Professional Documents
Culture Documents
ATSIZ
1999 Yýlýnýn son günü...
Sað yanýnda Baþbakan Hasan Ali Yücel sol yanýnda Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardý
mcýsý Ahmet Emin Yalman... Milli Eðitim Bakaný Falih Rýfký Atay, Baþbakanýn yan
ýnda.... Sonra, sýrasýyla, Ticaret Bakaný Rýza Ýnönü, milli Savunma Bakaný Kazým
Özalp, Maliye Bakaný Kasým Gülek, Ýþletmeler Bakaný Ömer Ýnönü, Dýþiþleri Bakan
ý Aliye Itýr, Ýçiþleri Bakaný Karabet Öztürk, Ýktisat Bakaný Salamon Türkler ve
diðerleri...
Milli Þef,cebinde çýkardýðý tüpten bir Z vitamini alarak aðzýna attýktan sonra büy
ük bir canlýkla söze baþladý:
- "Sayýn arkadaþlar! Birkaç sonra 21 inci yüzyýla girerek bir devri arkada býra
kmýþ olacaðýz.1961 de,seçimlere hile karýþtýran Demokrat Partiyi milli bir galeyan
la devirdiðimizde beri 39 yýl geçti. Bu kýsa zaman içinde çok iþler yaptýk.
Devletimizi geliþtirdik. Fakat bu kararla kalacak deðiliz. Daha ,çok iþler ya
pacaðýz. Þimdi bütün arkadaþlarým, yeni yüzyýla girerken yapacaðýmýz devrimler
hakkýnda hazýrladýklarý tasarýlarý anlatsýnlar. Söz, ilkönce baþbakan Hasa
n Ali Yücel indir
- Hasan Ali!
- Buyurun, aziz þefim!
- Senin yüzünde bir deðiþiklik var!Nedir o?
- Ne yaptýn Hasan Ali? O caným kaþlarýna nasýl kýydýn? Halbuki ben say
ýn Bizans Patriði Athenagoras Hazretlerinin sakalý ile senin kaþlarýný sigorta
ettirmek için kanun çýkaracaktým?
Baþbakan heyecanla ayaða kalktý:
- Anlat!
Saðlýk Bakaný, kabinenin en genç üyesiydi. 1945 doðumluydu. Yüzünü aþmýþ insanla
rýn arasýnda çocuk sayýlýyordu. Tatavlý bir rum þifesiyle söze giriþti:
- Aziz Milli Þefim! Bütçemizin dokuz buçuk milyar lirasýný, Amerikadan a
ldýðýmýz Z vitaminlerine veriyoruz!
- O niye öyle?
- Çünkü ömür uzatan Z vitaminleri çok pahalý... Tanesi bir milyon liraya e
lde ediyoruz. Yýlda 9500 tane alýyor ve dokuz buçuk milyar lira veriyoruz. bunun
8000 tanesi siz aziz Milli Þefimize ayrýlýyor; 1500 tanesi de diðer bakanlara p
artimizin ileri gelenlerine ve Athenagoras Hazretlerine veriliyor.
Maliye Bakanýnýn gönüllere ferahlýk veren izahlarýndan sonra Milli Þef, Yücel e d
öndü:
- Aziz Beþeri Þef! Ulu insanlýk önderim! Ýnsanoðlunun kemale ermesi haya
li, sizin çaðýnýzda ve sayenizde gerçek olacaktýr. Artýk siz bir Beþeri Þefsiniz
! Beþeri Þefin saltanat ettiði, yani idare ettiði bir ülkeye Türkiye demek biraz
irticai bir düþünce gibime geliyor. Türk nedir? Beþeriyet içinde küçük bir parç
a... Sonra acaba Türk var mýdýr? Türk kalmýþ mýdýr? Vaktiyle bir Türk ýrký varmý
þ. Fakat zamanla bu ýrk ötekine berikine saldýrarak ve baþka ýrklara karýþarak y
ok olup gitmiþ... Beþeriyetin bir parçasýna Türk demek, Türk ýrkçýlýðý yapmak ve
faþizmi hortlakmaktýr ki, buna ne Amerika, ne Ýngiltere, ne Ýsrail, ne rusya, n
e de diðer devletler razý olamazlar. Zaten insanlarýn bir kökten geldiðini en es
ki ve en yüksek kitap olan Tevrat yazmýyor mu? Memleketimize Türkiye demek, Rum,
Ermeni, Yahudi, Zenci, Çingene ve baþka köklerden gelen yurttaþlarýmýzý incitir
, milli birliði bozar. Onun için bu ismi deðiþtirerek Beþeristan denilmesini tek
lif ederim!
- Arkadaþlar ne düþünüyorsunuz?
- Var ol Falihim, dedi, senin ileri düþünceli bir devrimci olduðunu bili
yordum. Ne kadar yüksek ve þerefli bir adam olduðunu da dünya alem bilir. Beþeri
yeti þenlendirecek olan bu yeni üniversitenin Þengül Üniversitesi olsun. Seni bu ü
niversiteye fahri rektör ve beþeri ahlak ordinaryüs profesörü tayin ediyorum. Öt
eki profesörleri sen seç!
Falih Rýfký Atay zaten hazýrlýklýydý. Cebinden bir kaðýt çýkararak Þengül üniver
sitesinin profesörlerini saymaya baþladý:
Fakat bu sýrada Dýþiþleri Bakaný Aliye Itýr ýn heyecanla söz istediði görüldü:
- Büyük komþumuz Ýranla hiç yoktan bir harb çýkarmaya asla taraftar deði
lim. Prensipimiz yurtta barýþ, cihanda barýþ, kainatta barýþ, zamanda barýþ, mek
anda barýþtýr. Zaten devletimizin adýnýn sonuna Türkçe taký getirmeyi düþünmek b
elki ýrkçýlýk ve faþizm ile ilgili de görülebilir. Fakat mademki Ýranlýlarla ara
mýzýn açýlacaðý bahis konusu oluyor, bütün ihtiyaç tedbirlerini alarak müdafaa p
lanlarýmýzý hazýrlamaya mecburuz. Ýlkönce ordumuzun kuvvetini öðrenelim. Milli S
avunma Bakaný!..
- Peki, ya donanmamýz?
- Aziz Þefim! Donanmayý laðve ettik.
- Neden?
- Bizde iyi denizci yetiþmiyor?
- Yetiþtirmeye çalýþalým!
- Çalýþmak para etmez. Denize alýþmalý.
Þef, Bakanlara baktý. Onlar da bir þey anlamamýþlardý. Savunma Bakaný izah etti:
- Efendim, beni deniz tutuyor da onun için donanmayý laðvettim. Zaten ko
mþumuz Ruslarla dost olduðumuz için onlardan bir taarruz beklemiyoruz. Komþumuz
Ýran henüz þahýn evlenmesi meselesini halledemediði için donanma yapacak vakit b
ulamadý. Küçük komþumuz Irakla, miniminicik yaramaz sevimli komþumuz Suriyenin d
onanmalarý yoktur. Kibar komþumuz Bulgaristanýn küçük bir donanmasý varsa da bu
donanma Rusyanýn emrinde olduðundan bize zarar vermiyeceði muhakkaktýr. Asil dos
tumuz Yunanistanýn donanmasý ise bizim kendi donanmamýz sayýlabir. Athenagoras Ha
zretleri, Yunan donanmasý varken ayrýca bir de Türk donanmasý bulundurmaya lüzum
olmadýðýna dair bana çok müspet teminat verdi. Sýnýrdaþýmýz olmayan milletlere
gelince: Ýtalyanýn donanmasý...
Büyük meseleler iyi bir geliþme yolunda olduðu için Beþeri Þef memnundu:
Bakanlar Kurulu, devletin adýnýn Beþeristan olmasýna oy birliði ile karar verdi.
- Aziz Þefim! Yirmi Birinci Yüzyýla her bakýmdan çok ileri, çok medeni v
e çok beþeri bir çehre ile girmeliyiz. Bayraðýmýzýn kan renginde olmasý yüksek b
eþeri ülkülerle baðdaþan bir þey deðildir. Bunu toz pembesi veya kýznazý rengine
sokmak ne kadar ileri olduðumuzu bütün cihana ispat edecektir. Bir de ben bir t
ek yýldýzý yeter bulmuyorum. Amerikanýn 49 yýldýzý olsun da bizim neden bir tane
yýldýzýmýz bulunsun? Onlardan daha talihli olduðumuzu belirtmek için bayraðýmýz
a 149 tane parlak sarý yýldýz konulmasýný ve irtica alâmeti olan ayýn da kaldýrý
lmasýný teklif ediyorum.
- Sayýn Þefim! Bunun çaresi basit ve basit olduðu kadar da kesindir. Þöy
le ki deðerli arkadaþýmýz Ahmet Erim Yalman, bugünkü bayraðýmýzýn güzelliði ve a
saleti hakkýnda bir demeç verirse, millet o bayraktan derhal soður. Milleti bir
þeyden iðrendirmek için aziz arkadaþýmýn o þeyi övmesi birebir tedbirdir...
Baþbakan Yardýmcýsý Ahmet Erim Yalman, bu sözler üzerine küplere bindi. Þefe say
gýyý unutarak masaya yumruðunu indirdi. Fakat eli acýdýðý için yerinden hoplamas
ý bir oldu ve baðýrdý:
Beþeri Þef ayaða kalktý. O kalkýnca da ortalýk bir anda sütliman oldu. Cumhurba
þkaný hala elinin acýsýyla kývranan Ahmet Emin Yalmana dönmüþtü:
Saðlýk Bakaný Doktor Pavlaki Özoðuzer, çatallanmak üzere olan meseleyi tatlýya b
aðladý. Doktor olduðu için, ömrü uzatan Z vitaminlerinin bazan ani ve geçici hafýz
a kayýplarý yaptýðýný biliyor, fakat bunu kimseye söylemiyordu. Beþeri Þefe ceva
p verdi:
- Evet aziz þefim! Ahmet Erim Yalman arkadaþýmýz mandýra iþletiyor. Zate
n kazançlý bulduðu takdirde iþletmeyeceði müessese yoktur. Ýki bin yýldan beri k
arýþmamýþ safkan bir Yahudi ailesine mensup olduðu için kendisinde ticari kabili
yet son derece geliþmiþtir. Þimdi kendisi manda sütünden, görülmedik derecede gü
zel peynir yapmak için teþebbüse geçmiþ bulunuyor. Mandýrasýnda Çýfýt kanýný...
Þey... Peynir kazaný diyecektim, evet peynir kazanýný kaynatmýþtýr, iþ yalnýz ma
ya bulmaya kalmýþtýr. Onu da buldu mu mesele tamamdýr...
Beþeri Þef bu yeni peynirle ilgilenmiþti:
Beþeri Þef bir kahkaha attý. Gözlerinden yaþ gelecek kadar gülüyordu:
Sonra fazla gülmekten doðan enerji kaybýný gidermek için bir Z vitamini daha yuta
rak sorularýna devam etti:
Sonra birdenbire ayaða kalktý ve Dýþiþleri Bakaný aliye Itýr a bakarak irticalen þ
u beyti okudu:
Yerim seni, Itýr,
Kýtýr kýtýr!
Beþeri Eðitim Bakaný Falih Rýfký nýn derhal not tuttuðu görüldü ve Þef tevazu ile
sordu:
Beþeri Þef in bilmediði þey yoktu. Bir þiirde vezin bulunmasý gerektiðini bile bil
iyordu. Falih Rýfký, duyduðu bu hayranlýk arasýnda, belki birkaç kere okudu. Vez
nini bulmaya çalýþýyordu. Bir yandan da, büyük bir edebiyat tarihçisi olan Baþba
kan Hasan Ali Yücel, bir kaðýda nokta, hat çizerek veznini bulmaða çalýþýyordu.
Üstün faziletli bir adam olmasýna raðmen baþbakanlýða getirilmediði için Hasan A
li yi kýskanan Falih Rýfký, beytin veznini daha önce bularak üstünlüðünü ispata ça
lýþýyordu. Buldu da...
- Bu, her ölçüye sýðar. Ayný zamanda hiçbir ölçüye sýðmaz. Siyasi bir þe
fin vazifesi þekillere ve kalýplara baðlanmamaktadýr. Kesin olmak siyasi ihtiyat
a uymaz. Þimdi neticeye baðlayalým: Arkadaþlarým ayrý ayrý renkler üzerinde durd
ular. O halde ben de yeni bayraðýmýzda bütün renklerin birden bulunmasýný teklif
ediyorum. Ne dersiniz?
- Sayýn arkadaþlarým! Yirmi Birinci Yüzyýla bir þey kalmadý. Burada tam
bir milli yani beþeri birlik halinde verdiðimiz kararlara göre devletimizin adý
Beþeristan olarak deðiþtirilmiþ, bayraðýmýz iðrenç kan rengi müstesna olmak üzer
e, bütün renkleri kaynaþtýran müstesna bir sembol haline getirilmiþtir, Büyük Þe
ngül Üniversitesinin kurulmasý karar altýna alýnmýþ ve daha nice nice feyizli de
vrimler hazýrlanmýþtýr. Ýçerde ve dýþarda emniyetimiz tamdýr. Birinci cihan Sava
þýndan beri harb halinde bulunduðumuz San Marino Cumhuriyeti ile tam bir eþitlik
içinde barýþ yapýlmasý için gerekli tedbirleri almýþ bulunuyoruz. Þimdi ordumuz
un birliðini teftiþ ettikten sonra Çankayada akþam yemeðini yiyecek, sonra radyo
evine giderek saat tam 24 te yeni yüzyýlýn açýlýþ demecini vereceðim. Tabii bütün
Bakan arkadaþlarým ile Cumhuriyet Halk Partisinin ileri gelenleri ve zarif eþl
eri, bir de edebi manevi desteðimiz Athenagoras Hazretleri ziyafete davetlidir.
Kendileri için bizim masamýzdan mümkün kadar uzakta ayrý bir masa kurulacak ve z
iyafet boyunca da yirmi kadar hademe havaya tulumbalarla gülsuyu serpecektir. Çü
nkü Athenagoras Hazretleri 19 uncu asýrda dünyaya þeref verdikleri sýrada vaftiz e
dildikten sonra, bu mübaret su, mukaddes vücutlarýndan gitmesin diye bir daha yý
kanmamýþlardýr... Þimdi Beþeri Savunma Bakaný arkadaþým, hangi birliði teftiþ ed
eceðinizi bilirsiniz!
- Nasýlsýn Salamonum!
- Sað olun, þefim!
- Ne dedin?
- Sað olun, þefim!
Ýsmet Ýnönü nün yüzünde bir deðiþiklik olduðunu herkes görmüþ, fakat kimse sebebin
i anlamamýþtý.
- Nasýlsýn Haralambosum?
- Sað olun aziz þefim!
- Ne dedin?
- Sað olun aziz þefim!
Beþeri Þefin yüzü yine deðiþti. Hatta öfke belirtileri görüldü. Tümen komutaný t
akdimde devam ediyordu:
Þef nedense Ýkinci Alay Komutanýna daha çok iltifat etti. Ýki yanaðýný öperek so
rdu:
Beþeri Þef daha yarbaya elini uzatmadan birisinin imdat diye baðýrdýktan sonra düþ
tüðü görüldü: Baþbakan Yardýmcýsý Ahmet Emin Yalman, Üzmez adýný iþitir iþitmez fe
nalýk geçirerek bayýlmýþtý.
Bir Bakanýn bayýlmasý ister istemez ortalýðý biraz karýþtýrdý. Beþeri Þef ise,
sebep ne olursa olsun, Bakanlarýndan birinin bayýlmasýna kayýrsýz kalamazdý. Bun
un müsebbibi olan Yarbay Hüsnü Üzmezin elini sýkmadan Birinci Bölüðe doðru ilerl
edi. Þef yaklaþýrken sert bir kumanda iþitildi:
Fakat teftiþ yapýlamadý. Þef yüzü kýzarmýþ olduðu halde tepinerek baðýrýyordu:
- Emredersiniz aziz þefim! Fakat o melun gardist kelime yerine hangi kel
imeyi kullanalým?
- Bravo! Meselenin tam üstüne bastýn! Bundan sonra sað yerine antisol dene
cek. Beþeri Savunma Bakaný! Sen de Genelkurmay Baþkanlýðý kanalý ile bütün birli
klere bir genelge yaz! Sað yerine antisol...
- Emredersiniz aziz þefim!
- Bir de subaylarýn askere kabaca muamele etmelerine müsaade edemem! Sol
a bak, antisola bak ne demek? Emir zamaný geçti. Þimdi demokrasi çaðýdýr. Bundan
sonra hazýr ol, sola bak, bölük dur þeklinde kumanda yok. Lütfen hazýr olur mus
unuz, lütfen sola bakar mýsýnýz, sayýn bölük lütfen durur musunuz þeklinde komut
verilecek. Anladýnýz mý?
- Anlaþýldý aziz þefim.
Teftiþ büyük bir ciddiyetle sona erdikten sonra Beþeri Þef, Bakanlar ve öteki da
vetliler Çankayada ziyafet sofrasýnda toplandýlar. Hafif ve çok lezzetli içkiler
içiliyordu. Fakat Z vitaminini alanlara her türlü alkol fazla tesir ettiðinden da
ha ilk yudumlarda neþeler taþmýþ ve kahkahalar baþlamýþtý. Buna raðmen Beþeri Þe
f konuþurken hepsi saygýyla dinliyordu.
***
Büyük Millet Meclisinin adý Büyük Beþer Meclisi olmuþ ve gece yarýsýndan sonra y
aptýðý yarým saatlik toplantýda yeni devrim kanunlarýnýn ittifakla kabul etmiþti
. Bayraktan ay kalkmýþ, yýldýzlar 149 a çýkarýlmýþ, kan renginden baþka bütün ren
kler serpiþtirilmiþti. Beþeristanda büyük bir hürriyetin hüküm sürdüðünü gösterm
ek için de renklerin sýrasý ile her vatandaþýn kendi arzusuna býrakýlmýþtý. Halk
ýn iradesinin Mecliste daha kuvvetli temsili için her 10.000 nüfus baþýna bir mi
lletvekili çýkarmak esasý kabul olunmuþ ve nüfus 40 milyon olduðu için Büyük Beþ
er Meclisinin 4.000 kiþiden kurulmasý zaruri bir netice olmuþtu. Fakat iktisadi
prensipler gözönünde tutularak her dört yýlda bir seçim masrafý ile bütçeyi sars
mamak için seçimlerin on yýlda bir yapýlmasý hakkýnda anayasaya bir madde konmuþ
tu. Yürürlükte olan kanunlar yirmi bini aþtýðýndan, Beþeristanýn bir kanun memle
keti olduðu gerçeði, en geri ve mürteci kafalara bile yerleþmiþti.
Bu büyük ve umumi eðlence arasýnda yalnýz Saðlýk Bakaný Doktor Pavlaki Özoðuzer,
odasýna çekilmiþ, kapýsýný kilitlemiþ, derin derin düþünüyor ve önünde týp derg
ilerine bakarak birtakým notlar alýyordu. Durum kötü idi: Amerikadan gelen son t
ýp risaleleri Z vitamininin mahzurlarý ile dolu idi. Bu vitaminin az miktarda ve k
üçük yaþtan alýnmasý halinde normal olarak ömrü uzattýðý, ileri yaþlardan sonra
alýnan Z vitamininin ise ömrü anormal þekilde uzatmakla birlikte hafýza kaybý yaptý
ðý tecrübelere dayanýlarak, ispat olunuyordu. Ýþin daha kötüsü, geçkin yaþtan so
nra baþlanan Z vitamini, üstelik çok sayýda alýndýðý takdirde yalnýz geçici hafýza
kayýplarý yapmakla kalmýyor, insaný çocuklaþtýrýyor, çocuklaþma halleri uzun sü
rüyor ve bu süre içinde þuur altýndaki bütün istekleri açýða çýkarýyordu. 120 ya
þlarýnda bir Amerikan milyarderi böyle bir anda Amerikanýn 20 yaþýndaki bütün ký
zlarý ile evlenmeye kalkmýþ, bu isteðini ilan þeklinde gazetelere vermiþ, gazete
ler havadis vermekten ibaret olan vazifelerini yapmýþlar, iþ kongreye aksederek
memlekette büyük bir skandal olmuþtu.
Saðlýk Bakaný, kaygýlarýný bir rapor halinde kaðýda dökmek isterken telefon çald
ý ve Doktor Pavlaki, Baþbakan Hasan ali Zaro Yücel in sesini tanýdý. Baþbakan þunl
arý söyledi:
Doktor Pavlaki nin Amerikan týp dergilerinde okuduðu marazi belirtiler baþlýyordu.
Fakat çare yoktu. Baþa gelen çekilecekti. Zaten Beþeri Þefin yüksek arzusu orta
ya atýlýr atýlmaz bütün elçiliklere radyo ile emir verilerek kan istenmiþ ve her
taraftan yollanan kanlar tepkili uçaklarla Ankaraya gelmeye baþlamýþtý.
Beþeri Þef, bu tarihi anýn televizyonla cihana yayýlmasýný emrettiði gibi gelece
k nesilleri de bu þereften mahrum etmemek için film çekilmesi hakkýnda direktifl
er vermiþti. Bakanlar Kurulu da törendi idiler.
Her kandan bir milimetre küp verilecekti. Baþbakan Yardýmcýsý Ahmet Erim Yalman
atýldý:
Saðlýk Bakaný, Beþeri Þefe ilk iðneyi yaparken Falih Rýfký Atay hazin bir sesle
ve aðlýyarak 16.01.1994 tarihli Ulustaki makalesinden þu ölmez satýrlarý okuyord
u:
Sonra sýrasiyle Yunan, Ýsrail, Ýngiliz, Amerikan, Fransýz, Ermeni, Çin, Arap, Bu
lgar, Sýrp, Romen, Çingene, Hotanto, Pigme kanlarý ve diðer birçok kanlar veril
di. Beþeri Þef büyük bir medeni cesaretle, güzel nükteler yaparak bu kanlarý ken
di kanýna karýþtýrýyordu. Masanýn üzerinde beþ altý tüp daha kalmýþtý. Saðlýk Ba
kaný Doktor Pavlaki Özoðuzer bunlardan en baþtakini alarak, bilinen ustalýðý ile
Beþeri Þefe zerkedince Þefte bir keyif, bir geniþleme oldu:
- Kuzum Pavlaki, bu hangi kandý?
- Kürt kaný, aziz þefim!
- Ya, öyle mi? Kýrmançi zoni? Bu kan pek hoþuma gitti. Gücümü ve neþemi
arttýrdý. Bundan bir tane daha yaparmýsýn ?
- Aziz Þefim ! Bu kandan bu kadar hoþlanacaðýnýz hiç aklýmýza gelmediði
için ikinci bir tüp hazýrlamamýþtýk. Bununla beraber onun benzeri olan Zaza kan
ý var. Emir buyurursanýz þimdi onu zerkedelim....
Þefim emir ve isteði ile Zaza kaný da yapýldý. Beþeri Þefin sevincine son yokt
u. Dans etmek istiyor ,içinden yalnýz varalo kelimeleri anlaþýlan bir þarký söylüy
ordu.
Heyecanlý sevinci biraz durulunca son kalan tüplere bakarak sordu:
- Ne!...Bu mendebur vahþi kanlarýný hangi cüretle benim asil kanýma kar
ýþtýrmak istiyorsunuz? Bunlar Turan kanlarý deðil mi? Beþeristanýn bu barbarlar
la ne iliþiði var? Çabuk, kanlarý yok edin!....
- Emredersiniz efendim!
Doktor Pavlaki korkudan titreyerek tüpleri aldý. Hýzlý adýmlarla kapýya doðru yü
rüyordu. Þef baðýrdý:
- Nereye gidiyorsunuz ?
- Bunlarý imha etmeye aziz þefim.
- Nasýl imha edeceksin?
Bütün ýrklarýn kaný Beþeri Þefin damarlarýna þýrýnga edildikten sonra, o,cidden
, her ýrkýn dehasýný kendinde toplayan hakiki bir Beþeri Þef oldu. Yunan zekas
ýnýn yanýnda Fransýz nükteciliði ile Ýtalyan müzik dehasý; Ýspanyol ateþiyle
birlikte Ýngiliz soðukkanlýlýðý, Çinli sabrý ile Amerikan tezcanlýlýðý, Ermeni
çalýþkanlýðý ile Yahudi ticaret kabiliyeti, Alman felsefeciliði ile Rus mistisi
zmi, Arap asaleti ile Kürt temizliði, sözün kýsasý her þey, her meziyet onda bir
leþti. Artýk bilginleri, müzikçileri, filozoflarý, þairleri, fikir adamlarýný to
playarak onlarla beþeriyetin ýstýraplarý üzerinde konuþmak baþlýca iþi gücü olmu
þtu. Som altýndan bir plak üzerine zavallý mustarip beþeriyet kelimelerini kazdýra
rak çalýþma odasýna asmýþtý. Bu üç kelimeye bakarak zaman zaman aðladýðý oluyord
u.
Bir gün inekçilikte çok ileri giden Danimarkalýlarýn hangi usullerle bu kadar il
erlediklerini anlamak için tarihlerini öðrenmek lüzumunu duydu. Bilginlere tercü
meler yaptýrarak mükemmel bir Danimarka tarihi vücuda getirdi. Fakat bu kitap Be
þeri Þefin zekasýndan yeni yeni kývýlcýmlar parlamasýna sebep oldu. Çünkü Danima
rka krallarýndan birçoðunun adý Frederik, diðer birçoðunun da Kristiyan olduðund
an, kýdem sýrasiyle kýrallara verilen birinci, ikinci, üçüncü sýfatlarýnýn onlar
ý pekala birbirinden ayýrmaya yeter olduðunu görerek:
- O halde bu bir alay manasýz isme ne lüzum var. Herkesin bir numarasý o
lsa insanlarý birbirine karýþtýrmadan ayýrdetmek daha kolay ve pratik olmaz mý? d
iye düþündü.
Âni bir kararla yerinden fýrlayarak kabineyi derhal toplantýya çaðýrdý. Beþeri Þ
efin ortaya attýðý parlak fikrin aðýrlýðý bir müddet gözleri kamaþtýrýp kafalard
a tesirini gösterdiði için ilkönce kimse sesini çýkaramadý. Fakat biraz sonra Ba
kanlar kendilerine geldiklerinden, çeneleri açýlmaya, zekalarý iþlemeye baþladý:
Söz alan Baþbakan Hasan Ali Yücel þöyle dedi:
- Evet aziz þefim. Bu usul ekonomik olduðu için de tavsiyeye deðer. Yaln
ýz sayýlar büyüdükçe iþler zorlaþmasýn diye her asýr için numaralarýn birden baþ
layarak sýralanmasýný, asýrlar içinde ayrý bir numara belirtilmesi yerinde buluy
orum. Mesela Birinci yüzyýlda doðmuþ olan 12 numaralý þahýs için 1/12 denir. Böy
lelikle, ikinci yüzyýlda doðmuþ olan 12 numaralýdan ayrýlmýþ olur. Asýrlarda soy
adý yerine geçer.
Beþeri Þef, insanlara kolay ve rahat bir hayat yaþatmak gayesini güttüðünden, nu
maralarýn akýlda kalmasýný zorlaþtýracak bu teklifi kabul etmedi. O kabul etmeyi
nce de bütün Bakanlar bu haklý ve insani fikre katýlarak onu desteklediler.
Nihayet iþ, kimlere hangi numaralarýn verileceði meselesine geldi. Bu sýrada Fal
ih Rýfký nýn sarardýðý, þaþkýn þaþkýn saða sola baktýðý görüldü. Bir þey söylemek
istediði, fakat girizgâh aradýðý belliydi. Büyük bir gayretle söz istedi:
- Sayýn ve aziz þefim diye söze baþladý. Lenin öldü, Troçki öldü, Stalin ö
ldü, fakat siz baþýmýzdasýnýz. Bu, Beþeristan için talihin büyük lûtfu, tarihin
parlak tecellisidir. Yeni bir devrimin tomruklarýný yani tomurcuklarýný hazýrlad
ýðýnýz bu dakikada bazý maruzatýmý lütfen dinlemenizi istirham ederim. Ýnsanlara
numara koymak gibi dahiyane bir icadýn bazý mürteciler, yobazlar ve gardistler
elinde suiistimal olunmamasý için insanlýk tarihinde deðeri olamayanlara numara
verilmemesini böylece onlarýn sýnýf döndürülerek beþeriyet kadrosundan çýkarýlma
sýný teklif ediyorum. Mesela Atillâ ve Cengiz gibi vahþilerin insanlar arasýnda
ne iþi var? En iyisi onlarý almayarak unutturmak ve beþeriyete huzur ve rahat ge
tirmektir...
- Fakat düþünülecek bir nokta var. Bir sayýlarýn birincisidir ama yine d
e bir sayýdýr. Beþeri Þefi herkes gibi bir yasý ile anmak yeter bir saygý deðil
gibi gözüküyor. Bunun çaresini bulmalýyýz.
- Beþeri Þefe numara vermek doðru olmaz. Beþeri Þef herhangi fert deðild
ir ki, numara alsýn. Beþeri Þef numarasýzdýr.
Þef, tarihi bir vazife daha yapýyordu. Artýk bundan sonraki bütün nesiller, insa
nlarý, Beþeri Þefin vereceði numaralarla bilip tanýnacaklardý. Onun için çok dik
katli ve tetik bulunmak, haksýzlýk yapmamak lâzýmdýr. Baþbakana dönerek:
Sýfýrdan sonra belki kendisine bir verilir diye düþünmüþtü. Fakat anlaþýlmaz, ahgi
hikmet-i hükümet ise, Þef þu iltifatta bulundu:
Beþeri Þef birdenbire, büyük bir kaðýdý Baþbakana uzatarak: Yaz emrini verdi. Þimd
i eþsiz bir adaletle tarihi þahsiyetlere numara veriyordu:
Yine geçici hafýza kaybý baþlamýþtý. Hasan Ali de de ayný hal vardý. Yavaþça Baþba
kan Yardýmcýsý Ahmet Erim Yalman a sordu:
- Aziz Þefim; onunla dost deðildik. Dost olsak da bir þey çýkmazdý. Çünk
ü o öldü.
Saðlýk Bakaný Doktor Pavlaki nin hafýzasý yerinde idi. Söze karýþtý.
- Hatýrlamaz olur muyum aziz þefim. Benim yataðýmýn baþ ucunda Cevdet ta
rihi durur. Her gece birkaç satýr okurum. Hazreti Ali, Abbasi saltanatýný yýkara
k yerine Emevi Cumhuriyetini kuran büyük Ýran hükümdarýdýr.
- Ýyi ya caným. Ne duruyorsun? Çaðýrsana!...
- Aziz Þefim. Maalesef o da hayatta deðildir.
- Yahu, bu memlekette Ali kalmadý mý? Çabuk bana bir Ali bulup getirin.
Tam bu sýrada Beþeri Þefin baþyaveri Orgeneral Karabet Þapþalyan içeri girerek s
elam verdi. Baþpatrik Athenagorasla yardýmcýsý Yakovos un geldiklerini bildirdi.
Þef, sevinç içindeydi. Buyursunlar diye baðýrdý ve papaslar kapýdan görünür görünm
ez kollarýný açarak seðirtti. Athenagoras da kollarýný açmýþtý. Ýki reis kucakla
þýp öpüþtüler ve bu sýrada Ýsmet Ýnönü bir mide bulantýsý geçirerek kendisini zo
r zaptettiyse de kimse bunun farkýna varmadý.
- Ayasofyayý bize verdiðiniz için kilisem adýna çok teþekkür ederim. Ýçi
nde gereken deðiþiklikleri yaptýk. Cemaatim her gün size dua ediyor. Ebediyen ya
þamanýz en büyük dileðimizdir. Ayasofyanýn dört minaresi, kilisenin ahengini boz
duðu ve yýldýrým düþerek tehlike yaratmak istidadýnda bulunduðu için onlarý yýkt
ýrdýk. Syaýn þefim! Allah korusun, sivri minareler yüzünden memleketimize bir za
rar gelmek ihtimali vardýr. Bunlar yýldýrým çekebilecekleri gibi devrilip ölüme
de sebep olabilirler. Onun için bütün minareleri yýktýrmak bir emniyet tedbiri o
lur.
- Sað olun aziz þefim. Hristos sizi kainattan sonraya kadar da yaþatsýn
da kainat sizden ýþýk ve feyz alsýn. Sizden bir ricam var: Ayasofya kilisisei ya
nýnda Beþeristanýn þanýna lâyýk bir site kurmak için biraz topraða ihtiyacým var
. Hain padiþahlarýn oturduðu Topkapý Sarayýný bahçesiyle birlikte kulunuza ihsan
buyurursanýz biz de sitemizi meydana getiririz. Böylece de bütün Ortodoks dünya
sýnýn hayýr duasýný kazanýrsýnýz.
Beþeri Þef, teessür içinde kalkarak Athenagorasý öptü. Yine birkaç saniye mide b
ulantýsý geçirdikten sonra haykýrdý:
- Ýyi demiþsin profesör! Yüksek bir bilgin olduðun nasýl da belli. Þimdi
þu meseleyi biraz da bana açýklasana kuzum! Ýsa hem Allah, hem de Allahýn oðlu
mu?
- Ona ne þüphe sayýn þefim!
- Peki, Ýsanýn soyadý ne?
- Soyadý yok sayýn Þefim.
- Ben gökte bir þey görmedim. Benim görmediðim þey de yok demektir.
Onun pencere önüne gitmesiyle yerine dönmesi arasýnda geçen kýsa zamanda Saðlýk
Bakaný doktor Pavlaki Özoðuer, Athenagoras la Yakovos a Rumca bir þeyler söylemiþ,
onlar da baþlariyle tasdik iþareti yapmýþlardý. Þef oturup gökte bir þey görme
diðini söyleyince Yakovos hemen söze baþladý:
Þef, kýrk elli öðrenci adýnýn yazýlý olduðu kaðýdý Beþri eðitim Bakaný Falif Rýf
ký Aristo ya uzatarak þu sert emri verdi: Bu müfistleri hemen üniversiten tardet! B
unlarý adalete vermek için de hemen Yargýtay Baþkaný ile Beþeristan Baþsavcýsýný
çaðýrttýn!
Yargýtay Baþkaný Necdet Kut-Kut la Beþeristan Baþsavcýsý Nazým Balöç, yarým saat s
onra Beþeri Þefin huzuruna çýktýlar. Þef onlara birer Z vitamini ikram ettikten s
onra söze baþladý:
Ýsmet Ýnönü bu telaþ arasýnda iken birdenbire gözleri Necdet Kut-Kut a deðerek dur
du. Onu dikkatle süzdükten sonra sordu:
Necdet bocaladý. Kapmak üzere olduðu külah elden gidiyor zanný ile titreyerek ce
vap verdi:
***
Beþeri Þef, son emirlerini de verdikten sonra odasýna çekildi ve beþeriyeti yüks
eltmek çarelerini bulmak üzere düþünceye daldý.
2000 yýlýnda havalar erken soðmuþ, kaç yýldýr görülmeyen bir kýþ baþlamýþtý
Beþeri Þef o kadar yufka bir kalb taþýyordu ki, yalnýz insanlarý deðil, hayvanl
arý bile düþünmeye kendisini mecbur sayýyordu. Marmara havuzuna düþen bir Beþeri
stanlýnýn zatürrieye tutulmasý onun gözlerini yaþartmýþtý. Bir tek kiþinin hasta
olmasý bir þey deðildi. Fakat milyonlarca balýðýn soðuk denizlerde üþümesi az b
uz felaket deðildi.
Mayonezli levreði pek seven Beþeri Þef, bu korkunç soðuk dolayýsiyle balýk nesli
nin yok olmasý ihtimalini düþündü ve ürperdi. Buna mutlaka bir çare bulmalýydý.
Düþünüyor, geziniyor, oturuyor, bir çare bulamýyordu. Çankaya köþkünde kapalý bi
r manej salonu yaptýrmýþtý. Ata meraklý olduðu için at gezintisi yapmadan durama
zdý. Fakat atlar salona sokulamýyacaðý için, soðuk günlerde, tahta bir oyuncak a
ta binmeyi adet edinmiþti. Gayet güzel lastik tekerlekleri olan bu atý bazan Baþ
bakan Ali Yücel, bazan Baþbakan Yardýmcýsý Ahmet Erim Yalman, bazan da Beþeri Eð
itim Bakaný Falif Rýfký çeker, Beþeri Þef de türlü binicilik marifetlerini göst
erirdi.
Þefin bu meraký duyulunca bütün Kabine üyeleri özel þekilde yaptýrdýklarý atlarý
ona hediye etmiþlerdi. Sadakatlerinin niþanesi olmak üzere de herkes yaptýrdýðý
atýn baþý yerine kendi baþýnýn þeklini koydurmuþtu.
Þef, ordular idare etmek istediði zaman diðerlerinin hediyelerine binerdi de can
ý Büyükada da gezinti yapmak istediði zaman Ahmet Erimi tercih ederdi.
Fakat bugün bütün denemelere raðmen dehasý verimli deðildi. Þefi gezdirmekten ha
yli yorulmuþ olan Hasan Ali, parlak bir teklifte bulundu:
- Yaþa be Sýfýr! Sen ne büyük adamsýn! Her iþin pundunu bulursun. Çabuk,
hamam hazýrlansýn. Baþ tellak olarak çabuk Nazým Balöç ü çaðýrýn! Kabine üyeleri
de tellak yamaðý olun da Nazýmýmdan ders alýn....
Fakat Beþeri Þef saatlerce hamamda kaldýðý halde bir keþifte bulunamayýnca Baþba
kan Yardýmcýsý Ahmet Erim Yalman, yeni bir teklifte bulundu:
- Aziz Þefim! Meþhur Nevton yer çekimi kanununu bir elma aðacýnýn dibind
e yatarken keþfetmiþti. Emredin: düþünme odasýna bir elma aðacý getirelim. Siz d
e onun altýna yatarak düþünün. Elbette dehanýz yeni bir hamle yapacaktýr.
Pek büyük bir saksý içinde, Beþeri Þefin düþünme odasýna bir elma aðacý getirild
i. Beþeristanýn elma mevsimi olmadýðý için baþka ülkelerden tepkili uçaklarla ge
tirilen elmalarý gayet ustalýklý bir þekilde aðaca baðlandý. Þef, aðacýn dibinde
ki kuþ tüyü þiltelere yaslandý. Yapýlan elektrik tesisatý sayesinde beþ dakikada
bir elmalardan biri yere düþüyordu. Fakat bütün elmalar düþtüðü halde dehanýn i
lhamý hala kendisini gösterememiþti.
Köþelere çekilerek merakla Þefi seyreden Bakanlarý derin bir üzüntü sarmýþtý. Bi
rdenbire Beþeri Þefin Naþol, naþol diye baðýrarak koþtuðu ve yerden elmalarý kapar
ak fýrlattýðý görüldü. Elmayý baþýna yiyen Ahmet Erim Yalman yandým diye haykýrara
k baygýnlýk geçirirken ötekiler, endiþeli gözlerle birbirlerine bakmaya Þefin bu
halinden ve hele manasýný anlamadýklarý naþol feryadýndan ürkmeye baþladýlar. Yok
sa Þefin dehasý cinnet noktasýna mý ulaþmýþtý?
Bu bilmeceyi Beþeri Eðitim Bakaný Falih Rýfký çözdü. O, ihtiyat tedbiri olmak üz
ere 1943 ten beri gizlice Rusça dersi aldýðýndan bu kelimenin o dilde buldum demek o
lduðunu biliyordu. Herhalde Beþeri Þef de ayný þeyi yapýyor olacak ki, þu heyeca
n halinde Rusça baðýrýyordu. Beþeri Þefin yeni bir þey bulduðunu arkadaþlarýna a
nlattý.
Doðru söylüyordu. Beþeri Þef büyük bir keþifte bulunmuþtu. Biraz sonra deha haml
esi ortaya serptiði ýþýklar gözleri kamaþtýrmaya baþladý.
Merhametli Þef, balýk neslinin soðuktan yok olmamasý için denizleri ýsýtmaya kar
ar vermiþti. Beþeristanýn kýyý þehir ve köylerinde oturan herkes günde üç defa d
enize birer teneke kaynar su dökecekti. Böylelikle denizin soðuðu azalacak ve ba
lýklar ölümden kurtulacaktý.
Hasan Ali nin yüzü deðiþti ve yüreði hýzla çarpmaya baþladý. Bu korku keleþ diye t
ahkir olunmaktan deðil, Þefin güvenini kaybetmiþ olmak ihtimalinden doðuyordu Þe
f, onun yüzündeki deðiþikliðin farkýndaydý. Gülümsedi:
Bu sýrada Beþeri Þefin aklýna bir þey geldi. Baþkaný yaný baþýna çaðýrarak yavaþ
ça sordu:
Atatürkten büyük olamamak, yýllardýr onun içini kemiren dertti. Baþbakan derhal
cevap verdi:
Hasan Ali Yücel, yerine oturunca arkadaþlarýna bakarak beklenmedik meseleyi açtý
:
- Böyle bir meselenin halli zamaný çoktan gelmiþti. Hatta biraz geç bile
kaldýk. Hiç þüphe yok ki, Beþeri Þef, Atatürk ten daha büyüktür. Çünkü Atatürk sa
dece Yunanlýlarý yenmiþ ve Dumlupýnar Savaþýný kazanmýþtýr. Buna bir kardeþ kavg
asý diye de bakabiliriz. Halbuki Beþeri Þef, Ankara Ulus Meydaný Savaþýnda ýrkçý
larý imha etti. Atilâ nýn, Çengiz in, Timur un, zalim Dördüncü Muradýn torunlarý olan
bu barbar Irkçýlar, Türkçüler, Turancýlar, Ankarayý bir ele geçirselerdi sonumuz
ne olacaktý? Ýnsanlýðýn hali nereye varacaktý? Bunlar derhal Orta Asyadan bir K
ýrgýz getirip hâkan yapacaklar, bugünkü medeni kisveyi kaldýrýp kalpak ve çizme
giyecekler, caným þampanya ve likörü yasak edip medeniyetin istirahat yerleri ol
an meyhaneleri kapatacaklar ve içki yerine ayranla kýmýz içecekler, medeni ve na
zik çocuklarýmýzýn beline kýlýç takýp padiþah türbelerinin önünde kaz adýmiyle r
esmi geçitler yaptýracaklar, hemen Rusyaya savaþ açýp, Allah korusun, Sovyetler
Birliðini ortadan kaldýrcaklar, Beþeristanýn en seçkin unsuru olan Yahudi vatand
aþlarýmýzý Ýsraile gönderecekler, Athenagoras Hazretlerini mübarek sakalýndan Fe
ner Patrikhanesine asacaklar, ruhun gýdasý olan caz müziðini kaldýrarak yerine k
aba askerî marþlarý ve Zeybek havalarýný koyacaklar, liselerimize disiplin sokar
ak çocuklarýmýzý sýký bir istibdat ve iþkence altýna alacaklar, Fatih ve Yavuz g
ibi büyük kan içicilerinin heykellerini dikecekler, Beþeristanýn adýný Türkeli,
Ýstanbul un adýný Mehmetkent yapacaklardý. Bunlar yetiþmiyormuþ gibi ýrk ayrýlýðý
yaparak Beþeristaný bin bir parçaya böleceklerdi. Beþeri Þef bunlara karþý 1944 te
kazandýðý zaferle bütün Beþeristaný, hatta dünyayý, hatta kainatý yok olmaktan
kurtarmýþtýr. Türkçüler iktidara geçseudi doymak bilmeyen iþtahlariyle herhalde
balýk neslini tüketeceklerdi. Þimdi soruyorum: Neticesi bu kadar keskin olan bir
zaferi saðlayan Þeften daha büyük bir insan bulunabilir mi? Elbette bulunamaz!
Beþeri Þef bahtiyardý. Mustafa Kemalden daha büyük olduðu da ispat olunmuþtu. Me
mlekette milli zekayý arttýrmak için Ýsrailden birkaç bin Yahudi daha getirmeyi
düþünüyordu.
Fakat sevinci uzun sürmedi. Aklýna Savcý Nazým Balöç ün verdiði gizli rapor gelmi
þ ve yeniden caný sýkýlmýþtý. Rapora göre Türkçüler kendi aralarýndaki konuþmala
rda Beþeri Þeften ihtiyar diye bahsediyorlardý. 116 yaþýnda olduðu için pek haksýz
deðillerdi. Fakat ihtiyar diyenler Türkçüler olduðu için bu sözü mutlaka yalan
olduðu icap ederdi. Bunun yalan olduðunu ispat lazýmdý. Þef düþünce odasýnda uzu
n uzun düþündükten sonra nihayet bunu da halletti. Hem de o kadar dahiyâne bir þ
ekilde halletti ki, Baþbakan Yardýmcýsýnýn bile gözleri faltaþý gibi açýldý:
Hakkari ilinde yapýlan araþtýrmalarda Beþeri Þefin atalarýna dair bir yazma kita
p ele geçirilmiþti. Bu kitaptaki kayda göre Beþeri Þef 29 Þubat 1884 tarihinde d
oðmuþtu. 29 Þubat, her yýl gelmeyip dört yýlda bir gelen bir gün olduðu için Beþ
eri Þef dört yýlda bir yaþ büyümüþ oluyordu. Þu halde 116 dörde bölünce Beþeri Þ
efin þimdi ancak 29 yaþýnda bir genç olmasý icap ediyordu. Bu suretle Türkçü hai
nleri artýk kendisine ihtiyar diyemiyeceklerdi.
Bu ilmî hakikat ispat olunduktan sonra Beþeri Þef, Baþbakanýn kulaðýna eðildi:
***
Bütün 2000 yýlý Beþeristanda köklü devrimler ve ileri hamlelerle geçti. Beþerist
anýn dünyadaki durumu kuvvetlenmiþti. Doðuda bir Ermenistan yapýlarak Rusya ile
aramýza bir tampon devlet kurulmuþ ve Doðu sýnýrlarýmýzýn emniyeti saðlanmýþtý.
Ayasofya kilise yapýlarak ortodokslarýn merkezi haline getirilmiþ, Topkapý Sara
yý Patriðe verilerek Romadaki Papaya karþý Beþeristaný himaye edecek bir kuvvet
ortaya çýkarýlmýþtý. San Marino Cumhuriyeti ile þerefli bir barýþ yapýlarak 85 y
ýldýr süren harb sona erdirilmiþ, Ýsraile iktisadi imtiyazlar verilerek ittifakl
arý kazanýlmýþ balýk nesli yok olmaktan kurtarýlmýþ, ýrkçýlar yeniden tasfiye ol
unmuþ. Þengül Üniversitesi kurularak dünya ilminin aðýrlýk merkezi Anlaraya alýn
mýþtý.
2001 yýlýnda bir devrim kalmamýþ gibiydi. Fakat Beþeri Þefin dehasý yeni ve büyü
k bir iþ bulmakta güçlü çekmedi. Dilde görülmemiþ bir devrim yapýlacak ve isimle
re harf-i tarif konarak dil gericilikten, iptidailikten, Turan dili olmaktan kur
tarýlacaktý. Bütün medeni dillerde harf-i tarif varken Beþeristan dilinde olmayý
þý ne yüz kýzartýcý þeydi!
Beþeri Þef, Beþeri Eðitim Bakaný Falih Rýflý ile uzun boylu konuþulduktan sonra
verdi: Ýsim-ler erkek ve diþi olarak ikiye ayrýlacak, erkek isimlerinin baþýna e
rkeðin yarýsý olan er diþi kelimelerinin baþýna da diþinin yarýsý olan di harf-i tar
ifi getirilecekti. Bu devrimi yapmak için bütün dünyanýn dil bilginleri çaðrýlac
ak ve bir kurultay toplanacaktý. Þef, kurultayýn açýþ nutkunu hazýrlamýþtý. Bu n
utuk þöyle baþlýyordu:
O gece radyo, Beþeristan halkýna böyle büyük bir devrimin baþlamak üzere olduðun
u müjdelemiþ, Beþeri Eðitim Bakaný da bir akademi toplayarak erkek ve diþi kelim
eleri ayýran yeni bir sözlüðün gayet acele ile yapýlmasýný emretmiþti.
Bu fýrsattan istifade ile dili birtakým irtica kalýntýlarýndan temizlemek için d
e gerekli tedbirler alýnýyordu. Mesela dilde kelime sonundaki k harflerinin kaldýr
ýlmasý için de emir verilmiþti. Zaten bu dille pek eskiden beri kelime sonundaki
k harfleri kendiliðinden düþüyordu. Mesela satýk ve ayrýk kelimeleri satý ve ayrý
olmuþtu. Mademki dilde böyle bir istidat vardý, o halde bu güzel istidadý sonun
a kadar geliþtirmek çok beþeri bir iþ olacaktý. Artýk bundan sonra kürk yerine
kür, Türk yerine Tür, ayýk yerine ayý denecekti. Ayýklarý ayý olunca onlarý ayý
ile karýþtýrmamak için ayý nýn sonundaki ý atýlarak ayý da ay yapýlmýþtý. Böylelikl
çý ve Turancý bir kelime olan ay da soysuzlaþtýrýlmýþ oluyordu.
Ayrýca Beþeri Þefin dehasýndan yeni bir doðuþ olmuþ, kelime baþlarýndaki t lerin k
aldýrýlmasýna da karar verilmiþti. Beþeri Þef bu suretle çok korktuðu Türkçülerd
en de kurtulmuþ oluyordu. Türk kelimesi baþý sonu kýrýlýp ür haline girince Türkçü y
erine de ürcü denecek ve böylece bu bozguncu grup mahvolacaktý.
Beþeri Þefin müthiþ bir planý daha vardý. Bu plan üç merhalede tatbik olunacaktý
. Birinci merhalede baþkent Ankaradan Of a naklolunacak ve sebep olarak da medeni
baþkentlerin mutlaka bir deniz kýyýsýnda bulunmasý tezi müdafaa olunarak öteki k
ýyý þehirlerine üstünlüðü ispat olunacaktý.
Bir müddet sonra da yeni bir dil devrimiyle Beþeristan dilindeki li, lý, lü, lu ta
kýlarý kaldýrýlacak, böylece Beþeristan ileri gelenlerinin soyadlarý Rus ve Bulg
ar dostlarýmýz gibi hep of larla bitecekti. Ýleri gelenler Yücelof, Yalmanof, Atayo
f diye adlandýrýlacaktý.
Beþeri Þef dile erkeklik, diþilik soktuktan sonra bunu soyadlarýna da sokmak zar
uretini duymuþ, kadýnlarda soyadýnýn of la deðil, ah la bitmesine karar vermiþti. Yani
erkekler of diye, kadýnlar ah diye anýlacaktý. Bu suretle iki cinsin birbirine duyd
uðu hasret çok zarif bir þekilde ifade edilmiþ olacaktý.
Beþeri Þef, planlarý ile sarhoþ olduðu bir sýrada Baþkatiple Baþyaver telaþla iç
eri girdiler. Birisi haykýrdý:
- Aziz Þefim! Ýþler çok fena, haber!
- Ne var? Ne oluyor?
- Ýhtilal çýktý! Hýzla geliþiyor!
Beþeri Þef, sapsarý oldu. Hemen yazý masasýna koþup gözden bir tabanca çýkardý:
- Çabuk, kaçalým!
Aðýr bombardýman uçaklarýndan biri Beþeri Þef için çoktandýr, hazýrlanmýþ, hatta
içine yatak bile konmuþtu.
Hýzla bahçeye indiler. Otomobile binerek uçaðýn bulunduðu yere vardýlar.
Ýster istemez uçaða doldular. Ýçinde her þey vardý. Pilot Niko Pavlaidis, Þefin
özel doktoru Miþon Ben yaþ, Daire Müdürü Hamparsum Baronyan ile diðer birkaç kiþ
i de beraberlerdi...
Türkçüler köþke girerken uçak havalandý. Beþeri Þef ölü rengindeydi. Boyuna nankö
r millet, nankör millet! diye söyleniyordu.
- Amerikaya! dedi
- Aziz Þefim!... Oraya kadar gidemeyiz. Uçaðýmýzýn benzini ve yapýsý bak
ýmýndan imkansýzdýr.
- Öyleyse Londraya...
- O da öyle...
- O halde Rusyaya...
Pilot, uçaðý Rusyaya yöneltti. Beþeri Þef mýrýldanýyordu:
- Sevgili dostum Stalin elbette bana bir köþk tahsis eder. Bir de emekli
maaþý baðlar...
- Aman aziz þefim: Rusyada Stalin filan yok ki... Orasý da ihtilaller iç
inde çalkalanýyor. Hem onlar þimdi Türkçülerden kaçan bir þeyi kabul etmezler...
- Öyleyse Almanyaya gidelim......
- Deðerli dostum Hitlerle oturup bira içeriz. Almanya ihtisasa saygý gös
teren bir memlekettir. Benim devlet idaresi hususundaki ihtisasýmdan istifade et
mek isterlerse ayda 10.000 marka vazife kabul ederim.
- Aziz Þefim!... Hitler öleli çok oldu. Þimdi Almanyada yine imparatorlu
k var. Hem Almanlara harb ilan etmiþtiniz. Onlar sizi isterler mi?
- Harb mi ilan etmiþtim? Oh, o Çörçil keratasý!... Beni o kandýrmýþtý...
- Viyolonselimi verin!
- Aziz þefim! Viyolonseli ne yapacaksýnýz?
- Verdi den bir parça çalacaðým.
- Neden?
- Ýtalyanlar müzikçi millettir. Bestemi duyunca beni kabul ederler.
- Ýyi ama viyolonsel köþkte kaldý.
- Hay Allah kahretsin... Öyleyse Yunanistana gidelim. Aziz dostum Venize
los la oturup duziko içeriz...
- Aziz Þefim! Venizelos da öleli çok oldu.
- Caným, kimi sorsam öldü diyorsunuz. Neden öldüler? Bak ben öldüm mü?
- Siz onlardan daha önce ölmüþtünüz, Aziz Þefim.
- Delirdin mi? Neden ölmüþüm? Ýþte yaþýyorum ya!.....
- Buna yaþamak denirse yaþýyorsunuz, Þefim!...
- Caným, Venizelos ister yaþasýn ister yaþamasýn. Siz beni Yunanistana g
ötürün!
- Olmaz Þefim.
- Neden?
- Siz onlarý Ýnönü Savaþlarýnda yenmiþtiniz. Sizi sevmezler....
- Ýnönü Savaþlarý mý?
- Evet...
Beþeri Þef þaþkýn þaþkýn bakýyordu. Z vitaminlerinin tesiri geçtiði için bir anda
külçe haline gelmiþti.
- Lütfen çabuk karar verin efendim. Benzin azalýyor. Sizi nereye götürey
im.
***
Uçak, süzülerek Ýnönü Þehitliði yanýna inmiþti. Uçaktakilerin arasýnda tek tük o
lan Baþkatibin yardýmiyle uçaktan inen Beþeri Þef, arkasýnda olduðu halde ilerle
rken birden bire fýrtýna gibi bir ses duyuldu. Dönerek baktýlar: Pilot Niko Pavl
aidis, uçaðý havalandýrmýþ ve yanýna Beþeri Þefin Baþyaveri Orgeneral Karabet Þa
pþalyan, doktoru Miþon Benyaþ ile Daire Müdürü Hamparsum Baronyan olduðu halde k
açmaya baþlamýþtý.
Onunla el sýkýþarak vedalaþtý ve onu, ilerde görünen yola kadar gözleriyle takip
ettikten sonra yeniden dönerek þehitliðe doðru yürümek istedi.
Fakat yürüyemedi...
Çünkü aklýn almayacaðý, gözlerin inanamýyacaðý müthiþ bir manzara ile karþýlaþmý
þtý: Karþýsýnda yüzlerce, belki binlerce üniformalý insan dizi dizi, heykel sess
izliði ile duruyor, tarif olunmaz bir mana taþýyan bakýþlarýný onun üzerinden bi
rleþtiriyordu.
Þaþkýnlýk ve korku içinde bir adým daha atarken bir ses girledi:
- Gelme!... Gelemezsin!...
Bu ses daðdan daða yankýlanýrken Beþeri Þef ölü rengi almýþtý. Kýsýk bir ses çýk
ardý:
Karþýki diziden bir kiþi bir adým ilerliyerek yýldýrým sesiyle baðýrdý:
Ýkinci bir þehit, bir adým ilerleyerek daha gür bir haykýrýþla seslendi:
Bütün þehit dizileri Beþeri Þefi kovuyor ve daha uzak mesafeden haykýran kümeler
in sesi daha heybetli çýkýyordu:
Haykýrýþlar, daðdan daða çarpan sesin yankýsý gibi uzayýp gidiyor, yalnýz yer ad
larý deðiþiyordu:
Birden, Beþeri Þefin bakýþlarý sola çevrildi. Oradan da kasýrga sesleri geliyord
u:
Birden, büyük bir kasýrga uðultusu içinde sert bir kumanda sesi... Ses pasaparol
a halinde uzaklaþa uzaklaþa dipsizliði gezdi. Milyonlarca asker bir anda esas va
ziyetinde... Selam borular...
- Merhaba asker!
- Merhaba Paþam!
Sahnenin bir köþesinde ak sakallý Tarih Baba önündeki büyük kitabýn yazýsýz sayfas
ý açýk olarak duruyor, bu kýyamet manzarasýna bakýyordu.
Esen, kasýrga deðil, þehitlerin ruhlarý idi. Bunlar Beþeri Þefi paramparça etmiþ
lerdi. Þimdi ondan kalan yegâne þey birkaç damla kara boya...
Kasýrga, bu kara boyayý Tarih Babanýn kitabýna doðru sürüklüyor. Ak sakallý ihti
yarsa bu kapkara boyalarý ak sayfalarýn üstüne kabul etmek istemiyerek eliye iti
yordu. Fakat kasýrga galip geldi ve kara boyalar ak sayfanýn üstüne bir iki satý
r halinde yapýþýp kaldý.
Kasýrga bir anda dinmiþti. Bütün þehitler, bütün ölüler kendi yerlerine gitmiþle
rdi. Tarih Baba kitabýna yazýlan iki kara satýra eðilip okuyarak baþýný kaldýrdý
ktan sonra yüzünü buruþturdu:
- SON -