You are on page 1of 146

VARLIÐIN YAPISI

(De Rerum Natura)


Bu kitap Sayýn Ýsmet Zeki Eyüboðlu'nun izniyle basýlmýþtýr.
Yayýna hazýrlayan : Egemen Berköz
Dizgi : Yeni Gün Haber Ajansý Basýn ve Yayýncýlýk A.Þ.
Baský : Çaðdaþ Matbaacýlýk Yayýncýlýk Ltd. Þti.
Mart 2001

LUCRETIUS CARUS
VARLIÐIN YAPISI
(De Rerum Natura)
Latinceden çeviren:
Ýsmet Zeki Eyüboðlu
ÖNSÖZ
Batý kültürünün geliþmesinde büyük yararlýlýklarý, emekleri bulunan, günümüzün d
üþünce ölçüleri içinde ele aldýðý konulara derin bir görüþ, keskin bir anlayýþ g
ücüyle iki bin yýl önce ýþýk tutan "De Rerum Natura" yazarýnýn yaþama süreci üst
üne bildiklerimiz pek azdýr. Elde bulunan eksik bilgilere bakýlýrsa Titus Lucret
ius Carus Ý.Ö. 98-55 yýllarý arasýnda yaþamýþ, yazýlarýný bitiremeden çýldýrmýþ,
kendi eliyle canýna kýymýþtýr. Eksik kalan yazýlarýný ölümünden bir süre sonra
Cicero sona erdirmiþ, derleyip düzenlemiþtir. Bunlarýn doðruluðunu kestirecek du
rumda deðiliz, elimizde bunlarýn dýþýnda ölçülü bilgiler verecek belge de yoktur
.
Onu anlamak, getirdiði görüþün, davranýþýn derinliðine inip özünü kavramak, yaþa
dýðý yýllar içinde geçen sayýlý günlerinin anýlarýný bir bir göz önünde bulundur
maya deðil; ancak çaðýnýn düþüncelerini, felsefe-kültür düzenlerini tanýmaya, ye
tiþtiði ortamýn deðer örgülerini bilmeye baðlýdýr.
Lucretius ortaya yeni bir görüþ, yeni bir düþünce düzeni koyduðu sanýsýnda deðil
dir. De Rerum Natura'nýn birçok yerinde, öðretmeni olan Epikuros'un (341-270) a
rdýndan gittiðini, onun görüþlerini, düþüncelerini Latin diline aktarmaya çalýþt
ýðýný söyler.
Te sequor, o Graiae gentis decus, inque tuis nunc
Ficta pedum pono pressis vestigia signis,
Non ita certandi cupidus quam propter amorem
Quod te imitari aveo... (III, dize 3-6)
Bunun arkasýndan böyle bir aktarma iþini yapmanýn bile ne denli güç olduðunu bel
irtmek için:
...Quid enim contendat hirundo
Cycnis? Aut quidnam tremulis facere artubus haedi
Consimile in cursu possint ac fortis equi vis?
demekten kendini alamaz.
Lucretius'un bu filozofça alçakgönüllülüðüne karþýn, kuru, duruluktan, dirilikte
n uzak bir aktarýcý olarak anlaþýlmasý çok yanlýþ. Nitekim Platon da bize kalan
o pek ölçülü, derin çýðýrlar açan olgun yazýlarýnda, Plotinos'tan Max Scheler'e
deðin bütün Batý düþüncesine kaynak olan yapýtlarýnda, kendini gizler, yalnýzca
Sokrates'i konuþturur, düþündürür. Gerçek düþünürün Sokrates olduðunu, kendisini
n bu söylenenleri yazmakla yetindiðini açýklar. Bunlar bizim için, büyük düþünür
lerin, baðlý bulunduklarý öðretmenlerine duyduklarý derin saygýyý, sevgiyi göste
ren, filozofun olgunluðuna en çok yakýþan özdeyiþleridir.
Ýþte Lucretius için de durum böyledir; Sokrates'in karþýsýnda Platon neyse, Epik
uros'un yanýnda da Lucretius odur. Sokrates ile Platon çaðdaþtý, söyleþmiþ gülüþ
müþlerdi, De Rerum Natura yazarý için böyle bir þey söylemeye, aradaki yüzyýllar
engeldir; Lucretius'u Epikuros'a, yalnýzca temelini bilgide bulan, evren anlayý
þýnýn derinliðinde duyan sevgi baðlamýþtýr.
De Rerum Natura'nýn içerdiði konular, sorunlar olduðu gibi, el sürülmeden alýnmý
þ, aktarýlmýþ deðildir. Ozan düþüncelerini düzenler, sorularýnýn karþýlýklarýný
araþtýrýrken ilkin kendinden öncekilerin üzerinde durmuþ, onlarýn varlýk anlayýþ
larýný, görüþlerini belli ölçüler içinde, belirli bir açýdan eleþtirmiþtir.
Yeni bir görüþün, varlýk anlayýþýnýn ortaya konmasýnda öncelikle savaþa giriþmek
, onlarýn tutumlarýný, düþünüþ yollarýný elekten geçirmek, düþünce örgülerini sö
kmek felsefenin "titanlar savaþý" adýný almasýný saðlayan geleneðidir.
Evet, felsefe yapmak biraz da titanca bir savaþa giriþmektir. Yalnýz, böyle yiði
tliði göze alanlarýn kýlýçlarýný iyi kullanmasý, savaþ öðrenimlerinde baþarýlý s
ýnavlar vermesi de gene bu düþünce çýðýrýnýn sarsýlmayan bir töresidir. Yoksa "t
itanlar savaþý" öyle oldum olasý pala sallamak deðildir. Burada, çevirisinde bir
çok eksikliðin bulunacaðýný söylemekten kaçýnamayacaðýmýz De Rerum Natura'nýn dü
þünür-yazarý Lucretius da bu mutlu, bu çetin savaþa katýlýrken kýlýcýný Epikuros
'un bileði taþýna vurmuþ yiðit bir baþtýr.
Lucretius'un böyle bir iþe giriþmesi geliþigüzel bir davranýþýn sonucu deðildir;
yaþadýðý çaðýn deðerler örgüsünün, evren anlayýþýnýn, Roma'nýn içinde bulunduðu
tarih-kültür tutumunun ürünüdür; yýkýmlarýn, sýkýntýlarýn kurtuluþ yollarý arat
an iç-baskýlarýdýr.
Nam neque nos agere hoc, patriai tempore iniquo,
Possumus aequo animo; neque Memmi clara propago
Talibus in rebus communi desse saluti. (I, 42-43)
derken yurdunun içinde çalkalandýðý kargaþalýklarýn, gürültülerin sessizliðe kav
uþmasýný, dinmesini beklemenin kývrantýlarý içindedir..
Ý.Ö. I. yüzyýlda Roma kendi tarihinin en çatýþýk, en çekiþmeli çaðlarýndan birin
i yaþýyordu. Bir yandan içeride düzene, yaþama sevincine kavuþmak, parti patýrtý
larýndan sýyrýlmak; bir yandan da yayýlmak, Anadolu'da bulunan uluslarý boyundur
uk altýna alarak dýþtan gelecek korkularý ortadan kaldýrmak çýrpýnmalarý vardý.
Bunlarýn ardýsýra Greklerin baskýn gelen kültürü karþýsýnda ortaya çýkan birtaký
m yeniliklerin doðurduðu bilimci gerekçeler, düþüncede kimliðe ulaþma didinmeler
i.
Çaðlarýn süzgecinden geçerek Roma toplumunda yeniden ele alýnan yeni ölçülerle d
eðerlendirilen varlýk sorunlarý, Ýskender'in Asya savaþlarýndan sonra Doðudan ge
len Çin, Hint, Ýran, Mýsýr, Mezopotamya, Anadolu dinlerinin, uygarlýklarýnýn ver
ilerinden etkilenmiþ; Grek felsefesinin, Trakya kaynaklý inançlarýn karýþýmýyla,
bir düþünce "chaos"u biçimine girmiþti. Eskiden kalan yerli gelenekler, görenek
ler de bunlara katýlýnca Roma'da gerçekdýþý konulara eðilmeler, kurtuluþu gerçek
üstü varlýklara sýðýnmakta arayanlar artmýþ; sarsýntýlar, yýkýntýlar hýzlanmýþtý
. Artýk Roma kendini bulma, gerçeðine erme çabasýyla çýrpýnýyordu. Ýster düþünce
, ister yönetim iþlerinde olsun Roma'nýn bir açýklýða, bir duruluða kavuþmasý, ö
zünü yaþamasý gerekiyordu. Bu gerekliliði çaðýn aydýnlarý, yöneticileri kendi an
layýþ ölçülerine göre deðerlendiriyor, kesinliðe o yollarla varmak istiyorlardý.
Bir aydýn, bir yönetici, bir eðitimci ne gibi koþullar, kurallar altýnda bulunur
sa bulunsun, çaðýnýn, ulusunun, içinde yaþadýðý toplumun boyasýný almaktan, deðe
rlerini yaþamaktan kendini alamaz; bu onun tarihçe çizilmiþ, belirtilmiþ alýnyaz
ýsýdýr. Büyük baþlar çaðlarýnýn deðer örgülerinde ancak "oya" deðiþtirebilirler;
düzen, yapý deðiþtirmek yalnýzca zamanýn iþidir. Büyük yaratýcýlarýn bu konudak
i baþarýlarý; gelecek için yeni deðer örgülerinin çatýlmasýný saðlayan görüþleri
, anlayýþlarý ortaya koymak, gününün üstünden aþarak yarýna uzanmaktýr. Onlarýn
çaðlarýnda anlaþýlamayýþlarý, zamanlarýnýn deðerlerini aþmalarý yüzündendir.
Lucretius'un yaþadýðý çaðda; bir yana atmak, yerlerine yenilerini getirmek isted
iði deðerler Roma'ya dýþardan geldiðini bildiðimiz, gerçekdýþý inançlara, yolsuz
kazançlara dayanan düzensiz deðerlerdi.
Ý.Ö. I. yüzyýlýn Roma'sýnda toplumsal durum yürekler acýsýdýr, yýðýn yýðýn kötül
ükler yapýlýr, kanlar akýtýlýr, canlar gider, tutsaklar þunun bunun gönül eðlend
irmesi için diri diri aslanlara yedirilir, parçalatýlýrdý.
Atina-Troya savaþlarýnda savaþý kazansýn diye kýzýný tanrýlara adayan, yüreði sý
zlamadan kesen bir komutanýn inançlarý Romanýn da benimsediði saçmalýklardý. Söz
ün kýsasý, Roma, komþusuyla, geçmiþi, geleceðiyle korkunç inançlarýn, gerçekdýþý
din geleneklerinin içinde yuvarlanýyordu. Bütün bu saçmalýklarý, yolsuzluklarý
yapanlar en saðlam sýðýnaklarýný gene tanrýlarýn kapýsýnda buluyordu. Tarihin ak
ýþý içinde durum böyle gelmiþ, böyle gidiyordu. Bütün sorunlar, konular, kuruntu
lara baðlanan inançlarla açýklanýrdý. Gerek düþünce, gerek din alanýnda Roma bir
daðýnýklýk, bir yýkým içinde çalkalanýyordu. Bunlarýn Lucretius'un gözünden kaç
madýðýný, onlarýn gerçek nedenlerini arayýp bulmak, Romayý bir içdüzene, içgüven
e kavuþturmak için ne denli derin derin düþündüðünü De Rerum Natura'dan öðreniyo
ruz:
Anýmsa Aulis'te Diana Tapýnaðý'nda kanýnýn
Döküldüðünü o suçsuz kýzcaðýzýn, savaþçýlarýn,
Soylu Yunan komutanlarýnýn çiçekleriyle süslenmiþ,
Ýphianassa'nýn; ölüm kaplamýþ gençliðini kýzýn,
Görmesin diye toyunlar gizlemiþ geceden býçaðý,
Görünce boþalmýþ gözyaþlarý, tutulmuþ dili
Kýzcaðýzýn korkudan, bükülmüþ dizleri,
Kapanmýþ yere. Ne iþine yaramýþ bu yoksulun
"Kýzýný tanrýlara adayan ilk kral"
Denmiþse babasýna. Yakalamýþ onu kimileri
Götürmüþler sunaða, kutlu törenler bitsin
Diye deðil, mutlu bir üstünlük saðlasýn
Diye tanrýlar Yunan donanmasýna, görklü
Hymene birlikleri bir adak için
Böyle iðrenç iþler öðretmiþ insanlara
Bu saçmalýklar, bu boþinançlar,
Böylesini yapar ancak din kötülüðün.
(I/86-102).
Bu geleneklerin, bu çýlgýnlýklarýn; varlýðýn yapýsýný, gizemlerini, evrenin özün
ü, oluþu, kuruluþu, nesnelerin gerçek düzenini derinden kavramak, araþtýrmak ist
eyen filozof bir baþ için; kiþinin de, içinde yaþadýðý toplumun da anlaþýlýp açý
klanmasý yolunda pek büyük anlamlar taþýyacaðý bir gerçektir.
Evet, Lucretius'un, yaþadýðý çaðýn böyle karmakarýþýk bir ortamda sallanan düþün
ce düzenleri, felsefe anlayýþlarý içinde kendi görüþüne en uygun geleni seçmesi,
günün çözülmeye yüz tutmuþ kültür davranýþlarýnýn dýþýnda daha saðlam bir dayan
ak aramasý bir gereklilikti. Bu yüzden o da incelediði felsefe çýðýrlarý arasýnd
a en iþe yarar olanýný, Leukippos ile Demokritos'un kurup Epikuros'un kendi anla
yýþ ölçülerine göre geliþtirdiði öðeler öðretisinde bulmuþtur. Bundan baþka bir
çýkar yol da yoktu onun için...
Protagorasçý görüþ, bilgide gerçekliði, tek tek kiþilerin durumuna, varlýk yapýs
ýna, nesneler karþýsýndaki yeralýþ biçimine baðlamýþ; kesinlikten, ilkeden, saðl
am-sarsýlmaz düzenden, genel bilgi geçerliliðinden söz etmeyi bir gülünçlük saym
ýþtý. Bilmeyi durmadan, kiþiden kiþiye deðiþen bir akýþ olarak görmüþtü. Bu duru
mda, kiþi kendi dýþýnda bir ölçü, bir gerçek tanýmayacak; toplumun kuruluþu bir
"yan yana gelme", bilginin özü de yalnýzca "bir arada bulunma" olmaktan öteye ge
çmeyecekti.
Kuþkuyu, kesinlikten kaçmayý, gerçeðin olamazlýðýný ortaya atarak savunmayý amaç
edinen öteki düþünürlerin tutumu da bundan baþka deðildi. Platoncu anlayýþ, ger
çeði yaþananda deðil, düþüncede varolanda, duyularýn dýþýnda bir ülkede arýyor;
ilkelerin, deðiþmez ölçülerin bizim evrende yalnýzca görüntülerinin bulunduðunu
ileri sürüyordu. Oysa biz "idea"larý deðil, duyularýmýzla tanýdýðýmýz bir varlýk
düzenini, bir dirim gerçeðini yaþýyoruz.
Homeros, Hesiodos, Ksenophanes gibi eski ozanlarýn yazýlarýnda iþlenen konular d
a filozoflarýn görüþlerinden apayrý, kurtarýcý bir görüþün deðil, daha çok kuru
öðütlerin, dinci duygularýn gerekliliði üzerinde duruyor; felsefe ölçüsünde deri
n, geniþ olmadýðý gibi, gerçeðe de pek yanaþmýyordu. Bütün bir ilkçaðýn yaratýcý
larý, ozanlarý, filozoflarý, düþünürleri arasýnda; yaþanan çýplak gerçeði iþleye
n, toplumun sorunlarýný belli ölçüler içinde çözümlemek için duyularla verilen,
bilinen varlýk tümüne, evren düzenine eðilen, onu araþtýran, yapýsýnýn gizlilikl
erini bilginin ýþýðý altýnda didikleyen, açýklayan, kiþinin içvarlýðýný, dýþdüze
nini tanýmaya yönelen, onun iç-dýþ baðlantýlarýný, doða olaylarý alanýnda etkile
nmelerini, bunlarýn kiþinin düþünce gücünde doðurduðu görüþleri kavrayan, anlata
n, düðümlerini çözen bir keskin görüþlü, gerçekçi baþ pek çýkmamýþtý, Lucretius'
a göre. Gerek felsefe düzenleri, gerek ulus yönetimciliði bakýmýndan, Lucretius'
un yaþadýðý çað böyle yýðýn yýðýn çatýþmalarýn alýp yürüdüðü, ölçüden yoksun bir
çaðdý. De Rerum Natura'nýn incelemesinden de anlaþýlacaðý üzere, Lucretius kend
isine gelinceye deðin bütün gelmiþ geçmiþ düþünürlerin öðretilerini, düþünceleri
ni, topluluklarýn tarihlerini iyi biliyordu. Düþüncelerinin çatýsýný kurmadan, ö
rgüsüne baþlamadan önce onlarý tanýmýþ, anlamýþtý. Bu durum karþýsýnda Lucretius
için incelenmesi, araþtýrýlmasý gereken tek varlýk düzeni doðaydý. Doðayý bir b
ütünlük içinde tanýyýp kavradýktan sonra gerçek bilginin kazanýlacaðýna inanýyor
du. Bunu yazýlarýnýn içerdiði konularýn türünden, ortaya koyup çözmeye çalýþtýðý
sorunlarýn bolluðundan, kuruluþ biçimlerinden anlýyoruz. Bu yazýlarýnda ozanýmý
z, düþüncede varolandan deðil önümüzde durandan, bizimle birlikte yaþayandan kal
kýyor; önce sorunu koyuyor, sonra çözme yollarýný araþtýrýyor.
Bu davranýþ; eski düþünürlerin yaptýðý gibi, evrenin karþýsýnda anlatýmcý, görün
en olaylardan kalkan, sözle açýklayýcý bir tutumu deðil; nesnelerin özünü, yapýs
ýný, onlarý kuran, varlýk örgülerini ören nedenlerin aranmasýný, onlar bilindikt
en, bulunduktan sonra doðanýn konularýný kavrama yoluna gidilmesini gerekli kýlý
yordu. Doða bir bütün, deðiþik özlerden kurulmuþ sürekli bir birleþimdir. Bu bir
leþimin saðlam düzenini yöneten koþullar, kurallar bulunmuþ, yapýlmýþ deðildir,
onlar bir gereklilik tümü içinde kendiliðinden vardýr. Bizim gerçek dediklerimiz
, düþündüklerimizden çok yaþadýklarýmýz, duyularýmýzla dokunup tattýklarýmýzdýr.
Duyularýmýzýn dýþýnda bilebileceðimiz bir gerçek, bizi etkileyen bir varlýk yok
tur, olamaz da.
Lucretius'un sorunlarý, ele aldýðý konular, sorduðu sorular bir bütün olarak biz
im çaðýmýzýn da ilgilendiði, birçok bakýmdan üzerine eðildiði, çözmeye çalýþtýðý
nesnelerdir. Eski dinlerin doðuþundan günümüze deðin geliþen; çalýþan kiþi düþü
ncesinin geçmiþ yýllarýn uðraþtýðý varlýk alanlarýný yeni görüþlerin ýþýðý altýn
da, yeni ölçülerle yeniden ele almasý; bilginin kesinlik isteyen, yöneldiðini en
ince öðesine deðin "bilinemez" olmaktan kurtarmaya, aydýnlatmaya çalýþan tükenm
ez çabasýdýr. Bilgide, bilimde kesin sonuca vardýrmadan "bir kýyýya atma" yoktur
. Bunun en açýk örneði 2500 yýllýk öðeler öðretisidir. Gelecek çað düþünürlerini
n öðeler öðretisini yeniden, bir baþka açýdan ele almayacaðýný þimdiden kestirem
eyiz. Bugün bile öðenin yapýsýný ilgilendiren birçok soru var. Öðelerle baðlaþým
lý yýðýn yýðýn konu bulunuyor.
Lucretius'un Sorunlarý
1. Doða: Ýçinde bulunduðumuz, duyularýmýzla varlýðýný, niceliklerini, nitelikler
ini belli sýnýrlar arasýnda da olsa tanýdýðýmýz doða, sayýsýz türde nesneden, de
ðiþik oluþumlardan kurulmuþ bir Bütün'dür. Bu Bütün tek bir yýðýn, tek bir yumak
deðildir. Onu kuran, yapýsýný saðlayan varlýklar da böyle tek tek "bütüncükler"
, kendi baþlarýna buyruk özler deðil, ayrý ayrý birer birleþim, birer örgüdür.
Türlü türlü doðalarýn belli düzenler içinde biraraya gelmesinden doðan evren de
bir bütündür, bir gerçektir. Evrenin yapýsý içerdiði doðalarýn özdeþidir, yalnýz
ca büyüklük bakýmýndan bütün doðalarý kucakladýðý için çok geniþ, engin bir uzay
ý kaplamýþtýr. Doða, dolayýsýyla evren kendi baþýna, kendiliðinden vardýr, yarat
ýlmamýþ, kendi ilkeleri dýþýnda bir elle düzene konmamýþtýr. Sonsuz bir süre içi
nde kendini yapar, yeniler, onun için yoktan varolmuþ diye düþünülemez. O, ancak
kendi içerdiði yasalarýna uygun olarak yaþar, önü sonu yoktur. Evreni yöneten k
urallar, koþullar, ilkeler vardýr, bunlar onun kendi yapýsý gereðincedir.
Bu alabildiðince uzayan, dört yanýmýzý kaplayan, bütün varlýklarý taþýyan doða p
ek küçük, türlü türlü nesnelerden kurulmuþtur. Bu nesneler biçim bakýmýndan da,
tür bakýmýndan da, yapý, örgü, katýlýk, yumuþaklýk bakýmýndan da birbirlerinden
ayrýdýr. Bunlar belli devinmelerle, özlerinden gelen dirençler, kaynaþmalarla bi
rleþerek nesneleri yapan, ortaya çýkaran öðelerdir.
2. Öðeler Öðretisi: Leukippos-Demokritos'tan baþlayan, Epikuros'ta az da olsa, d
eðiþen öðeler öðretisi, bir bütünlük içinde derli toplu olarak De Rerum Natura'd
a, özellikle dördüncü kitapta enine boyuna ele alýnýp incelenir. Öteki beþ kitap
ta dolayýsýyla dokunulan öðeler yazýnýn ana konusudur; en çok üzerinde durulan,
bütün özellikleriyle anlatýlan bir sorun düzeni ölçüsünde iþlenen öðeler Lucreti
us'a göre varlýðýn temel ilkeleridir. Öðeler varlýk kavramý içine giren bütün ne
snelerin ilk kurucularýdýr. Yapýlarý gereðince yer kaplayan, özdek soyundan, baþ
langýçtan beri bitmeyen bir devinme süreci içinde bulunan öðeler ne yaratýlmýþtý
r, ne de yokolurlar. Aristoteles'in anladýðý anlamda öðelerin devinmesi için bir
ilk kýmýldatýcý, bir ilk yerinden oynatýp depretici, devindirici öz yoktur. Öðe
lerin devinmesinde bir erek, bir amaç da yoktur. Onlar yalnýzca kendiliðinden (s
ponte sua) kýmýldarlar. Onlarý yöneten bir alýnyazýsý söz konusu olmamalýdýr.
Varlýðý kuran ilkenin (arche); Thales su, Anaximandros töz (apeiron), Anaximenes
yel, Herakleitos od (ateþ), Anaxagoras "nus", Empedokles toprakla birlikte yel,
su, ateþ olduðunu söylemiþ, sayýlarýný dörde çýkarmýþtý. Onlarýn anlayýþýna gör
e varlýk'ýn türlülüðü bu ilkelerin deðiþmesinden, birleþip dönüþmesinden doðuyor
du. Empedokles birleþtirici güç olarak sevgiyi (filia, storge), ayýrýcý olarak d
a anlaþmazlýðý (neikos) ileri sürüyor. Sevgi çekmenin, anlaþmazlýk ise itmenin k
arþýlýðýdýr. "Nus"a gelince o yaratýcý bir güçtür, kaynaþmýþtýr, ilkeldir, kendi
liðinden kýmýldayýcý, devinicidir, baþka bir nesnenin iþe karýþmasýný gerektirme
z. Yaptýðýný bilen, özünün bilincine varmýþ bir varlýktýr.
Gerek Herakleitos'un, gerek Empedokles'in görüþüne göre; bunlar yiter, yeniden o
rtaya çýkar, onlarý birleþtiren, evrim yoluyla geliþmelerini saðlayan geliþigüze
lliktir (casus). Bu dört ilke bir yandan da diridir. Bütün ilkeler (arche) önsüz
-sonsuzdur, ne yoktan varolmuþtur, ne de yokolurlar.
De Rerum Natura'da böyle bir öðe anlayýþýný bulamayýz. Öðelerin ne sayýsý sýnýrl
ýdýr, ne de varlýk tek ilkeden kurulmuþtur. Varlýk'ýn tek ilkeden kurulmadýðýnýn
en açýk, en seçik kanýtý bir çoktürlülüðünü bulunmasý, tek özden geliþtiði saný
lan bir nesnenin bile kendi ölçüleri içinde çok deðiþik durumlar göstermesidir.
Nam cur tam variae res possent esse requiro,
Ex uno si sunt igni puroque creatae. (I, 645-646)
Bir nesnenin türel yapýsýnda ne bulunursa tümünde de (summa) ancak o bulunur. Öy
leyse yalnýzca sudan, topraktan, yelden.. kurulan bir varlýk'ýn tümünde onu yapa
n, yapýsýný doðuran öðelerden baþkasý yer alamaz. Bu duruma göre:
Amplius hoc fieri nil est quod posse rearis
Talibus in causis, nedum variantia rerum
Tanta queat densis rarisque ex ignibus esse. (I, 653-655)
Öðeler ancak biçimleri, yapý düzenleri, kuruluþlarý bakýmýndan türlü türlü olabi
lir, kýlýk deðiþtirerek deðil.
Nesneleri kuran öðeler sayý bakýmýndan sonsuz, yapý-biçimi yönündense belli beli
rlidir. Onlar ya týrtýklý, kancalý, sivri, çokgen, ya da yuvarlak, düzdür. Duyul
arýmýz üzerinde yaptýklarý deðiþik uyarýmlar; acý, tatlý, soðuk, sýcak, yumuþak,
katý gibi duyumlar, biçimlerinin, yapýlarýnýn türlü türlü olmasýndan ileri gelm
ektedir. Bütün duyu verileri, algýlamalar, bilginin doðmasýný saðlayan duyumlar
öðelerin üyelerimiz üzerine yaptýðý deðiþik yollu dokunmalardan gelir. Alýnan iz
lenimlerin türlülüðü, nicelik-nitelik bakýmlarýndan ayrýlýðý, süresi, öðelerin e
tkisine, biçimine baðlýdýr.
Öðelerin dýþýnda nesneleri kuran, düzenleyen, ortaya çýkaran yer kaplayýcý baþka
bir öz yoktur. Öðeler nesnelerin kuruluþunu saðlayan iki ana ilkeden biridir. Ç
elik katýlýðýnda, bölünmez, direnci yüksek "bütün"lerdir.
3. Boþluk Öðretisi: Nesneleri kuran ilkelerin ikincisi de boþluktur. Boþluk (ina
nis) öðelerin baðýmsýzca devinmesini, birleþmesini, baðlaþýmýný, bir araya gelme
sini, onlarýn deðiþik ölçüler içinde düzenlenmesini, çözülmesini, ayrýlmasýný sa
ðlayan ikinci ana ilke, temel yetenektir. Boþ uzayýn (inanitas) dýþýnda ne öðele
r devinebilir, ne de öðelerin özgür devinmesinden kurulan nesneler yaratýlabilir
.
Lucretius'un yazýlarýnda bol bol kullandýðý "creare" sözünden yoktan var etmek a
nlamýnda bir sonuç çýkarmak yanlýþtýr. "Creare" onun dilinde öðelerden kurulma,
öðelerin birleþimi, baðlaþýmý yoluyla türlü türlü yapýlar, biçimler altýnda orta
ya çýkmadýr.
"Creare"nin iki ana ilkesi de "corpora", "primordia", "primordia rerum", "princi
piis" gibi adlar alan öðelerdir.
Öðeler (corpora) boþ uzayda (spatium) bütün yöneltilere doðru geliþigüzel devini
rler, birleþir, derlenip düzenlenir, çözülürler.
Boþluk, biri nesnelerin içinde, biri dýþýnda olmak üzere iki türlüdür. Nesneleri
n katýlýðý, aðýrlýðý, yoðunluðu, yumuþaklýðý öðeler arasýnda bulunan boþluklarýn
(inanis) azlýðýna çokluðuna baðlýdýr. Öðelerin, içinde dört bir yana doðru devi
ndikleri boþ uzay "spatium"dur. Bu boþ uzay bir yandan da nesnelerin kapladýðý,
yerleþtiði uzaydýr. Bir nesnenin kendi dýþyapý ölçülerine göre -eni, boyu, derin
liði yönünden- oturduðu, kapladýðý yer "locus"tur. Nesneler bu "spatium" içinde
kapladýklarý "locus"ta çarpmalara (ictus) göre devinir, yerleþirler. "Ictus" anc
ak bir "necessitas"ýn gerekli sonucudur. Devinmeler de geliþigüzel (casus) deðil
, gereklidir (necessum est).
Bir nesnenin baþka bir nesne karþýsýndaki aðýrlýk durumu içerdiði boþluk'un boyu
tlarýna baðlýdýr. Eþ büyüklükte bir yün ya da sünger yumaðýyla kurþun yuvarlaðýn
ýn aðýrlýk ayrýmý içlerinde bulunan boþluklarýnýn ölçüsüne göredir.
Ergo quod magnumst aeque, leviusque videtur,
Nimirum plus esse sibi declarat inanis:
At contra gravius plus in se corporis esse
Dedicat, et multo vacui minus intus habere. (I, 365-368)
Ýþte nesneleri yapan, düzenleyen bu boþluktur (inanis, vacuum). Boþluk, öðe nesn
elerin ana ilkesidir, bunlarýn dýþýnda yaratýcý bir varlýk yoktur:
Nullam rem e nilo gigni divinitus unquam. (I, 151)
Duyularýmýzla algýladýðýmýz, tanýdýðýmýz bütün varlýklarýn örgüsünü kuran ilmikl
er boþluk'la, öðelerle "oluþ" alanýna girmektedir.
4- Özdeþler Öðretisi: De Rerum Natura'nýn çatýsýný kuran ana direklerden biri de
özdeþ (simulacra) dediðimiz nesnelerin üst yüzlerinden çýkan, onlarý bir bütünl
ük içinde, varlýk ölçüsünde yansýtan öðelerden örülmüþ, gözle görülmesi küçüklük
leri yüzünden elde olmayan sayýsýz görüntüdür. Dýþýmýzda bulunan varlýklarý bilm
emizi, algýlamamýzý saðlayan özdeþler nesnelerin öðelerden örülmüþ pek incecik g
ömlekleridir. Bunlarýn dokusunu yapan, ilmiklerini çatan öðeler "oluþ"larýnýn an
a ilkesidir. Ne öðelerin dýþýnda bir özdeþ düþünmek, ne de özdeþsiz bir nesneyi
algýlamak elimizdedir. Özdeþ, nesnenin en incecik, en gözle görülmez bir örgüsüd
ür. Sayý bakýmýndan bunlar da öðeler gibi sonsuzdur. Nesneler sürekli olarak öðe
verip aldýklarýndan dolayý bitip tükenmezler.
Nesneleri pek küçük ölçüde, olduðu gibi yansýtan özdeþler devinme bakýmýndan çok
güçlü bir hýzlýlýk içinde bulunur. Onlarýn hýzýný gözle ölçebilecek durumda deð
iliz. Onlarý bir çoðu bir araya gelmeden göremeyiz. Özdeþler de öðeler gibi algý
nýn ilk koþullarýdýr. Nitelikleri, nicelikleri doðduklarý nesnelerle eþ yapýdadý
r. Yansýttýklarýndan ayrýlýr bir yönleri, yanlarý yoktur.
Nesneleri kuran öðelerle çok küçük bir bütünlük içinde olduðu gibi yansýtan, duy
ularýmýza deðin getiren özdeþlerin birbirlerinin örneði olmadýðý gerçeði De Reru
m Natura okuyucularýný bir çok yerde þaþýrtabilir. Nesnelerden durmaksýzýn sayýs
ýz öðelerin çýktýðý, dört bir yana yayýldýðý, çok hýzla devinmede bulunduðu, nes
neleri yansýtan özdeþler için de doðrudur. Yalnýzca özdeþler de nesneler gibi öð
elerden kurulmuþtur. Bize nesneleri bildiren, onlarý görmemizi, duymamýzý saðlay
an özdeþler birer öðe deðildir, öðelerden örülmüþ "bütüncük"lerdir.
Burada, Lucretius'un görüþünde bir çatallaþma var gibidir. Onun giderilmesi için
düþüncenin sýnýrlarýný biraz daha geniþletmek, biraz daha konu üzerinde derine
dalmak gerekiyor. Böyle yapýnca karþýmýza çýkacak ilk sorular þunlar oluyor:
Nesnelerden sürekli olarak öðeler mi yayýlýyor, özdeþler mi? Öðelerin olabildiði
ne yayýldýðýný, evrenin geniþ alanlarýnda baþdöndürücü bir hýzla devindiðini söy
lerken, nesnelerden çýkan özdeþler ne oluyor? Öðelerle özdeþler karýþmýyor mu? B
öyle bir karýþmada bizim duyularýmýza gelenlerin yaptýðý uyarýmlardan doðan algý
larýn gerçeklik deðeri, ölçüsü ne olabilir? Bilginin ölçeði nedir?
Bunlarýn karþýlýðýný bulmak için özdeþleri nesnelerin bütün yüzeylerinden çýkan
öðelerin kurduðunu, bizim duyularýmýza böyle geldiðini söylemekle yetinmek, duyu
larýmýzýn birbirine yardýmcý olduðunu, gözün dokunma, duymanýn görme, dokunmanýn
tatmayla karþýlýklý olarak onaylandýðýný benimsemek gerekir. Lucretius'a göre,
duyularýn arasýnda bir baðdaþma, birbirlerinin eksiðini, yanlýþýný anlama, gider
me yeteneði vardýr.
Res kavramý: Türkçe "nesne", "yer kaplayan öz", "özdek", "varlýk" gibi deðiþik k
arþýlýklarla çevirdiðimiz "res" sözcüðünün De Rerum Natura'da pek küçük bile ols
a yer kaplayýcý, boþluk'un karþýtý bir öz olduðunu; yalnýzca düþüncede deðil, ge
rçekte de varolduðunu anlamak gerekir.
Lucrettus'un can, tin dediði "anima", "animus" da birer "res"tir; yer kaplayan,
öðelerden kurulan, daðýlan, çözülen, nesneciklere (corpuscula) bölünen soydan, t
aþ gibi, toprak gibi birleþmiþ bir varlýktýr. "Res"in karþýsýnda ancak boþluk bu
lunabilir. Tanrýlar, yeller, denizler, kumlar birer "res"tir. Lucretius'un dilin
de "res" olmayan varlýk kavramý içinde yer alamaz, onun kuruntudan baþka bir anl
amý yoktur. Bu geniþ yetisi dolayýsýyla "res", "varlýk"ýn bir anlatýmý, bir beli
rleyici deyimidir. Gerçekliði olanýn açýk kavramýdýr. "Res" en küçük ölçüde tutu
lsa bile boyutlarý olabilen, kendi yeteneklerine göre yeri (locus) bulunabilen b
ir varlýktýr. Onun karþýtý ancak "yokolan"dýr. Öyleyse "res" özdektir, yer kapla
yan özün geniþ kapsamlý deyimidir. Duyularýmýza gelerek bizde uyarýmlar doðuran
ne varsa "res"tir. Lucretius'un yazýlarýnda "res"in bu anlatýlanlar dýþýnda gerç
ekdýþý, gerçeküstü bir anlamý, bir belirleyici özelliði yoktur.
Lucretius'un Þiiri Üzerine
Batý düþünürleri, bunlar arasýnda özellikle felsefe tarihçileri, De Rerum Natura
'daki gibi en derin felsefe konularýný, varlýk sorunlarýný Epikuros'tan aldýðýn
ý, kendiliðinden bir nesne katmadýðýný açýk seçik bir dille çekinmeden söyleyen
Lucretius'un pek yeni, derin bir ozan olmadýðýný ileri sürmekten geri kalmamýþl
ar. Bu yargý Lucretius'un adýný duymaktan öteye geçemeyen bir takým Türk aydýnla
rýnca da olduðu gibi benimsenmiþ, onun adý geçince "pek büyük bir ozan deðil, Ep
ikuros'a özenmiþ yazmýþ" deyip geçmelerine yol açmýþtýr. Þiiri kuru bir söz dizi
si, içi boþ kavramlarýn yanyana gelmesinden doðan pek sýð bir uyum olarak anlaya
nlar, varlýðýn derinliðinde, doðanýn bilinmeyen yörelerinde, gerçek yapýsýnda ne
ler olduðunu bilemeyenler için bu köksüz yargý azdýr bile.
Oysa gerçek þiir, Batýyý ucuzundan, birkaç çeviriden tanýyan, okumadan yazmaya k
alkýþan, düþünceden, kültürden yoksun, ilkçað þöyle dursun bizim Divan Edebiyatý
ný bile okuyup anlayacak yeteneklerden uzak kimselerin sandýðý gibi kuru söz diz
isi deðil, bir sorunu, varlýk karþýsýnda derinden gelen ölçülü bir tutumu, davra
nýþý olan, kendinden önce gelenlerden soru soran, gelecektekilere karþýlýk veren
þiirdir. Felsefe için "titanlar savaþý" derler, þiir de "tanrýlarla yaratma yar
ýþý"dýr. Gerçekten büyük ozaný yaþatan, yeryüzünün bucaklarýnda benimseten sesin
den çok öze inen görüþü, varlýk'a açýlan tutumudur, kurduðu yaratma ortamýdýr. B
atýnýn yaratma alanýnda "büyük" adýný alan ozanlarýn içinde ilkçaðýn kültür düze
nlerini, düþünürlerini, ozanlarýný tanýmayan, bilmeyen, onlarýn diliyle söyleþem
eyen bir tek kiþi yoktur.
Þiir bir yoksunluðun doðurduðu tatlý sesler yýðýný deðil, bolluðun yarattýðý düz
endir. Bunu söylemekle felsefedir demek istemiyoruz. Felsefe deðildir, yalnýz bo
mboþ bir ses de deðildir.
O, kiþinin evreninde yaþayan, ozandan baþka kimsenin görüp anlatamadýðý gerçekle
rin, belli ölçüler içinde ortaya konmasý, dilin sýnýrsýzlýðýnda açýklanmasýdýr.
Doðanýn söz ölçüleri içinde, yaratma ilmikleriyle örülmesidir. Daha doðrusu þiir
, ozanýn dilin baþarý yeteneklerini kendi yaratýcýlýðý ölçüsünde geniþletmesi, d
üþüncenin kesin çizgilerini aþarak varlýk'ý uzayýn dar boyutlarýndan öteye aþýrm
asýdýr.
Þiir usun da sýnýrlarýný aþan; belli, sayýlý ölçeklere baðlanan düþünme gücünü g
eride býrakan bir atýlma, bir sonsuzca yayýlmadýr. Onun, kiþinin bir yönünü alýþ
ýlagelinen sýnýrlý bütünlük dýþýnda vermesi bu yetenekleri yüzündendir. Bu bakým
dan filozofun düþündüðünü ozan yaþar, ozanýn yaþadýðýný filozof derin derin düþü
nür. Filozof düþünerek düzene varan bir ozan, ozansa yaþayarak düzeni aþan bir f
ilozoftur. Bu, ozan yaþar da filozof yaþamaz mý soyundan bir soruyu gerekli kýlm
az. Anlam vermesini, deðerlendirmesini bilen bir baþ için þiirle felsefenin iþle
diði öz deðil, ancak oya ayrýdýr; bu oya da yaratýcýnýn tutumundan, kiþiliðini b
elirleyen davranýþ ölçülerinden doðan varlýk'ý açýklama, tanýtma ayrýmýdýr.
Filozof dille en güzel, en ölçülü düþünen, en yerinde düzeni koyan, ozansa bu di
lle en iyi konuþan, en güzel söyleyen bir yaratýcýdýr.
Lucretius bu iki yetiyi özünde birleþtiren, þiirsiz felsefeye, felsefesiz þiire
inanmayan bir filozof ozandýr. Varlýk'ý, doðayý incelemekle kiþiyi, kiþiyi bilme
kle doðayý, evreni tanýyacaðýný düþünen bir ozan için en doðru yol onun tuttuðu
yoldur. Bu yüzden, De Rerum Natura'da konular döner dolaþýr, kiþinin davranýþ, y
aþayýþ sýnýrlarý içine girer. Goethe bile Faust'un bir yerinde kiþiyle doðayý bi
r özde birleþtirmekten, kiþiden kalkarak doðayý tanýmaya çalýþmaktan kendini ala
maz. Ýþte böyle derinden gelen, aþkýn bir coþkunluk içinde:
Ist nicht der Kern der Natur Menschen im Herzen...
"doðanýn çekirdeði kiþilerin yüreðinde deðil midir" demesi bu yüzdendir.
Lucretius yazýlarýnda evrenin sýnýrlarý içinde geçen, kiþiyle sýký sýkýya iliþki
si bulunan bütün olaylarý ele almýþ, onlarýn aralarýndaki baðlantýlarý, kiþiler
üzerindeki etkilerini derin derin araþtýrmýþ, kendine göre nedenlerini de bulmuþ
tur. Evrene kiþiden açýlmýþ, kiþinin içsýkýntýlarýný, yürek korkularýný, karþýlý
klý davranýþlarýný, tutumlarýný incelemiþtir.
Lucretius'u en çok ilgilendiren, kiþinin varlýk karþýsýnda duyduðu gelecek korku
sudur. Bunu De Rerum Natura'nýn daha baþýnda söyler. Onun iþlediði, üzerine eðil
diði, sorunlarýný çözmeye uðraþtýðý kiþi, düþüncede deðil aramýzda, içimizde, bi
zimle yanyana, baþbaþa yaþayan, gerçeðin bütün baðlantýlarýyla çevrilen, sýnýrla
nan kiþidir, varolan kiþidir, varlýðýný çevreleyen sorunlarýn baskýsý altýnda ez
ilen, kývranan, korkudan kurtulmak için mutluluða giden gizli yollarý arayan kiþ
idir. Ölme, yokolma, yerin altýnda bilinmeyen bir ülkede acýlar çekme korkusu iç
inde yanan, yakýnan, kývranan kiþidir.
Ýlkçaðýn kiþisi, kendisine verilen, buyrulan koþullara düþünmeden baðlý kalmasý
istenen, yaþama sýkýntýsýný bir yaþama sevinci diye benimsemesi beklenen bir var
lýktý. Çözemediði yýðýn yýðýn olaylar karþýsýnda elinden gelen yalnýzca yazýydý.
Onun için, yerine göre düþünmek bile suç sayýlabilirdi. Durum bugün de eskisind
en pek ayrý deðildir. Yalnýzca, çaðýmýzýn korkularý uygarlýðýn yarattýðý yetenek
lerin baþka amaçlar uðrunda kullanýlmasýndan doðan, daha geniþ bir yüzeye yayýla
n korkulardýr. Bunlar kiþiyle baþlamýþ, kiþiyle sürer gider; bilgi, kültür bunla
rýn kendisini deðil, ancak kaynaðýný deðiþtiriyor. Yoksa var olma sevinci ölçüs
ünde bir de yokolma korkusu bulunacaktýr.
Lucretius'un korkularý da böyle kaynaklarý deðiþen, özü olduðu gibi kalan korkul
ardýr. Bunlarý birer varlýk sorunu diye bambaþka ölçüler içinde, bambaþka bir aç
ýdan ele almasý onu biraz da varoluþçuluk (existantialisme) akýmýnýn -belli bir
alanda- öncüsü yapmýþtýr denebilir.
De Rerum Natura'da konunun aðýrlýðý, eski bir düþünce düzenine baðlý kalmanýn ge
rekliliði yüzünden yer yer yükselip alçalmalar, birden batýp yüze çýkmalar çoktu
r. Bir yerde þiirin en coþkun akýþýna kapýlýr, bir yerde düþüncenin en derin, en
baþ çatlatan aðýrlýðý içinde gözden uzaklaþýr. Þiirin aðýr bastýðý yerler daha
çok kiþilerin günlük davranýþlarý, doðayla olan, düþünceden ayrý kalmýþ yaþayýþl
arý, kýrlarý, bayýrlarý, tanrýlara, Epikuros'a övgüleri, þölenleri, eðlenceleri,
gezintileri, denizleri, daðlarý, sürüleri, kuþlarý, yýldýrýmlarý, gök gürültüle
rini, yaðmurlarý, saðanaklarý anlatan, felsefeden çok þiire kapýldýðý yerlerdir.
Buralarda öyle pek derin araþtýrmalar yoktur, daha çok anlatmalarla yetinmeler,
olaylarýn akýþýnca coþmalar vardýr. Öte yandan þiirin en yavan kaldýðý yerlerse
, felsefenin bütün gücüyle kendini gösterdiði oldukça güç konulardýr. Bunlar þii
rle deðil, düzyazýyla iþlendiðinde bile düþünme gücünü yoran, anlayýþ yetisini a
ðýrlýðý altýnda ezen, yýpratan konulardýr. Lucretius'un þiirini yetersiz bulanla
r daha çok bu yörelerde gezen, þiiri yalnýzca kolay söyleyiþ diye anlayanlardýr.
Lucretius'da Homeros'un coþkunluðunu bulamayanlar, Homeros'da Lucretius'un derin
liðini, düþünce örgüsünü, düzenini buluyor mu, bilmiyoruz.
Ennius'un Lucretius'u çok etkilediðini söyleyenler, Lucretius'un Roma þiirinin g
üneþi saydýklarý Vergilius'a (Ý.Ö. 70-19) neler verdiðini düþünmüþler mi?
Yeryüzünde büyük olup da kendinden sonra gelenler üzerinde etkisi bulunmayan, ne
bir yaratýcý baþ vardýr, ne de düþünücü.
Lucretius'un þiiri bugünün de þiiridir. Yalnýzca, düþünce bakýmýndan alýþýlagele
n þiirin sýnýrlarýný, yeteneklerini aþan, düþünceyle karýþan, kaynaþan, bir örgü
nün ilmikleri gibi iç içe geçen bir þiirdir. Duygudan çok düþünceyi, düþten çok
gerçeði içeren, iþleyen bir þiirin yapýsý çatýlýrken kullanýlan nesneler kolay k
olay anlaþýlýr soydan olmadýðý için, Lucretius'un tadýný çýkarmak ilkçað bilgisi
nin, felsefesinin özünü kavramaya baðlýdýr. Bu yüzden De Rerum Natura, üzerinde
uzun boylu durmayý, düþünmeyi, anlaþýlmasý için daha birçok bilgi edinmeyi gerek
tiren güç bir þiirdir. Geleneðin dýþýnda kalmýþ, þiiri yalnýzca þiir olarak anla
yanlarýn görüþünü aþmýþtýr. Bütün bu güçlüklerin, derinliklerin içinde Lucretius
'un eskimeyen, ýþýl ýþýl kalan bir yönü, saðlam bir yaratýcý düþünür gücü, yerle
þmiþ bir þiir temeli vardýr. Bu temel saðlamlýðý, dayanýklýlýðý; yaþayan gerçeði
iþlemesinden, kiþiyi kendi varlýk eylemleri açýsýndan bir bütün olarak görmesin
den, onu derlitoplu bir düzen, bir geliþen, geleceðe uzanan, evrene açýlan, kend
ini yetenekleriyle ayakta tutan, yapý bakýmýndan doðayla birleþen bir "kuruluþ"
diye benimsemesinden almaktadýr.
Ýsmet Zeki Eyüboðlu

VARLIÐIN YAPISI
(De Rerum Natura)
I

BÝRÝNCÝ BÖLÜM
Venüs'e Övgü
Aeneaslar anasý yüce Venüs, insanlarýn da
Tanrýlarýn da sevgi kaynaðý; yol gösterirsin
Denizde, göklerin altýnda gemicilere, yaþatýrsýn
Dirileri, bolluk verirsin yýðýn yýðýn
Verimli topraklara, seni görür doðan günün ýþýðý,
Ey Tanrýça, sen gelirsin gider yeller, daðýlýr bulutlar,
Seninle bezenir yaratýcý toprak, güzel çiçeklerle.
Sana gülümser durgun denizlerin sularý,
Iþýklarla dolar pýrýl pýrýl yaygýn gökler.
Görünmüþ günlerin baharlýk yüzü birden,
Çözülmüþ bolluk getiren güney yelleri.
Uçan kuþlar anlatýr ey Tanrýça
Geliþini yürekten, yanýk yanýk, önceden.
Yayýlmýþ bol yaylýmlarda sürüler,
Hýzla akan ýrmaklardan geçerler.
Senin güzelliðine kapýlmýþ bütün canlýlar,
Gösterdiðin yollardan gidiyorlar canla baþla.
Ardýn ardýn denizlerde, daðlarda, çaðlayan ýrmaklarda,
Kuþlarýn konduðu yapraklý dallarda, geniþ çayýrlarda,
Çizer bütün gönüllere güzelliklerini, sevgilerinin.
Sensiz bütün varlýklara soylarýný sürdürmenin
Tadýný veren, evreni tek baþýna yöneten.
Sensiz çýkamaz tanrýsal aydýnlýða varlýklar,
Doðamaz gönül çeken tatlý bir nesne sensiz.
Çaðýrýcaðým seni bu yazýlmýþ dizelerde
Yardýma, ey bizim Memius; çalýþýrken anlatmaya
Varlýklarýn özünü, tüm çaðlar içinde yüce Tanrýça,
Sen istedin düzenlenmiþ nesneleri anlatmamý,
Þimdi gel ey Tanrýça, güzellik ver sözlerime
Sonsuzca. Kalksýn artýk korku salan boðuþmalar,
Burada bir mutluluk, barýþ saðla denizde, karada.
Sensin ölümlülere barýþla mutluluk veren.
Kaleler üstünde vuruþanlarý da savaþlar tanrýsý
Mars'týr yöneten. Senin kucaðýna atar kendini
Çokluk, yaralanýnca sonsuz aþkýn elinden.
Bükülür boynu, düþer arkaya, döner sana gözleri,
Ey Tanrýça, baðlar canýný dudaklarýna.
Dinlenirken kollarýnda sere serpe,
Tatlý sözcükler dökülsün aðzýndan,
Ünlü Romalýlar için iste mutlu barýþý.
Veremeyiz kendimizi bu iþe yürekten,
Gördükçe yurdumuzu sýkýntýlara batmýþ,
Alamaz ünlü Memmius'un torunlarý bile
Bu yardýmdan kendilerini toplum uðruna.
Gel ey Memmius, yaþam acýlarýndan kurtulmuþ,
Ýnceleyen, araþtýran bir görüþ, duyuþ ver,
Sana baðlanmanýn armaðaný olan
Bu yazdýklarým küçülmesin gözünde senin.
Sana göklerin de, tanrýlarýn da, nesnelerin de
Baþlayacaðým özlerine açýklamaya.
Doða yaratmýþ tüm varlýklarý, düzenlemiþ, beslemiþ,
Daðýtmýþ toplanan nesneleri yeniden,
Doðurgan varlýklar, "yer kaplayan" denen,
Besleyici özleri tüm nesnelerin,
Ýlke dediðimiz, onlardan türemiþ tanrýlar da.
Tanrýlar özleri gereði ayrýlmýþ bizden,
Uzaklaþmýþ ölümsüz tanrýlar,
Sonsuz barýþ içinde yaþayanlar.
Onlara sýðýnýrýz üzülünce, korkunca;
Kýskanmadan, kýzmadan, darýlmadan
Yardým ederler bize iþlerimizde.
Dinler Üzerine
Baðlanmýþ eskiden beri kiþilerin gözleri,
Korkunç baðlarýna vurulmuþ dinlerin
Yeryüzüne geldi geleli.
Gösterirler gök ülkelerinden baþlarýný
Titreten, korkunç görünüþleriyle ölümlülere.
Bir ölümlü Grek ilkin bunlara karþý
Çevirmiþ yiðitçe bakýþlarýný, gürlemiþ.
Ne dev masallarý, ne yýldýrýmlar,
Ne ürperten gök gürültüleri, kýrabilmiþ onun
Sýmsýký kapanmýþ evren kapýsýnýn
Sürgüsünü söküp atma gücünü.
Almýþ götürmüþ onu anlayýþýnýn üstün gücü
Evrenin yalýmlý korkunç çevresinden öteye,
Dolaþmýþ uzayýn engin boþluðunu bilinçle,
Anlayýþla, getirmiþ oradan bize baþarýsýný
Bilinenle bilinmeyen bilgilerin,
Serilmiþ yere tümden boþinançlar.
Ezilmiþ ayaklarýn altýnda saçmalýklar;
Bu baþarýdýr yükselten bizi göklere deðin.
Korkum var yine bu konuda, sanýr mýsýn
Öðretmek istediðimin sana dinsizce bir öðreti
Olduðunu, seni bir kötü yola sürüklediðimi.
Ýnanýr mýsýn buna? Bu saçmalýklardýr doðuran
Birçok dinsizce kötülüðü, cana kýymayý hep.
Anýmsa Aulis'te Diana Tapýnaðý'nda kanýnýn
Döküldüðünü o suçsuz kýzcaðýzýn, savaþçýlarýn,
Soylu Yunan komutanlarýnýn çiçekleriyle süslenmiþ
Ýphianassa'nýn; ölüm kaplamýþ gençliðini kýzýn,
Görmesin diye toyunlar gizlemiþ geceden býçaðý;
Görünce boþalmýþ gözyaþlarý, tutulmuþ dili
Kýzcaðýzýn korkudan, bükülmüþ dizleri,
Kapanmýþ yere. Ne iþine yaramýþ bu yoksulun
"Kýzýný tanrýlara adayan ilk kral"
Denmiþse babasýna. Yakalamýþ onu kimileri
Götürmüþler sunaða, kutlu törenler bitsin
Diye deðil, mutlu bir üstünlük saðlasýn
Diye tanrýlar Yunan donanmasýna, görklü
Hymene birlikleri bir adak için
Böyle iðrenç iþler öðretmiþ insanlara;
Bu saçmalýklar, bu boþinançlar,
Böylesini yapar ancak din kötülüðün.
Kaçar mýsýn bir gün, bilmem anlattýðým
Bu korkunç olaylar yüzünden, bizden,
Nice düþlere kapýldýktan sonra dönmek
Ýster misin yeniden bu yaþama,
Korkmaz mýsýn yazgýnýn ardýnca gitmeden?
Ýnsanlar görseydi bittiðini bir gün
Tüm güçlüklerin, düþkünlüklerin, arar
Bulurdu yolunu karþý koymanýn, kurtulmanýn,
Gözdaðý vermesinden, saçmalýðýndan bilicilerin.
Nedendir ölümden sonra acý çekme korkusu,
Boþunadýr bütün bu karþý koymalar, bilinmiyor
Tinin özü, bizimle mi, sonradan mý, önce mi
Girmiþ gövdeye, daðýlýr mý ölünce bizimle,
Gider mi görmeye bataklýklarýný, karanlýklarýný
Orcius'un, yoksa baþka gövdelere mi geçerler
Yazgýyla? Ennius'un dediði gibi türkülerde.
Getirmiþ ölümsüz yapraklarla süslü çelengi,
Kiþi soyu, Helicon'un tepesinden, parlatmýþ Ýtalya'yý.
Ennius diyor ölümsüz türkülerinde
Ne bizden bir nesne kalýr, ne tinden,
Ne de Aceron'un cehennem ülkelerinden.
Silik görüntüler üstünedir onun bu sözleri
Ölümsüz Homeros'un baþlamýþ alýmlý görünüþünden
Dökmüþ gözyaþlarýný, nesnelerin özünden açmýþ
Böyle sözü, güneþin, ayýn dönmesinden, olaylardan
Ne varsa dökmüþ ortaya, türkülerinde. Anlamak
Ýçin, bizim usumuz, bütün yeryüzünde
Geçen olaylarý, canýn, tinin yapýsýný,
Kuruluþunu, düþlerimizde saðlýðýmýz bozulmuþ
Gibi bize korku salan, titreten, kývrandýran
Korkunç nesnelerin gerçekte ne olduðunu
Ýncelemek gerek gördüðümüz, duyduðumuz,
Topraðýn kucakladýðý ölü kemiklerini de,
Araþtýrmak gerekir bunlarý da. Anlýyorum güçlüðünü,
Karanlýk düzenlerini Greklerin, yeni sözler
Bularak, Latin diliyle bunlarý anlatmanýn,
Açýk-seçik bir þiir içinde açýklamanýn.
Bir yandan dilimizin yoksulluðu, geniþ konular,
Erdem görkemi, yeni sorunlar, tatlý yoldaþlýk
Býrakmýyor beni sessiz geceleri bekleyim,
Çekiyor beni katlanayým diye yorgunluklara,
Aydýnlatmak için varlýðýn içyüzünü.
Hangi ýþýk düþmüþ içine senin
Gidermek için bu korkuyu, yüreðinin
Karanlýklarýný besleyen güçlüðü yýkmaya?
Gün, güneþ ýþýðý deðil bu besbelli,
Görmek gerek, açýklamak gerek evreni dosdoðru.
Yaratýlamaz varolmayan bir nesne, yoktan,
Tanrý gücüyle, böyledir bizim görüþümüz,
Baðlamýþ bütün ölümlüleri kýskývrak
Derin bir korku, yerde, gökte geçen olaylarýn
Görülmeyen, bilinmeyen tüm nedenleri
Tanrýlarýn elindedir, buyruðundadýr diye.
Anlarsak yokluktan varlýk yaratýlamaz
Daha kolay bulunur aradýðýmýz sonuç,
Biliriz olmadan tanrýsal ettiler nasýl
Varolur gördüðümüz bütün nesneler.
Yokluktan çýksaydý varlýklar, tüm türler
Doðardý nesnelerden, gerekmezdi tohumlar,
Ýnsanlar çýkardý denizden, uçan pullu balýklar
Doðardý karadan, gökten uzun koyun sürüleri,
Tüm küçük diriler, yýrtýcý yaratýklar dizi dizi.
Yerleþirdi çöllerde yaratýklar geliþigüzel,
Yaþanacak yerlerde oldum olasý.
Belli yemiþler olmazdý belli aðaçlarda,
Deðiþirdi düzeni yaratýklarýn, tüm nesnelerden
Çýkaydý tüm nesneler. olmadýðýndan belli doðurgan,
Bilinmezdi kimsenin anasý. Tohumundan türer nesne.
Böyledir yaratýklarýn oluþumu, öncedendir
Ýlkelerin özleri, yaratýlamaz nesneler nesnelerden,
Hepsi belli bir türden, ayrý ayrýdýr özleri
Tüm nesnelerin baþkadýr nedenleri.
Nedendir güllerin açtýðý, buðdayýn olgunlaþtýðý,
Nedendir bunlarý yaz baþýnda görmemiz,
Yemiþlerin belli bir evrede oluþu neden,
Neden tüm nesnelerin yaratýldýðý toprakta
Güzün baðlarýn oluþmasý, en güzel günde
Aydýnlýða çýkmasý nedendir?
Yoktan varolsaydý belli günde
Tüm nesneler, gelince birden çaðý
Dirilik veren doðanýn yaratýklarýný,
Ürünlerini ortaya koymasýnýn yöntemi nedir?
Açalým sözü biraz daha; gerekmezdi nesnelerin
Büyümesinde özlerin birleþme dönemini beklemesi,
Yokluktan yaratýlma gerçekse, birden delikanlý
Olurdu çocuklar, geçmeden ilk ergenlik çaðý,
Büyümüþ aðaçlar çýkardý yerden, oysa bellidir
Durum, ardarda olur, nesnelerden oluþan,
Belli bir özden doðar tüm nesneler, ayrýca,
Böyle sürer türlerin özelliði de, bilinen,
Bundandýr nesnelerin geliþtiðini, sürdüðünü
Bilmemiz kendi özleri gereðince, baðýmsýz.
Olmayýnca yýllýk yaðmurlar, vermezdi toprak
Mutluluk saðlayan ürünleri bolundan, kalýrdý
Besinsiz dirilerin soyu, yaþama gücü
Olmazdý. Sözleri kuran yazý dizileri gibi
Ýlkesiz varlýk düþünülemez, bize kalýrsa.
Neden yaratmamýþ doða insanlarý yürüyerek
Geçsinler diye denizleri, büyük daðlarý da
Elleriyle savuracak, oynatacak güçte, neden
Birkaç kuþak boyu yaþamaz bir kiþi, nedendir
Bir özden gelmeyiþi tüm varlýklarýn?
Söylemek gerek yoktan varlýk olmayacaðýný,
Tüm nesnelerin kendi özünden geldiðini,
Tatlý esintilerle serpilip geliþtiðini.
Görüyoruz üstün geldiðini iþlenmiþ
Yerlerin iþlenmemiþ topraklardan daha,
Elle verimli duruma getirildiðini; topraktadýr
Ýlk nesnel özler, orada bulunmasý gerekli.
Görüyoruz iþlenmiþ, ekilmiþ bakýmlý yerde
Dolgun yemiþler veren özlerin bulunduðunu.
Emeksiz yetiþtiði görülürdü daha iyilerin
Kendince, yoktan varolsaydý nesneler.
Bir bakýma doðrudur ilk varlýðýn yok etmeden
Nesneleri özlerine dönüþtürdüðü bir bir.
Ölümlü olsa bütün bölümleri varlýðýn
Yiter gider, varolmazdý bir daha nesneler.
Ayýrmak için bölümlerini, çözmek için
Düðümleri güce dayanmak gerekmezdi varlýklarýn,
Ölümsüz özlerden kurulmuþtur nesnelerin, dýþtan
Gelen, en ince boþluklarýna deðin giren
Bir basýnçla daðýlýrlar, yeniden birleþirler,
Gizlemiþ yaratan varlýk bunlarý gözümüzden.
Geçen günlerin, göremediðimiz iþleri yok etmek
Ýçin olsa, büsbütün yiter, yýkýlýr gider,
Kalmazdý tüm nesneler, gönderemezdi türlere,
Kuþaklara yaþatan ýþýðýný Venüs, yetiþtirmez,
Beslemezdi bunlarý becerikli toprak.
Nerede bulurdu denizler kaynak, nereden
Çýkardý sularý uzaklardan gelen ýrmaklar,
Nereden alýrdý besini hava? Yokolurdu bitmeyen
Sürede ölümlü nesnelerden kurulu varlýklar,
Geçmiþin bu gitmiþliði içinde yeniden onarmak
Ýçin evreni, sonsuz, ölümsüz özlü nesnelerin
Bulunmasý gerekir, bu yüzden çevrilemez yokluða
Varlýk, özdeþ nedenlerle baðlý birbirine
Bütün nesneler sonsuz bir özde. Yoksa ölüm
Olurdu en ufak dokunuþlarý özdeklerin
Birbirine, kurulmasalar ilksiz, sonsuz öðelerden,
Daðýlýr, kopar dokularý birbirinden; oysa sonsuz
Bir özden düzenlenmiþtir bunlar, baðlýdýr
Türlü düðümlerle birbirine tüm nesneler,
Sarsýncaya deðin dokularýný baþka güçlü
Bir etken, bir oluþ içinde kalýrlar tümden.
Dönmez yokluða varolan bir nesne, ayrýlýr
Yer kaplayan ilkelerine tüm varlýklar,
Sonra döner, yine bu daðýlan nesnel ilkeler
Kendi aralarýnda birleþir. Bütün varlýðýn
Anasý yerin kucaðýna Baba Aether'in gönderdiði
Yaðmur yokolmuþ görünür bir süre, yaratýr oysa
Pýrýl pýrýl ürünü, yeþertir aðaç dallarýný,
Büyür aðaçlar, eðilir yemiþli dallar aðýrca,
Soyumuz için, öteki soylar için oluþur
Bunlardan besinler, görürüz illeri dolduran
Çocuklarýn çiçeklerce geliþtiklerini, ormanda
Yapraklar arasýnda ötüþen yavru kuþlarý
Yaylýmda yayýlan, dinlenen koyunlarýn yorgun
Gövdelerinde dolgun memelerinden süzülen
Ak sütleri içen, ot yiyemeyen, oynayan,
Sýçrayan, eðlenen körpecik kuzularý,
Yaðmurdan oluþmuþ tüm bu gördüklerimiz,
yokolmaz yokolmuþ görünen, yokolmaz.
Yeni bir nesne doðurur yaratýcý varlýk
Tükenenden, birinin ölümü ötekinin doðumudur.
Varlýðýn Ýlkeleri, Boþluk - Öðeler
Göstereyim yoktan gelmediðini varlýðýn:
yokolmaz artýk bir kez varolan, göremeyiz
Nesnelerin ilkelerini, budur seni yanýltan.
Anlatayým sana gerçek olduðunu görünmeyenin de.
Birtakým olaylar sayacaðým: Önce korkunç
Çarpýþlarýyla denizi döven, kocaman gemileri
Deviren, bulutlarý parçalayan, daðýtan yeller,
Yelçevrintileri geniþ ovalarda dolaþan,
Sürükler devrilmiþ büyük aðaçlarý, süpürür
Tepelerini yüksek daðlarýn, alt üst eder
Ormanlarý saðnaklar, görünmeyen varlýklardýr
Gürleyen, uðuldayan, homurdanan korkunç yeller,
Yerler toz duman, çalkanan denizler, boþanan saðnaklar,
Uzaklara savrulan bulutlar, yeller yüzünden.
Önce durgun görünür, sonra birden daðlardan
Ýnen yaðmurlarla beslenen, orman yýkýntýlarýný
Silen süpüren, bütün aðaçlarý sürükleyen,
Azgýn ýrmaklar gibi taþan esen yeller,
Ne köprüler dayanýr bu taþkýnlara, ne yaðmurdan
Kabaran ýrmaklarýn gücüne direnecek ayak kalýr,
Ýþte bunlar gibi yýkar korkunç gümbürtülerle
Yeller kocaman yýðýnlarý, nasýl yýkarsa
Büyük saðnaklar önüne geleni. Ne çýkarsa
Karþýsýna yüklenir, devirir sürekli vuruþlarla,
Sarsar taþan bir ýrmak gibi sürükler, sallar,
Götürür, yokeder, atar içine çevrintilerin,
Böyledir azgýn saðnaklar, savuran kasýrgalar.
Görünmeyen, yalnýzca sezilen varlýklardýr
Tüm esen yeller, yaptýklarý iþlerle,
Yer kaplayan nesnel özleriyle görünen
Büyük ýrmaklarla yarýþýrlar. Ýþte böyledir
Görünmeyen, sessiz, deðiþik türde korkular da,
Görmeyiz burnumuza geliþini sezdiðimiz kokuyu,
Duyularýmýza gelen sýcaðý, soðuðu da,
Ne de iþittiðimiz sesi görebiliriz, oysa
Bunlar, tümden, yer kaplayan nesnel varlýklar,
Bunlar olmasa çalýþmazdý baþka türlü duyular,
Dokunma, dokunulma gücü olmasa gövdemizin
Bilemezdik bunlarýn bir tekini bile.
Sereriz giysileri dalgalarýn kýrýldýðý kýyýlara
Islanýrlar, kururlar sonra güneþte, oysa
Ne ýslaklýðýn yapýsýný görürüz, ne de
Sýcaklýðýn etkileyen özünü, besbelli
Çok ufacýk öðelere bölünmüþ, ayrýlmýþ hepsi,
Bir yolu yoktur onlarý görmenin gözle.
Yýllar geçer aradan, aþýnýr parmakta yüzük,
Oyar bir oluktan damlayan su taþý geçen
Sürenin akýþýnda, incelir topraða sürünen
Kaskatý sapan demiri görünmeden evleklerde,
Böyle yýpranýr kaldýrýmlar da yýllar boyu
Gelip geçenlerin ayaklarý altýnda...
Aþýnmýþ, kapý tokmaklarý biz görmeden, gizlice,
Sýk sýk tapýnaklara gelenlerin sað elleriyle
Dokunmadan, yýpranmýþ gördüðümüz nesneler, kýrýlýp
Dökülmüþ böyle sürtünmekle, dokunmakla, daðýlmýþ.
Gizler bizden bu olaylarý doða, göstermez,
Sonradan, ana varlýk ayýrýr bu nesneleri bölümlere,
Birleþtirir uyarýnca, yaratýr yeniden, düzenler,
Yetmez gözümüzün gücü bunlarý görmeye.
Ne yaþam gücü tükenir, eksilir bu nesnelerin
Ne yaþlanma, kocalma söz konusudur onlarda,
Ne tuz tükenir, ne kayalar biter denizlerde,
Anlaþýlmaz bu oluþumlar kýsa sürede, doðada
Birleþemez nesneler, boþluklar var arada, evrende,
Uygundur bunlarýn bilinmesi, yanýlmayý düþünme
Sürekli bir araþtýrmada, varlýk bütünü yolunda,
Kuþku duymayasýn açýklamamýzdan, görüþümüzden.
Boþluklar vardýr nesnelerin içinde, el deðmemiþ,
Gözler görmemiþ bilesin, yoksa bir kýmýldama bile
Olamazdý bu nesnel varlýklarda, bu yüzdendir
Tüm nesnelerin devinmesi, birtakým iþler görmesi,
Birbirinin yanýnda, devinmeden kalýrdý hepsi
Boþluk olmasa, engellerdi birbirini nesneler,
Bir neden kalmazdý devinmeye, yer deðiþtirmeye,
Görürüz denizleri, karalarý, göklerin yükseliþini,
Daha birçok nesnenin türlü durumlarda, biçimlerde
Devindiðini görürüz açýkça, boþluk olmasa
Devinme de olmazdý nesnelerde, kendiliðinden,
Kuþaklar bile varolmazdý, kalýrdý kaskatý
Olduðu yerde nesneler, kýmýldamadan.
Düþünülse bile dolu nesnelerin varlýðý
Kolay olmaz bunlarý varlýklarda görmek, anlamak
Kayalardan, oyuklardan, yarýklardan sýzan sularýn
Besin verir ýslaklýðý dökülen bol damlalarla
Diri varlýklara kendiliðinden, geliþir böylece
Ormanlar günden güne bolluk yaðar ortalýða,
Kaynaklardan çýkan besleyici özler daðýlýr
Bütün dallara yayýlýr kökler aracýlýðýyla.
Sesler çýkar dalgalardan, kapý sürgülerinden
Evlerin, gýcýrtýlar gelir, katýlýk verir
Kemiklere soðuk, olmasaydý boþluk olmazdý
Bunlar da, görülmezdi karþýlýklý dönüþme nesnelerde,
Bir olay doðmazdý boþluðun olmayýþý yüzünden.
Nedendir gördüðümüz eþit büyüklükte nesnelerin
Birbirinden aðýr geldiðini? Yoksa eþit olurdu
Bir yün yumaðýyla kurþunun aðýrlýðý eþ boyutlarda,
Basýnç eþit olsaydý bütün nesnelerde. Ne denli
Düþse de somut nesneler, yine boþluklar vardýr
Ýçlerinde, bundandýr yeðnikliði büyük olanýn,
Daha büyüktür içerdiði boþluklar, budur neden.
Daha aðýrdýr içinde daha küçük boþluk olan
Nesneler, budur anlatmak istediðim kolayca,
Bundandýr nesnelerde boþluklar dememiz de,
Gerçekten ayýrmasýn seni diye, bu konuda
Çürütmem gerekir baþkalarýnýn düþüncelerini.
Onlar, pullu balýklarýn su dolar arkadan boþluklarýna
Ýtilir ileri, yer deðiþtirip diyorlar, buymuþ devinme,
Sularla çarpýþarak, yüzmenin nedeni suda,
Böyle deðiþtirmiþ yerleri, dolu olmalarýna karþýn,
Aralarýnda, yanlýþ olsa gerektir bu açýklama,
Nasýl ilerlerdi yüzücüler, nasýl deðiþtirirlerdi
Yerlerini bir kez, boþluk olmasa sularýn özünde?
Geriye çekildikçe sular, boþluk nedeniyle,
Ýlerler öne doðru balýklar, ya kendiliðinden
Devinir nesneler, ya da içlerinde boþluk var
Benimsemek gerek bu görüþü, baþka türlü deðil
Devinmenin açýklanýþý, baþlamasý bile.
Önce çarpýþýr, sonra ayrýlýr iki nesne
Birbirinden, soluk dolar gereðince aralarýna,
Açýlan boþluða, çok hýzlý devindiðinden dolayý
Akar gibidir yel, doldurur ortalýðý baþtan baþa
Birden, iþte bu yüzdendir hýzla doldurmasý
Havanýn boþalan bir yeri, açýlan boþluðu da.
Söylemek yanlýþtýr bu konuda, nesnelerin
Birbirinden ayrýlmasý, bütün öteki olaylar
Yoðunlaþmasý, katýlaþmasý yüzündendir havanýn,
Oysa yanlýþtýr bu düþünce, gerçekte böyle deðil
Boþluðun oluþu, yine o soluktur boþalan yeri
Dolduran, oysa yanlýþtýr havanýn böyle
Katýlaþtýðýný öne sürmek, bir boþluðun
Bulunmadýðýný söylemek. Nesnelerin birleþmesi,
Çekilmesi, açýlýp kavuþmasý düþünülse bile
Devinmede kaçýnýlmazdýr nesnelerin içlerinde
Bir boþluðun bulunmasý, devinmeyi saðlamasý.
Göstermem gerek sana bu konuda birçok kanýt,
Bunlarla kazanýrým güvenini senin,
Yeter anlayabilmen için gerçeði,
Þu birkaç çizgi bile sana bolca:
Daðbaþýnda birini kovalayan köpekler,
Bulurlar koklayarak yapraklar arasýnda
Burunlarýyla en kesin izleri þaþmadan, sen de
Görürsün ötekilerden ayrý bütün nesnelerin
Ýçinde saklý, görünmeyen iþleri, burada,
Kavrarsýn onlarýn özünü, bulursun gerçeði.
Yavaþlarsa çalýþman, býkarsýn konudan, o gün
Bunu sererim gözlerinin önüne yeniden Memmius:
Yudum yudum içmek için yaklaþýyorum kaynaklara,
Bu bilgilerden zenginleþecek benim dilim,
Korkuyorum yaþlýlýðým yüzünden bozulacak
Diye bu derli toplu düzen. Çözülmesin sürgüsü
Yaþadýðýmýz kapýnýn, duyacaksýn tüm þiirlerimde
Gösterilen kanýtlarýn çokluðunu bu konuda,
Dönelim bir daha eski sözümüze, burada:
Ýki kaynaðý vardýr tüm varlýðýn, nesnelerin,
Biri boþluk, öteki kurucu öðe, ilke denen,
Bunlarýn içinde geliþir, devinir varlýk, yeter
Saðduyu anlamak için nesnelerin oluþ ilkelerini,
Hepsinin kurucu, bütünleyen özlerini.
Bilinmeyen olaylarýn kavranmasýnda, bulamayýz
Daha saðlam bir ilke anlýðýmýz için.
Olmasaydý boþluk denen uzay, bir yer bulamazdý
Nesneler, olanak kalmazdý gidip gelmeye,
Sevinmeye, biraz önce açýkladýðýmýz gibi
Sana bu konuda, Üçüncü bir ilkenin
Söylenemez bulunduðu varlýk için,
Yalnýz boþluk, bir de somut nesneler var,
Baþka bir varlýk olsaydý, gerekirdi onun da
Ya daha büyük, ya daha küçük olmasý, görülür
Yumuþak ya da katý bir dokunma sonunda
Yer kaplayan nesnelerin tüm düzeninde
Bir geliþmenin sürüp gittiði boyuna,
Dokunma olmadan nesnenin bir bölümünde
Ne bir deðiþme gerçekleþir, ne dönüþme,
Bu yüzden, bu doldurulmamýþ yere gerekir
Boþluk adýný vermemiz düþünce dizgemizde.
Hangi nedenle olursa olsun varlýðýn baþka
Varlýklara karþý ya etkileyen, ya da
Etkilenen bir özelliði vardýr, kesin, olamaz
Somut varlýk olmadan etkileme, etkilenme.
Olmadan boþluk, baðýmsýz devinme olmaz uzay,
Bundandýr boþlukla öðeler dýþýnda bir ilkenin
Bulunmadýðý nesnel varlýk düzeninde. Güvenilmez
Salt düþünmekle duyulara gelmeyen varlýða.
Tüm nesneler bu iki baðdaþýk ilkeden çýkar,
Yoktur bunlarýn dýþýnda bir olay, bir kural,
Göremeyiz yok edici, ayýrýcý baþka bir ilke,
Bu yüzdendir taþýn aðýrlýðý, suda akýcýlýk.
Somut nesnelerde saklýdýr dokunma gücü,
Boþluk dediðimiz ilkede deðil. Tutsaklýk,
Baðýmsýzlýk, yoksulluk, varsýllýk, varolan,
yokolan, bir de bütün deðiþmeler olamaz
Nesnelerin kurucu öðeleri olmadan, böyledir
Alýþtýðýmýz, doðru dediðimiz tüm olaylar.
Zaman kendince bir varlýk deðildir gerçekte.
Nesnelerden gelir duyumlarýmýz, unutmalarýmýz,
Gelir, çarpar duyularýmýz ne varsa, sonradan
Kavranamaz duyularla zaman, nesnelerin oluþumu,
Davranýþ türleri anlaþýlmadan, olamaz süre,
Savaþý gerekli kýlmýþ Troyalýlar için bakýlýrsa
Söylentilere kaçýrýlan Melena'nýn kurtarýlmasý,
Gerçekten bunlar olmasaydý, bilinemezdi
Ýnsan soyunca bu olay bize göre, getirilemez
Geçen günler bir daha geri, bir kez olmuþ
Bitmiþ olaylar, ne olaylarýn geçtiði söylenen
Yerler, ne geçen günler döner bir daha geri.
Ýlk yer kaplayýcý öz bulunmazsa nesnelerde
Ne yer olur, ne bütün olaylarýn geçtiði uzay,
Ne güzel Helena'nýn sevgi ateþi, günün birinde
Tutuþtururdu Frigyalý Aleksander'in gönlünü,
Ne dillerde söylenen, yürekler doðrayan
Savaþlar olurdu, ne kaleler yakýlýr, yýkýlýr,
Ne tahta atla Grekler girerdi gece Troya'ya,
Anlarsýn bütün bunlardan, geçen olaylardan
Kendiliðinden doðmadýðýný öðelerin oluþumu gibi.
Boþluðun bile sözü edilmez bu konuda, birçok
Olayýn ortaya çýkýþýnda etkindir kurucu öðeler,
Onlarý kapsayan uzay. Nesnelerin kurucu özleri
Somuttur, bunlar birleþir kendi aralarýnda
Baðdaþýr nesnel ilkeler denen kurucu öðeler.
Çok dayanýklýdýr, sýkýdýr bu kurucu öðeler,
Ýlközler dediðimiz, giremez içlerine baþka
Bir nesne dýþtan, bölünmezler, baðlý birbirine,
Güçtür inanmak buna gerçekten, hangi nesnelerde
Özüne girilmez öðelerin bulunduðuna, güçtür.
Yýldýrým düþer, girer evlerin çatýlarýna, gökten,
Bir gürültü kopar, bir ses, akkor oluþu gibi
Demirin ocakta, kýzgýn buðularla dolar uzay,
Daðýlýr kayalar, yýldýrým sýcaklýðýndan, erir
Altýn, akar madenlerin özü buzlar gibi.
Ýþler sýcaklýk gümüþe, yüreðe deðin soðuk.
Duyarýz sýcaðý, soðuðu sað elle tutunca yukardan
Ýçine su dökülen kabý, çok görülmüþ evrende
Özüne girilemeyen nesnelerin varlýðý, bundandýr
Nesnelerin özüyle uðraþmam, dinle birkaç dizeyle
Neler anlatacaðým sana; sonsuzca kalan vardýr,
Gerçek bu, somut varlýklar, dayanýklý, bunlardýr
Kurucu özler, onlardýr evrende tüm oluþlarýn
Nedeni. Öðeler, içinde nesnelerin devindiði boþ uzay
Varlýðýn iki kurucu öðesidir, gerçekten.
Bilindiði gibi büsbütün deðiþiktir evren,
Bozulmadan, daðýlmadan tüm kurucu öðelerin
Kendiliðinden saklandýðý, kaldýðý bir yerdir.
Uzayýn yayýldýðý boþluk denen alanda
Bulunmaz bir nesne, nesnelerin olduðu
Yerde de bir boþluk olmaz, düþünülemez bu.
Bundandýr kurucu öðelerde boþluðun olmadýðý.
Bütün varlýklarda gerekli boþluk, sýký kurucu
Öðeleri de kuþatýr boþluk, ancak görülemez
Gizli, çevreyi kaplayan, sýký, somut öðeler
Düþünülse de, saptanamaz bu. Ancak kurucu ilkedir
Nesnelerle boþluðu baðdaþtýran, uyum saðlayan güç.
En sýký, en katý öðelerden kuruludur
Varlýðý oluþturan nesnel ilke, yalnýz
Odur ölümsüz, daðýlýr, ayrýþýr öteki nesneler.
Olmasaydý uzayý oluþturan engin boþluk
Düzen kurulmazdý tüm nesnelerde, yer kaplayan
Tüm evreni dolduran deðiþik varlýklarda, ýssýz.
Böyledir nesneyle boþluk, ayrý, türlü düzende,
Yoksa ne doluluk, ne boþluk kendiliðinden,
Birçok özgün yapýlý nesneler vardýr þimdi
Boþ uzayý dolusundan ayýran, düzeni saðlayan,
Bunlar daðýlmaz dýþtan gelen vuruþlarla, yalnýz
Ýçten gelen baþka bir itkidir bu saðlam
Öðeleri daðýtan, sarsan, parçalara ayýran,
Yukarda kýsaca gösterdiðim gibi, apaçýk.
Ne bükülme görülür boþluðun olmadýðý yerde,
Ne kýrýlma, ikiye ayrýlma, ne bölünme.
Ne derinden derine iþleyen soðuklar olur,
Ne de bulduðunu yakan, yüreðe inen ateþ, sýcaklýk,
Boþluktan kopan nesne ne denli iþlerse öze,
Derine, o denli kolay olur güçlerin basýncý.
Böyle öðrettiðim gibidir sana tüm ilkeler,
Sýmsýký, boþluksuz, bu nitelikler onlarý sonsuz
Kýlan, olmasaydý evrende sonsuz bir ilke,
Çoktan yokolurdu tüm nesneler, yiterdi,
Sonra yeniden doðardý gördüðümüz ne varsa.
Gösterdiðim gibi önceden, yokluktan yokluk çýkar.
yokolmaz varolan bir nesne bir daha, bundandýr
Tüm kurucu ilkelerin ölümsüz, sonsuz oluþu.
Ayrýlýr birbirinden günü gelince öðeler,
Yenilemek, yeniden kurmak için anavarlýðý.
Sýkýdýr, saðlamdýr kurucu öðeler, bundandýr
Hepsinin sonsuzca kalýþý, olmazdý baþka türlü,
Yaratýlmazdý, sonsuzluk içinde, yeni nesneler.
Öðelerin Bölünmezliði
Evrende yokoluþun ardý gelmeseydi, yokolurdu
Nesneleri kuran anavarlýðýn öðeleri de,
Baþtan beri geçen günler, akan süre içinde,
Bir nesne kalmazdý kurmak için yenilerini,
Belli bir sürede aþýnýr giderdi varolanlar,
Gününden önce yaratmanýn, yeniyi düzenlemenin.
Görüyoruz geçen günler dizisinde sonsuz sürenin
Yok edemediðini bugüne deðin kurucu öðeleri,
Gelecek çaðlar içinde yenilerini kurmada.
Bütün nesnelerin yenilenmesinden anlýyoruz
Kurucu öðelerin yokolmadýðýný, boyuna.
Yoksa tüm kurucu öðeler azalsaydý gitgide,
Yani bir varlýk konmazdý ortaya, oysa çiçek
Gibi açýlýyor nesneler, doðuyor özgün, sürelerde.
Dört Öðenin Yapýsý
Sýkýdýr, kaskatýdýr anaözün öðeleri,
Yumuþak yapýdadýr toprak, su, yol, od,
Boþlukla karýþmýþtýr bunlarýn tümü de.
Yumuþak deðildir kurucu ilkeler, yoksa
Nereden çýkardý demir, kaskatý çakýllar,
Hangi güç kurmuþ bunlarý? Nerde, bilinmez.
Olmasa kurucu öðeler yoksun kalýrdý özünden
Anavarlýk, kopardý gerçek kaynaðýndan.
Saðlamdýr, dayanýklýdýr, yalýndýr kurucu öðeler,
Nesnelerin gerçek kurucularý, baðlýdýr hepsi
Özgün baðlarýyla baðlanýnca birbirine sýmsýký
Birçok etkin güç koyabilirler ortaya, özgün.
Yoksa pek azý kalýrdý bu sonsuz nesnelerin,
Bunlar da sonsuz süreden þimdiye deðin
yokolmaktan kurtulan, övülmeye deðer olan
Nesneler olurdu. O zaman bir çeliþme çýkar
Ortaya, bölünen varlýkla bölünmeyen arasýnda.
Dipdiri kalýr ilkeler sonsuz süre boyunca,
Sayýsýz çarpmalara karþýn daðýlma yok özlerinde,
Artýk belli belirlidir bütün soyun, oluþan,
Yaþamýn sýnýrý, çizilmiþ önceden.
Anavarlýk koþullarýna uygun kuþaklar
Sonsuz düzen gereði sapasaðlam kalýrlar.
Deðiþmez varlýk türleri, uyar bu kurala, kalýr:
Boyam boyam tüylü kuþlar bir diziye göre,
Öðrenir atalarýndan, soylarýnca, yuva kurmayý,
Deðiþmez onlarýn özü, saklanýr gövdelerinde
Gereðince, yoksa deðiþirdi ilk kurucu öðeler,
Tüm nesnelerde, anlaþýlmazdý hangi türün
Kendi özüne uygun yapýda doðabileceði,
Nenin baþka türlü olabileceði, bilinmezdi,
Ne tür bir varlýktan ayrýlmýþlýðý kesinkes,
Anlaþýlmazdý yaratan gücün özünde saklý gizem.
Öðrenemezdi tür tür ayrýlmýþ diriler kendi
Törelerine uygun davranmayý, devinmeyi, atalardan,
Yaþam düzenini, bulunca ilklerde bir sýnýr bile,
Algýlanmaz duyularla, olmazdý sürekli bölünme,
Tek tek öbekler çýkmazdý ortaya, ne baðýmsýz
Bir bölüm, ne bir nesne doðardý, yetersiz
Kalýrdý. Gerekirdi böyle bir bölümün de olmasý,
Baþkalaþma. Oysa doðar benzeri benzerden, ikisinin
Birleþmesinden bir düzen içinde, somutun özü.
Tek tek varolamazlar, bu yüzden gereklidir
Çözülmez bir düzen içinde baðdaþmalarý.
Sýkýdýr, dayanýklýdýr, yalýndýr ilk öðeler,
En ufak nesneler bile sýkýdýr geymelidir
Birbiriyle, oluþmaz tek tek kýrýntýlardan
Bir bütün, nesne, birleþmekle, yanyana gelmekle.
Sonsuz bir yaþam saðlar onlarýn birliði.
Atamaz, eksiltemez doða bu ilk özleri.
Saklamasý gerekir gelecek kuþaklar için
Tüm kurucu özleri, ana varlýk. Sayýsýz öðeden
Oluþur en ufak nesne bile, bölünür durmadan
Bir yarým baþka yarýma sonsuzca, gelse ayrýlmazdý
Birbirinden büyükle küçük, iþ yok bunda. Bölünür
Sonsuzca "bütün" de, böyle doðar ufak ufaktan
Us algýlamaz bunu bir gerçek diye, budur
Uygun geleni bizim usumuza. Gerekir senin de
Kesinlikle, gerçek bir ilk kurucu öðenin
Bulunduðunu söylemen. Görünmez bu ilk
Kurucu öðe, baþöðe, söylemelisin artýk sen de
Saðlam bir yapýdadýr bu ölümsüz kurucu öðe.
Önünde sonunda yaratýcý tanrýça, baský yapar
Bütün yaratýklara bölünmek, daðýlmak yel
Olmak için. Bunlardan kuramaz eþit özdeþleri
Yeniden, gelmez elden bölünmez tozanlarýn
Birer birer doðurucu özde saklý gücü taþýmak.
Aðýrlýk, çarpma, çarpýþma, itim, kýmýldama deðiþik
Bir baðlamda gerçekleþir düzen içindeymiþ gibi
Belli bir uyumda bütün nesne türlerinde.
Herakleitos
Bundandýr ateþin "tüm varlýk"ýn kurucu ilkesi,
Evrenin doðurucu tözüdür diye düþünülmesi.
Herakleitos'dur öncüsü böyle düþünenlerin,
Gerçekten ayrýlýp yanlýþ yolda gidenlerin,
Pek ünlüdür onun karanlýk, anlaþýlmaz sözleri
Grek ülkesinde, ilk araþtýrýcýsý sayýldý gerçeðin
Birtakým delilerce. Þaþkýnlar bayýlýr karmaþýk
Sözlerine, dilinin altýnda saklý hepsi, dolaþýk,
Gerçek sayarlar kulaðý okþayan, süslü, yalýn,
Çekici bir anlatýmla yüksekten atan konuþmalarýný.
Sorarým onlara, neden türlü türlüdür nesneler
Gerçekten ateþse kaynaklarý, yalnýzca?
Bir kazanç çýkmaz yalýmýn incelmesinden,
Sýkýþmasýndan, saklar ateþ bölümlerinde de
Kendi "bütün"ü içinde bulunaný, býrakmaz.
Daha yoðunlaþsa bölümleri, daha keskin,
Daha yalýn, yeðnik olsa da yalým, inanýlmaz
Ayrýlmýþ, daðýlmýþ bölümlerden sürekli, belli
Bir oranda türlü varlýklarýn oluþtuðuna,
Sýkýþmakla, gevþemekle, deðiþmekle ateþ olmaz
Türler, bir de þu var: Ýncelme, sýkýþma nesnelerde
Boþluk açarsa kolay gevþer, ya da yoðunlaþýr
Ateþ, Bilinir kendi düþünceleriyle çeliþtiði
Onun, yazdýðý yapýtýnda, korkuyor kendisi de
Boþluða inanmaktan, þaþýyor gerçek yolunu,
Ürküyor, anlamýyor boþluk dýþlanýrsa sýkýþýr
Tüm nesneler, toplanýr bir araya, baþlangýçta
Bir somut nesne varken, kalýr açýkta, anlamsýz.
Boþluktan ne üretilir, ne dýþarý atýlýr,
Yapamaz bunu somut bir nesne, etkin yalýmla
Ateþ ýþýðýndan çýkar buðu, ateþ gevþek, yaygýn
Öðelerden kurulu, besbelli. Hýzla geçer ateþ,
Deðiþir "bütün" olarak özyapýsý, söner
Bölüm bölüm, yokolur yalýmlar, bunlardan yeni
Nesneler doðar, diyor, olmaz böyle, deðiþir
Durmadan ateþin oluþ nedeni, birden karýþýr
Yokluða, bir iz kalmaz eski varlýðýndan.
Oysa nesneler yokolmaz, yenileri kurulur hep,
Deðiþmez özü kurucu öðelerin, çoðalýr türler,
Bu sonsuz öðeler deðiþen düzenle çýkar, batar,
Yeni nesneler oluþturmak içindir bu düzenli
Deðiþme, oysa ateþten kurulamaz bu ölümsüz
Öðeler, bilmen gerekir bunu, açýkça senin de.
Kurucu öðeler taþýr deðiþmeyen, sonsuz özleri
Ýþte bunlardýr varlýðýn oluþ nedenleri,
Oluyor benzer durumlar da, yumuþama, yitme,
Katýlma, düzende seyrek de olsa bir bozulma,
Yalnýz ateþin kýzgýnlýðý kalsaydý yitmeden,
Ateþ olurdu bütün varlýðý yaratan, kuran.
Benim anladýðým gerçek: Öðeler vardýr kurucu,
Onlarýn belli düzeni, biçimi, durumu, oraný,
Derlenmesi, birleþmesi, devinmesi ateþi doðuran
Onlar, deðiþtikçe durum deðiþir onlarda düzen,
Çýkmaz ateþten baþka nesneler, öðeleri bizim
Duyularýmýza gelen, bizde duyumlar oluþturan,
Nesneler, söylemek gerek þunu da: "Yalnýz ateþtir
Tüm nesnelerin içinde olan, baþka bir gerçek
Yoktur varlýk düzeninde ateþten öte." Demiþ
Herakleitos, benim anladýðýma göre. Doruðuna
Çýkmýþ deliliðin, bunlarý söylemekle. Tutarsýz
Sözleri, duyulara çatar, onlara uyar, düþer
Çeliþkilere, çürütür kendi kendini. Önce duyulara
Güvenmiþ, açýklamýþ ateþi, düþünmüþ, kesin saymýþ,
Sonra dönmüþ yadsýmýþ duyularý, dýþlamýþ onlarla
Gelen verileri, delice iþler, neye güvenmeli?
Nedir güvenilir duyular dýþýnda, doðru, yanlýþ
Hangisi duyularla saðlanan izlenimlerin?
Neden atýlsýn hepsi, yalnýz ateþe inanmak için,
Ateþi anmadan, yerine baþka bir nesne koymak
Ýçin? Saçma önermeden saçma çýkarmaktýr bu,
Bunlar, nesnelerin ilkesini ateþte bulanlar,
Tüm evreni yalnýz ateþten çýkaranlar.
OIuþun ilkesini suda, solukta, ararlar,
Suyu biricik ilke sayarlar, sonra yeryüzünü
Yüceltirler, tüm varlýklarýn deðiþtiðini,
Sonra toprak anaya döndüðünü ileri sürerler.
Öðreniyoruz bunlarýn yanýldýðýný, ayrýldýðýný
Gerçek yoldan, þu iki ilkeden: Suyu toprakla,
Yeli ateþle birleþtirirler, sonra döner
Bütün varlýk türlerinin dört öðeden çýktýðýný
Savunurlar: Sudan, yelden, ateþten, topraktan.
Empedokles
Agrientumlu Empedokles'ti onlarýn öncüsü,
Üç yaný açýk bir adanýn kýyýsýnda doðmuþ,
Ýon denizi çevrelemiþ bir dalgalý yay gibi
Mavi dalgalarýn tuzlu köpükler fýþkýrttýðý
Ýon denizi, ayýrýr daracýk bir geçitle burada
Ýtalya kýyýlarýndan adanýn yöresini,
Buradadýr ünlü Charybdis çölü, gürleyerek dönen
Aethna, yalýmlar saçar, gürüldeyen göðsünde toplamak
Aðzýndan ateþ püskürtmek için kraterlerin,
Yükselir göklere, yalýmlar saçar, yýldýrýmlar
Çevirir bu görklü adayý, fýrlar arada bir gözleri
Kamaþtýran, çok ilginç sayýlýr uluslarca tüm
Yeryüzünde, görkemli varsýllar bolluk içinde,
Kargý kullanmada seçkin yiðitleri, savunmada
Benzersiz erleri, yoktur daha görkemli kimse
Göðsünden çýkan taþkýn bilgeden, tanrýsal öðüncü.
Bize böyle bilgelik öðretileri gösteren,
Bir ölümlü soyun aydýnlýðý diye, görünmeden.
Gösterdiðimiz gibi, yukarda, onu izlemeden uzak,
Anlayýþý yetersiz kimselere karþýn, tanrýsal
Görüþün kavradýðý, kimi eþsiz buluþlarý açýklamýþ,
Duygularýnýn pek yüksek, kutlu tapýnaðýnda,
Apollon bilicisinin Tripodus'ta Pytia'ya
Söylediði, gerçekten, bize deðin gelen bilgelikleri.
Yýkýlýr bu ilkeler karþýsýnda ne varsa.
Yükseliyor, güçleniyor, pekiþiyor bu ilkeler.
Onlar düþünmüyorlar öncekiler gibi boþluksuz
Bir devinmenin olmayacaðýný, seçiyorlar gevþek,
Yumuþak varlýklarý, toprak, su, yel, ateþ gibi,
Tüm dirileri, bitkileri, nesneleri boþluk olmadan
Ortaya koyabilmek için. Sürekli bölündüðünü
Söylüyorlar nesnelerin, sonsuzmuþ bu bölünmeler.
Yine bulunmazmýþ içinde nesnelerin ince kýrýntýlar
Bile. Dýþ uçlarýnda bu nesnelerin duyularýmýz
Sezer kimi izleri gerçektir bu, bundan anlaþýlýr,
Görünmeyen öðelerin de bir dýþ ucu, daha ufak
bir bölüm taþýdýðý, bunun da hangi anlama
Geldiði. Bir de þu var: Onlar nesnelerin hep
Kurucu öðelerini seçiyorlar, bizce görünür
Bunlarýn gevþekliði, geçiciliði, verimsizliði,
Daðýlýr bunlar, evren de daðýlýr, yeniden
Oluþur bir nesneler yýðýný, diyorlar, oysa
Gerçek deðil bu görüþlerin ikisi de.
Karþýttýr bu dört öðe birbirine, ölümlüdür,
Günün birinde çözülüp gitse içlerinden biri
Daðýlsa, engin boþluðun içinde yokolur,
Fýrtýnada yýldýrýmýn, yaðmurun yellerin
Yuvarlandýðýný, daðýldýðýný gördüðümüz gibi.
Bu dört öðeden doðmasý gereken nesnelerin
Sonradan ayrýlýþýný, dönüþtüklerini nesnel
"Bütün"e yeniden, görülür mü ilk kurucu öðeleri?
Düþünülmez mi bu baðlantýnýn bir de karþýtý?
Baþtan beri doðuruyor nesnel öðe, deðiþiyor hep,
Deðiþtiriyor boyamlarýný tüm nesneler, ötekiler
Gibi, düþünürsen karýþtýðýný toprakla ateþin,
Esen yellerle suyun, akýcý ýslaklýðýný
Deðiþme yok demektir bu baðlantýda, yoktur
Bu dört öðeden ayrýlmýþ bir yaratma, nesne,
Kýrda bir aðaç gibidir bu, açýlýr, solar. Söyler,
Türlü nesnelerin karýþýmýnda kendi özünü
Gösterdiðini varlýklarýn, toprakla karýþan yel
Yine yel, ateþin suda sönünce yine ateþ kaldýðýný,
Gelince doðurma konusuna: Görünmeyen, gizli bir güç
Saklýdýr ilk kurucu öðelerde, anavarlýk,
Direnir özvarlýða, yeni yaratýlýþa karþý,
Engelleyici bir etken yoktur burada, korur
Özünü doða, gökten, kýzgýn yalýmlardan bile
Çýkar birtakým kurucu ilkelerden nesneler,
Önce ateþ döner yel olur bulut olur, yaðmur
Buluttan çýkar, toprak derlenir yaðmurdan, deðiþir
Ne varsa, gider geriye, önce su, sonra yel, ateþ,
Bitmez deðiþmeler sonsuz akýþta, ne gökten
Yere inenlerde, ne yerden yýldýzlara aðanlarda,
Bunlar da görünmez kurucu öðelerde, bir öz var
Kalmasý gereken bu deðiþmelerde, bu akýþta,
O da, büsbütün yokolmadýðýdýr nesnelerin.
Oysa sürekli deðiþen, yerini deðiþtiren, belli
Durumda kalmayan yokolur önceki gibi,
Bu yüzden, deðiþmesi gereken diye, gösterilen
Nesnel özler baþka nesnelerden oluþur ancak,
Böyledir, deðiþmeyenler de yitip gitmezler,
yokolmazlar büsbütün, böyle ilkeler düþünmeli,
Ölmeyen, yokolmayan öðesel ilkeler,
Olasýdýr bu tür ilkelerin kurmasý ateþi,
Onun ardýndan yel doðmuþ bu kural üzre,
Eklenmiþ ona daha birkaç nesne kýmýldamýþ,
Bir de düzen deðiþtirerek çýkmýþ biri
Ötekinden bir bütün içinde oluþmuþ.
Olumludur diyorsun olay, yukarý bakarak
Nesnelerin havaya yükseliþine, gelince günü
Gökten inmezse yaðmur, sarsýlmazsa bulutlardan
Dökülen sularla aðaçlarýn dallarý üstlerine,
Göndermezse ýsýtan ýþýnlarýný bize güneþ,
Ne buðday geliþir, ne yemiþler, besleyen özler,
Katý yemek, birleþtiren ýsý gerekser gövdemiz,
Yoksa yaþanmaz, incelir sinirler, erir kemikler.
Somut nesnedir geliþmeyi saðlayan, besleyen,
Böyle besler birbirini tüm nesnel varlýklar,
Türlü nitelikte, durumda toplanmýþ öðelerle,
Birleþmiþ birçok türde nesne kendi özünce.
Kendi türlerince beslenir varlýklar, ne yolla
Beslendiði kurucu ilkelerle, bunlarýn hangi
Yöntemle birbiriyle kaynaþtýðý, devindiði
Özel yapýlarýna göre önemlidir, bunu bilmek.
Bir özden kuruludur yer, gök, deniz, ýrmaklar,
Güneþ, bir de ekinler, dipdiri, özlü yemiþler.
Bundandýr davranýþ, seçim deðiþikliði onlarda,
Öz bir, davranýþ baþka. Benzer bu durum, benim
Dizelerimde yan yana dizilen, biçimi ayrý
Harflerin kurduðu anlamsal düzene, tek baþýna
Yok anlamý bir harfin, öyledir öðeler de, gelir
Yan yana, birleþir belli ölçüler içinde, kurulur
Nesneler, sen söyle kurucu öðelerin de böyle
Olduðunu, dirilerde yetenek, güç ayrýlýðýný.
Anaksagoras
Görelim ne düþündüðünü Anaksagoras'ýn da,
Ne anladýðýný homoiomereia kavramýndan,
Yok karþýlýðý yoksul dilimizde bu Grekçe sözün,
Yine yazýyla anlatabilirim bu konuyu, nedir bu
Homoiomereia, ne öðretiyor bize bununla bilge.
Kemikler oluþur, düzenle, incecik bölümlerden,
Kýlcal damarlardan geliþir baðýrsaklar da,
Et düzenlenir birbirine karýþan, akýcý kanýn
Ýnce damlalarýndan, bir de açýklar hangi yolla
Çýktýðýný altýnýn tozanlardan, Anaksagoras,
Topraðýn toprak tozanlarýndan, suyun su
Damlacýklarýndan, ateþin kývýlcýmlardan
Oluþtuðunu. Böyle açýklar öteki nesneleri de,
Kendi bile inanýr söylediklerine, oysa anmaz
Boþluðun adýný bile, belli bir erek göstermez
Nesnelerde bölünmeye, yanýlma var iki görüþte de.
Önceden açýkladýðýmýz koþullar içinde.
Düþünür verimsiz bir tutumla kurucu öðeleri,
"Öðe" denecek bir özelliði varsa onlarýn,
Özdeþ özle donatýlmýþsa onlardan oluþan
Nesneler belli biçimde. Acý çeker, ölür
Varlýk, kurtuluþ yok ölümden, direnemez
Basýnca. Ne kaçabilir yazgýnýn elinden, ölümün
Diþlerinden? Nedir bu yel, su, toprak, ateþ?
Kan, kemik? Sonuç alýnmaz bunlardan, geçicidir
Tüm nesneler bu durumda, gördüðümüz gibi, baskýlarla.
Bölünemez bir nesne baþka bir nesneye,
Yoktan varolamaz. Bunun kanýtýdýr söylediklerim
Önceden. Besler, geliþtirir gövdeleri yemek, bilmek
Gerek burada damar, kan, kemik, sinir ne varsa
Gövdemizde yabancý nesnelerden, yemekten, gelir,
Ya da yemekler türlü nesnelerin karýþýmýndan
Olur, içlerinde pek ince sinir özleri, kemik, kan,
Damar bölümcükleri, yapýcý öðeler bulunur, saklý.
Bütün yemeklerin kurusunda, yaþýnda bir bileþim
Var, büsbütün yabancý özlerden kurulmuþ, onlar
Geliþtirir bizi kan, özsu, kemik, sinir karýþýmýyla.
Topraktan gelirse somut nesnelerin geliþmesi,
Gerekir topraðýn da yabancý öðelerden oluþmasý,
Onun sandýðýna göre hepsi, oysa onlar da topraktan
Çýkýyor bir bir. Dönelim baþka konuya, yeterlidir
Buna da sözümüz. Odunda gizliyse yalým, duman, kül,
Baþka nesnelerden kurulmasý gerekir odunun,
Odundan, daha önce çýkan, baþka nesnelerden
Gerekir þimdi topraðý besleyen, büyüten, durmadan
Baþta tür nesnelerin çýkmasý birbirinden. Çetin
Bir olay, bunu da Anaksagoras seçiyor, kendince:
Ýçten içe karýþýr nesneler, baðlaþýr birbiriyle,
Gizli birlik saðlanýr aralarýnda, dizilir "bütün"de
Tozanlar, uyum içinde kaynaþýr. Anlaþýlmaz denir
Onun bu savýna da. Deðirmen taþlarý arasýnda
Ekinler ezilirken gerekirdi kanlarýn sýzmasý,
Gövdemizde görüldüðü gibi. Havanda döðülen,
Taþlarýn altýnda kalanlardan, yine gerekirdi
Kan damlamasý, öte yandan yünlü bir koyunun
Memelerinde olduðu gibi sudan tatlý bir sývýnýn
Akmasý. Gerekli miydi toprak yýðýnlarý içinde,
Tarlalarda türlü türlü otlarýn, bitkilerin,
Yemiþlerin, yapraklarýn görünmesi,
Ya da toprak yýðýnlarýnýn arasýnda gizlenmesi?
Görünürdü odunlarda dumanlar, küller kýrýlýp
Daðýldýklarýnda, kývýlcým çýkararak yandýklarýnda.
Oysa bunlar olmuyor, ne varsa gözlerimizin önünde.
Bilmek gerekir nesnelerin karýþmadýklarýný,
Birbirine, baþkalarýnýn söyledikleri gibi.
Görünmeyen ortak öðeler, özler, biderler (*)
Vardýr, nesnelerin içinde saklý, bilmek gerekir,
Nesneleri oluþturmak içindir bunlar.
Yine söylüyorsun: "Yüksek dað tepelerinde,
Yetiþen aðaçlarýn azgýn yeller estiðinde,
Birbirine sürtünme yüzünden yandýðýný, sonra
Yalýmlardan, kývýlcýmlardan çiçekler açýldýðýný"
Söylüyorsun yine, doðrudur bu görüþün, ancak
Aðaçta gizlenmiþ yalým olmaz, çoktur odun dokusu,
Sürtünmeden akým doðsa yanardý tüm ormanlar,
Yalým gizlense aðaçta, her gün yangýn görünürdü,
Yakar yýkardý tüm ormanlarý dört yandan, tutuþturur
Aðaç gövdelerini. Baðladýk bu konuyu da saðlama,
Sözlerimle, budur önemli olaný da, konunun,
Nasýl gider gelir karþýlýklý kurucu öðeler,
Aralarýnda ne denli birleþirler, deðiþik durumlarda,
Karþýt devinimlerle, kýmýldanýþlarla.
Görmez misin belli nesnelerin doðurduðunu
Az çok deðiþince yalýmlý da, aðacý da? Yakýndýr
Birbirine anlatýmlar da, deðiþen ilkelerin
Açýklanýþýnda, anlarsýn düþününce bir aðacý,
Ateþi incelerken, tüm nesnelerde böyle olduðunu
Durumun, apacýk. Düþünemezsen nesnel özün özdeþ
Yapýda ilkelerden kurulduðunu, senin gözünde
Yokolmuþ demektir varlýðýn ilk kurucu öðeleri.
Bundandýr tuzlu gözyaþlarýnýn, biz, gülerken
Yanaklarýmýzý, kirpiklerimizi kaplamasý.
Dinle biraz daha, öðren açýkça, geri kalanlarý.
Kaçmýyor gözümden içine daldýðým karanlýk alan.
Doldurmuþ içimi ün saðlama umudu, neden uyandýrmýþ
Bende Thyrsus bilmem, þiir isteði, tatlý.
Budur beni sürükleyen, çýrpýnan yürekle, bilinmez
Bir ülkede esin perileri arasýnda dolaþmaya.
Sevindirir beni bilinmeyen kaynaklarý bulmak,
Yeni açmýþ çiçekler dermek, kývanç verir,
Perilerin, öncüllerimizin düþte bile görmediði
Bir taç yapmak için baþýma, deðer verir þiirim
Yüksek nesnelere, benim kurtarmaya çalýþan tinleri,
Dinlerin sýkýcý baðlarýndan. Benim þiirimdir
Aydýnlatan bu yörenin karanlýklarýný.
Aydýnlýk gerek, yayýlmýþ çevreye peri büyüleri,
En uygun düþünceyle seçilmiþ þiirimin süsü,
Bu yazdýklarým, benzer acý ilaç veren
Saðýltýcýnýn altýn rengi bal sürmesine bardaða
Kandýrmak için toy çocuklarý, duyurmamak için
Acýlýðý; aldanýr dudaklar bala, içerler acý sývýyý,
Ýþte böyle kandýrýlýr, kanmayan çocuklar bile.
Bu yöntemle korunur saðlýk, dönülür iyiliðe,
Böyledir yapmak istediðim de, öðretimizi duymayan
Kimselere, kuru, kolay, yüzeysel sananlara.
Bakmayýp onlarýn boþ sözlerine, tatlý þiirin
Akýþýnda bildirmek istiyorum kolayýndan
Anlatarak, esin perilerinin en tatlý ballarýna
Batýrýp getirmiþim bilgeliðimizi, duyduðum gibi,
Öyle kavrarsýn þiirimizde varlýðýn yapýsýný, tümden.
Sonsuzluk
Anlatmýþtým somut nesnelerin en katý, saðlam,
Dayanýklý, aralýksýz öðelerden kurulduðunu,
Sonsuzluk içinde bulunduðunu. Araþtýracaðým
Evrenin de bunlar gibi sýnýrlanmýþ
Olup olmadýðýný, yukarda gördüðümüz boþluðun,
Bütün varlýklarýn içinde devindiði alanýn, tüm
Yollarýn dört yandan çevrilip çevrilmediðini,
Ya da sonsuz derinlikte bir yere dayanmadan
Uçtuðunu. Var alanýn yoktur baþka sýnýrý, birer
Son uç bulunur nesnelerde, oysa yine bir
Son uçtur denen de bir öðedir kesinlikle,
Önceden varolan öðe sýnýr çizebilir ancak,
Uygun deðil duyunun yapýsý bunu kavramaya,
Uzaklýk var arada. O da dýþýnda deðil evrenin,
Ne son, ne dýþ uç, ne ölçü, ne bitim vardýr,
Kapladýðýn yer için de böyledir durum.
Yayýlýr nesnelerin bulunduðu yerden dört yana
Eþit uzaklýkta bu sonsuz bütün, evren
Yuvarlaðýna, düþünür müsün sýnýrlandýðýný
Tüm evrenin, son ucuna varmak olasý mýdýr,
Gerilmiþ yaydan oku atmak, oradan söylemek
Ýster misin þöyle gönülden, hýzlý bir vuruþla
Fýrlatýlmýþ sineðin, durmadan ilerleyeceðini,
Ýlk atýldýðý yerden, düþünür müsün bir durumu
Deðiþtirmeden saklamanýn elden geldiðini?
Onaylaman gerek birini, kapar ikisi yolunu,
Ýnan evrenin sonsuzca yayýldýðýna, kesin.
Engel olursa atýlmýþ okun ulaþmasýna,
Ereðe, bir yerde duruþ, ya da uçup giderse
Ok süreklice gelmez bu gidiþin sonu da.
Böyle geliyorum ardýndan yýllar yýlý senin,
Sorarým sana, evrene bir son bulduðun yerde:
Ne çýkacak bu fýrlatýlmýþ kargýdan?
Dahasý var: Yoktur evrende bir son, uzay
Kesintisiz bir akýþ içindedir, geniþler boyuna.
Çevrilseydi uzay engellerle, bu toplu yýðýn,
Birleþmiþ, sýnýrlandýrýlmýþ olurdu, batardý
Dört yandan engine, evren, aðýr basýnçla.
Bir olay görülmezdi gök çatýsýnýn altýnda,
Devinme olmazdý, güneþ ýþýðý bile çýkmazdý, gökte.
Birleþmiþ bir bütündür evrenin doðasý, ortaya
Çýktýðý bilinmeyen, sonsuz çaðlardan beri.
Gerçekten, kurucu öðeler için, söz konusu deðil
Bir yer, dayanarak deðiþtirme, baþka güvenilir bir
Odak düzenlemek, bütün ilkeleri birleþtirmek için.
Devinir tüm nesneler, yer deðiþtirirler, sürekli
Devinim içinde, gider gelir dört yana varlýðýn kurucu
Öðeleri, hýzla çýkar aþaðýdan, sonsuz uzaydan yerleþir
Boþluklara. Görürüz nesnelerin birbiriyle sýnýrlý
Kaldýðýný, yel daðlarý sýnýrlar, dað yeli kuþatýr,
Çevreler, karalar sýnýrlanýr denizlerle,
Sýnýrlar denizleri yeniden karalar, yoktur evreni
Sýnýrlayan baþka bir varlýk, çok geniþtir uzay,
Esneyen boþluklarýn derinliði, kývýlcýmlar saçan,
Düþen yýldýrýmlar bile sonsuz sürenin üstünden
Aþarak varamaz son sýnýra, bir baþka gün baþlasa
Kaldýðý yerden yýldýrým kýsaltamaz kalan uzaklýðý.
Öyle sonsuz yayýlmýþ bu geniþlik, aþar nesneleri.
Evrenin bir sürekli yasaðý var burada: Kuramaz
Kendince engeller, birleþse, toplansa tüm nesneler.
Boþlukla sýnýrlanýr tüm somut varlýklar, yeniden
Sýnýrlanýr onlarla boþluk, gerektirir birbirini
karþýlýklý, varlýklar. Bir engel çýkarsa iki
Ýlkeden birine yayýlýr sýnýrsýzca özü gereði
Öteki, boþluk sýnýrlarsa uzayý, saklayamaz doða
Kurucu öðelerini, boþluk sonsuz, ilkeler sýnýrlý
Kalýr, ne deniz, ne kara, ne ýþýklý gök, ne insan
Soyu, ne kutlu tanrýlar, ne de biraz yaþam,
Çözülür baðýndan daðýlýr, sonsuz boþlukta varlýk,
Toplanýr birleþemezdi bir daha, yeniden oluþturmak
Ýçin bir nesne bu daðýlandan doða,
Ne bir amaç güder kurucu öðeleri nesnelerin,
Ne uygun sýra, ne toplu düzen, ne de örnekle,
Uzlaþmayla, kaynaþmýþa benzer nesnel direnmeler.
Deðiþir çoðu türlü biçimlenmelerle sonsuzdan
Gelen bir çarpma, çýnlama, sarsýntý nedeniyle.
Gelir çarpmalarýn ardýndan, bütünlük içinde,
Direnmeler, baðlantýlar, sayýsýz yýllar geçer
Aradan, varlýðýn kuruluþunda olduðu gibi baþlar
Biçimlenmeler, ulaþýr direnme son odaðýna.
Beslenir azgýn deniz ýrmak sularýyla,
Ulaþýr bol bir kaynaða, sayýsýz evren dönemlerinde
Yeryüzü geliþir güneþ ýþýklarýyla, yeni doðmuþ
Yaratýklarla dolar sürekli, sönmez Aether'in
Dünyayý dört yanýndan kucaklayan ateþi,
Bunlar olmasa yükselemezdi doða, sýnýrsýz
Uzaydan gidenlerin yerini doldurmak için.
Birilerin yapýlarý gereði besini tüketmeleri,
Azalmalarý gibi, daðýlýr tüm nesneler de,
Eksilir, buna karþýn onarýr kendi kendini
Doða, bu yer kaplayan anavarlýk, bir eksilme
Baþlayýnca özgünde, karþýt durumda. Engeller
Çýkar önüne, dýþtan gelen çarpmalar, birleþmeler
Önleyemez böyle daðýlmasýný, öðeler baþarýr
Bölüm bölüm onarmayý, giden öðelerin yerine
Gelir baþkalarý, onarýr "bütün"ü, giderir
Eksikliðini, kayarak ileri geri bu iþlemde,
Yer yapar, süre kazandýrýr kurucu ilkelerin,
Anaözün öðelerine. Döner durmaksýzýn anaözün
Öðeleri çevresinde, gelir gidenin yerine baþkasý.
Önlenir eksilme bu sürekli alýþveriþle,
Bu çarþpýþmalarla sýnýrsýz bütünde, doldurur
Gidenden doðan eksikliði gelen.
Orta Yere Yönelme
Ey Memmius, býrak "tüm nesneler orta yere" gelir
Denen görüþü, bu konuda, durur sýmsýký çarpma
Olmadan dýþtan, nesneler, çözülmez, býrakmam
Gerekir bu "ortaya yönelir" diyen kuramý, tümden,
Ýnanmam gerek tüm nesnelerin kendi kendini
Tuttuðuna, güçlü yýðýnýn topraðýn içinde olduðuna,
Sularýn acýmasýnda görülen yansýmalar gibi
Öteye beriye gidip geldiðine inanmam gerek.
Buna benzer sözlerle sürerler ileri bütün
Yaratýklarýn dimdik durarak dolaþtýðýný,
Çýkamaz yerden göðe gövde, düþemez ordan, uçamayýz
Göðe, orada güneþ varken bizde gece, ayrýlýr
Zaman bizimle gök arasýnda, deliliktir
Bütün bunlar, sarsakça bir yanýlmaya
Nedendir, baþlangýçta sapmýþlar doðru yoldan,
Yoksa, doðru deðildir bir "orta yer"
Boþluðun, uzayýn sýnýrsýz olduðu yerde.
Bir "orta yer" olsaydý orada eskiden beri
Bir nesne kalýrdý yerleþirdi gerçekten.
Boþluk dediðimiz uzay da, yer de ya ortada,
Deðilse, adým atým devindiði yere çekilme
Gereðindedir, eþit aðýrlýklar karþýsýnda.
Bir erek yoktur nesnelerin varmak istediði,
Nesneler aðýrlýksýzmýþ gibi durur boþlukta.
Boþluk olan yerde yoktur bir temel taþý
Denebilecek nesne, çekilmesi gerekir özüne
Göre nesne geriye. "Ortaya yönelme" basýncý
Yok nesnelerde, yalnýz birleþmek içindir baský.
Ortaya yönelmek için deðil bu birleþme; topraða,
Islaklýða, denizlerin, daðlardan inen ýrmaklarýn,
Denizlerin ýslaklýðýna yönelme, birleþme var.
Havanýn inceliði, ateþin sýcaklýðý nedeniyle
Bir yükselme, itinme olur yukarý doðru. Budur
Havanýn yýldýz ýþýmalarýyla çevrilmesini
Saðlayan neden. Gökyüzünde ýþýnlar saçarak
Doðup batýyor güneþ, orta yerden daðýlarak
Toplanýyor bütün ýsý. Yeþeremez yapraklar
Bile aðaç doruklarýnda, veremiyor onlara
Toprak sindirilmiþ olarak gereken besini,
Ayrý ayrý, ancak buradan yayýlýr özsular,
Yanlýþtýr karþýsaný, benimsenemez artýk,
Açýkça göstereceðim gibi daha sonra.
Burada, yanýlmayasýn diye, þunu söyleyim yine:
Çekmezse özel güçler öðeleri baþka bir yöne:
Korumasý gerekir kendini tüm nesnelerin,
Aþaðý düþme çabasýna karþýn, þundan korkulur
Doðrusu: Tutmazsa evrenin oynaklarý daðýlýr,
Yuvarlanýr sonsuzluðun içine öðeler.
Uçan yalýmlarýn evren çatýsýnýn duvarlarýný
Daðýtýþý, hýzla sonsuzda yokediþi gibi,
Bu örnek üzredir öteki evrende, gümbürdeyerek
Düþer yüksekten aþaðý göðün çatýsý, birden
Batar ayaklarýmýz altýnda yer, yiter engin
Boþluklarýn uçurumunda. Çatýrdar göklerle birlikte
Tüm varlýklar, katýlýr toptan çöküþe, daðýlýr
Nesneler, döner yokluða, kalýr geride boþ uzay,
Bir de görünmeyen öðeler. Anaözdekte eksilme
Olduðu yerde, açýlýr nesnel varlýklar için
Açýlýr ölüm kapýlarý, kývrýlýr göçer sonsuza
Özdek. Sonuna deðin gidersen kolay kavrarsýn
Öðretimizi; biri ötekinden anlaþýlýr bunlarýn.
Kesmeyecek yolunu karanlýk gece, açýktýr sonuç,
Doðada biri yakar ýþýðý ötekiler için.

ÝKÝNCÝ BÖLÜM
Ne güzeldir dalgalanan denizde, fýrtýnanýn
Allak bullak ettiðÝ sularda, karadan birisinin
Didinmesine bakmak sessiz sessiz. Bir kývanç
Deðil bu baþkasýnýn acýsýndan duyulan, üzüntüden
Uzaklýðýn verdiði duygu. Ne güzeldir düz ovada
Korkudan uzak, azgýn savaþlarýn kudurduðunu
Görmek. Ne var daha tatlý, güzel,
Bilgelerin öðretisini güvenli yüceliklere
Çýkaran bir tapýnaða sýðýnmaktan. Oradan
Bakabilirsin sessiz, çabalarýna, yanýlgýlarýna
Baþkalarýnýn. Yaþamýn dar yolunu aramalarýna
Yorgun, boþ dolaþmalarýna, soy beðenmiþliðe,
Çekiþmeye, yükselmeye, yönetim tutkusuna.
Sarsaklarýn Üzüntüsü
Ne acýnasýdýr anlayýþý, önünü görmezce isteði,
Ne korkunç, ne karanlýk bir gece içinde
Geçip gidiyor þu kýsa yaþam. Bilinmez mi
Doðanýn gövdesel acýlardan uzak, tininse
Korkulardan, kuþkulardan sýyrýlmýþ sevinç
Ýçinde yaþamayý istediði? Anlýyoruz,
Buna göre, gövdemizin yapýsýna uygun, tüm
Acýlardan uzak kalmak gibi, pek az bir duruþ
Gerekmekte, genellikle yaþam süresinde.
Ýstenebilir, yine de, tatlý günler geçirmek.
Bir eðilim duymaz doða büyük konaklarý
Altýn yontularla çevirmeye, ýþýk saçan
Iþýldaklarý göz kamaþtýran, þölenlerde
Bol aydýnlýk saðlamak için ellerinde tutan,
Yukarý kaldýran delikanlýlara, içinde ne varsa
Gümüþle, altýnla donatýlmýþ geniþ sofalarda uzanýp
Yankýyan altýn kitar seslerini dinlemeye.
Oysa tadý çýkar yaþamýn daha sevecen,
Uygun tutumla, gerekmez aþýrýlýk, göklere
Yükselen aðaçlarýn gölgesinde, ýrmak kýyýsýnda,
Gür çayýrlarda, göklerin güldüðünde, yeþiller
Ýçinde baharda, renk renk çiçekler arasýnda.
Býrakmaz ateþli sýtmalar, yoksul döþeðinde
Olduðu gibi, sýrmalý yataklarda yatsan bile.
Ne soy üstünlüðü, ne varsýllýk, ne görev, ne ün,
Ne görkem mutluluk verir gövdeye, tinlere,
Savaþ alanýnda sanýrsýn kendini bir de, olursun
Görür gibi, yapmacýk, acýklý bir boðuþmayý, güçlü
Bir donanmanýn korunmasýnda, hepsinin pusatlara
Büründüðünü, özdeþ duygularla coþtuðunu yýðýnla
Kalabalýðýn. Ýçinden gideceðini sanýrsýn
Dinlerden gelen korkularýn, yüreðini ezmeyeceðini
Ölüm ürpertilerinin, sýkýntýlardan kurtulacaðýný
Sanýr mýsýn? Görürsek ne gülünç, ne saçma bir oyun
Olduðunu bunlarýn, bu kiþileri titreten korkularýn,
Üzen, sýkan durumlarýn, savaþ araçlarýndan,
Vuruþlardan kaçmayacaðýný; krallarýn, komutanlarýn,
Altýnýn, yüksek erguvan boyalý giysilerin, parlak
Görünümleri önünde eðilmediðini: Yalnýz usun bize
Güç saðladýðýndan kuþku duyar mýsýn? Didinir
Durur yine karanlýklar içinde kiþinin yaþamý,
Ne denli titrerse gecenin karanlýðýnda korkudan
Çocuklar, sararýrsa, öyle korkarýz biz de
Gündüzün ýþýðýnda korkulmayacak nesnelerden.
Çocuklarýn korkudan karanlýkta günü bekledikleri
Gibi. Bu karanlýðý, bu içsel korkuyu gideremez
Günün, güneþin aydýnlýðý, doðanýn derinliðine
Bir inceleme giderebilir.
Öðelerin Devinmesi
Ýnceleyim hangi devinimle nesnelerin çýkýþýný
Doðurucu özlerden, çözülüþünü, nedir onlarý
Yaratan, devindiren güç, bu sonsuz boþlukta
Onlara yol açma yetisini saðlayan erk.
Dinle sözlerimi, açýklayacaðým tüm bunlarý.
Yuvarlanan bir yumak gibi toplanmýþ deðil
Küçüldüðünü, yavaþ yavaþ zamanýn aðýr akýþlarý
Ýçinde daðýldýðýný gördüðümüz somut nesneler.
Göremeyiz bu özdeksel öðelerin yaþlandýðýný
Gözlerimizle... Eksilmez, kalýr olduðu gibi
Nesnel bütün, eksilirken öðelerin ayrýldýðý
Nesneler, çoðalýyor, öte yandan, katýldýklarý,
Orada yaþlanana karþýlýk, yenisi çiçeklenir
Burada.Durma yok, yenilenir evren sürekli,
Ölenler can verir yaþayanlara. Bir ulus
Doðarken batar biri de, deðiþir kuþaklar
Kýsa bir süre içinde, bir koþuya girmiþ gibi
Geçer elden ele yaþamýn ýþýldaðý.
Sanýrsan kurucu öðelerin dinlenebileceðini,
Yeni bir biçimlendirme saðlayacaðýný,
Ayrýlýrsýn gerçeðin yolundan. Boþlukta
Gidiþ geliþlerin gereklidir ya kurucu
Öðelerin özünden gelen bir açýklýkla, ya da
Dýþtan gelen bir itimle ortaya çýkmasý.
Karþýt devinimdeyse öðeler, tepmeler baþlar
Deðiþik yönlerde, ayrýlýrlar birbirlerinden
Hýzla, çelik katýlýðýndadýr öðelerin yapýsý,
Aðýr, sýký, engel yok aralarýnda.
Uzayýn Sonsuzluðu
Kolay anlarsýn öðelerde devinmeyi, topluca
Gidiþ geliþleri. Bir sýnýr yok evrende
Kurucu öðelerin durmasý için, sonsuz, sýnýrsýz,
Yayýlýr, geniþler uzay. Gösterdiðim gibi.
Kesin kanýtlarla, açýkladým uzun boylu.
Öðelerin Baðlaþýmý
Boþlukta durmaz öðeler, devinirler sürekli
Deðiþik yönlerde, ayrýlýr topluca sýkýþan
Öðeler birbirinden, kimi gider uzaklara,
Çarpýþýr, geymelenir birbirine, katýlaþýr
Kimi kalýr yanyana yoðunlaþýr. Birbiri
Yanýnda yoðunlaþan, az uzaklýkta kalan
Teper, ayrýlýr yeniden, bu tepme yüzünden
Daha saðlam olur baðdaþma, güçlenme.
Ýçiçe kaynaþmalarý sonucudur bu olaylar,
Saðlam kökler geçer kayalara çelik çeliðe
Eklenir, özdeþ özdeþe. Sonsuz uzayda, dýþarda
Devinen öðeler sýçraþýr, yeniden dönerler
Birbirlerine, belli uzaklýkta, incecik havamýzý,
Parlayan güneþ ýþýðýný beslerler. Süzülür sonsuz
Boþlukta öteye beriye baþka birçoðu daha,
Nesnelerin baðlaþýmýndan çözülmüþ, ayrýlmýþ
Olanlar uçuþur baþý boþ, katýlamaz devinmeyi
Düzenleyen dönmeye.
Güneþ Tozanlarý
Olayýn özdeþi, görüntüsü gezer önünde
Gözlerimizin, görüþ alanýnda, deliklerinden
Güneþ ýþýnlarýnýn sýzdýðý, ýþýk aydýnlýðýna
Yakýn parlaklýkta, bir karanlýk oda göreceksin
Uçuþtuðunu, incecik sayýsýz tozcuðun, ýþýkta
Karýþýr boþlukta birbirine bu tozcuklar,
Kesiþir eðikçe, deðiþik, uzun bir savaþta
Dövüþe giden, uðraþan, soluyan olaylar gibi.
Burada birleþmek için yettiðince, ayrýlmak
Ýçin de etkileyen bir kýpýrdama var:
Anlarsýn bundan, bu yansýyan olay gibi
Devinir öðeler boþlukta sürekli, ufak örnekler
Doðurur büyük nesneler, ulaþtýrýr bizi gerçek
Bilginin izlerine bunlar. Görürsün aydýnlýkta
Uçuþtuðunu nesneciklerin. Gösterir böyle bir
Yýðýnlaþma özdeðin içinde saklý,
Güçlerin devindiðini, görünmeden. Göreceksin
Çok tozcuðun yön deðiþtirdiðini, gizli çarpmada.
Geriye döndüðünü, her yana sürüklendiðini: Anla
Tüm devinmenin, ilkelerde, burada baþladýðýný.
Kurucu öðelerden gelir ilk çarpma, devindiren
Sonra geçer daha az baðlantýlý nesnelere,
Göç yönünden, en yakýn, kurucu öðeler gizli
Çarpmalarla kýmýldatýlýr, ulaþýr böylece çarpma
Kendiliðinden daha büyüklere doðru. Gelir yavaþça
Öðelerden doðan devinme duyularýmýza, devinen
Nesneyi görünceye deðin güneþin aydýnlýðýnda
Gözlerimizle. Biz çarpmalarý da göremeyiz,
Devinmenin baþlayýþýný da.
Öðelerin Hýzý
Anlayacaksýn özdeksel öðelerde ne tür devinim
Bulunur, Memmiusum kolayca, bir iki sözden:
Yayar Aurora günün ilk kýzýllýðýný kýrlara,
Uçar renk renk kuþlar sessiz ormanlarda,
Çýnlar yayýlan sesleri yükseklerde, havada.
Açýlmýþ gözlerimizin önünde ne varsa, nesnel,
Giydirir yeni doðan güneþ bu evrede, kuþatýr
Ortalýðý birdenbire, parlayan ýþýktan giysilerle.
Yine güneþten gelen tatlý ýþýnlar, sýcaklýk
Ýþlemez, geçmez boþluktan, geciktirir yolunu.
Daðýtmak gereðindedir öðeler havanýn dalgalarýný,
Dolduramaz bu yolu tek tek sýcaklýk öðeleri,
Bu nedenle sýmsýký baðlaþýrlar birbiriyle,
Engeller biri ötekini dýþtan, alýkonur,
Yavaþlar, baskýyla devinimleri, gidiþleri hep.
Ýlkel olan, dayanýklý olan kurucu öðeler boþlukta
Dolaþýr durur baþý boþ, dýþtan engel yoksa,
Birleþir, baðdaþýrlar kendilerince, giderler
Bir ereðe doðru baþlanmýþ yöneltide.
Þaþýlasý deðil bu olay, gerekir onlarýn
Hýzla yenmesi, aþmasý tüm engelleri. Öðeler
Güneþ ýþýðýndan hýzlý, yürür, bitirir yolunu,
Onlardýr engin uzaylarý aþan, yaran yýldýrýmdan
Hýzlý gökleri, yeter, gerekmez uzatmak sözü,
Yolda kurucu öðelerin ardýnca gitmek, hangi
Yöntemle deprendiklerini görmek, anlamak için.
Tanrýsal Yaratma Yoktur
Tanrýsal bir yönetimin sonucudur diyor nesnel,
Özdeksel varlýðý benimseyen, öne sürenler,
Kiþilere uygun mevsimlerin, deðiþmesini, yemiþlerin
Oluþumunu, öteki nesnelerin düzenlenmesini,
Yaþamý yöneten Venüs'ün tanrýsal sevgiyi göstermek
Ýçin kiþileri uyardýðýný, kiþi soyunun esenliði
Uðruna yeni kuþaklarýn doðmasýný saðladýðýný
Sevgiye yolaçtýðýný, yaltaklanmayý, seviþmeyi
Önerdiðini söylüyorlar, hepsinin tanrýsal
Olduðunu savunuyorlar, insanlar ayrýlmýþ doðrudan,
Yanýlmýþ, sapmýþ görünüyorlar. Bilmesem ben de
Kurucu öðelerin yapýsýný böyle düþünmeyi yeðlerdim.
Gökleri gözleyip, baþka nedenlere dayanarak
Tanrýlar yarattý diyemem evren bütününü. Çoktur
Bu yanýlgýya kapýlan, ey Memmius, sonra gösteririm
Sana, þimdi inceleyelim, kalan devinme konusunu.
Kurucu Öðelerin Devinme Yönü
Nesnelerde yoktur bir içsel itim gücü, kýmýldatan.
Yükseðe çýkaran, ne bir yön var, ne bir yasa
Benim anladýðýma göre, nesnelerin özünde.
Sakýn yanýlma yanan nesnelere bakarak.
Çýkar yýðýnla yalým yukarý doðru, büyük
Iþýyan yemiþler de yukarý doðru, aðaçlar da,
Sarkar aðýrlýk nedeniyle topluca, sonradan,
Kendiliðinden baþaþaðý. Yalýmlarla fýþkýrýr
Ateþ evlerin damlarýndan, uçar talaþlar, yangýn
Kudurunca çatýlar baþlar çatýrdamaya, görünce
Kendi yapýlarý gereði sanma bunlarý. Böyle
Fýþkýrýr yay gibi gerilmiþ damardan kesilince
Kan da, sýçrar dört yana gövdemizden oluk oluk.
Görmez misin kaldýrýr yukarý aðaçlarý, direkleri su?
Ne dalsak derine, atlasak suya çivileme, çalýþsak
Dibe inmeye, didinsek, kaldýrýr bizi hýzla su,
Nerdeyse yarýsýný çýkarýr yüze nesnenin.
Sanmýyorum boþluklar arasýnda bunlarýn kendince
Aþaðý batmasý gerektiðini. Bundandýr aðýrlýðýn
Aþaðý çekiþi, yalýmýn havanýn itimiyle yükseliþi,
Görmez misin geceleyin kuyruklu yýldýzýn
Gökyüzünü nasýl yarýp geçtiðini, parlayan
Iþýnlarýn durmaksýzýn uzaklara yayýldýðýný,
Doðanýn gösterdiði gerçek yörünge üzerinde?
Yine görmez misin göktaþýnýn yere düþtüðünü,
Yýldýzlarýn gökyüzünde durduðunu, düþmediðini?
Gökyüzünün en yüksek yerinde serper güneþ
Iþýðýný tüm yönlere, çepeçevre ovalara,
Karýþýr topraða güneþin sýcaklýðý. Görürsün,
Bunun gibi, yýldýrýmýn yýlan gibi süzüldüðünü
Bulutlarýn arasýndan, ötede beride bulutlardan
Çýkan, uðuldayan þimþekleri, yere düþen yýldýrýmlarý.
Öðelerin Açýklanýþý
Gerçek bilgi vermek isterim sana bu konuda,
Dik düþüþle devinirse boþlukta nesneler,
Özgül aðýrlýðýyla kurala uygundur düþme.
Raslantýyla yana kayma olursa bir yerde
Gerçek yön deðiþmiþtir, düþünmek gerek.
Aykýrý deðil düzene bunlar, yaðmur damlalarý
Gibi yukardan düþerek adým adým batmalarý
Boþluðun derinliðine. Çarpma, raslantý deðil
Öðeleri yöneten, doða yaratmakla baþlamýþ iþe.
Kim düþünürse aðýr nesnelerin dik olarak
Yukardan hýzla düþtüðünü boþluða, bu düþüþle
Yeðnik nesneler üzerinde çarpmalarýn etkisini,
Yaratýcý devinmenin böyle doðduðunu, yanýlmýþtýr,
Gerçek yoldan sapmýþtýr, ister suda olsun
Ýster havada, hýzlanýr aðýrlýðýnca düþmesi
Batan nesnenin, böyledir görünen gerçek.
Bundandýr özdeþ yapýda olmadýðý daha gevþek
Havayla suyun özü, düþüþte gecikme konusunda,
Kazanýr aðýrlara göre daha hýzla çekilen.
Bu yüzdendir boþluðun nesneler karþýsýna,
Rasgele bir yerde, durak diye çýkamayýþý,
Özünün uyarýnca olabildiðince yayýlýþý.
Bundandýr nesnelerin özdeþ hýzla, deðiþik
Aðýrlýklarýna karþýn, sessiz boþluk içinde
Düþmesi. Gerekmez daha aðýr nesnelerin,
Yukardan daha yeðniklerin üstüne düþmesi,
Çarparak onlarý etkilemesi, çarpmalarýn
Doða yönetiminde türlü devinimler yaratmasý,
Araþtýrmak gerek düþen nesnelerin, biraz
Saptýðýný, küçüklerin bile, yön deðiþtirmediðini.
Gözümüzün önünde bu olay, apaçýk. Aðýr nesneler
Yukardan aþaðý doðru sapmaz yolundan kendince
Bunu kolaydýr anlaman, yoksa sezilir mi, az da
Olsa, gerçek yoldan ayrýlýp ayrýlmadýðý düþerken?
Sürekli bir baðlantý içindedir devinim, öncekilerle
Bir bütünlük düzeni kurunca öðeler birbirlerinden
Ayrýlmaz da, baþlarsa yazgýnýn baðýný koparan
Devinme, sonsuz bir baðlaþým kurulur nesneler
Arasýnda: Þimdi sorarým sana nereden çýkar
Bize yeryüzünde yaþamý saðlayan yapýyý
Kazandýran, isteyene dilediði yere gitme
Kolaylýðý kazandýran, devinim deðiþtirmemizi
Saðlayan, ne zamaný belirleyen, ne de
Yeri sýnýrlayan; bize yerleþme anlayýþý
Veren istencin baðýmsýzlýðý nerden geliyor.
Kesindir nesnelere ilk vuruþu yapanýn, ilk
Devinimi baþlatanýn kendi istenci olduðu,
Sonradan devinmenin tüm gövdesel örgenlere
Yayýldýðý. Görmez misin yarýþ alanlarýnda engelleri
Son çabayla kalkýp aþan atýn atlayýþýný?
Bu ilk devinimin tüm gövdeyi sarmasýndan doðar,
Bununla kýmýldar gövdede oynaklar, uyar hepsi
Tinin istencine, yayýlýr ardýndan topluca,
Gövdeye, bundan anlarsýn ilk itimin yürekten
Çýktýðýný, tinin istencinden doðan ilk devinimin
El, ayak yoluyla bütün gövdeye yayýldýðýný.
Benzemez buna yürümemizi saðlayan, aðýr basýncý
Yüksek bir baskýyla bütün örgenlere yayýlan
Ýlk itiþ. Yayýlýnca gövdenin bütününe ilk
Devinim hýzý, biz istemesek de oynar örgenler,
Sonra kendi istencimizle çekeriz elimizi,
Ayaðýmýzý eski yerine. Görmez misin çokluk
Dýþtan gelen bir etkinin baskýsýyla, istemeyerek
Ýleri gittiðimizi, bu aralýksýz çarpmalar sonucu,
Ýçimizde bir tepkinin uyandýðýný, dýþtan gelenle
Ýçten gelen arasýnda bir çatýþmanýn belirdiðini.
Yayýlýr gövdenin bütününe bu tepki duygusu, etkiler
Örgenleri, bastýrýr, düzenlemek için düþüþü, yeniden
Durmaya baþladýðýný? Söylemen gerekir senin de
Gövdesel öðelerde devinmek için çarpmalardan,
Aðýrlýktan baþka bir özgücümüzün olduðunu,
Bir nedenin bulunduðunu, çýkmaz biliriz yoktan var.
Önler aðýrlýk, çarpýþma, her olayýn doðuþunu.
Önlenemez tüm eylemlerinde tin, dýþ basýnçla
Olduðu gibi, bir iç basýnçla edilgen kýlýnamaz,
Acýlara katlanýr bir duruma düþürülemez, teper.
Kurucu öðelerin sapmasýndan ileri gelir bu,
Zaman, uzay belirleyemez bu sapmayý, küçüktür.
Kurucu Öðelerde Sonsuz Devinim
Toparlanmýþ bir sýký yumak deðil özdeksel yýðýn,
Aralýklar da yoktur bölümlerinde, gevþeme de,
Ne artar, ne çoðalýr bunlar olsa bile.
Bu nedenle kurucu öðelerin özleri, özdeþ
Devinim içindedir þimdiki gibi, eskiden beri.
Böyle sürecek gelecekte de özdeþ devinmeler,
Þimdi doðduðu gibi duracak hepsi, deðiþmeyen
Bir kurala göre, yaþayacaklar, geliþecekler,
Büyüyecekler, doðanýn geçerli yasasýna göre.
Bir güç yoktur tüm evreni deðiþtirecek.
Bir yer yoktur kurucu öðenin bütünden
Ayrýlýnca gidebileceði, bir bölümünün de.
Varlýðýn yapýsýný, devinim gücünü deðiþtirmek,
Doðaya yeni güç katacak bir yer yoktur. Þaþýlasý
Bir durum yok bu konularda: Bütün kurucu
Özlerin devinmesine karþýn, evrenin sürekli
Devinmezlik göstermesinde, bir de rasgele
Bir nesnenin, kendi kendine kýmýldanýþýnda.
Pek uzak kalýr kurucu ilkeler özleri gereði
Sularýmýzýn eþiðinden. Bu nedenle görünmezler,
Göremezsin devinimlerini, gizli kalýr sana.
Gözlerimizle gördüðümüz nesneler de çokluk
Gizler devinimlerini bizden uzak bir yerde
Durdukça. Gider yaylýmda sýk, güzel
Bir sürü, yavaþtan, otlaya otlaya sabahýn
Kýraðýsýnda bir elmas gibi parlayan çayýra
Kývýrcýk koyunlar, süt kuzularýnýn oynaþtýðý
Boynuzcuklarýyla toslaþtýklarý evrede.
Bulanýk görünür bize bunlar uzaktan,
Durur ak bir parýltý gibi yeþil daðda.
Dev ordularýn dolu dizgin doldurduðu gün
Ovayý, baþlar savaþ oyunu, kuþatýr atlýlar
Çevreyi, bir yarma, girerler korkunç bir
Saldýrýþla ortadan, titretirler düz ovayý.
Þimþek çakar gibi yükselir parýltýlar göðe,
Yer ýþýldar kýlýnçlardan çepeçevre, inler
Atlarýn ayaklarý altýnda, sarar tepeleri
Savaþ gürültüleri, yansýr yýldýzlara deðin.
Öyle yerler vardýr yüksek daðlarda,
Sessiz bir ýþýltý görünür ovada.
Kurucu Öðelerin Biçimi
Dinle, deðiþik yapýdadýr kurucu öðeler,
Türlü biçimlerdedir hepsi, özdeþ, benzer deðil.
Anla, görünüþte, benzeþip benzeþmediklerini.
Kurala göre türlü türlüdür nesneler, ayrý ayrý,
Bölümler bütünlere benzemez, þaþýlasý deðil
Durum, ilkeler yýðýný büyük, sayýsýz, sýnýrsýz,
Dediðim gibi, gerekmez özdeþ bütünlük içinde
Benzeþmeli örülmeleri, benzer biçimde görülmeleri.
Bak kiþi soyuna, yüzücü, pullu, dilsiz dirilere
Denizde, yýrtýcýlara, sürülerle sevimli sýðýrlara,
Renkli kuþlara, serin deniz kýyýlarýna, küçük
Deniz koylarýna bakýver, halkýn çevresinde
Yerleþtiði kaynaklara, göller, sýk ormanlar
Arasýnda uzayan sessiz çayýrlara; soylarýna
Göre düþün onlarý, anlayacaksýn birbirinden
Ayrýldýðýný öz-biçimlerinde. Yoksa ne çocuklar
Tanýyabilirdi analarýný, ne de analar çocuklarýný
Bundan anlaþýlýr insanlar gibi hayvanlarýn da
Birbirlerini bellediði. Süslenmiþ tanrýlar
Tapýnaðýnýn önünde, çokluk boðazlanýr bir danacýk,
Günlük kokulu sunakta, can çekiþir, akarken
Göðsünden gür kan, dolaþýr anasý boynu bükük,
Yeþil ovalarý, seçer ayak izlerini toprakta,
Arar durur yazýyý çepeçevre, bir yerde, yiten
Yavrumu görebilir miyim diye. Doldurur iniltilerle
Tüm yeþil yaylýmý, döner yeniden ahýra,
Yavrunun sevgisiyle yana yana, ne yeþeren
Kývrýk otlarý kýraðýlý çayýrlarýn, ne
Yaylýmlarýn çimenleri, ne de çýkýntýlý kýyýlarda
Akan ýrmak avutur gönlünü, yürek doðrayan
Acýsýný giderebilir. Öteki danalarýn sevimli
Sýçrayýþlarý bile oyalamaz gönlünü, gideremez
Üzüntüyü. Böyle derin yavrusuna tutkunluðu.
Oðlaklar bile seçer boynuzlu analarýný
Daha yavrucukken titrek sesleriyle, bundan
Az deðil toslaþan kuzucuklarýn meleyen analarýný
Tanýmasý, böyle koþar yavrular analarýnýn
Sütlü memelerine, doða kuralýnca. Göremezsin
Ekinlerde, biçimsel ayrýlýk olmayanlarda,
Bir benzeþme, önce. Böyle süslediðini görürüz
Kayalarý deðiþik boyalý, deðiþik biçimli
Midyelerin, denizin yumuþak dalgalarýyla
Kumsalda, susayan kumlarý kýzgýnca
Dövdüðü yerde, budur gereði de söylediðim
Gibi, tüm kurucu öðeler arasýnda kesin
Deðiþikliðin; öz-biçim yönünden, doðaldýr,
Kiþinin elinden çýkmýþ deðil bunlar.
Öz - biçim, Nitelik
Pek kolay anlaþýlýr, bizce, benzer biçimde;
Þimþekten doðan büyük yakýcýlýðýn nedeni,
Bizim toprak ocakta yakýlanla karþýlaþtýrma
Yapýnca, diyebilirsin artýk; göksel þimþeðin
Daha küçük öðelerden kurulduðunu. Bundandýr
Bizim odun parçalarýndan küçük ýþýldaklarda
Yaktýðýmýz ateþin giremediði yere girmeleri,
Onlarýn. Boynuz geçirir ýþýðý, yaðmur yansýtýr,
Nedendir bu? Çok küçüktür ýþýðýn öðeleri
Canlar baðýþlayan suyun öðelerinden.
Neden çok hýzlý akar süzülen þarap,
Aðýr aðýr damlar fýçýya zeytinyaðý?
Açýktýr, zeytinyaðýnýn daha küçük öðelerden
Oluþtuðu, ya da birbirine baðlanmýþ, çengelli,
Sýký, Öyle benzer ki ayrýlýyor tek tek öðeler,
Yavaþça süzülüyor ufak damlalar süzgecin
Deliklerinden. Bundan anlaþýlýr sütün, balýn
Aðýzda, dil üzerinde tatlý duyum uyandýrmasý,
Öte yandan acý bir içkinin dudaklarýmýzda
Tedirgin eden, ya da kantaronun teksindiren
Etkisine karþý tatlýnýn yeðlenmesi. Buna
Baðlanýr, doðrudur, düz, yuvarlak öðelerden
Oluþtuðu duyularýmýza çarpan, tatlýlýk veren
Nesnelerin. Çengellidir, geymelidir (*) acýlýk
Uyandýran, kaba görünen nesnelerin öðeleri.
Bu tür öðeler duyularýn önünü týkar, týrnaklar,
Gövdemize ulaþýnca batar, acý verir.
Duyum Ayrýlýklarý
Çatýþýr duyularda iyi, kötü etki býrakan
Nesneler, öz-biçimlerin baþkanlýðýndan bu,
Sanma çatýrdayan býçkýdan çýkan, titreyen
Çatlak sesin, esin perilerinden yardým gören
Sanatçýnýn oynak ellerle tellerden çýkardýðý
Düz öðelerden kuru ezgiler gibi anlaþýlacaðýný.
Ýnanmayacaksýn yürek bulandýran bir ölünün
Yansýmasýndan çýkan kokuyla Kilikya tiyatrosunu
Dolduran taze safranýn, ya da sunaktan yükselen
Günlük kokularýnýn özdeþ biçimli öðelerden
Oluþtuðuna. Benzerlik düþünülmez boya öðelerinin
Görüþ alanýmýza giren iyileriyle, bizde tiksinti
Yaratan, bakýþlarýmýzý iðneleyen, göz yaþartan,
Korkulu, ürpertici kötüleri arasýnda.
Düz yapýlý öðelerden oluþmuþ duyularýmýzda
Güzel, sevilir bir etki býrakan nesneler.
Kaba yapýlý, duyularý týrtýklayan nesneler
Kurucu özün düzeninde ortaya çýkan bozukluk
Nedeniyle öyledir. Bir de gerçekten düz olmayan,
Çengelli, uçlarý bükülmemiþ, ileri çýkýntýlý
Nesneler vardýr, iþte bunlardýr duyularý acýtan...
Bu nedenledir etkisi þarap çökeleðinin,
Bir de baldýran kökünden çýkarýlan suyun.
Ateþin sýcaklýðý, suyun soðukluðu, yýpratýr
Özdeðin türlü týrtýklarýyla gövdenin duyularýný,
Önceden kanýtlanmýþ bunlarýn dokunmayla geldiði bize,
Ant olsun yüce tanrýlara, dokunmadan, gelir
Hepsi, dýþtan çarpmayla doðan iç acýsýnýn
Bizi sarsmasý, seviþmede Venüs'ün verdiði tadýn
Duyulmasý. Bir yabancý nesne girdiðinde gövdeye
Karýþýr duyulur, baþlar karþýt direniþler,
Tepkiler sezilir gövdenin kimi yerlerinde,
Duyarsýn tepkiyi elini koyduðun bölümde.
Bundandýr ilkelerin deðiþik biçimde oluþu,
Deðiþik duyularýn uyarýlmasýnda. Bize katý,
Sýký görünenler içinde gereklidir derinliðine
Dal budak salarak, en saðlam yapýyý kuran,
Birbiriyle iyiden iyiye baðdaþan, çengelli
Türden öðelerin bulunmasý. Böyle oluþmuþtur
Bazalt taþlarý, ilkin kayalarýn çarpmasýna
Karþý koyan, saðlam çakýllar, demirin güçlü
Katýlýðý, gýcýrdayarak kapanmaya engel olan
Maden özünden yapýlmýþ kapý sürgüleri.
Gereklidir akýcý nesnelerden doðan
Akýcý özün düz, yuvarlak biçimli öðelerden
Kurulmasý, engel olmadýðýndan birbirine yuvarlak
Öðeler yutulur su kolaylýðýnca haþhaþ
Taneleri, eþit hýzla yuvarlanýrlar derine.
Görürsün birdenbire ayrýldýðýný birbirinden
Gerekince sis bulutunun, dumanýn, ateþin,
Oysa kurulmamýþtýr düz, yuvarlak öðelerden
Bunlarýn hepsi de, yine de engellemez bunlarý
Karýþýk yapýlý ilkeler. Deler gövdeyi,
Girer içeri gözeneklerden, sivri, çengelli
Öðeler, önlemezler birbirlerini, gördüðümüz gibi
Devedikeninde, kolay anlarsýn bunlarýn
Karmaþýk ilkelerden deðil, sivrilerden
Kurulduðunu. Görünce akýcý olduðunu acýlýk
Veren nesnelerin de sakýn þaþmayýn, denizde,
Topraðýn buðusunda olduðu gibi kavramýþsan
Gerçeði: Düz, yuvarlak öðelerden oluþur akýcýlar,
Acý verir bize bunlara karýþýnca katý nesneler.
Gerekmez çengelli biçimde kalmalarý bunlarýn,
Bellidir katý, yuvarlak yapýlý öðelerin
Yuvarlanýrken duyulara acý verdiði,
Daha iyi kavrarsýn þimdi katý, düz
Öðelerin ne denli birleþme gücü olduðunu,
Bundandýr acýlýðý deniz suyunun da.
Bir yol var burda, ikisinin ayrýlmasýnda:
Büsbütün yüzde kalýr çatýþýk tuz öðeleri,
Bir havuza akmak, ya da içilecek duruma
Getirilmek için sýzýnca tatlý olur topraðýn
Katlarýndan su, böyle kalabilir toprakta acýtan.
Öðeler Sonsuz Biçimde Deðil
Baðlayýnca anlattýklarýmý baþka bir konuyla
Kanýtlanýr nesneleri kuran öðelerin
Belli sayýda biçim deðiþtirdiði.
Sayýlý öðelerden sýnýrsýzca büyüyen bir gövdenin
Kurulmasý gerekirdi. Bütün öðelerce özdeþ
Olan, özdeksel özün küçüklüðü, onlarýn birbirinden
Çok ayrý, deðiþik biçimlere girmesini önler.
Söz geliþi en ufak bölümlerden üçü bir öðede
Birleþir sürerse bu durum, tasarla tek öðenin
Tüm bölümlerinin aþaðý, yukarý, saða, sola
Daðýldýðýný, bu öðenin tüm biçimine, düzenine,
Yapýsýna nasýl geçeceðini, öteki bölümler için de
Böyle yapman gerekir biçimleri deðiþtirmek
Ýstersen, özdeþtir öteki bölümler için de,
Düzen gereði durum, biçimlerin deðiþmesinde.
Böyledir yeni biçim kazanmakla nesnede büyüme.
Ýnanýlmaz kurucu öðelerin sonsuz türde biçimli
Olduðuna. Yoksa dev büyüklükte nesneler bulunmazdý,
Yukarda dediðim gibi, düþünmen gerekir.
Göremezdin Doðu dokumalarýný, erguvan renkli
Tessalia midyelerinin boyadýðý Meliboea
Cilasýný, sevimli, ýþýltýlý, altýn tavus soyunu,
Basýlmýþ yeni boyalý dokumalarý, deðersiz
Kalýrdý sakýzýn kokusu, balýn tadý,
Çýkmazdý kuðularýn çýðýrýþlarý, bir de becerikli
Phoebus'un kavalýndan, özdeþ nedenle, yayýlan ezgiler,
Rasgele doðacakmýþ, demek, bir nesne ötekinden.
Daha kötüye dönecekti bütün varlýk alaný,
En iyilerinde, dediðimiz gibi, önceden, deðiþerek
Geri dönecek bir nesne olurdu burun, kulak, göz,
Aðýz için kötü bir durum çýkacaktý ortaya.
Oysa yoktur böyle bir durum, kesin engellerle
Çevrili varlýðýn bütünü, çepeçevre, inanmak
Gerekir özdeðin sonsuz, deðiþik sayýda
Biçimlerinin bulunmadýðýna. Ateþ sýnýrlamýþ
Kýþ soðuklarýna giden yolu, özdeþ ölçüdedir
Yolun geri kalaný da. Sýcaklýk gibi soðukluk,
Orta nitelikte ýsýlar, bulunur tüm varlýðýn
Ortasýnda, doldurur uzayý. böyle sýnýrlanmýþ
Yaratýklar, ayrý, iki yanlý kýlýç gibi arada,
Bu yanda yalýn, o yanda kaskatý soðuklar.
Benzeþik Öðelerin Sayýsý Sonsuzdur
Baðlayayým söylediklerimle baþka bir konuyu,
Bundan anlaþýlýr nesnelerin kurucu öðeleri,
Biçimlerinin özdeþ nitelikte düzenlenmesi,
Sonsuz sayýda bulunmalarý. Biçimlerin ayrýmlarý
Sýnýrlý olduðundan, ya benzeþik öðelerin sonsuz
Sayýda olmasý, ya da özdeksel bütünün sýnýrlý
Kalmasý gerekir, bunun da gösterdim olmadýðýný.
Bu gerçek bilgiyi verdikten sonra, gel bakalým
Birkaç dizeyle göstereyim sana özdeksel öðelerin
Doðada, nesnelerin bütününü tükenmez varlýktan
Kurmadýðýný, onlarda sürekli bir devinmenin
Varlýðýný. Kimi yaratýklar görürsün, seyrek,
Sezersin eli sýkýdýr onlarda doða, verimi az,
Baþka yerlerde, uzaklarda, boldur özdeþ varlýklar:
Bundandýr görmemiz deðiþik dört ayaklýlar,
Hindistanda binlerce hortumlu fil, ülkeyi
Çeviren fildiþinden engellerin koruduðunu,
Giriþ yolunu kapadýðýný. Bu yaratýklarýn
Büyük kalabalýðýndan, çok azdýr gördüðümüz.
Anlatmak isterim ayrýca, tek olan bir nesnenin,
Bir kez yaratýlan, yeryüzünde bir benzeri daha
Görülmeyen, özdeksel bir varlýðýn bulunduðunu,
Elveriþli deðildir bu somut, sonsuz öz, ondan
Doðamaz bütün varlýk, yaratýlamaz, beslenemez,
Geliþemez. Tasarla bir süre, bu öðeler yýðýnýnýn
Devinen bir nesne doðurmak için, evrende, ortaya
Getirmek için sýnýrlý olduðunu. Peki nerede,
Ne biçimde, ne nitelikte bir güçle, nereden
Kalkýp girecek uzayda baþka bir varlýða?
Ussal bir dayanak yok bu birleþmede, bence,
Güçlü donanmalarýn çarpýþmasýna benzer, engin
Deniz daðýtýr, parçalar, atar uzaklara, dümeni,
Güverteyi, yelkenleri, kamarayý, ipleri,
Kýyýdan kýyýya sürüklenen pupayý.
Bir ölüm kalým savaþýdýr görünen belirti,
Kurtulmak için azgýn denizin aðýr gücünden,
Sinsice düzeninden, acýmasýzlýðýndan, güven olmaz
Denize, bir gün bile, ikiyüzlüdür, gülümserken de
Iþýl ýþýl deniz; böyledir senin de yaptýðýn
Bir sýnýr koyarsýn ilkelere, ayrýlýr özdek
Her yöne, akar dalgalarý sonsuzluk içinde,
Bundandýr birliðe varamadýklarý, derli toplu
Beslenerek çoðalamadýklarý, oysa apaçýktýr
Yine de varlýklarýnýn doðduðu, doðanlarýn da
Geliþme olanaðý bulduðu. Deney gösteriyor
Oluþumunu bu iki olayýn; gerçektir tüm türler
Ýçin sayýsýz kurucu öðenin bulunduðu, tüm
Varlýklarýn onlardan yaratýldýðý, kurulduðu.
Yaþam - Ölüm
Deprem, yýkým sarsamaz sonsuz yaþam gücünü,
Ne de tüm nesneleri doðuran, çoðaltan güç
Sonsuz bir yaþam saðlayabilir bütün yaratýklara,
Böyledir bilinmeyen çaðlardan bu yana süren
Yarýþmada kurucu öðelerin karþýlýklý savaþý,
Bir burda, bir orda kazanýr yaþama gücü,
Yenildikleri de olur, karýþmýþ ölüm iniltileri,
Ýlk ýþýða göz açan çocuk çýðlýklarýyla.
Yoktur günün ardýndan gelen bir gece, gecenin
Ardýndan doðan bir gün, duyulmasýn
Karýþtýðý acýyla sevincin, ölüm keskin
Karanlýk bir göçüþle baþbaþa vermesin.
Öðelerin karýþýmý
Bitmiþ bu konular, kavranmýþ, yerleþmiþ belleðe
Ýyice, bilgi olmuþ, görülüyor açýkça
Tek öðeden bir varlýðýn doðmadýðý. Yoktur
Karýþýk özlerden kurulmayan bir nesne,
Gittikçe güçlenen, etkinlik kazanmayan,
Kurucu öðelerden oluþan bütün türlerin
Birleþimi, büyüklüðü ölçüsünde deðiþik
Olur biçim kazanmasý da. Böyledir toprak,
Gizler koynunda soðuk kaynaklarda toplanan
Öðeleri, bunlardýr sonradan yuvarlanan, denizi
Besleyen. Topraktan çýkar ateþin öðeleri de,
Yanar, tutuþur birçok yerinde yeryüzünün,
Bunlarýn en korkunçlarýdýr Etna'nýn yalýmlarý.
Öðeler var, bunlardan çýkar ýþýyan yemiþ, aðaçlar,
Kiþi soyunu esenleyen, sevindiren.
Yine onlardan doðar orman, akarsular, bir de
Daðlarda yayýlan yabanlarý besleyen yem.
Kibele
Tanrýlarýn, yýrtýcý yabanlarýn yüce anasý,
Varlýðýmýzý yaratan denmiþ topraða bu yüzden.
Geldiðini söyler bilge Grek ozanlarý Frigya
Tepelerinden, gök konaklarýndan, aslanlarýn
Koþulduðu bir arabayla. Bununla öðretirler bize,
Kocaman yeryüzünün boþlukta durduðunu, yerin
Yer üstüne düþmediðini. Yabanlar katýlýr bunlara,
En uysal iþlerde kullanýlýr, tanrýçanýn elinde,
Buyruk altýna girince azgýn yabanlar, kendince.
Çevrelemiþ baþýný kale biçimli taçla, yükselen
Surlarla kentleri koruduðundan. Ürpertir, titretir
Kocaman karalarý korkudan, Ana Tanrýça'nýn
Yüzünün görüntüsü bile. O gün deðiþik uluslar,
Eski, kutsal geleneklere baðlý kalarak, anar bu
Ýdalý anayý saygýyla, Frigyalý yanaþmalar gider
Onlarýn ardýnca. O geniþ tarlalarda bilinen yöntemle
Ekilir tarlalar. Onun buyruðunda Galluslar anaya
Karþý gelmekle tanýnýrlar, düþünmezler atayý, soyu,
Deðer vermezler, anlatýlanlara bakýlýrsa, yaþayan
Kuþaklarýn aydýnlanmasýný yeterince düþünmezler.
Gümbürder ellerinde gök gürler gibi dümbelekler,
Çýnlar oyuk ziller, ürpertir acý seslerle uðuldayan
Boru, kulaklarda Frigya düzeninde çalýnan, kaval
Sesinin yankýlandýðý sýra. Oklar atýlýr azgýn
Bir çýlgýnlýðýn belirtisi, oynatýr yüreðini
Ýnançsýz, tanrýtanýmaz halkýn, bir ürperti
Tanrýçanýn yüce adý karþýsýnda. Bir el atar da
Tanrý kadýn büyük illere, esenlerse ölümlüleri
Gizliden, döþerler tüm yollarýný gümüþle, bakýrla,
Bol saçýlarla kutlarlar onu, güller serperler
Avuçla, kar gibi, alay alay, çiçeklerle çevrilir
Ana Tanrýça. Oynanýr Greklerin Kureta dedikleri
Oyun. Benzer Frigyalýlara vuruþan, kan döken,
Kargýlý, bu cirit oynayanlar. Korkunç görünüþlü,
Baþlarýnda tolgalar. Benzer Girit Kuretalarýna
Bunlar, söylencelerde anlatýlan, Zeus'un çocukluk
Çýðlýklarýna, çevre tutup oynarken çocuklar, sevinir,
Kargýlar takýnýrlar, dizilirler, kýlýçlar kýlýçlara
Çarpar, öç almak için deðil Saturnus'un bu oyunlarý
Onmaz bir yara açmaz ananýn yüreðinde bunlar.
Bundandýr pusatlarla donanmýþ birliklerin gitmesi
Büyük Ana'nýn, ya da anayurdun pusatlarla korunmasý
Yiðitçe, bu yolda buyruðu yansýtýlýr Tanrýçanýn,
Ananýn, atanýn süslenmesinde, korunmasýnda olduðu
Gibi, bütün bunlar güzel iþler sayýlabilir,
Uzaklaþýlýr gerçeðin yolundan gittikçe.
Tanrýlarýn Varlýðýný Açýklama
Anlaþýlýr, tanrýlarýn ölümsüz, kývançlý olduðu,
Özleri gereðince, bizim acýmýzdan, üzüntümüzden
Uzak yaþadýðý. Sýyrýlmýþtýr onlar korkudan,
Sýkýntýdan, yardým beklemezler bizden, dayanarak
Özgüçlerine, kýzmadan, suç iþlemeden. Yoktur topraðýn
Duyarlýk gücü, yalnýz kurucu öðelerle doludur,
Çýkarýr birçoklarýný güneþ ýþýðýna deðiþik
Koþullar altýnda. Eðilim duymuþ kimi kimseler,
Denize Neptunus, bolluða Ceres demeye, sevgili,
Bacchus'un adýný anmadan geçmemeye, gerçek
Öze uygun bir tanýmla þaraptan söz etmek
Ýsteyince. Diyebiliriz, yeryüzünde Tanrýlar Anasý
Adýnýn verilmesi kurtarmýþ tini bozulmaktan
Dinlerin getirdiði kötü inançlar yüzünden.
Öðelerin Karýþýmý
Otlar sürekli belli bir çayýrda koyunlar,
Keçiler, savaþ atlarýnýn taylarý, boynuzlular,
Yine bu gök çatýsýnýn altýnda içerler
Belli ýrmaklardan, serinletirler kurumuþ
Boðazlarýný susuzluktan. Apayrý yaþarlar
Yine de, korurlar anadan, atadan kalan özdeþliði,
Kendi soyuna çeker bütün bu özellikler.
Ot, türünün özdeðinde görülen türlülük tutarýnca,
Bir ayrým bulunur öðelerinde de, suda da.
Özsu, kemikler, barsaklar, damarlar, sinirler,
Sýcaklýk, bir yaþayýcý özden kurulur topluca,
Biçimlenmede birbirinden ayrýlýrlar. Ýlkelerin
Deðiþik düzene girmesi sonucudur bu. Ne varsa
Ateþ yalýmlarýndan oluþmuþ, sürüp gitmezse
Gerekir öðelerle birlikte nesnelerin içinde
Saklanmasý, bundandýr ýþýðý yayýp ateþten
Yalým çýkaran, kývýlcým sýçratan, külü daðýtan.
Ýlgilen ölçülü bir anlayýþla bunlara benzeyen
Nesnelerle, öðreneceksin birçok varlýðýn özlerinin,
Deðiþik yapýlarýnýn içinde saklý kaldýðýný,
Görüyorsun birçok varlýkta, yemiþte
Kokunun, tadýn renkle birleþtiðini. Bundandýr
Varlýklarýn deðiþik nitelikte oluþu:
Girer rengin ulaþamadýðý öðelere buðu,
Baþka yönden bir tat uyandýrýr renk
Nesnelerden gelen, duyularda. Anlarsýn
Bundan deðiþik yapýda olduðunu öðelerin.
Böyle birleþir deðiþik yapýda özler,
Bir yumak olur, biçim kazanýr, nesneler
Bu özlerin karýþýmýndan. Görebilirsin bizim
Dizelerimizde bunu, birçok özdeþ harfin
Deðiþik sözcüklerde bulunduðunu, Gerekir
Onaylaman sesin kurulduðunu sözlerin olduðu
Gibi, dizilerin de deðiþik öðelerin birleþmesinden.
Ortak harflerden kurulan iki sözcük, birbirinin
Özdeþi deðilse, öyledir benzer öðelerden düzenlenen
Bütün varlýklar da, benzemez yapý bakýmýndan
Birbirine hepsi, böyledir öteki varlýk evreni de,
Ortaktýr birçok nesnenin kurucu öðeleri,
Oysa ayrýlýrlar birbirinden, bir bütün olarak,
Oluþumlarý içinde. Doðrudur buna dayanarak
Söylemek kiþi-soyu, yemiþler, yapraklý aðaçlar
Ýçin türlü ilkelerin bulunduðunu.
Kurucu Ýlkeler Karýþmaz
Sanýlmasýn tüm varlýklar birbirini dölleyebilir:
Yoksa görürdün her yanda, yarý insan, yarý hayvan
Görünümlü, þaþýlasý yaratýklarýn çýkýþýný.
Gövdelerden kocaman dallar, denizde, karada
Yaþayan yaratýklar, ellerin-ayaklarýn karýþýmýndan
Aðzýndan yalýmlar saçýp soluyan Chimaeralarý bile
Býrakýrdý tüm nesnelerin yaratýcýsý doða. Görürüz
Bunlarýn olmadýðýný, varlýklarýn belirli özlerden
Geldiðini, ana kuþak, türler soylarý belli
Düzende, biçimde, gereklidir bu oluþum. Yemeklerle
Beslenen tüm varlýklar, alýnca besinlerini, içten
Yayar bütün örgenlere bölümlü, onlar birleþerek
Bu düzenle, saðlar en uygun devinmeyi, yer açar.
Biliriz doða gereksizleri geri verir topraða.
Atýlýr, çarpmalarla, görünmeyen tozanlar gövdeden,
Ne döl, ne yaþamsal güce katký verebilir bunlar,
Sanma yalnýzca diriler için geçerli bu yasalar,
Tüm varlýklar için geçerli bu düzen. Ayrýlýr
Doðaya göre birbirinden yaratýklar, kurulmasý
Gerekir nesnelerin, bireysel durumda, ilkelerin
Biçimlerine göre deðiþiklikte. Sanýlýr benzeþen
Ýlkeler yok da, bundandýr deðiþik yapýda
Nesneler, ayný görünümlü varlýklar
Deðiþiktir kurucu öðeler, bundandýr özlerin
Baþkalýðý da, bölmenin, yolun, uzaklýðýn, düþmenin,
Çarpmanýn, devinmenin, aðýrlýðýn gerekliliði.
Yalnýzca nesneleri deðil, dirilerden, denizi,
Karayý birbirinden ayýrýr, yeri göklerden.
Kurucu Öðelerin Boyasý Yoktur
Dinle, tatlý çalýþmayla biten dizeleri, benden,
Sanma, gözlerimizde ak görünenlerin ak ilkelerden
Kurulduðunu, ya da karalarýn yine karalardan,
Nesnelerin belli renkleri olduðunu, bu yüzden.
Sanýrsýn özdeðin öðeleri hep benzer boyalardan
Oluþan bir örtüyle kaplanmýþtýr, oysa yoktur
Özdeðin ilkelerinde boya. Ne görünen, ne de
Görünmeyen bir boyasý olur özdeðin öðelerinde.
Bu yüzden kavramaz anlýðýmýz öðeleri dersen
Yanýlýrsýn, gerçekten uzak kalýrsýn, doðuþtan
Görmeyen, güneþ ýþýnlarýný bilmeyenler yalnýz
Dokunmakla duyar nesneleri, çocukluktan
Yoksundur onlar renk duyusundan.
Ýyi düþün öyleyse, dokunmayla kavrar, algýlarýz
Nesneleri, renkleri olmasa bile, ancak buna
Yeter anlayýþ gücümüz bizim, görmeden
Boyalarý dokunuruz nesnelere, yine, karanlýkta,
Algýlarýz onlarý, kanýtladým bunu da baþarýyla,
Göstermek istediðim öðelerin renksiz olduðunu sana.
Tüm renkler dönebilir baþka bir renge,
Oysa öðeler elveriþli deðildir buna, gerekir
Sonsuzca kalmasý deðiþmeyen bir nesnenin,
yokolmaz bu yüzden bir tek nesne bile.
Deðiþen, yerinden taþýnan döner yokluða,
Varolmadan önceki duruma , sakýn bu nedenle
Öðelerde renk olduðuna inanmaktan, dönmez
Yokluða bir nesne bile, varoldukça.
Renklerin Oluþu
Öz bakýmýndan boyasýz olan bütün öðeler
Kuruluþ yönünden deðiþik biçimlerdedir,
Deðiþen renklerle görünür tüm nesneler
Çok önemliyse nesnelerin baðlamsal varlýðý,
Nasýl bir deðiþkenlik içinde birleþtiði,
Düzenlendiði, karþýt devinimde bulunduðu, kolay
Anlarsýn bunu, bir nesnenin karayken ak olduðunu,
Sonradan bir mermer yýðýný gibi pýrýl pýrýl,
Denizde azgýn yellerle kamçýlanan sularýn
Parlayan mermer rengi ak dalgalara döndüðünü.
Diyebilirsin bunun ardýndan: Kara gördüðümüz
Bir nesnenin karýþýr birden kurucu öðeleri,
Özdeðinde, deðiþir ilkelerin düzeni, eklenir
Birbirine, yavaþ yavaþ dönüþür ýþýldayan aka.
Koyu mavi öðelerden kurulmuþ olsaydý denizin
Dalgalý sularý parlamazdý bir gün bile.
Pek çok sarsýp çalkadýðýn mavi nesneler
Alamazlar ak mermerin rengini, deðiþik
Türde kurucu ilkeler bulunsa renkte, denize
Geçici, arýnmýþ bir duruluk veren, bir dörtgenin
Deðiþik biçimlerden kurulup, bir birlik,
Bütünlük göstermesi gibi, görmemiz gerekirdi
Bizim de, deðiþik biçimlerden kurulan
Dörtgende tanýdýðýmýz açýk seçik birliði,
Ya da keskin çizgili, çatýþýk nesneleri.
Öte yandan biçimlerin deðiþikliði,
Dýþtan dörtgen görünmede bir engel
Deðildir kuruluþ yönünden özdeþler için,
Yalnýzca tek tek nesnelerin renklenmesinde
Görülen deðiþik ýþýltý bütünün parlaklýðýnda
Bozabilir uyumu, birliði. Burada bizi, nesnelerin
Öðelerindeki renklenmeyi anlamada yanýltan
Bir neden yok, aktan ak çýkmadýðý gibi
Kara da karadan çýkmýyor, deðiþik renklerden
Doðarlar çokluk, daha kolay deðil mi akýn
Renksiz bir özden, karanýn karadan ya da
Büsbütün karþýt renklerden geldiðini düþünmek.
Seçilemez renkler ýþýk olmadan, ýþýktan
Yoksun kaldýkça nesnelerin kurucu ilkeleri,
Anlaþýlýr bir renk örtüsünün de bulunmadýðý.
Ne deðeri olabilir rengin karanlýkta?
Iþýkta deðiþir, ýþýkta yansýr renk,
Ya ýþýða yönelir, ya da yansýr ýþýktan.
Güneþte renk renk parlayan çelenk gibi
Boynunu çeviren güvercin tüylerince.
Iþýldar, ara sýra, bir yakut gibi parlak,
Kýpkýzýl aydýnlýkta, bir de göründüðü olur
Bize bakýldýðýnda tüyden bir çelenk
Gök mavisinin yeþil zümrütle karýþmasýnda,
Ya da ýþýða karþý çevrilmiþ bir tavusun
Kuyruðunda görülen renk deðiþmelerinde
Olduðu gibi. Iþýðýn yayýlmasýndan doðar bunlar
Besbelli, bilmek gerek ýþýksýz renk yoktur.
Bilindiði gibi algýlar gözbebeði, gerçekten,
Sezer ak olaný, baþka bir yolla karayý da,
Algýlar öteki renkleri de ayrýca. Duyulmaz
Nesnelere dokunmakla renkler, yalnýzca
Biçimler sezilir nesnelerde, bundan anlaþýlýr
Tüm kurucu ilkelerin renksiz olduðu, dokunma
Duyusuna deðiþik etkiler yapan, türlü
Nitelikte, özel biçimlerin bulunduðu, kavranýr.
Baðlý deðildir rengin yapýsý belli biçimlere,
Bulunabilir bütün öðeler, kuruluþ bakýmýndan,
Ýstenen renkte. Nedendir özdekten doðan bütün
Türlerde yaratýklarýn deðiþik renge bürünmesi?
Böyle olmasa, gerekirdi uçan kargalarýn bile
Ak tüylerden çýkan ak ýþýnlar yaymasý, gerekirdi
Yine, ya kara kuðularýn kara ilkelerden, ya da
Alacalý, tek örtülü renkten doðmasý.
Sen, rasgele bir nesneyi, en ufak bölümcüklerine
Ayýrýr býrakýrsan, açýkça görürsün ilk renk
Örtüsünün yavaþça silinip gittiðini, böyledir
Erguvan rengi giysilerde de durum, iplik iplik
Ayrýldýðýnda kalkar ortadan erguvan rengi,
Böyledir Fenike'den gelen, iplikleri parlayan
Yönetici giysilerinde görünüm. Bundan anlarsýn
Tek tek ipliklerin tüm renkleri yitirdiðini
Öðelere ayrýlmadan önce. Söyleyebilirsin tüm
Nesnelerin kokular, sesler yaymadýðýný, inanmazsýn
Artýk nesnelerden kokunun, sesin çýkacaðýna.
Bundan anlaþýlýr kokusuz, sessiz nesnelerde
Olduðu gibi, görmediðimiz birtakým renksiz
Nesnelerin de ortaya çýktýðý. Keskin bir
Anlayýþ yetisinin bile gücü yetmez kavramaya
Bunu, baþka nesnelerin eksikliðini sezdiði gibi.
Ýlkelerin Niteliði Yoktur
Sanma kurucu öðelerin yalnýzca rengi yoktur,
Çokluk sýcaklýktan, soðukluktan, kýzgýn buðudan,
Sürüp giden niteliklerden, sesten olduðu gibi
Tattan da yoksundur tüm kurucu ilkeler.
Koku da yaymaz kendiliðinden nesneler.
Ne çok istersin mercanköþk, sarýsakýz, sünbül
Gibi bitkilerden koku yayýlmasýný, burnumuza
Bir nektar kokusu gelmesini, tüm bunlardan
Daha çok bitki yaðýndan tatlý kokular almayý.
Elinden gelmez senin kokusu burnumuza gelmeyen
Arýtýlmýþ nitelikte bir yað oluþturmak ya da
Nesneden yayýlan kötü kokuyu karýþtýrýp gidermek,
Bu özdeþ nedenler yüzünden yayýlamaz koku, ses
Kurucu özlerden, bir de onlarýn benzerleri:
Sýcaklýk, soðukluk, ýlýklýk gibi ölümlü
Bir yýðýndan çýkan nitelikler. Uzak kalmasý
Gerekir ilkelerden kolayca bükülme, eðilme,
Ýncelik, bölümsel daðýlma, delinerek içten
Ýçten oyulma. Sonsuzca kalan dayanaklar üzerine
Evreni kurmak, bütünün saðlýðýný korumak istersen,
Bütün varlýklarýn yokluða batmamasýný dilersen.
Ýlkelerde Duyarlýk Yoktur
Düþün þimdi, duyarlýk yetisi olduðunu gördüðümüz
Tüm nesnelerin, duyarlýktan yoksun öðelerden
Oluþtuðunu: Gerçeðe yüz çevirmeden, direnmeden
Siliniyor açýkça, deney bildiriyor elimizden
Tutarak, söylendiði gibi, dirilerin duyusuzlardan
Doðduðunu. Görürüz sýrasýz yaðan yaðmurlar
Yüzünden, çokça ýslanan toprakta dipdiri
Böceklerin çamurdan çýktýðýný, bu nedenle
Bütün nesnelerin birbirine dönüþtüðünü,
Irmaklarýn, yapraklarýn, besleyici yemin,
Daðlarda yaþayan hayvanlara dönüþtüðünü,
Dað hayvanlarýnýn da, yediðimiz için etlerini
Bizim gövdelerimize karýþtýðýný, sýk sýk
Bizim gövdelerimizden de yýrtýcý hayvanlarýn,
Kanadý güçlü kuþlarýn beslenip geliþtiðini.
Böyle çeviriyor doða besini diri varlýða,
Bundan oluþur bütün yaratýklarýn duyarlýðý,
Yine böyledir kurumuþ odunun yalýmlanarak
Yanmasý, bütün yongalarýn ocakta ateþe
Dönüþmesi, anla bir de, ne önemli olduðunu
Bu kurucu öðelerin, düzenlenmesinin, karýþmasýnýn,
Yerleþmesinin, birbirine dönüþmesinin, sonra
Karþýt devinimler içinde bulunmasýnýn.
Duyarlýðýn Ortaya Çýkýþý
Nedir tini kendi kendine devindiren,
Türlü türlü duyularýn oluþmasýný saðlayan,
Kýmýldanmalara neden olan, duyarsýzdan
Ýnanmadýðýn duyarlý bir varlýk çýkaran?
Kendiliðinden karýþýr toprak, taþlar, odunlar
Kaynaþýr, dönüþür de yaratamaz bir dirilik
Duyusu, canlýlýk, bellidir bu. Unutmamak gerek
Bu konularda, benim tüm yaratýcý varlýklarda
Duyu gücünün, duyarlýk yetisi bulunan yaratýklarýn,
Doðmuþ olduðunu söylememi. Düþün ilkelerin
Küçüklüðünü, odunda, toprak yýðýnýnda görmediðimiz
Duyarlýk yetisi uyandýrdýðýný, diziliþleri,
Biçimlerini, devinimlerini, yerlerini.
Yaðmurlarýn yarattýðý ýslaklýktan türer
Diri böcekler, bozulur yeni basýnçlar altýnda
Özdeði kuran ilkelerin düzeni, yeniden
Bir bileþim gerçekleþir, diri varlýklarýn
Oluþmasý yolunda. Bunun yanýnda duyarlýlar
Yalnýzca duyu gücü bulunanlardan yaratýlabilse,
Tüm öteki nesneler için bu durum sürse, burda,
Süresiz olurdu özleri düþünüldüðü gibi, baðlý
Kalýrdý duyu gücü barsaklara, damarlara, iliklere,
Ölümlü nesnelerden doðardý tümü gördüðümüzce.
Onlarýn sürüp gitmesi için, sonsuzca, ya bölümsel
Duyarlý olmalarý ya da bütün gibi duyu gücü
Taþýmalarý gerekirdi. Oysa olamaz örgenlerde
Sürekli bir duyarlýk. Düþünmek gerek örgenlerin
Birer birer ya da gövdeden ayrýlmýþ elin, kolun,
Baþka bir örgenin kendi baþýna duyarsýz olacaðýný.
Özdeþ bir yaþam duyusu içinde bulunan,
Birbirine uyan, tüm dirilerde durum böyledir.
Bu kurucu öðeler denen yapýlaþmalar nedir?
Neden ölümlü olur yaþayan bir varlýk, sonra
Kurtulur ölümün daracýk yolundan, diriler,
Ölümlüler için belirli bir durum varken?
Tüm varlýklar dölleseydi birbirini, kocaman
Bir diri kalabalýk çýkardý ortaya; oysa
Apaçýktýr, insan, evcil hayvanlar ya da
Dað dirileriyle birleþse bile bir yaratýðýn
Çýkmayacaðý böyle bir birleþmeden.
Gerçekten, varlýklar kendi duyarlýklarýný
Yitirir, baþkalarýna özgüleri alýrsa bundan
Ne çýkar? Önceden gösterdim yumurtanýn yaþayan
Civcive dönüþtüðünü görüyor, anlýyoruz, yerde
Solucanlarýn kaynaþtýðýný, sonra sýrasýz
Yaðmurlar etkisiyle çürüdüðünü. Anlamak
Gerek artýk, duyu gücünün duyarlýktan yoksun
Nesnelerden doðduðunu. Söylemek gerek burada:
Deðiþmenin duyarlýðý olmayandan duyarlýyý
Doðurabildiðini, ya da benzer bir doðumla
Ortaya çýktýðýný. Elverir göstermek, kanýtlamak
Ýçin açýkça bunu, ancak birleþmeden sonra olmasý
Doðumlarýn, birleþmenin ardýndan deðiþmenin gelmesi.
Ýlkin ne nesnelerde duyarlýk vardýr, ne dirilerde
Doðmadan önce, þaþýlacak bir yönü yok, daðýlmýþtýr
Yaratýcý öz havaya, sulara, topraða, topraktan
Çýkan varlýklara. Toplamaz bunlarý bir daha
Bir araya, birleþtirmez birbiriyle, yeniden,
Yaþamsal davranýþ, bütün varlýklara duyarlýk
Yetisini veren yeti.
Ölüm Üzerine
Aðýr bir tekmeyi yemeye görsün diri, sonunda,
Sarsar, çalar onu birdenbire yere doða,
Karýþýr birbirine bütün duyular gövdede, tinde.
Bozulur ilkelerin düzeni, daðýlýrlar, yýkýlýr
Yaþamý sürdüren devinme, sarsýlýr ele, ayaða
Deðin bütün gövde, kopar gövdeyle can arasýnda
Yaþamý baðlayan bað, çözülür can, gider, damardan.
Baþka hangi yolla düþünebilir etkisini baskýnýn,
Bütün baðlarý koparan, daðýtan olayýn?
Az yýkýcý çarpmalarda üstün geldiði olur
Son yaþam kýmýldanýþýnýn, yendiði görülür
Güçlü çarpmalarýn doðurduðu sarsýntýlarý,
Yolunca gider iþler, aksamadan, düzen içinde,
Ölümün baskýn gücünü yýkmýþ gibi yeniden
Uyandýrýr duyularý. Yoksa nasýl döndürebilirdi
Ölümün eþiðinden, yeniden saðlardý yaþamý,
Bilincini toplayabilirdi onlarýn, önceden
Geliþtirilen ereðe yönelmede?
Sevinçli Acý
Acý doðar; özdeðin öðeleri diri etin içinde,
Elde, ayakta sarsýntý yapar, kýmýldarsa saða
Sola içerde, kendi yerlerinde; sevinç duyulur
Buna karþýn eski yerlerine dönünce öðeler.
Bundan anlamak gerek acý ya da tat duyusunun
Nesnelerin ilkelerinde olmadýðýný, kurucu öðelerde
Bulunmadýðýný. Ýlkelerin yeni kýmýldanýþýndan
Ya bir acýnýn, ya sevilen bir tatlýlýðýn
Doðmasý gerekir, yoktur öðelerde duyu gücü.
Duyarlýk bulunsaydý tüm yaratýklarda, öðelerden
Kurulmalarý nedeniyle nerde gelirdi kiþi soyuna
Özellik? Bir kahkaha çýnlatmak, gülmek gerekirdi.
Kirpiklerden, yanaklardan gözyaþlarý dökerek,
Çok sözler söylenirdi nesnelerin karýþýmý
Üzerine, bilerek, hepsinin ölümlülere
Benzemesinden dolayý, doðmasý gerekirdi öðelerin
Böylece baþka varlýklardan, onlar da baþkalardan,
Böyle sürer gidermiþ sonuçsuz durum.
Bunun ardýndan konuþan, gülen, anlayan bütün
Varlýklar, bu yöntemle çýkardý ortaya, sandýðýn
Gibi yürürdü tüm iþler. Bizce, bir deli saçmasýdýr.
Bu, gülmek gülücü bir özdekten de gelmeyebilir,
Anlayýþý olan, kanýtlarla deneyip öðrenen
Gerekli kýlmaz söylenmiþ, açýklanmýþ baðlanmayý
Kendince. Neden gerekli deðildir öyleyse
Duyarlýðý olan yaratýklarýn, duyudan yoksun
Özlerden oluþmasý? Gökçe öðelerden doðmuþuz
Hepimiz, bir ata yaratmýþ bütün bizleri. Onun
Verimli yaðmur damlalarýndan döllenmiþtir
Yüce toprak ana, doðurmuþ ýþýl ýþýl yemiþleri,
Yaprak açan aðaçlarý, kiþi soyunu, tüm hayvan
Türlerini, koymuþ ortaya yaratýklarýn beslendiði
Besini, tat vermiþler yaþama, sürdürmüþler yeni
Kuþaklarý, bundan ana adýný almýþ toprak, gerekli.
Bundandýr topraktan doðanýn yine topraða dönüþü.
Havadan çýkýp yere düþenlerin, yine göðe aðmasý.
Sanma geniþ evren alanýnda devindiðini
Gördüðümüz sonsuzca kalabilen ilkelerin ölümle
yokolacaðýný, daðýtýr, birliðini bozar onlarýn
Ölüm, açar aralarýný, ayýrýr birbirinden.
Sonra baðlar birini ötekine, etkiler,
Dönüþtürür biçimleri, baþkalaþtýrýr, deðiþtirir renkleri
Büsbütün, duyarlýk kazanýr düzenlenen varlýklar
Sonra yitirir bunu birden. Bundan anlarsýn
Hangi kurucu öðelerin, hangi yöntemle geldiðini,
Hangi kuruluþ içinde ilkelerin birleþerek
Aralarýnda karþýlýklý devindiðini. Ýnanma sakýn
Sonsuz öðeler düzeninde bir durma olduðuna,
Nesnelerin yüzeylerinde gördüðümüz dalgalanma,
Birden doðup batma vardýr içlerinde de.
Bizim, bu dizelerimizde olduðu gibi,
Harflerin yanyana gelerek ötekilerle birleþmesine
Benzer onlarýn da düzeni, yerleþmesi: Yer, gök,
Deniz, ýrmaklar, güneþ, ekin, yemiþ, bir de diriler,
Tüm benzeþme göstermese de aralarýnda yine de
Birlik vardýr, evrensel bütünde, gerçekten durum
Almadadýr nesnelerin ayrýmlaþma göstermesi.
Böyle doðar varlýklar arasýnda özdeðin
Kendiliðinden deðiþen kesimleri, yollarý, baðlantýsý,
Düþüþleri, itiþleri, birlikte çarpýþmalar, devinme,
Düzen, durum alma, biçimlenmeler, bundan gerekir
Nesnelerin, onlarla, atbaþý giden deðiþmesi.
Öteki Evrenlerin Batýþý
Çevirelim anlayýþ yetimizi gerçeklik öðretisine,
Þimdi, yeni bir konu çýrpýnmada ulaþmak
Ýçin kulaklarýna, bir yenilik getiriyor
Varlýðýn görünüþü. Yoktur kolay kavranmasýna
Karþýn, baþlangýçta, inancý sarsacak güçlük
Yaratan bir nesne. Yoktur yine böyle büyük,
Þaþýrtýcý, sonra adým adým þaþkýnlýðý
Tümden gidermeyen bir nesne. Önceleyin göðün
Iþýyan duru maviliði kucaklar dizilen
Yýldýzlarý, ayý, güneþ ýþýðýnýn aydýnlatýcý
Parlaklýðýný: Bütün bunlar ölümlü olsa baþtan
Görünmezce, birden, çýksaydý ortaya, þaþýlacak
Ne denebilirdi bunlar için, ya da nasýl
Ýnanabilirdi önceden bunlara kiþiler?
Ýnanmazlardý bana kalýrsa. Þaþýlacak bir görünüþü
Vardýr gökyüzünün. Alamaz kendini kimse
Bu parlak, ýþýyan gökyüzüne bakmaktan.
Bir korku uyandýrýrsa bu yenilik sende,
Ýyice ölçüp biçmeden, gerçek görüneni, sana,
Düþünmeden giriþme bu araþtýrmaya; yanlýþtýr
Dersen tartýþmayý göze al, bir soru bastýrýyor
Bize, yayýlýyor dýþ uzay, sonsuzca, aþýyor evreni,
Görmek, anlamak, özgür olmak istiyor anlýk.
Evren Sonsuzdur
Son yoktur saðda, solda, üstte, altta, çevremizde,
Evrende, olaylarýn dilincedir anlattýðým burda,
Ancak böyle çýkar aydýnlýða sonsuzluðun yapýsý,
Kuþku yok, boþ uzay, sýnýrsýz, sayýsýz ilkeler
Engin evrende, sonsuz devinimler yüzünden
Uçuþmakta türlü hýzla. Yeryüzü de, gökyüzü de
Sayýsýz özdeksel öðenin devinimsiz evresinde
Oluþtuðu gerçek, evrenin varlýk düzenine uygun
Ölçüde; ya kendince, ya bir raslantý sonucu
Karþýlaþmanýn, çarpýþmanýn sonucudur.
Tümden boþ, düzensiz, verimsizdir öðelerin
Basýnçla bir araya gelmesi, bu bileþimlerin
Daðýldýktan sonra birden, büyük bir kuruluþun
Baþlangýcý oluncaya deðin derlenip toplanmalarý
Topraðýn, denizin, göðün, dirilerin doðuþu gibi.
Düþünmek, kanýtlamak gerek, öteki özdeksel düzenin
Baþka bir olanakla, havanýn dev kollarýyla,
Evreni kucaklayýþý gibi kurulduðunu.
Çok Sonsuz Evren Vardýr
Güçlü bir yýðýn içinde kurulmuþsa ilk özdek,
Olabildiðince yayýlýyorsa bir engelle,
Bir dayanakla karþýlaþmadan uzay, gerekir
O gün, yaþayan, diri varlýðýn ortaya çýkýþý.
O denli büyükse kurucu öðeler yýðýný, yetmezse
Bir dirinin yaþam süresi onlarý saymaya,
Bir yere topladýðý gibi her yana yayabilecek
Güçteyse varlýðýn öðelerini doða, benimsemen
Gerekir, baþka evrenlerde, daha birçok dünyalarýn,
Türlü kiþi soylarýyla, hayvan türleriyle doðacaðýný.
Bundan anlaþýlýr, evrende, bulunmadýðý böyle
Bir varlýðýn, tek doðsun, tek geliþsin de,
Ýçinde özdeþ soydan birçoklarýnýn baðlandýðý
Kuþaða baðlanmasýn. Ýncelemeye deðer diriler,
Ancak böyle bulursun daðlarda yaþayan hayvan
Soyunu, doðurgan kiþi kuþaðýný, dilsizleri,
Pullu balýklar sürüsünü, tüm kuþ türlerini.
Bundan çýkarýlýr göðün, yerin, denizin, güneþin,
Ayýn, bir de öteki varlýklarýn tek deðil
Büyük bir nicelikte varolduðunu, bu nedenle
Yaþam süreçlerinin derin, kýmýldamaz bir sýnýr
Taþýyla belirlenmediði, yeryüzünde tür tür
Büyüyen, toplu bir soy olarak onlarýn ölümlü
Ýlkelerden doðmadýðý. Mutluluktur insan için:
Tanrýlarýn Yönettiði Ülke Yok
Görüyorsun, bütün evrenin tanrýlarýn baskýsýndan
Kurtulmuþ, baðýmsýz, baþýna buyruk olduðunu.
Kutlu tinde, tanrýlarýn yüce barýþý içinde,
Sessiz bir yaþamýn tadýna doyulmaz, mutlu
Bir varlýðýn sürdürüldüðünü, kimmiþ onlardan
Bu sonsuz evreni yönetebilen, bu sonsuz sýnýrsýz
Gök boþluðunun dizginini yönetici elinde
Tutabilecek olan kimmiþ, tüm gökyüzünü düzenle
Döndürecek, verimli topraðý göðün yalýmlarýyla
Isýtabilecek, bu günde, bu yerde, bulutlarla
Bir karanlýk yaratmak için, ýþýyan gökyüzünü
Karartmak için, yýldýrýmlar gönderen, þimþekler
Çaktýran, gökleri gürleten, kendi tapýnaklarýný
Yýkan, kuduran, çölleri tutuþturan, güçsüzleri, suçsuzlarý
Öldüren, sonra tüm suçlardan sýyrýlan kim?
Evrenin Oluþu - Yokoluþu
Evrenin baþlangýcýndan, oluþum gününden
Sonra çýkmýþ ortaya güneþ, deniz, yeryüzü
Eþ sürede, toplanmýþ dýþsal bir basýnçla
Nesnelerin öðeleri, derlendi sonsuz bütünün
Engine fýrlattýðý özler, bunlardan beslenmiþ,
Geliþmiþ denizler, karalar. Bunlardan kurulmuþ
Uzayda, uzakta, yüksek çatýlý gökyüzü konaðý,
Onunla yükselen hava. Böyle derleniyordu
Çarpýþmalarla varlýklarýn öðeleri çevreden.
Bu yöntemle oluþuyordu türler, sular sulara
Toprak topraða katýlýyor, ateþ ateþi besliyor,
Hava havayý. Sürmüþ tüm varlýklarýn yaratýcýsý
Toprak ananýn yaratmaya en yetkin biçimi
Vermesine, son sýnýra getirmesine deðin.
Bundan anlaþýlýyor, daha güçlü olmadýðý yaþam
Giysilerini giyinip gelmenin onlarý çýkarýp
Gitmekten. Böyle ayrýlmýþtýr bir bir yaþam
Yollarý yaratýklarýn, gereðince, böyle yönetir
Geliþmeyi doða özgücüyle. Ne varsa mutlu bir
Davranýþla büyüdüðünü, adým adým geçen yýllarýn
Basamaklarýna týrmandýðýný gördüðün, alýr bolca,
Özdekten, yitirdiklerini, yayýlýr gövdeye besin,
Tümden, damar damar, daðýlmýþ uzaklara ayrýlanlar,
Yine de yitmemiþtir, azalmasýn diye yaþamak için
Besin olan özdek. Ayrýlanlar sayýsýnda dönüp
Gelenler, katýlanlar var nesnelere, büyümenin
Doruðuna varýlýr böyle, nesneler toplanarak.
Azalýr yaþama gücü, bölünür yeniden, dirimi
Saðlayan yetiler, göçer daha kötü bir yöne.
Büyüklüðü, geniþliði oranýnda, bir de büyüme
Yetisi bulununca bir nesnenin, o büyüklükte
Yýðýn yýðýn öðeler çýkar, daðýlýr çevreye
Özdeksel özlerden. Kolayca bölünüp daðýlamaz
Beyin bütün örgenlere damar damar, yetmez
Böyle bir varlýkta besin yaþam akýmýný
Yenilemeye, beslemeye, gidenin yerini doldurmaya.
Böyle ölür gider adým adým diriler, öðelerin
Ayrýlmasýndan boþluklar doðunca, bir de,
Dýþtan çarpmalara uðrayýnca. Azalýr yaþlýlýkta
Beslenme gücü, dinlenmez varlýk, gider ölüme,
Dýþtan gelen saldýrýlarla, yýpratan vuruþlarla,
Bütün nesneler, bunun gibi evrenin güçlü çatýsý,
Sarsýlýr sonunda, yýkýntýya döner çarpmalarla.
Besindir varlýklarý güçlendiren, bütünleyen,
Nesneleri ayakta tutan, karþýtý da olur bunun,
Ne damarýn, ne de doðanýn yeterli olur yardýmý.
Ýþ kalmamýþ çaðýmýzda, dev yaratýklar, türler
Doðurmuþsa da eskiden, tükenmiþ, daha küçük
Yaratýklar üretebiliyor þimdi. Göndermiyor gök,
Altýn baðlýklarla ölümlü varlýklarý tarlalarýmýza,
Denizi, kayalara çarpan, gürleyen kýrýlmayý yarattýðý
Gündeki gibi. Toprak doðurmuþ beslediði varlýklarý,
Ölümlüler için yaratmýþ toprak: Iþýyan ekini,
Sevindiren asmayý, görüþüne göre, sevimli hayvaný,
Besleyen yemi, emeðimiz geçmeden yetiþenler.
Geçiniriz emekleriyle sýðýrlarýn, tarýmcýlarýn,
Demirin azlýðýndan tarla sürmede çoðalýr yorgunluk,
Azalýr ürün. Baþýný sallar yaþlý köylü, çeker içini,
Boþa gitmiþ bitmeyen çalýþmalar, geçen günlere
Göre, över geçmiþi, atalarýn mutlu çaðýný özler.
Sýzlanýr yaþlý, kurumuþ asmalarý görünce, yakýnýr
Çaðlarýn deðiþmesinden, çýkar yakýnmalarý göðe:
Anlatýldýðýna göre çok mutluymuþ eski kuþak,
Ufacýk tarlasý olsa da, az emekle iyi geçinirmiþ
Baðýnda. Anlamaz nasýl geçtiðini, yere gömüldüðünü,
Yýllar içinde, yorgun düþen kimselerin.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Epikuros'a Övgü
Sensin, ilkin, korkunç karanlýklar içinden
Aydýnlatan ýþýldaðý kaldýrabilen, göstermek için
Yaþamýn iyiliklerini. Senin ardýnca geliyorum,
Sen, ey Grek soyunun süsü. Korkusuz basýyorum
Ayaklarýmý, yerde býraktýðýn izlere, yarýþmak deðil
Seninle düþüncem. Çiçeklenen sevgim sürüklüyor
Ardýnca beni. Kuðunun elinden gelir mi kýrlangýçla
Yarýþmak, titrek ayaklarýna bakmadan keçinin
Oynak atla boy ölçüþmesi? Sensin ey atam,
Gerçeðin bulucusu, sevecen öðüdü veren.
Arýlar, ne denli, kýrlarda, çiçekler arasýnda,
Emerse balý çiçekten, öyle toplarýz biz de
Senin yazdýðýn yapraklardan altýn sözleri.
Altýn sözler yaraþýr sonsuz yaþama.
Tanrýsal bir anlayýþ gücünün ürünüdür
Senin kurduðun düzen, odur varlýðýn yapýsý
Üstüne, gür sesle bir bildiriyi ortaya koyan.
Canlar titriyor korkudan, sarsýldýkça evrenin
Çevresel direkleri, görüyorum sonsuz uzayda
Varlýklarýn dönüþünü, tanrýsal güç düzenliyor
Barýþýn yerini, fýrtýnalardan uzak, yaðmur
Bulutlarýnýn toplanmadýðý, kar serpintilerinin
Dokunmadýðý, buzlu soðuklarda ýþýyan yumaklarýn
Döküldüðü, sevimli havanýn güldüðü, ýþýk yaðmurlarýnýn
Yaðdýðý yerde. Kendince düzenler doða varlýðý,
Kimse bozamaz mutlu tanrýlar sevincini, karþý
Çýkamaz Acheron'un karanlýk ülkesine, engel
Olamaz yeryüzüne, ayaklarýmýzýn altýnda sonsuz
Boþlukta olanlara bakmaya. Tanrýlýk güç burada
Doðar içime, sevinçle korku, çýkmýþ ortaya
Açýlmýþ senin düþünce gücün tüm yönleriyle.
Gösterdin öðelerin tüm varlýklarda ne denli
varolduðunu, deðiþik biçimlerini, kendiliðinden
Bir itimle sonsuz devinime geçtiðini, nesnelerin
Bunlardan, bir bir, kurulduðunu, oluþtuðunu.
Görünüyor tinin de, canýn da yapýsý, açýklanmýþ
Hepsi dizelerimde, gitsin yüreðinden kiþinin,
Derinden, yaþamý titreten cehennem korkularý.
Örtülmüþ tüm insanlar ölüm karanlýklarýyla,
Kimse kalmamýþ yaþamýn tadýný çýkaracak.
Ölüm Korkusu
Ölümden sonra, Tartarus'ta kötü, korkulu,
Çekilmez bir yaþamýn süreceðine, tinin
Kandan, yelden geldiðine inananlar, önerenler
Tadýna varamaz öðretimizin. Anlayacaksýn tümünü
Bunlarýn, göreceksin ileride, ne görklü bir varlýk,
Ne de gerçek bir yaþam deðeri olduðunu.
Yurdundan kovulanlar, toplumdan dýþlananlar,
Aðýr, kötü suçlarla suçlananlar, acýnýn
Sayýlmaz türünü çekenler bile yaþarlar,
Keserler kara koyunlarý, tanrýlara adak
Diyerek, acýlar içinde çýrpýnýrken,
Kutlamalýk gönderirler mutlu ölülere.
Böylece döndürürler, acýmaksýzýn, ruhu
Bir yýkým içinde dinlerin yoluna,
Bundandýr kiþinin, korkulur durumlarda,
Ýçinden çýkýlmaz, karýþýk iþlerde denenmesi,
Ne gün duyulursa yüreklerinden gelen
Derin, boðumlu bir gerçeðin sesi, o gün çýkar
Ortaya doðruluk, düþler yüz örtüleri, sürükler
Törenin sýnýrlarýný aþmaya ün kazanmanýn,
Varsýl olmanýn aþýrý tutkusu düþkünleri
Sürükler, yönetimin doruðuna çýkmak için,
Gece gündüz uðraþmakla, didinmekle, yýpratýr.
Böyle olur, bunlar, aðýr suç ortaðý, yardýmcýsý,
Bunlar, ölüm korkusundan beslenen, büyüyen dirim
Yaralarý; birleþemez sýkýntýyla, iðrenç sövgülerle,
Mutlu, güvenli bir varlýk, görünüþe bakýlýrsa.
Ölüm kapýsýnda pusuya yatmak içindir bunlar.
Bundan gelir ölüm korkusu, sakýnmalar, kiþilerde,
Hepsi boþ, kaçýþmalar, varsýllýðý çoðaltma tutkusu,
Para biriktirme, toplumda kan dökme, can alma,
Ölüm döþeðinde kývranan kardeþten sevinç duyma,
Kan kardeþin sofrasýna korkuyla, kötü gözle bakma.
Bir korku, özdeþ durumda, sýkça ezilen, üzen,
Acý veren kýskançlýðýn kaynaðý gibidir:
Yanar, yakýnýr bu göz kamaþtýran, gönül çeken
Varlýklarý görmek için insan, bakar gözlerinin
Önünde geçen olaylara, yuvarlanýrken karanlýklar,
Çamurlar içinde kendisi, bir iðrenme duyar çevreye.
Düþer ölüm tuzaðýna kimileri de, ün ardýnda
Koþarken. Tiksinir yaþamaktan çokluk, sonra döner
Ölümün eþiðinden aydýnlýða, korkudan titreyenler,
Acýlar içinde çýrpýnýrken kendi elleriyle canlarýna
Kýymak istemelerine karþýn, düþünmezler acýlarýn
Korkudan doðduðunu. Kaldýrýr utancý korku, sevecenlik
Baðlarýný koparýr, daðýtýr kutsal görevi, güldürür,
Kurtulmak istersen Acheron uçurumundan, yüz çevirmiþ
Kimseler yurdundan, anasýndan, atasýndan. Nasýl titrer,
Sarsýlýr, ürperir, sararýrsa çocuklar karanlýkta,
Öyle sarsýlýrýz biz de gün ýþýðýnda, gerçekte korkunç
Olmayan, yalnýz karanlýkta çocuklarý korkutan,
Günün doðmasýný bekleten nesnelerden.
Yoksa ne duyusal korku, ne karamsarlýk, ýþýkta,
Gün aydýnlýðýnda ürkütebilir kiþiyi. Yalnýz
Doðanýn derin düzenini incelemek bir yana.
Tin de Özdekseldir
Ýlk sözüm þu: Tin, ya da anlýk dediðimiz, yöneten,
Düþünen bir yer edinmiþ varlýðýmýzda. El, ayak gibi
Bir bölüm, kiþiden, ya da göz gibi tüm diri
Yapýnýn bir bölümü deðil, baðlý sayýlmaz
Belli bir örgeye, tinsel varlýk, serpilmiþ
Tüm gövdeye, yaþatan güç, "harmonia" Greklerde.
Yaþatýr, duyu gücü saðlar bize, bulunmaz belli
Bir yerde tin. Çok söz söylenmiþ bu konuda,
Gövdemizin saðlýðý nedeniyle, gövdesel bölüm
Olmayýþý yüzünden. Bundandýr belli bir örgene
Yerleþmediði, tutarsýz gelir bana bu savlar,
Sýk sýk sezilir gövdenin dýþ bölümlerinde,
Bir sarsýntý, bir yýkým, iç örgenlerimizde
Bir geniþlik duyulur buna karþýn, bunun da
Görülür karþýtý çokluk, tinde bitkinlik,
Gövdede dinçlik. Ayakta bir sýzý, baþta aðrý.
Bir uyku sarýnca bizi baþtan aþaðý, kesiliriz
Elden, ayaktan, ne duyarlýk kalýr, ne seziþ, baþka
Ýþler olur içimizde, türlü kýmýldanýþlar, tatlý
Düþünceler, düþler, bilmez yürek bütün olup
Bitenlerin ne olduðunu bile.
Can da Özdekseldir
Can da duyabilir bütün örgenlerde olanlarý,
Yalnýz "harmonia" deðil gövdede sezinleyen güç.
Anlaþýlýr önceden bu, birçok nesne yitirir gövde,
Buna karþýn elimizde, kolumuzda, kalmaktadýr
Yaþamý sürdüren bir özellik. Yine kemiklerden,
Damarlardan, gövdeden az çok sýcaklýk öðelerinin
Çýkmasýndan, aðýzdan uçan soluðun havada
Daðýlmasýndan. Bundan anlaþýlýyor artýk bütün
Öðelerin özdeþ nitelikte bulunmadýðý, özdeþ bir
Yaþam yetisi taþýmadýðý. Buna karþýn ilkeleri,
Soluðu, ýsýtýcý sýcaklýðý düzenlemekle gövdede
Yaþamý saðlamak için elveriþli olduklarý.
Bundandýr ölüm gününde elin, ayaðýn soðuduðu,
Gövdeden yaþatan soluðun uçup gittiði.
Anlaþýlmýþtýr artýk canýn da, tinin de yapýsý,
Kiþinin özel bir bölümü olduðu; Bundandýr
Helicon'un yüksek tepelerinden gelen çalgýcýlara
Harmonia adýnýn verilmesi de, yitirmiþ anlamýna
Aktarýlýnca bu sözcük, daha geniþ bir içerik
Kazanmýþ denebilir, bugün yükletilen baþka
Ýçerikte olmasýnýn nedeni budur, sanýlýr.
Canla Tin Birliktedir
Söylüyorum canýn, tinin birlik olduðunu,
Aralarýnda özdeþ bir yapý kurulduðunu,
Yalnýz baþtaymýþ, tüm gövdede, buyruk, düþünen
Yeti, anlayýþ gücü, tin denen, göðsün
Ortasýdýr onun yeri, süreklidir orda.
Korku, ürperme, mutluluðun-, tinin yeri de,
Anlýðýn da, buradan yayýlmýþ bütün gövdeye can,
Buradan düþünme gücü, tinin buyruðuna baðlanan.
Özgürdür düþünmede tin, çýkarýr tadýný sevincinin,
Ne gövdede kýmýldama, ne canda. Buysa gözde,
Baþta bir aðrý, sezmez acýsýný gövdesel bütün,
Yalnýzca tin çeker aðrýnýn acýlarýný, sevincin
Tadýný çýkarýr can, elde, ayakta ya da öteki
Oynaklarda bir kýl bile oynamadan. Sarýlýr
Oysa derin bir korkuyu duyunca tin, ürperir
Can, hepten, görürüz titrediðini korkudan, elin
Ayaðýn, terler döktüðünü, tüm gövdenin ýslandýðýný,
Tutulur dilimiz, kesilir sesimiz, çýnlar kulak,
Titrer dizlerimiz, kararýr gözlerimiz, görürüz
Nasýl yere serdiðini birden, bir can
Korkusunun kiþileri sýk sýk. Sezebilir
Baþkasý da kolayca, canla tinin içten içe
Baðlandýðýný. Aðýr bir çarpma olunca, can
Ulaþtýrýr onu tüm gövdeye, serer yere.
Can da, Tin de Nesneldir
Gördük açýkça, canýn da, tinin de özdeksel
Bir yapýda olduðunu, onlar oynatýr eli, ayaðý,
Onlar uyandýrýr gövdeyi uykudan, onlar gösterir
Yüzde anlam içeren devinmeleri, görünüyor tüm
Kiþileri onlarýn yönettiði, anlýyoruz dokunmasýz
Canýn, tinin, gövdesiz dokunmanýn iþ göremediðini.
Gerekmez mi þimdi, canýn, tinin birer özdeksel
Yapýda varlýk olduðunu söylemek? Görüyorsun
Ortaklaþa çalýþtýðýný tinle gövdenin, birlikte sezdiðini.
Ýþlerse korkunç bir ok kemiklere, sinirlere,
Bir sarsýntý doðar içerde, kurtulur yaþam,
Sanýlýr, kesilir elden ayaktan, baygýnlýk geçirir,
Ýçten bir baský sezer yerde sürünmeye, çalkantý
Belirir tinde, bulanýk bir duygu doðrulmak, kalkmak
Ýçin. Bundan belli özdeksel olduðu tinin,
Acý veren okun, ateþin özdek olduklarý gibi.
Tini Kuran Öðeler
Hangi nesnelerde tin var, hangi öðelerden
Kurulmuþ tin, açýklayacak, sana, bu yazdýklarým.
Önceleyin en ufak, en ince öðelerden kurulmuþ,
Budur, burada söyleyeceðim. Böyledir gerçek, düþün,
Anlayacaksýn ilerde, açýktýr hepten sana,
Yoktur hýzlýlýkta tinle özdeþ bir varlýk,
Kendi kendinin nedeni olan, düþünmede. Çok
Hýzlýdýr tin, gözümüzün önünde duran nesneler
Yýðýnýndan oluþan bir varlýktan. Bu denli hýzlý,
Kolay devinen, bir nesne ancak yuvarlak, yumak
Biçimli, çok ufak öðelerden kurulabilir, bunlardýr
Yumuþak bir vuruþla kýmýldayan. Böyle sessiz
Bir vuruþla çalkalanýr, dalgalanýr su, kolay
Yuvarlanan, ufak öðelerden kurulmuþtur, benzemez
Buna balýn daha sýký olan yapýsý: Aðýr
Akar damlalarý, devinmesi de yavaþtýr balýn.
Çok sýký birleþmiþ, aralarýnda, yapýyý kuran
Öðeler, daha düz, daha az ince, az yuvarlak
Öðelerden kurulmanýn sonucudur bu.
Gelelim þimdi gelincik tohumlarýna, yumuþak
Ýnceden esen yeller kocaman yumaklar koparýr,
Daðýtýr öteye beriye, döker aþaðý.
Olamaz taþ, ya da baþak yýðýnýnda bu,
Ne denli küçük, düz olursa öðelerin yapýsý,
Öyle hýzlý olur devinmeleri de, aðýr sözlerden
Kurulu nesnelerin aðýr, yavaþ olur devinmeleri,
Sýkýlýðýnda saðlamdýr nesneler. Bilinir yapýsý
Deviniminden tinin, þaþýlacak nitelikte. Nedeni
Budur küçük, düz, yuvarlak öðelerden kurulmasýnýn.
Ey can yoldaþým! Edindiðin bu bilgi yarar iþine
Birçok durumda, kazançlý çýkarsýn bunu öðrenince.
Canýn Öðeleri
Açýklayacak sana canýn yapýsýný, gelecek konu,
Ne denli ince dokulu olduðunu, neden az yer
Kapladýðýný, yumak olup toplanýnca, birleþince.
Bastýrýr, birden, tatlý bir ölüm sessizliði
Kiþileri, ayrýlýnca birbirinden canla tin,
Ne bir azalma bütününde, görünüþünde
Gövdenin, ne biçiminde, aðýrlýðýnda. Gösterir
Ölüm önceden varolanlarý yine, eksilen yalnýz
Yaþam duyusudur, bir de gövdeyi ýsýtan sýcaklýk.
Bundandýr canýn damarlarda, sinirlerde, barsaklarda
Küçük öðelerle tüm gövdeye düðümlü olmasý.
Ayrýlýnca gövdeden can, bir kabuktur elden,
Ayaktan kalan, gövdesel aðýrlýk azalmadan.
Böyle solar, dökülür Bacchus'un çiçekleri,
Tatlý bir yað dokusu daðýlýnca havaya, baþka
Nesneden, baþka bir özsu yayýldýðýnda, görürüz
Bunlarýn aðýrlýðýnda bir azalmanýn olmadýðýný
Þaþýlmaz buna. Sayýsýz öðeler kurar özsuyu,
Nesnelerde sezilen kokuyu. Bu nedenle söyledim
Sana sýk sýk, doðanýn tin gibi, caný da
Çok küçük öðelerden yarattýðýný, bunlar
Uçup gittiðinde, bir deðiþiklik görülmüyor
Nesnel aðýrlýkta. Öyle kolay deðil düþünmek
Bu yapýyý. Çýkar ölürken bir kiþinin aðzýndan
Buðulu bir soluk, kurucu öðeleri çok incecik,
Karýþýr yeniden havaya; böyle karýþmýþ
Sýcaklýk da havayla. Çok gevþektir yapýsý
Sýcaklýðýn, içinde, sayýsýzca devinen, nicelikte,
Hava öðelerinin bulunmasý nedeniyle. Belli
Bundan, tinin üçlü bir yapýsý olduðu. Ancak
Bunlar yetmez duyu gücünün oluþmasýna, güçlü
Duyusal, algýsal bir yetinin doðmasýna,
Kýmýltýsýz düþünme gücünün eyleme geçmesine.
Onlardan, doðmasý gerekmiþ, bilinmeyen, devinmede,
Ýncelikte, benzerli öðelerin küçüklüðüne, düzlüðüne,
Eþ bulunmayan, dörtlü, bir yapýnýn kurumasý.
Budur doðurgan öðelerde duyunun ilk duyusal
Devinmesi, sonra sýcaklýðýn uyanýþý, yellerin etkisi,
Havanýn, yellerin, tüm varlýklarýn deviniþi.
Kan dalgalanýr, geçer bütün iç örgenlere,
Ulaþýk kemiklere bu duyu, varýr iliklere,
Bir tat doðar bundan, ya da karþýt durumda
Bir yanma sezilir. Ne bir acý verir,
Ne aðýr bir yýkým iþler iliklere deðin.
Yoksa karmakarýþýk olurdu ne varsa,
Sonunda kalmazdý yaþanacak bir yer,
Çýkardý can bölüm bölüm, tüm gözeneklerinden
Gövdenin. Dururdu üstderide bütün devinmeler,
Böyle koruyabiliriz dirimi ancak. Anlatmak
Ýsterim sana, þimdi, seve seve nasýl birbiriyle
Karýþýp düzenlendiðini bu yeteneklerin, bozuyor
Ýþimi düzenin açýklanmasýnda dilimizin yetersizliði,
Ýstiyorum gücüm yettikçe, yine de, belirlemek
En önemlilerini, bak çalkalanýyor nesnelerin ilkeleri,
Ötede beride, birbiriyle, ayrýlmýyor, çýkamýyor
Ortaya uzay yönünden apayrý bir etki.
Bu tür etkiler gösteriyor buna karþýn,
Birlik içindedir nesnelerin kurucu öðeleri.
Koku, tat, özel rengin bütün dirilerin
Etinde kurala uygun biçimde bulunmasý gibi,
Birliðini saðlar yetkin bir gövdenin tümü
Bunlarýn, böyle kurulur bir varlýk havayla
Isýdan, yelin görünmeyen gücünden dolayý,
Bir de nesnelerde çarpmayý baðdaþtýran
Kolay devinme yetisiyle, önce ette çýkar
Ortaya, bir duyu kýmýldanýþý, en derin tabanda
Gizli kaldýðýndan canýn yeteneði, benzemez
Gövdemizde can derdinde saklanmýþ olanlara,
Caný bütününden doðmuþtur, dosdoðru, can.
Canýn örgenler içinde gövdeyle kaynaþmasý
Tin gücünün bir bütünlük içinde can yetisiyle
Birleþmesi gibidir. Bundandýr onun da daha küçük
Öðelerden kurulmasý. Gizli kalmýþtýr bu bile
Küçük öðelerden yaratýlan, adý bilinmeyen
Yeteneklerden, canýn bütünlüðü içinde yeniden
Kurulmasý, gövdenin bütününe egemen olmasý gibi.
Buna benzer nitelikte kaynaþýr sýcaklýkla soluk,
Birbirine yelde, böyle çalýþýr örgenleri baðýmsýz,
Biri geçer ötekileri, ya da kalýr geri, yine de
Birlik içindedir tümü, ayrý deðildir esen yelle
Sýcaklýk buðulu soluðun etkilerinden, yoksa
Ayrýlma yoketmek olurdu duyarlýðý.
Canýn Türlü Görünüþleri
Sýcaklýk yayar tinsel kýzgýnlýðýn yalýmý, artarsa
Þimþekleþir gözler, soðutucu bir soluk belirir
Korkunun yanýnda, titrer el, ayak, bir sarsýntý
Sezilir tüm oynaklarda, etkiler sessiz can
Duyusunu yel, bir tatlý görüntü belirir, bir sevinç.
Yükselmiþ beyin ýsýsý, taþkýn, azgýn oynak yürek,
Böyledir kýzan, kükreyen aslan da, patlatýr
Gibi sarsar yüreðini kükremesi, gürlemesi,
Yetmez önlemeye yüreðinin gücü kýzgýnlýðýn
Dalgalarýný. Bundandýr geyiðin canýnda
Yelden gelen soðukluðun baskýnlýðý, getirir
Birden soðutucu buðuyu gövdeye, geçirir baþa,
Titremenin, sarsýlmanýn baþladýðý yere,
Durgun bir soluk üstün gelir öküzün özünde,
Ne öfkenin kývýlcýmlar saçan ýþýldaðý,
Ne en ince bir dumanýn ýþýkta yayýlan gölgesi
Depretebilir, ne korku saçan demir oklar
Kaskatý kesebilir onlarý korkudan.
Kana susamýþ arslanla geyik arasýnda
Bir durumdadýr öküzlerin özü. Böyledir
Kiþi soyunda da durum, kendi atasýnýn
Ýzleri bulunur özünde, bireylerin bireysel
Oluþumunda. Kimsenin elinden gelmez kötülüklerin
Kökünü kazýmak, taþkýn bir kýzgýnlýða uygun
Görünür kimileri, süreklice, kolayca korku
Duyarken biri, sevinir baþka bir üçüncüsü,
Ayýrmak gerekir deðiþik durumlarda kiþilerin
Deðiþik yaratýlýþlarýný, törelerin, bundandýr
Söyleyemediðim, burada, gizli nedenleri,
Bir ad bile bulunmuyor öðelerin, nesnelere
Türlülük kazandýran, deðiþik biçimlerine.
Soydan geldiðini söylemektir en doðrusu bence,
Kimi özelliklerin, usla dýþlanmaz bunlar da.
Tanrýca yaþamak için de bir engel yok ortada.
Can - Gövde Ortaklýðý
Bir yandan varlýðý korur gövde bütününde,
Bir yandan da kendi kendini, saðlýðýn
Korunmasýdýr bunda kural. Ortaktýr canla
Gövdenin baðlarý, ayrýlmaz görünürler.
Ne denli güçse günlük tanelerini yok etmeden
Kokusunu kaldýrmak, öyledir canla tini de
Gövdeden ayýrmak, tümünü birden yok etmeden.
Ýlkelerin, kaynakta kaynaþmasýndan, ortaklaþa
Bir yaþam kurulmasýndan doðuyor bu durum,
Bu yüzden, ikisinden biri, can ya da gövde
Yardýmlaþmadan birbiriyle sezemez, duyamaz.
Bunlarýn birleþmesinden yalýmlanýr içimizde
Devinme duyusu. Doðamaz kendiliðinden gövde,
Tutunamaz, kalamaz ölümden sonra. Gövde yitirmez
Sýcaklýðýný su gibi sýk sýk, oysa gider sýcaklýðý
Suyun, ancak bozulmaz, daðýlmaz özü, kalýr yine
Eskiden olduðu gibi. Böyle deðildir canda
Durum, taþýyamaz kendini, can gidince gövde,
Daðýlýr, çürür gider büsbütün, böyledir baþlangýcý
Yaþamýn, ana kucaðýnda gizlenmiþ olmasý.
Tinle, gövde öðrenir içsel dokunma gücünün
Deðiþmesinden, belli bir ölçü içinde, yaþam
Davranýþýný, yokolmadan birbirinden ayrýlmanýn
Olanaksýzlýðýný. Bundan anlayabilirsin neden
Sýmsýký baðlý kaldýklarýný birbirine, varlýðýn
Süresince, içten birbirine düðümlü olmalarýný.
Duyu Gücü Yalnýzca Canda Deðil
Bir kimse, gövdenin duyudan yoksun olduðunu,
Yalnýzca, yayýlan canýn bütün gövdeye
Duyarlýk verdiðini söylerse, araþtýrma sonucu,
Çýkar apaçýk gerçeðe karþý, besbelli bu.
Kim açýklayabilir dokunma duyumunun özünü,
Açýkça bildirmeyince, deney kendiliðinden?
"Duyusuz kalýr gövde can çýktýðýnda."
Yaþayan gövdenin tüm yitirdikleri, deðildir
Kendine özgü, gün gün kazanýlan birçok nesne
Býrakýp gitmiþtir artýk yaþamý.
Görme
Söylemek sýrasý gelmiþ gözün kendiliðinden
Bir nesneyi göremeyeceðini, yalnýzca tin
Açýk gözkapaklarýndan bakýnca gözlerle göreceðini,
Doðrusu güç bir iþtir bu, buna karþýttýr
Onun duyu gücü bile, duyu gördüðüne
Ýletir bizi, göremeyiz çokluk, açýk parýltýlý
Nesneleri, kamaþtýrýr gözlerimizi dýþtan, ýþýk.
Gözkapaklarý engelse kalkar ortadan onlar
Açýldýðýnda, görmemiz saðlanýr açýkça.
Gözkapaklarý yüzündense aydýnlýðýmýz, açýlýnca
Patlarcasýna gözlerimiz, kapaklar yokmuþ gibi,
Tinin görülmesi gerekirdi nesnelerce.
Demokritos'un Görüþü
Kaptýrma kendini sakýn bu konularda yüce
Anlayýþlý Demokritos'un koyduðu kurama.
Ona göre tinin kurucu öðeleriyle gövdeninkiler
Birleþmiþ, deðiþtirmiþ, baðdaþtýrmýþ örgenleri.
Bu da, çok küçük olduðundanmýþ can öðelerinin
Gövdeyi de, içeriklerini de kuranlardan.
Sayý bakýmýndan da azmýþlar, daha tutumluca
Bölünmüþ örgenler yoluyla, öteki örgenlere.
Düþünce þu: Nasýl olabilir böyle küçük nesne,
Sonra kýmýldatabilir gövdemizde duyularý,
Çok aralýklý yer kalýr can öðelerine. Sezemeyiz
Bunu biz de, gövdemizden bir tozun uçmasýndan,
Ya da elimize, kolumuza bir sýva damlacýðýnýn
Düþmesinden. Duymayýz gecenin sisini, örümceðin
Ýncecik aðýný, yolumuzda bize çarpmalarýna,
Yürürken çevremizi sarmalarýna karþýn.
Ya da ne onun çamurlu giysilerinin, derimizin
Üstüne düþtüðünü sezeriz, ne de aydýnlýðýn
Ardýndan yavaþça düþen kuþ tüylerini, uçan
Bitki tohumlarýný, bir hayvanýn yanýmýza
Sokulduðunu, tatarcýklarýn seyrek adýmlarýný,
Öteki böceklerin üstümüze sürünüp geçerken
Kalan ayak izlerini. Böyle devinir gereðince
Gövde öðelerinin çoðu, karýþýp baðdaþan
Can öðelerinin, sonradýr sarsýntýyý sezmesi.
Bu çarpýþmalarla ayrýlýr önemli aralýklar,
Karþýt yönde gidip gelmeler, sýçrama, birleþme,
Birbirinden ayrýlma yüzünden, öðelerde.
Tin Candan Önemlidir
Gerçek bekçisidir dirim kapýsýnýn tin, candan
Çok geçer sözü, yaþam süresince. Gitmeye görsün
Tinle bilinç, ne elde, ne kolda iþ görebilir
Canýn bir bölümü, bir soluk bile duramaz
Gider o da, yoldaþýnýn ardýndan, yayýlýr
Havaya, býrakýr elimizi, kolumuzu ölümün
Soðuðuna, donmaya. Yaþar oysa kimde kalsa tin,
Bilinç, kim bilir örgenlerin bir yerinde tin
Büzülüp kalmýþ olabilir, can ayrýlmýþ ondan,
Gitmiþ elden, koldan, böyle yaþar soluðunu
Alýr yelden. gitmiþse can özünden en büyük
Bölümler, kuþkulu olur ölümler, sürer yaþamýn
Salýntýsý, göz korur kendini, saðlam kalmýþsa
Gözbebeði bozulup yýpranmalar sonunda,
Eskisi gibi dipdiri. Yýpratýlmamýþ olsa da
Göz yuvarlaðý, görme yöresini koruyan deri,
Göçecek bunlar besbelli. Gitsin en önemsizi
Bu aracý bölümlerin, daðýlsýn. Sönsün ýþýk,
Batýrsýn karanlýk, incinmesin bu yöre, kalsýn
Canla tin sonsuz baðla baðlanýp birbirine.
Can da, Tin de Ölümlüdür
Öðrenebilirsin imdi, yaþayan özde kaygan
Canýn da, tinin de ölümlü olduðunu. Ýstiyorum
Uzun, sevindiren bir çalýþma sonunda olgunlaþan
Bu þiirleri söylemek; sana yaraþýrca. Anla
Burada, iki kavramý bir ilinti içinde,
Sözgeliþi, benim, candan söze baþlamam, onun
Ölümlü olduðunu kanýtlamam geçerlidir tinde de.
Sýmsýký baðlýdýr, ikisi, birbirine.
Can Öðelerinin Küçüklüðü
Yukarda göstermiþtim, önceden, ince yapýsýný,
Çok küçük öðelerden kurulduðunu canýn.
Bunlar, daha küçüktür, akar suyun, sisin,
Dumanýn öðelerinden. Çok uzaklara gider
Onlarýn devinmesi, yumuþak bir itiþle
Kýmýldanýþlarý, duman, sis görüntülerinin etkisi
Nedeniyledir bu olay. Böyle görürüz onlarý
Uykuda, sunaðýn kapýsýnda göðe yükselen sis,
Ya da uzaklara yayýlan bir duman gibi.
Dolaþýr gözlerimizin önünde görüntüler açýk,
Kýrýlan kaplardan aktýðýný, uzaklara daðýldýðýný
Gördüðün sular gibi sisle duman da yayýlýr
Havalarda, inan bana can da böyle çözülür,
Daha hýzla gider, ayrýlýr öðelerine, yalnýz
Bir kezdir onun gidiþi, elden, ayaktan, dönmez.
Gövde, gerçek bir kafes olsa, can için,
Tutamazdý caný, bir çarpmadan sonra, delinince,
Damarlardan boþalan kan gibi. Sonra senin
Sanýnca, tutabilir mi soluðu gövdeden daha
Az sýk, daha tutucu olduðundan?
Canla Gövde Yaþdaþdýr
Seziyoruz gövdeyle tinin ne denli birlik
Ýçinde olduðunu, süredeþ olarak kocaldýðýný.
Çocuklar gibi sendeler, erir, incelir gövde,
Budur uygun gelen tinin düþüncesine. Sonra
Erkeklerin yaþlarý varýr olgunluða güçlü
Yetileriyle, geliþir usla anlayýþ gücü, çoðaltýr
Tinin etkinliklerini. Sonradan titretir gövdeyi
Bir vuruþ, yaþam yetileri içinde sinirlerin,
Azalýnca gövdenin gücü bulanýr düþünce. Sendeler
Tin, yitim görür ne varsa, eksilir, azalýr
Bir kez daha. Çözülür can da yapýsý gereði,
Duman gibi, yükselir havanýn katlarýna, onun
Gövdeyle doðar, büyür görünmesi, gösterdiðim gibi,
Yaþlanma yüzünden eriyip daðýlmasý.
Acýlar
Bir de sezdiðimiz olur gövdede, çekilmez acýlar,
Katlanýlmaz aðrýlar, düþer tine bir korku,
Bir acý, kemirici bir sýkýntý, ölüm yazgýsýyla,
Çýlgýnlýklar geçirir gövdenin acýlarýndan tin,
Daðýlýr bilinç, baþlar delice konuþmalar,
Yavaþ yavaþ tinde bozulma, bunama, derin,
Tükenmez uyku, karýþýr baþ, çekilir gözler,
Ne ses duyar, ne de yakýnlarýný tanýr, seçer,
Çevresini saranlarý, onu yeniden yaþatmak için
Uðraþanlarý, yüzünden, yanaklarýndan yaþ dökenleri.
Söylemek gerekir artýk tinin bulaþýcý hastalýk
Taþýyan nesnelerin özüne girmesiyle daðýlacaðýný,
Acý bir ölümün doðurucusudur bunlarýn ikisi de,
Hastalýk gibi, öðretmiþ bunu bize yýllar yýlý,
Birçoklarýn ölümü. "Görülür tinin de sayrýlaþan
Gövdede saðlýða kavuþtuðu, hardal yakýsýyla
Kendine geldiði," gövdenin düzelmesiyle.
Þarabýn Etkisi
Neden etkiler kiþiyi þarap, acý duyar,
Yayýlýr içinde bir sýcaklýk damar damar,
Yakýcý, acý, aðýrlaþýr el, ayak, bacaklar titrer
Sarsýlýr, dil tutulur, pepeler, baþ dumanlanýr,
Gözler kararýr, süzülür, baþlar gürültü patýrtý,
Hýçkýrýk tutar, dövüþme ilerler. Neden benzer
Durumda görülür bu sonuçlar, neden olabilir
Bütün bunlar, aðýr deðilse þarabýn etkisi,
Yanýlma, gövdede, tinde gizliyse? Bilinç bozucu,
Karýþtýrýcý durumlarýn yükselmesi, etkilerinin
Artmasý sonunda gider ölüme. Kalmaz gelecek
Ýçin bir yaþama gücü kimsede.
Saraya Yakalanma
Birden, yýldýrým çarpmýþ gibi düþer kiþi,
Tutulunca sayrýlýða, gözümüzün önünde
Yýðýlýr yere, köpük dolar aðzý, inler,
Ýnler derinden, titrer elleri, ayaklarý, geçer
Kendinden, gerilir kaslar, solur kývranmýþ
Gibi acýdan rasgele, çarpar elini, ayaðýný
Yoruluncaya deðin, darmadaðýn olmuþ sayrýlýðýn
Basýncýndan gövdenin tümünde, elde, ayakta can,
Irgamýþ yerinden bu karmaþada kasýrgalarýn
Kudurup yükseldiði tuzlu denizde köpüren,
Azan dalgalar gibi. Ýniltiler çýkar göðüsten,
Aðrýlara tutulunca el, ayak, yayýlýr çevreye
Sýkýþan, dýþarý dökülen, aðýzdan çýkan ses
Öðeleri, olduklarý yerde, açýlan yoldan. Gider
Bilinç, karýþýr tinin de, canýn da gücü, birbirinden
Uzaklaþýr, bu sayrýlýk yüzünden, anlattýðým gibi
Biçimsiz bir nesne olur. Baðlayýcý özsularla
Giderilir sayrýlýðýn nedeni. Alýnýr bunlarla
Gövdenin ýslaklýðý, düzelir durum, kalkar hasta
Bir sarsýntý geçirmiþ gibi, can bulur yeniden.
Nedendir, bir sarsýntý olunca gövdede, canýn
Acý duymasý, sýzlanmasý, didiklenmesi,
Nedendir gövdesiz baþýboþ havalarda, azgýn
Yeller içinde, güçlük çekerek yaþayabilmesi?
Canla Gövdenin Saðlýðýný Koruma
Anlýyoruz artýk tinin öz niteliðini, yapýsýný,
Hekimlikle saðlýk kazandýðýný, gövde gibi,
Budur kanýtý, ölümlü olmasýnýn, özünün.
Kim tini deðiþtirmeyi denemiþ, uðraþmýþ, ya da
Bir nesneyi baþkalaþtýrmak istemiþse, çalýþmýþsa,
Ya bölümü bütüne eklemek, ya yerinden aktarmak,
Ya da bütünden, az çok, bir bölümcük koparmak
Ýstemiþtir. Ölümsüz bir nesne deðiþmez, eklenmez,
Tek bölümünün, ya da en ufak bir bölümünün
Deðiþmesi, küçük öbeklere ayrýlmasý, atýlmasý
Olanaksýzdýr. Durmadan deðiþen, baþkalaþan
Bir nesnenin yokluða döner, önceki durumu da.
Can yitim görür söylendiðince, bozulur saðlýðý,
Kurtarýlýr hekimlikle ölümlü varlýðý, iyileþir.
Böylece yanlýþ bir düzene karþýn, bir gerçek
Çýkýyor ortaya, apaçýk, ondan kurtuluþ yok,
Çürütüyor bu yanlýþ tutumu ikilem.
Ölüm Adým Adým Gelir
Sýk sýk görüyoruz, artýk, bir kimsenin ne denli
Yavaþtan göçtüðünü, yaþam duyusunun elden,
Ayaktan aðýr aðýr çekildiðini. Soluyor ilkin
Ayaklarda týrnaklar, parmaklar, çýkýyor can
Gösteriyor ölüm izlerini, daha sonra gövdenin
Öteki örgenlerinde. Katýlýyor buna tinin de özü,
Baðýmsýz kalamýyor bir kez bile, ölümlüdür
Tin de, bir süre düþünsen bile, kendiliðinden
Ýçerde toparlanmanýn, öðelerini belli bir yere
Derlemenin, bütün örgenlere duyarlýk vermenin
Canýn elinden gelen bir iþ olduðunu,
Can öðelerinin yýðýnlaþtýðý bu birleþme
Yerinin, en büyük duyarlýk kaynaðý sayýldýðýný,
Yanlýþtýr, yoktur böyle bilinen, açýk bir yer,
Can daðýlýr, göçer tüm bunlara karþýn,
Söner bir bir ýþýklarý, saplanýrsýn
Yanlýþ bir düþünceye, adým adým giderken
Ölenler, toparlanacaðýný sanýrsan gövdede canýn.
Söylemelisin, artýk, ölümlü olduðunu canýn da.
Doðaldýr canýn daðýlýp havaya karýþmasý,
Duyusuz kalmasý, gözden uzaklaþmasý.
Gövdenin bütününde, adým adým, gider duyu gücü,
Kalýr geride damla damla daðýlmýþ can, ölmüþ.
Canla Gövde Ayrý Varlýklar Deðil
Bir bölümdür kiþide tin, belli yerinde kalýr
Gözler, kulaklar gibi, öteki duyularý, yaþamý
Yönetmek için. Bu yüzdendir elin, burnun, gözün
Düzenlenmesi, bizden ayrý bir duyarlýk, bir varlýk
Taþýmamasý, yoksa daðýlýr gider, çürür, bozulurdu.
Bundandýr tinin gövdesiz, kiþiden ayrý, baðýmsýz
Bir varlýk olmadýðý, bundandýr tinin kabý denmesi
Gövdeye, sýký bað var aralarýnda ikisinin,
Ayrýlamaz gövdeden tin, bundandýr gövdeye tinin
Kabý dendiði, tin dirim gücü saðlar gövdeye,
Birliktir ikisi de, budur yaþamýn tadý onlarda.
Ne tin gövdesiz yönetebilir dirimi, ne cansýz
Gövde kalýr uzun süre, kullanabilir duyularý.
Böyledir göz için de durum, yoksa onun da
Sökülür kökü, çözülür gövdeden, göremez
Gövdesiz iþ can, tin tek baþýna,
Gerçekte görüldüðü gibi, sýmsýký baðlýdýr bunlar
Birbirine gövdede etle, damarlarla, iliklerle,
Kemiklerle. Çok kýsadýr öðeleri arasýnda uzaklýk,
Geniþ bir alana sýçrayamazlar, sýnýrlýdýr çevresi
Duyularýnýn, uçarlar ölümün kucaðýna havalara
Ayrýlýnca gövdeden, devinemezler bile, kesilmiþ
Aralarýndaki bað. Yoksa, hava kendince gövde,
Ya da yalnýz yaþayan bir varlýk olur, can
Taþýyabilir, devinim alaný çevreler, sinirlerde,
Gövdede olduðu gibi kýmýldanýr kendince.
Bir daha söylüyorum, inanmalýsýn bana:
Soyunmuþ gövde tüm örtüsünden, tüketmiþse
Yaþam soluðunu gerekir tin duyarlýðýnýn da
Yokolmasý, canla gitmesi, ikisinde de yaþam
Kuralý olan dirim baðýnýn çözülmesi.
Canla Gövdenin Ayrýlmasý
Dayanmaz canýn ayrýlýðýna gövde, katlanamaz
Ölümün iðrenç kokularý içinde çürümesine,
Neden kuþkulanýrsýn, canýn içimizin en derin
Yerinden fýþkýrmasýndan, duman gibi uçmasýndan,
Gövdenin daðýlmasýndan, yýkýlmasýndan, deðiþmesinden,
Yapýnýn temelleri oynayýnca gövdenin gözeneklerinden
Uçup gtimesinden? Anlarsýn artýk can yapýsýnýn
Gövdenin tüm örgenlerinde yýkýldýðýný, bölündüðünü,
Çýkmadan, boþlukta baþý boþ kalmadan önce.
Eskidir canýn dirim korkularýyla çevrildiði,
Görünür açýkça bu durum: Sarsýntýlýdýr can,
Sýk sýk çalkanýr; çözülür gövdeden, dalgalanýr,
Dalacak uykuya kiþiler, ölüm baþuçlarýnda, eriyecek
Kansýz gövdelerde, tutmayacak el, ayak, böyledir
Süreç, bilindiði üzere, yýkýlýr biri, karýþýr
Bilinç, uðraþýr kimileri yaþam baðýný elinde
Tutmak için, kopmadan sürdürmeye, sonunda
Yýkýlýr tin gibi can da, uðrar yýkýma
Böyle, titreten, tümüyle çalkanýr gövde gibi,
Yalpalanýr, böyle çözülür ancak, döner yokluða.
Artýk nasýl kuþkulanýrsýn can gövdeden uçsun da
Baðýmsýz, baþýna buyruk, yardýmsýz, sonsuz
Bir yaþamý sürdürsün, olmaz bu, bir gün bile
Koruyabilir mi kendini? Görünüyor ölüm içinde
Kimse koruyamaz kendi duyarlýðýný, can
Tümden ayrýlýnca gövdeden, ya da boðazdan
Yükselip gýrtlaða geldiðinde. Çýkar can
Yýkýlýr gider besbelli yerine, boþluða
Anlaþýldýðý gibi duyulardan açýkça.
Yiter tüm nesneler kendi alanýnda, ölümsüz
Olsaydý can yakýnmazdý ayrýlýktan ölünce,
Sevinirdi, yýlan gibi gömlek deðiþtirdiðine.
Tin Göðüstedir
Neden anlýkla tin, ne baþta çýkar ortaya,
Ne ellerde, ne ayaklarda, neden belli bir duraðý,
Sýnýrlý bir alaný vardýr gövdesel bütünde
Verilmemiþse tüm örgenlere, bütün yaratýklarýn
Sürüp gidebildiði yerde doðmasý için belirli
Bir yer, tek tek örgenlerde düzenin bozulmasýný
Önleyen, oynaklarda doðuþunu saðlayan, türlü
Türlü bölümlenme? Bu yöntemle gelir biri
Ötekinin ardýndan, yoksa ne ateþ doðar sudan,
Ne de buz oluþur ateþten.
Beþ Duyu Gövdesiz Olmaz
Gerçekten ölümsüz olsaydý canýn yapýsý
Duyabilir durumda gövdemizde düzenlense
Verilmesi gerekirdi beþ duyunun ona da
Sanýldýðý gibi: Elimizden gelmez baþka türlü
Düþünmek, canlarýn nasýl Acheron'a dönmesinin
Gerektiðini. Bundandýr ressamlarýn, eski ozanlarýn
Ölü canlarýný anlatarak böylesi duygularla
Ýçimizi doldurmasý. Ne göz, ne burun, ne el
Düzenlenebilir, kendince caný doðurmak için,
Ne dil, ne kulaklar. Canlar varolamaz
Kendiliðinden, duyarlýk gösteremez, sezeriz
Bütün gün çevreden dirim uyarýlarýnýn geldiðini
Gövdemize, görürüz onun da canlý olduðunu,
Birden bir aðýr vuruþ gelirse orta yerine
Ayrýlýr gövdenin bölümlerine, yayýlýr, daðýlýr
Canýn gücü gövdeyle, uzak kalýr birbirinden,
Gerçekten. Böyle olur ayrýlabilen, bölünebilen
Kesimler, bunun dýþýnda kalýr, sonsuz yapýlý.
Bunlar, týrpanlý savaþ arabasýný andýrýrlar,
Saçar, fýþkýran, buðulu kanlar, biçer, ayýrýr
Birden elleri, ayaklarý, örgenleri gövdeden,
Görülür oynak yerlerinden kopan parçalar
Düþerken, yerde sýçraþýr, daðýlýr kiþide bilinç,
Duymaz olur acýdan, gelmiþ birden yýkým, içinden
Bu savaþ çýlgýnlýðýnýn, gitmiþ tümden can da.
Bayýlýr göðüs göðüse savaþa, kanlar içinde
Yüzmeye bu araba, duymaz bile tekerleklerin,
Biçen týrpanlarýn, sol yanýný kesip attýðýný,
Kalkaný da, kesileni de atlarýn önüne fýrlattýðýný.
Duvara týrmanan biri duymaz sað yanýnýn gittiðini,
Çýrpýnýr, fýrlar birden, kopmuþ bir bacak öteden,
Yanýnda bir ayak, can verirken parmak uçlarýnda,
Sýcacýk, dipdiri bir gövdeden, ayrýlmýþ baþ da
Gösterir bir kumsalda canlý bakýþlarýný açýk
Gözlerin, son canlý kalýntýlarý çýkýncaya deðin.
Dayanýrsa yüreðin, baksana, dilini oynatarak yaklaþan
Yýlana, dikilmiþ korkutan kuyruðuyla, sürünen,
Bir kýlýç vuruþuyla caný gibi gövdesi de
Bölünen. Görmez misin tüm bölümlerinin
Yeni açýlmýþ yaralarla doðranmasýný, bir bir
Yuvarlanmasýný, irinli kanýn yere akmasýný,
Aðzýyla kendi kuyruðunu yakalamak için
Kývranmasýný, diþlerini sýkarak doðranmanýn
Daðlayan acýsýný gidermeye çalýþmasýný?
Her bölümde bir can mý var diyelim þimdi?
Öyle olsa pek çok can taþýmasý gerekirdi
Bir yaratýðýn, daðýlýr gövdeyle gündeþ
Olan can, bundandýr ikisinin ölümlü oluþu,
Canýn gövde gibi daðýlmasý, bölünmesi.
Canýn Önvarlýðý Var mý?
Ölümsüz bir yapýsý varsa canýn, doðumla
Bulmuþsa yaratýðýn gövdesine giriþ yolunu,
Neden bilemeyiz ilk yaþamý, neden kalmamýþ
Bizde önceden olup bitenlerden bir iz?
Deðiþtiðine göre can gücü bütün, önceden
Geçen olaylarý bilmezcesine, kendince,
Bundan çok deðildir ölümün getirdiði deðiþme,
Bana kalýrsa. Söylemen gerek þimdi: Önceden
Bir can varmýþ, göçmüþ, þimdiki yeniden yaratýlmýþ
Yine gövde bütünlenince, bilindiði gibi doðumla
Girmiþse canýn dirim gücü varlýðýmýza, birden
Baþlardýk yaþamaya, ne can, ne gövde, ne örgenler
Beslenebilirdi, ortaklaþa kandan, kurtaramazdý
Kendini can, kafeste yalnýz yaþamaktan,
Dolmuþ olmasý gerekirdi gövdenin de duyarlýkla,
Ayrýca, bir daha söyleyelim öyleyse: Bölünemez
Deðildir can, doðuþtan, özgür de deðildir ölümden
Sanýldýðý gibi. Bir iþ de göremezdi gövdemizde
Ýçten, dýþardan gelmiþ olsa can. Durum apaçýk,
Ancak karþýtý doðrudur bunun. Ýçtendir damarlar,
Sinirler, etler, kemikler arasýnda baðlantý,
Bundandýr diþlerin de duyarlýðý, diþ aðrýsý bunu
Kanýtlar, buzlu suyun titretiþi, ya da birden
Ekmekten çýkan, çatýrdatan sert bir taþ.
Canlar içten baðlýdýr birbirine, dýþarda yaþam
Yoktur onlara, gövdeden çýkamaz, çözülemezler
Sinirlerden, kemiklerden, örgenlerden. Düþünürsen
Dýþtan geldiðini canýn, örgenlere yayýldýðýný,
Gerekir onun da gövdeyle göçmesi belli sürede,
Kendiliðinden çözülen, gövdeye giren, çýkar
Gider geldiði gibi, bölünür gövdenin içine
Yarýklara, nasýl eriyip daðýlýrsa yemek ele,
Kola, örgenlere, bütün oynaklara inceden, bölümcül,
Ondan çýkar geliþirse baþka bir varlýk, öyle
Olur girince gövdeye canla tin, tümden
Çözülürler, ayrýlýrlar akýntýlara, su akan
Yarýklarda olduðu gibi, geçer tüm örgenlere.
Bölünürler can yapýsýnýn kurulduðu öðelere.
Gövdemizin, baþýnda, buyruk olan can da candan
Doðmuþ yine, doðumda bölünmüþ tüm örgenlere.
Bundan anlaþýlýr: Ne bireyin doðumunda, ne de
Acýklý ölüm gününde canýn özü kalýr, kalýr mý
Kalmaz mý bir kýrýntý ölümden sonra irdeleyenler
Var yine de, bir artýk kalsa bile geriye
Ölümsüzdür denemez can, bir azalma baþlar
Çýkýnca gövdeden, bölünmekten dolayý canda da.
Ýz býrakmadan mý gitmiþ can elden, ayaktan,
Bir kýrýntý kalmamýþ mý, nereden çýkýyor
Öyleyse ölümün kokmuþ etlerden kurtçuklarý
Kusmasý, nereden geliyor bu kansýz, ayaksýz
Þiþen örgenlere saldýrmasý? Sanýrsýn
Canlarýn dýþardan geldiðini böceklere,
Yavaþ yavaþ birer gövde kazandýðýný.
Neden binlerce canýn, bir gövdenin
Çürüyüp daðýldýðý yerde ortaya çýktýðýný
Ýncelemeden, gerekir aþaðýdaki soruyu sormak:
Kurtçuk özlerinin ardýndan mý gelir canlar
Yoksa sonradan mý kurarlar kendi örgenlerini,
Doðal yapýlarýný, girerler gövdelere?
Kolay deðil söylemek neden böyle yaptýklarýný,
Bu yorgunluða girdiklerini, durup dururken,
Olabildiðince gövdesiz dolaþýrken orada, burada
Açlýktan, soðuktan, sayrýlýklardan uzakken.
Çeker bunlarýn acýsýný gövde, eksikliðinin,
Yalnýca dokunmasýyla tinde, birçok sancý
Doðuranlarýn. Oturma yeriyse çýkarlarýna
Göre canlarýn gövdede bilinmez bunun nedeni de.
Canlar yapmamýþtýr gövdeyi, örgenleri, yapýlmýþ,
Bitirilmiþ gövdelere de girmemiþler sýzarak,
Ne böyle sýmsýký baðlanýrdý birbirine, ne de
Bir dokunuþla oluþurdu dokunma duyusu.
Tinsel Yetilerde Soyaçekim
Nedendir aslan soyunca acý bir gücün,
Tilkide kurnazlýðýn, geyiklerde ayaklarý
Kanatlandýran, korkudan kaçýþýn soyaçekimi?
Böyledir öteki soylarda da durum, nedendir
Birimin baþýndan beri örgenlerde bu soyaçekim?
Kaynaktan gelir bu, öðelerden, bir özgücü olan
Can, doðar, özünce kökten, büyür gövdeyle sürekli,
Ölümsüz olsa can, deðiþse gövdeler, gerekirdi
Tüm yaratýklarda niteliklerin karýþmasý. Yarýþta
Geçerdi geyiði Taberistan köpeði, kaçardý ürkek
Doðan havada yaklaþan güvercinden, us kazanýrdý
Hayvanlar, yoksun kalýrdý kiþiler ustan.
Bir de deðiþtiði söyleneydi ölümsüz canýn,
Gövdenin deðiþtiði gibi, doðru olmazdý.
Çözülür dönüþen, göçer eþ yöntemle. Bölümler
Yer deðiþtirir, kalmaz belli dizide, gerekir
Örgenlerin de birbirinden ayrýlmasý, gövdeyle
Göçmesi. Söylenirse kiþi canýnýn bile, gövdeyle
Süresizce olduðu, sorarým ben de: Nedendir
Pek uslu bir tinin delirmesi, deðme çocuðun
Anlayýþlý olmamasý, nedendir deðme tayýn
Önceden, güçlü bir yarýþ atýnca, becerikli
Olamayýþý? Uygundur doðaya ince yapýlý gövdede
Ýnce yapýlý bir tinin yerleþmesi. Gereklidir
Bu durumda canýn ölümlü olduðunu doðrulaman.
Çok deðiþse gövde, can yoksun kalýrdý önceki
Birimden, duyudan. Nasýl beslenir, güç kazanýrdý
Tin, gövde, nasýl çiçeklenirdi dirimin sevimli
Güzelliði, can yoldaþý olmasalardý baþtan beri?
Ya da nasýl isterdi kendiliðinden ayrýlmayý
Yaþlanmýþ örgenlerden? Korkmaz mýydý yetiþkin
Bir gövdede, eli kolu baðlý kalmaktan?
Korkmaz mýydý eskimiþ bir yapýda, yýkýntýlarýn
Çökmesinden, ölümsüzlükte kaygý yokken?
Canlar Dolaþmaz
Ne gülünçtür canlarýn önceden varolduðunu,
Venüs'ün hayvanlarý döllendirirken, bir de
Doðumda ortaya çýktýðýný düþünmek. Gerekir mi
Ölümsüz canlarýn sonsuz sayýda, ölümlü örgenleri
Beklemesi? Aralarýnda yarýþmaya giriþmesi?
Kim yapacak, içlerinden, ilk döllemeyi diye?
Yoksa düþünüldüðüne göre önceleyin, gerekirdi
Canlar arasýnda çatýþmalarý sürdüren, ilk
Döllemeyi yapma konusunda, uygun bir anlaþma.
Bu yüzden yetiþemez gökte aðaç, deniz dibinde
Bulut, yaþayamaz çorak yerde balýk, dökülmez
Odundan kan, taþlardan özsu, bellidir yeri
Hepsinin, nesnelerin, geliþmek, varolmak için.
Olamaz can gövdesiz, kurulamaz canýn yapýsý
Kandan, sinirlerden uzakta. Böyle olsaydý
Çok önceden toplanýrdý tinin gücü baþta,
Omuzlarda, büsbütün aþaðýda, ayaklarda,
Ya da karþýt bir yerde, büyürdü süresiz
Belli bir kapta, kiþilerin içinde kalýrdý.
Görüyoruz þimdi de bu kuralýn gövdemizde geçer
Olduðunu, büyüme, varolma için, bir yerin
Ayrýlmýþ, belirlenmiþ bulunduðunu, tin için
Olduðu gibi, can için de düzenlendiðini. Yalanlanýr
Kesinlikle onlarýn gövde dýþýnda yaþamasý. Daðýlýnca
Gövde çözülür can da, tin de. Delidir ölümlü
Varlýkta ölümsüz duyu bulunduðunu düþünen,
Ölümlüyle ölümsüzü birleþtirerek ortak duyu
Oluþturmayý savunan. Çok çeliþik, çatýþýktýr bu.
Bundan daha tutarsýz, aykýrý ne düþünülebilir?
Can Sonsuz Deðildir
Gereklidir sonsuz olanlarýn çarpmalara direnmesi
Ya gövdesi yüzünden katýdýr, ya da sýmsýkýdýr,
Önler yabancý bir nesnenin giriþini, bölümlerinin
Baðlaþýmýný bozmasýný: Gösterdiðimiz gibi önceden,
Özdeðin öðeleri türündendir bunlar, sürdürür
Hepsi tüm sonsuzca kalmayý, sarsýlmaz çarpýþla,
Böyledir özdeksiz boþluklar da yýkýlmaz çarpmayla,
Süreklidir dokunulmaz oluþlarý, çevrilmiþ onlar
Ýçinde bütün nesnelerin çürüdüðü, suya karýþtýðý
Havayla. Böyledir sonsuz evren, ne dýþýnda nesnelerin
yokolacaðý bir uzay vardýr, ne de içlerine deðin
Ýþleyecek, aðýr vuruþla daðýlacak özler. Sanýrsýn
Ýstenecek canýn ölümsüz olmasý, kurtarýlmasý,
Bu yöntemle dirimsel güçlere dayanýlarak dirime
Yýkým getiren, görünmeyen bir nesne, ya da önceden
Yýkýmýný sezdiðimiz, az çok yakýna gelmiþ, nedense
Geri dönmüþ, sýçramýþ bir nesne vardýr. Ýþ yoktur
Bunlarda, canýn yapýsý için, gövdesel acýlar dýþýnda
Can bunlara katýlsa da. Buna karþýn caný sýkan,
Ezen, acýlarla kývrandýran, titreten, baskýn bir
Gelecek korkusu, yürek doðrayan eski suçlarýn
Yayýlmasýdýr. Buradadýr canýn öz yýkýmlarý.
Çýlgýnlýk, belleðin bozulmasý, uykusuzluktan bunalma.
Ölüm Yoktur
Dokunmaz bile ölüm, yoktur bir anlamý da,
Tinin özü ölümlü olduktan sonra. Nasýl
En ufak bir acý duymamýþsak donanmýþ Kartacalýlar
Savaþmaya geldiðinde, geçmiþ çaðlarda, sarsýlýrken
Savaþ gürültülerinden titreyen yerler, yüksek
Gök alanlarýnýn altýnda gürlerken, atmýþ kendini
Bu iki ulusun komutanlarýndan biri sulara, karalara,
Tüm insanlara baþkan olmak için, düþünmeden,
Böyle olacak biz olmayýnca, þimdi birbirine içten
Sýmsýký baðlý canla gövde ayrýlýnca.
Kýmýldatmayacak duyularýmýzý yeryüzünde olaylar.
Karalar denizlerle, denizler göklerle karýþsa,
Evrenin altý üstüne gelse bile. Buysa da
Gövdemizden ayrýldýðýnda tinin özü, canýn gücü
Sezinleyemeyiz bunlarý, bir birlik olarak. Biz
Yalnýzca, gövdeyle can arasýnda, baðlantýyla varýz.
Zaman birleþtirse de ölümümüzden sonra varlýðýmýzýn
Tüm öðelerini þimdiki gibi, görsek dirimin ýþýðýný
Bir baþka biçimde, olsa bile bunlarýn tümü,
Yine duyacaðýmýz yok ilk yaþanan günlerden
Yeni bir aný, þimdi duymadýðýmýz gibi önceki
Varlýðýmýzý, bir korkumuz yoktur gelecek
Yaþam için de. Düþünürsen nasýl yayýldýðýný
Sonsuzca geçmiþin bütün zamana, nasýl
Türlü türlü devindiðini özdeðin, anlarsýn
Kolayca, belli bir düzen içinde bulunduðunu,
Bizi oluþturan özlerin bugün olduðu gibi
Eskiden de. Bizim elimizde deðil artýk, bunu
Anýmsamak, bir durgunluk varmýþ yaþamýmýzda.
Büsbütün uzakmýþ duyu gücünden öðeler akýmý.
Düþünülürse gelecekte kötü bir olayýn ortaya
Çýkýþýndan kaçýnma olanaksýzlýðý, ancak iyi
Davranmayan bireyde olmasý gerekecek bunun
Varlýðýnca. Gerçekleþtiremez bunu kendince kiþi,
Ölüm kaldýrýyor varlýðýmý, yakmak, yýkmak elinde,
Bundan öðreniyoruz, ölümden korkmak gereksiz.
Acý duymaz yaþamayan, doðmamýþ gibi oluruz,
Ölümlü yaþamdan ayýrýnca bizi ölümsüz ölüm.
Ölüm Üstüne Aykýrý Düþünceler
Anlarsýn artýk bu iþi, kýzar, acýnýr kendi
Kendine kiþi, ölümden sonra gövdenin dinleneceði
Ya da yalýmlar, böcekler aðzýnda yem olmanýn
Gerekeceði yerde, topraðýn altýnda, sinde.
Ýnan bana, yanlýþtýr bu düþünce, bir gizli
Diken var yüreðe batmýþ, budur yalanlayan
Bunlarý, ölüm durumunda duyu gücünün
Sürdüðüne inanmak için. Yerine getirmiyor
Verdiði sözü, düþünmüyor onun derin nedenini,
Benim düþündüðüm gibi. Ayrýlmaz dirimden
Büsbütün, bir kalýntý býrakýr "ben"den,
Öte yanda sürüp gitmek için, bilmeden.
Bir kez, yaþayan bir varlýk olarak, ölünce
Gövdesini kuþlarýn, yýrtýcýlarýn nasýl didikleyip
Yiyeceðini düþünen üzülür kendiliðinden,
Ayrýlamaz bu yaþamdan, ayrýlamaz cansýz
Gövdesinden, yanýlýr gövdeye duyarlýðýn
Geçici, ödünç verildiðini sanarak. Tüketir
Kendini soyunun ölümlü olmasýndan, gerçek
Ölümden sonra baþka bir varlýkta ortaya
Çýkmayacaðýndan. Yanar, yakýnýr yaþarken ölümüne,
Yalýmlarýn, yýrtýcýlarýn kendisini bir gün
Yaðma edeceðine. Kötüyse yýrtýcý yaratýklarýn
Aðzýnda yem olmak için ölüm, acýdýr onun
Gibi ateþe atýlmak, kýzýl yalýmlarda kýzarmak,
Ya da boðucu bir balýn içine yatýrýlmak,
Buz gibi mermerin üzerinde katýlaþmak,
Yukardan bastýran yerin aðýrlýðý altýnda
Ezildiðini duymak. Acý geliyor bu bana da.
Üzücü Düþünceler Yersizdir
"Hoþgeldin demeyecek sana bir gün bile
Evin barkýn, iyi yürekli karýn, sevimli
Çocuklarýn, koþarak karþýna çýkmayacak
Öpücüklerle, bir gün bile dolmayacak yüreðin
Ýçten gelen sevinçlerle, ne adýn kalacak,
Ne yaptýklarýn, gelecek bir uðursuz gün,
Bakmadan gözünün yaþýna, kýracak gücünü
Mutluluðunun." Böyle yakýnmýþlar, sözümüz
Yok buna. "Þimdi sen, tüm özlemlerden,
Kývançlardan uzaksýn." Yerinde bulsaydýlar
Canýn da konuþmasýný, kurtarmak kolaydý daha
Aðýr basan korkulardan yüreði.
"Böyle olacaksýn daldýðýn gibi ölüm
Uykularýna, þimdi, yarýn da yýkan aðrýlardan,
Acýlardan sýyrýlmýþ dinleneceksin, yanýndayýz
Biz de, korkunç bir odun yýðýný üstünde sen,
Yanýp kül olunca, aðlamýþýz sana, yanmýþýz,
Bu sonsuz acýdan yüreði kurtaracak gün yok."
Sorulabilir burada: Nedir bu acý olan?
Sonsuz bir dinlenmeye, uykuya gidiyorsa
Olay, neden bitmez acýlar içinde tükenmek?
Çokluk gülenler de yakýnýr, üzülür, çevrilirse
Alýnlarý çiçeklerle, kadehler kalkar inerse,
Çýkar yüreðin derinlerinden: Çok az yaþar
Ýnsan, az sürer bu tatlýlýk, birden biter,
Yok geri dönmek. Buymuþ ölümde korkunç yýkým,
Aðýz kurutan susuzluk, yakarmýþ ölenleri,
Ya da baþka sevincelerden ötürü bir özlem
Uyanýr onlarda yakan, dinlenirse eþ ölçüde
Canla gövde uykuda, kimse düþünmezse yaþamýný,
Çýkarýný, sevinirdik sürsün sonsuzca bu uyku.
Girmesin özel istekler uykularýmýza, öðelerin
Gövdemizde kaldýðý, duyulardan uzak, kiþinin
Kendiliðinden uyanabileceði, çabalayacaðý sýra.
Ölüm dayanýr kapýmýza, umduðumuzdan yakýn,
Görünmesin yokluk belirtisi, düþer ölümün
Ardýnca özdeðe daðýlma, karýþma büyükçe. Kalkamaz
Ayaða kimse, kuþatmýþ yöresini yaþam sonu soðuðu.
Doðanýn Uyarýmý
Birden yükseltirse sesini doða, baþlarsa
Özünden bizim dilimizle konuþmaya: "Söyle
Ey ölümlü, ne olmuþ sana? Neden kaptýrmýþsýn
Kendini sýkýntýlara, yakýnýrsýn boyuna?
Neden sýzlanýrsýn ölümden? Mutlu muydu yaþamýn,
Arkada býraktýðýn? Yakýnmalar için de geçmiþ
Deðil mi? Tadýný çýkarmak istediklerin, bir küpün
Deliðinden dudaðýna deðmeden? Neden ayrýlmak
Ýstemezsin tadýný çýkarmýþ bir konuk gibi
Yaþam þöleninden, koca þaþkýn, çýkar sessizliðin
Tadýný, dengeli ol. Tükenmiþ mi sevincin kaynaklarý,
Ýðrenç deðil mi yaþamak, nedir beklediðin, umduðun,
Yeniden yitirmek istediðin, nedir giden sence
Tadýna doymadan? Neden sevinmezsin acýlarýn,
Yaþamýn bitmesine? Ne düþüneyim, bulayým
Senin için, ne var seni sevindirecek daha?
Birden bu yol, tüm varlýklar için, yýpranmamýþsa
Gövden yýllarca, eskisi gibi kalmýþsa hepsi,
Güçlüyse elin, ayaðýn, yenebilirsin tüm kuþaklarý
Yaþam boyunca, kaçabilecek durumdaysan ölümden."
Neden direnirsin doðaya, doðruluk yargýcýnýn önüne
Çýkarýnca bizi, gerçeði apaçýk söylediðinden?
Daha geçkin, yaþlý, çökmüþ bir kocalmýþ yakýnsaydý,
Yaklaþan ölümden sýzlansaydý, gerekmez miydi daha
Sesli, yürekten yakýnmasý? "Býrak gözyaþý dökmeyi,
Ey þaþkýn, yakýnmayý, sýzlanmayý. Gördün göreceðini,
Çýkardýn tadýný yaþamýn, bittin, kesilmiþ gücün,
Nedir istediðin, eksiðin, neyin var, sevimsiz
Bir savsaklama içinde geçmiþ yaþamýn, ölüm
Birdenbire boynunu bükünceye deðin, doymuþ
Olarak dirimin tüm iyiliklerine, bolluklarýna
Çekip gidebilirdin önceden, býrak gitsin
Yaþýna yakýþmayan, yap yerini, hýzlan, budur
Gereði, býrak ýrýn kýrýn etmeyi daha."
Böyledir yakýnmasý doðanýn, yerindedir çýkýþý,
Sýkýþtýrýr eskileri yeniler, bütünler birini
Öteki doða gereðince, ne uçurumunda, ne korkunç
Karanlýðýnda batýp gidecek var Tartarus'un.
Yaratma gücündedir özdek gelecek kuþaklarý,
Bir gün gelecek senin ardýndan tüm bu kuþaklar
Az deðildir senden öncekiler daha senden
Sonra yýkýlýp gideceklerden. Tükenmeden
Bu yolla biri doðar ötekinden, verilmemiþ
Kimseye dirim, tüm varlýklardan yararlansýn
Diye, tek baþýna, bakýver arkaya! Ne anlam taþýr
Bizim için sonsuz sürenin akýþýnda biz doðmadan
Önce geçen yýllar: Bir aynadýr bu, doðanýn bize
Gelecek çaðlardan tuttuðu, böyle olacak bizden
Sonra da, ölünce, korkulur bir düzenleme mi bu?
Daha güvenli deðil mi ölüm deliksiz bir uykudan?
Ölüm Sonrasý Masallarý
Önceleyin Acheron'un dibinde geçen masallara
Gelelim; yaþarken biliriz bunlarý, gerekmez
Tantalus'a korkutmak için yukarda, havada
Süzülen yýðýnla kayalar, söylendiði gibi,
Yersizdir korkusu bilgisiz düþkünlerin.
Boþ bir korku ölümlülerin içinde, tanrýlar
Üstüne, yaþarken bile, gereksiz bir korku bu,
Acheron'un kýyýsýna atýlan Tityon'un
Gövdesinde de, akbabalarýn yemesinde de yok,
Onlar sonsuzda didik didik etmek için öyle
Büyük bir yürek bulamazlar. Bir yandan kaplarmýþ
Dev gövdesi sonsuz enginleri, üç yüz altý dönüm
Deðil kapladýðý yer, açýnca kollarýný kucaklarmýþ
Tüm yeryüzünü de, yine de katlanamazmýþ bitmez
Acýlara, kurtaramazmýþ kendini kendi etinden
Yem vermekten kuþlara. Yaþar içimizde Tityos,
Baþýmý sýkýntýya sokanlarýn, korkanlarýn
Titreyenlerin, ürkenlerin, yüreði delinenlerin,
Bunlarý didikler akbabalar, yaþarmýþ gibi
Gözlerimizin önündedir Sisyphus'un görüntüsü,
Oklar dilenirmiþ þundan bundan, baltalar, bükük
Boynu, gönlü kýrýk, baþarýsýz, acýlar içinde,
Çýrpýnýrmýþ yükseleyim diye, itinir taþlarý
Çýkarýrmýþ yukarý, tepeye, yuvarlanýrmýþ hepsi
Aþaðý, uçar gibi ovaya. Bir duygu çakýlý
Yüreðine, çevrelemiþ onu, iyilik, deðer bilmez,
Ne kanar yýllarca bize verdiklerine, bolluk,
Armaðan, doymaz saðladýðý kazanca dirimin,
Delik kovaya dökülen su gibi bunlar, bence,
Verimli olmamýþ didinme, uðraþma böyledir
Masallarla bildirdiði çiçekli Danaos kýzlarý,
Cerberus'la Furialar, suçlar yüzünden korkunç
Acýlar çýkarýr Tartarus, hepsi yalan, boþtur.
Yaþarken korkunç, kanlý suçlar ardýndan gelir
Cezalarýn ürperten korkusu: Namussuzluk karþýlýðý
Zindan, titreten bir atýlma kayalardan, asmalar,
Kesmeler, dövmeler, kýrbaçlar, katranlar, yakmalar,
Kýzgýn þiþler, býçak gibi kesen suçlar, sezilen.
Hepsi bilinci yaralayan, sýzlatan, gözden kaçmayan,
Yýkým, acý sonuç, korkunç ceza, sonu bilinmeyen.
Korku, ölümde daha kötüsü var diye, densizlerin
Yaþam cehenneminde böyledir durum.
Ölüm Yiðitlik Dinlemez
Dinle söyleyeceklerimi daha, yummuþtu ünlü Ancus
Iþýða gözlerini, senden iyi bir kimseyken
Birçok konuda, göçmüþ onun ardýnca nice
Ünlü kimseler, bunlardý büyük boylarýn, uluslarýn
Baþlarýnda bulunanlar, denizlerde köprüler kuran,
Dalgalarýn üstünden aþan, ordular geçiren Persler.
Öðretmiþ yayalara tuzlu suyun üzerinden yürüyüp
Gitmesini, onlar geçermiþ atlarla azgýn denizi,
Þimdi onlar da uzak ýþýktan, kesilmiþ soluklarý,
Göçmüþler; savaþ alanlarýnýn yýldýrýmý, Kartaca'ya
Korku salan Scipio, vermiþ topraða kemiklerini,
En düþük iþlerde kullansýn diye, katýlsýn bilimlerin,
Sanatlarýn yaratýcýlarý buna, Heliconlu esin
Perileriyle savaþan, onlara katýlan, sinde dinlenen,
Ötekiler gibi Homeros da. Neydi Demokritos, silik
Bir anýdýr ondan kalan, eski çaðdan, baþkaldýrýrdý
Ölüme. Epiruros da gitti, söndü bir yaþam ýþýldaðý
Olarak, ýþýk saçmýþ insan soyuna, engin anlýðýyla,
Bol bol, gökte, yýldýz ýþýmalarý arasýnda güneþ
Gibi doðan. Dönmek mi istiyorsun, yine de?
Ey yaþayan gövde, gören göz, ölmüþsün artýk,
Uykuda yitmiþ büyük bir bölümü yaþamýnýn,
Eriyorsun uyanýkken, durmuyor düþler ipliðini
Eðirmekten, durmadan oynattýn canýný, ölüm
Korkularýyla, bilmeden yanýldýðýný, sarsýntýlar
Ýçinde bir baþ dönmesinin, özgün, ezilmiþ
Binlerce sýkýntýdan, dolaþmadýn mý her yanda
Yanýlgýlar içinde, rasgele adým atmadýn mý,
Kuþkular içinde sallanmadýn mý?
Yanýlgýyý Bilmek Saðlýktýr
Elindeyse kiþilerin canýn sýrtýna binen yükün
Aðýr basýncýný, güç kestiðini sezmek, acýnýn
Kaynaðýný aydýnlýða çýkarmak, göðsün üstünde duran
Aðýr taþ gibi, yaptýðý basýncýn nedenini görmek,
Anlarlar öte yanda þimdikinden, daha uzun bir
Yaþam sürecinin bulunduðunu. Bilmez ne istediðini
Çokluk kimse, deðiþtirecek yer arar, azaltýrmýþ
Gibi yükünü, atýlýr yuvasýndan, deðiþtirir yerini,
Göçer ellere, döner bir gün eski konaðýna, anlar
O zaman olmadýðýný daha iyisinin, bulunmadýðýný
Ýçerdekilerden. Sürer arabasýný hýzla Ponys'le
Kýrlara, gürültülü. Çatýsý tutuþmuþ evini
Yangýndan kurtarmak için koþanlar gibi.
Ulaþtýðýnda evin eþiðine, düþmüþ gibi baþlar
Gevþemeye, esnemeye, derin bir uykuya.
Böyle didinir, yer kendini unutmak için,
Ya da döner geriye, arar kente varan doðru
Yolunu, uçup gitmek ister böyle, kim olursa.
Gitmeye uðraþsa da kurtulamaz kesinlikle, isteksiz
Durur, kuþkulu, dalar üzüntülere, bilmemiþ
Saðlýksýz olmasýna karþýn kaynaðýný sayrýlýðýn.
Bilse nedenini býrakýr iþini baþlar doðayý
Öðrenmeye. Öyle kýsa sürede olmaz bu iþ,
Uzar, içinde ölümlüleri yansýtan, sonsuzluða.
Budur bize ölümden kalan, insanlarý bekleyen.
Yanlýþ Yaþam Ýsteði
Aþýrý bir yaþama isteði, ölçüsüz, etkili,
Baskýn, korkular, kuþkular, titremeler, sarsýlmalar,
Bellidir beklediði tüm ölüleri, bizi, dirim
Sonunun, kurtuluþ yok ölümden, kaçmak yararsýz.
Direniriz sürekli, çevremizde, tedirgin, þaþkýn,
Tadý çýkmaz yaþamýn, boþtur uzamasý da,
Eksiliriz uzadýkça, yanýlýrýz isteklerimizde,
Bu yanýlma, eksilme bile güzel görünmeye baþlar
Ýçimizde tüm nesnelerden, yöneliriz birinden
Ötekine, ele geçen nesnelerin, bir susuzluk
Duyduðumuz, dinmeyen içimizde yaþamla gelen.
Hangi yazgý götürür bizi rasgele bir geleceðe,
Nedir bizi sonunda bekleyen: Kuþkulu görünür
Bunlarýn hepsi, uzatmak elden gelse yaþamý,
Bir kýrýntý çalamayýz ölümden, sezmeyiz
Gelecek ölüm süresini, gününü. Yetse gücümüz
Çaðlar boyunca yaþamaya, ölüm de sonsuzca
Sürerdi öylece, daha kýsalmazdý yokluk da,
Bugün, gün ýþýðýndan ayrýlan bir kimse
Ýçin, daha önceden geçmiþ, yaþanmýþ çaðlardan,
Yýllardan, aylardan, bir nesne kalmazdý
Elimizde, iþe yarayan, umutlandýran.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Bir yolda gidiyorum Musalar ülkesinde, benden
Önce kimsenin ayak basmadýðý bir yolda,
Sevinç veriyor bana, yeni kaynaklar bulmak
Onlardan içmek kana kana, yeþil çiçekler dermek,
Alýmlý bir çelenk örmek için baþýma, öncekilere
Bu esin perilerinin düþte bile göstermediði.
Benim þiirimdir içeren, konularýn en görkemli,
En mutlusunu, benim uðraþan din baðlarýndan
Kurtarmak için tinleri. Benim þiirimdir
Yörenin karanlýðýný aydýnlatacak olan,
Musalarýn tüm büyülerini kapladýðýndan.
Kimsenin göremediði büyülerini. Vardým tadýna
En güzel düþüncelerle, en güzel dizgeleri seçmenin.
Acý damlalar verirken hekimler çocuklara,
Altýn rengi tatlý bal sürerler kýyýlarýna
Bardaðýn, unutturmak için toy çocuklara
Damlalarýn acýlýðýný, sürünce dudaklarýna bardaðý,
Kaçar damlalarýn acýlýðý genizlerine, yoksa
Baþka türlü kandýrýlamaz çocuk, böyle korunur
Saðlýk, elden geldiðince, ben de öyle yapmak
Ýstedim, anlatayým diye öðretimizi, kiþilere.
Duyulmamýþtýr bu öðreti, ürperir, kaçýnýr ondan
Ayaktakýmýnýn baþýboþlarý, çekilir geriye.
Ballanmýþ öz buluþlarla þiirimiz, varsýl.
Bildirecek sana bilgelik öðretimizi, kolay
Kavranacak biçimde açýklanacak sana.
Musalarýn gönül açan balýndan almýþ tadýný
Þiirimiz, bilmem baðdaþýr mý senin düþüncen
Bizim dizelerimizle, tüm varlýðý sýmsýký,
Ayrýntýlarýna deðin kývranýr durumda,
Yararlý kýlýða sokunca. Bundan sonra
Düzenledim, anlattým tinin özünü, yapýsýný,
Hangi öðelerden kurulduðunu, gövdeyle toplu
Baðlaþým içinde baðdaþtýðýný, gövdeden ayrýlýp
Kurucu öðelerine dönüþmesini; senin yüzündendir
Bu öðretiye böyle baþlamak isteyiþim, kurtulasýn
Diye güçlüklerden, "Varlýðýn Yapýsý Üzerine" demem.
Bu adý verelim bu öðretiye. Soyulur nesnelerin
Üst yüzlerinden bir kabuk gibi, dolaþýr öteye,
Beriye havada bu özler. Özdeþtir bunlar geceleyin
Düþte, uyanýkmýþýz gibi, karþýmýza çýkan, korkutan
Bizi görüntülerle, bu benzeþik özlerledir görmemiz
Birçok görüntüyü, þaþýlýr türden örnekler çýkmýþ
Gibi, aydýnlýða yükselir, derin uykudan uyandýrýr
Bizi de, ölenlerin canlarýndan kurulmaz bunlar,
Orcus'tan uçmuþ, göçmüþlerin gölge-canlarýndan
Yayýlmýþ deðil bu görüntüler. Bunlar ne diridir,
Ne ölümden sonra, bizde, arta kalan, ne de tinle
Gövdenin ayrýlmasýndan, kendi öðelerine bölünmesinden
Kurulmuþlar. Bunlardýr benim, nesnelerin yüzünden
Uçup gelen, varlýklarýn örnekleri, benzeþiði dediðim.
Bunlardýr incecik, özdeþ görüntüler, tin daðýldýktan
Sonra kalan. Öðreteceðim sana, sonra, nasýl ilkelerin
Yaratýldýðýný, tüm nesnelerin kurucu öðelerini,
Bunlarýn deðiþik biçimlere ayrýldýðýný, kendi
Özgüçlerine baðlanarak devinime geçtiklerini,
Dönüþlerini, deðiþik biçimlere girmelerini.
Baþlamak istiyorum bunlarý gösterecek öðretiye,
Güçlüklerden kurtulasýn diye. Varlýðýn yapýsý
Diyelim bu yeni öðretiye. Deri, ya da kabukçuk
Diye gösterilmeli bunlarýn en uygunu. Düzen,
Biçim bakýmýndan nesnelerin özdeþi, gömleði
Gibidir bunlarýn, nesneleri yansýtanlar. Ayrýlýr,
Uçar hepsi nesnelerden, yayýlýr uzaklara.
Özdeþler Öðretisi
Görünüþten anlaþýldýðýna göre, çok benzeþikler
Gösterir nesneler, daðýlýr, yayýlýr uzayda,
Odundan çýkan duman, ateþten yayýlan sýcaklýk gibi.
Katýlaþýr kimi, örgülenir birbiriyle, yaz aylarý
Aðustosböceðinin kozasýndan çýkmasý, doðumdan
Sonra buzaðýnýn eþten ayrýlmasý, dikenli çalýlýk
Ýçinde bir yýlanýn gömleðinden soyunmasý gibi.
Böyle görürüz çokluk, bir örgü içinde, yýlanlardan
Çýkan parýltýlarý, ýþýldayan bir utku tacýnda.
Kolaydýr bunu belirtmek, çok incecik bir özdeþ
Böyle çýkar nesnenin yüzeyinden, yayýlýr. Neden
Bu gömlekçiklerin, incecik kabuklardan çýkmasý?
Yol açabilir bir yanýlgýya burada, yapýlacak
Bir açýklama. Ancak dýþ yüzlerinde bulunur
Nesnelerin, ilk düzende olduðu gibi kalan öðeler,
Bunlar biçimlerini, düzenlerini saklayabilir.
Ne deli hýzlý olursa bu olay, öðeler de ufak
Bir engelin çýkýþýnda bile, o hýzla doldurur
Ýlk yerlerini. Görüyoruz açýkça ne sayýda
Öðenin, söylendiði gibi, yalnýzca içten, derinden
Deðil, renkler gibi, dýþtan çýktýðýný, çözüldüðünü,
Fýþkýrdýðýný. Bunlar sürekli çýkar ortaya,
Tiyatrolarýn üzerine gerilen sarý, mavi,
Kýzýl yelken bezlerinden yayýlan renkler gibi.
Titreþen dalgalar yayar tüm sahneye, boy boy,
Oturma yerlerini kaplar, bayram törenlerinde
Bayanlarýn, beylerin, þeref tribününde çevreyi
Renklerdiren, tüm kiþilerin geldiði, ýþýklanan
Yerler gibi. Ne denli sýký olsa da tiyatroyu
Çevreleyen duvarlar, o ölçüdedir sýcak çekiciliði
Ýçyörenin de, kendi rengiyle parlar nesneler
Orada, yer yer, yayýlýr günün aydýnlýðý. Keten
Çadýrlarýn üstünden dökülen renkler gibi tüm
Nesnelerin yüzeyinden çýkar özdeyiþler inceden,
Bunlardan doðan biçimlerin kesin izdüþümleri.
En ince ipliklerden çýkar bu izdüþümler, yayýlýr
Çevreye, göremeyiz bunlarý bir bir, hýzla çözülüp
Daðýlýþlarý yüzünden. Koku, duman, sýcaklýk
Tüm böyle benzeþikler, özdekten çýkarlar,
Derinden doðan özdeþler yayýlýþ yolunun
Sapalýðý yüzünden ayrýlmýþ birbirinden.
Ne çýkaklarýnda bir düzen, ne doðuþtan sonra
Bir gedik. Rengin yüzeyinden atýlan gömlek
Çok incecik, daðýlmaz, derlenir iyice, saðlam.
Ayna Görüntüleri
Aynada, suda beliren tüm özdeþ izdüþümlerin,
Parlak nesnenin yüzeyinden gözlerimize gelen,
Yansýmalara uymasý gerekir gerçek nesnelere.
Nesnelerden çýkanlar, özdeþleri doðuranlar.
Nesneler, çýkan öðelerdir, özdeþleri kuranlar.
Gerçek birer özbiçim var nesnelerin yüzeyinde,
Özdeþlere uygun, görünmeyen, çarpmalara yansýyan,
Parlayan yüzeyde. Baþka türü yok uygunluðun.
Özdeþlerin Ýnceliði
Gösterdim sana, nasýl yaratýlýr, nasýl olmasý
Gerekir özdeþin. Düþün kurucu öðelerin geliþini
Duyularýmýza, görülmediðini küçüklüðü yüzünden.
Doðrulaman gereken birkaç sözüm daha var, dinle.
Çok küçüktür kurucu öðeler, yapýlarý.
Küçük Hayvanlarýn Koku Almasý
Çok küçük hayvancýklar vardýr, görülmeyen,
Nasýl düþünülebilir içyapýsý birinin?
Nasýldýr onlarýn yuvarlak yüreði? Gözleri,
Eli-ayaðý, oynaklarý? Onlarýn caný, tini, ölçüye
Göre düzenlenme gereðinde bu küçüklükte?
Düþünemez misin onlarý incelik, küçüklük yönünden?
Keskin koku yayarlar, ilaç da yapýlýr onlardan,
Acý, kötü kokulu, çok küçük olmalarýna karþýn.
Dokununca kuzuotu, kantaroniki parmakla, düþer
Bir yaprak, epeyce kalýr kokusu. Çok bilgi
Edinirsin bunlardan, çok türde öðeleri vardýr
Özdeþlerdin, nesnelerin biçimine göre; uçuþurlar
Çevreye yayýlýrlar. Sezilmez dokunmakla bunlar.
Bulutlar Üzerine
Baþka kaynaklarý da vardýr özdeþlerin, hepsi
Nesnelerden doðarsa da, çevremizde dolaþan,
Uçuþanlarýn. Anla, gökte, þu hava yuvarlaðý yerde,
Oluþur varlýklar kendilerince, deðiþik özdeþler
Doðar, biçimlenir, devinir, sayýsýz türde. Görürsün
Uzayda yuvarlandýðýný bulutlarýn, korkunç karanlýk
Yaydýðýný, evrensel aydýnlýðý ýlgarladýðýný, azgýn
Bir gürleyiþle havayý döverken. Görürsün o zaman
Devlerin uçuþunu, gölgelerin yayýlmasýný, yüksek
Tepeler, kopmuþ kayalar gibi yuvarlanýr önünden
Güneþin bulutlar, kayarak görür sürüklediðini
Savaþa, birbirini deðiþik bulut yýðýnlarýnýn.
Daðýlýr gibidir gidiþleri, deðiþmeleri bakýlýnca,
Dönüþürler baþka biçime, öyle görünür dýþtan.
Görüntülerin Oluþumu
Dinle, çok hýzlý, çok kolay deðiþir, geliþir
Özdeþler, ayrýlýr nesnelerden, akýþýr, çözülür,
Göremeyiz onlarý, kuþkulanma öðretimizden.
Nesnelerin yüzeyinde gömlekleri vardýr yayýlan,
Baþka nesnenin yüzeyine gelen, gider oradan,
Örter üstünü yaþamak gibi dumanýn, odunun, taþýn:
Kopar bir akýntý, çýkmaz gerçek bir özdeþ, doðar
Parlak bir örtü, kalýn, sýký, karþýt, aynada
Görünenin görenden baþka oluþu gibi,
Ne özdeþler arasýndan bir örtü gibi çýkar,
Ne ayrýlýr, düz yüzeyin kaygan oluþundan.
Böyledir birçok görüntüyü, bize, yansýtmasý
Aynanýn. Görürsün bir özdeþ, her aynalaþan yüzeyde,
Öðrenirsin incecik dokulardan, sürekli, yüzeylerden
Ýncecik özdeþlerin doðduðunu, böyle doðar
Sayýsýz özdeþ. Doðrudur bunlarýn hýzlý olmasý da.
Öyledir güneþin, sayýsýz ýþýn yaymasý, birden
Evrenin ýþýklarla dolmasý, gerekir sayýsýz
Özdeþin türlü nesnelerden, deðiþik yolla
Ayrýlmasý, belli yöneltiye göre devinmesi, kýsa
Süre içinde, karþýt durumlarda koyarsak aynayý
Ayrý yerlere, benzer biçimlerle, renklerle
Yanýltýlýr nesneler. Öte yandan açýk mavilik
Kaplayýnca göðü, baþlayýnca korkunç kasýrga
Ortalýðý sarmaya, sanýrsýn, Acheron'dan çýkan
Titreten karanlýktýr dünyayý kuþatan, kapanýr
Gökyüzü dev bulutlarla. Bir korku yakalar bizi
Kötü, yukardan karanlýk bir ürperti, sezilir,
Yaðmur bulutlarýnýn ürküten karanlýðý yayýlýnca.
Ufak bir bölümün özdeþleri bunlar, nesnelerden
Çýkan, sözle sayýyla, anlatýlamayan görüntüler.
Özdeþlerin Akýþ Hýzý
Büyük bir hýzla devinir özdeþler, anla,
Süzülür geçer havanýn içinden, birdenbire,
Umulmadýk uzaklýða, yönlere yayýlýr hepsi.
Bir bir göstermek isterim sana uygun dizelerle:
Az sürer kuðunun türküsü, kolay gider uzaða,
Güney yellerinin getirdiði bulutlarý aþan,
Havalarý dolduran turnanýn cývýltýsýndan.
Görülüyor daha küçük öðelerden kurulan
Nesnelerin daha hýzlý olduðu. Bu türdedir
Güneþin ýþýðý, sýcaklýðý. Ýncecik öðelerden
Kurulmuþ. Ardarda çekiþ vuruþlarýndan çýkan,
Hava boþluðunu aþan, durmayan sesler gibi.
Iþýk gelir, iki öküzün çifte koþuluþunca,
Þimþek çakar gibi ardarda, öyledir özdeþlerin varlýk
Gerekimi, çok kýsa sürede aþarlar engini,
Önce, birden, arkadan gelen ufak bir çarpma
Ýter özdeþleri öne doðru, sürer ileri.
Onlarýn kanatlanýrcasýna, yayýlmalarýna elveriþli
Yer; þaþýlasý nitelikte ince dokusu, bu yayýlýþta
Tüm nesnelerden geçmesini saðlar, kolaylýkla geçer
Havayý da. Görülür sezildiði nesnelerin de içten,
En derinden gelen, daha küçük, gövdeciklerinin
Güneþ ýþýðýnda, sýcaðýnda olduðu gibi, hýzla
Dýþa fýþkýrdýðý, çözülünce gökyüzüne yayýldýðý,
Karalarýn, denizlerin üzerine uçtuðu, bir ýþýk
Yaðmuruyla uzayý doldurduðu. Nedendir önde
Bulunan tüm özdeþlerin ayrýlmaya uygunluðu,
Bir engelle karþýlaþmama? Görmez misin
Ne denli hýzla devindiklerini, uzaða gitmeleri
Gerektiðini, geniþ bir alanda uçuþtuðunu, güneþ
Iþýnlarýnýn da eþ zamanlý, göklere yayýlýþýný?
Bence bir kanýtlanmasýdýr bu, bilginin nesnel
Özdeþlerin geliþmesi, devinmesi konusunda.
Bir kap su koyarsýn geceleyin dýþarý, parlar,
Görürsün içinde yýldýzlý göðü, yansýr yýldýzlar
Suya, bundan anlaþýlýr özdeþin büyük hýzý,
Uzaydan yeryüzüne iniþi, suda izdüþümü.
Özdeþ Akýmlarýn Algýlanýþý
Söylemek gerek: Durmadan yayýlýr öðeler
Ulaþýr gözlerimize, uyarýr görme duyusunu,
Nesneler bilmez kokularýn çýktýðýný, ýrmaklardan
Serinliðin, güneþten sýcaklýðýn, deniz dalgasýndan
Çatýrtýlarýn doðduðunu, kýyýlarda yýkýntýlarý sularýn
Aþýndýrdýðýný, türlü gürültülerin uzayý yardýðýný,
Deniz kýyýsýna varýnca birden aðzýmýza acý nesnenin
Erimesinden doðan acý karýþýmlý, tuzlu ýslaklýðýn
Geldiðini. Akar boyuna nesnelerden özdeþler,
Öteden beriden bölünür, ayrýþýr, yayýlýr çevreye.
Kesilmez akýmlar, bunlardýr duyularýmýzý uyaran,
Sessizce. Görebilir, sezebiliriz bu sesleri, kokularý.
Özdeþlerin Göze Etkisi
Karanlýkta bile duyarýz, dokunmakla biçimini
Bir nesnenin, ayrý deðil gündüz görülenden.
Birdir öz bakýmýndan dokunmanýn, görmenin nedeni.
Budur gereken de. Geceleyin elle dokunup sezdiðimiz
Bir dikdörtgenin baþka olabilir mi biçimi
Gündüz gördüðümüz dörtgenin özdeþinden?
Bundan belli görmenin özdeþlerle oluþtuðu.
Evrende özdeþsiz bir nesnenin görünmediði.
Nesnelerde Renk, Biçim, Aralýk
Akar dört yana adý geçen nesnelerin özdeþleri,
Döner, yayýlýr ayrý yönlere, yalnýzca gözle
Görülebilir bu biçimler, tüm nesnelerden doðar
Biçim, renk yöneltilerine göre ulaþýr gözlerimize,
Özdeþler gösterir bize, olabildiðince, uzaklýðý
Onlarla belirleriz bunu, uzaklýktýr ayýran
Özdeþlerin nesnelerinden bizi, çýkýnca gider
Öteye beriye nesnesinden özdeþ, bölünür
Tümden havada, çözülür, dikilir önüne gözlerin.
Girer gözümüzden içeri, çarpar gözbebeðine,
Oradan varýr daha içeri sonuna deðin,
Bu yöntemle biliriz özdeþlerin uzaklýðýný,
Kestirebiliriz, ne denli çok sarsarsa önümüzde
Duran havayý, o oranda, kavrarýz ýraðý.
Ne denli uzarsa özdeþin akýmý, yayýlýrsa,
Olabildiðince gözlerimizin önünde, o denli
Uzakta görünür bize bir görüntü. Þaþýlasý
Hýzdadýr bunlar, bir bakýþta görürüz uzaklýðý.
Özdeþlerin Görünmesi
Þaþmamalýyýz artýk, gözümüze yakýn gelen
Özdeþlerin, tek tek görünmemesine karþýn
Nesnelerin görünmesine. Deðiþik yönlerden eser
Yeller, sarar bizi birden keskin soðuklar,
Göremeyiz bunlarý oluþturan öðeleri bir bir,
Sezemeyiz esen yellerin, ancak bir bütünlük
Ýçinde duyarýz vuruþlarýný tek tek, bize gelip
Çarpan baþka bir nesne gibi, bu yolla gösterir
Özdek olduðunu bize, dýþtan uyarýr gövdeyi.
Dokununca bir taþa parmaðýmýzla, sezinleriz
Yüzeyini, ona renk veren üst yüzünü,
Derinden gelen katýlýðýný, duymayýz rengini
Dokunmakla. Þimdi dinle bunu da: Nedendir
Özdeþlerin, öte yanda, görünmesi, anla: Yansýtýlmýþ
Orada bize görünen. Dýþarda, gerçek olan
Bir nesneyi, görüþ açýsýnda, görmemize benzer
Bu da; açýk bir kapýdan baktýðýmýzda, birçok
Olay görürüz evden, dýþarda geçen, iþte böyle
Görünür aynada, söylediklerimiz de, burada
Ýki katlý havadýr görmeyi saðlayan.
Ýlkin kapýnýn önünde olanlarý görürsün, yanda,
Sonra kapýda duran saðlý-sollu iki direk,
Daha sonra keser gözlerinin önünü ýþýk,
Ýkinci hava, dýþarda, görüþ açýsýnýn kapsadýðý
Ne varsa. Böyledir aynada yansýyan görüntü de,
Kýrýlýnca gönderir onu, gözle görüntü arasýnda
Kat kat hava, gözlerimize deðin, öne doðru.
Budur, daha önceden, aynadan yansýyanlarý
Duyularýmýza götüren. Bu evrede görürüz bunlarý.
Bu görüntü çok kýsa sürede yansýr yeniden,
Döner aynaya, o yandan bu yana, bu yandan
O yana yansýr sürekli, gelir gözlere, hep,
Gider ileri, yuvarlanýr boyuna havaya. Bundan
Anlaþýlýr ilkin, aynadan yansýyan havadýr
Görünen, sonra gider yansýyan görüntü, uzaklaþmýþ
Görünür bizden. Bir kez daha söyleyeyim: Dýþarda
Kapýnýn arkasýnda yansýdýðý görülen görüntülerin
Þaþýlýr bir nesne olmadýðýný, sularýn yüzünde
Yansýyanlar gibi açýklanýr bunlar, havanýn
Katlý olmasýndan doðar burada ikisinin etkisi.
Ayna Yansýmalarý Deðiþir
Deðiþir aynada görüntüler, örgenlerimiz de,
Saðýmýz solda, solumuz saðda görünür, bunu
Açýklayacaðým aþaðýda: Aynanýn yüzüne çarpan
Bir görüntü döner geriye, deðiþmeden, atýlýr
Dýþa, topraktan yapýlmýþ bir maskenin ýslakken
Duvara, ya da direklere bastýrýldýðýnda, gerçek
Biçiminde kalýnca önden baskýyla, karþýt
Durumlar görülür iki yönden, ortaya çýkan.
Bundan anlaþýlýr önceden, sað gözün þimdi
Solda, sol gözün de þimdi saðda göründüðü.
Ayna Görüntüleri Türlüdür
Benzer bu olaya, bir görüntünün aynadan aynaya
Vurmasý, birkaç özdeþin arka arkaya gelmesi.
Ne varsa evin içinde, gizlenmiþ arkada
Böyle görünür birbirinden uzaklaþmýþ,
Yol, iz karýþmýþ. Çýkar ýþýktan eðri büðrü
Bir görüntü, birkaç ayna kullanýlýr, böylece
Görülebilir bir durum saðlanýr, bu yöntemle
Geçen görüntüler aynadan aynaya pýrýl pýrýl
Soldaki saðda görünür, sonra geriye yeniden
Kesilmeden soldan saða, saðdan sola dönüþür.
Yan Görüntüler
Aynalar, gövdelerimiz gibi, iki yana
Doðru karþýlýklý, eðik durumda konursa,
Doðru görüntüler yansýtýr bize, böylece
Ya görüntü aynadan aynaya yansýr, iki katlý
Kýrýlýr, bize ulaþýr, ya da bu yolla görüntü
Döner çevreyi, varýr sonuna.
Anlaþýlýr bu aynanýn bize çevrilmesinden.
Aynada Görüntülerin Devinmesi
Ýnan bana, eþ adýmlarla devinir görüntüler,
Sürekli, belirir, bizim davrandýðýmýz gibi,
Býrakýnca aynayý, kesilir görüntü, gelmez bize,
Bir kuralý görülür burada doðanýn: Yansýyan
Tüm nesnelerin gerekir eþit açýyla kýrýlmasý
Geriye, yansýmaya karþýt yansýmasý.
Göz Kamaþmasý
Engeller gözü, bozar görüþü parlak nesneler,
Sürekli bakýnca güneþ de bozar gözü, aþkýn
Bir güç var onda, yukardan düþerken öðeleri
Aþaðý doðru ýþýyarak, parlayan uzaydan gelir
Hýzla göze, yýpratýr iç dokusunu gözün.
Yakar gözü keskin parlaklýk, süreklice,
Ateþ öðeleriyle yüklüdür hepsi, derin acýlar
Doðurur göze giren ateþ öðeleri.
Sarýlýk Hastalýðý
Sarý görür neye bakarsa sarýlýða tutulan.
Akar sarýlýða tutulanlarýn gövdelerinden
Sarý özdek öðeleri çokça, bunlardýr sonradan
Havada nesnelerin özdeþlerine yerleþen.
Bunlardýr hastanýn gözlerinde türlü
Biçimde karýþan, sonra solgun renk örtüsüyle
Bütün gördüðü nesnelerin yüzeyini kaplayan.
Karanlýktan Aydýnlýða
Karanlýktan bakarýz aydýnlýkta olana
Önceleyin, karanlýk havadýr açan, bakan
Gözlere bir çýkýþ yolu, oradan düþer aþaðý
Doðru, parlayarak gider ardýnca, aydýnlýk
Havanýn, sürekli. Daha güvenli, seçkin, oynak,
Ýncedir ýþýyan aydýnlýk, parlak hava,
Geniþ, uzun gecenin korkunç karanlýðýndan.
Birden doldurmuþ ýþýkla gözün görüþ yolunu,
Açýlmýþ daha önceden karanlýðýn kapadýðý
Yol, çýkmýþ ortaya nesnelerin görüntüleri
Onun ardýndan, ýþýktýr bunlarý gösteren,
Göze görmeyi saðlayan, bakýlmaz karanlýkta
Iþýksýz, gelir kararmanýn kalýn havasý
Sonradan, doldurur bütün yarýklarý, kapar
Gözün görüþ yollarýný, gelemez nesnelerden
Gözlere bir görüntü, orada, devinebilen.
Görüþ Yanýlmalarý
Çokluk yuvarlak görünür bize kentin dört
Kýyýlý kuleleri uzaktan bakýlýnca. Nedeni:
Böyle bir köþe ya düz görünür uzaktan, ya da
Görünmez, yitirir çarpma gücünü, gelemez ordan
Bir uyarý gözlerimize, devinirken özdeþler,
Hava yýðýnýyla sürekli çarpýþmalar sonucu
Tükenir, engellenir duyulara gelen uyarý.
Bundandýr iyi görünemeyiþi köþelerin. Yuvarlak
Görünür bize dörtgen biçimli yapýlar.
Gerçekten yuvarlak deðil onlar, yakýndan
Gördüðümüz gerçek yuvarlak gibi. Bu durum
Karýþma yüzündendir çevresel çizgilerde.
Gölgelerin Kýmýldanýþý
Böyle görünür, bize, güneþte, yanýmýzda
Bizden ayrýlmayan gölgemiz. Uyar adýmlarýmýza,
Özenir devinmemize, sanýlýr gerçekten ýþýksýz
Havanýn gittiðini kiþinin adýmýnýn da,
Devinmesinin, davranýþýnýn da. Gerçekte
Alýþkanlýða göre, gölge dediðimiz, nesne
Deðildir, ýþýktan yoksun havadan baþka.
Iþýksýz kalýr yürürken biz, yerler, nereye
Varsak, güneþ ýþýðýný önlesek. Yine dolar
Iþýkla geçtiðimiz yerler. Yanlýþ düþünüyoruz
Gölgelerin bizimle gezdiðini sanarak, onlarýn
Önceden gövdeden ayrýldýðýna inanarak.
Süreklidir ýþýnlarýn dökülüþü, ocaða atýlan
Bir yün gibi gider eskisi, gelir yenisi.
Bundandýr topraðýn güneþ ýþýmalarýný yitiriþi.
Alýr ýþýðý yýkanýr karanlýk gölgeler, açýlýr.
Karýþmalar Görüþü
Gözler yanýlýyor diyemem burada, ancak
Gölgenin, ýþýðýn bulunduðu yerde çalýþýr gözler.
Deðiþmeden kalmaz ýþýk olduðu gibi, ya da baþka
Yerde çýkar mý ortaya burada bulunan gölge
Deðiþmeden? Yukarda söylendiði üzre nesneler
Durur mu deðiþmeden? Uygundur bunlarý kavramaya
Anlayýþ gücü. Giremez nesnelerin özüne göz, gözde
Deðildir yanýlmanýn nedeni. Kýmýldanmadan sessiz
Durulduðu sanýlýr, yelkenliyle gidilirken.
Bir koyda demir atýlmýþ sanýlýr, hýzla gidiyor
Gibi gelir bize tepeler, kýrlar önümüzde, uçarca
Geminin kuyruk kesimine doðru. Kürekler çekilir,
Yelken açýlýrken kanatlanmýþ gibi geçeriz
Önlerinden, Görünmez mi göðe düðümlenmiþ gibi
Kýmýldamadan, sessiz duran yýldýzlar? Oysa
Sürekli devinirler. Çýkarlar yukarý parlayan
Özleriyle göðün üstünden aþýnca, uzaklaþýrlar
Gözden batýda. Güneþ, ay devinmez görünür, oysa
Devinirler gerçekte. Yükselir iki kaya bir
Deniz çevrintisinden, bakarsýn bunlarýn arasýndan
Geniþ bir yol açýlýr, donanmalara, birleþir,
Bir ada olduðu da görülür iki kayanýn. Çevrelenip
Dönen çocuklar, döndüklerini sanýr durunca,
Oynadýðý gelir onlara direklerin avluda.
Anlaþýlýr, damýn onlarý korkutmak için çökmeye
Kalkmadýðý, baþlayýnca parlak ýþýklarýný yaymaya
Doða, günün ýþýyan kýzýllýðýný tepelere, göðe
Aðmaya, týrmanýr gibi görünür daðýn doruðu
Güneþe doðru. Yanar yakýnýnda yalýmsýz sýcaklýkla
Ýki bin ok atýmý, ya da beþyüz kargý boyu uzakta,
Bizden, bir dev boþluk varken güneþle dað arasýnda.
Bu boþluðun aynasýdýr ýþýldatan sonsuz uzayý.
Binlerce ülke var, bu arada, deðiþik uluslar,
Hayvan soylarý yaþar bu alanlarda. Bir parmak
Yüksekliðinden az bir su birikintisi taþlarýn
Arasýnda, kaldýrýmda, bakýlýr derinliðine buradan
Sonsuz bir görüþle dünyanýn,
Açýlýr gibi engin bir uçurum yerden göðe,
Sanýrsýn bunun içinde gördüðün bulutlar,
Gök varlýklarý yayýlmýþ yerin altýnda, geniþ,
Büyülü bir gökteymiþ gibi, böyledir ýrmaðýn
Ortasýnda duran azgýn bir at çayýn akýþýnca,
Bize karþýt olmadan, baktýðýmýzda suyun akan
Dalgalarýna, çaprazlama döndüðünü, durmasýna
Karþýn atýn, kapýlmýþ akýntýya, sürüklenmiþ
Sanýlýr akýntý yüzünden. Ne yana çevirsek
Gözlerimizi suyun akýþýna kapýlmýþ görünür
Nesneler. Buna benzer sütunlar dizilir yolun
Ýki yaný boyunca; sütunlara dayandýðýndan,
Birden bakýlýnca uzunlamasýna yukardan daraldýðý
Görülür baþlýklarýn; damla döþemenin kesim
Çizgisi, saðdan-soldan uzar sonuna deðin
Görünmez olur bitim yerine gelince yolun.
Dalgalardan doðar, dalgalar ardýnca batar gibi
Görünür güneþ okyanusta gemicilere. Orada
Gemiciler yalnýzca göðü, denizi görürler.
Bu yüzden sakýn, inanma duyu yanýltýlarýna.
Anla denizi bilmeyen gemilerin limanda yavaþça
Dalgalarla savaþtýðýný, bordalarýn kýrýldýðýný,
Sezilir küreklerin tuzlu dalgalara batmayan
Yerlerinden bunlarýn dümen üst bölümündeki gibi
Olduðu, suya batan bölümün kýrýldýðý, yanlýþ
Burada. Çýkýnca sudan anlaþýlýr gerçek. Eðilmeyle
Baþlar suyun üstünde yüzmeye. Sürer göðe
Geceleyin yeller daðýlmýþ bulutlarý, görünür
Iþýyan yýldýzlar, bulutlara doðru koþar gibi,
Baþka yollar açar, yüksekte, devindikleri yerde
Elimizle bastýrýrsak yukarý doðru gözümüzü
Ýki kat çoðalmýþ görürüz karþýmýzda nesneleri,
Gözümüze çarpanlarý. Ýki kat görünür bize
Iþýldaklardan çýkan, parlak, çiçekleþen aydýnlýk,
Ýki kat görünür evde öte beri, iki kat görünür
Kiþilerin yüzleri, boylarý, gövdesel örgenleri.
Düþler - Uykular
Düþ konusuna geldik, sonunda. Tatlý bir
Uykunun bizi sýmsýký sardýðý, gövdemizin
Derin bir dinlenmeye daldýðý, sessizliðe
Büründüðü düþte bile uyanýk olduðumuzu sanýrýz,
Elimizi, ayaðýmýzý oynattýðýmýzý, gecenin yoðun
Karanlýðýna karþýn aydýnlýða, güneþe, güne
Baktýðýmýzý. Kapalý bir yerde bulunmamýza
Karþýn uçar gibi oluruz göklere, dolaþýrýz
Denizde, yerde, çaylarda, kýrlarda, bayýrlarda.
Sesler duyarýz gecenin bizi çevreleyen
Sessizliðinde, yanýtlarýz aðzýmýz açýlmadan.
Görülmedik iþler, olaylar görürüz, düþte
Görülen tüm bunlar, duyulara güveni sarsar.
Gerçek bu deðil, birçok tuzaðý var yanýlmanýn,
Katýlýrýz kiminin düþündüklerine, gözün
Görmediklerine de, düþte görülenlere de.
Güçlük yok bilinenleri bilinmeyenlerden
Ayýrmak için, anlýðýn kuþkulu dediklerinden.
Kuþkucular
Kiþinin bilme olanaðý yoktur diyen, düþünen,
Bilmiyor demektir, neyin bilineceðini, açýkça,
Yalanlýyor kendi bildiðini de. Deðmez bunlarla
Savaþmam, devekuþuna benzer bunlar, yalnýzca
Baþýný gizler kendi ayak izlerinde. Sorabilirim
Onlara yine de, kýsaca: Evrende gerçek nesne
Görülmediðine göre daha önceden, nereden
Çýkarýyorlar bilmenin, bilmeyiþin anlamýný,
Bilgisini? Nedir gerçeðin bilgisini yanlýþtan
Ayýran, þaþmayan, kesin ölçü nedir?
Epikuros'un Kuramý
Göreceksin aþaðýda tüm gerçek bilgiyi
Duyularýn yarattýðýný, onlarýn çürütülemez
Olduðunu, güvenmek, baðlanmak gerek duyulara,
Eziyor yanýlmanýn baþýný gerçeklik, kendince.
Nedir büyük güven uyandýran duyularda?
Nasýldýr duyudan gelen yanýlma, yine duyudan
Kaynaklanan bir algýya karþý, Gerçek deðilse
Duyular, yanýltýr alýnan sonuçlar. Eleþtiremezdi
Göz, kulaðýn yanlýþýný, kulak dokunmayý, dokunma
Tatmayý, bunlara karþý çýkmaz mýydý göz, burun.
Doðru deðil bunlar benim kanýmca. Kendine özgü
Bir alaný var duyularýn, yeteneði, gücü.
Bundandýr bir duyunun yumuþak, sýcak, soðuk gibi
Özellikleri kendi öz gücüyle sezinlemesi,
Renkleri, biçimleri de. Baþka bir duyuyla
Kavranýr bunlarla birleþenler. Bundan da tadýn
Ayrý etkisi, koklamada, duymada baþka bir duyu
Gücünün bulunmasý, çatýþmaz birbiriyle duyular.
Güvenle çalýþýrlar eþ ölçüde, doðrudur
Duyularla gelen izlenimler, süreklice. Yetimiz
Çözemezse yakýnýmýzdaki dörtgenin uzaktan
Neden yuvarlak göründüðünü eksiði vardýr,
Önemsenmez nesne görüntülerinin üst üste
Gelmesinden doðan yanýlgý, yiter yönetim gücü
Onun, sarsýlýr yaþama, saðlýða dayanan temeli,
Yýkýlýr anlýðýn güveni. Yalnýzca kurulu düzen
Deðil çöken; duyulara güven kalmayýnca devrilir
Tüm dayanaklar, ne uçurumdan kaçarsýn, ne de
Gereksiz iþlerden, yýlmazsýn aþýrýlýktan.
Ne varsa duyulara karþýt birikmiþ, anlamsýz,
Boþ bir söz olur sence, temelsiz, düzensiz,
Çarpýk, yanlýþ tasarlanmýþ bir yapý gibi hepsi.
Kalemin biraz kaymasýyla bozulur ölçüde denge,
Uyumsuz, aykýrý, densiz görünür yapý, bozuk.
Bir uygunluk olmaz ön-arka yönlerde, çatýda.
Yýkýlýr, sarsýntýda devrilir bir yaný, çöker
Ölçüsüzlük sonucu. Böyle kurulsaydý duyular,
Yanlýþ bildireydi tüm verilerini, tüm düzenin de
Bozuk, ölçüsüz olmasý gerekirdi. Önemli deðil
Bir duyunun algýsýný ötekinden, neden, baþka
Göstermek, açýklýða kavuþmuþtur artýk konu.
Ýþitme Üzerine
Gelince þangýrtýlar kulaða duyulur tüm sesler,
Gövdesel duyu düzeni uyarýnca. Özdektir sesin
Yapýsý, gürültü gibi, direnilmez duyularý uyarmasýna,
Yýpratýr gýrtlaðý, kýsar kendiliðinden, ses boðazdan
Çýðlýk gibi kopup havaya yayýlýnca. Büyük bir
Yýðýn çýkarsa ses ilkelerinden, gýrtlaðýn daracýk
Geçidinden, birden, baþlarsa havada daðýlmaya,
Aþýnýr, yýpranýr aðzýn yanlarý. Öðeler kurar
Sesleri, sözleri, kuþkusuz, yoksa olmazdý uyarma.
Bilirsin, sen de, bir kiþinin neler yitirdiðini,
Uzun konuþmakla sinirlerin yýprandýðýný, güçsüz
Kaldýðýný, sürerse bu konuþma günaçýmýndan
Gece karanlýðýn gölgelerine deðin, yüksekten
Çýkarsa ses. Budur sesin özdeksel kanýtý,
Ses özdektir. Yorulur çok konuþan, tükenir
Gövdede özler, azalýr, yavaþlar ses de.
Ýlkeler azaldýkça seste de sezilir bir kesilme,
Düz öðelerden çýkar ses, aþýnma yüzünden.
Türlü biçimde öðelerden sesler gelir kulaklara,
Kavallar çalýnýr, çýnlar, yankýr Frigya kýrlarýndan.
Geceleri Helicon ülkelerinden yankýr duygulu sesler.
Sesin Kuruluþu
Aðzýmýz açýlýnca, derinden çýkan sesleri ayýrýr
Oynak dil, sözleri düzenleyen, dudaklarýn
Bölümsül kýmýldanýþlarýyla düzenlenir sesler,
Kýsadýr bireysel seslerin birbirinden uzaklýðý,
Gerekir kesinlikle, belli biçimde sözleri
Kavramamýz, duymamýz açýkça, sesler korur süreklice
Biçimlerini, yapýlarýný, geniþ bir uzay oluþursa
Sesler arasýnda, karýþým baþlar, birbirine
Geçiþir sesler hava yoðunluðu yüzünden, bir
Engeldir bu, bir çýnlama duyulur yalnýzca,
Anlaþýlmaz sözcükler açýkça, bulanýklýk baþlar.
Engeller belirir, karýþýk gelir kulaklarýmýza
Sesler, ulaþýr topluluðun kulaðýna da, tek ses
Çýkar bir çýðýrtkanýn aðýzndan: Böyle daðýlýr
Bu tek ses, karýþýr binlerce sese. Girerse söz
Biçimine, açýk bir anlam kazanýrsa, o zaman
Baþarýr uyarmayý, ulaþýr bildiri kulaða. Uçar,
Yiter, boþlukta bu seslerden kulaða dosdoðru
Gelmeyenler, baþka bir bölüm yankýlanýr,
Yanýltýr bizi çarpýnca sapasaðlam kayalara.
Yanký
Doðru kavra bunu da, böyle verebilirsin kendine,
Baþkalarýna doðru, kuþkusuz yanýtý. Böyle anlarsýn
Issýz bir yerde, kayalarýn arka arkaya, eþitçe
Sözleri neden yansýttýðýný, karanlýk ormanda
Yolunu þaþýrmýþ, arkadaþlarýmýzý ararken, bize
Doðru gelsinler diye, yüksek sesle çaðýrýrken.
Kendim duymuþum bir sesin altý, yedi kez
Yankýlandýðýný. Bir kez baðýrýnca kiþi yansýr
Sesler tepelerden tepelere, döner durmaksýzýn
Geri, sözler ardarda yankýlanýr, süreklice.
Yerleþmiþ bu ülkede su perileri, komþu köylerde
Faun denen keçi ayaklý Satyrler topluluðu.
Ürkütürmüþ yerlileri, onlarýn geceleyin, çýkan
Görüntüleri, bozarmýþ dirliði, düzeni sessizce,
Onlarýn yalanlý dolanlý sataþmalarý.
Telli çalgýlar gibi sazlar çýnlarmýþ, tatlý,
Yakýnmalý sesler çýkarýrmýþ, oynak parmaklarýn
Düzenlediði kavallar çalýnýnca. Dinlermiþ
Ýnsanlar Pan'ý doyasýya, çamlarýn çelenklediði
Yarý-hayvan baþýný saða sola sallayýp
Gösterdði, kývrýk dudaklarýndan ýslýklar
Çýkardýðý, yeller gibi estiði günler. Yürekler
Yanarmýþ, susmazsa Pan'ýn ormanda çýnlayan
Kavalýndan döküklen türküler. Ne þaþýlasý masallar
Anlatýrlar, bunlar gibi, yoktur tanrýlardan uzak
Bir yer yayýlsýn diye böyle öyküler.
Baþka bir iþ vardýr bunda, sever insanlar
Eskiden beri duyulmamýþ öyküler dinlemeyi.
Seslerin Yayýlmasý
Þaþýlýr yaný yok, bir yerden engellenmeden
Göze görüntüler gelmezken, sesler ulaþýr
Kulaklarýmýza, uyarýrlar bizi, kapalý kapýlardan
Bile çok görürüz konuþmalarýn duyulduðunu.
Þaþma, özdeþler sesler gibi elveriþli deðil
Nesnelerin gözeneklerinden geçmeye, onlar
Çokluk yýrtar, daðýtýr geçtiði yeri, akamazlar
Camlardan, baþka nesnelerin geçtiði gibi.
Bölünür ses ayrý yönlere, biri çýkar ötekinden,
Düzenlenir yine, çok bölündüðü de olur
Kiminin, ateþte görülebilir bu, bir kývýlcým
Ayrýlýr sayýsýz kývýlcýma. Seslerle dolar
Uzay, yayýlýr gizlice sesler baþka yönlere,
Dalgalanýr bir gürültü. Buna karþýn özdeþler
Yalnýzca bir kez kurulmuþ olduðundan, uygun
Bir doðrultuda gider. Bu nedenle göremez kimse
Özdeþleri, oysa duyar dýþtan da olsa sesleri,
Girince kapalý uzamlara sesler, daðýnýk, karýþýk,
Anlaþýlmaz bir yapýda gelir kulaklarýmýza,
Bir gürültü, bir patýrdý duyabiliriz.
Tat Alma Üzerine
Bir bilgi ediniriz az çok, deðince dilimize,
Damaðýmýza bir nesne, bu konuda düþününce.
Önce tadýný duyarýz aðzýmýzda özsuyun,
Suyla dolmuþ bir süngerin sýkýlýp kurutulmasý
Gibi, yemeði çiðnediðimizde. Yayýlýr damakla
Ýncecik damarlara, bir sünger gibi dile,
Besini yiyince; yuvarlak olduðundan akýcý
Özsuyun öðeleri yumuþak bir etki býrakýr,
Yumuþaktýr bütün yörelerde devinmesi de,
Kimi sulu özler vardýr dilin gözeneklerine
Dolunca, karþýt durumda, bir acý uyarma
Sezilir duyuda, biçimsiz öðelerin çokluðundan
Gelir bu tedirgin edici uyarýlar, bozuktur
Kuruluþlarý. Uzar damaðýn bitimine deðin tat,
Özsu, sýzar boðaz yoluyla aþaðý, bölününce
Oynaklara, sinirlere tükenir tat. Önemli
Gövdenin neyle beslendiði, yenen sindirilirse
Ýyice daðýlýr bütün örgenlere beslemek için,
Bilindiði gibi korur midenin suyunu, ýsýsýný.
Tatlarýn Türlülüðü
Açýklamak isterim þimdi, yemeklerin deðiþik
Tadýný, neden birine acý gelenin ötekine
Tatlý geldiðini, büyük bir ayrýmdýr arada,
Birinde besin olur, ötekinde aðý. Yýlanda
Budur durum, öldürür karýþýrsa salyasýna
Birinin, kendi kendini soksa ölür. Keskin
Bir aðýdýr çöplemeotu insana, yaðlandýrýcý
Yemdir býldýrcýn, oðlaklar için. Anlarsýn
Bununla, buna benzer neler olabilir daha,
Düþünmen gerek daha önce söylediklerimi,
Karýþmýþ öðeler vardýr tüm nesnelerde birbiriyle.
Yaþayan, beslenen kendi soyunca düzenlenir, birer
Ayrým, baþkalýk gösterir dýþtan, türlü
Biçimlere girer, sýnýrlý kesimler içinde.
Öðelerin deðiþik yapýsýndan çýkýyor bunlar,
Nesnel özleri oluþturan. Türlü türlüdür öðeler,
Bu türlülük nedeniyle gözenek dediðimiz geçitler,
Kesimler tüm örgenlerde, aðýzda, damakta ayrýlýr
Birbirinden. Yine bundandýr öðelerin büyüklü
Küçüklü yapýda olmasý. Üçgen, dörtgen biçimlidir,
Yuvarlaktýr birçoðu da, deðiþik, çokgen biçimli
Olanlar da var. Süreklidir öðelerin devinmesi,
Düzenlenmesi, bundandýr geçtikleri gözeneklerde
Biçimsel ayrýmlaþma, dokularýn dýþ örgüsüne göre
Geçiþ yollarýnda deðiþme. Budur nedeni nesnelerde
Acýnýn, tatlýnýn. Tatlýnýn düz, yuvarlak öðeleri
Girer gözeneklerine damaðýn, acýnýn da çengelli
Öðeleri aðýza dolunca birine acý gelir, ötekine
Tatlý, geçince boðaza. Kolaydýr öðrenmek bunlarý.
Çok artar safrasý sýtmalýnýn, ya da baþka sayrýlýða
Yakalananýn, sarsar kiþiyi baþtan aþaðý bu olay,
Deðiþtirir öðelerin yerini tümden, anlaþýlýr
Tatlýyla acý arasýndaki dönüþme, duyulara gelen
Öðelerin, deðiþen etkisinden aðýzda. Birleþmiþ
Balýn tat duyumunda acýyla tatlý, önce açýkladýðým.
Koku Üstüne
Öðren þimdi kokunun nedenini, araþtýracaðým
Buruna geliþini; akar, çevreye yayýlýr koku,
Etkiler deðiþik yaratýklarý, kimine uygun gelir,
Kimine karþýt ,türlü kokular, deðiþiktir öðeleri.
Yayýlýr havada balýn kokusu, süzülür kokmuþ
Leþe akbaba, gider yabanlarýn toprakta kalan
Ayak izlerini koklayan çoban köpeði, arkadan.
Roma'nýn kurtarýcýsý Juno'nun beyaz kýzý
Böyle sezer yaklaþan kimseleri kokularýndan.
Özel bir kokuyla yönelir tüm canlýlar yeme,
Kaçýnýr aðýlý otlardan. Böyle korunur bütün
Diri yabanlar soylarýný, dirimlerini, saðlýðý.
Koku Öðeleri Yavaþ Yayýlýr
Yayýlabilir nesneden nesneye kesintisiz,
Buruna gelen kokular olabildiðince, uzaða gidemez
Yalnýz baþýna gürültü, ses gibi kokular.
Özdeþler üzerinde duracaðým burada, gözümüze
Gelen, sürtünen, görme duyusunu uyaran.
Ýlkin çözülür özünden, yavaþ yavaþ iner
Derinlere akar, çýkar nesnelerden, bundan
Anlaþýlýr daha aðýr koktuðu daðýlan,
Çözülen nesnelerin, ocakta yananlardan. Görülüyor
Kokunun, sesten daha kalýn öðelerden kurulduðu.
Delip geçemez taþ duvarlarý sesin, çýnlamanýn
Yayýldýðý yerde kolayca. Bundan anlarsýn
Kokularýn kaynaðýný, yerini bulmanýn güçlüðünü.
Yayýlýnca boþlukta koku yavaþlar, azalýr
Hýzý, ulaþamaz bildiriler erken duyulara,
Bu yüzden yanýlýr kokuyu izleyen köpekler.
Ýðrenme Üzerine
Tatla koku konusunda deðil etkisi nesnel
Biçimlerin, renklerde de görülür özelliði.
Eþit duyumlar uyandýrmaz nesneler, kimi basar
Çýðlýðý, tiksinir kimileri, görünce kanat çýrpan,
Bize günün ýþýdýðýný bildiren, yerinde durmayan
Kýzgýn sesli horoza bakamaz aslanlar,
Duramaz karþýsýnda, hýzla kaçarlar ondan.
Horoz gövdelerinden çýkan kimi öðeler,
Deler arslanlarýn gözlerini, girer içeri
Oyarlar gözbebeklerini, büyük acýlar verirler
Aslanlara. Karþý durulmaz böyle dik baþlý
Hayvanlara. Korkulur bir yaný yoktur
Öðelerin bizim gözlerimiz için, korur geçiþ
Yerini gözler, dokunamaz onlara gidip çýkarken
Öðeler, yýpratamaz onlarý dudaklarýnda
Bile, incitemezler gözleri, gerçekten.
Tinin Çalýþmasý
Öðren þimdi tinimizin devinme nedenini,
Nereden düþünülür, kavrama ulaþýlýr, anla.
Türlü nedenlerle devinir nesnelerin özdeþleri,
Daðýlýr her yana, kolayca birleþir, derlenirler
Havada, çok incecik olduðundan yapýlarý, birbiriyle
Örgülenirler, karþýlaþýnca, ya bir ipliðin
Eðirilmesi, ya da düz bir altýn yapraðýn
Oluþumu gibi. Çok inceciktir bu tür özdeþler,
Kendi dokularý içinde gözlerimize gelen, görme
Duyusunu uyaranlardan. Sýzar geçerler içimize
Gövdemizin gözeneklerinden. Uyarýrlar güzel
Bir kokuyla tini, daha sonra duyu gücünü,
Böyle görürüz Centauruslarý, Scylla'nýn ellerini,
Kollarýný, Cerberus'un çýlgýnca iþlerini, sonsuz
Bir uykuya dalanlarýn görüntülerini. Kuþatmýþ
Onlarýn kemikleri ölüm gecesi yeryüzünü,
Sarar tüm ortalýðý, doldurur uzayý deðiþik
Türlerden çýkan yýðýn yýðýn özdeþler,
Ýlkin hýzla geliþirler havada sürekli,
Bir bölümü açýlýr, yayýlýrlar, bambaþka
Biçimlerde deðiþik nesnelerden çýkarak düzenlenir
Gözlerimizde, özlerinden oluþan yeni bir görüntü.
Gerçekten, yaþayan bir varlýktan gelmiyor
Centaurus'un görüntüsü, yok evrende böyle yaratýk,
Gelince bir araya kiþiden çýkan özdeþle attan
Yayýlan, söylediðim gibi, bir Centaurus oluþur,
Kolayca. Çok incedir özdeþlerin yapýsý, dokusu.
Böyle düzenlenir benzeþik türden görüntüler.
Aþýrý bir kolaylýkla devinirler, içerlere girerler.
Söylediðim gibi yukarda, çok incecik olmakla,
Yine de rasgele çarpmayla bir özdeþçik kýmýldatýr
Tinimizi, þaþýlasý bir inceliði vardýr tinin
Kendi soyunca, kýmýldanýcýdýr. Artýk anlarsýn
Kolayca söylediðim yöntemledir tüm oluþlar,
Tinle gördüðümüz gibi görürüz gözlerimizle
Deðiþmeden, bundandýr ikisinin de birbirinin eksiksiz
Benzeri olmasý, biçimce. Bunu da söyledim yukarda,
Ben, aslanlara baktýðýmda, uyarýlýr aslan özdeþleriyle
Gözüm, tin de uyarýlýr eþ ölçüde. Aslan özdeþinde
Olduðu gibi baþka görüntülerle de uyarýlýr tin,
Algýlar onu göz, ince özdeþleri gördüðünde.
Dalar uykuya kiþi, yayýlýr tüm örgenler,
Yalnýzca tin kalýr bütün gücüyle uyanýk.
Uyarýr tini benzeþik özdeþler, uyanýkken olduðu
Gibi düþte de. Kimi çok aðýrlýk verir, yaþýyormuþ
Gibi görünür düþte, öyle sanýrýz. Oysa daha
Çoktan ölüp gitmiþ, yutmuþ onu toprak, ölüm.
Doðanýn baskýsýdýr bu etkiyi yapan, uyurken
Sessizliðe varýr gövdenin tüm örgenleri, duyular,
Kýmýldamaz el ayak, bu yüzden ayýrdýna varmaz
Duyular gerçekle yanýlgýnýn, aksamýþ bellek bile,
Uyku nedeniyle tükenmiþ gücü. Bundandýr ölümden
Uzun süre önce tinin yaþanan, algýlanan,
Düþünülen, görülen bir nesneyi seçemediði.
Þaþýlasý deðil, özdeþlerin devinmesi artýk,
Örgenleri uyarmasý, kýmýldatýþý. Ýnanýrýz uykuda
Benzer iþlerin görüleceðine. Yiter önceki özdeþ,
Baþka durumla çýkar ortaya yenisi, deðiþmiþ
Görünür bize birincisi. Kýsa sürede olur bunlar,
Ayýrdýna varmak güçtür, öyle oynak, öyle bol
Görünür nesneler yýðýný, küçük bölümcüklerde
Olduðu gibi, söylenemez, en kýsa sürelerde
Birbiri ardýndan gelip gelmeyeceði.
Ýstenç Üzerine
Çok sorun var bu konuda söylenecek, açýklanacak,
Konuyu tümden incelemek, sonuca varmak için.
En önemlisi þudur sorunlarýn burada: Nereden
Gelir anlayýþ yetisinin doðru düþünmesi, neden
bir uyanma baþlar seviþmeyi düþleyince?
Bizim isteðimize mi baðlý özdeþler, biz
Dileyince mi gelirler bir yere, birleþirler
Duruma en uygun biçimde? Gönül mü çekmiþ
Bu denizi, göðü, yeryüzünü, yoksa uluslarýn
Toplanmasý, eðlenmesi, savaþmasý, birliklere
Ayrýlmasý, ya da isteðimiz için mi yaratmýþ
Doða? Böyle olsa da tin belli yerde bambaþka
Konular düþünür deðiþik kimselerde.
Görür müyüz nesneler arasýnda bütün devingen
Bir oyunda, kollarýn yukarý kalkarken ayaklarýn
Onlara uymasýndan doðan düzeni, yoksa görüntüler
Çok becerikli oyuncudur, onlar mý geceleyin
Oyun oynayabilenler? Yoksa þu kanýt mý daha
Doðru? Yalnýzca düþünmekle anlaþýldýðýna göre
Birçok zaman bölümleri mi vardýr, bizim bir söz
Söylediðimiz, algýladýðýmýz süre içinde?
Tüm zaman bölümlerinde, her yerde, her türde
Özdeþler vardýr, bize ulaþacak düzende.
Yýðýnla nesne vardýr devindiði oranda görünen.
Görünmez olunca ilk gelen özdeþ, çýkar
Ortaya baþka durumda. Bundan anlaþýlýr
Birincinin deðiþtiði. Çok incedir yapýsý
Bu özdeþlerin, hangisine yönelir, kavramak
Ýsterse anlýk, yalnýzca onlar kalýr, yiter
Ötekiler, tin için kalandan baþkasý.
Kapýlýr bir umuda tin, tüm nesnelerden
Yayýlan özdeþleri kavramak için, böyledir
Öteki konularda da durum. Görmez misin
Ne denli açýldýðýný gözün ince bir görüntüye
Yönelince, istenç o nesneye çevrilince?
Yorgunluða katlanmadan açýk bir görüþ olamaz.
Güç deðil anlamak kendi kendine kavranan
Nesnelerin, anlýk onlara yönelmeyince
Uzaklaþacaðýný, kavranmak olacaðýný. Þaþýlýr
Yaný yok bizce, neye yönelirse anlýk onu
Kavramanýn, ötekilerin geçip gitmesinin.
Katalým buna büyük yanýlmalarý doðuran
Düþte görülen daha küçük görüntüleri de.
Düþte Görüntü Deðiþmeleri
Arada bir görürüz düþte önceki görüntünün
Sonrakiyle yer deðiþtirdiðini. Bu nedenle
Kollarýmýzýn arasýndaki kadýn birden dönüþür
Erkeðe, bir yüz deðiþir, yaþlanýr. Þaþmayalým:
Böyledir unutkanlýklar uykuda.
Örgenler Ýsteklerden Öncedir
Sakýnmak gerek yanýlgýya düþmekten bu konuda,
Büyük yanýlmalardan; düþünme sakýn göklerin
Parlak ýþýnlarý görmemiz için varolduðunu,
Ayaklar üzerine oturan baldýrlarýn, kalça
Gibi yukardan inen, uzayan bacaklarýn adým
Atalým, gövdeyi tutsun diye, güçlü kaslarla
Baðlanan kollarýn, iki elin yardýmcý olarak
Oluþtuðunu, yaþarken gerekenleri saðlasýn diye
Düzenlendiðini düþünme sakýn. Ne varsa karþýt
Düþünülen yanlýþtýr, yanýltýcý bir kuraldýr.
Yaratýlmamýþ yarar görmek, kullanmak, gövdeye
Çýkar saðlamak için bir nesne; yaratýk yarar
Ýçin deðil, yarar yaratýk içindir, önce yaratýk
Vardýr, ardýndan gelir yarar. Öncedir kulak
Duymaktan sesleri, tüm örgenlerimiz vardý
Bence, onlarla saðlanan bütün yararlardan önce.
Yararlýk örgen oluþturamaz. El gövdeyi öldürücü,
Daðýtýcý, baþý bacaðý kana bulayýcý bir yumruða
Karþý koymak içindir, böyledir kural, þimþek
Gibi çakan kargýlar uçmadan, korunmak için
Yaralanmaktan, iþini bil demiþ, doða, yolunu
Göstermiþ kargýya karþý kalkanla savunmanýn.
Gidermek için gövdenin yorgunluðunu yumuþak, kýtýk
Yataklardan çok önce bulmuþ kiþi dinlenmenin
Yolunu, giderilirmiþ yine susuzluk bardaktan önce.
Ne varsa yarar için, baþka deðil, günlük yaþam
Gereçlerinin öðrettiklerinden. Ayrýdýr bunlardan
Önce var olan, sonradan doðmasýna karþýn yararýn
Bilgisini, önceden alan duyular, örgenler. Uzak
Bir düþüncedir senin için örgenlerin yararýmýz
Uðruna yaratýldýðýný savunmak, daha önceden.
Açlýk, Susuzluk Duygusu
Þaþýlasý deðil tüm yaratýklarýn, gövdesel besini
Kendince, yapýsý gereðince, içgüdüyle aramasý.
Söylemiþtim önceden de, tüm nesnelerden sayýsýz
Öðenin çýktýðýný türlü nedenlerle, birçoðu canlýlardan
Ayrýlýr, durmaksýzýn devinir, aðýzdan kokular çýkar,
Yorulup soluyunca; terleme yoluyla atýlýr birçok
Öðe, içten. Boþalýr gövde, kazýnýr, böyle çýkar
Ortaya açlýk duygusu, bitirir canlýyý; yenilir
Yemek gövdeyi korumak için, güçlenir, dirilik
Kazanýr kiþi, yemeðin gövde sindirimiyle,
Esnek bir tatlýlýk çöker üstümüze, baþlar
Oynaklarda, damarlarda gevþeme. Daðýlýr akýcý
Özler de sývýlardan yararlanma gereken yerlere,
Yýðýlýr kursakta sýcaklýk öðeleri, bir yanma
Baþlar, içilen suyla söndürülür ateþ gibi.
Yakamaz kavuran bir sýcaklýk eli, ayaðý sürekli,
Bilirsin böyle giderilir gövdesel susuzluk,
Kurutan, güçsüz býrakan açlýk duygusu da.
Yürüyüþ
Anlatayým neden, isteyince adým atar, elimizi
Kolumuzu oynatýrýz, bu yetinin nedenini.
Böyle aðýr bir yük altýnda bulunmasýna karþýn
Gövdemiz nasýl devinebiliriz, öðren bu öðretiyi.
Anlatayým: Önce görünür bize yürümeyi saðlayan
Özdeþler, iterler tini, yukarda görüldüðünce.
Sonra uyanýr gitme isteði, yoksa baþlayamaz
Kimse, tin önceden onun isteðini sezmeden,
Özdeþini görmeden, canda. Böyledir uyanmasý
Tinde yürüme isteðinin. Gelir tüm gövdeye
Yayýlan can gücüne istek, daðýlýr oynaklara,
Ele, ayaða; kolaydýr bu canla tinin baðlaþýmý
Nedeniyle. Dürter gövdeyi süreklice can, kaynar,
Devinir, yayýlýr aðýrlýk, bütün içinde, ileri
Gitmeye, sonra kasýlýr gövdenin dokularý,
Açýlýr, kendiliðinden girer soluk boþluklara,
Gerekli çeviklikle akar içeri bol bol,
Gözeneklerden, bölünür en ince öðelerine
Gövdemizin. Böyle iki yandan gelen yardýmla,
Devinir gövde yelkenle, küreklerle yürüyen
Bir gemi gibi. Þaþýlasý yönü yok bunun,
Böyle küçük öðelerin kocaman gövdeyi
Döndürmesinde, kiþisel aðýrlýðýn
Sürekli yönetiminde. Sürer yel de özünün
Böyle küçük öðelerden kurulmasýna karþýn
Büyük bir gemiyi esintileriyle ileri.
Çok hýzlý yol almada bile yetiþir bir el
Oynatýþý, bir dümen gemiyi her yana
Döndürmeye, yönetmeye. Buna benzer yöntemle
Kaldýrýr az emekle kaldýraçlar aðýr yükleri
Yellerin, tekerleklerin yardýmýyla
Uyku Üzerine
Hangi yolla girer uyku, yayýlýr tüm gövdemize,
Bir sessizlik gelir gizliden içimize, kurtarýr
Canýmýzý birçok sýkýntýdan, bunu anlatmak
Ýsterim sana kýsaca, tatlý sözlerle
Kýsadýr kuðunun türküsü, daha tatlý gelir yine,
Turnanýn havalarý dolduran, güney yellerinin
Sürüklediði bulutlardan dökülen, çýðlýðýndan.
Bir ses duyarým uzaktan, inceden, ürperen bir
Duygu, anlatmak elinden gelmez senin söylediðimi,
Yürürsün gerisin geri, ayak direyen, direten
Bir duyguya kapýlýrsýn, göremezsin gerçeði.
Baðlarsýn gözlerini kendi elinle, düþersin
Kazdýðýn kuyuya. Bastýrýr önceden, yayýlýr
Tüm gövdeye, ele ayaða uyku, can gider
Bölüm bölüm dýþa doðru, ya da içe, derinlere
Çekilince topluca. Kesilir gövdesel güç.
Candýr bizim duyu gücümüz, onunla gerçekleþir
Tüm iþler kuþkusuz. Yalnýzca uyku baðlarsa
Duyu gücünü, þaþar içimizde can, çýkar
Baþarýyý görmek için bir bölümü, tümü
Deðil, yoksa cansýz kalýrdý gövde, kuþatýlmýþ
Bir ölüm soðukluðuyla. Kalmazsa candan bir
Bölüm, saklanmazsa gövdede, küllerin altýnda
Ýçin için yanan bir ateþ gibi, nereden
Gelirdi duyarlýk, birden, kalkýnca ele ayaða
Yeniden, bir yalým gibi közlerden yükselen?
Nereden gelir duyulara bölümcül yenilenme,
Nedendir canýn karýþýklýðý, gövdenin uykusu
Açýklamak isterim, býrak daðýlmasýn sözüm.
Ýlkin sarar gövdeyi bir hava akýmý çevreden,
Dýþtan gelen çarpmalar duyarýz, titretir,
Acýtýr ardarda havanýn vuruþlarý. Bundandýr
Tüm yaratýklarýn gövdelerinde bulunmasý
Koruyucu bir derinin, domuz ya da sýðýr
Derisiyle örtünmesi, sarýnmasý kiþinin.
Aþýnýr gövdenin içi soluk almada, biraz,
Çeker soluðu göðsüne kiþi, atar dýþarý,
Uðrar saldýrýya gövde iki yönden,
O evrede uzaktan gelen çarpmalar girer içine
Gözeneklerden, ulaþýr öðelere, gövdesel yapýya.
Yavaþtan bir yýkým baþlar gövdesel bütünde,
Oynamýþtýr gövdenin öðeleri yerlerinden.
Canýn içinde olduðu gibi; bir yandan dýþa
Yöneliktir bu çarpma, gizlenir, yansýr içeri
Öte yandan, gitmiþtir artýk öteki bölüm,
Daðýlmýþ. Bir baðlýlýk var aralarýnda
Ýçten, geriye doðru deðiþik tepmelerde. Doða
Kapamýþ ona baðdaþma yolunu uykuya dalýnca.
Deðiþir yönü duyunun, içeri girmez artýk.
Koruyacak güç kalmamýþ oynaklarýmýzý, gevþer
Gövde, gömülür uykuya, düþer bir yýðýn gibi
Kollar, bacaklar, bükülür dizler, çözülür
Baðlar, konar þölene uyku, havanýn etkisiyle.
Bölünür besin tüm damarlara, gösterir etkisini,
Gerçekten pek güçlüdür uyku, yaygýn durumunda,
Bitkinlik, kendinden geçiþ, tüketir bizi, daðýlma
Baþlar öðelerde. Býrakýr canýn bir bölümü
Ýçe girmeyi, çýkar gövdeden dýþarý, önemli
Bir yaný, daðýlýr yavaþtan, içeride kalaný.
Düþlerin Ortaya Çýkýþý
Hangi iþe verirse kendini, içten, atýlýr,
Eskiden beri uðraþýrsa kiþi, hangi konuya
Saplanýrsa düþünme yetisi, görülür uykuda da
Onunla uðraþtýðý. Savunmanlar düþünür yasalarý,
Önceden görülen duruþmalarý, komutanlar atýlýr
Düþte savaþ birliklerine, gemiciler denizde yaþar,
Tutuþur sonsuz bir savaþa yellerle, beni de
Ýlgilendirir bu konu: Varlýðýn yapýsýný araþtýrmak,
Bulduðumu yurdumun dilinde düzenlemek. Böyle
Görülür düþte baþka çalýþmalar, sanatlar, çokluk
Baðlar kiþinin anlayýþ yetisini, karýþtýrýr.
Günlerce oyuna dalanlar, durmaksýzýn yukarda
Söylendiði gibi, oyunlarla uðraþýrlar düþlerinde.
Bakýþ, uzun süre ayrýlýrsa, duyularýn yöresinden,
Açar kesinlikle tinin öteki yollarýný, baskýn
Yapar oradan, süreklice, nesnelerin öðeleri
Ýçeri. Böyle dalgalanýr, yayýlýr her gün,
Eþdeþ özdeþler gözlerin önünde, böyledir
Uyanýkken de oyuncularýn gördükleri hep,
Yavaþ, hýzlý kýmýldatýrlar ellerini, ayaklarýný,
Böyle çýnlar kulakta, duru bir ses çýkaran
Kavaldan dökülen ezgiler, tellerin konuþmasý,
Deðiþen, ýþýyan donatýmý görürler oyuncular
Düþlerinde. Çoktur böyle kiþinin çabasýný,
Ýstencini, alýþkanlýk gereði, uðraþtýrdýðý.
Yalnýzca kiþiler için deðil, tüm yaratýklar için
Böyledir durum. Geceleyin dinlenen çevik at,
Terler uykuda, solur derinden hep, gerilir
Kaslarý, bir baþarýdan sonra ya da
Tüm engeller açýlýp kalkmak ister gibi.
Birden çabalar av köpeði tatlý uykuda, durmaz,
Çevik, güçlü bacaklarýyla baþlar havlamaya,
Koklar burnuyla yoklar havayý, koþar yabanlar
Ardýnca, sýk sýk, yeri koklaya koklaya.
Uyanmýþsa, gider görüntünün arkasýndan
Görür gibi olur sýçrayýp kaçarken geyiði,
Varýncaya deðin yanýna silinir görüntü, yanýlma
Biter, uyanýr, düþte görürken sürüyü, baþlar
Dalaþmaya sevimli yavrularý, yabancý görmüþçesine.
Ne denli azgýn bir yaratýlýþta geçmiþse kuluçkalýk
Dönemi hayvanlarýn, öyledir uykuda davranýþlarý da.
Bir de görünürse düþte atmacanýn geldiði, dolar
Cývýltýlarla birden tanrýlarýn kýrlarý, gece
Cývýldaþýr kuþlar, kaçýþýr sürü sürü, çekiþme,
Kaçýþma. Büyük iþlerden sonra doðar büyüklük
Gönlünde yiðitlerin, görülür uykuda benzerleri,
Eylemler, ülkeler almýþ görür kendini krallar,
Yönetirler düþlerinde savaþlarý, haykýrýr
Tutsaklar, durduðu yerde, sýkboðaz edilmiþ gibi.
Savaþýr birçoklarý yaþamak için giderken
Ölüme, diþ diþ koparýyor sanýrlar etlerini
Azgýn aslanlar, kaplanlar, doldururlar odayý
Kalýn böðürmelerle. Pek önemli iþler üstüne
Mýrýldanýr pek çoklarý düþte, kýrar geçirir
Kimileri, önceden, kýzdýklarýný, Düþmüþ ölümün
Eline sanýr kendini çoklarý korkar,
Ürperir, sarsýlýr, atýlýr sanýr kendini tüm
Aðýrlýðýyla daðýn doruðundan, titrer sýtmalý
Gibi, karýþýr baþý, þaþar, çöker yorgunluktan,
Susuzluk bastýrýr, gider gibi serin kaynaða,
Ya da durur bir ýrmak kýyýsýnda, içip kanar,
Tüketircesine, yudumla akar boðazýndan su.
Uyanýnca çocuklar uykudan, ara sýra sanýr
Kendini ya bir gölde, ya bir çömlekte,
Kaldýrýrlar ýslanmasýn diye eteklerini,
Akar gövdede toplanan sular, Labilonya
Dokumalarýnýn gider alýmý, parlaklýðý.
Uykuda Boþalma
Olgun yaþýn yumurtalarda yarattýðý tohum
Baþlarsa ergenlik çaðýnda çýtýrdamaya, dýþtan
Özdeþler gelir türlü gövdelerden, yaklaþýr
Ergin delikanlýya, çýkar ortaya çiçeklenen
Bir renk, bir güzel yüz. Ýþte bunlar, tohumla
Dolmuþ, þiþmiþ damarlarý uyarýr, baþlar
Seviþmede görülen boþalma, bir akýntý kirletir
Üstünü, geliþmiþse, beslenmiþse gövdemiz uyanýr
Olgunluk evresinde yumurtalarda tohum. Nesneler
Deðiþik uyarýlar, kýmýldamalar yapar.
Seviþme Üstüne
Kýmýldatýr kiþinin tohumunu, bir kiþinin özdeþi,
Çýkar tohumlar kaynaklarýndan, akar gövdenin
Öðeleriyle tohum, sýzar damarlardan yumurtalýklara,
Üreten erkek örgenini kýmýldatacaðý yere.
Þiþer yumurtalýklar, uyarýr tohum, uyanýr istek,
Bastýran eðilimin yerine fýþkýrtýlýr tohum,
Ulaþýr ereðe gövde, açýnca yüreðin yarasýný,
Alýþkanlýk sonucu düþeriz üstüne yaralý yerin.
Kan akar vurulduðumuz yerden, bir bölümden,
Yakýndaysa düþman gelir ona da kýzýl kanlý su,
Kime atýlmýþsa Venüs'ün oklarý, kime gelmiþse,
Bir çocuk gönderilir kadýnýn dölyataðýndan.
Kadýndýr tüm gövdeden sevgiyi saçan, kurulur
Onda baðlantý, korunur onda. Atmaya bakar gövde
Çýkardýðý tohumu baþkasýna, bu sessiz, içten
Yanan istekten çýkarýr tadýný seviþmenin.
Seviþme Ýsteðinin Bilinmesi
Venüs denir buna bizde, bundandýr "sevgi"
Adýný almasý, budur sevginin tatlý damlalarýný
Ýlk damlatan gönlümüze, ardýndan gelir soðuk
Acýlar, senden ýrak kalmýþsa sevgilin, yakýndýr
Yine görüntüleri sana sevginin, fýsýldar sevimli
Adýný kulaðýma, durmadan. Kovmak gerek özdeþlerini,
Baþka konuya çevirmek için düþünsel yetiyi.
Almak gerek sevgiyi besleyen özü, özsuyu,
Baþka bir gövdede kullanmak için. Tüketmekten
Sakýnýp saklamak gerek, baþka bir seviþmeye,
Ezici acýlara, üzüntülere giriþmek için. Doðar
Böyle bir yara, kök salar yýldan yýla, daha aðýr,
Çekilmez olur sýkýntýlarýn, kabuk baðlatmazsan
Ýlk yaraya, ya bir kaldýrým yosmasýnda gidermez,
Ya da çevirmezsen düþünsel yetini baþka konuya
Artar günden güne acýlarýn.
Seviþmede Aþýrýlýk
Kurtuluþ yok acýdan kaçan da olsa, düþünmekten
Venüs sevgisinin aðýna, ucuz kurtulacak sevgiler
Arar kaçanlar. Çýkarýr dupduru bir sevginin
Tadýný saðlam kiþi, sayrýdan daha iyi.
Yanar kucaklaþmada, sarsýlýr, geçer kendinden,
Seviþenler, çýlgýnlýk içinde, sevgiden,
Bu iþin tadýna doymak ne ellerden beklenir
Ne de gözlerden, tutarlar birbirini, sararlar
Sýmsýký, bastýrýrlar, þaþýrýr gövde, kývranýr,
Bir de baþlar birbirini dudaklardan ýsýrmalar,
Öpücükler kondurmalar, dupduru bir seviþme deðil
Bu, bir gizli iðnedir delen, seviþenlere acý
Veren, bu yola düþen sezer içinin yanmasýný.
Yetiþir Venüs, yumuþatýr acýlarýný, koþar
Yardýmýna seviþmenin tadýný çýkaranlarýn,
Önler korkulur bir duruma girmeden ýsýrmalarý,
Gizlice sokulan seviþmeyi, yalnýzca gövdeyedir
Umut, yakan gövdeye, odur söndürebilen yakýcý
Yalýmlarý, oradadýr acýlarýn kaynaðý, onda
Tutuþmuþ için için yalým, yoksa doðaya aykýrý
Bir tutum olurdu bu, iþte budur daha önceden
Bulunan, durmadan yüreði yakan, çýlgýn isteklerle
Tutuþturan. Yer yiyeceði, içer içeceði gövde
Sindirilir bunlar içerde öðelerce, doldurur
Belli yerleri, böyle doyunur yeme, içme
Ýsteði, renklenen, çiçeklenen güzel yüzlerden
Çýkan tadýn gerçeði. Önemsizdir gövde için
Ýncecik görüntüler, boþ avunmalar getirir
Yanar susuzluktan, verilmez ona kuruyan aðzýný,
Dilini serinletecek bir yudum su, suyun
Görüntüleri dalgalanýr içeceðin yerinde, ýrganýr.
Ölür susuzluktan ýrmaðýn ortasýnda, bir yudum
Ýçeyim derken. Böyle oynatýr Venüs sevenleri,
Sevginin kuru görüntüleriyle, durur gözünün
Önünde, pek yakýnýnda, doyamaz tadýna, bir çimdik
Bile koparamaz dokunduðu koldan, bacaktan,
Oyalar, yanýltýr gövdeyi, bir oynaþmayla.
Birleþirse birbiriyle örgenler, çiçeklenir,
Açýlýr ergenlik çaðý çýkarýnca seviþmenin
Tadýný gövde, düzenlemiþse kadýnlýk tarlasýný
Elveriþli kýlmýþsa ekmeye Venüs, bastýrýr
Azgýn bir istekle göðüsler göðüsleri, karýþýr
Birbirine aðýz sularý, diþler geçer dudaklara
Soluya soluya; yoksa iþ çýkaramaz gövdeden
Görüntüler, gömülemez iyice biri ötekinin içine.
Gerçek bir yarýþma baþlamýþ aralarýnda,
Sýmsýký birleþmiþler Venüs'ün eli altýnda,
Ayrýlmaz birbirine geçen örgenler sonunu
Getirmeden tadýn, büsbütün yorgun düþmeden.
Boþaltmýþ damar damar seviþmenin biriken
Tadýný, baþlar bir azalma, sönme, diner
Yanmalar, durgunluk gelir erkeðe, kadýna,
Sonra baþlar yine kudurmalar, girerler
Uyanan isteði giderme yoluna: Çekilir
Baþa gelen, kurtuluþ yok, kimseden yardým
Görmeden onarýrlar bu gizli yarayý böylece.
Seviþmenin Bitimi
Baþlar elden ayaktan kesilmeler, yýpranmalar,
Tükenmeler, yorgunluklar, tüm nesnelerden býkma,
Ýþten kaçýnma, batar gibi süzülür gözler,
Çözülür el ayak. Yerde bir Babilonya kilimi,
Ayakta Sicyonia ayakkabýlarý, parlak, ýþýyan
Kocaman bir zümrüt, döner altuna yeþil
Iþýklar altýnda erguvan rengi, saðlam giysi,
Sere serpe yayýlmýþ bir kumaþ, emmiþ
Doyasýya Yunus'un terlerini. Gitmiþ babalarýn
Kazandýðý baþa takýlan bir inciye, ya da
Sakýz'dan, Alinda'dan gelme bir giysiye,
Bir mantoya. Göz kamaþtýran örtüler, oyunlar,
Eðlenceler, törenler, þölenler, düzenlenir,
Kadehler döndürülür, ezmeler yenir, çiçeklenen
Giyim kuþamlar, çelenkler, donanmalar. Bakarsýn
Alt üst olur birden hepsi, seviþenlerin
Can damarýndan, yüreðinden çýkar acý damlalar
Birden, bir korkudur baþlar çiçekler arasýndan
Titretir onu, görünce günlerin boþa gittiðini,
Üzülür, anlar toza topraða karýþtýðýný, bastýrýr
Ýçten acýlar, ya bulanýk bir söz çýkar, iþler
Derinlerine seven gönlünün, yakan bir ateþ gibi,
Ya da düþünür derin derin, dolar gözleri,
Bakar baþkalarýna, uzun uzun sorar yüzlerinde
Bir gülüþün, bir mutluluðun izlerini.
Sevgiden Kaçýlmaz
Acýlar vardýr en mutlu, yürekten baðlý
Sevgilerde süresiz. Bunlar mutsuzlukta sayýsýz,
Göz yummak, katlanmak gerek. Yukarda gösterdiðim
Yoldur en doðrusu: Çað çað bunlardan korunmak,
Tuzaktan kurtulmak için. Bir kez düþülmüþse
Aða, güç deðil Venüs'ün vurduðu sýký düðümleri
Çözmek, sevgi tuzaðýndan kurtulmak. Düþebilirsin
Böyle bir tuzaða sen de, sýmsýký baðlanýrsýn,
Yolda durmazsan, dikilmezsen kazýk gibi,
Kurtulursun düþmandan, tinsel yanýlmalara
Aldýrmazsan, sevgilinin gövdesel eksikliðine.
Böyle yapar çoklarý, baðlayýnca sevgi gözlerini,
Ödünç almaya kalkarlar, gerçek olmayan sevgi
Uyarýlarýný, birçok yetiþkin, çirkin kýz
Görürüz, baskýndýr etkileri, gönül çeken
Uyarmalarla, gülümser, birbirlerine öðüt verirler ;
Venüs'ü kýzdýrmasýnlar seviþmede, utandýran,
Sýkan kötülükler gelmesin baþlarýna diye.
Görmez en düþkünler bile, aðýr mutsuzluðunu
Sevginin; karalar, bal rengi saçlýlar, toprak
Arýlýðýndan sýradan güzeller, donuk mavi
Gözlüler, Pallas denenler, meraller, kemikli,
Kurumsu, kýsa boylu, ince yapýlý Charitinlerden
Biri, buna karþýlýk dev yapýlý kadýnlar
Alýmlýdýr, göz doyurur, konuþur, kekeler, utanýr,
Çýkarýr tatlý sesini. Kýskanç olur, barbar olur,
Sever öç almayý, durmaz çenesi, ateþlidir bunlar.
Ýnce yapýlýdýr bu yaratýk, sararýr, solar, uzun
Boylu, ölmüþ eskiden, öksürükten. Beslemiþ Ceres
Ýri göðüslerinden Iacco'yu, topuz burunlu, Selene
Baþlý, öpüþlere susatan kalýn dudaklý Satyra.
Anlatmak istesem sonu gelmez, baþkalarýný da.
Çýkarsa ortaya gözler kamaþtýran, alýmlý yüzlü
Bir ece, dökülür tanrýsal bir sevginin çeken,
Yürek oynatan güzelliði her yerinden, adý
Anýlýr mý yanýnda ötekilerin? Onsuz yaþamýþýz
Önceleri, biliriz yarattýðý kýskançlýklarý,
Bozgunluklarý. Tütsüler elini, kolunu, boynunu,
Karþýt kokular sürünür, utanýr kaçar beslemeleri,
Gülerler, eðlenirler onunla Kalýr kapalý kapýlarda
Sevenler, aðlar, sýzlanýr, süslenir çiçekli giysilerle,
Kantaron yaðý serper direklere, kucaklar kapýlarý,
Dolar kollarýný, öper. Býrakýr seven erkeði kadýn,
Bir soluk vurur yüzüne, yel gibi içeri girince.
Sevilir duruma gelmek için, yeniden, yol arar,
Yanýk türküler söyler, karýþýr sulara, uzun
Süren içe kapanmalardan, deliliðine sayar bunu.
Anlar ona baðlanmanýn ölümlü iþi olduðunu.
Bunlarý bilir güzellerimiz. Uzatmak isterler
Seviþmelerin süresini, gizlemeye kalkarlar perdenin
arkasýnda olanlarý, görenlerden. Senin elindedir
Düþünsel gücün gözleriyle oyunun ötesini görmek,
Olanlarý açýklamak, baðýþlanýr eksikleri kiþinin,
Densizliði, yiðitçe duyguysa, deðilse tatsýzdýr.
Sevgi Duygusu Topludur
Ýkiyüzlü deðil her zaman, sevgiye susayan,
Erkeðin kollarýna atýlan kadýn, bütünleþen,
Öpücüklerle aðzýnýn suyunu akýtan, emici dudaklarla
Kendini býrakan kadýn. Yürekten yapar bunlarý,
Çýrpýnýr, can atar, deðiþik tadýna bakar, ister.
Bu yolla döllenmez tavuklar, sýðýrlar, kýsraklar,
Koyunlar, yabanlar, erkekten döl alamazlar, onlarda
Kudurmuþsa döllenme isteði, yaratýlýþlarý gereði
Soydan gelir seviþme ataklýðý, uyarýr,
Birleþtirir iki kiþiyi karþýlýklý seviþmeler,
Görmez misin, katlanýrlar ortak acýlara seviþmede?
Çýrpýnýr çözülmek için köpekler, ortalýkta
Görülür sýk sýk, uðraþýrlar ayrýlmak için,
Ayrýlamazlar yine de, düðümlemiþ onlarý içten
Venüs'ün saðlam baðlarý. Kurtulamazlar tadýna
Doymadan seviþmenin baðlarýndan, söylediðim gibi,
Ortaklaþadýr birleþmenin tadý ikisinde de.
Soyaçekim Sorunlarý
Tohumlar karýþýr, üstün gelirse kadýn, tadýn
Verdiði güçle seviþmede, koynunda erkeðinkine,
Anaya benzer çocuklar, onun tohumundan bu,
Baskýn çýkarsa baba benzer ona çocuklar.
Birleþir ana-ata özellikleri iki yapýnýn
Kuruluþunda, birbirine karýþýr çocuklarda.
Büyük çocuklar ana-babadan çiçeklenerek,
Sonradan. Uyarýr öteden seviþmenin suyu
Ulaþýr ergenlere Venüs'ün tohumlarý, çatýþýr
Yalýmlar karþýlýklý, ne yenen, ne yenilen.
Benzer çocuklar ataya, nineye, yansýtýrlar.
Pek çok öðe gizli ana-baba gövdesinde,
Kaynaþan, bunlar soyaçekimle atadan ataya
Geçer, bundan benzer çocuk atalarýna. Bundan
Çýkarýr Venüs türlü yaratýk biçimlerini.
Düzenler atalara çeken tüy örtüsünü, sesleri,
Kuþaklarý, yüz, el, ayak, gövde soyaçeker, gerekli.
Babanýn dölünden gelen diþi, doðar anadan
Öyle, diþice özden; birleþir iki tohum,
Bir doðumda. Birine benzer, ötekine benzemezse
Çocuk, ya ananýn, ya atanýn soyuna çekmiþ demek.
Kýsýrlýk
Engeldir tanrýsal güç, kimi doðumlara, güzel,
Tatlý bir yavrunun aðzýndan "baba"nýn çýkmasýna,
Soyun sürmesine; böyle sanýr çoðu, gider sunaða
Üzülür, kanlý, buðulu adaklar sunar Venüs'e döllesin
Diye erkekler bol tohumlarla kadýnlarý, olmazsa
Yererler tanrý bilicilerini, dilekleri. Verimsizlik
Var burada, ya kalýn, iridir dölleyen tohum, ya da
Ýncedir, kaygandýr uygun olandan. Duramaz ananýn
Dölyataðýnda, incecik tohum, kaygansa akar.
Ýþe yaramaz kalýn tohum, sýkýdýr. Fýrlamaz ileri
Yetmez itiþ gücü, girmez içeri, karýþmaz kadýnýn
Dölüyle. Baþka erkekten yüklenir kadýn, doðurur,
Çoðaltýr boyunu. Böyledir erkekler de, baþka
Kadýný doðurtur, sürdürür soyunu, kurtarýr ileri
Yaþýný. Tohum tohumla karýþýr, uygun gelirse
Gerçekleþir doðum. Ýri, kaygan erkek tohumu
Birleþebilir iri, kaygan kadýn tohumuyla,
Buradadýr dirimin besini, irileþtirir tohumu
Kimi besinler, kayganlýk, incelik verir içerde.
Seviþmenin Türleri
Gerçekten çok önemli, erkeðin kadýnla birleþme
Yöntemi, yanýlýr birçok erkek, dört ayaklýlar
Gibidir en iyi birleþme kadýnla, kolay ulaþýr
Tohum dölyataðýna, yüzükoyun, göðüs deðmez yere,
Yukarý kaldýrýrsa kadýn kalçalarýný. Ýþine gelmez
Kadýnýn açgözlü, aþýrý davranýþ, gebeliði önler,
Ancak, direnmeye yol açar. Sallarsa kalçalarýný
Engeller erkeðin tat almasýný seviþmeden,
Çýkarýr evlekten saban demirini, oynak gövde
Kývýrmalarý, dalgalý çalkalamalar; sapar erkek
Tohumu yönünden, orospular böyledir, çýkar gereði,
Gebe kalmamak için. böyle duyurmak ister Venüs
Erkeklere kolay seviþme tadýný, býktýrýcýdýr bunlar
Bizi karýlarýmýzdan, tanrýlardan, Venüs oklarýndan,
Çýkarsýz, az güzel de olsa sevilen bir kadýn.
Kendi yapar etkisini, güzellik, beðenilir onlarda,
Eylemlerinde, esen yaþanýr onlarla, sevecen, duru,
Alýþkanlýkla düzenlenir seviþmeler, Sýk çarpmalar,
Az tatlý, az titretici olursa sürer gider etkisi,
Dayanýlmaz, karþý çýkýlmaz ona. Görmez misin
Nasýl akan damlalar oyar kayalarý, günlerin
Geçmesiyle, taþ üstüne düþerek. Böyledir seviþme de.

BEÞÝNCÝ BÖLÜM
Epikuros'a Övgü
Kimin elinden gelir böyle gür bir sesle
Bu türküyü söylemek, varlýðýn yücesinden,
Buluþlarýmýzdan deðerler getiren bir þiiri
Söylemek? Nerde o saygýdeðer sözlerle kutlanmasý
Gereken? Anlýðýn derinlerinden, yollar açan,
Yýðýnla altýn getiren, araþtýrmalarýn ürünlerini
Bize býrakan, yok ölümlüler soyunda, bence
Onun yaptýðýný yapacak, bilelim diye gerçeði
Kurmuþ bir yüce düzen, tanrýdýr o, tanrýdýr, ýþýk
Saçan Memmius, tektir, bilgeliði bildiren, evren
Görüþü deyip alýþtýðýmýz. Odur karmaþasýndan
Kurtaran dirimin, bizi durgun sulara götüren,
Dalgalardan kurtaran, karanlýktan aydýnlýða
Çýkaran, korkuyu daðýtan. Vur ölçüye, düþün
Tanrýlarýn neler bulduðunu, önceden, Ceres
Bulmuþ buðdayý beslensin kiþiler diye, söylence
Budur, armaðan etmiþ Bacchus yürek oynatan
Sevinci, asmanýn özünden doðan. Yaþanabilir
Bunlardan uzak, yaþayanlar var öyle, þimdi de,
Arýtýlmamýþ yürek, nerde mutlu yaþamak.
Doðrudur o'nu bir tanrý diye görmemiz,
Onun öðretisidir yayan çok uzaklara,
Kalabalýk toplumlara, bir sevinç içinde
Yaþamanýn tatlý avuntusunu. Ayrýlýrsýn gerçekten,
Uzaklaþýrsýn, düþünürsün yükselmek için neler
Yaptýðýný Herkül'ün, ne yaparmýþ bize Nemeaeus'un
Uçurum aðýzlý aslaný, azgýn Arcadius domuzu?
Girit'in boðasý, Lerna'nýn ejderi, Hydra aðýlý
Yýlanlarla demir giysilere bürünen? Nedir
Üç gövdeli Geryon'un verdiði sýkýntý, Diomedes'in
Burunlarýndan yalýmlar çýkaran, soluyan azgýn
Atlarýnýn, Trakyalýlarýn Bistonia gölünde, Imaros
Tepelerinde yaptýðý? Önce Stymphala'nýn yüce
Kuþlarý, Hesperidlerin bahçelerinde altýn
Iþýltýlý elmalarý koruyan, dev halkalarla
Aðaçlarýn kütüklerini saran keskin bakýþlý,
Pullu ejderler neden korkutur bizi, engin
Okyanus kýyýlarýnda, ne birimizin sokulabildiði,
Ne de bir yabancýnýn gidebildiði yerlerde?
Ne yapabilirdi bize, öldürülen devletlerden biri
Yaþasa? Yeter yeryüzüne korku salmasý devlerin,
Hepsi boþ, yüksek daðlarda, kýrlarda, ormanlarýn
Sýk, gür yerlerinde, yaþadýðýmýz bölgelerde, üzmesi.
Arýnmamýþ içimiz korkulur nesnelerden, istenmeyen,
Karþý koyulmasý gerekenlerden. Neden kemirir
Kiþinin yüreðini bu yutucu, korkutan sýkýntýlar,
Ýlgilenmeler, etkili? Nedir kendini beðenmiþlik,
Uyarma, bu dönüþ, saygýsýzca davranýþlar? Hangi
Yýkýntýdýr doðan bu bitmez saçmalýklardan?
Kim kurtardý bizi bu baskýlardan, acýlardan,
Kötülüklerden, savaþlardan? Yok mu tanrýlardan
Bununla ilgilenen biri? Anlatmýþ bunlarý, kendi
Ürünlerinde güzel, ölümsüz tanrýlardan gelen
Tanrýsal yetili kiþi, açýklamýþ varlýðýn yapýsýný,
Sözleriyle, koymuþ ortaya. Aydýnlýk izindeyim,
Kurduðu düzenin yolundan, ardýndan gidiyorum,
Ondandýr, öðrettiklerim, bu düzene borçludur
Varlýðýný, doðuþunu, yaþayan, sergilenen, çaðýn
Kopmayan, saðlam yasalarý, kuruluþunu da.
Tinin Geçiciliði
Ýlkin ölümlü bir özden kurulmuþ, öyle bulunmuþ
Tinin yapýsý, yaratýlmýþtýr o da, daðýlmadan
Kalamaz uzun süre tin, koruyamaz kendini.
Yanýltýr düþte özdeþler bizi, ölenlerin yaþar
Görünmeleri. Öðretinin sonucu gereði kanýtlamam
Uygundur evrenin ölümlü nesneden kurulduðunu,
Benzer yapýda olduðunu. Bu özdeksel birleþme
Yeri, göðü, denizleri, yýldýzlarý, ay yuvarlaðýný
Topraktan çýkan canlý kemiklerini, ortada yokken
Bir nesne, kanýtlamam gerek bunlarýn kaynaðýný.
Kiþi soyu nesneleri adlandýrmakla nasýl deðiþik
Diller yaratmýþ, nereden tanrý korkusu girmiþ
Ýçimize, yeryüzünün dört yanýna yayýlan kýrlarý,
Sunaklarý, gölleri, tapýnaklarý, tanrýsal görüntüleri
Koruyan kutsal korkuyu açýklamam gerekir.
Yýldýzlarýn Devinmesi
Anlatayým güneþin yörüngesini, ayýn dönüþünü,
Doðanýn, onlarý dönerken yöneten gücünü.
Düþünürüz baðýmsýzdýr yýldýzlar, dönerler
Yerle gök arasýnda süresiz, yalnýzca yemiþlere,
Diri varlýklara uzatýr yardým elini tanrýlar
Düzen verirler yönetime diye. Þaþar gerçekten
Tasasýz, kaygýsýz yaþadýðýný öðrenen tanrýlarýn,
Kendi baþýna yürürken birçok iþ, baþýmýzýn
Üstünde, boþlukta geçen olaylarý görürken.
Birtakým kimseler kapýlýr eski inançlara,
Benimser acýmasýz beylerin tusaklýðýný, inanýr
Onlarýn gücüne, yazýk. Bilmez düþkün kiþi
Neyin olup neyin olamayacaðýný. Onu etkileyen
Gücün her yandan çevrildiðini, sýnýr taþýný.
Evrenin göçüþü
Kalan konular üzerinde durmak istiyorum
Uzun uzadýya, ilkin bakýver denize, topraða,
Göðe, üç kattýr onlarýn yapýsý ey Memmius,
Üç kattýr onlarýn özdeði, üç kattýr deðiþik
Biçimi, üç kattýr onlarýn iç yapýsý, bir yýðýn
Ýçindeymiþ baþlangýçta tüm varlýk, daðýlmýþ
Binlerce yýlýn koruduðu evrenin yapýsýný
Kuran yýðýn. Gizlemek deðil yeri, göðü
Korkutan, yok etmenin düþüncemizde ne denli karýþýk
Sorunlar yarattýðýný, bunlarý sözle kanýtlamanýn
Bana aðýr geldiðini kaygým, gerekirse söylemek
Önceden olduðu gibidir bunlar, ne gözle görülür,
Ne elle tutulur. Son çýkar yol bunlarýn kiþinin
Yüreðine, düþünsel yetinin tapýnaðýna girdiðini
Söylemektir, birkç söz etmiþim onlardan yine.
Kim bilir ya benim söylediðim, ya senin göreceðin
Gibi, yerin sarsýlmasýyla birdenbire yok olur
Tüm varlýk. Yönetici kadýn, Fortuna vurur bizi
Boyunduruðuna. Yalnýzca usumuz öðretebilir bize
Bir olay olarak bunlarý, çatýrdayan bir çöküþle
Evrenin de yýkýlýp gideceðini, burada.
Canlýlar - Cansýzlar
Baþlamadan bu konuya; bu güvenli, kutlu
Sözlere temel koyan Pythia'nýn, sunakta
Apollo'nun "üçayaklý"sý, Daphnesi üzerine söylediði
Bilicilikleri sayýp dökmeye; isterim bilgi vermek
Sana, bilginin sözleriyle avutmak, umut için.
Dinci düþüncelerden, kuruntulardan korkarak, sanmayasýn
Göðün, yerin, denizin, ayýn, güneþin, yýldýzlarýn
Tanrýsal olduklarýný, sonsuzlukta kalacaklarýný.
Sanma sakýn, Gigantoslar soyunda olduðu gibi,
Bilinmedik suçlar yüzünden, korkunç cezalar
Göreceðini bunlarýn. Evreni yýkan, güneþi
Söndürmeye kalkýþanlarýn. Onlar ölümsüz olmak
Ýstemiþler ölümlü bir aðýzla, tanrýsal deðil
Nesneler, bunlar gibi. Yakýþmaz tanrýsal
Yörelerde görünmeleri, tanrýsal sayýlmalarý.
Birer kavramdýr bunlar, gerçek deðil, dirimsel
Devinimler onlarda, duyu gücünden yoksundur.
Ýnanýlmaz tin gücünün, ya da usun rasgele
Bir nesneyle baðdaþtýðýna, yoktur uzayda
Bir Aðaç, tuzlu deniz suyunda bulut, balýklar
Yaþayamaz tarlalarda, odundan kanýn, taþtan
Özsuyun çýkmayýþý gibi, bellidir yerleri
Nesnelerin geliþmek, var olabilmek için.
Tinle Gövdenin Baðlýlýðý
Var olamaz, geliþemez tinin özü gövdesiz,
Kandan, sinirlerden ayrý; karþýtý olsa bunun
Önceden tinin gücü, ya baþta, ya omuzlarda,
Ya ayaklarda, ya da rasgele bir yerde bulunur,
Ýçinde yerleþirdi kiþinin süresiz. Konmuþ
Gibi belli bir kaba, biz de görürüz gövdemizde
Böyle belli düzenin bulunduðunu, geliþmekle
Var olmanýn birbirinden ayrý olduðunu.
Gereklidir bilmek tin gibi canýn da, gövde dýþýnda
Bir bütünlük içinde yaþama gücü olmadýðýný.
Ne yeryüzünün kucaðýnda, ne güneþin ateþinde,
Ne gök boþluðunda, ne suda yaþayabilir gövdesiz.
Yoktur bunlarýn tanrýsal bir gücü, hepsinin
Bir yaþamsal etkinlikle donatýldýðý gerçek.
Tanrýlarýn Konak Yeri
Ýnanýlmaz tanrýlarýn evrende özel bir yeri
Bulunduðuna, orada oturduklarýna, çok incedir
Yapýsý tanrýlarýn, duyularýmýzdan uzak onlar,
Görülmezler tinsel kavrayýþ gücüyle. Kayarlar,
Ne elle tutulur, ne dokunulur, nesnel varlýk
Deðil onlar dokunulan. Dokunmamasý gerekir
Dokunulmayanýn da. Benzemez bizim yerlerimize
Onlarýn yerleri de. Uygundur yerleri incecik
Gövdelerine, anlatýrým sana onlarý ayrýntýlý.
Evreni Tanrýlar Yaratmamýþ
Kaynaðýdýr kiþisel sevginin yaþanan evren,
Bu yüzden tanrýlar düzenlemiþ onu sanýrlar,
Öyle savunurlar, övülür tanrýlarýn yaratmasý
Diye tadýna doyulmaz evren, bundanmýþ sonsuz
Yaþamý, bozulmadan, daðýlmadan kalýþý sonsuzca.
Bu yüzden suçmuþ, tanrýlarýn, insanlar otursunlar
Diye kurduklarý evreni, günün birinde,
Temelinden yýkmaya kalkýþmak, onu yermek, sövmek,
En yüce varlýða karþý direnmek, yalan söylemek,
Delilik bütün bunlar Memmiusum, düzmece.
Ne kazandýrýr bu mutlu ölümsüzlere bizim
Sungularýmýz? Ýlgilenirler mi yaptýklarýmýzla?
Hangi olay bozmuþ sessiz yaþayan tanrýlarýn
Esenliðini, özletmiþ onlara ilk yaþama dönmeyi.
Bir deðiþiklik var sanýrým, eskileri yanýltan
Bu durumda, geçmiþ günleri mutlu yaþayan;
Acý, üzüntü bilmeyen çýkarýr mý eski tadý
Yeniden? Yaratýlmadan ne getirdi bize, kötü
Konusunda, karanlýklar, acýlar içinde geçmiþse
Günleri evrende, yaratýlýþ gününden, aydýnlýða
Çýkmadan önce? Sürdürmek ister dirimi, yaþamayý,
Bir de doðunca kiþi, çýkardýkça tadýný doyunca.
Kim var yaþamýn tadýna varamayan,
Kötüyü gören, doðmadan, derin düþünmeden?
Evren Doðanýn Yapýtýdýr
Nereden gelir ilk örnek, nesnelerin doðmasýnda,
Yaratýlmasýnda kiþi kavramýnýn tanrý düþüncesinde?
Nereden görüyor, nereden biliyor düþünsel yetide
Tanrýlar yaratmak istedikleri varlýðý? Nereden
Öðreniyor tanrýlar ilkelerin güçlerini, onlarýn
Düzen deðiþtirme yetisini, doða vermezse
Yaratmanýn ilk örneðini, kendi kendine?
Bilinmeyen bir çaðdan beri ilk öðeler dýþtan
Gelen deðiþik çarpmalarla devinirler, birbirine
Geçerler, kaynaþýr birleþirler, öz aðýrlýklarýnýn
Etkisiyle, geçerler birleþmenin nedeni yollardan,
Deðiþik düzenler içinde bütünleþirler, kurabilmek
Ýçin aralarýnda bir baðlantý, sonradan.
Þaþýlasý deðil böyle bir yol açmasý,
Ardarda gelerek dizilmesi, yerleþmesi, bu yöntemle
Yeni bir evrenin süresiz, bugüne deðin gelmesi.
Evren Eksiktir
Bilemesem ilkelerin özünü bile, yine de,
Çekinmeden, göðün incelenmesine, baþka nedenlere
Dayanýr, eksikliklerle dolu evreni bizim
Ýçin yaratmadýðýný söylerdim tanrýlarýn.
Ýlkin, kuþatýlmýþ göklerin dev örtüsüyle yer;
Pek azý kalmýþ oturulur türde, daðlar, yabanlar,
Ormanlar, bataklýklar, kayalýklar, engin çöller,
Karalarý birbirinden ayýran denizler kaplamýþ.
Yoksun kýlýnmýþ ölümlüler için ikisinden.
Burda yakan, kavuran sýcaklýklar, orda
Durmadan yaðan karlar, dondurur ölümlüleri.
Arta kalan olur tarla, kaplanýr devedikenleriyle,
Emek tüketir, bakar kiþiler, basar aðýr belin
Üstüne, inletir elveriþli kýlmak için yaþama
Topraðý, açmazsak derin evlekler sapan
Demiriyle, çýkarmazsak güneþ ýþýðýna tohum
Ekmede, yükselemez ýslak havaya kendince,
Gösteremez kendini toprak. Bunlar gibidir hepsi,
Yorucu çalýþmadan sonra ortaya çýkanýn, toprakta
Yeþeren, çiçeklenen, göz kamaþtýran, sarartýr
Güneþ ýþýðý, kavurur taþkýn sýcaklýk ekinleri,
Ya birden bastýran yaðmurlar bozar, çürütür,
Ya aðýr bir gece soðuðu dondurur, ya da
Daðýtýr, götürür esen yeller uzaklara.
Neden besler, çoðaltýr doða korkunç yabanlarý,
Karada, denizde insanlara korku salanlarý?
Neden getirir güz bulaþýcý salgýnlarý?
Neden sýrasýz gelir ölüm, gününden önce?
Neden ölür bir çocuk, azgýn dalgalarýn kýyýya
Fýrlattýðý bir gemici yaþam gücünden yoksun,
Çýplak bir direk gibi durur,
Kývrandýran sancýlar içinde bir ananýn
Karnýndan getirir ýþýklar ülkesine onu
Doða, doldurur yakýnmalý çýðlýklarla ortalýðý
Budur doðanýn düzeni. Bekler birçok acýlar
Onu yaþamda, öte yandan renk renk koyunlar,
Sýðýrlar, yabanlar büyürler, ne þakýrtýlar
Gerekir onlara, ne besleyen sütanne okþamalarý,
Peltek konuþmalarý; ne yýlýn deðiþik evrelerine
Uygun türlü giysiler, kargýlar, varlýðýný korumak
Ýçin yüksek duvarlar gerekir onlara. Varsýldýr
Yeryüzü, doðanýn yaratýcý güdüsü, doðar
Ne varsa, bu yöntemle, birbirinden.
Bölümlerin Yaþamý Bütüne baðlý
Bence, yeryüzü, yeðnik canlar, su, havanýn
Islaklýðý, yakan sýcaklýk, evrenin genel yapýsý
Gereðidir. Özdekten gelir doðuþ, batýþ, evren de
Özdekten oluþmuþ, pek yerindedir Bütün'ün de,
Bölümlerinin de, kurulmuþ özdekten doðmasý,
Ölümlü özdeþlerden oluþmasý böyledir kural,
Ölmek de var doðmak gibi. Görürüm yok olduðunu
Evren bölümlerinin, yenilerin doðduðunu, bilirim
Günün de, yerin de baþlangýç evresi olduðunu.
Dört Öðe De Geçicidir
Ýnanma sakýn yok olduðunu, bittiðini söylersem
Ateþ gibi yeryüzünün de ölümlü öz taþýdýðýný,
Suyun, yelin geçiciliði yüzünden kuþkulanma
Sakýn yeniden doðduðunu, büyüyüp geliþtiðini söylersem.
Yeryüzü Üzerine
Önceleyin daðýlýr, tozar yerin önemli bölümü,
Taþkýn sýcaðýndan güneþin, kiþilerin ayaklarýndan,
Sislerden, bulutlardan gelen çarpmalarla toz olur,
Yayýlýr boþlukta azgýn yellerle, daðýlýr.
Çözülür bir bölümü iplik gibi, yaðmur azýnca,
Dökülür, akar evlek evlek, oyar yeri ýrmaklar,
Didikler, beslenir, çoðalýr toprak böylece,
Bir elle verir, ötekiyle alýr, önce besler
Doðurduðunu, sonra yutar, bütün varlýklarý,
Çoðalmak içindir azalmak, dolar deniz yeniden.
Su Üzerine
Akar ýrmaklar, çaylar, dereler, gelir kesilmeden
Yeni sular. Ne dersin? Kanýtlýyor gerçeði tüm
Akan sular oylumlardan; yükselir buðular sudan,
Yüzeyden, yayýlmaz Bütün'e bir ýslaklýk. Süpürür
Azgýn yeller deniz yüzeyini, bir yandan.
Götürürler gökte güneþin emdiðini, sýzar su
Topraðýn içine, süzgeçten süzülür gibi, akar
Sývanýn özü topraktan, çökelti kalýr yataðýnda
Böyle doðar topluca sudan türeyenler, dökülür
Parlak renkli havadan yol bulunca kendine,
Kayganlýk verir ayaklarýmýza, toprakta.
Yel Üzerine
Bir sözüm var yel üzerine, durmadan, yavaþtan
Kendi varlýðý içinde deðiþmeler gösteren,
Nesnelerden çýkan ne varsa, alýr engin havanýn
Denizi kendi varlýðý kapsamýna. Giderilmezse
Nesnelerin eksikliði, verilmezse onlardan çýkan
Özdekler geri, dönüþür havaya varlýk, çoktan,
Durmadan doðar hava baþka özdeklerden, sonra
Döner geldiði öze yeniden, böyle sürer
Tüm nesnelerde karþýlýklý dönüþmeler, sürekli.
Ateþ Üzerine
Gökçe güneþ, tükenmez kaynaðý ýþýklarýn,
Gökten aydýnlýk yaðdýrýr süresiz, yeni, tümden
Onarýr azalan ýþýklarý, tükenir düþtüðü yerde
Bu parlaklýk, eksilir ýþýmanýn kaynaðý. Þundan
Anlayabilirsin bunu: Baþlayýnca bulutlar kaymaya
Güneþ altýnda bozulur ýþýðýn parýltýsý, azalýr,
Söner, birden, parlaklýðýn alt yüzeyi,
Kararýr ortalýk, bulutlarýn gittiði yerde
Bundan anlarsýn, süresiz beslenmesi gerekir
Iþýk kaynaðýnýn hep, tükendiði için. Kaynaktan
Çýkanýn yeri doldurulmazsa, göremeyiz nesneleri
Güneþ aydýnlýðýnda, baþka türlü. Vardýr bizim de
Iþýldaklarýmýz, çýralarýmýz, sisli yalýmlarla ýþýk
Verirler. Böyle benzer yolda gönderir güneþ
Yanma yardýmýyla, sürekli, ýþýnlar, titreþir
Yalýmlar boyuna, bozmaz ýþýk akýmlarýný
Uðraþýr ateþ, ýþýðýn yok olmasýný, yeniden
Doðan yalýmlarla gidermeye kalan boþluðu.
Düþünmek gerekir, bu nedenle, güneþin, ayýn,
Yýldýzlarýn ýþýklarýný, süresizce, yenilediðini.
Tükenir, durmadan, onlarýn yalým kaynaðý. Ýnanma
Sakýn bunlarýn bozulmaz, daðýlmaz olacaðýna.
Taþlar
Görmez misin taþlarýn da yenildiðini zamana?
Yükselen kulelerin yýkýldýðýný, esintilerin
Kayalarý daðýttýðýný, tapýnaklarýn, tanrý
Çizimlerinin gevþeyip çatladýðýný, yazgýnýn süresini
Tanrýlarýn bile uzatamadýðýný, doðal yasalara
Bir nesnenin karþý duramayacaðýný, anlamaz mýsýn?
Görmez misin nasýl çöktüðünü büyüklere dikilen
Anýtlarýn, eski durumlarýný? Yuvarlanmaz mý dað
Tepelerinden kocaman kayalar, zamanýn aðýr basan
Gücüne karþý sonsuzca direnenler? Yuvarlanmazdý
Onlar, çok eskiden beri yýllarýn yýkýcý gücüne
Karþý direnebilseler, aþýnmasalar, tepelerden.
Gök Üzerine
Bir de yukarý çevirelim gözlerimizi, yeryüzünü
Dört yanýndan çevreleyene, gerçekse söylenenler
O doðurmuþ yaþayan, ölen tüm yaratýklarý.
Ölümlü nesnelerden kurulmuþ o da. Kendinden doðuran
Baþkasýný, çoðalan tüm nesnelerin
Gereklidir eksiðini gidermesi baþkalarýndan.
Evrenin Gençliði
Bundan baþka, belli bir doðum günü olmayaydý
Yerle göðün, sonsuz, süresiz olurlardý onlar da
Bugün: Neden ayrý türküler söylemez birbirinden
Ozanlar Troya'nýn gördüðü yýkým konusunda?
Thebaililerin savaþlarý üzerine? Nereye göçmüþ
Bu sayýsýz yiðitler, neden çiçeklenmez ünleri
Sonsuzluk içinde? Oysa evren gencecik, dipdiri
Yeniden doðmuþ gibi, aþýyor üstünden eski
Çaðlarýn, böyle düþünüyorum ben. Bu yüzden doðar,
Düzenlenir, ayrýlýr birbirinden yapýcýlýk iþleri,
Geliþir, katýlýr gemi yapýmýna yeniden, çok yeni
Ürünler koymuþ ortaya o ezgisel yapýcýlýk
Çok yakýn bir geçmiþte kurulmuþtur bu doðanýn
Ýncelenmesi, düzeni, yapýsý, öðretisi. Ýlkiyim
Ben öncülerin, bu konuda, ana dilde yeniden
Ýþleyebilen. Ýnanýrsan tüm bunlarýn önceden
Var olduðuna deðiþmeksizin, sonradan kiþinin
Yanýp tükendiðine, ya da yeryüzünde kentlerin
Büyük depremlerle göçtüðüne, ardý kesilmez
Yaðmurlardan doðan sellerin ortalýðý bastýðýna,
Kapýlmýþsan elinde olmadan yerin de, göðün de,
Gelecek bir günde batacaðýna da inanýrsýn.
Böyle bir yýkýmla göçeydi evren, sarsýlýr,
Daðýlýr dört yanýndan, böyle bir batýþýn
Doðmasýndan, kötü. Durum olmazdý baþka türlü
Biz ölümlüler için de, biz de uðrardýk
O yýkýmlara, tutulurduk onlardan gelen kötü
Salgýnlara, çaðýrýrdý bizi de ölüme doða.
Evrenin Yapýsý Sürekli Deðil
Ne varsa sonsuzca kalmasý gereken, ya saðlam
Bir yapýsý,kuruluþu vardýr tüm çarpmalara
Dayanan, ya da güçlü baðý var bölümlerinde,
Býrakmaz dýþtan özüne girecek bir nesne,
Sýmsýkýdýr yapýsý. Ya yukarda söylediðim
Özdeðin kurucu öðeleri türündedir, ya da sonsuz
Dayanabilendir, sarsamaz, yýkmaz onu çarpmalar,
Özdeksiz bir boþluðu vardýr, dokunulur türden
Deðil, çarpma da yoktur onun için. Daðýlmýþ,
Çözülmüþ bir nesne var uzayla çevrilmemiþ
Orda. Böyledir sonsuz, ilkesiz Bütün, ne yayýlan,
Açýlan nesnelerin dýþýna taþan bir uzay
Vardýr, ne de güçlü bir vuruþla içten daðýlan
Özdeksel özler. Boþluksuz bir yýðýn deðil
Evrensel yapý, söylediðim gibi karýþmýþ öðeler
Nesnelerin içindeki boþluklarla, benzemez
Evren nesnelerden yoksun bir boþluða, sonsuz
Uzaydan rasgele yayýlabilen, bize gelen,
Çarpan, tüm evreni çevrintiler içinde sarsan,
Çöktüren, bambaþka bir yýkýma uðratan, yokluða
Sürükleyen nesnelerden. Yoktur yýkýlýþ engin
Uzayda, sýnýrsýz enginlerde, bir çöküntünün evren
Duvarlarýný koruyan, yýkýcý güçlerden kurtaranlarda.
Ne gökte kapanmýþ ölümün kapýlarý, ne güneþte,
Ne yerde, ne denizlerin engin sularýnda, yine de,
Açýlmýþ korkunç aðzýyla bekler pusuda.
Artýk benimsemen gerekir senin de, yok olucu
Deðil tüm varlýklar, bir yandan yaratýlýrlar,
Yoksa tüm ölümlü öz taþýyanlar oluþamazdý
Sonsuzluktan, karþý duramazdý zaman azgýn
Gücüne kendi varlýðýný sürdürmek için.
Ateþle Suyun Savaþý
Sen, evreni kuran güçlü öðelerin birbiriyle
Savaþýndan, bu kötü kardeþ kavgasýndan anlarsýn
Sonsuz bir çekiþmenin sürüp gittiðini. Tüketir
Böyle sularý güneþ, sýcaklýk, böyledir baþarý
Onlarda. Bir sonuca varmak için uðraþýrlar.
Ancak ulaþan olmamýþ baþarýya þimdiye deðin.
Birçok yedek kol gönderir ýrmaklar, çýkar
Denizlerin dibinden, basar gibi korkutur
Evreni, basamaz yine de, esen yeller süpürür
Yüzünü denizlerin, böyle yitiyor gökte güneþin
Emdikleri, sular ulaþmadan ereðe savaþýrlar,
Boðuþurlar birbirleriyle, terazinin dili gibi
Aralarýnda, önemli, çekiþmeli çizgiler oluþur.
Phaeton'un Düþmesi
Ateþ, bir kez yakmakla, saðlamýþ baþarýyý,
Bir kez sular üstün gelmiþ karalara, söylence
Böyle diyor. Günün birinde baskýn çýkmýþ
Ateþ, yakmýþ önüne geleni, geniþ alanlarý,
Azmýþ, þaþýrmýþ yolunu kalkýp dört nala,
Sürmüþ ardýndan koþulu, güneþ arabasýný,
Çekmiþ karalarý göklere, sürütmüþ. Öteden
Köpürmüþ yücegüçlü baba, çok kýzmýþ, ateþ
Kesilmiþ, birden fýrlatmýþ arabadan yalým
Saçan yýldýrýmlarla saygýsýz Phaeton'u yere.
Gelmiþ düþerken oðluna, yardýma güneþ, almýþ
Ondan evrenin sonsuz ýþýldaðýný, koþmuþ
Eþinen, titreþen, oynaþan atlarýný yeniden
Arabaya, almýþ eline dizginleri, yöneten
Olarak, kurmuþ evrende düzeni, budur öykü.
Ayrýlmýþ gerçekten, eski Grek ozanlarý. Yalnýzca
Ateþtir buyruðu yürüten, sonsuz uzayda
Sayýsýz ateþ öðesi olduðundan. Yenilir
Saldýrýnca baþkalarý, çöker evren, azalýr
Gücü, yanar kavuran buðular içinde.
Nuh Tufaný
Kabarmýþ sular, masallara göre, bir gün,
Karýþmýþ dalgalara sayýsýz ili kiþilerin, gömülmüþ
Dibe, sonra çekilmiþ taþkýnlar, gömülmüþ yerler,
Yaðmur dinmiþ, durmuþ ýrmaklarýn taþmasý.
Evrenin Ortaya Çýkýþý
Açýklayayým bir diziye göre, sýkýþan, birleþen
Özdeðin yeryüzünü kuruþunu, göðü, ayý, güneþi,
Denizin dibini düzene koyuþunu. Tüm nesneleri
Kuran öðelerin kuþkusuz kesindir, sezgisi
Olmadýðý, devindiren, düzenleyen, biçimleyen.
Tüm öðeler, eskiden beri, deðiþik dýþ çarpmalarla,
Özgül aðýrlýklarýyla kýmýldar, birleþir, yayýlýr,
Sürekli bir baðlantý kurar, kendi aralarýnda.
Daðýlýr sonsuzlukta öðeler, çözülür birleþen
Bölümler, ayrýþýr, sonra birleþir yeniden, oluþur
Yer, gök, deniz, canlýlar, böyledir evrensel
Kuruluþlarý saðlayan kurucu öðelerin iþlevi.
Öðelerin Çevrintisi
Eskiden, ne ýþýyan güneþ tekerleði görünürdü
Yükseklerde uçarken, ne engin uzayda dönen
Yýldýzlar, ne deniz, ne gök, ne kara, ne hava,
Ne bize uzaktan görünenler benzerdi bunlara.
Daha yeni, güçlü bir akým yükselmiþ,
Deðiþik türde çýkmýþ öðeler evreninden bunlar.
Onlarýn deðiþik biçimli, türlü olmasýndan
Doðar davranýþlarýna özgü sürtüþmeleri, böyle
Karýþýr, kaynaþýr, saðlanýr birbiriyle birleþme,
Onlarýn aðýrlýðý, çarpýþmasý, devinmesi, kaynaþýp
Ayrýlmasý bu yöntemle gerçekleþir, bundandý
Tek tek kalamayýþlarý, özel baðlantýlarla,
Yapamazlardý, aralarýnda, uygun devinmeyi.
Bu yüzden baþlamýþ onlarda bir bir, ayrý ayrý
Bölünmeler. Böyle katýlmýþ benzer benzere,
Çözülmüþ evren, ayrýlmýþ öðeler birbirinden
Düzenlenmiþ ilkeler, kurulmuþ onlardan büyük
Nesneler; ayrýlmýþ yerden yüksekte gök, yer
Denizden, ýslaklýk sudan çýkmýþ, bu yolla
Ayrýlmýþ salt ateþ de havadan.
Dört Öðenin Kuruluþu
Açýktýr, ilkin, toprak öðelerinin birleþmesi, aðýr,
Birbiriyle kaynaþýr olmalarýndan, onlar evrenin
En altýnda yer almak için ortaya doðru itinirler.
Ne denli, sýký, birbiriyle geymelenirse öðeler,
O denli katý, yoðun olur özdek, ondan doðan
Deniz, ay, güneþ, bir de yýldýzlar, evrenin kocaman
Çevresini kuþatýrlar. Öðelerdir tüm bunlarý kuran,
Düz, yuvarlak öðeler, çok küçük toprak öðelerden
Kurulur bu kocaman "Büyüklük". Topraðýn gözeneklerinden
Yükselir, ilkin, ateþi taþýyan hava, öteden, beriden.
Pek yeðniktir ateþ özleriyle birlikte yukarý
Fýþkýran buðu, bu olaylar baþka deðil yaþamda
Gördüðümüzden. Günün altýn kýzýllýðýnda, inci
Çiðlerle süslenmiþ çimenlerde, yansýdýkça kýzýl
Güneþ ýþýðý, yükselir deniz kýyýlarýndan sürekli,
Akan ýrmaklardan buðular, görürüz, tüter toprak.
Toplanýr birikirse yukarda bütün buðular,
Sýkýþýr, yoðunlaþýr, katýlaþýr, kaplar gökleri
Onlardan doðan bulutlar. Böyle kucaklamýþ, sarmýþ
Kollarýyla yürekten, yumuþak, akýþkan hava
Geniþleyen, dökülen, yayýlan özlerle, tüm varlýklarý.
Ayýn, Güneþin Oluþu
Gelir bu olayýn ardýndan güneþin, ayýn oluþumu,
Döner gök alanýnda onlarýn yuvarlaðý, ne topraða
Dayanýr, ne güçlü havaya. Aðýr deðil, batmaz
Onlar, yeðnik de deðil, çýkmaz çevrenin dýþýna.
Yuvarlanýrlar orta yerde, baðýmsýz varlýk olarak,
Evrenin, bütünün birer bölümü durumunda, bizim
Gövdemizde devingen, duraðan örgenler gibi,
Devinirken öteki, kýmýltýsýz, durur beriki.
Denizlerin Oluþumu
Batmýþ toprak, yayýldýðý mavi enginde,
Öðeleri birbirinden çözülünce, doldurmuþ
Kocaman oyuklarý tuzlu bir karýþýmla.
Bir yandan çevresini kuþatan havanýn sýcaklýðý,
Bir yandan güneþin ýþýnlarý, bastýrmýþ, sýkýþtýrmýþ
Yeri uçlarýndan, yoðunlaþan yeryüzü çekilmiþ
Orta alana, türlü terler dökülmüþ gövdesinden,
Bu aðýr basýnç yüzünden, artýrmýþ, büyütmüþ
Denizi, yüzen ovalarý, öylesine çoktu ateþten
Çýkan öðeler, kaçýyorlar dýþa doðru, iþte bunlar
Ulaþtý yerden, yüksek gök tapýnaðýnýn daha
Yoðun olmasýný saðladý. Ovalar batarken burada,
Tepeler yükseliyordu orada, yuvarlanmazdý kayalar
Derinlere, uygun yer yapamazdý kendilerine özgü.
Dört Öðenin Düzenlenmesi
Sýký, yoðun özdekten olur topraðýn aðýrlýðý,
Böyle akmýþ topraða evrenin çamuru, aðýrlýðý
Nedeniyle, sýzmýþ temeline bir maya gibi.
Böyle oluþmuþ deniz de, soluk da, ateþler
Yükselten hava da, böyle kalabilmiþ akýcý
Salt özlerden ne kurulmuþsa. Daha yeðniktir
Biri ötekinden, soluktan daha kaygandýr yapýsý
Havanýn, daha kolay akar havanýn buðusu üstünde,
Karýþmaz özdeði, yelin çevrintisiyle, burada,
Döner tüm nesneler çevrintiler içinde, havada,
Bir kudurma, düzensiz boralarda, sürekli: Sürer
Ateþten ordusunu hava sessiz, belli yolda.
Belli, düzenli bir yolu vardýr, ondandýr bu
Havanýn devinmesi, bunu gösterir, kanýtlar
Karadeniz'in belli sürelerde akýntýsý, sürekli,
Deðiþmeden akýyor sessizlik içinde, yönünde.
Yýldýzlarýn Devinmesi
Anlatacak þiirimiz, neden devindiðini yýldýzlarýn,
Þimdi, ilkin dönerken kocaman gök yuvarlaðý, basýnç
Yapar kuzey-güney uçlarýna, söylentiye göre, hava,
Dýþtan tutmak, sýnýrlamak uðruna. Baþlar sonradan
Baþka doðrultuda bir akým, yukarda, sonsuz gökte
Dönmesiyle kývýlcýmlanan yýldýzlarýn. Ya da çeker
Götürür gök varlýklarýný baþka bir akým, dolabý
Çeviren akýntýlarda gördüðümüz gibi. Düþünmeli,
Gök yuvarlaðýnýn süresiz olduðunu, durduðunu,
Yýldýzlarýn döndüðünü, çevresi kuþatýlmýþ havanýn
Yuvarlanan dalgalarýnýn bir çýkýþ aradýðýndan
Döndüðünü, ya da dýþta rasgele bir yerden
Bir hava akýmýnýn yýldýzlara basýnç yaptýðýný,
Devinmelerin bundan geldiðini. Kim bilir yýldýzlar
Besin bulduklarý bir yola koyulurlar, gök kýrlarýnda
Iþýyan gövdelerine, bir yer yapmaya kapýlýrlar.
Güçtür evreni açýklamada kesin, güvenilir
Olaný bulmak, ancak evrenin bütününde, deðiþik
Dünyalarýn oluþumunda, bilinebilen anlatýlýr.
Açýklamak isterim, yine, birçok nedeni, evrende,
Yýldýz devinmelerinde, olabilir görülenleri, bence.
Bir ana-neden gerekli bunda, devinimi baþlatan,
Birlikte düþünmeli bunu, ilerlemek isteyen.
Yerin Devinmesi
Evrenin ortasýnda, yeryüzünün kýmýldamadan durmasý,
Aðýrlýðýnýn azalmasý sonucudur yavaþça, alttan
Bir dayanak gerekir, yer için, özdeksel türden.
Bu korur onun saðlýðýný, baðlantý kurar, birlik
Saðlar evrenin yel öðeleriyle onun arasýnda,
Sürdürür yaþamýný, yük olmaz ona, basýnç yapmaz
Havaya, yük deðil kimseye, el ayaða, baþ boyuna
Yük olmaz, sezmeyiz, gövde aðýrlýðýnýn ayaklara
Yük olduðunu, onlara dayanmasýna karþýn. Sonradan,
Dýþtan gelen aðýrlýk, az da olsa yüktür bize.
Daha çok tekil durumlar içindir bu. Yabancý
Bir nesneden doðmamýþ yeryüzü, birden; gelmiþ
Gibi baþka ülkeden dikilmemiþ uzayýn karþýsýna,
Evrenin oluþumuyla gündeþtir, bölümüdür;
Elimizin, ayaðýmýzýn, bizden bir bölüm olmasý
Gibi; Titretir yeri, sonunda, bir fýrtýna, geçer
Bu sarsýntý tüm yeryüzünde bulunanlara. Fýrtýna
Göstermeseydi etkisini yeryüzünde, göðün, havanýn,
Yerin, olmazdý böyle sýmsýký baðlaþýmý da.
Oluþumun baþlangýcýnda çok sýký bir baðlaþým
Saðlanmýþ, kökten geymelenmiþ birbiriyle,
Birlik kurulmuþ bu varlýklar arasýnda.
Görmez misin, ipincecik yapýsýna karþýn içimizde
Can, geri kalmaz, aðýr gövdeyi taþýmaktan,
Nedendir bu? Canla gövdenin birbiriyle
Sýmsýký baðdaþmasýndan. Yoksa nedir gövdeye
Birden, can gücü deðilse, atýlma, devinme veren,
Elimizi, ayaðýmýzý yöneten? Görmez misin yine
Böyle incecik bir yapýnýn nasýl etkiler yapacaðýný,
Toprakla yelin baðdaþtýðý gibi, can gücüyle
Gövdenin, birbiriyle, içten kaynaþtýðýný?
Güneþin Büyüklüðü
Ne daha büyük, ne daha küçük olabilir
Güneþin tekerleði duygularýmýzla algýlanandan.
Ne denli büyürse büyüsün uzaklýk, oradan ateþ
Gönderir ýþýðý, yayar ýsýtan sýcaklýðýný
Elimize kolumuza, yalýmlanan gövdeden uzaklýk
Yüzünden, bir eksilme olmaz güneþten, görülmez
En ufak bir azalma, onun ateþinde. Eriþir
Duyularýmýza, aydýnlatýr kýrlarý, ne denli yayýlýrsa
Sýcaklýðý, biçimi de, büyüklüðü de görünür olduðu
Gibi, güneþin gerçekte, ne daha az,
Ne daha çok olduðundan, karþýt
Bir düþünce söylemenin anlamý yok, burda.
Ayýn Büyüklüðü
Kýmýldanýr ay bile, ya kendi ýþýðýyla aydýnlatýr
Kýrlarý, ya da güneþten aldýðý bir ýþýkla,
Ýster öyle, ister böyle, baþka deðil biçimi,
Gözlerimize gelen görüntüsünden. Tüm gördüðümüz
Uzak nesneler, hava katýnýn kalýnlýðýndan,
Bulanýk bir görünüm verir, küçüldüðünden çok
Gerçek ölçüsünden; seçik bir görünüm, kesin
Çizgili biçim göstermesine karþýn, neyse
Çevre çizgileri ayýn dýþtan, öyle gösterir
Kendini, olamaz baþka, göründüðünden.
Yýldýzlarýn Büyüklüðü
Gökyüzünde, yerden gördüðümüz, ateþler daha
Küçük, daha büyük olabilir, kendi gerçek
Ölçüsü içinde. yeryüzünde dosdoðru görünen
Birçok ateþ yalýmlanýp titreyince, deðiþir
Boyutlarý daha büyük, daha küçük olur
Bizden biraz uzaklaþýnca, baþkalaþýr büyüklük.
Iþýkla Isýnýn Kaynaðý
Þaþýlasý deðil senin için, böyle küçük
Olmasýna karþýn bol ýþýk göndermesi güneþin.
Doldurur bütün karalarý, denizleri, gökleri
Iþýk akýmlarýyla, iþler evrene ýsýtan sýcaðýyla.
Yalnýzca evrenden toplanýr ýþýðýn özü, fýþkýrýr
Sonradan, dökülür verimli bir kaynaktan,
Evrenden yayýlýr sýcaklýk öðeleri çevreye,
Bütün evrenden, böyle kurulur arada baðlantý,
Dökülür bir özden, topluca, güneþ ýsýlarý.
Görmez misin yavaþ akan bir su kaynaðýnýn,
Nasýl suladýðýný çimenleri, ara sýra kýrlarý
Sularýn bastýðýný? Böyledir çokluk, orta yollu
Bir güneþ ýþýmasýnda bile sýcaklýðýn havayý,
Yakýcý yalýmlarla uzayý sarmasý, havanýn uygun
Olmasýndandýr bu, daha önceden tutuþturan cýlýz
Bir yalýmýn etkisiyle de olabilir bu durum.
Görürüz baþka tür örneðini de bunun, bir
Kývýlcýmdan yavaþça yayýlan, bir ülkeyi,
Biçilmiþ tarlayý saran, azgýn yangýnlarda.
Kim bilir, dev ýþýldaðýyla aydýnlýk saçan güneþ,
Yýðmýþtýr gökte yýðýnla ateþ, göremeyiz onu
Buna karþýn, gelmez ondan bize bir ýþýn, yalnýzca,
Yalýmlar saçarak büyültür ýþýmanýn etkisini.
Güneþin Dönmesi, Ayýn Yolu
Doðru, güvenilir bir açýklama yoktur bu konuda,
Ne yazýk. Neden geçer güneþ yaz yörüngesinden,
Gider arkaya, döner oðlak burcuna, gelir geriye
Duraðýna, döner yeniden yengeç burcuna, neden
Bu yörüngeden bir ay içinde geçer ay, güneþin
Bir yýlda bitirdiði bu yolu? Bana kalýrsa
Bu konuda, yanýltýr bizi kolay bir açýklama.
Daha doðrudur, tüm ötekiler arasýnda, ilkin
Yüce görüþlü Demokritos'un verdiði açýklama.
Þöyle söylüyor, açýkça: Yeryüzüne yakýn olduðu
Oranda yavaþtýr yýldýzlarýn dönmesi, azalýr
Aþaðý indikçe hýzý, eksilir güçlü etkisi.
Bu nedenle gelir geriye güneþ, hayvan burcunun
Son yýldýzýna karþý, yavaþça, iner yüksekteki
Kýzgýn yýldýzlardan, çok aþaðý. Buna karþýn
Derindir ayýn yolu, uzaklaþýr gittikçe gökten,
Yaklaþýr yeryüzüne, yavaþça, eriþir yarýþ
Yolunda yýldýzlara. Güçten kesilinceye deðin,
Onu devindiren, kendi yörüngesinde, gider ardýnca
Güneþin, bu nedenle çok hýzla eriþir ona,
Geçer önünden ayýn, hayvan burcunun yýldýzlarý
Kendi yörüngelerinde. Bu yüzden ulaþýr ýþýða,
Devinir geri gider gibi bu yýldýzlara, oysa
Yýldýzlar yeniden ulaþýr ona. Þudur baþka
Bir açýklama: Ýki katlý, iki yönlü deðiþik
Bir akým doðar karþýt yörüngelerden, gereken
Sürede, çýkarýr güneþi hayvanlar burcunun
Yaz yörüngesinden, getirir kýþ dönümüne,
Buz kesen soðuklara deðin; sonra çýkarýr
Güneþi yeniden aþýrý soðuklarýn gölgesinden,
Ýletir yaz dönümüne, sýcak yýldýzlara deðin;
Buna benzer yolda düþünülebilir, uzun yýllar
Boyunca uzun yollar aþan ayla gezegenler,
Havanýn deðiþik akýmlarý içinde bu yörüngeyi
Bitirebilenler. Görmez misin bulutlarda, yukarda
Bulunanlarýn aþaðýdakilere oranla karþýt yönde
Esen deðiþik yollarla devinmesini? Neden
Büyük yollarýnda deðiþik akýmlarla yýldýzlar
Sürüklenemesin havanýn?
Gece
Sarar yeryüzünü koyu karanlýkla gece,
Uzun bir yol aldýktan sonra gökte güneþ,
Eriþince son sýnýrýna, azalýrsa ateþin gücü
Yorulur gezmekten, eritir, tüketir hava yýðýný
Onu, ya da yerin çevresindeki yörüngeyi çizen
Gücü, bitirmek için güneþin yolunu, verir alta.
Güneþin Doðuþu
Buna benzer biçimde, belli sürede uzay
Alanlarýndan saçar sabahýn gül rengi ýþýðýnýn
Ýlk kýzýllýðýný Aurora, yayar ýþýldayan parýltýyý
Yeryüzünün altýna inen güneþ, gönderir
Oradan gökyüzünü tutuþturan ýþýnlarýný.
Ya da belli sürede toplanýr yýðýnla ateþ,
Derlenir çok ateþ öðeleri, birleþir, durmadan
Bir güneþ ýþýðý yaratmak için. Ayrýlabilir Ýda
Daðýnýn doruðunda doðan ýþýkta yumaklaþan
Ateþ öbekleri. Þaþýlasý bir durum yok burda,
Toplanýr ateþ öðeleri belli sürede yenilemek
Ýçin güneþi, böyle de olabilir birleþme.
Görürüz, çok nesnede belli süreye baðlý
Olduðunu olacak iþlerin. Böyle çiçeklenir aðaçlar,
Belli sürede, yaþ gereði. Böyle dökülür süt diþleri,
Çýkar erginlik çaðýnýn ayva tüyleri çocuklarda,
Dalgalanýr, doldurur erkeðin yanaðýný sakal,
Kýl örtüsü. Sonra gelir kar, yýldýrým, bulutlar
Yaðmurlar, yeller yýlýn belli evrelerinde.
Böyle kurulmuþsa öncül ilkeleri nedenlerin,
Biçimlenmiþse nesneler baþlangýçta, dönerler
Yeniden en saðlam, en kesin düzene, gereðince.
Günlerin Uzayýp Kýsalmasý
Günler, gecelerin geçmesiyle, uzayabilirler.
Iþýk azalmaya baþladýðýnda, birden uzar geceler,
Güneþ yerin altýna, üstüne döner, türlü
Boylarda yaylar çizer, uzay alanlarýný böler,
Ayýrýr gökte yörüngesini ikiye, eþitlik gözetmez
Bölümler arasýnda. Koyar ortaya güneþ karþýt
Durumda, geri dönünce, burda göstermediði ötede,
Ulaþýncaya deðin gecenin yýldýzlarýna, yýlýn
Düðümünü gecenin gölgesiyle günün aydýnlýðýný
Eþitlediði yere. Yörüngenin ortasýnda, kuzey-güney
Yellerinin estiði yerde, eþit uzaklýkta tutar
Gök dönemlerini, ayrý ayrý, yapar bunu hayvan
Burcunda duran yolun tüm durumundan dolayý,
Bir yýl sürer güneþin, yavaþ dönüþle yolu
Geçmesi, bundandýr eðik ýþýnlarla güneþin
Yeri, göðü aydýnlatmasý, gökbilimcilerin kanýtladýðý
Gibidir bunlar. Onlar çizmiþ, belirlemiþ, belgelemiþ
Bize belli yerlerini göklerin. Yol açabilir kalýn
Hava, belli yerlerde, güneþ ýþýnlarýndan çýkan
Ateþin uzun süre yerin alt yönünde beklemesine,
Güneþin doðuþ-batýþýnýn kolay olmamasýna.
Bundan, uzun sürer geceler kýþýn, günün ýþýyan
Tacýnýn görünmesine deðin. Mevsimlerin deðiþmesi
Sonunda, derlenir ateþ öðelerden, doðru söylemiþ
Bence güneþin her gün yeni ýþýnlar doðurduðunu
Savunanlar, belli yerlerden yükseldiðini söyleyenler.
Ay Iþýðýnýn Deðiþmesi
Nereden gelir ay ýþýðý? Güneþten gelen ýþýnlarla
Gösterir kendini bize ay, büyür gittikçe güneþten
Uzaklaþtýkça, öyle görünür. Ortada, karþýlaþýnca
Güneþle, sergiler en duru parlaklýðýný dolunay,
Bakar yükseldikçe güneþin batýþýna. Bu nedenledir
Yavaþça, bizden gizlemesi ýþýðýný, geri dönerken,
Gök yörüngesinin öte yanýna geçerek güneþin
Ateþine yaklaþýrken. Böyle açýklýyor ayý
Yuvarlak bir yumak gibi düþünenler, güneþin
Arkasýnda çizer yörüngesini onlara göre ay.
Onlar, ayýn neden kendi ýþýðýyla ýþýyýp
Yayýldýðýný, ýþýðýn böyle deðiþik biçimlere
Girdiðini de düþünüyorlar. Yoksa, baþka nesne
Olabilirdi burada görünen, ayla eþ bir sürede
Yola dökülen, onunla dönen, yürüyen atbaþý,
Iþýksýz, karanlýkta kaldýðýndan açýk görünmeyen.
Yuvarlak çizgi biçimli de olabilir bu dönme.
Sözgeliþi, ýþýyan yýldýzlarla yarýsý boyanmýþ
Bir top, türlü biçimler gösterir dönerken,
Açýk gözlerimize ateþle doluymuþ gibi gelir,
Bakýnca. Sonradan dönerken geriye doðru
Yavaþça görünmez parlayan yüzü. Böyle açýklar
Düzeni, Babilonya'da Kaldeliler. Ýnanmaz buna
Bugün yýldýzbilimciler. Olabilir, görünmeseydi
Ýki düzenin savunduðu görüþler özdeþ, yeðlenirdi
Ýkisinden biri. Öyleyse, neden ýþýklar belli
Biçimler, dönemler içinde düzenlenirken doðmuyor
Ay süreklice, yeniden? Ayrýca her gün yitmez ay,
Yeni bir ay doðmaz, o evrede, kendi yerinden.
Güçtür anlatmak bunlarý sözle, saðlam belgeler
Göstermek; görürsün bu düzende çok sorun vardýr.
Yazbaþý görünür Venüs, koþar önden ulaðý
Flora, Zephyr'in yanýnda yürüyen ana, bezemiþ
Yollarý bahar çiçekleriyle, saçmýþ çevreye
Renkleri bolundan, burcu burcu kokularý da.
Ardýndan kavuran sýcaklýk, yanýnda Ceres,
Toza dumana katmýþ ortalýðý, kuzey yelleri
Gelir yavaþtan. Bastýrýr arkadan güz, "Evhius"
Diyen, inleyen Bacchus. Bunlarýn ardýndan
Gürleyen, þimþekli fýrtýnalar, önce güneydoðudan
Duyulan gök gürültüleri, güney yelleri, yýlýn
Sonunda kar kaskatý, soðuklar buzlu, getirir
Yeniden, en kýsa gününde diþ çaktýrýr kýþ.
Daha, çok olay çýkabilir ortaya, bu belli sürede
Þaþarsýn bu evrede ayýn doðup battýðýný görünce.
Güneþin, Ayýn Kararmasý
Göstermek kolaydýr sana, güneþin, ayýn gömülüp
Karanlýða saklanmasýnýn nedenlerini, pek çok,
Ýlkin, neden güneþten aldýðý ýþýkla aydýnlatýr
Ay yeryüzünü, neden gizler bunu yaparken
Güneþ yerden yükselen baþýný, karanlýk bir
Yumak kor ortaya, ýþýklardan, neden yapamazmýþ
Bu olayý, o evrede ýþýksýz dolaþan baþka
Bir nesne? Gideremez mi güneþ bu sürede
Ateþin eksikilðini yeniden? Havanýn yalýmlarý
Yok ettiði uzayda yayýlýnca güneþ, söner mi
Onun ateþi? Neden dünyayý aydýnlatan ýþýðý
Güneþten alýr ay da gizlenir güneþ, doðarken
Yeni ay tepenin ardýndan, koyu gölgelerde?
Girmez mi bu evrede, ikisinin arasýna, baþka
Bir nesne, ya güneþin üstüne, ya ayýn altýna
Engel olmaz mý akan ýþýða, güneþ ýþýnlarýna?
Iþýldar mý, kendi parlaklýðýnda, ay tükenir mi
Evrenin baþka bir yerinde, geçerken içinden
Karþýt ýþýklý yerlerin? Açýkladým þu sorularý:
Gökte, engin bir mavi uzay içinde olanlarý,
Olabilenleri, devinen güçlerden, ana-nedenlerden
Doðan ayýn dönüþünü, güneþ yörüngelerini nasýl
Kavrayabildiðimizi, onlarýn yaygýn aydýnlýklar
Ýçinde geçip gittiðini, kýrlarýn sezmeden
Birdenbire karanlýklara gömüldüðünü açýkladým.
Parlatýr aydýnlatan aþýnlarla güneþ kýrlarý,
Döker ýþýklarýný ortaya yeniden, görünmezken.
Dönüyorum evrenin gençliði konusuna, açýklamak
Ýçin önceden nelerin doðduðunu, gevþek yeryüzü
Tarlalarýnýn, güvenilmez, oynak yellerin
Yeniden aydýnlýða çýkmak isteyiþini.
Bitkilerin, Hayvanlarýn Doðuþu
Ýlkin yeþermiþ çimenlerin parýltýsýný doðurmuþ
Toprak, çevrelemiþ bütün tepeleri, yeþim renkler
Ýçinde, yaymýþ kýrlara, çevreye, ýþýldayan
Çiçekler açan çayýrlara. Sonradan baþlamýþ
Güçlü bir yarýþ, aðaç türleri arasýnda,
Havalara yükselmede, dizgine vurulmuþken önceden.
Deriler, kýllar, saçlar oluþmuþ bu yöntemle
Dört ayaklýlar soyunda, derilenen kuþlarda,
Böyle çýkmýþ ortaya günün birinde verimli
Yeryüzünün eþkini, çayýrý, çalýlýðý, ilkin
Onlarýn ardýndan doðmuþ diri varlýklar,
Deðiþik soydan, bolundan, çok deðiþik biçimde
Devingenler, yoksa gökten düþemezdi diriler,
Doðmazdý tuzlu denizden de, karada yerleþenler.
Böyledir ötekilerde de durum: Yerinde "ana"
Adýný almasý topraðýn, toprak yaratmýþtýr
Sayýsýz canlýlarý, þimdi yeryüzünde yaþayanlarý,
Yaðmurla güneþin ýsýtan sýcaklýðý yüzünden
Ortaya çýkanlarý, þaþmamalý, daha önceden
Pek çok dev gövdeli diriler doðmuþ, beslenmiþse
Genç topraktan, havadan. Ýlkin yerde
Sürünürdü kanatlý yaratýklar, yumurtadan çýkan
Yazbaþýnda kuluçkaya yatan renkli kuþlar,
Yazýn yuvarlak kozalardan, kendiliðinden
Çýkan, besin arayan, yaþam çaðýna basan
Aðustosböcekleri gibi. Böyle doðmuþtur
Ýlkin hayvanlar da, insanlar da. Aþýrý sýcaklar,
Islaklýklar vardý tarlalarda, kýrlarda,
Böyle yetiþiyordu oturma yerlerinin elverdiði
Oranda diriler, topraðýn içine iþlemiþ kökler,
Kapçýklar çýkýyordu yukarý. Olgun eþkinlerin
Yaþam sürecinin geçtiði yerde tomurcuklar
Yükselirdi havaya, ýslanýrdý topraðýn neminden,
Kendince yöneltir onlarý doða topraðýn içine,
Akar süt gibi özsu, damarlarýn açýk aðzýndan,
Böyledir doðurgan kadýnlarda memeye gelen süt,
Oraya yöneltilmiþ kadýn gövdesinin besin akýmý.
Böyle vermiþ küçüklere yemeði toprak, giysi de
Sýcaklýðý. Saklamýþ gür çimenleri döþek diye,
Yatak diye, önlemiþ evrenin gençliði taþkýn
Soðuklarý, sýcaklýklarý, su baskýnlarýný.
Eþ ölçüde büyütüyor, güçlendiriyor bunlarý.
Yerindedir topraða "ana" denmesi, demiþtim.
O yaratmýþ insan soyunu, tüm dirileri uygun
Sürede, her yanda sýçrayanlarý, yüksek daðlarda
Gürleyen, havalarda süzülen bir yelken gibi
Renk renk, biçim biçim ne varsa. Býrakmýþ
Kocalmýþ bir kadýn gibi bu iþleri,
Sonu gelmiþ doðurmanýn, yaþ deðiþtirmiþ
Tüm doðayý, evrende, düzene girmiþ nesneler,
Kalmaz, deðiþir hepsi, dönüþür tüm varlýklar,
Çevirir, bastýrýr doða, sürekli dönüþme yolunda.
Çürür, güçten kesilirse, yaþlanma nedeniyle,
Birey yükselir, geliþir, çýkar karanlýktan.
Yaþ, evrende doðal yapýyý böyle deðiþtirir,
Bir oluþum ardýndan ötekinin geldiði yeryüzünü,
Yaratýr önceden yapamadýðýný, þimdilik olmayaný.
Doðaya Aykýrý Biri Yoktur
Þaþýlasý nesneler yaratmýþmýþ toprak eskiden,
Görünmezmiþ elleri, ayaklarý. Bir Androgynus varmýþ
Yarý-erkek, yarý-diþi, kiminin elleri, kiminin
Ayaklarý eksikmiþ, kiminin aðzý, dili yokmuþ,
Gözsüzmüþ kimi de, kaskatýymýþ birisi de, gövde
Örtmüþ, gizlemiþmiþ örgenlerini. Ýþ göremez böyle
Bir yaratýk nereye gitse, yaþayamaz, korunamaz,
Yanlýþ, sapýk üretmelerdir bunlar, anlamsýzdýr,
Boþtur, inanýlmaz onlara, doðaya aykýrýdýr,
Besin bulamaz, çiçeði göremez, seviþemez,
Birleþemez, döllenemez, deðiþik yollarla gerekir
Seviþmeleri, çoðalmalarý ölümlü bir þey olarak.
Beslenme, doðurucu tohum, gerekir onlarda, ancak
Bu tohumlar akar erkek örgenlerinden. Gerekir
Örgenlerin karþýlýklý olmasý seviþmede, birleþmede.
Evcillerin Durumu
Yokolmuþ, eskiden yaþayan, türlerin çoðu,
Yoktur onlarda, gelecek kuþaklar için, güvenli
Bir düþünme yetisi. Þimdi yaþam soluðuyla
Beslenen, yaþayan yaratýklar yavruyken soyunu
Koruyabilecek yapýdadýr. Onlar kendilerini
Güçle, kaçmakla, kurnazlýkla korurlar. Yarar
Ýþlerimize bunlarýn çoðu yaþatýrýz, bakarýz,
Koruruz onlarý. Eskiden yýrtýcýlar türünden
Sürüyle aslanlar, kendilerini güçleriyle
Korurlar, tilkiler kurnazlýkla, geyikler kaçmakla,
Kulaðý duyarlý köpek sevilesi baðlýlýðý
Nedeniyle korunur. Yük taþýyanlarýn tohumundan
Çýkan türler, yünlü koyunlar, ekinler, korunmuþ
Kiþilerce, Memmiusum, böyle kalmýþ bugüne
Tüm kalanlar. Yok olur yaban hayvanlarýn
Önünde, kýsa sürede, yem olur, saðlýk verirler
Onlara, koruyamazlar kendilerini, yaþayamazlar;
Biz, gördükleri iþlere karþýlýk, ekin veririz
Onlara, besin diye. Öte yandan, doðasýnca,
Aðusuz, kendince beslenemeyen, iþimize yaramayan
Hayvanlarý, yük taþýmayan, neden koruyalým, onlara
Yaþam saðlayalým, çoðaltalým, bunlar yýrtýcýlarýn
Tuzaðýna düþer, av olur, böyledir yazgýlarý,
Ölümle baþbaþa býrakmýþ güçsüz soylarý doða.
Devler Yalandýr
Yoktur Centauros diye bir nesne, iki yapýlý,
Ýki özlü bir varlýktan kurulamaz yenisi, bir de
Baþka türlerden doðmuþsa uymaz bir kaynaða
Eli, ayaðý, yetileri, böyle iki ayrý yanlý.
Anlar bunu sýð bir yeti; güçlü bir at
Üç yýlda yetiþir, çocuk böyle deðil, sütü
Uyuyarak verir ona memesi ananýn, azalýr
Yaþ ilerledikçe atýn gücü, yaþam uzadýkça
Yýpranýr at, çocuk güçlenir, geliþir, açýlýr,
Eþkin çeker, erkekçe tüy örtüsü kaplar
Yanaklarýný, uyanýr seviþme isteði. Ýnanma
Sakýn atlarýn hayvansý tohumundan, bir de
Ýnsanýnkinden bir Centauros'un çýkacaðýna,
Yaþayacaðýna. Ne Scylla gibi azgýn köpeklerle
Balýk kuyruklu bir yaratýða inan,
Ne eli, ayaðý birbirinden ayrý türden olana.
Doðamaz, olamaz bunlar doðal süreçlerinde,
Yetmez gövdesel güç, hepsini baþarmaya,
Yaþam süresince, etkilemez bunlarý seviþme
Ateþi, birleþme sevinci, içgüdü, döllemeye.
Beslemez bunlarý bir türün besini. Görülür
Çokça sakallý keçinin baldýran otuyla
Beslendiði, öldüren bir aðudur insan için,
Kavurur yalýmlar aslanlarýn altýn gövdelerini,
Yakar tümden yeryüzünde kandan, etten çýkabilen,
Gövdeler, olursa. Doðabilir mi üç ayrý gövdeden
Chimera, önü aslan, kuyruðu dev, ortasý keçi,
Dökülür mü böyle yaratýðýn aðzýndan yalýmlar?
Taþkýnlýðý yüzünden erginlik çaðýnýn,
Yerden, gökten böyle delice varlýklarýn,
Yaratýklarýn doðacaðýný, düþünen kimse kapýlmýþ
Toplumsal boþinançlara, saçmalýklar üretmiþ.
Söylenirmiþ eskiden, altýn ýrmaklarýn aktýðý,
Karalarý bastýðý, aðaçlardan elmas çiçekler
Döküldüðü, insanoðlunun çok güçlü ayaklarýyla
Denizleri, enginleri geçtiði; elleriyle, kollarýyla
Gökleri kucakladýðý, döndürdüðü. Bir zamanlar
Yeryüzünde, birçok tohumdan canlýlar çýkarmýþ
Toprak, yanýltýr bizi bu belirtiler, sanýrýz
Yapýsal öðelerin karýþýmýndan, eli ayaðý baþka
Türden dirilerin çýkabileceðini. Vardýr yeryüzünde
Deðiþik otlar, yemiþler, sevimli aðaçlar yetiþmiþ,
Karþýt bir durum yok, kendi soyunca geliþir
Hepsi, kesindir, ortada, doðanýn düzeni.
Ýnsan Soyunun Geliþmesi
Daha güçlü, dayanýklýymýþ eskiden kýrlarda
Yaþayan insan soyu; güçlü, dayanýklý, büyük
Kemiklerle baðlanmýþ, kurulmuþ gövde yapýsý,
Ýçten, sapasaðlam kaslarý pekiþtirilmiþ,
Etlerin içinde birer birer örgenler,
Dokunmazmýþ insana sýcak, soðuk, bozmazmýþ
Saðlýðýný yeni besinler, uzakmýþ sayrýlýklardan.
Sayýsýz yýllarca dönerken güneþ, uzunmuþ
Yaþam süreci de hayvanlarýn. Ne güçlü ellerle
Kullanýlan aðaç sapan, ne kazmalarla tarla
Açma varmýþ, ne de topraða fidan dikme,
Ne de býçkýlarla dal kesme yüksek aðaçlardan.
Bir armaðan diye benimsenirmiþ mutlu
Yüreklerince kiþilerin, yaðmurun, topraðýn,
Bir de güneþin eliyle verdiði, istemeden.
Çokluk palamutlu ormanlarda beslenirdi kiþiler
O gün de düþerdi, yere, yemiþler aðaçlardan,
Üstelik daha da büyükmüþ, kýþýn gördüklerimizden,
Olgunlaþýnca erguvan gibi ýþýldayan çileklerden.
Daha birçoðunu doðuruyordu toprak, gençliðiyle,
Kýrlarda, çayýrlarda çýkan otlarmýþ, acýnasý
Ölümlülerin tüm geçimliði. Yine ýrmaklar
Çaðýrýyordu bugünkü gibi, yüksek tepelerden
Dökülen sular, kaynaklar susuzluðunu gidermek
Ýçin tüm yabanlarý, sularýndan içmeye. Bunlar
Gece yolculuðuna çýktýklarýnda, ormanlarda,
Nymphalarýn maðaralarýnda konaklar, otururlar.
Bunlar biliyor yeþil yosunlarla kaplý kayalardan
Süzülerek akan ovadan geçen bol sularý.
Onlar ne ateþten yararlanma bilirdiler, ne de
Yabanlarý öldürüp derileriyle gövdelerinin
Çýplaklýðýný gidermeyi, onlar yalnýzca kýrlarda,
Ormanlarda, daðlarýn oyuklarýnda barýnýrlardý,
Kamçýlayan yaðmurdan, esen yellerden duyulunca
Kaçma sýkýntýsý buralarda gizlermiþ kirli
Gövdelerini iyice. Bilmezdi toplumsal yaþamý,
Mutluluk düzeni kurmayý, ya da bir yasa
Baðlamazdý onlarý, yoktu toplumsal bir töre.
Rasgele, ne düþerse eline, onu getirirlerdi
Yiyecek diye evlerine, kendi içgüdüsü uyarýnca
Düþünürdü, tüm kiþiler yaþamý, mutluluðu.
Ormanlarda birleþtirirdi seviþenleri Venüs,
Baðlardý erkeðin üstün gücü, karþýlýklý birleþme
Güdüsü, diþiyle erkeði birbirlerine, doðal eðilimle.
Palamut, armut, çiçek gibi bir nesne karþýlýðý
Sürdürülürdü seviþme, olasý, güven verirdi
Yumruðun, ayaklarýn gücü, yabanlarý düzene kordu
Ormanda. Silahtý sivri taþlar, aðýr topuzlar.
Böyle yaþardý birçoklarý, sýðýnak bulurdu
Kiminin önünde, azgýn domuzlar bile böyle
Çýplak yaþardý ormanda, yeryüzünde bastýrýnca
Karanlýk gömülürdü yapraklarýn, dallarýn içine,
Ne böðürmeden ürkerdiler, ne korkardýlar ovada.
Gecenin kara gölgelerinde kiþiler güne, güneþe
Deðin besin aramak için sessiz bekler dalarlarmýþ
Derin uykuya, güneþ kýzýl ýþýðýyla aydýnlýk
Saçýncaya deðin. Çocukluktan alýþmýþlar böyle,
Karanlýklarý, ýþýðýn parlaklýðýný eþ ölçüde
Deðiþir görmeye, ne þaþýlýr, ne korkulur durum.
Batýnca günün ýþýðý, örtünce sonsuz gece
Süreklice karalarý. Öteden yaban saldýrýsýndan,
Yaþamý sarsan olaylardan korkulurdu yalnýzca
Geceleyin. Yaklaþýnca güçlü bir arslan, hýþlayan
Bir yaban domuzu, yýkar evlerini kaçardýlar
Maðara kayalarýnýn üstünde, gecenin ortasýnda.
Toplanýrlardý dallarýn arasýnda, acýmasýz
Konuklar yüzünden. Bugün yakýnmýyor kimse,
Ayrýlmýþ, eskiden, yaþamýn iç açan ýþýðýndan.
Eski, Yeni Ölüm Türleri
Daha kolay yakalanýr, yem olurdu bir kimse
Yýrtýcýlarýn aðzýnda, yutulurdu diri diri.
Doldururdu, yýrtýcýlar aðzýnda yem olan, daðlarý
Çýðlýklarla, ormanlarý, kýrlarý, bayýrlarý, görünce
Canlý gömülüþünü diri bir tabuta, kaçmakla
Kim kurtarabilmiþse dilimlenen etlerini, tutardý
Titreyen elleriyle korkunç yaralarýný, yakarýrdý
Yürek doðrayan iniltilerle kurtulmak için
Kurtarýcý ölüme. Býrakmýþ katlanýlmaz acýlara
Kendini, ne yardýmcý, ne saðaltýcý vardý yaralarý.
Buna karþýn yoktu eskiden bir günlük savaþta
Ölen, binlerce kiþi, söz konusu deðildi yükselen
Bir denizin gemilerle içindekileri çarparak
Kayalara yok ediþi. Boþunaydý denizlerin azgýn
Dalgalarla yükselip alçalmasý, korkutmalarý, kolayca.
Aldatamazdý kimseyi denizin kandýrýcý sessizliði,
Iþýk gülüþü dalgalarýn sürüklemezdi kimseyi ölüme,
Göndermezdi utanmayan gemiciyi deniz yolculuðuna,
Eskiden besin yokluðundan ölürdü gücü kesilen
Örgenler, bugün besin bolluðundan gelir ölüm.
Kendiliðinden dökülürdü, kimse sezmeden, aðular,
Bugün çok açýkgöz kiþi, eliyle verir aðuyu.
Toplumsal Bütünleþme
Dallardan barýnaklar kurmuþlar, deriyi, ateþi
Bulmuþlar, bir kadýnla evlenmeye baþlamýþ erkek,
Böyle kurulmuþ kutsal düzeni ilk ocaðýn,
Evliliðin, yuvanýn, bu baðla doðmuþ çocuklar.
Ýlkin böyle geliþmeye baþlamýþ kiþi soyu,
Düzene, töreye baðlanmýþ. Ateþ yüzünden yumuþamýþ,
Ýncelmiþ gövdeleri, katlanamaz olmuþlar gök çatýsý
Altýnda uzun süren soðuklara, azaltmýþ erkek
Gücünü Venüs, çocuklar yaltaklanýyor, direnilmez
Duygular uyandýrýyor anada, babada. Baþlamýþ
Karþýlýklý komþuluklar, anlaþmalar, baðdaþmalar,
Kýlýna dokunmak istemiyor, bilerek, kimse kimsenin.
Üstlenmiþ çocuðu, kadýný korumayý erkek, sözler
Kekelenir, el kol sallanýr, anlatýlýrdý istenen,
Kolayýna geldiðince. Kurulamaz geçerli bir yasa
Duygudaþlýk saðlanmayýnca, düþküne acýmayýnca.
Biterdi kiþi soyu, kalmazdý bugüne deðin.
Dilin Kaynaðý
Doðadýr türlü dillerin kaynaðý, nesneleri
Adlandýrmadýr, küçük çocuklar imlerle anlatýr
Nesneleri, sözcük yetersizliðinden, dilsizce
Davranýrlar, parmakla gösterirler, anlam verme
Alýþkanlýðý geliþir. Tüm dirilerde vardýr yaþama
Elveriþliyi sezme yetisi. Dananýn ilkin boynuzlarý
Çýkar alnýnda, saldýrýr, vurur kýzýnca önündekine.
Buna karþýlýk aslan, panter yavrularý
Pençelerle, ayak týrnaklarýyla, ýsýrmalarla
Korunur, yeni çýkmaya baþlasa bile bunlar.
Kuþlar soyu, görüldüðü gibi, kanatla, kanat
Vuruþlarýyla uçarak bulur kurtuluþ yolu.
Ýlkin nesnelere ad veren, kiþilere sözleri
Öðreten bir bulucuya saçmadýr inanmak, yoktur.
Nedendir düþünüldüðü, tüm nesnelerin sözcüklerle
Adlandýrýlmasý, deðiþik nesnelerin kurulmasý
Konusunda, belli bir çaðda, bunu yapan olmadýðýna
Göre, bir yapan aramanýn gerektiði? Öteki
Varlýklar, aralarýnda, bir yarar görmemiþse dilden
Niçin düþünülür dilin yararý, nerden gelmiþ
Ona ilk yeti, ne yapmayý düþünmüþ, nereden çýkmýþ
Tinde bilmek, anlamak? Olacak iþ deðil nesnenin
Birçoðuna söz geçirmesi, öðrenmek için adlarýný
Nesnelerin, bu güçlüðe katlanmasý, saðýrlara
Kulaklarý dibinde iþ göstermek daha kolayken.
Yoksa ne katlanabilir, ne de dayanýrlardý
Onlar, kulaklarýna anlaþýlmaz seslerin gelmesine.
Ne var þaþýlacak, gerçekse kiþi soyu, sesi,
Dili saðlamsa, deðiþik duyumlara göre, deðiþik
Çýkarsa nesnelerden. Dilden yoksun hayvanlar,
Yabanlar soyu bile, tüm deðiþik sesleri,
Türlü çýðlýklarý, sezerler, biraz korku, biraz
Acý, biraz yürek oynatan sevinç varsa.
Bu denenmiþ, bilinen olaylardan çok bilgi
Edinmek gerekir. Aldatýlan gösteriþli bir Molos
Köpeði, çýkarýrken etli aðzýndan kalýn diþlerini
Bir çýnlama duyulur bambaþka, korkutan, kýzgýn
Atýlmalarýndan, boþuna havlamýþ, baðýrmýþ, ortalýðý
Doldurmuþsa ulumalarla. Yine baþka türlüdür
Diliyle yalayýp okþarken eniðini, ön ayaklarýyla
Yuvarlarken rasgele ýsýrýr, saldýrýrken çýkardýðý
Sesler, diþleriyle yavrucuðu yutar gibi
Korkuturken çýkardýðý seslerden. Apayrýdýr yine
Ulumasý keskin havlamasýndan, evin beyi býrakmýþsa
Onu evde, ya da dayaktan acý duymuþsa gövdesi,
Zýðnayarak kaçarken çýkardýðý sesler, baðýrmasýdýr
Onun. Yok mu ayrý bir yönü köpek seslerinin
At kiþnemesinden, gençliðin azgýn evresinde
Kýsraklar arasýnda dölleme ateþiyle kanatlanan
Bir aygýrýn, ya da savaþ arabasýna koþulmuþ,
Gergin burun deliklerinden hýzla soluyan, ölüm
Hýrýltýlarý çýkarýrken ayaklarý titreyen
Bir at kiþnemesinden? Baþka, kanatlý yaratýklar,
Türlü kuþlar, atmacalar, kartallar, balýkçýllar, deniz
Dalgalarý üzerinde yuvarlanan besinini, geçimini
Tuzlu dalgalardan saðlayanlar, deðiþik sesler
Çýkarýrlar, ayrý günlerde savaþýnca yutmak,
Vuruþunca kapýp kaçmak için. Bunlar fýrtýnalara
Göre deðiþtirir çýðlýklarýný. Kargakuzgun soyundan
Bunlar; suyu, yaðmuru, yelleri, fýrtýnalarý görünce
Baðrýþýrlar. Hayvanlarý sýkýþtýran türlü duyular
Dilsiz, deðiþik sesler çýkarttýrýr. Eskiden böyleydi
Ölümlüler de, eþ sayýda deðiþik sesler çýkarýrdý.
Ateþin Bulunuþu
Uðraþma bunlarla, dinle, yýldýrým getirmiþ ilk ateþi,
Yeryüzüne, ölümlülere, öyle yayýlmýþ ortalýða
Sýcaklýðý, birden, yalýmlarýn. Görürüz gökten
Hýzla yayýldýðýný yangýnlarýn, ateþ verince
Bulutlar, dallý bir aðaç bile sarsýlýr fýrtýnada,
Saða, sola, çarpýnca komþu aðaç dallarýna, yalýmlanýr,
Sürtünmeden tutuþur, þimþek çakar, yükselir yalýmlar,
Sürtününce dallarla gövdeler, eserken azgýn yeller.
Bundan bulmuþ ateþi ölümlüler, yemeði, piþirmeyi
Öðretmiþ onlara güneþ. Görmüþ kýr yemiþlerinin
Güneþ sýcaðýyla tatlýlaþtýðýný kiþi, anlamýþ.
Ýllerin, Beyliklerin Kuruluþu
Ateþle geliþen buluþlar nedeniyle günden güne
Daha iyiye gittiði görülüyordu yaþamýn, böyle
Baþlamýþ anlayýþ, görüþ yönünden kadýnlardan
Güçlü olan erkiþiler illeri kurmaya, oralarda
Kaleler, korunma, savunma yerleri yapmaya,
Bölüþmüþler hayvanlarý, tarlalarý, vermiþler onlara
Doðal güçlerine, gövdelerine uygun iþler.
Büyük önem taþýr dýþ görünüþ, yetiler, güçler
Yönetim konusunda. Sonradandýr bireysel iyelik,
Bulunmuþ ünlerin güzelliðini, gücünü kolayca çalan
Altýn. Gerçek amaç edinmiþ varlýklýlar güçlü
Olmayý, dýþ güzelliði, gösteriþi. Bilseydi yaþamý
Bilgece yönetmenin yöntemini kiþi, varýrdý
Doruðuna varsýllýðýn, sessizlik, mutluluk içinde,
Sýkýntýsýz; azla yetinmekle çýkarýrdý tadýný
Yaþamýn, çalýþýrdý yine, çoklarý ünlenmek için,
Güçlü olmaya, yaþamýn yazgýsýný saðlam temele
Oturtmak, bolluk içinde yaþamak için. Oysa ünün
Doruðuna çýkmada giriþilen yarýþlarda korkunç
Yýkýmlar görür kiþi, kendi engeller yolunu.
Ulaþýrlar istedikleri yere sonunda, düþerler
Oradan yavaþça, yýðýnla, bir yýldýrým gibi
Doymazlýðýn tepesinden korkunç Tartarus'a.
Ýyidir, güzeldir sessizlik, barýþ içinde gönül
Kývancýyla yaþamak, bir ülkeye baþkan, ya da
Kral olmaktan. Kanlar dökülür bu yolda,
Kesilir yollar, geçitler, boðuþulur doymazlýk
Yüzünden. Gözü doymazlýk, alýþkýndýr, yükselen
Bir daðýn üstünden daha yukarlara düþen
Yýldýrým gibidir. Doymazlar baþkalarýnýn aðzýna
Bakarlar, kiþisel iþlerinde bile, duyduklarýný
Yaparlar, acýnasýlar, dün de, yarýn da öyledirler.
Nice krallar göçmüþ, çökmüþ yükselen tahtlar,
Geçmiþ görkemli günler, yýkýlmýþ egemenlikler,
Kana bulanmýþ buyurgan baþlar, darmadaðýn olmuþ
Iþýldayan taçlar, çiðnenmiþ ayaklarý altýnda
Topluluklarýn güvenilen, saygýn ululuklar.
Korkan uðrar korktuðuna, böyle geçer halkýn
Eline devlet yönetimi, kiþisel gücün egemen
Olmak istediði ülkede. Öðretirler yetkililer
Þimdi görevlileri seçmeyi, yasalarý, töreleri
Düzenlemeyi; bitmiþti baskýdan, yaþamaktan,
Kiþiler, yorulmuþtu, boðuþmalardan tükenmiþti.
Baþ eðerdi, kendince, yasalarýn, törelerin ezici
Boyunduðuðuna; köpürmüþ, kýzmýþ kimselerce,
Çaðýna göre, en uygun nitelikte kiþiyi baðlayan
Yasalarýn baðýna. BIkmýþ, usanmýþ kiþiler,
Boyunduruk altýnda yaþamaktan, ceza korkusundan,
Kaçmýþ yaþamýn tadý çoktan. Kuþatmýþ çevreyi
Töresiz eylemler, baský yayýlmýþ ortalýða,
Geri gelmiþ geleneksel kötülükler, kesmeler,
Vurmalar, toplumsal düzeni bozan için aðýr
Bir durumdu sessizlik, barýþ içinde yaþamak.
Tanrýlarý, kiþi soyunu kandýrmaya çalýþan
Ummasýn gizli kalacaðýný yaptýklarýnýn süresiz.
Mýrýldanmaz mý, çoklarý, uykuda kötülükleri de,
Söylendiðine bakýlýrsa, yataða düþünce saymaz mý
Gizli kalmýþ suçlarýný, bütün kötülüklerini?
Tanrýlarý Övmenin Kaynaðý
Güç deðil tanrýsal yüceliðin kaynaðýný açýklamak,
Büyük toplumlarý korkutmanýn nedenini, kutlu
Bayramlarý, illeri dolduran sunaklarý, ölenleri,
Yýllýk törenleri, bunlarýn düzenlenmesini anlatmak,
Bir de ölümlülerde bu duygunun nerden geldiðini,
Yeryüzünde, her yerde, tanrýlar adýna kurulan
Sunaklarýn, yönetmenlerin, yükümlülerin, ayrýca
Bayramlarda kutlamalarýn, çetin deðil bugün.
Dev gibi tanrýsal biçimler ayýkken, uyanýkken
Görünmüþ kiþiye, eskiden yerleþmiþ bunlar tinine.
Duyumlar alýnmýþ bunlardan gelip geçen, depretmiþ
Örgenleri az da olsa, bunlardýr gerçekdýþý
Söylentilerin nedeni, biçimlerin, görüntülerin.
Sonsuz yaþantýlar, güçler yüklemiþ insanlar,
Bu tanrýsal varlýklara, kýlýklarýna uygun.
Sonradan böyle güçlü, iri varlýklar, yenilmez,
Alt edilemez sanmýþlar. Bu yüzdendir kiþilere
Ötekilerden bambaþka bir yapýda düzenlenmiþ
Gibi gelmeleri tanrýlarýn, yaþayýþlarý da,
Ölüm korkusundan uzak kalýþlarý da. Kiþiler
Görüyordu düþsel görüntüler içinde þaþkýnlýk
Veren iþler yaptýklarýný tanrýsal varlýklarýn,
Yorulmadan, eyleme geçmeden; onlar yalnýzca
Göksel kurallara baðlý, mevsimler gibi sonsuz
Bir deðiþim içinde dönenler, ölümsüzler,
Anlamaz bu olaylarýn nedenlerini tanrýlardan
Korkan, onlara sýðýnan insanlar, buyruklarla
Evreni yönetiyor sananlar, düþlerler gökte
Tanrýsal konaklar, sunaklar, güneþin, ayýn aylýk
Süreyle dönmesinden böyle anlam çýkarýrlar.
Ay, gün, gece, göðün derinlerinde takým yýldýzlar,
Göklerin ýþýldaðý, uçan yalýmlar, bulutlar, yaðmur,
Kýraðý, yeller, saðanak, dolu, yýldýrým, kar,
Uðuldayan boralar, gürlemeler, çatýrdamalar.
Kapýlýr bunlara mutsuz kiþi soyu, yükletirdi
Hepsini tanrýlara, kýzgýnlýk, üzüntü katarak.
Ne denli sýkýntýlar çekmiþ, acý yaralar
Açmýþ içimizde, aðlatmýþ bizi çocuklarýmýz için.
Deðildir dine baðlýlýk yoktan bir baþ yaparak
Taþtan, çevresini dolanmak, sunaklara varmak,
Adaklar sunmak, yere uzanmak, ellerini sunaklara,
Tapýnaklara kaldýrmak, kurban kesmek, kan akýtmak,
Duvarlara saçmak; en iyisi evrene bakabilmektir.
Bakalým göklere, ýþýyan yýldýzlara, düþünelim
Güneþin, ayýn yörüngesini, içimize kapanalým.
Sonra, baþka acýlar yüzünden derin uykuya
Dalan yüreðe karþý kaldýrmalý düþünen baþý,
Gücü sonsuz mu, deðil mi, deðiþen yörüngelerde
Parlak yýldýzlarý yöneten tanrýlarýn. Yanýltýr
Düþünsel yetiyi, kuþkulandýrýr düzenden ayrýlma,
Evren yaratýlmýþ mý, yaratýlmamýþ mý, sonu olsa,
Evrenle yýldýzlar çatýsýnýn çevrimleri uzun
Sessiz, gürültüsüz bir yolculukta yorulur mu
Yorulmaz mý diye. Tanrýlar sonsuz bir mutluluk
Vermiþ mi evrene, donatmamýþ mý bu sonsuzluk akýþýnda
Bitmez bir yaþamla, dönmesini saðlamýþ mý, sonsuzluk
Ýçinde, üstün güce dayanabilsin diye, bütünüyle?
Baþka kimde vardýr tanrýlara karþý korkusuz
Yürek, kimin titremez korkudan eli, ayaðý?
Birden sarsýnca kaskatý dünyayý korkunç yýldýrým,
Gök çatýsýný yaran þimþek? Titremez mi insanlar?
Çözülmez mi dizlerinin baðý tanrý korkusundan
Büyüklenen krallarýn, ürpermez mi yaklaþýnca yargý
Günü, iðrenç suçlarýn sorgulanmasý, kan kusturan
Buyruklarýn karþýlýðýný görme evresi? Eserken
Uðuldayan azgýn yeller, engin sular üzerinden,
Dev ordularýný, donanmasýný filleriyle götürürken
Deniz üstünden yalvarmaz mý tanrýlara komutan,
Adaklar sunmaz mý korkarak, titreyerek dinsin
Diye kasýrga; sýðýnmaz mý tanrýsal sungulara?
Dinleyen yok bunlarý, yakalar azgýn çevrinti
Gömülür ölüm dalgalarýna, yakarýþlara karþýn.
Gelir gizli yýkým, çöker kiþi soyu, vurur
Çamurlara güzel barýþ baðýný, baltasýný, eðlenir
Büyüklenerek, bir oyuncak gibi insanlarla.
Kayarsa ayaklarýmýzýn altýnda yeryüzü, yýkýlýrsa
Çarpýþmalarla iller, çökme korkusu geçirirse,
Þaþýlmaz mý kiþinin kendince düþünerek üstün
Güçleriyle tanrýlarýn bunlarý yaptýðýný sanmasýna,
Tüm varlýklarý taþkýn yetileriyle sarsmasýna?
Madenlerin Bulunuþu
Bakýr bulunmuþ, altýn, demir, kurþunun gördüðü
Ýþ, gümüþün aðýrlýðý özdeþ çaðda konmuþ ortaya.
Yüksek tepelerde gökten düþen, ormanlarý yakan
Yýldýrýmdan, ya birbiriyle ormanda savaþan
Kimselerin düþmanlarý korkutmak için yangýn
Çýkarmalarýndan, ya da topraðýn bol ürünlerinden
Dolayý baþka kimseler, ateþle yeri, verimli
Kýrlarý, çayýrlarý almak istemiþler, ýlgarlamak,
Yabanlarý avlamak, varsýl olmak dilemiþler.
Gerçekten, daha önce bulunmuþ, ateþle, çukur
Kazmakla avlanmak, ormanlarýn çevresini aðlarla
Sarmaktan, köpekleri kýskýlamaktan. Durmadan yangýn
Çýkarmakta neyse neden, odur korkunç çatýrdamalarla
Ormanlarý derin köklere deðin tüketen, yalýmlarla,
O gün akmýþ damarlarýndan topraðýn içine
Kývrýlarak bir ýrmak gümüþten, altýndan, bakýrdan,
Kurþundan; o günler görülmüþ, sonradan nasýl
Katýlaþtýðý kývýlcýmlaþan ýþýltýlarla parlayan
Yýðýnlarýn; topraktan çýkarken alýnmýþ ýþýyan
Yüzeyleri yaprak gibi kaldýrýlmýþ. Anlaþýlmýþ
Onlarýn döküldüðü yerin uyarýnca biçim aldýðý,
Bir oyuða doldurulan erimiþ nesne gibi kaldýðý.
Çekiçlerle döverek inceltmiþler onlarý; istenen
Biçimde, kalýnlýkta, katýlýkta yapýlmýþ bunlardan
Pusatlar, evlek açan saban demiri, kütüklerin
Kesilmesinde, tahtalarýn düzenlenmesinde, aðaçlarýn
Burgularla delinmesinde, yapý iþlerinde gereken
Araçlar. Olmaz, katý madensiz bunlar. Denenmiþ
Ýlkin altýn, gümüþ, boþa gitmiþ emek, yumuþak
Olmalarý sonucu; aðýr, katý nesnelerle ilgili
Çalýþmalarda, anlaþýldý eþ deðerde iþe
Yaramadýklarý, yükselmiþ madenin deðeri, düþmüþ
Gözden altýn, kolay aþýndýðýndan. Madenlerin
Azalmýþ deðeri, yükselmiþ altýn þimdi, deðiþmiþ
Çaðýn gidiþi, nesnelerin durumu, deðersiz
Sayýlýr bugün, eskiden baþ üstünde tutulan.
Baþka bir nesne yükselmiþ iðrenç karanlýklardan
Didinilir daha çok, törenlerle alkýþlanýr
Bu yeni buluþ, anlaþýlmaz bir saygý gösterilir.
Maden, Demir
Anlarsýn kolayca Memmiusum, sana demirin
Ýlk bulunuþu üzerine sergilenen bilgiyi.
Eskiden eller pusatlarmýþ, týrnaklar, diþler,
Onlar gibi taþlar, aðaçlardan kýrýlan dallar,
Bunlardan sonra bulunmuþ ateþ. Sonradan anlaþýlmýþ
Demirin, madenin deðeri. Öðrenmiþ maden özünden
Demir çýkarmayý çoklarý, dövmeyi demiri
Yapýsý gereði. Maden özü yarar, yýrtar
Topraðý; maden özüyle oynatýlýr yerinden
Savaþan birliklerden çýkan yangýn dalgalarý,
Odur açan onulmaz yaralarý, maden özüdür ortadan
Kaldýran sürüleri, tarlalarý alt üst çeviren.
Yalnýzca tunç pusatlarla baþ eðdirilir çýplaklara,
Pusatsýzlara. Sonradan geçmiþ öne demir kýlýç,
Kiþiyi bölen, çekilen tunç kýlýç. Önceleri
Demirle baþlanmýþ sürülmeye toprak. Donanýnca
Böyle pusatlarla, baþlar dövüþ, dalgalý savaþta.
Savaþ Araçlarý
Ýlkin donanmýþ pusatlarla, binmiþ atlara kiþi
Girmiþ savaþa, alýnca dizginleri eline, korkusuz.
Sonra denenmiþ iki koþumlu savaþ yazgýsý, dört
Gerekince iki koþumlu sürmede, kýlýçlarla donanmýþ
Arabayý savaþa sokmada. Öðretmiþ Lucania'nýn
Korkunç öküzlerine, sýrtlarýnda kule taþýyan
Fillere Kartacalýlar, savaþ yaralarýna önem
Vermemeyi, Mars ordusunun büyük yýðýnaklarýný
Yarmayý, böyle giriþir boðuþmaya, ötekinden
Önce biri, insana karþý korkunç pusatlarý
Kullanmak için, bundan artar savaþ korkularý.
Denenmiþ boðalarýn savaþlarda kullanýlmasý,
Kükreyen, azgýn domuzlarýn düþmana karþý
Gönderilmesi. Sürülmüþ ordulara karþý azgýn
Aslanlar, pusatlarla donanmýþ bekçilerin,
Acýmasýz boða vurucularýnýn yönettikleri.
Onlarý eðitmek, baðlamak, yönlendirmek içindi
Bu kimseler. Boþ iþlermiþ bunlar, getirmiþler
Kýzgýn, azgýn birçok savaþçý, þaþýrmýþ düþman,
Baþlarý sorguçlu, böðürmelerle korkutan,
Titreten, azgýn, soluyan atlar, binicilerle
Güçlükle eðlenen, saldýrgan, atak hayvanlar.
Atýlmýþ kudurgan diþi aslanlar yýðýnlara
Azgýn sýçramalarla, tutmuþlar önde savaþanlarý.
Yýkýlmýþ soluksuz, kimileri, düþmüþ arkadan,
Ezen vuruþtan, aðýr yaralamadan, kopan yerinin
Üstüne, orada çakýlmýþ gibi tutar kanlý
Gövdesini çekeler aslanlar. Böyledir yaban
Domuzlarý da, biçerler kesici diþlerle kiþileri,
Islatýr kendi kanýyla gövdesinde kalan oku,
Kýrýlan, kanlý. Kudurur acýdan, azgýnlaþýr.
Böyleymiþ ölümü yayalarýn, binicilerin savaþta.
Ya keskin diþ çakýþlarýndan korkar, kaçar,
Ya da þaha kalkar, oynar ayaklarý havada.
Hepsi boþ bunlarýn, görülmüþ nasýl aktýðý
Kesilen damarlardan kanýn, aðýr damlalarla
Yeri kapladýðý. Evde yeterince baðlý tutulursa
Ýlk azgýnlýðý çýkar ortaya domuzun savaþta, baþlar
Yaralanmalar sonucu ulumalar, kaçmalar, korkmalar,
Kargaþalýklar. Bir kez ancak bir bölümü
Sokulabilir savaþa hayvanlarýn. Öndiziler geri
Çekilirse kýlýçlarýn parýltýsýný gören, ürken
Lucania'nýn savaþ boðalarý gibi. Görülmüþtür
Sonradan, savaþý önceden sezen, ürken acýnasý
Hayvanlarýn iþe yaramadýðý. Sandýðýma göre, bu
Uygulama savaþta toplu bir yýkým, bir korku
Yaratmak için düþünülmüþ olabilir eskiden,
Bu hayvanlarý savaþa sokma yöntemi.
Doðrudur bu görüþü savunmam; evrende
Ýstendiði gibi düþünülen yeryüzünden çok,
Doðuþ yönünden baþka dünyalar bulunduðunu
Onlar için. Oysa onlar üstün geleceklerini
Ummadýlar, daha çok düþmana yýkým vermeye
Koyuldular, azdý ordularý, yoktu yeterli pusatlarý.
Dokumacýlýk Üzerine
Elle örülürmüþ giysiler, dokumalardan önce,
Demirden sonra doðmuþ dokuma, demirin kullanýmý
Gerekir onlarda, yapýlamazdý yýð, makara, yelken,
Çýkrýk, dokuma tezgahýnýn þýkýrdýyan araçlarý,
Yün bükmeyi doðal güdüdür öðreten erkeklere,
Sonra kadýnlara, uzun süren el iþlerinde kadýn
Beceriklidir daha, erkekten. Çalýþmaktan utanan
Köy erkekleri, kadýn eline yatkýn bir iþ sayar
El iþlerini, kendileri daha aðýr, elle, ayakla
Daha çok güç isteyen iþler yapmak isterler.
Aðaç Bakýmý
Evreni yaratan tanrý kadýn, doða, sonunda
Kendiliðinden bir yol göstermiþ ekin ekmek,
Aðaç dikmek için; çileklerin, palamutlarýn
Aðaçlardan düþtüðü yerlerde, günler geçince,
Yükselen, kalabalýk sürgünlerle, eþkinlerle.
Sonradan benimsenmiþ dallara aþý, tarlada genç
Eþkinleri topraða dikme. Denenmiþ sevimli
Toprakta türlü ekinler. Görülünce topraðýn
Ýþlenmesinden, sonra, yaban sürgünlerin büyüdüðü,
Bakýlmýþ onlara da sevgiyle, ormanlaþmýþ
Tepeler böyle, doldurmuþ dað eteklerini
Boy boy aðaçlar, çayýrlar, göller, çaylar,
Ekinlikler, sevindiren asmalýklar yetiþmiþ
Tepelerde, kýrlarda, mavimsi zeytin aðaçlarý
Büyümüþ tarlalar arasýnda sýnýr boyunca,
Bundandýr, gördüðün renkli, sevimli süslerle
Bezendiðini kýrlarýn, yetiþen yemiþlerin,
Onlarý fýrdolayý çeviren çalýlýklarýn oluþu.
Müziðin Bulunuþu
Özenirmiþ, eskiden beri, kuþlarýn seslerine
Aðzýyla kiþi, önce mutlu türkü
Çýðýrmayý, dinleyen kulaða kývanç doldurmayý.
Zephyros'un borusundan çýkan taþkýn, tatlý
Sesler kýrlarda gezen kiþinin öðretmenidir,
Baldýran sapýnýn oyuðuna üflemeye baþlayan,
Sonradan öðretilmiþ yakýnmanýn tatlý sesleri.
Musalarýn, tanrýsal kývanç gününde, bulduðu
Kavalýn, parmakla çalýnmasýndan ezgiler taþarken
Ormanlarda, kýrlarda dolaþýrdý çobanlar.
Büyülemiþ, taþýrmýþ insanlarý böyle,
Derin susuzluðu gideren, tatlý ezgilerle.
Uzanmýþ, böyle, kiþiler yanyana çayýrlarda,
Bir ýrmak kýyýsýnda, salýnan aðaçlar altýnda.
Eðlendiler, kývandýlar, uygun araçlarla böyle,
Havanýn uyarýnca yazbaþlarý, renkli çiçekler
Arasýnda, yeþil kýrlarda, acý sözler, çýnlayan
Kahkahalar varmýþ o çaðlarda da, alýþýldýðýnca,
Yaþardý kýr Musalarý çiçekler içinde, yaygýn
Eðlencelerde baþlarý, omuzlarý donanmýþ renkli
Çiçeklerle, uçuþan çelenklerle; çekerdi onlarý
Ýçten bir duygu, oynamaya, patýrtýlý, tepmeli
Toprak anaya vurmaya, ayaklarla; yenileyen
Budur gülüþmeleri, eðlenceleri, yeniliði,
Dirilten, þaþýlasý yenilik getiren, eskiden.
Uyarmak gerek, eksik uykuyu gidermeye, türlü
Sesler düzenleyerek türküler çýðýrmaya, kývrýk
Budaklarla çoban kavallarýný çalmaya. Budur
Günümüzde bekçileri gerektiren, öðrenilmiþ
Þimdi düzen birliðinin gerekçesi, topraktan
Doðan ilk atanýn, ormanda yaþayanýn, yarattýðý
Eðlenceler. Beðenilen bir nesnenin çoktur etkisi
Görülmemiþse, eskiden, bulununca daha iyisi
Yitirir etkisini eski, deðiþik tadý nesnelerin.
Böyle býrakýlmýþ eski yerler, palamutlar, konaklar,
Çayýrlar, yapraktan, kýtýktan yataklar; düþmüþ
Gözden, hayvan derisi giysiler, yeðlenenler
Eskiden; sandýðýma göre büyük bir istek gerekirmiþ
Nice hayvan öldürülürmüþ derisi yüzünden, anlamýþ
Hayvan da kaçmanýn gerektiðini, uzaklaþmýþ kiþiden.
Dilimlenmiþ hayvanlar, kan gövdeyi götürmüþ, vuruþla,
Eskiden deri, þimdi altýn yüzünden, erguvan rengi
Giysiler için tadý yok yaþamýn. Sanýrým büyük
Suç bizde, deri giysiden yoksun çocuklar,
Titrerken acý soðuklarda, neyimiz eksilirdi, bizim
Erguvan rengi giysiler giymesek, süslenmesek?
Korur bizi, bir iþçinin giysileri de, soðuktan.
Böyle didinmiþ kiþi boyuna, tükenmiþ yaþamý,
Yoðun sýkýntýlar içinde. Anlamamýþ yine,
Yazýk, varsýllýða duyulan tutkunun, gerçek
Mutluluktan, yaþam tadýndan uzak olduðunu.
Budur, gün gün, yaþamý yýkýma sürükleyen,
Savaþýn azgýn dalgalarýný oynatan, doðuran.
Evrenin büyük, dönen yüce tapýnaðý, ýþýklarla
Öðretmiþ insanlara yýlýn bölümlerini, deðiþtiðini,
Döndüðünü, evreni belli bir yasanýn yönettiðini.
Ekinin Son Basamaðý
Büyük kulelerle çevrilmiþ illerde, güvenle
Yaþanýyordu, ekilmiþ, bölünmüþ, sýnýrlanmýþ yeryüzü.
Çiçeklenmiþ deniz, olabildiðince, yelkenlerle,
Anlaþmalarla ulaþmýþ birlik içinde, karþýlýklý
Yardýmlamaya, ozanlar baþlamýþ þiirler söylemeye,
Birer birer anlatmaya yiðitlikleri, bulunmadan
Önce yazý, bundandýr günümüzde bile, eskisi gibi,
Düþünsel yetinin izinden yürümek, araþtýrmalar
Yapabilmek, gemiciliði, tarla bakýmýný, duvarcýlýðý,
Yasalarý, pusatlarý, yollarý, giyecekleri, tüm bunlara
Benzer nesneleri, ünleri, yaþamý, dirimi inceleþtiren,
Kolaylaþtýran, onunla birlikte gidenleri, türküleri,
Resimleri yapmayý, tüm öteki önemli, kurucu
Baþarýlarý deneydir, çalýþmadýr öðreten, adým adým
Bunlara benzeyenleri, basamak basamak ilerleyen,
Yürüyen tine. Böyle çýkmýþ aydýnlýða çaðlar, geliþmiþ
Düþünsel yeti, açýklamýþ, görülmüþ düþünsel yetinin
Nasýl baþkalarýný aydýnlattýðý, bütün baþarý
Alanlarýnda yüksek bir doruða varýncaya deðin.

ALTINCI BÖLÜM
Epikuros Felsefesine Övgü
Bunalan ölümlülere doðurgan ekini üleþtiren,
Iþýyan adýyla, önceden, ili aydýnlatan ilk
Atinalý, bize can baðýþlayan yeniden, kenti
Düzenleyen yasalarý yürürlüðe koyan, yaþama
Yeniden bir tatlý avuntu getiren erkiþiyi doðuran,
Göstermiþ onun yaratan gücü bilgelikler saçýlan
Aðzýndan, odur bütün doðayý önümüze seren.
Yaþamasaydý uzun yýllar, tanrýsal buluþlarýndan
Dolayý yayýlamazdý yýllarca göklere deðin
Yükselen ünü uluslara. Görmüþ sürekli olaný,
Beslenmek için ölümlülere gerekeni, neyin önceden
Bizim yararýmýza derlendiðini, ortaya konduðunu,
Yaþam yolunda güvenli, gerekli bulunduðunu.
Büyükler varlýk, ün, eðlence içinde yüzerken,
Güzelliklerin saðladýðý yüce bir ünle gösteriþe
Ulaþmýþken kimsenin yüreðinden gitmediðini görmüþ
Korkularýn, istencin de, tinin de tükenmeyen
Ezilmeler, öldürücü ürpermeler yüzünden yakýnmalar
Ýçinde kývrandýðýný: O gün anlamýþ yanýlmanýn
Anlayýþ gücünden geldiðini, derinden, tüm olaylarýn
Bu yanýlmadan kaynaklandýðýný. Görüyordu kimi
Büsbütün eskimiþ, yýpranmýþ, geçersiz kalmýþ
Düþüncelerin düzeltilir yaný olmadýðýný;
Ýçten bozulmuþ kimi, tadý kaçmýþ, çürümüþ özü
Çaðý geçmiþ kanýlarýn; bu nedenle baþladý insan
Gönlüne bilgece sözler söylemeye,belirledi
Sýnýrlarýný korkunun, tutkunun. Koymuþ önümüze
Ulaþmak istediðimiz en yüksek iyinin yerini,
Göstermiþ bize mutluluðun en gerçek
Akýþ içinde ereðe ulaþtýran yöntemini,
Ölümlülerin iþlerinde kötülüklerin ne olduðunu.
Doðal nedenlerden gelen türlü karýþýklýðý,
Bir gün rasgele, bir gün basýnçla doðanýn
Yarattýðý kötülükleri püskürtmek için hangi
Yollara baþvurmak gerektiðini, öðretti;
Böyle gösterdi bize, insan soyunun gönlünde
Dayanaksýz, bomboþ üzüntü dalgalarý içinde,
Çalkandýðýný çokluk. Nasýl küçük çocuklar
Ürperir, titrerse, sarsýlýrsa karanlýk gecede,
Onlar gibiyiz biz de, korkarýz gün ýþýðýnda
Varlýklar karþýsýnda, korkulur neden yokken.
Karanlýk geceden korkup günün açmasýný
Bekleyen çocuklar gibiyiz biz de. Duyusal
Korku, bilgisizlikten kaynaklanan içsel
Karamsarlýk gitmez günün, güneþin aydýnlýðýnda.
Derinden incelemek gerekir doðayý. Bunun için
Bitireyim bu baþladýðým iþi. Söylemiþtim önceden
Göksellerin bile ölümlü olduðunu, göklerin
Yaratýlmýþ bir özden kurulduðunu, ondan neyin
Doðmuþ, neyin doðmasý gerektiðini anlatmýþtým.
Ne kalmýþ açýklanacak bir daha, biniyorum
Koþulmuþ, yüce arabasýna Musalarýn: Nasýl þimþekler
Çakar, yýldýrýmlar düþer, gökler gürler, azgýnlýk
Ýçinde savaþýrken kasýrgalar, bulutlar; sonra
Nasýl barýþýrlar, gökleri saran gürlemeler,
Saðnaklar durunca gömülürler sessizliðe,
Bunlarý göstermek için. Göksel olaylar yansýyýnca
Türlü korkular salar kiþilere, tanrýlar önünde,
Ürperir gerçekten duyular, bastýrýr tanrýlar
Yeryüzüne; bilinmez bunlarýn nedenleri, tanrýlar
Neden buyururlar, kavranmaz olaylarýn özü,
Bilinmeyen nedenler yüzünden doðardý tanrýsallýk.
Tanrý Varlýðýnýn Nedeni
Þaþar, tasasýz tanrýlara, gerçeði öðrenen, bunun
Tutarsýz kaynaðýna, baþýmýzýn üstünde, uzayda
Geçen olaylarýn, ilkel inançlara dönmeyi
Saðladýðýna; yetersiz insanlar, acýmasýz
Tanrýlarýn tutsaklarý olduklarýna inanýrlar.
Bilmezler gerçeði, sýnýrlý yetilerini; kördür
Onlarýn düþünsel odaklarý, yanýlgýlar içinde
Yalpalanýrlar, aydýnlanmazsa köksüz düþünceleri
Tanrýsal varlýklara aykýrý düþer, sýkýlýrsýn bundan,
Kuþkulanýrsýn göksel güçlerden, inanmazsýn daha.
Tanrýlar, yaptýklarýndan dolayý duygulanýrlar, kýzarlar,
Seni cezalandýrýrlar, sonsuz barýþýn sessizliðinde
Yaþayan insanlar sana karþý korkunç bir öfkeyle
Sarsýlýrlar, öç almaya kalkarlar, öyle sanýrsýn.
Giremezsin sessiz bir anlayýþla tanrýsal alana,
Bu yüzden göremezsin tanrýsal varlýklarýn
Özdeþlerini, kiþisel belleðe tanrýsal güzelliðin
Engelleri olarak girseler, gönlünde yerleþseler de.
Budur nedeni seni bekleyen yaþamsal acýlarýn.
Yalnýz, benim söylediðim gerçekler önler yanýlmayý.
Nice konu, geride, bu dizelerimle açýklamak için.
Gerekir göksel düzeni, olaylarý, fýrtýnayý, ýþýyan
Yýldýzlarý anlatmam, onlarýn gücünü, oluþumunun
Nedenlerini, korkudan þaþýrýp sormayasýn diye
Ýncelemem gerekir; hangi göksel bölümden uçan
Iþýðýn geldiðini, nereye döndüðünü, saða, sola,
Duvarlardan geçerek uzaklara nasýl gittiðini,
Oradan aþaðý indiðini, yeniden yükseldiðini,
Elden gelmez bunlarýn nedenlerini kavramak,
Bundandýr tüm olaylarýn tanrýlara yüklenmesi.
Çevirirsem yarýþ arabamý þimdi kiþisel
Mutluluk yoluna, tanrýsal sevgi kaynaðý Kalliope'nin,
Bilge Musalarýn yolunda yardýmcým ol benim..
Fýrtýna
Ýlkin yýldýrýmlar titretmiþ göðün ýþýyan
Maviliðini, çarpýþýr uzayda yüksek uçan bulutlar,
Karþýt yellerle karþýlaþýnca, gelmez gürültüler
Gökten, ýþýyan alanlardan toplanýrsa kalýn
Bulutlar, yýðýnlaþýrsa. Duyulur azgýn gürlemeler
Eskiden beri; taþkýn bulutlar çýkmazlar odun
Gibi, taþ gibi kaskatý öðelerden, çok incecik
Nesnelerden, sislerin, uçan duman bulutlarýnýn
Bize gösterdiðinden. Yoksa düþerlerdi yere
Taþlar gibi, aðýr yýðýnlaþmalar içinde,
Ya da toplanamaz bir araya duman gibi,
Buzdan, kýraðýdan kurulmuþ katý yýðýn olamazdý.
Evrenin geniþliðinden sýk sýk þaklayan bir
Gürültü duyulur, büyük bir tiyatronun üstünde
Çatýdan direklere doðru gerilen renkli yelken
Bezinin yellerde savruluþu gibi, sarsýlýr, sesler
Çýkarýr çarpýþmalarýn etkisiyle, týrmalar gibi,
Benzer bir k ðýdýn yýrtýlýþýna, duyulur gök
Gürlemesinden çokluk böyle bir gürültü, ya da
Rüzg ra asýlmýþ bir giysiden çýkan sesi andýrýr
Havada titrerken, dönen bir k ðýdýn þaklayýþýna.
Gelince bulutlar karþý karþýya, yalnýzca büyük
Büyük yýðýnlar oluþtururlar, birbirlerine çarparlar,
Sürüklenirler, o sýrada duyduðumuz, uzaklara
Yayýlan, kulaklarý týrmalayan seslerdir, bunlar
Esen yellerin sýkýþmasýndan doðar. Korkunç
Bir fýrtýna gelir ardýndan, sarsýlýr, titrer
Birden evrenin saðlam duvarlarý, çatlar, çatýrdayan
Seslerle ayrýlýr birbirinden, kopunca azgýn
Bir kasýrga yarýlýr bulutlar ortadan, dönerken
Bir çevrinti içinde býrakýr bulutlarý yavaþ
Yavaþ çevrede, koyu bir örtü kaplar ortalýðý,
Bir oyuk açýlýr içlerinde. Kesilince gücü
Kulaklarý saðýrlaþtýran çatýrdamalar duyulur
Yarýlan bulutlardan, birden, þaþýlasý deðil bu,
Ýþte böyle bölünür yýðýn, havayla dolan,
Durmadan korkunç çatýrdamalar çýkaran yýðýn.
Eserken yeller bulutlar arasýndan gümbürtüler
Çýkarýr baþka yollardan, görürüz çokluk
Yýðýnla bulut, deðiþik ayrýlmalar, daðýlmalar,
Uçarken yarýlmalar, dalgalanmalar, bundandýr hýþýrdayan
Aðaçlýklar, kuzey yelleri estiðinde uðuldayan
Dallardan, çalýlýklardan duyulan çatýrdamalar.
Bundandýr, esen yellerin güçlü oluþundan,
Çarpmasýndan bulutlarýn yarýlmasý, ortasýndan
Ýkiye ayrýlmasý. Esintiler baþlayýnca, açýkça,
Yeryüzünde neler olduðunu gösterir deneyler.
Esmeye baþlayýnca yeller, söker kökünden aðaçlarý
Kasýrgalar, seller, çýkarýr yüzeye derinden. Baþlar
Karþýlýklý dalgalanma, bulutlar denizinde.
Vuran, kýran, azgýn bir kaynaþma, çatýrdama,
Enginlerinde evrenin, koparýr taþan ýrmaklar.
Yýldýrým Olaylarý
Bir gümbürtü bulutlardan bulutlara, þimþekler,
Engin sulara yaðar ateþler, yutar ateþleri sular,
Ortalýk gürültülerle dolar, yalýmlanan ocaktan
Çekilmiþ kýpkýzýl demirin buzlu suya atýlmasýndan
Doðan çatýrtýlar gibi ateþler saçýlýr kuru
Bulutlara, birden yalýmlar yayýlýr, baþka taþkýn
Gürlemelerle yangýn, dað aðaçlarýný yakan,
Döndüren, orman yangýnlarý gibi, yeller kývrýlýr,
Yaklaþýr, yakar, kudurur, dünyayý çölleþtiren,
Gürleyen, olamaz Delphicus Phoebus aðacýndan
Çýkan yalýmlardan baþkasý. Buz kesilir dolular
Düþerken bulutlardan, yüksekten, keskin gürlemeler
Duyulur, yeller toplanýr aðýr basýnçla, buzla
Karýþmýþ dolular kýrýlýr, iner bulut daðlarýndan.
Çakar þimþek, karþýlaþýnca bulutlar, boþalýnca
Yýðýnlaþmalarla ateþ öðeleri, çekiçle vurulan
Taþtan, taþýn taþa çarpmasýndan sýçrayan parlak
Kývýlcýmlar gibi, ateþ çýkar þimþek çakmasýndan.
Duyulur, sonra, gürlemeler kulakla, gözle görülür
Þimþek, önceden. Bundan anlaþýlýr daha yavaþ
Olduðu kulak duyusunun gözünkinden. Þöyle:
Uzaktan bakýnca iki aðýzlý baltanýn vuruþuyla
Salýnan aðaçlara, görülür önceden baltanýn
Kalkýþý, sonra ulaþýr kulaða çýkan ses.
Böyle görürüz þimþeði gözle, gürlemeyi duymadan,
Ateþle eþ zamanlý, eþ nedenlere karþýn,
Eþ çarpmalar sonucu. Böyle aydýnlatýr fýrtýna
Bulutlarý, uçan ýþýklarla ortalýðý, þimþeklenen
Parýltýlý havayý. Girer buluta yeller, döner
Söylediðim gibi önceden, yoðunlaþtýrýr, sýmsýký
Bulutun oyuðunu. Bu devinmedir onu kýzýllaþtýran,
Devinen kýpkýzýl olur, ýsýnýr, eritir kurþunu
Bu dönme, yýrtar yakan yel kara bulutu, daðýtýr
Bir çarpmayla, boþaltýr kýzýl ateþ öðelerini,
Bunlardýr yalýmlandýran kývrýlan yýldýrýmý, gelmiþ
Daha sonra kulaðýmýza ilk duyulan gök gürültüsü,
Gözlerimize ulaþan ýþýnlardan. Bunlar, bulutlar
Sýkýþýnca, hýzla üst üste yýðýlýnca olabilir.
Yanýlma sakýn, aþaðýdan gördüðümüz nesneler,
Daha geniþ yer kaplayacak yapýda deðildir gökte,
Göründüðünden, büyük daðlar kurar bulutlar, benzer
Birbirine, havanýn içinden esen yellerle sürüklenir
Eðik, ya yukarý doðru kýmýldayan yüksek bulut
Daðlarý görürsün üst üste, sessiz, sarkmýþ,
Yeller esmiyorsa çevresinde, öçebilirsin ne denli
Yükseldiðini yýðýnlarýn, ya da açýlan oyuklar
Görebilirsin kayalardan kurulmuþ gibi, yellerin
Yükselen fýrtýnasýndan sýkýþan bulutlarý kuþatmýþ,
Kafese konmuþ yabanlar gibi kükreyen; gürüldeyen
Kayalar, ardarda çýkar böðürmeler bulutlardan.
Yuvarlanýr öteye beriye bulmak için çýkýþ yeri,
Dolanýr gök boþluðunda sayýsýz ateþ öðeleri,
Ocaðýn oyuðunda yalýmlar gibi döne döne.
Parçalar bulut yýðýnlarýný bir de, saçýlýr
Kývrýk yýldýrýmlar. Sonradan, baþka bir nedenden,
Altýn renkli, parlak, oynak ýþýnlar yaðar
Yukarýdan yeryüzüne. Bunlar bulutlarýn özünden
Ateþle yüklenmeleri gerektiðinden oluþur hep.
Bulunmazsa onlarda bir damla su, parlayan
Ateþe dönüþürdü birçoðu. Gür parlaklýk yayýlýr
Güneþ ýþýðýndan, özünden parlayan kýzýl
Ateþ ýþýnlarý gönderirler, çeker bunlarý
Toparlar yeller, yýðar üstüste, doðar onlardan
Ateþi kuran öðeler, çýkar kýzýl þimþek ýþýðý.
Pek ince olursa bulutun yapýsý, gökte çokluk,
Þimþek çakar, yeller ayýrýrsa bulutlar
Sürüsünü birbirinden, düþer þimþek çaktýran
Öðeler kendince, sonra baþlar duru, aydýnlýk
Bir gün, korkudan, kargaþadan uzak.
Yýldýrýmýn Yapýsý, Etkisi
Gösteriyor gerçek yapýsýný da, etkisini de
Þimþekler. Ýlkin þimþek çakar, yangýnlar çýkar,
Kükürt kokulu dumanlar kaplar ortalýðý, boðucu,
Bunlar ateþ belirtileri, yaðmur, yel deðil.
Bundandýr evleri, damlarýný yakmasý yýldýrýmýn,
Odalarda yalýmlar egemenlik sürer, evrenin
Ateþleri arasýnda en incesi þimþek ateþi.
Ona vermiþ doða en incecik, oynak öðeleri.
Karþý koyamaz ona evrende bir nesne. Deler
Evlerin duvarlarýný güçlü yýldýrýmlar, geçer.
Çýðlýk gibi, ses gibi geçer kayadan, madenden
Yýldýrým. Akar altýndan, bakýrdan, kayar birden
Þaraptan, kabýna dokunmadan. Yumuþatýr yavaþça
Sýcak soluðu þarabý, kolayca geçebilecek
Durumdadýr kabýn gövdesinden, titreþerek sýzar
Ýçeri, böler, ayýrýr birden þarap öðelerini.
Güneþ sýcaðýnýn kiþi saðlýðýna dokunmayýþý
Gibi, böyle hýzlý devinmesine karþýn yýldýrýmýn
Baskýn gelen oynak gücü geçer þaraptan.
Yýldýrýmýn Doðuþu
Nereden çýkar yýldýrýmlar, korkunç etkileri,
Kýzgýn yalýmlarý, yüksek kuleleri yakan,
Evleri çökerten, çatýyý, direkleri söken, sarsan,
Anýtlarý bozan, yiðitlerin anýsýna dikilen.
Kiþileri öldüren, hayvanlarý yok eden çevrede.
Açýklamak isterim, sana, verdiðim sözü uzatmadan.
Bu azgýn, büyük iþler gören gücün çýkaðýný.
Yýldýrýmlar, yalnýzca, üstüste yýðýlmýþ, dað
Gibi bulutlardan çýkar, anlaþýlýr bu kolayca,
Parlak gökte yeðnik bulutlardan çýkmayan
Þimþeklerden. Duyular gösterir apaçýk bunu.
Baþlayýnca fýrtýna þimþek çaktýrmaya, yuvarlanýr
Yumaklaþan bulutlar engin uzayda, sanýlýr
Acheros'un uçurumlarýndan çýkmýþ korkunç
Bir karanlýk, doldurmuþ gökleri baþtanbaþa,
Bir korkudur alýr bizi yukardan gelen
Yaðmur bulutlarýyla koyu bir karanlýksa
Yükselen; çöker kara bir bulut yýðýný deniz
Dalgalarýnýn üstüne, uðursuz boþalma baþlayýnca
Gökten, büyür gittikçe koyuluklar içinde,
Yaklaþýr, uzaktan, korkunç karanlýklarla,
Birden boþalýr yýldýrýmlar, kasýrgalarla
Yüklü saðnaklar, ateþlerle, yellerle
Dolduðu yerlerden, titrer kiþiler, ararlar
Sýðýnmalýk bir yer karada korunmak için.
Ýnanýlýr baþýmýzýn üstünde fýrtýnalarýn
Yükselmesine; yoksa gölge salmazdý yýðýlmadan
Böyle kat kat, üstüste binmeden karada, önünü
Kapayamazdý güneþ aydýnlýðýnýn bulut yýðýnýný.
Yakýp gelmezdi yaðmurla birlikte saðnaklar.
Topraðý, sular basardý karalarý, ne tarlalar
Çalkanýrdý göllerde, uzayda yükselmeseydi böyle
Yýðýn yýðýn bulutlar, bu nedenle dolarlar yukarda
Esen yellerle, ateþlerle. Bu nedenle düþer
Yýldýrým öteye beriye, gürler gökler. Dediðim
Gibi, saklar bulutlar yukarda da sýcaklýk
Öðelerini oyuklarýnda. Çok uzak kalmasý gerekir
Bunlarýn güneþ sýcaklýðýndan, ýþýmalardan.
Esen yeller rasgele bir yerde çarpar, toplarsa
Yýðýn yýðýn bulutlarý, pek çok ateþ öðeleri
Çýkar onlardan, baðlanýrlar ateþle, kayar hýzla
Girerler içeri, dönerler, kývrýlýr daralýrlar,
Þimþek kýlýcýnýn yapýldýðý kýzýl ocakta.
Kat kat tutuþur yeller, yanar burada kendi
Sýký devinmesiyle kýzarýr, doðar güçlü bir akým,
Yaygýn ateþten, olgunlaþýr, geliþir þimþeðin özü,
Fýrlatýr birden bulut kanatlanmýþ kýzýl
Bir ýþýk, çatýrdayan, ýþýltýlarla çevreyi
Parlatan. Gelir ardýndan boðuk bir gürültü, yýkýlýr
Gibi göðün çatýsý, çatlamýþ, yarýlmýþ, çökmüþ
Gibi düþer yere yükseklerden. Yayýlýr gökte
Gürültüler, gürlemeler, kopmuþtur artýk fýrtýna,
Oynamýþ yerinden toprak, korkunç gürültülerle,
Baþlar bardaktan boþalýrca bir saðnak, yaðan
Yaðmurdan oluk oluk, çalkanýr baþtanbaþa
Gök, yuvarlanýr yeni bir Tufan kopmuþ gibi,
Yaðmur içinde, dökülür sular, yarýlýp çatlayýnca
Bulutlar, baþlar saðnaklar, burda birdenbire
Gökler gürlerken þimþekler çakar, birden dýþtan
Akarcasýna gelen yeller, çarpar girer bulutlarýn
Yüreðine, yarar keskin doruðu, böler yýðýný
Ýkiye, sýçrar, döne döne kývýlcým çýkar, buna
Þimþek deriz biz, anadilimizde. Yellerin estiði
Yönden çýkar. Ateþ çýkarmadan da çarpar yeller
Seyrek, yalnýz uzayda, uzun yol alýþýnda yakar
Kendi kendini. Daha büyük öðeler tek tek düþer.
Bunlar iþlemez havaya ötekiler gibi, didiklerler
Onu yalnýzca, sonradan karýþýr onunla, uçarken
Ateþi doðururlar. Bunlar, uzun yol giden, arabanýn
Isýnýnca, kýzýllaþan, kurþundan dingil yuvarlaðý
Gibi olmaz; soðukluk öðeleri tükenince çokça,
Ateþler çýkarýr kurþun yuvarlaðý, havadan, yeter
Ateþlenmeye çarpanýn gücü; ateþsiz, soðuk esinti
Depretince öðeleri; yeller tüm gücüyle çarptýðý
Yerden kolayca çýkarabilir sýcaklýk öðelerini.
Bundan belli çarpýþan nesnelerde, onlarýn
Toplandýðý. Çekiçle vurulan bir taþtan
Çýktýðý gibi, çýkar ateþ yelin çarpmasýndan,
Toplanýr, eþ düzeyde, sýçrayan kývýlcým öðeleri
Üzerinde, vuruþ sýrasýnda. Budur gerekli
Neden yýldýrým düþünce yalýmlarýn çýkmasýnda,
Yanmaya elveriþli olmasýnda çarptýðý nesnenin.
Yoksa olamazdý bu denli yüksekten tüm gücüyle
Uzaydan düþen yellerin çarpmasý soðuk, düþüþ
Yolunda ateþlenmese bile ýsýnýr biraz
Sýcaklýk veren dokunmalar, sürtünmeler yüzünden.
Þimþeðin Hýzý
Çok kolay devinir þimþek, çok aðýrdýr yýldýrýmýn
Çarpmasý, biçer havayý ortasýndan yýldýrým,
Önceden aþkýn depremleri yüzünden birikmiþ
Tüm bulutlarda, yarýp geçmek için, gelmiþ
Elveriþli duruma, þimþeðin artan gücü üstün
Gelirse bulutun direnmesinden düþer yýldýrým,
Korkunç oynaklýðýndan çýkar gürlemeler, bunlar
Mancýnýkla atýlýrken aðýr güllelerin çýkardýðý
Gümbürtülere benzer. Küçük, düzdür yýldýrýmýn öðeleri,
Kolay engelleyemez onu nesneler. Ýþler derinlere,
Kayar uçuþ yolunun kývrýmlarýndan, sürekli olmaz
Engellenmesi de. Üstün bir ivme gücüyle kayar,
Yerin aðýrlýk gücü çeker tüm nesneleri aþaðý,
Bir çarpma doðar bundan, artar yýldýrýmýn gücü
Yükseltir hýzýn devinim yetisini. Deler, daðýtýr
Önüne çýkaný yýldýrým. Hýzlanýr, oynak olur daha
Devinim gücü, süreklice, çoðalýr hýzlýlýk,
Yükselir çarpýþýn etkisi hýz oranýnca,
Çarpmanýn etkisinden bütün öðeler uygun
Yolda, belli bir ölçüye göre birleþerek devinir.
Baðlaþýr birbiriyle, geyimlenir kendiliðinden
Bütün öðeler yol boyunca. Çýkabilir þimþek yine
Havadan, kendine özgü bir özden, doðabilir hýzýn
Yükselmesi de, artan çarpmadan. Çarpýþýr türlü
Nesnelerle, yýkmaz birbirini, gürülderler içten.
Bundan anlaþýlýr þimþek ateþinin incecik
Deliklerden uçar gibi çýktýðý. Parçalar þimþeðin
Öðeleri doðrudan çarparsa özdeðin öðelerine
Topluca olduðu yerde. Eritir madenin özünü
Yýldýrým, çevirir sývýya altýný bile. Pek incecik,
Düz ateþ öðelerinin, çok küçük ilkelerin
Bölünmesine dayanýr yýldýrýmýn bütün gücü.
Çok kolay iþler ateþ öðeleri nesnelerin özüne.
Birdenbire çözerler, en içe girince
Düðümleri bütün baðlarý gevþetirler nesnelerde.
Güz, Ýlkyaz Fýrtýnalarý
Titretir güz fýrtýnalarý, kývýlcýmlý yýldýzlarla
Süsler gökleri, yazbaþýnda çiçeklenen yeryüzünü.
Soðuklarda ateþ bulunmaz, sýcaklar yel, bir de
Kalýn öðelerden doðan bulutlar, bu iki dönen
Arasýnda kalan mevsimler elveriþlidir ortaya
Çýkmasýna yýldýrýmlarýn. Karýþýr, yýl bölümlerinin
Ayrýlma evresinde, soðuklarla sýcaklar,
O zaman, ikisinden, çýkan bulutlardýr nedeni
Yýldýrýmýn, evrende boðuþmayý, korkunç kargaþayý
Kýzýþtýran. Sarsýlýr hava, savaþ baþlayýnca
Esen yellerle ateþler arasýnda. Baþlar sýcaklar
Yazbaþýnda, gelir soðuklarýn sonu, bu nedenle
Gerekir çarpýþma karþýt güçler arasýnda, karýþýr
Birbirine, alt üst olur ortalýk. Öte yandan
Sýcaklarýn sonu, soðuklarýn baþlangýcýyla gelince
Karþý karþýya, yaklaþýr güz denen dönem. Baþlar
Burada yazla kýþ arasýnda acý bir savaþ. Bundan
Dolayý yýlýn "dönüm" evreleri denir bunlara.
Þaþýlmasýn, en çok bu evrede þimþeklerin çakýþýna,
Gökyüzünün fýrtýnarla kaplanmasýna, iki yanda
Deðiþik savaþlarýn kudurmasýna, bir yanda
Yaðmurlarýn, bir yanda yalýmlarýn karýþmasýna.
Þimdi, burada, ateþler saçan þimþeðin yapýsýný,
Gücünü, kendiliðinden anlamanýn önemi vardýr,
Üzerinde durarak Etrüsk masalýnýn boþluðunu
Göstermek için deðil, bu konuda tanrýlarýn
Düzenleyici belirtilerini kavramamýzýn.
Þimþek çaktýðý yerden saða doðru uçan ateþ,
Döner sola, geçer duvarlardan girer evin içine,
Çýkar dýþarý, yine, içerde þangýrtýlar, gökten
Düþen bir yýldýrýmýn çarpmasý yýkým getirebilir.
Jüpiter, ya da öteki tanrýlarsa, ýþýyan gök
Ülkelerinden dinledikleri gibi korkunç
Gürültülerle yeryüzünü titreten þimþekleri
Gönderen, neden iðrenç suçlar iþleyen, gizleyen
Bir suçluya gelmiyor þimþeðin ateþi, neden
Delinmiþ göðsünden þimþek yalýmlarý dökülmüyor,
Örnek olsun diye ölümlülere? Neden bilmeyen
Kötülüðün ne olduðunu suçsuz bir kimse yalýmlar
Ýçine yuvarlanýr, yakalanýr, kapýlýr birden
Göksel ateþlerin çevrintisine? Neden uðraþýr
Birçoklarý verimsiz yerlerde yerleþmeye?
Olmaz bunlar elin gücü, kolun emeðiyle.
Neden býrakýlýr Jupiter'in kargýsý toprakta?
Neden, buna katlanýr, atmaz düþmanlara?
Neden, Jüpiter gökyüzü güzelken fýrlatmaz yere
Yýldýrýmýný, gürültülerle doldurmaz ortalýðý?
Bulutlar aþaðýda toplanýnca, oku ereðe
Varsýn diye, kendi yükseklere mi çýkar yoksa?
Neden saldýrýr denize, ne gösterir dalgalara,
Akarsuya, yüzen ovalara? Ýstemiþse sakýnmamýzý
Neden kaçýnmýþ, sezilir durumda göndermekten?
Baskýn mýydý dileði, sezdiren, yýldýrýmlarla?
Nedir, ilkin, karanlýk gökgürültüleri, sarsmalar?
Neden bunlarla korkutur, sýðýnak aratýr kiþilere?
Nedendir her yandan ok, kargý göndermesi?
Söyleyebilir misin, birçok þimþek çakýþýn zamandaþ
Olmadýðýný, birden ortaya çýkmadýðýný? Gerekir
Böyle olmasý, eþ sürede birçok yýldýrýmýn düþmesi,
Yaðmurlarýn, birçok bölgeye birden yaðmasý.
Neden daðýtýr, yýkar tanrý kutsal tapýnaklarý
Düþmanca yýldýrýmlarla, kendine özgü yerleri,
Neden parçalar tanrýsal çizimleri, onulmaz
Yaralar açar, kirletir kendi çizimlerinin
Saygýnlýðýný? Neden yükseklere atar yýldýrýmý
Çokluk, daðlarýn tepelerinde görülür sýk sýk
Yýldýrým izleri? Bir konu daha var olaylardan
Kolayca anlaþýlan, dilimizde hortum, Grekçede
"Peresteres" denen. Gökten iner gömülür
Denize yavaþça. Gökten yere doðru iner
Çokluk, aþaðý sarkan bir direk gibi, kaynar
Çevrede köpükler, azgýn bir saðnak deniz
Dalgalarýný alt üst ettiðinde. Bütün gemiler
Bu büyük kargaþadan korkar, sarsýlýr, þaþýrýr.
Esen yellerin savuran gücüdür bunun nedeni.
Tümden bulutlarý daðýtýp parçalamadan, aþaðý
Bastýrmasý, gökten yere sarkýtmasýdýr. Ellerle
Tutulan, kollarla kucaklanan, yukardan basýlan,
Sýkýþan dalgalar yayýlýþýnca, bölününce
Büyük bir baskýyla bulutlar, çöker yeller
Dalgalarýn üstüne, görülmedik bir çevrinti yaparlar.
Halkalanan çevrinti batarken çeker bulutu
Kaygan yýðýnla, gider ardýnca, birlikte batar.
Islaklýkla yüklü olmasýndan, itilmiþ aþaðý
Denizin üstüne doðru, birden çöker yüzeyine
Suyun, bundan doðar gürültü, kaynaþma, taþkýn.
Karýþýr çevrinti bulutlara kendince, geniþ
Yýðýnlarýný bulutlarýn alýr götürürken. Sonra
Sarkar yeniden bir çevrinti gökten. Bu evrede
Yeryüzüne inen yeni çevrintiden bir patlama
Duyulur, kasýrgalar koparan fýrtýnadan
Korkunç bir güçlülüktür doðan. Az gördüðümüz
Bir olaydýr bu, yeryüzünde, daðlarýn engel olduðu
Yerde. Yalnýzca denizde sýk görülür hortum,
Geniþler görüntüsü, yayýlýr göklere deðin.
Bulutlarýn Oluþumu
Uçarken bulutlar gök ülkelerinde, sayýsýz
Kalýn öðelerin, birden, hýzla birleþmesinden
Oluþur. Bunlar küçük, birbirini engelleyen
Sivriliklerle yüklenen, karþýt durumda bulunan
Öðelerdir. Bunlar, önce bulutçuklarýn doðmasýný
Saðlar, sonra küçük bulutçuklar birleþir, baðdaþýr
Bir birim oluþturur. Bu baðlamla büyürler,
Yellerle sürüklenirler, sonra korkunç fýrtýna
Gösterir kendini. Daðlar, tepeler, yakýnlýðý
Oranýnda göðe, öyle kalýn, yoðun havadan oluþan
Sarýmsý, koyu bir bulut yýðýný sarar çevreyi.
Bulutlar, görülmeyen ince dokulu, sürükler onlarý
Kolayca yeller, daðýn doruðuna yýðýlýrlar. Burada
Yýðýnlaþma, yumaklaþma yüzünden görünürler bize.
Bu evrede, daðýn tepesinden, yükselirler uzaya,
Yalnýzca yellerdir yükseklerde sözü geçen. Bunu
Öðretir bize duyular, tepelere çýkarken, deneyle.
Büyük özdek yýðýný kaldýrýyor doða, denizden,
Yükseltiyor, deniz kýyýsýnda asýlan, tuzlu
Sýcaklýðý emen bir giysi gösteriyor bunu.
Bu nedenle tuzlu dalgalarýn oynaþýndan
Kaynaklanan yýðýnla yükselen öðeler yayýlýr,
Bulutlarý besler, büyütür. Bütün türler
Islaklýk nedeniyle baðlanýr içten içe
Birbiriyle. Çok görürüz ýrmaklardan, topraktan
Sislerin, buðularýn yükseldiðini, onlardan
Çýkan birer soluk gibi, havaya gönderildiðini.
Böyle çevreler sis koyu karanlýðýyla gökleri,
Birleþir öteki buðularla, bütünleþtirir bulutlar
Yýðýnýný; yukardan bastýrýr bunlarý hayvan
Burçlarýnýn sýcaklýklarý, kalýn bulutlarla kuþatýr
Göklerin maviliðini; bundan anlaþýlýr uçan sis
Katlarýný, bulutlarý göklerde, dýþardan gelen
Öðelerin oluþturduðu. Anlattýðým gibi, sayýsýzdýr
Öðeler, sonsuz derinlikte yayýlýrlar topluca.
Göstermiþtim onlarýn, uçarken ne denli büyük,
Hýzlý olduðunu, gittikçe büyüdüklerini, birdenbire
Anlatýlmaz bir alana açýldýklarýný. Þaþýlasý deðil
Bunlarýn pek kýsa sürede yoðun bir fýrtýna
Çýkarmasý, yýðýnlaþan, yükselen bulutlardan.
Bunlar, bir korku salarlar, karalarý, denizleri
Kaplarlar. Büyük evrenin soluðunu saðlayan uzayýn
Damarlarýyla her yana açýlýr öðelerin gedikleri.
Yaðmurun Açýklanmasý
Anlatayým suyun toplandýðýný yaðmur bulutlarýnda,
Yukarda, damla damla düþüþünü topraða. Önceleyin
Bir yýðýn içinde su öðeleri, bulutlarla eþ süreli
Çýkar, yükselir tüm nesnelerden, eþitçe çoðalýrlar
Orada, bulutlar gibi sular da, bulunur bulutlarda.
Bizde de, birlikte, çoðalýr etle kan, ter gibi,
Türlü sular gibi, örgenlerimizden çýkan;
Bütün bulutlar denizden ýslaklýk alýrlar, bol,
Esen yeller, onlarý, sular üstünde sürerken,
Deniz kýyýsýnda asýlan yünden giysi gibi
Islanýrlar. Buna benzer tüm ýrmaklardan yükselen
Bulutlara deðin ýslaklýklar. Türlü yolla birleþir,
Çoðalýr her yandan suyun öðeleri. Sonra boþalýr
Sularla yüklü bulutlar, budur yaðmur getiren!
Bir yandan yellerin basýncý, bir yandan
Bulutlarýn yükü; iki neden. Yýðýnlar yuvarlanýr
Daha güçlü, yaðmur boþalýr yukardan. Bundan baþka,
Yeller daðýtýr, ayýrýrsa bulutlarý birbirinden,
Yukardan kýzýl ýþýnlarýný gönderirken güneþ
Düþer yaðmur damla damla, ocakta eriyen balmumu
Gibi akar oluklaþan sular. Büyük bir yaðmur
Hýzla birleþmesinden iki gücün, esen yelle
Bulutlarýn sýkýþmasýndan doðar. Yalnýzca, bildiðimiz
Uzun süreli yaðmurlar su öðelerinin toplanmasýndan
Yýðýn yýðýn, bulut üstüne bulut yýðýlmasýndan
Çýkan, devleþen bir sisle birleþmeden, ya da
Bulutlarýn her yandan birbirine yaklaþmasýndan,
Yükselen buðularýn sarmasýndan doðabilir.
Gökkuþaðý
Güneþ ýþýðý karanlýðýn bir fýrtýna evreninde
Ýyice karþý gelirse damlayan sis yýðýnýna,
Parlarsa çýkar renkli bir yay, koyu bulutlardan.
Birlikte oluþan kar, yel, dolu, kýraðý gibi
Buzlaþan, sýkýlaþan, soðuyan sularý katýlaþtýran,
Uzaklara giden ýrmaklara engel olan, bütün
Bunlar gibi ne varsa ortaya çýkan, açýklamak,
Anlaþýlýr kýlmak güç deðil, öðelerden belli bu.
Deprem
Dinle nereden çýktýðýný depremin, bir düþün
Önce, üstünde olduðu gibi, topraðýn altýnda da
Yellerin girdiði oyuklarýn bulunduðunu her yanda.
Çevrilmiþ bunlar göllerle, bol su taþýyan öðelerle,
Bunlarýn içinde bulunur taþlar, sýký kayalýklar,
Sayýsýz gizli akýntýlar, dalgalanmalar, kayalar,
Tüm bunlar, vargüçleriyle yerin altýnda durmadan
Salýnmakta, inanýlýr olaylardýr bunlar, anlaþýlýr
Kendiliðinden topraðýn her yanýnda eþ yapýlý olduðu.
Þu, güvenli görüþten kalkalým: Titrer yeryüzü
Üstten, bu sarsýlmalardýr eski çatlamalardan
Doðan oyuklar yüzünden; çökerken bütün
Daðlar, bu korkunç çöküþ yayar, götürür birden
Depremin dalgalarýný pek uzaklara, böyledir
Doðrusu olayý açýklamanýn. Sarsar bütün yapýlarý
Deprem, kolay yayýlan dalgalarý kendiliðinden
Titretir, çarpmalarla ne varsa yýkar. Dalgalarla
Çarpmalar yükselir yukarý, geniþ yollar üstünde
Duran yýðýnlarý atar fýrlatýr gibi öteye beriye,
Kaldýrýr demir çakýlmýþ tekerler gibi yuvarlar.
Anlaþýlýr bundan, kopan iri yýðýnlarýn, yukardan
Engin, geniþ sulara yuvarlandýðý, sularýn
Dalgalanmasý yüzünden yeryüzünün çalkandýðý,
Döndürülen bir kabýn içinde durmadan çalkanan,
Yanlara vuran, devinen dalgalanan su gibi.
Böyle toplanýr, öteye beriye, basýnç yaparsa
Yeraltý oyuklarýnda yeller yüklenirse bütün
Gücüyle tavanlara, oradan yellerin aðýr
Basýncýndan yönelir topraða. O gün yeryüzünde
Bulunan yapýlar eðik duruþlarý yüzünden,
Eðilir yükseltileri oranýnda daha da, devrilir
Yatýk yönlerine doðru. Yarýlýr bozulmuþ çatýlarý,
Yanlarý, sonra bir çöküþle yýkýlýr. Bundan korkulur
Evrenin çökeceðinden, inanýrlar belli sonunun
Geleceðine, büyük toprak yýðýnlarýnýn yerin
Dibine battýðýnýn görülmesine karþýn. Dinmez
Esen yeller, kurtaramaz baþka bir çaba evreni
Bu batýþtan, bu çöküþten, artar, eksilir yeller
Deðiþmelerle, yýðýnlaþýr önde, sonra itilir
Geriye, kalýr arkada. Bundan korkutur yeri
Sýk sýk, çökecekmiþ gibi, budur gerçekten olsa da.
Yer eðilir, hýzla gelir geriye, yeniden,
Kendi aðýrlýðýnýn etkisiyle, döner yerine,
Bu nedenle sarsýlýr, sallanýr bütün yapýlar,
En yükseðinden en alçaðýna, en küçükten en büyüðe,
Saða, sola, aþaðý, yukarý, dibe, ortaya doðru,
Bir baþka neden daha var, büyük depremin
Doðmasýnda; ya birden gelen korkunç yellerden
Doðan çarpma, ya da azgýn bir hava akýmý
Dolar oyuklara, topraðýn altýnda, tüm gücüyle.
Ya içinden, ya dýþýndan alabilir bu yerin.
O gün çýkar gümbürtüler yerin büyük oyuklarýndan
Uðultular duyulur her yanda, artan, ýsýtan
Etki yarar yeri dýþýndan, ayýrýr, çatlatýr
Topraðý derinden, korkunç yarýklar açar. Böyle
Olmuþ çok eskiden Suriye'de, Sidon'da, Peloponnes'de,
Aegium'da. Darmadaðýn etmiþ büyük kentleri akýmlar,
Çökmüþ ardarda topraklar, göçmüþ bu yüzden kimi
Duvarlar, sayýsýz iller gömülmüþ denize, böylesine
Korkunç bir depremle batmýþ yerlilerle derin
Karanlýklara. Yarýp çýkmaz dýþarý hava, bölünür
Yellerin çarpmasý yüzünden içerde. Yeryüzünün
Sayýsýz delikleri taþkýn etkilenmeyle yayar
Sarsýlmalarý, titreþmeleri yeryüzünde olabildiðince.
Ýliklere geçen, eli ayaðý dolduran keskin
Bir soðuk gibi, sarsar, iþler içeri deprem
Koparmak için yeniden. Bu nedenle artar korkular
Kat kat, kentlerde oturanlarýn, ürkütür çöküþü
Üstten aþaðý bir evin, derin bir korku salar,
Açýlýr birden yeraltýnda oyuklar, bir uçurum,
Yerin yarýðýndan, büyük çöküþ sonunda dolar
Boþluklar yýkýntýlarla. Çok inanýlmýþ yürekten,
Göðün, yerin daðýlmadýðýna, sonsuz güvenle,
Gösterir kendini, yine de, gerçek korku, batar
Ýðnesi ama yavaþça, rasgele bir nedenle, yutar
Bizi, birdenbire toprak ayaklar altýnda, atabilir
Uçuruma, kolsuz kanatsýz kalýr ardýndan ne varsa,
Sonunda, bir yýkýntýya dönecek evren diye.
Neden Deniz Taþmýyor
Þaþýlýr, neden taþýrmaz denizi doða diye,
Her yandan ýrmaklarýn, büyük sularýn denize
Dökülmesine karþýn. Göðe çýkan yaðmuru düþün,
Karayý, denizi kuþatan havayý düþün, buna
Bir de kaynaklarýný katýver, tüm bunlar
Deniz büyüklüðünün artmasýnda damla bile deðil.
Þaþýlmaz denizin büyümediðine, alýr bir bölümünü
Sürekli, güreþin sýcaklýðý; görüyoruz yine de
Parýldayan ýþýnlarýyla güneþin, nasýl yellerin
Esmesi sonucu, yavaþtan çalkanan ýslaklýk örtüsünü
Kuruttuðunu, görüyoruz yine nasýl yayýldýðýný
Güneþin altýnda engin denizin, böylece güneþ
Her yandan götürebilir denizin bir bölümünü
Yüzeyinden, aparýr sularýn önemli bir yönünü
Geniþ uzayda. Süpürür yeller de, ýlgarlar
Yüzeyinden, açýkça bir bölümünü sularýn, götürür.
Görüyoruz yine yellerin bir gecede çamurlu
Bir yeri kurutup ekmek kabuðuna çevirmesini.
Anlattým açýkça, sulardan birçok nesnenin
Ayrýlýp yukarý çýktýðýný, bulutlarýn deniz
Yüzeyinden neler ýlgarladýðýný, topraðýn üstünden
Çepeçevre nelerin fýþkýrdýðýný, karalara yaðmur
Yaðýnca yellerle bulutlar atbaþý gittiðinde.
Deliklerle dolu bir gövdedir yer, denizle baðlaþýk,
Kýyýlarla çevrilmiþ. Sularýn karadan denize akýþý,
Gibi tuzlu dalgalardan çýkan sularýn da gerekir
Yeniden karaya akmasý, bakýlýrsa görünüþe ýslaklýk
Kumla böyle sýzar, sývý böyle akar, ýrmaklarýn
Kaynaklarýndan, döner yeniden geldiði yere.
Akar renkli, parlak bir izlenimle oradan,
Önceden yarýlmýþ, kayganlaþmýþ ýrmak yataðýna
Döküldüðü yerden. Anlatayým nedenlerini þimdi.
Etna Yanardaðý
Etna'nýn ara sýra kývýlcým dökerek tepesinden
Yalýmlar püskürttüðünü. Az yýkým deðildi yalýmdan
Saðnaklarýn daðdan fýþkýrarak Sicilya kýrlarýný
Sarmasý, orada bir egemenlik kurmasý. Kurtulamamýþ
Yakýn komþular bile bu korkunç oyundan, dumanlar
Kývýlcýmlar bütün gökyüzünü kapladýðý gün.
Doldurmuþtu bir korku yüreklerini, yeni bir yýkým
Koparmýþ gibiydi evrende, doða, acý; derin
Bir araþtýrma konusudur bu olay. Çevirmeliyiz
Gözlerimizi tüm yönlere, unutmamak için nesnelerin
Nasýl olgunlaþtýðýný, evrende hangi küçük
Bölümün göðü kurduðunu, "Bütün"ün binde biri
Bile olmamasýna karþýn. Birden yaratýlamaz
Bu denli çok kiþi yeryüzünde, bunu düþünmüþsen
Ýyice, þaþmazsýn, bu yýðýnla iþler karþýsýnda.
Þaþýlýr mý bizden birini sýtma tutarsa, yayýlýrsa
Bir yanma gövdemize, ya da baþka bir aðrý düþerse?
Dolanýr birden ayaklar, bir diþ aðrýsýnýn acýsý
Duyulunca, gözler kararýr yavaþtan, "kutsal ateþ"
Yayýlýnca uzaktan uzaða, gövdeye sýzýnca, eli,
Ayaðý süründüðü yerde tutuþturunca. Yoktur
Þaþýlasý yaný bunun, çok öðe var nesnelerde
Bu türden. Yýkýmlarla dolu yer, gök, sayýsýz
Sayrýlýk doðabilir bunlardan. Ýnanmak gerek
Sonsuz kaynaklardan gök için, yer için yeterli
Bütün özdeðin çýktýðýna, birden bir deprem
Çýkarmak için yeryüzünde, kudurmuþ bir hortumun
Denizde, karada ne varsa alt üst ettiðine.
Etna'nýn ateþ saðnaðýný, göðün yalýmýný
Tutuþturduðuna inanmak gerekir. Þunlar da var:
Yalýmlar tutuþturur gökleri, tüm gücüyle dökülür
Yaðmur, yýðýnla toplanan su öðelerinden. Etna'dan
Çok büyüktür kývrýlarak çýkan yalýmlar, olmamasý
Gerekir bir ýrmaðýn daha büyük, göründüðünden.
Buna karþýn, daha büyük görünse bile, kiþiler,
Aðaçlar, bunlar gibi bütün baþka varlýklar,
Ancak kendi ölçülerine göre büyük olabilirler.
Yoksa gökle, yerle, denizlerle evrenin
Dev büyüklüðü getirilemez yanyana.
Anlatayým artýk, neden birdenbire Etna'nýn
Kudurmuþ aðzýndan yalýmlarýn dýþa döküldüðünü.
Ýlkin, daðýn içinde, çok derinde oyuklar vardýr
Kuruluþtan; bu oyuklu kayalar üstüne oturmuþ
Bütün dað, doldurmuþ oyuklarý hava, yel.
Havanýn devinmesinden doðar esen yeller,
Isýnýnca yel ýsýtýr taþlarý, topraðý,
Önüne geleni, kudurgan gürültüler çýkarýr.
Taþar onlardan yakan bir ateþ, gürüldeyen
Yalýmlarla, yükselir burkularak, sýçrar
Uçurumlardan göklere doðru bu yalýmlar.
Saçar uzaklara yeller külleri, yalýmlarý,
Yuvarlanýr dumandan bulutlar, kaplar ortalýðý
Koyu bir karanlýk; fýrlatýr taþlarý aðýr bir
Güçle yukarý, þaþýrtýr kiþiyi. Kim inanmaz
Bunun iplerden boþanmýþ bir kasýrga olduðuna?
Sürer çok uzaklara deniz daðdan kopan,
Dalgalarýn kýrdýðý, yangýnýn püsküttüðü kökleri.
Uzar yeraltý oyuklarý denizden daðýn uçurumlarýna
Deðin; sürer bu oyuklarla söylentiye göre,
Bir yel, çokluk, sularla birleþerek.
Göstermiþ açýk denizden geçen yellerin karalara
Fýrlattýðýný, yalýmlarý göklere yükselttiðini.
Taþlar uçar, kumlardan bulutlar oluþur, daðýn
Doruðundan, açýlan aðýzlardan. Böyle söylenir,
Orada uçurumlar, gedikler olduðunu anlatýrken.
Yeterli deðil bir açýklama yolu baþka konular
Ýçin, birçoðunun bulunduðu, bunlardan ancak
Birinin doðru olmasý gerektiði yerde. Görüyorsan,
Sözgeliþi, kendini öldüren birinin ölüsünü
Uzaktan, durduðu yerde, ölüm nedenlerinden yalnýzca
Biridir bu söylenen, "bütün" için de söylenebilir.
Açýk deðil ölümün nedeni, kýlýç, soðuk, hastalýk
Ya da aðulanma saptanamaz uzaktan bakmakla.
Bir nedeni vardýr ölümün, bilinir gerçekten,
Ancak uzaktan deðil, yalnýzca bu söylenebilir.
Nil Üzerine
Böyledir Mýsýr'da akan, yeryüzünde, yaz boyunca
Yükselen, biricik ýrmak Nil konusunda da. Basar
Karalarý, tarlalarý sular, kýzgýn sýcaklarda
Bile taþar. Durur yazýn kuzey yellerinin akýmý,
Baþlar esmeye güney yelleri dediðimiz, ýrmaðýn
Akýþýna karþýt, suyun akýþýna engel olurlar.
Doldururlar baþtan yataðý, tutarlar orada,
Karþýt yönden eserken kuzey yelleri, buzlu
Kutup yýldýzlarý yöresinden, baþlar fýrtýnalar
Kuzeyden; bu evrede yanan, kýzaran ülkelerden
Bir akýþ baþlar güneyden. Burasý, kara, yanýk
Yüzlü kimselerin ülkesi, Nil kaynaðýnýn
Doðduðu en sýcak ülke burasýdýr. Sürükleyebilir,
Esen yeller, kum dalgalarýný yýðar denize, kapar
Irmaðýn aðzýný, durur akýþ, engeller suyu,
Direnir. Böyle önlenir ýrmaðýn akýþý, yavaþlar
Sular kendiliðinden. Böyle olur kaynaklarýn
Bulunduðu yörede yaðmurlarýn boþandýðý evrede
Yeller estiðinde, tüm bulutlar güneye doðru
Çekildiðinde. Varýnca bu sýcak bölgeye bu yýðýnlar,
Yüksek tepelere çarpar bulutlar, yuvarlanýr,
Toplanýr. Etyopya'nýn yüksek tepeleri bile
Böyle biriktirir ýþýldayan karlarý, dünyayý
Aydýnlatan güneþin erittiði, ovaya akýttýðý.
Avernus Üzerine
Anlatayým Avernus yörelerini, göllerini
Doðal yapýlarýna göre, bunlar evrendedir.
Ýlkin Avernus'un ne olduðunu, niteliðini
Gösteriyor açýkça; yýkým getiriyormuþ kuþlara,
Söylenceye göre, onun üzerinden uçarsa kuþlar
Düþermiþ kanatlarý, unuturlarmýþ uçmayý.
Düþer baþlarý, tükenir kanatlarýn gücü,
Sarkar boynu, yýðýlýr yere, o yöreye gelince.
Batar suya üstünden geçerken Avernus gölünün,
Cuma'dadýr bu yer. Çok aðulu kükürt taþý vardýr
Orada, tüten kaynaklar fýþkýrýr Athena'nýn
Kalelerinde, kulenin doruðunda, Triton'un yüce
Minerva Tapýnaðý'nda, var böylesi. Geçemez cýrlak
Sesli kargalar oradan, sunak doldurulunca korku
Saçan adaklarla, kaçamaz bu hayvan, böyle söylüyor
Grek ozanlarý, Minerva'nýn kolay uyanan hýncýndan
Kurtulamaz, yeter bunu kavramaya yörenin yapýsý.
Suriye'de de varmýþ benzeri, söylentiye göre, dört
Ayaklýlar, adanýnca yeraltý tanrýlarýna, gelirmiþ
Kesim yerine kendince, çökermiþ girince sunaða,
Doðal düzene uygunmuþ bunlar. Bunlarýn nedenlerini
Gösteren bilinir bizce, kimse düþünmez yörelerde
Oreus'a açýlan bir kapýnýn bulunacaðýný, tanrýlarýn
Buradan, ölenlerin tinlerini Acheron'un kýyýlarýna
Çekeceðini. Bir öykü var geyikler, yýlanlar üzerine,
Bunlar burunlarýndan çýkardýklarý borularla sürer
Maðaralardan çýkarýrmýþ hayvanlarý. Anla þimdi nasýl
Saptýðýný bunlarýn, anlatayým sana, önceki gibidir
Bu da, yok baþka çözümü bu konunun. Türlü öðeler
Var toprakta, besleyen, güçlendiren türden çoðu,
Hastalýk getirir, ölümü hýzlandýrýr kimi de,
Yararlýdýr kimi baþka yaratýklara yaþam, saðlýk
Ýþlerinde, öðeleri de deðiþiktir, yapýlarý da, söyledim
Önceden, biçimleri, öðelerin kaynaþmasý, düzeni,
Etkisi, acýtýr kulaklarýmýza gelirse kimi,
Burnumuza gelen de, aðýr etkisi dokununca,
Kaçýnmak gerek onlardan görmede, dokunmada, duymada,
Ýðrençtir etkisi kiminin tat duyusunda. Anlaþýlýr
Çok kimsede tiksinmeden, bunlarýn aðýr duyumlarý,
Yýpratýþlarý. Böyledir birtakým aðaç gölgelerinin
Saðlýða dokunmasý, kimi otlar arasýnda yatýnca
Baþýn aðrýdýðý, sýkýntýnýn, sarsýntýnýn sezildiði.
Helicon'un yüksek tepelerinde, çiçek açan
Aðulu bir aðaç, ölüm getirir kiþilere, kokusu
Aðýr, topraktan çýkar bunlarýn hepsi, deðiþik
Nesnelerden doðan öðeleri taþýyan, yýðýnla.
Bunlardýr birbiriyle karýþan, derlenen, düzenlenen.
Ýðrenç bir koku duyulur söndürülen gece lambasýndan,
Gelince buruna bir acý verir, öldürür, uyku
Basar, aðýz köpürür, uyurcasýnadýr etkisi yaðlý,
Keskin kokulu kunduzun. Þu incecik güzel ellerinden
Gözleri kamaþtýran iþler çýkan kadýnlar bile
Böyledir aybaþý günlerinde. Daha pek çoðu
Vardýr bu türde, oynak yerleri gevþeyince
Elde, ayakta kiþinin, sarsýlýr ruhu derinden.
Terler basar tok karýnla yataný uzun süre,
Daha kolay olur bunlar ardýn ardýn, sýcak su
Doldurulmuþ bir leðene girince. Önceden
Islatýlmayan kömürün kokusu çok aðýrdýr, sarsar
Baþý etkisi. Kim yakalanýrsa eli ayaðý titreten
Ateþli sýtmaya yýkýlýr yere çarpýlmýþ gibi
Þarabýn buðusundan, yapýþýr yakasýna ölüm.
Görmez misin kükürdün nasýl oluþtuðunu yerde,
Ýðrenç bir koku çýkaran ziftin yumaklaþtýðýný?
Bir açgözlülükle altýn, gümüþ damarlarýnýn
Bulunduðu topraklar kazýlýrken, demirden
Araçlarla, üste çýkarýlýrken, iðrenç bir duman
Sarar Scaptensula'yý, aðulayan bir soluk yayýlýr
Altýn madenlerinden, kimin yüzüne gelirse
Bu hava sarýmsý bir renk verir ona.
Görmez misin, duymaz mýsýn ne denli kýsa
Sürede ölüme gittiðini, dirim çabalarýnýn boþa
Çýktýðýný, yaþam yolunda çalýþmanýn doðurduðu
Sýkýntýlar gelince baþýna bir kimsenin?
Böylesi buðular çýkarýr toprak, yayýlýr
Uzaklara, kaplar açýk gökleri, böyle gönderir
Avernus gölü kuþlarý öldüren aðulu dumanlarý.
Yükselir yerden havaya, dumanlar kaplar göðü
Bölüm bölüm, ölümcül bir etkiyle. Uçarken kuþ
Böyle bir yerden girer aðulu dumanýn içine,
Uçamaz daha, düþer sarsýlarak yere, kanat
Açarken de, aðulanýnca yalnýzca bir kalýntý
Býrakýr arkada. Bir baþ dönmesi verir kuþa,
Önceden, bu aðulu duman, kendince düþmüþ
Kaynaðýna, ayrýlmasý gerekmiþ yaþamdan, engin
Bir yýkým denizi kuþatmýþ onu. Yavaþ yayýlýr
Avernus'un etkisi, kovar saðlýklý havayý, girer
Kuþla yerin arasýna, önceden boþalan alana.
Bir kuþ, tüm üstüne gelince bu yerin, kýrýlýr
Kolu kanadý, geçer kendinden aðunun etkisiyle,
Yitirir gücünü, gider uçma yetisi, tutamaz
Kendini, taþýyamaz onu kanatlarý bile,
Düþer bütün aðýrlýðýyla, kendi kendine,
Yaklaþýr iyice gövdenin, bütün damarlarýndan
Canýn uzaklaþtýðý yere, büyük bir boþluðun
Açýldýðý alana, gider etkinliði yaþamýn.
Yazýn Daha Soðuktur Çeþmeler
Gelince yaz, daha soðuk olur çeþmeler,
Sular, kurur sýcaklýk yüzünden toprak, daha
Hýzlý kýmýldatýr havayý, ýsý öðeleri.
Azalýr topraðýn üstün gücü sýcaktan,
Sular serinler, topraðýn derinlerinde gömülü,
Toplar öðelerini soðuk, yeniden, bir yere,
Düzenlenir eskisi gibi, baskýn çýkýlýr sýcaða,
Ýtilir yeniden geriye ýsý öðeleri çeþmelerin
Su yollarýna doðru, budur soðuðun nedeni.
Ammon Oylumunun Kaynaðý
Bir kaynak vardýr, Ammon Tapýnaðý yakýnýnda,
Bütün gün soðuk, geceleyin sýcak olurmuþ,
Çoklarý þaþarmýþ kaynaðýn bu özelliðine.
Korkunç karanlýk bastýrýnca, sarýnca ortalýðý,
Alttan ýsýtýrmýþ topraðý parlayan güneþ,
Söylendiðine göre, gerçekten uzaktýr bu görüþ.
Dokununca kaynaðýn çýplak gövdesine güneþ,
Yukardan etkilerken, sýcaklýk çýkamaz ortaya,
Üstten büyük bir ýsý gönderse bile, ne denli
Isýtabilir suyu topraðýn kalýn gövdesinden
Geçerek, çýkarabilir mi sudan kýzgýn buðu?
Çok güç geçer evin duvarlarýndan bile
Güneþin ýþýnlarý, sürdürmek için ýsýyý.
Nedir öyleyse bunun nedeni? Toprak kuþatmýþ
Orada kaynaðý, kurutmuþ çevreyi, suyun yanýnda
Yerleþmiþ birçok ýsý öðeleri. Gece gömülünce
Serin dalgalara yer, birdenbire sýkýþýr
Yerler. Þudur bundan çýkmasý gereken sonuç:
Sözgeliþi, elle iyice sýkýlýnca toprak
Ýtilir, iþler içiçe taþýdýðý sýcaklýk öðeleri,
Budur buðuyu, sýcaklýðý doðuran, sezilir
Dokunma duyusuyla bu. Güneþ doðar, saçar
Iþýnlarýný yeryüzüne, sýcaklýk doðar ýsýtmadan.
Döner ýsý öðeleri geriye, ilk yerlerine, kaçar
Tüm sýcaklýðý suyun, topraðýn içine, soður
Kaynak, gün ýþýðýnda, deðiþtirir yerini sýcaklýk,
Güneþ ýþýnlarý, incelir ýþýyarak sýcak buðu.
Bundan anlaþýlýr suyun, ýsý öðelerini dýþlamasý,
Buzlarýn eriyip baðlantýnýn kopmasýna yolaçan
Soðuðu daðýtan çözülmede çokluk görüldüðünce.
Sýcak, Tatlý Kaynaklar
Soðuk bir kaynak vardýr ayrýca sakýz
Fýþkýrýr ondan, ateþ baþlar, kývrýk
Yalýmlar çýkar, benzer ýþýldaklarýn tutuþmasýna,
Dalgalar üzerinde ýþýldamasýna, yellerin savurup
Uzaklara götürdüðü, yüzdürdüðü yerlerde.
Birçok ateþ öðesi vardýr bu da yerin derininden
Kendisince çýkmasý gereken öðeler, iþler kaynaklara.
Kaçar dýþarý, yayýlýr havaya böyle. Ancak
Bunlar yetmez su kaynaklarýný ýsýtmaya, gerekir
Suda daðýlmýþ ýsý öðelerinin de bulunmasý, birden
Dýþarý taþan, kaynaðýn yüzeyinde toplanan öðelerin.
Bir Arades kaynaðý vardýr denizde, böyledir,
Tatlý su fýþkýrýr yukarý, kovar çevresini
Kaplayan tuzlu dalgalarý; baþka yerlerde vermez
Deniz susayan denizcilere tatlý su, böyle
Gökte ararken yerde bulunan çýkarý, tuzlu dalgalar
Ortasýndan fýþkýran böylesi tatlý sular.
Bunun gibi fýþkýrýr ateþ özü de kaynaðýn dýþýna,
Orada girer özüne sakýzýn, toplanýr, birleþir
Derlenir yumak gibi, ya da ýþýldaðýn gövdesine
Asýlýr, yalýmlanýr çýkar yukarý birden, ikisi de
Kolayca saklandýðý yerden, iþte bir ýþýldak
Gibi sakýzýn içinde de saklýdýr ateþ öðeleri.
Görmez misin ne biçim durduðunu sönmüþ gibi
Cýlýz bir ýþýðýn yaklaþtýkça gece ýþýldaðýna,
Deðmeden önce yalýma birden kararmasýný? Böyledir
Iþýldakta da olan; için için görünür
Kimi nesneler uzaktan, ateþ almadan önce
Isýtýlýnca. Böyledir tüm kaynaklarda durum.
Mýknatýs
Anlatayým doðanýn baþka bir yasasýný daha,
Þu demir-çeken taþlar içinde etkisini gösteren,
Grek dilinde adýna "magneta" denen taþý.
Manisa ülkesidir onun yurdu, az bulunan soydan
Sayýlýr kiþilerce bu taþ. Dizilir sýralý, halkalý,
Yanyana baðlanýr bu taþ, çokluk beþ, ya da daha çok
Çevrinti yapabilirler aralarýnda, yavaþça sallanýr
Esen yellerle, alttan alta, biri ötekine yapýþmýþ
Gibi asýlýrlar. Bunlarýn bulunduðu yerde taþýn
Baðlayýcý gücü yanýndakinden öðrenilir. Birbirine
Geymelenmiþ gibi gösterir çekme gücünü bu taþ.
Buna benzer birçok soruya karþýlýk bulmak,
Olaylarýn kökenine varmak için, dinlemen gerekir
Sözlerimi can kulaðýyla. Ýlkin sürekli bir öðe
Akýmýnýn çýkmasý doðaldýr gördüðümüz nesnelerden,
Yayýlýr olabildiðince her yana bu akým, gelir
Gözlerimize, uyarýr görme sinirlerini öðeler,
Kokular yayýlýr belli nesnelerden, serinlik
Gelir ýrmaklardan, güneþten sýcaklýk, çatýrtýlar
Duyulur deniz dalgalarýndan, kýyýlarý oyan,
Tükenmez sesler çýkar havadan deðiþik türde,
Bir tuzlu karýþým girer aðzýmýza geçerken
Deniz yakýnýndan, dönünce ona doðru bir acýlýk
Duyulur, acý bir içki alýnmýþ gibi. Dinlenme
Yoktur sürekli akýþlarda, deðiþik nesnelerden
Çýkar deðiþik öðeler, yayýlýr çevreye, durmaz.
Uyanýk olduðundan duyularýmýz, süresiz, sezer
Bütün kokularý, gürültüleri, duyabiliriz.
Gözenekler Üzerine
Yeniden incelemem gerek ilk bölümde ortaya
Konan konuyu, bütün özdeklerin nasýl geçit
Verici olduðunu; oldukça çýkarlýdýr bunlarý
Bilmek, birçok nesneler için, ancak birer
Ayrýlýr yaný da vardýr olaylarýn birbirinden.
Yargý kesin olsun diye, deþeyim bu olayý:
Yalnýzca boþluk, bir de onunla karýþmýþ nesneler
Vardýr, yoktur onlardan baþka algýlanan.
Öðelerle boþluktur gerçek. Ýlkin terler, ýslanýr
Taþ oyuklar, yavaþça, yukardan düþen kalýn
Damlalardan doðar bu ýslaklýk. Terler boyuna
Bizim gövdemiz de, tüy, kýl çýkmaz mý oynaklarda,
Elde, ayakta; yemek bölünmez mi tüm damarlara
Süresizce, besleyip geliþtirmez mi örgenleri,
Önemi en az olan týrnaðý bile? Böyle duyarýz
Maden özünün ne denli sýcaklýk, soðukluk
Getirdiðini; sezeriz altýn, gümüþ kaplardan
Soðukluðu, sýcaklýðý dolu bardaðý elle tutunca.
Bundan baþka: Ses geçer evlerin taþ duvarlarýndan,
Kokular, soðuklar, ateþin sýcaklýðý da.
Bunlar demirin özünden bile geçer, öðeler
Dýþtan görünmeden girer içeri, yeryüzünü
Her yanýndan kuþatan, sýmsýký baðlayan gökten
Gelir, hayvanlarýn da, kiþilerin de soyuna
Yýkýmlar verir sürekli. Dýþtan gelir sayrýlýk
Öðeleri, yayýlýr enginlere göksel devinmeler,
Yoktur geçit vermez yapýda sýký nesne, bundan
Belli nesnelerden çýkan öðeler eþ uyarým
Yapmaz, baðdaþmaz eþ ölçüde tüm nesnelerle.
Ýlkin güneþ kavurur topraðý, eritir buzu, çözer
Sýcaklýðý daðlarýn karýný, güneþte bir mum gibi.
Ateþ de böyle akýtýr maden özünü, eritir altýný.
Etle deriye gelince buruþur; onlar katýlaþýr
Yalýmlarýn içinde, yoðunlaþýr suda kýzgýn demir,
Yumuþar suda kurumuþ deri, kavrulmuþ et, çok
Aranan bir yemdir zeytin yapraðý sakallý
Keçiler için, nektar, ambrosia denen özsu
Çýkýnca, acýdýr uyarýmý kiþilerde tüm yapraklarýn.
Yaramaz domuzlara saturotunun yaðý, korkunçtur
Onlar için kokusu, aðudur tüm kýllý hayvanlara,
Oysa saðlýk nedenidir insanlar için. Pis denen
Çamur tatlý gelir içinde gömülen domuzlara,
Kalkmaz çamura doymadan gövdeleri. Bizce
Sayrýlýk kaynaðý çamur. Bir konu daha var
Aþaðýda, ilkin incelemem gereken, anlatayým.
Türlü nesneler var çok gözenekli, ayrý nitelikli
Birbirinden, ayrý yapýlý, ayrý yöntemli. Bunlar
Diri yaratýklarda deðiþik duyularý geliþtirir;
Dirilerde duyarlýk güçlerinin kendilerine özgü
Birer alaný vardýr. Gerçekten görürüz seslerin,
Özsularýn, çörek kokularýnýn tadýndan baþka
Bir duyum doðurduðunu, benzemez birbirine nesnelerin
Dokularý, yapýlarý. Taþtan geçer kimi nesneler,
Kimi altýndan, odundan, camdan, gümüþten geçecek
Yapýdadýr; eþ yoldan akýp gider sýcaklýk,
Hepsinden hýzlýdýr bunlarýn. Yollarýn, özlerin
Ayrý yapýlarda olmasý sonucu, gerekçesidir,
Gördüðümüz gibi, önceden, yukarda.
Mýknatýsýn Açýklanmasý
Ýnceledik bunlarý, iyice araþtýrdýk, bunlardan
Kesin, güvenilir bilgi düþünce edinmek için.
Dönebiliriz sonuca götürecek açýklamaya kolayca,
Gelelim þimdi þu demiri çeken mýknatýsa,
Nedenine. Ýlkin ya taþtan ayrýlan birçok öðenin,
Ya da çarpmalarla havayý yaran güçlü akýmýn
Bulunmasý gerekir. Demirle taþýn arasýndan geçen
Bir akým olmasý gerekir bunun. Boþalýr ortam,
Açýlýr ortada bir boþluk, düþer demir öðeleri
Birden aþaðý, boþluða doðru, onlarýn ardýndan
Bütün nesnecikleri birbirine baðlayan bir geyme
Gerçekleþir, bir halkalanma çýkar ortaya.
Yoktur demir katýlýðýnda, saðlamlýðýnda
Öðelerle donatýlan, birbirine sýmsýký düðümlenen,
Baðlanan bir nesne. Yoktur ortada bir nedenle
Korkuya, þaþkýnlýða kapýlmanýn gereði, kimilerinin
Sandýklarý gibi. Düþmezse boþluða demir
Öðelerinden birçoðu, dizilmez, baðlanmazdý bunlar
Birbiriyle, baðlar onlarý birbirine sýmsýký
Gizli baðlar, son mýknatýs taþýna deðin varan,
Bir halkalanma. Geçer bu olay eþ ölçüde
Boþluðun bulunduðu bütün yerlerde, altta,
Üstte, yanlarda, bütün yönlerde, saldýrýnca
Komþu öðeler boþluða birden. Dýþtan gelir
Onlara çarpmalar, yoksa kendi güçleriyle
Yukarý doðru çýkamaz, týrmanma yapamazlar.
Bir neden daha doðuyor bu olayý kanýtlamak,
Ortaya çýkýþýný pekitmek için:
Ne denli ince olursa halkanýn önündeki
Hava, o ölçüde küçültür, boþaltýr ara-yeri.
Arkadan gelir, eþ ölçüde sürer, kaydýrýr
Halkayý ileriye doðru, her yandan itimlerle
Götürür öne nesneleri hava. Öte yandan
Esneyen boþluk böyle oynatýr, kaydýrýr
Demiri ileri, böyledir demirin depretilmesi.
Yok, söylendiði gibi demirin bol gözeneklerinden
Geçer, ince bölümlere iþler, bölünürse, çok
Ufacýk deliklerden akarsa, halkanýn arkasýnda
Bulunan hava, katar önüne demiri, sürer ileri
Denizde yelkeni götürür bir yel gibi.
Gerekir böyle bir nesnenin gövdesinde havayý
Saklamasý; gerçekten bütün nesneler gözeneklidir,
Kuruluþtandýr bu, böyle olmasýna karþýn yine de
Hava kuþatmýþtýr bütün nesneleri her yandan.
Atýlýr devinim evresinde dörtbir yana hýzla
Demirin içinde saklanan hava. Bu yöntemle
Kýmýldatýr halkayý içinden, gerçekten. Ancak
Söylendiði gibi önceden boþalan, açýlan
Uzaya doðru kýmýldanýr yapýsý gereði halka.
Özel Çekim Olaylarý
Yavaþça kayar demir madeni mýknatýsa kapýlýr
Çekilir ileri, devinmede etkilenir.
Ben, Somathracia'nýn, mýknatýslanan demir
Halkalarýnda sýçramalar gördüm, demir
Ýþi satýþlarýnda bir tunç leðenden durmaksýzýn
Delice zýplamalar görünüyordu. Mýknatýs taþý
Konmuþtu kabýn altýna. Demiri çekme gücünden
Dolayý kayýyordu ileri geri önünde mýknatýslý
Taþýn; bir yýðýn oluþuyordu, toplanýnca
Maden özleri. Maden özünden çýkan öðelerin
Akýmý birikir demirin üstünde bulunan
Gözeneklerin önünde, sonradan mýknatýstan
Akým çýkarken yayýlýr demir boyunca, görüldüðü
Gibi derlenir, þimdiki geçit yerinde. Böyle
Savaþýr demir yýðýnýyla mýknatýs, kovar
Demiri, kendi öz akýmý, kendiliðinden olur
Çarpmalar da, akým vurarak depretir maden özünü,
Boþa gider öz olmadan akým. Þaþýlýr bir olay
Deðil bu konular, baþka özdekleri etkilemiyor
Diye mýknatýs akýmý. Engeldir akýma altýn
Gibi kimi madenler, özgül aðýrlýklarý yüzünden.
Geçirir akýmý gevþek yapýlý olan, altýn
Özlerin gövdeleri, dokunmadan yürür akým
Bir devinme de görülmez, bunlardan sayýlýr
Aðaç soyundan varlýklar da. Demirin özü,
Ýkisi arasý bir yapýdadýr bunlar, biliriz
Kendince devinmesinden, maden öðeleri tutar,
Geçirmez baþka nesnelere devinmeyi, aklýmý.
Bu nedenle geçmez mýknatýs öteki nesnelere.
Yanýltmaz beni baþka konularda bu olay
Açýklamada, ayrý deðil ortaya çýkýþlarý,
Az görülmüþ bir baðlaþým var bunlarda, ilkin
Görürsün kireçle taþýn birlikte geliþtiðini,
Odunlarýn boða tutkalýyla sýký baðlaþýklýðýný,
Ýyi birleþtirmeyen, ayrýlan tahtalarý tutkalýn
Baðladýðýný. Oysa karýþtýrsan pýnar suyuyla
Üzüm suyunu ne tutkal olur, ne yumuþak yað.
Erguvan boyasý kaynaþýr yünle, birleþmiþ görünür,
Ayrýlmaz, solmaz deniz suyuyla, okyanusla
Yýkasan. Özel basýnçla baðlanmaz altýn altýna,
Maden özü birleþmez mi ak kurþunla? Nice benzer
Nesneler vardýr birbirine. Yaraþmaz uzun
Konuþmalar sana da, bana da bu konuda,
Soluk tüketmek. Yeðdir az sözle çok iþ görmek.
Sýký bir geymelenmeye dayanýrsa nesnelerin yapýsý
Boþlukla, dolulukla atbaþý gidiyor, demek budur
En iyi baðlaþma yolu. Buna benzer biçimde
Baðlý, geyneli birbirine çengeller, halkalar.
Böyledir demirde, mýknatýsta, bilinen, gerekli durum.
Bulaþýcý Hastalýklarýn Nedeni
Anlatalým sayrýlýklarýn nedenlerini, açýklayalým,
Budur dileðim. Nedendir bu salgýnlar kiþi soyuna,
Hayvan sürülerine ölüm saçan, yýkým getiren.
Ýlkin, birçok öðe vardýr yukarda deðindiðim,
Bize canlýlýk veren. Ölüm getirir birçoðu da,
Saðlýðý bozar, uçar öteye beriye, rasgele toplanýr
Bunlar, sonra yayýlýrlar ortalýða, havaya.
Sayrýlýk getiren bir ortam oluþur havada.
Tüm bu salgýnlar, bulaþýcýlar dýþtan gelir,
Sislerde, bulutlarda olduðu gibi, aðar göðe,
Bunlar bir yandan çýkar yerden yaðmurlar topraða
Ýþleyince, bir yandan da güneþ sýcaðýndan
Isýnan kokmuþ nesnelerden doðar, yayýlýr.
Görmez misin, yuvasýný býrakan, bize gelen
Bir yabancýya, alýþmadýðý bir ülkenin suyu,
Soðuðu nasýl dokunur, baþka bir etki
Gösterir? Bir ayrýlýk vardýr Britanya havasýyla
Mýsýr'ýnki arasýnda, evren baltasýnýn böyle
Derine iþlediði, Pontus'tan Gades'e deðin
Uzayan bir uçurum açtýðý, insan soyunda
Kara-yanýk yüzlülerin yaþadýðý yerde. Evren
Dört bölümdür birbirinden ayrý göksel
Yörüngelere, esen yellere göre. Kiþiler
Renklerinden, dýþ görünüþten dolayý ayrýlýr,
Uluslarýn ayrýlýklarý da böyledir, kan soyundan,
Sayrýlýklardan. Fil hastalýðý Orta Mýsýr'da
Nil ýrmaðý yakýnlarýnda, görülmez yeryüzünün
Baþka yörelerinde. Diz aðrýsý Attika'da, göz aðrýsý
Achaia'da çoktur. Böyledir baþka yerlerde de,
Öteki örgenleri çökerten bu hava deðiþimleri.
Uzun süre etkilerse, rasgele, hava akýmý bizi,
Yýpratýcý bir durum belirir, yayýlýr gökte
Bulutlar gibi, sisler gibi yavaþça ortalýða,
Bir deðiþme, karýþýklýk doðurur, gördüðümüz
Gibi; bizim ülkemize varýnca deðiþir durum,
Bulaþýr bize de salgýnlar, dolar içimize
Hýzla, baskýn gelir, ya sularda, ya yaban
Yemiþlerinde yuvalanýr, ya kiþisel besinlerde,
Ya hayvan yeminde yerleþir, sayrýlýk taþýyan
Uygun nesneler bekler, çýkar havaya, soluk
Aldýðýmýzda, aðulu salgýnýn bulunduðu, yellerden
Yutarýz bilmeden salgýn taþýyanlarý, solunandan,
Benzer bir yolla bulaþýr sýðýrlara salgýn, kýrar
Geçirir bütün yünlü hayvanlarý. Önemsizdir
Bizim, salgýn bölgesine girip girmememiz, ülkenin
Havasýna direnecek bir örtüye bürünmemiz.
Doða, kendince, getirir bir ülkeye yýkýmý,
Çökmüþ, bozulmuþsa, çetin iþler açar baþýmýza
Alýþmadýðýmýz, yeni bir yýkýma sürükler bizi.
Atina'da Salgýn
Böyle bir sayrýlýk, ölüm getiren yumurcak
Salgýný, "veba", yelle çevirmiþ Cecrop ülkesini
Bir ölüm tarlasýna; çöle döndürmüþ yollarý,
Ilgarlamýþ kentte oturanlarý; Mýsýr ülkesinden
Çýkmýþtý böyle, salgýn, yayýlmýþtý denizlere,
Göklere, yoketmiþ tüm Pandion'da yaþayanlarý.
Yýðýlmýþ ölülerle, doldurdu ortalýðý bu salgýn.
Ýlkin, hasta aðýr bir yanma sezmiþ, kanlanmýþ
Gözler, kara kan gelmiþ boðazdan, içerlerden,
Daralmýþ soluk alma, týkanmýþ gýrtlaklar,
Kapanmýþ ses yollarý, tinin sözcüsü dil
Kan içinde, kesmiþ gücünü salgýn; kaskatý,
Devingen salgýn, sayrýlýk özleri girmiþ göðüse
Boðazdan, titretir korkudan hastanýn yüreðini,
Sarartýr, soldurur; sarsýlýr dirimin tüm düzeni,
Karýþýnca aðýzdan çýkan soluk havaya, benzer
Çürümüþ leþten yayýlan kokuya. Yitirir
Gövde gibi tin de gücünü, sezilir ölünün
Önceden basýldýðý katý eþiðine. Doðar korku,
Yakýnmalý, aðrýlardan, karýþýr iniltiler çýðlýklara,
Bitmez hýçkýrýklar gece gündüz, sýk bozulur
Sinirler bu tükenmez boðuþmadan, tutmaz el ayak,
Tükenir bitkinlik içinde gövdenin bütün gücü.
Duymazdý yükselen sýcaklýðý, ayýrt edemezdi
Gövdesinde hastalar, dýþtan ýsýnýyormuþ gibi
Gelirdi onlara; ýlýk bir duyum sezilir
El deðince gövdeye daha önceden, oysa yanýp
Kýzarmaktadýr aðýr aðýr ateþler içinde
Gövde tümden, "kutsal ateþ" yayýlmýþ gibi
Ele kola. Yanar baþtan aþaðý kiþinin içi,
Ýþler kemiklere deðin yanma, yalýmlar varmýþ
Gibi yanar, tutuþur kursak, içinde iþe yaramaz
Ýncecik, yumuþak, yeðnik giysiler, serinliðe,
Esen yele yönelmiþken bütün çabalar, didinmeler.
Gömülmüþ kimi buz gibi dalgalarýna ýrmaðýn,
Yumurcaktan yanan elini, ayaðýný batýrmýþ suya
Çýplak, aðzýný açýp dalanlar olmuþ suyun
Dibine, durmak bilmiyordu kavuran susuzluk
Suyun içine batmakla, çoklarý gibi baþýný
Çeþmeye sokmakla, birkaç damlaymýþ gibiydi
Sanýrsýn birkaç kova su, dindirmezdi acýyý.
Bitkin düþüyordu yere gövdeler, dili dönmezdi
Hekimlerin, gizlerlerdi korkularýný, gittikçe
Gözleri dönen, yanan, kýzaran, uykusuz, kaskatý,
Uzaklara dalan gözlerine baktýkça sayrýlarýn.
Baþka çok belirtiler görülmüþ ölümden:
Gitmiþ bilinç korkudan, üzüntüden kararan
Bir alýn, azgýn, kýzgýn bakýþlar gözlerden
Dökülen, bir hýrçýn uðultu, kulaklarda výnlama,
Uçuþan bir soluk, sonra yeniden derin, aðýr
Bir yelin akýþý, bol terlemeler, damlalar
Dökülür boyundan aþaðý inci gibi, biraz
Tuzlu, ince, safran boyasý bir tükürüktür gelen,
Binbir güçlükle soluk alan gýrlaktan, kýsýlmýþ
Ciðerlerden, ellerde titreme, örgenlerde sarsýlma,
Ayaklarda ilik ilik, durmayan bir sallantý,
Böyle ermektedir sona. Sivrilir ucu, düþer
Burun, oyuklaþýr uykulu gözler, çöker içeri
Aðýz, katýlaþýr yüz, gerilir alýn derisi.
Uzun sürmez ölmek üzereyken katýlaþma gövdede.
Geçer yaþamdan çokluk, güneþ ýþýyan ýþýldaðýný
Sekiz kez kaldýrýp dokuzuncuya geçerken. Kurtulan
Bir kiþi nasýlsa ölüm yazgýsýndan, sonradan
Yutmuþ onu da korkunç bir çýban, eritmiþ
Onu oturduðu kara boyalý koltukta, onun
Ýçin de gerekliymiþ ölüm. Olmaz böyle
Seyrek görülen güçte bir baþ aðrýsýyla ölüm,
Burundan oluk gibi boþalan öldürücü kanla
Tükenir çabasý gövdenin, yýðýlýr yere hasta,
Kim kurtulursa, gerçekten, irinli, bol kan
Akýþýndan, ölümden mutlulukla, ya sinirlerinde,
Elinde, ayaðýnda, ya da kemiklerinde bozukluk
Kalýr. Bozar döl örgenlerini de yumurcak, ister
Kimi ölüm kapýsýnda, sancýyan korkuyla býçakla
Kesilmesini bir yanýnýn yaþamak için, yaþar
Kimileri elsiz, ayaksýz, gözünün ýþýðý
Gitmiþ, böyle korkunç ürpermeler sarmýþ kiþiyi
Ölümün eþiðinde, kimi yitirmiþ geçmiþi, belleði,
Bilmez kendini, anýmsayamaz kendi geçmiþinden
Bir olay bile, yýðýlmýþ üstüste ölüler, gömülen
Yok, kuþlar, kurtlar didiklemiþ, taþýmýþ uzaklara,
Bir de koku çýkar iðrenç, kimi ölür rasgele,
Kimi kalýr bir kýyýda, yiter, gelir geçen
Korkulu günde, bir kuþ konar baþýna yavaþça,
Çalýlar arasýnda pis böcekler, böyle sayrýlanýr,
Ölür kimi de. Kiminin bekçisidir baþýnda köpekler,
Her yanda koklarlar ölülerin üstünden esen
Havayý, yürekler acýsý, öldürücü bir aðu
Bulaþýr onlardan yaþama, yok koruyucusu ilaç
Onlarý, birine tüm koþullar altýnda yaþam
Soluðu aldýran gücü verecek, göðe baktýracak, yok.
Kimine öldüren bir aðu olmuþ, ne varsa,
Ölüm getirmiþ kimine de, çok daha acý bir olay
Geçmiþ bunlarýn hepsinden,göz kulak kesilmiþ
Halk bu salgýna karþý, yakýnmalý bir durum,
Ölmüþ sayardý kendini kim olsa, yok yaþam umudu,
Yürek acýlarý içinde beklerken sonunu duman
Gibi uçardý can, korkunç salgýn tohumlarý
Yayýlmýþ sürelerce, birinden ötekine tümden.
Yünlü hayvanlarda olduðu gibi, boynuzlularda da
Ölü üstüne ölü, kaçýnýrdý ölüm korkusu nedeniyle
Evde, yaþamak isteyen yataða düþene bakmaktan,
Sayrýya yaklaþmaktan. Bu yüzden bakýmsýz, kimsesiz,
Yardýmsýz kalan kurtulamazdý acý sona düþmekten.
Kim elini uzatmýþ, dokunmuþsa hastaya, ün kazanmýþ
Emeði, çabasýyla, yardým etmiþse kývrananlara
Sürüklenmiþ ölüme, ele, ayaða deðince. Yarýþýrca
Ölü taþýrdý arabalar gömmek için, atalardan
Kalan geleneklere uymadan. Gömerdi halk kemiklerini
Ölülerin; böyle yarýþýrca gömüldü ölenler, yaþlý
Gözler, üzüntüler, evlere yorgun dönmeler, yataða
Uzanmalar acýlar, çýrpýnýþlar içinde, kimse kalmamýþ
Bu korkunç yýlda, ölümden, acýdan, sayrýlýktan uzak.
Ölmüþ koyunlarý güden de, sýðýrlarý otlatan da,
Tüm gücüyle sapaný topraða daldýran da. Üstüste
Yýðýlmýþ gövdeler duldalarda, ölüm kývranýþý,
Sayrýlýk acýsý yüzünden, yýkýlmýþ. Çocuuklarýn
Üstüne gömülmüþ analar babalar çokluk. Görülürdü
Ötede beride anasýnýn babasýnýn göðsüne yatmýþ,
Son soluðunu vermiþ oðlancýklar. Azalmamýþ
Bu yürek doðrayan acýlar, kýrlardan kentlere
Yýðýnla akan kimselerle sayrýlaþtýran özler
Bütün yörelerden taþýndýlar, evleri, toplantý
Yerlerini doldurdular. Yükselmiþ kokan ölüler
Dað gibi, sayýsýz ölü kaplamýþ yollarý, atýlmýþ,
Fýrlamýþ, yuvarlanmýþ, öteye beriye,
Yürümüþler susuzluktan kurumuþ çeþmelere, yine de
Kurtaramamýþ onlarý, tüm çabayla içmek istedikleri
Sular. Pek çok ölü görülürdü yollarda, alanlarda,
Halkýn severek toplandýðý yerlerde. Kesilmiþ
Elden ayaktan, yarý ölü, bitmiþ tükenmiþ paçavralar
Ýçinde kaskatý, korkunç çamurlara batmýþ, ölmüþ,
Sümüksü bir örtü kaplamýþ derileri, kemikleri,
Pislikten, irinli çýbanlara, çamura batmýþ gövdeler.
Doldurmuþ tanrýlarýn kutsal tapýnaklarýný ölüm
Yýðýn yýðýn ölülerle, tüm tapýnaklar dolu ülkede,
Ölenlerin kalýntýlarýyla. Sonradan göçmenler gelmiþ
Yerleþmiþ bu yalýlarda, bu kýrlarda. Yalnýzca pek
Önem vermemiþler dine, günün bir üzüntüsüydü bu.
Geri kalýyordu kentte ölü gömme iþleri de,
Uyulmuyordu geleneklere, býrakýlmýþtý hepsi,
Önceden halk yapardý bunlarý, gömerdi ölüleri.
Þaþýrmýþ korkudan halk, kaçýþýr, saklanýrdý
Korkudan, üzüntüden, acýdan, ölmüþ gibi olurdu.
Korkunç, acýklý iþler de olurdu, yükselirdi
Çýðlýklar koyarken odun yýðýnlarýnýn üstüne
Ölüleri, yakýnlardan, tanýdýklardan, eþten, kardeþten,
Yakýlýrken ateþlikte ölüler, bir çekiþme ölüm
Ölü üstüne, tabuttan ateþe sürülürken.

AÇIKLAMALAR
I
Acheron: Epeiros'ta bir ýrmak, tamu (cehennem), öteki dünya, yeraltý ülkesi. Liv
ius'da, Cicero'da, Vergilius'da deðiþik anlamlarda kullanýlmaktadýr. Lucretius'd
a Yeraltýnýn ülkesi, tamu demektir.
Aeneas: Anchises ile Venüs'ün oðlu, Romalýlarýn atasý.
Aether: Havanýn en üst katý, esir denen alan.
Aleksander: Troya Kýralý Priamus'un oðlu Paris'in öteki adý.
Aulis: Yunan donanmasýnýn Troya savaþýna çýktýðý Boiotia'daki bir limanýn adý.
Charybdis: Messina boðazýnda bir çevrinti, yutan, yok eden kimse.
Ennius: Ý.Ö. 239 -169 yýllarý arasýnda yaþamýþ, çok yönlü, Annales adlý yapýtýn
yazarý olan bir Latin ozaný.
Helena: Sparta kralý Menelaos'un karýsý, Paris'in kaçýrarak Troya savaþýnýn çýkm
asýna yol açtýðý güzel kadýn.
Helicon: Ýtalya'da bir yöre.
Hymena: Düðün tanrýlarý.
Iphianassa: Bir Yunanlý komutan olan babasýnýn (Agamemnon), Aulis'te, savaþý kaz
anmak için tanrýlara adadýðý kýz, Iphigenia.
Orcus: Suçlularýn atýldýðý karanlýk yeraltý ülkesi, tamu, öbür dünya. Otto Seema
nn "Mythologie der Grichen und Römer" adlý kitabýnýn 207. sayfasýnda bunun için:
"Romalýlar bunu Etrüsklerden almýþ, bir ölüm tanrýsý olarak ona kimlik vermiþ,
pusatlarla donatarak Orcus adýný vermiþtir" diyor.
Pythia: Apollo Tapýnaðý'nýn bilicilerinden biri, Apollo bununla bildirirmiþ sözl
erini gerektiðinde.
Thyrsus: Eski Greklerin yaptýðý bir tür içki, þarap.
II
Aurora: Gün doðumu tanrýçasý, Hyperion'un kýzý, Tithonos'un karýsý, Eos.
Bacchus: Ýçkinin, baðlarýnýn, üzüm asmalarýnýn tanrýsý. Dionysos.
Ceres: Bolluk Tanrýsý. Demeter'in Latincesi.
Chimaera: Aðzýndan yalýmlar saçan bir dev. Bellerophon öldürmüþtür onu.
Curetes: Girit'te yaþayan, Jupiter'in doðumundan sonra ona yardýmcý olan, buyruð
unda bulunan bir boy. Bunlar Jupiter rahipleri olarak anýlýr, çok gürültülü bir
müzikle ona tapýnýrlarmýþ.
Curetes Dictae: Girit'in Dikte (Diktinna) denen daðýyla ilgili olduklarýndan bu
adý almaktadýrlar.
Cybele: Kaynak bakýmýndan Phrygialý bir kadýn tanrýdýr. Bütün tanrýlarýn anasý s
ayýldýðýndan kendisine Romalýlarca "Mater Magna" denirdi. Uranos ile Gea'nýn kýz
ý, Kronos'un karýsý, Zeus ile öteki Kronidlerin anasýdýr. Ýda daðýnda konaklarmý
þ. Grek dininde Rhea adýyla anýlýrdý. Hannibal savaþlarýnýn Romalýlarý yýkýma uð
rattýðý yýllarda rahiplerin isteði üzerine özel bir birlik eliyle Romaya taþýnmý
þtýr. Bu tanrýçanýn küçük, kara bir taþla kiþilendirilen özü bu yolla Anadolu'da
n alýnmýþ, Roma'nýn Kartaca savaþlarýný kazanmasýný (Ý.Ö. 214) saðlamýþtýr.
Cybele bütün tanrýlýk çevresi, baðlantýlarýyla Roma'ya Anadolu'dan geçmiþtir. Bu
nun Hititlerde "Kubaba" olarak adlandýrýldýðýný, Sümerlerde de bilinen bir tanrý
ça olduðunu deðiþik yazýlardan anlýyoruz.
Erguvan boyalý giyimlik: Roma'da Senato üyelerinin toplantýlarda giydikleri ergu
van rengi giysiler.
Gallus: Tanrýça Cybele'nin buyruðu altýnda bulunan, onun iþlerine bakan papazlar
ýn bir takýmý. Ötekiler de Kabirler, Semivirler, Koribantlardý.
Nektar: Kiþilere sonsuz bir dirilik veren su, bengisu, tanrýlýk içki.
Neptunus: Rhea ile Kronos'un oðlu, Homeros'a göre Zeus'un küçük kardeþi. Grekler
buna Poseidon derler; sularýn, denizlerin tanrýsýdýr.
Phobus: Savaþ Tanrýsý Mars'ýn (Ares) buyruðunda bulunan bir tanrý.
III
Ancus Marcius: Roma'nýn dördüncü kralý.
Cerberus: Yeraltýnda tamunun kapýlarýný bekleyen üç ya da yüz baþlý bir köpek.
Danaos: To'nun soyundan olup Belos'un oðlu, Aigiptos'un kardeþidir. Argos'a götü
rmek üzere bir gemiye bindirdiði elli kýza evlenecekleri elli erkeði öldürmek iç
in birer kama verir, kýzlar da onun sözünü yerine getirir, yalnýzca Hypermnestra
kocasý Lynkeus'u öldürmez. Bu yüzden tanrýlar Danaos'u yerin altýna cezasýný çe
kmeye atar.
Furia: Grekçede Erinyen, yeraltýnda, Hades'te iþleri gören kadýnlar.
Sisyphos: Korint mitosuna göre tanrýlara karþý iþlediði bir suçtan dolayý cezala
ndýrýlmýþ: Kayalarý daðýn eteðinden alýr, yukarý çýkarýr, kayalar tepeden yuvarl
anýr aþaðý iner, yeniden çýkarýr, gene yuvarlanýr, bu iþi usanmadan yapar durur.
Sisyphos kiþinin bitmez tükenmez acýlara katlanmasýnýn bir örneðidir.
Tantalus: Zeus'un oðlu. Bir gün tanrýlara þölen vermiþ, þölende tanrýlara oðlunu
n etini yedirmiþ. Tanrýlar bu etin ne olduðunu anlamýþ, Tantalus'a bütün yaþayýþ
ý boyunca varlýk-bolluk içinde açlýk, susuzluk çekme cezasýný vermiþler. Tantalu
s suyun içinde bile içmeye eðilirken su ayaklarýnýn altýnda batarmýþ. Buna Tanta
lus acýsý derler. Tantalus'un Peloponnes yarýmadasýna adý verilen Pelops adýnda
bir oðluyla Niobe adlý bir kýzý vardýr. Bu tanrýnýn yurdu bizim Ýzmir yöresidir.
.
Tartarus: Yeraltý ülkesi, kötülerin gideceði, acýlar çekeceði yer, tamu, öbür dü
nya.
Tityos: Ýþledikleri büyük suçlardan dolayý yeraltýna atýlarak aðýr cezalara çarp
týrýlan Sisyphos, Tantalos, Ixion gibi Danaidlerden biridir.
IV
Centauros: Thessalia'da bulunan yarý insan, yarý at gövdeli devler. Bunlar, masa
llara bakýlýrsa, Lapithalarla korkunç bir savaþa tutuþmuþlar.
Ceres: Tarým Tanrýçasý. Saturnus ile Ops'un kýzý, Proserpina'nýn annesi. Grekler
deki Kronos ile Rhea'nýn kýzý Demeter'in Latincesidir.
Charitin: Latinlerin "Gratiae" dediði Aglaja, Euphrosyne, Thalia gibi süslenmeyi
saðlayan, Homeros'a göre Zeus'un, sonraki ozanlara göre Dionyos ile Aphrodite'n
in kýzlarý.
Eþ: Anadolu'da yenidoðan buzaðýnýn ardýndan ineðin kanlý bir gömlek gibi döl yat
aðýndan çýkan buzaðýyý ineðin karnýnda bir gömlek gibi kuþattýðý söylenen nesney
e eþ denir.
Faunus, Fauna: Ýtalyanýn eski halk masallarýnda adlarý geçen kýr, çayýr tanrýlar
ý. Bunlarýn tutumlarý Panlarýnkilere pek benzer. Çokluk ormanlarda yaþamayý seve
rlermiþ. Fauna Faunus'un karýsý deðil, diþisidir. Tepelerin iyi birer ruhu olara
k adlarý çok geçer.
Fortuna: Bunun adýna Tyche de denmektedir Grekçede. Mutluluk, iyi alýnyazýsý tan
rýçasýdýr. Geleneðe göre Okeanos ile Tethys'in kýzýdýr. Latincede alýnyazýsý dem
ektir.
Ýo, Ýaccho: Hera'nýn rahibelerindendir. Güzelliðinden dolayý Kronion onu sevmiþ,
Hera iþin içine karýþýnca kýskanmýþ, onu yüz gözlü Argos Panoptes'in gözcülüðü
altýnda yaþatmak istemiþ. Bunun için de 1o'yu ak bir inek kýlýðýna sokmuþ. Sonun
da Zeus onu kaçýrmak için Hermes'i göndermiþ, Hermes bekçiyi önce büyüler, sonra
baþýný kesmiþ.
Nymphe: Orman, kýr perileri olarak bilinirler. Genel olarak pýnarlarý, aðaçlýkla
rý yer edinmiþlerdir. Bunlar müziði, oyunlarý, türküleri seven, koruyan kimseler
dir. Satyrler soyundan sayýlýrlar.
Pan: Yedi boðumlu flütün bulucusu müzik tanrýlarý. Pan bir gün su perisi Sirinks
'e gönül verir, Sirinks kaçar, o kovalar. Sirinks kurtulmak için kendini bir kam
ýþa çevirir. Pan bu kamýþtan bir flüt yaparak acý acý çalar dururmuþ... Grek mit
olojisine göre kýrlarýn, çayýrlarýn da tanrýsý sayýlýrlar.
Scylla: Theseus mitosuyla Atina'nýn masallarda söylenen kralý Aegeus'un kardeþi
Nisos'un kýzýdýr. Charybdis boðazýyla da baðlantýsý vardýr. Ýþlediði bir suçtan
dolayý tanrýlarca taþa çevrilmiþtir.
Selene: Buna Luna da denir. Artemis gibi bu da Apollo'nun ikiz kardeþidir. Gökte
ki ayýn tanrýçasýdýr, ayý kimliklendirir. Çokluk kültür tanrýlarý arasýnda yer a
lmaktadýr. Helios ile (güneþ) bir anýlýr.
Simulacra, figura, forma: Bunlar, daha bunlar gibi nesnenin belli bir biçim, bir
düzen kazanmasýný gösteren, nesnenin bizim algýladýðýmýz gerçek ölçüler içinde
yer kaplamasýný, bize görünmesini saðlayan, bizce bilinmesine, duyularýmýza gelm
esine neden olan, yol açan yapýsý, özüyle ilgili, onlarý kuran durumlarýna baðlý
olanlara Lucretius bu adlarý veriyor. Bunlar bizim dilimizde nesneden çýkan, on
u bizim duyularýmýzda olduðu gibi, yalnýzca çok küçük bir ölçüde yansýtan özdeþl
eri, bize gelen görüntüleri, bizi etkileyen, duyularýmýzý uyaran, belli biçimde,
belirli yapýda geldiði nesneyi olduðu gibi veren görünüþleridir. Aþaðý yukarý L
ucretius'ta anlamlarý birdir. Bunlara yerlerine göre nesnelerden çýkan, yayýlan
gömlekler de diyebiliriz.
V
Arcadius: Peleponnesos'un daðlarla çevrili bir yöresidir.
Androgynus: Hem erkek, hem diþi olan bir yaratýk.
Bistones: Trakyalý bir boyun adý. Bistonia Trakya ile ilgili olan anlamýnda.
Cecrops: Attike'nin ilk kralý. Kekrops da denilmektedir.
Diomedes: Theblere karþý açýlan yedi savaþta ölüsü bulunan Tydeus'un oðludur.
Flora: Roma'da çiçeklerin, çiçek açýmýnýn tanrýçasýdýr. Ýlkyaz baþlarýnda yeryüz
ünde çiçekleri açtýran buymuþ.
Giagantos - Gorgon: Grek - Latin masallarýnda sýk sýk adý geçen devler.
***
Eski Grek-Latin masallarýyla ilgili açýklamalar konusunda geniþ bilgi almak için
bk. "Mythlogie der Griechen und Römer", Otto Seemann, 1895, Leipzig. Ayrýca, Ro
ma tarihleri.

You might also like