Professional Documents
Culture Documents
Birincisi 1956 da yazdığı Temel Solow Modeli. Temel Solow Modeli büyüme
modelinde kişi başına gelir uzun vadede (durağan durumda) artmaz, sabittir.
Bunun ne önemi var diyebilirsiniz ama son yüzyılda kişi başına gelir hep artmıştır,
1. Bölümden hatırlayın ABD KBGSYHsi 1870 ten beri yılda ortalama %1.8
artmaktadır. Yani iyi bir büyüme modeli uzun vadede KBGSYH nin niye arttığını
açıklamalıdır.
Burada KBGSYH nin büyümesini teknolojik büyüme ile açıklamıştır. Ancak önemli
Her iki Solow modelinde homojen tek tip mal üretilmektedir. Bir ülkenin belli bir
tüketime eşit olması gerekir (stokları ihmal edersek). Bu yüzden üretilen malın
2
değerini birim başına 1 liralık gelir olarak sabitleyebiliriz. Aynı zamanda tek tip mal
Model çalışmasak her ülkenin her sektörünün bütün zamanlarda niye ve nasıl
hiç anlayamayız.
varsayımlar yapıyoruz? Mesela niye tektip mal yerine yüzbinlerce çeşit malı,
uygulanabilir: Bir malın arzı ne kadar artarsa fiyatı o kadar düşer, malın talebi ne
kadar artarsa da fiyatı o kadar artar. Yoksa, bu model olmasaydı her ülkede her
altından kalkamazdık.
ikincisi ise sermaye birikim eşitliğidir. Üretim fonksiyonu, bir ekonomide, çok çeşitli
girdilerin çıktı üretmek için nasıl bir araya geldiğini belirler. Demir, çelik, çipler,
transistörler, tekstil işçileri, inşaat işçileri, çimento, ... Bütün bu girdileri sermaye (K)
3
ve işgücü (L) olarak iki grupta toplayabiliriz. Kullanacağımız üretim fonksiyonu Cobb
Douglas tipidir:
Y = F ( K , L) = K α L1−α (1)
gelir) miktarını gösterir. Alfa (α) ise sıfır ile bir arasında bir sayı olup toplam gelirden
sermayeye ödenen pay, (1- α) ise işgücüne ödenen paydır. Bu fonksiyonun önemli
bir özelliği ölçeğe göre sabit getirili olmasıdır (ölçeğe göre azalan getiri ya da artan
getiri özellikleri gözlenen üretim fonksiyonları vardır). Bunun anlamı girdiler 2 katına
F (2 K ,2 L) = 2 K α L1−α = 2Y
Birim işgücüne ödenen fiyata w diyelim, birim sermayeyi birim zamanda kullanmak
için ödenen kiraya da r diyelim. Tam rekabetçi bir piyasa olduğunu varsayıyoruz ve
firma sayısı sonsuza yakındır. Bu yüzden her firma çıktı fiyatını ve girdi fiyatlarını veri
alır. Çıktı fiyatını 1 liraya sabitlersek, temsili firmanın çözdüğü kar maksimizasyonu
problemi şudur:
max F ( K , L) − rK − wL
K ,L
1. işgücünün marjinal çıktısı ona verilen ücrete eşit oluncaya kadar işgücü
kullanır,
2. sermayenin marjinal çıktısı ona ödenen kiraya eşit olana kadar sermaye
kullanır.
∂F Y ∂F Y
Yani = (1 − α) = w ve =α =r.
∂L L ∂K K
Faktör ödemeleri toplamı ciroya eşit çıkar: wL + rK = Y yani kar sıfırdır. Bu tam
Üretim fonksiyonunu işçi başına çıktı (y=Y/L) ve işçi başına sermaye (k=K/L)
gösterir:
Burada fonksiyonun şeklinin işgücü başına sermayeye (k) göre azalan getiriler
göstermesinin nedeni alfanın (α) birden küçük olmasıdır ve bu özellik daha sonra
önemli olacaktır.
•
K = sY − dK (2)
•
Burada K sermaye stoku miktarındaki birim zamandaki değişimi göstermektedir.
1. gelirin (Y) ne kadarı tasarruf edilmişse (s: tasarruf oranı) o kadar brüt yatırım
yapılmıştır (sY),
sermayeyi azaltır. Birim zamanda yıpranma oranı d dir. Genelde d=0.05 kabul
•
• dK
K işareti birim zamandaki değişimi gösterir: K = . Model ekonomimiz kapalı bir
dt
ekonomidir o yüzden tasarruflar yatırıma eşittir. Tasarruf oranı s dir ve ülkelere göre
değişir.
Şimdi amacımız sermaye birikim denklemini işçi başına çıktı ve sermaye cinsinden
yazmaktır (İşçi sayısı=kişi sayısı varsayalım, yani “işçi başına” ile “kişi başına”
sermaye eşit olur). Bunun için denklemlerin önce logaritmasını alıp sonra zamana
Burada log ( A / B) = log A – log B kuralı ve d (log f(x)) / dt = (df(x) / dt) / f(x) kuralı
kullanılmıştır. (3) ün anlamı: kişi başına sermayenin büyüme hızı, toplam sermayenin
Genel durumda: herhangi iki A ve B değişkenleri zamanın fonksiyonu olsun. A/B nin
büyüme hızı A nin büyüme hızı eksi B nin büyüme hızına eşittir. A.B nin büyüme hızı
Şimdi sermaye birikim denklemini (2) ele alalım: Her iki tarafı K ya bölüp (3) ü
kullanırsak,
• • •
• K Y k Y k y (5)
K = sY − dK ⇒ = s − d ⇒ = s − n − d ⇒ = s − n − d
K K k K k k
• •
buluruz. Burda işgücü artış hızı L sabit yüzde n e eşit kabul edilmektedir: n = L .
L L
İşgücüne katılım oranını sabit (ve %100) kabul edersek, n aynı zamanda nüfus artış
6
hızı olur. Mesela 2005 te TR nin nüfus artış hızı % 1.26 dır, yani n = 0.0126 (DPT,
http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2005/nufus.html).
Y y
Ayrıca = dır. Tekrar (5) i toparlarsak,
K k
•
k = sy − ( n + d ) k (5)
Bu eşitlik, kişi başına sermayenin zaman içinde nasıl hareket ettiğini gösteriyor.
Bu modelde yeni tasarruf ve yatırım sıfır olsa ve aşınma olmasa, kişi başına sermaye
•
k = −nk olarak azalırdı. Yani, varolan sermaye stoku (K), nüfus artışından dolayı her
yıl daha fazla kişiye bölünerek kişi başına sermaye (k) azalırdı.
Şimdi bu grafiği kullanarak bazı sorulara cevap bulabiliriz. Mesela, belirli bir
başlangıç kişi başına sermaye stoku k0 dan başlayan, nüfus artış hızı ve aşınma
oranı belli olan bir ekonomi nasıl büyür? Yani kişi başına sermaye (k) ve kişi başına
Ya da tasarruf oranları farklı olan iki ekonominin kişi başına geliri aynı olur mu?
(n+d)k doğrusu ise kişi başına sermayeyi azalmaktadır. O zaman bu iki eğrinin
•
kesişme noktasında sy = (n+d)k ve k = 0 olacak. Bunun anlamı kişi başına
sermayenin bu noktada (k*) sabit olacağıdır çünkü k nın zamana göre değişimi
dengeye varmıştır.
Mesela kişi başı sermayesi k0 olan bir ekonomi burdan nereye gider ya da bir yere
gider mi yoksa orda kalır mı? k0 da kişi başına yatırım miktarı sy kişi başına
sermayeyi sabit tutmak için gerekli olan yatırım miktarından (n+d)k dan fazladır. O
• •
yüzden k > 0 dır ve k artmaktadır. Bu artış k = 0 olana kadar devam eder. Yani k
= k* olana kadar. O noktada ekonomi artık durağan duruma varmıştır ve ondan sonra
kişi başına sermaye, kişi başına çıktı ve gelir y* =( k*)α , kişi başına tüketim (1-s)y*
artık değişmez.
8
Peki ekonomi k* dan daha yüksek bir kişi başına sermaye stoğundan harekete
başlasaydı ne olurdu? O zaman kişi başına sermaye yatırımı sy, kişi başına
sermayeyi sabit tutmak için gerekli yatırım miktarından (n+d)k daha küçük
•
olduğundan kişi başına sermaye azalacaktır: k < 0 . Bu azalma durağan duruma
azalacaktır. Ama durağan duruma k* a ulaşıldığında artık kişi başına gelir, tüketim ve
sermaye değişmez.
Bazı Deneyler
değişmeleri inceleyebiliriz.
tüketicilerin birden ve kalıcı olarak gelirlerinin daha yüksek bir oranını s’ > s tasarruf
9
Şekilde görüldüğü gibi sy eğrisi s’y ye yükselecek ve yeni durağan durum kişi başına
Yeni durağan durum kişi başına sermaye miktarı k** dır ve eskisinden yüksektir.
Dolayısıyla, y = kα olduğundan yeni durağan durumdaki kişi başına gelir de, kişi
tasarruf oranı arttığında ekonominin kişi başına sermaye stoku henüz k* dadır. Yeni
yatırımı (s’y) kişi başına sermayeyi sabit tutmak için gerekli yatırımdan (n+d)k fazla
•
olduğu için k > 0 dır ve sermaye derinleşmesi gerçekleşecektir. k nın artması k = k**
yıllarda görüldüğü şekilde nüfus artış hızında (n’) bir defada kalıcı bir düşüş olduğunu
kabul edelim (TR de 2002, 2003, 2004, 2005 nüfus artış hızları için DPT,
durum) ve kısa vadede (geçiş süreci) kişi başına sermaye, çıktı (gelir) ve tüketim
üzerindeki etkisi ne olur? Nüfus artış hızı n’ den n e düşerse, modelimizdeki (n+d)k
Durağan durum: Şekilde nüfus artış hızının yavaşlaması yeni durağan durum kişi
başına sermaye stokunun daha yüksek bir seviyede olduğunu gösteriyor çünkü: Kişi
başına sermaye yatırımı fonsiyonunda (sy) bir değişim yok iken, kişi başına sermaye
miktarını sabit tutmak için daha az yatırım (n+d)k gerekmektedir. Dolayısıyla uzun
vadede bu ekonominin kişi başına sermayesi, geliri (çıktısı) ve tüketimi daha yüksek
gösterir. Grafiğe üretim fonksiyonu y eklenirse kişi başına gelirin başlangıç ve yeni
11
seviyeleri bulunur. Özetle nüfus artış hızının azalması (artması) kişi başına geliri
arttırır (azaltır).
Geçiş Süreci: Peki geçiş sürecinde-yani kısa vadede- ne olacaktır? Nüfus artış hızı
noktada kişi başına yatırım miktarı (sy), kişi başına sermayeyi sabit tutmak için
• •
y = k α ve k = sy − ( n + d ) k yerine koyarsak k = sk α − (n + d )k olur. Durağan durum,
kişi başına sermayenin artık sabitlenmiş olduğu noktadır: bunun matematiksel ifadesi
• •
k = 0 dır. Yukarda k = 0 ı yerine koyarsak, durağan durumdaki kişi başına
1 / ( 1−α )
s
sermayenin miktarını parametreler cinsinden buluruz: k * = . Burdan,
n +d
α / ( 1−α )
s
durağan durumdaki kişi başına çıktı (gelir) miktarını buluruz: y* = . Bu
n +d
sonuç, Solow modelinin ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını nasıl açıkladığını bize
söyler: Zengin ülkeler zengindir çünkü tasarruf oranları s fakir ülkelere göre yüksektir,
nüfus artış hızları n ise düşüktür ( d ve α ülkeler arasında pek değişmez). Tasarruf
oranı yüksek olan ülkeler daha fazla kişi başına sermaye biriktirmek suretiyle daha
fazla kişi başına gelire ulaşmaktadır. Nüfus artış hızı yüksek olan ülkeler ise
tasarrufların daha büyük kısmını kişi başına sermayeyi sabit tutmak için harcamak
bakalım: Önce, acaba tasarruf oranı yüksek olan ülkeler gerçekten daha zengin
midir?
Grafikte görüldüğü gibi, tasarruf-yatırım oranı fazla olan ülkelerin kişi başına geliri de
genelde yüksektir. Şimdi de nüfus artış hızı yüksek olan ülkelerin daha fakir olup
olmadığına bakalım.
13
Genelde nüfus artış hızı fazla olan ülkelerin genelde daha düşük kişi başı gelire sahip
Arap emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn, Ürdün (Arap ülkeleri) yüksek nüfus artışı
ve yüksek gelir.
nüfus artışı düşük gelir. Aslında tabloda kesin bir negatif ilişki göremiyoruz ama
İçinde teknoloji olmayan Temel Solow modelinde kişi başına sermaye k ya da kişi
1 / ( 1−α )
s
başına gelir y durağan durumda sabittir, büyümez: k * = ve
n +d
α / ( 1−α )
s
y* = . Bu durum Temel Solow modelinin yumuşak karnıdır: gerçek
n +d
verilere göre ülkelerin kişi başına sermaye ve gelirleri uzun vadede genelde büyür.
Bazı Afrika ülkeleri ise %1.5 civarında küçülmekle beraber genel global trend kişi
başına gelirin kalıcı olarak pozitif büyümesi yönündedir. Temel Solow modeli bunu
geçiş sürecinde görülebilir. Yani yeni bir durağan duruma geçişte gözlenir. Bunun
nedeni parametrelerde bir değişiklik olması durumunda, mesela tasarruf oranı kalıcı
olarak artarsa yeni kişi başına k** eskisinden k* daha yüksektir. Geçiş sürecinde k
•
durur. Bunu matematiksel olarak görmek kolaydır: k = sk α − (n + d )k denkleminden
•
k
= sk α −1 − ( n + d ) kişi başına sermayenin büyüme oranı bulunur. Büyüme oranı kişi
k
başına sermayenin azalan bir fonksiyonudur çünkü (α-1) negatiftir. İki terimi ayrı ayrı
grafikte çizersek, aradaki dikey mesafe (fark) k.b. sermayenin büyüme oranı olur:
15
Geçiş süreci dinamiğine göre ilk terim sk α−1 , k nın azalan bir fonksiyonudur. İkinci
terim ise (n+d) ise sabittir, k ya bağlı değildir. Yani ekonominin o anki k.b. sermayesi
durağan durumdaki değerden ne kadar düşükse (yüksekse) o kadar hızlı bir şekilde
durağan duruma doğru artar (azalır). Durağan duruma yaklaştıkça da büyüme oranı
yavaşlar ve nihayet sıfır olur. Kişi başına sermaye, gelir, tüketim durağan durumda
sabittir.
kalıcı artışı sağlamak için modele teknoloji değişkenini eklemiştir. Biz de üretim
Y = F ( K , AL ) = K α ( AL )1−α (6)
A değişkeni ekonomideki teknoloji miktarını (?) gösterir ve zaman içinde sabit g oranı
ile büyür: A = g . Yukarda teknoloji nasıl üretime giriyor? Teknoloji işgücü ile
A
işgücü” diyeceğiz.
Burada akılda tutulması gereken nokta teknoloji adını verdiğimiz değişkenin dışsal
olmasıdır, yani:
1. bizim yani model yapıcının belirlediği bir hızda büyümesi (niye g ye eşit
•
K = sY − dK (2)
K ya bölelim: K = s Y − d (2*)
K K
17
Dikkat ederseniz burda zaman içinde Y/K oranı sabitse sermaye miktarının büyüme
oranı K da sabit olur, çünkü s ve d sabittir. Y/K nın sabit olması için hem üretim Y
K
hem de sermayenin K aynı hızlarda büyümesi şarttır. İkisinden mesela sermaye daha
hızlı büyürse Y/K sıfıra gider, üretim daha hızlı büyürse Y/K sonsuza gider. Bunların
oranı uzun vadede sabite yakındır. Bu duruma, yani sermaye, üretim ve tüketimin
sabit hızla büyüdüğü duruma dengeli büyüme süreci denir. O yüzden Y/K sabit kabul
edelim.
O zaman (2*) den sermayenin büyüme oranı da sabit bir sayı çıkar. Bu orana gK
adını verelim. O zaman hem üretim Y hem de sermaye K aynı gK oranı ile
büyüyecektir. Peki bu gK neye eşittir? Buna isim taktık ama büyüklüğünü bilmiyoruz.
alalım:
• • • •
Y K A L
= α + (1 − α ) + (1 − α )
Y K A L
• •
Daha önceden L A
=n, = g kabul etmiştik. Üretimin ve sermayenin büyüme oranı
L A
g K = α g K + (1 − α ) g + (1 − α )n ⇒ gK = g + n (7)
Yani toplam üretim ve sermaye, teknoloji artı nüfus büyümesi hızında büyür. Peki kişi
K Y
başına sermaye k = ve gelir (üretim) y = hangi hızda büyür? Çok basit, bu
L L
• • •
K k K L , gk = gK −n (3)
k = ⇒ log k = log K − log L ⇒ = −
L k K L
Toplam sermaye g+n hızında büyüyorsa, kişi başına sermaye g hızında büyüyor
bulunur. Yani teknolojinin yeraldığı solow modelinde kişi başına gelir ve sermaye,
teknolojinin büyüme oranıyla büyür. Hatırlayın basit Solow modelinde teknoloji yoktu
ve kişi başına gelir ve sermaye büyümüyordu. Yani kişi başına geliri arttıran
K
benzer. Hatırlanması gereken fark durum değişkeni basit modelde k= iken
L
~ K
burda k = olacaktır. Bunun ismini de “sermaye-teknoloji oranı” (k-tilda)
AL
koyacağız. Durağan durumda sabit hale gelen değişkene durum değişkeni deriz.
Y
tilda durağan durumda sabittir. Aynı zamanda y-tilda da ~
y= olarak tanımlayalım
AL
~ K
tilda lar cinsinden yazalım. Bunu yaparken k = olduğundan k-tildanın büyüme
AL
oranı K nın büyüme oranı eksi teknolojinin büyüme oranı (g) eksi nüfus artış hızına
19
~• ~
k =s~
y − (n + g + d )k (8)
20
yatırım miktarından fazla olmasıdır. Başlangıç noktası eğer k*-tilda dan büyük bir
~• ~ ~•
cevabını k =s~
y − (n + g + d )k den buluruz. Durağan durumda k =0 yerine
1 / ( 1−α ) α / ( 1−α )
~ s ~ s
koyduğumuzda k * =
n + g +d
ve y * =
n + g +d
buluruz. Sermaye-
teknoloji oranı ve gelir-teknoloji oranı durağan durumda sabittir. Kişi başına sermaye
~
ve gelir k * = A(t )k * ve y * = A(t ) ~
y* olduğundan teknolojinin artış hızıyla artmaktadır.
Teknoloji büyümese ve başlangıç teknoloji seviyesi A0=1 olsa, sonuçlar basit Solow
Dikkat çeken bir nokta yatırım oranı ve nüfüs artış hızı gibi devlet politikasının
şu an zengin olan ülkeler yatırım oranı yüksek ve nüfus artış hızı düşük olan
ülkelerdir, bunu zaten basit model söylüyordu. Ama model “hızlı büyüyen ülkeler
teknolojileri daha hızlı gelişmektedir” cevabını verir. Yani devlet politikasının kişi
başına büyüme hızlarını etkilemesinin tek yolu teknolojinin gelişme hızını arttırmaktır.
Tasarruf oranını arttırmaya yönelik devlet politikasının kişi başına büyüme hızını
değiştirmediğini bir örnekle gösterelim. Tasarruf oranı bir anda ve kalıcı olarak artsın:
s yerine s’ olsun.
22
Geçiş Süreci: Şekilde görüldüğü gibi başlangıçta ekonomi durağan durumda iken
tasarruf oranı artınca yatırım miktarı sermaye-teknoloji oranını sabit tutmak için
olduğundan durağan durumda g hızıyla artan kişi başına sermaye ve gelirin geçiş
sürecindeki hızı g nin üstünde gerçekleşir: k nın büyüme hızı, k-tildanın büyüme hızı
artı g dir.
oranında artar. Yani tasarruf oranının artması uzun vadede kişi başına büyüme
oranını etkilemez.
23
Sonuç: Solow modelinde tasarruf oranı arttırıldığında kişi başına sermaye ve gelir
yalnızca yeni durağan duruma geçiş sürecinde artar. Mesela Asya ülkelerinin niye
etmek gerekir. Yoksa hızlı büyümeyi yalnızca teknolojik gelişme hızına vermek
gerekir, tasarruf oranı açıklamaz. Asya ülkelerinin tasarruf oranlarını şekilde görünüz:
www.gencekonomist.tk