Professional Documents
Culture Documents
com
Nüfus
Dünya’da Nüfus
Sınırları belli bir alanda yaşayan insan sayısına nüfus denir. Nüfusun sayısı, eğitim durumu, yaş ve
cinsiyet gruplarına dağılımı gibi özellikleri hakkında bilgi edinebilmek için, nüfus sayımları yapılır.
Nüfus sayımı bir ülkede yaşayan insanların belli bir günde sayılması işlemidir.
Günümüzde Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 Milyona ulaşmıştır. Dünya nüfusundaki bu hızlı artışın
nedenleri;
• Tıp Bilimindeki gelişmeler : Tıp bilimindeki gelişmelere bağlı olarak doğum oranlarının
artması ve ölüm oranlarının azalması nüfus artışına yol açmıştır.
• Tarımdaki Gelişme ve Endüstrileşme : Tarım ve endüstri alanındaki gelişmelere yaşam
koşullarının iyileşmesini sağlamıştır. Böylece kötü beslenmeden kaynaklanan ölümler
azalmıştır.
• Teknolojik Gelişmeler : Teknolojik gelişmeler, yaşam koşullarını iyileştirerek, nüfus artışına
dolaylı olarak etki eder.
Birleşmiş Milletler’in 1994 yılı verilerine göre Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 milyondur.
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artış hızı ya da doğurganlık hızı
denir. Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir. Ekonominin tarım
ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür düzeyinin geri olduğu ülke ve bölgelerde doğurganlık
hızı fazladır. Ayrıca kırsal kesimde doğurganlık hızı kentlere göre daha yüksektir. Nüfusun yıl içinde
göstermiş olduğu artış hızına ise yıllık nüfus artış hızı denir. Bir bölgedeki yıllık nüfus artış hızı doğum
ve ölüm oranları dışında göçlerle de değişebilir. Doğurganlık hızı ve yıllık nüfus artış hızı yüzde (%)
yada binde (%o) ile ifade edilir.
Aşağıda, Birleşmiş Milletler’in verilerine göre (1990-1995) kıtaların doğum oranı, ölüm oranı, doğal
nüfus artış hızı ve yıllık nüfus artış hızı verilmiştir.
Doğum oranının en yüksek olduğu kıta %o 42 ile Afrika’dır. Avrupa ise %o 12 ile doğum oranının en
düşük olduğu kıtadır. Doğum oranları ile kıta veya bölgenin gelişmişliği arasında yakın bir ilişki vardır.
Ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür düzeyinin düşük olduğu yerlerde
doğum oranlarında artış görülür.
Yaşam koşularına bağlı olarak insanların ortalama yaşam süresi kısalmaktadır. Bu nedenle ölüm
oranının en yüksek olduğu kıta, ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış Afrika’dır. Genç nüfusun
fazla olduğu ve sürekli göç veren Güney Amerika ise, %o 7 ile ölüm oranının en az olduğu kıtadır.
1990-1995 yılları arasında, ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış olması nedeniyle doğal nüfus
artışının en fazla olduğu kıta Afrika’dır. Avrupa’da ise doğal nüfus artışının en az olmasının
nedeni,doğurganlık hızlarını kontrol altına almış gelişmiş ülkelerin varlığıdır.
www.kpsscafe.com
Dünya Yıllık Nüfus Artış Hızı
1990-1995 yılları arasında yıllık nüfus artışının en fazla olduğu kıta, %o 28 ile Afrika kıtasıdır. Avrupa
ise göç almasına karşın %o ile yıllık nüfus artış hızının en az olduğu kıtadır.
UYARI : Bir ülkedeki nüfus artış hızının fazla olmasının sorun haline gelmesindeki temel etken, o
ülkenin ekonomik kaynaklarının ülkede yaşayan nüfusun beslenme, barınma, eğitim, sağlık ve iş gibi
temel gereksinimlerini karşılayamamasıdır. Bu duruma aşırı nüfuslanma denir.
Göçler
Nüfusun geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesidir. Göçler, hızlı nüfus artışının doğal bir
sonucudur. Bir bölgedeki nüfusun, artmasında veya azalmasında göçlerin büyük etkisi vardır.
Göçlerin oluşum nedenleri 3 grupta toplanır.
• Doğal Yıkımlar
Deprem, heyelan, kuraklık, taşkın, sel, çığ gibi doğal yıkımlar göçlere neden olmaktadır.
Doğal yıkımlardan zarar gören insanlar bulundukları yerleri terk ederek koşulları daha iyi olan
yerlere göç ederler. Örneğin ülkemizde 1998’de Adana’da meydana gelen depremde zarar gören
birçok kişi başka kentlere göç etmişlerdir. Yine 1998’de Bartın’da meydana gelen sel felaketi ise
ilçeyi yaşanamaz hale getirmiş ve göçe neden olmuştur.
Savaşlar, işgaller, devrimler, terör olayları veya dini olaylar göçlere neden olmaktadır. Örneğin
Sırpların işgali nedeniyle Bosnalıların bulundukları bölgeyi terk etmesi siyasi nedenli bir göçtür.
• Ekonomik Nedenler
Göç Tipleri
Göçler bir ülkenin sınırları içinde olabileceği gibi ülkeler arasında da olabilir. Göçler, oluştukları
yere göre iki gruba ayrılır :
• Đç Göçler
Herhangi bir ülkenin sınırları içinde oluşan göçlerdir. Bu yer değiştirme hareketi sırasında ülke
nüfusunda herhangi bir değişme söz konusu değildir. Genellikle iç göçlere bağlı olarak kent
nüfusları artarken, kırsal nüfus azalmaktadır. Đç göçler;
Kırsal alandan kırsal alana
Kırsal alandan kentlere
Kentlerden kentlere
Kentlerden kırsal alana
doğru olmaktadır. Đç göçlerin en fazla görüleni kırsal alandan kentlere doğru olanıdır. Verimli
tarım alanları, endüstrinin geliştiği bölgeler, ticaret merkezleri, maden yatakları bakımından
zengin olan bölgeler ve turistik yöreler göçmen çekerler.
• Dış Göçler
Bir ülkeden başka ülkelere olan göçlerdir. Göç veren ülkenin nüfusu azalır. Dış göçler, oluşum
nedenlerine göre 5 gruba ayrılır:
Zorunlu Göçler (Sığınma Göçleri) : Savaş, baskı veya zulümden açarak başka ülkelere
yapılan sığınma göçleridir. Örneğin 1991 yılındaki Körfez Savaşı sırasında Kuzey Irak
halkının bir bölümünün ülkemize göçü bu türdendir.
Yer Değiştirme (Mübadele) Göçleri : Bir antlaşmanın esaslarına dayanılarak yapılan,
ülke nüfuslarının karşılıklı olarak yer değişmesi ile oluşan göçlerdir. Örneğin Kurtuluş
Savaşı sonrası Yunanistan ile yapılan anlaşmalarla ülkemizde yaşayan Rumlar ile
Yunanistan’daki Türkler arasında yer değiştirme göçleri yaşanmıştır.
Gönüllü Göçler : Đnsanların çeşitli nedenlerle, kendi istekleri doğrultusunda, sürekli
yaşamak için başka ülke veya kıtalara gitmesiyle oluşan göçlerdir. Örneğin Avrupalıların
yeni dünya kıtalarına göçü bu türdendir.
Đşgücü Göçleri : Đnsanların, işsizliğin fazla olduğu geri kalmış ülkelerden, iş olanakları
fazla olan endüstrileşmiş ülkelere gitmesiyle oluşan göçlerdir. Bu göçle işçi gönderen
ülkeler döviz sağlar, ülkede işsizlik azalır, ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel
ilişkiler gelişir. Örneğin 1960 yılından itibaren, Türkiye’den çeşitli Avrupa ülkelerine işçi
göçü olmuştur.
Beyin Göçleri : Đyi eğitilmiş elemanların daha iyi çalışma olanakları sağlayan ülkelere
gitmesiyle oluşan göçlerdir. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamlarının
ABD’ye göçü bu türdendir.
Nüfusun Dağılışı
UYARI : Nüfusun dağılışında yer şekilleri, iklim, doğal bitki örtüsü, su kaynakları gibi doğal koşulların
belirleyici olduğu ülkeler ve bölgeler, ekonomik bakımdan geri kalmış yerlerdir. Gelişmiş bölge ve
ülkelerde nüfusun dağılışı daha çok ekonomik koşullara bağlıdır.
Dünya nüfusunun büyük bir bölümü uygun yaşama koşulları taşıyan ılıman iklim kuşağında
toplanmıştır. Dünya’da sık nüfuslanmış alanlar :
Muson Asyası : Asya kıtasının güney ve güneydoğusundaki ülkeleri kapsayan bu bölgede, bol yağışlı
iklim nedeniyle pirinç ve çay tarımı önem taşır. Dünya’nın en kalabalık ülkeleri olan Çin Halk
Cumhuriyeti ve Hindistan bu bölgede bulunmaktadır.
Akarsu Havzaları : Tarım koşullarının elverişli olduğu Ganj, Đndus, Fırat, Nil gibi akarsu havzaları sık
nüfuslanmıştır.
Avrupa : Madencilik, endüstri ve ticaretin çok geliştiği Avrupa’nın bütünü sık nüfuslanmıştır.
www.kpsscafe.com
Japonya ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları : Sanayileşmenin ve kısmen madenciliğin etkisiyle sık
nüfuslanmıştır.
Đklim koşullarının olumsuzluğuna bağlı olarak nüfusun çok az olduğu, tenha yerlerdir.
Soğuk Bölgeler : Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunan Grönland, Alaska, Kanada’nın Kuzeyi,
Đskandinav Yarımadası ve Sibirya’nın kuzey bölgeleri düşük sıcaklık nedeniyle seyrek nüfuslanmıştır.
Yüksek Dağlar : Đklim koşullarının her türlü ekonomik faaliyeti, özellikle tarımı sınırlamasına bağlı
olarak seyrek nüfuslanmıştır.
Sıcak ve Nemli Ekvatoral Bölgeler : Tropikal kuşakta, Amazon, Kongo havzaları gibi alçak yerler,
yüksek sıcaklık, aşırı nemlilik, sık ormanlar ve geniş alan kaplayan bataklıklar nedeniyle az
nüfuslanmıştır. Bu bölgede nüfus, iklim koşullarının elverişli olduğu yüksek kesimlerde toplanmıştır.
Nüfuslanmamış Yerler
Đklim ve zemin koşulları nedeniyle insanların yerleşmesine elverişli olmayan, nüfuslanmamış yerlerdir.
2
Kutup Bölgeleri : Güney Kutup Bölgesi’nde bulunan Antartika Kıtası 14 milyon km genişliktedir.
Kalın buzullarla kaplı bir kıta olduğu için nüfuslanmamıştır.
Bataklıklar : Bataklık, yağış miktarının fazlalığı nedeniyle, toprağın çok ıslak olduğu, yer yer suların
yüzeyde biriktiği yerlerdir. Yerleşmeyi ve ekonomik faaliyeti sınırlandırdıkları için nüfuslanmamıştır.
Çöller : Dönenceler çevresindeki Meksika, Büyük Sahra, Arabistan, Kalahari, Avusturalya çölleri ile
Asya’nın iç kesimlerindeki Đran, Kızılkum, Karakum, Taklamakan ve Gobi çölleri, insanların
yaşamasına ve yerleşmesine uygun değildir. Bu nedenle nüfuslanmamıştır. Ancak vaha adı verilen
sulak yerlerde az da olsa nüfuslanma görülür.
Nüfus Yoğunluğu
Belli bir alanda yaşayan nüfusun, o alana oranıdır. Ülkenin genişliği ve toplam nüfus hakkında bilgi
2
verir. Kişi/km olarak gösterilir.
Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir.
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen
nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
formülü ile hesaplanır.
Aritmetik nüfus yoğunluğu, ülkenin gelişmişlik durumunu, nüfuslanma özelliğini ifade etmez.
Sadece ülkenin yüzölçümü hakkında bilgi verir.
Bir ülkenin tarımla geçine kırsal nüfusunun, toplan tarım arazisine bölünmesiyle elde edilen
nüfus yoğunluğuna denir.
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Tarımsal nüfus yoğunluğu tarım alanlarının genişliği hakkında bilgi verir. Dağlık bölgelerde
tarım alanları dar olduğu için ve yağışların fazla olduğu yerlerde sulamaya gerek duyulmadan
tarım yapılabildiği için, kırsal nüfus fazladır. Buna bağlı olarak tarımsal nüfus yoğunluğu
yüksektir.
UYARI : Dağlık ve engebeli yerlerde tarım arazisi az olacağı için tarımsal nüfus yoğunluğu da
az olabilir.
Bir ülkenin toplam nüfusunun, tarım alanları yüzölçümüne bölünmesi sonucu elde edilen nüfus
yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk= Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Fizyolojik nüfus yoğunluğu, nüfusun tamamını tarımla geçiniyor kabul ettiği için yanıltıcı
sonuçlar verebilir.
Nüfusun Yapısı
Bir ülkede nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır. Bir ülkenin sosyo-
ekonomik, sosyo-kültürel durumu hakkında bilgi edinmek için ülkenin nüfus yapısından yararlanılır.
Nüfusun yapısını belirleyen özellikler :
Nüfusun yaş gruplarına dağılımına nüfusun yaş yapısı denir. Bunun için ülkenin toplam nüfusu yaş
dilimleri temel alınarak gruplandırılır. Bu gruplandırma genellikle 0-14, 15-64, 65-65 üstü biçiminde
yapılır.
Nüfusun kadın ve erkek nüfus olarak dağılımına nüfusun cinsiyet yapısı denir. Hemen her ülkede
erkek ve kadın sayısı birbirine yakındır. Savaş dönemlerinde erkeklerin ölmesi veya erkek nüfusun
ekonomik nedenlerle göç etmesi bu dengeyi bozar.
Nüfus Piramitleri
Nüfusun yaş yapısı nüfus piramidi adı verilen grafiklerle gösterilir. Nüfus piramitleri ülkenin
gelişmişliğine göre farklı özellikler gösterir.
Piramit 1 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının yüksek olduğu, geri kalmış ülkelerin nüfus yapısını
göstermektedir. Bu tür nüfus yapılarına gelişen nüfus denir.
Piramit 2 : Bu piramit doğum oranlarının fazla çocuk ölümlerinin az olduğu, gelişmekte olan ülkelerin
nüfus yapısını göstermektedir.
Piramit 3 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının düşük olduğu, endüstrisi gelişmiş ülkelerin nüfus
yapısını göstermektedir. Piramidin tabanının dar olması, doğum oranının düşük, 60 yaşın üzerindeki
nüfusun fazla, ortalama insan ömrünün uzun olduğunun göstergesidir. Bu tür nüfus yapılarına durağan
nüfus denir.
Piramit 4 : Bu piramit doğum oranları son yıllarda artmaya başlayan ülkelerin nüfus yapısını
göstermektedir. Genellikle Đtalya, Almanya, Đngiltere, Danimarka, ABD, Kanada gibi ülkelerin nüfus
dinamiğini gösterirler.
Piramit 5 : Nüfusu artmakta olan ülkelerin doğum oranlarını hızla azaltması sonucu oluşan
piramitlerdir. Piramidin tabanındaki daralma, doğurganlığın çeşitli önlemlerle yavaşladığını
göstermektedir.
www.kpsscafe.com
Çalışan nüfusa etkin nüfus denir. 15-64 yaş arasındaki nüfus, çalışma çağındaki nüfusu (etkin nüfusu)
oluşturur. Gelişmiş ülkelerde çalışma yaşı daha yüksektir ve çalışma çağındaki nüfusun tümü etkindir.
Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise nüfusun büyük bölümü tüketici durumdadır.
Çalışan nüfus 3 ana sektöre dağılır. Bir ülkede hizmet ve endüstri sektörlerinde çalışan nüfusun fazla
olması, ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise tarım
sektöründe çalışan nüfus daha fazladır.
Bir ülke nüfusunun gelir durumu, ülkenin gelişip gelişmediği hakkında bilgi verir. Örneğin gelişmiş
ülkelerde nüfus artış hızı düşük, ekonomik kalkınma hızı yüksektir. Buna bağlı olarak kişi başına
düşen ulusal gelir yüksektir.
Gelişmemiş ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek olması ekonomik kalkınmayı yavaşlatır. Buna
bağlı olarak kişi başına düşen ulusal gelir azalır.
Bir ülkede her alanda yetişmiş insan gücüne gereksinim duyulur. Bu nedenle yetişmiş insan gücünün
ülke kalkınmasına katkısı çok büyüktür. Gelişmiş ülkelerde okullaşma oranı ve yetişmiş insan sayısı
fazladır. Bu durum ülkenin kalkınma hızını artırıcı etki yapar.
Okullaşma Oranı : Eğitim almış nüfusun toplam nüfus içindeki payına okullaşma oranı denir.
Okullaşma oranı yüksek olan ülkelerin gelişme hızı da yüksektir.
Her ülkede kır ve kent nüfusu farklıdır. Kentleşme hızı yüksek olan yerlerde iş olanakları daha geniştir.
Bu nedenle kentlerin nüfusu doğal nüfus artışından çok, aldıkları göçlere bağlı olarak artar. Genellikle
kır nüfusu fazla olan ülkelerde gelişme yavaş, kent nüfusu fazla olan ülkelerde ise gelişme hızlıdır.
Gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde nüfusun yapısı birbirine zıt özellikler taşır.
Yerleşme
Đnsanların barındığı ve geçimlerini sağlamak amacıyla çalıştığı yeri kapsayan alandır. Ancak
yeryüzünün tamamı yerleşmeye uygun değildir. Doğal ve ekonomik kökenli bazı etmenler yerleşmeleri
sınırlamaktadır.
Denizler
Kutuplar
Çöller
Ormanlar
Yer şekilleri
Toprak özellikleri
Ekonomik özellikler
Ulaşım olanakları
UYARI : Sıcak kuşakta yerleşmenin üst sınırı 3000 m, ılıman kuşakta 2000 m, soğuk kuşakta 0 m’dir.
Örneğin Türkiye’de 2000 m’nin üstündeki yerleşmeler oldukça azdır.
Yerleşme Tipleri
Sürekli Yerleşmeler
Tarım, ticaret, endüstri, madencilik, ulaşım gibi bir yere yerleşmeyi zorunlu kılan ekonomik faaliyetlerin
görüldüğü yerleşmelerdir. Bu yerleşmeler ikiye ayrılır.
Kent Yerleşmeleri : Ekonomik faaliyetlerin endüstri, madencilik, ticaret, ulaşım turizm vb. olduğu
yerleşmelerdir. Kentler, öne çıkan ekonomik faaliyetlere göre;
Endüstri kenti
Ticaret kenti
Maden kenti
Tarım kenti
Ulaşım kenti
Turizm kenti
Eğitim, kültür kenti gibi sınıflara ayrılır. Bu faaliyetlerin bir arada bulunduğu kentlerde gelişme daha
hızlıdır.
Kır Yerleşmeleri
Bir yerleşim merkezinin kır yerleşmesi sayılabilmesindeki en belirleyici özellik ekonominin tarım ve
hayvancılığa dayalı olmasıdır. Kırsal yerleşmeler, yerleşim alanının özelliğine göre ikiye ayrılır.
Toplu Kır Yerleşmeleri : Evlerin bir arada bulunduğu yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerin oluşmasında
iklimin kurak ve yarı kurak olması, su kaynaklarının her yerde bulunmaması belirleyici olmuştur. Bu
nedenle toplu kır yerleşmeleri su kaynakları çevresinde kümelenir.
Dağınık Kır Yerleşmeleri : Evler arasındaki uzaklığın fazla olduğu ve geniş bir alan yayılmış olan
yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerin oluşmasında arazinin engebeli, tarım topraklarının küçük, parçalı ve
dağınık olması belirleyici olmuştur. Yağışların ve su kaynaklarının bol olması, tarımda sulamaya
ihtiyaç duyulmaması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır.
Geçici Yerleşmeler
Ekonomik faaliyetin göçebe hayvancılık, tarım, turizm veya tükenebilen madenin işletilmesi olduğu
yerlerde, faaliyet süresince yapılan yerleşmedir.
Konut Tipleri
www.kpsscafe.com
Yerleşmelerin en küçük birimi konutlardır. Kırsal kesimde ve geri almış yerlerde konutlarda kullanılan
yapı malzemesi doğal çevre ile uyumludur. Gelişmiş bölgelerde ise konut tiplerinde teknolojinin etkisi
belirgindir.
Türkiye’de Nüfus
Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar
sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı,
eğitilmiş nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent nüfus
sayıları belirlenir.
Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise 1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5
ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha
sonraki sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır.
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artışı hızı ya da doğurganlık
hızı denir. Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir.
Türkiye genelinde kırsal kesimde doğurganlık hızı fazladır.
Doğurganlığın en az olduğu bölgeler Marmara ve Kıyı Ege, en fazla olduğu bölgeler, Doğu Anadolu
ve Güneydoğu Anadolu’dur.
Doğurganlığın fazla olduğu bölgelerden ve kırsal kesimlerden iş olanaklarının fazla olduğu gelişmiş
bölge ve kentlere göçler olur. Göçler nedeniyle nüfusun bölgeler arası dağılım dengesi ve cinsiyet
dengesi bozulur.
Doğurganlık arttıkça iç tüketim artar, hammadde kaynakları hızla tükenir, iş, eğitim, sağlık, beslenme,
barınma gibi temel ihtiyaçlar karşılanamaz.
UYARI : iç göçler sonucu nüfus, ülke sınırları içerisinde yer değiştirdiği için toplam nüfusta artma ya da
eksilme olmaz. Nüfusun dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi, bölgeden bölgeye değişir.
Türkiye’de nüfusun dağılımında, iklim, yer şekilleri, ulaşım, tarım olanakları, endüstri, madenler gibi
doğal ve ekonomik koşulların etkisi vardır. Bu koşulların elverişli olduğu yerler sık nüfuslanmıştır.
Arazinin dağlık ve engebeli olduğu, tarım alanlarının az bulunduğu, önemli yolların uzağında kalan,
endüstri ve ticaretin gelişmediği yerler ise seyrek nüfuslanmıştır.
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus
yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan ilimiz Đstanbul, en az olan ilimiz Gümüşhane’dir. Đllerin nüfus
yoğunlukları turizme ve tarımsal faaliyete bağlı olarak mevsime göre değişir. Örneğin yaz mevsiminde
Antalya’nın nüfusu turizm nedeniyle artarken, Adana’nın nüfusu Çukurova’ya çalışmak için gelen
işçiler nedeniyle artmaktadır.
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemiz iş olanaklarının fazla olduğu Marmara, en az olan
bölgemiz ise doğal ve ekonomik koşulların olumsuzluğu nedeniyle Doğu Anadolu’dur. Ayrıca bölgenin
yüzölçümünün geniş olması da nüfus yoğunluğunun az olmasında etkilidir.
www.kpsscafe.com
2
UYARI : Aritmetik nüfus yoğunluğu hesaplanırken Türkiye’nin gerçek alanı (814.578 km ) değil göl
2
yüzölçümlerinin katılmadığı izdüşüm alanı (774.814 km ) dikkate alınmıştır. Türkiye’nin göl
2
yüzölçümlerinin dikkate alındığı izdüşüm alanı ise 779.452 km ’dir.
Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarımla geçinen nüfusun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde
edilen nüfus yoğunluğudur.
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Tarım alanlarının az, sulama olanakları ve yağışların fazla olduğu yerlerde tarımsal nüfus yoğunluğu
fazladır. Örneğin Doğu Karadeniz kıyıları ile Doğu Anadolu’da tarımsal yoğunluk 500 kişiyi bulurken,
tarım arazisinin geniş olduğu Đç ve Güneydoğu Anadolu ile endüstrileşme ve kentleşme oranının
yüksek olduğu Marmara’da çok azdır.
Bir ülkenin toplam nüfusunun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus
yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
2
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km ’ye 197 kişi düşer. Ancak bu yoğunluk nüfusun tamamını
tarımlı geçiniyor kabul ettiği için sonuçları güvenilir değildir.
Nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır. Bu bölümde Türkiye nüfusunun
yaş gruplarına dağılımı, cinsiyet özellikleri ve eğitim durumu ile etkin (çalışan) nüfusun sektörlere
dağılımı incelenecektir.
Türkiye’de toplam nüfusun %50 si 20 yaşın altındadır. Yani ülkemiz genç nüfusludur.
Nüfus artış hızı yüksektir. Bu durum temel ihtiyaçların karşılanması konusunda sorunlar yaratır.
Tüketici nüfus fazla, üretken nüfus azdır. Bu nedenle ekonomik bağımlılık oranı yüksektir.
Okul çağındaki nüfus fazladır.
Ortalama insan ömrü kısadır.
Ülkemizde kadın erkek sayıları arasında genel bir denge vardır. Nüfusun bu cinsiyet dengesi göçlerle
değişir. Göç veren bölgelerde kadın sayısı, göç alan bölgelerde erkek sayısı daha fazladır. Çok göç
veren iller arasında bulunan ve bu nedenle devamlı olarak kadın nüfus fazlalığı olan Rize, Trabzon,
Gümüşhane ve Giresun bu konu için iyi birer örnektir.
UYARI : Türkiye, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı ve nüfus artış hızı bakımından geri kalmış
ülkelere benzer özellikler taşır.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini saptarken eğitim en temel ölçüttür. Ülkemizde okur yazarlık oranı
gittikçe artmakla birlikte, hala istenen düzeyde değildir. Buna bağlı olarak gazete, dergi ve kitap
tüketimi gelişmiş ülkelerdeki düzeyin çok altındadır. Nüfusun, %46,1’ini ilkokul, %7,4’ünü ortaokul,
%7,8’ini lise ve %3,2’sini yüksek öğrenim düzeyinde eğitim alanlar oluşturmaktadır. Hiç eğitim
almamış olanlar %19,6, okula gitmemiş okuryazarlar ise % 15,9’dur. Kırsal kesimde iş gücüne duyulan
ihtiyaç nedeniyle çocukların okula gönderilememesi, kız çocuklarının eğitimine önem verilmemesi ve
okullaşma oranının yetersizliği eğitimin istenen düzeye gelmesini engellemektedir.
1990 yılı verilerine göre etkin nüfusumuz 23,3 milyon kişidir. Bu nüfusun sektörlere dağılımı ise
şöyledir. Tarım sektöründe çalışan 12 milyon 118 bin kişi etkin nüfusun %49’unu, Endüstri sektöründe
çalışan 2 milyon 910 bin kişi etkin nüfusun %15,2’sini, Hizmet sektöründe çalışan 7 milyon 919 bin kişi
etkin nüfusun %35,8’ini oluşturmaktadır.
Türkiye’de Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Geçici Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Kent Yerleşmeleri
Kır Yerleşmeleri
Kent Yerleşmeleri
Nüfusu 10.000’in üzerinde olan, kaymakam veya vali tarafından yönetilen, iş bölümünün belirgin,
tüketici nüfusun fazla, ekonomik faaliyetin endüstri, ticaret, turizm vb. olduğu yerleşim merkezleridir.
Kentler, iş olanaklarının daha fazla olması nedeniyle, kırsal kesimden sürekli göç alarak büyümektedir.
Buna bağlı olarak Türkiye’de hızlı bir kentleşme süreci devam etmektedir. 1990 nüfus sayımına göre
toplam nüfusun 33,8 milyonu (% 59,1) kentlerde yaşamaktadır.
Kır Yerleşmeleri
Nüfusu 2000’den az olan, muhtar tarafından yönetilen, üretici nüfusun fazla olduğu, iş bölümünün
belirgin olmadığı, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, konutlarda yapı
malzemesinin doğadan temin edildiği yerleşmelerdir. Yerleşmeler arazinin yapısı ve su kaynaklarının
özelliğine göre ikiye ayrılır.
Evlerin birbirine çok yakın olduğu kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici
olmuştur. Yerleşim birimleri su kaynaklarının çevresinde toplanmıştır. Đç Anadolu, Güneydoğu Anadolu
ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir alana yayılan kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde
arazinin engebelik durumu tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur.
Yağışların ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır. Karadeniz Bölgesi’nde
dağınık yerleşme yaygındır.
Geçici Yerleşmeler
Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin
tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen
www.kpsscafe.com
geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür. Ayrıca
mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici
yerleşmelerdir.
Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici
yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli
yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler
hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme
haline gelebilir. Örneğin Elazığ, Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir.
Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları
yerleşmelerdir.
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde
bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki
damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından
oluşturulan geçici yerleşmelerdir.
Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar
zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından
kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır.
Dünya’nın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de konut tiplerini belirleyen temel etmen iklim
koşullarıdır. Ayrıca jeolojik yapı, bitki örtüsü gibi doğa doğal koşullar da konut tiplerini belirlemektedir.
Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelişme, doğal çevrenin konut tipleri üzerindeki etkisini azaltmaktadır.
Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapı malzemesi olarak killi toprak kullanılmaktadır. Killi toprak samanla
karıştırılarak çamur haline getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yağışların az, iklimin
kurak olduğu Đç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Taş Evler : Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince bulunmadığı yerlerde yaygın olan
konut tipidir. Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır. Akdeniz’de
Toros Dağları, Đç Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp Yöresi, Güneydoğu Anadolu’da Mardin Yöresi taş
evlerin yaygın olduğu yerlerdir.
Ahşap Evler : Đklimin nemli ormanın bol olduğu yerlerde yapı malzemesi olarak ağacın kullanıldığı
konut tipidir. Bazı yörelerde ağaçla birlikte taş veya kerpiç de kullanılır. Taş evler ormanların geniş yer
kapladığı Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılır.
Betonarme Evler : Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın kullanıldığı konut tipidir. Son
yıllarda kullanımı artan betonarme evler, sanayileşme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaygın
olarak görülür.
t_kuzan@hotmail.com
www.kpsscafe.com - KPSS HAZIRLIK SĐTESĐ
www.kpsscafe.com