You are on page 1of 4

EN SÝNSÝ TEHLÝKE

1943 Haziran`ýnýnda "En Büyük Tehlike" adý ile çýkan ve tifüsten korunma çareler
inden bahsediyor sanýlarak halk tarafýndan kapýþýlan bir broþürde Türkçülük ve ý
rkçýlýk ülküsüne saldýrýlmýþ, Türkçülük yabancý malý bir düþünce diye gösterilmi
þ, Türkçülerle ýrkçýlarýn da yabancý devletlerin ajanlarý olduðu zimnen anlatýlm
ak istenilmiþtir. Bu broþürü yazan (daha doðrusu üstüne imzasýný koyan) yoldaþýn
adý Erkman olduðu için kendisini ilk önce Alman Yahudisi sanmýþtým. Çünkü bütün
düþünceleri ve bizi lekelemek isterken kullandýðý tabiye yahudice idi. Fakat Da
rüþþafakadan mezun olduðunu iþittikten sonra bunun bir Müslüman öksüz olduðunu h
erkesle birlikte ben de oðrendim. Bu , milli þeref ve haysiyet öksüzü tarafýndan
ihtiyatli bir dil ve güya Türkiye hükümetinin fikirlerini benimser bir eda ile
yazýlan broþürün içinde, þahsi ihtiraslarý uðrunda Türkiye`yi savaþa sürüklemek
istiyen ve Türkçülükle ýrkçýlýðý Almanlardan alarak bir vasýta gibi kullananlar
arasýnda benim de adým geçiyor. Broþürde benim için "ýrkçý Türkçülerin en küstah
ve cür`etlilerinden biri olan Atsýz" deniliyor. Benim için böyle denmesi hayatý
mýn en büyük þereflerinden biridir. Çünkü Türklük düþmanlarýnýn bana küstah deme
leri ülküme sadýk oluþumun, yolumda þaþmadan yürüyüþümün güzel bir tanýðýdýr. Bu
ndan baþka ýrkçý ve Türkçü olmak da benim için ebediyen övünülebilecek sebeplerd
en biridir. Önüne durulmaz bir sel olan tarihi mukadderratýn bizi götürdüðü nokt
ayý ilk görenlerden biri isem bu benim için suç deðil, övünçtür.
Bu baþlangýçtan sonra bir an için ülkümüzün duygularýndan sýyrýlarak düþünelim:
Türkçülük, acaba söylendiði gibi dýþarýdan mý gelmiþtir? Türkçüler Alman ajaný m
ýdýr? Türkçüler faþist devletlerin Türkiye üzerinde hakimiyetine taraftar mýdýrl
ar? Türk ýrkçýlýðý Alman ýrkçýlýðýnýn kopyasý mýdýr?
1. Türkçülüðün yabancý malý ve Ýkinci Vilhelm Almanyasý tarafýndan Türkiye`ye so
kulmuþ bir fikir olduðu hakkýndaki iddia baþtanbaþa yanlýþtýr. Bunu ileri sürenl
er zekadan mahrum deðillerse, bozguncu fikirleri var demektir. "Türklerin baþka
uruklardan üstünlüðü" düþüncesi demek olan Türkçülük pek eski çaðlardan beri Tür
kler arasýnda yaþayan bir ülküdür. Eserini 1077`de tamamlýyan Kaþgarlý Mahmud`da
bu fikrin, bütün samimiyetiyle, yasadýðý görülüyor. "Tanrý`nýn Türkleri has ord
usu saydýðý ve tedip etmek istediði milletlerin uzerine Türkleri gönderdiði" fik
rini, Kaþgarlý Mahmud, kitabýnda zikreder. Millet fikrini tanýmýyan Müslümanlýðý
n en koyu çaðýnda, hilafet merkezi olan Baðdat`ta bu sözlerin yazýlmasý Türklerd
e bir üstünlük duygusu olduðunu göstermez mi? Abbasi ordusundaki Türkler, Türkçe
den baþka dil bilmemekle övünürlerdi. Çünkü insan dili olarak yalnýz Türkçe`yi t
anýyorlardý. Mevlana gibi Acem kültürüyle yuðrulmuþ ve acemce büyük eserler meyd
ana getirmiþ olan bir mutasavvýf bile acemce bir þiirinde "Türk gibi çevik ol, A
cem gibi mýymýntýlýk etme" diyecek kadar Türkleri üstün görüyordu. 15`inci asýrd
a yaþayan Türkistanli Alisir Nevai`nin Türkçeyi acemceden üstün tutmasý ve bunu
ispat için eser yazmasý, ayni asýrda Aydinli Visali`nin dilimizden yabancý kelim
eleri atarak saf Türkçe ile þiirler yazmaða kalkmasý ve bu hareketin 16`ýncý asý
rda Nazmi ve Mahremi adinda iki þair daha yetiþtirmesi hep ayný Türkçülük ve üst
ünlük duygusunun eski görünüþlerinden ibarettir. Tanzimattan sonra ise Türkçülük
duygusu asrý bir þekil almýþtýr. Sebebi: Osmanlý hakimiyetinde yaþayan Hýristiy
an ve Müslüman unsurlarýn yavaþ yavaþ devletten ayrýlmaða çalýþmasý idi. Türk`e
ancak Türk`ten fayda geleceðini münevverler kavrýyorlardý. Ýlk caðdaþ Türkçü ola
n Ali Suavi (1839 - 1877) zamanýnda Ikinci Vilhelm henüz tahta geçmemiþti. Ali S
uavi 1877`de öldü. Ikinci Vilhelm ise 1888`de tahta çýktý. Halbuki Suavi siyasi,
içtimai, tarihi fikirleriyle Türkçü ve Turancý idi. Kýsa hayatýnda Fransa ve Ýn
giltere`de bulunmuþ, Almanya`ya gitmemiþti. Zaten o devirde bütün temasýmýz heme
n hemen yalnýz Fransýz kültürü ile idi. Türkçülüðün mutlaka yabancý bir memleket
ten geldiðini kabul etmek gerekirse Ýngiltere ve Fransa tarafýndan icad olunarak
Türkiye`ye sokulduðunu iddia etmek daha akýllýca olur. Cünkü ilk caðdaþ Türkçü
olan Ali Suavi bu iki ulkede bulunmuþ, onlarýn kültürüyle beslenmiþti.
Türkçülüðün Almanlar tarafýndan çýkarýldýðýný iddia edenler bu fikrin yalnýz Ýtt
ihat ve Terakki fýrkasý tarafýndan yürütüldüðünü sanmaktan doðan bir yanlýþa sap
lanýyorlar. Halbuki Tanzimattan sonraki çaðdaþ Türkçülüðün tarihine bakanlar bu
düþüncenin pek yanlýþ olduðunu derhal anlarlar. Çaðdaþ Türkçülüðün 4 büyük þahsi
yeti vardýr: Ali Suavi, Süleyman Paþa, Ziya Gök Alp, Rýza Nur.
Ali Suavi hem fikri, hem siyasi Türkçülük yapmýþtýr, Türkçülük kaygýsýyla, yani
Ayastofanos barýþý gibi kötü bir barýþýn kabul edilmemesi için ihtilal çýkararak
Çýraðan sarayýný basmýþ, fakat baþaramayarak bu uðurda þehit düþmüþ bir kahrama
ndýr. Almanlarla hiçbir ilgisi yoktur.
Süleyman Paþa ilmi Türkçülük yapmýþtýr. Ýlmi (tarihi) Türkçülük yaparken tanýnmý
þ Türkiyatçý Fransýz De Guignes`nin tesirinde kalmýþtý. Onun da Almanlarla hiçbi
r fikri ilgisi olmamýþtýr.
Ziya Gök Alp ise bütün fikri gýdasýný Fransýz Durkheim`den almýþtýr. Asýl baþarý
sý Türkçülük ülküsünü bir sistem haline getirmiþ olmasýdýr. Bu üç ilk Türkçüde ý
rkçýlýk fikirleri yoktur. Hatta Ziya Gök Alp ýrkçýlýða muarizdir (fakat düþman d
eðil) .
Rýza Nur ise mütedil bir ýrkçýdýr. Fransýzcayý iyi bilen Rýza Nur Batý Kültürüne
bu dil vasýtasýyla girmiþ yýllarca Fransa`da kalmýþ, Almanya ve Ýngiltere`ye an
cak kýsa yolculuklar yapýp müze ve kütüphaneleri gezmiþtir. Rýza Nur hem siyasi,
hem fikri, hem de ameli Türkçülük yapmýþtýr. Yani maarif ve sýhhiye vekillikler
i sýrasýnda Türk olmuyan unsurlarý çýkarmýþ, bütün memurlarý öz Türklerden seçme
ðe çalýþmýþtý.
Görülüyor ki çaðdaþ Türkçülüðün dört büyük þahsiyetinden hiçbiri Alman kültüründ
en gýdalanmýþ kimseler deðildir. Hiçbir millete aþýrý sempatileri yoktur. Hepsin
de de Türk milletinin üstünlüðü ve büyüklüðü düþüncesi hakimdir. Vicdanlý ve nam
uslu insanlar kabul ederler ki bu dört büyük ölü sað olup da memleketin baþýnda
bulunsalardý her halde faþist devletlere: "Buyrun! Bu ülke sizin olsun. Dilediði
nizi yapýn." demezlerdi.
2. Türkçüler ýrkçý ve savaþçý olduklarý için "almancý" veya faþist yahut nasyona
l sosyalist olmakla itham olunuyorlar. Bu düþünce de yanlýþtýr. Alman devleti ýr
kçý olmakla bütün ýrkçýlarýn almancý olmasý gerekmez. Bugün revaçta olan bütün s
iyasi ve içtimai fikirler yabancý malýdýr. Demokrasi, faþizm ve sosyalizm ( keza
onun aþýrý þekli olan komünizm) fikirlerinden hiçbirisi Türklerden doðmamýþtýr.
Acaba, bir Türk demokrasiyi kabul ettiði zaman niçin ingilizci sayýlmýyor da fa
þizme taraftar olunca almancý olduðuna hükmolunuyor?Yabancý fikirleri benimsemek
o fikrin çýktýðý milleti benimsemekse Türkiye`de aþaðý yukarý Türk yok demektir
.
Halbuki hakikat hiç de bu merkezde deðildir. Demokrasi ve faþizm taraftarlarý "m
illet"i kabul ettikleri için hiçbir yabancý devlete Türkiye`nin kapýlarýný açmak
istemezler. Fakat solcular (yani komünistler) "millet" denilen varlýðý "yapmacý
k" saydýklarý ve kabul etmedikleri için, bütün dünyanýn bir "birleþik þuralar cu
mhuriyeti" biçiminde idare olunmasýný istedikleri için, onlar Türkiye`nin kapýla
rýný yabancý bir devlete açabilirler. Açabilirler deðil, bunun için calýþmaktadý
rlar...
3. Irkçý Türkçülerin hangi millete taraftar olduklarý meselesine gelince: Türkiy
e vicdan ve düþünce hürriyetini kabul etmiþ olduðundan bugün Türkiye`de her vata
ndaþ þu veya bu millete taraftar olabilir. Taraftarlýk demek, kendi milleti aley
hine olmadýðý zamanlarda, o milletin baþarýsýný istemek demektir. Yurttaþlar hük
ümetin siyasetini bozacak þekilde propaganda yapmadýkça veya daha ileri giderek
fiiliyata geçmedikçe düþüncelerinde hürdürler.
Irkçý Türkçüler Türk tarihinin verdiði hükümlere baþ eðerek dostu ve düþmaný ayý
rmýþlardýr. Biz ýrkýmýza düþmanlýk edenle etmeyeni, topraklarýmýzda gözü olanla
olmuyaný biliyoruz. Bizim dostluðumuz ve düþmanlýðýmýz bu esaslara göredir. Bize
düþman olana düþman olduðumuz için kimse bizi ayýplayamaz. Irkçý Türkçülük siya
si bir fýkra olmadýðý için ýrkçý Türkçülerin gündelik siyasetle iliþiði yoktur.
Bizim ülkümüz, davalarýmýz asýrlýktýr, millidir.
Irkçý Türkçülere Alman ajaný demeðe gelince bu, namussuzca bir iftiradan baþka þ
ey deðildir. Irkçý demek kendi ýrkýnýn üstünlüðüne inanmýþ adam demektir. Böyle
bir adam nasýl olur da baþka ýrka ajanlýk edebilir? Bunu biran düþünmek bile bud
alalýktýr.
4. Bizim ýrkçýlýðýmýzý da Alman yardakçýsý olduðumuza tanýk diye gösteriyorlar.
Yoldaþlar þunu iyi bilsinler ki Almanya cihan haritasýndan silinip Almanlýðýn kö
kü kazýnsa bile biz yine ýrkçý kalacaðýz. Alman ýrkçýlýðý yalnýz Yahudilere karþ
ýdýr. Anasý veya babasý Çek, Lehli gibi Alman düþmaný milletlerden olan fertleri
Almanlar yabancý saymýyorlar. Bizim ýrkçýlýðýmýz ise bütün milletlere karþýdýr.
Bu ýrkçýlýk Türklüðün ihtiyaçlarýndan doðmuþ olaylarla geliþmiþ bir ýrkçýlýktýr
. Uzun, acý, denemelerden sonra anladýk ki pasaport vatandaþlarýndan fayda yoktu
r. Atalarýnýn kanýyla, diliyle, geleneðiyle bu topraða baðlý olmuyan insanlar en
ufak menfaati görünce ihanetten çekinmiyorlar. Biz bunun için ýrkçýyýz. Balkan
savaþýnda Arnavutlar, Cihan savaþýnda Araplar ihanet ettiði için ýrkçýyýz. Selan
ik`i Yunanlýlara tüfek atmadan teslim eden Tahsin Paþa ve Sevr paçavrasýný imzal
amaktan sevinç duyan Rýza Tevfik Arnavut olduðu için, Harp Okulu öðrencilerini z
ehirlemek isteyen Nazým Hikmetof Yoldaþ Polonyalý olduðu için ýrkçýyýz. Irkçý ol
duðumuz için bizi Alman yardakçýlýðý ilen itham eden yoldaþlar Türkiye hükümetin
in de ýrkçý olduðunu unutmuþ gözüküyorlar. Birçok okullara alýnacak öðrencilerin
Türk soyundan olmasýnýn þart koþulmuþ olduðuna acaba ne buyururlar? Örnek mi is
tiyorlar? Ýþte, Tasviri Efkar gazetesinin talebeye kolaylýk olsun diye neþrettið
i listelerde bazý okullarýn girme þartlarýndan birkaç örnek:
1. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü: Okula kabul þartlarýndan birincisi: "Türkiye
Cumhuriyeti tebaasýnýn ve Türk ýrkýndan olmak" ( 13 Temmuz 1943 tarihli Tasviri
Efkar).
2. Hava Gedikli Erbaþ Okulu: Okula kabul þartlarýnýn birincisi: "Anasý ve babasý
Türk soyundan olmak" (14 Temmuz 1943 tarihli Tasviri Efkar)
3. Deniz Gedikli Erbaþ Okulu: Okula kabul þartlarýnýn birincisi: "Aslen ve nesle
n Türk olmak" (16 Temmuz 1943 tarihli Tasviri Efkar).
4. Askeri Orta Okul: Okula kabul þartlarýnýn birincisi: "Anasý babasý Türk soyun
dan olmak" ( 20 Temmuz 1943 tarihli Tasviri Efkar)
5. Askeri Liseler: Okula kabul þartlarýnýn birincisi: Türk soyundan gelmek" (22
Temmuz 1943 tarihli Tasviri Efkar).
6. Harp Okullarý: Okula kabul þartlarýnýn birincisi: "Türk ýrkýndan olmak" ( 24
Temmuz 1943 tarihli Tasviri Efkar).
Görülüyor ki ýrkçý olmakla muhakkak faþist olmak gerekmiyormuþ. Çünkü faþist olm
uyan Türk hükümeti de ýrkçýlýk yapmaktadýr. Irkçý Türkçülerin istediði, bu ýrkçý
lýðý daha ileri götürerek bütün okullarýn Türk soyundan gelme talebe almalarýný,
hatta Türk fikir ve ahlak hayatýnda rol oynuyan bütün insanlarýn Türk ýrkýndan
olmasýný; bütün doktor, mühendis, mimar ve öðretmenlerin de kan bakýmýndan Türk
olmalarýný temin etmektir. Ta ki bir Yahudi Sabiha Zekeriya çýkýp da "ben bu vat
ana babamýn babasýnýn babasýnýn kanýyla baðlý deðilim" diyemesin.
5. Þimdi benim hakkýmda söylenenlere geliyorum: Bana faþist diyorlar. Kötü bir k
asdý olmuyarak bunu ilk defa söylüyen Cihat Hikmet (=Cihan Baban) olmustur. Ciha
t Hikmet 1933`te "Hitler ve Nasyonal Sosyalizm" adýyla yazdýðý bir kitabýn 53-60
`ýncý sayfalarýnda "Atsýz Mecmua"nýn son sayýsýnda neþredilen programdan bahsede
rken Hitlerin programý ile bunun arasýnda benzerlikler buluyor ve 57`inci sayfad
a benim için "Türk faþist`i" tabirini kullanýyor. Atsýz Mecmua`nýn son sayýsýnda
(25 Eylül 1932 tarihli 17`inci sayý) neþredilen o programý ben arkadaþlarýmla b
irlikte hazýrladýðým zaman (1925) Türkiye`de Hitlerin adýný bilen yoktu. Hitleri
n Türkiye`de tanýnmasý 1930`dan sonradýr. Hitlerin programýyla bizimki ayný olsa
bile bu, nihayet koyu ýrkçý ve miliyetçi düþünen insanlarýn ayný sonuca vardýkl
arýný gösterir. Cihat o kitabýnda bana faþist diyor, fakat beni itham etmiyordu.
Yanýldýðý nokta bizi Hitlerden mulhem sanmasýydý.
Halbuki ben faþist deðilim. Ben yalnýz Türkçüyüm. Türk tarihinin içinde yüzüyoru
m. Diyebilirim ki her günüm 27 asrýn içinde geçiyor. Bize kimin dost, kimin düþm
an olduðunu biliyorum. Onun için de hiçbir yabancý milleti sevmiyorum. Fakat bu
duydu bazý milletlerin bazý meziyetlerini görmeme engel deðildir. Çünkü sevgi ba
þka þeydir, takdir baþka þey...Bana faþist diyenlere þu manzumeyi takdim ediyoru
m. Bunun tamamý Sivas`ta çýkan "Yýldýz Daðý" dergisinin 1 Mart 1939 tarihli 9`un
cu sayýsýnýn 6`ýncý sayfasýnda basýlmýþtý:

ADSIZ ÞÝÝR
Bir gün olur, elbette eski beðler dirilir;
Yine kýlýç kuþanýr tarihteki paþalar.
Yine þanlar alýnýp nice canlar verilir,
Yiðit akýnýmýzdan yine dünya þaþalar.
Türk tarihi denen kahramanlýk þiirini
Yeniden yazmak için harcayacaðýn kandýr.
Mýsralarýn içinde en güzel ve derini
Batýda Niðbolu , doðuda Çaldýran dýr.
Yine batýlýlarýn üçüncü Kosova da
Topraklara sereriz, bir deðil, birkaçýný.
Çekilince kýlýçlar yeniden Haçova da
Param parça ederiz Cermenliðin haçýný.
Yine ufka açýlýr þanlý korsanlarýmýz,
Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz in içini.
Acý acý gülerek bu gün susanlarýmýz.
Yarýn rezil ederler Romalý nýn piçini.

Arkasýný yazmaða lüzum görmediðim bu manzumeden baþka benim "Mussoline`ye Daveti


ye" adlý manzume de yüzlerce, belki binlerce kiþinin elindedir. Ýstiyenlere de t
akdim ederim. Buna bir göz gezdiren iz`an sahipleri benim Türklük duygusundan ve
milli gururdan baþka hiçbir duyguya ve prensibe baðlý olmadýðýmý anlarlar.
Hakkýmda türlü türlü sözler söylüyen insanlara ve hakiki fikrimi soranlara þunu
söylemek isterim ki ben ne faþistim, ne demokratým. Ben, yabancý kaynaklý hiçbir
fikri benimsemeðe tenezzül etmiyecek kadar milli þuur ve gurura malik bir Türk`
üm. Siyasi, içtimai mezhebim Türkçülüktür.

1 Aðustos1943, Maltepe

You might also like