Professional Documents
Culture Documents
I. BÖLÜM
1.1. KALİTE
1980 ve 1990’ların en hızlı gelişen rekabet araçlarından birisi kalite olmuştur. Rekabet
yoğunlaştıkça “yaptığını satan” işletme anlayışı yerini “satabiliri yapan” işletme anlayışına
bırakmıştır. Kalite, işletmelerin daha fazla kar etmeleri için değil, işletmelerin varlıklarını
sürdürebilmeleri için zorunlu hale gelmiştir. Bugünün rekabet koşulları altında faaliyet
gösteren işletmelerin, kendi kalite politikalarını planlamaları, uygulamaları ve zamanla bu
politikalarını geliştirmeleri gerekmektedir.
Kaliteyi neyin oluşturduğu konusunda çok az görüş birliği vardır.En geniş anlamda
iyileştirilebilecek her şey kalitedir.Kaliteden bahsedildiğinde,bunu ürün kalitesi olarak
değerlendirme eğilimi vardır.Kaizen stratejisi içinde düşünüldüğünde en başta gelen insan
kalitesidir. Bir işin üç yapı taşı,donanım,uygulama kuralları ve insandır ancak insan yerine
oturduğunda donanım ve uygulama kurallarından bahsedilebilir.1
• Amerikan Kalite Kontrol Derneği(ASQC): Bir mal yada hizmetin belirli bir
gerekliliği karşılayabilme yeteneği yeteneklerini ortaya koyan karakteristiklerinin
tümü.
• Avrupa Kalite Kontrol Organizasyonu(EOQC): Belirli bir malın veya
hizmetin,tüketicinin isteklerine uygunluk derecesi.
1
YALÇIN İbrahim, NAZLI Alparslan, Kamu Hizmetlerinde Toplam Kalite Yönetimi, s.14-15.
1
2
• Japon Sanayi Standartları Komitesi(JIS): Ürün yada hizmeti ekonomik bir yoldan
üreten ve tüketici isteklerine cevap veren bir üretim sistemi.
Kalite İle İlgili Çalışmalar Yapan Bilim Adamlarına Göre Tanımlamalar
• TSE (TS-ISO 9005): Bir ürün yada hizmetin belirlenen veya olabilecek
gereksinimleri karşılama yeteneğine dayanan özelliklerin toplamı.
KAYNAK:
(Crosby,1979:Deming,1986:Feigenbaum,1983,Taguchi,1989,Dengel,1990:Kavrakoğlu,1990:
Bozkurt,1994/3,TSE,1991).
1.1.2.Kalitenin Önemi
2
3
Kalite tüm gündem maddelerinin önünde gelmekte olup, kalitenin iyileştirilmesi ise
tüm kurumların karşısına çıkan (geliştirilmesi gerekli) en önemli görevlerin başında gelir.
Ancak önemine karşın bir çokları kaliteyi oldukça karmaşık bir kavram olarak görmektedir.
Kalitenin tanımı güç olduğu gibi, ölçülmesi de oldukça zordur. Birisinin kalite hakkındaki
düşüncesi bir diğerininki ile çelişkili olabilir. Kaliteyi, yaşadığımızda, karşılaştığımızda
hepimiz biliriz; ancak onu tanımlamak ve açıklamak güçtür günlük yaşamımızda özellikle
kalitenin düzenli bir biçimde bize sağladığı durumlarda, onun doğal olarak varolduğu
izlenimine kapılırız. Kalitenin önemini, genellikle, onun yokluğundan kaynaklanan hayal
kırıklığı ve zaman kaybını yaşadığımızı anlarız. Kalite mükemmeli olağandan ayıran şeydir.
Eğitimde de başarı ile başarısızlık arasındaki farklılık giderek kalitenin sonucu olmaktadır.
Kalitenin kaynağının araştırılması önemli bir arayıştır. Aynı ihtiyaç eğitimde de duyulmakta,
kalitenin başarılı öğrencilere iletilebilmesine çaba gösterilmektedir. Eğitimde kalitenin
kaynağının oluşturmaya aday bir çok öğe vardır; bunlar arasında bakımlı binaları, seçkin
öğretmenleri, yüksek ahlak değerlerini, mükemmel sınav s0onuçlarını, uzmanlaşmayı,
velilerin desteğini, iş ve toplumun oluşturduğu okul çevresini, çeşitli olanakları, en son
teknolojilerin uygulanmasını, güçlü ve hedefleri belirli liderliği, öğrencilere ilgi ve şefkat ile
dengeli programları, yada bunların bir kaçını bir arada saymak olasıdır.
Oysa IBM’ in tanımı basittir.: “ Kalite müşterilerin tatminidir”. Ford motor Company’
nin Başkan Yardımcısı Alex Trotman da benzer bir mesaj vermektedir: “Bu zor günlerde,
müşterilerimizi tamamen tatmin etmeliyiz”.Bu ifadeler “Müşterilerimizi dinleyiniz ve ona
gerekli karşılığı veriniz, gerisi kendiliğinden gelecektir” kadar basit bir anlam taşımasalar da
oldukça iyi bir başlangıcı gösterirler. Kaliteyi ciddi bir biçimde ele alan kurumlar, kalitenin
sırrının büyük bir bölümünün, müşterilerinin isteklerini dinlemek ve onların ihtiyaçlarına
sempatik bir şekilde karşılık vermekte olduğunu bilmektedir. Kalitenin başarılabilmesi için,
elbette başka şeylerin de yapılması gereklidir. Ancak unutulmamalıdır ki, kurumlar,i
3
4
Kalkınmanın temel taşlarından biri olan standardın öneminin yüzyıllar önce Türkler
tarafından kavrandığının belgesi olan 1502 tarihli ve zamanın padişahı ikinci Beyazıt Han
tarafından çıkarılan kanunname-i ihtisab-ı Bursa da bugünkü anlamda, boyama, ambalaj,
kalite gibi esaslar ile ceza hükümlerine yer verilmiştir.
20. yüzyılda kalite güvencesi konusunda karşımıza çıkan üç önemli isim Avrupa,
Amerika ve Japonya şeklinde sıralanabilir.Hepsinin de yüzyıl başındaki konumları
farklıdır.Japonya’da kalite kontrol pek bilinmezken 19. y.y. sonlarında Amerika’da ilk Kalite
Kontrol adımları atılmıştır. İngiltere’de ise, kalitenin sembolü olarak kabul edilen Rolls-
Royce kurulmuş ve İstatistikçiler, Matematiksel İstatistiği, Kalite Kontrol kavramına katmaya
başlamışlardır.1. Dünya savaşı seri üretim ortaya çıkarırken, Kalite Kontrol gereğini de
gündeme getirmiştir.İngiltere’de 19. y.y. günümüzde Kalite Güvence Enstitüsü olarak
tanınacak, Teknik Muayene Kurumu kurulmuştur. Amerika’da telefon ağının otomatikleş
eşmesi de bu alanda bir kalite kontrol gereği doğurmuştur. Böylece Atlantik’in her iki
yanındaki Ülkeler arasında İstatistiksel Kalite Kontrol konusunda bir bilgi ağı geliştirilmeye
başlanmıştır. Amerika’da SHEWHART 1929 yılında “Kontrol Çizelgelerini” geliştirmiştir.
Ayrıca bu ülkede firmalar örnekleme metotlarını kullanmaya başlarken İngiltere’de Puding
elektrik endüstrisinde istatistiksel metotları uygulamaya sokmuştur.
2.Dünya savaşı, iki yönlü fikir alışverişine izin veren hızlı bir ilerleşeninde başlangıcı
olmuştur. Amerika savaş döneminde kalite kontrol çabalarının etkileri daha da gelişmiştir.
1946 yılın da bin kadar kalite uzmanı bir araya gelip, Kalite Kontrol Cemiyetini kurmuşlardır.
Japon’lar ise daha 1941 yılın da İngiliz bs600 standartlarının bir tecrübesini kullanmakla işe
başlamışlardır. Savaş sonrasında, Amerikan Kalite Kontrol Cemiyeti daha da güç kazanmaya
başlamıştır. Cemiyet şuanda Kanada dahil olmak üzere 50.000’in üzerinde üyeye
sahiptir.Cemiyet üyelerin, özel sorunlarıyla değil de genel hatalarıyla kalite konusuyla
ilgilenmektedir. Bununla ilgili dergiler çıkartmakta ve formlar düzenlemektedir.Savaş
sonrasında esas gelişme Japonya’da yaşanmıştır. Amerikan İstatistiksel Kalite Kontrol
kavramı önce Deming sonrada Juran tarafından ülkede tanıtılmıştır. Bir çok eski yöneticiler
2
HOŞCAN Ensari, 21. Yüzyıl okulları için Toplam Kalite Yönetimi, Ekim 1999, İstanbul, s.9-10.
4
5
Japonlar kalite ile ilgili uygulamalarında, istatistiğin kalite kontrolü, kalite teşhisi,
kalite eğitim programları, sıfır hata felsefesi gibi konulara önem vermişlerdir. Bunları
geliştirerek yasal düzenlenme ve uygulamalarla kalite kontrolü ve toplam kalite yönetimi
kavramlarına ulaşmışlardır.
Türkiye’de kaliteye duyulan ilgi serbest ekonomiye geçiş ile artmaya başlamıştır.
Büyük sanayi kuruluşlarının yabancı kuruluşlar ile yaptıkları ortaklıkları, Türkiye’de kaliteli
üretimin ortak üretim yoluyla üretilen yabancı ürünleri tanıdıkça, yerli ürünlerde de aynı
özellikleri istemeye başlamışlardır. Bu gelişmeler, sanayi sektörünün insan kaynakları ve
eğitime daha fazla önem vermelerine ve bu alanda uzun vadeli yatırımlar yapmalarına neden
olmuştur.
Yıllar boyunca sadece iç pazara yönelik olarak üretim gerçekleştiren ve pazar kaygıları
olmadığı için kendilerini yenileme ihtiyacı duymayan Türk şirketleri, 1996 yılında Gümrük
Birliği’ne giriş konusu gündeme gelince telaşa kapılmışlardır. Çünkü bu gelişme o güne kadar
yurt içinde geçerli olan rekabeti, uluslararası alana taşımıştır ve bu şirketleri dünya şirketleri
ile karşı karşıya getirmiştir. Artık, müşteri ihtiyaçlarını ön planda tutan, kendisini sürekli
olarak yenileyen, verimli ve ekonomik üretimi gerçekleştiren şirketler hayatta
kalabileceklerdir. Bu durumda şirketlerin hayatta kalabilmesi için tek çıkar yol; kalitenin bir
yaşam tarzı haline getirilmesidir.
5
6
1990 yılında ülkemizin önde gelen kuruluşları tarafından KALDER Kalite Derneği
kurulmuştur. KALDER ve bir çok danışmanlık şirketinin düzenlediği seminerlerde büyük,
orta ve küçük ölçekli işletmeler kalite konusunda bilgilendirilmiştir.3
Tasarım kalitesinin optimum olduğu nokta; tüketicilerin kalite için belirlemiş oldukları
değer ile kalitenin maliyeti arasındaki olumlu farkın (üretici açısından karın) maksimum
olduğu kalite düzeyidir.
3
ŞİMŞEK Muhittin, Sorularla Toplam Kalite Yönetimi ve Kalite Güvence Sistemleri,
İstanbul, 2000, s.2-3.
4
Konya Ticaret Odası, Sanayi ve Hizmet İşletmelerinde ve Toplam Karne Yönetimi, Eğitim ve Kültür Yayınları,
1998, s.8.
6
7
Bir ürün kullanım süresi içinde kaliteye temel olan özellikleri kabul edilebilir düzeyde
korumalıdır. Kullanım süreci içinde servis imkanları, bakım, yedek parça gibi etmenler kısaca
tüketicinin mamulü seçtiği için huzur duymasını sağlayacak olan faaliyetler kullanım
kalitesinin konularıdır.
Kalitede kimlik değişimi dört aşamada incelenebilir:1) Muayene 2) İstatistiksel Kalite Kontrol
3) Toplam Kalite Kontrol 4) Toplam Kalite Yönetimi. Kalitede kimlik değişimi aşamaları
Çizelge 1.3’de özetlenmiştir.
5
EFİL İsmail, Toplam Kalite Yönetimi ve TKY’ ne Ulaşmada Önemli Bir Araç ISO 9000 Kalite Güvencesi
Sistemi, Uludağ Üniversitesi, s.212.
7
8
Kalite Muayene Üretim ve Üst yönetim, tüm Üst yönetim, tüm bölümler
sorumlusu bölümü mühendislik bölümler ve işletmedeki tüm bireyler
bölümü
8
9
1.2.1.Muayene
Endüstri devrimi öncesi, üretimin atölyelerde yapıldığı yıllarda kalite o malı üreten
ustanın sorumluluğunun altındaydı. Endüstri devrimi sırasında, ilk takım tezgahlarının ortaya
çıkması ile üretim sistemi ve ürün yapısı karmaşık hale gelmiştir. İşletmelerin büyümesi ve çok
sayıda ustanın istihdam edilmesi ürün kalitesi sorumluluğunu ürünü üreten kişiye yüklemiştir.
Bu uygulama I. Dünya Savaşı ile son bulmuştur. Savaş döneminde bozuk olan ürünün
maliyeti yaşamsal önem taşımaktaydı. Patlamayan bombalar, sık bozulan araçlar savaşın
kaybedilmesine neden oluyordu. Böylece son kontrol uygulaması getirilerek, ürünler
üretildikten sonra bir muayeneden geçirilerek kusurlular ayıklanmaya başlanmıştır.Son ya da
nihai muayene yönteminde üretilen ürünlerin tek tek veya örnekleme yolu ile kontrol edilmesi
amaçlanmaktadır. Kontrol sonucunda “iyiler” ile “kötüler” birbirinden ayıklanarak, belirli bir
kabul edilebilir kalite düzeyine ulaşılmaya çalışılmıştır. Üretilen ya da sevk edilen parti
9
10
içersindeki kabul edilebilir hatalı ürünlerin sayısı yüzde, binde veya milyonda ifadeleri ile
açıklanmaktadır. Üretilen partilerden belli tekniklere göre örnekler alınır ve bu örnekler test
edilerek tüm parti hakkında genel bir fikir yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu uygulama ile
yüzde yüz kalite sağlanması mümkün olmamaktadır.
1924 yılında matematikçi olan Walter Shewhart, seri üretim ortamında kalitenin
ekonomik olarak kontrolu için bir yöntem olan İstatistiksel kalite kontrol kavramını gündeme
getirip ilk defa kontrol kartlarını uygulayan kişi olmuştur. Shewhart, imalatın her aşamasında
sapmaların ve değişikliklerin var olduğunu, bu değişikliklerin yapı ve nedenlerinin
araştırılması için sürecin izlenmesi ve farklılıklarının kontrol edilmesi gerekliliğini gündeme
getirmiştir. İlk olarak Shewhart tarafından geliştirilerek kullanılmaya başlayan kontrol
kartları, bugün çoğu işletmede üretimlerinin izlenmesi amacıyla yaygın olarak
kullanılmaktadır.
1949 yılında Japon Bilim adamları ve Mühendisleri Derneği (JUSE) kurularak kalite
kontrol konusunda faaliyetlere başlamış ve bu dönemde Japonya’da bulunan Dr. Deming
İstatistiksel Kalite Kontrol konusunda seminerler vermiştir. Deming’in verdiği seminerlerden
derlenen notlar “Deming’in İstatistiksel Kalite Kontrolü Dersleri” olarak JUSE tarafından
yayınlanmıştır. Deming’in seminerlerinin ardından 1954 yılında bir diğer kalite kontrol
10
11
uzmanı Dr. Joseph M. JURAN, JUSE tarafından seminerler vermek üzere Japonya’ya davet
edilmiştir. Juran, kalitenin esas olarak yönetimin sorumluluğu olduğu konusunda Japonları
yönlendirmeye çalışmış ve gerçekleştirdiği istatistiksel çalışmalara yönetsel bir kalite kontrol
boyutu kazandırmıştır. Juran’ın 1951’de yayınladığı “Kalite Kontrol El Kitabı” kalite kontrol
hareketinin önemli kaynağı olarak kabul edilmiştir.1956 yılında JUSE ve Japon Standartları
Birliği tarafından Japonya’da kalite bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla 17 seminer
radyodan yayınlanmaya başlamış ve günde 15 dakika olmak üzere 1962 yılına kadar bu
yayınlar devam etmiştir.
Toplam Kalite Kontrolü çeşitli düzeylerdeki yöneticilere yol gösteren, daha doğru ve
etkin karar vermelerine yardımcı olan bir araçtır. Bu aracın işe yarayacak biçimde
tasarımlanması ve etkin uygulanabilmesi için, tüketici isteklerinin saptanması ve
değerlendirilmesi, gerekli teknolojik olanakların sağlanması, işletme içinde olumlu beşeri
ilişkilerin sürdürülmesi ve kalite ile ilgili kavramların tüm iş gören tarafından eksiksiz ve
doğru anlaşılması gerekmektedir.
• Önce kalite bilinci: Önce kaliteye önem veren bir işletmenin karları uzun vadede
artacaktır. Müşteri güveninin yavaş yavaş kazanılması hem şirket satışlarını artıracak
hem de işletmenin pazar payını koruyarak varlığını korumasını sağlayacaktır. Eğer
işletme kısa süreli kar elde etme amacını güderse, uluslararası piyasada rekabet
gücünü kaybedecek ve uzun vadede karı azalacaktır.
11
12
• Tüketiciye yönelik kalite kontrolü: Toplam kalite kontrolde temel amaç müşteri
isteklerini karşılamak ve bunları aşmak için tüm işletme çalışanlarının istekli ve kararlı
olmalarını sağlamaktır. Müşteri isteklerine göre kalite kontrol dış müşteriye yönelik
olduğu kadar iç müşteriyi (çalışanları) de kapsamalıdır. Unutulmamalıdır ki bir
sonraki süreç müşterimizdir.
• İstatistiksel yöntemlerin kullanılması:Toplam kalite uygulamaları sırasında bir çok
istatistiksel yöntem uygulanarak işlemlerin akışı hakkında genel bir fikre sahip
olunabilir. Yedi temel araç, yedi yeni araç gibi yöntemler uygulamalarda yardımcı
araçlardır.
• Yönetim felsefesi olarak insana saygı: Başarılı yönetimin temel ilkesi astların bütün
yeteneklerini kullanmalarına izin veren bir anlayışın benimsenmesidir. Çalışanların
kalite uygulamalarına gönüllü olarak katılımlarının sağlanması isteniyorsa, çalışanlara
bir araç ya da makine gibi davranılması düşünülemez.
12
13
Toplam Kalite Kontrol anlayışı firma çapında kalite yaklaşımı olarak geliştirilmiş, tüm
firma ve kurum kültürüne yansımış: başta yönetim olmak üzere tüm çalışanların paylaşılan
vizyonu haline gelmiş ve bu hali ile "Toplam Kalite Yönetimi (TKY)” olarak adlandırılmaya
başlanmıştır.
Modern kalite anlayışının Toplam Kalite Kontrol'den Toplam Kalite Yönetimine geçirdiği
evrimde en önemli etkiler yönetimin tanımında meydana getirdiği etkilerdir. TKK’ nın TKY’
ye doğru yaşadığı evrimde, yönetimin tanımından gelen süreç ve insan odaklılık ön plana
çıkmış, bu unsurların üzerinde özellikle durularak, yönetim fonksiyonlarının bu yönde
geliştirilmesi sağlanmıştır. Özellikle üzerinde durulması gereken değişim ise, yönetim
tanımlarında yer alan amaç ifadelerinin giderek “müşteri mutluluğu”, ”müşteri tatmini”
ifadeleri ile özdeşleşmesidir .
Toplam Kalite Yönetimi bir kuruluştaki tüm faaliyetlerin sürekli olarak iyileştirilmesi
ve organizasyondaki tüm çalışmaların kesin aktif katılımıyla çalışanlar, müşteriler ve toplum
memnun edilerek karlılığa ulaşılması olarak ifade edilmesidir.6
TKY, müşteri beklentilerini her şeyin üzerinde tutan ve müşteri tarafından tanımlanan
kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ürün ve hizmet bünyesinde oluşturan bir
yönetim biçimidir. Dinamik pazarlarda, yıkıcı rekabetin karşısında ayakta kalabilmek ancak
bu anlayışı benimsemekle mümkün olmaktadır. En basit açıklaması ile TKY ;
TKY’ nin başlıca özelliği, kalitenin geleneksel yaklaşımda olduğu gibi sadece bir
bölümün değil, işletmenin bütün bölümlerinin, bütün elemanlarının görevi olduğudur. Bu tepe
yöneticilerden aşağıya doğru işletmenin tüm elemanlarını, müşteri ve tedarikçileri içeren
bütüncül bir süreçtir.TKY' nde kalite, kontrol ile değil, üretim ile elde edilmektedir.
6
KARYAĞDI Nazmi, Toplam Kalite Yönetimi ve Türk Vergi İdaresi, Ankara, Mart 2001, s.55.
13
14
Hatalıların kontrol ile ayıklanması yerine “ ilk seferinde doğru yap” temel ilkesi ve “hataların
çıkmadan önlenmesi” yaklaşımı benimsenmektedir. TKY, her şeyden önce bir yönetim
felsefesidir. Bu felsefe insanın mutluluğunu esas almaktadır. İnsan çalışanlardır, insan
müşterilerdir, ortaklardır, bayilerdir, tedarikçilerdir, kısaca insan toplumdur. İnsan varolduğu
sürece bu felsefede gelişerek varlığını sürdürecektir.
14
15
TKY anlayışının yapısı rekabetçi yönetim anlayışı olarak nitelendirilmektedir. Son 20-
30 yıllık dönemde arz talep dengesi değişirken, sanayi ve ticarette rekabet yeni boyutlar
almıştır. Geçmiş dönemde işletmelerin temel amaçları “karları maksimize etmek” ile ifade
edilirken, günümüzde “rakipleri yok etmek” biçimindedir. TKY rekabetçi bir yapılanmayı,
7
Yalçın, İbrahim, Nazlı Alparslan, a; g. e. , s. 13
15
16
ileriye dönük tüm karar ve değerlendirmelerde rekabet gücü unsurlarının temel alınmasını ve
uygulamanın bu çerçevede gerçekleşmesini öngörmektedir. TKY değişimlerin yönetilmesinde
ve rekabet gücünü geliştirmede yüksek hız sağlayan bir sistemdir. Bu sistemin çalışması
hataların oluşmasını önleyen kalite uygulamalarıyla savurganlığın azalması ve böylece
maliyetlerin azalmasıdır.
TKY’ nin ilk ve en önemli öğesi müşteri odaklılıktır. TKY sürecinin amacı, müşterinin
beklentilerini daha iyi karşılayacak ya da aşacak biçimde ürün ve hizmet kalitesini
geliştirmektir. Müşteri gereksinimlerinin tatmin edilmesi için, değişim dinamiklerinin
izlenmesi, başka bir deyişle ortamın sürekli olarak değerlendirilmesi ve analizinin yapılması
gerekmektedir. Ancak değişim ortamının koşulları, müşterinin sadece şimdiki
gereksinimlerini bilmeye yönelik olan bir yaklaşımı yetersiz kılmakta, yarınki
gereksinimlerini de karşılamaya yönelik faaliyetleri tahmin etmeyi zorunlu hale getirmektedir.
16
17
KAYNAK:
17
18
TKY'nin yapısını oluşturan bu elemanların tümü uygulandığı zaman, TKY iyi inşa
edilmiş bir ev gibidir. TKY uygulamalarının bu durumda başarılı ve güçlü olması
kaçınılmazdır. Aksi takdirde yapıyı oluşturan elemanlardan birisinin eksik olması halinde
uygulamalarda zaman içinde tıkanıklıklar meydana gelebilecek ve TKY yapısı başarısızlıkla
sonuçlanacaktır.
Modern bir yönetim tarzı olan TKY’ nin felsefesi şu temel esaslara dayanmaktadır:
Yönetim kademesinde yer alan her ferdin iki temel görevi vardır. Bunlar :
TKY’ nin felsefesinin üst yönetim tarafından benimsenmesi birinci koşuldur. Üst
yönetim bu anlamda bir liderlik rolünü üstlenmek durumundadır.
18
19
Müşteri, bir kurumun ürettiği ml veya hizmetlerden haberi olan , bunları satın alma
olasılığı bulunan (potansiyel müşteri) ve satın almış olan herkestir.
Müşteri kavramı iki kısımda incelenir. İç ve dış müşteri. Dış müşteri , şirketten mal ve
hizmet satın alan herkes. İç müşteri ise şirket çalışanlarıdır. Üretim sisteminde bir sonraki
birim bir önceki birimin müşterisi durumundadır. TKY sisteminde bu felsefeye dikkat edilir.9
TKY’ nin takım çalışmasının hedefi üstün düşünmesi astın bu düşüncelere katkıda
bulunarak uygulaması değil. Hedef her kademedeki birey için hem “düşünmenin” hem de
“uygulamanın” birleştirilmesidir. Zaten bu konuda Deming, yöneticilere “bölümler arası
engelleri yıkın” demektedir10
8
KARYAĞDI, a. g. e. s. 61 - 63
9
YILDIZ GÜLTEKİN, İşletmelerde Toplam kalite Yönetimi Sakarya Üniversitesi, 1994, s.4.
10
ŞİMŞEK MUHİTTİN, Kalite Yönetimi, İstanbul, 1996, s. 106
19
20
Tam katılım için sorumluluk paylaşımının sağlanması da bir başka koşuldur. Tam
katılım kesinlikle bir talebi, gönüllülüğü ifade eder. Sorumluluğu ve katkıyı kapsar.
Yönetimden ve yönetilenden, “ben bu örgüte nasıl katkıda bulunabilirim?” sorusunu sormayı
bekler. Diğer taraftan tam katılım, çalışanların akıllarını evde bırakmayıp işe getirmeyi
amaçlar.
TKY “bir işi en iyi bilen , o işi yapandır” ilkesinden hareketle çalışanların
karşılaştıkları problemlerin çözümünde sürekli katılım öngören Kalite Çemberi adı verilen
grupların oluşmasını öngörür. Her bir kalite çemberindeki sayısı 3 ila 7 arasında olabilir.
20
21
TKY , “kabul edilebilir hata seviyesi” diye bir şey kabul etmez. Çünkü böyle bir
yüzdenin olması , o kadar hatanın kabul edilmesi demektir. Bu ise TKY anlayışının
benimsediği “SIFIR HATA” görüşüne aykırıdır.
Her gelişme çevrimi tamamlandığında bir yenisi başlatılır. Her birim ve her eleman
kendi işinde sürekli olarak gelişme amacını güder.
Gerçekten de “kalite” bir sonuç , bir amaç değildir. Sadece rekabet gücünü sağlamaya
olanak veren bir araçtır. Çok yüksek bir kalite düzeyine çıkmak bile yetmez , sürekli olarak
rakiplerden ilerde olmak gerekir. Bunu sağlayan yöntem de sürekli gelişmedir.Sürekli gelişme
, bitmek bilmeyen bir yarıştır. Yeterliliğin kabul edilip benimsendiği yerde iyileşme durur.
21
22
Kurumların yapması gereken en tepeden en alt kademeye kadar tüm çalışanları sürekli
geliştirme faaliyetine yönlendirmek olmalıdır.11
Halbuki TKY’nde ise , amaç müşteri talepleri doğrultusunda şirketin tüm birimlerinin
yönlendirilmesi ve tam olarak müşterinin tatmininin sağlanmasıdır.
Bütün bu sayılanları gerçekleştirmek ise temelde hemen hemen tümü ile yönetimin
sorumluluğundadır. Her şeyden önce , ana gayenin “müşterilere hizmet” olduğu yönetim
tarafından içtenlikle benimsetilmelidir. Bu doğrultuda yönlendirilen bir kuruluşta yönetim
piramidi de tersine dönmektedir.12
Son yılların yeni kavram ve tekniklerinde birisi “kıyaslama” veya “işletmeler arası
karşılaştırmalar” olarak adlandırabileceğimiz “benchmarking” kavramdır. Kıyaslama, bir
işletmenin kendi performansını yükseltebilmek için, üstün performansı olan diğer işletmelerin
incelenmesi, bu işletmelerin iş yapma usullerini kıyaslaması, bu kıyaslamadan çıkardığı
sonuçları uygulaması olarak tanımlanabilir.
22
23
1. Planlama
2. Veri toplama ve araştırma
3. Karşılaştırma
4. Uygulama ve gözden geçirme, sürecini izleyerek yapılı
1.2.4.6.2.Kıyaslamanın Unsurları
23
24
4. Rekabetçi Kıyaslama : Aynı sektördeki kurum benzer işi yapanların birbirleri ile
kıyaslanması aynı şekilde kuruluşlar performans ve uygulamalarda kıyaslama olarak
değerlendirilir.14
14
YALÇIN NAZLI, a. g. e. s. 90 - 92
24
25
Başlıktaki “ortak” sözcüğü, kıyaslama yapmak için seçilen karşı işletmeyi ( kıyaslama
ortağını ) ifade etmektedir. Bu tür bir sınıflandırmada başlıca kıyaslama türleri ve özellikleri
şunlardır.
• Sektör Dışı Kıyaslama : Farklı bir sektörden lider bir işletmenin kıyaslama ortağı
olarak seçildiği kıyaslama türüdür.
TKY’nin bir işletmeye ne gibi yararlar sağlayacağını tek tek açıklamak yerine, bu
felsefeyi benimseyen Sımens firmasının bu güne kadar sağladığı yararları açıklamanın daha
inandırıcı olacağı düşünülmektedir.
25
26
KAYNAK: Harnfelld,1994,s.51.
Sonuç olarak TKY uygulaması bir masraf kaynağı, bir gider olarak değil, önemli bir
yatırım olarak görülmeli ve daha önce çeşitli yerlerde belirtildiği gibi:
26
27
Günümüzde yoğun bir uygulama alanı bulan TKY’ n den kimi eksiklikler nedeniyle
istenen sonucun alınmadığı görülmektedir. TKY uygulamasına yeni başlayan kurumlar
uygulamadan istenilen sonucu alabilmeleri için bu eksiklikleri mutlaka gidermek zorundadır.
27
28
5. Kurumların açıkça belirlenmiş bir plan yada stratejinin olmaksızın başka bir ifadeyle
vizyon oluşturmaksızın kalite iyileştirme çabalarına girişmeleri
6. üst yönetimin çalışanlarla iletişim kuramaması
7. Kısa vadeli karlılığa önem verilmesi
8. tedarikçilerle olan iş birliğinin yeterince geliştirilememesi
9. Takım kavramının desteklenmemesi
10. kaliteye önem verilmesi ancak toplam kalite üzerinde yeterince durulmaması.16
Kuruluşlarda TKY uygulama girişimlerini başarısız kılan önemli nedenleri yedi grupta
özetleyebiliriz. Bunlar :
1. Üst düzey yönetim liderliğinin yetersizliği : Üst yönetim liderliği olmadan TKY
başarılı olamaz. Üst düzey yönetimdekilerin bazıları “kendini adamış” olabilirler;
ancak kendini adamışlığın “kanıtların “ azlığı da, kurumun diğer çalışmaları üzerine
olumsuz etkiler yaratabilir.
2. Kalite için alt yapı eksikliği : Kurum yönetimi , kalite dışındaki diğer ana
aktivitelerinde, sorumlulukları aktarmayı açık hedefleri , planları ve bu planları
gerçekleştirmede kullanılacak araçlar, bütçeleri ve tanınma ile ödüllendirmeyi içeren
mekanizmaları geliştirdikten sonra başarmış; ancak kalite konusunda bunu
gerçekleştirememiştir.
3. “Yeni kalite programı” hakkındaki kuşkuları anlamakta başarısızlık : Kaliteye ilişkin
birçok program uygulaması girişiminin, yöneticilerin , kurum çalışmaları üzerinde
yeterince ilgi yaratamaması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandığı görülmüştür.
Çalışanlar kuşkularını açıkça ifade etmezler. Böyle bir ortamda yönetimler, kalite
girişiminin gerekliliğini kanıtlamada ve bu girişimi başarıya dönüştürmekte
kararlılıklarına inandırıcı örnekler sunmada başarısız olurlar.
4. Yönetimin, teşvik yaklaşımının sonuç vereceği varsayımına inancı : Bu yaklaşım ,
konunun gerekliliğinin (herkesin kalite sorununun önemine inandırılması) çalışanlara
kanıtlarıyla gösterilmesine ilişkin güçlü bir sunumu ve herkesin daha iyisini
yapabileceğine motivasyon teknikleri ile yönlendirebileceği varsayımını içerir.
16
KARYAĞDI, a. g. e. , s. 66 – 67.
28
29
17
ENSARİ HOŞCAN, 21. Yüzyıl Okulları için Toplam Kalite Yönetimi , EKİM 1999, İstanbul, s.181_182.
29
30
1. Ürün kalitesin önemli bir boyutu, o ürünün kalitesizliğinin toplumda yol açabileceği
toplam kayıp olarak ifade edilebilir.
2. rekabetçi bir ekonomide işletmenin varlığını sürdürebilmesi için kaliteyi sürekli olarak
geliştirmesi ve maliyetleri düşürmesi gerekir
3. Sürekli kalite geliştirme programları, ürünün performans karakteristiklerinin hedef
değerlerden sapmalarının kayda değer miktarda azaltılmasını içermelidir.
4. Ürün performansındaki değişim sonucunda ortaya çıkan ve müşterilerin katlandığı
kayıp yaklaşık olarak, performans karakteristiğinin hedef değerden sapmasının karesi
ile doğru orantılıdır.
5. Ürünün nihai kalite ve maliyeti, önemli oranda ürünün ve imalat sürecinin
mühendislik tasarımları tarafından belirlenir.
6. Ürün veya sürecin performans varyansı, ürün ve süreç parametrelerinin performans
karakteristikleri üzerindeki eğrisel etkileri giderek azaltılabilir.
7. İstatistiksel olarak planlanmış deneyler performans varyansını azaltan ürün veya süreç
parametrelerinin belirlenmesinde kullanılabilir.
Kalite güvencesi ve toplam kalite kavramlarının Batı’ya gelişi geç olmakla beraber,
temel fikir ilk olarak başka kavramlarla birlikte 1930’lar ve 1940’lar da W. Edward Deming
tarafından geliştirilmiştir. Amerikalı bir istatistikçi olan fizik doktoru Deming 1900’de
doğmuştur. Onun yönetim kuramcısı olarak Batı’da yeni olmakla birlikte, Japonlar onun
yetenek ve görüşlerinden 1950’lerden beri yararlanmaktadırlar.
30
31
Deming Japonya’yı ilk kez, 1940’ların sonlarında, savaş sonrası nüfus sayımında
çalışmak üzere ziyaret etmiştir. Çalışmalarından etkilenen Japon Mühendisler Birliği, onu,
1950’de , önde gelen Japon sanayicilerine istatistiksel proses kontrolünün uygulaması üzerine
konferanslar vermek üzere tekrar davet etmişlerdir. Japonlar, savaşla yıkılmış sanayilerini
tekrar kurabilme çabasında idiler. Japon sanayi, Amerikan bombardımanı ile büyük ölçüde
yıkılmış, griye yalnızca, diğer ülke üretimlerinin kalitesiz taklitlerinin üretimini yapan küçük
bazı atelyeler kalmıştı. Japonlar, diğer sanayileşmiş ülkelerden, özellikle kalite kontrol
dersini/deneyimini öğrenmek istiyorlardı.
31
32
önce sanayide başladı; daha sonra hizmet, bankacılık ve finans sektörleri onu izlediler.
Japonlar, Juran ve Deming’in fikirlerini, Toplam Kalite Kontrolü (TQC) adını verdikleri
felsefeye dönüştürdüler; ve dünya pazarının büyük bir bölümüne girdikleri gibi, aslan payını
da aldılar. Pazar hakimiyetlerinin en önemli temeli, kaliteye verdikleri önem ve önceliktir.
Kalite konusundaki en ünlü yazarlardan Kauro Ishikava, Japonların TQC ve yaklaşımlarını
“yönetimde , bir düşünce devrimi” olarak nitelendirmektedir18
Kısa dönem karlılıktan çok uzun döneme ilişkin gereksinme, beklenti ve eğilimleri
dikkate alarak rekabete hazırlanmak. Mal ve hizmetin sürekli gelişimi için ortam oluşturmak.
18
ENSARİ, a. g. e. , s. 12 – 14.
32
33
Sadece fiyata dayalı uygulamalara son vermek; fiyatın yanı sıra başka kalite
göstergeleri oluşturmak; uzun vadede toplam maliyeti düşürmek amacı ile hareket etmek;
sıkıntıya düşen müşterinin firmayı da sıkıntıya sokacağını unutmamak.
Personelden daha fazla verim almak için onları iş başında eğitmek. Bunun için güncel
ve etkin yöntemler kullanmak. İşinin ne olduğunu tam olarak bilmeyen birinin o işi tam
olarak yapmasının mümkün olmadığının bilincinde olmak; eğitimi gereksiz yada verimsiz
görmek yönetimin yapacağı en büyük hatalardan birisidir; insan boyutunu içermeyen hiçbir
yenileşme yada iyileştirmenin mümkün olmadığını unutmamak.
7 . Liderliği kurmak.
İşlerin daha iyi yapılabilmesi için kişilere yardım etmeyi amaçlayan bir liderlik
oluşturmak ve uygulamak. Üst yönetim ile iş görenler arasındaki iletişim yollarından birisi de
gözetimdir. Yönetimler, süreç iyileştirme konusuna önem verdiklerini, sürekli iyileştirme
hedefine kuruluşları nasıl taşıyacaklarını açıklamalıdırlar. Zamanı önemli bir kısmını hata
yapanları aramakla geçiren bir üstün, hiçbir zaman gerçek liderliği tesis edemeyeceğinin
bilincinde olması gereklidir.
8 . Korkuyu yenmek.
33
34
Örgüt içerisinde korkuları ortadan kaldırmak. Her hangi bir korkunun etkisinde çalışan
personelden verimlilik beklenemez. Korku iletişim sürecini de olumsuz olarak etkileyen,
örgütün havasını bozan faktörlerin başında gelmektedir. Korkunun hakim olduğu bir örgütte
hiçbir zaman gerçek liderlik tesis edilmediği gibi, böyle bir kurumun yöneticisi de yol
gösterme, rehberlik gibi görevlerini yerine getirmeyeceğini unutmamalıdır.
Bir takım hedefleri, o hedeflere ulaşma yönetimi göstermeden vermenin hiçbir anlamı
yoktur. İşin nasıl yapılacağını bilmeyen iş görenden verim beklenemez. Bir işçi iyi olmayan
malzemeyi kullanarak “sıfır hata” lı üretim yapamaz.
İnsanlar yaptıkları işlerden tatmin olmak, gurur duymak isterler. Çalışanlar gereksiz
standartlara zorlanır, onlardan kötü malzeme ile yüksek kaliteli ürünler üretmeleri beklenirse,
bu durum örgütte memnuniyetsizlik yaratır. Bunun yerine çalışanlar yerinde kullanılarak,
desteklenerek ve yaptıkları takdir edilerek kuruma büyük katkılar sağlanabilir.
Kurumda güçlü bir eğitim ortamı kurmak. Herkesin kendi kendini yetiştirmesini teşvik
etmek. İşlerinde başarılı kimselerle çalışmak, onların sürekli eğitim ihtiyacını ortadan
34
35
kaldırmaz. Bu günkü hızlı bilimsel ilerlemeler karşısında çalışanlar hizmet öncesi eğitim
düzeyleri ne kadar yüksek olursa olsun eğer kurum içerisinde hizmet içi eğitimle
desteklenemezlerse işlerinin gerektirdiği nitelikleri kısa sürede kaybederler.
Kalite unsurlarından olan Dr. Kaoru ISHIKAWA, Kalite Kontrol Çemberi ( KÇ)
etkinliklerini şöyle tarif etmektedir.
“KKÇ, kalite kontrol etkinliklerini gönüllü olarak aynı iş yerinde yürütülen küçük bir
gruptur. Bu küçük grup sürekli olarak bütün üyelerin katılımıyla kendini geliştirme ve
karşılıklı gelişme, atölye içinde denetim ve ilerleme, kalite kontrol etkinliklerinden
yararlanma işini yürütür.”
Modern yönetim tekniklerinden biri olarak adlandırılan KKÇ, aynı çalışma biriminde
bulunan yönetici ve personelin işyerinde karşılaşılan problemlerin analizi, tanımlanması ve
çözümlenmesi amacıyla gönüllü olarak çeşitli periyotla bir araya gelerek küçük gruplar
kurmasıyla meydana getirmektedir. Eğer amaç; mal ve hizmetlerin kalitesini arttırmaksa
KÇÇ, “.Verimlilik Çemberi” veya “Problem Çözme Grupları” adını alır. Eğer Amaç; etkin bir
yönetim kurmaksa, KKÇ, “Katılım Çemberleri” olarak adlandırılır.
Firma çapında kalite kontrol etkinliklerinin bir parçası olarak yürütülen KKÇ
etkinliklerinin arkasında yatan temel fikirler kısaca şu şekilde ifade edilebilir.
35
36
KÇ’nin özünde bireyin işini daha düzenli olarak yapma ve üretim kalitesini iyileştirme
imkanı sağlamak, personelin kendi işini yaparken gerekli olan bireysel yeteneklerine
geliştirmesine yardımcı olma, işletmenin piyasada kendisini kabul ettirmesi ve rekabete
girişebilmesi için tüm personelin buna katılma düşüncesini bireylerde oluşturmak
yatmaktadır. Ancak bu amaçların elde edilmesi ekip çalışmasıyla mümkündür.
1.6.2.1. Gönüllülük
İnsana duyulan saygının, kalite kontrol çemberleri olgusunun altında yatan fikirlerde birisi
olduğu belirtilmişti. Bu sebeple , gönüllülük esasına önem verilmiştir. Çalışanlar,
36
37
etkinliklerde kendi serbest iradeleri ile yer aldıklarını hissetmezlerse başarılı olmaları cok
zordur. Zorlama ile sistemin sadece yukarıdan aşağı işlenmesi sağlanabilir ki bu,bütün
içerisinde sadece bir kısmıdır.
Çalışanlar, kendi bölümleri ile ilgili çevrelerde yetişmeye eğimlidirler ve dar görüş
açılarına sahiptirler. Yaptıkları şeye rağmen duyulduğunu anladıkları vakit işlerini yapmaya
istek duyarlar. Başka biri tarafından öyle yapmaları istendiğinde ağırdan alırlar. Bunun için
diğer bölümleri şirketleri başka sektörleri hatta başka ülkelerdeki şirketlerin yaptıklarını
görmelerinde ve ihtiyaçlarını kendilerinin belirlemelerinde fayda vardır. Değişik sektörlerde
katılımcıların bulunduğu toplantılar başka şirketlerle yapılan karşılıklı ziyaretler yada yut
dışına yapılan gözlem amaçlı geziler bu konuda çok faydalıdır.
Bir iş yeri yada şirket varolduğu sürece kalite kontrol çemberi faaliyetlerine devam
etmelidir bir çok şirket, çalışma tarzlarını belirli yönlerini geliştirmek için gruplar kurar ve
37
38
sorunlar halledildikten sonra bu grupları dağıtırlar. Kalite kontrol çemberleri ile bu tip gruplar
arasında ki fark her birey tarafından anlaşılmalıdır.
Kalite çemberleri yolu ile tüm çalışanlar gruplar halinde işlerinin iyileştirilmesinde
seferber edilmeleri sınırlı sayıda amiri işleri izleme,düşünme sorunları çözümlemesine kıyasla
büyük bir güç elde edilmesini sağlamaktadır grup çalışması sayesinde takım ruhu ortaya
çıkmakta, ayrıca çalışanlar kendilerine verilen değeri daha iyi anlamaktadırlar.
Çember elemanları devamlı olarak öğrenme sürecinde olmalı tüm kalite kontrol
teknikleri kullanabilecek ve hangi konumda hangi tekniğin avantajı olduğunu bilebilecek
duruma gelmelidirler.
Çember çalışmaları çalışma ortamı ile yakından ilgisi olan etkinlikleri dışına
çıkmamalıdır. Çalışma ortamı dikkatle gözlenmeli ve gerekli her ayrıntısı incelenmelidir.
20
ŞİMŞEK, a. g. e. , s. 146 – 155.
38
39
II. BÖLÜM
39
40
Kalite güvencesi, bir ürün yada hizmetin müşteri ihtiyaçlarını tam ve doğru olarak
karşılamasını sağlamak için, tüm işletme fonksiyonlarının aynı amaç doğrultusunda bir araya
getirilmesidir.
TS 9005 Kalite Sözlüğü’nde Kalite Güvencesi “Ürünün yada hizmetin kalite için
belirlenmiş gereklilikleri karşılamada yeterli güveni sağlayacak planlı ve sistematik faaliyetler
bütünü” olarak tanımlanmıştır.
Kalite Güvencesi Sisteminin amacı tüm kuruluşu, kaliteyi doğrudan veya dolaylı
etkileyen süreçler zinciri olarak ele alıp,kalitenin sürekliliğini sağlamak ve kuruluşun
hedeflenen kalite düzeyini asgari maliyetle elde edebilmesini sağlayacak çabaları
başlatmak,eşgüdümü sağlamak ve sonuçları sürekli izleyerek ,gereken önemleri almaktır.
40
41
Küçük ve orta ölçekli işletmelerde, gerek fonksiyonel bölüm azlığı gerekse yönetimin
işletmenin bir çok fonksiyonunun sorumluluğunu kendi üzerine alması sonucu kalite
sorumluluğunun bir kişi yada bir bölüme devredilmesi pratik olarak mümkün
görülmemektedir.
Kalite Güvencesi;
41
42
Kalite Güvencesi;
Herkesin sorumluluğundadır.
Kalite Güvencesi, bir kalite sistemi modeli olarak Toplam Kalite Yönetimi felsefesinin
tamamlayıcısı durumundadır.
Günümüzdeki Kalite Güvencesi sistemi’nde yüksek kalite, sıfır hata ile özleşmiştir.
Bitmiş ürünlerde kusurların ayıklanması yerine üretim sırasında proses denetimiyle ürünlerin
kusurlu çıkmaması, sistemin temelini oluşturur. Bu önleyici kalite anlayışı aynı zamanda en
ekonomik üretim şeklidir. Bu gün geçerli olan, en yüksek kalitenin (sıfır hata) en düşük
42
43
maliyetle üretilmesi olduğuna göre, Kalite Güvencesi Sistemleri, işletmelerin rekabet gücünü
maksimum seviyede tuta bilmesi için ideal sistemdir.
* Kalitede süreklilik,
*Yüksek verim,
gibi avantajları sağlamaktadır. Ayrıca yükselen kalite paralel olarak ulusal ve uluslararası
pazarlarda kazanılacak yeni müşteriler ise çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Bu sebeple kalite, bu işler ilgili uzmanların bir görevi olmaktan çıkarak her
seviyeden tüm çalışanların yaptıkları işte esas almaları gereken bir prensip olmakta ve üretim
sürecini etkileyen tüm fonksiyonlar denetim altına alına bilmektedir.Türkiye’de çeşitli bazı
kalite ulaşılmasında yardımcıdır. Çizim 5’de böyle bir kalite güvenirliliği sisteminin
uygulanmasına yol açan sebepler verilmektedir. 21
21
ŞİMŞEK, a.g.e., s.177-184.
43
44
44
45
• Açıklayıcı ve tavsiye niteliği taşıyan sistem standartları: ISO 9000, ISO 9004, ISO
9004-2, ISO 9004-3, vb….
• Farklı seçenekler sunan genel amaçlı kalite sistem standartları: ISO 90001-9003,
TS ISO 9001-9003, AQAP 1-4-9,vb….
Bu tür standartlar firmanın durumuna uygun bir sistem seçme imkanı tanırlar.
ISO 9001 Kalite güvence standardının kapsamında kalite yönetim sisteminden satış
sonrası hizmete kadar kalite sistemini ilgilendiren temel konular bulunmaktadır. Her bir konu
45
46
çeşitli standart maddeleri ile desteklenmektedir. Bir ISO 9001 standardının maddeleri Tablo 3
de gösterilmektedir.
4.18 Personel
Dış Faktörlerin kontrolü 4.6 Satın Almada Kalite
46
47
KAYNAK: Güven,1992:16
ISO 9000 Standartları kalitenin yalnızca ürün, hizmet ve üretim sürecinde değil,
işletmenin kalite politikasından yönetim sistemlerine kadar tüm süreçlerde benimsenmesini ve
tüm çalışanların katılımını öngörmektedir. Bu standartların ortaya koyduğu modeller,
sözleşmeli koşullarda alıcıya kalite güvencesi verebilme hizmet ederken, bir yandan da
maliyet, etkinlik ve performans gibi konularda avantajlar sağlamak ve kendisine en uygun
kalite yönetimi modelini kurmak ve geliştirmek bakımından kuruluşlara yardımcı olmaktadır.
ISO 9000 serisi standartlar her çeşit işletme koşullarına uygun bir Kalite Güvence
Sistemi (KGS) kurulmasında ve/ veya bir başka işletmenin KGS’in değerlendirilmesinde esas
olarak kullanıla bilecek bir modeldir. Önerilen tüm diğer yaklaşımlar gibi kuvvetli ve zayıf
yönleri, işletmeye sağlayıcı avantajlar ve yaratabileceği olumsuzluklar bulunmaktadır. Bu
noktaların dikkatlice değerlendirilmesi, standartları uygulayan ve uygulayacak işletmeler
acısından önemlidir.
47
48
İşletmelerde kalite güvence sisteminin kurulması ve etkili bir şekilde uygulaması bir
anlamda modern yönetim tekniklerinin temelini oluşturur. Ancak ISO 9000 Standartları
güncel haliyle aşağıda sıralanan ve kalite sisteminin yaşamsal önem taşıyan işlevlerine tam
olarak yanıt vermede yeterli değildir. Bunlar,
48
49
• İşçi ve iş güvenliği
• Çevresel koruma önlemleridir.
Kalite güvence sistemi kuran kuruluşlar, belge almış dahi olsalar kendilerini ISO
9000’in bu günkü yapısı içerisine hapsetmemeli ve kalite sisteminin tüm öğelerini yaşama
geçirecek yönde önlemlerini almalıdırlar. Hedef sürekli iyileştirme olmalıdır (ISO 9000: 14)
TKY ile ISO 9000 ve benzerlerinin gerçek ilişkileri her kurum için kendisine özeldir.
Çünkü her bir kurumun kendine özgü bir kültürü, gereksinimleri vardır ve her bir kurum
belirli bir dış ortam içerisinde etkinliklerini sürdürmek durumundadır. TKY, ISO 9000 ve
benzerleri bir arada olabilirler ve biri diğerine destek sağlaya bilir; ancak birisinin varlığı
diğerinin varlığını gerektirmez. ISO 9000 ve benzerleri bir TKY standardı değildir. TKY; bir
kalite sistemi oluşturmaktan daha geniş kapsamlı bir iştir ve bir dış standardın uygulanmasını
gerektirmez.
TKY ile ISO 9000 ve benzeri arasındaki ilişki konusunda Peter Hingley ile Edward
Sallis’in Total Quality Management kitabında dört model geliştirmiştir.( Sallis ve Hingley,
1992: 50-51 )
Birinci modelde, ISO ve benzeri TKY için bir başlangıç noktası olarak kabul
edilmektedir. Toplam kalite yolunda erişilecek ilk adım ISO 9000 ve benzerleridir. ISO 9000
ve/veya benzerlerine hak kazandırmak kuruma “tescil edilmiş güven” sağlayarak, TKY’ye
ilişkin daha kapsamlı sorunları ele almak üzere ilerlemeye başlangıç oluşturmaktadır.
Üçüncü modelde, ISO 9000 ve benzerlerinin rolü ilk iki modele göre daha az
önemlidir. Büyük TKY olayında ISO 9000 ve benzeri küçük bir öğedir. Bu modelde
kalitenin , kağıtlar üzerine yazılı prosedürlerden çok, çalışanların iyileştirme ekip
49
50
çalışmalarına aktif olarak katılımları ile sağlana bileceği savunulmaktadır. ISO 9000 ve
benzeri, kurumun prosedürlerinin operasyonel olarak birbirleri ile uyumlu ve düzenli olmasını
garanti altına almaktadır.
Dördüncü modelde ise, ISO 9000 ve benzerleri, kalite arayışı ile ilişkilendirmediği gibi
ona karşı olarak da değerlendirilmektedir. Bu görüşte özellikle eğitimde, ISO 9000 ve benzeri
zorunlu bir bürokratik gerek olarak nitelendirilmektedir. Bazıları da bu standartları , en
iyimser bir görüşle maliyeti yüksek ve dikkat dağıtıcı, en kötümser şekilde de öğrenmenin
hedeflerini göz ardı eden, eğitime karşı bürokratik bir engel olarak görmektedirler. ISO 9000
ve benzerlerinin , eğitim alanında çok sıkıcı bir şekilde uygulanmasının gerektireceği
fazladan çalışma bir yana, çalışanların yaratıcılığı ile moralini önemli derecede olumsuz
etkileyeceği görüşünde olanlar da vardır (Dohery, 1994:235 -236)
Her bir kurum, TKY ile ISO 9000 ve benzerlerinin ilişkisini kendisi için özel olarak
belirlemek durumundadır. Hareket noktasını, kurumun müşterilerinin istediği tür sistemi
belirlemek oluşturur. Bir kurum, kalite arayışının nedenlerini açık olarak ortaya koya
bildiğinde, hedeflerine ulaşmada, formsal kalite sistemlerinin kendisine ne ölçüde yardımcı
olabileceğini belirlemek durumundadır. Sistem secimi keyfi bir işlem değildir.
Bir kalite sistemini istemek ile onu gerçekleştirebilmek aynı şey değildir ISO 9000 ve
benzerlerinin uygulanması gerçekten pahalı ve zaman alıcıdır. Masrafları yüksek ve kısa
vadede söz iken getirileri ise uzun surede gerçekleşir. 22
22
ENSARİ, a.g.e. , s. 62 – 67.
50
51
dolayı pek çok engelle karşılaşabilecekleri kaçınılmazdır. ISO 9000 kalite güvence
standartları sayesinde, Japonya'da %25 olan kalitesizlik maliyetleri , %1'e düşmüştür.
ISO 9000, bir kuruluşun kaliteyi etkileyen tüm süreçlerinde, kalitesizliğin oluşmasını
önleyici bir kontrol düzeni kurarak, bu süreçlerde insan, makine ve bilgi unsurları arasındaki
eşgüdümün en uygun kalite-verimlilik-maliyet bileşiminde sağlanabilmesi için gerekli teknik
ve yönetsel prosedürlerin oluşturulmasını ve kullanılmasını sağlayan, yani kalite güvencesini
sağlayan uluslararası standartlara uygunluk niteliği taşıyan bir araçtır. ISO 9000 standartları
Toplam Kalite ile birlikte uygulanırsa başarısı daha da artacaktır. Bu nedenle ISO 9000
uygulamaları anahtar performans alanlarından biridir.
ISO 9000 Kalite güvence sistem standartları, müşteri gereksinimlerine en iyi cevap
verebilecek bir yapının kurulmasını sağlamaktadır. Böylece aynı amaca hizmet eden Toplam
Kalite Yönetimine bir taban oluşturmuş olmaktadır.
III. BÖLÜM
3. İŞLETMELERDE REKABET
3.1. Rekabet
Rekabet, evrensel kurallara bağlı bir ilişkiler sistemi olarak, doga bilimlerinde oldugu
gibi, toplum bilimlerinde de rekabetçi sistemlerin analizi ve sistem dinamiği ilkeleri ile
gerçekleştirilebilmektedir kısaca rekabet, sosyal hayatta kimin iyi olduğunun bilinmediği
durumlarda, bunu belirleme yoludur.
51
52
II. Dünya Savaşı sonrasında teknolojik gelişmenin hızı, üretim öğelerinin ülkeler
arasında benzerlik göstermesi ve küreselleşme, uluslar arası rekabetçi üstünlük kavramını
ortaya çıkarmıştır.
Bir ülkenin rekabet gücü , o ülkenin ürettiği malların –ister iç tüketim, ister ihraç
olsun - diğer ülkelerin mallarıyla kalite ve fiyat bakımından yarışa bilecek düzeyde olmasını
ifade etmektedir. Rekabet gücü ;üretim ve verimliliğin artması, yaşam standartlarının
iyileşmesi ve istihdamın geliştirilmesi için bir ön koşuldur.
Rekabet edebilirlik veya rekabet gücü oldukça dinamik bir olgudur. İçinde bulunulan
çevreye göre değişken doğası rekabet gücünün ölçüle bilmesini zorlaştırmaktadır. Rekabet
gücünün standart ölçütlerinin olmamasının yanında, ölçülebilmesini zorlaştıran diğer bir
nokta, değerlendirmede kullanıla bilecek ölçütlerin oldukça fazla oluşu ve bu ölçütlerin farklı
durumlarda ve ağırlıklarda rekabet gücünü etkiliye bildiğidir. Bu nedenle rekabet gücünün
52
53
belirlenmesine yönelik yapılan çalışmalar her zaman tartışmaya acık ölçütler ve bakış açıları
içermektedir.23
Porter’a göre, işletmelerin rekabet avantajları sağlaması için daha kaliteli üretim yapıp
verimliliklerini artırmaları gerekmektedir. 24
23
www.google.com.tr
24
www.dpt.gov.tr
53
54
Böylece, ulusal verimlilik artışından söz edilebilir. Değişen dünya koşullarının ekonomik
boyutunun özünde teknolojik gelişme, verimlilik ve rekabet yer almaktadır. Günümüzde
ülkelerin rekabet avantajlarını bu düşünceye dayandırmaları gerekmektedir
• Maliyet Liderliği
• Farklılaşma
Özellikleri itibarı ile tek olan ( başka benzeri olmayan ) ürün, imaj, teknoloji, servis
veya üretim sistemi ile ilgili, müşterinin ilgisini ürün üzerinde toplamaya ilişkin
çalışmalardır.
• Odaklanma
25
ERKAN C., Ulusal Rekabet Üstünlüklerinin Belirleyenleri, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 1995, s:1, s.85.
54
55
maliyet liderliğinde önemli bir başarı faktörü iken, kalite üretim esnekliği, işlem zamanları ve
güvenilir teslim farklılaştırma stratejinin önemli stratejik başarı faktörleridir.
Çok hızlı yaşanan değişim ve küreselleşme, toplumsal sistemin tüm alt sistemlerini ve
bireylerini etkilemektedir. Küreselleşme ile ortaya çıkan yeni rekabet koşulları eskiye oranla
çok daha sert ve inha edicidir. Çünkü değişim rüzgarları karşısında tek sabit kalan şey her
şeyin değişken olduğudur.
• Küreselleşme ve rekabet
• Uluslar arası ve bölgesel
• Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler: bilgisayar kullanımının yaygınlaşması; üretim
sürecinde robotlardan yararlanılması ve haberleşme alanındaki hızlı gelişmeler
• Yeni teknolojik bulutlar
• Yeni açılan pazarlar ve beraberinde getirdiği Pazar payı kapma yarışı
• İnsan hakları ve demokrasi alanındaki gelişmeler dolayısıyla organizasyonlarda
insana saygının önem kazanması,
• Müşterilerin bilinçlenmesi ve beklentilerin ( kalite, hızlı servis, ucuzluk, ürünün
estetik değeri, güvenilir olması vb.) değişmesi
• Değişen demografik yapı (işgücündeki cinsiyet, dil, ırk, kültür farklılıkları vb.)
55
56
56
57
Seksenli yıllara gelindiğinde ise rekabette yeni boyut açılmıştır: Kalite. Artık ucuz ve
bol ürüne doymuş kitleler , kaliteli ürünlere yönelmişlerdir. Zamanla kalite kavramına
yenilik , esneklik, hizmet ve pazara daha çabuk ulaşma, yani hız eklenmiştir. Yarının
dünyasında rekabetin gizli avantajları ise 90’lı yılların rekabet unsurlarına ek olarak
mükemmeliyet şeklinde belirlenmektedir. Rekabette son 40 yıllık değişim çizim 6 da
görülmektedir.
Rekabetçi stratejiler, benzersiz bir değer karması yarata bilmek için, bilinçli olarak
rakiplerden değişik faaliyetlerin secimi olarak tanımlanmaktadır.
26
www.google.com.tr
57
58
Kuvvetli/zayıf yanlar (çalışanların niteliği, gelecek 2-3 yıl için iyi bir Pazar, düşük
maliyet, sendika ile iyi ilişkiler, geliştirmeyi destekleyici ortam kuvvetli yanları ;yeterli
olmayan katılımcı yönetim uygulaması, az ürün çeşidi, makine ve donanımda modernleşme
gereksinimi, zayıf Pazar imajı, azalan rekabet olanakları vb. zayıf yanları oluşturmaktadır) ve
fırsatlar/tehditler (hizmet verile bilecek başka müşteri gurupları, girilebilecek yeni pazarlar ve
bölgeler, ürün gruplarında geliştirmeler ve çeşitlendirme, mevcut ürünleri tamamlayıcı
ürünler, dikey entegrasyon,pazarın hızlı büyümesi fırsatları ; yeni rakipler, ikame edici ürün
satışlarında artış ,pazarın yavaş büyümesi , artan rekabet baskısı, müşterilerin istek ve
değerlerinde değişmeler, olumsuz hükümet politikaları vb. tehditleri oluşturmaktadır.) analizi
ile işletmenin rekabet gücüne ulaşılmakta, işletme amacı belirlenmekte ve rekabetçi
üstünlüğü yaratacak stratejilere hazırlamak yapılmaktadır. Rekabet stratejileri oluşum sureci
çizim 7’de gösterilmektedir.
Maliyet liderliği stratejisi , finansman ve pazarlama fonksiyonlarının, farklılaştırma
stratejisi ise üretim ve pazarlama fonksiyonlarının ortak çabalarını gerektirmektedir. Rekabet
stratejilerinin belirlenmesinde kullanılan bir çok yaklaşım mevcuttur. Bu yaklaşımlardan
özellikle üretim fonksiyonunun kapsamına giren mühendislik yaklaşımı olup, rekabet
edebilme gücünü , işletmelerin en iyi uygulamaları araştırmaları , kendilerine uygun olanları
benimsemeleri ve özümsemeleri yeteneği biçimde tanımlar. En iyi uygulama: müşteri
odaklılık, kalite, esneklik, maliyet, yeniklik, tasarım konuların mikro ve makro boyutta
gerçekleştirilmeye çalışan uygulamalardır. Amaç, bu uygulamaların işletme içerisindeki tüm
çalışanlar tarafından özümsenerek kalıcılığının ve gelişiminin sağlanmasıdır. Mühendislik
yaklaşımı, en iyi
58
59
59
60
işletmelerin rekabet gücünün belirlenmesinde birden fazla faktör vardır . bu faktörlerin neler
olduğunu kesin olarak belirlenmesi mümkün olmamakla beraber başlıca faktörler şunlardır:
27
TUSİAD , 21. Yüzyıla Doğru Türkiye: Geleceğe Donuk Bir Atılım Stratejisi, TUSİAD Yayınları, İstanbul
1991 , s. 19
60
61
Bir işletme ister iç pazara,isterse dış pazarlara girmeye karar verdiğinde,her iki
pazarda da hedef alacağı pazar payının ve bu paya ulaşmak için izleyeceği stratejilerini
belirlemek zorundadır.Pazar payı rekabette önemli unsur haline gelmiştir.Çoğu
durumda,hedefledikleri pazarın önemli payına sahip olmuş işletmeler,rakiplerine göre rekabet
avantajına sahiptirler.
Mevcut pazar payının korunması ve daha da geliştirilmesinde Pazar
araştırması,kalite,üretim ve teslim hızı ile teslim sonrasında hizmetler gibi faktörler de önemli
rol oynamaktadır.
61
62
Yukarıda sayılan başlıca rekabet gücü faktörlerine dayanarak uluslar arası rekabet
gücü belirleyicilerini iki ana kategoride toplamak mümkündür.
62
63
28
AKTAN C.,Türkiye Dünya’nın Neresinde?,EGİAD yayınları,S.113
63
64
değerlendirmesine göre,Mısır,Çin,Portekiz,Çek.Cumhuriyetleri,Meksika,Filipinler ve
Slovakya gibi ülkelerin rekabet gücü Türkiye’nin rekabet gücünden daha yüksek olarak
değerlendirmektedir
Uluslar arası Yönetim Geliştirme Merkezi(IMD)’nin 1996 yılı Avrupa’da Rekabet
Gücü sıralamasında ise Türkiye Avrupa ülkeleri arasında değerlendirildiğinde,Rusya ve
Polonya’dan sonra rekabet gücü en düşük üçüncü ülkedir.Toplam 24 Avrupa ülkesi arasında
yapılan sıralamada Türkiye 22. sırada yer alırken,rekabet gücü en yüksek
ülkelerFinlandiya,Norveç,Hollanda,İsviçre,Danimarka,İngiltere,Lüksemburg,Almanya,İrlanda
,İsveç ilk on sırada yer almaktadır.
Özellikle girdi maliyetlerindeki yükseklik ülkemizin uluslar arası rekabet gücünü
sınırlamaktadır.Yüksek sermaye maliyeti de dış rekabet gücü açısından olumsuz etki
yaratmaktadır.Ülkemizde enerji maliyetlerinin yüksekliği,teknoloji ile nitelikli iş gücü
açısından eksiklikleri ise başka olumsuzluklardır.Ayrıca,devletin ekonomideki yeri de
işletmelerin rekabet gücünü etkilemektedir. Ülke içinde vergi oranlarının yapısı , vergi yükü,
uluslar arası ticaret üzerindeki tarife ve tarife dışı engeller,döviz kurlarına ve faiz oranlarına
devletin müdahalesi uluslar arası rekabet gücümüzü zayıflatmaktadır.
Buraya kadar yapılan genel değerlendirmeler ülkemizdeki tüm sektörlerin rekabet
güçlerinin düşük olduğu anlamına gelmemektedir.sektörlerimizin tek tek rekabet gücü
değerlendirmesi yapıldığında tekstil-pamuklu giyim, demir-çelik, demir dışı metaller,
çimento, selüloz, cam , lastik, seramik gibi sektörlerimizin rekabette güçlü olduklarını
görmekteyiz. Ancak yinede belirtilmesi gereken sektörlerin rekabet gücünü değerlendiren
çalışmaların yok denecek kadar az olduklarıdır.
TÜSİAD a bağlı sektör çalışmaları gurubunun 1991 yılında gerçekleştirdiği
belirlemelerine göre, ülkemize sağlıklı rekabetin olduğu tek sektörün tekstil sektörü
olduğudur. Bu sektörde hem rekabetçi bir piyasanın varlığı, hem de üretim ölçeğinin genel
olarak optimal olması dolayısıyla rekabetin sağlıklı olduğu belirtilmektedir. Yine TÜSİAD
analizlerine göre, ülkemizde üretim ölçeğinin, büyük olduğu ancak tekelci piyasa yapısının
geçerli olduğu sektörler ise şunlardır: petrol kimya, cam, savunma sanayine dönük elektronik
üretimi ve petrol ürünleri. Tekelci piyasa yapısının geçerli olduğu alkollü içkiler, sigara,
demir yolu taşımacılığı, kağıt ürünleri sektöründe üretim ölçeği orta büyüklüktedir. Bu
belirtilen 2 grubun tekelci piyasa yapısı, uluslar arası rekabet gücünün bu sektörlerde rekabet
gücünün düşük olduğu biçiminde yorumlanmaktadır. Rekabetçi piyasa yapısının mevcut
olduğu unlu mamuller, plastik ve tüketim malı olarak elektronik eşyalar sektöründe ise üretim
64
65
ölçeği son derece küçük olarak saptandığı içim rekabet gücü zayıf sektörler olarak
nitelendirilmiştir.
Kaynak:TÜSİAD,1991.
Diğer bir çalışma ise 1995 yılında İstanbul sanayi Odasının (İSO) “Gümrük Birliği’
nin İmalat Sanayi Üzerindeki Etkileri ve Bu Sektörün Rekabet Gücü” üzerine gerçekleştirdiği
araştırmadır.Anket İSO üyesi tüm işyerlerini ve Türkiye’ nin 500 büyük işletmeyi ve 500
büyük işletmeyi izleyen 250 büyük işletme içindeki İSO üyesi olmayan diğer özel kuruluşlara
uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin büyük çoğunluğu ekonomik altyapı ve
bürokrasi faktörü açısından rekabet gücünün düşük olduğu görüşünde birleşmişlerdir.
Araştırma sonuçları farklılık göstermekle birlikte, işgücü maliyetleri, ürün standartları ve
hammadde bulunabilirliği konusunda rekabet gücünün düşük olduğunu belirten işletme sayısı
oldukça azdır. 29
29
TUSİAD, Dünya Çapında Bir Performansa Doğru, Tusiad Yayınları, İstanbul, 1995, s.59-60.
65
66
• Pazar Araştırması
İç ve dış pazara girmek ve bu pazarlarda sürekli kalabilmek Çok iyi bir Pazar
organizasyonu gerektirdiği gibi ürünün nitelik olarak müşteri zevk ve gereksinimlerini
karşılama özelliğinin olmasını da gerektirmektedir.
Pazara girmek için öncelikle pazarın müşteri eğilimlerinin çok iyi bilinmesinin yanı
sıra, rakip işletmelerin mevcut yapıları ile eğilimlerinin kontrol altında tutulması
gerekmektedir. Bu nedenle Pazar araştırmasının yapılması zorunlu hale gelmiştir.
66
67
67
68
Bu gün en üst düzeyde rekabet gücüne sahip işletmelerin ortak özellikleri dokuz
başlıkta toplana bilir.30
• Müşteri Odaklı:Dış ve iç müşterilerin gereksinim, talep ve beklentilerini tam
olarak karşılayan bir anlayış içinde faaliyet gösteren
• Katılımcı: Problem çözme, fikir üretme, öneri geliştirme ve karar almada tüm
çalışanların görüşlerinin dinlendiği,
• Hedef Birliği İçinde :Tüm çalışanların ortak amacı gerçekleştirme yönünmde
birleştikleri,
Bugünün işletmelerinin hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet edebilmeleri için
en önemli iki koşul düşük maliyetli ve kaliteli üretebilmektir. Ancak bazı nedenlerden
kaynaklanan kalite problemlerinden dolayı işletme, daha yüksek maliyetlere katlanmakla
birlikte, müşteri beklentilerine de cevap veremediği için iç ve dış pazarda ki rekabet gücünü
ve pazar payını ya kaybetmektedir ya da hiçbir zaman rekabet gücüne sahip olamamaktadır.
30
KAVRAKOĞLU İ. , Toplam Kalite Yönetimi, Kalder Yayınları, No:1, İstanbul, s.3.
68
69
ve kontrol altına alınması daha kolay olmaktadır. İstatistiksel süreç kontrol teknikleri, yedi
yeni kalite kontrol aracı, Poka-Yoke vb. gibi yöntemler süreçte meydana gelebilecek hataların
önlenmesinde yardımcı araçlardır.
Kalite Fonksiyonu Göçerimi -KFG (Quality Function Deployment) ilk olarak 1972
yılında Mitsubishi'nin Kobe tesislerinde, bir yönetim yaklaşımı aracı olarak geliştirilmiştir.
Digital Equipment, Hewlett Packard, AT&T ve ITT gibi firmalar bu uygulamayı firmalarında
başlatmışlar, Ford ve General Motors ise 50'den fazla başarılı uygulama gerçekleştirmiştir.
"Kalite Evi" (The House of Quality) ise bu yeni yönetim yaklaşımının temel tasarım aracı
olarak kullanılan sistematik bir algoritmadır. Toyota, kalite evini çeşitli biçimlerde
geliştirerek, yoğun bir biçimde kullanmıştır. Bugün kalite evi daha çok elektronik, iç tasarım,
tekstil, entegre devreler, sentetik kauçuk, intaat ekipmanları ve tarım makineleri iş kollarında
yer alan Japon üreticiler tarafından kullanılmaktadır.
69
70
KFG, yalnızca pazara ürün sunma süresini kısaltan bir teknik değil, aynı zamanda
müşteri beklentilerinin daha tasarım aşamasında ürün veya hizmetlere yansıtılmasını sağlayan
bir yöntemdir. KFG uygulaması süresince tasarım grubu müşterinin ne istediğini tahmin
etmeye çalışarak, daha sonra bunu başarmak için gerekli yöntemleri saptamaya çalışmaktadır.
KFG çalışmasında dört temel aşama vardır: tasarım, detay, uygulama ve ürün. Bu aşamalar,
tasarım bölümlerini müşteri tatminini gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlere
yönlendirmektedir.
70
71
71
72
Rakip işletmelerin ürün özellikleri ile yapılan karşılaştırmalar ürünün pazardaki yerini
belirleyerek, ağırlık verilmesi gereken konular için yardımcı olmaktadır. Müşteri
beklentilerinin karşılanabilmesi için ürünün ilgili teknik özelliklerinin saptanması
gerekmektedir. Rakiplerin durumu da göz önüne alınarak bu teknik özellikte istenecek bir
iyileştirme teknik zorluk ve maliyet olarak puanlanır ve buna göre bir hedef belirlenir.
Bu diyagram, karmaşık bir duruma uygun bir çözüm bulmak için karışık nedensel
ilişkileri sınıflamak amacıyla geliştirilmiş bir tekniktir. Faktörler arası neden-sonuç
bağlantılarının açıklık kazanmasına yardımcı olmaktadır. Çeşitli problemlerin çözümünde
kullanılan ilişki diyagram aracı, bir çok konu hakkında yöneticilere karşılaştırma yapabilme
konusunda yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda bu diyagram, etkili bir çözüm elde etmek için
yeni fikirlerin oluşmasını sağlamaktadır. Bir ilişki diyagram taslağı Çizim9'da verilmiştir.
72
73
Burada bir konuyu doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren diğer konular A’dan G’ye kadar
sıralanarak konular arasındaki neden sonuç ilişkileri oklarla gösterilmeye çalışılmaktadır.
İlişki diyagramları aşağıdaki durumların varlığında kullanılmaktadır;
Esas itibariyle bu bir beyin fırtınası yöntemidir. Her katılımcının kendi düşüncesini
yazdığı ve sonra bu düşüncelerin konu ile ilişkili olarak gruplandırıldığı ve yeniden sıraya
konduğu grup çalışması esasına dayanmaktadır. Yakınlık diyagramının istatistiksel
tekniklerden farkı ise:
İstatistiksel Teknikler
73
74
Yakınlık Diyagramı
Yakınlık diyagramı;
• Yeni kurulmuş bir işletme için kalite kontrol politikalarının oluşturulması ve planların
uygulanması,
• Yeni ürün, yeni bir proje veya yeni tekniklerle ilgili kalite kontrol politikalarını
oluşturmak ve planların uygulanması,
• Yeni ürün ya da proje uygulamalarında kalite güvence pazar araştırmalarının idare
edilmesi,
• Çeşitli gruplar içinde proje takımlarının yaratılmasını sağlamak gibi konuların
gerçekleştirilmesinde yardımcı olmaktadır.
74
75
2. Plan geliştirme diyagramı: Belirli bir planı başarılı olarak uygulamak için gerekli
prosedürler ve araçları sistematik olarak göstermektedir. Sistematik diyagram yapısı
Çizim 10’da görülmektedir.
75
76
gerçekleştirilebilmektedir: (1) L- tipi matriks, (2) T- tipi matriks, (3)Y-tipi matriks, (4) X-tipi
matriks, (5) C-tipi matriks.
Çizim11:Matriks Diyagramı
Matriks Diyagramı;
76
77
SKPK yöntemi;
77
78
KAYNAK: www.google.com.tr
Ok diyagramı yöntemi;
Yedi Yeni Kalite Kontrol araçlarının pek çok uygulama alanı mevcuttur; Ar-Ge
faaliyetleri, yeni teknoloji geliştirme, yeni ürün geliştirme, kalite yayılımı, analiz ve teşhis
78
79
79
80
80