Professional Documents
Culture Documents
1918’in başından itibaren Lenin, işçilerin kendi kendilerini yönetmeleri kavramına zıt ama
uzmanlık ve verimlilik sağlayabilmek adına her kuruluşun başına tek bir kişinin geçmesi ve
demokratik kurallara göre kuruluşu yönetmesi gerekliliği konusunda kampanya yaptı.(New
Economic PolicyNEP)
S. A. Smith’in yazdığına göre: “İç savaşın sonuna doğru 1917’deki fabrika komitelerince tanıtılan
sanayi idaresinin demokratik idare tarzından eser kalmamıştı, ancak hükümet bunun bir önemi
olmadığını çünkü sanayinin artık işçi devletinin kontrolüne geçtiğini savunuyordu.”
Bu arada, Rusya’da iç savaş sürmekteydi. Çok geniş bir yelpaze içinde farklı görüşlere sahip
siyasi hareketler ve destekçileri Sovyet hükümetini devirmek için silaha sarılmıştı. Bir çok taraf
iç savaşa karışmış olsa da çarpışan iki önemli taraf komünistlerin Kızıl Ordusu ile
gelenekçilerin Beyaz Ordusuydu.
Fransa, Büyük Britanya, ABD ve Japonya gibi yabancı güçler Beyaz Ordu yararına işe
karışmış olsa da etkileri çok olmamıştır. Sonunda Leon Troçki tarafından komuta edilen ve
örgütsel açıdan daha becerikli olan Kızıl Ordu 1920 yılında Beyaz Ordu’yu ve müttefiklerini
yenerek iç savaşı kazandı. Daha küçük çaplı çarpışmalar ise birkaç yıl daha devam etti.
Almanya’da devrimin sürmesi ve Spartaküs Birliği’nin yükselişe geçmesini Lenin, “Avrupa’yı
Kızıl Ordu’nun süngüsüyle yoklamak” için en uygun zaman olarak gördü. Lenin, Rus Devrimi
ile Alman Devrimi’nin komünist destekçilerini birbirine bağlamak için Kızıl Ordu’nun, arada
kalan Polonya’yı sıçrama tahtası olarak kullanıp hem Almanya’ya hem de Batı Avrupa’daki
diğer komünist hareketlere yardıma gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Ancak Sovyet Rusya’nın
PolonyaSovyet Savaşı’nda yenilmesi üzerine bu planlar suya düştü.
Lenin emperyalizmi çok sert eleştiriyordu ve 1917 yılında kapitalist emperyalist güçlerin
kontrolü altındaki ulusların koşulsuz olarak kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu
deklare etmişti.
Sovyet projesinin Rusya Fedarasyonu’na katılma biçiminde değil, eşit cumhuriyetlerin birleşmesi
biçiminde olması gerektiğini vurgulamıştır
Ancak bu ilkenin uygulanmasında ve istediği koşullarda bir birliğin yaratılmasında başarı
sağlayamamıştır. 19201921 yıllarında, altı ulusal cumhuriyet Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan,
Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Fedarasyonu arasındaki ilişkiler açık biçimde tamamlanmış
değildi. Lenin bu birliğin sosyalist, enternasyonalist ilkelere uygun şekilde gönüllülük yolu ile
belirlenmesini istiyordu. Ancak Sovyetler Birliği’nin kurulması sırasında Komünist Parti
saflarında yeşermeye başlayan Rus milliyetçiliği ile de mücadele etmek durumunda kalmıştır.. Bu
şekilde bir birliğin amacının diğer ulusların kapitalist emperyalizmden korunmasına da hizmet
edeceği öngörülmüştür. Ancak Lenin hastalığı nedeni ile bu dönemde güçten düşmüş ve zamanla
sağlığını tümden yitirmiştir. Daha önce yok etmeye söz verdiği ezen ulus şovenizmi sürece yeniden
hâkim olmuş ve uluslar politikası, gönüllü olmayanların asimilasyonu politikası biçiminde
işlemiştir.
Yeni kurulan Bolşevik hükümetini karşıdevrimcilerden ve diğer siyasi muhaliflerden korumak adına
Bolşevikler Çeka adını verdikleri bir gizli polis teşkilatı kurdu.
Lenin’in yazıları ölümünden sonra Sovyet rejimi tarafından ayrıntılı biçimde sansürlenmiştir.
1930’ların başında Stalin’in idaresi altında ne Lenin’in ne de Merkez Komite’nin yanlış
olamayacağı kabul görmüş bir dogma hâlini aldığı için, anlaşmazlığa düştükleri durumların
kanıtları saklanmaya çalışılmıştır. Bu sansürlemenin karşısında duran Troçki, hata yapabilen ve
yapmış olan bir insanoğlunun tanrı mertebesine çıkarıldığını görerek eleştirmiştir.
Vladimir İliç Lenin Kimdir?(1870 1924)
Vladimir İliç Ulyanov, 22 Nisan 1870′te Simbirsk kentinde doğdu. Orta halli bir öğretmen
ailesinin altı çocuğundan ikincisidir.Ağabeyi Aleksandr’ın çara karşı suikast girişimine katıldığı
için kurşuna dizildiği yıl, 1887′de, liseyi bitirerek Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi
ve üç ay sonra devrimci öğrenci hareketi içinde yeraldığı için üniversiteden atıldı.
1891′de St.Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni dışarıdan bitirdi. 1895′te ülke dışına çıkıp
marksizmin önemli temsilcileriyle tanıştıktan sonra St.Petersburg’a dönüp İşçi Sınıfının
Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği adlı gizli bir örgüt kurdu.Aynı yıl sonunda tutuklandı, ondört ay
hücrede kaldıktan sonra Sibirya’ya, Şuşenskoye köyüne sürgüne gönderildi; orada Krupskaya ile
evlendi. Sosyaldemokrat gruplarla bağını sürdürdü ve bir parti program taslağı hazırladı.
RSDİP(Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi) 1898 Mart’ında Minsk’te toplanan bir
kongreyle kuruldu.
1900′de serbest bırakıldıktan birkaç ay sonra yurtdışına kaçtı ve İsviçre’ye yerleşti. Aralık
1900′de yayımlanmaya başlayan İskra gazetesindeki bir makalesinde ilk kez ‘Lenin’ takma adını
kullandı. RSDİP’nin 1903′te ikinci kongresinde, demokratik merkeziyetçilik ve devrimci
demokratik diktatörlük konularında ortaya çıkan görüş ayrılığı sonrasında, Merkez komite ve
İskra yazıkurulunda çoğunluğu sağlayan Lenin ve yandaşları Bolşevik(çoğunluk), muhalifleri ise
Menşevik(azınlık) adlarıyla anılmaya başladılar.
1905 devriminin yenilgiye uğramasından sonra Aralık 1907′de yeniden Avrupa’daki sürgün
yaşamına döndü. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra kendi hükümetlerine destek
olma politikasının sosyalşoven bir politika olduğunu ileri sürerek, emperyalist savaşı iç savaşa
döndürme çağrısında bulundu. 1917 Şubat Devrimi’nden sonra Petrograd’a döndü. Nisan
Tezleri’yle bolşeviklerin sosyalist iktidar perspektifiyle hareket etmeleri gerektiğini
vurguladı. Baskı ve yasaklama girişimlerinden dolayı Finlandiya’ya kaçmak zorunda kaldı.
Burada yazdığı Devlet ve Devrim adlı eseriyle proletaryanın iktidarı burjuva devlet
mekanizmasını parçalayarak alması gerektiğini belirtti.
1917 Ekim’inde gizlice Petrograd’a döndü. 7 Kasım 1917′de Lenin’in önderliğinde Bolşevikler
iktidarı ele geçirdi. 8 Kasım 1917′de Halk Komiserleri Kurulu başkanlığına seçildi. 21 Ocak
1924′te Gorki kentinde öldü.
Josef Stalin (1879 1953)
Gürcü asıllı olan Stalin, 1922′den, 1953 yılındaki ölümüne kadar 31 sene boyunca SSCB’nın
liderliğini ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin liderliği anlamına gelen Genel Sekreterliğini
yaptı. Lenin’in ölümünden sonra, Sovyetler Birliği içinde yükselen bürokrasi içinde üstlendiği
liderlik görevi boyunca uyguladığı disiplin sosyalizmin Sovyet Rusya’da yaşatılmasını sağlamıştır.
Sovyet Rusya için en önemli kararlar Stalin döneminde alınmıştır.
Stalinizmin iki unsuru (tek ülkede sosyalizm ve sosyalizmin gelişmesi sonucu sınıf savaşının
şiddetlenmesi) Stalin’in siyasi alanda karşısına çıkan sorunları aşmak için kullandığı
pratik araçlar oldu.
Tek Ülkede Sosyalizm Görüşü
Stalinizmin en önemli teorik katkısı tek ülkede sosyalizm görüşüdür. Lenin’in 1924′teki
ölümünden sonra Sovyet idaresi bir ikilemle karşı karşıya kaldı:
• Troçki yanlıları, devrimin tüm dünyaya yayılması için özellikle sanayileşmiş batı
toplumlarında teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor, bunu siyasetlerinin önceliği olarak
görüyorlardı. Aksi halde, SSCB’nin sosyalist bir devlet olarak var olamayacağını, kapitalist
devletlerin baskısı karşısında yıkılacağını ileri sürüyorlardı.
• Bu görüşe karşı, Stalin ve yandaşları sosyalizmin önce sadece SSCB’de sağlam bir şekilde
kurulmasının mümkün ve gerektiğini savunuyorlardı. Tek ülkede sosyalizmin kurulması
için, SSCB’nin gelişmiş ülkelerin rejimlerine karşı bir tehdit olmadığını, onlarla birlikte var
olabileceğini göstermek gerekliydi.
Stalin’in tek ülkede sosyalizm politikası, elbette bir dünya devrimini desteklemekten daha az
riskliydi. Böylece konumunu pekiştiren Sovyet yönetimi, ülkenin sanayileşmesi ve askeri olarak
güçlenmesi için gerekli adımları attı. Bu siyasetler sonucunda SSCB, dünyanın en önemli
güçlerinden biri haline geldi.
Troçkistler, Stalin’in bu politikasını dünya çapında devrim fırsatını kaçıran büyük bir hata ve
Marksizme ihanet olarak yorumladılar.Troçkistler, tahminlerinin aksine SSCB’nin tek başına
kendi rejimiyle var olabilmesini, bu rejimin gerçek bir sosyalist rejim değil, bürokratik
yozlaşmaya uğramış bir işçi devleti olduğunu söyleyerek açıkladılar.
Stalin’in ikinci önemli katkısı, sosyalizmin gelişmesi sonucu sınıf savaşının şiddetlenmesi
görüşüdür.
Stalin, bir ülke sosyalizm yolunda ilerledikçe, geçmişteki sömürücü sınıflarının kalıntılarının
daha şiddetli bir mücadeleye gireceğini iddia eder. Stalin’e göre işçi sınıfının düşmanları
komünist partisine bile sızabilir.Stalin, bu görüşünü ülke içindeki muhalefeti yok etmek
için giriştiği büyük tasfiye hareketinde kullandı. Parti içindeki muhalefete müsamaha
gösterenleri çürük liberallikle suçladı. Mao da Çin’de yürüttüğü kendi tasfiye ve siyasi baskı
politikaları için bu fikirlerden yararlandı.
Stalin Sovyetler Birliği’nde hayatın her yönünü kontrol eden baskıcı bir devlet kurdu. Stalin’in
ölümünden sonra Sovyetler Birliği’nin yeni lideri Nikita Kruşçev bu baskının büyüklüğünü
kabul etti. Daha sonra bu büyüme azaldı, devlet memurları arasında Sovyet sisteminde gediklere
yol açan rantçılık ve bozulma arttı.
Leon Troçki(Trotsky)
Troçki yanlıları, devrimin tüm dünyaya yayılması için özellikle sanayileşmiş batı toplumlarında
teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor, bunu siyasetlerinin önceliği olarak görüyorlardı. Aksi halde,
SSCB’nin sosyalist bir devlet olarak var olamayacağını, kapitalist devletlerin baskısı
karşısında yıkılacağını ileri sürüyorlardı
Komintern’in faaliyetine rağmen, Sovyet Komünist Partisi Stalinist bir kuram olan “tek ülkede
sosyalizm”i benimsedi. Sınıf mücadelesinin sosyalizmde daha zorlaşacağını söyleyen Stalinist
görüşe göre eğer gerekliyse tek ülkede sosyalizmi kurmak mümkündü. Marksist
enternasyonalizmden bu kopuş, “sürekli devrim” kuramını ortaya atarak dünya devriminin
gerekliliğini vurgulayan Leon Troçki tarafından eleştirildi.
Bu tartışma 1929 yılında Troçki’nin sürgün edilmesiyle sonuçlandı.
Troçki’nin sürgün edilmesinin ardından, dünya komünizmi iki farklı fraksiyona ayrıldı:
• Stalinizm
• Troçkizm.
Troçki daha sonra 1938’de Komintern’e bir meydan okuma olan Dördüncü Enternasyonal ’i
kurdu. 1953’te Stalin’in ölümünün ardından, Sovyetler Birliği’nin yeni önderi Nikita Kruşçev
Stalin’in suçlarını ve yaptığı kişisel propagandayı ifşa etti. Lenin’in prensiplerine geri dönüş çağrısı
yaptı ve böylece Komünist yöntemlerdeki bazı değişiklikleri haber vermiş oldu. Bununla birlikte,
Kruşçev’in ıslahatları özellikle 1960’lar ve 70’lerde daha görünür hale gelen Çin ve Sovyetler
Birliği arasındaki ideolojik farkları arttırdı.
Troçki Kimdir(18791940)
Troçki, 1879 yılında Güney Ukrayna’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Matematik ve
hukuk alanlarında öğrenim gören Troçki, Rusça, Ukraynaca, İbranice, Almanca, İngilizce,
Fransızca ve İspanyolca dillerini konuşabiliyordu. Öğrenciliği Marksist devrimci gruplara dahil
oldu. Güney Rusya İşçi Birliği adlı gizli bir örgütün kurucusu olduğu gerekçesiyle iki yıl boyunca
hapis yattı.Hapis cezası bitince Sibirya’ya sürgüne yollandı1902 yılında sürgünden firar ederek
Londra’ya geçti.
1903 yılında Londra’da toplanan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisinin kongresine katıldı. Bu
kongrede parti içinde Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki hizip oluştu. Bolşevik Lenin’e
karşı Troçki Menşevik kanatta yer aldı. Ancak, bir yıl sonra Menşeviklerin görüşlerine
katılmadığını belirterek Menşeviklerden ayrıldı.
1905 yılında Rusyada devrim girişimine karıştı.Başarısız girişim sonrası Sibiryaya tekrar sürgüne
yollandı. 1917 yılında devrim öncesinde Lenin’in davetiyle Bolşeviklere katıldı. Lenin’in Nisan
Tezleri’ni kaleme almasından sonra aralarında teorik bir fark da kalmadığından 1917′de Bolşeviklere
katılmıştır. .
Lenin “son yazıları” dahil olmak üzere iki metninde Troçki için “aramızdaki son bolşevik
olmasına karşın, kabul etmeliyiz ki en yetenekli bolşevik odur” demiştir.
Kızılorduyu kurdu ve Kızılordunun komutanlığını yaparak muhalif kanadın örgütlediği Beyaz
orduyu yenilgiye uğrattı ve iç savaşı Bolşeviklerin kazanmasını sağladı. 2.sosyalist
enternasyonalin yerine Komünternin kurulmasında rol oynadı.
Troçkinin Stalin’le olan iktidar savaşını kaybetmesi ve sürgün yılları
Lenin’in 1924 yılındaki ölümünden sonra partinin elinde tüm yetkileri toplamaya başlamış olan
Stalin ile iktidar mücadelesine girişti. Bu mücadelede giderek güç kaybetti ve teker teker elinde
bulunan yetkileri kaybetti. Önce Savaş Komiserliği görevinden alındı. Daha sonra Siyasi Büro ve
akabinde Komünist Enternasyonal yürütme kurulu merkez komitesinden alındı. Taraftarlarının St.
Petersburg’da sokak gösterilerine kalkışmalarından sonra 1927 yılında komünist parti üyeliğinden
de atıldı. Böylece iki yıl zarfında tüm yetkileri elinden alındı.Önce Kazakistanda sürgüne
gönderildi sonra karşı devrimcilik suçundan Sovyetlerden kovuldu.
Troçki Büyükadada:19291933
Troçkinin Büyükada da kaldığı ev
19291933 yılları arasında İstanbul Büyükada’da sürgün hayatı yaşadı. Kaldığı yer çok sıkı
güvenlik önlemleriyle korundu. Düzenli olarak balığa çıkardı, yemek seçmez, sigara içmez
yanında da içilmesine izin vermezdi. Sakin bir hayat sürdü, bu sırada bazı hatıra ve düşüncelerini
kaleme aldı ve yayınladı. Bu anlamda İstanbul yılları onun için verimli geçtiği gibi olaylı da
oldu. 20 Şubat 1932’de Stalin tarafından Sovyet vatandaşlığından atıldığında İstanbul’daydı.
İstanbul’da yazdığı kitapları; Sürekli Devrim, Stalin Grubunun Hatası, Rus Devrimi Tarihi, Çin
Devriminin Sorunları, Hayatım ve diğer bazı eserlerdir.
Önce kızı Hitler rejimi altındaki Almanya’da intihar etti,sonra oğlu öldürüldü. 1933’te
İstanbuldan ayrılarak bir süre Fransada kaldı,sonra Norveç’e geçti.En sonunda Meksikaya
yerleşti.Burada 1937 yılında Dördüncü Enternasyonal’in inşasına başladı. 1940 yılında
Ramón Mercader adlı Stalinist bir İspanyalı, gazeteci kılığında, röportaj yapmak bahanesiyle
kaldığı evine gitti. Fırsat bulunca başına kazmayla vurmak suretiyle ağır şekilde yaraladı. Aldığı
yaranın etkisiyle Troçki ertesi gün öldü.] Pek çok kesim tarafından suikastın Stalin tarafından
gerçekleştirildiği düşüncesi savunulur. Stalinistler ise bunun asılsız bir iddia olduğu
görüşündeler.
Sovyet deneyimi sosyalizmi neden hayata geçiremedi?
Doğu Avrupa ülkelerinde sosyalist devrimlerin ardından komünizmin neden başarılı
olamadığına dair Marksist teoriler
• 1.Kapitalist dış ülkelerin baskısı,
• 2.devrimlerin gerçekleştiği ülkelerin görece az gelişmiş olması
• 3.devleti kendi çıkarları doğrultusunda yöneten yeni bir bürokratik tabaka ya da sınıfın
oluşması gibi etkenler üzerinde durmaktadır.
Sovyetler Birliği’ne ve Sovyet sistemine yönelik Marksist eleştiriler, Sosyalist devletlerin “devlet
kapitalizmi” ya da “bürokratik diktatörlük” haline geldiğini ve Sovyet sisteminin Marx’ın
komünist idealinden çok uzağa düştüğünü söylemektedir. Devletin ve partinin bürokratik
seçkinlerinin ağır bir şekilde merkezileşmiş ve baskıcı bir siyasal araç haline gelmiş aygıtta
bürokrasinin sınıflı sisteme özgü bir sınıfmış gibi hareket etmeye başladığı vurgulanır.
Bazı tarihçilere göre, Lenin’in katı hiyerarşik devleti, demokratik ülkelerdeki kontrol
mekanizmalarını içermiyordu. Bu sistem, Stalin gibi zalim bir diktatörün iktidarı ele
geçirmesine imkan tanıdı.
Bu görüşe göre, Lenin’in ölümü siyasi bir boşluk yarattı. Bu boşluğu halefler arasında en zalim
ve fırsatçı olanın doldurması doğaldı.
Devamlılık teorisini savunanlar, Lenin’in totaliter bir rejim kurduğunu, Stalin’in ise bu rejimi
daha uç bir noktaya vardırdığını ileri sürerler. Bu iki liderin görüşleri uyumludur.
Marksist olmayanlar ise devlet kapitalizmi terimini Komünist Parti tarafından yönetilen tüm
topluluklar ve böyle ulusdevletler yaratma niyetinde olan herhangi bir parti için kullanırlar.