You are on page 1of 50

KÜRESEL FĠNANSAL KRĠZĠN

BRIC-T ÜLKELERĠNE ETKĠLERĠ:

LĠKĠDĠTE DARALMASININ ETKĠLERĠ

12. ĠKTĠSAT ÖĞRENCĠLERĠ KONGRESĠ

7-8 Mayıs 2009

Ġzmir
Ġçindekiler

Özet

1. GiriĢ
2. KüreselleĢme ve Finansal Krizler
3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri
3.1. Likidite Bolluğu
3.2. AĢırı Borçlanma
3.3. Türev Ürünler
4. Küresel Finansal Kriz ve BRIC-T Ülkeleri
4.1.Brezilya
4.2. Rusya
4.3. Hindistan
4.4. Çin
4.5. Türkiye
5. Sonuç
6. Kaynaklar

2
Küresel Finansal Krizin BRIC-T* Ülkelerine Etkileri: Likidite Daralmasının

Etkileri

Özet

Bu çalışmada 2008‟in son çeyreğinde ortaya çıkan küresel finansal krize bağlı olarak
meydana gelen likidite daralmasının yükselen piyasa ekonomileri olarak kabul edilen BRIC-T
ülkeleri üzerine olan etkileri incelenmiş, bu etkilerin ülke ekonomilerinde yaptığı etkiler mali
ve imalat sektörü bağlamında ortaya konmuştur. Çalışmada IMF, IFS veri tabanı başta olmak
üzere BRIC-T ülkelerine ait merkez bankalarının ve bakanlıklarının sitelerinden alınan sayısal
veriler Excel programı yardımıyla grafik olarak ortaya konmuştur. Çalışmada küresel finansal
krizin BRIC-T ülkelerini oldukça kötü etkilediği, ancak Çin‟in bu ülkeler içinde ekonomik
performansı düşmesine rağmen ekonomik anlamda en iyi ülke olduğu sonucu ortaya
çıkmıştır.

*
BRIC-T, Brezilya (B), Rusya (R), Hindistan (I), Çin (C) ve Türkiye (T) ekonomilerinin birlikteliğini vurgulamak
üzere geliştirilmiş bir kısaltmayı ifade etmektedir.

3
1. GĠRĠġ

2000 yılından itibaren dünyada var olan likidite bolluğu ve bu likidite bolluğunun
ABD konut kredilerinde yarattığı balon finansal piyasaları büyük şekilde etkilemiştir ve
etkilemeye devam etmektedir. Banka iflasları, devletlerin bazı bankalara el koyması,
bankaların birleşmesi, bankaların yardım paketleri istemeleri birer örnek olarak verilebilir.
Zaman içerisinde ise finansal piyasalardaki problemler reel sektöre yansımıştır. Şirket
iflasları, üretimlerin durdurulması, milyonlarca kişinin şirketler tarafından işten çıkarılması
reel sektörün ne kadar zor bir durumda olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni ise likidite
daralmasıdır.

Krize müdahale türü ise her ne kadar serbest piyasa ekonomisinin iyi işlediği zamanlar
karşı çıkılsa da yine Keynesyen politikalar olmuştur. Devletin ekonomideki yeri ve etkinliği
tekrar sorgulanmaya başlanmıştır. ABD‟de başlayan ekonomiye müdahale gelişmekte olan
ülkelerde de kendini göstermektedir. Özellikte yükselen piyasa ekonomileri olan Brezilya,
Rusya, Çin, Hindistan ve Türkiye krizden en az etkilenmek isteyen ekonomiler arasında yer
almaktadır. Çünkü bu ülkeler müthiş bir büyüme ivmesi yakalamış ve bu avantajı kaybetmek
istememektedirler.

Bu çalışmada ABD‟de başlayan finansal krizin nedenleri üzerinde durulacak, ardından


yükselen piyasa ekonomileri olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Türkiye üzerindeki
etkileri mali ve imalat sektör bazında değerlendirilecektir.

2. KÜRESELLEġME VE FĠNANSAL KRĠZLER

Küreselleşme, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin


yerel ve ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılmasıdır1. 1990 yılı sonrası Sovyetler
Birliği‟nin çöküşü ile birlikte küreselleşme giderek yaygınlaşmaktadır. Bununla birlikte
serbest piyasa ekonomisi küreselleşme ile birlikte giderek yaygınlaşmasından dolayı bu iki
kavram iç içe geçmektedir. Serbest piyasa ekonomisi alıcı ve satıcıların kararlarını verdikleri
ve uyguladıkları sistemdir2. Serbest piyasa ekonomisi gereği devletin ekonomideki etkinliği
azalmaktadır ve özel sektör yatırımları öne çıkmaktadır.

Küreselleşme ile birlikte sermaye akımları ve finansal piyasalar daha serbest hale
gelmiştir. Özellikle 2000 yılından itibaren gerek doğrudan yabancı sermaye yatırımında

1
Uluslararası Ekonomi “Teori ve Politika”, S. Rıdvan Karluk, 2003, s.224.
2
Küresel Finans Krizi, Mahfi Eğilmez, 2008, s.28.

4
gerekse portföy yatırımında, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarında gözle görülür
bir artış vardır.

Tablo 1: GeliĢmekte Olan Ülkelere Sermaye Akımları

(milyar $) 2000 2003 2005 2006 2007


Toplam
Sermaye 299.6 415.0 760.0 1,184.5 1,929.4
GiriĢi
Doğrudan
Yabancı 212.0 203.8 374.2 464.0 532.5
Sermaye
Yatırımı
Portföy 94.9 84.8 201.3 336.6 441.8
Yatırımı
Diğer -7.3 126.4 184.6 383.8 955.1
Yatırımlar
Kaynak: IMF, Global Financial Stability Report, Ekim 2008

Gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarının bu denli artış göstermesinin


nedenleri arasında gevşek para politikası, faizlerin diğer ülkelere göre yüksek olması ve
yapılan reformlarla gelişmekte olan ülkelerde yatırım fırsatlarının artması yer almaktadır.3
Finansal serbestliğin getirdiği bu olumlu akımdan faydalanmak isteyen ülkeler çoğu zaman bu
gelişmelerden zararlı çıkmaktadır. Çünkü sermaye hareketliliği iç ve dış ekonomik
politikalara ve dünya genelindeki ekonomik gelişmelere karşı çok duyarlı olmaktadır. Aşırı
sermaye girişine bağlı olarak yerli paranın değer kazanması ve ithalatın artması cari açığı
arttırmakta ve ekonomik göstergelerin bozulmaya başlamasıyla yabancı sermaye hızla
ülkeden çıkmaktadır. Hatta Stiglitz (2004:121) sermaye hesabının liberalleştirilmesinin krizi
tetikleyen en önemli unsur olduğunu savunmaktadır.

Sermaye hareketlerinin diğer olumsuz bir etkisi spekülatif hareketlerin yatırımları


engelleyecek kadar fazlalaşmasıdır. Spekülatif hareketler ekonomik sistemin içinde var olan
kırılganlığı etkileyerek krizlere neden olmakta ve bulaşma etkisi ile farklı coğrafyalardaki
ülkeleri etkileyebilmektedir. Ayrıca sermaye hareketlerinin yaygınlaşmasına bağlı olarak son
yıllarda yaygınlık kazanan hedge fonlar Saltoğlu‟na göre finansal stabiliteyi bozabilmekte ve
gelişmekte olan ülkenin yerel maliye ya da para politikalarının etkinliğinin azalmasına neden
olabilmektedir.

3
Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl Başladı, Hangi Aşamadayız?, Durmuş Yılmaz, Ankara,
27 Aralık 2008.

5
Finansal kriz çok karmaşık ve bir o kadar da önemli bir kavramı ifade etmektedir. Bu
yüzden bu kavram gelişmekte olan ülkeler için çok büyük anlam taşımaktadır.

3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri

3.1. Likidite Bolluğu

Dünya ekonomisinin 21. yüzyılın başından itibaren yaklaşık 6 yıl boyunca bir likidite
bolluğu yaşadığı bilinmektedir. ABD‟nin bütçe ve dış ticaret açıklarını kapatmak istemesi
üzerine özellikle Çin‟deki likidite ABD ekonomisini finanse etmek için devreye girmiştir. Çin
liderliğindeki dış ticaret fazlası olan ülkeler küresel likiditeyi arttırmaya başlamışlardır.
Bunun yanı sıra 1991‟de çöküşün içine giren Japonya‟nın durgunluktan çıkmak için gevşek
para politikası uygulaması küresel likiditeyi artıran diğer etmenlerden biri olmaktadır. 2008
Nobel ödülü sahibi Krugman krizlerin bir talep yaratma sorunu olduğunu savunmaktadır.4
Geleneksel para ve maliye politikalarının Japonya‟yı bile kurtarmaya yetmediğini, büyüyen
ABD ekonomisinin kendisini aynı tuzağın içinde neden bulmayacağını belirtmiştir.

Global düzeyde likidite düzeyinin giderek artması ve faizlerin düşük seviyelerde


seyretmesi getirisi yüksek ama getirisi yüksek olduğu kadar riski de yüksek olan varlıklara
olan talebi arttırmıştır. Bu varlıklardan biri de mortgage kredisi olarak bilinen ipoteğe dayalı
konut kredileri olmuştur.

3.2. AĢırı Borçlanma

ABD ekonomisinin bollaşan likiditenin konut kredilerini şişirmesi üzerine kriz


yaşadığı bilinmektedir. Bankalar başlangıçta varlığı olan müşterilere prime mortgage kredisi
olarak adlandırılan konut kredisi vermişlerdir. Fakat zaman içerisinde varlığı olmayan
müşterilere de daha yüksek faiz uygulayarak subprime kredi olarak adlandırılan konut kredisi
vermeye başlamışlar ve sonuçta ABD konut kredileri piyasası 10 trilyon dolarlık bir
büyüklüğe ulaşmıştır. Konut fiyatları günden güne inanılmaz bir şekilde artmaya başlamıştır.
Daha sonra varlığı olmayan müşterilerin kredilerinde geri ödeme sorunu ortaya çıkmaya
başlayınca konut talebi azalmış, bankaların elindeki hacizli konut sayısı giderek artmaya
başlamıştır. Arzın talebi aşmasının doğal bir sonucu olarak konut fiyatları azalmaya

4
Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, Paul Krugman, 2008.

6
başlamıştır. Aşağıdaki grafikte S&P / Case-Shiller Endeksi‟ne göre ABD‟deki konut
fiyatlarının gelişimi görülmektedir.5

Grafik 1: ABD Konut Fiyatlarındaki DeğiĢim

250

200

150
Case-Shiller National
Case-Shiller 10-city Composite
100
Case-Shiller 20-city Composite

50

0
2003Q4 2004Q4 2005Q4 2006Q4 2007Q4 2008Q4

Kaynak: S&P

Grafikte görüldüğü üzere ABD‟de konut fiyatları hızlı bir yükselişin ardından
2007‟nin başından itibaren düşmeye başlamıştır.

3.3. Türev Ürünler

ABD‟de meydana gelen bu krizin bu kadar derinleşmesindeki en büyük etmenlerden


biri de türev ürünlerdir. Türev ürün, şirketlerin başka işlemlerden doğan risklerini alışverişe
konu edebilmelerini sağlayan sözleşmelerdir.6 Krediyi alan kişinin krediyi geri ödememe
riskini göze alarak mortgage şirketleri bu riski üçüncü kişilere devretmiştir. Daha sonra bu
şirketler daha büyük risklere girerek türev ürünlerin çığ gibi büyümelerine neden olmuştur.
Bu sözleşmelerin en fazla toplandığı banka olan Lehman Brothers‟ın iflası ilan edildiğinde
domino etkisi ortaya çıkmıştır ve dünya genelinde birçok bankanın zor durumda kalmasına
yol açmıştır.

5
Veriler www2.standardandpoors.com sitesinden alınmıştır.
6
Küresel Finans Krizi, Mahfi Eğilmez, 2008, s.67.

7
4. Küresel Finansal Kriz ve BRIC-T Ülkeleri

Finansal krizle birlikte piyasalara olan güven kaybının artmasıyla dünya ekonomisi
günden güne kötüye gitmektedir. Gelişmiş ülkelerde fabrikalar iflasın eşiğine gelmiş, bazıları
ise çoktan iflas etmiştir. Adı herkes tarafından bilinen çok büyük fabrikalar dahi devletten
yardım istemektedir. Özellikle büyük fabrikaların veya bankaların iflasın eşiğine gelmesi
dünyada büyük bir yankı uyandırmaktadır. Para, sermaye ve döviz piyasaları bu gibi olumsuz
gelişmelerden kötü etkilenmektedir.

Likidite bolluğunun olduğu zamanlarda yükselen piyasa ekonomileri olarak kabul


edilen BRIC-T ülkelerine olan sermaye girişleri önemli derecede artmıştır. Bu sermaye
girişlerine bağlı olarak bu ülkelerde yatırımlar ve ekonomik büyüme önemli ölçüde artmıştır.
Bu iyi gelişmelere bağlı olarak BRIC-T ülkeleri dünya ekonomisinde söz sahibi olmaya
başlamışlardır. Bu sermaye girişlerinden en fazla payını alan ülke ise Çin olmuştur. Aşağıdaki
grafikte 2001-2007 yılları arasında BRIC-T ülkelerine gelen doğrudan yabancı yatırımların
gelişimi görülmektedir.7

Grafik 2: 2001-2007 Arasında BRIC-T Ülkelerine Olan Doğrudan Yatırımlar

Doğrudan Yabancı Yatırımlar


140000

120000

100000
Doğrudan yatırımlar Brezilya
milyon $

80000 Doğrudan yatırımlar Rusya

60000 Doğrudan yatırımlar Hindistan


Doğrudan yatırımlar Çin
40000
Doğrudan yatırımlar Türkiye
20000

0
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Hindistan Ticaret ve Politika Bakanlığı

7
Veriler IMF, IFS veritabanından alınmıştır. 2007 Hindistan verisi Hindistan Ticaret ve Politika Bakanlığının
sitesinden alınmıştır.

8
2050 yılında dünya ekonomisinde söz sahibi olması beklenen BRIC-T ülkeleri küresel
krizden etkilenmeye başlamışlardır. Çünkü küreselleşen dünyada ülkeler birbirleriyle entegre
olmuş durumdadırlar. Bir yerde bir ekonomik sıkıntının olması diğer ülkeleri de
etkilemektedir. Bazı ekonomistler BRIC-T ülkelerinin bu krizden bir hayli etkileneceğini ve
gelişmiş ülkelerden gelen sermayeler olmadığı sürece bu ülkelerin zor durumda kalacağını
söylemektedirler. Bazı ekonomistler ise BRIC-T ülkelerinin bu küresel krizi atlatacağını ve
zaman içerisinde gelişmiş ülkelerden ayrılmış bir şekilde ekonomik büyümelerine devam
edeceklerini savunmaktadırlar.

4.1. Brezilya

Brezilya Amerika kıtasının en büyük ikinci ülkesidir ve soya ile demir cevheri
ihracatçısıdır. IMF‟nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Brezilya‟nın
Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası dünyada % 2,8‟lik, nüfusu ise % 2,9‟luk bir paya sahiptir. Brezilya
1999 yılında yaşadığı döviz krizinden sonra ekonomisini toparlama evresine girmiştir.
Ekonomisi günden güne daha sağlam bir yapıya gelmektedir. Cari işlemler ve finansal
işlemler hesabı iyi durumda bulunmaktadır. GSMH hacmi ise istikrarlı bir şekilde
büyümektedir. Brezilya toplam rezervlerini de güçlendirmektedir. Aşağıdaki tabloda
Brezilyanın bazı makroekonomik değişkenleri görülmektedir.

Tablo 2: Brezilya’nın Bazı Makroekonomik Göstergeleri

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007


Cari
ĠĢlemler -23,215 -7,637 4,177 11,738 13,984 13,620 1,460
Açığı
(milyon $)
Finansal
ĠĢlemler 20,331 -3,909 -157 -3,333 13,144 15,113 88,399
Hesabı
(milyon $)
GSMH 101.3 104.0 105.2 111.2 114.7 119.3 126.0
Hacmi
(2000=100)
Altın
Harici 35,563 37,462 48,847 52,462 53,245 85,156 179,433
Toplam
Rezervler
(milyon $)
ĠĢsizlik %10.1 %9.2 %9.7 %8.9 %9.4 %8.4 %9.3
Oranı
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu kullanılmıştır.

9
Makroekonomik göstergeleri iyiye dönen Brezilya yabancı sermayenin ilgisini
çekmiştir. 2001 yılında 121,948 milyon $ dolar doğrudan yabancı yatırım, 2007 yılında
328,455 milyon dolara çıkmıştır. Portföy yatırımları ise 2001 yılında 151,741 milyon dolar
iken 2007 yılında 509,648 milyon dolara çıkmıştır.

Krizden sonraki dönemde ise yatırımcıların piyasaya olan güvenlerinin azalması


likidite sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu likidite sorununu, Brezilya ekonomisinde krizden
sonraki dönemde hissetmeye başlamaktadır. Ülkeye gelen doğrudan yabancı sermayede ve
portföy yatırımlarında bir azalma görülmektedir. Bu sermaye çıkışlarının da Brezilya‟nın
ekonomik dengeleri üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle sıcak para diye
adlandırılan portföy yatırımlarının azalması kur üzerinde baskı yaratmaktadır, bu da rezerv
miktarının azalmasına yol açmaktadır.

Grafik 3: Doğrudan Yabancı Yatırımlar

Doğrudan Yabancı Yatırımlar


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat
Doğrudan Yabancı Yatırımları
4,638 6,241 3,913 2,175 8,117 1,930 1,968
(milyon $)

Kaynak: Brezilya Merkez Bankası

Tablo 3: Portföy Yatırımları (milyon $)

2008 2009
ġubat Ocak-ġubat Yıl ġubat Ocak-ġubat
Portföy Yatırımları 2,617 847 -767 -1,669 -4,013
Kaynak: Brezilya Merkez Bankası

Kriz dönemine kadar yoğun sermaye girişi yaşayan Brezilya‟nın para birimi olan real
değer kazanmış, fakat kriz sonrası sermaye çıkışları sonrası real dolar karşısında değer

10
kaybetmeye başlamıştır. Brezilya hükümeti Real‟in dolar karşısındaki değer kaybını
engellemek amacıyla yabancı yatırımcılar için uygulanan finansal işlemler vergisini kaldırma
kararı almıştır. Buna ek olarak ise hükümet, yurtdışından yapılan havalelerdeki vergiyi
kaldırma kararı almıştır. Bu politikaların ise temel amacı ülkeden sıcak paranın kaçmasını
engellemektir.

Grafik 4: Dolar- Real Paritesi

Dolar-Real Paritesi
2.500

2.000

1.500

1.000

500

0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Mart
Dolar-Real Paritesi 1.634 1.914 2.115 2.332 2.336 2.315 2.377 2.314

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Brezilya Merkez Bankası

Brezilya hükümeti 2009‟da vadesi gelen dış borçların ödenebilmesi için döviz
rezervlerini kullanacağını söylemektedir. Bu rakam ilk başta 10 milyar dolar ifade
edilmektedir ama bu rakamın 40 milyar dolara kadar çıkabileceği söylenmektedir. Böyle bir
durumda Brezilya‟nın rezervleri üzerindeki baskı artmaya başlayacaktır. Bunun sonucu olarak
Brezilya‟nın parasının değer kaybedeceği ve dış piyasadan yapılacak olan borçlanmanın
maliyetinin artacağı söylenmektedir. Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere Brezilya reali
krizden sonraki dönemde değer kaybı yaşamıştır. Fakat şubat ayından sonra Brezilya reali
toparlanma sürecine girmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte Brezilya‟nın altın harici döviz
rezervleri de krizden sonraki dönemde azalan bir seyir izlemiştir, ancak şubat ayından sonra
Brezilya tekrar döviz rezervlerini arttırmaya başlamıştır. Ekonomideki iyi gidişatın bir nedeni
olarak Brezilya‟nın IMF‟nin mali katkıda bulunma taleplerini kabul ederek IMF‟ye 4.8 milyar
dolar kredi vereceklerini açıklamalarıdır. IMF‟ye kredi veren bir ülke konumuna gelen
Brezilya‟nın dış piyasalarda kredibilitesini arttırarak, yatırım çekerek ülkeye döviz girişi

11
sağlayabilecektir. Bunu gerçekleştirebildiği takdirde, 2009 yılında olan dış ödemelerin
rezervler ve kur üzerinde yapacağı baskı sınırlı kalacaktır.

Grafik 5: Altın Harici Toplam Rezervler

Altın Harici Toplam Rezervler


210000
205000
200000
195000
190000
185000
180000
175000
170000
2008
2008 2008 2008 2008 2009 2009 2009
Ağusto
Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Mart
s
Altın Harici Toplam Rezervler
204216 205539 196440 193789 192844 187108 184363 187833
(milyon $)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Finansal kesimde çıkan krizden etkilenmemek için finans kesiminin yapısının güçlü
olması gerekmektedir. Bankacılık kesiminin kredi kanalını iyi işletebilmesi için rezerv
miktarını kriz döneminde fazla tutması ve sermaye miktarını da geri dönmeme riski olan
kredilerin artması ihtimalinden dolayı arttırmalıdır. Brezilya bankacılık kesimi krizin ortaya
çıkmasından sonra rezerv miktarını biraz kaybetse de koruyabilmiştir. Bununla birlikte
sermaye miktarını ise krizden sonraki aylarda arttırmayı başarmıştır. Brezilya‟da bankacılık
kesiminin rezerv miktarlarının ve sermaye miktarının krizden önceki ve sonraki dönemdeki
gelişimi aşağıdaki grafiklerde görülmektedir.

12
Grafik 6: Brezilya Bankalarının Rezervleri

Banka Rezervleri
200000

150000

100000

50000
Banka Rezervleri (milyon real)
0

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Grafik 7: Brezilya Bankalarının Sermaye Hesabı

Banka Sermaye Hesabı


600000
500000
400000
300000
200000
Banka Sermaye Hesabı (milyon
100000
real)
0

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Finansal sistemde kriz dönemlerinde en büyük sorunlardan biri de döviz pozisyon


açığıdır. Kriz dönemlerinde ulusal paranın dolar karşısında değer kaybetmesi döviz açığı olan
firmaları, bankaları zor durumda bırakabilmektedir. Bilançolarında toplam döviz
varlıklarından daha fazla döviz yükümlülüğü bulunduran bankalar üzerinde kur riski
artmaktadır. Günümüz finansal krizinde de aynı durum geçerli olmaktadır. Brezilya‟da
krizden sonra ulusal rezervlerin aşağı yönde eğilim göstermesi, bunun üzerine ulusal paranın
dolar karşısında değer kaybetmesi ve Brezilya bankalarının krizden sonra döviz pozisyon

13
açıklarının giderek artması Brezilya bankalarını ileriki dönemlerde sıkıntıya sokabilecektir.
Aşağıdaki grafikte Brezilya bankalarının döviz pozisyonu görülmektedir.

Grafik 8: Brezilya Bankalarının Döviz Pozisyonu

200000,000
180000,000
160000,000
140000,000
120000,000
100000,000
80000,000 Bankaların Döviz Varlıkları (milyon
60000,000 real)
40000,000 Bankaların Döviz Yükümlülükleri
20000,000
(milyon real)
0,000

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Brezilya imalat sanayinde Latin Amerika ülkeleri içerisinde büyüklük ve çeşitlilik


olarak en önemli ülke konumundadır. Makine, otomotiv gibi sektörlerin yanı sıra havacılık ve
telekomünikasyon alanında da oldukça önemli bir yol almıştır.

Brezilya sanayi sektöründe kriz dönemine kadar gayet başarılı ivme yakalamıştır.
Özellikle sermaye malları üretimindeki artış 1992 yılı baz alındığında gözle görülür bir
büyüklüktedir. Ancak küresel finansal krizin etkisi Brezilya‟yı etkisi altına almıştır. Dünya
genelinde talebin aşırı bir şekilde azalmasına bağlı olarak imalat sanayi 1992 yılı rakamlarına
göre giderek azalan bir seyir izlemektedir. İmalat sanayinin giderek artan bir seyir izlemesi ise
işsizlikte artış ve ekonomide daralmaya yol açmaktadır. Brezilya hükümeti imalat sanayini
canlandırmak amacıyla Ocak ayında vergileri düşürme kararı almıştır. Toplam talebin dünya
genelinde büyük bir oranda azalması, vergi indirimlerinin imalat sanayini pozitif yönde ne
kadar etkileyeceği ise belirsizliğini korumaktadır.

Aşağıdaki grafikte 2008 Ocak - 2009 Şubat dönemleri arasında sanayi endeksinin
değişimi görülmektedir.

14
Grafik 9: Brezilya Sanayi Endeksi

Brezilya Sanayi Endeksi (1992=100)


300
250
200
150 Genel
100 Sermaye Malları
50 Ara Mallar
0 Tüketim Malları

Kaynak: Brezilya Merkez Bankası

Ülkeye gelen yabancı sermayedeki azalma, küresel çapta yaşanan talep daralmasına
bağlı olarak azalan üretim Brezilya ekonomisinin en önemli destekleyicisi konumunda
bulunan ihracatı etkilemiş bulunmaktadır. İhracatın azalmasına ithalatın azalması da eşlik
etmektedir. Küresel daralmanın Brezilya ihracatı ve ithalatı üzerinde yaptığı etki IMF, IFS
verilerine göre aşağıdaki grafikte daha iyi gözlenmektedir.

İthalatın da ihracatla beraber azalmasına bağlı olarak Brezilya‟nın cari işlemler açığı
fazla değildir. Hatta şubat ayından ocak ayından sonra ithalatın ihracattan daha fazla azaldığı
görülmektedir. Bu durum ise Brezilya‟nın cari açığının kapanmasına neden olmaktadır.
Brezilya‟nın en azından şu an için hem toplam rezervlerinin güçlü olması hem de cari açığının
fazla olmaması, Brezilya‟yı spekülatif ataklara karşı güçlü kılmaktadır.

15
Grafik 10: Brezilya’nın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları

İhracat ve İthalat Rakamları


25000

20000
milyon $

15000

10000

5000

0
2008 2008 2008 2009
2008 Eylül 2008 Ekim 2009 Ocak
Ağustos Kasım Aralık Şubat
İhracat 19747 20017 18152 14753 13817,4 9782 9586
İthalat 17467,5 17290,8 17306,7 13140,5 11516,6 10306 7821

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Brezilya Merkez Bankası

4.2. Rusya

Rusya gerek hammadde, gerek enerji gerekse biyolojik kaynak bakımından dünyanın
en zengin ülkelerinden biridir. IMF‟nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna
göre Rusya‟nın Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası Dünya‟da % 3,2‟lik nüfusu ise % 2,2‟lik bir paya
sahiptir. 1998 Ağustos ayında ciddi bir kriz yaşayan Rusya ekonomisinin son yıllarda gayet
olumlu bir performans sergilemektedir. Cari işlemler ve finansal işlemler hesabı oldukça iyi
bir görünümdedir. Enflasyon oranı düşmektedir. GSMH rakamları istikrarlı bir şekilde
büyümektedir. Bunun yanı sıra işsizlik rakamları da yıldan yıla azalma göstermektedir.
Özellikle petrol fiyatlarının 2003 yılından itibaren yükselişe geçmesi Rus ekonomisini
oldukça rahatlatmıştır. 2003 yılında petrolün varil fiyatı 27,7 dolar iken, 2008 yılı ortalaması
105,5 dolar olmuştur. Aşağıdaki tabloda Rus ekonomisine ait bazı makroekonomik
değişkenler görülmektedir.

16
Tablo 4: Rusya’nın Bazı Makroekonomik Göstergeleri

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007


Cari
ĠĢlemler 33,935 29,280 35,410 59,512 84,409 94,340 76,241
Açığı
(milyon $)
Finansal
ĠĢlemler -3,732 2,101 3,024 -5,128 1,145 3,194 96,119
Hesabı
(milyon $)
GSMH 105 169 181 194 207 222 240
Hacmi
(2000=100)
Altın
Harici 32,542.4 44,053.6 73,174.9 120,808.8 175,891.4 295.567.6 465,878.3
Toplam
Rezervler
(milyon $)
ĠĢsizlik % 9.1 % 8.0 % 8.3 %8.1 %7.6 %7.2 n.a.
Oranı
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

1998 yılında büyük bir kriz yaşayan Rusya 21. yüzyıldan itibaren yükselen piyasa
ekonomileri arasına girmiş bulunmaktadır. Rusya, ekonomisine çektiği yabancı yatırımlarla
büyük bir ekonomik büyüme aşamasına girmiştir. Rusya‟ya yapılan doğrudan yabancı
yatırımlarda 2001 yılından 2008 yılının sonuna kadar büyük bir artış görülmektedir. Aynı
şekilde Rusya‟ya gelen portföy yatırımları da 2007 yılında en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Ancak küresel krizin ortaya çıkmasıyla birlikte Rusya‟dan sermaye çıkışları görülmektedir.
2007 yılında 2006 yılına göre 2 milyar 5372 milyon dolar daha fazla doğrudan yabancı
sermaye çekmeyi başarabilen Rusya, 2008 yılında ise 2007 yılına göre 1 milyar 5247 milyon
dolar doğrudan yabancı sermaye çekebilmiştir. Portföy yatırımları ise 2007 yılında en yüksek
seviyeye ulaşmış bulunmaktadır. Fakat küresel krizin etkisiyle 2008 yılında portföy
yatırımları hızla Rusya ekonomisinden çıkmaya başlamıştır. Sıcak para olarak ifade edilen
portföy yatırımlarının çıkmasıyla Rus rublesi giderek değer kaybetmeye başlamıştır.
Aşağıdaki grafikte doğrudan yabancı yatırımların ve portföy yatırımlarının değişimi
görülmektedir.

17
Grafik 11: Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy Yatırımları

Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy


Yatırımları
80000
60000
40000
milyon $

20000
0
-20000
-40000
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Doğrudan Yabancı Yatırımlar 2748 3377 7.958 15444 12886 29701 55073 70320
Portföy Yatırımları -730 5996 -2329 4443 -713 9455 16854 -26148

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Rusya Merkez Bankası

Küresel finansal krize bağlı olarak düşüşe geçen petrol fiyatları Rus bütçesini oldukça
zor duruma düşürmektedir. Yetkililer tarafından bütçe açığının rezervler kullanılarak
kapatılacağı duyurulmuştur. Ayrıca Rusya Maliye Bakanı Aleksey Kudrin 2009 yılında ilk
aylık dönemde ulaşması beklenen yaklaşık 46 milyar dolarlık bütçe açığının rezervler
aracılığıyla kapatılacağını bilgisini vermiştir.

Bütçe açığının yanı sıra bankacılık kesiminin mart ve nisan aylarında had safhaya
ulaşması beklenen nakit sıkıntısını gidermek için merkez bankasının devreye girmesi
beklenmektedir. Bunun yanında askeri yatırımlar ve sosyal reformlar için de bu rezervlerin
kullanılacağı söylenmektedir.

Tüm bu gelişmeler Rusya rezervlerinin zaman içerisinde daha da azalacağını açıkça


göstermektedir. Rezervlerin azalmasının ise dolar karşısında değer kaybeden Ruble‟nin
üzerindeki baskının iyice artacağı bilinmektedir. Rusya merkez bankası küçük
revalüasyonlara giderek ruble üzerindeki baskıyı kırmayı başarsa da rezervlerin iyice
azalmaya başladığı dönemlerde bunun pek mümkün olmayacağı söylenmektedir. Aşağıdaki
grafikte rublenin dolar karşısındaki seyri görülmektedir.

18
Grafik 12: Dolar-Ruble Paritesi

Dolar-Ruble Paritesi
40
35
30
25
20
15
10
5
0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat
Ruble-Dolar Paritesi 24,5769 25,2464 26,5430 27,6060 29,3804 35,4146 35,7205

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, Şubat verisi Rusya Merkez Bankasından alınmıştır.

Küresel finansal kriz Rusya‟nın rezervlerini önemli derecede azaltmaktadır. Rusya‟da


en büyük sıkıntı döviz rezervleri olarak görülmektedir. Merkez bankası gerek kuru belli bir
seviyede tutmak için gerekse bankacılık kesiminin nakit ihtiyacını karşılamak için döviz
rezervlerini kullanmaktadır. Bu durum ise Rusya‟nın döviz rezervlerini günden güne
eritmektedir. Merkez bankası finans sektörünü ayakta tutmak için borsa ve bankacılık
sektörüne 40 milyar dolar para sürmüştür. 2008 Temmuz‟unda yaklaşık 600 milyar doları
bulan rezervleri mart ayı sonu itibarıyla 368 milyar 146 milyon dolara kadar gerilemiştir.
Merkez bankası yetkilileri şubat ayı içerisinde Ruble‟nin değerini korumak için ise piyasaya
döviz sürülmediğini açıklamışlardır. Yapılan açıklamaya göre döviz rezervlerini korumak için
Ruble‟nin % 10 değer kaybına izin verilmektedir. Aşağıdaki grafikte altın harici toplam
rezervlerin seyri görülmektedir.

19
Grafik 13: Altın Harici Toplam Rezervler

Altın Harici Toplam Rezervler


700000,000
600000,000
500000,000
milyon $

400000,000
300000,000
200000,000
Altın Harici Toplam Rezervler
100000,000
(milyon $)
0,000
2008 Ocak
2007 Ocak

2009 Ocak
2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Mayıs

2008 Mayıs
2007 Mart

2007 Kasım

2008 Mart

2008 Kasım

2009 Mart
2007 Temmuz

2008 Temmuz

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Rusya Merkez Bankası

Rusya bankaları rezerv miktarlarını krizin ortaya çıkmasına kadar bazı dönemlerde
artırmışlardır ve 2008‟in ilk ayından itibaren bankaların rezerv miktarları yatay bir seyir
izlemektedir. Krizin ortaya çıkmasından sonra ise Rus bankaları ihtiyatlı davranarak rezerv
miktarlarını arttırmaktadırlar. Bankaların en önemli hesaplarından biri olan sermaye hesabı
ise Rus bankalarının bilançolarında kriz öncesi dönemden itibaren artan bir seyir izlemektedir.

Banka rezerv ve sermayelerindeki bu artışlara rağmen Rus bankalarını zor bir dönem
beklediği söylenmektedir. Bir banka tarafından hazırlanan raporda mart ve nisan aylarında
finans sektöründe ciddi bir nakit sıkıntısı yaşanacağı belirtilmektedir. Mart ayında dev
şirketlerin 10 milyar dolar civarı borç ödemesinin bulunduğu, ayrıca nisan ayında 20 milyar
dolar KDV ödemeleri nedeniyle, finansman sıkıntısı yaşanmaması için bankacılık sisteminin
devletten günlük 300-400 milyar Ruble nakit talep edeceği belirtilmektedir. Aşağıdaki
grafiklerde Rus bankalarının rezerv miktarları ve sermaye hesaplarının krizden önceki ve
sonraki izlenimi yer almaktadır.

20
Grafik 14: Rusya Bankalarının Rezervleri

Banka Rezervleri
3000,000
2500,000
2000,000
1500,000
1000,000
500,000
0,000
2007 Mayıs

2008 Mayıs
2007 Mart

2007 Ekim

2008 Ekim
2007 Şubat

2007 Eylül

2007 Kasım

2008 Şubat
2008 Mart

2008 Eylül

2008 Kasım
2007 Ocak

2007 Aralık
2008 Ocak

2008 Aralık
2007 Ağustos

2008 Ağustos
2007 Haziran

2008 Haziran
2007 Nisan

2007 Temmuz

2008 Nisan

2008 Temmuz
Banka Rezervleri (milyar ruble)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Grafik 15: Rusya Bankalarının Sermaye Hesabı

Banka Sermaye Hesabı


3500,000
3000,000
2500,000
2000,000
1500,000
1000,000
500,000
0,000
2007 Ocak

2008 Ocak
2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Aralık

2008 Aralık
2007 Mayıs

2008 Mayıs

2008 Ekim
2007 Ağustos

2008 Ağustos
2007 Ekim
2007 Haziran

2008 Şubat

2008 Haziran
2007 Nisan

2008 Nisan
2007 Şubat
2007 Mart

2007 Kasım

2008 Mart

2008 Kasım
2007 Temmuz

2008 Temmuz

Banka Sermaye Hesabı (Milyar Ruble)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Rusya bankacılık sektörünün nakit konusunda finansal krizden olumsuz bir şekilde
etkilenmesi beklenmektedir. Bunun yanı sıra bankacılık sektörünün diğer önemli bir risk
taşıyan kalemi ise döviz pozisyon açığıdır. Ruble‟nin dolar karşısında değer kaybetmesi ve
merkez bankası rezervlerinin giderek azalması sonucu Ruble üzerindeki baskının artacağı

21
endişesi Rusya‟yı endişelendirmektedir. Çünkü döviz pozisyonu açığı olanlar ileriki
zamanlarda çok büyük sıkıntı çekebileceklerdir. Rusya bankaları Ruble‟nin daha fazla değer
kaybedilme riskini göze alarak döviz varlıklarını krizden sonraki dönemde arttırmaktadırlar.
Krizden önceki dönemde döviz pozisyonu açığı daha fazla olan Rusya bankaları kur riskine
karşı önlem almaktadırlar. Aşağıdaki grafikte Rusya bankalarının döviz pozisyonu seyri
görülmektedir.

Grafik 16: Rusya Bankalarının Döviz Pozisyonu

6000,000

5000,000

4000,000

3000,000
Bankaların Döviz Varlıkları (milyar
Ruble)
2000,000
Bankaların Döviz Yükümlülükleri
1000,000 (milyar Ruble)

0,000

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Rusya‟nın ihracatının neredeyse üçte ikilik kısmı petrol, petrol ürünleri ve gaza
dayansa da, bu ürünlerin fiyatlarının küresel krizin etkisiyle önemli derecede azalması sonucu
imalat sanayisinin Rusya ekonomisi için önemli olduğu öne çıkmaktadır. Küresel krizle
birlikte alım gücü düşen Rus vatandaşların harcamalarını kısıp tasarrufta bulunması Rus
sanayisini kötü etkilemektedir. Dünya genelinde talebin düşmesiyle birlikte bu durum sanayi
sektörünü daha çok olumsuz etkilemektedir. Başta otomotiv olmak üzere elektronik aletlerin
satışlarının giderek düşmesi, demir çelik endüstrisinde birçok firmanın işçi çıkartması ise Rus
hükümetini zor durumda bırakmaktadır.

Yaklaşık 10 yıldan bu yana ilk kez bütçe açığı veren ve rezervlerinin önemli bir
kısmını rublenin değerini korumak için kullanan Rus hükümetinin imalat sektörüne ne kadar

22
yardım yapabileceği ise bir soru işareti olmaktadır. Aşağıdaki grafikte Rusya sanayi üretim
endeksinin değişimi görülmektedir.

Grafik 17: Rusya Sanayi Üretim Endeksi

Sanayi Üretim Endeksi (2002=100)


180
160
140
120
100
80
60
Sanayi Üretim Endeksi
40
(2002=100)
20
0

Kaynak: Federal Bölge İstatistik Servisi

Rusya ekonomisinin ihracatı büyük oranda petrol, petrol ürünleri ve gaz ihracatına
dayalıdır. İhracatın % 60‟ı aşkın kısmı enerjiye dayanmaktadır. Geri kalan kısmı ise daha çok
metaller, motor ve kimyasal ürünler oluşturmaktadır. İthalatta ise metaller, motor, hafif sanayi
ürünleri ve gıda başta gelmektedir.

Küresel krizle birlikte petrol fiyatlarının düşmesi, sanayi üretiminin giderek azalması
Rusya‟nın ihracatını kötü etkilemektedir. 2008 Ekim ayından sonra giderek azalmaya
başlayan ihracat miktarı Rusya‟nın ekonomik büyüme hedeflerinin ise gerçekleşmemesine
neden olmaktadır. Başbakan yardımcısı Andrey Klebach yaptığı açıklamada 2009 yılının ilk
çeyreğinde % 7‟lik bir daralmanın gerçekleştiğini söylemektedir. Petrol fiyatlarının etkisinin
yanı sıra 2008 yılında ülkeden hızla çıkmaya başlayan para miktarının da bu küçülmede etkili
olduğunu söylemektedir.

Rusya‟nın krizden önceki ve sonraki dönemde ihracat ve ithalat rakamlarının seyri


aşağıdaki grafikte görülmektedir.

23
Grafik 18: Rusya’nın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları

İhracat ve İthalat Rakamları


60000

50000

40000
milyon $

30000

20000

10000

0
2008 Ağustos 2008 Eylül 2008 Ekim 2008 Kasım 2008 Aralık
İhracat 45679 44177 47799 45574 43824
İthalat 27365 25315 28655 27043 27389

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Küresel finansal krize bağlı olarak dünya genelinde petrole olan talebin düşmesi petrol
fiyatlarının sert bir şekilde düşmesine neden olmuştur. İhracatı büyük oranda petrole dayalı
olan Rus ekonomisi enerji fiyatlarının düşmesinden oldukça olumsuz etkilenmektedir. Bunun
yanı sıra sanayi üretimindeki başlayan düşüş Rusya‟yı zorlayan ayrı gelişmedir. Rus
yetkililerinin tahminlerine göre sanayi üretiminde ve ihracatta düşüş beklenmekteydi ve
göstergeler tahminleri destekler şekildedir.

Ulusal rezerv bakımından bir hayli sıkıntılı günler geçiren ve daha zor günlerin Rus
ekonomisini beklediği göz önüne alındığında petrol fiyatlarındaki düşüşün ve talebin azalması
ulusal rezervler üzerindeki baskıyı arttırması beklenmektedir. Rus ekonomisini enerji
fiyatlarına aşırı bağımlı olmasından dolayı enerji fiyatları yüksek iken ekonomi üzerinde nasıl
olumlu bir etki yaptıysa enerji fiyatlarının düştüğü bu zamanlarda ekonomi üzerinde olumsuz
bir etki yaratmaktadır.

Dünya‟da petrole olan talebin düşmesinin yanı sıra Rusya‟da petrol şirketlerinin petrol
ihracatını düşürmesi ise Rus ekonomisi için ayrı bir soru oluşturmaktadır. Petrol ihracatçıları
ton başına alınan vergi oranın hızlı fiyat düşüşlerine rağmen hala çok yüksek olmasından
dolayı petrol ihracatını azalttıklarını açıklamaktadırlar. Eylül ayında ton başına alınan vergi
485,5 dolar iken 1 Aralık‟tan itibaren ton başına vergi 192,1 dolara düşürülmüştür.

24
Grafik 19: Rusya Petrol Fiyatları

Petrol Fiyatları
140
120
100
80
60
40 Petrol Fiyatları ($)
20
0
01.01.2008
01.02.2008
01.03.2008
01.04.2008
01.05.2008
01.06.2008
01.07.2008
01.08.2008
01.09.2008
01.10.2008
01.11.2008
01.12.2008
01.01.2009
01.02.2009
01.03.2009
Kaynak: Dünya Ham Petrol Fiyatları, Amerikan Hükümeti Resmi Enerji İstatistikleri

4.3. Hindistan

Hindistan ekonomisi köy çiftçiliği, modern tarım, el sanatları, gelişmiş endüstriler ve


hizmet endüstrilerinden oluşmaktadır. Hindistan son yıllarda hızlı büyümesi ile en dikkat
çeken ülkeler arasında yer almaktadır. IMF‟nin Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008
raporuna göre Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası dünyada %4,6‟lık, nüfusu ise % 18‟lik bir paya
sahiptir.

Hindistan bilimsel alanda yakaladığı başarıya rağmen hala ekonomisinin yaklaşık %


60‟ı tarıma dayalıdır. Muson yağmurları ise Hindistan için çok önemlidir. Çünkü yağmurların
gecikmesi ekonomi için büyük bir zarar ifade etmektedir. Bu yüzden muson yağmurlarının ne
zaman yağacağını tahmin edebilen bir sisteme sahiptirler.

Hindistan ucuz iş gücüne sahip olduğu için yabancı yatırımcıların ilgi odağındadır.
Ucuz işgücü sayesinde ülkeye yatırım çekmektedir. Ulusal rezervlerini artırmış ve çok iyi
oranlarda büyüme rakamlarını yakalamıştır. Hindistan‟a ait bazı makroekonomik göstergeler
aşağıdaki tabloda görülmektedir.

25
Tablo 5: Hindistan’ın Bazı Makroekonomik Göstergeleri

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007


Cari
ĠĢlemler 1,410 7,059 8,773 780 -7,835 -9,415 n.a.
Hesabı
(milyon $)
Finansal
ĠĢlemler 7,995 11,984 16,421 22,229 21,622 37,766 n.a.
Hesabı
(milyon $)
GSMH 105.8 109.9 110.6 116.7 121.4 128.1 133.5
Hacmi
(2000=100)
Altın
Harici 45,870 67,665 98,938 126,593 131,924 170,738 266,988
Toplam
Rezervler
(milyon $)
ĠĢsizlik
Rakamı 41,996 41,171 41,389 40,458 39,348 41,466 39,974
(bin)
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Dünya‟nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Hindistan, sahip olduğu çeşitli
doğal kaynaklar, sağlıklı ekonomisi, giderek artan alım gücü ve yetenekli işgücü ve yüksek
kar potansiyeli sayesinde yabancı yatırımcıların odağı halindedir. Ülkede İngilizce bilen insan
sayısının fazla olması ise Hindistan‟ı en büyük rakibi olan Çin karşısında bir adım öne
çıkarmaktadır. Hükümetin ekonomiyi liberalize etme çabaları ise bu yabancı yatırımların
çekilmesinde ki diğer önemli bir etkendir. Hindistan çektiği yabancı yatırımlarla 2002-2007
arasında % 8‟lik bir büyüme yaşanmıştır.

Hindistan‟da 2008‟in 3. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre doğrudan
yabancı sermaye girişinde hala artış gözlenmektedir. Portföy yatırımları için ise aynı şeyi
söylemek söz konusu değildir. Krizin daha yeni ortaya çıkmaya başladığı dönemde dahi
portföy yatırımlarında 2008 yılının 3. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre azalış
görülmektedir.

Aşağıdaki grafikte Hindistan‟a yapılan doğrudan yabancı yatırımların ve portföy


yatırımlarının 2007 ve 2008‟in 3. çeyreklerinin karşılaştırılması görülmektedir.

26
Grafik 20: Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy Yatırımları

Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Portföy


Yatırımları
140
120
100
milyon $

80
60
40
20
0
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Portföy Yatırımları
2007Q3 94,894 108,504
2008Q3 121,276 101,793

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Hindistan Merkez Bankası

Yaşanılan küresel finansal krize bağlı olarak ülkeye olan sermaye girişlerinde
azalmaya başlayan Hindistan‟ın para birimi olan rupinin değer kaybetmesine neden
olmaktadır. Risk isteği azalan yatırımcılar varlıklarını gelişmekte olan ülkelerden çıkarmaya
başlayınca Rupi Dolar karşısında değer kaybetmeye başlamıştır. Rupiyi canlandırabilmek için
2008 Mart ayından bu yana piyasaya 57 milyar dolar düren Hindistan bu isteğini
gerçekleştirememiş bulunmaktadır. Yapılan müdahalelere rağmen Rupi‟de olan değer
kaybının devam edeceği söylenmektedir.

Grafik 21: Dolar-Rupi Paritesi

Dolar-Rupi Paritesi
60,000
50,000
40,000
30,000
20,000
10,000
0,000

Rupi-Dolar Paritesi

27
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Şubat Hindistan Merkez Bankası

Hindistan‟ın rezervleri 2008‟in Haziran ayında 300 milyar doları geçerken 2009 Mart
itibari ile 244 milyar dolar olmuştur. Rezervlerin azalmasında Rupi‟nin değerini korumak için
uygulanan politikaların büyük etkisi olmaktadır. Aşağıdaki grafikte Hindistan‟ın altın harici
toplam rezervleri görülmektedir.

Grafik 22: Altın Harici Toplam Rezervler

Altın Harici Toplam Rezervler


350000,000
300000,000
250000,000
200000,000
150000,000
100000,000
50000,000
0,000
2007 Nisan

2008 Nisan
2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Mayıs

2007 Ağustos

2007 Aralık

2008 Aralık
2008 Mayıs

2008 Ağustos
2007 Haziran

2007 Ekim

2008 Haziran

2008 Ekim
2007 Kasım

2008 Ocak

2008 Kasım
2007 Ocak
2007 Şubat
2007 Mart

2008 Şubat
2008 Mart

2009 Ocak
2009 Şubat
2009 Mart
2007 Temmuz

2008 Temmuz

Altın Harici Toplam Rezervler (milyon $)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Hindistan Merkez Bankası

Hindistan ekonomisinde bankaların rezerv miktarları küresel krizin ortaya çıkmasına


kadar artış göstermektedir. Krizin ortaya çıkmasından sonra ise banka rezervlerinde keskin bir
düşüş görülmektedir. Bankaların elde ettikleri fonların bir anda kesildiği sonucunu çıkarmak
mümkün olmaktadır. Bunda en büyük etki insanların özel bankalara olan güvenin sarsılması
ve paralarını çekerek yatırımlarını hükümet bankalarına yapmak olmuştur. İnsanlar uluslar
arası bağlantısı bulunan bankaların bir anda çökeceğinden korkmaktadırlar.

Hükümet bankalarına olan bu güven ise yapılan reformlar ve sıkı denetim


politikalarından kaynaklanmaktadır. Geçmiş dönemlerde her ne kadar farklı kesimler
tarafından eleştiriye maruz kalsalar da Hindistan bu politikaların olumlu sonucunu
görmektedir.

Bankaların rezervlerini gösteren grafik IMF, IFS verilerine göre aşağıda


düzenlenmiştir.

28
Grafik 23: Hindistan Bankalarının Rezervleri

Banka Rezervleri
4000,0
3500,0
3000,0
2500,0
2000,0
1500,0
1000,0 Banka Rezervleri (milyar Rupi)
500,0
0,0

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Hindistan ekonomisi için tekstil ve konfeksiyon sektörü adeta bir lokomotif


konumundadır. Tarımdan sonra ülkedeki en fazla istihdam sağlayan sektör konumundadır.
Yaklaşık 35 milyon insan tekstil ve konfeksiyon sektöründe istihdam edilmektedir.

Tekstil sektöründe ihracatın yaklaşık % 60‟lık kısmı Amerika, Japonya ve Avrupa


Birliği bölgesine yapılmaktadır. Küresel krizin etkisini yoğun bir şekilde hissettirdiği bu
bölgelerden gelen talebin büyük oranda düşmesi sonucu tekstil sektörünü oldukça kötü
etkilemektedir. Rupi‟nin 2008 Mart ayından beri dolar karşısında değer kaybetmesine rağmen
tekstil ihracatı hala kötü durumdadır. İmalat sektörünün büyük bir kısmını tekstil sektörü
oluşturduğu için imalat sektörü bir yıl öncesinin aynı dönemlerine göre aralık ayından itibaren
geri kalmış durumdadır.

Yoksulluk konusunda büyük bir sorun yaşayan Hindistan imalat sektörünün kötü
gidişatı ile yoksulluk sorununu ileriki zamanlarda daha fazla yaşayacağı söylenmektedir.
Yapılan açıklamalara göre tekstil ihracatının artmaması durumunda 1 milyona aşkın insanın
işini kaybedebileceği söylenmektedir.

Aşağıdaki grafikte Hindistan‟ın imalat sektörünün 2007-2008 dönemi ile 2008-2009


dönemine ait verilerin karşılaştırılması yapılmıştır.

29
Grafik 24: Hindistan Ġmalat Endeksi

İmalat Endeksi
310
300
290
280
270 İmalat (1993-94=100) 2007-2008
260 İmalat (1993-94=100) 2008-2009
250
240

Kaynak: Veriler Hindistan İstatistik ve İcra Program Bakanlığı‟ndan alınmıştır.

Krizden sonraki dönemde dış ticaret büyüme oranlarında düşüş görülmektedir ama bu
düşüş ekonominin büyümesine hala yardımcı olacak seviyelerde bulunmaktadır.

Bazı kesimlerce Hindistan‟ın dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen büyüme


modelinin farklı olduğu söylenmektedir. Hindistan‟ın ihracattan çok iç piyasaya bağımlılığı
vurgulanmaktadır. Bu farklı büyüme modelinin ise Hindistan‟ı krize karşı daha güçlü
olabileceği söylenmektedir ama yine de Hindistan için büyüme rakamları aşağı yönde revize
edilmektedir. Dünya ekonomisi açısından Hindistan bir lokomotif olarak görülmektedir ve bu
ihracatın Hindistan için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Hindistan‟ın 2009 yılının şubat ayında yaptığı ihracat 11193 milyon dolardır. Bu
rakam 2008 yılının şubat ayında ise 15221 milyon dolardır. 2009 yılının şubat ayında 2008
yılının aynı ayına göre ihracat miktarında % 21.7 azalma görülmektedir. İthalat ise 2009
yılının şubat ayında 16823 milyon dolar, 2008 yılının aynı ayında ise 21934 milyon dolardır.
İthalattaki azalma 2009 yılının şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 23.3 olarak
gerçekleşmiştir.

Aşağıdaki grafikte ihracat ve ithalat miktarındaki değişim görülmektedir.

30
Grafik 25: Hindistan’ın Ġhracat ve Ġthalat Rakamları

İhracat ve İthalat
25000

20000

15000
milyon $

Şubat 08
10000
Şubat 09

5000

0
İhracat İthalat

Kaynak: Veriler Hindistan Ticaret Bakanlığı‟ndan alınmıştır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Hindistan ekonomisinin bu yaklaşık % 6,7


önümüzdeki yıl ise yine yaklaşık % 5,8 büyümesi beklenmektedir. Analistlere göre
tahminlerin gerçekleşmesi halinde, gelişmiş ülkelerin durgunluğa girdiği kriz döneminde
dünya ekonomisinin büyümesine önemli katkı yapacağı söylenmektedir.

4.4. Çin

Çin Halk Cumhuriyeti 1978 yılından itibaren diğer bir deyişle ekonomisini dışa
açmasından itibaren büyük bir gelişme göstermektedir. İthalatın yükselmesi iç pazarın rekabet
gücünü attırarak, iç pazardaki şirketlerin daha verimli üretim yapmalarını teşvik etmektedir.
Ekonominin bu kadar gelişmesinde fiyatların pazarda serbestçe belirlenmesi, muazzam
seviyelerde tasarruf ve ekonominin tamamen dışa açılması büyük bir etkendir. IMF‟nin
Dünya Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Çin‟in Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası
dünyada % 10,8‟lik, nüfusu ise % 20,4 „lük bir paya sahiptir. ABD ve Euro bölgesinden sonra
dünyada en büyük GSYH hâsıla payına sahip olması Çin ekonomisinin ne kadar büyük
olduğunu göstermektedir. Çin 2003 yılından beri dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi, kişi
başına düşen milli geliri 1000 doları aşmıştır ve en ucuz maliyetle üretim yapan ülke
konumundadır. Çin ekonomisine ait bazı makroekonomik veriler aşağıda verilmiştir.

31
Tablo 6: Çin Ekonomisine Ait Bazı Makroekonomik Göstergeler

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007


Cari
ĠĢlemler 17,401 35,422 45,875 68,659 160,618 253,268 371,833
Hesabı
(milyon $)
Finansal
ĠĢlemler 34,832 32,341 52,774 110,729 58,662 2,642 70,410
Hesabı
(milyon $)
GSMH 108.3 118.1 130.0 143.1 158.0 176.4 197.5
Hacmi
(2000=100)
Altın
Harici 215,605 291,128 408,151 614,500 821,514 1068,493 1530,282
Toplam
Rezervler
(milyon $)
ĠĢsizlik % 3.6 % 4.0 % 4.3 % 4.2 % 4.2 % 4.1 n.a.
Oranı
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Çin ekonomisi yükselen piyasa ekonomileri içinde en çok yabancı sermaye çeken ülke
konumundadır. Bunun nedenleri arasında ucuz işgücü sayesinde üretim maliyetlerinin
oldukça düşük olması, yabancı yatırımcılara tanınan vergi ayrıcalığı, 2001 yılında Dünya
Ticaret Örgütü‟ne üyeliği yer almaktadır. Çin‟e yapılan doğrudan yabancı yatırımlar yıldan
yıla istikrarlı bir şekilde artış trendi göstermektedir. Ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar
sayesinde Çin ekonomisindeki döviz miktarı artmaktadır. Aşırı döviz rezervi de Çin
ekonomisini şoklara karşı güçlü kılmaktadır. Para birimlerini belli bir seviyede tutabilmeleri,
kriz döneminde yarım trilyon dolarlık ekonomik paket açıklamaları yüksek döviz rezervine
duyulan bir güvenin sonucudur.

Küresel finansal kriz yabancı yatırımcıların güveninin sarsılmasına neden olmuştur.


Bunun sonucu olarak yükselen piyasa ekonomileri yabancı sermaye çekmekte zorlanmaktadır.
Çin ise 2008 yılında ekonomisine 924 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye çekmeyi
başarabilmiştir. Çin ekonomisindeki doğrudan yabancı yatırımların 2004-2008 yılları
arasındaki gelişimi aşağıdaki grafikte görülmektedir.

32
Grafik 26: Doğrudan Yabancı Yatırımlar

Doğrudan Yabancı Yatırımlar


1000,000
900,000
800,000
700,000
600,000
500,000
400,000
300,000
200,000
100,000
0,000
2004 2005 2006 2007 2008
Doğrudan Yabancı Yatırımlar
368,970 471,549 612,508 742,388 924,000
(milyon $)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve Çin Ulusal İstatistik Bürosu

1997-2005 yılları arasında sabit kur rejimi uygulayan Çin, para birimi olan Yuan‟ı
oldukça düşük seviyede tutup ihracatını önemli şekilde arttırmayı başarmıştır. Sabit kurun
yanında istikrarlı bir ekonomiye sahip olması ve yüksek getiri oranları sunmasından dolayı
Çin‟e oldukça fazla sermaye ve döviz girişi olmuştur. Çin 2005 yılından sonra sabit döviz
kuru rejimini kontrollü dalgalanmaya bırakmıştır. Yuan yaklaşık 4 yılda % 20 değer
kazanmıştır. Daha sonra tekrar sabit döviz kuru rejimine geçmişlerdir. Küresel krize bağlı
olarak talepte yaşanan azalmadan dolayı ihracatında daralma görülen Çin Yuan‟ın daha fazla
değerlenmesine izin vermek istememiştir. 2008 Temmuz ayından itibaren ise Yuan‟ın Dolar
karşısında yatay bir seyir izlediği söylenebilir. Yuan-Dolar paritesi aşağıdaki grafikte
görülmektedir.

33
Grafik 27: Dolar-Yuan Paritesi

Dolar-Yuan Paritesi
7,3
7,2
7,1
7
6,9
6,8
Yuan-Dolar Paritesi
6,7
6,6

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu ve www.x-rates.com

Çin‟in döviz rezervleri yaşanan küresel finansal krizden etkilenmeyerek artmaya


devam etmektedir hatta rekor kırmaktadır. Çin ulusal istatistik bürosunun verilerine göre 2008
sonunda Çin‟in döviz rezervleri yaklaşık olarak 2 trilyon dolara çıkarak rekor kırmıştır. Döviz
rezervlerinin artmasındaki neden ise küresel çapta yaşanan daralmaya rağmen Çin‟in dış
ticaret fazlası vermesidir. Çin için diğer bir olumlu durum ise kredi derecelendirme kuruluşu
Standard & Poor‟s Çin‟in yüksek döviz rezervine sahip olmasından dolayı kredi notunu
A+‟ya yükseltmiştir.

Çin yüksek döviz rezervine sahip olduğundan dolayı yılsonu büyüme hedeflerini
tutturabilmek amacıyla 586 milyar dolarlık bir kurtarma paketi açıklamıştır. Bu paketin yanı
sıra 73 milyar dolarlık vergi indirimi ve sanayiye destek planları da açıklanmıştır. Paketlerin
ekonomik büyümeye katacağı desteğin % 1,5 ile % 1,9 arasında olacağı söylenmektedir.

Küresel krizin etkilerini daha fazla göstermesi beklenen 2009 yılında ise Çin döviz
rezervlerinde artış beklenmektedir. IMF yetkilileri 2009 yılında Çin rezervlerinin 2,7 trilyon
doları bulmasını beklemektedir. Çin‟in 2004-2008 yılları arası döviz rezervlerinin gelişimi
aşağıdaki grafikte görülmektedir.

34
Grafik 28: Döviz Rezervleri

Döviz Rezervleri
25000

20000

15000

10000

5000

0
2004 2005 2006 2007 2008
Çin'in Döviz Rezervleri (100 milyon
6099 8189 10663 15282 19460
$)

Kaynak: Çin Ulusal İstatistik Bürosu

Çin‟de yeni bir finans sistemi oluşturulmuştur. Finans sistemi Merkez Bankası tarafı
tarafından denetlenmekte, finans sisteminin temelini devlet bankaları oluşturmaktadır. Çin
Halk Bankası Merkez Bankası görevi yapmaktadır ve ülke finansmanı için denetleme
yapmaktadır. Böyle bir reformun sonucu Çin „in finans sistemi küresel finansal krizden fazla
etkilenmemektedir. Çin‟in bankacılık sisteminin rezervleri ve sermaye miktarları bankacılık
sistemi için sorun oluşturmamaktadır. Bankacılık sisteminde likidite konusunda bir sıkıntı
yaşanmamaktadır. Bankacılık sistemine ait rezerv ve sermaye miktarlarının krizden önce ve
krizden sonraki gelişimi aşağıdaki grafiklerde görülmektedir.

Grafik 29: Çin Bankalarının Rezervleri

Banka Rezervleri
10000,000
8000,000
6000,000
4000,000
2000,000
0,000
2007 Aralık

2008 Aralık
2007 Eylül

2008 Eylül
2008 Ekim
2007 Ağustos

2008 Ağustos
2007 Mayıs

2007 Ekim

2008 Mayıs
2007 Haziran

2008 Haziran

2008 Kasım
2007 Nisan

2008 Nisan
2007 Kasım
2007 Ocak
2007 Şubat
2007 Mart

2008 Ocak
2008 Şubat
2008 Mart
2007 Temmuz

2008 Temmuz

Banka Rezervleri (milyon Yuan)

35
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Grafik 30: Çin Bankalarının Sermaye Hesabı

Banka Sermayesi
2500,000
2000,000
1500,000
1000,000
500,000
0,000

2008 Ocak
2007 Ocak

2008 Ekim
2007 Mayıs

2007 Ekim

2008 Mayıs
2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Şubat
2007 Mart

2007 Kasım

2008 Şubat
2008 Mart

2008 Kasım
2007 Aralık

2008 Aralık
2007 Ağustos

2008 Ağustos
2007 Nisan

2007 Haziran

2008 Haziran
2007 Temmuz

2008 Nisan

2008 Temmuz
Banka Sermayesi (milyon Yuan)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Çin bankaları krizden sonraki dönemde döviz varlıklarını arttırmakta döviz


yükümlülüklerini azaltmaktadırlar. Döviz varlıkları ise döviz yükümlülüklerine karşı oldukça
fazla bulunmaktadır. Bunun yanı sıra sabit döviz kuru rejimi uygulayan ve bu kuru yatay bir
seyirde tutabilen Çin için bankacılık sektöründe bir kur riski görülmemektedir. Çin
bankalarının döviz pozisyonu ise aşağıdaki grafikte görülmektedir.

Grafik 31: Çin Bankalarının Döviz Pozisyonu

Çin Bankalarının Döviz Pozisyonu


2500,000

2000,000

1500,000

1000,000 Döviz Varlıkları (milyar Yuan)

500,000
Döviz Yükümlülükleri (milyar
0,000 Yuan)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

36
Küresel kriz Çin‟in sanayi katma değerini etkilemiştir. Aşağıdaki grafikte görüldüğü
üzere sanayi katma değeri 2004 yılından itibaren sürekli artan büyüme oranına sahiptir.
Ancak bu büyüme krizin etkisiyle azalan seyir izleyen bir büyüme konumuna gelmektedir.
2008 yılında Çin‟in sanayi katma değeri 129112 milyon yuan olup bir önceki yıla göre %
9,5‟lik bir artış göstermiştir. Oysa ki 2007 yılında bir önceki yıla göre sanayi katma değeri
büyümesi % 14,9 olmuştur. Küresel krizin birçok ülkede yıkıcı etkilerini göstermesine
karşılık Çin‟in bir önceki yıla göre % 9,5‟lik bir üretim artışı yakalaması dikkatleri Çin‟in
üzerine çekmektedir.

Çin istatistik bürosundan yapılan açıklamaya göre sanayi üretimindeki artış Kasım
ayında % 5,4, Aralık ayındaki artış % 5,9 iken 2009 Şubat ayındaki artış oranı ise bir önceki
yıla göre % 11 olarak gerçekleşmiştir. Bu artışta açıklanan 586 milyar dolarlık paketin
çimento sektörünü etkilemesi ve çimento sektöründeki % 42,5‟lik üretim artışının büyük rol
oynadığı söylenmektedir. Görüldüğü üzere Çin, yüksek rezervlerine güvenerek açıkladığı
ekonomik paketin olumlu etkisini sanayi üretiminde görmeye başlamıştır.

Grafik 32: Çin Sanayi Katma Değeri

Sanayi Katma Değeri


140000
120000
100 milyon yuan

100000
80000
60000
40000
20000
0
2004 2005 2006 2007 2008
Sanayi Katma Değeri 65210 77231 91311 110535 129112

Kaynak: Çin Ulusal İstatistik Bürosu

Küresel krizin bir sonucu olarak dünya genelindeki talep daralması yükselen piyasa
ekonomilerinin ithalat ve ihracat rakamlarını kötü yönde etkilemektedir. Çin ise 2008 yılında
ithalat ve ihracat rakamlarını toplamını %17,8 arttırmıştır. Çin dışındaki diğer ülkeler için bu
oran çok iyi olsa da Çinli yetkililer bu oranı diğer yıllara oranla kötü bir performans olarak

37
değerlendirmektedirler. Çünkü ihracat ve ithalat rakamlarındaki büyümenin diğer yıllara göre
küçük olması büyüme oranının diğer yıllara göre daha küçük olması anlamına gelmektedir.
2007 yılında %13, 2008 yılında ise % 9 büyüyen Çin ekonomisinin, uzmanlar tarafından her
yıl % 8 en ez büyümesi gerektiğini söylemektedirler. Aksi takdirde toplumsal bir tepkiyle
karşılaşılacağını söylemektedirler. Bu yüzden Çin hükümeti ekonomik önlemler alarak
büyüme hedeflerini en % 8 oranında tutturmak istemektedirler. Aşağıdaki grafikte ise 2004-
2008 yılları arası ithalat-ihracat rakamları ve bu rakamların bir önceki yıllara göre büyüme
oranları görülmektedir.

Grafik 33: Çin’in Ġhracat ve Ġthalat Rakamları

İhracat ve İthalat
16000
14000
12000
100 miyon $

10000
8000
6000
4000
2000
0
2004 2005 2006 2007 2008
İhracat 5933 7620 9690 12186 14285
İthalat 5612 6600 7915 9560 11331

Kaynak: Çin Ulusal İstatistik Bürosu

4.5. Türkiye

Türkiye 24 Ocak 1980 yılına kadar ithal ikameci ekonomi modelini benimsemiştir,
fakat 24 Ocak kararları ile bu ekonomi modelini bırakarak dışa açık büyüme modelini
uygulamaya geçirerek piyasa ekonomisinin temelleri atılmıştır. Türkiye‟nin amacı arasında
ihracatı arttırarak dış ödemeler dengesini sağlamak yer almaktadır.

Türkiye ekonomisi günümüz finansal krizine kadar çeşitli krizler yaşamıştır.


Bunlardan bazıları dış şoklardan, bazıları ise kendi iç ekonomi politikalarından
kaynaklanmıştır. 2001 yılında yaşanılan bankacılık krizinden sonra Türkiye bankacılık
sistemini güçlendirmiştir. Türkiye özellikle 2001 yılından sonra ekonomik gelişmesini
arttırarak yükselen piyasa ekonomileri içerisinde yer almayı başarmıştır. IMF‟nin Dünya

38
Ekonomik Görünümü Ekim 2008 raporuna göre Türkiye‟nin Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası
dünyada % 1,3‟lük, nüfusu ise % 1,1‟lik bir paya sahiptir. Türkiye ekonomisinin bazı
makroekonomik verileri aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Tablo 7: Türkiye Ekonomisine Ait Bazı Makroekonomik Göstergeler

2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007


Cari
ĠĢlemler 3,760 -626 -7,515 -14,431 -22,137 -31,893 -37,697
Hesabı
(milyon $)
Finansal
ĠĢlemler -14,558 1,190 7,192 17,730 43,502 42,691 48,567
Hesabı
(milyon $)
GSMH 94.3 100.1 105.4 115.3 124.9 133.5 139.5
Hacmi
(2000=100)
Altın
Harici 18,879 27,069 33,991 35,669 50,579 60,892 73,384
Toplam
Rezervler
(milyon $)
ĠĢsizlik % 8.4 % 10.3 % 10.5 % 10.3 % 10.2 % 9.9 % 9.8
Oranı
Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisi miktarı giderek artan bir seyir izleyen şekilde
yabancı sermaye çekebilmeyi başarmıştır. Bu başarıda dünya konjonktürünün de önemli bir
payı bulunmaktadır. Gelen yabancı sermayenin hepsi sıfırdan sermaye değil, bazı şirketlerin
yabancılar tarafından alınması ile de yabancı sermaye yatırımı gelmiştir.

2007 yılında rekor kıran yabancı sermaye yatırımı, küresel finansal krizin etkisiyle
2008 yılında azalma göstermiştir. Diğer yükselen piyasa ekonomilerinde dünya
konjonktürünün normale dönmesiyle yabancı sermaye yatırımlarında tekrardan artış
beklenmektedir, fakat Türkiye‟deki en büyük sıkıntı konjonktürün normale dönmesiyle
yabancı sermaye yatırımlarında artışın sağlanıp sağlanmayacağıdır. Özelleştirme dışında
yabancı sermaye çekebilecek başka sektör yaratılmazsa yabancı yatırımların azalması
beklenmektedir. Türkiye‟ye gelen doğrudan yabancı sermaye miktarının 2004-2008 yılları
arası değişimi aşağıdaki tabloda görülmektedir.

39
Grafik 34: Doğrudan Yabancı Yatırımlar

Doğrudan Yabancı Yatırımlar


25

20

15

10

0
2004 2005 2006 2007 2008
Doğrudan Yabancı Sermaye
2,785 10,031 19,989 22,195 17,985
(milyon $)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, 2008 verisi TCMB‟den alınmıştır.

Türkiye 2001 krizinden sonra portföy yatırımlarında da büyük bir çıkış ivmesi
yakalamıştır. Düşük kur ve yüksek faiz karşılığında portföy yatırımlarının 2005 yılında rekor
seviye ulaştığı görülmektedir. Sıcak para olarak ifade edilen portföy yatırımlarının dünya
konjonktürünün bozulmasıyla beraber ülkeden hızla çıkmaya başladığı görülmektedir. Portföy
yatırımlarının 2004-2008 yılları arasındaki değişimi aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Grafik 35: Portföy Yatırımları

Portföy Yatırımları
16
14
12
10
8
6
4
2
0
-2
-4
-6
2004 2005 2006 2007 2008
Portföy Yatırımları (milyon $) 9,411 14,670 11,402 2,780 -3,502

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, 2008 verisi TCMB‟den alınmıştır.

40
Küresel krizin tam anlamıyla ortaya çıktığı Eylül sonundan itibaren ülkeden çıkan
sıcak paranın ve doğrudan yabancı sermayenin etkisiyle, dünya ekonomisinden gelen kötü
haberlerle dolara olan talebin artmasıyla birlikte Türk lirası dolar karşısında hızla değer
kaybetmeye başlamıştır. Türk lirasının dolar karşısındaki seyri aşağıdaki grafikte
görülmektedir.

Grafik 36: Dolar- Türk Lirası Paritesi

Dolar-Türk Lirası Paritesi


1,8
1,6
1,4
1,2
1
0,8
0,6
0,4
0,2
0

Türk lirası-Dolar Paritesi

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu, 2009 Ocak-Şubat-Mart verileri TCMB‟den alınmıştır.

Merkez Bankasının brüt döviz rezervleri 2008 Eylül ayında 76,562 milyon dolar iken
küresel krizin ortaya çıkmasıyla beraber gerilemeye başlamaktadır. Mart sonu itibarıyla
merkez bankasının brüt döviz rezervleri 66 milyar 539 milyon dolara gerilemiş
bulunmaktadır. Eylül ayından bu yana yaklaşık 10 milyar dolar döviz rezervi erimiş
bulunmaktadır. Azalma eğilimi ise grafikten de görüldüğü üzere giderek azalmaktadır. Döviz
kurunun yükselmesi ile birlikte Merkez Bankası‟nın döviz satış ihalesi yapması ve dış borç
ödemeleri döviz rezervlerinin azalma nedenleri arasında yer almaktadır.

41
Grafik 37: Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervleri

Merkez Bankası Brüt Döviz Rezervleri


80

75
milyon $

70

65

60
Eyl.08 Eki.08 Kas.08 Ara.08 Oca.09 Şub.09 Mar.09

Eyl.08 Eki.08 Kas.08 Ara.08 Oca.09 Şub.09 Mar.09


Merkez Bankası Brüt Döviz
76,562 72,005 71,205 70,075 67,962 67,547 66,539
Rezervleri

Kaynak: TCMB

2001 krizinden sonra bankacılık sisteminin güçlendirilerek bankacılık sisteminin


yapısı daha çok sağlamlaştırılmıştır. Sermaye yeterliliği güçlendirilmiştir. Krizden önceki
dönemde de görüldüğü gibi bankaların rezervleri ve sermaye miktarları artan bir seyir
izlemektedir. 2008 Ağustos ayında ise bankaların rezerv miktarlarının dirsek yaparak daha
hızlı bir artış eğilimine girdiği görülmektedir. Kriz dönemlerinde görülen en büyük sorun
verilen kredi geri dönmeme riski olduğu için Türk bankacılık sektörü kredi krizi yaşamamak
için krizden 1 ay önceden itibaren rezervlerini artırma yoluna gitmiştir. 2001 krizinde
yaşadığı sorunları iyi irdeleyen Türk bankacılık sektörü günümüz finansal krizine hazırlıklı
girmiş bulunmaktadır. Bankaların rezerv ve sermaye miktarlarını gösteren grafikler aşağıda
görülmektedir.

42
Grafik 38: Türkiye Bankalarının Rezervleri

Banka Rezervleri
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0

2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Aralık

2008 Aralık
2007 Mayıs

2007 Ağustos

2008 Mayıs

2008 Ağustos
2007 Haziran

2007 Ekim
2007 Kasım

2008 Haziran

2008 Ekim
2007 Ocak

2007 Nisan

2008 Nisan

2008 Kasım
2007 Şubat
2007 Mart

2008 Ocak
2008 Şubat
2008 Mart
2007 Temmuz

2008 Temmuz
Banka Rezervleri (milyon lira)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Grafik 39: Banka Sermaye Hesabı

Banka Sermayesi
90000
80000
70000
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
2007 Eylül

2008 Eylül
2007 Ekim

2007 Aralık
2007 Ağustos

2008 Ağustos
2007 Mayıs

2008 Mayıs

2008 Ekim
2007 Haziran

2008 Haziran
2007 Şubat

2007 Nisan

2007 Kasım

2008 Şubat

2008 Nisan

2008 Kasım
2007 Ocak

2007 Mart

2008 Ocak

2008 Mart
2007 Temmuz

2008 Temmuz

Banka Sermayesi (milyon lira)

Kaynak: IMF, IFS Online Versiyonu

Bankacılık sektörünün döviz yükümlülükleri ve döviz varlıkları kriz sonrasında


azalma göstermektedir. Ancak döviz varlıkları döviz yükümlülüklerine göre biraz daha fazla
azalma göstererek aralarındaki oran artmaktadır. BDDK‟nın Türk Bankacılık Sektörü Kur
Riski Değerlendirme Raporu Ekim 2008 sayısında yapılan açıklamaya göre bankacılık
sektörünün döviz açığı olmasına rağmen doğrudan kur riski ile karşı karşıya kalmadığı

43
belirtilmektedir. Bilanço içinde açık verilmesine karşılık, bilanço dışında türev işlemler ile
açığın kapatıldığı belirtilmektedir. Yapılan açıklamada bankacılık sektörü için esas riski döviz
kredileri yaratmaktadır. Bankaların müşteri durumunda bulunan şirketlerin yurtdışından
kullandığı krediler nedeniyle kur riskinin kredi riskine dönüşebilme ihtimalinden söz
edilmektedir. Raporda bankaların yurtiçi ve yurtdışından kullandırdıkları dövize endeksli
kredilerin de riske eklendiği belirtilmektedir. Bankaların döviz pozisyonu aşağıdaki grafikte
görülmektedir.

Grafik 40: Türkiye Bankalarının Döviz Pozisyonu

Bankaların Döviz Pozisyonu


240
230
220
milyon $

210
200
190
180
170
2008 Haziran 2008 Eylül 2008 Aralık 2009 Ocak
Döviz Varlıkları 229,839 223,595 199,750 192,700
Döviz Yükümlülükleri 229,981 224,137 199,886 193,261

Kaynak: BDDK

Küresel krizin Türkiye‟nin imalat sektörüne etkisi çok ağır olmaktadır. Küresel krizin
etkisiyle dünya genelinde çok büyük bir talep daralması yaşanmaktadır. İmalat sektörünün bir
önceki yılın aynı ayında göre değişimi giderek sürekli negatif yönde gerçekleşmektedir. 2009
yılının şubat ayında 2008 yılının aynı ayına göre imalat sanayi endeksi % 16,8 azalma
göstermektedir. TUİK‟in verilerine göre 2009 yılı şubat ayında 2008 yılı şubat ayına göre
motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatında düşüş oranı % 58,7 olarak
gerçekleşmiştir ve en yüksek düşüş oranı olarak görülmektedir. % 41,6 düşüş oranı ile Radyo,
TV, Haberleşme Teçhizatı ve Cihazları imalatı ve % 36,4 düşüş oranı ile Büro Makineleri ve
Bilgisayar imalatı 2. ve 3. Sırada görülmektedirler.

Hükümet ekonomik krize karşı bir takım ekonomik tedbir paketleri açıklamaktadır.
Bunlardan en önemlisi ise otomotiv sektörüne 3 aylığına stokları bitirilmesi amacıyla

44
uygulanan ÖTV indirimi uygulamasıdır. Aşağıdaki grafikte imalat sanayi endeksinin 2008‟in
Ağustos ayından itibaren değişimi görülmektedir.

Grafik 41: Türkiye Ġmalat Sanayi Endeksi

İmalat Sanayi Endeksi (2005=100)


120

100

80

60

40 İmalat Sanayi Endeksi

20

0
2008 2008 2008 2008 2008 2009 2009
Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat

Kaynak: TUİK

2008‟in son çeyreğinden itibaren ihracat ve ithalat rakamlarında önemli miktarda


düşüş görülmektedir. 2009 Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracattaki azalma %
24,9 olurken ithalattaki azalma ise % 47,6 olmuştur. 2009‟un ve 2008‟in aynı dönemlerine ait
dış ticaret açığı ise % 98,4 azalma göstererek 4 951 milyon dolardan 80 milyon dolara
gerilemiş bulunmaktadır. 2008 Şubat ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı % 69,1 iken bu
oran 2009 Şubat ayında % 99‟a kadar yükselmiş bulunmaktadır.

İhracatımızın önemli bir payını oluşturan AB pazarında oluşan talep daralması ihracat
rakamlarını oldukça kötü yönde etkilemektedir. 2009 Şubat ayında 2008 yılının aynı ayına
göre yapılan ihracat % 45,2 azalmıştır. AB ülkelerine yapılan toplam ihracat payı % 51,3 iken
bu pay % 37,4‟e gerilemiştir. Türkiye‟nin 2008 Ağustos ve 2009 Şubat arası dönemde yaptığı
ihracatı ve ithalatı gösteren grafik aşağıda görülmektedir.

45
Grafik 42: Türkiye’nin Ġhracat ve Ġthalat Rakamları

İhracat ve İthalat
25

20
milyon $

15

10

0
2008
2008 Eylül 2008 Ekim 2008 Kasım 2008 Aralık 2009 Ocak 2009 Şubat
Ağustos
İhracat 11,047 12,791 9,720 9,384 7,712 7,891 8,317
İthalat 19,251 17,885 14,942 12,072 11,404 9,271 8,398

Kaynak: TCMB

5. SONUÇ

2008 yılının son çeyreğinde finansal kesimde ortaya çıkan küresel kriz, etkilerini
zamanla reel kesime de yansıtmıştır. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte varlık fiyatlarında
yaşanan büyük düşüşler bankacılık kesiminin bilançolarını oldukça kötü etkilemiştir. Bununla
birlikte, piyasalarda hâkim olan kötümser bekleyişler nedeniyle bankaların piyasaya kredi
vermek istememesi, dünya genelinde bir likidite sıkışıklığına neden olmuştur. Likidite
sıkışıklığı ise dünyada dolaşan yatırım miktarının negatif yönde etkilenmesine yol açmıştır.

BRIC-T ülkeleri dünya üzerinde en çok yabancı yatırım çeken ülkeler konumunda
bulunmaktadırlar. Küresel krizin ortaya çıkışına kadar çektikleri yabancı yatırımlarla
ekonomilerini oldukça geliştirmişlerdir. Ancak küresel krizin bir sonucu olan likidite
sıkışıklığı, yükselen piyasa ekonomilerine olan yatırım miktarlarının azalmasına yol açmıştır.
Yatırım miktarlarındaki azalma ise BRIC-T ülkelerinin ekonomilerini gerek mali sektör
gerekse imalat sektörü bazında etkilemiştir.

Brezilya yaşadığı döviz krizinden sonra ekonomik reformlar gerçekleştirdiği için


yabancı yatırımcıların odağı haline gelmiştir. Ancak küresel krizin etkisiyle beraber
Brezilya‟ya gelen doğrudan yabancı yatırımlarda azalma olmuştur. Bunun yanı sıra sıcak para
olarak ifade edilen portföy yatırımlarının krizin ortaya çıkmasından önce ülkeden çıkmaya
başlaması sonucu ülkenin para birimi olan realde değer kaybı yaşanmıştır. Para biriminde

46
yaşanan değer kaybının ise rezervler üzerinde baskı yarattığı görülmüştür. Brezilya bankacılık
kesimi ise krize sağlam yakalanmıştır. Ancak bankaların döviz pozisyon açıkları krizden
sonraki dönemde de devam etmektedir. Küresel krizin imalat sektörü üzerindeki etkisini
azaltmak için Brezilya hükümeti vergi indirimleri yoluyla talebi arttırmaya çalışmıştır. Ancak,
ocak ayında alınan bu kararın şubat ayındaki sanayi üretim endeksi üzerinde olumlu bir etkisi
görülmemiştir. Diğer bir yandan realin değer kaybı yaşamasıyla 2009 Şubat ayında ihracat
rakamının ithalat rakamını geçtiği görülmüştür.

Rusya sahip olduğu hammaddeler ve enerji sayesinde son yıllarda ekonomik


büyümesini arttırdığı görülmüştür. Ekonomik büyümede enerji ve petrol fiyatlarının da
yüksek seviyelerde olması etkili olmuştur. Rusya her yıl giderek artan seviyede doğrudan
yabancı sermaye çekmiştir. Hatta 2008 yılının sonunda da 2007 yılına göre yabancı
yatırımların miktarında artış görülmüştür. Ancak büyük miktarda portföy yatırımının 2008
yılında ülkeden çıkması sonucu ruble giderek değer kaybetmeye başlamıştır. Ruble‟nin
değerini korumak için rezervlerin kullanılması, bankacılık kesiminin nakit ihtiyacının
karşılanması sonucu rezerv miktarında ise büyük bir azalma görülmüştür. Bankacılık
kesiminin ise 2009 yılında nakit ihtiyacı olmasından dolayı rezervlerin kullanılacağı
söylenmektedir. Ancak giderek azalan rezerv miktarından dolayı bankacılık kesimine
yapılacak olan yardımların kısıtlı olabileceği görülmektedir. Bunun yanı sıra Rus
vatandaşların harcamalarını kısmasının ve dünya genelindeki talep daralmasının Rusya‟nın
sanayisini kötü etkilediği görülmüştür. Sanayi üretiminin ve petrol fiyatlarının düşmesi ise
ihracat miktarını da negatif olarak etkilemiştir.

Hindistan ucuz ve yetenekli işgücü sayesinde yabancı yatırımcıların ilgi odağı


olmuştur. Hindistan, çektiği yabancı yatırımlarla ekonomik büyümesini yıldan yıla
arttırmıştır. Ancak krizin etkisi yabancı yatırımların azalması yönünde olmuştur. Yatırımların
azalması ve ülkeden portföy yatırımlarının çıkışı rupinin üzerinde baskı yaratmıştır. Yapılan
müdahalelere rağmen rupi değer kaybı yaşamıştır. Rezerv miktarı ise krizin çıktığı zaman ani
bir şekilde azalma göstermiş olup, bu azalmanın derecesi giderek azalmıştır. Hatta 2009 Ocak
ayından sonra rezerv miktarlarında artış görülmüştür. Bankacılık sektöründeki sıkıntı ise
insanların özel bankalara güvenmeyip, paralarını çekerek hükümet bankalarına paralarını
yatırmaları olmuştur. İmalat sektörü endeksi giderek bozulmuştur ve bu bozulma ülkenin
lokomotifi konumunda bulunan tekstil ve konfeksiyon sektörünün çok zor durumda olduğunu
göstermektedir. Çoğu insan ise işsiz kalma riskiyle karşı karşıyadır. Dünya ekonomisi

47
içerisinde önemli bir paya sahip olan Hindistan‟ın ihracat ve ithalat rakamlarının giderek
bozulması ise dünyanın büyüme oranının aşağı yönde revize edilmesine neden olmaktadır.

Çin ucuz iş gücü sayesinde sağladığı ucuz maliyetle yabancı yatırımların en fazla
gittiği ülke konumunu almıştır. 2008 yılı sonunda dahi Çin çektiği yabancı yatırımlarla rekor
kırmıştır. Yuanın dolar karşısındaki seyri ise 2008‟in ikinci yarısından sonra genelde yatay bir
seyir izlemiştir. Bu seviyeyi koruyabilmekteki en büyük etken ise yabancı sermaye girişleri
sonucu ülke döviz rezervlerinin rekor kırması olmuştur. Finans sisteminin temelini devlet
bankaları oluşturduğu için bankacılık sektöründe herhangi bir sıkıntı görülmemiştir. Çin‟in
sanayi katma değeri büyümesi ise azalan bir seyir izlese de devam etmiştir. Ancak hükümet
yıl sonu büyüme hedefini tutturabilmek amacıyla ekonomik paket açıklamıştır. Bu ekonomik
paket ise sanayi sektörü üzerindeki olumlu etkisini göstermiştir. İhracat ve ithalat rakamları
da azalan bir seyirle artış sergilemiştir. Ancak 2009 Şubat ayında sanayi katma değerinde
yaşanan artışın ihracat ve ithalat artış seyrinin yukarı yönlü olacağını göstermiştir.

Türkiye 2001 yılında yaşadığı bankacılık krizinden sonra ekonomik reformlar


gerçekleştirmiştir. Düşük kur yüksek faiz politikası ile de yabancı sermaye çekmiştir.
Doğrudan yabancı yatırımlar 2007 yılında en yüksek seviyesine ulaştığı görülmüştür. 2008
yılı sonunda ise doğrudan yabancı sermaye girişinde küresel krize bağlı olarak bir azalma
görülmüştür. Portföy yatırımlarının ise ülkeden hızlı çıkışı Türk lirasının değer kaybı
yaşamasına neden olmuştur. Döviz rezervleri ise giderek azalmıştır. 2008 Eylül ayından 2009
Mart sonuna kadar yaşanan rezerv kaybı 10 milyar doları bulmuştur. Diğer yükselen piyasa
ekonomilerine göre ise döviz rezervlerinin düşük seviyede olduğu görülmüştür. 2001
krizinden sonra bankacılık sisteminin yapısı güçlendirildiği için bankacılık sektöründe
herhangi bir sorun görülmemiştir. Türkiye‟de en büyük sorun olarak imalat sanayisinin
üretiminin giderek azalması görülmüştür. Üretimin çok düşük seviyelerde kalması ise ihracat
ve ithalat rakamlarının azalmasına yol açmıştır. Üretimin düşmesi sonucu ise Türkiye‟de
işsizlik 2009 Ocak ayı itibarıyla % 15,5‟e yükselerek tarihi bir rekor kırmıştır.

Küresel finansal kriz yükselen piyasa ekonomilerini etkilemiştir. Ancak Çin bu ülkeler
arasında en az etkilenen ülke konumundadır. Yapılan ekonomik reformların ülke ekonomisini
nasıl sağlamlaştırdığı görülmüştür. Türkiye‟nin ruh ikizi olarak görülen Brezilya da ekonomik
reformlar sayesinde IMF‟ye kredi verebilecek konumdadır. Görüldüğü gibi küresel krize
objektif yaklaşımlarla müdahalede bulunulduğu için krizin etkileri en aza indirilmiştir.

48
6. KAYNAKLAR

* Akman, Vedat, Modern Dünyadaki En Büyük Kriz “ Asya Krizi Sonrası ve Muhtemel
Etkiler”, Rota yayınları, 1998.

* Alantar, Doğan, Küresel Finansal Kriz: Nedenleri ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme,

* Durusoy, Serap, Finansal Liberalleşmenin Sorgulanmasının Nedenleri, Dış Ticaret


Müsteşarlığı Dergisi, 2000.

* Eğilmez, Mahfi, Küresel Finans Krizi, Remzi kitabevi, 2008.

* Eğilmez, Mahfi, Kumcu, Erhan, Ekonomi Politikası, Remzi kitabevi, 2008.

* Gövdere, Bekir, Çin Doğrudan Yabancı Sermaye Çekmede Neden Başarılıdır: İşlem
Maliyetleri Yaklaşımı, Süleyman Demirel Üniversitesi, 1999.

* Karluk, Rıdvan, Uluslararası Ekonomi, Beta yayıncılık, 2003.

* Krugman, Paul, Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, Literatür yayıncılık, 2008.

* Stiglitz, Joseph, Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, Plan b yayıncılık, 2004.

* Yılmaz, Durmuş, Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl başladı, hangi
aşamadayız?, Ankara, 27 Aralık 2008.

* IMF, Global Financial Stability Report, Ekim 2008.

* IMF, IFS Online Versiyonu. ( Erişim tarihi: 13.03.2009)

* http://www.bcb.gov.br/?english

* http://www.cbr.ru/eng/

* http://www.rbi.org.in/home.aspx

* http://www.tcmb.gov.tr/

* http://www1.minfin.ru/en/

* http://www.gks.ru/wps/portal/english

* http://tonto.eia.doe.gov/dnav/pet/hist/wepcuralsw.htm

* http://www.mospi.nic.in/mospi_nad_nsdp.htm

49
* http://www.commerce.nic.in/tradestats/indiatrade.asp?id=1

* http://www.stats.gov.cn/enGliSH/

* http://www.bddk.org.tr/websitesi/default.aspx

* http://www.tuik.gov.tr/Start.do

* http://www.ntvmsnbc.com/

* http://www.radikal.com.tr/

* http://www.sabah.com.tr/

* http://www.referansgazetesi.com/

* http://www.cnnturk.com/

* http://www.haberturk.com/

* http://www.turkiyebrezilya.com/Ekonomi/Brezilya_Imalat_Sanayi.htm

* http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=56193

* http://www.rusya.ru/tur/index/ekonomiksosyal_durum

* http://www.turkrus.com/content/view/7195/160/

* http://www.milliyet.com.tr/

*http://www.cnnturk.com/2008/ekonomi/dunya/10/14/herkes.batti.hindistan.bankalari.yukseliste/
496676.0/index.html

* http://dragonomi.com/

* http://ipsnews.net/news.asp?idnews=45630

* http://www.marisglobal.com/

* http://www.salom.com.tr/news/print/10101-Asyanin-buyuyen-ulkesi-Hindistan.aspx

* http://www2.standardandpoors.com/

* http://www.x-rates.com

50

You might also like