You are on page 1of 23

1

2 Bölüm: Solow Modeli


www.gencekonomist.tk >>>> Genç Ekonomist

Robert Solow 1956 da geliştirdiği bir modelle 1. Bölümde sordugumuz sorulara

cevap aramıştır. Bu bölümde Solowun modelinin iki versiyonunu göreceğiz.

Birincisi 1956 da yazdığı Temel Solow Modeli. Temel Solow Modeli büyüme

teorisinin en çok bilinen ve en basit modelidir. Sermaye birikiminin önemini açıklar

ve sermayenin azalan getirisinin olduğunu varsayar. Ancak temel solow

modelinde kişi başına gelir uzun vadede (durağan durumda) artmaz, sabittir.

Bunun ne önemi var diyebilirsiniz ama son yüzyılda kişi başına gelir hep artmıştır,

1. Bölümden hatırlayın ABD KBGSYHsi 1870 ten beri yılda ortalama %1.8

artmaktadır. Yani iyi bir büyüme modeli uzun vadede KBGSYH nin niye arttığını

açıklamalıdır.

Bunun üzerine Solow Teknolojinin Yeraldığı Solow Modelini (TYSM) yazmıştır.

Burada KBGSYH nin büyümesini teknolojik büyüme ile açıklamıştır. Ancak önemli

bir nokta TYSM de teknolojinin dışsal (exojen) olmasıdır. Yani model

ekonomide teknoloji gelişmektedir ama hızına model dışından bizim karar

verdiğimiz sabit bir hızda gelişmektedir. Modelin içindeki unsurlar bu hızı

belirleyemez ve etkileyemez. O yüzden TYSM ye dışsal büyüme modeli denir.

Daha sonraki bölümlerde Paul Romer in içsel (endojen) büyüme modelini

göreceğiz. Orda teknolojik büyüme nedenleriyle açıkça modellenmiştir.

Her iki Solow modelinde homojen tek tip mal üretilmektedir. Bir ülkenin belli bir

zaman aralığındaki toplam geliri aynı zamanda toplam üretime ve toplam

tüketime eşit olması gerekir (stokları ihmal edersek). Bu yüzden üretilen malın
2

değerini birim başına 1 liralık gelir olarak sabitleyebiliriz. Aynı zamanda tek tip mal

oldugundan bu modelde dış ticaret olamaz.

Niye Modelleri Çalışıyoruz?

Model çalışmasak her ülkenin her sektörünün bütün zamanlarda niye ve nasıl

büyüdüğünü ayrı ayrı incelemek imkansız olurdu. O zaman ekonomik büyümeyi

hiç anlayamayız.

Peki bu modelde (veya diğer bütün ekonomi modellerinde) niye kısıtlayıcı

varsayımlar yapıyoruz? Mesela niye tektip mal yerine yüzbinlerce çeşit malı,

parayı, bankacılığı, zaman birimlerini, bütün alışverişleri gerçek hayatta oldugu

gibi incelemiyoruz? Çünkü o zaman modelin matematiği anlaşılması ve çözülmesi

imkansız hale gelecek ve bize anlaşılır bir sonuç vermeyecektir. Model

geliştirmenin ve öğrenmenin amacı gayet karmaşık olan gerçek ekonomiyi

idealize ederek nasıl çalıştığını anlamaya çalışmaktır. Önemli olan yapılan

varsayımların “modelin açıklamak istediği olguları etkileyecek kadar kısıtlayıcı”

olmamasıdır. Eğer model bu olguları mantıklı şekilde açıklayabiliyorsa başarılıdır.

Mesela arz-talep modelini düşünün. Çok basittir fakat her piyasaya

uygulanabilir: Bir malın arzı ne kadar artarsa fiyatı o kadar düşer, malın talebi ne

kadar artarsa da fiyatı o kadar artar. Yoksa, bu model olmasaydı her ülkede her

piyasanın bütün zamanlarda nasıl çalıştığını ayrı ayrı incelemeye kalkarsak

altından kalkamazdık.

2.1 Temel Solow Modeli


Solow modeli iki temel denklemden oluşur. Bunların birincisi üretim fonksiyonu,

ikincisi ise sermaye birikim eşitliğidir. Üretim fonksiyonu, bir ekonomide, çok çeşitli

girdilerin çıktı üretmek için nasıl bir araya geldiğini belirler. Demir, çelik, çipler,

transistörler, tekstil işçileri, inşaat işçileri, çimento, ... Bütün bu girdileri sermaye (K)
3

ve işgücü (L) olarak iki grupta toplayabiliriz. Kullanacağımız üretim fonksiyonu Cobb

Douglas tipidir:

Y = F ( K , L) = K α L1−α (1)

Burada K kullanılan sermaye miktarını, L işgücü miktarını, Y de çıktı (=üretim,

gelir) miktarını gösterir. Alfa (α) ise sıfır ile bir arasında bir sayı olup toplam gelirden

sermayeye ödenen pay, (1- α) ise işgücüne ödenen paydır. Bu fonksiyonun önemli

bir özelliği ölçeğe göre sabit getirili olmasıdır (ölçeğe göre azalan getiri ya da artan

getiri özellikleri gözlenen üretim fonksiyonları vardır). Bunun anlamı girdiler 2 katına

çıkarılırsa üretim de 2 katına çıkacaktır:

F (2 K ,2 L) = 2 K α L1−α = 2Y

Birim işgücüne ödenen fiyata w diyelim, birim sermayeyi birim zamanda kullanmak

için ödenen kiraya da r diyelim. Tam rekabetçi bir piyasa olduğunu varsayıyoruz ve

firma sayısı sonsuza yakındır. Bu yüzden her firma çıktı fiyatını ve girdi fiyatlarını veri

alır. Çıktı fiyatını 1 liraya sabitlersek, temsili firmanın çözdüğü kar maksimizasyonu

problemi şudur:

max F ( K , L) − rK − wL
K ,L

Bu problemin çözümünde her firma:

1. işgücünün marjinal çıktısı ona verilen ücrete eşit oluncaya kadar işgücü

kullanır,

2. sermayenin marjinal çıktısı ona ödenen kiraya eşit olana kadar sermaye

kullanır.

∂F Y ∂F Y
Yani = (1 − α) = w ve =α =r.
∂L L ∂K K

Faktör ödemeleri toplamı ciroya eşit çıkar: wL + rK = Y yani kar sıfırdır. Bu tam

rekabetçi piyasaların ve Cobb Douglas fonksiyonunun bir özelliğidir.


4

Üretim fonksiyonunu işçi başına çıktı (y=Y/L) ve işçi başına sermaye (k=K/L)

cinsinden yazmak daha çok işimize yarayabilir: y = k α . Şekil 2.1 bu fonksiyonu

gösterir:

Burada fonksiyonun şeklinin işgücü başına sermayeye (k) göre azalan getiriler

göstermesinin nedeni alfanın (α) birden küçük olmasıdır ve bu özellik daha sonra

önemli olacaktır.

Solow modelinin ikinci temel denklemi sermaye birikimini belirleyen eşitliktir:


K = sY − dK (2)


Burada K sermaye stoku miktarındaki birim zamandaki değişimi göstermektedir.

Buna göre sermaye stoğundaki artış, iki terime bağlıdır:

1. gelirin (Y) ne kadarı tasarruf edilmişse (s: tasarruf oranı) o kadar brüt yatırım

yapılmıştır (sY),

2. üretim sırasında sermaye stoğunda meydana gelen aşınma ve yıpranmalar

sermayeyi azaltır. Birim zamanda yıpranma oranı d dir. Genelde d=0.05 kabul

edilir, yani sermayenin %5 yıpranması.


5


• dK
K işareti birim zamandaki değişimi gösterir: K = . Model ekonomimiz kapalı bir
dt

ekonomidir o yüzden tasarruflar yatırıma eşittir. Tasarruf oranı s dir ve ülkelere göre

değişir.

Şimdi amacımız sermaye birikim denklemini işçi başına çıktı ve sermaye cinsinden

yazmaktır (İşçi sayısı=kişi sayısı varsayalım, yani “işçi başına” ile “kişi başına”

sermaye eşit olur). Bunun için denklemlerin önce logaritmasını alıp sonra zamana

göre türevini alacağız. Mesela, işçi başına sermaye k = K/L


• • •
K k K L (3)
k = ⇒ log k = log K − log L ⇒ = −
L k K L

Burada log ( A / B) = log A – log B kuralı ve d (log f(x)) / dt = (df(x) / dt) / f(x) kuralı

kullanılmıştır. (3) ün anlamı: kişi başına sermayenin büyüme hızı, toplam sermayenin

büyüme hızı eksi nüfusun büyüme hızıdır.

Genel durumda: herhangi iki A ve B değişkenleri zamanın fonksiyonu olsun. A/B nin

büyüme hızı A nin büyüme hızı eksi B nin büyüme hızına eşittir. A.B nin büyüme hızı

ise A nın ve B nin büyüme hızları toplamıdır.

Aynı tekniği y = k α fonksiyonuna uygulayalım:


• •
y k
α
y = k ⇒ log y = α log k ⇒ = α (4)
y k

Şimdi sermaye birikim denklemini (2) ele alalım: Her iki tarafı K ya bölüp (3) ü

kullanırsak,
• • •
• K Y k Y k y (5)
K = sY − dK ⇒ = s − d ⇒ = s − n − d ⇒ = s − n − d
K K k K k k

• •

buluruz. Burda işgücü artış hızı L sabit yüzde n e eşit kabul edilmektedir: n = L .
L L

İşgücüne katılım oranını sabit (ve %100) kabul edersek, n aynı zamanda nüfus artış
6

hızı olur. Mesela 2005 te TR nin nüfus artış hızı % 1.26 dır, yani n = 0.0126 (DPT,

http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2005/nufus.html).

Y y
Ayrıca = dır. Tekrar (5) i toparlarsak,
K k


k = sy − ( n + d ) k (5)

Bu eşitlik, kişi başına sermayenin zaman içinde nasıl hareket ettiğini gösteriyor.

Tasarruf k yi arttırırken, nüfus artış hızı n ve aşınma katsayısı d, k yı düşürmektedir.

Bu modelde yeni tasarruf ve yatırım sıfır olsa ve aşınma olmasa, kişi başına sermaye


k = −nk olarak azalırdı. Yani, varolan sermaye stoku (K), nüfus artışından dolayı her

yıl daha fazla kişiye bölünerek kişi başına sermaye (k) azalırdı.

Eşitlik (5) i grafikle gösterirsek,

Şimdi bu grafiği kullanarak bazı sorulara cevap bulabiliriz. Mesela, belirli bir

başlangıç kişi başına sermaye stoku k0 dan başlayan, nüfus artış hızı ve aşınma

oranı belli olan bir ekonomi nasıl büyür? Yani kişi başına sermaye (k) ve kişi başına

gelir (y) nasıl büyür?


7

Ya da tasarruf oranları farklı olan iki ekonominin kişi başına geliri aynı olur mu?

Grafikteki sy eğrisi brüt yatırımı göstermekte ve kişi başına sermayeyi arttırmaktadır.

(n+d)k doğrusu ise kişi başına sermayeyi azalmaktadır. O zaman bu iki eğrinin


kesişme noktasında sy = (n+d)k ve k = 0 olacak. Bunun anlamı kişi başına

sermayenin bu noktada (k*) sabit olacağıdır çünkü k nın zamana göre değişimi

sıfırdır. Biz bu noktaya durağan durum diyoruz. Yani bu ekonomi o noktaya

vardıktan sonra parametrelerde bir değişim olmadıkça durumunu değiştirmez, bir

dengeye varmıştır.

Mesela kişi başı sermayesi k0 olan bir ekonomi burdan nereye gider ya da bir yere

gider mi yoksa orda kalır mı? k0 da kişi başına yatırım miktarı sy kişi başına

sermayeyi sabit tutmak için gerekli olan yatırım miktarından (n+d)k dan fazladır. O

• •
yüzden k > 0 dır ve k artmaktadır. Bu artış k = 0 olana kadar devam eder. Yani k

= k* olana kadar. O noktada ekonomi artık durağan duruma varmıştır ve ondan sonra

kişi başına sermaye, kişi başına çıktı ve gelir y* =( k*)α , kişi başına tüketim (1-s)y*

artık değişmez.
8

Peki ekonomi k* dan daha yüksek bir kişi başına sermaye stoğundan harekete

başlasaydı ne olurdu? O zaman kişi başına sermaye yatırımı sy, kişi başına

sermayeyi sabit tutmak için gerekli yatırım miktarından (n+d)k daha küçük


olduğundan kişi başına sermaye azalacaktır: k < 0 . Bu azalma durağan duruma

gelinceye kadar sürecektir. Bu azalma sırasında kişi başına gelir ve tüketim de

azalacaktır. Ama durağan duruma k* a ulaşıldığında artık kişi başına gelir, tüketim ve

sermaye değişmez.

Bazı Deneyler

Bu mekanizmayı anladıktan sonra bazı parametrelerin değerlerini değiştirerek değişik

ülkeler arasında karşılaştırma yapabilir ya da aynı ülkedeki zaman içindeki

değişmeleri inceleyebiliriz.

Yatırım Oranında Kalıcı Bir Artış

Mesela yatırım oranındaki s bir artışı inceleyelim. Bu ekonomideki hanehalkı-

tüketicilerin birden ve kalıcı olarak gelirlerinin daha yüksek bir oranını s’ > s tasarruf
9

etmeye başladıklarını düşünelim. Bunun model ekonomimizdeki etkisini inceleyelim.

Şekilde görüldüğü gibi sy eğrisi s’y ye yükselecek ve yeni durağan durum kişi başına

sermaye miktarı eskisinden daha yüksek olacaktır. Bakınız: Şekil.

Yeni durağan durum kişi başına sermaye miktarı k** dır ve eskisinden yüksektir.

Dolayısıyla, y = kα olduğundan yeni durağan durumdaki kişi başına gelir de, kişi

başına tüketim de ((1-s)y) daha yüksek olacaktır.

Peki bu yeni durağan duruma nasıl geçilecektir? Bu hemen gerçekleşmez çünkü

tasarruf oranı arttığında ekonominin kişi başına sermaye stoku henüz k* dadır. Yeni

durağan duruma zamanla yükselecektir. k* noktasında (yeni) kişi başına sermaye

yatırımı (s’y) kişi başına sermayeyi sabit tutmak için gerekli yatırımdan (n+d)k fazla


olduğu için k > 0 dır ve sermaye derinleşmesi gerçekleşecektir. k nın artması k = k**

a kadar devam edip burda duracaktır.

Nüfus Artış Hızında Yavaşlama


10

Ekonominin başlangıçta durağan durumda olduğunu kabul edelim. Türkiye de son

yıllarda görüldüğü şekilde nüfus artış hızında (n’) bir defada kalıcı bir düşüş olduğunu

kabul edelim (TR de 2002, 2003, 2004, 2005 nüfus artış hızları için DPT,

http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2005/nufus.html)). Bunun uzun vadede (durağan

durum) ve kısa vadede (geçiş süreci) kişi başına sermaye, çıktı (gelir) ve tüketim

üzerindeki etkisi ne olur? Nüfus artış hızı n’ den n e düşerse, modelimizdeki (n+d)k

doğrusu eskisine göre daha aşağıdan geçecektir. Bakınız Şekil:

Durağan durum: Şekilde nüfus artış hızının yavaşlaması yeni durağan durum kişi

başına sermaye stokunun daha yüksek bir seviyede olduğunu gösteriyor çünkü: Kişi

başına sermaye yatırımı fonsiyonunda (sy) bir değişim yok iken, kişi başına sermaye

miktarını sabit tutmak için daha az yatırım (n+d)k gerekmektedir. Dolayısıyla uzun

vadede bu ekonominin kişi başına sermayesi, geliri (çıktısı) ve tüketimi daha yüksek

olacaktır. Grafikte k○ başlangıç k□ yeni durağan durum kişi başına sermayesini

gösterir. Grafiğe üretim fonksiyonu y eklenirse kişi başına gelirin başlangıç ve yeni
11

seviyeleri bulunur. Özetle nüfus artış hızının azalması (artması) kişi başına geliri

arttırır (azaltır).

Geçiş Süreci: Peki geçiş sürecinde-yani kısa vadede- ne olacaktır? Nüfus artış hızı

düştüğünde ekonomi henüz eski kişi başına sermaye seviyesindedir. Ancak bu

noktada kişi başına yatırım miktarı (sy), kişi başına sermayeyi sabit tutmak için

gereken miktardan fazla olduğundan k artmaya başlayacaktır. Aynı zamanda çıktı ve

tüketim de artacaktır. Bu artış yeni durağan duruma varıldığında duracaktır. O zaman

da tanım gereği uzun vade dengesi yani durağan duruma varılmıştır.

Durağan Durumun Özellikleri

• •
y = k α ve k = sy − ( n + d ) k yerine koyarsak k = sk α − (n + d )k olur. Durağan durum,

kişi başına sermayenin artık sabitlenmiş olduğu noktadır: bunun matematiksel ifadesi

• •
k = 0 dır. Yukarda k = 0 ı yerine koyarsak, durağan durumdaki kişi başına

1 / ( 1−α )
 s 
sermayenin miktarını parametreler cinsinden buluruz: k * =   . Burdan,
 n +d 

α / ( 1−α )
 s 
durağan durumdaki kişi başına çıktı (gelir) miktarını buluruz: y* =   . Bu
 n +d 

sonuç, Solow modelinin ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını nasıl açıkladığını bize

söyler: Zengin ülkeler zengindir çünkü tasarruf oranları s fakir ülkelere göre yüksektir,

nüfus artış hızları n ise düşüktür ( d ve α ülkeler arasında pek değişmez). Tasarruf

oranı yüksek olan ülkeler daha fazla kişi başına sermaye biriktirmek suretiyle daha

fazla kişi başına gelire ulaşmaktadır. Nüfus artış hızı yüksek olan ülkeler ise

tasarrufların daha büyük kısmını kişi başına sermayeyi sabit tutmak için harcamak

zorunda olduklarından daha düşük kişi başına gelire sahip olurlar.


12

Şekilde Solow modelinin gerçekten verilerle desteklenip desteklenmediğine

bakalım: Önce, acaba tasarruf oranı yüksek olan ülkeler gerçekten daha zengin

midir?

Yatay Eksen: Yatırımların GSYH içindeki payı (yatırım=tasarruf oranı)

Dikey Eksen: 1997 Reel İşçi başına GSYH si.

Grafikte görüldüğü gibi, tasarruf-yatırım oranı fazla olan ülkelerin kişi başına geliri de

genelde yüksektir. Şimdi de nüfus artış hızı yüksek olan ülkelerin daha fakir olup

olmadığına bakalım.
13

Yatay Eksen: Nüfus artış hızı: 1980-97.

Dikey Eksen: 1997 Reel İşçi başına GSYH si.

Genelde nüfus artış hızı fazla olan ülkelerin genelde daha düşük kişi başı gelire sahip

oldukları görülmektedir. İstisnalar:

Arap emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn, Ürdün (Arap ülkeleri) yüksek nüfus artışı

ve yüksek gelir.

Bulgaristan, Macaristan, Romanya, Polonya, Çekoslovakya (Doğu Avrupa) düşük

nüfus artışı düşük gelir. Aslında tabloda kesin bir negatif ilişki göremiyoruz ama

genelde negatif. İstisnalar olmasına rağmen genel olarak baktığımızda Solow

modelinin tahminlerinin gerçek verilerle desteklendiğini söyleyebiliriz.

Temel Solow Modelinde Kişi Başına Büyüme


14

İçinde teknoloji olmayan Temel Solow modelinde kişi başına sermaye k ya da kişi

1 / ( 1−α )
 s 
başına gelir y durağan durumda sabittir, büyümez: k * =   ve
 n +d 

α / ( 1−α )
 s 
y* =   . Bu durum Temel Solow modelinin yumuşak karnıdır: gerçek
 n +d 

verilere göre ülkelerin kişi başına sermaye ve gelirleri uzun vadede genelde büyür.

Gelişmiş ülkelerde 1960-1990 arası büyüme mesela ABD de %1.4, Almanya da

%2.5, civarında, Türkiye gibi yükselen piyasa ekonomilerinde ise %5 civarındadır.

Bazı Afrika ülkeleri ise %1.5 civarında küçülmekle beraber genel global trend kişi

başına gelirin kalıcı olarak pozitif büyümesi yönündedir. Temel Solow modeli bunu

açıklayamamaktadır. Temel Solow modelinde kişi başına gelir büyümesi sadece

geçiş sürecinde görülebilir. Yani yeni bir durağan duruma geçişte gözlenir. Bunun

nedeni parametrelerde bir değişiklik olması durumunda, mesela tasarruf oranı kalıcı

olarak artarsa yeni kişi başına k** eskisinden k* daha yüksektir. Geçiş sürecinde k

artacak, y de artacaktır. Bu artışlar yeni durağan duruma yaklaştıkça yavaşlayarak


durur. Bunu matematiksel olarak görmek kolaydır: k = sk α − (n + d )k denkleminden


k
= sk α −1 − ( n + d ) kişi başına sermayenin büyüme oranı bulunur. Büyüme oranı kişi
k

başına sermayenin azalan bir fonksiyonudur çünkü (α-1) negatiftir. İki terimi ayrı ayrı

grafikte çizersek, aradaki dikey mesafe (fark) k.b. sermayenin büyüme oranı olur:
15

Geçiş süreci dinamiğine göre ilk terim sk α−1 , k nın azalan bir fonksiyonudur. İkinci

terim ise (n+d) ise sabittir, k ya bağlı değildir. Yani ekonominin o anki k.b. sermayesi

durağan durumdaki değerden ne kadar düşükse (yüksekse) o kadar hızlı bir şekilde

durağan duruma doğru artar (azalır). Durağan duruma yaklaştıkça da büyüme oranı

yavaşlar ve nihayet sıfır olur. Kişi başına sermaye, gelir, tüketim durağan durumda

sabittir.

2 word dosyası birleştirilmiştir

2.2 Teknolojinin Yeraldığı Solow Modeli


Yukarda teknolojinin olmadığı temel Solow modelinde durağan durumda (uzun

vadede) kişi başına sermaye, gelir ve tüketimin artmadığını gördük. Ama bu

sonuç gerçek verilerle çelişmektedir: ülkelerin çoğunluğunda kişi başına gelir,

tüketim ve sermaye uzun vade ortalamalarında artar. Solow, modelinde bu


16

kalıcı artışı sağlamak için modele teknoloji değişkenini eklemiştir. Biz de üretim

fonksiyonuna teknolojiyi temsil eden A değişkenini ekleyelim:

Y = F ( K , AL ) = K α ( AL )1−α (6)

A değişkeni ekonomideki teknoloji miktarını (?) gösterir ve zaman içinde sabit g oranı

ile büyür: A = g . Yukarda teknoloji nasıl üretime giriyor? Teknoloji işgücü ile
A

çarpıldığından işgücünün verimliliğini-etkinliğini arttırmaktadır. Hatırlarsanız daha

önceki basit fonksiyonda A yoktu, yani A = 1 gibiydi. Bundan sonra AL ye “etkin

işgücü” diyeceğiz.

Burada akılda tutulması gereken nokta teknoloji adını verdiğimiz değişkenin dışsal

olmasıdır, yani:

1. bizim yani model yapıcının belirlediği bir hızda büyümesi (niye g ye eşit

olduğu modelden çıkarılmıyor, sadece kabul ediliyor); Başka bir deyişle

g nin bir parametre olması.

2. modeldeki üreticilerin davranışlarından bağımsız-alakasız olması

3. cennetten düşen bir meyve gibi niye büyüdüğünün ve niye üretimi

arttırdığının model içinde açıklanmamasıdır.

Bu sebeplerden dolayı bu tür bir teknoloji tanımlaması eksiktir. Bölüm 5 te teknolojiyi

daha dikkatle modelleyen Romer in içsel büyüme modelini işleyeceğiz.

Solow a dönersek, sermaye birikim denklemi daha öncekinin aynıdır:


K = sY − dK (2)

K ya bölelim: K = s Y − d (2*)
K K
17

Dikkat ederseniz burda zaman içinde Y/K oranı sabitse sermaye miktarının büyüme

oranı K da sabit olur, çünkü s ve d sabittir. Y/K nın sabit olması için hem üretim Y
K

hem de sermayenin K aynı hızlarda büyümesi şarttır. İkisinden mesela sermaye daha

hızlı büyürse Y/K sıfıra gider, üretim daha hızlı büyürse Y/K sonsuza gider. Bunların

ikisi de büyüme modellerinde istenmez. Çünkü gerçek verilere baktığımızda Y/K

oranı uzun vadede sabite yakındır. Bu duruma, yani sermaye, üretim ve tüketimin

sabit hızla büyüdüğü duruma dengeli büyüme süreci denir. O yüzden Y/K sabit kabul

edelim.

O zaman (2*) den sermayenin büyüme oranı da sabit bir sayı çıkar. Bu orana gK

adını verelim. O zaman hem üretim Y hem de sermaye K aynı gK oranı ile

büyüyecektir. Peki bu gK neye eşittir? Buna isim taktık ama büyüklüğünü bilmiyoruz.

Bunu üretim fonksiyonundan buluruz,

Y = K α ( AL )1−α ⇒ log Y = α log K + (1 −α ) log A + (1 −α) log L zamana göre türev

alalım:
• • • •
Y K A L
= α + (1 − α ) + (1 − α )
Y K A L

• •

Daha önceden L A
=n, = g kabul etmiştik. Üretimin ve sermayenin büyüme oranı
L A

eşit kabul etmiş ve gK adını vermiştik. O zaman

g K = α g K + (1 − α ) g + (1 − α )n ⇒ gK = g + n (7)

Yani toplam üretim ve sermaye, teknoloji artı nüfus büyümesi hızında büyür. Peki kişi

K Y
başına sermaye k = ve gelir (üretim) y = hangi hızda büyür? Çok basit, bu
L L

noktada denklem (3) ü hatırlayalım:


18

• • •
K k K L , gk = gK −n (3)
k = ⇒ log k = log K − log L ⇒ = −
L k K L

Toplam sermaye g+n hızında büyüyorsa, kişi başına sermaye g hızında büyüyor

demektir: gk = g + n − n ⇒ gk = g yerine koyup buluruz. Aynı mantıkla, g y = g

bulunur. Yani teknolojinin yeraldığı solow modelinde kişi başına gelir ve sermaye,

teknolojinin büyüme oranıyla büyür. Hatırlayın basit Solow modelinde teknoloji yoktu

ve kişi başına gelir ve sermaye büyümüyordu. Yani kişi başına geliri arttıran

sadece teknolojinin büyümesidir.

Teknolojili Solow Modelinin Çözümü

Solow modelinin teknolojili versiyonunun çözümü basit versiyonunun çözümüne çok

K
benzer. Hatırlanması gereken fark durum değişkeni basit modelde k= iken
L

~ K
burda k = olacaktır. Bunun ismini de “sermaye-teknoloji oranı” (k-tilda)
AL

koyacağız. Durağan durumda sabit hale gelen değişkene durum değişkeni deriz.

Sermaye-teknoloji oranı sabit olacak çünkü toplam sermaye K durağan durumda g +

n hızıyla artarken kesirin alt tarafı (payda) da g + n hızıyla artacaktır. Dolayısıyla k-

Y
tilda durağan durumda sabittir. Aynı zamanda y-tilda da ~
y= olarak tanımlayalım
AL

ve adını da “gelir-teknoloji oranı” koyalım.


~ ~
Üretim fonksiyonu y =k α olarak yazılabilir.

Şimdi de sermaye-teknoloji oranının hareketini belirleyen sermaye birikim denklemini

~ K
tilda lar cinsinden yazalım. Bunu yaparken k = olduğundan k-tildanın büyüme
AL

oranı K nın büyüme oranı eksi teknolojinin büyüme oranı (g) eksi nüfus artış hızına
19

(n) eşittir gerçeğini kullanıyoruz. Bununla K = s Y − d sermaye birikim denklemini


K K

birleştirdiğimiz zaman sermaye-teknoloji oranının hareket denklemi şöyle olur:

~• ~
k =s~
y − (n + g + d )k (8)
20

Bunu grafikte gösterelim:

Teknolojili Solow modelinin incelenmesi basit Solowla çok benzerdir. Mesela bu

ekonominin başlangıçtaki sermaye-teknoloji oranı k0-tilda ise, sermaye-teknoloji oranı

durağan duruma yani k*-tilda ya ulaşana kadar artacaktır. Bunun nedeni


21

başlangıçtaki yatırım miktarının sermaye-teknoloji oranının sabit tutmak için gereken

yatırım miktarından fazla olmasıdır. Başlangıç noktası eğer k*-tilda dan büyük bir

sermaye teknoloji oranı ise sermaye-teknoloji oranı düşecek demektir.

Durağan durumda kişi başına sermaye, gelir ve tüketim ne olacaktır? Bunun

~• ~ ~•
cevabını k =s~
y − (n + g + d )k den buluruz. Durağan durumda k =0 yerine

1 / ( 1−α ) α / ( 1−α )
~  s  ~  s 
koyduğumuzda k * =
n + g +d 
 ve y * =
n + g +d 
 buluruz. Sermaye-
   

teknoloji oranı ve gelir-teknoloji oranı durağan durumda sabittir. Kişi başına sermaye
~
ve gelir k * = A(t )k * ve y * = A(t ) ~
y* olduğundan teknolojinin artış hızıyla artmaktadır.

Teknoloji büyümese ve başlangıç teknoloji seviyesi A0=1 olsa, sonuçlar basit Solow

modelinin aynısı olur.

Dikkat çeken bir nokta yatırım oranı ve nüfüs artış hızı gibi devlet politikasının

etkileyebileceği parametreler kişi başına sermaye ve gelirin uzun vadede büyüme

oranını etkilemez. Sadece durağan durumdaki seviyesini etkiler. Bu modele göre

şu an zengin olan ülkeler yatırım oranı yüksek ve nüfus artış hızı düşük olan

ülkelerdir, bunu zaten basit model söylüyordu. Ama model “hızlı büyüyen ülkeler

niye hızlı büyürler?” sorusunun cevabı olarak “hızlı büyüyen ülkelerin

teknolojileri daha hızlı gelişmektedir” cevabını verir. Yani devlet politikasının kişi

başına büyüme hızlarını etkilemesinin tek yolu teknolojinin gelişme hızını arttırmaktır.

Bu da araştırma geliştirmeye ayrılan bütçeyle yapılabilir.

Tasarruf oranını arttırmaya yönelik devlet politikasının kişi başına büyüme hızını

değiştirmediğini bir örnekle gösterelim. Tasarruf oranı bir anda ve kalıcı olarak artsın:

s yerine s’ olsun.
22

Geçiş Süreci: Şekilde görüldüğü gibi başlangıçta ekonomi durağan durumda iken

tasarruf oranı artınca yatırım miktarı sermaye-teknoloji oranını sabit tutmak için

gerekli miktardan fazladır. O yüzden sermaye-teknoloji oranı artar. Bu artış ekonomi

yeni durağan durum sermaye-teknoloji oranına ulaşıncaya kadar devam eder. Bu


~
geçiş süreci boyunca kişi başına sermaye ve gelir k = A(t ) k ve y = A(t ) ~
y

olduğundan durağan durumda g hızıyla artan kişi başına sermaye ve gelirin geçiş

sürecindeki hızı g nin üstünde gerçekleşir: k nın büyüme hızı, k-tildanın büyüme hızı

artı g dir.

Durağan Durum: DD a varıldıktan sonra sermaye-teknoloji oranı artmaz. Bu yüzden


~
k = A(t ) k ve y = A(t ) ~
y ile kişi başına sermaye ve gelir sadece teknoloji artış

oranında artar. Yani tasarruf oranının artması uzun vadede kişi başına büyüme

oranını etkilemez.
23

Sonuç: Solow modelinde tasarruf oranı arttırıldığında kişi başına sermaye ve gelir

yalnızca yeni durağan duruma geçiş sürecinde artar. Mesela Asya ülkelerinin niye

daha hızlı büyüdüklerini tasarruf oranlarının yüksekliğiyle açıklayabilmek için Solow

modelinde durağan durumda değil sürekli geçiş sürecinde olduklarını kabul

etmek gerekir. Yoksa hızlı büyümeyi yalnızca teknolojik gelişme hızına vermek

gerekir, tasarruf oranı açıklamaz. Asya ülkelerinin tasarruf oranlarını şekilde görünüz:

www.gencekonomist.tk

You might also like