You are on page 1of 3

Bu sayımızla birlikte dergimize bir yenilik ekleyerek, ünlü Türk denizcilerimizi tanıtmaya

başlıyoruz. İlk sırayı verdiğimiz Piri Reis yazısının hazırlanmasında ve dergimizde


yeralmasında bizlere yardımcı olan İstanbul Deniz Müzesi Komutanı, Dz. Kur. Kıd. Alb. Rıza
İşipek'e, Öğ. Kd. Bnb. Esen Baş'a ve Piri Reis Araştırma Merkezi'ne sonsuz teşekkürlerimizi
sunarız.
Denizciliğimizin, bu güne kadar geri kalması Piri Reis gibi değerli denizcilerimizin güç ve
çıkar uğruna feda edilmesiyle, onlara gereken ilgi ve değerin gösterilmemesiyle yakından
alakalıdır. Umuyoruz bizler ve bizden sonrası nesiller için durum çok daha farklı olur...
Ayça Kirişçioğlu

Piri Reis, 1465 yılında Çanakkale


Boğazı'ndaki kıyı kentlerinden biri olan
Gelibolu'da dünyaya gelmiştir. 1481 yılında,
16 yaşlarında iken seyir katibi olarak; amcası,
ünlü Türk denizcisi Kemal Reis'in gemisinde
denizciliğe başlayan Piri Reis, Denizcilik
yaşamının ilk gününden başlayarak, kendi
deyimiyle, iki büyük tutkusunun esiri
olmuştur. Bunlardan biri Akdeniz ve
denizcilik. Diğeri de araştırma ve bilimdir. Bu
nedenle denizlerde dolaşırken her fırsatta

Akdeniz kıyıları ile adalarının coğrafi ve siyasi


durumu ile buralarda yaşayan insanların
ekonomik ve sosyal yaşamlarına ilgi
duymuştur. İlgisi yalnız sözü edilen konuları
incelemekle sınırlı kalmamış, gözlemlediği
bulguları ve edindiği bilgileri yazmış; ayrıca
Akdeniz'in ada ve kıyılardaki kentlerin
haritalarını da çizmiştir. XV. Yüzyılın
sonlarında başlayarak, bütün dünyayı etkileyen
önemli olayların başında gelen Büyük Coğrafi
keşifleri izleyip yazmıştır.
1495 yılında amcası ile birlikte devlet
hizmetine giren Piri Reis, 1500 yılında, gemi
kaptanı (reisi) olmuş, 1511 yılında amcasının
bir deniz kazasında hayatını kaybetmesi
üzerine memleketi Gelibolu'ya çekilerek
gözlemlerinden, tuttuğu notlarından, topladığı
sözlü, yazılı ve çizili belgelerden yararlanarak
1513 tarihli ünlü dünya haritasını çizmiştir.
Bugün, bu haritanın altıda birini oluşturan ve
yalnız Güney Amerika kıtasını içeren elimizde
bulunmaktadır. Haritanın Eski Dünya'yı
kapsayan asıl büyük parçası kayıptır,
bulunamamıştır.
Yeniden denize açıldığında, 1481 yılında
çalışmalarına başladığı Akdeniz ile Akdeniz'in
kıyı ve adalarında yaşayan insanların durumu
hakkındaki incelemelerini sürdürmüştür. Böylelikle 40 yıl boyunca Akdeniz'i ve Akdeniz
insanlarının yaşamlarını incelemiş, gözlemler yapmış, notlar tutmuş, haritalar çizmiş ve
zengin bir arşiv oluşturmuştur.
1521 yılında arşivinden yararlanarak yapıtının karalamasını hazırlamıştır. Ancak kitabını
temize çekememiş, karalama durumunda öylece bırakmıştır. fakat karalama durumundaki
kitabı; yakın çevresindeki denizciler ile dostları tarafından kopyalanmıştır.
Kitab-ı Bahriye'nin karalamasının kopyaları uzun yıllar boyunca denizciler ve coğrafyacılar
için başvuru kitabı olarak görülmüş ve elden ele dolaşmıştır. Kitab-ı Bahriye'nin özgün
yazmaları kayıptır, bulunamamıştır. Günümüze Kitab-ı Bahriye'nin ve karalamalarından
yapılmış 43 adet kopya ulaşmıştır.
1526 yılında, Kanuni Sultan Süleyman'a sunulabilen Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye'sinin
başlıca iki önemli özelliği bulunmaktadır.
Birincisi, yapıtta Akdeniz kıyıları ile adalarının coğrafi durumu anlatırken verilen
denizciliğe ilişkin bilgilerin yanı sıra, (hatta bazı yerlerde denizcilik bilgileri ikinci plana da
itilmiştir) buralarda yaşayan insanların yaşam biçimleri de çeşitli yönleriyle ele alınıp,
anlatılmıştır. Yazılanlar içinde Akdeniz insanının ekonomik ve sosyal yaşamları, devletlerin
egemenlik alanları, kıyı ve adaların hayvan varlığı, bitki varlığı, suları ve akarsuları, yer altı
ve yerüstü doğal kaynakları tarihi ve meteorolojik bilgiler gibi çeşitli konular yer almaktadır.
Akdeniz'in kıyı ve adalarını belli bir sıraya uyularak; bölüm bölüm yapılan yazılı açıklamalar,
bölümlerin sonuna eklenmiş haritalarla da zenginleştirilmiştir.
Kitabın ikinci özelliği ise, Piri Reis'in yapıtını “Akdeniz insanı” için yazmış olduğunu
belirtmesidir. Bunun nedeni, onun din, dil, ırk farkı gözetmeden Akdeniz kıyı ve adalarında
yaşayan bütün insanlara saygı duyması, onları sevmesi ve onlarla iyi ilişkiler içinde
bulunmasıdır. Yapıtta verilmiş olan, denizcilik bilgileri dışındaki bu gibi açıklamaların sayısı
1066'dır. Bu yönleriyle ele alındığında Kitab-ı Bahriye bir ekonomik ve sosyal coğrafya
kitabıdır ve Piri Reis de ekonomik ve coğrafya biliminin kurucuları arasında yer alan bir bilim
adamıdır.
Piri Reis, yapıtının Kanuni Sultan Süleyman'a sunulmasından sonra artık Akdeniz'e ilişkin
yazılıp çizilecek bir konu kalmadığından, çalışmalarını Büyük Coğrafi Keşifler üzerinde
yoğunlaştırmış ve 1528 tarihli haritasını çizmiştir. Bu harita, söylenip yazıldığı gibi bir dünya
haritası olmayıp; İstanbul'dan Amerika kıtasına değin uzanan alanı kapsayan “bölgesel bir
harita”dır. Piri Reis, 1528 tarihli haritasını, Osmanlı İmparatorluğu'nu keşifler hakkında
bilgilendirmek, keşiflerin önemini göstermek üzere yapmıştır. Ne yazık ki, 1528 tarihli
haritanın da tümü değil asıl haritanın dörtte birini oluşturan tek bir parçası bulunabilmiştir.
Eldeki parça Orta Amerika, Florida ve Yukatan Yarımadaları, İzlanda, Grönland ve New
Foundland gibi Amerikanın o gün için bilinen yerlerini kapsamaktadır.
Piri Reis haritasını çizdikten bir süre sonra,
Kanuni Sultan Süleyman, davranışları
saltanatı ele geçirmek kuşkusu yaratan
Sadrazam Damat İbrahim Paşa'yı öldürtmüş,
onun yakın çevresi içinde bulunanları da
ortadan kaldırtmıştır. İbrahim Paşa'nın yakın
çevresi içinde bulunanlardan Piri Reis,
Kaptan-ı Derya Hızır Reis (Barbaros
Hayrettin Paşa)'nın araya girmesi ile
öldürülmekten kurtulmuş, ancak, artık gözden
düştüğü için kabuğuna çekilmek zorunda kalmıştır. 1546 yılında Süveyş kaptanlığına
getirilmiş olan Piri Reis bu görevindeyken 1552 yılında, Hürmüz Adası'na yapmış olduğu
seferde, haksız yere başarısız bulunarak suçlanmış ve Kahire'de boynu vurularak
öldürülmüştür. Öldürülmesi tamamen siyasi nedenlere dayanmaktadır.
En önemli coğrafya eserlerinden kabul edilen "Kitab-ı Bahriye"nin manzum yazılan girişinde,
Piri Reis kitabın yazılış amacı, deniz bilimlerinin gemicilere gerekliliği, fırtına, rüzgâr
isimleri, pusulanın tanıtımı, haritanın tanıtımı, harita üzerindeki işaretlerin anlamı, denizlerin
adları ve özellikleri, Portekizlilerin Hint Denizi'ne yerleşmeleri, Afrika kıyıları, Çin Denizi,
Hint Denizi, Atlantik ve Amerika kıtasının keşfi konularına yer verir.Kitab-ı Bahriye'nin
ikinci bölümü, Çanakkale Boğazı ile Sultaniye ve Kilitbahir kalelerinin anlatımı ile başlar.
Ege Denizi adaları ve kıyıları, Yunanistan kıyıları, Mora Yarımadası, Adriyatik kıyıları, İtalya
kıyıları, Sicilya, Sardunya, Korsika adaları, Fransa kıyıları, İspanya kıyı ve limanları, Kanarya
Adaları, Kuzey Afrika kıyıları, Mısır ve Nil nehri, Doğu Akdeniz kıyıları, Girit ve Kıbrıs,
Anadolu'nun güney ve Ege kıyıları ve adaları, Gelibolu ile Saros Körfezi anlatılır.
Piri Reis bu ada ve kıyıların su derinlikleri, gemilerin demirleyebilecekleri yerler, kıyı bitki
örtüsü, içme suyu, gemi inşaat olanakları yanında insanlar, dinler, politik güçler ve ticari
durum hakkında da bilgiler verir. Kitap arkeolojik bilgiler de taşır. Piri Reis anlatımın yanı
sıra, her liman ve kıyının büyük ölçekli bir portolan haritası ile bilgileri iyice pekiştirir. bu
özelliklerini de dikkate alacak olursak Kitab-ı Bahriye'yi benzersiz bir Akdeniz gezi rehberi
olarak da kabul ebiliriz. Kentlerdeki önemli anıt ve binaların çizimlerinin de yer aldığı kitap,
Piri Reis'e ait birinci elden biyografik bilgiler vermesi açısından da bulunmaz bir kaynaktır.
İşlevselliği artsın diye sonraki yıllarda yapılan kopyalarına Marmara Denizi kıyı ve adaları ile
İstanbul da ilave edilir. Kitabın 1521 ve 1525 yılındaki orijinallerden kopya edilen bazı
yazmalar, dünyanın önemli kütüphanelerinde ve İstanbul'daki müze ve devlet
kütüphanelerinde yer almaktadır. Akdeniz'de yüzlerce ada, kıyı, kent ve liman hakkında XVI.
yüzyıl başlarına ait ilginç bilgiler taşıyan Kitab-ı Bahriye'nin sahip olduğu 239 adet harita ve
sanatsal değeriyle en kıymetli yazmalarından biri de İstanbul Deniz Müzesi'nde
bulunmaktadır.

Yazar Ayça Kirişçioğlu

You might also like