Professional Documents
Culture Documents
FLOZOFLARINDA
TANRI DNCES
WERNERJAEGER
it haki
i 1 haki
Werner jaeger
(1888-1961):
Werner J aeger
lk Yunan Filozoflarnda Tanr Dncesi
eviren
Gne Ayas
756
Seluk Aylar
kr Karako
Sayfa Dzeni ve Baskya Hazrlk: kr Karako
Yayna Hazrlayan:
Kapak Tasarm:
2009 W.
Trke eviri:
lthakiTM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. ti.'nin yan kuruluudur.
Bahariye Cad. Dr. lhsan nler Sok. Ersoy Apt. A Blok No: 16/15 Kadky- stanbul
Te l: (0216) 348 36 97 - 449 12 83 Faks: (0216) 449 98 34
ithaki@ithaki.com.tr - www.ithaki.com.tr - www.ilknokta.com
Kapak, Bask: Kitap Matbaaclk,
Davurpaa Cad. No: 123 Topkap-sranbul, Tel: 0212 482 99 10
indekiler
Ksaltmalar
I.
BLM
II.
BLM
12
nsz
13
15
38
III.
BLM
69
IV.
BLM
93
V.
BLM
BLM
VI.
VII.
BLM
VIII.
IX.
X.
BLM
BLM
BLM
1 16
1 34
Herakleitos
155
Empedokles
1 79
209
232
KISALTMALAR
Herod.: Herodianos.
Hes.: Hesiodos.
H ipp.: H ippolytos.
Hipp.: Hippolytos, Euripides.
Hist. An.: H istoria animalium (Canllar zerine Aratrmalar), Aristoteles
Hom.: Homeros.
In Arist. De caelo: In Aristotelis De caelo (Aristoteles'in Gkyz zeri
ne'sinin erhi), Simplikios.
In Arist. Phys.: In Aristotelis Physica Commentaria (Aristoteles'in Fizik
Kitabnn erhi), Simplikios.
In Euc.: In primum Euclidis elementorum librum commentarii (Eukli
des'in Geometrinin Temelleri eserinin ilk kitabnn erhi), Proklos.
In Hes. Op.: Prolegomena et scholia in Hesiodi Opera et Dies (Hesio
dos'un ler ve Gnler'i iin Giri ve erh), Proklus.
In H ippocr. De nat. hom.: In H ippocratis De natura hominis (Hippokra
tes'in "nsann Doasna Dair" Kitabnn erhi), Galenos.
Inst. Div.: Institutiones divinae (Dinin lkeleri), Lactantius.
Irr.: Irrisio gentilium philosophorum (Pagan Filozoflar zerine Satirler) ,
Hermias.
Klem. Alex.: Titus Flavius Klemens, skenderiyeli Klemens.
Kratyl. : Kratylos, Platon.
Lucr.: Lucretius.
Lys.: Lysander, Plutarkhos.
Mem . : Memorabilia, Ksenophon.
Metaf.: Metaphysika (Metafizik), Aristoteles.
Mimn.: Mimnermos.
N. H.: Naturalis Historia (Doal Tarih), Plinius.
O. F.: Orphicorum Fragmenta (Orpheusu literatrden fragmanlar) , haz.
O. Kem.
O.T.: Oedipus Tyrannus (Kral Oedipus) , Sophokles.
Od.: Odysseia, Homeros.
Ol.: Olympia Oyunlarnda Galip Gelenler in iirler, Pindaros.
Or. : Orationes (Konumalar), Themistios.
Orig.: Origenes.
Orph: Orpheus.
P. E.: Praeparatio Evangelica (ncil' e Giri) , Eusebius
Pap. Oxyrh. : Papyrus Oxyrhyncus.
9
Parm.: Parmenides.
Phaidr.: Phaidros, Platon.
Pherekyd.: Pherekydes.
Phil.: Philosophumena (Felsefi retiler), H ippolytos.
Phileb.: Philebos, Platon.
Philod. : Philodemos.
Phys.: in Aristotelis Physica Commentaria (Aristoteles'i n Fizik Kitabnn
erhi), Simplikios.
Phys. Opin.: Physicorum opiniones (Doa Filozoflarnn Grleri), Theophrastos.
Pind.: Pindaros.
Plac.: Placita, Aetius.
Plat.: Platon.
Plin.: Plinius.
Plut.: Plutharkos.
Poet. : Poetika (iir zerine), Aristoteles
Porph.: Porphyrios.
Prod.: Prodikos.
Prom.: Prometheus, Aiskhylos.
Protag.: Protagoras.
Protag.: Protagoras, Platon.
Protr.: Protreptikos pros Hellenas (Yunanlar kaz); skenderiyeli Klemens.
Ps. Arist.: Pseudo Aristoteles.
Ps. Platon: Pseudo Platon.
Pyth. : Pyrhia Oyunlarnda Galip Gelenler in iirler, Pindaros.
Quaest. conv.: Quaestiones Convivales (Sohbetler), Plutarkhos.
Ref.: Refutatio Omnium Haersium (Btn Sapknlklarn Reddi) , H ippolytos.
Rhet.: Rhetorike (Retorik), Aristoteles.
Schol. Ven. A.: Scholia Venetus A.
Sekst.: Sekstos Empeirikos.
Simpl.: Simpl ikios.
Solon. : Vira Solonis (Solon'un Hayat) , Plutarkhos.
Soph.: Sophista (Sofist), Platon.
Stob. : Srobaios.
Strom.: Stromata (Mtenevvia) , skenderiyeli Klemens.
Suppl.: Supplices (Hiketides - Yalvaran Kadnlar), Aiskhylos.
10
11
N SZ
Doal Teolojinin Kkenleri ve Yunanlar eklinde isimlendirilebilecek olan
bu kitap, 1 93 6 ylnda skoya'daki St. Andrews niversitesi'nde verdiim
Gifford Konferanslar'n bir araya getirmektedir.' Bu kon unun Gifford Kon
feranslar'yla nasl bir ilgisi olduu birinci blmde aklanmtr. Bu kitabn
yaynlanmas, son on yl iinde bitirmek zorunda olduum baka kitaplar ne
deniyle bugne kadar gecikti. N ihayet konferanslar epey gelitirilmi olarak
ve ou kapsaml dipnotlar eklinde metne dahil olan saysz ilaveyle birlikte
karnzda duruyor. Her ne kadar dipnotlar genel okur dnlerek kitabn
sonuna atlm olsa da, aratrmann temel bir parasn oluturmaktadr.
Belki de belirtmeye bile gerek yoktur ki, elinizde tuttuunuz kitap, Yunan
felsefesinin ilk dneminin eksiksiz bir tarihini sunma iddiasnda deildir. Bu
kitapta daha ziyade, birok defa ele alnan konunun belli bir ynne odaklan
dm. nk meselenin bu cephesi, erken dnem Yunan doa felsefesinde ken
di benzerlerini gren pozitivist ekole mensup aratrmaclar tarafndan, haksz
bir ekilde ihmal edilmi veya nemsiz grlmtr. Bu tek yanl resme tepki
gsterenlerse, btn Yunan kozmolojik dncesini, mistisizmin ve Orpheus
uluun doal gelimesinin bir sonucu ve tamamen irrasyonel bir ey olarak
gstermilerdir. Bu iki ar utan kandmzda, geriye u olgu kalmaktadr:
Bu ilk Yunan dnrlerinin evrenin doas hakknda gelitirdikleri yeni ve
devrimci fikirler - yeni bir anlam ykleyerek - "Tanr" veya "Tanrsal Olan"
diye adlandrdklar eye dair kavraylarn derinden etkilemitir. "Tanr",
"Tanrsal Olan" ve "teoloji" gibi szcklerin burada H ristiyanlktaki balam
iinde deil, Yunanlarn kulland ekliyle anlalmas gerektiini herhalde
sylemeye gerek yoktur. Yunanlarn felsefi teoloji tarihi, birbirini takip eden
*
Adam Lord Gifford ( 1 820-1 887) tarafndan organize edilen ve kurucusunun adyla anlan
Gifford Konferanslar, genel itibaryla doal teoloji konusuna ayrlmtr. 1 888'den gn
mze kadar, James Frazer, Henri Bergson, Alfred Whitehead, John Dewey, Etienne Gilson,
Albert Schweitzer, Kari Banh, Niels Bohr, Gabriel Marcel, Arnold Toynbee, Paul Tillich,
Werncr Heisenberg, Hannah Arendt, iris Murdoch, Paul Ricocur, Cari Sagan, Walter
Burkert, Gcorge Steiner, Annemarie Schimmel, Jaroslav Pelikan, Noam Chomsky, Terry
Eagleton gibi isimler Gifford Konferanslar' na konumac olarak katlmtr.
14
BRNC BLM
YUNAN D NRLERNN TEOLOJS
Tanr'y akln ilkeleri dorultusunda anlamaya alan teolojik yaklam, doal teoloji.
15
Tanr'y inan esaslarndan harekede anlamaya alan teolojik yaklam, doast teloloji.
16
Varro'nun devlet tanrlar ile airlerin yz kzartc mitleri arasnda, iyilik veya
doruluk asndan zerre kadar fark olmadn dnr. St. Augustinus, Var
ro'nun, siyasal zgrln kstl olduu, eski dzenin sarsld bir dnemde
yaadn ve muhafazakar olduu iin de Roma ulusal dinini Roma Cumhu
riyeti' nin ruhunun ta kendisi olarak savunmak zorunda kaldn belirterek,
Devlet dini sorunu hakknda gerici ve kendi kanaatince temelde hatal tu
tumunu mazur grr.6 Ancak, bu gzlemde bir doruluk pay olsa bile, eski
Roma dini yine ayn sebep dolaysyla, iyice Helenizm etkisi altnda kalm ge
dnemlerdeki haliyle bile, birok farkl ulusu bir araya getiren bu imparator
l uun dini haline gelememitir. St. Augustinus'a gre gerek bir dinin kendini
tek bir ulusla snrlamas tasavvur edilemez bir eydir. Tanr znde evrensel
dir ve ona evrensel olarak ibadet edilmelidir.7 Elbette ki bu, Hristiyanlk
retisinin temel unsurlarndan biridir, ancak bu konuda St. Augustinus'a ba
lca destek, Yunan felsefesinin evrenselciliinden gelir. Yunan felsefesi, hakiki
doal teolojidir, zira bizzat hakikatin doas hakkndaki rasyonel kavraya
dayanr; mitsel teolojinin ve Devlet teolojisininse doayla hibir ilgisi yoktur,
bunlar btnyle insan eliyle yaratlm yapay geleneklerden baka bir ey
deildir. Bizzat St. Augustinus, bu kartln, doal teoloji kavramnn tam
kalbinde yer aldn syler.8 Besbelli ki, bunu sylerken aklnda eski qn'.aEt
ve 9foEt kartl vardr. Stoa felsefesi zerinde ok nemli etkileri olan
Sokrates'in rencisi Anthistenes bile, tek olan <pUCTEt 9:6:;'u.. ok olan 9foEt
e:oi' den9 ayrm, resmi kltn tanrlar kadar airlerin tanrlarn da ikinci
gruba dahil etmitir. Dolaysyla doal teoloji asndan, airlerin tanrlary
la Devletin tanrlar bariz bir ekilde ayn dzeydedir. Bu, St. Augustinus'un
Varro'nun karsna kard temel bir noktadr. 10 Grnen o ki, Varro'nun
teolojiyi e ayrmasndaki ama, bu kartln keskinliini azaltarak, Devlet
tanrlarn genel olarak 9foEt 9toi ile birlikte inkar edilmekten kurtarmak ve
bylece doutan haklarnn kabul edilmesini salamakt. Bu ayrm hakikaten
bir tavizdi. Bunu ilk kimin getirdiini bilmiyoruz. Her halkarda bu iin m
sebbibi Helenistik (belki de Stoac) bir filozof olmaldr, zira Varro genera
theologiae iin Yunanca mythikon, politikan ve physikon sfatlarn kullanmaya
devam etmektedir. St. Augustinus, Yunanca physikos yerine Latince natura/is ....
*
q'.cr:: Doas gerei, doas itibaryla. 0fo:t: Uzlama rn, insanlar tarafndan kabul
edilmi.
q'.cr: 0:6: Doas itibaryla Tanr; hemen arkasndan gelen 0ccr: 0:oi: nsanlar tarafndan
ihdas edilmi, uzlamayla tannan tanrlar.
***
****
Doal.
17
18
(ranr
cak olan, felsefe biliminin temel bran olarak grr. Bu adan teoloji btn
felsefi Varlk incelemelerinin nihai ve en yksek hedefidir. 16 te yandan ayn
terimi, tarihsel balam iinde, en eski hakiki filozof ve doa aratrmaclaryla
keskin bir ekilde ztlatrd, Hesiodos ve Pherekydes gibi filozof olmayan
isimleri belirtmek iin kullanr. 17 B u adan, nceki dnemler hakknda, te
olojinin bittii yerde felsefenin balad sylenebilir. Bu anlaya, Aristote
les'in Antikite'de ok iyi bilinen Felsefe Hakknda balkl kayp diyalounun
birinci kitabnda rastlayabiliriz. rnein, kendi bilimsel felsefesinin tarihsel
ncllerini tartrken Dou'nun dini sistemlerini hesaba katacak kadar ileri
gittiinde, kapsama alannn bylesine dikkat ekici bir ekilde geni oluunu,
en basit bir ekilde, bu tr bilgelii (crocpia) temsil eden kiilerden, az nce ta
rif ettiim ikinci anlamdaki 8::oA.6yo; (theologos) kategorisine girdikleri iin
etkilendiini aklda tutarsak aklayabileceimizi zannediyorum. 18 Bir teolo
ji tarihi yazan ilk isim olan, Aristoteles'in rencisi Rodoslu Eudemos, ayn
snflandrma sistemini kullanr. Bu dorultuda, teogoni (tanrlarn kkeni)
hakknda yazan Yunan nesir ve nazm yazarlarnn katklarn ele alrken, Do
u' nun dini sistemlerine o da zel bir nem verir. Yine de Eudemos, metafi
ziin veya felsefi anlamda teolojinin yaratcs olan hocas Aristoreles'i hibir
zaman teologlar arasna almayacaktr.
Grnteki bu elikiyi, Metafizik'in on ikinci kitabndaki bir blm
den alnt yaparak gidermek istiyorum. Burada Aristoteles, evrenin hareket
etmeyen hareket ettiricisi teorisini gelitirdikten sonra, gklerdeki tanrlara
dair kadim dini anlaya dner. Bu anlayta hakikatin st kapal bir ifadesini
bulur; bununla birlikte din, onun sezdii kadaryla, bu hakiki imay, insan
eklinde tanrlar yaratp mitolojik olarak kuvvedendirmitir. 19 Dolaysyla
teologlar insan dncesinin ilkel mitolojik safhasn temsil ederler. Sonraki
yllarda felsefe - rasyonel dzeyde - teologlarn daha nce zaten kendi usulle
rince uram olduklar soruna yeniden dner. te o zaman, her iki safhay
da hesaba katacak kadar kapsaml bir kavram doar: Platon ve Aristoteles'te
bulduumuz teoloji kavramdr bu.
Bugn bile felsefi teolojinin tarihi bu dnemden balatlabilir; nitekim
Edward Caird, Glasgow niversitesi'ndeki Gifford Konferanslar'nn bir r
n olan The Evolution o/Theology in the Greek Philosophers isimli mkemmel
kitabnda, ram da bunu yapmtr.20 Benzer bir ekilde, Hristiyan teolojisini
gz nne alarak yazan Paul Elmer More, The Greek Tradition balkl uzun
**
kitap dizisine The Religion ofPlato' ile balamtr.2 1 Bu soruna ilk sistematik
yaklamn Platon'da karmza kt dorudur. Ancak tanrsal olan hakkn
daki felsefi nermelere, Platon ncesi dnrlerde de, daha en bandan iti
baren rastlamak mmkndr. Bana kalrsa, bu durum, din ve felsef dnce
arasndaki ilikiler asndan son derece nemlidir. Helenistik dnemle impa
ratorluk dnemi felsefesinin belli ynleri gz nnde bulundurulduunda,
hi kimse, bir felsefe okulunun dini grlerinin deeri ve orijinalliinin ille
de sistematik hedefleriyle orantl olmas gerektiini savunmak istemeyecektir.
Dolaysyla, bu konferanslarda, Yunan felsefi dncesinde teolojinin balan
gcnn izini srmek istiyorum. Buna karlk, sonraki geliim srecini takip
etme ynnde hibir abam olmayacak.22 Epikrc Velleius'un, Cicero'nun
De natura deo rum 'unun ilk kitabnda, Stoac Lucilius Balbus'un da ayn diya
loun ikinci kitabnda yapmaya alt ve St. Augustinus'un teoloji tarihini
Miletos Okulu dnrleriyle balatt De civitate Dei'de yapt eye, biz,
hibir felsefi dogmann etkisinde kalmadan, bir kez daha, ama bu kez titiz
bir filoloj ik analiz temelinde girieceiz.23 Tanr ve tanrsallk meselesinin, er
ken dnem doa flozoflarnn dncelerinde, genellikle kabul etmeye hazr
olduumuzdan ok daha geni bir yer igal ettiini ve aslnda, Aristoteles'in
Metafizik'in birinci kitabnda felsefenin geliimi konusunda izdigi tablodan
hareketle bekley<cbileceimizden ok daha fazla oranda bu filozoflarn ilgisini
ektiini greceiz.
Daha sistematik bir ekilde allm olan sonraki Yunan felsefesinde, te
oloji dier dnce dallarndan o kadar ak bir ekilde ayrlmtr ki, ayrca
deerlendirmek kolaydr. Ancak Yunan dncesinin en eski safhalarnda bu
tip bir ayrm sz konusu deildir. Dolaysyla metodoloj ik bir zorluk ortaya
kar. yle ki, Anaksimandros veya Herakleitos'un zel olarak Tanr'ya veya
"Tanrsal Olan" a dair dncelerini hakikaten anlamak istiyorsak, felsefelerini
bir btn halinde, teolojik bileenlerini doa aratrmalar veya ontoloj iyle
ilgili olanlardan ayrmakszn, paralanmas mmkn olmayan bir organiz
ma gibi ele almamz gerekir. te yandan, apak sebeplerden dolay, burada
geleneksel materyalin tamamn nmze serip, en erken Yunan dncesi
tarihine ilikin btn zel problemlere girmek mmkn deildir. Bu olduka
sk yapldndan, biz de geleneksel aratrma alanyla baz ainalklar varsay
mak durumundayz.24 imdi, btnsel balam karmadan, gzlerimizi felse
fi dncenin zel bir cephesine evirmemiz gerekiyor. Bu ekilde, konumuzla
ilgili baz tankl klara daha yakndan bakabilir ve onlar dorudan yorumlar
Platon'n Dini.
20
**
Helenlerin Dini.
21
**
Rona'n
hakimiyeti.
Eitim.
22
23
mitsel bir klk iinde ifade ediliinin tesinde bir ey sz konusu deilmi gibi
griinr.3 1 Bir kural olarak, Homeros'un iirlerinin ieriini oluturan kahra
manlk ykleri, dogmatik bir yaklama nadiren frsat verir. Ne var ki, bu is
tisnai pasajn lyada'nn daha sonraki bir dnemde ekillenmi ksmlarna ait
olmas pekala mmkndr. ayet yleyse, burada karmza kan entelektel
bak asnn, Homeros tipi kahramanlk destannn en olgun haline ulat
zamandan daha sonraki bir gelime aamasna ait olduu karmn yapmaya
cret edebiliriz. 32 Elbette, kahramanlk destanlaryla tanrlar konu alan mitler
arasnda bu kadar keskin bir ayrm yapmamalyz, zira her ikisi de esas olarak
daha nce meydana gelmi olan eyleri tasvir etmeye ynelik giriimlerdi ve
her ikisi de balangta doru olarak kabul edilmiti. te yandan, tanrlarn
ykleri doal olarak crocpiccr8at iin, yani Hesiodos'un Teogoni'sinde bul
duumuz trden orijinal aklama ve yorumlar iin ok daha geni bir fi:sat
sunuyorlard. Hesiodos'un eserinin teolojik karakterini belirleyen ey, tanr
larn geleneksel temsilleriyle znel entelektel faaliyet unsuru arasndaki bu
kaynamadr.
Eski destanlarda airi adyla anmak gibi bir dnce hibir ekilde yoktu;
air, eski zamanlarn efsanelerini drt bir yana tayan ve Mzler'den aldn
nakleden anonim bir vastadan baka bir ey deildi. Bu olgu prooimia' iin
standart bir topos sunmaktadr; ancak Hesiodos prooimia'y bir para kiisel
tarih iin bir frsat haline getirir. Helikon Da'nn eteklerinde koyun g
derken, Mzler'in kendisine, yani bizzat Hesiodos'a grndklerini ve air
lik vazifesinin nianesi olarak rhapsodlarn tad trden bir asa verdiklerini
anlatr. Burada znel olann douu zaten ak bir ekilde ifade edilmi du
rumdadr. Ancak, bu ayn zamanda yeni bir sorumluluk demektir. Mzler
Hesiodos' a yle derler:
Hakikatmi gibi grnen bir sr yalan sylemeyi biliriz, ancak istedii
m iz zaman hakikati sylemeyi de biliriz. -'3
Belli ki, Hesiodos eski airlerin tesine gemi olduunu hisseder; zira tam
da hakknda bir ey bilmenin en zor olduu varlklara, yani bizzat tanrlara
dair gerei sylediini iddia eder.34 Onun eseri, Olympos'ta hkm srmekte
olan btn tanrlarn kkenini bildirmekle kalmayacak, dnyann btn bu
mevcut dzeni iinde nasl olutuunu da bize syleyecektir.35 Dolaysyla,
ilgili btn efsaneleri kaydetmeli ve bunlarn nasl birbirine uyduunu gs
termelidir. Belki de kendisine doru deilmi gibi grnen birok versiyonu
..
**
Tema.
24
25
26
1 / 2: "Yeryz biimsiz
27
ve botu."
natura deorum, i ve ii. Augustinus'un bu tarz bir Yunan felsefesi tarihinden faydalanm
olduu, yazdklarnn H ippolyros'un Philosophoumena'syla rtmesinden bellidir (bkz. R.
Agald, Fleckeisen'in jahrbcher'i iinde, 1 898, s. 93 vd.). St. Augustinus ayrca Sokrates
ncesi dnemin talya ve onya okullarna blnmesinden de bahseder ki, bunu ayn ba
lam iinde urada da buluyoruz: Diogenes Laerrios, praef 1 3 : Diogenes L. dier milletlerin
(Persler, Babiller ve Asurlar, Hindiler, Kelder, Fenikeliler, skitler, Msrllar ve Libyallar)
bilgeliklerinden de sz etmektedir (praef I). Civ. Dei viii, blm ix'da, Sokrates ncesi
filozoflarn talya ve onya okullar olmak zere ikiye ayrlmalarndan ikinci kez balseder
ken St. Augustinus sapientes aliarum gentium'u da (dier milletlerin bilgeleri) ilave eder ve
Fenikeliler hari olmak zere aa yukar Diogenes'in balsettii milletleri sayar. Diogenes
ve Sr. Augustinus dolayl olarak ayn kaynaa giderler (Sotion'un Diadokhai'si); ancak St.
Augustinus'un dorudan rakip ettii eser, ayn anlatm kullanan daha yakn tarihli bir
almadr (Porphyrios'un Felsefe Tarihi adl eserinin Latince bir tercmesi olabilir. Bkz.
3
ken neler sylediine de bakmak gerekir. Antiquitates rerum humanarum et divinarm, St.
Augustinus tarafndan o kadar kapsaml bir ekilde alntlanmakta ve tahlil edilmektedir
ki, modern filoloji bu eseri ksmen yeniden ina edebilmitir. Bkz. R. Agahd, De Varronis
rerm divinarm libris i, xiv-xvi ab Agstino in libris De civitate Dei iv, vi, vii exscriptis,
Leipzig, 1 896.
4
Bkz. Aug. Civ. Dei iv, blm xxvii. Ayrca bkz. vi, blm v. Burada yle yazar: " . . . tria ge
nera theologiae dicit esse, id est rationis quae de diis explicatur, eorumque unum mythicon
[appellari] , alteram physicon, terci um civile . . ." ( ... eit teoloji, yani tanrlar hakknda an
latm vardr der, bunlardan birine mitsel, dierine doal, ncsne de siyasal denir... ). Varro
bu ayrm felsefi bir kaynaktan almtr. St. Augustinus bu konuda bizzat onun szcklerin
den alnt yapar: "Deinde ait: 'Mythicon appellant, quo maxime utuntur poetae; physicon,
quo philosophi; civile, quo populi"' (ve sonra der ki: 'En ok airler tarafndan kullanlana
mitsel, filozoflarn kullandna doal, halkn kullandna da siyasal" derler'). Varro' nun Sto
ac kaynayla ilgili olarak kr. K. Reinhardt, Poseidonios (Mnib, 1 92 1 ) , s. 408, n. 1 .
Aug. Civ. Dei vii, blm iv (s. 250, 1 7 , Dombart) : "Iste ipse Varro propterea se prius de
rebus humanis, de divinis autem postea scripsisse testatur, quod prius extiterint civitates,
deinde ab eis haec (res divinae) instituta sim" (bizzat Varro, ilk nce insanlarla ilgili eyler
hakknda, sonra da dini konularda yazdn kabul eder, nk devletler daha nce gelmekte
dir ve bunlar [yani dini inanlar ve kurumlar] , insanlar tarafndan kurulmutur). Varro'nun
rlar ve Roma dini hakknda yazyordu. Ona yle gelmekteydi ki, devletin baka herhangi
bir kurumu nasl Roma'ya aitse, bu tanrlar da Romal olduklar srece ak bir ekilde
Roma'ya aittiler. Bununla birlikte Sr. Augustinus, Varro'nun, dini meselelerde devletin s
tnlyle ilgili kendi inancna ilgin bir snrlama getirmi olduuna dikkat eker. Ona
gre Varro zel olarak Roma tanrlaryla deil de, genel olarak Tanrsal olann doasyla ilgi
lenseydi ('si de omni natura deorum scriberet'), dini birinci plana alm olacakt. Baka bir
deyile, mitsel, siyasal ve doal teoloji arasnda yapt Stoac ayrm, Roma'n ulusal dini
sistemini lmszletirmeye dnk siyasi ve ulusal hedefleriyle zlmez bir eliki iin
dedir. Felsefe tarafndan savunulan mutlak hakikat asndan bakldnda, tanrlar nce
gelir, insanlar sonra. Ne var ki, Roma tanrlarnn Varro iin dini adan mutlak hakikatle
zde olmadklar anlalmaktadr. Potifex Maximus Aurelius Cotta (yani bizzat Cicero),
..
De nat. deor. nc kitapta, Roma devlet dinini yalnz auctoritas'a dayandrarak, yani
*
ngilizce metinde de "political" olarak karlanan Latince "civile" kelimesiyle, takip eden
aklamalardan anlalaca zere, Roma'n resmen kabul ettii inanlar, yani devlet dini
kastedilmektedir. Bu sebeple kelimeyi "siyasal" olarak aktarmay makul bulduk.
** Otorite.
31
onu bir irade ve vatandalk vazifesi meselesi olarak grmek suretiyle bu ikilemden bir k
yolu bulmu olduunu dnr, bir yandan da insan zihninin mutlak metafizik hakikati
bilme yetenei konusunda felsefi adan pheci bir tutum benimsemektedir. Varro'nun
Antiquitates'i Pontifex Caesar'a ithaf edilmi olduuna gre (kr. Aug. Civ. Dei vii, blm
xxxv; Lactantius, lnstittiones divinae i. 6, 7), M.. 47'de yaynlanm olmaldr. Cicero, De
natura deorum'u M.. 45'te yazmtr. Burada Cicero, Varro'nun problemine cevap verir.
Bu eserdeki iradi ororiteryenlikle metafizik agnostisizmin bileimi, Varro'nun yreindeki
vatanseverlikten kaynaklanan elikiden daha da fazla Romal karakteri tar.
6
Aug. Civ. Dei vi, blm x (s. 269, 1 1 , Dombart2): "Hane libertaten Varro non hahuit;
rantum modo poeticam theologian reprehendere ausus est, civilem non ausus est, quam iste
concidit" (Varro, bu zgrle sahip deildi; yalnzca iirsel teolojiyi eletirmeye cesaret ede
bildi, bu adanun parampara ettii siyasal teolojiyi eletirmeyi gze alamad). Bu pasajda
iste
(bu adam) olarak anlan Seneca'dr: "Nam in eo libro quem contra superstitiones condidit,
mulro copiosius atque vehemetius reprehendit ipse civilem istam et urbanam rleologian
quam Varro theatricam atque fabulosam" (hurafelere kar yazd kitapta, siyasal teolojiyi,
ehir teolojisini, Varro'nun masals teolojiye kar eletirilerine nispetle ok daha ayrntl bir
yaklanla, sert bir ekilde eletirdi) (s. 267, 9, Dombart). Bu yzden Augustinus, Sene
Aug. Civ. Dei vi, blm iv (s. 250, 20, Dombart): "Vera aurem religio non a terrena aliqua
civitate instituta est, sed plane caelestem ipsa instituit civitatem. Eam vero inspirat et docet
verus Deus, daror vitae aeternae, veris cultoribus suis" (hakiki din, dnyevi bir topluluk tara
fndan kurulmad; aksine, lahi ehri kuran bizzat hakiki dindi. Hakiki din, ebedi hayat bahe
den hakiki Tanr tarafndan hakiki kullarna verilir ve retilir). Devletlerin
(E0vr) muhtelif
tanrlarna kar benzer bir evrenselci tutum, Ps. Platon (Epinomis 984a) ve Arisroteles tara
fndan benimsenmitir. Bkz. Jaeger, Aristotle, s. 1 4 1 .
Aug. Civ. Dei vi, blm vi (s. 2 5 5 , 27, Dombarr). Varrci'ya hitap ederken yle der: "Qu
anto liberius subtiliusque ista divideres, dicens alios esse deos natura/es, alios ab hominibus
institutos" (baz tanrlarn doal olduunu, dierlerinin ise insanlarn eseri olduunu sylemi
olsaydn, yaptn ayrm ok daha zgrce, ok daha incelikli olurdu).
Philodemos,
o'
(Antisthenes'in Fizik kitabnda, insanlar nezdinde birok tanr, [buna mukabil] doada bir tek
Tanr olduu sylenir). Kr. Cic.
r::p i lkUv
32
ikili ayrm, Varro'nun l ayrmnn karsna kendisinin bir icad olarak deil, felsefi ge
lenekte bu tip bir ikili ayrmn varlnn tamamen farknda olarak ileri srm olmas gayet
muhtemeldir. Atisthenes'in mehur ayrm (kr. n. 9), Sr. Augustinus'tan nceki Latin
Hristiyan Kilise Babalar tarafndan zellikle ifade edilmitir; Minucius Felix, Octavius 1 9,
8 ve Lactantius lnst. div. i. 5, epitome 4. Dier Hristiyan yazarlar, ikili ayrm anmakszn,
Antisthenes'in tek bir grnmez ve formu olmayan Tanr teolojisinden sz ederler; kr. E.
Zeller, Philosophie der Griechen, ii, 1 , 5. bask, s. 329, n. !. Minucius Felix Octavis'ra ve
Lacrancius lnstitutiones divinae'n ilk kitabnda, benzer bir ekilde Varro' nun Antiquitates
(Civ. Dei vi, blm v), dorudan Varro'nun metninden, genus physicon (doal
tr) ve gens mythicon'u birok defa alntlar. Yine de yle der (s. 252, 23, Dombarr) : "se
cundm autem (genus) ut naturale dicatur, iam et cosuetudo loc-utionis admittit" (genel
kullanm, ikincisine 'doal' dememize izin veriyor). Bu ifadeden yola klarak, Latince theo
logia natura/is teriminin Augustinus'tan nce baka bir Latin filozofu tarafndan gndeme
getirilmi olmas gerektii sonucuna varlabilir. Sr. Augustinus'un dikkatini Varro'nun teo
lojisine ynelten kii de muhtemelen oydu (Marius Vicrorinus?).
12 Bu konu hakknda u almama baknz: Humanism and Theology (The Aquinas Lecnre
1 943, Marquette University Press, Milwaukee), s. 46 vd.
1 3 Plar. Devlet ii. 379 a:
mal). Szcn oluturuluu, Platon asndan ifade etmeye alt zihni tutumun ne
mini gstermektedir. Teoloji bir bakma tam da onun dncesinin amac ve merkezidir.
Gereklie teolojik adan yaklamak iin ruhun nemi problemini ortaya att son eseri
Yasalarda (x. blm), eksiksiz bir teoloji sistemiyle karlarz. Timaios'ta Tanr problemine
doa ve kozmogoni asndan yaklar ve burada Tanr karmza demiurgos olarak kar.
Platon'un teolojisinin kayna olarak bu iki yaklam biimi hakkmda en son kan mo
nografilerden biri iin bkz. Friedrich Solmsen, Plato's Theology (lrlaca, 1 942). Tanr'dan ve
tanrlardan en ak bir ekilde Timaios ve Yasalarda bahsedilmekle birlikte, Plaron'n ahlak
felsefesinde bu meseleye ilikin baka deerlendirmeler de sz konusudur. Bunlar, bu kira
bm devam olarak Platon ve Aristoteles'in teolojisini tartacam bir baka almamda ele
almak istiyorum. imdilik, Ptideia (ii, s. 285) adl almam referans veriyorum. Orada,
Plaron'un felsefesinde Tanr problemine ilikin en esasl ve zgn yaklamn, paideurik
olarak adlandrlabilecek yaklam olduunu gstermeye altm (llerin ls olarak
Tanr).
33
ekte, sadece kendi akllarna uygun eylerle ilgilenmilerdir). ' Bunlar bilimsel dncenin
eklinde daha sonraki kuaklua aktarlm olan bir gelenek bize ilk tzlerin tanrlar oldukla
rn ve tanrsal olann tm doay iine aldn sylemektedir. Bu gelenein tm geri kalan
ksm, daim sonralar efsane biimi altnda kitleleri ikna etmek ve yasalara ve kamu karna
hizmet etmek amacyla eklenmitir. Bylece tanrlara insan biimi verilmi veya hayvanlara
benzer olarak temsil edilmiler.. . ). Ayn szckler,
Aristoteles, Metafizik, ev. Ahmer Arslan, Sosyal Yaynlar, 1 996. Metafizik'ten yaplan btn
alntlarda bu eviri kullanlmtr.
34
gibi, elinizdeki kitaptan daha geni kapsamldr. airler n plandadr ve Pythagoras hari,
Sokrates'ten nceki filozoflara yer verilmemitir. Pythagoras da Orpheusuluk ve Gizem
ler asndan ele alnmtr. Belli ki Moore, Sokrates ncesi dier dnrleri, Burnet'in
benimsedii anlamda birer doa aratrmacsndan ibaret grmekte ve dolaysyla bunlar
kitabnda yer almay hak etmemektedir. Sokrates ncesi dnrler hakknda farkl ve daha
kadirinas bir tutuma, daha yakn zamanda yaynlanm bir monografide rastlamak mm
kndr: R. K. Hack, God in Greek Philosophy to the Time of Socrates (Princeton, 1 93 1 ).
Etienne Gilson, God and Philosophjde (Tanr ve Felsefe) (New Haven, 1 94 1 ) , Sokrates
24
25
26
27
28
oi npcitot 8EOAoycravrE (tanrlar ele alp onlar hakknda ilk aklamay vermi olan eskiler)
(Homeros ve Hesiodos), vfiv yEvfotcr (bugnk kuak) ile karlatrlmaktadr, Metafizik
A 3, 98328. Ayrca oi npcitot qtA.ocroqcravrE (ilk nce felsefe yapanlar) (Tlales vb.),
mek. . . ) ibareleri.
32 lyada'nn xiv. blmnde 20 1 . dizeden sonra anlatlan Okeanos ve Tethys'in hikayesi, He
siodos'un Teogoni'sinde ve teogonik tarzda yazlm olan sonraki epik iirlerde bulduumuz
Olympos tanrlarnn eceresine ynelik ayn youn ilgiyi sergilemektedir. Wilamowitz,
Die Ilias und Homer (ilyada ve Homeros) adl eserinde (s. 3 1 7), ilyada'nn xiv. blmn
syleyen airin, eski mitler karsndaki naif tutumu yitirmi olduunu dile getirir. yon
ya'nn "bilim" ruhu teolojik dncelere yatkn olan bu airin iine oktan girmitir ve
ibandadr. Zenodotus (scholia Venetus A), lyada'nn xviii. blm 39. dizeden itibaren
verilen Nereus kzlar katalouyla ilgili olarak, bahsi geen satrlarn "Hesiodos'u andran
35
karakter" inden sz eder (kr. Hcs. Fheog. 243 vd.). skederiye okuluna mensup bir baka
yazar, Kallistratos, lyada' Argos nshasnda bu satrlarn izine bile rastlanmadn be
lirtmektedir.
33 Hes. Theog. 27 .
34 Bkz. Paideia, i2, s. 7 5 .
3 5 Hcs. Theog. 3 3 bunu ksaca aKapwv ytvo aii;v EOVTWV (lmsz tanrlar soyu) olarak
adlandrr; yine de 7eogoni'nin 1 05 . dizesi ve devamnn ieriiyle ilgili olarak verilen daha
ayrntl bilgilere bakmak gerekir. Tabii bu dizeler sonradan yorumcular tarafndan iire
yaplan ilavelere deil de hakikaten Hesiodos'a aitse.
36 Hesiodos'un kendi destann zetledii ifade,
bence modern mantk asndan bakldnda kendi kendisiyle elimektedir. Bununla bir
likte, ali;v ':6vn:, "uzun mrl, baki" ve dolaysyla "lmsz" anlamna gelir, felsefedeki
kesin anlamyla "ezeli ve ebedi" demek deildir.
37 Kr. Hesiodos\n Theogoni'sinde TEKE, ydvato,
rarlanmas.
38 Daha sonraki antik yazarlar araclyla duyduumuz veya belli ksmlarna sahip olduu
muz manzum destanlardaki veya dz yaz eserlerdeki kahraman ecerelerinin, tanrlarn
eceresini olunraya ynelik abalardan kaynakland anlalmaktadr. Dolaysyla bun
larn ou, destan eklindeyse, Hesiodos'a atfediliyordu. Rhapsodlar tarafndan yaplan ila
velerle gen iletilmi olan Hcsiodos'un mevcut Teogoni metni, iirin sonunda kahramanlarn
eceresine kademeli bir geii gstermektedir.
39 Bkz. Paideia, i2, s. 65 vd.
40 Teogoni ve iler ve Gnler' in ayn yazarn rn olduunu teyid eden ey, her eyden nce
hayatn ve dncenin fiili sorunlar karsdaki bu tutarl teolojik yaklamn her ikisinde
de grlmesidir. Kr. Prideia, i2, s. 67.
4 1 Hesiodos'un Pcrses'e tlerine balarken kulland mehur ifadelerin,
El]V
Eris'ten sz ermi olduu kendi eseri Teogoni'ye (226) bir gnderme olduundan hibir
phe duymuyorum. Bylesine ince bir teolojik meseleyle balamas Hesiodos'un karakte
ristik zelliidir. Bu belli ki ona gre son derece nemlidir ve insan hayatnda alma ve
ktlk problemini btnyle zmektedir.
42 Asiler, Iapetos ve Klymene'nin oullardr. Bkz. Theog. 507 vd. Hikayenin sonunda Menoi
tios, Atlas ve Prometleus'a verilen eidi cezalardan karlan teolojik sonulara da bakmak
gerekir (a.e. 6 L 3). Ayrca Kronos ve Titanlarn yeraltna srlmesi de Hesiodos tarafndan
manevi ve teolojik adan anlalmaktadr.
4 3 Hes. Theog. J J 6.
44 Arist. Fizik iv. J , 208.3 l .
4 5 Hes. Theog. 700.
46 a.c. l 16:
btn [lmszlerin) . . . ) .
(Symp. 178 b) .
50 Hesiodos'un eski mitsel gelenekle ilikisi Hristiyan teologlarn Kitab- Mukaddes gelene
iyle ilikisine benzemektedir. Her ne kadar Hesiodos mitlerin yonnlanmasda ve yeni
den ina edilmesinde aklna bavursa da, dncesinin balang noktas olarak mitlerin
nesnel otoritesi yine de sarslmaz. Arisroteles ve Platon,
neredeyse bizim znellik ve keyfilik olarak adlandracamz eye denk gelecek ekilde kul
landklarnda, bunu anlamam gibi grnmektedirler. Arisroteles (Metafizik B 4, 1 000'9),
Hesiodos ve dier btn ol 8wA.6yo'lerin sadece kendilerini nasl tatmin edeceklerini d
nm olduklarn sylemekte (6vov tqp6vncrav TOU m8avou TOU rrpoc; autouc;: sadece
kendi akllarna uygun eylerle ilgilenmilerdir) ve belli ki genel olarak onlarn dncesinin
37
KNC BLM
MLETOS KULUNUN TEOLOJ S
**
Theoi: Tanrlar.
40
44
ten de Aristoteles mantna ihtiya var mdr? Benzer bir dnce, Orpheus'a
atfedilen u nl dizede ifade edilmektedir: "Zeus, balang, orta ve sondur."
Hesiodos byle bir ey syleyemezdi, zira tanrlar hakknda ina edilen eski
ecereye hi de uygun bir ey olmazd bu. Yukardaki dizenin yazar, inand
tanrnn kkeniyle deil, sonsuzluu ve varlyla ilgilidir. Bu Orpheusu
yazar zaten felsefi dnceden etkilenmitir; dolaysyla Platon'dan De mun
do' nun yazarna kadar birok filozofun onu kendilerine yakn bulup eserinden
bahsetmeleri artc deildir. Bizim amzdan nemli olan, bir balangc ve
sonu olmayan ve dolaysyla bizzat kendisi balang ve son olan bir varln,
yce bir tanr fikriyle nasl ilikilendirildiini anlamaktr. Acaba Anaksimand
ros byle bir iliki kurmu muydu? Bu soruya, ancak ve ancak, Anaksimand
ros'un apeiron'a atfettii dier niteliklerle ilikisi balamnda nihai bir cevap
verebiliriz. Antik gelenein, Tanrsal Olan' n "bir balangc ve sonu olmad"
ifadesini zaten Thales'e atfetmi olmas anlamldr.35 Doal olarak, (Dioge
nes Laertios'ta bir anekdot balamnda karmza kan) bu sz yar-efsane
vi nitelikteki ilk flozofla ilikilendirecek hibir otorite yoktur. Ancak burada
nemli olan, bizim Anaksimandros'a atfetmi olduumuz balangc ve sonu
olmayan bir ey fikrinin, Miletos dncesinin balangcna kadar gtrlme
si ve Tanrsal Olan hakkndaki speklasyonlarla ilikilendirilmesidir. Birazdan
Anaksinandros'un aperion kavramnn altnda yatan ontolojik dncelerin,
onun iin tam da byle bir teolojik neme sahip olduunu greceiz.
Bir kez daha k noktas olarak Aristoteles' e bavuralm. yle devam edi
yor Aristoteles:36
"Apeiron dnda akl [vou] veya sevgi [q)..fa] gibi baka sebepler kabul
etmeyenlerin dedii gibi her eyi kuatr ve her eye hkmeder. Ve bu Tanrsal
Olan'dr derler. nk o, Anaksimandros ve doa filozoflarnn ounun ileri
srd gibi, lmsz ve yok edilemezdir."
Acaba Aristoteles burada kendinden ncekilerin dncelerini serbest bir
ekilde baka szcklerle mi anlatyor, yoksa bu iirsel konuma tarznda eski
bir dnrler kuann cesur dilini duymaya devam m ediyoruz? Filolojik
eitim aln bir kulak derhal ikincisine inanacaktr; neyse ki , Aristoteles eski
doa flozoflarnn bahsettii apeiron'un eylerin z (hyle) demek olduunu
dile getirdii baka bir pasajla bize yardm ediyor. Dolaysyla onun her eyi
kuattn sylemek doru olmaz, daha ziyade onun btn eyler tarafndan
kuatldn veya ierildiini sylememiz gerekir.57 Aristoteles'in burada belli
bir pasaj eletirmekte olduu aktr ve bu, Fizik' in yukarda bahsedilen ks
mnda alntlad metnin aynsdr (orada daha net bir ekilde alnt yapm48
En mkemmel varlk.
50
**
Dnyalar.
Ezeli ve ebedi olmayan, doumla meydana gelen.
51
Hesiodos'un dini grlerinin bir ksmnn Doulu kkenlerine ilikin iddialar iin bkz. R.
Reitzenstein, Reitzenstein-Schaeder iinde, Studien zum antiken Synkretismus. As Iran und
Griechenland (Leipzig, 1 926), s. 5 5 vd. Ayrca bkz. Ed. Meyer, Ursprung und Anfange des
Christentms (Stuttgart, 1 92 1 ) , ii, s. 1 90.
2
Atinal davaclarn hukuk dilinde :a v:a genellikle birinin mlkiyeti anlamnda karmza
kar ve
geni olarak, "var olan" her eye iaret eden anlamyla, szck Yunan doa felsefesinin en
bandan itibaren kullanlm olmaldr. Platoncu bak asyla ifade edersek, o zamanlar
szck duyularmzn dmzdaki dnyada alglad eyler anlamna geliyordu. Dolaysy
la Platon gzle grlmeyen noumena [numenler, idealar] dnyasndaki varlklar Sokrates
ncesindeki v:a'dan ayrma gerei duydu ve onu :6 v:w v [gerek varlk] olarak ad
landrd. Elimizde yazdklarndan tutarl blmler bulunan en eski Sokrates ncesi filozof
olan Eleal Parmenides'te :6 f.6v (Var olan) ve :a f.6v:a (Var olanlar) szckleriyle karla
yoruz. Bu durum, v:a szcnn bandan itibaren metafizik bir anlama sahip olduu
ynnde bir yanl anlamaya yol aabilir. Nitekim baz yorumcular Parmenides'teki szce
Platon'dakine benzer bir anlam (btnyle anlalabilir karakterde bir "varlk") yklemi
lerdir. Buna karlk Herakleitos, Melissos ve Empedokles :a v:a szcn btn doal
varolu anlamnda kullanmlar ve byk bir ihtimalle bunu yaparken M iletoslu seleflerini
takip etmilerdir. Parmenides besbelli ki szc onlardan aln ve Miletoslular tarafndan
benimsenen naif, duyusal varlk anlaynda kkl bir deiiklik yaratan bir bakla bunun
mantki sonularn tal1lil etmitir. Anaksimandros'a ait olduu sylenen ve var olan btn
eyler anlamna gelen
hakiki dilini yanstmaktadr. O ve dier onyal doa filozoflar basbaya Honeros'u takip
etmi ve epik bir dil kullanmay srdrmlerdir. Homeros ve Hcsiodos imdiki zamanda
var olan eyleri ifade etmek iin :a f.6v:a szcn kullanrlar ve bunu gelecekteki eylerle
gemiteki eyler anlamndaki
yf.vrn
Thukydides (i. 2 1 ) kadim airlerin ve logograflarn [herhangi bir kritie tabi tutmadan eski
rivayetleri ve olaylar nakledenler] anlattklarn, rtlmesi mmkn olmayan ve zaman
la efsanevi bir nitelik kazanan bir gelenek olarak adlandrr
55
Thukydides'e gre (a.y.) iir geleneindeki abartma eilimi, bunlarn dinleyiciler nnde
okunmasndan kaynaklanr. Arisroteles (Metaf. B 4, 1 000' 1 8, A 8, 1 074"3, De caelo ii.
!, 284'23) u0K6 [mitsel, hayal mal1sul] szcn ayn olumsuz anlamda kullanr.
Ancak bu sfat Yunan dilinin sadece Atina dnemine ait olsa ve Thales ve Anaksimandros
zamannda mevcut olmasa bile, Titanlar'n ve Devler'in hikayelerini "eskilerin masallar"
desini, ilk kez Miletoslu dnrlerin ada olan Solon kullanmt ve onlardan da nce
Hesiodos Mzler'in airlere ilham ettii eylerin ounlukla ljlEU:a [doru olmayan eyler,
yalanlar] olduunu kabul etmekteydi.
4
ilyada xiv. 246 '!1K:avou, t:p ytv:cr t6.vt:crcr 'tE'tlJK'tat. Datif yapy kullanmak ye
rine (her ey iin ytv:cr), genitifle onu t6.vtwv ytv:cr olarak adlandrabiliriz, tpk xiv.
20 ! 'de O:Gv ytv:cr denildii gibi. Burnet (Early Greek Philosophy, 4. Bask, Londra, 1 930,
s. 1 1 vd.), <p'cr szcnn eylerin kkeniyle bir ilgisi olmadn, d:fa bandan itiba
ren sadece temel madde anlamna geldiini kantlamaya alrken fazla ileri gider. Felsefi
dilin geliiminde, her eyin kendisinden (l
git gide daha ok ifade edilmeye balanmtr, ancak balangc iine alan geliim sreci
benzer bir ekilde onun iinde rtk olarak bulunmaktadr. -cr taks bu konuda hibir
phe brakmaz ve q'cr ve ytv:cr'in Platon tarafndan ( Yasalar, 892 c) ak bir ekilde
ayn anlamda kullanlmas da bunu dorulamaktadr. H i kimse ytv:cr szcnn esas
olarak bir eyin kendisinden yaplm olduu ey
araclyla meydana geldii eylem" eklinde bir anlama ise ya hi siliip olmad ya da an
cak ikinci anlam olarak siliip olduunu ciddi bir ekilde ileri sremez. Ayn ey q'cr iin
de geerlidir ve dorusu btn <pUcrtKo( kozmogoniyle ilgiliydi. tpri:ncrm lytv:w 'nun [ilk
meydana gelen ey] ne olduuna ilikin bu ilgi insanlk tarihi kadar eskidir ve Yunan edebi
yatnda daha Hesiodos'un Teogoni'sinin banda karmza kar. lk doa f!ozoflarnn her
eyin kendisinden meydana geldii eyin bir balangc olmad eklindeki inanc, dnya
nn balangc problemine ynelik ilgilerini hibir surede azaltmamtr. Aadaki rnek
lere baknz: <pucr = kken, gelime sreci: Emp. B 8, l , <p'cr o:vo fonv 6.t6.vtwv
OVT]'tWV, oE... 'tEAEU'tll (lml hibir ey iin dou yok, ykc lmle son bulnak da yok)
(burada q'cr = ylv:cr, rnA.wr [son] = q0op6. (lm, ykm]); Arist. Fizik ii. ! , 1 9312,
q'cr A.:yoEVT] ri: ylv:cr o6 lcrnv :i <pucrv (doa olu anlamnda alndkta doaya
ynelik yoldur).' Sonraki cmlede her iki anlam ak bir ekilde birbirinden ayrlm olarak
gryoruz: ( 1 )
Bkz. Arist. Meta/ A 3, 983" 1 8 (Thales, A 12). Dier eski tanklklar iin de bu kaynaa
bavurulmaktadr.
Bkz. Plat. Yasalar 899 b; bkz. Arist. De anima i. 5 , 4 1 1 '7 (Thales A 22) .
Arisroteles, Fizik, ev. Saffet Babr, YKY, 1 997. Fizik'ten yaplan alntlarda b u eviri kulla
lntr.
56
Epinomis 99 1 d. Helenistik filozoflarda yldzlarn ilahi varlklar, tanrlar olarak kabul ile
o dnemin astronomisi arasdaki balant iin Aristotfe adl almamn 138. syfasna
bak.
10 Aristoteles [De anima i. 2, 405'1 9 (Thales A 22) ] , demiri ekmesi sebebiyle mkats bir
ruhu olduu teorisini Thales'e atfeden (muhtemelen szl) bir kaynaktan bahseder. Bu
yzden Aristoteles, Thales'i, ruhun her eyden nce hareketin temel ilkelerinden biri ol
duunu dnen filozoflar arasa yerletirir ki, bir bakma fazla cretkar bir genellemedir
bu. De anima' baka bir pasajda (i. 5, 4 1 1 '7, Thales A 22), mehur "her ey tanrlarla
doludur" sznden yola karak Thales'i dpedz btn evreni canl olarak dnd
sonucunu karr. Aristoteles'i bu zdeyile mknats teorisiyle ilgili rivayeti birletirerek,
Thales'i btn dnyay, hatta onun cansz ksmlarm bile canl olarak grd eklin
deki yorumunu katlamaya alt anlalmaktadr. Modern felsefe tarihileri genellikle
Aristoteles'i teorisini bir dogma olarak kabul ettiler ve Thales'i felsefesini yeniden ina
ederken bu teoriye dayandlar. Aristoteles'i rencisi Theophrasros'un kayp
cDucrtKcDV
86a'sii takip eden daha sonraki antik yazarlar bile, Thales'i dya ruhu olarak kabul
ettii eyden olduka dogmatik bir ekilde bahsederler ve onu ada Stoaclar kulland
anlamda 'dnya ruhu' olarak (vo to K6crou, Aetius; mentem [mudi], Cicero; bkz.
Thales A 23) yorumlarlar. Ve bu "ruhu" Tanr olarak gsterirler. Halbuki btn bunlarn
bir tahminden teye gitmedii aktr. stelik Thales'i Tanr anlay hakkda hibir ey
bilmiyoruz. Elimizde sadece Aristoteles'i hareket noktas olarak ald o tek sz var: "Her
ey tanrlarla doludur." Platon bu sz Thales'ten hi bahsetmeden nakleder (bkz. n. 7),
buna karlk Aristoteles bu sz Thales' e atfeder. Aslnda bu sz Thales'i syleyip syle
mediinin hemen hemen hi nemi yoktur, nk erken dnem Yunan doa felsefesinin
ruhu sahici ifadesini tam da bu szde bulur. Bkz. J. Burnet, a.g.e., s. 50.
11 Arist. De part. anim. i. 5, 645' 1 7 (Herakleitos, A 9).
1 2 Burnet (age, s. 50, . 2) bu anekdotun Thales'in sznn bir varyardan baka bir ey ol
madm dnmektedir. Hakikaten de, her eyin tanrlarla dolu olduunu Thales'i deil
Herakleitos'u sylediini iddia eden bir varyant vard. (Bkz. Diog. L. ix. 7: [Herakleitos
yle der]
Ama Aristoteles'i anlatt hikaye, daha ziyade Thales'i mehur ifadesine atfta bulunarak
onu zekice mevcut duruma uyarlamaktadr.
13 Aetius, Plac. i. 3, 3 (Diels, Doxographi, p. 277, Aaksimadros A 1 4); Simpl. De caelo 6 1 5 ,
1 3 (Aaksimadros A 1 7).
1 4 Burnet, a.g.e. , s. 54 vd. Kr. Rodolfo Mondolfo, L'Jnfinito nel Pensiero dei Greci (Floransa,
1 934). Ay yazar, ''Llfiita divina nelle teogoie greche presocratiche" (Studie Materiali
di Storia defle Religioni, ix, 1 933, s. 72 vd.) adl makalesinde, Hesiodos sonras teogoilerde
sonsuzluk fikrinin izini srmtr ki bu teogoiler bu fikrin nemli rnekleriydi. Bu nok
tada onlar ele almasam da, bu kitab blmlerinden birini onlara ayrm bulunuyorum.
nk btn teogoik dncenin, kronolojik anlamda bile, felsefe ncesi dneme ait ol
duu eklindeki aslsz varsaym, ilk doa felsefesinin tarihsel geliimiyle ilgili tabloyugit
gide kark hale getirdiine inayorum. Erken Yunan tarihindeki Orpheus diniyle ilgili
fikirlerimizin son zamanlarda gayet shhatli bir ekilde itibar kaybetmi olmas, oya'da
Orpheusuluu speklatif aklamalarndan oluan hipotetik bir arka plan da saf
rasyonel dncenin balangcm yorumlarken dala tedbirli olmamz iin bize bir sebep
daha sunmaktadr.
57
'Aval;iavpo; Ilpal;aou MA.']croc;... OUTO ';v ouv apx']v Kai crrox::Tov ElpTJKE TWV
vrnv TO lir::pov, rp&to; wuvoa KaAfoac; :ij; apxijc; (Anaksimandros, Thales'in
rencisiydi. Praksiades olu Miletoslu Anaksimandros . . . varlklarn [kurucu] unsurunun ve
arkhe'sinin apeiron olduunu [syler]; bu arkhe ismini ilk kullanan odur). Simplikios'un met
ninin ele alnmasnda belli bir nemi olacandan, bu pasaj hem Hippolyros'tan hem de
Simplikios'tan alntladm.
16 Arist. Fizik iii. 4, 203h6 (Anaksimandros A 1 5):
yok olmada da bir son var; bunun iin dediimiz gibi onun balangc yok; tersine o teki nesne
lerin balangc olarak grnyor, 'her eyi epeevre sarp her eyi ynetiyor'; tpk, us [Nous]
ya da dostluk-kin gibi, sonsuzluk dnda baka nedenler kabul etmeyenlerin dedii gibi. Son
suzluk tanrsal bir ey de olsa gerek, nk Anaksimandros ile ou doa bilimcisinin dedii
gibi lmsz, ortadan kalkmayan bir ey)."
17 Bir nceki dipnotta alntlanan pasajn bir ksmnn (Fizik iii. 4, 203h6) sadece Aristote
les'in kendi grlerinden i baret olmayp apeiron'u kabul eden flozoflarn argmanlar
da dorudan ieriyor olmas gerektii, bizzat Aristoteles'in szlerinden bellidir. nk
203h 1 5 're, Anaksinandros'ran balsettikrcn sonra, Aristoteles yle devam eder: TOU '
dvai
Tl lir::pov i ricrn; EK ltEVTE aA.tcH' av crupaivo CTKorouav (dnrlerdeki 'sonsuz bir
ey var' inanc u be konudan kaynaklansa gerek); dala sonra bu be sebebi sayar. Bunlar
belli ki tamamen Aristoteles'e zg tespitler deildir, ancak onun grlerini de zet olarak
verir, dolaysyla da "Anaksimandros ve doa flozoflarnn ou"na atfettii argmandan
farkldr. Bkz. Harold Cherniss, Aristotle's Criticism ofPresocratic Philosophy, s. 20.
18 Metafizik'te (A 4, 985' 1 8 ve 29), tek bir (maddi) ilke kabul eden dnrlerden sonra Aris
totelcs, Anaksagoras ve Empedokles'i ikinci bir sebebin
temsilcileri olarak sunar, nk Anaksagoras vou; (Akl), Empedokles ise pA.ia ve VEKO
(Sevgi ve Nefret) kavramlarn getirmitir. Burada ak bir ekilde Fizik'e (985'12) atf ya
par.
1 9 Aristoteles (Fizik iii. 4, 203h 1 3), aeavawv Kai clVWAE9pov (lmsz ve ortadan kalkma
yan) niteliklerinden balseder - bunlar Diels'in
olduu iin aralkl dizilmitir - ve aytvrp:ov Kat fp0apTOV (olumayan, yok olmayan) ile
7tEptEXElV linavm Kai KUEpv.v' (her eyi epeevre sarp ynetiyor) daha nce anar.
20 1 6. dipnottaki alntya bakn. (Fizik iii. 4, 2036, linavra yap ... rtpa;).
21 Bkz. n. 1 5.
22 Sim pi. Phys. 23, 3 1 ; kr. 25, 6; 27, 1 1 ve 1 54, 1 4-23. Theophrastos'un <I>ucrK&v 86/;a'sinin
Simplikios tarafndan alntlanan btn pasajlarnn listesi iin Aristoteles'in Fizik'ine ha
zrlad erhe bakn: ii, s. 1 447 (ed. Diels). kr. Theophrastos'un kayp eserinin yeniden
inas iin Diels tarafndan toplanan fragmanlar (Doxographi Graeci, s. 475 vd.).
23 1 5. dipnottaki iki pasaja bakn.
24 Simpl. Phys. 7, 1 3 :
causa e./ficiens (etkin neden), casa finalis (ereksel neden) ve causa exemplaris (model olarak
etki yapan neden, idealar) gibi fikirlerden ayran ilk kii olduu, buna karlk Aristoteles'in
alntlayan sonraki yazara aittir. Diels hatal bir ekilde szc sanki Empedokles'e aitmi
gibi alr. Plilolaos'ran alnan pasajlar hibir ey kantlamaz, zira onun ismini tayan kitap,
"Pythagoras" literatrn geri kalan gibi apokrif bir nitelik arzeder. Bu ge bir rndr ve
Aristoteles sonrasna aittir.
27 Bkz. Buret, a.g.e., s. 54, n. 2. Burada Theophrastos'un metnini her iki biimiyle tekrar
veriyorum. Simpl. Phys. 24, 1 3 :
rnuvoa KUAEcra; TllV apxjv. Simplikios'un Koicra;', unu demek istediini akla
59
kavuturuyor gibidir: "O, bu arkhe ismini kullanma sokan ilk dnrd." Dolaysyla
burada nceki szcklere
(apxlv KUL <JtolXEtoV :'ipl']KE -iiv V'tWV 'tO a:;pov) atf yap
yor gibidir. Bir itiraz olarak, bu ncelik meselesini neden crtox:iov'u da katmayp sadece
apxtj balamnda belirttii sorulabilir. Ancak Simplikios zaten kavramn Platon tarafndan
kullanma sokulduunu syleyerek, crwx:iov hakknda benzer bir kanaatte bulunumuru,
Phys. 7, 13 (bkz. n. 24). Dolaysyla okuyucu, bunun, yalnzca Anaksimandros'un ne sy
lediiyle ilgilendiimiz bu blmde tekrarlanmasn beklememelidir. Vurgulanan szck
udur:
(cevher'e ilk kez arkhe adn veren odur [Anaksimandros]). Buradaki -6 u:oK:i;vov (cevher,
tz) szc, Aristoteles'in baka bir yerde A.r (hyle) olarak kendi terminolojisine mal
ettii apeiron szcnn Peripatetik karldr. Bahsi geen szckler tartmasz bir e
kilde u anlama gelir: "O buna apxtj adn verdi." Nitekim Usener ve Diels tarafndan da
hakl olarak bu ekilde anlalmtr. Bunlar S implikios'ta bulduumuz, Platon hakkndaki
ifadelerle (Simpl. 7, 1 3) neredeyse harfiyen ayndr:
yapt gibi yle tercme edemeyiz: "Anaksimandros temel unsuru maddi sebep olarak
isimlendirdi." Her iki pasajda da 6voa:tv szcnn anlam "ad vermek"ten ibarettir.
29 Bkz. n. 24.
30 Bkz. n. 1 6.
3 1 Melissos B 4:
apxtjv -; Kat 'tEAO EXOV ouoi;v ou-; aotov ou-: /i:;tp6v ':crnv.
32 Melissos B 2.
33 Bkz. n. 1 6.
34 Anaksimandros A 9.
35 Diog. L. i. 36 (Thales A 1).
36 Anaksimandros A 1 5. Bkz. n. 16.
37 Arist. Fizik iii. 7, 207h35-208"4.
38 Ibid. 4, 203bl 1 ; bkz. n. 1 5.
39 Yukarda anlan
Kai n:ptx:v ii:avm Kai nav-a KUP:pvav (her eyi kuatr ve her eyi
n:pu:x:v (kuatr) szc ak bir ekilde Theophrastos tara
fndan Anaksimandros'tan alntlanmtr, Hipp. Ref i. 6, l (Anaksimandros A 1 1 ): mu-rv
o' UlOlOV :lva [-v apxtjv] Kai aytjpw rv Kai :avm n:pex:v 'tOU K6crou ([bu ilke]
ezelidir, eskimek bilmez ve btn dnyalar kuatr). Gerek Uoo Kai aytjpw szckleri ge
rekse n:ptx:v szc, orijinal metnin havasn tamaktadr. Bu szck Anaksimenes'ten
ynetir) pasajnn dnda,
ile dierlerinde de karmza kmas pekila otantik olabilir (bkz. Diels'in Vorsokratiker'i
iin Kranz'n hazrlad dizin, :;ptx:v maddesi). Anaksagoras'ta iki kez geer, frg. B 2
(Simpl. Phys. 1 55 , 30) ve B 1 4 (Simpl. 1 57, 5). Bunlardan biri Anaksimandros'u hatrlatr:
60
hem tepu\xov'da hem de ondan ayrlanlarda mevcuttur. Ps. Philolaos, szc dnya-ru-,
huyla balantl olarak kullanr ve ona gre dnya-ruhu ynetici ilke roln stlenmekte
dir. Bu, elbette ki, Sokrates ncesi felsefenin bir taklididir ve ayn ey, baz eski dnrlere
ok benzeyen bir dille
t6A.o;'tan
(gkkubbe)
ve m'vm 8taKocrdv (her eyi dzenleyen) (28 e) gibi arbal, dinsel szckler, en yksek
ilkenin hviyetinden bamsz olarak, Sokrares ncesi dilde yaygndr.
4 1 Bkz. K. Deichgraeber, 'Hymnische Elemente in der philosophischen Prosa der Vorsokrati
ker' Philologs, lxxxviii, 1 933 iinde, s. 347.
42 Bizzat Arisroteles, bu dilin zel karakterinin ve felsefi anlamn kavranmasndaki neminin
tamamen farkndadr. Fizik'te (iii. 6, 207' 1 8 ( ) , apeiron kavramn aklay.p savunanlarn
kavramlar ve bu yzden de onu sonraki felsefenin "btn" olarak adlandrd eyin yerine
kullanmlardr.
43 Platon (Phileb. 28 d}, eski dnrlerin en yksek ilkenin :a utavm ...
eyi yneten) (kr. 28 e,
oacupepv(i (her
nUVTa laKocretV (her eyi dzenler]) olduunu dndklerini
syler.
l;utavm szcn onlarn arbal teolojik dilinin klielemi bir unsuru olarak
Kal..ouevov /..ov (Btn denilen ey) anlamnda yorumlar. Dolaysyla
onlarn apeiron'u /..ov anlamnda kullandn ( :o tavra teptxov) syleyen Arisrote
grr ve :68e :o
ro ();fov veya ra
8da szcklerine rasdanmaktaysa da, Diels'in bunlarn alntlanan metne ait olmadn
dnd anlalmaktadr. Ne var ki, metinde buna benzer bir ey sylenmi olmaldr.
* Trke eviride "zellik" olarak karlanan ";v cr:vorrm" ifadesinde, kken olarak "ha
yet uyandran, grkemli, kutsal" anlamlar da vardr.
61
fikrini gndeme getirdiini (:o ecrov dcry']cra:o, v. 1 6) ve bu fikri lmsz hayatla, zih
niyle grp duymakla ve tanrsal doay hamil olmakla (cpucrv Odav cpopciv) tehiz eniini
syler. Btn bu zellikler ak bir ekilde Sokrares ncesi teolojinin dilinden alnmtr.
Kritias, bunlarn bilge adamn Tanrsallk hakkndaki ifadeleri (A6yo) olduunu aka
syler (v. 24). Tanrsallk tasvirinin geri kalan ksm, izdii tablonun kkeninin kozmolo
jik filozoflara ve onlarn A6yo'sine dayandn dal1a da net bir ekilde aa vurur. Bu bize,
Demokritos'un ellerini gkyzne aan eski bilge adamlar (A6yo avOpcmro) hakkndaki
mehur szlerini hatrlatr: "Zeus her eyi syler ve her eyi bilir, veren ve alan odur ve o
her eyin hkmdardr" (Demokr. B 30). Kr. Kritias 1, 27 vd. Sokrares ncesi dncenin
karakteristik zellii olan, :o G::iov (tanrsal) ile cpucr (doal} arasnda kurulan crerkar
zdelik, Hippokrares dneminin tp literatrnde de bulunacaktr. Tanrsal Hastalk ze
rine adl kitabn yazar, epilepsi hastalnn sebebinin dier hastalklar gibi doal olduunu
ve hastalklarmzn doasnda yer alan her eyin ayn zamanda hem tanrsal hem de beeri
olduunu ileri srerek, epilepsinin tanrsal karakteri hakkndaki eski fakat batl gre kar
kar. Ona gre btn hastalklar ayn sebeplerden kaynaklanr: Souk, gne , deien
hava ve iklim koullar gibi. Bu fiziksel faktrler her eyin sebebidir (Hippokrares, Lime, ,
vi. 394). Bu anlamda u gr dorudur: 6.A.cr:a :o e:::ov EV a0pcirrocrv a!nov dva
(De natura
muliebri, Lime vii. 3 1 2). Bunun gibi pasajlardan aka anlald zere, geleneksel dini
dnce meydana gelen her eyin kkenini tanrlara gtrdnden (al:acrea :o e:::ov},
Sokrates ncesi doa felsefesi, Tanrsal kavramn kullanrken ilk sebebi kastetmektedir.
(B) Kai :o:' dva :o G::iov (ve tanrsal bir eydir). Anaksimandros bu szcklerle (A 1 5)
bir adm daha atarak apeiron'u :o O::iov ile zdeletirir. Onun modus procedendi'si (hart-
hareketi) gayet doaldr. Tanr veya Tanrsal Olan kavramyla balayamaz, bunun yerine
deneyimle ve deneyime dayanan rasyonel sonularla balar. Bu ekilde, vasflar eski dini
inancn tanrlara atfetmeye alk olduu vasflara denk olan bir ilk sebep fikrine varr ve son
adm atarak en yksek ilkeyi Tanrsal Olan ile zdeletirir. Bu metot sonraki yzyllarn
filozoflar tarafndan da takip edilmitir. Balca delilimizi sonraki dnemlerden bulmamz
gayet doaldr, zira Sokrates ncesi filozoflardan gnmze dorudan ulaan fragmanlarn
says ok azdr. Bununla birlikte, Arisroteles'in, apeiron'un varln ilk sebep olarak tespit
eden Anaksinandros ve dier filozoflar hakknda yazdklar, bu adan da otantik saylma
ldr. Bunun en ak kant, kulland cmlenin gramatik yapsdr (oratio obliqua [dolayl
anlatm]} : Kai :o:' dva :o G::iov. Bu ifade, apeiron'un tanrsal karakterinin onun nite
liklerinden (rr::pf.x:: v iirrav:a Kai KU:: pvuv) karlmasn, bu dnrlerin ak seik bir
nermesi, baka bir deyile en yksek dnceleri olarak sunar. Bunu verbum dicendi ' rakip
eder: w cpacrv cro rroocr rrapa :o arr:: pov aUa ai:ia olov vov ij cpA.iav (Us
ya da Dostluk-Kin gibi, sonsuzluk dnda baka nedenler kabul etmeyenlerin dedii gibi). Bu
62
ogenes ve Melissos gibi saf apeiron kuramclar kalr. Kal rour' dva TO 0dov 'dan sonra u
ifadelerin eklenmesinin sebebi de onlarn dnceleridir: a0avarov yap Kal UVOOAE0pov,
oo <pTJO'lV o 'Aval;iavopo Kal ol rA:icno Tv quaoA6ywv (Anaksimandros ile ou
doabilimcisinin dedii gibi lmsz, ortadan kalkmayan bir ey). lk onya dnrlerinin
felsefi teolojilerinin geliiminde, bize sadece TO 0dov szcn deil, ayn zamanda akn
bir problem olarak dnebileceimiz bu konu hakknda nihai kesinlie ulatklar merodu
da veren bu ifadenin elimizde olmas son derece nemlidir. Anaksimandros'un (ve ayn
izgideki takipilerinin) argmannda Tanrlk nitelii veya daha dorusu Tanrsallk, gele
neksel tanrlardan alnp Varln ilk ilkesine aktarlmaktadr (buna rasyonel sorgulamayla
varlmtr). Bunun temelinde, genellikle Homeros'un veya Hesiodos'un tanrlarna atfe
dilen niteliklerin, sz konusu ilkede dala byk lde ikin olduu veya dala kesin bir
ekilde ona atfedilebildii varsaym yatmaktadr.
Grne baklrsa, Tanrsallk problemine bu yeni yaklam, sonraki flozoflar tarafndan
da takip edilmitir. Doksografik tanklklardansa dorudan kantlar tercih ettiimiz iin,
Apollonial Diogenes'in szlerine bavuruyoruz (Diog. B 5). Simplikios, bu dnrn
orijinal eserine halen salip olduunu syler ve Aristoteles'in Fizik'ini yorumlarken ondan
alntlar yapar (s. 25, 7, Diels edisyonu): Kal o OOKd TO TllV v6rcrv f.xov dva 6 atjp
Diogenes ilk sebep olarak nce "insanlarn hava dedii ey"i ileri srer. Ancak bunun bizim
basit "hava" szcyle kastettiimizden dala yksek bir ey olduunu ima eder ve hocas
Anaksagoras'n gndeme getirip vou olarak adlandrd dnme ilkesiyle zdeletirir
(To T'jv v6qcrv f.xov). Dala sonra bu en yksek sebebe, hem slup ve biim hem de fel
sefi amalar asndan Anaksimandros'un apeiron'la ilgili ifadelerine benzeyen birtakm
nitelikler atfeder: Bu ifadeler biim asndan dini iirleri andrrlar. En yksek sebebin
ilk iki nitelii, ynetme kavramnn eitlemelerini oluturur ve birden fazla ekilde ifade
edilir (KUp:pvifo0a, KpaTdv; her eye kadir varlk, ravm-ranwv'un mkerrer biimde
kullanlmasyla dile getirilir). Dala sonra, Diogcnes'in rasyonal karmla varm olduu
bu prensip (auTO rouro) bizzat Tanr'yla (o' 0:6) eitlenir. Bu denklemin zellii, doann
rasyonal analizine nihai bir adm olarak eklenmi znel bir yarg olmasdr. Bu zdeleme,
en yksek sebebin dnyay nasl idare ettiini (Erl rav aqix0a, rana an0tva, EV raVTl
tvdva) gstermek suretiyle havayla Tanr'y zdeletirmeyi amalayan veya drt nite
likle gvence altna alnr. Son dize, ravm'nn kez tekrarndan sonra, ona katlmayan
hibir ey olmadn dile getirerek bu dnceyi tekrar eder (khiastik formda (aprazla
masna) sona yerletirilen rourou, balangtaki a'ro rouro 'yu ve nceki cmledeki imo
rourou'u yeniden vurgular). Bu rnek, Anaksimandros'un kendinden sonrakilerin dili ve
63
deor. ii. 1 5), yldzlarn bir ruha ve akla sahip olduunu kantlamak istemi ve argmann
u szlerle bitirmiti: "ex quo effcitur in deorum numero astra esse ducerda (Bundan u
sonu kar ki, yldzlar, tanrlar arasnda saylmaldr)". Ayns yldzlarn iradi hareketine
iaret ederek de kantlanmaktadr (frg. 24) . 8E6 szcnn mens (akl)
vou (rous),
K6cro (kozmos), np'itov Ktvouv (ilk muharrik), caeli ardor (gklerin
atei) aietjp (aither), caclum (gkyz) oupav6 (ouraros) gibi birtakm karlkla
r Cicero ve Philodemos tarafndan Arisroteles'ter alnrlanmakradr (TIEpi cp/.ocrocpia,
iii; frg. 26, Rose) . Aristoteles'in, diyaloglarnda karmza kar Tanr'rn varlyla ilgili
btn pasajlarda, eski filozof-teologlar rakip etmi olduu anlalmaktadr. Anaksimard
ros'un ifade biimine ve argmanna bilhassa yakn den bir rnek, Simplikios'un De caelo
(289, 2, Heiberg) erhi araclyla gnmze ulamtr: AtyEt ot 7tEpt tofr:ou EV to! nEpi
cp/.ocrocpia 1<a86/.ou yap i:.v oT EcrTi n ptt.nov, EV Touto EcrTi n mi iiptcrTov. EnEi o'iv
EcrTtV EV toi o'icrv iiUo iiUou P\hov, fonv iipa Tl Kai iiptcrtov, 7tEp dr av TO Sdov
( [Aristoteles] , Felsefeye Dair'de bundan bahseder. Genel itibariyle daha iyi'nir olduu bir
yerde bir 'en iyi' vardr. Varlklar arasnda bir ey dierinden dala iyi olduuna gre 'tan
rsal' olabilecek bir 'en iyi' de vardr.) (Arist. frg. 1 6, Rose). Burada Arisroteles, doadaki
mkemmeliyet hiyerarisinden yola karak bir "en mkemmel varlk" olmas gerektii so
nucuna varr ve bunu TO 8Eiov ile zdeletirir. Argman kendisine ait olmakla birlikte, bu
argman sunduu biim, Tanr'ya kendi spesifik ilkeleriyle yaklaan nceki filozoflardan
ona miras kalmtr (A aksimandros apeiron ile Aaksimeres ve Diogenes hava ile vs.).
Seksros Empeirikos (Adv. dogm. iii. 20), Arisroteles'ir dinin balangcn ryadaki dene
yimlere ve gk cisimlerinin dzenli hareketine dayandran aklamasnn gnmze kadar
ulamasn salamtr. Her iki argman da doal olgunun gzlenmesiyle balar ve dvai n
Sdov (tanrsal bir ey olmal) veya dvai nva EOV (bir tanr olmal) sonucuna varlmasyla
sona erer (frg. 1 O, Rose).
Ayn argman ekli Helenistik filozoflar tarafdar da kullarld. Sroaclar (frg. ii. 1 O 1 6,
Arnin), Sekstos tarafndan (Adv. phys. i. 1 14), kozmosun belli bir dzen iinde kendi ken
disini harekete geiren akll bir doaya sahip olduunu (voEpav EXEtV cpucrv. . . n E1'.8fo
CcrTi 8E6: akll bir doaya sahiptir. . . bu da ite Tanrdr) kamtlamaya alan dnrler
olarak sunulmaktadr. Kendi kendisini belli bir dzen iinde hareket ettiren akll doan
Tanr olduu sonucuna, onlarn bak asna gre Eu8fo'u takiben varlmaktadr. Bu sz
ciik, ayn veya benzer ekilde argman gelitiren Sokrates nceki flozoflara da k tutmak
tadr. Ayn zdeletirmenin baz Stoaclar tarafndan yaplda dikkat edin (Sekstos, Adv.
phys. i. 1 1 8). Burada doa, btn evrendeki dzenin sebebi (oa1<6crrcr) olmas sebebiyle
mundus (ilem)
=
64
45
46
47
48
Kparicrn (en kudretli) olarak adlandrlmaktadr. Buradan da onun akll (A.oytK'] 'tE fon
Kai voEpa) ve ebedi (Uoto) olduu sonucuna varlmaktadr. Seksros'un alnt yapt yazar
ekler: '] oi; rnaun '] mir'] fon 8Eq, "byle bir doa ise, Tanr'yla zdetir." Ayrca bkz.
Sekstos, a.g.e. i. 1 00; burada, evrenin bir yaratcnn yce aklnn rn olduunun gs
terilmesinden sonra, orn E fon 8E6 (o Tanr'dr) ile karlayoruz. Kleanthes (frg. i,
529, Arnim), Aristoteles'in tarzna epey benzer bir ekilde, insannkinden daha yksek bir
erdem ve bilgelie sahip olan ve hibir baarszlktan etkilenmeyen bir en mkemmel var
ln olmas gerektiini ileri srer ve ekler: LOULOU oi; o'. toicrEl 8EO\i (bu, Tanr'dan farkl
olmayacaktr) (kr. Sekstos, a.g.e. i. 9 1 ) . Bkz. Sekstos, a.g. e. i. 76: fon n pa Ka8' fouTiv
aULOKLVf]LO o'.vat, ijn av Eifj 8Eia Kat UtOlO (o halde, kendi kendine hareket eden
bir g vardr ve bu, tanrsal ve ebedi olabilir); ve ayn paragrafn sonunda: c'noto rnivuv
foriv 'j KlVOUcra T'jv Af]V o'.va... JcrTE 8EO av Elfl aTll (maddeyi hareket ettiren bu
g ebedidir. . . O halde Tanr olmaldr).
Bu kandar, Yunan flozoflarnn Tanr problemi konusunda benimsedikleri metotlarn
peine dlerek arttrlabilir. Ancak bu temann Yunan dncesinin belli bal dnem
lerindeki geliimini takip etmek ve doa anlaynn bizzat kendisi her dnemde deiiklik
gsterse de kayda deer bir yaklam srekliliinin sz konusu olduunu gstermek belki
de yeterlidir. Doa temelli argman, sonraki flozoflar tarafndan devralnm ve zerin
de deiiklikler yaplm olmakla birlikte, kken olarak Sokrates ncesi dneme aittir. Bu
olgu, mantksal yaplar sz konusu olduu srece, bu temele dayanan btn argmanlarn
neden birbirine benzediini aklamaktadr. Mehur ex consensu omnium gentium (btn
halklarn mutabakatyla) argmannn yaps tamamen farkl bir trdedir. Balang noktas
olarak insan doasn ve psikolojiyi kabul ettii iin, kaynan baka bir felsefi tutumdan,
Sofistlerden alan bir argmandr. (Bkz. s. 2 1 1 vd.)
Diog. L. i. 36 ve Klem. Alex. Strom. v. 1 4 (ii. 389, 1 7 vd. St.) Thales'e ri TO 8Eiov (tanrsal
olan nedir?) sorusunun sorulduunu sylemektedirler. Ancak bu ge tarihli anekdot, ro
8E1:ov'un varlna ilikin erken tarihli bir kant olarak kullanlamaz. 48. sayfada bu zl
szn Anaksimandros'un ayn problem hakknda sylediklerinden tretildiini ileri sr
mtm.
Herodotus'un ro 8Eiov ismini sk sk kullanmas, o sralarda kelimenin bir hayli poplerle}
tiini gsteriyor gibidir. Herodorus'un dilinde bunun hibir kat felsefi anlam yoktur. te
yandan halk dininin eitli tanrlarnn gerek mi olduu yoksa tarihinin daha genel ve
kiisel olmayan bir Tanr fikrine mi inand sorusunu kasten cevapsz brakt da aktr.
Aiskh. Suppl. l 'de, Tanrsal Olan'n insan yaamnda ne ekilde etkili olduuna dair, daha
ziyade Ksenophanesvari grler ieren bir pasajda, TO om6vtov'dan bu anlamda bahse
dilir. Bu zor pasaj hakknda 89. sayfaya baknz. Daha nce 6 1 . Sayfada, beinci yzyln
Hippokratik tp literatrnde 8E1:ov szcnn, felsefi anlamda, bir btn olarak tanrsal
doaya iaret eden bir szck olarak karmza ktn grmtk. Btn bunlar ilk d
nem doa flozoflarnn klasik dnemin dnce ve dili zerindeki etkisinin izleridir.
Bkz. Erland Ehnmark, The idea o/God in Homer (Uppsala, 1 935). Yazar, baz ararrmaclar
tarafndan ileri srlen, lmszln kesin olarak Homeros'un tanrlarna atfedilebilecek
tek ayrt edici vasf olduu ynndeki gr hakl olarak eletirmektedir.
Bkz. s. 1 04. Sadece Hesiodos sonras teogonileri yaratan airlerin deil, ilk flozoflarn da,
ak bir ekilde, btn teogonik dncenin altnda yatan tanrsallk anlayn, yani tan
rlarn lmle snrlanm bir yaama sahip olmamakla birlikte zamann belli bir annda
65
noph. A 1 2).
49 Bkz. Anaksimadros A 1 7.
50 Bu ayn zamanda John Buret'i, saysz dnyalarn varlm sadece birbirini takip eden bir
varolu olarak rorumlayan Zdler'e kar savunduu grtr (a.g.e. , s. 59).
5 1 Cic. De rat. deor. i . 1 O, 25 (bkz. n. 49).
52 Emped. B 2 1 , 1 2, ve B 23, 8. Her iki pasajda da tanrlara ooA.xaicov; (uzun mrl
ler) denmektedir. Szcn Empedokles tarafmdan klielemi epik bir niteleme olarak
&an:p iiv Erti ncopi(l 1tUV'tE; . . . v a Erti KOAUCTEl :yaA.cov :vciv aap<rawv
( nisiyasyon ritellerinde dedikleri gibi, en bandan itibaren, cezalandrlmak iin domuuz
sanki; . . . byk gnahlarn cezasn ekmek iin yayoruz). Mevcut hayatmz yaayarak
ektiimiz ceza, besbelli ki, nceki yaammzda ilediimiz bir suun karldr.
57 Anaksimandros A 9. Bkz. Burnet, a.g.e. , s. 54.
58 Paideia adl almamda (i2, s. 1 59 vd., notlar dahil) bu mehur pasajla ilgili yorumuma
bakn. Kr. Herakleitos B 62. R. Mondolfo (Problemi del pensiero antico, Bologna, 1 936, s.
23 vd.). benimki de (Paideia, i1) dahil olmak zere Anaksimandros'un fragmanmm eidi
yorumlar hakknda kapsaml bir epikrisis (eletirel zet) vermitir (bkz. Mondolfo, a.g.e., s.
27 vd.). Bu etin meseleyle ilgili durumun eksiksiz bir eletirel deerlendirmesi iin okuyu
cuyu bu kaynaa ynlendiriyorum.
59 Bizim Yunanca ders kitaplarndan rendiimize gre, hakikaten <aC; "dzen" anlamna
gelmekte ve Diels de bu pasaj byle anlamaktadr. Ancak Yunanca'da yargtan bahse-
66
derken 'tCrtTEl iKT]V (cezalandrr, hkm verir) veya 'tcl't'tEl iav veya no:piav (ceza
verir) deriz; rnein, 'tcl't'tEl 0avmov (lm cezas verir); duruma en iyi uyan szck budur.
runda olduklar ceza (-ricr;) ile ilgilidir. Dolaysyla -ral;; burada "dzen" deil, "buyruk"
anlamna geliyor olmaldr. Szck, bu eski hukuki anlamyla Platon tarafndan ( Yasalar,
925 b) kullanlmaktadr. Daha genel olarak ifade edersek -ral;t; her trl istihkak ve deer
bimedir. Paideia'da (i2, s. 455. n. 50) gnderme yaptm pasajlara bakn.
60 Yarg olarak Zaman iin bkz. Solon, frg. 24, 3 Diehl, tv Oiq XPOVO\J (zamann yargs
nnde); ayrca dike ve
l , 3 1 ile benim
67
ak deildir. ayet Herakleitos ljlllX szcn hem hava hem de ruh anlamnda kullana
bildiyse, bu Anaksimenes iin de mmkn olmu olmaldr; nk aralarnda birka on yl
vardr. Hatta muhtemelen Herakleitos szcn bu tuhaf ikili anlamn en yakn selefinden
almt, zira bu durum Anaksimenes'in felsefi amalarna dier btn fizikilerden daha iyi
uyuyordu. Anaksimenes, ilkesinin iki yn olan hava ve ruhu gstermek iin buna bavur
du. nsanda bu iki ynn mevcut olmasndan hareket ederek, analoji yoluyla, tamamen
pneuma (rzgar, ruh, soluk) ve hava tarafndan ynetilen evrende de byle olmas gerektii
68
NC BLM
KsEN O P HANEs ' iN TANRI GRETisi
Eskiler, Yunan felsefesini biri onya'da dieri talya'da bulunan iki okula ayr
dlar. 1 Buna gre Ksenophanes, Pythagoras ve Parmenides talyan okuluna
mensuptu. Bu corafi snflama bsbtn temelsiz olmamakla birlikte, olduk
a yzeyseldir. Bu dnrlerin Gney talya ve Sicilya'da yaadklar ve daha
sonra Pythagoras ve Parmenides bahsinde gsterme frsat bulacamz zere,
enerjilerinin kayda deer bir ksmn yaadklar evrenin sosyal ve entelektel
meselelerini zmeye ayrdklar dorudur. Ne var ki, esas etkinlik blgeleri. nin talya oluu onlarn entelektel nclleri hakknda bize hibir ey syle
mez. Bunu belirleyen, corafyadan ok bu dnrlerin gemiteki atalardr.
rnein Ksenophanes, Kk Asya kylarndaki Kolophon'dan gelmekteydi,
Pythagoras Samosluydu ve her ikisi de gmendi. lki Medlerin istilasndan
sonra memleketini terk etmiti, ikincisiyse Polykrates'in tiranlndan kamak
iin Samos'tan ayrlmt. Parmenides'in Gney talya'daki memleketi Elea,
Kk Asya'y Ksenophanes'inkine benzer sebeplerle terk eden ve talya' ya
gleri bizzat Ksenophanes tarafndan bir destann konusu haline getirilen
gmenlerin yeni kurduu bir koloniydi. Parmenides'in bu gmenlerden biri
mi yoksa onlardan birinin olu mu olduunun pek bir nemi yoktur. Her
halkarda, dierleri gibi o da entelektel anlamda onya'nn ocuudur. Bu
isim de bariz bir ekilde onya doa felsefesiyle yakn temas iinde olmular
ve onun fikirlerini eitli ynlerden ileriye tamlardr.
Ksenophanes, kiiliini tanma imkan bulabileceimiz ilk Yunan d
nrdr. Daha nceki d_oa filozoflarnn insani hatlar, ya entelektel ba
arlarnn heybeti ardnda yok olmu ya da sadece anekdotlarda kalmtr.
Onlara kyasla Ksenophanes'in hayatna ok daha fazla ainayz. Bunun sebebi
dorudan u olguyla ilikilidir: Ksenophanes, kendinden nceki doa filozof
larnn fikirlerinin yaylmas asndan her ne kadar paha biilmez bir deere
sahip olsa da, onlar gibi orijinal bir dnr deildir. Ona n kazandran
ey, felsefe adna yrtt mcadeledir ve bize ulaan iirlerinde de hep bu
davann ateli bir savas olarak karmza kar. Onun devrinde Yunan iiri,
toplumun refah hakknda, ister eletirel ister didaktik olsun, airin her tr
69
70
yer ahlaki alandr. Nitekim tanrlarn altnc yzyl boyunca geirdii aamal
ahlakileme sreci, zaten byk lde yolu hazrlam durumdadr.
78
Dolaysyla her rk, kendi tanrlarn kendi grnne uygun olarak yarat
maktadr. Yunanlarn tanrlar, muhakkak ki, daha gzeldir; ancak bu onlara
kendi tanrlarndan baka hakiki tanr olmadn iddia etme hakkn vermez.
Sonuta onlarn tanrlar da belli bir insan rk model alnarak yaratlmlardr
ve bu yzden de airin szlerini teyit ederler:
Herkes kendi idealine Tanr ismini verir / Herkesin Tanrs kendi lksn bildirir.
79
mesine vgler dzd, eksiksiz olarak gnmze ulaan bir iirden aka
anlalmaktadr. Ksenophanes, kendisini, Yunan dnyasnn batsndaki yeni
memleketinde cro<pil]'yi yaymak iin gerekli donanma sahip tek kii olarak
gryordu. Ve en yksek siyasal erdemi sadece bununla ilikilendirdiinden,
kendi abalarnn meru olduunu dnyordu.46 Evrensel teoloji, ancak
polis tanrlarnn lm olduu ve bizzat polisin, skender'in dnya impara
torluunda kimliini kaybettii drdnc yzylda, btn yerleik otoritenin
yaklaan knn etkisini azaltmak zere felsefenin iinden domu ve hak
ettii yere gelmitir.47
Ksenophanes'in szlerinin, bir yandan Anaksimandros kozmolojisinin
yeni ve son derece rahatsz edici deneyimine dayanrken, bir yandan da ken
dine zg belli eyler ierdiini daha nce ifade etmitik. Anaksimandros ken
di Tanrsallk anlayna, Tanrsal Olan' a snrszlk ve hibir zaman meydana
gelmemi olmak gibi temel vasflarn kazandran bir mutlak balang fikri
hakknda saf akl yrtmeyle ulamt. Ksenophanes'te ise teolojisinin ger
ek kayna olan yeni bir motifle karlayoruz. Bu, ne mantksal kanttan
kaynaklanan bir eydir, ne de herhangi bir ekilde hakiki bir felsefi nitelie sa
hiptir, aksine, Tanrsal Olan'n ycelii karsnda aniden hissedilen huu duy
gusundan doar. Ksenophanes'i geleneksel din tarafndan tanrlara atfedilen
btn kusur ve snrlamalar reddetmeye gtren ve onu doa flozoflarnn
grlerine bal olmakla birlikte benzersiz bir teolojik figr haline getiren bir
huu duygusudur bu. Nitekim Ksenophanes ancak bir teolog olarak anlala
bilir. Ksenophanes'in belirleyici dinsel motifi olan, Tanr'nn tam anlamyla
yce olmas gerektii inanc, hareket etmenin Tanr'ya yakmayaca gr
nde tam bir aklkla ifade edilmektedir.48 Skunetten uzak olmak tanrsal
bir varla yakmaz. Dorusunu sylemek gerekirse, Ksenophanes'in burada
kulland Ertptm: szc, dier fragmanlarn hibirinde tekrarlanmamak
tadr; ama yine de btn antropomorfizm eletirisinin dayand temel lt
gzler nne serer: nsana zg btn bu zaaflar, Tanr'nn gerek doasyla
badamaz. Homeros ve Hesiodos'un tanrlarnn iledii gnahlar, Tanrsal
Olan'n ahlaki dzeyiyle eliir, hakeza giyimleri, konumalar, insan biimin
de olular ve doumlar da buna uygun deildir. Yunan geleneinde ilk kez
karmza kan bu uygunluk kavramnda, Yunan dehasnn ayrt edici zellik
lerinden biriyle karlayoruz ki, sonraki alar iin bunun paha biilmez bir
nemi vardr.49 Bu, Yunan sanatnn karakteristik zellii olan uyum ve oran
duygusundan kaynaklanmaktadr.50 Ancak gerek ahlak ve siyaset alannda ge
sek ilkenin birliini savunan ilk dnr oydu.59 Onun Tek Tanr anlaynn,
Parmenides'in Tek Varlk teorisi ve dolaysyla Elea Okulu felsefesiyle yakn
iliki iinde olduu grlmektedir. Ksenophanes, Elea'nn kuruluu hakkn
da bir destan yazm olduu iin, felsefe okullarnn eceresinin peine den
eski felsefe tarihileri, onu Elea okulunun kurucusu olarak grdler. Sanki
Bir Olan'a dair dini nitelikteki sezgi, v kavramna dair mantksal alglama
dan nce geliyormu gibi, Ksenophanes'in Tek Tanrsnn, Parmenides'in Tek
Varlnn nceki bir versiyonu olduu dnld.60 Bu gr uzun bir d
nem boyunca bizim kendi anlatmlarmza da hakim olmaya devam etti. Ta
ki Kari Reinhardt'n Parmenides hakkndaki nc almas tarafndan yerle
bir edilene dek.61 Reinhardt, Parmenides'i n tamamen zgn bir dnr ol
duunu baaryla kantlad ve Elea okulunun birlik teorisini Ksenophanes'in
deil onun yarattn gstermeyi baard. Onun argman, Ksenophanes ile
Eleaclar arasndaki geleneksel ba kopard ve Ksenophanes'in tarihteki ko
numu ve Parmenides'le kronolojik ilikisi probleminin tartmaya almasna
imkan verdi. Ancak Reinhardt, sonraki tarihlere ait Ksenophanes, Melissos ve
Gorgias zerine adl anonim eseri, kaynak malzeme olarak fragmanlara ek
leyerek, bu probleme yeni bir zm getirmeye de alt. Zeller, Burnet ve
Diels gibi modern felsefe tarihileri, Ksenophanes'in retileri balamnda bu
e_s erin otantikliinden phe duymu ve bu yzden de ondan faydalanmay
kati suretle reddetmilerdi. Bu kitapk, genel olarak, sonraki bir dnemin
rn olarak grldnden, hi kimse iindeki materyalin dorudan Kse
nophanes'in iirlerinden geldiine inanmaya hazr deildi. ok daha byk
ihtimalle, bu kitapn yazar, Ksenophanes'in Tek Tanr ve onun vasflaryla
ilgili mehur nermelerini alp Parmenides'in Varlk mantnn belli bileen
leriyle birletirmi, bylelikle onlar tam anlamyla sistematik bir diyalektik
biime kavuturmaya alm gibi grnmekteydi. Ne var ki Reinhardt du
rumu olduka farkl gryordu. Reinhardt'a gre, bir rapsod olduu iddia
edilen, felsefi dnceleri halkn seviyesine indirgemeye merakl grnen ve
felsefi zgnlkten epey yoksun olmasna karn herkesten bir eyler rene
cek kadar zeki olan Ksenophanes'in, Parmenides'ten de epey fikir dn alm
olmas mmknd. Dolaysyla Ksenophanes zerine adl kitapkta karmza
kan ve baka bir yerden tretildii eletirmenler tarafndan hakl olarak tespit
edilmi olan tuhaf karmn, aslnda bizzat Ksenophanes'e kadar geri gidiyor
olmas hi de olmayacak bir ey deildi. ayet bu gr doru olsayd, sadece
Ksenophanes'in imdiye dek dayanmakta olduumuz birka fragman deil,
Eleac modele gre oluturulmu btn bir teolojik sistem elimizin altnda
82
Kr. Diog. L. prooem. 1 3 . Diogenes yaygn bir gelenei temsil eder. Nitekim ayn ayrm
dier antik yazarlarda da grlmektedir. Bkz. yukarda, s. 30. Ksenophanes ve talya okulu
hakknda bkz. a.y. 1 5 .
2
'Hcn60ou Kai 'Otjpou, ElTiKOlTtOJV atmiv ta n;pi 8;civ ;ip\va. aA'Aa Kai a'to;
f.ppmv0o;t ta
kar, onlarn tanrlar zerine syledikleriyle alay eden elegeia ve iamblar yazd. Aynca kendi
iirlerini kendisi okurdu).
3
4
5
6
tanmlar. Ancak hepsinin ayn iirsel formu, yani didaktik epii kullandklar anlamna
gelmez bu. Apuleius, Florida, 20 (Ksenoph. A 2 1 ) , bilhassa Empedokles'i didaktik epikle
riyle Ksenophanes'in benimsedii iirsel formu, yani satir veya silloi'yi kar karya getirir:
"canit enim Empedocles carmina, Plato dialogos . . . Ksenokrates satiras" (Empedokles iirler,
Platon diyaloglar. . . Ksenokrates satirler syler). Casaubon'un, Ksenokrates'i Ksenophanes diye
dzeltmesi besbelli ki dorudur. Diels'in, Rohde'nin crates tahminini kabul etmesinin sebe
bi, ikisinin de Ksenophanes'in IT;pi cpucr;oo; (Doa zerin:) adl bir epik iirinin olduuna
inanmalardr, ancak filolojik olarak bu dzeltmenin doru olma ihtimali ok dktr.
criA.A.o [silloi] (satirae) formunda yazdklaryla mehur olan filozof Ksenophanes'ti ve criA.A.o
szcnn satirae olarak tercme edilmesi kesinlikle uygun bir tercihtir.
85
Oiog. L. ix. 1 8 (kr. . 2) Kseophaes'i iirleri arasnda bir ayrm yapar: Heksametre ile
yazlanlar (';v i:m:cr), elegeia [arlar] ve iamblar. Sonuncusu criA.A.o'ye aittir, ancak daktylos
ve elegeia vezni ile yazlar iirler de iermektedir. Diogees'i kayna, Ksenophaes'i iir
leri arasnda doa zerine bir epikten sz etmemitir (bkz. . 1 0, 1 1 ) . Birok modern ara
trmac bu eserin varlna inanmaktadr. Kseophaes'i byk destanlar arasnda sadece
KoA.ocpGvo; Ktia;'i (Kolofo'u Kuruluu) ve iki bin dizelik tOV ci; 'EA.fov tij; ' ItaA.ia;
atO\Ktcr6v'u (talya'da Elea Yerlemesi) sayar (ix. 20). Bu bilgi, skederiye okulundan bir
kaynaa dayanmaktadr. Ayn paragrafta Sotio'u Diadokhesi alntlamaktadr. Ancak
Sotio'u nihai kayna, dizelerin tam saysnn gsterildii, Kallimakhos dneminde ha
zrlanan bir katalog olmaldr. Kseophaes'te nce yazm olan Kolopholu Mimermos
da, daha kk bir iirde kendi ehrinin Ktia;'ii (kuruluunu) ele almt; bu eserden
gnmze bir fragman kalm bulunuyor (bkz. Mim. frg. 1 2, Diehl).
8
Strabo xiv. 643 (Kseoph. A 20): C:cvocpavr; 6 cpuaKo; 6 tou; :EiUoucr ro'jcra; ota
roranov (manzum sillos'lar [satirler] yazan doa filozofu Ksenophanes). Eseri iin Hele
nistik dnemin zengin gramatik literatrn kullanmakta olar Strabo'u, burada Kse
ophaes'i silloi'side 6 cpucrtKO unvanyla yakndan ilikili olarak bahsettiine dikkat
edin. Oa roratrov szckleri, Hesiodos, Kseophaes ve Empedokles'te bahsederken
Oa roratrov cpA.ocrocp:l ifadesini kullanan Diogees'i (ix. 1 8) akla getirmektedir. uras
aktr ki,
lia roratrov szckleri sadece "iir formunda" anlamna gelir ve hepsinin tam
olarak ayn formu, yani didaktik epii kullandn gstermez. Strabo'u kaynana gre
Ksenophaes iir formunda satirler yazmtr. O, bu iirleriyle tannyordu. "Dier btn
flozof ve airlerle karlatrdnda" Kseophaes'i satirlerii beenmeyen Proklos (In
Hes. op. 284, Ksenoph. A 22), bu iirleri onun felsefi ifadelerinin karakteristik formu olarak
grr. !!yada iin Scholia ABT ii. 2 1 2 (Kseoph. A 23) , criUo;'u, Kseophaes'i deil
Homeros'u icad olduunu ileri srer ve bu grn kandamak iin llyada daki Thersi
'
tes sahnesini alntlar. Ne var ki burada criUo; szc, Kseophaes tarafndan kullanlan
edebi form anlamnda deildir, sadece "iftira" anlamna gelir.
9
C::vocpavr; ';v ti\ :pi cp'.cr:ro;'ta yapt iki alnt (Kseoph. B 30, B 39), koz
molojik problemlerle ilgili bir iirin varln ileri srmektedir; ancak Empedokles'i Doa
zerine adl epiinin fragmanlarna gz atldnda, Diels'i [1:pi cpJcr:ro;'a atfettii birka
dizenin farkl nitelikte olduu ve aslnda Kseophaes tarafndan yazlm didaktik bir epi
in varln kandamad grlmektedir. Proklos'a gre bunlar, Kseophaes'i, airler
kadar flozoflar (rnein doa filozoflar) grlerine de hcum ettii
86
criUo formuna
alan sonraki Helenistik gramer uzmanlar tarafndan eklenmiti. Ancak kendi devirleri
nin terminolojisiyle uyumlu olarak bu eserlerin ieriklerini etik, siyaset, fizik vb. eklinde
etikederken ne kadar serbest davrandklarn Plutarkhos'un So/on'unda( 3) grebiliriz. Ona
gre Solon'un dncesindeki temel vurgu etik ve siyaset zerindedir. Doayla ilgili gr
lerinde, Plutarkhos'a gre, hala ok basit ve arkaiktir (ev oi; rni:; qucnKoi:; c'xtA.ou:; fon A.iav
Kai apxato:;). Bunun iin Plutarkhos, Solon' un iki siyasal iirinden iki tane ikilie yer verir
(frg. 1 0, 1-2, ve frg. 1 1 , Diehl) ve sanki ayn iire aitmi gibi bunlar birletirir. Besbelli ki,
bunlar, Solon'un doayla ilgili grlerini ada Thales'le karlatran ve Thales'in doa
hakkndaki grnn Solon'dan ok daha gelimi olduu sonucuna varan doksografk bir
kaynaktan almtr. Solon, yldrm ve gkgrltsyle ilgili ikiliklerden birinde konumak
tadr. Bunlardan hi deilse birini zgn balamnda okuyabiliyoruz. Burada yldrm ve
gkgrltsnn birbiri ardndan gelii, iktidarn tek bir adamn elinde younlamasndan
tiranln domasyla karlatrlyor. Dier ikilik de buna benzer, yani siyasal bir balama
ait olmaldr. Ancak bunu bilmeseydik, Plurarkhos'a gvenerek bunlar Solon'un doaya
ilikin problemler hakkndaki kayp bir iirine atfedebilirdik. Benzer bir ekilde, Diogenes
(i. 1 1 6), Syroslu Pherekydes'in "doa ve tanrlar hakknda yazan ilk dnr" (tpcirrov n:pi
tpiirn:; tvicra:;), ancak onun dncesinde bu "Tek" olann doas hakknda Parmenides
veya Melissos'ta grdmz trden herhangi bir mantksal tanm bulunduunu kabul
etmez. Aristoteles, Ksenophanes'in btn ouranos'a (grnr aleme) bakarak "Tek"ten bah
settiini syler ve onu "olduka ilkel" bir dnr olarak tanmlar. Theophrastos - Simpli
kios tarafndan Arist. Phys. 22, 22'de (Ksenoph. A 3 1 ) alntlanan Phys. opin. 'de - Ksenopha
nes'ten tek bir ilkeye inanan bir dnr olarak bahsetmesine karn, tpk Aristoteles gibi,
onun grlerinin doa flozoflarnn tarihi iinde snflandrlmas gerektiini dnmez.
Benzer bir tespit iin bkz. Galenos, in Hippocr. De nat. hom. xv. 25 K. (Ksenoph. A 36).
Bir Hippokrates yorumcusu olan Sabinus, her eyin kkeninin toprak olduu teorisini
Ksenophanes'e atfetmi, dolaysyla onu Thales veya Anaksimenes ile ayn seviyeye yer
letirmiti. Buna karlk Galenos hakl olarak, Theophrasros'un Phys. opin'de bundan hi
bahsetmediini belirtmitir. Bu
kadar gider ki, bunun doa felsefesiyle hibir alakasnn olmad kesindir.
13 T. Gomperz, Greek Thinkers (Londra, 1 906), s. 1 5 5 . Ksenophanes'in kendi iirlerini oku-
87
duundan bahsedilen (Kai a'.m'; f.ppaljltjOEL ra ':aurnJ), ikinci dipnotta alntlanan pasaja
bkz.: Diog. L. ix. 18 (Ksenoph. A 1 ) .
1 4 Bkz. Ksenoph. B 1 .
1 5 Bu, Gomperz'in (a.y.) inandrc klmaya alt, biraz cretkar bir Ksenophanes portresi
dir ama gramatikal temeli zayftr. 6.Ua Kal a'.m'; tppaljlcpOEl ra fournu szckleri (bkz.
n. 2) , Honeros'un eserlerine deil, nceki ytypmpE ot tv EtEcrt Kai EAEyEia; Kai iapou ;
ifadesine kardr: " Heksametrik iirler, elegeia ve iamblar yazd, ama ayn zamanda bun
lar herkesin nnde okudu da" . Bizzat
performansa epey uygundur, ancak bu durum Ksenophanes'in kendi iirlerini okumas iin
ille de Homeros'tan dizeler okuyan bir rapsod olmas gerektii anlamna gelmez. Solon'un
agorada bizzat okuduu Aho; K pu l; A.Sov ([Salamis'ten] gelen bir eliyim ben ) iiri iin
bkz. Plutarklos, Vit. Solon. 8.
...
16 Platon (fon 53 6 d), rapsod lon'u O tj pou OElVO Etmvtr; (Homeros'u ven) diye anar;
'
ayrca bkz. 542 b. !on burada Homeros'u ok iyi bilen (ama baka bir ey bilmeyen) ve b
tn bilgeliin kayna olarak Homeros'u gsteren bir uzman kimliiyle temsil edilmektedir.
1 7 Plat. Devlet606 e . Hcrodianos, TIEpi tXP6vwv (Uzun Okunan nller zerine), s. 29 6 , 6
(Cr. An. Ox. iii, Ksenopl. B 1 0) .
1 8 Klem. Alex. Strom. v. 1 0 9 (Ksenoph. B 23).
19 Sekstos, Adv. math. vii. 49. 1 10. Plut. De aud. poet. 2, s. 17 E (Ksenoph. B 34).
20 Sonraki Yunan doksograflar ve bilhassa pheci okul, bu szckleri agnostisizm anlamn
da yorumlad. Bkz. Sekstos, Adv. math. vii. 48; burada Ksenophanes'i oi UVEAOVTE TO
Kpttjpov'un ([Hakikatin bilinebilecei bir] lt inkar edenler, kabul etmeyenler) ilki ola
rak gsterir. Ancak Ksenoplares'in belirsizlikleri nedeniyle fikirlerini dile getirmekten geri
kalmad aktr. Antik Tp zerine adl kitabn Hippokratik yazarnn, nszde benzer bir
gr ifade ettiini gryoruz (c. l); ancak burada tbbn stnlnn dorulanabilir
tecrbeye dayanmasndan kaynakland sylenmekte, buna karlk doa felsefesi hibir
zaman olgularla dorulanamayaca gerekesiyle reddedilmektedir.
2 1 Cicero aratrmay (De nat. deor. ii. 1 ) aadaki balklara ayrmaktadr: ( 1 ) esse deos (tan
rlar vardr) , (2) quales sint ( [tanrlarn] nitelikleri) , (3) mundum ab his administrari (evreni
onlar ynetmektedir), (4) consulere eos rebus humanis (insanlarn yapp ettiklerini kontrol
ederler) . Burada quales sint, tanrlarn gerek formu veya ekli problemine iaret etmekte
dir; bkz. De nat. deor. ii, c. 17.
22 Bkz. Cic. De nat. deor. ii, c. 1 7 vd.
23 Bu konuda dorudan fragmanlar (zellikle Tanr'nr ota;'nn(beden) lml insanla
rnkine benzemediinin dile getiren B 23) takip ediyorum. Aristoteles'e atfedilen De Kse
Ksenoph.
A 28 [7] ) adl esere gre, Ksenoplanes Tan r'nn kre eklinde olduunu dnyordu.
=
82.
24 Bkz. Ksenoph. B 23, 1 .
2 5 Bkz. yukarda s . 5 1 .
88
26 Ksenoph. B 24.
27 Ksenophanes (B 1, 1 3- 1 4) insanlara bu iirde tarif ettii ideal lende ''t"anry" ilahilerle
vmelerini tavsiye eder ve "uygun hikayeler ve saf szlerle" diye ekleyerek bunu nasl ya
pacaklarn tanmlar. Bununla neyi kastettii 2 1 -24. dizelerde gsterilmektedir. Burada,
Homeros ve Hesiodos'un, Titanlar, Devler ve Kentauroslar arasndaki savalar anlatan ef
sanelerine ve bunlarda ima edilen tanr anlayna itiraz eder. Bu yeni ve arndrlm Tanr
anlaynn, ibadet ekli zerinde belli pratik etkileri olmutur ve iirinin son dizesinde iste
dii ey de budur: 0:O:v <8t> tporBEirv aitv EXEtV 6.ya06.v (tanrlara her zaman hrmet
etmek iyidir). Bu
rporBEir 0:O:v
28 Ksenoph. B 26.
29 rnein bkz. Hom. lyada ii. 17, 786; iii. 1 29; v. 353; viii. 42, 392, 399; xxiv. 340 vd.; Od.
i. 96 vd.
30 Ksenoph. B 25.
3 1 Arist. Meta/ A 7, 1 072h3.
32 Aiskl. SttppL. 96- 1 03 (Murray) . Wilamowitz ve Murray ile birlikte, Codex Mediceus'taki
bozuk t av iirovov 8aovicov (nk karlk beklemeden halleder tanrlar her eyi) pasaj
n, belirleyici bir kavram olan
tamirini kabul ediyorum. Gerek vezin gerekse mantksal sebepler asndan zorunludur bu.
riiv ... 8aovicov (zahmetsizce halleder tanrlar her eyi) ifadesinden ise, Wilamowitz gibi
wv 8aiov:; 8p:cr'y (tanrlarn yaptklar eyler) deil, "her bir ilahi gc" anlyorum.
iirovo; (zahmetsiz, abasz) kelimesiyle nitelenen, Tanr'nn eylemi deil, bizzat Tanr'dr.
ta 8a6va'nn Aiskhylos'un zamannda henz bu anlama gelmedii ynndeki itiraz
bana inandrc gelmiyor. Sonraki dizede, qp6va (dnce, irade), tl;trpal;:v'in (ger
ekletirir, hayata geirir) nesnesidir, Wilamowitz'in anlad gibi znesi deil. Ykseklere
taht kuran, dnce deil, Tanr'dr. ij:vov iivco (ykseklere taht kurmu) szcklerinin
vezin sebebiyle deitirilmesi gerekip gerekmedii meselesi burada ihmal edilebilir.
38 Ksenoph. B l l , B 1 2.
89
39 A.e. B 14.
40 Tanrlarn domu olduklar ve bu yzden lmsz olamayacaklar eklinde ifade edilen,
teogonik fikre ynelik ay eletiri urada karmza kmaktadr: Epikharmos B 1 . Bkz.
blm iv, s. 55.
4 1 Klem. Alex. Strom. v. 1 1 0 (Ksenoph. B 1 5).
42 Klem. Alex. a.g.e. vii. 22 (Ksenoph. B 1 6).
43 Goethe, Gott, Gemt und Welt, vv. 23-4 (Samtliche Werke, Jubilaumsausgabe, iv, s. 4).
44 Bkz. Aug. Civ. Dei viii, zellikle 1 1 .
45 Yeni felsefi Tanr, Yunanlarn eski tanrlar gibi polis'le deil, doayla ve evrenle ilikilidir.
46 Ksenoph. B 2, 1 1-22. Bu iirde kendi cro<pil]' sini (bilgelik) polis'teki :ivoir 'in (yasayla
salanan dzen) temeli olarak ver ve onu Olimpiyat oyunlarndaki galiplerin arett!'siy
49 Max Pohlenz (Gttinger Gel. Nachr. , 1 933, s. 53 vd.), bu kavramn geliimi hakknda bir
inceleme sunmaktadr. Ne var ki, metnin bundan sonraki ksmnda ele alnan
0:orp:tE
(Tanr'ya, Tanr'nn anna yakr ve uygun olan) nitelemesi, bu incelemeye dahil edilme
mitir.
50 Yunan retorik ve iir teorisinde TO rpErov (uygun, yerinde) kavram hakknda bkz. J.
Stroux, De Theophrasti virtutibus dicendi (Leipzig, 1 9 1 2), s. 28, 3 1 , 3 5 , 78. Yunan tbb
zerindeki etkisi hakknda bkz. W. Jaeger, Diokles von Karystos (Berlin, 1 938), s. 47-50.
Tanr" ise; yani doas, doru Tanr fikriyle eleiyorsa. Bu dnce, Tanr'nn hibir eye
muhta olmamasn gerektirir. op0G 0:6 (gerekten Tanr, Tanr olmaya layk) olan bir
0:6 (Tanr) kavramnn arkasnda, Tanr'ya ilikin kanaatlerimizin Tar'ya layk olan eyle
uyumlu olmas gerektii dncesi vardr. Euripides'in rasyonalizmi, Ksenophanes'i sev
mesini salamtr. Autolykos'un ilk versiyonunda, atletlerinki gibi gl bir vcuda sahip
olmann faydaszlna ynelik eletirileri (bkz. Ath. x. 4 1 3 c, Ksenoph. C 2), bunu gste
ren apak taklitlerdir. Diels'in gzlemledii gibi, Herakles'teki btn bir pasajn Ksenop
hanes'ten alnd anlalmaktadr. Burada tanrlarn zina yapmas veya birbirleri zerinde
egemenlik kurmalar eletirilmektedir ve bu Ksenophanes'te rastladmz bir fikirdir: B l l ,
B 1 2, A 32. Gnmze kalan fragmanlarda Tanr'nn hibir eye muhta olmad fikrine
rastlamasak bile, bu fikrin Ksenophanes'in dncesinde kkleri olduu aktr.
52 Platon (Devlet 378 c vd.), airlerin tanrlar tasvir etme eklini eletirir ve ideal devletinde
muhafzlarn eitimi iin
57 rnein Homeros hakknda navm yap ']crsPro"EV d roi:v ']UryoprcrEV (ayet alego
ri yapmyorsa tamamyla inansz) diyen Pseudo Herakleitos'a bakn: Quaestiones Homeri
cae (ed. Societatis Philologae Bonnensis Sodales), c. 1 .
5 8 De sublimitate [Ycelik zerine] (Anonim, c. ix. 7), alegorik olarak yorumlanmad tak
dirde Homeros'taki belli pasajlarn tanrlar
ram
sunduuna iaret etmektedir (ayrca bkz. Dion. Hal. Dem. c. 8, s. 1 44, 1 -7, Usener-Ra
dermacher). 9. ksmda, llyada'da tanrsalln daha uygun bir tasvirini bulduu pasajlar,
"Yahudilerin kanun yapcs" Musa'nn Yaradl kozmogonisindeki szleriyle karlatrr.
Yazarn Yaradl blmn alntlad kaynak Septuagint deil, kendisinden daha nce
ycelik konusunu ele alan Caleacteli retoriki Caecilius'tur (Suidas'ta, "benimsedii din
asndan bir Yahudi", yani bir mhtedi olarak anlr. Ayrca Yahudi yazarlar Josephus, Ant.
Jud. i, 3, 1 5 (s. 7, 4 vd. Niese ed. maior) ve Philo'ya (De aet. mundi 5, s. 6, Cumam) bakn.
59 Bkz. n. 33.
60 Aristoteles'in, Ksenophanes'in sadece oupav6;'a bakarak alglad "Teklik" ilkesinin sezgi
sel ve biraz mulak karakterine dair syledikleri (bkz. n. 33), Ksenophanes ile Parmenides
arasndaki iliki hakknda bu tip bir tarihsel yorumu desteklemi olmaldr. nce grsel
saylabilecek bir sezgi ortaya kt, mantksal kavram ancak ondan sonra geldi. Hegel, din
felsefesinde benzer bir ekilde Stufe der Vorstellung [Dnce Dzeyi] ile Stufe des Begri./Js
[Kavram Dzeyi] arasnda bir ayrm yapmtr.
61
62
63
64
Phys. opin.'inden (bkz. Ksenoph. A 3 1 ) alnt yapan Simplikios'ta grlebilir (Phys. 22,
22 vd.): Kai OUTE :E:Epacrsvov OUTE linEpov [<O v] ... 3EVO((lUVT]V TOV KoA.oqrovov. . .
u:o<i8Ecr8a{ ((lT]O'lV 6 0E6qpacrto. Yani Theophrastos' a gre, Ksenophanes temel ilkesini
snr olan bir ey olarak da dnmemitir, snr olmayan bir ey olarak da. Baka bir de
yile Theophrastos, doksografk eserinde olduka sk bir ekilde yapt gibi, stad Arisro
teles'in Metafizik're sylemi olduklarn basit bir ekilde tekrar ermitir. Ancak Simplikios,
Theophrastos'un szlerinin De Ksenophane Melisso Go rgia ni n yazarnda grld gibi
'
91
(6 rcp&to tvicm) . Ancak Aristoreles bile iki dnrn kafasnda ayn eyin olmadn
kabul eder ve ikisi arasnda bir hoca-renci ilikisi kurmann olgusal temelinin gerekte
ok zayf olduunu syler. Ne var ki, Theophrasros'un ve sonraki antik doksograflarn kur
sal kitab olan Aristoteles'in Metafizik inin birinci kitabnda dile getirildikten sonra, dia
'
dokhe felsefe tarihiyle ilgili btiin ders kitaplarnda yerleik bir olgu olarak kabul edilmitir.
66 Bkz. n. 1 1 ve 1 2.
92
DRDNC BLM
RPHEUS ' A ATFED LEN TEOGONLER
Bunu gz ard etmek, felsefenin en bandan beri nemli bir rol oynad, din
sel dncenin geliimindeki organik ilikileri karanlkta brakmak demektir.
Son zamanlardaki dinler tarihi aratrmalar, daha nce belirttiimiz gibi,
altnc yzyl teogonilerinde, Orpheusuluk olarak adlandrdmz byk
dinsel geliimin bir kolunu grmektedir. Genel anlamda, Yunanistan iin
altnc yzyl, nceki natralizm dalgasnn bastrmakla tehdit ettii din
sel yaamda bir canlanma anlamna geliyordu. Resmi polis-tanrlar kltne
ballk, her zaman iin, sadece grnte kalan bir inan haline gelme ris
ki tayordu. Bunlar byk lde kltrl bir asiller tabakasnn denetimi
altndayd. Bahsi geen dnem, bireyin ok daha byk bir hareket zgr
lnden faydalanmaya balad bir dnemdi; gerek sanatta gerekse iirde
eski formlar katlklarn yitiriyorlard ve doallk, yaamn idaresinde olduu
kadar gerekliin resmedilmesinde de en yksek standart haline geliyordu.8
Ne var ki, o sralarda Yunanistan genelinde balang aamasnda olup altnc
yzyl boyunca zirveye ulaacak olan yaygn snf mcadelelerinden kaynakla
nan toplumsal kargaann seyri iinde, alt snflarn sosyal ve siyasal ykselii,
kendi dinsel anlaylarnn yksek entelektel yaama nfuz etmesini bera
berinde getirdi, dolayrsyla da belirleyici deiimlerin nn at. Dionysos
kltne duyulan saygnn zirveye ulamas bu devrimin habercisiydi. Home
ros destanlar dneminde bile, bu klt pek de ciddiye alnmaya deer bulun
mamt; halbuki imdi ovalardan ehirlere yaylmaya balyor, ok ksa zaman
iinde buralardaki umuma ak enliklerde ve dinsel trenlerde kendine yer
buluyordu. Pemheus ve Lykurgos mitlerinden aka anlald zere, balan
gta, Dionysos kltnn sefh karakteri olduka uygunsuz grlm, btn
ehir dzenine ynelik bir hakaret olarak deerlendirilmiti. Ne var ki altnc
yzylda, genellikle siyasal sebeplerle, yeni iktidara gelen sosyal tabakalarn
temsilcileri olan tiranlarn desteini kazand. Bu deiimi, tiran Kleisthenes
devrinde, bizzat ehrin kahraman olan Sikyonlu Adrastos kltnn yerine
Dionysos kltnn geirilmesinde; Periandros dneminde Korinthos'ta ve
Peisistratidae' dneminde Atina'da Dionysos onuruna dzenlenen enliklerin
muazzam derecede rabet grmesinde grebiliriz. Dionysos iin yazlm ila
hiler [dithyrambos] ve Atina tragedyas ile komedyas, kkenlerini bu enlik
lere borludurlar.9
Dionysos kltnn ykseliiyle, byk lde ayn siyasal gler tarafn
dan desteklenen blgesel nitelikteki kadim gizem dinlerinin yeniden canlan*
M . . a!t1C1 yzyln ikinci yarsnda Atina'da hkm sren tiran (Peisistratos ve oullar
H ipparkhos ile Hippias).
95
mas ele ele gidiyordu. Peisistratos'un yeni Telesterion'u' Eleusis'te ina ettir
diini biliyoruz. Ayrca gizem dinleri baka yerlerde de ykseliteydi ki, sz
konusu hareketi. ilham verdii yeni manevi cokunun kesin bir iaretiydi bu.
Orpheusular tarafndan dzenlenen - ve tek bir blgeyle snrl olmayan orjilerde, mitsel bir kimlie sahip Orpheus tarafndan balatldklar kabul
edilmekle birlikte daha nce hi izine rastlamadmz bir tr dinsel ayinle
('r::A.:;-ai) karlayoruz. Platon'un ironik bir ekilde iaret ettii gibi, insann
iledii ' gnahlardan arnmas iin koyulan kurallar, gezgin dilenci-peygam
berler ve dier din mensuplar tarafndan, gerek azdan aza gerekse bir yn
dini kitapk araclyla duyuruluyordu. 10 Baz riyazet kurallarn Orpheusu
lukla ilikilendirenler de onlard. Etten uzak durma ve tamamen bitkisel gda
larla beslenme taleplerinin yannda, gndelik yaamda adaletten ayrlmamak
emrediliyordu. 1 1 Dolaysyla Orpheusuluk belirli bir pios [bios] veya yaam
biimi halini ald; ancak ayn zamanda kurban, kefaret ve kt ruhlar kovma
ayinleri de ieriyordu ki, bunlar belli dzeyde bir eitim ve dolaysyla da bu
ayinlerin icrasnda uzmanlam profesyonel bir snf gerektiriyordu. 12
Modern dinler tarihi aratrmaclar, bu Orpheusu din anlaynn de
taylarn zmlemede ve onun felsefe zerindeki etkisini gstermede epey
mesafe kaydetmi durumdadr. Orpheusuluun etkisini savunan teorinin fa
natik bir taraftar olduu phe gtrmeyen Macchioro'ya gre, Herakleitos
ve Platon'un retilerinin kkeni byk lde bu dini akmd. 1 3 Birok kii,
Orpheusulukta, sanki vcuda giren bir yabanc madde gibi Yunan ruhunun
organik geliimine dardan usul usul sokulan Dou tipi bir din grd. Prob
lemi daha da karmak hale getiren bir olgu da uydu: Antik a'n daha son
raki dnemlerinde Orpheus ismi o kadar genel ve kapsayc bir sembol haline
geldi ki, mistik edebiyat ve mistik orji alannda her ey git gide ona mal edilir
oldu. Yunanista'da eitli yerlerde rastlanan hemen hemen btn inisiyasyon
ayinleri, tarif etmi olduumuz dier ayinlere hi benzemedikleri durumlarda
bile, Orpheus'un balatm olduu ayinler arasnda grlmeye balad. Altnc
yzyl boyunca Orpheusuluun durumunu hakkyla belirlemeyi mit edi
yorsak, bu tr yanlglardan saknmamz gerekir. Genel anlamda, bu konudaki
en gvenilir kantlarmz beinci ve drdnc yzylda yaam yazarlardan
gelmektedir, ancak onlarn verdii bilgiler de son derece kttr. 14 Orpheus' a
atfedilen ilahiler bile (bunlar, sonraki Yunanlarn bilhassa holand 'tanr
larn birlemesi' temasyla doludur) , nispeten yakn tarihlidir. 15 Ayrca, Ge
Antikite'de, temel zelliklerini Neoplatoncu kaynaklardan karabildiimiz,
*
97
rastlanmakta olan bu fkir, daha yakn zamanda, zellikle Kern'in Yunan dini
tarihinde uzun uzadya ilenmitir.25 Kern'in, Orpheusuluk meselesini, tarih
te aina olduumuz zel bir din tipinin ltleriyle yaklaarak ve bu ltlere
uysun diye Yunan geleneinde dzeltmeler yaparak zme giriimi, beni, ilke
lere dair birka meselenin zerinde durmaya gtryor. Gnmzde olduka
yaygn olan, pein hkml belli grler gz nne alndnda, konuyla
ilgisiz bir ey olmayacaktr bu.
Orpheusuluun gnmzdeki bu yeniden kurgulanma ekli, teoloji ve
dogmann kesinkes Dou'ya zg bir zihniyetin belirtileri olduu kabulne
dayanmaktadr. 26 Buna gre, byle bir zihniyetin Orpheusulukta mevcut ol- .
mas ihtimali herhangi bir ekilde sz konusuysa, bu ancak bu inancn Dou
kaynakl olduu hipotezine dayandrlabilir. Kern'e gre dogma ve teoloji, bi
zim kullandmz anlamyla, Yunanlara tamamen yabanc eylerdir. Ne var
ki, naif bir modern tutum taknarak Yunanlar zgr dnceli bir liberaller
rk 'o larak sunmak ve bu yolla Yunanlarla Hristiyan Kilisesi arasnda bu kadar
keskin bir kartlk kurmak, karlatrmann ufkunu fazlasyla daraltmak an
lamna gelir. Doal olarak Yunan dininin bir teolojik dogmas veya aments
yoktu. Ancak Hristiyan inancn bir dogma haline getiren Yunanlar olduu
gibi, Hristiyan dogmasnn bizzat kendisi tarihsel olarak Yunan kltrnn
topranda ekillendi. Yunanlarn Dou'ya Lgu din anlayn kendi doala
ryla uyumlu hale getirebilmelerinin tek yolu, ona Yunan felsefesinin prob
lemleri ve yntemleriyle yaklamalaryd. 27 Buna karlk, Hristiyanlkta ilk
drt yzyl iinde gelien dogmatik ve teolojik unsur, hibir ekilde Dou'nun
bir rn deildi. Kk Asyal biri olarak, tam da Yunan zihniyetini Dou
zihniyetinden ayran hat zerinde yaayan Kilise Babas Nyssal Gregorius bu
olgunun tamamen farkndayd ve meseleyi ustalk rn bir berraklkla y
le formle ediyordu: ' Hristiyanlk her eyiyle dogmalara dayanr' eklindeki
hatal anlay kadar Yunanlara zg bir ey olamaz. 28 H izipler, dogma ve teo
loji kesin olarak Yunan zihniyetinin rndr ve bu kavramlarn entelektel
yaplar yle bir grnm arz eder ki, baka hibir ey bunlara karakteristik
zelliklerini vermi olamazd. Ne var ki bunlar Yunan dininden deil Yunan
felsefesinden domulardr; Yunan felsefesi, Hristiyanlk zerinde etkili ol
duu dnemde, her biri kendi kat dogmatik sistemine sahip eidi hiziplere
ayrlm durumdayd. lk dnem Yunan dnrlerinin entelektel tutumunu
Helenistik an Stoaclar veya Epikrcleri anlamnda dogma olarak tanm
layamasak bile,29 hem bu kavram hem de szcn kendisi kaynan onlarn
felsefelerinden almaktadr. Ve ayet milattan nce altnc yzyln Yunanla99
Komedyada, korou air ada seyircilere hirap enii, oyunun asl konusundan ayrlan
blm.
100
sonsuz ilk geceden doan, oluun bu sonraki ve daha yksek aamalarn, tek
tek varolular haline getirmektir.41 Aristophanes, Eros'un, Hesiodos'un Teo
goni'sindeki nemini42 ak bir ekilde kavram; onu doumlar zincirinden
ekip almak ve Gece'nin dnya-yumurtasndan km ilk varlk haline getir
mek suretiyle, dnyann balangcnda bamsz, olumlu bir ilke olarak sahip
olduu konumu vurgulamcr.43 Dnya-yumurtas kavram Hesiodos'a ait
olmamakla birlikte, onun Yunan topraklarndaki baka yerlerde mevcut oldu
una dair kantlara sahibiz. Bu, nceki dnemlerde grlen zoomorfk doa
algsyla o kadar uyumludur ki, Dou'dan kaynaklanm olmas ok kk bir
ihtimaldir. Aristophanes'in, dnya-yumurtas kavramn, kendisinden doan
dier ku-tanrlar gibi kanad bir yaratk olan Eros'a makul bir doum ekli
bulmak iin ortaya att sanlabilir. Ancak Eros uzun zamandan beri kanad
bir varlk olarak kabul edildiinden, teogoni airlerinin onu dnya-yumurta
sndan km olarak tasavvur etmesi ok kolayd. Epimenides takma ismiyle
yazlan, Eudemos tarafndan alntlanan ve benzer bir ekilde bir dnya-yu
murtasndan bahseden bir teogoni, bunun gerekten de eski bir kavram oldu
unu gstermektedir.44 Burada Orpheusulua zg hibir ey olmamasna
karn, sonraki szde Orpheusu teogoni bu fikri devralmtr. Bu yakn tarihli
iirde, tanr Phanes yumurtadan kmaktadr. Sonraki Helenistik senkretizm
dneminin metinlerinde, Phanes, Erikepaios'la zdeletirilmitir.45 Bu iki is
min de Orpheusulukla ilgili eski belgelerde (geri bu belgeler, yani Thurii'de
bulunan altn levhalar, M.. ikinci ve nc yzyldan nce belirli bir form
iinde muhafaza edilmi deildi) tespit edilebilecei dnlmekteydi; ama
Diels bu tr bir varsaymn hatal olduunu grmtr.46 Dolaysyla, altnc
yzyl teogonilerinde Phanes'in mevcudiyetine dair hibir kant yoktur. Ayn
ekilde, M.. nc yzyla ait olan ve "Erikepaios, kurtar beni!"47 yakar
n ieren bir papirsn kefinden yola karak, altnc yzyln Orpheusu
teogonilerinde bir kurtulu dininin dogmalarn bulabileceimiz sonucunu da
karamayz.
Daha nce andmz, Epimenides' e atfedilen teogoni, ne yazk ki bugn
bizim iin bir isimden fazla bir ey ifade etmiyor; ancak Eudemos'un tankl
nn, bu teogoninin eskiliini gstermesi nemlidir.48 Eudemos'un anlatmn
dan toparlayabildiimiz az miktardaki bilgi, Epimenides'i Orpheus'a atfedilen
teogoniyle yan yana koymamza izin veriyor. Epimenides'e gre balangta
Hava ve Gece vard.49 Eski felsefede olduu gibi, Hava (ap) burada boluk
olarak dnlmektedir.50 Dolaysyla Hava, Kaos' un yerini alr ve ap szc
eril olduundan, cinsiyetsiz Kaos ve diil Gece ifti, imdi yerlerini sahici
102
Tashih, dzeltme.
104
cnda Kaos veya Gece gibi znde eksik bir eyden ziyade, mkemmel ve iyi
bir eyin olmasn tercih ettiini ileri srer.67 Nitekim mkemmel ve iyi fikri,
her zaman Zas ismiyle balantl olmutur. Bu, ilk ilke kavramndan "her eyi
yneten ve kuatan" eyi anlayan Miletoslu filozoflar iin de byk ihtimalle
dorudur. Pherekydes'in teorisinin ayrt edici zellii kendine zg bir da
lizm varsaymna sahip olmasdr ki, bir erkekle bir kadnn evliliini ngren
teogonik fikir buna uygun bir sembolik ifade salamaktadr.
Pherekydes bu kutsal evlilii adeta bir roman gibi anlatr ve Hesiodos'tan
ok daha antropomorfik bir tablo izer.68 Ancak bu antropomorfizmin artk
pek naif olmadndan phelenmeye cret edebiliriz. Pherekydes, deyim ye
rindeyse, antropomorfizme ynelik felsefi eletirileri zmsemitir ve Tanrsal
Olan'n insan eklin_de temsil edilii burada artk zaten bilinli bir alegoridir.
Zas ve Khthonie iin byk bir saray ina edilir ve bu saray gerekli her ey
le (eyalar ve hizmetkarlar) donatlr donatlmaz dn yaplr. Kutlamalarn
nc gnnde Zas, zerine Yeryz ve Ogenos'u ve Ogenos'un sarayn
iledii bir kilim dokur. Besbelli ki bu kilim onun Khthonie'ye dn hediyesi
olacaktr. Yeryz ve Okeanos (ne olduu anlalamayan Ogenos muhtemelen
bu ismin bir versiyonudur) , Khthonie'nin elbisesine ilenmi figrler olarak
karmza kar. Dolaysyla kendisi bunlardan daha fazla bir eydir, btn
bunlar ayakta tutan derin zn ta kendisidir. Yeryz ve Deniz, Zas'n ak
nn bir nianesi olarak Khthonie'yi donatt bir ssten baka bir ey deildir.
Ona hediyesini sunarken yle der: "Bu evliliin senin iin kutsal olmasn di
lediimden, bu hediyeyle seni onurlandryorum. Ho geldin Khthonie. Gel,
benim karm ol." Bu, Anakalypteria' nn' ilk treniydi. Damadn geline hediye
ler sunmas, Yunan dnlerinin rutin bir parasyd; ne var ki Pherekydes'in
hikayesi - speklatif anlay iin allmadk derecede iyi frsatlar sunan bir
evlenme adeti gz nne alndnda - naif bir ekilde etiolojik olmaktan ziya
de, ilk iftin kutsal evlilii fikrinin gelimi bir eklidir.
Pherekydes'in retisinde sakl olan felsefi anlam, baka noktalarda srekli
gnna kmaktadr. Pherekydes'in eserinde, hendekler (p69po) veya kap
lar (m'l-a) olarak da adlandrlan be maara veya oyukla (uxoi, avrpa) kar
lald iin, eser daha sonra "Pentemykhos" adn almtr.69 Bunlar srasyla
Ate, Buhar, Su ve benzeri eylerle eletirilmitir. Ne yazk ki, Damaskios'un
bunlarn nasl eletirildii hakkndaki anlatmnda boluklar vardr, ama her
halkarda, daha sonra drt unsur olarak bilinecek olan eylerle eletirilmi
lerdir.70 Pherekydes, kozmik gler ve blgeler balamnda dnmektedir.
Bkz. Epiklarm. B 1 :
a)J..' ad TOi Scoi mpcrav xuntA.rov ou mimoKa, ta; 8. ad naptcr0. 6oia a TE TCDV
auniv ad.
aUa Aty;ta av Xao nputov y;vfo8a tciv 0;civ.
nci t Ka; i:xov y . an6 nvo q. E TL nputov 6A.o.
OUK lip' i:oA.; nputov ou0tv;-oui: a ilia EUtEpov tcivt y ' wv ai; vUV w;
Atyo;, aA.A. ' ad ta' q.
Fakat tanrlar daima oradayd, hi eksik olduklar yoktu; ve bunlar her zaman benzeri bir form
la, benzeri sebeplerle mevcuttur.
Ama Kaos'un yaratlan ilk tanr olduu sylenir.
Mmkn m bu? "lk" eyin bir eyden meydana gelmesi ve [mevcut] bir eye domas imkan
szdr.
O halde [sonradan] olan bir ilk ey yoktu?
Kesinlikle hayr! Bu bahsettiimiz eylerin ikincisi de olamaz. Onlar daima vardlar.
108
Bkz. iii, n. 1 9 .
meme szm bir yorum olduunu dnmrr; buna karlk Diels, Alkmaion'un kira
bnn hem a<pavfo [grnmeyen eyler) hem de 8vrr6. [lml eyler) ile ilgili olduunu
syleyerek bu ifadeyi savunur. Ne var ki a<pavfo ile
manrk ddr ve
Antik Tp zerine, c. 1 .
Bkz. s. 74. Burada Ksenophanes'in bile, gelenein insan biimindeki ranrlarna saldrma
sna karn, Tanr'nn formdan yoksun olduunu ima ermediini gsrermi bulunuyoruz.
Bununla birlikre Tanr'nn formu yine de tanmlanmam olmaya devam eder.
(bugnk ku
aktan uzun zaman nce yaam olan ve Tanrlar ele alp onlar hakknda ilk aklama
y vermi olan eskiler) ile entelekrel geliimin sonraki bir safhasn remsi! eden
rpiirn
<ptA.ocro<pcravr:;'i (ilk filozoflar) (17) karlarrr; ayn ekilde oi 0:;oMyo (teologlar) (B 4,
1 000'9) ile oi ' aro:: il;:: co A.tyovre (i?ntlana yoluyla akl yrtenler) ('1 9) de karla
trlmaktadr.
7
Diels'in, Walter Kranz tarafndan yayna hazrlanan Vorsokratiker'in beinci basksnn ilk
cildine bkz.
Yedinci yzyln vazo resimleri ile o devrin edebiyatnda narralistik ifadenin en nde gelen
temsilcisi olarak Arkhilokhos'u karlatrn.
' I;poi Myo'nin (Kutsal Deyiler) Neoplatoncu dnemden ok dala nceye ait olup ol
madndan phe duyduunu ifade eder. Ayrca bkz. G. Rathmann'n, Kern'den esinlenen
eseri, Quaestiones Pythagoreae Orphicae Empedocleae (Halle, 1 933).
18 U. v. Wilamowitz-Moellendorff, Der Glaube der Hellenen, i i (Bedin, 1 932) , 1 99. Bu b
lmleri yazdm tarihten sonra, lvan Linforth'un The Arts ofOrpheus (Berkeley, 1 94 1 ) adl
kitab yaynland. Bu kitap Wilamowitz'in admlarn takip etmekte ve onun, modern din
tarihileri tarafndan izilen Orpheusuluk tablosunun tarihsel gerekliiyle ilgili eletirel
phelerinin altn izmektedir. W. K. C. Guchrie, Orpheus and Greek Religion (Londra,
1 935)'da iki u arasnda bir orta yol tutmakla birlikte, genel anlamda Wilamowitz ve Lin
fortl'tan ok daha olumludur.
19 Bkz. O . Kem, ' Empedokles und die Orphiker', Archiv far Geschichte der Philoshophie, i
( 1 888), 498.
20 Anaksimandros'un fragmannm bu "Orpheusu" yorumunun, fragmann doru metninin
henz H. Diels tarafndan Simplikios'un el yazmalarnda kefedilmemi olduu bir dne
me uzandm yukarda (s. 53) gstermitim. Yine de, metin baznda artk bir dayana
kalmamasma karn, eski yorum bazlar tarafndan srdrlmektedir. Sokrates ncesi flo
zoflarn mistik yorumunun nde gelen temsilcilerinden biri iin bkz. K. Joel, Der Ursprung
der Naturphilosophie aus dem Geiste der Mystik (Jena, 1 906); bkz. ayn yazara ait Geschichte
der antiken Philosophic (Tbingen, 1 9 2 1 ) , s. 1 49 vd.: 'Der mystische Geist und seine Kla
rung zum Logos.'
21 Bkz. Kem O. F. 27, Arist. frg. 7, Rose (Burada De anima'ya gnderme, 1 4 10h28'te deil, i.
5, 4 1 0h28'de yaplm olmaldr). Kem, iiri yazanm Onomakritos olduu grnn Aris
roteles'e aidiyetini sorgular. Bu dorultuda, Philoponos'un De anima yorumundan alnm
I1Epi <ptA.ocro<pia; (Felsefeye Dair) fragmanda (7 R), prcriv [der] yerine pacriv [derler,
denilir] yazar; Gutlrie (a.g.e., s. 58 vd.) bu sorunu cevapsz brakr. Cicero'ya gre (De nat.
deor. i. 38, 1 08), Arisroteles I1Epi <ptA.ocropia;'ta "Orpheus adnda bir airin hi yaamad
n" belirtmitir. Aristoteles'in, "Orpheus'a atfedilen iirlerin" onun tarafndan yazlmam
olduunu dile getirdiini teyit eden Philoponos ise, bundan, sadece 06yarn'nn (dog
mata) Orpheus'tan kaynakland, iirlerinse Onomakritos tarafndan yazld sonucunu
karmtr. Ben (Arisrotle, s. 1 29, kr. 1 36), Aristoteles'in, Orpheus'un tarihsel bir kiilik
olduunu deil, sadece bu iirlerin yazar olduunu reddettiini syleyen Philoponos'u
takip ettim. Ne var ki Guthrie'nin fragmanla ilgili deerlendirmesi (a.g.y.) bunu pheli
1 10
klmaktadr. Arisroreles'in bu iiri alntlad balamdan yola karak (yani airin, ruhun
alemden [alemdeki pneuma'dan] doduu ve rzgar sayesinde bedenin iine tand gr
n savunmas), iirin reogonik bir ierii olduu sonucuna varyorum. Arisroreles, insan
bedeninin kkeniyle ilgili benzer bir ayrnt balamnda, Orpheus'a atfedilen bu i:m'den
(deyiler), De gen. an. ii. 1 , 734'1 6'da yeniden bahsetmektedir. Ruhun ve bedenin kkeni
hakkndaki her iki gr, belli ki, iirde dile getirilen bir kozmogoninin parasyd, reo
gonik bir zemini vard ve doa filozoflarnn teorilerinden etkilenmi olmas mmknse
bile, tamamen soyut ve bilimsel bir tarzda deerlendirilmemekteydi. Bu epik iir, Hero
dotus (vii. 6) tarafndan Onomakritos'a atfedilen (bkz. n. 23) Mousaios'un Kehanetleri'nin
27 Bana ait olan 1 943 tarihli Aquinas Konferans'na bakn, Humanism and Theology (Marqu
ette University Press, 1 943), zellikle s. 36 vd., 58 vd., 82 vd. Burada Yunan felsefesinde
teoloji kavramnn kkeninin izini srdm ve ilk dnem Hristiyan kilisesi tarafndan nasl
kabul grdn ana hatlaryla anlattm. Ayrca bu konuda elinizdeki kitabn birinci bl
mne de bakabilirsiniz.
28 Gregorii Nysseni Opera ii, ed. W. Jaeger (Bedin, 1 92 1 ) , 27 1 , 1 9 (Contra Eunom. , iii, ix,
59): :o OE EV 86yacr 8Eiv 6vo ol:cr0a :']v E'cr\PEtav dva, :ivo ou:w i'.Oov ci :Ov
'EUvwv fo:iv. Bu ifade, Kilise dogmasnn kesin bir ekilde formle edilip yerlemesini
salamakta dier btn gruplardan daha ok katks olan Kapadokya teoloji okuluna men
sup drdnc yzylda yaam bir Hrisriyan kilise nderinin derin tecrbe ve bilgisinin
rndr. Yine de bunlar, bu tr brn dogmatik inanlarn snrlarn bilen ve o sralar
eitimli Hristiyanlar arasndaki ve kilise hiyerarisine dahil olan kurumlardaki tartmalara
damgasn vuran bu Yunanlara zg entelektalizmin tehlikelerinin farknda olan insanlar
d. yi bir Yunan felsefesi eitiminden gemi olan Nyssal Gregorius ve nderlik ettii grup,
bu entelektalizmin ve dini kon.ularda dogmatik aklk ve kesinlik konusundaki bu srarn
Helen kkenli olduunun farkndaydlar. Gregorius'un " Hristiyan dininin gcn borlu
olduu mistik semboller ve gelenekler topluluunun" nemini vurgulamas hakknda ayr
ca bkz. a.g.e., s. 270, 2 1 . Bu almann amalar asndan dini zn bu ekilde dogmarik
letirilmesinden holanp holanmadmz nemli deildir; burada kabul ermemiz gereken
29
unsurlarndandr.
30 Genel olarak Yunan iirinde yazl gelenee gsterilen derin sayg ve airler tarafndan seleflerinin eserlerinde yaplan dzeltmeler hakknda bkz. Wemer Jaeger, Paideia ii, s. 2 1 9-20.
.
31 Arisr. Meta/ A 6, 1071 h26 (Kem, O.F 24).
.
32 Damaskios, De princ. 1 24 [i. 3 1 9, 8 Ruelle] , Kem, O.F 28 (Eudem., frg. 1 1 7, Spengel) .
33 Ariscoph. Kular, 690 vd. (Kem, O.F. 1 ).
34 Hes. Theog. 1 23-5.
3 5 Aiskh. Eum. 321 , Murray.
36 Aydnlk ve karanlk, Aristoreles'in naklettii, baz Pyrhagoraslar tarafndan benimsenen
ilkelerin sraland crucr:otxia'daki (ift stun) (Meta/ A 5, 986'22 vd.) on kartlktan
biridir.
37 Arisr. Meta/ N 4, 1 0 9 1 h4 (Kem, O.F. 24). Kr. Meta/ A 6, 1 07 1 h26.
38 Platon, Phileb. 66 c'de Orpheus'ran alntlad heksamerrik dizenin
beck'in ifade ettii gibi (Aglaophamus, ii, s. 788 vd.), tanrlar veya lmllerden oluan bir
kuaklar dizisine iaret ediyor olabilir. Ne var ki Lobeck hakl olarak, bunu K. O. Mller'in
yapt gibi, ruhun birbiri ardna alt farkl hayvan veya beden eidiyle birlemesi eklinde
yorumlamaktan kanmtr. O rpheusu gelenekten ziyade Pythagoras' n retisine uyan
bu yorumu darda braktmz takdirde, burada alt tanr kuann sz konusu olduunu
dnmek, en muhtemel k gibi grnyor. Platon'un, Okeanos ve Terhys'i n tanrlar sil
silesindeki ilk(?) kuak olarak ortaya kr Orpheusu bir teogoniden ald baka iki dize
(Kratyl. 402 b--c) bu yorumu desteklemektedir. Platon'un bu anlarm alntlama eklinin
her iki rnekte de tamamen ayn olduuna dikkat edin:
'Opq>EU
(Orpheus der ki-Orpheus da der ki). Platon, tanrlarn kkeniyle ilgilendii bir
yerde daha ( Tim. 40 d), bir teogoniden sz ermektedir. Bu pasaja gre, Okeanos ve Tethys
ilk ift deildiler, onlardan nce Ouranos ve Ge vard. te yandan Okeanos ve Tethys'ten
Phorkys, Kronos ve Rhea; Kronos ve Rlea'dan, Zeus ve Hera ve onlarn kz ve erkek kar
deleri; onlardan da dierleri dodu. Zeus ve Hera' nn ocuklar bu silsileye gre beinci
kuaktr. Elbette, Ouranos ve Ge' nin sadece ilk ift olduklarn, ancak onlarn da Kaos'ran
veya baka bir ilk tanrsal varlktan (bkz. n. 5 1 ) doduunu kabul edersek, ihtiyacmz olan
alt kuaa ularz. Nitekim Platon tarafndan sralanan son kuak olan altnc kuan,
yani Zeus ve Hera'nn ocuklarnn tesine gemek zordur. Orpheusu teogoninin Neop
latoncu versiyonunda da alr tanr kuann yer aldn hatrlamak faydal olabilir. Platon
tarafndan alntlanan iirdeki alt y;vwi'nin (nesil) anlalmasnda bu nemlidir, zira alt
rakamnn teogonik gelenee salam bir ekilde yerletiini dorulamaktadr. Bkz. Orph. B
1 2 , Diels'in dipnotlaryla birlikte ( Vorsokratiker i).
39 Aristoph. Kular, 690 vd. (Kem, O.F. 1 ) .
4 0 Bkz. yukarda s . 53.
41 Aristophanes'te (a.g.e. 696)
ki
xp6vo'un (khronos) iirsel bir aklamas niteliindetEpt:EAAoeva wpa ((Nice] alar geip gittikten sonra) szcklerine bakn.
112
45 Bkz. Damask, a.g.e.; Orph. B 1 2 Diels (Eudem., frg. 1 1 7). Kr. Diels'in ilgili dipnotu.
46 Bki. H. Diels, Festschriftfiir Theodor Gomperz (Vienna, 1 902): 'Ein orphischer Demeter
hymnus', s. 1 ve zellikle s. 1 3 vd.
47
' IptKrnaiy: cr&cro : szckleri, Msr'da Gurob adl bir kyde kefedilen ve ilk kez J. G.
Smily tarafndan Greek Papyri from Gurob (Dublin, 1 9 2 1 ) , n. 1 . (Bkz. Kem, O.F. 3 1 , 22.
t; cTv
[A\po Kai NuKr] '.o Tttiiva. . . (onlardan [Hava ve Gece] iki Titan . . . ) Eudemos bu
"iki Titan"n kim olduunu sylemese de, Hesiodos'un Teogoni'sinde Titanlar olarak anlan
( 1 29. dize vd.) Ouranos'un ocuklarnn listesine bakarsak (207. dize vd. ve 630), Epime
nides'in
oynayabilecek ve oynam olan tek geleneksel ift onlardr. Philodemos, (De piet. 47 a 2, s.
1 9 , Gomperz) , Homeros'taki Okeanos ve Tethys'i, Epimenides'in ilk if!i Hava ve Gece ile
karlatrr. Buna gre Epimenides bu mehur gelenein etkisi altnda kalp, Okeanos ve
Tethys'i, Hava ve Gece' nin ocuklar olan "Titanlar" haline getirerek ve dolaysyla onlar
birinci deil ikinci konuma yerletirerek, Homeros'un versiyonunu kendi yeni eceresine
dahil etmeye mecbur olduunu hissetmi olabilir. Byle bir dzeltme yapmasnn sebebi,
byk ihtimalle, ecerelerle ilgili mitsel rivayetlerin kendi anlad ekliyle fiziksel olgularla
da uyumlu olmasn istemesidir. Epimenides'in tanrlar eceresinin baka bir versiyonu iin
bkz. n. 5 5 .
54 'Epimenides' B 5 dnya-yumurtasnn b u versiyonunu, Hesiodos v e Homeros'tan baka bir
kaynakta, muhtemelen Orpheus'a atfedilenlerle ayn tipte bir epik iirde bulmurur.
5 5 Fyimen. B 7. Philodemos'tan alnan (De piet. 46 b 7, s. 1 8 , Gomperz)
'.QK:]avou Kai
f[fj y:vvtja]t' :lvm (Okeanos ve Ge'dir) szcklerinin tahmine dayand dorudur,
ancak pasaj yeniden kurgulanmas mmkndr. lk bakta Ge'nin nasl olup da Epi
menides tarafndan bir Titan olarak adlandrldn anlamak zor grnmektedir, nk
Heisodos'un teogonik anlatSnda Ge, Titanlarn anasdr. Ne var ki, Epimenides'in son
derece speklatif teogonisinin Titanlara yeni bir alegorik anlam verip, Hava-Gece'yi (yani
karanlk boluu) ilk ift olarak, Okeanos- Ge'yi de (yani su ve roprak unsurlarn) ikinci
ift olarak sunduunu kabul ettiimizde, Philodemos'un ve Eudenos'un (bkz. n. 53) versi
yonlarn uzlatrma ihtimali belirir. Pherekydes'te (bkz. s. 1 04), geleneksel teogonik mitin
benzer bir ekilde dzeltilmi haliyle karlamaktayz. Burada, Hesiodos'un Teogoni'sinde
Zeus'un bykannesi olan Ge (Khtlonie), bu kez Zeus'un (Zas) kars haline getirilmitir.
Pherekydes, tpk Epimenides gibi, bu yenilii alegorik bir yorumla hakl gsterir ve Zas ve
Khthonie' nin, kendi sistemindeki en yksek fiziksel ilkeleri temsil ettiini syler.
113
olamazd. Nitekim
55.
58 Pherekyd. B 1 .
59 Akousil. A 4 .
6 0 Bkz. Ksenoph. B 14, Epiklarm. B ! .
6 1 Probus, Verg. Buc. 6 , 3 1 , App. Serv. ed. Hagen, s . 343, 1 8 (Pherekyd. A 9). Hermias tara
fndan da ayn aklama yaplmaktadr: Irr. 12 (a.e.).
62 Kp6vo formu hem Probus hem de Hermias tarafndan korunmaktadr; bkz. n. 6 1 . Oioge
nes'in harfiyen yapt alntya gre (i. 1 1 9) Pherekydes onu Xp6vo olarak adlandrmtr.
63 Bkz. yukarda s . 53.
64 Erken Yunan teolojik dncesinde etimolojinin kkeni ve ilevi hakknda bkz. Ma:x War
burg, 'Zwei Fragen zum Krarylos' (Neue Philologische Untersuchungen, ed. W. Jaeger, v,
1 929, s. 65 vd.). Etimoloji, erken Yunan teolojisinin en nemli ve en sk kullanlan yn
temlerinden biridir.
65 Arist. Meta/ N 4, 1 0 9 1 8 (Pherekyd. A 7). yle anlalyor ki, Oiogenes Laerrios, Phereky
des'in
(i. 1 1 6), onun yorumunun bu "karma" karakterini ima ermektedir. Temel unsurlar ara
snda 'tO qumoA.oyEiv (doal fenomenleri ve bunlarn sebeplerini aratrma, doa zerine
alma) de bulunan Pherekydes'in reogonisi, teoloji klnda fizikti.
66 Arist. Meta/ B 4, 1 000'8 (cf.b9) .
6 7 "En mkemmel varlk" evrenin temel ilkesi yapt iin, b u gzlem Aristoreles asndan
zel bir nem tayordu. Aristoteles, Pyrhagoraslar ve Platoncu Speusippos'u, evrenin
balangcna mkemmel olmayan bir ey yerletirdiklerinden dolay eletirir. Bkz. Meta/ A
7, 1 072'3 l .
6 8 Bir papirste kefedilen uzun fragmana bakn, Pherekyd. B 2 .
6 9 Damask. De princ. 1 24 (Eudemos, frg. 1 17), Pherekyd. A 8. Porphyrios, [De antr. Nymph.
3 1 (Pherekyd. B 6)] , Pherekydes'in kozmolojisinde eidi
uxoi'leri ne karttm ve
av'tpa, p68po, rUA.m ve 8upm'yi, uxoi'nin eanlamllar olarak kullandn syler.
TlEV'tEuxo bal (bkz. Damask. a.g.e.) buradan gelir. Suidas'ta, anlald kadaryla
Porphyrios'un Felsefe Tarihi'nden (Pherekyd. A 2) alm olan 'Er'tauxo (Yedi Oyuk)
versiyonu vardr. Bu versiyon, baln sonraki yazarlar (byk ihtimalle Pherekydes'in koz
molojik emas yorumuna katlmayan skenderiye gramercileri) tarafndan eklendiini
gstermektedir. Danaskios rEneuxo'u, rEV'tEKocro (Be Alem) olarak aklamaktadr.
70 Damask. a.y. (= Eudemos), Khronos'un - kendi(?) y6vo' undan(ocuk, evlat) - ate, pneu
ma, su. . . yaptn, bunlar be uxoi'ye (oyua) dattn ve bunlardan birok tanr soyu
trettiini syler. Bu metindeki bolukta dier iki unsur kayptr. Kem,
fourn (kendi
aho (onun) kelimesi olmas gerektiini rahmin eder ve y6vo'u
Zas'a ait sayar. Bununla, EKpO (akma, tama) szcnn kendisine atfedildii Plerekyd.
B Tyi karlatrn. Ancak crrepa (sperma) veya y6vo'la eanlaml olan bu kelimeden an
sinin) kelimesi yerine,
114
115
BE NC BLM
RUHUN KUTSALLIGI GRETSNN KKEN
!arn iinde bulunmu olmalydlar. Ne var ki, Rohde bu tip bir ileve bilincin
uykuda olduu rya etkinlii srasnda gerekten rastlanabilecei inancnday
d ki, bunu ruhun lm annda nihayet bedenden kurtulmasna benzetiyor ve
arada sadece bir derece fark olduunu dnyordu. Rohde, bu yorumunu
destekleyecek malzemeyi, Pindaros'un hakikaten ok anlaml olan ayn do
rultudaki bir pasajnda buldu. Pindaros yle diyordu:
Herakleitos iin geerli olacaktr ki, Aiskhylos ve Pindaros iin olduu gibi
ona gre de szcn bu anlam gayet aktr. Ayn durumun Anaksimenes
iin de geerli olmas art deildir. nk o esas olarak psykhe'nin fizyolojik
ynleriyle ilgilenmektedir. Ancak hi deilse "ruh bizi ynetir" (cruyKpan;i
u) szleri, bizi, bu ifadeyi zihinsel yetileri de gz nnde bulundurarak
yorumlamaya yneltir. 28 Ayrca, aperion Anaksimandros iin ne kadar kutsal
sa, sonsuz hava da Anaksimenes iin o kadar kutsaldr ve dnyay idare eder;
dolaysyla, insan ruhuyla kurulan bu benzerlii bilin ve akl darda braka
rak takip etmek zordur. Ne olursa olsun, Anaksimenes'in hava-psykhe'sinden
bilinli ruh olarak psykhe'ye gemek iin katedilecek mesafe gayet ksadr.
Anlam en azndan potansiyel olarak mevcut olmaldr ki, bizim amzdan
belirleyici olan faktr de budur. Bu gelimenin onya'da gerekleip gerek
lemediini syleyemeyiz, nk ne yazk ki ana vatanda ne olup bitmekte
olduunu bilmiyoruz. Bunun Homeros'la balamad kesindir, ancak dier
kaynaklar elimizde olmad iin biz onunla balamak durumundayz. Home
ros'taki psykhe kavram bile balangtaki biiminden belli noktalarda ayrlk
gsterir. [Bu yzden] bu gelimenin gerek balang noktas, daha ziyade ya
ayan dilde ve halk tahayylnde aranmaldr. Ayn szcn ('JfDX) zamanla
nasl olup da iki anlama birden gelebildiini, Homeros'taki birbirinden ta
mamen farkl yaam ve hayalet fikirlerine dayanarak deil, ancak bu yaayan
dilden ve halk tahayylnden yola karak aklayabiliriz. Sadece, ngilizce ve
Almanca'daki benzer kavramlar gibi nefes arm yapan "spirit" szc,
burada sz konusu olan birbirinden epey farkl iki yn ayn anda akla getirir:
Bir yanda yaam; bir yanda hayaletin olaanst grnts. Demek ki ori
jinal kavram budur. Soyut olarak yaam anlamndaki psykhe'den Hades'teki
eidolon' a sramann hibir yolu yoktur.
Yine de, Homeros'taki 'JfDX szcnn nasl hem gayrahsi "yaam"
kavramna hem de tekil bir form iinde karmza kan "lnn hayaleti"
kavramna denk debildiini henz kesin olarak zebilmi deiliz. Bu sz
cn Homeros'taki ikili anlam, tek bir kavramsal kkten gelimi olamaz.
lm srasnda szlerek bedeni terk eden yaam fikriyle "hayaletler grme"
deneyiminin birletirildiini varsayan Otto'nun hipotezi, 'JfUX szcnn
nasl olup da Hades'teki eidolon'a aktarlabildiini aklamaya elbette yetmez;
ancak bu tip baz anlam aktarmlarnn gereklemi olmas bana kanlmaz
geliyor. ayet 'JfDX szcnn ilk anlam Otto'nun kabul ettiinin aksine
sadece "yaam" deilse ve bu anlam aktarm, Homeros'ta deil de - o zaten
"yaam" anlamn esas kabul ediyordu - szcn kelime anlamyla hala "ne123
fes-ruh" anlamna geldii nceki bir safhada tamamlanm ise, meseleyi anla
mak ok daha kolaylar. lm srasnda vcudu terk eden nefes-ruh'u, ilkel
inanlarda grdmz, len kiiden geriye kalan tek ey olduu ve belli ko
ullar altnda duyularla alglanabilecei kabul edilen hayaletle zde bir ey
olarak dnmek, o zamanlar gayet kolayd. Psykhe kavram kart anlamla
rn bu zdeleme sayesinde kazand, ancak bu kartla makul bir aklama
getirilmi deildir. Zira yaam soluu esas olarak ahsi bir ey deilken, haya
letler doal olarak len kiinin kendisine benzemektedir. Bilin ve bedensel
yaam, hibir zaman kken olarak bir arada dnlmemitir. Dolaysyla
ikisi de farkl szcklerle ifade edilmektedr.29 'JIUXft'nin sonraki psikolojik an
lam gz nnde bulundurulduunda bu tuhaf grnyor olsa da, Home
ros'taki 8u6 (thumos) ve 'JIUXit szcklerinin temel lingistik anlamlarn
dndmzde gayet anlalr olmaktadr. Homeros'ta 8u6; szcnn
hakim anlamlar "tutku", "irade", "ruh", "akl" iken, 'JIUXyt szcnn anlam
"yaam" dr. Ne var ki, btn bunlar sadece zaman iinde gelimi olan ikincil
anlamlardr. Etimolojik olarak 8u6; szcnn, Latince famus, "duman"
ve Greke 8uw ("kurban etmek") ile balantl olduu aktr, dolaysyla bu
szck aslnda kann smscak boalmasn akla getirmektedir. 'JIUXyt szc
de kken olarak benzer bir ekilde somut ve alglanabilir bir ey olan "nefes"
anlamna gelir ve 'JIUXW ("nefes alp vermek") ve 'JIUXp6; ("souk") ile ayn
aileye mensuptur. ki szck, olduka farkl ve birbirinden ayr psiko-fziksel
fenomenleri ifade etmekte ve herhangi bir ortak paydaya indirgenebilecekmi
gibi grnmemektedir. Ancak Homeros zamannda, dilde her iki anlam da
ieren tek bir szck bulunmasa da, bilinlilik fenomeniyle (8u6;) bedensel
yaam ('JIUXyt) tek bir ruh konsepti iinde birletirmeye dnk bir isel eilim
zaten sz konusuydu. Bu, 'JIUXyt Kai 8u6; ("ruh ve akl") gibi ikili ifadelerden
bellidir.30 Destann iirsel dili son derece eski olup szcklerin anlam uzun
zamandr sabitlenmi olduundan, \j!Uxft gibi bir szcn anlam, halk di
lindeki hissedilmeyen deiikliklerde olduu kadar kolay bir ekilde akli tarafa
doru geniletilemiyordu (nitekim bu sre halk dilinde daha altnc yzyl
itibaryla tamamlanmt).31 Buna paralel gelimelere baka alanlarda da - r
nein etik dncede - rastlamaktayz. Epik dilde apc-yt (arete) szc "g"
ve "cesaret" gibi spesifik, dar anlamlara sahiptir. Bunun kkeni ilk kahraman
lk arklarna kadar gider ve Homeros'un etkisi altnda yoluna devam ede
rek sonraki airlerin dilinde de arada srada yeniden gn yzne kar. Buna
karlk, Homeros'tan sonraki dnemlerde, bu szcn anlamnda, ksmen
gndelik dilden, ksmen bizzat iir dilinden kaynaklanan bir genilemeyle de
124
anlaymza benzer bir eyleri de iine alacak biimde bir anlam genilemesi
eilimi gsterdiini biliyoruz. Ayrca Homeros'ta karmza kan, bedensel
yaam veya bilinli ruhun yaamn ifade eden btn szckler arasnda, ya
amn bu iki ynnn isel bir balantya sahip olduuna dair yeni sezgiyi ve
elbette ki bizzat bu iki ynn birliini ifade etmeye en uygun kavramn psy
khe olduunu da zaten gzlemlemi bulunuyoruz.37 Dolaysyla yeni ruhg
retisinin, ruhu ifade etmenin bu en kapsaml eklini benimsemi olmas
artc deildir, nk bizzat bu retinin kendisi ak bir ekilde yaam-ruh
ve bilincin birliine dayanmaktadr.
lm annda bedeni terk eden, ancak dnmeyen ve hissetmeyen bir
yaam-ruh (\mxtj) ile tamamen bedensel organlara ve bunlarn ileyiine bal
olan bir bilin-ruh (8u6;) arasnda kurulan ve Homeros'ta karmza kan
ayrm doal karland srece, aralksz olarak eitli varlklar iinde gezinen,
bedenden bamsz bir ruh dncesine ulamak hibir ekilde mmkn de
ildi. Bir insann manevi ve zihni benlii hviyetiyle ruh.un g, ancak bir
yandan bedenden ayrlp bir yandan da kendisi mmkn olduunca madde
den arnm olabildiinde mmknd (nitekim Orpheusular iin bile, can
olmadan byle bir ey dnlemezdi) . Ne var ki, Anaksimenes ve ada
larnn felsefesinde anlald ekliyle nefes-ruh iin durum tam da buydu.
Ruhg retisinin nasl ve nerede doduu sorununu bir yana brakrsak
(ki konuyla ilgili btn geleneksel malzeme kayp olduundan bu problem za
ten zmszdr) , bu retinin verimli ve gelecekte yeni sonular dourmaya
gebe olan yannn, mitsel ruhg anlayndan ziyade, bu teorinin yaamn ve
ruhun birlii olarak ruh fikrinin gelimesine kazandraca ivme ve psykhe'yi
bedensel olandan tamamen bamsz, bal bana ruhsal bir varlk olarak gr
mekteki srar olduu aktr.38 Tam da bu sralarda, Pythagoraslarn havay
cisimler arasndaki bo alanla zdeletirdiklerini, yani bizzat havann kendi
sini cisimsiz bir ey olarak grdklerini hatrlarsak,39 arkaik dncede yaam
soluunun, ruhun tamamen cisimsiz ve bamsz bir varlk haline gelmesinde
arac vazifesi grm olmas gerektii, sonunda btn ynleriyle aklk kaza
nacaktr.
Bu dnemde psykhe fikrinin daha bamszlamasnn ve daha zenginle
mesinin yolunu aan bir dizi etken sz konusuydu. Anaksimenes psykheyi
hava ile eitledii zaman dahi, onu deneyim dnyasna ait herhangi bir mad
deyle zdeletirmemekteydi. Anaksimenes' e gre hava, btn olu ve yok
oluun balang kaynadr; btn bu srelerin iinde ve ardnda, ilahi bir
arka plan olarak etkin bir ekilde faaliyet gsterir. Bu arka plann, daha en
126
nisiye olanlar.
127
ros'un Akragasl Theron'a hitap ettii ve onun lmden sonra yaama dair
dini inanlarndan bahsettii ikinci Olimpia iirinde bulabiliriz. Keza Erwin
Rohde'nin Homeros'un ruha ilikin inanlarn yorumlarken kulland Pin
daros fragmann da unutmamalyz.42 Bu ikinci pasajn, bu inanlar konusun
daki bilgimize katks ne kadar kk olursa olsun, Pindaros'un zamannda
yaygn olan dini anlayn tesine gemi, kendine zg, dini nitelikteki bir
dnyay alglay biiminin bir belgesi olarak yine de kymetlidir. Elbette ki
Pindaros bize bunun Orpheusu bir reti olduunu sylemez; buradan ha
rekede, kkeninin Orpheusuluk olduundan phelenilecek olursa, ruhun
doas hakknda, temel zellikleri Pindaros'un sunduu ekliyle ok ak bir
ekilde ortaya km bulunan, yeni ve son derece etkili bir dini anlayn ilk
kez bu fragmanda gzlemlendiinin kabul edilmesi artyla, bu Orpheusuluk
nitelemesinden seve seve vazgeeriz.
air, kinci Olimpia'da, Theron'a bahedilmi olan yiitlii, tanr vergisi
bereket, servet ve gc ver. Burada ayn zamanda eski Yunan aristokrasisinin
insan idealine elik eden ayrlmaz ikiliyle (Arete ve Ploutos)' karlamaktayz.
Ancak Pindaros bunlarn yansra, nc ve yeni bir unsur olarak, br dn
yada dl ve ceza vaadine de yer verir ve bylelikle Theron'un byk ihtimalle
mensup olduu dini topluluun inancna saygsn ifade eder. Belki de Pin
daros bu retiyle onun sayesinde tanmtr.43 B izzat Pindaros'un bu toplu
lua mensup olup olmad bizi pek ilgilendirmiyor; her halkarda, onlarn
benimsedii te dnya teorisinin, Pindaros'un hayalgcn kanatlandrarak
en cesur fikirlerinden birinin ilham kayna olduu kesindir. Bu topluluun
inanlarna gre, kaplar ancak lm annda alan bir te dnya vardr. Gaf
let iinde bir hayat srenleri, kat bir yarglama beklemektedir. Hakikaten soy
lu bir hayat srenler ise gzya dkmeyecek, byle skntl bir duruma maruz
kalmayacaktr. Onlar iin gne hi batmaz; almak veya ihtiya diye bir
ey bilmezler. Gnahkarlara, insann grmeye bile dayanamayaca ikenceler
yaplr. Her iki yaamn da kez ruhunu kirletmeden tamamlayan kiilerse,
Kutsanmlar Adas'ndaki Kronos'un yce sarayna girerler.
Erdem ve Zenginlik.
128
Pindaros' a ait kayp bir attan kalan bir fragmanda, te dnyann keder ve
sevinleri hakknda en az bunun kadar cokulu ve canl tasvirlerle karlamak
tayz. 44 Yine bir baka yerde, fragmanlar halindeki dizelerde, Persephone'nin
kendilerini yeniden gn yzne karaca dokuzuncu yla kadar gnahlarnn
kefaretini demek zorunda olan ruhlar okuruz. Bunlar mehur hkmdarlar,
byk bir g, eviklik ve bilgelie sahip insanlar haline gelirler ve bylelikle
birer kahraman olarak onurlandrlrlar. 45
Mistikler, bu eskatolojiyi, birtakm belirli kurallara uygun, temiz bir ha
yat srme talebiyle ilikilendirdiler. Bu pio; (bios) , hususiyetle, her tr kan
aktma eyleminden kanmay gerektiriyordu ve buna kurban kesmek ve hatta
hayvan eti yemek bile dahildi.46 Yeme imenin bir ritel olarak net bir ekilde
dzenlenmesine yol aan bir emirdi bu. Bylelikle insan, artk kendisini ru
hunun te dnyadaki akbetinden sorumlu gryor ve ister sadece ritelleri
yerine getirerek, ister dnyadaki serveni srasnda baz ahlaki deerleri kut
sayarak kurtulua ulamay umsun, bu dnyada kendini tamamen evinde his
setmiyordu. Bu anlaya gre, insann daha yksek ve kutsal bir yerden gelmi
olan ruhu, bedeninin evinde geici bir misafirden baka bir ey deildir. An
cak ryalarda ve bedenden kurtulduu lm annda tamamen kendisi olur.47
Aristoteles'in, hala Platon'un etkisini tayan erken dnem diyaloglarndan
birinden kalan mehur bir fragmanda, ruhun vasflaryla ilgili hemen hemen
ayn szckleri kullandna dikkat edelim.48 Gerekten o da, ruhun kendi
bana var olduu ve gerek doasn aa vurduu anlarn sadece rya ve
lm srasnda yaandndan bahseder. Orpheusu ruh teorisi, her ne kadar
Platon ve Aristoteles bu kavram kendisine bal btn maddi zelliklerinden
soyutlam olsalar da, her ikisinin de benimsedii ruhun ya da zihnin kutsal
bir nitelii olduu grnn dolaysz bir habercisidir. Aristoteles'in, Pinda
ros fragmanna bylesine yakn den sz konusu pasaj, Tanr dncesinin
nasl doduu hakknda uzun bir aklamann yerini tutmaktadr. Srf bu olgu
bile, Orpheusuluun ruh teorisinin Yunan teolojisi asndan nemini kant
lamaya yeter. Platon ve Aristoteles'in retilerinde, Kutsal Olan hakkndaki
tecrbemizin en derin kayna, ksmen gk cisimlerinin dzenli hareketlerine
dair sezgiye (yani evrene dair deneyime) , ksmen de (belki daha da fazla) ru
hun daha yksek bir dnyayla kurduu manevi iliki deneyimine dayanr.49
Orpheusuluktaki ayinler hakknda o kadar az ey biliyoruz ki, bu akmn
ruhun doasyla ilgili balca dncelerinin Kutsal Olan'n deneyimlenmesiy
le nasl bir iliki iinde olduunu net bir ekilde tespit etmemiz artk mmkn
deil. Buna ramen, ruhun kutsall teorisinin, felsefi Tanr kavramnn erken
129
A.g.e., s. 2.
A.g.e., s. 4. Her ne kadar Rohde srarla Homeros'ta lmn her eyin sonu olduunu sy
lemenin doru olmadn ifade etse de, geriye kalan ey, yani '!'UX'\. bizim kullandmz
anlamda bir ruh deildir.
Hom. llyada i. 3-5, xxiii. 1 05. Farkl olarak bkz. xxiii. 244.
130
5
6
7
8
9
;llioA.ov'dur.
W. F. Otta, Die Manen oder Vtm den Urformen des Totenglaubens (Berlin, 1 923). s. 4 vd.
W. F. Otta, a.g.e., s. 6, bu noktay hakl olarak gzlemlemitir. Otto'nun kitabnn yayn
lanmasndan nce bile, o zamanlar Kiel niversitesi'nden arkadam olan Ernst Bickel'le,
Homeros'ta ruh anlay problemine ilikin sk sk tarttmz hatrlyorum. Tam da Pro
fesr Otto'nun daha sonra deinecei noktada, yani sekizinci dipnotta alntlanan monog
rafis inin k noktas konusunda anlayorduk. Gerek Otta gerekse Bickel'in bu konuda
H . Usener'n seminerindeki szl anlatm yansttklar anlalmaktadr.
1 0 W. F. Otta, a.g.e., s. 8- 1 0.
i l Bkz. n. 7.
1 2 rnein bkz. W. F. Otta, a.g.e., s. 1 7 . Homeros'taki bu anlamn en iyi rnei iin bkz.
/yada xxii. 1 6 1 , aUa tEpi IJfUXi 8fov 0EKt0po irroaoo (at srcs Hektor'un can
uruna}. Tyrtaios, frg. 7, 4 (Diehl) tpk \j/UXEOlV q>Ei;cr8 a (cann saknnak) der gibi, bu
"yaam" anlamndan q>tAO\j/UXEtV (can tatl olmak) terkibini elde eder. Sonraki yzyllarda
\j/UX git gide bu anlamn kaybeder; ounlukla epik gelenekten etkilenmi grkemli ifa
delerin bulunduu pasajlarda bu anlam korur. te yandan Herodotus ve Anaksagoras'n
"yaam" karl olarak \j/UX szcn kullanma biimleri, onya lehesinin Homeros
dneminden beri bu anlam canl tuttuunu gstermektedir.
1 3 Odysseia xi'deki Hades sahnesine bakn; burada Odysseus, yaarkenki hallerine benzerlik
leri sayesinde, tand btn llerin 'l'uxai'lerini tehis eder. Bu benzerlik, Patroklos'un
Akhilleus'a bir ryada grnd
q>OlVV: her eyi benziyordu ona, gzel gzleri, sesi, boyu posu) !/yada xxiii. 65 ve devamnda
gl bir ekilde vurgulanmaktadr. Hatta Parroklos ile bu "ruh"un kyafetleri bile ayndr.
1 4 W. F. Otta, a.g.e., s. 45.
1 5 Rohde'nin \j/UX'ye ve onun varlna duyulan inancn gya bir tr ilkel kyas ve akl yrt
me yoluyla rya, lm, kendinden geme gibi deneyimlerden karld varsaymna kar
Otto'nun bizzat yrtt polemie bakn.
1 6 Ernst Bickel, ' Homerischer Seelenglaube; geschichtliche Grundzge menschlicher Seelen
vorstellungen' (Schriften der Knigsberger Gelehrten Gesellschaft, Berlin, 1 925). Bickel'in
lebender Leichnam (yaayan ceset) vs. hakkndaki fikirlerine katlamasam <la, Otta'nun teo
risine getirdii eletirilerde kymetli gzlemlerle karlayorum.
17 zellikle bkz. Bickel, a.g.y. , s. 232 ve 258. Ayrca bkz. Joachim Boehme, Die Seele und das
da IJIUX'
frg. B 8) dnmekteydi. Benzer bir ekilde Kutsal Hastalk Hakknda adl Hippokratik
risalenin yazar ( 1 9) yle demektedir:
verir).
24.
32 Paideia adl almamda Yunan zihniyetinin tarihi boyunca arete kavramnn geliiminin
izini srdm; szcn etimolojisi ve anlam hakknda bkz. i2, s. 5 ve s. 4 1 8, n. 1 0.
33 rnein bkz. ilyada xiii. 67 1 , WKU o': 0uo wA.;:' UtO ::A.Ewv (can ossaat bedeninden
utu gitti) (0u6
34 Yunanca IJIUX' kavramnn tarihsel geliimi hakknda bkz. John Burnet, 'The Socratic
Doctrine of the Soul', Proceedings ofthe British Academy, 1 9 1 5- 1 6 iinde, s. 235 vd.
35 ki temel ruh anlay hakknda bkz. W. F. Otta, a.g.e., s. 1 : Eski halk inanlaryla zdeletirdii Homeros'un anlay ve mistik anlay.
36 Bu gr Otta Kern'e aittir, bkz. Religion der Griechen, ii (Berlin, 1 935), s. 1 47.
37 Bkz. yukarda s. 1 24.
38 Beden ve ruh arasnda sonraki dnemlerde ok sk kendini gsterecek olan bu kartlk,
Homeros'ta henz mevcut deildi. Homeros'ta IJIUX' bedenin karsna konulduunda, be
den veya ceset genellikle "insann kendisi"
132
(Il;pi
oain; [Perhize Dair], kitap iv) bkz. Jaeger, Paideia, iii, s. 39.
50 Arist. frg. 15 (Rose) . Bkz. J aeger, Aristotle, s. 1 60 .
5 1 Aristoteles'in (frg. 1 5) , ruhun bu manevi "hali" (bizim "hal" diye evirdiimiz ey) iin
kulland Yunanca szck
an;ia
B 37 ve B 1 1 2 . Elbette ki, "Denokrates'in Szleri" gerekten ona aitse. Ayrca kr. frg. B
1 8.
53 Bkz. Orpheus B 19.
54 Sokrates'in ruha gsterdii zen hakknda bkz. Jaeger, Paideia, ii, s. 38 vd.
133
ALTINCI BLM
PARMENDES VE VARLIGIN GZEM
ramclarn veya skolastiklerin orta olarak grmektir. Yerleik bir iman ikrar
nn, Yunan klt tanrlarna duyulan saygda asla rol olmamtr. Evrensel de
iime bal olarak bu klt tanrlarnn nemi ve vasflar srekli dalgalanma
gstermi, yaam ve insan deneyimi bir safhadan dier bir safhaya ilerledike,
her seferinde gerekliin iindeki tanrsal varoluu kefetmenin yeni yollar
ortaya kmtr. Ne var ki, tam da bu sebeple, dier bir u noktaya savrulup,
saf dnceyi, esasen dine kart bir konumda bulunan ve modern bilimin
bazen Hristiyanlk karsnda taknd tutumu andracak kadar keskin bir
ekilde dinden kopmu olan, mhrlenmi ve tecrit edilmi bir ey olarak
dnme hatasna dmemeye de dikkat etmemiz gerekir. Yunanlar, ruhun
bu gibi zerk ruhsal alanlardan henz habersizdiler. Mitsel Tanrsallk anla
ynn dnmesine yardm eden insani deneyimlerin kaynaklar arasnda en
nemlilerinden biri, gerekliin rasyonel ekilde incelenmesiydi. Tpk dinsel
sorgulamann insann bilgi edinme itahn kabartm olmas gibi, varoluun
btnln kavramak amacyla Yunanlarn srekli bavurduklar felsefi d
nce de gerek bir dini ilev grd. Filozof dediimiz yeni entelektel tipte
karmza kan akl-duygu ilikilerindeki yn deitirmeyi kendi yaps iin
de yanstan felsefi dnce, kendine zg bir akl dininin ortaya kmasna
yol at. Anaksimandros ve Anaksimenes'i saf bilimle uraan isimler arasn
da sayan, buna karlk Ksenophanes'i radikal bir teolog olarak btn dier
dnrlerden ayran Reinhardt'n peinden gitmenin mmkn olmadn
(grnd kadaryla kendisi de bu konuda bocalamaktadr) gstermi ol
duumuzu sanyorum. Zira Ksenophanes dini duygularn ifade etme tarz
bakmndan ak bir ekilde ayr durmakla beraber, bu dnrlerin rasyonal
dnme tarz, onlara kendi dini alglar asndan son derece tatmin edici
olan yeni bir dnya anlay salamtr. Ayrca Ksenophanes'in aslen doay
inceleyen bir isim olmamas, doa filozoflarnn dnya grlerinde gizli dini
gcn daha da ak bir gstergesidir.
Parmenides' e geldiimizde de benzer bir problemle karlamaktayz.
Onun safVarlk incelemesinin geleneksel Hristiyanlktaki Tanr'nn varln
kantlama abasna benzer bir dini amaca sahip olup olmadn sormak duru
munda deiliz; esas sormamz gereken, gerek Varlk hakkndaki dnceleri
nin, bu varl Tanr olarak adlandrmam olsa bile, onun gznde herhangi
bir dini anlama sahip olup olmaddr. Parmenides ve Ksenophanes arasn
daki iliki, genel olarak, Ksenophanes'i Elea okulunun atas olarak gren ve
onun tek Tanrsn Parmenides'in saf mantksal Varlk'nn nceki teolojik aa
malarndan biri sayan eski gre gre deerlendirildii srece, Parmenides'in
135
grlerinin herhangi bir dini ierie sahip olup olmad sorusuna kesin bir
cevap bulmak pek mmkn deildi. nk onun Varlk teorisinde, stad
Ksenophanes'in Bir hakkndaki dncelerinin ontolojik ieriini zmle
meye ve teoloji kabuunu soymaya ynelik planl bir giriimden baka bir
ey grmek neredeyse imkanszd.3 Buna karlk, Parmenides'in teorisi, Rein
hardt'n bizzat gstermi olduu gibi, Ksenophanes'in doal dnyada tanrsal
Bir'i mistik olarak seziinden tamaman farkl orijinal bir admsa, sz konusu
teorinin dinsel ierii probleminin yeni batan ele alnmas gerekir. Bu prob
lem, Parmenides'i Ksenophanes'le mukayese ederek deil, ancak onun kendi
szlerini inceleyerek zlebilir.
Parmenides kendi retisini epik bir form iinde aklad. Ksenophanes'in
hibir zaman doa hakknda sistematik bir iir yazmadn, eski tanrlarla ve
geleneksel kozmolojiyle ilgili eletirilerini hicivlerinde veya silloi'de dile ge
tirdiini ileri srmekte haklysak,4 Parmenides'i n kendi felsefesine en uygun
form olarak didaktik epii tercih etmesinin de cesur ve son derece nemli bir
yenilik olduunu kabul etmeliyiz. Onun, Anaksimandros'un getirmi olduu
yeni nesir formunu gayet bilinli bir ekilde hor grd aktr. Hatta geni
bir Dor nfusunun bulunduu, Dor lehesi konuulan Gney talya'da yaa
yan bu onyalnn, ayet yaygn bir ekilde anlalmak istiyorsa, modern on
lehesiyle yazm olamayaca ve son are olarak Homeros'un btn Helen
dnyasna hitap eden diline bavurmak durumunda kald ve dolaysyla da
eserlerini manzum olarak kaleme ald tahmin edilebilir. Ancak besbelli ki
Parmenides'in tek derdi dilini mmkn olduunca kolay anlalr klmak ve
en iyi bilinen leheyi semek deildi. Onun iirinin Homeros'la benzerlii,
hibir surede, tanrlar dnyasnn rasyonel ve didaktik bir anlatm iin epik
formu kullanan ilk eser olan Teogoni'yle benzerlii kadar yakn deildir. Mu
hakkak ki, Hesiodos'un tanrlar, onya doa felsefesindeki yerlerini Anaksi
mandros'un ilk ilkesine benzer tek bir ilahi varla brakmlard. Eleaclarn
titiz kavramsal karmlar Hesiodos'un fantastik mythofoiia'syla' ne kadar
ters derse dsn, her tr yarmaya dkn olan Yunanlarn, bu giriimde,
yani Parmenides'in manzum ifade biimini kabul etmesinde, Hesiodos'la ken
di topranda rekabet etmeye ynelik apak bir arzu grmemeleri mmkn
myd? Parmenides'in modeli olarak yalnzca Teogoni'yi gznnde bulun
durmamz gerektii, buna karlk ler ve Gnler'le ilgilenmeye gerek olma
d, daha dikkatli bir karlatrmadan anlalmaktadr. Parmenides ile Hesi
odos' un Teogoni'si arasndaki paralellik, bilhassa Parmenides'in iirinin ikinci
*
137
tii bir ltuf olarak grr ve kvan duyarak, ama byklenmeden, kendisini
bu ilahi gcn bir vastasndan ibaret sayar. "Bilenler" kavramnn ardndaki
gerek anlam budur: Parmenides, yce bir kaynaktan gelen bir bilgiye vasl
olmu ve bylelikle, inisiye olmam kiilerden ayrlm biridir. Nitekim bu,
tam da dini inisiyasyon ayinlerindeki "bilenler"in ve "mystes"lerin' durumuna
benzemektedir.
iiri n ana ksmnn balad dizeler, D iels'in derlemesinde 2 ve 3 (beinci
baskdan ncekilerde 4 ve 5) numaral fragmanlarda bulunmaktadr:
nisiyelerin.
142
olan, ok ksa bir sre sonra yok olacaktr. Parmenides'in temel fikriyse, doa
felsefesi tarafndan olu ve yok olu sreci iinde kavranan ve srekli hareket
halindeki ilk maddeyle zdeletirilmeye allan ezeli Bir' in, mutlak bir Var
lk anlaynn gerektirdii nitelikleri karlamada yetersiz olduu ynndedir.
Ayrca bu, daha ilk dizeden itibaren Parmenides'i n aratrmasnn gerek
konusunu oluturan, "Varlk" veya "Var olan" (v) kavramn da anlamamz
salar. Belli ki, Parmenides'in bizzat yaratt bir ifadedir bu. Ancak, yolunu
hazrlayan hibir ey olmakszn gkten zembille inmi bir kavram olduu
da sanlmamaldr, zira ak bir ekilde onyal doa filozoflarnn dili ve d
ncesiyle ilikilidir. Hi kuku yok ki, onyal filozoflar ilk ilkeden doan ve
Ta vw (mevcut veya verili olanlar) olarak ona geri dnen eylerden bahset
milerd_i. onyallarn yapt yenilik, nceki dnemlerin mitsel dnnn
yapt gibi denetlenmesi mmkn olmayan hayal rn hikayelerden yola
kmak yerine, hareket noktas olarak sadece deneyimin iinde verili bulduk
lar eyleri almalar ve bunlar yalnzca kendilerine dayanarak aklamalaryd.
imdiyse Parmenides bu vw' nn gerek Varlk olduu iddialarn ciddiye
almakta ve insanlarn o zamana dek bu isimle andklar eylerin, bu niteleme
nin gerektirdii zelliklere gerekte sahip olmad sonucuna varmaktadr.36
Gerek Varlk'n Var Olmayan'la hibir ortak noktas olamaz. Sayca ok da
olamaz. O daha ziyade, yalnz, tek olmaldr. nk sayca ok olan, deiime
ve harekete tabidir ve bu durum tam da Varlk'n doasnn esasn olutu
ran sreklilikle eliir. Dolaysyla oul halde vw yoktur, sadece tekil v
vardr.37 Elbette ki, bu sonu duyularla elde edilen kantlara uymamaktadr;
ancak bu, duyularn yanltc olduu ve akln (P.,6y0<; [logos]) kat denetimine
tabi tutulmalar gerektiinden baka bir anlama gelmez.38 Akln sadece tek
bir Varlk' mmkn bulmas, bu Varlk'n, modern idealizmin farzedebilecei
gibi tamamen zihinsel bir ey olduu anlamna gelmez. Parmenides o mehur
sznde "dnlmek ve olmak ayn eydir" derken, byk ihtimalle bunu
kastediyor olamaz.39 Bu zdelii ilan ederken, Var Olmayan'n dnlebilir
ve bilinebilir oluu fikrine saldrmaktadr, o kadar. Nitekim bu, Parmenides'e
gre belirleyici neme sahip bir konudur. Parmenides iin vodv (dnmek,
idrak etmek) filli, vou'u (nous) duyumlarla keskin bir ekilde ztlatran
Platonun anlad anlama sahip deildir. vodv szc, Homeros'tan beri
daima, bir nesnenin "bilincine varmak" ve.onu olduu haliyle tehis etmek
anlamna gelmitir.40 Ayrca, Parmenides'in bahsetmekte olduu vodv fiilinin
nesnesi, yani "Varlk" veya "Var olan", dorudan insan deneyiminden aln
m bir eydir. Parmenides bunun varlndan phe etmi olamaz; zira bizzat
145
vodv, mevcut olan bilmesinin dnda hibir zaman gerek vodv saylmaz.
Akln veya A.6yo'un buna katt ey ise, Varlk'n, duyularmzn bize gster
dii gibi (yani sayca ok ve hareket halinde bir ey) olamayaca eklindeki
son derece nemli dncedir.
Parmenides'in akl onu tutarl olmaya zorlar ve bu tutarllk da kanl
maz olarak insan bilgisini eletirmeye yneltir. Teorisini aklarken iki yol
imgesini kullanm olmas,41 bu gdnn ne kadar etkisi altnda olduunu
gstermektedir. Eserini "hakikat" ve "doksa" olarak iki ksma ayrmas42 ve
gerek ilk ksmn metafiziini gerekse ikinci ksmn fiziini eletirel bir episte
molojik perspektifle ele almas da bunu dorulamaktadr.43 Hayranlk verici
bir zgven sergileyen dncesinin temelinde, onu bilhassa inandrc klan
bir zorunluluk bulunmaktadr. Tam da Varlk kavramnn znde yer alan
mantksal bir zorunluluktur bu.44 Ne var ki, Parmenides bizim formel man
tmzdan tmyle habersizdir ve kavram sadece bir ara olarak dnmez.
O, mantksal akl yrtmenin, Var olan' iyice kavrama imkan saladna
inanmaktadr. Onun bu yoldan yaklat Varlk'n, fizikilerin varlndan
sz ettii eylerden olduka farkl olduu kesindir. Ama u nokta nemlidir
ki, bu Varlk'n tek gerek Varlk olduunu ileri srerken, apak bir ekilde
kendi grn fiz ikilerinkiyle kar karya getirmektedir. Dolaysyla doa
felsefesini yenmeye alrken bile, bast zemin ayndr: Nesnel gerekliin
dnyas. Keza, btn insanlar al_datan doksann nasl doduu ve nasl by
lesine evrensel bir itibar elde etmi olabilecei gibi sorular karsna ktnda
bile, verecei cevab bir fiziksel sistem iine yerletirmekten kendini alamaz.
Bu sistemin, eserinin ikinci ksmnda sunulmu olduu gayet iyi bilin
mektedir. Parmenides, bilginin znesini ve nesnesini bizim yaptmz gibi
keskin bir ekilde ayrmaz. Doksa'nn kkenini sunmak iin nndeki tek
yol, grnen dnyann kkenini tarif etmektir.45 Btn bir kozmogoniyi,
daima, kkenlerini betimledii dnyann gerek bir. dnya olmayp sadece
bir grnm olduunu ve bunun sebebini gstermek amacyla yorumlar.46
Varlk'n tek olduunu kantladna gre, imdi bu grnenler dnyasnn
kozmogonisiyle ilgili esas mesele, eylerin grnrdeki okluunun nasl mey
dana geldiini aklamaktr. Parmenides' e gre bu okluk, ilk ilkelerin ikili
bir yap arz etttii ileri srldnde zmnen ortaya kar ki, insanlar teden
bunu varsaymaktadr. Dolaysyla Parmenides, bu dorultuda, btn gr
nenler dnyasn, aralarndaki dengeyi koruyan iki eit g olarak gndz ve
gecenin ilksel kartlndan domu bir ey sayar.47 Grnrdeki bu dzenin
temelinde yatan ilke karmdr ve Parmenides, Heisodos'un Teogoni'sinden,
146
... bylelikle
Olu snp gider ve yok olu bsbtn ortadan kalkar. 57
Ayrca bu tip bir yorum, btn Var Olan retisini, dnyann sadece bir
ynnn ele alnmasna indirger (bu yn, dnyann var oluudur) . Parmeni
des, Aristoteles' e benzemez. Dnyann, var olmak ve hareket etmek eklinde,
ayn seviyedeki iki farkl nitelie sahip olduunu dnmez.58 Parmenides'e
gre bizim Olu dnyamz grnmden ibarettir; Varlk dnyas ise hakikatin
ta kendisidir. Parmenides, Var Olan hakkndaki retisinin, okluk ve hare
kete dayanan doal dnyay aklamasn amalamaz; aksine, dikkat ekici
nitelikteki grnenler dnyas retisinde, temel madde olarak Bir'in yerine
ikilii, deimeden kalan yerine de hareketi koyan insanlarn hatalarn ak
lamaya gayret eder.59
Parmenides, bir btn olarak elimize ulaan sekizinci fragmanda, Var
Olan'n doasn daha yakndan ve daha isabetli belirleyen birtakm zellikle
rini aklamaya giriir.60 Btn bu zelliklerin, duyum dnyasnn belli zel
liklerinin yadsnmasyla elde edilmi olmas manidardr. Var Olan olumam
tr ve yok edilemez, btndr, tektir, sarslmaz, zaman bakmndan snrszdr
ve eksiksizdir. Bu vasflar, Parmenides'in dncesinin hangi istikamete doru
uzandn ak bir ekilde gstermektedir. Parmenides, Olu dnyasndan
yola kp tamamen baka bir ey olan mutlak bir Varlk fikrine varmtr ve
Varlk', duyularmzla ilk elden algladmz deneyim dnyasndan ekip
karm olmay kendi zel baars olarak grmektedir. Bu mutlak varl,
ne deneyime dayanan olgular destekleyen bir ey olarak, ne de bu olgularn
148
"hareket etmeyen hareket ettiricisi" olarak dnr. Stenzel, onya doa felse
fesini, dnyay formundan mahrum brakma sreci olarak nitelendirmiti.61
Parmenides'in ise burada durmayp daha ileri gittii ve onu bir dnya haline
getiren her tr zellii devre d brakarak, gereklii bir dnya olarak karak
terinden mahrum brakmaya alt sylenebilir. Parmenides, Var Olan'n bir
kre gibi her noktasnda merkeze eit uzaklkta olduunu ileri srdnde62
(ak bir ekilde Pythagoras' hatrlatan bir benzetmedir bu) , deyim yerindeyse
bu, kurtulmay baaramad son dnya-formu kalntsdr. Ancak bu pasajda
bile sadece bir benzetme yaptn aka ortaya koymaktadr. Parmenides'teki
Var Olan kavram, daha sonraki kavramlar erevesinde - mesela maddeyle
ilgili olanlar gibi - ele alnmamaldr. 63
Aslnda bu, eski felsefi aratrmalarn dayand "btn bilginin temeli
olarak ezeli varolu" dncesinin saf formuna ok daha fazla benzemekte
dir. Miletoslular bu ezeli varoluu temel ilke dedikleri eyde bulmular ve bu
nun tanrsal olduunu ileri srmlerdi. Benzer bir ekilde, Parmenides de
Var Olan' "lmlerinin yanlglarnn" egemen olduu dnyayla kar karya
getirir ve bildirdii hakikatin, k tanrasnn bir vahyi olduunu iddia eder.
Bu tanra, gerek Varlk'n nemini vurgulamak iin ileri srlm tamamen
teolojik bir figrdr. ayet bu konuda yanlmyorsak, burada, eski dnr
lerin ilk ilkeyle Tanrsal Olan' birbirine eicleyerek zm bulmu olduklar
problemin ele alnnda yeni bir aamayla kar karyayz demektir. Tpk
onlar gibi Parmenides de varolu bilgisini din alanyla ilikilendirmekte ve
bunu gerekten de olaanst etkili bir ekilde yapmaktadr. te yandan,
muclak Varlk ve niteliklerine ilikin teorisi ileriki dnemlerde bir felsefi teo
loji olarak defalarca yeniden yorumlansa da, Parmenides'in Varlk'la Tanr'y
zdeletirmekte baarl olamad aktr. Dolaysyla Parmenides'te Varln
Gizemi'nden sz etmek, onun dncesiyle belki de daha uyumlu olacaktr.
En azndan bu, retisini aklad forma daha layk bir yorum olur. Elbette
ki bir teolog, bu gizemin iinde bir Tanr'nn olmayna zlecektir; buna
karn canl bir din algsna sahip olan hi kimse, onun saf ontolojisini sahici
bir gizem ve vahiy olarak kabul etmekten geri durmayacak, Varlk'n doas
n tecrbe etmenin Parmenides iin ne kadar nemli olduunu grdnde
derin bir heyecan duymadan edemeyecektir. Baka bir deyile, Parmenides'in
dncesinde dinsel unsur, aratrma nesnesinin herhangi bir ekilde tanrsal
olarak nitelendirilmesinden ziyade, yapt keiften etkilenme biiminde, ha
kikat ve grnm seeneklerini ele alndaki salamlk ve kararllktadr.
Ne var ki, uzun vadede bir Yunan, "bilen kiinin"64 bu dinsel tutumunun
149
Kari Reinhardc, Parmenides und die Geschichte der griechischen Philosophie (Bonn, 1 9 1 6) , s.
256.
2
3
Reinhardt, a.g.y.
Parmenides'in Ksenophanes'le ilikisine dair bu yaklamn, De Ksenophane Melisso Gor
gia'nn yazarn, bu szmona ilikinin daha ak hale gelmesini salamak zere Parmeni
des'in baz temel grlerini Ksenophanes'e atfetmeye sevk ettiini daha nce kantlam
tk. Yukarda s . 84.
Bkz. s. 70 vd.
Parm. A 37.
A.g.e. 33:
Parm. B 1 .
9 Parm. B 1 .
1 O Hes. Theog. 28.
1 1 Yunanlarda hakikat kavramnn ve ayn anlama gelen szcklerin geliimi hakknda bkz.
Wilhelm Luther, Wahrheit und Liige im dltesten Griechentum (Boma-Leipzig, 1 935). Luther
hakl olarak Hesiodos'u yeni bir a aan bir yazar olarak grmektedir, bkz. s. 1 2 1 vd.
150
1 2 Parm. B 1 , 29-30.
13 A.g.e. B 1, 1 vd.
1 6 Diels (a.g.e.) bunlarda Orpheusu etkinin sz konusu olduunu ileri srm ve dierleri bu
konuda onu takip etmitir. Genel olarak bu problem hakknda bkz. yukarda s. 96.
1 7 Parm. B 6, 6.
18 Aiskh. Prom. 447. Ayn slubun Herakleitos'taki izleri hakknda bkz. aada s. 1 58.
19 Parm. B 7, 4 (daha nce B 1, 35).
20 Parm. B 1, 2-3: 6v... r Ka:a navr' iicrn q>EpEt dfrm q?rm (bilen kiiyi btn ehirlere
gtren yol) (navr' iicrn N, navt' UTT] L, navm t Es). Modern aratrmaclarn bu pasa
jn metnini dzeltip eski durumuna getirmeye ynelik giriimleri iin bkz. Diels'in Vorsok
ratiker'indeki liste (i5, a. y.) .
2 1 Bkz. Od. i. 3, oA.A.iiv av0pcimov tEV iicrtEa Kai v6ov l;yvco (ne ok yerler grm, n e ok
insan tanmt):
22 Erken dnem Yunan dncesinde yol metaforu hakknda bkz. Otfrid Becker, Das Bild des
Weges und verwandte Vorste!fungen im frhgriechischen Denken (Einzehchriften zum Hermes,
4, Berlin, 1 937). Bu metaforun erken dnem Yunan literatrndeki kullanm ve anlam
nn peine den yazar, Parmenides'e zel bir blm ayrmtr (s. 139 vd.)
23 Paideia'da (i2, s. 460, n. 1 49) yanl olan iicrtr (Parm. B 1 , 3) szcnn acrv (zarar
grmemi) ekline getirilmesini ve bylelikle "bilen kiiyi". (d6m qiita) sa salim (incofu
mem) gidecei yere ulatran hakikat "yolu"nu ifade eder hale getirilmesini nerdim. Ben
zer bir ekilde, Aiskh. Eum. 3 1 5'in dinsel dili "temiz" (Ka0ap6) , yani ellerini kirli olana
srmeyen ve bylelikle "sa salim, bir zarar grmeden yaayan"
26 Bkz. Cebetis tabula, 1 2. ve 2 1 . blmler. Sonraki tarihlere ait, iki yolla ilgili antik materyal
A. Brinkmann tarafndan derlendi; bkz. 27. dipnotta atf yaplan makalesinin 620. sayfas.
27 Bkz. A. Brinkmann, 'Ein Denknal des Neupyrhagoreismus', Rheinisches Musem N.F. 66
( 1 9 1 1), s. 6 1 6 vd.
28 Hes. iler ve Gnler, 286 vd.
29 Pind. Of. ii. 77. yilerin ve ktlerin ruhlarnn lmden sonra kat etmek zorunda olduk
lar iki yol hakknda bkz. Plat. Gorg. 5 24 a ve Devfet 6 1 4 c.
30 Platon' un Dev/et' indeki mit ve sonraki hayatmzda doru Pio'un seimine hazrlk olarak
onun paideia anlay iin bkz. Paideia, ii. 370. Platon, paideia fikrini yerletirdii Orp*
heusu bir modeli takip eder. "Yol" (mu:n :op;u:fov: gidilecek yol budur) olarak paide
ia hakknda ayrca bkz. Epin. 992 a. Bunu, Platon'un benzer bir ekilde "kutsanmlarn
adalarn" felsefi paideia olarak yeniden yorumlayyla karlatrn, bkz. Paideia, ii. 300,
3 1 9.
3 1 Parm. B 6.
32 A.g.e. B l , 3, :i86ta
33 A.g.e. B 6, 4 vd.
cpii:m.
34 "ki bal adamlar" (Parm. B 6, 5) ile kastedilenin Herakleitos olduu ilk kez Jacob Bernays
tarafndan savunuldu (Ges. Abh. i. 62). Keza Diels, Gomperz ve Burnet gibi isimler de
bu yorumu desteklediler. Bu iki bal adamlarn niteliklerinin Herakleitos'a tam anlamyla
uyduunu dndler. Parmenides'e gre bunlar "var olma ve var olmama, hem ayn hem
ayn deil" ve "her ey zr ynlere hareket eder"
36 Yunan fizikileri arasnda yaygn olarak kullanlan ve Miletos okuluna kadar geri gidiyor
olmas gereken
bkz. yukarda s. 40. Yine de bu doa filozoflar vm szcn yaygn kullanmdan alm
lardr. Dolaysyla, Parmenides hem flozoflara hem de yaygn kullanima kar polemie gir
mektedir. Herakleitos gibi bamsz bir dnr, Parmenides'in oi :o tEAelV :: Kai OUK
:\va tahov v:v6a:a (var olmay ve var olmamay hem ayn hem de ayn deil diye kabul
ederler) szleriyle bahsettii 'sar ve kr insanlar' balamnda dnmek mmkn deildir,
zira v:v6crta (kabul ederler), tek veya birka kiinin fikrine deil, mevcut v6o'un
(adet, gelenek) sapknlna iaret etmektedir. Kr. Ksenophanes, B 2, 1 3 , a)X :iKji alca
rnurn voi::a (bu gerekten ok yanl bir adet). Bu eser ayrca insanlarn communis opi
nio'sundan da (genel kanaat) balseder. Ayrca bkz. bizzat Parmenides'teki paralel pasaj, B 8,
38-9:
vodv vb. szcklerinin anlam hakknda bkz. K. von Fritz, Classica! Phi
!o!ogy, xxxviii ( 1 943) iinde, s. 79 vd. Bu szcklerin Parmenides'teki anlam iin bkz. a.g.e.
xl ( 1 945), s. 236.
41 Parm. B 2, B 6.
42 A.g.e. B 1 , 29-30; B 8, 50 vd.
43 Yazar burada bilinli olarak ok sonraki dneme ait bir terminolojiyi kulland iin okurun hogrsne snmak durumundadr.
44 Bkz. E. Hoffmann, Die Sprache und die archaische Logik (Tbingen, 1 925), s. 8-1 5 .
45 Bu, K. Reinhardt tarafndan (Parmenides, s. 80 vd.) ikna edici bir ekilde gsterilmektedir.
46 Parmenides'in gelitirdii 86a dnyas (B 8, 50 vd.), lmllerin Var Olan ve Var Olmayan'n hem ayn olduu hem de ayn olmad ynndeki geleneksel kabullerine
(kr. v:v6cr:a, B 6, 8 ve n. 36) dayanmaktadr. Buras insanlarn kendi gzleriyle gr
dkleri dnyadr ve Hakikat tanrasnn grd Varlk dnyasnn kar kutbunda yer
alr. nk Parmenides "lmller" den bahsettiinde gerekte konuan kii tanradr.
152
47 Parm. B 8, 55 vd. ve B 9.
48 Eros hakknda bkz. Parm. B 1 3; karm hakknda bkz. B 9, B 1 2, B 16. Daha sonraki
Yunan felsefesinde bylesine nemli bir rol oynayacak olan karm kavramnn kaynan
buradan ald, yani Parmenides'in saf mantksal ve metafizik dncelerinden doduu
konusunda Reinhardt'a (a.g.e. , s. 74) katlamyorum. Bu kavram ondan ok daha nce
tpta ve fizikte kullanlm ve Parmenides onu buradan alarak kendi problemine uyarlam
olmaldr.
49 Parm. B T2, 3. Her ne kadar <HEtv6r;pa (daha dar [halkalar] ) szcnn anlam konu
sunda belli pheler braksa da, halkalarn yorumu iin bkz. H. Diels, Parmenides Lehrgedi
und Vergehen nicht aus ihren Banden freigegeben, sondern sie halt sie fest (Bu yzden
Adalet, oluu ve yok oluu zincirlerinden kurtarmaz, aksine onlar skca balar) .''
Diels burada
n, UVfjK:'nin (zin vermek} nesnesi olarak almaktadr. Ama f(KT] UVfjKE 'nin nesnesi
t6v 'dur (Var olan, Varlk) ve gerek hemen ncesinden, gerekse 22. ve 26. dizelerden ha
reketle eklenmelidir (Kranz, Diels'in Vorsokratiker'inin beinci basksnda doru yorumu
benimsemitir). Nyssal Gregorius'ta <i<pfjK:'nin accsativus cum infinitivo' ile neredeyse
ayn ekilde tercme edildiini gryoruz. Gregorius'un, Parmenides'in bir dncesini
Hristiyan teolojisine uyarlad anlalmaktadr. Diels'in bu dizelerle ilgili yorumunu hakl
olarak eletiren bir metin iin bkz. H. Fraenkel, Parmenides-Studien ( Gttingische Gelehrte
5 9 Baka bir deyile, Parmenides'in yntemi modern bak asndan beklediimizin tamamen
zdddr.
60 Bu zellikleri hakikate giden yoldaki "iaretler"
6 1 J. Stenzel in Handbuch der Philosophie: Die Metaphysik des Altertums (Mnih ve Bedin,
1 929), s. 34, 36, 47.
*
Latince dolayl anlatmda, yan cmlenin znesinin akuzatif eki ald, fiilin ise mastar hali
nin kullanld yap.
153
62 Parm. B 8, 43-4.
63 Burnet (a.g.e., s. 1 82), hakl olarak Parmenides'in Varlk kavramnn sonraki Sokrates nce
si dnrler tarafndan evrenin maddi temelleri hakknda iled srlen en etkili teoriyi
belirlediini belirtmektedir. Bunlar Empedokles'in drt element teorisi, Anaksagoras'n ho
moeomer'leri' ve Demokritos'un atomlardr. Ne var ki, Burnet burada yola karak Parme
nides'in Varlk'nn "madde" olmas gerektiini, onun gerek anlamnn bu olduunu ileri
srdnde ona katlamyorum. rencilerinden biri tarafndan madde olarak yorumlan
dnda Parmenides'in Varlk'nn bana ne geldiini, gayet mantkl bir ekilde onun temel
zelliklerinden biri olan snrll eleyip yeniden Anaksimandros'un maddi ap;(ll'si apeiron
haline getiren Samoslu Melissos'ta grebiliriz.
64 Parm. B 1 , 3.
65 A.g.e. B 8, 4 .
6 6 Bu Varlk'n bilgisine gtren yol iin, "lmllerin yolundan uzakta" denilmektedir (frg.
B 1 , 27). Bu yldan gidip amaca ulaan, yani hakikati bulan kii, payna den bu nimet
ten dolay vlmektedir. Her zaman aklmzda olan Hristiyanln kiisel Tanr kavram,
Parmenides'in Varlk'nn - tpk Placon'un yi deas gibi -Yunan din anlay balamnda
"tanrsal" olduu gereinin stn rtmemelidir. Kr. Jaeger, Paideia, ii. 285 vd.
Mecal ya da toprak gibi, kendisini oluturan paralarn hem birbirine hem de btne ben
zedii, ayn olduu maddeler.
1 54
YEDNC BLM
HERAKLETOS
kitabnda olduu gibi, yaygn olarak kabul gren grlere kar samimiyetle
kendi fikirlerini seslendiren aratrmaclarn birinci tekil ahsta yazlm ele
tirel eserleri istisnadr. Bu dnemde yaayan dnrler, ileri srdkleri doa
teorisi uyarnca, temel ilkeyi "Tanrsal Olan" diye tanmlamak durumunda
kaldklarnda bile, kutsal bir hakikati bildiriyor deillerdi. 1 Olgulara rasyonel
bir aklama getirme arzular, bylesine cokulu bir eye hibir suretle ak
kap brakmyordu. Geleneksel dnyann ykntlar zerinden bir admda
yeni bir varlk. yorumuna srayan ve yeni bir din kuran insan tipini veya bu
tr bir felsefi devrimciyi, ancak akln kullanmnda soukkanl bir cesaret ve
kendine gvenin egemen olduu bu balang dnemini takip eden tedirgin
bir dini aray yaratabilirdi.
Herakleitos'a ynelik byle bir yaklam, Platon ve Aristoteles'inkiler bata
olmak zere onun eseriyle ilgili Antik a'a ait anlatmlar nda sergile
nen ve uzunca bir dnemdir kanlmazm gibi grnen yorumdan olduka
farkldr. Muhakkak ki, antik yazarlar, onun retisini kendi iinde bir btn
olarak kavramaya almak yerine, Platon ve Aristoteles felsefesinin n
da deerlendiriyorlard. Dolaysyla Herakleitos'u kanlmaz olarak Thales,
Anaksimandros ve Anaksimenes ile birlikte doa flozoflarnn arasna yerle
tirdiler ve Herakleitos'un onlardan balca farknn, temel ilke olarak atei se
mesinden ileri geldii sonucuna vardlar.2 Ayrca onu, Olu' un flozofu olarak,
Varlk filozofu Parmenides'in karsna koydular.3 Platon ve Aristoteles'e gre
Herakleitos'un dncesinin vard yer, her eyin sonsuz ak (navm pct)
teorisiydi. Herakleitos bu teorinin kapsamn duyular dnyasyla snrlamak
tayd. Platon ise gerek bilginin tek ve tartmasz amac olan ezeli ve ebedi
Varlk' delar dnyasnda bulmaktayd.4 Dolaysyla, Herakleitos'un teorisi
mutlak hakikatin temel talarndan biri ve felsefe tarihinde Platon'un ulat
zirveden nce almas gereken nemli bir aama olarak kabul edilir hale gel
di. Herakleitos'un ak teorisinin nemi, esas olarak, kendinden nceki onya
doa felsefesinin metafizik katklarn en genel formu iinde bir araya getir
mesinden geliyordu.
Son zamanlarda, baka meselelerde olduu gibi bu meselede de, aratr
maclar kendilerini yava yava Platon'un ve Aristoteles'in bak alarndan
kurtarp mmkn olduunca flozofun eserlerinden gnmze kalan frag
manlara bal kalmaya altlar. 5 Geri sadece kendi grlerini ifade etmekle
yetinmeyip elimizdeki fragmanlar olgularla tamamladklar durumlarda daha
sonraki antik yazarlarn doksografik bilgilerinden tamamen kopamayz; ama
sonuta bizim de yapmamz gereken budur.
156
"doru dnme" ve "doru sezgi" gibi eyleri ifade etmek iin kulland
qpovciv szcn tercih etmesi, imdiye dek neredeyse hi dikkat ekmemi
bir olgudur. 16 Bu, bilhassa ahlaki ve dini bilgi balamna uygun bir szck
tr. Agamemnon'daki Zeus'a yakar ksmnda, inanl kiinin tanrsal dene
tim altndaki trajik olaylara dair kavrayna qpovdv denilmektedir. Keza, bu
kavrayn sebep olduu bilinli tutum da ayn szckle ifade edilmektedir. 17
Benzer bir ekilde, Delphoi kehanetlerinde karmza kan, insann btn
faaliyetlerinde nefsine hakim olmasn tleyen ve insanolunun bilgi ve yet
kisinin tesine geilmesine sebep olacak bir upp'e' dair korku alayan bil
gece yaklam da qpovdv olarak adlandrlmaktadr. Herakleitos, evrene dair
yeni bilgisinin nda insanlara qpovdv'i retmektedir. Ayn zamanda, ne
srmeyi amalad "szler ve iler" den bahseder18 ve eylerin gerek doasn
anlayamadklar iin insanlarn bunlar bou bouna "snamaya tabi tuttukla
rn" syler. Dolaysyla, Herakleitos'un retilerinin insanlarn pratik ilerini
de etkilemeyi amalad besbellidir. Bu, bilgelii hakikate uygun ekilde ko
numak ve davranmak olarak tanmlad dier pasajlarda da kendini aka
belli eder. 19 Baka bir yerde, insann sanki uykudaym gibi "davranmamas
ve konumamas" gerektiini okuyoruz. 20 Herakleitos, sadece hakikati bilmek
istemekle kalmayp, bu bilginin insanlarn hayatn yeniden ekillendireceini
de savunan ilk dnrdr. Uykuda olanlar ve uyananlar imgesinde, logos'tan
ne ie yaramasn beklediini gayet ak bir ekilde ortaya koymaktadr. He
rakleitos, insanlara nihai hedeflerine ulamak iin yeni ve daha yaratc yn
temler reten yeni bir Prometheus olmak arzusunda deildir. Onun istedii,
daha ziyade, insanlarn tamamen uyank olarak ve her eyin kendisine bal
bir ekilde meydana geldii logos'un bilincine vararak yaam srebilmelerini
salamaktr. 2 1
Her eyin temelinde yer almasna karn insanlar tarafndan anlalmayan
bu logos'un ieriini daha derinlemesine ele almadan nce, Herakleitos'un
zerinde durduu karakteristik taraflarndan bir dierinden yola karak
onun doasn kavramaya alalm: Uyank olanlarn ortak bir evreni var
dr,22 buna karlk, uyuyan herkesin kendine ait bir evreni vardr. Bu ayrm,
tamamen kelime anlamyla anlalabilecei gibi, daha nce gstermi olduu
muz zere, sembolik bir anlama da sahiptir. Burada sadece "uyank olanlar"
sembol sz konusu deildir. Bunlarn karakterlerinin, daha net bir ekilde,
ortak bir dnyay paylamalaryla tanmlandn (aralarndaki etkileim bunu
kantlamaktadr), buna karlk uykudakilerin kendilerini iinde bulduklar
*
Kibir.
159
diklerine tamamen uygundur. An.cak kaydadeer bir husus daha var; Oioge
nes, eseri bir arada tutan eyin doayla ilgili yn olduunu dile getirirken, bir
gramer uzman olan ve benzer ekilde Herakleitos'ta doal ve politik unsurlar
arasndaki iliki hakknda belli fikirler ileri sren Diodotos, eserin genel olarak
doayla deil devlet ve toplumla ilgili olduunu ve doal unsurun sadece bir
model ilevi grdn savunur. Buradan anlald kadaryla, Diodotos'a
gre doa eserin ana konusu deil, sadece "politik" etken olarak adlandrd
eye model oluturan bir eydir. 36
Herakleitos'un dncesinin merkezinde kartlarn birlii retisi vardr.
Felsefesinin farkl ynleri arasndaki ilikiler, bilhassa burada daha kolay anla
lr hale gelir. Bir yandan, bu temel hakikati rneklemek ve kartlarn birlii
ilkesinin nasl ilediini gstermek iin kozmolojik rneklerden faydalanlr.37
Ancak bu ilke fiziin alannn ok daha tesine ulamakta ve onun insan yaa
mna uygulanmasnn, neredeyse doal felsefedeki rolnden bile nemli oldu
u anlalmaktadr. te yandan, Herakleitos evrenin ileyiini de esasen insani
deneyimler temelinde aklar ve bylece bu da sembolik bir nem kazanr.38
"Sava her eyin babas, her eyin kraldr. Kimini tanr yapar, kimini insan.
Kimini kle yapar, kimini zgr klar." (B 5 3) . Burada, insan yaamnn temel
deneyimlerinden biri olan kart gler arasn 4aki atmann, btn bir var
lklar alemine egemen olan evrensel prensip olduu sonucuna varlmaktadr.
Dolaysyla sava, bir bakma, Herakleitos'un temel felsefi deneyimi haline ge
lir. Bu sz sadece gayet iyi bilinen bir durumun ciddi ve akla yatkn bir ifade
sinden ibaret deildir; ayn zamanda, tutkulu slubunun da gsterdii gibi, bu
gerein heyecan verici bir ekilde yeniden yorumlanmasn ve deerinin yk
seltilmesini de ierir. Herakleitos ksmi nitelikteki sava fenomeninde karm
za kan genel nitelikteki kartlk fenomenine dikkat ekerek, evrenin ileyi
ini tasdik edip benimserken bavurduu arpc paradoksu geniletir. Normal
bir duyarlla sahip bir insan iin savatan daha korkun bir ey yoktur. Bu
ktln evrensel olarak.egemen olduu bir dnya nasl dnlebilir! He
rakleitos, dnyann, Yunan dncesine gre her tr dzenin temeli olacak
ekilde, tanrlar ve insanlar, kleler ve hr olanlar arasnda blnmesinin bile
savaa dayandn ilan ederken, aslnda tam da bizim normal dnme al
kanlklarmz sarsmak istemektedir. Yine baka bir yerde, savata kahramanlk
gsterip len kiinin Tanrsal Olan'n dnyasna girebileceini ileri srdn
hatrlamalyz. 39 Yunanlar arasnda yaygn olan bu inan Herakleitos'ta daha
da zel bir nem kazanr, zira o insanlarla tanrlar birbirlerinin kart olarak
grmektedir. Onun bahsettii "insanlar" besbelli ki bir savatan sonra hayat'
163
ta kalanlardr.40 Zafer bunlarn kimini kle yapar, kimini zgr klar. Sava
hakkndaki bu fragman, ayrca, kartlarn mcadelesinin dnyann en yce
ilkesi haline gelene kadar nasl genelletirildiini bize gstermektedir. Herak
leitos' un bunu ilan ederken kulland slup dini bir iiri andrmaktadr: Sa
va "her eyin babas ve her eyin kral" olarak tanmlarken, tam da evrenin
efendisi olarak ona ta giydirmektedir.41
"Sava her eyin babas, her eyin kraldr" ifadesinde, Herakleitos'a gre
btn beeri yasalarn ve bunlara dayanan toplumlarn temelini oluturan
tanrsal yasann ieriini kefetmi durumdayz.42 Baka bir fragmanda, He
rakleitos bu prensibi bizzat Tanr'yla zdeletirir: "Tanr gndz ve gecedir,
yaz ve ktr, sava ve bartr, tokluk ve alktr. Deiik ttslerle kartnda
her birinin kokusuna gre isim alan ate gibi kendisini deitirir durur." (B
67). Herakleitos, kozmik, sosyal ve bedensel alanlardaki bir dizi kartlk arac
lyla sava ve bar kar karya getirir. Dolaysyla burada savan, her eyin
babas ilan edildii cmledeki gibi kapsaml bir sembolik anlama sahip olmas
pek mmkn deildir. Yine de bu, daha yce ve sembolik anlamda "sava" tan
ne anlamamz gerektiini apak hale getirir. Bu anlamdaki sava, dnyada
kartlarn birbirleriyle srekli mcadele etmeleri ve birbirlerine dnmele
ridir ki, buna sava ve bar da dahildir. Btn bu ikili kartlklarda, her ne
kadar her seferinde farkl bir klkta karmza kp insanlar tarafndan farkl
ekillerde adlandrlsa da, hepsine temel oluturan tek bir ey sz konusudur.
Kendisini mcadelede ve deiimde ortaya koyan bu tek ey, Herakleitos'un
Tanr olarak adlandrd eydir. Gndzde olduu kadar gecede de, yazda
olduu kadar kta da, barta olduu kadar savata da, toklukta olduu ka
dar alkta da veya baka bir pasajda okuduumuz gibi toklukta olduu gibi
yoksullukta da bu Tanr'ya rastlanabilir. 43 Tanr, olumlu ve olumsuz deerle
re sahip baz ikili kartlklardaki olumlu unsurdan ibaret bir ey olarak kav
ranmamal, hatta btn bu kartlklarn olumlu unsurlarnn ortak paydas
olarak bile dnlmemelidir. "unlarn iinde hep ayn ey vardr: Diri ve
l, uyank ve uyuyan, gen ve yal. nk bunlar deitiklerinde onlardr,
onlar yeniden deitiklerinde bunlar." (B 88). Bu karlkl dnm, birli
in kendini kartlklar iinde nasl srdrdn gstermek iin kullanlm
bir aratr. nk bu kartlklar ksa aralklarla birbirleri ardndan geldikleri
iin bize ayr eylermi gibi grnrler. Herakleitos, kartlarn birliini ifade
etmek iin yeni somut imgeler bulmaktan hi usanmaz. " Bitiiklik" veya "ba
lant noktas" anlamna gelen rn'.vmv; (synapsis) ve "uyum" anlamna gelen
apovia (harmonia) gibi szckler yaratmasnn sebebi de budur. "Bitiiklik"
164
dediinde, birl ikten mekanik bir ey anlamaktadr; "uyum" ise daha dinamik
tir. Bir fragmanda yle der: "Btnler ve btn olmayanlar, birleenler ve ay
rlanlar, uyumlu olanlar ve uyumazlk iinde olanlar-bitiiklikler bunlardr
ite. Yan i her eyden bir ve birden her ey." (B 1 0) . Bir baka fragmanda ise
yle der: "Ayrlann nasl kendisiyle badatn anlamyorlar: Yay ve lirdeki
gibi gerilimli bir uyumdur bu." (B 5 1 ).
Bu iki pasajda yeni ve verimli gerilim fikri aka vurgulanmaktadr. Yay ve
lir arasndaki tertium comparationis', ahenk iinde almak zere birlikte geri
len iki kart gcn dinamikleridir. Bu durumlarn her birinde doal olarak bu
gler birbirinden ayrlma eilimindedir, ne var ki bir araya geldiklerinde bal
bana bir neme sahip olan nc bir g ortaya kmaktadr. Yunanlar bu
bir araya gelii "uyum" olarak adlandrrlar. Yunanca'da bu szck, zellikle ilk
zamanlarda, bizim bugn onu ilikilendirdiimiz mzik alanndan ok daha
geni bir anlam sahasna sahipti. Tektonik veya teknik olarak bir araya gelmi
herhangi bir eyi ifade etmektedir ve mzik sahasnda bile kkende yatan an
lay ayndr. Burada lirden bahsedilmesi bize mzikteki uyumu dndrse
de, bu pasaj esasen baka bir eyle, gerilimle ilgilidir. Yine de Herakleitos'un
bu mzikal analojiyi tamamen gzden kardna ihtimal veremiyorum. Ama
lirle yay arasnda yapt karlatrma nda byle bir iddiada bulunulduu
da olmutur.44 Bu konuda, birbirinden ayrlma (chiouv) eilimi gsterenin
bir araya geldiini ve en gzel uyumun birbirinden farkl olan eylerden do
duunu syleyerek Herakleitos' a itibar eden Aristoteles' e gvenmemek iin bir
sebep bulmaya almak, kukusuz risklidir. Doal olarak bu, mzikal uyum
dan baka bir eye iaret ediyor olamaz.45 Dahas, Aristoteles'teki bir baka
pasaj bize, Herakleitos'un, hem tanrlar hem de insanlar arasnda egemen olan
ekimeyi haksz yere lanetlemi olan Homeros' a kar bir argman olarak,
"yksek ve alak olann uyumu" dncesini ileri srdn syler.46 Bir dier
rnek olarak kart cinsler arasndaki uyumdan bahseden de yine Herakleitos
olmaldr ki, Aristoteles ayn pasajda bunun da szn eder. Bu konudaki
pheler de benzer ekilde inandrc deildir.47 Herakleitos'un kartlarn bir
lii dncesi, hibir suretle tek bir anlama indirgenemez. Onu sadece bi
tiiklik ve balantsallkla ilikilendiremeyeceimiz gibi, gerilim, uyum veya
kaynamayla da balantlandramayz. Herakleitos ou zaman rneklere ba
vurmaktadr, ancak bunlar sembolik anlamda kullanr, tmevarm amacyla
deil. Bu rneklerle ifade ettii ey, kendini en eitli renklerle aa vuran
derin bir sezgidir, net bir ekilde tarif edilebilen bir mantksal karm deil.
*
Vech-i kyas.
165
Seni de yakalamaktan geri kalmayacak / Mukaddes sr, gn kadar berrak. Goethe, Epirrhe
ma.
166
ve yine bu mesaj Tanrsal Olan'n hakiki bilgisi olarak sunmak iin her tr
areye bavurup derin bir esrar havas iinde sarmalayn zaten gzlemle
mi durumdayz. imdi, bu retinin yeniliinin nereden kaynaklandn ve
kendinden nceki dnrlerin grleriyle nasl bir iliki iinde olduunu
sormak daha da ivedi hale gelmitir. Doa flozof1ar daha nce btn eylerin
temel sebebinden bahsetmilerdi; keza Ksenophanes tek bir Tanr olduunu
ilan etmi, Parmenides ise Var Olan'n birliini ve biricikliini vazedip duyum
dnyasnn okluunun sadece grnmden ibaret olduunu gstermeye a
lmtr. lk bakta, Herakleitos'un baarsnn zgnlnn, birlik teorisin
de yapt hangi deiiklie dayandn sylemek bir hayli zordur.
Miletoslularn birlik ilkesi, dorusal bir kozmik geliim srecinin ban
da, onun maddi ap;d'si konumundayd. Amalar, her eyin nasl ve nerede
baladn ve ilk nce neyin var olduunu bulmakt. Herakleitos ise olu ve
yok olu srecini kartlarn srekli olarak birbirine dnm olarak grr.
Bunu, eylerin durmadan gezindii "aa ve yukar yol" olarak tecrbe eder.48
Hatta bu prensibi kozmolojiye bile uygular ve evrenin bozulmaz temeli ola
rak ate retisiyle tam da burada karlarz. Muhakkak ki, fragmanlar tam
anlamyla gelimi bir doa teorisi sunmaz; bizzat Herakleitos' un, esas baar
sn Miletoslu seleflerinin retilerini gelitirmesinde bulduu da phelidir.
Hatta ilk ilke olarak atei tercih etmesinin bile, temel gr olan kartlarn
birbirine dnm ve srekli deiimiyle aklanmas gerekiyor gibi grn
mektedir. Keza atei gerekten de ilk ilke veya apx olarak grp grmedii
de tartmaldr. "Hepimiz iin ayn olan bu evren, ne bir tanr ne de bir insan
tarafndan meydana getirildi. Her zaman vard, halen var ve hep olacak, son
suza dek yaayan, derece derece kendini tututuran ve derece derece sndren
bir ate olarak" (B 30). B irtakm zorluklar ieren bu szlerin daha net bir yo
rumunu yapmak iin burada durmamza gerek yok; keza Herakleitos'un, Sto
aclar tarafndan kendisine atfedilen evrensel bir yangn (KrrUpfficrt) teorisini
savunup savunmadna dair can skc soruyu sormak da art deil. Bana yle
geliyor ki, Antik a'da bile, dnya tarihinde her eyin atele yok edilecei
bir dnem hakknda Herakleitos'a atfedilen kesin ifadelere rastlanmad,49
bu teorinin sadece u tip cmlelerden karld gayet aktr: "Her ey atele
dei toku edilir, ate de her eyle, tpk mallarn altnla ve altnn mallarla
dei toku edilmesi gibi." (B 90). Ne var ki bu dei toku, u fragmanda
aka grld zere, dnyada her an yaanmaktadr: ''Atein dnmleri:
nce deniz; denizin yars toprak, yars da kasrga." (B 3 1 ) . Burada unsurla
rn daimi dngsnden bahsediliyor olmaldr. Bu fragmanlar, Herakleitos'un
1 67
kartlarn birlii teorisine kozmolojide bile belirgin bir yer ayrm olduunu
gstermektedir. Ondan nceki doa filozoflar, temel varsaymlaryla uyumlu
olarak, dnyann meydana geliini ayrlma veya seyrelme ve younlama gibi
tamamen fiziksel hipotezlere bavurarak tek bir temel unsura balamaya a
lrken,50 Herakleitos ak bir ekilde srecin fiziksel yanyla daha az ilgilidir
ve daha ziyade, meydana gelen her eyin kartlklar ierdiini ve birliin tam
da bu kartlklar iinde kendisini srekli yenilediini ileri sren temel yakla
mn destekleyen kantlar bulmay amalamaktadr.5 1 Bylelikle, birlik temel
olgu haline gelir; bizzat olaylar, ikinci kez girildiinde artk ayn olmayan bir
nehrin taknlna sahip olduu zaman bile, birlik her zaman varln tam
anlamyla srdrr. "Deierek dinlenir." (B 84) . B izzat dnya benzer bir e
kilde deiime tabidir ve ate, onun kendisini dntrd kartdr. Herak
leitos'un "Btn eyler birden gelir" gibi ifadelerden tatmin olmayp, "Her ey
birdir" ve "Her eyden bir, birden her ey" demeyi tercih etmesinin sebebini
bu ekilde anlayabiliriz.52 Ona gre eri nemli ey, dzenin her zaman tersine
dnebilir olmasdr.53
Parmenides'in aksine, Herakleitos birlii herhangi bir deimez Varlk'a
sabitlemeye almaz, aksine onu srekli deiimin kendisinde bulur. Dolay
syla, ayn amaca sahip olmasna karn, Parmenides'e tamamen zt bir yol tu
tar. Son zamanlarda, sanki Herakleitos, birlik ilkesini herhangi bir hareketsiz
Varlk ne srmeden ve eylerin grnteki okluunu reddetmeden, ezeli
ve ebedi bir ilke olarak samimiyetle korumak istiyormu gibi, birlik proble
mine getirilen iki zmden Herakleitos'unkinin daha karmak olduu ve
mantken Parmenides'in bilinmesini gerektirdii ileri srlmtr.54 Bu hipo
tez bana mmkn grnmyor. Birlii, Elea okulunun Varlk anlay iinde
sabitlemek, Herakleitos'un tutabilecei yollardan biriydi; halbuki Heraklei
tos'un tercih ettii, birliin kendisini deiim dnyasnda da srdrmesine
imkan verecek olan yol, onyallarn doa bilimleri erevesinde daha makul
bir yoldu ve onun ruhuna ok daha uygundu. Yeni olan ey, natralist dn
ya grnn, insann dini enerjisini daha da zinde cevaplar retmek zere
nasl harekete geirdiini ve kendi metotlar yardmyla ondan yeni bir varlk
yorumu karmaya nasl ynlendirdiini fark etmemizi salayan mistik bir
birlik kavram gelitirmesidir. Herakleitos'un baard ey ite budur. Herak
leitos eski doa filozoflaryla tam olarak ayn zeminde durmaz, buna karn
onlarn bildirdii hakikatler bak asn derinden etkilemi ve deitirmi
tir. Nitekim onlarn keifleri ylesine byk ve kar konulmazd ki, insann
manevi yaam ve bu dnyadaki yeriyle ilgili kanlmaz etkileri pek dikkate
1 68
64) . Zeus'un geleneksel silah yldrm, burada yine en yce tanrnn silahdr.
nndekileri srerek evrende ilerleyen ilk atein fkeli alevidir o. Heraklei
tos'ta atein idare etme veya dmende bulunma62 gcne sahip olmas, onu
tamamen Tanr'yla ayn klmasa da en yce bilgelikle yakndan ilikilendirir.
Anaksimandros ilk ilkesinin her eyi idare ettiinden bahsettiinde, onu akla
sahip olmayan bir ey olarak dnmek zordur. Hem Ksenophanes hem de
Herakleitos, ilk ilkelerini en yce bilgelikle ve dnyay hareket ettiren bir akl
la donatacak kadar ileri gitmilerdir. Yine de, tanrsal yasann ieriini olutu
ran kartlarn birlii ilkesi tarafndan ak bir ekilde belirlenmi bir zihinsel
etkinlik sergileyen bir Tanr'yla sadece Herakleitos'ta karlayoruz. Peki, tek
bir gcn koyduu bir yasay yasa olarak adlandrmak ne kadar dorudur?
Hukuk sahasndan doan yasa fikri, bir Yunan iin herkes tarafndan uyulan
evrensel norm anlamna gelir. Herakleitos'un zamannda genellikle buna o
unluun oyuyla karar verilirdi, nk o demokratik bir ada yaad. Ne var
ki, Herakleitos, bizzat evrenin bir ifadesi olduunu dnd bu evrensel
normun, kendisine ait tek bir tanrsal ynetici anlaynn iaret ettii, en yk
sek ilkenin teklii fikriyle badatrlmas gerektiini hisseder. Ve bu ikilemi,
"Birin iradesine boyun emekte de bir yasa vardr" (B 33) diyerek bir zme
kavuturur. Mutlak yetkinliiyle Tanr'nn bizzat kendisi evrenin yneticisiy
se, iradesi herkes iin en hayrl yasa demektir.63
1
2
Bkz. K. Reinhardt, Parmenides, s. 205 vd. Zeller ve Burnet antik doksograflarn yolunu
takip edip Herakleitos'u esas olarak Miletoslular tarznda bir doa fllozofu olarak grmeye
171
Bu "tek bilge" atein bir gstergesi deildir. Reinhardt'n da belirttii gibi, ate onun fiziksel
tezahr ve ifade biimidir. Ayrca bkz. H. Cherniss, Aristotle's Criticism. ofPresocratic Philo
sophy (Baltimore, 1 935).
6 Bkz. Bruno Snell, Hermes, lxi, s. 353; Wilamowitz, Hermes, lxii, s. 276.
7 Hippokrates klliyatndaki Aforizmalar hakknda E. Littre'nin analizi iin bkz. CEuvres
d'Hippocrate, iv, s. 435-43.
8
1 O Son yllarda, dncelerine ynelik git gide artan ilginin bir rn olarak, Herakleitos
hakknda son derece geni bir literatr ortaya kt. Bunlar arasnda Herakleiros'un frag
manlarnn en titiz ve eksiksiz yeniden yorumu olarak u kaynaa bavuruyorum: Olof
Gigon, Untersuchungen zu Heraklit (Leipzig, 1 935). Bu konuda benim deerlendirmeme
de bkz. Paideia, i2, s. 1 78-84.
1 1 Ben
a:i (daima, sonsuza kadar) szcn EOVTO ('olmak' fiili) ile ilikilendiriyorum (Di
al;Jv:rnt yivovm (anlayszdrlar) ile deil (Burnet). Bu cmlenin btn hakknda
eksiksiz bir deerlendirme iin bkz. Gigon, a.g.e., s. 1 vd. onyallarn kulland lciv (
els),
gerek, doru) szcyle karlatrn, bkz. Hipp. De vetera medicina, C. I. Burada tp,
bir
TEXVTJ Eucra (gerek sanat) olarak adlandrlmaktadr. Bu konuda -rou Myou l6vrn
a:i (Logos sonsuzdur) ile TOU Myou EOVTO ;uvou (Logos ortaktr) ifadesini karlat
rn (Herakl. B 2) . erik iin bkz. B 34: a;uv:rn UKOU<JUVTE K(J)(j>OlcrtV EoiKacr q>an
aurnicrv apwp:1 mp:6vm ardvm (iittikleri zaman sar gibidirler, varl yokluu
bir sz onlar iindir) Ayrca kr. B 72. Bu slup kastl olarak retorik olmakla birlikte eski
dini Prophetenrede'yi' andrr.
1 2 Benzeri iin bkz. B 50:
OUK lou
(J).)..a
mek).
13
8mpEmv
B 64, B 1 1 2 (?) , B 1 1 3, B 1 1 6'da kullanr. Ayrca q>p6vrcr szcnn pratik anlam iin
bkz. Jaeger, Aristotle, s. 8 1-4. Herakleitos, TO q>pov:Tv ap:-r :yicrTT] (sa grl olmak
byk bir erdemdir) (B 1 1 2) demektedir. (Kranz,
tercih eder.)
*
konumak ve davranmaktr).
20 A.e. B 73, o'. o;i
konumamal) .
2 1 A.e. B 1 .
22 Bkz. n. 1 4 .
23 A.e. B 2.
24 A.e. B 1 1 3.
25 Bkz. aada s. 1 89.
26 Bkz. a.e. B 29, B 1 04. Ayrca kr. B 49.
27 Bkz. yukarda s. 1 59.
28 Herakl. B 1 13 .
2 9 Bu konuda benim u makaleme bakn: 'Praise of Law: The Origin o f Legal Philosophy and
the Greeks' in lnterpretations of Legal Philosophy: Essays in Honor of Roscoe Pound (N.Y.,
1 946), s. 359.
30 Bkz. yukarda s. 54.
3 1 Erinyes, yaamn doal kanunlar diye adlandrdmz eylerin ihlal edilmesini hibir ekil
de affetmezler. Bkz. Hom. llyada xix. 4 1 8 .
32 Bkz. yukarda s . 49.
33 Anaksimandros'un dikesinin anlam hakknda da benzer bir deerlendirmede bulunmamz
gerekirdi. Bkz. yukarda s. 54.
34 Diog. L. ix. 5 (Herakl. A 1): 'tO e q;p6;vov a'.to PPA.iov Ecr'tl ev ato to cruvsxovo
Il;pi qfo:ro, tjpr<a e Ei <pEi Myou, E'i <E <ov t:pi to tavto Kai toA.mKov
Kai 0;oA.oytK6V (onun ad altnda gelen kitabn temel konusu doa zerinedir; blmdr:
birinci evren zerine, tekiler politika ve tanrbilim zerine).
O OU <j>T]CH tEpi <j>UCTEW EtVat 'tO cr1Jyypaa, UAAU tEpi tOAt'tEiU, 'tU
e tEpi qucr;ro f.v tapa;iyato ElOEt KEtcr0a ([Diodotos], eserin doa zerine deil,
devlet zerine olduunu syler ve doa ile ilgili blmn rnek olsun diye bulunduunu ile
ri srer). Metinde kullanlan "sadece bir model ilevi grmek'" ifadesi bence Yunanca
f.v
tapaEiyato E'iEt KEtcr0a ifadesinin en uygun tercmesidir. Bu, Herakleiros'un, esas
ilgilendii alan olan insan yaamnn felsefi yorumu iin bir kalp olarak kozmik paralellik
lerden faydaland anlamna gelir. Ona gre kozmos, insan yaamnn daha byk ve geni
bir hali demekti. Herakleitos'tan ncekiler bir kozmos fikrine tam bu yoldan varmlard.
Toplumsal dzen kavramn bir btn olarak dnyaya aktarmlar, sonra yeniden dnyada
bir dzen kefetmilerdi. Diodotos'un, Herakleitos'un kitabyla ilgili gryle, Paideia'nn
ikinci ksmnda Plaron'un Devleti hakknda sunduum u yorum karlatrlabilir: Pla
ron'un bu eseri, birok okur tarafndan anlald gibi sivil ynetim hakknda deil, insan
ruhunun eitilmesi hakknda bir almadr ve politeia Platon'un paideia'snn ideal ere-
Laertios'tan yaplan alntda Candan entuna evirisini kullanmakla birlikte (rnek), met
nin geri kalannda 'model' kelimesini tercih ettik.
173
hakkndaki u sz karlatrlabilir:
(her eyi evreler ve her eyi ynetir. . . ayn zamanda tanrsal bir ey).
Kai o OOK:i TO Tiv VOT]O'lV f.xov dva 6 a'w KaA.o'.:vo; l>tO TcJ.lV
av0pcitCOV Kat 'JtO TOUTOU tclVTU K1Jp:pv1icr0a Kal tclVTCOV KpUT:V (ve bana yle geliyor
ki, bilme
[vocn] gcne sahip olan ey, insanlarn hava dedikleri eydir, her eye hakimdir ve
Eif\va 8E XP TOV
t6A:ov EOVTa uv6v, Kai OiKT]V f.pv, Kai yv6:va tclVTU Km' f.pv Kai xp:civ (bilme
liyiz ki, sava ortaktr ve adalettir ve her ey atma araclyla meydana gelip yok
olur) (Son szck bozuktur ve henz uygun bir ekilde dzeltilememitir.) Her ikisinin
de ortak zellii anlamazlk olduundan Sava'n bir durumaya (dike) benzetilmesi, son
tahlilde, Herakleitos'un dnya algsnn, olu ve yok olu srecini bir duruma (dike) olarak
gren Anaksimandros'a kadar uzandn gstermektedir. Bkz. yukarda s. 53. Heraklei
tos'taki
t6A.:ov e6VTa uv6v (sava ortaktr) szleri Homeros'un (//yada xviii. 309) uvo
' EvuaA.o (Sava Tanr herkes iin bir [ortak]) szlerinin bir eitlemesidir. Dolaysyla
Homeros "hakikati biliyordu" ve Herakleitos'un kartlarn birlii teorisinin Homeros'la
ilgili tartmalardan domu olmas (ki Gigon byle dnmektedir, a.g.e., s. 1 1 7) her ne
kadar ok dk bir ihtimalse de, Homeros, tpk hakikatle eliiyor grndnde hcu
ma uramas gibi teorinin tan olarak da alntlanyordu (bkz. n. 46) .
42 Herakl. B 1 1 4. Bkz. yukarda s. 1 6 1 . Bu tanrsal
dair sylediklerine benzer bir ekilde (B 53), onun "her eye dilediince hkmettiini, her
eye yeterli olduunu ve her eyin sahibi olduunu" syler. Bunlarn hepsi her eye kadir
tanrsal bir varln vasflardr. Dolaysyla, bu balamda "Sava", bildiimiz savatan ziya
de, dnyada egemen olan, 'atan kardar(n uyumu)' ilkesini ifade eder.
43 A.e. B 65. Burada kartlar XPcrocr'.v (yoksulluk, ihtiya) ve K6po (tokluk) olarak ad174
Herakl. B 60.
175
bir aklama getirmiyor). Yine de, Herakleitos'un btn dncesinin eylerin birliine
yneldii gz nne alndnda bu durum kolaylkla aklanabilir.
52
Herakl. B 1 0 , B 50.
Bkz. K. Reinhardt. a.g.e., s. 64 vd. Bylelikle Reinhardt, Herakleitos ile Parmenides ara
sndaki tarihsel ilikiye dair geleneksel gr, yani Parmenides'in Herakleitos'u eletirmi
olduu grn tersine evirmitir. Ne var ki, Parmenides'in B 6'da Herakleitos'u hedef
almad konusunda (bkz. yukarda s. 1 44) Reinhardt'a katlyor olsam bile, iki dnr
arasndaki ilikinin tersine evrilmesi gerektii ve Herakleitos'un kartlarn birlii teorisi
nin, ortak deneyime dayanan olgular ve eski doa flozoflarnn grlerini Parmenides'le
uzlatrmaya ynelik bir adm olduu fikrinde deilim.
55 Bkz. Gigon, a.g.e., s. 1 3 5 vd. ve kitabn geneli. Gigon, Herakleitos'u heterojen tarihsel ge
lenek ve fikirlerden etkilenmi sentetik bir zihin olarak grr. Ona gre Herakleiros'un te
olojisi, onun felsefesinde "kozmolojisine kyasla ok tuhaf" duran "yabanc bir unsur" dur.
Dolaysyla Gigon, Herakleitos'un dncesinde bu unsurun varln aklayacak harici
bir etki arar ve bunu, Sokrates ncesi f!ozoflar arasnda par excellence teolog olarak adlan
drlabilecek bir dnr olan Ksenophanes'te bulur. Ancak Herakleitos'la Ksenophanes'in
grlerinde baz ortak noktalar (rnein tanr anlaynda btn antropomorfik analojileri
reddetmeleri) olsa da, teolojileri znde farkldr ve sadece farkl kkenlerden kaynaklan
makla kalmayp tamamen farkl ruhlara sahiptir. Herakleitos'un onya doa felsefesinin bir
ge dnem temsilcisi olduunu ve bu bedene ruh olarak bir Ksenophanes teolojisi alad
n syleyemeyiz. Aksine onun teolojik fikirleri, tpk kozmik hayata ilikin anlay gibi,
Miletoslulara zg icrwpir'den (aratrma) domu, dolaysyla da onu her eyden nce bir
dnya yorumu eklini alan bir felsefeye dntrmtr. Bu kitapta gstermeye altmz
zere, teolojik unsur onya doa felsefesinde bandan beri mevcuttu. Herakleiros'un Tanr
fikrinin gerek kkeni, Ksenophanes'te karmza kan, gkyzndeki her eyi gren yce
Tanr'dan ziyade, Anaksimandros'un dike'sidir. Herakleitos, Tanr dedii eyi, kendisini ev
rende bu dikenin faaliyetleri iinde, yani dnyadaki yaam oluturan temel kartlklar
arasndaki atma ve uyumun iinde aa vuran bir ey olarak grmektedir. Bu tamamen
kendine zg mantksal bir Varlk anlaydr. Ksenophanes bu en yksek Tanr anlayna
tamamen deiik bir yoldan, Tanrsal Olan'n tabiatna uygun (npfaev) olmadn dn
d geleneksel tanrlarn vasflarn kabul etmeyerek ular. Silloi yazar nce geleneksel
tanr grnn ahlaki ve kozmolojik eletirisiyle ie balar. Miletoslu doa flozoflarndan
renmi olduu yeni kozmik evren grnn, Ksenophanes'in tanrsal asalet ve kudret
fikrine katk salam olduu dorudur. Nitekim ancak gkyzndeki her eyi kuatan ve
hibir tarafa hareket etmeden sadece dncesiyle btn evreni yneten bir Tanr, Kse
nophanes'in Tanrsal vasflara "uygunluk" artlarn karlayabilirdi. Yine de, Herakleitos'ta
olduu gibi, onun Tanr'nn kudreti ve bu dnyadaki ileriyle ilgili fikirlerinin, insan doas
ve kozmik yaam hakkndaki yeni bir mantksal grten doduu sylenemez. te yan
dan, Herakleitos'un dncesinde Tanrsal Olan'n doasnn, Milecoslularn kozmoloji
sinde olduundan daha geni ve nemli bir yer igal ettii anlalmaktadr; yle ki, sonraki
antik yorumcular ya onun felsefesinde ayr teolojik, politik ve kozmolojik ksmlar tespit
edebilmiler ya da onun kozmolojisini hi ciddiye almamay tercih edebilmilerdir (bkz. n.
34 ve 36).
56 rnein B 14 ve B 1 5 'te, D ionysos kltnn ayinlerine saldrmaktadr. Ne var ki genel
176
olarak halkn dinine kar tutumu, daha ziyade, onun kavramlarn, kendi felsefi bak as
ve yeni grleri odanda yeniden yorumlamak eklindedir. Ksacas Herakleitos, ou za
man mistiklerin tercih ettii yoldan giderek, aklamaz (fegt nicht aus), yeniden anlam verir
(fegt unter) (Goethe, Faust). rnein Zeus'u (B 32) ve ann gizem dinindeki "umur"u
(E/,ni;) yeniden yorumlar (B 27). Benzer ekilde Erinyeler, onun fragmanlarnda, yeni bir
kozmik anlamda yorumlanr (B 34); Delphoi'deki kahinin gizemli dili, Herakleitos'un d
ncesinde doann dilinin bir sembol haline gelir (B 93), keza Sybilla da yle (B 92).
Ayn ekilde, ldkten sonra yaayanlarn koruyucular haline gelen kahramanlar mitini de
yeniden yorumlar (B 63) .
57 Ksenoph. B 2, 1 9 vd. Bkz. yukarda s. 80.
5 8 Herakl. B 78: eo; yap av9pcimov i;v OUK EXEl yvcia;, 9dov Oi; EXEL Diels, Gigon ve
dierleri, yvcia;' "eylerin iyzn grme yetenei" olarak tercme ettiklerinden ben
de metinde bu karl korudum, ancak bu szn yorumlanmas gerekmektedir. Theognis
60'ta yvcia;, "normlar" veya "ltler" anlamndadr; kr. Theognis 693: Fazla yemek
birok budala insan mahvetmitir, nk insann baht akken ly bilmesi zordur. te
yv&, tam da bu yv&va fa-pov'dur(ly bilmek); dolaysyla (Theognis 1 1 7 1 ) bir in
sana tanrlar tarafndan verilebilecek en byk hediye olarak adlandrlr; zira "her eyin s
nrnn bilgisi ondadr." Bu szckler besbelli ki Solon'un 16 numaral fragmannn (Diehl)
baka ekilde ifadesinden ibarettir. Nitekim burada, her eyin snrlarna (tcipata) sahip
olan, grnmez yvwocr'.vr (basiret) ltn grmenin en zor ey olduu sylenmektedir.
Paideia'da (i2, s. 452, n. 73), skenderiyeli Klemenr'in, Solon'daki yvwocr'.vr 'yi Tanr'ya
atfetmesinin yanl olmas gerektiini gstermek iin bu paralellikleri kullandm. Solon bu
rada insana ait olan, ama ok seyrek rastlanan bir zellikten bahsediyor olmaldr. Theognis
895 de eklenebilir: yv<l; o'.i:v li::vov av'p EXEl afrco; EV auTO: o'.' ayvwocruv;,
Kupv', 6uvrp6TEpov (Kurnos, insann sahip olabilecei, idrakten daha iyi bir ey yoktur;
daha ac bir ey de yoktur idrak edememekten). Ancak Herakleitos ram da Klemenr'in Solon' a
atfettii eyi syler. Yani ona gre insan doasnda yvci yoktur, bu ancak tanrsal bir
zelliktir. Yetikin bir adam bile Tanr'yla karlatrldnda vipro;'tur [ocuk, rdn
ispat ermemi] (B 79) . Tanrsal cro<p6v (bilgelik) aslnda navmv KEXWpcrEvov'dur (btn
eylerden ayr) (B 1 08) ve bu yzden i;v TO cro<p6v (B 32 ve B 4 1 ) olarak adlandrlr. ayet
yvci ly (ETpov) bilmek demekse, Herakleiros'un kursal eylerle ilgili olarak neden
bu kadar ok lden bahsettiini anlamak kolaylar. rnein, gne llerini amaz (B
94); kozmos tii p UtT6::vov fapa Kal atocrP::vv'. ::vov fa-pa'dr (l ile yanp l
ile snen ate) (B 30). Burada ::TpEETat d; TOY aUTOV Myov (ayn Logos'a gre llr)
(B 3 1 ) ifadesinin 9aA.acrcra (deniz) ve dnmleriyle ilikili olarak kullanldna dikkat
edin. Benzer ekilde, ate ile "btn eyler" (B 90) arasndaki srekli karlkl alveri de
(avtaoptj), onun t:lbi olduu bir l olmas gerektii fikrini gerektirmektedir.
59 Bkz. n. 56.
60 Herakleiros'un Tanr'sn Zeus olarak adlandrmasn ve adlandrmamasn "halk dinine ve
rilmi bir taviz" olarak grmek pek mmkn deildir (Gigon, a.g.e., s. 1 40).
61 Anakasimandros A 1 5. Bkz. yukarda s. 48, 50. Gigon'un, Herakleitos B 41 'in metni
ne ilikin uyarlaryla karlatrn; yine de OTE11 EKUPEpvrcr:: (Diels) veya KUp:: pvuTa
(Bywater) okumamz pek bir fark yaratmaz. Kutsal yvci hakknda bkz. yukarda n. 58.
tavta a tUVTWV [her eyi her eyle] benzer ekillerde birok kez karmza kan bir dini
kaidedir.
177
62
:a
os
64). oiaKiEv klavuzun yapt itir ( o'ia'ran [dmen yekesi] gelir) ; ou zaman bilge
hkmdarn veya kraln ilerini ifade etmek iin kullanlan KUPepviiv, OtaKa vroiiv' sz
lerine benzer. Ate veya mitolojik dildeki "yldrm" (B 64), burada tanrsal hkmdarn
yerini alr.
63 Yunan deneyiminde yasann, genellikle, en yce insan bilgeliinin kiilemi hali olarak
kabul edilen tek bir kiinin, bir yasa koyucunun ii olduunu unutmamalyz. Platon Ya
salarda (645 b), yasa koyucunun bilgeliini tanrsal olarak adlandrd A.Oyo'tan ald
n syler. ayet bunu aklmzda tutarsak, Herakleitos'un v6o Kai p ouA.ft rsi8scr8a
tv6 (birinin idaresine boyun emekte de bir yasa vardr) (B 33) derken neyi kastettiini
daha rahat anlarz. Burada kastedilen ey, Zeus'u :pa;o' Kai rap' fou:0 :o OlKatOV exrov
(Zeus acmaszdr ve adaleti ellerinde ntar) szleriyle niteleyen Prometheus'un anlad an
Her ikisi de denizcilik tabiri olarak "dmende olmak, dmene gemek" ve dolaysyla "idare
ermek, ynetmek" anlamlarna gelir.
178
S EKZNC
B L M
EMPED OKLES
yleyse duyulara gvenmelisin / Onlar seni yanla yneltmez / Eer akln seni uyank
tutarsa.
185
kozmos (yani yasaya dayal dzen) haline getiren olu ve yok olu srecinin
arkasndaki kavram dike veya tisis (ceza) idi. Herakleitos bu kavram alrken
belli deiiklikler yapt ve uygulama alann doay da iine alacak ekilde ge
nileterek, btn insan yasalarna benzeyen ama ayn zamanda bunlarn hep
sinin zerinde yer alan bir evren yasasndan (nomos) bahsetti. Empedokles'te
fiziksel olgularn benzer ekillerde yorumlandn gryoruz. Empedokles,
kozmogonisindeki kadim tanrlarn, onur (n'j ytpa, 'ilev') ve karakter
(0o) bakmndan farkllamakla birlikte, hepsinin eit (foa) ve ayn yata
('ilA.tKa ytwav) olduunu vurgularken, besbelli ki kendinden nceki Yunan
teogonilerine, en ok da Hesiodos' a saldrmaktadr. Hesiodos, derin ve ge
ni Kaos iinden en eski tanrlar domaya baladnda, ilk olarak Toprak ve
Eros'un ortaya ktn dnmt. Platon Symposion'da, Phaidros'un yap
t konumada, Eros'un btn tanrlar arasnda en eskisi (nprnpurnw) ol
duunu kantlamak iin bu pasajdan alnt yapar. Yunanlarn dini ve siyasi
dilinde bu ayn zamanda onun en itibarl (nonmo) olduu anlamna geli
yordu. Yunan dncesinde "eski" ve " itibarl" szckleri birbirlerinin e an
lamls olarak. kullanlmaktayd. Bu ya ve itibar hiyerarisini bozma giriimi,
Aiskhylos'un Eumenides'inde - Erinyes'in, eski kuaa mensup tanrlarn gen
tanrlardan hak ettikleri itibar grmemesinden ikayet etmesi balamnda ykc bir tutum olarak sulanmaktadr.
Dolaysyla, Empedokles btn tanrlarnn "eit ve ayn yata" olduunu
sylerken, Yunan doa felsefesini modern fizik ve kimyann gzlyle anla
maya alanlarn sand gibi, evrende mevcut olan drt unsurun eit mik
tarda olduklarn kastetmez. Bu szleri, Diels'in tercmesinde olduu ekilde
sadece drt unsura iaret etmeyip, ayn zamanda Sevgi ve Nefret'i de kapsyor
gibidir. 48 Tanrlarn eitlii iddias sadece Thales, Anaksimenes veya Herak
leitos' un teki kozmogonilerine deil, daha nce belirtmi olduumuz gibi,
Toprak ve Sevgi'nin kozmogonik srecin ilk aamasn temsil ettiini syleyen
Hesiodos'un Teogoni'sine de gnderme yapar. Bu en eski tanrlar artk ayr
calklarndan ve mutlak iktidarlarndan mahrum braklm ve hepsi (rnfrra
mivra) eit ilan edilmitir. Hepsi ayn yatadr, yani hepsi en bandan itibaren
mevcuttur. Toprak dnya iin ne kadar nemliyse Ate, Su ve Hava da o ka
dar nemlidir. Empedokles her ne kadar Sevgi'yi sevip Nefret'ten nefret etse
de, Nefret de dnyann dinamik yapsn srdrmek iin Sevgi kadar gerek
lidir. Sevgi ve Nefret, Aristoteles'in causa movens (fail neden) ve causa materi
alis (maddi neden) eklinde dierlerinden ayrarak bizi inandrmaya alt
gibi, drt unsura tekabl eden tanrlarn zerinde deildir. Baka bir deyile,
=
189
Eudemos'un57 zamannda bile byle bir yoruma rastlamaktayz. Byle bir fik
rin domasna sebep olabilecek ey, ovir szcnden baka bir ey deildir.
Bu szcn "yalnz" anlamna gelen 6vo;'tan ziyade, "kalmak" anlamna
gelmek !Nw kknden tretilmesi, szcn askerlikte nbet yerini terk et
meme anlamnda kullanld Tyrtaeus'a ait yeni bir iir ieren bir papirs
tarafndan da dorulanyor gibi grnmektedir.58 Dolaysyla Empedokles'in
evren dngsnde Sphairos, hem Ksenophanes'in "ayn yerde hareketsiz du
ran" Tanrsnn, hem de Parmenides'in v' unun ilevini stlenmektedir.59 An
cak drt temel unsur veya "kkler", karma ve ayrlmalarna karn, aslnda
kendilerini sonsuza dek ayn ekilde srd:meleri anlamnda hareketsiz kalr
larken,60 Sphairos'un hareketsiz bir ekilde durmas sadece kozmik srecin bel
li bir safhasyla snrldr. Bylelikle Empedokles, Elea okulunun Varlk kavra
mn kozmik dng iindeki safhalardan yalnzca biri oarak korur. Bu safha,
dnyay hareket halinde tutan tanrsal Sevgi'nin kendi egemenliini fark edip
kendini tamamen gerekletirdii safhadr.61 Filozof, kutsal tanr Sphairos'u
tarif ederken, yine Ksenophanes'in izinden giderek tanrlarn insan biiminde
resmedilmelerine kar kar:62
ileri gelir. Kurtulu, insann ruhu, ilahi kaynayla yeniden birletiinde ger
ekleecektir. Empedokles insanlarn bu hakikate inanmalarn talep eder ve
kendisine kulak verenlerin kalplerine ok zor girdiini kabul etmekle birlikte,
onu ilan etmekten geri durmaz.75 Empedokles'in, bu r:icrrn; (inan) ile doa
teorilerinin kabul edilmesi ynnde talep ettii inan arasndaki fark konu
sunda tamamen ak ve net olduunu zannetmemeliyiz. Nitekim her iki isel
kesinlik duygusu iin ayn szc kullanmas bunun tam tersini gstermek
tedir.76 Empedokles Katharmoi'deki dinsel hakikatleri, tpk Sevgi ve Nefret'in
gleri gibi, tartlmaz bir ekilde bizzat yaad eyler olarak grr.77 Ne var
ki bunlar, Orpheusuluun ruh teorisi olmasa bu kadar derinden nfuz ede
meyecei bir manevi dnyann deneyimleridir.
Empedok:les'in kendi tanrsallna olan inanc, Katharmoi'den gnmze
kalan en uzun fragmanda karmza kan perian haliyle sanki h i de uyumlu
deilmi gibidir. Halbuki bu, daimon olarak adlandrd ruhun, ilahi yur
dundan bu maddi ve yozlamaya ak dnyaya srld zamanki halinin
dramatik bir tasviridir:78
deiliz. Ruhun burada bir daimon olarak karmza kmas iirsel bir ssle
meden ibaret deildir. Orpheusu ruh anlay, llerin ruhlarnn, kimseye
grnmeden babo dolaan daimonlar eklinde varlklarn srdrdkleri
inancyla yakndan ilikilidir ki bunu Hesiodos'ta buluyoruz.79 Orpheusu ruh
mitinde bu anlay, ruhun bedenden nce var olmas ve bedenden bedene ge
mesi fikriyle alakaldr. Daimon, doa felsefesinde karlatmz ayn evrensel
dngye dahil olur. O da, unsurlarnkine benzer kozmik bir silsileye tabi olur:
lahi bir kaynaktan yola kar, eitli formlar iinde gezinir ve yeniden o ila
hi kaynaa geri dner. Bu teorinin iki aya vardr: Birincisi; ruhun Tanrsal
Olan'la akrabalna dair mistik bir kesinliin sz konusu olduu dnlr.
kinci olarak da, ruhun baz byk gnahlar sebebiyle alalp ilahi kayna
ndan ok uzak dt kabul edilir. Btn dier etkenler (dng, arnma,
dn) , bu iki varsaym takip eder. Empedokles'e gre cinayet ilenerek el
lerin kana bulanmas, daimonun ilahi yurdundan kovulmasna yol aan ilk
gnahtr. Hayvan eti yenmesine ve kan aktlan kurbanlara kar yapt ateli
uyarlar buradan kaynaklanr:80
slupta, kimi zaman tuhaf grnse de, bu kavramlarla ifade edilen dnyann
kaynann, en derinlerdeki insani aclar olduunu grrz. Anaksimandros
gibi bir doa flozofunun, canl varlklarn temel bir ilkeden nasl doduun,
resmederken benimsedii yaklamla, bize kendi servenini anlatrken tyleri
rperen adamn tutumu arasnda ne kadar byk bir fark vardr:88
tn olan nceki varlyla balantsn fark eder etmez, bireysel bilincin ksa
menzilinin ok daha tesindeki eyleri grmeye balar. Yeni doan ocuun
hazin alay, Empedokles'in hafzasnda capcanl anlar uyandrr: "Aladm,
inledim ac ac, grnce bu almadm yeri."91 nsann bu dnyayla temas
nn ilk meyvesi acdr. Filozofun sembolizmi, bu allmadk, rahatsz mekan
(acruvew x:pov) karanlk bir maaraya benzeterek bir iki szckle anla
tverir. Nitekim balamndan kopuk bir fragman olarak gnmze ulam
olan, "Vardk ite, bu st rtl maaraya . . ."92 ifadesinde, Empedokles'in bu
dnyay kastettiine phe yoktur. Dnyann bir maara olarak dnlmesi
nin Orpheusu bir kkene sahip olduu konusunda baka bir yerde gl ka
ntlarla karlamaktayz. Burada da, tpk ruh-daimonun unsurlar tarafndan
oradan oraya frlatld byk fragmanda93 olduu gibi, airin kendisini bu
deneyimi yaayan birok ruh arasnda grmesi ve kendi d yolculuunun
da dier herkesin yapm olduu yolculukla ayn ekilde gerekletiine iaret
etmesi ilgintir. Empedokles, bu ortak kaderi paylaanlarla arasndaki beraber
lik duygusunu, birinci oul ahs kullanarak aka ifade etmektedir.
"Neesiz yer" imgesi bir baka fragmanda yeniden karmza kmakta94 ve
olduka ayrntl bir ekilde tarif edilmektedir. Buradan, Empedokles'in yal
nz Doa zerine iirinde deil, Katharmoi'de de, dinsel dnyasnn glerine
nasl ekil vereceini ve somutluk kazandracan bilen byk bir mitolojist
olduunu renmekteyiz. Epik teogonilerin alegorik slubuna uyan Empe
dokles, felaket getiren daimonlar, bu "neesiz yeri" dolduran, Hesiodos ve
Epimenides'te karlatmz gibi bir tanrlar kalabal olarak gsterir.
198
vede olduu dnemdir bu. Huzur dolu bir gemiin hayali, gelecekte kurtu
lua ulama ynnde bir beklentiyi de beraber getirir. Empedokles'e gre bu
an insanlar arasnda, oo
doann boyun edii ayn lmsz ilahi glerin (yani Sevgi ve Nefret ve
onlarn yasasnn) egemenliinin etkisi de, kendini ruhun yaamnda gsterir.
Doann bu ikili denetimi hakkndaki normatif ve etik-dinsel sezgi, gerekte
kiinin kendi manevi dnyasndan kaynaklanr. Nitekim Empedokles bunu
ilk kez muhteem doa tasvirinde aa vurmaktadr; bununla birlikte, bizzat
bu tasvir, Katharmoi'de karmza kan Orpheusu yaam grnde zaten
rtk olarak mevcut bulunan dalistik manevi deneyimi yanstr.
Lucr. De rerum nat. i. 7 1 6 vd.
2
Bkz. Hermann Diels, 'ber die Gedichte des Empedokles', Sitzngsberichte der Kniglich
Preussischen Akademie der Wissenschaften zu Berfin 1 898, s. 396 vd.; Jean Bidez, La biograp
hic d'Empedocle (Ghet, 1 894).
Ettore Bignone, Empedocle (Turin, 1 9 1 6). Kitabnn ilk blm olan 'Considerazioni ge
nerali'ye bakn.
5
1 0 Ayn Aristoteles, airler zerine kitabnda, Empedokles'i kulland dil sebebiyle "Home
ros tarznda" diye nitelemi, metaforlarnn ve dier edebi sanatlarnn zenginliiyle vm
tr (frg. 70, Rose). Aristoteles'e gre Empedokles retoriin de mucididir (frg. 65).
11 Bkz. yukarda s. 93.
12 Emp. B 3 (eskiden 4).
13 A.e. B 3 (4), 5. Bu yzden
1 5 Parm. B 1 , 1 6 vd.
16 A.e. B 8.
17 A.e. B 7, 2 vd. (eskiden B ! , 34 vd.).
18 A.e. B 1, 27.
19 Bkz. yukarda s. 39-40.
20 "Ey Tanrlar! Uzak tutun beni bu adamlarn budalalklarndan!" (Emp. B 3 (4), 1) sz,
daha cretkar dnce ekillerine iaret ediyor olmaldr. Buret (a.g.e., p. 227), Empe
dokles'in burada Parmenides'i kastettiini ikna edici bir ekilde gstermektedir. Kendi
tutumunundan "hrmet" diye balsettii u pasajla karlatrn: Ep. B 3 (4), 5,
ntm:
nap' Eucrni \A.aouc' EDVtoV lipa (getirin, yola koyuLnaya hazr iir arabasn, Hrmet
[lkesinden]). Bu ED cEir 'in ne olduu, nceki dizede ak bir ekilde gsterilmektedir
203
(n. !4'deki alnt). Burada Empedokles, Mz'den, "fanilerin duymasnda mahzur olmayan"
hikmeti kendisine bahetmesini ister. Baka bir deyile bu derin sayg, bilinli bir "haddini
bilme" eklinde tezahr eder. Bu turum, "hakikati tastamam bilmeleriyle" bbrlenenlerin
budalalklaryla kar karya getirilir. Kr. Emp. B 2, 6.
2 1 Emp. B 3 (4), 6-8.
22 Goethe, Vermiichtnis. 19-2 1 . dizeler (Btn Eserlere, Bd. 2 (jubiliiums-Ausgabe), s. 245).
23 Emp. B 3 (4), 9 f. Empedokles duyularmza gvenmemizi ister, ancak sadece bize ak ve
net bilgiler verdikleri srece.
24 nceki dizelerde yrtlen polemik iin bkz. a.e. B 3 (4), 1-8.
25 A.e. B 3 (4), 1 0- 1 3.
26 Parm. B 7, 4-B 8, 1 (eskiden B ! , 34-6).
27 A.e. B 8, 1 2 vd.
28 Emp. B 8, B 9.
29 Kr. Arist. Fizik i. 4, 1 87'20 (Anaksimandros A 1 6) .
3 0 Bkz. Simpl. Phys. 24, 2 6 vd. ve 1 49, 3 2 (Anaksimenes A 5).
31 Arist. Meta/ A 3, 984'8 vd. (Emp. A 28). Ayrca Diels'teki tanklkla ( Vorsokratiker i5) kar
latrn.
32 Emp. B 1 1 ,
33 A.e. B 1 2:
EK "tE yap ouoa' i:6vw a']xav6v fon y;vtcrea KUl T EOV i:l;aroA.tcrea
av'jVUCHOV Kai iirucnov. Bu dizelerdeki dncenin btn Parmenides'e zgdr. Keza
av'jvuawv (gereklememi) ve iiruawv (hakknda hibir bilgi olmayan, duyulma
m) szckleri Parmenides'ten alnmtr: B 2 (eskiden 4), 7 (burada avuat6v yazlmakta
dr) ve B 8, 2 1 .
3 5 Bu yndeki ilk adm, altnc yzylda ortaya kan teogoniler tarafndan atlmt. Bunlar
git gide Hesiodos'un Teogoni'sindeki eski Olympos tanrlar veya Olympos ncesi dier
tanrlar yerine, ak bir ekilde fiziksel ilkelere tekabl eden alegorik tanrlar koyma eili
mindeydiler. Bkz. yukarda s. 93-1 08.
36 Empedokles (B 1 7, 13) bunlar "daima var olan" ve "dng iinde hareket etmeyen" diye
adlandrmaktadr (kr. B 26, 1 2) . Olu ve yok olu, bunlarn birleerek eyleri var etmesi
ve ayrlarak yeniden datmasyla meydana gelmektedir. Ancak hi durmadan deitikle
ri iin ezeli ve ebedidirler ve dng iinde hareket etmeden kalrlar. Btn bu paragra
fn konusu, ilk dizelerin (B 1 7, 1 -2) son derece ciddi bir edayla tekrarlanndan (B 1 7,
1 6- 1 7) karlabilir (B 17, ! 8 'de Empedokles aka ate, su, toprak ve hava szcklerini
kullanmaktadr). Ntr ve eril formlar pasaj boyunca promiscue [ayrm gzetilmeksizin] kul
la lmaktadr: 6, aUaaaovw (deiirler); 7, auv;px6;va (bir araya gelir, birleirler); 8,
cpopru;va (ayrlrlar) [unsurlar]; buna karlk 13 (ayrca kr. B 26, 1 2) : mu<n 8' aiE\>
foav aKtVT]Wt (!) Kata KUKA.ov (hareketsiz kalrlar dng iinde) (8;oi [tanrlar) ) . Yine de
unsurlar ve tanrlar Empedokles'e gre ayndr. Empedokles'in f,6v (var olan) ve UKtVT]WV
(hareketsiz) szcklerini Parmenides dncesine ait kategoriler (kr. Parm. B 8, 26) ola
rak bilinli bir ekilde kullandn sylemeye gerek yoktur. Simplikios (Phys. 1 1 24-5),
204
43 Emp. B 17, 2 1 . Emp edokles burada Sevgi'den sz etmektedir, ancak ayn ey Nefret iin de
geerlidir.
44 A.e. B 1 7, 27-9.
45 A.e. B 20.
46 A.e. B 22.
47 A.e. B 23. "Uzun mrl" tanrlar, B 23, 8'in yan sra, B 2 1 , 1 2'de de karmza kmakta
dr.
48 A.e. B 1 7, 27. nceki dizelerde, oul ntr kullanmn (ixa
205
!es daha sonra wfrm ravw 'dan(l epsi) bahsetmek suretiyle drt unsur-tanry ve Neikos ile
Philia iftini (B 1 7, 27) de bu kapsam iine alr. (Kranz, Diels'in Vorsokratiker'ii beinci
basksnda, muw szcnden hem unsurlar hem de Sevgi ve Nefret'i anlar. Halbuki
Diels sadece drt unsuru anlamt.)
49 Emp. B 27.
50 A.e. B 27, 4,
5 1 Parm. B 8, 43,
54 Empedokles Varlk'n
Elea okulunu rnek alm olabilir, zira Parmenides'in sonlu Varlk'n ayn ekilde yorumla
yan Samoslu Melissos bu dnceleri byk ihtimalle Empedokles'in Doa zerine iirini
yazmasndan birka yl nce kaleme almt.
55 Simplikios (Phys. 1 1 24, 1 ) , Empedokles'in (B 3 1 ) Sphairos'u bir tanr olarak adlandrdn
aka ifade etmektedir.
56 Emp. B 27, 4 (kr. B 28, 2),
Sphairos'un tanrsal kiiliini vurgulayan klielemi ifadesi, ovin c;pryfa yaiwv, Home
ros'taki KJ8; yaiwv (zaferiyle vnp sevinerek) [llyada I, 405] trnden ifadelerin bilinli
bir taklididir.
57 Bkz. Simpl. Phys. l 1 83, 28 (Eudemos, frg. 7 1 , Spengel) :
ovi
szcnn "hareketsiz durmak" anlamna gelebileceini reddetmi ve Diels gibi onu "tek
banalk" olarak yorumlamt.
59 Ksenophanes (B 26) , Tanrs hakknda yle der:
206
ynden kendine eit) iin (ayrca bkz. n. 53), yine Parmcnides'te bir rnek bulabiliriz (B
8, 49,
oT yap :6.vw0:v foov). Burada ol, fourt]'ya (kendisine) denktir. Ne var ki Burnec
(a.g.e., s. 1 76, 49), yanl bir ekilde bunu dnl zamir deil ilgi zamiri olarak dnm
tr. Ayrca kr. Parm. B 8, 57,
63 Emp. B 30.
64 A.e. B 35.
65 Herakl. B 53. Bkz. yukarda s. 1 63.
66 Nefret'in tarifi iin bkz. Emp. B 17, 8 ve B 26, 6,
67 Bkz. a.e. B 1 1 5, 9- 1 1 .
68 Nefret hakknda bkz. a.e. B 1 1 5, 4 ve 1 4; Sevgi lkesi iin bkz. B 1 28 , 3 .
6 9 A.e. B 35, 1 .
7 0 A.e. B 1 1 2.
7 1 Empedokles'in tp alandaki teorileri iin bkz. M. Wellmann, Die Fragrnente der Sikelisc
dokles hakkndaki kaynaklar iin bkz. Emp. A 1 , 58, 60 vd. , 69; A 2-A 3. Ayrca ada
tbba etkisi konusunda kr. Hipp. De vet. med. 20.
72 Empedokles'in siyasal yaam hakknda Diogenes Laertios'ta (L. viii. 63), Aristoteles'ten
(frg. 66, Rose) ve tarihi Timaios'tan aktarlanlara bakn (a.e. 64 vd.; Emp. A 1 ) .
7 3 Emp. B 1 1 2, 4. Timaios, onun siyasal eitlik inanc ile iirlerinde yer alan, kendisine dair
abartl gr arasdaki ak elikiye dikkat ekerken (xi ve xii. kitaplar) bu pasaja atfta
bulunuyordu. Bkz. Diog. L. viii. 66, Emp. A 1 .
74 A.e. B 1 1 3.
75 A.e. B 1 1 4.
76 A.e. B 1 1 4, 2-3. Buradaki
207
cesi dneme ait olmas pek mmkn deildir. Anlald kadaryla bu, Helenistik ada
olumu bir metindir. Eduard Norden, Vergils Aeneis Buch VTnn Giri'inde, Vergilius'un,
Aeneas' n Ka:apacrc;'i iin bu trde bir epik iiri rnek aldn kantlamtr.
97 Emp. B 1 22 . B 1 23 'te, tanrlatrlan fiziksel ve ruhsal varlk iftlerine ilikin benzer bir liste
ieren baka bir fragman bulunmaktadr. Bu fragman, Empedokles'in iiri ve dncesinin
teogonik karakteriyle ilgili tabloyu zenginletirmektedir.
98 A.e. B 1 1 5, 1 4.
99 A.e. B 1 24.
l OOA.e. B 1 28 .
l O l A.e. B 1 28.
1 02A.e. B 1 30 .
1 03A.e. B 1 29.
104 Fasulye yenmesini yasaklayan u kurala bakn, a.e. B 1 4 1 .
1 0 5 A.e. B 2 . nsann snrl deneyimi hakknda ayrca bkz. B 39, 3.
1 06A.e. B 1 29. 6.
1 07 A.e. B 1 1 5 , 13 f. Kr. B 1 24.
108 Hesiodos'tan sonraki alegorik teogonik iir ve onya doa felsefesiyle ilikisi hakknda
bkz. yukarda s. 1 07.
208
D O KU Z U N C U
B L M
209
ki, onun Atina'da bulunduu tarihlerde yaygn olarak okunan, sradan insan
larn bile anlayabildii ucuz bir sekidir.3 Sekinin amac, unsurlar retisinin
teorik temellerini gstermek ve filozofun kendi szleriyle aklamakt. Ho
moeomeri' teorisini gz ard edip, sonraki yazarlarn Anaksagoras'n etkinlik
ve retileri zerine sylemek durumunda kaldklar eylerin salad daha
dolayl kantlara bavurursak, genellikle, arpc meteorolojik gzlemlerinden
bahsedilmekte olduu dikkatimizi eker.4 Hi kukusuz, onyal eski doa fi
lozoflar da benzeri almalar yapmlard, ancak genel anlamda bakldnda,
daha aina olduklar bir malzemeyle ie balayp evrenle ilgili karmlarnda
bu malzemeden azami lde faydalanm olduklar grlmektedir. Buna kar
lk Anaksagoras nispeten daha az rastlanan fenomenleri incelemekle ilgilidir.
Kendi yaad devirde son derece devrimci bir hipotez olan gnein parlayan
bir ta olduu teorisinin, Aegospotami'ye den gktana dair mehur gz
lemleriyle yakmdan ilikili olduu aikardr.5 Doal fenomenlerle ilgili dier
baz aklamalar da byk ihtimalle benzer gzlemlere dayanmaktadr. Bu
ampirik zellik, beinci yzylda yaayan onyallarn sadece en iyi bildiimiz
alan olan tpta deil, etnografya, corafya ve tarihte de ayrt edici zelliidir.
Herodotus ve Hippokrates okulu bilhassa iyi rneklerdir.6 Temkinli bir zihni
yete sahip olan ampirisi_zm, byk lde yaratc olmaya devam eden ve bu
yzden de bir emalatrma eilimi sergileyen eski doa filozoflarnn cretkar
dnme eklinin karsmda, yeni ve ilgin bir eydi.7 Grnd kadaryla,
bu ruhun tamamen bamsz gdlerden doduu ilk bilimsel aratrma alan
tpt. nsan hayatma kar duyulan yksek sorumluluk sebebiyle, eyleri sk
sk, adm adm smamaya dayanan titiz metotlarla kendini eitmi insanlarn
bir rnyd bu.8 Anaksagoras'n tpla, zellikle de beslenme eitimi ve bes
lenme teorisiyle ilgisi, kendini unsurlar teorisinde aa vurur. Nitekim Anak
sagoras'n beslenme teorisi, vcudun kendini idame ettirmesi ve belli yiyecek
leri zmseyerek geliimini srdrmesi problemini ele alma ve bunun vcuda
alnan maddelerin zellikleri ve bileimiyle ilikisini tahlil etme abasndan
domutur. 9 Bu adan, temel maddeler teorisi, tbbi gzlemleriyle dorudan
ilikilidir. Empedokles ve Apollonial Diogenes gibi dier ada filozoflar
da da tbbi bilimlere ynelik benzer bir ilgiyle karlayoruz. Ancak Empe
dokles'in retileri, baz tp yazarlar tarafndan, tbb hakiki bir bilim haline
getirmek iin doa felsefesine daha uygun den belli genel teoriler ortaya
att gerekesiyle reddedilmektedir. Dolaysyla Empedol<les'le ilgili durum,
*
ekilde, her eyle karmayan tek eydir, zira sadece belli varlklarda "az veya
ok miktarda" bulunur.31 Anaksagoras'a gre bu olgu, akln hibir eyle hibir
ekilde karmad kabul edilmedii srece, akl almaz bir eydir. nk aksi
takdirde onun, tpk dier her ey gibi, her eyle karmas gerekirdi.32
Fiziksel karm teorisinin erevesi iinde akla byle zel bir konum veren
Anaksagoras, bylelikle kendini akln dier eylerle karmad ynndeki
kat gereki kararnn tesine gemeye hazr halde bulur. Buradan yola ka
rak, bu olguyu, kendisi byle bir ayrmn farknda olmasa dahi, bizim ancak
metafizik olarak tarif edebileceimiz bir ekilde yorumlamaya giriir. Ne mut
lu bize ki, Anaksagoras'n bu konudaki szleri bize ulam durumda:3.
"Dier eyler, her eyden bir para ierir. Akl ise snrszdr'" ve kendi
kendini ynetir, hibir eyle karmamtr, aksine tek banadr, kendi kendi
siyledir. nk kendi kendine olmayp da baka bir eyle, herhangi bir eyle
karm olsayd, her eyde bir pay olurdu. nk yukarda da sylediim
gibi, her eyin her eyde bir pay vardr. Keza baka eyler onunla karm
olsayd, herhangi bir ey zerinde kendi kendineyken olduu kadar egemen
olmasna izin vermezlerdi. nk btn eylerin en incesi ve en safdr o. Her
ey hakknda her tr bilgisi vardr ve en byk gce sahiptir. Kk ya da b
yk, ruhu olan her eyi idare eden Akl'dr. Btn dn hareketini idare eden
ve hatta dn mmkn klan da Akl'dan bakas deildir. lk olarak bu
dn kk bir balangtan domutur, imdiyse daha da genilemektedir
ve genileyecektir. Akl, karan, ayran ve birbirinden uzaklaan btn eyleri
bilmektedir. Olacak ve olmu olan, yani imdi olmayan btn eyleri ve u an
olanlar dzenleyen de Akl'dr. Yldzlarn, gnein, ayn, havann ve aither'in
birbirlerinden ayrlrlarken gerekletirdikleri bu dn de o dzenlemitir.
Ne var ki, onlarn ayrlmalarna sebep olan da bu dnn kendisidir. Youn
kendini seyrekten ayrr, lk souktan, aydnlk karanlktan ve kuru slaktan.
Birok eyin birok ksmlar vardr. Ancak Akl dnda hibir ey, dier ey
lerden tamamen ayrlm veya uzaklam deildir. Ve Akl, [miktar olarak]
byk de olsa.kk de olsa birbirine benzer. Buna karlk, baka hibir ey
dier herhangi bir eye benzemez. Aksine, bir eyin iinde en ok hangi eyler
den varsa, o eyde en ok bunlar kendini belli eder ve etmitir."
Son zamanlarda, Anaksagoras' n Nous'la ilgili ifadelerindeki anlatm ekli
nin, dini iirlerin slubuyla tuhaf bir benzerlik tadna ve bunun bilinli bir
taklit olduuna iaret edilmitir.35 Anaksimandros'un, apeiron'dan, btn ey
lere klavuzluk eden ve her eyi bir arada tutan Tanrsal bir varlk olarak bah
sederken benzer bir anlatm ekli kullandn daha nce gstermitik. 36 Ger214
Anaksagoras, Akln, eer her eyle karm olsayd, onlara egemen olma g
cnden yoksun kalacan dnr.44 Gerek bir kozmogoninin, karma tibi
olmayan ikinci bir sebebi gerektirdii dncesi ite buradan doar. Bu sebep,
eylerin balangtaki karmdan ayrmasnn yol at girdap ya da dn
hareketinin ilk itici gcn meydana getirir. Esas itibariyle tamamen fiziksel
nitelikte olan bu anlay, baz modern astronomi bilginlerinin kozmolojik me
kanizmalarn harekete geirmek iin ihtiya duyduklar tanrsal nedensellikle
karlatrlmtr.45 Ama Anaksagoras'n teorisi bu fiziksel kinetiin tesinde
ikinci bir unsur ierir: Onun Nous'u, bugn ve gelecekte olduu gibi gemite
de, ta en bandan itibaren, dnyann geliim sreci iindeki tek tek btn
karma, ayrma ve tikelleme srelerini kapsayan ve her eye rehberlik eden
bir bilgidir. Nous, mevcut haliyle hava ve aither gibi maddeler ile yldzlarn
hareketlerini ve dnlerini nceden grm ve her eyi daha en batan kesin
bir plana gre dzenlemitir (otcK6crrcrn).46
Bu nceden dnlm dnya tasarm fikri, beinci yzyln rasyonel
fiziine tam anlamyla layktr. Keza rtxvr'ye (tekhne) btn varlk alemle
rinde kesin bir nem atfeden, hatta onu bizzat doada bulan bir dneme bu
bilhassa uygun der.47 Yaratc girdap, adalar gibi dnyann oluumunu
aklamaya alan Anaksagoras'n zeka dolu bulularndan biriydi. Girdaba
belli bir yn veren g olarak Tanrsal Akl gstermesi, onun fizik anlayna
yeni bir teleolojik cephe kazandrd. Platon'un dikkatini eken ve Aristote
les' e o mehur sz syleten buydu. Aristoteles'e gre, her ne kadar bu tele
olojik gzlemine fizik anlaynda yer vermeyip Nous'u sadece kozmogoniye
uygulam ve ona sadece mekanik bir aklama getiremedii ve sanki bir deus
ex machina gibi son are olarak bavurmak zorunda kald belli durumlarda
ynelmi olsa da, Anaksagoras'n dnyay yaratan Akl teorisi, bu filozofun,
nceki dnrler arasnda, sarholar arasnda ayk bir adam gibi grnmesini
salyordu.48 Muhtemelen, Anaksagoras bu cmlenin ilk ksmn, kendisine
yneltilmi ok ciddi bir itiraz olarak grmezdi. Besbelli ki, Anaksagoras, is
ter btn safhalaryla tanrsal Akl iinde nceden ina edilmi, ister yalnzca
onun tarafndan nceden bilinmi olsun, mmkn olduunca kendiliinden
alan bir mekanik sre tasavvur ederek, dnya tasarmnn rasyonelliini
garanti altna alm olduunu dnmtr.
Anaksagoras' n tanrsal ilk ilke retisinde bu kadar nemli bir yer tu
tan, karmam bir ey olarak Akl fikri, ayn zamanda ona, dnya sisteminin
btn iinde insann, hatta bizzat felsefenin yerini belirleme imkan verir.
"Akl, byk de olsa kk de olsa birbirine benzer," der Anaksagoras.49 Tpk
216
daha nce ruhu veya can olan eylerle bunlara sahip olmayan eyler arasnda
ayrm yapmas gibi, akllar arasnda da belli farkllklar kabul ettiine dikkat
etmeliyiz; ancak bu farkllklar, snrsz olan tanrsal Akl ile snrl olan insan
akl arasnda herhangi bir ekilde niteliksel benzerlikler bulmann imkansz
olduu anlamna gelmez. Aklmz, iimizdeki Tanrsal edir ve bizim tan
rsal Akla ve onun dnya iin ngrd plana gerek bir idrakle ynelme
m izi mmkn klar. Bu fikrin, fragmanlarda ak bir ekilde ifade edilmedii
doruysa da, hi deilse Anaksagoras'n Akl hakknda byle dnmesinin
son derece mmkn olduunu kabul etmek durumundayz. Zira onu Tanrsal
Olan'n z olarak dnmesi baka trl nasl mmkn olabilirdi?50 Bu ras
yonalizmde, bize bir para Empedokles'i n ruhun tanrsal kkeni inancn ha
trlatan bir mistik unsur sz konusudur; ancak Anaksagoras'ta ruli-daimonun
gnah ileyip kirlenmesi veya bitmez tkenmez aclardan sonra arnp tanrya
dnmesi gibi tecrbelerden eser yoktur. Anaksagoras'a gre Tanrsal olan saf
akldr, ileri yneten Akln etkinliidir. nsan, iinde tad benzer gler
sayesinde Tanrsal Olan'a dorudan ulaabilir. Anaksagoras'n felsefesi tepeden
trnaa fiziktir. Besbelli ki, onda teolojik anlamda antropolojiden eser olmad
gibi, bu tr herhangi bir arlk merkezinden de tamamen yoksundur. Yine
de bu fiziin ekseninde, i ki kutup olarak Tanr ve insan veya daha kesin bir
ekilde ifade etmek gerekirse, doann tanrsal ilkesiyle bunu kavrayan insan
bilgisi vardr. Anaksagoras' kendisine model oluturan etkileyici dnrlerle
ayn izgiye yerletiren de bu yapdr. Ne var ki, onu byk Perikles'in i lham
kayna ve Platon ile Aristoteles'in Akl felsefesinin bir habercisi olarak dn
dmzde, byle bir tarihsel perspektifin onu bize haddinden fazla yaknla
trdn ve abartl bir figr haline getirdiini unutmamalyz.
Bu teleolojik dncelerle birlikte, Tanrsal Olan'n felsefi adan incelen
mesine, tarihsel olarak en etkili ve tutarl motiflerden biri katlm olur. Telos
kavramnn esas olarak Sokratesilie ait olduuna phe olmasa da,51 Sokra
tesiliin her eyde iyilik, akl ve mkemmelik aray, adeta Anaksagoras'n
diakosmesis (dzene koyma) ilkesinde ve onun gerektirdii dzen dnce
sinde zaten mevcuttur. Sadece, tek tek olgularn aklanmasnda kullanlan
tutarl bir ilke deildir.52 Yine de bu safhaya fiilen beinci yzyl fiziinde ula
lmtr. Nitekim doal fenomenler hakknda, bu dneme ait bir kaynaa
kadar uzand aikar olan, tam anlamyla teleolojik nitelikte baz aklama
lardan haberdarz. Son yllardaki aratrmalar, git gide artan bir kesinlikle, bu
sistemin sahibinin Apollonial Diogenes olduunu gstermektedir. Diogenes
bir doa filozofu olarak daha ziyade ikinci snf bir dnr olsa da, onya
217
mel ilkesi olan havay ruhla, Akl'la ve bir btn olarak doadaki canllkla
zdeletirmesinin kanlmaz bir sonucudur.84 Ksenophon'un grnmez tan
ryla ruh arasnda kurduu benzerliin aslnda Diogenes'ten gelmi olmas, bu
anlayn Memorabilia'nn birinci kitabnn daha nce bahsetmi olduumuz
ksmnda tekrarlanmas nedeniyle daha da muhtemel hale gelmektedir (sz
konusu pasajda, insann organlaryla eitli mekanik dzenekler arasnda ka
rakteristik karlatrmalar yapldn grmtk). 85
Bu pasajda Tanr ile ruh arasnda kurulan benzerlik, Diogenes'in teolo
j isinin isel k noktasnn nceki dnrlerinkinden ne kadar farkl hale
geldiini aka ortaya koyan bir argmandan gelmektedir. nceki dnr
ler doay "btn eyler tanrlarla doludur" sznde ifadesini bulan canl ve
cokulu bir bilinle ele almlard.86 Yeni dnemdeyse artk doa tanrsal ka
rakterini yitirmitir. nsann gz artk her admda daimonlarn izlerini gr
mez ve bu yzden felsefe etin bir meseleyle kar karya kalr. nsan, akla
sahip olduu iin, evrendeki her eyden ayr dm, bir bana ve yalnz bir
varlk deil midir? Dnyada ondan ayr herhangi bir Akl veya ruh var mdr?
Bu anlay bir yandan insann omuzlarna ok ar bir sorumluluk ykler, bir
yandan da en azndan kozmos hakkndaki Yunan hissiyatn paylaanlar iin,
kk nsann muazzam kibir ve kstahlna k tutar.
"inde bir para akl olduuna inanyor musun?" diye sorar Ksenophon'un
Sokrates'i, gen Aristodemos'a. "Ve buna inanmana ramen, dnyada senden
baka hibir eyde akln zerresinin bile olmadna m inanyorsun? Yani be
deninin, var olan btn bu ktlenin sadece kck bir parasn oluturan
bir para toprak ve yine btn slakln sadece kk bir parasn oluturan
bir para su ierdiini, ksacas [doada] ok byk miktarlarda bulunan her
trden eyin kk paralarndan olutuunu bile bile, yine de btn bunlara
inanyor musun? Buna ramen hala, akln sadece sende olduunu ve sanki
mutlu bir tesadf sonucu onunla karlamasna onu bir ekilde kendinde
topladn m dnyorsun? Btn bu muazzam byklkteki saysz eyin
[gk cisimlerinin] bu kadar hayranlk verici bir dzen iinde seyirlerini deam
ettirmesini, sadece akldan yoksun anlamsz bir gcn saladna m inan
yorsun?"87
Muhatab bu eylerin sebeplerini gremedii iin onlar kukuyla karla
dn syleyerek itiraz ettiinde, Sokrates yeniden insan ruhu rneini verir;
o da benzer bir ekilde gzmze grnmemektedir.88 Drdnc kitabn ar
gmanyla kurulan bu balant, gerek bu argmanlar gerekse Ksenophon'un
evrendeki Akla ilikin ifadelerini ayn kaynaa dayandrmak iin ballba222
Kendi yaam formu hakkndaki bu bilin (pio) baka bir anekdotta ifade edilmektedir.
Bkz. Diog. L. ii. 1 O. Kendisine dnyaya ne iin geldii sorulan Anaksagoras yle cevap ve
rir: " Gne, ay ve gkyz hakknda tefekkr etmek (O:ropia) iin." Ne var ki ayn anekdot
Pythagoras iin de anlatlmaktadr.
3
4
IlEpi
:ucr:PEia'undan [Dindarlk zerine] alr) ve Diels tarafndan aktarlan dier antik yazar
lar (Anaksag. A 1 1 -A 12).
5
Parldayan bir ta olarak gne hakknda bkz. Diog. L. ii. 8 (Anaksag. A l); Aegospotami'ye
den gkta hakknda 4 numaral dipnotta alntlanan pasajlara bakn.
Bu ampirik eilim iin bkz. T. Gomperz, Greek Thinkers, i, s. 307- 1 5 ; Paideia, iii, s. 1 7;
Hugo Berger, Geschichte der wissenschaftlichen Erdkunde der Griechen (Leipzig, 1 903), s. 5 1 .
lk dnem Yunan
Yunan tbbnda bu metodolojik yaklamn klasik temsilcileri Antik Tp zerine kitab ile
aoi]A.rov :a qmv6:va
Anaksagoras'n fizik grnn tbbi k noktasyla ilgili olarak B l O'da bir imaya rastla
rz. Bu fragmanda Anaksagoras, sa, trnak, damar, arter ve sinirler gibi maddeler bandan
itibaren spermin iinde bulunmasa, bir canl bedenin bylesine farkl ksmlarnn ayn
spermden nasl doabileceini merak ettiini belirtir. Elbette ki, Anaksagoras'n vard bu
sonucu desteklemek iin bavurduu, renklerle veya mekanikle ilgili gzlemleri de vardr.
Yine de beslenme ve canl bedenlerin bymesi probleminden yola km olduu, Simp
likios'un eseri tarafndan dorulanmaktadr: In Arist. Phys. iii. 4, 203' 1 9 vd. (Anaksag.
A 45). Simplikios, Anaksagoras'n :poqf (byme) olgusunun gz nne alnmasndan
etkilendiini sylemektedir. Ayrca kr. Anaksag. A 46.
10 Bkz. 'Hippokrates', Antik Tp zerine, 20.
1 1 Bkz. yukarda s. 148.
1 2 Bkz. Emped. B 8, Anaksag. B 1 7. Her ikisi de olu ve yok olu szcklerinin kat bir ekilde
kullanlmamas konusunda hemfikirdir, nk gerekte olan ey, belli temel unsurlarn
karma ve ayrma srecinden ibarettir. Bu fikir besbelli ki Euripides'in kayp eseri Khrysip
pos'u etkilemitir (frg. 839 Nauck), evncrK: o' OUOEV :Gv yyvoEvrov KTA (var olanlardan
bir teki bile lmez). Ayrca bkz. Anaksag. A 43.
sonra Stoac felsefede greceimiz iki szck arasdaki keskin ayrmn, beinci yzyl ya
zarlarnda henz mevcut olmad anlalmaktadr.
14 Hippokratik eserlerde karma kavram hakim bir konuma sahiptir ve eitim, devlet ve ruh
teorisine ve Yunan dncesinin btn alanlarna buradan yaylmtr.
1 5 Genel olarak bu etki hakknda bkz. Jaeger, Paideia, iii, s. 5 vd.
16 ' Hippokrates', Kutsal Hastalk zerine, c. 1 . Burada i:pi] volioo (kutsal hastalk) szck- ,
224
!erinin bu geleneksel kullanm, onya doa felsefesiyle yetimi hekimler iin bir problem
haline gelmi olmaldr, zira bu kitap boyunca peine dtmz "tanrsal" (0dov) sz
c burada farkl bir anlam ("doadaki nedensellik") kazanmt. "Kursal hasralk" tedavi
edecek belli dinsel ayinler biliyormu gibi yapan byclerin ve sahte hekimlerin ineleyici
bir tasviri iin bkz. a.g.e., c. 2.
1 7 Herodotus. iii. 33. Herodotus'a gre Kambyses'in hasral aama aama gelime gstermi
tir. Geri ocukluundan beri onda bu epileptik hal bulunur, ama geirdii nbetler iledii
gnahlarla ilikilidir ve tanrsal bir Nemesis gibi gnahlarn rakip ederler. Apis kznn
ldrlmesinden sonra, post hoc'un (bu olaydan sonra gerekleenin) propter hoc (bu olay
sebebiyle) meydana geldiini aka belirttii iii. 30'a bakr. re yandan, Herodotus iii.
33're sanki daha modern bir gr benimseyerek, onun vcudundaki patolojik halin akl
salnda da benzer bir bozuklua yol atn ileri srer.
1 8 Hesiodos'un tanrsal ceza gr iin bkz. Jaeger, 'Solos Eunomie' (Ber. Beri. Ak. , 1 926), s.
77 vd. Ne var ki, Herodotus'un Kambyses'in hastalyla ilgili aklamasnn teolojik ve fi
ziksel ynlerini kesin bir ekilde birbirinden ayrmak kolay deildir. Bu konuda bkz. n. 17.
onyal doa flozoflar bile doadaki nedensellii, insan bedenindeki de dahil olmak zere,
bir tr doal ceza olarak yorumlamlardr. Bkz. Jaeger, Paideia, i2, s. 1 6 1 , 1 82. Hippokra
tes' e atfedilen eserler derlemesi hakknda kr. Paideia, iii, s. 6 vd. Herodotus ou zaman
VEccr (tanrlarn intikam), -icr (ceza) vb. kavramna bu geni anlam verir ve bylelikle
nemesis'i bir tr doal nedensellik ve bedel haline getirir. Genel olarak bu problem hakkn
da bkz. K. Pagel, Die Bedeutung des aitiologischen Momentes bei Herodot (Bedin, 1 927). F.
Hellmann'r eletirisi iin bkz. Herodots Kroisos-Logos (Neue Philologische Untersuchungen,
ed. W. Jaeger, ix, 1 934) , s. 7.
1 9 'Hippokrates', Kutsal Hastalk zerine, 2 1 . Kr. 1 . Hippokrates okulundan yazarlarn, ou
zaman hastalktan doal glerin tanrsal dengesinin bozulmas asndan sz ettikleri do
ruysa da, bu hastalkta bir
veya
kullandklar tbbi tedaviyle balantl olarak kullanrlar. Bkz. Paideia, iii, s. 6, n. il. Doada
bir
iKT] ve -icr olduunu ngren bu anlayta gnah ve ceza kavramlarna yer yoktur.
32 A.e. B 1 2, balang:
tr'
erowrou fonv
Nous ise hibir eyle karmaz ve kendi kendisiyle, y,alnzdr). Elbette, B 1 1 'deki belli eyler
de vou;'un mevcut olduu fikri (bkz. n. 3 1 ) bu ifadeyle elimez. Onlarda bile vou; "kar
mamtr". Anaksagoras bunu vou;'un sadece baz eylerde bulunduu olgusundan karr.
Dier btn eyler her eyle karmtr.
33 A.e. B 1 2 .
3 4 Diels, iimpov szcn unendlich (sonsuz) diye evirmitir. K. Deichgraeber (Philologus,
lxxxviii, s. 348), antiteze tam anlamyla uymad gerekesiyle bu yorumu reddeder. ayet
"dier eyler" hep baka bir eyle karmsa, Nous karmam olmaldr. Deichgraeber,
iim;pov szcn bu allmadk mecazi anlamyla (= rdpav i:xov oJo;v6; [hibir eyle
snr olmayan]) anlar. Onu, Tanr'dan
duymayan) diye bahseden sofist Anriphon'la karlatrr (B 1 0). Orada benzer bir antitez
sz konusudur ve yeni yanm ilk bakta olduka ikna edici grnr. Anaksagoras besbelli
ki Nous'a dier Sokrates ncesi filozoflarn teolojik dncesinde yalnzca Tanr'ya ait olan
bir nitelik atfetmek istemitir. Deichgraeber buna ok ikna edici bir ekilde iaret eder.
Burada sorulmas gereken tek soru, bunun "iim;po; = sonsuz" eitlii lehine de kullanlabi
lecek bir argman olup olmaddr. Anaksagoras'n bu szc dier pasajlarda (bkz. A 43,
A 45, A 50, B 1, B 2, B 4) yalnzca bu anlamda kullanm olmasndan tamamen ayr olarak,
szck zaten onun felsefi selefleri tarafndan evrenin tanrsal ilkesi balamnda hep bu ekil
de kullanlmtr (bkz. yukarda s. 47 vd.) Aristoteles, teolojisinde (Meta/ A 7, 1 073'5 vd.),
bu nitelii "sonsuz" anlamnda ele alr. Byle yapmasnn sebebi, besbelli ki, bunu bizzat
benimsemi olmasndan deil, Yunan felsefi dnce geleneinin ona bu kategoriyi, tpk
oipav :ri:x: [dier eyler, her eyden bir para ierir] ) gerektirdii mantksal antitezi
vermeyeceinden, "karmam, katksz" anlamna geliyor olmas gerekir eklindeki arg
man zayftr. nk bunlar takip eden Kai auwKpaTE (tek bana hkmeder)szckleri
de bu karmanlk fikrini tamaz; bu fikir ancak nc bir nitelik olarak Kai i::K:al
ouf:vi xptjan'ylc eklenmitir. Bu niteliin ayn eyi, yani Nous'un karmam oldu
unu ifade ettiini sylemek ne mmkndr ne de gereklidir. Ayrca bunun gibi bir teolo
jik nitelemeden bylesine totolojik bir dil beklemek durumunda da deiliz. Ayn trdeki
dier pasajlarn benzerlii Tanr'nn farkl niteliklerinin sralanmasn destekler nitelikte
olacak ve Anaksagoras'n Nous-teolojisinde, "karmamlk" nitelii bu nitelikler arasnda
doal olarak nemli bir yer (nc ve sonuncu) edinecektir. Deichgraeber tarafndan An
tiphon'dan alntlanan paralel pasajda .m :po ; ve aOET]TO'un Tanr'nn nitelikleri olarak
birletirilmesi ayn yorumu mmkn klmaktadr. Antiphon'un ncelikle zerinde durdu
u aEr:o; nitelii dorudan Tanr'nn sonsuzluundan kaynaklanr. nk sadece mev
cut olan her eyi kendi bnyesinde birletirmi olan Tanr her tr ihtiyatan mnezzehtir.
35 Deichgraeber'in 34 numaral dipnotta atf yaplan makalesine bakn.
36 Bkz. yukarda s. 49.
37 Yukarda 50, 80, 1 40, 1 60 , 1 88 , 2 1 9. sayfalarda verilen rneklere bakn.
38 Sokrates ncesi dnrlerin teolojik konularda tercih ettikleri sluplar hakknda bkz. yu
226
40 Buna karlk Anaksimenes hakknda bkz. yukarda s. 54. Anaksimenes'in hem fiziksel hem
de teolojik sebeplerle havay ilk ilke olarak tercih ettii anlalmaktadr.
4 1 Emp. B 1 34.
42 Herakl. B 1 08.
43 Bu, onyal doa filozoflarnn bandan itibaren akllarnda olan ve bu rasyonel ilkenin
tanrsal tabiatndan kaynaklanan evrenin yce ilkesi gryd. Anaksagoras'n Nous'una
uygulandnda, bu gr yeniden hayat kazanm ve daha kesin bir ekle kavumu olma
ldr.
44 Anaksag. B 1 2: Kal av EKJAUEV air:ov TU cruEEytva, WCTTE ::vo xpaw KpaTEV
6oiw Kai 6vov e6VTa
tep'
fouwu.
Kal
Ka8apmwv, Kai yvv yE tEpl tavTo tiicrav tcrXEt Kai icrxJE tycrwv Kal cra YE
\j/UX'JV EXEl Kal Tel ::iw KUi Tel eA.acrcrw, tUVTWV vou Kpmd (Keza baka eyler onunla
karm olsayd, herhangi bir ey zerinde kendi kendineyken olduu kadar egemen
olmasna izin vermezlerdi. nk btn eylerin en incesi ve en safdr o. Her ey
hakknda her tr bilgisi vardr ve en b yk gce sahiptir. Kk ya da byk, ruhu
olan her eyi idare eden Akl'dr).
45 A.e. B 12: Kai Tij tEpxwpcro Tij crutacr vou lKpaTTJcrEv, fficrTE tEpxwpijcra
T'jv apv (Btn dn hareketini idare eden ve hatta dn mmkn klan da Akl'dr).
bakn. Nous'un tasarm konusunda bilhassa navm Eyvw vou (Nous her eyi bildi) sz
cklerine dikkat edin.
47 Ksenophon'un Memorabilia's ve Apollonial Diogenes hakknda bkz. aada, s. 229.
48 Bkz. yukarda n. 46.
49 Anaksag. B 12 (sonlara doru) .
50 Benzer b i r dnce iin bkz. Ksen. Mem. i. 4, 8 v e 1 7.
5 1 Yaamn amac (TEAo) kavram ve bunun, Sokrates'in iyinin (aya86v) doasyla ilgili etik
sorgulamalarndaki kayna hakknda bkz. Jaeger, Paideia, ii, s. 68 vd., 1 20.
52 Phaidon'da Platon, Sokrates'in azndan bunu eletirmektedir (97 b, Arist. Meta/ A 4,
985' 1 8 ve Eudemos, frg. 2 1 , Spengel; bkz. Anaksag. A 47).
53 Diogenes'in doa felsefesinin belli zellikleri, zellikle de kozmik ilkesi olan Hava'y evreni
yneten tanr olarak sunduu doal teolojisi, modern aratrmaclarn gstermeyi baarm
olduu zere, Aristophanes'in komedyasnda parodi konusu olmutur. Bkz. H. Diels Ber.
Beri. Ak., 1 8 9 1 iinde. Diogenes'in teolojisinden ayn ekilde bahsedilen baka bir eser iin
bkz. Philemon frg. 9 1 , Kock. Burada tanr Hava bizzat grnr ve tanrsallk vasfn her
yerde bulunma zelliiyle kantlar.
54 Benzer bir felsefi akl yrtme eilimine, Max Planck, Albert Einstein, Otto Schroedinger
ve Svame Arrhenius gibi amzn en byk bilim adamlarndan bazlarnda da rastlamak
tayz.
55 Diog. B 2.
56 A.e. A 5, A 7, A 8, A 9. Cf. B 5 .
5 7 A.e. B 3 .
5 8 A.e. B 3: ou yap liv, cprcriv, otov TE v OUT(O Eacr8a livEU vocro, rocrTE tUVTCOV
227
8rpa EXElV ([Diogenes] der ki, Akl olmasayd, belli bir lye gre bir blnme olamazd).
Evrende bir yaratc akln varlna iaret eden kstaslar, l ve mkemmeliyettir (fapa
i;x:v and 8aK:icr0a KaM.ara).
59 Diog. B 5. Anaksagoras'n Nous-teolojisinde olduu gibi, Diogenes'in de ilk ilkesiyle ilgili
ifadelerinde benimsedii slupulua dikkat edin:
ogenes'in Tanr'snn nitelikleri, nceki dnrlerin modelini takip eder. Bu konuda, teo
lojik dncenin bu formu hakknda karlatrmal bir analiz sunmu olduum s. 203 vd.
bakn. Bkz. Deichgraeber, a.g.y. , s. 354. Ayrca Euripides'in ( Troad. 884) bu teolojiyi taklit
ettii, Hekabe'nin Hava'ya yakar pasajyla karlatrn: "Ey yeryznn destei, dnya
nn tepesindeki tahta oturan! Her kimsen eer, bunu kefetmek zor, Zeus, ister doann
yasas ol, ister insann akl, sana yalvaryorum: nk sensin insann kaderini dorulukla
yneten, sessiz sedasz." lk satrda esrarengiz bir ekilde ima edilen tanr Hava'dr. Euripides
bu theologomenon'u (teolojik konularla ilgili kiisel gr) ada olan ve Atina'da yaayan
Diogenes'ten alr. Hekabe'nin szlerinin D iogenes'in teolojisine katt ey, airin, bu koz
mik tanrnn niteliklerine, lmllerin dua edebilecei bir tanrda bulunmas gereken iki
nitelik daha eklemi olmasdr. yle ki, bu tanr bilinli bir akla sahip olmalt ve kendisine
uyarak dnyay dorulukla ynettii yksek bir yasay temsil etmelidir.
C 2 ve C 3 fragmandan, Diogenes'in Hava-teolojisinin ada Yunan edebiyat zerindeki
etkisine dair iki rnek daha sunmaktadr. Bunlar, sadece iirlerde deil tamamen bilimsel
bir balamda, Nefes zerine (3, vi. 94, Lime) ve Beden zerine (2, viii. 584, Lime) adl,
H ippokrates okuluna ait kitapklarda karmza kmalar asndan daha da ilgintirler.
Bu pasajlardan ilki Hava'y bedenin yaamasnn sebebi ve doadaki byk bir g olarak
ver. Tanrlar birden fazla isim sahibi olma onuruna sahip olduklarndan, bu tanrnn ad
canl varlklarda Nefes, evrende ise Hava'dr. Hava,
ogenes'in taklit edildiine dikkat edin) ve tpk Philemon'un komedyasnda olduu gibi
(bkz. yukarda n. 53) her yerde birden bulunma zelliiyle vlr. 'Hippokrates' (Beden
zerine, 2), bu tip nitelendirmeleri Hava'dan Ilklk'a (0:p6v) aktarr: "Bana yle geliyor
ki, Ilklk dediimiz ey lmszdr, her eyi dnr ve var olan ve var olacak olan her eyi
grr, duyar ve bilir." Bu ilgin kitabn yazar salim bir kafaya saliptir ve ciddi bir bilim
adamdr. Katksz fiziksel gzlemden teolojik dnceye bu gei, sadece, Sokrates ncesi
felsefenin bu iki ynnn ona ne kadar birbiriyle yakndan ilikili eyler olarak grnd
n gsterir.
228
60 Diog. B 7.
61 A.e. B 8 .
62 Simpl. Phys. 1 5 1 , 2 0 vd. (Diog. A 4).
63 Arist. Hist. an. iii. 2, 5 1 1 h30 (Diog. B 6).
64 Diog. B 5 . Havann ve akln (v6rcrc;) birok biimi (rp6ro) vardr. Dolaysyla hava bir
ok kez roA.urpotoc; [ok biimli] olarak adlandrlr. Ayn ekilde Hippokratik tp gelene
i, hastalklarn birok rp6ro'sinden bahseder.
65 Bkz. yukarda s. 1 90.
66 Bu, ilk Yunan monisderinin Diogenes'in dnya grnde canlanm orijinal panteist ei
limidir. Bu eilim daha sonra Stoac felsefede bir kez daha canlanmtr ki grld kada
ryla bunu Diogenes'e borludur.
67 Anaksag. B 1 2.
68 Bkz. Ksen. Mem. i. 4 ve iv. 3.
69 Bkz. yukarda n. 27.
70 A.e. i. 4 (Sokrates'in Aristodemos'la konumalar). Aristodemos'un deizmi hakknda bkz.
a.e. i. 4, 1 1 .
7 1 A.e. i. 4, 5-8.
72 Ayn eserdeki i. 4, 6 vd. pasajn, Aristoteles ile (De part. an. ii. 1 5 . 6 5 8 h ] 4) karlatrn
(ayrca kr. 661 h7) . Ksenophon ve Aristoteles'in baz argmanlar ortaktr, dierleri ise sa
dece ikisinden birinde bulunur. Ancak hepsi ayn kaynaa aittir ve ayn damgay tar.
Ksenophon'un Memorabilia'snn bu blmnde Sokrates'in dile getirdii argmanlarn
kayna hakknda bkz. W. Theiler, Zur Geschichte der teleologischen Naturbetrachtung bis
aufAristoteles (Zrich, 1 925), s. 1 8 vd. (Aristoteles ve Ksenophon hakknda bkz. s. 24 vd.).
Theiler eski literatre atf yapar (s. 1 8). Bunu, Diogenes'in Ksenophon'a kaynaklk etmesi
gerektiini ilk kez gren F. Duemnler'in Akademika's (Giessen, 1 889, s. 96 vd.) ve zellik
le S. O. Dickerman'a ait De arguments quibusdam apud Ksenophontem Platonem Aristotelem
obviis e structura hominis et animalium petitis (doktora tezi, Halle, 1 909) ile karlatrn.
73 Ksenophon (Mem. i. 4) ve Euripides (Suppl. 20 1 - 1 3) arasndaki paralellikler hakknda bkz.
W. Theiler, a.g.e., s. 38, ve Dickerman, a.g.e., s. 36 vd. Atina komedyasnda (Aristophanes,
Philenon) Diogenes hakknda bkz. Theiler, a.g.e., s. 50.
7 4 72. dipnotta atf yaplan literatre bakn.
75 Ksen. Mem. i. 4, 2 ve 1 1 . Kr. iv. 3, 2; 1 2; 1 5- 1 8 . Ksenophon'un felsefi kaynan kendi
dini ihtiyalarna ve grlerine uyarlamas hakknda bkz. Theiler, a.g.c.,
s.
49 vd.
rak bal1seder. Bu terimin, Diogenes gibi, doay bu teolojik yaklama gre yorumlayan
nceki flozoflar tarafndan kullanlm olduuna tamamen inanlabilir. Bkz. Theiler, a.g.e.,
s. 52.
77 Aristophanes'e gre gz gne yuvarlana benzer ( Thesm. 1 4), kulaklar ise bacaya ( Thesm.
1 8). 53. dipnotta grm olduumuz gibi, Bulutlar'da, Sokrates'e, Diogenes'ten alnm
baz zellikler syletir. Yz iki yarya blen burun, Cicero'da (De nat. deor. ii. 1 43), in
san doasnn eidi ksmlarnn teknik alet veya keiflere benzetildii rneklerle dolu bir
pasajda, bir duvara
toteles'te (bkz. n. 72) Ksenophon'la ortak bu eit baka bir sr benzetme vardr. Aristo
teles btn bunlar, kendisinin ve Ksenophon'un ortak kayna olan Diogenes'ten almtr.
Diogenes tarafndan aka alntlanan, dilin bir sngere benzetildii benzer bir rnek iin
bkz. Aer. iv. 1 8, 2 (Diels, Doxographi, s. 406); bkz. Diog. A 22.
78 Ksen. Mem. iv. 3, 3-9.
79 Diog. B 3.
80 Ksenophon'da (Mem. i. 4, 5 vd.), insan doasnn amal yapsndan karlan argman,
Sokrates'in tanrlarla ilgili dncelerinin temelidir. Ne var ki, iv. kitap 3, 3-9'da kozmo
lojik ve meteorolojik argman n plana karlr. Yine de Sokrates, buna, birinci kitabn
drt ve beinci ksmlarnda olduu gibi, duyularn doas ve ilevi bata olmak zere insan
doasnn yapsndan alnm baka sebepler de ekler (iv. 3, 1 1 vd.). Her ne kadar arg
mann bu ksm sadece drdnc kitapta ana hatlaryla veriliyor olsa da. (Ksenophon'un
kaynan bu noktada kestii ortadadr. nk belki de daha nce birinci kitabn drt ve
beinci ksmlar ve devamnda ondan alp kulland eyleri tekrarlamak istememitir.)
8 1 Bkz. yukarda s. 7 4.
82 A.e. iv. 3, 1 3 . Tanrnn varln ilerinden, eserlerinden (i:pya) yola karak gstermek, Sto
aclarn temel kant haline gelmitir. Elbette ki bu benzer ekilde Eski Ahit'te de grlr.
83 Erich Frank'n Philosophicaf Understanding and Religious Trth (Felsefi Kavray ve Dini
Hakikat) (N .Y., 1 94 5), s. 33'te (ayrca bkz. s . 49) sylediine katlarak, Yunanlar iin Tan
r'nn varl meselesinin, Tanr'nn akn bir varlk olarak dnld Hristiyan dnya
snda sonradan kazand neme sahip olmad ve Yunan filozoflarn daha ziyade natura
deorum (tanrlarn doas) ile ilgilendii ileri srlebilir. Ne var ki bu gr, Yunanlarn
Tanrsal Olan'n evrendeki varlna kesin gzyle bakt ve bu yzden dorudan onun
neye benzedii ve aklla nasl kavranabilecei meselesine yneldii ilk dnem iin geerlidir.
Ksenophon, Sofistler zamannda tanrlarn varlnn ou kez pheyle karlandn ve
en azndan dorudan kantlarla ispat edilemeyeceinden, daha yksek bir yaratc zekann
eseri olduu apak olan eylerden yola klarak kantlanmas gerektiinin dnldn
gstermektedir.
84 Ksen. Mem. iv. 3, 1 4. Diogenes'in kozmolojisinde, ilemin ruhu olan Hava, tabiri caizse,
kendi bedenini yaratr. Bu, temel maddenin geirdii zamanla farkllaan bir deiimler
(h:pocicr:;) sreci sayesinde mmkn hale gelir. Bkz. Diog. B 5.
8 5 Ksen. Mem. i. 4 , 9.
86 Bkz. yukarda s. 4 1 .
8 7 A.e. i . 4 , 8.
88 A.e. i. 4, 9. Bunu iv. 3, 1 4'teki ayn argmanla karlatrn.
89 Plat. Phileb. 28 c.
90 Diogenes'in Anaksagoras'la yakn ilikisi hakknda bkz. Simpl. Phys. 25, 1 (Diog. A 5;
Theophr. Phys. opin. frg. 2). Diogenes'in kozmolojisi, Anaksagoras'n evreni dzene koyan
(8t:K6crrcr:
deme getirdii Diog. B 5'te aka grlmektedir. Anaksagoras'n dnyann ilk sebebini
bir tanrsal Akl olarak kabul etmesini, sorgusuz sualsiz kabul eden Diogenes yle der:
"Bana yle geliyor ki dnen ilke (:o :Tv v6rcrv :xov) hava dedikleri eydir ve btn
.
eylerin dmeninde olan ve onlar yneten ey de odur." Baka bir deyile, hava, Diogenes'e
gre, kozmogonik srecin balangcnda dnyadaki her eye gc yeten bir Akln varln
aklamaya en uygun maddi ilkedir. Ayn ey B 5'in son cmlesinde bir kez daha ifade
230
edilmektedir. Diogenes ilk nce deiik varlk trleri onaya karm olan temel maddenin
(hava) eitli dnm
bir v6rcr (bilin?) derecesine sahip olduklarn belirtir. Ancak B 5'in sonunda, bunlarn,
v6rcr'in dier brn formlarn, ayn ilkeye (yani havaya) istinaden yaadklarn, gr
dklerini, duyduklarn ve haiz olduklarn ileri srer. Ksacas Nous ve Hava'nn kimlii
bu uzun kantlama boyunca Diogenes'in orijinal dncesi olarak savunulur. Dolaysyla
lm, B 4'te soluk almann ve dnmenin
a'Jp) ile dardaki hava arasnda bir ayrm yaptn belirtir. nsan duyu
alg sahibi klan " ierdeki havay" (= ruhu), "Tanr'dan (baka bir deyile kozmik havadan)
kk bir para"
(wxr) sonu
cu meydana geldii grnn karsna koyduu bu argmann kayna olarak aka baz
eski doa flozoflarnn (ol np6cr8;v 'Jiiv) isimlerini verir. Gerek Ksenophon'un gerekse
Platon' un tanrsal bir yaratc akln varl ynndeki kantlar, Diogenes'in, tpk insan be
deninin evrende var olan unsurlarn sadece kk bir ksmn iermesi gibi insan aklnn da
"Tanr'dan sadece kk bir para" olduu eklindeki argmanna dayanmaktadr. nsanla
Tanr arasnda kurulan bu iliki ve insann genel olarak doayla karlatrldnda sahip
olduklarnn kkl ve azl zerindeki vurgu, Ksenophon'un ve Plaron'un argman
larn birletiren en deerli halkadr. Onlarn ifadelerindeki detaylar bile artc derecede
birbirine benzer. rnein Sokrates'in u ironik sorusuna (Ksen. Mem. i. 4, 8) bakn: "ayet
insan doas, dnyann geri kalanndaki devasa kitleyle karlatrldnda, dier brn
unsurlarn sadece kk bir ksmn ieriyorsa, akln sadece ans eseri elde etmi (tinxii
no: cruvapn6.cra) olduunu mu dnyorsun?" Platon da benzer bir ekilde u satrlar
yazar (Phileb. 30): "Bedenimizde bir ruh yok mu? Peki, insan bedeniyle ayn ruha, hatta on
dan daha mkemmeline sahip olan evrenin kendisi de canl olmad srece insan bu ruhu
baka nereden alabilir?" Bu, Diogenes'in, insan ruhunun "Tanr'nn kiik bir parasndan
ibaret" olduu grnn tekrarlanmasndan baka bir ey deildir.
231
O NUNCU
BLM
232
de, Herakleitos'un syledii gibi, "hem Zeus'un ismiyle anlmak ister hem
de istemez."6 Aslnda, her ne kadar onu eski gkler tanrsyla zde kabul
edemesek de, bu dnrlerin Tanrsal Olan dedikleri eyde, bize Zeus'u ha
trlatan birok zellik bulmamak imkanszdr. Nitekim felsefi Tanr fikrinin
apeiron'dan Nous'a dek geliim izgisini takip ettiimizde, tartmasz bir e
kilde, Zeus' a git gide daha fazla benzer hale geldiini grrz. lk bakta, eski
oktanrclk inancnn btn manevi unsurlar, o plak Btn dncesinde
buharlam gibi gelir insana. Ancak bu fikir geliip Tanrsal Olan haline gel
dike, ruh yeniden eski halini alr ve sarmal dngnn daha yksek bir aama
snda, mitolojik tanr anlayna bu kez daha ok benzeyen bir eyle yeniden
kar karya geliriz.7 stelik bu adan bakldnda, felsefi Tanr teorisinin,
ok uzak gemiten miras kalan kolektif hafzann bir rn olmaktan ziyade
bireysel dnn eseri oluu, bu entelektel inancn dinsel niteliine kar
ileri srlm bir argman olmaktan kar. Nitekim din meselesi, zihni me
lekeleri harekete geiren ve onlar tanrsal doa problemi zerinde almaya
ynelten kozmogoni meselesiyle o kadar yakndan ilgilidir ki, dinsel nitelik
kanlmaz olarak kozmogoninin peinden gelir. Bu dnrlerin Tanrsal
Olan'a ilikin ifadelerinin dini iirleri andran formundan da aka anlald
gibi, tanrlar hakkndaki bilgi ve tanrlara duyulan sayg onlar iin tamamen
ayn eydir.8 Her ne kadar bununla tanrlara dair yaygn inanlar arasndaki
uurum bir daha hibir zaman tamamen kapanmayacak olsa bile, bu ynyle
Sokrates ncesi dnemin felsefesini, modus deum cognoscendi et colendt, baka
bir deyile din olarak adlandrmak son derece doru olacaktr.9
Felsefi dinin ykselii, son aamasnda, bizzat din probleminin kendisi
hakknda bir bilince yol aar: Tanr dncesinin evrensel olarak nasl yayld
n aklamak ve bu dncenin kkenini kefetmek. Btn varoluu doaya
ve onun karakteristik yasa ve dzenine dayandran her dnme ekli, Tan
r inancnn bile, insan doasnn kendini evreleyen dnyayla etkileiminin
rn olduu ve dolaysyla balbana doal bir olgu olarak kabul edilmesi
gerektii noktasna gelmek durumundadr. Felsefi bilincin, insan doasna,
evrenin doasnn bir paras olarak bakmaya balamas ancak zamanla ve
sonraki bir dnemde gereklemitir. 1 0 Bu noktada filozoflar tplarn izin
den gitmilerdir; zira yeni ortaya km olan bu anlay, yani evrensel yasalar
tarafndan ynetilen tek ve birleik bir doa anlayn ilk kez mantksal so
nularna kadar gtren ve insann bedensel doasn inceleme konusu haline
getirenler tplardr. 1 1 Bu probleme ikinci yaklam ekli, insann evrendeki
*
yerine dair tamamen felsefi nitelikteki sorudan doar ki, bu soru Herakleitos
tarafndan zaten dile getirilmitir. 12 Bylelikle insann bedensel doas kadar
zihi nsel doas da meseleye dahil edilmitir. Yine de, rasyonel antropolojinin
asl kurucular, beinci yzylda yaam olan Sofistlerdir. Bu adan Sofistler,
benzer bir ilevi yerine getiren ve kendileriyle birok noktada yakn temas
iinde olan modern Aydnlanma flozoflarna benzerler. Sofistler - teoride ve
pratikte - toplumun retmenleri olarak faaliyetlerini, insann physis'i fikrine
dayandrrlar. Onlarn retisine gre, eitim tamamen physis (doa), mat
hesis (renme) ve askesis'in (pratik, alma) bir rndr. 13 Bu bak as
sayesinde, bireyin doal mizacna ynelik ilgilerinin yan sra, insan doasnn
genel yasalar zerine de dnmeye ynelirler. nk alamaya altkla
r siyasal erdem konusunda insanlar eitirken, Devlet, toplum ve bunlarn
temelinde yatan genel doal koullar hakknda salam bir kavramsal yap
ya ihtiya duyarlar. Bu koullar ise insan doasnn yasalarndan baka bir
ey deildir ve sz konusu sosyal yaam formlar da bunlardan domutur.
Abderal Sofist Protagoras, insann Devlet iindeki ortak yaamnn doas
hakkndaki grlerini, Balangtaki eylerin Dzeni isimli zel bir eserde ele
alm ve insan rknn ilk zamanlarn gznn nne getirerek, genetik bir
yaklamla ilk medeniyetin oluumuna yol aan sebepleri belirlemeye al
mtr. 14 Sosyoloji ve kltr felsefesi asndan yaplan bu tr analizler, insann
sosyal yaamndaki en etkili faktrlerden biri olarak dinin douu meselesine
girmeden edemezler. Ancak Sofistlerin dini meselelere temas etmeleri sadece
buradan kaynaklanmaz, yine Protagoras tarafndan ele alnm olan bilgi ve
kesinlik problemiyle balantl olarak da dinle yz yze gelirler. stelik Sofist
ler gerekten de din olgusunu psikolojik adan ele alan ilk psikologlardr. Bu
eitli ynleri birbirinden ayr tutamayz, zira bunlarn her biri aslnda tek bir
yaklamn farkl biimlerinden baka bir ey deildir. Bu yaklam, eski doa
filozoflarnn bildirmi olduklar gibi tanrsal ze ilikin nesnel bir felsefi bilgi
gerektirmez. Bunun yerine, Tanrsal Olan'a ilikin geleneksel dini anlaylar
insan doasnn bileenleri arasnda grr ve bizzat insan tahlil ederek bunlar
zne asndan ele almaya alr.
Platon'un, ayn ismi tayan diyalounda Protagoras'a atfettii, insan r
knn ve insan uygarlnn douu mitinde, Tanr'ya ibadet etmenin insan
kltrnn temel unsurlarndan biri olduu kabul edilmektedir. Burada u
satrlar okumaktayz: "nsanda Tanrsallktan bir pay olduu iin, Tanr'ya ya
knl dolaysyla, btn canl varlklar arasnda tanrlara ilk nce o inand ve
tanrlar iin sunaklar ve tasvirler yapmaya koyuldu."1 5 Elbette ki, Protagoras' n
235
hon'da Sokrates, kehanetin bazen aldatc olup olamayaca sorusunu ele alr
ve saysz neslin aktard ortak tecrbenin bireysel akldan daha geerli bir
kstas olduu sonucuna varr. Sokrates, insan eseri kurumlar arasnda en uzun ,
mrl ve en bilge olan devlet ve ulusun, tpk yalarnn verdii olgunlukla
daha derin bir kavraya ve genlere oranla daha ok tanr korkusuna sahip
olan yal insanlar gibi, dnyadaki en byk dinsel g olduuna iaret eder. 22
Dinin gereklii ve kesinlii problemi, burada, eletirel akldan ziyade pratik
deneyimi gerek lt haline getiren yeni bir tutum benimsenerek, geri plana
itilmitir. Bu durum bize Cicero'nun De natura deorum unun nc kitabn
da karlatmz bir dnceyi hatrlatr. Burada, Romal Pontifex Maximus
Cotta, dini konularda felsefi anlayn yeterliliini inkar etmemekle birlikte,
onun karsna dinsel gelenein ve dinsel tecrbenin auctoritas'n' koyar.23 Ne
var. ki, ileride Kilise'nin inan meselelerindeki tutumunda bylesine belirleyici
bir rol oynayacak olan auctoritas kavramna Yunan dncesinde rastlamak
mmkn deildir. Bunun yerine, Ksenophon'un, ok uzun sre yaam ol
malar sayesinde halkn ve Devlet'e ait dinsel kurumlarn kazanm olduu bil
gelikten bahsettiini grrz.24 Bu halk dini savunusunun, elbette ki, her eye
inanan bir safdillikle hibir alakas yoktur. Byle bir gr ifade edebilecek
donanmda biri, zaten daha nceden radikal felsefi phe deneyiminden ge
mi olmaldr. Keza pozitif dine dnere bile, bu konudan, kolaylkla alglana
bilecek bir entelektel mesafede durarak bahseder. Onun bir btn olarak sa
vunduu eyin dinin teferruatyla k da ilgisi yoktur. Bu, din karsnda yeni
bir tutumdur ve bir felsefeye ok benzeyen bir eye dayanmaktadr. Bu tutum,
belki de en iyi ekilde, bir tr pragmatizm olarak tarif edilebilir. nk bir
eyi nesnel hakikate gre deil salad faydaya gre kabul etme anlayndan
yararlanr ve dinin kklerini insan trnn znel manevi yaradlna kadar
gtrr. 25 Ksenophon, bereket veya bela getiren gler olarak tanrlar fikrinin
insanlarn aklna "nakedilmi" olduunu veya "doutan" insanda bulundu
unu syler ve insann bu psikolojik yapya sahip olmasndan yola karak, bu
yapy reten akl sahibi ilahi bir yaratc gcn gereklii sonucuna varr.26
Saysz neslin tecrbesinin, insan aklnn dinsel tarafn donatan bilgelik ve
tanrsal armaann delili olduu zaten kabul edilmise, bu sonuca varmann
pek de arpc bir taraf kalmaz.
Protagoras'n mitinde ksaca ortaya konulmu olan ey, Ksenophon'da ta
mamen gelitirilmitir. Mesele, dinin insann doutan gelen hangi zelliin
den domu olduunu kefetmektedir. Bu sorunun bilincine varmak, Tanrsal
'
Otorite.
237
lik kurmay gze alabiliriz. yle ki, rasyonal ist teleolojik klf syrp yerine
daha psikolojik bir aklama koyduumuzda, bu teori, insanlarn bu dnyada
kendilerine iyi grnen eylere duyduklar kran duygusu nedeniyle Tanrsal
Olan'a sayg gstermeye baladklar anlamna gelecektir. Bu yaklam sadece
Demokritos'un korku teorisini ok iyi bir ekilde tamamlamakla kalmaz, ayn
zamanda gereklidir de.
Grnen o ki, Demokritos, tpk Platon'un diyalounda hemerisi Pro
tagoras'n yapt gibi,46 dinin kkenini soyut bir psikolojik problem olarak
deerlendirmenin tesine geti. Bu meseleye, kltrlerin nasl doduunu
ele alan - temel eseri olan Mikros Diakosmos bu konu hakkndadr - somut
sosyolojik teorisinde bile yer verdi. Grnd kadaryla, skenderiyeli Kle
mens'in gnmze ulamasn salad u gzel fragman nakletmenin tam
sras: "Baz bilge kiiler, biz Helenlerin Hava'nn meskeni dedii yere doru
ellerini kaldrdlar ve Zeus'un her eyi dndn sylediler. Her eyi bilen
oydu, veren ve alan oydu. Her eyin kralyd o."47 Bu pasajn, insan aklnda
tanr dncesinin ilk kez doduu, o eski ve karanlk alardaki unutulmaz
andan bahsettii kesindir. Demokr!tos, dini fikirlerin, kalabalklar arasnda
mulak bir hissin birden alevlenmesinden ziyade, arbal tavrlarla kalaba
lklarn nne kan ve ellerini gkyzne aarak bu szleri syleyen bir avu
cesur ruhlu adamn attklar admdan doduunu dnrken, yaad ak
fikirli ala tamamen uyumludur. Demokritos'un korku teorisini apak bir
ekilde doruluyor gibi gr_nen bu szler, tanrlara duyulan derin saygnn
tohumlarnn da bu korkuda gizli olduunu gstermektedir. Bunlar, saygde
er, hikmet sah_ibi, Yunanlarn A,6yto (Herodorus'un Asya'daki eski halklarn
bilgelerine verdii isimdir bu) dedii kiilerdir. Bu tablo, biim ve anlay a
sndan bize flozofu hatrlatr ve Platon ve Aristoteles'in de yapn$ olabilecei
gibi, zerinde pek dnmeden bu kavram Sokrates ncesi dnem ereve
sinde anlamaya meylederiz. Oysa "flozof" kelimesi o zamanlar mevcut olmu
olsa dahi, henz bu anlam ve neme sahip deildi. Nitekim burada Demok
ritos'un aklnda, entelektel geliimi onya kltr tarafndan damgalanan
filozof tipi veya A,6ytoc; vardr. Bu tipi ilkel zamanlara yanstmtr, o kadar.
Demokritos burada kulland dille, flozof-dnr ile kalabalklar arasnda
ki ilgin ilikiyi hakikaten estetik bir tarzda ifade etmekle kalmam (bu iliki
ksmen byk bir yaknlk ksmen de bir ztlama barndrr), kelime seimi ve
hatta fragmann genel havasyla Sokrates ncesi dnemin slubunu korumu
tur. Dolaysyla bu bilge kiiler, eski Helenik dnrleri deerlendirmemiz
iin gecikmi bir rnek olarak karmza karlar. Demokritos, doann yce242
liklerini grr grmez huu ve hayranlk iinde akna dnen filozofun, nasl
olup da bu alglad formuyla tanrnn bir habercisi haline geldiini gsterir.
Eski zaman bilgeleri, popler oktanrcl icat eden kiiler olarak grlme- "
mektedir. Bunlar daha ziyade, bilgisi her eyi kuatan, her eye yol gsteren
ve her eyin hkmran olan, Zeus dedikleri tek bir tanrdan bahsederler.
Dini iirleri andran bu nitelemeler dizisi, Anaksimandros'tan Anaksagoras'a
ve Diogenes'e dek eidi doa filozoflarnn, Varlk'n temel zeminini bulma
araylar srasnda kefettikleri tanrsal doa hakkndaki anlatmlarnn dilini
ve slubunu artrr. 48 Dolaysyla, Tanrsal Olan' a ilikin yeni bilgiyle ilgili
kantlarn ardndan, bu bilgi insan rknn ilk zamanlarna yanstlr ve din,
bu tr sayg dolu aray ve aratrmalarn ahsen yaanm rneklerine daya
narak aklanmaya allr. Geri Demokritos, kendinden ncekilere nazaran,
Tanr kavram hakknda bylesine kesin aklamalar yapmaya o kadar yatkn
biri deildir. B una karn, Tanr fikrinin kkeniyle ilgilenmesi, Sokrates ncesi
ecoA.oyftcmv-::; (teologlar) gelenei iinde ne kadar canl bir rol oynadn
ve doayla ilgili incelemelerinin, gerekliin tanrsal doasn bilmeye ynelik,
ok eski zamanlardan beri devam eden abalarn bir paras olduunun bilin
cinde olduunu gstermektedir.
Btn mrn doayla srekli iliki iinde geiren ve kendinden nceki
lerin, Tanrsal Olan'n doasn kavramak iin evrene dair incelemeleri arac
lyla saysz giriimde bulunduklarn gayet iyi bilen Demokritos'un, dinin
kkenini ok byk lde doal fenomenlerin insan zihninde brakt iz
lenimlerle aklam olmas anlalr bir eydir. Sofist Prodikos da, baka bir
yoldan gitmekle birlikte, bu trden bir sonuca varmtr. Ne var ki Sofistler,
Yunan zihninin sonraki dnemlerde bile son derece yatkn olduu kozmik
dinin dnda, dini inancn bir baka kayna zerinde de dnmek zorunda
kalmlardr. Demokritos, br dnya inancn aklarken bu kaynan zaten
farkndayd. Ahlaki alandan sz ediyoruz. Sofistlerin, insanlar siyasal ap::Tfl
(erdem) dorultusunda yetitirdikleri iddiasyla balantl olarak, Devlet ve
toplumun doas hakknda titiz bir teorik incelemeye girien ilk kiiler oldu
unu daha nce belirtmitik. Atinal Antiphon'un Hakikat zerine adl kayp
bir eserinden gnmze ulaan bir fragman, Sofistlerin, kabul grm ahlaki
kurallarn ve Devlet' in yasalarnn geerlilii ve kkeni problemiyle ilgilen
mi olduklarn aka gstermektedir. Antiphon, adaletin doal ve uzlamsal
ynleri arasnda bir ayrm yapmann son derece nemli bir keif olduunu d
nmektedir. 49 ok daha eski olduu bilinen ve daha nce Parmen_ides ve Em
pedokles tarafndan belli kozmik ve ontolojik meselelere uygulanan bu ayrm,
243
'Tanrsal Olan" (:o 0Eiov) kavramnn kkeni iin bkz. yukarda s. 50.
2
3
Bkz. s. 2 1 4, 2 1 9.
248
5
6
Yunan felsefi dncesinin geliimine en uygun sembol olarak sarmal ve onun Yunan dini
(aip;cn)
terimi hibir zaman bir btn olarak Hristiyan Kilisesi iin kullanlmad, sadece muhalif
gruplar iin tercih edildi.
1 0 Evrenin doas
les, Apollonial Diogenes gibi doa felsefesi alanndaki adalarndan bazlar tarafmdan,
pedagojik ve sosyolojik teorilerinin merkezi haline getirilmitir.
1 1 Hippokrates okulu ile Yunan doa felsefesi arasndaki iliki hakkmda bkz. Jaeger, Paideia,
iii, s. 4-8, 1 5 vd. Yunan tp literatrnde pucn roi'i av8pci:ti:u (insanm doas) ifadesi sk
sk karmza kar ve Hippokratik okulda ayr ayr kitaplarn konusu haline getirilmitir.
Hippokrates'in damad Polybos'un IJ;pi pucro av8pci:rou (nsanm Doas zerine) adl
kitap bunun rneklerinden biridir.
12 lk felsefi "antropolog" olarak Herakleitos hakknda bkz. Jaeger, Paideia, i', s. 1 83 ve 294,
ve yukarda s. 1 62.
13 Sofistlerin "eitim ls" physis, mathesis ve askesis hakkmda bkz. Jaeger, Paideia i2, s. 3 1 2 .
1 4 Protagoras'n eitim teorileriyle Devlet v e toplum hakkmdaki grleri arasmdaki balant
Platon tarafndan mkemmel bir ekilde akla kavuturulmutur. Platon, Protagoras 320
d-326 e'de, byk Sofisti insan eitmenin mmkn olup olmad meselesi hakknda ko
nuan biri olarak tantr. Bkz. Jaeger, Paideia, i2, s. 308-1 1 . Platon onu bu ekilde sunmakta
hakl olduunu dnm olmaldr, nk Sofist flozofun bizzat kendisi de eitimle ilgili
fikirlerini sosyolojik teorisiyle yakmdan ilikilendirerek ifade etmiti. Protagoras'm sosyolo
jik teorileri, kayp kitab Ifapi 't EV apxft KU'tUO''t!lO'lO'ta (Balangtaki Dzen zerine)
izah edilmi ve Platon'un diyalounda anlatt mitte olduu gibi ayn tarihsel ve genetik
form iinde sunulmutur. Protagoras'n Protagoras'taki konumas, srekli olarak ilkel insan
toplumunun koullarndan ve uygarlm kkeninden bahseder. Bu yzden, Platon'un Pro
tagoras'm bu konu hakkndaki kitapn kaynak olarak kullanm olmas ve bu kitapn
herhangi bir ekilde eitim sorununa temas etmi olmas son derece muhtemeldir. Protago
ras'm devlet ve toplum meselelerini ele ald bir dier kitab Antilogies'tir; kr. Diog. L. iii.
37 (Protag. B 5 ) .
1 5 Plat. Protag. 322 a .
1 6 Bkz. yukarda s . 247.
17 Ksen. Mem. i. 4, 2 vd. Bkz. yukarda s. 220 vd.
18 Bkz. Willi Theiler, Geschichte der teleologischen Naturbetrachtung bis aufAristoteles (Zrih,
249
1 925), s. 36-54.
1 9 Ksen. Mem. i. 4, 1 5 .
20 Aiskh. Prom. 457 vd. ve 484 vd.
21 Ksen. Mem. i. 4, 1 6.
22 A.e. 1 6.
23 Kr. Cic. De nat. deor. iii. 4, 9. Bu mesele hakknda bkz. Jaeger, 'Authority and Freedom in
Greek Thought", Harvard Tercentenary Publication iinde.
24 Ksen. Mem. i. 4, 1 6: :a nOAUXPOVtci::a:a Kal cropci::a:a :Gv avOpci:m.ov, n6Af:; Kai
EOVT],O::o cr::pfo:a:a fon (nsan eseri kurumlar arasnda en uzun mrl ve en bilge olan
lar, yani devletler ve halklar dini kkenlidir). Ksenophon'un dinsel gelenekten bilgeliin en
gvenilir kayna olarak bahsetmesinden baka, Yunan aydnlanmas dneminde de ayn
turumun benzer izleri. sz konusudur. Bu gr en etkileyici eklini Euripides'in Bakk
hae sinde (200 vd.) kahin Teiresias' n szlerinde bulur:
'
e 6A.!KU XPOVC!)
(Tanrlarn gznde bilge deiliz. Atalarmzn hayat boyu benimsediimiz geleneini, hibir
eletiri deviremeyecek).
Burada "gelenek" anlamnda kullanlan ifade na:pm napaoxai'dir. Bu, A.Oy o; denilen
rasyonel eletirinin zdddr. Cretkar ou::i; au:a Ka:apaA.:i Myo; (hibir eletiri devire
meyecek) ifadesi, Protagoras'n din d kitab Ka:aPaUov:::; Myo (Protag. B l )'nin ad
na gnderme yapmaktadr. Ka:apaU::v rakibini "devirip altna alan" greiden alnm
bir metafordur.
25 Ksenophon'un Memorabilia'sndaki Sokrates'in szlerinde ve Euripides'in Bakkhae'sindeki
Teiresias'n din savunusunda (Bkz. n. 24) ak bir ekilde karmza kan, dinsel gelenee
saygl yeni tutumun altnda yatan felsefi gr budur. ayet Protagoras'n pragmatizmini
dinsel kesinlik problemiyle balantl olarak yorumlamakta haklysam (bkz. bu blm, s.
247), Tanr'ya yeni inananlarn, Protagoras'n Ka:apaUov:::; Myo'sine kar polemikleri
o kadar da adil deildir (bkz. n. 24). nk tanrlarn doasyla ilgili btn rasyonel kesin
lii yok etmek iin mantksal argmanlar oluturan kiiyle, felsefi pozitivizmi araclyla
onlara kendilerini savunmalar iin gl bir silah vermi olan kii aynyd. Protagoras'n
mitine bakn. Plat. Protag. 322 a (yukarda s. 236).
26 Memorabilia'nn birinci kitabnn drdnc blmnde (7 ve 1 6) , tpu::v (iine yerletir
me, ekme vs.) szc, insan doasnn Tanr vergisi yetenekleriyle ilikili olarak birka defa
kullanlmaktadr. Keza onunla ayn derecede Tanrsal 11oupy6;'un(demiourgos) ve onun
np6voa'snn (ngr) yaratc etkinliini akla getiren 6vm (vermek) , npocrnOtvm
(sunmak, nne koymak), cruvap6n::v (bir araya getirmek, kurmak) gibi baka szck
ler de vardr.
27 Ksen. Mem. i. 4, 5 vd. ve iv. 3, 1 1 vd.'daki fizyolojik argmanlara bakn.
28 A.e. iv. 3, 16.
29 Teiresias (Eurip. Bakkhae 272 vd.), Dionysos'un gerek bir tanr olduunu kantlamak ister.
nsana bahedilen, zel bir neme sahip iki nimet olduunu syler. Bunlar ekmek ve arap
tr. lmller ite bu iki nimeti baheden tanrlar olarak Demeter ve D ionysos'a taparlar.
Dolaysyla bu tapnma bir krn ifadesidir ve bu ynyle de Prodikos'un dinin kkeniyle
ilgili teorisine mkemmel bir rnek oluturur. Nitekim Euripides de bu argman gerekte
250
ondan alm olmaldr. Stoac Lucilius Balbus (Cic. De nat. deor. ii. 23, 59), genel olarak
tanr fikrinin kkeni ve bilhassa bu tanrlar arasnda Ceres ve Liber hakknda grlerini
ifade ettii bir pasajda, (ismini vermese de) youn olarak Prodikos'tan alnt yapar. Ayn
kitapta, Stoac Kleanthes'in, insan aklnda tanr fikrinin domasnn drt sebebi olduunu
ileri srd sylenmektedir. Bu sebeplerden biri doann nimetlerine kar hissedilen k
ran duygusudur. Bu fikir Prodikos'un teorisinden alnmtr (De nat. deor. ii. 5, 1 3) .
3 0 Philod. De piet. c . 9, 7, s . 75 G . Cic. De nat. deor. i. 37, 1 1 8 (Prodikos B 5 ) . Philodemos'a
gre (a.g.y.) S toac Persaeus da Prodikos'un din teorisini benimsemiti.
31 Sekst. Adv. math. ix. 1 8 (Prod. B 5). Demcter ve Dionysos'un tanrl hakknda bkz. Eurip.
Bakkhae 272 vd. (kr. n. 29). Sekstos'un naklettikleri balamnda vocr0fjva szc iin
bkz. yukarda s. 1 5 2, n. 36 ve 46.
32 Sekst., a.g.e., ix. 52 (Prod. B 5).
33 Themist. Or. 30, s. 422 Dindorf (Prod. B 5).
34 Bkz. n. 29, 30.
35 Demokritos'un tanrlar teorisi, Prodikos'unki gibi (bkz. n. 29), Stoac Kleanthes tarafndan
benimsenmitir. Cicero'ya gre (De nat. deor. ii. 5, 1 3) Kleanthes, bunu, insann tanrlarn
varlna inanmasnn drt sebebinden (quattuor causae) ncs olarak kendi teorisine
dahil etmitir. Cicero'daki Kleanthes, Prodikos'ta olduu gibi, bu grn kayna olarak
Demokritos'un ismini vermez. Yine de, bu kitaptaki tartmamz sonucunda ortaya kaca
zere, korku teorisinin kaynann Demokritos olduu gayet aktr.
36 Demokriros'un ryalardaki grntleri
A 78-9). Keza Lucretius (v. 1 1 69 vd.), ilkel insann tanrlarn varlna inaimasnn bir
kayna olarak ryalarda grlen eyleri vurgular. Kaynak olarak ald Epikuros besbelli ki
Demokritos'un dinin kkeniyle ilgili teorisinden yola kmtr.
37 Sekst. Adv. math. ix. 1 9 (Demokr. B 1 66).
38 Sekst. a.g.y. : Eivm 8i; muta ;yUA.a :; KCli lt:p<pufj KCli 8Ucrcp0apta tv, OUK iicp0ap:a E.
39 A.e.: &v0:v KUi :ux::o :uMyxcov :uxetv dc:OA.cov (bu yzden, gzel imgeler olmasn diliyordu). Buradaki :uMrxcov :uxetv dc:OA.cov ifadesi Demokritos'un orijinal szlerinin bir
tekrar gibi grnmektedir.
40 Stob. ii (Ecl. eth.) 51, 40, Wachsmuth (Demokr. B 297). Bu pasaj, ayet gerekten de
Demokriros'un
Il:pi :u0uir; adl eserine ait bir fragmansa, Yunan geleneinde bilin
(cruvdrcr;) szcne rastladmz ilk rnektir.
41 Lucretius (iii. 978 vd.), (Demokritos'a ait) lmden sonra ceza korkusunun vicdan azabn
dan kaynakland teorisinin gnmze ulamasn salamtr. Ayn ekilde tanr fikrini
ryalardaki grntlere dayandrrken de Demokritos'un izinden gider (Bkz. n. 36). Epi
kuros'un felsefesinin, tanr ve lmden sonra cezalandrlma korkusundan insan kurtarma
iddias, gerekte, Demokritos'un tanrlarla ilgili teorisinin ona telkin ettii bir fikre dayanr.
Ne var ki, Epikuros br dnya inancnn yaratt korkuyu ortadan kaldrmak isterken,
Demokritos bu dnceye eitsel ve ahlaki bir yn kazandrmtr.
42 Stob. iv. 5, 46 (Demokr. B 264).
43 Sekst. ix. 24 (Demokr. A 75). stad Epikuros ile birlikte bu adan Demokritos'un izinden
giden Lucretius (v. 1 1 83), doadaki olaylarn insanda uyandrd korku motifi ile "imge-
251
Essays in Honor ofRoscoe Pound (N.Y. Oxford University Press, 1 947) iinde, s. 3 52-75 .
6 2 Plat. Gorgias 4 8 2 e , 4 8 3 b-c. Kr. Paideia, , s . 1 38 vd.
63 Yasann ilahi yaptrmnn ve Atinallarn modern demokratik devletinin yasal kurumlar
nn en etkileyici sunumu, Aiskhylos'un Eumenides'inde bulunabilir.
64 Bkz. yukarda s. 242.
65 Bkz. yukarda s. 239-241 . Kritias'n yasa koyucusu, tanr inancnn kkenini aklarken,
korku teorisiyle (Demokritos) doann nimetleri teorisini (Prodikos) birletirmektedir.
66 Kritias'n yasa koyucusu, imek, yldrm, gkgrlts gibi btn dehet verici olaylar
insana gkyznden grnd iin tanrlar gkyzne yerletirirken, besbelli ki De
mokritos' un izinden gitmektedir (A 75). Demokritos da Myo'yi, Kritias'n yapt gibi,
en yksek bilgelii ifade eden bir kavram haline getirmitir (Demokr. B 30). Keza De
mokritos, tpk Kritias gibi, Tanr'nn fonksiyonlarndan birinin, insann btn dnce
ve davranlarna eksiksiz olarak ahitlik etmek olduunu bilmekteydi. Bu, lmden sonra
ceza inancn insann vicdanna dayandrmasndan bellidir (Demokr. B 297). te yandan
Demokritos'un MyoT'leri, yasa koyucular deil bilgelerdi. Dinin insanlara hkmetmek
amacyla pratik ve siyasal sebeplerle kullanlmasn vurgulayan ise Kritias't. Kritias, Tan
r'nn insan davranlarnn bir tan olarak yerine getirdii ilevi, teorisinin temel dayana
haline getirdi. Bu teori, sonraki devlet adamlarna cazip gelmitir: Polybios, Kritias'n ilk
yasa koyucusuna verdii rol Roma senatosuna verir. Keza din (:tcnmovia [tanrlara
252
sayg duyma, dindarlk]) Helenistik tarihilerin gznde Roma devlet idaresinin en nemli
aralarndan biridir.
67 Kritias'n din teorisi, ayet doruysa, Vaihinder'in Philosophie des Als ob'unun (Sanki
Felsefesi) nemli bir rnei olur. Bu, zellikle B 25'teki baz ifadelerden veya Sekstos'un
habitos esse deos diye evirir, ancak bunun yeterli olmad aktr. Bunu Sokrates'e ynelik
mehur sulamayla karlatrn:
kre biiminde olduunu sylemilerdir. Stoac Lucilius Balbus (Cic. De nat. deor. ii. 1 , 3),
tanrlarn formu meselesiyle (qales sint), daha nemli olan tanrlarn var olup olmadklar
meselesi (esse deos) arasnda bir ayrm yapar. Tanrnn formu hakknda bkz. De nat. deor,
ii. 1 7 , 45 vd., zellikle ii. 1 8 , 47. Bu rnekler, Procagoras B 4'ceki u szlerin, selefleri olan
253
onyal doa flozoflarnn gerek teolojik dncelerine yaplm tek yerinde atf olduunu
gstermektedir: m;pi 0e&v OUK EXW dtva ou0' ci dcriv. . . ou0' 6roioi nve ifov (Tan
rlara gelince, bunlarn gerekten tanr olup olmadklarn, hatta form olarak neye
benzediklerini kefetmekten acizim).
7 3 Protag. B 1 .
74 Protagoras'n B4'deki szleriyle (ouK EXW dEva [kefetmekten acizim)), Ksenophaes B
34' karlatrn:
Kai :o ev oiv craqe ou: civ'\p yEve:' (Plut., lev Sekst.) ouE : fo:a
dcl aqi 0e&v :e KU licrcra AEy(J) m;pi rav:wv.
d yap Kai :a a/...cr:a :Uxo :e:e/...ecr:vov drciv,
au:o w OUK OtE 6KO . eri riicr TETUK:a.
(Tanrlar ve burada anlattklarm hakkndaki kesin doruyu, kimse bilmedi, bilmeyecek;
biri kp da hakikati sylese bile, yine de bilmiyordur kendisi, zandan ibarettir hepsi).
254