkiye 2001 krizinden sonra portföy yatırımlarında da büyük bir çıkış ivmesi
yakalamıştır. Düşük kur ve yüksek faiz karşılığında portföy yatırımlarının 2005 yılında rekor
seviye ulaştığı görülmektedir. Sıcak para olarak ifade edilen portföy yatırımlarının dünya
konjonktürünün bozulmasıyla beraber ülkeden hızla çıkmaya başladığı görülmektedir. Portföy
yatırımlarının 2004-2008 yılları arasındaki değişimi aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Portföy Yatırımları
16
14
12
10
8
6
4
2
0
-2
-4
-6
2004 2005 2006 2007 2008
Portföy Yatırımları (milyon $) 9,411 14,670 11,402 2,780 -3,502
40
Küresel krizin tam anlamıyla ortaya çıktığı Eylül sonundan itibaren ülkeden çıkan
sıcak paranın ve doğrudan yabancı sermayenin etkisiyle, dünya ekonomisinden gelen kötü
haberlerle dolara olan talebin artmasıyla birlikte Türk lirası dolar karşısında hızla değer
kaybetmeye başlamıştır. Türk lirasının dolar karşısındaki seyri aşağıdaki grafikte
görülmektedir.
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, 2009 Ocak-Şubat-Mart verileri TCMB‟den alınmıştır.
Merkez Bankasının brüt döviz rezervleri 2008 Eylül ayında 76,562 milyon dolar iken
küresel krizin ortaya çıkmasıyla beraber gerilemeye başlamaktadır. Mart sonu itibarıyla
merkez bankasının brüt döviz rezervleri 66 milyar 539 milyon dolara gerilemiş
bulunmaktadır. Eylül ayından bu yana yaklaşık 10 milyar dolar döviz rezervi erimiş
bulunmaktadır. Azalma eğilimi ise grafikten de görüldüğü üzere giderek azalmaktadır. Döviz
kurunun yükselmesi ile birlikte Merkez Bankası‟nın döviz satış ihalesi yapması ve dış borç
ödemeleri döviz rezervlerinin azalma nedenleri arasında yer almaktadır.
41
Grafik 37: Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervleri
75
milyon $
70
65
60
Eyl.08 Eki.08 Kas.08 Ara.08 Oca.09 Şub.09 Mar.09
Kaynak: TCMB
42
Grafik 38: Türkiye Bankalarının Rezervleri
Banka Rezervleri
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Aralık
2008 Aralık
2007 Mayıs
2007 Ağustos
2008 Mayıs
2008 Ağustos
2007 Haziran
2007 Ekim
2007 Kasım
2008 Haziran
2008 Ekim
2007 Ocak
2007 Nisan
2008 Nisan
2008 Kasım
2007 Şubat
2007 Mart
2008 Ocak
2008 Şubat
2008 Mart
2007 Temmuz
2008 Temmuz
Banka Rezervleri (milyon lira)
Banka Sermayesi
90000
80000
70000
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
2007 Eylül
2008 Eylül
2007 Ekim
2007 Aralık
2007 Ağustos
2008 Ağustos
2007 Mayıs
2008 Mayıs
2008 Ekim
2007 Haziran
2008 Haziran
2007 Şubat
2007 Nisan
2007 Kasım
2008 Şubat
2008 Nisan
2008 Kasım
2007 Ocak
2007 Mart
2008 Ocak
2008 Mart
2007 Temmuz
2008 Temmuz
43
belirtilmektedir. Bilanço içinde açık verilmesine karşılık, bilanço dışında türev işlemler ile
açığın kapatıldığı belirtilmektedir. Yapılan açıklamada bankacılık sektörü için esas riski döviz
kredileri yaratmaktadır. Bankaların müşteri durumunda bulunan şirketlerin yurtdışından
kullandığı krediler nedeniyle kur riskinin kredi riskine dönüşebilme ihtimalinden söz
edilmektedir. Raporda bankaların yurtiçi ve yurtdışından kullandırdıkları dövize endeksli
kredilerin de riske eklendiği belirtilmektedir. Bankaların döviz pozisyonu aşağıdaki grafikte
görülmektedir.
210
200
190
180
170
2008 Haziran 2008 Eylül 2008 Aralık 2009 Ocak
Döviz Varlıkları 229,839 223,595 199,750 192,700
Döviz Yükümlülükleri 229,981 224,137 199,886 193,261
Kaynak: BDDK
Küresel krizin Türkiye‟nin imalat sektörüne etkisi çok ağır olmaktadır. Küresel krizin
etkisiyle dünya genelinde çok büyük bir talep daralması yaşanmaktadır. İmalat sektörünün bir
önceki yılın aynı ayında göre değişimi giderek sürekli negatif yönde gerçekleşmektedir. 2009
yılının şubat ayında 2008 yılının aynı ayına göre imalat sanayi endeksi % 16,8 azalma
göstermektedir. TUİK‟in verilerine göre 2009 yılı şubat ayında 2008 yılı şubat ayına göre
motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatında düşüş oranı % 58,7 olarak
gerçekleşmiştir ve en yüksek düşüş oranı olarak görülmektedir. % 41,6 düşüş oranı ile Radyo,
TV, Haberleşme Teçhizatı ve Cihazları imalatı ve % 36,4 düşüş oranı ile Büro Makineleri ve
Bilgisayar imalatı 2. ve 3. Sırada görülmektedirler.
Hükümet ekonomik krize karşı bir takım ekonomik tedbir paketleri açıklamaktadır.
Bunlardan en önemlisi ise otomotiv sektörüne 3 aylığına stokları bitirilmesi amacıyla
44
uygulanan ÖTV indirimi uygulamasıdır. Aşağıdaki grafikte imalat sanayi endeksinin 2008‟in
Ağustos ayından itibaren değişimi görülmektedir.
100
80
60
20
0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat
Kaynak: TUİK
İhracatımızın önemli bir payını oluşturan AB pazarında oluşan talep daralması ihracat
rakamlarını oldukça kötü yönde etkilemektedir. 2009 Şubat ayında 2008 yılının aynı ayına
göre yapılan ihracat % 45,2 azalmıştır. AB ülkelerine yapılan toplam ihracat payı % 51,3 iken
bu pay % 37,4‟e gerilemiştir. Türkiye‟nin 2008 Ağustos ve 2009 Şubat arası dönemde yaptığı
ihracatı ve ithalatı gösteren grafik aşağıda görülmektedir.
45
Grafik 42: Türkiye’nin Ġhracat ve Ġthalat Rakamları
İhracat ve İthalat
25
20
milyon $
15
10
0
2008
2008 Eylül 2008 Ekim 2008 Kasım 2008 Aralık 2009 Ocak 2009 Şubat
Ağustos
İhracat 11,047 12,791 9,720 9,384 7,712 7,891 8,317
İthalat 19,251 17,885 14,942 12,072 11,404 9,271 8,398
Kaynak: TCMB
5. SONUÇ
2008 yılının son çeyreğinde finansal kesimde ortaya çıkan küresel kriz, etkilerini
zamanla reel kesime de yansıtmıştır. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte varlık fiyatlarında
yaşanan büyük düşüşler bankacılık kesiminin bilançolarını oldukça kötü etkilemiştir. Bununla
birlikte, piyasalarda hâkim olan kötümser bekleyişler nedeniyle bankaların piyasaya kredi
vermek istememesi, dünya genelinde bir likidite sıkışıklığına neden olmuştur. Likidite
sıkışıklığı ise dünyada dolaşan yatırım miktarının negatif yönde etkilenmesine yol açmıştır.
BRIC-T ülkeleri dünya üzerinde en çok yabancı yatırım çeken ülkeler konumunda
bulunmaktadırlar. Küresel krizin ortaya çıkışına kadar çektikleri yabancı yatırımlarla
ekonomilerini oldukça geliştirmişlerdir. Ancak küresel krizin bir sonucu olan likidite
sıkışıklığı, yükselen piyasa ekonomilerine olan yatırım miktarlarının azalmasına yol açmıştır.
Yatırım miktarlarındaki azalma ise BRIC-T ülkelerinin ekonomilerini gerek mali sektör
gerekse imalat sektörü bazında etkilemiştir.
46
yaşanan değer kaybının ise rezervler üzerinde baskı yarattığı görülmüştür. Brezilya bankacılık
kesimi ise krize sağlam yakalanmıştır. Ancak bankaların döviz pozisyon açıkları krizden
sonraki dönemde de devam etmektedir. Küresel krizin imalat sektörü üzerindeki etkisini
azaltmak için Brezilya hükümeti vergi indirimleri yoluyla talebi arttırmaya çalışmıştır. Ancak,
ocak ayında alınan bu kararın şubat ayındaki sanayi üretim endeksi üzerinde olumlu bir etkisi
görülmemiştir. Diğer bir yandan realin değer kaybı yaşamasıyla 2009 Şubat ayında ihracat
rakamının ithalat rakamını geçtiği görülmüştür.
47
içerisinde önemli bir paya sahip olan Hindistan‟ın ihracat ve ithalat rakamlarının giderek
bozulması ise dünyanın büyüme oranının aşağı yönde revize edilmesine neden olmaktadır.
Çin ucuz iş gücü sayesinde sağladığı ucuz maliyetle yabancı yatırımların en fazla
gittiği ülke konumunu almıştır. 2008 yılı sonunda dahi Çin çektiği yabancı yatırımlarla rekor
kırmıştır. Yuanın dolar karşısındaki seyri ise 2008‟in ikinci yarısından sonra genelde yatay bir
seyir izlemiştir. Bu seviyeyi koruyabilmekteki en büyük etken ise yabancı sermaye girişleri
sonucu ülke döviz rezervlerinin rekor kırması olmuştur. Finans sisteminin temelini devlet
bankaları oluşturduğu için bankacılık sektöründe herhangi bir sıkıntı görülmemiştir. Çin‟in
sanayi katma değeri büyümesi ise azalan bir seyir izlese de devam etmiştir. Ancak hükümet
yıl sonu büyüme hedefini tutturabilmek amacıyla ekonomik paket açıklamıştır. Bu ekonomik
paket ise sanayi sektörü üzerindeki olumlu etkisini göstermiştir. İhracat ve ithalat rakamları
da azalan bir seyirle artış sergilemiştir. Ancak 2009 Şubat ayında sanayi katma değerinde
yaşanan artışın ihracat ve ithalat artış seyrinin yukarı yönlü olacağını göstermiştir.
Küresel finansal kriz yükselen piyasa ekonomilerini etkilemiştir. Ancak Çin bu ülkeler
arasında en az etkilenen ülke konumundadır. Yapılan ekonomik reformların ülke ekonomisini
nasıl sağlamlaştırdığı görülmüştür. Türkiye‟nin ruh ikizi olarak görülen Brezilya da ekonomik
reformlar sayesinde IMF‟ye kredi verebilecek konumdadır. Görüldüğü gibi küresel krize
objektif yaklaşımlarla müdahalede bulunulduğu için krizin etkileri en aza indirilmiştir.
48
6. KAYNAKLAR
* Akman, Vedat, Modern Dünyadaki En Büyük Kriz “ Asya Krizi Sonrası ve Muhtemel
Etkiler”, Rota yayınları, 1998.
* Alantar, Doğan, Küresel Finansal Kriz: Nedenleri ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme,
* Gövdere, Bekir, Çin Doğrudan Yabancı Sermaye Çekmede Neden Başarılıdır: İşlem
Maliyetleri Yaklaşımı, Süleyman Demirel Üniversitesi, 1999.
* Yılmaz, Durmuş, Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl başladı, hangi
aşamadayız?, Ankara, 27 Aralık 2008.
* http://www.bcb.gov.br/?english
* http://www.cbr.ru/eng/
* http://www.rbi.org.in/home.aspx
* http://www.tcmb.gov.tr/
* http://www1.minfin.ru/en/
* http://www.gks.ru/wps/portal/english
* http://tonto.eia.doe.gov/dnav/pet/hist/wepcuralsw.htm
* http://www.mospi.nic.in/mospi_nad_nsdp.htm
49
* http://www.commerce.nic.in/tradestats/indiatrade.asp?id=1
* http://www.stats.gov.cn/enGliSH/
* http://www.bddk.org.tr/websitesi/default.aspx
* http://www.tuik.gov.tr/Start.do
* http://www.ntvmsnbc.com/
* http://www.radikal.com.tr/
* http://www.sabah.com.tr/
* http://www.referansgazetesi.com/
* http://www.cnnturk.com/
* http://www.haberturk.com/
* http://www.turkiyebrezilya.com/Ekonomi/Brezilya_Imalat_Sanayi.htm
* http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=56193
* http://www.rusya.ru/tur/index/ekonomiksosyal_durum
* http://www.turkrus.com/content/view/7195/160/
* http://www.milliyet.com.tr/
*http://www.cnnturk.com/2008/ekonomi/dunya/10/14/herkes.batti.hindistan.bankalari.yukseliste/
496676.0/index.html
* http://dragonomi.com/
* http://ipsnews.net/news.asp?idnews=45630
* http://www.marisglobal.com/
* http://www.salom.com.tr/news/print/10101-Asyanin-buyuyen-ulkesi-Hindistan.aspx
* http://www2.standardandpoors.com/
* http://www.x-rates.com
50