Professional Documents
Culture Documents
com
HIZLI OKUMA
HAFIZA TEKNİKLERİ
DÜÜNCE GÜCÜ
NLP
KUANTUM ÖĞRENME
Ahmet TEKİN
Öğretmen & Sağlık Eğitimcisi
NLP,Quantum & Coaching Advanced Master Trainer
Hızlı Okuma ve Hafıza Uzman Eğitmeni
Kişisel Gelişim Uzmanı
Reiki Master
Yaşam Koçu
www.ahmettekin.com.tr
www.nlp2010.com
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 1
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Atatürk ve Kitap
Atatürk'ün hizmetinde bulunanlardan Cemal Granada, Atatürk'le Vasıf Çınar
arasında geçen bir konuşmayı anlatırken; O'ndaki okuma alışkanlığının çocuk
yaşlarında kazanıldığını da belirler:
Boş zamanlarında Atatürk'ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini
hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine
dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken Devlet
Başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar'ın biraz canını sıkmış olmalı ki,
Atatürk'e şöyle dediğini duydum:
• Paşam!.. Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı
Samsun'a çıktın?
Atatürk, Vasıf Çınar'ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık
verdi:
• Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba
verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım
Manastır idadisinde tarih öğretmeni Mehmet Tevfik Bey sayesinde tarih en çok
ilgilendiği saha olmuştu. Atatürk'ün ileriki yıllarında kitaplığının çoğunluğunun
tarih kitaplarından oluşması, onun tarihe ve ulusal bilince verdiği önemi
göstermektedir.
Askeri İdadi yıllarında Atatürk en çok Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Ahmet
Mithat ve tarihçi Murat Bey'in yazılarıyla ilgileniyor, bu kitaplardaki milli bilinç
ve ruh, O'nu cezbediyordu. Fethi Bey, Atatürk'le arkadaşlığı yıllarında Fransız
düşünürlerinin kitaplarıyla tanışmasında mühim bir rol oynadı. Voltaire,
Montesguieu, Rousseau gibi düşünürleri hem okuyorlar hem de tartışıyorlardı.
Harp Okulu yıllarında Atatürk, memleket meseleleriyle daha fazla ilgilenmeye
başladı. Sürekli okuyor, yurtiçinde basılması yasak olduğu için çoğu defa
İran'da basılıp gelen, eşitlik, hürriyet gibi kavramların işlendiği eserleri temin
ediyor ve gizli gizli okuyordu. Hikmet Bayur'un anlattığına göre Atatürk, bu
kitapları yatakhanede, kötü ışık şartlarında okuyor, uzun düşüncelere
dalıyordu. Harp akademisinde, çocukluk yıllarında başlayan birikimlerini ve
siyasal gözlemlerini arkadaşlarına da anlatabilmek için el yazısı bir gazete
çıkarmaya karar verdi ve gazetenin yönetim kurulunda görev alarak, gazetenin
çoğu yazılarını tek başına yazdı.
Atatürk'ün okuma ve öğrenme aşkı sadece öğrencilik yıllarına münhasır değildi
şüphesiz. Okumaya cephede de devam ediyordu. Çanakkale savaşının en
şiddetli zamanında kendisini ziyarete gelen gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın,
Atatürk'ün odasını tasvir ederken, Balzak'ın, Maupassant'ın, Boule de Suif'in ve
Lavedan'ın eserlerinin masasının üstünde durduğundan bahsetmektedir. Yine
Çanakkale savaşı zamanlarında Atatürk'ün, yazdığı bir mektupla arkadaşı Ömer
Lütfi Bey'in eşinden bazı kitaplar istediğini görmekteyiz.
16. Kolordu Komutanı olarak Doğu Anadolu'da bulunduğu yıllarda da sürekli
okumayla meşgul olan Atatürk, burada geçirdiği yıllarda tuttuğu anı defterinde,
okuduğu kitapların adını vermekte, günlerinin askerlikten boş kalan kesimini
okumakla değerlendirdiğini anlatmaktadır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 2
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 3
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
21 GÜNLÜK
ÇALIŞMA PROGRAMI
( EV ÖDEVİ )
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 4
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Ellili yıllarda, Amerika'da bu konuda kurslar düzenlenmeye başladı. Belirli bir kabul
süresinin ardından da okullar Hızlı Okuma’yı benimsemiştir. ABD’de 1960’lı yıllarda,
Columbia Üniversitesi’nde Hızlı Okuma kursları açıldı. u an Amerika’da,
ilköğretimden üniversiteye kadar her seviyede ‘Speed Reading’ dersleri verilmekte ve
öğrenciler bu teknik üzerine dersler almaktalar.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 5
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Bambaşka yönden bir buluş da, Hızlı Okuma’ya yeni bir boyut daha kattı.
Sinema ilk çıktığında perde küçücüktü ve çekimler o küçük alana sığacak
şekilde yapılırdı. Çünkü gözün, başı çevirmeden ancak bu kadar bir alanı
görebileceği sanılırdı. 1950'lerde, psikologların ‘algılama eşiği’ [treshold of
perception] deneylerinde gösterdikleri ‘göz ucuyla da görme’ [peripheral
vision] gerçeğini Hollywood kaptı ve perdeyi bugünkü büyüklüğüne çıkardı.
Bütün bunlar gösterdi ki göz, başı sağa-sola çevirmeden de çok geniş bir alanı
görebilmekte (gelecek sefer sinemaya gittiğinizde dikkat edin; o kocaman
perdede filmi seyrederken başınızı sağa sola çeviriyor musunuz, yoksa
perdenin orta bir yerine bakıp tamamını görebiliyor musunuz?).
Bu buluşu da Hızlı Okuma’ya uyguladılar ve tek tek kelimelere bakma yerine, satırın
daha geniş bir bölümünü görmenin, yani 2-3 hatta 4 kelimeyi birden görmenin pekala
mümkün olabileceğini ispat ettiler. Böylece Hızlı Okuma en etkili biçimini aldı.
Hızlı okuyan şöhretler kulubündeki ünlüler, siyaset, bilim ve felsefe alanındaki önde
gelenlerin okudukları gibi okurlar. Bu da hızlı okumanın anlama, hatırlama ve okunan
materyalleri kullanma kabiliyetleriyle birleştirildiğinde başarıya ulaşmada ne kadar
önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Tüm zamanların en büyük 90. dahisi olarak gösterilen pragmatist ingiliz filozof John
Stuart Mill’in kitap okurken tüm sayfayı 'bir bakışta yuttuğu' söylenir.
Kendi motivasyonunuzu ve becerinizi artırmanın iyi bir yolu da, John Stuart Mill’in
babasının yaptırdığı alıştırmayı kendinize uygulamaktır. Okuduğunuzdan neler
öğrendiğinizi bir arkadaşınıza anlatabilirsiniz.
Franklin D. Roosevelt en hızlı ve doymak bilmez bir okuyucu liderdir. Bir paragrafı bir
bakışta, bir kitabı bir oturuşta bitirdiği söylenir.
Başlangıçta ortalama okuma hızıyla okuyan başkan daha sonra bunu geliştirmiştir, ilk
başta okuma aralığım geliştirmeye çalışmış, dört kelimede bir duraklayarak
okuyabiliyorken daha sonra bunu altıya ve hatta sekize çıkarmıştır.
Roosevelt daha sonra, küçük paragrafları yalnızca göz hareketleriyle okuyarak, iki
satırı bir anda okumaya ve sayfayı zikzak yaparak okumaya çalışmıştır. Yöntemi
bugünkü hızlı okuma konusunda önde gelenlerin yöntemleriyle tıpa tıp aynı idi.
Her sayfada 200-250 kelimenin olduğu varsayılırsa. Profesör Lees'in dakikada 2500
kelime okuyabildiği ortaya çıkmaktadır.
Dakikada 1000 kelime okuyabilene kadar çok sıkı çalıştığı bilinmektedir. Başkan her
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 7
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
gün okumak zorunda kaldığı çok çeşitli belgelerden dolayı değişik okuma hızı
rakamları geliştirmiştir.
Sean Adam
u anda dünya hızlı okuma rekorunu elinde bulunduran Sean Adam, diğer birçok kişi
gibi, ortalama bir okuyucu olarak başlamıştır. Sean çocukken ciddi görme problemi
yaşamış ve uzunca bir süre bu sorunuyla uğraşmıştır.
Gözündeki sorunları hallettikten sonra, Sean, 1982'de okuma hızım artırmak için
çalışmaya başlamıştır. u anda dakikada 3850 kelimeyle dünya rekorunu elinde
tutmaktadır. Kurucusu olduğu Avrupa Aipha Learning Enstitüsü'nden gelen son
haberlere göre, tüm rakiplerine meydan okumakta ve dakikada 4550 kelime
okuyabilecek kadar kendisini geliştirmiştir.
Yanda North
Yanda çalışırken Hızlı Okuma Kitaplarında anlatılan tüm teknikleri uyguladı. Çok kısa
bir süre içerisinde dakikada 3000 kelimeyi rahatlıkla okumaya başlamıştı. Yanda,
yıllarca 'normal', doğal ve değiştirilemez sandığı bir hızda okumuştu. Hızını
artırabileceğini öğrendiği zaman aşırı heyecanlanmıştı. Tekrar okuma ve gerilemeyi
azaltarak, göz hareketlerini hızlandırarak ve her bir duraklamada algılanan kelime
sayısını artırarak işe başlamıştır.
Yedi dakika sonra okuma hızını dakikada 200'den 400'e çıkarmıştır. Performansına
şaşıran Yanda mutlulukla karışık derin bir öfke duymuştur. Çünkü, 21 yıl boyunca şu
ana kadar okuduğu kitap sayısının iki katını okuyabilir ya da yine aynı miktarda kitap
okuyup artan bir yılını arkadaşlarıyla geçirebilir, seyahat edebilir ve daha çok
eğlenebilirdi.
Beklenenin aksine Yanda, bir materyali kontrol etmek için okuduğunda ortalama bir
okuyucunun beş on katı daha hızlı ve iyi kontrol edebiliyordu. Yüksek hızla okuma
tekniklerim uygulayın ve Yanda'yı yakalayabiliyorsanız yakalayın...
Dükkanın düzenli müşterilerinden birisi bir kitap satıcısıydı. Adam Antonio'nun garip
şekilleri ve resimleri okuma çabasını fark etti. Kitap satıcısı onu kendi dükkanına
götürdü. Magliabechi, kitabevinde gördüğü tüm kitapları hemen tanıyor ve
hatırlayabiliyordu. Kitapçının da yardımıyla, Magliabechi düzgün bir şekilde okumayı
öğrendi. Okuma yeteneğini kendi olağanüstü teknikleriyle birleştiren Magliabechi
okuduğu her şeyi hatırlayabiliyordu (noktalama dahil).
Septik bir yazar hızlı okuma ve ezberlemede ünü gittikçe artan bu gence bir test
yapmaya karar verir ve Magliabechi’ye daha önce hiç görmediği bir metin verip
ondan okumasını rica eder. Magiiabechi metni müthiş bir hızla okur ve hemen geri
verir ve tamamını okuduğunu söyler. Birkaç gün sonra yazar metni kaybettiğini
söyleyerek birazını hatırlatması için Maghabechi'den yardım ister. Yazar, genç
adamın tüm kitabın aynısını yazdığını, tüm cümle, kelimeleri ve noktalama işaretlerini
aynen orijinalinde olduğu çıkarıp kendisine verdiğini görünce şaşkınlığını ve
hayranlığını gizleyemez.
Zaman geçtikçe Magliabechi çok büyük sayıda kitabı çok büyük bir hızla okumaya
başlar. Sorumda Magliabechi okuma ve özümseme hızıyla herkes tarafından bilinen
birisi haline gelir. Kendisine sorulan soruları okuduğu kitapları otomatik olarak
hatırlayarak ve aynen alıntı yaparak cevaplamaktadır.
Eugenia Alexeyenko
Sınavları Nasıl Geçeriz adlı kitabında, Dünya Ezberleme ampiyonu ve Büyük Ezber
Ustası Dominic O'Brien, 350 yıl önce yaşayan Magliabechi'ye benzer inanılmaz
başarıları olan Eugenia'nın hikayesini anlatır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 9
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Moskova Bilim Akademisindeki eski bir araştırmacıya göre "bu inanılmaz kız
parmaklarının sayfaları çevirmesinden çok daha hızlı okuyabiliyordu - ve sayfayı
çevirmekten dolayı hızı kesilmese dakikada 416,250 kelime okuyabilecekti".
Bilim adamları işi daha da zorlaştırmak için Almanya'da yeni basılmış ve Eugenia'nın
tek bildiği dil olan Rusça'ya çevrilmiş anlaşılması güç eski kitaplar getirtmişlerdi.
Eugenia tek basma tutulup eğlendirilirken, sınavı yapanlar test materyallerini birkaç
kez okudular ve gerekli notları aldılar. Sonra ne kadar hızlı okuduğunu görmek için
Eugenia'ya iki sayfa verdiler.
Sınavı yapanlardan birisi " Eugenia'yı ayrıntılı bir sınava tabi tuttuk. Normal bir gencin
anlamayacağı teknik konuları dahi mükemmel şekilde anladığına şahit olduk."
15 yaşına kadar genç kızın bu eşsiz yeteneğini bilen yoktu. 15 yaşındayken babası
Nikolai, Eugenia'ya uzun bir gazete makalesi verdi. Eugenia iki saniye sonra geri
verip ilginç bulduğunu söyleyince babası kızının şaka yaptığını düşünmüştü. Ama
makalenin içeriği hakkında soru sorunca verdiği cevapların hepsinin doğru olduğunu
gördü.
Eugenia "Sırrımın ne olduğunu ben de bilmiyorum ama sayfalar birden aklıma giriyor
ve ben metnin kendisinden çok 'anlamını' hatırlıyorum. Beynimde açıklayamadığım
bir çeşit analiz gerçekleşiyor. Ama kafamda sanki koca bir kütüphane varmış gibi
hissediyorum!" diyor.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 10
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
HIZLI OKUMA
Hızlı okuma, dakikada okunan sözcük sayısını, metni anlama yüzdesine paralel
olarak, arttırmayı hedefleyen egzersizlerle mümkündür ve okuma etkinliğinden alınan
zevki azaltmayıp yükselten, üstelik, doğru ve etkin kullanıldığında, kişinin daha kısa
zamanda daha çok eser okumasına olanak tanıyan bir tekniktir. Okuma işinin eyleme
dayalı, fiziksel yanını güçlendirmeye yönelik bu teknik sayesinde, daha etkin ve güçlü
bir bellek kullanımının yanı sıra daha doğru ve etkin okuma yolunda da büyük bir
adım atılmış olacaktır. Böylece hızla ilerleyen zaman ve çağ karşısında kazananlar,
hızlı ve doğru okuyan kişiler olacaktır. Okuma, “Sözcüklerin, duyu organları yoluyla
algılanıp anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir
etkinliktir. Okumayı uzmanlar, yazılı bir metni gözle izleyip anlamını kavramak,
gerekirse seslendirmek olarak tanımlamaktadır.”
Hızlı okuma, adından da anlaşılacağı gibi, normalden daha kısa süre içinde daha
çok şey okuyabilmek amacıyla yapılan bir okuma çeşididir. Bu yönüyle hızlı okuma,
kendisinden bahsedildiği zaman dinleyenlerde daima tereddütlere yol açmakta ve
tebessüm uyandırmaktadır. Buna "Bir metni normalden daha hızlı
okumaya çalışırsak okuduğumuzu anlamakta güçlük çekeriz." endişesi sebep
olmaktadır. Bu konudaki bir başka yanlışlık hızlı okumanın alelusul anlamadan
yapılan bir okuma şekli olduğunu sanmaktır.
Halbuki hızlı okuma bunların tamamen aksine, dikkatin ve anlama gücünün çok
yüksek olduğu, zihnin son derece elâstik bulunduğu büyük disiplin isteyen son
derece yorucu bir okuma şeklidir. Örnek olarak okuma hızını bir misline çıkaran bir
okuyucunun anlama derecesine % l2'lik bir artış olduğu görülmüştür.
Bir an için kendimizi bir otomobilin direksiyonunda farzedin. Saatte 30 km'lik bir
hızla giderken, otonuzu kullanmada çok büyük bir dikkat harcamanız gerekmez.
Rahatça çevrenizle ilgilenebilir, yanınızdaki kişiyle konuşabilirsiniz. Bir de otomobili
150 km, hatta daha yüksek bir hızla kullandığınızı düşünün. . Dikkatinizin çok daha
yoğun olması gerekir. Bu durumda yorgunluğunuz elbette daha fazla olur.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 11
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Üniversite adayısınız !
Üniversite sınavında her soruya ortalama olarak 45-50 saniye zaman ayırmanız
gerekmektedir. Yavaş okuyan birisi, bir soruyu okumak için, ortalama olarak 10-12
saniye zaman harcamaktadır. Hızlı okumayı öğrenen aday, bir soruyu ortalama
olarak üç saniyede okur. Böylelikle soru başına 9 saniye tasarruf etmiş olur. Bu size
ilk bakışta çok az bir zamanmış gibi gelebilir. Ancak toplam 210 sorunun bulunduğu
bir sınavda 1890 saniye; yani 21,5 dakikalık bir zaman tasarruf etmiş olursunuz.
Demek ki siz, sınavda çok hızlı okumayı öğrenmiş olmanız halinde, rakiplerinizden
21,5 dakika daha fazla soru çözmeye zaman ayırabilirsiniz; başlangıçta avantajlı
olursunuz.
Çok hızlı okuma tekniklerini öğrenmek böylelikle zaman içinde zaman kazandırır.
Sizler, üniversite adayları gibi niçin çok hızlı okumanın faydalarından istifade
etmeyesiniz?
Yöneticisiniz !
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 12
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Hızlı okuyan bir göz, orta bir sayfada, ortalama olarak 50-60 duruş yapar; yani 50-60
kelimenin üzerinde durarak bunları resmeder ve bunları beyine gönderir. Halbuki
yavaş okuyan bir gözün aynı sayfa üzerinde ki duruş sayısı; 200-250 kadardır.
Demek ki hızlı okuyan bir göz daha az hareketle daha çok iş yapar. Daha az yorulur.
Yavaş okuyan kimse okumaktan zevk almaz ya da çok az zevk alır. O, bitmek
bilmeyen sayfalar arasında dinlenebilmek için sürekli olarak yeni konu başlıkları arar.
Halbuki hızlı okuyan biri kitabın sayfa numaralarını kontrol etme gereği duymaz.
Çünkü kitabı daha iyi anlayarak okumak ve bitirmenin zor bir hadise olmadığını bilir.
Hızlı okuyan bir göz ritme sahiptir. Yavaş okuyan bir gözün ise sağa ve sola kayması
mümkündür. Dolayısı ile dikkat dağılır, zihinsel faaliyet başka alanlara yoğunlaşır.
Ritmik göz, bu olumsuzluklara meydan vermez.
Hızlı okumada herhangi bir çalışmaya başlamadan önce, hali hazırdaki okuma
hızımızı, kavrama ve bellek gücümüzü belirlemek gerekir.
Daha kolay olan ve bu yüzden daha yaygın olarak kullanılan bir diğer yol, dakikada
okunan kelime sayısının belirlenmesidir. Ancak bu takdirde okuma hızının
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 13
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Her metinle ilgili olarak, daha önceden en az 10 soru belirlenir ve bunlara dayalı bir
test hazırlanır. Çoktan seçmeli veya doğru/yanlış testleri bu konuda uygundur. Bu
işlem öğretmen veya metni okuyacak kişi dışında biri tarafından yapılmalıdır. Gerçek
sonucu almak için gerek okuma hızının ölçülmesinde, gerek anlama seviyesinin
ölçülmesinde kullanılacak metin, okuyucunun ilk defa karşılaştığı bir metin olmalıdır.
Daha önce okuduğumuz metinler bizi yanıltır. Okuma hızını belirlemek için yapılan
okumadan hemen sonra, metinle ilgili test cevaplandırılmalıdır. Cevap anahtarına
göre, yüzde olarak belirlenen doğru cevap oranı, aynı zamanda anlama seviyesini
gösteren orandır. Soruların o % 70'ine doğru cevap veren bir okuyucunun anlama
seviyesi 70'dir.
Okunan şeyden daha iyi yararlanabilmek için, fikri durumumuzu ve çevre şartlarını
da dikkate almak gerekir. Çevreyi hızlı okumaya uygun hale getirmek için şu kuralları
öğütlüyoruz:
a. OKURKEN SES ÇIKARMAYINIZ : Yalnız gözlerle yapılan bir okuma ile sesli
okuma arasında hız bakımından büyük fark vardır. Kendi tecrübelerimizle de
seslendirmeden yapılan bir okumanın daha hızlı olduğunu biliriz. Bu özellik, bizim
dayanak noktalarımızdan birini oluşturacaktır.
Bir çok kişi sessiz okuduğunu sandığı bir sırada bile, aslında sesli okuduğunun
farkında değildir. Okurken ya dudaklarını kımıldatır ya da hafifçe ses çıkartır.
Okurken dudaklarımızın oynaması bir yana, gırtlağımızın oynaması bile yalnız
gözlerimizle okumadığımızı gösterir. Böyle bir okuyuş bizi çok yavaşlatır. Öncelikle,
böyle bir alışkanlığımız varsa, bundan kurtulmalıyız.
c. HARF HARF, HECE HECE OKUMAK : Bizi yavaşlatan frenlerden biri de,
okuduklanmızı ayrıntılarıyla daha iyi kavrayabilmek endişesiyle harfi harfine
heceleyerek okumaktır. Halbuki kelimeler içindeki harflerle birlikte bir bütün olarak
algılanmalıdır. "Masa" kelimesi, bir bakıma stilize edilmiş bir masa resmidir. Masa
resmini gördüğümüzde nasıl bir bütün olarak algılıyorsak, masa kelimesinide öyle
algılamamız gerekir. Bu, biraz da okumayla ilgilidir. Bir kelime ile daha önceleri ne
kadar çok karşılaşmışsak, onu bir görüşte, bir bütün olarak algılama şansımızda o
kadar artar.
İnsan kısa bir süre uğraşarak bir metni hızlı okuyabilir. Özel bir çaba sarfetmeden,
uzun süre hızlı okuyabilmek gerekir. Buda ancak hızlı okumanın bizim normal okuma
alışkanlığımız haline getirilmesiyle mümkündür.
imdi, yenmemiz gereken kötü alışkanIıklarımızı topluca bir kez daha gözden
geçirelim :
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 16
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
egzersizler yapmak
Örnek olarak "ova" kelimesini okuyan bir göz, merkez olarak "v" harfini alarak 1-2
mm aşağısına bakacaktır. Bu durumda "v" harfinin sağ ve solunda kalan diğer iki harf
kolayca okunabilir. Öyleyse "ova" kelimesi her hece için ayrı bir saptama yapmadan
tek bir saptamada okunabilir. Fotoğraf makinesinde tek bir film harcanabilecek bir
yerde iki poz harcamaya gerek yoktur.
Ayrıca iyi bir hızlı okuyucu yan yan gelen aktif görme alanlarını üst üste
biniştirmemelidir. Böylece yararlanılmayan alanlar ortadan kalkar, daha hızlı
okunabilir.
Bir kelimeyi meydana getiren harfler, bir bakıma onun resmi gibidir. Biz bu kelimeyi
daha önceleri o kadar çok okumuş, o kadar çok görmüşüzdür ki onu tanımakta hiç bir
güçlük çekmeyiz. Çok iyi tanıdığımız bir insanı görmüş gibiyizdir. O insanı tanımak
için derinden derine bir inceleme gerekmez. Üzerindeki elbiseler değişse bile tanırız.
Kelimeler de çeşitli ekler alsalar bile bir bakışta kolayca tanınırlar. Biz de bundan
yararlanmalıyız. Hece hece okumak yerine, kelimeleri bir bütün olarak görmeye
çalışın
Hızlı anlama, hızlı kavrama okuma hızını artırır. İyi bir ritim, karşılıklı uyum
sağlamış göz ve akıl, kelimelerle cümlelerin alışılmış silüetlerini çeviklikle
yakalayarak, satırların üzerinde uçuşurlar.
BULUNDURMALIDIR .
Kalabalık bir trafik içinde ilerlemeye çalışan bir otomobil içinde olmaktansa, bir
helikopter ile yükseklerde uçup gitmek misalinde olduğu gibi, bütüne göz gezdirmeye
çalışmak gerekir. Akıl daima gözlerin önünde yer alır.
Yavaş okuma sırasında akıl büyük bir tembellik içindedir. Gözlerin okumasını
bekler. Göz okuyamazsa, geriye döner, durur, çabalar; akıl neden sonra, gözün
okuduğunu kavramaya çalışır. Bütün yük gözler üzerindedir. Halbuki hızlı okumada
akıl, daha gözlerin okumadığı, henüz sırası gelmemiş kelimeleri tahmin etmeye,
kavramaya çalışmaktadır. Akıl bu aktif haliyle gözlerin en büyük yardımcısıdır.
Yavaş okumada akıl fren görevi yaparken, hızlı okumada çekici lokomotiftir.
"Leb demeden leblebiyi anlamak" misalinde olduğu gibi, çoğuı zaman sözün nasıl
biteceği, hangi kelimeden sonra hangi kelimeninı geleceği bellidir. Akıl girişkenliği
elde tuttuğu sürece hep önde koşacak, gözler ona yetişmek için alabildiğine
hızlanacaktır.
İşte hızlı okuma bu yönüyle yavaş okumadan daha büyük bir dikkat ve zihin
uyanıklığı ister. Yine bu yönüyle daha başarılıdır. Hızlı okuyan bu sebeple
okuduğunu yavaş okuyana nispetle çok daha iyi anlar, kavrar.
İyi düzenlenmiş bir metne bakıldığında aklın önde gitmesine yardımcı olacak
birçok işaretler vardır.
Bu işaretler fikir akışı içinde bir değişiklik olmayacağını, yazının okunmasına hızla
devam edilmesi gerektiğini bildirir.
"ve, hem, daha, bundan başka, buna ilaveten, aynı zamanda, buna paralel olarak,
bunun gibi, aynı şekilde vb." böyle kelimelerdir.
Bu kelimeler daha önce söylenen söz ve fikirleri geçersiz kılarlar. "buna rağmen
bilâkis, buna karşın, mamafih... vb." böyle kelimelerdir.
a. OKUMA HIZI GRAFİĞİ : Bu grafikte düşey olan sütunda alttan üste doğru,
kelime sayılar 150'den başlayarak yirmişer yirmişer işaretlenmiştir. Her hafta bir
okuma yapılır ve dakikada okunan kelime sayısı olarak belirlenen okuma hızı grafikte
belirlenir.
Grafiklerde her hafta bir ölçüm bir değerlendirme yapılmalıdır. Grafiklerde bazı
haftalarda düşme veya yatay bir eğri görülebilir. Bu çok normaldir. İçinde
bulunduğumuz fiziki ve ruhi şartlar bizi etkileyebilir. Okuma hızım veya anlama
seviyem düşüyor, gelişmiyor diye endişeye kapılmamak gerekir. Önemli olan,
grafiklerde bir bütün olarak yükselen bir eğrinin meydana gelmesidir. Aradaki küçük
sapmalar dikkate alınmaz.
SONUÇ VE TEKRAR : Hızlı okuma konusunda şu, hiç akıllardan çıkmayacak bir
husustur: " ANLAMADAN, KAVRAMADAN HIZLI OKUNMAZ." Bu yönüyle hızlı
okuma, önemli bir ölçüde bilgi seviyemize, kültürümüze bağlıdır. Kelime hazinesi çok
dar olan insanlar hızlı okuyamazlar. Eski, yeni, yerli, yabancı, günümüzde kullanılan;
kitaplara, dergilere, gazetelere giren her kelimeyi bilmek gerekir. Hızlı okumak
isteyenler her şeyden önce kelime hazinelerini genişletmelidirler.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 21
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Metnin incelenmesinde daima akıl ve düşünce önde olmalıdır. Böylece çok zaman
kazanabiliriz. Metin çok hızlı bir şekilde gözden geçirilir, önemli başlıklara dikkat
edilir. Bir yandan da "Bu metni tümüyle okumak benim için yararlı mıdır? Hangi
okuma tekniğini uygulamalıyım? Yazarın amacı nedir? gibi soruların
cevaplandırılmasına çalışılır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 22
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Göz yelpazemiz yalnızca enine bir genişliğe sahip değildir. Düşey olarakta bir
yüksekliği vardır. Biz bir satıra bakarken onun altındaki ve üstündeki satırları da
kısmen görürüz. Bundan yararlanmak gerekir.
Özellikle her satırın ilk ve son kelimeleri okunmadan sadece orta bölümü
okunduğu takdirde yeteri kadar başarılı olduğu görülecektir. Okumadığımız kelimeler
aklın kıvraklığı sayesinde kavranabilir.
Cümlelerin ilk kelimesi ile sonda yer alan iki kelimesini okumak, o cümlede
belirtilen fikri anlamada esas olacaktır. Dikkat bu kelimelerde yoğunlaştırılırsa, bu
kelimelerden bazıları okunmadan geçebilir.
Örnek olarak, herhangi bir kelimeyi ararken bütün sözlüğü okumaz, yalnız
aradığımız kelimeyi buluruz. Bu özel işlem her türlü metinde kullanılabilir. Bunun için
neyin arandığını iyice bilinmelidir.
Eğer okunarı kitap veya metin bir fıhrist bölümü taşıyorsa, bu bize büyük ölçüde
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 23
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Burada bir şeye daha dikkat çekmek gerekiyor. Ele alınan metin, araştırılan konuya
uygun olduğu halde, metinde araştırılan kelimeye rastlanmayabilir. Yazar bizim
kullandığımız kelimeleri kullanmak zorunda değildir. Değişik bir kelime hazinesine
sahip olabilir. Bunun için aranan sözcüklerle aynı anlama gelen başka sözcükleri
belirleyerek işe başlamak yerinde olacaktır.
saniyede 109 hızında hesap yapabilmektedir. Beynin hızı ise aynı işlem için 1015’tir.
(saniyede 10.000.000.000.000.000 hızında) Dahası bilgisayar hafızasının kapasitesi
1011 bit’ken beyninki 1014’tür. Aradaki bu fark beynin kapasitesinin, 1000 adet
bilgisayarın toplam kapasitesi kadar olduğunu göstermektedir" . ii
çalışma becerilerimize bağlıdır. Bir örnekle açıklayacak olursak yer altında yatan rezervin
miktarına ya da düzeyine etki etme şansımız olmaz, fakat rezervin çıkartılması veya işlenmesi
çalışmamıza bağlıdır. Üçüncü gruptaki şans ve çevre faktörüne de etkimiz olmayabilir. Fakat şu da
bir gerçektir ki şansın olması da çalışarak bir düzeye gelmeye bağlıdır. Bilet almayan kişiye
piyango çıkması olası değildir.
Çiftçi Mehmet böylece yapması gereken ilk işi unutmuş, başladığı her işi yarım
bırakmış ve sonuçta hiçbir işi bitirememiştir. Bazen biz de Çiftçi Mehmet kadar
olmasa da bir işi bitirmeden diğerine geçer, işten işe koşarız. Günümüz koşuşturmakla
geçer. Çok çalıştığımızı düşünür ve yoruluruz. Oysa şöyle geriye dönüp bakarsak
boşuna yorulduğumuzu görür ve üzülürüz. Çalışmak veya çok çalışmak yerine planlı
çalışmak hem daha az yorulmamızı sağlar, hem de bizi başarıya götürür. Başarı ise
işteki huzur ve mutluğun kaynağıdır.
Zamanı iyi planlama konusuna değinmedin önce zaman kavramıyla ilgili birtakım gerçekleri
hatırlamakta fayda olacaktır:
Zaman herkese eşit oranda verilmiştir
Hayat saat, gün, hafta, yıl, asır şeklinde böldüğümüz zaman dilimlerinden ibarettir.
Zamanı kontrol edemeyiz (hızlandırıp yavaşlatamayız)
Zamanı saklayamayız, biriktiremeyiz, satın alamayız
Hiç kullanılmasa da tüketilmeye devam eder
Çaba elde etmeden bize sunulmuş bir kaynaktır
Dünyadaki hemen herkesin zamanla ilgili problemi vardır.
Bu durumda zamanı en iyi şekilde kullanmamız kendiliğinden bir zorunluluk olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu durum sadece sınava hazırlanan öğrenciler için geçerli değildir. Çalışan anne-
babalar, öğretmenler, ev hanımları, başbakan, cumhurbaşkanı için de geçerlidir. Zamanı iyi
yönetmenin altın kuralı öncelikleri belirlemektir. Birinci önceliği önemli işlere verdiğinizde
değerli olan enerjinizi değersiz işlere harcamamış olursunuz. Önceliklerin belirlenmesi işlemi
planlama yapmanızda size yardımcı olacaktır.
PLAN YAPMAK
Plan yapmak her ne kadar kolay bir işmiş gibi görünse de aslında aynı ölçüde önemlidir.
Hazırlayacağınız plandaki başarı çalışma başarınızı direkt olarak etkileyecektir. Planlamanın en
önemli faydası zamanı ve enerjinizi daha ekonomik kullanmanızdır. Başarı ölçümü yapılırken
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 27
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
sadece hedefe ulaşılıp ulaşılmadığına bakılmaz, hedefe ulaşırken geçen süre de önemlidir. Plan
yapma konusundaki ilk sıkıntı başlangıç aşamasındadır. Keza en önemli zaman kayıpları bu
dönemde yaşanmakta ve ne çalışacağına karar verme, gerekli malzemeyi bir araya getirme, ön
hazırlık yapma ve nihayet çalışmaya oturma süreci düşünülenden daha fazla zaman alabilmektedir.
Birçok kişi bu hazırlanma döneminde çok değerli saatlerini ve günlerini heba etmektedir. Bunun
önüne geçmek zaman planlamasının alışkanlık haline getirilmesiyle birlikte bütün hazırlıklar
mekanik olarak gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır.
Plan yapma veya planlı çalışma konusunda her ne kadar çok şey söylenmekte ve çokça çaba
sarf edilmekteyse de bu konuda bir takım yanlış inanç ve davranışlarda bulunmaktadır. Herşeyden
önce planın çok katı bir çalışma disiplini olduğunu düşünmek planı hazırlarken ve uygularken
zarar verir. En küçük bir aksaklık, bir sapma durumunda planın çöpe atılıp yeniden plan yapma
süreci başlayabilir. Bunun yerine daha gerçekçi ve karşılaşılabilecek aksaklıklara karşı da esnek
bir plan hazırlanmasında fayda olacaktır. Diğer taraftan hazırlanan plandaki aksama sonucu sil
baştan bir plan hazırlamak yerine hazırlanan plan üzerinde gerekli değişikliklerin yapılması
çalışmanın devamlılığı ve başarısı açısından faydalı olacaktır. Şu akıldan çıkarılmamalıdır ki
mükemmel plan yoktur. Plan hata yapmamak için değil hataları kontrol etmek ve azaltmak için
yapılır. Plan yaparken yapılan önemli hataların başında da eğlence ve dinlenmeye yeterli vaktin
ayrılmamış olmasıdır. Oysa ki plan yapmanın önemli gerekçelerinden biri de çalışma dışı
faaliyetlere de gerekli zamanı ayırabilmektir.
Plan yapma konusunda söylenebilecek en önemli şey “en kötü plan bile plansızlıktan iyidir”.
Uymadığınız, başarı göstermediğiniz planın bile size kazandırdığı önemli bir şey vardır; o da
yapmanız gereken işlerin ayrıntılı bir dökümünü yapmanız ve en azından neyi yapmadığınızı
öğrenmenizdir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 28
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 29
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
2. ÇALIŞMA ORTAMINI
DÜZENLEME
Zamanı düzenlemek kadar önemli olan ve verimi etkileyen bir unsur da çalışma ortamının
düzenlenmesidir. Uygun çalışma ortamı çalışmak için ayrılan zamanı en etkin şekilde
kullanmanıza yardımcı olacaktır. Uygun çalışma ortamının nasıl olması gerektiğini açıklamadan
önce çalışma ortamıyla ilgili birtakım yanlış inançlardan söz etmek faydalı olacaktır:
Bağımsız bir çalışma odası gereksizdir. Bu durum aile bireylerinizden uzaklaşmanıza
sebep olur; bu da sosyalleşmenizi engeller.
Ders çalışmak için oturma odası ideal bir ortamdır. Bu sayede ailenizi de çalıştığınıza
inandırmış olursunuz.
Çalışmak için mutlaka masa gerekmez; ders çalışacaksam her yerde çalışabilirim.
Zaten ders çalışırken beyin önemli; bedeni zorlamaya gerek yok
Ders çalışmaya otururken bütün malzemelerin yanında olması seni rahata alıştırır.
Gerekli şeyleri tek tek bulup getirmen seni mücadeleci yapar
Ders çalışırken fonda bir müzik, karşında bir televizyonla bütün duyularını aktif hale
getirmiş olursun, bu da çalışmalarını olumlu etkiler.
Bu yanlış inanç ve düşünceler içindeyseniz, başarılı olmanızı tamimiyle şansa bağlamışsınız
demektir. Çalışma ortamının düzenlenmesi konusunda ufak tefek bireysel farklılıklar olsa da genel
olarak uzmanlar uygun çalışma ortamının özelliklerin şu şekilde sıralamaktadırlar.
Evinizde bir çalışma odasının bulunması, buna imkan yoksa en sessiz odada bir
çalışma köşenizin bulunması gerekir. Bu oda veya köşede bir çalışma masanız olmalı ve çalışma
masanızda gereksiz şeyleri bulundurmamanız tavsiye edilir.
Çalışmalarınızı mutlaka çalışma masanızda yapın. Çalışma masanız pencereden
uzakta olmalıdır ve üstünde 60x100 cm ebadında bir bölümün çalışma faaliyetleriniz için boş
olmasına dikkat edin.
Çalışma masanızın etrafında dikkat dağıtıcı resim, poster, renkli ışık olmamalıdır.
Çalışma ortamının sessizliğine önem verilmelidir. Buna rağmen müzikli ders
çalışacaksanız ensturmantal ve hafif parçaların seçilmesine dikkat edilmelidir.
Çalışma ortamı iyi havandırılmış, uygun oda sıcaklığında ve iyi aydınlatılmış
olmalıdır. Havasız bir oda oksijen eksikliğinden baş ağrısına sebep olur.
Çalışmaya başlamadan önce ders materyallerinizi bir araya getirmeniz sizi çalışma
etkinliği sırasında zaman harcamadan ve dikkatinizin dağılmasından alıkoyacaktır.
Ders çalışırken bir şeyler yiyip içmeyin. Yemek içmek gibi şeyleri kendinize bir ödül
olarak ders çalışma aralarında verebilirsiniz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 30
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Çalışmalarınızda ara vermeniz daha zinde bir şekilde başlamanıza aracı olur. Uzun süreli
çalışmalarda hatırlama eğrisi sürekli düşer. 10-15 dakikalık bir ara hatırlama eğrisini yükseltir.
Önemli nokta dinlenme aralığında zihinsel faaliyetler yapılmamasıdır. Çünkü beyne giden bilgiler
bu sürede gerekli yerlere yerleştirilecek ve önceki öğrenmelerle ilişkilendirilecektir. Bu anlamda
araları fiziki aktiviteler, müzik dinleme, gevşeme egzersizleri veya kısa bir yürüyüşle
değerlendirebilirsiniz.
4. BELLEĞİ GÜÇLENDİRME
Bellek (hafıza) öğrenilmiş olanların beyinde saklandığı bölgedir. Öğrendiğimiz olan bilgiler ve
kazanılan yaşantılar belleğimize kaydedilir. Duyu organları vasıtasıyla alınan uyaranlarla
bellekteki bilgiler arasında ilişki kurulur ve çağrışım yoluyla bu bilgilerimiz zihnimizde canlanır.
Bu olaya “anımsama” veya “hatırlama” denmektedir. Herhangi bir soruyla karşılaştığınızda yanıt
bellek mekanizmaları tarafından aranır. Bulunamayan bilgi silinmiş veya karışmış olabilir.
Böylelikle “unutma” gerçekleşmiş olur.
İyi hatırlamak için öncelikle unutmanın nedenlerini bilmekte yarar vardır.
1. Bir olay yada bilginin içine yeteri kadar girmemekten ötürü zayıf izlenim alınması (yetersiz
öğrenme, eksik kayıt)
2. Tekrarlanmadığı için izlenimin kaybolması (silinme)
3. izlenime başka izlenimlerin karışması (bozucu etki)
4. Hatırlamaktan hoşlanmadığımız anıların bastırılması
Hatırlamanın gerçekleşmesi için yukarıda unutma için sıralananların tersinin yapılması gerekmektedir:
1. Dikkati olay veya bilginin üzerine yoğun bir şekilde odaklaştırarak kuvvetli bir izlenim
edinilmesi
2. Düzenli tekrarlar yaparak bilgiyi pekiştirmek
3. Başka izlenimlerin bilgiyi karıştırmasından kaçınmak
4. Hoşunuza gitmeyen anının bastırılmasından kaçınmak
Hatırlamanın gerçekleşmesi büyük oranda tekrara bağlıdır. Çünkü, yeni öğrenilen bilginin dörtte
üçü aynı gün içerisinde unutulmaktadır.
Unutkanlığın tek formülü olarak öğrenilen bilginin düzenli tekrarı gösterilmektedir. Buna rağmen
çoğu öğrenci için tekrarlar zaman kaybıdır. Sadece bilginin öğrenilmesini yeterli görmektedirler bu
öğrenciler. Oysa ki, tekrar zaman kaydı değil, aksine zamandan tasarruftur. Kısa aralıklarla
yapacağınız tekrarlar bilginin uzun süreli belleğe atılmasını sağlayacak ve unutmadığınız bilgileri
tekrar öğrenmek gibi sil baştan bir çabanın içine girmeyeceksiniz. Yapılacak tekrarların şekillerine
değinmeden tekrar ve bilginin kalıcılığı konusundaki tablo incelenebilir. Bu tablodan anlaşılacağı
üzere aralıklarla ve kısa süreli tekrarlar bilginin kalıcılığını arttırmaktadır.
Bir saatlik bir çalışmanızın ardından 10 dakikalık bir tekrarla (5 dakika sesli, 5 dakika
sessiz),”Ben şimdi ne öğrendim?” sorusunu yanıtlayacaksınız. Bu tekrarı yapmazsanız ilk 20
dakikada öğrendiklerinizin % 50´sini unutma tehlikesiyle yüz yüze geleceksiniz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 31
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Her günün sonunda o gün öğrendiklerinizi 5 dakikalık bir sürede tekrar etmelisiniz.”Ben bugün ne
öğrendim?” sorusunu cevaplayacağınız bu tekrar, ilk tekrarı yapmış olmanız halinde unutma
başlamadığı için kısa sürecektir. Günlük tekrar yapılmadığı taktirde öğrenilenlerin % 80´i
unutulacaktır.
Haftalık ve aylık olarak yapılacak tekrarlar eksikleri belirlemenize, bu eksikleri gidermeye ve
hatırlamayı sağlama gibi amaçlara yöneliktir. Bu sayede öğrendikleriniz uzun süreli belleğinize
yerleşecek ve boşu kürek çekmiş olmayacaksınız. Haftalık ve aylık tekrarları ihmal etmeniz
durumunda öğrendiğiniz bilgileri ya hatırlamayacak ya da karıştıracaksınız. Bu da sizi muhtemel
bir umutsuzluğun içine itecektir. Kimi ders içeriklerinizin birbirinin üstüne öğrenildiği ve
bağlantılı olduğu düşünüldüğünde düzenli tekrarların önemi artmaktadır.
BİLGİNİN HATIRLANMASINDA ÖNEMLİ İPUÇLARI
Her şeyi öğrenmek yerine yalnızca gerekli olanları öğrenin. Bunun için derslere düzenli
devam etmek ve öğretmenin önemli gördüğü konular üzerinde fazlaca durmak iyi olacaktır.
Öğrenmede neyi öğreneceğinizi tam olarak belirleyin. Örneğin kendinize “Ben bu çalışmada
neyi öğreniyorum/öğrendim?” sorusunu sık sık sorun.
Öğrenmeye karşı istekli olun. Gerekli motivasyonunuz olmadan öğrenme etkinliğinden gerekli
verimi alamayacağınızı unutmayın. O an çalışmanız veya yapmanız gereken neyse kendinizi ona
verin.
Öğrendiklerinizi biribiriyle ilişkilendirmeye çalışın. Çoğu ders içeriklerinin bağlantı halinde
olduğunu unutmayın.
Sözcük, kural, tanım, formül ezberlerken kartların üzerine yazarak boş zamanlarınızda
okuyun.
Konuları öğrenirken “Bütün-Parça-Bütün” sırasını takip edin. Önce konunun bütününü
inceledikten sonra anlamlı parçalara bölerek bölüm bölüm çalışın. Son olarak da konuyu bir bütün
olarak kavrayıp kavrayamadığınızı değerlendirin.
Bilgi eksikliğinizi tamamlamadan soru çözmemeye gayret edin. Bilgi eksikliğiz olmadığını
düşünüyorsanız sık sık soru çözün.
Hiçbir ders ve konuyu gerekli tüm çabayı göstermeden yapamıyorum diyerek bir kenar
itmeyin.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 32
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
5. MOTİVASYON
“Çalışmam gerektiğini biliyorum ama çalışamıyorum”
“Kitabımı açıyorum ve kitaba bakarak öylesine oturuyorum”
“Gereksiz bir sürü iş yapıp dersin başına oturamıyorum”
Yukarıdaki cümleler ders çalışma konusunda motivasyon eksikliğine işaret eden cümlelerdir.
Motivasyon (Güdülenme) çalışılacak konuya veya yapılacak etkinliğe ilişkin ilgi, istek duymak ve
çaba harcamaya hazır olmak demektir. Motivasyon sorununun sebeplerinden birkaçı şunlardır:
Çalışmayı sevmemek
Dersi veya konuyu sevmemek, ilgisiz kalmak
Yapılması gereken iş yerine başka bir iş yapmayı istemek
Başarısız olmaktan korkmak
Amacı tam olarak belirlememmiş olmak
Çalışma eylemi birçokları için zor ve örseleyici bir süreçtir. Kişi çoğu zaman derse oturmak,
çalışmayı sürdürmek ve gerekli olan yerde bitirmek konusunda kendisiyle sürekli mücadele
halindedir. Bunlar arasında en zoru çalışmaya oturmaktır. “Başlamak bitirmenin yarısıdır” sözünü
de göz önünde bulundurursak, işe başlamış olmanın önemi açıktır. Bu süreç bazıları için neden
kolay olurken çoğumuz için zor olmaktadır. Bu çoğunlukla çalışma alışkanlığının kazanılmış
olmasıyla ilgilidir. Çalışma alışkanlığını kazanmış olan birey için çalışmak yemek yemek ya da
yolda yürümeye yakın bir doğallıkta ve zorlanmadan gerçekleşecektir. Çalışma becerisi her ne
kadar küçük yaşta kazanılsa da hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsızsınız. Bu tamamıyla sizin istek
ve iradenize bağlıdır. Kendinize bu konuda disipline etmeyi başardığınızda, bu durum giderek
alışkanlık halini alacak ve daha az zorlanacaksınız.
Yaşamın her alanı bir büyük yarış sahasının parçasıdır. Bu yarışın çeşitli bölümleri ver. Kimi
ÖSS ve üniversite tercihini kullanırken kimi de çalışma yaşamına atılıp o alanda ter dökmek
zorundadır. Bu her alandaki yarışın elbette kaybeden ve kazananları olacaktır. Kaybeden ve
kazanan arasındaki farkı belirleyen de harcadıkları çaba ve emekleridir.
Genellikle okulda öğrenilenlerin pek işe yaramadıkları, hayatta karşılıklarının olmadığı
düşünülür ve bu durum öğrenci motivasyonunu önemli ölçüde etkiler. Bu durum eğitim
sistemindeki aksaklıkların olduğu kadar bu konudaki yanlış inançların da sonucudur. Şöyle ki
öğrenme ve öğretme etkinlikleri öncesinde öğretici kendisine “Bu konuyu öğretirken amacım
ne?”, “Hangi duygu, düşünce ve bilgiyi kazandırmak istiyorum?”, “Bunu öğrenmek öğrencilere ne
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 33
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
6. NOT TUTMA
Genellikle bir konuyu, bir dersi ya da semineri dinlerken not tutmayız veya not tutma ihtiyacı
hissetmeyiz. Oysa ki not tutmanın üç temel faydası vardır.
1. Aktif Katılım
2. Hatırlama
3. Tekrar
Not tutarak dikkatinizin konudan uzaklaşması engellemiş olursunuz. Önemli noktaları kaçırma
tehlikesi de not tutarak bertaraf edilmiş olur. Diğer yandan Not tutmak unutmanın düşmanı kabul
edilmektedir. Öğrendiklerimizin % 70´ini ilk bir saat içinde unuttuğumuz düşünüldüğünde not
tutarak bunun önüne geçmemizin mümkün olduğu görülecektir. Çünkü not tuttuğumuzda
duyduklarımızı veya gördüklerimizi zihnimizde tekrarladıktan sonra yazıya geçirmiş oluruz. Bu
da hem bilgiyi kendimize mal etmemiz, hem de tekrarını yapmamız anlamını taşır. Diğer yandan
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 34
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
not tutarak; herhangi bir tekrar durumunda kendi notlarımızdaki anahtar kelimeler bize bütünü
hatırlatacağından kolaylık sağlayacaktır. Böylece sınav kaygımızın azalması da söz konusu olur.
Not tutma düşünüldüğü gibi dinleme faaliyetine mani olmaz aksine kolaylaştırıcı bir rolü
vardır. Not tutmada en önemli nokta konuşmacının sözlerini birebir kaydetmemek, anlatılanın
önemli kısımlarını, ana düşünceleri yazmaktır. Bunun yanında not tutarken size özel bir kısaltma
sistemi geliştirmeniz faydanıza olacaktır. Yine de kullanacağınız kısaltmalar anlaşılır olmalı ve
anımsamanıza yardımcı olacak nitelikte olmalıdır. Son olarak da aldığınız notlar dersin veya
konunun örgütlenmesini yansıtmalıdır. Yani konunun veya dersin gedişatı ve anlatım sırasıyla
paralellik göstermelidir.
Öğretmen veya konunun anlatıcısı not tutmanıza yardımcı olacak birtakım ipuçları verecektir:
1. Sesin Değişmesi: Sesin tonundan vurgulandığını anlamak mümkündür.
2. Konuşma Oranının Değişmesi: Öğretici konuyu yavaş anlatmaya başladıysa veya konuya
fazlaca zaman ayırdıysa bu da size bir fikir vermelidir.
3. Anahtar Sözcük ve Cümleler Kullanma
4. Tahtaya Yazma
5. Doğrudan önemli olduğunu bildirme
6. Sözel olmayan ipuçları
SORUN ÇÖZÜM
Zihnim dağılıyor ve sıkılıyorum Ön sırada oturmak, konuyu önceden incelemek,
dersle ilgili soru hazırlamak
Öğretmen çok hızlı konuşuyor Kısaltma kullan ve sonradan doldurmak için boşluk
bırakmak
Herşey önemli görünüyor veya hiçbiri Konu hakkında bilgi sahibi olmadığınız veya anahtar
önemli görünmüyor kavramları belirleyemediğiniz anlamıtaşır. İlgili ders
kitabından konuyu inceleyin
Teknik terimleri telaffuz edemiyorum. Okunduğu gibi kaydet sonra doğrusunu yaz
Öğretmen doğrudan kitaptan okuyor Kitaptan işaretleme yap, öğretmenin yorumlarını not
al, notlarının yerini karıştırma
Öğretmen terimleri açıklamadan Anladığın gibi kaydet, sonradan doğrusunu
kullanıyor sözlükten öğrenip notundaki yere yaz.
7. AKTİF DİNLEMEK
Okuldaki eğitim-öğretim faaliyetleri ve okul dışındaki çoğu faaliyetlerimiz dinlemeye
dayalıdır. Günlük yaşamda da dinleme temel bir iletişim becerisi niteliğindedir. Bir yetişkinin
ortalama olarak gününün % 31´ini dinleyerek geçirdiği düşünülmektedir ki bu oran hayli
yüksektir. Bu gerçeklere rağmen çoğu dinleme faaliyeti pasif bir süreç olmakta ve dinleyicinin
zihninde kalanlar çoğu kez yeterli olmamaktadır. Bir ders veya konferans sonrası zihninizde bir
şey kalmadığını düşünmeniz sıklıkla yaşayabileceğiniz bir gerçektir. Yukarıda da değinildiği üzere
eğitim faaliyetlerinin çoğu dinlemeye dayalı olduğundan pasif dinleme sürecini aktif hale
getirmediğiniz sürece unutma tehlikesiyle her zaman yüz yüze kalacaksınız.
Dinleme becerinizi şu şekilde geliştirebilirsiniz;
Aktif dinlemenin öncelikli koşulu dinlemeye hazırlıklı olmaktır. Bunun için de konu hakkında ön
bilgi niteliğinde bir hazırlık yapmalısınız. Bunun yanında fiziksel olarak da hazırlılıktan söz
edilebilir(aç, yorgun olmamak, dikkat dağıtıcı nesne ve seslerin olmaması)
Dinleme etkinliği sırasında kişi sözcükleri tanımanın ötesine geçerek anlar, birleştirir ve
değerlendirir. Dinleme karşılaştırma sürecidir, düşünceleri yakalama, önemini kavrama ve diğer
düşüncelerle ilişkilendirme süreci.
Ortalama düşünme hızımız dakikada 500 kelimedir, buna rağmen konuşma hızı 125 kelime
civarındadır. Bu demektir ki anlatılanı dinlerken düşüncelerimiz konuşmanın 4 katı hızdadır. Bu
aradaki boşluğu kapatmak için konuşmacının/ öğretmenin bir sonraki söyleyeceğini tahmin
etmeye çalışabilirsiniz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 35
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
İzle
Sor
Oku
Anlat
Tekrarla
İzle: Okuyacağınız bölümde ne anlatılmak istendiğini anlamak için, konu ile ilgili genel fikir
edinmek amacıyla, okuyacağınız bölümü 3-4 dakika göz atmaktır.
Sor: Bir bölümü ayrıntılı okumadan önce, o bölümü okumanızdaki amacınızın ne olduğunu
kendinize sorun
Oku: Hazırladığınız sorulara yanıt olacak şekilde okumak, kağıda not almak, kitaba işaretlemeler
yapmaktır.
Anlat: Yalnızca not aldığınız kağıda bakarak önemli noktaları ve anahtar kelimeleri kullanarak
kendi kendinize anlatmaktır.
Tekrarla: Bu aşamada notlarınıza bakmadan belleğinizden 4-5 dakika süreyle yapacağınız tekrar
aşamasıdır.
9. BİLGİ KAYNAKLARINDAN YARARLANMA
Gelişen ve değişen dünyada bilgi ve bilginin yayılması konusunda da araçların çeşitlilik
kazanması ve bilginin artık rahatlıkla bulunduğumuz eve, okula, ülkeye girmesi söz konusu.
Uydudan yayın yapan televizyon kanalları, milyarlarca sayfalık bilgiyi depolayan internet siteleri
ve bunların sonucunda basılı bilgi kaynaklarının(ansiklopedi, atlas, imla klavuzu vs) geliştirilmesi.
Günümüzde insanoğlunun üstüne düşenin bilgiyi kendi zihninde depolamaktan öte; gerekli
bilgileri kazanarak bilgi kaynakları yoluyla var olan bilgiyi geliştirmek olduğu tartışılmakta ve
kabul edilmektedir. İnsan bilgiyi depolayan değil, bilgiyi işleyen konumundadır. İnternet
kullanamayan, ansiklopedi veya imla klavuzunda kendi için gerekli bilgiye ulaşamayan, atlasta
neyin ne anlama geldiğini bilmeyen öğrencinin başarılı olması mümkün görünmemektedir.
Başarılı olmak için aşağıdaki noktalara dikkat etmenizde önem vardır:
Vakit kaybetmeden bilgisayar ve internet dünyasına adım atın. Bunu arama motorlarını
kullanmayı öğrenerek, elektronik posta (e-mail) kullanarak, ödevlerinizi bilgisayarla hazırlayıp
diskete yükleyerek ve mümkünse internet siteleri konusunda bilgi edinerek yapmaya çalışın.
Bilgisayar ve internet sadece oyun ve chat değildir. Elbette oyun oynamak isteyebilir veya
chatleşebilirsiniz ama bilgisayarın temel fonksiyonlarını da gözden kaçırmamalısınız.
Kütüphanede bir konuyu veya kitabı aramak konusunda da bilgi sahibi olmalısınız. Şehrinizde
varsa, kütüphaneyi ziyaret etmeniz ve oradaki kitapları taramanız faydanıza olacaktır.
Ansiklopedi, sözlük ve imla klavuzları alfabetik bir sırayla hazırlanırlar. Bunları sıklıkla
kullanmanız hem işinizi kolaylaştıracak hem de kullanım konusunda gittikçe daha fazla
ustalaşacaksınız.
Bilgiye ulaşma yolları konusunda sıkıntınız olabilir (bilgisayar, intenet bağlantısı,
kütüphanenin olmaması) . Buna rağmen mazeret üretmeden elinizdeki tüm imkanları
kullanmalısınız.
seyredeceğiniz çok kısa ise ayakta seyredip program bitince oradan uzaklaşın. Mutlaka izlemeniz
gereken programları günlük planınızda öyle ayarlayın ki; Ders çalışmaktan yorulduğunuz , dinlenme
ihtiyacı hissettiğiniz saatlere rastlasın. Böylece televizyon seyretmeyi çalışmanıza karşılık kendi
kendinize verdiğinizi bir ücret haline getirin.
2. Spor Bağımlılığı :
Spora merakınız olabilir. Ancak bu merak sizin programınızı aksatmamalıdır. Programınız
aksıyor ise bu konuda aşağıdaki tedbirleri almalısınız. Eğer kendiniz spor yapıyorsanız spor yapma
saatlerinizi yorulduğunuz vakitlere göre ayarlayınız. Ders çalışmadan yorulup ara verdiğinizde
gevşemeyi sağlamak için sporu kendinize ödül olarak veriniz. Spor yaparken aşırı yorgunluk ders
çalışmanızı engelliyeceği için aşırıya kaçmamalısınız.Spora ayırdığınız vakti planınızda mutlaka
belirtiniz. Kendiniz yapmayıp seyirci olarak radyo ve TV’den izliyorsanız izleme saatlerinizin
dinlenme saatlerinize rastlamasına özen gösteriniz.
3.Kıramadığınız Arkadaşlarınız :
Öğrencilerin planlarını en çok zorlayan konu kıramayacakları arkadaşların davetleridir. O
arkadaşlarınıza karşı hayır diyemediklerinden yakınırlar.Bu problemi çözmek de yine öğrencinin
elindedir.Eğer arkadaşlarını kaybetmek istemiyorsa onlarla beraber olacağı zamanı önceden belirleyip
kendi onları davet etmelidir. Böylece hem onları memnun eder hem de planınızı bozmamış olur.
Arkadaşlarınızla beraber olacak kadar planımda boşluk yok diyorsanız o zaman birkaç günlük
boşlukları bir araya getirip belli bir güne yığarak arkadaşlarınıza randevu verebilirsiniz.
Ayrıca arkadaşlarınızın hepsine planlı hareket ettiğinizi kabul ettirmeli ve rast gele anlarda
çağırmamalarını nazikçe sağlamalısınız. Ortak ders çalışacağınız bir arkadaş grubunuz olması en iyi
durumdur. Onlarla beraber bir evde veya dersanede ders çalışma hem çalışma hem dinlenme adına iyi
bir gelişmedir.Zaman zaman size ikram yapıyorum derken anneniz vaktinizi alıyor olabilir. Küçük
kardeşiniz sizden kendisi ile ilgilenmenizi isteyebilir.
Bütün aile fertlerini planınızda ısrarlı olduğunuzu kırmadan inandırmalısınız. İlk günler siz
yadırgayabilirler. İyi yapıyorum derken size zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Ancak sizi
yadırgayabilirler. İyi yapıyorum derken size zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Ancak sizin sebat
etmeniz halinde size alıştıklarını göreceksiniz.
Israrlarını sizin zararınıza olduğuna onları inandırmalısınız. Yine de onlarla yemekte dinlenme anında
ilgilenmeyi oturup sohbet etmeyi ihmal etmemelisiniz.
4.Evinize Gelen Misafirler:
Eğer çok misafir gelen bir aile yapısına sahipseniz günlük planınız sık sık delinebilir. Bu
durumda misafirlerle sizin olmamanız halinde aileniz ilgilenebiliyor ise odanızın kapısını kapalı tutup
olmadığınız intibasını verebilirsiniz. Çalışmanız bitip de dinlenmeye başlayacağınızda yanlarına
çıkarak onları memnun edebilirsiniz.
Bunu yapmanız evinizin durumu için mümkün değil ise, Bu surumda çalışmalarınızı evde dğil
de daha müsait yerlerde , dershanede , arkadaşlarınızın evinde yapabilirsiniz.
5.Ders Çalışmaya Başlayamamak:
Bazı öğrenciler plan yaparken ancak bu planı bir türlü uygulayamazlar. Bunun en büyük
sebebi olarak ta ders çalışmaya bir türlü oturamadıklarını söylerler. Bu durumdakiler genellikle
zamanında plan yapmadıkları için yapması gereken işleri yığılmış nereden başlayacaklarını
bilemeyenlerdir. Ancak hiç çalışmamak hiç başlamamak işlerin daha da artmasına sebep olur. Bu
sonucu düşünerek az da olsa planlı bir çalışmaya başlamak gerekir.
Bu kadarlık çalışma ile benim derslerim halledilemez demeyin. Her gün yapacağınız azar azar
çalışmaların birikip önemli bir sonucu doğuracağını unutmayın.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 39
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
bir denklemi teşkil eden maddelerin bir kaçı verilmiş ve denklemi tamamlayıp denkleştirme işi
öğrenciye bırakılmış olabilir. Bu şüphesiz ki , ilk üç ünitenin iyi bilinmesine bağlıdır.
Lise 2 konularının ortak özelliği şudur. Hiçbir şekilde ezberlemeyi gerektiren bir kısım yoktur.
Fakat önemli bazı püf noktaları vardır ki bunlar iyi öğrenilmezse öğrenci ezbere kaçabilir. Reaksiyon
hızı ile reaksiyon ısısı üniteleri potansiyel enerji diyagramları bakımından birbirleriyle ilgilidir. Aynı
şekilde çözünürlük dengesi ve pH konuları da denge ünitesinin uzantıları gibidir. Elektro kimya,
aktifler, piller ve elektroliz bölümlerini içine alan önemli bir ünitedir.
Lise 3 konuları ise ezber gerektiren ve sık tekrar yapmanın gerekli olduğu konulardır. Yani
organik kimya bir manada nankördür. ÖYS öncesi son bir iki hafta tekrar yapılmasında fayda vardır.
Öğrenme zorluğu itibariyle organik kimya bütün %30 unu teşkil eder. Fakat ÖYS’de %15-20
civarında soru çıktığı için bu kısım hep sona bırakılır ve ihmal edilir.
Siz bu ihmali yapmayın. Bir de bakmışsınız ki organik kimyadan 3 yerine 6 soru çıkmış. Bu
ihtimal hiçte imkansız değildir. Şunu unutmayınız ki Kimya çalışmanızın karşılığını kolaylıkla
alabileceğiniz avantajlı bir derstir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 40
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
• Haritalar
• Tablolar
• Grafikler
• Semboller
• emalar
• Broşürler
• Kelimelerin altını çizme
• Akış şemaları
• En önemli noktalar, püf noktaları
• Değişik renkler
• Resimler, posterler, slaytlar
• Sayfa üzerinde değişik düzenlemeler (bu liste gibi)
• Jest ve mimik kullanarak kelimeleri açık ve net ifade eden öğreticiyi dinlemek
• Daire içine almak
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 41
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
• Lısteler
• başlıklar
• sözlükleri kullanma
• imla kılavuzları ve diğer yardımcı sözlükleri kullanma
• tanımlar
• ders notları
• kitaplar
• okuma- kütüphane
• derste tutulan notlar
• websiteler (ağsiteleri) veağsayfaları (webpage)
• kelimeleri yerinde kullanan ve cümlelerinde birçok bilgi veren öğreticiler ve onların ders notları
• denemeler, raporlar
• elle yapılan işler (hesaplama ve laboratuar çalışması)
STRATEJİ: Bir şeyi elde etmek için izlenen yol; bir amaca ulaşmak için geliştirilen bir planın
uygulanması, olarak tanımlanabilir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 44
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
NLP
Neuro Linguistic Programming
Beyin Dili Programlama
Beynimizin Kullanma Kılavuzu
NLP olarak tanınan ve beynimizin işleyişini anlama ve onu en etkin biçimde kullanma
yollarını öğreten Beyin Dili Programlama ve her şeyden önce bir düşünce sistemidir.
NLP’nin bütün sistemlerde olduğu gibi kendi içinde bir mantıksal sıralaması vardır. Bu
sıralamayı çok iyi anlarsanız, sistemi çok iyi kullanabilirsiniz. NLP, kişinin dünyayı
daha iyi anlamasını, yaptığı hareketlere bu gözle bakmasını ve davranışlarını buna
göre düzenlemesini sağlayan, bilimsel temeli olan bir sistemdir. NLP ‘yi etkili iletişim
kurmak için size gerekli araçları sağlayan bir alet çantası olarak düşünebilirsiniz. Bu
aletleri doğru kullanırsanız işinizde, özel yaşantınızda, insanlarla ilişkilerinizde çok
olumlu gelişmeler kaydedersiniz. Değiştirmek istediğiniz davranışlarınızı rahatlıkla
değiştirebilir, yeni becerileri kolaylıkla kazanabilir ve zaten iyi yaptığınız şeyleri daha
da iyi yapmayı öğrenirsiniz.
NLP insan doğasıyla ilgili her alanda kullanılır. Kişisel değişimde, gelişimde
(reflekslerin, korkuların, kaygıların, sınırlayıcı davranış ve inançların aşılmasında),
işte daha başarılı olmada, kısaca A'dan Z'ye her alanda kullanılabilir.NLP, öğrenme
sürecini hızlandırır. Böylece değişimlere ayak uydurmanın ötesinde, değişim
yaratabilmeyi sağlar. Kişinin iş ve özel yaşamında yapıcı etkileşimler ve iletişim
kurmasını sağlar. Duyarlılığı artırarak, insanların davranış ve tutumlarındaki
titreşimleri sezinleyip yorumlamayı sağlar.Kişinin seçeneklerini artırır, etki alanını
genişletir ve esneklik sağlar.İnsanları işbirliğine yönlendirip, bağlılık ve coşku
uyandırmaya yardımcı olur. Kişinin duygu ve düşüncelerini yönlendirerek iç
dünyasının kontrolünü elinde tutmasını sağlar. Kişinin bilinçaltını hareketlendirerek,
kendi gücünü ve kaynaklarını kendi lehine kullanmasını sağlar. Ayrıca
organizasyonel dönüşüm projelerinde, üst düzey yöneticilere koçlukta ve modelleme
projelerinde de kullanılmaktadır
Business (İş Dünyası) alanında : NLP ile Liderlik,NLP ile Satış ve Pazarlama
stratejileri, NLP ile iletişim teknikleri, takım iletişimi ve takım ruhunun yükselmesi,
çalışanlarla iletişim, Stratejiler,çözümü ve çoğaltılması; bir bütün olarak öğrenen
organizasyonların geliştirilmesi, duruma göre stratejileri kullanmak, motivasyon
stratejileri, karar stratejileri, yaratıcılık stratejileri, doğru kararların modellenmesi,
başarılı yöneticilerin modellenmesi, Yönetim,satış, pazarlama konusunda ikna
kalıpları uygulamaları, bilinçaltı satış, ikna ve prezentasyon
teknikleri.motivasyon,rahat ve etkili konuşma, ifade yetenekleri,düzgün ve etkili
konuşma, Etkili dil kalıplarını öğrenerek iletişim becerilerini arttırmak ve karizma
oluşturmak, etkilemek
Aile içi iletişim: aile bireylerinin içinde bulunduğu durumu anlaması ve aile
bireylerinin sorunlar için çözümler üretmesi, Bireylerin kendisi ve aile yaşantısıyla ilgili
görüş ve düşünme kapasitesini geliştirmesi, ailede yaşanan zorlukları yeniden
yorumlayarak sağlıklı kararlar vermesini sağlamaya yönelik, Aile üyeleri arasında
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 46
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
KUANTUM ÖĞRENME
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 47
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Öğrenme tipleri bilgilerin nasıl daha kolay alındığı ve beynin bilgiyi işleme
sürecini ve onu organize etmeyi etkilemektedir. Öğrencilerin görsel, işitsel ve
dokunsal öğrenme tipleri yanında farklı bakış açılarıyla öne sürülen öğrenme ve
düşünme tipleri de kullanılması gerekmektedir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 48
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
REİKİ
www.adanareiki.com
Reiki Nedir ?
* Reiki içimizdeki yaşam enerjisinin akışını dengeleyen doğal ve güçlü bir sistemidir.
* Reiki bütün yaşamda olayların akışını ve oluşumları etkiler.
* Reikiye uyumlanan kişi her zaman için onu kullanabilir ve yaşam boyunca bu yeteneği kaybetmez.
* Reiki her zaman ve her yerde güvenle kullanılabilir.
* Reikiyi kullanmak çok kolaydır.
* Reiki doğal enerjiyi onarır ve dengeler.
* Reiki rahatsızlıkları önler, kişiye pozitif bir sağlık duygusu verir, çabuk iyileşmeyi sağlar.
* Reiki kişinin değişmesini, gelişmesini ve ruhsal aydınlanmayı hızlandırır.
* Reiki her çeşit değişik terapi yöntemleriyle kullanılabilir ve bunları destekler.
* Reiki spiritüel olarak yönlendirir.
* Reiki fiziksel, mantal, duygusal ve ruhsal katmanları etkiler.
Reiki Ne Değildir ?
REİKİ PRENSİPLERİ
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 49
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 50
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 51
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
HAFIZA
Hayatınızın tüm alanlarında kullanabileceğiniz güçlü bir hafızaya sahip olmaya hazır mısınız? Güçlü bir hafızayı gerçekten
istiyor musunuz? Bunu gönülden, heyecanla, tüm kalbinizle istemelisiniz. Tek yapmanız gereken her gün bu çalışmalara bir
kaç dakika ayırmayı ihmal etmemenizdir. Ama her gün.
Beyin hücrelerinin DNA’sı diğer hücrelerden farklı olarak sürekli yeni bilgiler yüklenir. İnsan her yeni bilgiyi aldığında
beyindeki nöronların bilgiyi üstlenen çekirdekleri değişime uğrarlar. Bu sayededir ki biz sürekli yeni bilgiler ediniriz; bu yüzden
vücudumuzun yapısı aynı kaldığı halde beynimizin yapısında değişim olur. Bu değişim de duygu ve düşüncelerimizin yapı
değiştirmesine, gelişmesine neden olur. . Halbuki diğer hücreler, örneğin göz hücrelerinin DNA’sı her zaman öncekinin bir
kopyasıdır ve yaşadığı sürece başkalaşmaz.
Bizler çocukluğumuzdan kalma bir çok bilgiyi hatırlayabiliriz. Bu durum nöronlarımızın çocukluğumuzdan beri hayatlarını
sürdürmelerinin bir sonucudur. Vücut hücrelerimizin önemli bir bölümü ortalama 100 gün yaşamakta; ardından ölmekte ve
yerlerine yenileri yaratılmaktadır. Ama bu arada beyin hücreleri hayatiyetlerini düzenli olarak sürdürmektedir. Bir beyin
hücresinin ölmesi demek onun taşıdığı bilginin ömür boyu kaybedilmesi demektir.
2. Beyin Kapasitesi
Beyin kapasitesi beyindeki nöron sayısı ve bu nöronlar arasındaki bilgi iletebilme yoğunluğu demektir. Herkesin beynindeki
nöron sayısı eşittir. Dolaysıyla herkes eşit düzeyde bir potansiyel kapasiteye sahiptir. Bu kapasitenin gelişmesi üretici zeka
dediğimiz olguyu oluşturur. Beyin kapasitesini şu faktörler etkiler:
a. Beynin çalışırken ihtiyaç duyduğu enerji: Beyin elektrikle çalışır. Elektriğin en temel iki kaynağı vardır: Oksijen ve glikoz.
Su halde bol oksijen alan kişinin beyni daha etkili çalışır, beyin etkili çalışmaya devam ederse etkinlik deresi sürekli artış
gösterir. Glikoza gelince, bu doğru beslenme yolu ile sağlanır. Doğru beslenme çok besin almak demek değildir. Doğru
beslenme sadece ihtiyaç kadar besini kuralarına göre almaktır.
b. Beyinde bilgi iletimini sağlayan nörotransmitterler: Bunlar küçük kimyasal maddelerdir. Bir nörondan aldıkları bilgiyi sinir
ağları aracılığıyla diğer nörona iletirler. Eğer beyinde nörotransmitterler ölürse beyin hiç bir işlem yapamaz ve ölür.
Nörotransmitterler hücre değildirler ve ölebilirler. Oların ölümüne ve azalmasına yol açan en önemli faktör sürekli strestir.
Alkol ve oksijensizlik hem bu kimyasal maddeleri, hem de beyin hücrelerini öldürebilir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 52
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
c. Nöronlar arasındaki bağlantılar: Beyindeki 1 milyar nöronun tamamı birbirine bağlı değildir. Beynimizdeki bağların çok az
kısmı anne karnındaki yaratılış sürecinde oluşur. Neredeyse tüm bağlar dünya hayatında oluşmuştur. Bu bağların sayısı
arttıkça zekamız, yani beynimizle yapabileceğimiz iş gelişir. Bu bağları bilinçli veya bilinçsiz olarak geliştiririz. Bu bağların
gelişmesinin tek yolu bilgilerin birbirleriyle ilişkilendirilmesidir. Bu ilişkilendirme iki bilgiyi yan yana düşünmek suretiyle olur. İki
bilgiyi doğal halinde yan yana izlerseniz beyninizde bu iki bilgi bağlanır. Doğal halde izlemeyip kendi hayalinizde
ilişkilendirirseniz yine bu bilgiler bağlanır. Sonuç olarak kim daha çok öğrenir ve daha çok düşünürse o daha zeki olur, daha
kapasiteli bir beyne sahip olur.
3. Hafızanın İşleyişi
Hafıza genel kabul gören teorilere göre üç ayrı sistemin birlikte çalışması olarak değerlendirilmektedir. Yani biz birbirini
tamamlayan üç ayrı hafıza aşamasına sahibiz. Aşağıdaki çizimlere bakalım:
Çok kısa süreli hafıza; Kısa süreli hafıza; Uzun süreli hafıza;
Yukarıdaki çizimden de anlaşılacağı üzere duyularımız yoluyla mesajları dış dünyadan alırız. Gözlerimizden resim,
kulaklarımızdan ses, burnumuzdan koku, dilimizden tat ve tenimizden dokunsal mesajlar alırız. Algı organlarımız aldıkları
mesajı elektriğe kodlarlar. Bu mesajlar çok karmaşık sinir ağlarıyla değerlendirilmek üzere beyne iletilir. Dikkat edelim, bunlar
binlercedir. Çevrenizdeki farkında olun-olmayın- algı eşiğinize ulaşan tüm mesajların beyninize ulaştığını görüyorsunuz. Dış
dünyadan aldığımız bu mesajların yanı sıra, zihnimizde de bir dizi düşünce ve hayal ürünü olan mesajlar üretebiliriz.
Tüm bu mesajlar elektriksel olarak önce çok kısa süreli hafızamızda toplanırlar: Bu alanda henüz elektrik yapıda olan bilgi 20
saniye kadar bekleyebilir. Bu süre sonunda bu alanı boşaltırlar ve bu arada yerlerine aralıksız olarak yeni mesajlar gelir.
Çok kısa süreli hafıza ile doğrudan ilişkili bir alandan söz edeceğiz. Buna biz bilinç düzlemi diyelim. Bilinç düzlemi çok kısa
süreli hafızadan sıçrayan veya buradan seçilerek alınmak suretiyle farkında olunan mesajlarla doludur. Farkında olmadığımız
diğer yüzlerce mesaj çok kısa süreli hafızada söner ve kaybolur. Onların da kaydedildiğini gösteren deliller olmakla birlikte
hatırlanabilmelerinin kural olarak mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bilinç Düzlemine gelen bilgi kısa süreli hafızaya
geçmeye aday bilgidir. Bu bilgi az kayıpla kısa süreli hafızaya geçmektedir.
Kısa süreli hafızaya geçen bilgi kısa süreli bir elektro-kimyasal terkiple korunur. Bilginin bu alandaki hayatı 20 dakika ile 1
gün arasında değişir. Bu sürede bilgi ya süratle sönükleşecek ya da uzun süreli hafızaya taşınacaktır.
Bu süreçte beyin enerjiye ihtiyaç duyar. Eğer kısa süreli hafızada iken bilgi hatırlanırsa o bilgi elektrikle uyarılmış ve böylece
bilince çıkarılmış olacaktır. İşte bu eylemle bilgiye yeni enerji yüklenir. Beyin bu enerjiyi kullanarak bilgiyi kalıcı ve kimyasal
olarak nöronlara yerleştirir. Eğer bilgi yeterince sık veya gerektiği kadar enerji yüklenerek tekrar edilirse veya bilgi
öğrenilirken çok yoğun bir enerjiyle alınırsa bu bilgi kesin olarak uzun süreli hafızaya yerleşecektir. Örneğin bir trafik kazası
yaşayan kişinin tüm duyuları en yoğun şekilde bu kazaya ilişkin bilgiyi almıştır. Dolaysıyla bu bilgiyi tekrarlamasına gerek
kalmadan onu uzun süreli hafızasına yerleştirecektir. Zira bilgi çok yoğun alınmıştır. Bunun bir istisnası vardır. Yoğunluk
kaldırılamayacak kadar şiddetli olduğu taktirde, şok yaşanır, o bilgiye ulaşan yollar kilitlenir ve hatırlama olmaz. Bu arada
başkasının anlattığı bir trafik kazası hikayesini duygusal ve duyusal yoğunlukta almadığınızda onu hatırlamak için tekrar
etmeniz gerekir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 53
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Bildiğiniz gibi benzinsiz arabayı çalıştıramazsınız. Sınırlı malzemelerle bir inşaatı hızla bitiremezsiniz. Beynimiz her dakika
100 bin ile 10 milyon arasında kimyasal işlem yapmaktadır. Tüm bu işlemler için çok miktarda glikoz, oksijen ve bir kısım
enzimleri kullanmaktadır. Vücudumuzun tükettiği oksijenin çok önemli bir bölümünü beynimizin kullandığını biliyor
muydunuz?
Bu malzemeleri tam olarak ve zamanında sağlayamadığımızda beynimiz fonksiyonlarını sağlıklı gerçekleştiremez. Bulabildiği
tüm enerjiyi hayatın devamı için zaruri olan faaliyetlere ayırır. Dolaysıyla düşünebilme yeteneğimiz olumsuz etkilendiği kadar,
aldığımız bilgilerin hafızada yerleşme süreci de olumsuz etkilenir. Bunun nedenleri süper sağlık bölümünde ayrıntılı olarak
anlatılmıştır. Çok yemek, düzensiz uyumak ve bilhassa gündüzün ilk saatlerinde uyuyor olmak, hatalı soluma yapmak ve
durgun yaşamak en belirgin hafıza düşmanları arasında yer alırlar.
Beynimiz vücudumuzu ölmekten koruyan özel bir mekanizmayla donatılmıştır. İnsan sürekli stres yaşadığında vücut gerilir.
Vücudun gerginliğinin devam etmesi halinde beyin ve vücut kısa sürede mevcut glikozu yakar; enerjisini tüketir ve insan ölür.
İşte beyin stresin devamlılığı durumunda gerilmenin ölüme yol açmasını engellemek için devreye girer. Salgılanan bir
uyuşturucu hormonun etkisiyle düşünce akışını yavaşlatır, hatta durdurur. İnsan düşünemez hale geldiğinde vücudu da
gerilerek ölmekten kurtulmuş olur: Ama bu arada kişinin beynine ve hafızasına olan olur. Stresin nedeni biziz. Bugün modern
psikoloji beynimizin bu özelliğini kullanmaktadır. Önerilen nörofren, laroksil gibi anti-depresan ilaçlar kişinin düşünce akışını
durdurmakta; uykuya yol açmakta ve böylece kişi rahatlamaktadır. Oysa bu ilaçlar arkalarında tahrip olmuş bir hafıza
bırakmaktadırlar. Çok iyi bilmeliyiz ki stresin hiç bir hakiki nedeni yoktur. İlaçlarla yapılan tedavi hakiki ve kalıcı tedavi
değildir. Stresin kökünden kurutulması için inanç ve düşünce biçiminin mutlaka değişmesi gerekmektedir. Psikologlar ilaç
kullanmaktan çok, özel telkinlerle hastalarının düşüncelerini değiştirebilirlerse gerçek başarıyı elde edebilirler. Pek tabii ki
istersek bunu biz de kendi kendimize başarabiliriz.
Son yapılan araştırmalara dayanılarak beyin kapasitemizin binde birini kullandığımızı ileri sürülmektedir. Beyin kapasitemizin
kullanılan alanının arttırılması mümkündür. Bunun en kolay yolu Ornstein’in araştırmalarına dayanmaktadır. California
Üniversitesi’nden Prof. Robert Ornstein’in araştırmaları beynimizin sağ ve sol lobunu birlikte kullandığımız taktirde
kapasitemizi daha yüksek bir düzeyde (10-15 kat fazla) kullanabileceğimizi göstermektedir. Beynimizin sol lobunu
kullanmaya alışkın olduğumuz doğru. Daha çok mantık ve matematiksel düşünme biçimimizi kullanıyoruz. Sanat, renk, ritim,
müzik gibi olguları yöneten sağ beyin lobunu aktive etmemiz gerekiyor.
Mevcut kapasitemizi kullanmadığımız gibi, bu kapasiteyi de düşürebilmekteyiz. Bir kısım tutumlarımız düşünce akışımızın
donuklaşmasına, duygusal donuklaşmaya ve yeni fikir üretebilmemizin zorlaşmasına yol açar. Hayatımızı işgal eden bu
tutumlar üzerinde dikkatle durmalı ve bunlardan kurtulmalıyız.
a)TV Seyretmek
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 54
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
TV seyrettiğimizde beynimiz uyarımdan yoksun kalmaktadır. Almanya Beyin Antrenman kurumu Başkanı Prof. Bernd Fischer
beynin bir kaç saat uyarımdan yoksun kalmasının düşünme yeteneği kaybına neden olduğunu ve bu kaybı geri almak için bir
kaç hafta zihin çalışmasına gerek olduğunu tespit ettiklerini söylemiştir.(Hürriyet, 22.12.1992)
İdeallerine ulaşmak için çalışmayı göze almayanlar çoğu zaman rüya görür gibi hayal kurmayı (day-dream) kolay buluyorlar.
Hayal kurma zihni boş bırakma ve boş çağrışımların eline teslim etme durumudur. Zihin boş iken konudan konuya sıçrarız.
Kontrolsüz hayal kurup kurmadığınızı anlamak mı istiyorsunuz? Belli bir anda şunu sorun: Şu anda düşündüklerimin amacı
ne? Kafamda dolaşan bu seslerle ve görüntülerle hangi sorulara cevap arıyorum veya bu düşündüklerimi hangi amacım için
kullanacağım? Cevap bulamıyorsanız, sadece hatırladığınız için veya düşünmek istediğiniz için öylesine meşgul bir zihne
sahip olduğunuzu anlıyorsanız tuzağa düştüğünüz kesindir. Bu yolla zihninizi hızla köreltmektesiniz. Einstein “hayalin
bilimden önemli olduğunu” söyler. Ancak onun sözünü ettiği hayal bir soruya cevap, bir soruna çözüm arayan hayaldir.
Sistem bir bütünde birbiriyle ilişkili olan; birbirine bağlı çalışan parçalar arasındaki uyumu ifade eder. Örneğin insan vücudu
bir sistemdir; kalp, böbrekler, mide, beyin gibi organlar bu sistemde ayrı görevler ifa ederler; ama birbirlerinin çalışmaları
sayesinde varlıklarını sürdürebilirler.
Sistemli düşünen kişi bilgi parçaları arasındaki ilişkileri kurabilen, bilginin nereye yerleştirileceğini bilen kişidir. Bu güne değin
hafıza uzmanları bir çok sistem üretmişlerdir ve ilgilenenlere sunmuşlardır: sistem öğrenilen her bilginin sorgulanmasını, eski
bilgilerle ilişkilendirilmesini gerektirir. Ezberlemek en tipik sistemsiz öğrenme biçimidir.
a)Bilgileri Güçlendirerek Kayıt Edebilmek: Sönük ve zayıf bilgi düşük enerjiyle kaydedileceğinden
hatırlanması güçtür. Güçlü enerjiyle alınan bilgi ise çok kolay hatırlanır: Bu anlamda el çırpmak zayıf, patlayan bomba güçlü
enerjiyle alınan işitsel bilgidir. El çırpmanın zihinsel canlandırma ile bomba sesi kadar güçlendirilmesi mümkündür.
b)Bilgileri Bağlantılı Kaydedebilmek: Bilgi hafızadaki diğer bilgilere bağlanıp dallandırıldığı ölçüde hızlı ve güçlü hatırlanır.
Bağlantısız bilgi, okyanusta küçük bir ada veya derin sularda yaşayan bağımsız bir balık gibidir. Onları bulmak için pusulasız
olarak dolaşıp tüm derinliği veya yüzeyleri taramanız gerekir.
Zihninizde bağımsız olarak yerleşmiş “Mehmet Yeşilyurt” adı bağlantısızdır. Ama uzun boylu, siyah saçlı,sağlık memuru,
arkadaşınız Yaşar’ın arkadaşı olan, Erzurum’lu, iki çocuk babası, Sağlık Bakanlığının önünde tanıştığınız, ismi size
Yurdumuzun Karadeniz bölgesindeki yeşillikleri ve kahraman erlerimize verdiğimiz adı hatırlatan “Mehmet Yeşilyurt”
bağlantılı bir isimdir. Bilginin bağlantısı o bilginin size hatırlattığı diğer her şeydir. İlkini hatırlayabilmeniz için akla karayı
seçersiniz ama ikincisi anında zihninizde canlanır. Çünkü ikinci şekilde kurduğunuz bağlantılarla bir çok tutamak noktası
oluşturdunuz.
hatırlayabilirsiniz. Dahası duyusal olarak kurşuni surlar, mavi deniziyle İstanbul, yüz hatları ve görünümüyle Fatih’in kendisi
zihninizde oluşacak bir çağrışım kümesidir. Tüm bunların gerektirdiği zihinsel zenginliği üretmeyi öğrenmek çok kolaydır.
Şimdi gelin “temel hafıza araçlarını” tanımlayalım ve bu araçları geliştirme yolları üzerinde duralım:
Bethoven müziği tüm ritimleriyle zihninde duyabildiği için unutulmaz bir bestekar olmuştur. Leonardo Da Vinci görüntüyü
zihninde net olarak canlandırabildiği için milyarlar lire değerinde tablolar çizdi.
Şimdi bu duyularımızı tek tek ele alacağız ve nasıl yapacağımızı öğreneceğiz. Anlatımımızı çok fazla bilgiye boğmamak için
tad ve koku duyularımızı ihmal edeceğiz. Bu iki duyu bilgi süreçlerinde en az kullandığımız, en az etkili olan duyular.
Literatürde sadece bir kaç istisna insan bu duyularını çok güçlü bir hafıza sisteminde kullanmaktadır. Bu insanlar arasında
görme veya işitme özürlü olanlar alternatif duyuları kullanmak zorunda olduklarından ön plandadırlar.
Üç temel duyumuzu kullanarak canlandırma yeteneklerimizi geliştirmek için Dünya’da 1990’lı yıllarda yayılmaya başlanan
çok başarılı bir teknolojiyi kullanacağız: Sinir Dili Programla(SDP) disiplininin temel yaklaşımına bağlı kalacağız. Tüm bu
canlandırmalarda SDP’nin alt biçem(submodality) dediği kriterleri kullanacağız. Bunlar sorgulama kriterleridir. Bize hiç
düşünmediğimiz değişik bakış açıları kazandırarak canlandırma yeteneğimizi güçlendirecek olan araçlar bunlardır.
Başlıyoruz:
Görüntüleri zihnimize ne kadar net yerleştirebilirsek o kadar net hatırlayabiliriz. Gözlerimiz hasta değilse görüntüleri tam bir
netlikte beynimize ulaştırırlar. Sorun zihnimizdedir. Resimleri aynen kaydeden bir zihin geliştirmek zorundayız. Dikkat edin:
Eşinizin, çocuğunuzun, kendinizin veya sevdiğiniz kızın/delikanlının yüzünü tüm ayrıntılarıyla zihninizde canlandırabilirsiniz.
Gözlerin, kirpiklerin rengi, büyüklükleri, yüzlerdeki çizgiler, ellerin görüntüsü... Şüphe ediyorsanız gözlerinizi kapatın ve
canlandırın. Peki ya haftada bir karşılaştığınız bir dostunuzun yüzü. Çoğu insana sorsanız evinin bahçesindeki ağacın
dallarının yapısını hatırlamaz bile. O ağaca belki binlerce defa bakmıştır ama ne yazık ki “görmeyi” bilmediği için
görememiştir. Binlerce defa bilinçsiz bakıp net görememektense bir defa bilinçli bakıp net görmekle ne kaybedersiniz.
Heyecanlanmalısınız. Bu iş için aşağıdaki görsel alt biçemleri, sorgulama alanlarını kullanacaksınız.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 56
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
-Alanlar: Görüntü ne kadar büyük? Yatay ve dikey büyüklüğü, derinliği ne kadar? Görüntüdeki cisimler ne kadar büyük veya
küçük?
-Boyutlar: Görüntü üç boyutlu mu, iki boyutlu mu? Özellikle üç boyutluluk için nasıl bir derinlik belirliyorsunuz? Bir taş
parçasını, resim olarak değil üç boyutlu hakiki bir cisim olarak görmeyi deneyin? Uzayda ne şekilde bir hacim işgal ediyor?
-Açı: Görüntüye hangi açıdan bakıyorsunuz? Önünden, arkasından, sağından, solundan, altından, üstünden veya çapraz
köşelerinden?...
-Mesafe: Görüntüye ne kadar yakınsınız veya uzaksınız? Topyekün görüntüye veya görüntünün unsurlarına ne kadar
yakınsınız veya uzaksınız? Görüntünün hangi tarafında duruyorsunuz?
-Hareket: Görüntüde hareket var mı? Baktığınız alandaki cisimler hangi yönde, hangi hızda hareket ediyorlar? Size veya
birbirlerine yaklaşıyorlar mı uzaklaşıyorlar mı? Hareketler hep aynı yönde mi, farklı yönde mi, doğrusal mı dairesel mi,
rasgele mi?
-Konum: Görüntülerin birbirlerine göre konumları nedir? Yakınlık ve uzaklık durumları? Hangi unsur diğer unsurun
neresinde? Görüntü merkezine göre diğer görüntülerin konumları nedir? Merkeze mesafeleri, birbirlerinden büyüklükleri,
küçüklükleri...
Buraya kadar görsel canlandırmanın güçlendirilmesi için yedi ayrı alt biçem verilmiştir. Seminer sunucunuzun size vereceği
resimler üzerinde veya parkta otururken, yolda yürürken baktığınız alanlar üzerinde çalışmalar yapın. Önce görüntüye bakıp
yukarıdaki soruları sorun, sonra gözlerinizi kapatarak zihninizde canlandırın. Her canlandırma denemesinde bir altbiçemi
kullanın. Ardından canlandırdığınız görüntü ile gerçek görüntüyü karşılaştırın. Kaçırdığınız noktaları fark ettikten sonra
geliştirmek için tekrar deneyin. Görüntü çok yoğun bir mesaj akışı oluşturduğundan lütfen ilk çalışmalarda gözlerinizi kapatın.
Bir süre sonra gözlerinizi kapatmadan da bu çalışmayı başarıyla yapabileceğinizi göreceksiniz. Hayatınızın en büyük
sanatsal yeteneğini kazanmak istiyorsanız zihninizde daha önce hiç görmediğiniz görüntüleri üretmeyi deneyin.
Faydası: Bu çalışma sayesinde beyniniz görüntüleri çok güçlü yakalamayı ve kaydetmeyi öğrenecektir. Yeni bir yüzü yüz
defa bakmak zorunda kalmadan zihninizde canlandırabileceksiniz. Okuduğunuz bir kelime beyninizde kolaylıkla
canlanabilecek. Tıpkı mahkeme kürsülerinin üzerinde “Adalet Mülkün Temelidir” cümlesini hemen canlandırabildiğiniz gibi...
Lütfen unutmayın: Fotoğrafik okuyabilenler süper okuma hızlarına ulaşabilirler. Görsel canlandırma yeteneğiniz geliştikçe
hafızanızın yanı sıra bunun okuma hızınıza da yansıdığını göreceksiniz.
-Konum: Ses nereden geliyor? Yakından, uzaktan, sağdan, soldan, alttan, üstten... Burnunuzun ucundan mı, kulağınızın
dibinden mi? Siz sesin tam olarak neresindesiniz?
-Yapı: Ses düz mü, dalgalı mı, kesintili mi? Ses tek bir varlığa mı ait yoksa bir kaç farklı sesin birleşimi mi? Hangi seslerin
birleşimi? Kuş sesi, su şırıltısı, rüzgar uğultusu, insan bağırtıları vs birbirine mi karışmış? Ses düzenli bir ritimle mi geliyor,
sürekli ritim mi değiştiriyor? Değişiyorsa hangi periyotlarla değişiyor?
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 57
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
İşitsel canlandırmaya ilişkin temel alt biçemleri üç başlık altında topladık. Siz yeni alt biçemleri ekleyebilirsiniz. Seminer
sunucunuzun sesini, size dinleteceği herhangi bir ses efektini veya seminer ortamında varsa dışarıdan gelen sesleri
canlandırma aracı olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca dinlediğiniz bir müziğin ritmini, şarkının veya şiirin sözlerini, pazar yerinde
dinlediğiniz sesleri sahilde dalgaların dans edişini canlandırabilirsiniz. Çok daha mükemmeli zihninizde daha önce hiç
duymadığınız sesleri üretebilmenizdir.
Faydası: Beyinlerinin işitselliği gelişenler tüm ses içeriklerini en iyi şekilde değerlendirirler. İşitsel canlandırmayla gelişecek
yeteneğiniz güzel konuşma, şiir veya düzyazı metinlerini mükemmel seslendirebilme, şarkı notalarına çabucak adapte olup
söyleyebilme gibi becerilerinizde patlama oluşturur. Bu yetenek sayesinde duyduğunuz güzel bir söz, şiir, müzik zihninize
çakılır; tanıştığınız insanların isimleri dev ses dosyaları halinde hemen zihninize yerleşir. Diğer faydalarını siz tahmin edin.
-Isı: Nesne sıcak mı, ılık mı, soğuk mu? Ne kadar dondurucu, ne kadar yakıcı?
-Yüzey: Nesnenin nasıl bir yüzeysel yapısı var? Pürüzlü mü? Düz veya kaygan mı? Batıcı mı, kesici mi, delici mi, künt mü?
-Yapı: Sert mi, yumuşak mı, ağır mı, hafif mi? Büyüklüğü, küçüklüğü ne kadar?
-Konum: Nerede? Ayaklarınızın altında, sırtınızda, göğsünüzde, başınızın üzerinde, omuzlarınızda, avuçlarınızın içinde?
-Etki: Kesti mi, ağrıttı mı, sızlattı mı, bastırdı mı, titreştirdi mi, okşadı mı? Bunları ne kadar güçlü yaptı?
Dokunsal canlandırmayı güçlendirecek temel alt biçemleri beş başlık altında topladık. Katıldığınız seminerlerde yönetmen
belli nesneleri canlandırırken size sorularıyla yardımcı olacaktır. Benzer şekilde ellerinizi kullanarak iş yaparken, yüzerken,
yürürken, yük taşırken, kısacası bedeninizle cisimlere dokunurken canlandırma yapmaya devam edeceksiniz.
Faydası: Dokunsal canlandırma boyutların kavranmasına yaradığından görsel canlandırmanın en önemli destekçisidir.
Ressam, heykeltıraş, dekorasyon ve dizayn ustaları mükemmel birer dokunsal canlandırıcıdırlar. Bu tür işlerle uğraşanların
görsellikleri kadar dokunsallıkları da güçlüdür. Dokunma ile yapılabilecek olanları hiç hafife almamalıyız. Görme özürlü bir
vatandaşımızın hayatı boyunca görmediği Tansu Çiller’in portresini neredeyse aynen çizebildiğini eğer haberlerde
rastlamışsanız siz de hayretle görmüş olmalısınız. İnsanlar, nesnelerle, aletlerle çalışırlar. Araba kullananların, daktilo
yapanların yaptıkları işlere ilişkin dokunsallıkları zirveye çıkmıştır. Dokunsallığı gözlerinizin destekçisi olarak kullanacaksınız.
Ayrıca bu yetenek bilginin dokunsal özelliklerinin hafızaya kaydı için de çok önemlidir.
Burada en azından temel olgular üzerinde duracağız. İnsanların duygu türleri onlarca alt kollara ayrılsa da biz araştırmaların
tespit ettiği tüm insanlarda ortak 6 temel duygu üzerinde duracağız. Aşağıda bu temel duyguları canlandırabilmeniz için birer
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 58
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
alıştırma verilmiştir. Ayrıca size hayatınızın belli kesitlerinde yaşadığınız, mutluluk, heyecan, şevk ve özgüven gibi olumlu
duygularınızı bulduğunuz her fırsatta canlandırma denemesi yapmanızı öneriyoruz.
Duygusal canlandırmanın gerçekleşme biçimi duyusal canlandırmaya dayanır: “Sevgiyi canlandırıyorum” diyerek
yapacağınız telkinlerle yeterince başarılı olamazsınız. Duygularınız duyularınıza dayanır. Yani size belli bir duyguyu yaşatan
olayın tüm görüntülerini, seslerini, kokularını vs canlandırmalısınız. Bunun elbette bir duyusal dizini vardır. Bu dizin
konusunda uzmanlaşmak için Anthony Robbins’in kitabını tekrar hatırlatıyoruz.
Faydası: Duygusal canlandırma mükemmel hafızanın çok önemli bir aracıdır. Bir olayda yaşadığınız güçlü sevinç size o
olayın ne olduğunu çok kolay hatırlatır. Bunun nedeni şudur: İnsanlar önce duyguları hatırlarlar. Trafik kazası geçirmişseniz
önce korktuğunuzu hatırlarınız. Ardından o korkuya bağlanan tüm bilgileri birer birer hatırlamaya başlarsınız. Çünkü tüm
duyusal bilgiler duyguda odaklanırlar. Diğer bir deyimle duygular soyut olgulardır ve onları duyularımız üretirler. Çok az
duygu vardır ki somut duyulara dayanmazlar. Ama “latifeler” olarak tanımlayabileceğimiz bu tür duyuları ruhsal duyarlılıkları
gelişmiş olanlar yaşayabilirler. Bu arada transa geçildiğinde yaşanan duygular da tamamen ruhsal bir kimliğe bürünür. Bunun
dışında “Cennet gibi görmediğimiz olguların üreteceği duygular” cennetin güzelliklerinin dünyadaki cisimlere benzetilmesiyle
hissedilebilir.
Dikkat edelim: Duygusal canlandırma liderlik ve başarı yolunda çok önemlidir. Zira tüm davranışlarımızı birinci düzeyde
duygularımız, ikinci düzeyde düşüncelerimiz yönetir. Eğer gençseniz tutumlarınızı neredeyse tamamen duygularınız
yönetmektedir. Güçlü irade ve mükemmel başarıların arkasında kesin bir duygu hakimiyeti vardır. Sıradan insanlar moralleri
uygun olduğunda çalışabilirler; ama profesyonel insanlar her zaman çalışabilirler. Çünkü onlar duygularına hakim olmayı
öğrendiklerinden her zaman, en zor şartlarda bile morallerini yüksek tutmayı başarabilirler. Hayatta sıradan olmak değil de
büyük başarılar elde etmek isteyenlerin önemli çıkış yolu duygu hakimiyetini öğrenmeleridir. Şimdi alıştırmalar üzerinde
çalışalım:
İç Konuşmalarınız: “Yavrucuk, zavallıcık, Ne kadar güzel başın var. Gözlerin, burnun küçücük. Daha da yürüyemiyor. Bana
ne kadar tatlı bakıyor. Aman Allah’ım ayakları da çıplak. Anneciğin yok. Yavrucuğum üşüyorsun sen, titriyorsun. Gözlerinden
yaşlar akmış, ne kadar da çok ağlamışsın. Seni çok seviyorum.
İç Konuşmalarınız: Bu insanlar kahraman, beni çok sevdikleri için buradalar. Hepsi iyi niyetli, benden bir şeyler öğrenmek
istiyorlar. Beni sevgiyle alkışlıyorlar. Onlar dostlarım. Hasta olsam beni ziyarete koşarlar. Ardımdan konuştuklarında beni hep
överler. Onları seviyorum.
Yöneltilen nesne veya ortam: Üniversite sınavında birinci oldunuz ve TV’de canlı yayına çıkmak üzeresiniz.
İç Konuşmalarınız: Birinci oldum. Çok heyecanlıyım. 65 milyonun karşısına çıkmak üzereyim. Evet biraz sonra beni
görecekler. Başardım. Bu benim sırım, şimdi bunu bana soracaklar. Çok heyecanlıyım. Sıra geldi. Kameralar üzerimde.
Kalbim ağzıma gelecek. Aman şu ışıklar...
Yöneltilen nesne veya ortam: Avrupa atletizm şampiyonasındasınız. 100 metre koşu yarışmasını kazanacağınızdan
eminsiniz.
İç Konuşmalarınız: Yıllardır koşuyorum. Şimdiye kadar bu yarışı hep kazandım. Bütün gücümle ayaktayım. Bu sefer rekor
kıracağım. rakiplerim zayıf. Bunları çok kolay geçerim. İşte işaret verildi. Yerimden fırladım. Koşuyorum. En öndeyim. Herkes
arkada. Başarıyorum.
İç Konuşmalarınız: Robbins orada, kürsüde. Heyecanla konuşuyor. Hepimiz kulaklarımızı açtık onu dinliyoruz. Devamlı
alkışlıyorlar. Bravo sesleri.. Bu adam milyarlar kazanıyormuş. Burada gelen herkeste bilet parası olarak 100 milyon vermiş.
Hayret. Şu adama bak. Ben de yapabilirim. Aslında onun gibi olabilirim. Sanki onun gibi ben konuşuyorum orada. Ben de
yapabilirim.
İlk konu duyusal canlandırma yeteneğiyle ilgilidir ve daha önce anlatılmıştır. Burada ikinci bölümü, yani hayal gücünü
geliştirmeyi ele alacağız. Hiç yapmadığınız halde hayalen Japonya’da gezebilir misiniz? Hayalan savaşabilir misiniz?
Hayalen öğretmenlik yapabilir misiniz?
Hayali filmler sayesinde tüm bilgilerimizi defalarca yeniden ilişkilenmeye tabi tutarız. Her filmle, her hayalle bilgilerden yeni bir
yumak yaparız. Einstein “Hayal bilgiden üstündür” demiştir. Bilinçli ve kontrollü hayal (aktif imajinasyon) hayatımızda devrim
yapabilir. Tüm buluşların aktif imajinasyonun meyveleri olduğunu biliyor musunuz?
Dünya genelindeki hemen tüm geleneksel eğitim sistemleri “hayal gücünü” baskılamaktadır. Milli eğitim sistemleri mantığın
ve sol beyin lobunun hakim olduğu matematiksel bir düşünme biçimini teşvik etmektedir. Son on yıldan beri Amerika Birleşik
Devletleri’nde sözünü ettiğimiz bu yeni olgu çerçevesinde eğitim süreçleri yeniden yapılanmaktadır.
Muhtemelen sizin de hayal gücünüz -eğitmediyseniz- zayıftır. İç dünyanızı zenginleştirecek bir güce sahip olmaya hazır
mısınız? Afrika’da bir kabilenin üyeleri aktif hayal güçlerini öylesine artırmışlardır ki rüyalarına bile girip kontrol edebilir hale
gelmişlerdir. Rüyalarını tam istedikleri gibi kuruyorlar ve sonra da filmlerini yaşıyorlar. Onlar bu eğitime çocukluktan itibaren
kabile reisinin talimatıyla başlıyorlar. Bizim buradaki hedefimiz şüphesiz bu değil.
Oluşturacağımız olayların “tek kare” resim olmaması gerekir. Hareketli filmler oluşturacağız. Tüm duyularımızı kullanarak
canlandırma yapacağız. Duyularımızı filme katabilme düzeyimiz başarı düzeyimizin en önemli ölçütü olacaktır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 60
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Unutmayalım: Bir müzik bestekarı müziğin filmini önce beyninde yaşar. Bir ressam tabloya çizeceği ağacın kabuğunun tüm
girinti, çıkıntılarını beyninde görür. Sahneye çıkan bir konuşmacı konuşmasını beyninde defalarca yapmıştır. Bir uçağı dizayn
eden mühendisin kafasında binlerce uçak ve uçuş biçimi canlanmıştır.
Faydası: Güçlü hafıza, bağlantılı ve sistemli bilgiler... Hafızada kayıtlı bilgileri pratik hayatta kullanabilme yeteneği... Her türlü
sanatsal üretimler. Yeni keşifler yapabilme yeteneği. Zengin bir duygu ve düşünce dünyası. İş yapma, üretme, başarı,
özgüven, sevinç... Dahasını merak ediyor musunuz? Sırf bunlar için “hayal gücümüzü geliştirmeye değmez mi? Egzersizler
bölüm sonunda size verilecektir. Aktif imajinasyon yaparken aşağıdaki imajinasyon biçimleri uygulanabilir. Bunlar beynin
hayal gücünü geliştiren çalışmalardır. Keşfedici beyin nesneleri olduklarından farklı canlandırabilen, tabiatta var olmayan
biçimleri hayalen onlara kazandırabilen beyindir.
Yapı değiştirme bilgiyi uzatmak, kısaltmak, büyütmek, küçültmek, kareleştirmek, daireselleştirmek gibi yollarla yapılır. Hayal
güçlerinin yeterince zengin olmadığını düşünenler başlangıçta bu yol üzerinde odaklanabilirler. Çünkü bu çalışmada
tamamen bilinen kriterler kullanılmaktadır. yapıları değiştirirken aşağıdaki yolların kullanılması mümkündür:
Gerçekdışılık: Elinizdeki bu kağıdın deniz yüzeyi olduğunu düşünün, elinizdeki mikrofon dondurmaya dönüşüyor ve onu
yiyorsunuz vs... Gerçekdışılık, sıradanlıktan çıkmaktır. Beyin sıradan olmayan her şeye özel dikkat sarf eder. Örneğin
sokaklardaki insanların her biri dikkat çekmez. Ama Ankara’da bir “eskimo” görseniz veya Mars’tan gelmiş bir uzaylı...
Çimenlerdeki karıncaları önemsemezsiniz, kedileri de, köpekleri de... Ama fare büyüklüğünde bir karıncayı görseniz ne
yaparsınız?
Mantıksızlık: Kurgu mantıksız olmalıdır. Birbirlerinin omuzlarına binip ağaç kadar uzun olan bir kule yapan öğrencilerin
durumu gerçek dışıdır; ama çok da mantıksız değildir. Ağaçların dallarının peş peşe kırılıp düşmesi gerçek dışıdır ama bir
mantıklı açıklaması olabilir. Ya ağaçların köklerini söküp sizin ardınızdan gelmelerine ne dersiniz? Mantığınızla açıklayabilir
misiniz?
Dikkat edelim: Beynimizin sol lobunu kullanmakta ısrar ediyorsak mantıklı olmak zorundayız. Hayat zaten mantıkla işler.
Ancak bugünkü hayat düzeyimizi inşa eden, mantıktan çok mantıksızlıktır. Eğer beynimizin sağ lobunun potansiyelini de
devreye sokarak beyin gücümüzü 10-15 kat artırmak istiyorsak bilinçli (ama kesinlikle bilinçsiz değil) mantıksızlıkla sağ
lobumuzu harekete geçirmeliyiz. Sağ lob mantıksız bilgilere yapışır. İste size örnek: Gezmeye gittiğiniz ormanda her şey
güzeldi. Ağaçlar yapraklarını iyice uzatıp saçlarınızı okşadılar. Şarkı söylediniz ve o anda ağaçlar dallarıyla birbirlerine
tutunmuş olarak dans ettiler, üstelik hep bir ağızdan sizin şarkılarınızı koro halinde söylüyorlardı. Yeterince mantıksız mı?
Gülünçlük: Gülünçlükle hafıza kaydı arasında doğrusal bir ilişki vardır. Mutluluk içinde öğrendiğiniz gülünç bir bilgiyi
unutmama eğilimi gösterirsiniz. Zira ruhumuzda bize ve tüm insanlara hükmeden bir kanun vardır. Alt bilincimiz acı verici
olgulardan uzaklaşır, lezzet veren olgulara yaklaşır. Yaklaştığımız olgular daha güçlü kaydedildiğinden unutulmama eğilimi
gösterirler. Eğer bilgi haz veriyorsa altşuur onu bilinçte tutmak veya bilince çağırmak için bizi destekler. Bilgi acı veriyorsa
otomatik sistem tüm karşı çabalarımıza rağmen unutturmaya çalıştırır. Eğer çok acı verici olayları, bilgileri unutmamaya
direnirsek bu defa psikolojik dengemiz bozulur. Kişilik bozuklukları ve depresif rahatsızlıklar gelişir. Şu halde bilgiyi
kurguladığınızda ne kadar gülünçleştirebilirseniz o kadar büyük ihtimalle ve sağlıklı olarak hatırlarsınız.
Şu örneklere bakınız: “Manavdan dört tane karpuz alacaksınız. Manava yaklaştığınızda tezgahtaki karpuzlardan dördü
yerlerinden zıplayarak kucağınıza atladılar. “Bizi alın” diye tutturdular. Onları kıramadınız ve ücretlerini ödediniz. Ardından
kollarınızdan hoplayıp yola fırladılar ve zıplaya zıplaya evinize gidiyorlar.” Veya bir fıkra: “Temel İngiliz’e sormuş, ‘Sen ne
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 61
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
sigarası içiyorsun?. İngiliz ‘Ben PALL MALL içerim.’ demiş. Bu sefer İngiliz Temel’e sormuş. ‘Sen ne sigarası içersin’. Temel
altta kalmadan ‘Ben de SAMSUN MAMSUN içiyorum.’ demiş.”
Örneğin tanıdığınız “Atakule”den söz edildiğinde otomatik çağrışım sisteminiz size İstanbul’da iseniz hemen Ankara’yı
çağrıştırır. Ankara’da iseniz daha da öte, Çankaya çağrışır. Ama siz çağrışım sisteminizi besleyerek, New York’daki ikiz
gökdelenleri, adını biliyorsanız Empire State Building’i, merhum Turgut Özal’ı, zenginleri artan Türkiye’yi “Atakule”
kelimesiyle birlikte çağrıştırabilirsiniz. Hasan size kimi çağrıştırıyor? Kırat sesini duyduğunuzda zihninizde ne çağrışıyor? Belli
bir kelimeyi veya görüntüyü alın ve neler çağrıştırdığını sorun. Tekrar edeceğiniz bu çalışma beyninizin çağrışım
sorgulamasını otomatikleştirecektir. Unutmayın: Edindiğiniz bir bilgiye ne kadar çağrışım bağlarsanız onu o kadar hızlı ve
bütün olarak hatırlarsınız.
Bilgiye değer verebilme gücü bir anlayış biçimidir, bir hayat felsefesidir. Bilginin çok önemli olduğu inancı alt bilincinize
yerleştiğinde beyniniz bilgiyi otomatik olarak kaydedecek ve bilgiye büyük öncelik verecektir.
Eski yeteneklerinizi geri kazanmak ve bir çocuk kadar hızlı öğrenmek istiyor musunuz? O zaman “Değerler Hiyerarşinizde”
değişiklik yapacaksınız ve bilgiyi öncelikli değer haline getireceksiniz. Eğer her hangi bir konu bizim için önemli ise alt
şuurumuz o konuyla ilgili bilgileri kaçırmaz. Gördüğümüz rüya, önem verdiğimiz bir sorunun cevabını taşıyorsa bu cevabı
yakalayarak uyanırız.
Elias Howe’un hikayesine bakalım: Elias dikiş makinesinin kumaşa üstten diktiği ipliği alttan tutacak ikinci iğneyi
keşfedememiştir. Yıllarca aramış, gece gündüz düşünmüştür: Sonunda bir rüyasında yamyamların ellerindeki mızrakların
ucunu görünce aklında bir fikir doğmuş, uykudan fırlayıp aradığı iğneyi nihayet yapmayı başarmıştır.
Bir kanser hastasını düşünün. Hastanede oturmuş, kendi derdini düşünmektedir. Dışarıdaki konuşmaları duymamaktadır
bile... Ama ötelerde iki kişi kanser hastalığının çaresi üzerinde konuşmaktadırlar. Bu hasta hemen kendine gelir ve dikkat
kesilir.
Alt şuurumuz duyularımız kanalıyla gelen tüm mesajları radar gibi tarar. Bu mesajlar arasında önceden önemli olduklarını
söylediğimiz ne varsa onlar ayrımlaştırılır. Alt şuurumuzun aradığı konular bizim önem verdiğimiz konulardır. Eğer bilgi sahibi
olmak bizim için çok önemliyse bilgiler kesinlikle üzerimize yağmaya başlayacaktır. Bir olgu bizim için nasıl önemli olur?
Unutmayalım: Büyük ideallerimizle birleştirdiğimiz her şeye adanırız. Ne ideallerimize hizmet ediyorsa, ona sarılırız. Ne
sorunlarımızı çözüyorsa, onun ardından koşarız. Kısaca yapacağımız şudur: Bilgiyi önemli varlık olarak düşüneceğiz. Tüm
şereflerin ve başarıların arkasında bilgi vardır. Zenginlik, şeref, mutluluk ve değer verdiğimiz her şeye bilgi yoluyla
ulaşabiliriz. Şimdi aşağıdaki ifadeler üzerinde düşünelim:
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 62
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
1. İnsanlık tarihine yön veren parmakla sayılacak kadar az insandır. Bu insanlar diğer insanlardan bilgileri nedeniyle üstün
hale gelmişlerdir. Kim daha bilgili olmuşsa o ilişkilerine, kendisine ve çevresine daha güçlü şekilde hakim olmuştur. Özellikle
içinde yaşadığımız bu bilgi çağında bilgi artık tüm güçlerin kaynağı haline gelmiştir.
2.Ne kadar fakir, tecrübesiz ve eğitimsiz olursak olalım kesinlikle öğrenebilir ve bir çırpıda tüm hayatımızı değiştirebiliriz. İşte
örnek: Anthony Robbins 20 yaşında bir otelde çalışan fakir bir hizmetli idi. Çektiği acılar altında bunaldığı bir sırada hayatını
değiştirmeye karar verdi. Önce bir hızlı okuma kursuna gitti ve bir kaç yıl içinde 700 kitap okudu. Bugün Amerika Birleşik
Devletleri’nde zaman zaman profesörler bile o adamdan ders aldıklarını itiraf etmektedirler. Robbins şu anda seminerlerini
dinleyebilmek için sırada bekleyen binlerce insana konuşuyor ve milyonlarca dolar para kazanıyor. Bir insanın 10 yıl gibi kısa
bir sürede yaptığını biz de yapabiliriz. Hatırlayalım: Biz de fakir, eğitimsiz ve kültürsüz zayıf ve çaresiz bir bebek olarak
dünyaya gelmemiş miydik? Gelişmemizi neden durduruyoruz?
Önemli bir yanılgının altını çizelim: İlim öğrenmek demek eğitim sürecinden geçip üniversiteden mezun olmak ve resmi
tahsile devam etmek demek değildir. Ne yazık ki bugün binlerce öğrenci mezun olup maaşa bağlanacakları bir iş bulmak için
okumaktadırlar. Bugün bir çok toplumda maaşlı memur olmak için üniversiteye gitmenin diğer adı tahsil görmek olmuştur.
Üniversiteli cahiller ordusuna katılmak isteyen kişinin iradesine karışamayız. Ama eğer siz iradenizi ilim öğrenmekten yana
kullanıyorsanız binler defa tebrikler. Öğrenmek için okursanız gerçekten öğrenmiş olacaksınız. O zaman maaş alabilmek için
torpil peşinde koşmanıza gerek kalmayacaktır. Dünyanın her tarafından zeka, bilgi ve yetenek arayan bilim çevreleri büyük
bir hazine gibi size sarılacaklardır.
Eğer yukarıdaki görüşlere katılıyorsanız, sıra kalbinizi ikna etmeye gelmiştir. Yukarıdaki cümleleri sık sık okuyacağız ve
aşağıdaki sözleri kendimize sık sık söyleyeceğiz:
“Bilgiyi birinci sıraya alıyorum. En değerli varlıklarım bildiklerimdir. Her bilgi bir gün mutlaka işime yarayacak bir hazinedir.
Hayatta en büyük arzularımı hatırlıyorum. Onlar gözlerimin önünden geçiyor. Yapmak istediklerimi yaptığımı görüyorum. Bu
yolda tek desteğim bilgilerim olacak. Heyecan duyuyorum.”
Zihninizde aktif imajinasyonlar oluşturmanız son derece önemlidir. Kendinizi, idealinizi başarmış görün. Hedefinize ulaşmış
olarak insanlarla konuşuyorsunuz, davranıyorsunuz. Hayal gücünüzü kullanıp kendi filminizi seyredin. Başarılarınızı
bilgilerinize borçlu olduğunuzu sık sık düşünün. Şartlanma normal şartlar altında üç haftada oluşur. Her gün bu çalışmayı 2
şer dakika yapsanız değişimi kesinlikle fark edeceksiniz. Ancak bu çalışmanın süresini uzatırsanız etkiyi daha hızlı ve
kapsamlı görürsünüz.
Çok bilmek mi istiyorsunuz? İşte en kolay yolunu öğrendiniz. Bu yol size ekstra bir kapasite kazandırmıyor. Mevcut
kapasitenizi zahmet çekmeden daha verimli kullanmayı öğreniyorsunuz. Yani hafızanızın kendiliğinden sizin için çalışmasını
sağlıyorsunuz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 63
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Renkleri nasıl, büyüklükleri nasıl, hangi mekanda duruyorlar?Onlara nereden bakıyorsunuz? Onların benzeri olan görüntüler
hafızanızda var mı? Ne işe yarıyorlar? Nerelerde görülebilirler?
2.Aşağıda isimleri verilen insanları hafızanızda canlandırın: Göz renkleri nasıl? Kaşları, saçları, yüzlerinin ve kulaklarının
şekilleri, çene ve burun yapıları, omuzları, genel duruşları, yürüyüş biçimleri, onları hangi mekanlarda görüyorsunuz, ne
giyiniyorlar?Cüneyt Arkın, Ferdi Tayfur, Uğur Dündar,Sezen Aksu
4.Hafızanızdaki mekanlarda dolaşın: Aşağıda bazı mekanları veriyoruz. Bu mekanlar nasıl görünüyor. Çevredeki binalar,
binaların büyüklükleri, konumları, renkleri, sokaklar, ağaçlar, çevrede dolaşanlar. Ulaşabildiğiniz tüm ayrıntılara kadar
canlandırın. En küçük bir rengi ve çizgiyi bile fark etmeyi amaçlayın. Zihninizde bir görüntüye bakmaya devam ettikçe
netleşecektir.
İlkokulunuz, ortaokulunuz, lise ve üniversite mekanınız, doğduğunuz köy veya mahalle, bakkalınız, yaşadığınız evin içerden
ve dışarıdan görünümü, sokakta elleri üzerine yürüyen insanlar, kökleri göklere uzanan ağaçlar
Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Cüneyt Arkın, Ferdi Tayfur, Uğur Dündar,Sezen Aksu
4.Hafızanızdaki sesleri canlandırın. Aşağıda bazı sesler veriyoruz. Bu sesleri nasıl işitiyorsunuz. Seslerin çevresinde başka
hangi sesleri işitiyorsunuz. En küçük bir ses kırıntısını bile fark etmeye çalışın. seste odağınızı sürdürdükçe sesin netleştiğini
göreceksiniz.
1.Eğitimde size somut nesnelere dokunmanız söylenecek. Kesiyor mu, batıyor mu, titreşimli mi, sıcak mı, soğuk mu, sert mi,
yumuşak mı, pürüzlü mü, kaygan mı, elinizle dokunursanız, sırtınızla, yüzünüzle dokunursanız nasıl hissedersiniz.
Defter, kalem, sandalyenin süngerli bölümü, sandalyenin metal bölümleri, parmaklarınız, burnunuz, kulaklarınız, dirsekleriniz,
elbiseniz
2. Aşağıda isimleri verilen varlıkları hafızanızda canlandırın. Yukarıdaki sorgu türlerini kullanacaksınız.
Bıçak, sünger, sabun, top, araba, ateş, su, çalışan motor, yağmur, kar, rüzgar, buz, kedi ruh, akıl
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 64
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
1.Pazar yerine gidip 2 kilo armut, 1 kilo kızılcık, 4 adet marul satın alın ve geri dönün.
2.Arkadaşlarınızla birlikte plaja gidin ve yüzün.
3.Koşuşturma halinde mutfağınızda bulaşıklarınızı yıkayın.
4.Çocuklarla okul bahçesinde el ele oynayın
Defalarca yazın. Defterlerinize, boş kağıtlara. Bunları yazdığınız küçük kağıtları banyodaki aynaya yapıştırın, televizyon
ekranına, yatağınızda başucunuzun bir köşesine, en çok gördüğünüz duvara, saatinizin kordonuna, avucunuzun içine yazın.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 65
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Bunları siz farkında olmasanız bile gözleriniz binlerce kez görmelidir. Önce şöyle bir karar verin. Bu üç kelime yukarıda
ayrıntılı olarak verilen telkinlerin hepsini kapsayan bir özettir. Merak etmeyin, beyniniz işinizi kolaylaştıracak ve sizin yerinize
kendiliğinden gerekeni yapacaktır. Bu çalışma sayesinde alt bilinciniz ona yaptırmak istediğinizi otomatiğe bağlayacak ve
değiştirmezseniz bu işi ömrünüz boyunca yapacaktır. Sizi seviyoruz.
www.adanahizliokuma.com
Beynimiz vücudumuzun küçük bir bölümünü oluştursa da, yiyeceklerle alınan enerjinin
yüzde yirmisini harcar. Belirli yiyecekler algılama yeteneğimizi arttırır, daha verimli yapar,
daha hızlı düşünmemizi ve dikkatimizi daha iyi vermemizi sağlar.
BELLEK
HAVUÇ: Hatırlama yeteneğimizi arttırır, çünkü havuç beyin metabolizmasını canlandırır. Bir
şey ezberlerken bir ufak tabak sıvı yağlı havuç salatası yiyin.
ANANAS: Tiyatro sanatçılarının ve müzisyenlerin ihtiyacı olan bir meyvedir. Örneğin uzun bir
metin ezberleyebilmek için fazla miktarda C vitaminine ihtiyaç vardır. Ayrıca önemli bir eser
halinde element olan mangan içerir.
AVOKADO: Kısa süreli bellek içindir (Örneğin alışveriş listesini yaparken). Fazla miktarda
yağ asidi içerir. Yarım avokado yeterlidir.
MUTLULUK
KIRMIZI BİBER: Ne kadar acı olursa o kadar iyidir. Aroma maddeleri vücudun kendi
mutluluk hormonu endorphinin salgılanmasını hareketlendirir. En iyisi çiğ yenmeli.
ÇİLEK: Stresi giderir. Lifli maddesi mutluluk verir. Dozu en az 150 gram.
MUZ: Sırrı serotonin. Bu maddeye beynimizin mutlu olması için ihtiyacı vardır.
ÖĞRENME
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 66
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
LAHANA: Sinirliliği giderir (tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için). Daha stressiz
öğrenilir (örneğin sınav öncesi).
LİMON: C vitamininden dolayı canlandırır, algılama yeteneğini artırır. Dil öğrenme kursundan
önce 1 bardak limon suyu için.
YABAN MERSİNİ: Uzun süreli bir öğrenmede ideal bir meyvedir. Beynin kanla daha iyi
beslenmesini sağlar.
DİKKAT VERME
KARİDES: Beyin besinidir. Vücuda önemli omega 3 yağ asitleri sağlar. Dikkat verme süresini
daha uzatır.
SOĞAN: Aşırı yıpranmaya, fiziksel yorgunluğa karşı. Kanı sulandırır, beyin oksijeni daha iyi
alır.
ÜRETİCİLİK
ZENCEFİL: İçerdiği maddeler beynin yeni fikirler üretmesini sağlar. Kan sulandığı için
vücutta daha serbest akar, beyin oksijenle beslenir.
KİMYON: İnsanın aklına birden bir fikir getirtir. İçerdiği uçucu yağlar bütün sinir sistemini
uyarır, ancak üretici düşünce şartıyla. Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı
içmelidir (bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyonla).
STRESE KARI
Gerginsek ne yaparız? Bir fincan kahve veya bir kola içeriz. Bu da yetmezse çikolata ve
hamburger yeriz. Böylece daha fazla strese gireriz. Besleyici maddelerin eksikliği, çok
miktarda kafein ve şeker sinirleri iyice bozar, dahası vücudun savunma sistemini, direncini
zayıflatır. Doğru bir beslenme stresli zamanların üstesinden gelmemizde bize yardımcı
olacaktır. Bunun için de yanlış alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekecektir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 67
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
protein doğru bir karışımdır. Örneğin kepek veya çavdar ekmeği ile peynir veya yulaf
ezmesi ile meyve veya yoğurt.
2. Kahveyi azaltın. Sabahları bir iki fincan kahve uyku sersemliğinizi gidermede
yardımcı olur. Fazlası ise sadece kalp çarpıntısına ve huzursuzluğa, daha sonraları
da uykusuzluğa yol açmakla kalmayıp hassas insanlarda korkuya ve endişeye de
neden olur. Kolalı içkiler de kafein içerir.
3. Çikolata yerine meyve yiyin. Arada bir yenen çikolataya bir diyeceğimiz yok. Fakat
fazla miktarda şeker kan şekerini altüst eder. eker miktarı önce artar, sonra hemen
düşer. Sonuçta yorgunluk ve tatlılara karşı istek ortaya çıkar. Buna karşılık meyve
veya kepek, çavdar ürünleri organizma tarafından daha yavaş enerjiye dönüştürülür,
kan şekerinin dengesi bozulmaz.
4. Sık sık bir şeyler atıştırın. Büyük porsiyonlu ve yağlı yemekler hemen hemen uyku
ilacı etkisi yapar. Fazla yağ ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatır. Fakat günde bir çok
defa yenen birkaç lokmalık bir şey enerjiyi aynı düzeyde tutar.
5. Alkolün olumsuz etkisi. Çok fazla alkol acısını ertesi sabah sadece baş ağrısı ile
değil, unutkan ve dikkatsiz olmakla çıkarır.
SİNİR BESİNLERİ
Önemli anti-stres maddeleri mineral olarak kalsiyum (süt ürünlerinde, yeşil sebzelerde)
ve magnezyumdur (kepek, çavdar, baklagiller, bal kabağı ve ayçiçeği çekirdeği). B
vitaminleri grubu aynı zamanda sinir vitaminleri olarak adlandırılır. B vitaminleri ette,
balıkta, kepek çavdar ürünlerinde ve koyu yeşil sebzelerde bulunur. unu da aklınızdan
çıkarmamalısınız; stres vitaminlere ve minerallere olan ihtiyacı arttırır. Bunun stratejisi
şudur: bol miktarda antioksidan vitaminler, yani C, E, beta-karotin vitaminleri ve selen.
Pratik olarak bunun anlamı: Günde beş kere ufak porsiyonlar halinde meyve veya sebze,
her gün zeytinyağı soslu salata ve yulaf ezmesi veya kepek ya da çavdar ekmeği
yemektir. Selen kepek ve çavdarın dışında balıkta da bulunur.
BAĞLAMA METODU
Alınan bilgilerin çağrışımları, belli bir sıra ve düzende hafızaya alındığında, hem sağ, hem de
sol beyin çalışmakta, böylece beyinde dinamik bir sentez oluşmaktadır. Bu da, alınan
bilgilerin kalıcı olmasına büyük ölçüde yardımcı olmaktadır.
Çünkü, Çağrışım Sistemi ile sağ beyin aktif hâle gelir; Bağlama Metodu ile de sol beyin aktif
hâle gelir.
Evet, çağrışım sisteminde bilgiler, hayâl gücü ile abartılı bir şekilde görsel hâle getirilir. Yani
kısaca, bilgiler elle tutulur, gözle görülür hâle getirilir.
Bağlama metodu ile ise, çağrıştırılan bu bilgiler belli bir sıraya bağlandığından, bilgiler kalıcı
hafızaya yerleşir.
1. Koç
2. Boğa
3. İkizler
4. Yengeç
5. Aslan
6. Başak
7. Terazi
8. Akrep
9. Yay
10. Oğlak
11. Kova
12. Balık
Önce yukarıdaki 12 burcu bakmadan sırasıyla saymaya çalışın. Yalnızca sol beyni
kullanarak bunları sırasıyla saymanın oldukça zor olduğunu göreceksiniz. imdi de bunları,
sağ beyin fonksiyonlarını kullanarak bir hikâyeyle hatırlama yolunu deneyelim:
"Bir koç merada otlamaktadır. Meraya bir boğa gelir. Koç boğaya kızar ve bir tos vurur. Neye
uğradığını şaşıran boğa, öfke ve şaşkınlıkla etrafına bakınırken orada dolaşmakta olan
ikizleri görür, onlara saldırır. Korkuyla kaçan ikizler yakındaki bir göle düşerler.
Gölde, ikizlerden birinin ayağını bir yengeç ısırır. O da, yengeci tuttuğu gibi can havliyle
sahile fırlatır. Sahile fırlatılan yengeç, oradan geçmekte olan bir aslanın üstüne düşer ve bu
defa da onu ısırır. Neye uğradığını şaşıran aslan başakların arasına dalar. Can acısıyla,
pençesiyle başaklardan büyük bir tutam koparır ve önüne çıkan bir terazinin kefesine
savurur. Terazinin öbür kefesinde ise bir akrep vardır.
Başaklar hızla terazinin kefesine savrulunca, akrep fırlayıp, yayını germekte olan bir avcının
ayakları dibine düşer ve onu sokar. Avcı kontrolü kaybeder, gayri ihtiyari ok yaydan çıkar ve
ileride otlayan bir oğlağa saplanır. Vurulan oğlak, o acıyla koşarken bir kovaya çarpıp devirir.
Kovanın içinde bir balık vardır. Devrilen kovayla birlikte balık da kovadan dışarı fırlar."
imdi de işin içerisine bağlantı metodu yoluyla sağ beyin fonksiyonlarından hayâl gücünü
katın ve bu ilginç senaryoyu dikkatle izledikten sonra, oniki burcu sırasıyla saymaya çalışın.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 69
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
a) Hayâl gücü
b) Çağrışım
Hayâl gücü ve çağrışım yoluyla bilgileri hafızaya alırken dikkat edilmesi gereken
noktaları şöylece sıralayabiliriz:
1. Çarpıcı hayâller kurun. Mümkün olduğu kadar olağanüstü, tuhaf, esprili olsun.
3. Kesinlikle, aklınıza ilk gelen hayâli kurun. Uzun boylu düşünüp kendinizi
zorlamayın. Bilinçaltı, bazen bilinçten daha seridir.
5. Abartın. Yâni, hayalinizdeki görüntülerde boy, sayı ve hızları iyice abartın. Sayıları
artırın, boyları büyütün ya da küçültün.
8. Lütfen, daima olumlu düşünün. Kendinizi rahat bırakın, gevşeyin. Asla baskı
altında hissetmeyin. Çünkü stres, bellek gücünüzü olumsuz yönde etkiler.
10. Unsurları, bilgileri, şekilleri belli bir sıraya koyun. Bu, çağrışım yoluyla
anımsamayı kolaylaştırır.
11. Renklendirin. Kurulan hayâllerde en önemli unsurlardan biri renktir. Ne kadar çok
ve canlı renkler kullanırsanız o kadar iyi olur. Sadece renkleri kullanmak bile
belleğinizi % 50 güçlendirecektir. Bu onbir maddeyi şöyle bir akrostişle ifade
edebiliriz:
Soyut ya da somut bir şeyi hafızanıza alırken duyularınızı kullanmak o şeyin en güzel
bir şekilde hafızanızda kalmasına sebep olur. Örneğin hafızanıza alacağınız nesne
bir karpuz olsun; önce onu herşeyi ile görmeye çalışın, sonra karpuzun kesilirken
çıkardığı sesi duymaya çalışın, kokusunu duyun ve tadını hissedin. Elinize alın ve
karpuza dokunun.
Kullandığınız her duyu organı o nesnenin, hafızanıza daha derin bir şekilde
nakşolmasına sebep olacaktır. Sevgi gibi soyut bir kelimeyi hafızanıza almak ve
yoğunlaşmak istediğinizde ise önce o kelimeyi somutlaştırın. Örneğin, sevgi size
kıpkırmızı bir kalbi hatırlatabilir.
HAFIZA ÇİVİLERİ
Rakam-ekil Sistemi'nde sabit olan, değişmeyen imajlar, 1'den itibaren 10'a kadar olan
rakamlardır.
Bu sistemde rakamlar, şekil itibariyle benzediği bazı şeylerle özdeşleştirilir. Örneğin 1 sayısı
kaleme benzer. Dolayısıyla, Rakam-ekil Sistemi'nde l sayısını kalem temsil etmektedir.
2 sayısı kuğuyu çağrıştırdığı için, 2 sayısını kuğu temsil etmektedir. 3 sayısını ise martı.
1'den l0'a kadar, hafızaya alınmak istenen şeyler, sırasıyla, o sayıyı temsil eden sembollerle
ilişkilendirilerek hatırda tutulabilir.
Bu sistem, az sayıda şey hafızaya alınmak istendiği zaman, meselâ alışveriş listesi için
rahatlıkla kullanılabilir. İşte listemiz:
1. Kalem
2. Kuğu
3. Martı
4. Yelkenli
5. Eldiven
6. Çengel
7. Uçurum
8. Gözlük
9. Balon
10. Ayak-top
1. KALEM: Kalem 1 sayısına benzediği için, 1 sayısı kalem ile ilişkilendirilmiştir. Yani, l sayısı
kalemi çağrıştırmaktadır.
2. KUĞU: Kuğu, 2 sayısına benzediği için, 2 sayısı kuğu ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 2 sayısı
kuğuyu çağrıştırmaktadır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 72
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
3. MARTI: Martının kanatları 3 sayısına benzediği için, 3 sayısı martı ile ilişkilendirilmiştir.
Yani, 3 sayısı martıyı çağrıştırıyor.
4. YELKENLİ: Yelkenli 4 sayısına benzediği için, 4 sayısı yelkenli ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 4
sayısı, yelkenliyi çağrıştırıyor.
5. ELDİVEN: 5 sayısı eldivene benzediği için, 5 sayısı eldiven ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 5
sayısı eldiveni çağrıştırmaktadır.
6. ÇENGEL: 6 sayısı çengele benzediği için, 6 sayısı çengel ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 6
sayısı çengeli çağrıştırmaktadır.
7. UÇURUM: 7 sayısı uçuruma benzediği için, 7 sayısı uçurum ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 7
sayısı uçurumu çağrıştırıyor.
8. GÖZLÜK: Gözlük 8 sayısına benzediği için, 8 sayısı gözlük ile ilişkilendirilmiştir. Yani, 8
sayısı gözlüğü çağrıştırıyor.
9. BALON: 9 sayısı, uçan bir balona benzediği için, 9 sayısı balon ile ilişkilendirilmiştir. Yani,
9 sayısı balonu çağrıştırıyor.
10. AYAK - TOP: Ayak 1 sayısı ile, top ise 0 ile ilişkilendirilmiştir. İkisi yan yana 10 sayısını
çağrıştırmaktadır.
1. Araba
2. Bilgisayar
3. Mikrofon
4. Balina
5. Ev
6. Para
7. Menekşe
8. Ağaç
9. Aslan
10. Tavuk
1. Birinci hafıza çivimiz olan kalem ile listenin birinci sırasındaki araba arasında birbirini
hatırlatacak şekilde bir hafıza ilişkisi kurulur. Burada, kalem şeklinde, sesler çıkaran, hareket
hâlinde bir arabayı hayâlen düşünebiliriz.
2. İkinci hafıza çivimiz ile bilgisayar arasında şöyle bir ilişki kurabiliriz: Suyun üzerinde,
gagasının ucuyla bilgisayarın tuşlarına basarak yüzen bir kuğu hayâli, bize "2" deyince kuğu
yoluyla bilgisayarı hatırlatır.
3. Üçüncü hafıza çivimize, üçüncü kelime olan mikrofonu yerleştirdiğimizde, bir martının
kocaman bir mikrofonla gökyüzünde şarkı söyleyerek uçtuğunu hayâlimizde seyredebiliriz.
4. Dördüncü hafıza çivimiz olan yelkenliye, dördüncü kelime olan balinayı bağladığımızda,
balinanın büyük gürültülerle yelkenliyi denizden çektiğini hayâlimizde görsel olarak
canlandırabiliriz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 73
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
5. Beşinci çivimiz eldivene beşinci kelimemiz evi bağladığımızda, siyah bir eldiven giymiş
kocaman bir elin gelip bir evi çatır çatır kırdığını gösteren tablo hayâlimizde oluştuğunda,
artık ev kelimesi unutulmayacaktır.
6. Altıncı çivimiz çengele para taktığımızda, çengelle paraların bize doğru geldiğini
hayalimizdeki tabloda görselleştirdiğimizde, hafızamızda unutulmayacak hâle gelir.
7. Yedinci çivimiz uçuruma menekşeyi taktığımızda, uçurumun dibindeki dev bir menekşenin
hızla büyüyüp uçurumun üstüne kadar ulaştığını hayâl edebilir, kocaman yaprak ve
çiçeklerini görebilir, ona dokunabilir, koklayabiliriz.
8. Sekizinci çivimiz gözlük ile ağaç arasında bir ilişki kurduğumuzda, ağacın kocaman bir
gözlük takarak şarkılar söylediğini hayâl edebiliriz.
9. Dokuzuncu çivimiz balona dokuzuncu kelime olan aslanı bağladığımızda, aslanın balonu
şişirirken patlattığı ve kulakları sağır eden bir gürültü çıkarttığını hayâlimizde canlandırabiliriz.
10. Onuncu çivimiz ayak-top ile tavuk arasında bir ilişki kuralım. Futbol sahasında
futbolcunun, ayağıyla top yerine bir tavuğa vurduğunu hayâl edebilir, hattâ tavuğun
gıdaklamalarını bile duyabiliriz.
HAFIZA SİSTEMLERİ
www.adanahafiza.com
İnsanların isimlerini hafızalarımıza yerleştiremediğimizde onlarla uzun süreli kalıcı ilişkiler kurmamız da mümkün olmaz.
Herkesin en değerli varlığı kendi ismidir. Eğer bir insanın ismini bilmiyorsak ona verdiğimiz mesaj şu olur: “Seni tanımıyorum.
Senin ismini, öğrenilmesi gerektiği kadar değerli bulmuyorum. Benim arkadaş çevremde sen yoksun.”
Siz düşmanınıza bile böyle demekten çekinirsiniz. Ama isimlerini bilmediğinizde ne yazık ki insanlara söylediğiniz de budur.
Hepimiz tanıştığımız insanların isimlerinin hafızamızda kalmasını istiyoruz. Ama çoğu zaman tanıştıktan sonra 1 dakika bile
geçmeden isimlerini unutuveriyoruz. Medeniyetin ürettiği stres bu sorunumuzu her geçen gün biraz daha arttırmaktadır.
Hepimi isim hafızamızı geliştirmek istiyoruz. Yüz bin ismi hafızalarında tutabilen politikacıları bile geride bırakabiliriz. Fazla
emek harcamayacağız. Sadece bir haftalık düzenli “ama mutlaka düzenli” egzersiz yapacağız. Yineleyelim: Bir davranış
alışkanlık haline getirilmezse her defasında özel bir dikkat ve enerji harcanarak gerçekleştirilebilir. Ama onu alışkanlık haline
getirdiğimizde artık bilinçsiz şekilde ve hiç emek vermeden gerçekleşen bir iş olur. Aşağıdaki alıştırmaları bir hafta boyunca
her gün yaparsak isim hafızası için hayatımızı değiştirecek yeni bir alışkanlık geliştirmiş oluruz.
İsim hafızası sağlıklı bir tanışma işlemi gerektirir. Sağlıklı bir tanışma ise iki safhadan oluşur. Yapmamız gereken işlerin
%50’si tanışmadan önce, %50’si de tanışmadan sonra gelir. Şimdi iki safha olarak ele aldığımız tanışma sürecini açalım:
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 74
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
1.Hafızamızda insanların genel görünümlerine ilişkin bir dosya oluşturmalıyız. Bunun için her anımızı kullanabiliriz. Kafa ve
yüz şekilleri: Uzun, kısa, dar, geniş, sivri, oval kafa yapılı arasındaki ayrım... Çene: geniş, dar... Kaşlar:Siyah, sarı, zayıf, gür,
düz, yay... Alın: Açık, kapalı, geniş, dar, kırışık, pürüzsüz... Kulaklar: Büyük, küçük, arkaya yapışık, öne kalkık, kulak memesi
bitişik, ayrık... Burun: Büyük, küçük, ucu kalkık, kemer.... Ten: Sarı, siyah, buğday renkli, kızıl, pürüzlü, sivilceli, düzgün...
Ağız ve dudaklar: Geniş, dar, kalın, ince, bitişik, aralıklı... Dişler: Düzgün, karışık, bitişik, aralıklı, temiz, kirli, beyaz. sarı...
Genel beden ve boy: Uzun, kısa, orta boy, şişman, zayıf, normal dolgunlukta, dik duran, kambur duran, başı sağa, sola eğik,
iri kemik yapılı, zayıf kemik yapılı, parmakları uzun, kısa vs....
Kişilerin yüz ve beden hatlarına ilişkin bu genel dosyayı oluşturmak için her zaman fırsatımız vardır. TV seyrederken, parkta
otururken, otobüste yolculuk yaparken, sokakta yürürken, gazete veya dergi okurken her yerde bu fırsatı bulabiliriz. İnsanları
dikkatlerini çekmeden gözlemlemeli ve aralarındaki farkı belirlemeliyiz. Kısa süre içinde beynimiz yeni simaları çabucak
tanıyıp diğerlerinden ayrımlaştırabilme yeteneğini geliştirecektir.
2. Tanışmak üzere olduğunuz insanın ilk bakışta nasıl bir imajı vardır? Doktor, bürokrat, siyasetçi, sanatçı, köylü, şehirli,
eğitimli, eğitimsiz, asabi, somurtkan, sevecen, çabuk uyum sağlayan, yabancı, utangaç, utanmaz, gururlu, mütevazi vs...
Hangi sıfatları kendisine yakıştırıyorsunuz? Tanıdığınız bir simaya veya kişiliğe benzetebilir misiniz? “Arkadaşım Çağlar
kadar cana yakın, Salih kadar yakışıklı..vs” diyebilirsiniz. Birilerine benzetmeniz sağlıklı bir bağ kurmanızın kapısını
açacaktır.
3.Tanışmak üzere olduğunuz kişinin yüz hatlarını inceleyin. İlk safhada belirtilen çalışmaları yeteri kadar yaptıysanız şimdi bu
iş çok kolay olacaktır. Örneğin tanışmak üzere olduğunuz insanı tanımlarken “geniş yüzlü, oval başlı, küçük ve ucu kalkık
burunlu, yay ve siyah kaşlı, siyah gözlü, küçük ağızlı, kalın dudaklı, geniş alınlı bir adam” ortaya çıkabilir. Ne kadar çok
ayrıntıyı fark ederseniz o kadar güçlü kavramış olacaksınız.
1.Tam isim söylenirken isme dikkat etmemiz gerekiyor. Kişi tam ismini söyledikten sonra aradan 15 saniye geçerse artık
ismin ne olduğuna dikkat etmemizin bir anlamı kalmaz. Dikkatimiz dağınık olduğu zaman bu süre 5 saniyeye kadar inebilir.
İsimlerin hafızamıza yerleşememesinin en temel nedeni tam burasıdır. İsimleri tam duyduğumuz anda zihnimizde başka bir
mesele bulunmamalı ve sadece ismi dinlemeliyiz. Eğer tam o anda ismi duyduysak şimdi ismi kalıcılaştırmak için 20 saniyelik
bir süremiz vardır. Bu süre içinde bir şeyler yapmazsak isim en fazla 20 dakika kadar hafızamızda kalacak, ondan sonra geri
çağrılamayacaktır. Şimdi diğer adıma geçelim:
2.İsmi 20 saniye içinde kalıcılaştırmak zorundayız. Bunun yolu ismi yeterince tekrar etmekten geçiyor. Bilginin hafızaya
çağrılabilecek şekilde yerleşmesi için yeterince güçlü enerjiyle yerleşmesi gerekir. Eğer isim çığlıklarla söylenmediyse zayıf
bir enerji düzeyiyle alınmış olacaktır. Bu enerji düzeyini ismi tekrar ederek arttıracağız. İşte bazı tekrar taktikleri: Kişi kendini
tanıtmış ve adının “Yusuf Ziya Öztürk” olduğunu söylemiştir.
a)”Pardon gürültü var, tam olarak duyamadım, tekrar eder misiniz?” İlgili olduğunuz için kişi mutlulukla ismini tekrar edecektir.
Ama bu soruyu iki dakika sonra sorarsanız utanç duyabilirsiniz. Böylece aslında kişinin ismini söylerken onu dinlemediğinizi
itiraf etmiş olursunuz.
b) “Af edersiniz, soyadınızı tekrar alabilir miyim?” Soyadı duyamamanız normaldir. Size önem verilecek ve soy ad
yinelenecektir.
c)”Yusuf Ziya Öztürk dediniz. Memnun oldum Yusuf Bey. ‘Ziya’nın anlamını hep merak ettim?” Böylece hem ismi tekrar etmiş
hem de ismi üzerinde konuşma kapısını açmış oldunuz. İnsanların çoğu ismi üzerinde konuşmaktan hoşlanır.
d)”Yusuf Ziya Öztürk. Tanıştığımıza memnun oldum Yusuf Bey” Böylece siz ismi tekrar ediyorsunuz. Sadece “Tanıştığımıza
memnun oldum” da diyebilirdiniz ama o taktirde ismi unutma ihtimalinizi arttırmış olursunuz. Çünkü ismi bizzat tekrar
etmiyorsunuz.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 75
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
e)”Yusuf Bey sizi önemli bir bürokrat dostumuz olan Ahmet Bey ile tanıştırayım. Ahmet Bey sizi Yusuf Ziya Öztürk Bey’le
tanıştırmak istiyorum.” Böylece daha da ileri gidiyorsunuz ve fırsatlar bularak ismi tekrar ediyor, pekiştiriyorsunuz.
3. Duyularımızı kullanarak ismi iç dünyamızda canlandırabiliriz. Sağlıklı bir zihin için yukarıdaki adımda belirtilen çalışmaların
yapılması yeterli olacaktır. Ancak eğer tanıdığınız veya ismini öğrendiğiniz kişi ile bire bir konuşmuyorsanız başka yollar
bulmalısınız. Radyo ve TV’den izlerken, kitap okurken, arkadaşlarınız anlatırken öğrendiğiniz isimler için tekrarlamayı kendi
başımıza yapmalıyız. Ayrıca kendi başımıza yapacağımız tekrarı normal tanışmalarımızın %100 sonuç vermesi için bir
destek olarak kullanmamız da mümkündür. Buna göre:
a)İsmi duyularınızla canlandırabilirsiniz: İşitme: İsmi bir çığlığa dönüştürebilirsiniz. Çığlıklar “Yusuf Ziya Öztürk” diyebilirler.
Görme: “YUSUF ZİYA ÖZTÜRK” isminin yazılı olduğu hayali bir duvarı akli gözünüzde görebilirsiniz. Dokunma: Birbirine
yapıştırılmış ve “Yusuf Ziya Öztürk” seklinde okunabilecek şekilde hazırlanmış balonlara tek tek dokunabilirsiniz. Veya bu
ismin kazındığı bir ağaçtaki tüm harflere tek tek dokunabilirsiniz.
Duyuların kullanımı başlangıçta zor olabilir. Ancak çalışırsanız bu çabucak gelişir ve bunu her gün en az iki dakika çalışarak
bir hafta sürdürürseniz bu işi kolayca yapabildiğinizi görürsünüz.
b)İsmi abartılı bir filmde kurgulayabilirsiniz. Donuk görüntü tek kare resim olduğu için daha az mesaj içerir ve unutulma
ihtimali daha kuvvetlidir. Ancak eğer oluşturduğunuz bir filimse zihninizde yüzlerce resim oluşacağından unutulması imkansız
denecek kadar zordur. Örneğin “Yusuf Ziya Öztürk”’ün ilk iki adının baş harfleri “Y” ve “Z”, “Ö” şeklindeki akvaryumda
oynuyor olabilirler. Yusuf Peygamberin (as) hikayesini biliyorsanız Yusuf Peygamberi Mısır ülkesinde parlayan bir ziya olarak
görebilirsiniz. Sonra da Yusuf Ziya’nın Türkiye’de Mısır yediğini düşünür, bunun filmini görürsünüz. Oluşturabileceğiniz
filmlerin zenginliği hayal gücünüze yani beyninizin sağ lobunu kullanma yeteneğinize bağlıdır. Bu yetenek ise çok çabuk
gelişebilir. Filmi oluşturduktan sonra bir defa geri ve bir defa ileri sararak akli gözünüzde onu seyretmelisiniz. Bu şekilde
yukarıdaki filmi oluşturduğunuzda Yusuf’u gördüğünüzde önce onu Mısır yerken hatırlayacaksınız, ardından Mısır’da ziya
saçan Yusuf Peygamberi(as) ve ardından da Yusuf Ziya Öztürk’ü hatırlayacaksınız. Filmi oluştururken dikkat edilmesi
gereken şudur: Filim ilgili kişinin ismini taşıyan veya onun ismine benzeyen bir kelime taşımalıdır. Örneğin bir öğrencimizin
adı Tuba idi ve ona ilişkin film oluştururken “Tuba ağacını” kullandık.
4.Bu aşama 1 ve 2 veya 1 ve 3 ile aynı zamanda yapılacaktır. Kimlik bilgileriyle ismi birleştirmemiz gerekmektedir. Eğer bu
birleştirmeyi sağlıklı yapamazsak o zaman kişiyi çok iyi hatırlayacağız fakat ismi aklımıza gelmeyecek. Veya ismi
hatırlayacağız ama bu ismin kime ait olduğunu bilemeyeceğiz. Birleştirme iki bilginin yan yana düşünülmesiyle oluşturulur.
Tanıştığınız kişinin adıyla yüz hatları ve hakkındaki diğer bilgileri yan yana getirin. Örneğin “orta boylu, siyah saçlı, siyah,
zayıf ve yay kaşlı, siyah gözlü oval başlı, küçük burunlu, orta boylu beyaz tenli sanatçıya benzeyen, mütevazi ve çekingen
görünümlü kişiyi” canlandırdığınızda adını düşünün ve adını söylediğinizde zihninizde canlandırdığınız şahsına gidin. Eğer
isim gıyabında tanıdığınız kişi ise örneğin TV’de seyretmişseniz veya kitapta resmini görmüşseniz gördüğü resmiyle, radyoda
dinlemişseniz duyduğunuz sesiyle, biliyorsanız var olan eserleriyle kişiyi ilişkilendirin. Kişinin faaliyet ve uzmanlık alanını,
yaptıklarını düşünürseniz bu ilişkilendirmeniz güçlenmiş olacaktır. Böylece tanışma süreci başarılı bir şekilde sona ermiştir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 76
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Beynimizde bilgileri yerleştirebileceğimiz raflar oluşturabilmek için hafıza bloklarına ihtiyacımız vardır. İlk aşamada sabit
hafıza blokları, diğer deyişle bilgi rafları oluşturacağız. Bu blokları iyice yerleştirdikten sonra edindiğimiz bilgileri bu bloklara
yerleştireceğiz. Bloklar boyutlardan oluştuğu için beynimizin sağ lobu devreye girecek ve bilgi daha etkin şekilde hafızamıza
yerleşecektir. Aşağıda Roman Oda Sistemi anlatılmış, bireysel olarak üretilebilecek benzer özel hafıza bloklarına ilişkin
örnekler de sunulmuştur.
Sistemi yerleştirirken ilk yapacağınız iş 1’den 10’a kadar olan bu odaları zihnnizde ileri, geri ve karışık sırada defalarca tekrar
etmektir. Öyle ki 10 rakamını duyunca zihninizde hemen bahçe canlanmalı, 3 rakamı ise antreyi canlandırmalıdır. Yeterince
çalışmış iseniz artık blok zihninize yerleşmiştir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 77
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Şimdi bu blok içerisine daha önce gördüğümüz temel hafıza araçlarını da kullanarak 10 maddelik bir listeyi yerleştirmek
istiyoruz. Varsayalım ki bakkala gidiyorsunuz ve 10 maddelik listenin hatırlanması gerekiyor. Şimdi listeyi daha önce
oluşturduğumuz blok içine nasıl yerleştirdiğimizi görelim:
Hikayemizde oluşturduğumuz liste bir filme dönüşmüştür. Bu filmi birer defa zihnimizde ileri geri çevirdikten sonra artık
unutulmaz. Oluşturduğumuz filmin mutlaka bir noktası bize listede sırada neyin olduğunu hatırlatacaktır.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 78
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Roman Oda sistemi özellikle bir arada hatırlanmaları gereken bilgiler için idealdir. Ayrıca bu 10 maddeden oluşan sistemi
büyütebiliriz. Burada 10 maddeyi 100 maddeye çıkarmayı deneyelim. 10 ayrı ev canlandıracağız. Temel planı aynı olmakla
birlikte her birinin özellikleri diğerlerinden farklı olacak:
1.Buzlardan oluşmuş (1-10)2.Buhar ve sis kaplanmış (11-20)3.Her tarafında yağmur yağıyor (21-30)4.Her tarafında kar
yağıyor (31-40)5.Her tarafı kırmızı renkte (41-50)6.Her tarafı beyaz olan ev (51-60)7.Her tarafı siyah olan ev (61-70)8.Her
tarafı yeşil olan ev (71-80)9.Gül kokan ev (81-90)10.Müzik yayını yapan ev (91-100)
Böyle bir yapılanma ile listeyi 100 tane farklı odası olan bir sisteme dönüştürmüş olursunuz. Burada 99’uncu sırada gül
kokulu balkonu, 65’inci sırada beyaz renkli çocuk odasını, 22’nci sırada buhar ve sis kaplanmış mutfağı hatırlayacaksınız....
Eğer çok büyük listeleri bir çırpıda hafızanızda tutabilmek istiyorsanız Dominic O’Brain tarafından geliştirilen Dominic System
adını verdiği, ‘Rakam-Kafiye”, “Rakam-Şekil” ve “Rakam-Harf’ sistemleri üzerinde çalışmanız gerekecektir.
a) Tarih Blokları Bol miktarda tarihi hafızanızda tutmanız gerekiyor. Aşağıdaki bloğu iyice yerleştirin ve etkisini görün:
Şimdi hafızanızda tutmanız gereken bir tarih bulalım ve diyelim ki Zeki Efendi isimli bir şairin 1841’de doğmuş olduğuna
ilişkin bilgiyi hafızamıza kaydedeceğiz. Blok iyice yerleşikse şunu düşüneceğiz: Şair Zeki Efendi doğarken Osmanlı
imparatorluğu savaşıyor ve topraklarını kaybediyordu. Zeki Efendinin doğumunu savaş meydanlarında görüyorsunuz. Daha
sonra sorguladığınızda Zeki Efendinin doğum tarihinin 18 ile başladığını hatırlayacaksınız. Son iki rakamı kolaylıkla
hatırlayabileceksiniz. İsterseniz son iki rakam için de yukarıdakine benzer bir blok oluşturabilirsiniz. Çoğunlukla bu kadar
küçük bir blok beynimizin sağ lobunun etkin olmasına yetecek ve son iki rakam olan 41, 18 rakamına bağlı olarak
hatırlatılacaktır.
Eğer hafızanıza almanız gereken bilgi %10, %40 türünden bir bilgi ise yukarıda anlattığımız Roman Oda Sistemini
kullanabilirsiniz. Örneğin bir alışverişte yapılacak %20 indirimin yeri mutfaktır. %95 indirimin yeri balkon ile bahçenin tam
ortasıdır.
Uyku
Uyku bilinenin aksine vücudu dinlendirmek için değil beynin sağlıklı
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 79
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
çalışması için gerekli. 20 saat uykusuz kalan bir kişi yasal alkol sınırını
aşmış kişiyle aynı reaksiyonu veriyor. Beynin düzenli uykudan nasıl
faydalandığı ile ilgili 3 teori var:
1960’ların sonlarında Tony Buzan tarafından ortaya çıkarılan zihin haritaları günümüzde,
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 80
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
zihinlerini daha etkin kullanmak isteyen, gencinden yaşlısına kadar milyonlarca insan
tarafından kullanılıyor.
Zihin haritaları, hayattın herhangi bir öğrenme ya da düşünme gerektiren çoğu alanında
uygulanabilir.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 81
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
‘Tonlarca işi’ azaltır. . Çalışırken, tekrarları yaparken ve sınavlarda kendinizi iyi hissedersiniz.
Öğrenme Öğrenme becerilerine olan güveniniz artar.
Resmin genelini, global görüşü bir anda görmenizi sağlar. Bağlantıları ve ilişkileri daha iyi
Gözden Geçirme anlarsınız.
Daha iyi sonuçlar elde etmek için göreve odaklanırsınız. Kortikal becerilerinizin tümünü kullanmak
Konsantrasyon dikkatinizi çeker.
Partiler, tatiller, projeler ya da herhangi bir konuda tüm detayların üstesinden gelin.
Organizasyon
Başından sonuna kadar tüm detayları ve bakış açılarını tek bir kağıtta düzene sokun.
Planlama
Planlamadan gündem oluşturmaya, toplantıyı yönetmekten dakikalarca işe… tüm işler hızlı ve etkin
Toplantılar bir biçimde hallolur.
Hazırlıktan sunuma kadar tüm işleri kolaylaştırır ve çok daha hızlı hale getirir.
Eğitim
Düşünceleri analiz etmek için bir yöntem- neredeyse düşüncelere giden bir kısa yol!
Düşünme
Daha çok düşüncenin yaratıldığı ve uygun bir biçimde değerlendirildiği yeni bir beyin fırtınası
Beyin Egzersizi yöntemi.
İnsanoğlu dünya gezegeni üzerinde ilk yürümeye başladığı andan itibaren, hafıza başlıca ilgi
alanları ve merakları arasında olmuştur. Eğer ilk insanlar unutsaydı, bu sadece bir hafıza
sorunu değil ölüm-kalım meselesi olurdu: hangi yılanın zehirli olduğunu hatırlayamasalardı,
hangi besinin faydalı olduğunu; araçlarını ve silahlarını nereye sakladığını; bataklıkların, kum
çukurlarının, dar boğazların nerede olduğunu; gizli erzak ve besinleri nereye koyduğunu
hatırlayamasalardı başka herhangi bir şeyi hatırlamaya fırsatları dahi olmayacaktı!
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 82
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Hafızaya bu temel yaşamsal bakış açısıyla bakarsak, hafızanın yalnızca alışveriş listesini ya da
sınav bilgilerini hatırlamayla ilgili değil-kelimenin tam anlamıyla ölüm kalımla ilgili olduğunu
fark ederiz. İşte bu nedenle tarih boyunca tüm kültürler, zamanlarının ve enerjilerinin büyük
bir kısmını ‘hafıza sistemlerini’ geliştirmeye ve mükemmelleştirmeye adamıştır.
Kayalar üzerindeki tek renkli kod ve işaretlerden, önemli olan şeylerin yerini hatırlamak için
uydurulan tekerlemelere kadar dünya üzerindeki hafıza sistemleri gelişmeye devam etti.
Uygarlık
İnsanoğlu yaklaşık 10.000 yıl önce uygarlığı keşfettiğinde, yaşam daha düzenli bir hale geldi,
nesiller boyunca düşünürlerin huzur içinde yazı yazması ve yaratması olası hale geldi ve
böylelikle, beyin; seyahat etme, yemek arayışı ve hayatta kalmak için gerekli temel isteklerle
uğraşmaktan çok kendi içsel süreçlerine ve yaratıcılığa odaklanabildi.
Birkaç bin yıl içinde ise, birtakım kültürler, kendilerinden sonra geleceklerin tarihlerini,
dinlerini, coğrafyalarını, yemeklerini ve davranış kodlarını hatırlamalarını sağlamak için hikaye
anlatma sistemlerini, şarkıları ve edebiyatı geliştirdiler.
Beynin vücutla, vücudun beyinle ve insan varlığının evrenle olan ilişkisine büyük merak duyan
Yunanlılar, hafıza sanatını ve hafıza tekniklerini yeni ufuklara taşımışlardır. Hatta hafızaya
karşı o kadar büyük bir saygıları vardı ki, gerçek evrenin yaşamsal bir parçası olarak
düşündükleri şeyi onurlandırmak için hafıza tanrıçası Mnemosyne’i yarattılar.
Yunanlılardan sonra Romalılar bu sistemleri geliştirmeye devam etti ve ‘Roman Odası’ diye bir
sistem eklediler. Roman Odası, hatırlamayı istediğiniz şeyleri koyduğunuz hayali bir oda
yaratarak hafızanızı geliştiren bir sistemdi.
Roma İmparatorluğunun çöküşünden yaklaşık 2000 yıl sonra hafıza sanatı ve bilimi
duraklama dönemine girdi çünkü dünyadaki dini inançlar, hayal gücünün kullanmanın ‘iyi bir
şey olmadığını’ hissettiler ve dolayısıyla bireylerin hayal kurmasını cesaretlendiren düşünme
tekniklerine soğuk baktılar.
Zihinsel Devrim
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 83
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
kullanıcının sayılardan harflere kolaylıkla ve hemen geçiş yapmasını sağlayan ilk sistemdi.
Böylelikle, sıfırdan sonsuz sayılara kadar uzanan ve kullanıcının herhangi bir sözcüğü kendi
özel sayısına ve aynı şekilde herhangi bir sayıyı kendi özel harfine çevirmesini sağlayan bir
sistem yaratıldı. Bu da hafıza tekniklerini 100 kat daha fazla geliştirme şansı yarattı.
300 yılı aşkın bir süre boyunca başka büyük bir gelişme yaşanmadı, ta ki 20.y.y.ın ortalarında
Zihin Haritaları ortaya çıkana kadar.
Zihin Haritaları, “beyin için İsviçre çakısı” benzetmesi yapılan muazzam etkili bir hafıza
aracıdır. Sizleri, adım adım, hafızayı hayatının tutkusu ve işi haline getiren bir beynin
deneyimleri, hayal kırıklıkları ve keşifleriyle dolu bir yolculuğa çıkaracağım.
Öykü ilerlerken, kendi deneyimlerinizi hatırlayın, ve bir not defterine kendi hafıza gücünüze
eklenecek bilgi parçacıklarını yazın.
Bunu yaparken de aynı zamanda, genel hatlarıyla verilen deneyimleri siz yaşasaydınız,
hafızanızın işleyişine dair verilen bilgilerle, siz nasıl bir sistem tasarlardınız bunu düşünmeye
başlayın.
Aşağıdaki bölümde, zihin haritası yöntemi ile ilgili pek çok bilgi aktaracağız. Sırasıyla,
bu yöntemin nerelerde kullanılabileceğini anlatacak, daha sonra nasıl
hazırlanacağından bahsedeceğiz. Ardından, bu yöntemi kullanmanın yararlarından
söz edecek ve bu yazı için hazırlamış olduğumuz bir zihin haritası örneği ile yazımızı
noktalayacağız.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 84
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Zihin haritasından söz edildiğinde, genellikle hızlı not tutma yöntemiymiş gibi
algılanır. Ancak gerçekte kullanım alanı çok daha geniştir. Aşağıdaki bölümde, örnek
kullanım alanlarının bazılarından söz edilmektedir. Tavsiyem, benim burada
önerdiklerim dışında, bu yöntemi kullanabileceğiniz diğer alanları tespit edin ve
hemen kullanın.
Kullanım Alanları;
Sunum Hazırlığı : Sunum yapmak, pekçok kişi için kabustur. İnsanlar, topluluk
önünde konuşmaktan, söyleyeceklerini unutmaktan, velhasıl hata yapmaktan çok
korkarlar. Bu yöntem, sunum hazırlıkları sırasında, aktarılacak konuların belirlenmesi,
birbirleri arasında ilişkilendirme yapılması ve akılda kalıcı anahtarların tespit edilmesi
açısından önemlidir.
Birleştirme : Birbirleriyle benzer birkaç kitap, rapor vb.'nin belleğinize tam olarak
yerleşmesinde etkili olabilir ve benzerliklerin bir araya getirilmesi ile bütünlük
sağlanabilir. Örneğin, Peynirimi Kim Kaptı? isimli kitap ile Değişim Kültürü isimli
kitabın verdiği mesajlar birleştirilerek zihinsel bütünlük sağlanır.
Not Tutma : Zihin haritası yönteminin en sık kullanıldığı alandır. Bu yöntem ile,
sıradan insanların sayfalarca tuttukları notlara inat, size tek bir sayfa yetecektir.
Beyin Fırtınaları : Beyin fırtınası, özellikle yaratıcı düşünme ve yeni fikirler ortaya
çıkarma konusunda yararlanılan en güçlü yöntemlerden biridir. Zihin haritası
yöntemiyle birleştirildiğinde çok daha etkili olabilmektedir.
Beyin fırtınası sonucunda ortaya çıkan fikirler, zihin haritası yöntemiyle
kaydedildiğinde, birbirini destekleyen ve birbirleriyle bağlantılı olanlar kolaylıkla
görülebilir. Böylelikle, geliştirme aşamasında yol gösterici olurlar.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 85
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
Öncelikle, boş beyaz bir A4 yada A3 kağıdı ve birkaç renkli kalem ile hayal gücünüzü
yanınıza alın. Ardından üzerinde çalışma yapmak istediğiniz bir konuyu belirleyerek,
aşağıdaki uygulamaları gerçekleştirin.
Ana konuyu destekleyecek temel alt başlıkları, merkezden çıkan kalın dallara yazın.
Gerekli gördüğünüz başlıkların yanına, o başlığı en güzel şekilde ifade edecek
sembolü, resmi, şekli vb. çizin. Ancak, dalları çizerken, merkezde bulunan ana konu
başlığı etrafında, eşit açılarda olmasına özen gösterin. Bunun daha sonraki
aşamalarda işinize çok yarayacağını söyleyebilirim. Yine dalların çiziminde farklı
renkleri kullanmaya dikkat edin.
Temel Başlıklar, ince dallar yardımıyla detaylandırılır. İnce dallara, temel başlıkları
destekleyici alt başlıklar yazılır. Sembol yada şekillerle görselleştirilir.
Sembollerle destekleme yaklaşımı, sağ beyin için önem taşımaktadır. Ben, değişimi
tanımlarken peynir, müşterileri tanımlarken papatya resmi kullanıyorum. Zihin
haritanızı hazırlarken siz de, en çok kullanacağınızı düşündüğünüz (kendinize özgü)
her anahtar kelime için bir sembol (şekil, resim vb.) belirleyebilirsiniz.
Çalışma yaptığınız kağıt üzerindeki tüm temel ve alt başlıkları gözden geçirin.
Birbirleriyle ilişkili olanları tespit ederek, farklı renkte bir kalemle ilişkilendirin.
Beyninizin, sizden bağımsız yaptığı iş de, bundan farklı değildir. Bu yöntemi
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 86
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
1. Not tutarken, planlama yaparken ya da bir kitaptan önemli yerleri not ederken,
sıradan insanlar gibi sayfalarca kağıda ihtiyacınız olmayacak. Çünkü tüm bunları tek
bir sayfa üzerinde gerçekleştirebileceksiniz.
2. Konuları, kendinize özgü anahtar kelimeler, simgeler ve resimlerle ifade edeceğiniz
için beyninizin sağ ve sol bölümünü birlikte kullanıyor olacaksınız.
3. Tuttuğunuz notları, yıllar sonra da hatırlıyor olacaksınız, hem de bütün halinde.
(Sıradan not tutma yönteminde, bütünlük sağlanamaz ve hatırlama oranı üzerinden
zaman geçtikçe azalır)
4. Hedeflerinizi belirlerken, konular arasında daha önce hiç fark etmediğiniz ilişkileri
göreceksiniz.
5. Zamandan kazanacaksınız.
6. Bu yöntemi kullanmanın verdiği özgüveni hissedeceksiniz. Bu yöntemle çalışmaya
başladığınızda, zihninizin nasıl yapılandığını daha iyi görecek ve yeni bilgileri
beyninizin sağ bölümünü de kullanarak kaydetmeyi alışkanlık haline getireceksiniz.
7. Arkadaşlarınız arasında havanız olacak.
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 87
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ
E Ğ İ T İ M L E R İ M İ Z
Hızlı Okuma ve Anlama,Hafıza Teknikleri,NLP
Workshop,NLP Diploma,NLP Practitioner,
NLP Master Practitioner,NLP Trainer,NLP Master
Trainer,Quantum,
Trainer,Quantum,Dikkat
Quantum,Dikkat Eksikliği,Ders
Eksikliği,Ders Çalışma
Teknikleri,Yaşam Koçluğu,
Tiyatro ,Drama,Yoga,Reiki,Meditasyon,Sınav Kaygısı,
Özgüven,Satış Teknikleri,Beden Dili,İletişim,İkna
Sanatı,Diksiyon,Hitabet,Güzel
Konuşma,Liderlik,Yaşam Koçluğu
A ‘dan Z ‘ye Her Konuda Bireysel Danışmanlık Hizmetimiz İçin Randevu Alınız…
SAĞLIK NLP KİŞİSEL GELİŞİM REİKİ KUANTUM DRAMA TİYATRO YAŞAM KOÇLUĞU YOGA EFT 88
DİKSİYON HIZLI OKUMA VE HAFIZA MERKEZİ