You are on page 1of 22

Seçim Sistemlerinin Temel İlkeleri

1
Bir seçim sisteminden beklenen, her şeyden önce, belirli bir süre için
ülkeyi hangi partinin yöneteceğini, hükümeti hangi partinin kuracağını,
hangi partinin iktidar olacağını belirlemekir. Bu, bir seçim sistemini bir
kamuoyu yoklamasından ayıran önemli bir farktır. Seçim sisteminin bu
işlevine "fayda ilkesi" denir. Konuya bir hükümetin ülkeyi istikrar içinde
yönetme olanağına sahip olması açısından bakıldığında "istikrar ilkesi" veya
"yönetilebilirlik ilkesi" de denilebilir. Ancak bu, ülkede taraftar bulan
başka siyasal akımların parlamentoya yansıması demek değildir henüz.
Oysa buna da olanak vermek, olabildiğince bunu da gerçekleştirmek
zorunluğu vardır. İşte burada seçim isteminin ikinci bir işlevi ortaya çıkar:
Bu, temsilde adaleti sağlamaktır. Seçim sisteminin bu işlevine "adalet
ilkesi" denir.
Böylece iyi bir seçim sisteminin fayda ya da istikrar ve adalet ilkelerini
her ülkenin kendi koşullarına uygun bir denge içinde bir araya getirmesi
beklenir. Aslında zıt yönlerde işleyen bu iki ilke, değişik seçim
sistemlerinde değişik ölçülerde bir araya getirilmiştir. Eğer bu iki ilkeden
birini ön plana çıkaracak olursanız, diğeri arka plana itilmiş olur. Örneğin
istikrar ilkesini ön planda tutarsanız, adalet ilkesi arka planda kalır. Eğer
adalet ilkesine önem verirseniz, yani bütün partilerin, bütün siyasal
görüşlerin parlamentoda veya ilgili meclislerde temsiline önem verirseniz,
o zaman istikrar arka planda kalabilir.

Demokrasi ve Seçim

Siyasal partiler ve özgür seçimler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.


Demokratik rejimlerde siyasal partiler, savundukları düşünce ve idealleri
gerçekleştirmek için birbirleriyle yarışırlar. Siyasal partiler, bunun için
gerekli yetkiyi seçimler yoluyla halktan alırlar. Demokratik rejimlerde
yönetim yetkisinin, meşruiyetin temeli seçimlerdir. Çok partili
demokrasilerde genel seçimlerin amacı, belirli bir süre için, bir seçim
dönemi, bir yasama dönemi için hükümeti hangi partinin kuracağını, yani
hangi partinin iktidar olacağını, hangi partinin muhalefet olarak denetim
görevini yapacağını belirlemektir. Ancak iktidar veya muhalefet partisi
olmak, sürekli sıfatlar değildir. Çünkü iktidar ve muhalefet partileri, bir
sonraki seçimde yer değiştirebilirler. Değişiklik, barış içinde, seçim
mekanizması yoluyla gerçekleşir.
..........................................................................................................................................
1
www.basarm.com.tr Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’ün “Türkiye için nasıl bir
seçim sistemi” sunuşu

1
Seçim sistemi, demokratik rejimin sağlıklı işleyişi bakımından yaşamsal bir
önem taşır.

I- SEÇİM SİSTEMİNİN TEMEL UNSURLARI

Seçim sistemlerinin temel unsurları, milletvekillerinin partiler arası


dağılımı ile ilgili hesaplama biçimi, seçim çevrelerinin genişliği ve seçim
turlarının sayısı ile ilgilidir. Birbirlerine sıkısıkıya bağlı olan bu üç unsur üç
noktada toplanır.

A- Çoğunluk sistemi-Nispi temsil sistemi

Çoğunluk sisteminde, milletvekilliği o bölgede en çok oy alan partiye verilir.


Buna karşılık nispi temsil sisteminde, partilerin elde edecekleri milletvekili
sayısı, aldıkları oy oranına göredir.

B- Tek İsimli Seçim-Listeli Seçim

Bu usuller seçim çevrelerinin dar ya da geniş olmasına göre uygulanur.


Bunlardan tek isimli seçim sadece çoğunluk sistemiyle uygulanabildiği
halde, listeli seçim hem çoğunluk hem de nispi temsil sistemi ile
uygulanabilir.

C- Tek Turlu Seçim-İki Turlu Seçim

Seçimlern tek ya da iki turlu olarak ayrılması ancak çoğunluk sistemi için
düşünülebilir. Çünkü nispi temsil sisteminde ikinci tura gerek olmadan
sandalyelerin partiler arasında bölüştürülmesi mümkündür. Tek turlu seçim
sisteminde, oyların basit çoğunluğunu elde eden aday seçimi kazanır. Buna
karşılık iki turlu seçimde, adayların birinci turda seçilebilmeleri için,
kullanılan geçerli oyların yarıdan çoğunu elde etmeleri gerekir.

II- ÇOĞUNLUK SİSTEMLERİ

Çoğunluk sistemleri, tek turlu, iki turlu ve listeli çoğunluk sistemleri olarak
üçe ayrılır:

2
A- Tek İsimli Tek Turlu Seçim Sistemi

Buna İngiliz Sistemi de deniliyor. Bu sistem “Dar Bölge Sistemi” adıyla


ABD’nde uygulanıyor. Böyle anılmasının nedeni seçmenlerin bir tek temsilci
seçmeleri ve buna bağlı olarak da seçim çevresinin küçük olmasıdır.
Tek turlu ve tek isimli çoğunluk sisteminde, seçim çevresinde kullanılan
geçerli oyları basit çoğunluğunu elde eden aday seçilmiş olur.
Bu sistem hayli basit olup, seçim sonucu, genellikle bir partinin
parlomentoda çoğunluğu sağlamasının kolaylaştırır. Diğer yandan,
seçmenler oylarının boşa gitmemesi için iki büyük partiden birine oy
vermektedirler. Bu da seçmenin oy tercihini kolaylaştırmaktadır. Seçim
kampanyasında, siyasi partilerin mücadeleleri, kararsız seçmenler üzerinde
yoğunlaşmaktadır.
Tek isimli tek turlu çoğunluk sisteminin uygulandığı İngiltere’de bir parti
,için önemli olan, seçim çevrelerinde ezici çogunluk elde etmek ve ülke
genelinde oy artışını sağlamak olmayıp, seçim çevrelerinin çoğunluğunda,
küçük farklarla da olsa seçimi kazanmaktır.
İngiltere’de uygulanan bu sistemin adaletsizliği, iki partililik nedeniyle
daha da artmaktadır. Bu durum, Küb Kanunu (Cube Law) ile
açıklanmaktadır. Buna göre iki büyük partinin aldığı oylar arasındaki fark
çok az olmasına rağmen, net bir parlomento çoğunluğuna yol açtığı için,
seçimi kazanan partinin aşırı ya da artı temsili ( sur-répresentation), buna
karşılık, kaybeden partinin de eksik temsili (sous-répresantation) ortaya
çıkmaktadır. 2 Küb Kanununa göre, her partinin kazandığı sandalye oranı,
aldıkları oy oranlarının kübüne eşittir. A ve B partileri arasındaki oy oranı
A/B ise, kazanılan sandalye sayısı oranı, kazananın A olduğu varsayılınca,
A3/B3 olmaktadır.
Sistemin siyasi sonuçları: Tek isimli tek turlu çoğunluk sistemi, iki partili
bir siyasi hayata yol açmaktadır.Çünkü, seçimin tek turlu olması, partiler
arası seçim ortaklığına, ya da anlaşmalara yer vermemektedir. Diğer
taraftan, seçmenlerin çoğunluğu oylarını kullanırken, iktidarı elde etme
şansı olan büyük partilerden birine oylarını vermektedirler. Bu da
kaçınılmaz olarak oyların iki partide yoğunlaşmasına yol açmaktadır.

..........................................................................................................................................

2
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy.274

3
B- Tek İsimli İki Turlu Çoğunluk Sistemi

Bu sistem geleneksel Fransız seçim sistemi olarak da adlandırılır. Tek


isimli iki turlu seçim sisteminde, bir adayın birinci turda seçilebilmesi için
aranan iki şarttan ilki, adayın seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların
salt çoğunluğunu sağlaması, ikincisi ise, o seçim çevresindeki toplam
seçmen sayısının ¼’ine eşit sayıda oy elde edebilmesidir.
Birinci turda bu iki koşulu yerine getiremeyen adaylara, “balotaj’da
olanlar” (en bellotage) 3 denir ve bir hafta sonra ikinci tur bir seçim daha
yapılır. İkinci turda seçilebilmek için, kullanılan geçerli oyların basit
çoğunluğunu elde etmek yeterlidir.
İkinci tur seçimlerine katılabilmeleri için adayların, belli bir oy yüzdesine
ulaşmaları gerekir.Örneğin Fransa’da adayların ikinci tura katılabilmeleri
için, ilk turda seçmenlerin en az % 12’sine eşit bir oy almaları gerekir. Bu
oyu adaylardan sadece biri almışsa, bu adaydan sonra en çok oyu almış olan
aday ikinci tura katılır.
Bu seçim sisteminde seçmenin psikolojisi çok farklıdır. Birinci turda,
seçilme şansı olmasa bile, kendi tercih ettiği adaya oy verirler. Buna
karşılık ikinci tur seçimleri, seçim anlaşmaları ve bunun sonucunda da
adayların bir bölümünün ötekiler lehine seçimlerden vazgeçmeleriyle,
partilerden oluşan blokların mücadelesine sahne olmaktadır. İkinci turda
seçmen, siyasi tercihin ötesinde, kendi eğilimine en yakın ya da seçilme
şansı olan adaylardan birine oy vermektedir.
Sistemin siyasi sonuçları: İki turlu çoğunluk sistemi, tek turlu sistemin
aksine çok partili siyasal hayatın oluşmasına elverişlidir. Bu sistem, tek
turlu İngiliz sistemine oranla, ikiden çok partinin gelişmesini
kolaylaştırmaktadır. Fakat iki turlu çoğunluk sistemi, parlomentoda bir
partinin tek başına çoğunluğu sağlamasına imkan vermediği için, daima
koalisyon hükümetlerine ve hükümet buhranlarına yol açabiliyor. Öte
yandan, iki turlu çoğunluk sisteminde, siyasi partilerin bağımlı ve disiplinsiz
oluşları4 dikkati çeken bir özelliktir. Çünkü ikinci turda, partiler arası
anlaşmalar, program ve doktrinleri birbirine yakın olanlar arasında, ister
istemez bir bağımlılık yaratmaktadır.

..........................................................................................................................................
3
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:276
4
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:278

4
Ülke genelinde, iki turlu çoğunluk sisteminin partiler açısından doğurduğu
sonuçlar, tek turlu çoğunluk sisteminden çok nispi temsil sistemine
yaklaşmaktadır. İki turlu çoğunluk sistemi de tek turlu çoğunluk sistemi
gibi, temsilde eşitsizlikler doğurmaktadır.

Listeli Çoğunluk Sistemi

Çoğunluk sistemi, tek isimli olarak (dar bölge çevresinde) uygulanabildiği


gibi, listeli olarak geniş bölge (her ilin bir seçim çevresi olması)
çerçevesinde de uygulanbilmektedir. Listeli çoğunluk sisteminde, partilerin
seçmenlere sundukları listelerdeki aday sayısı, o çevreden seçilecek
milletvekili sayısına eşittir. Bu bakımdan seçmen, oy pusulasını liste olarak
kullandığı için buna listeli seçim, birden çok adaya oy verdiği için de çok
isimli seçim usulü denir.
Listeli seçim, bazen çok isimli seçim ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.
Ancak her listeli seçim çok isimlidir ama her çok isimli seçim listeli seçim
değildir. Listeli seçim, seçmenin oy verme biçimi ile ilgili değil, adayların
seçmenlere sunuluş biçimi ile ilgilidir.
Listeli çoğunluk sistemi iki ya da tek turlu olabilmektedir. Fransa’da III.
Cumhuriyet döneminde iki turlu listeli çoğunluk sistemi 1885 seçimlerinde
uygulanmıştı.5 Bir parti listesinin birinci turda seçimleri kazanabilmesi için,
kullanılan geçerli oyların salt çoğunluğunu ve o çevredeki seçmen sayısının
en az 1/4ne eşit sayıda oy alması gerekiyordu. Bu koşul gerçekleşmediği
takdirde yapılan ikinci tur seçimlerinde en çok oyu alan parti listesi seçimi
kazanıyordu.
Tek turlu listeli çoğunluk sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nde, çok partili
siyasi hayat içinde, 1946-1960 yılları arasında uygulanmıştı.6 Buna göre, bir
seçim çevresinde, kullanılan geçerli oyların basit çoğunluğunu elde eden
parti listesi, bütün milletvekillerini elde etmekteydi.
Çoğunluk sisteminin, ister tek isimli, ister listeli olsun doğurduğu sonuçlar,
aynıdır. Yani, artı temsil, eksşik temsille doğurduğu adaletsizlikler
değişmemektedir.

..........................................................................................................................................

5
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:280
6
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:280-281

5
Genel Olarak Çoğunluk Sistemlerinin Etkileri,Yararları ve Sakıncaları

7
Her seçim sisteminin siyasal yapılanmayı etkileyen birtakım sonuçları
vardır. Bunlar, bazı yönlerden yararlı, bazı yönlerden sakıncalı sonuçlardır.
Öyle ki seçim sistemlerinden hiçbirinin tek başına her yönüyle yararlı ya
da her yönüyle sakıncalı sonuçları yoktur. Hepsinin kendine göre yararlı ve
kendine göre sakıncalı yönleri vardır. Bu sistemler arasında bir seçim
yapmak da, tamamıyla bir siyasal tercih sorunudur. Önemli olan, ülkenin
belli bir dönemdeki durumuna ve koşullarına uygun bir seçim sistemi
bulmaktır.
Çoğunluk sistemlerinin yararları, genel olarak şöyle özetlenebilir:
Tek turlu çoğunluk sistemleri, uzun vadede genellikle ülke yönetiminin
sürekli olarak iki parti arasında el değiştirdiği bir iki partili siyasal
yapılanmayı getirir. Sistemin beşiği olan İngiltere'de ve aynı sistemin
uygulandığı ABD'de durum böyledir.
Tek turlu çoğunluk sistemlerinde bir partinin tek başına parlamento
çoğunluğunu sağlaması daha kolaydır. Bu, hükümetlerin kurulmasını ve
devamını sağlamakta önemli bir rol oynar. Böylece, tek turlu çoğunluk
sistemleri, istikrarlı hükümetlerin çıkmasına elverişlidir. Zaten bu
sistemlerde fayda veya istikrar ilkesi ön plandadır. Tek turlu çoğunluk
sistemlerinde genellikle koalisyonlara gerek kalmayacağı için; seçimi
kazanan parti, kendi programını tam olarak uygulamak olanağını
bulabilecektir. Dolayısıyla icraatının sorumluluğu da tamamıyla kendisine
ait olacaktır.
İki turlu çoğunluk sistemi ise, -nispî temsil sistemleri gibi- çok partili bir
yapılanmaya elverişlidir. Ancak çok partililik, ikinci turun sonucu olduğu
için; siyasal partiler, birbirlerine bağımlı durumdadırlar. Oysa tek turlu
çoğunluk sistemleri ile nispî temsil sistemlerinde siyasal partiler arasında
böyle bir bağımlılık yoktur. Demek ki iki turlu seçim sisteminin bir sonucu
olarak, çok partili bir yapılanma içinde birbirine bağımlı partiler ortaya
çıkmaktadır. Zaten bu sistemde seçimlerden önce genellikle partiler
arasında ittifaklar kurulmakta ve bu ittifaklar içinde seçimlere
gidilmektedir. Bu, seçimlerden sonra bir koalisyon hükümeti içinde
birlikte çalışmayı kolaylaştırabilecek bir özelliktir.
Çoğunluk sistemlerinin sakıncalı yönleri ise, şöyle özetlenebilir:
Çoğunluk sistemleri, seçimlerde son derece adaletsiz sonuçlar verebilir.

..........................................................................................................................................
7
www.basarm.com.tr

6
Bazı siyasal düşünce ve görüşler, parlamentoda temsil edilme olanağı
bulamazlar. Üstelik seçimde çoğunluk elde edilmesi de, her zaman garanti
edilmiş sayılamaz. Bazen çoğunluk sistemine rağmen, bir çoğunluk ortaya
çıkmayabilir. Özellikle iki turlu seçimden sonra da koalisyon hükümetleri
kurulması zorunluğu doğabilir.
Gerçekten iki turlu çoğunluk sistemi, mutlaka istikrar getirmez; mutlaka
bir partinin tek başına hükümet kurmasına elverişli bir çoğunluk sağlamaya
yeterli değildir. Bu, iki turlu çoğunluk sistemiyle nispî temsil sistemlerinin
ortak özelliği olarak belirir.

III. NİSPİ (ORANTILI) TEMSİL

Çoğunluk sisteminin adil olmayan sonuçlarını ortadan kaldırmak ve her


siyasi partiye, aldıkları oy oranında temsil edilme olanağı sağlamak
amacıyla, nispi temsil sistemi ortaya konmuştur. Bu konuda Kıta
Avrupasında öncülüğü, Fransız siyasetçi Victor Considérant, 1846 yılında,
cenevre Devleti, Büyük Kurucu Konsey üyelerine sunduğu, “Temsili
hükümetin samimiyeti hakkında, ya da gerçek seçimin açıklaması” başlığını
taşıyan kitapçıkta yapar.8

A- Nispi Temsil Sisteminin Özellikleri

Nispi temsil sistemi, milletvekilliklerinin, seçime katılan listeler arasında,


aldıkları oy oranına göre paylaştırılmasını amaçlar. Bu bakımdan ilk özelliği,
tek turlu listeli seçimi zorunlu kılmasıdır. Böyle olunca da seçim çevreleri,
birden çok temsilci seçecek şekilde geniştir.
Çoğunluk sisteminden farklı olarak, nispi temsil sistemi, elde edilen oylarla
parlomentoda kazanılan sandalyeler arasındaki dengesizliği önlemektedir.
Nispi temsil sistemi, toplumdaki tüm siyasi eğilimleri parlomentoda
temsilini sağlayarak temsilde adaleti gerçekleştirir.
Nispi temsilin sakıncalarından ilki; küçük partilere parlomentoda temsil
edilme olanağı tanımamasıdır. Birr ülkede kamu oyu kendiliğinden
bölünmüşse nispi temsil bunu arttırnakta, eğer böyle bir bölünme yoksa
nispi temsil bunu ortaya çıkarmaktadır.9 İkincisi; seçmenlerin
egemenliklerini siyasi partilere devretmeleridir.

..........................................................................................................................................
8
Hauriou M. Précis de Droit Constitutionnel,Sirey 2. Ed. Paris,1929,sy:481
9
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:282

7
Partiler de, partinin eskilerini ve disipline bağlı olanlarını liste başına
yerleştirerek seçilmelerini sağlamaktadırlar yani adayların seçilmeleri,
seçmenden çok siyasi partinin elindedir.
Nispi temsil sisteminde, partilerin aldıkları oy oranında parlomentoda
temsilcilerinin sayısını belirlemek için ilk olarak, seçim sayısının bulunması
gerekir.
a- Çevre seçim sayısı: Her seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların,
seçilecek milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilir.
b- Değişmez tek sayı: Seçimlerden önce, ülkedeki bütün seçim
çevrelerinde uygulanmak üzere, kanun koyucu tarafından belirlenir.
c- Milli seçim sayısı: Ülkenin bütün seçim çevrelerinde, siyasi partilerin
elde ettikleri toplam geçerli oyların, bütün ülkede seçilecek toplam
milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilir. Böylece elde edilen tek
seçim sayısı her seçim çevresinde uygulanır. Milli seçim sayısında,
değişmez tek sayıdan farklı olarak, ülkedeki milletvekili sayısı önceden
saptanmıştır.Bu sistemin en büyük sakıncası, ülkedeki bütün seçim
çevrelerindeki sonuçların beklenmesi nedeniyle, gecikmelere yol
açmasıdır.

Artık oyların kullanılması


Nispi temsil sistemi daima ortaya artık oylar ve buna bağlı olarak da açıkta
kalmış milletvekillikleri çıkarır. Artık oyların kullanılması ya da
değerlendirilmesi konusunda iki yol vardır. Bu ya seçim çevreleri içinde ya
da ülke genelinde değerlendirilir. Artık oyların, seçim çevreleri içinde
değerlendirilmesine, yaklaştırmalı nispi temsil, ülke çapında
değerlendirilmesine de nispi temsilin tam uygulanması denir.10

B-Yaklaştırmalı Nispi Temsil

Yaklaştırmalı nispi temsil, artık oyların ya da oyların ülke çapındaki değil,


fakat seçim çevresinde değerlendirilmesini ifade eder. Seçim sayısı, o
seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların, seçilecek milletvekili sayısına
bölünmesiyla elde edilir. Nispi temsil sistemi, küçük seçim çevrelerini dar
çerçevesine uygun değildir. Çükü, kullanılan geçerli oy sayısı yüksek
olmadığı takdirde, seçim sayısı, siyasi partilerin elde ettiği sayıdan daha
büyük olacaktır. Bunun için de, sandalyelerin paylaştırılması kesirli
sayılarla olamayacağı için bazı yaklaştırılara başvurmak gerekiyor.

..........................................................................................................................................
10
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001, sy:283

8
Bu konuda başvurulacak üç yol vardır: En yüksek artık, en yüksek ortalama
ve d’Hondt sistemleri.

Örnek Olay:
11

Bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy sayısı: 60.000 olup, 6 milletvekili


seöilecektir. Seçim sayısı 60.000/6= 10.000. Bu seçim çevresinde seçime
katılan A, B, C, D parti listelerinin aldıkları geçerli oylar:

A listesi: 19.000
B listesi: 6.000
C listesi: 12.000
D listesi: 23.000

İlk aşamada, sandalyelerin seçim sayısına göre parti listeleri arasında


paylaştırılması yapılır:
A listesi: 19.000/10.000= 1 sandalye, 9.000 temsil edilmeyen oy,
B listesi: 6.000= 0 sandalye, 6.000 temsil edilmeyen oy,
C listesi: 12.000/10.000= 1 sandalye, 2.000 temsil edilmeyen oy
D listesi: 23.000/10.000= 2 sandalye, 3.000 temsil edilmeyen oy

İşlem sonucunda iki milletvekilliği aöıkta kalmıştır.”En yüksek artık


sistemine” göre; artık oyların büyüklük sırası izlenerek açık sandalyeler
paylaştırılır:
A listesi: 2 sandalye
B listesi: 1 sandalye
C listesi: 1 sandalye
D listesi: 2 sandalye

Dikkat edilecek olursa, C listesi B listesinin iki katı oranında oy almasına


rağmen, her ikisi de birer sandalye elde etmişlerdir. Bu bakımdan, en
yüksek artık sistemi, küçük partiler lehine sonuç vermektedir.

Temsil edilmeyen artık oyları “en yüksek ortalama sistemi” ile


hesaplamak dah akarmaşıktır. Sisteme göre; önce her partiye, elde ettiği
oylar seçim sayısına kaç kez ulaşıyorsa o kadar sandalye verilir. Açıkta
kalan iki sandalyenin listeler arası paylaştırılmasında, her listenin elde
ettiği sandalye sayısına hayali bir sandalye eklenir.
..........................................................................................................................................
11
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:284-285

9
Bundan sonra her listenin geçerli oy sayısı her partinin elde ettiği
sandalye sayısından bir fazlasına bölünür.Açıkta kalan beşinci sandalyenin
belirlanmesinde şu işlem yapılır:

A listesi: 19.000/2= 9.500 En yüksek ortalama 5. sandalyeye verilir


B listesi: 6.000/1= 6.000
C listesi: 12.000/2= 6.000
D listesi: 23.000/3= 7666

Aynı işlem, bir öncekinin sonuçları üzerinden bu kez altıncı sandalyenin


belirlanmesi için yapılır:

A listesi: 19.000/3= 6.500


B listesi: 6.000/1= 6.000
C listesi: 12.000/2= 6.000
D listesi: 23.000/3= 7666 En yüksek ortalama 6. sandalyeye verilir.

Kesin sonuca göre:

A listesi: 2 sandalye
B listesi: Sandaly elde edememiştir
C listesi: 1 sandalya
D listesi: 3 sandalye

En yüksek ortalama sistemi büyük partiler lehine sonuç vermektedir.

“D’Hondt En yüksek ortalama sistemiyle aynı sonuçları verir, fakat bu


karmaşık işlemlere gerek bırakmaz. Bu yöntemi bulan Victor d'Hondt,
Belçikalı bir hukukçu ve matematikçi idi. D'Hondt sisteminde önemli olan,
bir nispîlik veya orantılılık dizisi kurabilmek için bir büyüklük sıralaması
elde etmektir.
En yüksek ortalama sistemiyle aynı sonuçları verir, fakat bu karmaşık
işlemlere gerek bırakmaz. Bu yöntemi bulan Victor d'Hondt, Belçikalı bir
hukukçu ve matematikçi idi. D'Hondt sisteminde önemli olan, bir nispîlik
veya orantılılık dizisi kurabilmek için bir büyüklük sıralaması elde
etmektir.

10
Klasik d'Hondt Sistemi
12
Örnek Olay:
Bölen A (%38) B (%26) C (%18) D (%11) E (%7)

1 76.000 (1) 52.000 36.000 (4) 22.000 (7) 14.000

2 38.000 (3) 26.000 (5) 18.000 (9) 11.000 7.400

3 25.333 (6) 17.333 12.000 7.333 4.666

4 19.000 (8) 13.000 9.000 5.500 3.500

5 15.200 10.400 7.200 4.400 2.800

Sandalye Dağılımı

A B C D E Toplam
4 2 2 1 - 9

Bu sistemde her partinin aldığı oy, sırasıyla 1'e, 2'ye 3'e, 4'e ... bölünür
ve bir seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bu
işleme devam edilir. Elde edilen paylar, parti farkı gözetilmeksizin,
büyükten küçüğe doğru sıralanır. Tabloda her parti için ayrı ayrı
hesaplanan payların büyüklük sırasına göre, sandalyelerin dağılım sırası
gösterilmiştir.
Örnekteki payların büyüklük sırası, 1) 76.000, 2) 52.000, 3) 38.000, 4)
36.000, 5) 26.000, 6) 25.333, 7) 22.000, 8) 19.000, 9) 18.000 olduğu için;
1, 3, 6 ve 8. sandalyeler, ilgili payların sahibi A partisine; aynı biçimde 2 ve
5. sandalyeler, B partisine; 4 ve 9. sandalyeler, C partisine; 7. sandalye, D
partisine gider. Bu işlemde sonuncu sandalyeyi gösteren, örnekte 9.
sandalyeyi veren pay, "ortak bölen" olarak adlandırılır. Gerçekten her
partinin aldığı oyu bu ortak bölenle böldüğünüz zaman, onun kazandığı
milletvekili sayısı da çıkmış olur.
Örneğin A partisinin oy toplamı 76.000'i 18.000'e bölerseniz, bu partinin
4 sandalye kazandığını görürsünüz. Bu, bir çeşit hesap sağlama işlemidir.
Aynı işlemi bütün partiler için yaptığımız zaman A- 4, B- 2, C- 2, D- 1
olarak sıralanır. E partisi ise, herhangi bir sandalye kazanamıyor.
..........................................................................................................................................
12
www.basarm.com.tr/yayin/politik/secimsis/secisis1.htm

11
Böylece d'Hondt sistemi, en yüksek ortalama sistemiyle tamamıyla aynı
sonuçları veren bir sistem niteliğindedir.

d) Klasik Sainte-Laguë Sistemi

D’Hondt sisteminin küçük partiler için elverişli olmadığını ve onlar aleyhine


bir adaletsizlik yarattığını düşünenler, küçük partileri koruyan, ama yine
d'Hondt sisemindeki basit hesap tekniğinden yararlanan bir yöntem
önermişlerdir. Bu, Sainte-Laguë sistemidir.

13
Klasik Sainte-Laguë Sistemi

Bölen A (% 38) B ( % 26) C (% 18) D (% 11) E (% 7)


1 76.000 (1) 52.000 (2) 36.000 (3) 22.000 (5) 14.000 (8)
3 25.333 (4) 17.333 (6) 12.000 (9) 7.333 4.666
5 15.200 (7) 10.400 7.200 4.400 2.800
7 10.857 7.428 5.142 3.412 2.000

Sandalye Dağılımı

A B C D E Toplam
Sainte- Laguë Sistemi 3 2 2 1 1 9
d'Hondt Sistemi 4 2 2 1 1 9
Fark -1 0 0 0

Sainte-Laguë sisteminde partilerin aldıkları oylar, sadece tek sayılı


bölenlerle, yani 1, 3, 5, 7..... ile bölünür. Bir sayıyı daha büyük sayılarla
böldüğünüz zaman elde edeceğiniz paylar daha küçük olacağı için, küçük
partilerin bu payları yakalama şansı daha fazladır. Bu düşünceye dayanan
Sainte-Laguë sisteminde bölme işlemlerinin yapılması ve elde edilen
payların büyüklük sırasına göre sandalyelerin partiler arasında dağıtılması,
tıpkı d'Hondt sisteminde olduğu gibidir.
Örnekteki işlemler, buna göre yapıldığında sandalye dağılımı şöyle
sıralanır: A- 3, B- 2, C- 2, D- 1, E- 1. Dikkat edilirse bu sistem, en yüksek
bakiye sistemi ile aynı sonuçları verebilmektedir.

..........................................................................................................................................
13
Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’ün “Türkiye için nasıl bir seçim sistemi” adlı
sunuşundan alınmıştır.

12
Burada da seçim çevresindeki bütün partiler, parlamentoda temsil
edilmektedir. Örnekte büyük partinin 1 sandalyesi, küçük partiye
kaymıştır.

B- Tam Olarak Uygulanan Nispi Temsil

Nispi temsil sisteminin amacı, toplumdaki siyasi eğilimlerin, ya da


farklılıkların en iyi biçimde yansıtılması olduğuna göre, temsil edilemeyen
oyların mümkün olduğu kadar az olması gerekir. Bunu için, artık oyların ve
açık milletvekilliklerinin, ulusal planda değerlendirilmesinde başlıca üç yol
vardır.
14
Birincisi, bütün ülkenin, parlomentoya seçilecek toplam milletvekillerini
içeren tek bir seçim çeversi olarak kabul edilmesidir. Bütün ülke için milli
seçim sayısı, kullanılan geçerli oy toplamı, seçilecek milletvekili sayısına
bölünerek bulunur. Bu sayı, her parti listesinde kaç kez bulunuyorsa her
parti o kadar sandalye elde eder.
İkincisi, seçim sayısına göre, çevrelerde yapılan milletvekilliği
paylaştırılmasından sonra, siyasi partilerin artık oylarının ve açık
milletvekillikleri, ulusal planda değerlendirilmek üzere merkezde
birleştirilir. Siyasi partikerin, seçim çevrelerinde temsil edilemeyen artık
oyların toplamı, ülke çapındaki açık milletvekillikleri sayısına bölünerek
elde edilen ”milli seçim sayısı” her partinin ülke çapındaki artık oy
toplamında kaç kez varsa, ayrıca her partiye milli seçim çevresinden o
kadar milletvekilliği daha verilir. Bu sistem milli bakiye ya da ulusal artık
sistemi olarak da adlandırılır.
Üçüncüsü, “değişmez tek sayılı ulusal artık sistemi” dir. Bu sistem, Fransız
matematikçisi Henri Polincaré tarafından bulunmuştur.15 Bu sistemin iki
özelliği vardır: İlki, her milletvekilinin temsil ettiği seçmen sayısının aynı
olmasıdır.Bunun için, seçim sayısı, bütün seçim çevrelerinde uygulanmak
üzere önceden kanunla saptanır. Bu değişmez tek sayı, her seçim
çecresinde, partilerin aldıkları geçerli oy sayısında kaç kez varsa, o
çevreden, partiler o kadar milletvekilliği elde ederler. İkincisi, partilerin
seçim çevresindeki artık oylarının temsilcisiz kalmamasıdır. Bunun için de
partilerin artık oyları, bölge çapında ve ulus çapında olmak üzere ayrıca iki
aşamada değerlendirilir.

..........................................................................................................................................
14
Erdoğan Teziç,Anayasa Hukuku,Beta Yayınları,Ekim 2001,sy:287-288
15
Lachepelle G. Sy:167

13
Nispi temsilin tam olarak uygulandığı bu sistemde, küçük partilerin
parlomentoda temsilini önlemek için, bir partinin seçim çevreleri
birliğindeki sandalye paylaşılmasına katılabilmesi için, ancak o birliğe dahil
seçim çevrelerinin her birinde en az 30.000 oy alması koşulu
aranmaktaydı.

Genel Olarak Nispî Temsil Sistemlerinin Etkileri,Yararları ve Sakıncaları

Nispî temsil, toplumdaki çeşitli siyasal görüşlerin, bunları savunan siyasal


partilerin parlamentoda adil bir biçimde temsilini sağlar. Değişik görüşler,
sistemin dışına itilmeksizin meşru zeminlerde temsil edilir. Böyle bir
çoğulculuk, bir ulusal bütünleşmenin de yolu olabilir. Nitekim nispî temsil
sistemi, 19. yüzyılda önce örneğin Belçika gibi farklı etnik grupların
yaşadığı bazı Avrupa ülkelerinde bir ulusal bütünleşme politikasının aracı
olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Ancak nispî temsil sistemlerinin de çeşitli sakıncaları vardır. Herşeyden
önce nispî temsil, çeşitli görüşlere temsil edilme olanağı verdiği için, uzun
vadede siyasal parti sayısının çoğalmasına yol açar; mevcut partilerin
bölünmesini kolaylaştırır. Böylece nispî temsilin uzun vadeli siyasal sonucu,
çok partili bir siyasal yapılanmanın ortaya çıkmasıdır. Bu partiler,
birbirlerinden bağımsız olarak hareket ederler. Nispî temsil sistemleri,
daima tek turda ve çok adlı olarak, yani liste usulü ile uygulanır. Seçim tek
turda tamamlandığı için partiler, birbirinden bağımsız olarak hareket
etmek durumundadırlar.
Nispî temsil, oyların çok sayıda parti arasında dağılması sonucunda
parlamentoda istikrarlı bir çoğunluğun oluşmasını, dolayısıyla buna dayalı
istikrarlı bir hükümet kurulmasını zorlaştırır. Sık sık yaşanan hükümet
krizleri, ülke gündemindedir. Çoğu zaman koalisyon hükümetlerinin
kurulması zorunluğu doğar. Ancak koalisyon hükümetlerinde her zaman
uyumlu bir çalışma ortamı sağlanamaz. Hiçbir parti, programını tam olarak
uygulamak olanağını bulamaz ve bir başarısızlık durumunda da hiçbir parti,
sorumluluğun tamamıyla kendisine ait olduğunu kabul etmez. İstikrarsız
hükümetler, ülkenin siyasal ve ekonomik bunalımlara sürüklenmesine ve
anarşik bir ortamın doğmasına yol açabilir.
Nispî temsilde aday listelerindeki sıra, bireysel olarak adayların kazanması
bakımından önemli olduğundan adaylıkta ön sıralarda yer alabilmek için
çeşitli tertipler yapılabilir. Fakat nispî temsilin bu gibi sakıncalarını
önlemek için düzeltici bazı önlemler alınmış, bazı formüller geliştirilmiştir.

14
Bu arada temelde nispî temsil ilkesine dayanmakla birlikte, istikrar ve
adalet ilkeleri arasında yeni bir denge arayan bazı sistemler önerilmiştir.

Böylece nispî temsil sisteminin olumlu yönlerinden yararlanmak, olumsuz


sonuçlarından kaçınmak istenmiştir. Bu amaçla bazı ülkeler, çoğunluk ve
nispî temsil sistemlerini belirli ölçülerde bir arada uygulamaya
başlamışlardır.

TÜRKİYE’DE UYGULANAN SEÇİM SİSTEMLERİ

Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, 1946-1960


dönemindeki seçimler, ”listeli basit çoğunluk sistemi”ne göre yapılmıştır.
Bu sistemin adaletsiz sonuçları Türkiye’de en çarpıcı biçimde yaşanmıştır.16
1961 Anayasası da 1924 Anayasası gibi bir seçim sistemi öngörmüyordu.,
seçim sistemini kanun koyucunun tercihine bırakmıştı. Ancak 13 Aralık
1960 tarih ve 157 sayılı kanunla, Kurucu Meclise seçim kanunlarını
hazırlama görevi de verilmişti. Bu doğrultuda çıkarılan 25 Mayıs 1961
tarihli Milletvekili Seçim Kanunu ile millet meclisi seçimleri için “seçim
çevresi barajlı d’Hondt sistemi” öngörülmüştü. Daha sonra 1965 tarihli
kanunla yapılan değişiklikle, millet meclisi seçimlerinde, nispi temsil
sisteminin “milli bakiye” ya da “ulusal artık” uygulamasına geçilmiştir.
Ulusal Artık Sistemi: Bu sisteme göre her seçim çevresinde kullanılan
geçerli oyların toplamı,o çevreden seçilecek milletvekili sayısına bölünerek,
bulunan seçim sayısına göre, milletvekillikleri partilere ve bağımsız
adaylara dağıtıldıktan sonra, partilerin artık oyları ile açıkta kalan
milletvekillikleri ulusal seçim çevresinde toplanmaktadır. Daha sonra, artık
oyların ve açıkta kalan milletvekilliklerinin ulusal planda
değerlendirilmesinde ise, tüm partilerin ülke düzeyindeki artık oylarının
toplamı, ülke çapındaki açık milletvekilliği sayısına bölünerek bir “ulusal
seçim sayısı” bulunur. Bu ulusal seçim sayısı, her partinin ülke çapındaki
oyunda kaç defa varsa, o parti artık oylarıyla o kadar daha öilletvekilliği
kazanmış olur. 17
Ulusal artık sistemi her oyu değerlendiren, partilere aldıkları oy oranında
mecliste temsil olanağı veren, bu açıdan da demokratik temsil ilkesi
yönünden en adil seçim sistemlerinden biridir. Temsilde adalet ilkesini
esas aldığından, büyük partilere hiç avantaj sağlamayan dolayısıyla da
yönetimde istikrarı öngörmeyen bir sistemdir.
..........................................................................................................................................

16
Necmi Yüzbaşıoğlu, “Türkiye’de Uygulanan Seçim Sistemleri”,sy:113-114

15
Bülent Tanör,Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına göre Türk Anayasa
17

Hukuku,YKY,2002, sy:220

Ulusal artık sistemi, 20 Mart 1968 tarihli kanunla değiştirilerek tekrar


1961 metninin benimsediği “seçim çevresi barajlı d’Hondt sistemine”
dönülmüştür. Ancak bu değişiklik üzerine Anayasa’ya aykırılığı iddasıyla
Anayasa Mahkemesine açılan davada baraja ilişkin hüküm Anayasaya aykırı
bulunarak iptal edilmiştir. Bu karar uyarınca Türkiye’de seçimler 12 Eylül
1980’e kadar ”barajsız d’Hondt sistemiyle” yapılmıştır.
1982 anayasası da öncekiler gibi seçim sistemi tercihini kanun koyucuya
bırakmıştı ama 23 Temmuz 1995 tarihli ve 4121 sayılı 18 kanunla yapılan
anayasa değişikliğiyle Anayasa’nın 67. maddesine eklenen, “Seçim kanunları
temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde
düzenlenir” kuralıyla, ilk kez seçim sistemlerinin iki temel ilkesi bir
anayasa kuralı haline getirilmiştir.
Kurucr Meclis, özellikle 1970’lerde yaşanan hükümet krizlerinin bir daha
yaşanmaması için 10 Haziran 1983 tarih ve 2839 sayılı bugün hala
yürürlükte olan Milletvekili Seçim Kanunu’nu kabul etmiştir. Seçim
sistemlerinin iki temel ilkesinden istikrara öncelik veren bu kanun, seçim
sistemi olarak “çifte barajlı d’Hondt sistemi”ni öngörmüştür.
Bu seçim sisteminde iki ayrı baraj uygulaması vardır. Bunlardan ilki; “ ülke
genelinde % 10’ u geçemeyen siyasi partilerin milletvekili çıkaramayacağını
“ öngören “ ülke barajı ” ikincisi; Türkiye’de geçmiş yıllarda da uygulanan “
seçim çevresi barajı” dır. Kanunun 34. maddesine göre yeniden öngörülen
seçim çevresi barajına göre “ bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oylar
toplamının o çevrede çıkarılacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde
edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara
milletvekilliği tahsis edilemez.” 19
Böylece, 1982 Anayasası’nı yapan Kurucu Meclis, Anayasa ile öngördüğü
“yönetilebilir demokrasi” 20 anlayışını, yine kendisinin yaptığı 2839 sayılı
kanunla istikrar ilkesini ön plana çıkararak oluşturduğu; “geniş seçim
çevreleri” küçültülmüş, “ % 10 genel barajlı” ve “seçim çevresi barajlı
d’Hondt sistemi” ile de takviye etmiş olmaktadır.
Ancak bu kanun 1982 Anayasasının geçici 15. maddesiyle “ Anayasaya
aykırılrığı iddia edilemeyen” kanunlar arasında yer aldığı için Anayasa
Mahkemesi önüne Anayasaya aykırılığı iddiasıyla getirilememiştir.

..........................................................................................................................................
18
B. Tanör,N. Yüzbaşıoğlu,1982 Anayasasına göre Türk Anayasa
Hukuku,YKY,2002,sy:221
19
sy:222

16
Bakır Çağlar,”Aym Kararlarında Demokrasi”,Anayasa Yargısı,Ankara
20

1990,sy:77-78

2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu soraki yıllarda birtakım


değişikliklere uğramıştır: kontenjan adaylığı konulması, seçim çevrelerinin
küçültülmesi, altı milletvekili çıkaran seçim çevrelerine seçim çevresi
barajını saptamak için yapılacak bölme işleminin bir eksiğiyle yapılması.21
Bütün yapılan bu değişikliklerle birlikte “ çifte barajlı d’Hondt sistemi”
artık klasik halinden çıkıp karma bir sistame dönüşmüştür.
Seçim sistemi ve bütünüyle seçim hukuku ile ilgili en kapsamlı değişiklik 27
Ekim 1995 tarih ve 4125 sayılı kanunla yapılmıştır. Bu kanunun getirdiği en
önemli yenilik, kontenjan adaylığının seçimle ilgili mevzuattan tamamen
çıkarılması, bu şekilde milletvekillerinin bir kısmının çoğunluk usulüyle
seçildiği karma sistem de terk edilmiş oldu.
Diğer değişikliğe göre ise; 550 milletvekilinden 100’ ünün “ ülke seçim
çevresinden seçilmeleri” öngörülerek, “ ülke seçim çevresi” oluşturmak
suretiyle, bunların partiler arasındaki paylaşımının, % 10 ülke barajını aşan
partiler hesaba katılarak, d’Hondt sistemiyle yapılması öngörülmüştü.
Seçim çevrelerinden çıkacak milletvekillerinin partiler arası paylaşımında,
ülke seçim çevresi milletvekillerinin paylaşımında olduğu gibi d’Hondt
sistemi uygulanacaktı fakat % 10 ülke barajı devam etmekte olduğundan,
siyasi partilerin seçim çevrelerindeki milletvekili paylaşımına
katılabilmeleri için, hem % 10 ülke barajını hem de seçim çevresi barajını
aşmaları gerekiyordu.
Böylece 4125 sayılı kanun 550 milletvekilinin “ % 10 ülke barajlı d’Hondt
sistemiyle”, 450 milletvekilinin de “ % 10 ülke barajlı ve seçim çevresi
barajlı d’Hondt sistemiyle” seçilmesini öngörmüş olmaktadır.Getirilen bu
sistem, yönetimde istikrarın yanı sıra temsilde adalet ilkesine de önem
verdiğinden 1982 Anayasası döneminde uygulanan en adil seçim
sistemidir.22
Ancak açılan iptal davası üzerine AYM vermiş olduğu 1995/59 sayılı
kararında, bu kanunla öngörülan “ ülke seçim çevresi milletvekilliği” ve “
seçim çevresi barajına” ilişkin hükümleri Anayasaya aykırı bularak iptal
etmiştir.
Bununla birlikte AYM, aynı kararında, ülke barajını uygulayan diğer
ülkelerdekinin çok üstünde olan % 10 ülke barajını “ ölçülü, yönetimde
istikrar ilkesine uygun ve temsilde adalet ilkesiyle bağdaşır” bulmuştur.

..........................................................................................................................................
21
B. Tanör,N.Yüzbaşıoğlu,1982 Anayasasına göre Türk Anayasa
Hukuku,YKY,2002,sy:223

17
22
sy:225

Mahkemenin “ülke seçim çevresi” ve “seçim çevresi barajını” iptal kararı


üzerine, 23 Kasım 1995 tarih ve 4138 sayılı kanunla, 20. Dönem Milletvekili
Genel Seçimlerinde uygulanmak üzere, “ bir seçim çevresinde kullanılan
geçerli oyların toplamının % 10’undan az oy alan siyasi partilere ve
bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilemez.” Hükmü getirilmiştir. Bu
kararla, seçim sistemi de % 10 ülke ve % 10 seçim barajşı d’Hondt
sistemine dönmüştür. Ancak AYM’si 1995/60 sayılı kararıyla “ ülke barajı
varken ayrı bir çevre barajını Anayasaya aykırı bularark” % 10 seçim
çevresi barajını iptal etmiş ve yürürlükteki seçim sistemi “ % 10 ülke
barajlı d’Hondt sistemi” olmuştur.
Yürürlükteki bu sisteme göre milletvekillerinin tahsisi, 2839 sayılı
milletvekili seçim kanununun 34. maddesine göre yapılacaktır. Buna göre, “
Seçime katılmış siyasi partilerin ve bağımsız adayların adları altalta ve
aldıkları geçerli oylar da hizalarına yazılır. Siyasi partilerin oy sayıları önce
bire, sonra ikiye, sora üçe olmak üzere o çevrenin çıkaracağı milletvekili
sayısına ulaşıncaya kadar bölünür. Elde edilen paylar ile bağımsız adayların
aldıkları oylar ayrım yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır.
Seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısı kadar bu payların sahibi olan
partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre
milletvekilliği verilir.” 23
Seçim kanunlarında sıksık ve seçimlerden hemen önce değişiklik
yapılmasını önlemek ve seçim hukukuna istikrar kazandırmak amacıyla, 3
Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı kanunla yapılan Anayasa değişikliğiyle,
Anayasanın 67. maddesine, “ Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler,
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde
uygulanmaz.” kuralı konmuştur.

18
..........................................................................................................................................

23
B.Tanör, N.Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına göre Türk Anayasa
Hukuku,YKY,2002,sy:227

TÜRKİYE’YE UYGUN BİR SEÇİM SİSTEMİ İÇİN NE


YAPMALI?
24
PROF.DR.HİKMET SAMİ TÜRK’ÜN YORUMUYLA:

A- İki Turlu Seçim Sistemi Önerisi

Türkiye'de çok turlu seçim, şimdiye kadar, 1961 Anayasası'ndan itibaren


sadece Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde uygulanmıştır. 1961
Anayasası'nda herhangi bir üst sınır olmaksızın, 1972 Anayasası'nda ise en
çok 4 turda bitecek biçimde düzenlenen bir çok turlu seçim sistemi vardır.
Doğrudan doğruya Anayasa'da düzenlenen bu sistem dışında, Türkiye'de
seçimler, şimdiye kadar hep tek turlu olarak yapılmıştır.
Fakat 27 Mart 1994 yerel genel seçimlerinde birçok belediye başkanının %
50'nin altında, hatta % 20 dolayında oyla seçilmesi, öteden beri bazı
kimselerce savunulan iki turlu seçim sisteminin tekrar gündeme
getirilmesine ve bunun üzerinde ısrar edilmesine yol açmıştır.
Her şeyden önce, Türkiye'de zaten çoğunluk sistemine göre seçilen kişi-
organ konumundaki belediye başkanları ile büyükşehir belediye
başkanlarının, hatta belki muhtarların iki turlu olarak seçilmesi
düşünülebilir. Böylece seçilenlerin arkasına olabildiğince güçlü bir destek,
% 50'ye yakın veya yüzde 50'yi aşan bir destek verilmiş olur. Aslında %
20 dolayında oyla belediye başkanı seçilmek, nispî temsil sisteminin bir
kusuru değil, tek turlu çoğunluk sisteminin bir kusurudur. Onu sistemin
kendi içinde düzeltmiş oluruz.

19
Buna karşılık kurul-organ niteliğindeki meclisler, yani Türkiye Büyük Millet
Meclisi ile il genel meclisleri ve belediye meclisleri için iki turlu seçim
sistemine geçecek olursak; bu, Türkiye'nin şimdiye kadar seçim sistemleri
konusunda edindiği tecrübeleri bir yana iterek çok köklü bir sistem
değişikliği, bir temel tercih değişikliği yapması anlamına gelecektir.
O nedenle bunun çok iyi düşünülmesinde, daha önce işaret ettiğimiz bütün
fayda ve sakıncalarının göz önünde bulundurulmasında yarar vardır.

..........................................................................................................................................

24
www.basarm.com.tr Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’ün yorumundan alınmıştır.

B- Çözüm Yolu: Yeni Bir Nispi Temsil Sistemi

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı ertesinde çok partili siyasal hayata


geçtiğinden bu yana 50 yıllık bir seçim sistemleri deneyim birikimine sahip
bir ülkedir. Bu süre içinde liste usulü çoğunluk sistemi ile nispî temsil
sistemlerinin çeşitli varyasyonları denendi, uygulandı; hepsinin yararlı ve
sakıncalı yönleri görüldü.
Sık sık sistem değiştirmek yerine, mevcut sistemin sakıncalı yönlerini
düzeltmek, doğal gelişmeye daha uygundur. O nedenle çözümü Türkiye'nin
şimdiye kadarki tarihî gelişim çizgisinde aramak daha doğru olur. Ayrıca
konuyu belirli bir dönemin kısa vadeli siyasal hesapları yerine, uzun vadeli
bir perspektif içinde ele almak gerekir. Bu tür kısa vadeli hesapların her
zaman bekleneni vermediği de bilinmektedir. Burada örneğin 1965'te millî
bakiye sisteminin uygulanmasına rağmen, Adalet Partisi'nin çok açık bir
çoğunlukla seçimi kazandığını hatırlamak yerinde olacaktır.
Seçim sistemi, ülke yönetiminde meşruiyetin temeli, yetkinin kaynağı
olduğu için, üzerinde olabildiğince geniş bir siyasal uzlaşma (konsensüs)
bulunması gerekir. Oyunun kuralları hakkında yarışmaya katılanlar arasında
olabildiğince geniş bir mutabakat olması gerekir. Türkiye'de fayda
(istikrar, yönetilebilirlik) ve adalet (adil temsil) ilkeleri arasında
demokratik ölçülere ve ülke koşullarına uygun bir denge bulmak gerekir.
İşte bunu sağlayacak bir seçim sistemine ihtiyaç vardır.
Nitekim Doğru Yol Partisi-Sosyaldemokrat Halkçı Parti Koalisyon
Protokolü'nde bu noktanın vurgulandığını görüyoruz. Koalisyon Protokolü'ne
göre, "... Siyasî Partilerin geniş bir mutabakatı ile bu Kanunların [Siyasî

20
Partiler ve Seçim Kanunlarının] yeni baştan ele alınarak ve adaletli bir
temsil ile siyasal istikrarı demokratik ölçülere uygun bir denge içinde
birlikte sağlayacak düzenlemeler yapılacak ve böylelikle siyasal rejim kalıcı
bir çözüme kavuşacaktır."
Bu dönemde hazırlanan ve TBMM Anayasa Komisyonu'ndan geçen, fakat
henüz Genel Kurulda görüşülemeyen Anayasa değişikliği önerisine göre de,
Anayasa'nın 67. maddesine şöyle bir fıkra eklenecektir: "Seçim sistemi,
temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak bir biçimde
düzenlenir."
Kısacası, Türkiye'de fayda ve adil temsil ilkelerini ülke koşullarına uygun
yeni bir sentez içinde bir araya getirecek bir sisteme ihtiyaç var. Böyle
bir sistemin çoğunluk sistemi olamayacağı açıktır.
Günümüzün çoğulcu demokrasilerinde % 50 çoğunluk, artık ulaşılması güç
bir orandır.

O nedenle ülke genelinde % 40-45 dolayında oy alacak bir partiye tek


başına hükümet kurma olanağı sağlayacak ve onun karşısında da güçlü bir
muhalefete yer verecek yeni bir nispî temsil sistemine ihtiyaç vardır.
Bu amaçları gerçekleştirmek için bir Seçim ve Siyasî Partiler Kanunları
Değişiklik Tasarısı hazırlanarak 13 Mayıs 1993 günü Bakanlık Makamına
sunulmuştur. Bu Tasarı, Türk seçim ve siyasal partiler hukunun çeşitli
sorunlarına yeni çözümler getiren ve 33 madde ile 4 geçici maddeden
oluşan ayrıntılı bir refom taslağı niteliği taşımaktadır. Tasarı'da "Türk
sistemi" olarak adlandırılabilecek iki yöntem, "Azalan tam sayılı aritmetik
dizi ile çarpma" ve "1.5'la başlayan aritmetik dizi ile bölme" yöntemleri
alternatif sistemler olarak siyasal iktidarın ve Meclis'in takdirine
sunulmuştur. Ancak daha sonraki siyasal gelişmeler içinde bu Tasarı'nın
Hükümet ve Meclis'e intikal ettirilemediği anlaşılmaktadır. Aslında
Tasarı'nın henüz ufukta seçim olmayan bir zamanda Hükümet ve Meclis'e
intikal ettirilmesi, sağlıklı bir tartışma içinde isabetli sonuçlara varılması
bakımından daha uygun olurdu.

21
KAYNAKLAR

1- Tanör, Bülent- Yüzbaşıoğlu, Necmi “1982 anayasasına göre Türk


Anayasa Hukuku”, YKY, 2002

2- Yüzbaşıoğlu,Necmi, “Türkiye’de Uygulanan Seçim Sistemleri”

3- Çağlar,Bakır, “AYM Kararlarında Demokrasi”, Anayasa Yargısı, Ankara,


1990

4- Teziç,Erdoğan, “Anayasa Hukuku”, Beta Yayınları,


İstanbul,Ortaköy,Ekim,2001

5- Hauriou,M.,”Précis de Droit Constitutionnel”, Sirey,2nd ed. Paris, 1929

6- Lachpelle G.

7- Prof.Dr. Hikmet Sami Türk’ün “Türkiye için Nasıl Bir Seçim Sistemi”
isimli sunuşu

8- www.basarm.com.tr

22

You might also like