You are on page 1of 1067

THE FOUNTAINHEAD

HAYATIN KAYNAI
AYN RAND

EVR: BELKIS ORAKI DBUDAK

Plato Film Yaynlar

Hayatn Kayna / Ayn Rand


zgn Ad: The Fountainhead
eviren: Belks orak Dibudak
Editr: erif Yldz
Kapak llstrasyonu: Sinan etin
Yayna Hazrlayan: Sinem Aka
Bask: efik Matbaas
3.Bask: stanbul, Mart 2003
ISBN: 975-96772-1-0
ePlato Film Production Co. Limited irketi
Curtis Brown Ltd. 1947
Bu kitabn telif haklan Kesim Telif Haklan Ajans araclyla alnmtr.

Ayn Rand, 20. yzyln felsefi edebiyatnn best sellerlar


olan The Fountainhead ve Atlas Shrugged romanlarnn yazardr. lk roman We the Living 1936da yaymland. 1943de The
Fountainhead'in yaymlanmasyla Amerikan edebiyatnn ve
dnce hayatnn en nemli isimlerinden biri oldu. Kurduu
Objektivist felsefenin temellerini oluturan dncelerini kuramsal kitapta toplad: For the New Intellectual, The Virtue of
Selfishness ve Capitalism: The Unknown ideal. Yazarn bu kitaplar ve dier yaptlar da yaynevimiz tarafndan yayna
hazrlanmaktadr.

nsz

Dnya bizi kurtarma ve bize iyilik yapma akyla dolu insanlar


tarafndan hep kana buland. Tarihteki btn savalar ii iyilikle
dolup taan, kendini bir dava uruna feda ettiini dnen kurtarclar kard.
Hitler Almanlar, Stalin iileri, Mao kylleri kurtarmak iin
dnyay kana bulad. Milyonlarca insan kurtarclarn efkat dolu
ellerinde can verdi. Hep Biz dediler, hi Ben deyip kendilerini
dnmediler.
Ama bilim, zenginlik, hayat kolaylatran, hayat yaanr klan
her trl bulu kendi karlar iin alan, iini iyi yapan Bencilerin eseriydi. Onlar hibir zaman bizci olmadlar. Sadece
ilerini iyi yapmaya altlar ve bizlere ramen baardlar.
Promete atei hediye ettii insanlar tarafndan yakld. Edison ampul bulurken, kars tarafndan toplum ve ailesi ile ilgilenmeyen bir
anti-sosyal olarak suland. Galileo dnya dnyor dedii iin bizciler
tarafndan ikencelere urad. Bireysel akl, kalabalklarn onaylamad bu byk g her ada saldrya urad. Kalabalklar, yaratc
bireye saldrrken ellerindeki silah hep iyilik, fedakarlk, hayrseverlik
kurunlaryla doldurdular. Ve hep yaratlan deerleri lemek,
blmek, paylamak istediler. Mesela televizyonu seyrettiler fakat
televizyonu bulan adamn adn hi renmediler. Otomobile bindiler
ama Fordun servetinden ikayet ettiler. nterneti kullandlar ama Bili
Gatesi ok para kazanmakla suladlar. Tkettiimiz her trl zenginlii parann bir oyunu olarak ele almay tercih ettiler. Sistem, kapitalizm, tketim toplumu gibi adlar takp eletirdiler.

6/1067

Trkiyede eer The Fountainhead iyi okunmu olsayd; hibir ideoloji akln nne gemez, Trkiye inan dolu militanlarn cenneti olmak
yerine meslek sahibi insanlarn lkesi olurdu. Bir ii iyi yapmak, iine
sayg duymak, o ii baarmak bu kadar ok aalanmaz, insanlar
yaptklar iten, retmekten ve para kazanmaktan utanmazd.
Elinizdeki bu kitap dnyann fedakarlk tccarlar tarafndan yok
edilmemesi iin bir AKIL KALKANIDIR. Benin bir savunusu ve
kalabalklara kar duran yaratclara verilmi bir dldr. Akln ve
mantn yolunu izlemek isteyen herkese bu rehberi takdim etmekten
onur duyuyorum.
Sinan etin Kasm 2002,
stanbul

Frank OConnera
Mimarlk adl o byk meslee; o meslekte insan dehasnn en yce
ifadesi saylabilecek birtakm eserler vermi olmalarna ramen
ounlukla tannmam durumda kalan, insanlarn ou tarafndan
kefedilemeyen meslek byklerine, derin minnetimi ifade etmek isterim. Bu kitab yazarken bana baz teknik konularda yardmlarn
cmerte sunmu olan mimarlara da teekkr ederim.
Bu hikyedeki hibir insan ve hibir olay, gerek bir insana ya da
olaya atf amacyla yazlmamtr. Kitapta ad geen gazete ke
yazlarna ait stun balklar; be yl nce, benim tarafmdan bu romann tasla hazrlanrken uydurularak kullanlmtr. Herhangi
bir gazetedeki, herhangi bir ke yazsnn balndan alnm
deillerdir.
Ayn Rand 1943

Blm I - PETER KEATING

1
Howard Roark gld.
Kayann ucunda, rlplak ayaktayd. Gl o kayann ok aasnda
kalyordu. Yar yolda donakalm bir granit patlamas, ge doru
kaarken, o durgun suyun biraz yukarsnda ylece, hareketsiz,
aklmt. Sanki aadaki sular ta gibi duruyordu da, talar hareket
halinde fkryordu. Kayalarn u andaki hareketsizlii, atma
srasnda vuruun vurula karlamas yznden; akntlarn
hareketten daha dinamik bir duraklamayla ylece kald o ksack andaki gibiydi. Parldyordu talar. Gne klar, slak yzeylerinde
oynayordu.
Aadaki gl, kayalarn orta yerine rastlayan ince elik bir levhayd
yalnzca.. Kayalar daha aaya doru da, hi deimeden devam ediyordu. Gkte balyor, gkte bitiyordu onlar: Dnya da bolukta asl
gibi grnyordu. Olmayan bir eyin zerinde yzen bir ada ... kayann ucunda duran adamn ayaklarna bir apayla tutturulmu.
Vcudu gkyzne kar geriye doru bkld. Uzun ve dz izgilerden, alardan oluan bir vcuttu. Her kvrm trl dzlemlere
yaylyordu. Kazk gibi duruyordu orada. Kollar yanlarnda, avular
da dnk. Krek kemiklerinin kaslp birbirine yaklatn hissetti;
boynunun kvrmn, ellerindeki kann arln bile fark etti. Arkadan
esen rzgr omurgasnda duydu. Rzgr salarn gkyzne kar
dalgalandrd. Ne sar, ne de kzld salar. Olgun bir portakaln kabuu rengindeydi.
O sabah bana gelen eye ve imdi nnde uzanan eylere gld.
nndeki gnlerin zor gnler olacan biliyordu. Yzlemesi gereken sorular, hazrlamas gereken bir eylem plan vard. Bunlar dnmesi gerektiini biliyordu. Ama hi dnmeyeceini de biliyordu,
nk her ey onun kafasnda daha imdiden ok netti. Plan zaten
oktan hazrd. Ayrca, can glmek istiyordu.
Durumu dnmeye alt, sonra unuttu. Granite bakyordu.

10/1067

Gzleri evresindeki dnyann bilincine varnca, artk glmedi. Yz


bir doa yasas gibiydi... Sorgulanamayacak, deitirilemeyecek. dn
koparlamayacak bir doa yasas. Elmack kemikleri kk, avurtlar
kkt. Ela gzleri souk ve dengeli bakyordu. Meydan okuyan bir
az. Smsk kapal. Bir celladn ya da ermi bir kiinin az.
Granite bakt. Kesilmek iin, diye dnd. Kesilip duvar yaplmak
iin. Aaca bakt. Yarlp kiri yaplmak iin. Tan zerindeki pas
tabakasna bakt, yerin altndaki demir cevherini dnd. Eritilmek,
binalara karkas olarak yeniden domak iin.
Bu kayalar benim iin var burada, diye dnd. Matkab, dinamiti
ve benim sesimi bekliyorlar. Yarlmak, kesilmek, dvlmek, yeniden
domak iin, benim ellerimin onlara yeniden biim vermesi iin
bekliyorlar.
Sonra ban iki yana sallad; nk o sabah hatrlam, daha pek
ok ey yapmas gerektiini dnmt. Kenara geldi, kollarn
kaldrd, aadaki gkyzne doru dald.
Gln ortasndan dosdoru kar kyya yzd, giysilerini brakt
kayaya uzand. evresine hznl gzlerle baknd. Stanton'da
oturduu yl boyunca tek geveme yntemi, buraya gelip yzmek,
dinlenmek, dnmek, yalnz kalmak ve yayor olmakt. Ne zaman bir
saatlik bo zaman olsa, buraya gelirdi. Ama bo zaman da pek seyrek
kyordu ortaya. Yeni kavutuu zgrlk zerine, ilk i olarak yine
buraya gelmek istemiti, nk son gelii olduunu biliyordu. O sabah
Stanton
Teknoloji
Enstits'nn
Mimarlk
Fakltesi'nden
kovulmutu.
Giyindi ... Eski blucin pantolon, sandaletler, dmelerinin ou kopmu ksa kollu bir gmlek. Kayalar arasndaki dar patikadan geip
yeil bir yamacn ortasndan inen toprak yolu buldu, oradan aadaki
ana yola doru ilerledi.
Hzl yryordu. Admlarnda hareketin uzman olanlara zg
gevek bir tembellik vard. Uzun yolu gne altnda yrd. lerde

11/1067

Stanton kenti, Massachusetts kysna yaylm, yatyordu. Varlnn


nedeni olan mcevheri tamak iin yaratlm bir montr gibi. O
mcevher de kar tepenin zerinde ykselen o byk enstityd.
Stanton'un giriinde bir p alan vard. imenlerin zerinde gri bir
p tepesi olumutu. Duman hafif hafif ttyordu. Teneke kutular
gnete parldamaktayd. Yol oray geip ilk evlerin arasndan kiliseye
vard. Kilise bir Gotik antt. Kuleleriyle birlikte gvercin mavisine
boyanmt. Salam ahap kirileri vard ama bu kirilerin stnde bir
yk yoktu. Renkli camlardan pencereleri, sahte mcevherler gibiydi.
imenlerin tesinde, ikenceyle, biimleri deitirilip bozulmu tahta
ynlar gze arpmaktayd. Bklp yuvarlak, uzun, yass biimlere
sokulmulard. Balkonlarda boy gsteriyor, knt yapan damlarn
altnda eziliyorlard. Pencerelerde beyaz perdeler uumaktayd. Bir
evin yan kapsnda durmakta olan p tenekesi dolmu, tayordu. Bir
kapnn basamanda Pekinua bir kpek, yastnn zerine oturmu,
azndan salyalar damlatyordu. Balkonun iki direi arasnda, amar
ipine aslm bebek bezleri dalgaland.
Howard Roark geerken insanlar dnp ona baktlar. Bazlar o
getikten sonra bile, ilerinde apansz uyanan bir gceniklik duygusuyla bakmay srdrdler. Buna bir neden bulamyorlard.
Roark'un pek ok kiide uyandrd igdsel tepkiydi bu. Ama o hi
kimseyi grmyordu. Ona gre, bombotu bu sokaklar. Buradan
rlplak geiyor olsa, zerre kadar kayg duymazd.
Stanton'un can damarm geti ... ki yan dkkn vitrinleriyle dolu,
yeil, enli bir erit. Vitrinlere yeni duyuru levhalar konmutu: 72
MEZUNLARI, HOGELDNZ!, 22 MEZUNLARINA Y ANSLAR!'
1922'de. yani bu yl mezun olacak renciler iin, o gn leden sonra
tren yaplacakt.
Roark yan sokaa sapt. O sokan ucunda, upuzun bir evler dizisinin sonunda, yeil bir bahenin ortasnda. Bayan Keating'in evi vard.
Kendisi yldr o evde kiralad bir odada kalyordu.

12/1067

Bayan Keating balkondayd. Parmakla asl kafesin iindeki iki


kanaryaya yem veriyordu. Roark'u grd anda, ufack tombul eli
havada donuverdi. Dnp merakla bakt. Duruma uygun den anlayl ifadeyi dudaklarna yerletirmeye urat, ama bu iin zor abalar gerektirdiini aa vurmaktan teye gidemedi.
Roark kadn grmeden baheyi gemekteydi. Bayan Keating onu
durdurdu.
"Bay Roark!"
"Evet?"
"Bay Roark, o kadar zldm ki ..." Kararszlk iinde duraklad,
"...bu sabah olanlara."
"Neye?" diye sordu Roark.
"Enstitden atlmanza. Ne kadar zldm anlatamam. Duygularnz ta iimde hissettiimi bilmenizi istedim."
Durmu, bakyordu Roark. Ama Bayan Keating onun kendisini
grmediini biliyordu. Yo, tam da yle deil, diye dnd. Her zaman
dosdoru insanlarn yzne bakard Roark. O lanet olas gzleri hibir
eyi karmazd. Ne var ki, sanki hi yokmular gibi bir duygu verirdi
karsndakilere. ylece durur bakard. Cevap vermezdi.
Bayan Keating devam etti. "Ama dediim u; insan bu dnyada ac
ekerse, att yanl admlar yzndendir. Tabii artk mimarlk
mesleinden vazgemeniz gerekecek, yle deil mi? Ama gen bir
erkek nasl olsa, memuriyette, satclkta, herhangi bir ite hayatn
doru drst kazanabilir."
Roark yrmek zere dnd.
"Bay Roark!" diye seslendi kadn yine.
"Evet?"
"Dekan siz yokken telefonla arad."
Bu sefer bir duygusal tepki bekliyordu bu adamdan. Duygusal tepki
demek, onu km, yklm grmek demekti. Bu adamn nesi vard

13/1067

da, iinden hep onu km, yklm grme istei kabaryordu, onu
pek bilemiyordu.
"Evet?" diye sordu Roark.
"Dekan," diye tekrarlad kadn kararsz bir sesle. Umduu etkiyi yaratmaya bir kere daha abalad. "Dekann kendisi, sekreteri kanalyla
arad."
"Evet?"
"Dekann dndnzde sizi hemen grmek istediini syledi."
"Teekkr ederim."
"Ne istiyor olabilir imdi sizce?"
"Bilmiyorum."
O, "Bilmiyorum," demiti ama Bayan Keating'in kulana kesinlikle,
"Bana vz gelir," mesaj girmiti. nanmaz baklarla gen adamn
yzne bakt.
"Aklma gelmiken," dedi. "Peter bugn mezun oluyor." Bunu pek ilgisiz bir eymi gibi sylyordu.
"Bugn m? Ha, evet."
"Benim iin bugn byk bir gn. Olumu okutabilmek iin ne
kadar abaladm dnyorum da. Ho, ikyet ediyor deilim. Ben
durmadan szlanan insanlardan deilimdir. Peter ok zeki bir ocuk."
Dimdik duruyordu. Tknaz vcudu, kolalanm pamuklu elbisesinin
altnda korselerle yle sklmt ki, sanki el ve ayak bileklerine et
fkrtyormu gibi grnyordu.
En sevdii konuyu am olmann verdii hevesle, abucak devam
etti. "Ama tabii vnmek bana dmez. Baz anneler ansl olur,
bazlar anssz. Hepimiz hak ettiimiz yerdeyiz. Peter'e dikkat edin
bundan sonra. Geri ben olumun lesiye almasn isteyecek
annelerden deilim, ona gelebilecek kk baarlar iin de Tanrya
krederim. Ama eer o ocuk Amerika Birleik Devletleri'nin en
byk mimar deilse, annesi bunun nedenini bilmek isteyecektir."

14/1067

Roark gitmek zere dnd.


"Aman, ne yapyorum ben byle .... Sizi lafa tutuyorum!" dedi kadn
neeyle. "Hemen koup stnz deitirmeniz, kp gitmeniz gerek.
Dekan sizi bekliyor."
Tel kapnn arasndan, Roark'un srtna bakt. Gen adamn ince
uzun silueti, Bayan Keating'in titiz bakml salonundan geiyordu. Onu
evin iinde grmek kadn her zaman rahatsz eder, iinde bir rknt
uyandrrd. Sanki Roark bir anda dnp onun sehpalarn, in
vazolarm, ereveli fotoraflarn krp dkecekmi gibi. Roark hibir
zaman byle bir ey yapma eilimi gstermemiti. Ama Bayan Keating
nedenini bilmeksizin, hep byle bir ey bekliyordu.
Roark merdivenlerden odasna kt. Geni, olduka plak bir odayd. Beyaz badanal duvarlar oray aydnlk gstermekteydi. Bayan
Keating'e nedense hibir zaman Roark gerekten orada yayormu
gibi gelmiyordu. Kadnn verdii en gerekli eyalara gen adam bir tek
ey bile eklememiti. Ne resimler, ne asl ssler, ne de nee verici bir
insan dokunuu. Odaya giysilerinden ve izimlerinden baka hibir ey
getirmemiti. Giysileri ok az, izimleri ok fazlayd. Bir keye, st
ste, da gibi dizilmilerdi. Bazen Bayan Keating'e, odada Roark deil
de, o izimler yayormu gibi gelirdi.
Roark odaya girince o izimlere doru yrd. lk ambalajlanmas
gerekenler onlard. Bir tanesini alp kaldrd, sonra kincisine bakt,
sonra ncsne. ylece durmu, koca sayfalara bakyordu.
Dnyann hibir yerinde var olmam binalarn izimleriydi bunlar.
Dnyaya gelmi ilk insan tarafndan izilmi ilk evler gibiydiler. Sanki
o insan kendisinden nce de binlerinin ev yaptn hi duymam gibi.
Bu izimler hakknda sylenebilecek tek ey, her bir yapnn, tam nasl
olmas gerekiyorsa, yle grndyd. Bunlar izen sanki ktlarn
bana oturup da uzun uzun dnmemi; kaplar, pencereleri, stunlar yerletirmemiti. Sanki iinden gelen zorlayc igdleri ve kitaplarn rettii esaslar dkmt kda. Binalar adeta yerin
barndan, canl bir gten, bu halleriyle, bitmi olarak fkrmlard.

15/1067

Deitirilemeyecek kadar doru biimde. Keskin izgileri kurunkalemle bu ktlara izen elin daha renmesi gereken pek ok
ey vard. Ama izgilerin bir teki bile gereksiz olmad gibi, gerekli
olup da yerine konmam bir tek dzlem de yoktu. Yaplar yaln ve basitti ... Ta ki insan onlara bakp da, bu basitliin ne abalarla, ne metot
karmlaryla, ne dnce younluuyla gerekletirildiini anlayncaya kadar. Bir tek ayrnt bile herhangi bir slubun emri deildi. Binalar Klasik olmad gibi, Gotik de deildi, Rnesans da deildi.
Howard Roark'du onlar yalnzca.
Sayfalardan birine bakarken duraklad. Bu izim onu hibir zaman
tatmin etmemiti. Kendi kendine, egzersiz olsun diye yaratmt o
binay. Okul devlerinin dnda bir eydi. Byle egzersizleri ara sra,
ilgin bir yer grp de buraya nasl bir bina yaplmal diye dnd
zaman izerdi. Geceler boyunca oturup bu izime bakm, neyi gzden
kardn dnp durmutu. imdi bakarken, hibir n hazrl olmad halde, neyi yanl yaptn grverdi.
Kd getirip masaya att, zerine eildi, zenli izimin stne
hrsl izgiler izmeye balad. Arasra durup resme bakyor, parmak
ularn kda bastryordu. Sanki o binay elleri orada tutuyormu
gibi. Elleri upuzun parmakl, sert damarl, eklemleri ve bilekleri
kntl ellerdi.
Bir saat sonra kapsnn vurulduunu duydu.
izmeyi kesmeksizin, "Girin!" diye seslendi.
"Bay Roark!" Bayan Keating soluk soluayd. Eikten ona akn
akn bakyordu. "Ne yapyorsunuz siz?"
Roark dnp bakt, onun kim olduunu hatrlamaya alt.
"Dekan ne olacak?" diye inledi kadn. "Sizi bekleyen dekan?"
"Ha," dedi Roark. "Ha, evet. Unutmutum."
"Unuttunuz mu?"
"Evet." Roark'un sesinde bir aknlk vard. Kadnn aknlna
arm gibiydi.

16/1067

"Eh, bir tek ey syleyebilirim," dedi kadn boulurcasna. "Hak etmisiniz siz! Olanlar hak etmisiniz! Mezuniyet treni de drt buukta
balayacana gre, adam nasl zaman bulsun da sizi grsn?"
"Hemen gidiyorum, Bayan Keating."
Bayan Keating'i harekete geiren ey yalnzca merak deildi. Ynetim Kurulu kararn geri alr m diye duyduu gizli korku da vard.
Roark koridorun ucundaki banyoya gitti. Kadn onun ellerini
ykayna, dmdz salarn arkaya savurup onlara dzgn bir
grnm kazandrmaya almasna bakt. Roark banyodan kt, merdivenlere yneldi. Kadn onun hemen gitmek niyetinde olduunu o zaman anlad.
"Bay Roark!" dedi yine soluk solua. Parmayla gen adamn
giysilerini gsteriyordu. "Byle gitmiyorsunuz, deil mi?"
"Neden?"
"Ama o sizin dekannz!"
"Artk deil, Bayan Keating."
ok iinde kald kadn. Delikanl bu sz mutluluk duyuyormu gibi
sylemiti.
Stanton Teknoloji Enstits tepenin zerindeydi. Ssl duvarlar,
altta kalan kentin zerinde bir ta gibi ykseliyordu. Gbeinin ortasna yerletirilmi gotik katedraliyle, tpk bir ortaa kalesine benziyordu. Kale sz aslnda binann amacna da ok gzel uymaktayd.
Kaln tula duvarlar, ancak nbetilerin dary grebilmesi iin
yaplma benzeyen, yark gibi birka penceresi, savunma okularnn
slenebilecei darack balkonlar, saldrganlarn zerine ya dkebilmek iin yaplma benzeyen ke kuleleri ... bir renim kuruntunda
byle eyler gerekli olursa tabii. Katedral tam orta yerde, dantelden bir
ihtiamla ykseliyordu. ki byk dmana kar pek zayf bir
savunma ... a ve havaya kar!
Dekann odas kilise gibiydi. Renkli caml bir tek pencereden gelen
n yaratt hlyal alacakaranlk. Bu kadarck k da odaya, kazk

17/1067

gibi azizlerin saten giysilerinden geerek girebiliyordu. Azizler


kollarn dirseklerinden kvrm durumdaydlar. Hi kullanlmayan
minenin iki ucundaki oyma canavar suratlarn birine krmz, dierine mor k dmekteydi. minenin stne aslm Parthenon resminin ortasna da yeil bir k gelmiti.
Roark odaya girdiinde, gnah karma hcresi gibi oymalarla kapl
masann gerisinde, dekann silueti belli belirsiz grlr durumdayd.
Ksa boylu, tombulca bir adamd dekan. Giderek genileyen etlerini,
muhteem bir gurur sayesinde kontrol altnda tutabiliyordu.
"Ha, evet, Roark," diye glmsedi. "Ltfen otur."
Roark oturdu. Dekan parmaklarn gbeinin zerinde kenetledi,
bekledii yakarlarn seslendirilmesi iin zaman tand. Yakar falan
gelmedi. Dekan ksrerek boazn temizledi.
"Bu sabahki zc olayn beni ok sarstn sylemem gereksiz," diye balad szlerine, "nk herhalde senin iyiliine ne kadar iten ilgi
duyduumu biliyorsundur."
"Gerekten gereksiz," dedi Roark.
Dekan ona kukulu baklarla bakt, ama devam etti.
"Sylememe gerek bile yok, senin aleyhinde oy vermedim. ekimser
kaldm. Herhalde bilmek houna gider, o toplantda senden yana kan
ok ateli savunucularn vard. Kk bir grup olmalarna ramen, son
derece kararlydlar. Yap mhendislii profesrn, senin adna bir
hal seferine km gibiydi. Matematik profesrn de yle. Ne yazk
ki kovulman iin oy vermeyi grev sayanlar, onlardan daha kalabalkt.
Tasarm eletirmenin Profesr Peterkin, olay byk bir sorun haline
getirdi. Sen kovulmazsan kendisinin istifa edeceini syleyerek bizi tehdit bile etti. Herhalde Profesr Peterkin'e kar ok tahrik edici davranm olduunun farkndasn."
"Farkndaym," dedi Roark.
"te sorun oradayd, anlyorsundur. Mimari tasarm dersine kar
benimsediin tutumdan sz ediyorum. O derse hibir zaman hak ettii

18/1067

dikkati yneltmedin. Buna karlk, mhendislik bilimlerinde her zaman harika bir renci oldun. Tabii gelecein mimarlar iin yap
mhendisliinin nemini kimse inkr etmiyor, ama arya kamak
neden? Niin mesleinin sanatsal ve ilhamsal yann ihmal edesin de,
yalnzca o kuru, teknik, matematik konularla ilgilenesin? Sen mimar
olmak iin geldin buraya, inaat mhendisi olmak iin deil."
"Bunlar gereksiz deil mi?" dedi Roark. "Hepsi geride kald. imdi
oturup benim konulara yaklamm konumaktan bir yarar gelmez."
"Sana yardmc olmaya alyorum, Roark. Bu olay adil bir bakla
grmen gerek. bu noktaya gelmeden nce sana yeterince uyarda
bulunulmadn da syleyemezsin."
"Syleyemem."
Dekan sandalyesinde kprdand. Roark rahatsz ediyordu onu. Geri gzleri terbiyeli bir biimde dikilmiti dekana. Adam iinden, bana
bak biiminde bir terslik yok, hatta tam gerektii gibi, dikkatle bakyor, diye dnd. Ama sanki ben burada yokmuum gibi.
Sonra szlerine devam etti. "Sana verdikleri her problem, izmeni
istedikleri her tasarm ... ne yaptn onlar sen? Hepsini o ... dorusu
ona slup bile diyemem ... senin o inanlmaz biiminde izdin. Sana
retmeye altmz ilkelerin hepsine aykr. Sanatn yerlemi ve
kabul edilmi btn rneklerine ve geleneklerine aykr. Sen kendini
modernist olarak gryor olabilirsin, ama bunlar yle bile deil. Bunlar, eer gcenmezsen, katksz delilik!"
"Gcenmem."
"Serbest slupta devler verildiinde, sen bu vahi eserlerinden
birini getirince ... dorusu retmenlerinin sana geer not vermesi, bu
izimlere ne anlam vereceklerini bilemedikleri iindi. Ama tarihsel sluplarla ilgili bir egzersiz verildiinde, bir Tudor kilisesi ya da bir
Fransz opera binas verildiinde, sen nedensiz ve kafiyesiz bir

19/1067

kme gibi st ste ylm kutulara benzer bir eyle ortaya knca
... bu sence dev yapmak m, yoksa dpedz itaatsizlik mi?"
"taatsizlik," dedi Roark.
"Sana bir ans tanmak istedik ... dier derslerdeki parlak
baarlarn iin. Ama bunu getirdiin zaman ..." Dekan nndeki
byk boy kda yumruunu indirdi. "Bu szde yln son devi olan
Rnesans villasyd. Artk bu kadar barda taran damla oldu!"
Kdn zerindeki izim, cam ve beton karm bir evdi. Kesine
keskin izgilerle bir de imza atlmt: Howard Roark. "Bunun zerine
seni geirmemizi nasl beklersin?"
"Bekleyemem."
"Bu konuda bize baka seenek brakmadn. u anda elbette bize
kar fke hissediyorsundur, ama ..."
"yle bir ey hissetmiyorum," dedi Roark alak sesle. "Sizden zr
dilemem gerekiyor. Genelde olaylarn bama gelmesine izin vermem.
Bu sefer bir hata yaptm. Beni kovmanz beklememeliydim. Kendim
ekip gitmeliydim ... Hem de oktan."
"Yo, yo, cesaretini kaybetme. Byle bir tutuma brnmek doru olmaz. zellikle de sana syleyeceim eylerin nda."
Dekan glmsedi, sr syleyecekmi gibi masann zerine doru
eildi. yilik gsterisinin al onu zevklendiriyordu.
"Bu grmemizin esas amacna geliyorum imdi," dedi. "Sana
mmkn olduu kadar erken bildirmek istedim. Yklm dununda
uzun sre kalman istemedim. Aslnda bunu rektre atmda onu
sinirlendirme tehlikesini gze aldm saylr ama ... bak, henz karar
kesin de deil, ama durum u: Sen olayn ciddiyetini artk anladna
gre, bir yl buradan uzak kalp dinlenirsen, enine boyuna bir
dnrsen ... yani, byrsen, diyebilir miyiz? ... o zaman belki seni
geri alma ihtimalimiz olabilir. Bak, bu konuda sz veriyor deilim.
zel olarak konuuyoruz. Zaten bu olmadk bir ey. Ama ne kadar parlak bir renci olduun dnlrse, ansn epey gl saylabilir."

20/1067

Roark glmsedi. Mutlu bir glmseme deildi yzndeki. Minnet


dolu da deildi. Basit, kolay gelen bir glmsemeydi. Durumu
elenceli bulduu ortadayd.
"Beni anladnz sanmyorum," dedi Roark. "Geri dnmek isteyeceime nereden hkmettiniz?"
"Efendim?"
"Geri dnmem. Burada renebileceim hibir ey kalmad."
"Seni anlayamyorum," dedi dekan kaslarak.
"Aklamamn bir yaran var m? Artk sizi de ilgilendirmiyor."
"Ne demek istediini anlat ltfen."
"sterseniz anlatrm. Ben mimar olmak istiyorum, arkeolog deil.
Rnesans villalar izmenin hibir amacn gremiyorum. Byle bir ey
tasarmlamay niin reneyim ... hibir zaman yle bir bina yapacak
deilim ki!"
"Sevgili ocuum, Rnesans'n muhteem slubu hi de lm
deildir. O slupta evler her gn yaplyor."
"Yaplyor. Yaplacak da. Ama ben yapacak deilim."
"Hadi, hadi. ocuka bir ey bu."
"Ben buraya bina yapmay renmek iin geldim. Bana bir proje
verildiinde, benim amdan tad tek deer, ilerde gerek hayatta
da karma kacak sorunlar zmekti. Nasl bina yapacaksam, izimleri de yle yaptm. Burada ne renebileceksem rendim ... yani
sizin onaylamadnz yapbilimi asndan. Bir yl daha kalp talyan
kartpostallar izmek bana hibir ey kazandrmaz."
Bir saat ncesine kadar dekan bu grmenin mmkn olduunca
sakin gemesini ummutu. Oysa imdi, Roark'un biraz duygu gstermesini istiyordu. Olaylar karsnda bylesine sakin ve mantkl davranmas doal bir ey deildi.

21/1067

"Yani sen bana, eer bir gn mimar olursan, gerekten byle binalar
yapacan m sylemeye alyorsun?"
"Evet."
"Sevgili olum, kim yaptracak sana o binalar?"
"Mesele orada deil. Mesele, beni kimin engelleyeceinde."
"Buraya bak. bu durum ciddi. Daha nce seninle oturup uzun uzun
konumadm iin pimanm ... Biliyorum, biliyorum, biliyorum.
szm kesme. Karna bir iki modernist bina km, bu yzden
kafana baz fikirler girmi. Ama bu modern denilen akntn ne kadar
geici bir moda olduunu gremiyor musun? Anlaman gerekir ki...
zaten btn otoriteler de ayr grtedir... mimaride gzel olan ne
varsa, mutlaka daha nce yaplmtr. Gemiin her slubunda bir
hazine gmldr. Biz kim oluyoruz da onlar amaya kalkyoruz?
Olsa olsa, sayg erevesi iinde, ayn eyleri tekrarlamay umabiliriz."
"Neden?" diye sordu Howard Roark.
Yo, diye dnd dekan, yo, baka bir ey sylemedi, bu son derece
masum bir szck; beni tehdit etmiyor.
"Ama belli zaten," diye karlk verdi.
Roark dengeli bir sesle, "Bakn," dedi, elini pencereye uzatt. "Kampusu ve kenti grebiliyor musunuz? u aada ka kii yryor, ka
kii yayor, biliyor musunuz? Onlardan herhangi biri ya da hepsi mimarlk hakknda ne dnrlerse dnsnler, bana vz gelir ... Baka
konulardaki dnceleri de vz gelir aslnda. Dedelerinin bu konuda
neler dndne niin aldr edeyim o halde?"
"O bizim kutsal geleneimiz."
"Neden?"
"Tanr akna, bu konuda bu kadar ocuksu ve saf davranmaktan
vazgeer misin?"
"Ama anlamyorum. Neden benim bunu byk mimari saymam
istiyorsunuz?" Parthenon'un resmini gsteriyordu.

22/1067

Dekan, "Ama o Parthenon," dedi.


"Evet, yle."
"Sama sorularla ziyan edecek vaktim yok."
"Pekl yleyse." Roark kalkt, masadan uzun bir cetvel ald, resme
yrd. "Bunun nesi kt, syleyeyim mi size?"
"Ama o Parthenon!" dedi yine Dekan.
"Evet, lanet olsun, Parthenon!"
Cetvel resmin zerindeki cama arpt. "Bakn," dedi Roark. "nl
stunlarn zerindeki nl yivler... neye yaryor bunlar? Tahtalarn
birleme yerlerini saklamaya ... tabii stunlarn ahaptan yapld
gnlerde. Ama bunlar ahap deil, mermer. u stunlarn tepesinin
kola ayrlmas ... Nedir bunlar? Tahta. Bunlar tahta kiri. Tpk insanlarn ahap kulbe yapmaya ilk baladklar zaman kullandklar gibi.
Sizin Yunanllar mermeri aln, ahap binalarn kopyalarn yapmlar! Bakalar yle yapmt diye. Sonra sizin Rnesans ustalarnz
gelmi, tahta kopyas mermerlerin aldan kopyalarn yapmlar. imdi de biz geldik, elik ve betonu alp, tahta kopyas mermerin kopyas
olan allarn kopyalarn yapyoruz. Neden?"
Dekan oturmu, merakl baklarla onu seyrediyordu. Onu artan
bir ey vard. Roark'un szleri deil, syleyi biimi!
"Kurallar m?" dedi Roark. "te benim kurallarm: Bir maddeyle
yaplabilen ey asla baka maddeyle yaplmamal. ki madde asla
birbirinin tpks deildir. Dnyadaki hibir yer de bir baka yerin tpks deildir. ki ayr binann amac asla bir deildir. Biimleri; ama,
yer ve malzeme saptar. Bir merkez fikir evresinde oluturulmam
hibir ey, mantkl da, gzel de olamaz; her ayrnty oluturan da o
fikirdir. Bina canl bir eydir. nsan gibi. Onun drstl, kendi tek
gereine hizmet etmektir. Bir insan asla kendi vcudunun paralarn
dn almaz. Bina da kendi ruhunun paralarn dn almaz. Ona
ruhu yaratcs verir; her duvaryla, her penceresiyle, her merdiveniyle
de bunu ifade eder."

23/1067

"Ama uygun ifade biimlerinin hepsi ok nceden kefedilmi."


"fade ... ama neyin ifadesi? Parthenon o eski ahap atasnn hizmet
ettii amaca hizmet etmiyordu ki! Bir havaalan terminali de
Parthenon'un hizmet ettii amaca hizmet etmez. Her biimin kendi
ayr anlam vardr. Her insan kendi anlamn, biimini ve amacn yaratr. Bakalarnn neler yapt neden bu kadar nemli oluyor? Srf
kendinizin deil diye neden kutsal saylyor? Neden sizin dnzdaki
herkes hakl oluyor da bir tek siz olamyorsunuz? Neden bakalarnn
says, gerein yerini alabiliyor? Gerek neden yalnzca bir aritmetik
meselesi oluyor... onda da yalnzca toplama ilemi oluyor? Neden her
ey eilip bklp mantk dna karlarak baka eylere uydurulmaya allyor? Bir nedeni olmal. Bilmiyorum. Hibir zaman
bilemedim. Anlamak isterdim."
"Tanr akna," dedi dekan. "Otur uraya ... evet, bylesi daha iyi. u
cetveli de elinden brakmaya bir itirazn var m ... teekkr ederim ...
imdi beni dinle. modern tekniin bir mimar iin tad nemi hi
kimse inkr etmi deildir. Gemiin gzelliklerini, bugnn ihtiyalarna uyarlamak zorundayz. Gemiin sesi, insanlarn sesidir. Mimarlkta hibir ey bir tek insan tarafndan icat edilmemitir. Uygun
yaratc sre, yava giden, adm adm giden, anonim, kolektif bir
sretir, onun erevesi iinde herkes dier herkesle ibirlii yapar ve
kendini ounluun standartlarna uydurmaya raz olur."
Roark alak sesle, "Ama bakn, diyelim ki benim altm yllk bir mrm var," dedi. "Bu srenin ou alarak geecek. Yapmak istediim
ii setim. Eer o ite hibir zevk bulamazsam, o zaman kendimi altm yllk bir ikenceye mahkm etmi olurum. Zevk alabilmem iin de
iimi bence mmkn olan en iyi ekilde yapabilmem gerek. Oysa en iyi
demek, bir standartlar meselesi demek. Ben de kendi standartlarm
koyarm. Bana hibir ey miras kalm deil. Hibir gelenein en u
noktasnda duruyor deilim. Belki bir gelenein balang noktasnda
duruyor olabilirim."
"Ka yandasn?" diye sordu dekan.

24/1067

Roark, "Yirmi iki," diye karlk verdi.


Dekan, "O zaman balanabilir," dedi. Rahatlam grnyordu.
"Byynce bunlarn hepsi geecek." Glmsedi. "Eski standartlar
binlerce yldan beri yayor ve hi kimse de onlar daha iyiye gtrebilmi deil. Oysa senin modernistlerin ne ki? Geici bir moda. Dikkati
ekmeye alan tehirciler. Onlarn meslek hayatn hi gzlemledin
mi? Kalc bir sekinlie ulaabilenini hi grdn m? Henry
Cameron'a bak. Yirmi yl nce byk adamd, bata gelen mimarlardand. Bugn ne durumda? Ylda bir kere bir oto tamirhanesinin
deiim iini alabilirse ansl saylr. Bir serseri ve bir sarho, stelik
de..."
"Henry Cameron'u tartmayalm."
"yle mi? Onunla dostluun falan m var?"
"Hayr. Ama yapt binalar grdm."
"Nasl buldun peki?"
"Henry Cameron'u tartmayalm dedim."
"Pekl. Sana ok byk bir iltimas yaptm anlaman gerekir. Senin gibi davranan rencilerle oturup tartmalar yapmak detinde
deilim. Ama mmknse bir trajediyi nlemek istiyorum ... Yani senin
gibi zihinsel yeteneklere sahip bir gencin, bile bile kendi hayatn
mahvetmeye almasn."
Dekan iinden, acaba matematik profesrne neden bu gen iin
elimden geleni yapacam konusunda sz verdim, diye dnd.
nk profesr, Roark'un projesini iaret ederek, "Bu adam byk
adam." demiti. Dekan sessizce, byk adam ya da bir sulu, diye
geirdi iinden. Yzn buruturdu. kisi de onaylamad eylerdi.
Roark'un gemiiyle ilgili duyduklarn dnd. Babas Ohio'da bir
yerlerde elik hurdacsyd ve oktan lmt. ocuun okula giri
ktlarnda en yakn akraba kayd yoktu. Kendisine sorulduunda
Roark kaytszca, "Akrabam yok sanyorum," demiti. "Belki de vardr.
Bilmiyorum." Bu konuya ilgi gstermesi bekleniyor diye armt

25/1067

hatta. Okuldayken bir tek arkada edinmemi, edinme olanaklarn da


aramamt. Kardelik kulplerine girmeyi reddetmiti. Liseyi de
alarak okumutu, enstitde geirdii yl boyunca da hep
almt. ocukluundan beri inaatlarda ii olarak almaktayd.
Bulduka sva ileri, su tesisat, elik ileri yapmt. Nerede i bulursa.
Batdan douya doru kaym, kk kent ve kasabalarda alarak
dounun byk kentlerine gelmiti. Dekan onu u son yaz tatilinde,
Boston'daki bir gkdelen inaatnda, kendisine frlatlan ateli perin
ivilerini yakalarken grmt. Upuzun vcudu rahat, gzleri keskin,
zerinde ya iinde bir tulum; arasra sa kolunu uzatarak uan alevli
perinleri son anda abaszca yakalyordu. Tam suratna arpaca
sanld srada.
"Buraya bak, Roark," dedi dekan yumuak bir sesle. "Eitimin iin
ok altn. Bitirmene bir yl kalmt. Dnlmesi gereken nemli
bir nokta var. zellikle de senin durumundaki bir delikanl iin. Bir
mimarn kariyerini pratik ynden de dnmek gerek. Mimar olmak
her eyin sonu deildir. Mimar, koskoca bir sosyal btnn yalnzca
bir parasdr. ada gnn kilit kelimesi, ibirlii. Bu zellikle mimarlk meslei iin byle. Potansiyel mterilerini hi dndn m?"
"Evet," dedi Roark.
"Mfteri," dedi Dekan. "Mteri. Her eyden ok onu dn. Yapacan evde yaayacak olan o. Senin tek amacn ona hizmet etmek.
Onun isteklerine, uygun sanatsal ifadeyi kazandrmaya almalsn.
Bu konuda tek sylenebilecek ey bu deil mi?"
"Eh, mterim iin, yaplabilecek en rahat, en mantksal, en gzel
evi yapmaya almam gerektiini syleyebilirim. Verebileceimin en
iyisini ona beendirmek ve en iyiyi tanmasn ona retmek
zorundaym, diyebilirim. Bunlar syleyebilirim, ama sylemek
istemiyorum. nk benim niyetim kimseye hizmet etmek ya da
yardm etmek iin bina yapmak deil. Mterilerim olsun diye bina
yapmak niyetinde deilim. Bina yapabilmek iin mterilerim olmasn istiyorum."

26/1067

"Kendi fikirlerini onlara nasl zorla kabul ettireceksin?"


"Zorlamak ya da zorlanmak gerektii inancnda da deilim. Beni
isteyenler bana gelecektir."
Dekan, Roark'un davranlarnda kendisini artan eyin ne
olduunu o zaman anlad.
"Biliyor musun?" dedi, "Benim seninle ayn grte olup olmadm
anlamaya biraz nem versen, ok daha ikna edici olabilirsin."
"Bu doru." dedi Roark. "Benimle ayn grte olup olmadnza
aldrmyorum." Bunu yle rahat sylyordu ki, insana kabalk gibi
gelmiyordu. Yeni farkna vard bir durumu aklyor gibi geliyordu.
armt bile.
"Bakalarnn ne dndne aldrmyorsun, ki buna anlay
gstermek mmkn. Ama onlarn senin gibi dnmesini salamak
bile umurunda deil, yle mi?"
"Deil."
"Ama bu ... bu canavarca bir ey."
"yle mi? Belki. Bilemiyorum."
"Bu grmeyi yaptmza memnunum." dedi dekan birdenbire.
Sesi fazla yksek kmt. "Vicdanmn rahatlamasna yarad. Toplantda baka baz kimselerin de syledii gibi, mimarlk mesleinin
sana gre olmadna inanyorum. Sana yardm etmeye altm. Ama
imdi artk Ynetim Kurulu'nun grne katlyorum. Seni tevik etmek doru olmaz. Tehlikelisin sen."
"Kimin iin?" diye sordu Roark.
Ama dekan ayaa kalkt, grmenin sona erdiini belirtti.
Roark odadan kt. Ar admlarla upuzun koridorlardan geti,
merdivenlerden indi, aadaki imenlik baheye kt. Bu dekan gibi
kimselerle daha nce de karlam, onlar bir trl anlayamamt.
Tek bildii, kendi davranlaryla onlarn davranlar arasnda nemli

27/1067

bir fark olduuydu. Bu durum onu oktan beri rahatsz etmez olmutu.
Aslnda binalarda nasl bir merkez fikir aryorsa, insanlarda da bir
merkez igd aryordu o. Kendi hareketlerinin kaynan biliyordu.
Onlarnkini kefedemiyordu. Aldrmyordu ama. Baka insanlar
dnme srecini hibir zaman renememiti. Yalnzca zaman zaman, onlar neyin byle yaptn merak ediyordu. Dekan dnrken
bir kere daha merak etti. Bu sorunun bir yerinde nemli bir sr sakl,
diye dnd. Kefetmesi gereken bir ilke vard.
Birden durdu. Akam gneinin solmadan nceki o n grd.
Enstit binasnn tula duvar boyunca alt bordr oluturan gri kirece vuruyordu k. nsanlar da, dekan da, dekann arkasnda yatan o
kefetmek istedii ilkeyi de unuttu. Yalnzca o duvarn bu zayf k
altnda ne kadar gzel olduunu, kendisinin o tala neler yapabileceini dnd.
Kocaman bir sayfa kt dnd, onun zerinde ykselen duvarlar
geldi gznn nne. Gri kireten plak duvarlar, aralarnda uzun
eritler halinde pencereler, snflara o pencerelerden dolan gn .
Kdn kesinde keskin izgilerden oluan bir imza da vard
HOWARD ROARK..

2
" ... Dostlarm, mimarlk, iki kozmik ilkeye dayal byk bir sanattr:
Gzellik ve Yararllk. Bunlar da, daha geni bir anlamda, ebedi
varln paralandr. O varlk, Gerek, Sevgi ve Gzelliktir. Gerek,
sanatmzn geleneklerine ballk demektir, Sevgi, hizmet edeceimiz
insanlara duyduumuzdur ... Ah, Gzellik de tm sanatlarn
tutkusuna odak olan bir tanradr ... ster gzel bir kadn, ister gzel
bir bina biiminde olsun ... Hmm ... Evet... Sonu olarak, mimarlk
hayatna atlmak zere olan sizlere bir tek ey sylemek istiyorum, sizler artk kutsal bir mirasn muhafzlarsnz ... Hmm ... Evet... Bylece
dnyaya, o ebedi varlkla, cesaret ve vizyonla donanm olarak, bu
byk okulun uzun yllar boyunca temsil ettii standartlara sadk
olarak kn. Hepiniz sadakatle hizmet edin, ne gemiin klesi olun,
ne de srf orijinal olmak iin orijinallii savunan servencilerden olun.
O yol yalnzca cahil bir gururu temsil eder. Size nice zengin, faal yllar
dilerim. Bu dnyadan ayrlrken de zamann kumlar zerinde bir iziniz kalsn!"
Guy Francon szlerini gsterili biimde bitirirken sa kolunu
kaldrp dinleyicilerini selamlad. Resmi olmayan bir selam, ama Guy
Francon'un rahata sergileyebildii o neeli, ho havaya uygun.
Karsndaki koca salon, bir alk ve tezahrat patlamasyla bir anda
hayata dnd.
Gen, ter iinde, hevesli yzlerden oluan bir deniz, krk be
dakikadan beri, Stanton Teknoloji Enstits mezuniyet trenine
konumac olarak gelen Guy Francon'u dinliyordu. Guy Francon bu
tren iin ta New York'tan gelmiti. nl Francon & Heyer Mimarlk
irketi'nin sahiplerinden, Amerikan Mimarlar Dernei Bakan,
Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi yesi. Ulusal Gzel Sanatlar
Komitesi yesi, New York Sanat ve Zanaatlar Birlii Sekreteri, ABD
Aydn Mimarlk Dernei Bakan Guy Francon. Fransz hkmetinin
Legion d'Honeur nian verdii, ngiltere, Belika, Monako ve Siam
hkmetlerinin de madalyalar verdii Guy Francon. Stanton'n en

29/1067

byk mezunlarndan, New York'taki nl Frink National Bank


binasn yapan kii. O binann tepesinde, kaldrmlarn yirmi be kat
yukarsnda, Bodrum Mozolesi'ndekinin minyatr kopyas olan bir
meale yanmaktayd. Camdan ve en iyi General Electric ampullerinden yaplma, alevini rzgrn frp durduu bir meale.
Guy Francon krsden indiinde, uygulad zamanlamann ve
kendi hareketlerinin son derece farkndayd. Orta boylu bir adamd.
Fazla kilolu saylmazd. Yalnzca tknaz olmaya kar anssz bir
eilimi vard, o kadar. Hi kimse yan tahmin edemez, herkes onu
daha gen sanrd, bunu biliyordu. Aslnda elli bir yandayd. Yznde
ne bir tek krk, ne de bir tek dz izgi vard. Krelerden, dairelerden,
yaylardan ve elipslerden oluan sanatsal bir komposizyondu yz.
Kk parlak gzleri bir mizah yla tutuurdu. Giysileri bir sanatnn o sonsuz detay merakn yanstrd. Basamaklardan inerken,
keke buras kz ve erkek rencilerin bir arada okuduu karma bir okul olsayd, diye dnmekteydi.
Karsndaki salonun harikulade bir mimari rnei olduu
kansndayd. Bugn ar kalabaln ve ihmal edilmi olan havalandrma nlemlerinin etkisiyle havas biraz boucu gibiydi. Ama yeil
mermer stun kaideleri; dkme demirden, altn rengine boyanm
Korint tarz stunlar; duvarlarna gerdanlk gibi dizilmi yaldzl
meyveleriyle pek grkemliydi. zellikle ananaslar, diye dnd Guy
Francon. Ananaslar yllarn snavna iyi dayanmt. Dokunakl bir
eydi bu. Binann bu kanadn ve bu salonu yirmi yl nce ben yapmtm ve ite imdi de buradaym.
Salonun her yan vcutlarla, yzlerle doluydu. yle tklm tklmd
ki, insan bir bakta hangi yzn hangi vcuda ait olduunu ayrt edemiyordu. Birbirine karm kol, omuz, gs ve midelerin yumuak,
titreimli bir eriyii. Bu balardan bir tanesi, solgun tenli, koyu renk
sal, ok gzel bir tanesi, Peter Keating'e aitti.
n tarafa yakn bir yerde oturuyor, gzlerini krsden ayrmamaya
alyordu. nk birok kiinin u anda kendisine bakmakta

30/1067

olduunu, daha sonra da bakacaklarn biliyordu. Dnp arkasna bakmyordu ama o baklarn her an farkndayd. Gzleri koyu renk,
uyank, zekiydi. Yukarya kvrm yapan kusursuz bir hilal gibi dudaktan zarif ve cmertti. Bir glmsemenin vaadiyle her an scak
ifadeliydi. Bann biiminde bir tr klasik kusursuzluk vard. Biimli
akaklarndaki dalgal siyah buklelerde de yle. Ban tutu biimi,
gzelliini olaan kabul eden, ama bakalarnn bunu hi olaan kabul
etmediinin farknda olan biri gibiydi. Peter Keating'di o. Stanton'n
yldz rencisiydi. renci Ynetim Kurulu Bakan, atletizm
takmnn kaptan, en nemli zel kardelik kulbnn yesi olduktan
baka, kampusun en sevilen rencisi seilmiti.
Bu kalabalk buraya benim mezun oluumu grmeye geldi, diye
dnd Peter Keating. Salonda ka kii bulunduunu tahmin etmeye
alt. Bu insanlarn hepsi onun notlarn biliyordu. Kimse onun
rekorunu kramazd. Eh, evet, Shlinker de vard. Shlinker onunla kran
krana yarmt, ama kendisi bu son yl Shlinker'i de amt. t gibi
almt, nk ok istiyordu Shlinker'i gemeyi. Bugn artk rakibi
yoktu ... derken birdenbire, boaznn iinde bir ey aaya dyormu gibi hissetti. Midesine dora. Souk ve bo bir ey. Bo bir delikti
aaya yuvarlanan. Yuvarlanrken de peinde bir iz gibi bu kt duyguyu brakyordu. ma saylabilecek kadar zayf bir soru ... kendisinin
gerekten bugnk parlakln gerektirdii kadar byk olup olmad
sorusu. Kalabaln iinde Shlinker'i arad, sonunda ocuun sapsar
bayla altn ereveli gzln grebildi. Ona scack baklarla, rahatlam, gven dolu, minnet dolu baklarla bakt. Shlinker'in ne
grn, ne de yetenek bakmndan Keating'e yetimeyi ummaya bile
cesaret edemeyecei kesindi. Kuku duymasna gerek yoktu Peter'in.
Shlinker'i de, dnyann btn Shlinker'lerini de her an alt edebilirdi.
Kendi elde edemedii bir eyi bakasnn elde etmesine asla izin vermeyebilirdi. Herkes seyretsin beni, diye geirdi iinden. Bakakalmalar
iin yeterli sebepler yaratacakt onlara. evresindeki scak soluklar,
beklentileri bir iksir gibi hissediyordu. Yaamak harika bir ey, diye
dnd Peter Keating.

31/1067

Ba biraz dnmeye balamt. Ho bir duygu. Bu duygu onu, bir


direnmeyle karlamaksam ve nasl olduunu da hatrlamakszn,
salondaki btn yzlerin nne, krsye doru gtrd. ncecik,
formda, ylece durdu orada. Alkn tepesinde patlamasna izin verdi.
Bu kkreyen grltden, onur dereceleriyle mezun olduunu anlyordu. Amerikan Mimarlar Birlii ona bir altn madalya vermekteydi.
Aydn Mimarlar Dernei de Paris Nian'n sunmaktayd. Paris Gzel
Sanatlar Okulu'nda drt yllk bursu hazrd.
Derken kendini el skr buldu. Bkt bir kt parasyla alnndan akan terleri sildi, ban sallad, glmsedi. Bir yandan siyah
mezuniyet cbbesi iinde scaktan boulur gibi oluyor, kollarn
boynuna dolayp hkran annesini kimsenin fark etmeyeceini umuyordu. Enstitnn bakan Peter'in elini skarken, sesi, "Stanton seninle
iftihar edecek, olum!" diye kkryordu. Dekan da elini skt, "Parlak
bir gelecek, parlak bir gelecek, parlak bir gelecek ..." diye tekrarlad
durdu. Profesr Peterkin elini skarken delikanlnn omzunu tplad,
bir eyler syledi. "ok da gerekli bulacaksn; rnein ben o tecrbeyi,
Peabody Postanesi'ni ina ettiim zaman yaadm ..." Keating szn
arkasn dinlemedi, nk Peabody Postanesi olayn daha nce de ok
dinlemiti. Profesr Peterkin'in, mimarln eitmenlik uruna feda
etmeden nce diktii tek bina oydu. Keating'in son projesi olan "Gzel
Sanatlar Saray'ndan da ok sz edilmekteydi. Keating ise u anda o
projenin nasl bir ey olduunu kesinlikle ve hi mi hi hatrlamyordu.
Bu kargaann arasnda, bir ara Guy Francon'un da elini sktn
hissetti, Francon'un yumuak sesi kulaklarnda derin bir iz brakt:
"Sana daha nce de sylediim gibi, hl ak o kap, evladm. Tabii
artk sana burs da verildiine gre bir karar vermen gerek ... Gzel
Sanatlar diplomas gen biri iin ok nemlidir ama seni ofisimde
grmek de bana byk sevin verir ..."
"22 Mezunlar"nn leni uzun sren, ciddi haval bir len oldu.
Keating o akam yaplan konumalar ilgiyle dinledi, arasra, "Amerikan Mimarisi'nin gelecekteki umudu olan genler," ya da "Gelecek altn

32/1067

kaplarn size ayor," gibi szleri duyduka, bu gelecein ve bu umudun kendisi olduunu anlad. Bunun bunca saygn dudaklardan onaylanmas ok hotu. Kr sal konuuculara bakarken, kendisinin o
mevkilere ne kadar daha genken ulaacan dnd. Hatta
aacan.
Derken birdenbire aklna Howard Roark geldi. O adn belleinde belirmesiyle birlikte iinde bir keyif kprts hissedince ard, bunun
nedenini nce pek anlayamad. Ama sonra hatrlad. Howard Roark bu
sabah okuldan kovulmutu. Kendini iin iin azarlad, zlebilmek
iin kararl bir aba harcad. Ama o kovulma olayn ne zaman
dnse, gizli sevin de geri geliyordu. Bu olay ona, Roark'u tehlikeli
bir rakip gibi grmenin ne kadar sama olduunu kantlamt. Bir
zamanlar Shlinker'e kayglandndan ok Roark'a kayglanld. Roark
kendisinden iki ya kk ve bir snf geride olduu halde hem de.
Eer herhangi bir zamanda kendisinin ve Roark'un yetenekleri konusunda herhangi bir kuku hissetmise, bugnk olay o kukular
tmyle saf d brakmyor muydu artk? Ayrca baka bir eyi daha
hatrlad. Roark kendisine ok iyi davranm, ne zaman bir projede
zemedii bir sorunla karlasa yardm etmiti ... zemedii deil
tabii, yalnzca dnmeye zaman bulamad. Tanrm! Roark nasl da
zerdi planlarn dolaklklarn! Bir iplik eker gibi, her eyi seriverirdi ortaya ... Eee, zerse ne olurdu ki! Ne kazandrmt bu ona? i
bitmiti ite. Peter Keating bunu bildii iin, o anda Howad Roark'a
zlmek gibi gurur verici bir duygu yaamay baard.
Konuma sras Keating'e geldiinde, gvenli bir tavrla ayaa kalkt.
Ne kadar korktuunu belli etmesi doru olmazd. Mimarlk konusunda
syleyecei hibir ey yoktu. Ama konutu. Ban dik tutarak, eitler
arasnda bir eit gibi, ama saygyla ... orada bulunan byk isimlerden
herhangi birini gcendirmeyecek biimde. "Mimarlk byk bir sanat
..." dediini hatrlyordu. "Gzlerimiz gelecee dnk, yreklerimizde
eskiye saygyla ... tm sanatlarn arasnda sosyolojik adan en nemlisi olan bu dalda ... hepimize ilham sayabileceimiz birinin bugn
syledii gibi, ebedi varlk; gerek, sevgi ve gzelliktir..."

33/1067

Daha sonra koridorda, vedalamann grltl kargaas arasnda,


ocuklardan biri kolunu Keating'in omzuna atarak fsldad. "Eve ko,
kimin gnln ho edeceksen et, Peter. Bu akam bizi Boston paklar.
Srf bizim ete. Seni bir saate kadar evinden alrm." Ted Shlinker az
sonra, "Tabii geliyorsun, Peter," diye stelemiti. "Sen olmazsan elenenleyiz. Bu arada ok ok da tebrikler tabii. Hi gcenmi falan
deilim. En iyi olan kazanr." Keating de elini Shlinker'in omzuna atmt. Gzleri srarl bir scaklkla prl prld. Sanki Shlinker hayattaki
en deerli arkadaym gibi. "Saol, Ted. Amerikan Mimarlar
Dernei'nin o madalyas konusunda gerekten kendimi ok kt hissettim. Bence o senin hakknd. Ama bu ihtiyar tilkilerin ne yapaca
hi belli olmuyor." Sonra Keating sokaa kp evine yneldi. Yumuack bir karanln iinde ilerlerken, annesinden bu gece nasl kurtulabileceini dnyordu.
Annem benim iin ok ey yapt, diye geirdi iinden. Bir hanmefendiydi annesi ... kendi de sk sk sylerdi bunu. Lise mezunuydu.
Ama yine de ok almt. Evlerine rencileri pansiyon almaya bile
raz olmutu. Ailesinde byle eyler duyulmu olmad halde.
Babasnn eskiden Stanton'da bir krtasiyeci dkkn vard. Deien
zamann zorluklar o ticareti bitirmi, hastalk da baba Peter Keating'i
on iki yl nce bitirmiti. Louisa Keating o zaman, saygn bir sokan
sonundaki o evle kalakalmt. Bir de, taksitleri dzenli biimde denmi bir sigortann geliri vard. O taksitlerin denmesini kendisi
izlemiti zaten. Anne oul yalnzdlar artk. Sigortann geliri kk bir
eydi. Ama eve pansiyon almaktan gelen katklarla ve Bayan
Keating'in o sebatkr iradesiyle, idare etmeyi baarmlard. Yaz
tatillerinde olu da alm, otellerde ie girmi, apka reklamlarnda
manken olarak poz vermiti. Bayan Keating, olunun hayatta hak ettii yere geleceine karar vermi, bu amaca kene gibi sarlmt... Ne
tuhaf! Keating bir zamanlar ressam olmak istediini hatrlyordu. Ama
annesi daha iyi bir dal bulmutu ona. izgi yeteneini daha iyi deerlendirebilecei bir dal. "Mimarlk ok saygn bir meslek," demiti
oluna. "Hem bu meslekte en kibar insanlarla karlarsn." Annesi

34/1067

itmiti onu bu meslee. Peter bunun ne zaman ve nasl olduunu


hatrlayamyordu bile. O genlik hevesimi bunca yldr hatrlamaym
ne komik, diye dnmekteydi. imdi hatrlamas da komikti. Eh, bu
akam ok uygundu hatrlamaya. Hatrlar, sonra da ebediyen
unuturdu.
Mimarlarn kariyeri hep parlak olur, diye dnd. Bir kere de baa
ykseldiler mi, bir daha dmezlerdi. Yrrken kl dikdrtgen pencerelere bakt. Bir perde dalgaland, bir ba darya uzand. Acaba
benim geiime bakmak iin mi uzand, diye dnd Keating. Deilse
bile, bir gn o amala uzanacakt. Bir gn herkes bakacakt ona.
Keating eve yaklarken Howard Roark'un n basamaklarda oturmakta olduunu grd. Bir st basamaa srtn dayam, dirseklerini
yerletirmi, upuzun bacaklarn karya uzatmt. Balkonun direklerine trmanan hanmeli, kedeki sokak yla evin arasnda bir perde
gibiydi.
lkbahar akamnda ban kaldrnca elektrik karpuzunu grmek
garip bir duyguydu. Soka daha karanlk ve daha yumuak gsteriyordu o k. Tek bana asl duruyordu orada. Bir boluk gibi. Gsterebildii de yalnzca birka dalla birka yaprakt. Kck bir duygu
genileyip arlk kazand. Sanki karanlklarn iinde yapraklardan
baka bir ey yokmu gibi. O mekanik cam top, yapraklar daha da
canl gsteriyordu. Renklerini ellerinden alyor, ertesi sabah her
zamandan yeil olacaklarn vadediyordu onlara. nsann elinden de
grme yeteneini alyor, buna karlk ona bir ilkbahar duygusuyla bir
uzay duygusu veriyordu.
Balkonun karanlna kar o olmayacak turuncu kafay tanynca
Keating olduu yerde durdu. Bu gece grmeyi istedii tek insan
karsndayd. Roark'u yalnz bulduu iin memnundu, ama biraz da
korkuyordu.
"Tebrikler, Peter," dedi Roark.
"Aaa, ey, teekkrler..." Keating bugn duyduu iltifatlar arasnda
kendisini en ok memnun edenin bu olmasna at. Roark'un

35/1067

baarsn onaylamasndan ekingen bir mutluluk duyuyor, endi


kendine bunun budalalk olduunu sylemeye alyordu. "Yani biliyor musun, yoksa...?" Sonra kararl bir sesle sordu. "Annem syledi mi
sana?"
"Syledi."
"Sylememesi gerekirdi."
"Neden o?"
"Bak, Howard, biliyorsun ok zldm senin okuldan ..."
Roark ban arkaya atp ona bakt.
"Bo ver." dedi.
"Ben ... seninle konumak istediim bir ey var, Howard. Bana t
vermeni istiyorum. Oturabilir miyim?"
"Neymi konu?"
Keating basamaklara, onun yanna oturdu. Roark'un karsnda
oynayabilecei hibir rol yoktu. Zaten imdi can rol oynamak da
istemiyordu. Yere derken hrdayan bir yapran sesini duydu.
ncecik, kaygan bir ilkbahar sesi.
u an iin Roark'a sevgi hissettiinin bilincindeydi. Ac, aknlk ve
aresizlik ieren bir sevgi.
Byk bir itenlikle, "Umarm sana iimle ilgili fikir sorduum iin
beni ayplamazsn" dedi. "Tam sen okuldan ..."
"Bo ver onu dedim, Peter. Konu ne?"
Keating kendini de artan beklenmedik bir drstlkle, "Biliyorsun, genellikle senin iin delinin biri diye dnmmdr," dedi.
"Ama ok ey bildiinin de farkndaym. Mimarlk hakknda yani. O
budalalarn asla bilmedii eyler. Ayrca mimarl onlarn asla sevemeyecei kadar sevdiini de biliyorum."
"Eee?"

36/1067

"Dorusu neden sana gelmek istediimi bilmiyorum, ama ...


Howard, daha nce bunu hi sylememitim ama, anla beni ...
dekann grndense senin grn bilmeye daha ok nem veriyorum. Herhalde sonunda yine dekann dediini yapacam, ama senin grn benim kendim iin daha nemli ... nedenini de bilmiyorum. Bunlar neden sylediimi de bilmiyorum."
Roark yan dnp ona bakt, gld. Gen, iyi yrekli, dosta bir
glle gld. Roark'dan byle bir ses ykseldiini duymak o kadar
nadir bir eydi ki, Keating'e sanki birisi uzanp elini anlayla tutmu
gibi geldi. Boston'da bir partinin kendisini beklemekte olduunu
unutuverdi.
"Hadi," dedi Roark. "Benden korkuyor olamazsn, deil mi? Sormak
istediin nedir?"
"Bursumla ilgili. Bana verilen Paris dl."
"Evet?"
"O burs drt yllk. Ama beri yandan Guy Francon da bir sre nce
bana irketinde i teklif etti. Bugn bir ara, o iin hl ak olduunu
syledi. Hangisine evet demem gerektiini bilmiyorum."
Roark ona bakt, uzun parmaklar ar bir hareketle yuvarlanrcasna basamaklarda tempo tuttu.
Sonunda Roark, "Eer benim fikrimi istersen Peter, sen hatay imdiden yaptn," dedi. "Bana sormakla. Herhangi bir kimseye sormakla.
inle ilgili konular asla bakalarna sormayacaksn. Ne istediini
kendin bilmiyor musun? Nasl dayanabiliyorsun bilmemeye?"
"te senin bu ynne hayranlk duyuyorum, Howard. Sen hep
bilirsin."
"ltifatlar bo ver."
"Ama ben ciddi sylyorum. Nasl karar verebiliyorsun byle her
zaman?"

37/1067

"Sen kararlar senin yerine bakalarnn vermesine nasl izin


veriyorsun?"
"Ama ben emin deilim. Howard. Ben hibir zaman kendimden emin deilim. Bana dedikleri kadar iyi miyim, bilemiyorum. Bunu senden
baka kimseye itiraf etmem. Herhalde nedeni senin her zaman kesinlikle bana ..."
"Peter!" Bayan Keating'in sesi arkalarnda patlad. "Peter, hayatm!
Ne yapyorsun orada?"
Annesi kapda duruyordu. Bordo taftadan en k elbisesini giymiti.
Mutlu, ama kzgnd.
"Ben de burada yapayalnz oturmu, seni bekliyorum! Takm elbisenle o kirli basamaklarda iin ne? Hemen kalk oradan! Eve girin,
ocuklar. Kakao ve biskviler sizi bekliyor."
"Ama anne, ben Howard'la nemli bir ey konumak istiyordum,"
dedi Keating. Bir yandan da ayaa kalkyordu ama.
Annesi duymam gibiydi. Dnp eve girdi, Keating de onu izledi.
Roark onlarn arkasndan bakt, omuz silkti, kalkp o da ieriye
girdi.
Bayan Keating sert eteklerini trdatarak bir koltua oturdu.
"Eee?" diye sordu. "Ne konuuyordunuz ikiniz orada?"
Keatingin parmaklar bir tablann kenarnda dolat, bir kibrit kutusunu alp brakt, sonra annesi orada yokmu gibi Roarka dnd.
"Bak, Howard, poz atmay brak," dedi. Sesi tizlemiti. "Bursu yakp
almaya m balayaym, yoksa Francon'a beklemesini syleyip Gzel
Sanatlar'a gideyim, safteronlar etkilemeye mi alaym? Ne
diyorsun?"
Kaybolan bir ey vard. O an gemiti artk.
Bayan Keating, "Dur, Peter, u konuyu iyice anlamak istiyorum." diye sze balayacak oldu.

38/1067

"Dur bir dakika, Anne! ... Howard, bu ii ok dikkatle tartmam


gerek. yle bir burs herkese verilmez. Verilmesi demek, ok iyisin demektir. Gzel Sanatlar'da okumak ne kadar nemlidir, bilirsin."
"Yo, bilmem," dedi Roark.
"ff, Allah kahretsin, senin o lgn fikirlerini bilmiyor deilim, ama
ben pratik adan konuuyorum. Benim durumumdaki biri asndan.
Bir an iin idealleri bir kenara brakrsak, kesinlikle grnyor ki..."
Roark, "Sen benim fikrimi istemiyorsun," dedi.
"Tabii istiyorum! Sana soruyorum!"
Ama Keating, seyircisi olduu zaman asla ayn olmazd. Kaybolan
bir ey vard. Kendisi farknda deildi, ama Roark'un bildiini anlyordu. Roark'un gzleri onu tedirgin ediyor, tedirgin olmak da kzdryordu Keating'i.
"Mimarl uygulamak istiyorum," diye terslendi Keating. "Yalnzca
zerinde konumakla yetinmek istemiyorum. O okul insana byk
saygnlk katyor. Bina yapabileceklerini sanan eski musluk tesisatlarndan ayryor insan. Ama beri yandan Francon'un syledii i...
Guy Francon kendisi teklif etti o ii bana!" Roark baka tarafa dnd.
Keating kr gibi devam etti. "Ka ocuk ulaabilir bu onura? Bir yl
getiinde, Smith'in ya da Jones'un yannda alyoruz diye nyor
olacaklar ... i bulmay baarrlarsa tabii. Oysa ben Francon & Heyer'
da alyor olacam!"
Bayan Keating, "ok haklsn, Peter," diyerek ayaa kalkt. "Byle
bir konuda, annene danmak istemezsin tabii. Fazla nemli nk.
Sizi yalnz brakaym da konuyu Bay Roark'la hallet."
Keating, annesine bakt. Onun bu konuda ne dndn duymak
istemiyordu. Kendi kararn verebilmesi iin tek arenin, o karar annesi konumadan nce vermek olduunu biliyordu. Annesi durmu,
ona bakmaktayd. Dnp odadan kmaya hazrd. Keating onun blf
yapmadn da biliyordu. Olu isterse, kacakt odadan. Olu da ...

39/1067

istiyordu. Onun gitmesini istiyordu. aresizce, umutsuzca istiyordu


bunu. Konutu:
"Ama. anne, bunu nasl sylersin? Elbette istiyorum senin fikrini ...
sen ne dnyorsun?"
Annesi Peter'in sesindeki o ham tedirginlii duymazdan geldi,
glmsedi.
"Peter, ben hibir zaman hibir ey dnmem. Karar senindir.
Karar her zaman senin olmutur."
Peter Keating gzlerini annesinden ayrmakszn, kararsz bir sesle,
"eyyy ..." diye balad. "Eer Gzel Sanatlar'a gidersem ..."
Bayan Keating, "Gzel," dedi hemen. "Git Gzel Sanatlar'a. ahane
bir yer. Evinden, yuvandan bir okyanus uzakta. Tabii sen gidersen,
Bay Francon o ie bir bakasn alr. Herkesin diline de laf gerek. Bay
Francon'un her yl irketine Stanton'n o yl mezun ettii en iyi ocuu
aldn herkes biliyor. O ie bir bakas alnrsa nasl gzkr acaba?
Ama herhalde nemi yok."
"nsanlar ne diyecek ki?"
"Fazla bir ey sylemezler herhalde. Yalnzca br ocuun o yln
en parlak ocuu olduunu sylerler. Herhalde Shlinker'i alr."
"Olamaz!" Keating fkeyle yutkundu. "Shlinker olmaz!"
Annesi en tatl sesiyle, "Olur," dedi. "Shlinker'i alr."
"Ama ..."
"Ama insanlarn ne diyeceinden sana ne? Sen kendini memnun et,
yeter."
"Yani sence Francon ..."
"Bay Francon benim niin umurumda olsun? Benimle bir ilgisi yok
ki."
"Anne, Francon'un nerdii ie girmemi mi istiyorsun?"
"Benim hibir ey istediim yok, Peter. Patron sensin."

40/1067

Acaba annemi gerekten seviyor muyum, diye merak etti. Ama annesiydi o onun. Bu sz herkesin gznde, o kiinin otomatik olarak
sevilmesi gerektii anlamna gelirdi. Bu nedenle Peter de annesine
ynelik duygularnn sevgi olduuna karar vermiti. Annesinin yargsna sayg gstermesi iin bir neden var m, yok mu, bilmiyordu. Annesiydi onun o. Byle olmas, her trl mantn yerini almaya yeterdi.
"Evet, tabii anne ... Ama ... Evet, biliyorum, ama ... Howard?"
Bu bir yardm arsyd. Roark oradayd. Kedeki kanepeye, yar
yatar pozda, kedi yavrusu gibi yerlemiti. Roark'un byle kediler gibi
sessiz bir gerilim ve kontrolle hareket edebilmesi Keating'i defalarca
artmt. Tpk kediler gibi, vcudunda tek bir kat kemik yokmu
gibi geveyebiliyordu Roark. imdi de konumaya balamt:
"Peter, karna kan bu iki frsat hakknda da neler dndm
biliyorsun. Daha az kt olann se. Gzel Sanatlar'da ne
reneceksin? Yine Rnesans saraylar, yine operet dekorlar. inde
var olan her eyi ldrecekler. Oysa sen arasra iyi i karyorsun ... izin verirlerse. Eer gerekten bir eyler renmek istiyorsan, ie bala.
Francon budala itin teki, ama en azndan orada bina yapabileceksin.
Kendi bana ortaya kmaya ok daha erken hazrlanabilirsin."
Bayan Keating, "Bazen Bay Roark bile mantkl konuabiliyor," dedi.
"Kamyon ofr diliyle konusa bile."
"Sence gerekten iyi i karabiliyor muyum?" Keating ona bakarken
gzlerinde hl o bir tek cmlenin prlts vard. Baka hibir eyin
nemi yoktu.
"Arasra," dedi Roark. "Pek sk saylmaz."
Bayan Keating, "imdi bu i hallolduuna gre ..." diye balad.
"Bunu ... bunu bir dnmem gerek, Anne."
"imdi bu i hallolduuna gre, kakao imeye ne dersiniz? Hemen
getirebilirim!"

41/1067

Oluna glmsyordu. taatkrln, minnetini ifade eden bir


glmseme. Hrdayarak odadan kt.
Keating sinirli sinirli dolarken durdu, bir sigara yakt, duman
azndan ksa kmeler halinde fledi, Roark'a bakt.
"Sen ne yapacaksn imdi, Howard?"
"Ben mi?"
"ok dncesiz davrandm, biliyorum. Hep kendimden sz ettim.
Annem aslnda iyi niyetli, ama beni deli ediyor ... neyse, bo ver o
konuyu. Sen ne yapacaksn?"
"Ben New York'a gidiyorum."
"Ah, ok iyi. bulmaya m?"
" bulmaya."
"ey ... mimarlkta m?"
"Mimarlkta, Peter."
"Bu harika. Sevindim. Kafanda kesin bir plan var m?"
"Henry Cameron'un yannda alacam."
"Yo, olamaz, Howard!"
"yle."
"Ama o bir sfr artk! Biliyorum, ad var, ama bitti ii onun. nemli
binalar hi alamyor, yllardr alamad! Ofisi berbat bir yermi diyorlar. O sana ne gibi bir gelecek salayabilir ki? Ne renebilirsin
orada?"
"Fazla bir ey deil. Yalnzca bina yapmasn."
"Tanr akna, bu inad srdremezsin, bile bile kendini ziyan edemezsin! Bana yle gelmiti ki ... ey, evet, bugnk olay sana bir
eyler retmitir sanmtm!"
"retti."

42/1067

"Bak, Howard, eer bu kararnn nedeni, seni artk baka hi kimsenin, yani daha iyi bir mimarn almayacana inandn iinse, ben
sana yardm ederim. Francon'la konuur, tandklar arar, sonunda ..."
"Saol, Peter. Ama gerei yok. Her ey tamam."
"Ne dedi?"
"Kim?"
"Cameron."
"Onunla hi karlam deilim."
O srada darda bir koma sesi duyuldu. Keating o anda hatrlad,
stn deimek zere yukarya koarken kapda annesine arpt,
kadnn elindeki tepside duran fincanlardan birini devirdi.
"Peter!"
"Ziyam yok, anne!" Annesinin dirseine sarld. "Acelem var, tatlm.
ocuklarla kk bir parti ... dur dur, bir ey syleme ... ge kalmam,
bak ... Benim Francon & Heyer'a girmemi kutlayacaz!"
Annesini alkanlkla pt. Onu bazen dayanlmaz klan neeli hali
yine stndeydi. Odadan frlayp merdivenleri koarak kt. Bayan
Keating onun arkasndan bakp ban iki yana sallad. Yznde hem
eletiri, hem mutluluk vard.
Keating odasna daldnda, giysilerini her bir yana frlatrken
birdenbire New York'a ekecei telgraf geldi aklna. O konuyu gn
boyu unutmutu, ama imdi acil bir ey olarak hatrlad. Telgraf imdi, hemen ekmek istiyordu. Bir kt paras bulup karalad:
"Katie, sevgilim Francon'da almak zere New York'a geliyorum.
Sevgiler, Peter."
O gece Peter arabada, iki delikanlnn arasna skm durumda
Boston'a utu, yol ve rzgr vnlayarak yanndan akp geti. Dnyann
artk nnde almakta olduunu hissediyordu. Farlarn nnden
kaan karanlklar gibi. zgrd. Hazrd. Birka yla kadar ... yani
abucak ... nk arabann bu hz karsnda zaman diye bir ey yoktu

43/1067

artk ... ad borazan gibi duyulacak, insanlar uykularndan uyandracakt. Byk eyler yapmaya hazrd o... harika eyler. Daha nce
almam... yani ... Allah kahretsin ... mimarlkta almam eyler.

3
Peter Keating, New York sokaklarna bakt. Gzne ilien insanlar
son derece k giyinmilerdi.
Beinci Caddede, Francon & Heyer ofisinin bulunduu binann
nnde durmutu bir an. lk i gn onu bekliyordu. Yanndan telal
admlarla geen adamlara bakt. k, diye dnd. Hem de ok k.
zgn baklar kendi giysilerine dnd. New York'ta renmesi
gereken ok ey vard.
Artk daha fazla geciktiremeyeceini hissedince, kapya dora
dnd. Minyatr bir Dorik portiko. Her kk detay, bir zamanlar
eski Yunanllar gibi tunikler giyerek dolaan sanat tarafndan zenle
hesaplanp yerletirilmiti. Stunlarn mermer kusursuzluu arasnda,
dnen kapnn nikelajlar parldyor, hzla geen otomobillerin hayalini yanstyordu. Keating dner kapdan geip muhteem mermer lobide ilerledi, yaldzdan ve krmz lakeden asansre binerek otuz kat
yukardaki maun kapnn nne geldi. Kapda zarif harflerle yazlm
ince bir plaka grd:
FRANCON & HEYER MMARLIK BROSU
Francon & Heyer'in resepsiyonu, kolonyel bir maliknenin serin
ama sevimli balo salonuna benziyordu. Gm beyaz duvarlara yass
stunlar sralanmt. Yzleri yivliydi. Yivler yon salyangozlar gibi
kvrlyordu. stlerinde kk alnlklar vard. Tam ortalan ayrkt
alnlklarn. Oralara yann Yunan yzleri yaptrlmt. Panolarda
Yunan tapnaklarndaki kabartmalar vard. Hemen fark edilemeyecek
kadar kktler. Ama stunlar da, alnlklar da, krk yzl talar
da asl bunlar gsteriyordu.
Keating eii ap ieriye girdii andan itibaren, ayaklarnn altnda
bir yryen bant varm gibi hissetti. Bu bant onu, Floransa tipi bir
balkon parmaklnn gerisinde, telefon santralinin banda oturan
resepsiyoncunun nne gtrd, sonra da kocaman bir salonun

45/1067

kapsna ulatrd. Keating'in orada grdkleri, upuzun, yass masalar,


tavandan inen ve yeil abajurlarda son bulan bkml iplerden bir orman, duvarlarda dev boyutlarda ozalit dosyalar, kuleler gibi sar ekmeceler, ktlar, kutular, rnek tulalar, kavanozlar iinde tutkallar
ve inaat irketlerinin takvimleri oldu. Takvimlerin ounda plak
kadn resimleri vard. Teknik ressamlarn ba Keating'i yzne
bakmadan tersledi. Bunalmt adam. Ama ayn zamanda amal bir
hali vard. Ba parmayla dolap odasn gsterirken enesini de
kaldrp yzn o yana evirdi, Keating dolaptan ald gri alma nln gvensizlik iinde giyerken, adam topuklar zerinde yaylanarak bekledi. Francon istemiti herkesin bu nlkten giymesini.
Yryen bant, izim odasnn kesindeki bir masada duruverdi. Keating kendini o masada, bir takm planlan ileme greviyle ba baa
buldu. Ba teknik ressamn srt uzaklayordu. Adam onun varln
bile unutmutu abucak.
Keating hemen nndeki ie koyuldu. Gzleri masadaki kda
dikilmi, boaz kaskat kesilmiti. Grebildii tek ey, nndeki
kdn inci gibi prltsyd. izdii dmdz izgiler artyordu onu.
nk etinin en az iki santim saa sola kayarak titrediinden emindi.
O izgilerin nereye gittiklerini, niin izildiklerini bilmeksizin stlerinden gemekteydi. Tek bildii, bu plann birisinin byk bir baars
olduuydu. Kendisi ne bu konuda soru aabilirdi, ne de bu baarya
eriebilirdi. Nasl olup da kendini potansiyel bir mimar olarak grebildiini anlayamyordu.
ok uzun bir sre sonra, bitiik masadaki buruuk gri nl far
ketti. Bir ift krek kemiine yapm nl. evresine baknd.
nce tedbirli baklarla, sonra merakla, sonra keyifle, sonra da
tiksintiyle. En sonuncu aamaya vardnda Peter Keating yine kendisi
olmu, insanlara kar yeniden sevgi hissetmeye balamt. Yan taraftaki kk yanaklar, komik burunu, ierlek enedeki gamzeyi, masann n kenarna dayanp skm mideyi grd. ok holand bu
grntden. Bu insanlarn yapt her eyi kendisi daha iyi yapabilirdi.

46/1067

Glmsedi. Peter Keating'in birlikte olabilecei insanlara ihtiyac


vard.
nndeki plana tekrar baktnda, o aheserin bir takm kusurlar
gzne arpt. zel bir evin bir katyd. Koskoca meknlar hi nedensiz blen arpk urpuk koridorlar, karanla mahkm edilmi uzun
dikdrtgen odalar fark etti. Tanrm, diye dnd, byle bir dev
versem beni daha birinci smestrde aktrrlard. Ondan sonra artk
iini abucak, kolaylkla, ustaca ve mutlu mutlu yapmaya balad.
le molas gelmeden, Peter Keating odadakilerden bazlaryla dost
olmutu bile. Henz yakn dost diyebilecei kimsesi yoksa da, dostluklarn bymesine ortam olabilecek, belirginlememi bir tarla vard
artk nnde. Yakn masalarda oturanlara glmsemi, hibir neden
olmad halde onlara anlayl anlayl gz krpmt. Buzdolabna
gidi gelilerini, yanndan getii insanlar yumuak, neeli
baklaryla okamak iin kullanmt. O parlak gzler odadaki herkesi
birer birer ele alyor, iinde bulunduklar evrenden karp, insanln
en nemli rnei ve Keating'in en yakn dostu gibi ayryordu. O
getiinde insanlarn, ite akll bir ocuk, ite ok iyi bir insan dedikleri kesindi.
Keating yan masadaki uzun boylu, sarn bir gencin, bir i hannn
cephesini izmekte olduunu fark etti. Dosta bir saygyla delikanlnn
omzuna doru eildi, kat yksekliine varan stunlara dolanm
gerdanlk gibi dizili ieklere bakt.
Hayranlk dolu bir sesle, "htiyara aferin." dedi.
"Ne?" diye sordu ocuk.
"Francon'a yani," diye aklad Keating.
"Ne Francon'u?" dedi delikanl hemen. "O adam sekiz yldr bir
kpek kulbesi bile izmi deil." Omzunun zerinden baparmayla
arkadaki caml kapy gsterdi. "O izdi."
Keating, "Ne?" diyerek dnd.
"O," dedi ocuk yine. "Stengel. Bunlarn hepsini o yapar."

47/1067

Keating cam kapnn ardnda, bir masann kenarna abanm bir ift
kemikli omuzla; gen biiminde, kk bir kafa grd. Dikkatle
eilmiti. Gzlk camlarndan iki k havuzu yansyordu.
Akama doru, kapal kapnn ardndan birinin getii hissedildi.
Keating evredeki fsltlardan Guy Francon'un geldiini, bir st kattaki ofisine ktn anlad. Yarm saat sonra cam kap ald, Stengel
kt. Parmaklan arasnda kocaman bir karton tutmaktayd.
"Hey, sen," diye seslendi. Gzlk camlar Keating'in yzne dnkt. "Bunun planlarn sen mi yapyorsun?" Kartonu ne doru uzatmt. "Bunu patrona gtr, onaylat. Ne dediini iyice dinlemeye ve
akll gzkmeye al. Ho ikisinin de pek nemi yok ya!"
Ksa boyluydu. Kollar ayak bileklerine kadar iniyor gibiydi. Gmlein upuzun kollar iinde, sallanan birer ip, ularnda da iri, i bilir
eller. Keating'in gzleri bir saniyenin onda biri sresince dondu, renkleri koyuldu, bo gzlk camlarna ok gergin bir bak yneltti. Sonra
Keating glmsedi, tatl bir sesle: "Ba stne, efendim," dedi.
Kartonu on parmann ucuyla tutarak tayordu. Krmz hall merdivenlerden Francon'un odasna kt. Kartonda gri granit bir evin suluboya resmi vard. yatak odal, be balkonlu, drt byk pencereli,
on iki stunlu; giri ksmnda bir bayrak direi ve iki aslanla. Resmin
kesine dzgn harflerle, "Bay ve Bayan James S. Whattles'n EviFrancon & Heyer Mimarlk Brosu" diye yazlmt. Keating hafif bir
slk ttrd. James S. Whattles, tra losyonlar reten bir multi
milyonerdi.
Guy Francon'un ofisi cilal bir yerdi. Yo, diye dnd Keating, cilal
deil, lake; yo, o da deil, dpedz sv. Aynalar eritilerek odadaki her
eyann zerine dklm gibiydi. Yrrken her yanda kendi
grntsnden paralar dolayor, serbest braklm kelebekler gibi
izliyordu onu. Chippendale dolaplarda da, Jacobean sandalyelerde de.
Louis XV mine rafnda da. Kedeki otantik Roma heykelini,
Pathenon'un. Rheims Katedrali'nin, Versailles'n ve tepesinde ebedi

48/1067

mealesiyle Frink National Bank Binas'nn resimlerini grmeye bile


vakit buldu.
Kendi bacaklarnn, o dev maun masann yan tarafna yaklatn
grd. Guy Francon, masasnda oturmaktayd. Guy Francon'un yz
sar, yanaklar sarkkt. Kcating'e bir an iin, onu mrnde ilk defa
gryormu gibi bakt, sonra hatrlad, yznde bir glmseme
belirdi.
"Vay vay vay. Kittredge, olum, demek buradayz, yerlemi ve
balam durumdayz! Seni grdme ok sevindim. Otur olum,
otur, ne var bakaym elinde? Dur, acelemiz yok, hem de hi acelemiz
yok. Otur. Nasl buldun buray?"
"Korkarm biraz fazla mutluyum, efendim." dedi Keating. Yznde o
drst, ocuksu aresizlik ifadesi vard. "lk iime baladmda
kendimi ok ciddi hissetmeyi bekliyordum, oysa byle bir yerde balamak ... galiba sersemletti beni biraz ... ama stesinden gelirim,
efendim."
"Elbette," dedi Guy Francon. "Gen biri iin biraz fazla etkileyici
olabilir. Ama hi kayglanma. Baaracandan eminim."
"Elimden geleni yapacam, efendim."
"Elbette yapacaksn. Neymi bana gnderdikleri?" Francon elini
kartona doru uzatrken, parmaklar dnp kendi alnna dayand,
durdu. "Bu ba ars ok can skc... Yo, hayr, ciddi bir ey deil ..."
Keating'in hemen beliren kaygsna glmsedi. "nemsiz bir ba ars
ite. ok almaktan herhalde."
"Size bir ey getirmemi ister misiniz, efendim?"
"Yo, teekkr ederim. Senin bana getirebilecein bir ey deil de,
benden gtrebilecein bir ey gerek." Gz krpt. "ampanya. Laf aramzda, dn gece ikram ettikleri ampanya hibir eye benzemiyordu.
Ben zaten ampanyay hibir zaman sevmemiimdir. Bak, sana bir ey
syleyeyim, Kittredge, araplar tanmak ok nemlidir. Bir mteriyi
yemee gtrsen, ne smarlamak gerektiini bilmelisin. imdi sana bir

49/1067

meslek srr syleyeyim. Bldrcn ele alalm. ou insanlar bldrcnn


yanna Burgundy smarlar. Sen ne yaparsn? Clos Vougeot 1904 smarlarsn. Anladn m? Olaya zel bir hava katar. Yine uygundur, ama
orijinaldir. Her zaman orijinal olmak gerekir... Kim yollamt seni
buraya?"
"Bay Stengel, efendim."
"Ha, Stengel." Bu ad sylerken kulland tonlama, Keating'in zihninde bir panjurun kapan gibi trdad. Bunu gelecek iin hatrlamasna izin km demekti. "Kendi ilerini kendisi getiremeyecek
kadar byd artk, ha? Ama yanl anlama, ok byk bir tasarmcdr. New York kentinin en iyi tasarmcsdr. Tek kusuru, son zamanlarda burnunun biraz fazla bymesi. Tek alann kendisi olduunu
sanyor... ben ona fikirler verdiim, o fikirleri benim yerime uygulamasna izin verdiim iin. Gn boyu izim yapt iin. Bu meslekte
bir sre alnca greceksin, evladm. Bir bronun esas ii, duvarlarnn dnda yaplan itir. Dn geceyi al rnein. Clarion Emlaklar
Dernei'ndeki len. ki yz konuk, yemek ve ampanya ... ya, evet,
ampanya!" Kendi kendisiyle alay eder gibi burnunu buruturdu. "Yemek sonras yaplan konuma srasnda birka zel sz sylemek ... bilirsin, fazla arpc bir eyler deil, baya dedikodu da deil. Emlaklarn topluma kar sorumluluuyla ilgili, iyi ve iinin ehli bir mimar semelerinin nemine deinen iyi seilmi birka dnce.
Aklda kalacak birka parlak slogan."
'"Evet, efendim. 'Evinizin mimarn seerken, o evde oturacak gelini
seiyormu gibi dikkat edin, trnden bir ey."
"Fena saylmaz. Hem de hi fena saylmaz, Kittredge. Bunu not etsem bir sakncas var m?"
"Adm Keating, efendim," dedi Kcating kesin bir sesle. "Bu dnceyi beendinizse, buyurun. Hounuza gittiine sevindim."
"Keating, tabii! Tabii, Keating," dedi Francon tatl tatl glmseyerek. "Tanrm, insan yle ok kiiyle tanyor ki. Nasl demitin?
Evinizin mimarn ... ok iyi bir cmleydi."

50/1067

Keating'e tekrarlattrd, nnde hi kullanlmakszn bekleyen


sipsivri yontulmu bir yn renkli kalem arasndan bir kurunkalem
seip bloknota yazd.
Sonra bloknotu kenara itti, iini ekti, sann dalgalarn arkaya
doru svazlayarak yorgun bir sesle konutu.
"Eh, pekl. Bakmam gerek herhalde o eye."
Keating izimi saygyla uzatt. Francon arkasna yasland, kartonu
bir kol boyu uzakta tutup bakt. Sol gzn kapad, sonra san
kapad, sonra kartonu iki santim daha uzaklatrd. Keating adamn
kartonu ba aa evirmesini hevesle bekler gibiydi. Ama Francon
ylece tutuyordu onu. Birden Keating, Francon'un oktan beri resmi
grmemeye baladn farketti. Kartona bak, Keating'in hatrnayd.
O zaman Keating kendini hafiflemi hissetti. Hava kadar hafifti. Kendisini gelecee gtren yolu da nnde ak seik grebilmeye
balamt
"Hmm ... Evet..." diyordu Francon. Yumuak parmaklarndan iki
tanesiyle enesini ovalad. "Hmm ... Evet..."
Keating'e dnd.
"Fena deil," dedi. "Hi fena deil ... ey ... Belki biraz daha sekin
bir havas olabilirdi, anlarsn! Ama dorusu resim yle temiz yaplm
ki. Sen ne dersin, Keating?"
Keating'e gre, bu pencerelerden drt tanesi dosdoru drt dev
granit stunun tam arkasna geliyordu. Ama Francon'un pembe
desenli kravatyla oynayan eline bakarken, bundan sz etmemeye
karar verdi. Onun yerine:
"Bir neride bulunabilirsem, efendim," dedi. "Bence drdnc kat
ile beinci kat arasndaki kartular, bu kadar iddial bir bina iin biraz
fazla mtevaz. Sslemeli bir garland ok daha iyi olur gibi geliyor."

51/1067

"Tamam ite. Tam ben de ayn eyi syleyecektim. Sslemeli bir garland ... ama ... ama bak, o zaman da pencerelerin nemi azalr, deil
mi?"
"Evet," dedi Keating. Snf arkadalaryla tartrken kulland ses
tonunun zerine bir sayg perdah ekmiti. "Ama pencerelerin nemi,
binann n cephesini etkileyici klmann nemi yannda ikinci planda
kalr."
"Doru. Etkileyici. Mterilerimize her eyden nce, gurur pay
tanmamz gerek. Evet, kesinlikle, sslemeli bir garland ... ama ... bak,
ben n izimleri onaylamtm, Stengel de bu seferkini yle temiz
hazrlam ki!"
"Siz sylerseniz, Bay Stengel onu deitirmekten zevk duyar."
Francon'un gzleri bir an Keating'inkilere akld, sonra kirpikleri
indi, kolundaki bir toz zerresini yakalayp ald.
"Tabii, tabii..." dedi dalgn bir sesle. "Ama sence garland gerekten
nemli mi?"
Keating ar ar, "Bence gerekli bulduunuz deiiklikleri yapmak,
her eyi Bay Stengel'in tasarmlad ekliyle onaylamaktan ok daha
nemli," dedi.
Francon hibir ey sylemeden dosdoru onun gzlerine bakmay
srdryordu. Francon'un gzleri Keating'in gzlerine odaklanm,
elleri pelte gibiydi. Keating bunu grnce, korkun bir riske girmi ve
byk bir zafer kazanm olduunu anlad. Kazandn anlad anda,
girdii riskin bykl onu korkutmaya balamt.
Masann iki yanndan sessizce birbirlerine baktlar, birbirini anlayan iki kii olduklarn ikisi de kabul ettiler.
Francon sakin, iten bir otoriteyle, "Sslemeli garland yapacaz,"
dedi. "Bunu burada brak. Stengel'e kendisini grmek istediimi
syle."

52/1067

Keating kmak zere dnerken Francon onu durdurdu. Sesi scak


ve neeliydi.
"Ha, Keating, aklma gelmiken sana bir neride bulunabilir miyim?
Aramzda kalsn ama bordo kravat bu gri nln iine lacivertten ok
daha iyi yakr. Sence de yle deil mi?"
'"Evet, efendim," dedi Keating rahat bir sesle. "Teekkr ederim.
Yarn beni yle greceksiniz."
Odadan kt, kapy arkasndan yavaa kapad.
Keating resepsiyonun nnden geerken, kr sal, kibar bir adamn,
yannda bir kadnla birlikte kapdan girmekte olduunu grd.
Adamn apkas yoktu. Bu ofisten biri olduu belliydi. Kadnn zerinde vizon bir kap vard. Onun da mteri olduu belliydi.
Kibar bey yerlere kadar eiliyor deildi. Mterinin nne hallar
seriyor deildi. Serinlesin diye onu yelpazeliyor deildi. Yalnzca onun
gemesi iin kapy ak tutmaktayd. Ama nedense Keating'e, adam
bunlarn hepsini yapyormu gibi geldi.
Frink National Bank Binas, aa Manhattan'dayd. Gne
gkyznde kayarak ilerlerken, onun glgesi de gecekondularn zerinde gezinen bir saat yelkovan gibi, Aquarium'dan Manhattan
Kprs'ne doru kaymaktayd. Gne batnca, Bodrum Mozolesi'nin
mealesi yand, kilometrelerce evreye yaylm saysz pencerelerin
camna krmz lekeler drd. Tabii yalnzca o alp yanstabilecek kadar yksek pencerelere. Frink National Bank Binas, Roma sanatnn tm tarihini, iyi seilmi rneklerle temsil etmekteydi. Uzun bir
sre boyunca kentin en iyi binas saylmt, nk dier binalarn
hibirinde, onda bulunmayan herhangi bir klasik iaret bulmak
mmkn deildi.
yle ok stunu, alnl, frezi, tripodu, gladyatr, cin suratlar ve
voltleri vard ki, sanki beyaz mermerden yaplmam da, bir macun
tpnden sklarak karlm gibi grnrd. Oysa beyaz mermerden
yaplmt. Bunu tek bilen, paray veren sahipleriydi. Bugn artk

53/1067

iziklerle, lekelerle dolu, czzaml gibi, kahverengi de, yeil de


saylamayacak bir renkteydi. Krlk yerlerin temiz havasna uygun narin bir ta, yava rmenin, kirli dumanlarn, gazlarn, asitlerin
kemirdii belliydi. Ama Frink National Bank Binas yine de byk bir
baar saylmaktayd. O kadar byk bir baaryd ki, Guy Francon'un
yapt son bina olmutu. Bunun getirdii saygnlk sayesinde,
Francon artk byle zahmetlere girmekten kurtulmu bulunuyordu.
Frink National Bank'n blok dousunda Dana Binas vard. Birka
kat daha alakt ve hibir saygnla sahip deildi. izgileri sert ve basitti. indeki elik iskeletin uyumunu gsteren, vurgulayan izgilerdi
bunlar. Bir vcut nasl kemik yapsnn kusursuzluunu gsterirse, tpk yle. Baka hibir ss yoktu. Yalnzca o keskin alarnn ince hesaplanm izgileriyle, dzlemlerinin tasarmyla, atdan alttaki
kaldrma doru akan buzlar andran pencere dizileriyle gururlanabilirdi. New Yorklular Dana Binas'na pek bakmazlard. Bazen kente
gelen bir yabanc birdenbire kendini bu binayla yz yze bulur, durup
bakar, byle bir vizyonun ne tr bir ryadan fkrdn merak ederdi.
Ama byle ziyaretiler de pek sk kmazd. Dana Binas'nn kiraclar,
onu dnyadaki hibir yapya deimeyeceklerini iddia eder, pencerelerinden giren gn ndan, havadan, koridorlarnn ve ofislerinin
mantkl planndan ok memnun olduklarn sylerlerdi. Ne var ki
Dana Binas'nda pek fazla kirac da yoktu. Saygn iadamlarndan
hibiri, ofislerinin "antrepoya benzeyen" bir binada olmasn
istemiyordu.
Dana Binas, Henry Cameron'un eseriydi.
1880'lerde New York mimarlar, meslein ikinci adam olabilmek
iin birbirini yemekteydi. Birincilikte hibirinin zerrece umudu yoktu.
Birinci yer, Henry Cameron'a aitti. O gnlerde Henry Cameron'a bina
yaptrmak kolay i deildi. Kendisini arayana, iki yl sonras iin sz
verebiliyordu. Ofisinden kan her plan kendisi dnp izerdi.
Hangi ileri kabul edeceini kendi seerdi. Bina bitince de, sahibi enesini kapal tutard. Cameron kendisinin hi kimseye asla sunmad

54/1067

bir eyi, herkesten bekleyen bir insand; o ey de itaatti. hret yllarm, hi kimsenin tahmin edemedii bir hedefe doru uan ok gibi
geirmiti. nsanlar deli derlerdi ona. Ama sunduu eyi de alrlard ...
Anlasalar da, anlamasalar da. nk onun sunduu, "Henry Cameron" imzal bir binayd.
Balangta binalar dierlerinden az farklyd. Kimseyi korkutacak
kadar deiik deildi. Arada srada artc deneylere giriirdi ama
herkes ondan bunu zaten bekledii iin hi kimse Henry Cameron'la
tartmazd. Her yeni binasyla birlikte iinde bir eyler byyp
geliiyordu Cameron'un. O eyler mcadele ediyor, biimleniyor,
kabararak patlama noktasna yaklayordu. Beklenen patlama, gkdelenlerin domasyla gerekleti. Yaplar duvarclarn st ste koyduu katlar olmaktan kp, elik oklar gibi, snrsz ve arlksz olarak
gkyzne doru fkrd anda, bu yeni mucizeyi ilk nce anlayp
onu biimlendirebilen bir avu kiinin arasnda Henry Cameron da
vard. Yksek bir binann yksek grnmesi gerektii gereini kabul
edenlerin de ilklerinden biriydi. Dier mimarlar yirmi kat yksekliindeki bir binay nasl edip de tuladan yaplm bir malikneye
benzetebilecekler dnp kfrler yadrrken, her trl yatay izgiyi kullanarak binay ksa gstermeye, gelenee uydurmaya, eliinin
aybn saklamaya, onu kk, gvenli ve eski gibi gstermeye abalarken, Henry Cameron dmdz dey izgilerle donanm, eliini ve
yksekliini gururla tayan binalar izerdi. Dier mimarlar, frezler ve
alnlklar izerken, Henry Cameron gkdelenlerin Yunanllar kopya
etmemesi gerektiine karar vermiti. Aslnda Henry Cameron hibir
binann bir baka binay kopya etmemesi gerektii kansndayd.
Otuz dokuz yandayd o sralarda. Ksa boylu, tknaz, kendine zen
gstermeyen biriydi. Deliler gibi alr, uykusundan, yemeklerinden
fedakrlk eder, seyrek iki ier, ama itii zaman hayvanlar gibi ier;
mterilerine aza alnmayacak szlerle hitap eder, onlarn nefretiyle
alay eder, hatta o nefreti bilerek krkler; ya ortaa derebeyleri gibi
ya da rhtm iileri gibi davranr; girdii her salonda insanlara batc

55/1067

gelen bir yksek gerilim dzeyinde yaard. O atee ne kendisinin, ne


de bakalarnn uzun sre dayanamayaca belliydi. O zaman yl
1892'ydi.
Chicago'daki Columbian Fuar, 1893 ylnda almt.
Ve iki bin yl ncesinin Roma's, bu kere Michigan Gl kylarnda
ykseldi. Fransa'nn, spanya'nn, Atina'nn ve kendisini izleyen her
slubun paralaryla zenginletirilmi bir Roma. Fuar tmyle stunlardan, zafer taklarndan, mavi glcklerden, kristal emelerden ve
msr patlandan olumu bir "Rya Kent"di. Mimarlar, kimin eski
kaynaktan en iyi alabilecei ve kimin ayn anda en ok sayda
kaynaktan alabilecei konusunda rekabet iine girmilerdi. Bu fuar,
yap dalnda ilenmi her suu yeni bir lkenin gzleri nne sermekteydi. Veba gibi bembeyaz bir akmd ve veba gibi de hzla yayld.
nsanlar geldiler, baktlar, ardlar, sonra bu grdklerinin tohumlarn Amerika'nn her kentine gtrdler. Derken o tohumlardan
yaban otlar kmaya balad. Dorik kap girileri olan bezemeli
postane binalar, demir alnlklarla donatlm tula malikneler, on
iki Parthenon'un st ste konmas biiminde yaplm yksek binalar.
Bu yaban otlar boy att, baka eylerin hepsini bodu.
Henry Cameron, Columbian Fuar'na almalaryla katlmay reddetmi, o fuar iin yazya gelmeyecek szler kullanmt. Bu szler
yazya gelmese bile, azdan aza anlatlabiliyordu ... Tabii kadnl
erkekli topluluklarda deil! Ve anlatld da. Kendisinden Efes'teki
Artemis tapna biiminde bir tren istasyonu yapmasn isteyen saygn bir bankacnn kafasna mrekkep hokkasn frlatt da anlatld.
Bankac tabii onun ofisine bir daha uramamt. Daha baka
uramayanlar da oldu.
Uzun sren mcadele yllarnn amacna tam ulat srada, arad
gerei biimlendirmeyi tam baard srada, en son engel bir anda
inip yolunu tkad. Bir sredir onun ilerleyiini seyredip, aran gen
lke, geri o yaptlarn yeni bykln kabul etmeye balamt;

56/1067

ama iki bin yl nceki bir Klasisizm lemine gerisingeri frlatlan lke,
artk Henry Cameron'a bir yer bulamyordu.
Artk bina tasarmlamak gereksiz olmutu. Binalarn fotorafn ekmek yetiyordu. Ktphanesi en zengin olan mimar, en iyi mimar saylmaktayd. Taklitiler taklitlerin kopyalarn yapar olmulard. Bunun
gerisinde yatan g de "kltr"d. Yirmi yzyllk bir gemi, harabelerde bekliyor, rnek oluturuyordu. Beri yanda da Byk Fuar
vard. Her ailenin albmnde birka Avrupa kartpostal vard.
Henry Cameron'un btn bunlara kar syleyebilecei hibir ey
yoktu. Yalnzca, kendisine ait olduu iin asla vazgemedii bir inanc
vard. Ne herhangi bir kimsenin zdeyiini ne srebiliyordu, ne de
baka nemli bir ey syleyebiliyordu. Tek syleyebildii, bir binann
biiminin ilevine uygun olmas gerektii, bina gzelliinin
anahtarnn, yapsnda yatt, yeni yap yntemlerinin yeni biimleri
gerektirdii, kendi bildii gibi binalar yapmak istedii, bunu da srf istedii iin yapacayd. Ama insanlar aralarnda Vitruvius'u,
Mikelanj', Sir Christopher Wren'i tartrlarken ona kulak
kabartamazlard.
nsanolu ihtirastan, hele byk ihtiraslardan nefret eder. Henry
Cameron bir hata yapmt: iini seviyordu. O yzden mcadele ediyordu. O yzden de kaybetti.
nsanlar, onun kaybettiini anlamad kansndaydlar. Anladysa
bile, bunu hibir zaman kimseye belli etmedi. Mterileri
seyrekleirken, onun onlara davran da daha dayanlmaz oldu.
Adnn saygnl azaldka, sesi kendi adn sylerken o kadar daha
kstah kmaya balad. Yannda ok zeki bir menejeri vard. Ufak tefek, gsterisiz, ama demir yapl bir adamd. Grkemli gnlerde
Cameron'un fke frtnalarna sessizce dayanm, hep ona mteriler
getirmiti. Cameron mterilere hakaret etmi, ama kk adam onlarn btn olup bitenleri kabullenip geri gelmelerini salamt.
Derken kk adam ld.

57/1067

Cameron insanlarla yz yze gelmeyi hibir zaman renememiti.


Onun gznde nemi yoktu insanlarn. Tpk kendi hayatnn da
nemi olmad gibi. Binalardan baka hibir eyin nemi yoktu ona
gre. Aklama yapmay da renmi deildi. Yalnzca emir verirdi.
Sevilen biri olmamt asla. Hep korkulmutu ondan. Ama artk kimse
korkmuyordu.
Yaamasna izin verildi. Yeniden kurmay hayal ettii kentin sokaklarndan nefret ede ede yaad. Bombo ofisindeki masasnda, hareketsiz, isiz, ylece bekleyip yaad. Bir gazete yazsnda kendisinden, iyi
niyetle, "Mteveffa Henry Cameron" diye sz edildiini grerek
yaad. kiye balayarak, sessizce, dzenli biimde, korkun miktarlarda, zaman zaman gnler ve geceler boyunca ara vermeksizin ierek
yaad; bu arada kendisini buna itenlerin, "Cameron mu? Ona vermeyin o ii. Balklar gibi iiyor. O yzden hi i alamyor," dediini duya
duya yaad. nl bir binann katn igal eden ofisinden, daha ucuz
bir sokaktaki tek katl bir ofise tanarak yaad. Sonra kentin daha
aa ksmndaki bir yere, ardndan da Battery'ye yakn, karsnda
gkdelenler arasnda kalm dar bir hava bacas bulunan odal bir
ofise tand. Bu son ofisi semesinin nedeni, yzn odasnn camna
dayad zaman, tula bir duvarn zerinden Dana Binas'nn tepesini
grebildii iindi.
Howard Roark her katn sahanlnda durup pencereden Dana
Binas'na baka baka Henry Cameron'un ofisine kyordu. Asansr
bozuktu. Merdivenler uzun sre nce kirli yeil bir renge boyanm,
imdi o soluk boyalarn biraz kalmt. Basamaklar pabularnn
altnda gcrdyordu. Roark hzl hzl kmaktayd. Randevusu varm
gibi. Kolunun altndaki dosyada baz izimlerini tayor, ikide bir Dana
Binas'na bakyordu. Bir ara gz pencerede ilerlerken, yukardan inen
birine toslad. Son iki gndr ok geliyordu byle eyler bana. nk
New York'ta hep ba havalarda, gz binalardan baka hibir ey
grmeksizin dolamaktayd.

58/1067

Cameron'un birbirinden geme odalardan oluan ofisine girdiinde,


d odada, telefonla daktilo makinesinin durduu masay grd. Masada kr sal, iskelet gibi bir adam oturmaktayd. Pantolon asklar
omuzlarnda gevek duruyordu. Adam daktiloda byk bir dikkatle
artnameleri yazmaktayd. ki parmakla, ama inanlmayacak kadar
hzl yazyordu. Zayf ampuln srtna sar bir aydnlk dryor,
nemli gmleinin krek kemiklerine yapt belli oluyordu.
Roark girince adam ban yavaa kaldrd. Delikanlya bakt, hibir
ey sylemeden bekledi. Yal gzleri yorgundu. Soru sormayan,
merak yanstmayan gzlerdi.
"Bay Cameron'u grmek istiyorum," dedi Roark.
"yle mi?" Bu seste meydan okuma olmad gibi, bir saldrganlk
da yoktu, herhangi bir anlam da yoktu. "Ne konuda?"
" istiyorum."
"Ne tr i?"
"izim ii."
Adam yerinden kalkmadan ona bo bo bakt. Bu istek, uzun zamandan beri duymad bir istekti. Sonunda ayaa kalkt, tek kelime
sylemeden arka taraftaki kapya doru yryp ieriye girdi.
Kapy aralk brakmt. Roark onun sesini duyuyordu:
"Bay Cameron, bir adam geldi, burada almak istediini sylyor."
Bir ses cevap verdi. Gl, net bir sesti. Ya belirtisi yanstmayan bir
ses.
"Vay sersem budala! Kov gitsin ... Dur! Yolla ieri!"
Yal adam geri dnd. Kapy ak tutuyor, bayla i oday gsteriyordu. Roark ieriye girdi, kap arkasndan kapand.
Henry Cameron upuzun, hemen hemen plak odann ucundaki
masasnda oturmaktayd. ne abanm, dirseklerini masaya dayam,
ellerini birbirine kenetlemiti. Salar ve sakal kmr gibi siyaht, ama
aralarda sert beyaz teller gze arpyordu. Ksa, kaln boynunun

59/1067

kaslar ip ip kabarmt. Beyaz gmleinin kollarn dirseklerinin


yukarsna kadar svam olduu iin kollarnn sert, ar ve esmer
olduu grnyordu. Geni yznn teni kaskatyd. Sanki basn
altnda yalanm gibi. Gzleri kapkara, gen ve canl bakyordu.
Roark eikte durdu, upuzun odann iki ucundan birbirlerine baktlar.
Hava bacasndan gelen n rengi griydi. izim masasnn zerindeki
yeil dosyalara oturan tozlar, bu n getirdii kristallere benziyordu.
Ama duvarda, iki pencerenin arasnda, bir resim grd Roark.
Odadaki tek resim oydu. Hibir zaman yaplmam bir gkdelenin
resmi.
lk nce Roark'un gzleri kprdad, resme doru kayd. Gen adam
ilerledi, resmin nnde durup bakt. Cameron'un gzleri de onu izlemekteydi. Arlkl bir bakla. Sanki ucunda ine bulunan bir sicimle
daire iziyordu o baklar... ve ine de Roark'un srtna batm durumdayd. Cameron o turuncu salara, yana sarktlm, avucu resme
dnk duran, parmaklar hafif kvrk ele bakt. O el orada poz olsun diye durmuyordu. Bir eyi isteyip alma hareketinin balangcndayken
ylece kalm gibiydi.
"Eee?" dedi Cameron sonunda. "Buraya beni grmeye mi geldin,
yoksa resimlere bakmaya m?"
Roark- ona dnd.
"Her ikisi de," dedi.
Masaya yrd. nsanlar Roark'un karsnda kendi varolu duygularn kaybederlerdi. Ama Cameron hibir zaman kendini, u anda
karsnda bulduu baklarn altnda olduu kadar gerek
hissetmemiti.
Sert bir sesle, "Ne istiyorsun?" diye sordu.
Roark alak sesle, "Yannzda almak istiyorum." dedi. Szleri geri, Yannzda almak istiyorum, demiti ama, sesinin tonu ,
"Yannzda alacam." dermi gibiydi.

60/1067

"yle mi yapacaksn?" Cameron farknda olmadan, sylenmemi


cmleye cevap vermiti. "Derdin ne? Daha bykler, daha iyiler almyor mu seni?"
"Baka kimseye bavurmadm."
"O neden? En kolay balama yeri diye buray m grdn? nne
gelen buraya girebilir diye mi dndn? Benim kim olduumu biliyor
musun?"
"Evet. O yzden buradaym."
"Kim yollad seni?"
"Hi kimse."
"Ne halt etmeye beni setin?"
"Sanrm onu biliyorsunuz."
"Hangi kstahlk benim seni isteyeceime inandrd seni? aresiz
durumdadr, bu erefi ona baheden herkese kaplarn aar, m dedin?
Belki de kendi kendine, ihtiyar Cameron'un gn geti artk, sarhoun
biri o, dedin ... Haydi, kabul et, dedin bunu! Ayya ve baarsz. Fazla
seici olamaz! Bu mu mesele? Haydi, cevap ver bana! Cevap ver, Allah
kahretsin! Ne bakyorsun yle? Bu mu mesele? Haydi, inkr et de
grelim!"
"Gerei yok."
"Daha nce nerede altn?"
"Yeni balayacam."
"Neler yaptn?"
" yl Stanton'da okudum."
"yle mi? Bitirmeye mi endin? Bitiremeyecek kadar tembel
misin?"
"Kovuldum."

61/1067

"Harika!" Cameron yumruunu masaya indirip bir kahkaha att.


"Stanton'daki o bcekler bile seni beenmiyor, ama sen Henry
Cameron'un yannda almak istiyorsun! Demek buray atk alan diye gryorsun! Ne diye kovdular seni? ki mi? Kadn m? Ne?"
"Bunlar," dedi Roark. izimlerini uzatt.
Cameron birincisine bakt, sonra kincisine, sonra en alttakine
kadar hepsine. Roark ikide bir onun stteki sayfay en alta koyarken
kard hrtlar duyuyordu. Sonunda Cameron ban kaldrd.
"Otur."
Roark oturdu. Cameron kaln parmaklaryla izimler destesinin
zerinde davul alarken gzlerini ona dikti.
"Demek bunlarn iyi olduu kansndasn, yle mi?" dedi. "Bunlar
berbat. Aza alnamayacak eyler. Birer su bunlar. Bak," diyerek izimlerden birini Roark'un suratna doru uzatt. "una bak. Kafandaki
fikir neydi. Tanr akna? Bu plann burasn delmek de nereden aklna
geldi? irin gzkmesini mi istedin? Bir yama yapmak zorunda m
kaldn? Kim sanyorsun kendini? Guy Francon mu, Allah korusun? u
binaya bak, budala! Byle bir fikir yakalyorsun, ondan sonra o fikirle
ne yapacan bilemiyorsun! Harikulade bir ey buluyorsun, sonra onu
mahvetmeden edemiyorsun! Daha ne kadar ok ey renmen gerektiinin farknda msn?"
"Evet. O yzden buradaym."
"Bir de uradakine bak! Keke ben senin yandayken byle bir ey
yapabilmi olsaydm! Ama neden kalkp canna okuyorsun sonradan?
Ben olsam buna ne yapardm, biliyor musun? Bak, senin o merdivenlerin de cehennemin dibine, kalorifer dairen de cehennemin dibine!
Temelleri atarken ..."
Uzun sre fkeli fkeli konutu, kfrler etti. izimlerin bir tekini
bile tatmin edici bulamyordu. Ama Roark onun bu izimlerden, kurulmu binalarm gibi sz etmekte olduunu fark etmiti.

62/1067

Cameron birden sustu, izimleri kenara itti, yumruunu onlarn


stne dayad ve sordu:
"Mimar olmaya ne zaman karar verdin?"
"On yamdayken."
"nsanlar hayatta ne yapmak istediini o yatayken bilmez. Bazs
hibir zaman bilmez. Yalan sylyorsun."
"yle mi?"
"Bakma bana yle! Baka bir tarafa baksan olmaz m? Neden karar
verdin mimar olmaya?"
"O sra nedenini bilmiyordum. Ama aslnda. Tanrya hibir zaman
inanmadm iin."
"Samalama. Akla uygun bir ey syle."
"nk bu dnyay seviyorum. Tek sevdiim o. stne konulmu
olan ekilleri sevmiyorum. Onlar deitirmek istiyorum."
"Kimin iin?"
"Kendim iin."
"Ka yandasn?"
"Yirmi iki."
"Nereden duydun btn bunlar?"
"Duymadm."
"nsan yirmi iki yandayken byle konumaz. Anormalsin sen."
"Herhalde."
"Ben bunu iltifat diye sylemedim."
"Ben de."
"Ailen var m?"
"Yok."
"alarak m okudun?"
"Evet."

63/1067

"Hangi ite?"
"naatlarda."
"Ka paran kald?"
"On yedi dolar otuz sent."
"New York'a ne zaman geldin?"
"Dn?
Cameron yumruunun altndaki beyaz desteye bakt.
Yumuak sesle, "Allah belan versin!" dedi.
Sonra birdenbire ne eilerek, "Allah belan versin!" diye kkredi.
"Seni buraya ben armadm! Benim izim elemanna ihtiyacm yok!
izilecek bir ey yok! Kendimi ve adamlarm misyonerlerin
sadakasna muhta etmeyecek paray karacak kadar bile iim yok!
Birtakm budala hayalperestlerin buralarda alktan gebermesini
istemiyorum! Bu sorumluluu istemiyorum. Hibir zaman istemedim,
tekrar karma kacan da sanmyordum. Bitti bunlar benim iin.
Yllar nce bitmiti. u grdn salyas akan ahmaklarla ok mutluyum ben. Hibir zaman bir eyleri olmam, olaca da yok, onlara ne
olaca da hi fark etmez. Benim istediim o kadar. Ne diye kalkp
geldin buraya? Kendini mahvedecek bir yol seiyorsun, bunun farkndasn, deil mi? Ben de sana bunu yapman iin yardm edeceim. Seni
grmek istemiyorum. Senden holanmyorum. Yznden holanmyorum. Dayanlmaz derecede bencil birine benziyorsun. Kstahsn.
Kendinden ok fazla eminsin. Yirmi yl nce olsa, suratna seve seve
bir yumruk patlatrdm. Yarn tam dokuzda gelip ie balyorsun."
"Peki, "diyerek ayaa kalkt Roark.
"Haftada on be dolar. Verebileceim ancak bu kadar."
"Peki."
"Ahman birisin. Baka birine gitmeliydin. ldrrm seni
bakasna gidersen. Adn ne?"
"Howard Roark."

64/1067

"Ge kalrsan kovarm seni."


"Peki."
Roark izimlerini almak zere elini uzatt.
"Onlar burada brak." diye haykrd Cameron. "imdi defol!"

4
"Toohey." dedi Guy Francon. "Ellsworth Toohey. Ne kadar nazik
davranm, deil mi? Okusana, Peter."
Francon masasnda ne eildi, Keating'e Yeni Snrlar'n Austos
saysn uzatt. Yeni Snrlar'n kapa beyazd. zerindeki amblem, bir
palet, bir lir, bir eki, bir tornavida ve doan bir gnein bileiminden
olumaktayd. Tiraj otuz bindi. Merakllar kendilerini lkenin aydn
ncleri olarak grmekteydiler. Bu tanma kar kan kimse de
olmamt. Keating uzatlan dergiyi eline ald, "Mermer ve Har"
baln tayan, Ellsworth Toohey imzal yazy okumaya balad:
"... Ve imdi de kentimizin ufuk izgisiyle ilgili bir baka dikkate
deer baarya geliyoruz. Deer bilen kimselerin dikkatini ekmek istediimiz bu baar, Francon & Heyer'in yapt Melton Binas'dr.
Klasik bir safln ve saduyunun zaferine tanklk edercesine, o beyaz
dinginlii ve zerafetiyle duruyor. lmsz bir gelenein disiplini,
sokaktaki her kiinin yreine kolayca ulaabilen bir gzellik olarak,
bu yapnn harc olmu sanki. Hibir sapk tehircilik, yeni olma iddiasndan kaynaklanan hibir manyaklk, katksz bencilliin hibir kudurmuluu yok onda. Tasarmcs Guy Francon, ihlal edilemeyecei
kendisinden nce kuaklar boyunca gelmi gemi sanatlar
tarafndan da kantlanm olan zorunlu kurallara boyun emeyi bilmi,
ayn zamanda da kendi yaratc orijinalliini sergilemeyi baarm.
Esasen bunu, o ihlal edilmez kurallara ramen deil, zellikle o klasik
dogmalar gerek bir sanatnn tevazuu iinde kabul eden bir kimse
olduu iin baarm. Bu arada sylemekte yarar var, dogmatik disiplin, gerek orijinallii mmkn klan tek eydir...
"Ama daha da nemlisi, bunun gibi bir binann, bizim yce kentimizde ykselmesinin tad simgesel anlamdr. Binann gneyinde
durduunuzda, zarif bir tekdzelikle bilerek tekrarlanan yatay izgilerin nc kattan balayarak on sekizinci kata kadar ykselii
karsnda birden bilinleniyor, bu uzun, dmdz yatay izgilerin lmlandrc, istikrar getirici izgiler olduunu, eit iaretini simgeleyen

66/1067

izgiler olduunu anlyorsunuz. Kule gibi yapy bu izgiler, gzlemleyen kiinin mtevaz dzeyine indiriyor. Yerkrenin, insanlarn, byk
kalabalklarn izgileridir bu izgiler. Bize hi kimsenin ortak insanlk
dzeyinin fazla yukarsna kamayacan, bu grkemli yapya ramen
her eyin kontrol altnda tutulacan sylyor gibidirler..."
Yaz devam ediyordu. Keating hepsini okudu, sonra ban kaldrd.
Huu iinde, "Aman Tanrm!" dedi.
Francon mutlu mutlu glmsedi.
"Baya iyi, deil mi? Hem de Toohey yazyor, rasgele biri deil.
Belki adn henz ok kii duymu deil, ama duyacaklardr. Bu
szme kulak ver, kesinlikle duyacaklardr. Ben bunun iaretlerini iyi
tanrm ... Demek benim pek de fena olmadm kansnda, ha? Oysa
onun dili, can istedii zaman buzdan hanerler gibidir. Dierleri
hakknda genellikle neler der, bir bilsen. Durkin'in son fare kapann
biliyorsun, deil mi? Ben bir gn bir partideydim, Toohey dedi ki ..."
Francon kkr kkr gld. "... dedi ki: 'Eer Bay Durkin kendini mimar
sanma hatasna dmse, birileri ona su tesisats ustalara ne kadar
ok ihtiya olduunu haber verse.' Gerekten yle dedi. Dnebiliyor
musun? Herkesin nnde!"
Keating dalgn dalgn, "Acaba gn geldiinde benim iin ne diyecek, onu ok merak ediyorum," dedi.
"Acaba simgesel anlam szyle insanlarn kardeliini simgeleyen
izgiler sz ne demek? ff, her neyse, madem ki bizi vyor, kayglanmamza gerek yok demektir!"
"Eletirmenin grevi, sanaty yorumlamaktr, Bay Francon. Yorumlar sanatnn kendisine bile anlatmaktr. Bay Toohey sizin bilinaltnzda zaten var olan gizli anlamlar szle ifade etmi, o kadar."
"Ya," dedi Francon dalgn bir sesle. Sonra neeyle, "yle mi sence?"
diye ekledi. "ok mmkn ... Evet, ok mmkn ... Sen ok akll
ocuksun, Peter."

67/1067

"Teekkr ederim, Bay Francon." Keating kalkacakm gibi bir


hareket yapt.
"Dur. Gitme. Bir sigara daha, ondan sonra ikimiz de i bana
dneriz."
Francon dergideki yazya bakp glmsyor, onu tekrar okuyordu.
Keating patronunu hi bu kadar mutlu grmemiti. Ofiste izilen
hibir plan, bitirilen hibir i, onu bir baka adamn azndan kan ve
daha baka insanlarn okumas iin yaynlanan bu szler kadar memnun etmemiti.
Rahat bir koltukta, yaslanarak oturuyordu Keating. irketteki bir ay
iyi geirmiti. Kendisi hibir ey sylememi, hibir ey yapmamt
ama, ortalkta Guy Francon'un bu genci grmekten holand,
yukarya birisinin gnderilmesi gerektiinde onu gndermenin daha
iyi olaca sylentileri yaylmt. Gn gemiyordu ki ikisi o koca masann iki yanna yerleip saygl, ama giderek daha samimi bir sohbeti
srdrmesinler. Peter orada oturup Guy Francon'un i ekilerini,
evresinde kendisini anlayan insanlar bulunmasnn ne kadar nemli
olduu konusunda yorumlar yapn dinleyip durmaktayd.
Keating, Guy Francon hakknda ne renilmesi gerekiyorsa, alma
arkadalarndan renmiti. Guy Francon'un az ama z yemek
yediini, kendisini 'Gurme' sayp bundan gurur duyduunu, Paris'teki
Gzel Sanatlar Okulu'ndan onur dereceleriyle mezun olduunu, hayli
zengin bir kadnla evlendiini, ama o evliliin pek mutlu bir evlilik olmadn, oraplaryla mendillerinin asorti olmasna pek zen gsterdiini, ama onlar kravatlarna uydurmaya hi almadn, gri
granitten binalar izmeyi yelediini,
Connecticut'ta bir gri granit taocann sahibi olduunu, o ta
ocann pek krl altn, garsoniyerini erik rengi Louis XV mobilyalarla dediini, pek saygn bir soyad tayan karsnn lm
olduunu, btn servetini de tek kz evlatlarna brakm olduunu,

68/1067

imdi on dokuz yanda olan bu kzn bir baka kentte, niversitede


okumakta olduunu hep biliyordu.
Francon'un orta Lucius N. Heyer'le de tanmt Keating. hafta
iinde adamn ofise iki kere geldiini grmt. Ama Heyer'in bu irkete ne gibi bir yarar dokunduunu renememiti. Heyer'de hemofili
hastal yoksa bile, sanki olabilirmi gibi bir hali vard. Solup gitmi
bir aristokrata benzerdi. nce uzun bir boynu, patlak gzleri, herkese
kar sergiledii korkmu gibi bir sevimlilii vard. Eski bir ailenin
kalntsyd. Francon'un srf baz sosyal ilikilerden yararlanmak iin
onunla ortak olduu syleniyordu. nsanlar zavall Lucius'a acyor, bir
profesyonel kariyere atlma cesaretini gsterdii iin ona hayranlk
duyuyor, evlerini ona yaptrmann tatl bir jest olacan dnyorlard. Evleri Francon yapyor, Lucius'dan da baka herhangi bir hizmet
beklemiyordu. Bylelikle durum herkesi memnun etmekteydi.
izim odasnda alanlar Peter Keating'i ok sevmilerdi. oktan
beri oradaym gibi bir duygu veriyordu evresindekilere. Zaten girdii
yerin bir paras haline gelmeyi her zaman bilirdi. Yumuack ve prl
prl, her eyi emmeye hazr bir snger gibi gelir, hi direnme gstermez, o yerin havasna ve ruhsal durumuna hemen uyard. Scak
glmsemesi, neeli sesi, omuzlarn rahat bir hareketle silkii, hibir
eyin o ruha fazla arlk vermediinin belirtileri gibiydi... Yani onu
hibir ey iin sulamamak, ondan hibir ey beklememek gerekirdi.
u anda yazy okumakta olan Francon'u inceleyerek oturuyordu.
Francon ban kaldrp ona bakt, karsnda kendisine byk bir
beeniyle bakan bir ift gz grd. Keating'in dudaklarnn iki kesindeki minik parlak noktadaysa, hafif tepeden bak vard. Kahkahann duyulmasndan hemen nce gze arpan iki mzik notas gibi.
Francon iinin birdenbire rahatladn hissetti. Bu rahatlama, o iki
minik noktadan geliyordu. Gsterilen beeni, bir de bu yarm
glmsemeyle birleince, ona kazanmak iin aba gstermek zorunda
olmad bir grkem getiriyordu. Kr bir hayranlk olsa, tehlikeli

69/1067

olurdu. Hak edilen bir hayranlk, sorumluluk demekti. Hak edilmeyen


hayranlk ise ok hotu.
"Giderken unu da Bayan Jeffers'a ver de albmme koysun, Peter."
Keating merdivenlerden inerken dergiyi havaya atp abucak
yakalad. Dudaklar slk alar gibi bzlmt ama sesi kmyordu.
izim odasnda en iyi arkada Tim Davis'i, nndeki izimin zerine eilmi buldu. Tim Davis bitiik masadaki uzun boylu, sarn
genti. Keating onu ok erken fark etmiti, nk onun bu ofiste en
tercih edilen izimci olduunu anlamt. Bunu anlamas iin hibir
somut neden yoktu ama Keating byle eyleri her zaman anlad iin
anlamt bunu da. Sk sk Davis'in izdii projelere yardm etme grevlerini stlenmeye almaktayd. ok gemeden birlikte le yemeine kp, akamlar bir bara urar hale geldiler. Byle zamanlarda
Keating, Davis'in Elaine Duffy adl bir kza duyduu sevgiyi soluksuz
bir dikkatle dinler, ama sonradan bu duyduklarnn tek kelimesini bile
hatrlamazd.
u anda Davis pek bir karamsard. Dudaklarna kstrd sigarayla
kurun kalemi fkeyle ineyip duruyordu. Keating'in ona soru
sormas gerekmedi. Dost ifadeli yzn Davis'in omzu zerinden
emesi yetti. Davis sigaray azndan tkrerek patlad. Kendisine bu
gece ge saatlere kadar almas gerektiini daha demin
sylemilerdi. Bu hafta bu nc kere oluyordu.
"Ge kalacam. Tanr bilir ne kadar ge! u lanet olas eyi bu
akam bitirmem gerek!" nndeki ktlarn zerine bir tokat indirdi.
"una bak! Daha saatler ister bunun bitmesi! Ne yapacam ben
imdi?"
"Eh, bu ofisin en iyi adam sensin de ondan, Tim. Sana ihtiyalar
var."
"Cehennemin dibi! Bu gece Elaine'le randevum var! Nasl ertelerim?
nc kere! nanmaz bana! Geen sefer sylemiti zaten! Biter bu i!

70/1067

Koca patron Guy'a gidip syleyeceim ... planlarn da, iini de alp kafasna alsn! Tamam artk!"
"Dur," dedi Keating. Arkadana biraz daha yaklat. "Dur! Bir yolu
daha var. Ben kalp bitiririm bunlar."
"H?"
"Ben kalrm. Yaparm hepsini. Korkma. Kimse farkn anlamaz."
"Peter! Yapar msn?"
"Tabii. Bu gece hibir iim yok. Sen herkes eve gidene kadar kal,
ondan sonra da frla."
"Ahh, Peter!" Davis iini ekti. Bu frsat houna gitmiti. "Ama bak,
eer renirlerse kovarlar beni. Sen bu tr iler iin ok yenisin."
"renmezler."
"imi kaybedemem, Peter. Bunu biliyorsun. Elaine'le yaknda evleneceiz. Eer bir terslik olursa ..."
"Hibir ey olmaz."
Saat alty biraz gee Davis izim odasndan gizlice szlp kt,
Keating'i kendi masasnda yalnz brakt.
Keating odadaki tek yank k olan yeil lambann altnda, ssz
odaya bakt. Gnn sonunda buraya pek garip bir sessizlik kyordu.
Kendini buralarn sahibi gibi hissetmekteydi. Sahibi olacakm gibi.
Elindeki kurun kalemin hareketi ne kadar kesinse, bu da o kadar
kesin gibi geldi ona.
Planlar bitirdiinde saat dokuz buuktu. Hepsini Davis'in masasna
dzgn biimde istifledi, dnp ofisten kt. inde rahat,
alakgnll bir duyguyla kaldrmda yrmeye balad. Gzel bir yemek yemi gibi. Derken yalnzlk duygusu birdenbire yakasna sarld.
Bunu bu gece biriyle paylamak zorundayd. Ama kimsesi yoktu. lk
defa olarak, keke annem de New York'da olsayd, diye geirdi iinden.
Ama o Stanton'da kalmt. Olunun kendisini aldracak duruma

71/1067

gelmesini bekliyordu orada. Peter'in bu gece gidebilecei hibir yer


yoktu. Ancak Bat Yirmi Sekizinci sokaktaki o temiz pak pansiyonuna
dnebilir, kat merdiveni kp havasz odaya tklrd. New York'da
ok insan tanmt. ok da kz. lerinden biriyle de ho bir gece
geirdiini hatrlyordu. Kzn soyadn hatrlayamyordu ama. Derken
aklna Catherine Helsey geldi.
Ona mezuniyet gecesinde bir telgraf ekmi, ondan sonra da
tmyle unutmutu. imdi grmek istiyordu onu. Ad belleinde belirdii anda, onu grme istei byk bir younluk kazanm, hatta
acillemiti. Greemvich Village'e kadar olan uzun yolu alabilmek iin
bir otobse atlad, bombo olan st kata kt, en n sraya geip
oturdu. Trafik klar ne zaman krmz olsa onlara kfrediyordu.
Catherine sz konusu olduunda hep byle olurdu. inden, ne oluyor
bana byle, diye merakland.
Onunla bir yl nce, Boston'da tanmt. Catherine orada, dul annesiyle birlikte oturuyordu o zamanlar. Keating ilk karlamasnda
onu irkin ve aptal bulmutu. Bir tek o tatl glmsemesinden baka,
aman aman bir eyi yoktu. Bu da onu yeniden grmek iin yeterli bir
neden deildi. Ertesi akam Keating ona telefon etmiti. rencilik yllarnda tant onca kz arasnda, ilikilerini birka pmeden ileri
gtrmedii bir tek o vard. stedii kz elde edebilirdi, bunu da ok
iyi biliyordu. Catherine'i de elde edebilirdi. stiyordu Catherine'i. O da
onu seviyordu. Bunu kendisi sylemiti. Apak, hi korkmadan ve
utan duymadan. Keating'den hibir ey istememi, hibir ey beklememiti. Her naslsa, Keating de bu durumdan yararlanmaya
kalkmamt. O gnlerde birlikte kt kzlardan gurur duyard. En
gzel, en popler, en iyi giyinen kzlarla kar, arkadalarnn imrenmesinden de zevk alrd. Catherine'in kendini dncesizce ihmal etmesinden, dier ocuklarn hi ona dnp bakmamasndan da fena
halde utanrd. Buna karlk, kulp danslarna onunla gittii zamanlar, en mutlu olduu zamanlard. Pek ok ateli aklar yaam, nice
kere, falanca kz olmadan yaayamam, diye yeminler etmiti.
Catherine'i ise haftalar boyunca unutur, o da kendini hi

72/1067

hatrlatmazd. Keating her seferinde ona dnerdi sonunda. Birdenbire,


aklanmaz biimde. Bu gece olduu gibi.
Catherine'in ufak tefek, narin bir kadn olan annesi retmendi.
Geen k lmt. Catherine de New York'da oturan daysnn
yannda kalmaya gelmiti. Keating onun baz mektuplarna hemen
cevap yazar, bazlarn aylarca cevapsz brakrd. O ise hemen cevaplard her mektubu. Keating'in uzun sessizlikleri arasnda da hi
yazmaz, sabrla beklerdi. Peter Keating onu dndke, hibir eyin
asla Catherine'in yerini alamayacana karar vermekteydi. Ama New
York'a geldiinde, ona bir otobsle ya da bir telefonla ulaabilecei
halde, bir ay boyunca yine unutmutu bunlar.
Hzla onu grmeye giderken, geliini haber vermesi gerektii bir an
bile aklnn ucundan gemedi. Acaba evde mi, deil mi, diye de hi
dnmezdi zaten. Her seferinde byle apansz dnmt Catherine'e.
O da her zaman evdeydi. Bu gece de evde olduu ortaya kt.
Eskimi, iddial bir kahverengi binann en st kat zilini aldnda,
kapy o at. "Merhaba, Peter." dedi. Sanki onu daha dn grm gibi
davranyordu.
Karsnda duruyordu. Ufackt. zerindeki elbiseler ona bol geliyordu. Ksa siyah etei incecik belinden inerken bollamaktayd. Erkek
gmleine benzeyen gmlei zerinde sallanyordu. Yakas bir yana
kam, sska kprck kemiini ortaya karmt. Gmlein kollar
fazla uzundu. nce ellerinin ortasna kadar iniyordu. Ban bir yana
eip Peter'e bakt. Kestane rengi salarn ensesine rasgele toplamt
ama yine de kabarmt salar. Bann evresinde bir hale varm gibi
grnyordu. Gzleri ela, iri ve miyoptu. Dudaklar yavaa, zarafetle,
sevinle glmserken prl prld.
"Merhaba Katie," dedi Keating.
ine bir huzur gelmiti. Korkacak hibir ey kalmam gibi hissediyordu. Ne bu evde, ne de darda. New York'a geleli ne kadar megul
olduunu anlatmak zere hazrlamt kendini. Ama u anda aklamalarn hi gerei yoktu.

73/1067

"apkan ver bana," dedi Catherine. "u sandalyeye dikkat et, pek
salam deil. Salonda daha iyileri var, gel."
Keating salonun mtevaz, ama her naslsa pek kibar olduuna
dikkat etti. alacak kadar zevkli denmiti. Kitaplar grd. Ucuz
marangozluk rn raflara ok nadide kitaplar doldurulmutu.
Tavana kadar. Rasgele dizilmiti kitaplar. Gerekten kullanlyor
olduklar belliydi. Derli toplu, eski bir alma masasnn arkasndaki
duvarda bir Rembrandt karakalemi grd. Kirlenmi, sararmt. Herhalde bu ilerden anlayan bir gz, bir eskici dkknndan bulup
almt onu. Bir daha da ayrlamamt o resimden. Oysa grne
gre o resimden gelebilecek para bu insana ok yardmc olabilirdi.
Catherine'in daysnn nasl bir ite altn merak etti. Hi
sormamt.
Keating orada durmu, oday szyor, Catherine'in varln arkasnda hissediyor, nadir kavutuu o gven duygusundan zevk alyordu. Sonra dnp onu kollarna ald, pt. Catherine'in dudaklar
onunkilere hevesle, yumuack dedi. Korkmu ya da heyecanlanm
deildi ama. O kadar mutluydu ki, bu olay ancak olduu gibi kabul
edebilir, baka trl alglayamazd.
"Tanrm! Seni yle ok zledim ki," dedi Keating. Gerekten
zlediini de biliyordu. Son grnden bu yana her gn zlemiti
onu. Belki en ok da, aklna getirmedii gnlerde.
"ok deimisin," dedi kz. "Biraz daha zayf gibisin. Yakm sana.
Elli yana geldiinde ok yakkl olacaksn, Peter."
"Bu pek iltifat saylmaz, anlamna bakarsan."
"Neden? Ha, seni imdi yakkl bulmadm m sandn? Ama
yakklsn."
"Bunu byle yzme sylememen gerekir."
"Neden sylemeyeyim? Sen de biliyorsun doru olduunu. Ama
ben, elli yanda nasl olacan dnmtm. akaklarn krlaacak,
gri takm elbise giyeceksin ... Geen hafta bir vitrinde bir tane grdm,

74/1067

bu olacak, dedim kendi kendime. Ayrca ok da byk bir mimar


olacaksn."
"Gerekten yle mi dnyorsun?"
"Tabii." ltifat ediyor deildi. Bunun iltifat saylabileceini bile anlamyor gibiydi. O yalnzca bir gerei ifade ediyordu. Vurgulama
gerektirmeyecek kadar kesin bir gerei.
Peter kanlmaz sorular beklemekteydi. Ama birdenbire kendilerini, eski Stanton gnlerini konuur buldular. Glyordu Peter.
Onu dizlerine oturtmutu. Kzn sska omuzlar Peter'in koluna dayanmt. Gzleri yumuak bakl, memnun ifadeliydi. Peter bir zamanlar giydikleri eski mayolardan, Catherine'in oraplarndaki kaklardan, Stanton'da en sevdikleri dondurmacdan, yaz akamlarn
birlikte geirdikleri yerlerden sz etmekteydi. inden, bir anlam yok
btn bunlarn, diye dnyordu. Ona sylemesi, ondan renmesi
gereken daha nemli eyler de vard. Aylarca grmeyen insanlar
byle konumazlard ki! Ama Catherine'e bu durum son derece normal
grnyordu. Sanki arada birbirlerinden uzak kaldklarnn hi
farknda deilmi gibiydi.
Sonunda ilk soran Peter oldu.
"Telgrafm aldn m?"
"Evet. Teekkr ederim."
"Kente nasl uyum saladm bilmek istemiyor musun?"
"Tabii istiyorum. Kente nasl uyum saladn?"
"Bak, sen pek ilgili deil gibisin."
"Yo, ilgiliyim! Senin hakknda her eyi bilmek istiyorum."
"Neden sormuyorsun?"
"Bana istediin zaman sylersin."
"Senin iin fazla nemli deil, yle mi?"

75/1067

"Ne?"
"Benim neler yaptm."
"Ahh ... ok nemli, Peter. Yo, o kadar da deil."
"Ne kadar naziksin!"
"Ama Peter, nemli olan senin ne yaptn deil aslnda. Yalnzca
senin kendin."
"Benim neyim?"
"Sen ite. Buradaki sen. Ya da kentteki sen. Ya da dnyann herhangi bir yerindeki sen. Bilemiyorum. Yalnzca bu ite."
"Biliyor musun, sen budalann birisin, Katie. Tekniin korkun bir
ey."
"Neyim?"
"Tekniin. Bir erkee, akndan deli olduunu byle hi utan
duymadan syleyemezsin."
"Ama doru."
"Ama sylenmez. Erkekler seni nemsemez o zaman."
"Ben erkeklerin beni nemsemesini istemiyorum ki!"
"Benim nemsememi istiyorsun ama, deil mi?"
"Ama sen nemsiyorsun, deil mi?"
"Evet." Keating'in kollar ona daha sk sarld. "Deli olurcasna. Ben
senden de byk bir budalaym."
"Eh, o zaman mesele yok demektir." Catherine'in parmaklar
Peter'in salar arasndayd. "yle deil mi?"
"Her zaman yleydi. Hibir zaman mesele yoktu. Bu iin en garip
yan da bu. Ama bak, sana btn olup bitenleri anlatmak istiyorum,
nk ok nemli."
"Gerekten ok ilgi duyuyorum, Peter."

76/1067

"Francon & Heyer'de altm biliyorsun. Ayrca ... aaa, sen daha
Francon & Heyer'in anlamn bile bilmiyor olmalsn!"
"Yo, biliyorum. Mimarlkta Kim Kimdir adl kitaba bakp buldum.
Kitap onlar hakknda ok iyi eyler sylyordu. Dayma da sordum.
Meslein doruunda olduklarn syledi."
"Hem de nasl! Francon, New York'un en byk tasarmcs. Hatta
btn lkenin. Belki dnyann. Tam yedi gkdelen, sekiz katedral, alt
tren istasyonu dikmi, baka da Tanr bilir neler yapm ... Tabii aslnda yal budalann biri. mark, kibirli bir sahtekr. Trl yollarla
her iin kolayn buluyor ve ..."
Birden sustu. Az ak, Catherine'e bakyordu. Bunlar sylemek niyetinde deildi hi. Kafasndan gemesine bile izin vermemiti bu
dncelerin.
Catherine rahat baklarla onun yzne bakyordu.
"Evet?" dedi. "Devam et."
"ey ..." Peter kekeledi. Ama baka bir ey syleyemeyeceini biliyordu. Hele Catherine'e. "Onun hakkndaki gerek dncem byle."
dedi. "Ona zerre kadar saygm yok. Yannda altm iin de sevinten uuyorum. Anlyor musun?"
"Tabii." dedi Catherine alak sesle. "Sen hrsl bir insansn, Peter."
"Bu yzden beni ayplamyor musun?"
"Hayr. Senin istediin ey bu."
"Tabii bu. ey, aslnda ... o kadar da kt deil durum. ok
muhteem bir irket. Kentteki irketlerin en iyisi. Ben de iyi iler
karyorum. Francon benden ok memnun. lerliyorum. Sanrm
sonunda o irkette hangi ii istesem alabilecek duruma geleceim.
Daha bu akam bir bakasnn iini aldm. Zavallnn yaknda gereksiz
duruma geleceinden haberi bile yok, nk ... Katie! Neler diyorum
ben?"
"Ziyan yok, sevgilim. Seni anlyorum."

77/1067

"Anlyorsan, bana hak ettiim gibi svp sayarsn, byle konumay


kes, dersin."
"Hayr, Peter. Seni deitirmek istemiyorum. Seni seviyorum.
Peter."
"Tanr senin yardmcn olsun!"
"Onun farkndaym."
"Farknda msn? Ve bunu bylece syleyebiliyorsun, ha? Merhaba,
ne gzel bir akam, dermiesine!"
"Eh, neden sylemeyeyim? Neden kayg duyaym? Seni seviyorum."
"Yo, kayg duyma! Hibir zaman kayg duyma bu konuda! ... Katie ...
ben hibir zaman baka birini sevmeyeceim ..."
"Onu da biliyorum."
Peter onu smsk kavrayp barna bast, hi arl olmayan o ince
vcudun ezilip yok olacandan korktu. Onun varlnn neden kendisini, yalnzken bile itiraf etmedii eyleri itirafa zorladn bilemiyordu. Buraya paylamaya geldii zaferin imdi neden yle solmu
grndn de bilemiyordu. Ama nemi yoktu. Garip bir zgrlk
duygusu vard u anda iinde. Catherine'le birlikte olmak, tanmlayamad bir arln zerinden kalkmasn salyordu. Yalnzd. Kendisiydi. imdi Peter iin nemli olan tek ey, Catherine'in sert dokulu
pamuklu gmleinin bileine deerken verdii duyguydu.
Az sonra Peter ona New York'da geirmekte olduu hayat soruyor,
o da daysn mutlu mutlu anlatyordu.
"Harika biri, Peter. Gerekten harika. Aslnda hi paras yok, ama
beni yine de yanna ald. Bu konuda ok da anlayl davrand. Bana
oda verebilmek iin kendi alma odasn bozdu. imdi burada,
salonda alyor. Onunla tanman art, Peter. u ara New York'da
deil. Bir konferans gezisine kt. Ama dndnde mutlaka tanmaksn onunla."

78/1067

"Tabii. ok isterim."
"Biliyor musun, ben almak, kendi ykm kendim tamak istiyordum. Ama o buna izin vermedi. 'Sevgili yavrum, on yedi
yandayken olmaz,' dedi bana. 'Beni utandrmak istemezsin, deil mi?
Ben ocuklarn altrlmasn kabul edebilenlerden deilim.' Bu ok
garip bir dnce bence. Ne dersin? yle ok komik fikirleri var ki...
hepsini anlayamyorum, ama herkes onun ok zeki bir insan olduunu
sylyor. Bylece, yannda kalp almamaya raz oluumu, ben ona
iyilik yapyormuum gibi bir havaya soktu. Bence gerekten ok iyi
yrekli bir davran."
"Btn gn ne yapyorsun burada?"
"u ara pek fazla bir ey yapmyorum. Kitaplan okuyorum. Mimarlkla ilgili olanlar. Daymn mimarlk konusunda tonlarca kitab
var. Ama evde olduu zamanlar, onun konferanslarn daktiloya
ekiyorum. Aslnda bunu yapmdan holanmyor sanyorum.
Eskiden i yaptrd daktiloyu tercih ediyor. Ama ben ok seviyorum, o yzden izin veriyor. Bana bir de maa dyor. Almak
istemedim, ama zorla verdi."
"Hayatn nasl kazanyor?"
"Pek ok ey yaparak. Bilemiyorum. Hepsini anlamaya yetiemiyorum. Sanat tarihi dersleri veriyor, onu biliyorum. Bir tr profesr."
"Peki, sen niversiteye ne zaman gideceksin?"
"ey ... aslnda ... bak, Peter, galiba daym o fikre kar. Ona gitmeyi
her zaman ok istemi olduumu syledim. alarak okuyacam da
anlattm. Ama bunlarn bana gre eyler olmadn dnyor galiba.
Pek bir ey demiyor, ama ara sra, 'Tanr filleri alsn diye, sivrisinekleri de gezsin diye yaratm; kural olarak, doann dzeniyle oynamak iyi bir ey deildir, ama eer denemek istiyorsan, sevgili
yavrum ... deyip kesiyor. tiraz ediyor diyemem, karar bana kalm ...
ama ..."

79/1067

"Eh, seni engellemesine izin verme."


"Yo, beni engellemek istemez. Ama ben diyorum ki... lisede zaten
pek de parlak bir renci deildim. stelik, sevgilim, matematikte tam
anlamyla berbat biriyim. Dnyorum da ... Ama tabii acelesi yok.
Karar vermek iin dnya kadar zamanm var."
"Dinle beni, Katie, bu durumdan hi holanmadm. Sen niversiteye
gitmeyi her zaman istedin. Eer bu dayn ..."
"Byle eyler sylemen doru deil. Onu tanmyorsun. ok artc
bir adamdr. Onun gibi birini mrmde tanmadm. yle iyi yrekli,
yle anlayl ki! ok da neeli ve elenceli. Hep akalar. ok zekidir.
Senin ciddi diye dndn eyler, onun yanndayken hi de yle gelmez. Oysa ok ciddi bir adamdr. Biliyor musun, benimle saatlerce
konuur, bundan hi usanmaz. Benim budalalklarmdan sklmaz.
Bana grevleri anlatr, gecekondulardaki hayat koullarn anlatr, ter
dken iileri anlatr. Hep bakalarndan sz eder. Hi kendini dnmez. Bir arkada bir gn bana, daymn istese ok zengin bir adam
olabileceini sylemiti. ok akll nk. Ama istemiyor. Paraya ilgi
duymuyor."
"nsanca bir ey deil bu."
"Onu gr de yle konu. Ahh, o da istiyor seninle tanmay. Ona
senden sz ettim. Sana T kare Romeo' diye isim takt."
"Ya, demek yle!"
"Ama anlamyorsun. Bunu iyi niyetle sylyor. yle konuur o. Pek
ok ortak ynnz olduunu greceksin. Belki sana yardm da edebilir. Mimarlktan o da anlar. Baylacaksn Ellsworth Day'ma."
"Kime?" dedi Keating.
"Dayma."
Keating bouk bir sesle, "Daynn ad ne?" diye sordu.
"Ellsworth Toohey. Neden?"

80/1067

Keating'in elleri cansz biimde iki yanna dverdi. Catherine'e


bakakalmt.
"Ne oldu, Peter?"
Keating yutkundu. Catherine onun boazndaki kprdamay grd.
Sonra sesi duyuldu. Sert kyordu.
"Dinle, Katie, daynla tanmak istemiyorum."
"Ama neden?"
"Tanmak istemiyorum. Senin kanalnla olmaz. Bak, Katie, sen beni
iyi tanmyorsun. Ben insanlar kullanan tiplerdenim. Seni kullanmak
istemiyorum. Asla. Kullandrma bana kendini."
"Beni nasl kullanmaktan sz ediyorsun? Neler oluyor? Neden?"
"Olay u: Ben Ellsworth Toohey'le tanmak iin canm bile verebilirim." Azndan sert bir gl frlad. "Mimarlk hakknda bir eyler
biliyor diyorsun, yle mi? Seni kk budala! Dayn mimarlk
dnyasnn en nemli kiisi. Belki henz deil, ama iki yla kalmadan
yle olacak. Francon'a sor. O yal tilki biliyor bunu. Senin Ellsworth
Day'n, btn mimari eletirmenlerin Napolyon'u olma yolunda. Bir
kere, bizim meslek hakknda yaz yazan pek fazla insan yok. ok kurnaz olduu iin o pazar kapm bile. Bizim ofisteki kodamanlarn, her
cmlesindeki her virgle nasl sarldn bir grsen! Demek daynn
bana yardm edebileceini dnyorsun, yle mi? Hh! Beni hi yoktan adam edebilir o isterse! Gnn birinde onunla tanacam.
Yardmna hazr olduum zaman. Tpk Francon'la tantm gibi.
Ama burada olmaz. Senin kanalnla olmaz. Anlyor musun? Senin
araclnla olmaz!"
"Ama Peter, neden olmasn?"
"nk yle olmasn istemiyorum! Kirli bir ey! Nefret ediyorum.
Her eyden nefret ediyorum. imden de, mesleimden de, bu yaptklarmdan da, yapacaklarmdan da! Ve seni bunlarn dnda tutmak
istiyorum. Tek varlm sensin aslnda. Bunlara bulama, Katie!"
"Nelere?"

81/1067

"Bilmiyorum!"
Catherine kalkt, onun kollar arasnda, ayakta durdu. Keating'in
yz onun karnna gmlmt. Ban eip bakt, gen adamn
salarn okad.
"Ziyan yok, Peter. Galiba anlyorum. Kendin isteyinceye kadar
onunla tanmak zorunda deilsin. Ne zaman istediini bana syle,
yeter. Beni kullanacaksan, kullan. Ziyam olmaz. Hibir eyi
deitirmez."
Peter ban kaldrdnda Catherine glyordu.
"ok fazla alyorsun, Peter. Biraz gerginsin. Sana bir ay yapaym
m?"
"Ah, unutmutum. Yemek de yemedim ben bugn. Vakit yoktu."
"Daha neler! Ne kadar iren bir durum! Hemen mutfaa gel benimle. Bakalm sana neler bulabileceim ..."
Keating ondan iki saat sonra ayrld, sokakta kendini ok hafif, temiz, mutlu hissederek yrd. Korkularn unutmutu. Toohey'i de,
Francon'u da unutmutu. Tek hatrlad, yarn yine gelmeye sz verdiiydi. Yarma kadar nasl bekleyebileceini bilemiyordu. Catherine o
gittikten sonra bile kapda durmay srdrm, elini onun dokunduu
kap kulpundan ekememiti. Belki yarn gerekten gelir, diye
dnyordu. Ama belki de ay sonra gelirdi.
Henry Cameron, "Bu gece iin bitince odama gel. Seninle konumak
istiyorum," dedi.
Roark, "Peki," diye cevap verdi.
Cameron topuklarnn zerinde sert bir dn yapp izim
odasndan kt. Bir aydr Roark'a syledii en uzun cmle bu olmutu.
Roark her sabah bu odaya gelmi, ilerini yapm, ama hibir yorum
duymamt. Cameron arasra izim odasna girip uzun sre onun arkasna dikilir, omzunun zerinden onun almalarn seyrederdi. Gzleri sanki bilerek konsantre olup, o dengeli eli titretmek, ona izgisini

82/1067

artmak istermi gibiydi. br iki teknik ressam, arkalarnda byle


bir hayaletin var olduunu bilmekten gelen etkiyle izimlerini berbat
ederlerdi. Roark ise sanki farknda bile deildi. ine devam ederdi o.
Eli hi telasz hareket eder, arasra durup hi acele etmeksizin
krelmi kalemini atar, bir yenisini alrd eline. Sonra Cameron
birden, "Hm, hm!" diye homurdanrd. Roark ban terbiyeli terbiyeli ona evirir, "Ne oldu?" diye sorard. Cameron tek kelime
sylemeden arkasn dner, uzaklard oradan. Kslm gzleri, cevap
vermeyi gereksiz bulduunu vurgular gibi bakard. izim odasndan
kar giderdi. Roark da sessizce izimine devam ederdi.
Gen teknik ressam Loomis, "Durum ktye benziyor." demiti yllarn i arkada Simpson'a. "Bizim ihtiyar bu adamdan hi holanmyor. Onu suluyorum da diyemem. Fazla dayanmaz bu adam burada."
Simpson yal ve aresiz biriydi. Cameron'un katl ofisinden bir
kalntyd. Gitmemi, kalm, nedenini de bir trl anlayamamt.
Loomis genti. Yzndeki ifade, kahve kelerinde grlen serserilerin
yzn hatrlatrd. Burada olu nedeni, ok yerden kovulduu iindi.
kisi de sevmiyordu Roark'u. Zaten nereye gitse, yzn gsterdii
anda kimse sevmezdi onu. Kasa kaps gibi kilitliydi yz. Kasalara kilitlenen eyler, deerli eyler olurdu. nsanlar bunu hissetmekten
holanmyorlard. Bu odadaki varl da souk, rahatsz edici bir
varlkt. Garip bir nitelii vard Roark'un varlnn. Kendini hissettiriyordu ama, sanki orada yokmu gibi bir duygu veriyordu. Daha
dorusu, sanki karsndakiler orada yokmu gibi.
ten ktnda, hayli uzakta olan evine yryerek dnerdi. Dou
Nehri'ne yakn yerde, khne bir binadan oda tutmutu kendine. Oray
sei nedeni, haftada iki buuk dolar kira karlnda en st katn
tmn kullanabilmesiydi. Daha nce depo olarak kullanlm, koca
bir yerdi en st kat. Tavan yaplmamt. atnn kirileri ortadayd.
Ama iki duvarna srayla pencereler dizilmiti. Kimi caml, kimine

83/1067

kontrplak aklm pencereler. Bir yandakiler nehre, br yandakiler


kente bakyordu.
Bir hafta nce Cameron izim odasna gelmi, bir sayfiye evinin
kabataslak izimini Roark'un masasna frlatmt. "Bak bakalm
bundan bir ev yapabilecek misin? " diye homurdanp baka bir aklama yapmakszn kmt odadan. Onu izleyen gnlerde de Roark'un
masasna hi uramamt. Roark izimleri dn gece bitirmi,
Cameron'un masasna brakmt. Bu sabahta Cameron gelmi,
Roark'a birka elik eklem izimi brakrken akama onunla grmek
istediini sylemi, sonra btn gn yine grnmemiti.
tekiler gitmilerdi artk. Roark masasn bir paavrayla rtt,
Cameron'un odasna yrd. Sayfiye evi izimleri patronun masasndayd. Lambann Cameron'un yanana dyor, krl sakallarn aydnlatp beyaz tellerini parldatyor, izimlerin bir kesini bembeyaz ediyor, kara izgileri kabartma gibi gsteriyordu.
"Kovuldun!" dedi Cameron.
Roark upuzun odann ortasna varmken durdu. Arln tek ayana verdi, iki kolu yanlarna sarkk, tek omzu biraz havada, bekledi.
"yle mi? " dedi alak sesle. Hi kprdamyordu.
"Gel buraya," dedi Cameron. "Otur."
Roark denileni yapt.
"Fazla iyisin," dedi Cameron bu sefer. "Bu istediin eyi yapman
gerektirecek kadar iyisin. Yaran yok, Roark. imdi olmas sonradan olmasndan iyidir."
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Yeteneini asla elde edemeyecein bir hayal uruna ziyan etmek
yararsz. Elde etmene asla izin vermezler. Bu sahip olduun eyi alp,
ondan kendine bir ikence aleti yapmann yarar yok. Sat onu, Roark.
imdi sat. Geri ayn ey olmaz, ama sende zaten ok ey var. Neyin
parasn vereceklerse, o da var. ok para veriyorlar. Tabii onlarn istedii gibi kullanrsan. Kabul et, Roark. dn ver. imdi ver, nk

84/1067

zaten sonunda vermek zorunda kalacaksn. Ama o zaman, keke


yaamam olsaydm diyecein eyleri yaam olacaksn. Sen bilmezsin. Ben biliyorum. Kurtar kendini bundan. Beni brak, git. Bakasna
git."
"Siz yle mi yaptnz?"
"Seni kstah pi! O kadar iyisin demedik! Kendini mukayese ettii..." Birden sustu, nk Roark'un glmsediini grmt.
Bakt Roark'a. Birden onun da yznde bir glmseme belirdi.
Roark mrnde bundan daha ac dolu bir ifade grmediini dnd.
"Hayr." dedi Cameron alak sesle. "Kandramyorum, deil mi?
Hayr, olmuyor... eh hakkn var. Gerekten sandn kadar iyisin. Seninle konumak istiyorum, ama bunu nasl yapacam tam bilemiyorum. nsanlarla konuma alkanlm kaybettim. Kayp m ettim?
Belki de hi yoktu bende o. Belki de imdi beni korkutan bu. Anlamaya
alr msn ltfen? "
"Anlyorum. Bence bouna vakit kaybediyorsunuz."
"Kabalk etme. nk ben sana kaba davranamam artk. Dinlemeni
istiyorum. Cevap vermeden dinler misin beni?"
"Evet. zr dilerim. Kabalk olsun diye sylememitim."
"Bak, dnyadaki bunca insan arasnda, yanna gelmek iin son seecein adam bendim. Seni burada tutarsam, bir su ilemi olacam.
Biri seni bana kar uyarmalyd. Sana hibir yardmm dokunamaz.
Cesaretini krmam bir kere. Kafana saduyu sokmaya almam. Tam
tersine, tevik ederim seni. imdi gittiin yola doru srerim. imdi
olduun gibi kalmana yol aarm, stelik daha beter hale getiririm
seni. Anlyor musun? Bir ay daha geti mi, gitmene de izin vermez
olacam. Emin deilim, anlyor musun? Onun iin, benimle hi
tartma, hemen git. Gidebilirken git."
"Ama gidebilir miyim? Her ikimiz iin i iten getiini grmyor
musunuz? Benim iin on iki yl nce i iten gemiti."

85/1067

"Dene yine de Roark. Hayatnda bir kere olsun mantkl davranmaya


al. Ben nerirsem, seni yanna alacak dnya kadar kodaman var,
okuldan ister kovulmu ol, ister olma. Dzenledikleri le yemeklerinde nutuklar atarken arkamdan glebilirler, ama ilerine geldi mi
hl benden almakta stlerine yoktur. yi bir tasarmcy hemen
tandm da bilirler. Guy Francon'a tavsiye mektubu veririm sana.
Bir zamanlar yanmda almt. Uzun sre nce. Galiba kovmutum
onu, ama nemi yok. Balangta sevmeyeceksin onu, ama alrsn.
Yllar getii zaman da bana teekkr edersin byle yaptm iin."
"Neden sylyorsunuz bana btn bunlar? Asl sylemek istediiniz bunlar deil. Kendiniz yle yapmamtnz ki!"
"te onun iin sylyorum! Kendim yle yapmadm iin. Bak,
Roark, senin bir yann var... beni korkutan bir yann. Sorun yarattn
iin deil. Srf kendine dikkat ekmek iin tehircilik yapmaya, farkl
olmaya kalkan biri olsan, durum deiik olurdu. Topluma kar kmak, onu artmak, onu elendirmek, bu arada da yan gsteriye bilet
kazanmak, bir spor haline geldi artk. Ama senin durumun o deil. Sen
iine ksn. Tanr yardmcm olsun, seviyorsun yaptn eyi! te bu
senin zerinde bir lanet. Alnndaki o damgay herkes grebiliyor.
Sokaktaki insanlara hi bakyor musun? Korkmuyor musun onlardan?
Onlar oluturan madde, iini seven insana duyduklar nefretten
ibaret. Tek korktuklar tip o. Nedenini bilmiyorum. Kendini onlara
apak ediyorsun, Roark. Onlarn her birine."
"Ama ben sokakta insanlara hi bakmam."
"Bana ne yaptklarn fark ediyor musun?"
"Tek fark ettiim, onlardan korkmam olduunuz. Benim
korkmam neden istiyorsunuz?"
"te isteyiimin nedeni de o zaten!" ne eildi, masaya dayad
yumruklarn skt. "Roark, ille sylememi mi istiyorsun? Zalimsin aslnda, deil mi? Pekl, sylerim o halde. Sonunun byle olmasn m
istiyorsun? Benim gibi olmak m istiyorsun?"

86/1067

Roark kalkt, masa nn aydnlatt yerin tam kenarnda durdu.


"Eer hayatmn sonunda sizin bugnk yerinizde olabilsem, bunu
hak etmediim bir onur sayarm," dedi.
"Otur!" diye kkredi Cameron. "Gsterilerden holanmam."
Roark ban eip kendine bakt, ayakta olduunu grnce ard.
"zr dilerim," dedi. "Ayaa kalktmn farkna varmadm."
"Eh, otur yerine. Dinle. Seni anlyorum. ok da naziksin. Ama
bilmiyorsun. Bu ofise birka gn gelip gidince, bana duyduun
hayranlk uup gider sanmtm. yle olmad. Kalkm kendine, ihtiyar Cameron'un ne kadar byk olduunu sylyorsun. Soylu bir
sava. Kaybedilmi bir ama urana kendini feda etmi biri. O
siperlerde benim yanmda lmeye de, mrnn sonuna kadar
ahanelerden orba ierek yaamaya da hazrsn. Biliyorum, imdi
sana ok saf ve gzel bir ey gibi grnyor, nk yirmi iki gibi durmu oturmu bir yatasn. Ama bunlarn asl anlamn biliyor musun?
Otuz yl boyunca, hep o kaybedilmi ama. Kulaa ho geliyor, deil
mi? Ama otuz yln iinde ka gn vardr, bilir misin sen? O gnlerin
her birinde neler olur, bilir misin? Roark! Neler olur, bilir misin?"
"Onlar konumak istemiyorsunuzdur."
"Hayr! Tabii konumak istemiyorum! Ama konuacam. Senin de
duyman istiyorum. Seni nelerin beklediini bilmeni istiyorum. Gn
olacak, kendi ellerine bakacaksn, ar bir ey alp o ellerin her
kemiini krmak, paralamak isteyeceksin. nk o eller, neler yapabileceklerinin hayalleriyle rahatsz edecek seni. Tabii eer sen o frsat yaratabilseydin! Ama sen yaratamam olacaksn ve u canl vcuduna tahamml edemez olacaksn ... o ellere bir yerde ihanet etti diye.
Gn olacak, otobse bindiinde ofr tersleyecek seni. Belki istedii
yalnzca on sent olacak, ama sen onu yle duymayacaksn. Sen o seste,
kendinin bir sfr olduunu duyacaksn. Herkesin arkandan
gldn, her neye glyorlarsa o eyin alnna damgalanm
olduunu dneceksin. Senden nefret etmelerine sebep olan o eyin.
Gn olacak, bir salonun kesine dikileceksin, krsde konuan bir

87/1067

yaratn binalardan sz ediini dinleyeceksin. Senin o kadar sevdiin


o konudan. Duyduun szler, keke biri kalksa da u herifi iki trna
arasnda eziverse, diye dnmene yol aacak. Derken herkesin onu
alkladn duyacaksn. Haykrmak gelecek iinden, nk kendin mi
gereksin, onlar m gerek, bilemeyeceksin. Yoksa bir salon dolusu
kurukafann arasnda mym ben, diyeceksin. Yoksa biri anszn benim
kafam m boaltt, diye merak edeceksin. Ama bir ey sylemeyeceksin, nk karabildiin sesler artk o salonda lisan saylamaz.
Zaten konumak istesen de konuamazsn, nk seni kenara iterler,
onlara binalar konusunda syleyecek hibir ey bulamazsn! Bu mu
istediin?"
Roark hi kprdamadan oturuyordu. Glgeler yznde ok sert izgiler oluturmaktayd. kk yananda kapkara bir leke vard sanki.
enesinde de gen bir kesik. Gzleri Cameron'a dikilmiti.
"Yetmedi mi?" diye sordu Cameron. "Pekl. Derken gnn birinde,
nndeki kdn zerinde bir bina greceksin. inden nnde diz
kmek gelecek o binann. Bunu baarabildiine inanamayacaksn.
Dnya ne gzel, diyeceksin. Hava nasl da ilkbahar kokuyor. Btn insanlar seviyorum, diyeceksin. Seviyorsun, nk dnyada ktlk diye bir ey yok. Resmi koltuunun altna kstrp o binay dikmek zere
evinden kacaksn. Eminsin, nk ilk gsterdiin insann o binay
diktireceini biliyorsun. Ama evden ktnda fazla uzaa gidemeyeceksin, nk kapda gazn kesmeye gelen adamla arpacaksn.
Zaten piirecek fazla yiyecein olmad iin, gazn da parasn dememisin. Tamam, peki, o bir ey deil. Ona glebilirsin. Ama sonuna,
elinde o izimle bir adamn ofisine gireceksin, varlnla adamn
odasnn havasn igal ettiin iin kendine lanetler okuyacaksn, bir
keye skmaya, onun seni grmemesini salamaya alacaksn,
kendi sesinin ona yalvardm duyacaksn. Yalvardn. Sesin adamn
dizlerini yalayacak, bu yzden kendinden nefret edeceksin, ama
aldrmayacaksn, nk o binay dikmene izin vermesini istiyorsun.
Binay yaptrrsa, aldrmayacaksn hibir eye. Gsn yrtp
iindekileri ona gstermek isteyeceksin, nk bileceksin ki eer

88/1067

grrse, o binay dikmene izin verecek. Ama adam sana, ok zgn


olduunu, ii Guy Francon'a verdiini syleyecek. Sen evine dneceksin. Dnnce evinde ne yapacaksn, biliyor musun? Alayacaksn.
Kadnlar gibi, sarholar gibi, hayvanlar gibi alayacaksn. te, gelecein bu, Howard Roark. imdi istiyor musun byle bir gelecei?"
"Evet." dedi Roark.
Cameron'un gzkapaklar indi, sonra ba biraz ne sarkt, biraz
daha sarkt. Ba sarkmay srdryordu. Yava yava, kesik, uzun
hareketler halinde. Derken durdu. Cameron hareketsiz oturdu.
Omuzlar ne bklm, elleri kucanda kavuturulmutu.
"Howard," diye fsldad Cameron. "Hi kimseye sylememitim."
Roark, "Teekkr ederim." dedi.
Uzun bir sre sonra Cameron ban kaldrd.
"imdi evine git," dedi. Sesi ifadesizdi. "Son zamanlarda ok altn.
Yarn da seni zor bir gn bekliyor." Sayfiye evinin izimlerini iaret
etti. "Bunlar iyi ho, zaten ben de neler yapabileceini grmek istemitim. Ama inaata geilecek kadar da iyi deil. Yeniden yapmak zorundasn. Neler istediimi sana yarn gstereceim."

5
Francon & Heyer'de bir yl almak, Keating'e fsltlar halinde
dolaan "Hissesiz Veliaht" adn kazandrmt. Hl izim yapyordu
ama Francon'un onu ok tuttuu ortadayd. Francon onu arasra le
yemeine bile gtryordu. Daha nce bir elemana byle bir ey
yaptm gren olmamt. Mterilerle toplant yaptnda Keating'i
de aryordu. Mteriler de mimarn ofisinde bu kadar dekoratif bir
gen insan grmekten memnun gibiydiler.
Lucius N. Ffeyer'n pek rahatsz edici bir huyu vard. yldan beri
ofiste almakta olan birini parmayla Francon'a gsterir, "Yeni eleman ne zaman aldn ie?" diye sorard. Ama Heyer bile, Keating'in
adn
hatrlamasyla,
rastladklarnda
onu
glmseyerek
selamlamasyla herkesi artmt. Keating kasvetli bir kasm
gnnde onunla uzun uzun sohbet etmi, eski porselenler konusunda
konumutu. Heyer'n hobisiydi bu konu. Adam nl bir koleksiyona
sahipti. Btn o paralar byk bir sevgi ve hevesle toplamt. Keating eski porselenleri bir gece ncesine kadar hi duymam olduu
halde, o gn o konuda bir hayli bilgi sergilemeyi baarmt, nk
akam halk ktphanesinde geirmeyi uygun grmt. Heyer bu
iten ok holanmt, nk ofisteki dier insanlar onun hobisine hi
aldr etmedikleri gibi, Ffeyer'n odaya girdiini bile fark etmezlerdi.
Heyer o gnden sonra ortana, "Adamlarn iyi semesini gerekten
biliyorsun, Guy." demiti. "Bir delikanl var, umarm onu kaybetmeyiz.
Neydi ad ... Keating mi?"
Francon glmseyerek, "Gerekten yle" diye cevap vermiti. "Gerekten yle."
izim odasnda Keating'in tm dikkati Tim Davis'in zerindeydi.
Yapt iler, bitirdii izimler, onun ignnn yzeyinde dolaan
kanlmaz ayrntlard yalnzca. Tim Davis, Keating'in kariyerinin
biimlendirilmesinde ilk adm temsil ediyordu.
Davis kendi ilerinin ounu ona yaptryordu. Balangta yalnzca
gece kalarak yapaca ileri devrediyordu Keating'e. Ama zaman

90/1067

getike, birok ii aka ona vermeye de balamt. Aslnda bu durumun bilinmesini istemiyordu Davis. Keating herkese yayd. Masum bir
zgvenle yayd. Kendisinin Tim'in kurunkalemi ya da T cetveli gibi
bir ey olduu, ondan teye gitmedii inancnda olduunu ileri sryordu. Kendi yardmlarnn Tim'i kltmeyip, tersine, daha byttn sylyordu. Bu nedenle de durumu hi saklamak istemiyordu.
nceleri Davis ald talimat Keating'e aktaryordu. Sonra sonra,
izim odasnn efi, durumu olaan kabul etmeye balad, Davis'e verilmesi gereken emirleri dorudan Keating'e getirir oldu. Keating hep
oradayd, hazrd, ii glmseyerek kabul ediyordu. "Ben yaparm,
Tim'i bu kk eylerle rahatsz etmeyin. Ben zmlerim." Davis
gevedi, sularn kendisini srklemesine izin verdi. Bol bol sigara iiyor, ortalkta dolayor, uzun bacaklarm taburesinin ayana dolayp
gzlerini kapyor, hayalinde Elaine'i gryor, arada srada, "O i hazr
m, Peter?" diye mrldanmakla yetiniyordu.
lkbaharda Elaine'le evlenmiti Davis. Sk sk ie ge kalyordu.
Keating'e bir ara, "Senin ihtiyarla aran iyi, Peter. Benim iin bir iki iyi
sz syle de baz eyleri grmezden gelsinler, olmaz m?" demiti.
"Tanrm!" diye eklemiti sonra da. "u anda alyor olmaktan ne
kadar nefret ediyorum, bir bilsen!" Keating de Francon'a,
"Murray'lerin evinin bodrum kat planlar geciktii iin ok zgnm.
Bay Francon," demiti. "Ama Tim Davis dn gece karsyla kavga etmi. Yeni evliler nasldr, bilirsiniz. Onlara fazla bask yapmay can
istemez insann." Bir baka seferinde de, "Yine Tim Davis, Bay
Francon," demiti. "Ne olur, balayn onu. Elinde deil. Akln iine
veremiyor nk!"
Gn gelip Francon irketteki elemanlarn maa listesine baktnda,
en pahal izim elemannn, en az ihtiya duyduu kii olduunu
grd.
Tim Davis iinden atldnda, izim odasnda bu ie aran tek kii
yine Tim Davis'ti. Bir trl anlayamyordu. Dudaklar gerildi, bundan

91/1067

byle hep nefret edecei dnyaya kar cephe ald. Koskoca dnyada
Peter Keating'den baka dostu olmad kansndayd.
Keating onu avuttu, Francon'a kfrler yadrd, insanln adaletsizliini knad, alt dolar para harcayp, tand bir mimarn sekreterini bir barda arlad ve Tim Davis'e yeni bir i buldu.
Bu olaydan sonra Keating'in aklna ne zaman Davis gelse, iinden
scack bir keyif ykseliyordu. Bir insann kaderini etkilemiti. Onu
yolundan saptrp baka bir yola srklemiti. Bir insan! Artk Tim
Davis deildi o kii nk onun gznde. Canl bir vcutla bir zihindi.
Bilinli bir zihin. Acaba bakalarnn bilinlilii neden korkutmutu
Keating'i hep? te kendisi, o vcutla o zihni kendi iradesiyle baka
biime sokmutu. Francon, Heyer ve izim Blm efi'nin ortak
kararyla, Tim'in masas ve mevkii Peter Keating'e verildi. Ama bu
onun duyduu tatminin tm nedeni deildi. Daha baka bir duygu da
vard. Daha scak, daha gerek ve daha tehlikeli. "Tim Davis mi? Ha,
evet, ona imdiki iini ben buldum," diyebiliyordu sk sk.
Olay annesine yazd, o da arkadalarna, "Peter bencillikten ylesine uzak bir ocuk ki," deyip durdu.
Annesine mektup yazmay hi aksatmyordu. Her hafta yazyordu
ona. Mektuplar ksa ve sayglyd. Annesininkilerse uzun, ayrntl,
tlerle doluydu. Keating mektubu okuyup bitirdikten sonra o
tlere pek aldr etmez, hibirini tutmazd.
Catherine Helsey'i de arasra gryordu. lk gidiinin ertesi akam,
sz verdii halde gitmemiti ona. Sabah uyandnda, bir gn nce
syledii eyleri hatrlam, srf onlar syledii iin nefret etmiti
Catherine'den. Ama bir hafta sonra yine gitmiti ona. Catherine hi
sitem etmemiti, o akam daysndan da sz etmemilerdi. Ondan
sonra Peter onu ayda, iki ayda bir grmeyi srdrmt. Grd zaman mutlu oluyor, ama ona artk kariyerinden hi sz etmiyordu.
Howard Roark'la konumaya alt, giriimi baarszla urad. ki
kere urad Roark'a. Onun oturduu beinci kata kmak iin merdivenleri trmanrken iinde kk dme duygusu vard. Roark'u

92/1067

hevesle selamlad, ondan bir gvence bekledi. Ne tr bir gvence


beklediini de, onun neden yalnzca Roark'dan gelebileceini de
bilmiyordu. inden sz etti, Roark'a iten bir merakla Cameron'un
ofisi hakknda sorular sordu. Roark onu dinledi, sorularnn hepsine
istekli cevaplar verdi ama Keating, Roark'un hareketsiz gzlerine baktka kendini bir elik levhaya arpm gibi hissetti. Sanki ayn eyden
konumuyorlarm gibi geldi ona. Ziyaret sona ermeden Keating,
Roark'un ceketinin tirfillenmi kollarna, pabularna, pantolonunun
dizindeki yamaya da dikkat etme frsat bulmu, iinde bir tatmin duygusu belirmiti. Evine doru yola koyulduunda iin iin kkrdyordu,
ama bir yandan da sefil bir tedirginlik hissetmekteydi. Acaba neden,
diye merak etti; bir daha Roark'u asla grmemeye yemin etti ama yine
grmek zorunda kalacan biliyor, bunun nedenini merak ediyordu.
Keating, "Dorusu onu le yemeine davet etmeye pek cesaret edemedim, ama brs gn benimle Mawson'un sergisine geliyor," dedi.
"imdi ne yapacaz?"
Yere oturmu, srtn kanepeye dayam, plak ayaklarn ne uzatmt. zerinde Guy Francon'un pijamalarndan biri vard. Paalar
bacaklarnn evresinde bol bol dalgalanyordu.
Banyonun ak duran kapsndan, lavabonun banda dilerini
fralamakta olan Francon'u grebiliyordu.
"Harika bir ey bu," dedi Francon di macunu kpklerini ineye
ineye. "O da yeter, anlamyor musun?"
"Hayr."
"Tanrm, Peter, sana daha dn, bu ie balarken anlatmtm.
Bayan Dunlop'un kocas, ona bir ev yaptrmay planlyor,"
"Eh, yle," diye mrldand Keating zayf bir sesle. Elini kaldrp alnna yapan siyah bukleleri arkaya itti. "Hmm, evet, hatrladm imdi... Tanrm, Guy, bir frsat kabilir nme!"

93/1067

Francon'un dn gece kendisini gtrd o partiyi hayal meyal


hatrlyordu. i oyuk buza sokulmu havyar, Bayan Dunlop'un siyah
file kumatan zarif elbisesini, gzel yzn hatrlamay baard, ama
nasl olup da kendini Francon'un apartman dairesinde bulduunu bir
trl hatrlayamad. Sonunda omuz silkip geti. Son yl iinde pek ok
partiye gitmiti Francon'la. Daha nce de haberi olmadan burada bulmuluu vard kendini.
Francon di frasn azna sokmu durumda konutu. Fra
avurdunda bir knt yapyor, yeil sap da aznn kesinden dar
uzanyordu. "Pek byk bir ev olmayacak," dedi. "Elli binlik bir ey,
anladma gre. Bunlar zaten pek kodaman saylmazlar. Ama Bayan
Dunlop'un erkek kardei Quinty, biliyorsun. Byk emlak. O aileye
kk bir olta atmak fena fikir deil. Bu ii izlemek sana decek,
Peter. Gvenebilir miyim sana?"
"Tabii." deyip ban sarktt Keating. "Bana her zaman gvenebilirsin, Guy ..."
Flareketsiz oturuyor, plak ayaklarna bakyor, aklndan Stengel'i
geiriyordu. Francon'un ba tasarmcsn. Dnmek istemiyor, ama
akl habire Stengel'e taklyordu. Sk sk. nk Stengel onun bir sonraki admn temsil etmekteydi.
Dostluk kurma konusuna bakt Stengel. Keating'in iki yldan beri
gsterdii abalar hep Stengel'in buz gibi gzlk camlarna arpp
kalmt. Stengel'in Keating hakknda dndkleri, izim odasnda
kulaktan kulaa fsldanmakta, insanlar bunlar tekrarlarken ancak
trnak iinde syleyebilmekteydi. Stengel yksek sesle sylyordu
ama. izimleri Francon'un odasndan geri dndnde, zerindeki
dzeltmelerin Keating'in elinden kma olduunu bildii halde sylyordu. Ama Stengel'in bir zayf noktas da yok deildi. Bir sreden beri,
Francon'un ofisinden ayrlp kendi ofisini amay dnyordu.
Kendine bir ortak da semiti. Fazla yetenei olmayan, ama byk
mirasa konmu gen bir mimar. Tek bekledii, bir frsatt Stengel'in.
Keating bu konuyu uzun uzadya dnmt. Aklnda baka hibir

94/1067

eye yer kalmayacak kadar. imdi de, Franconun evinde, yerde otururken, bir daha dnd.
ki gn sonra. Bayan Dunlop'u Frederic Mawson'un resim sergisinde dolatrrken, plan oktan hazrd. Onu dirseinden tutarak
kalabaln arasndan geirirken, gzleri duvarlardaki resimlerden
ok, kadnn gzel yznde dolayordu.
Bir oto mezarln konu alm peyzajn nnde, "Evet," dedi.
Yzne kadnn gzelliine duyduu hayranl belirtecek bir ifade
yerletirmeyi baarmt. "ok gzel bir alma. Renklere dikkat edin,
Bayan Dunlop. Bu Maslow'un ok zor gnler geirmi biri olduu
syleniyor. Adn duyurma mcadelesi, bilinen bir hikye zaten. Bilinen, ama yrek burkan bir hikye. Tm sanatlar iin ayn ey. Buna
benim kendi mesleim de dahil."
"Ya, sahi mi?" Bayan Dunlop u anda mimari mesleini daha ilgin
buluyormu gibiydi.
Keating, kaldrm kenarna oturmu, ayak parmaklaryla oynayan
bir kocakar resminin nnde durarak, "te bu," dedi. "Bu sanatn
sosyal belge yn. Bunun tadna varabilmek, cesaret gerektirir."
Bayan Dunlop, "Harika bir ey ama." dedi.
"Ya, evet, cesaret. Nadir bir eydir cesaret. Mawson bir izbede alktan lmek zereyken, Bayan Stuyvesant onu bulup kefetmi diyorlar.
Gen yeteneklere yardm etmek harikulade bir ey."
"yle olmal," dedi Bayan Dunlop.
"Ben zengin olsaydm, bunu kendime hobi diye seerdim," diye
devam etti Keating. "Yeni ressamlar iin sergiler aardm, yeni bir piyanistin konserini finanse ederdim, yeni bir mimara ev yaptrrdm
"Biliyor musunuz, Bay Keating, kocamla birlikte Long Island'da
kk bir ev yaptrmay dnyoruz."
"yle mi? Byle bir eyi bana itiraf etmeniz ne kadar ho, Bayan
Dunlop. zr dileyerek syleyeyim, yle gensiniz ki! Musallat olup
banz
artacamdan,
iinizi
kendi
firmama
ekmeye

95/1067

alacamdan korkmuyor musunuz? Yoksa mimarnz oktan semi


olduunuz iin kendinizi gvenceye mi aldnz?"
"Yo, gvencede deilim," dedi Bayan Dunlop byk bir sevimlilikle.
"Dediiniz tehlike de beni pek korkutmad. Son gnlerde Francon &
Heyer firmasn sk sk dndm. ok da iyi olduklarm duyuyorum."
"ok teekkr ederim, Bayan Dunlop."
"Bay Francon byk bir mimar."
"ey ...tabii yle."
"Ne oldu ki?"
"Hibir ey. Emin olun, hibir ey."
"Yo, ne var dilinizin altnda?"
"Gerekten sylememi istiyor musunuz?"
"Tabii istiyorum."
"ey, bakn ... Guy Francon ... Yalnzca bir isim aslnda. Sizin evinizle onun hibir ilgisi olmayacaktr. Aslnda bu benim aklamamam
gereken meslek srlarndan biri, ama nedense sizinle konuurken iimden bir ey beni drst olmaya itiyor. Bizim ofisten kan en gzel binalar hep Bay Stengel'in elinden kmtr."
"Kim?"
"Claude Stengel. Adn henz duymadnz, ama duyacaksnz. Biri
cesaret gsterip onu kefeder etmez, duyacaksnz. Btn ii o yapar.
Perde arkasndaki esas dhi odur. Ama imzay Francon att iin alk o toplar. Her yerde byle yaplyor bu iler zaten."
"Ama Bay Stengel buna neden dayanyor?"
"Elinden ne gelir ki? Hi kimse ona bir k yapacak ans vermiyor.
ou insan nasldr, bilirsiniz. Hep bilinen patikalar seerler, ayn ey
iin kat fazla para demeye raz olurlar. Srf zerinde bir marka bulunsun diye. Cesaret, Bayan Dunlop. Cesaret yok onlarda. Stengel
byk bir sanatdr, ama bunu fark edecek insan says ok az. Kendi

96/1067

iini balatmaya hazr, yeter ki o da kendi Bayan Stuyvesant'n bulsun


da bir frsat yakalayabilsin."
"Sahi mi?" dedi Bayan Dunlop. "Ne kadar ilgin! Biraz daha anlatsanza bana."
Keating de uzun uzun anlatt. Frederic Mawson'uri eserlerini gezip
bitirdikleri zaman, Bayan Dunlop, Keatingle el sktnda yle
diyordu:
"Ne kadar naziksiniz, ne kadar allmadk biimde davrandnz. Bay
Stengel'le beni buluturmay salarsanz, ofiste kt duruma
dmeyeceinizden emin misiniz? Aslnda ben teklif etmeye cesaret
edemiyordum. Bana kzmamanz da byk nezaket. Bencillikten ne
kadar uzaksnz. Sizin durumunuzda biri asla byle davranmazd."
Keating, Stengel'e le yemei davetini anlattnda, Stengel onu tek
kelime sylemeden dinledi, sonunda ban sallayp sordu:
"Senin ne karn var bundan?"
Daha Keating cevap veremeden de, ban arkaya atp, "Haa!" dedi.
"Ha, anlyorum."
Sonra ne eildi. Dudaklar iyice gergindi.
"Pekl. Gidelim u le yemeine," dedi.
Stengel kendi ofisini amak zere Francon & Heyer'dan ayrlp ilk ii
olarak Dunlop'larn evini yapacan akladnda, Francon elindeki
cetveli masasnn kenarna indirip Keating'e kkredi.
"Pi olu pi! Sahtekr it! Ona o kadar yardm ettiim halde!"
"Ne bekliyordunuz ki?" dedi Keating. Masann karsndaki koltua
yaylm, oturuyordu. "Hayat byle."
"Beni asl artan, o salak kokarcann bu evi nasl duyduu. Tam
penemin altndan kapt gitti!"
"Eh, ben hibir zaman gvenmemitim ona zaten," diye omuzlarn
kaldrd Keating. "nsanolu byledir."

97/1067

Sesindeki ac ifade itendi. Stengel ona da nankr davranmt.


Ofisten ayrlrken ona tek syledii, "Sen sandmdan da ahlaksz bir
kurtsun; iyi anslar, gnn birinde ok byk mimar olacaksn!"
biimindeydi,
Bylece Keating, Francon & Heyer firmasnn ba tasarmcs oldu.
Francon bunu, pahal restoranlardan birinde kk bir partiyle kutlad. kide bir ayn eyleri tekrarlayp duruyordu. "Birka yla kadar
pek ok deiiklikler greceksin, Peter. yi bir ocuksun, seni severim.
Senin iin ok ey yapacam. imdiye kadar da yapmadm m? ok
ilerleyeceksin, Peter ... bir iki yla kadar ..." Keating ona, "Kravatn
arpld, Guy," dedi kupkuru bir sesle. "Yeleine de konyak dkp
duruyorsun."
lk tasarm grevi nne geldiinde, Keating nce Tim Davis'i, sonra
Stengel'i, ardndan da bu frsat iin can atan dier insanlar dnd.
Bu uurda uram, aba gstermi, ama kendisine yenik dm
olanlar. Zafer doluydu ii. te u an, onun byklnn somut bir
onay niteliindeydi. Ama hemen ardndan, kendini camla evrili
odasnda, tek bana, nndeki bombo kda bakar buldu.
Boazndan aaya bir eyin, midesine doru yuvarlandn hissetti.
Buz gibi ve souk bir ey. inde bir delik dyormu gibi bir duyguya
kapld yine. Masaya yaslanp gzlerini yumdu. Kendisinden beklenenin aslnda bu olduu u ana kadar hi aklna gelmemiti. Bu kd o
doldurmak zorundayd. Bir ey yaratmalyd o kdn zerinde.
Kk bir evdi izecei. Ama onu karsnda ykselir grecei yerde,
batar gibi, ukura gmlr gibi gryordu. Evin biimi yerde bir kuyuydu, o kuyu da Keating'in iindeydi. Bir boluk. O bolukta yalnzca
Davis'le Stengel grnyor, ikisi de umutsuzca ve bou bouna bir
yerlere doru uzanyorlard. Francon bu evle ilgili olarak ona yalnzca,
"Gururu olsun evin," demiti. "Biliyorsun, gururu olsun, manyaka
eylere kalkma, zarif bir yaps olsun ve btenin dna da kma."
Francon'un gen bir mimara fikir vermekten anlad buydu. Buz gibi
bir blok vard Keating'in zihninde. Onu serseme evirmiti. O

98/1067

sersemliin iinde, mterilerin yzne kar gldn hayal etti.


Ellsworth Toohey'nin ince ama ok gl sesini duyar gibi oldu. Toohey ona, musluk tesisatl mesleinde ne frsatlar olduunu hatrlatyordu. Keating dnya yzndeki her tatan nefret etti o anda. Mimarl meslek diye setii iin kendinden de nefret etti.
izmeye baladnda, elindeki ii dnmemeye alt. Tek
dnd, bunu Francon'un da, Stengel'in de, hatta Heyer'n ve
btn dierlerinin de yapt, yapabildiiydi. Onlar yapabiliyorsa,
kendisi de yapabilir demekti.
lk izimlerine gnler harcad. Francon & Heyer Ktphanesinde
saatler geirip klasik fotoraflardan evin d grnn semeye
alt. Sonunda gerilimin zihninde eriyip hafiflemeye baladn hissetti. Elinin altnda gelimekte olan o ev, doru ve iyi bir evdi. nk
insanlar hl bu tr evleri daha nce yapm olanlara tapp durmaktaydlar. Heyecanlanmas, korkmas, riske girmesi gereksizdi. Daha
nce de yaplmt bunlarn hepsi.
izimler hazr olduunda, Keating masasnn bana dikilip onlara
gvensiz gzlerle bakt. Biri ona, bu dnyann en iyi evi dese de, en
kt evi dese de, ikisine de inanmaya hazrd. Emin deildi. Emin olmak zorundayd. Stanton', orada renciyken kendini ne yntemlerle
glendirdiini hatrlad. Telefonu ap Cameron'un ofisini arad,
Howard Roark'u istedi.
O gece Roark'un evine gitti, ilk evinin planlarn, resimlerini, perspektiflerini masann stne yayd. Roark eliyle masann iki kenarn
tutmu, bakyordu. Uzun sre hibir ey sylemedi.
Keating heyecanla bekliyordu. Derken heyecannn iinde belirip
bymeye balayan fkeyi de hissetti. fkenin nedeni, bu kadar
heyecanlanacak bir ey olmadn bilmesiydi. Artk dayanamaz hale
gelince konutu:
"Biliyorsun, Howard, herkes Stengel'in bu kentteki en iyi tasarmc
olduunu sylyor. Aslnda istifa etmeye tam da hazr deildi

99/1067

sanyorum. Ama ben onu dar itip yerini aldm. Bunu salayabilmek
iin ince ince dnmem gerekti. Ben ..."
Sustu. Bu szler kulaa pek zeki ve gururlu szler gibi gelmiyordu.
Oysa baka yerde sylendiinde yle gelmesi gerekirdi. Bu ortamda
daha ok ... bir yakan gibi geliyordu kulaa.
Roark dnp ona bakt. Roark'un gzlerindeki bak, hor gren bir
bak deildi. Gzleri her zamana gre biraz daha iri iri almt yalnzca. Dikkatli ve ... arm gibiydi. Hi bir ey sylemedi, sonra yine
izimlere dnd.
Keating kendini rlplak hissetti. Davis'in, Stengel'in, Francon'un
bu odada hibir nemi yoktu. Oysa insanlar Keating'in insanlara kar
savunmasyd. Roark'da ise insanlar diye bir kavram yoktu. Keating
kendi deerini, dier insanlara bakarak grrd. Roark ona hibir ey
veremezdi. izimlerini kapp buradan kamas gerektiini dnd.
Tehlike Roark deildi. Tehlike kendisinin, Keating'in gitmeyip
kalmasyd.
Roark ona dnd.
"Bu tr eyler yapmak houna m gidiyor, Peter?" diye sordu.
"ff, biliyorum," derken Keating'in sesi gereinden fazla tiz kt.
"Senin onaylamadn biliyorum, ama i bu. Pratik adan nasl bulduunu bilmek istiyorum, felsefi adan deil."
"Yo, sana vaaz verecek deilim, yalnzca merak etmitim."
"Bana yardm edebilirsen, Howard, bu konuda bana birazck yardm
edebilirsen ... Bu benim ilk evim. Ofisteki durumum asndan yle
nemli ki! Oysa ben emin olamyorum. Ne diyorsun? Bana yardm
edecek misin, Howard?"
"Peki."
Roark evin yivli stunlarla, ayrk alnlklarla, pencere stlerinde
Roma ehreleriyle, kapnn iki yannda imparatorluk kartallaryla
bezeli n cephe resmini bir kenara frlatt, bir tabaka ince kt ekip
plann zerine koydu, izmeye balad. Keating durmu, Roark'un

100/1067

elindeki kalemi seyrediyordu. Pek etkileyici giri holnn, kvrml


koridorlarnn, ksz kelerinin ortadan kayboluuna bakt.
Koskocaman bir salon grd. Kendisinin ok dar bulduu alann
iinde o salon bydke byyordu. Baheye bakan dev pencerelerin
sraland bir duvar. Geni bir mutfak. Uzun bir sre ylece bakt.
Roark kalemi elinden frlattnda, Keating, "Ya cephe?" diye sordu.
"O konuda sana yardm edemem. Eer ille klasik yapacaksan, en
azndan iyi bir klasik olsun. Tek stunun yetecei yere stun koymana gerek yok. u yerdeki basamaklar da kaldr. Bunlar ok fazla."
Keating izimleri koltuunun altna kstrp karken ona minnetle
glmsedi, merdivenlerden incinmi ve fke dolu duygular iinde indi,
Roark'un izimlerinden yeni planlar oluturmak iin gn urat,
daha basit bir cephe yapt, sonra da evini Francon'a gururlu bir
hareketle sundu.
Francon izimleri incelerken, "Aaa!" dedi. "Aaa, una bak! Ne
mthi bir hayal gcn var senin, Peter... yani ... birazck cesaretli,
ama, yani ..." ksrd, sonra ekledi. "Benim kafamdaki de tam
buydu!"
"Tabii," dedi Keating. "Senin binalarn inceledim, olaya nasl yaklatn dnmeye altm. Eer bu iyiyse, senin fikirlerini yakalamay bildiim iindir."
Francon glmsedi. Keating birdenbire, Francon'un buna hi inanmadn, Keating'in de inanmadn bildiini hissetti. Ama her ikisi
de memnundular. Ortak yntemler ve ortak sululuk onlar birbirine
daha da sk balamaktayd.
Cameron'un masasnda duran mektup, ona Security Trust irketi
Ynetim Kurulu'nun, dikkatli incelemeleri sonucunda, irketin yeni
Astoria ubesi binasyla ilgili planlarn maalesef kabul edemeyeceklerini, ii Gould & Petringill Firmas'na verdiklerini bildiriyordu.

101/1067

Mektuba bir de ek eklenmiti. Anlama gerei, ilk izimlerin


giderlerini karlayacak bir ek. Tabii ekin tutan, o izimlerin gerekletirilme giderlerini karlamaya yetecek gibi deildi.
Mektup masann zerinde ak duruyordu. Cameron onun karsna
oturmu, arkasna dayanmt. Masasna dokunmuyordu. Ellerini kucanda kavuturmutu. Bir elini dierinin zerine koymu, parmaklar gepgergindi. Kck bir kt parasyd, ama o hareketsiz oturuyordu o kdn karsnda. nk ona doast bir ey gibi geliyordu o kt. Radyum gibi zararl nlar yayyordu sanki. Kprdasa,
tenine deecekti o nlar.
Security Trust irketi'nin iini aydr beklemekteydi. Son iki yldr
seyrek olarak karsna kan frsatlar birbiri ardndan yok olmu, nce
kof vaatlere, ardndan ret mektuplarna dnmt. izim elemanlarnn biri oktan karlmt iten. Bina sahibi nce nazik somlar
sormu, sonra sesi kurulamaya balam, sonunda sorular kaba ve
pek apak hale gelmiti. Ama ofisteki hi kimse buna aldr etmemi,
cretlerinin zamannda verilememesine de zlmemiti, nk ufukta
Security Trust'n ii vard. Cameron'dan teklif sunmasn isteyen irket
Bakan Yardmcs, "Baz kurul yelerinin durumu benim gzmle
grmeyeceklerini biliyorum, ama siz bir deneyin, Bay Cameron," demiti. "Girin bu riske benimle birlikte. Ben de sizin iin sava
vereyim."
Cameron da girmiti riske. Roark'la ikisi vahi bir tempoyla
alm, planlar zamannda, hatta zamanndan nce yetitirmilerdi.
Gould & Petringill daha teklifini yapmadan nce. Petringill, bankann
Ynetim Kurulu Bakan'nn karsyla kuzen oluyordu. Pompei Harabeleri konusunda nl bir otoriteydi. Bankann bakan da Jul
Sezar'n srarl hayranlarndand. Bir zamanlar Roma'ya gitmi,
Colliseum'u tam bir saat ve bir eyrek boyunca dikkatle incelemiti.
Cameron'la Roark, bir de bir demlik dolusu kahve. gnlerce bir
buz gibi afaktan br buz gibi afaa kadar o ofisin iinde

102/1067

yaamlard. Cameron bu arada, ister istemez, denecek elektrik faturalarn dnm, ama kendini zorlayp o konuyu unutmaya
almt. Roark'u sandvi almak zere sokaa yolladnda, izim
odasnda k hl yanyordu. Vakit sabaha karyd, ama tula duvara
bakan ofisin ii geceydi hl. Son gece, saat on ikiyi getiinde
Cameron'a evine gitmesini emreden, Roark olmutu. nk
Cameron'un eli seyreyip duruyor, destek bulmak iin dizi izim
sehpasna dayanyordu. Yava, tedbirli, i bulandrc bir dikkatle dayanyordu tabureye. Roark onu aaya indirip bir sokak nn altnda
taksiye bindirmiti. Cameron, Roark'un yorgun yzn, zorla iri iri
alm gzlerini, kupkuru dudaklarn grmt. Ertesi sabah Cameron izim odasna girdiinde, kahve demliini devrilmi durumda,
yerde buldu. Dklen kahvelerden kara bir glck olumutu.
Roark'un eli o glcn iindeydi. Avucu yukarya dnk, parmaklar
hafif kvrkt. Vcudu upuzun uzanmt yere. Ban arkaya atm, derin bir uyku halindeydi. Masada da planlar buldu Cameron. Bitmi,
hazrd hepsi...
Masasnda otururken nndeki mektuba bakt. in ac yan, geride
kalan o geceleri dnemeyiiydi. Astoria ubesi olmas gereken o
binay da dnemiyordu, imdi onun yerine Astoria ubesi olacak
binay da. O anda tek dnd, elektrik irketinin denmemi
faturasyd.
u son iki ay iinde Cameron bazen bir iki hafta uramamt ofise.
Roark onu evinde de bulamam, neler olup bittiini anlamt. Tek
yapabilecei beklemek, Cameron'un sa salim dneceini ummakt.
Derken Cameron utancn bile kaybetmi, ofise zilzurna gelmi,
kimseleri tanyamam, bu halini tek sayg duyduu yerin duvarlarna
bile gstermekten kanmamt.
Roark bu arada kendi ev sahibiyle yzlemeyi, ona sakin bir sesle,
"kiray bir haftadan nce deyemeyecei"ni sylemeyi de renmiti.
Ev sahibi ondan korktuu iin steleyemiyordu. Peter Keating bunu
her naslsa duydu. Duymak istedii eyleri her zaman nasl

103/1067

duyabiliyorsa, yine yle duydu. Bir akam Roark'un buz gibi odasna
gelip paltosuyla oturdu, czdann kard, iinden be tane on dolarlk
ekti, Roark'a uzatt. "Buna ihtiyacn var, Howard. htiyacn olduunu
biliyorum. tiraz etmeye kalkma imdi. Bana istediin zaman dersin." Roark ona akn gzlerle bakt, paray alrken, "Evet, ihtiyacm
var," dedi. "Teekkr ederim, Peter." Bunun zerine Keating, "Ne demeye ihtiyar Cameron iin ziyan ediyorsun kendini?" diye sordu. "Bu
hayat yaamay niin istiyorsun? Bo ver, Howard. Bize gel. Bir
sylesem yeter. Francon baylr. Seni haftada altmla balatrz."
Roark paralar cebinden karp Peter'in eline tututurdu. "ff, Tanr
akna, Howard! Ben ... ben seni gcendirmek istemedim."
"Ben de yle." dedi Howard.
"Ama ltfen, Howard, ltfen yine de sende kalsn para.
Gle gle, Peter."
Cameron izim odasna girerken Roark o olay dnyordu. Security Trust Bankas'nn mektubu Cameron'un elindeydi. Onu Roark'a
verdi, hibir ey sylemeden dnp kendi odasna yrd. Roark mektubu okudu, onun peinden gitti. Bir i kaybettiklerinde Cameron'un
kendisiyle odasnda grmek isteyeceini biliyordu. Ama o konuyu
konumak iin deil. Roark'u orada grmek iin, baka eylerden
konumak, onun varlndan gelen gvenceye yaslanabilmek iin.
Roark ieriye girdiinde, Cameron'un masasnda New York Banner
Gazetesi'nin o gnk nshasn grd.
Bu gazete, byk Wynand mparatorluu'nun bata gelen gazete
siydi. Roark'un bir mutfakta, bir berber dkknnda, nc snf bir
salonda, bir metro vagonunda grd gazeteydi. Ama Cameron'un
ofisinde o gazeteyi grmeye hi hazrlkl deildi. Cameron onun gazeteye baktn grnce srtt.
"Bu sabah aldm. Buraya gelirken. Komik, deil mi? Oysa bugn o
mektubun geleceini bilmiyordum. Ama ikisi birbirine ne gzel uyuyor. Bir bu gazete, bir de o mektup. imden ne drtt de bunu satn

104/1067

aldm, bilemiyorum. Bir sembolizm duygusu belki. Bir bak una,


Howard. lgin bir ey."
Roark gazeteye gz gezdirdi. Ba sayfada, dolgun dudaklar nemli
bir gen annenin resmi vard. Evli olmayan bir anne. Kadn sevgilisini
vurmutu. Resim, kadnn tefrika edilmekte olan hayat hikyesinin
bana baslmt. Daha altta da kadnn mahkemesinin ayrntl bir
haberi vard. Dier sayfalar, gaz, su, elektrik idarelerine kar bir Hal
Seferi'ne girimi gibiydiler. Gndelik bir yldz fal, birka kilise
vaazndan alntlar, gen gelinler iin birka yemek tarifi, gzel bacakl
kzlarn fotoraflar, kocalar elde tutabilme konusunda tler, gzel
bebek yarmas, bulak ykamann senfoni bestelemekten daha soylu
bir i olduunu anlatan bir iir, ocuk douran her kadnn otomatik
olarak aziz dzeyine ykseldiini kantlayan bir makale.
"te bizim aradmz cevap burada, Howard. Sana da, bana da,
cevap bu. Bu gazete. Byle bir eyin var olmas ve seviliyor, beeniliyor
olmas. Bununla mcadele edebilir inisin? Bunun duyabilecei ve anlayabilecei kelimeleri bulup syleyebilir misin? Bize mektubu yollamasalar da olurdu. Bize Wynand'n Banner'ndan bir tane yollasalar
da, ayn eydi. Daha basit, daha sarih olurdu. Gail Wynand denilen o
inanlmaz pi olu piin birka yla kadar btn dnyay yneteceinden haberin var m? ok gzel bir dnya olacak. Belki de hakk
var." Cameron kolunu germi, gazeteyi uzatyor, sanki onu avucunda
tartyordu.
"Onlara istedikleri neyse, onu vermek, Howard. Ve bu yzden sana
tapmalarna izin vermek. Ayaklarn yalyorsun diye, ya da ... Ya da ne?
Ne yarar var? nemi yok ama. Hibir eyin nemi yok. Hatta bu bile
benim iin artk pek nemli deil..."
Sonra Roark'a bakp ekledi.
"Keke sen kendi bana alabilene kadar dayanabilseydim,
Howard."
"Bundan sz etmeyin."

105/1067

"stiyorum sz etmeyi ... Ne tuhaf, Howard, gelecek bahara, sen


geleli yl olacak. ok daha uzun bir sreymi gibi geliyor, deil mi?
Ee, bir eyler rettim mi sana? Bak syleyeyim, sana ok ey rettim, ama beri yandan, hibir ey retmedim. Sana kimse bir ey
retemez. Yani esas ekirdekte, esas kaynakta retemez. Yaptn
eyler... senindir, benim deil. Ben yalnzca sana onlar daha iyi yapmasn retebilirim. Sana yntemleri, aralar verebilirim, ama
ama? Ama senin kendinin. Sen erken Jacobean ya da ge Cameron
taklidi, kk, kansz sslerin adam deilsin. Ne olacaksan ... keke
ben de yaayp grebilseydim!"
"Yaayp greceksiniz. Bunu imdiden biliyorsunuz."
Cameron odasnn plak duvarlarna, masasnda yl faturalara,
pencere camlarndan szlen yamur damlalarna bakt.
"Benim onlara verecek cevabm yok, Howard. Seni onlarla
yzlemek zere ortada brakyorum. Sen cevap vereceksin onlara.
Hepsine. Wynand Gazeteleri'ne de, Wynand Gazeteleri'ni mmkn
klan eylere de, onlarn gerisinde yatanlara da. Sana ok garip bir
grev veriyorum. Onlara verecein cevabn ne olacan dnemiyorum. Tek bildiim, bir cevabn var olduu ve onun sende olduu. O
cevap sensin, Howard. Ve gnn birinde, onu ifade etmek iin gereken
kelimeleri de bulacaksn.

6
Ellsworth Toohey'nin Tatan Vaazlar adl kitab, 1925 ylnn Ocak
aynda yaynland.
Gsterili bir kapa vard. Saks mavisi zerine gm harfler,
kesinde de gm rengi bir piramit. Alt bal, "Herkes in Mimari" olarak seilmiti. Ulat baar da akl durdurucu oldu. Mimarln tarihini batan sona anlatyordu. Kerpiten balayp gkdelenlere kadar. Sokaktaki adamn anlayaca dille anlatyor, ama bu
terimleri her naslsa bilimsel gibi gstermeyi de baaryordu. Yazar
nsznde, amacnn mimariyi esas ait olduu yere, insanlara getirmek olduunu sylemekteydi. Sonra szlerine devam ederek,
sradan insanlarn beyzboldan konutuklar gibi mimarlktan da
konuabilmeleri gerektiini aklamaktayd. Okurlarn "Be Dzen"in
teknikleriyle, kazklarla, lentolarla, betonarmelerle skmyordu. Kitabnn sayfalarn Msrl ev kadnlarnn, Romal ayakkabcnn, On
Drdnc Louis'nin metresinin gnlk hayatlaryla, neler yedikleriyle,
nasl ykandklaryla, nerelerden alveri ettikleriyle, oturduklar binalarn yaamlarn nasl etkiledikleriyle doldurmutu. Ama okurlarna
"Be Dzen" hakknda da, betonarme hakknda da, ne bilmek gerekiyorsa reniyorlarm gibi bir izlenim verebiliyordu. Genelde okurlara
verdii izlenim, gemite ve gelecekte isimsiz kalm insanlarn
dncesi dnda hibir sorun, hibir baar, hibir dnce ata bulunmad, bulunamayacayd. Bilimin bu gnlk hayat srdrmekten baka hibir amac ve ifadesi olamayaca, okurlarnn yalnzca
kendi gnlk hayatlarn yaamakla, uygarln en byk baarlarn
ve en byk amalarn yerine getirmekte olduuydu. Yazarn bilimsel
duyarll kusursuz, bilgi birikimi ise akl durdurucuydu. Babil'de kullanlan tencere ve tavalar, Bizans'ta kullanlan paspaslar konusunda
hi kimse onun dediklerini rtemezdi. Bunlar gzyle grm gibi
canl bir ifadeyle anlatyordu. Eletirmenleri ondan sz ederken,
"Yzyllar iinden adm adm ve zorluklarla ilerlemiyor, sanki dans

107/1067

ediyor, alarn arasndan bir palyao, bir dost ve bir peygamber gibi
geiyor," diyorlard.
Mimarln sanatlar arasnda gerekten en by olduunu sylyor, nedeninin de anonim bir sanat oluuna dayandn ileri sryordu. Tm byklkler gibi. Dnyada pek ok nl binalar olduunu,
fakat pek aznn yaratcsnn bilindiini, bunun da zaten byle olmas
gerektiini, nk bir tek insann hibir zaman nemli bir ey yaratm olmadn sylyordu. Mimarlkta olsun, baka alanlarda olsun,
bu hep byleydi. Ad baki kalan birka mimar, aslnda birer
sahtekrdan baka bir ey deildi, onlar insanlarn ann almlard
... Bazlar nasl insanlarn servetini alyorsa, tpk yle. "Eski bir antn grkemini seyrederken o baary bir tek kiiye yorumluyorsak,
ruhsal bir zimmet suu iliyoruz demektir," diyordu. "nk bilinmeyen ve anlmayan saysz sanatlarn o kiiden nce gelip getiini,
gemi alarn karanlna gmlp gittiini, sanatlarn tevazu
iinde alarak ortaya koyduklarn (nk kahramanlk her zaman
tevazu doludur), her birinin kendi ana ait ortak hazineye kendince
katkda bulunduunu unutuyoruz. Byk bir bina, u ya da bu dhi
tarafndan bireysel olarak yaratlm deildir. Yalnzca tm insanlarn
ruhunun bir younlamasdr."
Mimarinin yozlamasnn, Orta a'n bitmesiyle birlikte toplum
ruhunun yerini zel mlkiyetin almasndan kaynaklandn ileri
sryor, kendi zevksizliklerini tatmin etmekten baka amac olmayan
bireysel mlk sahiplerinin (bireysel zevk iddialarnn hepsi zevksizliktir) kentlerdeki planl etkileri mahvettiini sylyordu. Serbest
irade diye bir ey olamayacana, nk insanlarn yaratc drtlerinin de her ey gibi, iinde yaadklar an ekonomik yaps tarafndan
saptandna iaret ediyordu. Tarihin tm sluplarna hayranln belirtiyor, yalnzca birbirine kartrlmasn ayplyordu. Modern mimariyi hi dikkate bile almyor, bu konuda yle sylyordu: "u ana
kadar bu mimari, tek bana birka bireyin kaprislerinden baka bir
ey getirmi deildir, kendiliinden yer alm hibir byk hareketle
ilgisi yoktur, bu nedenle de nemi yoktur." Tm insanlar karde

108/1067

olduu gn, binalarnn da uyumlu olup hep birbirine benzeyeceini,


"Demokrasinin Anas" Yunan geleneine uyacan, o zaman daha
gzel bir dnyann doacan mjdeliyordu. Bunu yazarken,
slubunun sakin akcln hi bozmad halde, elinin duygusallk ve
heyecanla titredii etkisini yaratmay da baarmaktayd. Mimarlar
bencil, bireysel an eref isteinden vazgemeye, kendilerini insanlarn
ruhsal ifadesine adamaya davet ediyordu. "Mimarlar lider deil, hizmetkrdr. Kendi kk egolarn kabul ettirmeye almak yerine,
lkelerinin ruhunu ve alarnn ritmini yanstmaldrlar. Kendi akllarna gelen hayalin peine dmemeli, bir ortak payda aramaldrlar.
Bylece eserleri, byk kitlelerin yreine daha yakn olacaktr. Mimarlara gelince, ah, sevgili dostlarm, her eyin nedenini dnmek
onlarn ii deildir. Onlar komut verecek deil, komut dinleyecek
kimselerdir."
"Tatan Vaazlar "n reklamlarnda eletirmenlerin szlerine de yer
verilmekteydi: "Harikulade!" "Akl durdurucu bir baar!", "Tarih boyunca ei grlmemi!", "ekici bir insanla ve bir derin dnrle
tanma frsatnz.", "Kendini aydn saymaya heves duyan herkesin
mutlaka okumas gereken bir kitap."
Belli ki kendini aydn saymaya heves duyan pek ok kii vard. Okurlar aratrma yapmadan bilgi ediniyor, hibir yatrm yapmadan otorite oluyor, aba gstermeden yarglara varyorlard. Binalara baktklarnda, sayfa 439'dan hatrladklarna dayanarak eletiriler
seslendirmek, karlkl olarak belli paragraflarn cmlelerinden yararlana yararlana sanat tanmalarna girimek ho bir eydi. Kibar salonlarda ok gemeden, "Mimarlk m? Ha, evet, Ellsworth Toohey." gibi
szler bile duyulur olmutu.
Ellsworth Toohey kendi ilkelerine sadk davranm, kitabnn sayfalarnda hibir mimarn adna yer vermemiti. "Mitler yaratan,
kahramanlara tapan tarihsel aratrma yaklamlar bana her zaman
ters gelmitir," diyordu, isimler ancak dipnotlarnda gemekteydi.

109/1067

Bunlardan birka da Guy Francon'dan sz ediyordu. "Kendisinin


biraz ar sse eilimi var, ama Klasisizm geleneine sadakatinden
tr vgye deer," denilmekteydi. Notlardan biri de Henry
Cameron'a deinmekte, "Modern Ekol denilen ekolun ileri gelenlerinden biri olarak bir zamanlar ne kavumusa da, bugn hak ettii
gibi belleklerden silinmitir: Vox popuii vox dei," demekteydi.
1925 ylnn ubat aynda Henry Cameron kendini emekliye ayrd.
O gnn eninde sonunda geleceini bir yldan beri biliyordu.
Roark'a szn etmemiti, ama ikisi de bildikleri halde, ylece devam
etmi, bunu srdrebildikleri kadar srdrmekten baka bir ey
ummam, beklememilerdi. nceki yl boyunca ofislerine birka
kk i gelmemi deildi. Her geleni almlard onlar da. Ama
sonunda bu da kesilmiti. Hibir beklentileri yoktu. Cameron'un ihbarnamelerini hi demedii bir kurum, onlara verilen suyu kesmi
gibiydi.
Simpson'la resepsiyondaki yal adam da oktan iten
karlmlard. Bir tek Roark kalmt geriye. K akamlar boyunca
isiz ve hareketsiz oturuyor, masasna km Cameron'a bakyordu.
Cameron kollarn masaya sermi, ban kollarna dayam, lambann
altnda parldayan iesiyle, oradayd.
Derken ubat aynn bir gnnde, Cameron haftalardr ikiye elini
srmemiken, raftaki bir kitaba uzand ve Roark'un ayaklarnn dibine
ylverdi. Basit bir biimde, ama kalkamayacak tarzda. Roark onu
eve gtrd, doktor geldi, yataktan kmasnn lm demek olduunu
syledi. Cameron biliyordu durumu. Ba yastkta, kprdamadan yatt,
elleri iki yanna sz dinleyerek sarkt. Gzleri hi krplmadan ve bo
bo bakyordu. Bir sre sonra,
"Sen ofisi benim iin kapa, olur mu, Howard?" dedi.
"Evet," diye karlk verdi Roark.

110/1067

Cameron gzlerini kapad, baka bir ey sylemedi. Roark o gece sabaha kadar yatan baucunda oturdu. htiyar uyuyor mu, uyank m,
farknda deildi.
Cameron'un bir kz kardei, New Jersey'de bir yerden kageldi. Ak
sal, elimsiz, silik bir kadnd. Elleri durmadan titriyordu. Yz
hatrda kalmayacak bir yzd. Sessiz, kaderine raz, iinde yumuak
umutlar tayan biri. Kk bir geliri vard. Aabeyini New Jersey'deki
evine gtrp ona orada bakma sorumluluunu stlenmeye hazrd.
Hi evlenmemiti. Dnyada baka hi kimsesi yoktu. Bu yk onu ne
sevindiriyor, ne de zyordu. Duygu yeteneini yllar nce yitirmiti.
Yola kaca gn Cameron, Roark'a bir gece nce yazd mektubu uzatt. Aclar ekerek yazmt o mektubu. Dizlerinin zerine bir izim
tahtas alm, srtna da bir yastk koymutu.. Mektup saygn bir mimara hitaben yazlmt. Roark iin bir tavsiye mektubuydu. Roark
alp okudu, sonra gzlerini kendi ellerine deil, Cameron'a evirdi,
mektubu ortasndan yrtt, katlad, bir daha yrtt.
"Olmaz," dedi ihtiyara. "Onlardan hibir ey istemeyeceksiniz. Benim iin kayglanmayn."
Cameron ban sallad, uzun sre sessiz kald. Sonra, "Ofisi sen
kapa, Howard," dedi. "Mobilyalar kiraya karlk orada brak. Ama
benim odamda, duvarda asl olan resmi al, bana yolla. Bir tek onu.
Baka her eyi yak. Tm ktlar, dosyalar, izimleri, anlamalar, her
eyi."
"Peki," dedi Roark.
Bayan Cameron yannda hastabakclarla ve bir sedyeyle geldi,
rhtmdaki gemiye cankurtaranla gittiler. Cameron, Roark'a:
"imdi geri dnyorsun," dedi, sonra ekledi. "Beni grmeye gel,
Howard ... fazla sk deil ama ..."
Cameron sedyeyle gemiye tanrken Roark dnp yrmeye
balad. Havann rengi griydi o sabah. Havada denizin souk, rk
kokusuna benzer bir koku vard. Bir mart sokan kaldrmna doru

111/1067

dal yapt. Binann nemli, lekeli kesinden geerken, uan bir gazete
sayfas gibi griydi o da.
O gece Roark, Cameron'un kapal ofisine gitti. Iklar yakmad.
Cameron'un odasndaki minede bir ate yakt, ekmeceleri birer
birer ekip ilerindekileri atee boaltt. Hibirine bakmad
boaltrken. Ktlar o sessizliin iinde hrdayarak yanyor, ince bir
toz kokusu karanlk odann iinde dolayor, ate tslyor, trdyor,
arasra parlak alev dilimleri frlatyordu. kide bir, kenarlar kararm
beyaz bir kt parac havaya uuyor, Roark elindeki elik cetvelin
ucuyla onu gerisingeri alevlerin arasna itiyordu.
Cameron'un nl binalarnn izimleri vard yanan ktlarn
arasnda. na edilmemi binalarnn izimleri de vard. Bir yerlerde
ayakta duran stunlarn ince mavi izgilerden oluan ozalitleri vard.
Altnda nl imzalar bulunan anlamalar vard. Arasra alevlerin
arasnda, sararm bir kt zerinde yedi rakaml bir say okunuyordu. Bir parlyor, sonra alev alyor, yanp kl oluyordu.
Eski bir dosyadaki yazlar arasndan bir gazete kupr frlayp yere
doru utu. Roark eilip ald onu. Kupkuru, gevrekti kt. Sararmt.
Roark'un parmaklan arasnda, kat yerlerinden ayrlverdi. 7 Mays
1892 tarihinde Henry Cameron'la yaplm bir rportajd. inde yle
deniyordu: "Mimarlk bir ticaret deildir, bir kariyer de deildir,
dnyann varln hakl klacak bir Hal Seferi ve bir adanmlktr."
Roark kupr alevlerin arasna brakt, bir baka dosyaya uzand.
Cameron'un masasndan klm kurunkalemleri bile toplayp
atee att. minenin bana dikildi. Kprdamyordu. Aaya da bakmyordu. Atein hareketlerini, gr alannn snrnda belirli belirsiz
bir titreme gibi hissediyordu. Gzleri, hi ina edilmemi gkdelenin
duvarda asl duran resmine bakmaktayd.
Peter Keating'in Francon & Heyer firmasnda nc ylyd. Ban
yksek, zerinde uralm bir havada dik tutuyordu. Tra ba ya

112/1067

da orta fiyat dzeyinde araba reklamlarndaki baarl genlerin tam


bir modeliydi.
yi giyiniyor, insanlarn bunu fark ediini seyrediyordu. Park
Avenue'da bir apartman dairesinde oturuyordu. Mtevaz, ama
modaya uygun bir yer. tane deerli karakalem, bir klasik kitabn da
ilk basksn satn almt. Ama kitab ne am, ne de okumutu o
gnden bu yana. Arasra mterilerine kavalyelik ediyor, onlar Metropolitan Operas'na gtryordu. Bir keresinde bir sanat balosuna
kostm giyerek gitmi, ortaa ta oymacs klyla byk skse yapmt. Tayt stne krmz kadife st. Baloyu anlatan sosyete haberlerinde onun da ad geiyordu. Adn ilk defa gazetede grmekteydi. O
yazy kesip saklad.
lk yapt o evi unutmutu artk. O ev doarken ektii korkular ve
kukular da unutmutu. Mterilerine ne verse kabul ediyorlard,
yeter ki n cephesi grkemli, kap girii heybetli, salonu da konuklar
artacak kadar atafatl olsun. Herkes memnundu o zaman.
Keating'in tek derdi mterileri etkilemek, mterilerin tek derdi, konuklarn etkilemekti. Konuklarn da zaten umurunda deildi.
Bayan Keating, Stanton'daki evini kiraya verip, oluyla birlikte oturmak zere New York'a geldi. Peter onu yanna pek istemiyordu ama
itiraz da edemezdi, nk annesiydi ne de olsa. Reddetmesi beklenmezdi. Annesini hevesle karlad. Onu en azndan, hayattaki ykseliiyle etkileyebileceini dnyordu. Ama annesi etkilenmedi. Evin odalarn, olunun dolaptaki kyafetlerini, banka defterlerini inceledi, sonunda da yalnzca, "Eh, idare eder, Peter... imdilik," demekle yetindi.
Annesi ofisi bir tek kere ziyaret etti, yarm saat sonra da ayrld. O
akam Peter hi kprdamadan oturup bir buuk saat boyunca, parmak
eklemleri bembeyaz kesilerek annesinin tlerini dinlemek zorunda
kald. "O Whithers denilen adamn elbisesi seninkinden ok daha pahalyd, Peter. Byle bir ey olamaz. O ocuklarn karsnda, saygnlna ok dikkat etmen gerekir. Ozalitleri getiren o ufak tefek ocuk

113/1067

var ya! Onun seninle konuma biiminden holanmadm. Yo, zel bir
ey sylemi deil, ama ben olsam gzm ondan pek ayrmazdm.
Uzun burunlusu senin dostun deil. Oras nemli deil, biliyorum ite.
Bennett diye ardklarna da dikkat et. Senin yerinde olsam, ondan
kurtulmaya bakardm. Fazla ihtirasl. htirasn iaretlerini iyi
tanrm..."
Sonra sordu:
"Guy Francon'un ... hi ocuklar var m?"
"Bir tek kz var."
"yle mi!" dedi Bayan Keating. "Nasl bir ey?"
"Hi karlamadm."
"Daha neler, Peter," dedi annesi. "Ailesiyle tanmak iin bir aba
gstermemek, Bay Francon'a kar resmen kabalk etmektir."
"Baka kentte, niversitede okuyordu, anne. Gnn birinde
grrm. Vakit ge oluyor, anne. Yarn da ok iim var..."
Ama bu konuyu o gece de, ertesi gn de bol bol dnd. Daha nce
de sk sk aklna gelmiti zaten. Francon'un kznn niversiteyi uzun
sre nce bitirdiini biliyordu. imdi de Banner Gazetesi'nde
almaya balamt. Ev dekorasyonu konusunda bir ke yazs yazmaktayd. O kzla ilgili hibir ey renememiti Peter.
Anlayabildii kadaryla, ofiste onu tanyan yoktu. Francon da
kzndan hi sz etmiyordu.
Ertesi gn le yemeinde Keating o konuyu amaya karar verdi.
Francon'a, "Kzn hakknda ok gzel eyler duyuyorum," dedi.
"Gzel eyleri nereden duyuyorsun?" Francon'un sesi pek karanlkt.
"Eh, ne bileyim, anlarsn ite. Kulana geliyor insann. Yazlar da
ok gzel ve zekice."
"Evet, ok zekice yazar." Francon'un az kapanverdi, bir daha
almad.

114/1067

"Guy, onunla tanmay gerekten ok isterim."


"Benimle oturmadn biliyorsun," dedi Francon. "Kendine baka
daire tuttu. Adresini bile tam hatrlayamyorum galiba. Herhalde
gnn birinde karlarsn. Ondan holanmayacaksn, Peter."
"Ama ... neden yle diyorsun?"
"Olur byle eyler, Peter. Korkarm baba olarak ok baarsz oldum.
Sylesene Peter, o yeni merdiven konusunda Bayan Mannering ne
dedi?"
Keating hem kzm, hem de hayal krklna uramt, ama bir
yandan da rahatladn hissetmekteydi. Francon'un tknaz vcuduna
bakarken, acaba kz neye benziyor da babas ona kar bu kadar
souk, diye geirdi iinden. Zengin ve irkin. Gnahlar kadar irkin,
diye karar verdi sonunda. Ama bunun kendisini durdurmasna izin
vermemeliydi. lerde. Olayn imdilik ertelenmesinden memnundu.
Yepyeni bir hevesle, o akam Catherine'i grmeye gitme kararn ald.
Bayan Keating, Catherine'le Stanton'dayken tanmt. Peter'in o
kz unutacan ummutu hep. imdi unutmam olduunu renmiti artk. Geri Peter, Catherine'den pek seyrek sz ediyor, onu evine
hi getirmiyordu ama yine de Bayan Keating, Catherine'den sz ederken kzn adn asla kullanmazd. Genel olarak, parlak genlere kanca
takan meteliksiz kzlardan, yanl kadnla evlenmek yznden meslek
hayatn mahveden genlerden sz eder, gazetelerden ikide bir oluna,
kendisine ayak uyduramayan paoz karsn boayan nllere ait
yazlar okurdu.
Keating o akam Catherine'in evine doru yrrken, onunla
grt akamlar dnd. nemsiz gnlerdi o gnler. Ama New
York'taki yaamndan tek hatrlayabildikleri de o gnlerdi.
Catherine onu ieriye aldnda, Peter salonun ortasnda, halnn
zerine yaylm, yaklak bir kfe doldurabilecek sayda mektuplar,
kk daktilo makinesini, gazeteleri, makas, kutular ve tutkal
kavanozunu grd.

115/1067

Catherine mektuplarn arasna diz kerken, "Aman, Tanrm" dedi.


"Aman, Tanrm!"
Peter'e bakp tatl tatl glmsedi. ki elini kaldrm, mektuplarn
zerine doru amt. Ya artk yirmiye geliyordu, ama grn on
yedi yandakine gre hi deimemiti.
"Otursana, Peter. Sen gelmeden bu i biter sanmtm, ama bak, bitmedi. Dayma hayranlarndan gelen mektuplar bunlar. Bir de gazetelerde hakknda kan yazlar. Hepsini sraya koymam, cevaplar
yazmam, dosyalamam, teekkr mektuplarn yazp yollamam gerek.
Alh, insanlar onun hakknda neler diyorlar, bir bitsen. Harika bir ey.
Orada yle durma. Otur, ne olur. Ben bir dakikaya kadar bitiririm."
"imdi bitirdin bile." Peter onu kollarna alp kaldrd, yandaki
koltua tad.
Kucaklayp ptnde Catherine mutlu mutlu gld. Yzn
Peter'in omzuna gmmt. Peter,
"Katie," dedi. "Sen inanlmaz bir kk budalasn, salarn da yle
gzel kokuyor ki!"
Catherine, "Sakn kprdama, Peter, ok rahatm," dedi.
"Katie, sana sylemem gerek. Bugn harika bir gn geirdim. Bordman Binas'nn resmi al vard bugn. Hani Broadway'de, biliyorsun. Yirmi iki katl, tepesinde gotik bir kule. Francon'un midesi
bozuktu, onu temsilen ben gittim. Zaten o binay ben izmitim ve ...
aaa, sen o konuda hibir ey bilmiyorsun."
"Biliyorum, Peter. Senin btn binalarn grdm ben. Hepsinin
resimleri de var bende. Gazetelerden kesiyorum onlar. Daymnki gibi
bir albm de sana tutuyorum. Ah, Peter, ne kadar harika!"
"Harika olan ne?"
"Daymn albmleri. Ve mektuplar ... btn bunlar ..." Ellerini yerdeki ktlara dora uzatt. Sanki onlar kucaklamak istiyordu. "Bir
dnsene, btn bu mektuplar ona lkenin her yanndan geliyor.
Onu hi tanmayan insanlardan. Oysa daym onlarn gznde ne kadar

116/1067

nemli. Ben de bu arada ona yardm ediyorum. Ben. Oysa ben neyim
ki! yle olmasna ramen, u tadm sorumlulua bak! yle dokunakl, yle byk ki! Bizim bamza gelen ufack eylerin ne nemi var?
Bu i btn bir ulusu ilgilendiriyor!"
"yle mi? Bunu dayn m syledi sana?"
"O bana hibir ey sylemedi. Ama insan onunla yllar boyunca bir
arada yaayp da, biraz bir ey kapmadan olamyor. Yani onun o bencillikten ok uzak tutumundan."
Peter'in iinden kzmak geldi, ama kzn cvl cvl glmsemesini,
gzlerinden fkran yepyeni atei grnce, o da glmsemek zorunda
kald,
"Bir tek ey syleyebilirim, Katie, sana yakyor bunlar. Hem de ok
yakyor. Bir de giyim kuam konusunda bir eyler enebilsen, ba
dndrc bir kz olup kacaksn. Bugnlerde seni alp kendi elimle
iyi bir terziye gtreceim. Bir ara Guy Francon'la da tanman
istiyorum. Ondan holanacaksn."
"Ya! Oysa bana holanmayacam sylemitin galiba."
"Ben yle bir ey mi syledim? Eh, o zaman onu pek de iyi tanmyordum tabii. Mthi bir adamdr. Hepsiyle tanman istiyorum. Hey,
nereye gidiyorsun?" Catherine'in gz Peter'in kolundaki saate
ilimiti, imdi de kendini geri ekiyordu.
"ey saat hemen hemen dokuz, Peter. Bunlar Ellsworth daym
gelmeden bitirmek zorundaym. On birde gelecek. Bu gece bir sendika
toplantsnda konuuyor. Bir yandan seninle konuurken bir yandan
da alrm. zin verir misin?"
"Tabii ki vermem! Sevgili daynn hayranlar cehennemin dibine!
Brak, kendi ayrsn o ktlar. Sen yanmdan ayrlma."
Kz iini ekti, ama sz dinleyip elini Keating'in omzuna koydu. "Elisworth daym hakknda byle konuma. Onu hi anlamyorsun. Kitabn okudun mu?"

117/1067

"Evet, kitabn okudum, ok da harika. Akl durdurucu. Ama nereye


gitsem bu lanet olas kitaptan baka bir sz duyduum yok. imdi ltfen konuyu deitirmeme izin verir misin?"
"Ellsworth daymla tanmay hl istemiyor musun?"
"Neden? Niye soruyorsun byle bir eyi? Baylrm onunla
tanmaya."
"Ya..."
"Ne oldu?"
"Bir keresinde, onu benim kanalmla tanmak istemediimi
sylemitin."
"yle mi dedim? Benim dediim her trl samay nasl hatrlayabiliyorsun byle?"
"Peter, Ellsworth daymla tanman istemiyorum."
"Neden?"
"Bilemiyorum. Sama davranyorum tabii. Ama imdi tanman
istemiyorum. Nedenini de bilmiyorum."
"Eh, unut o konuyu yleyse. Zaman gelince tanrm onunla. Katie,
dinle, dn odamn penceresi nnde duruyordum, aklma sen geldin.
Yanmda olman yle ok istedim ki, neredeyse telefon aacaktm.
Ama saat ok ge olmutu. Sensiz kendimi yle yalnz hissettim ki,
birden..."
Catherine kollarn onun boynuna dolam, dinliyordu. Derken
Keating onun gzlerinin kendi gzlerinden ayrldn, arkasnda bir
yere bakmakta olduunu grd. Az da kaygyla almt. Birden ayaa frlad, odann kar tarafna atld, elleri ve dizleri zerinde
emekleyerek yaz masasnn altna dm olan eflatun zarfa uzand.
Keating fkeyle, "Ne oldu birdenbire?" diye sordu.
Catherine hl dizleri zerinde, "Bu ok nemli bir mektup." dedi.
Zarf kk yumruu iinde smsk tutuyordu. "ok nemli bir mektup. stelik de uradayd. p kutusuna girmesine ramak kalm.

118/1067

Farkna varmadan sprebilirdim onu.... Yoksul bir duldan geliyor.


Be ocuu var. Byk olu mimar olmak istiyor. Ellsworth daym ona
bir burs bulacak."
Keating, "Eh," diyerek ayaa kalkt. "Bktm artk btn bunlardan.
Gel, kalm buradan, Katie. Bir yrye kalm. Bu gece dars ok
gzel. Buradayken kendine sahip deilmi gibisin."
"Peki, haydi! kalm yrye."
Darda sis gibi bir kar iniyordu. Kuru, ince, hi arl olmayan bir
kard. Dar sokaklar doldurup duruyordu. Kol kola girmi, birlikte
yrrlerken, ayaklar beyaz kaldrmlarda kahverengi izler
brakmaktayd.
Washington Meydan'nda bir banka oturdular. Kar meydan saryor,
onlar kardaki evlerden ayryordu. Kemerin glgesinde minik kl
noktacklar yanlarndan yuvarland. Kimi elik beyaz, kimi yeil, kimi
krmz parlyordu.
Catherine, Keating'e yaslanarak oturuyordu. Keating kenti seyretmekteydi. Bu kentten hep korkmutu, imdi de korkuyordu. Ama onu
koruyan iki eye sahipti u anda. Biri kar, br de yanndaki kzd.
"Katie," diye fsldad. "Katie ..."
"Seni seviyorum, Peter..."
"Katie!" Keating'in sesinde ne kararszlk vard, ne de vurgu. nk
azndan kan szlerin heyecana tahamml yoktu. "Biz nianlyz,
deil mi?"
"Evet," dedi Catherine sakin sakin. Sesi yle ciddiydi ki, kelime kulaa kaytszm gibi etki yapyordu.
Catherine gelecei merak etme konusunda kendine asla izin vermi
deildi. nk merak etmek, kuku duymak demekti. Ama "evet" dedii anda, bu an uzun sredir beklediini, fazla sevinirse tm etkiyi
bozacam da biliyordu.

119/1067

Keating onun elini smsk tutarak, "Bir iki yla kadar evlenmi oluruz," dedi. "Ben durumu biraz dzeltip irkette ayama yer eder etmez.
Anneme de bakmam gerek, ama bir yla kadar tamamdr." Elinden
geldiince souk, gereki konumaya alyordu. Amac iindeki
harikulade duyguyu yok etmemekti.
"Ben beklerim, Peter," diye fsldad Catherine. "Acelemiz yok."
"Kimseye sylemeyelim, Katie ... Bizim srrmz bu. Yalnzca bizim.
Ta ki..." Birden bir dnce geldi kafasna. Keating ararak, o dncenin daha nce aklndan gememi olduunu asla kantlayamayacan fark etti. Ama yine de, ne kadar arrsa arsn, bunu asla
daha nce dnmemi olduundan drstlkle emindi. Catherine'i
yana itti, fkeyle, "Katie!" dedi. "Bu ii o lanet olas dayndan tr
sanmayacaksn, deil mi?"
Catherine gld. Sesi hafif ve kaygszd. Keating kendisinin
balanm olduunu anlad.
"Tanrm, hi olur mu yle ey, Peter! Daym holanmayacak tabii,
ama bize ne?"
"Holanmayacak m? Neden?"
"ey, sanrm evlilik denilen eyden yana deil pek. Yo, ahlakd bir
eyler neriyor demiyorum. Ama bana hep evliliin modas gemi bir
ey olduunu, zel mlkiyeti gelitirmek iin kullanlan bir ekonomik
ara olduunu falan syler. Yani holanmyor yle eylerden."
"Aman ne harika! Gsteririz biz ona."
Bu Keating'i aslnda memnun bile etmiti. Bu durumda kendisinin
Katie'ye kar duygularnn baka etkenlerden, rnein Francon'un
kz iin sz konusu olan etkenlerden kaynakland yolundaki kukular tm zihinlerden silinecekti. Kendi zihni sz konusu deildi naslsa.
Keating'in kendi zihni zaten masumdu. Bunu nemli buluu garipti.
Katie'ye kar olabilecek duygularm dier insanlarla olabilecek tm
balardan arnm tutma istei, gerekten ok garipti.

120/1067

Eli yanna sarkt, dudaklarnda kar tanelerinin yakc souunu hissetti. Dnp Catherine'i pt. Catherine'in dudaklar yumuak, kar
yznden hayli souktu.
apkas hafif yana kaymt, dudaklar yar ak, gzleri koskocaman, aresiz, kirpikleri l ld. Keating onun elini tuttu, avucunu
ap bakt. Catherine'in elinde siyah bir yn eldiven vard. Parmaklar
ocuk eli gibi ak duruyordu. Ynn tyleri arasnda erimekte olan
kar tanelerini grd Keating. Gemekte olan bir arabann far nda
bir an parlayp sndler.

7
Amerikan Mimarlar Dernei'nin dergisinde, "eitli Konular"
blmnde, Henry Cameron'un emekliye ayrld haberi kk bir
paragraf halinde verilmiti. Cameron'un mimarlktaki baarlar alt
satrda zetlenirken, en nl binalarndan iki tanesinin adlar da yanl yazlmt.
Peter Keating, Francon'un odasna girdi. Patronun Madam
Pompadur'a ait bir enfiye kutusu konusunda antikacyla yapmakta
olduu pazarl yarda kesti. Francon bu yzden kutuya, niyet ettiinden dokuz dolar yirmi be sent daha fazla para demek zorunda
kald. Antikac odadan ktktan sonra krgn bir ifadeyle Keating'e
dnd,
"Ee, ne var Peter, ne var?" diye sordu.
Keating elindeki dergiyi Francon'un masasna frlatp baparmann trnayla Cameron paragrafn gsterdi.
"Bu adam almam art," dedi.
"Hangi adam?"
"Howard Roark."
Francon bu sefer, Howard Roark da kimin nesi?" diye patlad.
"Sana onu anlatmtm. Cameron'un tasarmcs."
"Haa ... ha, evet, sanrm szn etmitin. Eh, al yleyse."
"Hangi koullarla alacam konusunda bana yetki veriyor musun?"
"Ne oluyor, yahu! Bir izimci daha almann nesi nemli? Hem sen
bunun iin neden benim konumam kestin demin?"
"Bu adam zorluk karabilir. Oysa ben bakas kapmadan onu almak
istiyorum."
"yle mi? Demek zorluk karr, ha? Yani Cameron'un ofisinden
sonra buraya gelsin diye ona yalvarmak niyetinde misin? Orada

122/1067

alm olmas zaten bu delikanl iin yle aman aman bir referans
deil ki!"
"Hadi hadi, Ouy! Gerekten deil mi?"
"Eh, peki ... yap asndan bakyorsak, estetik asn dikkate almyorsak, Cameron bu genlere gerekten iyi bilgiler verir. Tabii gnnde
ok nemliydi Cameron. Hatta ben de onun en iyi izimcilerinden
biriydim bir ara. ok uzun zaman nce. Senin de o tr eylere ihtiyacn
varsa, ihtiyar Cameron biraz deer kazanyor tabii. Tamam o halde. Al
u Roark'unu, madem o kadar ihtiya duyuyorsun."
"Mesele ihtiya duyuum deil. Ama o benim eski dostum. siz de
kald. Ona bir iyilik olur diye dndm."
"Eh, ne istiyorsan onu yap. Ama bu konuyla beni rahatsz etme.
Hey, Peter, u kutu mrnde grdn en gzel enfiye kutusu deil
mi?"
O gece Keating be kat merdiveni kp habersiz olarak Roark'un
kapsna dikildi, kapy rkek bir hareketle vurdu, sonra da neeyle
ieriye girdi. Roark pencerenin kenarna oturmu, sigara iiyordu.
"Geiyordum da," dedi Keating. "Akam nasl geirsem diye
dnyordum, birden senin buralarda oturduunu hatrladm,
Howard. Bir urayp merhaba diyeyim diye karar verdim. Seni yle
uzun zamandr grmemitim ki!"
"Ben senin ne istediini biliyorum," dedi Roark. "Pekl. Ka para?"
"Ne demek istiyorsun, Howard?"
"Benim ne demek istediimi de sen biliyorsun."
"Haftada altm be," diye patlad Keating o zaman. Olaya bambaka, zarif bir yaklam hazrlamt. Yaklama falan gerek kalmayacan hi dnmemiti. "Balangta altm be. Eer yetmez dersen, belki biraz daha ..."
"Altm be yeter."

123/1067

"Yani... yani bize gelecek misin, Howard?"


"Ne zaman balamam istiyorsun?"
"ey ... ne kadar erken olsa o kadar iyi! Pazartesi olur mu?"
"Peki."
"Teekkr ederim, Howard!"
"Bir tek artm var," dedi Roark. "Bana hi tasarm yaptrmayacaksn. Hi. Detay yapmam. On Drdnc Louis gkdelenleri yapmam.
Kalmam istiyorsan beni estetikten uzak tutacaksn. Mhendislik
blmne ver beni. Teftilere yolla, inaatlara yolla. imdi hl istiyor
musun gelmemi?"
"Tabii istiyorum. Nasl istersen yle olsun. Oray seveceksin, bir gel
de bak. Francon'dan holanacaksn. O da vaktiyle Cameron'un adamlarndan biriymi."
"Byle bir eyle bbrlenmemesi gerekir."
"ey..."
"Yo. Kayglanma. Bunu onun yzne syleyecek deilim. Hi kimseye hibir ey syleyecek deilim. Bilmek istediin bu muydu?"
"Yo, hayr, kayglanmamtm. Hi dnmedim bile byle bir eyi"
"O halde anlatk. yi geceler. Pazartesiye grrz."
"ey, evet... ama benim pek acelem yok. Aslnda gerekten seni
grmeye gelmitim ..."
"Ne oluyor, Peter? Seni rahatsz eden bir ey mi var?"
"Yo ... Ben ..."
"Bunu neden yaptm m bilmek istiyorsun?" Roark glmsedi
ama yznde ne gceniklik, ne de ilgi vard. "Mesele bu mu? Bilmek
istiyorsan syleyeyim sana. Bundan sonra nerede altm umurumda bile deil. Bu kentte, yannda almak isteyeceim hibir mimar
yok. Ama bir yerlerde almak zorundaym. Demek Francon'da da

124/1067

olsa olur. Tabii istediim eyi sizden alabilirsem. Satyorum ben


kendimi. Bu oyunu yle oynayacam ... imdilik."
"Ama, Howard, olaya byle bakmana gerek yok. Bizde yle ok ilerleyebilirsin ki, snn yok. Bir altn m, tamam. Gerek bir ofis nasl
olur, onu greceksin bir kere. Cameron'un o izbesinden sonra
"O konuda azmz amyoruz, Peter, hem de hemen kapatyoruz o
konuyu."
"Eletirmek falan istememitim. Hibir ey demek istemedim." Ne
sylemesi gerektiini de, ne hissetmesi gerektiini de bilmiyordu. Bir
zafer kazanmt, ama gzne ok kof grnyordu. Eh, zaferdi yine
de. Roark'a sevgi duymak istediine karar verdi.
"Howard, gel gidip birer iki ielim. Kutlayalm bunu."
"zr dilerim, Peter. anlamasna yle bir ey dahil deil."
Keating buraya gelirken, elinden geldiince dikkatli davranp nazik
olmaya kendini hazrlamt. stedii amac da elde etmiti. Artk riske
girmemesi gerektiini biliyordu. Baka bir ey sylemeden ekip gitmeliydi buradan. Ama iindeki anlalmaz bir duygu durmadan
itekliyordu onu. nn ardn dnmeden:
"Bir kerecik insan olamaz msn?" deyiverdi.
"Ne?"
"nsan! Basit. Doal."
"Ama ben yleyim zaten."
"Hi gevek brakamaz msn kendim?"
Roark glmsedi. Hl pencerenin kenarnda oturmaktayd. Srtn
duvara dayam, sarktt elinde sigarasn gevek biimde
tutmaktayd.
Keating, "Yo, onu demek istemedim," dedi. "Neden benimle bir iki
imeye gelmiyorsun?"
"Niin geleyim?"

125/1067

"Her eyde bir neden mi ararsn? Her zaman bu kadar ciddi olmak
zorunda msn? Herkes gibi arasra hi nedensiz bir eyler yapsan olmaz m? yle ciddi, yle yalsn ki! Her ey nemli senin iin. Her ey
byk. Her dakika. Hareketsiz duruyor olsan bile. Biraz rahatlayamaz
msn ... nemsiz olamaz msn?"
"Olamam."
"Bu kahramanlklardan usanmyor musun?"
"Benim neyim kahraman?"
"Hibir eyin. Her eyin. Bilemiyorum. Yaptn eylerden sz etmiyorum. evrendeki insanlara yaydn duygu yle."
"Ne?"
"yle normal d ki! Bir bask. Bir gerilim. Senin yanndayken. Hep
seenek var karsnda insann. Ya seni, ya dnyann geri kalann
semek sz konusu. Ben bu tr bir seme yapmak istemiyorum.
Dardaki biri olmak istemiyorum. Btnn paras olmak istiyorum.
Dnyada basit ve ho olan yle ok ey var ki! Hepsi sava, mcadele
ve kendini mahrum etme deil. Oysa ... seninle yle."
"Ben kendimi neden mahrum ettim?"
"Yo, bir eyden mahrum etmezsin! Yalnzca ... istediin eyi elde etmek iin cesetlere basa basa yrmeye bile hazrsn. Asl mesele,
istemediin iin kendini mahram ettiklerin."
"ki eye birden sahip olunamaz da ondan."
"Hangi iki eye?"
"Bak, Peter. Ben sana kendim hakknda hibir zaman byle eyler
sylemedim. Senin byle grmene sebep ne? Ben senden kendimle
baka bir ey arasnda hibir seme yapman da istemi deilim.
Neden bir seim gerekirmi gibi hissediyorsun? Bunu hissettiin zaman neden rahatsz oluyorsun ... mademki o kadar eminsin! Yanlyor
muyum?"

126/1067

"ey ... bilmiyorum." Sonra ekledi. "Senin neden sz ettiim anlamyorum." Sonra birdenbire patlad:
"Howard, benden niin nefret ediyorsun?"
"Senden nefret etmiyorum."
"te, mesele bu! Niin nefret bile etmiyorsun?"
"Neden edeyim?"
"Bana bir ey vermi olmak iin. Beni sevmene imkn olmadn
biliyorum. Hi kimseyi sevemezsin sen. O zaman insanlarn var
olduunu teslim etmek iin onlardan nefret etmek daha nazik bir
hareket olur."
"Ben nazik deilim, Peter."
Keating syleyecek baka bir ey bulamaynca Roark:
"Haydi, evine git, Peter," dedi. "stediini elde ettin. Ona raz ol.
Pazartesiye grrz."
Roark, Francon & Heyer'n izim odasnda, bir masann banda,
ayaktayd. Elinde bir kurunkalem tutuyor, portakal rengi sandan bir
tutam alnndan yzne doru sallanyor, gri nlk onun zerinde tpk cezaevi niformas gibi gzkyordu.
Yeni iini kabullenmeyi renmiti. izdii izgiler, elik kirilerin
temiz izgileriydi. Bu kirilerin neyi tayacan dnmemeye alyordu. Zaman zaman zorlayordu dnmemek. Kendisiyle zerinde
almakta olduu plan arasnda, bir baka plan daha varm gibiydi.
O binann aslnda nasl olmas gerekiyorsa, onun plan. Onu nasl
biimlendirmesi gerektiini, izdii izgileri nasl dzeltmesi gerektiini, binay grkemli klmak iin izgileri nereye ve nasl ynlendirmek gerektiini biliyordu. Ama bu bildiklerini bomak
zorundayd. Vizyonu ldrmek zorundayd. Sz dinlemek, izgileri
kendisine verilen talimata gre izmek zorundayd. Bu onu yle ok
incitiyordu ki, buz gibi bir fke iinde kendi kendine omuz silkip

127/1067

gemek zorunda kalyordu. Zor mu, diye soruyordu kendine. Eh, ren
yleyse.
Ama o ac bir trl iinden kmyordu. Bir de aresiz aknlk vard
yreinde. Kafasnda grd plan, kt stndeki plandan o kadar
daha gerekti ki! Bakalarnn bunu neden gremediini bir trl anlayamyordu. Nasl byle kaytsz kalabiliyorlard? nndeki kda
bakt. Yeteneksizlik ve beceriksizlik niin sz geirebiliyordu her eye?
Bunu mmkn klan neydi? Hi anlayamad ey buydu ite. Byle
bir oluu mmkn klan ey ... onun gznde hibir zaman tam gerek
olamazd.
Ama bunun byle sremeyeceini de biliyordu. Beklemek zorundayd, o kadar. Tek grevi buydu. Beklemek. Eh, onun nemi yoktu. Yapmak zorundayd onu. Beklemek zorundayd.
"Bay Roark, Amerikan Radyo irketi Binas'nn Gotik fener kafesleri
hazr m?"
izim odasnda hibir arkada yoktu. Bir mobilya gibiydi Roark o
odada. Mobilya kadar yararl ve sessiz. Ama Mhendislik Blm'nn
efi, ilk iki haftann sonunda Keating'e, "Sandmdan daha akll
adammsn, Keating, teekkr ederim sana," demiti. Keating,
"Neden?" diye sorunca da, "Herhalde farknda olmadan yaptn bir
ey iin." diye karlk vermiti. Arada srada Keating geerken
Roark'un masasnda duraklayp alak sesle, "Bu akam iin bitince
odama bir urar msn, Howard?" diyordu. "nemli bir konu deil."
Roark geldiinde, Keating, "Eee, buray nasl buluyorsun, Howard?"
diye balyordu sze. "Eer istediin herhangi bir ey varsa, hemen
syle, ben de ..." Roark onun szn kesiyor, "Nerede bu seferki?" diye
soruyordu. Keating o zaman ekmecelerin birinden izimleri ortaya
karyor, "Bunlarn iyi olduunu biliyorum aslnda," diyordu. "Ama
sen genel olarak nasl buluyorsun?" Roark izimlere bakyor, iinden
hepsini Keating'in suratna frlatp istifa etmek geldii halde, bir tek
dnce onu durduruyordu. Bir binayd bu ktlardaki. Kendisinin o

128/1067

binay kurtarmas gerekirdi. Baka insanlar nasl boulan birini


grnce suya atlamadan edemezlerse, tpk yle.
Saatlerce alyordu Roark o zaman. Bazen sabaha kadar alyordu. Keating de oturup onu seyrediyordu. Roark odada Keating'in
varln unutuyordu. Gzleri yalnz nndeki binay gryor, bilinci
onu deitirme frsatn seziyordu. Verecei biimin yine deitirileceini, yine bozulup arptlacam da biliyordu. Ama yine de, biraz
mantk ve dzen kalrd planda. Daha iyi bir bina olurdu. Kendisi reddetse, olamazd.
Roark bazen de kendisine uzatlan izimlerdeki binann nispeten basit, temiz, drst yapsna bakarak, "Bu o kadar kt deil, Peter.
Geliiyorsun," derdi. Keating o zaman iinde garip bir coku
hissederdi. Sessiz, zel, deerli bir duygu. Guy Francon'un, mterilerin iltifatlar karsnda asla hissedemedii bir duygu. Ama sonra bunu
da unutur, zengin bir kadn kahvesini yudumlarken ona, "Siz
Amerika'nn geleceinin mimarsnz, Bay Keating," dediinde, stelik
bunu, yapt binalarn hibirini grmemi olduu halde sylediinde,
daha bile ok mutlu olurdu.
Roark'a byle boyun emesinin karlnda birtakm tatmin edici
eyler de elde etmiyor deildi. Sabahlan izim odasna girdiinde, temize ekilecek bir izimi Roark'un masasna frlatp, "Howard, bunu
benim iin yapar msn? Hem de acele ltfen!" demek gibi. Gnn ortasnda ona bir ocuk gnderip, yksek sesle, "Bay Keating sizi hemen
odasnda bekliyor," dedirtmek gibi. Kendi odasndan kp Roark'a
doru yrrken bararak, "On ikinci sokaktaki binann su tesisat
spesifkasyonlar ne cehennemde?" deyip, arkasndan, "Howard, dosyalara bakp bulur musun o spesifikasyonu ltfen?" diye eklemek gibi.
Balangta Roark'un gsterebilecei tepkiden korkuyordu. Tepki
grmeyip yalnzca sessiz bir itaat grnce artk kendini tutamaz
olmutu. Roark'a emirler vermekten duyusal bir zevk almakta, bir
yandan da Roark'un pasif uyumuna kar fke ve gceniklik duymaktayd. Bunu byle srdrd. Aslnda ancak Roark fke gstermedii

129/1067

srece srdrebileceinin farkndayd. Ama yine de onu kertip bir


patlamaya itmek iin alp duruyordu. Patlama falan gelmedi.
Roark inaatlar teftie gittii gnleri seviyordu. Bina iskeletlerinin
elik kirileri zerinde yrrken, kaldrmda yrmekten daha rahatt.
iler onun dapdar keresteler, bolua doru uzanm plak kiriler
zerinde, kendi aralarndaki en tecrbeliler kadar rahat ilerleyiini
merakl baklarla izlemekteydiler.
Mart aynn bir gnyd. Gkyz, baharn yaklatn belirtircesine belirli belirsiz yeil bir renk almt. Be yz fit aadaki Central
Park'ta, yerler de kahverenginin gkyzne benzer bir tonuna brnm, yaklaan yeilliklerin habercisi gibi olmutu. Parkn glleri
aalarn rmcek gibi dallar arasndan birer cam levha gibi grnyordu. Roark dev bir apart otel olacak binann kabuu zerinde gezinmekteydi. almakta olan bir elektrik iisinin yanbanda durdu.
Adam canla bala abalyor, ana kablolarn geecei borular bir kiriin evresinden dolatrarak yerletirmeye urayordu. Saatler srecek bir eziyet ve sabr iiydi bu i. stelik alt yer de dard. Her
trl eyin yld bir keydi. Roark elleri cebinde, orada durup,
adamn ar, ackl abalarn seyretti.
Adam ban kaldrp hemen ona dnd. Kocaman bir kafas, inanlmayacak kadar irkin, belki o yzden insann iinde hayranlk
uyandran bir yz vard. Yal bir yz olmad gibi, etli bir yz de
deildi. Her yan derin izgilerle dolu bir yzd yalnzca. Az da buldog azna benziyordu. Gzleri ok artcyd. ri, yuvarlak ve ini
mavisiydi.
"Eee?" diye sordu adam fkeyle. "Bir ey mi var, aylak?"
Roark, "Zamann bouna ziyan ediyorsun," dedi.
"yle mi?"
"yle."
"Deme yahu!"
"O borular kiriin evresinden dolatrman saatler srer."

130/1067

"Daha iyi bir yolunu mu biliyorsun?"


"Tabii."
"Git iine, ocuk. niversite zppelerini buralarda istemeyiz."
"O kirie bir delik a, borularm oradan geir."
"Ne?"
"Kirie delik a."
"ok aarm."
"ok amazsn."
"Bu i yle yaplmaz."
"Ben yaptm."
"Sen mi?"
"Her yerde yaplyor."
"Burada yaplmayacak. Hele de ben."
"O halde ben yaparm senin yerine."
Adam kkredi. "Oh, ne l! Bro memurlar ne zamandan beri
erkek ii yapabiliyor?"
"Ver bana mealeni."
"Dikkatli ol, delikanl! Pembe ayak parmaklarn yakarsn!"
Roark adamn eldivenleriyle gzln ald, asetilen mealesini de
kapt, meldi, incecik, mavi bir alevi kiriin orta yerine doru
pskrtt. Adam ayakta, onu seyrediyordu. Roark'un kolu hi
titremedi. yice gergindi kolu. Alev tslayarak fkryor, kol onun iddetiyle rperiyor, ama alevin isabet ettii nokta hi deimiyordu.
Vcudun duruunda bir zorlanma, bir aba yok gibiydi. Rahatt vcut.
Yalnz kol gergindi. Madeni yavaa kemiren o mavi gerilim sanki
alevden deil de, onu tutan elden fkryormu gibi grnyordu.
ini bitirdi, mealeyi yere brakt, ayaa kalkt.

131/1067

"Tanrm!" dedi elektriki. "Meale kullanmay amma iyi biliyorsun!"


"yle grnyor, deil mi?" Roark eldivenleri, gzl kard,
adama uzatt. "Bundan byle artk bu yntemle yap. Ustabana da
benim yle dediimi syle."
Elektriki kiriin orta yerindeki dzgn delie saygl baklarla bakmaktayd. "Bunu byle kullanmay nereden rendin, havu?" diye
mrldand.
Roark'un yava beliren keyifli glmsemesi, adamn zaferi ona
teslim etmi olduunu alglayp teekkr eder gibiydi. "Ben de
elektrikilik yaptm. Su tesisat, perin yakalama, daha da bir sr ey
yaptm."
"Yan sra da okula m gittin?"
"Eh, bir bakma."
"Mimar m olacaksn?"
"Evet."
"Gzel resimlerin ve ay partilerinin dnda bir eyler bilen ilk mimar sen olacaksn yleyse. Brodan buraya yolladklar uslu
rencileri bir grsen."
"Niyetin zr dilemekse, bo ver. Onlar ben de sevmem. Sen borularna dn. Haydi, eyvallah."
"Eyvallah, havu."
Roark oraya bir daha gittiinde, mavi gzl elektriki ona uzaktan el
sallad, iaret edip yanna ard, kendi ii hakknda ihtiya
duymad sorular sordu, dant. Adnn Mike olduunu syledi,
birka gndr Roark'un yolunu gzlediini de ekledi. Roark'un nc
ziyaretinde, gndz vardiyas ii paydos etmek zereydi. Mike biraz
tede, Roark'un teftiini bitirmesini bekledi, "Bir bardak biraya ne
dersin, havu?" diye sordu. Roark, "Tabii," dedi. "Saol."

132/1067

Kedeki bodrum barnda bir masaya oturdular. Biralarn ierken


Mike ona inaatlarda bana gelen ilgin olaylar iinde en sevdiini anlatt. Binaya kurulan iskele ayann altnda krlm, Mike dp
kaburgasn krm, ama sa kalmay baarmt. Roark da ona kendi
inaat tecrbelerinden anlatt. Mike'n aslnda gerek bir ad da vard.
Sean Xavier Donnigan'd ad. Ama onu herkes oktan unuttuu iin
artk Mike diye arlyordu. Bir alet takmyla bir de eski Ford'u vard.
Koca lkeyi dolap duruyor, bir byk inaattan brne gidiyordu.
nsanlar Mike'n gznde pek nem tamazd. Ama kardklar i ok
nem tard. Her tr uzmanla taparcasna sayg duyan bir insand.
ini lgnca seviyor, bakalarnda da bu tr tutkular dnda hibir
eyi ho grmyordu. Kendi dalnn uzmanyd. Beceriksizlie dayanamyordu. Dnya gr ok basitti; insanlar, yeteneklilerle beceriksizler diye ikiye ayrlrd. Kendisi ikinci gruba hi ilgi gstermezdi. Binalara baylyor, buna karlk tm mimarlardan nefret
ediyordu.
Beinci birasn ierken, "Bir tane vard, havu," dedi itenlikle. "Bir
tek. Sen de onu tanyamayacak kadar gensin. Bina yapmay bilen tek
kii oydu ilerinde. Ben senin yandayken onunla almtm."
"Kimmi o?"
"Ad Henry Cameron'du. lm olmal herhalde. Aradan bunca yl
geti."
Roark onun yzne uzun uzun bakt, sonunda, "lmedi, Mike,"
dedi, ardndan da, "Ben onun yannda altm," diye ekledi.
"altn m?"
"Hemen hemen yl."
Sessizce birbirlerine baktlar. Bu bak, dostluklarnn mhiir oldu.
Haftalar sonra Mike bir gn inaatta Roark'u durdurdu. irkin
yznde akn bir ifade vard. Hemen sordu.

133/1067

"Baksana, havu, ustaban mteahhidin adamyla konuurken


duydum. Senin iin kibirli, inat dedi, mrnde grd en dayanlmaz pi olduunu syledi. Ne yaptn ona?"
"Hibir ey."
"Ne demek istiyordu o halde?"
"Bilmem," dedi Roark. "Sen biliyor musun?"
Mike da ona bakt, omuz silkti, srtt.
"Hayr," dedi.

8
Mays ay balarnda Peter Keating yola koyuldu. Vicdann rahatlatmaya alan bir hayrseverin bir kente armaan ettii mze inaatn
denetlemeye gidiyordu. Keating, mze binasnn kesinlikle farkl
olacan gururla ifade ediyor, Parthenon'un kopyas olmayp,
Nimes'deki Maison Caree'nin kopyas olacam sylyordu.
Keating gittikten bir sre sonra, odac ocuklardan biri Roark'un
masasna yaklat, Bay Francon'un onu odasnda grmek istediini
bildirdi. Roark kutsal odaya girdiinde Francon glmsedi, masasnn
gerisinden neeli bir sesle, "Otur, dostum, otur," diye seslendi. Ama
Roark'un daha nce hi yakndan grmedii gzlerindeki bir ey,
Francon'un sesinin klmesine ve kesilmesine neden oldu, szlerini
kupkuru bir sesle, "Otur," diyerek bitirdi.
Roark syleneni yapt. Francon onu bir saniye boyunca inceledi,
ama davrannda bir kusur bulunmamasna, dikkatini tam gerektii
gibi kendisine yneltmi olmasna ramen yznn ok tatsz olduu
dnda hibir karara varamad.
"Cameron'la alan sendin, deil mi?" diye sordu.
Roark, "Evet," dedi.
"Bay Keating bana senin hakknda ok iyi eyler syledi." Francon
bu sze sevimli bir sesle balamt ama yine birdenbire sustu. Ziyankrlkt bu nezaketler. Roark karsnda oturmu, yzne bakyor,
bekliyordu.
"Dinle ... adn neydi?"
"Roark."
"Dinle, Roark. Bizim bir mterimiz var. Kendisi biraz ... gariptir,
ama nemli adamdr. ok nemli. Onu memnun etmeye mecburuz.
Bize sekiz milyon dolarlk i han iin sipari verdi, ama sorun u ki,
binann nasl grnmesi gerektii konusunda ok belirgin bir takm
istekleri var. stedii ey..." Francon omuzlarn zr diler gibi silkti,
sanki bu sama istek karsnda tm sorumluluu kendi zerinden

135/1067

att. "Binann una benzemesini istiyor." Roark'a bir fotoraf uzatt.


Dana Binas'nn fotoraf.
Roark ta gibi hareketsiz oturuyor, fotoraf parmaklar arasnda
sallanyordu.
Francon, "O binay biliyor musun?" diye sordu.
"Evet."
"Eh, istedii o. Bay Keating de burada yok. Bennett, Cooper ve
Williams'a izimler yaptrdm, ama mteri reddetti. Bunun zerine
ben de sana bir ans tanmay dndm."
Francon ona baktnda, bu armaannn byklnden kendisi
bile etkilenmi gibiydi. Tepki gelmedi. Karsndaki adam, kafasna bir
darbe yemi gibi, ylece oturup duruyordu.
Francon, "Tabii ki bu senin iin byk bir srama, mthi bir
grev," dedi. "Ama yine de, bir denemene izin vermek niyetindeyim.
Korkma, Bay Keating de, ben de, sonra zerinden geeceiz. Sen yalnzca planlar iz, bir de gzel resmini yap. Herhalde adamn ne istedii konusunda bir fikrin vardr. Cameron'un hilelerini bilirsin. Ama
tabii biz ofisimizden yle ham bir eyin kmasna izin veremeyiz. Mteriyi memnun etmemiz gerek ama, kendi hretimizi de korumak, dier mterilerimizi korkutup karmamak zorundayz. Mesele
binay basit, unun ruhuna uygun tutmak, ama ayn zamanda sanatsal
yapmak. Bilirsin, nispeten ciddi olan Yunan yaplar gibi. yon tarz
kullanmak zorunda deilsin, Dor kullanabilirsin. Desensiz alnlklar,
basit kabartmalar falan. Anlyor musun? imdi unlar al, git, bana
neler yapabileceini gster. Bennett sana btn bilgileri verir ve ... ne
oldu?"
Francon'un sesi kendi kendine kesilmiti.
"Bay Francon, ltfen bunu Dana Binas'nn tasarmland gibi tasarmlamama izin verin."
"H?"

136/1067

"Brakn, yapaym. Dana Binas'n kopya edecek deilim. Ama


Henry Cameron nasl yapmak isterse, yle yaparm. Benim de istediim gibi."
"Yani... modernistik mi?"
"Ben ... ey, yle diyebilirsiniz."
"Deli misin sen?"
"Bay Francon, ltfen izin verin." Roark'un sesi, ipte yryen adamn
sesi gibi, gergindi. Doru kelimeleri aryor, sanki bir ukurun tepesinde tir tir titriyor, ama ok da net anlalyordu. "Ben yaptnz iler
iin sizi sulamyorum. Zaten yannzda alyorum, paranz alyorum, itiraz etmeye de hakkm yok. Ama bu sefer... bu sefer mteri yle
istiyor. Hibir riske girecek deilsiniz. Kendi istiyor bunu. Bir
dnn, bu adam ... bu bir tek adam onu gryor, anlyor, ina ettirecek gc de var. mrnzde ilk defa olarak bir mteriyle savaa m
gireceksiniz? Hem ne urana? Onu kandrp eline eski fasa fsolar tututurmak iin mi? Oysa onlar isteyen yle ok kii var ki! Byle bir
istekle gelen ise bir tek, yalnzca bir tek kii var."
"Kendini kaybediyorsun sen," dedi Francon souk bir sesle.
"Sizin iin ne fark eder? Benim dediim gibi yaplp mteriye gsterilmesine izin verin. Yalnzca gsterin, yeter. Zaten izimi reddetmi, drdncsn de reddetse ne olur ki? Ama eer reddetmezse ...
reddetmezse ..."
Roark ricac olmasn hibir zaman renememiti, bu sefer de pek
iyi beceremiyordu. Sesi sert, tonsuz, tm abalarn belli eden bir sesti.
Bu nedenle ricas bir hakarete dnyor, karsndaki adamn
yznde aklyordu. Keating, Roark'u u anda grebilmek iin neler
feda etmezdi! Ama Francon, ilk olarak kendisine ksmet olan bu zaferin nemini anlayamyordu. O yalnzca hakaretin farkndayd.
"Beni eletirdiini, bana mimarlk konusunda bir eyler retmeye
kalktm dnmekte hakl mym?"
"Size yalvaryorum," dedi Roark. Gzlerini yummutu.

137/1067

"Eer Bay Keating'in himayesinde olmasan, bu konuyu seninle daha


fazla konumazdm. Ama besbelli ok saf ve tecrbesizsin. O yzden,
sana bir ey syleyeyim. Ben izim elemanlarmdan estetik konusunda
fikir sormak alkanlnda deilim. imdi ltfen bu fotoraf al ... Ben
Cameron'un tasarmlayaca trden bir bina da istemiyorum. Bunun
emasnn kendi arsamza uygulanmasn istiyorum. Benim talimatm
uygulayacaksn, cepheyi de klasik yapacaksn."
Roark ancak duyulabilecek bir sesle, "Yapamam," dedi.
"Ne? Bana m syledin? Yani sen bana, zgnm, yapamam m
diyorsun?"
"zgnm demedim, Bay Francon?"
"Ne dedin yleyse?"
"Yapamam dedim."
"Neden?"
"Nedenini bilmek istemezsiniz. Benden tasarm ii istemeyin. Baka
ne tr i isterseniz yaparm, ama onu yapamam. Cameron'un eserine,
hi yapamam."
"Ne demek yani? Tasarm yapmamak ne demek? Gnn birinde mimar olmay umuyor deil misin sen? Yoksa yanlyor muyum?"
"Ama bu trl deil."
"Ha ... anlyorum ... demek yapamazsn, yle mi? Yani aslnda,
yapmam diyorsun, yle mi?"
"yle tercih ederseniz yle olsun."
"Bana bak, kstah sersem, inanlacak ey deil bu!"
Roark ayaa kalkt.
"Gidebilir miyim, Bay Francon?"
Francon avaz kt kadar, "Ben mrmde buna birazck bile benzeyen bir olayla karlamadm!" diye bard. "Sen bana neyi yapp

138/1067

neyi yapmayacan m sylyorsun? Bana ders verip, zevkimi


eletirip, yaptklarm m yarglayacaksn?"
"Ben hibir eyi eletirmiyorum," dedi Roark alak sesle. "Yarglamyorum da. Yapamayacam baz eyler vardr. O konuyu orada
brakalm. Artk gidebilir miyim?"
"Bu odadan da, bu irketten de u anda defol! Cehennemin dibine
git! Git, kendine baka iveren bul! Ara da bul bakalm! Hemen k,
ekini al ye defol!"
"Peki, Bay Francon."
O akam Roark, Mike' bulabileceini bildii o bodrum barna gitti.
Mike u sra, Francon'un en byk ilerini alan mteahhidin yapt
bir fabrika inaatnda alyordu. leden sonra Roark'un o inaata
teftie gelmesini beklemiti. Barda onu fkeyle karlad.
"Ne oluyorsun, havu? leri serdin mi artk?"
Haberi duyunca Mike hareketsiz kald, dilerini gsteren bir buldog
gibi oturmay srdrd. Sonra vahi kfrler savurdu.
nce, "toullar," diye balad, aralarda yutkuna yutkuna daha kt
kelimeler de syledi.
"Sakin ol, Mike."
"Eee ... imdi ne olacak, havu?"
"Ayn trden bir baka patron bulacam. Yine byle bir olay kana
kadar."
Keating Washington'dan dndnde dosdoru Francon'un odasna
kt. izim odasna uramad iin haberi duymamt. Francon onu
sevinle karlad.
"Aman, dnm olman ne kadar ho. Ne iiyorsun? Viski soda m,
yoksa brendi mi?"
"Yo, teekkr ederim. Bir sigara ver, yeter."
"Buyur ... yahu ne kadar iyi grnyorsun! Her zamandan iyi. Bunu
nasl beceriyorsun, ansl pi kurusu? Sana syleyecek yle ok eyim

139/1067

var ki! Washington'da nasl gitti iler? Her ey yolunda m?" Keating
cevap veremeden Francon telal telal devam etti. "Bana korkun bir
ey oldu. ok can skc. Lili Landau'yu hatrlyor musun? Onunla
aram artk ok iyi sanyordum. Ama son grmde yle souk davrand ki bana! Kime gidiyor, biliyor musun? Gail Wynand'a, aa kurtarmyor! Kzn burnu byd. Adamn btn gazetelerinde plak bacakl resimlerini bir grsen! imdi bu durum onun ekmeine ya srer
mi, srmez mi? Ben ne teklif edebilirim ki buna kar? Adam ne yapm, biliyor musun? Hani Lili hep sylerdi, en ok istediim eyi bana
hi kimse veremez, derdi. ocukluunun yuvas, evi. Avusturya'daki o
ky. Doduu yer. Eh, Wynand satn alm oray. ok nceden.
Koskoca kyn tamamn. Sonra da buraya getirtmi. Her parasn!
Sonra burada, Hudson Nehri'nin biraz ilerisinde bir yere monte ettirmi. imdi orada duruyor. Tal yollaryla, kilisesiyle, elma
aalaryla, domuz ahrlaryla falan! ki hafta nce de Lili'ye gstermi.
Belliydi zaten, deil mi? Madem ki Babil Kral, evini zleyen kadnna
asma baheler yaptrabiliyor, Gail Wynand neden yapmasn? Lili bir
mutlu, bir mutlu. Hep glmsyor, ii minnet dolu. Ama aslnda sefil
durumda tabii. Bir vizon mantoyu bin kere tercih ederdi. stemiyordu
bile lanet olas ky! Bunu Wynand da biliyor. Ama ky orada, Hudson kenarnda imdi. Geen hafta Lili iin bir parti verdi orada. O
kyde. Kyafet balosu. Bay Wynand da Sezar Borjia klnda.
Yakmaz olur mu? Hem de ne parti! Sylentiler doruysa tabii. Ama
bilirsin byle eyleri. Wynand konusunda kimse hibir ey kantlayamaz. Ertesi gn de ne yapsa beenirsin? Kendisi gidiyor, o kyde
okul ocuklaryla poz veriyor. Avusturya'y mrlerinde grmemi
ocuklarla. Aman ne hayrsever adam! Resimleri btn gazetelerine
boy boy bastryor. Yannda da hkrk dolu yazlar! Yok eitimin
deeri, falan filan. Her kadn Derneinden tonlarca mektup yayor
imdi ona. Lili'yi bandan def edince ky ne yapacak, onu merak
ediyorum! Defedecei de kesin, biliyorsun. Bu kadnlar onun yannda
uzun sre diki tutturamaz. Acaba o braknca Lili bana dner mi
dersin?"

140/1067

"Tabii," dedi Keating. "Tabii dner. Ofiste durum nasl?"


"yidir. Her zamanki gibi. Lucius nezle oldu, en iyi Bas
Armagnac'm iip bitirdi. Hem kalbine dokunuyor, hem de kasas yz
dolardan! Ayrca Lucius ban kt bir belaya da soktu. Yine o eski
hobisi. Lanet olas porselenler. Gidip olmadk bir yerden bir aydanlk
alm. alnt mal olduunu da biliyormu. Admz skandaldan kurtarmak iin gbeim atlad ... Ha, aklma gelmiken, senin o
arkadan kovdum. Neydi ad? Roark."
"Ya," dedi Keating. Ksa bir srenin gemesine izin verdi, sonra,
"Neden?" diye sordu.
"Kstah pi! Nereden buldun sen onu yle?"
"Ne oldu ki?"
"Ona iyilik etmeye niyetlendim, gerek bir frsat vereyim dedim.
Farrell Binas iin bir izim yapmasn syledim ... hani biliyorsun,
Brent sonunda tasarmlam, Farrell de kabul etmiti. Hani u basitletirilmi dorik tarz. Senin arkadan kalkp reddetmesin mi?
dealleri mi varm, neymi. Ben de ona kapy gsterdim ... ne oluyorsun? Neye glmsyorsun sen?"
"Hibir ey. Gzmn nne geldi de."
"Sakn benden onu geri almam isteme."
"Yo, tabii ki hayr."
Birka gn boyunca Keating, Roark'u bir ziyaret etmesi gerektiini
dnd. Gittiinde ne diyeceini bilemiyordu, ama bir eyler
sylemesi gerektiini sezmekteydi. Bunu habire erteleyip durdu. Yava
yava iinde gven kazanmaya balamt. Roark'a aslnda ihtiyac olmadn hissediyordu. Gnler geti, Keating, Roark'u ziyarete gitmedi, tersine, onu unutabildii iin de ii rahatlad.
Roark odasnn penceresinden damlar, su depolarn, bacalar, ta
aalarda hzla gelip geen arabalar grebiliyordu. Odasnn havasnda bir tehdit gizliydi. O bombo gnlerde, elleri iki yanna sarkk
durumda, bekliyordu. Bir tehdit de kentten ykselip gelmekteydi.

141/1067

Sanki her pencere, sokaklarn her eridi kapanm, szsz bir direnie
gemiti. Bu onu rahatsz etmiyordu. Zaten oktandr bildii ve kabul
ettii bir eydi.
almalarndan nispeten az rahatszlk duyduu mimarlarn bir
listesini yapt, ktnn iyisinden balayarak hepsini yazd, ondan
sonra da i aramak zere yola koyuldu. Souk, sistemli biimde,
kzgnlk ve umut duymakszn. Byle gnlerin kendisini incitip incitmediini bilmiyordu. Tek bildii, bu iin yaplmak zorunda olduuydu.
Grmeye gittii mimarlar birbirinden farklyd. Bazlar masalarnn
bandaki koltuktan ona nazik ama belirginlikten uzak baklarla
bakyor, tavrlaryla sanki onun mimar olmak istemesini dokunakl
bulduklarn, bunu genliin duyarl, garip, hznl hayal krklklarndan biri saydklarn ifade ediyorlard. Bazlar ona incecik, gergin
dudaklaryla glmsyor, Roark'un odadaki varlndan holanyormu gibi davranyorlard, nk onun varl onlara kendi baarlarn
hatrlatmaktayd. Bazlar souk davranyor, Roark'un ihtiraslarn
kendilerine yneltilmi kiisel bir hakaret sayyorlard. Kimisi gerekiydi. Seslerinin keskinlii, iyi izimcilere her zaman ihtiya duyduklarn, ama Roark'un zelliklerinin iyi izimcilikle ilgili olmadn
belirtiyor, ondan nezaket gstermesini, bunu daha ak sylemeye zorlamamasn ister gibi davranyorlard.
Ktlklerinden deildi. Roark'un niteliklerini yarglyor da
deillerdi. Onu deersiz bulmu deildi bu adamlar. Yalnzca iyi olup
olmadn anlamaya yeltenmiyorlard. Bazen ondan izimlerini
gstermesi isteniyordu. O zaman Roark uzatyordu ktlar. Uzatrken ellerinin kaslar utanla geriliyor gibiydi. Sanki giysileri
yrtlarak almyor, vcudu anlaysz ve kaygsz gzlerin bakna
maruz braklyormu gibi.
Arada srada New Jersey'e gidip Cameron'u ziyaret ediyordu. Birlikte tepedeki evin nndeki balkonda oturuyorlard. Cameron tekerlekli sandalyesindeydi. Ellerini kucandaki eski battaniyeye koyarak
oturuyordu. "Nasl durum, Howard? ok zor mu?"

142/1067

"Hayr"
"tlerden birine tavsiye mektubu yazmam ister misin?"
"Hayr."
Sonra Cameron o konuya bir daha deinmiyordu. stemiyordu
deinmeyi. Roark'un gereklemesinin o kent tarafndan reddedilmesi
dncesini istemiyordu. Roark geldiinde, Cameron mimarlktan sz
ederken yine z malndan sz edermiesine gvenle konuuyordu.
Birlikte oturup nehrin kar tarafna, uzaktaki kentin siluetine bakyorlard. Gkyz kararyor, kl, mavimsi yeil bir cama benziyor, gri,
mavi bulutlar bir an iin binalara dik a oluturarak donuyor, gnbatm yksek binalardan yansyordu.
Yaz aylar geerken Roark'un elindeki liste de tkenmiti. Daha nce
kendisini reddetmi olan yerlere birer kere daha gitmeye balayan
Roark, artk kendisi hakknda bir eylerin bilinmeye baladn gryordu. Hep ayn szleri duyar olmutu. Ya ak ak, ya ekingen bir
sesle, ya fkeyle, ya da zr diler gibi. "Stanton'dan kovulmusun.
Francon'un ofisinden de kovulmusun." Bunu syleyen farkl seslerin
bir tek ortak noktas vard, o da, kararn daha nce verilmi olmasndan duyulan rahatlama ve gvendi.
Akamlan Roark penceresinin kenarna oturup sigara iiyordu Eli
pervaza dayal, kent parmaklarnn altnda, cam teninde buz gibi.
Eyll aynda, Amerikan Mimarlar Birlii yesi Gordon L.
Prescott'un yazp Mimari Gazetesinde yaymlatt "Yarna Yol Amak" adl bir yazy okudu. Yazda meslein en ackl yannn, gen
yeteneklerin engellenmesi olduu syleniyordu. Nice yetenek bu
mcadele srasnda, farkna varlmadan kaybediliyordu. Mimarlk
meslei taze kan yokluundan lmekteydi. Orijinallik yoktu, vizyon
yoktu, cesaret yoktu. Yazar kendisi, gelecek vaat eden genleri aramay
ama edinmiti. Onlara hak ettikleri frsat tanmak istiyordu. Cesaretlendirecek, gelitirecekti onlar. Roark o gne kadar Gordon L.
Prescott'u hi duymamt, ama yazda drst bir inan havas

143/1067

sezmekteydi. Yreinde ilk defa olarak bir umudun yla,


Prescott'un ofisine doru yola koyuldu.
Gordon L. Prescott'un ofisindeki resepsiyon salonu, gri, siyah ve
krmz renklerde denmiti. Ayn anda hem kibar, hem tutucu, hem
de cesur bir salondu. Gen ve ok gzel bir sekreter, Roark'a randevu
almadan hi kimsenin Bay Prescott'la gremeyeceini syledi. Ama
gelecek aramba gn saat ikiyi eyrek gee bir randevu vermeye de
hazr olduunu ekledi. aramba gn saat ikiyi eyrek gee, sekreter
Roark'a glmsedi, oturup biraz beklemesini rica etti. Roark drd
krk be gee Gordon L. Prescott'un odasna alnd.
Gordon L. Prescott kahverengi kareli bir tvit ceketle beyaz dik yakal
angora bir kazak giymiti. Uzun boylu, atletik yapl, otuz be
yalarnda biriydi, ama yznde hem ileri aydnlara uygun gereki bir
ifade; hem de niversitenin popler genlerine zg o yumuak tenli,
dme burunlu, ufack, dolgun azl izgiler bir arada gze arpyordu. Yz gne yanyd. Sar salar Prusya askerleri gibi ksack
kesilmiti. ok erkeksiydi. Zarafete gerekten aldrmyordu, ama yaratt etkinin de tam anlamyla farkndayd.
Roark'u sessizce dinledi. Gzleri Roark'un azndan kan her kelimeyi saniye saniye iaretleyen bir kronometre gibiydi. Birinci cmlenin soruma varmasna izin verdi, ama kincisini kabaca kesti, "izimlerini greyim," dedi. Roark'un syleyebilecei her eyi kendisinin
oktan bildiini anlatmaya alr gibiydi.
izimleri gne yan elleriyle tutup kaldrd, ama gzlerini ktlara doru indirmeden nce, konumaya balad. "Ah, evet, yle ok
gen bana danmaya geliyor ki!" Sonra ilk resme bakt, daha
gremeden ban tekrar kaldrd. "Tabii yeni balayanlara en zor
gelen, iin pratik yanyla transandantal yann bir arada kavrayabilmek." En stteki resmi destenin en altna koydu. "Mimarlk her eyden nce faydaya dnk bir kavramdr, esas sorun da pragmatizm
ilkesini estetik soyutluk dzeyine kadar ykseltmektir. Bunun dnda
her ey samadr." ki resme daha bakp onlar da en alta koydu.

144/1067

"Mimarl srf mimarlk akna bir Hal Seferi gibi gren hayalcilere
hi sabrm yoktur. Asl byk dinamik ilke, insanlarn eitliiyle ilgili o
ortak ilkedir." Bir resme daha bakp onu da alta koydu. "Halkn
zevkiyle halkn yrei, bir sanat iin en son mihenk tadr. Deha demek, geneli ifade etmeyi bilmek demektir. stisna da ancak beklenmeyeni devreye sokmak olabilir." Resimleri elinde tartar gibi yapt,
yarsna bakm olduunu fark edip hepsini masann zerine brakt.
"Ha, evet, senin almalara," dedi. "ok ilgin. Ama pratik deil. Olgun deil. Odaklanmam ve disiplin altna alnmam. Yeniyetme
almalar. Orijinallik akna orijinallik. Bugnn ruhuna hi uygun
deil. En gl ihtiyacn ne olduunu anlamak istiyorsan, bak,
gstereyim sana." Masann ekmecesinden bir izim kard. "Bu gen
bana hi tavsiyesiz geldi. lk defa almaya balyordu, daha nceden
hibir tecrbesi yoktu. Bu tr iler karmaya baladn zaman, artk
i arama ihtiyacn da duymayacaksn. Ben o ocuun bir tek bu izimini grdm, onu hemen ie aldm. Hem de haftada yirmi be dolar
vererek. Potansiyel bir dehaya sahip olduuna hi kuku yok." Resmi
Roark'a uzatt. Roark tahl ambarna benzer bir eve bakar buldu
kendini. Parthenon'un basitletirilmi glgesini tayan bir tahl
ambar.
"te bu orijinallik," dedi Gordon L. Prescott. "Ebediyetin iinde
yenilik. Byle bir eyler yapmaya ura. Senin gelecein hakknda pek
bir ey syleyemeyeceim. Ak konumakta yarar var. Uzmanlm
kullanp da sana sahte umutlar vermek istemem. renecein ok ey
var. Ne gibi yeteneklerin olduunu, ilerde neleri gelitirebileceini de
imdiden tahmin etmek istemem. Ama ok alrsan, belki. Mimarlk
zor bir meslektir ama. Rekabet de ok fazladr. imdi artk bana izin
verirsen, sekreterim ierde bir baka randevuyu bekletiyor..."
Roark bir ekim akamnn ge saatinde evine doru yryordu. O
gn de, aylar boyunca geriye doru uzanan nice gnlerden farkl
olmamt. Saatler boyunca olup bitenleri imdi hatrlamyordu bile.
Kimleri grd, neler konuulduu kafasndan silinmiti. Tm

145/1067

dikkatini, son mimarn ofisinde geirdii son birka dakikaya evirmi


durumdayd. Yapmak zorundayd. Yapmak zorundayd. Ama artk onu
ilgilendirmiyordu. Bir kere daha kurtulmu, evine doru yola koyulmutu ite.
nnde upuzun bir sokak uzanyordu. ki yan ileriye doru
birbirine yaklaan bir vadi gibi. yle yaklayordu ki, sanki ellerini iki
yana asa gkdelenleri yakalayp birbirinden ayrabilecekmi gibiydi.
Hzl admlarla yryor, kaldrm kendisini ileriye doru frlatan bir
tramplen gibi kullanyordu.
Yerin yz fit kadar yukarsnda, havaya aslm gibi duran klandrlm gen beton kule arpt gzne. Alt taraf gremiyor, onu
neyin havada tuttuunu bilemiyordu. Orada ne grmek istiyorsa, onu
grmekte zgrd. Kendisi binay ne yapmak istiyorsa, yle. Birden
aklna geldi. u an iin tm kent halkna gre, yani kendi iindeki o
gven hari tutulursa, herkesin gznde, kendisi hibir zaman hibir
bina yapmayacak biriydi. Hibir zaman. Daha balamadan bitmiti o
i. Omuz silkti. Yabanclarn ofislerinde bana gelen eyler, gerekd
eyler saylabilirdi. Asla eriemeyecekleri ve el sremeyecekleri bir
gerein yolu zerindeki nemsiz olaylard hepsi.
Dou Nehri'ne inen ara sokaklara sapt. lerde bir trafik tek
bana duruyordu. Kasvetli karanln ortasnda bir tek krmz benek.
Alak evler yere melmi, gkyznn altnda srtlarn kamburlatrm gibiydi. Sokak bo ve koftu. Roark'un ayak seslerini
yanklandryordu. Yakas kalkk, elleri ceplerinde, yoluna devam etti.
Iktan getike glgesi topuklarndan kp nnde byyor, duvarda
cam silecei gibi kocaman bir yay izip tekrar klyordu.

9
John Erik Snyte, Roark'un izimlerine bakt, tanesini yana ayrd,
geri kalann dzgn bir deste halinde toplad, ayrd ne bir daha
bakt, sonra onlar da destenin zerine att, konutu:
"Dikkate deer. Radikal, ama dikkate deer. Bu gece ne
yapyorsun?"
"Neden?" diye sordu Roark. Afallamt.
"Bo musun? Hemen ie balamaya bir itirazn var m? Paltonu
kar, izim odasna ge, oradaki birinden gerekli her eyi dn al,
biimini deitireceimiz bir byk maaza iin bana hemen bir taslak
iz. abucak iz. Genel fikir yeter. Ama yarn elimde olmal. Bu gece
ge saate kadar alabilir misin? ok skz. Joe'yu yollayp biraz
yemek aldrrm. Sade kahve mi, viski mi, ne istersin? Joe'ya syle,
yeter. Kalabilir misin?"
"Evet," derken Roark kulaklarna inanamamt. "Btn gece
alabilirim."
"Gzel! Harika! Ben de hep byle birini aryordum ... Cameron'cu
biri. Baka her trls var bende. Ha, evet, Francon'da ne para veriyorlard sana?"
"Altm be."
"ey, dorusu ben Epikiir Guy gibi hovardalk edemem. En ok elli.
Tamam m? yi. Hemen ge ieriye. Billingse sylerim, maazay sana
anlatr. Modern bir ey istiyorum. Anlyor musun? Modern, hrn, lgn. Herkesin gzn yuvasndan uratacak bir ey. Kendini serbest
brak. Snrlarna kadar u. Aklna gelen her numaray ek. Ne kadar
kak bir ey olursa o kadar iyi. Haydi!"
John Erik Snyte ayaa frlad, kapy tuttuu gibi ap izim odasna
dald, bir masaya toslayp durdu, tknaz, mehtap gibi yuvarlak yzl
ama ask suratl birine, "Billings ..." dedi. "Roark. Yeni modernistimiz.

147/1067

Ona Benton Maazas'n ver. Ara gere de bul. Anahtarlarn ona


brak, gece karken nereleri kilitlemesi gerektiini gster. Bu sabahtan itibaren balam gibi kaydet. Elli. Dolson Kardeler'le
randevum ne zamand? Ge bile kaldm. Eyvallah. Bu gece dnmem
artk."
Frlayp kt, kapy arkasndan arpt. Billings pek arm grnmyordu. Roark'a bak, sanki Roark hep oradaym gibiydi. fadesiz
ye yorgun bir sesle konutu, yirmi dakika sonra da Roark'u bir masann banda, nnde ktlar, kalemler, aletler, tablolar, upuzun
talimat listeleri, maazann birka plan ve fotorafyla yalnz brakt.
Roark nndeki tertemiz, beyaz kda bakt, yumruu tutmakta
olduu incecik kalemin evresinde skt. Kalemi elinden brakt,
sonra yine ald, baparma kalemin dzgn tahtas zerinde yukar ve
aa kayd. Kalemin titremekte olduunu gryordu. Onu hemen yine
elinden brakt, bu iin kendisine bu kadar ok ey ifade etmesine izin
verdii iin kzd kendine. Arkasnda kalan o bo aylarn ne anlama
geldiini imdi anlam gibiydi. Parmak ularn kda bastrd. Sanki
kd orada onun parmaklan tutuyordu, sanki o yzey elektrikliydi de
insan etini ekiyor, tutuyor, actyordu. Parmaklarn kttan ekti,
ondan sonra da ie koyuldu ...
John Erik Snyte elli yandayd. Yznde eleniyormu gibi esrarl
bir ifadeyle dolard. Kurnaz ve hilekr bir ifade. Sanki her karlat
kiiyle arasnda, iki tarafa da bilinen iren bir sr varm da, zaten
ikisi de ok iyi bildii iin ne olduunu sylemeye gerek grmyormu
gibi. Saygn bir mimard. Yz ifadesi, bu gerekten sz ederken de
deimiyordu. Guy Francon'u pratie uygun olmayan bir idealist
olarak gryordu. Kendisi hibir klasik dogmann snrlamasna
girmi deildi. ok daha becerikli ve ok daha liberaldi. Her tr binay
yapyordu. Modern Mimariye kar bir tiksintisi olmad iin, tek tk
bir mteri ylesini isterse, o tr eyleri de neeyle ina ediyordu. st
ste konmu plak kutular ve tepesinde yass damlar. Bunlara
"lerici" demekteydi. Roma tipi maliknelerinin ad, "Titiz"di. Gotik

148/1067

kiliseler de yapyor, onlara "Ruhani" diyordu. Bunlarn arasnda hibir


fark grmemekteydi. Hi kzmazd. Daha dorusu, ancak birisi kendisine "eklektik" derse kzard.
Kendine gre bir sistemi vard. Ayr ekollerden be tasarmc
altryor, ald her ii onlara bir yarna gibi sunuyordu. Sonra
kazanan izimi seip, onu dierlerinin izimlerinden ald paralarla
zenginletiriyordu. "Alt kafa, bir kafadan iyidir" deyip durmaktayd.
Roark Benton Maazas plannn bitmi halini grnce, Snyte'n
kendisini ie almaktan neden hi korkmadn anlad. Kendi mekn
dzlemlerini, kendi pencerelerini, kendi hava dolam sistemini
tanmt. Ama ona ek olarak Korint stunlar, Gotik duvarlar, Kolonyel
avizeler, Maruni sanatn hatrlatabilecek inanlmaz kar tonpiyeler de
vard. Resim suluboyayla yaplmt. Mucize saylabilecek bir zen gsterilmi, arkas kartonlanm, zeri incecik kttan bir peeyle
rtlmt. izim odasndakilerin ona bakmas yasakt. Ancak gvenli
bir uzaklktan bakabiliyorlard. Herkes elini ykamak, sigarasn
sndrmek zorundayd. John Erik Snyte, plann mteriye
sunuluuna byk nem verirdi. inli bir mimari rencisi tutmu,
onu srf bu aheserlerin yaratlmas iin altryordu.
Roark iinden ne beklemesi gerektiini renmiti. Kendi eserini
hibir zaman ina edilmi gremeyecekti. Ancak baz blmlerini
grecekti bitmi inaatta. Onlar da hi grmemeyi yelerdi. Ama buna
karlk, cannn istedii gibi tasann yapmakta zgrd, kacak
sorunlar zme tecrbesi kazanacakt. Bu durum onun umduundan
az, ama beklediinden ok saylrd. Bunu byle kabul etti. br drt
izimciyle, yani rakipleriyle iyice tantnda, her birinin zel birer
takma ad olduunu rendi. "Klasik", "Gotik", "Rnesans" ve "Mteferrik". Onlar kendisini "Hey, modernist," diye ardklarnda, yz
biraz buruuyordu.
naat ileri Sendikasnn grevi, Guy Francon'u ok kzdrmt.
Aslnda grev, Noyes Belmont Oteli'ni yapmakta olan mteahhit
firmaya kar balam, daha sonra kentin btn inaatlarna

149/1067

yaylmt. Basnda Noyes Belmont Otelinin mimari almalarm


Francon & Heyer irketi'nin stlenmi olduu haberi de kmt.
Gazetelerin ou mcadeleyi krklediler, mteahhitleri dn
vermemeye kkrttlar. Grevcilere kar en byk saldrlar da, byk
Wynand mparatorluunun en gl gazetelerinden gelmekteydi.
Wynand bayazlar, "Biz her zaman kk insanlarn haklarm
imtiyazl sar tilkilere kar korumaktan yana olduk," diyordu. "Ama
yasann ve dzenin yok edilmesini destekleyemeyiz." Wynand Gazeteleri mi halk ynlendiriyor, yoksa halk m Wynand Gazeteleri'ni ynlendiriyor, bunu anlamak hibir zaman kolay deildi. Tek bilinen,
ikisinin her zaman dikkati ekecek biimde uygun adm gittiiydi.
Ama Guy Francon'un ve daha bir avu insann dnda hi kimsenin
bilmedii bir gerek de, Noyes Belmont Oteli'nin sahibi olan kuruluun, Wynand'a ait bir irketin sahip olduu daha baka bir irkete
ait olduuydu.
Bu durum Francon'u daha da rahatsz ediyordu. Gail Wynand'n
gayrimenkul alanndaki faaliyetlerinin, gazete imparatorluundan
daha byk olduu sylenip durmaktayd. Francon bunca yldr bir
Wynand ii kapma olanan ilk defa bulmu, bunun ilerde getirebileceklerini dnerek hemen drt elle sarlmt. Keating'le ikisi ellerinden geleni yapm, ilerde bir odaya gecede yirmi be dolar deyebilecek mteriler iin akla gelebilecek en ssl psl Rokoko Saray ortaya karmlard. O mteriler odalarn duvarnda aldan iekleri,
mermerden melekleri, bronz dantelden yaplm gibi ak asansr
kafeslerini severlerdi. Ama grev, gelecekle ilgili btn umutlar yerle
bir etmiti. Geri sulusu Francon deildi, ama Gail Wynandn kimi
sulayaca ve niin sulayaca asla belli olmazd. Wynand'n nceden
kestirilemeyen, hibir nedene dayanmayan kaprisleri, insanlara bir ara
dost, ardndan dman olma eilimleri pek nlyd. Bir kere i
yaptrd mimara bir daha asla i vermedii de bir o kadar nlyd.
Francon'un keyifsizlii, her eye terslenmesine, hatta genellikle
byle eylerden bak tuttuu Peter Keating'i bile halamasna yol

150/1067

ayordu. Keating de omuz silkiyor, sessiz bir kstahlk havas iinde


kendi masasna dnyor, sonra kp izim salonunu dolayor, gen
tasarmclar hi yoktan azarlyordu. Bir ara kap giriinde Lucius N.
Heyer'a arpt, "nne baksana!" diye homurdand. O getikten sonra
Heyer uzun sre akn baklarla, gzlerini krptra krptra arkasndan bakakald. Ofiste yaplacak i az, sylenecek sz ise hi
yoktu. Keating o akam erken kt, buz gibi bir aralk akamnn lacivert nda evine doru yrd.
Eve girdiinde, yeni boyanm kaloriferlerden ykselen boya kokularn duyunca yksek sesle kfrler savurdu. Annesi pencereyi
atnda, bu sefer soua kfretti. Bu tedirginliine bir sebep bulamyordu. Belki de apansz eli bo kalmann getirdii yalnzlk duygusundand. Yalnz kalmaya hibir zaman dayanamazd.
Telefonun kulakln kapp Catherine Helsey'i arad. Onun duru
sesi, alnna dayanm avutucu bir el gibi etki yapt. Keating, "nemli
bir ey deil, hayatm," dedi. "Bu gece evde misin diye baktm. Belki
yemekten sonra urarm diye dnyordum."
"Tabii Peter. Evdeyim."
"Gzel. Sekiz buuk iyi mi?"
"Evet... Ahh, Peter, Ellsworth Daym duydun mu?"
"Evet, lanet olsun, duydum Ellsworth Dayn! zr dilerim, Katie ...
Bala beni, sevgilim. Kabalk etmek istemedim, ama btn gn hep
onu duydum zaten. Biliyorum, harika bir ey, falan filan, ama ... bak,
bu akam ondan sz etmeyelim!"
"Yo, tabii etmeyiz. zr dilerim. Seni anlyorum. Bekliyorum,
Peter."
"Grrz, Katie."
Ellsworth Toohey'le ilgili son haberleri duymutu ama onu dnmek istemiyordu, nk oradan yine aklna o can skc grev konusu
geliyordu. Alt ay nce Tatan Vaazlar'la gelen byk baarsndan
sonra Ellsworth Toohey artk Wynand gazetelerinin hepsinde her gn

151/1067

yaynlanan "Bir Kk Ses" balkl bir ke yazsnn yazan olmutu.


Ke yazlar Banner'da da yaymlanyordu ve nceleri bir sanat eletirisi olarak balamt. Ama sonradan o ke, Ellsworth Toohey'nin her
trl sanat, resim, edebiyat, New York lokantalar, uluslararas
bunalmlar ve sosyoloji zerine, zellikle de sosyoloji zerine ahkm
kestii bir ke olmutu. ok baarlyd "Bir Kk Ses". Ne var ki, bu
inaat grevi Ellsworth Toohey'i zor durumda brakmt. Genel tutumunun grevcilerden yana olduunu saklamyordu, ama kesinde de
bu konuya hi deinmiyordu. nk Gail Wynand'n gazetelerinde,
Gail Wynand dnda hi kimse cannn istediini yazamazd. Beri
yandan, bu akam grevi desteklemek zere ok byk bir toplant
dzenlenmekteydi. ok nl ve nemli insanlar gelip konuacakt.
Bunlar arasnda Ellsworth Toohey de vard. En azndan, duyurular
yle diyordu.
Herkes merak iinde bunu konuuyor, bahislere tutuuyordu.
Toohey'nin konumay yapmaya cesaret edip edemeyecei byk
tartma konusuydu. Keating izim elemanlarndan birinin hrsla,
"Konuacak," dediini duymutu. "Kendini feda edecek. O tr bir insan o. Basndaki tek drst kii." Bir bakas, "Konumaz," demiti.
"Wynand'a byle bir oyun oynamak ne demektir, biliyor musun sen?
Wynand birine kzd m, silindir gibi ezip yok eder onu.
Ne zaman yapacam, nasl yapacan hi kimse bilemez, ama o
yapar. Kimse de aleyhine bir ey kantlayamaz. Wynand' kzdrann ii
bitiktir." Keating ne evet, ne de hayr diyebilecek durumdayd. Bu i
iyice cann skyordu onun.
Akam yemeini yerken hi azn amad. Bayan Keating, "Ha,
aklma gelmiken ..." diye sze balad anda, konunun ne yne gideceini sezip patlad. "Yine Catherine'den sz edeceksin. Sus artk."
Bayan Keating baka bir ey sylemeksizin dikkatini, olunun
tabana yeni yiyecekler koymaya evirdi.

152/1067

Keating bir taksiye atlayp Greemvich Village'e yolland. Merdivenleri hzl hzl kt, zili fkeyle ald. Bekledi. Cevap yoktu. Keating
duvara yaslanp zile uzun uzun bast. Catherine onun geleceini bile
bile asla dar kmazd. Olamazd byle bir ey. Bana gelenlere inanamayarak merdivenleri indi, sokaa kt, dnp pencerelere bakt.
Hi k yoktu.
O pencerelere bakarken, korkun bir ihanete bakyormu gibiydi.
Ardndan i bulandrc bir yalnzlk duygusu bastrd. Koskoca kentte
evsiz barkszm gibi. Bir an iin kendi adresini de, kendi varln da
unuttu. Sonra o toplant geldi aklna. Katie'nin daysnn konuucu
olarak kaca, kendini herkesin gz nnde kurban aday durumuna sokaca o byk toplant. Oraya gitmitir, diye dnd birden.
Kk budala, mutlaka oraya gitmitir! Yksek sesle, "Cehennemin
dibi!" diye sylendi. Dnp hzl admlarla toplantnn yapld salona
doru yrmeye balad.
Salonun bulunduu binann kapsnda bir tek plak ampul parldyordu. Kk, mavimsi beyaz buz gibi ve fazla parlakt. Karanlk
sokaa srayan o k, yukardaki bir saaktan szan yamuru, incecik
inelerden olumu bir cam gibi gstermekteydi. yle ince ve dzgn
bir cam ki, Keating iinden lgnlar gibi, kafasna saak buzu dt
iin len insanlar dndn farketti. Birka merakl aylak, kap
giriinin evresinde kaygsz bir tavrla durmaktayd. Birka da polis
vard. Kap akt. Lo gzken lobinin ii insanlarla tklm tklm
doluydu. Smamt bu insanlar ierdeki salona. Lobiye aslm hoparlrden, ierde yaplmakta olan konumalar dinliyorlard. Kapda
belli belirsiz glge, gelip geenlere brorler uzatmaktayd. O
glgeden biri, clz, veremli grnl, tra uzam bir genti. Upuzun
boynunun teni grnyordu. teki k giyimli, pahal paltosunun
yakasna krk geirilmi bir delikanlyd. ncs de Catherine
Helsey'di.

153/1067

Yamurun altnda, srtn kamburlatrarak durmu, yorgunluktan


midesi darya frlam, burnu prl prl, gzleri heyecandan alev
alevdi. Keating baklarn ona dikip duralad.
Catherine'in eli otomatik bir hareketle ona bir bror uzatt, sonra
gzlerini kaldrd, Keating'in yzn grd. inde hi aknlk olmayan bir glmseme belirdi yznde. Mutlu bir sesle,
"Peter!" dedi. "Buraya gelmen ne tatl bir hareket!"
"Katie ..." Keating bir an iin boulur gibi oldu. "Katie, ne demeye
..."
"Ama mecburdum, Peter." Sesinde zr diler gibi bir hava yoktu.
"Sen anlayamyorsun, ama ben ..."
"Yamurdan ekil. eriye gir."
"Ama yapamam! Ben hi ..."
"Yamurdan ekil bari, budala!" Onu sert bir hareketle kapdan ieriye, lobinin kesine doru itti.
"Peter, hayatm, kzmadn, deil mi? Bak, nasl oldu, anlataym.
Daymn bu gece buraya gelmeme izin vereceini hi sanmyordum,
ama son anda, istersem gelebileceimi syledi. Brorlere de yardm
edebilirsin, dedi. Senin anlay gstereceini biliyordum. Hem sana
salondaki masann zerine bir not braktm, durumu anlattm ve ..."
"Bana yazdn notu evin iine mi braktn?"
"Eve't ... aaa ... aman Tanrm, bu hi aklma gelmemiti. eriye giremezdin tabii. Ne kadar aptalm. Ama yle acelem vard ki! Yo,
kzamazsn bana, deil mi! Bunun daym iin ne anlama geldiini
gremiyor musun? Buraya gelmekle neleri feda ettiinin farknda deil
misin? Biliyordum bu konumay yapacan. Onlara da syledim.
Konumaz diyenlere. Konuursa sonu gelir diyenlere. yledir ama
benim daym. Hem korkuyorum, hem de ok mutluyum. Daymn
yapt ... tm insanlara olan inancm glendiriyor. Ama korkuyorum da, nk, biliyorsun, Wynand kesinlikle ..."

154/1067

"Sakin ol! Hepsini biliyorum. Bktm artk. Ne daym duymak


istiyorum, ne Wynand', ne de lanet olas grevi. Gidelim buradan."
"Yo, olmaz, Peter! Gidemeyiz! Daym dinlemek istiyorum, hem
de..."
Kalabaln arasndan biri onlara, "Kessenize sesinizi," diye tslad.
Catherine, "Hepsini karyoruz," diye fsldad. "Bu konuan Austen
Heller. Dinlemek istemiyor musun Austen Helleri?"
Keating ban kaldrp hoparlre bir tr saygyla bakt. Ne zaman
nl bir isim duysa, bir sayg duygusu kabarrd iinden. Austen
Heller'i pek fazla okumazd, ama onun Chronicle'n yldz ke yazan
olduunu biliyordu. Chronicle parlak, bamsz bir gazeteydi. Wynand
yaynlarnn da ba dmanyd. Heller eski ve kibar bir ailenin ocuu
olarak domu, Oxford'u bitirmi, meslek hayatna nce edebiyat
eletirmeni olarak balam, daha sonra, zel ya da kamusal, ruhsal ya
da maddesel her trl zorbal yok etmeye adanmt. Ardndan
papazlar, bankerler, kulp yesi kadnlar, sendikaclar kfr yadra
dursun, Heller'n nezaketi, hep alay ettii sosyal sekinleri bile
bastrrken, yasalar ve kurallar da, genellikle savunduu iilerin
koullarndan daha sertti. Bugn Broadway'de sahnelenen bir oyunu
eletirirken, yarn ortaa iirini ya da uluslararas fnans sorunlarn
tartabilirdi. Yardm kurumlarna hibir zaman ba yapmaz, ama
parasnn ounu, hatta olmayan parasn bile, dnyann her
yanndaki siyasal tutuklular savunmak iin harcard.
Hoparlrden yaylan ses kuru, hesapl, hafif ngiliz aksam tayan
bir sesti.
"Ayrca dikkate almamz gereken bir baka ey de," diyordu Austen
Heller o heyecansz sesiyle, "Bir arada yaama bahtszlna uram
olduumuza gre, hi aklmzdan karmamamz gereken en nemli
nokta udur: Eer yasalarmz olmasn istiyorsak, bunun tek aresi,
mmkn olduu kadar az yasamz olmasdr. Ben devlet denen ahlak
d kavram lmekte kullanabileceim hibir ahlaki standart bulamyorum. Onu ancak, toplumun her yesinden zorla szdrd

155/1067

zamanla, dnceyle, parayla, abayla ve itaatle lebiliriz. Devletin


deeri ve uygarlk dzeyi, bu szdrmalarla ters orantldr. Bir insan,
kendi setii koullar dnda hibir koullar demeti altnda almaya
zorlayacak yasa olamaz. Tpk iverenin de o koullan kabul etmeye
zorlanamayaca gibi. Ayn ya da ayr grte olma zgrl, bizim
trmzde bir toplumun temelini oluturur ve greve gitme zgrl
de onun bir parasdr. Bunu zellikle Hell's Kitchen'dan kma o zarif
itoluna hatrlatma olarak sylyorum. Son zamanlarda epey grlt
koparan, bize bu grevin yasa ve dzene kar olduu masaln yutturmaya alan o benzersiz pie."
Hoparlrden ksrk gibi, tiz, keskin bir ses ykseldi. Salonu kaplayan alklarn sesiydi bu ses. Lobideki insanlarn soluu boazna
tkanr gibi oldu. Catherine, Keating'in koluna sarld. "Ah, Peter!" diye
fsldad. "wynand' demek istiyor! Wynand, Hell's Kitchen'da
domutu. Heller syler tabii bunu rahat rahat. Ama Wynand da
acsn Ellsworth Daymdan karr!"
Keating, Heller'in konumasnn geri kalann dinleyemez olmutu.
Banda yle mthi bir ar vard ki, grltler gzlerini actyor, bu
yzden onlar smsk yummak zorunda kalyordu. Yanbandaki
duvara yasland.
"Birden gzlerini at. evresinde garip bir sessizlik hissetmiti.
Heller'in konumasn bitirdiini hi fark etmemiti. Lobideki insanlarn gergin, ciddi bir bekleyi iinde olduklarm grd. Hoparlrn
bo hrtlar her ift gz o karanlk huniye doru ekiyordu. Derken
sessizliin iinden ar konuan bir ses ykseldi:
"Bayanlar, Baylar. imdi sizlere Bay Ellsworth Monkton Toohey'i
sunmaktan eref duyuyorum!"
Keating, eh, bizim Bennett alt dolarlk bahsi kazand, diye geirdi
iinden. O anda patlayan bir etki, Keating'i sanki kafasnn arkasndan
vurdu. Bir darbe de deildi, bir ses de deildi bu etki. Zaman yaran ve
yrtan, o an bir nceki andan ayran, bambaka bir eydi. nce yalnzca oku fark etti. Keating bunun ne olduunu anlayana kadar, o an

156/1067

gemi, gitmiti. Alkt o etki. yle mthi bir alkt ki, Keating bir an
hoparlrn patlamasn bekledi. Devam ediyor, bitmek bilmiyordu alk. Lobinin duvarlarna bask yapyordu. Duvarlarn sokaa doru
ime yaptn hayal etti Keating. evresinde duranlar da tezahrata
balamlard. Catherine ylece duruyordu. Dudaklar aralkt. Keating
onun hi soluk alp vermediinden emindi.
Upuzun bir sre geti, sessizlik ancak o zaman geri dnebildi.
Birdenbire dnd. Alkn balay kadar ani. Hoparlr boulurmu
gibi, oldu. Lobi de sessizleti. Ardndan o ses duyuldu.
"Dostlarm," dedi ses, basit ve ciddi bir ifadeyle. "Kardelerim," diye
ekledi sonra da. Bunu yumuack, sanki istei dnda duygu dolu, ama
fazla duyguland iin zr dileyen bir glmsemeyle sylyormu
gibiydi. "Bu karlama bana hak etmediim kadar dokunakl geldi.
Umarm duyduum memnuniyeti, hepimizin iinde yaayan o ocuksu
gurur duygusuna yorumlayp balarsnz. Ama biliyor ve kabul
ediyorum ki bu takdirleriniz benim kiiliime deil, bu gece gerek bir
tevazuyla temsil etme ansna ulatm ilkelere yneliktir."
Bir ses deil, bir mucizeydi sanki. Kadife bir bayrak gibi dalgalanyordu. Syledii szler geri ngilizceydi, ama her bir hecenin bylesine
net ve duru biimde syleniindeki titreim, onu sanki ilk defa
konuulmakta olan bir dil gibi gsteriyordu. Bir devin sesiydi bu ses.
Keating'in az almt. Sesin neler sylediini duymuyordu bile.
Yalnzca kan titreimlerin gzelliini, anlamlar kavramadan hissetmekteydi. Anlam kavramaya ihtiya da duymuyordu zaten. Neyi olsa
kabul etmeye, nereye olsa kr gibi gitmeye hazrd.
"Bylece, dostlarm," diyordu ses, "Bu ackl mcadelemizden
almamz gereken ders, bir birlik dersidir. Ya birleeceiz ya da yenileceiz. Bizim irademiz, benimsenmeyenlerin, unutulanlarn, bask
altnda kalanlarn iradesi, ortak bir inan ve ortak bir amala bizi
birbirimize sapasalam bir kaya gibi kaynatracak. Her bir kiinin,
kazanla, konforla, karla ilgili kendi kk sorunlarn bir tarafa
brakaca zamana gelmi bulunuyoruz. u an, her bir kiinin kendi

157/1067

benliini koskoca bir akntnn iine katp, ykselen o dalgaya kendini


brakmas andr. O kabaran dalga hepimizi, isteyeni de, istemeyeni de
kapp gelecee doru srkleyecektir. Dostlarm, tarih ne soru sorar,
ne de onay verir. Dnlmez bir eydir tarih. Tpk onu izen kalabalklarn sesi gibi. Biz de o ary dinleyelim. rgtlenelim kardelerim.
rgtlenelim. rgtlenelim. rgtlenelim."
Keating dnp Catherine'e bakt. Catherine diye biri yoktu. Yalnzca
hoparlrden gelen sesin iinde eriyen bembeyaz bir yz vard. Daysn
dinlemekte olduu iin deildi ama. Keating hi kskanlk hissetmiyordu dayya kar. Keke hissedebilsem, diye dnyordu. Sevgi de
deildi bu. Souk ve kiilikten uzak bir eydi. Catherine'i bombo
brakan, iradesini teslim ettii bir ey. Onu ayakta tutan bir baka insan iradesi de yoktu. Yalnzca isimsiz bir ey tarafndan yutulup gidiyordu kz.
"kalm buradan," diye fsldad Keating. Sesi ok vahi kyordu.
Bir korku sarmt benliini.
Catherine baylm da yeni aylyormu gibi ona dnd. Peter onun
kendisini tanmaya altn, kendisinin ne anlama geldiini hatrlamaya altn hissetti.
Catherine, "Evet," dedi. "kalm."
Yamurun altnda, nereye gittiklerini bilmeksizin, sokaklarda
yrdler. Hava souktu ama onlar yine de yrmeyi srdrdler.
Hareket etmek iin. Hareketi hissetmek, kendi kaslarnn
kprdayndan gelen duyguyu tatmak iin.
Sonunda Keating, "Srlsklam oluyoruz," dedi. Bunu elinden
geldiince ak ve doal sylemeye almt. Sessizlikleri korkutuyordu onu. Bu durum, ikisinin de ayn eyi bildiklerini, o eyin gerek
olduunu gsteriyordu. "Bir ey iecek bir yer bulalm."
"Olur," dedi Catherine. "Bulalm. yle souk ki... ne budalaym,
deil mi? Daymn konumasn kardm imdi de. Oysa dinlemeyi
yle ok istiyordum ki!" Durum iyiydi. O sz azndan kara bilmiti

158/1067

nk. ok doal bir havada sylemiti. Salkl bir pimanlk dozuyla.


Gitmiti artk o ey. "Ama seninle olmak istiyordum, Peter ... hep seninle olmak istiyorum ben." O ey son bir kere kprdar gibi oldu.
Catherine'in szlerinde deil de, ona bunu syleten gcn iinde
kprdand. Ondan sonra da yok oldu. Keating glmsedi, parmaklan
onun paltosunun koluyla eldiveni arasnda kalan tenini arad. Teni
scackt ...
Birka gn sonra, kentin her yannda kulaktan kulaa fsldanan
hikyeyi Keating de duydu. Sylentilere gre o toplantnn ertesi gn,
Gail Wynand, Ellsworth Toohey'nin maana zam yapmt. Toohey
bunun zerine fkeden kudurmu, zamm reddetmeye almt.
"Beni rvetle satn alamazsnz, Bay Wynand," demiti patrona. O da,
"Rvet deil bu," diye karlk vermiti. "Kendini ne sanyorsun ki!"
Grevi yaratan anlamazlk zmlenince, yarm kalan inaat ileri
btn kentte cokun bir furya halinde yeniden balad, Keating de
gece gndz tm zamann ofiste geirir oldu. Yeni yeni iler akp duruyordu irkete. Francon herkese mutlu mutlu glmsemekteydi. Tm
alanlara kk bir parti verdi, kt gnlerde azndan km
olabilecek eylerin anlarn silmeye alt. Bay ve Bayan Dale
Ainsworth'un Riverside yolu zerindeki saray gibi evi, Keating'in "Ge
Rpesans" tarznda tasarmlad, gri granitten o gzbebei projesi,
sonunda tamamlanmt. Bay ve Bayan Dale Ainsworth evlerinin
al iin resmi bir davet verdiler, yalnzca Guy Francon'la Peter
Keating'i ardlar, Lucius N. Heyer' unuttular. Rastlantyd bu tabii.
Son zamanlarda Lucius'un bana pek sk gelmeye balayan bir
rastlant. Francon bu resepsiyondan pek zevk ald, nk evin granitlerinin her kar ona, Connecticut'taki kendisine ait granit
ocandan dnyann parasna satn alnan talan dndryordu.
Keating de zevk alyordu davetten. Nedeni de iri yar bir kadn olan
Bayan Ainsworth'un tatl bir glmsemeyle ona dnp, "Ama ben sizin Bay Francn'un orta olduunuzdan yle emindim ki!" deyiiydi.
"Firmann ad Francon & Heyer, tabii. Ne kadar dikkatsizim! Bir tek
zr ileri srebilirim, henz orta deilseniz bile kesinlikle orta

159/1067

olmay hak ediyorsunuz!" Ofiste hayat her zamanki gibi srp gitmekteydi. Her eyin iyi gittii dnemlerden birini yayorlard.
Ainsworth davetinden ksa sre sonra bir sabah, Francon'un ofise
sinir iinde geldiini grmek, Keating'i bu yzden pek artt.
Francon, Keating'e elini sabrszca sallayp, "ff, bir ey yok," dedi.
"Hibir ey yok." izim odasnda Keating herkesin kafa kafaya vermi
New York Banner'n bir sayfasna bakmakta olduklarn fark etti.
Sulu bir ilgiyle okuyorlard gazetede yazlanlar. Bir tanesinden tatsz
bir gl ykseldiini duydu. Onu grdklerinde, gazete bir rpda ortadan yok oldu. Fazla hzl. Keating pek ilgilenmedi. Bir mteahhidin
adam onu odasnda bekliyordu. Daha postay amamt. Onaylamas
gereken tasarmlar da vard.
saat getiinde, youn randevular arasnda o gazete olayn
tmyle unutmutu. Kendini ok hafif hissediyordu. Kafas netlemi,
kendi enerjisinden ba dnmeye balamt. Yeni bir tasarm iin ofis
ktphanesine bavurmas gerektiini dnd. Tasla tipin en iyi
rnekleriyle karlatrmak istiyordu. Odasndan kt, slk ala ala,
tasla elinde sallayarak yrmeye balad.
lk hzla resepsiyon salonunun ortasna kadar vardnda znk diye
durdu, taslak ne doru savruldu, sonra geri sallanp Keating'in dizlerine arpt. Byle durmasnn hi yakk almayacak bir hareket
olduunu ok iyi biliyordu.
Parmakln nnde gen bir kadn durmu, resepsiyon memuruyla
konuuyordu. ncecik vcudu, normal insan vcuduna uymayacak
leklerdeydi. izgileri fazla uzun, t diye krlacakm gibiydi. Bu
durum yle abartlyd ki, gen kadn stilistik bir resme benziyordu.
Onun yannda normal bir kadn hantal ve garip kalrd. Sade bir gri
tayyr giymiti. O tayyrn ciddi duruuyla gen kadnn grn
arasndaki eliki, bilerek yaratlm bir eydi ve ok arpcyd. Ama
ok da zarifti. Gen kadn bir elinin parmak ularn parmakla
dayamt. ncecik elinin kavisi uzanp kolunun soylu izgisiyle
birleiyordu. Ela gzlerinin biimi oval deildi. Alt ve st snrlar

160/1067

kirpiklerle izilmi, dikdrtgen biiminde iki kesik gibiydi. Souk bir


dinginlii, zarif ama yaramaz bir az vard. Yznde, ak altn rengi
salarnda, tayyrnde sanki hi renk yoktu da, renk gereinin
snrnda saylabilecek bir ima vard yalnzca. Bunun karsnda gerekler baya gzkyordu. Keating hi kprdamadan durdu.
Sanatlarn gzellikten sz ederken ne demek istediklerini ilk defa
anlyordu.
"Onu greceksem imdi grmek zorundaym," diyordu gen kadn,
resepsiyon grevlisine. "Bana gelmemi syledi. Tek bo zamanm da
bu." Emir veriyor deildi. Sesinin emir tonuna brnmesine gerek
yokmu gibi konuuyordu.
"Evet, ama ..." derken resepsiyoncunun santral makinesinde bir k
yand. Kadn fii telala takt. "Evet, Bay Francon ..." Dinledi, ban
sallad. Rahatlam gibiydi. "Peki, Bay Francon." Konua dnd, "Ltfen hemen girin," dedi.
Konuk dnd, merdivenlere doru ilerlerken Keating'e bakt,
yanndan geti. Gzleri Keating'in zerinden hi durmakszn kaymt. Bir etki Keating'i o sersemletici hayranlktan kurtarverdi.
Gen kadnn gzlerini grmeye vakit bulmutu bu arada. O gzler
kuku dolu, biraz da hor gren gzlerdi. Ama Keating'in zerinde
braktklar etki buz gibi zalim bir etkiydi.
Yukarya kan ayak seslerini duydu, sonra o duygu geti, geriye yalnz hayranlk kald. Hevesle resepsiyoncuya yaklat.
"Kimdi o? diye sordu.
Kadn omuz silkti.
"Patronun kk bebei," dedi.
"Adamdaki ansa bak!" diye homurdand Keating. "Demek benden
saklyordu."
"Yanl anladnz," dedi kadn souk bir sesle. "Patronun kz o.
Dominique Francon."

161/1067

Keating," Yaa," dedi. "Aman, Tanrm!"


"yle mi?" Kadnn sesi alaycyd. "Bu sabahki Banner' okudunuz
mu?"
"Hayr. Neden?
"Okuyun."
Santralde yine ziller almaya balad, kadn ona arkasn dnd.
Keating bir ocuk yollayp Banner gazetesi aldrd, aceleyle Dominique Francon'un imzasn tayan "Eviniz" kesini at. Son zamanlarda nemli New Yorklularn evlerini tarif etmeye balayan bu stunun ok baarl olduunu duymutu. Geri Dominique Francon'un
alan ev dekorasyonuydu ama arasra mimari eletirilere de kalkyordu. Bugnk yaznn konusu da Bay ve Bayan Dale Ainsvorth'un
Riverside yolundaki eviydi. Keating o stunda daha baka pek ok
eyler arasnda u satrlar da okudu:
"Altn rengi mermerden ahane bir lobiye giriyorsunuz, buray
Hkmet Kona ya da Byk Postane sanyorsunuz, ama deil. Yine
de her eyi var: Stunlar zerinde duran asmakat da, guatrl merdivenleri de, sallanan deri kemerlere benzeyen garlandlar da. Oysa deri
deil onlar, mermer. Yemek odasnda harikulade bir tun kap var,
ama yanllkla tavana konmu. zeri taptaze tun zmlerle dolu.
Duvar panolarndan l rdekler ve tavanlar sallanyor. Havu, petunya ve fasulye demetleri arasnda. Bunlar gerek olsayd hi de gzel
durmazd bence. Ama kt aldan yaplm taklitler olduklar iin,
mesele yok ... Yatak odas pencereleri bir tula duvara bakyor. Pek
dzgn bir duvar da deil. Ne olacak? Yatak odasn kimse grmez
naslsa. n pencereler bol bol k alacak kadar geni. Darda duran
mermer Eros heykellerinin ayaklarn grebiliyor.
Eros'lar besili. Sokaktan bakldnda, o ciddi granitin zerinde
gzel bir manzara oluturuyorlar. Gzel olmasna gzeller de, yamurun yap yamadn anlamak iin pencereden her baknzda

162/1067

gamzeli ayak tabanlar grmek sinirinize dokunursa, o zaman durum


deiir. Tabii bundan bkarsanz, kp nc katn penceresinden
bakabilirsiniz. O zaman kap girii zerindeki alnla oturmu
Hermes'in demir dkm gerisini grrsnz. Kap girii ok gzel.
Yarn da Bay ve Bayan Smythe Pickering'in evini gezeceiz."
O evi Keating tasarmlamt. Ama btn fkesine ramen,
Francon'un bunu okuyunca neler hissettiini dnd anda kkr
kkr glmekten kendini alamad. imdi Francon, Bay ve Bayan Dale
Ainsworth'un yzne nasl bakacakt? Sonra Keating evi de, gazetedeki
yazy da unuttu. Tek hatrlad, bu yazy yazan kzd artk.
Masasndan rasgele izim ald, onlar onaylatmak zere
Francon'un ofisinin yolunu tuttu. Oysa yle bir onaya hi ihtiyac
yoktu.
Francon'un kapal kapsnn dndaki merdiven sahanlnda
durdu. erden Francon'un fkeli ve aresiz bartlar duyuluyordu.
Francon yenilgiye urad zamanlar duyulurdu bu ses.
"Byle bir rezalete ne denir? Hem de kendi kzm! Senden gelecek
her eye hazrm ama bu artk hibiri gibi deil. Ne yapacam ben
imdi? Nasl aklayacam? Durumumu u kadarck dnebiliyor
musun acaba?"
Sonra Keating kzn gldn duydu. yle en, yle souk bir
glt ki, ieriye girmemenin daha iyi olacana karar verdi. Emindi
girmek istemediinden, nk yine korkmaya balamt. Gzlerini
grd anda korktuu gibi.
Dnp merdivenleri indi. Bir alt kata vardnda, onunla naslsa
tanacan dnyordu. Hem de yaknda. Artk Francon engelleyemezdi onunla tanmasn. ini bir heves sard. Yllardr Francon'un
kzn kafasnda nasl canlandrdn dnnce, rahatlayarak gld,
kafasndaki hayali gelecee dnk olarak deitirdi... oysa bir yandan
da ... onu bir daha hi grmese daha hayrl olacan belli belirsiz
hissetmekteydi.

163/1067

10
Ralston Holcombe'un hi boynu yoktu, ama enesi o konuyu zmlemeye yetiyordu. Gerdanyla enesi kesintisiz bir tek yay iziyor, yayn
ucu gsnde bitiyordu. Yanaklar pembe ve yumuackt. Yala gelen
bir yumuaklk. Ty alnm eftali kabuu gibi. Gr beyaz salar alnndan ykselip, ortaa modas bir yele gibi omuzlarna dklyor,
yakasnn arkasn kepek iinde brakyordu.
New York sokaklarnda hzl hzl yrrken banda geni kenarl bir
apka, zerinde koyu renk takm elbise, ak yeil saten bir gmlek,
beyaz brokar bir yelek, enesinin altndan fkran kocaman bir siyah
fiyonk vard. Elinde baston yerine, tepesinde som altndan bir topuz
bulunan upuzun bir abanoz sopa tayordu. Sanki koskoca vcudu uygarln gereklerine ve kt klklarna zorlukla raz olmu gibiydi.
Ama gsyle gbei bir hayli nde gidiyor, adamn iindeki ruhun
bayran dalgalandryordu.
Byle eylerinin ho grl, kendisi bir dhi olduu iindi. Ayn
zamanda Amerikan Mimarlar Dernei'nin de bakanyd.
Ralston Holcombe kurulutaki dier meslektalarnn grlerine
katlmazd. Ne i kapmaya alan bir mimar, ne de tccard. Sk sk
kesin bir dille ifade edildii gibi, idealleri olan bir adamd.
Amerikan Mimarisi'nin iren durumunu, uygulayclarnn hibir
ilkeye sahip olmayan eklektizmini hep knyordu. Onun iddiasna gre,
insanlar tarihin her dneminde, hep kendi alarnn ruhuna uygun
yaplar yapmlar, gemiten tasarmlar beenip almamlard. Tarihe
sadakat, ancak onun yasalarna uymakla mmkn olabilirdi, o yasalar
da bizden, sanatmzn kklerini kendi hayatmzn gereklerine oturtmamz bekliyordu. Yunan, Gotik ve Romanesk binalar yaplmasnn
budalalktan baka bir ey olmadn syler; modern ve ada olalm,
gnmzn tarzna uyalm diye yalvarrd. O tarz da bulmutu.
Rnesanst o tarz.

165/1067

Bunun nedenlerini ak seik anlatrd. Rnesanstan bu yana


dnyamzda tarihsel nem tayan hibir olay olmadna gre, kendimizi hl o ada yayormu gibi dnmemiz gerekir, derdi. Bundan
tr de, varlmzn tm d biimleri, on altnc yzyln byk
ustalarnn ortaya koyduu rneklere sadk kalmalyd.
Modern Mimariden sz eden, ama grleri kendisininkilerden
farkl olan bir avu insana kar hi sabr yoktu. Onlar yok sayard.
Gemiten tmyle ilgilerini kesmek isteyen insanlarn cahil
olduunu, orijinallii gzelliin zerine karmamak gerektiini
sylerdi.
Dev projelerin dnda hibir ii kabul etmezdi. Ebedi ve antsal
yaplar zerine ihtisaslamt. Bir yn antmezar ve meclis binas
yapmt. Uluslararas Fuarlar iin tasarmlar yapard.
Mistik bir gcn etkisi altnda mzik besteleyenler gibi yapard binalarn. Apansz ilhamlar gelirdi ona. Bitmi bir yapnn yass dam
zerine bir kubbe koyuverir, uzun bir panonun zerini altn yaprakl
mozaiklerle doldurur, al tandan bir n cepheyi paralayp mermerle kaplamaya kalkard. Mterileri o zaman sararp solar, kekelemeye balar, ama paralan derlerdi. O grkemli kiilii, mterilerin
hasisliiyle karlatnda onu zafere ulatrmaya yeterdi naslsa.
Adnn gerisinde, onun bir sanat olduu konusundaki seslendirilmeyen, ama ar bask yaratan inan durmaktayd. Saygnl mthiti,
Kim Kimdir kitabnda ad geen bir aileden geliyordu. Orta yaa
geldikten sonra, gen bir bayanla evlenmiti. Gelinin ailesi o kitaba
girememiti ama tonlarla paraya sahipti. Koskoca iklet fabrikasnn
vrisi, tek kzlaryd.
Ralston Holcombe imdi altm be yandayd. Arkadalar ahane
fiziine ok iltifat ettikleri iin kendiliinden yana birka ya daha
eklemeyi semiti. Bayan Ralston Holcombe ise krk iki yandayd. O
da yandan bir hayli yl karma eilimindeydi.
Bayan Ralston Holcombe, her pazar gn leden sonra zel konuklarn topland bir salonun ev sahibiydi. Arkadalarna, "Mimarlkta

166/1067

ad duyulmu kim varsa urar bize," derdi. Sonra da, "Urasalar iyi
ederler," diye eklerdi.
Mart aynn bir le sonrasnda, Keating arabasn Holcombe maliknesine doru srd. Florentine tarz bir saray yavrusuydu gittii
ev. Keating oraya "grev" gibi gidiyor, aslnda can pek istemiyordu.
nllerin dolutuu bu partilere sk sk gitmeye balad iin artk
bkp usanmt. Orada rastlayabilecei herkesi zaten tanyordu. Ama
bu sefer gitmesi gerektii kansndayd, nk Ralston Holcombe'un,
adn unuttuu bir eyalette yeni bitirdii meclis binasnn onuruna
toplanyorlard.
Hatr saylr bir kalabalk, Hotcombe'larn mermer balo salonunda
kaybolup gitmi gibiydi. Saray resepsiyonlarna yakacak salonun girintileri yutuyordu ounu. Konuklar byk bir abayla resmi grnmemeye alarak ekingen bir havada duruyor, parlak zek gsterileri
yapmaya alyorlard. Ayak sesleri mermer tabanda yanklanp durmaktayd. Uzun mumlarn alevleri, pencerelerden gelen gn yla
atyor, bu k mumlar solgun gsteriyor, mumlar da darnn
n akam rengine dntryordu. Yeni biten meclis binasnn bir
maketi, salonun orta yerindeki bir kaidenin zerine yerletirilmi,
minik ampullerle aydnlatlmt.
Bayan Ralston Holcombe, ay masasna bakanlk eder gibiydi. Her
konuk oradan geip pek narin, hemen hemen saydam bir porselen fincan iinde ayn alyor, iki yudum iip bara doru yollanyordu. ri
yapl iki garson, ortalktan ay fincanlarn toplamaktaydlar.
Bayan Ralston Holcombe, hevesli bir bayan arkadann yapt yerinde tarife gre, "Ufak tefek ama entelektel" biriydi. O minik cssesi,
iine gmd bir hzn veriyordu ona. Ama bunu telafi etmenin yollarn da renmiti. Konuabiliyordu bir kere. Ve bol bol da konuuyordu. Elbiselerini maazalarn ocuk blmnden satn alrd. Liseli
kzlara yakacak kyafetler giyer, yazlar ksa orapla dolar, mavi
damarl bacaklarn sergilerdi. nl kiilere baylrd. Hayattaki ba
amac buydu. Onlar sebatla arayp bulur, hayranlk dolu gzlerini iri

167/1067

iri ap karlarna geer, kendi nemsizliinden sz eder, byk


baarlar karsnda ne byk bir tevazu hissettiini anlatrd. lerinden biri onun lmden sonraki hayatla, zafiyet Teorisi'yle, Aztek
Mimarisi'yle, doum kontrolyle ya da sinemayla ilgili grlerini
hafife aldnda, dudaklarn bzp omuz silker, kin tutard. Pek ok
yoksul dostu vard, bunu da herkese duyururdu. Bu arkadalarndan
birinin parasal durumu biraz dzelirse, onu hemen brakr, iin iin o
kiinin bir ihanette bulunduuna inanrd. Zenginlerden byk bir
itenlikle nefret ederdi, nk onlar kendisinin tek farklln paylamaya kalkm kimselerdi. Mimarl kendi zel uzmanlk alan sayard. Asl adt Constance'd. Herkesin kendisini Kiki diye
armasnda direnirdi. Bu ad otuz yan getikten sonra semiti.
Keating, Bayan Holcomben yanndayken kendini hi rahat hissedemezdi, nk kadn ona pek bir srarla glmser, ne sylese gz krparak cevap verir, "Aman, Peter, ne yaramazsn byle sen!" derdi.
Keating'in aklndan yle bir ey gemedii halde! Ama bugn de ev
sahibesinin elini tutmu, eilerek pm, o da ona gm aydanln
gerisinden glmsemiti. Zmrt rengi kadifeden, kralielere gre bir
elbise giymiti Bayan Holcombe bugn. Salarm gm rengi bir fiyonkla toplamt. Teni gne yan ve kupkuruydu. rileen
gzenekleri burun deliklerinin iki yannda pek belli oluyordu.
Keating'e bir fincan ay uzatrken kare kesilmi zmrt yz mumun n yanstp parldatt.
Keating Meclis Binas'na hayranln belirttikten sonra maketi incelemek zere oradan ayrld, gidip kaidenin nnde uygun bir sre
boyunca durdu, elindeki scak iecekle dudaklarn yakp kavurdu.
Holcombe gzlerini hi makete evirmedii halde, gidip onu inceleyenlerin hibirini gzden karmyordu. Yaklap Keating'in omzuna bir
aplak indirdi, genlerin Rnesans'taki gzellii renmesiyle ilgili uygun bir eyler mrldand. Keating daha sonra ortalkta dolap birka
kiiyle hevessiz biimde el skt, kolundaki saate bakt, buradan ne
zaman kaabileceini dnd. Ama tam o srada birden durdu.

168/1067

Byk bir kemerin gerisindeki kk ktphanenin bulunduu


tarafta, yannda delikanlyla, Dominique Francon durmaktayd.
Bir stuna dayanm, elinde bir kokteyl barda tutuyordu. Siyah
kadife bir tayyr giymiti. Ik geirmeyen bu kaln kuma, ellerinin,
boynunun, yznn teninden serbeste yaylan aydnl kestii iin
onu gerek dnyaya ivilemi gibiydi. Elindeki bardan kristalinden
bir k bir an iin yansd. Sanki o bardak, gen kadnn tenine tutulmu bir mercekti.
Keating hemen yerinden frlad, kalabaln arasnda Francon'u
buldu.
Francon neeli bir sesle, "Vaay, Peter!" dedi. "Sana bir iki alaym
m?" Sonra sesini ksarak, "Pek bir eye benzemiyor ama Manhattanlar fena deil," diye ekledi.
Keating, "Hayr, teekkr ederim," dedi.
Francon makete doru gzn krparak, "Laf aramzda, berbat bir
ey, deil mi?" diye fsldad.
"Evet," dedi Keating. "Boyutlar pek sefil ... o kubbe de Holcombe'un
surat sanki. Damn zerinde, doan gnein taklidini yapmaya
alyor." Ktphanenin tam karsndaydlar. Keating'in gzleri,
siyahl kza dikilmi, Francon'un oraya dikkat etmesini bekliyordu.
Baylyordu Francon'u tuzaa drmeye.
"Ya plan! Plan! kinci kata baktn m ... aaa!" Francon durumu
kavrayverdi.
nce Keating'e, sonra ktphaneye, sonra yine Keatng'e bakt.
"Eh, sonradan beni sulama," dedi sonunda. "Kendin istedin. Haydi,
gel."
Birlikte ktphaneye girdiler. Keating terbiyeli terbiyeli durdu, ama
gzlerine pek de edepli saylamayacak ar youn baklar yerletirdi.
Francon bu arada hi de inandrc olmayan bir neeyle glyordu.

169/1067

"Dominique, hayatm! Tantrabilir miyim? Bu Peter Keating, benim sa kolum. Peter ... Kzm."
Peter yumuak bir sesle, "Naslsnz?" dedi.
Dominique ciddi bir tavrla eilip onu selamlad.
"Sizinle tanmay yle uzun sreden beri bekliyordum ki, Bayan
Francon."
Dominique, "Bu ilgin olacak," deyiverdi. "Bana nazik davranmak
isteyeceksiniz tabii. Ama bu hareketiniz hi de diplomatik bir ey
olmayacak."
"Ne demek istiyorsunuz, Bayan Francon?"
"Babam bana ok kt davranmanz tercih ederdi. Babamla pek
geinenleyiz."
"Ama Bayan Francon, ben ..."
"Drstlk gsterip size bunu batan sylemem gerek. Belki baz
sonular karrsnz." Keating'in gzleri Francon'u aryordu ama
Francon ortadan kaybolmutu. "Hayr," dedi Dominique yavaa.
"Babam bu ileri hi iyi beceremiyor. Pek belli ediyor. Beni
tantrmasn ondan siz istediniz. Ama bana belli etmemeliydi. Neyse,
ziyan yok. Madem ki ikimiz de kabul ediyoruz, mesele kalmyor.
Oturun."
Bir kanepeye yerleti, Keating de sz dinleyip yanna oturdu.
Dominique'in aslnda pek tanmad delikanllar birka dakika orada
oyalanp sze karma frsat beklediler, bo bo glmsediler, sonra
da uzaklatlar. Keating rahatlayarak, bu kzn pek de korkulacak bir
yan olmadm dnd. Azndan kan szlerle, onlar syleyiindeki masum hava arasna rahatsz edici bir eliki vard, o kadar.
Keating hangisine inanacan pek bilemiyordu.
"Tanmay benim istediimi itiraf etmem gerek," dedi. "Zaten belli,
deil mi? Kim istemezdi ki? Ama karacam sonularn belki de
babanzla hi ilgisi olmayabilecei gelmiyor mu aklnza?"

170/1067

"Sakn bana ok gzel ve zarif olduumu, tandnz insanlarn


hibirine benzemediimi, bana k olmaktan ok korktuunuzu
sylemeye kalkmayn. Sonunda syleyeceksiniz naslsa, ama imdilik
erteleyelim. Onun dnda, sanrm ok iyi anlaacaz."
"Ama her eyi ok zorlatracaksnz, deil mi?"
"Evet. Babamn sizi uyarmas gerekirdi."
"Uyard."
"Onu dinlemeliydiniz. Babama dikkat edin. Onun sa kollarndan o
kadar ounu tandm ki, yava yava kukulanmaya balyordum.
Ama siz kalc olan ilk sa kol oldunuz. Daha da kalc olacaa benziyorsunuz. Hakknzda ok ey duydum. Tebrikler."
"Yllardr sizinle tanmak istiyordum. Gazeteye yazdnz hep okuyorum. Hem yle bir ..." Sustu. Bunu sylememesi gerektiini fark etmiti. Hele susmas, daha da beter olmutu.
"yle bir ne?" diye sordu Dominique.
"yle bir zevkle okuyorum ki!" diye bitirdi szn Keating. nallah
Dominique konuyu burada brakr, diye umuyordu.
"Ha, evet," dedi gen kadn. "Ainsworth'larn evi. Oray siz tasarmlamtnz. zgnm. Arasra bir drstlk tutkusuna kaplrm. Bu
seferkinde de kurban siz oldunuz. Pek sk olmaz. Dnk yazm okudunuzsa, grmsnzdr."
"Okudum. Hem ben de sizin rneinizi izleyip ak konuacam.
Bunu ikyet olarak almayn. nsan kendisini eletirenlerden hi
yaknmamal. Ama aslnda bizi haladnz sebeplere bakarsak,
Holcombe'un Meclis Binas hepsinden ok daha kt. Neden dn onu
yle gklere kardnz? Mecbur muydunuz yoksa?"
"Beni gznzde bytmeyin. Tabii ki mecbur deildim. Gazetedekiler bir ev dekorasyonu kesinde ne yazdma aldr ederler
mi sanyorsunuz? Hem zaten meclis binalar hakknda yaz
yazmamam gerekir benim. Dekorasyondan skldm da onun iin
yazdm."

171/1067

"O halde neden vdnz Holcombe'u?"


"nk o bina yle irkin ki, ona atmak, doruun tesindeki inie
gemek gibi olur. Gklere karmak daha elenceli, diye dndm.
yle de oldu."
"Byle mi yaparsnz bu ileri?"
"Byle yaparm. Ama benim kemi hi kimse okumaz. Ancak evlerini dekore edecek paraya sahip olmayan ev kadnlar okur. O zaman da
nemi kalmyor."
"Ama siz aslnda mimarlkta neyi beeniyorsunuz?"
"Ben mimarlkta hibir eyi beenmiyorum."
"Ama buna inanmayacam biliyorsunuzdur. Sylemek istediiniz
hibir ey yoksa, neden yazyorsunuz o zaman?"
" olsun diye. Yapabileceim dier eylerden daha iren bir ey
yapm olmak iin. Hem de daha elenceli."
"Hadi canm, iyi bir sebep deil bu."
"Benim hibir konuda iyi bir sebebim olmad."
"Ama iinizden zevk alyor olmalsnz."
"Alyorum. Aldm gremiyor musunuz?"
"Biliyor musunuz, aslnda imrendim size. Wynand Gazeteleri gibi
muhteem bir kuruluta alyorsunuz. lkenin en byk kuruluu.
En iyi yazarlar elinde tutuyor ve ..."
Dominique sr verecekmi gibi ona doru eildi, "Bakn," dedi. "Size
yardmc olaym. Babamla yeni tanm olsaydnz, o da Wynand
Gazeteleri'nde alyor olsayd, bu sznz uygun bir sz olurdu. Ama
bana sylemek ayn ey deil. nk zaten bunu sylemenizi beklerim
ve beklediim eyleri duymaktan da holanmam. Bana Wynand
Gazeteleri'nin iren, plk bir kt yn olduunu, tm yazarlar
bir araya gelse be para etmeyeceini syleseniz daha ilgin olurdu."
"yle mi buluyorsunuz?"

172/1067

"Asla. Ama benim houma gideceini sandklar eyleri syleyenlerden hi holanmam."


"Teekkr ederim. Yardmnza gerekten ihtiyacm olacak. Bugne
kadar hi karma ... Yo, tabii, bunu sylememi istemezsiniz. Ama gazete konusunda doru sylyordum. Gail Wynand'a her zaman hayranlk duymuumdur. Hep tanmak istemiimdir. Nasl biri?"
"Austen Heller'in dedii gibi... Zarif bir it."
Keating yzn buruturdu. Austen Heller'in bunu nerede
sylediini hatrlyordu. Koltuun kenarndan aaya sallanan zarif
ele bakarken, Catherine'in ans pek hantal ve pek baya gzkyordu
gzne.
"Ama kendisi, kii olarak nasl?" diye sordu.
"Bilmiyorum. Onunla hi karlamadm."
"Karlamadnz m?"
"Hayr."
"Ah, ok ilgin biri diye duyuyorum."
"Ona kuku yok. Canm yozlamlk istedii gn, belki grrm
onunla."
"Toohey'i tanyor musunuz?"
"Haa!" Keating onun gzlerinde demin de grd eyi grd, sesindeki o tatl nee hi houna gitmedi. "Ha, Ellsworth Toohey. Tabii
tanyorum. Harikadr. Onunla konumaktan her zaman zevk alrm.
Drt ba mamur bir alak."
"Ama Bayan Francon! Byle syleyen ilk insan ..."
"Sizi oka srklemeye almyorum. Ciddi sylyorum. Ona
hayranlk duyarm. yle eksiksiz ki! Bu dnyada herhangi bir eit
kusursuzlua, drt ba mamurlua rastlamak zor, yle deil mi? Bu
adam yle ite. Kendi trnde gerekten drt ba mamur. Baka
herkes eksik, bitmemi, yle ok paraya blnm ki, paralar
birbirine uymaz olmu. Ama Toohey yle deil. Yekpare bir kaya o.

173/1067

Bazen dnyaya kzdmda, onu dnp avuntu buluyorum. cm


alnacak naslsa, diyorum. Hak ettiini bulacak bu dnya ... nk Ellsworth Toohey var."
"Neyin c alnsn istiyorsunuz?"
Dominique ona bakt, gzkapaklar bir an iin ykseldi, gzleri dikdrtgen olmaktan kt, yumuak ve duru grnd.
"Bu ok zeki bir szd," dedi. "lk sylediiniz zeki sz bu oldu."
"Neden?"
"nk azmdan kan bir yn zrvann arasndan neyi semeniz
gerektiini bildiniz. Bu durumda, size cevap vermem gerekir. c alnacak hibir eyim olmaynn c alnsn istiyorum. imdi artk Ellsworth Toohey'den konualm."
"Dorusu herkes onun bir tr aziz olduunu sylyor. Katksz bir
idealist. Asla kertilemeyen ve ..."
"O doru. Basit bir rveti ok daha gvenli olurdu tabii. Ama Toohey insanlar iin bir denekta saylr. nsanlar onun hakknda ne
dndklerine gre snflandrabilirsiniz."
"Neden ama? Ne demek istiyorsunuz?"
Dominique koltuunda arkasna yasland, kollarm dizlerine doru
uzatp bileklerini bkt, avularn yukarya evirdi, iki elinin parmaklarn kenetledi, rahat bir sesle gld.
"Bir ay partisinde tartma konusu edilecek kadar nemi yok. Kiki
hakl. Beni grmekten nefret eder, ama arasra davet etmek zorunda
kalr. Ben de gelmeden edemem, nk beni istemedii o kadar belli
ki! Biliyor musunuz, Ralston'a bu akam, yapt Meclis Binas
hakknda aslnda neler dndm syledim, ama bana inanmad.
Srtp bana ok cici bir kz olduumu syledi."
"yle deil misiniz?"
"Ne?"

174/1067

"ok cici bir kz deil misiniz?"


"Hayr. Bugn -deilim. Sizi iyice tedirgin ettim. imdi telafi edeyim. Hakknzda ne dndm syleyeyim, nk o konuda hayli
kayglanacaksnz. Bence siz zeki, tehlikesiz, kafasndan geenleri belli
eden, olduka hrsl birisiniz ve baarya da ulaacaksnz. Holandm
sizden. Babama sa kolunu onayladm syleyeceim. Yani patronun
kzndan korkmanz iin hibir neden yok. Ama aslnda babama hibir
ey sylemesem daha iyi olur, nk benim tavsiyelerim ona ters etki
yapar."
"Ben de size hakknzda dndm eylerden birini syleyebilir
miyim?"
"Tabii. stediiniz kadarn."
"Benden holandnz sylemeseydiniz daha iyi olurdu. O zaman
bunun doru olma ihtimali artard."
Dominique gld.
"Onu anlayabiliyorsanz, ok iyi geineceiz demektir," dedi. "O zaman doru bile olabilir."
Arkn altnda, elinde ikisiyle Gordon L. Prescott belirdi. Gri takm
elbisesinin iine, gm rengi, yn rg dik yakal bir kazak giymiti.
ocuksu yz yeni ykanm gibi grnyordu. Yine her zamanki gibi
sabun, di macunu ve ak hava etkisi yanstyordu.
Kadehini havada sallayarak, "Dominique, tatlm!" diye bard.
Ardndan kestirmeden, "Merhaba, Keating," diye ekledi. "Dominique,
nerelerde saklanyordun sen? Demin burada dediler, seni bulmak iin
canm kt!"
"Merhaba, Gordon." Dominique'in bunu syleyiinde hibir nezaketsizlik yoktu. Terbiyeli sesinde gcenecek bir ey bulmak gt. Ama
Gordon'un o cokulu patlamasna cevap olarak gelince, bu ses lmcl
bir kaytszlk yanstr gibi olmutu. Sanki iki ses, Dominique'den
gelen aalamann ezgili ipliinin evresine kulakla duyulur biimde
dolanyormu gibi.

175/1067

Prescott hi farkna varmad. "Hayatm, her grmde daha


gzelsin," dedi. "nsana mmknm gibi gelmiyor."
"Yedinci kere," dedi Dominique.
"Ne?"
"Yedinci keredir benimle karlatnda ayn eyi sylyorsun, Gordon. Sayyorum."
"Sen hi ciddi olamazsn, Dominique. Hi de olamayacaksn."
"Olabiliyorum, Gordon. Demin urada arkadam Peter Keating'le
ok ciddi bir konuma yapyordum."
Biraz tedeki bir kadn, Prescott'a el sallad, o da bu bahaneden
yararlanp kat. Pek budala durumuna dmt. Keating'e gelince,
Dommique'in arkada Peter Keating'le konumaya devam etmek iin
bir baka erkei uzaklatrmasna baylmt.
Ama Dominique'e dndnde, o tatl bir sesle sordu. "Neydi
konutuumuz konu, Bay Keating?" Ardndan gzleri byk bir ilgiyle
salonun kar tarafna, viski bardann zerine doru ksrp duran
ufak tefek, clz bir adama dnd.
"eyi konuuyorduk ..." dedi Keating.
"Ah, Eugene Petringill gelmi. Benim byk favorim. Eugene'e merhaba demem art."
Ayaa kalkm, uzaklayordu. Yrrken vcudu arkaya doru
bklm gibiydi. Yetmilik irkin ihtiyara doru gitmekteydi.
Keating kendisinin de Gordon L. Prescott'un snfna sokulup sokulmadn anlayamad gibi, bunun bir rastlant olup olmadn da
bilemiyordu.
stemeye istemeye balo salonuna dnd, kendini zorlayp konuk
gruplarn dolat, biraz sohbet etti. Kalabaln arasndan szlen,
arasra durup konuan Dominique Francon'u izliyordu. Dominique bir
daha dnp ona bakmamt. Keating onunla ilikisinde baarl m
oldu, sefil bir yenilgiye mi urad, anlayamyordu.

176/1067

Dominique oradan ayrlrken kapda bulunmay baard.


Gen kadn durup ona ok gzel bir glmseme sundu.
Daha Keating azm aamadan, "Hayr," dedi. "Beni evime
brakamazsnz. Arabam bekliyor. Yine de teekkr ederim."
O kp gitti, Keating kapda durakald. aresizlik iindeydi.
Yznn kzarmakta olduuna inanyor, fkeden kuduruyordu.
Omzuna yumuak bir elin dokunduunu hissetti, dndnde
yannda Francon'u grd.
"Eve mi gidiyordun. Peter? Seni brakaym m?"
"Senin yedide kulpte olman gerekiyor sanyordum."
"Aman, ziyan yok. Biraz ge kalsam da olur. Seni evine kadar
brakrm, sorun deil." Francon'un yznde garip ve amal bir ifade
vard. O yzde pek rastlanmayan bir ifade. Zaten yakmyordu da.
Keating sessizce onun peinden yrd. Bundan bir tr zevk almaktayd. Francon'un arabasnn o rahat ve lo koltuklarna yerletiklerinde hi azn amad.
"Eeee?" dedi Francon kapkaranlk bir sesle.
Keating glmsedi, "Sen domuzun tekisin, Guy. Elindekinin deerini bilmiyorsun. Neden sylemedin bana? mrmde grdm en
gzel kz o."
Francon hi keyifsiz, "Ha, evet," dedi. "Belki de sorun o."
"Ne sorunu? Sen nerede sorun gryorsun ki?"
"Onu aslnda nasl buldun, Peter? Grnn bo ver. Gzellik ne
kadar abuk unutulur, aarsn. Kendisi hakknda ne dnyorsun?"
"ey, bence bir hayli karakter sahibi."
"Hafifleterek sylediin iin teekkr ederim."
Francon son derece skkn ve sessizdi. Sonunda sesinde pek garip
bir umut noktacyla konutu:

177/1067

"Biliyor musun, Peter, ok ardm. Size bakyordum. Onunla hayli


uzun konutun. ok garip. Sana bir zehirli espri yapp hemen uzaklaacak sanyordum. Belki sen her eye ramen geinebilirsin onunla.
Dominique'le ilgili bir yargya varlamayacana karar verdim. Belki ...
biliyor musun. Peter, sana sylemek istediim aslnda u: Ona kt
davranman isteyeceim konusunda sylediklerine aldrma."
Bu szn o ar drstl ylesine gl imalar tayordu ki,
Keating'in dudaklar slk alacak gibi toparland, ama tam vaktinde
kendini tutmay baard. Francon devam etti: "Ona kt davranman
hi istemem."
Keating sitem edermi gibi bir sesle, "Bak Guy, yle kamaman
gerekirdi," dedi.
"Onunla nasl konumam gerektiini hibir zaman renemedim."
ini ekti. "Asla renemedim. Nesi var, anlayamyorum, ama bir
zoru var. Normal insanlar gibi davranmyor. Biliyorsun, sosyal yaam
eitimi veren iki okuldan kovuldu. niversiteyi nasl oldu da bitirdi,
aklm ermiyor. Ama drt yl boyunca gelen postay amaktan hep
korktum. Mutlaka gelecek olan o haberi bekledim hep. Daha sonra, eh,
kendi ayaklar zerine bastnda bu i biter, artk ona kayglanmak
zorunda kalmam, diye dndm. Oysa imdi her zamandan beter
oldu."
"Kayglanacak ne buluyorsun?"
"Bulmuyorum. Bulmamaya alyorum. Onu dnmek zorunda
kalmadm, zamanlar seviniyorum. Elimden gelmiyor, ben onun babas olabilecek biimde yaratlmamm. Ama bazen de, her eye ramen bu benim sorumluluum, diye dnyorum. Tanr da biliyor ya,
bu sorumluluu istemiyorum. Ama yine de var. O konuda bir eyler
yapmam gerekiyor. Yapacak baka kimse yok ki!"
"Seni korkutmasna izin vermisin, Guy. Oysa korkacak hibir ey
yok."

178/1067

"yle mi dersin?"
"Yok tabii."
"Belki de onu ynetebilecek erkek sensin. Onunla tantna artk
piman deilim. Oysa tanman istemiyordum, biliyorsun. Evet,
sanrm onu idare edebilecek tek erkek sensin. Sen ... sen ok
kararlsn. Deil mi, Peter? Bir eyi istediin zaman ok kararl davranrsn, deil mi?"
Keating tek kolunu dikkatsiz bir havada evirerek, "Eh, pek sk
korkmam," dedi.
Sonra koltuunda arkasna yasland. Yorgunmu gibi. Sanki demin
duyduu nemli bir ey deilmi gibi. Yolun geri kalan boyunca hi
konumad. Francon da sessiz kald.
"ocuklar," dedi John Erik Snyte. "Bu ite hi ekingenlik gstermeyin. Bu yl gelen ilerin en nemlisi. Fazla para getirmez, onu anlyorsunuzdur, ama prestiji mthi, salayaca ilikiler mthi! Bu seferkini biz kaparsak, o kodaman mimarlar yemyeil kesilecek! Bakn,
Austen Heller bana kendi azyla, denedii nc firma olduumuzu
syledi. Kodamanlarn ona satmak istedii eyleri kabul etmiyormu.
Bu durumda, i size kalyor, ocuklar. Biliyorsunuz ite, farkl bir ey.
Ama zevkli olsun. Deiik. Artk elinizden geleni yapn."
Be tasarmcs, karsnda yarm daire olmu, oturuyorlard.
"Gotik"in cam sklm gibiydi. "Mteferrik" de daha batan cesaretini
kaybetmie benziyordu. "Rnesans" tavanda yryen bir sinei izleyip
durmaktayd. Roark sordu:
"Kendisi tam ne dedi, Bay Snyte?"
Snyte omuz silkti, Roark'a elenen baklarla bakt. Sanki Roark'la
ikisi bu yeni mteriyle ilgili utan verici bir srr paylayorlarm gibi.
O srrn ne olduunu sylemek gereksizmi gibi.
"Pek anlam tayan eyler sylemedi dorusu, ocuklar," dedi. "Anlatmak istediklerine uygun kelimeleri bulamyordu. Oysa gazetelerdeki
yazlarnda dile ne kadar hkimdir! Mimarlk konusunda pek bir ey

179/1067

bilmediini itiraf etti. Modern mi, Period mu istediini sylemedi.


Kendine ait bir ev istediine dair bir eyler geveledi, uzun sre yle bir
ev yaptrmakta kararsz kaldn, nk btn evlerin ayn gibi gzktn, hepsinin de ok irkin olduunu, insanlarn neden ev hevesine
kapldn hi anlayamadn, ama yine de sevebilecei bir eve sahip
olma fikrinden vazgeemediini syledi. 'Bir anlam olan bir bina'
dedi, ama anlamn ne olacan ve nasl ifade edileceini hi
bilmediini kabullendi. Syledikleri aa yukar bu kadard. Pek fazla
bilgi verdi saylmaz. Austen Heller olmasa, tasarm sunmay bile kabul
etmezdim. Ama bu szlerin anlamsz olduu bir gerek. Ne oldu,
Roark?"
"Hi," dedi Roark.
Austen Heller'n eviyle ilgili ilk toplant bu kadarla son buldu.
Ayn gnn akam saatlerinde Snyte be tasarmcsn trene bindirip
Connecticut'a, Heller'n setii arsaya gtrd. Hi ilgin olmayan bir
kyn mil dndaki ssz kayalk kyda durdular. Sandvi ve fstk
yiyor, denizin tam kenarndan yukarya doru dimdik, sarp, krk kayalardan olumu bir duvar gibi ykselen tepeye bakyorlard. Kayalar
denizin yzeyine tam doksan derecelik bir ayla inmekteydi.
"te," dedi Snyte. "unun tepesi." Elindeki kalemi havada evirdi.
"ok zor, ha?" ini ekti. "Ona daha saygn bir yer nermeye altm,
hi houna gitmedi, ben de sesimi kestim." Kalemi tekrar evirdi. "Evi
orada istiyor. Kayann tam tepesinde." Kalemin kurunuyla burnunun
ucunu kad. "Evi biraz geriye ekip kayay manzara diye kullanmay
nerdim, onu da beenmedi." Silgiyi dilerinin ucuyla srd. "O tepedeki dinamit ve tesviye ilerini bir dnsenize!" Kalemin kurunuyla trnann iini temizledi, orada kara bir izgi halinde iz
oluturdu. "Eh, ite bu kadar... Tan gradna, kalitesine bakn. Zor bir
yaklam olacak ... tahliller, fotoraflar hep ofiste. eyy ... kimde sigara
var? ... bence burada yapabileceimiz baka bir ey yok. stediiniz zaman size yardmc olur, nerilerde bulunurum ... evet... saat katayd
u lanet olas tren?"

180/1067

Bylece be tasarmc ie koyuldular. Drt tanesi hemen izim masalarnn bana kotular. Roark o arsann bulunduu yere tek bana,
defalarca gitti geldi.
Roark bu ofiste geirdii be ay, arkasnda uzanm koca bir boluk
olarak gryordu. Kendine neler hissettiini sorsa, pek bir cevap bulamazd. Bilebildii ancak, o aylardan hibir ey hatrlamadyd.
izdii tasarmlarn herbirini hatrlyordu. Kendini zorlaa, sonradan o izimlerin bana neler geldiini de hatrlayabilirdi. Ama byle
bir abas yoktu.
O izimler arasnda hibirini, Austen Heller'n Evi kadar
sevmemiti. Bir akam herkes gittikten sonra izim odasnda tek
bana, ge saatlere kadar kald. Tek elini alnna dayam, tekini
yanna sarktm durumda otururken parmak ularna kan oturup uyuma yarattn fark etti. Pencerenin dndaki k nce koyu lacivert,
sonra ak gri oldu. izimlere bakt yoktu Roark'un. i bombotu
sanki. Kendini ok yorgun hissediyordu.
izimlerdeki ev sanki Roark tarafndan deil de, zerinde durduu
kaya tarafndan tasarmlanmt. Sanki o kaya bym, kendini
tamamlam, bunca yldr bekledii amaca ulamt. Ev de altndaki
kaya gibi krk dzlemlerden olumaktayd. Kaya nasl ykseliyorsa, o
da yle ykseliyordu. Adm adm kitleler halinde. Sonra o kitlelerin
hepsi uyumlu bir btn halinde birleiyordu. Duvarlar alttaki kayann
tpks olan granittendi. Dey izgilerini yukarya doru uzatm gibiydiler. Betondan dklm, geni kntlar yapan taraalar, aadaki
deniz gibi gm rengiydi. Onlar da dalgalarn ve dmdz ufuk izgisinin uzants gibiydiler.
Dierleri yeni gne balamak zere ofise geldiklerinde, Roark hl
masasnda oturuyordu. Az sonra izimler Snyte'n ofisine gnderildi.
ki gn sonra, Austen Heller'a sunulmak zere John Erik Snyte
tarafndan seilen son tasarm, inli ressam tarafndan hazrlanm,
zerinde pelr peesiyle bir masann zerine konmutu. Ev Roark'un
eviydi. Rakipleri saf d kalmt. Roark'un eviydi ama, duvarlar artk

181/1067

krmz tuladand, pencereleri geleneksel boyutlara indirilmi, yeil


pancurlarla donatlmt, denize doru knt yapan iki kanat atlm,
ndeki koca taraann yerine ufack, demir parmaklkl bir balkon yerletirilmiti. Evin giri kaps artk yonik stunlarla, alnlklarla, hava
bacasn tayan bir kk kuleyle sslenmiti.
John Erik Snyte masann yannda, ayaktayd. ki elini izimin zerinde iki yana amt ama ona hi dokunmuyor, o zarif renklerin bakr
saflm bozmak istemiyordu.
"Bay Heller'n kafasndaki de buydu, eminim," dedi. "Baya iyi...
evet, adamakll iyi ... Roark, son taslan yannda sigara imeyin diye
ka kere syledim! Uzakla biraz. Kl dkeceksin zerine."
Austen Heller'n on ikide gelmesi bekleniyordu. Ama on bir buukta
Bayan Symington habersiz kageldi, derhal Bay Snyte'la grmek istediini syledi. Bayan Symington, dedii dedik bir zengin duldu. Bay
Snyte tarafndan tasarmlanm yeni evine tanal pek ksa bir sre
gemiti. Snyte ayrca kadnn erkek kardeinden bir apartman ii de
bekliyordu. Onu kabul etmese olmazd. Eilerek karlad, odasna
buyur etti. Kadn odaya girer girmez, ktphanenin tavannn atladn, salondaki pencere camlarnda da srekli buharlanma
olduunu belirtti. Snyte hemen bamhendisini artt, ikisi birlikte
ayrntl aklamalara, zr dilemelere, mteahhitlere kfrler
yadrmalara giritiler. Snyte'n odasndaki zil alp Bay Austen
Heller'n geldii duyurulduunda, Bayan Symington pek szlerine ara
vermek niyetinde deil gibiydi.
Ne Bayan Symington'dan gitmesini istemek mmknd, ne de
Austen Heller bekletilebilirdi. Snyte bu sorunun zmn, kadm
mhendisin sakinletirici szleriyle ba baa brakp, ksa bir sre iin
izin istemekte buldu. Resepsiyon salonuna kp Hellern elini skt,
"Acaba izim odasna gelir miydiniz. Bay Heller?" dedi. "Orada k
daha iyi. izim sizi bekliyor. Onu kprdatmay gze alamadm."
Heller bundan gocunmad. Snyte'n pei sra, uysal admlarla izim
odasna yrd. ngiliz tviti giymi, uzun boylu, geni omuzlu bir

182/1067

adamd. Salar kum rengi, yz kare biiminde, sakin gzlerinin


evresi saysz buruuklarla doluydu.
izim inli Ressam'n masasnda durmaktayd. Ressam hemen sessizce geri ekildi. Bitiikteki masa Roark'undu. Roark, mteriye arkas
dnk oturmu, nndeki ie eilmiti. Dnp bakmad. Snyte burada
alanlara, ieriye mteri getirdii zaman akl kartrmamalarn
retmiti.
Snyte'n parmaklar pelr peeyi kaldrd. Sanki bir gelinin duvan
kaldryordu. Sonra bir adm geri ekilip Heller'n yzn incelemeye
koyuldu. Heller eilip dikkatli baklarla bakt, uzun sre bir ey
sylemedi.
Sonunda, "Bakn, Bay Snyte," diye sze balad. "Bakn, bence..."
Sonra sustu.
Snyte sabrla bekliyordu. Engellemek istemeyecei bir eyin yaklamakta olduunu sezmiti.
Heller birdenbire yumruunu resmin zerine indirdi, Snyte'n
yzn buruturmasna yol at. "Aralarnda en ok yaklaan bu!" diye
kkredi.
"Beeneceinizi biliyordum, Bay Heller," dedi Snyte.
Heller, "Beenmedim," dedi hemen.
Snyte gzlerini krptrarak bekledi.
Heller iinde pimanlk gizli bir sesle, "yle yaklam ki!" dedi.
"Ama yanl. Nesi yanl bilmiyorum, ama yanl. Szlerimin anlam
biraz mphem geliyorsa zr dilerim, ama ben bir eyi ya beenirim,
ya da beenmem. u kap giriiyle hi mutlu olamayacam biliyorum.
ok gzel bir giri, ama insan dikkat bile etmiyor, nk bylelerini
her gn gryor."
"Ha, ama izin verirseniz size onun baz nedenlerini anlataym, Bay
Heller. Modern olmay tabii isteriz, ama bir ev, bir yuva grnmn
de korumak art. Scaklk veren birtakm izgiler art. Bunun gibi yaln

183/1067

bir yap, mutlaka birka yumuatc temas ister. Mimari bakmdan son
derece uygundur."
"Ona kukum yok," dedi Heller. "Orasn bilemem zaten. Ben hayatmda hibir zaman 'son derece uygun' olmadm."
"Ben size plan anlataym, greceksiniz ki ..."
Heller bezgin bir sesle, "Biliyorum," dedi. "Biliyorum, eminim
haklsnzdr. Ama ..." Sesine hissedemedii bir heves yerletirmeye
alyordu. "Ama keke bir tr birlie sahip olsayd, bir... ana fikri
olsayd ... bunda hem var, hem yok... yayor gibi grnebilseydi... yle
grnmyor... Hem bir eyi eksik, hem de ok eyi var... Daha temiz,
daha kesin olsayd. Neydi o, bir kelime kullanyorlard buna. Yani
btnlenmi olsayd..."
Roark dnd. Masann br yanndayd. Uzanp izimi kapt, eli ne
doru uzand, kalemi resmin ortasna dayand, o el srlmesi yasak
suluboya resme ham siyah izgiler izmeye koyuldu. O izgiler yon
stunlarn, tulalar yok etti, eve tatan iki kanat ekledi, pencereleri
bytt, balkonu yok edip yerine denize uzanan taraay yerletirdi.
Btn bunlar, dierleri neye uradklarn anlayamadan olmutu.
Snyte birden ileriye atld, ama Heller bileine yapp onu durdurdu.
Roark'un eli duvarlar ykmay, meknlar deitirmeyi, her eyi yeniden yapmay srdryordu.
Roark ban yalnzca bir tek kere kaldrd. Ksack bir an. Masann
karsnda durmakta olan Heller'a bakt. Onlara gereken tek tanma
buydu. Bir el sk gibi. Roark izmeye devam etti. Sonunda kalemini
elinden frlattnda, ilk izdii ev yeniden canlanmt. Kara izgilerle.
Bu performansn tm be dakika bile srmemiti.
Snyte bir ses karmaya alt. Heller hibir ey sylemediine gre,
Snyte kendini haykrmakta zgr hissetti. Roark'a dnp, "Kovuldun,
Allah belan versin!" diye uludu. "Defol buradan! Kovuldun!"

184/1067

Austen Heller, Roark'a gz krparak, "kimiz birden kovulduk," dedi.


"Haydi gel. Yemek yemi miydin? u yakndaki yerlerden birine gidelim. Seninle konumak istiyorum."
Roark ceketiyle apkasn almak zere dolaba yrd. izim odas
akl durdurucu bir olaya sahne oluyordu. Herkes iini brakm,
seyretmekteydi. Austen Heller izimi ald, ortasndan drt kere katlad, o kutsal kartonu atr atr kvrd, sonra cebine soktu.
Snyte, "Ama, Bay Heller ..." diye kekeledi. "Ltfen izin verin de anlataym ... eer istediiniz buysa hi mesele yok, izimi tekrar yaparz.
zin verin ..."
Heller, "imdi olmaz," dedi. "imdi deil." Kapya vardnda, "Size
bir ek yollarm," diye seslendi.
Heller kp gitmi, Roark'u da yannda gtrmt. Heller'n
karken kapy kapay, yazd makalelerden birinin son paragraf
gibi etki yapt.
Roark tek kelime sylememiti.
Roark'un mrnde girdii en pahal lokantann bir ke masasnda,
nlerindeki kristallerle gmlerin parlts gzlerini kamatrrken,
Heller konuuyordu:
"nk istediim ev o. Her zaman istemitim ben o evi. Sen ina
edebilir misin? Planlan yapp inaata nezaret edebilir misin?"
"Evet," dedi Roark.
"Hemen balarsak ne kadar srer?"
"Sekiz ay kadar."
"Sonbahara biter mi yani?"
"Evet."
"Tpk izdiin gibi mi?"
"Tpk yle."

185/1067

"Bak, mimarlarla nasl bir anlama yaplr, bilmiyorum. Ama sen


biliyorsundur. Bir anlama hazrla, hemen leden sonra avukatma
onaylat, olur mu?"
"Peki."
Heller karsnda oturmakta olan adam inceledi. Masann zerinde
duran ele bakt. Tm bilinci o el zerinde topland. Uzun parmaklar,
kntl eklemleri, belirgin damarlar inceledi. indeki duygu, bu mimara i veriyormu gibi deil de, kendini ona teslim ediyormu
gibiydi.
"Ka yandasn sen ... her kimsen?" diye sordu Heller.
"Yirmi alt. Referans ister misiniz?"
"Gerei yok. Referanslar burada, cebimde. Adn ne?"
"Howard Roark."
Heller ek defterini kard, masann stne koyup at, dolmakalemine uzand.
Bir yandan yazarken, "Bak," dedi. "Sana hesaba mahsuben be yz
dolar vereyim. Kendine bir ofis tut, ne gerekiyorsa edin, hemen bala."
eki koandan yrtt, iki parmayla tutarak, dirsei zerinde
eilerek Roark'a verdi. Roark'u incelerken gzleri kslmt. Ama eki
uzatnda sanki selamlyormu gibi bir hareket vard.
ekin zerinde, "Howard Roark, Mimar," diye yazlyd.

11
Howard Roark kendi ofisini at.
Eski bir binann en st katnda kocaman, tek bir odayd. Tm damlarn zerine bakan byk bir penceresi vard. Pervazn kenarndan,
uzaklardaki Hudson Nehri'nin eridini grebiliyordu. Parmaklarn
cama bastrdnda, minicik tekneler benek gibi parmann altndan
gemekteydi. Odada bir yazhane masas, iki sandalye, bir de byk
izim masas vard. Caml giri kapsna, "Howard Roark, Mimar," diye
yazlmt. Holde uzun uzun durup o kelimelere bakt, sonra ieriye
girip kapy arpt, masadan bir T cetveli alp tekrar frlatt, sanki
oraya demir att.
John Erik Synte fikir deitirmiti. Roark izim aralarn almak
zere ofise uradnda, Synte resepsiyon yerine km, hararetle
onun elini skm, "Aaa, Roark! Eee, naslsn bakalm? Gel ieri, gel
ieri, seninle konumak istiyorum!" demiti.
Roark masasnn karsna oturduunda Synte yksek sesle
konumay srdrmt:
"Bak, dostum, umarm dn azmdan kanlardan tr beni
sulamayacak kadar akln vardr. Bu iler nasldr, bilirsin, biraz
fkelendim. Zaten senin ne yaptnla ilgisi yoktu. O resmin zerine
izgi izdiin iindi. Her neyse. Gcenmedin, deil mi?"
"Hayr," dedi Roark. "Hi gcenmedim."
"Tabii ki kovulmu deilsin. Ciddiye almamtn, deil mi? Hemen
u anda iine balayabilirsin."
"Neden, Bay Synte?"
"Ne demek neden? Ha, sen Heller'n evini dnyorsun, yle mi?
Ama herhalde Heller' ciddiye alamazsn. Nasl biri olduunu grdn.
Bir dakikann iinde altm kere fikir deitirebilen bir deli o. i sana
vermez naslsa. Durum ak. Bu iler byle olmuyor."
"Dn onunla bir anlama imzaladk."

187/1067

"mzaladnz, ha? Eh, bu harika bir ey! Bak, Roark, ne yapabiliriz,


syleyeyim sana. Sen o ii bize geri getir, ben de zerine, kendi admn
yanna seninkini yazaym. 'John Erik Synte & Howard Roark.' Paray
da blrz. Yani maana ek olarak. Bu arada, zaten zam da alyorsun. Bundan byle getirdiin baka iler iin de ayn dzenlemeyi
yaparz. Hem ... Tanrm, neye glyorsun, be adam?"
"Affedersiniz Bay Synte. zr dilerim."
"yice anladn sanmyorum." Synte armt. "Durumu gremiyor musun? Bu senin sigortan. Henz tm balarn koparmak istemezsin. ler byle gelip gelip kucana decek deil. O zaman ne
yaparsn? Byle olursa, bari dzenli bir iin olur, yava yava bamsz
almaya doru kayarsn ... eer niyetin oysa. Drt be yl sonra,
byk sramay yapmaya hazr olursun. Herkes byle yapyor. Anladn m?"
"Evet."
"Yani kabul ediyorsun, yle mi?"
"Hayr."
"Ama, hay Allah, be adam, akln karmsn sen! imdiden tek
bana ortaya kmak, ha? Ne tecrben var, ne tandklarn, ne de ...
hi bir eyin yok! mrmde byle ey duymadm. Meslekten kime
istersen sor. Bak bakalm ne diyecekler sana. Olacak ey deil!"
"Herhalde."
"Dinle, Roark, ltfen dinler misin beni?"
"stiyorsanz dinlerim, Bay Synte. Ama sanrm batan sylememde
yarar var, ne derseniz deyin, fark etmeyecek. Eer siz bundan rahatsz
olmazsanz, ben dinlerim."
Synte uzun uzun konutu, Roark dinledi. Ne itiraz etti, ne aklama
yapt, ne de cevap verdi.
"Eh, eer byle davranacaksan, sonunda kendini kaldrmlarda bulduun zaman seni geri almam bekleme."

188/1067

"Beklemiyorum, Bay Synte."


"Bu meslekte hi kimsenin seni alacan da zannetme. Hele bana
yaptn duyduktan sonra."
"Onu da beklemiyorum."
Synte birka gn boyunca, Roark'la Heller' mahkemeye verip vermeme konusunu dnd, ama sonunda vermemeye karar verdi. Bir
kere byle bir olayn emsali yoktu. Heller kendisine zahmetleri iin
gerekli paray demiti. Evi ilk tasarmlayan da zaten Roark'du.
Ayrca... hi kimse Austen Heller' mahkemeye vermezdi. Roark'un
ofisine gelen ilk konuk Peter Keating oldu. Bir le vakti hi habersiz
kapdan girdi, dosdoru ilerleyip Roark'un masasnn kenarna oturdu,
neeyle glmseyip iki kolunu aarak oday gsterir gibi yapt.
"Eee, Howard!" dedi. "u hale bak hele!"
Roark'u bir yldr grmemiti.
Roark, "Merhaba, Peter," diye selamlad onu.
"Kendi ofisin, kendi adn, falan filan! imdiden! Dnsene!"
"Sana kim syledi, Peter?"
"Eh, duyuyor insan. Herhalde senin kariyerini izlemeyeceimi
sanyor olamazsn, deil mi? Hakknda her zaman neler dndm
bilirsin. Seni kutladm, iyi anslar dilediimi sylememe zaten gerek
yok."
"Hayr, gerek yok."
"Gzel bir yer bulmusun. Aydnlk ve geni. Belki olabilecei kadar
etkileyici deil, ama balangta ne beklenebilir ki? Ayrca, ihtimaller
de pek gvenli deil, deil mi, Howard?"
"yle."
"Korkun bir kumar oynadn."
"Herhalde."
"Gerekten yapacak msn bunu? Yani kendi bana?"

189/1067

"yle grnyor, deil mi?"


"Aslnda ge kalm saylmazsn, biliyorsun. Ben hikyeyi duyduumda, kesinlikle Synte'in yanna dneceini, onunla akllca bir
anlama yapacan dnmtm."
"Yapmadm."
"Gerekten yapmayacak msn?"
"Hayr."
Keating neden byle i bulandrc bir gceniklik duyduunu merak
ediyordu. Buraya gelirken acaba neden bu hikyenin doru kmayacan ummutu, neden Roark'u kararsz, teslim olmaya hazr bulacana inanmt? Aslnda o bulant duygusu, Roark'la ilgili haberi ilk
duyduundan beri devam ediyordu. Nedenini unutsa bile hep srp
giden tatsz bir duygu. Birdenbire, hi sebepsiz geliveriyordu o duygu.
Bombo bir kzgnlk. Keating kendi kendine, ne oluyor bana, diye soruyordu. Neydi bugn duyduum benim? O zaman hatrlyordu tabii.
Ha, evet, Roark. Roark kendi ofisini at. Sonra yine kendine, ne olmu
yani, diye soruyor ve o zaman anlyordu. Bu szlerle yzlemek ac
veriyordu ona. Kendini kk dm hissediyordu. Hakarete uram
gibi.
"Biliyor musun, Howard, cesaretine hayranlk duyuyorum. Gerekten. Biliyorsun, benim hem ok daha fazla tecrbem, hem de, izninle
syleyeyim, meslekte daha bir mevkiim var ... Tarafsz konuuyorum.
Ama yine de byle bir adm atmaya cesaret edemezdim."
"Yo, edemezdin."
"Demek ilk sray sen yaptn. Vay vaaay! Kimin aklna gelirdi?
Sana ok iyi anslar dilerim."
"Teekkr ederim, Peter."
"Baaracan biliyorum. Eminim bundan."
"yle mi?"
"Elbette! Elbette eminim. Sen deil misin?"

190/1067

"Dnmedim."
"Dnmedin mi?"
"Pek dndm saylmaz."
"Yani, emin deil misin, Howard? Emin deil misin?
"Neden bu kadar hevesle soruyorsun?"
"Ne? ey ... hevesle deil, ama tabii kayglanyorum Howard. u anda emin olmamak, ok kt bir psikoloji olur. Yani senin u durumunda. Demek kukularn var, yle mi?"
"Hi yok."
"Ama dedin ki..."
"Ben her eyden ok eminim, Peter."
"Ruhsatm almay dndn m?"
"Bavurumu yaptm."
"niversite mezunu deilsin, biliyorsun. Snavda ok zorluk
karrlar."
"Herhalde."
"Ruhsat alamazsan ne yapacaksn?"
"Alrm."
"Eh, herhalde Amerikan Mimarlar Dernei'nde karlarz artk.
Beni kmsemeye kalkmazsan, konuuruz. nk sen Mimarlar
Dernei'nin tam yesi olacaksn, ben ise henz stajyer yeyim."
"Ben Mimarlar Dernei'ne katlmyorum."
"Ne demek katlmyorum? Artk yeliini kabul ederler."
"Sanrm."
"Katlman iin davet edecekler seni."
"Syle de zahmet etmesinler."
"Ne!"

191/1067

"Biliyor musun, Peter, yedi yl nce de byle bir konuma yapmtk


seninle. Stanton'dayken senin kulbne ye olmam iin srar ettiinde. imdi yeniden balamayalm."
"A.M.D.'ne katlmayacaksn, ha? Hem de katlabilecein halde, ha?"
"Hibir yere katlmayacam, Peter. Hibir zaman."
"Ama ne kadar yarar olacan anlamyor musun?"
"Neye?"
"Mimar olmana."
"Mimar
olmak
iin
bana
yardm
edilmesi
fikrinden
holanmyorum."
"Kendi iini zorlatryorsun."
"yle."
"Hem de ok zor olacak, biliyorsun."
"Biliyorum."
"Davetlerini reddedersen, hepsini kendine dman edersin."
"Zaten bana dman olacaklar."
Roark'un bu haberi verdii ilk kii Henry Cameron'du. Heller'la anlamay imzaladnn ertesi gn New Jersey'e gitti. Yamur yayordu. Cameron'u bahede, elindeki bastonuna dayana dayana, nemli
patikalarda gezinir buldu. K boyunca Cameron her gn biraz iyilemi, sonunda her gn birka saat yryebilecek hale gelmiti.
Byk aba harcayarak, eik durumda yryordu. Ayaklarnn
altndaki ilk yeil srgnlere bakyor, arasra bastonunu yerden
kaldryor, kendi bacaklar zerinde durabilmeye urayordu. Bastonun ucunu yeil bir tomurcua dedirdi, akamn alacakaranlnda
o tomurcuktan szan damlaca bakt. Roark'un tepeye trmanp yaklatn grnce kalar atld. Daha geen hafta grmt Roark'u.
Bu ziyaretler her ikisi iin de byk anlam tadndan, fazla sklamasn ikisi de istemiyorlard.
"Eee?" diye homurdand Cameron. "Ne istiyorsun yine?"

192/1067

"Syleyeceim bir ey var."


"Bekleyebilir."
"Sanmyorum."
"yle mi?"
"Kendi ofisimi ayorum. lk binamn anlamasn imzaladm."
Cameron bastonunu havada bir daire izercesine evirip ucunu yere
dayad, iki eliyle topuzuna dayand. Ba uzunca bir sre boyunca tempolu bir hareketle inip inip kalkt. Gzlerini yummutu. Sonra Roark'a
bakt, "Eh, bbrlenmene gerek yok," dedi.
Ardndan, "Oturmama yardm et," dedi. Cameron byle bir cmleyi
ilk defa sylyordu. Kz kardei de, Roark da, bu evde yasak olan tek
eyin, onun hareketlerine yardm etmeye almak olduunu oktan
renmilerdi.
Roark onu dirseinden tuttu, bahe kerevetine gtrd. Cameron
gzlerini gurubun ufuktaki renklerine dikerek, sert bir sesle sordu:
"Nedir? Kimin ii? Kaa?"
Roark'un anlatt hikyeyi sessizce dinledi. Suluboyann zerine
karakalemle izilmi izgilerden oluan o resme uzun uzun bakt.
Sonra tan cinsiyle, elikle, yollarla, mteahhitlerle, maliyetlerle ilgili
bir yn soru sordu. Kutlamaya kalkmad. Hibir yorumda
bulunmad.
Ancak Roark giderken, Cameron birdenbire, "Howard," dedi.
"Ofisini atnda birka fotorafn ek ve bana gster."
Sonra ban iki yana sallad, gzlerini sulu sulu kard, bir kfr
savurdu.
"Bunuyorum ben. Unut bunu," dedi.
Roark bir ey sylemedi.
gn sonra yine New Jersey'e geldi. Cameron, "Artk can skmaya
baladn," dedi ona. Roark tek kelime sylemeden elindeki zarf uzatt.

193/1067

Cameron resimlere bakt. Bombo geni oda, kocaman pencere,


kapnn girii. tekileri elinden brakt, kapnn resmine uzun sre
bakt.
"Eh," dedi sonunda. "Grmeye mrm yetti."
O fotoraf da brakt.
"Tam da yetti saylmaz," diye ekledi. "Yani istediim gibi deil. Ama
yine de grdm. br dnyaya gittiimizde dnyay glge gibi grecekmiiz derler ya ... yle bir grmek bu da. Belki geri kalann da yle
grrm. reniyorum."
Resmi yine eline ald.
"Howard," dedi. "Bak una."
Ona dora uzatt, aralarnda tuttu.
"Fazla bir ey sylemiyor. Yalnzca, 'Howard Roark, Mimar,' diyor.
Ama insanlarn byle bir eyi bir atonun kapsna yazabilmek uruna
ldklerini hatrlatyor. Bu yle geni, yle karanlk bir eye kar meydan okuyor ki... bu dnyada ekilen ne kadar ok ac var, biliyor
musun sen? te btn o aclar, senin karna kacak o eyden geliyor.
Onun ne olduunu bilmiyorum. Niin sana saldracak, onu da
bilmiyorum. Ama yle olacak, onu biliyorum. Bir de, eer bu kelimeleri srdrebilirsen, sonunu zaferle noktalayacaksn, onu biliyorum
Howard. Yalnz senin deil, kazanmas gereken, dnyay hareket ettiren, ama hi takdir edilmeyen eyin zaferi olacak. Senden nce den
nice kiilerin cn alacak. Senin ekecein aclar daha nce ekenlerin. Tanr seni kutsasn ... ya da en iyi, en yksek insan yreklerini
tek bana grebilen kim olacaksa, onu kutsasn. Setiin bu yol cehennemden geiyor, Howard."
Roark patika boyunca tepeye trmand. O tepede. Heller'n evi mavi
gkyzne doru ykselmekteydi. Karkas kurulmu, beton dklyordu. Koca taraalar, aada titreen gm rengi sularn zerine
knt yapmaktayd. Su ve elektrik tesisatlar borular demeye
balamlard.

194/1067

Stunlarn, kirilerin snrlad gkyz karelerine, o gkten kendi


eliyle kopard ii bo prizmalara bakt. Eli istei dnda hareket etti,
sonradan gelecek, odalar evreleyecek duvarlar izler gibi kayd. Ayann altnda bir ta oynad, tepeden denize dora yuvarland,
sradka gneli yaz havasnn iinde nlayan sesler kard.
Doruun ucunda durdu. Ayaklar akt. Bolua kar, geriye dora
yaslanr gibiydi. nnde duran malzemeye bakt. elik perinlerin
tokmaklar, ta bloklarnn prltlar, sar levhalar birbirine recek
spiraller.
Derken gzne, elektrik kablolar arasna gmlm iri bir csse
iliti. Buldog gibi bir suratta srtan bir az, ini mavisi gzler... bir zafer ifadesi.
"Mike!" derken gzlerine inanamyormu gibiydi.
Mike birka ay nce, Philadeiphia'daki byk bir ite almak zere
ekip gitmiti. Heller daha Snyte'n ofisine gelmeden nce. Haberi hi
duymamt Mike. Ya da Roark yle sanyordu.
"Merhaba, havu," dedi Mike, ar rahat bir sesle. Sonra da, "Merhaba, patron," diye ekledi.
"Mike, sen nereden ..."
"Yaman bir mimarsn sen. Byle bir ii ihmal etmek, ha? Ben
gndr buradaym, sen gelesin diye bekliyorum."
"Mike, nasl geldin buraya? Bu iniin nedeni nedir?" Mike'n kk
zel evlerde altn hi duymamt.
"Saf numaras yapma. Buraya nasl geldiimi biliyorsun. Senin ilk
evini karr mym sandn? Hem bunu ini sayyorsun, ha? Eh, belki
yledir. Ama belki de tersidir."
Roark elini uzatt, Mike'n yal parmaklar o eli smsk kavrad.
Eline bulaan o yalar Roark'a Mike'n sylemek istedii her eyi
sylyor gibiydi. Ayn eylerin azndan da kmaya balayacandan
korkan Mike homurdand.

195/1067

"Haydi iine, patron, haydi iine. Tkama ii byle."


Roark evi dolat. Bazen ayrntya iniyor, durup talimat veriyor, bu
ev kendi evi deilmi de, bir matematik problemiymi gibi davranyordu. O zaman borularn, perinlerin varln hissediyor, kendi kiilii
gzden siliniyordu.
Bazen de iinden bir ey kabaryordu. Duygu deildi o ey. Fiziksel
iddet dalgas gibi bir eydi. Can durmak, arkaya yaslanmak, kendi
kiiliini bu ykselen elik erevenin merkezi olarak grmek istiyordu. Durmuyor, sakin sakin yoluna devam ediyordu. Ama saklamak
istedii eyi elleri aa vurmaktayd. Elleri uzanyor, kirilerin,
eklemlerin zerinden kayp duruyordu. alan iiler farkna
varmlard bu durumun. "Bu adam k bu eve," diyorlard. "Elini
ekemiyor bir trl."
iler seviyordu onu. Ama mteahhidin inaat efleri sevmiyordu.
Zaten bu evi yapmay kabul edecek mteahhit bulmas zor olmutu. yi
frmalarn birka teklifi reddetmiti. "Biz o tr eyler yapmyoruz."
"Hayr, uraamayz. Bu kadar ufak bir i iin fazla zor." "Kim ister
byle bir evi? Byle bir kak, herhalde sonunda paralar bile vermez.
Cehennemin dibine." "Hi byle bir ey yapmadk. Nasl yaplacan
bilemeyiz. Biz bildiimiz tipte inaatlar yaparz." Mteahhitlerden biri
plana yle bir gz atm, hemen elinden frlatm, kesin bir sesle,
"Ayakta duramaz bu," demiti. Roark, "Duracak," dediinde, mteahhit kaytszca, "yle mi?" diye karlk vermiti. "Sen kim oluyorsun da
bunu bana sylyorsun, efendi?"
Sonunda Roark, i yapmaya ihtiyac olan kk bir firma bulmay
baarmt. Ama iin deerinden ok yksek bir fiyata. leri srdkleri
neden de, bu iin garip bir deney niteliinde oluuydu. naat devam
ediyor, ustabalar sylenenleri ask suratl bir tutum iinde yerine getiriyor, hi onaylamadklarn sessizlikleriyle belli ediyorlard. Sanki ilk
kehanetin doru kmasn bekliyorlarm da, ev kafalarna kse ok
sevineceklermi gibi.

196/1067

Roark elden dme, hurda bir Ford almt. naata gereinden


daha sk geliyordu. Ofisinde oturmak, izim masasnn bana dikilmek, inaattan uzak kalmak zor geliyordu ona. Buraya geldiinde, zaman zaman ofisi de, izim masasn da unutmak, adamlarn elinden
aletleri kapp kendisi de almak istiyordu. ocukluunda alt
gibi. Bu evi kendi elleriyle yapma hevesini yenemiyordu.
Habire evi dolayor, kereste ynlarnn, tel kangallarnn zerine
hafife basarak geiyor, notlar alyor, hain bir sesle emirlerini veriyordu. Mike'n tarafna bakmaktan hep kanyordu. Ama Mike'n gz
hep ondayd. Onun evin iinde dolamasn seyredip duruyordu.
Yanndan getiinde gz krpyordu Mike ona. Bir keresinde,
"Kendini kontrol altna al, havu," demiti. "in dn belli oluyor.
Tanrm, bu kadar da mutlu olmak ayp ey!"
Roark yapnn yannda, kayann zerinde durup evredeki krlara,
kvrlarak kydan geen upuzun yola bakt. st ak bir araba o yolda
ilerliyor, krlara doru gidiyordu. i piknie km insanlarla
doluydu. Parlak renkli kazaklar, rzgrda uuan earplar, motorun
sesini bastrrcasna lklar atan amasz sesler, abartl, hkrk gibi
kahkahalar. Kzlardan biri yan oturmu, bacaklarn arabann
yanndan darya uzatmt. Bandaki hasr erkek apkas burnuna
kadar inmekteydi. Elindeki minicik algnn tellerine vahice vurup
duruyor, lgn sesler karyor, "Hey! Hey!" diye baryordu. Kendi
varlklarnn bir gnn yayor, o gnn zevkini karyordu bu insanlar. Gkyzne doru haykrp, ilerinin yorgunluundan, arkada
braktklar ykl gnlerden kurtuluu kutluyorlard. almalar da, o
ykleri tamalar da, byle bir amaca ulamak iindi. Byle bir gn
yaamakt o ama.
Roark hzla geen arabaya bakt. Arada bir fark var, diye dnd.
nemli bir fark. Bugnn onlardaki bilinciyle kendisindeki bilinci ayn
deildi. Onlarnkini anlamas gerektiini dnyordu. Ama unutuverdi. Gzleri tepeye trmanan yokua, yeni kesilmi, prl prl
granitleri getiren kamyona dnmt.

197/1067

Austen Heller sk sk geliyor, evin ykseliini merakl, biraz akn


gzlerle izliyordu. Roark'u da, evi de, ayn dikkatli baklarla incelemekteydi. kisini birbirinden pek ayramyormu gibi bir hali vard.
Zorbalklara sava am biri olan Heller, Roark'u tanynca pek afallamt. Roark zorbalklardan yle uzak bir insand ki, adeta kendisi
bir zorbalk haline geliyordu. Heller'n tanmlayamad birtakm
eylere ekilmi bir ltimatom gibiydi. Bir hafta gemeden, Heller mrnn en iyi dostunu bulduunu anlam, bu dostluun Roark'un o
temel kaytszlndan kaynaklandnn bilincine varmt. Roark aslnda, varlnn derinliklerinde, Heller'n bilincinde deildi. Heller'a
ihtiyac da, ona ynelik bir ars da, talebi de yoktu. Heller aralarna
bir izgi ekilmi olduunu, kendisinin o izgiye hi dokunamayacan, onu aamayacan anlyordu. Roark ona hibir ey sormuyor,
hibir ey vermiyordu. Ama Roark dnp Heller'n yzne onaylayc
baklaryla baktnda, glmsediinde, yazd yazlardan birini
vdnde, Heller acayip derecede temiz bir sevin hissediyor, o sevincin rvetle de, sadakayla da ilgisi olmadn biliyordu.
Yaz akamlarnda ikisi tepenin ortalarna rastlayan, raf gibi uzanm
bir kayann zerine oturuyor, bir yandan karanlk, tepelerindeki evin
kirilerini sararken, son klar elik ubuklarn tepesindeki parltlar
sndrrken, konuuyor, konuuyorlard.
"Benim iin yaptn bu evi bu kadar ok sevmeme sebep olan ey
ne, Howard?"
Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi btnl, drstl
olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor."
"Ne bakma?"
"Eh, bir bak una. Her parasnn orada varolu nedeni, ev ona
ihtiya duyuyor diye. Baka hibir nedeni yok. Bunu buradan
bakarken de grebiliyorsun, iine girdiin zaman da. Biimi veren,
iinde senin yaayacan odalar. Kitlelerin ilikileri, ierde kalan
meknn dalm tarafndan saptanm. Her trl ss, inaat metodunun saptanmasyla ortaya kyor. Bu binay ayakta tutan ilkenin

198/1067

bir uzants hepsi. Her basncn, her destein ona uyduunu grebiliyorsun. Eve baktnda, gzlerin yapsal bir sreten geiyor. Her adm
izleyebiliyorsun, onun ykseliini grebiliyorsun, onu neyin
oluturduunu, neden ayakta durabildiini anlyorsun. Oysa nice kere,
hibir eyi tamayan stunlarla dolu evler grmsndr. Amasz
korniler, al bezemeler, sahte arklar, sahte pencereler
grmsndr. inde sanki bir tek kocaman hol varm gibi gzken
binalar grmsndr. Dndan baktnda, upuzun stunlar, tepeden aaya uzanan, boyu alt kat aan pencereler grmsndr.
Ama iine girdiinde, alt ayr kat bulursun. Kimisi de gerekten bir
tek hol ierir, ama d cephesi kat kat izgilerle, eritlerle, dizi dizi pencerelerle doludur. Aradaki fark anlyor musun? Senin evin, kendi
ihtiyalarnn bir kurgusu. tekiler ise etkileyebilme ihtiyacna
ynelmi. Senin evinin saptayc amac, evin kendisi. tekilerin ki ise
seyirciler."
"Bir bakma, her zaman bu dediklerini hissettim, bunu biliyor
musun? Bu eve tandm zaman yepyeni bir varla kavuacam
hissettim. Gnlk hayatm bile, tanmlayamadm bir tr drstle
ve gurura sahip olacak. Bu eve layk olabilmek iin aba gstermem
gerek dersem sakn arma."
"Benim niyetim de oydu," dedi Roark.
"Hem bu arada, rahatm dnerek aldn tedbirlere de teekkr
etmek istiyorum. Hi aklma gelmemi pek ok eyler gryorum.
Sanki ihtiyalarm biliyormu gibi planlamsn hepsini. rnein
alma odam, benim en ok ihtiya duyacam yer. Sen de onu egemen bir noktaya koymusun. Gryorum ki dardan bakldnda da
egemen nokta oras. Sonra o odann ktphaneye al, salonun
oradan ok uzak oluu, konuk odalarnn, sesleriyle beni rahatsz edemeyecek yerlere konuluu falan. Beni ok dnmsn."
"Biliyor musun," dedi Roark. "Aslnda seni hi dnmedim. Evi
dndm hep." Sonra ekledi. "Belki de seni dnebilmeyi o sayede
baardm."

199/1067

Heller'n evi 1926 ylnn Kasm aynda tamamland. 1927 Ocanda,


Architectura Tribune'da, son yl iinde yaplm en gzel Amerikan
evleriyle ilgili bir anket yaynland. Kue kadndan on iki sayfa,
yaynclarn mimarlk baars sayd yirmi drt evin resimleriyle
doluydu. Heler'n evi bunlarn arasnda yoktu.
New York gazetelerinin gayrimenkul blm her pazar gn, evredeki dikkate deer evleri sunard. Heller'n evinden oralarda da sz
edilmedi.
Amerikan Mimarlar Dernei'nin yllnda, lkenin en iyi binalar
olarak seilen binalar, "leriye Bak" bal altnda tantlrd.
Heller'n evinin orada da ad gemedi.
Nice toplantlarda konumaclar krslere kp kp Amerikan mimarisinden sz ettiler, ama hibiri Heller'n evini azna almad.
Amerikan Mimarlar Dernei'nin kulp odalarnda birka fikir
seslendirildi.
Ralston Holcombe, "lke iin bir yzkaras," dedi. "Heller'n evi gibi
bir eyin kurulmasna izin verilmemesi gerekirdi. Meslee leke sryor. Bir yasa olmal byle eyleri yasaklayan."
John Erik Snyte, "Mterilerimizi byle eyler karyor zaten," diye
sylendi. "Byle bir ev gryorlar, btn mimarlar deli sanyorlar."
Gordon L. Prescott, "Ben kzacak bir ey gremiyorum," diye sze
kart. "Bence ok komik bir ey. Benzin istasyonuyla, izgi romanlarda grdmz, aya gidecek uzay gemileri arasnda bir ey."
Eugene Petringill, "Bir iki yl bekleyin de olacaklar grn," dedi.
"skambilden ato gibi kverecek."
Guy Francon, "Yllardan sz etmeye gerek var m?" diye atld "Bu
modernistik numaralarn hibir zaman bir mevsimden uzun dayand
grlmemi ki! Sahibi abucak bkacak, koa koa dnp, bildiimiz
bir kolonyel evde yaamaya balayacak."

200/1067

Heller'n evi evresini saran krsal blgede epey n kazanmt. nsanlar yollarn deitirip evin nne geliyor, aadaki yola park ediyor, uzun uzun seyrediyor, parmaklaryla gsteriyor, kkr kkr glyorlard. Benzin depolarnda alan iiler, Heller arabasyla geerken
gizli gizli alay ediyorlard. Heller'n as, alverie ktnda
dkknclarn alayc baklarna dayanmak zorunda kalyordu.
Sonunda Heller'n evi o evrede "tmarhane" diye tannmaya balad.
Peter Keating, arkada olan meslektalarna, yznde balayc
bir glmsemeyle, "Yo, byle eyler sylemeyin onun hakknda," diyordu. "Howard Roark'u oktandr tanrm. ok yeteneklidir, ok. Bir,
zamanlar benim yanmda bile almt. O ev konusunda biraz uuk
davranm, o kadar. renecektir. Gelecei parlak ... siz ayn kanda
deilsiniz, yle mi? Gerekten yle mi dnyorsunuz?"
Ellsworth M. Toohey, Amerika'da ta stne ta konsa yorumsuz
brakmayan biri olduu halde, yazd ke yazlarna baklrsa
Heller'n evinden habersizdi. Okurlarn byle bir eyden haberdar etmeyi gerekli bulmamt ... lanetlemek iin bile olsa. Bu konuya hi,
ama hi deinmedi.

12
New York Banner'da Alvah Scarret'in yazd "Gzlemler ve
Dnceler" stunu her gn ba sayfada yaynlanrd. Bu stun lkenin her yanndaki kk kent ve kasabalarda gvenilir bir rehber, bir ilham kayna ve halk felsefesinin yourucusuydu. Yllar nce bu stunda yle bir sz yaynlanm ve n kazanmt: "zenti uygarlmzla ilgili o kibirli kavramlarmz unutup, vahilerin bizden
nce neler bildiini hatrlasak, hepimiz ok daha iyi durumda olurduk.
Onlar annelerine sayg gsterirdi." Alvah Scarret bekrd. ki milyon
dolarlk bir servet kazanmt. ok iyi golf oynard ve Wynand gazetelerinin de ba editryd.
Banner'da hafta boyunca yrtlen, yoksul semtlerindeki yaam
ve "Para Avcs Mal Sahipleri" konulu kampanyay Alvah Scarret
dnmt. Bu tr malzemeye baylrd Alvah Scarret.
Konunun hem insani adan ekicilii, hem de sosyal yan vard.
Bunlar sayesinde pazar eklerine de, etekleri uuarak nehre atlayan
kzlarn resimleri baslabiliyordu. Tiraj arttrc eylerdi bunlar. Kampanya, merkez olarak seilen blgede, Dou Nehri boyunca uzanan
bloklarn sahiplerini utandryordu. O mal sahipleri, bloklar ad duyulmam bir emlak irketine satmay reddetmilerdi. Kampanyann
sonunda pes edip sattlar. Emlak irketinin sahibinin, Gail Wynand'a
ait bir baka irket olduunu tabii kimse kantlayamad.
Wynand gazeteleri hibir zaman uzun sre kampanyasz kalmazd.
ada Havaclk konusunda bir kampanyay daha yeni bitirmilerdi.
Pazar gnleri kan Aile Dergisi ekinde havacln bilimsel tarihini
yaynlam, Leonardo da Vinci'nin uan makine resimlerinden
balayp en son model bombardman uaklarna kadar hepsinin resimlerini basmlard. Resimler arasnda, kzl alevlerin iinden uan
Icarus bile vard. plak vcudu mavimsi yeil, balmumu kanatlan
sar, dumanlar mordu. Bir resimde de czzaml bir kocakar vard.
Gzlerinden ate salyor, nndeki kristal kreye bakyordu. Bu

202/1067

kadn, insanolunun sonunda uacan daha on birinci yzylda


sylemiti. Sayfalarda yarasa, vampir ve kurt adam resimleri bile boy
gstermekteydi.
Bir de model uak yapm yarmas sokuturulmutu araya. Yarma
on yann altndaki btn erkek ocuklara akt. Tek koulu, Bannera yeni abone yollamalaryd. Ruhsatl bir pilot olan Gail Wynand, Los Angeles'den New York'a kadar bir gsteri uuu yapm, yz
bin dolara mal olan zel yapm kk uayla "Kta Hz Rekoru"nu
krmt. New York'a varrken bir hata yapm, sonunda kayalarla dolu
bir dzle ini yapmak zorunda kalmt. nsann salarn diken
diken eden bir initi bu. Ama kusursuz biimde gerekletirilmiti.
Her ne hikmetse, Banner'n fotoraflar da o srada o ayrn ok
yaknndaydlar. Gail Wynand uaktan indi. Yldz pilotlar bile sarslrd bu tecrbeden. Gail Wynand kameralarn karsnda
durduunda, pilot ceketinin yakasnda kusursuz bir gardenya gze
arpyordu. Eli iki parma arasnda tuttuu sigarayla birlikte ykseldiinde, hi titremiyordu. Yere indiinde ilk isteinin ne olduu
sorulduu zaman, oradaki en gzel kadn pmek istediini syledi,
ama kalabaln arasndan en gudubet kocakary seti, eilip onu alnndan perken, kadnn kendisine annesini hatrlattn syledi.
Daha sonra, gecekondu kampanyas balarken de Gail Wynand,
Alvah Scarret'e, "Koyul ie," demiti. "Bu konuya ne sdrabilirsen
kullan." Ondan sonra yatma atlayp bir geziye km, yanna da
uan armaan ettii yirmi drt yandaki gzel bir havac kz
almt.
Alval Scarret ie koyuldu. Att birok admlarn arasnda, Dominique Francon'a da yoksul evlerdeki koullar inceleme ve insani
malzeme toplama grevini verdi. Dominique Francon, Biarritz'de
geirdii yaz tatilinden yeni dnmt. Yazlan hep tatile kar, Alvah
Scarret de buna izin verirdi, nk Dominique onun en sevdii gazete
alanlarndan biriydi. Onun yazlar karsnda aknlk duyduu
iin, bir de, Dominique'in her an iinden ayrlabileceini bildii iin.

203/1067

Dominique Francon iki hafta sreyle Dou Bloklar'nda bir dairenin


holden bozma yatak odasna yerleti. Odaya gn giriyordu ama
penceresi yoktu. Be kat merdiven klyordu, akan suyu da yoktu.
Dominique yemeklerini, alt kattaki kalabalk ailenin mutfanda piiriyordu. Komulara ziyarete gidiyor, akamlar yangn merdivenlerinin
sahanlklarnda onlarla oturuyor, komu kzlarla birlikte ucuz
sinemalarda film seyretmeye gidiyordu.
zerinde her gn sarkk, kt etekler, bluzlar vard. Her zamanki
grnndeki o anormal incelik, onu bu evrede ok yorgun ve bitkin
gstermekteydi. Komular onda verem olduundan emindiler. Ama
Dominique yine de. Kiki Holcombe'un salonunda nasl davranyorsa
yle davranyordu. Yine ayn soukkanl zgven, yine ayn sakin hal.
Odasnn yer tahtalarn fralayarak temizliyor, patates soyuyor,
teneke leenin iinde souk suyla banyo yapyordu. Bunlarn hibirini
daha nce yapml yoktu. Ama yine de ustaca yapyordu. Bir eylem
gc vard onda. Grnne zt den bir ustalk vard. Bu yeni
koullardan pek de rahatszlk duymamt. Kibar salonlara kar nasl
kaytszsa, yoksul yaama kar da yle kaytszd.
ki haftann sonunda, Central Park'a bakan bir otelin tepesindeki
at dairesine dnd, yoksul yaamla ilgili yazlar Banner'da kmaya
balad. Amansz, son derece mkemmel yazlard.
Bir akam yemei davetinde, akn somlar yamuru altnda kald.
"Tatlm, o yazlar gerekten sen yazmadn, deil mi?" "Dominique,
orada yaam olamazsn, inanmam!" "Yo, orada yaadm," diye
karlk verdi Dominique. Sonra incecik bileine ok ar geliyormu
gibi grnen zmrt bilezikli kolunu tembel bir hareketle havada
evirerek devam etti: "Bayan Palmer, Dou On kinci Sokak'ta sahibi
olduunuz evin lam iki gnde bir tkanp tayor, pis sular tm
avluyu kaplyor. Gnete rengi mor grnyor, gkkua gibi
parltlar oluturuyor." "Bay Brooks, sizin Claridge Binalar'nda sahip
olduunuz yerin tavanlarnda yle gzel sarktlar oluuyor ki!" Dominique bunu sylemek iin ban eip uzanrken altn rengi salar

204/1067

sarkyor, gsndeki gardenyalara deiyordu. Gardenyalarn


tayapraklarnda minik su damlacklar ldamaktayd.
Sosyal Grevliler Toplantsnda konuma yapmas istenmiti. Bu
nemli toplantda egemen olan ruh, militan, radikal bir ruhtu. En saygn kadnlardan birka nderlik ediyordu toplantya. Alvah Scarlet
ok memnundu. Dominique'e iyi anslar diledi. "Gster kendini,
evlat," dedi. "Yklen stlerine. Sosyal Grevliler bizim iin nemli."
Dominique havasz kalm bir salonda konuucu krssne kt,
karsnda grd o yzlerden oluan arafa bakt. Kendi hakllklarna ve kendi iyiliklerine inanm insanlarn hevesi okunuyordu yzlerde. Dominique tekdze bir sesle, fazla vurgu kullanmakszn
konutu. Birok ey arasnda unlar da syledi: "Birinci katn arka
dairesinde oturan aile, kiralarn deme zahmetine katlanmyor,
ocuklar da, giyecek bir eyleri olmad iin okula gidemiyor.
Babann kedeki tavernada veresiye hesab var. Sal yerinde, ii de
enikonu iyi ... kinci kattaki karkoca, geenlerde altm dokuz dolar
doksan be sente bir radyo aldlar. Drdnc katn n dairesinde oturan ailede baba mrnde bir tam gn bile almam, byle bir ey
yapmaya niyeti de yok. Dokuz ocuuna mahallenin kilisesi bakyor.
Onuncu bebek de domak zere ..." Konumasn bitirdiinde, birka
fkeli alk duyuldu. Dominique elini havaya kaldrarak, "Alklamak
zorunda deilsiniz," dedi. "Byle bir ey beklemiyorum." Sonra terbiyeli bir sesle, "Soru var m?" diye sordu. Hayr, soru yoktu.
Evine dndnde, Alvah Scarret'i kendisini bekler buldu. Alvah,
Dominique'in at salonuna hi uymayan bir tipti. Koca cssesiyle bir
koltuun kenarna, zarif olmaya alan bir tavrla ilimi otururken,
kenti bir tablo gibi gsteren camn nnde kambur bir cine benziyordu. Kentin manzaras gerekten de, oday aydnlatmak iin yaplm
bir aynaya benzemekteydi. Simsiyah gkyzne kar ykselen kulelerin ince izgileri, odann eyalarnn ince izgileriyle devam ediyor
gibiydi. Uzaklardaki pencerelerde parldayan klar, salonun plak,
parlak tabanna yansmaktayd. Dardaki sert al yaplarn o souk
hesapll, ierdeki her para eyann souk, esneklikten uzak

205/1067

zerafetini tamamlamaktayd. Alvah Scarret bu uyumu bozuyordu.


Hem iyi yrekli bir kasaba doktorana, hem de kumar hilekrlarna
benziyordu. ri yznde, her zaman alameti farikas saylan iyi yrekli,
babacan glmsemesi vard.
Glmsemesindeki scakln, o arbal ve gururlu havasn eksilt
meyip, tersine arttrmasn da salayabiliyordu. nce uzun, gaga burnu
her ne kadar o iyi yreklilikten bir ey eksiltmiyorsa da, gurura bir
eyler katyordu. Bacaklarnn zerine kat kat sarkan gbei gururdan
bir eyler eksiltiyordu tabii ... Ama o da iyi yreklilie katkda bulunmay baaryordu.
Ayaa kalkt, glmsedi, Dominique'in elini tuttu. "Eve dnmeden
bir urayaym diye dndm," dedi. "Sana syleyecek bir eyim var.
Nasl gitti, evlat?"
"Beklediim gibi."
Dominique apkasn karp gzne ilien ilk koltua frlatt. Salar
alnnda yass bir bukle halinde kvrlp omuzlarna dmdz dkld.
Yamyassyd salar. Ak renk, cilalanm bir madenden yaplma
yzme bonesi gibiydi. Pencereye yryp kente bakt, arkasn dnmeden, "Bana ne sylemek istiyordun?" diye sordu.
Alvah Scarret onu keyifle seyretmekteydi. Gereksiz yere ona el
srmemeyi oktan renmiti. Ancak elini tutuyor, omzunu tplyordu, o kadar. Artk o konuyu dnmeyi bile kesmiti, ama yine de
iinde belirli belirsiz, yar bilinlendirilmi bir duygu vard. Kendisi o
duyguyu kelimeyle zetlerdi: Hi belli olmaz.
"Sana gzel haberlerim var, evlat," dedi. "Bir program hazrlyorum.
Reorganizasyonla ilgili. Kadnlarn Refah konusunda birka eyi bir
araya toplamay dndm. Bilirsin ite, okurlar, ev ekonomisi, bebek
bakm, su ileyen genler falan filan. Hepsi bir birim olsun diyorum.
Bu i iin de kk kzmdan uygun bir isim bulamyorum."
"Beni mi demek istiyorsun?" Dominique hl ona dnmemiti,

206/1067

"Baka kim olacak? Gail dner dnmez onayn alrm."


Dominique dnp ona bakt. Kollarm gsnde kavuturmu, elleriyle dirseklerini tutmutu.
"Teekkr ederim, Alvah," dedi. "Ama ben istemiyorum."
"Ne demek, istemiyorum?"
"stemiyorum demek."
"Tanr akna, bunun ne byk bir ilerleme olduunu anlayamyor
musun?"
"Neye doru ilerleme?"
"Kariyerin olarak."
"Ben hibir zaman kariyer planlyorum demedim ki!"
"Ama sonsuza kadar bir arka sayfa stununu yazmay istemezsin
herhalde!"
"Sonsuza kadar deil. Canm sklana kadar."
"Ama bu oyuna gerekten katlsan neler yapabileceini dnsene!
Gail'in dikkatini bir ekersen, senin iin neler yapabileceini dn!"
"Onun dikkatini ekmek gibi bir niyetim yok."
"Ama Dominique, sana ihtiyacmz var. Bu geceden sonra kadnlar
senin en sadk takipin olacak."
"Hi sanmyorum."
"Ama ben yarnki gazetede senin konumana iki koca stun
ayrdm." .
Dominique telefona uzand, kulakl alp ona uzatt.
"Konuup iptal ettirsen iyi olur," dedi.
"Neden?"

207/1067

Dominique masasndaki ktlar kartrd, daktiloyla yazlm


birka sayfa buldu, Alvah'a verdi. "te bu gece yaptm konuma,"
dedi.
Alvah Scarret ktlara gz gezdirdi. Hibir ey sylemedi ama elini
bir kere alnna aklatt. Sonra telefonu kapt, bu akamki toplantya
mmkn olduu kadar ksa deinilmesi iin emir verdi. Konumacnn
kim olduu konusunda da isim belirtmemelerini syledi'.
O telefonu kaparken Dominique, "Pekl," dedi. "Kovuldum mu?"
Scarret ban hazin hazin iki yana sallad. "Kovulmak istiyor
musun?"
"Pek saylmaz."
"Ben rtbas ederim," diye mrldand koca adam. "Gail'den
saklarm."
"Nasl istersen. Ne olursa olsun, bana vz gelir."
"Dinle beni, Dominique ... Biliyorum, soru sormam istemezsin.
Ama neden hep byle eyler yapyorsun?"
"Hibir nedeni yok."
"Bak, bir akam yemeinde bu konuda neler sylediin kulama
geldi. Sonra radikal bir toplantya gidiyor, u satrlardakileri
dktryorsun."
"Doru ama. Her iki yan da doru. Deil mi?"
"Tabii doru. Hangisini nerede syleyeceine karar verirken yerlerini deitirsen olmaz myd?"
"yle yapmaktan hibir ey kmazd ki!"
"Senin yaptnda ne anlam var ki!"
"Yok. Hi. Ama beni elendirdi."
"Seni anlayamyorum, Dominique. Daha nce de yaptn byle
eyleri. Bazen harika gidiyorsun, prl prl iler karyorsun, ama tam

208/1067

ileriye doru bir adm atacan srada ... byle bir numara ekip her
eyi berbat ediyorsun. Neden?"
"Belki de tam o nedenle."
"Ltfen bana, bir dost olarak syler misin? nk seni severim ve
sana ilgi duyarm ben. Ne peindesin aslnda?"
"Aka grlyor sanyordum. Hibir eyin peinde deilim."
Alvah Scarret ellerini iki yana at, aresizlik iinde omuzlarn
kaldrd.
Dominique neeyle glmsedi.
"Bu kadar zlecek ne var? Ben de seni severim, Alvah. Ben de sana
ilgi duyarm. Hatta seninle konumaktan bile holanrm ki bu daha
ok deer tayor. imdi ltfen rahat otur, sana bir iki vereyim. htiyacn var ikiye, Alvah."
Ona buzlu bardak iinde, buzlar akrdayan bir ey uzatt. "Sen ok
cici bir ocuksun, Dominique," dedi Scarret.
"Tabii. yleyim."
Bir masann kenarna iliti. Ellerini arkasna dayam, gergin
kollarna dayanarak arkaya doru eilmi, bacaklarn yava yava
sallyordu.
"Biliyor musun, Alvah, gnn birinde gerekten istediim bir iim
olursa bunu korkun bir ey sayarm."
"Daha neler! Amma anlamsz bir sz! Ne demek istiyorsun?"
"Ne diyorsam onu. Zevk aldm, kaybetmek istemediim bir iim
olursa, korkun olur."
"Neden?"
"nk sana baml duruma gelirim. Sen harika bir insansn,
Alvah, ama pek de ilham verici saylmazsn. Senin tadn krbacn
karsnda eilip bklmek iyi olmaz gibi geliyor bana. Yo, itiraz etme,
seninki ok nazik bir krba olur. Esas irkin olan da o zaten.

209/1067

Patronumuz Gail'e de baml olurum. Harika bir insandr, ondan eminim, ama onunla hi kar karya gelmemeyi yelerim."
"Bu kadar lgn bir davrana brnmene sebep ne? Gail'in de, benim de, senin iin her eyi yapacamz bildiin halde hem de ... Ben
ahsen ..."
"Yalnz o kadar deil, Alvah. Bir tek sen deilsin. Gerekten istediim bir ii, bir projeyi, bir ideali ya da bir insan bulursam, btn
dnyaya baml duruma gelirim. Her eyin dier eylerle bir
balants var. Birbirimize yle sk balyz ki! Bir an iindeyiz hepimiz. O a bekliyor. Ve hepimiz onun iine bir tek arzu nedeniyle
itiliyoruz. Sen bir ey istiyorsun, o ey senin iin deerli oluyor. Onu
senin elinden kapmak iin bekleyenler kim, biliyor musun? Bilemezsin. Belki ok kark, ok uzaklarda olabilir, ama birileri onu kapmak
iin hazr bekliyor. Ve sen de onlarn hepsinden korkuyorsun.
Bzlyorsun, srnyorsun, yalvaryorsun ve kabulleniyorsun ... tek
ki almasn, sende braksnlar. Bir de kimleri kabul ettiine bak."
"Eer yanlmyorsam, sen genel olarak insan rkn eletiriyorsun."
"Biliyor musun, bizim genel olarak insan rk hakkndaki dncelerimiz ok garip bir ey. O kelimeyi sylerken hepimizin kafasnda belirginlikten uzak, prltl bir tablo oluuyor. Ciddi, byk, nemli bir
ey. Ama aslnda bu konuda tek bildiimiz, kendi hayatmz boyunca
karlatmz insanlar. Bir bak onlara. Gerekten byk, ciddi bir
yanlarn grebiliyor musun? yle birini tanyor musun? porta arabalarndan alveri etmeye alan ev kadnlar var, sokaklarda duvarlara ayp kelimeler yazan, burnu smkl ocuklar var, sarho genler
var. Ya da bunlarn ruhsal karlklar var. Aslnda ac ektikleri zaman
insanlara bir para sayg duymak mmkn. Bir nebze gururlar oluyor
o zaman. Ama elenirken-hi dnp baktn m onlara? te gerei ancak o zaman grebiliyorsun. Esir gibi alp kazandklar paralar
lunaparklarda, baya gazinolarda harcarken bak onlara. Dnyay nlerinde apak bulan zenginlere bak. Elenmek iin neleri seiyorlar,

210/1067

bir dikkat et. Kibar barlarda seyret onlar. te senin genel olarak insan
rk dediin ey. Ben byle bir eye elimi bile srmek istemem."
"Ama ... Allah kahretsin! Bu olaya byle baklmaz ki! Tablonun
tamam deil bu. En kt olanmzn iinde bile biraz iyilik vardr. Her
zaman bizi kurtaracak bir zelliimiz vardr."
"Daha beter ite. Bir insann kahramanca bir hareket yaptn
grdkten sonra, dinlenmek iin vodvillere gittiini renmek, ilham
verici bir ey mi sence? Nefis bir tablo yaptktan sonra ressamn tm
vaktini, her rastlad yosmayla yatarak geirdiini renmek ho
mu?"
"Ne istiyorsun sen? Kusursuzluk mu?"
"Ya da hibir ey. Bu yzden de, 'hibir ey'i seiyorum."
"Manta uymuyor ama."
"nsanolunun kendine sahip olma izni verebilecei tek arzuyu
alyorum, o kadar. zgrlk, Alvah, zgrlk."
"Sen ona zgrlk m diyorsun?"
"Hibir ey istememek. Hibir ey beklememek. Hibir eye baml
olmamak."
"Ya istediin bir ey karsa karna?"
"kmaz. Grmemeyi seerim. O da senin o irin dnyann bir
paras olacaktr naslsa. Onu btn hepinizle paylamak zorunda
kalrm ... Oysa bunu istemem. Biliyor musun, okuyup sevdiim gzel
bir kitab asla ikinci kere amam ben. Onu okumu olan baka gzler
gelir aklma. O gzlerin kimlere ait olduu gelir. Bu tr eyler paylalamaz. Bu tr insanlarla, asla paylalamaz."
"Dominique, hibir konuda bu kadar gl duygular beslenemez.
Anormal bir ey bu."
"Ama ben ancak byle hissedebiliyorum. Ya da hibir ey
hissetmiyorum."

211/1067

Alvah drst, iten bir kaygyla, "Dominique, tatlm," dedi. "Keke


senin baban olsaydm. ocukluunda ne gibi bir trajedi yaadn sen?"
"Hi yle bir ey yaamadm. Harika bir ocukluk geirdim. zgr
ve sakin. Kimse beni fazla rahatsz etmedi. Geri, evet, sk sk canm
sklrd. Ama ona da alknm."
"Sen herhalde amzn bahtsz bir rnsn. Her zaman
sylemiimdir. Bizler fazla mstehzi, fazla yozlamz. Eer tevazu
sahibi olup basit deerlere dnersek ..."
"Alvah, imdi bu masallar nasl ortaya getirebiliyorsun? Bunlar olsa
olsa senin bayazlarnn malzemesi. Hem ..." Sustu. Scarret'in gzlerini grmt. O gzlerde arm, biraz da incinmi bir ifade vard.
Dominique gld. "Yanldm. Sen bunlara gerekten inanyorsun. Eer
gerek inansa duyduun. Ya da onun yerine ne kullanyorsan o. Ah,
Alvah! te bu yzden seviyorum seni. Bu akamki toplantda
yaptm imdi yine yapmamn nedeni de bu."
"Ne?" Scarret afallamt.
"Byle konumak yani. Senin gibi birine. Sana bu tr eyler
sylemek ho. Biliyor musun, Alvah, ilkel insanlar tanrlarnn
heykellerini insan biiminde yaparlarm. Sen nasl bir heykel
olurdun, dnsene ... plak bir heykel olsaydn ... gbeinle falan."
"imdi bunun ne ilgisi var?"
"Hi ilgisi yok, hayatm. Bala beni." Sonra ekledi. "Biliyor musun,
plak erkek heykellerine baylrm ben. Bu kadar afallamana gerek
yok. Heykel diyorum, baka bir ey deil. Bir zamanlar bir heykelim
vard. Helios'du szde. Avrupa'da bir mzeden almtm onu. Almak
hi de kolay olmamt. Satlk deildi tabii. Sanyorum k olmutum
o heykele, Alvah. Onu buraya, evime getirdim."
"Nerede peki? Beendiin bir eyi grmeyi ok isterdim.
Deiiklik olurdu."
"Krld."

212/1067

"Krld m? Mze paras m krld? Nasl oldu bu?"


"Ben krdm."
"Nasl?"
"Aydnlktan aaya attm. Aas beton zemin."
"Bsbtn m delisin sen yoksa? Neden yaptn byle bir eyi?"
"Baka kimse gremesin diye."
"Dominique!"
Gen kadn ban sallad, sanki konuyu silkeleyip uzaklatrd.
Dmdz salar ar bir dalga gibi kprdad. Cva havuzundaki sv
gibi.
"zgnm, hayatm," dedi sonunda. "Seni oka uratmak
istemedim. oka urayacak biri deilsin diye dnr, seninle her eyi
konuabileceime inanrdm. Sylememeliydim. Yarar yok herhalde."
Masann zerinden hafif bir hareketle srayarak indi.
"Evine ko, Alvah," dedi. "Ge oluyor. Yorgunum. Yarn grrz."
Guy Francon, kznn yazd ke yazlarn okuyup duruyordu.
Akam yemei davetinde ve Sosyal Grevliler Toplants'nda
Dominique'in neler sylediini duymutu. Btn bunlardan hibir ey
anlamyordu. Tek anlad, bunlarn tam kzndan beklenebilecek
eyler olduuydu. Kafas srekli olarak bu konuyla meguld.
Dominique'i her dnnde hissettii o akn rkntden de hi
kurtulamyordu. Kendi kendine, acaba kzmdan gerek anlamda nefret mi ediyorum, diye sordu.
Ama kendine bu soruyu sorduu zaman da, gznn nnde bir
sahne canlanrd hep. Dominique'in ocukluuna ait bir sahne. Gemi
bir yaz mevsiminin unutulmu bir gn. Connecticut'taki yazlk evde.
O gnn geri kalann tmyle unutmu, hatrlad sahnenin
dncesini bile kafasndan silmiti. Ama kendisi o an terastayd,
kznn bahenin ucundaki yksek yeil allarn zerinden atlayna
bakyordu. allar onun kck vcuduna gre fazla yksekti.

213/1067

Francon bir an iin, onun o ykseklii aamayacan dnmt.


Ama tam o anda kk kzn bir zafer edasyla yeil engelin zerinden
uarken grmt. O sramann ne ban, ne de sonunu hatrlyordu.
Ama gzlerinin nnde ok canl biimde grd sahne, sanki bir
film karesinden kesilmi, ebediyen hareketsiz olarak zihnine
aklmt. Bir anlna kk kzn vcudu bolukta asl gibiydi. Uzun
bacaktan iki yana alm, kollan havaya kalkm, elleri havay avular
gibi, beyaz elbisesi, sar salar rzgrn etkisiyle iki ayr levha halinde
blnm. Bir tek an. Ufack bir vcudun, mrnde grmedii bir
zevk dozuyla ykl, zgrlk iinde uuu.
O sahnenin neden zihnine akldn bilemiyordu. Acaba ne gibi bir
nemli olay olmutu da, daha nemli eyler unutulurken bu sahne
bylece kalmt? Kz konusunda zld, ona gcendii zamanlar
neden o sahneyi hep tekrar tekrar grdn de bilemiyordu. Hatrladnda neden iinin anlatlmaz bir efkatle dolduunu da. Kendi
kendine, babalk duygusunun istei dnda dirildiini sylyordu.
Garip bir biimde, hi dnmeksizin, yardm etmek istiyordu kzma.
Ne konuda yardm edilmesi gerektiini de bilmiyordu.
Gzleri giderek daha sk Peter Keating'e dnmeye balamt.
Kendine kabul ettiremedii o zme daha bir snmaya balyordu.
Peter Keating'in kiilii rahatlatyordu onu. Keating'in basit, istikrarl
btnl, herhalde kznn salksz ve tutarsz davranlarna tek
geerli are olabilirdi.
Keating srarla Dominique'i grmeye altn, ama baar salayamadn itiraf etmeye yanamyordu. Telefon numarasn
Francon'dan alal ok olmutu. Sk sk telefon ediyordu Dominique'e.
Dominique telefonu ayor, neeyle glyor, tabii grrz, diyor,
bundan kurtulamayacan ok iyi bildiini ekliyordu. Ama birka hafta boyunca ok ii olduunu ileri sryor, gelecek ayn banda bir
telefon etmesini rica ediyordu.
Francon durumu kavramaya balamt. Keating'e, Dominique'i le
yemeine davet edeceini, onlar bu yolla tekrar bir araya getireceini

214/1067

syledi. "Yani, onu davet etmeye alrm, demek istiyorum," diye


ekledi. "Reddedecek tabii." Ama Dominique onu yine artt, daveti
hemen ve neeyle kabul etti.
Onlarla lokantada bulutu, bu bulumay hevesle bekliyormu gibi
glmsedi. Neeyle konuuyordu. Keating kendini ok mutlu ve rahat
hissetmeye balamt. Dominique'den neden yle korktuunu hi anlayamyordu. Yarm saat getiinde, Dominique babasna bakt.
"Beni grmek iin zaman ayrman harika bir davran, baba," dedi.
"Hele de bu kadar megulken, bu kadar ok randevularn varken."
Francon'un yzne bir kayg ifadesi yerleti.
"Hay Allah, Dominique, imdi aklma getirdin!"
"Unuttuun bir randevun mu var?" Sesi yumuackt.
"Allah kahretsin, evet! Tmyle aklmdan kmt. Bu sabah bizim
Andrew Colson telefon etti. Defterime yazmay unuttum. Benimle
ikide grmek iin srar etti. Bilirsin bu ileri, Andrew'yu grmemezlik edemem! Lanet olsun! Hem de bugn!" Sonra kukuyla ekledi.
"Sen nereden bildin bunu?"
"Bilmiyordum ki! Ama ziyan yok, Baba. Bay Keating de, ben de,
balarz seni. Birlikte ok gzel bir yemek yeriz. Benim btn gn hi
randevum yok. Bay Keating'den kaarm diye kayglanmana da gerek
yok."
Francon iinden, acaba ikisini ba baa brakmak iin benim byle
bir bahane hazrladm biliyor muydu, diye merakland. Emin
olamyordu. Dominique dosdoru babasnn yzne bakmaktayd.
Gzleri gereinden biraz daha derin bakyor gibiydi. Francon o masadan kurtulduuna memnun oldu.
Dominique, Keating'e dndnde baklar ylesine yumuakt ki,
anlam ancak hor grme olabilirdi.
"imdi rahatlayalm artk," dedi. "Babamn ne peinde olduunu
ikimiz de biliyoruz, demek ki mesele yok. Bu durumun seni

215/1067

utandrmasna izin verme. Beni utandrmyor. Babama byle tasmay


takabilmi olman ho bir ey. Ama tabii nde koup tasmaya aslrsa,
kolay olmaz, biliyorum. En iyisi her eyi unutup yemeimizi yiyelim."
Keating'in iinden hemen kalkp oradan kmak geldi. Ama byle bir
ey yapamayacan biliyor, fkeli bir aresizlik duyuyordu. Dominique konutu:
"atma kalarn, Peter. Beni imdiden Dominique diye arsan iyi
olur bence. Zaten oralara geleceiz naslsa. Herhalde seni sk sk greceim. yle ok insan grp duruyorum ki! Mademki babam senin de
onlar arasnda olman istiyor, neden olmasn?"
Yemein geri kalan boyunca Dominique eski bir dostla konuuyormu gibi ene ald. Neeli ve ak konuuyordu. Tedirgin edici gerekilii, saklayacak bir ey olmadn gsterirken, bir yandan da, her
eyi kurcalamann pek akllca olmayacana iaret ediyordu. Zarif ve
yumuak davran, aralarndaki ilikinin hi nemli olmadn ortaya
koyuyor, karsndaki adam dmanlk gstermeye demez biri olarak
grdn belli ediyordu. Ama Keating onun azn, kelimeleri biimlendirirken dudaklarnn ald ekli, bacaklarm ok dzgn
hareketlerle st ste atarken sanki pahal bir aleti katlyormu gibi
davrann seyrederken, onu ilk grd gn kapld o inanlmaz
hayranlk duygusundan hl kurtulamadn gryordu.
Kalkarlarken Dominique, "Bu gece beni tiyatroya gtrr msn,
Peter?" diye sordu. "Hangi oyun olursa olsun, hepsi bir. Yemekten
sonra ara beni. Babama da syle. Sevinir."
Keating cevap olarak, "Geri sevinmese daha iyi edeceini bilmesi
gerekir, benim de bilmem gerekir, ama yine de seve seve, Dominique,"
dedi.
"Neden byle bir eyi bilmen gerekiyor?"
"nk bu gece tiyatroya gitmeyi de, beni grmeyi de aslnda
istemiyorsun."

216/1067

"ok doru. Senden holanmaya balyorum, Peter. Sekiz buukta


telefon et."
Keating ofise dndnde Francon hemen onu yukarya ard.
Merakl bir sesle, "Eeee?" diye sordu.
"Ne oluyor sana, Guy?" dedi Keating. Sesi pek masumdu. "Neden bu
kadar kayglsn?"
"ey, ben ... ben yalnzca ... dorusu ikinizin geinip geinemediini
merak ediyorum. Bence sen Dominique'i olumlu etkilersin. Neler
oldu?"
"Hibir ey. Hoa vakit geirdik. Sen lokantalar iyi biliyorsun ...
Yemekler harikayd. Ha, evet, kzn bu gece tiyatroya gtryorum."
"Olamaz!"
"Doru ama."
"Nasl becerdin bunu?"
Keating omuzlarn kaldrd. "Dominique'den korkman gerekmez
demitim sana."
"Korkmuyorum, ama ... Vaaay, hemen Dominique mi demeye
baladn ona? Tebrikler, Peter. Yo, korkmuyorum, ama onu anlayamyorum da. Hi kimse yaklaamyor ona. Hibir zaman bir kz
arkada olmad. Ana okulundayken bile. Ne dnmem gerektiini
bilemiyorum. imdi de tek bana yayor, evresi her zaman bir yn
erkekle dolu ve ..."
"Daha neler, Guy! Kendi kzn hakknda kt eyler dnecek
deilsin herhalde."
"yle bir ey dnmyorum! Sorun da orada zaten. Keke dnebilseydim. Ama ya yirmi drde geldi, Peter. Hl bakire. Evet,
biliyorum. Eminim bundan. Bir kadna bakar bakmaz anlalabilen bir
ey bu. Ben ahlak kumkumas falan deilim, Peter. Bence bu dpedz
anormal. Onun yanda, onun gibi gzel, stelik de bylesine bamsz
yaayan biri iin, anormal. Keke evlense.

217/1067

Gerekten. ey, bunu duymasn tabii. Sen de yanl anlama. Bunu


sana bir davetiye olarak sylemedim."
"Elbette."
"Aklma gelmiken, Peter, sen dardayken hastaneden aradlar.
Zavall Lucius olduka iyiymi artk. Kurtulacak, diyorlar." Lucius N.
Heyer'a inme inmiti. Keating onun salk durumuna byk ilgi
gstermekteydi. Ama hastaneye, onu ziyarete gitmemiti.
"ok sevindim," dedi Keating.
"Ama bence artk iine dnemez. Yalanyor, Peter ... evet, yalanyor. Bazen bir ya gelir, insan artk iin ykne katlanamaz." Kt
aacan iki parmayla tutup masa takviminin kenarna tk tk vurdu.
"Hepimize olacak, Peter. Er ya da ge. nsann gelecei dnmesi
gerek..."
Keating kendi evinin salonunda, minedeki sahte ktklerin
karsna, yere oturmu, ellerini dizlerinin evresinde kenetlemi, annesinin sorularn dinliyordu. Dominique neye benziyor, ne giyiyor,
Peter'e neler diyor, annesinden ona acaba ne kadar miras kalm
olabilir.
Artk sk sk buluuyordu Dominique'le. Bu gece birlikte gece
kulplerini dolamlard. Keating yeni dnmt eve. Dominique
onun davetlerini hep kabul ediyordu. Keating iinden, acaba bu tutumu, ikimiz birlikteyken beni grmezden gelmesi daha kolay, reddederken grmezden gelmesi daha zor diye mi, diyordu. Ama onunla ne zaman bulusa, bir sonraki bulumay hevesle planlamaktan da geri
kalmyordu. Catherine'i bir aydr grmemiti. O da daysnn bir
aratrma iiyle meguld. Days lkede bir konferans turuna kacakt. Catherine de o konferanslar iin malzeme aratryordu.
Bayan Keating bir lambann dibine oturmu, Peter'in smokin ceketinin astarndaki bir kk yrt dikmekteydi. Sorularnn arasnda
bazen ona sitem ediyor, iyi pantolonu ve k gmleiyle yere

218/1067

oturmamas gerektiini hatrlatyordu. Peter'in ne sorulara, ne de


sitemlere aldrd vard. Ama can skntsnn arasnda, garip bir rahatlk da hissetmiyor deildi. Sanki bu ard arkas kesilmez kelimeler
seli onu kendiliinden hakl karyormu gibi. Arada bir cevap verdii
de oluyordu: "Evet... hayr ... bilmiyorum ... evet, ok gzel. Harikulade gzel ... vakit ok ge oldu, anne. Yorgunum. Yatsam iyi olacak..."
Kap alnd.
"Aaa," dedi Bayan Keating. "Bu saatte kim olabilir acaba?"
Keating kalkt, omuz silkerek kapya doru yrd.
Gelen Catherine'di. ki eliyle iri, eskimi, biimsiz bir antaya
sarlm, bekliyordu kapda. Ayn anda hem kararl, hem de tereddtler iinde gibiydi. Bir adm geriledi. "yi akamlar, Peter. Girebilir
miyim? Seninle konumam gerek."
"Katie! Tabii gir! Ne kadar iyisin! Gel ieriye. Anne, Katie gelmi."
Bayan Keating kzn ayaklarna bakt. Admlarn frtnaya tutulmu
bir geminin gvertesindeymi gibi atyordu. Kadn dnp oluna bakt, bir tuhaflk olduunu, durumun dikkatle ynetilmesi gerektiini hemen anlad.
Yumuak bir sesle, "yi akamlar, Catherine," dedi.
Keating onu grd anda duyduu byk sevincin dnda hibir
eyin farknda deildi. O sevin ona, hibir eyin deimemi
olduunu, kendisinin gvende olduunu, Catherine'in varlnn her
trl kukuyu ortadan kaldrdn sylyordu. Saatin ne kadar ge
olduunu, Catherine'in neden onun evine ilk defa olarak davetsiz
geldiini merak etmeyi tmden unutmutu.
Catherine parlak ama kof bir sesle, "yi akamlar, Bayan Keating,"
dedi. "Umarm sizi rahatsz etmiyorumdur. Saat ok ge herhalde ...
deil mi?"
"Yo, hi de deil, yavrum," dedi Bayan Keating.

219/1067

Catherine telal telal konumaya balad, azndan kan kelimelerin sesine mantkszca sarlmaya alt:
"apkam karaym ... nereye koyabilirim, Bayan Keating? u masann stne mi? Bir sakncas yok ya? Yo, belki de u ekmeceli
dolabn zerine koysam daha iyi olur. Sokakta nemlendi biraz apkam.
Belki cilay bozar. ekmeceli dolap ok gzel, umarm cilas bozulmaz
..."
Keating, "Ne oldu, Katie?" diye sordu. Sonunda kzn durumunun
farkna varabilmiti.
Catherine dnp ona baktnda, gzlerinin korku dolu olduunu
grd. Catherine'in dudaklar ayrld, kz glmsemeye alyordu.
"Katie!" Keating boulacak gibiydi.
Kz hibir ey sylemedi.
"Paltonu kar. Gel buraya. Atein nnde sn biraz." Puflardan
birini atein yaknna itti, onu oturttu. Catherine siyah bir kazak iine
eski bir siyah gmlek giymiti. Okul kl gibi. Sokaa karken stn
deitirmedii belliydi. Kambur oturuyor, dizlerini birbirine bititiriyordu. Konutuunda sesi alak, ilk defa aa vurulan aclarn boalmasyla biraz daha doald:
"Eviniz yle gzel ki ... ne kadar scak ve geni ... pencereleri cannz
istedii zaman aabiliyor musunuz?"
"Katie, sevgilim," dedi Keating anlayl bir sesle. "Ne oldu?"
"Hibir ey. Aslnda bir ey olduundan deil. Ama ... seninle konumak zorundaydm. imdi. Bu gece."
Keating dnp annesine bakt. "Anne, eer istersen..."
"Yo, hibir sakncas yok. Bayan Keating duyabilir. Belki de duymas
daha iyi." Dnp Peter'in annesine, "Aslnda, Bayan Keating, Pete'le
ben nianlyz," dedi. Sonra Peter'e dndnde sesi atlak kt.
"Peter, ben hemen evlenmek istiyorum. Yarn. Mmkn olduu kadar
abuk."

220/1067

Bayan Keating'in eli yavaa kendi kucana indi. Kadn ifadesiz


gzlerle Catherine'e bakt. Alak sesle, olunun ondan hi beklemedii
bir gururla konutu:
"Bilmiyordum. ok mutlu oldum hayatn."
"tiraznz yok mu? Gerekten hibir itiraznz yok mu?" diye sordu
kz. Sesi pek umutsuz kyordu.
"Ama, evladm, byle eyler ancak seninle olum arasnda
kararlatrlr."
Keating sesine tekrar kavuup, "Katie!" diye soludu. "Ne oldu?
Neden mmkn olduu kadar abuk?"
"Ayy! Ah, yle gibi konutum... sanki kzlarn bana gelip duran
dertlerden biriyle kar karyaymm gibi oldu ..." Yz kpkrmz
kesildi. "Aman, Tanrm! Hayr! yle bir ey yok! Olamayacan biliyorsun! Yo, byle bir ey dnm olamazsn, Peter, benim asla ..."
Keating, "Elbette ki hayr," diye gld, yere, onun yanna oturdu,
kolunu onun omzuna att. "Ama kendini toplamaya al. Ne oluyor?
Eer istersen seninle bu akam bile evleneceimi biliyorsun. Ama ne
oluyor?"
"Hibir ey. Artk iyiyim. Anlatacam sana. Beni deli sanacaksn.
Birdenbire sanki seninle hi evlenemeyecekmiim gibi, bana korkun
bir ey oluyormu ve ondan kurtulamayacakmm gibi hissettim."
"Ne oluyordu sana?"
"Bilmiyorum. Hibir ey. Btn gn aratrma notlarm zerinde
altm, hibir ey olmad. Ne biri telefon etti, ne de biri geldi. Derken
gece olunca iimde bir duygu belirdi. Sanki bir kbus, biliyor musun?
Tarif edilmez bir dehet duygusu. Normal duygulardan biri gibi deil.
Kendimi hayati tehlike iinde hissettim. Bir ey zerime kapanyor
gibi. Ondan asla kurtulamayacakmm gibi ... nk beni hi brakmayacakt ve i iten gemiti bile."
"Hi kurtulamayacan ey ne?"

221/1067

"Tam bilemiyorum. Her ey. Btn hayatm. Bataklk gibi. Dmdz


ve doal. Fark edilebilecek, kukulanlacak bir yan yok. Kolayca zerinde yryorsun. Farkna vardn zaman, i iten gemi oluyor...
beni mahvedeceini hissettim o eyin. Asla seninle evlenemeyeceimi
sezdim. Hemen kalkp komam gerek, dedim. Ya imdi, ya da hi. Sen
byle bir duyguya hi kaplmadn m? Anlatamadn bir korkuya?"
"Evet," diye fsldad Keating.
"Beni deli sanmyorsun, deil mi?"
"Hayr, Katie. Ama bunu asl balatan ey neydi? Belli bir ey olmu
muydu?"
"ey ... imdi yle sama geliyor ki." zr diler gibi kkrdad. "yle
oldu; ben odamda oturuyordum. Ortalk biraz serindi, o yzden pencereyi amamtm. Masamn zerinde yle ok kitap ve kt vard ki,
yaz yazacak yeri zor buluyordum. Ne zaman bir not alsam, dirseim
bir eyi itip yere dryordu. Yerde de evremde bir yn ey
birikmiti. Hepsi kt. Biraz hrdyordu ktlar ... nk salonun
kapsn aralk brakmtm, oradan biraz hava geliyordu herhalde.
Daym da salonda alyordu. Benim iim iyi gitmekteydi. Saatlerdir o
notlarla urayordum. Saatin ka olduunu bile bilmiyordum. Derken
birdenbire o duygu yakama sarld. Nedenini bilmiyorum. Belki oda
havaszd, belki de sessizlik etkiledi. Hibir ey duyamyordum. Ne
salondan bir ses, ne de baka bir ey. Yalnzca ktlarn belirli belirsiz
hrts. yle yumuak ki! Birisi boularak lyormu gibi. Birden
evreme baktm ve ... daym salonda gremiyordum ama duvara glgesi dmt. Koskocaman bir glge. ki bklm. Hi kprdamyordu. Ama yle bykt ki!"
rperdi. Olay artk sama gelmiyordu ona. Fsldad:
"O zaman oldu ite. Hi hareket etmiyordu o glge. Ama ben
kprdayan onca kd dndm, Hepsinin yerden yavaa ykselip
boazma sarldn, beni boduunu dndm. O zaman bardm
ite, ama Peter, o hi duymad. lm duymad! nk glgesi
kprdamad. apkam ve paltomu kapp frladm. Salondan koarak

222/1067

geerken galiba daym, "Catherine, saat ka? Nereye gidiyorsun?" diye


sordu. Ya da ona benzer bir ey ... emin deilim. Ama ben ne arkama
baktm, ne de cevap verdim. Yapamadm. Korkuyordum ondan. Bana
mrnde bir tek sert sz sylememi olan Ellsworth Daymdan
korkuyordum!... hepsi o kadar Peter. Hi anlayamyorum, ama
korkuyorum. imdi artk o kadar korkmuyorum tabii. Burada, senin
yanndayken o kadar deil... ama korkuyorum ..."
Bayan Keating konutuunda sesi kuru ve tr trd: "Eh, sana
olan ey besbelli, yavrum. ok fazla alm, ii biraz abartmsn. O
zaman isteri durumuna yaklamsn."
"Evet... Herhalde ..."
"Yo," dedi Keating dalgn bir sesle. "Hayr, yle deil ..." Grev toplantsnda, lobideki hoparlrden duyduu o sesi dnyordu.
Ardndan hemen ekledi: "Evet, Annem hakl. Kendini ldryorsun o
ilerle, Katie. Bu senin dayn ... elime gese boynunu koparacam
onun."
"Ama onun suu deil ki! O benim almam hi istemez. Sk sk
gelip kitaplar elimden alr, bana bir sinemaya gitmemi falan syler.
Zaten kendisi de bana ok fazla altm hep syler. Ama benim
houma gidiyor. Aldm her notun, kaydettiim her bilginin, lkenin
her yanndaki yzlerce gen renciye retileceini dndke, insanlarn eitimine yardmc olduumu hissediyorum. ok byk bir
amaca giden yolda benim de bir nebze tuzum var, diyorum. Gurur
duyuyorum o zaman. Durmak dinlenmek istemiyorum. Anlyor
musun? Aslnda yaknacak hibir eyim yok. Ama sonra ... bu gece ...
benim neyim var, anlamyorum."
"Bak, Katie, yarn sabah ruhsat alrz, sonra da hemen evleniriz.
Nerede istersen."
"yle yapalm, Peter," diye fsldad Catherine. "Sence gerekten bir
sakncas yok, deil mi? Aslnda gerek bir nedeni yok, ama istiyorum.
yle ok istiyorum ki! O zaman her eyin yolunda olduuna

223/1067

inanacam. dare ederiz. Ben i de bulurum ... eer sen daha tam
hazr deilsen ..."
"ok sama. Konuma byle eyleri. dare ederiz. nemi yok. Biz bir
evlenelim de, teki iler naslsa yoluna girer."
"Sevgilim, anlyor musun? Gerekten anlyor musun?"
"Evet, Katie."
Bayan Keating, "imdi her ey zmlendiine gre, sana bir fincan
scak ay vereyim, Catherine," dedi. "Eve gitmeden nce ona ihtiyacn
var."
Kalkp ay hazrlad, Catherine minnetle iti, sonra glmseyerek
konutu:
"Ben ... ben aslnda siz onaylamazsnz diye ok korkuyordum, Bayan Keating."
"Bu da nereden aklna geldi?" dedi Bayan Keating. Kelimeleri
aznda yuvarlayarak konuuyordu. Cmlesini soru sesiyle bitirdi.
"imdi artk cici kzlar gibi evine ko, bu gece doru drst bir uyku
uyu."
"Anne, Katie bu akam burada kalamaz m? Senin odanda yatabilir."
"Ama, Peter, telaa kaplmaya hi gerek yok. Days ne der o
zaman?"
"Yo olmaz, tabii olmaz. Benim hibir eyim yok, Peter. Eve
gidebilirim."
"Ama eer..."
"Korkmuyorum. Geti artk. yiyim. Ellsworth Daymdan gerekten
korktuumu dnecek deilsin herhalde, deil mi?"
"Eh, peki. Ama hemen gitme."
Bayan Keating, "Aman, Peter, saat daha da gecikirse, sokaklara kp
koturmas iyi mi olur?" diye sordu.

224/1067

"Ben gtrrm onu evine.


Catherine, "Hayr," diye atld. "Daha da budala durumuna dmek
istemem. Olmaz. Buna izin vermem."
Keating kapda onu perken, "Yarn sabah onda sana gelirim, gidip
ruhsat alrz," dedi, Catherine de, "Peki, Peter," diye fsldad.
Keating kapy onun arkasndan kapayp bir an orada durdu. Yumruklarn skmakta olduunun farknda deildi. Sona dnp meydan
okuyan bir tavrla salona dnd, yumruklan ceplerinde, annesinin
karsnda durdu. Annesine bakarken gzlerinde sessiz bir soru vard.
Bayan Keating oturduu yerden sessizce ona bakyor, o bak
grmezden gelmiyor, ama kendi bakyla cevaplamaya da
kalkmyordu.
Sonunda oluna sordu:
"Artk yatmak istiyor musun, Peter?"
Keating'in en beklemedii sz buydu. Bu frsat kapmak, dnp
odasna kamak, kurtulmak geldi iinden. Ama annesinin ne
dndn renmek zorundayd. Kendini hakl gstermek
zorundayd.
"Bak, anne, hibir itiraz istemiyorum."
"Ben itiraz etmedim ki," dedi Bayan Keating.
"Anne, Katie'yi sevdiimi anlaman istiyorum. Artk beni hi kimse
durduramaz. Bu i bu kadar."
"Pekl, Peter."
"Catherine'in nesini sevmiyorsun, hi anlamyorum."
"Benim nesini sevip nesini sevmediimin artk senin iin nemi
yok."
"Var, anne. Tabii var! Sen de biliyorsun bunu. Nasl sylersin byle
bir eyi?"
"Peter, benim kendi hesabma sevdiim, sevmediim eyler diye bir
sorunum yok. Kendimi hi dnmyorum, nk bu dnyada benim

225/1067

iin senden baka nemli bir ey yok. Belki eski zaman anneleri gibi
davranyorum, ama byleyim ben. Olmamam gerektiini de biliyorum,
nk ocuklar bugnlerde byle eylerden holanmyorlar. Ama
elimden baka trls gelmiyor."
"ff, anne, ben ok minnet duyuyorum! Seni incitmeyi hi
istemem."
"Beni zaten incitemezsin, Peter. Ancak kendine zarar vererek incitebilirsin beni. O da dayanlmaz bir ey olur."
"Kendime nasl zarar veriyormuum?"
"Eh, eer beni dinlemekten sklmayacaksan ..."
"Seni dinlemeyi hibir zaman reddetmi deilim!"
"Fikrimi duymak istiyorsan, bence bu i benim hayatmn yirmi dokuz ylnn cenazesi saylr. Senin iin beslediim btn umutlarn."
"Ama neden? Neden?"
"Mesele Catherine'i sevmeyiim deil, Peter. ok seviyorum onu. yi
bir kz ... eer byle havadan nem kapp kendini hi uruna para
para etmezse. Ama namuslu, iyi kz. Herhangi bir kimseye iyi bir e
olur bence. alp hayatm kazanan herhangi bir gence. Ama onu senin iin dnmek, Peter! Senin iin!"
"Ama ..."
"ok alakgnllsn, Peter. ok fazla alakgnllsn. Senin
sorunun hep bu olageldi. Kendi deerini bilmiyorsun. Herkes gibi biri
olduunu sanyorsun."
"Hi de sanmyorum! Kimsenin yle dnmesine de izin vermem!"
"O zaman kafan kullan! Seni neler bekliyor, bilmiyor musun? u
ksa srede bile nerelere geldin ve bundan sonra nerelere varacaksn!
Sen yaknda ... belki mimarlarn en iyisi olmasan bile, bu meslein en
yksekteki kiilerinden biri olacaksn ve ..."

226/1067

"En yksektekilerden biri mi? Sen yle mi diyorsun? En iyisi


olamazsam, bu lkenin bir numaral mimar olamazsam, zaten daha
aasna hi raz deilim!"
"Ama insan o dzeylere, iinde tkezleyerek varamaz, Peter. insan
birtakm fedakrlklar yapacak gte deilse, hibir eyin birincisi
olamaz."
"Ama..."
"Eer gerekten en yukarlar hedefliyorsan, hayatn sana ait deil
demektir, Peter. Sradan insanlar gibi her kaprisini yerine getirmeyi
bekleyemezsin. O insanlar iin zaten nemi yok nk. Mesele sende,
bende, bizim neler hissettiimizde deil, Peter. Mesele senin kariyerin.
Bakalarnn saygsn kazanabilmek iin kendini inkr etmek,
gllk ister."
"Sen Katie'yi sevmediin iin kendi nyarglarn ..."
"Onun nesini sevmeyecekmiim? Geri erkeine hi sayg duymayan, nem vermeyen, kafas lgn bir fikre takld diye hemen koup
onu hi uruna sinirlendiren, geleceini pencereden frlatp atmasn
isteyen bir kz fazla da onayladm syleyemem. Ein byle biri
olursa, ondan ne kadar destek bulabileceini de bu olay gsteriyor ite.
Ama benim amdan ... eer kendim iin kayglandm sanyorsan,
sen krsn, Peter. Benim amdan ok uygun bir gelin olacan
gremiyor musun? Catherine'le hi sorunum olmaz benim. Onunla gl
gibi geinirim. Kaynvalidesine sayg gsterir, szm dinler. Ama
buna karlk Bayan Francon ..."
Peter yzn buruturdu. Szn buraya geleceini biliyordu. En
korktuu da bu konunun almasyd.
Bayan Keating yava ama kesin sesle, "Evet, Peter," dedi. "Onu da
konumak zorundayz. Bak, Bayan Francon'u idare edemeyeceimden
eminim. Onun gibi zarif bir sosyete kz, benim gibi kendi halinde, eitim almam bir anneye asla dayanamaz. Herhalde beni bu evden de

227/1067

karr. Evet, Peter. Ama gryorsun ki ben kendimi dnyor


deilim."
Keating sert bir sesle, "Anne," dedi. "Bu szler bo laf. Benim Dominique konusunda bir ansm varm gibi konuuyorsun. Hayal bu.
Dnp bana bakacandan bile emin deilim."
"Aksyorsun, Peter. Eskiden olsa, elde edemeyecein bir eyin
varln aklna bile getirmezdin."
"Ama ben onu istemiyorum, anne."
"Demek istemiyorsun, yle mi? Al ite. Benim sylediim de ayn
ey deil mi? Kendine bir bak! Francon'u, kentin en iyi mimarm
avucunun iine alm durumdasn! Orta olasn diye sana neredeyse
yalvaracak. Oysa sen daha ok gensin! Kim bilir ka kiiyi atlyor sana
bu teklifi yaparken! Kzyla evlenmene izin veriyor, hatta rica ediyor!
Sen de yarn kalkp iine gidecek, evlendiim kz bu kz deyip sradan
birini ona takdim edeceksin! Biraz kendini dnmekten vazgeip
bakalarn dn! Nasl karlar bunu sence? Kzma tercih ettiin u
irkef faresini ona tantrdn zaman houna gider mi?"
"Gitmez," diye fsldad Keating.
"Hem de hi gitmez! Arkana tekmeyi patlatt gibi seni sokaa atar
herhalde! Senin yerini almaya can atan ok insan bulabilir. u Bennett
rnein!"
"Yo, hayr!" diye soludu Keating. yle fkelenmiti ki, annesi onun
bamtelini bulduunu hemen anlad.
"Evet," dedi zafer dolu bir sesle. "Bennett! O olacak. Francon & Bennett. Sen de bu arada kaldrmlar arnlayp i arayacaksn! Ama bir
karn olacak! Evet, bir karn olacak tabii!"
"Anne, ltfen ..." diye fsldad Keating. yle aresizlik iindeydi ki,
annesi hi kararszlk gstermeden szlerini srdrmekte kendini
zgr hissetti.

228/1067

"Byle bir karn olacak ite. Elini ayan nereye koyacan bilemeyen sarsak bir kz. Evine davet etmek istediin her nemli insann
karsnda rkecek, kap saklanmaya alacak. Demek sen kendini
bir matah sanyorsun! Kandryorsun kendini, Peter Keating! Hibir
byk adam, vard yere tek bana varmamtr. En iyilerine bile, uygun bir kadnn ne derece yardmc olduunu azmsama sakn. Senin
Francon da herhalde bir oda hizmetisiyle evlenmedi. Kiminle
evlendiini bal gibi biliyorsun. Biraz da olaylar bakalarnn gzyle
gr. Onlar ne dnecek senin karn hakknda? Ya senin hakknda ne
dnecek? Sen hayatn tavuk kmesleri yaparak kazanan biri
deilsin, bunu asla unutma! Bu oyunu, byk adamlarn gzyle
grp yle oynaman gerek. Onlara ayak uydurmak zorundasn. Bunun
gibi smsk biriyle evlenen bir adam hakknda neler dnrler?
Hayranlk m duyarlar sana? Gvenirler mi? Sayg duyarlar m?"
"Sus artk!" diye bard Keating.
Ama annesi devam etti. Uzun uzun konutu, Keating de parmak
eklemlerini tlatarak, arasra, "Ama onu seviyorum," diye inleyerek
onu dinledi. "Yapamam, anne! Bunu yapamam! Onu seviyorum ..."
Dardaki k griye dnrken annesi onu brakt. Sendeleyerek
odasna gitmesine izin verirken hl o yumuak, bezgin sesiyle
konuuyordu:
"En azndan o kadarn yapabilirsin, Peter. Birka ay, o kadar. Sana
birka ay sre tanmasn iste. Heyer her an lebilir. O zaman belki bu
yaptn bile yanna kr kalabilir. Seni gerekten seviyorsa, biraz daha
beklemeye itiraz etmeyecektir ... bir dn, Peter ... dnrken de, bu
ii imdi yaparsan annenin kalbini kracan hatrla. nemli bir ey
deil tabii, ama onu da aklnn bir kesinde bulundur. Kendini bir
saat dn, ama bakalarn dnmeye de bir dakikan ayr..."
Keating uyumaya almad bile. Soyunmad da. Yatann kenarna
iliip saatlerce oturdu. Kafasndaki en belirgin dnce, bir yl sonray

229/1067

yayor olmaya duyduu istekti. O zaman her ey zmlenmi olacakt. Nasl zmlendiine aldrmyordu artk.
Saat onda Catherine'in zilini alarken, hl kararm vermi deildi.
Herhalde beni elimden tutup gtrr, srar eder... karar da
kendiliinden verilmi olur, diye dnmekteydi.
Catherine kapy ap mutlu mutlu, gvenle glmsedi. Sanki hibir
ey olmam gibi. Onu kendi odasna ald. Pencereden giren gne,
masann zerine dzenli biimde istiflenmi kitaplarla ktlar aydnlatyordu. Oda temiz ve derli topluydu. Yerdeki halda elektrik
sprgesinin brakt izler grnyordu. Catherine bir organza bluz
giymiti. Bluzun kollan omuzlarnn evresinde dik duruyor, ona neeli
bir hava veriyordu. Salarna takt kk, renkli tokalar gnete prl
prl parlyordu. Keating bu evde herhangi bir ktlkle karlamayandan tr hayal krklna uram hissetti kendini. Bir yandan da
rahatlamt tabii... ama hayal krkl da vard.
"Ben hazrm, Peter," dedi Catherine. "Paltomu getirir misin?"
"Dayna syledin mi?"
"Evet, dn gece syledim. Ben dndmde o hl alyordu."
"Ne dedi?"
"Hibir ey. Gld, bana dn hediyesi olarak ne istediimi sordu.
Ama yle ok gld ki!"
"Nerede imdi? Benimle tanmay istemedi mi en azndan?"
"Gazeteye gitmek zorunda kald. Seni istediinden fazla grmeye bol
bol vakti olacan syledi. Bunu yle tatl syledi ki!"
"Bak, Katie, ben ... sana sylemek istediim bir ey var." Bir
kararszlk geirdi. Catherine'e bakmyordu. Sesi ifadesizlemiti.
Bak, durum yle: Lucius Heyer, yani Francon'un orta ok hasta.
Yaamasn pek beklemiyorlar. Francon onun yerine beni ortak olarak
alacam aka ima etti. Ama Francon kafasn lgn bir fikre takm,
kzyla evlenmemi istiyor. Sakn beni yanl anlama, biliyorsun, byle

230/1067

bir eye imkn yok, ama yzne kar syleyemiyorum. Diyordum ki...
yani, biraz beklersek ... birka hafta falan ... o zaman firmada ayama
yer etmi olurum, Francon'a evlendiimi sylediim zaman artk bana
bir ey yapamaz ... Ama tabii her ey sana bal." Catherine'e baktnda sesinde heves vard artk. "imdi yapalm diyorsan, hemen
gideriz."
"Ama, Peter," dedi Catherine sakin, rahat, hatta akn bir sesle.
"Tabii ki! Bekleriz."
Keating takdir ve mutlulukla glmsedi. Ama gzlerini yummutu.
"Tabii bekleriz," dedi Catherine kesin bir ifadeyle. "Bunlar bilmiyordum. Oysa ok nemli. Acele etmemiz iin de hibir neden yok."
"Francon'un kz beni kapar diye korkmuyor musun?"
Catherine gld. "Ah, Peter! Ben seni ok iyi tanrm."
"Ama eer dersen ki..."
"Hayr, bylesi ok daha iyi. Bak, dorusunu bilmek istersen, ben de
bu sabah, biraz beklesek daha iyi olur diye dnyordum. Ama belki
sen karar vermisindir diye, kendiliimden bir ey sylemek
istemedim. Madem sen beklemek istiyorsun, ben de ylesini yelerim,
nk bu sabah bir haber geldi, daymdan bu konferanslar dizisini
Bat kysndaki ok nemli bir niversitede bu yaz aynen tekrarlamasn istediler. Onu yzst brakmak beni ok rahatsz edecekti.
ler yarm kalacakt o zaman. Sonra, belki de budalalk ediyoruz, diye
dndm. kimiz de yle genciz ki! Hem Ellsworth Daym yle ok
gld, yle ok gld ki! Gryorsun ite, biraz beklemek ok daha
akllca bir ey olacak."
"Evet. Eh, iyi o zaman. Ama, Katie, eer kendini dn geceki gibi
hissediyorsan ..."
"Etmiyorum! Kendimden yle utanyorum ki! Dn gece bana ne
oldu, bir trl anlayamyorum. Hatrlamaya alyorum, ama anlayamyorum. nsan sonradan kendini ne kadar gln hissediyor,

231/1067

bilirsin. Ertesi gn her ey ok net ve basit oluveriyor. Dn gece ok


samaladm m?"
"Neyse, unut onu. Akll kzsn sen. kimiz de akllyz. Birazck
bekleriz. Fazla uzun srmez."
"Olur, Peter."
Keating birdenbire hrn bir sesle, "Israr etsene. Katie!" diye
patlad.
Sonra aptal aptal gld. Sanki bunu ciddi sylememi gibi.
Catherine de neeyle gld. "Gryorsun ite," diyerek ellerini iki
yana at.
Keating, "Eh ..." diye mrldand. "Mesele yok, Katie. Bekleyeceiz.
Daha iyi olacak tabii. Ben gideyim o halde artk. Ofise ge kalyorum."
O odadan hemen kap kurtulmas gerektiini hissediyordu. "Seni
ararm. Yarn gece birlikte yemee kalm."
"Peki, Peter. ok gzel olur."
Keating rahatlam ve akn durumda kt. inde bir duygu ona,
bir daha asla elde edemeyecei bir ans kardn fsldyor, o da o
duyguya kfrediyordu. Sanki her ikisinin zerine kapanan bir ey
vard ve ikisi de teslim olmulard o eye. Kfretmesi, mcadele etmeleri gereken o eyin ne olduunu bilmedii iindi. Hzl admlarla ofise
yrd. Bayan Moorehead'le olan randevusuna ge kalyordu.
O gittikten sonra Catherine odasnn orta yerinde durdu, iinde
neden byle bombo ve buz gibi bir duygu olduuna at. Keating'in
kendisini zorla alp gtrmesini istediini u ana kadar bilememiti.
Sonra omuz silkti, kendine sitem edercesine glmsedi, masasna
yryp almaya koyuldu.

13
Ekim aynn bir gnnde, Heller'n evi tamamlanmaya yaklat
srada, i tulumu giymi, ince bir gen, evi yolun aasndan seyreden
gruptan ayrlp Roark'a yaklat, utanga bir tavrla:
"Tmarhaneyi yapan siz misiniz?" diye sordu.
Roark, "Bu evi demek istiyorsan, evet," dedi.
"zr dilerim. Buralarda ona yle diyorlar da. Ama ben olsam yle
demezdim. Bakn, benim de bir inaat iim var... yani, tam da yle
deil ama ben buradan on mil kadar ilerde kendime bir benzin istasyonu yaptrmak istiyorum. Post Yolunun orada. Sizinle konumak
istemitim."
Daha sonra Jimmy Gowan, almakta olduu oto tamirhanesinin
nndeki bir kerevete oturup durumu ayrntlaryla anlatt, szlerinin
sonunda, "Sizi dnm de o komik evinizi sevdiim iin, Bay
Roark," dedi. "Nedenini bilmiyorum, ama sevdim o evi. Bana bir anlam ifade ediyor: Ayrca baktm ki herkes o eve bakyor, onu konuuyor. Ev iin bu iyi bir ey deil, ama iyeri iin ok akllca bir ey olur.
Varsn kkr kkr glsnler, yeter ki hep onu konusunlar. Bu yzden,
siz ina edesiniz istedim. Bana deli diyecekler, ama sizin umurunuzda
m? Benim deil."
Jimmy Gotvan on be yldan beri katr gibi alm, kendi iini kurmak iin para biriktirmiti. Setii mimar konusunda herkes byk
itirazlar seslendirdi, ama Jimmy bu konuda tek kelimelik bir aklama
yapmad, yalnzca terbiyeli bir sesle, "Belki de yledir, arkadalar,
belki de yledir," dedi, yine de benzin istasyonunu Roark'a yaptrma
iinden caymad.
stasyon aralk aynn sonuna doru bir gn hizmete ald. Boston
Post Yolunun kenarnda, cam ve beton karm iki kk yap
halindeydi. Bu yaplar, aalar arasnda iki yarm daire oluturmaktayd. Biri ofis binasnn silindir yaps, dieri de kafenin alak uzun, oval
binasyd. Kafenin nndeki benzin pompalar, iki yap arasnda

233/1067

stunlu bir avlu gibiydi. Dairelerden olumu bir almayd tm plan.


Hibir a, hibir dz izgi yoktu. Ak halindeyken yakalanm
biimlere benziyordu. Sanki bir sv boaltlrken, isteyerek
ulalamayacak bir uyum saland anda, olduu gibi donmu
kalmt. Yere demeksizin, topran biraz yukarsnda asl kalm bir
baloncuklar kmesi gibiydi. Rzgr hzland anda onu uuracakt
sanki. Neeli bir hali vard, ama salam ve mantksal bir neeydi bu.
Gl bir uak motoru gibi.
Roark al gnnde istasyonda kald. Kafenin tezghnda, temiz,
beyaz bir fincandan kahve iti, yanap duran arabalar seyretti. Gece
olunca oradan ayrld. Upuzun, bombo yolda arabasn srerken arkasna bir tek kere bakt. stasyonun klar geriye doru kayarken
ona gz krpt. Yolun kavanda duruyordu istasyon. Gece gndz
nnden arabalar akp geecekti. Byle binalar iin yer bulunamayan
kentlerden gelip, byle binalar iin yer bulunamayan kentlere gitmekte olan arabalar. Roark gzlerini nndeki yola evirdi, geriye
doru kayan klar hl gsteren dikiz aynasna bakmadan ilerledi.
Bo geecek aylara yeniden dnmt. Her sabah ofisine gelip oturuyor, bunu srf yapmas gerektii iin yapyordu. Gz, hi almayan
kapdayd. Parmaklar, hi almayan telefonun zerinde unutulmu
gibiydi. Gitmeden nce her gn boaltt kl tablalarnda yalnzca
kendi sigaralarnn izmaritleri vard.
Bir akam birlikte yemek yerlerken Austen Heller, "Ne yapacaksn
bu konuda, Howard?" diye sordu.
"Hibir ey."
"Ama bir eyler yapman gerek."
"Yapabileceim bir ey yok."
"nsanlara kar nasl davranlacan renmek zorundasn."
"renemem."
"Neden?"

234/1067

"Nasl renileceini bilmiyorum. Benim duyularmdan biri, daha


doarken eksikmi."
"O sonradan edinilen bir eydir."
"Onu edinecek bir organm yok. Beni engelleyen ey bir eksiklik mi,
yoksa bir fazlalk m, bilemiyorum. Zaten manevralarla ynetilmesi
gereken insanlardan holanmam."
"Ama byle hibir ey yapmadan bo bo oturamazsn. almaya
almalsn."
" almak iin ne diyeceim insanlara? Olsa olsa, yaptm ileri
gsterebilirim. Onu duyamazlarsa, hibir ey duyamazlar. Ben onlara
hibir anlam ifade etmiyorum, ama yaptm iler aramzdaki ortak
nokta. Onlara baka bir ey syleme isteini duymuyorum."
"O halde ne yapacaksn? Kayglanmyor musun?"
"Hayr. Byle olacan biliyordum. Bekliyorum."
"Neyi?"
"Benim trmde insanlar."
"Ne trm o?"
"Bilmiyorum. Yo, biliyorum, ama anlatamyorum. Kendi kendime,
keke anlatabilseydim, diyorum. Bunu tmyle kapsayacak bir tek ilke
var olmal, ama onun ne olduunu bilmiyorum."
"Drstlk m?"
"Hem evet, hem de hayr. Ksmen yle. Guy Francon da drst
adam, ama o kadarla kalmyor. Cesaret? Ralston Holcombe'un cesareti
var. Kendine gre. Bilemiyorum. Baka konularda bu kadar mphem
deilim ama. Buna karlk, kendi trmde insanlar yzlerinden
tanyabiliyorum. Yzlerindeki bir eyden. Senin evinle o benzin istasyonunun nnden binlerce kii geecek. O binlerce kiiden biri durup
grse ... tek ihtiyacm o."
"Demek ki senin de baka insanlara ihtiyacn varm, yle mi,
Howard?"

235/1067

"Elbette. Neye glyorsun?"


"Seni her zaman, tanmak zevkine ulatm en antisosyal yaratk
olarak dnmtm."
"Bana i verecek insanlara ihtiyacm var. Ben antkabirler ina eden
biri deilim. Yani sence insanlara baka eyler iin de mi ihtiya
duymam gerekiyor? Daha yakn, daha kiisel dzeyde mi?"
"Sen hi kimseye ar kiisel dzeyde ihtiya duymuyorsun."
"Hayr."
"Bununla bbrlenmiyorsun bile."
"Bbrlenmem mi gerekiyor?"
"Bbrlenemezsin. Bunu yapamayacak kadar kibirlisin."
"Kibirli miyim?"
"Sen ne olduunu bilmiyor musun?"
"Hayr. Senin ya da bakasnn bana bak asyla, bilmiyorum."
Heller sessiz oturuyordu. Eli, parmaklar arasnda tuttuu sigarayla
birlikte havada kk daireler izmekteydi. Sonunda gld, "Bu ok
tipik bir ey," dedi.
"Hangisi?"
"Bana seni nasl grdm sormayn. Baka kim olsa sorard."
"zr dilerim. lgisizliimden deil. Sen kaybetmemek istediim az
sayda dostumdan birisin. Sormak aklma gelmedi, o kadar."
"Gelmediini biliyorum. Sen, ben merkezli bir canavarsn, Howard.
Bu konuda son derece masum olman da canavarlk niteliini daha ok
arttryor."
"O doru."
"Bunu itiraf ederken biraz kayg duyman gerekirdi."
"Neden?"

236/1067

"Biliyor musun, beni ok artan bir ey var. Tandm en souk insansn. Kendi sessiz trnde bir eit manyak olduunu da bildiime
gre, seni her grmde neden tandm en hayat verici insanmsn
gibi hissediyorum ... ite bunu anlayamyorum."
"Ne demek istiyorsun?"
"Bilmem. Ne dedimse onu."
Haftalar akp geti, Roark her gn ofisine geldi, masasnda sekiz
saat boyunca oturdu, bol bol okudu. Saat bete kp evine yrd.
Ofise yakn, daha iyi bir odaya tanmt. Harcamalar ok azd. Uzun
sre yetiecek paras vard.
ubat aynda bir sabah ofisteki telefon ald. Hzl konuan, kelimelerini vurgulu syleyen bir kadn sesi, mimar Bay Roark'dan randevu
istedi. leden sonra, esmer, ufak tefek bir kadn aceleci admlarla
ofise girdi. Vizon manto giymi, ban hareket ettirdike ngrdayan
egzotik kpeler takmt. Ban da pek ok hareket ettiriyordu. Kular
gibi, kk kprtlarla. Ad Bayan Wayne Wilmot'tu. Long Island'da
oturuyordu. Kendine bir sayfiye evi yaptrmak niyetindeydi. Bu i iin
Bay Roark'u sei nedeni, Austen Heller'n evini yapm olmasyd.
Austen Heller'n hayranyd. Kendine ilerici aydn diyenler iin gerek
bir khin gibi gryordu onu. Bunlar sylerken arada ikide bir, "Siz
de yle dnmyor musunuz?" diye soruyordu. Heller'n her
yaptn izlemekteydi. Mrit gibi. "Evet, tam anlamyla mrit gibi."
diyordu. Bay Roark ok genti, yle deil mi? Ama kendisi buna
aldrmyordu. Genlere seve seve yardm etmek isteyen, liberal bir insand o. Byk bir ev istiyordu. ki ocuu vard. Onlarn kendi kimliklerini ifade edebilmesinden yanayd... "Siz de yle dnmyor
musunuz?" ... Her birinin ayr oyun odalar olmalyd. Kendine bir
ktphane istiyordu ... "ldrasya okuyan biriyimdir"... Ayrca bir
mzik odas, bir sera odas ... "Biz mge yetitiriyoruz, arkadalarm
mgeyi benim ieim sayar," ... Kocas iin de bir alma odas istiyordu. Kocas evin plann tmyle ona brakmt ... "nk bu konuyu
yle iyi anlyorum ki, kadn olmasam mimar olurdum"... Tabii

237/1067

hizmetilere de odalar istiyordu. arabalk bir de garaj olmalyd.


Bir buuk saat boyunca bu ayrntlar anlattktan sonra, ekledi:
"Tabii evin mimari tarz da ngiliz Tudor olacak. Baylrm ngiliz
Tudor'a."
Roark ona bakt, alak sesle sordu:
"Siz Austen Heller'n evini grdnz m?"
"Hayr. Grmeyi ok istedim ama nasl grebilirim? Bay Heller'la
hi tanmadm. Onun hayranym, o kadar. Sradan bir hayran. Kendisi nasl bir insan? Bana syleyin, ne olur, bilmeye can atyorum.
Hayr, evini grmedim. Kuzeyde, Maine dolaylarnda bir yerde, deil
mi?"
Roark masasnn ekmecesinden birka fotoraf karp ona uzatt.
"Heller'n evi bu," dedi.
Kadn fotoraflara bakarken gzleri parlak kartonlarn zerinden
kayyor gibiydi. Sonunda resimleri masaya brakt.
"ok ilgin," dedi. "Rastlanmadk bir ey. Olduka artc. Ama
tabii benim istediim bu deil. Bu tr bir ev benim kiiliimi yanstmaz. Arkadalarm bana 'Elizabeth Dnemi' trnde bir kiiliim
olduunu sylerler."
Roark alak sesle, byk bir sabrla, ona neden Tudor tarznda bir
ev yaptrmamas gerektiini anlatt. Kadn bir cmlenin orta yerinde
onun szn kesti.
"Bakn, Bay Roark, bana ders veriyor olamazsnz, deil mi? Zevkimin iyi olduundan eminim, mimarlktan ok iyi anlarm, kulpte zel
bir kursa bile gittim. Arkadalarm birok mimardan daha ok ey
bildiim kansndadr. ngiliz Tudor bir ev istediime iyice karar vermi durumdaym. Bu konuyu tartmak istemiyorum."
"Bir baka mimara gitmek zorundasnz, Bayan Wilmot."
Kadn ona inanmaz gzlerle bakt.
"Yani ... ii red mi ediyorsunuz?"

238/1067

"Evet." .
"Benim iimi almak istemiyor musunuz?"
"Hayr."
"Ama neden?"
"Ben bu tr iler yapmyorum."
"Ama ben sanrdm ki mimarlar..."
"Evet. Mimarlar ne isteseniz yaparlar. Bu kentteki baka mimarlarn
hepsi yapar."
"Ama ben size ilk frsat tandm."
"Bana bir iyilik yapar msnz, Bayan Wilmot? Eer btn istediiniz
Tudor bir evse, neden bana geldiinizi syler inisiniz?"
"Dorusu bu frsatn sizin indinizde makbule geeceini dndm.
Hem arkadalarma da evimi Austen Heller'n mimar yapt
diyebilecektim."
Roark yine aklamaya, ikna etmeye urat. Bunlarn bir ie yaramayacan daha konuurken biliyordu, nk azndan kan kelimeler sanki bir bolua girip yutuluyormu gibiydi. Bayan Wayne Wilmot
diye bir insan yoktu. Arkadalarnn fikirlerini, grd kartpostallar,
okuduu romanlar kapsayan bir kabuktu o. Roark o kabua hitap etmek zorundayd. Duyamayan, cevap veremeyen, sar, kiiliksiz bir
pamuk tampona.
"zgnm," dedi Bayan Wilmot. "Ama mantktan tmyle yoksun
bir insanla i grmeye alk deilim. Eminim ki evimi yapmay
hevesle isteyecek ok daha byk isimler bulabilirim. Kocam zaten
size geliimi ok garipsemiti. Ne yazk ki haklym, tyi gnler, Bay
Roark."
Gururlu bir tavrla kp kapy arpt. Roark resimleri yine ald
ekmeceye koydu.

239/1067

Mart aynda Roark'un ofisine gelen Bay Robert L. Mundy'yi Austen


Heller gndermiti. Bay Mundy'nin sesi de, elleri de elik gibi griydi,
ama gzleri mavi, yumuak bakl gzlerdi. Connecticut'ta bir ev
yaptrmak istiyordu. Heyecandan titreyen bir sesle konuuyor, sanki
bu evi gen bir damadn, ya da son gizli amacna ynelmi bir insann
gzyle gryordu.
Kendinden daha yal, daha saygn biriyle konuuyormu gibi ekingen bir tavrla, "Yalnzca bir ev meselesi deil, Bay Roark," dedi. "Bu
sanki ... benim sembolm olacak. Bunca yldr hep bunu bekledim,
bunun iin altm. yle ok yl geti ki ... Bunu syleyeyim de, beni
anlayn. Artk ok param var. Dnmek istemediim kadar.
Balangta byle deildi. Belki de servet fazla ge geldi bana.
Bilemiyorum. Genler hep der ki, insan sonunda istedii yere
vardnda, yolda bana gelenleri unuturmu. Ama unutulmuyor.
Geriye kalan bir eyler oluyor. ocukluumda, Georgia'da geirdiim
gnleri her zaman hatrlarm, hi de unutmayacam. Kay koum
dkknnda, her ie koturulan bir ocuktum. Gelip geen arabalar
zerime amur srattnda, ocuklar glerlerdi bana. Kendime bir ev
yaptrmaya ta o zamandan karar vermitim. nnde arabalarn duraca bir ev. Ondan sonra, zaman zaman iler ok fazla zorlatnda,
ben hep o evi dndm, ok yardm oldu. Sonra bir sre korktum o
fikirden. Yaptrabilecek durumdaydm ama korkuyordum. Ama artk
zaman geldi. Anlyor musunuz, Bay Roark? Austen bana, bunu anlayabilecek kiinin siz olduunuzu syledi."
Roark hevesle, "Evet, anlyorum," dedi.
Bay Mundy, "Bir yer vard," diye anlatt. "Benim bydm
kasabann hemen orada. Koskoca blgenin maliknesiydi. Randolph
Maliknesi denirdi. Eskiden ekim alanlar varm evresinde. O tr
evler artk yaplmyor. Bazen o eve, arka kapsndan bir eyler teslim
etmeye giderdim. Benim istediim o ev, Bay Roark. Tam onun gibi olmal. Ama Georgia'da deil. Oraya dnmek istemiyorum. Burada,
kente yakn yerde olmal. Araziyi aldm. Oray Randolph

240/1067

Maliknesinin arazisi gibi tesviye ettirip hazrlatmama yardm etmelisiniz. Aalar, allar dikeceiz. Georgia'dakiler gibi. iekleriyle
falan. Onlar burada da bytmenin bir yolunu buluruz. Kaa patlarsa
patlasn, umurumda deil. Tabii bugn artk elektrik olacak, garajlar
olacak. At arabalarna gre yapacak deiliz. Ama elektrikleri mum
na benzer yapalm. Garajlarn da ahrlara benzemesini istiyorum.
Her ey tpk o malikne gibi olsun. Randolph Maliknesi'nin fotoraflar var bende. Oradan satlan eski mobilyalarn bir ksmn da satn
aldm."
Roark konumaya baladnda Bay Mundy terbiyeli bir aknlkla
dinledi. Bu szlerden gceniklik duymuyor gibiydi. nk iine
ilemiyordu szler.
"Anlamyor musunuz?" dedi Roark ona. "Sizin dikmek istediiniz
ant, kendiniz iin deil. Kendi hayatnzn ve kendi baarlarnzn ant deil. Bakalarna dikiyorsunuz onu. O insanlarn sizden stn
oluuna dikiyorsunuz. O stnle meydan okumak yerine, onu lmszletiriyorsunuz. stnzden silkip atmyorsunuz da, ebedi olarak
boy gstersin istiyorsunuz. Kendinizi mrnzn sonuna kadar o
dn alnm form iine gmnce mutlu olabilecek misiniz? Yoksa bir
kerecik kendinizi kurtarp, yeni evinizi, kendi evinizi yaparsanz m
mutlu olursunuz? Sizin istediiniz Randolph Maliknesi deil. Onun
temsil ettii eyi istiyorsunuz siz. Oysa onun temsil ettii ey, sizin
mrnz boyunca mcadele ettiiniz eyin ayns."
Bay Mundy bo bo dinledi, Roark da bir kere daha, gerekdln
karsnda kendini aresiz hissetti. Bay Mundy diye bir insan yoktu
karsnda. Yalnzca eskiden Randolph Maliknesi'nde oturmu olan
insanlarn oktan lm kalntlar vard. Kalntlara yalvarmak, onlar
ikna etmek olanaksz bir eydi.
Sonunda Bay Mundy, "Olmaz," dedi. "Hayr. Belki hakl olabilirsiniz, ama benim istediim hi de o deil. Nedenleriniz yanltr demiyorum. yi ve geerli nedenlere benziyorlar. Ama ben Randolph
Maliknesi'ni seviyorum."

241/1067

"Neden?"
"nk seviyorum da ondan. Sevdiim ey o."
Roark ona bir baka mimar semesi gerektiini syleyince, Bay
Mundy beklenmedik bir sz syledi.
"Ama sizden holandm," dedi. "Neden siz yapmyorsunuz onu
bana? Sizin iin ne fark eder ki?"
Roark bunu anlatmaya kalkmad.
Daha sonra, Austen Heller ona, "Zaten tahmin etmitim," dedi.
"Onu reddedeceinden korkuyordum. Seni sulamyorum, Howard.
Ama adam yle zengin ki! Bu i sana yle yararl olurdu ki! Hem ... ne
de olsa, yaamak zorundasn."
"O trl deil," dedi Roark.
Nisan aynda, Janss Stuart Emlak irketi'nden Bay Nathaniel Janss,
Roark'un ofisine geldi. Bay Janss ak szl, dobra dobra konuan
biriydi. irketinin aa Broadway'de otuz katl, kk bir i ham
yaptrmak niyetine olduunu syledi. Kendisi mimar olarak Roark'ta
srarl deildi, hatta bir miktar karyd bu fikre. Ama arkada Austen
Heller, Roark'la mutlaka buluup bu konuyu konumasnda direnmiti. Bay Janss, Roark'un almalarn pek de beeniyor saylmazd,
ama Heller ok zorlamt onu. Bir karar vermeden nce Roark'u dinlemek istiyordu. Roark'un bu konuda neler syleyebileceini sordu.
Roark'un syleyecei ok ey vard. Bunlar sakin sakin syledi.
Balangta bu i ona zor geldi, nk aslnda o binay ok istiyordu. O
binay Bay Janss'dan, silah zoruyla bile olsa, kurtarmak geliyordu
iinden. Tabii eer silah olsayd. Ama birka dakika sonra i basitleti
ve kolaylat. Silah dncesi kafasndan silindi, hatta binaya ynelik
istei bile kreldi. Bu alnabilecek bir i deildi, kendisi onu alacak kii
deildi. Yalnzca binalar hakknda konuuyordu, o kadar.
"Bay Janss, bir otomobil satn aldnz zaman, pencerelerinde gll
garlandlar, amurluklarnda aslanlar, tepesinde oturan bir melek
istemezsiniz. Neden istemezsiniz acaba?"

242/1067

"ok sama olur," dedi Bay Janss.


"Neden sama olur? Ben ok gzel olduunu dnyorum. Ayrca
On Drdnc Louis'nin yle bir faytonu vard. Louis iin iyi olan, bizim iin haydi haydi iyidir. Fazla atak yeniliklere ynelip gelenekten
kopmamz hi iyi olmaz."
"Bakn, byle bir eye inanyor olamazsnz, bunun da bal gibi
farkndasnz."
"nanmadm biliyorum. Ama siz inanyorsunuz, yle deil mi? Bir
de insan vcudunu ele alalm. nsan vcudunun kvrml bir kuyruu
olmasn, kuyruun ucunun tavus kuu kuyruu gibi sslerle dolu olmasn neden istemiyorsunuz? Kulaklar da akantus yapraklarnn
biiminde olabilir, deil mi? Ssl olur o zaman. Byle plak grnmez. imdiki gibi irkin olmaktan kurtuluruz. Neden holanmyorsunuz bu fikirden? nk yararsz, amasz bir ey olur da ondan.
nk insan vcudunun gzellii, amaca hizmet etmeyen tek bir fazla
kas bile olmamasndan kaynaklanyor. Bir tek izgi bile boa harcanm deil. Her ayrnts bir tek fikre uygun, o da insan fikri, insann
hayat fikri. Peki, gelelim binalara. Onlarn da bir mant ve bir amac
olmasn ve bunun byle grnmesini niin istemiyorsunuz? Neden
binay birtakm sslerle bomak, amacn zarfna feda etmek istiyorsunuz?.. Hem de neden bir zarf istediinizi bile bilmeden? On deiik
tr hayvann pilerine apraz dllenme uygulanm gibi bir melez
hayvana benzemesini niin istiyorsunuz? Sonunda elinizde barsaklar da, kalbi de, beyni de olmayan bir yaratk kalyor. Yalnzca post,
kuyruk, pene ve tylerden oluan bir yaratk. Niin? Bana bunun cevabn sylemeniz gerek, nk ben hibir zaman anlamay
baaramadm."
"ey," dedi Bay Janss, "Ben bunu hi byle dnmemitim." Pek
inanl olmayan bir sesle ekledi: "Ama biz binamzn gururlu bir bina
olmasn istiyoruz. Bir gzellii olsun istiyoruz. Herkesin gzellik dedii eyi."

243/1067

"Kim neye gzellik diyor?"


"ey..."
"Syleyin bana, Bay Janss, sizce Yunan stunlar ve ii meyve dolu
sepetleri, elikten yaplm modern bir binann zerinde gerekten
gzel mi?"
"Bir binann neden gzel olduunu hi dnm deilim," diye itirafta bulundu Bay Janss. "Ama herhalde halkn istedii bu."
"Neden onlarn bunu isteyeceini varsayyorsunuz?"
"Bilmiyorum."
"O halde onlarn neyi isteyeceine neden aldr ediyorsunuz?"
"Kamuoyunu dnmek arttr."
"Ama insanlarn ou iin, ellerine verilen eyi kabul etme nedeni,
yalnzca kendilerine o verildii iindir, bunu biliyor olmanz gerekir.
Onlarn hibir fikri yoktur. Onlarn dndn sandnz eyleri mi
rehber kabul edeceksiniz,
yoksa kendi yarglarnz
m
kullanacaksnz?"
"stemedikleri bir eyi grtlaklarndan ieri tkamazsn."
"Byle bir ey yapmak zorunda deilsiniz. Yalnzca sabrl olmanz
yeter. nk mantk sizden yana. Yo, biliyorum, mantk hi kimsenin
kendisinden yana olmasn isteyecei bir ey deil; ama karnzda da
yalnzca belirsiz, hantal, kr dolgu maddesinden baka bir ey yok."
"Neden mantn benden yana olmasn istemeyeceimi
dnyorsunuz?"
"Sizi demek istemedim, Bay Janss. ou insanlar yle hisseder. Bir
ans denemek zorundalar. Yaptklar her ey aslnda bir ans denemek. Ama eer irkin, kibirli, budala bir eyden yana karlarsa,
kendilerini ok daha gvende hissediyorlar."
"Bu doru, biliyor musunuz," dedi Bay Janss.

244/1067

Grmenin sonunda Bay Janss dnceli bir sesle, "Dncelerinizin akla uygun olmadn syleyemem, Bay Roark," dedi. "Bir
dneyim. Ksa bir sre sonra size haber veririm."
Bay Janss bir hafta sonra telefon etti. "Karar verecek olan, Ynetim
Kurulu," dedi. "Bir denemek ister misin, Roark? Planlar ve n izimleri hazrla. Onlar Ynetim Kurulu'na vereyim. Hibir vaatte bulunamyorum. Ama ben senden yanaym ve bu konuda onlarla mcadele
edeceim."
Roark iki hafta boyunca gece gndz o planlar zerinde alt.
Sonunda planlar teslim edildi. Ardndan Roark'u, Janss Stuart Emlak
irketi'nin Ynetim Kurulu toplantsna ardlar. Uzun bir masann
yan tarafnda durup konutu. Gzleri ar ar bir yzden dierine
kayyordu. Ban ememeye, masann zerine bakmamaya alt.
Ama yine de, gr alannn dip tarafnda; on iki kuru! yesinin nne
serilmi o planlar ve izimler, beyaz benekler gibi gzne arpyordu.
Pek ok sorular soruldu ona. Arasra Bay Janss yerinden frlyor,
sorunun birine o cevap veriyor, yumruunu masaya indiriyor,
homurdanarak, "Gremiyor musunuz? Aka belli deil mi?" gibi bir
eyler sylyordu. "yle olmusa ne olmu, Bay Grant? Hi kimse
byle bir ey yapmamsa, ne sakncas var? Gotik mi. Bay Hubbard?
Neden Gotik yapmak zorunda oluyormuuz? Bunu reddederseniz istifa etmeyi bile dnyorum ben!"
Roark alak sesle konutu. Toplant salonunda, azndan kan szlerden emin olan tek kii oydu. Ayrca, pek bir umudu olmadm da
hissediyordu. Karsndaki on bir suratn izgileri farkl farklyd, ama
hepsinde ortak olan bir baka ey vard. Ne renk, ne de biimdi bu.
Ama bir ortak paydayd. fadelerinde eriyen, suratlar surat olmaktan
karp oval biimde bo et kmeleri haline getiren bir ey. Roark
herkese hitap ediyordu. Ama hi kimseye hitap etmiyordu. Hibir
cevap alamadn biliyordu. Kendi szlerinin br kulak zarna arpp
yanklann bile duyamyordu. Szleri bir kuyuya dyor, inerken

245/1067

kuyunun talarna arpyor, talar o szleri durdurmay reddediyor,


bir baka taa frlatyor, var olmayan dibi bulmaya yolluyordu.
Kendisine "Kurul Karar"nn bildirilecei sylendi. Roark o karar
nceden biliyordu. Mektup geldiinde, hi duygulanmadan okudu.
Bay Janss'in imzasn tayordu mektup. yle balyordu: "Sevgili Bay
Roark, Ynetim Kurulumuzun ii size verme kararn alamadklarn
bildirmekten znt duyuyorum ..." Mektubun o kat, sert resmiyetinde, bir yakan vard. Roark'la yzleemeyen bir adamn yakar.
John Fargo hayata iportac olarak balamt. Elli yana
vardnda, mtevaz bir servetin, Altnc Cadde'de alveri merkezi
boyunda krl bir byk maazann sahibiydi. Yllar boyunca, caddenin kar kaldrmndaki daha byk bir maazayla mcadele etmiti.
Rakibi olan o maaza, pek kalabalk bir aileye miras olarak kalm ok
sayda benzer tesislerden biriydi. Geen sonbaharda aile o ubeyi
kentin yukar tarafnda yeni bir binaya tamt. Perakende ticaretinin
Kuzeye doru kaymakta olduuna inanyorlard. Bu kararlaryla, eski
mahallelerinin kn hzlandracaklarna da aldrmyorlard. Eski
dkkn bombo brakp gitmilerdi. Bu durum, kar kaldrmdaki
rakipleri olan John Fargo iin hem ac bir an, hem de bir utan
niteliindeydi. John Fargo buna karlk, ayn yerde bir yeni maaza
ina edeceini ilan etti. Eski maazasna komu. Kentin tm maazalarndan daha yeni ve daha k bir maaza. Bu mahallenin saygnln
koruma kararnda olduunu duyurdu.
Roark'u ofisinde ziyarete geldiinde, kararn sonra vereceini, gidip
bir dneceini sylemeye kalkmad. "Mimar sensin," dedi yalnzca.
Ayaklarn masann kenarna koyarak oturmaktayd. Bir yandan piposunu tttryordu. Azndan szlerle dumanlar bir arada kyordu.
"Ne kadar bir alana ihtiyacm olduunu, ka para harcamak niyetinde
olduumu sana syleyeceim. Daha fazla gerekirse, syle bana. Gerisi
sana kalm. Ben binalardan pek anlamam. Ama anlayan birini
grdm m, farkna varrm. Bala ie."

246/1067

Fargo'nun Roark'u sei nedeni, gnn birinde Gowan'n benzin


istasyonundan geerken durup ieriye girdii, birka soru sorduu
iindi. Ondan sonra gidip Heller'n asna rvet vermi, Heller evde
yokken ann kendisine evi dolatrmasn salamt. Daha baka
tartmalara ihtiyac yoktu Fargo'nun.
Mays ay sonlarnda, Roark'un ofisindeki izim masas Fargo
Maazas'nn izimleriyle dolup taarken, bir i daha geldi.
Bay Whitford Sanborn, bir i hannn sahibiydi. O binay ona yllar
nce Henry Cameron yapmt. Bay Sanborn kendine yeni bir sayfiye
evi yaptrmaya karar verdiinde, karsnn baka mimar bulma nerilerini reddetmi, Henry Cameron'a bir mektup yazmt. Cameron
cevap olarak ona yollad on sayfalk mektubun ilk satrnda kendisinin artk meslekten emekli olduunu yazyor, ondan sonraki sayfalar boyunca hep Howard Roark'u anlatyordu. Roark o mektupta
nelerin yazl olduunu hibir zaman renemedi. Sanborn mektubu
gstermiyor, Cameron da neler yazdm sylemiyordu. Ama Sanborn
sayfiye evinin yaplmas iin anlamay Roark'la imzalad... Hem de
Bayan Sanborn'un iddetli itirazlarna ramen.
Bayan Sanborn birok yardm derneklerinin bakanyd. Byle olmas onu otokrasinin tiryakisi durumuna getiriyordu. Baka meguliyetlerin hibiri bu etkiyi yardm dernekleri kadar gl biimde
salayamazd. Aslnda Bayan Sanborn'un istedii bir Fransz
atosuydu. Ffudson kysndaki yeni araziye yle bir ey kondurmak
istiyordu. Grkemli ve eski bir grnm olsun, diyordu. Sanki
aileden kalmaym gibi. Tabii yle olmadn herkes bilecek, ama
grn yleymi gibi olsun, diye srar ediyordu.
Roark yapaca evin btn ayrntlarm anlattktan sonra, Bay Sanborn anlamay imzalad. Hemen kabul etmiti planlan. izim lerin
gelmesini bile beklememiti. Karsna bezgin bir sesle, "Elbette;
Fanny," demiti. "modern bir ev istiyorum ben. Bunu sana ok nceden sylemitim. Cameron da olsa, ylesini izerdi." "Cameron'un
ad san kald m artk?" diye sormutu kars. "Bilemem, Fanny. Tek

247/1067

bildiim, koca New York'daki hibir binann, onun bana yapt bina
gibi olmad."
Sanborn'larn lo, eya dolu, Victoria tarz salonundaki cilal maun
ihtiamn arasnda tartmalar, gnler boyunca her akam srd gitti.
Bay Sanborn artk salam basmamaya, sallanmaya balyordu. Roark
iki kolunu ap salonu gstererek, "stediiniz byle bir ey mi?" diye
sordu. Bayan Sanborn, "Niyetiniz kstahlk etmekse ..." diye balad
sze. Ama o anda Bay Sanborn patlad: "Tanrm, Fanny! Hakk var
adamn! Bu tam benim istemediim ey ite! Bktm usandm bunlarn
hepsinden!"
Roark tm izimleri bitirinceye kadar hi kimseyle grmedi. Ev
basit tarla talarndan yaplacakt. Byk pencereleri, pek ok
taraalar olacakt. Bahesiyle birlikte, nehir yamacnn biraz
yukarsndayd. Nehrin sular gibi yaylan bir bina olacakt. Baheler
kadar ak. izgilerini dikkatle izleyen biri, bahelerin yaylmna ne
kadar iyi uyduunu fark etmemezlik edemezdi; Taraalar adm adm
ykseliyor, duvarlara yaklayor, ancak ondan sonra duvarlarn dik
gerei arpyordu insana. Ev sanki gne na bir engel deildi de,
onu toplayacak bir anakt. Toplayacak, younlatracak, darnnkinden daha parlak bir hale getirecek gibiydi.
izimleri ilk nce Bay Sanborn grd. Eline alp inceledi, sonra,
"Nasl syleyeceimi tam bilemiyorum, Bay Roark, ama harika
bunlar," dedi. "Cameron sizin hakknzda sylediklerinde haklym."
izimleri tekiler de grdkten sonra, Bay Sanborn artk eskisi
kadar emin deildi. Bayan Sanborn evin bir felaket olduunu syledi.
Ondan sonra upuzun gece tartmalar yeniden balad. "Ama neden,
neden bu kelere kuleler koyamyoruz?" diye soruyordu Bayan Sanborn. "O yass damn zerinde dnya kadar yer var." Bin zorlukla
kulelerden vazgemesi salandnda, bu sefer de, "Niin cam
karelere blnm pencerelerimiz olamyor?" diye tutturuyordu. "Allah da biliyor ya, ok byk bu pencereler. Neden bu kadar byk
olduklarn da anlayamyorum, o da baka. nsana hi zel hayat

248/1067

olana vermiyor. Ama yine de pencerelerinizi kabul edeceim, Bay


Roark. Madem ki o kadar inat ediyorsunuz, peki. Ama ereveler
neden blml olamyor? ylesi her eyi yumuatr, grkemli bir hava
verir. Ortaa gibi."
Bayan Sanborn'un izimleri kapp gsterdii dostlar, evi hi beenmediler. Bayan Walling korkun dedi, Bayan Hooper de kaba dedi.
Bay Melander. bu evi kendisine hediye verseler bile kabul etmeyeceini syledi. Bayan Applebee evi ayakkab fabrikasna benzetti. Bayan Davitt izimlere yle bir bakt, onaylayan bir sesle, "Ah, ne kadar
sanatsal, ekerim," dedi. "Kim izdi bunlar? ... Kim? ... Roark mu? ...
Adn hi duymadm ... Dorusu, Fanny, bu evde biraz sahtelik var."
Ailenin iki ocuu bu konuda gr ayrlna dmlerdi. On dokuz yandaki kzlar June Sanborn, mimarlarn romantik tipler
olduuna karar vermi bir kzd. Evi ok gen bir mimarn yapacan
rendii zaman sevinmiti. Ama Roark'un grnnden holanmam, ona sunduu imalara da hi aldr etmediini grnce, evin
iren olduunu ileri srm, kendisinin o evde oturmay kesinlikle
reddettiini sylemiti. Yirmi drt yandaki oullar Richard Sanborn
niversitede ok parlak bir renciydi, ama yava yava kendini alkolle
ldrme yoluna girmiti. Her zamanki uyuuk halinden syrlp evin
harikulade olduunu syleyerek tm aileyi artt. Bu szn sanat
zevkinden mi kaynaklandn, yoksa annesine duyduu nefretin bir
rn m olduunu, hatta ikisinin karm m olduunu hi kimse
anlayamad.
Whitford Sanborn her yeni akntya gre yalpalyordu. Arasra,
"Bakn, kare ereveli pencere olmaz tabii, bu ok sama," diyordu.
"Ama en azndan ona bir korni ekleyip ailedeki huzuru koruyamaz
msnz, Bay Roark? Ondle bir korni. Hibir eyi bozmaz. Yoksa bozar m?"
Tartmalarn sonunu getiren ey, Roark'un, eer Bay Sanborn izimleri olduu gibi onaylamazsa evi yapmayacan sylemesi oldu. Aile
reisinin her sayfay ayr ayr onaylayp altn imzalamas gerekiyordu.

249/1067

Bir sre sonra Bayan Sanborn, saygn mteahhitlerin bu evi yapmay reddettiini duyup memnun oldu. "Grdn m?" dedi zafer dolu
bir sesle. Bay Sanborn grmeyi reddediyordu. Sonunda kyda kalm
bir mteahhit buldu. Bu firma, Bay Sanborn'a hatr olsun diye, evi
yapmay istemeye istemeye kabul etti. Bayan Sanborn ok gemeden,
mteahhidin kendi mttefiki olduunu rendi, tm sosyal geleneklere kar kp adam evine aya davet etti. Evle ilgili tm tutarl
fikirlerini oktan kaybetmiti artk. Tek hissettii, Roark'a duyduu
nefretti. Mteahhide gelince, o tm mimarlardan prensip olarak nefret
ediyordu.
Sanborn'larn evinin inaat yaz ve sonbahar aylan boyunca srd,
her geen gn yeni savalar getirdi. "Ama, Bay Roark, size yatak
odamda dolap istediimi kesinlikle sylemitim. ok iyi hatrlyorum. Cuma akamyd, hepimiz salondaydk, Bay Sanborn pencerenin
yanndaki byk koltukta oturuyordu, ben de ... Planlar m? Hangi
planlar? Benim planlar anlamam m bekliyorsunuz?" "Rosalie Teyze
yuvarlak merdiveni asla kamayacan sylyor, Bay Roark. Ne
yapacaz? Konuklar sizin bu evinize uyan kiiler arasndan m seeceiz?" "Bay Hulbert bu tr tavann ayakta duramayacan sylyor ...
Elbette, Bay Hulbert mimarlktan ok iyi anlar. Venedik'te iki yaz
geirdi." "June, zavall ocuk, odasnn mahzenler kadar karanlk
olacan sylyor ... Eh, yle hissediyor, Bay Roark. Karanlk olmasa
bile, madem ki o kendini karanlkta hissediyor, ayn kapya varr."
Roark geceleri uyumuyor, kanamad deiiklikler iin izimleri
yeni batan hazrlyordu. Gnler boyunca tabanlar sklyor, merdivenler yerinden karlyor, partisyonlar konuluyordu. Bu da mteahhidin btesine eklemeler yaplmas anlamna geliyordu. Mteahhit
omuz silkerek, "Ben sylemitim size," diyordu. "Bu zppe mimarlardan birini tuttunuz mu, olaca budur. Bitene kadar bekleyin, size
kaa patlayacan grrsnz."
Evin biimi belirmeye baladnda, bu sefer Roark bir deiiklik
yapma ihtiyacn hissetti. Dou kanad onu batan beri pek tatmin etmemiti. O blmn ykseliini seyrederken yapt hatay buldu,

250/1067

nasl dzeltebileceini anlad. Bylelikle evin daha salam bir mantk


izgisinde btnleeceim gryordu. Bina yapmnda henz ilk admlarn atan bir mimard ve bu inaatlar onun iin birer tecrbe saylyordu. Bunu da aka kabullenmekten ekinmiyordu. Ama Bay Sanborn bu deiimi reddetti. Bu sefer de g onun eline gemiti. Roark
yalvard ona bu deiimi kabul etmesi iin. Dou kanadnn nasl olmas gerektiini bir kere gznde canlandrdktan sonra, evin bu
haline bakmaya bile dayanamyordu. Bay Sanborn, "Seni haksz buluyor deilim," dedi souk bir sesle. "Hatta haklsn bence. Ama paramz
yetmez. zgnm." "Bayan Sanborn'un bana yaptrd o sama
deiikliklerden ok daha ucuza kacak." "Ltfen bu konuyu bir daha
ama." "Bay Sanborn," dedi Roark yavaa. "Size hibir ek paraya mal
olmamas artyla bu deiiklii onayladnza dair bir kt imzalar
msnz?" "Tabii. Eer bunu salayacak bir mucize yol bulursan."
mzalad. Dou kanad yklp yeniden yapld. Roark bunun
giderlerini kendi cebinden dedi. Giderler bu ev iin ald mimarlk
cretinden fazla tutuyordu. Bay Sanborn kararsz kalmt bu durum
karsnda. Paray yine de demek istiyordu, ama Bayan Sanborn bunu
engelledi. "Alaka bir hile bu," dedi. "Bir tr bask uyguluyor sana.
Senin iyilik duygularna ynelik bir antaj. demeni bekliyor zaten.
Bekle de gr. Gelip isteyecektir. Bunu yanna brakma." Roark gelip
istemedi. Bay Sanborn da hibir ey demedi.
Ev bittiinde Bayan Sanborn orada oturmay reddetti. Bay Sanborn
eve hznl gzlerle bakyor, onu ok sevdiini, her zaman byle bir
ev isteyip durduunu syleyemeyecek kadar kendini yorgun hissediyordu. Teslim oldu. Ev hibir zaman dayanp denmedi. Bayan Sanborn kocasn ve kzn alp k geirmeye Florida'ya gitti. "Oradaki
evimiz doru drst spanyol Mimarisi, Tanrya kr," diyordu.
"nk onu hazr almtk. Yaptrmaya kalkann sonu budur. Hele de
acemi aylak bir mimara verirse!" Oluna gelince, o yine herkesi
artan bir ey yapt, Florida'ya gitmeyi reddetti. Yeni evi sevdiini,
orada oturacan, baka bir yerde yaamak istemediini syledi. Evin

251/1067

odas Richard iin dendi. Aile ekip gitti, Richard tek bana Hudson kysndaki eve tand.
Geceleri nehirden geenler, kyda bir tek dikdrtgen pencerede
yanan sar grebiliyorlard. Koskocaman, l bir evin karanl
iinde, ufack ve kaybolmu bir k.
Amerikan Mimarlar Dernei Blteni'nde kk bir paragraf kt:
"Tannm Sanayici Bay Whitford Sanborn'un son zamanlarda
yaplan eviyle ilgili, iren olmasa elenceli saylabilecek garip bir
olayn haberini aldk. Howard Roark adl biri tarafndan tasarmlanan
evin yapm yz bin dolarn zerinde bir paraya mal olmu, fakat aile
bu evi yaanmaz bulmutur. imdi ev, profesyonel beceriksizlie
arpc bir tank gibi, bo durmaktadr."

14
Lucius N. Heyer lmeyi inatla reddediyordu. Felten kurtulmu,
doktorunun ve Guy Francon'un kaygl uyarlarna aldrmadan iine
dnmt. Francon onun hissesini satn almay nerdi, Heyer reddetti. Solgun, habire sulanan gzleri inatla, ama hibir yere odaklanmadan bakyordu. ki gnde bir geliyordu ofise. Masasndaki sepetine gelenek gerei braklan muhaberat kopyalarn okuyor, ylece
oturup nndeki bloknotun beyaz sayfalarna iek resimleri iziyor,
sonra da kalkp evine dnyordu. Ayan hafif sryerek yrmekteydi. Kollar bedenine yapk, dirseklerden aas ne doru uzanm durumdayd yrrken. Parmaklar pene gibi, yar kapalyd.
Titriyordu parmaklar. Sol elini hi kullanamyordu. Ama emekli de
olmuyordu. irketin antetli ktlarnda kendi adn grmek houna
gidiyordu.
Aklndan dalgn dalgn, neden artk kendisini nemli mterilerle
tantrmadklarn merak ediyor, yeni binalarn izimlerini, inaat
yarlanncaya kadar neden kendisine gstermediklerini anlayamyordu. Bunu sylediinde Francon itiraz etti. "Ama Lucius, seni bu durumunda rahatsz etmek aklmn ucundan bile gemez. Baka biri olsa
oktan emekli olurdu."
Francon biraz artyordu onu. Peter Keating ise adamakll afallatyordu. Karlatklarnda Keating onu selamlama zahmetine bile
pek ender kalkyordu. Selamlasa bile, sonradan, eer aklna gelirse
yapyordu bu ii. Heyer bir ey sylerken, Keating cmlenin orta yerinde arkasn dnp uzaklayordu. Heyer izim elemanlarndan birine
bir emir verecek olsa, eleman hemen, Bay Keating'in tersini
sylediini ileri sryordu. Bir trl anlayamyordu Heyer bunlar.
Keating'i her zaman, kendisiyle eski porselenlerden konuan o saygl
ocuk, diye hatrlamaktayd. Balangta Keating'i kolaylkla mazur
grebildi, daha sonra beceriksizce ve mtevaz bir havada terslemeye
alt, ardndan da Keating'e kar mantkd bir korku duymaya
balad. Francon'a ikyette bulundu. Hibir zaman sahip olmad

253/1067

otoriter bir ses kullanmaya alarak, "u senin ocuk, Guy," dedi.
"Keating denilen. Artk ok geimsiz oldu. Bana kaba davranyor. Onu
kovmalsn hemen." Francon kupkuru bir sesle, "Bak, Lucius, neden
emekli olman gerek dediimi imdi anlyor musun?" dedi ona.
"Sinirlerini ok fazla zorluyorsun ve olmayacak eyler hayal
ediyorsun."
O srada Cosmo-Slotnick Binasyla ilgili yarma ald.
Hollywood'daki Cosmo-Slotnick Film irketi, New York'da akl
durdurucu bir merkez bina yaptrmaya karar vermiti. Altnda sinema
salonu, zerindeki krk katta ofisler bulunan bir gkdelen. Mimar
seimi iin dnya apnda bir yarma, bir yl ncesinden ald.
Cosmo-Slotnick'in yalnz sinema dnyasnda lider olmakla kalmayp,
tm sanatlar kucaklad, mimari de estetiin yce, ama ihmal
edilmi bir dal olduuna gre, Cosmo-Slotnick'in onu da haritasna
yerletirmek niyetinde olduu syleniyordu.
Denizciyi Alyorum'un rol dalmyla ve Satlk Zevceler'in ekimiyle birlikte, Parthenon'la Pantheon'un hikyeleri ortaya dkld. Bayan Sally O'Dawn'n Rheims Katedrali nnde mayolu resimleri ekildi.
Bay Pratt ("Pardner") Purcell, kendisiyle yaplan bir rportajda, her
zaman usta bir mimar olmay hayal ettiini syledi, sinema artisti olmasa mutlaka o meslei seeceini belirtti. Ralston Holcombe, Guy
Francon ve Gordon L. Prescott'un Amerikan Mimarisi'nin geleceiyle
ilgili zl szleri, Bayan Dimples Williams'n yazsnda kt, ayrca
hayali bir rportajda da Sir Christopher Wren'in film iin neler diyecei canlandrld. Gazetelerin pazar eklerinde Cosmo-Slotnick yldz
adaylarnn ort ve kazak giymi, ellerinde T cetvelleriyle ekilmi resimleri yaymlanyor, altna, "Cosmo-Slotnick Binas" diye yazlyor,
sonuna da kocaman bir soru iareti konuyordu.
Yarma her lkenin her mimarna akt. Bina Broadway'de yer alacak, on milyon dolara kacak, modern teknolojiyi ve Amerika
Halk"nn ruhunu temsil edecekti. Daha imdiden, Dnyann En
Gzel Binas" ilan edilmiti. dl verecek jri, Cosmoyu temsilen

254/1067

Bay Shupe, Slotnick'i temsilen Bay Slotnick, Stanton Teknoloji


Enstits'nden Profesr Peterkin, New York Belediye Bakan,
Amerikan Mimarlar Dernei Bakan Ralston Hollcombe ve Ellsworth
Toohey'den olumaktayd.
Francon, Keating'e, "Elinden geleni yap, Peter!" dedi. "En iyisini. Ne
yetenein varsa dk ortaya. Bu senin en byn ansn. Projeyi gnderirken firmann adnn yanna senin adn da yazarz. Kazanrsak,
dln bete biri senin. Byk dl altm bin dolar, biliyorsun."
"Heyer itiraz eder," dedi Keating tedbirli bir sesle.
"Varsn etsin. Onun iin yapyorum zaten. Belki kendisinin ne yapmas gerektii de bu arada kafasna girer. Hem ben ... ey, neler hissettiimi biliyorsun, Peter. Seni daha imdiden ortam gibi gryorum.
Borluyum bunu sana. Alnnn teriyle kazandn. Belki bu proje onun
da anahtar olur sana."
Keating projesini be kere izdi. Nefret ediyordu izdiklerinden.
Binann her direinden, daha o direk domadan nce nefret etmeye
balyordu. Elleri titreye fitreye alp durmaktayd. Akl nndeki
izimde deildi. Hep dier yarmaclar, bu yarmay kazanp kendisinden stn ilan edilecek o kiiyi dnyordu. O kii ne yapacakt
acaba? Sorunlar nasl zecek, Keating'i nasl aacakt? O adam alt
etmek zorundayd, baka hibir eyin nemi yoktu. Oltada Peter Keating diye bir ey kalmamt. Bir vakum vard yalnzca. Adn duyduu
bir tropik bitki gibi. Bcekleri vakumuyla kendine eken, emip kupkuru brakan, kendi iin gerekli maddeleri bu yolla salayan bir bitki.
izimleri hazr olup, beyaz mermer binann perspektifi masann
zerine konduunda, korkun bir gvensizlikten baka bir ey hissedemedi. Bir Rnesans Sarayna benziyordu ama lastikten yaplm da
ekilerek krk kata ykseltilmi gibiydi. Rnesans seiinin nedeni,
jrilerin hep stunlara merakl olduu konusunda yazlmam bir yasa
bulunmas, Ralston Holcombe'un da jride bulunduunu hatrlamasyd. Holcombe'un en sevdii talyan Saraylarndan bol bol fikir

255/1067

dn almt. yi grnyordu ... belki iyi olabilirdi... ama emin


deildi. Sorabilecei hi kimse de yoktu.
Bu szlerin aklndan getiini fark ettii anda iini kr bir fke dalgas kaplad. Nedenini bilmeden nce hissetti o dalgay. Ama nedeni
de hemen arkadan bilincine ulat. Vard sorabilecei biri. O ad
dnmeyi hi istemiyordu. Gitmeyecekti ona. fke yzne ykseldi,
Keating kendini alev alev yanyormu gibi hissetti. Gzlerinin altndaki
deri iyice gerilmiti. Gideceini biliyordu.
Bu dnceyi kafasndan itip uzaklatrd. Hibir yere gitmeye niyeti
yoktu. Saat gelip attnda izimleri bir dosyaya koyup koltuuna
sktrd, Roark'un ofisinin yolunu tuttu.
Roark'u her trl faaliyet belirtisinden yoksun kocaman odada tek
bana oturur buldu.
"Merhaba, Howard" dedi neeli bir sesle. "Naslsn? Sana engel
olmuyorum, deil mi?"
"Merhaba, Peter," dedi Roark. "Olmuyorsun."
"Fazla megul deilsin, deil mi?"
"Hayr."
"Birka dakika oturmama izin verir misin?"
"Otur."
"Eee, Howard, harika iler yaptn. Fargo Maazasn grdm. Nefis
bir ey. Tebrikler."
"Teekkr ederim."
"Hzla ilerliyorsun, deil mi? imdiden i aldn, ha?"
"Drt."
"Ha, yle ya, drt. Baya iyi. Sanborn'larla biraz sorun km diye
duydum."
"yle oldu."

256/1067

"Eh, her ey her zaman tkr tkr gitmez, bilirsin ... Ondan sonra
yeni iler yok mu? Hi mi bir ey yok?"
"Hayr. Yok."
"Eh, gelir naslsa. Her zaman sylemiimdir, mimarlarn birbirini
boazlamas gerekmez. Bol bol i var. Profesyonel birlik ve yardmlama ruhu oluturmalyz biz. rnein u yarmay ele al ... Sen projeni gnderdin mi?"
"Hangi yarma?"
"Mehur yarma tabii. Cosmo-Slotnick Yarmas."
"Ben bir ey yollamyorum."
"Yani girmiyor musun? Hi mi?"
"Hayr."
"Neden?"
"Ben yarmalara girmem."
"Neden, Tanr akna?"
"Hadi Peter, buraya bunu tartmaya gelmi olamazsn."
"Aslnda sana kendi projemi gstermek istiyordum. Bak, iyice anla,
bana yardm etmeni istemiyorum. Yalnzca tepkini istiyorum. Genel
fikrini."
Dosyay aceleyle at.
Roark izimlere bakt. Keating sabrszd. "Eee? yi mi?"
"Hayr. Berbat. Sen de biliyorsun yle olduunu."
Ondan sonra saatler boyunca, gkyz kararp kentin pencerelerinde klar yandktan sonra bile, Keating dinledi, Roark konutu, anlatt, aklad, planlarn zerine kara izgiler izdi, sinema salonunun
k koridorlarndaki labirent dmlerini zd, pencereler at,
holleri geniletti, gereksiz arklar yok etti, merdivenleri dzletirdi.
Keating bir ara, "Tanrm, Howard!" dedi. "Byle yapabiliyorsun da ne
diye yarmaya katlmyorsun?" Roark buna cevap olarak, "nk

257/1067

katlamam," dedi. "stesem de katlamam. Kuruyuveriyorum. Bombo


oluyorum. Onlara istediklerini veremem. Yalnzca bir bakasnn
hazrlad pislii grnce, onu dzeltebiliyorum."
Planlar bir kenara ittiinde sabah olmutu. Keating fsldad:
"Ya cephe?"
"Cephen cehennemin dibine! Senin lanet olas Rnesans cephelerini
grmek istemiyorum!" Ama yine de bakt. Elinin resim zerine izgiler
izmesini engelleyemedi. "Pekl, lanet olas, madem Rnesans olacak, bari iyi bir Rnesans ver onlara ... yle bir ey varsa tabii! Ama
onu sana ben yapamam. Kendin bul. yle bir ey. Daha basit, Peter,
daha basit. Daha dorudan. Drstlkten uzak bir eyi ne kadar
drst yapabilirsen, o kadar drst olsun. imdi evine git, una gre
bir eyler kurgulamaya bak."
Keating evine dnd. Roark'un planlarn temize ekti. Roark'un
aceleyle iziktirdii cepheyi zenli bir resim halinde canlandrd. Sonra
planlar postalanmak zere zarfland, zerine de:
"Dnyann En Gzel Binas" Yarmas
Cosmo-Slotnick Film ti.
New York
diye yazlp yolland. Planlara ilitirilen mektubun zarfnda da,
"Francon & Heyer Mimarlk irketi; Peter Keating, Tasarmc," diye
yazlyd.
K aylar boyunca Roark bunun dnda ne bir frsat buldu, ne bir i,
ne de bir i umudu. Masasnda otururken, hava karardnda bazen
yakmay bile unutuyordu. Sanki ofisin iinden akp geen saatlerin o ar hareketsizlii onun kaslarna ilemeye balyordu. Bazen ayaa kalkyor, kolunun hareket ettiini hissetmek, bir ses duymak iin
bir kitap alp duvara frlatyordu. Sonra glmseyerek eilip kitab
alyor, yeniden dzgn biimde masann zerine koyuyordu. Masadaki
lambay yakyor, ondan sonra da, elini lambann ndan ekmeden
ylece duruyor, ellerine bakyordu. Yavaa parmaklarn gerip

258/1067

ayordu masann zerinde. O zaman Cameron'un kendisine uzun zaman nce syledii bir sz hatrlyor, elini hemen ekiyor, kalkp
paltosuna uzanyor, klar sndrp kyor, evine yryordu.
lkbahar yaklarken, parasnn artk ok uzun sre dayanmayacann farkndayd. Ofisinin kirasn her ayn ilk gn dyordu.
nnde otuz gnlk bir srenin uzanmasn, bu sre iinde ofisinin
kendisine ait olduunu bilmeyi istiyordu. Her sabah, ok sakin admlarla giriyordu ofisine. Akam olurken takvime bakmay istemediinin
farkndayd. Otuz gnn biri daha eksilmiti ve bunu bilinlendirmek
istemiyordu. Bu eilimini fark ettii zaman, kendini zorlayarak takvime bakmaya alt. Bir yart hayat artk. Bu yar kira parasyla ...
ama teki yarmacnn adn bilmiyordu. Belki de sokakta yrrken
yanndan getii insanlarn her biri.
Ofisine karken asansrcler ona garip, tembel, merakl bir bakla
bakyorlard. Onlara bir 'ey sylediinde verdikleri cevaplar kstah
deildi, ama ksa zamanda kstahlaacakm gibi bir kaytszlk tayordu. Roarkun ne yaptn, bunu neden yaptn bilmiyordu bu
adamlar. Tek bildikleri, onun ofisine hi mteri gelmediiydi. Austen
Hellern sraryla arasra Heller'n evindeki bir iki partiye gitmiti. Konuklar ona, "Mimarsnz, yle mi?" diye sormulard. "Balayn beni,
mimarlk almalarn pek izlemiyorum ... ne binalar yapmtnz?"
Roark cevap verdiinde, "Ha, evet," diyorlard. Karsndaki insanlarn
bilinli nezaketi, "Mimarlk, senin hsnkuruntun," dermi gibiydi.
Yapt binalar hibiri grmemiti. Tek bildikleri, bu binalarn adn
da duymadklaryd.
Bu yle bir savat ki, Roark bu savata "hibir eye" kar mcadele
veriyor, savamak zere ileri itiliyor, baka are bulamad iin savamak zorunda kalyor, ama karsnda dman da gremiyordu.
na halindeki binalarn nnden geerken durup elik iskeletlere
bakyordu. Bazen o direklerle kirilerin bir bina olarak biimlenmekten ok, kendisini durduracak bir barikat olmaya altn hissediyordu. Sanki kaldrmda durduu yeri, o inaatn tahta perdesinden

259/1067

ayran birka admlk uzaklk, hibir zaman aamayaca bir


mesafeydi. Acyd duyduu, ama krelmi, ie ilemeyen bir acyd.
Doru, diyordu kendi kendine yle zamanlarda. Ama vcudu, hayr,
deil, diye karlk veriyordu. Vcudunun o garip, el srlmez salyd bu cevab seslendiren.
Fargo Maazas ald. Ama bir tek binayla bir mahalleyi kurtarmak
mmkn olmad. Fargo'nun rakipleri haklyd aslnda. Akm
deimiti artk. Herkes kentin kuzeyine doru akyordu. Mterileri
terkediyordu onu. John Fargo'nun inie getii konusunda uluorta
szler sylenmeye balamt. Fargo kt bir ticari karar verdi, olmayacak tipte bir binayla da stne ty dikti, diyorlard. Bu da kamuoyunun Yeniliki Mimari'yi kabul etmediine iarettir, diyorlard. Bu
maazann kentteki en temiz, en aydnlk maaza olduunu kimsenin
syledii yoktu. Planndaki ustalk sayesinde iletmenin grlmedik
dzeyde kolaylatn, mahallenin kaderinin zaten maaza
yaplmadan ok nce belli olduunu syleyen yoktu. Btn sular binann zerine atld.
Mimarlk mesleinin espri kumkumas, Amerikan Mimarlar
Dernei'nin palyaosu Athelsan Beasely, hibir zaman hibir bina yapmayan tr mimarlardan olduu, yalnzca yardm balolar dzenlemekle vakit geirdii halde, Demek Blteni'ndeki "Glme Kesi" adl
stununda yle demekteydi:
"Evet, ocuklar, ite size, sonu 'Alnacak Ders' diye biten bir peri
masal: Bir varm bir yokmu, salar balkaba renginde bir kk
ocuk varm, bu ocuk kendini sizin gibi sradan ocuklarn
hepsinden daha stn gryormu. Bunu kantlamak iin kalkp bir ev
yapm. ok gzel bir evmi ama iinde hi kimse yaayamyormu.
Bir de maaza yapm. O da ok gzel bir maazaym ama, iflas etme
yoluna girmi. Bir de ok nl bina dikmi, onun da zeti, amur
patika zerinde kpek yuvas. Bu sonuncusunun iyi i yapt syleniyor. Demek belki de o kk ocua en uygun dal, o dal olmal."

260/1067

Mart ay sonunda Roark, gazetelerde Roger Enright'la ilgili yazlar


okumaya balad. Roger Enright'n milyonlar vard. Koskoca bir petrol irketinin sahibiydi ve bol harcamalara da eilimliydi. Apansz
karar verip giritii birbiriyle ilgisiz iler yznden, evresinde yar
hayranlk, yar dehetten oluan duygular uyandran biriydi. Son
hevesi de, yeni tip bir apartmand. Her dairesinin kendi iinde tastamam, dier dairelerden tpk pahal bir mstakil ev kadar ayr olmasn istiyordu. Ad Enright Evi olacakt. Enright daha imdiden bu
binann, evrede grd binalara hi benzemeyeceini sylyordu.
Kentin nl mimarlarnn ouyla iliki kurmu, ama sonra hepsini
reddetmiti.
Roark bu gazete yazsn kendisine ynelik kiisel bir davetiye gibi
alglad. Srf kendisi iin yaratlm bir frsatt bu. lk defa olarak, bir
iin peine dme zaman gelmiti. Roger Enright'la grmek zere
randevu istedi. Kendisine Enright'n sekreteriyle grmesi iin
randevu verildi. Sekreter, her an can sklm gibi grnen bir gen
adamd. Roark'a tecrbeleriyle ilgili birka soru sordu. Bunlar yava
yava soruyordu. Sanki u ortam iinde sormak gerekip gerekmediine
karar vermek byk aba istiyormu gibi.
Sanki alaca cevaplar hibir eyi deitirmeyecekmi gibi. Roark'un
binalarnn fotoraflarna gz att, sonunda da Bay Enright'n bu
bavuruyla ilgilenmeyeceini belirtti.
Nisan aynn ilk haftasnda Roark bir aylk ofis kirasn dediinde,
kendisinden Metropolitan Bankaclk irketi'nin bir yeni binas iin
proje sunmas istendi. Bay Weidler aramt onu. Weidler bankann
ynetim kumlu yesiydi ve gen Richard Sanborn'un da arkadayd.
"Sk bir sava verdim, Roark, ama sanyorum kazandm," dedi arad
zaman. "Onlara Sanborn'larn evini kendim gezdirdim. Richard'la
ikimiz bu arada onlara birka ey akladk. Ama Ynetim Kurulu'nun
karar vermeden nce projeleri grmesi gerekiyor. Demek ki henz
durum tam kesin deil. Bunu aka sylemem gerekir sana. Ama

261/1067

hemen hemen kesin. ki mimar reddettiler. Sana ok ilgi duyuyorlar.


Bala haydi. yi anslar!"
Henry Cameron'un hastal nksetmi, doktor da kz kardeine,
artk iyileme umudu kalmadn sylemiti. Kz kardei inanmamt
buna. inde yepyeni bir umut hissediyordu, nk yatanda yatmakta olan Cameron'un pek huzurlu, hemen hemen mutlu olduunu
grmekteydi. Oysa bu tr sfatlar aabeyine yaktrmakta her zaman
zorluk ekmiti.
Bir akam Cameron apansz, "Howard' ara," dedi. "Buraya gelmesini syle." Kadn bunu duyunca iini bir korku sard. Aabeyi
emekliliinden bu yana geen yl iinde bir kere bile Roark'u artm deildi. Yalnzca onun ziyaretlerini beklemekle yetinmiti.
Roark bir saat iinde geldi. Cameron'un yatann yanndaki sandalyeye oturdu, onunla her zamanki gibi konutu. zel davetten sz
etmedii gibi, herhangi bir aklamada da bulunmad. Ilk bir geceydi.
Cameron'un odasnn penceresi, karanlk baheye doru akt.
Cameron cmleleri arasndaki duraklamalar srasnda dardaki
aalarn sessizliini, ge saatlerin kprtszln fark edince, kz
kardeini ard: "Salondaki kanepeyi Howard'a hazrla, burada kalacak," dedi. Roark ona bakt, durumu anlad. Ban hafife eerek kabul ettiini belirtti. Cameron'un u anda aklad eyi anladm belirtmek iin tek yapaca, Cameron'un baktan kadar ciddi baklarla
bakmakt.
Roark o evde gn kald. Orada kalna hi deinilmedii gibi, ne
kadar kalacandan da sz edilmedi. Evdeki varl, yorum gerektirmeyen doal bir ey gibi kabul edildi. Bayan Cameron da anlamt.
Hibir ey sylememesi gerektiini o da biliyordu. Evin iinde sessiz
ve ekingen admlarla dolayor, sanki kadere raz olduunu
belirtiyordu.
Cameron, Roark'u srekli kendi odasnda istemedi. Arasra, "Git,
bahede biraz dola, Howard," diyordu. "Dars ok gzel. imenler
boy vermeye balad." Yatt yerden baktnda, Roark'un plak

262/1067

aalar arasnda, gkyznn mavisi altnda dolatn ak pencereden grebiliyordu.


Yalnzca yemeklerini Roark'la birlikte yemek istemiti. Bayan
Cameron tepsiyi onun dizleri zerine brakrken, Roark iin de yatan
yan bandaki kk masaya yemek getiriyordu. Roark, Cameron'un
azndan kan szckler arasndaki o korkun sessizlikleri dinliyor, o
sralarda olup bitenleri bildii halde belli etmemeye alyordu.
Szckler normal gibiydi. Onlar ne zorlukla syleyebildii,
Cameron'un son srr olarak kalacakt. Tpk kendi istedii gibi.
Cameron gelecein inaat malzemelerinden sz ediyordu. "Hafif
metal sanayimden gzn ayrma, Howard ... birka yl sonra ne yaman ilere yarayacaklarm greceksin ... plastikleri de iyi izle ... yepyeni bir a ... balayacak oradan ... Yeni aletler, yeni yntemler, yeni
biimler bulacaksn ... gstereceksin o sersemlere ... insan beyninin
neler yaratabildiim ... ne olanaklar getirdiini ... geen hafta yeni tr
bir bileim fayansla ilgili yazy okudum ... baka hibir eyin ie yaramayaca bir kullanm biimi buldum ona ... rnein kk bir evi al
ele, be bin dolarlk falan ..."
Bir sre sonra susuyor, sessiz kalyor, gzlerini yumuyordu. Bir ara
Roark onun birdenbire, "Gail Wynand ..." diye fsldadn duydu.
ararak yataa doru biraz eildi.
"Baka hi kimseden o kadar nefret etmiyorum ... bir tek Gail Wynand ... yo, onu hi grm deilim ... Ama temsil ettii, dnyann her
trl kusuru ... ar bayaln zaferini temsil ediyor o ... mcadele etmek zorunda kalacan, Gail Wynand'dr, Howard
Ondan sonra uzun sre konumad. Yeniden gzlerini atnda
glmsedi, konutu:
"Biliyorum ... u ara ofiste dakikalarnn nasl getiini iyi biliyorum," Roark ona bunlar hi anlatmamt. "Hayr inkr etme ve bir ey
syleme ... biliyorum ... ama ziyan yok ... korkma ... seni kovmaya

263/1067

altm gn hatrlyor musun? Sana o gn sylediklerimi unut ...


hikyenin tm o kadar deil ... asl bu ... korkma ... deerdi..."
Sesi kmaz oldu, artk konuamad. Ama gzleri hl salamd.
Sessizce yatarken Roark'a pek bir aba gstermeden bakabiliyordu.
Yarm saat sonra ld.
Keating, Catherine'i sk sk gryordu. Nianlarn ilan etmi deildi
ama annesi biliyordu artk. Olay Keating'in kendi deerli srr olmaktan kmt. Catherine zaman zaman, grmelerinin neminin
Keating'in gznde azaldn dnyordu. Onu bekleme yalnzlndan kurtulmutu. Ama buna karlk, sonunda yine dnecei
konusundaki gvence duygusunu da kaybetmiti.
Keating ona, "O filmciler binas yarmasnn sonucunu bekleyelim,
Katie," demiti. "ok srmez. Karar maysta aklayacaklar. Kazanrsam, hayatm yoluna girdi demektir. Hemen evleniriz. Daynla da o zaman tanrm. O da benimle tanmak isteyecektir o zaman. O
yarmay kazanmam gerek."
"Kazanacan biliyorum."
"Hem bizim ihtiyar Heyer da artk bir ay bile dayanamaz. Doktor
ikinci inmeyi her an bekleyebileceimizi syledi. O da iin sonu olacak.
Onu mezara gtrmese bile, ofisten uzaklatraca kesin."
"Ah, Peter, byle konutuunu duymak istemiyorum. Bu kadar
amanszca bencil olma ..."
"zgnm, tatln. ey ... evet, herhalde bencilim. Herkes yle."
Dominique'le daha da sk buluuyordu. Dominique'in ona
baknda, Keating'den artk bir soran gelmesini beklemiyormu gibi
bir hava vard. Seyrek ve nemsiz akamlar iin zararsz bir arkada
sayyordu onu. Keating, Dominique'in kendisinden holand
kansndayd. Ama bunun cesaret verici bir iaret olmadn biliyordu.
Zaman zaman onun Francon'un kz olduunu unutuyordu. Kendisini onu istemeye ynelten nedenlerin hepsini unutuyordu. Zaten

264/1067

herhangi bir zorlanmaya ihtiyac yoktu. stiyordu Dominique'i. Onun o


heyecan verici varlndan baka nedene ihtiyac kalmamt.
Ama onun karsnda yine de kendini aresiz hissediyordu. Bir
kadnn kendisine kar ilgisiz kalabilecei dncesini kabul etmek
iine gelmiyordu. Ama Dominique'in ilgisizliinden bile emin deildi.
Bekliyor, onun ruhsal durumlarn anlamaya alyor, onun bekleyeceini sand tepkileri vermeye urayordu. Ama bir cevap
alamyordu.
Bir bahar gecesi, birlikte bir baloya gittiler. Dans ederlerken Keating
onu kendine doru ekti, parmaklarnn onun vcudu zerindeki
basksn arttrd. Onun da farkna vardn ve anladn biliyordu.
Dominique geri ekilmedi. Keating'e hareketsiz bir bakla bakt. Hemen hemen beklenti var gibiydi bu bakta. Balodan karlarken Keating onun alna sarnmasna yardm etti, ama parmaklarn onun
omuzlarndan ayrmad. Dominique hareketsiz bekledi. Ancak o parmaklarn kaldrdktan sonra hareket etti. Birlikte taksiye doru
yrdler.
Dominique taksinin kesinde sessizce oturuyordu. Daha nceleri
Keating'in varln hibir zaman sessizlii hak edecek kadar nemli
saymamt. Bacaklarn st ste atm, alna smsk sarnm, parmak ularyla dizinin zerinde piyano alar gibi hareketler yapmaktayd. Keating eliyle onu kolundan yavaa tuttu. Dominique kar
koymad, cevap vermedi, yalnzca parmaklar davul almay kesti.
Keating'in dudaklar onun salarna dokundu. pme deildi bu. Yalnzca dudaklarn onun salarna dedirmi durumda durdu uzun
sre.
Taksi durduunda, "Dominique," diye fsldad. "Yukar gelmeme izin ver ... azck ..."
"Peki," diye karlk verdi Dominique. Kelime azndan ifadesiz kmt. Kiilik etkisi olmayan, davet de saylmayan bir kelimeydi. Ama
daha nce buna hi izin vermi deildi. Keating onun peinden
yrrken kalbi gmbr gmbr atyordu.

265/1067

Dairesine girdiinde Dominique ksack bir an durdu, bekledi. Keating ona aresiz baklarla bakt. aknd. Ar mutluydu.
Dominique'in durduunu ancak o yine hareket ettiinde fark etti.
Kendisinden uzaklayor, salona giriyordu. Dominique oturdu. ki
elini cansz biimde iki yanna brakmt. Kollar bedeninden uzakt.
Bu durum onu korunmasz gsteriyordu. Gzleri yar kapal, dikdrtgen biiminde ve botu.
"Dominique ..." diye fsldad Keating. "Dominique ... ne kadar
gzelsin!..."
Bir anda onun yanna vard, dudaklarndan tutarsz fsltlar dklmeye balad.
"Dominique ... Dominique, seni seviyorum ... Glme bana, ltfen
glme! ... Btn hayatm ... Ne istersen ... Ne kadar gzel olduunu
bilmiyor musun? ... Dominique ... Seni seviyorum ..."
Sustu. Kollarn ona sarm, yzn onunkinin zerine doru yaklatrmt. Karsndaki yzde bir damlack cevap veya direnme aryordu, ama hibir ey gremedi. Onu tutup hzla sarst, kendine ekti,
dudaklarndan pt.
Kollar aldnda onun geriye doru dp koltua yaslann
seyretti. Afallam durumda Dominique'in yzne bakyordu. pme
deildi bu. Kollarnda tuttuu, bir kadn deildi. O pt ey canl
deildi. Dudaklar onun dudaklarna cevap vermek zere kprdamamt hi. Kollar ona sarlmak iin yerinden oynamamt. Tiksinti
olmad kesindi... Tiksinti olsa, onu anlayabilirdi Keating. Ama sanki
Keating onu ebediyen kollarnda tutabilir ya da brakabilirmi gibi,
yeniden pebilir, daha da ileriye gidip kendi arzularm tatmin edebilir,
yine de Dominique olup bitenleri hi bilmez, farkna varmazm gibiydi. Ona bakyordu Dominique. Ama onun iinden daha arkalara
bakyordu. Kl tablasndan masann zerine dm bir izmarit
grd, incecik, zarif elini uzatp onu ald, tablaya koydu.
Keating, "Dominique," diye fsldad aptal gibi. "Seni pmemi istememi miydin?"

266/1067

"Evet." Alay ediyor deildi onunla. Basit, apak bir cevap veriyordu.
"Daha nce seni hi pen olmad m?"
"Oldu. ok kereler."
"Hep mi byle tepki veriyorsun?"
"Hep. Tam byle."
"Neden istedin seni pmemi?"
"Denemek istedim."
"Sen insan deilsin, Dominique."
Gen kadn ban kaldrd, sonra yerinden kalkt. Bu seferki keskin
hareketleri gerekten kendisine aitti. Keating artk onun sesinde o basit, itiraf dolu aresizlii duymayacan anlamt. Dominique
konutuunda, szleri imdiye kadar dediklerinden daha samimi,
daha ak olsa bile, aralarndaki yaknln sona erdiini biliyordu.
Dominique artk kime neyi aklam olduuna aldrmyormu gibi
konuuyordu.
"Ben herhalde sk sk duyduumuz o sapklardan biriyim," dedi.
"Tmyle frijid bir kadn. zgnm, Peter. Gryorsun ya, hibir
rakibin yok. Ama bu seni de kapsyor. Hayal krklna m uradn,
hayatm?"
"Sen ... bundan syrlacaksn ... bir gn ..."
"Aslnda o kadar da gen deilim, Peter. Yirmi be yandaym. Bir
erkekle yatmak ilgin bir tecrbe olmal. stemeyi istedim hep. Herhalde dm bir kadn olmak heyecan verici olur. Aslnda da yleyim
... gerek anlamnn dndaki her anlamda ... Peter, neredeyse kzaracakm gibi bir halin var. Bunu pek elenceli buluyorum."
"Dominique! Hi k olmadn m sen? Birazck bile?"
"Olmadm. Sana k olmay gerekten istedim. Rahat bir ey olur,
diye dndm. Seninle hibir sorunum yok. Ama gryorsun, deil
mi? Hibir ey hissedemiyorum. Bir farkllk hissedemiyorum. Ha sen
olmusun, ha Alvah Scarret, ha Lucius Heyer."

267/1067

Keating ayaa kalkt. Ona bakmak istemiyordu can. Pencereye


yryp ayakta durdu, darya bakt. Ellerini arkasnda kenetlemiti.
Kendi arzularn da, onun gzelliini de unutmutu artk. Ama onun
Francon'un kz olduunu hatrlayvermiti birdenbire.
"Dominique, benimle evlenir misin?"
Bunu imdi sylemesi gerektiini biliyordu. Dominique'i dnmeyi
srdrrse, hi syleyemeyeceini de biliyordu. Ona kar neler hissettiinin nemi yoktu artk. Bunun geleceini engellemesine izin
veremezdi. Ona kar hissettikleri de yava yava nefrete dnmeye
balyordu.
"Ciddi olamazsn," dedi Dominique.
Keating ona dnd, hzl hzl, rahat bir sesle konumaya balad.
Yalan sylyordu artk. Bu yzden kendinden emindi. Ona zor
gelmiyordu
"Seni seviyorum, Dominique. Senin iin deli oluyorum. Bana bir frsat tan. Madem ki baka biri yok, neden olmasn? Beni sevmeyi
renirsin ...nk ben seni anlyorum. Sabrl olacam. Seni mutlu
edeceim."
Dominique birden rperdi, sonra da gld. Basit, iten bir glle
gld. Keating onun pembe elbisesinin zerinde titrediini grd.
Dimdik duruyordu Dominique. Ban arkaya atmt. Keating'e
ynelmi kr edici hakaretlerin titretirdii bir sicime benziyordu.
Hakaretti bu, evet... nk gl ac da deildi, alayc da deildi, yalnzca neeliydi.
Derken kesildi. Dominique durup ona bakt. Drst bir sesle,
"Peter," dedi. "Eer bir gn kendimi korkun bir ey iin cezalandrmak istersem, iren bir ekilde cezalandrmak istersem ... o zaman
evlenirim seninle." Sonra da ekledi: "Bunu bir vaat kabul edebilirsin."
"Beklerim ... Hangi nedenle olursa olsun, bunu bekleyeceim."
Dominique neeyle glmsedi. Keating'i ok korkutan o souk, en
glmseme.

268/1067

"Dorusu Peter, bunu yapmak zorunda deilsin, biliyorsun. Firmadaki ortakla zaten kavuacaksn, ikimiz her zaman iyi dost
olacaz. Artk evine dnme zamann geldi. Unutma, arambaya beni
at gsterisine gtryorsun. Ya, evet, at gsterisine gidiyoruz arambaya. Baylrm at gsterilerine. yi geceler, Peter."
Keating kt, lk ilkbahar akamnda evine yrd. Hrn admlarla yryordu. O anda birisi ona, Dominique'le evlenmesi
karlnda Francon & Heyer Firmas'nn tek sahibi olacan sylese,
hemen reddederdi. Ama bir yandan da, kendinden nefret etse bile,
ayn teklif ertesi sabah yaplsa reddetmeyeceini biliyordu.

15
Korkuydu bu. Kbuslarda byle hisseder insan kendini, diye
dnd Peter Keating. Ama dayanlmaz olunca da uyanr. Oysa kendisi ne uyanabiliyor, ne de dayanabiliyordu. Gnlerdir, haftalardr
iinde bymekte olan o duygu, sonunda yakalamt onu. Bu iren,
melun yenilgi korkusu. Yarmay kaybedecekti. Emindi kaybedeceinden. Beklemeyle geen her gn, bundan biraz daha emin oluyordu. alamaz olmutu. nsanlar ona bir ey sylediinde yerinden
sryordu. Ka gecedir gzne uyku girmemiti.
Lucius Heyer'n evine doru yryordu. Yanndan geen insanlarn
yzlerine dikkat etmemeye alt, ama yine de dikkat etti. Her zaman
bakard insanlara. nsanlar da ona baktlar. Her zamanki gibi, iinden
onlara haykrmak, teye bakn, beni rahat brakn, demek geldi. Gzlerini dikmi, bakyorlar, diye dnd. nk baarsz olacakt ...
onlar biliyordu.
Heyer'n evine gidi nedeni, kendini yaklaan felaketten korumak
iindi. Tek kar yol olarak onu gryordu. Yarmay kaybederse, ki
edeceinden emindi, Francon herhalde oka kaplr, hayal krklna
urard. Heyer lnce de ... o tarih pek de uzak olamazd zaten ...
Francon kararszlk gsterirdi. Herkesin gz nnde kk dtkten
sonra, Keating'i ortak olarak almas pek kolay olmazd. Francon
kararsz kalnca da, oyun kaybedilmi demekti. Bu frsat bekleyen
bakalar da vard. Ofisten atmay bir trl beceremedii Bennett
vard bir kere. Claude Stengel vard. Kendi bana iyi i yapyordu
Stengel. Francon'a teklif yapm, Heyer'n hissesini almak istemiti.
Keating'in gvenebilecei hibir ey yoktu. Elinde bir tek. Francon'un
ona olan o belirsiz gveni vard. Heyer'n yerine baka bir ortak
gelirse, Keating'in gelecei de sona ermi saylrd. ok yaklam, ama
elinden karm olurdu. Byle bir ey asla balanmazd.
O uykusuz gecelerde karar kesinlemi, zihninde somutlap
sertlemiti. Bu ii hemen bitirmesi gerekiyordu. Yarmann galibi
aklanmadan nce, Francon'un o hayal dolu umutlarndan

270/1067

yararlanmalyd. Heyer' zorla dar itip onun yerini almak


zorundayd.
Birka gn kalmt nnde ancak.
Heyer'n karakteri konusunda Francon'dan duyduu dedikodular
hatrlad. Ofiste Heyer'n odasndaki dosyalar tarad, sonunda
aradn buldu. Bir mteahhitten gelen bir mektup. On be yl nce
gelmi bir mektup. inde yalnzca, mteahhitin yirmi bin dolarlk bir
eki iliik olarak Bay Heyer'a gnderdii yazyordu. Keating sz konusu binann kaytlarna bakt. Maliyeti gerekten de olmas gerekenin
stnde gibiydi. Heyer eski porselen koleksiyonuna o yl balamt.
Heyer' evinin alma odasnda tek bana oturur buldu. Kk, lo
bir odayd. Havas biraz boucu gibiydi. Sanki yllardr kimsenin rahatsz etmedii bir oda. Koyu renk maun lambriler, hallar, tertemiz
tutulan paha biilmez eski mobilyalar vard burada. Ama yine de ihmal
ve rme kokusu kol geziyordu. Kedeki kk masann zerinde
bir tek k yanmaktayd. evresinde be tane ok zarif, ok narin ve
ok pahal fincan duruyordu. Heyer iki bklm oturmu, o lo kta
fincanlar incelemekteydi. Yznde belirginlikten uzak, amasz bir
keyif okunuyordu. Yal ua ieriye Keating'i getirdiinde, Heyer
rperdi. Gzlerini akn akn krptrd, ama yine de Keating'den
oturmasn rica etti.
Keating kendi azndan kan sesleri duyduunda, korkusunun artk
kalmadn, yol boyu onunla birlikte gelmi olan o duygunun ortadan
kalkm olduunu anlad. Souk ve dengeli kyordu sesi. Tim Davis,
diye dnd. Claude Stengel. imdi de bir tek kii kalmt
kaydrlacak.
Ne istediini anlatt, odann o hareketsiz havas iine bir tek ksa
dnce paragrafn serdi. Keskin kenarlaryla bir mcevher duruluundaki dnceyi.
"Evet, byle. Eer Francon'a emekli olduunu yarn sabah
bildirmeyeceksen," dedi, mektubu kesinden tutarak havada sallad,
"Bu hemen Amerikan Mimarlar Dernei'ne gidiyor."

271/1067

Bekledi. Heyer hareketsizdi. Solgun, patlak gzleri bombo bakyordu. Az tam bir daire biiminde ve akt. Keating rperdi, acaba
ben bir budalaya m laf anlatyorum, diye dnd.
Derken Heyer'n az kprdad, ak pembe dili gzkt. Alt dilerine deerek titriyordu dili.
"Ama ben emekli olmak istemiyorum." Bunu basit, apak
sylemiti ama sesi acl bir inilti gibi kmt.
"Emekli olmaya mecbursun."
"stemiyorum. Olmayacam. Ben nl bir mimarm. Her zaman yleydim. Keke insanlar beni rahatsz etmese artk. Hepsi emekli
olmam istiyor. Sana bir sr syleyeyim." ne doru eildi, sinsi sinsi
fsldad: "Belki bilmiyorsun, ama ben biliyorum. Beni kandramaz.
Guy benim emekli olmam istiyor. Beni kandrdn sanyor, ama ben
anlyorum. Bu Guy'a iyi bir oyun." Yavaa kkrdad.
"Dediklerimi anlamadn galiba. Bunun ne olduunu anlyor
musun?" Keating mektubu Heyer'n yar ak duran parmaklarna
tututurdu.
Heyer tuttuunda ince kdn hrdadn duydu. Sonra kt
masaya dt, Heyer'n sol eli, felli parmaklaryla onu yakalamaya
alt. Ama parmaklan birer kancadan farkszd. Heyer yutkunarak
konutu:
"Bunu Mimarlar Dernei'ne gnderemezsin. Ruhsatm geri alrlar."
"Elbette," dedi Keating. "Alrlar tabii."
"Gazetelere geer."
"Hepsine."
"Yapamazsn bunu."
"Yapacam ... eer emekli olmazsan!"
Heyer'n omuzlar masann kenarna doru sarkt, ba kenarn biraz
yukarsnda kald. Sanki onu da aaya ekip gzden kaybolmaya
hazr bir hali vard.

272/1067

Aralksz, upuzun bir inilti halinde, "Yapmazsn bunu ltfen yapmazsn," diye mrldand. "Sen iyi ocuksun... ok iyi ocuksun bunu
yapmazsn, deil mi?"
Sar kt masann zerindeydi. Heyer'n ie yaramayan sol eli ona
uzand, yavaa masann kenarn at. Keating hemen eilip mektubu
oradan kapt.
Heyer ona bakt, ba bir yana bkld, az daha da ald.
Gzndeki o iren baklar, Keating'in elini kaldrp ona bir tokat
atmasna bile hazr olduunu sylyordu.
"Ltfen," diye mrldand Heyer. "Yapma bunu, olur mu? Kendimi
ok iyi hissetmiyorum. Sana hibir ktlk yapmadm. Hatrlyorum.
Bir zamanlar senin iin ok iyi bir ey yapmtm."
"Neymi?" diye aksilendi Keating. "Ne yaptn benim iin?"
"Senin adn Peter Keating ... Peter Keating ... hatrlyorum ... senin
iin ok iyi bir ey yaptm ... sen Guy'un ok gvendii o ocuksun.
Guy'a gvenme. Ben gvenmem ona. Ama seni severim. Seni tasarmc
yapacaz yaknda." Az kapanamad. Dudann kenarndan ince bir
salya aaya doru akt. "Ltfen ... yapma ..."
Keating'in gzleri duyduu tiksintiden parlaklamt. Bu tiksinti,
szlerine devam etmesine yol at. Duruma dayanamad iin daha
beter ediyordu olay.
"Herkese rezil olacaksn," dedi Keating. Sesi prl prld. "Hrsz diye
adn kacak. Herkes parmayla seni gsterecek. Gazetelere resmini
basacaklar. O binann sahipleri seni mahkemeye verecek. Hapse tkacaklar seni."
Heyer hibir ey sylemedi. Hareket de etmedi. Keating birdenbire
masada duran fincanlarn titreimini duydu. Oysa Heyer'n vcudunun titrediini gremiyordu. Odann sessizlii iinde yalnzca o
ince, cam sesi gibi titreim duyulmaktayd. Sanki kendi kendine titriyordu fincanlar.

273/1067

"ek git artk!" dedi Keating. Sesi ykselmi, o titreimi duyulmaz


klmaya alyordu. "k firmadan! Kalmay ne diye istiyorsun? e
yaramazsn artk. Hibir zaman yaramamtn."
Masann kenarndaki sar surat azn at, iniltiye benzer, slak, gargara gibi bir ses kard.
Keating'in oturu biimi rahatt. Hafif ne eilmi, dizleri ak, tek
dirsei dizine dayanmt. Eli o mektubu bacaklarnn arasnda
sallamaktayd.
"Ben ..." Heyer boulur gibiydi. "Ben ..."
"Kes sesini! Syleyecek hibir eyin kalmad. Ancak evet ya da hayr
diyebilirsin. abuk ol artk. Ben buraya seninle tartmaya gelmedim."
Heyer'n titremesi kesildi. Yznden bir glge aprazlama kayar gibi
oldu. Keating hi krplmayan tek gzle azn yarsnn aldn
grd, o deliklerden sanki yze bir karanlk doldu. Kalar atlyormu
gibi bir karanlk.
"Cevap ver bana!" diye bard Keating. Birden pek korkmutu.
"Neden cevap vermiyorsun bana?"
Yarm surat salland, Keating kafann birden ne eildiini grd.
Kafa masaya arpt, sonra iniine devam edip yere yuvarland. Sanki
kesilip bedenden ayrlmt. Fincanlardan ikisi onun pei sra dt,
halnn zerinde atlayp paraland. Keating'in ilk duygusu, bedenin
de kafay izleyip yere ylmasnn verdii rahatlk oldu. Hibir ses
kmam, yalnzca porselen krlmasnn o bouk, mziksi nlamas
duyulabilmiti.
Keating fincanlara bakarak, ok kzacak, diye dnd. Ayaa frlam, yere diz km, krk paralar amaszca topluyordu. Fincanlarn onarlamayacak biimde paralanm olduunu grd. Bir
yandan da, ikinci felcin geldiini dnmekteydi. Bekledikleri ikinci
fel. Bu konuda bir eyler yapmak zorundayd. Ama durum yine de iyiydi, nk Heyer artk emekli olmaya mecburdu.

274/1067

Dizleri zerinde, Heyer'n vcuduna biraz yaklat. Neden ona el


srmek istemediini aslnda bilemiyordu. "Bay Heyer," diye seslendi.
Sesi yumuak, hemen hemen sayglyd. Heyer'n ban dikkatle
kaldrd, sonra elinden brakt. Ban dmesinden kmas gereken
sesi duymad. Onun yerine, kendi boazndan ykselen hkr
duydu. Heyer lmt.
Cesedin yannda, kalalarn topuklarna dayam, oturuyordu.
Elleri dizlerinin zerindeydi. Dosdoru karsna bakmaktayd. Gzleri
kapnn kenarna aslm perdenin kvrmlarnda duralad. Acaba bu
grd toz muydu, yoksa kadifenin tyleri mi oray baka renk gsteriyordu? Kapnn yanlarna perde asmak da amma demode bir gelenekti. Birden titremekte olduunu fark etti. Kusmak geldi iinden. Ayaa kalkt, yryp kapy at. Bu evin bir yerlerinde bir uak bulunduunu hatrlamt. Seslendi. Yardm istemeye alt.
Keating o sabah her zamanki gibi geldi ofise. Sorulara cevap verdi,
Heyer'n bir gece nce kendisinden, akam yemeinden sonra evine
uramasn istediini syledi. Keatingle emekliliini konumak
istemiti Heyer. Hi kimse bu hikyenin doruluundan kukulanmad. Keating zaten biliyordu kimsenin kukulanmayacan. Heyern
sonu, herkesin bekledii biimde gelmiti. Francon'un tek hissettii
bir rahatlama duygusuydu. "Er ge byle olacan biliyorduk." diyordu. "Kendini de, bizleri de, uzun sreli aclardan kurtard. Bunda
zlecek bir ey yok."
Keating'in davran haftalar boyunca normalden sakin olmay
srdrd. Bo bir dalgnlktan kaynaklanyordu o sakinlii. Bir tek
dnce onu iinde de, evinde de, geceleri de, yumuak, basksz, tekdze biimde izlemekteydi. Katildi kendisi ... yo, ama hemen hemen
katildi ... hemen hemen katil. Bunun bir kaza olmadn biliyordu. Bu
ii yaparken gerekten de, yarataca oka ve korkuya gvenmiti.
Heyer' mrnn sonuna kadar hastaneye gnderecek o ikinci felci
bekliyordu. Ama tek bekledii o muydu? kinci felcin baka ne sonu
getirebileceini bilmiyor muydu? Ona da m gvenmiti? Hatrlamaya

275/1067

alt. Zihnini zorlad, zorlad. Hibir ey hissetmiyordu. Zaten bir ey


hissetmeyi beklemiyordu. Onun istedii, bilmekti. Ofiste evresinde
olup bitenlerin farknda bile deildi. Francon'la ortaklk iini balamak iin pek az sresi kaldn bile unutmutu.
Heyer'n lmnden birka gn sonra Francon onu odasna ard.
Yznde her zamandan parlak bir glmsemeyle, "Otur, Peter,"
dedi. "Sana iyi bir haberim var, evlat. Bu sabah Lucius'un vasiyetnamesini amlar. Hi akrabas kalmamt, biliyorsun. Dorusu ben
ardm. Demek Lucius'un hakkn pek teslim edememiim. Demek
arasra gzel bir jest de yapabil iyotmu. Her eyini sana brakm ...
harika bir ey, deil mi? Artk yeni dzenlememizi yaparken koyacan
yatrm iin kayglanmak zorunda deilsin ... ne oluyor, Peter? ...
Peter, olum, hasta msn sen?"
Keating'in yz birdenbire masann kenarna dayad kolunun
zerine kapanverdi. Francon'un yzn grmesine izin veremezdi.
Midesi bulanyordu. Bulanyordu, nk duyduu tm dehete ramen ... bir yandan da Lucius'un kendisine tam ka para braktn
merak etmekte olduunu hissediyordu ...
Vasiyetname be yl nce yazlmt. Belki koca ofiste Heyer'a anlay gsteren tek kiiye duyulan sevginin parlamas olarak, belki bunu
ortana kar k sayd iin. O vasiyetnameyi yazm ve sonra da
unutmutu. Tm varl iki yz bin dolar deerindeydi. Ayrca irketteki hissesiyle porselen koleksiyonu vard.
Keating o gn ofisten erken kt. Tebrikleri duymuyordu bile. Dosdoru evine gitti, haberi annesine syledi, onu salonun orta yerinde
aknlktan boulur durumda brakp odasna geti, kapsn kilitledi.
Yemekten nce, hibir ey sylemeksizin sokaa kt. Yemek yemedi o
akam. En sevdii bara dalp zilzurna oluncaya kadar iti. Parlak bir
hayal dnyasna dalmt. Ba bardann zerinde sallanp duruyordu, ama akl yerindeydi. Kendi kendine, piman olacak hibir ey
yapmadn sylyordu. Kim olsa ayn eyi yapard. Catherine
sylemiti zaten, bencildi kendisi. Herkes bencildi. Gzel bir ey

276/1067

deildi bencil olmak. Ama bu konuda yalnz deildi ki! Bakalarndan


daha ansl kmt, o kadar. Nedeni de, bakalarndan daha iyi ve
yetenekli olmasyd. Kendini iyi hissediyordu. O yararsz sorularn bir
daha zihninde belirmeyeceini umdu. Herkes nce kendini dnr,
diye mrldand, sonra da masann zerine ylp szd.
O yararsz sorular gerekten de bir daha geri dnmedi. Ertesi gn ve
onu izleyen gnlerde onlara vakti de olmad. Peter Keating, CosmoSlotnick Yarmas'n kazanmt.
Peter Keating bunun bir zafer olacan biliyordu ama bylesine bir
zafer olmasn hi beklemiyordu. O hayalinde boru ssleri canlandrmt. Bir senfonik patlama olaca aklnn ucundan bile gememiti.
Olay bir telefon ziliyle balad, kazananlarn adlar bildirildi.
Ardndan ofisteki her telefon almaya balad. Ziller habire lk atyor, santral grevlisinin parmaklar altnda sanki atlayp yarlyordu.
Kadncaz zor kontrol edebiliyordu o santral. Kentteki her gazete
aryordu. nemli mimarlar arayp sorular soruyordu. Kimi rportaj
istiyor, kimi tebrikler sunuyordu. Derken bir insan seli asansrlerden
doru patlad, ofis kapsndan ieriye akt; bir yandan da mesajlar, telgraflar, Keating'in tand kiiler, onu daha nce hi grmemi insanlar akn etti durdu. Resepsiyon grevlisi akna dnm, kimi ieriye
alp kimi geri evireceini bilemez olmutu. Keating habire el skyordu. Bitmez tkenmez bir sra halinde akp geen insanlarn ellerini
skarken, sanki eline dnen bir arkn parmak biimindeki yumuak
kntlar geliyor gibiydi. lk rportajda neler dediini hi bilmiyordu.
Francon'un odas o anda insanlarla ve kameralarla doluydu. Francon
odasndaki iki dolabnn kapaklarn am, ylece brakmt. Gelen
tm konuklara, Cosmo-Slotnick Binas'nn yalnzca Peter Keating
tarafndan yaratlm olduunu syledi. Aldrmyordu nk Francon.
Bu davran onu daha da yce gnll gstermekteydi. Hem zaten
bylesi gazetelerde daha iyi grnrd.
Aslnda Francon'un sandndan bile daha iyi grnd. Peter
Keating'in yz, tm gazetelerin sayfalarndan dnyaya bakyordu.

277/1067

Yakkl, drst, glmseyen bir yz, prl prl gzler ve bukle bukle
salar. Alttaki yazlarda, yoksulluk yllar, verilen mcadeleler, beslenen umutlar ve dklen aln terleri anlatlyor, bunlarn dl sonunda
nasl getirdii tarif ediliyordu. Olunun baars iin her eyini feda
eden bir anneye de yer verilmekteydi. Mimarlk mesleinin
"Klkedisi"ydi anlatlan hikye.
Cosmo-Slotnick pek memnundu. dl kazanan mimarlarn ayn
zamanda gen ve yakkl, stelik de yoksul olabilecei pek akllarna
gelmemiti ... yani ... son zamanlara kadar yoksul. Bir dhi ocuk
kefetmi bulunuyorlard. Baylrd Cosmo-Slotnick dhi ocuklara.
Bay Slotnick'in kendisi de yle biriydi. Zaten henz krk yandayd.
Keating'in "Dnyann En Gzel Gkdeleni" izimleri gazetelerde
yaymland, altna dl mektubunda yazl olan cmleler aynen alnd:
"Plannn o parlak ustal ve basitlii ... temiz ve dn vermez mantksall... zekice alan tasarrufu ... sanatta modernle gelenekseli kartrmaktaki ustal iin ... Francon & Heyer ve Peter Keatinge."
Keating sinemalarda gsterilen haber filmlerinde, Bay Shupe ve Bay
Slotnick'le el skrken boy gsterdi, alttaki yazda sz konusu iki patronun binayla ilgili dnceleri verildi. Keating baz haber filmlerinde
de Bayan Dimples Williams'la el skyor, alt yazlarda Keating'in, en
son "Williams Filmi"yle ilgili dnceleri aktaryordu. Hem mimarlarn davetlerine, hem de filmcilerin davetlerine gitmekte, her gittii
yerde onur konuu olmaktayd. Kalkp konumalar yapmak zorunda
kalyor, karsndaki toplulua binalardan m, yoksa filmlerden mi sz
edeceini birbirine kartryordu. Mimar kulplerinin, hayranlar
kulplerinin toplantlarnda da boy gsterdi. Cosmo-Slotnick,
Keating'le binasnn bileik bir resmini bast; pullu ve adresli zarf
gnderenlere iki peni karlnda yollanabileceini duyurdu. Keating
bir hafta boyunca her akam, Cosmo Sinemas'nda, son ekim CosmoSlotnick ksa filmi ncesinde ahsen sahneye kp halka kendini gsterdi, spot klarna kar eilip selam verdi. Siyah smokin ceketi
iinde pek ince ve zarif grnyordu. Her gece iki dakika boyunca

278/1067

mimarln nemi hakknda bir ksa konuma yapt. Atlantic City'deki


bir gzellik yarmasnda jri bakanlyla grevlendirildi. Birinci
gelecek kza, Cosmo Slotnick'de bir test filmi ekme olana veriliyordu. nl bir boksrle ektirdii resim yaynlandnda, alt yazda,
"ampiyonlar" deniyordu. izdii binann bir maketi yapld, mansiyon alan dier yarmaclarn eserlerine ait fotoraflarla birlikte turneye
karld, her kentteki Cosmo-Slotnick sinemalarnn giriinde
sergilendi.
Bayan Keating balangta hka hkra alad, Pcter'i kollarna
ald, yutkuna yutkuna, bu olanlara inanamadn syledi. Kendisine
Peter'le ilgili somlar sorulduunda, kekeleyerek cevap veriyordu. Resimlere poz verirken utanyor, karsndakileri memnun etmeye alyordu. Ama sonra alt. Omuz silkip Peter'e, tabii kazanacaktn, dedi.
Bunda alacak ne var ki, bakasnn kazanmasna olanak yoktu, dedi.
Gazetecilerle konuurken, onlarn dzeyine inmeye alyormu gibi
bir konuma biimi benimsedi. Peter'in resimleri ekilirken kendisini
davet etmedikleri zaman enikonu can sklr oldu. Gidip kendine bir
vizon manto ald.
Keating kendini suyun akntsna brakmt. evresinde insan
grltsne ihtiyac vard. Bir podyuma kp karsndaki yzlerden
oluan denize baktnda, sorulara da, kukulara da yer kalmyordu.
Salonun havas ar, smsk, bir tek eriyiin dokusuyla dopdolu oluyordu ... O eriyik de hayranlkt. Baka hibir eye yer yoktu. Harikayd
kendisi. En bykt. Bunu ona ne kadar ok kii sylerse, Keating o
kadar bykt. Haklyd da. Kendisine inanan insanlarn says kadar
haklyd. Karsndaki suratlar denizine, saysz gzlere bakyor, o gzlerde kendini gryordu. Ona hayat veriyordu o gzler. Asl Peter
Keating, onlarn gzbebeklerindeki
Peter Keating'di. Kendi vcudu ancak onun bir yansmasyd.
Bir akam Catherine'le iki saat geirebilecek zaman buldu. Onu
kollarna alp, gelecekle ilgili prl prl planlar fsldad, geri ekilip

279/1067

onun yzne memnun baklarla bakt. Catherine'in neler sylediini


duymad. Aklndan, bu yzn fotoraflarda kendisininkinin yannda
nasl grneceini, ka gazetede yaynlanabileceini dnyordu.
Dominique'i bir kere grd. Yaz iin kentten ayrlyordu Dominique.
Keating'i hayal krklna uratt. Geri onu ok nazik bir biimde kutlad, ama yzne yine her zaman bakt gibi bakt. Hibir ey
olmuyormu gibi. Mimarlkla ilgilenen gazete stunlar arasnda,
Cosmo-Slotnick Binas'na da, dl kazanan mimara da hi deinmeyen bir tek onun stunu vard.
"Ben Connecticut'a gidiyorum," dedi Keating'e. "Babanm oradaki
evinde bu yaz ben kalacam. Oray geici olarak bana veriyor. Hayr,
Peter, beni ziyarete gelemezsin. Bir tek kere bile. Ben oraya kimseyi
grmek zorunda kalmayaym diye gidiyorum." Keating hayal
krklna uramt, ama bu olay onun zafer gnlerini mahvedecek
kadar nemli deildi. Artk korkmuyordu Dominique'den. Sonunda
ona tutumunu deitirtebileceinden emindi. Zaten aradaki deiiklii, Dominique sonbaharda kente dndnde hemen fark edecekti.
Ama zaferini mahveden bir baka ey vard. Bu pek sk olmayan, pek
dikkati ekmeyen bir eydi. Kendisi hakknda sylenenleri duymaktan
hi usanmyordu aslnda. Ama binasyla ilgili yorumlar duymay
sevmiyordu. Duymak zorunda kaldnda da, bina cephesiyle ilgili.
"Modernle gelenekselin ustaca karm" szleri pek rahatsz edici
deildi ... ama konu plana gelince, insanlarn, "parlak ustalk ve basitlik ... temiz, dn vermez mantksallk ... mekndan zekice tasarruf..." gibi eylerden sz ettiini duyunca, aklna ... yo, hi dnmyordu bunlar. Beyninde kelime diye bir ey yoktu. zin vermiyordu kelimelerin beynine girmesine. Yalnzca ar, karanlk bir duygu vard...
bir de isim.
dlden sonra iki hafta boyunca bu konuyu kafasndan itti durdu.
Kayglanmaya demeyecek bir konu, dedi kendi kendine. Keating'in
kukucu, mtevaz gemii nasl gmlp gidecekse, bu da yle
gmlp gidecekti. Kendisinin ilk izdii izinden, zerinde bir

280/1067

bakasnn kara izgileri bulunan o izimleri k boyunca saklamt.


dln gecesinde hepsini yakmt ama. lk yapt i o olmutu.
Ama o duygu yine de yakasn brakmyordu. Sonunda birdenbire,
bunun belirsiz bir tehdit olmadn, gerek bir tehlike olduunu anlad. te o anda, korkularnn tm geti. Gerek tehlikelerle baa
kabilirdi. Basit yollardan savuturabilirdi onlar. Rahatlayarak kkr
kkr gld, Roark'un ofisine telefon ap onunla grmek zere
randevu ald.
Randevuya gvenle gitti. Roark'un yannda hep hissettii ve bir
trl aklayamad o garip tedirginlikten mrnde ilk defa olarak
kurtulmutu. Gvendeydi artk. Bitmiti Howard Roark onun iin.
Roark masasnda oturmu, bekliyordu. Telefon o sabah bir tek kere
almt, arayan da Peter Keating'di. Randevu istiyordu. Ama u anda,
Keating'in geleceini unutmutu Roark. Telefonu bekliyordu. Son
birka haftadr, iyice baml olmutu o telefona. Manhattan
Bankas'yla ilgili izimleri konusunda her an bir haber gelebilirdi.
Ofisin kira borcu birikmeye balamt. Evi olarak kulland odann
kiras da yle. Eve aldrd yoktu. Ev sahibine beklemesini syleyebilirdi. Beklerdi o da. Beklemez olunca da, nemi yoktu. Oysa ofiste durum ok nemliydi. Buray ona kiralayan aracya beklemesi gerektiini
sylemiti. Erteleme falan istememi, yalnzca apak, gecikecek demiti. Ancak bunu yapmay biliyordu Roark. Ama bu adamdan sadaka
istemek zorunda kalmas, pek ok eyin buna bal olduunu bilmesi,
olay kendi kafasnda bir dilenme gibi nitelendirmesine yol amt.
kenceydi bu. Pekl, ikence olsun, dedi kendi kendine. Ne olmu
yani?
Telefonun da parasn iki aydr yatrmamt. Son ihbarname
gelmiti artk. Birka gne kadar telefon kesilecekti. Beklemek
zorundayd. Birka gn iinde yle ok ey olabilirdi ki!
Weidler, Banka Ynetim Kurulu kararnn ok daha erken kacan
syledii halde, bir haftadan bir haftaya ertelenip durmutu karar.
Ynetim Kurulu bir trl karara varamyordu. Hem iddetle itiraz

281/1067

edenler, hem de iddetle destekleyenler kmt ortaya. Aralarnda


konferanslar dzenlemilerdi. Weidler, Roark'a pek az ey sylyordu
ama Roark geri kalanm tahmin edebiliyordu. Bazen arada uzun sessizlik dnemleri geiyordu. Ofiste sessizlik, tm kentte sessizlik,
Roark'un iinde sessizlik. Bekliyordu.
Masasna serilmi, yzn koluna dayam, eli telefonun kulak
lndayd. Dalgn dalgn, byle oturmamas gerektiini geiriyordu
aklndan. Ama bugn ok yorgundu. Elini telefondan ekmesi gerektiim dnd, yine de ekmedi. Eh, evet, bamlyd gerekten o telefona. Yere atp paralasa, yine de bamlyd. Kendisi de, iindeki her
soluk da, vcudundaki her hcre de. Parmaklar kulakln zerinde
hi kprdamyordu. Bir o telefon, bir de posta. Posta konusunda da
kendine yalan sylemiti. Pek seyrek olarak kapdaki yarktan ieriye
bir mektup atldnda, yerinden frlamamak, oraya atlmamak, yere
den zarfa sakin sakin bakmak, sonra ar admlarla yryp onu
yeden almak iin kendini zorlamas, bir yalandan ibaretti. Kapdaki
yark, bir de telefon. Dnyada bu ikisinden baka hibir ey
kalmamt Roark iin.
Bu aklna gelince ban kaldrd, kapnn dibine, yere bakt. Hibir
ey yoktu orada. Vakit epey ge olmu, gnn son posta teslim saati
herhalde gemiti. Kolunu kaldrp saatine bakmak istedi, plak
bileini grd. Saati rehinciye brakmt. Pencereye doru dnd.
Uzaktaki bir kulede saat vard. Ka olduunu grebiliyordu. Drt
buuk olmutu. Bugn bir daha posta gelmezdi.
Elinin telefon kulaklm kaldrdn, parmaklarnn bir numara
evirdiini grd.
"Hayr, henz deil," dedi Weidler'in sesi. "Dne toplant
koymutuk, ama iptal etmek zorunda kaldk ... Onlar buldok gibi izliyorum. Yarma kesin bir cevap kaca konusunda sz verebilirim
size. Yani... hemen hemen sz verebilirim. Yarn olamazsa, hafta sonu
geecek demektir. Ama Pazartesi iin kesin sz. Bize kar ok sabrl
davrandnz, Bay Roark. ok teekkr ederiz." Roark kulakl yerine

282/1067

koydu. Gzlerini yumdu. Birka dakikalna kendine dinlenme izni


verme kararndayd. Telefon ihbarnamesindeki tarihin ne olduunu
da, pazartesiye kadar beklemenin mmkn olup olmadm da ... daha
sonra dnrd.
"Merhaba, Howard," dedi Peter Keating.
Roark gzlerini at. Keating ieriye girmi, karsnda glmseyerek duruyordu. Bej bir pards giymi, nn ak brakmt. Kemeri iki yannda sallanyordu. Yakasna mavi bir iek takmt. ki aya ak, ayaktayd karsnda. Ellerini kalalarna dayam, apkasn
biraz arkaya itmiti. Siyah bukleleri solgun alnnda yle parlak ve canl
grnyordu ki, insan o buklelerin zerinde, tpk ieklerde olduu
gibi i damlalar grmeyi bekliyordu.
"Merhaba, Peter," dedi Roark.
Keating rahata oturdu, apkasn karp masann ortasna att,
avularn iki dizine tokat gibi indirdi.
"Eee, Howard, olay dolu gnler, ha?"
"Tebrikler."
"Saol. Ne oldu, Howard? Berbat grnyorsun. Oysa duyduuma
gre ok fazla alyor da olamazsn, deil mi?"
Aslnda byle bir havaya brnmeyi amalamamt. Bu grmenin
olaysz ve dosta gemesini istiyordu. Eh, o havaya sonra gireriz, dedi
iinden. Ama nce, Roark'dan korkmadn gstermek zorundayd.
Bir daha asla korkmayacam da.
"Hayr, ok fazla almyorum."
"Bak, Howard, vazgesene bundan artk!"
Bunu sylemeyi hi planlamamt. Szler azndan ktnda,
kendi az bile aknlktan ak kald.
"Neden vazgeeyim?"
"Poz atmaktan. deallerden diyelim istersen. Artk dnyaya insen olmaz m? Neden herkes gibi almaya balamyorsun? Neden

283/1067

vazgemiyorsun bu budalalklardan?" Kendini frenleri bozuk bir


arata tepeden aa iner gibi hissediyordu. Duramyordu bir trl.
"Ne oluyor, Peter?"
"Nasl uyumlanacaksn sen bu dnyaya? nsanlarla bir arada yaamak zorundasn, biliyorsun. Bunun yalnzca iki yolu var. Ya onlara
katlrsn, ya da onlarla savarsn. Oysa sen her ikisini de yapmyor
gibisin."
"Hayr. kisini de yapmyorum."
"nsanlar da seni istemiyor. stemiyorlar seni! Korkmuyor musun?"
"Hayr."
"Bir yldr almyorsun. alacan da yok. Kim verir sana i?
Belki birka yzln kalmtr... O da bitti mi, sonu gelir."
"Yanlyorsun, Peter. Benim on drt dolar elli yedi sent param
kald."
"Ya? Bir de bana bak! Bunu kendim iin sylemek kabalk saylsa
bile, aldrmyorum. Mesele orada deil nk. Bbrleniyor deilim.
Kimin sylediinin nemi yok. Ama bir bak bana! Nasl balamtk,
hatrlyor musun? Bir de imdiki halimize bak. Sonra da, her eyin
sana bal olduunu dn. u herkesten iyi, herkesten stn olduun
hayalinden vazge, almaya bala. Bir yla kalmaz, yle bir ofisin olur
ki, bu sala yeri dnrken yzn kzarr. Peinden koan insanlar
olur. Mterilerin olur. Dostlarn olur. evrende dzinelerce izim elemanlar altrrsn! Allah kahretsin, bunlar kendim iin sylemiyorum, Howard ... Beni neden etkilesin ki? Yani bu sefer kendim iin bir
ey avlama peinde deilim. Tersine, senin tehlikeli bir rakip olacan
biliyorum. Ama yine de bunlar sana sylemek zorundaym. Bir dn,
Howard, dn bir! Zengin olursun, nl olursun, saygn olursun,
vlrsn, hayranlarn olur... Bizden biri olursun! ... ha? Bir ey
sylesene! Neden hibir ey sylemiyorsun?"
Roark'un gzlerinin bo ve fkeli deil, ok dikkatli, biraz da aknlk ieren baklarla bakmakta olduunu gryordu. Roark iin bu da

284/1067

bir dereceye kadar teslim olmak saylrd, nk o demir levhalar gzlerine indirmi deildi. Gzlerinin aknlk ve merak ifade etmesine
izin vermiti... Hemen hemen aresizdi.
"Bak, Peter, sana inanyorum. Bunlar sylemekten bir karn
olamayacan biliyorum. Hatta daha fazlasn da biliyorum. Benim
baarl olmam hi istemediini yani ... Ziyan yok, sana sitem ediyor
deilim. Bunu her zaman biliyordum. Sen bu sunduun eylere
ulamam istemiyorsun aslnda. Ama yine de, beni o yne doru itenlikle itiyorsun. tlerini tutarsam, btn bunlara ulaacam da
biliyorsun. Bunu yapmann nedeni, bana duyduun sevgiden deil.
yle olsa, bu kadar kzmazdn, bu kadar korkmazdn. Peter, benim
neyim bu kadar rahatsz ediyor seni?"
"Bilmiyorum ..." diye fsldad Keating.
Bu cevabnn bir itiraf olduunu o anda fark etti. Hem de korkun
bir itiraf. Neyi itiraf etmi olduunu pek bilemiyor, Roark'un da
bilmediinden emin bulunuyordu. Ama iin asl ortaya kmt artk.
Henz onu elleriyle yakalayamyorlard ama biimini hissedebilmekteydiler. Karlkl, sessizce oturdular. Bir aknlk, bir teslimiyet
iinde.
Sonunda Roark yumuak sesle, bir dostuna syler gibi, "Toparla
kendini, Peter," dedi. "Bir daha bu konuyu asla konumayalm."
Keating o zaman yksek sesle, sesinde yeni edindii o rahat bayalkla konutu:
"ff, Allah kahretsin, Howard, ben yalnzca sana saduyu yolunu
gstermeye alyordum. Eer normal bir insan gibi almak iste
sen...
"Kes sesini!" dedi Roark.
Keating arkasna yasland. Yorgunluktan tkenmiti. Syleyecei
baka hibir ey de yoktu. Buraya neyi konumaya geldiini
unutmutu.

285/1067

"imdi," dedi Roark. "Yarma konusunda bana ne sylemek


istiyordun?"
Keating yerinden frlar gibi oldu. Acaba Roark bunu nereden anlad,
diye dnyordu. Sonra iler kolaylat, nk Keating iinde
kabaran gceniklik duygusu yznden yine her eyi unutuverdi.
"Ha, evet," dedi canl bir sesle. Yayd titreimlerde ak seik bir
tedirginlik hissediliyordu. "Evet, seninle o konuyu konumak istemitim gerekten. Hatrlattn iin teekkr ederim. Anlam olman
doal, nk benim nankr bir domuz olmadm biliyorsun. Aslnda
buraya, sana teekkr etmeye geldim, Howard. O binada senin de
payn olduunu unutmu deilim. Bana deerli tler vermitin o konuda. Alkn bir ksmn sana yneltmek de bana der."
"Buna gerek yok."
"Yo, bana zor geliyor demedim. Ama herhalde sen bunu duyurmam
istemezsin. Kendin de sylemek istemezsin, bundan eminim ... nk,
insanlar tuhaftr, bilirsin. Her eyi aptalca ve yanl yorumlarlar. Beri
yandan, madem ki dl parasnn bir ksmn ben alyorum, birazn
da sana vermek doru olur diye karar verdim. Bu kadar ihtiya duyduun bir zamanda gelmesine de ayrca sevindim."
Czdann kard, daha nceden yazp hazrlad eki karp
masaya koydu. zerinde, "Howard Roark adna be yz dolar deyiniz," diye yazlyd.
Roark, "Teekkr ederim, Peter," diyerek eki ald.
Tersini evirdi, dolmakalemini eline ald, ekin arkasna, "Peter
Keating adna deyiniz," diye yazp altn imzalad, Keating'e uzatt.
"Bu da benim sana verdiim rvet, Peter," dedi. "Amac ayn.
Azn kapal tutasn diye."
Keating ona bo baklarla bakt.
Roark, "imdilik sana ancak bu kadar verebilirim," dedi. "Benden
daha bir kuru alamazsn. Ama daha sonra, elime para geince, bana
ltfen antaj yapmaman rica edeceim senden. Yapabilirsin, bunu da

286/1067

sana aka sylyorum. nk o binayla herhangi bir ilikim


olduunu hi kimsenin bilmesini istemiyorum."
Keating'in yznde beliren kavray ifadesine gld.
"Hayr m?" diye sordu konuuna. "Bana bu konuda antaj yapmayacak msn? ... Evine dn, Peter. Gvendesin. Tmyle gvendesin.
Ben bu konuda tek kelime syleyecek deilim. Hepsi senin. Bina da,
her direi de, her borusu da, gazetelerde kan her fotoraf da."
Keating birdenbire ayaa frlad. Zangr zangr titriyordu.
"Allah belan versin!" diye haykrd. "Allah belan versin! Kendini ne
sanyorsun sen? nsanlara byle davranabileceini kim syledi sana?
Demek o binadan ok stnsn, yle mi? O bina iin beni
utandrmaya alyorsun, ha? Seni rezil, kstah it! Kimsin ki sen?
Baarsz olduunu, dilenecek durumlara dtn, yenildiini anlayacak kadar akln bile yok! Bir de kalkm ahkm kesiyorsun! Tm
lkeye kar sen! Herkese kar sen! Neden dinleyeyim ki seni? Beni
korkutamazsn. Dokunamazsn bana. Btn dnya benden yana!
Bakma yle yzme! Senden her zaman nefret ettim! Bunu bilmiyordun, deil mi! Her zaman nefret ettim senden! Her zamanda
edeceim! Gnn birinde yere kerteceim seni, yemin ederim kerteceim ... lmeden nce yapacam son i bu olsa bile!"
"Peter," dedi Roark. "Neden bu kadar ok eyi aa vuruyorsun?"
Keating'in soluu boulur gibi bir iniltiye dnt. Koltua yld,
hareketsiz oturdu. Elleri koltuun kollarna sarlmt.
Bir sre sonra ban kaldrd, tahta gibi bir sesle sordu:
"Ah, Howard, neler dedim ben?"
"imdi daha iyi misin? Gidebilir misin artk?"
"Howard, ok zgnm. stiyorsan zr dilemeye hazrm." Sesi ok
ham, ok inanszd. "ileden ktm. Gerginim herhalde. Ciddi deildi
sylediklerim. Neden sylediimi de bilmiyorum. Gerekten
bilmiyorum."

287/1067

"Yakan dzelt. Dmen alm."


"Herhalde ek iin yaptna kzdm. Ama herhalde sen de hakaret
saydn onu. zgnm. Bazen byle aptallklar yaparm. Gcenmeni
istemedim. Yok edelim gitsin o lanet olas eyi."
eki ald, bir kibrit akt, kdn sonuna kadar yann dikkatle
izledi, sonra tablaya att.
"Howard, unutalm m onu?"
"Artk gitsen iyi olmaz m?"
Keating ar ar yerinden kalkt, kollar bir iki anlamsz hareketle
kprdanr gibi oldu, azndan mrltlar dkld.
"ey ... iyi geceler, Howard. Ben ... yaknda grrz... Son gnlerde bama ok ey geldi de ondan herhalde ... bir dinlenmeye ihtiyacm var sanyorum ... grrz, Howard ..."
Keating kapy arkasndan kapayp koridora ktnda, iinde buz
gibi bir rahatlama dalgas hissetti. ok yorgundu, yer onu ekiyordu,
ama kendinden son derece emindi. Bir eyi kesinlikle renmiti artk.
Roark'tan nefret ediyordu. Bundan byle kuku duymas, merak etmesi, tedirgin olmas gerekmeyecekti. Durum basitti. Roark'tan nefret
ediyordu. Nedenleri? Onu merak etmek gereksizdi. Tek gereken nefret
etmekti. Kr krne nefret etmek, sabrla nefret etmek, fkelenmeden nefret etmek; yalnzca nefret etmek ve bunu hibir eyin engellemesine izin vermemek ... kendine de unutturmamak. Asla.
Telefon pazartesi leden sonra ald.
"Bay Roark?" dedi Weidler. "Hemen gelebilir misiniz? Telefonda bir
ey sylemek istemiyorum, ama hemen gelin." Sesi duru, neeli,
vaatlerin ltsyla prl prld.
Roark pencereye doru dnd, uzaktaki kulenin saatine bakt.
Gld o saate. Dost davranl bir eski dmana gler gibi gld.
Artk ona ihtiyac olmayacakt. Kolunda kendi saati olacakt. Ban

288/1067

arkaya att, kentin tepesinde durup duran o solgun kadranla akrebe ve


yelkovana sanki meydan okudu.
Kalkp ceketine uzand. Omuzlarn geri atp ceketini giydi,
kaslarnn hareketinden zevk ald.
Sokaa ktnda, parasnn azlna ramen taksiye bindi.
Ynetim Kurulu Bakan, odasnda onu bekliyordu. Weidler'le
Bankann Bakan Yardmcs da yanndayd. Odada upuzun bir konferans masas vard. Roark'un izimleri o masann zerine yaylm durumdayd. Roark girdiinde Weidler ayaa kalkt, elini uzatm durumda, onu karlamak zere ilerledi. Odann genel havas belliydi zaten.
Roark onu ieriye girer girmez hissetmiti. Selamlamalardan sonra
duyduu szleri daha kapdayken duymu gibiydi.
"Evet, Bay Roark, bu i sizin," dedi Weidler.
Roark eilip onlar selamlad. Birka dakika iin henz sesine pek
gvenemezdi.
Bakan tatl tatl glmsedi, ona oturmas iin iaret etti. Roark
masann yan tarafndaki yerlerden birine oturdu. Eli masann zerindeydi. Cilal maun, parmaklarnn altnda lk ve canl gibiydi. Sanki
o parmaklar, Roark'un kendi binasnn temellerine bastrlmt. En
byk binasnn. Manhattan'n orta yerinde elli kat ykselecek olann.
Bakan konuuyordu. "Size sylemek zorundaym, bu binanzla ilgili
olarak ok korkun tartmalar yaadk," dedi. "ok kr, artk bitti.
yelerimizden bazlar sizin radikal yeniliklerinizi bir trl sindiremediler. Baz insanlar nasl aptalca tutucu olur, bilirsiniz. Ama onlar memnun etmenin de bir yolunu bulduk, o sayede onaylarm aldk.
Dorusu Bay Weidler sizin adnza konutuunda son derece ikna
edici olmay baard."
Karsndaki kii, daha pek ok eyler sylediler. Roark bunlar
ancak hayal meyal duyabildi. Onun kafasnda, hafriyat balatacak ilk
makinenin topra sr canlanmaktayd. Derken bakann yle

289/1067

dediini duydu: "Bylece i sizin artk. Bir tek kk artla." Bunu


duyunca dikkatle bakana bakt.
"ok kk bir dn. Onu kabul ettiiniz anda, anlamay hemen
imzalamaya hazrz. Binann d grnyle ilgili nemsiz bir ayrnt.
Anladma gre siz modernistler binalarn cephelerine pek nem vermiyorsunuz. Sizin iin nemli olan, plann kendisi. Haklsnz da.
Zaten biz de plannz herhangi bir biimde deitirmeyi aklmzdan
bile geirmedik. Bu binaya karar veriimizde asl etken o plann
mantksall aslnda. Bu nedenle, sizin anzdan bir sakncas olmayacandan eminim."
"Ne istiyorsunuz?"
"Bina cephesinde kk bir deiiklik. Gstereyim size. yelerimizden Bay Parker'n olu da mimarlk okuyor. Ona kabataslak bir ey
izdirdik. Ne dndmz anlatabilmek iin. Kurul yelerine de
gsterebilmek iin. nk onlar bizim dnmz gzlerinde canlandramazlard. te, burada."
Masann zerindeki izimlerin altndan bir kat ekti, Roark'a
uzatt.
Resimdeki Roark'un binasyd. ok zenilerek izilmiti. Evet, onun
binasyd, ama n tarafnda basitletirilmi Dor tarz bir giri, tepesinde bir korni gze arpyordu, Roark'un ngrd ssleme yerine
de stilize bir Yunan sslemesi yerletirilmiti..
Roark ayaa kalkt. Ayakta olmak zorundayd. Tm dikkatini,
ayakta durabilmek iin harcamas gereken abaya yneltmiti. O zaman geri kalan daha kolay gelirdi. Tek koluyla masaya yasland. Kolu
gergindi. Eli masann kenarn avulayarak kapanmt. Bileinin derisi altnda damadan gze arpmaktayd.
Bakan onu yattrmak istercesine, "Meseleyi anlyorsunuz, deil
mi?" dedi. "Muhafazakarlarmz byle sizinki gibi garip ve plak bir
binay kabul etmeyi kesinlikle reddettiler. Bunu halk da kabul etmez,
diye iddia ediyorlar. Bu deiiklikler olursa, geri yine geleneksel

290/1067

mimari olmayacak ama, halka altklar eyin izlenimini verecek.


Binaya salam, istikrarl bir hava katyor. Bizim de bir bankadan
beklediimiz o, deil mi? Banka binalarnn klasik bir giri kaps olmas, yazlmam bir yasa gibidir. Tabular ykmak, yasalar inemek,
bankalarn yapaca iler deildir. Gven denilen o ok soyut kavram
ykyor. nsanlar yeniliklere gvenmezler. Ama byle olunca, herkesin
houna gitti. Ben ahsen bunun zerinde srar etmezdim, ama bir zarar olduunu da syleyemem. Kurul da buna karar verdi. Tabii bu izimi aynen izleyeceksiniz demek istemiyoruz. Ama size bir genel fikir
vermeye yarar. Siz kendiniz istediiniz gibi uygularsnz, cephenin
klasik motife uymas iin kendi yorumlarnz getirirsiniz."
Roark o zaman cevap verdi. Dinleyenler, sesinin tonundaki anlam
zemediler. Ar sakin mi, yoksa ar heyecanl m anlayamadlar.
Sonunda sakin olduuna karar verdiler, nk ses tekdze devam
ediyor, vurgudan, renkten yoksun akyor, heceleri birbirinden sanki
bir makine ayryordu. Tek terslik, odadaki havann sakin sesle
titreen havaya pek benzememesiydi.
Konumakta olan adamn davrannda hibir anormallik olmadn gryorlard. Sa kolunun, eli masann kenarna sarlm, hi
kprdamadan durmas dnda. Resimleri gstermesi gerektii zaman,
sol eliyle gsteriyordu. Tek kolu felliymi gibi.
Uzun sre konutu. Bu yapnn neden Klasik bir cephesi olamayacam anlatt. Drst bir binann, tpk drst bir insan gibi, tek
para ve tek inan sahibi olmas gerektiini, o tekliin onun hayat
kayna olduunu, var olan her nesne veya yaratk iin ayn eyin
geerli olduunu, ufack bir para o fikre ihanet ettii zaman, yaratn
lm saylacan anlatt. Dnyada soylu, yksek ve iyi saylan her
eyin, mutlaka tutarlla sahip olmas gerektiini anlatt.
Bakan onun szn kesti:
"Bay Roark, ben sizinle ayn grteyim. Bu sylediklerinize itiraz
etmek mmkn deil. Ama ne yazk ki pratik hayatta insan her zaman
byle kusursuz tutarllk uygulayamyor. Hesaba gelemeyen heyecan

291/1067

unsuru, insanda her zaman vardr. Souk mantk, bununla savaamaz.


Tartmak da anlamsz aslnda. Ben sizinle ayn grte olabilirim,
ama size yardm edemem. Olay kapanmtr. Kurulun son karar byle.
ok uzun sre tartlarak varld bu karara, biliyorsunuz."
"Benim kurul nne karak onlara anlatmama izin verir misiniz?"
"zgnm, Bay Roark, ama kurul bu konudaki tartmalar yeni
batan amak niyetinde deil. Bu karar en son karar. Size ancak, ii bu
koullarla kabul edip etmediinizi sorabilirim. Kurul reddetme ihtimalinizi de dnd, onu da sylemek zorundaym. yle bir durumda,
bir baka mimarn, Gordon L. Prescott'un ad, en iyi alternatif olarak
geti. Ama ben kurula, sizin kabul edeceinizden emin olduumu
syledim."
Bekliyordu adam. Roark hibir ey sylemedi.
"Durumu anlyor musunuz, Bay Roark?"
Roark, "Evet," dedi. Gzlerini masaya indirmiti. izimlerine
bakyordu.
"Eee?"
Roark'un ba arkaya doru bkld, gzleri kapand.
"Hayr," dedi Roark.
Aradan bir sre geti, sonunda Bakan sordu:
"Ne yaptnzn farkndasnz, deil mi?"
"Evet," dedi Roark.
Weidler birden, "Ulu Tanrm!" diye bard. "Bunun ne kadar byk
bir i olduunu anlamyor musun? Gensin sen. Bir daha byle bir frsat gemez eline. stelik ... neyse, Allah kahretsin, sylemek
zorundaym, ihtiyacn var buna! Ne kadar ok ihtiyacn olduunu
biliyorum!"
Roark masadaki izimleri toplad, rulo yapp koltuuna kstrd.

292/1067

"lgnlk bu!" diye inledi Weidler. "Ben seni istiyorum. Senin binan
istiyoruz. Senin de bu ie ihtiyacn var. Bu konuda bu kadar fanatik, bu
derece kendini silen bir tutuma brnmek art m?"
"Efendim?" Roark'un sesinde inanmazlk vard.
"Fanatik ve kendini silen, dedim."
Roark glmsedi. Ban eip izimlerine bakt. Dirsei biraz
kprdad, izimleri bedenine bastrd.
"Bu grdnz hareket, bir insann yapabilecei en bencil harekettir," dedi.
Ofisine yryerek dnd. izim aletlerini ve birka eyasn toplad,
hepsini bir tek paket yapt, kolunun altna ald. Kapy kilitleyip
anahtar kiralama aracsna verdi. Ofisi kapamakta olduunu syledi
ona. Evine yryp paketi oraya brakt, sonra kp Mike Donnigan'n
evine gitti.
Mike onu grr grmez, "Hayr m?" diye sordu.
Roark, "Hayr," dedi.
"Ne oldu?"
"Baka zaman anlatrm."
"Ofisin ne olacak imdi?"
"Ofisi kapattm."
"Temelli mi?"
"imdilik."
"Lanet olsun hepsine, havu! Hepsinin Allah belasn versin!"
"Sus. Benim i bulmam gerek. Mike, Yardm edebilir misin?"
"Ben mi?"
"Bu ilerde alanlarn hibirini tanmyorum buralarda. Yani beni
isteyecek kimseyi. Sen hepsini tanyorsun."
"Hangi ilerde? Neden sz ediyorsun sen?"

293/1067

"naat ilerinde. Yap ii. Daha nceleri yaptm gibi."


"Yani ... basit inaat iilii mi demek istiyorsun?"
"Basit inaat iilii demek istiyorum."
"Delisin sen, koca budala!"
"Kes artk, Mike. Bana bir i bulur musun?"
"Ama neden? Mimarlk irketlerinde ie girebilirsin.
biliyorsun."

Onu

"Girmem, Mike. Bir daha asla."


"Neden?"
"Elimi srmek istemiyorum. Gzm grsn istemiyorum. Bu yaptklarna yardmc olmak istemiyorum."
"Baka bir dalda dora drst i bulabilirsin."
"Doru drst ite dnmem, kafam kullanmam gerek. Ben
dnmek istemiyorum. Onlar gibi dnmek yani. Oysa onlar gibi olmak zorundaym. Nereye gidersem gideyim, hep ayn ey. Ben dnmek zorunda kalmayacam bir i istiyorum."
"Mimarlar ii gibi almaz."
"Bu mimarn tek yapabilecei o."
"Baka bir ii kala gz arasnda renebilirsin."
"Hibir ey renmek istemiyorum."
"Yani seni bir inaat grubuna m sokaym? Burada, bu kentte mi?"
"Evet, onu demek istiyorum."
"Olmaz, Allah belan versin! Yapamam! Yapmam! Yapmyorum!"
"Neden?"
"Havu, bu kentin btn o itleri seni o halde grsn m? Seni nasl
kerttiklerini anlasnlar m? Bakp bakp sevinsinler mi?"
Roark gld.

294/1067

"O bana vz gelir, Mike. Sen neden nemli buluyorsun?"


"Eh, iznim yok yle bir ey yapmana. O itoullarna yle bir ziyafet
ekecek deilim."
"Mike," dedi Roark yumuak bir sesle. "Baka arem yok."
"Bal gibi var. Daha nce de syledim sana. imdi artk beni dinlemek zorundasn. Bende seni uzun sre idare edecek kadar para ve..."
"Austen Heller'a sylediimi sana da sylemek zorundaym. Bir
daha bana para teklif edersen, aramzda her ey biter."
"Ama neden?"
'"Tartma, Mike."
"Ama ..."
"Senden bana byk bir iyilik yapman istiyorum. istiyorum ben.
Bana acman gerekmez. Ben acmyorum ki kendime."
"Ama ... ne olacak sana, havu?"
"Para biriktireceim, sonra geri dneceim. Ya da belki o kadar
beklemek zorunda kalmam, biri beni artverir."
Mike ona bakt. Roark'un gzlerinde grd ey, Roark'un
istemedii bir eydi.
"Pekl, havu," dedi Mike yavaa.
Konuyu uzun sre dnd, sonra ekledi:
"Bak, havu, sana ii bu kentte bulmam. Yapamam bunu. Aklma
geldike midem bulanyor. Ama ayn tr bir ii baka yerde
bulabilirim."
"Pekl. Olsun. Benim iin fark etmez."
"Francon denilen piin tercih ettii mteahhitlerle o kadar ok
altm ki, iliki kurduu her mteahhiti bilirim. Connecticut'ta bir
granit ocann sahibidir Francon. Oradaki ustabalardan biri de

295/1067

benim ok yakn dostum. u ara buraya, kente geldi. Daha nce hi ta


ocanda alm miydin?"
"Bir kere. ok eskiden."
"Houna gider mi dersin?"
"Tabii."
"Gidip adam greyim. Senin kim olduunu sylemeyiz ona. Benim
bir arkadam, deriz, o kadar."
"Saol, Mike."
Mike paltosuna uzand, sonra elleri yanlarna sarkt, ban edi.
"Havu ..."
"Bir zarar olmaz, Mike."
Roark yryerek evine dnd. Ortalk kararm, sokaklar bombotu.
Sert bir rzgar esiyordu. Roark yanaklarna arpan buz gibi rzgrn
kard slk sesini duymaktayd. Havay yrtan akmn tek iareti
buydu. inden yrmekte olduu ta koridorda baka hibir ey kprdamyordu. nk kprdayacak aa dal da yoktu, perde de yoktu,
tente de yoktu. Yalnzca plak ta, cam, asfalt kitleleri, keskin keler
vard. Bu ortamda, yzne arpan o sert hareketi hissetmek garip
geliyordu. Ama kedeki bir p sepetinin iinde, buruturulmu bir
gazete hrdyor, tel kafese arpp duruyordu. Rzgr gerek klan bir
tek oydu.
ki gn sonra akam st Roark, Connecticut'a doru yola kt.
Tren penceresinden, bir an ortaya kan kentin ufuk izgisine bakt.
Akam binalarn ayrntlarn silmiti. Her biri porselen mavisi
renginde birer stun olarak ykseliyor gibiydi. Bu renk gerek eylerin
rengi deildi. Akamn ve mesafenin rengiydi. Binalarn yalnz silueti
grnyordu. Bo kalplarm da ilerinin doldurulmasn bekliyorlarm gibi. Aradaki mesafe kenti daha yass gstermekteydi. Kule gibi
binalar, evrelerindeki yass alana gre, leksiz denecek kadar yksek
duruyordu. Kendi dnyalarndayd onlar. nsanolunun akl ettii ve

296/1067

mmkn kld eyi gklere ilan ediyorlard. Bo kalplard, evet, ama


insanolu yle ok mesafe almt ki! Elbette daha ileri de gidecekti.
Gkyznn kenarndaki bu kent, hem bir soru soruyor, hem de bir
vaat getiriyordu.
nl kulelerden birinin tepesinde toplu ine ba gibi klar yanp
snmekteydi. Oras Star Roof Lokantas'nn pencereleriydi. Derken
tren raylarn zerinde kvrld, kent de gzden kayboldu.
O gece Star Roof Lokantas'nda bir davet verilmekteydi. Peter
Keating'in, bundan byle Francon & Keating adyla anlacak olan irkete ortak oluu, bir yemek davetiyle kutlanyordu.
stne masa rts yerine bir k seli rtlm gibi grnen koca
masann en banda, Guy Francon oturmaktayd. Bu gece her nedense,
akaklarna kr dm olmas onu pek o kadar rahatsz etmiyordu.
Siyah salar arasnda parldayan o gm rengi teller ona bir temizlik,
bir zarafet havas kazandrmaktayd. Siyah takm elbisesinin iindeki
beyaz kolal gmlei gibi. Onur konuu yerinde Peter Keating vard.
Dimdik omuzlaryla arkasna yasland. Eli kadehin sapn kavramt.
Siyah bukleleri bembeyaz alnnda l ld. O bir tek anlk sessizlikte,
konuklarn iinde hibir imrenme, kskanma, ktlk duygusu yoktu.
Bir kardelik ruhu hkim olmutu salona. Ralston Holcombe konumak zere ayaa kalkmt. Elinde kadehi vard. Yapaca konumay
nceden hazrlamt. Ama ... azndan bambaka szler dklyor,
buna kendi de ayordu. ok iten kyordu sesi:
"Bizler byk bir insanlk ilevinin koruyucularyz. Belki nsan
abalar arasnda en byk ilevin. ok ey baardk, sk sk da hata
yaptk. Ama elimizden gelen tm tevazu ile, arkamzdan gelenlere yer
amaya istekliyiz. nsanz ne de olsa ve hepimiz bir eyler aryoruz.
Ama gerei, yreimizde var olann en iyisi neyse, onunla aryoruz.
nsan rkna bahedilen byklkte neler varsa, onlar aryoruz. Bu
byk bir abadr. Kadehimi Amerikan Mimarisi'nin geleceine
kaldryorum!"

297/1067

BOLUM II - ELLSWORTH M.TOOHEY

1
Yumruunu sk tutabilmek iin, avucunun derisi, kavrad elie
yapmt. Ayaklarn salam basyor, yere iyice bastryor, aadan
fkrma benzeyen kaya, tabanlarn zorluyordu. Vcudunun varln
hi hissetmiyor, yalnzca birka gerilim noktasn hissediyordu; dizleri,
el bilekleri, omuzlar, bir de elindeki matkap. Karnnn titrediini, bacaklarnn titrediini, karsndaki ta kntlarn titrek yarklarla
ayrlp daldn, elindeki matkapla vcudunun tek bir bask
iradesine dntn, elikten bir aft halinde granite yavaa
gmldn hissetmekteydi. Hayatn tm buydu Howard Roark
iin. Arkasnda uzanan iki aylk srenin tm gnleri boyunca da byle
olmutu.
Gnein altnda, scak kayann zerinde duruyordu. Yz tun rengine dnmt. Gmlei uzun, slak lekelerle srtna yapm durumdayd. Taoca evresinde, birbirini izleyen yass raflar halinde
ykselmekteydi. Kvrmlar olmayan bir dnyayd buras. Otlar da, topra da yoktu. Basitletirilmi, ta dzlemlerden olumu, keskin
kenarlarla ve alarla dolu bir dnya. Bu talar, rzgrlarn, sularn
yzyllar boyunca getirdii keltilerden olumu deildi. Bilinmeyen
derinliklerde yavaa soumu ve katlam eriyik kitlelerden
olumutu. Sonra yerden yukarya doru itilmi, ylece kalmt. Raflarnda duran adamlarn iddeti karsnda, o da hl bir iddet
grnmn korumaktayd.
Dzlemler daha nceki kesilere tankt. Her darbe buralarda inat
dz izgiler oluturmutu. Bklmeyen bir direnle atlamt talar.
Matkaplar srekli bir uultu halinde delikler ap yarklar oluturmakta, sesin gerilimi insan vcutlarnn sinirlerini de bilemekte, kafataslarna girmekte, sanki o matkaplar kayalar oyarken yava yava
saplarn tutan insanlar da paralamaktayd.
Seviyordu ii Roark. Zaman zaman olay kendi kaslaryla bu granit
arasnda bir gre ma gibi gryordu. Geceleri ok yorgun

300/1067

dnyordu evine. Vcudunun yorgunluundan kaynaklanan o boluk


duygusundan holanyordu.
Akamlan ta ocandan, iilerin yaad kk kye kadar olan iki
millik yolu yryordu. Ormann iinden geerken topra ayaklarnn
altnda yumuak ve lk hissediyordu. Granit kayalarn zerinde geen
bir gnden sonra, garip bir duyguydu bu duygu. Tatt yeni zevke
glmsyordu her akam. Ban eip ayaklarna bakyor, bastka
cevap veren topran eziliini gryor, arkasnda izler braktn
biliyordu.
Tuttuu odann bulunduu binada bir banyo da vard. Yerlerin boyas oktan soyulmu, ortaya kan plak tahtalarn rengi de grimsi
beyaza dnmt. Banyoya girip uzun sre yatyor, serin sularn
tenindeki granit tozlarn ykamasn salyordu. Ban banyonun kenarndan arkaya sarktyor, gzlerini yumuyordu. Yorgunluunun
bykl bir rahatlama nedeni oluyordu ona. Gerilimin kaslarndan
atlmasnn getirdii o ar zevkten baka hibir duyusal faaliyete yer
brakmyordu.
Yemeini mutfakta, dier ta iileriyle birlikte yiyordu. Kedeki
bir masada tek bana oturuyor, geni gazocann dumanlar ve
trtlar, mutfan geri kalann yap yap bir sisin ardna saklyordu. Az yemek yiyordu aslnda. Bol bol su iiyordu. Temiz bardan
iindeki souk, prl prl parlayan sv, sarho edici bir zevk
kaynayd.
Yata atnn hemen altndaki kk, ahap tavan arasndayd.
atnn kirileri, yatann zerinde eim yapmaktayd. Yamur
yadnda, her damlann dama vuran sesini duyuyor, o damlalarn
neden vcuduna arpmadn hatrlayabilmek iin aba gstermesi
gerekiyordu.
Bazen yemekten sonra, evin arkasndaki ormanda yrye kyordu. Topraa yzst uzanyor, dirseklerini yere, enesini ellerine
dayyor, yznn karsna gelen yeil otlardaki damar desenlerini
seyrediyordu. Otlar flyor, titreyilerini izliyor, sonra titremenin

301/1067

kesiliini gryordu. Srtst dnyor, hareketsiz yatyor, altndaki topran scakln hissediyordu. Yukarlarda yapraklar yeildi, ama
koyu, youn bir yeildi. Sanki gece inip rengi bsbtn yok etmeden
nce son abalaryla younlatryorlard renklerini. Cilal limon sars
gkyzne kar, hi hareket etmeden duruyordu yapraklar. Sar
gn parlakl, n yaknda yok olacann iaretiydi. Srtn,
kalalarn, altndaki topraa bastryor, toprak buna kar koyuyor,
ama sonunda teslim oluyordu. Sessiz bir zafer. O zaman bacaklarnn
kaslarna belirli belirsiz bir duyusal zevkin yayldn hissediyordu.
Arasra, ama ok seyrek olarak, dorulup oturuyor, hi kprdamadan uzun sre ylece kalyor, sonra glmsyordu. Kurbann seyretmekte olan celladn glmsemesiyle. Akp geen gnleri, o gnlerde
yapabilecei, yapyor olabilecei, belki de bir daha hi yapmayaca
binalar dnyordu. Duyduu acnn davetsiz bir konuk gibi yeniden
belirmesini souk bir merakla izliyor, kendi kendine; eh, yine geldi
ite, diyordu. Ne kadar sreceini grmek zere bekliyordu. Kendini o
acya kar mcadele ederken seyretmek ona garip, kat bir zevk vermekteydi. Acy ekenin kendisi olduunu unutabiliyordu o zaman.
Kendi strabna glmsemekte olduunu fark etmiyordu. Byle anlar
seyrekti. Ama bu duygu geldiinde, kendini taocandaym gibi
hissediyor, karsndaki kayay matkapla yarmas gerekiyormu gibi,
acma duygusuna davetiye karan yreindeki o eyi patlatp yok etmesi gerekiyormu gibi oluyordu.
Dominique Francon o yaz granit iilerinin oturduu kyn mil
tesinde, babasnn koskocaman yazlk evinde tek bana yaamaktayd. Hi ziyareti kabul etmiyordu. nsan olarak, yalnzca koca evin
bakmyla grevli ihtiyar adamla karsn gryor, onlar da seyrek
olarak, mecbur kaldka gryordu. Yal kar koca, evin epey uzanda, ahrlarn oradaki bir eklentide oturmaktaydlar. Adam
bahelere ve atlara bakyor, kars evi temizleyip Domiique'in yemeklerini piiriyordu.

302/1067

Yemekler yal kadnn, Dominique'in len annesinden rendii resmi grg kurallarna gre servis yaplmaktayd. Annesi saken bu evin yemek salonunda pek ok konuklar arlanmt. Akamlar Dominique upuzun masann banda kendisi iin kurulmu tek kiilik sofraya yerleiyor, mumlarla donatlm masaya bakyordu. Sar alevlerin dilleri, bir muhafz ktasndaki askerlerin sngleri gibi, hareketsiz
eliklerdi sanki.-Karanlk yznden odann holle birleme yeri belli
olmuyor, byk pencereler devriye nbeti tutan askerler gibi sralanyordu. Uzun masann orta yerinde, mum klarnn altnda, yayvan bir
kristal kse durmaktayd. indeki nilfer ieinin sar tayapraklar,
mumun ndan dm damlalar gibi yaylmt.
Yal kadn yemekleri sessizlik iinde, rahatsz etmeksizin servis
yapyor, ardndan mmkn olduu kadar abuk, evden kp gidiyordu. Dominique merdivenlerden yukarya kendi odasna ktnda,
geceliinin dantellerini yatann zerinde dzgn biimde serilmi
buluyor, sabahleyin banyoya girdiinde, kveti dolu buluyordu. Suya
smbl kokulan ve banyo tuzlar serpilmi oluyordu. Su yeili fayanslar ayaklarnn altnda prl prld. Yumuack havlular, onun vcudunu sarmak zere yaylm, hazrd. Oysa kendisi hi ayak sesi
duymam, evde birinin varln hi hissetmemi oluyordu. Yal
kadnn Dominiquee davran, salondaki vitrinin iinde duran deerli
Venedik kristallerine davran gibiydi.
Dominique nice yazlar ve klar boyunca, kendisini yalnz hissedebilmek iin insanlarn arasnda yaamt. imdi gerekten yalnz olmak ona ok keyifli geliyor, belli olmasna asla izin vermedii bir
zaafn ortaya koyuyordu. Yalnzlktan zevk almakt o zaaf. Kollarn
uzatyor, yava yava indiriyor, dirseklerinde tatl, uyuuk bir ar
hissediyordu. lk kadeh ikinin yaratt ar gibi. Giydii yazlk elbiseleri hissedebiliyordu zerinde. Kprdadka dizlerini, oyluklarnn
o kumalara deiini hissedebiliyordu. O zaman kuman deil, kendi
dizleriyle oyluklarnn farkna varyordu.

303/1067

Ev koskoca bir arazinin ortasndayd. Arazinin snrndan orman


balyordu. Kilometrelerce uzanan bir alanda tek bir komu yoktu.
Dominique ata biniyor, upuzun, bombo patikalarda, hibir yere gitmeksizin koturup duruyordu. Gnete parldayan yapraklara,
rzgrn krd dallara bakyordu. Bazen u ilerdeki dnemeci
dndnde karsnda harikulade ve lmcl tehlikeler tayan bir
eyin kaca duygusuna kaplyor, soluk alamaz oluyordu. Neyi
beklediini tanmlayamyor, ona bir isim veremiyordu. Bir grnt
m, bir insan m, bir olay m, onu da bilmiyordu. Tek bildii, o eyin
niteliiydi... Kirleten, kk dren bir duygunun zevki.
Bazen evden yryerek kyor, kilometrelerce gidiyordu. Amasz.
Dn saatini de bilmeksizin. Yolda yanndan arabalar geiyordu. Ta
ocanda alanlar onu tandklar iin eilip selam veriyorlard. Bu
kyn hanmefendisi saylyordu Dominique buralarda. Bir zamanlar
annesine nasl davranmyorsa, ona da yle davranlyordu.
Yoldan ayrlp ormana sapyor, yrmeyi srdryordu. Kollarn
gevek bir biimde sallayarak, ban arkaya atp aalarn tepelerini
seyrederek ilerliyordu. Yapraklarn yukarsnda kayp duran bulutlar
gryordu o zaman. Sanki karsndaki dev aa harekete gemi gibi
geliyordu ona. Devrilip kendisini ezecekmi gibi. Ba arkada, boaz
gerilmi, bekliyordu dsn diye. Sanki ezilmeyi istiyordu. Sonra
omuz silkip yine ilerlemeye balyor, kaln dallan sabrsz hareketlerle
yolunun zerinden alp frlatyor, dallar kollarn kestike hi aldrmyordu. Yorgunluktan can ktktan sonra bile yine yryor, kendini
zorlayp kaslarnn gszln yen
meye alyordu. Sonra srt st yere serilip hareketsiz yatyordu
ylece. Kollaryla bacaklar ha olutururcasna ak, derin soluklar
alp vererek, kendini yamyass ve boalm hissederek, havann
arln gsleri zerinde hissederek yatyordu topran zerinde.
Bazen sabahlar odasnda uyandnda, granit ocandaki dinamit
patlamalarnn sesini duyuyordu. Beyaz ipek yastn zerinde gerinip

304/1067

kollarn arkaya atyor, dinliyordu. Gcn sesiydi bu ses. Dominique


bu sesten holanyordu.
O sabah gne ok fazla scakt. Ta ocanda daha da scak olaca
belliydi. Kimseyi grmek istemediini ok iyi bilen Dominique, ta
ocanda alan iilere bakmak zere oraya doru yola koyuldu.
Oray byle alev alev bir gnde grmek iren bir ey olacakt. Bunu
bilmek, iinde bir zevkin tutumasna yol ayordu.
Ormandan kp kocaman ta ukurun kenarna geldiinde, kendini
yakc buharlarla dolu bir idam odasna sokulmu gibi hissetti.
Gneten gelmiyordu scaklk. Yerin kesiklerinden, yarklarndan, o
yass ta raflarn yaratt yansmalardan geliyordu. Ba, omuzlar,
srt gkyzne dnk ve serindi. Aadan gelen yakc scak, bacaklarna, enesine, burun deliklerine doru ykseliyordu. Titriyordu
ukurun iindeki hava. Granitten ateli kvlcmlar salyordu.
Dominique'e sanki o talar kprdyormu, eriyormu, lav olup akyormu gibi geldi. Matkaplar ve ekiler, havann o korkun arln atlatyordu. Bu frnn raflarndaki adamlar grmek ayp bir eydi. iye benzemiyor, iledikleri korkun sularn cezasn eken mahkumlara benziyorlard. Dominique bir trl gzlerini ayramyordu bu
sahneden.
Aadaki o ukura bir hakaret olutururcasna durdu orada. Ak
renk, mavimsi yeil, su rengindeki elbisesi fazla basit ve fazla pahal
bir eydi. Plileri cam kenarlar kadar keskindi. ncecik topuklar kayalara birbirinden ayrk basyordu. Salarnn mifer gibi dzl,
vcudunun gkyzne kar o abartl incelii, Dominique'in asl yeri
olan salonlarn, bakml bahelerin serinliini yanstr gibiydi.
Aaya bakt. Birden gzleri, ban kaldrp kendisine bakmakta
olan turuncu sal bir adamn zerinde durdu.
Hareketsizdi Dominique, nk alglad ey grnt deildi. Bir
temast. Grsel bir varl deil, yznde aklayan bir tokad hissediyordu. Tek elini garip bir biimde, vcudundan uzakta tutmaktayd.
Parmaklar havann iinde ayrk ayrk duruyordu. Sanki bir duvara

305/1067

dayanm gibi. O adam izin vermedike, hi kprdayamayacan da


biliyordu.
Adamn azn, o az biimindeki hor gren, sessiz ifadeyi grd.
kk yanaklarn kvrm, bir zerre acma tamayan gzlerdeki souk,
saf parlt. Bu yzn mrnde grecei en gzel yz olduunu biliyordu, nk bu yz gll grnr klmak iin yaplm bir model
gibiydi. Dominique iinden bir fkenin, bir itirazn, bir direniin ve bir
zevkin kabardn hissetti. Adam ban kaldrm, ona bakyordu.
Geici bir bak deil, bir sahiplik bakyd. Dominique kendi yz
ifadesiyle ona hak ettii cevab vermesi gerektiini dnd. Ama
onun yerine, kendini adamn gne yan kollarndaki ta tozlarna,
kaburgalarna yapan slak gmleine, uzun bacaklarnn izgilerine
bakar buldu. Hep arayp durduu o erkek heykelleri geldi aklna. Bu
adamn plakken nasl glneceini dnd. Adam ona, bu
dnceleri biliyormu gibi bakyordu ya da Dominique'e yle geliyordu. Hayatnda bir ama bulduunu dnd ... o adama ynelik ani,
byk bir nefret.
lk kprdayan Dominique oldu. Dnd, yryp ondan uzaklat.
Yolun ilerisinde taocann efi duruyordu. Dominique ona elini sallad. ef hemen ona doru kotu. "Aman, Bayan Francon!" diye
bard. "Naslsnz, Bayan Francon!"
Dominique iinden, inallah aadaki adam bu szleri duymutur,
diye umdu. mrnde ilk defa olarak memnundu Bayan Francon olmaktan. Babasnn mevkiinden, servetinden, her zaman tiksindii
eylerden memnundu. Aadaki o adamn basit bir ii olduunu, bu
ocan sahibinin mal sayldm, kendisinin de hemen hemen bu
ocan sahibi olduunu dnd.
ef karsnda saygl saygl duruyordu. Dominique glmsedi.
"Herhalde bu ocak gnn birinde bana miras kalacak, bari arada
srada buraya biraz ilgi gstereyim diye dndm," dedi.
ef onun n sra patikada ilerledi, kendi egemenlik alann ona
gsterdi, yaplan ii anlatt. Dominique onun arkasndan ocan en

306/1067

uzak tarafna kadar yrd, antiyenin tozlu yeil binalarna doru


indi, akl durdurucu makineleri inceledi. Aradan inandrc bir zaman
sresinin gemesine izin verdi. Sonra tek bana, gerisingeri yrmeye
balad, granit anan kenarndan aaya dora indi.
Yaklarken o adam uzaktan gryordu. alyordu adam. Bir
tutam kzl san yzne dtn, matkabn titremesiyle onun da
titrediini seyretti. nallah o matkabn titremeleri cann actyordun
diye geirdi iinden. Vcudunu da, vcudunun iindeki her eyi de
actyordur inallah, dedi.
Onun alt yerin hemen yukarsndaki kayalara vardnda, adam
ban kaldrp bakt. Dominique yaklarken onun bunu fark ettiini
hi anlamamt. Ama ban kaldr, onu orada bulmay bekliyormu
gibiydi. Geri dneceinden eminmi gibi. Adamn dudaklarndaki
glmseme imasn da grd. Bu ifade her trl szden daha byk
hakaret tayordu. Adam ona bakma kstahln srdrd. Hi kprdamad. Ban evirme nezaketini gstermedi. Ona byle bakmaya
hakk olmad gereini kabullenmedi. Bu hakk kendi kendine alm
olmakla yetinmiyor, onu kendisine Dominique'in verdiini sessiz bir
ekilde ifade ediyordu.
Dominique sert bir hareketle dnd, kayalk yamatan aa inmeyi
srdrd, taocandan uzaklat.
Hatrlad, adamn gzleri deil, az da deil, elleriydi. O gnn
anlam, belleine giren bir tek tabloda dmleniyordu. Elini granite
dayand o bir tek basit an. Ayn tabloyu tekrar grd: parmak ular
taa bastrlm, uzun parmaklar, bileinden kan damarlar yelpazesinin dz izgilerini srdrrcesine eklemlere kadar uzanm. Adam
dnyordu ama zihnindeki tablo, granite dayanan o eldi. Korkutuyordu bu durum onu. nk anlayamyordu.
Basit bir ii, diye geirdi aklndan. Mahkm tr bir ii yapsn diye
parayla tutulmu biri. Odasndaki tuvalet masasnn aynas nnde
otururken bunlar dnyordu. nnde duran kristallere bakt.
Buzdan heykeller gibiydi her biri. Dominique'in kendi souk, lks

307/1067

krlganln yanstyorlard. Adamn zorluklar eken vcudunu, toza


ve tere bulanm giysilerini, ellerini dnd. Aradaki fark bu kadar
dnmesi, kendisini kltt iindi. Arkasna yaslanp gzlerini
yumdu. Reddettii sekin erkekleri geirdi aklndan. Sonra
taocandaki iiyi dnd. Beendii, hayranlk duyduu bir erkek
yerine, nefret ettii bir erkein kendisini krp kertmesini dnd.
Ba kolunun zerine dt. Bu dncenin verdii zevk onu gten
kesmiti.
ki gn boyunca, kendini buralardan kurtaracana inanmaya
alt. Sandn ap eski seyahat dosyalarn kard, inceledi; bir
yazlk belde seti, oteli belirledi, otelin hangi odasn isteyeceini bile
kararlatrd. Hangi trene, vapura bineceini, hangi kamara ve kompartmanlar ayrtacan da biliyordu. Bunlar yapmaktan vahi bir
zevk alyordu, nk bu yolculua kmayacan da biliyordu. Tekrar
gidecekti o taocana.
gn sonra gitti. Onun almakta olduu yerin yukarsnda
durdu, ak ak seyretti onu. Adam ban kaldrdnda Dominique
gzlerini karmad. Bakndaki anlam, adama, Dominique'in ne
yaptn bildiini, bunu saklayacak kadar ona sayg duymadn anlatyordu. Adamn bak da ona, geleceini zaten bildiini sylyordu.
Matkabn zerine eilip iine devam etti. Dominique bekledi. Adamn
tekrar bakmasn istiyordu. Onun bunu bildiini de biliyordu. Adam
bir daha bakmad.
Dominique onun ellerini seyrediyor, kayaya dokunaca an bekliyordu. Matkab da, dinamiti de unutmutu. Graniti o ellerin krdn
dnmek houna gidiyordu.
efin kendisine adyla seslendiini duydu. Patikadan koarak yaklayordu. Dominique ona doru dnd.
"Adamlarn almasn seyretmek houma gidiyor," dedi.
"Evet, mthi bir grnt, deil mi?" dedi ef. "te, tren de yeni
yk gtryor. Kardan kalkmak zere."

308/1067

Dominique trene bakmyordu. Aadaki adamn kendisine baktn grd. Yzndeki o elenen kstah ifade, u anda bakmasn
Dominique'in hi istemediini biliyormu gibiydi. Dominique ban
evirdi. efin gzleri ukura doru dnd, aadaki adamn zerinde
durdu.
"Hey, sen!" diye bard. "Sana alasn diye mi para veriliyor,
yoksa aval aval bakasn diye mi?"
Adam sessizce matkabnn zerine eildi. Dominique yksek sesle
gld.
ef, "Bizim bu iiler ok sert adamlardr. Bayan Francon," dedi.
"Bazlarnn mahkmiyet sabkas bile var."
Dominique parmayla aay gstererek, "Bu adamn sabkas var
m?" diye sordu.
"Eh, bilemem. Her birini grr grmez tek tek tanyamam."
Dominique iinden, keke olsa, diye dnd. Acaba mahkmlar
krbalyorlar myd hl? Keke krbalasalard. Bunu dnrken,
soluu iini kertircesine tkand. ocukluunda, ryasnda kendini
merdivenden derken grd zamanlarda olduu gibi. Ama o
knty midesinde hissediyordu.
Sert bir hareketle dnd, taocandan uzaklat.
Aradan uzun gnler getikten sonra, yine dnd ocaa. Adam
beklemedii bir anda, birdenbire, patikann yanndaki bir tan zerinde beliriverdi. Dominique olduu yerde durdu. Fazla yaklamak
istemiyordu. Onu karsnda grmek, kendini savunmasz ve ok
yaknda hissetmek garip bir duyguydu.
Adam durmu, dosdoru ona bakyordu. Karlkl olarak birbirlerini anlayabilmeleri, saldrgan saylabilecek bir yaknl simgeliyordu,
nk birbirlerine tek kelime sylemi deillerdi. Dominique
konumay seerek o etkiyi bozdu:
"Neden hep bana bakyorsun?" diye sordu sert bir sesle. Kelimelerin
uzaklatrc etkisinin ok byk olduunu dnerek rahatlamt.

309/1067

Her ikisinin bildii her eyi, seslendirerek inkr etmi oluyordu. Adam
bir an sessiz kald, ona bakmay srdrd. Dominique onun cevap vermeyebileceini dnnce bir korku geldi iine. Belki sessizliiyle, bu
soruya bir cevap gerekmediini sylemeye kalkard. Ama cevap verdi:
"Siz bana neden bakyorsanz, ayn nedenle."
"Neden sz ettiini anlamyorum."
"Anlamasanz ok daha fazla arr, ok daha az kzardnz, Bayan
Francon."
"Demek adm biliyorsun, yle mi?"
"Yeterince yksek sesle ilan ettiniz."
"Kstahlk etmesen iyi edersin. Seni bir anda kovdurabilirim,
biliyorsun."
Adam ban evirdi, aadaki adamlarn arasndaki birine bakt.
"efi araym m?" diye sordu.
Dominique aalayan bir glmseme kulland.
"Yo, tabii ki hayr," dedi. "Fazla basit olur. Ama benim kim olduumu bildiine gre, buraya geldiimde bana bakmaktan vazgesen iyi
edersin. Yanl anlalabilir."
"Sanmyorum."
Dominique ban evirdi. Sesini kontrol etmek zorundayd. Talara
doru bakt. "Burada almak ok zor geliyor mu?" diye sordu.
"Evet. ok."
"Yoruluyor musun?"
"nsanlk d bir yorgunluk."
"Nasl bir duygu veriyor?"
"Akam olduunda yryecek gc zor buluyorum. Geceleri
kollarm kprdatamyorum. Yatama yattmda, vcudumdaki her
kas ayr ayr szlarla sayabiliyorum."

310/1067

Dominique birden, adamn kendinden deil, ondan sz ettiini anlad. Onun duymak istedii eyleri sylyor, bu cmleleri neden duymak istediini bildiini belirtiyordu.
inde bir fke hissetti. Buz gibi souk, son derece kesin, bu yzden
de tatmin edici bir fke. Ayn zamanda kendi teninin onunkine dokunmasn arzulad. Kolunu boylu boyunca onun koluna yaslamak. O
kadar ... Bu arzu daha ilerisini kapsamyordu.
Sakin bir sesle sordu:
"Sen buraya gre biri deilsin, deil mi? i gibi konumuyorsun.
Daha nce neydin?"
"Elektriki. Su tesisats. Svac. Pek ok ey."
"Neden burada alyorsun?"
"Bana dediiniz para iin, Bayan Francon." ,
Dominique omuzlarn kaldrd, dnp patikada uzaklat. Onun arkasndan bakmakta olduunu biliyordu. Dnp arkasna bakmad.
Ocaa doru yoluna devam etti, oradan mmkn olduu kadar abuk
ayrld, ama ona rastlayaca yolu semedi.

2
Dominique her sabah uyandnda, gn nemli klan bir amall
tadyordu. Ama, taocana gitmeyecei bir gn geirmekti.
ok sevdii zgrln kaybetmiti. Belli bir zorguya asla teslim
olmama konusundaki srekli mcadelenin de bir zorgu olduunu
biliyordu ama, bu onun kabullenmeyi tercih ettii zorguydu. O adamn
kendi hayatn etkilemesine ancak bu yolla izin verebiliyordu. Acda
karanlk bir tatmin buluyordu, nk o adamdan geliyordu ac.
Uzak komularn ziyarete gitti. New York'ta onu skntdan
bunaltan zengin, kibar bir aile. Yaz boyunca hi kimseyi ziyaret etmemiti. Ev sahipleri onu grnce hem ok ardlar, hem de ok
sevindiler. Dominique yzme havuzunun kenarnda, bir grup sekin
insan arasnda oturdu, evresindeki hesapl zerafeti seyretti. Kendisiyle konuurken gsterdikleri saygy fark etti. Havuzda kendi hayaline bakt ... Kendisi bu insanlarn hepsinden daha ciddiydi.
Bu insanlar u anda onun kafasndan geen dnceleri bilseler, ne
yaparlard? Bu aklna gelince, iini hain bir zevk doldurdu.
Taocandaki adam dndn, onun vcudunu ok keskin bir
yaknlk duygusu iinde dndn, ona kar insann ancak kendi
vcuduna hissettii yaknl hissettiini bilseler! Glmsedi. Yznn
souk safl, evredekilerin bu glmsemenin anlamn kavramasn
engelledi. Dominique daha sonra bu insanlar ziyarete yine geldi....
Onlarn saygsna karlk, aklndan bu tr dnceleri geirebilme
uruna.
Bir akam konuklardan biri onu evine brakmay nerdi. Tannm
bir gen airdi. Teni solgun, vcudu inceydi. Yumuak, duygulu bir
az, evrenin etkilerinden incinmi gzleri vard. Gen adamn uzun
sredir kendisine ynelttii umutsuz ilgiyi fark etmemiti. Akam
nda arabayla Dominique'in evine doru ilerlerlerken, delikanlnn
kararsz bir hareketle kendisine yaklamaya altn fark etti.

312/1067

Fsldayan yakarlarn duydu. Pek ok erkekten dinledii o tutarsz


ve anlamsz szleri mrldanyordu. Sonunda arabay durdurdu. Dominique onun dudaklarn kendi omzunda hissetti.
Silkinip kendini ondan uzaklatrd. Bir an kprdamadan oturdu,
nk kprdarsa ona dokunmas gerekecekti, buna da dayanamazd.
Sonra birden kapy at, kendini darya att; kapy arparken kan
sesin o genci dnyadan sileceine inanm gibi tm gcn kulland;
sonra kr gibi, olanca hzyla komaya balad. Bir sre sonra komay
kesip yrmeye balad. rperiyordu. Karanlk patikada ilerledi,
sonunda kendi evinin damn ilerde grebildi.
Birden durdu, evresine bilinli bir aknlkla bakt. Byle eyler
gemite bana sk sk gelmiti. O zamanlar elenceli bulurdu bunlar.
Tiksinti hissetmezdi. Hibir ey hissetmezdi.
imenlerin zerinden ar admlarla evine doru yrd. Merdivenlerden odasna karken durdu, taocandaki adam dnd. Ta
ocandaki o adamn kendisini istedii dncesi, net, belirlenmi kelimeler halinde canland zihninde. Daha nce de biliyordu bunu. O
adam kendisine ilk bakt anda biliyordu. Ama bunu bildiini hibir
zaman kendine aka ifade etmemiti.
Gld. evresine baknd, evinin ihtiamn szd. Bu ev tm kelimeleri sama gsteriyordu. Kendisine asla olamayacak eyi dnd.
O adama verebilecei acnn trn anlad.
Gnlerce evinin odalar arasnda memnun memnun dolat. Onun
savunmasyd buras. Taocandan gelen patlama seslerini duydu,
glmsedi.
Ama kendini ok fazla emin hissediyordu, bu ev de ar gvenliydi.
Bu gvene meydan okuyarak onu pekitirme istei belirdi iinde.
Yatak odasndaki minenin mermer kaplamasn seti. O mermerin
krlmasn istiyordu. Elinde ekile oraya meldi, mermeri paralamaya alt. nce kolunu ta yukarlara kaldrarak oray dvd, dvd,
sonunda hrsl bir aresizlik iinde kt kald. Kollarnn

313/1067

kemiklerinde, omuzlarnda szlar hissediyordu. Mermerin zerinde


upuzun bir izik oluturmay baarmt.
Taocana gitti. O adam uzaktan grd, dosdoru ona yrd.
"Merhaba.," dedi rahat bir sesle.
Adam matkab durdurdu, bir ta kntsna dayand. "Merhaba," diye cevap verdi.
Dominique alak sesle, "Seni dnyordum," dedi, sustu, sesinde
ayn davetkr tonla devam etti. "nk evimde yaplacak kirli bir i
var. Biraz ek para kazanmak ister misin?"
"Elbette, Bayan Francon."
"Bu gece evime gelir misin? H7metkrlar kaps, Ridgewood
Yolu'ndadr. minelerden birinin mermeri krld, deimesi gerek.
Mermeri oradan karp benim iin bir yenisini smarlaman
istiyorum."
fke ve ret cevab bekliyordu. Oysa o, "Saat kata geleyim?" diye
sordu.
"Yedide. Burada ne para alyorsun?"
"Saatte altm iki sent."
"Eminim o paray hak ediyorsundur. Ben de sana ayn dzeyde
deme yapmaya hazrm. Evimi nasl bulacam biliyor musun?"
"Hayr, Bayan Francon."
"Kyde kime sorsan sana gsterirler."
"Peki, Bayan Francon."
Dominique uzaklarken hayal krklna uradn hissetti.
Aralarndaki gizli anlayn kaybolduunu dnyordu. Adamn davran, sanki bu normal bir imi, Dominique bu ii herhangi bir iiye
yaptrabilirmi gibiydi. Ama birden soluu yine tkand. Bu adam onun
zerinde hep bu utan ve zevk duygusunu yaratyordu. Aralarndaki
anlayn her zamankinden daha yakn ve daha cokun olduunu

314/1067

hissetti Dominique. Bu doallk d teklifi, adamn byle doalm gibi


kabul etmesiydi nemli olan. aknlk gstermemesi, ne kadar ok
ey bildiini belli ediyordu.
Dominique eve bakan yal adamla karsndan, o akam evin iinde
kalmalarn rica etti. Onlarn saygl varl, bu evin ortaa atosu
havasn bsbtn gl klacakt. Saat yedide hizmetkrlar kapsnn
alndm duydu. Yal kadn, turuncu sal adam n holden geirdi.
Dominique byk merdivenin orta yerindeki sahanlkta duruyordu.
Onun yaklamasna bakt: Ban kaldrm, kendisine bakyordu.
Dominique pozunu uzun sre deitirmedi, bunun bilerek planlanm
bir poz olduunu onun da anlamasn salad. Ama o emin damadan
hemen nce kprdad. "yi akamlar," dedi. Sesi ciddi ve kskt.
O cevap vermedi, ama ban eip selam verdi. Sonra merdivenlerden Dominique'e doru kmaya balad. kyafetini giymi, eline alet
antasn almt. Hareketlerinde hzl, rahat bir enerji vard. O tr
enerji buraya, bu eve ait bir ey deildi. Bu zarif trabzanlar arasndaki
cilal basamaklar, bu tr enerjiye uygun deildi. Dominique bu adamn
bu ev iinde tutarsz grneceine hazrlamt kendini. Oysa ev ona
uyamyormu gibi bir hava vard.
Tek kolunu kaldrd, yatak odasnn kapsn gsterdi. Adam itaat
edip onu izledi. Kapdan girdiinde oday fark etmemi gibiydi. Sanki
atlyeye giriyordu. Dosdoru mineye yrd.
Dominique eliyle mermeri gstererek, "urada," dedi.
O hibir ey sylemedi. meldi, antasndan ince metal bir ubuk
kard, ucunu mermerdeki izie dayad, ekici alp gm diye vurdu.
Mermerde uzun, derin bir yark belirdi.
Adam dnp ona bakt. Dominique'in ok korktuu bir bakt bu.
Cevap verilemeyecek bir glmeyle doluydu bak. Cevap verilemezdi,
nk glme gzkmyor, ancak hissedilebiliyordu.
"imdi krk ... Artk deimesi gerek," dedi.

315/1067

Dominique sakin bir sesle, "Bunun ne tr mermer olduunu, benzerini nereden smarlamak gerektiini biliyor musun?" diye sordu.
"Evet, Bayan Francon."
"Bala o haide. kar onu yerinden."
"Peki, Bayan Francon."
Dominique durmu, onu seyrediyordu. in mekanik srecini
seyretme konusundaki mantksz istei ok garipti. Sanki gzleriyle
iin yaplmasna yardm ediyormu gibi. Sonra birden anlad. Dnp
odaya bakmaya korkuyordu. Kendini zorlayp ban kaldrd.
Tuvalet masasnn rafn grd. Camn kenar alacakaranlkta saten
bir kurdele gibi parlyordu. Rafn zerindeki kristal ielere bakt. Bir
ift terlik grd yerde. Aynann yanna ak mavi bir havlu atlmt.
Koltuun kolunda bir ift orap duruyordu. Yatann beyaz saten
rtsne bakt. Adamn gmleinde slak lekeler ve ta tozlar vard.
Ayn tozlar, kollarnn teni zerinde de grnyordu. Dominique
odadaki her eye o ellerle dokunulmu gibi hissetti. Sanki odadaki
hava, ii su dolu bir havuzdu, ikisi birlikte bu havuza batmlard; ona
dokunan sular kendisine de, odadaki her eyaya da dokunuyordu.
Onun ban kaldrp kendisine bakmasn istedi. Oysa o hi ban
kaldrmadan alyordu.
Dominique yaklat, onun tepesine dikilip durdu. Daha nce ona hi
bu kadar yaklamamt. Ensesinin dzgn tenine bakt. Orada tel tel
salarn grebiliyordu. Eilip kendi ayandaki sandaletin burnuna
bakt. Ayan biraz kprdatsa, ona dokunabilecekti. Bir adm geri
ekildi. Adam ban kprdatt, ama niyeti ona bakmak deil,
antasndan yeni bir alet almakt. Sonra tekrar iine dnd.
Dominique yksek sesle gld.
Adam durdu, ona bakt.
"Evet?" diye sordu.
Dominique'in yz ciddiydi. Yumuak bir sesle cevap verdi.

316/1067

"Ah, zr dilerim. Herhalde sana glyorum sandn. yle deildi


tabii."
Sonra ekledi:
"Seni rahatsz etmek istemedim. Herhalde ii bir an nce bitirip
buradan gitmeye can atyorsundur. Yani, demek istiyorum ki, yorgun
olmalsn. Ama beri yandan, sana saat bana para veriyorum. Demek
ki zaman biraz esnetip daha fazla para kazanmann sence bir sakncas olamaz. Konumak isteyecein bir eyler vardr herhalde."
"Ah, tabii, Bayan Francon."
"Evet?"
"Bence bu mine iren bir ey."
"Sahi mi? Bu evin plann babam yapmt."
"Evet, tabii, Bayan Francon."
"Bir mimarn almalarn eletirmeye kalkmak sana dmez."
"Hi dmez."
"Herhalde baka bir konu seebiliriz."
"Evet, Bayan Francon."
Dominique ondan uzaklat. Yatan kenarna oturdu, gergin
kollarna dayand. Bacaklarm st ste atp birbirine bititirmi; ince
uzun bir izgi haline getirmiti. Vcudu omuzlarndan doru gevek
biimde sarkyor, ayaklarnn esneklikten uzak pozuyla eliki oluturuyordu. Yznn souk ciddilii de vcudunun duruuyla elikiliydi.
Adam alrken arasra ona bakyor, bir yandan da konuuyordu:
"Tam ayn cins mermer getirteceimden emin olabilirsiniz, Bayan
Francon. Mermerler arasndaki fark ayrt etmek ok nemlidir.
Genelde eit mermer vardr: Beyaz mermerler, ki bunlar kire
tann kristallemesinden oluur; oniks mermerler, kalsiyum karbonatn kimyasal birikimleridir; bir de yeil mermerler vardr, bunlar da
esas olarak hidroz magnezyum silikat ya da serpantindendir. Bu sonuncusunu gerek mermer saymak doru olmaz. Gerek mermer,

317/1067

kiretann s ve basn etkisiyle bakalamndan oluur. Basn ok


nemli bir etkendir. Bir kere balaynca artk yok edilemeyen
sonulara yol aabilir."
"Ne gibi sonular?" Dominique bunu sorarken ne doru eilmiti.
"Kireta zerrelerinin yeniden kristallemesi ve evredeki topraktan
yabanc elemanlarn araya szmas. ou mermerlerde grlen o renkli damarlar yaratan da budur. Pembe mermer, manganez oksit
szmasndan, gri mermer, karbonlu maddelerin szmasndan, sar
mermer de hidroz demir oksit szmasndan olur derler. Bu para tabii
beyaz mermer. Beyaz mermerin de pek ok trleri olabiliyor. ok
dikkatli olmalsnz. Bayan Francon ..."
Dominique ne eilmi, karanln iinde kara bir benek haline
gelmiti. Lambann , kucana brakt tek eline dyordu.
Avucu yukarya dnk, parmaklar yar kvrkt. Ik parmaklarn kenarlarn yanyormu gibi gsteriyordu. Elbisesinin koyu rengi, elini
fazla plak ve fazla parlak bir hale getiriyordu.
"Benim tam ayn kalitedeki mermerden smarlayacamdan emin
olmalsnz. Bunun yerine, rnein beyaz Georgia Mermeri koymak hi
doru olmaz. Georgia Mermerleri, Vermont Mermerleri kadar ince
zerreli deildir. Vermont'unki de, Alabama Mermeri kadar ince zerreli
deildir. Bu Alabama Mermeri. ok yksek dereceli. ok pahal."
Dominique'in elinin kapanp aaya sarktn, kl alann dna
ktn grd. ine sessizce devam etti.
Mermerin karlmas bittiinde ayaa kalkp sordu:
"Ta nereye koyaym?"
"Oraya brak. Ben kaldrtrm."
"lsne gre kesilmi yeni bir para smarlayp size teslim
edilmesini salayacam. Yerine takmam istiyor musunuz?"
"Evet, tabii. Geldii zaman sana haber veririm. Borcum ne kadar?"
Baucu masasnda duran saate bakt. "Dur bakaym, krk be dakikadr

318/1067

buradasn. Krk be sent ediyor." antasna uzand, bir dolar kard,


uzatt. "st kalsn," dedi.
Paray yzne frlatacan umuyordu. Oysa o alp cebine koydu.
"Teekkr ederim, Bayan Francon," dedi.
Bunu derken, siyah elbisenin uzun kolunun, Dominique'in kapal
parmaklar zerinde titrediini grd.
Dominique, sesi kzgnlktan koflaarak, "yi geceler," dedi.
O eilip selam verdi. "yi geceler, Bayan Francon."
Dnp odadan kt, merdivenlerden indi, evden ayrld.
Dominique onu dnmeyi kesti. Ismarlanan mermer parasn
dnmeye balad. O mermerin gelmesini ateli bir hevesle, aniden
kabaran bir tutkuyla bekliyordu. Gnleri saymaya balamt. Gzleri
bahenin imenlerinin tesinden arasra geen kamyonlardayd.
Kendine ikide bir, yalnzca mermerin gelmesini istediini, baka
hibir ey istemediini sylyordu. Gizli nedenleri yoktu bunun.
Hibir nedeni yoktu. Bu tela, konunun sonunu noktalayan bir isteriden ibaretti. Dier eylerin hepsinden kurtulmutu. Mermer gelecek,
her ey bitecekti.
Mermer geldiinde, dnp ona bakmad bile. Teslimat kamyonu
daha baheden kamadan, Dominique masasna oturmu, zarif mektup ktlarndan birini nne ekmi, notu yazmaya balamt:
"Mermer geldi. Bu gece taklmasn istiyorum."
Yal adamn elinde notla taocana gnderdi. Kime teslim edecei
konusunda verdii talimat yleydi: "Adn bilmiyorum. Orada alan
kzl sal adam."
Yal adam geri dndnde, kahverengi bir kt parasna kurun
kalemle yazlm bir not getirdi:
"Bu gece taklacak."

319/1067

Dominique sabrszln boucu boluu iinde bekliyordu. Yatak


odasnn penceresine dikilmiti.
Saat yedide hizmetkrlar kapsnn zili ald. Az sonra odasnn
kaps vuruldu. "Girin," derken Dominique'in sesi pek aksiydi, nk
sesindeki gariplii saklama abasna dmt. Kap ald, yal
adamn kars girdi, arkasndaki birine kendisini izlemesi iin iaret
etti. Odaya giren adam, ksa boylu, tknaz, orta yal, arpk bacakl bir
talyand. Tek kulana altn halka biiminde bir kpe takmt.
Eskimi apkasn saygl biimde iki eliyle tutuyordu.
Kadn, "Taocandan gnderilen adam, Bayan Francon," dedi.
Dominique bir soru sordu. Sesi lk deildi. Tonu da soru deildi.
"Kimsin sen?"
"Pasquale Orsini," dedi adam ban eerek. armt.
"Ne istiyorsun?"
"ey, ben ... ey, ocaktaki havu dedi ki ... mineniz yaplacakm.
Benim yapmam istiyormusunuz."
"Evet. Evet, tabii," diyerek ayaa kalkt Dominique. "Unutmuum.
Balayn."
Odadan kmak zorundayd. Koup uzaklamak, hi kimsenin gremeyecei bir yerlere gitmek; mmkn olsa, kendisinin bile kendini
gremeyecei bir yerler bulmak istiyordu.
Bahenin bir noktasnda durdu. Titriyordu. Yumruklarn gzlerine
bastrd. fkeydi bu. Her eyi silip bembeyaz eden, saf ve katksz, tek
bir duyguydu. Her eyi... Ama o fkenin altndaki korkuyu deil.
Korku. nk artk taocana gidemeyeceini biliyordu ... oysa gideceini de biliyordu.
Birka gn sonra, akamn erken saatlerinde urad taocana. Krlarda atla uzun bir gezinti yapm, oradan dnyordu. imenlerin
zerinde glgelerin uzamaya balad saatti. Bir geceyi daha byle

320/1067

geirirse, sabaha kamayacan hissediyordu. iler paydos etmeden


oraya ulamak zorundayd. Atn burnunu evirdi, rzgr yanaklarnda
hissederek, ua ua taocana doruldu.
Oraya vardnda, o yoktu. Orada olmadn bir anda anlamt.
Oysa iiler daha yeni ayrlyorlard ocaktan. Birou daha ukurun
patikalarn trmanmaktaydlar. Dominique, dudaklar gergin, durup
onu arad. Ama daha nce kp gittiini biliyordu.
At evirip ormana dald. Koyulaan akam altnda iki duvar
gibi grnen yapraklarn arasndan uarak geti. Durdu, bir aatan
ince, uzun bir dal kopard, yapraklarn yoldu; sonra yoluna devam
ederken o dal krba gibi kulland, at daha hzl koturmaya alt.
Bu hz sanki akamn geliini de hzlandracakm gibi hissediyordu.
Saatler bylelikle daha abuk geecekmi gibi. Zaman drtnala ap
sabaha bir an nce ulamak istiyordu. O srada onu grd. nndeki
patikada tek bana yryordu.
Hzla ileri atld, ona yetiti; dizginlere aslp at durdururken
vcudu atn zerinde ne frlar gibi oldu. O da durdu.
Hibir ey sylemediler. Birbirlerine baktlar. Dominique sessiz
geen her saniyenin bir eyler akladn dnd. Bu szsz
karlama ok fazla etkiliydi. Bir selamlamann bile gerekli olmadnn karlkl kabul gibiydi.
fadesiz bir sesle, "Mermeri takmaya neden gelmedin?" diye sordu.
"Kimin geldii sizin iin fark etmez diye dndm. Yoksa eder
miydi. Bayan Francon?"
Dominique bu kelimeleri ses olarak deil de, azna arplm bir
tokat olarak hissetti. Elinde tuttuu dal havaya kalkt, karsndaki
adamn yznde aklad. Sonra ayn hareketin devam gibi, at
koturup oradan uzaklat.
Dominique yatak odasnda, tuvalet masasnn nnde oturuyordu.
Vakit ok ge olmutu. evresini saran kocaman, bo evde hibir ses

321/1067

yoktu. Odasnn terasa bakan kaplar ardna kadar akt ama terasn
nndeki baheden bir yaprak hrts bile duyulmuyordu.
Yatann zerindeki battaniyenin baucu kvrlp alm, onu
bekliyordu. Yast upuzun siyah pencerelerin yannda ok beyaz
grnyordu. Uyumaya alsam, diye dnd. Onu gndr
grmemiti. Ellerini bann zerinden kaydrd, avular dz salarn
yassltt. Parfmn slakln tayan parmak ularn akaklarna
bastrd, onlar bir an orada tuttu. Svnn tenine deiindeki souk
duygu rahatlatt onu. Bir parfm damlas tuvalet masasnn camna
dm, hl parldyordu. Mcevher ta gibi. Bir o kadar da pahal.
Bahede ayak seslerini duymad: Ancak terasa kan merdivenleri
trmanrken duydu o sesleri. Doruldu, kalarm att, gzleri terasa
alan kaplara dnd.
O girdi ieriye. klndayd. Kirli gmleinin kollan svanm,
pantolonuna talarn tozlar bulamt. Durup Dominique'e bakt.
Yznde o glen anlay yoktu. Gergindi yz. Zalim bir ifadeyle
katlap ihtirasla keskinlemi, avurtlar km, dudaklarnn keleri aaya doru ekilmi, gerilmiti. Dominique ayaa frlad, ylece
durdu. Kollarn arkaya doru uzatm, parmaklarn gererek amt.
O hi kprdamad. Dominique onun boynunda kabarp nabz gibi
atan, sonra yine grnmez olan damara bakt.
Sonra o, Dominique'e doru yrd. Dominique'i tuttuu zaman
sanki kendi eti onunkine gmlyordu. Dominique onun kol kemiklerini kendi kaburgalar zerinde hissetti, bacaklar onunkilere dayand, dudaklar onunkilerle karlat.
Balangta hemen korkuya kaplp dirseklerini onun boazna m
dayad, kurtulmak iin kvrand m; yoksa onun teninin kendininkine
dediini hissetmekten, hep dnd eyi yaamaktan kaynaklanan
okun etkisiyle onun kollarnda ylece bekledi mi, bilemiyordu.
Dnd, bekledii eyin byle olacan da hi bilememiti. Bilemezdi. nk bu, yaamn bir paras deildi. nsann bir saniyeden
fazla dayanamayaca bir eydi.

322/1067

Kendini ondan kurtarmaya urat. Gsterdii abalar, onun farkna


bile varmayan kollarna arpp etkisiz kald. Dominique'in yumruklar
onun omuzlarna, yzne indi. O tek elini uzatp Dominique'in iki
bileini yakalad, arkasna akt, krek kemiklerini zorlad. Dominique
ban geriye evirdi, onun dudaklarn bu sefer gsnde hissetti.
Sonunda kendini kurtard.
Tuvalet masasnn zerine ykld. Dizleri bkk, depar pozunda
durmu, elleriyle arkasndaki masann kenarlarna sarlmt. Gzleri
iri iri alm, korkunun etkisiyle renkten ve biimden yoksun kalmt.
O glyordu. Yznde glmenin hareketi vard, ama ses yoktu. Belki
de bilerek brakmt Dominique'i. Bacaklar ak, kollar iki yanna
sarkm durumda duruyor, Dominique'in bu vcudu alglaynn,
arada bir hava kitlesi bulunduu zaman, kotlarndayken olduundan
daha youn hale geldiini biliyordu. Dominique onun arkasnda kalan
kapya gz att. O bu hareketi daha ilk balangcnda fark etti. Henz
dnce halindeyken. Kolunu ona dokunmakszn uzatt, Dominique
arkaya doru geriledi. Omuzlar belirli belirsiz ykseldi. O bir adm
atp yaklatnda Dominique'in omuzlan indi. Vcudu daha alald,
masaya daha yaklat. O ... bekletiyordu Dominique'i. Sonra yaklat.
Pek bir aba gstermeden ince vcudu tutup havaya kaldrd. Dominique dilerini onun eline geirdi, dilinin ucunda kanlan hissetti. O uzanp Dominique'in ban geriye itti, azn kendi azyla bastrarak
at.
Dominique bir hayvan gibi mcadele etti. Ama hi ses karmad.
Yardm istemek iin haykrmad. Kendi yumruklarnn yanksn, onun
soluundaki kesintilerden duyuyor, bu soluun zevkten tkandn
biliyordu. Tuvalet masasnn zerindeki lambaya doru uzand. O hemen lambay Dominique'in elinden yere savurdu. Kristal lamba karanla yuvarlanp para para oldu.
Dominique'i yatan zerine atmt. Dominique kannn boaznda,
gzlerinde attn, o kann ierdii nefreti ve korkuyu hissediyordu.
Hissettii, bir o nefret, bir de onun elleriydi. Kendi vcudu zerinde

323/1067

kayan eller. Graniti kran eller. Son bir abayla mcadele etti. Ondan
sonra ac geldi, tm vcuduna yaylp boazna ykseldi, Dominique o
zaman bard, ondan sonra da hareketsiz yatt.
Bir sevginin mhr olarak, efkatle yaplabilecek bir hareket olabilirdi bu. Ama aalamann ve fethetmenin simgesi olarak, hor grerek
yaplan bir hareket de olabilirdi. Bir n eylemi olabilecei gibi, dman kadnn rzna geen askerin hareketi de olabilirdi. O ise bunu
hakaret edercesine yapmt. Sevgiyle deil, kk grerek.
Dominique'in hareketsiz yatmasna, teslim olmasna yol aan buydu.
Ufack bir efkat belirtisi grse, buz gibi kalr, vcuduna yaplandan
etkilenmezdi. Ama bir efendinin ona utandrc biimde sahip olmas,
onun istedii eydi zaten. O srada onun, dayanmas zor bir zevkin
acsyla sarsldn hissedip bunu ona kendisinin verdiini anlad.
Kendisinden geliyordu bu. Kendi vcudundan. Dominique onun
dudaklarn srd, anlamas istenen her eyi anlad.
Yatan zerinde, Dominique'den uzakta, hareketsiz yatyordu. Ba
yatan kenarndan aaya sarkmt. Dominique onun soluklarndaki
dzensizlii duydu. O da srtst yatyordu. Nerede brakldysa yle.
Kprdamadan. Az ak durumda. Kendini ii boalm gibi, hafif ve
yamyass hissediyordu.
Onun dorulup kalktn grd. Silueti pencereye kar belirdi.
Derken yryp dar kt. Ne dnp ona bakm, ne de tek kelime
sylemiti. Dominique bunu fark etti, ama nemi yoktu. Onun
bahede uzaklaan ayak seslerini bo bo dinledi.
Uzun sre hareketsiz yatt. Sonra dilini ak duran dudaklarnda
dolatrd. Kendi iinden gelen bir ses duydu. Kupkuru, ksa, i bulandrc bir hkrk. Oysa alamyordu. Gzleri fel olmu gibi, kupkuru ve ak duruyordu. Sonra o ses bir hareket haline dnt,
boazndan midesine inen bir yumru oldu. Bu etki onu ayaa frlatt.
Garip bir biimde duruyordu. ne eilmi, kollarn midesine
dayamt. Kk baucu lambasnn, karanln iinde titrediini
duydu, dnp bakt. Masann durup dururken sarslmasna amt.

324/1067

Sonunda titreyenin kendisi olduunu anlad. Korkuyor deildi. Byle


ksa, ayrk sarsntlarla titremek sama grnd ona. Tpk sessiz
hkrklar gibi. Banyo yapmam gerek, diye dnd. Dayanlmaz bir
ihtiyat bu. Uzun sredir hissettii bir ihtiyam gibi. Hibir eyin
nemi yoktu. Bir tek banyo yapmas yeterdi. Ayaklarn sryerek
yavaa banyonun kapsna dora ilerledi.
Banyo n yakt, kendini oradaki boy aynasnda grd. Onun
dudaklarnn kendi vcudunda brakt mor rklere bakt,
boazndan ykselen bouk iniltiyi duydu. Sesi fazla yksek
kmamt. Mesele grntde deil, bir gerei bir anda anlamasndayd. Banyo yapmayacan biliyordu artk. Onun vcudunu
kendi zerinde hissetmeyi srdrmek istiyordu. Bu tr bir duygunun
ne anlama geldiini de biliyordu. Dizleri zerine kt, banyonun kenarm yakalad. Bir trl o kenar ap banyoya giremedi. Elleri kayd,
Dominique yere uzand. Fayanslar vcudunun altnda sert ve souktu.
Sabaha kadar orada yatt.
Roark sabah uyandnda, dn geceyi varlan bir nokta gibi grd.
Hayatnn ak iinde bir durak. leriye dora gidii, bu tr duraklar
urunayd. na halindeki Heller evinin iinde dolat zamanlar gibi.
Dn gece gibi. fadelendirmese bile, dn gece Roark'un gznde bir
bakma, yapt bir binayla ayn eydi. Byle bir gecenin iinde
dourduu tepkinin nitelii aynyd. Varolu bilincine sunduu ey de
aynyd.
kisi, dn geceki iddetin tesinde, kendi hareketinin bilinli ayp
lnn tesinde, bir anlay iinde btnlemilerdi. Dominique onun
gznde daha nemsiz biri olsa, ona bu trl sahip olmazd. Kendisi
onun gznde daha nemsiz olsa, o da yle canla bala mcadele etmezdi. Tekrarlanamayacak yce duygu, her ikisinin de bunu anladn bilmekten geliyordu.
Ta ocana gidip her gnk gibi alt. Dominique ocaa gelmedi.
O da zaten gelmesini beklemiyordu. Ama Dominique'le ilgili dnceler kafasndan silinmedi. O dnceleri merakla izliyordu.

325/1067

Bir baka kiinin varlnn bylesine farknda olmak garip bir eydi.
O kiiye bu kadar yakn, bu kadar acil bir ihtiya hissetmek, nitelikleri
tanmlanamayacak bir ihtiya hissetmek, zevkli olmad gibi, acl da
deildi. Yalnzca nihai bir ltimatom gibiydi. Dominique'in bu
dnyada var olduunu bilmek nemliydi. Onu dnmek nemliydi.
B sabah nasl uyandn, nasl kprdadn, vcudu hl Roark'a
aitken, artk ebediyen Roark'a ait olacakken neler dndn ...
O akam kirli mutfakta yemek yerken gazeteyi at, dedikodu stununda Roger Enright'n adn grd. Ksack paragraf okudu:
"Bir byk proje daha p sepetine atlacak gibi grnyor. Petrol
Kral Roger Enright, grne gre bu sefer kmaza saplanm durumda. Sorunun mimar kmaz olduu syleniyor. Grne gre, tatmin olmay bilmeyen Bay Enright, yarm dzine parlak mimarmza
kapy gstermi. Hepsi de meslein birinci snf kiileri."
Roark sk sk mcadele etmeye alt o burukluk duygusunu bir
kere daha hissetti, bunun kendisini fazla incitmemesine alt. Neler
yapabileceinin hayali karsnda duyduu o aresizlik! Neler mmkn
olacakken, kaplarn kapanmas, yolunun tkanmas. Derken hi
nedensiz, Dominique Francon'u dnd. Onun, bu kafasndakilerle
hibir ilgisi yoktu. Bu konular arasnda, onunla ilgili dncelerin de
hl varln srdrebilmesine at.
Bir hafta geti. Bir akam eve dndnde, kendisini bekleyen mektubu grd. Eski ofisinden New York'taki son evine yollanm, oradan
Mike'a aktarlm, Mike da onu Connecticut'a gndermiti. Zarfn
zerindeki petrol irketi armas ona hibir ey ifade etmedi. Mektubu
atnda u satrlar okudu:
"Sevgili Bay Roark, bir sredir sizinle iliki kurmaya alyorum,
ama size ulaamadm. Ltfen en ksa zamanda benimle iliki kurun.
Eer Fargo Maazas'n yapan kii sizseniz, yaptrmay kararlatrdm Enright Evi konusunda sizinle konumak istiyorum.
"Sayglarmla,

326/1067

"Roger Enright"
Yarm saat sonra Roark trendeydi. Tren hareket ettiinde
Dominique'i hatrlad, onu geride brakmakta olduunu dnd. Bu
dnce gzne pek uzak ve pek nemsiz grnd. Dominiquei imdi
bile dnebildiine pek ard.
Dominique iinden; bana gelen her eyi zamanla kabul edebileceini, unutabileceini, ama bir tek any hep yaatacam dnyordu. Bu olan eyde bir zevk bulmu olmasn, onun da bunu anlam
olmasn, daha baka eyleri de anlam olmasn... aslnda o gece
kendisine gelmeden nce btn bunlar bildiini, bildii iin geldiini.
Dominique ona, kendisini kurtarabilecek olan tek cevab vermemi,
tiksinti gstermemiti. Tersine, duyduu tiksintide de, korkuda da,
onun gcnde de bir zevk bulmutu. stedii klme oydu zaten ve
bunun iin de o adamdan nefret ediyordu.
Bir sabah kahvalt masasnda kendisini bekleyen mektubu buldu.
Alvah Scarret'ten geliyordu. "Ne zaman dnyorsun, Dominique? Buralarda seni ne kadar zlediimizi anlatamam. Geri senin yannda insan pek rahat etmez. Bir bakma ben senden korkuyorum aslnda.
Ama istersen kibirini biraz daha iireyim ... mademki uzaktayz,
bundan bir zarar gelmez ... ve sana, hepimizin sabrszlkla dnn
beklediimizi syleyeyim. 'Bir mparatorienin Dn' gibi olacak."
Dominique bu satrlar okuyup glmsedi. Bir bilseler, diye geirdi
aklndan. O insanlar... eski hayatnda kendisine kar dehet dolu bir
sayg duyanlar ... benim rzma geildiini bilseler ... bunu da
taocanda alan kzl sal bir kabadaynn yaptn bilseler ... Ben,
Dominique Francon ... duyduu youn kk dme duygusu
arasnda, bu szler ona bir kere daha, onun kotlarndayken duyduu
zevki verdi.
Krlarda yry yaparken hep bunu dnyordu. Yolda insanlarn
yanndan geerken, onlar eilip onu selamlarken, aklndaki hep
buydu. Haykrp herkese duyurmak geliyordu iinden.

327/1067

Geen gnleri hi fark etmiyordu. Dnyadan garip biimde uzaklam olmaktan, bu dncelerle ba baa kalmaktan memnundu.
Derken bir sabah bahenin imleri zerinde dururken, aradan bir hafta getiini, onu hi grmediini fark etti. Dnp hzl admlarla yola
doru yrd. Taocana gidiyordu.
Kilometrelerce yolu, yryerek, gnein altnda, ba ak durumda
ald. Acele etmiyordu. Acele etmek gereksizdi. Kanlmaz bir eydi bu.
Onu yeniden grmek ... Dominique'in hibir amac yoktu. Duyduu
ihtiya, ama aranmayacak kadar bykt ... Daha sonra baka eyler,
iren ve nemli eyler de zihninde yavaa belirmeye balayacakt.
Ama nce, her eyden nce, bir tek ey vard. Onu tekrar grmek...
Ocaa varp dikkatle, aptal baklarla evresine bakt. Aptalca bakyordu; nk grd eyin ne nemli bir ey olduu bir trl beynine
ilemiyordu. Onun orada olmadn hemen grd. alma devam
ediyordu. Gne tepedeydi. Gnn en youn i saati yaanmaktayd.
ilerin bir teki bile aylaklk etmiyordu. Ama o, onlarn arasnda
yoktu. Dominique uzun sre durup uyumu gibi bekledi.
Gzne ef iliince ona gelmesi iin iaret etti.
"yi gnler, Bayan Francon. Ne gzel bir gn, deil mi, Bayan
Francon? Sanki yaz ortas. Oysa sonbahar kapda. Evet, sonbahar
geliyor. Yapraklara bakn, Bayan Francon."
Dominique, "Burada bir adam vard," dedi. "Parlak turuncu sal
biri. Nerede o?"
"Ha evet. u adam. Gitti o."
"Gitti mi?"
"ten kt. Galiba New York'a gitti. ok da ani oldu."
"Ne zaman? Bir hafta nce mi?"
"Yo, hayr. Dn gitti."
"Kimdi..."

328/1067

Birden kendini tuttu. Neredeyse, kimdi o, diye soracakt. Sz


deitirdi, "Kimdi dn gece burada ge saatlere kadar alan?" dedi.
"Patlamalar hep duydum."
"Bay Francon'un binas iin zel sipari gelmiti. Cosino-Slotnick
Binas iin. Acil i."
"Evet, anlyorum ..."
"Sizi rahatsz ettiimize zldm. Bayan Francon."
"Yo, ziyan yok." Dnp uzaklat. Adn sorup renmeyecekti.
Kendi zgrln korumak iin son aresi buydu.
Hzl ve rahat admlarla, ii rahatlam gibi yryordu. Onun adn
bilmediini neden hi fark etmemi, neden kendisine sormamt?
Belki de onun hakknda bilmesi gereken her eyi, ilk bakta anlam
olduu iin. Kendi kendine, insan isimsiz bir iiyi koskoca New York
kentinde bulamaz, dedi. Gvendeydi artk Dominique. Adn bilse, u
anda New York yoluna koyulmu olurdu.
Gelecek apak ortadayd. Tek yapaca, onun adn hibir zaman
sormamakt. Bir ans tannmt Dominique'e. Bir mcadele ans. Ya
kendisi onu alt edecek, ya da o kendisini alt edecekti. Yenilirse ... o zaman renmeye alrd onun adn.

3
Peter Keating ofise girdiinde, kapnn al ona borazandan kan
tek bir ses gibi geldi. Kap sanki kendiliinden ald. nk gelen,
yaklatnda her kapy alabilen biriydi.
Ofisteki gn gazetelerle balad. Sekreteri hepsini dzgn bir istif
halinde masasna koymutu. Yapm ilerleyen Cosmo-Slotnick
Binas'yla ya da Francon & Keating irketiyle ilgili ne gibi yeni eylerin
yazlm olduunu grmekten her zaman holanrd.
Bu sabah gazetelerde o konuda bir ey yoktu. Keating kalarn att.
Ama o srada, Ellsworth M. Toohey'le ilgili bir haber iliti gzne.
artc bir eydi. Thomas L. Foster adl tannm bir hayrsever
geenlerde lm, birok kimseye brakt paralarn arasnda Ellsworth M. Toohey'ne de yz bin dolar vasiyet etmiti. Hem de, "Dostum
ve ruhsal rehberime, soylu kafasn ve insanla olan gerek adanmlm takdir ettiim iin," diyerek brakmt bu paray. Ellsworth
M. Toohey miras kabul etmi, tek kuruuna elini srmeden hepsini
"Sosyal Aratrmalar Grubu" adl bir ilerici renim kumuluna
balamt. Kendisi orada "Sosyal Bir Belirti Olarak Sanat" dersleri
vermekteydi. Paray neden balad sorulduunda, kendisinin "zel
miras messesesine inanmadn" ileri srm, baka bir yorumda
bulunmay da reddetmiti. "Hayr, dostlarm, demiti gazetecilere.
"Bu konuda yorum yok." Ardndan, kendi nemli annn ciddiyetini
bozmak istercesine, sevimli bir tavrla, "Ben yalnzca ilgin konularda
yoran yapma lksne tutkunum," diye eklemiti. "Kendimi o ilgin
konulardan biri olarak kabul etmiyorum."
Peter Keating yazy okudu. Byle bir eyin, kendisinin asla yapmayaca bir hareket olduunu bildii iin, ok byk hayranlk duydu.
Birden can sklarak, Ellsvorth Toohey'le hl tanamam
olduunu dnd. Cosmo-Slotnick Yarmas sonuca balandktan
hemen sonra Toohey bir konferans turana kmt. Keating'in o
gnden bu yana katld btn davetler, tanmay en ok istedii bir
tek kiinin yokluu yznden bo kalyordu. Toohey'nin stununda

330/1067

Keating'in ad da kmamt. Keating yine her sabah yapt gibi,


Banner'daki "Bir Kk Ses" kesini umutla at. Ama bugnk
yaznn balnn da "arklar Falan" olduunu grd. Yaznn amac,
folklor mziinin, dier her trl mzikten stn olduunu kantlamakt. Yazar koro arklarn da dier tr an resitallerinden stn
buluyordu.
Keating, Banner' elinden att, kalkp fkeli admlarla odasnda
dolamaya balad. imdi holanmad bir sorana eilmek zorundayd. Aylardr erteliyordu bu ii. Cosmo-Slotnick Binas iin bir
heykeltra semek zorundayd. Aylar nce, binann lobisine dikilecek
dev boydaki "Sanayi" heykeli ii, deneme kouluyla Steven Mallory'ye
verilmiti. Keating buna armt ama ii bu heykeltraa veren, Bay
Slotnick'di. Bu yzden Keating de karar onaylamt. Mallory ile bir
grme yapm, ona birtakm szler sylemiti: "Ender rastlanan
yeteneini takdir ettiimiz iin ... Tabii heniiz bir adnz yok, ama
byle bir iten sonra olacaktr ... Benim binam gibi binalar her gn
kmaz."
Mallory'den holanmamt. Gzleri kara delikler gibiydi
Mallory'nin. Ate sndkten sonra geride kalan ukurlar gibi kara.
Konuma boyunca bir tek kere olsun giilmsememiti. Yirmi drt
yandayd. Bir tek sergi am, pek fazla sipari almamt. Eserleri
biraz garipti, ar iddet yklyd. Keating bir zamanlar Ellsworth
Toohey'nin "Bir Kk Ses" kesinde neler yazdn hatrlamt:
"Bay Mallory'nin insan figrleri ok gzel saylabilir, ama ancak
dnyay ve insann biimini Tanrnn yaratm olduunu unutursanz.
Bu i Bay Mallory'ye braklsayd, o tatan insan vcutlarna baklrsa,
belki de o, ulu Tanrdan daha iyi bir sonula ortaya kard ...ya da,
yle mi acaba?"
Bay Slotnick'in bu seimi Keating'i ok artmt, ama sonradan.
Dimples Williams'n bir zamanlar Greemvich Village'deki sala bir
binada, Steven Mallory ile birlikte yaam olduunu rendi. Bay
Slotnick de Dimples Williams'n hibir isteine hayr diyemezdi.

331/1067

Mallory ie alnm, almaya balam, sonunda "Sanayi" adl


heykelinin bir maketini sunmutu. Keating heykeli grdnde, o lobide ham ve i duracan hemen anlamt. Kendi zarif lobisinde o
heykel, alevlerin brakt bir leke gibi grnecekti. ncecik, plak bir
erkek vcuduydu. Bir sava gemisinin eliini paralayabilecek mi
gibi, yoluna ne karsa ezebilecekmi gibi grnyordu. Meydan okuyan bir heykel. nsann gznde garip bir mhr brakyordu.
evresindeki insanlar normalden daha kk ve daha hznl gsteriyordu. Keating o heykele bakarken, "kahramanlk" sznn anlamn
mrnde ilk defa kavramakta olduunu hissetti.
Hibir ey sylemedi. Maket, Bay Slotnick'e gnderildi, birok
kimseler kzgnlk iinde Keating'in dncelerini ifade ettiler. Bay
Slotnick, Keating'den bir baka heykeltra semesini istedi, karar ona
brakt.
Keating kendini bir koltua att, arkasna yasland, dilini damanda
aklatt. Acaba heykel iini Bronson'a u versem, diye dnd. Bronson, Cosmo Bakam'nn ei Bayan Shupe'nin yakn dostuydu. Palmer'a
da verebilirdi. Onu da Bay Husseby tavsiye etmiti. Husseby, be milyon dolarlk yeni bir kozmetik fabrikas kurmay planlyordu. Keating
bu kararszlktan holandn fark etti. ki kiinin kaderi onun
elindeydi. Daha pek ok potansiyel kiilerin kaderleri de yle. Hem
kaderleri, hem ileri, hem umutlar, hatta belki midelerine gidecek yiyecekler. Can kimi isterse onu seerdi. Hi sebep gstermeden. sterse
yaz tura atar, ya da isimleri giydii yelein dmeleri zerinde saymaya balar, son dme kime rastlarsa onu seerdi. Byk adamd
kendisi... ona baml olanlarn sayesinde.
O srada masadaki zarf dikkatini ekti. Beyaz, ince, dar bir zarft,
ama kesinde Banner'n amblemi vard. abucak ona uzand. inde
mektup yoktu. Yalnzca yarnki Banner'n taslak kopyasndan bir
kupr vard. ok iyi tand "Bir Kk Ses" stununu grd. "Yazan:
Ellsworth M. Tooley," Altnda da tek kelimelik yaz bal. Aralkl
harflerle yazlm.

332/1067

"KEATING"
Kd elinden drp hemen yine kapt, titreyen elleri arasnda
tutup uzun cmleleri boula boula okudu. Alnnda pembe lekeler belirmeye balamt. Toohey yle diyordu:
"Byklk bir abartdr ve btn byk abartlar gibi, hemen boluk
kavramn artrmaktadr. iirilmi oyuncak balon gibi bir ey
gelmiyor mu sizin de aklnza? Ama zaman zaman, genel olarak
byklk terimiyle anlatmaya altmz eye ok yaklaan prl prl
bir vaadi de bilinlendirmek zorunda kalyoruz. Bugn yine byle bir
vaat, mimari daimin ufuklarnda, Peter Keating adl ok gen bir delikanlnn kiiliinde belirmi bulunmaktadr.
"Onun tasarmlad Cosmo-Slotnick Binas'yla ilgili olarak ok ey
duyduk ve bu da ok doal. imdi bir an iin binann tesine, o binaya
mhrn basm olan insana bakalm.
"Bu binann zerine bir insann kiiliiyle ilgili herhangi bir damga
vurulmu deildir ve ite dostlarm, kiiliin bykl de bu noktadadr. Bu byklk, her trl eyi emip sindiren, sonra onlar yine
kendi yeteneinin parlaklyla zenginletirilmi olarak, hangi
dnyadan geliyorlarsa oraya geri veren, bencillikten uzak, gen bir
ruhun bykldr. Bylelikle tek bir kii, yapayalnz bir manyak
deil, bir araya gelmi pek ok insann temsilcisi olmakta, tm umut
ve beklentilerin uzanabildii her eyi, kendi umut ve beklentileriyle
birletirmektedir...
"Ayrm yapabilme yetenei olanlar, Peter Keating'in bize Cosmo
Slotnick Binas'yla iletmeye alt mesaj duyacaklar; kocaman alt
katn, toplumumuzun destei sayabileceimiz alan insanlarn o
salam kitlesini temsil ettiini; erevelerini gnee sunan, sralar
halindeki bir rnek pencerelerin, sradan insanlarn ruhlarn, yani
birbirine benzeyen saysz ve isimsiz ruhlarn bir kardelik tekdzelii
iinde a yneliini simgelediini; alt katlarn salam temelinden
balayp neeli Korint balklaryla ykselen zarif stunlarnn da
kltrn iekleri olduunu, ancak geni kitlelerin bereketli

333/1067

topranda kklendikleri zaman iek aabileceklerini sylemeye


altn anlayacaklardr.
Btn eletirmenleri, duyarl yetenekleri mahvetmeye adanm
manyaklar olarak grenlere bir cevap olmak zere, bu yaz imdi, bize
gerek amacmzn, yani gen yetenekleri kefetme amacmzn seyrek
olarak ortaya kan (Ah, hem de nasl seyrek!) frsatn bize tand
iin Peter Keating'e teekkr etmektedir. Eer Peter Keating rastlant
sonucu bu satrlar okursa, kendisinden bir minnet beklemiyoruz.
Minnet duygusu bize aittir."
Keating yazy nc kere okumaya baladnda, baln
yukarsna krmz kalemle yazlm satrlar ancak fark edebildi:
"Sevgili Peter Keating,
Bugnlerde bir ara ofisime urayp beni ziyaret et. Nasl biri
olduunu grmeye can atyorum.
"E.M.T."
Kuprn elinden masaya doru dalgalanarak umasna izin verdi,
bana dikildi, parmaklar alnndaki bir tutam sala oynamaya balad.
Mutlu bir dalgnlk halindeydi. Sonra dnp Cosmo Slotnick
Binas'nn duvarda, Parthenon'la Louvreun arasnda asl duran resmine bakt. Gzleri binann stunlarndayd. Kendisi onlar hibir zaman, geni topluluklardan yetien kltr iekleri olarak dnmemiti. Ama u anda bunu da, yazda belirtilen dier vgleri de kabul edebileceine karar verdi.
Sonra telefonu kapt, Ellsworth Toohey'nin sekreterinin tiz, ifadesiz
sesiyle konutu; ertesi gn drt buukta Toohey'le grmek zere bir
randevu ayarlad.
O andan balayarak, almalarna yeni bir renk geldi.. Sanki gnlk
ileri o gne kadar yamyass, iki boyutlu bir mrayd da, imdi bir
kabarma oluvermi, Ellsworth Toohey'nin szlerinden nc boyutunu kazanmt.

334/1067

Guy Francon arada srada, pek de belirgin olmayan birtakm eyleri


bahane ederek odasndan alt kata iniyordu. Gmleklerinin ve oraplarnn mat renkleri, akaklarndaki krlarla uyum salamaktayd.
Sessizce, glmseyerek duruyordu orada. Keating bir ara onun
yanndan yldrm gibi geerek izim odasna dalarken onu selamlad,
ama durmad; yalnzca admlarn biraz yavalatarak hrdayan bir
gazete kuprn Francon'un gs cebine tkt, "Vaktin olunca unu
oku, Guy," dedi. Sonra odann orta yerine vardnda, "len benimle
yemek yer misin, Guy?" diye seslendi. "Plaza'da bekle beni."
Yemekten dndnde Keating'i gen bir izim eleman durdurdu.
Delikanlnn sesi heyecandan tizlemiti:
"Hey, Bay Keating, kim ate etmi Ellsworth Toohey'e?"
Keating boulacak gibi oldu:
"Kim ne yapm dedin?"
"Bay Toohey'i vurmu."
"Kim?"
"Ben de onu soruyorum. Kim?"
"Ellsworth ... Toohey'i mi vurmu?"
"Lokantada birinin gazetesinde gzme arpt. Dnte gazete almaya vaktim kalmamt."
"Yani... ld m?"
"Onu bilmiyorum ite. Ate etti diyordu gazete."
"Eer ldyse, yarn yazsn yaymlamazlar m?"
"Bilmem. Neden, Bay Keating?"
"Ko bana bir gazete al."
"Ama benim iim ..."
"Al gazeteyi, budala!"
Haberi leden sonra kan gazeteler veriyordu. O sabah Ellsworth
Toohey, "Sessiz Ve Savunmaszlar" balkl bir konuma yapmak zere

335/1067

geldii radyo binasnn nnde arabadan inerken kendisine ate


edilmiti. Kurun Toohey'e dememiti. Ellsworth Toohey olayn sonrasnda sknetini ve saduyusunu korumay bilmiti. Davrannn
gsterili oluu, gsterili denilebilecek hibir ey yapmamasndan
kaynaklanyordu. "Radyo dinleyicilerini bekletmek doru olmaz," demi, abucak st kata kp mikrofonun bana gemi, yarm saatlik
konumasn yine her zamanki gibi, kttan okumakszn, irticalen
yapt halde, olaydan hi sz etmemiti. Saldrgan yakalanm, ama o
da tutuklandnda hibir ey sylememiti.
Keating boaz kuruyarak saldrgann adna bakp duruyordu.
Steven Mallory.
Keating yalnzca aklamas olmayan eylerden korkard. zellikle
de aklanamayan eyler somut gereklere deil de, kendi iindeki
nedensiz korku duygularna dayal olursa. Bu olup bitende kendisini
dorudan ilgilendiren hibir ey yoktu. Tek bildii, keke bakas
olsayd, Steven Mallory olmasayd, diye dndyd.
Bunu neden byle hissettiini de hi bilmiyordu.
Steven Mallory sessizliini srdrmt. Bu ii neden yapt konusunda hibir aklama yapmamt. Heykeltran yoksulluk iinde
yaamakta olduu renilince, ilk akla gelen Cosmo-Slotnick
Binas'ndaki ii kaybetmekten tr manen ykld olmutu. Ama
daha sonra Ellsworth Toohey'nin bu iin kaybyla hibir ilgisi olmad
kesin olarak renilmiti. Toohey hibir zaman Bay Slotnick'e Steven
Mallory'den sz etmi deildi. Ayrca Toohey, "Sanayi" adl heykeli
grm de deildi. Bu arada Mallory de sessizliine ksa bir ara vermi, Toohey'le mrnde karlamadn, onun dostlarndan hi birini
tanmadn kabul etmiti. Kendisine, "O ii kaybetmenizde Bay
Toohey'nin herhangi bir rol olduuna inanyor musunuz?" diye sorulduunda, "Hayr," demiti. "O halde neden?" Mallory hi cevap
vermemiti.

336/1067

Toohey, Radyo Binas nnde kendisine saldran kiiyi polisler


yakaladnda, onu hi tanmamt. Adnn ne olduunu da, radyo
yayn bitinceye kadar renememiti. Stdyodan kp, gazetecilerin
bekletii salona girdiinde, Toohey, "Yo, elbette davac olmayacam." demiti. "Keke serbest braksalar onu. Kimmi, renildi
mi?" Saldrgann ad kendisine sylendiinde, Toohey'nin baklar bir
adamn omuz bayla bir baka adamn apka kenar arasnda bir yere
aklp kalmt. Daha sonra, kurun yznn birka santim tesinden
geerken bile sakin kalmay bilmi olan Toohey, tek kelime sylemi, o
kelime azndan ktnda, tad ar korkular yznden sanki
ayaklarnn dibine dvermiti: "Nedeni"
Buna kimse cevap verememiti. Toohey neden sonra omuz silkmi,
glmsemi, konumaya balamt: "Eer bu olay, ifade zgrlne
bir saldr olarak yapldysa, Tanrm, ne zevksizlik!" Ama bu aklamaya hi kimse inanmamt, nk herkes, Toohey'nin de inanmadn hissetmekteydi. Daha sonraki rportajlarda Toohey somlar
neeyle cevaplandrd. "Kendimi hibir zaman ldrlmeye deecek
kadar nemli bulmam imdir. Byle bir olay, bir insann umabilecei
en byk iltifattr. Tabii eer bu kadar operet havasnda olmasayd!"
Sonunda, olup bitenin nemli olmad, nk dnyada zaten hibir
zaman nemli bir olay olmad havasn yanstmay baarmt.
Mallory durumay beklemek zere cezaevine gnderilmiti. Onu
sorguya ekme yolundaki tm abalar baarszla uruyordu.
Keating'i o gece saatlerce uyank tutan dnce, Toohey'nin de
kendisi gibi hissettii konusundaki dayanaksz inant. Biliyor, diyordu Keating iinden. Ben de biliyorum. Steven Mallory'yi bu ie iten
sebep, aslnda giritii vahice saldrdan ok daha byk bir tehlike
oluturuyor. Ama adamn bu ii neden yaptn hibir zaman
renemeyeceiz. Yoksa renir miyiz? Sonra Keating, korkunun esas
ekirdeine dokundu; birdenbire iinde kabaran duygu, inallah mrmn sonuna kadar o nedenleri renmekten korunurum, dedirtti
ona.

337/1067

Keating kapdan girdiinde, Ellsworth Toohey'nin sekreteri ayaa


kalkt, i odann kapsn at.
Keating artk nl bir insanla karlamaktan heyecan duymayacak
kadar tecrbe kazanm bulunuyordu, ama kadnn kapy ana baktnda yine de ok heyecanland. Toohey'nin nasl biri olduunu
merak etti. Grev toplantsnda, lobinin hoparlrnden duyduu o
harikulade sesi hatrlad, gzlerinin nnde dev bir adam canlandrd.
Banda aslan yelesi gibi salar, belki krlam, yznn hatlar zayflktan uzak ama iyi niyetli. Bir bakma Tanr'nn yz gibi.
Ellsworth Mokton Toohey'i ilk defa gren kiinin iinde, ona kaln,
scak bir palto uzatma istei doard. ncecik vcudu ylesine narin ve
gsz, ylesine savunmaszd ki, yumurtadan yeni kan bir civcivi
hatrlatyordu. Kemikleri henz glenmeye vakit bulamam gibiydi.
kinci kere bakan insan, uzattm palto en iyi cinsten olmal, diye
dnrd, nk adamn clz vcudunu rten giysiler son derece
kaliteli eylerdi. Koyu renk takm elbisesinin izgileri, ierideki vcudu
byk bir sadakatle izliyor, hibir ey iin zr dilemiyordu. O darack
gsle birlikte ukurlayor, ince uzun boyundan omuzlara doru kayarak iniyordu. Tm vcuda egemen olan ey, ahane bir alnd. gen
yz, akaklar arasnda enli balyor, sonra ufack, sivri bir eneye
doru iniyordu. Salar siyah, briyantinli, ortadan ayrlmt. Bu
yzden adamn kafas smsk paketlenmi gibi grnyor, ama bu sefer de kepe kulaklar cascavlak ortaya kyordu. orba kasesinin kulplar gibi. Burnu ince uzundu. Gzleri kara ve artc gzlerdi. Bu
gzlerde yle ok zek, yle ok prl prl nee toplanmt ki, gzlk
camlar sanki o gzleri baka insanlardan korumak iin deil de, baka
insanlar o gzlerin ar prltsndan korumak iinmi gibi
grnyordu.
"Merhaba, Peter Keating," dedi Ellsvorth Monkton Toohey. Sesi
mzik gibiydi. "Nike Apteros tapna hakknda ne dnyorsun? "
"Nas... Naslsnz, Bay Toohey." Keating bunu sylerken birden
sustu. Aptallamt. "Ne hakknda ne dnyorum?"

338/1067

"Otur, dostum. Nike Apteros tapna dedim."


"ey ... ey ... ben ..."
"O kk mcevherin senin de dikkatinden kamadndan eminim.
Parthenon aslnda tm an ve hreti alm. Hep yle deil midir
zaten? Byk ve gl olanlar her eyi alar, gsterisiz olanlarn
gzellii gme gider. Oysa tm an ve hret, aslnda Yunanistan'n o
byk ve zgr ruhu dorultusunda yaratlm olan kk eylere gitmeliydi. Kitlesinin o ince dengesini, mtevaz oranlarnn stn kusursuzluunu fark etmisindir herhalde. Tevazu iindeki stnlk,
ayrntlarn zarif ustal nedir; bilirsin, deil mi?"
"Evet, tabii." diye mrldand Keating. "O her zaman benim en
sevdiklerimden biri olmutur ...Nike Apteros tapna."
"Sahi mi?" Ellsworth Toohey'nin yznde, Keating'in tam anlayamad bir glmseme vard. "Bundan emindim. Byle diyeceini
adm gibi biliyordum. ok yakkl bir yzn var, Peter Keating. Tabii
byle gzn dikip bakmadn zamanlar. Aslnda yle bakman da son
derece gereksiz."
Sonra Toohey birden glmeye balad. Aka, hakaret edercesine
glyordu. Hem Keating'e, hem de kendine glyor gibiydi. Sanki
btn olayn sahteliini vurguluyormu gibi. Keating bir an iin
aknlk iinde app kald, sonra o da rahata glmeye balad. Eski
bir dostunun karndaym gibi.
"Bu daha iyi ite," dedi Toohey. "nemli anlarda fazla ciddi
konumamak daha iyi deil mi sence de? Bu an her ikimiz iin ok
nemli bir an olabilir... kim bilir? Tabii ki benden biraz korkacan
biliyordum, ama kabul etmem gerek ki ben de senden bir hayli
korkuyordum. Demek ki... bylesi ok daha iyi deil mi?"
"Ah, evet. Bay Toohey," dedi Keating mutlu mutlu. nsanlarla
tantnda normal olarak duyduu gven umu gitmiti, ama
kendini rahat hissediyordu. Tm sorumluluklar zerinden kaldrlm

339/1067

gibi, artk en uygun szleri bulup syleme yknden kurtulmu gibi.


nk o uygun szler, kendisi bir aba gstermeden syletiliyordu
ona. "Sizinle tanmamn ok nemli bir an olacan batan beri biliyordum, Bay Toohey. Batan beri. Yllardr."
"Sahi mi?" Ellsworth Toohey'nin gzleri, gzlk camlarnn gerisinden pek dikkatli bakyordu. "Neden?"
"nk sizi memnun etmeyi, sizin beni beenip onaylamanz
umuyordum. almalarm da. Zaman geldiinde tabii. Hatt ben..."
"Evet?"
"Ben ou zaman tasarmlarm izerken, acaba bu Ellsworth
Toohey'nin iyi diyecei bir ey mi, diye dnmmdr. izimimi
sizin gznzle grmeye almmdr. Ben ... hep ..." Toohcy dikkatle
dinliyor, izliyordu. "Sizinle tanmay her zaman istedim, nk siz
ok derin dnen bir kimsesiniz ve kltrel adan son derece ...."
Toohey anlayl, ama biraz sabrsz bir sesle konutu. Son cmle
sylenirken, ilgisi snp bitmiti. "Bak, brak bunlar. Nankr gzkmek istemem, ama bu tr eyleri bir kenara brakalm, olmaz m?
Belki sana doal bir ey gibi gelmeyebilir, ama kiisel vgler dinlemekten gerekten holanmam."
Keating iinden, kendisini rahatlatann Toohey'nin gzleri olduuna
karar vermiti. Bu gzlerde yle byk bir anlay ve yle ayrmsz bir
iyilik vard ki ... Yo, amma da yanl bir kelime semiti. yle snrsz
bir iyilik vard ki! nsan ondan hibir ey saklayamazm gibi hissediyordu kendini. Ama zaten saklamak gereksizdi, nk bu adam her eyi
balard. Keating mrnde itham etmekten bu kadar uzak gzler
grmemiti hi.
"Ama, Bay Toohey," diye mrldand. "Benim istediim."
"Yazdm yaz iin bana teekkr etmek istedin." Toohey sklm
gibi bir ifadeye brnd. "Ben de bunu yapmayasn diye urap duruyorum. Brak da baaraym, olmaz m? Bana teekkr etmen iin

340/1067

hibir neden yok. Eer hakknda yazdklarm hak etmisen, o zaman


teekkr edilecek olan sensin, ben deilim. yle deil mi?"
"Ama esas beni sevindiren, sizin hakkmda ..."
"Byk mimar diye dnmem mi? Ama herhalde bunu zaten biliyordun, evladm. Yoksa pek de emin deil miydin? Hibir zaman tam
emin olamam mydn?"
"ey, ben..."
Yalnzca bir saniyelik bir sessizlikti. Ama Keating'e, Toohey'nin duymak istedii ey de o ksa sessizlikmi gibi geldi. Toohey lafn gerisini
beklemedi, kendisine cevabn tm verilmi gibi, kendisi de ald cevaba sevinmi gibi konumaya balad.
"Cosmo-Slotnick Binas'na gelince, onun olaanst bir baar
olduunu kim inkr edebilir? Biliyor musun, plan beni ok etkiledi.
Son derece zeki bir plan. Harika bir plan. Rastlanmadk bir ey. Daha
nceki almalarnda gzlemlediklerimden ok farkl. Deil mi?"
"Tabii," dedi Keating. Sesi ilk defa olarak duru ve sertti. "Bundaki
sorunlar, daha nce yaptm ilerdekilerden farklyd, o yzden ben
de bu sorunlar zebilecek cevaplar zerinde younlatm."
"Tabii," dedi Tooley anlayl bir sesle. "ok gzel bir alma.
Ondan gurur duymalsn."
Kcating. Tooley'nin gzbebeklerinin, gzlk camlarnn tam ortasnda olduunu, dosdoru kendi gzbebeklerine dikildiini fark etti;
birdenbire, Cosmo-Slotnick'in plann kendi kendine yapmam
olduunu Toohey'nin bildiini anlad. Bu onu korkutmad. Onu esas
korkutan ey, Toohcy'nin gzlerinde onaylayan baklar grm
olmasyd.
Toohey, "Eer mutlaka," diye sze balad. Sesi bal gibi tatlyd.
Sanki ikisi bir komplonun yeleriymi de, bundan byle aralarnda
baz kelimeler zel ifreli anlamlar tayacakm gibi konuuyordu.
"Bana kar bir ... yo, minnet deil, minnet ok utan verici bir kelime

341/1067

... ama, takdir duymak istiyorsan, o zaman tasarmladn binann


sembolik anlamlarn anlayp kelimelerle ifade ettiim iin duyabilirsin. Sen nasl ayn eyi talarla ifade etmisen, ben de kelimelerle.
nk tabii sen basit bir ta iisi deilsin, sen bir ta dnrsn."
"Evet," dedi Keating. "Binay tasarmlarken benim soyut tema
olarak setiim ey de buydu. Byk kitleler ve kltr iekleri. Gerek
kltrn basit insanlardan fkrdna her zaman inanmmdr. Ama
binlerinin beni anlayaca konusunda pek umudum yoktu."
Toohey glmsedi. nce dudaklar birbirinden ayrld, dileri gzkt. Keating'e bakmyor, kendi eline bakyordu. Uzun, ince, duygulu bir
el. Konser piyanistlerinin elleri gibi. O el, masann zerindeki bir
kd kprdatt. Sonra Toohey konutu: "Belki de bizler ruhsal
kardeleriz, Keating. nsan ruhu. Hayatta bir tek onun nemi var.
Keating'e bakmyor, daha arkalara bakyor gibiydi. Gzlk camlar
Keating'in yznn biraz yukarsnda bir noktaya ykselmiti.
Keating, kendisinin o yazy okuyuncaya kadar hibir soyut fikir
falan dnmediini de Toohey'nin bildiini anlad. Dahas da vard.
Toohey bunu da onaylyordu. Gzlk camlar kprdayp yeniden
Keating'in yzne doru indiinde, gzler bir sevecenlikle yumuamt. ok souk ve ok gerek bir sevecenlik. Keating birden,
odann duvarlar stne stne geliyormu gibi hissetti. O duvarlar
sktryordu onu. Korkun bir samimiyete itiyordu. Toohey'le samimi
olmaya deil... bilinmeyen bir sululuk duygusuyla yakn olmaya. Ayaa frlayp kamak geldi iinden. Ama olduu yerde oturdu. Az
biraz almt.
Kendisini neyin drttn anlayamadan, o salt sessizliin iinde
kendi sesinin konutuunu duydu: "Ayrca dn o adamn kurunundan kurtulduunuza ok sevindiimi de sylemek istiyordum.
Bay Toohey."
"Aa! ... Eh, teekkrler. O olay, ha? Eh. onun cann skmasna izin
verme. Hayatta tannm kimse olmak karlnda denen kk bir
ceza o."

342/1067

"Mallory'yi hibir zaman sevmedim. Garip bir insan. Fazla gergin.


yle gergin insanlardan holanmam. Eserlerini de hi sevmemitim."
"Bir tehirci, o kadar. Fazla bir deeri yok."
"Onu denemek benim fikrim deildi tabii. Bay Slotnick'in fikriydi.
Fors, anlarsnz. Ama Bay Slotnick de sonunda saduyuyu seti."
"Mallory hi sana benim admdan sz etti mi?"
"Hayr, hibir zaman."
"Onunla hi karlamadm bile, biliyorsun. Daha nce mrmde
grmemitim. Neden yapt bunu?"
Bu sefer Keating'in yznde grd anlam karsnda hareketsiz
oturma sras Toohey'ye gelmiti. Toohey ilk defa olarak dikkat
kesilmi, zgveni sarslm durumdayd. te bu, diye dnd Keating: Aralarndaki ba buydu. Korkuydu bu ba. Aslnda ondan ok
daha fazlas vard, ama hepsine verilebilecek tek isim korkuydu.
Birdenbire, Toohey'i tand herkesten daha ok sevdiine karar
verdi.
Parlak bir sesle konuurken, syleyecei sradan eylerin konuyu
kapatacan umdu: "Eh, bilirsiniz byle eyleri," dedi. "Mallory
yeteneksiz biri ve bunun da farknda. Hncn sizden karmaya
kalkt, nk sizi bykln ve yetenein simgesi olarak grd."
Ama karsndaki yzn glmsemesini beklerken, Toohey'nin
kendisine ani bir bak ynelttiini grd. Bak deil, floroskoptu bu.
O bakn kemiklerine kadar ilediini hissetti. Derken Toohey'nin
yz katlat, kendini toplad. Keating o zaman, Toohey'nin bir yerlerden bir rahatlama nedeni bulmu olduunu anlad. Ya Keating'in
kemiklerinin iinde, ya akn yznde beliren bir cahillik iareti,
Toohey'e yeni batan gven vermiti. Toohey yavaa, garip bir sesle
konutu:
"Seninle ben ok iyi dost olacaz, Peter."
Keating bir an sustu, sonra kendini toplayp abucak cevap verdi

343/1067

"Ah, umarm yle olur, Bay Toohey!"


"ff, Peter! Herhalde o kadar da yal saylmam. Annemle babam
bana 'Ellsworth' diye bir isim vermiler."
"Peki ... Ellsworth."
"Hah, bu daha iyi. Aslnda adma bir itirazm yok. Milletin yllardr
iin iin, hatta uluorta bana yaktrd baz sfatlarla karlatrlnca,
iyi bile saylr. Neyse. Bir iltifat bu olay. nsan dman edinmeye
balad m, tehlikeli olmak gereken yerde tehlikeli olmaya baladn
anlyor. Baz eyleri ykmak gerek... yoksa onlar bizi ykar. Seninle sk
sk greceiz, Peter." Sesi artk yumuak ve kendinden emindi. Bir
karan denemi, baarl bulmutu. Keating'in artk kendisini hi
artamayacandan emindi. "rnein ben bir sredir, birka gen
mimar bir araya toplamay dnyorum. yle ok gen mimar
tanyorum ki! zel kk bir kurum gibi. Fikirlerini paylasnlar, bir
ibirlii ruhu gelitirsinler, gerekirse meslein yarar iin ortak bir
eylem izgisi benimsesinler. Amerikan Mimarlar Dernei gibi kasnt
bir kurum deil. Bir Genler Grubu. lgi duyar miydin?"
"Elbette! Bakan siz mi olacaksnz?"
"Yok canm, daha neler. Ben hibir zaman, hibir eyin bakan olmadm, Peter. Unvanlardan nefret ederim. Yo, hayr. Bana sanki sen
uygun bir bakan olabilirsin gibi gelmiti. Aklna daha iyi biri geliyor
mu?"
"Ben mi?"
"Sen, Peter. Canm, bu henz yalnzca bir proje. Kesin bir durum
yok. Arasra kafamda indirip kaldrdm bir fikir. Baka zaman
konuuruz bunu. Senin yapman istediim baka bir ey var... aslnda
seninle tanmak istememin nedeni de oydu."
"Tabii, Bay Too ... Tabii, Ellsworth. Senin iin herhangi bir ey
yapabilirsem ..."
"Benim iin deil. Lois Cook'u tanr msn?"

344/1067

"Lois...ne?"
"Cook. Tanmyorsun. Ama tanyacaksn. Goethe'den bu yana gelmi
gemi en byk edebi dehadr o gen kadn. Eserlerini okumak
zorundasn, Peter. Bunu yalnz ayrm yapmasn bilen zihinler iin art
koabilirim, herkese sylemem. Aka gzken eyleri tercih eden
orta snf insanlarnn o kadar yukarsnda ki! Bir ev yapmak istiyor.
Bowery'de kk, zel bir konut. Evet, Bowery'de. Bu da tam Lois'in
dnecei bir ey. Benden bir mimar nermemi istedi. Lois gibi birini
anlayabilmek iin senin gibi biri gerekir bence. Ona senin adn
vereceim ... tabii byle kk, ama yine de pahal bir konuta ilgi
duyarsan."
"Tabii duyarm! ok iyisin, Ellsworth! Biliyor musun, notunu okuduumda, demin benden bir ey yapmam istediinde, gerekten bir
ey isteyeceksin sanmtm. Hani, ben senin srtn svazlayaym, sen
de benim srtm svazla trnden. Ama sen kalkm ..."
"Sevgili Peter, ne kadar safsn!"
"Ah, herhalde hi sylememeliydim bunu! zr dilerim. Sizi gcendirmek istemedim, ben ..."
"Ziyan yok. Beni daha iyi tanmay renmen gerek. Kulaa garip
gelse bile, kiinin insan kardelerine tmyle karsz bir ilgi duymas
mmkndr, Peter."
Sonra Lois Cook'dan, onun baslm eserinden konutular. "Roman m? Yoo, tam da roman saylamaz, Peter. Hayr, hikyeler
koleksiyonu da deil ... yle ite, tam Lois Cook. Tmyle yeni tr bir
edebiyat." Ayrca Lois'ye ailesinde birbirini izleyen baarl tccarlardan kalan miras, yaptrmay istedii evi de konutular.
En sonunda Toohey, Keatmg'i geirmek zere kalktnda (Keating
bu arada adamn ufack ayaklar zerinde ne kadar dik durduuna da
dikkat etme frsat bulmutu), Toohey birdenbire baka bir konuya
geti:

345/1067

"Bu arada, bana sanki aramzdaki kiisel bir balanty da hatrlamam gerekiyormu gibi geliyor ama ne olduunu bir trl hatrlayamyorum ... Ha, evet, tabii. Yeenim. Kk Catherine."
Keating yznn gerginletiini hissetti. Bu konunun tartlmasna
izin vermemesi gerektiini biliyordu. Ama itiraz etmek yerine, ekingen bir tavrla glmsedi.
"Anladma gre onunla nianlymsn, yle mi?"
"Evet."
"ok ho," dedi Toohey. "Pek ok ho. Dayn olmak zevkli olacak.
Onu ok mu seviyorsun?"
"Evet," dedi Keating. "ok."
Sesinde vurgu olmay, cevab ciddi gsteriyordu. Keating'in benliinde itenlik ve nem, tayan ilk parack, Toohey'nin nne serilmi bulunuyordu.
"Ne gzel!" dedi Toohey. "Genlik ak. lkbahar, akam serinlikleri,
dkknlarda ikolatalar, kutusu bir dolar yirmi be sentten. Tanrlarn
ve filmlerin malzemesi ... Yo, onaylyorum tabii, Peter. Bence pek
gzel. Catherine'den daha iyisini seemezdin. Dnyann kaybettii tr
kadnlardan biri. nk dnyada yle ok sorun, yle ok byklk
frsat var ki ... Evet, kaybolan kadn tipi; nk hem masum, hem
tatl, hem gzel, hem de kansz."
Keating, "Eer siz imdi ..." diye sze balayacak oldu, ama Toohey
prltl bir anlayla glmsedi.
"ff, Peter, tabii anlyorum. Onaylyorum da. Gereki bir insanm
ben. nsanolu her zaman kendini salak durumuna drmekte direnmitir. Hadi hadi, mizah anlaymz kaybetmeyelim. Mizah anlayndan kutsal ey yoktur. Ama ben yine de Tristan ve Isolde'un
hikyesini ok sevmiimdir. Anlatlm hikyelerin en gzeli odur.
Miki'yle Mini Fare'nin dnda."

4
"Di fras enede di fras fra fra di ene kpk kpkten
kubbe Roma Kubbesi eve dn ev ene Roma Kubbesi di di fras di
krdan krdan gibi ince sezdirmeden yankesici keser bier ..."
Peter Keating gzlerini kst. Gzleri uzun mesafeye abucak odaklanamad. Ama kitab elinden brakt. nce, siyah bir kitapt. zerinde
krmz harflerle "Bulutlar ve allar-Yazan: Lois Cook" yazs okunuyordu. mizin iinde, bu kitapta Bayan Cook'un dnya yolculuklaryla
ilgili anlarnn sunulduu anlatlyordu.
Keating iinde bir scaklk ve rahatlk duygusuyla arkasna yasland.
Sevmiti bu kitab. Pazar sabah kahvaltsnn tekdzelii bu sayede
derin bir ruhsal tecrbeye dnmt. Derin olduundan emindi,
nk anlayamyordu.
Pcter Keating, soyut kavramlar gelitirme ihtiyacm hibir zaman
hissetmemiti. Ama onun yerine geebilecek, ilerlii olan bir baka
ilke bulmutu: Ulalabilen bir ey, fazla yksek deil demektir;
mantksal aklamas bulunabiliyorsa, fazla byk deil demektir; dibi
grnyorsa, fazla derin deil demektir. Onun ilkesi bu olmutu her
zaman. Sesle ifade edilmese de, hi sorgulamamt bunlar. Bylelikle
uzanp ulamak, mantk yrtmek ve grmek zahmetlerinden kurtulmu oluyor; byle eylere kalkanlar da hor grmek keyifli bir duygu
veriyordu. Byle olunca, Lois Cook'un kitabndan zevk alabilmiti.
Soyutluklara, derin eylere, ideallere cevap verebilme yeteneini fark
etmek, kendini yce hissetmesine yol ayordu. Toohey ona, "yle
ite," demiti. "Ses gibi sesler, kelimelerin kelime olarak iiri, sluba
bakaldr saylabilecek bir slup. Ama bunu ancak en ince ruhlar takdir edebilir, Peter." Keating arkadalarna bu kitaptan sz edebileceine karar verdi. Eer onlar anlamazsa, kendisinin onlardan stn
olduunu renmi olurdu. yle ite, "stnlk Olarak stnlk" ...
Aklama isteyenlere yasak. Baylmt bu kitaba.
Bir dilim kzarm ekmek daha ald. Annesinin masann ucuna
brakt pazar gazetelerini grd. Kendini yeterince gl hissettii

347/1067

bir and bu an. i gizli bir ruhsal grkemle doluydu. O gazetelerdeki


dnyayla yzleebilirdi. Rotogravr blmn ekip ald. Birden
durdu. Bir izimin basks vard karsnda: Howard Roark'un "Enright
Evi."
Altyazya ya da izimin kesindeki kara imzaya bakmak zorunda
deildi. Bu binay baka hi kimsenin tasarmlayamayacan biliyor,
izim slubunu tanyordu. Bir yandan dingin, bir yandan iddet dolu
izgiler. Kurunkalemin izleri, kdn zerinde yksek gerilim hatlar
gibi. Bakarken ince ve masum, ama el srmeye gelmez. Dou Nehrinin
kenarndaki geni alana ina edilecekti. lk bakta onu bir bina olarak
deil de, ykselen bir kaya kristali kitlesi olarak grd. zgr ve fantastik bir kabar bir arada tutan tek bir matematik dzen vard. Dz
izgiler, temiz alar, uzayn bakla kesilmesini andrd halde yine
de kuyumcu ustalyla ilenmi gibi narin bir formasyonlar uyumu.
Biimlerin inanlmaz eitlilii. Her biri ayr ve hi tekrarlanmam,
ama bir sonrakine yol aan ve btnle birleen trde. Gelecekte
burada oturacak insanlara, kp biiminde kafesler yn iinden bir
tane kp biiminde kafes verilecek deildi. Her birinin kendi ayr evi
olacak, bu ev dier evlere, kayann yamacna tutunmu tek bir kristal
gibi tutunacakt.
Keating izime bakt. Enright Evi'nin yapm iin Hotvard Roark'un
seildiini uzun zamandr biliyordu. Gazetelerde Roark'un adn birka
kere grmt. Pek dc fazla deil ama. Btn bu yazlarda sylenen
uydu: "Bay Enright'n bilinmez bir nedenle setii gen bir mimar.
Herhalde ilgin bir gen mimar." Bu fotorafn altyazs, inaata hemen balanacan sylyordu. Keating gazeteyi elinden atarken, eee,
ne olmu, diye dnd. Gazete siyahl krmzl kitabn yanna dt.
Ban eip her ikisine bakt Keating. Bir bakma, sanki Lois Cook,
kendisinin Howard Roark'a kar savunmasym gibi hissetti.
Annesi arkasndan, "Nedir o. Peter?" diye sordu.
Keating gazeteyi omzunun zerinden arkaya uzatt. Ama bir saniye
sonra gazete tekrar omzunu ap masaya dt.

348/1067

"Ya," dedi Bayan Keating. Omuz silkti. "Hh ..."


Olunun yannda duruyordu. pekli elbisesi vcuduna fazla sk
oturmu, korsesinin sertliini belli ediyordu. Boynuna takt inenin
ufack talar, hepsinin gerek prlanta olduunu belli etmekteydi. Yeni
tandklar ev gibiydi annesi de. Dikkati ekecek kadar pahal. Dairenin dekorasyonu, Keating'in kendisi iin yapt ilk profesyonel iti.
Orta Victoria Dneminin yeni tarznda denmiti. Muhafazakr ve
grkemliydi. Salondaki minenin zerinde kocaman, eski bir yalboya aslyd. Keating'in dedelerinden biri deildi ama yleymi gibi
grnyordu.
"Peter, tatlm, pazar sabah sana acele et demek istemiyorum ama
giyinme zamann gelmedi mi? Benim hemen kmam gerek. Arkamdan saati unutup ge kalman istemiyorum. Bay Toohey'nin seni evine
davet etmesi ok byk nezaket!"
"Evet, Anne."
"nl konuklar olacak m?"
"Hayr. Konuk yok. Ama bir kii daha olacak orada. nl deil." Annesi ona beklenti dolu baklarla bakt. Keating, "Katie orada olacak,"
diye aklad.
Bu isini annesi zerinde hibir etki yapmama benziyordu. Son
zamanlarda annesine garip bir gven gelmiti. Bir ya tabakas gibi
sarmt o gven onu. Bu mesele o tabakay delip geemez olmutu.
"Aile ay," diye steledi Keating. "Kendisi yle syledi."
"ok byk nezaket gstermi. Bay Toohey'nin zeki bir insan
olduundan eminim."
"Evet, Anne."
Keating sabrszlkla yerinden kalkt, odasna yrd. Catherine'le
daysnn yeni tand apartotel dairesine Keating ilk defa gidiyordu.
Daireye pek dikkat etmedi. Basit, ok temiz, k ama mtevaz bir yer
olduunu grd, o kadar. Pek ok kitap ve pek az resim vard burada.
Ama her biri otantik ve pahalyd. nsan zaten Ellsworth Toohey'nin

349/1067

evini hibir zaman hatrlayamaz, ancak ev sahibini hatrlayabilirdi. Bu


pazar le sonrasnda ev sahibi koyu renk bir elbise giymiti; niforma
gibi ciddi. Ayaklarnda kenarlarna krmz erit geirilmi, siyah, deri
terlikler vard. O terlikler sanki elbisenin ciddi zerafetiyle alay ediyor,
ama bir yandan da o zerafeti iddial bir biimde tamamlyordu. Toohey
geni, alak bir kanepede oturmaktayd. Yznde zenilmi bir yumuaklk ifadesi vard. O kadar zenilmi ki, Keating'le Catherine zaman zaman kendilerini nemsiz sabun kpkleri gibi hissettiler.
Keating, Catlerine'in koltuun ucuna iliir gibi oturmasndan hi
holanmamt. Srt kamburlam, bacaklar rahatsz biimde
birbirine bitimiti kzn. Peter iinden, keke ayn tayyr nc k
da giymese, diye dnyordu. Ama giyiyordu Catherine. Gzlerini
halnn zerindeki bir noktadan aylmyordu. Keating'e pek seyrek
olarak bakyordu. Daysna hi bakmyordu. Daysndan sz ederken
her zaman sergiledii o neeli hayranl Keating bu sefer hi gremiyordu. Oysa onun yanndayken bunu daha ok belli etmesini
beklemiti. Catherine'de ar ve renksiz bir nitelik vard. Ayrca kz ok
yorgundu.
Toohey'nin ua ay tepsisini getirdi.
Toohey, Catherine'e, "Sen fincanlara koyarsn ltfen, deil mi canm?" diye sordu. "Ah, leden sonra iilen ay gibisi yoktur. ngiltere
mparatorluu kt zaman tarihiler onlarn uygarla iki byk
katks olduunu syleyecekler. Biri bu ay treni, kincisi de hafiye
romanlar. Catherine, tatlm, o aydanln sapma, baltaya sarlr gibi
sarlmak zorunda msn? Ama ziyan yok, pek sevimli gzkyor.
Aslnda Peter'le ben seni bunlar iin seviyoruz. Desler kadar zarif
olsaydn, sevemezdik. Kim ister desi bu zamanda?"
Catherine aylar doldurdu, birazn masann camna dkt. Daha
nce byle bir eyi hibir zaman yapmamt.
Toohey incecik fincan nemsemeksizin denge durumunda tutarak,
"kinizi bir arada grmek istedim," dedi. "Sama bir kapris tabii, deil
mi? Aslnda bugnn hibir nemi yok. Ama ben zaman zaman byle

350/1067

sama ve duygusal olurum. Herkes gibi. Seiminden tr seni kutlarm Catherine. Sana zr borluyum. Bu kadar zevk sahibi olacan
beklemiyordum. Peter'le ikiniz ok iyi bir ift oluturacaksnz. Ona
ok yardmc olacaksn. Ona buday niastas piireceksin, mendillerini ykayacaksn, ocuklarn douracaksn, ama tabii ocuklar er ge
kzamk karacak, o da ok can skc bir ey."
Keating kaygyla, "Ama yine de onaylyorsunuz, deil mi?" diye
sordu.
"Onaylamak m? Neyi, Peter?"
"Evlenmemizi... sonunda."
"Ne gereksiz bir soru, Peter! Tabii onaylyorum. Ama yle gensiniz
ki! Genler byledir. Hi yoktan dert karrlar. Sanki bu konunun
onaylanmayacak nemli bir yan varm gibi sordun."
Keating kendini savunurcasna, "Biz Katie'yle yedi yl nce tantk,"
dedi.
"lk grte ak tabii, deil mi?"
"Evet." Keating kendini gln ettiini hissediyordu.
Toohey, "Herhalde ilkbahard," dedi. "Genellikle yle olur. Karanlk
bir sinema salonu vardr, iki kii dnyadan kopup gitmitir, elleri
birbirine kenetlenmitir ... Oysa eller ok uzun sre tutulduunda
terler, deil mi? Ama k olmak yine de ok gzel bir ey. Anlatlm
hikyelerin en tatls ve en acs. Ban evirme yle, Catherine. Mizah
anlaymz kaybetmeye asla izin vermemeliyiz."
Glmsedi. Glmsemesindeki iyi ifade, her iki genci de sarverdi.
Bu yle yce bir iyilikti ki, aklarm bunun karsnda ufack ve kt
bir ey gibi hissettiler. Bu kadar merhamet yaratabilen bir ey, ancak
hakir grlebilecek bir ey olabilirdi. Toohey sordu:
"Bu arada, Peter, ne zaman evlenmeyi dnyorsunuz?"
"ey ... aslnda kesin bir tarih kararlatrmadk. Olup bitenleri biliyorsunuz. Benim bamdan geenler falan. imdi de Katie'nin ii var."

351/1067

Birden sesi sertleti, nk Katie'nin almas onu hi nedensiz sinirlendiriyordu. "Evlendiimizde Katie almaktan vazgemek zorunda.
Ben yle bir eyi onaylamyorum."
"Tabii ki," dedi Toohey. "Ben de onaylamazdm ... eer Catherine bu
kadar sevmeseydi."
Catherine, Clifford Gmen Evi'nde gndz yuvas bakm grevlisi
olarak alyordu. Gmen mahallesine daysyla birlikte sk sk gitmekteydi, nk days orada ekonomi dersleri veriyordu. Blgeye ilgi
duymaya da o yzden balamt.
Birdenbire heyecanla, "Ama ok seviyorum!" diye patlad. "Sen
neden karsn, anlayamyorum, Peter!" Sesinde kk bir hainlik
vard. Meydan okuyan, tatsz bir ton. "mrmde hibir eyden bu
kadar zevk almamtm. aresiz ve mutsuz insanlara yardm etmek. Bu
sabah yine gittim oraya. Mecbur deildim, ama istedim gitmeyi. Sonra
eve yetiebilmek iin yle ok komam gerekti ki, stm deitirmeye
vaktim kalmad. Ama hi nemi yok. Benim nasl grndm kimin
umurunda? Hem ..." Sesindeki sertlik gitmiti. Hevesle ve hzl hzl
konuuyordu. "Ellsworth Day, bir dn! Kk Billy Hansen'in
anjini vard. Billy'yi hatrlyor musun? Hemire de orada yoktu.
Boazna argerol srmek zorunda kaldm zavallnn! Azn
atrdmda korkun mukus kmeleri grnyordu!"
Sesi prl prld. Sanki byk bir gzellikten sz ediyordu. Daysna
bakt. Keating bekledii efkati ilk defa grd o gzlerde. Catherine
iini anlatmay srdrd. ocuklardan, blgenin gmen halkndan
sz etti. Toohey ciddi ciddi dinliyordu. Hibir ey sylemedi. Yine de,
gzlerindeki o drst dikkat, yzn deitirmiti. Alayc neesi yok
olmu gibiydi. Kendi dn unutmu, ciddilemiti. ok ciddiydi
hatta. Catherine'in tabann bo olduunu grnce ona sandvi tepsisini uzatt. Bu basit hareketi her naslsa zarif bir sayg gibi gstermeyi de baard.
Keating sabrszlk iinde onun bir anlna susmasn bekliyordu.

352/1067

Konuyu deitirmek niyetindeydi. Odann evresine baknd, pazar


gazetelerini grd. Bu soruyu uzun sredir sormak istiyordu. ll
bir sesle sordu:
"Ellsworth ... .Roark hakknda ne dnyorsun?"
"Roark mu? Roark mu?" diye sordu Toohey. "Roark da kim?"
Soruyu soruundaki ar masum, ar haval sese bir de sona
ekledii kmseyici soru iareti katlnca, Keating bu adamn Roark
adn ok iyi bildiini anlad. nsan bir konuyu hi bilmiyorsa,
bilmediini bu kadar vurgulamazd. Keating aklad:
"Howard Roark. Biliyorsun, mimar. Enright Evi'ni yapan."
"Ha! Ha, evet, sonunda birisi yapyor o Enright Evini, deil mi?"
"Bugnk Chronicle'da fotoraf var."
"yle mi? Chroniclea bir gz atmtm."
"Eee? Nasl buldun o binay?"
"nemli bir ey olsa hatrlardm."
"Tabii!" Keating'in azndan kan heceler dans ediyordu. Soluu
her birini geerken yakalyormu gibiydi. "Korkun, lgn bir ey! Hi
grmek istemeyecein trden bir ey!"
Birden kendini selamete ermi hissetti. Sanki mr boyunca irsi bir
hastal olduuna inanmt da, u anda dnyann en byk uzman
doktoru ona salam olduunu sylemiti. Glmek istiyordu can.
Mutlu mutlu, aptalca, gurursuzca glmek istiyordu. Konumak geliyordu iinden.
"Howard benim arkadamdr," dedi mutlu bir sesle.
"Arkadan m? Onu tanyor musun?"
"Hem de nasl tanyorum! Birlikte okula gittik ikimiz ... Stanton'a.
Hatta yl boyunca bizim evimizde oturdu. Size amarlarnn rengini de syleyebilirim, duunu nasl yaptn da. ok iyi tanrm onu!

353/1067

"Stanton'da sizin evde mi kald?" diye tekrarlad Toohey. Sesinde


hesapl bir merak vard. Heceler azndan kk, kuru ve kesin kyordu. Kibrit plerinin krl gibi.
ok garip, diye dnd Keating. Toohey ona Howard Roark
hakknda bir yn soru soruyordu. Ama sorularn bir anlam yoktu.
Binalarla, mimarlkla falan hi ilgili deildi bu sorular. Amasz, kiisel
sorulard. Adn duymad biri hakknda byle sorular sormas ok
garipti.
"Sk sk gler mi?"
"Pek seyrek."
"Mutlu grnr m?"
"Asla."
"Stanton'da ok arkada var myd?"
"Hibir zaman, hibir yerde arkada olmamtr."
"ocuklar onu sevmezler itliydi?"
"Onu hi kimse sevemez."
"Neden?"
"Kendisini sevmeniz bir kstahlk olurmu gibi davranr."
"Gezmeye kar, ier, elenir miydi?"
"Hibir zaman."
"Paray sever mi?"
"Hayr."
"Beenilmekten holanr m?"
"Hayr."
"Tanrya inanr m?"
"Hayr.
"Konukan mdr?"

354/1067

"ok az konuur."
"Bakalar kendisiyle fikirlerini tartrken dinler mi?"
"Dinler. Keke dinlemese."
"Neden?"
"Daha az hakaret saylr. Ne demek istediimi anlyor musun, bilmem. Biri seni yle dinlerse, sylediklerinin onun gznde hibir eyi
deitirmediini anlarsn."
"Mimar olmay her zaman m istemi?"
"Aslnda..."
"Ne oluyorsun. Peter?"
"Hi. Birden aklma geldi. Kendime onun hakknda bu soruyu hi
sormamtm. Garip olan o zaten. Onun hakknda byle bir soru sorulamaz. Mimarlk konusunda bir manyaktr o. Konu onun gznde
yle byk anlam tayor ki, insani perspektifini tmden kaybetmi.
Kendisiyle ilgili olarak zerre kadar mizah anlay yok. te ana mizah
duygusundan yoksun bir adam, Ellsworth. Mimar olmak istemese ne
olmak isterdi... bunu ona soramazsn bile."
"Soramazsn" dedi Toohey. "Ama mimar olamasa ne olurdu, onu
sorarsn."
"Cesetleri ineyip gemeye hazr olurdu. Kiminki olursa olsun.
Hepimizinkini. Ama yine de mimar olurdu."
Toohey peetesini katlad, dizinin zerinde kolal, minik bir kare
oluturdu. ok dikkatle katlyordu. Dzgn biimde. Her katlaytan
sonra, trnayla kat yerini dzeltip yasslatyor, keskin bir iz
olumasn salyordu.
"Sana szn ettiim o Gen Mimarlar Grubu'nu hatrlyor musun,
Peter?" diye sordu. "Yaknda ilk toplant iin hazrlklara balyorum.
yelerimizin ouyla konutum. Senin bakanlk ihtimalin iin neler
sylediklerini duysan, iltifat sayardn."

355/1067

Yarm saat kadar daha keyifle konutular. Keating gitmek zere


kalktnda, Toohey:
"Ha, evet, senden Lois Cook'a sz ettim," dedi. "Yaknda seni
arayacak."
"ok teekkr ederim, Ellsworth. Aklma gelmiken, Bulutlar ve
allar' okuyorum."
"Eee?"
"Ah, harika bir ey. Biliyor musun, Ellsworth, bu ... bu kitap insann
eskisine gre yle farkl dnmesine yol ayor ki!".
"Evet," dedi Toohey. "yle, deil mi?"
Pencerede durmu, souk, parlak le sonrasnn son klarna
bakyordu. Sonra dnd:
"ok gzel bir gn," dedi. "Herhalde yln son gzel gn.
Catherine'i bir yrye gtrsene, Peter."
Catherine hevesle, "Ah, ne iyi olurdu!" dedi.
Toohey, "Haydi yleyse," diye neeyle glmsedi. "Ne oluyoruz,
Catherine? Benim iznimi beklemek zorunda msn yani?"
Birlikte ktklarnda, sokaklarn son klar altndaki souunda
ilerlemeye baladklarnda, Keating, Catherine'in kendisi iin tad
anlamla yeniden bilinlenmeye balad. Bu garip duyguyu, evrede
bakalar varken srdremiyordu. Eliyle onun elini kavrad. Catherine
elini ekti, eldivenini kard, sonra parmaklarn onunkiyle kenetledi.
Keating o anda, uzun sre el tutuulduunda ellerin gerekten
terlediini dnd. Can skld, admlarn hzlandrd. Miki ile Mini
Fare gibi yryoruz, dedi kendi kendine. Herhalde gelip geenlerin
gzne ok komik grnyorlard. Kendini bu dncelerden kurtarmak iin eilip Catherine'in yzne bakt. O dosdoru karya, altn
rengi klara bakyordu. Keating onun narin profilini, dudann
kesindeki glmseme izgisini grd. Sessiz mutluluun
glmsemesi. Ama gz kapandaki solgunluu da fark etti, acaba gerekten anemik mi, kan azl m var onda, diye dnd.

356/1067

Lois Cook kendi evinin salonunda, yere oturmutu. Trkler gibi


bada kurmu olduu iin kocaman plak dizleri pek gze arpyordu. Gri oraplarn birer lastikle diz altlarna kvrm, bir de pembe
ort giymiti. Peter Keating, meneke rengi ezlongun kenarna ilimi
durumdayd. Daha nce hibir mteriyle ilk bulumasnda kendini bu
kadar rahatsz hissetmemiti.
Lois Cook otuz yedi yandayd. Gerek zel sohbetlerde, gerekse
kendisiyle yaplan rportajlarda, srarla altm drt yanda olduunu
sylyordu. Bu sz artk bir espri haline gelmi, nl adnn evresinde bir ebedi genlik imgesi oluturmaya balamt. Uzun boylu,
kupkuru, dar omuzlu, geni kalal bir kadnd. Uzun, solgun bir yz
vard. Gzleri birbirine yaknd. Salar kulaklarnn yanndan yal
tutamlar halinde sarkyordu. Trnaklar krk krkt. nsan rahatsz
edecek kadar bakmsz grnyordu. Bunu byk bir zenle salamaktayd. Amac da kendilerine iyi bakanlarnkiyle aynyd.
Durmakszn konuuyor, bir yandan da kalalar zerinde ne
arkaya sallanyordu.
"Evet, Bowery'de. zel bir konut. Bowery'de bir kutsal yer. Arsa
zaten benim. stedim ve aldm. O kadar basit. Daha dorusu, aptal
avukatm ald oray bana. Avukatm bir tanmalsn. Halitoz'u var. Sen
bana kaa mal olacaksn, bilmiyorum, ama nemi yok. Para adi bir
ey. Lahana da adi bir ey. katl olmal, salonun taban ta
denmeli."
"Bayan Cook, Bulutlar ve allar' okudum. Ruhsal bir vahiy gelmi
gibi oldum. Tek banza baarmak istediklerinizi anlayabilen az
sayda insan arasna kendimi de katmama izin verirseniz ..."
"f, samalamay kes," dedi Lois Cook. Sonra ona gz krpt.
"Ama ben ciddiyim," dedi Keating fkeyle. "Bayldm kitabnza."
Kadnn cam sklm gibiydi.
"ok harclem," diye sylendi. "Herkes tarafndan anlalmakta i
yok."

357/1067

"Ama Bay Toohey dedi ki..."


"Ha, evet, Bay Toohey." Gzleri dikkat kesilmiti. Kstaha bir
sululuk yanstyordu. Eek akas yapm ocuklar gibi. "Bay Toohey.
Ben de Bay Toohey'nin ok ilgi duyduu bir Gen Yazarlar Grubunun
Bakan'ym."
"yle mi?" dedi Keating mutlu mutlu. Aralarndaki ilk dorudan
iletiim bu olmutu ite. "Ne kadar ilgin! Bay Toohey bir de Gen Mimarlar Grubu toplamaya alyor. Bakan olarak da beni dnme
nezaketini gsteriyor."
"Ya!" diye gz krpt kadn. "Bizden birisin, ha?"
"Kimden biri?"
Ne yaptnn farknda deildi, ama kadn bir adan hayal
krklna urattn anlyordu. Derken kadn glmeye balad. Oturmu Keating'e bakyor, yzne kar, bile bile glyordu. inde nee
bulunmayan, zerafetten uzak bir glle.
"Ne demeye," Keating kendini tuttu. "Ne oldu, Bayan Cook?"
"Aman Tanrm" dedi kadn. "Ne tatl ocuksun, ne de gzelsin!"
"Bay Toohey byk adamdr," dedi Keating fkeyle. "O benim ... mrmde grdm en soylu insan ve..."
"Ha, tabii. Bay Toohey harika bir insandr." Sesi bir garipti. inde
zerre kadar sayg yoktu. "En iyi dostum. Dnyann en harika adam.
Bir yanda dnya var, bir de Bay Toohey var. Hem ne de gzel kafiye
tutturuyor, baksana: Toohey, guuhey, huueyy. Ne olursa olsun, o bir
aziz. Ender gelir ylesi. Deha kadar ender. Ben dhiyim. Pencereleri
olmayan bir salon istiyorum. Hi penceresi olmasn. Planlan yaparken
bunu sakn unutma. Pencere yok, yeri ta, tavan da siyah. Elektrik de
olmasn. Evimde hi elektrik istemiyorum. Gaz lambalar olsun, o
kadar. Gaz lambalar, tepelerinde de bacalar. Kandil gibi. Thomas
Edison cehennemin dibine! O da kim oluyor zaten?"

358/1067

Keating'i esas rahatsz eden, kadnn szlerinden ok,


glmsemesiydi. Glmseme deildi bu. Dudaklarnn kelerini
yukarya doru eken kalc bir srtma ifadesiydi. Onu sinsi, kt bir
cin gibi gsteriyordu.
"Ha, Keating, evimin irkin olmasn istiyorum. Olaanst irkin.
New Yok'un en irkin evi benimki olsun istiyorum."
"En ... irkin mi, Bayan Cook?"
"Tatlm, gzellik yle harclem ki!"
"Evet, ama ... ama ben... ey, kendime byle bir ey yapmak iin
nasl izin vereceimi d ..."
"Keating, cesaretin nerede senin? Arasra yce bir jest yapamaz
msn? Hepsi gzellii elde etmek iin habire alyor, mcadele ediyor, ac ekiyor, birbirini gzellik asndan alt etmeye urayor. Biz
hepsini bir rpda geelim! Tanr oluverelim. irkin olalm."
Keating ii kabul etti. Birka hafta sonra, bu konunun verdii tedirginlik de geti. Yeni iinden nerede sz etse, herkes ona saygl bir
merak yneltiyordu. Lois Cook'un ad, onun ziyaret ettii salonlarda
ok iyi bilinmekteydi. Kitaplarnn ad sohbetlerde getiinde, konuan
aydnn tacnda birer mcevhermi gibi etki yapyordu. O kitaplarn
adn ananlarn sesi hep biraz meydan okur gibi kmaktayd. Sanki
konuan ok byk cesaret gsteriyormu gibi. Tatmin edici bir cesaretti bu. Hi dman yaratmyordu. Kitaplar fazla satmayan bir yazar
iin, dorusu Cook'un ad fazla nl ve fazla onurlu bir add. Entellerin ve isyanclarn bayraktar gibiydi. Ama Keating bu isyann neye
kar olduunu pek anlayamyordu. Nedense ... bilmemeyi istiyor
gibiydi.
Evi kadnn istedii gibi izdi. katlyd, cephesi yar mermer, yar
ptrl svayd, zerinde kt cin suratlar ve araba fenerleri vard.
Lunaparktan alnma bir yapy andryordu.
Keating'in bu izimi, Cosmo-Slotnick Binas dnda, dier tm eserlerinden daha ok dergi ve gazetede yaymland. Bir yorumcu yle

359/1067

diyordu: "Peter Keating yalnzca byk ve kasnt iadamlarn memnun eden zeki bir gen olmaktan teye gidiyor. Lois Cook gibi bir mteriyle, entelektel deneylere giriiyor." Toohey ise sz konusu evden,
"Kozmik bir aka," diye sz etti.
Keating'in zihninde garip bir duygu kalmt. Yedii bir eyin
aznda brakt tat gibi. Sevdii, nemli bir proje zerinde alrken,
birdenbire kabarveriyordu o duygu iinde. inden gurur duyduu anlarda kabaryordu. Onun nasl bir duygu olduunu tam bilemiyordu,
ama bir blmnn utanla ilgisi olduunun farkndayd.
Bir keresinde Ellsworth Toohey'e bunu itiraf etti. Toohey gld. "Bu
senin andan iyi, Peter. nsan kendini fazla nemli sayma yanlgsna
asla dmemeli. Kendimize mutlak kavramlar yklemenin bir gerei
yok."

5
Dominique, New York'a dnmt. Amasz dnmt, onun da tek
nedeni, taocana son gidiinden sonra oradaki evde gnden fazla
kalmaya dayanamayyd. Kentte olmak zorundayd. Ani bir gereklilikti bu. Kar konulmaz ve anlamsz. Kentten hibir ey bekledii
yoktu. Ama kendisini orada tutan sokaklarn, binalarn verdii duyguyu istiyordu. Sabahlar uyanp aalardan gelen o bouk trafik
grltsn duyduunda, o ses ona ok aalayc geliyor, nerede bulunduunu ve ne iin bulunduunu hatrlatyordu. ki kolunu yana
ap yanlardaki pervazlara dayayarak pencerede durduunda, kentin
bir parasn avucunda tutuyormu gibi oluyor, iki elinin arasndaki
camdan gzken btn sokaklar ve damlar onun oluyordu.
Sk sk uzun yrylere kmaya balamt. Elleri eski paltosunun
ceplerinde, yakas kalkk, hzl admlarla yryordu. Kendi kendine,
ona rastlamak gibi bir umudu olmadn sylemekteydi. Onu aramyordu. Ama darda, sokaklarda olmak zorundayd. Bombo, amasz,
saatlerce.
Kentin sokaklarndan her zaman nefret etmiti. Yan bandan akp
geen suratlara bakyordu. Korku duygusu bu suratlarn hepsini
birbirine benzetmekteydi. Ortak payda olarak korku. Kendilerinden,
bakalarndan, birbirlerinden korkmak.
Karlatklar herhangi birinin kutsal sayd ne varsa, hemen onun
zerine atlmaya hazr duruma gelmelerine yol aan korku. O
korkunun trn ve nedenini tanmlayamyordu. Ama varln her
zaman hissetmiti. Kendini temiz ve zgr tutabilmek iin bir tek
tutku edinmiti ... Hibir eye el srmemek. Onlarla sokaklarda
karlamak, nefretlerinin bir ktlk etmeye yetmeyiini seyretmek
houna gitmiti her zaman. Nedeni de, kendisinin onlara incinebilecek
bir zaaf sunmam olmasyd.

361/1067

Ama artk zgr deildi. Sokaklarda att her adm incitiyordu onu
artk. O kiiye balyd, o kii de kentin her tarafna balyd, isimsiz
bir ite alan isimsiz bir iiydi. Bu kalabalklarn arasnda kaybolmu, onlarn hepsine baml, hepsi tarafndan incitilebilecek durumda, btn kentin paylat biriydi. Onun herkes tarafndan kullanlan kaldrmlarda yrmesi fikrinden nefret ediyordu. Bir satcnn
tezgh stnden ona bir paket sigara uzat fikrinden nefret ediyordu.
Metroda ona dokunan dirseklerden nefret ediyordu. Bu yrylerden
sonra evine dndnde tir tir titrer durumdayd. Ertesi gn yine
kyordu sokaa.
Tatil sresi sona erdiinde, istifasn vermek zere Banner'a gitti. i
de, yazd ke yazlar da, elenceli gelmiyordu ona artk. Alvah
Scarret'in atafatl karlamasn yarda kesip, "Ayrlacam sylemeye
geldim, Alvah," dedi. Adam ona aptal aptal bakt. Azndan yalnz,
"Neden?" sz kt.
Uzun zamandr d dnyadan ona ulaan tek ses buydu. Dominique
her zaman, bir anda iinden doduu gibi hareket etmi, hareketlerine
sebep bulmama zgrlnden gurur duymutu. imdi kardan,
"Neden?" sorusu geliyor, ona cevap vermekten kurtulamyordu.
inden, o adam yznden, diye dnd. O adamn kendi hayatn
deitirmesine izin veriyordu da ondan. Bu da bir baka ihlaldi. Hayalinde onun glmseyiini gryordu. Ormandaki patikada
glmsedii gibi. Baka seenei yoktu. ki seenekten hangisini
beense, zorgu saylrd. inden kabilir, bunu srf, o adam iinde
kna istei uyandrd iin yapabilirdi. Ya da nefret ede ede kalabilir,
bunu da hayatm deitirmemek iin, o adama meydan okumak iin
yapabilirdi. Bu sonuncusu daha zordu.
Dominique ban kaldrd. "akayd, Alvah. Ne diyeceini grmek
istedim, o kadar. kmyorum."
ine dneli birka gn olmutu ki, Ellsworth Toohey odasna dald.
"Merhaba, Dominique," dedi. "Dndn yeni duydum."
"Merhaba Ellsworth."

362/1067

"Sevindim. Biliyor musun, iimde her zaman bir duygu var. Hi


nedensiz bizi brakp gidecekmisin gibi geliyor."
"Duygu mu. Ellsworth? Yoksa umut mu?"
Douipique'e baktnda gzleri yine her zamanki kadar iyi ve yumuakt, tavr her zamanki gibi tatl ve ekiciydi. Ama bu tatl
baklarda, kendi kendisiyle alay eden bir hava vard. Dominique'in
holanmayacan bildii bir hava. Bir de gven havas vard. Sanki
Dominique'e, yine de tatl ve ekici davranabileceini gstermek
istiyormu gibi.
Sevimli sevimli glmseyerek, "Biliyor musun, o noktada yanlyorsun," dedi. "O noktada hep yanldn."
"Hayr. Ben uyum dym, Ellsworth. Deil miyim?"
"imdi tabii sana, neyle uyum d, diye sorabilirim. Ama diyelim ki
sormuyorum. Diyelim ki sana, uyumsuz insanlarn da uyumlular
kadar yarar vardr, diyorum. Bu daha ok houna gider mi? Tabii
sylenebilecek en kolay ey de, sana her zaman hayranlk duyduum
ve her zaman duyacam gerei."
"Bu iltifat deil."
"Her nedense, seninle hibir zaman dman olmayacaz gibi geliyor, Dominique. Dman olmay istiyor olsan bile."
"Hayr, dman olacamz sanmyorum, Ellsworth. Sen tandm
en rahatlatc kiisin."
"Tabii."
"Benimle ayn anlamda m dnyorsun?"
"Hangi anlamda istersen."
Masann zerinde, pazar gnk Chronicle Gazetesi'nin rotogravr
blm duruyordu. Enright Evi'nin resmi katlanp ste getirilmiti.
Dominique gazeteyi eline alp ona uzatt. Gzleri bir sora ifadesiyle

363/1067

daralmt. Ellsworth resme bakt, baklar Domiique'in gzlerine


kayd, tekrar resme dnd. Sonra gazeteyi masaya att.
"Bir hakaret kadar bamsz, deil mi?" dedi.
"Biliyor musun, Ellsworth, bence bunu izen adam intihar etmeli.
Bu kadar gzel bir ey dnebilen insana, asla bu binay yapma izni
verilmemeli. Kendisi de istememeli byle bir binann var olmasn.
Ama var olmasna izin verecek. Kadnlar bu gzel balkonlara amarlar assn, erkekler merdivenlerine tkrsn, duvarlarna ayp resimler
izilsin diye. Bu binay onlara veriyor, onlarn ve her eyin bir paras
haline getiriyor. Oysa senin gibilere, bu binaya bakma izni vermemeliydi. Senin gibileri bu bina hakknda konuturmamalyd. Senin
azndan kacak ilk kelimeyle, kltyor eserini. Senin ileyecein
gnah, kk bir ayp, ama onunki mnkirlik.
Onunki dine ihanet. Bunu yapmak iin gereken eyleri bilen bir
adamn yaamasna asla izin verilmemeli."
"Bunun hakknda yaz yazacak msn?" diye sordu Toohey.
"Hayr. O zaman onun suunu tekrarlam olurum."
"Ya benimle bu konuyu konuman?"
Dominique ona bakt. Ellsworth tatl tatl glmsyordu.
"Evet, tabii," dedi. "O da ayn suun bir paras."
"Bir gn birlikte le yemei yiyelim, Dominique. Seni yeterince
grmeme izin vermiyorsun."
"Pekl. Ne zaman istersen."
Steven Mallory, Ellsworth Toohey'e saldrsyla ilgili durumada,
amacn aklamay reddetti. Hi konumad. Yargcn karar ne olursa
olsun, aldrmyor gibiydi. Ama Ellsworth Toohey oraya hi arlmad halde Mallory'den yana tank olarak ortaya ktnda, kk
bir sansasyon dourdu. Yargca balayc olmas iin yakard,
Mallory'nin gelecekteki kariyerinin mahvolmasn li istemediini
syledi. Duruma salonundaki herkese pek dokunakl geldi bu olay ...

364/1067

Steven Mallory dnda. Steven Mallory dinliyor, dinlerken zel bir zalimlik rnei seyrediyormu gibi grnyordu. Yarg ona iki yl hapis
verdi, sonra da bu kararn tecil etti.
Toohey'nin bu olaanst cmertlii zerine pek ok yorum yapld.
Toohey tm vgleri nee ve tevazu iinde reddetti, duymak bile
istemedi. Tm gazetelerde yaynlanan bir yorumunda, "Dostlarm,"
diyordu. "Ben kurban yaratlmas ilemine yataklk etmeyi
reddediyorum."
nerilen Gen Mimarlar Grubu'nun ilk toplantsnda Keating,
Toohey'nin birbirine iyi uyan insanlar seme konusunda harikulade
bir yetenee sahip olduu kansna vard. Salondaki on sekiz kiinin
hepsinde, tanmlanmas mmkn olmayan, ama ona rahatlk veren bir
hava vard. Yalnzken de, baka topluluklarda da tadamad bir gven
duymutu onlarn arasnda. Bu rahatln bir nedeni de, salondaki
dierlerinin ayn duyguyu paylatn, nedenini onlarn da tanmlayamadn bilmekti. Bir kardelik duygusuydu bu. Ama kutsallatrlm
ya da soylu bir kardelik deildi. Zaten rahatlk biraz da buradan geliyordu. nsan onlarn arasndayken kutsal ya da soylu olmak gereini
duymuyordu.
Bu yaknlk duygusu olmasa, Keating bu topluluu grnce hayal
krklna urard. Toohey'nin salonunda oturmakta olan on sekiz
kiinin arasnda, kendisiyle Gordo L. Prescott dnda itibarl bir tek
mimar yoktu. Prescott o gn bej, dik yaka bir kazak giymiti. Biraz
stten bakar hali vard, ama yine de hevesliydi. Keating tekilerden
ounun adn hi duymamt. ou meslee yeni balayan insanlard. Gen, kt giyimli, kavgacla eilimliydiler. Birka henz izim ileri yapyordu. Bir kadn mimar vard. ou zengin dullar iin
olan birka kk ev ina etmiti. Kadn mimarn saldrgan bir tutumu
vard. Az iyice gergindi, sama da yeni koparlm bir petunya takmt. Saf, masum gzl bir delikanl vard. iman, ifadesiz yzl, ad
duyulmam bir mteahhit vard. Uzun boylu, kura bir kadn vard, i

365/1067

dekoratrd. Bir baka kadn daha vard, onun hibir belirli meslei
yoktu.
Keating bu grubun ne gibi bir amac olabileceini tam olarak anlayamyordu, ama ortadaki laflar pek boldu. Konuulanlar pek de
tutarl, ba sonu olan eyler deilse de, hepsinde ayn alt akm var gibiydi. Bu alt akmn, tm belirsiz genellemeler arasnda tek belirli ey
olduunu hissetti Keating. Hi kimse buna deinmese de. O alt akm
onu orada tutan eydi. Bakalarn da yle. Keating onu tanmlama
istei duymuyordu.
Genler bol bol adaletsizlikten, hakszlktan, toplumun genlere
kar zalimliinden sz ediyor, daha niversiteden karken herkese
ilerde alaca ilerin garanti edilmesini neriyorlard. Kadn mimar
haykrarak, zenginlerin hakszlklaryla ilgili bir eyler syledi.
Mteahhit hayatn ok zor olduundan yaknd, "nsanlar birbirine
yardm etmeli," dedi. Masum gzl delikanl, "O kadar yararl eyler
yapabiliriz ki ..." diye yakard. Sesinde, bu ortama uymayan ve
utandrc gelen, aresizlik ykl bir itenlik vard. Gordon L. Prescott,
Amerikan Mimarlar Dernei'nin bir grup bunaktan olutuunu. hibir
sosyal sorumluluk tamadklar gibi, hibirinde zerre kadar retkenlik
de kalmadn ileri srd, onlarn ardna tekmeyi patlatmann zaman
geldiine iaret etti. Meslei belli olmayan kadn, ideallerden ve
amalardan sz etti, ama bunlarn ne olduunu pek kimse anlayamad.
Peter Keating oybirliiyle bakan seildi. Gordon L. Prescott, hem
bakan yardmcs, hem de veznedar olarak grevlendirildi. Toohey
aday gsterildii tm grevlerden feragat etti. Yalnzca zel bir danman olarak grev yapabileceini syledi. Yeni kuruluun, "Amerikan
Yap Konseyi" olarak adlandrlmasna karar verildi. yeliin yalnzca
mimarlarla snrlanmamas, "ilgili sanatlar" ve "yreinde yce yap
mesleine ilgi duyan dier insanlar" da kapsamas nerildi.
Sonra Toohey konutu. Ayaa kalkp parmak eklemlerini masaya
dayad, uzun uzun konutu. O harikulade sesi yumuak ve inandrcyd. O ses oday dolduruyordu ama, odadakilere sanki bir Roma

366/1067

Tiyatrosu'nu da doldurabilecekmi gibi etki yapyordu. Bunu anlamaktan gelen seslendirilmemi bir iltifat sezer gibiydi herkes. O gl ses.
onlarn hatr iin kontrol altnda tutuluyordu.
"Byle olunca, dostlarm, mimarlk mesleinin eksii, kendi sosyal
nemini bilememesidir. Bu eksiklik ifte nedene dayanmaktadr: Biri
tm toplumumuzun antisosyal nitelii, teki de sizin kendi
tevazuunuzdur. Siz kendinizi ekmek paras kazanan, cretinizi alp
kendi varlnz srdrmekten daha yce bir amac olmayan kiiler
olarak grmeye artlanmsnz. Acaba durup da toplum iindeki durumunuzu yeniden tanmlamann zaman gelmedi mi, dostlarm? Tm
sanatlar arasnda sizinki en nemlisidir. Kazandnz para asndan
deil, sergilediiniz sanatsal beceriler asndan da deil, insanlara
sunduunuz hizmet asndan yledir. Sizler insanolunun barnan
salayanlarsnz. Bunu hatrlayn, ondan sonra da kentlerimize, gecekondularmza bakn, sizi bekleyen byk grevleri grn. Ama bu
zorluklar yenebilmek iin, kendinizi ve iinizi daha geni bir adan
grmek zorundasnz. Sizler zenginlerin parayla tuttuu uaklar
deilsiniz. Sizler, imtiyaz sahibi olmayanlarn, barnaksz kalanlarn
amac dorultusunda mcadele eden, seferber olan insanlarsnz.
Gn geldiinde hepimiz, ne olduumuza gre deil, nelere hizmet ettiimize gre yarglanacaz. Bir ruhsal birlik iinde olalm. Her konuda bu yeni, daha geni, daha yksek perspektife sadk kalalm. O
halde yle diyebilir miyiz, dostlarm ... Bir araya gelelim ve daha
soylu bir ryay dzenleyelim!"
Keating kendini kaptrm, dinliyordu. O da kendini her zaman, ekmek parasn kazanmaya uraan, alaca cret iin alan biri olarak
grmt. stelik bu meslekte bulunuunun nedeni de, annesi yle
uygun grd iindi. Bundan daha nemli bir yan olduunu renmek houna gitmiti. Demek yapt gndelik iler daha soylu bir
nem tayordu. Ho bir eydi bu. nsana uyuturucu gibi etki yapyordu. Odadaki dierlerinin de ayn eyi hissetmi olduunun
farkndayd.

367/1067

"Bugnk toplum sistemimiz ktnde, yap ilerinde alanlar


altta kalmayacaktr. Bu meslek daha yksek bir saygnla ve daha
byk takdirlere ulaacaktr..."
Kap alnd. Toohey'nin ua grnd, kapnn kanadn ak tuttu,
Dominique Francon'un ieriye girmesini bekledi.
Toohey'nin konumasn bir kelimenin orta yerinde kesip ara vermesinden, Keating, Dominique'in buraya arlmam olduunu anlyordu. Gzel konuk Toohey'e glmsedi, ban iki yana sallad, eliyle
Toohey'e devam etmesi iin iaret etti. Toohey ona doru hafife eilmeyi baard. Belki yalnz kalarm kprdatarak yapt bunu. Ondan
sonra konumasna devam etti. Verdii selam, ho bir selamd. Yeni
gelen konuu, buradaki yakn kardelie kattn belirtiyordu. Ama
Keating'in iinde, bu sevimli ifade bir saniye ge kalm gibi bir duygu
vard. Toohey'nin uygun an kardna daha nce hi rastlamamt.
Dominique bir keye, dierlerinin arkasnda bir yere oturdu. Keating bir sre sylenenleri dinlemeyi unuttu, onun dikkatini ekmeye
alt. Dominique'in dnceli gzleri oday dolap her yze birer birer baktktan sonra onun yznde duruncaya kadar beklemek zorunda
kald. Ban hzl hzl sallayarak selam verdi. Yznde de kiisel
sahiplik yanstan bir glmseme vard. Dominique ban edi, bir anlna gzleri kapanrken Keating kirpiklerin yanaklara dokunduunu
grd, sonra Dominique tekrar ona bakt. Uzun sre ona bakarak
ylece oturdu. Glmsemiyordu. Keating'in yzndeki bir eyi yeniden kefeder gibiydi. Keating onu bahardan bu yana grmemiti.
Hatrladna oranla biraz daha yorgun, ama ok daha gzel buldu
onu.
Sonra Keating, Ellsworth Toohey'e dnp yeniden onu dinlemeye
balad. Duyduu kelimeler yine her zamanki kadar heyecan vericiydi,
ama yarattklar zevkin bir tedirginlik nitelii olduunu hissetti.
Dominique'e bakt. Bu odaya ait deildi o. Bu toplantya ait deildi.
Keating nedenini bilemiyordu, ama yle emindi ki, bunu anlamak,
zerine bask yapyordu. Dominique'in gzelliinden, o kstah

368/1067

zarafetinden deildi bir kere. Ama bir baka ey, onu bu ortama
yabanc klyordu. Sanki hepsi burada plak durumda rahat rahat
oturuyorlarm da, ieriye giyinik biri girmi, hepsini utandrm,
kk drm gibi. Oysa hibir ey yapmyordu Dominique. Oturmu, dikkatle dinliyordu. Bir ara arkasna yaslanp bacaklarn st ste
att, bir sigara yakt. Bileini sert bir hareketle sallayp kibritin alevini
sndrd, yanndaki masada duran tablaya att. Keating bu hareketi
grnce, sanki kibrit hepsinin suratna frlatlm gibi hissetti.
Samalyorum, diye geirdi iinden. Ama Ellsworth Toohey'nin
konuurken hi Dominique'e bakmadn da fark etmiti.
Toplant sona erdiinde Toohey hemen Dominique'in yanna kotu.
"Dominique, tatlm!" dedi prl prl bir sesle. "Bunu kendime bir iltifat m sayaym?"
"stersen."
"lgilendiini bilseydim sana zel bir davetiye yollardm."
"Ama ilgileneceimi dnmedin, yle mi?"
"Hayr, dorusu ben ..."
"Yanlmsn, Ellsworth. Gazetecilik igdlerimi hesaba katmamsn. Frsatlar hibir zaman karmamak gerekir. Bir etenin
douuna tank olmak, her zaman rastlanacak olaylardan deildir."
Keating sert bir sesle, "Sen tam ne demek istiyorsun, Dominique?"
diye sordu.
Dominique ona dnd. "Merhaba, Peter."
Toohey,"Peter Keating'i tanyorsun tabii," diye glmsedi.
"Evet. Peter bir zamanlar bana kt."
Keating, "Kullandn zaman kipi yanl, Dominique," dedi.
"Dominique'in sylemeyi setii eyleri hibir zaman ciddiye
almamalsn, Peter. Kendisi ciddiye alalm diye sylemiyor zaten.

369/1067

Kk grubumuza katlmak ister misin, Dominique? Profesyonel niteliklerin seni sekin bir ye yapmaya yeter."
"Hayr, Ellsworth. Kk grubunuza katlmak istemem. Aslnda
senden byle bir ey yapacak kadar nefret etmiyorum."
Keating, "Nesini beenmiyorsun?" diye aksilendi.
Dominique bu sefer kelimeleri aznda yuvarlayarak, "Aman, Peter,
bunu da nereden kardn?" dedi. "Beenmiyor deilim ki! Deil mi,
Ellsworth? Bence bu olay, varl belli olan bir ihtiyaca cevap olarak
gerekletirilmi uygun bir giriim. Hepimizin ihtiyac olan, hepimizin
hak ettii bir ey."
Toohey, "Gelecek toplantmza geleceini varsayabilir miyiz?" diye
sordu. "Bu kadar anlayl bir dinleyici bulmak ho olur. Hibir eye de
engel olmazsn. Gelecek toplantda yani."
"Hayr, Ellsworth. Teekkr ederim. Benimki yalnzca bir merakt.
Ama buraya ilgin bir grup toplamsn. Gen yapmclar. Ha, aklma
gelmiken, Enright Evi'ni izen o adam neden armadn ... Neydi
ad? Howard Roark mu?"
Keating enesinin birdenbire kasldn hissetti. Ama Dominique
onlara pek masum baklarla bakyordu, sesi pek hafife alr gibi kmt. Bunu laf olsun diye, ylesine syledii belliydi. Keating iinden,
herhalde Dominique eyi demek istemi olamaz, diye dnyordu ...
Neyi ama? Bunu kendine sorduunda, cevap bulamad. Deminki soruyu ilk duyduunda aklna gelen, onu korkutan ey neyse, onu.
Toohey ciddi ciddi, "Ben Bay Roark'la tanma zevkine eriemedim,"
dedi.
Keating, Dominique'e, "Onu tanyor musun?" diye sordu.
"Hayr," dedi Dominique. "Ben yalnz Enright Evi'nin resmini
grdm."
"Eee?" diye steledi Keating. "izim hakknda ne dnyorsun?"

370/1067

"Dnmyorum," dedi Dominique.


Gitmek zere dndnde Keating ona elik etti. Asansrde inerken
ona bakt. Dar, siyah bir eldiven iindeki elinin antay kesinden tutuunu grd. Parmaklarn o dikkatsiz hali, hem kstah, hem de davetkrd. Kendini yeni batan ona teslim oluyormu gibi hissetti.
"Dominique, neden geldin bugn buraya?"
"Eh, oktan beri hibir yere gitmemitim, bununla balayaym diye
karar verdim. Anlarsn, ben denize girerken de, souk suya yava
yava girerek kendime ikence etmeyi sevmem. Bir anda dalarm, kt
bir okla karlarm, ama ondan sonra gerisine dayanmak o kadar
zor olmaz."
"Ne demek istiyorsun? Bu toplantda o kadar kt olan ne grdn?
Aslnda kesin ve belirli bir eyler yapmay planlamyoruz ki! Doru
drst bir planmz, programmz yok. Niye geldiimizi bile
bilmiyorum."
"te mesele o, Peter. Niye geldiini bile bilmiyorsun."
"nsanlarn bir araya gelmesi iin bir-grup ite. Konumak iin. Ne
ktlk var bunda?"
"Peter, ben yorgunum."
"Bu gece buraya gelmen, en azndan artk inzivadan ktna iaret
ediyor mu bari?"
"Evet. O doru ... nziva."
"Sana ulamaya ok uratm, biliyorsun."
"yle mi?"
"Seni grmekten ne kadar mutlu olduumu sylemekle balayaym
m?"
"Hayr. Onu sylemi olduunu varsayalm."
"Biliyor musun, deimisin, Dominique. Nasl bir deiiklik
olduunu tam bilemiyorum, ama deimisin."

371/1067

"yle mi?"
"Ne kadar gzel olduunu da sylemi olduumu varsayalm, nk
onu syleyecek kelime bulamyorum."
Sokaklar karanlkt. Keating bir taksi ard. Ona yakn otururken
dnp dosdoru yzne bakt. Bak apak bir ima gibiydi.
Aralarndaki sessizlii anlaml klmaya alyordu. Dominique ban
baka tarafa evirmedi. O da onun yzn inceledi. Merak ediyor gibiydi. Kendi kafasndaki bir dnceye yneltmiti dikkatini. Keating o
dncenin ne olduunu tahmin edemiyordu. Yavaa uzanp onun
elini tuttu. Avucunda bir aba hissetti. Kaskat parmaklar kanalyla,
kolun tmndeki abay hissedebiliyordu. Bu aba elini ekmeye deil,
Keating'in tutmasna izin vermeye ynelikti. Keating eli kaldrd,
evirdi, dudaklarn bilee dedirdi.
Sonra yine Dominique'in yzne bakt. Eli braktnda, bir an
ylece havada kaldn grd. Parmaklar kat, yar kapal. Hatrlad
kaytszlk deildi bu seferki. Bu tiksintiydi. O kadar byk bir
tiksintiydi ki, kiisel olmaktan kmt. Keating'i gcendiremezdi.
Onun kiiliinden daha fazlasn ieriyor gibiydi. Birden Keating onun
vcudunun farkna vard. Arzuyla ya da incinmilikle deil. Yalnzca o
vcudun kendi yaknnda, o elbisenin altnda var olduunu fark etti.
Elinde olmadan fsldad:
"Kimdi, Dominique?"
Dominique hzla ona doru dnd. Keating o gzlerin ksldn,
daraldn grd. Dudaklarn geveyip dolgunlatn, yumuadn,
azn almakszn, yavaa, belirli belirsiz bir glmseme ifadesiyle
yayldn grd. Dominique dosdoru onun gzlerine bakarak
konutu:
"Granit ocanda bir ii."
Baarmt. Keating yksek sesle gld.
"Hak ettim, Dominique. Olmayacak eylerden kukulanmamam
gerekirdi."

372/1067

"Peter, ne garip, deil mi? Bir zamanlar ... isteyebileceim kiinin


sen olduunu dnmtm."
"Neden garip olsun?"
"Kendimizi ne kadar az tandmz gstermesi andan. Gnn
birinde sen de kendi hakkndaki gerei reneceksin, Peter. Senin
iin, oumuz iin olduundan daha kt olacak. Ama onu dnmek
zorunda deilsin. Daha uzun sre gelmez."
"Beni istemi miydin, Dominique?"
"Hibir zaman hibir ey isteyemem sanmtm, sen de buna ok iyi
yakyordun."
"Ne demek istediini anlamyorum. Sylediine inanyor musun,
hibir zaman bilemiyorum. Seni her zaman seveceimi biliyorum. Bir
daha kaybolmana da izin vermeyeceim. Madem artk dndn ..."
"Madem artk dndm, seni bir daha grmek istemiyorum, Peter.
Yo, arasra rastladka grmek zorunda kalacam tabii. Ama beni ziyaret etme. Grmeye gelme. Seni gcendirmeye alyor deilim,
Peter. Mesele o deil. Beni kzdracak hibir ey yapmadn. Bir daha
karlamak istemeyiim, kendi iimdeki bir ey. Seni bir rnek olarak
setiim iin zgnm. Ama yle uyuyorsun ki! Sen ... Peter, sen benim bu dnyada hi sevmediim eylerin tmsn. Ben de o eyleri
nasl hi sevmediimi hatrlamak istemiyorum. Hatrlamama izin verirsem, yine oraya dnmem gerekir. Bu sana bir hakaret deil, Peter.
Bunu anlamaya al. Dnyann en kts sen deilsin. En iyi sisin.
Korkun olan da o. Eer bir daha sana dnersem, gelmeme izin verme.
Bunu imdi sylyorum, nk ancak imdi syleyebiliyorum. Ama
eer sana dnersem, beni naslsa durduramazsn. Seni uyarabileceim
tek zaman imdi."
Keating, "Ne demek istediini anlamyorum," derken benliini buz
gibi bir fke kaplamt. Dudaklar bile kaskatyd.

373/1067

"Anlamaya alma. nemi yok. Biz birbirimizden uzak kalalm,


yeter. Olur mu?"
"Senden asla vazgemem."
Dominique omuz silkti. "Pekl, Peter. Sana iyilik ettiim tek an bu
and. Baka herhangi bir kimseye de."

6
Roger Enright hayata Pennsylvania'da kmr madencisi olarak
balamt. Bugn sahip olduu milyonlara doru giderken hi kimse
ona yardm etmi deildi. "te bu yzden de hi kimse hibir zaman
yoluma dikilmedi," diye aklard. Aslnda yoluna pek ok kii ve pek
ok olay dikilmiti, ama kendisi farkna varmamt. Upuzun kariyerinin ok sayda olay, pek de kimsenin hayranln ekecek eyler
deildi; bandan geen hibir olay yle fslt halinde ortalkta
dolamazd. Kariyeri ilan panosu gibi apak ortadayd. antajclar ve
sinsi biyografi yazarlar iin iyi malzeme saylamazd Enright. Zenginler arasnda da, bu kadar inceliksiz yollardan zengin olduu iin
sevilmezdi.
Bankaclardan, sendikalardan, kadnlardan, papazlardan ve borsadan nefret ederdi. mrnde ne bir tek hisse senedi satn alm, ne
de kendi irketlerinin hisselerinden bir tekini satmt. Serveti sapna
kadar kendisine aitti. Sanki hepsini nakit olarak cebinde tayormuasna. Petrol irketinin yannda, bir matbaas, bir restoran, bir
radyo istasyonu, bir oto tamirhanesi, bir de buzdolab reten fabrikas
vard. Her giriiminden nce o alan uzun sre inceler, ondan sonra,
sanki ilk defa duyuyormu gibi o alana girer, eski rneklerin hibirine
uymaz, hepsini tepetakla ederdi. Giriimlerinin bazlar baarl olmu,
bazlar da batmt. O hepsini korkun bir enerjiyle ynetmeyi
srdrrd. Gnde on iki saat alan biriydi.
Bir bina yaptrmaya karar verdiinde, alt ay boyunca mimar aramt. Sonunda Roark'la yarm saat sren ilk grmelerinden sonra
hemen anlamt. izimler yaplp gelince, derhal inaata geilmesi
iin emir vermiti. Roark izimlerini anlatmaya kalktnda Enright
onun szn kesmi, "Anlatma," demiti. "Bana soyut fikirleri anlatmaktan bir yarar gelmez. Benim hibir zaman ideallerim olmad.
Herkes bende ahlaktan eser olmadn syler. Ben yalnz beendiime
giderim. Ama neyi beendiimi bilirim."

375/1067

Roark, Enright'a ulaabilme yolundaki daha nceki giriiminden hi


sz etmedi, sekreteriyle grtn de sylemedi. Enright bunu her
naslsa rendi. Be dakika iinde sekreter iinden kovuldu, on dakika
sonra da ofisin kapsndan kt. ok megul bir gnn orta yerinde.
Daktilosunda bir mektup, yar yazlm durumda, takl kalmt.
Roark ofisini tekrar at. Ayn eski binann tepesinde, ayn eski oda.
Bitiikteki oday da tutup aradaki kapy at, oray yannda
altraca izim elemanlar iin kullanmaya balad. naatn
yldrm hzna yetiebilmek iin bunu yapmak zorundayd. izim elemanlar ok gentiler. Pek tecrbeleri yoktu. Roark onlar daha nce
hi duymam olduu halde, tavsiye mektubu istemedi. Hepsini
bavurucular arasndan, izimlerine birka dakika bakarak seti.
Bundan sonraki gnlerin gerilimi arasnda, onlarla i konular
dnda hi konumad. Sabah ofise girdiklerinde, sanki masalarndaki
kocaman beyaz ktlarn dnda ayr bir zel hayatlar, nemleri, gerekleri yokmu gibi hissediyorlard. Bu ofis tpk bir fabrika gibi souk
ve ruhsuz bir duygu veriyordu insanlara ... dnp Roark'a baktklar
ana kadar. O zaman burann bir fabrika olmayp, kendi vcutlarndan
beslenen bir frn olduunu hissetmeye balyorlard. En bata da
Roark'un vcudundan.
Gece sabaha kadar ofiste kald gnler oluyordu. izim elemanlar
sabah ie dndklerinde onu hl orada alr buluyorlard. Ama yorgun grnmyordu. Bir keresinde aralksz, iki gn iki gece orada
kalmt. nc gnn leden sonrasnda masasnn zerine devrilip uyuyakald. Birka saat sonra uyand, hibir yorumda bulunmadan masalar dolat, aradan geen zamanda neler hazrlandn grmeye alt. Dzeltmeleri yaparken setii kelimeler,
birka saat nce balam olan dnceyi arada hibir ey kesinti
olmam gibiydi.
Austen Heller, "alrken ekilmez oluyorsun, Howard," dedi ona
bir akam. Oysa Roark ona iinden hi sz etmemiti.
"Neden?" Roark armt.

376/1067

"Seninle ayn odada bulunmak rahatszlk verici oluyor. Gerilim bulacdr, bilirsin."
"Ne gerilimi? Ben kendimi ancak alrken doal hissederim."
"Mesele o ite. Senin kendini tmyle doal hissetmen iin, atlayp
para para olmana bir santim kalm olmal. Sen hangi maddeden
yaplmsn byle, Howard? Alt taraf bir binadr bu. Kutsal kitapla
Hint ikencelerinin ve cinsel doyumun bir toplam deildir. Oysa sen
yleymi gibi davranyorsun."
"Deil midir?"
Dominique'i pek sk dnmyordu, ama dnd zaman zihninde apansz belirmiyor, onay gerektirmeyen srekli bir varln kabullenilmesi biiminde oluyordu. stiyordu Dominique'i. Nerede bulacan da biliyordu. Ama bekliyordu. Beklemek elendiriyordu onu.
nk bu beklemenin Dominique'e dayanlmaz geleceini bilmekteydi. Kendi yokluunun, onu kendisine varlndan daha gl ve
daha kltc bir bala balayacann farkndayd. Ona kap kurtulmas iin zaman tanyor, bunu da srf ona aresizliini gstermek
iin yapyordu. Kendisi onu yeniden grmeye karar verinceye kadar.
Dominique bu kararn Roark'a ait olduunu bilecekti. Bu da efendi ya
da sahip durumunun bir baka onay demekti. O zaman Dominique
belki onu ldrmeye, belki de kendi isteiyle ona gelmeye hazr olacakt. Bu eylemlerin ikisi de eit olacakt Dominique'in zihninde.
Roark onu o noktaya getirmek istiyordu. Bekliyordu.
Enright Evi'nin inaat balamak zereyken, Roark bu sefer Joel
Sutton'n ofisine arld. Baarl bir iadam olan Joel Sutton dev bir
i ham yaptrmay planlyordu. Joel Sutton baarsn, insanlar hi anlamayna borluydu. Herkesi ok severdi. Hibir fark gremezdi.
Byk bir denge. Ne tepeleri vard, ne ukurlar. Bir anak iindeki
pekmez gibi.
Joel Sutton, Roark'la ilk olarak, Enright tarafndan verilen bir
akam yemeinde tant. Roark'u sevdi Joel Sutton. Hayranlk duydu

377/1067

ona. Roark'la baka herhangi bir kimse arasnda fark gremedi. Roark
ofisine geldiinde, Joel Sutton yle konutu:
"Bak, emin deilim, emin deilim, hi emin deilim, ama kafamdaki
bina iin seni dnebileceim kansna vardm. Senin Enright Evi
biraz garip, ama ho. Btn binalar ho zaten. Baylrm ben binalara.
Sen sevmez misin? Rog Enright da ok zeki adamdr. Ar zeki adamdr. Hi kimsenin dnemedii eylerden para kazanmay bilir. Rog
Enright'tan iaret almaya her zaman hazrmdr. Rogun iyi dedii bir
ey benim iin de iyidir."
Roark bu ilk grmeden sonra haftalarca bekledi. Joel Sutton
kararlarn abuk veren adamlardan deildi.
Aralk aynda bir akam, Austen Heller hi habersiz Roark'u ziyarete
geldi; ertesi cuma gn Bayan Ralston Holcombe'un verecei resmi
davete kendisiyle birlikte gelmek zorunda olduunu bildirdi.
"Daha neler, Austen," dedi Roark.
"Beni dinle, Howard, neden olmazm, onu syle bakalm. Evet,
biliyorum, bu tr eylerden nefret ediyorsun, ama bu sebep yeterli
deil. br yanda ben sana gitmen iin ok daha geerli nedenler sayabilirim. O ev mimarlara i datma merkezi gibi bir eydir ve biliyorum ki sen de bir bina iin her eyini satmaya hazrsn ... Tamam
biliyorum, senin trnde bir bina iin. Ama sahip olmadn ruhu bile
satarsn bence o bina iin. Gelecekteki frsatlar uruna birka saat cannn sklmasna neden dayanmak istemiyorsun ki?"
"ok mantkl. Ama ben bu tr eylerden frsat doabileceine
inanmyorum."
"Bu seferlik gelir misin?"
"Neden zellikle bu sefer?"
"Bir kere, o Allahn belas Kiki Holcombe yle istiyor. Dn iki saat
boyunca srar etti, bir le yemei randevumu karmama neden oldu.
Enright Evi gibi bir bina ykselirken, mimarn kendi salonunda konuklarna gsteremezse hretinin mahvolacana inanyor. Hobisi bu

378/1067

onun. Mimarlar koleksiyonu yapar. Seni getirmem iin srar etti de


etti, ben de getiririm diye sz verdim."
"Neden?"
"nk cumaya Joel Sutton' da aryor. Sinirden lsen de ona
nazik davranmaya al. Duyduuma gre i hann sana vermekte hemen hemen kararlym. Biraz kiisel temas, ii koparmay salar.
Onun gerisinde de daha bir yn insan var. Hepsi orada olacak. Senin
de orada olman istiyorum. O binay alman istiyorum. En az on yl
sreyle bir daha granit oca falan duymak istemiyorum. Holanmam
ben granit ocaklarndan."
Roark bir masann kenarna ilimi, elleriyle masann kenarna
sarlm, o sayede kprdamadan durabiliyordu. Ofisinde geirdii on
drt saatin sonunda hayli yorgundu. Daha dorusu, yorgun olmas
gerektiini dnyor, ama yle bir ey hissetmiyordu.
Geveyebilmek iin omuzlarn sarktt, geveyemedi. Kollar gergin.
kaskatyd. Bir dirsei hafife titriyordu. Uzun bacaklar ayrkt. Biri
dizden bklm, dizi masaya dayanmken; dieri kenardan dmdz
aaya sarkyor, sabrszlkla sallanyordu. Bugnlerde kendini dinlenmeye zorlamak yle zordu ki!
Yeni evi, sessiz bir sokaktaki kk, modern bir apartmanda, bir tek
geni odayd. Buray seiinin nedeni, pencerelerin zerinde ve duvarlarda kartonpiyer olmayyd. Odada birka para basit eya vard.
Temiz, geni ve bo grnyordu. nsana kelerinden yanklar duyulacakm gibi geliyordu.
"Bir kerecik gelsen ne olur?" dedi Heller. "O kadar da korkun bir
ey deil. Belki seni elendirir bile. Orada pek ok eski dostunu greceksin. John Erik Snyte, Peter Keating, Guy Francon ve kz... O kz
tanman art. Yazlarn hi okudun mu?"
"Gelirim," dedi Roark birden.

379/1067

"Ne yapaca kestirilmez birisin. Zaman zaman mantkl bile olacak


kadar! Cuma akam sekiz buukta alrm seni. Resmi kyafet. Smokin
ceketin var m, onu da soraym."
"Enright bana bir tane aldrtt."
"Enright ok akll adamdr."
Heller gittikten sonra Roark uzun sre o masann kenarnda oturmay srdrd. O partiye gitmeye karar vermesinin nedeni,
Dominique'in onunla karlamay en istemeyecei yerin oras
olmasyd.
Ellsworth Toohey, "Konuk arlamay kendine meslek edinmi zengin bir kadndan daha yararsz ey yoktur, sevgili Kiki," diyordu. "Ama
beri yandan, yararsz eyler de sevimli oluyor. Soyluluk gibi rnein.
Tm kavramlarn en yararsz."
Kiki Holcombe sitem edercesine burnunu buruturdu, ama aslnda
soylulukla karlatrlmak houna gitmiti. Floransa tarz balo
salonunun tavannda kristal avize l sld. Toohey'e bakmak iin
gzlerini kaldrdnda o klar gzlerinde yansd; rimelleri boncuk
boncuk olmu gzler, nemli kvlcmlar koleksiyonu haline dnt.
"ren eyler sylyorsun, Ellsworth. Seni neden her seferinde davet ettiimi bilemiyorum."
"te o yzden davet ediyorsun, tatlm. Sanrm buraya istediim
kadar sk davet edilebileceim."
"Buna kar, bir kadncazn elinden ne gelir?"
Boynuna di kadar iri elmaslar dizili kolye takm, uzun boylu bir
kadn olan Bayan Gillespie, srtarak, "Bay Tooheyle tartma balatmak aklllk deildir," diye sze kart. "Yarar olmaz. Daha balamadan kaybetmi saylrz."
Toohey, "Tartmak, yarar da, sevimlilii de olmayan bir eydir,
Bayan Gillespie," dedi. "Onu akll erkeklere brakn. Akl da tabii
zaafn tehlikeli bir itirafdr. nsanlarn baka her konuda yenildikten
sonra akllarn gelitirmeye balad sylenir."

380/1067

Bayan Gillespie, "Aslnda bunu ciddi sylemiyorsunuz," derken


yzndeki glmseme, sylenenleri ho bir gerek olarak kabul ettiini gsteriyordu. Toohey'i bir zafer edasyla yakalad, Bayan
Holcombe'dan kazanlm bir ganimet olarak ekip oradan uzaklatrd. Kiki Holcombe bu arada yeni konuklarn karlamak zere
dnmt. "Ama siz akll erkekler yle ocuksu olursunuz ki! yle
duygulusunuz ki! nsan sizi nazlamak zorunda kalyor."
"Ben olsam bunu hi yapmazdm, Bayan Gillespie. Yararlanmaya
kalkarz o zaman. Hem insann akln tehir etmesi ok baya bir eydir. Servetini tehir etmesi kadar bayadr."
"Hay Allah, bunu da sokuturmasanz olmazd, deil mi? Sizin bir
tr radikal olduunuzu duymutum tabii, ama ciddiye almyorum.
Zerre kadar bile. Buna ne diyeceksiniz bakalm?"
"ok houma gitti," dedi Toohey.
"Beni kandramazsnz. Tehlikeli trlerden olduunuza inandramazsnz beni. Tehlikeli olanlar kir pas iindedir, dilbilgisini de
yanl kullanrlar. Hem sizin yle gzel bir sesiniz var ki!"
"Tehlikeli olmaya altm da nereden kardnz, Bayan Gillespie?
Ben yalnzca ... nasl desem? Her eyin en yumuaym. Vicdan diyelim. Sizin kendi vicdannz bir baka insann klna girmi, bu
dnyada sizin kadar ansl olmayanlara kar duyduunuz duygulan
kolluyor, siz de o duygulan kullanmaktan kurtuluyorsunuz."
"Amma da garip bir fikir! ok mu korkun, ok mu doru,
anlayamyorum."
"Her ikisi de, Bayan Gillespie. Tm bilgelikler gibi."
Kiki Holcombe balo salonunu mutlu mutlu szd, tavandaki akam
na bakt. Avizelerin zerinde kald iin, etkilenmiyordu o k.
Tavann konuklardan ne kadar yukarda olduunu geirdi aklndan.
Her eye egemen, hibir eyden rahatsz olmayan bir tavan. Bunca
kalabalk bile salonunu cceletiremiyordu. Salon hepsinin tepesinde,
dev bir kutu gibiydi. Oransz saylacak kadar kocaman. Zaten bu lks

381/1067

duygusunu veren de, yukarda kalan o koskoca hava tabakasyd. Bir


mcevher kutusunun kapa gibi. Ortasnda bir tek minik mcevher
bulunan dev bir kutu.
Konuklar iki geni dalga halinde kayarak ilerliyorlard. Bu iki akm
onlar er ge iki girdaba doru ekiyordu. Birinin ortasnda Ellsworth
Toohey, brnn ortasnda Peter Keating vard. k giysiler Ellsworth Toohey'nin zerinde hi iyi durmamt. Ceketinin iinden dikdrtgen biiminde gzken kolal gmlei, yzn fazla uzun gsteriyor, adam iki boyutlu gibi uzatyordu. Papyonunun kanatlar, ince
boynunu tyleri yolunmu bir tavuun boynuna benzetiyordu. Solgun,
mavimsi teniyle, gl bir elin uzanp koparvermesine her an hazr.
Ama giysilerini yine de oradaki herkesten daha iyi tamaktayd.
Dikkatsiz bir kstahlkla, rahata tamaktayd onlar. Grnnn
irkinlii, stnlnn ilan gibiydi. irkinlii nemsiz klacak kadar
byk bir stnlk.
Gzlkl, ciddi yzl, yakas fazla ak bir kadna laf anlatmaktayd:
"Tatlm, kendinden byk bir amaca adanmadka, olsa olsa entelektelliin ra durumunda kalrsn."
Tartma heyecanndan surat morarm iman bir adama, "Ama
dostum, ben de holanmayabilirim bundan," diyordu. "Ben yalnzca,
tarihin kanlmaz ak byle dedim. Sen ya da ben kim oluyoruz ki
tarihin akn deitirebilelim?"
Mutsuz bir gen mimara, "Hayr, evladm," diyordu. "Benim sana
kar oluum, izdiin kt binalardan tr deil. Ben eletirdiim
zaman szlanma hamln gstermem. Dikkatli olman gerekir. Sonra
arkandan, hem sulu, hem gl derler."
Bir milyoner dula, "Evet, Sosyal Etdler Atlyesi'ne ba yapmanz
bence de ok iyi bir fikir," diyordu. "Hem insanln byk kltrel
baarlarna katknz olur, hem de hayatnz ve sindirim sisteminizi
bozmam olursunuz."
evresindekiler, "Ne esprili adam, deil mi?" diyorlard. "Ne kadar
da cesur!"

382/1067

Peter Keating ise mutlu mutlu glmsyordu. Balo salonunun her


yanndan kendisine doru bir dikkat ve hayranlk akm hissetmekteydi. nsanlara bakyordu. Sslenip pslenmi, parfmlenmi,
ipeklerini hrdatarak dolaan, l l insanlara. Birka saat nce,
buraya gelmeye hazrlanrken stlerinden du sular nasl damlamsa,
imdi de k damlalar yle dklmekteydi. Buraya gelip, Peter Keating adl birine sayglarn sunmak iin hazrlanmlard byle. Bazen
bir an geliyor, Peter Keating'in kendisi olduunu unutuyordu. Gz bir
aynaya ilitiinde, kendi iinden de hayranlar arasna karmak
geliyordu.
Akmlardan biri onu Ellsworth Toohey'le kar karya getirdi. Keating yaz gn derede yzerken ban karm bir ocuk gibi
glmsedi. Prl prld. Enerji sayordu evresine. Toohey durup ona
bakt. Toohey'nin elleri pantolonunun ceplerine doru kayd, ceketi,
ince kalalar zerinde yayld. Minik ayaklar stnde sallanyor gibiydi. Gzleri muammal bir beeniyle dikkat kesilmiti.
"Bak, Ellsworth, una bak ... Ne harika bir gece, deil mi?"
Keating bunu sanki kendisine anlay gsterecek olan annesine
sylyordu. Sarho gibi konuuyordu.
"Mutlu musun, Peter? Bu gece bir sansasyon oldun. Kk Peter
hret duvarn ama benziyor. Byle olur bu iler. nsan ne zaman
ve neden olduunu tam anlayamaz ... Ama burada seni ak ak
grmezden gelen biri var, deil mi?"
Keating yzn buruturdu. Toohey'nin buna dikkat etmeye nasl
vakit bulabildiine ayordu.
"Eh, ziyan yok," dedi Toohey. "stisnalar, kural glendirir. Yazk
yine de. Dominique Francon'u ekebilecek erkein ok farkl bir erkek
olaca yolunda, sama bir fikir vardr hep kafamda. O yzden de,
tabii, sen gelmitin aklma. ylesine bir dnce. Ama yine de, onu
elde edecek erkekte, senin asla ulaamayacan bir eyler olacak.
Yenecek o adam seni o konuda."

383/1067

"Kimse onu elde etmi deil," diye terslendi Keating.


"Yo, kesinlikle deil. Henz yani. Buna da amak gerekmez. Eh,
olaanst biri olmas gerektii ortada."
"Baksana, ne yapmaya alyorsun sen? Aslnda Dominique
Francon'dan holanmyorsun ki! Deil mi?"
"Hibir zaman holanyorum demedim ki!"
Az sonra Keating, Toohey'nin evresindekilere yle dediini duydu:
"Mutluluk mu? Ama mutluluk yle orta snf bir ey ki! Nedir mutluluk? Hayatta ondan daha nemli o kadar ok ey var ki!"
Keating yava yava Dominique'e doru szld. Dominique sanki
arkasndaki havaya yaslanarak duruyordu. O hava onun ince vcudunu tamaya yeterliymi gibi. Giydii srt ak tuvalet cam rengiydi.
Keating'e sanki onun iinden arka taraf grlebiliyormu gibi bir duygu geldi. Var olamayacak kadar narin bir hali vard Dominique'in. O
narinlik, korkun bir gce iaret ediyordu. O sayede, gerek olamayacak vcuduna ramen hayata tutunmay baaryormu gibi
grnyordu.
Keating yaklatnda, Dominique onu grmezden gelmek iin herhangi bir aba gstermedi. Ona dnd, sorularna cevap verdi. Ama
sesinin tekdzelii Keating'i durdurdu, aresizlie itti, birka dakika
sonra oradan ayrlmasna yol at.
Roark'la Heller girdiinde, Kiki Holcombe onlar kapda karlad.
Heller, Roark'u ona tantrd; Bayan Holcombe yine her zamanki gibi
konumaya balad. Sesi srf konuma hznn etkisiyle nne geleni
silip spren bir fze gibiydi.
"Ah, Bay Roark, sizi tanmay yle ok istiyordum ki! Hepimiz
hakknzda pek ok ey duyduk. Sizi uyarmam gerek, kocam sizi pek
onaylamyor... yani sanatsal adan. Ama buna kayglanmayn. Bu
evde bir mttefikiniz var. Hevesli bir mttefik!"
"ok naziksiniz, Bayan Holcombe," dedi Roark. "Belki gereksiz
derecede."

384/1067

"Ah, Enright Evi'nize bayldm! Tabii benim estetik inanlarm paylayor diyemem, ama kltrl insanlar ak fikirli olmal. Yani... yaratc sanatta her gr asna pay tanmal. Her eyden nemlisi ak
fikirli olmamz. Siz de yle dnmyor musunuz?"
"Bilmiyorum," dedi Roark. "Ben hibir zaman ak fikirli olmadm."
Kadn onun kstahlk etmeye almadndan emindi. Sesi de,
hareketleri de kstahlktan ok uzakt. Ama nedense onu ilk
grdnde kadnn aklndan geen sfat, "kstah"t. O da herkes gibi
smokin ceket giymiti. Uzun boylu olduu iin zerinde de iyi duruyordu. Ama her nedense, bu giysiler ona uygun deilmi gibiydi. Turuncu salar, resmi kyafete hi yakmyordu. Hem, onun yzn de
sevmemiti Kiki Holcombe. Bu yz zincire vurulup altrlan bir
mahkmlar ekibine ya da bir orduya yakrd. Bu salonda yeri yoktu.
"almalarnza hepimiz yle ilgi duyuyoruz ki," dedi. "lk binanz
m?"
"Beinci."
"Ya, yle mi? Tabii. Ne kadar ilgin."
Ellerini birbirine kenetledi, yeni gelen bir konuu karlamak zere
dnd. Heller, "nce kiminle tanmak istiyorsun?" diye sordu.
"Dominique Francon bize bakyor Haydi, gel."
Roark dnd, Dominique'i salonun kar tarafnda, tek bana,
ayakta grd. Yznde hibir ifade yoktu. Hatta ifadeden kanmak
iin bir aba bile yoktu. Bir insan yznn yalnzca kemik ve kas
yapsn sergilemesi, ama hibir anlam tamamas, yalnzca basit anatomik hatlardan olumas, bir omuz ya da bir kol gibi olmas, duyusal
alglar yanstmamas, ok garip grnyordu. Ayaklar yere garip bir
ayla basmaktayd. ki kk gen, birbirine paralel olarak dosdoru
karya dnkt. Sanki evrede hi parke yokmu, yalnzca tabanlarn
bast o iki noktaya basmak gvenliymi, tek aresi hi kprdamamak
ve hibir yere bakmamakm gibi. Roark iddet dzeyinde bir zevk hissetti; bunun birinci nedeni, Roark'un yaratt bu duruma

385/1067

Dominique'in dayanamayacak kadar narin grnmesi, ikinci nedeni


de, bu kadar gzel dayanabilmesiydi.
Heller. "Bayan Francon, size Howard Roark'u tantrabilir miyim?"
dedi.
Bu ad sylemek iin sesini ykseltmi deildi. Kendi sesindeki stres
dzeyine kendi de ayor, nedenini dnyordu. Herhalde sessizlik
bu ad yakalad, ylece havada tutuverdi, diye bir aklama buldu. Ama
hemen ardndan, ortaln hi de sessiz olmadn hatrlad. Roark'un
sesi terbiyeli, yz bo bir yzd. Dominique de sosyal kurallara uygun ekilde cevap veriyordu:
"Memnun oldum, Bay Roark."
Roark eilip selam verdi. "Ben de, Bayan Francon."
Dominique, "Enright Evi..." dedi.
Sanki bu iki kelimeyi sylemek istemiyormu gibiydi. Sanki bu kelimeler yalnzca bir binay deil, onun tesinde daha pek ok eyi ifade
ediyormu gibi.
Roark, "Evet, Bayan Francon;" dedi.
Dominique o zaman glmsedi. Yine sosyal gereklere uygun, nazik
bir glmseme. Yeni tantrlan birine kar kullanlabilecek trden,
"Roger Enright' tanrm. Hemen hemen aile dostumuz saylr."
"Bay Enright'n ok saydaki dostlaryla tanma frsatm olmad."
"Bir keresinde babamn onu yemee davet ettiini hatrlyorum.
Berbat bir yemek olmutu. Babama hosohbettir denir, ama Bay
Enright'tan tek kelime koparmay baaramamt. Orada ylece oturuyordu Roger. Bunun babam asndan ne byk bir yenilgi olduunu
anlayabilmek iin babam tanmak art."
"Babanzn yannda almtm." Dominique'in eli hareket
halindeyken bir anda olduu yerde durdu. "Birka yl nceydi. izim
eleman olarak alyordum."

386/1067

Dominique'in eli indi. "O halde babamn Roger Enright'la dnyada


geinemeyeceini biliyorsunuzdur."
"Hayr, geinemez."
"Sanrm Roger beni sevmiti. Ama Wynand Gazeteleri'nde
almam hibir zaman balamad."
Heller ikisinin arasnda dururken, yanlmm herhalde, diye
dnyordu. Bu konumada hibir acayiplik yoktu. Hatta ... hibir
ey yoktu. Dominique'in mimarlktan sz etmemesine can sklmt.
Oysa yle yapmas gerekirdi. zlerek, herhalde bu adamdan holanmad, diye karar verdi. Zaten grd erkeklerin oundan
holanmazd.
O srada Bayan Gillespie, Heller' yakalad, baka tarafa srkledi.
Roark'la Dominique yalnz kalmlard. Roark,
"Bay Enright kentte yaynlanan her gazeteyi okur," dedi. "Hepsini
ofisine getirtir. Ama bayazlaryla tm yorum yazlar kesilip
karlm olarak getirtir."
"Hep yapard bunu. Roger esas ynelmesi gereken meslei karm.
Bilim adam olmalym. Gerekleri o kadar seviyor, yorumlardan
ylesine nefret ediyor ki!"
"Buna karlk. Bay Fleming'i tanr msnz?" diye sordu Roark.
"Hayr."
"Heller'n dostlarndandr. Bay Fleming de yalnzca bayazlar ve
yorum yazlarn okur. nsanlar onun konumasn dinlemekten
holanrlar."
Dominique, Roark'a bakyordu. Roark da dosdoru ona bakmaktayd. ok terbiyeli bir bakla. lk defa karlat birine bakan bir erkek
gibi. Dominique o yzde ufack bir imann glgesini arad. Her
zamanki glmsemesinin en kk bir glgesi, hatta alayc bir ifde
bile, aralarnda bir ba saylrd. Ama hibir ey bulamyordu o yzde.
Roark bir yabanc gibi konumaktayd. Bir salonda bir bayana

387/1067

tantrlm bir erkek olarak davranyor, bunun dnda hibir geree


izin vermiyor, gelenein gerektirdii tm nezaket kurallarn uyguluyordu. Dominique bu kurallara cevap verirken, zerindeki elbisenin,
karsndaki bu adamdan saklayabilecei hibir ey bulunmadn; bu
adamn kendisini, yedii yemekten bile daha zel ve kiisel bir ihtiya
iin kullanm olduunu; oysa imdi mesafeli durduunu, daha fazla
sokulmaya hakk yokmu gibi davrandn dnyordu. Bu da bir
alay etme biimi, dedi kendi kendine. Unutmad, ama hatrladn
da kabul etmeye yanamad olaydan sonra! O olay ilk benim anmam bekliyor, diye dnd. Gemii kabul etmenin kk drc
etkisini Dominique'e brakyordu. O olay geree evirecek kelimeyi
azndan kard anda, olaca buydu. nk Dominique'in o olay
ldrmeye, ortaya getirmemeye raz olamayacan biliyordu.
Dominique, "Bu Bay Fleming hayatn neyle kazanyor?" diye sordu.
"Kalemtra reten biridir."
"Sahi mi? Austen'in arkada m?"
"Austen ok kii tanr. inin bu olduunu sylyor."
"Baarl biri mi?"
"Kim, Bayan Francon? Austen'se, pek emin deilim. Ama Bay Fleming ok baarl. New Jersey'de, Connecticut'ta ve Rhode
Island'da fabrikalar var."
"Austen konusunda yanlyorsunuz, Bay Roark. Baarldr. Onun ve
benim paylatmz meslekte, insan dokunulmamln korursa, etki
altna girmezse, baarl saylr."
"Bu nasl salanr?"
"ki yoldan biriyle; ya insanlara hi bakmayacaksnz, ya da her
eylerine birden bakacaksnz."
"Hangisi daha iyi, Bayan Francon?"
"Hangisi daha zorsa o."

388/1067

"Ama zor olan seme istei de bir zaaf itiraf saylabilir."


"Tabii, Bay Roark. Ama en zararsz itiraf da o."
"Tabii itiraf edilecek bir zaaf varsa."
O srada kalabaln arasndan biri uarak geldi, Roark'un omzuna
bir kol sarld. John Erik Snyte.
"Roark! Burada kime de rastlayacakmm!" diye bard. "ok
sevindim, ok sevindim! Ne kadar uzun zaman geti, deil mi? Bak,
dinle, seninle konumak istiyorum! Onu bir dakikalna bana brak,
Dominique."
Roark eilip Dominique'i selamlad. Kollar iki yanndayd. nne
den bir tutam satan tr Dominique onun yzn gremiyordu.
Bir an iin karsnda yalnzca turuncu bir kafa grd; sonra Roark,
Snyte'in pei sra kalabaln iine doru ilerledi.
Snyte bir yandan konuuyordu: "Tanrm, u son birka ylda ne
kadar ykseldin! Baksana, Enright'n gayrimenkul iine girmeyi planladn biliyor muydun? Byk apta yani. Ufukta daha baka binalar
da var m?"
Snyte' uzaklamaya zorlayp Roark'u Joel Sutton'a gtren, Heller
oldu. Roark'un buradaki varlnn, adamn tm kukularn yok ettiini gryordu. Bu partiye gelmek, Roark'un kiilii asndan bir
gvenlik damgas gibi i grmt. Joel Sutton'n eli Roark'u
dirseinden tuttu; be pembe, ksa parmak, ceketin siyah koluna
sarld. Joel Sutton gvenle yutkundu.
"Bak, evladm, her ey tamam. Sen aldn. Ama son kuruumu
szdrmaya kalkma. Siz mimarlar hep soyguncusunuz ama kozumu
sana oynayacam. Akll ocuksun, bizim Roger' bile tavlamsn, yle
deil mi? te beni de yakaladn. Hemen hemen. Yani ... seni birka
gne kadar ararm, anlama iin kapmaya balarz!"
Heller onlara bakarken, ikisini bir arada grmek hemen hemen
edebe aykr, diye dnyordu. Roark'un uzun boylu, estetik
yapsndan, uzun izgili vcutlara zg bir temizlik yaylyordu. Onun

389/1067

karsnda u glmseyen kyma topa vard ve asl onun karar ok


byk anlam tayordu.
Derken Roark yapaca binadan sz etmeye balad, ama Joel Sutton onun yzne akn ve incinmi baklarla bakt. Joel Sutton
buraya binalardan konumaya gelmemiti. Partiler elenmek amacyla
verilirdi. Hayattaki nemli eyleri unutmaktan daha byk keyif var
myd? Bu nedenle Joel Sutton, Badminton'dan sz etmeye koyuldu.
Hobisi oydu. Soylu bir hobidir, diye anlatyordu. Dier insanlar gibi
bayalap zamann golfla ziyan etmiyordu. Roark terbiyeli terbiyeli
dinledi. Syleyebilecei hibir ey yoktu.
Joel Sutton birdenbire, "Badminton oynuyorsunuz, deil mi?" diye
sordu.
"Hayr," dedi Roark.
"Oynamyor musunuz?" Joel Sutton tekrar yutkundu. "Oynamyorsunuz, ha? Ah, ne yazk, ne kadar ok yazk! Mutlaka oynuyorsunuzdur diye dnmtm. Bu ince uzun halinizle, ok iyi oynardnz.
Mthi olurdunuz. O bina ykselirken biz de ikimiz bir olup bizim
Tompkins'in canna okuruz, diye dnmtm."
"O bina ykselirken benim zaten oynamaya vaktim olmaz, Bay
Sutton."
"Ne demek vaktim olmaz? izim elemanlar ne ie yaryor? Fazladan
iki adam daha tutun, brakn onlar kayglansn. Size yeterince para
vereceim naslsa, deil mi? Ama zaten oynamyormusunuz. Ne
kadar yazk. Ben sanmtm ki mutlaka ... Kanal Soka'ndaki binam
yapan mimar Badminton'da bir sihirbazd. Ama geen yl ld. Bir araba kazasnda paralad kendini, lanet olasca. yi mimard. Oysa siz
oynamyorsunuz."
"Bay Sutton, bu konuya gerekten zlm deilsiniz, deil mi?"
"ok ciddi bir hayal krklna uradm, evladm."
"Ama siz beni ne yapmak zere ie alyorsunuz ki?"
"Beni ne yapyor muyum?"

390/1067

"Beni ne yapmak iin tutuyorsunuz?"


"Bir bina yapmak iin tabii."
"Badminton oynasaydm o binann daha iyi bir bina olacana gerekten inanyor musunuz?"
"Eh, i itir, elence de elencedir. Hayatn pratik bir yan vardr. nsanca bir yan vardr. Yo, zarar yok ... ama yine de senin gibi ince biri
iin bence kesinlikle ... neyse, zarar yok, insan her eyi birden elde edemez ya!"
Joel Sutton ayrldnda Roark parlak bir sesin, "Tebrikler,
Howard," dediini duyup dnd, Peter Keating'in kendisine neeyle
glmsemekte olduunu grd.
"Merhaba, Peter. Ne dedin?"
"Joel Sutton' avladn iin tebrikler, dedim. Ama biliyor musun, o
ii pek iyi idare edemedin."
"Ne?"
"Joel'i yani. Canm, tabii ounu duydum ... neden duymayaym ki?
ok elenceliydi. Bu iler byle yaplmaz, Howard. Ben olsam ne
yapardm, biliyor musun? ki yamdan beri Badminton oynadma
yemin ederdim. Bunun krallara, prenslere gre bir oyun olduunu
sylerdim. Deerini bilmek iin insann ok yce bir ruhu olmas
gerekir, derdim. O beni snavdan geirme frsat buluncaya kadar da,
gerekten prensler gibi oynamay renmi olurdum. Ne kaybedersin
ki?"
"Aklma gelmedi."
"Bu bir sr, Howard. Nadide bir sr. Sana besbedava sunuyorum, insanlar nasl olman istiyorsa, her zaman yle ol. O zaman onlar da, sen
nerede durmalarn istiyorsan, orada dururlar. Bu srr sana veriyorum, nk hibir zaman kullanmayacan biliyorum. Baz bakmlardan ok parlaksn, Howard. Bunu her zaman sylemiimdir. Ama
baz bakmlardan da ok aptalsn."

391/1067

"Mmkndr."
"Eer oyunu Kiki Holcombe'un salonundan geerek oynayacaksan,
birka ey renmek iin aba gstermelisin. Kararn o mu, Howard?
Byyor musun artk? Geri seni burada grdmde hayatnm okunu yaadm. Ha, evet, Enright Evi konusunda da tebrikler. ok gzel
tabii, her zamanki gibi. Btn yaz nerelerdeydin? Bir ara hatrlat da
smokin ceketi nasl giyilir, reteyim sana. Tanrm, senin zerinde ne
kadar da tuhaf duruyor! te holandm ey de bu. Seni byle tuhaf
grmeyi seviyorum. Biz eski dostuz, deil mi, Howard?"
"Sen sarhosun, Peter."
"Tabii sarhoum. Ama bu gece bir damla bile iki imedim. Bir
damla bile. Neyle sarho olduumu sen asla, asla renemeyeceksin.
Sana gre bir ey deil. Beni sarho eden eylerin biri de o zaten. Sana
gre olmay. Biliyor musun, Howard, seni seviyorum. Gerekten
seviyorum. Bu gece."
"Peki, Peter. Her zaman da seveceksin, biliyorsun."
Roark pek ok kiiyle tantrld, onunla pek ok kii konutu. Hepsi
glmsediler, ona bir dost olarak yaklama abasnda samimi
grndler, takdirlerini ifade etmeye altlar, iyi niyet ve nazik ilgi
gsterdiler. Ama onun tek duyduu, "Enright Evi ok gzel, hemen
hemen Cosmo-Slotnick Binas kadar gzel," mesaj oldu.
"Geleceinizin ok parlak olacandan eminim, Bay Roark, inann
bana. Ben iaretleri iyi bilirim. kinci bir Ralston Holcombe olacaksnz." Kendisine dmanlk gsterilmesine alknd. Ama bu tr
dostluk ona dmanlktan daha kt geliyordu. Bir sre sonra
buradan kp kendi ofisinin basit ve temiz gereine dnebileceini
dnerek omuz silkip geti.
Akamn geri kalan boyunca Roark bir daha Dominique'e bakmad.
Dominique onu kalabaln arasnda gzleriyle izledi. Onu durdurup
konuanlara bakt. Dinlerken Roark'un omuzlarnn nezaketle

392/1067

bklne bakt. Bu da bana glnn bir baka biimi, diye


dnyordu. Kendisinin kalabalklara sunuluunu Dominique'e
gstermek. Birka dakikasn isteyen herkese teslim olmak. Bunu
seyretmenin Dominique'e taocandaki gnei ve matkab seyretmekten daha zor geleceini biliyordu. Dominique itiraz etmeden durdu,
izledi. Onun kendisine bakmasn beklemiyordu. Ama o bu salonda
olduu srece, kendisi de kalmak zorundayd.
O gece Roark salona girdii andan itibaren, onun varln youn
biimde fark eden bir kii daha vard. Ellsworth Toohey, Roark'u daha
kapdan girerken grmt. Daha nce onu mrnde grmedii iin
kim olduunu bilmiyordu. Ama olduu yerde durup ona uzun uzun
bakt.
Sonra Toohey dnp kalabala kart, dostlarna glmsedi. Yine
de, glmsemeler ve konumalar arasnda, gzleri ikide bir turuncu
sal adama dnyordu. On nc kattaki penceresinden kaldrma
bakp, dersem vcudum betona arptnda ne olur, diye
dnrken neler hissederse, ayn duygularla bakyordu o adama.
Adn da, mesleini de, gemiini de bilmiyordu. Toohey'e gre, bir insan deil, yalnzca bir gt o. Toohey insanlar hi grmezdi. Belki de
bu tr bir gcn bir insan vcudu biiminde ifade bulmasyd hayranln eken.
Bir sre sonra parmayla gstererek John Erik Snyte'a sordu:
"Kim bu adam?"
"O mu?" dedi Snyte. "Howard Roark. Hani, Enright Evi'ni
biliyorsun."
"Ya," dedi Toohey.
"Efendim?"
"Tabii. Byle olacakt."
"Onunla tanmak istiyor musun?"
"Hayr," dedi Toohey. "Hayr, onunla tanmak istemiyorum."

393/1067

Akamn geri kalan boyunca ne zaman birisi yanl yerde durup


Toohey'nin salonu gr asn tkasa, hemen ban hareket ettiriyor,
sabrsz baklarla Roark'u aryordu. Roark'a bakmak istemiyor, ama
bakyordu. Tpk kaldrma yksekten bakt, o grntden korktuu
gibi.
O akam Ellsworth Toohey, Roark'dan baka hi kimsenin farknda
deildi. Roark ise Toohey'nin odadaki varln bile bilmiyordu.
Roark kp gidince, Dominique durduu yerde dakikalar saymaya
balad. Kendine buradan ayrlma izni vermeden nce, onun sokaklarda iyice gzden kaybolmu olacandan emin olmas gerekiyordu.
Ancak ondan sonra kapya doru ilerledi.
Kiki Holcombe'un ince, nemli parmaklan Dominique'in eline sarld,
biraz yukar kayp bileini yakalad.
"Evet, ekerim," dedi Kiki Holcombe. "Bu yeni gelen hakknda ne
dnyorsun? Onunla konuuyordun, grdm. Howard Roark'u
soruyorum."
Dominique kesin bir sesle, "mrmde karlatm en iren adam
olduunu dnyorum," dedi.
"Aman Tanrm, sahi mi?"
"O tr katksz kstahlk senin houna gider mi? Onun hakknda iyi
bir ey bulmak isteyen ne syleyebilir ki? Ancak, korkun yakkl diyebilir, nemi varsa."
"Yakkl m? Komiklik yapmaya m alyorsun, Dominique?"
Kiki Holcombe, Dominique'i ilk defa aptal gibi ve arm durumda
grd. Dominique de, o yzde grd eyin, o yz kendisi iin tanrlatran eyin, bakalar tarafndan grlemediini, onlar
etkilemediini, kaytsz braktn bylece renmi oldu. Kendisinin
en olaan bir sz olarak syledii ey, kendi iinde var olan, ama
bakalar tarafndan paylalmayan bir eyin itiraf olmu kmt.
"Ama, hayatm," dedi Kiki, "Adamn yakkllkla ilgisi yok. Son
derece erkeksi, o kadar."

394/1067

Arkadan bir ses, "Bu seni artmasn, Dominique," dedi. "Kiki'nin


estetik anlay seninkine uymaz. Benimkine de uymaz."
Dominique dnd. Karsnda Ellsworth Toohey duruyor, ona
glmsyor, bir yandan da yzn dikkatle inceliyordu.
Dominique, "Sen ..." diye balayacakken sustu.
"Tabii," diyerek hafife eildi Toohey. Onun sylemedii eyi anladn belirtmeye alyordu. "Bende de senin kadar anlay
olduunu kabul et, Dominique. Ama estetik zevklerin tadn
karmz e deil. in o yann sana brakacam. Yalnzca zaman
zaman pek de aka gzkmeyen eyleri grebiliyoruz, deil mi? ...
Sen ve ben!"
"Ne tr eyler?"
"Tatlm, onu tartmak yle uzun ve felsefi bir tartma olur ki!
Ayrca ok karmak ve ok da gereksiz olur. Sana her zaman sylemitim, seninle ikimiz iyi dost olmalyz. Entelektel adan o kadar ok
ortak ynmz var ki! Ters kutuplardan yola kyoruz, ama o hibir
eyi deitirmez, nk ayn noktada buluuyoruz. ok ilgin bir
akamd, Dominique."
"Sz nereye getirmeye alyorsun?'!
"rnein sana neyin yakkl grndn kefetmek ilginti. Seni
bir yere kesin ve somut olarak snflandrmak ok ho. Kelimelerin
yardm olmakszn yalnzca belli bir yzn yardmyla."
"Eer neden sz ettiini anlyorsan, o zaman bu olduun kii
olamazsn."
"Hayr, hayatm. Ben olduum kii olmak zorundaym, nedeni de
anlyor olmam."
"Biliyor musun, Ellsworth, galiba sen benim sandmdan ok daha
ktsn."

395/1067

"Belki imdi dndnden de daha kt. Ama yararl. Biz


birbirimize yararlyz. Sen de bana yararl olacaksn. nk sanyorum
ki yararl olmak isteyeceksin."
"Neden sz ediyorsun?"
"Bu kt, Dominique. ok kt. yle yararsz ki! Neden sz ettiimi
bilmiyorsan, zaten asla anlatamam. Biliyorsan ... o zaman imdiden
elimdesin, baka bir ey sylemeye gerek yok."
Kiki aknlkla, "Bu ne biim konuma byle," dedi.
Toohey neeyle, "Bu bizim birbirimize taklma biimimiz," diye
karlk verdi. "Bunun seni tedirgin etmesine izin verme, Kiki.
Dominique'le ben birbirimize her zaman taklrz. Ama bunu da iyi
baaramayz, nk grdn gibi, birbirimizi kandramyoruz."
Dominique, "Gnn birinde bir hata yapacaksn, Ellsworth," dedi.
"ok mmkn. Sana gelince, sen hatan imdiden yaptn, tatlm."
"yi geceler, Ellsworth."
"yi geceler, Dominique."
Dominique gittikten sonra Kiki ona dnd.
"kinizin neyi var yle?" diye sordu. "Hi uruna ... o ne biim
konuma? nsanlarn yzleri ve ilk yarattklar izlenim hi nemli
deildir ki!"
Ellsworth yumuak ve mesafeli bir sesle, sanki ona deil de, kendi
kafasndaki bir dnceye cevap veriyormu gibi konutu: "te o, en
byk genel yanlglardan biridir, Kiki. Bir insann yz kadar nemli
ey yoktur. 0 kadar ifadeli bir baka ey yoktur. Bir insann yzne ilk
defa bakncaya kadar, onu gerek anlamda tanmamza olanak yoktur.
nk o bakla her eyi anlarz. O bilginin analizini yapacak kadar
bilgelii her zaman gsteremezsek bile. Sen bir ruhun slubunu hi
dndn m, Kiki?"
"Neyi?"

396/1067

"Bir ruhun slubunu. Uygarln slubundan sz eden nl


dnr hatrlyor musun? Buna 'slup' diyen oydu. Bulabildii en
yakn kelimenin bu olduunu sylyordu. Her uygarln kendi temel
ilkesi olduunu, bir tek, yce, saptayc kavram olduunu; o uygarln iindeki insanlarn her abasnn, farknda olmadan ve geri
dnlmez biimde hep o bir tek ilkeye sadk olduunu sylemiti.
Bence insan ruhunun da kendine gre bir slubu var. Kiki. Benimsedii temel tema. Bunun o insann her dncesine, her hareketine, her isteine yansdn grrsn. O yaayan yaratn tek salt ve
amir varl. Bir insan yllarca inceleen, gremezsin onu. Ama yz
gsterir. Bir insan anlatmak iin ciltler dolusu yaz yazmak zorunda
kalrsn. Oysa, yzn dn. Baka hibir eye ihtiyacn yok."
"Bu harika bir ey, Ellsworth. Ve eer doruysa, byk hakszlk. O
zaman insanlar senin karnda rlplak kalr."
"Daha da beter. Sen de onlarn karsnda rlplak kalrsn. Belli
bir yze tepki gsteri biiminle kendini ele verirsin. Belli trdeki bir
yze ... Ruhunun slubu ... Dnyada insanlardan daha nemli hibir
ey yok. nsanlarn da birbiriyle ilikisinden baka nemli hibir eyi
yok..."
"Peki, benim yzmde ne gryorsun?"
Ellsworth ona bakarken, onun oradaki varln ilk defa fark ediyormu gibiydi.
"Ne dedin?"
"Benim yzmde ne gryorsun, dedim."
"Ha ... evet ... sen bana hangi sinema artistlerini beendiini syle,
ben de sana kim olduunu syleyeyim."
"Biliyor musun, beni analiz etmelerine baylrm. Dur bakaym ...
benim en sevdiim artist her zaman ..."
Ama Toohey dinlemiyordu; Ona arkasn dnm, zr bile
dilemeden uzaklayordu. Yorgun bir hali vard. Kiki daha nce onun
kabalk ettiini hi grmemiti... Hele de isteyerek kabalk ettiini.

397/1067

Ksa bir sre sonra, bir grup dostunun arasndan Toohey'nin o zengin, titreimli sesinin ykseldiini duydu:
" Bu yzden de, dnyadaki kavramlarn en soylusu, insanlarn salt
eitliidir."

7
"ylece ayakta duracak, Bay Enright'la Bay Roark'un bencilliinin
temsilcisi olacak. Bir yannda eskimi, kahverengi ta evler; br
yannda gazhanenin depolar. Bu da rastlant deil belki... Kaderin takdiri. Baka hibir evre, bu binann temelden gelen kstahln bu
kadar gzel vurgulayamazd. Bu bina kentteki btn dier yaplarla ve
onlar yapm olan insanlarla alay edercesine ykselecek. Bizim
yaplarmz anlamsz ve sahte. Bu bina onlar daha da ok anlamsz ve
sahte gsterecek. Ama bu eliki de onun avantajna olmayacak. Bu
elikiyi yaratmakla o da kendini byk bir yetersizliin paras haline
getirmi olacak. Bir domuz ahrna bir tutam gne derse bize
oradaki pislii gsteren o ktr, sulu olan da o ktr. Bizim
yaplarmzn karanla gmlme, ekingenlik gsterme gibi byk bir
avantaj vardr. Ayrca, onlar bize uygundur. Enright Evi ise parlak ve
cesur. Kadnlarn boyunlarna sard tyl atklar da yledir. Dikkati
ekecektir, o doru ... ama ancak Bay Roark'un kibirinin ekingenlikten ne kadar yoksun olduuna ekecektir. Bu bina ykseldiinde,
kentimizin yzeyinde bir yara gibi duracaktr. Yaralar da renklidir."
Bu yaz, Dominique Francon'un yazd "Eviniz" kesinde, Kiki
Holcombe'un partisinden bir hafta sonra kt.
Yaznn yaymland sabah Ellsworth Toohey, Dominique'in
odasna geldi. Elinde o sabahki Banner vard. Dominique'in yazsn
kvrm, ona gsteriyordu. Sessizce durdu, minik ayaklar zerinde
biraz salland. Gzlerindeki ifadenin kulakla iitilmesi gerekiyormu
gibi bir hali vard. Grsel bir kahkahayd gzlerindeki. Dudaklarysa
ok ciddi, ok masumdu.
"Evet?" diye sordu Dominique.
"Roark'u o partiden nce nerede grmtn?"
Dominique ona sessizce bakt. Tek kolunu koltuunun arkasndan
sallandrm, kurunkalemini iki parma arasnda tutuyordu. Glmsyor gibiydi.

399/1067

"Bay Roark'u o partiden nce hi grmedim," dedi.


"Yanlmm. Merak ediyordum da ..." Elindeki gazeteyi hrdatt. "
Bir duygu deiimi."
"Ha, o mu? Eh, adam grdmde holanmamtm ... yani
partide."
"Fark etmitim."
"Otur, Ellsworth. Ayakta olduun zaman en iyi halinde
grnmyorsun.
"Rahatsz etmiyorum ya? Megul mydn?"
"O kadar da deil."
Toohey onun masasnn kesine oturdu. Dnceli bir tavrla gazeteyi dizine vurup duruyordu.
"Biliyor musun, Dominique," dedi. "yi yapamamsn. Hi iyi
yapamamsn."
"Neden?"
"Satrlar arasnda ne anlamlar kyor, gremiyor musun? Tabii
ou kii bunun farkna varmaz. Ama o varr. Ben de varyorum."
"Yaz onun iin de yazlmad, senin iin de."
"Bakalar iin mi?"
"Bakalar iin."
"O zaman bu ona da, bana da, byk bir kallelik."
"Grdn m ite? Bence iyi yapabilmiim."
"Eh, herkes kendi yntemlerini kullanr."
"Sen ne yazacaksn o konuda?"
"Ne konuda?"
"Enright Evi hakknda."
"Hibir ey."
"Hibir ey mi?"

400/1067

"Hibir ey."
Gazeteyi masaya frlatt. Hi kprdamam, onu bileinin bir
hareketiyle atmt.
"Hazr mimarlktan konuurken, Dominique; sen neden Cosmo
Slotnick Binas hakknda hibir ey yazmadn?"
"Yazlmaya layk m?"
"Kesinlikle. Yaz yazman baz insanlarn ok cann skacak."
"O insanlarn cann skmaya deer mi?"
"yle grnyor."
"Hangi insanlar bunlar?"
"Ne bileyim! Yazdklarmz kimlerin okuduunu bilemeyiz ki! i bu
kadar ilgin klan da o. mrmzde grmediimiz, iki kelime
konumadmz, hibir zaman da konuamayacamz insanlar. Hepsi
bu gazeteyi alyor, bizim cevaplarmz okuyor. Tabii biz bir cevap vermek istemisek. Bence Cosmo-Slotnick Binas hakknda syleyecek bir
iki gzel ey bulsan iyi olur."
"Peter Keating'i pek seviyor gibisin."
"Ben mi? Ben Peter' ok severim. Sen de seveceksin ... sonunda.
Daha iyi tanynca. Peter' tanmak yararldr. Bu ara biraz vakit ayr
da, sana hayatnn hikyesini anlatsn. Pek ok ilgin ey renirsin."
^"rnein?"
"rnein, Stanton'a gittiini biliyor muydun?"
"Biliyordum."
"Bunu ilgin bulmuyor musun? Ben buluyorum. Stanton harika bir
yerdir. Gotik Mimari'nin dikkate deer bir rnei. Kilisesindeki renkli
caml pencereler, bu lkedeki en iyi rneklerden biridir. Sonra onca
gen renciyi dn. Hepsi farkl. Kimi onur dereceleriyle mezun
oluyor, kimi de okuldan kovuluyor."
"Ne olmu?"

401/1067

"Peter Keating'in Howard Roark'la eski arkada olduunu biliyor


muydun?"
"Hayr. yle miymi?"
"yle."
"Peter Keating herkesle eski arkada."
"O doru. Mthi bir ocuk. Ama bu farkl. Roark'un Stanton'a gittiini bilmiyor muydun?"
"Hayr."
"Bay Roark hakknda pek fazla ey bilmiyor gibisin."
"Bay Roark hakknda hibir ey bilmiyorum. Zaten Bay Roark'u
konumuyorduk."
"Konumuyor muyduk? Yo, tabii, biz Peter Keating'i konuuyorduk.
Bak, insan syleyecei eyi en iyi, elikilerle, karlatrmalarla anlatabiliyor. Senin de bugnk irin yaznda yaptn gibi. Peter'in deerini hakkyla anlayabilmek iin biz de bir karlatrma yapalm. ki
paralel izgi alalm. Ben Euclid'le ayn fikirdeyimdir. Paralel izgilerin
hi kesimeyeceine inanrm. Evet, ikisi de Stanton'a gitmi. Peter'in
annesi bir tr pansiyon iletiyormu, Roark da yl onlarn evinde
kalm. Bunun aslnda nemi yok; ama elikiyi biraz daha vurguluyor,
daha kiiselletiriyor. Sonradan tabii. Peter yksek onur dereceleriyle
mezun olmu. Snfnn birincisiymi. Roark ise okuldan atlm. yle
bakma bana. Neden atldn ben anlatmak zorunda deilim, ikimiz
de anlyoruz naslsa. Peter babann yannda almaya balam,
sonunda irketin orta olmu. Roark da babann yannda alm,
ama iten kovulmu. Evet, yle. Ne komik, deil mi? Senin hibir
yardmn olmadan kovulmu! Cosmo-Slotnick Binas gibi bir eserin
zerinde Peter'in imzas var. Roark'un da Connecticut'ta sosisli sandvi satan bir dkknda imzas var. Peter hayranlarna imzalar veriyor,
Roark'u ise banyo malzemesi reticilerinin bile hepsi tanmyor. imdi
Roark'un eline bir apartman yapma frsat geiyor. Bu bina onun tek
olu gibi. Oysa Peter, Enright Evi'ni alsa, farkna bile varmazd. yle

402/1067

ileri her gn alyor. imdi bence Roark, Peter'in yapt ileri pek
beenmiyor. Hibir zaman beenmemi, hibir zaman da beenmeyecek. Ne olursa olsun. Bunu bir adm daha ileri gtrrsek, hi kimse
yenilmekten holanmaz. Ama her zaman "sradan"ln rnei sayd
birine yenik dmek, o sradan kiiyle yanyana baladktan sonra
onun fze gibi ykseliini seyretmek; bu arada kendisinin tm
mcadelesine karn habire tekme yiyip durduunu grmek, uruna
hayatn verebilecei ileri o sradan kiinin birer birer elinden ekip
aldn grmek; o sradan kiiye tapldn seyretmek, kaybetmek,
feda edilmek, grmezden gelinmek, yenilmek ... hem de bir baka dehaya deil, bir Tanrya deil, Peter Keating'e yenilmek ... Evet, sevgili
amatr kardeim, sence spanyol Engizisyonu buna denk bir ikence
tr bulabilmi midir?"
"Eilsworth!" diye haykrd Dominique. "Defol buradan!"
Ayaa frlamt. Bir an dik durdu, sonra eildi, iki avucunu masaya
dayad. Dmdz salar alnndan nne sallanyor, yzn saklyordu.
Toohey tatl bir sesle, "Ama Dominique, dedi. "Ben sana Peter
Keating'in neden ilgin bir insan olduunu anlatyordum."
Dominique'in salar bir anda arkaya utu, yz ykseldi. Sonra
Dominique kendini koltuuna atp Ellsworth'a bakt. Dudaklar gevek
duruyordu. Pek irkindi.
"Dominique," dedi Toohey yavaa. "ok ak veriyorsun.
Gereinden fazla."
"Defol buradan."
"Eh, sana beni azmsyorsun demitim. Bir dahaki sefere yardma
ihtiyacn olunca beni ar."
Kapdan karken durup dnd, ekledi:
"Tabii ben aslnda Peter Keating'in en byk mimarmz olduu
kansndaym."
O akam Dominique eve dndnde telefon ald.

403/1067

"Dominique, tatlm," diye yutkundu telefondaki ses. ok heyecanlyd. "Btn o sylediklerinde gerekten ciddi misin?"
"Kiminle gryorum?"
"Joel Sutton. Ben ..."
"Merhaba, Joel. Hangi konuda ciddi miyim?"
"Merhaba, tatlm, naslsn? Sevgili baban nasl? Benim dediim,
Enright Evi'yle ve o Roark denilen adamla ilgili sylediklerin. Yani
bugnk stununda yazdklarn. Benim bir hayli canm skld, bir
hayli. Yaptracam binay biliyorsun, deil mi? Balamaya hazrz.
yle de ok para tutuyor ki! Kararm verirken dikkatli davrandm
sanyordum, ama en ok sana gvenirim. Her zaman gvenmiimdir
sana. Akll ocuksun sen. ok akll. Wynand gibi birinin yannda
altna gre, herhalde konunu iyi biliyorsun. Wynand binalardan
iyi anlar. Adam gazetelerden kazand paralardan daha ounu binalardan kazanyor. Bu pek bilinmiyor ama ben biliyorum. Sen de onun
yannda alyorsun. imdi kafam kart. Ne dneceimi
bilemiyorum. nk ... bak, ben kararm vermitim, evet. Kesinlikle
vermitim ... hemen hemen. i bu Roark denilen adama verecektim.
Hatta kendisine de syledim. Yarn leden sonra anlamay imzalamaya gelecek. Oysa imdi ... sence gerekten benim bina, tyl atklara
m benzeyecek?"
"Dinle Joel," derken Dominique'in dileri skyd. "Yarn len benimle yemek yer misin?"
Joel Sutton'la kibar bir otelin geni yemek salonunda bulutu. Beyaz
masalarda tek bana yemek yiyen birka mteri daha vard. Her
mteri gze arpyor, aradaki bo masalar da onlar birbirinden uzak
tutmaya yaryordu. Joel Sutton keyifle glmsedi. mrnde Dominique kadar ekici bir kadna kavalyelik yapmamt.

404/1067

Dominique masann karsndan ona doru eilip kararl bir sesle,


hi glmsemeden konutu. "Biliyorsun, Joel, Roark'u semen ok
parlak bir fikir."
"Ya, yle mi dnyorsun?"
"yle dnyorum. Binan ok gzel olacak. Bir milli mar kadar
gzel. Baktka soluunu kesecek bir bina olacak. Ama kiraclarnn da
yolunu kesecek. Yz yl sonra, adn tarih kitaplarna geecek. Mezarn
da Potter Tarlas'nda olacak."
"Ulu Tanrm, Dominique, neden sz ediyorsun sen?"
"Yapacan binadan. Roark'un senin iin izecei binadan. Harika
bir bina olacak, Joel."
"Yani, iyi mi?"
"yi demiyorum. Harika diyorum."
"Ayn ey deil."
"Hayr, Joel, ayn ey deil."
"Ben bu 'harika' lafndan holanmadm."
"Yo. Holanmadn. Zaten holanacan sanmamtm. O zaman
Roark'la iin ne? Sen hi kimseyi oka srklemeyecek bir bina istiyorsun. Halka uygun, rahat, gvenli, annenin yahni kokan evi gibi bir ev
olsun istiyorsun. Herkesin sevecei bir yer istiyorsun. Herkesin.
Kahraman olmak ok rahatsz edici eydir, Joel. Sen de ona hi uygun
deilsin."
"Eh, tabii, insanlarn holanaca bir bina istiyorum. Yoksa binay
ne diye dikiyorum sanyorsun, salma yarasn diye mi?"
"Hayr Joel. Ruhuna yarasn diye de deil."
"Yani, Roark'da i yok mu?"
Dominique dikleip kazk gibi oturdu. Tm kaslar bir acya kar
gerilmiti sanki. Ama gzleri ar, yar kapal gzlerdi. Sanki bir el uzanm, vcudunu okuyordu.

405/1067

"Etrafta onun yapt ok sayda bina gryor musun? Ona i veren


ok sayda insan gryor musun? New York kentinde alt milyon insan
var. Alt milyon insan yanlyor olamaz. Olabilir mi?"
"Tabii ki hayr."
"Tabii."
"Ama ben sanmtm ki Enright..."
"Sen Enright deilsin, Joel. Bir kere, o senin kadar sk glmsemiyor. Sonra ... Enright zaten benim fikrimi sormazd. Sen sordun. Seni
bu yzden seviyorum."
"Beni gerekten seviyor musun, Dominique?"
"En sevdiim insanlardan biri olduunu bilmiyor muydun?"
"Ben ... sana her zaman gvendim. Senin szne her zaman inanrm. imdi ne yapmam gerek sence?"
"Basit. Sen parann satn alabilecei en iyi eyi istiyorsun. Parann
satn alabilecei eyler arasndan. stediin bina, nasl olmay hak
ediyorsa yle olacak. Baka insanlarn da i verdii bir mimar istiyorsun. Onlara kendinin de onlar gibi olduunu gsterebilmek iin."
"Doru. Tamam ... Bak, Dominique, yemeine elini bile srmedin."
"A deilim."
"Peki, hangi mimar nerirsin?"
"Dn, Joel. Herkesin durmadan adndan sz ettii kim var? lerin en iyileri kime gidiyor? Kendine ve mterilerine en ok para
kazandran kim? Hem gen, hem nl, hem gvenli, hem popler olan
kim var?"
"ey, herhalde ... Peter Keating galiba."
"Evet, Joel. Peter Keating."
"zgnm, Bay Roark. ok zgnm, inann bana. Ama ne de olsa,
ben salma yarasn diye alyor deilim, ruhuma yarasn diye de.
Yani ... eminim durumumu anlyorsunuzdur. Size kar hibir itirazm

406/1067

yok aslnda. Tam tersine, bence byk bir mimarsnz. Bakn, mesele
de orada zaten. Byklk iyidir hotur, ama pratik deildir. Mesele o.
Bay Roark, siz de kabul edersiniz ki Bay Keating'in hreti ok daha
yaygn ve onun binalar, sizin ulaamadnz bir poplerlie ulayor."
Roark'un itiraz etmemesi Bay Sutton'n cann skyordu. Keke
tartsa, diyordu iinden. O zaman Dominique'in birka saat nce
kendisine rettii nedenleri sayp dkebilirdi. Ama Roark hibir ey
sylemiyordu. Karar duyunca yalnzca ban emekle yetinmiti. Bay
Sutton, kararn hakl gsteren o nedenleri saymaya can atyordu. Ama
zaten durumu kabullenmi gibi grnen birini ikna etmeye almak
da neye yarard? Oysa Bay Sutton insanlar ok seven biriydi. Kimseyi
incitmek istemiyordu.
"Aslna bakarsanz, Bay Roark, ben bu karan tek bama vermedim.
Ben sizi istiyordum. Size karar vermitim. Gerekten. Ama grlerine
ok sayg duyduum Bayan Dominique Francon, sizin bu ie uygun olmadnz konusunda beni ikna etti. stelik bunu size sylememe izin
verecek kadar da cmert davrand."
Roark'un birden ban kaldrp yzne baktn grd. Sonra
Roark'un yanaklarndaki oyuklar kvrld, sanki ieriye doru ekildi,
az ald. Glyordu. Ses karmyor, ama glyordu. Yalnzca iine
ektii soluun sesi duyulmutu.
"Neye glyorsunuz, Bay Roark?"
"Demek Bayan Francon bunu bana sylemenizi istedi, yle mi?"
"stedi demedim. Neden istesin? Yalnzca, istersem syleyebileceimi belirtti."
"Evet, tabii."
"Bu da onun drstln gsterir. Aka savunabilecei salam
fikirlere sahip olduunu gsterir."
"Evet."
"Ne oluyor o halde?"

407/1067

"Hibir ey, Bay Sutton."


"Bakn, byle glmek ayp bir ey."
"Evet."
Odas yar karanlkt. Heller'n evinin bir resmi, erevelenmemi
olarak bombo duvara tutturulmutu. O resim, oday olduundan
daha bo, duvar olduundan daha uzun gsteriyordu. Kendisi
dakikalarn getiini hissetmiyor, zaman bir tek somut varlk olarak
alglyor, dakikalarn odann iindeki varln sezebiliyordu. Kendi
vcudunun kprdamayan gerei dnda tm anlamlardan arnm
bir zaman.
Kapnn vurulduunu duyduunda, yerinden kalkmadan, "Girin,"
diye seslendi.
Dominique ieriye girdi. Sanki bu odaya daha nce de girmi gibi bir
hali vard. kaln kumatan siyah bir tayyr giymiti. ocuk giysisi gibi
basit bir ey. Onu bir ss olarak deil, bir koruma olarak giydii belliydi. Tayyrn erkeksi yakasn ensesine kaldrmt. Yakann ular
yanaklarna deiyordu. apkas da yznn yarsn saklamaktayd.
Roark oturduu yerden ona bakt. Dominique onun yzndeki o alayc
glmsemeyi arad, ama o glmseme gelmedi. Odann kendisinde
vard glmseme. Dominique'in orada duruunda. apkasn kard.
Odaya giren erkeklerin yapt gibi, kenarndan tutup kaldrd, parmak
ularyla tutarak kolunu indirdi, yannda sallad. Yz ciddi ve souktu
ama ak renk, dz salar, onu savunmasz ve mtevaz gsteriyordu.
"Beni grdne armadn," dedi.
"Bu gece seni bekliyordum."
Dominique elini kaldrd, dirseini hafif kvrp apkay bir masaya
frlatt. apkann uzun bir mesafe boyunca uuu, bileinin o hareketindeki gc gsteriyordu.
Roark, "Ne istiyorsun?" diye sordu.
Dominique cevap verdi. "Ne istediimi biliyorsun." Sesi ar ve
yamyassyd.

408/1067

"Evet. Ama senden duymak istiyorum. Hepsini."


"Nasl istersen." Sesi ilevseldi. Bir emre metalik bir dikkatle uyuyordu. "Seninle yatmak istiyorum. imdi, bu gece ve beni armak
isteyecein herhangi bir zamanda. plak vcudunu istiyorum, tenini,
azn, ellerini istiyorum. Seni istiyorum ... Byle isterik arzularla
deil, souk ve bilinli olarak. Gururdan ve pimanlklardan yoksun
olarak. Seni istiyorum. Pazarlkta kullanabileceim, beni blecek bir
zsaygm yok. Seni istiyorum. Bir hayvan gibi istiyorum seni. ite km kedi gibi. Bir orospu gibi."
Tekdze, dengeli bir sesle konuuyordu. Sanki inan vaaz veriyordu. Hareketsiz durmutu. Topuksuz pabulu ayaklar ayrk basyordu. Omuzlarn geriye atm, kollarn iki yanna sallandrmt.
Kiiliinin dnda gibi bir hali vard. Azndan kan szler onu
etkilemiyormu gibi. ok gen bir delikanlym gibi.
"Senden nefret ettiimi biliyorsun, Roark. Senin ne olduundan,
benim seni isteyiimden, istemek zorunda kalmdan nefret ediyorum. Seninle savaacam ve seni mahvedeceim. Bunu da sana, yalvaran bir hayvan olduumu sylermi gibi, sakin sakin sylyorum.
Mahvolmaman iin dua edeceim. Onu da syleyebilirim ... Hibir
eye inanmadm halde, dua edecek bir eyim olmad halde. Attn
her adm tkamak iin savaacam. stediin her frsat elinden almaya alacam. Seni incitebilecek tek eyi kullanarak inciteceim
seni. ini. A kalman iin savaacam. Bugn yaptm bunu sana. O
yzden bu gece seninle yatacam."
Roark koltuuna gmlm, oturuyordu. Gevek vcudu, uzanm
gibiydi. Hareketsizlii yava yava, yaklaan hareketin iddetiyle dolmaya balyordu.
"Bugn incittim seni. Yine yapacam. Ne zaman seni yenersem,
sana geleceim. Seni incittiimi anladm zaman, bana sahip olman
salayacam. Seven birinin deil, bir hasnn bana sahip olmasn
istiyorum. Kazandm zaferi bunun mahvetmesini istiyorum. erefli
yumruklarla deil, vcudunun bana demesiyle. Senden istediim bu,

409/1067

Roark. Ben buyum nk. Hepsini duymak istemitin. Duydun. imdi


ne sylemek istiyorsun?"
"stndekileri kar."
Dominique bir an olduu yerde durdu. Dudaklarnn kelerinde iki
nokta sertleti, kabard ve beyazlat. Sonra Roark'un gmleinin
altndaki hareketi grd. Gsnn ald kontroll solukla kabarn.
Dominique glmsedi. Onun glmsemesi de alaycyd. Roark'un her
zaman ona glmseyii gibi.
ki elini yakasna doru kaldrd, ceketinin dmelerini at. Birer
birer. Ceketi yere att, ince beyaz bluzunu kard, plak kollarnn
ucundaki siyah eldivenleri fark etti. Onlar da, parmak ularn birer
birer ekerek kard. Kaytszca soyundu. Kendi yatak odasnda yalnzm gibi.
Sonra ona bakt. plak duruyor, bekliyor, aralarndaki havann
basncn karnnda hissediyor, bunun ona da ikence olduunu, her
ikisinin de ayn eyi istediini biliyordu. Roark ayaa kalkt, ona dora
yrd. Onu kavradnda, Dominique'in kollar istekle kalkt,
Roark'un vcudunun, kollarnn i taraflarna yapt basky hissetti.
Roark'un kollan onu kucaklad; kaburgalar, koltuk altlar, srt, krek
kemikleri Dominique'in parmaklar altndayd. Dudaklar dudaklarna
deiyordu. Bu teslimiyet, Dominique'in daha nceki mcadelesinden
daha byk bir iddetle yklyd.
Daha sonra yatakta, battaniyenin altnda yan yana yatarlarken,
Dominique oday szd, "Roark, neden o taocanda alyordun?"
diye sordu.
"Biliyorsun."
"Evet. Baka kim olsa, bir mimar brosunda ie girerdi."
"O zaman beni mahvetme istei duymazdn."
"Bunu anlyor musun?"
"Evet. Sakin ol. Artk nemi yok."

410/1067

"Enright Evi'nin New York'taki en gzel bina olduunu biliyor


musun?"
"Senin bildiini de biliyorum."
"Roark, Enright Evi kafann iindeyken o taocanda alyordun
sen. Daha da nice Enright Evleri. Orada granitleri matkaplyordun.
Sanki..."
"Neredeyse yumuayacaksn, Dominique. Sonra yarn piman
olursun."
"Evet."
"ok gzelsin, Dominique."
"Syleme."
"Gzelsin."
"Roark, ben ... ben hl seni mahvetmek istiyorum."
"stemesen, seni ister miydim sanyorsun?"
"Roark ..."
"Bir daha m duymak istiyorsun? Bir ksmn m? Seni istiyorum,
Dominique. Seni istiyorum. Seni istiyorum."
"Ben ..." Sustu. Sylemedii kelime soluunda duyuluyor gibiydi.
"Hayr," dedi Roark. "Henz deil. Henz onu sylemek istemiyorsun. Uyu imdi."
"Burada m? Seninle mi?"
"Burada. Benimle. Sabah sana kahvalt getiririm. Kendi kahvaltm
kendim hazrlarm, biliyor muydun? Grmek houna gidecek.
Taocandaki i gibi. Sonra evine gider, beni mahvetmeyi dnrsn. yi geceler, Dominique."

8
Salonun pancurlar alm, kentin klar camlarn ortalarna kadar
ykseliyordu. Dominique alma masasnda oturmu, yazsnn son
sayfalarndaki tashihleri yaparken kapnn alndn duydu. Konuklar onu habersiz rahatsz etmezlerdi. Ban kaldrd, elindeki kurun
kalem havada kald. Hem kzm, hem meraklanmt. Holde hizmetinin ayak seslerini duydu, ardndan hizmeti odaya girip, "Bir bey
sizi grmeye geldi, efendim," dedi. Kadnn tavandaki belli belirsiz bir
dmanlk, sz konusu beyin adn vermeyi reddettiini anlatmaya
yetiyordu.
Dominique'in iinden, turuncu sal bir bey mi? diye sormak geldi,
ama sormad. Kalemi elinde kaskat sarslarak, "eriye gelsin," dedi.
Kap aldnda, holn na kar, upuzun bir boyun ve dk
omuzlardan oluan, ie gibi bir siluet grd. Koyu krema gibi bir ses,
"yi akamlar, Dominique," dedi. Dominique o zaman Ellsworth
Toohey'i tand. Onu evine hi davet etmi deildi.
Glmsedi. "yi akamlar, Ellsworth, seni oktandr grmemitim,"
dedi.
"u ara geleceimi tahmin etmeliydin, sence de yle deil mi?" Toohey hizmetiye dnd. "Cointreau ltfen, eer varsa. Eminim vardr."
Hizmeti, aknlktan iri iri alm gzleriyle Dominique'e bakt,
Dominique ban evet dercesine sallad, hizmeti dnp kt, kapy
da arkasndan kapad.
"Megulsn tabii," dedi Toohey. Gz karmakark masadayd.
"Sana ok yakyor, Dominique. Sonu da alyorsun. Son zamanlarda
ok daha iyi yazmaya baladn."
Dominique elindeki kalemin masaya dmesine izin verdi, tek
kolunu koltuunun arkalna att, konuuna doru yarm dnd ve
onu szd. "Ne istiyorsun, Ellsworth?"
Toohey oturmad. Ayakta, oday bir uzmana zg merakla incelemeyi srdrd.

412/1067

"Fena deil, Dominique. Tahmin ettiim gibi saylr. Biraz souk.


Yani ben olsam mavi koltuu oraya koymazdm. Fazla doal. ok ar
bir uyum. nsanlarn o kede bekledii ey o zaten. Ben olsam havu
rengi yapardm. irkin, gz alan, atak bir turuncu. Bay Howard
Roark'un salar gibi. Laf olsun diye sylyorum. Uygun bir benzetme
oldu da ondan. Kiisel bir ey deil. Yanl rengin bir dokunuu btn
oday deitirirdi. Byle eyler bir yere kibarlk katar. iek aranjmanlarn gzel. Resimler de fena deil."
"Pekl Ellsworth, pekl, mesele nedir?"
"Ama buraya daha nce hi gelmediimi bilmiyor musun? Her
naslsa, beni hi davet etmemitin. Nedenini bilemiyorum." Rahata
oturdu, ayak bileklerinden birini dier dizine dayad, ince bacan
teki bacann zerinde dengeledi. Paa kvrmnn altndan duman
rengi orab, onun zerinde de mavimsi beyaz teniyle tek tk siyah kllar gzkt. "Ama sen zaten bir ara hi sosyal deildin. Gemi zaman
kipine dikkatini ekerim. Uzun sre grmedik mi dedin? O doru.
ok meguldn. Allmadk eylerle. Ziyaretler, yemek davetleri, k
barlar, evinde ay partileri vermeler. yle deil mi?"
"yle."
"ay partileri ... Buna ne demeli artk! Buras parti vermeye uygun.
Geni, ok sayda insana yer var... hele de kimin geldiine pek
aldrmyorsan, ki sen de aldrmyorsun. imdi yani. Ne ikram ediyorsun onlara? Anez ezmesiyle kalp biiminde kesilmi yumurta m?"
"yle bir ey."
"Ya yal kadnlara?"
"Krem peynir ve krlm ceviz ... Helezon gibi kalplanm."
"Seni byle eylerle urarken grmek isterdim. Yal kadnlara bu
kadar dnceli davranman harika bir ey. Hele de pis zenginlere. Damad emlak ii yapanlara. Ama yine de, Komodor Higbee ile Knock Me
Flat'i grmeye gitmen kadar kt deil. Adamn takma dileri var,
Broadway'le Chambers'n kesitii kede de bir bo arsas var."

413/1067

Hizmeti elinde tepsiyle girdi, Toohey kadehini alp zarif bir


hareketle tuttu, koklad. O srada hizmeti kt.
Dominique, "Gizli servis blmnden yararlanmaya neden
kalktn anlatr msn bana?" diye sordu. "Kim haber veriyor diye
sormuyorum, ama yaptklarm hakknda bu kadar ayrntl raporlarn
nedeni nedir?"
"Kim olduunu da sorabilirsin. Herkes ve hi kimse. Bayan Dominique Francon birdenbire nl bir ev sahibesi haline dnrse, insanlar bundan sz etmez mi sanyorsun? Bayan Dominique Francon,
bir tr Kiki Holcombe rolnde, ama ondan ok daha iyi! llemeyecek kadar daha iyi, daha yetenekli, stelik ne kadar daha gzel
olduuna sen karar ver. Bu stn grnnden biraz yararlanmann
zaman geldi artk. Hangi kadn olsa, kskanlktan senin grtlan
kesmeye hazrdr. Gzelliin hl ziyan oluyor tabii. Biimin esas
ilevini dnrsen tabii. Ama en azndan, baz insanlar yararlanabiliyor artk. Baban, rnein. Eminim senin bu yeni hayatna pek sevinmitir. Kk Dominique insanlarla dost. Kk Dominique sonunda
normale dnm. Yanlyor tabii, ama onu mutlu etmek ho bir ey.
Daha baka birka kiiyi de. rnein beni. Geri srf beni memnun etmek iin hibir ey yapmazsn, ama ans eseri, benim iin yaplmayan
bir eyden keyif almam mmkn oluyor. Bencillikten uzak
nedenlerle."
"Soruma cevap vermiyorsun."
"Veriyorum ite. Yaptklarna neden ilgi duyduumu sordun bana.
Ben de diyorum ki, beni mutlu ettii iin. Hem bak, eer dmanlarm
hakknda bilgi topluyor olsam, insan o zaman arabilirdi ... Hata
ederdi tabii, ama arabilirdi. Ama benden yana olan hareketler
hakknda bilgi edinmek! Herhalde beni o kadar da beceriksiz bir general sanamazsn. Ya da hakkmda her ne dnyorsan, eminim beceriksizlik bunlarn arasnda yoktur."
"Senden yana m, Ellsworth?"

414/1067

"Bak, Dominique; senin konuma dilinin de, yaz dilinin de sorunu


bu. ok fazla soru iareti kullanyorsun. Bu zaten kendi bana kt bir
ey. Gereksiz olunca, daha da kt. Artk snav tekniini bir kenara
brakalm, karlkl konualm. Naslsa ikimiz de anlyoruz ve aramzda soru soracak bir durum yok. Olsayd, beni oktan kap dar
ederdin. Oysa bana pahal bir iki ikram ettin."
Kadehin kenarn burnunun altna getirip sesli sesli koklad. Bu
hareket, resmi bir sofrada az aprdatmakla birdi. Baya kaard.
Ama burada, kesme kristalin kenar kk byna deerken, zarif
grnyordu.
"Pekl," dedi Dominique. "Konu."
"Ben de yle yapyorum. Dnceli hareket ediyorum, nk sen
konumaya hazr deilsin. Henz bir sre iin. Eh, konualm o zaman. Soyut dnce dzleminde. nsanlarn seni hemen aralarna,
bylesine hevesle kabul etmeleri ne kadar ilgin. Srler halinde sana
doru akyorlar. Sence bunun nedeni nedir? Onlar da evrelerindekileri bol bol tersliyorlar, ama kendilerini mr boyunca terslemi
biri birdenbire onlara kucan atnda; penelerini ieri ekip koa
koa geliyorlar, sana karnlarn okatyorlar. Neden? Bence bunun iki
aklamas olabilir. yi olan aklama, bu insanlarn iyi kiiler oluu,
sana dostluk bahetmek istemeleri. teki aklama da, senin onlara
ihtiya duymakla kendini kltyor olduunu bilmeleri. Fildii kulenden iniyorsun. Yalnzlklara hepsi birer fildii kuledir. Onlar da
dostluklaryla seni aaya ekmekten sevin duyuyorlar. Tabii bunun
bilinli olarak farknda deiller. Tek bilen sensin. O yzden de bu ii
yaparken aclar ekiyorsun. Soylu bir ama uruna olsa, asla yapmazdn bunu. Ancak kendi setiin ama uruna yaparsn. Uygulanan
yntemlerden daha irkin bir ama. O ama, yntemleri dayanlr
klyor."
"Biliyor musun, Ellsworth, gazetedeki yaznda asla kullanmayacan
bir cmle kt azndan."

415/1067

"yle mi? Olmutur. Yazmda kullanmayacam pek ok eyi sana


syleyebilirim. Hangisini demek istiyorsun?"
"Her yalnzlk bir fildii kuledir."
"O mu? Evet, haklsn. Kullanmazdm. stersen sen buyur, kullan
ama. Fazla iyi bir sz olmasa bile. Biraz ham ve kaba. stersen bir gn
sana daha iyilerini de sylerim. Ama kk nutkumdan bir tek onu
setinse, zlrm."
"Neyi sememi istiyordun?"
"rnein iki aklamam. Orada ilgin bir nokta var. Hangisi daha
iyi yrekli bir yaklam? nsanlar iyi kabul edip stlerine dayanamayacaklar soyluluklar yklemek mi, yoksa onlar olduklar gibi kabul etmek, bunu da onlar rahat ediyor diye yapmak m? yi yrekliliin
adaletten ok daha nemli olduunu varsayarak tabii."
"Bana vz gelir, Ellsworth."
"Soyut dncelerle uraacak gnn deil, ha? Yalnzca somut
sonulara m ilgi gsteriyorsun? Son ay iinde Peter Keating'e ka i
kopardn?"
Dominique ayaa kalkt, hizmetinin brakt tepsiye yrd,
kendine bir iki doldurdu, "Drt," dedi, sonra kadehi azna gtrd.
Bir yudum aldktan sonra dnp Toohey'e bakt, "nl Toohey
tekniini seyrettik." dedi. "nemli sz, yaznn banda da, sonunda
da syleme. En az beklenen bir yere sokutur. Stunun geri kalann
kum grltyle doldur. Her ey, o nemli sz syleyebilmek iin."
Toohey nezaketle eilip selam verdi. "Doru. Seninle konumak bu
yzden houma gidiyor. Senin sinsi ve gaddar davrandn anlayamayan insanlara sinsi ve gaddar davranmak byk ziyankrlk.
Ama kum grlt dediin de rasgele deil, Dominique. Ayrca yazmda
kullandm tekniin bu kadar belli olduunu da bilmiyordum. Bir
yeni teknik dnmem gerek."
"Zahmet etme. Herkes baylyor."

416/1067

"Tabii. Ne yazsam baylrlar. Demek drt, yle mi? Bir tanesini


karmm. Ben saymtm."
"Tek bilmek istediin oysa, buraya gelmek iin neden zahmet ettiini anlayamyorum. Anladk, Peter Keating'i seviyorsun, ben de ona
ok gzel yardm ediyorum. Senin yapabileceinden gzel. Eer
Peter'le ilgili olarak beni daha da ok tevik etmek niyetindeysen, hi
gerei yok. yle deil mi?"
"Orada yanlyorsun. Bir tek cmlede iki yanlg, Dominique. Biri
drst bir yanlg, teki de bir yalan. Drst yanlg olan, benim Peter
Keating'e yardm etmek istediimi sanman ... Bu arada syleyeyim;
ben ona senden ok daha fazla yardm edebilirim, ettim ve edeceim
de, ama o uzun vadeli i. Yalana gelince, buraya Peter Keating'i
konumaya geldiim konusu. Aslnda neyi konumaya geldiimi, daha
ben ieriye girerken biliyordun. stelik o konuyu konuabilmek iin,
benden ok daha beter insanlar bile salonuna kabul etmeye hazrsn.
Ho u an iin benden daha beter kim olabilir, onu da bilmiyorum ya!"
"Peter Keating," dedi Dominique.
Toohey burnunu buruturdu. "Yo, hayr, O daha o kadar bymedi.
Ama haydi, Peter Keating'den konualm. Babann orta oluu ne
gzel bir rastlant. Bylece, babasna i koparmaya alan uslu bir
evlat gibi grnyorsun. Bundan doal bir ey olamaz. Francon &
Keating irketi iin son ayda harikalar yarattn. Bunu da, birka
zengin dula glmseyerek, topluluklara arpc elbiselerle giderek
yaptn. Daha ileri gidip o esiz vcudunu estetik d amalarla satmaya kalksan, Peter Keating'e daha neler salayabilirdin, Tanr bilir!" Duraklad. Dominique bir ey sylemeyince devam etti.
"Harikasn Dominique. Bu szm karsnda oka uramamakla,
hakkndaki en yce dncelerimi dorulam oldun."
"Amacn neydi, Ellsworth? Szn ok deeri mi, yoksa ima deeri
mi?"
"Pek ok ey olabilir. Belki bir n yoklama. Ama aslnda hibiri
deildi. Kk dozda bir bayalktan ibaretti. Bu da Toohey teknii.

417/1067

Yanl eyi hep doru zamanda neririm. Aslnda ben z sz bir,


tekdze bir 'Pritan' olduum iin, arasra bir baka renk kullanmaya
ihtiyacm var. O tekdzelii gidermek iin."
"yle misin, Ellsworth? Senin aslnda ne olduunu merak ediyorum. Hi bilemiyorum."
Toohey tatl bir sesle, "Hi kimse bilmiyor, diyebilirim," dedi. "Ama
aslnda bu ite sr falan yok. ok basit. Temellerine indirgenince her
konu basit olur. Temeller de ne kadar azdr, bilsen aarsn. Belki de
yalnzca iki tane. Hepimizi aklamaya yetiyor. Zor olan, dolakl
ap basite indirgemek. nsanlar buna zahmet etmek istemiyor.
Sanrm sonulardan da holanmayacaklardr."
"Ben aldrmam. Ne olduumu bilirim. Aka syle. Ben kahpenin
biriyim."
"Kendini kandrma, tatlm. Sen kahpeden ok daha ktsn. Bir
azizsin. Bu da azizlerin neden tehlikeli olduunu, neden istenmediini
gsteriyor."
"Ya sen?"
"Aslna bakarsan, ben de ne olduumu biliyorum. Srf o bile benim
hakkmda pek ok eyi akla kavuturabilir. Sana yardmc olacak
bir ipucu veriyorum ... eer kullanmak istersen. stemezsin tabii. Ama
isteyebilirsin ... gelecekte."
"Neden isteyeyim?"
"Bana ihtiyacn var, Dominique. Beni biraz anlaman, iine yarayacaktr. Gryorsun ya, anlalmaktan korkmuyorum. Senin anlamandan yani."
"Sana ihtiyacm m var?"
"Hadi hadi, sen de biraz cesaret gster."

418/1067

Dominique dorulup oturdu, souk bir sessizlik iinde bekledi. Toohey glmsedi. Besbelli keyifliydi ve bunu saklamak iin de bir aba
gstermiyordu.
Tavan dikkatle incelerken, "Bir bakalm," diye mrldand.. "Peter
Keating'e saladn o ileri ele alalm. Cryson Han yalnzca laf
olsun diyeydi. Howard Roark'un o konuda zaten hi ans yoktu.
Lindsay'lerin Evi daha iyiydi. Roark'u gerekten dnyorlard. Sen
olmasan, o ii alrd sanyorum. Stonebrook Kulb konusunda da
ans vard, sen o ans mahvettin." Dominique'e bakp kkr kkr
gld. "Teknikler ve vurular konusunda yorum yok mu, Dominique?"
Glmsemesi, sv nitelikli sesinin zerinde yzen bir ya gibiydi.
"Norris'lerin Sayfiye Evi konusunda baarszla uradn. O ii geen
hafta ald, biliyorsun. Eh, yzde yz baarl olamazsn tabii. Ne de
olsa, Enright Evi ok byk i. Herkes onu konuuyor ve pek ok insan
Bay Howard Roark'a ilgi gstermeye balyor. Ama yine de ok iyi iler
baardn. Tebrikler. Bak, sana ne kadar nazik davranyorum, deil mi?
Her sanatnn alka ihtiyac vardr. Sana alk tutacak hi kimse yok,
nk neler yaptn bilen yalnzca Roark'la ben. O da sana teekkr
edecek deil herhalde. Ama dnyorum da; Roark herhalde senin
neler yaptn bilmiyor, diyorum. Bu da iin keyfini bozuyor, yle
deil mi?"
Dominique, "Sen nereden biliyorsun neler yaptm?" diye sordu.
Sesi yorgundu.
"Hayatm, bu fikri sana ilk verenin ben olduumu unutmu olamazsn, deil mi?"
"Ha, evet," dedi Dominique dalgn bir sesle. "Evet."
"te imdi buraya neden geldiimi anlam oldun. Benden yana
dediim zaman ne demek istediimi de biliyorsun."
"Evet," dedi Dominique yine. "Tabii."
"Bu bir pakt, hayatm. Bir ittifak. Mttefikler birbirine hi gvenmez, ama byle olmas iin etkinliini bozmaz. Amalarmz birbirinin

419/1067

tersi olabilir. Aslnda da yle. Ama nemi yok. Sonu yine ayn olacak.
Soylu bir ortak ama gerekmiyor. Yalnzca ortak bir dman gerekiyor.
Bizde de o var."
"Evet."
"Bana bu yzden ihtiyacn var. Bir kere yardmc olmutum."
"Evet." "Bu senin Bay Roark'a, verebilecein her ay partisinden daha fazla
zarar verebilirim."
"Neden?"
"Nedenleri bo ver. Ben seninkileri sormuyorum."
"Peki."
"O halde anlatk m? Mttefik miyiz bu ite?"
Dominique ona bakarken ne doru eilmi, dikkatini toplamt.
Yz bombotu. Sonunda: "Mttefikiz," dedi.
"Gzel, tatlm. imdi dinle beni. Stununda gnar falan ondan
sz etmeyi kes. Biliyorum, her seferinde haince eyler sylyorsun,
ama yine de biraz fazla sk. Adn habire gndemde tutuyorsun, oysa
bunu yapmak istemezsin. Ayrca, beni de u partilerine armaya
balasan iyi edersin. Benim yapabileceim baz eyler var, onlar sen
yapamazsn. Bir ipucu daha: Bay Gilbert Colton, hani Californial kap
kaak yapmcs. Douda fabrikasnn bir ubesini kurmak istiyor. yi
bir Modernist dnyor. Hatta Bay Roark'u dnyor. Roark'un
onu almasna izin verme. ok byk bir i. Bol bol promosyonu yaplacak. Sen bu arada Bayan Colton iin yeni tr bir sandvi falan icat et.
Ne istersen yap. Ama Roark'un onu almasna izin verme."
Dominique yerinden kalkt, ayaklarn sryerek, kollarn gevek
gevek sallayarak bir masaya yrd, sigara ald. Yaktktan sonra ona
dnd, kaygsz bir sesle, "stediin zaman ok ksa ve zl konuabiliyorsun," dedi.

420/1067

"Gerekli grrsem."
Dominique pencerede durup kente bakt. "Roark'a zarar verecek
hibir ey yapm deilsin," dedi. "Bu kadar nemsediini
bilmiyordum."
"Ya! Yapmadm m?"
"Yazlarnda adndan hi sz etmedin."
"te benim Bay Roark'a yaptm bu, hayatm. imdilik."
"Onun adn ilk ne zaman duydun?"
"Heller'n Evi'nin izimlerini grdm zaman. Onu gzden
karmayacam bilmeliydin. Ya sen ne zaman duydun?"
"Enright Evi'nin izimlerini grdm zaman."
"Daha nce duymadn m?"
"Duymadm."
Dominique sigarasn sessizce iiyordu. Sonra Toohey'e dnmek sizin konutu:
"Ellsworth, ikimizden biri bu gece burada konutuklarmz tekrarlayacak olursa, dieri inkr eder, kimse de kantlayamaz. O halde
birbirimize samimi davranmaktan bir zarar gelmez, deil mi? Son
derece gvenli buras. Neden nefret ediyorsun ondan?"
"Nefret ediyorum diye bir eyi hi sylemedim ki!"
Dominique omuz silkti
Toohey, "Ondan tesine gelince," diye devam etti. "Onlara sen kendin cevap verebilirsin sanyorum."
Dominique sigara alevinin camdaki yansmasna doru ban
yavaa sallad.
Toohey kalkp ona yaklat, yannda durup kentin klarna, binalarn alarna, pencerelerdeki aydnlklarn yar saydamlatrd
karanlk duvarlara bakt. Duvarlar byk bir k kitlesinin zerine
geirilmi siyah tl gibiydi. Ellsworth Toohey yumuak bir sesle, "una

421/1067

bak," dedi. "Harikulade bir baar, deil mi? Kahramanlk nitelii


tayan bir baar. Bunu yaratmak iin alm binlerce insan dn,
sonra bundan yararlanan milyonlarca insan da dn. Deniyor ki,
tarihin orasnda burasnda ortaya km bir dzine ya da daha az insan olmasayd, bunlarn hibiri mmkn olmazd. Belki de dorudur.
Doruysa, yine iki yoldan birini semek mmkn. O on iki kiinin ok
byk yararlk gsterdiini syleyebilir, hepimiz onlarn o stn
ruhundan taan zenginliklerle besleniyoruz, diyebiliriz. Bunu kardee
bir minnetle kabul ettiimizi ileri srebiliriz. Ya da, bizim asla eriemeyeceimiz baarlara ulaan bu on iki kiinin, bize kendimizin kim
olduunu gsterdiini syleyebilir, onlarn kibirli ihsanlarn
istemediimizi, bataklk ortasndaki maarann, dallan birbirine
srterek yaklan atelerin, gkdelenlerden ve neon klardan daha iyi
olduunu savunabiliriz ... tabii eer kendi yaratclmzn snrlar o
maarayla o dallarda son buluyorsa. Sen bu iki tutumdan hangisinin
daha insancl olduu kansndasn, Dominique? nk biliyorsun, ben
hmanistim."
Bir sre sonra, insanlarla iliki iinde olmak Dominique'e daha
kolay gelmeye balad. Kendine yapt bu ikenceyi bir dayankllk
testi gibi dnd; daha ne kadarna dayanabileceini grmek istermiesine kendini zorlad, zorlad. Resmi davetlerde, tiyatro partilerinde, akam yemeklerinde, danslarda dolap duruyor, hep glmsyor, o glmseme, yzn k gnei gibi souk ve parlak gsteriyordu.
Sylenen bo szleri bo bo dinlerken, sanki ilgi gsterirse konuan
gcenecekmi gibi davranyor, insanlar arasnda mmkn olabilecek
tek ban ortak bir can sknts olduuna, gururlarn byle koruyabileceklerine inanm gibi hareket ediyordu. Her eye ban sallayp her eyi kabullenmekteydi.
"Evet, Bay Hoit, bence Peter Keating yzyln adam ... bizim
yzylmzn."
"Hayr, Bay Inskip, Howard Roark olmaz. Howard Roark'u istiyor
olamazsnz.
Elbette
sahtekr.
Bir
insann
drstln

422/1067

deerlendirmek iin ancak kendi duyarl drstlnz kullanmanz


gerekir... Pek bir deeri yok diyorsunuz, yle mi? Tabii, Bay Inskip,
Howard Roark'un fazla bir deeri yok. Btn mesele boyutlarda ve
mesafelerde. Mesafeler. Hayr, ok fazla imem, Bay Inskip. Gzlerimi
beendiinize memnun oldum, evet, keyifli olduum zaman hep
byledir gzlerim. Howard Roark'un pek bir deeri yok demeniz de
beni ok mutlu etti."
"Demek Bay Roark'la tantnz, yle mi, Bayan Jones? Ondan
holanmadnz, yle mi? nsan o tip adama kar hibir acma
duyamaz, yle mi? Ne kadar doru! Merhamet harika bir eydir. Ezilmi bir solucana baknca iimizde uyanan duygudur. Yceltici bir tecrbedir. nsan yle byr, yaylr... hani, korsesini karm gibi.
Karnn iine ekmesi gerekmez. Kalbini ve ruhunu dik tutmas gerekmez merhamet duyarken. Tek yapacanz, aaya doru bakmak. ok
daha kolay. Yukarya baknca insann ensesi arr. Merhamet byk
bir sevaptr. Ac ekmeyi hakl gsterir. Dnyada pek ok ac ekilmesi
art ... yoksa nasl hayrsever olup merhamet duyabiliriz? Tabii bunun
bir antitezi de var, ama ok zor, ok ey bekleyen bir tutum... Hayranlk, Bayan Jones, hayranlk. Ama o zaman korseden de fazlas gerek.
Bu yzden ben de diyorum ki, acyamadmz her insan, kt insandr. Howard Roark gibi."
Gecenin ge saatlerinde, sk sk Roark'un odasna geliyor, onu orada
bulacandan, yalnz bulacandan emin olarak geliyordu. Onun
odasnda, bir ey saklamaya, yalan sylemeye, gr birliine
varmaya, kendi varln silmeye gerek yoktu. Burada Dominique
direnebilir, kapmaktan korkmayacak kadar gl, kapmalara ihtiya duyacak kadar gl bir hasmn o direnii ho grdne tank
olabilirdi. Dominique'in kendi benliini silmeyen, o benlie dokunmayan, zaferde ya da yenilgide ylece kalmasna izin veren, kiilik d
bir hamura dnmesini istemeyen bir irade vard o odada.
Yatakta bir arada olduklar zaman, tam doann istedii gibi, bir iddet olayyd yaadklar. Teslimiyetleri, direnilerinin gcyle daha bir

423/1067

nemli oluyordu. Bir gerilim olay yayorlard. Dnyadaki btn


byk eylerin gerilim olay olduu gibi. Elektrik kadar gerilimliydi
direnile beslenen bu g. Gergin metal tellerden akar gibiydi. Bir barajn durdurucu iddetiyle gce dntrlen su kadar gerilimliydi.
Roark'un teninin onunkine demesi bir okama deildi, bir ac dalgasyd. ok fazla istendii iin ac haline geliyordu. Gemi saatlerin
arzularn ve yoksunluklarn bir anda tatmin ettii iin ac haline
geliyordu. Skl dilerin, nefretin oluturduu dayanlmaz bir strap,
bir ihtiras eylemiydi. Ac ekme anlamna gelsin diye yaratlm bir kelimeydi ihtiras. O an nefretten, gerilimden, acdan olumu bir and.
Kendi elemanlarn paralayan, tersyz eden, zafer kazanp tm aclar
inkr eden, kendi antitezine ynelen, doyumsuz zevklerde son bulan
bir and.
Dominique geldiinde, bazen bir partiden dnyor olurdu. zerinde
pahal bir tuvaletle gelir, o tuvalet onun teni zerinde, vcudunu kaplayan bir buz tabakas gibi grnrd. eriye girip bir duvara
yaslanr, teninde kaba svalar hisseder, evresinde grd her eye
birer birer bakard. zeri ktlarla dolu kaba mutfak masasna, elik
cetvellere, be parman kara izi km havlulara, yerdeki kaba tahta
demeye ... Sonra baklarn kendi zerindeki saten kumata kaydrr, sandaletinin gm genine indirir, burada nasl soyunacan
dnrd. Odada dolaarak, eldivenini kalem ynnn zerine, silgilerle paavralarn arasna atarak, kk gm antasn lekeli bir
gmlein zerine brakarak, elmas bileziini, bitmemi bir resmin yan
bana, bir tabaktaki sandvi artklarnn arasna drerek soyunmay
severdi.
Koltuun arkasna geip kollarn onun omuzlarna sarar, elini onun
gmleinin altna sokup yamyass gsne bastrr, "Roark," derdi.
"Bugn Bay Symons'un ii Peter Keating'e vermesini saladm. Otuz
be katl bina. Kaa ksa olur. Ama para deil, yalnzca sanat. Serbest
sanat." Roark'un gldn duyard, ama Roark dnp ona bakmaz,
yalnzca onun elini bileinden yakalar, kendine doru daha ok eker,

424/1067

kendi tenine daha ok bastrrd. Dominique de onun ban arkaya


eker, eilir, dudaklarn onunkilere bastrrd.
Bazen geldiinde, masada ak duran Banner' grrd. Dominique
Francon'un yazd "Eviniz" kesinin bulunduu sayfa en stte
olurdu. O gnk yazda, "Howard Roark, mimarln Marquis de
Sade'dr," diye bir cmle vard. "Kendi binalarna k ... O binalara
da bir bakn." Roark'un Banner' sevmediini bilir, onu oraya kendi
hatr iin braktn anlard. Dominique gazeteye bakarken, Roark
yznde Dominique'i korkutan o yarm glmsemeyle seyrederdi.
fkelenirdi Dominique. Yazd her eyi onun okumasn ister, ama bu
satrlarn onu inciteceini, okumaktan kanmasna yol aacan
umard. Daha sonra, yatakta yatarlarken, onun dudaklar kendi
gsne dediinde, Dominique turuncu salarn arasndan masadaki
gazeteye doru bakar, Roark onun byk bir zevkle titrediini
hissederdi.
Yere, onun ayaklarnn dibine otururdu Dominique. Ban onun
dizlerine dayar, elini tutar, her parman ayr ayr avulayp skar,
avucunu yavaa kaydrp parmaklarn kk eklemlerini hisseder,
sonra yumuak bir sesle sorard: "Roark, Colton Fabrikas'n almak
istemi miydin? ok mu istemitin?"
"Evet, ok," diye karlk verirken Roark'un ne yznde glmseme,
ne de sesinde ac olurdu. Dominique o zaman onun elini kendi dudaklarna gtrr, orada uzun sre tutard.
Yataktan karanlkta kalkar, rlplak yrr, masadan bir sigara
alrd. Onu yakmak iin eildiinde, yamyass karn bu hareketle biraz
yuvarlaklk kazanrd. Roark, "Bana da bir tane yak," der, Dominique
yakt ikinci sigaray onun dudaklar arasna yerletirir, sonra karanlk odada sigarasn tttrerek gezinirdi. Roark da yatakta, dirsei
zerinde dorulup onu seyrederdi.
Bir gece Dominique geldiinde, onu masasnda alr buldu. Roark,
"unu bitirmem gerek. Otur. Bekle," dedi. Bir daha Dominique'e bakmad. Dominique sessizce bekledi. Odann en uzak ucundaki koltukta,

425/1067

tostoparlak, oturuyordu. Onun derin bir konsantrasyonla atlm


kalarnn izgisine, aznn gerginliine, boynunda atan damara, elinin cerrahlara zg gvenine bakyordu. Ressama benzemiyor,
taocanda alan bir iiye benziyordu. Duvarlar ykan bir
tahribat. Bir rahip. Dominique yle zamanlarda onun iine ara verip
kendisine bakmasn istemiyordu; nk onun kiiliinin estetik
safln, her trl duygusallktan uzakln seyretmek, aklna gelenleri dnmek istiyordu.
Baz geceler, Dominique'in dairesine gelen o olurdu. Yine habersiz.
Dominique'in konuklar varsa, "Kurtul onlardan," der, doru yatak
odasna geerdi, Dominique de syleneni yapard. Aralarnda sessiz
bir anlama var gibiydi. Sylenmeden olumu bir anlama. Hibir zaman bir arada grlmeme konusunda. Dominique'in yatak odas, camdan ve soluk buz yeilinden olumu ok gzel bir yerdi. Roark oraya
gn boyu inaatlarda kirlenmi giysileriyle gelmeyi severdi. Yatan
rtlerini ap frlatmak, bir iki saat oturup alak sesle konumak, bu
arada yataa hi bakmamak, Dominique'in yazlarndan, binalardan,
Peter Keating'e kazandrd son ilerden sz etmemek, yalnzca
burada byle rahat etmek houna giderdi. O zaman saatler, geciktirdikleri anlardan daha fazla duygusallk yklenirdi.
Baz akamlar salonda birlikte oturur, kocaman pencerelerden kente
bakarlard. Dominique onu o pencerede grmeyi ok severdi. Roark
orada, vcudu Dominique'e yarm dnm olarak durur, bir yandan
sigarasn ierken aadaki kente bakard. Dominique ondan uzaklar, salonun ortasnda yere oturur, onu seyrederdi.
Bir keresinde Roark yataktan kalktnda Dominique yakt, onu
orada plak dururken grd. Bakt, sonra sesinde basit bir aresizlik
ve katksz bir itenlikle, "Roark," dedi, "Hayatm boyunca yaptm
her ey, bu dnya seni geen yaz taocanda altran bir dnya
olduu iin."
"Onu biliyorum."

426/1067

Yatan ayak ucuna oturdu. Dominique yaklat, yzn onun


oyluuna yaslad, kvrlp ayaklarn yastn zerine koydu. Kolu
yataktan aaya sallanyor, avucu yavaa onun bacanda, bilekten
dize, sonra yine bilee doru kayyordu. "Ama tabii karar bana kalsayd, geen yaz parasz ve isiz kaldnda seni yine o taocandaki o ie
yollardm."
"Onu da biliyorum. Ama belki de yollamazdn. Belki Amerikan Mimarlar Dernei'nin tuvaletlerine bakan hademe olmam isterdin."
"Evet. Belki. Elini srtma daya, Roark. Orada yle tut." Yzn
onun dizlerine gmm durumda, hareketsiz yatyor, yataktan aa
sarkan kolu hareket etmiyordu. Sanki tm vcudunda, iki krek
kemiinin arasndaki teninden baka canl bir yer yoktu.
Gittii salonlarda, lokantalarda, Amerikan Mimarlar Dernei'nin
ofislerinde, insanlar hep Sanner'daki Bayan Dominique Francon'un,
Roger Enright'n manyak mimar Howard Roark'a olan dmanlndan sz ediyordu. Bu durum Roark'u hemen hemen bir hrete,
skandall bir hrete ulatrmaktayd. Herkes, "Roark mu?" diyordu.
"Hani Dominique Francon'un nefret ettii u adam." "Francon'un kz
mimarlktan iyi anlar. O adama kt diyorsa, demek adam benim
sandmdan daha kt." "Tanrm, bu ikisi birbirinden amma da nefret ediyor olmal! Oysa hi karlamamlar bile!" Dominique bunlar
duymaktan holanyordu. Amerikan Mimarlar Dernei Blteni'nde
Athelsan Beasely'nin, ortaa atolaryla ilgili bir yazsn okumak da
houna gitti: "Bu yaplarn o ask suratl hncn anlayabilmek iin,
derebeyleri arasndaki savalarn pek vahi savalar olduunu hatrlamamz gerek. Tpk Bayan Dominique Francon'la Bay Howard Roark
arasndaki sava gibi.
Dominique'in dostu olan Austen Heller, bu konuyu onunla konutu.
Dominique, Heller' bu kadar fkeli grdn hi hatrlamyordu.
Yznde o alayc ekicilikten eser kalmamt.
"Ne halt ettiini sanyorsun sen, Dominique?" diye tersledi onu
Heller. "mrmde yazl basma yansyan bu kadar iren bir

427/1067

gazetecilik haydutluu grmedim. Bu tr eyleri neden Ellsworth


Toohey'e brakmyorsun?"
"Ellsworth bu ilerin ustas; yle deil mi?"
"En azndan, irkef dilini Roark'tan uzak tutma nezaketini gsteriyor, ama tabii o da bir baka ayp. Sana ne oluyor peki? Kimden ve
neden sz ettiinin farknda msn sen? Holcombe Dede'nin yaratt
heyulalardan birini vdn, babann ya da ortak diye ald o kasap
dkknlarndaki takvim resimlerine benzeyen ocuun eserlerini
yelpazelediin zamanlar, pek bir sakncas yoktu. Ha yle demisin, ha
byle. Ama ayn entelektel tutumu, Roark gibi birini deerlendirmeye
yneltmen ... Biliyor musun, ben sende gerekten bir drstlk, bir
yarglama yetenei var sanrdm. Tabii bunlar kullanmana izin verilirse. Hatta eserlerine deinmek zorunda kaldn salaklarn eften
pftenliini daha bir vurgulamak iin yle kahpelikler yapyorsun sanmtm. Dpedz sorumsuz bir yosma olduunu hi tahmin
etmemitim."
"Yanlmsn," dedi Dominique.
Roger Enright bir sabah Dominique'in gazetedeki odasna dald,
selam bile vermeden, "apkan al," dedi. "Onu grmeye geliyorsun
benimle."
"Gnaydn, Roger. Neyi grmeye?"
"Enright Evi'ni. Bittii kadarn."
"Tabii, Roger," diye glmseyerek ayaa kalkt Dominique. "Enright
Evi'ni grmeyi ok isterim."
Yolda giderlerken, Dominique sordu. "Ne oluyorsun Roger? Beni
rvetle susturmaya m alyorsun?"
Enright, limuzin arabasnn kocaman gri yastklarna gmlm,
ona hi bakmadan oturuyordu. "Aptallktan yaplan ktl anlarm," dedi. "Cehaletten yaplan ktl de anlarm. Ama bilerek
yaplan ktl anlayamam. Tabii dnte ne istersen yazmakta
zgrsn. Ama artk aptallk olamaz, cehalet de olamaz."

428/1067

"Beni gznde fazla bytyorsun, Roger." Dominique omuz silkti,


yol boyunca baka bir ey sylemedi.
Arabadan indiklerinde, bir tahta iti getiler, Enright Evi haline
gelecek plak eliklerden, levhalardan olumu ormana daldlar.
Dominique'in yksek topuklar, kire lekeli tahtalara hafife basyor,
yryne arkaya doru kayklm, dikkatsiz, kstah bir zerafet veriyordu. Durup elik erevenin arasndan grnen gkyzne
bakt. Her zamandan daha uzak grnen gkyzne. elik direklerin ykseklii yle gsteriyordu onu. Sonra gelecekteki kntlar
oluturacak elik kafeslere bakt. Ne kadar da iddial alara sahipti bu
kafesler! O inanlmaz karmaklktaki biim, birleerek basit, mantksal bir btn haline gelmeye balyordu. Hava tabakalarndan duvarlar
olarak yararlanan plak bir iskelet. Souk bir k gnnde, plak bir
iskelet. Bir doum duygusu, bir vaat tayan iskelet, ilk yeil tomurcuklarn vermek zere olan bir kuru aa gibiydi.
"Ah, Roger!"
Adam dnp ona baktnda, ancak Paskalya Gn'nde kilisede
grebilecei bir yz grd.
"kisini de gzmde bytmemiim," dedi. "Ne seni, ne de binay."
Yanbalarnda pes, sert bir sesin, "Gnaydn," dediini duydular.
Roark'u grmek, Dominique'i oke etmedi. Onun yaklatm
duymamt, ama bu binay onsuz dnmek de doallktan uzak
olurdu. Buradayd, diye dnd iinden. Biz tahta iti geerken de
buradayd. Bu yap onun kendisi zaten. Vcudundan ok, bu yap onun
kendisi. Roark karlarnda, soua kar ellerini bol bir paltonun
ceplerine sokmu durumdayd. apka giymedii iin salar rzgarda
uuuyordu.
"Bayan Francon ... Bay Roark," dedi Enright.
Dominique, "Bir kere karlamtk ... Holcombe'larda," dedi. "Eer
Bay Roark hatrlyorsa."

429/1067

Roark, "Tabii, Bayan Francon," dedi.


Enright, "Bayan Francon'un binay grmesini istedim," diye
aklad.
Roark, "Sizi gezdireyim mi?" diye sordu.
Dominique daha nce davranp, "Evet, ltfen," diye atld.
birlikte inaatn iinde dolamaya baladlar. iler
Dominique'e garip garip bakyorlard. Roark gelecekteki odalarn
plann, asansr sistemini, kalorifer dzenini, pencerelerin yerletiriliini anlatt. Tpk mteahhidin adamna anlatr gibi. Dominique sorular sordu, o da cevap verdi. "Ka metrekplk bir hacim, Bay Roark?"
"Ka ton elik?" "u borulara dikkat edin, Bayan Francon. Bu taraftan
gein." Enright yanlarnda yrrken gzleri yerdeydi. Hibir tarafa
bakmyordu. Ama bir ara, "Nasl gidiyor, Howard?" diye sordu, Roark
glmsedi, "Programdan iki gn ndeyiz" diye karlk verdi. Durup
iki karde gibi iin gidiinden konutular, bir an iin Dominique'i unuttular, szlerini duyulmaz klan makine grltsn bile duymaz
oldular.
Dominique o binann yrei olan yerde dururken dnyordu.
Eer onun vcuduna ait baka hibir eye sahip olmasaydm, her eyini burada bulurdum. Apak, herkese sunulmu. Herkesin dokunabilecei biimde serilmi. Direkler, borular, hava kitleleri hep onun.
Ondan baka hi kimsenin olamaz. Yzyle ruhu nasl onunsa, bu da
onun. Onun biimlendirdii bir yer buras. inden gelen, bu biimi
verdirten eyi sergiliyor. Sonu ve sebep bir arada. eliin her izgisinde grlen ama, bu adamn kendisi... u an iin de benim. Grp
anlayabildiim iin. O sayede.
Roark onun yzne bakarak, "Yoruldunuz mu, Bayan Francon?" diye sordu.
"Hayr. Hi yorgun deilim. Dnyordum. Burada ne tr tesisat
armatr kullanacaksnz, Bay Roark?"

430/1067

Birka gn sonra Dominique yine onun odasnda, yatan kenarna


oturmuken, gazetede kendi stununa, kendi satrlarna bakyordu:
"Enright inaatn gezdim. Gelecekteki bir hava saldrsnda bir bombann bu binay yok edeceini umuyorum. Eskiyip zerinde lekeler
olumasndan, duvarlarna aslacak aile fotoraflaryla, iinde yaayacak kimselerin kirli oraplaryla, kokteyl srahileriyle, limon dilimleriyle klmesinden ok daha iyi olur. New York kentinde, o binada
yaamasna izin verilebilecek hi kimse bulunamaz."
Roark gelip onun yannda durduunda, bacaklar onun dizlerine
deiyordu. Dominique ban edi, gazeteye glmseyerek bakt.
Roark, "Bu yazn Roger'n aklm karmakark etti," dedi.
"Okudu mu?"
"Bu sabah okuduunda, ben de odasndaydm. nce sana hi
duymadm kfrler savurdu. Sonra 'Dur bir dakika,' dedi, yeniden
okudu. Ban kaldrdnda ok aknd, ama fkeli deildi artk. 'Bir
trl okursan baka, br trl okursan baka, diye sylendi."
"Sen ne dedin?"
"Hi... biliyor musun, Dominique, sana minnet borluyum, ama
beni bu kadar vmekten ne zaman vazgeeceksin? Baka birileri de
farkna varabilir. Bu da senin hi houna gitmez."
"Baka biri mi?"
"Enright Evi'yle ilgili ilk yazdn yazda fark etmitim. Anlamam
sen istemitin. Ama senin usullerini baka biri de anlayamaz m?"
"Eh, tabii. Ama anlamazlarsa, sana etkisi daha kt olur. Seni daha
az severler. Zaten kimin anlamak iin zahmete girieceini
dnemiyorum. Meer ki... Roark, Ellsworth Toohey hakknda ne
dnyorsun?"
"Ulu Tanrm, insan Ellsworth Toohey'i neden dnsn ki?"
Arasra Roark'a, Heller'la Enright'n onu getirdikleri bir toplulukta
rastlamak houna gidiyordu. Onun sesinin terbiyeli terbiyeli, 'Bayan

431/1067

Francon," demesi keyifliydi. Ev sahibesinin tela, onlarn bir araya


gelmemesi iin giritii zahmetler de hotu. evredeki insanlarn bir
patlama beklediinin farkndayd. oke edici bir dmanlk belirtisi
bekliyordu herkes. Ama yle bir ey gereklemiyordu. Dominique ne
Roark'a doru gidiyor, ne de ondan kayordu. Ayn gruba derlerse,
birbirleriyle normal biimde, bakalaryla konutuklar gibi konuuyorlard. Hibir aba gerektirmiyordu byle yapmak. Gerek ve
doruydu. Her eyi de doru klyordu. Bu topluluu bile. Bakalarnn
arasndayken birbirlerine yabanc olmalarn, yabanc ve dman olmalarn uygun bulan derin bir duygu vard Dominique'in iinde. Bu
insanlar ikimiz arasndaki ilikiyi trl trl yorumlayabilirler, ama
gerekte nasl olduunu bilemezler, diye dnyordu. Byle olmas,
hatrlad anlar daha da yceltiyor, bakalarnn baklarnn, kelimelerinin demedii, hatta hi kimsenin bilmedii anlar olarak
saklyordu. Bu anlarn burada hibir varl yok, yalnzca onda ve
bende varl var, diye dnyordu kendi kendine. Bir sahiplik duygusu hissediyordu o zaman. Baka hibir yerde hissedemedii bir duygu. Ona en ok sahip olabildii yerler, yabanclardan olumu bir
kalabaln ortasnda, onun kendisine pek seyrek bakabildii yerlerdi.
Kendisi salonun kar tarafndan ona bakt, onu bombo, etkilenmemi suratlara laf anlatr grd zaman ban eviriyor, aldrmyordu. Ama karsndaki suratlarda dmanlk ifadesi varsa, keyiflenip
bir sre seyrediyordu. Ona dnk yzlerden birinde bir glmseme,
scak bir anlay ya da onaylama ifadesi grrse, byk bir fkeye
kaplyordu. Kskanlk deildi bu. O yzn erkek ya da kadn yz olmas bir eyi deitirmiyordu. Onaylayc ifadeleri bir kstahlk olarak
gryor, o yzden kzyordu.
Garip eylerden strap ekiyordu. Onun oturduu sokak, evinin
kapsndaki basamak, keyi dnp onun sokana sapan arabalar
falan. zellikle arabalar zyordu onu. Keke onlarn bir sonraki
sokaa sapmasn salayabilseydi. Sokak kapsnn yanndaki p kutusuna bakyor, o geerken de burada myd, diye dnyordu. Acaba
o da bakm, en stte duran buruuk sigara paketini grm myd?

432/1067

Bir keresinde apartmann giriinde, bir adamn asansrden kmakta


olduunu grm, bir anlna oka uramt. Bu binada bir tek o
oturuyor gibi gelmiti hep ona. Kk asansrde yukarya doru
karken duvara yaslanp kollarn gs zerinde aprazlam,
avularyla omuzlarna sarlm, kendini lk du altndaym gibi
hissetmiti.
Adamn biri ona Broadway sahnelerindeki son oyundan sz ederken, Roark salonun br ucunda kokteylini yudumlarken, o iinden
bunu dnyordu. O srada ev sahibesinin birine fsldadn duyuyordu: "Tanrm, Gordon'un Dominique'i getireceini hi sanmamtm.
Austen'in bana ok kzacandan eminim, nk sevgili dostu Roark
burada, biliyorsun."
Daha sonra, onun yatanda, gzleri kapal, dudaklar nemli, yanaklar alev saarak yatarken; kendi koyduu kurallarn hepsini unutuyor,
kelime duygusunu da kaybedip, "Roark" diye fsldyordu. "Bugn
adamn biri seninle konuuyordu. Glmsyordu sana budala herif.
Oysa geen hafta da sinemann bir ift komedyenini seyrediyor, onlara
baylyordu. O adama, bakma ona, demek geldi iimden. Bir daha
baka hibir eye bakmaya hakkn kalmaz sonra. Onu sevme. Yoksa
dnyann geri kalanndan nefret etmek zorunda kalrsn. Byledir bu
i, koca sersem ... Ya biri, ya teki. Birlikte olmaz. Ayn gzlerle
.bakamazsn ikisine. Ona bakma, onu sevme, grmeye dayanamyorum, dayanamyorum, seni bundan kurtarmak iin her eyi yaparm.
Btn dnyadan, hepsinden ... her eyi yaparm, Roark ..." Kendi
azndan kan bu sesleri duyamyor, onun glmsediini gremiyor,
yzndeki anlay ifadesini tanyamyor, yalnzca o yzn
kendininkine yaknln hissediyor, ondan saklayacak bir eyi olmadn, sylemeyecei bir srr kalmadn, her eyin ortada, cevaplanm, bulunmu olduunu biliyordu.
Peter Keating aknd. Dominique'in birdenbire onun kariyerine bu
kadar adanm duruma gelmesi gz kamatrc bir iltifatt, ayn
zamanda da son derece krlyd. Herkes yle diyordu ona. Ama bazen

433/1067

de Keating'in gz kamamyor, kendini iltifat alm gibi hissetmiyordu. Tek hissettii, bir tedirginlikti.
Guy Francon'a rastlamamaya alyordu yle zamanlarda. "Bunu
nasl baardn, Peter? Nasl baardn?" diye soruyordu Francon. "Senin iin deli oluyor olmal! Kimin aklna gelirdi Dominique'in byle...
Nasl olabilir? Bunu be yl nce yapsa, beni milyoner ederdi. Ama
tabii insann babas yeterince ilham verici olmuyor, oysa ..." Keatingin
yzndeki karanlk ifadeyi grnce cmlesinin sonunu deitiriyordu
Francon. "Kendi erkei mi desek ... farkl!"
Keating, "Bak, Guy," diye balyor, susup iini ekiyor, mrldanyordu. "Ltfen, Guy, byle konumak hi ..."
"Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Gereinden nce tahminlerde bulunmayalm. Ama ... hay Allah, Peter ... laf aramzda, her ey nianlanma kadar apak, yle deil mi? Daha bile ak. Daha bile belli."
Sonra glmseme siliniyor, Francon'un yzne drst, huzurlu, yal
bir ifade geliyordu. Seyrek grlen itenlikli gurur anlarndan biri.
"Memnunum, Peter," diyordu dobra dobra. "Benim de olmasn istediim ey buydu. Demek Dominique'i her eye ramen batan beri
seviyormuum. Bu dutum beni mutlu ediyor. Onu iyi ellere brakp gideceimden eminim. Onu da, her eyi de ... sonunda."
"Bak, aziz dostum, ltfen beni balar msn? yle acelem var ki.
Dn gece iki saat uyudum. Calton Fabrikas ... biliyorsun. Tanrm, ne
zor i! Dominique sayesinde. Canma okuyor, ama bir bitsin de gr!
Alacamz eki de gr!"
"Ne harika bir kz, deil mi? Bunu neden yapyor, onu syler misin
bana sen? Kendisine sordum, ama sylediklerinden hibir anlam
karamadm. Deli samalan sralyor bana. Nasl konuur, bilirsin."
"Eh, yapt srece kayglanmamza gerek yok."
Francon' cevab kendisinin de bilmediini syleyemezdi.
Dominique'le aylardr ba baa grmediini itiraf edemezdi. Onun
kendisini grmeyi reddettiini aklayamazd.

434/1067

Dominique'le yapt son ba baa konumay hatrlyordu.


Toohey'nin toplantsndan eve dnerken, takside. Dominique'in kendisine ynelttii hakaretlerin o kaytsz sakinliini, fkesiz savurduu o
hakaretlerdeki aalama unsurunu dnyordu. O gnden sonra, ne
yapsa amazd, ama onun birdenbire, kendi promosyoncusu, reklamcs, halkla ilikiler grevlisi, bir bakma onun pezevengi haline
dnmesine amamak mmkn myd? te terslik burada, diye
dnyordu. Bu konuyu dnrken aklma bu tr kelimeler
gelmesinde.
Kendisinden bir talepte bulunulmakszn balatt kampanyadan
bu yana, sk sk grmekteydi Dominique'i. Evinde verdii partilere
davet ediliyor, gelecekteki mterilerine tantrlyordu. Ama onunla
bir an yalnz kalmasna bile izin verilmiyordu. Ona teekkr etmeye,
sorular sormaya almt. Ama Dominique'in istemedii bir
konumay Keating nasl srdrebilirdi? Hele de evrede bir yn
acayip konuk bask yaparken. aresiz, bo bo glmsemekle yetiniyordu. Dominique'in eli onun smokin ceketinin kolunda, baca
bacann yannda! Dardan bakan, ok yakn sanrd ikisini. Yaknl
daha arttran ey de, Dominique'in bu etkiyi fark etmeyiiydi. Bir
yandan evrelerini saran insanlara, Cosmo-Slotnick Binas hakkndaki
grlerini anlatp duruyordu Dominique. Keating'in arkadalarndan
imrenme dolu yorumlar yayordu. u koca New York kentinde, Dominique Francon'u bana k sanmayan tek kii benim, diye dnd ac
ac.
Ama Dominique'in kaprislerinin o tehlikeli dengesizliini de bilirdi.
Onun bu tutumu, bozmay gze alabilecei bir kapris deildi. Ondan
uzak durup iekler yollamakla yetindi. Suyu akntsna brakyor,
dnmemeye alyordu. Ama o tedirginlik kalmt iinde.
Gnn birinde ona bir lokantada rastlad. Bir masada tek bana yemek yemekte olduunu grnce, bu frsattan yararlanmaya karar
verdi. Dosdoru onun masasna yrd. Niyeti eski bir dost gibi davranmakt. Kendisine yaplan iyiliklerden baka hibir eyi

435/1067

hatrlamayan bir eski dost. Ona rastlamakla ne kadar ansl olduuna


dair bir yn laftan sonra, "Dominique, beni grmeyi neden reddediyorsun?" diye sordu.
"Seni grmeyi neden isteyeyim?"
"Ama, Ulu Tanrm! ..." Bu sz azndan istemeyerek, uzun sredir
iinde tuttuu fkenin basksyla biraz sert frlamt. Durumu aceleyle
telafi etmeye alt, glmsedi. "Sana teekkr edebilmem iin bir
ans tanman gerekmez miydi?"
"Teekkr ettin. Pek ok kere."
"Evet, ama ba baa grmemiz gerektii kansnda deil misin?
Biraz arm olabileceim aklna gelmedi mi?"
"Dnmedim. Evet, herhalde arabilirdin."
"Eeee?"
"Eee, ne?"
"Nedir meselenin asl?"
"u ana kadar... elli bin dolar dolaylarndadr sanyorum."
"Hainlik ediyorsun."
"Kesmemi ister misin?"
"Yo, hayr! ...benim dediim ..."
"leri durdurmam istemiyorsun. Peki. Durdurmam. Grdn m?
Konuacak neyimiz var ki? Ben senin iin bir eyler yapyorum, sen de
memnunsun. Mkemmel bir anlama."
"ok tuhaf eyler sylyorsun! Mkemmel anlamaym. Bir yandan
abart, bir yandan azmsama, yle deil mi? u iinde bulunduumuz
durumda, baka nasl olabilirdi ki? Herhalde yaptklarna itiraz etmemi bekliyor olamazsn!"
"Hayr. Olamam."

436/1067

"Ama benim iimden gelen kelimenin anlamayla, anlamakla ilgisi


yok. Sana o kadar minnet duyuyorum ki, bam dnyor. im kabarp
tayor. Samalamama izin verme, biliyorum bundan holanmyorsun
...ama yle minnettarm ki, ne yapacam bilemiyorum."
"yi, Peter. imdi artk teekkr ettin bana."
"Bak, almalarm beendiini, ilgi duyduunu ya da onlara dikkat
ettiini hibir zaman dnmedim. Derken kalkyorsun ... ite beni bu
kadar mutlu eden de bu ... Dominique ..." Sesinin tonu soruya
dnmt. Dilindeki soru upuzun bir ipin ucunda, ekilerek gelebilecek bir eydi. inde gizli kalm bir eydi. Tedirginliinin
ekirdeinde yatann bu olduunu da biliyordu. "Gerekten ben byk
bir mimar mym sence?"
Dominique yavaa glmsedi. "Peter," dedi. "Eer insanlar bu soruyu sorduunu duysalar, glerlerdi. Hele bana sorduunu duysalar."
"Evet, biliyorum, ama ... ama hakkmda sylediin btn o gzel
eylere inanyor musun?"
"e yaryor."
"Evet; ama beni o yzden mi setin? yi bulduun iin mi?"
"Frndan kma taze rek gibi satlyorsun; bu yeterli kant deil
mi?"
"Evet... hayr ... yani ... baka bakmdan ... demek istiyorum ki,
Dominique, hi olmazsa bir kerecik olsun bana de ki..."
"Bak, Peter, az sonra benim gitmem gerek. Ama gitmeden nce,
bugn yarn Bayan Lonsdale'den naslsa duyacan bir eyi syleyeyim
sana. Unutma, o kadn yeilaycdr, kpek sever, sigara ien kadnlardan nefret eder, yeniden doua inanr. Evinin Bayan Purdee'nin
evinden daha iyi olmasn istiyor. Purdee'ninkini Holcombe yapmt.
Ona Bayan Purdee'nin evinin pek zenti olduunu, gerek sadeliin
daha pahalya patladn sylersen, iyi geinirsiniz. Onunla goblen konusunda da konuabilirsin. Hobisi goblendir."

437/1067

Keating lokantadan dnerken, mutlu mutlu Bayan Lonsdale'in evini


dnyordu. Sormak istedii soruyu unutmutu. Daha sonra hatrlad ve piman oldu. Sonra omuz silkti, Dominique'in yardmlarnn en
iyi yannn, grmemek istemesi olduuna karar verdi.
Bir telafi frsat olarak, Toohey'nin Amerikan Yap Konseyi
Toplantlar'na katlmaktan zevk alyordu. Bunu neden bir telafi olarak
dndn bilemiyordu, ama yle dnyor, rahatlyordu. Gordon
L. Prescott kalkp mimarln anlam konusunda konumalar yaparken
dikkatle dinliyordu.
"te bu yzden, mesleimizin yapsndan gelen nemi, bizim yoklukla megul olmamz gibi felsefi bir geree dayanyor. Bizler, fiziksel
varlklarn iinde hareket edebilecei boluklar yaratyoruz. nsan
olarak, bu boluklar rahatla adyoruz. Boluk demekle, genelde oda
olarak bilinen eylerden sz ediyorum. Byle olunca, bizi duvarlar
ren kiiler olarak dnenler, olay anlamyor demektir. Bizim
yaptmz i o deil. Biz boluk yaratyoruz ki bunu az nce kantlam
oldum. Bu bizi astronomik bir nem noktasna getiriyor. Yokluun
varla stn geldiini artsz olarak kabul etme noktasna geliyoruz.
Bu da, kabul etmemeyi kabul etmek demek oluyor. Bunu anlam kargaas yaratmasn diye daha basit biimde ifade etmeye alacam.
Hibir ey, herhangi bir eyden stndr. Demek ki mimar da,
tulalar st ste koyan bir adam deildir, nk tulalar kavram
zaten ikincil bir hayalden ibarettir. Mimar aslnda metafizik bir
rahiptir, temel gereklerle urar, gerein gerek diilik olduuna
iaret eden birincil kavramla yzleecek cesarete de sahiptir; nk
hibir ey var deildir ve o da yokluklar yaratmaktadr. Eer bu kulaa
bir eliki gibi geliyorsa, kt mantk ierdii iin deildir. Bu mantk
daha yksek bir mantk olduu, hayat ve sanat diyalektiine dayand
iindir. Bu temel kavramdan, kanlmaz dnceleri karmak
istersek, byk sosyolojik nem tayan sonulara varrz. Gzel bir
kadnn gzel olmayan kadna gre daha altta kaldn, okuyup
yazann da okuyup yazmayandan daha altta kaldn grrz. Bu durumda zengin, fakirin altndadr, yetenekli de beceriksizin altndadr.

438/1067

Mimar, bir kozmik paradoksun somut gstergesidir. Bunu bilinlendirerek duyduumuz o byk gururun iinde tevazuumuzu koruyalm.
Bunun dndaki her ey, laf kalabaldr."
Bu szleri dinleyen insan, kendi deeri ya da bykl konusunda
kayglanamazd artk. zsaygya gerek bile kalmyordu.
Keating youn bir memnuniyet iinde dinledi. Gzleri dierlerine
bakt. Dinleyiciler arasnda dikkatli bir sessizlik egemendi. Kendi nasl
beendiyse, herkes de beenmiti sylenenleri. ocuun biri iklet
iniyor, bir adam kibrit kutusunun kesiyle trnaklarnn arasn
temizliyor, delikanlnn biri yatar gibi oturuyordu. Bu da houna gitti
Keating'in. Ycelikleri dinlemekten holanyoruz, ama karsnda
susta durmamz da gerekmiyor, diyormu gibiydiler.
Amerikan Yap Konseyi ayda bir toplanyor, yaplan konumalar
dinleyip kt kalitede iecekler yudumlamaktan baka bir faaliyet de
gstermiyordu. yeleri, kalite asndan da, say olarak da pek hzl
ykselmiyordu. Elde edilen somut sonular da yoktu.
Konsey Toplantlar Bat Yakas'nda, bir oto tamirhanesinin st
katndaki kocaman odada yaplmaktayd. Darack, upuzun, havalandrlmam bir merdivenle klyordu oraya. Kapda Konsey'in ad
yazlyd. erde katlanan sandalyeler, bakan iin bir masa, bir de p
sepeti vard. Amerikan Mimarlar Birlii, bu Konsey'i sama bir aka
gibi gryordu. Francon bir ara, Amerikan Mimarlar Birlii'nin pembe
satenle denmi lks odalarnda otururken Keating'e, "O samalklarla ne diye vakit ziyan ediyorsunuz siz?" diye sormu, sorarken
burnunu buruturmutu. "Anlyorsam Allah belam versin." Keating
cevap olarak, "Holanyorum onlardan," demiti. Ellsworth Toohey,
Konsey'in her toplantsna katlmakta, ama hi konumamaktayd.
Kede oturup dinlemekle yetiniyordu.
Bir gece Keating'le Toohey, toplantdan sonra eve birlikte yrdler.
Bat Yakas'nn sokaklar karanlk ve eri bryd. Bir fincan kahve
imek zere sala bir bara uradlar. Keating, Toohey'e genelde gittii
ve ne kavuturduu k restoranlar hatrlattnda, Toohey glerek,

439/1067

"Neden sala bir bar olmasn?" dedi. "Burada bizi kimse tanmaz,
kimse rahatsz etmez," dedi.
mekte olduu Msr sigarasnn dumanlarn duvardaki soluk
Coca-Cola reklamna doru fleyip bir sandvi syledi, zerinde siyah
benekler bulunan, sinek tersiyle dolu gibi grnen salatalk
turusunun ucunu srd, Keating'e nutuk ekti. Rasgele konuuyordu.
Balangta sylediklerinin nemi yoktu. nemli olan sesiydi. Ellsworth Toohey'nin o benzersiz sesi. Keating kendini koskoca bir ovann
ortasnda, yldzlarn altnda duruyormu gibi hissetti. Gven iinde.
"iyi yrekli olmak, Peter," diyordu o ses. "iyi yrekli olmak. Birinci
emir bu. Belki de tek emir bu. Yeni tiyatro oyunundan dnk yazmda
o yzden sz ettim. O oyunda temel iyi yreklilik yoktu. yi yrekli olmalyz, Peter. evremizdeki herkese kar. Kabul etmeli ve
balamalyz. Hepimizde balanacak ok ey var. Her eyi sevmeyi
renirsen, en aadakileri, en yoksunlar, en ktleri sevmeyi
renirsen, senin iindeki en kt eyler de sevilecek demektir. O zaman evrensel bir eitlie ularz. Kardeliin byk huzuruna, yeni bir
dnyaya, Peter. ok gzel bir yeni dnyaya ..."

9
Ellsworth Monkton Toohey bahe hortumunu Johnny Stokes'un
zerine evirdiinde yedi yandayd. Johnny o gn en iyi Pazar elbisesini giymi, Toohey'lerin bahesinden gemekteydi. O elbiseyi
alabilmek iin bir buuk yl beklemiti, nk annesi ok yoksul bir
kadnd. Ellsworth sinsilik etmemi, saklanmam, bu hareketi apak
yapm, sistemli biimde, bilerek ve isteyerek yapmt. Muslua doru
yrm, suyu am, imenlerin ortasnda durmu ve hortumu
Johnny'ye evirmiti. Kusursuz bir nianclkla. Johnny'nin annesi,
olunun birka adm gerisinden geliyordu. Toohey'nin annesiyle babas, ziyarete gelmi olan papazla birlikte, kendi evlerinin balkonunda
oturmaktaydlar. Johnny Stokes gamzeli, altn bukleli, ok akll bir
ocuktu. Herkes dnp dnp Johnny Stokes'a bakard. Ellsworth
Toohey'ye bakmak iin hi kimse ban evirmi deildi.
Olay gren byklerin duyduu ok ve aknlk yle byk oldu ki,
bir sre hi kimse yerinden frlayp Ellsworth'a koamad. Ellsworth
ufack vcudunu suyun basncna kar zorlukla dengeleyerek duruyor,
memenin elinde titremesini nlemeye alyor, tatmin olana kadar
hedefini karmamaya zen gsteriyordu. Sonunda hortumu elinden
brakt, sular imenlerin arasndan tslayarak akmay srdrd. Ellsworth evin balkonuna doru yrd, durup bekledi. Ban dimdik tutuyor, kendini verilecek cezaya teslim ettiini belli ediyordu. Ceza aslnda Johnny'den gelebilirdi, ama Bayan Stokes olunu yakalam,
kollar arasnda tutmaktayd. Ellsworth dnp Stokes'lara bakmad.
Tane tane konuarak annesiyle papaza, "Johnny pis bir zorba," dedi.
"Okuldaki btn ocuklar dvyor." Bu doruydu.
Ceza meselesi bir ahlak sorunu haline gelmiti. Ellsworth'u cezalandrmak zaten olduka zor bir iti, nk clz vcudu ve zayf salk
durumu kolay etkileniyordu. stelik bu olayda, genel bir hakszln
cn almak iin kendini feda etmi bir ocua, bunu cesaretle, apak
yapm, kendi elimsizliine aldrmakszn yapm, bylelikle kendini
kurban durumuna sokmu bir ocua ceza vermek, hi kolay deildi.

441/1067

Ama Ellsworth yle bir savunma yapmad. Aslnda, baka hibir ey


sylemedi. Ama annesi syledi. Papaz, annenin grne katlma
eilimindeydi. Ellsworth akam yemei yemeden odasna gnderildi.
Hi yaknmad. Boynunu bkp odada kald, annesinin babay atlatarak gece yans gizlice getirdii yiyecekleri de reddetti. Bay Toohey,
Johnny'nin elbisesinin parasn Bayan Stokes'a demek iin srar etti.
Bayan Toohey parann denmesine istemeyerek izin verdi. Bayan
Stokes'dan holanmazd.
Ellsworthun babas, lkenin her yannda dkknlar olan byk bir
ayakkab irketinin Boston ubesini ynetiyordu. Kendi halinde, ama
rahata geinebilecek bir maa alyor, Boston'un iddiasz bir semtinde,
olduka rahat bir evin de sahibi olarak yayordu. Hayatnn en byk
znts, kendi iini kuramam oluuydu. Sessiz, alkan, hayal
gc fazla zengin olmayan bir adamd. Erken evlenmesi, hayattaki
tm ihtiraslarn yerle bir etmiti.
Ellsworth'un annesi zayf, huzursuz bir kadnd. Evlat edinilmi bir
ocuk olarak bymt. Dokuz yl iinde be dine girip kmt. Pek
narin yaplyd. Hatlar da inceydi. Hayatnn belli bir dneminde,
birka yl iin gzel gzken, ondan nce ve ondan sonra asla gzel
grnmeyen tiplerdendi. Ellsworth onun idealiydi. Ellsworth'dan be
ya byk olan ablas Helen, iyi huylu, dikkat ekmeyen bir kzd.
Gzel olmamakla birlikte, sevimli ve salklyd. Aileye bir sorun
oluturmuyordu. Ama Ellsworth daha doutan salksz bir ocuktu.
Doktor, "Bu ocuk yaamaz" dedii andan itibaren annesi ona tapmaya balamt. Bu durum anneyi ruhsal adan drten bir etken
olmutu. lham verici olmaktan bu kadar uzak bir yaratk iin duyduu
sevginin nelere kadir olduunu grmek, ok byk bir deiiklik yapmt kadnda. Bebek Ellsworth'un teni ne kadar mor, kendi ne kadar
irkinse, annenin ona olan sevgisi de bir o kadar ihtiras kazanyordu.
Sonunda bebek sakat kalmakszn yaamay baarnca, kadn hemen
hemen hayal krklna urad. Helen'e pek ilgi gstermezdi. Zaten
Helen'i sevmekte pek bir "kurban olma" duygusu yoktu. Kzcaz

442/1067

sevilmeye o kadar daha laykt ki, o sevgiyi ondan esirgemek adaletli


gzkyordu.
Bay Toohey, aklayamad nedenlerden tr, oluna pek dkn
deildi. Ama Ellsworth o evin yneticisiydi. Bunu annesine ve babasna kendi isteiyle boyun eerek salyor, babas da bu olayda
kendi roln bir trl anlayamyordu,
Akamlar oturma odasndaki lambann altna yerletiklerinde,
Bayan Toohey, gerilmi, meydan okuyan bir sesle, nceden fkelenmi
ve yenilmi bir havada konumaya balard: "Horace, ben bisiklet
istiyorum. Ellsworth iin bir bisiklet. Onun yandaki btn ocuklarn
bisikleti var. Willie Lovett'e daha geen gn bir yenisi alnd, Horace.
Horace, ben Ellsworth'a bir bisiklet istiyorum."
"u anda olmaz, Mary," derdi Bay Toohey bezgin bir sesle. "Belki
gelecek yaza. u anda paramz yetmez."
Bayan Toohey sesini gittike ykselterek tartmaya balar, sonunda
barrd.
O zaman Ellsworth yumuack, duru, zengin sesiyle, hi barmadan, "Anne, ne gerei var?" derdi. Azndan kan szler birer
emirdi. alacak bir ikna gcne sahipti. "Bisikletten ok ihtiya duyduumuz bir sr ey var. Willie Lovett'den bize ne? Ben Willie'yi
sevmem. Willie aptaln biri. Willie'nin paras yetiyor, nk babas
kendi kuruyemi dkknn am. Babas da zaten gsteri merakls.
Ben bisiklet istemiyorum."
Bu szler batan sona doruydu. Ellsworth gerekten bisiklet
istemiyordu. Ama Bay Toohey ona garip garip bakyor, acaba ona
bunu syleten g nedir, diye dnyordu. Olunun gzlerini
kendine bakar bulduunda, gzlk camlarnn gerisindeki bo
baklar farkediyordu. O gzler ar tatl bakmyor, sitemli de bakmyor, hain de bakmyordu. Bay Toohey, olumun bu kadar anlayl
oluuna kretmeliyim, diye dnyordu o zaman ... Ayrca keke
ocuk o 'kendi dkknn ama' faslndan sz etmeseydi, diyordu
kendi kendine.

443/1067

Ellsworth'a bisiklet alnmad. Onun yerine, evde kendisine terbiyeli


bir dikkat yneltilmesini kazand. Sayg gsteriliyor, rahat braklyordu. Annenin tutumu, efkat ve sululuk duyan; babannki tedirginlik
ve kuku duyan bir tutumdu. Bay Toohey, oluyla sohbet etmek
zorunda kalmamak iin her eyi yapmaya hazrd. Duyduu bu korku
yznden kendine kzyor, samaladn hissediyordu.
"Horace, ben yeni bir elbise istiyorum. Ellsworth'a yeni bir elbise.
Bugn vitrinde bir tane grdm ve ..."
"Anne, benim drt takm elbisem var. Yenisi neyime gerek? Her gn
klk deitiren Pat Noonan gibi zppe grnmek istemem. O yapar.
Babasnn kendi dondurmac dkkn var. Pat giysilerinden kzlar gibi
gurur duyar. Ben yle hanm evlad olmak istemiyorum."
Bayan Toohey zaman zaman, bir yandan mutluluk, bir yandan
korku duyarak, Ellsworth'un gnn birinde aziz gibi bir ey olacan
dnyordu. Maddesel eylere hi aldrd yoktu. Evet, yoktu. Ellsworth maddesel eylere nem vermiyordu.
ncecik, solgun bir ocuktu. Midesi her zaman salkszd. Annesi
onun beslenme rejimine ok dikkat etmek zorundayd. Sk sk da nezle
oluyordu ocuk. Titreimli sesi ok garip ve artcyd. Koroda ark
sylerken rakibi yoktu. Okulda rnek renciydi. Derslerini her zaman
bilir, defterlerini herkesten temiz tutar, trnaklar herkesten temiz
olur, pazar gnleri kilisenin okuluna gitmeye baylr, spor yerine kitap
okumay yelerdi. Zaten sporda zerrece ans olamazd. Matematii
pek o kadar parlak deildi. Holanmazd matematikten. Ama tarih,
ngilizce, yurttalk bilgisi ve kompozisyonda stne yoktu. Daha sonraki snflarda, en parlak dersleri arasna psikolojiyle sosyoloji de
katlmt.
ok alrd. Johnny Stokes'a benzemezdi. Johnny snfta ok
seyrek ders dinler, evde de pek kitap amaz, ama yine de her eyi,
daha retmen anlatmadan nce bilirdi. Otomatik olarak renen
tiplerdendi Johnny. Her eyi otomatik olarak yapard zaten. Gl

444/1067

yumruklar da, salkl vcudu da, artc yakkll da, coup taan
enerjisi de hep kendiliinden olan eylerdi. Ellsworth ise kendinden
bekleneni yapar, ama onu herkesten iyi yapard. Kompozisyon devi
verildiinde, Johnny ahane bir isyan rnei sergileyerek tm snf
akna evirirdi. O gn "Okul Gnlen Altn a" balkl bir kompozisyon yazmalar istenmiti. Johnny okuldan ne kadar nefret ettiini
ve bunun nedenlerini ustaca anlatan parlak bir dev getirmiti. Ellsworth ise okul gnlerini ven, l ve uyak d bir iirle gelmi, sonradan iiri yerel gazetede yaynlanmt.
Adlar ve tarihler sz konusu olduunda, Ellsworth, Johnny'yi rahat
alt edebiliyordu. Ellsworth'un bellei, serilmi sv imento gibi bir
eydi. stne den her eyi tutard. Johnny bir fskiyeyken, Ellsworth
bir sngerdi.
ocuklar onu "Elsie Toohey" diye arrlard. Genellikle istediini
yapmasna izin verirler, mmkn olduka ondan uzak dururlard ama
bunu pek aka yapmazlard. Bir trl zmleyemezlerdi Toohey'i.
Dersleri konusunda bir yardma ihtiya duyduklarnda, onlara yardm
ederdi. Gvenilir bir ocuktu. Zeki ve espriliydi. stedii ocua olmayacak bir takma isim bulur, bu incitici isimle ocuu mahvedebilirdi.
Bahe itlerine can yakc karikatrler izerdi. Hanm evlad tipinin
her trl belirtisine sahip olmakla birlikte, her ne hikmetse o snfa
sokulamayacak bir ocuktu. zgveni ok fazlayd, o sessiz, rahatsz
edici ve aalayc bilgelii de 'ok bykt. Hibir eyden korkmazd.
Sokan ortasnda ocuklarn en kuvvetlisine yrr, hi barmadan,
ama kilometrelere ulaacak gl sesiyle, fkelenmeksizin, syleyeceini sylerdi. Ellsworth Toohey'i fkeli gren olmamt. "Johnny
Stokes kiralk evde oturuyor. Willie Lovett zppe. Pat Noonan balk
yer." Johnny onu hi dvmedi. br ocuklar da dvmediler. nk
Ellsworth Toohey gzlk takyordu.
Top oyunlarna katlamazd. Dier standart alt ocuklar gibi
bundan utanp kzaca yerde, bununla iftihar eden tek ocuk oydu.

445/1067

Sporu bayalk olarak grr, yle de sylerdi. Beyin her eyden


gldr, derdi. nanarak sylerdi bunu.
Yakn arkada yoktu. Tarafsz ve drst tannrd. ocukluunda
yer alan iki olay, annesine zellikle gurur vermiti.
Zengin ve popler bir ocuk olan Willie Lovett, evinde doum gn
partisi veriyordu. Rastlant eseri, ayn gn, dul bir terzinin olu olan
Drippy Munn'n da doum gnyd. Drippy, durmadan burnu akan,
durmadan szlanan bir ocuktu. Zavallnn davetini hi kimse kabul etmemiti. Geliriz diyenler ancak, hibir zaman hibir yere davet
edilmeyenlerdi. Her iki partiye davet edilenler arasnda, Willie
Lovett'e hayr deyip Drippy'nin partisine giden bir tek Ellsworth Toohey vard. Gittii parti batan sona bir sefaletti. Orada eleneceini
zaten beklemiyordu, elenmedi de. Willie Lovett'in yakn arkadalar
onunla aylarca alay ettiler, Drippy Munn uruna ekildi diye glp
durdular.
Bir gn de Pat Noonan, snavda Ellsworth'un kdna bakabilmek
iin ona bir torba jle ekeri teklif etmiti. Ellsworth ekerleri ald,
Pat'in snav kendi kdndan kopya ekmesine izin verdi. Aradan bir
hafta getikten sonra Ellsworth retmenin krssne yrd, eker
torbasn oraya brakt, suunu itiraf etti, ama dier sulunun adn
vermedi. retmen o ismi onun azndan alabilmek iin ne kadar
uratysa, hepsi boa gitti. Ellsworth sessizliini korudu. Yalnzca,
sulu ocuun snfn en alkanlarndan biri olduunu, kendi
vicdann arndrmak uruna onun siciliyle oynamak istemediini
syledi. Ceza gren yalnzca Ellsworth oldu, okul saatleri bittikten
sonra iki saat daha okulda kald. retmen bu iin arkasn brakmaya,
snav notlarn deitirmemeye karar verdi. Ama hem Johnny
Stokes'un, hem Pat Noonan'in, hem de snfn dier iyi ocuklarnn
zerine kukunun glgesi dmt. Bir tek Ellsworth Toohey temiz
grnyordu.
Annesi ldnde Ellsworth on bir yandayd. Babasnn evlenmemi kzkardei Adetine Hala onlarla oturmak zere geldi, evi

446/1067

ynetme iini stlendi. Adeline Hala uzun boylu, becerikli bir kadnd.
At gibi gl, at suratl, saduyulu bir kadn. Hayatnn gizli znts,
hi kimsede romantik duygular uyandramam olmasyd. Helen
abucak onun favorisi haline geldi. Ellsworth'u ise cehennemden
kam bir eytan olarak gryordu. Ama Ellsworth, Adeline Hala'ya
kar ciddi ve nazik davranmaktan asla vazgemedi. Mendilini drse
hemen koup kaldrr, misafir geldiinde halasnn koltuunu altna
iterdi ... zellikle de erkek misafir geldiinde! Sevgi Bayramnda ona,
zerinde kalp resmi olan ok gzel kartlar yollar, ilerine sevgi iirleri
yazard. O gr sesiyle, avaz kt kadar, "Tatl Adeline" arksn syleyip dururdu. Halas, "Sen parazit bir kurtsun, Elsie," demiti bir kere
ona. "Yaralar yiyerek besleniyorsun." ocuk, "O zaman hi a
kalmam," diye karlk vermiti. Bir sre sonra, bir tr silahl bara
vardlar.
Ellsworth'un istedii gibi bymesine izin verildi.
Lisede Ellsworth yerel bir hret oldu. Yldz dzeyinde bir hatipti.
Ondan sonra yllar boyunca o okulda gzel konuan ocuklara 'yi Hatip,' denmedi, Tam bir Toohey!' dendi. Her yarmay o kazanyordu.
Dinleyiciler sonradan, "O harikulade ocuk," diye sz ediyorlard
ondan. ukur gsl, yetersiz bacakl, kaln gzlkl o zavall
grnm hatrlamyor, ancak sesini hatrlyorlard. Btn mnazaralar o kazanrd. Neyi isterse kantlard. Bir keresinde, "Kalem,
kltan gldr," konusunu seerek Willie Lovett'i yenilgiye uratm, sonra tezlerini dei toku etmeyi nermi, kar tarafn tezini
savunup bir kere daha kazanmt.
On alt yana kadar, Ellsworth papazlk mesleinin kendisini ektiini hissediyordu. Din konusunu pek sk dnrd. kide bir
Tanr'dan, ruhlardan sz ederdi. ok okurdu bu konuda. Kilisenin
tarihi hakknda okuduu kitaplarn says, saf inan felsefesi konusunda okuduklarndan fazlayd. "Dnya gszlere miras kalacak"
balkl bir konuma yapm, dinleyicilerini hngr hngr alatmt.

447/1067

lk defa olarak o dnemde arkadalar edinmeye balad. nantan


konumaktan holanyor, dinlemeyi seven insanlar buluyordu. Ama bu
arada, snfn zeki, gl, yetenekli ocuklarnn, gelip onu dinleme
ihtiyac duymadklarn fark etti. Ona gelenler hep ac ekenler,
yeteneksizler oluyordu. Drippy Munn, sadk bir kpek gibi onu izlemeye balamt. Annesini kaybeden Billy Wilson, akamlar
Toohey'lerin evine geliyor, balkonda Ellsworth'la oturuyor, onu dinliyor, ikide bir titriyor, hibir ey sylemiyor, kuru gzlerini iri iri ap
yalvarrcasna dinliyordu. Skinny Dix ocuk felcine yakaland, yataa
akld. Yatt yerin yanndaki pencereden sokan kesine bakp Ellsworth Toohey'yi bekliyordu her an. Rusty Hazelton snavlarda akt,
saatlerce oturup alad, Ellsworth'un souk, dengeli eli onun omzunu
okad durdu.
Bu ocuklar m Ellsworth'u kefediyor, Ellsworth mu onlar kefediyor, pek anlalamyordu. Bu i daha ok bir doa kural gibi oluyordu. Doada nasl hava boluu kalmazsa, ac kavram ile Ellsworth
Toohey de karlkl, mknats gibi ekiyordu birbirini. Toohey'nin o
zengin, tok, gzel sesi ocuklara yle diyordu:
"Ac ekmenin yarar yok. Yaknmayn. Dayann, eilin ve kabullenin ... Ayrca Tanr size ac ektirdii iin kredin. O sayede, glen,
mutlu olan insanlardan daha iyi kiiler oluyorsunuz. Eer bunu anlamyorsanz, anlamaya almayn. Kt olan her ey zihinden gelir,
nk zihin pek ok soru sorar. Anlamak deil, inanmak gzeldir.
Snavlarnz geememiseniz, sevinin buna. ou eyi kolayca
dnebilen zeki ocuklardan daha iyisiniz demektir."
EIlsworth'un arkadalarnn ona smsk sarln herkes pek dokunakl buluyordu. Bir sre Ellsworth'a yaslandktan sonra, artk onsuz
olamyorlard ocuklar. Uyuturucu tiryakilii gibi bir eydi.
Ellsworth on be yandayken, din retmenini garip bir soruyla
artt. retmen o sra bir metni aklyordu: "Kii tm dnyay
kazansa, ama bu arada ruhunu kaybetse, bunun ona ne yarar olur?"
Ellsworth sordu: "O halde, gerekten zengin saylabilmek iin, insan

448/1067

ruhlarn koleksiyonunu mu yapmal?" retmen tam ona, "Ne haltlar


zrvalyorsun?" diye soracakken kendini tuttu, "Ne demek istiyorsun?"
diye sordu. Ellsworth aklama yapmad.
On alt yana geldiinde, Ellsworth'un dine olan ilgisi snd. Bu
arada sosyalizmi kefetmiti.
Gsterdii deiim, Adeline Hala'y oke etti. "Birincisi, bunlar
mnkirliktir, kuru laftr," dedi. "kincisi, manta uymuyor. Sana
ayorum, Elsie. Ruhen yoksul olanlardan sz ettiinde, nisbeten
daha iyiydi. Ama yoksullar demeye baladn m, hi saygn bir sz
olmuyor. Hem sana da hi uymuyor. Sen byk sorunlar karmak iin
yaratlm deilsin ki... kk sorunlar yaratacak birisin. Bu ite bir
terslik var, Elsie. Uymuyor. Sana gre i deil bu." Ellsworth ona,
"Sevgili Halacm," diye karlk verdi. "Birincisi, bana Elsie deme.
kincisi, yanlyorsun."
Bu deiiklik Ellsworth iin iyi olmua benziyordu. Saldrgan bir
canavar kesilmedi. Daha yumuak, daha sessiz biri oldu. nsanlara
kar dikkatli ve dnceliydi. Sanki bir etki, kiiliinin sinirli ve keskin yann trplemi, ona yeni bir gven vermiti. evresindekiler
onu sevmeye baladlar. Adeline Hala kayglanmaktan vazgeti. Devrimci teorilerle uramasndan tehlikeli sonular kmyordu. Siyasal
partilere falan girmemiti. Bol bol okuyor, birka kukulu toplantya
katlyor, oralarda bir iki konuma yapyordu. Konumalar pek de
parlak olmuyordu. Daha ok, bir keye sinip dinliyor, seyrediyor,
dnyordu.
Ellsworth, Harvard niversitesi'ne gitti. Annesi hayat sigortasn
buna gre dzenlemiti. Harvard'da Ellsworth'un dersleri ok
stnd. Tarihte onur derecesine girdi. Adeline Hala, onun sosyolojiye
ya da ekonomiye yneleceini bekliyor, sonunda sosyal grevli olup
kar diye korkuyordu. Ellsworth yle yapmad. Edebiyat ve gzel
sanatlar seti. Halas buna biraz ard. Bu da yeni merak olmalyd
ocuun, Daha nce byle konulara hi eilim gstermemiti. "Sen
sanat tipi deilsin, Elsie," dedi ona. "Uymuyor."

449/1067

Ellsworth yine, "Yanlyorsun, Hala," demekle yelindi,


Ellsworth'un Harvard'daki en byk baars, arkadalaryla
ilikisiydi. Kendini kabul ettirmiti. Eski ve soylu soyadlaryla gelen
gururlu genlerin arasnda, kendi mtevaz gemiini saklamaya hi
kalkmad, hatta onu abartarak ortaya koydu. Babasnn bir ayakkab
maazasnda mdr olduunu sylemedi onlara. Babam ayakkab
tamircisi, dedi. Bunu sylerken sesinde bir meydan okuma olmad
gibi, ac bir ton, herhangi bir proleter kstahl da yoktu. Bunu kendisine yaplm bir aka gibi sylyordu. Hatta yzndeki glmsemeye
dikkat edilirse, aka ona deil de, arkadalarna yaplm gibiydi.
Hareketleri ok snob bir havadayd. Gsterii snob deil, ama doal,
masum bir snob. Snob olmamaya ok uraan bir snob. Terbiyeliydi.
Bir ey bekleyen terbiyelilerden deil, bir eyler veren terbiyelilerdendi. Hareket tarz bulacyd. nsanlar onun stnlnn nedenlerini hi sorgulamadlar. Birtakm nedenler bulunduunu kabul
ediverdiler. Balangta "Monk" Toohey'i kabul etmek elenceli bir
eydi, sonradan bir sekinlik, bir ilericilik belirtisi olmaya balad. Bu
belki bir zaferdi, ama Ellsworth bunu bir zafer olarak grmyor gibiydi. Aldrmaz bir hali vard-. Kiiliini henz bulmam olan bu
genlerin arasnda, plann yapm biri gibi dolamaktayd. Her
ayrnts tamamlanm, uzun vadeli bir plan. Yolunun zerindeki ufak
tefek olaylara ancak glp geebilirdi o. Glmsemesinde gizli kapal
bir nitelik vard. Gnn krn sayan bir dkknc gibi. Oysa olup biten
dikkate deer bir ey yoktu.
Artk Tanrdan, ac ekmenin soyluluundan sz etmiyordu. nsan
kitlelerinden sz ediyordu. Sabahlara kadar sren tartma
seanslarnda, dinin bir bencillik olduunu, nk bireysel ruhun
nemini fazla abarttn kantlyordu. Dinlerin yalnzca bir tek kaygs
vard, o da kiinin kendi ruhunun kurtulmas.
"Salt anlamda sevap kazanmak iin, kiinin, kardeleri uruna, en
adi sular ruhuna yklemeye istekli olmas gerekir," diyordu

450/1067

Ellsworth Toohey. "Bedene ac ektirmek hibir ey deildir. Tek


sevap, ruha ac ektirmektir. Demek siz tm insanlar sevdiinizi
dnyorsunuz, yle mi? Siz sevgi nedir, bilmiyorsunuz. Bir grev
fonuna iki dolar yolluyor, grevinizi yaptnz m sanyorsunuz? Sizi
koca budalalar! Hibir ban deeri yoktur, ancak sizin iin de kutsal
olan bir eyi balarsanz deeri vardr. Ruhunuzu verin. Bir yalana
m? Evet, eer bakalar inanyorsa! Kandrmacalara m? Evet, eer
bakalarnn buna ihtiyac varsa. Kallelie, hileye, sua m? Evet!
Kendi gznzde en aalk, en irkin olan eylere. O esiz kk
egonuza kar bir tiksinti hissettiiniz zaman, ancak o zaman benliinizi gerek bar anlamnda silebilir, kendi ruhunuzu insanln o engin
ruhuyla birletirebilirsiniz. zel bir egonun o darack, tk tk delii
iinde, bakalarn sevmeye yer yoktur. Boaln ki doldurulabilesiniz.
'Hayatm seven, onu kaybeder; bu dnyadaki hayatndan nefret eden,
ona ebediyete kadar sahip olur.' Kilisenin 'Afyon Tacirleri' bu konuda
bir deere sahipti. Ama o deerin ne olduunu bilmiyorlard. Kendini
silmek, yok etmek mi? Evet, dostlarm, kesinlikle. Ama insann
kendini silmesi, temiz kalmakla, kendi temizliiyle iftihar etmeyi
srdrmekle salanamaz. Bu fedakrlk, kiinin kendi ruhunu ezip
mahvetmesini de kapsar... Ah, neler sylyorum ben byle? Bunu anlayp baaracak olanlar ancak kahramanlar olabilir."
niversiteyi alarak okuyan yoksul genler arasnda pek baarl
olamyordu. Ama miras bekleyen genler, ikinci, nc kuak milyonerler arasnda ok sayda mritleri vard. Onlara sunduu ey,
baarabileceklerine inandklar bir eydi.
En parlak onur dereceleriyle mezun oldu. New York'a geldiinde,
kk hreti de n sra gelmiti. Harvard'dan akan dedikodular, Ellsworth Toohey adnda pek garip bir kiiden sz edilmesini salyordu.
Entelekteller ve byk zenginler arasnda baz insanlar bu dedikodular duydular, sonra ne duyduklarm hemen unuttular. Akllarnda yalnz o isim kald. Zekayla, cesaretle, idealizmle gevek biimde
badatrdklar bir isim.

451/1067

Ve insanlar Ellsworth Toohey'e doru akmaya baladlar. Hep uygun


insanlar geliyordu. Onu ksa srede ruhsal bir gereklilik sayacak
tiplerdi bunlar. br trlleri gelmedi. Bu olayda sanki bir igd sz
konusuydu. Bir unvan, bir program, bir rgt olmad halde, insanlar daha batan itibaren onun evresindekilere Ellsworth
Toohey'nin taifesi demeye balamlard. Birisi Ellsworth Toohey'nin
taifesinin ne kadar sadk olduundan sz ettiinde, onu kskanan
rakipleri, "Toohey hep vck tipleri eker," derlerdi. "En iyi yapan
eyler nedir, bilirsiniz. Biri tutkal, biri de amur." Toohey bunlar duyunca omuz silkiyor, glmsyor, "Hadi hadi," diyordu. "Yapan daha
bir sr ey var. Yara plasteri, slkler, slak oraplar, lastik korseler,
ikletler, tapioca pudingleri de var." Sonra uzaklarken omzunun
zerinden arkaya doru, hi glmsemeden sesleniyordu: "imento
da var."
New York niversitesinden mastrn alrken tezi, "On Drdnc
Yzyl Kent Mimarisinde Kolektif Patemler" balm tayordu. Hayatn kazanmak iin ok eitli iler yapmaktayd. niversitede meslek
danmanyd. Kitap, tiyatro, resim eletirmenlii yapyor, makaleler
yazyor, kk, ad duyulmam dinleyici kitlelerine konferanslar veriyordu. almalarnda baz eilimler ortaya kmaya balamt. Kitaplar eletirirken, kentsel romanlardan ok, toprakla ilgili romanlara,
yetenekli yazarlardan ok sradan yazarlara, salkllardan ok
hastalara eilimi vard. "Kk insanlar"dan sz eden hikyeleri ele
aldnda yazlar daha bir prl prld. En sevdii, en sk kulland sfat, "nsan"d. Karakter incelemelerini eylemlere tercih eder, tasvirleri
de karakter incelemelerine tercih ederdi. Konusuz romanlar, zellikle
de bir kahraman olmayan romanlar gklere karrd.
Meslek danman olarak ok baarl saylyordu. niversitedeki
kck odas, rencilerin her trl dertlerini getirdikleri zel bir gnah karma hcresi gibiydi. Bu sorunlar dersle ilgili olduklar gibi,
zel hayatla da ilgili olabiliyordu. Toohey rencilerin ders seimini
de, ak sorunlarn da, zellikle gelecekteki meslek seimi

452/1067

kararszlklarm da, ayn yumuak, dikkatli konsantrasyonla ele alp


tartmaya hazr ve istekliydi.
Ak konularnda kendisine danldnda, eer sz konusu olan,
birlikte bir iki partiye gidip bir iki kahkaha atlabilecek gzel bir kzsa,
Toohey bu duygulara teslim olmay neriyor, "ada olalm," diyordu. Ama daha derin, duygusal bir ihtiras sz konusu olduu zaman,
genlere kendilerini tutmalarn, bu iten vazgemelerini tlyor,
"ocukluk etmeyelim, yetikin gibi davranalm," demeyi yeliyordu.
Bir delikanl, bandan geen baarsz bir seks tecrbesini utanarak
anlattnda, Toohey, "Kurtar kendini bu duygudan. Sana yararl bu
olay," demiti. "Hayatta iki ey vardr ki, onlardan erkenden kurtulmak gerekir. Biri kiisel stnlk duygusu, teki de cinsiyete kar
olan abartl saygmz."
Ellsworth Toohey'nin genleri sevdikleri meslekten uzaklatrp
baka alanlara ittiini insanlar fark etmeye balamlard. "Yo, senin
yerinde olsam hukuku semezdim. Bu konuda fazla gergin, fazla ihtiraslsn. nsann, kariyerine isterik biimde kendini adamas, mutluluu da, baary da getirmez. Sakin olabilecein, soukkanl davranabilecein, sradan bir meslek sesen, ok daha iyi edersin. Evet,
nefret etsen bile. Ayaklarn yere daha iyi basar o zaman." "Hayr, mzie devam etmeni doru bulmuyorum. Sana bu kadar kolay gelmesi,
yeteneinin yzeysel olduuna iarettir. Bu kadar seviyor olman da
baka bir sorun. Bu ok ocuka bir neden deil mi sence? Brak mzii. Evet, ok zlsen bile." "Hayr, zgnm, onaylamay ok isterdim, ama onaylayamyorum. Mimarl setiinde, bunu bencil nedenlerle setin, deil mi? Kendi bencil tatmininden baka bir ey
dndn m? Oysa bir insann meslei, tm toplumu ilgilendirir. En
bata gelen, insanlara hangi alanda daha yararl olabileceindir.
Mesele toplumdan neler alabileceinde deil, neler verebileceinde.
Hizmet frsatlarn ele alrsak, cerrahlkla boy lebilecek bir ey bulamazsn. Bir dn bunu"

453/1067

Ondan t alanlarn bazlar, niversiteden ayrldktan sonra hayli


baarl oldular, bir ksm da baarszla uradlar. Bir tanesi intihar
etti. Ellsworth Toohey'nin onlar iyi niyetle etkiledii syleniyordu,
nk bu ocuklar onu asla unutmuyorlard. Bir ok konuda danmak
iin hep ona geliyorlar, yllar sonra ona mektuplar yazyorlar, kopamyorlard ondan. Ama kapama anahtar olmayan birer makine
gibiydiler. Dardan birisinin onlar kranklamas gerekiyordu. Toohey
de hibir zaman onlara vakit ayramayacak kadar megul deildi.
Hayat bir kentin meydan gibi kalabalk, apak ve zellikten uzak
bir hayatt. nsanln en iddial dostu, bir tek kiisel dosta bile sahip
deildi. nsanlar ona eiliyor, ama o hi kimseye yaklamyordu.
Herkesi, her eyi kabul ediyordu. Sevgisi altn gibi, dmdz ve dengeliydi. Koskoca bir kumsal andryordu. zerinde hibir rzgrn
esmedii bu kumsalda, kumullar falan olumuyordu. Kumlar ylece
dmdz yatyor, gne de tepede duruyordu.
Azck gelirinden, bir sr kurulua ba yapyordu. Ama kiiler sz
konusu olduunda hi kimseye bir dolar bor verdii grlmemiti.
Zengin arkadalarndan, ihtiya iindeki bir kiiye yardm etmelerini
hi istemezdi. Ama hayr kurumlan iin onlardan byk paralar sker
alrd. Konut projelerine, halk elence merkezlerine, dm kzlar
iin alan yurtlara, kusurlu ocuklara eitim veren okullara. Btn bu
kurulularn ynetim kurullarnda yeydi. Maa falan da almazd. Bir
yn yardm kurumu ve radikal yaynlar, farkl insanlar tarafndan
ynetildikleri halde, bir ortak yanlar olduunun farkndaydlar. Antetli katlarnda Ellsworth M. Toohey'nin ad baslyd. Toohey tek
kiilik bir hayrseverlik holdingi olmu kmt.
Kadnlarn onun hayatnda hi yeri yoktu. Seks hibir zaman ilgisini
ekmemiti. Seyrek gelen ani drtleri onu incecik, iri gsl, beyinsiz kzlara doru iterdi. Kkrdayan garson kzlar, peltek manikrcler,
beceriksiz stenograflar, pembe elbise giyip apka takan, apkann
nnden sar buklelerini gsteren tipler. Aydn kadnlara kar
kaytszd.

454/1067

Aile messesesinin bir burjuva messesesi olduunu syler, ama bu


inancn bir tutku haline getirmez, serbest ak savunmaya kalkmazd.
Seks konusu skard onu. Bu konuya gereinden fazla nem verildii
kansndayd. Oysa nemi yoktu. Dnyada ok daha byk sorunlar
vard.
Yllar geerken, onun hayatnn her megul gn, bir kumar makinesine atlan madeni paraya benziyordu. Hibir zaman dnp de kan
numaralara bakmyor, bir daha dnmemek zere uzaklayordu o
makineden. Yava yava, ok eitli faaliyetleri arasndan bir tanesi
sivrilmeye balad. Toohey saygn bir mimarlk eletirmeni olarak n
kazand. Birka yl yaynlanp sonra batan bir yn dergiye, binalarla
ilgili yazlar yazyordu. Yeni Sesler, Yeni Yollar, Yeni Ufuklar. Bunlarn drdncs olan Yeni Snrlar dergisi, bat mamay baard. Ellsworth Toohey, batan dergilerden tek salam kurtulan kii olmutu.
Mimari eletiriler, ihmale uram bir alana benziyordu. Binalarla ilgili yaz yazma zahmetine katlanan insanlarn says pek az, okuyanlarnki daha da azd. Toohey bu alanda hem bir hret, hem de zel bir
tekel olmutu. Daha iyi dergiler de, mimarlk konusunda bir eylere
ihtiyalar olduunda onu aramaya baladlar.
1921- ylnda, Toohey'nin hayatnda kk bir deiiklik oldu, ablas
Helen'in kz kk Catherine Helsey onunla oturmak zere yanna
geldi. Toohey'nin babas lm, Adeline Hala da bir kk kentin yoksullar arasna karp kaybolmutu. Catherine'in annesiyle babas
lnce, ona bakacak baka kimse kalmamt. Toohey'nin niyeti, onu
kendi evinde tutmak deildi. Ama kzcaz New York'da trenden indiinde, irkin yz bir an iin yle gzel grnmt ki, sanki
nnde bir gelecek alyormu da imdiden alnna dm gibi,
kendisi de o gelecei karlamaya hevesliymi, bundan gurur duyuyormu gibi bir etki yapmt. Sradan bir insann, kendini evrenin
merkezi olarak grd, bu yzden gzelletii, dnyann da yle bir
merkez sayesinde daha iyi bir yer haline geldii o ender anlardan
biriydi o an. Ellsworth Toohey bunu grd ve Catherine'in yannda
kalmasna karar verdi.

455/1067

1925 ylnda, Tatan Vaazlar kitabyla birlikte hret kageldi.


Ellsworth Toohey artk bir modayd. Entelektel ev sahipleri onun
uruna savaa tutuuyorlard. Baz kimseler onu sevmiyor, arkasndan
glyorlard; ama Ellsworth Toohey'e glmenin verdii zevk de pek
snrlyd, nk kendisi hakknda en eletiri dolu esperileri yine kendisi yapard. Bir keresinde bir partide, kibirli bir iadam, Toohey'nin
sosyal teorilerini bir sre dinledikten sonra, "Dorusu ben bu entel
konulardan pek anlamam," demiti. "Ben yalnzca borsada oynann."
Toohey o zaman, "Ben de ruhlar borsasnda oynarm. Ve aldklarm
zararna satarm," diye karlk vermiti.
Tatan Vaazlar'n yaratt en nemli sonu, Gail Wynand'n
Toohey'i Banner'da ke yazar olarak ie almasyd. Bu anlama, her
iki tarafn yakn evresine ok etkisi yapt, balangta herkesi
fkelendirdi. Toohey yazlarnda Wynand'dan pek sk ve pek saygsz
biimde sz ederdi. Wynand Gazeteleri de Toohey'e, yaymlanabilecek
her hakareti yadrmlard. Ama Wynand Gazeteleri'nin belli bir
politikas yoktu. Tek politikas, en byk kalabalklarn en gl nyarglarm yanstmakt. Byle olmas, gazetelerin ynn eitlendiriyor, ama yine de ortaya tannabilir bir yn koymaya yetiyordu. O yn,
tutarszla, sorumsuzlua, ayrntlara doruydu. Wynand Gazeteleri,
'mtiyazlara' kar, 'Kk nsan'dan yanayd, ama bunu da, kimseyi
oke etmeyecek, saygl bir biimde yapard. Can istedii zaman, kartelleri, tekelleri bulup ortaya sererdi. Can istedii zaman grevleri
desteklerdi. Bazen de bunlarn tersini yapard. Wall Street'e ate
pskrr, sosyalizme ate pskrr, temiz filmler oynatlsn diye feryat ederdi. Hem sinsi, hem gerekiydi. Ve tabii temelde, cansz denecek kadar esnekti. Ellsworth Toohey ise, Banner'n ba sayfasnn
altna alnamayacak kadar byk bir fenomen olmu kmt.
Ama Banner'da alanlar da gazetenin politikas kadar eitliydi.
Halkn houna giden, ya da halktan genie bir dilimin houna giden
herkes vard o grupta. "Gail Wynand domuz deildir; ama ne olsa yer,"
diye bir sz, ortalkta dolap durmaktayd. Ellsworth Toohey byk

456/1067

bir baary simgeliyordu. Halk da birdenbire mimariye ilgi duyar


olmutu. Banner'n mimarlk uzman yoktu. Banner tabii Ellsworth
Toohey'i alrd. En basit zmd bu.
Bylelikle, "Bir Kk Ses" adl ke yazs domu oldu. Banner o
stunun alacan yle duyurdu: "Pazartesi gn Banner size yeni
bir dostu sunacak ... ELLSWORTH M. TOOHEY. Hepimizin okuduu
ve sevdii Tatan Vaazlar kitabnn yazan. Bay Toohey'nin ad, byk
bir meslek olan mimarln simgesi gibidir. Modern bina yapmyla ilgili tm harikulade kavramlar anlamanza o yardmc olacak. Pazartesi gn "BR KK SES"i mutlaka okuyun. Bu stun New
York'da yalnzca Banner'da kacaktr." Bay Toohey'nin baka neleri
temsil ettii grmezden gelinmiti.
Ellsworth Toohey hi kimseye duyuruda bulunmad gibi aklama
da yapmad. Ona "Kendini sattn" diye haykran dostlarna hi aldr
etmedi. Hemen ie balad. "Bir Kk Ses" stununa, ancak ayda bir
kere mimarlkla ilgili yazlar yazyordu. Geri kalan zamanda, Ellsworth
Toohey'nin sesi oradan, cam ne isterse onu sylyor, sesini oradan
lkenin her yanndaki milyonlara duyuruyordu.
Wynand alanlar arasnda, cannn istedii her eyi yazabileceine
dair anlama imzalam olan tek kii Toohey'di. Bu konuda direnmiti.
Kendisi dnda herkes bunu byk bir zafer sayyordu. Toohey bunun
iki anlam olabileceinin farkndayd: Ya Wynand onun adna saygyla
teslim olmutu, ya da onu frenlenmeye demeyecek kadar kk
gryordu.
"Bir Kk Ses"in pek de tehlikeli devrimci eyler syledii yoktu.
Politikaya ok seyrek deiniyordu. Genelde, ou insanlarn zaten kabul ettii eylerden sz etmekteydi: Bencillikten uzaklamak, kardelik, eitlik gibi eyler. "Hakl olacama, iyi insan olurum, daha iyi."
"Merhamet, adaletten stndr, yreklerinde yzeysel duygular tayan insanlar tersini savunsa da." "Anatomik adan baktmzda, hatta
baka alardan da baktmzda, kalp bizim en nemli organmzdr.
Beyin bir batl inantan baka bir ey deildir." 'Manevi konularda,

457/1067

basit, amaz bir snav vardr: Bakalarna duyulan sevgiden kaynaklanan her ey iyidir." "Tek soyluluk rozeti, hizmettir. nsan kaderinin
en yksek simgesi olarak gbreyi kabul etmekte hibir terslik
grmyorum. Buday da, gl de reten, gbredir. "En kt halk
arks, en iyi senfoniden stndr." "Kardelerinden daha cesur olan
insan, kardelerine hakaret etmi saylr. Paylalamayan hibir sevabn peinden komayalm." "Hibir kahraman grmedim ki, vcuduna yanar kibrit dedirildiinde, duyduu ac, daha az sekin olan
kardeinin duyduundan az olsun." "Deha, boyutun abartlmasdr. Fil
hastal da yledir. Her ikisi de ancak hastalk olabilir." "Derimizin
iinde biz hepimiz kardeiz ... Ben ahsen bunu kantlamak iin insanln derisini yzmeye hazrm."
Banner ofisinde Ellsworth Toohey'e sayg gsteriliyor, kendisi rahat
braklyordu. Gail Wynand'n ondan holanmad kulaktan kulaa
fsldanmaktayd; bu sylentilerin nedeni de, Wynand'n ona her zaman terbiyeli davranmasyd. Alvah Scarret pek bu nezaket kurallarna
uymuyor, ama Toohey'le arasnda kukulu bir mesafeyi koruyordu.
Toohey ile Scarret arasnda sessiz, tetikte bir denge vard. Birbirlerini
anlyorlard.
Toohey, Wynand'a yaklamak iin hibir giriimde bulunmuyordu.
Banner'da nemli saylan insanlarn hepsine kar kaytszd. O
tekilerin zerine konsantre olmaktayd.
Wynand alanlar Kulb diye bir kulp kurdu. Sendika deildi
bu, yalnzca bir kulpt. Ayda bir kere, Banner'n ktphanesinde toplanyordu. cretleri, saatleri, alma koullarm konutuu yoktu.
Hibir somut program yoktu. nsanlar orada birbirini tanyor, sohbet
ediyor, yaplan konumalar dinliyordu. Konumalarn ounu Ellsworth Toohey yapmaktayd. Yeni ufuklardan, halk kitlelerinin sesi
olarak basndan sz ediyordu. Bir keresinde toplantnn ortasnda Gail
Wynand apansz ieriye girmiti. Toohey glmsemi, onu kulbe
katlmaya davet etmi, ye olabilecek niteliklere sahip olduuna iaret

458/1067

etmiti. Wynand ye olmad. Yarm saat kadar oturup dinledi, esnedi,


sonra kalkt, toplant bitmeden kp gitti.
Alvah Scarret, Toohey'nin kendi alanna mdahale etmeyiinden
holanmt. Adam nemli politika konularna hi karmyordu. O da
bir kar nezaket olarak, Toohey'nin gazeteye yeni elemanlar tavsiye
etmesine izin verdi. Yeni biri alnaca zaman, zellikle de sz konusu
grev nemli bir ey deilse, Toohey'den neri alyordu. Scarret'in
aldrd yoktu kimin alndna. Toohey ise her seferinde nem veriyordu byle eylere. Metin yazar bile olsa, nemli buluyordu.
Toohey'nin nerisiyle ie girenler genellikle gen, fazla yrtk, iinin
ehli, gzleri kpr kpr insanlard ve el sklar pek yumuakt. Daha
baka ortak yanlar da vard ama onlar o kadar gze arpmyordu.
Toohey'nin dzenli olarak katld pek ok aylk toplant vard.
Amerikan Yap Konseyi, Amerikan Yazarlar Konseyi, Amerikan Ressamlar Konseyi gibi gruplarn toplantlar. Bu gruplarn hepsini o
kurmutu.
Lois Cook, Amerikan Yazarlar Konseyi'nin Bakan'yd. Bu Konsey,
Cook'n Bowery'deki evinin salonunda toplanyordu. Grubun tek nl
yesi, Lois Cook'du. Dierleri arasnda gze arpanlar, kitaplarnda hi
byk harf kullanmayan bir kadn, hi virgl kullanmayan bir adam,
bin sayfalk romannda hi 'o' harfi kullanmam bir gen, lsz
uyaksz iirler yazan bir baka gen, kitaplarnn her on sayfasnda
akla gelen en edepsiz kfrleri en az bir kere kullanmakla kendi ilericiliini kantlamaya alan sakall bir adam, Lois Cook'u taklit eden
bir kadn (onunki daha da zor anlalyor, soru sorulduunda, hayat
prizmama arptnda bana byle geliyor, diye aklyordu, "Prizmalar
a ne yapar, biliyorsunuz, deil mi?" diyordu), bir de Dhi Ike diye
tannan fkeli bir gen vard, ama onun da ne gibi bir eseri olduunu
bilen yoktu. Yalnzca, hayatn tmn sevdiinden sz edip
duruyordu.
Konsey bir bildiri yaynlad, yazarlarn proletaryann hizmetinde
olduunu duyurdu ... Ama bildirinin dili o kadar basit deildi. Ayn sz

459/1067

orada, ok daha karmak ve ok daha uzun biimde ifade edilmiti.


Bildiri lkenin tm gazetelerine gnderildi. Hibiri yaynlamad, yalnzca Yeni Snrladn 32'nci sayfasnda kt.
Amerikan Ressamlar Konseyi'nin, canl cenazeye benzeyen gen bir
bakam vard. Geceleri ryasnda ne gryorsa, onun resmini yapyordu. Ayrca tuval kullanmayan, ku kafesleriyle ve metronomlarla bir
eyler yapan bir gen, bir de yeni bir resim teknii kefetmi olan bir
baka gen vard. Bir tabaka kad karartyor, sonra silgiyi eline alp
resimlerini yle yapyordu. Etine dolgun, orta yal bir kadn, bilinaltyla resim yaptn iddia ediyor; elinin kendiliinden hareket ettiini, kendisinin eline hi bakmadn ve elinin ne yaptn
bilmediini sylyordu. ddia ettiine gre elini ynlendiren, bu
dnyadan ayrlm bir sevgiliydi, ama kendisi o insan mrnde hi
grmemiti. Bu konseyde pek proleteryadan sz edilmiyor, yalnzca
gerekiliin
ve
nesnelliin
tahakkmne
kar
isyanlar
seslendiriliyordu.
Dostlarndan birka Ellsworth Toohey'e tutarsz davrandn syleyip uyardlar. Sen bireycilie bu kadar karsn, dediler ona. Oysa
senin btn bu yazarlarn, ressamlarn hep son derece bireyci, dediler.
Toohey bilgi bilgi glmseyerek, "Gerekten yle mi buluyorsunuz?"
dedi.
Konseyleri hi kimse ciddiye almyordu. nsanlarn bu gruplardan
sz edip durmas, sohbete uygun bir konu olduu iindi. Komik bir espri gibiydi olayn tm onlara gre. Sakncal bir yan da yoktu. Toohey yine, "Gerekten yle mi buluyorsunuz?" demekle yetindi.
Ellsworth Toohey krk bir yana gelmiti. Oturduu apartman
dairesi, istese neler kazanabilecei dnlrse, olduka mtevaz
saylrd. Kendine "Muhafazakr" sfatn yaktryordu ama bunu ancak bir adan yaktryordu; o a da, zevkli giyimini ilgilendiriyordu.
Hi kimse Toohey'nin fkelendiini grmemiti. Davran kusursuzdu. Salonlarda da, sendika toplantlarnda da, konferans krssnde
de, tuvalette de, cinsel iliki srasnda da hep aynyd. Soukkanl,

460/1067

kendine hkim, hafif elenen bir havada ve ... hafif emredici bir
havada.
nsanlar onun mizah anlayna baylyorlard. Kendine de glmeyi
bilen bir insan, diyorlard ondan sz ederken. Toohey onlara, "Ben
tehlikeli bir insanm; birileri sizi bana kar uyarmal," diyor, bunu
byk bir aka gibi sylyordu.
Kendine yaktrlan pek ok sfat arasnda bir tanesini tercih etmekteydi: Ellsworth Toohey, Hmanist.

10
Enright Evi 1929 Hazirannda ald.
Resmi tren yaplmad. Ama Roger Enright, o gn kendi tatmin olmak iin iaretlemek istemiti. Sevdii birka kiiyi davet etti, kocaman cam kapnn kilidini ap gne dolu ak havaya admn att.
Birka fotoraf gelmiti. Olay Roger Enright' ilgilendirdii iin ve
Roger Enright onlar orada istemedii iin gelmilerdi. Enright onlar
grmezden geldi. Sokan orta yerinde durdu, binaya bakt, dnp
lobiye girdi; bir an hi nedensiz durdu, sonra admlan eski temposunu
yine tutturdu. Hibir ey sylemedi. Kalar atkt. Neredeyse fkeyle
baracakm gibiydi. Dostlan Roger Enright'n ok mutlu olduunu
anlamlard.
Bina, Dou Nehri'nin kysndayd. Yukar ykselmi kollar gibi canlyd. Kristal kaya formlar yle hareketli biimde yerletirilmiti ki,
sanki bina duraan deilmi, srekli bir akm halinde yukarya doru
ykseliyormu gibi grnyordu. Sonunda insan, bu etkinin kendi
baklarndan geldiini, baklarn o tempoyla trmanmak zorunda
olduunu anlyordu. Ak gri kireta duvarlar, gkyzne kar
gm gibiydi. Temiz metal gibi bir parlakl vard. Ama snm, canl bir metale benziyordu. Aletlerin en keskini oyup biimlendirmiti o
metali ... Amal bir insan iradesi. Bina bu yzden garip, kiisel bir
biimde canl duruyordu. Seyredenlerin aklna hi nedensiz hep ayn
cmle geliyordu: "... Kendine benzer biimde yaratt..."
Banner'dan gelen gen bir fotoraf, Howard Roark'u sokakta,
nehrin kysndaki parmakln orada, tek bana durur grd. Arkaya
doru bklm, ellerini parmakla dayam, apkasz olarak,
yukarya, binaya bakyordu. Rastlant eseri gerekleen, farknda olmad bir and bu an. Gen fotoraf Roark'un yzne bakt... aklna
kendisini uzun sredir artan bir ey geldi. nsann ryada grd
eylerin neden gerek hayatta yaadklarndan ok daha fazla duyusal
olduunu hep merak etmiti. Ryalarn korkular neden o kadar

462/1067

byk, sevinleri neden o kadar cokundu? Gerek hayatta onu o


dzeyde yakalamaya olanak yoktu. Ryada yeil yaprakl bir yolda
yrrken, evredeki hava beklentilerle, nedensiz olgularla dolu olurdu.
Uyannca bunu aklayamazd insan. Ormann iinde bir patika ite,
derdi. Gazetecinin bunu dn, o duyusal nitelii, uyankken,
yaanan hayatta ilk defa gryor olmasndand. Roark'un binaya dora
kaldrd yznde gryordu onu. Gen bir delikanlyd fotoraf.
inde yeniydi. Pek bilgisi, tecrbesi yoktu. ocukluundan beri hep
amatr fotoraflar ekmiti. O anda Roark'un da bir resmini ekiverdi.
Daha sonra Banner'n Resim Editr o resmi grp haykrd:
"Bu da neyin nesi byle?"
"Howard Roark," dedi fotoraf.
"Howard Roark da kim?"
"Mimar."
"Mimarn resmini kim grmek ister?"
"Ben dnmtm ki..."
"Hem lgnca bir resim bu. Nesi var bu adamn?" Bylece resim
gazetenin morguna kaldrld.
Enright Evi hemen kiraclarla doldu. Oraya taman insanlar, salkl
bir konfor iinde yaamak isteyen, baka hibir eye aldrmayan
kimselerdi. Binann deerini tartmadlar. Yalnzca orada yaamaktan
holanyorlard. Toplumsal sessizlik iinde, yararl ve aktif zel hayatlar olan insanlard.
Ama baka kimseler Enright Evi'nden bol bol sz ettiler. Bu byle
hafta kadar srd. Binann zenti, tehirci, sahte olduunu sylediler.
"yle bir yerde otururken Bayan Moreland'i davet ettiini dnebiliyor musun, ekerim?" diye birbirlerine takldlar. "Oysa onun evi ne
kadar zevkli!" lerinden bazlar, "Biliyor musunuz, ben modern
Mimari'den olduka holanyorum," demekteydi. "Bugnlerde o dalda
ok ilgin eyler yaplyor. Almanya'da o konuda dikkate deer bir ekol
var ... Ama bu hi onlara benzemiyor. Bu, manyaka bir ey."

463/1067

Ellsworth Toohey, Enright Evi'nden hi sz etmedi. Banner okurlarndan biri ona mektup yazd: "Sevgili Bay Toohey, bu Enright Evi
dedikleri bina hakknda ne dnyorsunuz? Benim imimar bir
arkadam var, o binadan ok sz ediyor, pek kt olduunu sylyor.
Mimarlk ve ilgili sanatlar benim hobimdir, ama ne dneceimi
bilemiyorum. Bize stununuzda anlatr msnz?" Ellsworth Toohey bu
okura zel bir mektupla cevap verdi: "Sevgili dostum, dnyada o kadar
ok nemli bina, o kadar ok nemli olay var ki; stunumda yle vr
zvra yer ayramam."
Ama insanlar Roark'a gelmeye balamlard. Tam onun istedii
tipte, az sayda insanlar. O k, Norris'lerin modern sayfiye evi iini
ald. Mays aynda bir anlama daha imzalad. Bu seferki, ilk i han
olacakt. Manhattan'n merkezinde, elli katl bir bina. Sahibi Anthony
Cord, nereden geldii belli olmayan, birka yl iinde Wall Street'de
kendine korkun bir servet kazanm biriydi. Kendine ait bir bina istiyordu ve Roark'a gelmiti.
Roark'un ofisi artk drt odalyd. Yannda alanlar onu ok seviyorlard. Aslnda bunun farknda deildiler. Souk, yanna yaklalmaz,
insanlk d biri diye grdkleri patronlarna kar, byle bir duygu
beslediklerini biri onlara sylese, aar kalrlard. .nk Roark'u tarif
etmek iin kullandktan kelimeler hep byle eylerdi. Gemi yaamlar, bu koullarda bu kelimeleri kullanmak zere koullandrmt onlar. Oysa onunla alrken, onun hi de byle biri olmadn
hissediyor, ama durumu aklayamyorlard. Onun ne olduunu da,
kendilerinin ona kar ne hissettiini de anlatabilmelerine olanak
yoktu.
Yannda alanlara glmsemezdi. Onlar birlikte iki imeye
gtrmezdi. Ailelerinin hatrn hi sormazd. Ak hayatlarn, kiliseye
gidip gitmediklerini bilmek istemezdi. Karsndaki insann yalnzca
ekirdeine, yaratc kapasitesine cevap verirdi. Bu ofiste insan mutlaka iin ehli olmak zorundayd. Baka alternatif yoktu, yumuatc
nedenler de yoktu. Ama iyi alan biri, ivereninin gzne girebilmek

464/1067

iin baka hibir eye ihtiya duymazd. verenin saygs ve takdiri,


bir armaan olarak deil, bir borcun denii gibi sunulurdu ona. Sevgi
olarak deil, takdir olarak. Bu durum ofisteki her insanda ok byk
bir zsayg duygusu uyandrmaktayd.
Roark'un izim elemanlarndan biri bunu evinde anlatmaya
alrken, birisi, "Ama bu insanlk d bir ey," dedi. "Bu kadar souk,
entelektel bir yaklam olur mu!" Genlerden biri, Peter Keating
trnde, daha gen bir ocuk, Roark'un ofisine entelektellik yerine
insanl sokmaya alt, ama orada iki haftadan uzun tutunamad.
Roark da arasra eleman seiminde hata yapyordu, ama pek sk yapmyordu. Bir ay yannda tuttuu insanlar, hayat boyu dostu oluyorlard. Onlar kendilerine dost demiyorlard tabii. Patronlarn dardaki
insanlara vmyorlard. Ondan hi sz etmiyorlard. Yalnzca kendi
ilerinde, belirli belirsiz bir biimde, bunun kii olarak ona ynelik bir
sadakat olmadn, kendi ilerindeki en iyi niteliklere bir sadakat
olduunu hissediyorlard.
Dominique btn yaz kentte kald. Seyahat etme alkanln ac bir
zevkle hatrlyor, gidemediini, gitmek istemediini dnmek onu
kzdryordu. Bir yandan da bu fke houna gidiyor, onu Roark'un
odasna srklyordu. Onunla geirmedii geceler, kentin sokaklarn
dolamaktayd. Ya Enright Evi'ne, ya Fargo Maazas'na yryor,
durup binay uzun sre seyrediyordu. Arabasna atlayp kendi bana
kent dna sryor, Heller'n evini, Sanborn'larn evini, Gowan Benzin stasyonu'nu grmeye gidiyordu. Roark'a bunlardan hi sz
etmezdi
Bir keresinde gecenin ikisinde Staten Island vapuruna bindi. Bombo gvertede kendi bana durup kentin uzaklamasn seyretti.
Gkyznn ve okyanusun kocaman boluunda, kent skm, ufack
bir somut benekti. Sanki aralarda sokaklar, ayr ayr binalar yoktu.
Tek bir heykel gibi biimlendirilmiti. Bir dzenli sreklilii olmakszn ykselip alalan basamaklar gibiydi. Uzun trmanlar, ani
dler ... nat bir mcadelenin grafii gibi. Ama baz zafer

465/1067

noktalan vard. Bu mcadelenin iinden ykselen gkdelenler gze


arpyordu.
Vapur, Hrriyet Heykeli'nin nnden geti. Yeil k altnda bir
figr. Tek kolu, arkasndaki gkdelenler gibi havaya ykselmi.
Kent klrken, o gvertenin parmaklna dayanm, duruyordu.
Uzayan mesafeyi, iinde bir skklk gibi hissetti. Kentle kendisinin
arasnda canl bir kordon vard da, daha fazla esneyemiyordu sanki.
Vapur tekrar kente doru yaklarken o heyecan iindeydi. Kent yaklayor, onu karlamaya hazrlanyordu. Dominique kollarn iki yana
at. Kent byd; dirseklerine, bileklerine, parmak ularna varp onu
da at.
Sonunda gkdelenler bann zerinde ykseldi. Artk geri
dnmt.
Kyya kt. Nereye gitmesi gerektiini biliyordu. abucak varmak
istiyordu oraya. Ama kendi kendine varmalyd ... byle yaya olarak.
Manhattan'n yansn yryerek at. Bombo sokaklarda admlarnn
sesi yanklanyordu. Roark'un kapsn vurduunda saat sabahn drt
buuuydu. Roark uyuyordu. Dominique ban iki yana sallad.
"Hayr," dedi. "Sen uyu yine. Ben burada olmak istedim, o kadar." Ona
elini srmedi. apkasn, pabularn karp, bir koltua kvrld; kolu
koltuun yanndan yere doru sarkt, hemen uyuyakald. Sabah
olduunda Roark hi soru sormad. Birlikte kahvalt ettiler, sonra
Roark telala ofisine gitti. Gitmeden nce onu kollarna alp pt. O
ktktan sonra Dominique bir sre orada durdu, sonra o da kt. Toplam yirmi kelime bile konumamlard.
Bazen hafta sonlarnda kentten birlikte kp arabayla tenha bir
kyya gidiyorlard. Gnein altnda, bombo kumsala uzanyor, okyanusta yzyorlard. Dominique onun vcudunu suyun iinde
grmekten holanyordu. Kendisi geride kalp bekliyor, okyanusun
dalgalar dizlerine vuruyor, onun yzne bakyordu. Dalgalarn
vurduu kumlara onunla birlikte uzanmaktan zevk alyordu. Onun
birka metre ilerisine yzst uzanyor, ban kara tarafna, ayak

466/1067

parmaklarn dalgalara eviriyordu. Dokunmuyordu Roark'a. Ama


arkalarndan gelen dalgalarn vcutlarna arpn, sonra syrlp yeniden gerileyiini seyretmek ok hotu.
Geceyi bir kasaba hannda geiriyor, orada tek bir oda tutuyorlard.
Kentte geride braktklar eylerden hi sz etmiyorlard. Ama o
saatlerin sakin basitliine anlam veren, bu sylenmemi eylerdi. Birbirlerine baktka, bu gln eliki karsnda gzlerinin ii
glyordu.
Dominique onun zerindeki gcn gstermeye de almaktayd.
Bazen kendini tutuyor, onun evine gitmiyor, onun kendisine gelmesini
bekliyordu. O da fazla abuk gelip oyunu mahvediyordu. Kendini tuttuunu, mcadele ettiini gsterip ona bu zevki tattrmyordu. Hemen
teslim oluyordu. Dominique, "Elimi p, Roark," diyordu. Roark diz
kyor, onun ayak bileini pyordu. Dominique'in gcn kabullenmekle alt ediyordu onu. Dominique ona bunu zorla kabul ettirme
zevkinden mahrum kalyordu. Roark onun ayaklarnn dibine uzanyor, "Tabii ihtiyacm var sana," diyordu. "Seni grnce deli oluyorum.
Bana aa yukar ne istersen yapabilirsin. Bunu mu duymak istiyorsun? Aa yukar, Dominique. Bana yaptramayacan eylere gelince,
onlar istersen bir cehennem yaatrsn bana. Sana hayr demek
zorunda kalrm ve derim de. Katksz bir cehennem olur, Dominique.
Bu houna gidiyor mu? Bana sahip olup olmadm neden bilmek
istiyorsun? O kadar basit ki. Tabii sahipsin. Sahip olunabilecek neyim
varsa. Baka eyleri zaten hi istemeyeceksin. Ama bana ac ektirip
ektiremeyeceini bilmek istiyorsun. ektirebilirsin. Olsun varsn!" Bu
szler pek teslim olmak gibi gelmiyordu, nk iinden yolunarak kmyor, basit ekilde, istekle syleniyordu. Dominique bir fetih zevki
alamyordu o zaman. Onun kendisine sahip olduunu her zamandan
fazla hissetmeye balyordu. Bunlar syleyebilen bir erkek. nanarak
syleyen, yine de kontroll kalabilen bir erkek! Kendisinin istedii,
bekledii gibi.

467/1067

Haziran sonlarnda, Kent Lansing adl bir adam Roark'u grmeye


geldi. Krk yandayd. Boksre benzeyen, mankenler gibi giyinmi
biriydi. Oysa kaslar, kemikleri fazla iri ya da sert deildi. nce bir
adamd. Nedense insana boksrleri dndryor, kendisiyle ilgisi olmayan daha baka eyleri de dndryordu. Saldran bir ko, bir
tank, bir denizalt torpidosu. Central Park'n gneyine lks bir otel
yapmak amacyla kurulmu bir irketin ortaklarndand. irkette pek
ok zengin insan vard. Bir ynetim kurulu ynetiyordu ileri. Arsay
satn almlar, mimara henz karar vermemilerdi. Ama Kent
Lansing, ii Roark'a vermekte kararlyd.
Roark ilk grmelerinin sonunda ona, "Yapmay ne kadar ok istediimi anlatamam," dedi. "Ama ii alma konusunda zerre kadar
ansm yok. Ben insanlarla ancak yalnz olduklar zaman geinebilirim. Grup oldular m, hibir ey yapamam. Bugne kadar hibir
ynetim kurulu bana i vermi deil.. .Vereceini de sanmam."
Kent Lansing glmsedi. "Sen hibir kumlun herhangi bir i
yaptn duydun mu?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Ne dediysem onu. Hibir ynetim kumlunun herhangi bir ey
yaptn grdn m?"
"Eh,
varlklarn
srdryor,
ilevlerini
yrtyor
gibi
grnyorlar,"
"yle mi? Biliyor musun, bir zamanlar herkes dnyann yamyass
olduuna kesinlikle inanrd, apak ortada, derlerdi. nsan hayallerinin yapsn ve nedenlerini dnmek elenceli bir ey olmal. Gnn
birinde bu konuda bir kitap yazacam. Pek tutulmayacak. Bir blm
de ynetim kurullarna ayracam. Anlyorsun, deil mi? Aslnda yok
onlar."
"Sana inanmak isterdim, ama ... iin asl ne?"

468/1067

"Hayr, bana inanmak istemezdin. Hayallerin nedenlerini bulmak


ho olmayacaktr. Bu nedenler ya kt ya da ackl. Bu seferki, her
ikisini de kapsyor. Daha ok, kt. in asl diye bir ey de yok. Ama
imdi ona girmeyelim. Benim tek demek istediim, ynetim kurulu
denilen ey, bir iki hrsl insandr, gerisi kuru grltdr. nsan
gruplar bir vakumdan ibarettir. Koskoca boluklardr. nsanlar, yokluu gzmzde canlandramyoruz der dururlar. Gelip bir komite toplants izlesinler. Btn mesele, o boluu doldurmay kimin istediidir. Sert bir savatr bu sava. Savalarn en sertidir. Dman
karnda olursa, onunla savamak kolay. Ama karnda deilse ...
Yzme yle deliymiim gibi bakma. Senin de biliyor olman gerekir.
Sen de mrn boyunca bir vakuma kar sava verdin."
"yle bakyorum, nk senden holandm."
"Tabii holanrsn. Ben de senden holanacam biliyordum. nsanlar gerekten karde aslnda. Kardelie ok byk bir yatknlklar var
... Ynetim kurullar dnda, sendikalar, irketler ve dier zincirle
bal gruplar dnda. Ama ben ok konutum. Bu yzden iyi satcym
zaten. Ne var ki, sana satacak bir eyim yok. Biliyorsun. imdiden syleyelim. Aquitania Oteli'ni sen yapacaksn.
Otelimizin ad bu. Bunu syleyelim ve keselim."
Eer insanlarn adm hi duymad savalardaki iddet derecesi,
maddesel istatistiklerle llebilseydi, Kent Lansing'in Aquitania irketi Ynetim Kurulu'na kar verdii sava kesinlikle tarihin en byk
kymlarndan biri olarak listenin st sralarnda yer alrd. Ama onun
savat eyler yeterince somut olmad iin, ortalkta yle cesetler
falan kalmyordu.
Sava verdii eyler aslnda u tr szlerdi: "Dinle, Palmer; Lansing
durmadan Roark adnda birinden sz edip duruyor, sen oyunu nasl
kullanacaksn; acaba kodamanlar o adam onaylyor mu, yoksa onaylamyor mu?" "Ben kimin olumlu, kimin olumsuz oy kullandn
reninceye kadar kararm vermiyorum." "Lansing diyor ki ... Ama

469/1067

beri yandan Thorpe da diyor ki ..." "Talbot Beinci Caddede, Altmnc


Sokan oralarda bir otel yaptryor ve ii Francon & Keating'e vermi."
"Harper'la konutum, Gordon L. Prescott denilen u gen iin kalbm
basarm diyor." "Bakn, Betsy bana siz delisiniz dedi." "Roark'un suratndan holanmyorum ... birlii yapabilecek birine benzemiyor."
"Biliyorum, hissediyorum, Roark uyumsuz bir tip. Normal bir insan
deil." "Normal insan' da nedir ki?" "ff, biliyorsun ne demek istediimi. Normal ite." "Thompson diyor ki, Bayan Prichett eminmi,
nk ona da Bay Macy sylemi, eer biz ..." "Bakn, ocuklar,
herkesin ne dedii bana vz gelir, ben kendi kararm kendim veririm;
imdi de size, bu Roark'da i yok diyorum. Enright Evi'nden hi
holanmyorum." "Neden?" "Nedenini bilmem. Holanmyorum ite,
hepsi bu kadar. Kendi grm ortaya koymaya hakkm yok mu?"
Sava haftalarca srd, herkes diyeceini dedi, bir tek Roarktan ses
kmad. Lansing ona, "Durum iyi, sen uzak dur," diyordu. "Hibir ey
yapma. Brak, konumalar ben yapaym. Senin yapabilecein hibir
ey yok. Toplumla kar karya gelindi mi, olayla en yakndan ilgili
olan, en byk ii yapacak ve en byk katkda bulunacak olan kiinin
en az sz hakk vardr. Onun sesi kmaz, diye bir kan vardr, zaten
syleyecei eyler de daha batan reddedilir, nk nyargl saylr.
Nedeni de, konumalar hi dikkate alnmad, yalnzca konuan insan
dikkate alnd iindir. Bir fikri yarglamaktansa, bir insan yarglamak ok daha kolay gelir. Tabii adamn beyninin iini bilmeden onu
yarglamak nasl mmkn olabilir, onu da hibir zaman anlayamayacam. Ama yaplan bu. Bak, nedenleri tartmak iin terazi gerekir.
Terazi de pamuktan yaplan bir ey deildir. Oysa insan ruhu pamuktandr. Yani biimi olmayan, direnci olmayan, ne arkaya kvrlp
hamur gibi her ekle girebilen bir eydir. Sen onlara, ii neden sana
vermeleri gerektiini benden ok daha iyi anlatabilirsin. Ama seni dinlemezler, oysa beni dinlerler. nk ben aracym. ki nokta
arasndaki en ksa yol, doru izgi deildir. Aracdr. Ne kadar ok
arac varsa, yol o kadar ksalr. Hamur psikolojisi budur ite."
Roark, "Benim iin neden byle mcadele ediyorsun?" diye sordu.

470/1067

"Sen neden iyi mimarsn? nk neyin iyi olduu konusunda birtakm standartlara sahipsin. O standartlar senin kendine ait. Sen onlar savunuyorsun. Ben de iyi bir otel istiyorum. Neyin iyi olduu konusunda benim de baz standartlarm var. Kendi standartlarm. Bana
istediimi verecek olan da sensin. Bu sava verirken ben de kendi
amdan, senin tasarn yaparken yaptn eyi yapyorum. Drstlk
sanatlarn tekelinde mi sanyorsun? Hem drstlk nedir sence?
Komunun cebindeki saati armamak m? Yo, o kadar kolay deil.
Hepsi o kadar olsayd, insanlarn yzde doksan bei drst saylrd.
Oysa gryorsun ki deiller. Drstlk bir fikri savunabilme
yeteneidir. Altnda da dnebilme yeteneinin var olmas gerekir.
Dnmek, dn alnabilecek, rehine konabilecek bir ey deildir.
Ama yine de, bana insanlk iin bir simge se dense, kartal, aslan, tek
boynuzlu at kesinlikle semezdim. tane yaldzl top seerdim."
Roark yzne baktnda ekledi: "Kayglanma. Hepsi bana karlar.
Ama benim bir avantajm var. Onlar ne istediklerini bilmiyorlar, ben
biliyorum."
Temmuz aynn sonunda Roark, Aquitania Oteli iin anlamay
imzalad.
Ellsworth Toohey ofisinde oturmu, masasna serdii gazeteye
bakyor, Aquitania Anlamasyla ilgili haberi okuyordu. Sigarasn
dudann kesine kstrm, iki parmayla destekliyordu. Bir
parma sigaraya hafif hafif deerek tempo tutmaktayd. Bu byle
uzun sre devam etti.
Kapsnn aldn duyunca ban kaldrd, Dominique'in pervaza
yaslanm, kollarn kavuturmu, durmakta olduunu grd. Yz ilgi
doluydu, baka bir anlam tamyordu, ama o yzde gerek bir ilgi
grmek insana tela veriyordu.
Toohey, "Hayatm," diyerek ayaa kalkt. "Ofisime gelme zahmetine
ilk defa katlanyorsun. Oysa drt yldr ayn binada alyoruz. Bu gerekten nemli bir olay."

471/1067

Dominique hibir ey sylemedi, yalnzca glmsemekle yetindi. Bu


daha da tela verici oldu. Toohey tatl bir sesle, "Bu kk konumam
tabii aslnda bir soru," dedi. "Yoksa artk birbirimizi anlamyor
muyuz?"
"Herhalde anlamyoruz, eer buraya neden geldiimi sormak
gereini hissediyorsan! nk naslsa biliyorsun, Ellsworth. Biliyorsun. te, masanda duruyor." Masaya yryp gazetenin kesini
tuttu, sallad. Sonra gld. "Keke bir yere saklasaydm m diyorsun?
Tabii benim gelmemi beklemiyordun. Ho fark etmez. Ama bir kerecik
olsun saydamlaman houma gidiyor. Masann zerinde, orta yerde.
stelik emlak sayfas ak."
"Bu yaz eni mutlu etmi gibi bir halin var."
"Etti, Ellsworth. Ediyor."
"O anlamay bozmak iin ok uratn sanyordum."
"Uratm."
"Eer u anda numara yaptn sanyorsan, yanlyorsun, Dominique. Bu rol deil."
"Hayr, Ellsworth. Rol deil."
"i Roark ald diye memnun mu oldun?"
"O kadar memnun oldum ki, bu Kent Lansing her kimse, onunla
yatmaya hazrm. Tabii eer karlarsam ve bana byle bir teklifte
bulunursa."
"O halde anlamamz yatt m?"
"Hi yatmad. Ona doru gelen ileri savuturmak iin elimden geleni yapmay srdreceim. Uramaya devam edeceim. Artk eskisi
kadar kolay olmayacak tabii. Enright Evi var, Cord Binas var ... imdi
de bu var. Ellsworth, ya biz dnya hakknda yanlmsak?"
"Sen batan beri yanldn, hayatm. Bala beni. armamam
gerekirdi. Tabii mutlu eder seni ii onun almas. Beni hi mutlu etmediini itiraf etmekte bile bir saknca grmyorum. te, grdn m?

472/1067

Ofisime yaptn ziyaret tam bir baarya dnt artk. Bu durumda,


Aquitania'y byk bir yenilgi olarak kayda geeceiz, unutup eskisi
gibi devam edeceiz."
"Tabii, Ellsworth. Eskisi gibi. Bu akam bir yemek davetinde Peter
Keating iin ok gzel bir yeni hastane balyorum."
Ellsworth Toohey evine dndnde btn akam, Hopton
Stoddard' dnerek geirdi.
Hopton Stoddard, yirmi milyon dolarlk bir kk adamd. Bu
parann mayasn ayr mirastan edinmi, yetmi iki yllk, kazan
amacna dnk almalaryla zerine bir eyler eklemiti. Hopton
Stoddard yatrm konusunda bir dehayd. Her eye yatrm yapard.
Kt hreti olan evlere, Broadway Sahneleri'nde oynanan oyunlarn
tercihen dinsel konulu olanlarna, fabrikalara, iftlik ipoteklerine,
prezervatiflere bile. Ufak tefek ve kamburdu. Yznde bir arpklk
yoktu ama ona bakan insanlara sanki varm gibi gelirdi. Nedeni de o
yzde bir tek ifade olmasyd. Glmserdi adam. Kk az,
deimeyen bir iyimserlikle hep "v" biimindeydi. Kalar da, yuvarlak
mavi gzlerinin zerinde ba aa 'v'lere benzerdi. Salar gr, beyaz
ve dalgalyd. Perukaya benzese de, aslnda kendi sayd.
Toohey, Hopton Stoddard' yllardr tanrd. zerinde gl bir
etkisi vard. Hopton Stoddard hi evlenmemiti. Ne akrabalar, ne de
dostlar vard. nsanlara gvenmez, hepsini kendi parasnn peinde
sanrd. Ama Ellsworth Toohey'e byk saygs vard, nk Toohey,
kendi hayatnn tam tersini temsil ediyordu. Dnyasal servete metelik
vermezdi Toohey. Stoddard srf bu nedenle, Toohey'i tm iyiliklerin ve
sevaplarn somutlam biimi sayard. Byle dnmenin kendi hayatn nasl gsterecei pek aklna gelmiyordu. Zaten kendi hayat konusunda ii rahat deildi. Bu tedirginlii yllar geerken artyor, sonun
yaklamakta olduunu hissettike byyordu. Dine snp rahatlamaya almt. Bunu bir tr rvet olarak dnyordu. eitli inanlar denemi, ayinlere, dualara katlm, bol bol bata bulunmu,

473/1067

sonra baka bir inanca gemiti. Yllar ilerlerken bu hareketlerinin


temposu da hzlanyor, bir panie dnyordu.
Toohey'nin dine kar kaytszln, dostu ve hamisi olarak grd
bu kiinin tek kusuru sayyordu. Ama Toohey'nin savunduu her fikir,
Tanr'nn yasalarna uygundu. Sadakay, fedakrl, yoksullara
yardm neriyordu Toohey de. Hopton Stoddard ne zaman
Toohey'nin dne uysa, kendini gvende hissederdi. Toohey'nin
nerdii kurululara, hi itiraz etmeksizin bol bol bata bulunurdu.
Grebildii kadaryla, manevi adan, Tanr gklerde neyse, Toohey de
dnyada oydu.
Ama bu yaz Toohey, Hopton Stoddard konusunda ilk kere
baarszla uramt.
Hopton Stoddard, oktan beri sinsi ve tedbirli biimde kurup
gelitirdii hayalini gerekletirmeye karar vermiti. Dier yatrmlar
gibi, yllar boyunca dnmt bunu da. Karar, bir tapnak yaptrmakt. Herhangi bir dinin tapna deil; tm inanlar kapsayan,
genel olarak din kavramna dikilmi bir ant gibi, herkese ak bir
tapnak. Hopton Stoddard iini salama balamaktan yanayd.
Ellstvorth Toohey onu bu projeden vazgeirmeye altnda
kendini yklm hissetti. Toohey, normal alt ocuklar barndracak
bir yeni bina istiyordu. Bu konuda bir rgt kurmu, bata bulunacak kimselerden bir komite oluturmu, iletme giderlerini salamay
baarmt. Ama bina yoktu, onu yaptracak para da yoktu. Hopton
Stoddard'a, eer adna layk bir ant brakmak istiyorsa, cmertliinin
temsilcisi olacak bir yapt kurmak niyetindeyse, parasn kesinlikle
Hopton Stoddard Normalalt ocuklar Evi'ne vermesi gerektiini
sylemiti. Kimsenin yz vermedii zavall ocuklarn durumunu
ackl biimde anlatmt adama. Ama Hopton Stoddard' bu konuda
heyecanlandrmay baaramamt. O mutlaka, "Hopton Stoddard nsan Ruhu Tapna"n yaptrmak istiyordu.
Toohey'nin nerdii yolu neden kabul etmediini anlatamyordu.
Yalnzca, "Hayr, Ellsworth, hayr, doru olmaz, ayn ey olmaz," deyip

474/1067

duruyordu. Konu havada kalmt. Hopton Stoddard, Nuh diyor, peygamber demiyor, kararn bir gnden bir gne erteleyip duruyordu.
Tek bildii, yaz sonuna kadar karar vermek zorunda olduuydu; nk
sonbaharda uzun bir yolculua kacak, dnyann her yanndaki kutsal
tapnaklar gezecekti. Her dinin tapnaklarn. Lourdes'dan Kuds'e,
Mekke'ye, Benares'e kadar, hepsini.
Aquitania Anlamas gazetelerde ktktan birka gn sonra, Toohey
bir akam Hopton Stoddard' grmeye gitti. Sakin konuabilmek iin
Stoddard'n Riverside Yolu zerindeki geni apartman dairesine gitmeyi semiti.
"Hopton," dedi neeyle. "Ben yanlmm. Tapnak konusunda sen
haklymsn."
"Olamaz!" Hopton Stoddard afallamt.
"Evet," dedi Toohey. "Hakl olan sensin. Baka hibir ey bu kadar
uygun olmaz. Tapnak yaptrmalsn, 'nsan Ruhu'na bir tapnak."
Hopton Stoddard yutkundu, mavi gzleri sulanr gibi oldu. inden,
eer sevab hocama retebilecek noktaya varabildiysem, doru yolda
epey mesafe almm demektir, diye dnyordu. Bundan sonra,
artk hibir eyin nemi yoktu. Ellsworth Toohey'nin karsnda, elimsiz, bumburuuk bir bebek gibi oturmu, her syleneni dinliyor, kafasn sallyor, hepsine evet diyordu.
"Bu ok iddial bir giriim, Hopton. Eer yapacaksan, en iyi biimde
yapmalsn. Tanrya bir armaan vermeye kalkmak, biraz iddial bir
hareket, biliyorsun. En iyi ekilde yapmazsan, sayg deil, saldr
saylr."
"Evet, tabii. En iyisi olmal. Uygun ve doru olmal. Bana yardm
edeceksin, deil mi, Ellsworth? Binalar, sanat falan en iyi sen bilirsin.
En dorusu olmal."
"Eer gerekten istiyorsan, sana seve seve yardm ederim."

475/1067

"stiyorsam m? Ne demek bu? stiyorsamm! Ulu Tanrm, sen olmasan ne yapardm ben? Byle eylerle ilgili hibir ey bilmem ki!
Oysa doru yaplmak zorunda."
"Doru yaplsn istiyorsan, her dediimi yapacak msn?"
"Evet. Evet. Tabii."
"En nce, mimar. O ok nemli."
"Evet, elbette."
"stlerine dolar iareti asm gibi gezinen, saten astarl tccar delikanllar istemezsin. Kendi yapt ie inanan bir adam gerek sana ...
Sen Tanr'ya nasl inanyorsan, tpk yle."
"ok doru. Kesinlikle doru."
"Benim syleyeceim adam tutmalsn."
"Tabii. Kim o?"
"Howard Roark."
"Hu?" Hopton Stoddard bo bo bakyordu. "O da kim?"
"nsan Ruhu'na dikecein tapma yapacak adam."
"yi midir?"
Ellsworth Toohey dnp onun gzlerinin iine bakt.
"Sana ruhum stne yemin ederim, Hopton," dedi ar ar, "lerinde en iyisi o."
"Ya!"
"Ama onu tutmak zor. Kendi artlaryla alr, baka trl almaz.
O artlara bir bir uyman gerek. Ona her zgrl tanyacaksn. Ne istediini syle, ka para harcamak istediini syle, gerisini ona brak.
stedii gibi tasarmlayp ina etsin. Baka trl almaz. Ona mimarlktan hi anlamadn syleyebilirsin. Bu ii t almadan, kimse
mdahale etmeden yapabilecek tek kiinin o olduuna inandn, bu
yzden onu setiini syleyebilirsin."
"Sen kefil oluyorsan, tamam."

476/1067

"Kefil oluyorum."
"yi o halde. Bana kaa patlayaca da umurumda deil."
"Ama onunla temas ederken dikkatli olmalsn. Sanrm balangta
bu ii reddedecektir. Tanrya inanmadn syleyecektir."
"Ne!!!"
"nanma ona. Aslnda ok dindar bir insandr ... kendi trnde.
Bunu eserlerinden grebilirsin."
"Ya!"
"Ama kurulu kiliselerden hibirine bal deildir. Byle olunca,
tapnan da tarafgir gzkmez. Kimseyi gcendirmezsin."
"Bu iyi."
"Bak, inan konularndan konuurken, ilk inanan sen olmalsn.
Tamam m?"
"Tamam."
"izimleri grmeyi bekleme. Onlar biraz uzun srer, sen de gezini
erteleyemezsin. Sen ii ona ver. Anlama imzalama. Gerei yok.
Bankana talimat ver, para iini onlar yrtsn, her eyi ayarlasnlar.
Kendisine cretini dndnde desen de olur. Bir yl sonra m, ne zaman dnersen. Zaten dnyann tm byk tapnaklarn grm olacaksn; ama senin kendi tapnan hepsinden iyi olacak, burada seni
bekleyecek."
"Benim istediim de bu!"
"Ama al trenini, ithaf meselesini, uygun tantm falan da
dnmen gerek."
"Tabii... yani... Tantm m?"
"Elbette. Hangi byk olay tantm kampanyasz yer alm? Tantm
kampanyas yoksa, olay yeterince byk saylmaz. Onu atlarsan,
byk saygszlk gstermi olursun."

477/1067

"Bu da doru."
"imdi ... uygun bir tantm istiyorsan, o ii dikkatle ve ok nceden
planlamaksn. Tapna atnda, cokun bir patlama bekliyorsun sen.
Opera uvertr gibi. Cebrail'in borusundan kan ses gibi."
"ok gzel ifade ediyorsun."
"Eh, onu yapmak iin, kytrk muhabirlerin zamanndan nce
tapnakla ilgili haberler szdrmasn istemezsin. izimleri yaymlatma.
Gizli tut. Roark'a bunu sr olarak saklamak istediini syle. tiraz etmeyecektir. Mteahhit, inaatn evresini salam bir itle evirsin. Sen
dnp al kendin yapana kadar, kimse ierde ne olduunu bilmesin. O gn, lkenin her gazetesinde resimler yaynlansn!"
"Ellsworth!"
"Efendim."
"Fikir doru. Biz Meryem Efsanesi iin de yle yapmtk. On yl
kadar nceydi. Doksan yedi kiilik kadroya sahip bir oyundu."
"Evet. Ama bu arada, halkn ilgisini de ek. Kendine iyi bir basn
ajan tut, neler istediini syle. Ben sana ok iyi birinin adn verebilirim. Esrarengiz Stoddard Tapna'nn hep konuulmasn, gazetelerde haftada bir falan bu konuda bir eyler kmasn sala. Herkes
tahminler yrtsn. Bekliyor olsunlar. Zaman geldiinde, herkes
hazr olur."
"Doru."
"Ama hepsinden nemlisi, Roark'a kendisini benim tavsiye ettiimi
sakn syleme. Benim bu konuyla bir ilgim olduunu hi kimseye aklama. Bir tek kiiye bile. Yemin et."
"Ama neden?"
"nk benim pek ok mimar dostum var. Bu da ok nemli bir i.
Kimsenin duygularn incitmek istemiyorum."
"Evet, doru."
"Yemin et."

478/1067

"ff, Ellstvorth!"
"Yemin et, dedim. Ruhunun kurtuluu zerine."
"Yemin ediyorum. Onun zerine."
"Peki. imdi, sen mimarlarla i yapmadn. Bu da ok farkl bir mimar. i berbat etmek istemezsin. Ona neler diyeceini sana bir bir
syleyeceim."
Ertesi gn Toohey, Dominique'in odasna gitti. Masann kenarnda
durup glmsedi, hi glmsemeyen bir sesle konutu:
"Hopton Stoddard' ve alt yldr szn edip durduu o her dinin
tapnan hatrlyor musun?"
"Hayal meyal."
"Onu yaptracak."
"yle mi?"
"i Howard Roark'a veriyor."
"Olamaz!"
"Oluyor."
"Daha neler... Hele Hopton!"
"Hopton."
"Eh, pekl. Gidip onun zerinde biraz uraaym."
"Hayr. Sen uzak dur. Roark'a vermesini ona ben syledim."
Bu szler kulana ulanca Dominique ta kesildi, yzndeki nee
yok oldu. Toohey devam etti:
"Bunu benim yaptm bilmeni istedim ki, arada taktik elikiler
yaratmayalm. Baka kimse bilmiyor ve bilmeyecek. Bunu hatrlaman
gerek."
Dominique gerilmi dudaklarn harekete geirerek sordu: "Ne
peindesin?"
Toohey glmsedi. "Onu ne kavuturacam," dedi.

479/1067

Roark, Hopton Stoddard'n ofisinde oturmu, dinliyordu. yice


aptallam durumdayd. Hopton Stoddard yava yava konuuyordu.
Sesi samimi ve etkileyici gibiydi, ama nedeni, syleyeceklerini kelime
kelime ezberlemi olmasndan kaynaklanyordu. Bebek gzleri Roark'a
yalvarr gibi bakmaktayd. Bir ara Roark mimariyi unuttu, insan unsurunu n plana almaya kalkt. Kalkp buradan kmak geldi iinden.
Bu szler bu adama uymuyordu. Ama duyduu szler onu yerine
akyordu. Adamn yzne de, sesine de uymayan szler.
"Gryorsunuz ya, Bay Roark, dinsel bir yer olmakla birlikte, ok
daha derin bir anlam var. nsan Ruhu tapna adna dikkat etmisinizdir. Bakalarnn belki mzikle yapmaya alt gibi, biz de talarla
bir eyi yakalamaya alyoruz. Dar bir mezhebi ya da inanc deil,
tm dinlerin ekirdeini. Nedir dinlerin ekirdei? nsan ruhunun en
yksek, en soylu, en iyi haline ulama abasdr. dealin yaratcs ve
fatihi olan insan ruhu. Evrenin o byk, hayat veren gc. nsann
kahraman ruhu. Greviniz bu, Bay Roark."
Roark ellerinin tersiyle gzlerini ovdu. aresizlik iindeydi.
Mmkn deildi bu. Asla mmkn olamazd. Adamn istedii eyin bu
olmasna olanak yoktu. Bu adamn! Onun azndan bunlarn kmas
korkun bir eydi.
Roark yorgun bir sesle, "Bay Stoddard, korkarm bir hata yaptnz,"
dedi. "Aradnz adam ben deilim. Bu ii stlenmemin doru olaca
kansnda deilim. Ben Tanrya inanmam."
Hopton Stoddard'n yznde bir sevin ve zafer ifadesi grmek onu
daha da artt. Hopton Stoddard u anda, Ellsworth Toohey'nin ileri
grllne minnet duyuyor, ona seviniyordu. Hakl kmt Toohey. Yepyeni bir gvenle dorulup dikleti, kararl bir sesle, daha
dorusu, gen birine laf syleyen yal adam sesiyle, bilge bir havada
konutu:
"Onun nemi yok. Siz ok derin inanlar olan bir insansnz, Bay
Roark. Kendinize gre. Binalarnzdan belli oluyor."

480/1067

Roark'un kendisine neden yle uzun uzun, ta kesilmi gibi baktn


merak etti.
"Doru," dedi Roark. Sesi hemen hemen bir fsltyd.
Kendi binalar hakknda bu adamdan renecei bir eyler olmas;
bu adamn bunu kendisinden nce grp farketmi olmas, byle anlayl ve hogrl biimde syleyebilmesi, Roarkun kukularn
sildi. Kendi kendine, ben herhalde insanlar anlamyorum, dedi. Demek grn aldatc olabiliyor. Bina yaplrken zaten Hopton Stoddard ok uzaklarda, bir baka ktada olacakt. Bylesine bir grevin
yannda hibir eyin nemi yoktu. Hopton Stoddard'n bile. Adam
konumay srdryordu:
"Ben ona Tanr demeyi seiyorum. Siz bir baka isim seebilirsiniz.
Ama benim o binada istediim, sizin ruhunuz. Sizin ruhunuz, Bay
Roark. Bana en iyisini verin. O zaman grevinizi yapm saylrsnz,
ben de bana deni yapm olurum. Benim ne gibi bir anlam yanstmak istediime kayglanmayn. Binann biiminde sizin ruhunuz
yanssn. Anlam o olsun. Siz bilseniz de, bilmeseniz de."
Ve bylece Roark, Stoddard nsan Ruhu Tapna'n yapmay kabul
etti.

11
Aralk aynda Cosmo-Slotnick binas byk bir trenle ald.
Trene pek ok nller, nal biiminde elenkler, haber kameralar,
dner projektrler geldi. saat boyunca, hepsi birbirine benzer
konumalar yapld.
Mutlu olmam gerekir, diyordu Peter Keating kendi kendine. Ama
deildi. Pencerelerin birinden, Broadway Caddesi'ni tklm tklm doldurmu insanlarn yzlerine bakt. Konua konua kendini
neelendirmeye alt. Hibir ey hissedemedi. Cannn skldm
itiraf etmek zorundayd. Ama glmsyor, el skyor, fotoraflara
poz veriyordu. Cosmo-Slotnick Binas sokan zerinde arbal bir
ekilde, kocaman beyaz bir havacva gibi ykselmekteydi.
Trenden_ sonra Ellsworth Toohey, Keating'i kapp oradan uzaklatrd, pahal bir restorann eflatun denmi bir locasndaki masaya
gtrd. Al onuruna bir sr, pek parlak partiler verilmekteydi
ama Keating, Toohey'nin teklifini hemen kabul etmi, teki tekliflerin
tmnden kamt. Toohey onun ikisini iiine bakt, ne doru
eildi.
"Ne harikayd, deil mi?" dedi. "te, Peter, bu senin hayattan
bekleyebilecein eylerin doruk noktas." Kadehini zarif bir hareketle
kaldrd. "Daha buna benzer nice zaferler kazanman umuduyla
kaldryorum kadehimi. Bu geceki gibi."
Keating, "Teekkrler," diyerek aceleyle kendi kadehine uzand,
bakmadan kaldrp dudaklarna gtrd, bo olduunu o zaman
anlad.
"Gurur duymuyor musun, Peter?"
"Evet. Evet, tabii."
"yi. Seni byle grmek isterim. Bu gece pek yakkl grnyordun.
Haber filmlerinde nefis kacaksn."
Keating'in gzlerinde bir anlk bir ilgi parldad. "Dorusu yle
olacan umarm."

482/1067

"Evli olmaman pek yazk, Peter. Bir karn olsa, bu geceyi ok


sslerdi. Halkn houna gider. Sinema seyircileri de holanr."
"Katie pek fotojenik deildir."
"Ha, yle ya, sen Katie'yle nianlydn. Ne kadar aptalm. Hep unutuyorum. Hayr, Katie hi fotojenik deildir. Ayrca Katie'nin byle
sosyal bir toplulukta pek etkin olacan da dnemiyorum. Katie iin
kullanlabilecek pek ok gzel sfatlar var; ama 'kibar' ile 'gsterili' sfatlar bunlarn arasnda saylamaz. Beni balamak zorundasn,
Peter. Hayallerimi kontrol edemiyorum. Hep sanatla ilgili bir
mesleim olduu iin, her eyi sanatsal uygunluk asndan dnmek
eilimindeyim. Bu gece sana baknca, yannda ok gzel fotoraf
verecek bir kadn dnmeden edemedim."
"Kimi?"
"Sen bana bakma. Alt taraf, sanatsal bir hayal bu. Hayat hibir zaman o kadar mkemmel olmaz. nsanlar sana zaten ok fazla imreniyor. br baarlarna bir de onu katamazsn."
"Kim?"
"Bo ver, Peter. Onu elde edemezsin. Hi kimse elde edemez onu.
Sen de iyisin ama o kadar iyi deilsin."
"Kim?"
"Dominique Francon tabii."
Keating dorulup dik oturdu; Toohey onun gzlerindeki bezginlii,
isyan, dmanca ifadeyi grd. Toohey'nin baklar sakinliini korumay baard. Sonunda teslim olan Keating oldu. Koltuuna tekrar
yld, yalvaran bir sesle, "Ah, Tanrm, Ellsworth," dedi. "Ben onu
sevmiyorum ki!"
"Sevdiini sanm deilim. Ama sradan bir insann sevgiye, yani
cinsel sevgiye ne kadar abartl bir nem verdiini hep unutuyorum."

483/1067

"Ben sradan bir insan deilim," dedi Keating yorgun bir sesle. Otomatik bir itirazd bu. inde ate yoktu.
"Dik otur, Peter. yle ylnca kahramana hi benzemiyorsun."
Keating yine dikleti. Kayglanm ve fkelenmiti.
"Dominique'le evlenmemi her zaman istiyordun. Bunu hep hissettim. Neden? Sana ne bundan?"
"Kendi soruna kendin cevap verdin, Peter. Benim bundan ne
karm olabilir? Ama biz sevgiden, aktan konuuyorduk. Cinsel ak
son derece bencil bir duygudur, Peter. Bencil duygular da insan mutlu
edecek eyler deildir. Haksz mym? Bu geceyi al rnein. Bencil
birinin yreini kabartacak bir geceydi. Sen mutlu muydun, Peter?
Zahmet etme dostum, buna cevap vermen gerekmiyor. Benim esas
sylemek istediim, insann kendi zel drtlerine hi gvenmemesi
gerektii. Ne istedii aslnda ok az nem tayor! Bunu tamamen anlamayan, hayatta mutluluk bulmay bekleyemez. Bu geceyi dn bir
an. Sen oradaki en nemsiz insandn, Peter. Zaten de yle olmal.
nemli olan, bir eyi yapan deil, kimler iin yapldysa onlardr. Ama
sen bunu kabul etmeyi beceremedin. Bu nedenle de, hissetmen gereken byk mutluluu hissedemedin."
"Doru," diye fsldad Keating. Bunu baka birine asla itiraf
etmezdi.
"Benliini tmyle silmenin o gzel gururunu kardn. Ancak kendi
egonu inkr etmeyi rendiin zaman, iindeki cinsel duygular gibi
nemsiz ayrntlara glmeyi rendiin zamandr ki senden hep
beklediim gerek bykle ulaacaksn."
"Sen ... benim amdan buna gerekten inanyor musun, Ellsworth?
Gerekten?"
"nanmasam burada oturuyor olmazdm. Ama biz yine aka dnelim. Kiisel ak ok kt bir eydir, Peter. ok kt. Kiisel olan her
ey gibi. Sonu hep hsrana varr. Nedenini gremiyor musun? Kiisel
ak bir ayrmclk, bir tercih eylemidir. Hakszlk ierir. Bir tek kiiye o

484/1067

sevgiyi verirken, dier insanlar o sevgiden mahrum etmenin hakszl. Btn insanlar eit olarak sevmelisin. Ama kendi bencil
seimlerini ldrmedike, byle soylu bir duyguya ulaamazsn. Bunlar kt ve yararsz eylerdir, nk 'Birinci Kozmik Yasa'.ya, insanlarn temel eitliine kardr."
"Yani," dedi Keating ani bir ilgiyle. "Felsefi adan, temelde hepimiz
eitiz mi demek istiyorsun? Hepimiz mi?"
"Elbette," dedi Toohey.
Keating bu dncenin kendisine neden bu kadar scak ve tatl
geldiini merak etti. Bu dncenin kendisini, deminki treni seyretmek iin sokakta toplananlar arasndaki her yankesiciye de eit klmas onu hi rahatsz etmedi. in bu yan zihnine pek belirsiz biimde
yansd, onu hi tedirgin etmedi; hatta tm hayat boyunca ba
drts olan stnlk savayla elitii halde ters gelmedi. elikinin
nemi yoktu: Bu geceyi de, oradaki kalabal da dnmyordu.
Onun aklnda, o gece oraya gelmemi olan biri vard.
Kprtl bir mutluluk iinde ne doru eilerek, "Biliyor musun, Ellsworth," dedi. "Seninle konumay, baka her eye tercih ederim. Her
eye. Bu gece gidebileceim yle ok yer vard ki... Oysa burada seninle
otururken daha mutluyum. Bazen dnyorum da, sen olmasan nasl
yaardm ben, diyorum."
"Zaten yle olmal," dedi Toohey. "Dostlar ne gn iindir?"
O k, yllk geleneksel Sanat Balosu her zamankinden parlak oldu.
Athelsan Beasely, baloyu dzenleyen grubun ruhunu oluturan kiiydi.
Bu sefer aklna mthi bir fikir gelmiti. Btn mimarlar, en nemli
binalarnn klnda geleceklerdi kyafet balosuna. Bunun uygulamas
son derece baarl oldu.
Peter Keating gecenin yldzyd. Cosmo-Slotnick Binas klnda
harika grnyordu. nl binasnn kt hamurundan yaplm bir
kopyas, onu tepesinden diz kapaklarna kadar kaplyordu. Yz
grnmyordu ama prl prl gzleri en st katn pencerelerinden

485/1067

bakmakta, binann kulesi de bann zerinde ykselmekteydi. Stunlu blm diyaframnn oralara rastlyor, isterse parmaklarn da
binann giri kapsndan dar uzatabiliyordu. Bacaklar serbest
olduundan, her zamanki zerafetiyle hareket edebilmekteydi. Siyah
pantolonunu ve deri botlarn giymiti.
Guy Francon da Frink National Bankas olarak pek etkileyiciydi.
Geri bina onun zerinde, gerekte olduundan biraz daha enli
grnyor, Francon'un gbeini baka trl rtmesi mmkn olmuyordu. Tepesindeki Hadrian Mealesi'ne gerek bir elektrik ampul yerletirilmi, minyatr pille alyordu. Ralston Holcombe bir eyaletin
meclis binas olarak mthiti. Gordon L. Prescott da tahl asansr
olarak pek erkeksi grnyordu. Pettringill sska bacakl, kambur
haliyle, bir Park Avenue oteli klndayd. Gzlkleri grkemli bir kulenin dibinden bakyordu. ki komedyen sz dellosuna giritiler,
arada birbirlerini nl kulelerin tepesindeki direklerle drttler. Bu
kuleler kentin nl binalarna aitti. Okyanustan gelen gemileri bunlar
karlard bu kentte. Herkes bol bol eleniyordu.
Mimarlarn ou, zellikle de Athelsan Beasely, davetli olduu halde
gelmeyen Howard Roark'dan sitemli biimde sz ettiler. Onu da Enright Evi klnda grmeyi bekliyorlard.
Dominique holde durdu, kapdaki yazya bakt: "HOWARD ROARK,
MMAR."
Roark'un ofisini hi grmemiti. Buraya gelme isteine kar uzun
sre mcadele etmiti. Ama alt yeri de grmek zorundayd.
Dominique adn verdiinde, resepsiyondaki sekreter ok ard.
Kalkp konuun geldiini Roark'a bildirdi. Sonra dnd, "Hemen girebilirsiniz, Bayan Francon," dedi.
Dominique odaya girerken Roark glmsedi. armadn belli
eden, hafif bir glmseme.
"Bir gn buraya geleceini biliyordum," dedi. "Sana etraf gezdireyim mi?"

486/1067

"Nedir o?"
Roark'un ellerine kil bulamt. Uzun bir masada, bitmemi izimlerin arasnda, bir binann kilden maketi duruyordu. Alarn ve teraslarn kaba bir almas.
"Aquitania m?" diye sordu Dominique.
Roark bayla onaylad.
"Hep yapar msn bunu?"
"Hayr. Her zaman deil. Bazen. Burada almas g bir sorun var.
Onunla bir sre oynamam gerek. Herhalde en sevdiim binam olacak
... yle zor ki!"
"Devam et sen. Bunu yaparken seni izlemek istiyorum. Rahatsz olur
musun?"
"Hi olmam."
Ksa srede, Dominique'in varln unutmutu. Dominique bir
keye oturup onun ellerini seyretti. Duvarlar youruyordu. Derken o
eller yapnn bir blmn ezdi, batan balad. Yavaa, sabrla,
kararszlnda bile garip bir gvenle. Bir avucuyla uzun, dz bir yeri
svazladn grd, derken elinin bu hareketiyle bir a oluuverdi.
Dominique kalkp pencereye yrd. Kentin aada grnen binalar da masadaki maketten daha byk deildi. O ellerin bunlar da
yeniden biimlendirdiini, baz yerlerini ykp yeniden yourduunu
grr gibi oldu. Eli dalgn bir hareketle uzand, uzaktaki bir binann
adm adm ykselen izgilerini izledi, fiziksel bir sahiplik hissi duydu.
Bu duyguyu Roark iin duydu.
Tekrar masaya dnd. Dikkatle makete eilmi yze bir tutam sa
dmt. Roark ona bakmyor, parmaklarnn altndaki biime bakyordu. Dominique o ellerin bir baka kadn vcudu zerinde kayn
gryormu gibi oldu. Duvara dayand. ok iddetli bir fiziksel zevk,
gcn tketmiti.

487/1067

Ocak ay balarnda, Cord Binas'yla Aquitania Oteli'nin ykselecei


ukurlardan ilk elik stunlar ban kaldrmt, Roark da bu arada
tapnan tasarm zerinde alyordu.
lk planlar bittiinde, sekreterine, "Bana Steven Mallory'yi bul,"
dedi.
"Mallory mi, Bay Roark? Kim ... Ha, evet, silahl heykeltra."
"Ne?"
"Ellsworth Toohey'e ate etmiti, deil mi?"
"yle miydi? Ha, doru."
"stediiniz o mu, Bay Roark?"
"Evet, o."
Sekreter iki gn boyunca sanat simsarlarna, galerilere, mimarlara,
gazetelere telefon etti durdu. Steven Mallory'ye ne olduunu, nerede
bulunabileceini kimseden renemedi. nc gn durumu
Roark'a bildirdi. "Bir adres buldum," dedi. "Greenwich Village'de.
Onun adresi olabilir, diyorlar. Telefon yok." Roark, Mallory'den ofisi
telefonla aramasn isteyen bir mektup dikte etti.
Mektup geri gelmedi, ama bir hafta boyunca telefon eden de olmad.
Derken bir gn Steven Mallory arad.
Sekreter telefonu balaynca, "Alo?" dedi Roark.
"Ben Steven Mallory." Gen, sert bir sesti. Syledii kelimeler bittiinde, geride sabrsz, kavgac bir sessizlik kalyordu.
"Sizinle grmek istiyordum, Bay Mallory. Ofisime gelmeniz iin
bir randevu ayarlayabilir miyiz?"
"Beni niin grmek istiyorsunuz?"
" iin tabii. Bir binamla ilgili bir alma yapmanz istiyorum."
Upuzun bir sessizlik oldu.
Mallory l gibi bir sesle, "Peki," dedi. Sonra ekledi: "Hangi bina?"

488/1067

"Stoddard Tapna. Belki duymusunuzdur ..."


"Evet, duydum. Siz yapyormusunuz. Duymayan m kald? Bana da
basn ajannza verdiiniz kadar para verecek misiniz?"
"Ben basn ajanna falan para vermiyorum. Size ne isterseniz
derim."
"Fazla istemeyeceimi tahmin etmisinizdir."
"Saat kata gelmek uygun olur sizin iin?"
"f, ne olacak ... siz syleyin, geleyim. Megul olmadm
biliyorsunuz."
"Yarn saat iki iyi mi?"
"Tamam." Sonra ekledi. "Sesinizden holanmadm." Roark gld.
"Ben sizinkinden holandm. Artk keselim de yarn ikide burada
olun."
"Peki." Mallory telefonu kapatt.
Roark kulakl yerine koyarken srtyordu. Sonra birden srtma
ifadesi kayboldu, son derece ciddi bir ifadeyle telefona bakakald.
Mallory randevuya gelmedi. gn sesi kmad. Sonunda Roark
gidip onu bulmaya karar verdi.
Mallory'nin oturduu daire, balk pazarnn kokusunu alan ksz
bir sokakta, khne bir binadayd. Dar kap giriinin iki yannda bir
amarhaneyle bir ayakkab tamircisi vard. Kelimeleri yaya yaya
konuan bir baka kirac, "Mallory mi?" dedi. "Beinci kat, arka taraf."
Sonra kaytsz admlarla uzaklat. Roark km ahap basamaklar
kt. Sahanlklar tel kafes iine alnm ampullerle aydnlatlmt.
Kirli kapy vurdu.
Kap ald. Eikte zayf bir gen duruyordu. Sa ba dankt.
Gl bir az, kare biiminde alt duda vard. Roark'un mrnde
grd en ifadeli gzlere sahipti. "Ne istiyorsunuz?" diye terslendi.
"Bay Mallory?"

489/1067

"Evet."
"Ben Howard Roark."
Mallory gld. Kapnn kanadna yaslanm, tek kolunu pervaza
dayamt. Yana ekilmeye niyeti yok gibiydi. Sarho olduu da
belliydi.
"Vay vay," dedi. "Bizzat, ha?"
"eriye girebilir miyim?"
"Niin?"
Roark merdiven parmaklna oturdu. "Randevunuza neden
gelmediniz?" diye sordu.
"Randevu mu? Ha, evet. Syleyeyim size." Mallory'nin sesi ciddiydi.
"Aslnda gelmek niyetindeydim. Gerekten. Sizin ofise gelmek zere
yola ktm. Ama yrrken bir sinemann nnden getim. Baktm,
Bir Yastkta ki Ba oynuyor. Oraya giriverdim. Bir Yastkta ki Ba'
grmesem olmazd." Srtt, uzatt koluna doru eildi.
Roark yavaa, "Beni ieriye alsanz iyi olacak," dedi.
"Aman, ne olacak ki! Gelin haydi."
Oda darack bir delikti. Kede toplanmam bir yatak, ortalkta gazeteler, eski giysiler, bir gaz sobas, ucuz bir dkkndan alnm ereveli peyzaj ... hastalkl kahverengi bir ayr ve birka koyun. Burada
yaayan insann mesleini gsterecek izim ya da heykeller yoktu.
Roark oradaki tek sandalyenin zerinden birka kitapla bir tavay
itti, oturdu. Mallory karsnda durmu, srtyor, biraz da
sallanyordu.
"Yanl yapyorsunuz," dedi Mallory. "Bu i byle yaplmaz. Bir
heykeltran peinde koturduunuza gre, durumunuz gerekten
skk olmal. Aslnda bu i yle yaplr: Beni ofisinize arrsnz, ilk
geliimde siz orada bulunmazsnz. kinci geliimde beni bir buuk
saat bekletirsiniz, sonra odanzdan resepsiyon holne kar, elimi
skar, bana Podunkta oturan Wilson'lar tanyp tanmadm sorar,

490/1067

ortak dostlarmz olmas ne gzel, dersiniz. Ama o gn ok aceleniz


olduunu syler, yaknda bir gn beni le yemeine aracanz,
orada i konuabileceimizi sylersiniz. Bunu byle iki ay kadar
srdrrsnz. Bana ii ondan sonra verirsiniz. En sonunda bana iyi
bir heykeltra olmadm, zaten almalarm hibir zaman pek tutmadnz syler, yaptm ii p sepetine atarsnz. Gidip Valerian
Bronson'u tutar, ii ona yaptrrsnz. Byle yaplr bu iler. Ama bu sefer yle olmayacak."
Ama bir yandan da gzleri Roark'u dikkatle inceliyordu. Gzlerinde
bir profesyonelin gveni okunmaktayd. Konuurken sesindeki o sahte
nee kaybolmu, son cmleler tekdze kmt.
"Hayr," dedi Roark. "Bu sefer yle olmayacak."
Delikanl ona sessizce bakyordu.
"Siz Howard Roark musunuz?" diye sordu. "Binalarnz beeniyorum. Sizinle tanmay o yzden istemedim. O binalara her baktmda
iim bulanmasn diye. Onlar yapann da yle biri olduuna inanmay
srdrebileyim diye."
"Ya yle biriysem?"
"Olmaz yle ey."
Ama yine de, buruuk yatan kenarna oturdu, dirseklerini dizlerine dayayp ne eildi. Baklar Roark'un yz hatlarn tartan sessiz ve
duyarl bir tart gibiydi. Byle aka deerlendirmesinde biraz da kstahlk vard.
Roark ak seik ve ok dikkatli konuarak, "Bakn," dedi ona. "Stoddard tapna iin bir heykel yapmanz istiyorum. Bana bir kat verirseniz, anlamay hemen yazarm, baka heykeltra tutarsam ya da eserinizi kullanmazsam size bir milyon dolar deyeceimi de belirtirim."
"Normal tempoda konusanz da olur. Sarho deilim. Pek fazla
deil yani. Anlayabiliyorum."
"Evet?"

491/1067

"Beni neden setiniz?"


"tyi bir heykeltra olduunuz iin."
"Bu doru deil."
"yi olduunuz mu?"
"Hayr, nedenin bu olduu. Kim istedi beni tatmanz?"
"Hi kimse?"
"Benimle yatm bir kadn m?"
"Sizinle yatm kadn tanmyorum."
"naat btenizde para m bitti?"
"Hayr. Btem snrsz."
"Bana acyor musunuz?"
"Hayr. Neden acyaym?"
"Toohey'ni vurma olaynn getirdii reklam deerime
kapldnz?"
"Ulu Tanrm, hayr!"
"Nedir o halde?"

mi

"En
mantkl
neden
dururken
niin
bu
samalklar
kurcalyorsunuz?"
"Hangisi o?"
"almalarnz beeniyorum."
"Tabii. Hepsi yle der. yle sylemeleri, buna inanmalar yakk
alr da ondan. Ama bu neden foslarsa ne olacak, siz dnn! Tamam,
pekl, almalarm beeniyorsunuz. Gerek neden nedir?"
"almalarnz beeniyorum."
Mallory ak konutu. Sesi ayk gibiydi. "Yani benim yaptm eyleri
grdnz ve beendiniz ... siz ... kendiniz. Tek banza ... Kimse size
beenmeniz gerektiini ya da niin beenmeniz gerektiini

492/1067

sylemeden ... ve beni istediinize karar verdiniz ... Yalnzca bu


nedenden ... Hakkmda hibir ey bilmeden ve aldr etmeden ... srf
yaptm almalar yznden ve sizin o almalarda grdkleriniz
yznden, beni ie almaya karar verdiniz, beni arayp bulma zahmetine katlandnz, kalkp buraya geldiniz, hakaretler dinlediniz ... srf
grdnz iin ve o grdnz ey beni sizin gznde nemli kld
iin ... beni istemenize yol at iin, ha? Bunu mu demek
istiyorsunuz?"
"Tam yle," dedi Roark.
Mallory'nin gzlerinin iri iri almasna neden olan eyleri grmek
korku vericiydi. Sonra ban iki yana sallad, kendini yattrmak
istiyormu gibi bir sesle, "Hayr," dedi.
ne eildi. Sesi l gibi, yalvarr tondayd.
"Bakn, Bay Roark. Size kzacak deilim. Yalnzca bilmek istiyorum.
Tamam, ii bana vermekte kararl olduunuzu anlyorum, kabul
edeceimi de biliyorsunuz. Vereceiniz her paraya. Bir milyonluk anlama imzalamak zorunda da deilsiniz. u odaya bir bakn,
avucunuzda olduumu anlarsnz. O halde bana neden gerei syle
meyesiniz? Sizin iin hibir ey fark etmez ki... oysa benim iin ok
nemli."
"Nedir sizin iin nemli olan."
"Yani ... eer ... bakn, beni bir daha hi kimsenin isteyeceini sanmyordum. Ama siz istiyorsunuz. Peki. Bir kere daha yaayacam her
eyi. Ama bunu yaparken, almalarm beenen biri iin altm
dnmek istemiyorum. Ona bir kere daha dayanamam. Bana
doruyu syleseniz kendimi ok daha iyi hissederim. Kendimi sakin
hissederim. Bana neden numara yapasnz? Hibir ey deilim ki ben.
Size saygm kaybederim sanyorsanz, etmem. Anlamyor musunuz?
Bana gerei sylemek ok daha iyi bir ey. O zaman her ey basit ve
drst otur. Size daha ok sayg duyarm. Gerekten duyarm."

493/1067

"Ne oluyor sana, delikanl? Ne yaptlar sana byle? Bu tr eyler


sylemeyi neden istiyorsun?"
"nk ..." Mallory birden kkredi, sonra sesi atlad, ba sarkt.
Sznn sonunu bir fsltyla bitirdi. "nk iki ylm byle geti," eli
oday gsteriyordu. "Byle geti iki ylm. Senin bana sylediin eylerin var olmadna kendimi inandrmaya alarak geti."
Roark ona doru yrd, enesini tutup kaldrd, konutu:
"Sen koca bir budalasn. almalarn hakknda ne dndme,
kim olduuma, buraya neden geldiime aldr etmeye hakkn bile yok.
Bunlara aldrmayacak kadar iyisin. Ama gerekten bilmek istiyorsan,
bence sahip olduumuz en iyi heykeltra sensin. Byle dnyorum,
nk senin figrlerin, insanlarn nasl olduunu deil, nasl olabileceini, nasl olmas gerektiini gsteriyor. nk sen ihtimali ayorsun, bize nelerin mmkn olduunu gsteriyorsun. O da yalnz senin
kanalnla mmkn. nk insan hor grmeyen yalnz senin eserlerini
grdm. nk insana mthi bir saygn var. nk senin heykellerin,
insandaki kahramanl gsteriyor. Buraya sana acdm iin iyilik
yapmaya gelmedim. Senin ie ihtiyacn var diye de gelmedim. Ben
buraya basit, bencil bir nedenle geldim. Bir insan hangi nedenle en
temiz yiyecei seerse, ayn nedenle geldim. Bu bir sa kalma kanunu,
deil mi? En iyisini aramak. Senin hatrn iin gelmi deilim buraya.
Kendim iin geldim."
Mallory kendini ondan kurtard, yzkoyun yataa devrildi. ki
kolunu am, yumruklarn skmt. Gmleinin srtnda titreyii,
hkrmakta olduunu gsteriyordu. Gmlein kuma kayd, yumruklar yavaa kvrld, yasta bastrd. Roark daha nce hi alamam
birine bakmakta olduunu anlamt. Yatan kenarna oturdu, dayanmak ok g olduu halde, gzlerini o kvrlp duran bileklerden
ayrmad.
Bir sre sonra Mallory dorulup oturdu. Roark'a baktnda,
dnyann en sakin, en iyi yzn grd. Bu yzde acmann glgesi
bile yoktu. Bakasnn acsn gizli bir zevkle seyreden, dilencilere

494/1067

bakp kendini ycelmi hisseden insanlarn ifadesi de yoktu.


Bakasnn kk dmesiyle beslenen a bir ruhu da yanstmyordu.
Roark'un yz yorgun gibiydi. kkt. Dayak yemi gibiydi. Ama
gzleri huzurluydu. Mallory'ye sessiz, sert, temiz, anlay ve sayg dolu
bir bakla bakyordu.
"imdi uzan biraz," dedi Roark. "Bir sre ylece yat."
"Seni nasl sa braktlar?"
"Yat. Dinlen. Sonra konuuruz."
Mallory doruldu. Roark onu omuzlarndan tutup zorla yatrd,
ayaklarn yerden kaldrd, ban yasta itti. ocuk kar koymad.
Roark geri ekilirken zerine bir yn ey ylm bir masaya
arpt. Bir ey atrdayarak yere dt. Mallory ileri atld, den eye
nce o ulamaya abalad. Roark onun kolunu yana itip yerden o eyi
ald.
Aldan yaplm kk bir parayd. Ucuz hediye dkknlarnda
satlanlardand. Karn st yatan bir bebei gsteriyordu. Gamzeli poposu havadayd. Omzunun zerinden geriye bakyordu. izgilerinin
birka, kaslarnn yaps, saklanamayacak stn bir yetenek gsteriyordu. Geri kalan, bilerek bayalatrlm, ikna etmeyen, znt verici bir kla sokulmutu. Kbuslar atosu'na layk bir parayd.
Mallory, Roark'un elinin titremeye baladn grd. Sonra
Roark'un kolu havaya kalkt, yavaa bann zerine ykseldi. Sanki
g topluyordu. Hzl bir hareket olduu halde, dakikalarca srm
gibi geliyordu. Kol bir an yukarda kald, sonra ne frlad, al biblo
havada utu, duvara arpp tuzla buz oldu. Roark'un byk bir fkeye
kapld ilk olay bu olmutu.
"Roark."
"Evet?"
"Roark, keke seni bana i vermeden nce tansaydm." fadesiz bir
sesle konuuyordu. Ba yastkta, gzleri kapalyd. "O zaman araya

495/1067

karacak baka bir neden olmazd. nk, bak, sana ok kran


borluyum. i verdiin iin deil. Buraya geldiin iin de deil. Benim
iin yapabilecein hibir eyden tr deil. Yalnzca byle biri
olduun iin."
Sonra hareketsiz yatt. Dmdz. Ac duyma aamasnn tesine
gemi biri gibi. Roark pencerede duruyor, sefil odaya, yatan zerindeki ocua bakyordu. Neden kendini bir ey bekliyormu gibi hissettiine amaktayd. Balarnn zerinde yer alacak bir patlamay
bekliyordu. Mantksz bir eydi bu. Sonra birden anlad. nsan kendini
bir kapana kslm, tuzaa dm bulunca byle hisseder, diye
dnd. Bu oda, yoksulluun bir rastlants deildi. Bir savan ayak
iziydi. Dnya cephaneliklerinde stoklanm tehlikeli maddelerin
hepsinden beter bir patlamayla bu hale gelmiti. Bir sava ... Kime
kar? Dmann ad da, yz de yoktu. Ama bu ocuk bir silah
arkadayd. Savata yaralanmt. Roark onun banda dururken
yepyeni, garip bir duygu iindeydi. Onu kollarna alp gvenli bir yere
tamak geliyordu iinden. Ama cehennem nasl bir yerdi, gvenli yer
nasl bir yerdi? Bunlar pek belirgin deildi. Aklna Kent Lansing geliyor, onun syledii bir eyi hatrlamaya alyordu
Derken Mallory gzlerini at, dirsei zerinde doruldu. Roark sandalyeyi yatan yaknma ekip oturdu.
"imdi konu," dedi. "Gerekten sylenmesini istediin eylerden
konu. Bana aileni, ocukluunu, arkadalarn ve duygularm anlatma. Dndn eyleri syle."
Mallory ona inanmaz baklarla bakt, fsldad. "Bunu nereden bildin?" Roark glmsedi, hibir ey sylemedi.
"Beni ldren eyin ne olduunu nereden bildin? Yllardan beri, nefret etmek istemediim insanlardan nefret etmeye zorluyor bu beni.
Sen de mi hissettin yoksa? En iyi arkadalarnn, senin her eyini ok
sevdiklerini, ama bunlara gerekten nemli olan eylerin dahil olmadn m grdn? Senin iin en nemli olan eyler, onlara hibir
ey ifade etmez. Tanyabilecekleri bir ses bile saylmaz. Yani ...

496/1067

duymak m istiyorsun? Ne yaptm ve neden yaptm, neler


dndm m dinlemek istiyorsun? Cann sklmaz m? nemli
mi senin iin?"
"Bala," dedi Roark.
Saatlerce oturup dinledi. Mallory ona almalarn, onlarn gerisinde yatan dncelerini, hayatn biimlendiren dncelerini anlatt, oburca konutu. Boulurken kyya frlatlm bir adam gibi, ikide
bir byk hava kitlelerini iine eke eke.
Mallory, Roark'un ofisine ertesi sabah geldi. Roark ona tapnan
eskizlerini gsterdi. Roark bir sorunu aklamak zere masann bana
dikildiinde, Mallory deimiti. inde gvensizlik yoktu artk, ektii
aclar da unutmutu. Eskizi alan elinde keskin ve gvenli bir hareket
vard. Bu hareket, kendisine yaplan hibir eyin, u anda kullanmak
zere olduu, onu ilev grmeye iten o nitelii ezemeye cejni anlatyordu. Teslim olmayan, benliinin dnda bir gveni vard. Roark'la
eit iki kii olarak kar karyayd.
izimleri uzun sre inceledi, sonra ban kaldrd. Tm yzn
kontrol altna alm, yalnz gzlerini alamamt. "Beendin mi?" diye
sordu Roark.
"Aptalca laflar syleme."
^izimlerden birini alp pencereye yrd, bir resme, bir sokaa,
bir Roark'un yzne, sonra yine resme bakt.
"Mmkn gibi grnmyor," dedi. "Hem bu ... hem de u." Resmi
sokaa doru sallad.
Sokan kesinde bir bilardo salonu vard. Yannda, Korint tarz
kap girii olan bir apartman. Broadway'de oynayan bir oyunun
reklam panosu. Bir damdaki amar ipinde dalgalanan pembeli, grili
amarlar.
"Ayn kentte olamaz. Ayn dnyada olamaz," dedi Mallory. "Ama sen
oldurdun. Demek mmkn ... Bir daha hi korkmayacam."

497/1067

"Neden korkmayacaksn?"
Mallory resmi masaya dikkatle brakt, cevap verdi: "Dn birinci
yasa diye bir ey syledin, insann en iyiyi aramasna dair bir ey ...
Komik ... Takdir edilmemi deha hikyesi eski hikyedir. Ama daha
beterini dndn m hi? Fazla takdir edilen dehay? ... Bir yn insann salak olmas, iyiyi grememesi, o kadar kt deil. nsan
kzamaz ona. Ama grebildii halde istemeyen insan anlayabiliyor
musun?"
"Hayr."
"Hayr. Sen anlayamazsn. Btn gece seni dndm.,Hi uyumadm. Senin srrn ne, biliyor musun? O korkun masumluun."
Roark yksek sesle gld, onun ocuksu yzne bakt.
"Yo, komik deil," dedi Mallory. "Ben ne dediimi biliyorum, sen
bilmiyorsun. Bilemezsin. Nedeni de senin o salt ve eksiksiz saln.
yle salklsn ki, hastal zihninde canlandramyorsun. Byle bir
eyin var olduunu biliyorsun. Ama aslnda inanmyorsun. Ben inanyorum. Baz konularda senden daha ok ey biliyorum, nk daha
zayfm. Ben ... br taraf anlayabiliyorum. O yzden dn grdn o
hale dtm."
"Bitti o artk."
"Herhalde. Ama tmyle deil. Artk korkmuyorum. Ama yle bir
dehetin var olduunu biliyorum. Ne tr dehet olduunu biliyorum.
Sen o trlsn dnemezsin. Bak, senin dnebildiin en korkun
tecrbe nedir? Benimki, bir hcrede, silahsz ve savunmasz durumda,
salyas akan bir hayvanla birlikte kilitli kalmak, ya da bir hastalk sonucu beyni kalmam bir manyakla kilitli kalmaktr. O zaman kendi
sesinden baka hibir eyin olmaz. Sesin ve dncelerin. O yarata
haykrr, sana neden dokunmamas gerektiini sylersin; en gzel ve
etkili kelimeleri bulursun, gerein ifadesi kesilirsin. Canl gzlerin
sana baktn grr, ama yaratn seni duyamadn bilirsin. Ona
ulaamayacan, hibir ekilde ulaamayacan, ama onun yine de

498/1067

kprdayp soluk aldn, karnda kendi ihtiyalarna gre hareket ettiini grrsn. Dehet bu ite. Dnyann karsndaki de bu. nsanlarn arasnda, bir yerlerde kol geziyor. O yaratk. Beyni yok, iine
kapal, hi etkilenmeyen, ama kendi amac, kendi kurnazl olan bir
ey. Tek bildiim bu ... Onun var olduu. Amacn bilmiyorum. Ne tr
bir ey olduunu da bilmiyorum."
Roark, "Dekann ilkesi," dedi.
"Ne?"
"Arasra merak ettiim bir ey ... Mallory, neden Ellsworth Toohey'i
vurmaya altn?" ocuun gzlerini grnce ekledi. "O konuda
konumak istemiyorsan, bana sylemek zorunda deilsin."
"Konumak istemiyorum," dedi Mallory. Sesi gergindi. "Ama en uygun soruyu sordun."
Roark, "Otur," dedi ona. "Sana vereceim ii konualm."
Roark binay ve heykeltratan ne beklediini anlatrken Mallory
dikkatle dinledi. Roark szlerini bitirdi:
"Bir tek figr. urada duracak." Eskizde yerini gsterdi. "Bina onun
evresine kurulacak. Figrn ne olmas gerektiini anlyorsun. nsan
ruhu. nsandaki en yce, en kahramanca ey. Hem umutlar, hem de
elde edilenler. Her ikisi. Bu savala ykselmi. Kendi gcyle ykselmi. Tanr'y aryor, kendini buluyor. Kendi biiminin tesinde,
ulalabilecek daha yksek bir ey olmadm gsteriyor... Bana bunu
yapabilecek tek kii sensin."
"Evet."
"Ben mterilerime nasl alyorsam, sen de bana yle alacaksn. Ne istediimi biliyorsun ... gerisi sana kalm. stediin gibi yap.
Sana model nermek isterdim, ama o model amacna uymazsa, kendi
istediin birini se."
"Senin setiin kim?"
"Dominique Francon."

499/1067

"Ulu Tanrm!"
"Tanyor musun?" .
"Grmtm. Keke olabilse ... Tanrm! Buna bu kadar uygun baka
bir kadn olamaz. O ..." Sustu. Hevesi snerek ekledi. "Poz vermez.
Hele senin iin, asla."
"Verir."
Guy Francon olay duyunca kar kmaya alt.
"Dinle, Dominique," dedi fkeyle. "Her eyin bir snn var. Gerekten var. Senin iin bile. Neden yapyorsun bunu? Neden ... Roark'un
bir binas iin yapyorsun stelik? Ona kar yaptn ve sylediin
onca eyden sonra, insanlar dedikodu ederse, buna aabilir misin?
Baka biri olsa, kimse farkna varmaz, kimse aldrmazd. Ama sen ve
Roark! Nereye gitsem birileri bana soru soracak. Ne yaparm ben?"
"Kendine heykelin bir kopyasn smarla, Baba. ok gzel olacak."
Peter Keating konuy konumay reddetti. Ama bir partide
Dominique'e rastlaynca, istemedii soruyu sormadan edemedi:
"Roark'un tapna iin poz verecein doru mu?"
"Evet.
"Dominique, bundan holanmyorum."
"yle mi?"
"zr dilerim. Hakkm olmadm biliyorum ... ama bunca insan
arasnda, bir tek Roark'la dost olman istemem. Roark olamaz. Herkes
olur, Roark olmaz."
Dominique ilgilenmi gibiydi. "Neden?"
"Bilmiyorum."
Dominique'in merakl ve inceleyen bak onu rahatsz etti.

500/1067

"Belki de onun almalarna bu kadar nefret duyman biraz yanl


gelmi olabilir bana," dedi. "Tabii nefret duymana sevindim, ama ...
pek yerine oturmuyordu ... Sen olduun iin."
"Oturmuyor muydu, Peter?"
"Hayr. Ama ondan kii olarak holanmyorsun, deil mi?"
"Hayr.' Kii olarak holanmyorum."
Ellsworth Toohey bozulmutu. "Byk aklszlk ettin, Dominique,"
dedi odasna geldiinde. Sesi pek de sakin deildi.
"Farkndaym."
"Fikrini deitirip reddedemez misin?"
"Fikrimi deitirmeyeceim, Ellsworth."
Toohey oturup omuz silkti, bir sre sonra da glmsedi. "Pekl,
hayatm, istediin gibi olsun."
Dominique kalemini bir taslak yaznn satr zerinden kaydrd,
hibir ey sylemedi.
Toohey bir sigara yakt. "Demek bu i iin Steven Mallory'yi seti,"
dedi.
"Evet. Tuhaf bir rastlant, deil mi?"
"Hi rastlant deil, tatlm. Byle eyler hibir zaman rastlant olmaz. Gerisinde bir temel kural yatar. Ama eminim kendisi bilmiyordun kimse de ona bu seiminde yardmc olmamtr."
"Galiba onaylyorsun!"
"Tm kalbimle. Her eyi ok daha uygun hale getiriyor. Sandmdan iyi."
"Ellsworth, Mallory neden seni ldrmeye alt?"
"Zerre kadar fikrim yok. Bilmiyorum. Sannn Bay Roark biliyor. Ya
da bilmesi gerekir. Bu arada, seni model olarak kim seti? Roark mu,
yoksa Mallory mi?"
"0 seni ilgilendirmez, Ellsworth."

501/1067

"Anlyorum. Roark."
"Aklma gelmiken syleyeyim, Hopton Stoddard'n onu semesini
senin nerdiini Roark'a syledim."
Toohey'nin sigaras havada kalakald, sonra yoluna devam edip
dudaklarn buldu.
"Syledin, ha? Neden?"
"Tapnan izimlerini grdm."
"O kadar m iyi?"
"Daha da iyi, Ellsworth."
"Sen syleyince ne dedi?"
"Hibir ey. Gld."
"Gld, ha? ok tatl bir hareket. Bu iin sonunda pek ok insan da
ona katlp glecek."
K aylar boyunca Roark'un geceleri saatten fazla uyuyabilmesi,
ender rastlanan bir olay oldu. Hareketlerinde bulac bir keskinlik
vard. Sanki vcudu tm evresindekilere enerji veriyordu. Enerji
ofisin duvarlarndan geiyor, kentin noktasn buluyordu:
Manhattan'n orta yerinde, bakr ve camdan bir kule olan Cord Binas,
Central Park'n gneyinde Aquitania Oteli ve Riverside" Yolu'nun hayli
kuzeyinde, Hudson kysndaki bir kayann zerinde durmakta olan
tapnak.
Buluabildikleri zaman, Austen Heller onu elenen, memnun
baklarla seyrediyordu. "Bu bitince hi kimse seni durduramayacak, Howard," diyordu. "Bir daha asla. Arasra senin nerelere
varacan dnyorum. Biliyorsun, astronomiye her zaman zaafm
vardr." Mart aynda bir akamst Roark, tapnan evresine
Stoddard'n emriyle ekilen yksek duvarn i tarafnda durmaktayd.
Gelecekteki duvarlarn temelini oluturan ilk ta bloklar, toprak
dzeyinin zerine kmt artk. Vakit ge olmu, iiler evlerine gitmilerdi. naat alan bombotu. Dnyadan kopmu, karanlklara

502/1067

sarnm durumdayd. Ama gkyz, aalardaki geceye uymayacak


kadar parlak ve klyd. Baharn yaklatn haber veren klar,
sanki ekilip gitmemilerdi bu akam. Nehrin bir yerlerinde bir geminin dd tek bir kere tt, sessizliin iinde o ddk sesi ok uzaklardan gelir gibi duyuldu. Steven Mallory'ye stdyo olarak kumlan,
Dominique'in poz verdii ahap sundurmann hl yanyordu.
Tapnak gri kiretandan kk bir bina olacakt. Tm izgileri
yatayd. Gkyzne doru uzanmaya alan izgiler deil, dnyann
izgileriydi. Topran zerinde, omuz yksekliinde iki yana alm
kollar gibi yaylyordu. Raz olu kavramn byk ve sessiz biimde
ifade edercesine, avular aaya dnkm gibi. Yere yapmyor,
gkyznn altnda melmiyordu. Topra kendisiyle birlikte kaldrr
gibiydi. Pek az sayda olan dey izgileri de gkyzn aaya ekiyordu sanki. nsan boyuna ylesine ayarlanmt ki, cceletirmiyordu
insan. Onun bedenini tek g olarak gsterecek bir evre oluturuyordu. O beden, tm boyutlarn yarglanmasnda kullanlan bir kusursuzluk ls gibi gzkebiliyordu. Bu tapnaa bir insan girdiinde,
evresindeki havay kendisi iin yourulup biimlendirilmi hissedecekti. Sanki buras, tamamlanabilmek iin onun ieriye giriini
bekliyormu gibi. Neeli bir yerdi. Sessiz olmas gereken bir tr nee.
nsann kendini gnahsz ve gl hissetmek iin gelebilecei bir
yerdi. Ancak kendi prltsyla ulaabilecei ruh huzurunu bulabilecekti
burada.
erde hibir ss yoktu. Duvarlarn kntl izgileri ve koca pencereleri hari. Bu tapnak kasalar gibi kapatlp kilitlenmemi, evresi
topraa doru ak braklm bir yerdi. Aalara, nehre ve gnee,
uzaktaki kentin ufuk izgisine, gkdelenlere, insanolunun dnyadaki
baarlarna akt. Koca odann ucunda, yz giri kapsna dnk
durumda, kenti fon olarak arkasna alm olan plak insan vcudu
duruyordu.
Tabii u anda, Roark'un karsndaki karanln iinde bunlarn
hibiri yoktu henz. Yalnzca duvarlar tayacak ilk talar vard. Ama

503/1067

Roark, bitmi binay dnyor, onu parmak eklemlerinde hissediyor,


plan izerken kalemin nasl hareket ettiini hl hatrlayabiliyordu.
Dnmeyi bir sre daha srdrd, sonra kaba arazinin zerinden
stdyo sundurmasna yrd.
Kapy vurduunda Mallory'nin sesi, "Bir dakika," diye seslendi.
erde Dominique, durduu kaidenin zerinden inip bir sabahlk
giydi, sonra Mallory kapy at.
"Ha, sen miydin?" dedi. "Beki sanmtk. Bu ge saatte burada ne
iin var?"
"yi akamlar, Bayan Francon," dedi Roark. Dominique ona ksa bir
ba selam verdi. "ini bldm iin zr dilerim, Steven."
"Ziyan yok. Pek iyi sonu alamyorduk, Dominique bu gece benim
istediimi pek veremiyor. Otur, Howard. Saat ka yahu?"
"Dokuz buuk. Daha alacaksanz size yemek gndereyim mi?"
"Bilemiyorum. Bir sigara ielim hele."
Sundurmann taban demeleri boyanmam tahtayd. Keye bir
demir dkm soba konmu, harl harl yanyordu. Mallory'nin
hareketleri, ortaa derebeyleri gibiydi. Alnnda bile kil lekeleri vard.
Sigarasn sinirli hareketlerle iiyor, bir aa, bir yukar, dolanp
duruyordu.
"Giyinmek ister misin, Dominique?" diye sordu. "Bu gece fazla bir
ey yapabileceimizi sanmyorum." Dominique cevap vermedi. Durmu, Roark'a bakyordu. Mallory odann ucuna vard, dnd, Roark'a
glmsedi. "Neden daha nce hi gelmedin buraya, Howard? ok
megul olduum bir zamana rastlarsa seni dar atardm tabii. Ayrca,
bu saatte buralarda iin ne gerekten?"
"Bu gece buray bir grmek istedim. Daha erken gelemedim."
Dominique birdenbire, "stediin bu mu, Steven?" diye sordu. Sabahl srtndan kard, plak olarak kaideye yrd. Mallory nce
Roark'a, sonra ona bakt ve o anda, btn gn grmeye urat eyi

504/1067

nihayet grd. Dominique'in vcudu, dimdik ve gergin, ba arkaya


atlm, kollar iki yannda, avular darya dnk ... gnlerdir
durduu pozdayd. Ama u anda canlyd vcudu. yle hareketsizdi ki,
titriyor gibiydi. Mallory'nin duymak istediklerini sylyor gibiydi.
Gururlu, kendi varlna saygl, tmden bir teslim olu. Yakalanacak
an bu and. O vcut sarslp deimeden. Dominique grd eyin
yansmas dedii anda ulamt bu ana.
Mallory'nin sigaras odann br ucuna utu.
"Dur yle, Dominique!" diye haykrd. "Dur yle! Dur yle!"
Sigara yere demeden, o sehpasnn bandayd.
almaya koyuldu, Dominique de kprdamadan durdu. Roark
onun karsndayd. Bir duvara yaslanm, bakyordu.
Nisan ay geldiinde tapnan duvarlar da yerin zerine ykselmiti. Mehtapl gecelerde duvarlara yumuak, bulutlu, su altndaym gibi bir renk geliyordu. Yksek it evrelerinde, hepsini korur
durumdayd.
Gnn ii bittiinde, genellikle drt kii antiyede kalyor, oradan
ayrlmyordu. Roark, Mallory, Dominique ve Mike Donnigan. Mike,
Roark'un ilerinden bir tekinde bile almamazlk etmemiti.
Herkes gittikten sonra, drd birlikte Mallory'nin sundurmasnda
oturuyorlard. Bitmemi heykelin zerine slak bir rt rtlm, sundurmann kaps bahar gecelerinin ilk lk havasna kar ak oluyordu. Darda bir dal, zerinde krpe yeil yaprakla kapya doru
sarkyor, yapraklarn arkasndan kapkara gkyz grnyor, yldzlar
yapraklarn kenarlarnda su damlalar gibi titreiyordu. Sundurmada
iki sandalye vard. Mallory demir sobann bana geiyor, sosisleri ve
kahveyi hazrlyor, Mike modelin kaidesine oturup piposunu yakyor,
Roark yerdeki tahtalara uzanp dirseklerine dayanyor, Dominique de
ince ipek sabahlna sarnp mutfak taburesine oturuyor, plak ayaklar yerin tahtalarna basyordu.

505/1067

lerinden konumuyorlard. Mallory onlara olmayacak hikyeler


anlatyor, Dominique ocuklar gibi glyordu. Havadan sudand
konumalar. Cmlelerinin anlam ancak seslerinin tonundan, o scak
needen, tmyle gevemi olmann rahatlndan geliyordu. Bir
arada bulunmaktan holanan drt insandlar, o kadar. Ak duran
kapnn dndaki karanlkta ykselen duvarlar, onlara snacak bir
yer salyor, hafifleme hakkn tanyor, zerinde almakta olduklar
bina da, seslerini alak, kulakla duyulabilen bir ahenk iinde birletiriyordu. Roark, Dominique'in hi grmedii biimde glyor, kahkahalar atyordu. Dudaklar gevek ve genti.
Gecenin ge saatlerine kadar kalyorlard orada. Mallory kahveleri
atlak fincanlara dolduruyor, kahvenin kokusu dardaki taze yapraklarn kokusuna karyordu.
Mays aynda Aquitania Oteli'nin inaat durduruldu.
Ortaklardan ikisi borsada byk para kaybetmi, ncs de kendisine kalan mirasa itiraz eden birilerinin at dava yznden, parasna bir sre iin el sremez duruma gelmiti: Drdnc bir ortak, bir
bakasnn hisselerini hileyle kendi zerine evirmiti. irket artk
trl davalarla urayor, bu dolakln zlmesi yllar alacak gibi
grnyordu.
Kent Lansing, Roark'a, "Ben bu ii dzelteceim. lerinden
birkan ldrmek zorunda kalsam bile, dzelteceim," demiti. "Koparp alacam ii onlarn elinden. Seninle ben gnn birinde bitireceiz o inaat. Ama zaman alacak. Belki de uzun zaman. Sana sabrl
ol demeyeceim. Senin gibiler, gen yata in ikencecilerinin sabr
dzeyine ulamamlarsa, zaten ilk on be senenin sonuna bile sa
kamazlar. Sava zrhls gibisindir, eminim."
Ellsworth Toohey, Dominique'in masasnn kenarna oturup gld.
"Bitmemi Senfoni... Tanr'ya kr!" dedi.
Dominique bu sz gazetedeki yazsnda kulland. "Central Park'n
Gneyindeki Bitmemi Senfoni," diye yazd. Ucuna, "Tanr'ya kr!
" eklemedi. Bu takma ad bakalar tarafndan da tekrarland.

506/1067

Yabanclar bu nemli caddede balanm pahal inaatn garip


grnmne baktka, o bo pencereleri, yar kaplanm duvarlar, plak kirileri grdke, bunun ne olduunu soruyor, Roark'un adn
da, binann hikyesini de duymam insanlar kkrdayarak, "O Bitmemi Senfoni'dir," diye karlk veriyorlard.
Gecenin ge saatinde Roark, parkn aalar altnda durup, kentin
ldayan ufuk izgisi altndaki o kara, l yapya bakyor, elleri kil
maketin zerinde hareket edercesine kprdyor, bir krk knt o uzaklktan avucuna deer gibi oluyor, ama aslnda bu igdsel hareket
yalnzca bo havayla temas edebiliyordu.
Bazen kendini zorlayp yarm binann iinde dolayordu. Boluun
zerine konmu, titreyen kalaslara basarak yryor, tavan sz
odalardan, tabansz odalardan geiyor, kirilerin deriden km
kemikler gibi darya uzand ak kenarlara ulayordu.
Giri katnn arka tarafndaki tek gz odada yal bir beki oturmaktayd. Roark'u tanyor, inaatta dolamasna izin veriyordu. Bir
keresinde Roark'u darya karken durdurmu, "Bir zamanlar bir
olum oluyordu neredeyse," demiti. "l dodu." Bir g sylet miti
bunu ona. Roark'a bakyordu: Ne sylemek istediinden emin deildi.
Ama Roark glmsedi, gzleri kapand, eli adamn omzuna sarld. El
skr gibi. Sonra dnp uzaklat.
En zoru ilk birka haftasyd. Daha sonra, kendine Aquitania'y unutturmay baard.
Ekim aynda bir akam, Roark'la Dominique birlikte, artk bitmi
olan tapna dolatlar. Haftaya halka alacakt buras. Tren,
Stoddard'n dnnden bir gn sonraya planlanmt. Yapmnda
alanlar dnda, henz tapna gren yoktu.
Duru, sessiz bir akamd. Tapnan bulunduu alan bo ve sessizdi.
Kireta duvarlarda gurubun krmz rengi, gn doumu gibiydi.
Durup tapnaa baktlar, sonra ieriye girip orada durdular. Mermer
heykelin nnde. Birbirlerine hibir ey sylemediler. evrelerindeki

507/1067

havay biimlendiren el de bu duvarlar biimlendiren eldi. Son klarn solan hareketi kontroll bir disiplin iindeydi. Deien duvarlara
ses veren bir konumann cmlelerini andryordu.
"Roark..."
"Evet, sevgilim?"
"Yo ... Hibir ey ..."
Birlikte arabaya dnerlerken Roark'un eli onun bileini kavramt.

12
Stoddard Tapna'nn 1 Kasm gn leden sonra alaca
duyuruldu.
Basn ajan iini ok iyi yapmt, insanlar hep bu olay konuuyor,
Howard Roark'dan sz ediyor, kentin beklemekte olduu mimarlk
bayapt zerine yorumlar yapyorlard.
31 Ekim sabah Hopton Stoddard dnya turundan dnd. Ellsworth
Toohey onu iskelede karlad.
1 Kasm sabah, Hopton Stoddard ksa bir bildiri yaynlayarak aln
yaplmayacan duyurdu. Baka bir aklama yapmad.
2 Kasm sabah, New York Banner ktnda, Ellsworth M.
Toohey'nin yazd "Bir Kk Ses" stunundaki yaz, "Dinsizlik"
baln tayordu. Bu baln altnda unlar yazlyd:
"Aybal dedi ki, pek ok eyi,
Konumann gn geldi:
Gemileri terlikleri ve Howard Roark'u ...
Ve lahanalar ve krallar...
Ve denizin neden kaynayp durduunu
Ve Roark'un belki de kanatlar olduunu.
Sevmediimiz bir dnln ifadesini dn alrsak, sinek raketi
ilevi grmek bize dmez; ama sinein biri kendini dev aynasnda
grmeye kalkarsa, en iyilerimiz bile bir infaz iine tenezzl etmek
zorunda kalr.
Son zamanlarda Howard Roark adl birinden bir hayli sz edilmekteydi. Sz zgrl bizim kutsal geleneklerimizden biri olduu ve
kiinin kendi zamann ziyan etme zgrln de ierdii iin, bu
sylentilerin bir zarar yoktu ... tek zarar belki o zamann, balanp da
bitirilememi bir binadan baka gze grnr eseri olmayan birini

509/1067

tartmaktan ok daha yararl ilere harcanabileceiydi. Olay bir trajediye, hatta bir sahtekrla dnmemi olsayd, gerekten de
sylentiler hibir eye zarar vermeyecekti.
Howard Roark, ounuzun duymad, herhalde bundan sonra da
pek duymayaca bir mimardr. Bir yl nce kendisine olaanst sorumluluk ykl bir i verilmiti. Byk bir ant, sahibinin yokluunda
ina edecekti. Binann sahibi ona inand, snrsz hareket zgrl
tand. Eer ceza hukukumuzun terimleri sanat alannda da geerliyse,
Bay Roark'un bu bina sahibine teslim ettii eyin bir zimmet
olayndan farksz olduunu syleyebiliriz.
Bay Hopton Stoddard adl tannm hayrsever yurttamz, New
York kentine dinsel bir tapnak armaan etmeye karar vermiti. Hibir
mezhebe bal olmayan, insan inancnn ruhunu simgeleyen bir
tapnak. Bay Roark'un ona sunduu bina ise ancak bir ambar olabilir,
o amala kullanlmas da pek pratik olmayabilir. Belki genelev olabilir... iindeki heykele baklrsa, bunun daha uygun bir ihtimal
olduunu syleyebiliriz. Ama bir tapnak olmad kesindir.
Dinsel yaplara uygun ne varsa, bu binada bilinli bir hainlikle tersine evrilmi gibi grnmektedir. Ciddi ve kapal olaca yerde, bu
tapnak western barlar gibi apaktr. Ebediyeti dnmeye ve insann nemsizliini kavramaya uygun, saygl bir hzn havas yerine,
bu binada gevek, hafif, lem yaplan yerlere zg bir sevin ve nee
egemendir. Tm tapnaklarda olduu gibi, insanolunun kendi kk
egosundan daha yksek kavramlara uzann simgeleyen, ykselip
gklere ulamaya alan izgiler yerine, bu tapnak yatay biimde
yaylmtr, karn amurlardadr, bylece bedeni ihtiyalara balln
haykrmakta, bedenin kaba zevklerini ruhun zevklerine tercih etmekle
gurur duymaktadr. nsanlarn ycelmek iin geldii bu yerde bir de
keyif verici plak kadn heykeli bulunmas, ayr bir yorum
gerektirmemektedir.
Bir tapnaa giren insan, kendinden kurtulmay, arar. Gururunu
dindirmek, kendi deersizliini itiraf etmek, balanmay dilemek

510/1067

ister. Bu yakarnda ve alalnda bir tatmin bulur. nsann Tanr


evindeki uygun pozu, diz kmektir. Ama Bay Roark'un tapnanda,
akl banda olan hi kimse diz kmez. O yer byle bir hareketi adeta
yasaklamaktadr. O yerin sunduu duygular bambaka eylerdir; kstahlk, ataklk, meydan okuma, kendini beenmedir. Oras Tanrnn
evi deil, bir megalomann hcresidir. Bir tapnak deil, onun tam tersidir, tm din kavramyla kstaha alay etmektir. Belki oraya
putperest bir yer denilebilirdi ama aksine putperestler de ok iyi mimar olmakla nldrler.
Bu ke yazs herhangi bir dinsel inancn destekleyicisi deildir,
ama basit bir ahlak anlay, insanlarn dinine sayg gstermeyi gerektirmektedir. Dine ynelik bu bilinli saldrnn anlamn kamuoyuna
anlatmann art olduunu dndk.
Eer mimari zelliklerin eletirmeni olma grevimizi unutmu gibi
grnyorsak, bu olayn byle bir eyi gerektirmediini sylememiz
gerekir. Sradan almalar, ciddi bir eletiriyle dllendirmek hata
olur. Bu Howard Roark'un daha nce ina ettii bir eyleri daha
hatrlyor gibiyiz; ama onlarda da ayn yetersizlik, ar hrsl amatrlere zg ayn dk nitelikler sz konusuydu. Belki Tanrnn tm
ocuklarnn kanatlar olduu dorudur, ama ne yazk ki ayn ey Tanrnn btn dhileri iin geerli deildir.
Evet dostlarm, bu kadar. Bu grevimizin sona erdiine memnunuz.
Aslnda lm ilanlar yazmak bize pek zevk vermez."
3 Kasm gn Hopton Stoddard, Howard Roark'u, anlamaya uymamak ve mesleini ktye kullanmakla sulayarak mahkemeye verip
tazminat talebinde bulundu. stedii para, tapnan baka bir mimar
tarafndan deitirilmesini salayacak kadard.
Hopton Stoddard' ikna etmek ok kolay olmutu. Dnya turundan
dndnde, tm dnya dinlerinin grkemi karsnda ezilmi durumdayd. zellikle de, nereye gitse karsna kan cehennem vaatleri
ezmiti onu. Hangi dine girerse girsin, gemi hayatnn onu pek kt

511/1067

bir br dnyaya aday gsterdiinden emindi. Ne kadar bir akl


kaldysa, o da sarslmt bu nedenle. Dn yolculuu srasnda gemideki tm kamarotlar, ihtiyarn iyice bunam olduu kansna
varmlard.
Dnd gn leden sonra, Ellsworth Toohey onu alp tapnaa
gtrmt. Hibir ey sylememiti Toohey. Hopton Stoddard durup
bakm, Toohey onun takma dilerinin takr takr birbirine vurduunu
duymutu. Buras Stoddard'n dnyann dier yerlerinde grd
tapnaklara hi benzemiyordu. Beklentilerine de zerre kadar uymuyordu. Ne dneceini bilemez haldeydi. Yalvaran baklarn
Toohey'ne evirdiinde, gzleri jelatin gibiydi. Bekledi. O anda Toohey
onu neye istese ikna edebilirdi. Azn atnda, gazetedeki stununda
yazacaklarn syledi.
Stoddard panik iinde, "Ama sen bana bu Roark iyi demitin," diye
inledi.
Toohey souk bir sesle, "yi olacan tahmin ettim," dedi.
"Ama o halde ... neden?"
Toohey, "Bilmiyorum," diye karlk verdi ... ama sulayc baklar
Stoddard'a, bu iin ardnda karanlk gnahlarn yattn, o gnahlarn
da Stoddard'a ait olduunu anlatmaya yetti.
Arabada dnerlerken Toohey hi konumad, Stoddard da ona
konumas iin yalvard durdu. Toohey kendisine somlan somlara
cevap vermiyor, bu sessizlik Stoddard' ok korkutuyordu. Sonunda
Stoddard'n evine vardklarnda Toohey onu bir koltua oturttu, kendisi yarg gibi bana dikildi.
"Hopton, bu neden oldu, biliyorum."
"Ya! Neden?"
"Sana yalan sylemem iin herhangi bir neden dnebiliyor
musun?"

512/1067

"Hayr, elbette ki hayr. Sen hem en byk uzmansn, hem de


dnyann en drst insansn. Anlayamyorum. Bir trl
anlayamyorum!"
"Ben anlyorum. Sana Roak'u nerdiimde, bilgimin snr iinde,
bu adamn sana bir aheser yaratacana inanmam iin her trl
neden vard. Ama yle yapmad. Hopton, insanlarn tm hesaplarn
altst edebilen hangi gtr, biliyor musun?"
"Ha ... hangi g?"
"Tanr senin armaann reddetmek iin bu yolu seti. Seni kendisine bir tapnak sunmaya layk bulmad. Beni herhalde kandrabilirsin, Hopton. Baka insanlar da kandrabilirsin. Ama Tanry
kandramazsn. Senin sicilinin benim sandmdan daha karanlk
olduunu biliyor o."
Konumasn uzun sre srdrd. Karsndaki korku yumana
sakin ve ciddi szler sylyordu. Sonunu yle balad:
"Aka grlyor ki, balanmay en tepeden balayarak satn alamayacaksn, Hopton. Ancak kalbi saf olanlar tapnak yaptrabilir. Sen
o aamaya varncaya kadar pek ok kk admlar atmal, pek ok
kk hayrlar ilemelisin. Tanrnn balamas iin nce kendini insanlara balatmaksn. Bu bina tapnak olsun diye yaplmam, insanlara bir hayr olsun diye yaplm. rnein, normalalt ocuklara bir
yuva olarak."
Hopton Stoddard buna yanamad. "Daha sonra, Ellsworth, daha
sonra," diye inledi. "Bana biraz zaman ver."
Toohey'nin nerisine uyup Roark'u mahkemeye vermeyi kabul etti,
alnacak tazminatla binada deiiklikler yapmaya da raz oldu, ama o
deiikliklerin ne olacana daha sonra karar vereceini syleyip
direndi.
Toohey ayrlrken ona, "Bu konuda yazacam ve syleyeceim
eylerden sakn oke olma," dedi. "Tam doru olmayan birtakm eyler

513/1067

sylemek zorunda kalabilirim. Senin suun olan bir eye kar, kendi
hretimi korumak zorundaym. Roark'u sana kimin nerdiini kimseye aklamamak zere yemin etmitin, onu unutma, yeter."
Ertesi gn "Dinsizlik" adl yaz Banner'da kt ve fitili takt.
Stoddard'n davay amas da ucunu tututurdu.
Bir bina iin ayaklanp kyameti koparmak kimsenin yapaca ey
deildi... ama bu sefer dine saldrlmt. Basn ajan da ortam ok
gzel hazrlamt. Kamuoyunun dikkati o binaya ynelmi, iyice gerilmi durumdayd. Bundan pek ok kii yararlanabilirdi.
Howard Roark'a ve tapnana kar kopan grlt, Ellsworth Toohey dnda herkesi artt. Papazlar vaazlarnda binay lanetlediler.
Kadn kulpleri protesto bildirileri yaymladlar. Bir anneler komitesi,
ocuklarnn korunmasyla ilgili tam sayfa bir bildiriyi, bir gazetenin
sekizinci sayfasnda yaymlatt. nl bir artist, tm sanatlarn temelde
bir olduu konusunda bir yaz yazp Stoddard tapna'nda yapsal
sekinlik duygusu olmadn ileri srd; kutsal kitaptan alnma bir
tiyatro eserinde kendisinin Maria Magdalena roln oynad gnlerden sz etti. Bir sosyete kadn, yapt tehlikeli yolculuklarda grd
egzotik tapnaklar anlatan bir yaz yazd; vahilerin dokunakl inanlarn vd, ada insann Sinisizmine att, Stoddard
Tapna'nn, yumuakln ve yozlamln bir belirtisi olduunu
syledi. Yazya elik eden resimlerde kadn pantolon giymi, izmeli
narin ayan l bir aslann zerine basm durumda grnyordu.
Bir niversite profesr, gazeteye kendi ruhani tecrbeleriyle ilgili bir
mektup yazd, Stoddard tapna gibi bir yerde byle eyler
yaayamayacan syledi. Kiki Holcombe da gazeteye bir mektup
yazd, hayat ve lm konusundaki grlerini aklad.
Amerikan Mimarlar Dernei, Stoddard tapna'n hem manevi,
hem de sanatsal bir sahtekrlk olarak knayan grkemli bir bildiri
yaymlad. Daha az grkemli olan, iinde daha ok argo kelime kullanlan baka bildiriler de, Amerikan Yap Konseyi, Amerikan Yazarlar
Konseyi ve Amerikan Ressamlar Konseyi tarafndan yaymlnd. Bu

514/1067

kurulular hi kimse duymamt, ama ne de olsa konseydi hepsi. yle


olmas, seslerine bir arlk kazandryordu. Adamn biri dierine,
"Amerikan Yap Konseyi'nin bu tapnaa bir mimarlk fiyaskosu dediini biliyor musun?" diye soruyor, bunu sorarken sesine, sanki kendisi sanat dnyasyla i ieymi gibi bir hava veriyordu. br adam cevabnda, byle bir kuruluu mrnde duymadn sylemiyor, onun
yerine, "yle demelerini bekliyordum zaten; sen beklemiyor muydun?" diyordu.
Hopton Stoddard'a yle ok gemi olsun mektubu yad ki, adam
kendini mutlu hissetmeye balad. Daha nce hibir zaman popler
biri olmamt. Ellsworth haklym, diye dnyordu. Kardeleri
olan insanlar balyorlard onu. Ellsworth her zaman haklyd.
Saygn gazeteler bir sre sonra bu olay bir kenara braktlar. Ama
Banner bir trl dilinden drmyordu. Gail Wynand o sra seyahatteydi. Yatyla Hint Okyanusu'nu dolayordu. Alvah Scarret de halk
peine takacak bir konu arayp durmaktayd. Bu olay iine geliyordu.
Ellsworth Toohey'nin hibir neride bulunmas gerekmedi. Scarret bu
yemi kendi kendine kapt.
Uygarln knden sz eden yazlar yazp basit inancn kaybolmasn eletirdi. Lise rencileri arasnda, "Kiliseye Neden Giderim"
konulu bir kompozisyon yarmas at. "ocukluumuzun Kiliseleri"
adl bir yaz dizisi yaymlad. alar boyunca dinsel heykellerin fotoraflarn bast... Sfenks, gargoyllar, totem direkleri ... Dominique'in
heykelinin fotoraflarna da byk arlk verdi. Fotoraf alt olarak,
fkeli ve gcenik cmleler kulland, ama modelin adm hi belirtmedi.
Roark'un geyik derisi kuanm, eli sopal bir barbar olarak
karikatrlerini yaymlad. Gkyzne ulaamayan Babil Kulesi'yle,
balmumundan kanatlar eriyen Icarus'la ilgili zekice yazlar yazd.
Ellsworth Toohey yan gelip seyretmekteydi. Yalnzca iki kk neride bulundu. Banner'n morgunda, Roark'un Enright Evi alnda
ekilen fotorafn bulmutu. Bir insann yzn doyum dolu bir sevin annda gsteren fotoraf. Onu Banner'da yaymlatt, altyaz olarak

515/1067

da, "Memnun musun, Spermen?" diye yazdrd. Stoddard'n mahkemeyi beklerken tapna halka amasn salad. Byk kalabalklar
akn akn gidip oray gezdi, Dominique'in heykelinin kaidesine irkin
yazlar yazdlar.
Gelip binay gren, sessiz kalan, beenen az sayda kii de yok
deildi. Ama bunlar, cokun kamu hareketlerine karmayan insanlard. Austen Heller, Roark'u ve tapna savunan fkeli bir yaz yazd.
Ama Heller, mimarlk konusunda da, din konusunda da uzman
deildi. Yazs frtnann iinde bouldu gitti.
Howard Roark hibir ey yapmad.
Kendisinden yorumda bulunmas istendiinde, bir grup gazeteciyi
ofisinde kabul etti. fkelenmeden konutu. "Yaptm bina hakknda
hi kimseye bir ey syleyemem," dedi. "Bakalarnn beynine sokacak
bir torba laf hazrlasam, bu onlara da, bana da hakaret olurdu. Ama
buraya geldiinize memnunum. Syleyecek bir eyim var. Bu konuya
ilgi gsteren herkesten, gidip binay grmesini, ona bakmasn; sonra
eer bir ey sylemek istiyorsa, kendi aklnn kelimelerini kullanmasn istiyorum."
Banner bu rportaj yle yaymlad; "Halkn byk ilgisini eken
Bay Roark gazetecileri kstah bir tavrla kabul etti, halkn kafasnn
doldurma bir torba olduunu syledi. Konumak istememesine ramen, olayn reklam deerinin son derece farkndayd. Tek istediinin,
mmkn olduu kadar ok sayda insann o tapna grmesi
olduunu syledi."
Roark yaklaan durumada kendisini savunacak bir avukat tutmay
reddetti. Kendi savunmasn kendisinin yapacam syledi, Austen
Heller'n fkeli itirazlarna ramen, bunu nasl yapacam da
aklamad.
"Austen, baz kurallara uymay seve seve kabul ederim. Herkesin
giydii trde giysiler giyerim, herkesin yedii yiyecekleri yerim, onlarla birlikte metroya binerim. Ama baz eyleri de onlarn yapt gibi
yapamam ... Bu da onlardan biri."

516/1067

"Sen duruma salonlar hakknda, yasalar hakknda ne biliyorsun?


Adam sonunda kazanacak."
"Neyi kazanacak?"
"Davay."
"Davann nemi var m? O binaya elini srmesini engelleyemem.
Sahibi o. ster patlatp yok eder, ister tutkal fabrikasna evirir. Ben
davay kazansam da, kaybetsem de, bunlar naslsa yapabilir."
"Ama senin paran alacak, bunlar o parayla yapacak."
"Evet. Param alabilir."
Steven Mallory hibir konuda yorum yapmyordu. Ama yz,
Roark'un onu ilk grd geceki gibiydi.
Roark bir akam ona, "Steven, dayanman kolaylatracaksa, konu
bu konuda," dedi.
Mallory kaygsz bir havada, "Konuacak bir ey yok," diye karlk
verdi. "Seni yaatmazlar demitim sana."
"Sama. Benim iin korkmaya hakkn yok."
"Senin iin korkmuyorum. Ne yarar olur ki? Mesele baka."
Birka gn sonra, Roark'un odasnda, pencerenin kenarna oturmu, sokaa bakarken, Mallory birdenbire, "Howard," dedi. "Sana o
korktuum yaratk hakknda neler sylemitim, hatrlyor musun? Ellsworth Toohey hakknda hibir ey bilmem. Ate ettiim gnden nce
onu hi grmemitim. Yalnzca yazdklarn okumutum. Howard, ona
ate ediimin nedeni ... o yaratkla ilgili her eyi biliyor, diye
dndm iindi."
Stoddard davay atktan sonra, Dominique bir akam Roark'un
odasna geldi. Hibir ey sylemedi. antasn bir masann zerine
brakt, yava yava eldivenlerini kard. Sanki bu basit hareketlerle
zaman uzatmak, onun odasnn havasn solumak istiyormu gibi.
Gzlerini indirip parmaklarna bakt. Sonra ban kaldrd. Yz sanki
Roark'un en gl aclarn biliyormu, bunlar kendi acs olarak

517/1067

benimsiyormu, hepsine bylece, soukkanllkla, hi soru sormadan


dayanmak niyetindeymi gibiydi.
"Yanlyorsun," dedi Roark. Bunu her zaman yapabiliyorlard.
Balamam bir konumaya, orta yerinden girip srdrebiliyorlard.
Roark'un sesi yumuakt. "Ben bunlar hissetmiyorum," dedi.
"Bilmek istemiyorum."
"Bilmeni ben istiyorum. Senin dndn ey, gerek durumdan
ok daha kt. Onu ykmalarnn benim iin bir nemi olduuna inanmyorum. Belki yle ok ac duyuyorum ki, duyduumun farkna varamyorum. Ama yle olduu kansnda deilim. Eer yk benim
hatrm iin tamak istiyorsan, benim tadmdan fazlasn tama.
Ben aclar tmyle duyamam. imde bir noktaya kadar iner, sonra
orada durur. Dokunulmam bir nokta var olduu srece, hibir ey
gerek anlamda ac saylamaz. Bu hale gelmene gerek yok."
"Nerede durur?"
"O tapna tasarmlam olduumun dnda hibir ey
dnemediim, hibir ey hissedemediim noktada. Ben yaptm onu.
Baka hibir eyin byk bir nemi yok."
"Yapmamalydn. Onu, onlarn bu davranlarna peke
ekmemeliydin."
"Bunun da nemi yok. Ykacaklarnn bile nemi yok. Var olmu olmas nemli."
Dominique ban iki yana sallad. "Sana i kaybettirirken aslnda
seni nelerden koruyordum, imdi anlyor musun? Sana bunu yapma
hakkn onlara vermemek iindi... Senin yaptn bir binada oturma
hakkn... Sana dokunma hakkn... Hibir ekilde ..."
Dominique, Toohey'nin odasna girdiinde, Toohey hevesle
glmsedi. Kendisinden beklenmeyecek kadar iten davranyordu.
Kalar bir hayal krkln ifade edercesine atlrken, bir an iin
kendini kontrol etmeyi unuttu, glmsemeyle ka atkl bir arada
yznde gzkt. Hayal krklnn nedeni, Dominique'in odaya

518/1067

giriinin her zamanki kadar gsterili olmayyd. Toohey onun


yznde ne fke, ne de alayclk grebiliyordu. Bir ey sormaya gelen
muhasebeci gibi girmiti odaya.
"Bununla ne elde etmeye alyorsun?" diye sordu.
Toohey aralarnda hep var olan komplonun sevincini yeniden
yakalamaya alt, cevap verdi.
"Otur, hayatm. Seni grmek beni ok sevindirdi. Ak sylememi
istersen, elimde olmayan bir sevin kaplad benliimi. Ne kadar da ge
kaldn! Seni ok daha erken bekliyordum. Yazdm o kk yazyla ilgili yle ok iltifat aldm ki! Ama hibir keyfi yok. Ben senin ne diyeceini merak ediyordum."
"Bununla ne elde etmeye alyorsun?"
"Bak, hayatm, senin heykeline keyif verici dedim diye umarm
kzmamsndr. O noktaya iaret etmeden geemeyeceimi anlarsn
diye dndm."
"Dava amann amac ne?"
"Ha, anlyorum, beni konuturmak istiyorsun. Oysa ben de seni dinlemeyi ne kadar ok isterdim. Ama yarm zevk de hi yoktan iyidir.
Ben de istiyorum zaten konumay. Seni yle sabrszlkla bekliyordum
ki! Keke otursan. ok daha rahat hissedeceim kendimi ... Hayr m?
Eh, nasl istersen. Yeter ki kap gitme. Dava, yle mi? Nedeni apak
ortada deil mi?"
"Bu onu nasl engelleyebilir?" diye sordu Dominique. Sesi istatistik
okur gibi tekdzeydi. "Kazansa da, kaybetse de, hibir eyi kantlamaz.
Bu i batan sona, bir yn kk sle malzeme. Yararsz ve
amasz. Senin koku bombalarna zaman ziyan ettiini bilmezdim.
Gelecek ylbana kadar hepsi unutulur gider."
"Tanrm, ne kadar da baarsz bir retmenmiim! Kendimi hi
baarsz retmen diye dnmemitim. Demek benimle bir arada
geirdiin iki ylda rendiin bu kadarckm! Cesaret krc bir

519/1067

durum. Sen tandm en zeki kadn olduuna gre, kusur bende olmal. Evet, bir bakalm ... Bir eyi iyi renmisin. Ben zamanm ziyan
etmem. O doru. Gerekten etmem. Gelecek ylbana kadar her eyin
unutulaca da doru. te esas baar da o zaten. Canl bir konuyla
savaabilirsin. Ama l bir konuyla savaamazsn. l konular, tm
l eyler gibidir, asla silinip yok olmaz. Geride ryen bir madde
brakr. nsan o lekeyi adnn zerinde tarken ok rahatsz edici bir
durumla karlar. Bay Hopton Stoddard hemen unutulacaktr. Dava
da unutulacaktr. Geriye kalan ne olacaktr, biliyor musun? Howard
Roark mu? yle birine nasl gvenilebilir? Din dman o. Ahlak ilkelerinden tmyle yoksun. Herhalde inaat maliyetinde kazk atar sana.'
'Roark mu? yok onda. Bir binay mahvetti diye mterinin biri onu
mahkemeye vermek zorunda kalmt.' 'Roark mu? Roark mu? Dur bir
dakika, ad bir pislie bulat iin gazetelere geen adam deil mi o?
Neydi o olay? Berbat bir skandald. Binann Sahibi dava amak
zorunda kalmt. Uygunsuz bir ev miydi neydi? yle biriyle i yapmak
istemezsin. Seebilecein bunca drst mimar varken, ne zoruna?' Gel
de bununla mcadele et, hayatm. Bununla savamann bir yolu varsa,
sen syle bana. Hele de elinde kendi dehandan baka bir silahn yoksa;
o da aslnda silah deil, koskoca bir sorumluluksa."
Dominique'in gzleri yine hayal krkl yaratyordu, ama sabrla
dinledii bir gerekti. Hi kprdamayan baklar, bir trl fkeye
dnmyordu. Toohey'nin masasnn karsnda, ayaktayd. Kendini
tmyle kontrol altnda tutmaktayd. Frtnada nbet tutan bir asker
gibi. Buna dayanmas gerektiini biliyordu, dayanamayaca zaman
bile yine orada kalmak zorunda olduunun farkndayd.
Toohey, "Herhalde devam etmemi istiyorsun," dedi. "l bir
konunun ne kadar etkili olduunu rendin artk. nsan byle bir eye
kar, azn ap konuamaz, bir aklama yapamaz, kendini savunamaz. nk hi kimse dinlemek istemez. hrete kavumak zaten zor
bir eydir. Bir kere kavuunca da, o hretin trn deitirmene
olanak yoktur. Hayr, bir mimarn kt mimar olduunu kantlayarak

520/1067

onu mahvedemezsin. Ama Tanr'ya inanmad iin ya da birisi onu


mahkemeye verdii iin ya da bir kadnla yatt iin ya da sineklerin
kanatlarn yolduu iin mahvedebilirsin. Manta uymuyor mu diyorsun? Tabii uymuyor. O yzden sonu veriyor zaten. Manta kar
mantkla savaabilirsin. Mantkszla kar nasl savarsn? Senin
sorunun nedir, biliyor musun? Pek ok insan gibi sende de mantkszla kar yeterli sayg yok. Mantkszlk, hayatmzn en bata gelen
unsurudur. Eer sana dman olursa, zerre kadar ansn kalmaz. Ama
onu kendi mttefikin haline getirebilirsen ... Ahh, hayatm! ... Bak,
Dominique, birazck korku belirtisi gsterdiin anda konumay
keseceim."
"Devam et," dedi Dominique.
"Bence u anda bana bir soru sormalydn. Ama belki de pek ak oynamak istemiyorsun, soruyu benim kendiliimden tahmin etmemi
bekliyorsun. Haklsn bence. Soru u: Neden Howard Roark'u seiyorum? Buna kendi yazmdan alnma bir szle cevap vereyim. nk ben
sinek raketi olmak istemiyorum. Bu sefer bunu biraz farkl anlamda
sylyorum ama orasn geelim. Ayrca bu olay, Hopton Stoddard'dan
ok istediim bir eyi koparmam da salad ama, o da kk bir
ayrnt. Bir yan rn. Yemein sosu gibi. Esas olarak, bu olay batan
sona bir denemeydi. Yalnzca bir deneme. Test gibi. Sonular da ok
tatmin edici oldu. Eer sen de taraf olmasaydn, olay seyretmek ok
houna gidecekti. Aslnda, sonradan olanlar dnrsen, ben pek az
ey yaptm saylr. Bizim toplumlunuz gibi koskoca bir makineyi;
levyelerle, kaylarla, birbirine geen dililerle dolu bir makineyi, ancak bir ordu altrabilirmi gibi grnen bir mekanizmay grmek;
sonra kk parman hayati bir noktaya, onun arlk merkezi
saylacak yere dokundurduun anda, makinenin tmn ie yaramaz
bir enkaz haline dntrebildiini seyretmek, sana da ilgin gelmiyor
mu? Yaplabiliyor, hayatm. Ama ok uzun sryor. Yzyllar alyor.
Benim avantajm, benden nce gelmi gemi olan saysz uzmanlardr. Bence en sonuncusu ve en byk baarya ulaan ben
olacam; nk onlardan daha yetenekli olmasam bile, neyin peinde

521/1067

olduumuzu ben daha net grebiliyorum. Neyse, soyut eyler bunlar.


Biz somut geree dnelim. Benim bu deneyimi ok ilgin bulmuyor
musun? Ben buluyorum. Bir kere, yanl insanlarn yanl tarafta
olduunu grmyor musun? Bay Alvah Scarret, niversite profesrleri, gazete bayazarlar, saygn anneler. Ticaret Odas gibi kii ve
kurumlar; koa koa Howard Roark'u savunmaya gelmeliydiler. Eer
kendi hayatlarna deer veriyorlarsa, yapacaklar bu olmalyd. Ama
yapmadlar. Hopton Stoddard' tutuyorlar. Buna karlk, kendilerine
'Proleter Sanatnn Yeni Birlii' diyen bir grup kafeterya radikalinin,
Howard Roark'u desteklemeye altn duydum. Onu "Kapitalizmin
Kurban" olarak gryorlarm. Oysa kendi adamlarnn Hopton Stoddard olduunu bilmeleri gerekirdi. Ama Roark aklllk etmi, onlarn
desteini reddetmi. Durumu anlyor. Sen de anlyorsun, ben de anlyorum. Baka anlayan pek fazla insan yok. Eh, hurdann, enkazn da
ie yarad durumlar var."
Dominique odadan kmak zere dnd.
"Dominique, gidiyor musun yoksa?" Toohey gcenmi gibiydi.
"Hibir ey sylemeyecek misin? Hi mi azn amayacaksn?"
"Hayr."
"Dominique, beni yzst brakyorsun. Oysa seni nasl beklemitin!! Genelde kendime yeterli bir insanimdir, ama arasra bir seyirciye
ben de ihtiya duyuyorum. Ancak senin yanndayken kendim olabiliyorum. Belki de nedeni, beni yle aa gryorsun ki, syleyeceim
hibir ey fark yaratamazm gibi. Bak, bunu da biliyorum, ama
aldrmyorum. Hem, baka insanlara kullandm yntemler sana skmez. Garip ama, sen sz konusu olunca, ancak drst otursam sonu
alabilirim. Allah kahretsin, eer hi kimse takdir etmiyorsa, ahane bir
i baarm olmann ne deeri var? Karmda eski Dominique olsa u
anda bana ne derdi? Bu i kusursuz cinayeti planlayp ileyen katilin
durumuna benziyor, derdi. Cinayetinin kusursuzluunu kimsenin bilmeyiine dayanamyor, o yzden gidip her eyi itiraf ediyor, derdi. Ben
de, haklsn derdim. Seyirci istediim doru. Seilen kurbann ie

522/1067

yaramamas bundan. Bir kere, kendilerinin kurban rolnde olduunu


bilmiyorlar, ki yle olmas gerekir. Ama zaten i tekdzeleiyor ve verdii zevkin yars havaya uuyor. Sen yle ender bulunan birisin ki!
Kendi idamnn sanatsallndan zevk alan bir kurbansn. Tanr
akna, Dominique, ben kal diye yalvarrken gerekten gidecek misin?"
Dominique kapnn tokmana uzand. Toohey omuz silkip arkasna
yasland,
"Pekl," dedi. "Bu arada syleyeyim, Hopton Stoddard' satn almaya kalkma. u sra her emrimi dinliyor. Satlmayacaktr." Dominique kapy amken durdu, ekip yine kapatt. "Bunu denediini
biliyorum tabii," diye devam etti Toohey. "Yarar yok. O kadar zengin
deilsin. O tapna satn alacak paran yok, bulamazsn da. Zaten Hopton binay deitirmek iin senin verecein paray kabul etmez. Bu
teklifi de yapmsn, biliyorum. Ama paray Roark'dan istiyor o. Bu
arada, Roark'a bunlar denediini sylersen holanmayacaktr
sanyorum."
tiraz bekler gibi glmsedi. Dominique'in yznde hibir cevap
yoktu. Tekrar kapya dnmt.
"Bir tek soru daha, Dominique. Bay Stoddard'n avukat, seni tank
olarak armay neriyor. Mimarlk uzman olarak. Davac adna
ifade vereceksin tabii."
"Evet. Davac adna ifade vereceim."
Hopton Stoddard'n Howard Roark'a kar at davann durumasna 1931 ylnn ubat aynda baland.
Salon yle doluydu ki, kamuoyu tepkileri ancak kafalarn ilerleyen
bir dalga gibi belli bir tarafa dnmesiyle ifade edilebiliyordu. Fok
balnn derisi altndaki gdk ellerdeki kprtlar gibi.
Kahverengiyle pastel renklerin karmndan oluan kalabalk, tm
sanatlarn bir mozaiini temsil eder gibiydi. En stte Amerikan Mimarlar Dernei'nin kremas bulunuyordu. Salonda kibar erkekler, gergin dudakl, k giyinmi kadnlar vard. Her kadn, kocasnn sanat

523/1067

konusunda tekelci bir sahiplik duygusu besliyor, bunu etrafa ynelttii


gcenik baklarla belli ediyordu. Hemen hemen herkes herkesi tanyordu. Salonda bir kongre, bir al treni, bir aile piknii havas vard.
"Bizim Grup", "Bizim ocuklar," "Bizim Show" gibi bir atmosfer
hkimdi.
Steven Mallory, Austen Heller, Roger Enright, Kent Lansing ve
Mike, hep birlikte bir kede oturuyorlar, evrelerine bakmamaya
alyorlard. Mike, Steven Mallory iin kayglanmaktayd.
Mallory'nin yanndan hi ayrlmyordu. Onun yanndaki sandalyeye
oturmakta direnmiti. evreden tatsz bir konuma kulaklarna
ulatnda, yan gzle hemen yanndaki delikanly kontrol ediyordu.
Mallory sonunda bunun farkna vard, "Kayglanma, Mike, baracak
deilim," dedi. "Kimseyi vuracak da deilim."
Mike, "Sen midene dikkat et, evlat," diye karlk verdi. "Mideni
kolla, yeter. nsan mecbur olduu iin kusmaz."
"Mike, hani bir gece yle ge saate kadar orada kalmtk ki, neredeyse gn douyordu, hatrlyor musun? Dominique'in arabasnn
benzini bitmiti, otobs yoktu; hepimiz eve yryerek dnmeye karar
vermitik. lk kiinin evinin nne geldiimizde, damlarn zerinde
gkyz gndzd artk."
"Evet. Sen onu dn, ben de granit ocan."
"Hangi granit oca?"
"Bir zamanlar iimi ok bulandrm olan bir ey. Ama sonunda,
hibir fark yaratmadn grdk. Uzun vadede yani."
Pencerelerin dnda gkyz, donmu cam gibi bembeyazd. Ik
sanki damlarda biriken karlardan geliyordu. Bu doad kta,
salondaki her ey pek plak gzkmekteydi.
Yarg en yksek krsye horoz gibi tnemiti. Sevaplar birikimiyle
krm ufack bir yz vard. Ellerini gsnn nnde birbirine
aktrm, parmak ularn karlkl birbirine bastrm durumda

524/1067

oturuyordu. Hopton Stoddard yoktu. Onu avukat temsil ediyordu


Yakkl, uzun boylu, ciddi, sefir gibi bir adamd.
Roark savunma masasnda tek bana oturmaktayd. Kalabalk ona
bir sre bakm, sonra bu iten bir tatmin elde edemeyerek fkeyle
vazgemiti. Roark ezilmi grnmyor, ama meydan okur gibi de
gzkmyordu. Sakindi. Kalabalk bir yerdeymi gibi deildi.
Odasnda tek bana radyo dinleyen birine benziyordu. Not almyordu.
nndeki masada ktlar yoktu. Bir tek byk, kahverengi zarf vard.
Kalabalk her eyi balayabilirdi ama, kendisi birini hor grrken o
kiinin o titreimler altnda sarslmamasn balayamazd. Bazlar
ona acmaya hazrlanarak gelmilerdi. Ama-ilk birka dakikadan
sonra, hepsi ondan nefret etti.
Davacnn avukat, yapt basit a konumasnda iddiasn ortaya
koydu. Hopton Stoddard'n Roark'a tapna tasarmlayp yapmas iin
tam yetki verdiini syledi. Ama iin kilit noktas, Bay Stoddard'n bir
tapnak istiyor olmas ve bunu belirtmi bulunmasyd. Oysa sz konusu binaya tapnak demek, bilinen standartlarn hibirine gre
mmkn deildi. Davac taraf bunu, bu alandaki en uzman kiilerin
tank ifadeleriyle kantlamaya hazrd.
Roark jriye ynelik bir a konumas yapma hakkndan feragat
etti.
Davacnn ard ilk tank, Ellsworth Monkton Toohey'di. Tank
sandalyesinin kenarna oturup arkasna yasland, tek bacan kaldrp
yatay biimde teki dizinin zerine koydu. Eleniyor gibi bir hali
vard, ama bu ifadesinin, skntdan patladn saklamak iin savunma
olarak kullanldn belli etmeyi de baaryordu.
Avukat Bay Toohey'nin mesleki niteliklerini ortaya serecek uzun bir
liste dolusu sorularla balad, bunlar arasnda, tann yazd Tatan
Vaazlar kitabndan ka kopya satldm bile sordu. Sonra Toohey'nin
gazeteye yazd "Dinsizlik" yazsn yksek sesle okudu, ona bunu
kendisinin yazp yazmadn sordu. Toohey yazdn syledi. Bunun
ardndan, sz konusu tapnan mimari deeriyle ilgili sorulara geildi.

525/1067

Toohey bu binann yle deerlere hi sahip olmadn kantlad. Sonra


tarihsel deerlendirmeler konusu ald. Toohey rahat bir sesle
konuarak, bilinen tm uygarlklar tarad, hepsinin byk dinsel antlaryla ilgili bilgiler verdi. nkalardan Fenikelilere, Paskalya Adas
halkna kadar hepsine deindi; mmkn olduka bu antlarn
yapmna hangi tarihte balanp hangi tarihte bitirildiini, ka ii
altrldn ve bugnn Amerikan Dolar deerine gre kaa mal
olduunu da syledi. zleyiciler mest olmu, dinliyordu.
Toohey, Stoddard Tapna'nn tarihteki her tulaya, her taa, her
kavrama kar olduunu kantlad. Szlerinin sonunda, "Bir tapnan
iki temel kavramnn, huu duygusuyla, insann kendi kkln
hissetmesi duygusu olduunu ortaya koymaya altm," dedi. "Dinsel
binalarn dev boyutlarn, gklere ykselen izgilerini, canavar gibi
tanrlarnn rknt verici grnmlerini, daha sonra da gargoyllar
taradk. Btn bunlar insanoluna kendi kkln ve nemsizliini gstermek, onu inanlmaz bir byklkle ezmek, iinde onu sevaba yneltecek kutsal korkuyu yaratmak amacna yneliktir. Stoddard
tapna ise tm gemiimizin bir inkr ve tarihin yzne aklatlm
bir "Hayr" cevabdr. Bu davann neden bu kadar byk bir kamuoyu
ilgisi yaratt konusunda bir tahminde bulunabilirim. Olayn hukuksal ynnn tesinde, bir manevi yan olduunu hepimiz igdsel
olarak sezmi bulunmaktayz. Bu bina, insanoluna duyulan derin bir
nefretin antdr. Bir tek adamn egosu, tm insanln en kutsal
drtlerine meydan okumaktadr; buna sokaktaki adamlarn hepsi de,
bu salondakilerin hepsi de dahildir!"
Duruma salonunda bir tank ifadesi gibi deildi bu konuma. Ellsworth Toohey, bir konferans veriyordu. Doan tepki de zaten kanlmazd. zleyicilerden bir alk tufan patlad. Yarg tokmam masaya
vurdu, salonu boaltma tehdidi savurdu. Dzen yeniden saland ama
kalabaln yz ifadelerini etkileyemedi. O yzlerdeki ifade, kendini
hakl grmenin keyfini tayordu. Kendilerinin bu davada, hakszla
uram taraf olarak gsterilmesi holarna gitmiti. lerinden drtte
, Stoddard Tapna'n grm deildi.

526/1067

"Teekkr ederim, Bay Toohey," dedi avukat. Biraz eilir gibi bir
hareket yapt. Sonra Roark'a dnd, nazik bir sesle, "Tank sizindir,"
dedi.
Roark, "Soru yok," diye karlk verdi.
Ellsworth Toohey tek kan havaya kaldrp tank sandalyesinden
piman bir tavrla indi.
Avukat,"Bay Peter Keating," diye seslendi.
Peter Keating'in yz ok diri ve yakkl grnyordu. Gece deliksiz uyumu gibiydi. Tank krssne niversiteli gibi bir havada,
omuzlarn ve kollarn gereksiz lde sallayarak kt. Yemini etti, ilk
sorulara neeyle cevap verdi. Tank koltuundaki pozu biraz garipti.
st bedeni rahat bir hareketle bir yana bklm, tek dirsei koltuun
koluna dayanmt. Ama ayaklan yere acayip saylacak kadar dz
basyor, iki dizi birbirine smsk bitiik duruyordu. Roark'a hi, ama
hi bakmyordu.
"Tasarmn yaptnz baz nl binalar sayar msnz. Bay
Keating?"
Keating bir dizi etkileyici ad saymaya balad. lk adlar hzl kt,
sesi giderek yavalad. Sanki artk durmak istiyordu. Sonuncusunda
sesi havann iinde, kelimenin sonunu bulamadan ld.
"En nemlisini unutmadnz m, Bay Keating?" diye sordu avukat.
"Cosmo-Slotnick Binas'n siz yapmam mydnz?"
Keating, "Evet," diye fsldad.
"Evet, Bay Keating. Siz Stanton Teknoloji Enstittis'nde, Bay
Roark'la ayn sralarda renciydiniz, deil mi?"
"Evet."
"Bize Bay Roark'un oradaki sicilini syleyebilir misiniz?"
"Atld."
"Enstit'nn yksek standartlarna uyamad iin mi atld?"
"Evet. Evet, ondand."

527/1067

Yarg, Roark'a bakt. Avukat olsa, bu sze itiraz eder, konuyla ilgisi
yok, derdi. Roark itiraz etmedi.
"Sizce kendisi o sralarda mimarlk konusunda herhangi bir yetenek
sergiliyor muydu?"
"Hayr."
"Biraz daha yksek sesle konuabilir misiniz, Bay Keating?"
"Bence ... yetenei yoktu."
Keating'in telaffuzuna ok garip bir eyler oluyordu. Baz kelimeler
azndan dipdiri kyor, sonunda nlem iareti varm gibi patlyor,
dier baz kelimelerse, birbirine giriyor, sanki kendi kulann bunlar
duymasna dayanamyormu gibi syleniyordu. Avukata bakmyordu.
Gzleri izleyicilerin zerindeydi. Baz anlarda, vakit geirmeye km
delikanllar gibiydi. Metro duranda, di macunu reklamndaki gzel
kzn st dudana byk izmi bir delikanly andryordu. Az sonra,
oradaki kalabalktan destek dileniyormu gibi bir havaya giriyordu.
Sanki onlarn nnde yarglanan kendisiymi gibi.
"Bir ara Bay Roark'u kendi ofisinizde mi altrdnz?"
"Evet."
"Sonra onu kovmak zorunda m kaldnz?"
"Evet... kovmak zorunda kaldk."
"Yeterli olmad iin mi?"
"Evet."
"Bay Roark'un bundan sonraki kariyeri konusunda bize neler
syleyebilirsiniz?"
"ey, biliyorsunuz, kariyer kelimesi izafi bir kelime. hacmi
bakmndan, bizim ofisteki her izim eleman, Bay Roark'dan daha
fazla i karmtr. Biz bir iki binaya kariyer demeyiz. Her ay o kadar
bina yapyoruz."
"Onun almalar hakknda bize profesyonel fikrinizi syler
misiniz?"

528/1067

"ey, bence olgunluktan uzak. ok artc, hatta zaman zaman ilgin, ama esas olarak ham."
"O halde Bay Roak tam anlamyla mimar saylmamal, yle mi?"
"Bay Ralston Holcombe'dan, Bay Guy Francon'dan, Bay Gordon
Prescott'tan sz ederken kullandmz anlam kastediyorsanz, hayr.
Ama tabii hak yemek istemem. Bence Bay Roark'un ok kesin potansiyelleri var. zellikle de srf mhendislikle ilgili sorunlar sz konusu
olduu zaman. stese baarl olabilirdi. Onunla bunu konumaya
altm, ona yardm etmeye altm, gerekten uratm. Ama sanki
onun ok sevdii betonarme bloklara laf anlatyordum. Bana byle
bir ey geleceini biliyordum. Sonunda bir mterinin onu mahkemeye vermek zorunda kaldn duyunca armadm."
"Bay Roark'un mterilere davran konusunda bize neler
syleyebilirsiniz?"
"te mesele orada. Btn mesele o zaten. Mterilerin ne
dndne, ne istediine aldrmazd. Dnyada hi kimsenin ne
dndne, ne istediine aldrmazd. Baka mimarlarn neden
aldrdn bile anlayamazd. Onu bile vermezdi insana ... Anlay bile
... Size birazck sayg gstermi olmak iin bile. nsanlar memnun etmeye almakta ne ktlk var, anlayamyorum. Dost canls olmann, sevilmeyi, popler olmay istemenin sakncas nerede? Neden
su saylyor bunlar? Biri neden sizi bu yzden hor grsn, alay etsin,
her zaman, gece gndz, hi huzur pay tanmadan, inli ikenceciler
gibi. Hani insann bana su damlatrlarm!"
zleyiciler yava yava, Peter Keating'in sarho olduunu anlamaya
balyorlard. Avukat kalarn att. Bu ifadeyi prova etmilerdi. Ama
iler rayndan kyordu.
"Peki, Bay Keating, belki de artk bize Bay Roark'un mimarlkla ilgili
grlerini anlatsanz iyi olacak."
"Bilmek istiyorsanz sylerim. Ona gre, mimarlktan sz edebilmek
iin herkesin pabularn karp diz kmesi gerek. Buna inanyor.

529/1067

Ama niye yapasnz? Niye? Bu da her meslek gibi bir meslek deil mi?
Bunun nesi o kadar kutsal? Neden kendimizi bu kadar kurmak
zorunda kalalm? nsanz alt taraf. Hayatmz kazanmaya alyoruz.
Neden her ey basit ve kolay olamyor? Neden her birimiz birer lanet
olas kahraman olmak zorunda kalalm ki?"
"Bir dakika, bir dakika, Bay Keating, sanrm konudan uzaklayoruz. Biz imdi..."
"Hayr, uzaklamyoruz. Ben neden sz ettiimi biliyorum. Siz de
biliyorsunuz. Herkes biliyor. Buradakilerin hepsi biliyor. Tapnaktan
sz ediyorum. Anlamyor musunuz? Tapnak yapmak iin bir manya
semek niye? Bu ie son derece insan biri seilmeliydi. Anlayabilen ve
balayabilen biri. Balayabilen ... Kiliseye onun iin gider insan ...
Balanmak iin ..."
"Evet, Bay Keating, ama Bay Roark'a dnersek ..."
"Ne olmu Bay Roark'a? Mimar deil o. e yaramaz. e yaramadn sylemekten niin korkaym? Siz hepiniz niin korkuyorsunuz ondan?"
"Bay Keating, eer iyi deilseniz, yerinize dnmek istiyorsanz..."
Keating ona bakt, sanki bir uykudan uyand. Kendini kontrol etmeye alt. Bir sre sonra tekdze bir sesle, "Hayr, iyiyim," dedi. "Ne
isterseniz sylerim. Ne sylememi istiyorsunuz?"
"Bize Stoddard tapna diye bilinen binayla ilgili profesyonel
grnz aklar msnz?"
"Evet. Tabii. Stoddard Tapna ... Stoddard Tapna'nn plan uygunsuzdur. Bu yzden, mekn karmaas yaratlmtr. Kitlelerin
dengesi yoktur. Simetri duygusundan yoksundur. Boyutlar
yetersizdir." Tekdze bir sesle konuuyordu. Boynunu kaskat tutmaktayd. Sanki ba ne dmesin diye aba harcyordu. "lek ddr.
Temel kompozisyon ilkeleriyle elimektedir. Genel etki asndan
bina ..."
"Biraz daha yksek sesle ltfen, Bay Keating."

530/1067

"Genel etki asndan bina kabadr, mimari cehaleti yanstmaktadr.


Bir yap duygusu vermemektedir, bir gzellik eilimi yoktur, yaratc
hayal gcnden yoksundur, hi ..." Gzlerini yumdu, "Sanatsal btnl yoktur."
"Teekkr ederim, Bay Keating. Bu kadar.
Avukat, Roark'a dnp rkek bir sesle,
"Tank sizin," dedi.
Roark, "Soru yok," diye karlk verdi.
Durumann ilk gn bylece sona ermi oldu.
O akam Mallory, Heller, Mike, Enright ve Lansing, Roarkun
odasnda bir araya geldiler. Birbirleriyle szlemi deillerdi, ama hepsi oraya ayn duygularla geldiler. Durumadan sz etmediler, ama konudan uzak durmak iin bilinli bir aba harcadklar belliydi. Roark
izim masasnn zerine oturdu, onlarla plastik sanayiinin gelecei konusunda konutu. Mallory birden yksek sesle gld. Grnrde buna
neden olacak bir ey yoktu. Roark, "Ne oldu, Steve?" diye sordu.
"Birden aklma geldi, Howard ... biz hepimiz buraya sana yardmc olmak iin, seni neelendirmek iin geldik. Oysa sen bize yardmc oluyorsun. Destekilerini destekliyorsun, Howard."
O akam Peter Keating bir barn masasna kapakland, bir kolu ileriye uzatlm durumda, yzn o kola dayayarak szd.
Onu izleyen iki gnde tanklar pepee davac adna ifade verdiler.
Her sorguya nce tann profesyonel baarlarn aklayacak sorularla balanyordu. Avukat usta bir basn ajan gibi onlara kendilerini
vmeleri iin frsatlar tanyordu. Austen Heller bir ara, mimarlarn
tank krssne kabilmek iin birbirini yiyor olmas gerektiini
syledi. Genellikle sessiz olan bir meslekte, bundan iyi reklam bulamazlard kendilerine.
Tanklardan hibiri Roark'a bakmyordu. O onlara bakyordu.
fadeyi dinliyor, sonunda her birine, "Soru yok," diyordu.

531/1067

Ralston Holcombe parltl papyonu, altn topuzlu bastonuyla tank


yerine ktnda, bir Grandk'e ya da bira bahesi bestecilerine benziyordu. fadesi uzun ve bilimsel oldu. zeti yleydi:
"Hepsi sama bunlarn. ocuka samalklar. Bay Hopton
Stoddard'a da fazla acdm syleyemem. Daha akllca bir karar vermesi gerekirdi. amza uygun tek mimarinin Rnesans tarz olduu
bilimsel bir gerektir. En sekin insanlarmz bile, rnein Bay Stoddard bile bu gerei gremezse, yeni zenginlerden, mimar olmaya
zenen zpktlardan, genel olarak halktan ne beklenir? Tm kiliseler,
tapnaklar ve katedraller iin tek uygun tarzn Rnesans olduu kantlanmtr. Sir Christopher Wren ne olacak m diyorsunuz? Glp gein
ona ve tm alarn en byk dinsel antn unutmayn ... Roma'daki
St. Piyer. Sen Piyer'den daha iyisini mi yapacaksnz? Eer Bay Stoddard zellikle Rnesans zerinde direnmemise, bana gelecei hak
etmi demektir. Mstahak ona."
Gordon L. Prescott, kareli ceketinin iine dik yakal kazak giymiti.
Tvit pantolonu ve kaln golf pabularyla krsye kt.
"Bu binada transandantaln pr spesiyalle ilikisi tartlyor ki bu
gerekten tatmin edici olmaktan uzak," dedi. "Yatay ilk boyut, deyi
ikinci boyut, apraz nc boyut, mekanlar enterpenetrasyonunu da
drdnc boyut olarak alrsak; ki mimarlk drt boyutlu bir sanattr...
o zaman bu binann homaloid olduunu kolayca grrz. Yani sokaktaki adamn diliyle, yassdr bina. Kaostaki dzen duygusundan akp
gelen hayat, ya da eer isterseniz, eitliliin birliinden gelen hayat
diyelim; ki bunun tersi de geerlidir ve mimarinin iinde var olan
elikinin gereklemesini salar... burada hi yoktur. Anlatmak istediklerimi en basit ekilde ifade etmeye alyorum, ama zihinsel
tembellerin hatr iin, diyalektik bir durumu o eski incir yapra
mantyla rterek sunmak da imknsz bir ey."
John Erik Snyte mtevaz bir tavrla ifade verdi, Roark'u bir ara
ofisinde altrdn, onu gvenilmez, sadakatten uzak, dikkatsiz bir

532/1067

eleman olarak tandn, zaten meslek hayatna da, kendisinden bir


mteriyi alarak baladn syledi.
Durumann drdnc gnnde, avukat son tann ard.
Ciddi bir sesle, "Bayan Dominique Francon," diye seslendi.
Mallory'nin soluu boazna tkanr gibi oldu ama kimse duymad.
Mike'n eli onun bileini kavram, sakinlemesini salyordu.
Avukatn Dominique'i sona saklamas, bir bakma ondan ok ey
bekledii iin, bir bakma da kayg duyduu iindi. fadesini nceden
prova etmemi tek tank Dominique'di. Avukatn sunduu altrma
teklifini reddetmiti. Stoddard Tapna'ndan stununda hi sz etmi
deildi, ama avukat onun daha nceki yazlarnda Roark'dan nasl sz
ettiini aratrm bulunuyordu. Zaten onu armasn Ellsworth Toohey nermiti.
Dominique bir an tank platformu zerinde ayakta durdu, kalabal
szd. Gzellii ok artcyd, nk kendisine ait bir ey deilmi
gibi grnyordu. O gzellik bu salonda ayr bir varlk gibiydi. nsanlar akllarndan, tam grnr hale gelmemi bir hayali dndler. Bir
transatlantik gvertesinde, gece vakti parmakla yaslanm birini
dndler.
"Adnz nedir?"
"Dominique Francon."
"Mesleiniz, Bayan Francon?"
"Gazeteci."
"New York Banner'da kan 'Eviniz' adl ok sevilen stunun yazar
msnz?"
"'Eviniz'in yazarym."
"Babanz nl mimar Guy Francon mu?"

533/1067

"Evet. Babamdan buraya gelip ifade vermesi istenmiti. Reddetti.


Stoddard tapna gibi bir bina iin zahmet etmeyeceini syledi. Ama
bizim de efendice davranmadmz kansndayd."
"ey, Bayan Francon, szlerinizi sorularn cevaplarna yneltebilir
misiniz? Sizi aramzda grdmz iin gerekten anslyz, nk tek
bayan tanmz sizsiniz ve kadnlar her zaman iin en temiz dinsel inanlara sahiptir. Ayrca mimarlk alannda sivrilmi bir uzman olmanz nedeniyle, bize bu olay kadn bak asndan en iyi ekilde anlatabilecek durumdasnz. Stoddard Tapna hakknda ne
dndnz bize kendi kelimelerinizle anlatr msnz?"
"Bence Bay Stoddard bir hata yapt. Eer binann deitirilme
giderleri yerine yklma giderleri iin dava asayd, ok daha hakl
olurdu."
Avukat rahatlam gibiydi. "Bunun nedenlerini anlatr msnz, Bayan Francon?"
"Nedenleri daha nce konuan tanklarn hepsinden dinlediniz."
"O halde nceki ifadelerle ayn kanda olduunuzu, varsayabilir
miyim?"
"Tmyle. fadeleri veren insanlardan bile daha ok. Hepsi ikna
edici tanklard."
"Bu sznz aklar msnz, Bayan Francon? Ne demek istediniz?"
"Bay Toohey'nin dediini. Bu tapnak hepimiz iin bir tehdit."
"Ha, anlyorum."
"Bay Toohey konuyu ok iyi anlam. Kendi kelimelerimle aklayaym m?"
"Ltfen."
"Howard Roark, insan ruhuna bir tapnak yapt. nsan, gl,
gururlu, temiz, akll ve korkusuz olarak grd. Bir kahraman gibi
grd insan. Tapnan ona yapt. Tapnak, insann ycelecei yerdir.
Kendisi insan ycelten eyin, susuz olduunu bilmekten deil,

534/1067

doruyu grp ona ulamaktan, herkesin mmkn olan en iyi dzeyinde yaamasndan, utanmamasndan, utanmak iin nedeni
olmamasndan, gne nda plak durabilmekten geldiini
dnyordu. Ycelmenin sevin demek olduuna, sevincin insann
doutan gelen hakk olduuna inanyordu. nsana gre yaplan bir
yerin, kutsal bir yer olduu kansndayd. Howard Roark'un insan ve
ycelme hakknda dndkleri bunlard. Ama Ellsworth Toohey, bu
tapnan insana duyulan nefretin bir ant olduunu syledi. Ellsworth Toohey, ycelmenin esasnn; korkudan d kopmak olduunu,
yerlere kapanp srnmek olduunu syledi. Ellsworth Toohey insann en yce eyleminin, kendi deersizliini anlamas, balanmak
iin dilenmesi olduunu syledi. Ellsworth Toohey, insan balanma
ihtiyacnda olan bir varlk olarak grmezsek, yozlam saylacamz
syledi. Ellsworth Toohey bu binann insana ve topraa ait olduunu
grd. Binann karn amurlarda, dedi. nsan yksek bir varlk olarak
grmek, bedenin kaba zevklerine alk tutmaktr; nk ruhun zevkleri bizim anlayamayacamz dzeydedir, dedi. Ellsworth Toohey'e
gre, o alana girebilmek iin; dilenci durumuna girmemiz, diz kmemiz gerekiyor. Ellsworth Toohey insanlar ok sever."
"Bayan Francon, biz Ellsworth Toohey'i tartmyoruz, bu nedenle
eer szlerinizi konuya ..."
"Ben Ellsworth Toohey'i sulamyorum. Howard Roarku suluyorum. Bir bina, evresinin paras olmaldr, denir. Roark bu tapna ne
tr bir dnyaya kurdu? Ne tr insanlar iin kurdu? Etrafnza bakn.
Bir tapnan Bay Hopton Stoddard'a gre hizmet verirken kutsal
olabileceine inanyor musunuz? Bay Ralston Holcombe'a? Bay Peter
Keating'e? Bunlarn hepsine baktnzda, Ellsworth Toohey'den mi
nefret edersiniz, yoksa iledii sutan tr Howard Roark'a m lanet
edersiniz? Ellsworth Toohey hakldr. Bu tapnak dine uygun deildir,
dinsizliktir ama, onun dedii anlamda deil. Sanrm Bay Toohey de
bunu zaten biliyor. Birisi domuz ahrna inciler saarsa, hem bunu,
karlnda bir domuz pirzolas bile almadan yaparsa, domuza
kzamazsnz ki! ncilerine bu kadar az deer veren, onlar amurlara

535/1067

frlatan, mahkeme ktibinin yazp durduu bir yn homurtuya anak


tutan adama kzarsnz."
"Bayan Francon, bu tr ifadenin konuyla ilgili olduunu sanmadm gibi, kabul edilebilir olduunu da hi ..."
Yarg beklenmedik bir ey syledi, "Tann ifade vermesine izin
verilmelidir," dedi. Zaten can sklmt. Dominique'in vcudunu
seyretmek houna gidiyordu. Ayrca, izleyicilerin de bundan zevk
aldn bilmekteydi. Her ne kadar Hopton Stoddard'dan yana olsalar
da, bir skandal heyecan iinde zevk alyorlard Dominique'in
ifadesinden.
"Sayn Yarg, bir yanl anlama olmu olmal," dedi avukat. "Bayan
Francon, siz kimin iin ifade veriyorsunuz? Bay Roark iin mi, yoksa
Bay Stoddard iin mi?"
"Bay Stoddard iin tabii. Davay neden Bay Stoddard'n kazanmas
gerektiini anlatyorum. Doruyu syleyeceime de yemin ettim."
"Devam edin," dedi yarg.
"Btn tanklar gerei syledi. Ama tm gerei deil. Ben yalnzca
aradaki boluklar dolduruyorum. Hepsi tehditten, nefretten sz ettiler. Haklan vard. Stoddard tapna pek ok eye ynelik bir tehdittir. Eer yaamamza izin verilecekse, hibirimizin aynada kendine
bakmaya cesaret edememesi gerekir. te bu, insanlara yaplabilecek
en zalim eylerden biridir. nsandan ne olsa isteyebilirsiniz. Ona servet sahibi olmasn, sevmesini, gaddarlamasn, cinayet ilemesini,
kendini feda etmesini syleyebilirsiniz. Ama zsaygya sahip olmasn
istemeyin ondan. Hemen sizden nefret etmeye balar. Eh, en iyisini
onlar bilir. Herhalde kendilerine gre nedenleri vardr. Tabii sizden
nefret ettiklerini sylemezler. Sizin onlardan nefret ettiinizi sylerler.
Bu da yeterince yakn, herhalde. Sz konusu duyguyu tanr onlar. te
insan byle bir varlktr. O zaman, olanaksz eyler uruna feda
edilmenin yaran ne? Var olmayan bir dnya iin bina yapmann yarar
ne?"

536/1067

"Sayn yarg, bu szlerin konuyla ne gibi bir ilgisi olabileceini ben


hi ..."
"Sizin davanz kantlyorum," dedi Dominique avukata. "Neden Ellsworth Toohey'den yana kmanz gerektiini sylyorum, ki zaten
kacaksnz. Stoddard tapna yok edilmelidir. nsan ondan kurtarmak iin deil, onu insandan kurtarmak iin. Ama ne fark eder? Bay
Stoddard kazanacaktr. Burada yaplmakta olan her eye yzde yz
katlyorum, yalnzca bir tek nokta dnda. O nokta yanmza kr
kalmamal kansndaym. Ykalm, tamam; ama bir sevap ilemekte
olduumuzu sanmayalm. Biz kstebeiz, da doruklarna dayanamayz diyelim. Ya da Lemming Fareleriyiz, lmne denize atlamaktan kendimizi alamyoruz diyelim. u anda kendimin de Howard
Roark kadar etkisiz olduumu biliyorum. Bu da benim Stoddard
Tapna'm. lk ve son." Bayla yargc selamlad. "Hepsi bu kadar,
sayn yarg," dedi.
Avukat, Roark'a, "Tank sizin," diye seslendi.
Roark, "Sou yok," dedi.
Dominique tank yerinden indi.
Avukat krsy selamlayarak, "Davacnn sz bitmitir," dedi.
Yarg Roark'a dnp belirsiz bir iaret yapt onu konumaya davet
etti.
Roark ayaa kalkt, krsye yrd. Kahverengi zarf elindeydi. O
zarftan Stoddard Tapna'nn on fotorafn kard, krsnn zerine
koydu.
"Savunmann sz bitmitir," dedi.

13
Hopton Stoddard davay kazand.
Ellsworth Toohey, "Bay Roark mahkemede bir numara ekti, ama
kurtulamad," diye yazd. "O hikyeye zaten inanmamtk."
Roark'a tapnan deitirilme masraflarn demesi talimat verildi.
Roark itiraz mahkemesine bavurmayacan syledi. Hopton Stoddard, tapnan deitirilerek Normalalt ocuklar in Hopton Stoddard Yurdu haline getirileceini syledi.
Durumann sona ermesinin ertesi gn, Alvah Scarret, masasna
braklan "Eviniz" yazsn grnce soluu tutuldu. Yazda
Dominique'in durumada sylediklerinin ou yazlyd. Geri ifadesi
gazetenin haber blmnde de para para verilmiti ama hep zararsz
blmleri seilmiti. Alvah Scarret son hzla Dominique'in odasna
yrd.
"Hayatm, hayatm, hayatm," dedi. "Bunu basamayz." Dominique
ona bombo baklarla bakt, hibir ey sylemedi. "Dominique,
tatlm, mantkl ol. Kullandn kelimelerin bazlar bir yana, baskya
gelmeyecek baz grlerin de bir yana, ama bu gazetenin bu olayda
setii, benimsedii tutumu biliyorsun. Yrttmz kampanyay
biliyorsun. Benim bu sabahki yazm okudun. Ad, 'Ahlakn Zaferi'. Bir
tek yazarn tm politikamza kar gelmesine izin veremeyiz."
"Basmak zorundasn."
"Ama, tatlm ..."
"Ya da ben istifa etmek zorundaym."
"Off, daha neler, daha neler, samalama. Gln olmaya gerek yok.
Anlaman gerek. Sensiz yapamayz biz. Asla sensiz ..."
"Semek zorundasn, Alvah."
Scarret bu yazy yaynlarsa, Gail Wynand'dan zlgt yiyeceini biliyordu. Yazlar ok tutulan Dominique Francon'u karrsa da zlgt

538/1067

yiyebilirdi. Wynand henz gezisinden dnmemiti. Scarret, Bali'ye bir


telgraf ekti, durumu anlatt.
Birka saat sonra telgrafa cevap geldi. Wynand'n zel ifresiyle
yazlmt. Deifre edildiinde, yaz yleydi: "KOV KAHPEY. G.W."
Scarret masasndaki telgrafa bakp duruyordu. Yklmt. Alternatif
tanmayan bir emirdi bu. Dominique imdiden sonra teslim olsa bile
durum deimezdi. Keke istifa etse, diye geirdi iinden. Onu kovmak
zorunda kalrsa, dayanamazd.
Ellsworth Toohey, ie kendisinin soktuu bir odacnn yardmyla,
Wynand'n deifre edilmi telgrafnn bir kopyasn ele geirdi. Onu
cebine koyup Dominique'in odasna yolland. Durumadan beri
grmemiti onu. eriye girdiinde, Dominique'i masasnn ekmecelerini boaltrken buldu.
"Merhaba," dedi ksaca. "Ne yapyorsun?"
"Alvah Scarret'ten haber bekliyorum."
"Yani?"
"stifa etmek zorunda mym, onun haberini bekliyorum."
"Durumadan sz etmek istiyor musun?"
"Hayr."
"Ben istiyorum. Sanrm sana, daha nce hi kimsenin baaramadn baardn iin bir kutlama borluyum. Benim haksz
olduumu kantladn." Souk souk konuuyordu. Yz ifadesizdi.
Gzlerinde o iyi ifadeden eser yoktu. "Tank krssne ktnda
byle yapacan beklemiyordum. Kallee bir hileydi. Ama senin her
zamanki standardna uygundu. Ben yalnzca senin kt damarnn
hangi yne dorulduunu tahmin ederken yanldm. Yine de, bu
hareketinin sonu vermeyeceini kendin de kabullendin. Tabii syleyeceklerini syledin. Benim dediimi de doru kardn. Minnetimi
ifade etmek iin sana bir armaanm var."

539/1067

Telgrafn kopyasn masann zerine koydu.


Dominique alp okudu, telgraf elinde, ylece durdu.
"stifa bile edemiyorsun, tatlm," dedi Toohey. "nci saan
kahramann uruna byle bir fedakrlk yapamyorsun. Yenilgilerinin
ancak kendi elinden kma olmasna ne kadar byk nem verdiini
bildiim iin; bu houna gider diye dndm."
Dominique telgraf katlayp antasna koydu.
"Teekkr ederim, Ellsworth."
"Eer benimle mcadele edeceksen, bunu yalnzca konumalar
yaparak baaramazsn, hayatm."
"Hep mcadele etmedim mi?"
"Evet. Evet, tabii ettin. Haklsn. Yine hatam dzeltiyorsun. Benimle hep mcadele ettin. Yklp imdat diye bardn tek olayda tank
krssndeyken yer ald."
"Doru."
"te orada yanl kt hesabm."
"Evet."
Toohey resmi bir selam verip odadan kt.
Dominique eve gtrmek istedii eyleri paket yapt, sonra
Scarret'in odasna gitti. Elindeki telgraf ona gsterdi ama vermedi.
"Pekl, Alvah," dedi.
"Dominique, elimden bir ey gelmedi. Gelmedi. Sanki... nereden
geldi o sana?"
"nemi yok, Alvah. Hayr, sana geri veremem. Saklamak istiyorum."
Telgraf tekrar antasna koydu. "ekimi bana postalarsn. Baka da
konuulacak ne varsa, yazver."
"Sen ... zaten istifa edecektin, deil mi?"
"Edecektim. Ama kovulmak daha houma gitti."

540/1067

"Dominique, kendimi ne kadar kt hissettiimi bilsen! nanamyorum. Gerekten inanamyorum."


"Demek siz insanlar beni de kurban ettiniz sonunda. Oysa ben
btn mrmce bu duruma dmemeye uramtm. Hi ho deil
kurban edilmek. Hasmlarna ok fazla onur pay tanyor. Ama sana
bir ey syleyeyim, Alvah, sana sylemeyi setim, nk syleyecek
senden daha uygunsuz birini bulamadm. Bana ya da ona yapacanz
hibir ey, benim kendime yapacam kadar kt olamayacak. Eer
Stoddard tapna olayna dayanamadm dnyorsan, nelere dayanabilirmiim, bekle de gr."
gece sonra, Ellsworth Toohey odasnda radyo dinliyordu. Can
almak istemedii iin bu gece dinlenmeyi semiti. Koltua
yaylm, alman senfoniye parmaklaryla tempo tutuyordu. O srada
kapsnn vurulduunu duydu. "Girin," diye seslendi.
Catherine odaya girdi. Girdii iin zr dilermi gibi, radyoya gz
att.
"almyordunuz, onu biliyordum, Ellsworth Day. Sizinle konumak istiyorum."
km gibi duruyordu kz. Vcudu ince ve kvrmszd. Pahal tvit
kumatan, tlenmemi bir etek giymi, yzne de biraz allk bulatrmt. Pudrann altndan teni pek cansz grnyordu. Yirmi alt
yanda olduu halde, otuz yanda olduunu saklamaya alan bir
kadna benzemiti.
Son birka yldr, daysnn yardmyla ok yetenekli bir sosyal grevli olup kmt. Bir iskn evinde maal ii vard. Kendi adna zel bir
banka hesab vard. Arkadalarn le yemeine davet ediyordu. Hepsi ayn meslekten, kendinden byk kadnlard. Aralarnda, evlenmemi annelerin sorunlarndan, yoksul ocuklarn ifade yeteneindeki
snrllktan, sanayi irketlerinin ne kt olduundan sz ediyorlard.
Son yllarda Toohey onun varln unutmu gibiydi. Ama
Catherine'in o sessiz, silik haliyle, daysnn son derece farknda

541/1067

olduunu biliyordu. Aralarnda ilk sz syleyen hibir zaman Toohey


deildi. Ama Catherine ikide bir kk konularda danmak iin ona
geliyordu. Daysnn enerjisiyle alan kk bir motor gibiydi.
Arasra benzin almak iin durmas gerekiyordu. Bir tiyatroya gidecek
olsa, daysyla oyunu tartmadan gitmiyordu. Onun fikrini sormadan
bir konferansa gitmiyordu. Bir ara, zeki, yetenekli, neeli bir kzla
arkada olmutu. Kz sosyal grevli olduu halde, yoksullar yine de
seven biriydi. Toohey byle bir arkada onaylamaynca, Catherine de
onunla arkadaln kesmiti.
t istediinde, ksaca soruyordu. Laf arasnda. Daysnn iini engellememeye zen gsteriyordu. Ya yemek yerken, ya asansre binerken, ya radyo kanal deitirilirken. Daysnn zamanndan ancak
artk paracklar alabileceinde, daha fazlasn istemeyeceinde
kararlyd.
alma odasna girdiinde Toohey bu yzden ona akn baklarla
bakmt.
"Tabii, tatlm," dedi. "Megul deilim. Zaten sana her an zamanm
var. unun sesini biraz ks, e mi?"
Catherine radyoyu kst, onun karsndaki koltua kt.
Hareketleri acayip, birbiriyle elikiliydi. Yeniyetmeler gibi. Gvenli
hareket etme alkanln kaybetmiti artk. Ama zaman zaman bir el
hareketi, bann bir kprday, yeni edinmeye balad kuru sabrszl yanstyor gibiydi.
Daysna bakt. Gzleri gzlklerinin ardnda hareketsiz ve gergindi,
ama iteki anlam pek belli etmiyorlard. Konumaya balad.
"Nelerle megulsn, Ellsworth Day? Gazetede senin de ilgili
olduun nemli bir durumann kazanldn okudum. Sevindim.
Aylardr gazeteleri okuduum yoktu. yle meguldm ki... yo, o da
tam doru deil. Zamanm vard, ama eve dndmde hi bir ey
yapmay istemiyordum. Kendimi yataa atp uyuyordum. Ellsworth
Day, insanlarn ok uyumas yorgun olduklar iin midir, yoksa bir
eyden kamak istedikleri iin mi?"

542/1067

"Bak, tatlm, bu szler sana hi uymuyor. Hibiri uymuyor."


Catherine ban aresizlik iinde iki yana sallad. "Biliyorum."
"Ne oldu?"
Kz gzlerini ayakkablarnn burnuna dikti. Dudaklarn ancak
abayla kprdatabiliyor gibiydi.
"Ben herhalde ie yaramaz biriyim, Ellsworth Day." Gzlerini
kaldrp onun gzlerine bakt. "yle mutsuzum ki!"
Toohey ona sessizce bakyordu. Yz samimi, gzleri yumuakt.
Catherine fsldad.
"Anlyor musun?" Toohey ban sallad. "Bana kzmadn ya? Beni
ayplamyorsun ya?"
"Tatlm, nasl dnrsn bunu?"
"Sylemek istememitim. Kendime bile. Bu yalnz bu gecenin olay
deil, ok gerilere gidiyor. Brak da her eyi anlataym. oka kaplma.
Sylemek zorundaym! Eskiden gnah kartmaya gittiim gnler gibi
... Yo, o ilere geri dndm sanma. Artk biliyorum ki, din yalnzca
bir snf smrs arac. Bana bunlar o kadar gzel anlatn dinledikten sonra, seni yzst brakacam sakn dnme. Kiliseye gitmeyi zlyor deilim. Ama sanki birinin beni dinlemesine ihtiyacm
var."
"Katie, hayatm; birincisi, neden bu kadar korkuyorsun sen?
Korkmaman gerekir. Hele benimle konumaktan. Rahat ol, kendin ol
ve anlat bana neler olduunu."
Catherine daysna minnetle bakt. "yle duyarlsn ki, Ellsworth
Day. Ben bunu sylemek istememitim, ama sen kendin tahmin ettin.
Gerekten korkuyorum. nk bak, demin sen dedin ... Kendin ol,
dedin bana. Oysa benim en ok korktuum, kendim olmak. nk
ktym ben."

543/1067

Toohey gld. Onu gcendirecek biimde deil, scak bir glle


gld. Bu ses, Catherinein sylediini ortadan silen bir sesti. Ama
Catherine glmsemedi.
"Yo, ben doruyu sylyorum, Ellsworth Day. Ben her zaman,
ocukluumdan beri, hep iyiyi, doruyu yapmaya altm. Herkes
yledir sanyordum, ama artk yle dnmyorum. Baz insanlar ok
urayor. Hata yapsalar bile. Bazlar da hi aldr etmiyor. Ben her
zaman aldr ettim. Her eyi ciddiye aldm. Tabii ok akll bir insan
olmadm biliyordum. Oysa iyilik ktlk konusu ok kocaman bir
konu. Ama kendi bilebildiim kadaryla iyi olan neyse, ona ulamak
iin drst bir aba gsterdim. Zaten herkes de ancak o kadarn yapabilir, deil mi? Bunlar herhalde sana ok ocuka eyler gibi
geliyordur."
"Hayr, Katie, yle gelmiyor. Devam et, tatlm."
"Bir kere, bencilliin kt bir ey olduunu biliyordum. O
kadarndan emindim. Bu yzden, hibir zaman kendim iin bir ey
istememeye altm. Peter aylarca ortadan kaybolduunda ... yo, bunu
ho karlamyorsun sanyorum."
"Neyi, tatlm?"
"Peter'le benim durumumu. Ben de ondan konumam. Zaten nemli
deil. te seninle birlikte oturmaya geldiimde neden o kadar mutluydum, imdi anlamsndr. Sen bencillikten en uzak ideallere yle
yaknsn ki, senin kadar yakn kimse olamaz. Elimden geldiince seni
izlemeye altm. altm bu ii de bu nedenle setim. Sen bana
hibir zaman bunu se demedin, ama ben senin yle dndn
hissettim. Ne yolla hissettiimi sorma ... somut bir ey deildi. Yalnzca sylediin baz eyler. Balarken kendime ok gveniyordum.
Mutsuzluun bencillikten geldiini biliyordum. nsann gerek mutluluu bulmas iin kendisini bakalarna adamas gerektiini biliyordum. Sen sylemitin. Baka da pek ok kii sylemiti. Tarihin en
byk adamlar yzyllardr ayn eyi sylyor zaten."

544/1067

"Sonra?"
"Eh, u halime bak."
Toohey'nin yz bir an hareketsiz kald, sonra neeyle glmsedi.
"Neyin varm ki, yavrum? oraplarnn e olmamas dnda, bir de
makyajna biraz dikkat etsen ..."
"Glme, Ellsworth Day. Ltfen glme. Biliyorum, her eye glebilmeliyiz diyorsun, zellikle de kendimize. Ama ben ... yapamyorum."
"Glmem, Katie. Ama nedir seni zen?"
"Mutsuzum ben. yle korkun, kt, gurursuz biimde mutsuzum
ki! Bir bakma bana ... temiz deil de ... kirli gibi gzkyor. Ve drst
de deil. Gnler geiyor, dnmeye korkuyorum, kendime bakmaya
korkuyorum. Oysa bu yanl. Bu... ikiyzl olmak demek. Ben her zaman kendime kar drst olmak istedim. Ama deilim. Deilim,
deilim!"
"Dur bir dakika, yavrum. Barma. Komular duyacak sesini."
Catherine san eliyle alnndan geriye doru itti, ban sallad,
fsldad.
"zr dilerim ... geer imdi..."
"Sen tam neden mutsuzsun, tatlm?"
"Bilmiyorum. Anlayamyorum. rnein, Clifford'da ocuk bakm
kurslarn balatan, her hazrln yapan bendim. Fikir be nimdi.
Paray ben buldum. retmeni ben buldum. Dersler ok iyi gidiyor.
Kendi kendime, mutlu olmam gerek, diyorum. Ama deilim. Benim
iin bir fark etmiyormu gibi geliyor. Oturup kendime diyorum ki,
Maria Gonzales'in bebeini iyi bir aileye evlat olarak vermeyi sen
baardn, imdi mutlu ol. Ama olamyorum. Hibir ey hissetmiyorum.
Kendime kar drst davrandmda, yllardr hissettiim tek duygunun yorgunluk olduunu gryorum. Yalnzca yorgunluk. Sanki...
herhangi bir his duyacak kimse kalmam gibi."

545/1067

Gzln kard. O camlarn daysna ulamasn engellediine inanm bir hali vard. Konutuunda sesi daha alalmt ama kelimeler
azndan daha bir abayla kyordu.
"Hepsi bu kadar da deil. Bundan ok daha beteri de var. Beni
korkun biimde etkiliyor. nsanlardan nefret etmeye balyorum, Ellsworth Day. Zalim, gaddar, kalpsiz olmaya balyorum. Eskiden hi
byle deildim. nsanlarn bana minnet duymasn bekliyorum. Onlardan minnet bekliyorum. Gecekondu halk bana eilir, nmde
dalkavukluk ederse houma gidiyor. Yalnz yle yaparlarsa sevildiimi
fark ediyorum. Bir keresinde bir kadna, bizim kendisi gibi sprntler iin neler yaptmz yeterince takdir etmediini syledim.
Daha sonra saatlerce aladm. yle utanmtm ki! nsanlar benimle
tarttnda, fkelenmeye balyorum. Kendi fikirleri olmasna haklar
yokmu gibi geliyor. En iyisini ben bilirmiim gibi. Onlar iin son
karar ben vermeliymiim gibi. Beni ok kayglandran bir kz vard,
nk ad ktye km, yakkl bir genle dolap duruyordu. O kza
haftalarca ikence ettim. O ocuu brakmasn, yoksa bann mutlaka
belaya gireceini syledim. Sonunda evlendiler, mahallenin en mutlu
ifti oldular. Memnun mu oldum sanyorsun? Hayr, kplere bindim.
Kzla karlatmda, uygarca davranabilmek bile bana zor geliyor. Bir
de baka kz vard, abucak i bulmas gerekiyordu. Evinde durum gerekten berbatt. Ona i bulacam syledim, sz verdim. Ama ben bulamadan, kz kendi kendine iyi bir i bulmay baard. Ben memnun
olmadm. Birisi benim yardmm olmakszn kendini kurtard diye
enikonu gcendim. Dn niversiteye gitmek isteyen bir delikanlyla
konuuyordum. Onun cesaretini krmaya altm. yi bir ie gir, daha
iyi dedim. ok da kzmtm. Sonra birden farkna vardm, ben kendim
de niversiteye gitmeyi ok istemitim de ondand ... Hatrlyor
musun, sen beni brakmamtn. Ben de o ocuu brakmamak istedim. Ellsworth Day, anlamyor musun? Bencil oluyorum ben. Bu insanlarn cretlerinden para arsam bu kadar kt olmazd!"
Toohey alak sesle sordu.

546/1067

"Hepsi bu kadar m?"


Catherine gzlerini yumdu, sonra ellerine bakarak konutu.
"Evet ... ama byle olan bir tek ben deilim. Birlikte altm
kadnlarn ou byle. Nasl byle oldular, anlamyorum. Bana da
nasl oldu, onu da anlamyorum. Birine yardm ettiim zaman mutlu
olurdum ben. Bir keresinde hatrlyorum ... o gn Peter'le le yemei
yemitik ... Dnte bir orgcu grdm, antamdaki be dolar karp
ona verdim. Btn param o kadard. Bir ie 'Christmas Night' almak
iin biriktirmitim.Christmas Night' ok istiyordum. Ama sonra, o orgcu ne zaman aklma gelse mutlu oldum. Peter'i sk sk gryordum o
gnlerde ... Onu grdkten sonra eve dnerken, mahalledeki her yoksul ocuu pmek geliyordu iimden. Galiba yoksullardan nefret
ediyorum artk. Sanrm btn kadnlar da ayn durumda. Ama yoksullar bizden nefret etmiyorlar ... Oysa etmeliler. Yalnzca sevmiyorlar
bizi. Azmsyorlar. Biliyor musun, komik aslnda. Normalde efendiler
kleleri azmsar, kleler efendilerden nefret eder. Hangisi hangisidir,
kartryorum. Belki de kural buraya uymuyor. Ya da belki uyuyor.
Bilemiyorum ..." Ban kaldrdnda, son isyann seslendirdi.
"Anlamam gereken eyin ne olduunu gremiyor musun? Neden
doru olduuna inandm bir eyi yaparken byle kt oluyorum?
Diyorum ki, herhalde ben yaratl olarak ktym, iyi bir hayat
srmeyi beceremiyorum. Tek aklama bu olabilir. Ama bazen de
diyorum ki, bir insan iyi niyetinde tmyle samimi olduu zaman,
yine de iyilie ulaamazsa, bunda bir terslik var. Bu kadar da kt
olamam. Ama ... ama ben her eyden vazgetim. Hibir bencil isteim
kalmad. Kendime ait hibir eyim yok. Yine de sefil durumdaym.
Mutsuzum. br kadnlar da benim gibi. Dnyada kendini silmi
olduu halde mutlu olan hibir insan da tanmyorum ... bir tek senin
dnda."
Ban edi ve bu sefer kaldrmad. Bekledii cevaba bile aldrmyor
gibiydi.

547/1067

Toohey yumuack sesiyle, sitem edercesine, "Katie," dedi. "Katie,


tatlm."
Catherine sessizce bekledi.
"Sana cevab sylememi gerekten istiyor musun?" Catherine
bayla evetledi. "nk aslnda cevab sen kendin verdin. Kendi
sylediklerinin arasnda verdin." Catherine ban kaldrp bo
baklarn onun yzne evirdi. "Neden sz ediyordun? Neden yakmyordun? Kendinin mutsuz olduundan. Katie Helsey'den sz ediyordun, baka bir eyden deil. mrmde duyduum en bencil
konumay yaptn karmda."
Catherine gzlerini krptrp dikkatini toplad. Zor bir dersi dinleyen renci gibiydi.
"Ne kadar bencil davrandn anlamyor musun? Kendine soylu bir
meslek semisin, ama bunu, yapabilecein iyilikler iin deil, bundan
alacan kiisel mutluluk iin semisin."
"Ama ben insanlara yardm etmeyi gerekten istiyordum."
"nk bunu yaparken iyi bir sevap olacan dnyordun."
"ey ... evet. Doru bir eydir, diyordum. Doruyu yapmaya almak ktlk m?"
"Evet, eer tek kaygn oysa. Bunun ne kadar byk bencillik
olduunu anlamyor musun? Herkes cehennemin dibine, yeter ki ben
sevap ileyeyim."
"Ama eer hi zsaygn olmazsa, bir ey olabilir misin?"
"Neden bir ey olmak zorundasn ki?"
Catherine ellerini iki yana at. armt.
"Eer en byk kaygn, kendinin nasl dndn, neler hissettiin, neye sahip olup neye sahip olmadnsa ... yine de bencil biri
olarak kalmsn demektir."
"Ama Vcudumun iinden kamam ya!"
"Hayr. Ama darack ruhunun iinden kabilirsin."

548/1067

"Yani mutsuz olmay istemeli miyim?"


"Hayr. Herhangi bir ey istemekten vazgemelisin. Bayan Catherine
Helsey'in ne kadar nemli biri olduunu unutmaksn. nk nemli
deil, biliyorsun. nsanlar ancak dier insanlarla ilikileri asndan
nemlidir. Yararllklar asndan, sunduklar hizmetler asndan.
Bunu tmyle anlamadka, bir mutsuzluktan dierine kayarsn. nsanlara kar zalim duygular hissediini neden byle kozmik bir trajedi
haline getiriyorsun? Ne olmu yani? Bunlar byme sanclar, o kadar.
nsan hayvansal kabalktan manevi yaama, bir gei dnemi olmadan
atlayamaz. Bu geilerin bazs, gzne kt bile grnebilir. Her gzel
kadn, nceleri elini ayan nereye koyacan aran bir gen kz
olmutur. Bymelerin hepsi, nce bir ykmay gerektirir. Omlet yapmak iin yumurtalar krmak zorundasn. Ac ekmeye, zalim olmaya,
drstlkten uzaklamaya, kirli olmaya raz olmalsn. Ego denilen inat kk ldrmek iin her eyi yapmalsn. Ancak o ldkten sonra,
artk aldr etmediini hissettiin zaman, kimliini kaybedip ruhunun
adn unuttuun zaman ... ancak o zaman benim dediim mutluluu
tadabilirsin. Ruhsal bykln kaplar, nnde ancak o zaman
alr."
"Ama, Ellsworth Day," diye fsldad Catherine, "Kaplar
aldnda, kim girecek ieriye o zaman?"
Toohey yksek sesle gld. Bu glte takdir var gibiydi. "Hayatm,"
dedi. "Beni artabileceini hi dnmemitim."
Sonra yz yine ciddileti.
"yi bir espriydi, Katie. Ama umarm yalnzca espriydi."
"Evet" dedi Catherine kararsz bir sesle. "Herhalde. Ama yine de."
"Soyut kavramlardan konuurken kelimeleri ok iyi semek gerekir.
Giren elbette sen olacaksn. Kimliini kaybetmi olmayacaksn, yalnzca daha geni bir kimlik edinmi olacaksn. Senin dndaki
herkesin, tm evrenin de katld, paylat bir kimliin paras
olacaksn.''

549/1067

"Nasl? Ne bakma? Neyin paras?"


"Dilimiz bireyciliin diliyken bu tr eyleri konumak ne kadar g,
gryor musun? Btn terimlerimiz, btn batl inanlarmz yle.
'Kimlik' denilen ey bir hayaldir, onu da biliyor musun? Ama eskimi,
paralanm tulalarla da yeni bir ev yapamazsn. Bugnn kavramlaryla, beni tmyle anlamay umamazsn. Bizler egonun batl inancyla zehirlenmi durumdayz. Benliksiz bir toplumda neyin doru,
neyin yanl olacan bilemeyeceimiz gibi, ne hissedeceimizi, onu
nasl hissedeceimizi de bilemeyiz. nce egoyu ldrmemiz gerek. Zihin bu yzden gvenilmez bir eydir. Dnmemeliyiz. nanmalyz.
nan, Katie. Zihnin itiraz etse bile inan. Dnme. nan. Beynine deil,
kalbine gven. Dnme. Hisset. nan."
Catherine hareketsiz oturuyordu. Kendine hkim gibiydi. Ama her
nedense, zerinden tank gemie benziyordu. Sz dinleyerek fsldad:
"Peki, Ellsworth Day ... Ben bunu byle dnmemitim. Yani her
zaman, dnmem gerektiini sanmtm ... Ama haklsn ... Hakl
szn doru semisem ... yle bir kelime varsa ... Evet, inanacam
... anlamaya alacam ... Hayr, anlamaya deil. Hissetmeye. nanmaya yani. Ama ... yle zayfm ki ... Seninle konutuktan sonra
kendimi hep yle kk hissediyorum ki... Bir bakma haklydm herhalde ... deersizim ben ... Ama nemi yok ... nemi yok."
Ertesi akam kap alndnda, Toohey gidip kendi at.
Peter Keating'i ieriye alrken glmsedi. Durumadan sonra
Keating'in kendisini grmeye geleceini dnmt. Gelmeye ihtiya
duyacan biliyordu. Ama daha erken gelir sanmt.
Keating gvensiz admlarla ieriye girdi. Elleri bileklerine ar geliyor gibiydi. Gzleri i iti, yznn teni gevemiti sanki.
"Merhaba, Peter," dedi Toohey en bir sesle. "Beni mi grmek istedin? Hemen gel. ok anslsn. Btn akam boum."
"Hayr," dedi Keating. "Katie'yi grmek istiyorum."

550/1067

Toohey'e bakmyordu. O gzlklerin gerisindeki ifadeyi de grmedi.


"Katie mi? Tabii!" dedi Toohey neeyle. "Biliyor musun, buraya hi
Katie'yi ziyarete gelmemitin, bu yzden aklma gelmedi, ama ge
yle. Sanrm evdedir. u taraftan. Odasn bilmiyor musun? kinci
katta."
Keating admlarn sryerek holden geti, Catherine'in kapsn
vurdu, o cevap verince ap girdi. Toohey durmu, onun arkasndan
bakyordu. Yz dnceliydi.
Catherine konuunun kim olduunu grnce yerinden frlad. Bir an
aptal gibi, gzlerine inanamayarak durdu, sonra yatana kotu, oraya
brakt bir korseyi kapt, telala yastn altna tkt. Sonra gzln
kard, avucuna alp saklar gibi yapt, cebine soktu. Hangisi daha kt
acaba, diye dnyordu ... Olduu gibi mi kalmalyd, yoksa onun
nnde tuvalet masasna oturup biraz makyaj m yapmalyd?
Keating'i' alt aydr grmemiti. Ondan nceki yl iinde arasra,
seyrek olarak grmler, birka kere le yemeine, akam yemeine kmlar, iki kere de sinemaya gitmilerdi. Hep kalabalk
yerlerde bulumulard. Keating, Toohey'le tantktan sonra, Katie'yi
grmek iin eve gelmez olmutu. Bulutuklarnda hibir ey
deimemi gibi konuuyorlard. Ama evlilikten uzun sredir sz
etmemilerdi.
"Merhaba, Katie," dedi Keating yumuak sesle. "Gzlk takmaya
baladn bilmiyordum."
"ey ... okumak iin yalnzca ... ben ... merhaba, Peter... Bu gece herhalde ok kt grnyorum ... Seni grdme sevindim, Peter..."
Keating koltua oturdu. apkas elinde, pardss srtndayd.
Catherine yznde aresiz bir glmsemeyle, ylece duruyordu. Sonra
ellerini havada hafife evirerek sordu:
"Az-m kalacaksn, yoksa ... yoksa pardsn karmak ister misin?"

551/1067

"Hayr, az deil." Keating kalkt, pardsyle apkay yatan stne


frlatt, ilk defa olarak glmsedi ve sordu: "Yoksa iin mi var? Beni
kap dar etmek mi istiyorsun?"
Catherine avularnn kntl yerini gz ukurlarna bastrd, sonra
ellerini hemen indirdi. Onu her zamanki gibi karlamak zorundayd.
Sesini normal ve neeli karmak zorundayd. "Hayr, hayr, hi iim
yok."
Keating oturdu, sessiz bir davet anlamnda, kolunu ona uzatt. Catherine hemen sokuldu, elini onun avucuna koydu; Keating onu ekip
koltuun koluna oturttu.
Lambann Keating'in yzne dyordu. Catherine kendini
biraz toplam olduu iin, onun yznn durumunu farketti.
"Peter," diye soludu. "Ne yapyorsun sen kendine? Korkun
grnyorsun."
"iiyorum."
"Ya... o kadar m!"
"O kadar. Ama bitti artk."
"Ne oldu?"
"Seni grmek istedim, Katie. Seni grmek istedim."
"Sevgilim ... ne yaptlar sana?"
"Hi kimse bir ey yapmad. Artk iyiyim. yiyim. nk buraya
geldim ... Katie, sen hi Hopton Stoddard' duydun mu?"
"Stoddard m? ... Bilmiyorum ... Adn bir yerde grm gibiyim."
"Neyse, bo ver. nemi yok. Ben yalnzca, ne kadar garip, diye
dnyordum. Bu Stoddard dediim, ihtiyar bir it. Kendi namussuzluuna daha fazla dayanamyor, onu telafi etmek iin, kente bir
tapnak armaan etmeye kalkyor. Ama ben ... ben artk dayanamadm hissettiimde, telafi etmenin tek yolu olarak, en ok istediim eyi seiyorum, kalkp buraya geliyorum."
"Neye dayanamyordun, Peter?"

552/1067

"ok kirli bir ey yaptm, Katie. Gnn birinde sana anlatrm, ama
imdi olmaz ... Bak, beni baladm syler misin bana? Yani suun
ne olduunu sormadan? O zaman ben de beni asla balamayacak
birinin baladna inanrm. Asla incinmeyen, o nedenle de
balamayan birinin. O yzden benim durumumu daha zorlatran
birinin."
Catherine arma benzemiyordu. ten bir sesle, "Seni balyorum, Peter." dedi.
Keating ban yava yava, birka kere sallad. "Teekkr ederim."
dedi.
Catherine ban onunkine yaslayp fsldad.
"Cehennem azab ektin, deil mi?"
"Evet. Ama artk geti."
Keating onu kollarna alp pt. Ondan sonra artk ne Keating, Stoddard Tapna'n dnd, ne de Catherine, iyilikle ktl. Bunlara
ihtiyalar yoktu. Kendilerini ok temiz hissediyorlard.
"Katie, biz neden evlenmedik?"
"Bilmiyorum," dedi Catherine. Sonra da, kalbi deliler gibi arpt
iin, sessiz kalamayacan anlad iin, Keating'in durumundan
yararlanyormu gibi gzkmemek iin, abucak ekledi: "Herhalde
acelemiz olmad iin."
"Ama var acelemiz. Eer imdiden i iten gememise."
"Peter, sen ... bana yeniden evlenme mi teklif ediyorsun yoksa?"
"O kadar afallama, Katie. Byle yaparsan, bunca yldr hep kuku
duymu olduunu dnrm. Oysa u anda byle bir ey dnmeye
dayanamam. Bu gece sana bunu sylemeye geldim. Evleneceiz. Hemen evleneceiz."
"Peki, Peter."

553/1067

"lan vermeye, tarih saptamaya, hazrlklara, konuklara falan ihtiyacmz yok. Her seferinde bu tr eylerden birinin bizi durdurmasna
izin vermitik. Nasl oldu da bu ii byle srncemede braktk, inan ki
bilemiyorum. Kimseye bir ey sylemeyelim. Kent dna gidip nikhlanalm. Sonra duyurur, sonra aklarz; eer kimse aklama isterse.
Bu senin dayn da, benim annemi de, baka herkesi de kapsyor."
"Peki,- Peter."
"u lanet olas iinden yarn k. Ben de ofiste durumu ayarlayp bir
ay izin alaym. Guy ok bozulacak ... bu da beni keyiflendirecek. Sen
neleri yanna alacaksan hazrla. Fazla eye ihtiyacn yok. Makyajn iin
de kayglanma ltfen. Bu gece korkun grnyorum, mu demitin
sen? Hibir zaman bu kadar gzel deildin. brs sabah dokuzda
burada olurum. Hemen yola kmaya hazr ol."
"Peki, Peter."
O gittikten sonra Catherine yataa uzanp yksek sesli hkrklara
gmld. Kendini tutmaya almyor, gururunun krldna aldrmyor, dnyada hibir eye kayglanmyordu.
Ellsworth Toohey, alma odasnn kapsn ak brakmt.
Keating'in bunu hi fark etmeden geip evden ktn grd. Sonra
Catherine'in hkrklarn duydu. Yeeninin odasna yrd, kapy
vurmadan ieriye girdi.
"Neyin var, tatlm?" diye sordu. "Peter seni incitecek bir ey mi
yapt?"
Catherine yatakta yar doruldu, san yznden arkaya savurup
hkrarak ona bakt. Hi dnmeden, iinden gelen ilk eyi syledi.
Ne sylediini hi anlamyordu, ama days anlyordu: "Senden hi
korkmuyorum, Ellsworth Day!"

14
"Kiiim? diye soludu Keating.
Hizmeti, "Bayan Dominique Francon," diye tekrarlad.
"Sarhosun sen, sersem!"
"Bay Keating! ..."
Ayaa kalkmt. Kadn yolunun stnden itip salona doru utu,
Dominique Francon'u orada, ayakta grd. Peter Keating'in evinde!!!
"Merhaba, Peter."
"Dominique! ... Dominique, bu nasl oldu?" fke, sevin, merak,
gurur gibi duygular arasnda ilk bilinli dncesi, ok kr annem
evde deil, demek olmutu.
"Ofisine telefon ettim, eve gitti dediler."
"yle sevindim, yle ar ... ff, Allah kahretsin, Dominique, ne
yarar var? Sana her zaman gerektii gibi davranmaya alyorum;
oysa sen olayn iini grebiliyorsun, bir yarar kalmyor. Bu yzden de
nazik ev sahibi rol oynamayacam. Serseme dndm biliyorsun,
senin buraya gelmenin doal bir ey olmadn biliyorsun, benim syleyeceim her ey yanl olacak demektir."
"Evet, bylesi daha iyi, Peter."
Elinde hl bir anahtar tutmakta olduunu fark etti, onu cebine
koydu. Yarnki nikh iin bavulunu hazrlyordu. Salona yle bir gz
gezdirdi, Victoria tarz bu mobilyalarn, Dominique'in zarafeti yannda
ne kadar baya grndne dikkat etti. Dominique gri bir tayyr,
siyah bir krk ceket giymi, ceketin yakasm yanaklarna kadar
kaldrmt. apkas alnna eikti. Tank yerindeki haline benzemedii
gibi, Keating'in hatrlad partilerdeki haline de benzemiyordu. Yllar
nceki o an hatrlad birden. Kendisi Guy Francon'un odasnn
dndaki sahanlkta durmu, Dominique'i inallah bir daha hi

555/1067

grmem, diye dua etmiti. imdi de ayn insand Dominique. Yznn


o kristal boluuyla Keating'i korkutan bir yabancyd.
"Eh, otur, Dominique. Ceketini kar."
"Hayr, fazla kalmayacam. Bugn numara yapmadmza gre,
sana niin geldiimi mi syleyeyim ... yoksa nce biraz nezaket sohbeti
mi istersin?"
"Hayr, nezaket sohbeti istemem."
"Peki. Benimle evlenir misin, Peter?"
Keating hareketsiz, olduu yerde durdu, sonra koltua kt ...
nk Dominique'in ciddi olduunu anlamt.
Dominique devam etti: "Eer benimle evlenmek istersen, bunu hemen yapmalsn," dedi. Sesi yine ll, kiiliinin dndaym gibi bir
sesti. "Arabam aada. Binip Connecticut'a gider, sonra dneriz.
saat kadar srer."
"Dominique ..." Dudaklarn kprdatmak, bu isimden fazlasn
sylemek iinden gelmiyordu. Kendini felli gibi hissetmek istiyordu.
Aslnda capcanl olduunu, bu uyuukluu kaslarna ve zihnine zorla
yaydn, nk bilinli olmann sorumluluundan korktuunu
biliyordu.
"Numara yapmyoruz, Peter. Genellikle insanlar nce nedenleri,
duygulan konuurlar, sonra pratik hazrlklar yaparlar. Ama bizim
iin tek yol bu. Sana bunu baka bir yolla nersem, hile yapm
olurdum. Byle olmak zorunda. Soru yok, koul yok, aklama yok.
Sylemediklerimiz, kendi kendinin cevab oluyor. Sylenmemekle.
Dnmeni gerektiren bir ey yok ... Yalnzca bunu isteyip istemediin
var."
Keating inaatlarda dar kalaslarn zerinden yrrken nasl
konsantre oluyorsa, yle konsantre olmaya alt. "Dominique, anladm bir tek ey var, o da seni taklit etmek zorunda olduum. zerinde konumayacaz, tartmayacaz, yalnzca ben cevap vereceim."
"Evet."

556/1067

"Ama ... tam ... veremiyorum."


"Bu sefer koruma diye bir ey yok, Peter. Arkasna saklanacan bir
ey yok. Kelimeler bile yok."
"Bana bir tek eyi sylesen ..."
"Hayr."
"Bana zaman versen ..."
"Hayr. Ya birlikte aaya ineriz, ya da bu ii unuturuz."
"Ama gcenmemen gerekir eer ... bana hi umut vermemitin ki.
Yani sen hi ... yo, sylemeyeceim ... ama ne dnmemi bekliyorsun? Ben burada yapayalnzm ve ..."
"Ve sana t verebilecek bir tek ben varm. dm dinlersen,
reddet. Sana kar drst davranyorum, Peter. Teklifi geri ekerek
sana yardmc olacak deilim. Benimle evlenme frsatnn domam
olmasn tercih ederdin. Ama o frsat dodu. imdi. Seim senin artk."
Keating bundan sonra gururunu koruyamad. Ba nne sarkt,
yumruu alnna dayand.
"Dominique ... neden?"
"Nedenleri biliyorsun. Sana bir kere sylemitim. ok eskiden. imdi hatrlamaya cesaretin yoksa, benim tekrarlamam bekleme."
Peter Keating, ba nnde, hareketsiz oturmaktayd. Sonunda
konutu:
"Dominique, seninle benim gibi iki kiinin evlenmesi ... hemen hemen ba sayfa haberi."
"Evet."
"Bunu usulnce yapmak daha iyi deil mi? Duyuruda bulunsak, gerek bir dn treni yapsak?"
"Ben glymdr, Peter, ama o kadar da gl deilimdir. Sen
resepsiyonlarn, reklamlarn sonra yap."

557/1067

"Yani imdi evet ya da hayrdan baka hibir ey sylememi istemiyorsun, yle mi?"
"O kadar."
Keating oturduu yerden uzun sre ona bakt. Dominique'in
baklar onun gzlerindeydi, ama bu baklardaki gereklik ancak bir
portredeki kadard. Keating kendini odada yalnz hissediyordu. Dominique ayaa kalkt, sabrla bekledi. Ona hibir ey sunmad. Acele ettirmek gibi bir anlay bile gstermedi.
"Peki, Dominique. Evet," dedi Keating sonunda. Dominique ban
hafife eerek anladn belirtti. Keating ayaa kalkt. "Paltomu
alaym," dedi. "Senin arabanla m gitmek istiyorsun?"
"Evet."
"st ak arabayd, deil mi? Krkl ceketimi giyeyim mi?"
"Hayr. Ama bir atk al. Biraz rzgr var."
"Bavul almadan m? Hemen kente mi dnyoruz?"
"Hemen dnyoruz."
Keating holn kapsn ak brakt, Dominique onun paltosunu
giyip atksn boynuna dolayn grd. Sanki alna sarnyordu.
Sonra Keating elinde apkasyla salonun kapsna geldi, bann sessiz
bir hareketiyle onu kmaya davet etti. Apartmann holnde asansrn
dmesine bast, sonra geri ekilip nce onun binmesi iin yol verdi.
Keating'in hareketleri ll, kendinden emin, neesiz ve duygudan
yoksundu. Souk erkeksilii her zamandan fazlayd.
Kar kaldrmdaki arabann yanna giderlerken Keating onu korurcasna dirseinden tuttu. Arabann kapsn at, onu direksiyonun
bana bindirdi, sonra dolap kendisi de sessizce yolcu koltuuna
bindi. Dominique uzanp onun tarafndaki rzgr camn ayarlad. "yi
ayarlayamadmsa, yola ktmzda sen dzelt de fazla souk gelmesin," dedi. Keating, "Grand Concourse'dan git. Orada trafik daha
az," diye neride bulundu. Sonra Dominique antasn onun kucana
koyup arabay altrd, direksiyonu kavrad. Birdenbire, aralarnda

558/1067

hibir dmanlk kalmamt. Sessiz, umutsuz bir kader birlii, bir


yoldalk balamt. Sanki ikisi de ayn felaketin kurbanlarym da
birbirlerine yardm etmeleri gerekiyormu gibi.
Dominique arabay hzl sryordu. yle almt. inde acele duygusu olmayan bir hz. Araba krmz klarda durduka, motorun
uultusu iinde sessizce oturuyorlard. Sabrla. Vcutlarnn pozunu
hi deitirmeden. Bir tek aka yakalanm gibiydiler. Merminin
havada gidii gibi. Durdurulamayacak bir ak. Kentin sokaklarna
akam inmek zereydi. Kaldrmlar sar grnyordu. Dkkanlar
hl akt. Bir sinemann kl panosunda krmz ampuller neeyle
yanp snmekte, gnn son klarn havadan ekip emmekte, soka
daha karanlk gstermekteydi.
Peter Keating'in konumaya ihtiya duyduu yoktu. Artk Peter
Keating deilmi gibiydi. Scaklk dilenmiyor, acma da dilenmiyordu.
Hibir ey istedii yoktu. Dominiqe bir an bunu dnd, dnp ona
bakt. Anlayl bir bak. Hemen hemen yumuak bir bak. Keating
gzlerini onunkilerden karmad. Dominique o gzlerde bir anlay
grd, ama yorum gremedi. Sanki Keating'in baklar, "Tabii," diyor,
baka bir ey demiyordu.
Kentten kmlard. Souk, kahverengi yol onlar karlamak zere
telala akp geliyordu. Keating birdenbire, "Buralarda trafik polisleri
ktdr," dedi. "Basn kartn yannda m? Ne olur ne olmaz!"
"Ben artk basn deilim."
"Ne deilsin?"
"Gazeteci deilim artk."
"inden mi ktn?"
"Hayr, kovuldum."
"Neden sz ediyorsun?"
"u birka gn nerelerdeydin sen? Herkes biliyor sanyordum."
"zgnm. Bu gnlerle olaylar pek izlemedim."

559/1067

Birka kilometre gittikten sonra Dominique, "Bana bir sigara ver,"


dedi. "antamdan."
Keating onun antasn at, sigara tabakasn, pudriyerini, rujunu,
taran, el srlemeyecek kadar beyaz, katlanm mendilini grd.
Mendilde parfmn hafif kokusu vard. Keating'in iinde bir dnce,
bu tpk onun bluzunun dmelerini amak gibi, diye fsldad. Ama
benliinin byk ksm bu dncenin farknda deildi. antay
andaki sahiplik hareketinin de farknda deildi.
Tabakadan bir sigara kard, yakt, sonra kendi dudaktan arasndan
alp ona uzatt. "Teekkr ederim," dedi Dominique. Keating kendine
de bir sigara yakp antay kapatt.
Greenwich'e vardklarnda, gerekli sorulan soran Keating oldu,
Dominique'e ne tarafa sapmas gerektiini syledi, sonunda, "te
geldik," dedi. Yargcn evi nnde kaldrma yanatlar. nce Keating
indi, Dominique'in inmesine yardm etti. Dnp zile bast.
Mavili morlu, soluk kumalarla kapl koltuklarn bulunduu bir
salonda nikahlandlar. Ayakl lambann her yannda boncuklar aslyd. Tanklar, yargcn karsyla, bitiikteki evde oturan Chuck adl
biriydi. Evinde bir ile megulken arlmt adam. st ba deterjan
kokuyordu.
Sonra arabaya dndler. Keating sordu: "Yorgunsan benim kullanmam ister misin?"
Dominique, "Hayr, ben kullanrm," dedi.
Kente dn yolu, kahverengi tarlalarn arasndan geiyordu. Her
tepeyi atklarnda, bat tarafnda kalan topraklarda yorgun bir kzllk
gryorlard. Tarlalarn ularn mor bir sis kemiriyor gibiydi.
Gkyznde hareketsiz bir yangn vard. Arasra birka araba kardan
onlara doru, kahverengi lekeler halinde geliyor, yine de belli oluyordu. Bazlarnn farlar yankt. Tedirgin edici iki sar k.

560/1067

Keating'in gz yoldayd. Dar grnyordu yol. n camn orta yerinde ufak bir erit. ki yan tarlalar ve tepeler. Tmn nndeki cam
ereveliyordu. Ama n cam ne doru uarken yol hep geniliyordu.
Cam dolduruyor, kenarlardan tayor, ortasndan yrtlp onlarn
gemesine izin veriyor, arabann iki yanndan iki gri erit halinde geriye doru kayyordu. Keating bunu bir yar olarak dnd, n camn
kazann grmeyi bekledi. Er ge araba fazla hzl atlacak, o dar erit
almaya, genilemeye vakit bulamayacakt.
"Balangta nerede oturacaz imdi?" diye sordu. "Senin evinde
mi, benimkinde mi?"
"Seninkinde tabii."
"Ben seninkine tanmay tercih ederim.".
"Hayr, ben evimi kapatyorum."
"Benim daireyi sevmen olanaksz."
"Neden?"
"Bilmem. Sana uymuyor."
"Severim."
Bir sre sessiz kaldlar, sonra Keating sordu: "imdi bunu nasl
duyuracaz?"
"Nasl istersen. Sana brakyorum."
Ortalk iyice kararyordu. Dominique farlarn yakt. Keating yanlarndan geen trafik levhalarna bakyordu. nce alak grnen
levhalar, onlar yaklanca birden byyor; "Sola Dn" "lerde
Kavak" gibi duyurularda bulunuyordu. Harfler nokta nokta klyd.
Kt niyetli, gz krpar gibi gzken klar.
Sessizce ilerliyorlard ama, bu sefer sessizliklerinde bir ba yoktu.
Birlikte bir felakete doru gidiyor deildiler. Felaket olmu, bitmiti.
Artk cesaretlerinin nemi yoktu. Keating, Dominique Francon'un

561/1067

yanndayken her zaman olduu gibi, kendini rahatsz ve tedirgin hissetmeye balamt.
Yerinde yarm dnp ona bakt. Dominique gzlerini yoldan ayrmad. Souk rzgr altnda profili huzurlu ve mesafeliydi. Dayanmas
zor bir yzd. Keating onun, direksiyonun iki yannda duran eldivenli
ellerine bakt. Ban eip, gaz pedalna basan incecik ayana bakt.
Sonra baklar Dominique'in bacana doru ykseldi, eteinin minik
gri geni zerinde durdu. Birdenbire, bu dndn dnmeye
artk hakk olduunu hatrlad.
Evliliin bu yn ilk defa olarak bilincine ulat. O zaman anlad. Bu
kadn her zaman istemiti. Bu duygu, ancak bir fahieye kar duyulabilecek bir duyguydu. Tek fark, kalc, umutsuz ve kt bir duygu
olmasyd. Karm, diye dnd ilk defa olarak. Bu szde zerre kadar
bile sayg yoktu. inde yle iddetli bir arzu hissetti ki, mevsim yaz
olsa ona hemen ilk yan yola sapmasn emreder, hemen orada ona
sahip olurdu.
Kolunu arkaya atp onun omzuna sard. Parmaklar ona ancak dokunuyordu. Dominique kprdamad. Dnp bakma isteini de gemledi.
Keating kolunu ekti, n camdan ileriye bakarak oturdu.
"Bayan Keating," dedi ifadesiz bir sesle. Dominique'e sylemiyordu
bunu. Bir gerei ifade etmekteydi.
"Bayan Peter Keating," dedi Dominique de.
Keating'in evinin nnde durduklarnda, o inip Dominique iin
kapy at, ama Dominique direksiyonun banda oturmay srdrd.
"yi geceler, Peter," dedi. "Yarn grrz."
Sonra Keating'in yz ifadesi kfre dnemeden ekledi. "Eyalarm
yarn yollarm, her eyi o zaman konuuruz. Her ey yarn balayacak,
Peter."
"Nereye gidiyorsun?"
"zmlemem gereken eyler var."

562/1067

"Ama ben bu gece insanlara ne diyeceim?"


"Ne istersen .... eer bir ey sylemek istiyorsan."
Dominique arabay srp trafie dald, uzaklat.
O gece Roark'n odasna girdiinde, Roark glmsedi. Yzndeki
glmseme her zamanki gibi bekleneni kabul eden trden deildi.
Bekleyii ve acy ifade eden trdendi.
Dominique'i durumadan beri grmemiti. Dominique o salondan
ayrldktan sonra hi sesi kmamt. Roark onun evine uram, ama
hizmeti ona, Bayan Francon'un kendisini kabul edemeyeceini
sylemiti.
u anda Dominique ona bakyor, glmsyordu. Yz ilk defa
olarak, her eyi kabul etmi gibiydi. Sanki Roark'u grmek her eyi
zmlyor, tm sorular cevaplyordu, Dominique'in baknn tek
anlam da, Roark'n yzne bakan bir kadn olduuydu.
Bir an kar karya durdular. Dominique iinden, en gzel szlerin,
sylenmesine ihtiya olmayan szler olduunu dnd.
Roark kprdadnda Dominique, "Durumadan sz etme," dedi.
"Sonra."
Roark onu kollarna ald, Dominique vcudunu ona doru evirdi,
yasland, gsn onun gsne dayad, uzun bacaklar onun uzun bacaklarna dedi. Sanki uzanmlard karlkl. Dominique'in ayaklar
zerinde sanki hi arlk yoktu da, onun vcudunun desteiyle ayakta
duruyordu.
O gece yatakta birlikte yattlar, ne zaman uyuduklarn bilemediler.
Aralardaki bu yorgun bilinsizlik sreleri de, vcutlarnn birletii
sreler kadar gl bir birliktelikti.
Sabah olup giyindiklerinde, Dominique onun hareketlerini seyrediyor, o hareketlerdeki gc tkenmi gevemeye bakyordu. Kendisinin
ondan aldklarn dnd. Bileklerindeki arlk, kendi gcnn de u

563/1067

anda Roark'un sinirlerinde bulunduunu, sanki enerjilerini dei toku ettiklerini anlatmaktayd.
Roark odann br ucunda ve arkas dnkken, bir ara Dominique
alak sesle, "Roark," dedi.
Roark ona dnd. Bunu bekliyormu gibiydi. Belki geri kalann da
tahmin etmiti.
Dominique odann orta yerindeydi. lk geldii gece durduu gibi
duruyordu. Bir trendeymi gibi kendine hkim.
"Seni seviyorum, Roark."
Bunu ilk defa sylyordu.
Bundan sonraki kelimeler azndan kamadan nce, o kelimelerin
Roark'un yzndeki yansmasn grd.
"Dn evlendim. Peter Keating'le."
Karsndaki erkein sesini engellemek iin dudaklarn arpttn,
yumruklarn skp kendini kendine kar savunur gibi evirdiini
grse, ok daha kolay olurdu. Ama yle kolay olmuyordu, nk onun
byle eyler yaptn grmyor, yine de bunlarn yapldn biliyordu.
Fiziksel hareketlerin rahatlatmasndan yoksun biimde yapldn.
"Roark ..." diye fsldad yavaa. Korkmutu.
O, "yiyim," dedi. Sonra, "Ltfen bir dakika dur ... Tamam. Devam
et" diye ekledi.
"Roark, seninle karlamadan nce, hep senin gibi birine rastlamaktan korkardm, nk tank yerindeyken grdklerimi grmek, o
mahkeme salonunda yaptklarm yapmak zorunda kalacam biliyordum. Bunu yapmaktan nefret ettim, nk seni savunmak, sana
hakaret demekti. Senin savunulman gerekmesi de kendime hakaretti.
Roark, her eyi kabul edebilirim, ama ou insanlara en kolay gibi
gelen eyi kabul edemem ... Yar yolu, yarm yamala, ehvenieri, hemen hemeni. Belki onlarn da hakl nedenleri vardr. Bilmiyorum.

564/1067

Sorup renmek de istemiyorum. Yaratl olarak bunu hibir zaman


anlayamayacam biliyorum. Senin ne olduunu dndmde, senin dnyann dnda hibir gerei kabul edemem. En azndan, senin
mcadele ansna sahip olacan, kendi artlarnla mcadele edebilecein bir dnya gerek. yle bir dnya yok tabii. Var olanla sen
arasnda paralanm bir hayat srdremem. Bunun anlam, senin
hasnn olmaya layk olmayan eylerle ve insanlarla mcadele etmek
demek. Senin savan, ama onlarn yntemleriyle. Bu ok korkun bir
klme. Peter Keating iin yaptklarm senin iin yapmak demek.
Yalan sylemek, iltifat etmek, konulardan kamak, dnler vermek,
her yeteneksizlie kavuk sallamak ki onlardan senin iin bir ans koparabileyim, senin yaamana izin vermelerini salayabileyim, i grmeni salayabileyim diye ... Onlara yalvarmak, Roark, onlara glmek
deil, alay etmek deil ... karlarnda titremek ... nk seni incitebilecek g onlarn elinde. Bunu yapamadm iin ok mu zayfm
acaba? Hangisi daha byk gllk, bilemiyorum. Senin iin btn
bunlar kabul etmek mi, yoksa seni ok sevmek ve gerisini kabul
edilmez bulmak m? Bilmiyorum. Seni ok fazla seviyorum."
Roark ona bakyor, bekliyordu. Dominique onun bunlar ok nceden anladnn farkndayd, ama yine de sylenmesi gerekiyordu
hepsinin.
"Sen onlarn farknda deilsin. Ben farkndaym. Elimde deil. Seni
seviyorum. Aradaki eliki ok fazla byk. Roark, kazanamayacaksn,
seni mahvedecekler, ama ben bunu grmeyi bekleyecek deilim. Daha
nce kendi kendimi mahvetmi olacam. Bana ak tek protesto yolu
o. Baka ne sunabilirim sana? nsanlarn fedakrlk diye verdikleri
eyler yle kk ki! Ben sana, Peter Keating'le olan evliliimi veriyorum. Onlarn dnyasnda mutlu olma ansn, kendime tanmak
istemiyorum. Ac ekmeyi tercih ederim. Benim de onlara cevabm bu
olacak, bir yandan da sana armaanm olacak. Herhalde bir daha seni
hi grmeyeceim. Grmemeye alacam. Ama senin iin yaayacam. Her dakikam. Her yaptm utan verici hareketi. Kendi
usulmde, senin iin yaayacam. Tek yolum."

565/1067

Roark konumak iin bir hareket yapacak gibi oldu, Dominique,


"Dur," dedi. "nce bitireyim. Bana belki, neden kendimi ldrmeyi
semediimi sorabilirsin. Seni sevdiim iin. Sen varsn da ondan. Bu
kendi bana yle byk bir ey ki, lmeme izin vermiyor. Senin sa
olduunu bilmek iin benim de sa olmam gerektiine gre, bu
haldeki dnyada, bu dnyann istedii hayat biiminde yaayacam.
Yarm yamalak deil, tmyle. Yalvar yakar ondan kaarak deil,
yryp onu karlayarak; acda ve irkinlikte ondan baskn karak;
bana yapabilecei en byk ktlkleri nce kendim seerek. Yar
drst birinin kars olarak deil, Peter Keating'in kars olarak. Ve ancak zihnimin iinde, hibir eyin dokunamayaca yerde, kendi klmemin duvarlaryla korunan ve kutsallaan bir yerde, seninle ilgili
dncelerim ve senin var olduun yolundaki bilincim olacak. Arada
srada kendi kendime, Howard Roark, diyeceim ve bunu diyebilmeyi
hak ettiimi dneceim." Karsnda duruyordu. Yzn onunkine
doru kaldrmt. Dudaklar gergin deildi. Yumuak biimde kapalyd. Ama aznn biimi, yznde ok belirgindi. Acnn, efkatin ve raz
olmann biimindeydi.
Roark'un yznde eskimi bir ac gryordu. Uzun sredir onun
benliinin bir parasym gibi. nk kabul edilmi bir acyd. Yara
gibi deil de, yara izi gibi grnyordu.
"Dominique, eer sana hemen evliliini iptal ettirmeni, dnyay ve
benim mcadelemi unutman, fkeyi de, kaygy da, umudu da hissetmemeni, yalnzca benim iin var olman, sana olan ihtiyacm iin
var olman, benim karm olarak, benim malm olarak yaaman
sylesem?"
Evliliinden sz ettii zaman Dominique'in yznde grd ey,
Dominique'in onun yznde grdkleri gibiydi. Ama Roark korkmad.
Sakin sakin bakt. Dominique bir sre sonra cevap verdi.
Kelimeler dudaklarndan kyor deildi. Sanki dudaklar o sesleri
dardan toplamak zorunda kalyordu.

566/1067

"Szn dinlerdim."
"Bunu neden istemeyeceimi imdi anlyor musun? Seni durdurmaya almayacam. Seni seviyorum, Dominique."
Dominique gzlerini yumdu, Roark konutu:
"u anda duymamay yeliyorsun, yle mi? Ama ben duyman
istiyorum. Bir aradayken hibir zaman birbirimize bir ey sylememiz
gerekmiyor. Bu syleyeceklerim bir arada olmayacamz zamanlar
iin. Seni seviyorum, Dominique. Var oluum kadar bencilce seviyorum. Cierlerimin hava solumas kadar bencilce. Soluyuum kendime
gerekli olduu iin. Vcudumun yakt o. Sa kalmam ona bal. Ben
sana, fedakrlklar, ya da acma duygularm vermedim. Kendi
egomu, kendi plak ihtiyacm verdim. Sen ancak bu tr sevilmeyi
isteyebilirsin. Ben de senin beni ancak byle sevmeni isteyebilirim.
imdi benimle evlenirsen, senin btn varln ben olurum. Ama o zaman seni isteyemem. Sen de kendini isteyemezsin. Dolaysyla da beni
uzun sre sevemezsin. Bir insann, 'Seni seviyorum' diyebilmesi iin,
nce 'Ben' demesini bilmesi gerekir. Senin yle teslim olman ise, bana
ancak ii bo bir kabuk getirir. Senden bunu istesem, seni mahvetmi
olurum. Bu yzden durdurmuyorum seni. Kocana gitmene izin veriyorum. Bu geceyi nasl geirebileceimi bilmiyorum, ama geireceim. Seni bir btn olarak istiyorum ben. Benim gibi. Setiin
savata nasl btn olarak kalacaksan, yle. Savalar hibir zaman
benliksiz deildir."
Dominique bu szlerin geriliminden, sylemenin ona, kendisinin
dinlemesinden daha zor geldiini hissediyordu. Bu yzden dinledi.
"Dnyadan korkmamasn renmen gerek. Dnya seni imdiki gibi
elinde tutamamal. Hibir zaman seni o mahkeme salonundaki gibi incitmemeli. Bunu renmene izin vermek zorundaym. Sana yardm
edemem. Kendi yolunu kendin bulmak zorundasn. Bulduun zaman,
bana geri dneceksin. Beni mahvedecek deiller, Dominique. Seni de
mahvedecek deiller. Kazanacaksn, nk kendini dnyadan zgr
klmak iin en zor savama yolunu setin. Seni bekleyeceim. Seni

567/1067

seviyorum. Bunu, bekleyeceim o uzun yllar iin sylyorum. Seni


seviyorum, Dominique."
Sonra onu pt ve gitmesine izin verdi.

15
O sabah saat dokuzda, Peter Keating odasnn kapsn kilitlemi,
ierde dolap duruyordu. Saatin dokuz olduunu, Catherine'in kendisini beklemekte olduunu unutmutu. Catherine'i de, onun
simgeledii her eyi de unutturmutu kendine.
Odasnn kapsn kilitlemesi, kendini annesinden korumak iindi.
Dn gece annesi onun o fkeli tedirginliini farkedince, zorla syletmiti gerei ona. Keating terslenerek, Dominique Francon'la evlenmi olduunu azndan karm, ardndan da Dominique'in
evlendiini yal bir akrabasna sylemek iin kent dna gittii
yolunda bir zr bulmutu. Annesi o sra aknlk ve sevin nlemlerine, sorulara gmlm durumdayd. Keating bu sayede hibir eye
cevap vermemeyi, kendi panik duygusunu saklamay baarmt.
Aslnda bir kars olduundan da, karsnn sabah olduunda ona
dneceinden de pek emin deildi.
Annesinin haberi yaymasn yasaklamt, ama o yine de gece bir iki
telefon etmeyi baarmt. Bu sabah da bir iki telefon daha etmiti.
imdi evin telefonu aralksz alp durmakta, hevesli sesler, "Doru
mu?" diye sormakta, ardndan aknlk ve kutlamalar boalmaktayd.
Keating haberin giderek genileyen dalgalar halinde kente yaylmakta
olduunu gryor, bunu telefon edenlerin adlarndan ve mevkilerinden anlyordu. Telefona kmay reddetmiti. Sanki New York'un her
kesi bu kutlamaya katlyor, bir tek kendisi, su geirmez odasnda,
souk ve kaybolmu duygular iinde, korkuyor, korkuyordu.
Kap alndnda vakit hemen hemen le olmutu. Keating iki elini
kulaklarna bastrd. Kimin geldiini, ne istediini bilmek istemiyordu.
Derken annesinin sesini duydu. Bu ses yle sevin doluydu ki, utan
verecek kadar sama geliyordu Keating'e. "Peter, hayatm, odandan
kp karn pmek istemiyor musun?" Keating hemen hole utu.
Dominique oradayd. Yumuack vizon mantosunu karmaktayd.
Mantonun tylerinden Keating'in burnuna parfm kokusuyla sokan

569/1067

souk kokusunun karm geldi. Dominique usulne uygun biimde


glmsyordu. Dosdoru Keating'e bakarak, "Gnaydn, Peter," dedi.
Keating bir an kazk gibi durdu, sonra btn o telefon kutlamalarn
bir anda yaad, hakk olan zafer duygusunu hissetti. Kalabalk bir
stadn ortasndaki imenlerdeymi gibi ilerledi, yzne spot
dm gibi glmseyerek, "Dominique, sevgilim, sanki bir rya gerekleiyor," dedi.
Vardklar karanlk anlamann gurur sorunu silinip yok olmutu.
Artk evlilikleri, neye niyet edilmise, oydu.
Dominique bundan memnun gibiydi. "Beni eikten kucanda
geiremediin iin zgnm, Peter," dedi. Keating onu pmedi. Elini
tutup evirdi, bileinin biraz yukarsn pt. Rahat bir efkatle.
Annesinin orada durmakta olduunu grd. Bir zafer jestiyle, "Annem, Dominique Keating," diye tantrd.
Annesinin onu ptn grd. Dominique de anneyi ciddi ciddi
pt. Bayan Keating yutkunarak, "Hayatn, yle mutluyum ki, yle
sevinliyim ki; Tanr sizi kutsasn, bu kadar gzel olduunuzu hi
bilmiyordum!" dedi.
Keating bundan sonra ne yapmas gerektiini bulamyordu, ama
Dominique ii ele ald. Onun fazla merakta kalmasna izin vermedi.
Salona doru yrd, "nce le yemei yiyelim," dedi. "Sonra bana
evi gezdirirsin, Peter. Eyalarm bir saate kadar gelir."
Bayan Keating srtt, "Yemeimiz kii iin hazr, Bayan Fran ..."
Birden sustu. "Ah, Tanrm, sizi ne diye aracam, tatlm? Bayan
Keating mi, yoksa ..."
"Dominique tabii," dedi Dominique. Hi glmsemiyordu.
Keating, "Duyuru yapmayacak myz, hi kimseyi davet etmeyecek
miyiz ..." diye balayacak oldu, ama Dominique, "Daha sonra Peter,"
dedi. "Olay kendi kendini duyurur naslsa."
Eyalar geldiinde, Keating onun hi kararszlk gstermeden yatak
odasna yrdn grd. Dominique hizmetiye elbiselerini nasl

570/1067

asmas gerektii konusunda talimat verdi, Keating'den dolaplarn yeniden yerletirilmesine yardm etmesini istedi.
Bayan Keating arm gibiydi. "Ama siz ikiniz hibir yere gitmeyecek misiniz? Her ey ok ani ve romantik, ama balay falan yok mu?"
"Hayr," dedi Dominique. "Peter'i iinden uzaklatrmak
istemiyorum."
Keating, "Bu geici tabii, Dominique," dedi. "Baka bir apartmana
tanmak zorundayz. Daha byk bir yere. Oray senin semeni
istiyorum."
"Yo, hayr," dedi Dominique. "Bunun gerekli olduunu hi sanmyorum. Burada kalabiliriz."
Bayan Keating cmerte, "Ben tanabilirim," dedi. Bunu hi dnmeden, Dominique'e kar duyduu korkudan tr sylemiti.
"Kendime kk bir yer bulurum."
Dominique, "Hayr," dedi. "Gitmemenizi tercih ederim. Hibir eyi
deitirmek istemiyorum. Kendimi Peter'in imdiki hayatna, olduu
gibi yerletirmek istiyorum."
Bayan Keating, "ok tatlsn!" diye glmsedi. Keating dalgn dalgn, bunun hi de tatl bir hareket olmadm dnyordu.
Bayan Keating, ilerde kendine geldiinde gelininden nefret
edeceini anlamt. Gelininin kendisiyle ters gitmesini kabul edebilirdi. Ama Dominique'in o ciddi ve terbiyeli davrann
balayamyordu.
Telefon ald. Keating'in ofisteki ba izimcisi nce onu tebrik etti,
ardndan, "Yeni duyduk, Peter," dedi. "Guy epey afallad. Bence onu
bir ara ya da buraya gel... bir eyler yap."
Keating aceleyle kp ofise gitti. Evden bir sre iin kurtulabildiine
memnundu. Ofise admn attnda, neeli bir gen k gibiydi.
Gld, herkesle el skt, grltl kutlamalar kabul etti, imrenme
dolu lklara, anlaml atflara gs gerdi. Sonra hemen Francon'un
odasna kt.

571/1067

eriye girip Francon'un yzndeki glmsemeyi grdnde, bir


an sululuk duygusuna kapld. Sanki bu evlilii kutsuyordu Fancon.
Keating onun iki omzuna efkatle sarld, "yle mutluyum ki, Guy,
yle mutluyum ki," diye mrldand.
Francon alak sesle, "Bunu hep bekliyordum," dedi. "imdi artk her
eyin yolunda olduundan eminim. u grdn her eyin senin olmas doru bir ey, Peter. Hepsinin. Bu odann da, her eyin de."
"Neden sz ediyorsun sen?"
"Hadi hadi, her eyi abuk anlarsn sen. Artk yorgunum, Peter.
Biliyorsun, bir gn gelir; insan yorulur, sonuna vardm, der ... Yo, sen
nereden bileceksin? ok gensin henz. Ama ... ben burada ne ie
yaryorum, Peter? in garibi, artk yaryormuum gibi numara yapmann gereine de inanmyorum. Zaman zaman drst olmak isterim
ben. yi bir duygudur. Her neyse, belki bir iki yl daha oyalanrm, ama
ondan sonra emekli olacam. O zaman hepsi senin olacak. Belki
ondan sonra da arasra buraya gelip biraz vakit geirmek houma
gidebilir. Biliyorsun, ok seviyorum ben bu yeri. Harl harl i yaplyor, her ey iyi yaplyor, insanlar bize sayg gsteriyor. yi bir firmayd
Francon & Heyer, yle deil mi? ff, neler diyorum ben? Francon &
Keating yani. Ama bundan sonra, yalnzca Keating olacak ..." Birdenbire, "Peter," diye sordu, "Neden mutlu grnmyorsun sen?"
"Tabii ki mutluyum. ok byk minnet duyuyorum, falan filan ...
Ama ne demeye emeklilii dnmeye kalkyorsun u anda?"
"Onu demek istemedim. Her ey sana ait olacak dediimde neden
mutlu grnmedin? Ona sevinmeni isterim, Peter."
"Tanr akna, Guy, kt eyleri dnmeye gerek yok, sen daha..."
"Peter, bu benim iin ok nemli. Sana braktklarm iin mutlu olman yani. Bundan gurur duyman ve ... duyuyorsun, deil mi, Peter?
Mutlusun, deil mi?"

572/1067

"Eh, kim olmaz ki!" Francon'a bakmyordu. Adamn sesindeki


yakar tonuna da dayanamyordu.
"Evet, kim olmaz ki! Tabii... Sen de mutlu musun, Peter?"
"Ne istiyorsun sen?" Keating'in sesi fke doluydu.
"Benden gurur duyman istiyorum, Peter," dedi Francon aresiz bir
sesle. "Bir eyler baardm bilmek istiyorum. Bunlarn bir anlam
olduunu grmek istiyorum. Son deerlendirmeler yaplrken, her eyin bouna olmadndan emin olmak istiyorum."
"Bundan emin deil misin? Emin deilsin, ha?" Keating'in gzleri
cinayet ileyecek gibiydi. Francon'u kendisi iin ani bir tehlike sayyormu gibi.
"Ne oldu, Peter?" diye sordu Francon yavaa. Sesi hemen hemen
kaygszd.
"Allah belan versin. Buna hakkn yok ... Emin olmamaya hakkn
yok! Senin yanda, senin adnla, senin saygnlnla, senin ..."
"Emin olmak istiyorum, Peter. ok altm ben."
"Ama emin deilsin!" Keating fke ve korku iindeydi. htiyar incitmek geliyordu iinden. Bu yzden de, en ok incitebilecek eyi att ortaya. Ama bunu yaparken, bu szn Francon'u deil, asl kendisini,
Keating'i incitecek bir sz olduunu unuttu. nk Francon bilemezdi.
Hibir zaman bitmemiti. Tahmin bile edemezdi. "Eh, ben birini
tanyorum, mrnn sonuna geldiinde emin olabilecek. Hem yle
ok emin olacak ki, bu yzden grtlan kesebilirim onun!"
"Kim?" diye sordu Francon alak sesle. Aslnda ilgi duymuyordu.
"Guy! Guy, ne oluyor bize? Neden sz ediyoruz biz?"
"Bilmiyorum," dedi Francon. Yorgun grnyordu.
O akam Francon, Keating'in evine, akam yemeine geldi. Pek prl
prl giyinmiti. Bayan Keating'in elini valyeler gibi perken gzleri
ldyordu. Ama Dominique'i kutlarken ciddilemiti. Ona syleyecek
pek az ey bulabildi. Kznn yzne bakarken gzlerinde yalvarr gibi

573/1067

bir anlam vard. Kzndan bekledii keskin alayclk yerine, o gzlerde


bir anlay grd. Dominique hibir ey sylemedi, ama eilip babasn
alnndan pt, dudaklar orada, resmiyetin gerektirdiinden biraz
daha uzun sre kald. Francon iine yaylan minnet duygusunu tatt,
sonra birden korkuya kapld. "Dominique," diye fsldad. Dierleri
onu duyamyordu. "Kimbilir ne kadar mutsuzdun ki..."
Dominique neeyle gld, babasnn koluna girdi. "Yo, Baba, bu da
nereden aklna geldi!"
"Bala beni," diye mrldand Francon. "Aptallatm ite ... Bu gerekten harika bir ey ..."
Akam boyunca konuklar eve akn edip durdu. Davetsiz ve habersiz
geliyorlard. Haberi duyan herkes, oraya bir uramay hak gryordu
kendine. Keating onlar grdne seviniyor mu, kzyor mu, bilemiyordu. Fena da olmuyor gibiydi. Bu neeli kargaa srsn de! Dominique ok kibar davranmaktayd. Keating onun davrannda en kk
bir alayclk bile gremiyordu.
Son konuk gidip onlar yalnz kaldklarnda, vakit hayli ge olmutu.
Salonda azna kadar dolu sigara tablalaryla bo bardaklar kalmt.
Salonun iki ucunda otururlarken Keating, imdi dnmesi gereken
eyi erteleyebilmek iin areler aryordu.
Dominique yerinden kalkarak, "Pekl, Peter," dedi. "Balayalm da
bitsin artk."
Keating, arzular doyuma ermi olarak onun hareketsiz vcudunun
yannda yatarken, kendini her zamankinden a hissediyordu. O vcut
hibir trl cevap vermemiti ona. Keating karsna efendilik taslamak
iin kullanabilecei tek olayda da yenilgiye uradnda, Dominique
tiksinti bile gstermemiti. Sonunda Keating'in azndan kan ilk
fslt, "Allah belan versin!" olmutu.
Dominique'den hibir hareket duyulmuyordu.
Derken Keating, birka dakika nce kefettii, ama sonra ihtirasn
belleinden sildii bir ayrnty hatrlad.

574/1067

"Kimdi o?" diye sordu.


Dominique, "Howard Roak," diye karlk verdi.
"Pekl," diye aksilendi Keating. "Sylemek istemiyorsan, sylemek
zorunda deilsin!"
I yakt, Dominique'in hareketsiz yatmakta olduunu grd.
Ban geriye sarktmt. Yz huzurlu, masum ve temiz grnyordu.
Yumuak sesiyle, tavana doru, "Peter..." dedi. "Bunu yapabildiime
gre, demek ki her eyi yapabilirim artk ..."
"Eer bunu byle anlyorsan, seni bu konuda pek sk rahatsz
edeceimi sanma."
"Ne kadar sk ya da seyrek istersen, Peter."
Ertesi sabah Dominique kahvalt etmek zere salona girdiinde,
tabann zerinde ince uzun, beyaz bir iek kutusu grd.
"Bu nedir?" diye sordu hizmetiye.
"Bu sabah getirdiler, hanmefendi. Kahvalt masasna konmas
talimatyla."
Kutunun zerindeki kartta, Bayan Keating diye yazyordu. Dominique kutuyu eline alp at. inde birka dal beyaz leylak vard. Yln
bu mevsiminde bunlar orkideden daha pahal olurdu. Karta iri harflerle bir imza atlmt. Hl atan elin atak hareketlerini yanstyor,
sanki o harfler glyordu: "Ellsworth M. Toohey."
"Ne kadar gzel!" dedi Keating. "Dnden beri ondan niye ses kmad diye merak etmitim."
Dominique kutuyu hizmetiye uzatrken, "unlar ltfen suya koy,
Mary," dedi.
leden sonra Dominique, Toohey'ye telefon ap onu akam yemeine davet etti.
Akam yemei birka gn sonra gerekleti. Keating'in annesi daha
nceden bir sz olduunu ileri srp o akamdan kurtulmay
baarmt. Olay kendine kabul ettirebilmek iin, almam gerek, diye

575/1067

dnmeye zorluyordu kendini. Bu nedenle sofraya kiilik yer konmutu. Mumlar kristal amdanlardayd. Ortada mavi ieklerden ve
cam toplardan oluan bir ss vard.
Toohey girdiinde, ev sahiplerini eilerek selamlad. Sanki saraya
kabul edilmekteydi. Dominique o akam bir sosyete kadnna benziyordu. Sanki her zaman davetler vermi bir sosyete kadnyd da, onu
baka herhangi bir rolde dnmek mmkn deildi.
"Eee, Ellsworth? Ne diyorsun? diye sordu Keating. Elinin hareketi,
hem hol, hem havay, hem Dominique'i kapsyordu.
"Sevgili Peter," dedi Toohey. "Bilinen eyleri atlayalm."
Dominique ne dp onlar salona soktu. zerinde, erkek gmlei
gibi dikilmi, beyaz saten bir bluzla, uzun bir siyah etek vard.
Salarnn yzeyi kadar dz, parlak, basit bir etek. Etein bel kemeri, o
belin iki elle kavranabileceini, bu vcudun t diye ikiye blnebileceini gsterir gibiydi. Bluzun ksa kollar, Dominique'in kollarn plak brakyor, ince bilekleri zellikle dikkati ekiyordu. Zerafetin
sapkla dnm gibi bir hali vard Dominique'in. Bilgelik dolu,
tehlikeli bir olgunlua, ok gen bir kz grnmyle varlyormu
gibi.
Keating, "Ellsworth, ne harika, deil mi?" diye sordu. Dominique'e
bak, ikin bir banka hesabna bakar gibiydi.
Toohey, "Beklediimden az deil," dedi. "Fazla da deil."
Yemek masasnda en ok Keating konutu. Bir konuma krizine
tutulmu gibiydi. Samanlar iinde yuvarlanan kediler gibi
konumaktayd.
"Aslnda seni davet eden Dominique'di, Ellsworth. Ben ondan davet
etmesini istememitim. lk resmi konuumuz sensin. Bence harika bir
ey bu. Karnm ve benim en iyi dostumuz. Benim kafamda hep garip
bir saplant vard, siz ikiniz birbirinizi sevmiyormusunuz gibi
hissediyordum. Bu samala neden inandm, Tanr bilir? Ama u durum beni ok mutlu ediyor ite ... mz bir arada."'

576/1067

Toohey, "O halde sen matematie inanmyorsun, yle mi, Peter?"


diye sordu. "Ne diye ayorsun? Baz saylar birleince baz belli
sonulan getirir. Dominique, sen ve ben gibi kimlii ele alrsan, ortaya byle kanlmaz bir toplam kar elbette."
Keating, " demek kalabalk demektir derler," diye gld. "Ama bu
ok sama. ki, birden iyidir, bazen de ikiden iyi olabilir. Duruma
bal."
Toohey, "O eski kalp szn bir tek kusuru var," dedi. "Kalabalk
szn, gereinden fazla, anlamnda alyor. Oysa tam tersine. Sen de
zaten bunu kefetmenin mutluluuna varyorsun imdi. Ayrca n
mistik bir say olduunu da ekleyebilirim. rnein, kutsal l kavram var. gen diye bir ey var ki o olmasa, film sanayiimiz olamazd.
genle ilgili o kadar ok deiken var ki! Hepsi de mutlaka mutsuz
eyler deil. Bizim mz gibi. Ben burada bir hipotens provas gibiyim. Madem ki kendi ztlm ortaya koyuyorum, bylesi uygun
zaten. Sence de yle deil mi, Dominique?"
Tatllarn yerlerken Keating telefona arld. Sabrsz sesi, bitiik
odadan duyuluyordu. Acele bir i zerinde ge saatlere kadar almak
zorunda kalp yardma ihtiya duyan bir izim elemanna talimat
yadrmaktayd.
Toohey dnp Dominiquee bakt, glmsedi. O glmseme,
Dominique'in davran yznden daha nce sylenememi her eyi
sylyor gibiydi. Dominique gzlerini karmadan ona bakarken,
yznde hibir gzle grnr hareket olmad, ama yine de ifadesi
deiti. Bu mesaj anlamay reddetmiyor, anlayp kabullendiini ifade
ediyor gibiydi. Toohey kapank bir ret ifadesini yelerdi. Bu kabullenme ok daha byk bir kmsemeydi.
"Demek aramza dndn, yle mi, Dominique?"
"Evet, Ellsworth."
"Artk merhamet dilenmeler yok mu?"
"Gerekecek gibi bir durum mu var?"

577/1067

"Hayr. Sana hayranlk duyuyorum, Dominique ... Sen nasl buluyorsun? Herhalde Peter, u anda ikimizin de dnd kii kadar iyi
olmasa da, pek de fena deildir. teki byk olaslkla mthitir, ama
senin renme frsatn olmayacak."
Dominique hi tiksinmi grnmedi. Yznde iten bir aknlk
vard.
"Sen neden sz ediyorsun, Ellsworth?"
"Hadi hadi, tatlm, numara yapma aamasn getik artk, yle deil
mi? Roark'u ilk defa Kiki Holcombe'un salonunda grdnden beri
ktn ona. Daha ak szl olaym m? Onunla yatmak istiyordun.
Ama o dnp sana bakmad bile. Daha sonraki davranlarnn nedeni
de bu.
Dominique alak sesle, "yle mi dndn?" diye sordu.
"Durum ortada deil mi? Yz verilmeyen kadn. Senin isteyecein
erkein Roark olmas gerektii kadar ortada. Onu en ilkel biimde
isteyecein belliydi. O da tabii senin varlndan bile haberdar
olmayacakt."
"Seni gzmde fazla bytmm, Ellsworth," dedi Dominique.
Onun varlna duyduu tm ilgiyi kaybetmi gibiydi. Tedbiri bile
elden brakmt. Skntdan bunalma benziyordu. Toohey kalarn
att. armt.
Keating geri dnd, Toohey de tam yanndan geerken Keating'in
omzuna bir aplak indirdi.
Gitmeden syleyeyim, Peter, Stoddard tapnann yenilenmesi konusunu bir konumamz gerek. Onu da senin dzp mahvetmeni
istiyorum."
"EIlsworth!" diye soludu Keating.
Toohey gld. "Fazla kasnt olmana gerek yok, Peter. Mesleksel
aka ite. Dominique aldrmaz. Eski gazetecidir o."

578/1067

"Ne oldu, Ellsworth?" diye sordu Dominique, "Kendini pek mi


aresiz hissediyorsun? Silahlar senin her zamanki standartlarna
uymuyor mu?" Ayaa kalkt. "Kahveyi salonda ielim mi?" diye sordu.
Hopton Stoddard, Roark'dan kazand paraya kendi cebinden de
cmerte bir eyler ekledi ve sonunda Stoddard Tapna, Ellsworth
Toohey'nin setii bir grup mimar tarafndan, yeni amacna uygun
biimde dzeltildi. Seilen mimarlar, Peter Keating, Gordon L.
Prescott, John Erik Snyte ve ad duyulmam, Gus Webb diye, yirmi
drt yanda bir gen (bu ocuk sokakta kibar kadnlarn yanndan
geerken ksk sesle ayp kelimeler sylemekten holanyordu ve mrnde henz tek bana bir i alp yapm deildi) arasnda oluturulmu bir gruptu. Bu drt kiiden nn sosyal ve profesyonel saygnl vard. Gus Webb'de byle bir ey yoktu. Toohey onu bu yzden
gruba kattn sylyordu. nk drdnn iinde sesi en yksek
kan, kendine en ok gvenen, Gus Webb'di. Gus Webb hibir eyden
korkmadn sylyor ve bunu ciddi sylyordu. Bu mimarlarn hepsi
de Amerikan Yap Konseyi yesiydiler.
Amerikan Yap Konseyi bymt. Stoddard durumasndan sonra
Amerikan Mimarlar Dernei'nin k salonlarnda pek ok samimi
tartmalar yer almt. Amerikan Mimarlar Dernei'nin Ellsworth
Toohey'e kar tutumu her zaman terbiyeli olmu, zellikle Konsey'in
kuruluundan bu yana, daha da naziklemiti. Ama duruma, bu duruma sinsi bir deiiklik getirmi bulunuyordu. yelerden pek ou,
"Bir Kk Ses" kesinde kan yaznn, Stoddard Durumas'n
balatan ey olduu grndeydiler. Mterileri dava amaya yneltebilen bir kiiye dikkatli davranmak gerektiini sylyorlard. Bu
yzden, Amerikan Mimarlar Dernei'nin dzenledii le yemei toplantlarndan birine, Ellsworth Toohey'nin konumac olarak davet
edilmesi nerildi. Baz yeler itiraz ettiler. Guy Francon da onlarn
arasndayd. tiraz edenlerin en atelisi, gen bir mimard. Pek etkili
bir konuma yapt, ilk defa kalabalk nnde konumakta olduu iin,
utantan sesi titredi durdu. Kendisinin Ellsworth Toohey'e byk
hayranlk beslediini, Toohey'nin sosyal grlerine de her zaman

579/1067

katldn sylyor, ama eer bir grup insan, bir adamn kendi
zerlerinde g kazanmasndan korkuyorsa, o adamla mcadele etme
zaman gelmi demektir, diyordu. ounluk bu genci alt etti. Ellsworth
Toohey'den le yemeinde konumas istendi. Katlan kii says yksek oldu, Toohey de nkteli, zarif bir konuma yapt. Amerikan Mimarlar Dernei'nin pek ok yesi o konumadan sonra gidip Amerikan
Yap Konseyi'ne de ye oldular. John Erik Snyte bu arada ba ekenlerden biriydi.
Stoddard'n yenilenmesiyle grevli drt mimar, Keating'in ofisinde,
bir masann bana toplandlar, ortaya tapnan ozalitlerini, Roark'un
mteahhitten aldklar ilk izimlerini, Keating'in sipari edip yaptrd
tapnak maketini koydular. Ekonomik krizden ve bunun inaat sektr
zerideki ykc etkilerinden sz ettiler, kadnlardan sz ettiler, Godon
L. Prescott, tuvalet trnde birka fkra anlatt. Ardndan Gus Webb
yumruunu havaya kaldrd, maketin damna olanca gcyle indirdi.
Maket henz kurumam olduu iin hemen yasslp yayld. "Eee,
ocuklar," dedi Webb. "e koyulalm artk." Keating, "Gus, seni
itolu," diye patlad. "Para verdik ona!" Gus, "Sama!" dedi. "Bizden
kmyor ya!"
Her birinde, orijinal izimlerin birer takm fotokopisi vard.
Kelerinde Howard Roark imzas aka grlyordu. Haftalarca,
akamlan oturup orijinallerin zerine kendi deiim nerilerini
izdiler, yeniden kurguladlar, iyiletirdiler. i gereinden uzun
srdrdler. Bunu yapmaktan zevk alyor gibiydiler. Daha sonra, drt
neriyi yan yana getirip ibirliiyle bir bileim oluturdular. Hibiri,
hibir iten bu kadar keyif almamt. Upuzun, dosta sohbetler yapyorlard. Bazen ufak tefek atmalar kyor, rnein Gus Webb, "Lanet
olsun, Gordon, eer mutfaklar senin olacaksa, kenefler benim olmal,"
diyordu, ama bunlar aslnda yzeysel dalgalanmalard. Gerekte
aralarnda bir birliin varln hissediyor, birbirlerine kar hevesli bir

580/1067

sevgi duyuyorlard. nsan zor durumda ayakta tutan trden bir


kardelik.
Stoddard tapna yklmad, ama kitlesi be kata blnd, iine
yatakhaneler, dershaneler, revir, mutfak ve amarhane yerletirildi.
Giri holne renkli mermer dendi, merdiven trabzanlarna el
bkm alminyum borular takld, dulara cam kabinler monte
edildi, elence salonlarna altn yaprakl Korint stunlar yerletirildi.
Upuzun pencerelere dokunulmam, yalnz aralarndan boylu boyunca
katlar geirilmiti.
Drt mimar bir uyum etkisi salamak istedikleri iin, hibir tarihsel
slubu katksz olarak kullanmadlar. Peter Keating, ana giriin zerinde ykselen Dor tarz beyaz mermer kapy tasarmlad, Venedik tipi
balkonlara yeni kaplar at. John Erik Snyte, tepesine ha yerletirilen
kk kuleyi izdi, bir de, duvar allarna oyulan stilize akantus
yapraklarn hazrlad. Gordon L. Prescott, Yar Rnesans kornii,
nc kattan darya uzanan camla kapatlm taraay tasarmlad.
Webb de orijinal pencerelere ereve oluturacak kbistik sslerle,
damn zerine konulacak neon yazy hazrlad. Yazda: "Hopton Stoddard Normalalt ocuklar Yurdu" denilecekti.
Gus Webb tamamlanan yapya bakarak, "Devrim bir gereklese,
lkedeki her ocuun byle bir yuvas olacak," dedi.
Binann ilk ekli hl belli oluyordu. Paralar insafszca datlm
bir cesede benziyordu. Datlp yeniden bir araya getirilmi bir
cesede.
Eyll aynda, yurtta yaayacak olanlar oraya tand. Toohey oraya
kk, ama iinin uzman bir kadro semiti. Ne var ki, burada
kalabilecek nitelikte ocuk bulmak daha zor oldu. ounu baka kurululardan alp getirmek gerekti. Yalar ten on bee kadar deien
altm be ocuk, ilerine hevesle bal, iyilik melei kadnlar
tarafndan seildi, bu arada iyileebilecek durumda olanlar reddedilip,
yalnzca umutsuz ocuklar alnd. On be yana geldii halde,
konumay bir trl renememi bir ocuk vard. Okuma yazma

581/1067

retilemeyen, durmadan srtp duran bir ocuk daha vard. Babasyla


bykbabas ayn kii olan, burunsuz domu bir kz vard. "Jackie"
adyla bilinen, yan ve cinsiyetini kimsenin kestiremedii biri daha
vard. Gzleri bo bo bakarak yeni yuvalarna girdiler. Bu bak, lm
bakyd. Byle bir bakn karsnda, hibir dnya var olamazd.
Akamlan hava scaksa, yakndaki gecekondu semtlerinin ocuklar
gizlice Stoddard Yurdu'nun bahesine giriyor, o koca pencerelerden
oyun odalarna, jimnastik salonlarna, mutfaklara imrenerek bakyorlard. Bu ocuklarn st ba kirli, yzleri amur iindeydi. evik
kk vcutlar vard. Glmseyileri kstaht. Prl prl gzleri,
kkreyen, dayanlmaz bir zeklar vard. Yurtta grevli hanmlar,
"Kk Haydutlar" diye fkeli lklar atarak onlar kovalayp
duruyorlard.
Ayda bir kere, yurda bata bulunanlardan bir heyet gelip oray ziyaret ediyordu. Bu insanlar, adlar pek ok sekin listede bulunan
tannm kimselerdi, ama o dzeye herhangi bir kiisel baarlar
sayesinde gelmi deillerdi. ok sayda vizon mantolardan, prlanta
klipslerden olumu bir gruptu. Arasra aralarna bir dolarlk bir
puroyla bir ngiliz maazasndan alnm pahal bir derby apka da
katlyordu. Ellsworth Toohey her seferinde, onlara yurdu gezdirmek
zere hazrd orada. Gezi srasnda vizon mantolar daha stc oluyor,
giyenlerin bu mantolara hakk daha bir tescil ediliyordu, nk hem
stnlk, hem de sevap ve hayrseverlik bir araya gelmi oluyor, ziyaret morga gitmekten daha gl bir gsteri haline geliyordu. Bu geziler sona erdiinde Ellsworth Toohey, yapt yararl ilerle ilgili olarak
bol bol iltifat topluyor, dier yardmsever faaliyetleri iin, rnein
yaynlar, kurslar, radyo forumlar ve Sosyal Etd Merkezi iin cmert
ekleri konuklardan koparmakta pek bir zorluk ekmiyordu.
Catherine Helsey ocuklarn tedavisiyle grevlendirilmi, geceli
gndzl kalmak zere yurda tanmt. ine byk bir hevesle
sarld. Ne zaman dinleyici bulsa, susmadan iini anlatyordu.
Konutuunda yz hareketleri, aznn iki yannda yeni oluan izgileri

582/1067

saklamaya yaryordu. izgiler burnunun iki yanndan balayp enesine kadar inmekteydi. nsanlar onunla konuurken, Catherine'in
gzln karmasn tercih ediyorlard. Catherine kavgac bir sesle,
yapt iin bir "hayr" ii olmayp, "insan kazanma" ii olduunu
savunup durmaktayd.
Gnnn en nemli saati, ocuklarn faaliyetlerine ayrlan saatti.
Buna, "Yaratclk Sresi" deniyordu. zel bir odada toplanlmaktayd.
Pencereden kentin siluetini gren bir oda. Orada ocuklarn eline
malzeme veriliyor, serbeste yaratmalar bekleniyordu. Catherine'in
rehberlii altnda. Catherine ocuklarn banda, doum bekleyen
melek gibi nbet tutuyordu.
ocuklarn en umutsuzu olan Jackie, gnn birinde komple bir hayal almas yarattnda, Catherine sevincinden gklere umutu.
Jackie'nin yapt, bir avu dolusu renkli kee paralarn alp odann
kesine gtrmekle balamt. Kede, duvardan girinti yapan eimli
bir kitle vard. Bu kitle Roark'un gnnden kalmayd, gurup vakti
gelen klarn yaylmn kontrol etmek iin yaplmt. Sonradan zeri
svanm, yeile boyanmt. Catherine, Jackie'ye doru yrdnde,
o rafn zerinde bir kpein tannabilir resmini grmt. Kahverengi,
mavi benekli, be bacakl bir kpek. Jackie'nin yznde bir gurur
ifadesi vard. Catherine i arkadalarna, "Gryor musunuz?" diyordu. "Ne harikulade, ne ok ilerleme kaydediliyor, deil mi? Uygun
biimde tevik edilirse, bir ocuun nerelere varacan bilmeye olanak
yok. Yaratc igdleri gemlendii zaman o kk ruhlar ne aclar
ekiyor, onu dnn! Kendilerini ifade frsatnn gemlenmemesi o
kadar nemli ki! Jackie'nin yzn grdnz m?"
Dominique'in heykeli satlmt. Kimin aldn bilen yoktu. Aslnda
onu satn alan, Ellsworth Toohey'di.
Roark'un ofisi yeniden tek odaya dm bulunuyordu. Cord
Binas'n bitirdikten sonra bir daha i bulamamt. Ekonomik kriz

583/1067

inaat sektrn mahvetmiti. herkes iin azd. Gkdelenlerin gn


geti, deniyordu. Mimarlar ofislerini pe pee kapayp durmaktayd.
Tek tk iler arada srada yine kyor, bir grup mimar, ekmek kuyruunda bekleyenlerin dzeyinde bir gururla o ilerin zerine atlyordu. Bunlar arasnda Ralston Holcombe gibi, hi ricac olmam, tersine, mterilerinden referans istemeye alm isimler de vard. Roark
bir i almaya uratnda, bu kadarck bile akl olmadna gre, nezakete de gerek olmadn belirten bir tutumla reddediliyordu. "Roark
mu?" diyordu tedbirli giden iadamlar. "Renkli basnn adam, ha?
Bugnlerde para o kadar kt ki, mahkemelerde ziyan etmeyi, kimse
gze alamaz."
Apartman yenilenmesi trnde birka i ald. Aslnda partisyonlar
eklemek ve su tesisatn deitirmekle ilgili eylerdi bunlar. Austen
Heller, "Alma unlar, Howard," diyordu fkeyle. "Sana bu tr i vermekteki kstahl gr! Cord Binas gibi bir gkdelenden sonra. Enright Evi'nden sonra." Roark ise, "Ne gelse alrm," diye karlk
veriyordu.
Stoddard Tazminat, Cord Binas'ndan kazandn gtrm, daha
fazlasn bile almt. Ama yine de, elinde bir sre daha idare edecek
para vard. Mallory'nin kirasn dyor, sk sk birlikte yedikleri yemeklerin de ounun parasn deyebiliyordu.
Mallory itiraz etmeye altnda, Roark, "Sus, Steven," demiti.
"Bunu senin iin yapyor deilim. Byle bir zamanda, birka lksm
olmas iin kendime izin vermek zorundaym. Bu yzden de, satn
alnabilecek eylerin en deerlisini alyorum ... senin zamann. Btn
bir lkeyle rekabet ediyorum. Bu da byk bir lks, yle deil mi?
Senden bebek biblolar yapman istiyorlar, ben yapman istemiyorum.
Onlara kar verdiim bu mcadeleyi kazanmak da houma gider."
"Ne stnde almam istersin, Howard?"
"Kimseye ne stnde alacan sormadan alman isterim."

584/1067

Austen Heller durumu Mallory'den duydu, gidip Roark'la gizlice


konutu.
"Madem ki ona yardm ediyorsun, neden benim de sana yardm
etmeme izin vermiyorsun?"
"Yardm edebilecek olsan, izin verirdim," dedi Roark. "Ama yardm
edemezsin. Mallory'nin tek ihtiyac zaman. Mterisiz de alabilir o.
Benim durumum yle deil."
"Seni hayrsever rolnde grmek elenceli bir ey, Howard.
"Bana hakaret etmek zorunda deilsin. Bu hayrseverlik deil. Ama
sana bir ey syleyeyim: ou insanlar, bakalarnn ac ekmesine
kayglandklarn sylerler. Ben yle deilim. Bir tek ey var ki. hi anlayamam. Bu insanlarn ou, yolda bir arabann arpp kat, kanlar
iinde yatan birini grnce, yan izip gemezler. Ama Steven
Mallory'ye bakmak iin balarn bile evirmezler. Oysa eer ekilen
aclan lmek mmkn olsayd, Steven Mallory'nin istedii ileri
yapamamak yznden ektii acnn, bir tarla dolusu insan bien
tankn yaratt acdan daha fazla kacan gremiyorlar m? Eer insan bu dnyada acya inanacaksa, balanacak yer Mallory deil mi?
Ama yine de, ben bu ii o yzden yapmyorum."
Roark, Stoddard Tapna'nn yenilenmi halini hi grmemiti.
Kasm aynda bir akam grmeye gitti. Gidii acya yenik dmek mi,
yoksa grme korkusuna kar zafer kazanmak m, pek bilemiyordu.
Vakit ge olmutu. Stoddard Yurdu'nun bahesi botu. Bina karanlkt. st katn arka pencerelerinden birinde k grnyordu. Roark
durup binaya uzun sre bakt.
O srada Yunan tarz giriteki kap ald, ufak tefek bir adam kt.
Hzl admlarla basamaklar inip sonra durdu.
"Merhaba, Bay Roark," dedi Ellsworth Toohey alak sesle.
Roark ona meraksz gzlerle bakt, "Merhaba," dedi.
"Ltfen kamayn." Alay eden bir ses deildi. Samimiydi.

585/1067

"Kamaya niyetim yok."


"Sanrm gnn birinde buraya geleceinizi biliyordum ve geldiinizde ben de burada olmay ok istiyordum. Bu binada oka zaman
geirmek iin kendime zrler yaratp duruyordum." vnme de
yoktu seste. Basit bir sesti.
"Evet?"
"Benimle konumaktan rahatsz olmamalsnz. nk ben sizin
almalarnz anlayan biriyim. Bu konuda ne yaptm, ayr bir
meseledir."
"Ne isterseniz yapmakta zgrsnz."
"Ben sizin almalarnz herkesten daha iyi anlyorum. Tek
istisnas belki Dominique Francon olabilir. Hatta belki ondan da iyi
anlyorum'. Azmsanacak bir ey deil bu, deil mi, Bay Roark?
evrenizde bunu syleyebilecek pek fazla insan yok. Adanm bir
destekiniz olsam, aramzdaki ba bu kadar gl olamazd."
"Anladnz biliyordum."
"O halde benimle konumaktan rahatsz olmuyorsunuz."
"Ne konuda?"
Karanln iinde, sanki Toohey iini ekmi gibi bir duygu yayld.
Bir sre sonra, eliyle binay gstererek sordu.
"Bunu anlayabiliyor musunuz?"
Roark cevap vermedi.
Toohey yavaa devam etti. "Sizce neye benziyor? Mantksz bir
yma m? Yzen ktkler dereden toplanm da ylm gibi mi?
Aptalca bir kaos mu? Ama, yle mi aslnda, Bay Roark? Siz bunda bir
yntem grmyor musunuz? Siz ki yaplarn dilini ve biimlerin anlamm bilen birisiniz. Burada bir ama grmyor musunuz?"
"Bunu tartmakta bir yarar grmyorum."

586/1067

"Bay Roark, burada yalnzz. Neden hakkmda ne dndnz


yzme sylemiyorsunuz? Kendi setiiniz kelimelerle. Kimse duyacak deil,"
"Ben sizi dnmyorum."
Toohey'nin yzndeki ifade dikkatliydi. Kader kadar basit bir eyin
sakin sesini dinliyormu gibiydi. Sessiz kald Toohey. Roark sordu:
"Bana ne sylemek istiyordunuz?"
Toohey ona bakt, sonra evrelerindeki plak aalar szd,
baklarn uzaktaki nehre evirdi.
"Hibir ey," dedi.
Dnp uzaklat. Admlar sessizliin iinde, akllar zerinde adamakll duyuluyordu. Bir motorun piston sesi gibi dzenli.
Roark bombo alanda uzun sre durup binaya bakmay srdrd.

Blm III - GAIL WYNAND

1
Gail Wynand tabancay kaldrp akana dayad.
Madeni halkann tenine dediini hissetti, baka da hibir ey hissetmedi. Sanki elinde kurun boru ya da mcevher tutuyordu. Hi
nemi olmayan ufack bir halka. Yksek sesle kendi kendine, "lyorum," dedi, sonra esnedi.
Ne rahatlama hissediyordu, ne umutsuzluk, ne de korku. mrnn
son saniyesi, ona bir ciddilik onuru bile bahetmiyordu. Her saniye
gibi bir saniye. Daha birka dakika nce, di frasn tutmutu
pelinde. imdi tabancay tutuyordu. kisini de ayn kaygszlkla tutmaktayd stelik.
nsan byle lmez, diye dnd. Ya ok byk bir sevin, ya da
salkl bir korku hissetmek gerekir. Kendi sonunu selamlamal insan.
Bir korku titremesi hissetsem, hemen ekerim tetii. Ama hibir ey
hissetmiyordu.
Omuz silkip tabancay indirdi, namluyu sol avucuna vurarak tempo
tuttu. nsanlar hep kara lmden, kzl lmden sz ediyor, dedi kendi
kendine. Seninkine gelince, Gail Wynand, seninki gri lm olacak.
Esas byk dehetin bu olduunu neden daha nce kimse sylememi
acaba? Ne bir lk, ne bir yakar, ne titremeler. Dev bir yangnn
arndrp dezenfekte ettii temiz bir boluun kaygszl bile deil bu.
Kt, kk bir olay. Korkutma gc bile yok. Souk souk glmseyerek, bunu byle yapamazsn, dedi kendi kendine. Pek byk bir
zevksizlik olur.
Yatak odasnn duvarna doru yrd. Oturduu at kat, byk
bir otelin elli yedinci katyd. Manhattan'n orta yerindeki bu otelin
sahibi de kendisiydi. Ban evirdiinde btn kenti ayaklarnn
altnda gryordu. Yatak odas, at katnn da stnde, camdan bir
kafesti. Duvarlaryla tavan kocaman cam levhalardan olumutu. stedii zaman toz mavisi perdeleri ekip o duvarlar kapatabiliyordu.
Ama tavan kapatmann bir yolu yoktu. Yatanda yatarken yldzlara

589/1067

bakabiliyor, imeklerle yldrmlar seyredebiliyor, tepesine kadar


gelip orada kalan yamur damlalarnn fkesini hissedebiliyordu. Bu
yatakta bir kadnla yatarken btn klar sndrp perdeleri amaktan holanrd. "Alt milyon insann gz nnde seviiyoruz," derdi
kadna.
u anda yalnzd. Perdeler yine akt. Durup kente bakt. Vakit ge
olmutu, aadaki cokun klar lmeye balyordu. Kendi kendine,
bu kente daha yllarca da baksam, bir daha hi grmesem de, hepsi
bir, dedi.
Duvara yasland, koyu renk ipek pijamasnn dokusundan camn
soukluunu hissetti. Gs cebine beyaz iplikle bir arma ilenmiti:
GW. Kalb kendi el yazsndan alnmt armann. Elini kaldrmadan
parafn nasl atarsa, aynen yle.
ou kii, Gail Wynand'n pek ok kandrc yan arasnda en
kandrc olannn, grn olduunu sylerdi. ok soylu bir ailenin
ar korunarak bym, dejenere ocuu gibi dururdu. Oysa onun
irkeften kma olduunu bilmeyen yoktu. Uzun boylu bir adamd.
Yakkl saylamayacak kadar zayft. Etiyle kaslar bilerek eritilmi
gibi bir hali vard. Kat grnmek iin diklemesine gerek yoktu. Pahal bir elik paras gibi, istediinde eilir, kvrlr, yine de insanlar
onun o pozunu grmez, yaylym gibi bir anda dikleebileceini
hissederlerdi. Tek ihtiyac da bu izlenimi yaratmakt zaten. Dimdik
durduu pek enderdi. Rahat hareket eder, kayklarak otururdu. Giydii elbise nasl bir ey olursa olsun bu hali ona bir zerafet katard.
Yz ada uygarla ait bir yz deildi. Eski Roma'dan kalma bir
yzd. Bir "Patrici"nin ebedi yz. Kr dm salar, geni alnndan
dosdoru geriye taranmt. Teni yznn keskin kemikleri zerinde
gerilmi gibiydi. Az geni ve ince dudaklyd. Eimli kalar altndaki
gzleri ak mavi olduu iin resimlerde beyaz bir ift oval gibi kard.
Bir keresinde bir ressam ondan Mephistopheles Tablosu iin poz vermesini istemi, Wynand glm, reddetmiti. Ressam ona hznl

590/1067

gzlerle bakmt, nk o gl bu yz, tablonun amacna daha da


uygun klmaktayd.
Yatak odasnn cam duvarna yaslandnda, avucunda tabancann
arln hissediyordu. Bugn, diye dnd. Neydi bugn? u ana
anlam vermeme yardmc olacak herhangi bir ey oldu mu? Bugn de,
geride kalan dier gnlere o kadar ok benziyordu ki, herhangi bir
zelliini bulmak zordu. Elli bir yana gelmiti. 1932 yl Ekim aynn
ortasyd. Bu kadarn kesinlikle biliyordu. Geri kalann hatrlamak
iinse bellei zorlamak gerekiyordu.
Sabah altda uyanp giyinmiti. Yetikin hayatnda drt saatten fazla
uyuduu hibir gece olmamt. Yemek salonuna indiinde, kahvalts
servis yaplmt. Oturduu at kat kk bir yerdi. Bahe olarak
dekore edilmi kocaman bir atnn kesindeydi. Odalar olaanst
birer sanat eseriydi. Bu ev bir bakasna ait olsa, o sadelik ve o gzellik
herkesin soluunu keserdi. Ama burann New York Banner'n sahibinin evi olduunu dnnce, insanlar dilini yutmu gibi sessizleiyordu, nk Banner lkenin en baya gazetesiydi.
Kahvaltdan sonra alma odasna gemiti. Masasnn zerinde
nemli gazete, kitap ve dergilerin hepsi onu bekliyordu. lkenin her
yanndan daha bu sabah gelmi yaynlard bunlar. saat boyunca
masasnda tek bana alm, bir yandan okuyup, bir yandan da
kocaman, mavi bir kalemle sayfalarn kenarlarna notlar almt. Casus
ifresi gibiydi notlar. Wynand karken odaya giren o kupkuru, orta
yal sekreterden baka hi kimse zemezdi o ifreyi. Bu sekreter yllardan beri Wynand'n sesini duymu deildi. Ama zaten aralarnda
bir iletiim olmas da gerekli deildi. Akam Wynand alma odasna
dndnde sekreter de, destelenmi ktlar da gitmi olacak masada
onlarn yerine, sabah iaretledii yerlerden dzgn biimde daktilo
edilmi notlar onu bekliyor olacakt.
Saat onda Banner Binas'na girmiti. Bina Aa Manhattan'da,
kibarlktan uzak bir muhitte, irkin, kirli bir eydi. Wynand dar

591/1067

koridorlardan geerken, alanlardan karlat kimseler ona iyi sabahlar dilediler. Tavrlar nazikti. O da onlara nezaketle cevap verdi.
Ama Wynand'n koridordan geii, canl organizmalarn motorunu
durduran bir lm nnn etkisini tamaktayd.
Tm Wynand kurulularnda alan herkese uygulanan sert kurallar arasnda en serti, Bay Wynand odaya girerse ilerin durmamas,
onun geliine aldr edilmemesi kuralyd. Onun ne zaman hangi departman ziyaret edeceini hi kimse kestiremezdi. Her an binann
herhangi bir yerinde belirebilirdi. Gelii etkisizse, ancak elektrik arpmas kadar etkisizdi! Elemanlar kurala ellerinden geldiince uymaya
alrlard ama, onun sessiz baklar altnda birka dakika almaktansa, akam olduunda saat mesaiye kalmay oktan yelerlerdi.
Bu sabah alma odasna girdiinde, Banner'n pazar yazlarnn
tashihlerini okumutu. karlmasn istedii yerleri mavi kalemiyle
izip izip karalamt. Altna paraf falan atmamt. Bu izgileri ancak
Gail Wynand'n izebileceini herkes bilirdi. izgiler o yazlarn yazarlarn kesip biiyor, ldryordu sanki.
Tashihleri bitirdikten sonra, Springfeld Kansas'ta yaynlanan Wynand Meraldin bayazaryla grmek istemiti. Taradaki gazetelerine
telefon atnda, Wynand'n ad kurbanna asla sylenmezdi. mparatorluunun kilit yeleri, onun sesini de tanmalyd.
Bayazar cevap verdiinde, Wynand, "Gnaydn, Cummings," dedi.
"Tanrm," diye soludu bayazar. "Olamaz ..."
"Benim," dedi Wynand. "Dinle, Cummings. Dnk 'Yazn Son Gl'
gibi bir yaz daha yakaladm m, lise gazetesini karmak zere eski
iine geri dnersin."
"Ba stne, Bay Wynand."
Wynand telefonu kapatt. Bu sefer Washington'dan nemli bir senatrle konumak istedi.

592/1067

ki dakika sonra telefon balandnda, "Gnaydn, Senatr," dedi.


"Bu telefona cevap vermeniz ok byk bir nezaket. Gerekten makbule geti. Zamannz bouna ziyan etmek istemem. Ama size olan
kran duygumu ifade etmem gerekir, diye dndm. Hayes Langston Yasas'nn kmasyla ilgili almalarnz iin teekkr ederim."
"Ama ... Bay Wynand!" Senatrn sesi atlyor gibiydi. "ok
naziksiniz ama o yasa daha kmad."
"Ha, sahi. Ben yanlmm. Yarn kabul edilecek."
Wynand Kurulular Ynetim Kurulu Toplants, o sabah saat on bir
otuza konmutu. Wynand irketler Grubu, yirmi iki gazete, yedi dergi,
iki haber ajans ve iki de haber programndan oluuyordu. Hisselerin
yzde yetmi bei Wynand'a aitti. Ynetim Kurulu yeleri, kendi
ilevlerinden de, neden byle bir grevde olduklarndan da pek emin
deillerdi. Wynand, Ynetim Kurulu Toplantlar'nn her zaman tam
saatinde balamas iin emir vermiti. Kendisi orada olsa da, olmasa
da. Bugn Toplant Odas'na on ikiyi yirmi be gee girmiti. Kibar
grnl, yal bir bey kalkm, konuma yapyordu. Kurul
yeleri'nin susmalar, Wynand'n geliini fark etmi gibi yapmalar yasakt. Wynand uzun maun masann bandaki bo koltua yrd,
oturdu. Hi kimse ona dnmedi. Sanki o koltukta, varln kabul etmeye yanamadklar bir hayalet oturuyordu. Wynand konuulanlar
on be dakika boyunca sessizce dinledi. Bir cmlenin orta yerinde ayaa kalkt, geldii gibi kt, gitti.
Odasndaki byk masann zerine, emlak dalndaki son hevesi olan
Stoneridge'in haritalarn serdi, yarm saat boyunca acentelerinin
ikisiyle o konuyu tartt. Long Island'da epey geni bir arazi almt.
Oray Stoneridge Mahallesi olarak gelitirecekti. Kk ev sahipleri
iin bir konut projesi. Her kaldrm ta, her sokak, her ev, Gail Wynand tarafndan yaplm olacakt. Wynand'n emlak alanndaki faaliyetlerini bilen birka kii ona deli demilerdi. Bu yl hi kimsenin bina
yapmay dnd yoktu. Ama Gail Wynand zaten servetini,
herkesin delilik sayd kararlaryla kazanm bir insand.

593/1067

Stoneridgei tasarmlayacak mimar henz seilmi deildi. Alktan


lmekte olan o meslee de, bu haber oktan szmt. Wynand haftalar
boyunca, lkenin en iyi mimarlaryla onlarn yakn dostlarndan gelen
mektuplar okumamakta, telefonlara cevap vermemekte direnmiti.
Toplant sonrasnda sekreteri ona, Bay Ralston Holcombe'un telefonda iki dakika acil grmek istediini sylediinde, yine reddetti.
Acenteler gidince, Wynand masasndaki bir dmeye basp Alvah
Scarret'i ard. Scarret odaya mutlu mutlu glmseyerek girdi. O
dme ne zaman alsa, kendisine onur bahedilmi hademe gibi
davranrd.
"Alvah, Tanr akna, Kahraman Safra Ta neyin nesidir?"
Scarret gld. "Ha, o mu? Bir romann ad. Lois Cook yazm."
"Ne tr roman?"
"Bir yn samalk. Szde yar iir, yar dzyaz bir ey. Kahraman,
safrakesesinde bir ta. Kendini bamsz bir kiilik olarak gryor. Safra talar arasnda, bir tr bireyci yani. Derken adam kalkyor, bol bol
hintya iiyor. Doan sonular pek ayrntl biimde tarif edilmi.
Eminim tbbi adan dorudur da. Her neyse, "Kahraman Safra
Ta"nn da sonu bylece gelmi oluyor. Uzun szn ksas, serbest
irade diye bir ey olamayacan savunan bir kitap."
"Ka tane satm?"
"Bilmiyorum. ok olamaz herhalde. Yalnzca aydnlar arasnda
yaylyor. Ama duyduuma gre son zamanlarda sat biraz ykselmi
ve..."
"Tamam ite. Neler oluyor burada, Alvah?"
"Efendim? Ha, gazetenin bir iki yerinde kitabn adn grdm ve..."
'"Son birka haftadr Bannern her kesinde grp duruyorum.
ok da usturuplu yaplyor. Rastlant olmadn daha yeni yeni
anlayabildim."
"Ne demek istiyorsun?"

594/1067

"Sence ne demek istiyorum? Neden o szck en olmayacak yerlerde


insann karsna kyor? Bir gn bakyorsun, polis haberi, bir katilin
idamn anlatyor, 'Kahraman Safra Ta gibi ld' diyor. Bir gn
sonra on altnc sayfada, Albany Belediyesi'yle ilgili bir haberde geiyor. 'Senatr Hazleton kendini bamsz bir kii sayyor ama sonunda
Kahraman Safra 7&y'ndan baka bir ey olmad ortaya kabilir.
Derken bakyorsun, lm ilanlarnn o iirsel yazlarnda kyor. Dn
kadn sayfasndayd. Bugn izgi romanlarda grdm. Snooxy'de. Zengin ev sahibine Kahraman Safra Ta diyordu."
Scarret barsever bir havada kkrdad. "Evet, ne sama, deil mi?"
"Bana da sama gelmiti. Balangta. Artk yle gelmiyor."
"Ne olur ki, Gail! nemli bir eymi de biz tevik ediyormuuz diye
bir durum yok ki! nemsiz bir ey. Bunlar yazanlar haftada krk dolar
alan adamlar."
"Mesele o ite. Meselelerden biri yani. kincisi de, kitabn tannm,
ok satan bir ey olmay. yle olsa, ad kendiliinden akllarna
gelmitir derdim. Ama deil. Demek ki biri bu kitab itekliyor.
Neden?"
"Hadi hadi, Gail! Kim neden zahmet etsin? Zaten bize ne? Siyasal
bir ey olsa neyse ... ama serbest iradeyi savunmusun, kar kmsn, kimin iine yarar ki?"
"Bu kitab itelemek konusunda sana danan oldu mu?"
"Hayr. Sylyorum sana, bunu planlam bir kimse yok.
Kendiliinden olmu. ok sayda insan, bunun komik espri olacan
dnm."
"Sen ilk kimden duydun bu kitab?"
"Bilmem ... dur bakaym ... ey, evet, sanyorum Ellsworth
Toohey'den."
"Bu ii durdur. Bay Toohey'e de mutlaka syle."

595/1067

"Peki. yle istiyorsan yle olsun. Ama nemi yok aslnda. Birileri
kendini elendiriyor, o kadar."
"Kimsenin kendini benim gazetemde elendirmesini istemiyorum."
"Peki, Gail."
Saat ikide Wynand, Kadn Demekleri Ulusal Konvansiyonu'nun verdii le yemeine, onur konuu olarak katld. Sesleri nlatan len
salonunda, gardenyalarn, smbllerin, lavantalarn ve kzarm pili
kokularnn arasnda, bakann sandaki koltua oturdu. Yemek
bitince Wynand bir konuma yapt. Konvansiyon, evli kadnlarn
meslek kadn olmasndan yanayd. Wynand gazeteleri ise yllardan
beri evli kadnlarn almasna kar mcadele vermekteydi. Wynand
yirmi dakika konutu, hibir ey sylemedi. Ama bu arada, toplantnn
ruhunu tam anlamyla destekledii mesajn vermeyi baard. Gail
Wynand'n kalabalk gruplar nasl byle etkileyebildiini hi kimse
aklayamyordu. Hele de kadn gruplarn. Pek dikkati ekecek bir ey
yapmazd. Sesi peten, metalik, tekdzeye kaan bir sesti. Tam gerektii gibi davranrd. Adeta gerektii gibi davranma kavramyla alay
edercesine abartrd bu ii. Ama yine de, tm dinleyicilerini fethederdi.
Bazlar bunun Wynand'daki o gizli canllktan, ekicilikten kaynaklandn sylerdi. O tekdze sesiyle okullardan, ailelerden, yuvalardan
sz eder, ama sesi sanki oradaki her kocakaryla seviiyormu gibi etki
yapard.
Wynand ofisine dnerken yolda Kent Haberleri Odas'na urad.
Yksek bir masann bana dikildi, elindeki mavi kalemle kocaman bir
kda, koca koca harflerle bir yaz yazd, kadnlarn meslek kadn olmasyla ilgili tm abalara ate kustu, altn da GW diye imzalad. ki
harf o sayfann dibinde sanki alev alevdi. Yazdn tekrar okumad.
Hi tekrar okumazd. Geerken kd Kent Haberleri ef'nin masasna frlatt, odadan kt.
Akama doru, Wynand kmak zereyken, sekreteri Ellsworth
Toohey'nin ksa bir grme rica ettiini syledi. "Brak gelsin," dedi
Wynand.

596/1067

Toohey girdi. Yznde tedbirli bir yarm glmseme vard. Hem


kendiyle, hem patronuyla alay eden bir glmsemeydi ama dengeliydi.
Bu alaycln yzde altm kendine ynelik havadayd. Wynand'n
kendisini grmekten holanmadn biliyordu. Kabul edilmi olmak,
Toohey'e iltifat saylmazd.
Wynand masasnda oturuyordu. Yzndeki bo ifade nazikti. Alnnda iki apraz kabarklk belirmiti. Eimli kalarna paralel. Bazen
yz, grenlere kayg veren bu aln kabarklklarn sergilerdi. Ktye
iaret.
"Oturun, Bay Toohey. Size ne gibi bir hizmette bulunabilirim?"
Toohey neeli bir sesle, "Yo, ben ok daha iddialym, Bay Wynand
dedi. "Sizden hizmet istemeye gelmedim, ben kendi hizmetlerimi sunmaya geldim."
"Hangi konuda?"
"Stoneridge."
Wynand'n alnndaki apraz kabarklklar daha da kabard.
"Bir ke yazarnn Stoneridge'e ne gibi bir katks olabilir?"
"Ke yazarnn, olamaz, Bay Wynand. Ama mimari uzmannn?"
Toohey'nin sesi alayc bir soru iaretiyle son bulacakm gibi havada
kalmt.
Eer Toohey'nin gzleri Wynand'nkilere bu kadar kstaha
aklm olmasa, kendisine u anda odadan def olmas sylenirdi. Ama
bu baklar Wynand'a, son zamanlarda mimarlardan nasl katn
Toohey'nin ok iyi bildiini gsteriyordu. Bu randevuyu alp da
Wynand'n hi beklemedii bir konuyla ortaya kmas, kurnazln da
gsteriyordu. Kstahln bu dzeyi Wynand' elendirdi. Toohey de
zaten bunun byle olacan hesaplamt besbelli.
"Pekl, Bay Toohey. Kimi satyorsunuz?"
"Peter Keating'i."

597/1067

"Evet?"
"Efendim?"
"Pekl, satn onu bana bakalm."
Toohey duraklamak zorunda kald, sonra keyifle omuz silkti, sze
balad.
"Benim Bay Keating'le herhangi bir ilikim olmadn anlyorsunuzdur herhalde. Yalnzca onun ve sizin dostunuz olarak hareket ediyorum." Sesinde ho bir samimiyet vard, ama gveninin biraz kaybolmu gibiydi. "Aslnda biraz da garip oluyor ama baka ne diyebilirim, bilmiyorum ki! Dorusu bu, o kadar." Wynand ona yardmc
olmamay seti, bekledi. Toohey yine konutu. "Buraya gelmeye
cesaret ediim, fikrimi size sylemeyi kiisel sorumluluum olarak
grdm iin. Yo, ahlaki sorumluluk deil. Estetik sorumluluk diyelim. El attnz her eyde en iyisini istediinizi bilirim. O apta bir
proje iin baka hibir mimar, randmanda olsun, zevkte olsun, orijinallikte olsun, hayal gcnde olsun, Peter Keating'le boy lemez. Bu
benim samimi grm, Bay Wynand."
"Size inanyorum."
"yle mi?"
"Tabii. Ama, Bay Toohey, sizin grnz ben neden dikkate
alaym?"
"Eh, ne de olsa, ben sizin mimarlk uzmannzm!" Sesindeki fkeyi
pek maskeleyememiti.
"Sevgili Bay Toohey, beni ltfen okurlarmla kartrmayn."
Bir anlk sessizlik srasnda Toohey arkasna yasland, bir aresizlik
glyle birlikte ellerini iki yana at.
"Dorusu, Bay Wynand szmn sizin gznzde fazla bir arlk
tayacan ben de sanmyordum. Bu nedenle de, gelip size Peter
Keating'i satmak niyetini benimsememitim."
"yle mi? Neydi niyetiniz yleyse?"

598/1067

"Sizi Peter Keating'in yeteneklerine benden daha iyi inandrabilecek


birine yarm saatinizi ayrmanz istemekti."
"Kimmi o?"
"Bayan Keating."
"Bu konuyu Bayan Keating'le konumay neden isteyeyim?"
"nk kendisi olaanst gzel bir kadndr ve bir o kadar da zor
bir kadndr."
Wynand ban arkaya atp yksek sesle gld.
"Ulu Tanrm, Toohey, bu kadar belli mi ediyorum?"
Toohey gzlerini krptrd. Hazrlksz yakalanmt.
"Gerekten, Bay Toohey, zevklerim bu kadar belli oluyorsa ve bu
kabala sizi ben itmisem, sanrm sizden zr dilemem gerek. Ama
ok saydaki hmanist faaliyetleriniz arasnda pezevenkliin de bulunduunu bilmiyordum."
Toohey ayaa kalkt.
"Sizi hayal krklna urattm iin zgnm, Bay Toohey. Bayan
Keating'le grmeye niyetim yok."
"Olmasn beklemiyordum, Bay Wynand. Hele de benim kimse
tarafndan desteklenmemi szm yznden. Bunu saatler ncesinden
fark ettim zaten. Hatta sabahtan biliyordum. Bu yzden de, konuyu
sizinle bir kere daha grebilmek iin kendime frsat hazrladm. Size
bir hediye yollama cesaretini gsterdim. Bu gece evinize
dndnzde hediyemi orada bulacaksnz. Hakl olduum kansna
varrsanz bana telefon edin, hemen gelirim, Bayan Keating'le
grmek isteyip istemediinizi bana o zaman sylersiniz."
"Toohey, inanlmayacak bir ey bu; ama galiba sen bana rvet teklif
ediyorsun."
"Evet, yle."
"Bu numaran ya tutar, ya da kendini kapnn dnda bulursun;
biliyorsun deil mi?"

599/1067

"Bu gece hediyemi grdnz zamanki dncenizi beklemeyi tercih ediyorum."


"Pekl Bay Toohey, hediyenize bakacam."
Toohey eildi, selam verdi, kmak zere dnd. Kapya vardnda
Wynand konutu.
"Biliyor musun, Toohey, bugnlerde bir ara canm skmaya
balayacaksn."
Toohey, "Uygun zaman gelinceye kadar skmamaya alacam,"
deyip tekrar eildi, sonra odadan kt.
Wynand evine dndnde, Ellsworth Toohey'i tmyle
unutmutu.
O gece at evinde bembeyaz yzl, kumral sal bir kadnla yemek
yedi. Kadnn aile gemiinde, Wynand'la yaptklarnn en ufak bir
imas iin adam ldrecek karakterde bir babalar ve dedeler soyu
vard.
Kadehini dudaklarna gtrmek iin kaldrd kolunun zarif izgisi,
benzersiz yeteneklerin rettii gm amdan kadar kusursuzdu.
Wynand'n o kola bakarken duyduu zevk, amdana bakarken duyduunun aynyd. Mumun yzne vuran nn yaratt glgeler yle
gzeldi ki, Wynand iinden, keke canl olmasayd, hibir ey
sylemeden bakmay srdrebilseydim, ne istersem onu dnebilseydim, diye geirdi.
Kadn tembel bir sesle, "Bir iki aya kadar, buralar iyice souyunca,
Bende'yi alp gneli bir yere doru yelken aalm," dedi. "Geen k
yaptmz gibi."
Bende, Wynand'n yatnn adyd. Bu adn anlamn hi kimseye
aklam deildi. Pek ok kadn sormutu bu soruyu ona. Bu kadn da
sormutu. Wynand cevap vermeyince, bir kere daha sordu.
"Aklma geldi, sevgilim, ne anlama geliyor o? Yani yatnn ad?"

600/1067

"Bu benim cevap vermediim bir sorudur," dedi Wynand. "Cevap


vermediim somlardan biridir."
"Hm. Ben o gezi iin kyafetlerimi dzenlemeye balayaym m?"
"Senin en iyi rengin yeil. Denizde de iyi duruyor. Salarna ve
kollarna yapt etkiyi seviyorum. Yeil ipee kar, o plak kollarn
ok zleyeceim. nk bu gece son gece."
Kadnn parmaklar kadehin sap zerinde hareketsiz kald. Bu gecenin son gece olaca konusunda nceden hibir iaret alm deildi.
Ama bu szlerin her eyin sonunu getirmeye yeterli olduunu biliyordu. Wynand'n btn kadnlar bilirdi sonun byle geleceini.
Geldii zaman tartlmayacan da bilirlerdi. Bir sre sonra kadn
alak sesle sordu:
"Neden, Gail?"
"Belli olan neden."
Elini cebine att, bir elmas bilezik kard. Mum nda bilezikten
souk parlak bir ate parldad. Bileziin ar eklemleri, Wynand'n
parmaklar arasndan aaya sallanyordu. Kutusu da, kd da
yoktu. Bilezii masaya frlatt.
"Bir an, sevgilim," dedi. "And eyden ok daha deerli."
Bilezik kadehe arpt, ince, keskin bir ses kt. Kadnn yerine kadeh
alyormu gibi. Kadndan ses kmad. Bu hareketinin korkun bir ey
olduunu biliyordu Wynand. nk bu kadn, byle anlarda bu tr
hediyeler verilecek bir kadn deildi. Wynand'n hibir kadn o tr
deildi zaten. Ama bu kadn da reddetmeyecekti. tekilerin reddetmedii gibi.
"Teekkr ederim, Gail," deyip bilezii ald, bileine takt. Gzleri
mum alevlerinin arasndan Wynand'a hi bakmyordu.
Daha sonra salona geerlerken kadn duraklad, uzun kirpikli gzleri
yatak odasna kan merdivenin karanlna doru bakt.
"Any hak etmemi istemez misin, Gail?" diye sordu.

601/1067

Wynand ban iki yana sallad.


"Niyetim yleydi," dedi. "Ama ok yorgunum."
Kadn gittikten sonra Wynand holde durdu, herhalde ac ekiyordur,
diye dnd. Ama bir sre geince, bunlarn hibiri gerek olmayacakt o kadnn gznde. Bir tek bilezik gerek olacakt. Kendisi de,
byle dncelerin ona ac verdii anlar oktan unutmu olacakt. Bu
geceyi hatrlad zaman, neden daha nce yapmadm, diye
dnecekti.
Ktphaneye yrd, oturup birka saat okudu, sonra brakt.
nemli bir cmlenin ortasnda, hi nedensiz kesmiti okumay.
inden okumak gelmiyordu a tk. Hibir aba gstermek gelmiyordu.
Aslnda Wynand'a bir ey olmu deildi. Bir ey olmas, olumlu gerek saylrd; oysa onu aresizlie itecek hibir gerek sz konusu
olamazd. Bu hissettii, ok byk bir olumsuzluktu. Sanki her ey silinmi, geriye mantksz bir boluk brakmt. Bu kadar sradan grnmesi garipti bu boluun. Hi heyecan vermeyen bir boluk. Yznde
scak bir glmsemeyle gelen cinayet gibi.
Kaybolan bir ey de yoktu ... Bir tek, istek dnda. O kadar. stein
kk yine istekti. Gzlerini kaybeden insan, grme kavramn yine de
bilir, diye dnd. Ama daha beter bir krlk de vard. Beyindeki
grme noktalan bozulursa, o zaman insan grsel gzlemin ansn bile
unutabiliyordu.
Kitab elinden brakp ayaa kalkt. Burada kalmak istemiyor, ama
buradan uzaklama istei de duymuyordu. Uyumalym, dedi kendine.
Henz uyumak iin erkendi, ama belki sabah daha erken kalkard.
Yatak odasna kt, du yapt, pijamalarn giydi. Sonra tuvalet masasnn ekmecesini at, hep orada saklad tabancay grd. Onu
eline almasna yol aan ey, grnce tanmas, iinde bir anda ilgi
uyanmasyd.

602/1067

Kendini ldrme fikri yreinde ok yaratmaynca, yapaym bari,


diye dnmt. yle basit bir dnceydi ki! Tartmaya bile
demeyecek bir dnce. Fasafiso.
imdi cam duvara dayanm, duruyordu. Onu durduran da yine ayn
basitlik olmutu. nsan hayatn fasafiso haline getirebilirdi. Srf
dncelerle yapabilirdi bunu. Ama lmn fasafso sayamazd.
Yataa yrd, kenarna oturdu. Tabanca elinden sarkyordu. lmek zere olan birinin tm hayat gznn nnden geermi, diye
dnd. Bir anda. Oysa o hibir ey grmyordu. Zorlansa, grebilirdi. Kendini zorlar, birer birer tm olaylar tarard. Taraynca da
iinde, ya yaamaya devam etmesi ya da imdi lmesi iin bir neden
bulurdu.
Gail Wynand on iki yandayken, Hudson kylarndaki ykk bir
duvarn gerisinde durmaktayd. Tek kolunu arkaya almt. Yumruu
sklyd. Vurmaya hazr, bekliyordu.
Ayaklarnn altndaki talar evredekilerden biraz daha yksekti.
Ykk duvar onu sokaktan saklyordu. Dier yannda nehre inen uurum gibi bir yokutan baka bir ey yoktu. Karsnda klandrlmam, tesviyesi yaplmam bir rhtm uzanyordu. Khne
yaplar, aralarda boluklar, antrepolar, bir pencerenin zerinde
arplm bir korni.
Az sonra dvmek zorundayd. Hayat iin dvmek zorunda
kalacan biliyordu. Hareketsiz durmaktayd. Skl yumruu arkasnda aaya sarkk, sanki grnmez bir kabloyu kavryordu. O
kablonun ular, ince, etsiz vcudunun her yanna dalyormu gibi.
Yrtk pantolon, yrtk gmlek. plak kolunun iyice gerilmi kordonlar, boynunun kabaran damarlar. Titriyordu vcuduna dalan teller.
Ama vcut hareketsizdi. Yeni icat edilmi bir lm makinesi gibiydi
Wynand. Herhangi bir yerine parmakla dokunulsa, tetii hemen
ekilecekti.
ocuklar etesi'nin Reisi onu aryordu. Wynand bunun farkndayd.
Geldiinde yalnz da olmayacakt Reis. Yannda geleceklerden ikisi

603/1067

bakla dvrd. Birisi adam bile ldrmt. Wynand onlar


beklerken cepleri botu. etenin en gen yesi oydu. Son katlan ye
de oydu. Reis ona iyi bir ders gerektiini sylemiti.
Anlamazlk, nehirdeki tekneleri soyma planndan kmt. ete
yle bir soygun planlyordu. Reis iin gece yaplmasna karar vermi,
ete de kabul etmiti. Gail Wynand dnda. Gail Wynand onlara, o
ar tiksinti dolu sesiyle, nehrin aasndaki br etenin geen hafta
byle bir ey denediini, alt yesinin bugn polisin elinde olduunu,
ikisinin de mezarlkta yatmakta olduunu sylemiti. Bu iin afakta
yaplmas gerekiyordu ona gre. Kimsenin beklemedii zamanda. ete
onu yuhalamt. Gail Wynand aldrmamt ama. Emir alma konusunda pek yetenekli biri deildi. Kendi yargsnn doruluundan
baka hibir eye inanmyordu. Reis de bu ii kknden zmlemeye
karar vermiti.
ocuk yle sessiz yryorlard ki, duvarn berisindekiler adm
seslerini hi duyamazd. Ama Gail Wynand duydu. Hem de daha bir
blok uzaktayken duydu. Kesinden kprdamad. Yalnzca bilei biraz
daha skt.
Tam uygun an geldiinde srad. Dosdoru havaya srad. Nereye
deceini hi dnmeden. Sanki mancnkla frlatlmt. Gs bir
dmann, midesi dierinin kafasna arparken, ayaklar ncsnn
gsne indi. Drd birlikte yere ykldlar. Dier kafalarn
kaldrdklarnda, Gail Wynand tannr durumda deildi. stlerinde,
havada duran bir yel deirmenine benziyordu. Her an o deirmenin
bir kanad gelip arpyordu her birine.
ki yumruundan baka bir eyi yoktu. Onlarn be yumruuyla bir
ba vard. Ama ie yaramyordu. Vurduklar darbelerin sert lastie
arpm gibi ses kardn duydular, sapladklar ban deriyi
yardm hissettiler. Demek ki kesmi, girmiti. Ama boutuklar o
ey hi durmak bilmiyordu. Hissedecek zaman yoktu. Fazla hzlyd.
Ac arkasndan yetiemiyordu. Bir an o ac urada ona ulasa, bir an
sonra kendisi artk o yerde deildi.

604/1067

Krek kemiklerinin arasnda bir motor vard sanki. Kollar daireler


izerek habire hareket ediyordu. Ancak o daireydi grlebilen. Kollar
grnmyordu. Hzl dnen pervane gibi. Daire her iniinde, ykselmekte olan bir eye vuruyor, kendi temposunu bozmuyordu. ocuklardan biri, elindeki ban Wynand'n omzuna girip grnmez
olduunu grd. Omuz sarsld, bak Wynand'n yan tarafna dt,
kemer hizasndan ileriye frlad. ocuun son grd ey o oldu. enesinde bir ey hissetti, kafasnn yerdeki tulalara arpn
hissedemedi.
Dier iki ocuk, evredeki talara krmz damlalar samaya balayan o santrifje kar sava vermeyi bir sre daha srdrdler. Ama
yarar yoktu. nsan deildi karlarndaki. Vcutsuz bir iradeydi.
Talarn arasnda, iniltiler iinde pes ettiklerinde, Gail Wynand normal bir sesle; "afakta yapacaz," dedi, dnp uzaklat. O andan
sonra etenin reisi oydu artk.
Tekneler iki gn sonra afakta yamaland, operasyon byk bir
baaryla tamamland.
Gail Wynand babasyla birlikte, Hells Kitchenn eski bir binasnn
bodrum katnda otururdu. Babas rhtm iisiydi. Uzun boylu, sessiz,
okuma yazma bilmeyen bir adamd. Okula hi gitmemiti. Zaten onun
babasyla bykbabas da gitmemiti. Ailede yoksulluktan baka bir
ey gren olmamt. Ama gemite bir yerlerde bir soyluluk kk
vard. Soylu bir dede, sonra bir trajedi. Unutulmu gitmi. O soydan
gelenleri amurlara iten bir ey. Wynand'larda onlar iinde bulunduklar ortama uyumsuz klan bir ey vard. ster gecekonduda, ister
barda, ister kodeste olsunlar, uymuyorlard oraya. Gail'in babas
rhtmlarda "Dk" diye tannrd.
Gail'in annesi, o daha iki yandayken veremden lmt. Tek
ocuktu Gail. Babasnn evliliinde byk bir dram olduunu hayal
meyal biliyordu. Annesinin bir resmini grmt. Bu mahalledeki
kadnlara benzemiyor, onlar gibi giyinmiyordu annesi. ok gzeldi. O
lnce babasnn tm hayat da sanki son bulmutu. Gail'i ok

605/1067

seviyordu, ama bu sevgi, haftada iki cmleye bile gerek gstermeyen


trden sevgilerdendi.
Gail annesine de, babasna da benzemiyordu. Aile gemiinden,
kimsenin tanmad birine ekmiti. Herhalde yzyllar nceki birine.
Yana gre her zaman fazla uzun ve fazla ince olagelmiti. ocuklar
onu Strech Wynand diye arrlard. Kas yerine ne kullandn bilen
yoktu. Ama bir ey kulland belliydi.
Kk yatan beri trl ilerde almt. Uzun sre, ke
balarnda gazete satt. Gnn birinde bir gazetenin datm odasna
girdi, oradakilere, yeni bir servis balatmanz gerek, dedi. Gazeteleri
sabahlar kaplara brakan bir servis. Bunun tiraj neden ve nasl
artracan anlatt. Patron, "Ya, yle mi?" dedi ona. Wynand, "Baarl
olacak, biliyorum," diye direndi. Patron, "Eh, ynetim senin elinde
deil," dedi. Wynand da ona, "Sen budalann tekisin," diye karlk
verdi. Tabii gazete satcl iini kaybetti.
Bir bakkalda alt. Ufak ilere kouyor, dkkn silip spryor,
ryen sebzeleri ayryor, mteri hizmetlerine yardm ediyor, stleri,
unlar sabrla tartp duruyordu. Mendil tlemek iin buhar makinesi
kullanmaya benzer bir durum vard ortada. Ama Wynand diini skyor, dayanyordu. Bir gn bakkala, stleri de arap gibi ielere doldurup satmann ok iyi bir fikir olacam syledi. Bakkal, "Sen sesini
kes, git Bayan Sullivan'n istediklerini hazrla," dedi. "Bana kendi
mesleimle ilgili yeni eyler mi reteceksin? ler senin elinde deil
buralarda." Wynand gidip Bayan Sullivan'a servis yapt, bir ey
sylemedi.
Bir bilardo salonunda alt. stekalar temizliyor, sarholarn kusmuklarn siliyordu. Orada duyup grd eyler, mr boyunca bir
daha hibir eye armamasn salayacak trdendi. Tm gcn kullanp sessizliini korudu, kendine den ileri yapt, patronunun budalalklarna dayand, bekledi. Duygularn seslendirdiini duyan hi
olmamt. nsanlara kar pek ok duygular beslerdi Wynand. Ama
bunlar arasnda sayg diye bir duygu yoktu.

606/1067

Bir ehir hatlar vapurunda ayakkab boyacs olarak alt. Her sarho hrsz onu tersliyor, itip kakyordu. Sesini karsa, biri mutlaka,
"Bu ilerin ynetimi sende deil," diyordu. Ama iini seviyordu Wynand. Mteri olmadnda, parmakla dayanr, Manhattan' seyrederdi. Yeni evlerin sar tahtalarna, bo arsalara, vinlere, inaat
iskelelerine, uzakta ykselen birka gkdelene bakard. Bu binalarn
hangilerinin yaplmas, hangilerinin yklmas gerektiini dnrd
kendi kendine. Ne gzel bir hale getirilebilirdi buralar! Bouk bir ses,
"Hey, ocuk!" diye seslenir, Wynand hemen tezghna dner, amurlu
bir pabucu boyamaya koyulurdu. Mteri ancak onun kumral sal
ban, incecik, ama becerikli iki elini grrd.
Sisli gecelerde, kedeki gaz lambasnn altnda, n direine
dayanm duran o incecik ocuu kimse fark etmezdi. Ortaadan
kalma bir soylu. Bir Patrici. Her hcresi, ynetmek iin haykran biri.
Hzl alan beyni, buna neden hakk olduunu syleyip duruyordu
ona. Ynetmek iin yaratlm bir derebeyiydi o. Oysa yerleri spryor, emir alarak yayordu.
Okuma yazmay be yandayken kendi kendine renmiti. Soru
sora sora. Bulduu her eyi okurdu. Anlalamayan eylere hi dayanamazd. Bir eyi herhangi bir kimse biliyorsa, o da anlamak
zorundayd. Yzyllar nce kaybolmu aile armasnn yerine, daha
ocukken kendine yaratt arma, bir soru iaretiydi. Hi kimse bir eyi
ona iki kere anlatmak zorunda kalmazd. lk matematiklerini, yollara
knk deyen kanalizasyon mhendislerinden rendi. Corafyay
rhtmdaki denizcilerden rendi. Yurt bilgisini, aslnda gangster
yata olan ehir Kulb'ne gidip gelen politikaclardan rendi. Ne
kiliseye, ne de okula gitmilii vard. On iki yana geldiinde, kiliseye
gitti. Sabr ve tevazu kavramlaryla ilgili vaaz dinledi. Bir daha oraya
dnmedi. On yandayken, eitimin nasl bir ey olduunu merak
etti, okula yazld. Babas onun bu kararna bir ey demedi. ete
kavgasndan sonra Gail eve kanlar iinde dndnde de bir ey dememiti zaten.

607/1067

Okulda geirdii ilk hafta boyunca, retmen srekli olarak Gail


Wynand'a sorular soruyordu. Cevaplar hep bilmesi retmenin
houna gidiyordu. Byklere ve onlarn kafasndaki amalara
gvendii zamanlar, Gail Wynand emirlere Ispartal gibi itaat ederdi.
etedeki ocuklardan nasl bir aba bekliyorsa, kendi de yle bir aba
gsterirdi. Ama iradesi ziyan oluyordu. Bir hafta getiinde, snfn
birincisi olabilmek iin pek bir aba gerekmediini anlamt. Bir ay
dolarken, retmen de ona soru sormaz oldu. Yarar yoktu nk.
Wynand naslsa her eyi biliyordu. retmenin daha zayf ocuklarla
urama zorunluluu vard. Wynand o snfta, bitmek bilmeyen saatler
boyunca ylece oturdu; retmen hep ayn eyleri tekrarlad, o bo
gzlerin gerisindeki kafalarda bir anlay kvlcm tututurmaya
alt. ki ayn sonunda, snfa retmeye alt tarih bilgilerini zetleyen retmen, "lk Amerikan Birlii'nde ka eyalet vard?" diye
sordu. Hibir el kalkmad. Sonunda Gail Wynand'n eli kalkt. retmen ona ban sallaynca Wynand ayaa kalkt. "Neden her eyi on
kere dinleyeyim?" diye sordu. "Btn bunlar ben zaten biliyorum."
retmen, "Bu snfta bir tek sen yoksun," dedi. Wynand'n azndan
kan kelime, retmenin bembeyaz kesilmesine yol at, aradan on
be dakika geip szn anlam beynine ulanca, kadnn yz pancar
rengine dnt. Wynand kapya yrd. Eie vardnda durup
dnd, "Ha, evet; ilk birlikte on eyalet vard," dedi.
Resmi eitimi bylece noktalanm oldu.
Hell's Kitchen'da yaayan insanlarn bazlar, mrleri boyunca hi
o mahallenin dna kmam kimselerdi. Hatta doduklar evden
kmadan yaayanlar bile vard. Gail Wynand ise sk sk kentin en iyi
caddelerinde yrye kard. Zenginler dnyasna baktnda ac
duymad gibi, imrenme ve korku gibi duygular da duymazd. Tek
duyduu ey merakt. Beinci Cadde'de dolarken de, baka yerlerde
dolarken olduu kadar rahatt. Malikne benzeri evlerin nnden
geerken elleri ceplerindeydi. Ayak parmaklar, pabularnn yrtk
burnundan dar kard. nsanlar ona ate saan gzlerle bakard
ama Wynand etkilenmezdi. O insanlarn yanndan getiinde, geride

608/1067

brakt duygu, bu caddenin ona ait olduu, onlara ait olmad duygusuydu. imdilik hibir ey istedii yoktu. Yalnzca anlamak
istiyordu.
Bu insanlar kendi mahallesindeki insanlardan farkl klan eyin ne
olduunu anlamak istiyordu. Giyimleri olamazd. Gzne ilien arabalar, banka czdanlar da olamazd. Kitaplard fark. Kendi mahallesindeki insanlarn da elbiseleri, at arabalar, paralar vard. Miktar
nemli deildi. O insanlarn fark, hi kitap okumamalaryd. Wynand,
Beinci Cadde'de nelerin okunduunu renmeye karar verdi. Gnn
birinde, kaldrmda araba bekleyen bir kadn grd. Kibar bir kadn
olduu belliydi. Wynand'n bu konulardaki yarglan. Kim Kimdir kitabndan bile daha salklyd. Kitap okuyordu kadn. Wynand onun
binmekte olduu arabann basamana srad, kitab kapp koarak
uzaklat. Polisler onu yakalayacak kadar hzl deildi.
Kitabn, Herbert Spencer tarafndan yazlm olduunu grd.
Tmn okuyabilmek iin, ac dolu saatler boyunca uramak
zorunda kald. Okuduklarnn ancak drtte birini anlayabilmiti. Ama
bu olay, onu sistemli ve inat bir yolculua daha balatm oldu. Yumruklarn skt, yeni yoluna koyuldu. Hi danmadan, hi yardm
grmeden, hi plan yapmadan, olmadk kitaplar okumaya balad. Bir
kitapta anlayamad bir paragraf bulunca, gidip o konuda bir baka
kitap aryordu. Her konuya birden yaylmaktayd. nce ihtisas dallarnda kitaplar okudu, okullarda okunan ders kitaplarna ondan sonra
dnd. Bir dzene gre okumuyordu. Ama kafasnda kalanlar
dzenliydi.
Halk Ktphanesi'nin Okuma Odas'n kefetti, bir sre oraya gidip
durumu kolaan etti. Derken gnn birinde, bir grup ocuk kageldi.
Her zaman pasakl, yrtk prtk giysiler iinde gezen bu ocuklar, bu
sefer zahmet edip ykanm, taranmlard. Ktphaneye girerken zayftlar ama karken pek zayf deildiler. O gece Gail Wynand, bodrumdaki evinin kesinde kendine bir ktphane kurdu. eteye verdii emirler itirazsz yerine getirilmiti. Skandal saylacak emirlerdi

609/1067

verdii emirler. Kendine saygs olan hibir ete, kitap gibi ie yaramayacak bir ey almazd. Ama bu emirleri veren, Strech Wynand'd.
Strech Wynand'n verdii emirler tartlmazd.
Sabahn ok erken saatinde, sokan amurlar arasnda, iki baca
krk, kanlar iinde bulunduu gn on be yandayd. Sarho bir
rhtm iisinden dayak yemiti. Bulunduunda kendinde deildi, ama
gece, daya yedikten hemen sonra, kendindeydi. Karanlk bir ara
yolda, tek bana braklm durumdayd. Ke bandan k grnyordu. Kendini o keye kadar nasl srklediini bildii yoktu. Tek
kullanabildii, elleriydi. Ama emeklemi, kendini ekmi, keye
varmay baarmt. Getii yerlerde kaldrm kan izleriyle doluydu.
Bir kapnn dibine yumruuyla vurdu. Bard oras. Barn sahibi kapy
at, ona ar baklarla bakt. Bu baklar, adamn durumu anladn,
Wynand'n ektii aclar bildiini gsteriyordu. Aldrmad da gn
gibi ortadayd. Sonra adam ieriye girdi, kapy arparak kapatt. ete
kavgalarna karmak gibi bir niyeti yoktu.
Yllar sonra, New York Banner'n sahibi Gail Wynand kendisine
dayak atan rhtm iisinin de, o bar sahibinin adn hala biliyordu.
Onlar nerede bulacan da biliyordu. Rhtm iisine hibir ey yapmad. Ama bar sahibinin iini mahvetti, adamn evi de, biriktirdii
birka kuru para da elinden gitti, sonunda intihar edip bu dnyadan
ayrld.
Gail Wynand on alt yandayken, babas ld. Yapayalnz ve isiz
buldu kendini. Cebinde altm be sent para, denmemi bir kira ihbarnamesi, daarcnda da kaotik bir eitim vard. Hayatnda ne yapmak istediine karar vermenin zaman gelmiti. O gece, oturduu binann damna kt, kentin klarna bakt. Ynetimi kendi elinde olmayan kentin. Gzleri, kendine yakn yerlerdeki sala binalarn pencerelerinden, daha uzaklardaki lks evlerin pencerelerinde grnen
klara doru kayd. Havada asl gibi gzken dikdrtgen klard
hepsi. Ama n kalitesi, binann kalitesini de belli etmeye yetiyordu.
Wynand kendine bir tek soru sordu. Bu evlerin hepsine ulaan ne

610/1067

vard? Lo kllara da, parlak kllara da! Her odaya, her kiiye ulaabilen ey neydi? Ekmek. Ama insanlar, aldklar ekmekle ynetmek
mmkn myd? Ayakkab. Kahve ... Derken birdenbire Wynand'n
hayatnn rotas belirleniverdi.
Ertesi sabah Gazette adl drdnc snf yaynn eski binasna
doruldu, kent haberleri odasna girip i istedi. ef ona bakt,
kyafetini szd, sonra; "Kedi nasl yazlr, bilir misin?" diye sordu.
Wynand, "Antropomorfoloji nasl yazlr, bilir misin?" diye cevap
verdi. Adam, "Burada i falan yok," dedi. Wynand, "Ben buralardaym," dedi ona. "Ne zaman istersen i buyur. Para vermek
zorunda deilsin. Gerekli grdn zaman bordroya alrsn beni."
Binadan kmad. Kent Haberleri Odas'nn dndaki merdivenlere
oturdu. Bir hafta boyunca her gn gelip oturdu o merdivenlere. Kimse
ona dikkat etmedi. Geceleri kap aralklarnda yatp uyuyordu. Paras
tkenince, yiyecek almaya balad. Dkkn tezghlarndan, p
bidonlarndan. Sonra yine dnp o merdivenlere oturuyordu.
Gnn birinde muhabirlerden biri ona acd, merdivenlerden inerken Wynand'n kucana bir be sentlik brakt, "Git kendine bir tas
orba al, evlat" dedi. Wynand'n cebinde on sent kalmt. Onu karp
muhabire frlatt, "Sen de bunu alp geneleve ko," dedi. Adam bir
kfr savurdu, ekti gitti. Be sentle on sent basamaklarn stnde
ylece kaldlar. Wynand onlara hi elini srmedi. Olay Kent Haberleri
Odas'nda dilden dile dolat. Sivilceli suratl bir memur gelip bakt,
omuz silkti, eilip paralar yerden ald.
Haftann sonuna doru, telal bir anda, kent odasndan bin
Wynand' arp ona bir i syledi. Bunu baka ufak tefek iler izledi.
Wynand emirlere asker gibi uyuyordu. On gn gemeden bordroya
alnd. Alt ay getiinde muhabirdi. ki yl dolduunda, gazetenin
Genel Yayn Mdr Yardmcs olmutu.
Gail Wynand k olduunda yirmi yandayd. Seks konusunda
bilinecek ne varsa, on yandan beri biliyordu. Pek ok kadnla yatmt. Aktan hi sz etmez, kendine romantik hayaller yaratmaz,

611/1067

olayn tmn hayvansal bir alveri olarak grrd. O alverite ok


ustayd. Kadnlar ona bir bakmakla anlyorlard yle olduunu. Ak
olduu kz ok gzel ve zarifti. Arzulanacak deil, taplacak bir gzellii vard. Narin ve sessizdi. indeki o gzel esrarengizlikler yznden
okunuyor, seslendirilmiyordu.
Gail Wynand'n metresi oldu. Wynand kendine mutlu olma lksn
tand. Kz istese, onunla hemen evlenirdi. Ama birbirleriyle pek
konumuyorlard. Wynand aralarndaki her eyin sessiz de anlald
inancndayd.
Bir akam konutu onunla. Ayaklarnn dibine oturmu, yzn
onun gzel yzne doru kaldrmt. Ruhunu ortaya serdi. "Sevgilim,
ne istersen hepsi senin," dedi. "imdi neysem, ilerde ne olacaksam,
hepsi. Sana sunmak istediim bu. Sana alabileceim eyler deil; onlar alabilmemi salayacak olan, iimdeki eyi sunuyorum sana. Hi
kimse o eyden vazgemez, ama ben vazgeiyorum, onu sana veriyorum. Senin olsun, senin hizmetinde olsun, srf senin iin." Kz
glmsedi, bir soru sordu. "Sence Maggy Kelly'den daha gzel
miyim?"
Wynand ayaa kalkt. Hibir ey sylemeden evden kt. O kz bir
daha hi grmedi. Bir dersi iki kerede renmeye asla ihtiya
duymamasyla gururlanan Gail Wynand, onu izleyen yllarda hi k
olmad.
Yirmi bir yandayken, Gazette'deki kariyeri bir tehlikeyle yz yze
geldi. lk defa ve tek kere. Politika da, rvet ve yozlamlk da onu
pek rahatsz etmezdi. Bu ileri ok iyi bilirdi nk. etesi para
karl, seim gnlerinde sandk ba olaylar karmaya alknd.
Ama blge karakolunun polis komiseri Pat Mulligan'a komplo kurulup
iftira edildiinde, Wynand buna dayanamad. Pat Mulligan hayatnda
tand tek drst insand.
Gazette'i kontrol eden gler, Mulligan'a iftira eden glerdi. Wynand hibir ey sylemedi. Gazette'i batrmak iin kullanabilecei bilgileri, kafasnda bir sraya sokmakla yetindi. Kendi ii de havaya

612/1067

uacakt tabii, ama nemi yoktu. Bu karar, meslek hayatnda kendine


koyduu kurallarn hepsine karyd. Ama onu dnmyordu. Nadiren olan o byk patlamalardan birini yayordu.
Tedbirlilik diye bir ey gelmiyordu aklna. stediini yapmak
zorunda bir hayvan gibiydi. Hakl olduu yle ak seik ortadayd ki!
Ne var ki, Gazette'i batrmak yalnzca ilk adm olacakt. Mulligan' kurtarmaya yetmezdi.
Wynand eski bir gazeteden kestii kupr yldr saklyordu.
Rvet ve ahlkszlkla ilgili bir bayaz. Byk gazetelerin birinden
kesilmiti o yaz. Saklaynn nedeni, drstle vg olarak okuduu
en gzel yaz olmasndan kaynaklanyordu. Kupr alp o byk
bayazar grmeye gitti. Mulligan' ona anlatacakt. kisi birlikte, o
kt mekanizmay yeneceklerdi.
Kentin br yanna kadar yrd, nl gazetenin binasna girdi.
Yryerek gitmek zorundayd, nk iinden taan fkeyi ancak yle
bastrabilirdi. Bayazarn odasna alnmas zor olmad. Tm yasaklara
kar, gittii her yere kolayca kabul edilme zellii vard Wynand'n.
Masada iman bir adamn oturmakta olduunu grd. nce birer
yara benzeyen gzleri birbirine pek yaknd. Wynand kendini tantmaya gerek grmedi. Kupr masaya koydu, "Bunu hatrlyor
musun?" diye sordu. Bayazar kupre bakt, sonra gzlerini Wynand'a
evirdi. Bu baklar, Wynand'n daha nce de grd baklard.
Kapy yzne arpan bar sahibinin gzlerinde grd baklar.
Bayazar, "Yazdm her palavray hatrlamam nu bekliyorsun?" diye
sordu.
Wynand bir an sessiz kaldktan sonra, "Teekkr ederim," dedi. mrnde ilk defa birine kran duyuyordu. ten bir kran. Bir daha
gerek duymayaca bir ders karlnda. Ama o ksack teekkrde ok
ters ve ok korkun bir eyler olduunu bayazar bile anlamt. Bu
szn Gail Wynand'n lm ilan olduunu anlayamad tabii.

613/1067

Wynand yryerek Gazette'e dnd. inde o bayazara kar da,


siyasal dzene kar da herhangi bir fke yoktu. Duyduu tiksinti dolu
fke, kendine ynelikti. Kendine, Pat Mulligan'a, tm drstlklere.
Kendisinin ve Mulligan'n kimlerin kurban durumuna deceini
hatrladka utanyordu. Tabii kurban diye grmyordu kendini.
"Enayi" diye gryordu. Odasna dald, Mulligan' yerin dibine batran
nefis bir bayaz yazd. Patronu, "Yahu, sen bu adama biraz acyorsun
sanmtm," dedi. Wynand, "Ben kimseye acmam," diye cevap verdi.
Bakkallarla gemi adamlar Gail Wynand'n deerini bilememilerdi,
ama politikaclar bildi. Gazetede alt dnemde, insanlarla geinmesini rendi. mrnn geri kalan boyunca brnecei ifade,
yzne o dnemde geldi. Tam glmseme saylamayacak, hareketsiz
bir bak. Dnyaya yneltilmi alayc bir bak. nsanlar bazen onun
bu alayclnn, kendi alay etmek istedikleri eylere ynelik olduunu
dnrlerdi. Bunu dnmekte zgrdler. Ayrca, ihtirastan da,
huzurdan da etkilenmeyen bir adamla i grmek keyifli oluyordu.
Rakip bir siyasal ete, belediye seimlerini kazanmak amacyla
kendine bir yayn organ arad iin Gazette'i satn aldnda, Wynand
yirmi yandayd. Yeni ete gazeteyi Gaii Wynandn adna satn
ald. Wynand onlarn saygn n cephesini oluturacakt. Bylelikle Gail
Wynand, Gazette'in bayazar oldu. Kampanyay yapt, patronlar
seimi kazandlar. ki yl sonra tm eteyi paralayan, liderini kodese
tktran, Gazette' in tek sahibi olarak kalan da yine Wynand oldu.
lk ii binann kapsndaki tabelay indirip atmak, gazete baln da
deitirmek oldu. Gazette'nin ad artk New York Banner'd.
Arkadalar itiraz etti; "Yaynclar gazete ad deitirmez," dediler.
Wynand cevap olarak, "Bu yaync deitirir," dedi.
Banner'n ilk kampanyas, hayr ii iin para toplamak oldu. Yan
yana iki resim yaynlanmt gazetede. Resimler de, altta verilen aklamalar da, ayn byklkte yer kaplyordu. Paralel iki konu. Biri
mcadelesini srdrmekte olan gen bir fizikiyle ilgiliydi. Alkla
mcadele ediyor, ok byk bir icat zerinde alyordu gen adam.

614/1067

Dier hikye, bir hizmetiyle ilgiliydi. dam edilmi bir katilin sevgilisiydi. Gayri meru ocuunun doumunu bekliyordu. Birinci hikyeye
bilimsel tablolarla grafikler, kinciye, st ba dank, yznde ac
dolu bir ifadeyle, dudaklar azna bol gelen bir kzn resmi elik ediyordu. Banner, okurlarndan bu iki bahtsza yardm etmelerini istemekteydi. Gen fizikiye dokuz dolar krk be sent, bekr anneye bin yetmi yedi dolar para geldi. Gail Wynand gazetede alanlar toplantya
ard. ki kampanyay balatan gazeteyi masann stne koymu, her
biri iin toplanan paralar da resimlerin zerine yerletirmiti.
"Aranzda anlamayan var m?" diye sordu. Hi kimse cevap vermedi.
Wynand o zaman, "Artk Banner'n nasl bir gazete olacan biliyorsunuz," dedi.
O gnlerin yaynclar, gazetelerine kendi kiiliklerinin damgasn
vurmaktan gurur duyarlard. Gail Wynand ise, gazetesini tm vcudu
ve ruhuyla birlikte kalabalklara adad. Banner'n grn bir sirk ilanna benzedi, performans da ona uydu. Her ikisi de ayn amaca
ynelikti. artmak, elendirmek ve bilet paras toplamak. Bir tek
kiinin deil, bir milyon kiinin damgasn tayordu. Gail Wynand bir
keresinde uygulad politikay anlatrken, "nsanlar birbirinden
farkldr," demiti. "Ama gnahlar hep birbirine benzer. Sonra dosdoru soruyu sorann gzlerine bakarak eklemiti: "Ben u dnyada,
en byk miktarda var olan eye hizmet veriyorum ounluu temsil
ediyorum. Bu da herhalde soylu bir tutum saylmal."
Halkn istedii, su, skandal ve duygusal haberlerdi. Gail Wynand
onlara bunlar verdi. Ne istiyorlarsa onu verdi halka. Ayrca, hep
utandklar bu duygularndan artk utanmamalar iin de, hakl gsteren dn biimleri sundu. Banner'da cinayet, kundaklk, rza
geme, rvet gibi eyler hep gerekli ahlaki tutum iinde verilirdi.
"Alnacak Ders" diyebileceimiz bir cmleye karlk, yazda stun
dolusu sansasyon bulunurdu. Wynand, "nsanlara soylu grevler yklerseniz, sklp bunalrlar," diyordu. "Ama onlar elendirmeye kalktnzda da utanrlar. Bu ikisini birletirmeyi baardnz anda, onlar
ele geirdiniz demektir." Gazetede dm kzlarn, sosyete dullarnn,

615/1067

buluntu ocuk yurtlarnn, krmz fener mahallelerinin, bedava hastanelerin hikyeleri yaynlanp durmaktayd. "nce seks," diyordu
Wynand. "Gzyalar ikinci gelir. Hem kansnlar, hem alasnlar ... O
zaman elinize dmler demektir."
Banner ok cesur ataklar dzenledi. Hi kimsenin muhalefet edemeyecei konulardayd bu ataklar. Politikaclarn sularn sergileyip
onlar rezil ediyor, ama bu ii, mahkeme yakalarna yapmadan hemen nce yapyordu. Tekellere saldryor, zenginlerle ve baarllarla
alay ediyordu. kisine de ulaamayacak kimselerin azndan
konuuyormu gibiydi. Sosyetenin ltlarn sunarken, sinsi bir
alayclk kullanyordu. Sokaktaki adam bundan iki tatmin birden elde
etmekteydi. Hem kendini k salonlara girmi gibi hissediyor, hem de
oraya ayaklarn silmeden girmi olmann keyfini yayordu.
Banner'n, gerekleri, zevkleri ve inanlrl arptmasna izin vard,
ama okurlarnn beyin gcn zorlamasna izin yoktu. Be santim, on
santim boyunda harflerle att manetler, yaymlad avaz avaz fotoraflar, an basitletirilmi kelimelerle birleince, insanlarn bilincine yardmsz girebiliyordu. Barsaktan verilen besinlerin sindirime
ihtiya gstermemesi gibi.
Wynand adamlarna, "Haber dediin, en ok sayda insanda en
byk heyecan yaratan eydir," diyordu. "Akllarn balarndan alp
onlar serseme eviren ey. Ne kadar sersemletirse o kadar iyi, yeter ki
haber says ok olsun."
Gnn birinde, sokaktan bulduu bir adam alp ofise getirmiti.
Sradan bir adamd. Ne fazla iyi giyimli, ne de ar kt giyimliydi.
Boyu ne ksa, ne uzundu. Esmer de deil, sarn da deildi. Yz
yle bir yzd ki, insan daha bakarken unutuyordu o yz. Bu kadar
farksz olmas rktc bir eydi. Geri zekl olmann aynn bile yoktu
onda. Wynand adam binann her yanna dolatrd, alanlarn hepsiyle tantrd, sonra da gle gle deyip yollad. Daha sonra tm
alanlar bir araya toplayp onlara, "almalarnzla ilgili kukuya

616/1067

derseniz, o adamn yzn hatrlayn," dedi. "Siz yazlar o adam


iin yazyorsunuz." Gen bir yazar, "Ama Bay Wynand," dedi, "Adamn
yz hatrda kalmyor ki!" "te mesele de o," dedi Wynand.
Gail Wynand'n ad basn dnyasnda bir tehdit haline gelmeye
baladnda, gazete sahiplerinden bir grup, onu bir kenara ekti.
Hepsinin katlmak zorunda olduu bir yardm yemeinde
kstrmalard Wynand'. Ona kamu zevkinin bayalatrlmas konusunda sitemler yadrdlar. Wynand onlara, "nsanlara sahip olmadklar zsaygy koruma konusunda yardm etmek bana dmez,"
dedi. "Siz onlara, kalabalk iindeyken seviyoruz dedikleri eyleri veriyorsunuz. Ben ise gerekten sevdikleri eyleri veriyorum. Drstlk
en iyi politikadr, beyler, ama bunu sizin inanmay rendiiniz anlamda sylemiyorum."
Wynand'n bir ii kt yapmas imknszd. Amac her ne olursa
olsun, uygulad yntemler kesinlikle harikayd. Gazetenin sayfalarna yansmayan onca enerji, onca g, onca irade, hep o amaca
yneliyordu. Olaanst bir yetenek, sradan bir eyi kusursuz biimde baarmaya harcanyordu. Onun iren hikyeler bulup gazetesinin
sayfalarna dkmek iin gsterdii abayla, yepyeni bir din
kurulabilirdi.
Banner haberleri ilk veren gazeteydi. Her zaman. Gney Amerika'da
bir deprem olsa, felaket yresiyle tm iletiim kesilse, Wynand bir
uak kiralar, oraya ekip yollar, haberleri New York sokaklarna
rakiplerinden gnler nce yanstmay baarrd. lavelerde alevler
iinde kent resimleri, ezilmi cesetler grlrd. Atlantik kysnda
batmak zere olan bir gemiden SOS gelse, Wynand adamlarn alp
kendisi oraya koar, Ky Koruma teknelerinden abuk yetiirdi. Kurtarma ilemlerini Wynand balatr, geri getirdii yazlar, kendisini
dalgalar zerinde ip merdivenlere trmanrken gsteren resimlerle
sslenirdi. Kollarnda bir bebekle. Kanada'da bir ky, yznden
dnyayla ilikisini kestiinde uak yollayp ky halkna yiyecek ve kutsal kitaplar attran yine Banner'd. Kmr yresi grev yznden fel

617/1067

olsa, Banner orada orba mutfaklar aar, yoksulluk eken iilerin


gzel kzlarn ne gibi tehlikelerin bekledii konusunda, i buran
hikyeler yaynlard. Kedinin biri elektrik direinin tepesinde mahsur
kalsa, onu kurtaran Banner fotoraflarndan biri olurdu.
Wynand adamlarna, "Haber yoksa, yaratn," diye emir vermiti.
Delinin biri, Devlet Akl Hastanesi'nden kamt. Kilometre karelerce
alanda, korku gnlerce kol gezmeye balad. Bu korkuyu besleyen de,
Banner'n yazlarnda tehlikelere iaret edilmesi, beceriksiz polis
gleriyle alay edilmesiydi. Sonunda deliyi Banner'n bir muhabiri
yakalad. Yakalandktan iki hafta sonra bu deli, mucize saylabilecek
biimde iyileti, hastaneden taburcu oldu, Bannera bir tefrika satt.
Tefrikada, hastanedeyken kendisine ne kadar kt davranldn anlatyordu. Bu olay kkl reformlara yol at. Daha sonra baz kimseler,
o delinin zaten hastaneye yatmadan nce de Banner'da alan biri
olduunu ileri srdler ama hibir ey kantlanamad.
Bir gn otuz gen kzn alt bir genelevde yangn kt. Kzlardan
ikisi ld. Sa kalanlardan Mary Watson, Banner'da genelev sahibinin
kendilerini nasl smrd konusunda bir tefrika yaynlad. Derken
kentin en sekin kadnlarnn liderliinde, genelevlere kar bir
hareket balad. Yangnn nedeni hibir zaman bulunamad. Mary
Watson'n bir zamanlar Banner'a yaz yazan Evelyn Drake'le ayn kii
olduu fsldanp duruyordu. Ama kantlanamad.
Banner'n ilk yllarnda, Gail Wynand evindeki yatak odasnda
geirdii gecelerden fazlasn ofisteki kanepede geiriyordu. Elemanlarndan bekledii abalar kolay i deildi. Kendinden bekledii ise inanlmaz dzeydeydi. Ordu ynetir gibi ynetiyordu adamlarn.
Kendini de kle gibi kullanyordu. Adamlarna iyi para verirdi. Kendisi
yalnzca kira parasyla yemeklerinin parasn alrd. O sralar mble bir
dairede kirayla oturuyordu. Oysa iyi muhabirleri, pahal otellerin
sitlerinde yatp kalkmaktayd. Wynand'n paras, daha gelmeden harcanp gidiyordu. Hepsi de yine Banner'a harcanmaktayd. Bu gazete,

618/1067

her kaprisine uyulan, hem de fiyatna bakmadan uyulan pahal bir


metrese dnmt.
Yeni bask sistemlerini ilk alan Banner olmutu. yi gazetecileri de
en son alan Banner'd. En son al, aldklarn elinden karmad
iindi. Wynand rakip gazetelerin Kent Haberleri Odalarm talan eder,
onun verdii maalarla hi kimse rekabet edemezdi. Bir gazeteciye
Wynand'dan randevu geldiinde, adam nce bunu meslek haysiyetine
bir hakaret olarak alrd. Ama yine de gelirdi randevuya. Gelirken, ii
hangi koullarla kabul edebilecei konusunda da saldrgan bir nutuk
hazrlard. Wynand grmeye, maa olarak ka para vereceini syleyerek balard. Ardndan, "Tabii grmek isteyeceiniz baka koullar da olabilir," derdi. Adam yutkunur, susard o zaman. Wynand,
"Yok mu?" derdi. "Gzel. Pazartesi sabah balayn."
Wynand ikinci gazetesini Philadelphia'da atnda, ora basnnn
onu karlay, Hun Hakan Atilla'y karlamaya hazrlanan Avrupa
beyleri gibiydi. Bunu izleyen sava ok vahi bir sava oldu. Wynand
buna glp geiyordu. Dier gazetelerin datm kamyonlarn karacak kabadaylar tutma konusunda, kimsenin ona retebilecei bir ey
yoktu. Gazete bayilerini dvme konusunda da. Rakiplerinden ikisi bu
savata silinip gitti. Wynand'n Pliladelphia Star gazetesi ise yaad.
Bundan sonras salgn hastalk gibi hzl geliti. Wynand otuz be
yana geldiinde, ABD'nin tm byk kentlerinde Wynand Gazeteleri
kmaktayd. Krkna vardnda, Wynand Dergileri, Wynand Haber
Programlar da devreye girmiti. Wynand Grubu'nun ou irketleri o
zamana kadar faaliyete gemi durumdayd.
Servetini oluturmasna, yaynlanmayan birok faaliyetler katkda
bulunuyordu. ocukluunun hibir ansn unutmu deildi. Vapurda
ayakkab boyacsyken, gverte parmaklna yaslandnda neler
dndn de hatrlyordu. Bymekte olan bir kentin sunduu
olanaklar. Hi kimsenin deer kazanacan sanmad gayri menkulleri satn almaya balad. Her danman nerisinin tersine inaatlar
yapt. Bu yollarla yzleri binlere eklemeye balad. Her trl irketten

619/1067

hisseler satn alyordu. Bazen bu irketler batyor, ilikisi olan herkesi


de batryor, bir tek Gail Wynand ayakta kalyordu. Karanlk iler
yapan bir tramvay irketi tekeline kar kampanya at; tramvay iletme haklar o irketin elinden alnp, daha karanlk iler gren bir
baka irkete verildi. kinci irket, Gail Wynand'n kontrol altndayd.
Orta Bat Blgesi'ndeki sr eti piyasasn ele geirmek iin korkun
bir giriimde bulundu; o alan da bir baka eteye peke ekti. Kendi
emrinde alan bir eteye.
Gen Wynand'n ok zeki bir adam olduunu, kullanlabileceini
fark eden pek ok kii ona yardmc oldu. Kullanlma konusunda ok
sevimli bir uyum gsterirdi. Ama sonunda bu insanlar, kullanlann
kendileri olduunu anlarlard. Gazette'i Gail Wynand adna satn alanlar gibi.
Baz yatrmlarndan para kaybettii de olurdu. Soukkanl bir tutum iinde, bile bile kaybederdi paray. zlenemeyecek admlarla nice
gl insan mahvetmiti. Bir bankann bakann, bir sigorta irketinin bakann, gemiler ileten bir irketin bakann ve daha nicelerini.
Bunlar neden yaptn hi kimse anlayamyordu. Onun rakibi deildi
bu adamlar. Onlar mahvetmekle Wynand'n bir ey kazanmad da
ortadayd.
"Ne peinde bu Wynand denilen pi?" deyip dururdu insanlar byle
zamanlarda. "Para peinde olmad kesin!"
Ona fazla srarl atanlar, mesleklerinden olurlard. Bazlar birka
hafta iinde, bazlar yllar sonra. Arasra bir takm hakaretleri
grmezden geldii olur, buna karlk bazen de bir adam eften pften
bir sz yznden ezip silerdi. Ne zaman ezeceini, ne zaman balayacan bilmeye olanak yoktu.
Gnlerden bir gn, baka bir gazetede alan ok parlak bir muhabirin yazsn okudu, hemen haber yollayp artt. Delikanl geldi,
ama Wynand'n teklif ettii maa onu hi etkilemedi. "Ben sizin
yannzda alamam, Bay Wynand, deyip duruyordu byk bir
drstlkle. "nk sizin ... hi idealiniz yok." Wynand'n incecik

620/1067

dudaklar glmsedi. Yavaa, "nsanln yozlamlndan kaamazsn, evlat," dedi. "Belki senin patronunun idealleri vardr, ama iren
kiilerden para dilenmek, emir almak zorunda kalr. Benim idealim
yok, ama ben dilenmem. Sen seimini yap. nc bir k yok." Delikanl gazetesine dnd. Bir yl sonra Wynand'a geldi, teklifinin hl
geerli olup olmadn sordu. Wynand, geerli, dedi. ocuk o gnden
beri Banner'da alyordu. Gazetede Wynand' gerekten seven bir
tek o vard.
Gazette gnlerinden kalan tek kii olan Alvah Scarret de Wynand'la
birlikte ykselmiti. Ama Wynand' seviyor denilemezdi. Onunki, patronunun ayaklarna, stne baslan bir yastk gibi sarlmakt. Alvah
Scarret hibir zaman, hibir eyden nefret etmemiti. Bu nedenle,
sevmesi de olanakszd. ok akll, iinin ehli, hibir eyde saknca
grmeyen biriydi. Sakncay kavrayamayacak birinin masumiyeti
iindeydi nk. Yazd her eye inanr, ayrca Banner'da yaynlanan
her eye de inanrd. Bir inancn iki hafta boyunca srdrmeyi de
baaryordu.
Gail Wynand'n zel hayat var m, yok mu, kimse bilemiyordu.
Ofisten uzakta geirdii saatler de, Banner'n ba sayfas havasna
brnmt. Ama slubu daha yksek bir dzeye karlmt. Yine
sirk gsterisiydi ama bu sefer krallar grubuna oynanyordu. Byk bir
operann performans iin tm tiyatroyu kapatr, o sradaki metresini
yanna alp gider, bombo salonda gsteriyi onunla birlikte seyrederdi.
Tannmam bir tiyatro yazarnn ok gzel bir oyununu kefeder,
adama dnyann parasn verir, oyunun bir tek kere oynanp bir daha
asla oynanmamas iin anlama imzalatrd. O tek gsterinin tek seyircisi de Wynand olurdu. Ertesi sabah senaryoyu yakarlard. Kibar
sosyete kadnlarndan biri ondan bir yardm demei iin ba istediinde; Wynand ona imzalad bo eki uzatrd. Glerek kadna,
sizin doldurmaya cesaret edeceiniz rakam, benim vereceimden az
olacak naslsa, derdi. Bir gece barlardan birinde rastlad, sonra bir
daha da grmedii bir sahtekr iin, Balkanlar'da bir taht bile satn
almt. Konuurken sk sk, "Uam, ofrm ve Kralm," derdi.

621/1067

Geceleri dokuz dolara ald kt bir takm giyer, metrolara binip iner, gecekondu semtlerini dolar, halkn ne konutuunu dinlerdi. Bir
keresinde, bir bodrum birahanesinde, kamyon ofrlerinden birinin
Gail Wynand'a kfr yadrdn duymutu. Adam Wynand iin,
kapitalizm ktlklerinin en beteri diyor, pek de renkli bir dil kullanyordu, Wynand da onun bu grlerine katld, adamn ilgin
kfrlerine birka tane de o katt. Bu laflar Hell's Kitchen gnlerinden
biliyordu. Sonunda Wynand birinin masalardan birinde unuttuu
Banner' eline ald, nc sayfadan kendi fotorafm yrtp kard,
yz dolarlk bir banknota ilitirdi, kamyon ofrne verip oradan kt.
Kimsenin azn amasna frsat brakmadan.
Metresleri birbirini yle byk bir hzla izliyordu ki, artk dedikodular bile kesilmiti. Bir kadn parayla satn almadka, ondan bir keyif
alamayaca sylenmekteydi. stelik kadnn da satn alnamayacak
cinsten olmas artt.
zel hayatnn ayrntlarn sr olarak saklayabilmesi, bu hayatn
genelini herkesin gz nne serdii iindi. Kendini kalabalklara
teslim etmiti. Herkesin malyd Wynand. Parktaki bir ant gibi. Otobs durandaki levha gibi. Bannern sayfalar gibi. Kendi fotoraflar
gazetede, artist fotoraflarndan daha sk yaymlanrd. Her tr klkta,
akla gelebilecek her trl yerde fotoraflar ekilmiti. Hi plak fotoraf ektirmemiti ama okurlarna sanki onu da yapm gibi geliyordu. Aslnda zel hayatnn reklamn yapmaktan zevk alyor deildi.
Bu bir politika meselesiydi. O yzden teslim ediyordu kendini bunlara.
at dairesinin her kesinin fotoraflar gazetelerinde ve dergilerinde
yaymlanmt. "Koca lkedeki her itolu it, buzdolabmn da, banyo
kvetimin de iini biliyor," derdi.
Ama hayatnn bir yn vard ki, ok az bilinir, hi sz edilmezdi.
Oturduu binann en st kat, yani at dairesinin hemen alt, onun
zel sanat galerisiydi. Kaps her zaman kilitli dururdu. Oraya
bakcsndan baka hi kimseyi sokmu deildi. Bir zamanlar bir
Fransz Bykelisi oray grmek iin Wynand'n iznini istemi,

622/1067

Wynand reddetmiti. Pek sk olmamakla birlikte, arasra oraya iner,


saatlerce kalrd. Koleksiyonunu yapt eyleri kendi standartlarna
gre seerdi. ok nl eserler de vard, tannmam ressamlarn eserleri de vard o galeride. Sevmedii nllerin eserleri teklif
edildiinde reddederdi. Koleksiyoncularn bitii deerler, eserlerin
altndaki imzalar onu ilgilendirmezdi. Alveri ettii sanat ajanlar
onun zevkinin kusursuz bir ustala sahip olduunu sylerlerdi.
Bir gece ua onu sanat galerisinden karken grm, yzndeki
ifadeden oke olmutu. Ac ekiyormu gibi bir ifade vard Wynand'n
yznde. Ama on ya daha gen duruyordu. "Hasta msnz, efendim?"
diye sormutu uak. Wynand ona kaytsz baklarla bakm, "Git, yat,"
demiti.
Alvah Scarret zgn zgn, "Senin bu sanat galerinle bir pazar gazetesi doldurabilirdik," derdi. "Hayr." "Ama neden, Gail?" "Bak, Alvah,
dnyada herkesin kendine ait bir ruhu vardr. Oray kimseye gstermez. Cezaevlerindeki mahkmlar, kenar barlardaki sapk gstericiler
bile. Ben hari, herkes. Benim ruhum zaten senin pazar gazetende
kyor. renkli olarak. Onun yerine, baka bir eyim olmas gerek.
Kilitli bir oda iinde, el srlmeyecek birka para eyadan ibaret olsa
bile."
Alvah Scarret'in, Gail Wynand karakterinde yeni bir ynlenme hissetmesi, ancak Wynand krk be yana geldiinde oldu. Aslnda ok
yava bir sre olarak gelimiti bu i. Ama artk pek ok kii farkna
varyordu. Wynand epey zamandr, sanayicilerle para babalarn
mahvetme konusuna ilgisini kaybetmiti. Kendine yeni tr bir kurban
bulmutu onun yerine. Bunun bir spor mu, bir manyaklk m, yoksa
sistematik bir uygulama m olduunu hi kimse kestiremiyordu.
Korkun bir eydi bu seferki. nk ok kt, stelik de amaszd.
lk nce Dwight Carson'la balad bu eilim. Dwight Carson,
yetenekli bir gen yazard. nanlarna ballyla n yapmt. Bireyin
kalabalklara kar mcadelesinin ampiyonuydu. ok saygn, ama
dk tirajl dergilerde yazyordu. Bu dergiler Wynand iin bir tehdit

623/1067

oluturamazd. Ama Wynand, Dwight Carson'u satn ald. Banner'da


bir stunu stlenmeye mecbur etti onu. O stunda, toplumun dhilere
stnln savunacakt. ok kt yazlar yazyordu Carson Banner'da. lgin olamyordu. nandrc olamyordu. Herkesi kzdryordu. Hem gazetenin stun santimlerine yazkt, hem de o koskoca
maaa. Ama Wynand bunu srdrmekte direndi.
Carson'un durumu, Alvah Scarret'i bile oke etmiti. "Baka kim
olsa, tamam, Gail," demiti. "Ama Carson'dan beklemezdim."
Wynand glmt buna. Uzun uzun glmt. Kendini tutamyor
mu gibi. Bu glnde bir isteri nitelii vard. Scarret kalarn att.
Wynand'n kendini kontrol edememesi, bakmaktan holanaca bir
manzara deildi. Onun hakknda bildii her eye ters dyordu. Scarret rkt bundan. Salam bir duvarda ufack bir atlak grm gibi
oldu. O atlak asla duvara zarar veremezdi. Ama orada hi yeri yoktu.
Birka ay sonra Wynand, bu sefer radikal bir dergiden gen bir yazar
ald. Drstlyle tannan biri. Ona da olaanst bireyleri ven,
kalabalk gruhlara burun bken yazlar yazdrmaya balad. Bu da
pek ok okuru kzdrd. Ama Wynand vazgemedi. Artk tiraj konusundaki duyarl gstergelere de pek aldrmyor gibiydi.
Duygulu bir airi, beyzbol malarn yorumlamak zere tuttu. Bir
sanat eksperine fnansal haberler yazdrd. Bir sosyaliste fabrikatrleri
savundurttu, bir muhafazakr emek ampiyonu haline getirdi. Bir
ateist bulup ona dini vdrd. Disiplin iinde alan bir fizikiyi, mistik sezgilerin bilimsel yntemlerden daha stn olduu konusunda
yazlar yazmaya zorlad. Byk bir senfoni orkestrasnn efine ok
yksek bir maa balad, hibir i yaptrmad. Tek art, adamn bir
daha orkestra ynetmemesiydi.
Bu adamlarn bazlar balangta yaplan teklifi reddetmilerdi.
Ama birka yl iinde, zemedikleri rastlantlar sonucu kendilerini
iflasn eiinde bulunca, mecbur olmulard. Kimi nl, kimi de hi
tannmamt. Wynand avnn nceki durumuna ilgi gstermiyordu.

624/1067

Mesleklerini ticariletirmi olan, i inanlar bulunmayan kimselere


bulat yoktu. Onun kurbanlarnn bir tek ortak noktas vard, o da o
amaz drstlkleriydi.
Bu adamlar bir kere kerttikten sonra, onlara o dolgun maa vermeyi srdryordu. Ama artk onlara ilgi duymuyor, bir daha grmek
de istemiyordu. Dwight Carson sonunda manyaklat. Kurbanlardan
ikisi uyuturucuya alt. Biri intihar etti. Scarret iin bu intihar olay
barda taran damla olmutu. "Bu i biraz fazlaya kamyor mu,
Gail?" diye sordu. "Cinayetten fark yok o olayn." Wynand, "Hi de
deil," dedi. "Ben yalnzca bir d etkendim. Nedenler onun iindeydi.
rm bir aaca yldrm arpp aac yksa, herhalde, yldrmn
suu deildir."
"Ama sen neyi salkl aa sayyorsun?"
"yle bir ey yoktur, Alvah," dedi Wynand neeyle. "yle bir ey
olamaz."
Alvah Scarret hibir zaman Wynand'a bu yeni meraknn nedenlerini sormad. Sezgileriyle, nedenlerin birazn hissedebiliyordu.
Scarret omuz silkip gld, herkese kayglanacak bir ey olmadm
syledi, "Bu bir emniyet supab," dedi. Gail Wynand' anlayabilen yalnzca iki kii vard dnyada. Alvah Scarret ksmen anlyordu, Ellsworth Toohey ise tamamen.
Ellsrvorth Toohey'nin o sra her eyden ok istedii bir tek ey vard,
o da Wynand'la bir kavgaya u aamada yol amamakt. Wynand'n
kendisini kurban olarak sememesine bir bakma gceniyordu. Keke
beni de kertmeye alsa, diye geiriyordu iinden. Sonucu ne olursa
olsundu. Ama Wynand byle bir eye kalkmyordu. Zaten Toohey'nin
varlnn bile farknda deildi genellikle.
Wynand lmden hibir zaman korkmamt. Yllar iinde intihar
arasra aklna gelmi, ama kafasnda bir niyet olarak belirmemi, yalnzca hayatn ok saydaki olaslklarndan biri olarak belirmiti. O

625/1067

olasl da kaytszca incelemi, nazik bir merak gstermiti. Tm


olaslklara gsterdii gibi. Ama sonra unutmutu o konuyu. Bazen ok
yorgun olur, iradesi terk ederdi onu. Ama birka saatini sanat galerisinde geirmekle, yine eski haline dnerdi.
Byle byle, elli bir yan bulmutu. Hibir nemli eyin yer almad bugne kadar gelmiti. Ama o akam, bir adm daha atmak
gelmiyordu iinden.
Gail Wynand yatan kenarnda oturuyordu. ne doru eilmi,
dirseklerini dizlerine dayamt. Tabanca hl avucundayd.
Evet, dedi kendine. Bir yerlerde bunun bir cevab olmal. Ama ben
bilmek istemiyorum. Bilmek istemiyorum. Hayatn inceleme konusundaki isteksizliinin kknde bir rknt sezmekteydi. Bu gece
lmeyeceini de bundan anlyordu zaten. Hl bir eylerden korktuuna gre, hayata sk skya sarlm demekti. Bilinmeyen
felaketlere doru ilerlemek iin bile olsa. lm dncesi hibir ey
vermiyordu ona. Yaama dncesiyse ok az ey veriyordu. Korkunun
pek soluk bir glgesi, o kadar.
Elini kprdatp tabancay avucunda tartt. Glmsedi. Hayr, dedi
kendi kendine. Bu sana gre deil. Henz olmaz. Anlamsz bir lm
istemeyecek kadar akln banda hl. Seni durduran o oldu. Bu bile
bir eylerin kalnts.
Tabancay yatan stne frlatt. O ann gemi gitmi olduundan
emindi artk. Tabanca tehlikeli olmaktan kmt. Ayaa kalkt. inde
bir sevin duygusu yoktu. Yalnzca yorgundu. Ama normal rotasna
geri dnmt. Sorun falan yoktu ortada. Gn bir an nce bitirip uyumaktan baka.
Bir iki almak zere alma odasna indi.
I yaktnda Toohey'nin hediyesini grd. Ayakta duran,
koskocaman bir sandk. Masann hemen yanna konmutu. Wynand o

626/1067

sand eve geldiinde de grm, "Daha neler!" demi, sonra da


unutmutu.
Kendine bir iki ald, ayakta yudumlad. Sandk gr alanndan silinmeyecek kadar bykt. kisini ierken, acaba iinde ne olabilir, diye dnd. Mobilya olamayacak kadar ince uzundu. Toohey ona ne
gibi bir hediye yollayabilirdi ki? Aslnda Wynand ondan daha soyut bir
armaan geleceini sanmt. Bir zarf iinde bir antajn imas falan.
yle ok kii Wynand'a antaj yapmaya kalkm, yle ok kii
baarszla uramt ki! Herhalde Toohey'nin biraz daha fazla akl
vardr, diye dnyordu.
kisini bitirdiinde, sandkla ilgili aklamay hl bulamamt.
Can skld. zemedii bir gazete bulmacas gibi geldi bu i ona. Masasnn bir ekmecesinde alet antas vard. Onu buldu, sand krarak
at.
inden Steven Mallory'nin Dominique Francon heykeli kt.
Gail Wynand masaya yryp kerpeteni elinden brakt. Dikkatle.
Sanki kerpeten camdan yaplm gibi. Sonra dnp heykele bir daha
bakt. Bir saat boyunca seyretti onu.
Sonunda telefona yryp Toohey'nin numarasn evirdi.
Toohey'nin sesi, "Alo?" dedi hemen. Bu sesteki boukluk adamn
uykudan uyandn gsteriyordu.
"Pekl, gel bakalm," dedi Wynand. Sonra da telefonu kapatt.
Toohey yarm saat sonra geldi. Wynand'n evine ilk defa geliyordu.
Kapy Wynand kendisi at. zerinde hl pijamas vard. Hibir ey
sylemeden alma odasna yrd, Toohey de onu izledi.
Ban huu iinde arkaya atm plak mermer heykel, bu oday
artk yokmu gibi gsteriyordu. Stoddard tapna gibi. Wynand'n
gzleri bir ey bekler gibi Toohey'e dikildi. fkesini tutmaya alan
youn baklar.
Toohey sesinde bir zaferle, "Besbelli modelin adn bilmek istiyorsunuz," dedi.

627/1067

"Hayr, Allah kahretsin," diye patlad Wynand. "Heykeltran adn


bilmek istiyorum."
Sonra da, Toohey'nin bu sorudan neden holanmadn merak etti.
Kk adamn yznde hayal krklndan daha derin bir eyler vard.
"Heykeltra m?" diye geveledi Toohey. "ey ... durun bakaym.
Sanrm biliyordum ... Steven miydi, Stanley miydi? Stanley gibi bir
ey. nann hatrlamyorum."
"Eer bunu satn atacak kadar anlyorsan, herhalde adn soracak ve
bir daha unutmayacak kadar da anlyorsundur."
"renirim, Bay Wynand."
"Nereden buldun bunu?"
"Bir sanat galerisinde. kinci Cadde'deki o maazalardan birinde."
"Oraya nasl dm?"
"Bilmiyorum. Sormadm. Modelini tandm iin satn aldm."
"Yalan sylyorsun. Bu heykelde tek bulduun o olsa, bu girdiin
riski gze almazdn. Kendi galerimi kimseye gstermediimi biliyorsun. Senin oraya katkda bulunmana izin verir miydim sanyorsun?
Hi kimse bana byle bir hediye verme kstahlna kalkmamtr.
Sen de kalkmazdn ... eer bunun ne byk bir sanat eseri
olduundan emin olmasaydn! Kabul edeceimden emin olmasaydn.
Beni yeneceinden. Ve yendin de."
"Bunu duyduuma sevindim. Bay Wynand."
"Bunun zevkini karmak istiyorsan, byle bir eyin senden gelmesi
fikrine hi dayanamadm da bil. Senin bunu beenebilmi olmandan nefret ediyorum. Uymuyor sana. Ama besbelli senin hakknda
yanlmm. Sandmdan daha iyi bir sanat eletirmeniymisin."
"Bu durumda bunu bir iltifat sayp size teekkr etmek isterim, Bay
Wynand."
"imdi ... nedir istediin? Anladm kadaryla, Bayan Keating'le
grmeyi kabul etmezsem bunu bana vermeyeceksin, yle mi?"

628/1067

"Hayr, Bay Wynand. Ben bunu size hediye ettim. Bunun Bayan
Keating olduunu anlamanz istedim, o kadar."
Wynand heykele bakt, sonra gzleri Toohey'e dnd.
"Ah, seni budala!" dedi alak sesle.
Toohey akn baklarla ona bakyordu.
"Demek bunu gerekten, pencereye konmu krmz fener gibi kullandn, yle mi?" Wynand rahatlam gibiydi. Artk Toohey'nin gzlerine bakmaya gerek duymuyordu. "Bylesi daha iyi oldu, Toohey. Bir
an iin seni olduundan daha zeki sanmtm."
"Ama, Bay Wynand, ne ..."
"Bu heykelin Bayan Keating'e duyabileceim her trl hevesi kesinlikle ldreceini anlayamadn m?"
"Siz henz onu grmediniz, Bay Wynand."
"Yo, herhalde ok gzeldir. Bundan bile gzel olabilir. Ama
heykeltran katt ey olamaz onda. Ayn yz, bu anlamdan yoksun
olarak grmek ... l bir karikatr gibi grmek ... insan yle bir
kadndan nefret etmez mi sence?"
"Onu grmediniz."
"Tamam, pekl, greceim. Sana bu numaran ya tmyle tutar, ya
da hi tutmaz demitim. Ama onunla yatacama falan sz vermedim,
yle deil mi? Yalnzca greceim, o kadar."
"Benim de tek istediim buydu, Bay Wynand."
"Ofisime telefon etsin, randevu alsn."
"Teekkr ederim, Bay Wynand."
"Ayrca, heykeltran adn bilmediin de yalan. Sana syletmek
byk zahmet, o yzden direnmiyorum. Kadn syler bana."
"Eminim syler. Ama ben neden yalan syleyeyim ki?"
"Tanr bilir. Bu arada syleyeyim, daha yeteneksiz bir heykeltra
olsayd, sen bu arada iinden olmutun."

629/1067

"Ama benim sizinle anlamam var, Bay Wynand."


"Sen o anlamay sendikalarna sakla, Elsie! Artk bana iyi geceler
dileyip gitsen iyi olur sanyorum."
"Evet, Bay Wynand. Size iyi geceler dilerim."
Wynand onu hole kadar geirdi. Kapnn dibinde, "Kt tccarsn,
Toohey," dedi. "Bayan Keating'le tanmam neden bu kadar ok istediini ahlamyorum. Ne peinde olduunu, o ii Keating'e kazandrmaktan ne kazanacan da bilemiyorum. Ama her ne ise, bunun gibi
bir eyden ayrlmana demezdi, ondan eminim."

2
Peter Keating, "Zmrt bileziini neden takmadn?" diye sordu.
"Gordon Prescott'un nianls diye geinen o kadn, yldz safiriyle
herkesin gzn kamatrd durdu."
"zr dilerim, Peter. Gelecek sefere takarm," diye karlk verdi
Dominique.
"Gzel partiydi. Sen elendin mi?"
"Ben her zaman elenirim."
"Ben de elendim ... ama ... ah. Tanrm, gerei bilmek istiyor
musun?"
"Hayr."
"Dominique, ben aslnda bu akam skntdan bunaldm. Vincent
Knowlton ok karn ars bir tip. yle zppe ki! Tahamml edemiyorum ona." Kukuyla ekledi. "Belli etmedim, deil mi?"
"Hayr. ok iyi davrandn. Esprilerine gldn ... baka hi kimse
glmese bile."
"Onun farkna vardn m? Her zaman ie yarar."
"Evet, farkna vardm."
"Sence yapmamalydm, deil mi?"
"Byle bir ey sylemedim."
"Sence bu ... baya bir hile, deil mi?"
"Bence hibir ey baya deil."
Keating koltuunda daha bir kaykld, bu hareketiyle enesi gsne
bastrp onu rahatsz etti ama bir daha kprdamak istemedi. Salonun
minesinde bir odun trdyordu. Keating btn klar sndrm,
yalnz sar .ipek abajurlu lambay yank brakmt. Bu bile odaya
samimi bir rahatlk getirememiti. Bo gstermeye yaryordu salonu, o
kadar. Burada kimse yaamyormu da, evin elektriiyle dier benzer

631/1067

hizmetleri kesilmi gibi. Dominique odann br ucunda oturmaktayd. nce vcudu, dik arkal sandalyenin hatlarna ok iyi uyuyordu. Rahatsz grnmyordu. Ama rahat olamayacak kadar dikkatli oturduu
belliydi. Yalnzdlar. Buna ramen Dominique bir davetteymi gibi
oturuyordu. Dkkn vitrinindeki manken gibi. Kalabalk bir cadde
kavanda.
Vincent Knowlton'un evinde verilen bir ay partisinden dnmlerdi. Knowlton saygn bir sosyete genciydi. Keating'in yeni
arkada saylrd. Keating'le Dominique eve dnnce sakin bir akam
yemei yemilerdi. imdi botular artk. Yarma kadar baka bir sosyal
programlar yoktu
Keating, "Bayan Marsh'la konuurken teolojiden sz edildiinde
glmemeliydin," dedi. "Kadn inanyor ona."
"zr dilerim. Bundan sonra daha dikkatli olurum."
Keating bu sefer onun bir konu amas iin bekledi. Dominique
hibir ey sylemedi. Birden Keating'in aklna geldi. Yirmi aylk evliliklerinde Dominique hibir zaman konu amam, ilk sz syleyen
olmamt. Kendi kendine, gln bu, dedi. Hem de imknsz. Onun
kendisine durup dururken bir ey syledii bir olay hatrlamak iin
kendini zorlad. Tabii sylemiti. "Bu akam kata geleceksin?" diye
sorduunu hatrlyordu. "Sah akamki davete, Dixon'lar da armak
ister misin?" diye sormutu. Bu tr ok ey sormutu ona.
Dominique'e bakt. Dominique sklma benzemiyordu. Keating'i
grmezden gelmeye alt da yoktu. Uyank ve dikkatliydi. Sanki
Keating'e byk ilgi duyuyormu gibi. Ne elini bir kitaba uzatyor, ne
de gzleri uzaklardaki bir dnceye taklyordu. Dosdoru Keating'e
bakmaktayd. Sohbet bekliyormu gibi dalgn da deildi. Keating onun
her zaman kendisine byle dosdoru baktn dnd. Acaba benim
houma gidiyor mu, diye geirdi aklndan. Evet, gidiyordu. Kskanlk
duymasna gerek kalmyordu o zaman. Dominique'in gizli dncelerini kskanmas bile gereksiz oluyordu. Yo, tam da yle deildi durum.
Bu baklar hibir ka frsat tanmyordu. kisine de.

632/1067

Keating, "Kahraman Safra Ta'n yeni bitirdim," dedi. "ok iyi bir
kitap. lgin bir beyinin rn. Yznden yalar boalan bir palyao,
Tanrnn altn tahtn bir an iin elinde tutan altn yrekli bir
hokkabaz."
"Ben kitabn eletirisini okudum. Pazar gnk Banner'da."
"Ben kitabn kendisini okudum. Biliyorsun okuduumu."
"Evet, bu ok iyi bir hareket."
"Hu?" Dominique'in onaylayc sz houna gitmiti aslnda.
"Yazara kar byk nezaket. Herhalde insanlarn kitabn okumasn istiyordur. Senin zaman ayrman bir nezaket. Hele sonunda
nasl bulacan nceden bildiine gre."
"Bilmiyordum. Ama eletirmenle ayn kanya vardm."
"En iyi eletirmenler Banner'dadr."
"O doru. Tabii. Demek ki onlarla ayn grte olmann bir sakncas yok, deil mi?"
"Hi yok. Ben her zaman ayn grteyimdir."
"Kiminle?"
"Herkesle."
"Benimle alay m ediyorsun, Dominique?"
"Alay edilecek bir ey mi syledin ki?"
"Hayr. Sylemi olamam. Yo, tabii sylemedim."
"O halde alay etmiyorum."
Keating bekledi. Dardan bir kamyonun getii duyuldu, birka
saniye boyunca sessizlik bozuldu. O grlt bitince, Keating yeniden
konumak zorunda hissetti kendini.
"Dominique, ne dndn bilmek istiyorum."
"Ne konuda?"

633/1067

"ey ... ey ..." nemli bir konu aryordu. Sonunda, "Vincent Knowlton hakknda," dedi.
"Bence kn yalamaya deecek biri."
"Tanr akna, Dominique!"
"zr dilerim. Hem kelime ktyd, hem de davranm. Yanl
tabii. Dur, baka bir ey syleyeyim. Vincent Knowlton tanmas zevkli
bir insan. Eski ve kkl ailelere dnceli davranmak gerekir. Hem
bakalarnn grlerine kar hogrl olmalyz, nk hogr en
iyi zelliktir. Bu nedenle, kendi grlerini Vincent
Knowlton'a zorla kabul ettirmeye almak yanl olur. stediine inanmasna izin verirsen, o da sana yardm eder, nk ok insan biri."
"Bak bunlar mantkl," dedi Keating. Tanyabildii bir dili duyunca
ii rahatlyordu. "Bence de hogr ok nemli, nk ..." Birden
sustu. Bo bir sesle szn bitirdi. "Sen kendin sylemitin demin."
"Farkna vardn m?" dedi Dominique. Ama bu cmleyi, sonunda
soru iareti yokmu gibi, kaytszca sylemiti. Alay etmiyordu. Keke
etse, diye dnd Keating. Alay etse, onu adam yerine koymu olacakt. ncitmek istiyor demekti. Ama Dominique'in sesi hibir zaman
Keating'e kiisel bir ilgi yneltmiyordu. Yirmi aydr.
Keating minedeki atee bakt. nsan mutlu eden buydu ite.
Kendi evinde atee bakp hayal kurmak. Okuduklar da, duyduklar da
hep byle diyordu. Gzlerini hi krpmadan bakt alevlere. Kabul
edilmi bir geree uymaya alt. Bir dakika daha baksam, mutlu
olacam, diye dnyordu. Hibir ey olmad.
Bu sahneyi arkadalarna ne kadar inandrc biimde tarif edebileceini, kendi memnuniyetini nasl kolaylkla kantlayabileceini
dnd. Kendini neden inandramyordu? mr boyunca istedii her
eye kavumutu. stnlk istemiti. Bir yldr mesleinde hi
tartmasz bir numaral adamd. hret istemiti. Evindeki gazete
kuprleri be albm dolduruyordu. Servet istemiti. Onu mrnn

634/1067

sonuna kadar idare edecek lkse sahipti. stemi olduu her eye
ulamt. Onun elde ettiklerine ulaabilmek iin ka kii sava veriyordu u anda? Ka kii bunlar hayal ediyor, yar yolda kan kaybndan
lyordu? "Peter Keating dnyann en ansl adam!" Bu sz sk sk
duymaktayd.
u son yl, mrnn en iyi yl olmutu. Sahip olduu eylere bir
imknsz ey daha eklemiti ... Dominique Francon. Arkadalar ona,
"Peter, bunu nasl baardn?" dedikleri zaman rahata glmek yle
hotu ki! Onu yabanclara takdim ederken, "Karm," demek, sonra onlarn yzndeki o budalaca, kontrolsz imrenmeyi seyretmek! Bir keresinde bir partide kibar bir sarho, Keatinge yaklam, niyetinin ne
olduu konusunda hi kukuya yer brakmayacak biimde gz krparak, "urada duran harika yarat tanyor musun?" diye sormutu.
"Biraz," demiti Keating keyifle. "Karm o benim."
Evliliklerinin beklediinden iyi ktn kendine ka kere tekrarlamt. Dominique ideal bir e olmutu. Kendini tmyle Keating'in
ilgilendii eylere adamt. Mterilerine iltifat ediyor, dostlarn
arlyor, evini ekip eviriyordu. Keating'in hayatndaki hibir eyi
deitirmemiti. Ne uyku saatlerini, ne en sevdii yemekleri, hatta ne
de ev eyalarnn yerletirili biimini. Gelirken yannda giysilerinden
baka bir ey getirmemiti. Bu eve bir kitap, bir kl tablas bile eklememiti. Keating herhangi bir konuda grn sylediinde itiraz etmez, ona katlrd. Zarafetle. Doal bir ey gibi. Hep ikinci sradaki
yerini alr, Keating'in glgesinde giderdi.
Keating, kendisini havaya kaldrp bilinmeyen kayalara arpacak bir
kasrga beklemiti. Oysa kendi sakin akan nehrinin yolunda, ufack bir
ta parasyla bile karlamamt. Nehir akp dururken birisi suya
girmi, pei sra yzyormu gibiydi daha ok. Yo yzmek bile denemezdi buna. Yzmek aba isteyen bir eydi. Bu kii kendini akntya
brakm, geliyordu onun peinden. Eer evlendiklerinde
Dominique'in nasl davranmasn istediini ona sor salar, tam byle
davranmasn isterdi ite.

635/1067

Ama birlikte geirdikleri geceler, onu sefil bir tatminsizlik duygusu


iinde brakyordu. Ne zaman istese, Dominiqe hemen teslim olmaktayd ona. Ama hep ilk geceki gibi oluyordu. Kollarnda kaytsz bir
vcut. Ne tiksinti, ne de cevap. Keating'e gre hl bakire saylrd
Dominique. Kendisi ona hibir eyi tattrm deildi. Her seferinde
kendini kk dm hissediyor, bir daha ona el srmemeye-karar
veriyordu. Ama sonra arzulan yeniden uyanyordu. Onun o gzellii
hep yan bandayd nk. Dayanamad zaman teslim oluyordu o
arzulara Keating.
Evlilii konusunda kendisine kabul ettiremedii eyi seslendiren,
annesi olmutu. "Dayanamyorum," demiti annesi, evliliklerinin
altnc aynda. "Bana bir tek kere kzsa, hakaret etse, kafama bir eyler
frlatsa, mesele kalmayacak. Ama buna hi dayanamyorum." Keating
o zaman buz gibi bir paniin penesinde, "Neye, anne?" diye sormutu. Annesi, "Yarar yok, Peter" demiti o zaman. Grlerini,
tartmalarn, sitemlerini asla engelleyemedii annesi, bu evlilik konusunda bir daha hi azn amamt. Kendine kk bir daire tutmu, tanp gitmiti. Sk sk ziyarete geliyor, Dominique'e de ok
nazik davranyordu. Garip, yenik bir biimde. Keating kendi kendine,
annesinden kurtulduu iin sevinmesi gerektiini syleyip duruyor,
ama sevinemiyordu.
Buna karlk, Dominique'in ne yapp da iinde bu artan korkuyu
balattn da bilemiyordu. Eletirecek bir tek szn, bir tek hareketini bulabilmi deildi. Ama yirmi aydr geirdii her an, bu gece gibiydi. Onunla yalnz kalmaya dayanamyordu Keating. Ama ondan kamak da istemiyordu. Zaten Dominique de Keating'den uzak durmaya
alyor deildi.
Keating gzlerini ateten ayrarak ifadesiz bir sesle, "Bu gece kimse
gelmiyor," dedi.

636/1067

"Gelmiyor," Dontinique glmsedi, bu glmsemeyi gelecek cmlesine ynelik bir ba olarak kulland. "Seni yalnz brakaym m,
Peter?"
"Hayr!" Sesi hemen hemen lk gibi kmt. aresizmi gibi
grnmemem gerek, dedi kendi kendine. "Tabii ki hayr," dedi sonra.
"Karmla yalnz geirdiim bir akam beni memnun eder."
inden zayf bir drt, bu soruna bir zm bulmaya zorluyordu
onu. Birlikte geirdikleri dakikalar daha dayanlr klmak iin, bir
eyler yapmay renmek zorundayd. Dominique'in hatrndan ok
kendi hatr iin.
"Bu gece ne yapmak istersin, Dominique?"
"Sen ne istersen."
"Sinemaya gitmek ister misin?"
"Sen?"
"Bilmem! Vakit ldrr."
"Pekl. Vakit ldrelim."
"Hayr. Neden ldrelim? ok irkin bir ey bu."
"yle mi?"
"Kendi evimizden niin kaalm? Burada kalalm, daha iyi."
"Peki, Peter."
Keating bekledi. Ama sessizlik de bir ka, diye dnyordu. Daha
beter bir ka tr.
"Bir el Monopol oynamak ister misin?"
"Sen seviyor musun?"
"Eh, vakit l..." Sustu. Dominique glmsedi.
Keating gzlerini ona evirip, "Dominique," dedi, "yle gzelsin ki!
Her zaman ylesine olaanst gzelsin ki, bu konudaki duygularm
hep sylemek istiyorum sana."
"Duygularn duymak houma gider, Peter."

637/1067

"Sana bakmaya baylyorum. Gordon Prescott'un dedii geliyor hep


aklma. Senin iin, Tanrnn, yapsal matematik dalndaki en kusursuz
uygulamas, demiti. Vincent Knowlton da senin bir ilkbahar sabahna
benzediini syledi. Ellsworth Toohey de ... Ellsworth seni dnyadaki
btn kadn biimlerine bir sitem sayyor."
"Ya Ralston Holcombe?" diye sordu Dominique.
Keating, "ff, bo ver," diye aksilendi, gzlerini tekrar atee evirdi.
Sessizlie neden dayanabildiini biliyorum, diye dnd. nk
konumuum, susmuum, onun gznde hibir fark yok. Sanki ben
hi yokmuum, hibir zaman da var olmamm gibi. lm dnmek bile bundan kolay. Hi domam olmak bu. Birden iinden dayanlmaz bir istek ykseldi. Kar konulmaz bir istek. Onun gznde
gerekten var olma istei.
Heves dolu bir sesle, "Dominique, ne dnyorum, biliyor
musun?" diye sordu.
"Hayr. Ne dnyorsun?"
"Bir sredir dnyorum bunu. Kendi kendime. Kimseye
amadm. Kimse de nermedi. Benim kendi fikrim."
"Gzel. Neymi?"
"Krlk bir yere tanp kendimize bir ev yapmak istiyorum. Senin
houna gider mi?"
"ok houma gider. Senin houna gittii kadar. Kendine bir ev mi
tasarmlamak istiyorsun?"
"Yok canm! Bennett bir eyler rptrr. Btn sayfiye evlerimizi o
yapyor. Sihirbaz oldu bu iin."
"e gidip gelmek houna gidecek mi?"
"Hayr, bence ok zor olacak. Ama biliyorsun, bugnlerde adam
saylan kim varsa, hep uzaklardan gidip geliyor. Kent iinde oturduumu itiraf ederken kendimi hep sefil bir proleter gibi hissediyorum."
"evrende aalan, baheyi, topra grmek houna gidecek mi?"

638/1067

"f, sama eyler bunlar. Ne zaman vakit bulurum ki? Aa aatr.


Haber programnda ilkbahar ormanlarn bir kere seyrettin mi, her
eyi grm kadar olursun."
"Bahvanlk yapmaktan holanacak msn? Baz kimseler, toprakla
almak ok hotur diyor."
"Ulu Tanrm, hayr! Ne biim bahemiz olacak ki sence? Bahvan
tutmaya paramz var. Hem de iyi bir bahvan. Konu komunun imrendii bir yer olacaktr bahemiz."
"Bir spora falan balamak houna gider mi?"
"Evet, gider."
"Hangi spor?"
"Golfu ilerletsem iyi olur sanyorum. Bilirsin, oturduun, saylan bir
vatanda olduun yerdeki golf kulbne ye olmak, hafta sonlarnda
gitmekten daha ok arlk tar. Hem daha deiik insanlarla tanrsn. Daha st snf. Kuracan ilikiler ..." Birden farkna vard, fkeyle
devam etti. "Ata binmeye de balarm."
"Ben ata binmeyi severim. Sen?"
"Ben ona hibir zaman vakit bulamadm. Dorusu, insann i organlarn amanszca sarsan bir ey. Ama Gordon Prescott kim oluyor da
kendini ata binen ilk sert erkek sayyor, binici klndaki resmini
resepsiyona asyor?"
"Herhalde biraz kendi kendine kalmak istersin, deil mi?"
"ey, ben yle ssz ada masallarna pek inanmam. Bence ev dediin,
nemli bir otoyolu grebilecek yerde olmal ki insanlar parmaklaryla
gstersin, Keating'lerin evi, desin. Ben kiralk evde otururken Claude
Stengel kim oluyor da sayfiye evi sahibi oluyor? O da aa yukar benimle ayn zamanlarda balad. Oysa bak, o nerede, ben nerede! Adn
iki buuk kii duymusa ans var. O halde neden Westchester'e
tanp ..."
Sustu. Dominique ona bakyordu. Yz huzurluydu.

639/1067

"Allah kahretsin!" diye bard Keating. "Eer kye tanmak


istemiyorsan, neden istemiyorum demiyorsun?"
"Senin istediin her eyi yapmay ben de ok istiyorum, Peter. Kendi
bana dndn her fikri izlerim."
Keating uzun sre sessiz kald.
Sonra elinde olmadan, "Yarn akam ne yapyoruz?" diye sordu.
Dominique kalkt, masaya yryp takvimi eline ald.
"Yarn Palmer'lar yemee geliyor," dedi.
"Ah, Tanrm!" diye inledi Keating. "Ne can skc insanlar! Neden
armak zorundayz onlar?"
Dominique takvimi parmak ular arasnda tutarak duruyordu.
Sanki oda takvime ayarlanm bir fotoraft da, kendi vcudu flu
kmt.
"Yeni yaptracaklar maazann projesini alabilmek iin armak
zorundayz," dedi. "Ancak o ii aldktan sonra Eddington'lar yemee
arabiliriz. Cumartesiye. Eddington'larn verecek ii yok, ama Kim
Kimdir kitabnda adlar geiyor. Palmer'lar cann skyor,
Eddington'lar seni kmsyor. Ama senden tiksinen insanlar
etkileyebilmek iin, senin tiksindiin insanlara iltifat etmek
zorundasn."
"Byle eyleri neden sylyorsun?"
"u takvime bir bakmak ister misin, Peter?"
"Eh, herkesin yapt da ayn ey. Herkes bunun iin yayor."
"Evet, Peter. Hemen hemen herkes."
"Onaylamyorsan, neden aka sylemiyorsun?"
"Onaylamyorum dedim mi?"
Keating dikkatle dnd, hatrlamaya alt. "Hayr," diye kabullendi sonunda. "Hayr, sylemedin ... Ama ifade biimin yle."

640/1067

"Daha katlmc bir havada ifade etmemi mi isterdin? Vincent


Knowlton iin yaptm gibi?"
"Bence keke ..." derken birden bard. "Keke bir tek kere fikrini
sylesen, lanet olsun! Bir tek kere!"
Dominique ayn tekdze sesle, "Kimin fikrini, Peter?" diye sordu.
"Gordon Preseott'unkini mi? Ralston Holcombe'unkini mi? Ellsworth
Toohey'ninkini mi?"
Keating dirseini koltua dayayp hafif ykselerek ona dnd. ok
gerginlemiti. Aralarndaki durum yava yava biim kazanmaya
balyordu. Buna ad verecek ilk szckler hayal meyal aklna gelmeye
balyordu.
"Dominique," dedi yavaa, mantkl bir sesle: "Mesele bu ite. Artk
biliyorum. Bunca zamandr neyin aksadn biliyorum artk."
"Bir ey mi aksyordu?"
"Dur. Bu ok nemli. Dominique, sen bir tek kere bile kendi
dndn sylemedin. Hibir konuda. Hibir istek belirtmedin.
Hibir trl."
"Bunun nesi kt?"
"Ama bu lm gibi. Gerek deilsin sen. Bir vcutsun yalnzca. Bak,
Dominique, sen farknda deilsin. Anlatmaya alaym. lm nedir,
anlyorsun, deil mi? Vcut artk kprdayamyorsa, hi iradesi, anlam
kalmamsa, ldr. Anlyor musun? Yokluk. Salt yokluk. Senin vcudun hareket ediyor... ama o kadar. indeki br ey, yani senin ... ey,
ltfen beni yanl anlama, ben dinden sz etmiyorum, ama baka kelime bulamadma gre syleyeyim ... senin ruhun yok. raden,
istein, anlamn da yok. Gerek sen diye bir ey yok artk."
"Gerek ben nedir?" diye sordu Dominique. lk defa olarak, gzleri
dikkatli bakyordu. Anlayl deil, ama en azndan dikkatli.
Keating cesaretlenmiti. "Gerek herkes nedir ki?" dedi. "Yalnz
vcut deil herhalde. Ruhtur."

641/1067

"Ruh nedir?"
"Sen ite. indeki ey."
"Dnen, deer bien, karar veren ey mi?"
"Evet! Evet o ve hisseden ey. Sen ... sen vazgemisin ondan."
"Demek insann vazgeemeyecei iki ey mi var? Dnceleriyle
istekleri mi?"
"Evet! Ah, anlyorsun! evrendeki herkese kar ceset gibi bir hale
geldiini biliyorsun. Yryen bir l. Fiilen ilenen her sutan kt bu.
Sanki..."
"Ret mi?"
"Evet. Bombo bir ret. Burada yoksun. Hi burada olmadn. Bana u
perdelerin ok irkin olduunu sylesen, onlar yrtp atsan, yerine
kendi beendiin bir eyler taksan, bir yann gerek olurdu. Burada,
bu odada olurdu. Ama byle eyleri hi yapmadn. Akama hangi
tatly istediini aya hibir zaman sylemedin. Burada yoksun,
Dominique. Yaamyorsun. indeki ben nerede?
"Seninki nerede, Peter?" diye sordu Dominique yavaa.
Keating hareketsiz kald. Gzleri iri iri almt. Dominique o anda
onun kafasndan geen dncelerin ok net olduunun farkndayd.
Geride kalm yllarna bakyordu Keating.
Sonunda kof bir sesle, "Doru deil bu," dedi. "Doru deil."
"Doru olmayan ne?"
"Sylediin ey."
"Ben hibir ey sylemedim. Sana bir soru sordum."
Gzleri Dominique'e konusun diye, inkr etsin diye yalvaryordu.
Dominique kalkt, gelip onun karsnda durdu. Vcudunun o gergin
diklii bile bir hayat iaretiydi. Keating'in zledii, grmek iin yalvard hayat, olumlu bir ama vard duruunda. Ama bir yarg havas
da vard.

642/1067

"Grebilmeye baladn, deil mi, Peter? Daha ak gstereyim mi


sana? Sen benim gerek olmam hibir zaman istemedin. Kimsenin
gerek olmasn istemedin. Tek istediin, belli etmemem. Senin rolne
yardmc olacak bir rol istedin sen. Gzel, karmak bir rol. Her yan
kvrmlarla, bkmlerle, bezemelerle, szcklerle dolu. Hep szck.
Vincent Knowlton hakknda sylediimi beenmedin. Ayn eyi daha
kabul edilebilen kelimelerle syledim, o zaman beendin. Benim inanmam istemiyordun. Ama seni, inandma inandrmam istiyordun.
Gerek ruhum, yle mi, Peter? O ancak zgrken gerektir. Bunu sen
de fark ettin, deil mi? Perdeler, tatllar, din falan, Peter. Bir de binalarn biimleri. Ama sen hi istemedin bunu. Sen bir ayna istedin. nsanlar evrelerinde aynadan baka bir ey istemiyorlar. Kendilerini
yanstsn diye. Onlar da bakalarn yanstrken. Dar bir koridora
karlkl iki ayna koyduun zaman ortaya kan o sama sonsuzluk
gibi. Byle eyleri genellikle ucuz otellerde grrsn. Yansmalarn
yansmalar, yanklarn yanklan. Ne ba olur, ne sonu. Ortas da olmaz, amac da. Ben sana ne istiyorsan onu verdim. Sen neysen o
oldum. Arkadalarn neyse, o. nsanln ou bununla megul, ama
ssl psl yapyorlar. Ben kendi boluumu saklayabilmek iin, kitap
eletirilerine bakmay semedim. Yalnzca, fikrim yok, dedim. Yaratclm olmadn saklamak iin bakalarndan tasarmlar almadm. Hibir ey yaratmamakla yetindim. Eitlik en yce amatr
demedim, birleme de insanln ba amacdr demedim. Yalnzca
herkesin grne katldm. Sen buna lm diyorsun, yle mi, Peter?
Bu tr lm. Bunu sana ve evremizdeki herkese yklediimi sylyorsun. Ama sen ayn eyi yapmyorsun. nsanlar senin yannda rahat
ediyor, seni seviyor, varlndan zevk alyor. Sen onlara bo lm
yklemedin. nk kendine ykledin."
Keating hibir ey sylemedi. Dominique ondan uzaklat, yerine
gidip oturdu, bekledi.
Keating ayaa kalkt, ona doru birka adm att, "Dominique
..."dedi.

643/1067

Sonra bir anda kendini onun nne diz km buldu. Dizlerine


sarlyor, yzn bacaklarna gmyordu.
"Dominique, bu doru deil. Seni hi sevmediim doru deil. Seni
seviyorum. Hep sevdim. Bu asla bakalarna gsteri deildi. Yani hepsi o kadar deildi. Seni gerekten sevdim. ki kii var, biri sen, biri de
bir erkek. kiniz bende ayn duyguyu uyandryorsunuz. Tam korku
deil ama duvar gibi. Trmanlacak dik bir duvar gibi. Bir ykselme
emri sanki. Nereye, bilemem, ama bir ykselme duygusu. O adamdan
hep nefret ettim, ama seni istedim. Her zaman. Bunun iin evlendim
seninle. Benden tiksindiini biliyordum. Evleniimi balamalsn
ama. cn byle almamalsn, Dominique. Dominique, bununla
savaamam ben ..."
"Kimdi o nefret ettiin adam, Peter?"
"nemi yok."
"Kimdi?"
"Hi. Ben..."
"Adn syle."
"Howard Roark."
Dominique uzun sre hibir ey sylemedi. Sonra elini onun
salarna uzatt. Bu harekette bir incelik vard.
"Senden c almak istemedim, Peter," dedi yavaa.
"O halde ...neden?"
"Seninle evleniim kendi nedenlerime dayanyordu. Dnya nasl bir
hareket bekliyorsa, yle hareket ettim. Ama ben bir eyi yarm
yamalak yapamam. Yapabilenlerin iinde bir atlak var. ou kiide
birden fazla atlak var. Kendilerine yalan sylyorlar, bunu bilmemezlikten geliyorlar. Ben kendime asla yalan sylemedim. Hepinizin
yaptn yapmak zorundaydm, ama ben bunu sonuna kadar ve tutarl
biimde yaptm. Belki bunu yaparken seni mahvettim. Bunu nemli
sayabilseydim, senden zr dilerdim. nk amacm o deildi."

644/1067

"Dominique, seni seviyorum. Ama ok korkuyorum. nk sen benim iimdeki bir eyi deitirdin. Evlendiimiz andan beri. Sana 'evet'
dediimden beri. imdi seni kaybetsem bile, eski halime dnemem.
Bende var olan bir eyi aldn sen ..."
"Hayr. Sende hi olmayan bir eyi aldm. Ama sana hak veriyorum,
bu daha kt."
"Dominique, ben konumak istemiyorum."
Dominique ban edi, bacaklarna yaslanm duran o yze bakt.
Keating onun gzlerinde bir acma grd. Gerek acma duygusunun
ne korkun bir ey olduunu bir an iin anlar gibi oldu. Ama bunu
hatrlamaya almad, nk o duyguyu kelimelere dkmeden zihnini
kapatverdi.
Dominique eildi, onu alnndan pt. lk defa pyordu onu.
"Ac ekmeni istemiyorum, Peter," dedi yumuak bir sesle. "Bu gerek ite ... Gerekten benim bu. Kendi kelimelerimle sylyorum. Ac
ekmeni istemiyorum. ok fazla ey hissedemediim doru, ama bu
kadarm hissedebiliyorum."
Keating dudaklarm onun eline dokundurdu.
Ban kaldrdnda, Dominique bir an iin ona, kocasna bakyormu gibi bakt. "Peter," dedi, "Eer bunu srdrebilseydin ... u anda
olduun gibi ..."
"Seni seviyorum," dedi Keating.
Uzun sre ylece birlikte oturdular. Keating bu sessizlikten hi rahatsz olmad.
Telefon ald.
O an mahveden ey aslnda zilin sesi deildi. Keating'in yerinden
frlayp telefona koarken gsterdii hevesti. Dominique ak duran
kapdan onun sesini duyabiliyordu. yle rahatlam bir sesti ki, ayp
gibi geldi Dominique'e.

645/1067

"Alo? ... Aa, merhaba Ellsworth! ... Hayr, hi yok ... bombouz.
Tabii, hemen gel, hemen gel! Bekliyoruz!"
Salona dnd, "Ellsworth arad," dedi. Sesi neeliydi ama iinde
biraz kstahlk tonu da gizliydi. "Uramak istiyor."
Dominique hibir ey sylemedi.
Keating tablalar temizlemeye koyuldu. inde bir tek kibrit, bir tek
izmarit olanlar bile topluyordu. Hi gerei olmad halde atee bir
odun daha att, birka lamba yakt. Bir operetten bir ezgiyi slkla alp
duruyordu.
Kap alndnda hemen koup at.
Toohey ieriye girerken, "Ne gzel!" dedi. "Ate yanm, ikiniz,
karsnda yalnzsnz. Merhaba Dominique. Umarm rahatsz
etmiyorumdur."
47S

"Merhaba, Ellsworth," dedi Dominique.


Keating, "Hibir zaman rahatsz etmezsin sen," diye atld. "Seni
grdme ne kadar sevindiimi anlatamam." Koltuun birini atee
biraz daha yaklatrd. "uraya otur, Ellsworth. Ne iersin? Biliyor
musun, telefonda sesini duyduumda ... yavru kpekler gibi srayp
oynamak geldi iimden."
Toohey, "Kuyruunu sallamaya balama ama," dedi. "Yo, iki istemem, teekkr ederim. Sen naslsn, Dominique?"
"Bir yl nceki gibi."
"Ama iki yl nceki gibi deil herhalde."
"Deil."
Keating dalgn bir sesle, "ki yl nce bugn biz nc yapyorduk ki?"
diye sordu.

646/1067

"Evli deildiniz," diye hatrlatt ona Toohey. "Tarih ncesi o dnem.


Dur bakaym ... neler oluyordu o sra? Sanyorum Stoddard tapna
tamamlanmak zereydi."
"Ha, u i," dedi Keating.
Toohey sordu. "Arkadan Roark'la ilgili haber alyor musun, Peter?"
"Hayr. Bir yldr ya da daha fazladr hi almad sanyorum. Bu
sefer ii bitti."
"Evet, bence de yle... Sen neler yapyorsun, Peter?"
"Pek fazla bir ey yok... Ha, Kahraman Safra Ta'n yeni bitirdim."
"Beendin mi?"
"Evet! Biliyor musun, ok nemli bir kitap o. nk serbest irade diye bir ey olmad doru. Ne olduumuzu, neler yaptmz
deitirmek elimizde deil. Su bizde deil ki! Hi kimseyi, hibir ey
iin sulayamazsn. Hepsinin nedeni, gemiinde ve salgbez lerinde.
yiysen, bu senin baarn deil. Yalnzca anslymsn, salg bezlerin
iyiymi. Ktysen, kimse seni cezalandrmayacak. Yalnzca
ansszmsn, o kadar." Meydan okur gibi sylyordu bunlar. Edebi
eletiri sohbetine uymayan bir iddet vard sesinde. Gzleri Toohey'e
de, Dominique'e de bakmyordu. Odaya, odann simgeledii eylere
anlatyordu szlerini.
Toohey, "ok doru," dedi. "Mantkl davranrsak, ktlere ceza vermeye kalkmamalyz. Kendi sulan olmayan bir eyden zaten ac ekiyorlar. Sanszmlar, yeteneksiz domular. Tam tersine, onlara bir
tazminat falan denmeli. kramiye gibi bir ey."
"Tabii!" diye bard Keating. "Bu ok mantkl."
"Adil de," dedi Toohey.
Dominique, "Banner' aa yukar istediin yere getirebildin mi,
Ellsworth?" diye sordu.
"Bunu ne adan soruyorsun?"

647/1067

"Kahraman Safra Ta'yla ilgili."


"Yo, pek baardm diyemem. Tam deil. nsann karsna hep
dnlemeyen eyler kyor."
Keating, "Neden sz ediyorsunuz siz?" dedi.
Toohey, "Profesyonel dedikodular," diye aklad. Sonra ellerini
atee doru uzatp parmaklarn oyun oynar gibi kprdatt. "Aklma
gelmiken, Peter, Stoneridge konusunda bir eyler yapyor musun?"
Keating, "Allah kahretsin," diye patlad.
"Ne oldu?"
"Ne olduunu biliyorsun. O piolu pii benden iyi tanrsn. Elinde
yle bir projeyi sallayp duruyor. lde vaha gibi bir ey. Sallayan da
Wynand denen orospu ocuu!"
"Bay Wynand'n nesi var?"
"Hadi hadi Elsworth! Onun yerinde bakas olsa, o ii p diye
kapmtm, biliyorsun." Parmaklarn klatmt. "Bavurup istemem
bile gerekmezdi sahibi kendiliinden gelirdi bana. Hele de benim gibi
bir mimarn k st oturmakta olduunu bilince. Ofisimizin onca kapasitesi varken. Ama o Bay Gail Wynand! Herif sanki mimarlarn soluduu havaya alerji duyan bir Kutsal Lama!" "Uratn herhalde."
"Aman, hi hatrlatma, daha iyi. imi bulandryor. Onunla aramda
bir buluma salayabileceini syleyen her trl boktan herife yemekler, ikiler smarlamak iin tam yz dolarm gitti. Elimde
akamdan kalmalktan baka bir ey yok. Papa'y grmek onu grmekten kolay olurdu."
"Galiba Stoneridge'i ok istiyorsun."
"Bana yem mi uzatyorsun, Ellsworth? Sa kolumu verirdim bu
uurda."
"yi bir pazarlk olmazd. izimleri yapamazdn o zaman. Daha az
somut bir eyi versen, ok daha iyi edersin."
"Ruhumu verirdim."

648/1067

Dominique, "Verir miydin, Peter?" diye sordu.


Keating, "Ne geiyor senin kafandan, Ellsworth?" diye terslendi.
Toohey, "Yalnzca pratik bir neri," dedi. "Gemite seni en iyi satan,
sana en parlak ileri alan ajann kim olmutu?"
"ey... Dominique herhalde."
"Tabii o. Sen Wynand'la gremediine, grsen de bir yarar olmayacana gre, Dominique onu daha kolay ikna edemez mi sence?"
Keating gzlerini Toohey'e dikmiti. "Sen deli misin, Ellsworth?"
Dominique ne doru eilmiti. lgilendii belliydi.
"Duyduuma gre Gail Wynand, bir kadna ancak gzelse bir iyilikte
bulunurmu,"diye sze kart. "O zaman da, iyilik olsun diye
yapmazm."
Toohey dnp ona bakt, bu sze itiraz etmeyiini rtbas etmeye
alt.
Keating, "ok sama!" diye terslendi. "Dominique onu nasl grebilir ki?"
"Ofisine telefon edip randevu isteyerek," dedi Toohey.
"Adamn o randevuyu vereceini kim sylyor?"
"Kendisi."
"Ne zaman?"
"Dn gece, ge saatte. Gece yansn gemiti ama. Bu sabahn erken
saati de desek olur."
"Ellsworth!" Keating'in soluu boazna tkanmt. "nanmyorum!"
diye bitirdi szn.
Dominique, "Ben inanyorum," dedi. "Yoksa Ellsworth bu konuyu
amazd." Toohey'e glmsedi. "Demek Wynand sana, beni kabul
edeceine dair sz verdi, yle mi?"
"Evet, hayatm."
"Nasl baardn bunu?"

649/1067

"Eh, ona ikna edici grler sundum. Ama ben olsam pek geciktirmezdim. Yarn sabah telefon edebilirsin ... Tabii eer
istiyorsanz."
Keating, "Neden imdi telefon etmiyor?" deyiverdi. "Ha, ok ge
oldu herhalde. Sabah ilk i, onu ararsn."
Dominique yar kapal gzlerini ona evirip bakt, hibir ey
sylemedi.
Toohey, "Peter'in meslek hayatnda epeydir aktif rol almyorsun,"
dedi ona. "Byle zor bir ii stlenmek istemez misin ... Peter'in hatr
iin?"
"Peter stlenmemi isterse."
'istersem mi?" diye bard Keating. "kiniz de ldrdnz m yoksa?
Bu benim hayatmn frsat, bu ..." kisinin de kendisine garip garip
bakmakta olduklarn fark etti. "ff, sama!" diye homurdand.
Dominique, "Sama olan ne, Peter?" diye sordu.
"Bir yn abuk sabuk dedikodunun seni engellemesine izin mi
vereceksin? Hangi mimarn kars olsa, byle bir frsat iin dizleri
zerinde emeklemeye hazrdr."
Toohey, "Ama hibir mimarn karsna bu frsat verilmez," dedi.
"Hibir mimarn Dominique gibi bir kars yok. Sen de bundan her zaman gurur duymusundur, Peter."
"Dominique, kendini her trl koulda koruyabilir."
"Ona hi kuku yok."
"Pekl, Ellsworth," dedi Dominique. "Yarn Wynand'a telefon
ederim."
Toohey, "Sanrm imdi bir iki alabilirim," dedi. "Kutlamamz
gerek."
Keating telal admlarla mutfaa koarken, Toohey ile Dominique
birbirlerine baktlar. Toohey glmsedi. Keating'in kt kapya

650/1067

doru bakt, sonra Dominique'e hafife ban sallad. Durum onu


elendiriyormu gibi.
"Bunu zaten bekliyordun," dedi Dominique.
"Tabii."
"Esas ama nedir, Ellsworth?"
"Stoneridge'i Peter'e kazandrman istiyorum tabii. Gerekten ok
nemli bir i."
"Wynand'la yatmam neden bu kadar ok istiyorsun?"
"Tm taraflar iin ilgin bir tecrbe olmaz m sence?"
"Evliliimin durumu seni tatmin etmedi, deil mi Ellsworth?"
"Tam anlamyla etti diyemem. Yzde elli kadar etti. Eh, bu dnyada
hibir ey kusursuz deil. nsan nndekileri toplar, sonra daha ilerdekileri almaya urar."
"Peter'le evleneyim diye byk heves gsteriyordun. Sonucun nasl
olacan Peter'den de, benden de iyi biliyordun."
"Peter hi bilmiyordu."
"Eh, sonu verdi ite. Yzde elli. Peter Keating'i istediin yere oturttun. lkenin bir numaral mimar, imdi senin izmelerinin amuruna
yapyor."
"Senin ifade tarzn hibir zaman ok sevmemiimdir, ama her zaman da doru konuursun. Ben olsam, kuyruunu sallayan bir ruh,
derdim. Senin slubun daha yumuak."
"Ama ya teki yzde elli, Ellsworth? Baarszlk m?"
"Hemen hemen tmyle baarszlk. Benim hatam. Peter Keating
gibi birinin, koca rolnde bile, seni mahvedeceini hi
beklememeliydim."
"Dorusu ok ak szlsn."

651/1067

"Bir zamanlar sylemitim sana. Seninle konuurken sonu verebilecek tek yntem bu. Hem herhalde bu evlilikten ne beklediimi anlaman iki yl srmemitir, deil mi?"
"Demek ki ii Gail Wynand bitirir diye umuyorsun, yle mi?"
"Bitirebilir. Sen ne dersin?"
"Bence ben yine yan konu saylrm. Yemein sosu gibi. Wynand'a
neden dmansn?"
Toohey gld. Glnn sesi, bu soruyu hi beklemediini aa
vuruyordu. Dominique sesinde tiksintiyle, "oke olduunu bu kadar
belli etme, Ellsworth," dedi.
"Pekl, ak oynayalm. Bay Gail Wynand'a kar belirli bir dmanlm yok. Seni onunla karlatrmay uzun zamandr umuyordum. Kk ayrntlar bilmek istiyorsan, dn sabah canm ok
skan bir ey yapt. ok keskin gzlemleri var. Ben de, artk zaman
geldi diye karar verdim."
"Ve Stoneridge'i buldun."
"Stoneridge'i buldum. Konunun bir yan sana ekici gelecekti, onu
biliyordum. Vatann kurtarmak iin, ruhunu ya da sevdiin erkei
kurtarmak iin kendini asla satmazsn sen. Ama Peter Keating'e hak
etmedii bir ii kapmak iin satarsn. Bakalm sonunda senden geriye
ne kalacak. Ya da Gail Wynand'dan. Onu da grmek ilgin olacak."
"ok doru, Ellsworth."
"Hepsi mi? Sevdiin erkekle ilgili blm bile, yle mi? Eer sevseydin yani!"
"Evet."
"Roark iin satmaz msn kendini? Ama tabii o ad duymak houna
gitmez senin."
"Howard Roark," dedi Dominique sakin bir sesle.
"ok cesursun, Dominique."

652/1067

Keating elinde kokteyl tepsisiyle salona dnyordu. Gzlerinden


ateler fkrmaktayd. Gereinden ok hareket ediyordu.
Toohey kadehini kaldrd.
"Gail Wynand'n ve New York Bannern erefine!" dedi.

3
Gail Wynand ayaa kalkt, odasna giren Dominique'i yar yolda
karlad.
"Memnun oldum, Bayan Keating?" dedi.
Dominique, "Ben de memnun oldum, Bay Wynand?" diye karlk
verdi.
Wyand koltuun birini hafif kprdatt, ama o oturduktan sonra
masann arkasna geecei yerde, olduu yerde durup karsndaki
kadn profesyonel baklarla, deer bier gibi inceledi. Halinden
bunun gerekli olduuna inand belli oluyordu. Dominique'nin de
durumu ok iyi bildiinden, bu nedenle byle bir davran uygunsuz
bulmayacandan emindi.
"Kendi stilistik kopyanzn orijinal bir kopyas gibisiniz, dedi.
"Genelde sanat eserlerinin modellerini grmek insan ateist yapar.
Ama bu sefer, heykeltrala Tanr arasndaki yaknlk ok fazla.
"Hangi heykeltra?"
"Heykelinizi yapan."
Bu heykelin bir hikayesi olduunu zaten sezmiti. imdi ise emindi
artk. Dominique'in yzndeki ok hafif gerginlik, bir an iin o kaytsz
kontrolyle eliki yaratmt.
"O heykeli nerede ve ne zaman grdnz, Bay Wynand?"
"Kendi sanat galerimde, bu sabah."
"Nereden buldunuz?"
Bu sefer arma sras Wynand'a gelmiti. "Onu bilmiyor
musunuz?"
"Hayr."
"Arkadanz Ellsworth Toohey gnderdi onu bana. Hediye olarak."
"Bana bu randevuyu alabilmek iin mi?"

654/1067

"Sizin u anda dndnz sandm kadar dorudan deil.


Ama genelde ... evet."
"Bana bunu sylememiti."
"Heykelin bende olmas sizi rahatsz ediyor mu?"
"zellikle rahatsz ediyor diyemem."
"ok sevindiinizi syleyeceksiniz sanmtm."
"Sevinmedim."
Wynand rahat bir tavrla masasnn kenarna oturdu, bacaklarn uzatp bileklerini birbiri zerine aprazlad.
"Herhalde o heykelin izini kaybettiniz ve bulmaya alyordunuz,"
dedi.
"ki yldr."
"Ama alamazsnz." Gzlerini Dominique'in yzne dikip ekledi:
"Stoneridge'i alabilirsiniz."
"Fikrimi deitiriyorum. Toohey'nin onu size vermesine ok
sevindim."
Wynand iinde zafer duygusunun batc etkisini hissetti. Ama bir
yandan da hayal krkl iindeydi. Bu kadnn zihnini okuyabiliyordu.
Demek okunabilir bir zihni vard yine de. Sordu: "Size bu randevuyu
kazandrd iin mi?"
"Hayr. Bu dnyada o heykele sahip olmasn isteyeceim, sonuncu
insandan bir nce siz geliyorsunuz. Toohey ise sonuncu insan."
Wynand'n zaferi kaybolmutu. Stoneridge'i almak isteyen bir
kadnn syleyecei ya da dnecei bir ey deildi bu. "Heykelin
Toohey'de olduunu bilmiyor muydunuz?"
"Hayr."
"Ortak dostumuz Bay Ellsworth Toohey hakknda bildiklerimizi bir
araya getirmemiz gerekecek galiba. Ben piyon olmaktan holanmam,
sanrm siz de holanmazsnz; hibir zaman da olamazsnz. Bay

655/1067

Toohey'nin sylememeyi setii baka eyler de var. rnein heykeltran ad."


"Sylemedi mi size?"
"Hayr."
"Steven Mallory."
"Mailory mi? ... Hani u ..." Wynand yksek sesle gld.
"Ne oldu?"
"Toohey bana adamn adn hatrlayamadn syledi. Hem de o
ad!"
"Bay Toohey sizi hl artabiliyor mu?"
"Son birka gnde birka kere artt. Onunki kadar gereki bir
davranta, bu tutum pek zel bir sinsilik oluyor. ok zor bir tip. Bunu
hemen hemen sanat haline getirmi."
"Zevkinizi paylamyorum."
"Hibir konuda m? Heykelde, mimaride de mi?"
"Mimarlk benim dalm deil."
"u anda bunu sylemeniz ok yanl deil mi?"
"Herhalde."
Wynand ona bakt. "lginsiniz," dedi.
"Niyetim ilgin olmak deildi."
"Bu da nc yanlnz."
"nc m?"
"Birincisi Bay Toohey konusundayd. Byle bir bulumada onu bana
vmeniz beklenirdi. Ondan alnma gzel szler sylemeniz, onun mimarlk konusundaki uzmanlna arlk vermeniz gerekirdi."
"Ama Ellsworth Toohey'i tanyorsunuzdur herhalde. Alnt szlere
de gerek kalmyor."

656/1067

"Bunu size ben sylemeliydim. Tabii bana o tanmadnz frsat


tansaydnz."
"O zaman daha elenceli olurdu."
"Elenmeyi mi bekliyordunuz?"
"Bekliyorum."
"Heykel konusunda m?" Wynand'n bulabildii tek zaaf noktas o
heykeldi.
"Hayr." Dominiquein sesi sertti. "Heykel konusunda deil."
"Syleyin bana, o heykel ne zaman yaplmt ve kimin iin
yaplmt?"
"Bay Toohey onu da m unutmu?"
"Besbelli yle."
"Stoddard tapna adl bir binayla ilgili skandal hatrlyor
musunuz? ki yl nceydi. Siz o srada yurt dndaydnz."
"Stoddard tapna... siz benim iki yl nce nerede olduumu nasl
bilebiliyorsunuz? Bir dakika, Stoddard Tapna. Hatrlyorum ... dine
aykr bir kilise miydi neydi... dindarlar kudurtmutu."
"Evet."
"Orada bir ..." Sustu. Sesi Dominique'inki gibi sert ve isteksizdi
artk. "O binada plak bir kadn heykeli vard," dedi.
"Evet."
"Anlyorum."
Bir sre sessiz kald. Sonra konutuunda sesi yine sertti. Sanki bir
eye kzyor, fkesini bastrmaya alyordu ve o ey de Dominique'in
bilemeyecei bir eydi.
"O sralar Bali dolaylarnda bir yerdeydim. Heykeli benden nce
btn New York grd iin zgnm. Ama ben denizde dolarken

657/1067

gazeteleri okumam. Tekneye gazete getirenin hemen kovulmas konusunda emrim vardr."
"Stoddard Tapna'nn resimlerini hi grdnz m?"
"Hayr. Bina o heykele layk myd?"
"Heykel binaya hemen hemen laykt.
"Bina yok edildi, deil mi?"
"Evet. Wynand gazetelerinin yardmyla."
Wynand omuz silkti. "Alvah Scarret'in o olayda ok keyiflendiini
hatrlyorum. Yazk ki ben karmm. Ama Alvah ii iyi idare etti. Bu
arada soraym, benim o sra yurt dnda olduumu nereden biliyorsunuz? Bunu neden hl hatrlyorsunuz?"
"Sizin yannzdaki iimi o yzden kaybettiim iin."
"diniz mi? Benim yanmda m?"
"Admn eskiden Dominique Francon olduunu bilmiyor
muydunuz?"
Wynand'n omuzlar, k ceketinin iinde biraz sarkar gibi oldu.
Hem arma, hem aresizlik. Dominique'e bakp duruyordu. Bir sre
sonra konutu.
"Olamaz."
Dominique rahat bir tavrla glmsedi. "Grne gre Bay Toohey,
bu grmeyi ikimiz iin de mmkn olduunca zorlatrmaya
alm."
"Toohey cehennemin dibine. Bunun anlalmas art. Anlam ifade
etmiyor. Siz Dominique Francon musunuz?"
"yleydim."
"Yllarca burada, bu binada altnz, yle mi?"
"Alt yl."
"Neden sizi daha nce grmedim?"
"Herhalde elemanlarnzn tmn tanyor olamazsnz."

658/1067

"Ne demek istediimi anladnz sanyorum."


"Sizin yerinize ben ifade edeyim mi?"
"Evet."
"Ben neden daha nce sizi grmeye almadm?"
"Evet.
"nk istemedim."
"te anlam ifade etmeyen de bu zaten."
"Bu sz duymazdan m geleyim, yoksa anlayaym m?"
"Seim sizin olsun. Sizde bu gzellik varken, eer benim de dillerinden drmedikleri trden bir hretim varsa, neden kendinize
Banner'da gerek bir kariyer edinmeye almadnz?"
"Banner'da gerek bir kariyerim olmasn hibir zaman istemedim."
"Neden?"
"Belki de nedeni, sizin teknenize Wynand Gazetesi sokmak istemeyiinizle ayn."
Wynand alak sesle, "yi bir neden," dedi. Sonra sesi rahatlad.
"imdi bir bakalm, ne yapmtnz da kovulmanza neden olmutu?
Politikamza ters dmtnz yanlmyorsam, deil mi?"
"Stoddard Tapna'n savunmaya altm.
"Banner'da samimiyete kalklmayacam bilemediniz mi?"
"Bunu size benim sylemem gerekirdi. Tabii frsat verseydiniz."
"Eleniyor musunuz?"
"O zaman elenceli bulmamtm. Burada almak houma
gidiyordu."
"Bu binada byle bir sz sizden baka syleyen olmad."
"Ben iki kiiden biriyim sanyorum."
"teki kim?
"Kendiniz, Bay Wynand."

659/1067

"Bundan o kadar da emin olmayn." Wynand ban kaldrdnda,


onun gzlerindeki elenen ifadeyi grd. "Beni bu tuzaa drmek,
bunu syletmek iin mi yle konutunuz?"
"Sanyorum evet."
"Dominique Francon ..." diye tekrarlad Wynand. Aslnda ona
sylemiyordu bunu. "Yazlarnz houma giderdi. Keke burada, eski
iinizi yapyor olsaydnz diyeceim geliyor."
"Buraya Stoneridge'i konumak iin geldim."
"Ha, tabii." Wynand yerine daha bir yerleti, uzun bir ikna
konumas dinlemeye hazrland. Bu kadnn ne gibi savlar seeceini,
ricac roln nasl oynayacan grmek ilgin olacak, diye
dnyordu.
"Evet, o konuda bana neler sylemek istiyorsunuz?"
"O ii kocama vermenizi istiyorum. Tabii bunu yapmanz iin hibir
neden olmadn da biliyorum ... meer ki karlnda ben sizinle yatmay kabul edeyim. Eer bunu yeterli neden sayarsanz, ben yapmaya
hazrm."
Wynand ona sessizce bakt, yzndeki her trl kiisel tepkiyi gizlemeyi baard. Dominique de ona bakyordu. Onun inceleyici
baklarna biraz arm gibiydi. Sanki demin kendi azndan kan
szler byle bir dikkati hak etmiyormu gibi. Wynand kendini ne
kadar zorlarsa zorlasn, karsndaki yzde o yersiz saflk ve temizlik
ifadesinden baka hibir ey gremedi.
"Bunu ben nerecektim." dedi. "Ama bu kadar kaba biimde deil ve
ilk karlamamzda da deil."
"Size hem zaman kazandrdm, hem de bir sr yalan sylemekten
kurtardm."
"Kocanz ok mu seviyorsunuz?"
"Onu hi sevmiyorum."

660/1067

"Sanat dehasna ok mu inancnz var?"


"Bence nc snf bir mimar."
"O halde neden yapyorsunuz bunu?"
"Beni elendiriyor."
"Byle amalarla hareket eden bir tek ben varm sanyordum."
"Ama gcenmenize gerek yok. Kanmca orijinallik sizin pek istediiniz bir ey deil, Bay Wynand."
"Aslnda kocanz Stoneridge'i alm, almam, umurunuzda deil
yani, yle mi?"
"Deil."
"Benimle yatmaya da heves duymuyorsunuz."
"Hem de hi."
"Byle bir rol oynayabilen kadna hayranlk duyardm. Ama, sizinki
rol deil."
"Deil. Ltfen bana hayranlk duymaya da balamayn. Ben bundan
kanmaya almmdr."
Wynand glmsedii zaman, kaslar pek belirgin biimde hareket
etmezdi. Yznde hep var olan alayc ifade, glmsediinde bir an iin
biraz daha ortaya kard yalnzca. imdi de yle oldu.
"Ama aslnda ba amacnz yine ben," dedi. "Kendinizi bana verme
istei." Dominique'in kontrol edemedii bak grd, ekledi. "Yo,
byk bir yanlgya dtm sanp keyiflenmeyin. Ben bunu her
zamanki anlamda sylemedim. Tam tersine. Beni dnyada son kiiden
bir nceki yerde grdnz sylememi miydiniz? Sizin amacnz
Stoneridge deil. Sizin amacnz, kendinizi en adi nedenlerle, dnyada
bulabileceiniz en aalk kiiye satmak."
Dominique yalnzca, "Bunu anlamanz beklemiyordum," dedi.

661/1067

"Sizin istediiniz ... bunu erkekler yapar bazen, kadnlar hi yapmaz


... istediiniz, bana olan katksz nefretinizi cinsel yolla ifade etmek."
"Hayr, Bay Wynand. Kendime olan nefretimi."
Wynand'n dudaklarnn incecik izgisi biraz kprdad. Sanki ilk
kiisel aklamay yakalayan, dudaklar olmutu. stenmeden aklanm bir eydi bu. Bir zaaft.
"ou insanlar kendilerini zsayg duyduklarna inandrabilmek iin
neler neler yapar," dedi.
"Evet."
"Ama tabii zsayg peinde komak, onun yokluuna iaret eder."
"Evet."
"z-nefret peinde komann anlamn da grebiliyor musunuz? "
"Yani bende yok mu?"
"Ve hibir zaman da olmayacak."
"Bunu da anlamanz beklemiyordum."
"Baka bir ey sylemek istemiyorum. Yoksa dnyada sondan bir
nceki kii olma durumum deiecek, amacnza uygun olmaktan
kacam." Yerinden kalkt. "Teklifinizi kabul ettiimi size resmen
syleyebilir miyim?"
Dominique ban hafife eerek mesaj aldn belirtti.
Wynand, "Aslnda Stoneridge iin kimi setiim umurumda deil,"
dedi. "Yaptrdm hibir bina iin iyi bir mimar tutmadm. Halk ne
istiyorsa, onu veriyorum onlara. Bu sefer seim yapa maym, eski
binalarm yapanlardan usanm olduum iin. Ortada hibir standart,
hibir neden yokken de karar vermek zor. u syleyeceim szden
tr umarm gcenmezsiniz. Bana ummadm kadar iyi bir neden
sunmu olduunuz iin size minnet duyuyorum."
"Ben de, Peter Keating'in eserlerini her zaman ok beenmiimdir,
demediinize sevindim."

662/1067

"Siz de bana, Gail Wynand'n metresleri arasna katlmaktan onur


duyduunuzu sylemediniz."
"Belki bu sylediim sizi gldrecek ama, sanyorum biz ikimiz
olduka iyi geineceiz."
"Byk olaslkla. En azndan, yeni bir tecrbe sundunuz bana. Yine
her zaman yaptm yapyorum, ama daha drste yapyorum. Artk
size emirlerimi vermeye balayabilir miyim? Bunlar emir deildir diye
numara yapmak istemiyorum."
"Nasl isterseniz."
"Benimle yatma binip iki aylk bir geziye kacaksnz. On gne
kadar ayrlrz buradan. Dndmzde, kocanza dnmekte zgrsnz. Stoneridge'i de gtrerek."
"ok iyi."
"Kocanzla tanmak isterdim. Pazartesi gecesi ikinizi yemee davet
edebilir miyim?"
"Evet. sterseniz."
Dominique gitmek zere kalktnda, Wynand sordu. "Heykelinizle
sizin aranzdaki fark syleyeyim mi?"
"Hayr."
"Ama sylemek istiyorum. Ayn unsurlarn iki kompozisyonda,
birbirinin tersi temalar iinde kullanlmas ok artc. O heykelde
her eyinizle sevin temasn sunuyorsunuz. Ama kendi temanz ac
ekme."
"Ac ekme mi? Bunu belli ettiimin farknda deildim."
"Belli etmediniz. Ben de bunu demek istiyorum. Mutlu bir insan,
acya kar asla bu kadar bak olamaz."
Wynand telefonu ap sanat acentesini arad, Steven Mallory'nin
almalaryla ilgili zel bir gsterim istedi. Mallory'yle ahsen tanma
nerisini reddetti. Eserlerini beendii insanlarla hibir zaman
tanmazd. Sanat acentesi, emri abucak yerine getirdi. Wynand

663/1067

orada grd eserlerden beini satn ald, adamn istemeye cesaret


edecei paradan fazlasn dedi. Acente, "Bay Mallory herhalde dikkatinizi nasl olup da ektiini bilmek isteyecektir," dedi. "Eserlerinden
birini grdm. Hangisini? nemi yok."
Toohey, Wynand'n Dominique'le grtkten sonra kendisini aramasn bekliyordu. Wynand ise aramyordu. Ama birka gn sonra
Wynand, Kent Haberleri Odas'nda Toohey'e rastladnda ona yle
dedi:
"Bay Toohey, sizi ldrmek isteyenlerin says o kadar ok mu? Adlarn bile hatrlayamayacanz kadar m?"
Toohey glmsedi, "Eminim ok kii isterdi," dedi.
Wynand uzaklarken, "nsan kardelerinize iltifat ediyorsunuz," demekle yetindi.
Peter Keating lokantann prl prl salonuna bakyordu. Kentin en
lks, en pahal lokantasyd buras. Keating burada Gail Wynand'n
konuu olmaktan gurur duyuyor, evresini tepeden bakarak
szyordu.
Masann kar tarafnda oturmakta olan Wynand'n o zerafetine
bakmamak iin aba gstermekteydi. Ayrca Wynand byle kalabalk
bir yeri setii iin de minnet duyuyordu ona. nsanlar Wynand'a
bakp durmaktayd. Belli etmeden. zerinde allm bir kamuflaj
bakyla. Ama yine de bakyorlard. Dikkatleri masadaki iki konuu da
kapsyordu.
Dominique iki erkein arasnda oturmaktayd. Uzun kollu, beyaz bir
elbise giymiti. Rahibe giysisi gibi. Bu elbisenin tek artc yan, byle
bir akama hi uygun olmayyd. Mcevher takmamt. Altn salar
yass bir balk gibiydi. Elbisenin mat ipei, vcudunun hareketleriyle
birbirine a oluturan dzlemlere blnp durmaktayd. Souk bir
masumiyet vard evredeki gzlere sunulan vcutta. Keating'e gre, elbise irkindi. Ama Wynand'n beendiini grebiliyordu.

664/1067

Uzak masalardan birinde oturan biri, srarla onlara bakp durmaktayd. Uzun boylu, iri yapl biri. Derken o iri csse ayaa kalkt, Keating o zaman Ralston Holcombe'u tand. Adam hzl admlarla onlara
doru geliyordu.
Holcombe masaya varnca, "Peter, evladm, grtmze ne
kadar sevindim," diye kkredi, uzanp onun elini skt, Dominique'i
eilerek selamlad, Wynand'a ise hi bakmad. Kuku ekecek kadar
inatla, hi bakmad. "Nerelere saklanmtnz siz bunca zamandr?
Neden hi karlamaz olduk?" Oysa daha gn nce birlikte yemek
yemilerdi.
Wynand bu arada ayaa kalkm, nezaketle hafif ne eilmi, bekliyordu. Keating bir kararszlk geirdi, sonra isteksiz bir sesle konutu:
"Bay Wynand ... Bay Holcombe."
"Yoksa Bay Gail Wynand m?" dedi Holcombe ahane bir
masumiyetle.
Wynand ona, "Bay Holcombe, ksrk haplarn icat eden Smith
Kardeler'den biriyle karlasanz, tanr mydnz?" diye sordu.
"ey ... herhalde," dedi Holcombe. Gzlerini krptrp duruyordu.
"Benim yzm de bir o kadar kamu maldr, Bay Holcombe."
Holcombe birka iyi niyetli sz mrldand, sonra aceleyle kat
oradan.
Wynand tatl tatl glmsedi. "Bay Holcombe'u bana tantrmaktan
korkmanz gerekmezdi. Bay Keating. Mimar olsa bile."
"Korkmak m, Bay Wynand?"
"Gereksizdi, nk her ey kararlatrlm durumda. Bayan Keating, Stoneridge'in sizin olduunu sylemedi mi size?"
"Ben ... hayr, sylemedi ... bilmiyordum ..." Wynand glmsyordu,
ama glmsemesi sabitlemiti. Keating kendini konumaya mecbur
hissetti. Bir ey olup onu susturana kadar konuacakt. "Pek

665/1067

ummamtm ... yani, bu kadar abuk ... Tabii bu yemei iyi bir iaret
sayyordum ... karar vermenize yardmc olur diye ..." stemeyerek
ekledi: "Her zaman byle srprizler atar msnz ortaya? Pat diye?"
Wynand ciddi bir sesle, "Mmkn olduka," dedi.
"Bu onum hak etmek, beklentilerinizi tatmin etmek iin elimden
geleni yapacam, Bay Wynand."
"Ona hi kukum yok."
Dominique'le pek konumuyordu Wynand bu akam tm dikkati
Keating'e ynelmiti.
Keating, "Halk eserlerimi iyi karlamtr," dedi. "Ama Stoneridge'i
en byk baarm haline getireceim."
"Bu ok byk bir vaat. Hele dier eserlerinizin listesine baklnca."
"Eserlerimin sizin dikkatinize layk olduunu sanmamtm, Bay
Wynand."
"Ama ben hepsini ok iyi biliyorum. Cosmo-Slotnick Binas sapna
kadar Mikelanj." Keating'in yzne inanamyormu gibi bir
glmseme yayld. Wynand'n sanat konularnda otorite olduunu,
byle kyaslamalar laf olsun diye yapmayacan biliyordu. "Prudential Bank Binas gerek bir Palladio. Slottern Maazas, Christopher
Wren'den uyarlama." Keating'in yz deimiti. "Bakn bir tek fiyat
karlnda ne byk insanlar kazanyorum! Mthi bir pazarlk,
deil mi?"
Keating glmsedi. Yz ok gergindi.
"O parlak mizah duygunuzdan sz edildiini iitmitim, Bay Wynand," dedi.
"Tarif slubumdan sz edildiini de duydunuz mu?"
"Ne demek istediniz?"
Wynand sandalyesinde yarm dnp Dominique'e bakt. Sanki
cansz bir nesneyi inceliyordu.

666/1067

"Karnzn ok gzel bir vcudu var, Bay Keating. Omuzlan fazla zayf, ama geri kalanyla ok gzel bir lm tutturuyor. Bacaklar fazla
uzun, ama bu da ona, iyi bir yatta bulunabilecek zerafeti kazandryor.
Gsleri de ok gzel. Sizce de yle deil mi?"
"Mimarlk kaba bir meslektir, Bay Wynand." Keating glmeye
alyordu. "nsan baz incelmi ilikilere hazrlayamyor."
"Ne dediimi anlamadnz m, Bay Keating?"
"Kibar bir beyefendi olduunuzu bilmesem, yanl anlayabilirdim;
ama beni aldatamazsnz."
"Ben de sizi aldatmaya alyorum zaten."
"ltifat benim de houma gider, Bay Wynand; ama karmdan sz etmemizi isteyecek kadar da kibirli deilim."
"Neden, Bay Keating? nsanlarn ortak olarak sahip olduklar, ya da
ortak olarak sahip olacaklar eyden sz etmeleri, kabul edilen bir
davrantr."
"Bay Wynand, ben ... anlayamyorum."
"Daha ak konuaym m?"
"Hayr ben..."
"Hayr m? Stoneridge iinden vaz m geelim?"
"Yo, ltfen Stoneridge'den konualm! Ben ..."
"Ama zaten onu konuuyoruz, Bay Keating."
Keating evresindeki salona bakt. Bu tr eylerin byle yerlerde
yaplmayacan sanrd. Burann bu zerafeti, olayn canavarln
artryordu. Keke kfl bir bodrumda olsaydk, diye dnd. Duvar
talarnda kanlar olmasnn ziyan yok. Ama bu pahal hallarda kan!
"Bunun bir aka olduunu biliyorum, Bay Wynand," dedi.
"Mizah duygunuza hayran olma sras bana geldi, Bay Keating."
"Byle eyler... byle eyler... yaplamaz ..."

667/1067

"Asl demek istediiniz bu deil, Bay Keating. Her zaman yaplr,


ama konuulmaz, demek istiyorsunuz."
"Ben hi sanmam ..."
"Buraya gelmeden nce dndnz aslnda bunu. Ziyan yok, dediniz. Dorusu ok kt davranyorum, onu kabul etmem gerek. Tm
kurallar altst ediyorum. Drst olmak ok byk zalimliktir."
"Ltfen, Bay Wynand ... brakalm bu konuyu. Ne yapmam gerektiini ... bilemiyorum."
"ok basit. Yzme bir tokat atmanz gerek." Keating kkr kkr
gld. "Aslnda bunu birka dakika nce yapmanz gerekirdi."
Keating avularnn srlsklam olduunu fark etti. Dik durabilmek
iin kucandaki peeteye tutunuyordu. Wynand'la Dominique yemeklerini yemekteydiler. Yava yava, zarif hareketlerle. Sanki baka
bir masadaydlar. Keating onlarn insan olmadn dnd. kisi de
insan deildi. Bir eyler deimiti. Salonun kristal avizelerinden gelen
klar, normal k deil, rntgen nlaryd. Kemikleri deil, daha derindekileri gsteriyorlard. Ruha ynelik. Bu masada, elbise giymi
ruhlar oturuyordu. Etleri yoktu. Ruhlar ortada olunca korkuntular.
Korkun olmas da, karsnda ikenceci yaratklar grmesi
gerekirken, yalnzca masumiyet grebilmesinden geliyordu. Onlar ne
gryor acaba, diye merak etti. Fiziksel varl yok olduunda,
Keating'in kendi giysilerinin iinde ne kalyordu acaba?
"Hayr m?" diye sordu Wynand. "Bunu yapmak istemiyor musunuz,
Bay Keating? Ama tabii yapmaya mecbur deilsiniz. Hibirini
istemiyorum deseniz, yeter. Bay Ralston Holcombe urackta.
Stoneridge'i o da sizin kadar gzel yapar."
"Ne demek istediinizi anlayamyorum, Bay Wynand," diye fsldad
Keating. Gzleri tabandaki salatann domatesli sosuna dikilmiti.
Titriyordu sos. i buland.
Wynand, Douinique'e dnd.

668/1067

"Bir eyin peinde komaktan sz etmitik, hatrlyor musunuz. Bayan Keating?" diye sordu. "Ben sizin o noktaya asla varamayacanz
sylemitim. Kocanza bir bakn. O uzman bu iin. Hi abasz hem
de. Byle yaplr bu i. Bir deneyin gnn birinde. Yapamam demek
iin bouna zahmet etmeyin. Biliyorum. Siz bu ite amatrsnz,
tatlm."
Keating yine konumas gerektiini dnyor, ama beceremiyordu.
O salata nndeyken asla konuamazd. Btn korku o tabaktan geliyordu, masann kar tarafnda oturan canavardan deil. Salonun geri
kalan scak ve gvenliydi. ne doru eilirken, dirseiyle taba yere
itiverdi.
Gsterili szlerle zr diledi. Bin yaklat, nazik seslerle avutmalar
duyuldu; haldaki pislik temizlendi.
Keating bir sesin konutuunu duydu: "Neden yapyorsunuz bunu?"
ki yz birden ona dnd. O zaman bu szleri kendisinin sylemi
olduunu anlad.
Dominique sakin bir sesle, "Bay Wynand bunu sana ikence etmek
iin yapmyor, Peter," dedi. "Benim iin yapyor. Ne kadarna dayanabileceimi grmeye alyor."
"Bu doru, Bayan Keating," dedi Wynand. "Ksmen doru. Dier
ksm da, kendimi hakl karmak.
"Kimin gznde?"
"Sizin ve belki de kendimin."
"Buna ihtiyacnz m var?"
"Bazen. Banner iren bir gazete, yle deil mi? te ben kendi onurumu verip, karlnda da kendime bir seyirci koltuu aldm;
oradan onur kavramnn dier insanlarda nasl ilediini seyrederek
kendimi elendirebiliyorum."
Keating artk stndeki giysilerin iinde hibir ey kalmadn
dnyordu. nk karsndaki iki surat, artk ona hi dikkat etmez

669/1067

olmulard. Gvendeydi kendisi. Masadaki yeri botu. Koskoca bir


mesafenin tesinden, ikisi neden birbirine byle sessizce bakyor, dman gibi deil, dost iki cellat gibi de deil, iki yolda gibi bakyor, diye
merak etti.
Yelken amalarndan iki gn nce, Wynand bir akam Dominique'e
ge saatte telefon etti.
"Hemen gelebilir misiniz?" diye sordu. Bir anlk sessizlii duyunca,
"Yo, sandnz gibi deil," dedi. "Ben anlamalarna sadk biriyimdir.
Gvende olacaksnz. Yalnzca sizi bu akam grmek istemitim."
"Peki." Dominique kendi sesinin yavaa, "Teekkr ederim," diye
eklediini duyunca, ok ard.
Asansrn kap, atnn zel lobisine aldnda, Wynand orada
bekliyordu. Ama Dominique'in asansrden kmasna izin vermedi.
Kendisi kabine girdi.
"Evime girmenizi istemiyorum," dedi. "Bir alttaki kata gidiyoruz."
Asansrc akn gzlerle Wynand'a bakyordu.
Asansr kilitli bir kapnn nnde durdu. Wynand kilidi at, nce
Dominique'in gemesi iin yol verdi, sonra onun peinden sanat galerisine girdi. Dominique buraya hi kimsenin giremediini hatrlyordu.
Bir ey sylemedi. Wynand da bir aklama yapmad.
Dominique o koca odalarda saatlerce sessizce dolat, inanlmaz
gzelliklere bakt durdu. Yerde ok kaln bir hal vard. Hi ayak sesi
duyulmuyordu. Dardan da kentin sesleri gelmiyordu buraya. Hi
pencere yoktu. Wynand onu izliyor, o durduka duruyordu. Gzleri
onunkilerle birlikte bir objeden dierine kaymaktayd. Arasra
Dominique'in yzne bakyordu. Dominique, Stoddard Tapna'ndan
gelen heykelin nnden hi durmakszn geti.
Wynand onu durmaya da, yrmeye de zorlamyordu. Sanki buray
ona teslim etmiti. Dominique artk kmak istediine karar verdiinde, onu kapya kadar izledi. Dominique dnp sordu:

670/1067

"Bunu grmemi neden istediniz? Bu yzden hakknzda daha iyi


eyler dnecek deilim. Hatta belki daha kt eyler dneceim."
"Evet," dedi Wynand alak sesle. "O adan dnseydim, ayn sonuca ben de varrdm. Ama dnmedim. Yalnzca grmenizi istedim."

4
Onlar arabadan inerken gne yeni batmt. Gk ve deniz yaylm,
cva levhas gibi bir suyun zerinde, yeil bir rt halindeydi. Bulutlarn evresine ateten izler izilmiti. Yatn pirin sslemelerine de
yle. Yat, beyaz bir hareketin izi gibiydi. Duyarl bir gvdesi vard.
Hareketsiz bir kaldrmn kenarnda durmaktan zorlanyordu.
Dominique buruna altn harflerle yazlm Bende yazsna bakt.
"Bu ad ne anlama geliyor?" diye sordu.
Wynand, "ok eskiden lm baz insanlara bir cevap," diye karlk
verdi. "Ama belki de asl lmszler onlardr. ocukluumda en sk
duyduum szlerden biri, 'Burada ynetim sende deil, szyd."
Wynand'n bu soruya asla cevap vermediini duymutu. Onu hatrlad. Oysa kendisine hemen cevap vermiti. Bir istisna uyguladnn
da farknda deil gibiydi. Wynand'n hali Dominique'e bir sakinlik
duygusu veriyordu. Wynand iin de yenilikti bu. Sessiz bir final
duygusu.
Bindikleri anda yat hemen hareket etti. Sanki Wynand'n gverteye
basan aya bir konta evirmi gibi. Parmakln nnde duruyordu
Wynand. Dominique'e dokunmuyordu. Gkyzne kar ykselip
alalan ve kendilerinden uzaklaan kahverengi kyya bakmaktayd.
Sonra Dominique'e dnd. Dominique onun gzlerinde tanma belirtisi bulamad. Bu bakn balangc da yoktu. Devam eden bir
bakn paras gibiydi. Sanki hep ona bakp duruyormu gibi.
Aaya indiklerinde Wynand onun kamarasna kadar geldi. "stediiniz bir ey varsa ltfen bana syleyin," dedi, sonra bir i kapdan
geti. Dominique o kapdan Wynand'n kendi yatak odasna geildiini
grd. Wynand aradaki kapy kapad ve bir daha da dnmedi.
Dominique kamarada yavaa dolat. Glgesi saten kapl duvarlarda onu izliyordu. Alak bir koltua oturup arkasna yasland, ayaklarn uzatp bileklerini aprazlad, kollarn bann yukarsna att,

672/1067

lombozun koyu yeilden laciverte dnn seyretti. Elini uzatp


yakt, lacivertlik yok oldu, yerine kapkara bir yuvarlak geldi.
Kamarot akam yemeinin hazr olduunu bildirdi. Wynand kapy
vurdu, onu alp yemek salonuna kard. Davran artyordu
Dominique'i. Neeliydi; ama neenin iindeki o sakinlik, garip bir
drstlk izlenimi yaratyordu.
Masaya oturduklarnda Dominique, "Beni neden yalnz braktnz?"
diye sordu.
"Yalnz kalmak istersiniz diye dndm."
"Fikre almak iin mi?"
"yle ifade etmek istiyorsanz, yle diyelim."
"Daha ofisinize gelmeden almtm ona."
"Evet, tabii. Sizde bir zaaf bulmu gibi davrandmsa, beni balayn.
yle olmadn biliyorum. Bu arada, siz bana nereye gideceimizi hi
sormadnz."
"O da bir zaaf olurdu."
"Doru. Aldrmadnza sevindim. nk benim hibir zaman belli
bir hedefim olmaz. Bu gemi, bir yerlere gitmek iin deil, bir yerlerden
uzaklamak iindir. Bir limana uraan bile, bunu srf oradan ayrlmann zevki iin yaparm. te beni tutamayan bir yer daha, derim
kendi kendime."
"Ben de ok seyahat ederdim. Hep ayn eyi hissetmiimdir. nsanolundan nefret ediyorsun da ondan, demilerdi bana."
"Buna inanacak kadar budala deilsiniz, deil mi?"
"Bilmem."
"O aptalca szn doru olamayacan grmsnzdr herhalde.
Domuzu insanlk sevgisinin simgesi sayan gr gibi. nk o yaratk
her eyi kabullenir. Aslna bakarsanz, insanolundan asl nefret eden
kii, herkesi seven, her yerde kendini evinde hissedebilen insandr.

673/1067

nk insanlardan hibir ey beklemez o. Bu nedenle de, hibir


ktlk, hibir bayalk onu kzdramaz." '
"Hani hepimizin iinde biraz iyilik vardr diyenlerden mi sz
ediyorsunuz?"
"Sizin heykelinizi yapan adama da, ke banda satlan Miki balonlarn yapan adama da eit sevgi duyduunu syleyen kstahlardan sz
ediyorum. Miki fareyi sizin heykelinize tercih edenleri de sevdiini
syleyenlerden sz ediyorum. O trl de ok insan var. Jan Dark' da,
Broadway'de bir dkknda alan satc kz da ayn ateli sevgiyle
sevenler. Bir yandan sizin gzelliinizi beenen, bir yandan da
metroda rastlad kzlar beenen tip. Bacak bacak stne atmakla,
jartiyerin arasndan sarkan etlerini gstermeyi bir tutanlar. Teleskoptan bakan adamn o temiz, dengeli, korkusuz bakn da, bir
geri zeklnn bembeyaz bakn da seven kii. Byleleri ok geni ve
gl bir kalabalk oluturur. Btn bunlar ortadayken, insanolundan nefret eden siz iniymisiniz, Bayan Keating?"
"Sizin bu syledikleriniz, hatrladma gre, ben kendimi bilip
dnebilmeye baladmdan beri ..." Sustu.
"Hep size ikence eden dnceler bunlar, deil mi? Tabii. nsan
olduunu sanan bir yn yaratktan nefret etmedike, insanlar
sevmek mmkn deildir. Ya biri sevilir, ya br. nsan hem Tanry,
hem de dine kar gelmeyi eit sevemez ki! Meerki dine kar gnah
ilediinden habersiz olsun. nk insan Tanry bilemez."
"imdi size herkesin bana verdii cevab versem, ne derdiniz? Sevgi
balamak demektir desem?"
"Bu sizin yapamayacanz bir ahlakszlk olur, derim. Kendinizi bu
tr eylerin uzman saysanz bile."
"Ya sevgi acmaktr, derlerse?"
"ff, susun artk. Bu tr eyleri duymak bile yeterince kt zaten.
Ama sizden duymak, bsbtn iren. aka bile olsa."
"Cevabnz nedir?"

674/1067

"Sevgi saygdr, tapmadr, onurdur, yukarya doru baktr. Pis


yaralarn sargs deildir. Ama onlar bunu bilmez. Sevgiden en ok sz
edenler, onu hi hissetmeyenlerdir. Anlay, acma, nefret ve genel
kaytszl kartrp bir orba yapar, adna sevgi derler. nsan bir kere
sevmenin ne olduunu sizin ve benim gibi hissettikten sonra, o katksz ihtiras ve katksz ykselmeyi yaadktan sonra, daha azma raz olmak imknszdr."
"Benim ve sizin gibi mi?"
"Sizin heykeliniz gibi eylere baktmz zaman hissettiimiz duygudan sz ediyorum. Onda bir balama yok. Acma da yok. Olmas
gerekir diyeni ldrmek isterdim. Ama o adam sizin heykelinize baktnda hibir ey hissetmez. O heykel de, aya krk bir kpek de
ayndr onun gznde. Hatta kpein bacan sard zaman, sizin
heykelinize bakmaktan daha yararl bir ey yapm olduunu sanr.
Demek ki bykl, ycelii grebilmek isterseniz, salt mutluluu
tatmak isterseniz, Tanry ister, onun yerine yaralara pansuman yapmay reddederseniz, insanolundan nefret ediyorsun derler size, Bayan Keating. nk siz insanolunun hak etmedii bir sevgiyi duyma
suunu ilemisinizdir."
"Bay Wynand, beni kovduran yazy hi okumu muydunuz?"
"Hayr, o zaman okumamtm. imdi de okumaya cesaretim
kalmad."
"Neden?"
Wynand bu soruyu duymazlktan geldi. Glmseyerek baka konuya
geti. "Bylece bana geldiniz, 'Sen dnyann en aalk adamsn, beni
al da kendimden nefret etmeyi reneyim,' dediniz.
'nk ou insann yaarken kullanp durduu o zellik bende
yok,' dediniz. 'Onlar hayat dayanlabilir buluyor, ben bulamyorum,'
dediniz. Grdnz m neleri belli etmisiniz?"
"Bunlarn belli olacan sanmyordum."

675/1067

"Tabii. Hele de New York Banner'n sahibinin greceini. Ziyan


yok. Ben de Ellsworth Toohey'nin arkada olan ok gzel bir yosma
bekliyordum."
Birlikte gldler. Bu kadar rahat konuabilmeleri garip geliyordu
Dominique'e. Wynand bu yolculuun nedenini unutmu gibiydi.
Sakinlii bulac bir bara yol amt.
Yemein onlar hi rahatsz etmeden servis yapln izledi Dominique. Beyaz masa rtsne, kpkrmz maun duvarlara bakt.
Yattaki her ey, buray adm att en lks yer gibi grmesine ynelikti. Ama bu lks ikinci planda kalyordu. Wynand'a bir fondu bu.
Ona yle iyi uyuyordu ki, insan grmeyebiliyordu fonu. Adam kendi
servetini kk gsteren biriydi. Dominique nice zengin insanlar
grmt. Hepsi de, servetlerinin ve ulatklar amalarnn karsnda
dehete dm durumdaydlar. Burann grkemi yle deildi.
Masann karsndan rahata uzanan bu adamn son amac deildi
bu yat. Dominique iinden, acaba neydi amac, diye dnd.
"Bu gemi size yakyor," dedi.
Wynand'n gzlerindeki memnuniyeti grd. Sonra da minneti.
"Teekkr ederim. Ya sanat galerisi?"
"Evet. Ama onu balamak daha zor."
"Benim iin zrler bulmanz istemem." Bunu ok rahat bir sesle,
sitem etmeksizin sylemiti.
Yemei bitirdiler. Dominique o kanlmaz daveti bekliyordu.
Davet gelmedi. Wynand sigarasn iiyor, yattan ve okyanustan sz
ediyordu.
Dominique'in eli rastlant sonucu masa rtsnn zerinde, onun
elinin yaknnda duruyordu. Wynand'n o ele baktm grd. inden
elini ekmek geldi, ama iradesini kulland, ekmedi. imdi, diye
dnd.

676/1067

Wynand ayaa kalkt. "Gverteye kalm," dedi.


Parmakla dayanp durdular, siyah bolua baktlar. Mekn diye
bir ey grnmyor, ancak yzlerine deen havann niteliinden anlalyordu. Bo gkyzne birka yldz gereklik kazandrmaktayd.
Okyanusa hayat veren de, sudaki birka beyaz ate kvlcmyd.
Wynand dikkatsiz bir rahatlk pozunda duruyordu. Tek kolunu
kaldrm, oradaki direi tutmutu. Dominique k beneklerinin
kprdayna, dalgalara kenar oluturuuna bakmaktayd. Bu da
yakyordu Wynand'a.
Dominique, "Sizin hi hissetmediiniz bir tehlikeli samalk daha
syleyeyim mi?" diye sordu.
"Hangisi?"
"Okyanusa bakarken kendinizin ne kadar kk olduunu hi
hissetmemisinizdir"
Wynand gld. "Hi," dedi. "Gezegenlere bakarken de. Da doruklarna bakarken de. Grand Canyon'a bakarken de. Neden hissedeyim?
Okyanusa baktmda, insanolunun bykln hissediyorum.
Onca anlam d mesafeleri fethedebilmek iin, bu gemiyi yaratabilme
kapasitesine hayranlk duyuyorum. Da doruklarna baktmda,
aklma tneller, dinamitler geliyor. Gezegenlere baknca uaklar
dnyorum."
"Evet. nsanlarn doay dnrken hissettiklerini syledikleri o
zel huu duygusuna gelince, ben onu hi doadan alamadm, yalnzca..." Sustu.
"Nerden aldnz?"
"Binalardan," diye fsldad Dominique. "Gkdelenlerden."
"Bunu sylemekte neden kararszlk gsterdiniz?"
"ey ... bilmem."
"Ben New York'un bir siluetini, dnyann en gzel gurup manzarasna tercih ederim. Hele ayrntlar gremediim zaman. Yalnzca

677/1067

biimler. Biimler ve onlar yaratan dnce. New York'un -zerindeki


gkyzyle, insanolunun iradesi grnr hale gelir. Baka bir dine
neden ihtiya duyalm ki? Sonra insanlar bana, balta girmemi bir ormann gbeindeki kutsal bir kovuktan sz ederler. Oraya gidip khne
bir tapnaa sayglarn sunduklarn anlatrlar. Srtan bir ta canavara. Czzaml bir vahinin yaratt, iren, gbekli bir yaratn
simgesi. Grmek istedikleri gzellikle deha m? Bir ycelik duygusu
mu? O zaman New York'a gelsinler. Hudson kylarnda durup baksnlar, diz ksnler. Ben kendi penceremden kenti grdm zaman ...
yo, kendimi kk hissetmiyorum. Ama eer bir sava buray tehdit
ederse, kendimi gkyzne frlatp o binalar bedenimle korumak isterdim diyorum."
"Gail, seni mi dinliyorum, kendimi mi dinliyorum, anlayamadm."
"Bu szlerde kendini mi buldun?"
Dominique glmsedi. "Aslnda pek saylmaz. Ama szm de geri
almyorum, Gail."
"Teekkr ederim, Dominique." Sesi yumuak, eleniyormu gibiydi. "Ama biz senden ve benden sz etmiyorduk. Baka insanlardan
sz ediyorduk." ki koluyla parmakla dayand, sudaki klara
bakarak konutu. "nsanlarn kendilerini alaltmaya bu kadar heves
etmelerinin nedenlerini dnmek, ilgin bir ey. Doa karsnda
kendini kk hissetmek gibi. Bu samalk deil ama. Bu hemen hemen kurumsallam bir ey. Biri sana bu gr anlatrken kendini ne
kadar hakl hisseder, ne kadar vn duyar, hi fark ettin mi? Sanki
sana, bak; ben "Pigme" olduuma ne kadar memnunum, nk ok iyi
ve sevap ileyen biriyim, dermi gibi. nl kiilerden biri, Niagara
avlan'na bakarken o kadar da byk deilim demi olsa, bu sz
tekrarlarken enikonu sevin duyarlar. Farkna vardn m? Byk bir
deprem karsnda, ellerinden gelenin tm hava cva ise, bunu bilinlendirdiklerinde azlarn aprdatacak hale gelirler. Sanki drt
ayakst yere km, yzlerini amurlara srterek kasrgalarn
grkemi nnde susta durmulardr. Oysa atei bulan, buhar,

678/1067

elektrii kefeden, yelken ap okyanuslar aan, uaklar, barajlar


yapan ve gkdelenleri diken ruh, bu ruh deildir. Nedir bu insanlarn
korktuu? Srnmekten holanan bu gruhun bu kadar nefret ettii
ey nedir? Ve neden?"
Dominique, "Bunun cevabn bulduum zaman, dnyayla bar imzalayacam," dedi.
Wynand konumay srdrd. Yapt yolculuklardan, evrelerindeki karanln tesindeki ktalardan sz etti. O karanlk her yan bir
perde gibi sarm, gzkapaklarna bask yapyordu. Dominique
bekledi. Cevap vermeyi kesmiti. Aradaki kk sessizlikleri ona
brakt. Konuyu bitirmesi ya da kendi bekledii, eyleri sylemesi iin.
Ama o yle bir ey sylemedi.
"Yorgun musun, tatlm?" diye sordu.
"Hayr."
"Oturmak istersen sana bir ezlong getireyim."
"Hayr, burada durmak houma gidiyor."
"Biraz souk. Ama yarn daha gneye inmi oluruz, o zaman okyanusun gece yars nasl tututuunu grrsn. ok gzeldir."
Wynand sessiz kald. Dominique geminin sular yara yara ilerleyiini dinliyordu.
"Aaya ne zaman iniyoruz?" diye sordu.
"Aaya inmiyoruz."
Bunu alak sesle sylemiti. Ak ve basit. Deitiremedii bir gerein karsnda aresizmi gibi.
Sonra, "Benimle evlenir inisin?" diye sordu.
Dominique urad oku saklayamad. Wynand byle olacan nceden tahmin etmiti. Anlayl bir ifadeyle glmsyordu.
"Baka bir ey sylememek en iyisi." Szlerini dikkatli seiyordu.
"Ama eer kelimelere dkmemi istersen, sylerim. nk aramzda o

679/1067

tr bir sessizlik, beklemeye hakkm olmayan bir ey. Bana ok fazla ey


sylemek istemiyorsun. Bu gece senin yerine ben konutum. imdi de
izin ver, senin yerine konuaym. Sen beni, insanlara kar duyduun
tiksintinin bir simgesi olarak setin. Beni sevmiyorsun. Bana hibir ey
vermek istemiyorsun. Ben yalnzca senin kendini mahvetme aracnm.
Bunlarn hepsini biliyorum, kabul ediyorum ve benimle evlenmeni
istiyorum. Dnyadan cn almak iin ok kt bir adm atmak istiyorsan, o adm kendini dmanna satmak deil, onunla evlenmektir.
Senin en kt yann onun en kt yanyla eletirmek iin deil, senin
en kt yann onun en iyi yanyla eletirmek iin. Bunu bir kere denedin, ama setiin kurban, amacna layk deildi. Gryorsun, olay
senin bak andan sunuyorum. Benim amalarm, bu evlilikten neler
beklediim, senin ilgini ekmez. Onu bir kenara brakyorum. Bilmen
gerekmez. Dnmen de gerekmez. Senden hibir vaat istemiyorum,
sana hibir mecburiyet yklemiyorum. Ne zaman istersen beni terketmekte zgrsn. Bu arada ... seni ilgilendirmediine gre syleyeyim
... seni seviyorum."
Dominique tek kolunu arkasna doru uzatm, parmak ularyla
parmakla dokunmu durumdayd. "Bunu istememitim," dedi.
"Biliyorum. Ama eer merak ediyorsan, sana bir hata yaptn syleyebilirim. mrmde karlatm en temiz insan gsterdin bana."
"Ne gln, deil mi? Nasl tantmz dnnce?"
"Dominique, ben mrm, dnyann iplerini ekip onu bir kukla
gibi oynatmakla geirdim. Her eyi grdm. Saflk diye bir ey
olduuna inanr mydm sanyorsun? Ancak senin setiin yol gibi
arpk ve korkun bir yolla gelirse, o baka. Ama benim duygularm
senin kararm etkilememeli."
Dominique durmu, ona bakyordu. nanmaz baklarla, gemi
saatlerin tmne bakmaktayd. Dudaklarnda yumuak bir ifade vard.
Wynand bunu grd. Dominique'e gre, Wynand'n bu akam
syledii her ey, onun kendi dilinde szlerdi. Yapt bu teklif ve
sunu biimi de Dominque'in dnyasna uygundu. Bylelikle Wynand

680/1067

kendi amacn mahvetmi oluyor, Dominique iin nerdii niyeti de


yok ediyor; byle konuan bir erkekte, alalma diye bir eyin
aranamayacan ortaya koyuyordu. Birdenbire Dominique'in iinden
ona uzanmak, ona her eyi anlatmak, gsterecei anlaya snp bir
an rahatlamak, sonra da ondan, bir daha kendisini asla grmemesini
istemek geldi.
Sonra birden hatrlad.
Wynand onun elinin hareketini fark etmiti. Dominique'in parmaklar parmakln zerinde iyice gergindi. Bir destee duyduu ihtiyac
aa vuruyor, bu ana nem kazandryordu. Sonra o parmaklar
gevedi, parmakln rayna sarld. Dominique dizginleri toparlamay
baarm gibi. Dikkatsizce. nk artk ciddi bir abaya gerek
kalmamt.
Stoddard Tapna'n hatrlad Dominique. Karsndaki adam
dnd. Katksz ycelik yolundaki katksz hrstan sz eden, gkdelenleri vcuduyla korumak istediini syleyen bu adam. Sonra New
York Banner'n ba sayfasndaki bir resim geldi gznn nne.
Howard Roark'u Enright Evi'ne bakarken gsteren resim. Altnda da
bir yaz: "Memnun musun, Bay Spermen?"
Dominique ban kaldrp Wynand'a bakt.
"Seninle evlenmek mi?" diye sordu. "Bayan Wynand Gazeteleri olmak m?"
Wynand cevap verirken sesindeki aba belli oluyordu. "Byle adlandrmak istiyorsan, evet."
"Seninle evlenirim."
"Teekkr ederim, Dominique."
Dominique kaytszlk iinde bekledi.
Wynand ona dndnde, gn boyu hep konutuu gibi konumaya
balamt. Sakin ve biraz da neeli bir sesle.

681/1067

"Geziyi ksa keseriz. Bir hafta yeter. Bir sre seni burada istiyorum
nk. Dndmzn ertesi gn Reno'ya doru yola karsn.
Kocan ben hallederim. Stoneridge'i alr, baka da ne isterse alr, cehennemin dibine gider. Dndn gn evleniriz."
"Peki, Gail. imdi aaya inelim."
"Bunu istiyor musun?"
"Hayr. Ama evliliimizin nemli olmasn istemiyorum:"
"Ben nemli olmasn istiyorum, Dominique. Bu yzden de, bu gece
sana el srmeyeceim. Evlenene kadar byle. Biliyorum, mantksz bir
jest bu. Dn treninin ikimiz iin de bir nemi olmadnn
farkndaym. Ama aramzda uygulanabilecek tek anormallik, geleneksel davranmak olabilir. O yzden istiyorum bunu. stisna olarak baka
bir ey gelmez elimden."
"Nasl istersen, Gail."
Wynand o zaman onu kendine ekti, dudaklarndan pt. Bu p,
deminki szlerinin devamyd. yle youn bir ifadeydi ki, Dominique
vcudunu kasmaya, katlatrmaya altnda, ona cevap vermemeye
uratnda, vcudunun elinde olmakszn cevap verdiini hissetti.
Vcudu ona her eyi unutturuyor, kendisine sarlm olan bu adamn
fiziksel varln ne karyordu.
Wynand onu brakt. Dominique onun da durumu fark ettiini anlamt. Wynand glmsedi.
"Yorgunsun, Dominique. yi geceler diyeyim, mi sana? Ben burada
bir sre daha kalmak istiyorum."
Dominique uysal bir tavrla dnd, tek bana kamarasna indi.

5
"Ne oldu? Stoneridge'i alamyor muyum?" diye sordu Peter Keating.
Dominique salona yeni girmiti. Keating de peinden yrm, ak
kapnn yannda duraklamt. Dominique eldivenlerini elinden
ekerken,
"Stoneridge'i alacaksn, Peter," dedi. "Bay Wynand gerisini sana
kendisi syleyecek. Seninle bu gece grmek istiyor. Sekiz buukta.
Evinde."
"Ne halt etmeye?"
"Sana kendisi syleyecek."
Dominique eldivenlerini yavaa avucuna vurdu. Kk bir biti
iareti. Cmle sonundaki nokta gibi. Sonra odadan kmak zere
dnd. Keating onun yolunu tkad:
"Vz gelir bana," dedi. "Vz gelir. Ben de oynayabilirim sizin oyununuzu. Ne byksnz, ne harikasnz, deil mi? Kamyon ofrleri
gibi davranabildiiniz iin. Sen ve Bay Gail Wynand. Ahlak da cehennemin dibine, insanlarn duygular da cehennemin dibine, yle mi?
Ben de yapabilirim ayn eyi. kinizi de kullanr, bu iten ne alabilirsem, onu alrm. Tek nemli olan bu. Houna gitti mi? Solucan ac
ekmeyi reddedince, keyfi kalmyor mu yoksa? in gzelliini mi
bozuyor?"
"Bence bu ok daha iyi, Peter. Sevindim."
Ama Keating o akam Wynand'n alma odasna girdiinde, bu
tavrn srdrmeyi beceremedi. Gail Wynand'n evine kabul edilmenin
dehetinden bir trl kurtulamyordu. Oda boyunca yryp masann
karsndaki koltua gelinceye kadar, artk tek hissedebildii, bir
arlk duygusuydu. Acaba ayaklarm bu yumuak halda iz brakm
mdr? diye dnyordu. Dalglarn kurun pabular gibi!
Wynand, "Size sylemek zorunda olduum eyin sylenmesi de,
yaplmas da hibir zaman gerekmemeliydi, Bay Keating," dedi. Keating hi kimsenin bu kadar bilinli bir kontrol uygulayarak

683/1067

konutuunu duymamt. Delice bir dnce geti aklndan. Sanki


Wynand yumruunu skm, sesinin her hecesini o yumrukla ynlendiriyormu gibi, dedi kendi kendine. "Bundan sonra syleyeceim
her sz tatsz, bu nedenle ksa konuacam. Karnzla evleneceim.
Kendisi yarn boanmak zere Reno'ya hareket ediyor. te Stoneridge
anlamas. Ben imzam attm. liiinde iki yz elli bin dolarlk bir ek
var. Bu para, anlama gerei alacanz parann dnda. u anda
hibir ey sylemeseniz daha iyi olur. Onaynz daha ucuza da salayabilirdim, onu biliyorum, ama tartmak istemiyorum. Pazarla
balarsak, durum dayanlmaz olur. Bu nedenle ltfen bunu aln ve
konuyu kapanm sayn."
Anlamay masann zerinden uzatyordu. Keating kdn tepesine
kegenle tutturulmu dikdrtgen biimindeki eki grd. Kegen,
lambann nda gm gibi parlyordu.
Keating'in eli kd almak zere uzanmad. enesi kelimeleri karabilmek iin garip biimlere gire gire konutu:
"stemiyorum. Onaym bedava da alabilirsiniz."
"Wynand'n yznde bir aknlk grd. Hemen hemen merhametli
bir ifade.
"stemiyor musunuz? Stoneridge'i de mi istemiyorsunuz?"
"Stoneridge'i istiyorum!" Keating'in eli birden uzand, kd kapt.
"Hepsini istiyorum! Neden yannza kr kalsn? Ben ne diye aldr
edeyim?"
Wynand ayaa kalkt. Sesinde hem rahatlama, hem de hznle,
"Doru, Bay Keating," dedi. "Bir an iin evliliinizi hemen hemen
doru bir ey gibi gstermek zereydiniz. Oysa brakn, naslsa yle
kalsn. yi geceler."
Keating evine dnmedi. Yryerek Neil Dumont'un oturduu apartman dairesine gitti. Dumont onun yeni tasarmcs ve en iyi arkadayd. Sska, kansz bir sosyete ocuuydu. Onca saygn ecdadn
arlndan omuzlan kamburlam gibi grnyordu. yi bir

684/1067

tasarmc deildi, ama tandklar boldu. Ofiste Keating'in ok iine


yaryordu. Akamlan da Keating onun ok iine yaryordu.
Dumont'u evde buldu. Hemen Gordon Prescott'la Vincent
Knowlton'u aradlar; felekten bir gece almak zere darya frladlar.
Keating fazla imedi. Btn hesaplar o dedi. Hatta gereinden fazla
dedi. kide bir smarlayacak yeni eyler icat ediyordu. Hovardaca
bahiler brakt. Durmadan, "Biz dostuz, deil mi... biz dostuz, deil
mi?" diye sorup duruyordu. Masadaki bardaklara bakyor, svnn
iinde dans eden klar seyrediyordu. Karsndaki ift gze bakt.
Bulankt gzler. Ama arasra ona baktklarnda, memnuniyet yanstyorlard. Yumuak, rahatlatc gzlerdi.
O akam Dominique bavullarn hazrlayp odasna braktktan
sonra, Steven Mallory'yi grmeye gitti. Roark'u yirmi aydr
grmemiti. Mallory'ye arasra uruyordu. Mallory bu gelilerin,
Dominique'in aklamak istemedii bir mcadelede karlat
yklma noktalar olduunun farkndayd. Aslnda gelmek
istemediini, kendisiyle geirdii ender akamlarn, Dominique'in
hayatndan koparlm dilimler olduunu da biliyordu. Hi soru
sormazd, onu grdne de her zaman sevinirdi. Alak sesle konuurlard yle akamlarda. Bir dostluk duygusu sarard evrelerini. Yalanm evli iftler gibi. Sanki Mallory bir zamanlar onun vcuduna sahip
olmu, ama aradan geen zaman iinde aralarnda rahat bir yaknlktan baka bir ey kalmam gibi. Geri Mallory onun vcuduna hibir
zaman dokunmu deildi, ama heykeli yaparken o vcutla ilgili daha
derin bir sahiplik duygusu edinmiti. Bunun her ikisine verdii o zel
duyguyu kaybetmelerine olanak yoktu.
Kapy ap Dominique'i grnce glmsedi.
"Merhaba, Dominique."
"Merhaba, Steven. Megul muydun?"
"Hayr. Gir ieri."

685/1067

Stdyosu eski bir binada, kocaman, dank bir yerdi. Dominique


son geliinden bu yana yer alm deiiklikleri hemen fark etti. Odada
bir nee, bir glme havas vard. Uzun sre tutulan bir soluun salnmas gibi. Elden dme mobilyalar grd. Az rastlanan dokusu,
cokun renkleri dikkat eken bir ark hals grd. Yeim kl tablalar,
tarihsel kazlardan gelme heykel paralar grd. Wynand'n alveriinden apansz gelen parayla, cannn istedii her eyi almt. Bu
neeli kalabaln yukarsnda, duvarlar pek plak grnyordu. Hi
tablo yoktu Mallory'nin duvarlarnda. Bir tek ereve aslyd.
Roark'un Stoddard Tapna'yla ilgili ilk orijinal izimi.
Dominique evresine baknd, her para eyay ve onun burada bulunmasnn nedenlerini dnd. Mallory iki koltuu tekmeyle
mineye yaklatrd, oturdular.
Sonra Mallory en sade sesiyle, "Clayton, Ohio," dedi.
"Ne yapyor orada?"
"Janer Maazas iin yeni bir bina. Be katl. Ana Cadde'de."
"Ne zamandr orada?"
"Bir ay kadar oluyor."
Dominiqe'in her geliinde, Mallory'nin cevap verdii ilk soru bu
olurdu. Hem onun sormasna frsat vermeden. Mallory'nin bu rahat
davran, Dominique'in de aklama yapmasn kolaylatryor, bir
eyler saklamaya almasn gereksiz klyordu. nk Mallory'nin
davranna hi yorum karm deildi.
"Ben yarn yolculua kyorum, Steven."
"Uzun mu srecek?"
"Alt hafta. Reno."
"Sevindim."
"Dnte ne yapacam sana sylemesem daha iyi olacak.
Sevinmeyeceksin."
"Sevinmeye alrm ... eer yapmak istediin oysa."

686/1067

minede, kmrlerin zerinde duran ktklerden biri hl


biimini bozmu deildi. zeri ufack yarklarla kare kare ayrlm,
alev almad halde rengi ate gibi olmutu. Bir dizi kl pencere gibi.
Birden o kl pencereler ortalarndan yarld, minenin lekeli
tulalarna doru kvlcmlar pskrd.
Mallory kendi iinden sz ediyordu. Dominique bunlar dinlerken;
vatanndan epeydir uzakta kalm bir gmenin, anadilini ilk defa duyuu gibi bir duygu iindeydi.
Bir sessizlikten yararlanp, "Nasl o, Steven?" diye sordu.
"Her zamanki gibi. Deimez o, bilirsin."
Kte bir tekme savurdu, birka kmr yerinden yuvarland. Mallory onlar geriye itti, konutu:
"Bana bazen, aramzda lmszle erimi bir tek o var gibi geliyor. hret asndan demek istemiyorum. Gnn birinde lmeyecek de
demiyorum. Ama lmszl yayor. Bence lmszlk sznn
anlam, o insan ite. nsanlar ebediyen kalc olmaya nasl zlem duyarlar, bilirsin. Ama her geen gnle birlikte biraz lrler. Onlarla
karlatnda, bir bakarsn, geen sefer grdn insan deil artk.
Hatta her saat, kendi ilerinden bir paray ldrrler. Deiirler,
inkr ederler, elikilere derler; bunun adna da byme derler.
Sonunda geriye hibir ey kalmaz. Tersine evirmedikleri, ihanet etmedikleri hibir eyleri kalmaz. Sanki aslnda ortada bir kimlik yokmu da, ekilsiz bir kitle halinde, parlayp snen sfatlar varm gibi.
Bir an bile tutamadklar kalcl nasl bekleyebiliyorlar? Ama
Howard ... insan onu ebediyen var olarak dnebilir."
Dominique atee bakyordu. Yzne vuran k onu canlym gibi
gsteriyor, bir yanlg yaratyordu. Bir sre sonra Mallory sordu:
"Aldm yeni eyleri nasl buldun?"
"Beendim. Onlara sahip olmandan holandm."
"Beni -son grdnden beri neler olduunu sylemedim sana. nanlmaz bir ey. Gail Wynand ..."

687/1067

"Evet, onu biliyorum."


"Biliyor musun! Dn bir! Wynand hem de! Nereden kefetti beni
acaba?"
"Onu da biliyorum. Dndmde sylerim sana."
"Adamn inanlmaz bir deer yargs var. Yani yle biri iin inanlmaz. En iyilerini ald."
"Evet, alr."
Sonra Dominique, bir geie gerek duymadan eski konuya dnd,
ama Mallory onun artk Wynand'dan sz etmediini anlamakta
zorlanmad.
"Steven, sana hi beni sordu mu?"
"Hayr."
"Benim buraya uradmdan sz ettin mi ona?"
"Hayr."
"Bunu ... benim hatrm iin mi yaptn, Steven?"
"Hayr. Onun hatr iin."
Artk Dominiquee bilmek isteyecei her eyi sylemi olduunun
farkndayd.
Dominique ayaa kalkarken, "Biraz ay ielim," dedi. "Kap kaa
gster bana. Kendim yaparm."
Dominique sabahn erken saatinde Reno'ya doru yola kt. Keating
o sra hl uyuyordu. Dominique veda etmek iin onu uyandrmad.
Keating gzlerini atnda, onun gitmi olduunu hemen anlad.
Daha saate bakmadan anlad. Evin iindeki sessizliin nitelii yetiyordu bunu belli etmeye. "sabet" demesi gerektii kansndayd, ama
demiyor, yle bir ey de hissetmiyordu. Asl hissettii, ok geni,
yamyass bir kavramd: "Yarar yok." Ama bunun kendisiyle de,
Dominique'le de ilgisi yoktu. Yalnzd u anda. Numara yapmasna hi

688/1067

gerek yoktu. Yatakta, kollarn iki yana am srtst yatarken,


kendini aresiz hissetmekteydi. Yzne tevazu dolu bir ifade gelmi,
gzleri akn bakyordu. Bunun bir eylerin sonu, bir eylerin lm
olduunu hissetmekteydi, ama onun da Dominique'i kaybetmekle ilgisi yoktu.
Kalkp giyindi. Banyoda Dominique'in kullanp att bir havlu
buldu. Alp yzne dayad, uzun sre yle tuttu. zlyor deildi. Ad
olmayan bir duyguydu hissettii. Anlay da deil. nk onu yalnzca
iki kere sevmiti ve bunun farkndayd. Biri, Toohey'nin telefon ettii
gece, biri de imdi. Sonra parmaklarn at, havlu kayp yere dt.
Akan su gibi.
Ofise gidip her zamanki gibi alt. Boanacan hi kimse bilmiyordu, o da kimseye syleme isteini duymad. Neil Dumont bir ara ona
gz krpt, "Peter, bugn bir tuhafsn," dedi. Peter omuz silkip ona arkasn dnd. Dumont'u grdke ii bulanyordu bugn.
Ofisten erken kt. Belirli belirsiz bir igd onu ekiyor gibiydi.
Balangta alk duygusuna benziyordu ama yava yava kendini belli
etmeye balad. Ellsworth Toohey'i grmek zorundayd. Toohey'e
ulamas artt. Kendini gemi kazasndan kurtulmu da, uzaktaki a
dora yzmeye alan biri gibi hissediyordu.
O gece kalkp Ellsworth Toohey'nin oturduu daireye gitti. Kapdan
girdiinde, kendini kontrol ediinden bir hayli gurur duydu, nk
Toohey onun yznden bir ey anlamamt.
Toohey zerinde durmuyormu gibi, "Aa, merhaba, Peter," dedi.
"Zamanlama yetenein ok eksik. Beni hep en kt akamlarda
yakalyorsun. Ama aldrma. Dostlar insan rahatsz etmek iin deil
midir? Otur, otur, hemen geliyorum."
"zr dilerim, Ellsworth, ama mecburdum."
"Rahatna bak. Bana bir tek dakika izin ver, yeter. Olmaz m?"
Keating oturup bekledi. Toohey alyor, daktiloyla yazlm birtakm sayfalarn kenarlarna notlar alyordu. Kurun kalemini

689/1067

yonttuunda sesi Keating'in sinirlerini trpledi. Toohey tekrar ktlara eildi, yeni batan ie koyuldu.
Yarm saat kadar sonra ktlar kenara itti, Keating'e glmsedi.
"Bu kadar," dedi. Keating ne doru eilir gibi ufack bir hareket
yapt. "Dur daha," dedi Toohey. "Bir de telefon etmem gerek."
Gus Webb'in numarasn evirdi. "Alo, Gus?" dedi neeyle.
"Naslsn, ayakl prezervatif reklam?" Keating, Toohey'nin bu kadar
yz gz olabileceini hi sanmazd. Karde kardele konuuyormu
gibi, bu yzden zene hi gerek yokmu gibi bir ses tonu. Webb'in tiz
sesinin glerek bir eyler sylediini duydu. Kulaklktan hzl sesler
pskrmeye devam etti. Birinin boazna tp sokulmu, temizleme
yaplyormu gibi. Kelimeleri anlamaya olanak yoktu, konumann ancak nitelii belli oluyordu. Bo verme, kstahlk kokan, arasra glmelerle nlayan bir konuma.
Toohey koltuunda arkaya yasland, yznde yarm bir glmsemeyle dinledi. "Evet," diyordu arasra. "Evet, evet ... haklsn, arkada
... tabii yle." Derken Toohey daha kaykld, boyal pabularnn tekini
masann kenarna dayad. "Bak, arkada, senden bir sre iin Bassett'e
fazla yklenmemeni istiyorum. Senin almalarn elbette beeniyor,
ama imdilik fazla oke etme onu. Zpktlklar yok, tamam m?
Azn kapal tut. Bal gibi biliyorsun nasl syleyebildiimi. yle, evet.
Tamam ite. Ne? yle mi yapt? ok iyi, melek surat... Haydi,
grrz ... Ha, Gus, ngiliz leydiyle musluk tamircisini duymu muydun?" Sonra fkra anlatmaya balad.. Kulaklk avaz avaz haykrarak
gld. "Neyse, sen dikkatli ol, mideni kolla, melek surat. yi geceler."
Toohey kulakl yerine koydu, "Evet, Peter," diyerek gerindi, ayaa
kalkt, Keating'in karsna gelip durdu, ufack ayaklar zerinde salland. Gzleri prl prl ve anlayl bakyordu.
"Evet, Peter, ne oldu bakalm! Dnya tepene mi ykld?"

690/1067

Keating i cebine uzanp sar bir ek kard. Burumutu ek. ok


ellendii belliydi. On bin dolarlk bir ekti. Altnda Keating'in imzas
vard. Ellsworth M. Toohey adna yazlmt. Keating'in onu Toohey'e
uzat biimi, ba gibi deil, dilenci gibiydi.
"Ltfen, Ellsworth ... al bunu ... yi bir amaca harca ... Sosyal
Aratrmalar Dernei'ne ... Ya da hangisine istersen ...en iyisini sen bilirsin ... iyi bir amaca gitsin ..."
Toohey eki iki parmann ucuyla, kirli bir madeni paraym gibi
tuttu. Ban hafife yana edi, dudaklarn bir beeni ifadesiyle bzd,
sonra eki masasna frlatt.
"ok zarif bir hareket, Peter. Gerekten yle. Nereden esti bu?"
"Ellsworth, hatrlyor musun, bir kere demitin ki ... ne yapm olursak olalm, yeter ki bakalarna yardm edelim, demitin. Tek nemli
olan o, demitin. Bu iyi bir ey, deil mi? Temiz bir ey, deil mi?"
"Bir kere sylemedim, bir milyon kere syledim."
"Doru gerekten, deil mi?"
"Tabii doru. Eer kabul etmeye cesaretin varsa."
"Sen benim dostumsun, deil mi? Tek dostum sensin. Ben ...
kendimle bile dost deilim, ama sen dostsun benimle. Deil mi,
Ellsworth?"
"Tabii ki yle. Hem bunun deeri, senin kendi kendinle dost olmandan ok daha fazla. Biraz garip bir kavram, ama son derece
geerli."
"Anlyorsun. Baka kimse anlamyor. Ve sen beni seviyorsun."
"Canla bala. Vaktim olduka."
"Hu?"
"Mizah anlay, Peter! Nerede senin mizah anlayn? Ne oluyorsun? Karnn m aryor? Yoksa ruhsal bir hazmszlk m?"
"Ellsworth, ben ..."

691/1067

"Evet?"
"Syleyemem. Sana bile."
"Sen korkan birisin, Peter."
Keating aresiz baklarla bakt. Ellsworth'un sesi hem ciddi, hem
anlaylyd. Ac m hissetsin, kendini hakarete uram m saysn,
yoksa gven mi kazansn, bilemiyordu.
"Buraya gelip bana, insann yapt eyin nemi yok, diyorsun;
ondan sonra da yaptn bir ey yznden, karmda para para oluyorsun. Haydi, kendine gel. nemi yok, de. Ben kendim nemli deilim,
de. nanarak syle bunu. Biraz cesaret gster. O kk egonu unut."
"Ben nemli deilim, Ellsworth. Ben nemli deilim. Ah, Tanrm,
keke herkes de bunu senin syleyebildiin gibi syleseydi! Ben
nemli deilim. nemli olmak istemiyorum."
"Para nereden geldi?"
"Dominique'i sattm."
"Neden sz ediyorsun? Yat gezintisi mi?"
"Ama bana, sanki sattm Dominique deilmi gibi geliyor."
"Sana ne eer..."
"Reno'ya gitti."
"Ne?
Toohey'nin gsterdii tepkideki iddeti anlayamamt, ama merak
edemeyecek kadar da yorgundu. Her eyi anlatt ona. Bana geli
srasyla. Olaylarn olmas nasl uzun srmediyse, anlatmas da uzun
srmedi.
"Seni sersem budala! Buna izin vermemen gerekirdi!"
"Ne yapabilirdim ki? Wynand'a kar hele!"
"Ama Dominique'le evlenmesine izin vermek!"
"Neden olmasn, Ellsworth? eyden daha iyi..."

692/1067

"Hi sanmazdm Wynand'n kalkp ... ama ... ff, Allah kahretsin,
ben senden de budalaym!"
"Ama Dominique asndan daha iyi..."
"Senin Dominique'in cehennemin dibine! Ben Wynand'
dnyorum!"
"Ellsworth, ne oluyor sana? ... Buna neden kayg..."
"Sus biraz, tamam m? Brak da dneyim."
Az sonra Toohey omuz silkti, Keating'in yanna oturdu, kolunu onun
omzuna att.
"zldm, Peter," dedi. "zr dilerim. Sana balanamayacak
kadar kaba davrandm. Ama neler hissettiini anlyorum. Yine de, ok
fazla ciddiye almaman gerekir. nemi yok." Otomatik konuuyor gibiydi. Akl aslnda baka yerlerdeydi. Keating bunun farkna varmad.
Yalnzca kelimeleri duyuyordu o. lde bir vaha gibiydi o kelimeler.
"nemi yok. nsanlk hali ite. nsandan fazla bir ey olmak isteyecek
deilsin ya. Kim daha iyi ki? lk ta atmaya kimin hakk var? Hepimiz
insanz. nemi yok."
"Tanrm!" dedi Alvah Scarret. "Yapamaz! Hele Dominique
Fancon'la!"
"Yapacak," dedi Toohey. "Dominique dner dnmez."
Scarret zaten Toohey'nin kendisini le yemeine davet etmesine
ok armt. Ama bu haberi duyunca, ilk aknlk, yerini ok daha
ac bir aknla brakmt.
nndeki taba yana iterken, "Dominique'i severim," dedi. Yiyemezdi artk. tahtan eser kalmamt iinde. "Her zaman ok
sevmiimdir. Ama onu Bayan Wynand olarak grmek!"
Toohey, "Benim duygularm da tam yle!" dedi.
"Gaibe hep evlen, evlen demiimdir. yi bir ey. nsana bir hava veriyor. Bir saygnlk sigortas. Onun da iine yarar. Hayat her zaman

693/1067

ince buz stnde gider gibi. imdiye kadar idare etti. Ama
Dominique!"
"Byle bir evlilii sen neden uygunsuz buluyorsun?"
"ey ... yani, bylesi hi ... Allah kahretsin, sen de biliyorsun doru
olmadn!"
"Ben biliyorum. Sen de biliyor musun?"
"Bak, bu kadn tehlikeli bir kadn."
"yle. O senin kk sorunun. Asl byk sorunun, Wynand'n tehlikeli bir adam oluu."
"ey ... baz bakmlardan evet."
"Sayg deer editrm, ne demek istediimi ok iyi anlyorsun. Ama
bazen her eyi aka ortaya koymak insana yardmc olur. leriye
dnk ibirliine zemin hazrlar. Sen ve ben ... ok ortak yan olan insanlarz, ama sen bugne kadar bunu kabullenmekte biraz isteksiz
davrandn. Biz ayn temann iki varyasyonu gibi bir eyiz, deil mi? ki
ucu, ayn ortaya kar oynuyoruz. Bylesi senin edebi slubuna daha
iyi uydu ite. Ama sevgili patronumuz bambaka bir ezgi. Bambaka
bir laytmotif Sence de yle deil mi, Alvah? Sevgili patronumuz hepimizin arasnda bir kaza. Kazalar gvenilmez olgulardr. Sen yllardan
beri sandalyenin kenarnda oturur durumdasn. Yalan m? Sandalyenin kenarna ilimi, Bay Gail Wynand'a bakyorsun. Demek ki ne dediimi anlayabilirsin. Bayan Dominique Francon'un da, pek bizim ezgimizden olmadn biliyorsun. yle bir etkinin, patronumuzun hayatna girdiini grmek houna gitmez. Konuyu bundan ak ortaya
koyabilir miydim?"
"Akll adamsn, Ellsworth," dedi Scarret kurun gibi ar bir sesle.
"O yllardan beri belli."
"Gail'le konuacam. Sen konumasan iyi edersin ... zr dileyerek
syleyeyim, senden nefret eder. Ama benim konumamn da fazla bir
ie yarayacam sanmyorum. Kararm vermise caymaz."

694/1067

"Ben de bir ie yaramasn bekliyor deilim zaten. stersen bir dene,


ama yarar olmayacaktr. O evlilii durduranlayz. Benim iyi yanlarmdan biri, yenildiim zaman kabul etmesini biliimdir."
"Ama o zaman neden kalktn da ..."
"Sana bunlar anlattm, yle mi? Bir kak tatl ikram ettim, Alvah.
n bilgi."
"Dorusu makbule geti, Ellsworth. Hem de ok."
"Hep makbule gemesini salarsan aklllk edersin. Wynand
Gazeteleri'nden insan kolay kolay vazgeemez, Alvah. Birlikten kuvvet
doar. Senin slubun ite."
"Ne demek istiyorsun?"
"Zor gnler geliyor demek istiyorum, dostum. Birbirimize dayansak
iyi ederiz."
"Eh, ben hep seninle birlikteyim, Ellsworth. Hep yle oldum."
"Doru saylmaz ama zerinde durmayalm. Bizi yalnzca imdiki
zaman ilgilendiriyor. Bir de, gelecek zaman. Anlamamzn simgesi
olarak, ilk frsatta Jimmy Kearns'i defetmeye ne dersin?"
"Aylardr bunun peinde olduunu sezmitim! Nesi var Jimmy
Kearns'in? eytan gibi ocuk. Kentin en iyi tiyatro eletirmeni. Akl
banda. Bak gibi. Gelecei parlak."
"Onun ... bana buyruk grleri var. Bak gibi ama, ofiste baklar
bulunmasn istemezsin herhalde. Senin elindeki bak hari tabii.
Vaatlerin neler vaat ettiine dikkat etmek kendi yararna olur."
"Yerine kimi koyacam peki?"
"Jules Fougler'i."
"ff, Allah kahretsin, Ellsworth!"
"Neden olmasn?"
"O itolu ... paramz yetmez onu almaya."

695/1067

"stersen alabilirsin. Hem ne kadar da nl, baksana!"


"Ama onun kadar geimsiz bir sa ..."
"Eh, onu almak zorunda deilsin tabii. Bunu baka zaman konuuruz. Sen Jimmy Kearns'i def et, yeter."
"Bak, Ellsworth, ben adam kayrmam. Bana gre hepsi bir. Kov diyorsan kovarm Jimmy'yi- Ama neye yarayacan anlayamyorum, demin konutuumuz konuyla ne ilgisi olduunu da gremiyorum."
"Gremiyorsun," dedi Toohey. "Ama greceksin."
"Gail, mutlu olman ne kadar ok isterim, bilirsin," dedi Alvah Scarret. Ayn akam, Wynand'n at katndaki salonunda, rahat bir
koltua yerlemiti. "Bunu biliyor olman gerekir. Kafamda bunun
kadar nemli baka hibir ey yoktur."
Wynand kanepeye uzanm; tek bacan kvrm, ayam br dizine dayamt. Bir yandan sigara iiyor, bir yandan sessizce dinliyordu.
"Dominique'i yllardr tanrm," dedi Scarret. "Daha sen adn
duymadan nce tanrdm. ok da severim. Bir bakma, baba gibi
severim. Ama herhalde sen de kabul edersin ki, bu halkn Bayan Wynand olarak grmeyi bekleyecei kadn o deil."
Wynand hibir ey sylemedi.
"Senin karn halkn maldr, Gail. Otomatik olarak yledir. Halkn
mal. Senin okurlarnn ondan bir eyler istemeye, bir eyler beklemeye hakk var. Simgesel bir deer, anlyor musun? ngiltere Kraliesi
gibi bir ey. Dominique'in byle bir eyi baarabilmesini nasl
beklersin? Halka belli bir ekilde gzkmek iin aba gstermesini
nasl beklersin? Tandm insanlar arasnda en zaptrapta gelmez
olan o. Korkun bir hreti var. Ama en kts de, Gail, boanm bir
kadn olmas! Biz burada tonlarla mrekkep harcayp yuvann kutsallndan, kadnln saflndan ve temizliinden dem vuruyoruz!
Okurlarn bunu nasl sindirir dersin? Karn onlara nasl satarm ben?"
"Bu konumaya artk son vermek gerektii kansnda deil misin,
Alvah?"

696/1067

"Evet, Gail," dedi Scarret zayf bir sesle.


Susup bekledi. Sanki kanl bir kavgadan sonra bar salamak iin
frsat kolluyordu.
"Buldum, Gail!" diye haykrd birdenbire mutlu bir sesle. "Ne
yapacamz buldum. Dominique'i tekrar gazeteye alrz, ona bir stun yazdrrz. Deiik bir ey olur bu seferki. Ev konularnda. Btn
gazetelerde yaynlarz. te, ev ilerinde kolaylklar, taktikler, mutfak
ileri, bebek bakm, falan filan. O zaman iin batcl trplenir. Millete onun aslnda ne iyi bir ev kadm olduunu gsteririz. Genliinde
yapt hatalar geti gitti, der gibi. Kadnlara balatrz onu. Bir de
zel ke ayrrz. 'Bayan Wynand'dan yemek tarifleri'. Dominique'in
birka resmini basmak da ie yarar. Robal elbiseler, nnde nlkler,
salar daha geleneksel taranm
II

"Tokad yemeden eneni kapa, Alvah," dedi Wynand. Sesini hi


ykseltmemiti.
"Peki, Gail,"
Scarret gitmeye niyetleniyormu gibi bir hareket yapt.
"Otur yerine. Szm bitmedi."
Scarret sessizce bekledi.
Wynand, "Yarn sabah, gazetelerimizin her birine bir yaz yollayacaksn," dedi. "Ariv dosyalarn taramalarn, Dominique Francon'un
eski stunuyla ilgili ne kadar fotoraf varsa bulmalarn syleyeceksin. O fotoraflarn hepsini imha etmelerini syleyeceksin. u andan itibaren gazetelerimin herhangi birinde onun adndan sz edilir ya
da fotoraf yaymlanrsa, sorumlu kadronun hepsini birden kovacam sylersin. Zaman geldiinde, evliliimi gazetelerin hepsinde
duyuracaksn. Ondan kananlayz. Yazabilecein en ksa duyuru olmal. Yorum falan yok. Haber yok. Fotoraf yok. Herkese bildir, iyice
anladklarndan emin ol. Szm dinlemeyen kim olsa kovarm, sen
de dahil."

697/1067

"Haber mi yok ... sen ... evlenince?"


"Haber yok, Alvah.
"Ama ... Ulu Tanrm! Bal gibi haber bu! teki gazeteler ..."
"teki gazetelerin bu konuda ne yapt umurumda deil."
"Ama ... Neden, Gail?"
Dominique pencere kenarnda oturmu, tren tekerleklerinin
kard sesi dinliyordu. Solmakta olan gn nda Ohio krlar geriye doru kayp durmaktayd. Dominique ban koltuun arkasna
yaslamt. Elleri iki yannda cansz gibi duruyordu. Vagonun yapsyla
birlemi, tpk pencerenin erevesi, bast taban, kompartmann
duvarlar gibi ileriye doru tanmaktayd. Kelerin netlii giderek
kayboluyor, karanlk artyordu. Pencere hl klyd. Akam
sanki topraktan yaylyordu. Dominique o baygn ktayd. Ik kompartmana giriyor, oray ynetiyordu. Yeter ki Dominique elektrii
yakp onu engellemesin.
Bilinten ve amatan yoksundu Dominique. Bu yolculuun sonunda
bir ey beklemiyordu. Yalnzca yolculuun kendisi nemliydi. Hareket
ve o hareketin evresini saran madeni ses. Kendini ii boalm gibi
hissetmekteydi. Acsz bir dzlemde kimlii de yok oluyordu. O da ortadan silinmekten, u toprakla u pencere dnda her eyin tanmszlamasndan memnundu.
Pencerenin dndaki hareket yavalarken, istasyon binasnn saa
altndaki solmu bir levhada "Clayton" yazsn grnce; neyi beklemekte olduunu bir anda anlad. Neden daha hzl bir trene deil de bu
trene bindiini, neden tarifede duraklar birer birer incelediini de anlad. Oysa o sralarda, o duraklarn adlar anlamsz bir listeydi onun
gznde. Bavulunu, paltosunu ve apkasn kapt; komaya balad.
Kendine ekidzen vermeye zaman ayramazd. Bast tabann
harekete gemesinden, kendisini buradan uzaa gtrmesinden
korkuyordu. Vagonun dar koridorunda kotu, basamaklar indi,

698/1067

istasyon platformuna atlad, ak kalm boaznda kn souunu


hissetti. Durdu, istasyon binasna bakt. Arkasnda trenin harekete
getiini, takrdayarak uzaklatm duydu.
Paltosuyla apkasn o zaman giydi. Peronun zerinden bekleme
salonuna yrd. Salonun tahta kaplama demeleri zerinde kurumu ikletler vard. Kede duran demir sobadan ortala scaklk
yaylmaktayd. Dominique salondan geip istasyonun nndeki meydana kt.
Damlarn zerinde, gkyznn son sar eridini grd. Kenara
tulalar ylmt, ilerde birbirine yaslanm gibi duran kk evler
iliti gzne. Dallar kvrm kvrm olmu, yapraksz bir aa.
Terkedilmi bir oto tamirhanesinin ak duran kapsndan baknca,
ierde haftalardr birikmi iskelet hurdalar. Karanlk dkknlar.
Kede hl ak bir eczane. Vitrininin lo, sar .
Daha nce buraya hi gelmemiti, ama yine de bu kentin gelen
konua sahip olma iddiasn hissetmekteydi. Karanlk bir yaknlkla
saryordu evresini bu kent. Sanki her karanlk kitlenin, uzaydaki
gezegenler gibi ekim gc vard, birlikte Dominique'in yrngesini
saptyorlard. Elini kenarda duran yangn sndrme aletine dayad,
souun eldiveninden geip tenine ileyiini hissetti. te byle tutuyordu bu kent onu. Dorudan bir ie ileme. Bunu ne giysileri, ne de
zihni durdurabiliyordu. Ama kanlmazlk karsndaki huzurunu yine
de korudu. Artk harekete gemek zorundayd. Hareket ise sabitti, nceden saptanmt. Oradan geen birine, "Janer Maazas'nn yeni inaat ne tarafta ?" diye sordu.
Karanlk sokaklarda sabrla ilerledi. K nedeniyle clzlam
imlerle dolu bahelerin, sarkm gibi gzken balkonlarn nnden
geti. Bo arsalarda yaban otlar, rzgrn itmesiyle, oralara atlm
teneke kutulara arpyorlard. Kapal bakkallarn, buharlar kusan bir
amarhanenin de nnden geti. Perdesi ak bir evde, gmlekli bir
adam atein karsnda oturmu, gazete okuyordu. Dominique keleri

699/1067

dnd, sokaklardan karya geti, pabularnn altnda kaldrm


talarnn sertliini hissetti. ok seyrek olarak yanndan geenler,
onun allmadk zarafetine akn akn bakyorlard. Dominique
bunun farkna vard, iin iin at. Onlara, anlamyor musunuz, demek geldi iinden. Sizden ok ben buraya aitim. Arasra durup gzlerini yumuyor, solumay zor buluyordu.
Ana caddeye vardnda daha yava yrmeye balad. Birka k
vard orada. Kaldrm kenarna apraz park etmi arabalar, bir sinema,
vitrininde mutfak ara gereleriyle pembe i amarlarm bir arada
sergileyen bir dkkn. Kazk gibi yryordu. Gzleri yalnzca ileriye
bakmaktayd.
Eski bir binann yan tarafnda parlak bir k grd. Yan duvarda,
yeni yklm bitiik binann kat izleri grnyordu. Ik, hafriyat
ukurundan yaylmaktayd. Arad yerin buras olduunu hemen anlad. Keke olmasa, dedi iinden. Eer ge saate kadar alyorlarsa, o
da burada olacak demekti. Dominique onu bu gece grmek istemiyordu. Yalnzca yeri ve binay grmek istemiti. Daha fazlasna nazr
deildi. Onu yarn grmek istiyordu. Ama artk duramazd. Kazya
dora ilerledi. Kedeydi. Sokaa akt. it koymamlard. Demir
takrtlarn duydu, vincin kolunu, yeni oyulmu ukurun
yamalarnda duran adamlar grd. Kaldrma uzatlm kalaslar
gremedi ama adm seslerini duydu, sonra Roark'un ukurdan sokaa
doru trmanmakta olduunu grd. apkas yoktu.
Paltosunun n ak duruyordu.
Roark durdu. Dominique'e bakt. Dominique kendisinin dik durmakta olduunu sanyordu. Her eyin basit ve normal olduuna,
karsndaki turuncu salarla ela gzleri yine her zamanki gibi
grmekte olduuna inanyordu. Roark byk bir telala kendisine
doru ilerleyip onu dirseinden smsk tuttuu, "Otursan iyi olur,"
dedii zaman gerekten ok ard.

700/1067

Sonra birdenbire, dirseini tutan o el olmasa, ayakta duramayacan anlad. Roark eilip onun bavulunu ald, onu karanlk yan
sokaktan karya geirip bo bir evin nndeki merdiven basamaklarna oturttu. Kendisi de yanna oturdu. Eliyle Dominique'in dirseini
hl smsk tutuyordu. Okar gibi deildi bu tutu. Her ikisi zerinde
kontrol salayan, kiilik d bir temast.
Bir sre sonra elini indirdi. Dominique artk iyilemi olduunu,
tehlikenin getiini o zaman anlad. Konuabilecek duruma gelmiti.
"Yeni binan bu mu?"
"Evet. stasyondan buraya kadar yrdn m?"
"Evet."
"ok uzun yol.
"Bence de."
Dominique birbirlerini selamlamam olduklarn, bunun da doru
bir ey olduunu dnd. Yeniden buluma deildi bu. Hi kesintiye
uramam bir srecin iinde bir and yalnzca. Ona "Merhaba" desem
ne kadar garip olurdu, diye geirdi iinden. nsan her sabah
uyandnda kendi kendini selamlamazd ki!
"Bu sabah kata kalktn?" diye sordu Roark'a.
"Yedide."
"Ben o sra New York'daydm. Takside, istasyona gidiyordum.
Nerede kahvalt ettin?"
"Kk bir dkknda."
"Btn gece ak kalanlardan myd?"
"Evet. Daha ok kamyon ofrleri urar."
"Oraya sk sk gidiyor musun?"
"Kahve istediim zamanlar."
"Bar tezghnda m oturuyorsun? evrede bakalar da oluyor mu?
Sana bakyorlar m?"

701/1067

"Vaktim varsa tezghta oturuyorum. nsanlar var. Bana pek de fazla


baktklarn sanmyorum."
"Ya sonra? e yryor musun?"
"Evet."
"Her gn m yryorsun? Bu sokaklardan m? Pencerelerin
nnden geerek mi? Yani birisi penceresini asa ..."
"nsanlar pek pencereden bakmaz."
Oturduklar yksek basamaktan, kar kaldrmdaki inaat ukurunu grebiliyorlard. Topra da, iileri de, oraya dikilmi o sert, sar
kta parlayan elik direkleri de. Dominique o anda, kaldrmlarn bulunduu bir yerde bo toprak grmek ne garip, diye dnd. Kentin
giysisinden bir para koparlm da, alttaki plak eti grnyormu
gibi.
"Son iki ylda iki sayfiye evi yaptn," dedi.
"Evet. Biri Pennsylvania'da, teki Boston'da."
"nemsiz evlerdi."
"Ucuzdular. Eer onu demek istiyorsan. Ama yapmas ok ilginti."
"Burada ne kadar kalacaksn?"
"Bir ay daha."
"Neden geceleri alyorsun?"
" acele."
Kar kaldrmda vin yine hareket halindeydi. Koskoca bir elik stunu, havada dengeliyordu. Dominique, Roark'un onu seyrediine
bakt. u anda onu dnmediini biliyordu, ama yine de gzlerinde, o
olaya ynelik igdsel bir cevap vard. Fiziksel kiisellii, yaknl
olan bir ey. Kendi binasyla ilgili her eye kar.
"Roark ..."

702/1067

Birbirinin adn seslendirmemilerdi. Bu seste, uzun sredir ertelenen bir teslim oluun zevki vard. O ad sylemek ve onun duymasn
salamak.
"Roark, yine taoca bu."
Roark glmsedi. "stersen. Ama deil."
"Enright Evi'nden sonra! Cord Binas'ndan sonra!"
"Ben bunu byle dnmyorum."
"Nasl dnyorsun?"
"Bunu yapmay seviyorum. Her bina bir insan gibidir. Tek ve tekrarlanamaz bir eydir."
Kar kaldrma bakyordu. Deimemiti. inde yine o eski hafiflik
duygusu vard. Eskisi gibi... rahatt. Hareketlerinde de, dncelerinde
de. Dominique, ba da, sonu da olmayan bir cmle syledi:
"mrnn geri kalan boyunca, be katl binalar yapmak ..."
"Gerekirse. Ama yle olacan sanmyorum."
"Neyi bekliyorsun?"
"Beklemiyorum."
Dominique gzlerini yumdu, ama azm saklayamad. Duyduu ac
ve fke aznn biiminden belliydi.
"Roark, kentte olsaydn seni grmeye gelmezdim."
"Biliyorum."
"Ama senin ... baka yerde olman ... buras gibi ad san olmayan bir
kovukta olman ... Grmek zorundaydm. Buray grmeye
mecburdum."
"Ne zaman dnyorsun?"
"Kalmaya gelmediimi biliyor muydun?"
"Evet."

703/1067

"Neden?"
"Lokantalardan, pencerelerden hl korkuyorsun da ondan"
"New York'a dnmyorum. Yani hemen dnmyorum."
"yle mi?"
"Bana hibir ey sormadn, Roark. Yalnzca istasyondan buraya
yryerek gelip gelmediimi sordun."
"Ne sormam istiyorsun?"
"Trenden istasyonun adn grnce indim." Dominique'in sesi lgnd. "Niyetim buraya gelmek deildi. Reno'ya gidiyordum."
"Ya sonra?"
"Yeniden evleneceim."
"Nianln tanyor muyum?"
"Adm duyduun biri. Gail Wynand."
Dominique onun gzlerini grd. Glmek istemem gerekirdi, diye
dnd. Sonunda ummad byklkte bir oka itmiti onu. Ama
glmedi. Roark, Henry Cameron'u dnyordu. Cameron bir ey
sylemiti: "Benim onlara verecek cevabm yok, Howard. Onlarla
yzlemek zere seni brakyorum. Sen cevap vereceksin onlara.
Hepsine. Wynand Gazeteleri'ne de, Wynand Gazeteleri'ni mmkn
klan, arkasnda yatan eye de."
"Roark."
O cevap vermedi.
Dominique, "Bu Peter Keating'den de daha kt, deil mi?" diye
sordu.
"ok daha kt."
"Beni durdurmak istiyor musun?"
"Hayr."
Dirseini braktndan beri ona dokunmamt Roark. O dokunu
da cankurtaran arabasna yakacak bir dokunutu. Dominique elini

704/1067

uzatt, onunkinin zerine koydu. Roark parmaklarn geri ekmedi,


kaytszlk numaras da yapmad. Dominique onun eline doru eildi.
O eli onun dizinden kaldrmadan, dudaklarn onun tenine bastrd.
apkas bandan dt. Roark onun sar salarn kendi dizi zerinde
grd, dudaklarnn kendi elini tekrar tekrar ptn hissetti. Parmaklaryla onun parmaklarm tutuyor, cevap veriyordu. Ama tek cevab oydu.
Dominique ban kaldrp sokaa doru bakt. Uzakta kl bir pencere grnyordu. plak dallarn gerisinde. Kk evler dizi halinde,
karanlklara doru sralanmaktayd. Dar kaldrmlarn zerinde clz
aalar vard.
Basamaklardaki apkay fark etti, almak zere eildi. Tek elini ta
basamaa dayayarak eilmiti. Ta eski, srtnmelerden dzlemi,
buz gibiydi. Bu dokunu onu rahatlatt. Bir an yle eik durumda
kald, taa dayad avucundan serinlik ald. Bu basamaklar hissetmek. Daha nce zerine ka kii basm olursa olsun ... tpk yangn
sndrme aletini hissettii gibi hissetmek ...
"Roark, nerede kalyorsun?"
"Bir apartman dairesinde."
"Nasl bir oda?"
"Tek oda."
"inde ne var? Duvarlar nasl?"
"Duvar kd. Solmu."
"Eyalar?"
"Bir masa, sandalyeler, yatak."
"Hayr, bana ayrntlar anlat."
"Bir gardrop var, bir ekmeceli dolap var; yatak kede, pencerenin
yannda. teki tarafta byk bir masa ..."
"Duvara m dayal?"

705/1067

"Hayr, pencereyle duvarn ke yapt yere ittim onu. Orada


alyorum. Bir sandalye, bir koltuk, bir ayakl lamba, hi kullanmadm bir de dergi raf var. Sanrm hepsi o kadar."
"Hal yok mu? Perde?"
"Galiba pencerede bir ey asl, bir de hal var. Yerler gzel cilal.
ok iyi cins eski bir tahta."
"Bu gece odan dnmek istiyorum. Trende."
Roark oturmu, kar kaldrma bakyordu. Dominique konutu:
"Roark, bu gece seninle kalmama izin ver."
"Olmaz."
Dominique de onun bakn izledi, aada uuldayan makineye
bakt. Bir sre sonra sordu:
"Bu dkkn iini nasl aldn?"
"Sahibi New York'daki binalarm grm ve beenmi."
tulumu giymi bir adam inaat ukurundan kt, karanln
iinden onlara doru bakt, sonra seslendi: "Sen misin o, patron?"
"Evet," diye bard Roark.
"Bir dakika gelir misin?"
Roark kalkp kar kaldrana geti, adama yaklat. Dominique
konumalar tam duyamyordu. Ama Roark'un neeli bir sesle, "Kolay
o," dediini iitti. Derken ikisi birlikte kalaslarn zerinden ukura indiler. Adam durmu konuuyor, eliyle bir eyleri gstererek sorununu
anlatyordu. Roark ban arkaya atp bir elik stuna bakt. Ik
yzne dmt. Dominique o yzdeki konsantrasyonu okudu.
Glmseme yoktu, ama Dominique'in iine neeli bir gven duygusu
dolduran bir ey vard. Eyleme dnk, disiplinli mantk. Roark eildi,
bir tahta ald, cebinden kurun kalemini kard. Tek ayan kalaslara
dayayp, elindeki tahtann zerine hzla bir eyler izdi, adama aklamalar yapt. Adam ban sallyordu. Memnundu. Dominique szleri

706/1067

hl duyamamakla birlikte, Roark'un o adamla olan ilikisinin


niteliini hissedebilmekteydi. ukurun iindeki dier adamlar iin de
geerliydi ayn ey. Garip bir sadakat ve kardelik duygusu. Ama
Dominique bu duygu iin bu kelimelerin kullanldn hi
duymamt. Roark szlerini bitirdi, tahtay adama uzatt, ikisi birlikte
bir eye gldler. Sonra Roark geri geldi, basamaklara, Dominique'in
yanna oturdu.
"Roark," dedi Dominique, "mrmn sonuna kadar burada seninle
kalmak istiyorum."
Roark ona dikkatle bakt, bekledi.
"Burada yaamak istiyorum." Sesi baraja arpyormu gibiydi. "Senin yaadn gibi yaamak istiyorum. Parama elimi bile srmeden.
Hepsini datrm. Kime olursa olsun. Steven Mallory'ye veririm
istersen. Ya da Toohey'nin kurulularndan birine. nemi yok. Burada
bir ev tutarz. unlar gibi bir ev. Ben o evin bakmn stlenirim.
Glme, beceririm. Yemek piiririm, senin giysilerini ykarm, yerleri
silerim. Sen de mimarl brakrsn."
Roark glmemiti. Dominique onun yznde yalnzca, szlerin
devam etmesini bekleyen bir dikkat grebilmiti.
"Roark, anlamaya al, ltfen anlamaya al. Sana neler yaptklarn grmeye dayanamyorum. Ne yapacaklarn da. Sen ve binalar,
bir de bu konudaki duygularn ... ok fazla byk. Bu hep byle devam
edemez. Dayanamaz. zin vermezler. Korkun bir felakete doru gidiyorsun. Baka trl bitmesine imkn yok. Vazge bundan. Anlamsz bir
i bul. Taoca gibi. Burada yaarz. Az eyimiz olur, ama hibir ey
vermeyiz. Yalnzca ne olduumuzla, ne bildiimizle yaarz."
Roark gld. Dominique bu gln sesinde kendisine ynelik
byk bir anlay hissetti. Glmemeye, kendini tutmaya alm, ama
engel olamamt.
"Dominique." Onun bu ad syleyi biimi Dominique'in iine yerleti, daha sonra duyaca szleri dinlemesini kolaylatrd. "Keke

707/1067

sana, beni heveslendirdin diyebilseydim. Bir anlna bile olsa. Ama


yle olmad." Sonra ekledi. "ok zalim biri olsam, kabul ederdim.
Tekrar inaatlara dnmem iin bana yalvarmaya ne kadar abuk
balayacan grmek iin."
"Evet... herhalde..."
"Wynand'la evlen ve onunla evli kal. u anda kendine yapmakta
olduun eylerden ok daha iyi olur."
"Burada biraz daha otarsak ... sakncas var m? eyden konumasak... yalnzca konusak. Her ey yolundaym gibi. Yllarn arasnda
yarm saatlik bir atekes. Buradayken her gn neler yaptn anlat
bana. Hatrlayabildiin her eyi..."
Konutular. O bo evin basamaklar, uzayda bir uakm gibi.
Dnyay da, gkyzn de grmeden. Roark kar kaldrma hi
bakmad.
Sonra kolundaki saate gz att:
"Bir saat sonra batya tren kalkyor," dedi. "Seninle istasyona kadar
geleyim mi?"
"Yryerek gitsek bir sakncas var m?"
"Peki."
Dominique kalkt.
"Ne zamana kadar ... Roark?" dedi.
Roark'un eli ilerdeki sokaa doru uzand. "Btn bunlardan nefret
etmez olduun gne kadar. Bunlardan korkmadn, farkna
varmamay rendiin gne kadar."
Birlikte istasyona yrdler. Dominique bo sokaklarda, kendi
admlarnn yannda onun admlarnn nlayn dinledi. nnden
getii duvarlara bakyor, onlara tutunmaya alr gibi oluyordu. ok
sevmiti bu yeri. Kenti de, onun paras olan her eyi de.
Bo bir arsann nnden gemekteydiler. Rzgr yerdeki bir gazeteyi uurup Roark'un bacaklarna dayad. Kt bilinliymi gibi

708/1067

srarla sarld onun paasna. Sokulma ihtiyacnda bir kediydi sanki.


Dominique bu kente ait her eyin kendisi zerinde bir hakk olduunu
hissetmekteydi. Eilip gazeteyi ald, katlamaya balad. Niyeti
saklamakt.
"Ne yapyorsun?" diye sordu Roark.
Dominique aptal gibi bir sesle, "Trende okuyacak bir ey," dedi.
Roark kd onun elinden kapt, buruturup kenardaki otlara frlatt.
Dominique bir ey sylemedi. Yrmeyi srdrdler.
stasyonun bo platformu zerinde tek ampul yanmaktayd.
Beklediler. Roark raylarn gerisine doru bakyor, trenin gzkmesini
bekliyordu. Sonunda raylar sarsld, titredi, uzaktan beyaz top gibi bir
k ortaya kt. Yaklamyor, yalnzca byyor gibiydi. Korkun bir
hzla. Roark kprdamad, Dominique'e doru dnmedi. Ik Roark'un
glgesini platform zerine drd, glge tahtalarn zerinden kayarak ilerledi, sonra yok oldu. Dominique bir an iin onun ince uzun
vcudunu a kar siluet gibi grd. Lokomotif nlerinden geti,
vagonlar zangrdad, yavalad. Roark vagonlarn pencerelerine bakyordu. Dominique onun yzn grmyordu. Yalnzca elmack
kemiinin knts belli olmaktayd.
Tren durunca Roark ona dnd. El skmadlar. Konumadlar.
Dimdik durup bir an birbirlerine baktlar. Hazr ol durmu gibi. Hemen hemen askeri bir selam. Sonra Dominique bavulunu ald, trene
bindi. Bir dakika sonra da tren harekete geti.

6
"CHUCK: Peki, neden san olmasn? nsann kendini sandan
stn grmeye ne hakk var ki? Tarlalarda, ormanlarda yaayan tm
kk canllarn da kalbi arpyor. Onlarn hayat da ebedi hznn
arksn sylyor. Eski bir hzn bu. arklarn arks. Biz anlamyoruz. Ama anlamaya kim aldr ediyor? Ancak maliyet hesaplayanlarla
pedikrcler. Bir de postaclar. Biz yalnzca seviyoruz. Akn Tatl Srr. Btn mesele bu. Bana ak ver, ondan sonra tm filozoflarn
drp bkp soba borusuna tk. Mary evsiz barksz kalan san
aldnda yrei yarld, iine hayat ve sevgi doldu. Sanlardan ok iyi
taklit vizon manto olur, ama mesele onda deil. Mesele hayatta."
"Juke (koarak sahneye girer): Hey, ocuklar, stnde George
Washington'un fotoraf olan pul kimde var?"
"Perde."
Elindeki manskriyi arparak kapatt, iine derin bir soluk ekti, ki
saattir yksek sesle okumaktan, sesi bouklamt. Oyunun en can
alc son blmn ise bir solukta okumutu. Dinleyicilerine bakt.
Dudaklar kendi kendiyle alay eder gibi glmsyordu. Kalar kstaha ykselmiti. Ama gzleri yalvaryordu.
Yere oturmu olan Ellsworth Toohey srtn saa sola kaydrp
yasland koltua srterek kad, esnedi. Gus Webb odann ortasna
yzst uzanmt. Okuma bitince srtst dnd. D likiler muhabiri Lancelot Clokey kadehine uzand, ald, dikip bitirdi. Banner'n
yeni tiyatro eletirmeni Jules Fougler hi kprdamadan oturuyordu.
ki saattir kprdamamt. Ev sahibi Lois Cook kollarn kaldrp
kvrd, gerindi, "Tanrm, Ike, iren bir ey bu," dedi.
Lancelot Clokey homurdand: "Lois, yavrum, cin ien nerede? Bu
kadar hasis olma. mrmde grdm en kt ev sahibi sensin."
Gus Webb, "Ben edebiyattan anlamam," diye patlad. "Bence verimsiz bir i ve zaman ziyan. Yazarlar tasfiye olacak sonunda."

710/1067

Ike, tiz bir sesle gld. "Berbat, ha?" Yazy havaya kaldrp sallad.
"Sper berbat. Ben niye yazdm sanyorsunuz? Siz bana bundan beter
bir ey yazacak adam gsterebilir misiniz? mrnzde duyup duyacanz en kt oyun."
Bu toplant, Amerikan Yazarlar Konseyi'nin resmi toplants
deildi. Ike birka arkadandan, gelip son eserini dinlemelerini rica
etmiti. Yirmi alt yandayd, on bir oyun yazmt, ama hibiri
sahneye konmu deildi.
Lancejot Clokey, "Sen tiyatronun yakasndan dsen iyi edersin,
Ike," dedi. "Yaz yazmak ciddi itir. Her isteyen zibidinin el atabilecei
ey deildir." Lancelot Clokeynin ilk kitab, yabanc lkelerde
bandan geenlerle ilgiliydi. En ok satan kitaplar listesinden on haftadr dmyordu.
Toohey tatl bir sesle, "Neden yle diyorsun, Lance?" dedi.
Clokey, "Pekl," diye terslendi. "Pekl, bir iki verin bana."
Lois Cook, ban yorgun bir tavrla saa sola evirip jimnastik
yaparak, "Berbat," diye tekrarlad. "ren. O kadar berbat ki, harika."
"Sama," dedi Gus Webb. "Niye geliyorum ki ben buraya?"
Ike elindeki yazlan mineye frlatt, ktlar minenin nndeki
kafese arpp yere dt, birka kvrld.
"Eer Ibsen oyun yazabiliyorsa ben niye yazamyorum?" diye sordu.
"O iyi, ben ktym, ama bu yeterli sebep deil."
Lancelot Clokey, "Kozmik anlamda, deil tabii," dedi. "Ama yine de
ktsn."
"Tekrarlamak zorunda deilsin. Ben kendim de sylemitim."
Bir ses, "Bu harika bir oyun," dedi.
Ar konuan, genizden gelme, can skkn bir sesti. Akam boyunca
ilk defa konuuyordu. Hepsi birlikte Jules Fouglere dndler. Bir
zamanlar bir karikatrist onu ok gzel simgelemiti.

711/1067

ki sarkk daireyle. Biri byk, br kk. Byk olan gbei,


kk olan da altdudayd. zerinde ok iyi dikilmi bir takm vard.
Kendisinin "kaz tersi" dedii renkteydi. Eldivenlerini elinden hi
karmaz, bastonla gezerdi. ok saygn bir tiyatro eletirmeniydi.
Jules Fougler bastonunu uzatt, kulpuyla demin okunan ktlar
ayaklarnn dibine dora ekti. Eilip almad. Ama o ktlara bakarak
deminki szn tekrarlad.
"Bu harika bir oyun."
"Neden?" diye sordu Lancelot Clokey.
Jules Fougler, "Ben yle diyorum da ondan," dedi.
Lois Cook, "Grgr m geiyorsun, Jules?" diye sordu.
"Ben hi grgr gemem," diye karlk verdi Jules Fougler. "Baya
bir eydir."
Lancelot Clokey, "Gala Gecesi iin bana da iki bilet yollayn," dedi.
Jules Fougler, "ki gala bileti sekiz seksen eder," dedi ona. "Bu oyun
mevsimin en byk olay olacak."
Sonra Jules Fougler dnd, Ellsworth Toohey'nin kendisine bakmakta olduunu grd. Toohey glmsedi, ama glmsemesi hafif ya
da dikkatsiz bir glmseme deildi. ok ciddi sayd bir konuda onay
verir gibiydi. Fougler'in bak dierlerine dnkken tiksinti doluydu
ama bir an iin Toohey'nin gzleriyle karlatnda hemen sakinleti,
gzlerine bir anlay geldi.
Toohey ona, "Sen Amerikan Yazarlar Dernei'ne neden katlmyorsun, Jules," dedi.
Fougler, "Ben bireyciyim," diye karlk verdi. "Kurululara inanmam. Hem gerei var m?"
Toohey neeyle, "Yo, tabii yok," dedi. "Senin iin, yok, Jules. Sana
retebileceim hibir ey yok ki!"
"Ellsworth, senin en beendiim yann, sana hibir zaman aklama
yapmak zorunda kalmayn."

712/1067

"Canm, aramzda aklamalara ne gerek var. Biz alt kii hep ayn
trdeniz."
"Be," dedi Fougler. "Gus Webb'den holanmadm."
Gus, "Neden?" diye sordu. Gcenmi deildi.
"Kulaklarn ykamyor da ondan." Fougler soruyu sanki bir bakas
sormu gibi cevaplamt.
"Ha, u mesele," dedi Gus.
Ike ayaa kalkm, Fougler'e bakyordu. Soluk alsn m, almasn m,
pek emin deilmi gibiydi.
"Oyunumu beendiniz mi, Bay Fougler?" diye sordu sonunda. Sesi
ok zayf kmt.
Fougler souk bir sesle, "Beendim demedim," dedi. "Bence le kokuyor. O yzden harika."
"Haa!" dedi Ike. Sonra gld. Rahatlam gibiydi. Gzleri evredeki
yzleri tararken, baklarnda sinsi bir zafer vard.
"Evet," dedi Fougler. "Benim bu oyunun eletirisine yaklamm,
senin yazlna yaklamn gibi. Amalarmz ayn."
Harika bir insansn, Jules."
"Bay Fougler, deyin ltfen."
"Harika bir insansnz ve dnyann en tatl itolu itisiniz, Bay
Fougler."
Fougler bastonunun ucuyla, ayaklarnn dibinde yatan sayfalan
evirir gibi yapt.
"Daktilon berbat, Ike," dedi.
"Ben daktilo deilim ki. Yaratc bir sanatym."
"Bu oyunun alndan sonra, sekreter tutmaya da paran yetecek.
Ben oyunu vmek zorunda kalacam. Baka neden olmasa bile, bir

713/1067

daha byle pis yazlar yazlmasn diye. Daktilo makinesi harika bir
aratr. Byle smrlmemelidir."
Lancelot Clokey, "Peki, Jules," dedi. "Btn bunlar ok esprili, sen
de ok zekisin, falan filan. Ama bu boktan eyi neden gklere karmak
istiyorsun?"
"nk senin de dediin gibi... boktan da ondan."
"Szn manta uymuyor, Lance," diye atld Ike. "Yani kozmik
manta uymuyor. yi bir oyun yazdnda vlmesi, hibir ey deil.
Onu herkes yapar. Yetenei olan herkes. Yetenek de salgbezlerinde
yer alan bir kazadr alt taraf. Ama boktan bir ey yazp vlmesini
salamak! Bunun stesinden gelebilir misin?"
"Geldi ama," dedi Toohey.
Lancelot Clokey, "O bir gr meselesi," dedi. Kadehi bana dikti,
son buzun azna dmesini salad.
Jules Fougler, "Ike durumu senden ok daha iyi anlyor, Lance,"
dedi. "Esas dnrn kendisi olduunu u anda kantlad bize.
Demin verdii ufack nutukla. Aslnda o sz, oyunun tmnden daha
iyiydi."
Ike, "Gelecek oyunumu da o konuda yazaym," dedi.
Fougler, "Ike nedenlerini ortaya koydu," diye devam etti. "Benim
nedenlerimi de. Seninkileri de, Lance. stiyorsan, benim durumumu
incele. Bir eletirmen iin, iyi bir oyuna iyi demek ne gibi bir baary
simgeler? Hi. Eletirmen o zaman halkla yazar arasnda, basit bir
haberci durumuna dyor. Ben ne alyorum bundan? Bktm
usandm artk. Kendi ahsiyetimi insanlara empoze etmek istemek
benim de hakkm. Yoksa aresizlik duygularna kaplrm, oysa ben o
tr duygulara inanan biri deilim. Ama eer bir eletirmen, hi deeri
olmayan bir oyunu byk bir eser gibi yutturabilirse ... ah, aradaki
fark grebildin mi! te ben de bu yzden bu oyunu yln oyunu
yapacam. Yln oyunu ... neydi ad oyununun, Ike?"
"Kmn Kenar dedi Ike.

714/1067

"Efendim?"
"Ad yle."
"Ha, anlyorum. te ben, Kmn Kenar'n yln oyunu yapacam."
Lois Cook yksek sesle gld.
Gus Webb, "Hepiniz pireyi deve yapyorsunuz," dedi. Yerde upuzun
yatyordu. Ellerini bann altna kenetlemiti.
Fougler devam etti. "imdi istersen senin kendi durumunu ele
alalm, Lance. Bir muhabir iin dnya olaylarnn haberini aktarmak
nedir ki? Halk zaten her trl uluslararas krizi okuyor. Senin yorumuna dikkat ederlerse anslsn. Oysa sen de her general, amiral ya da
bykeli kadar yaman birisin. nsanlara kendini fark ettirmek senin
de hakkn. Bylece sen de en akll eyi yaptn. Dikkate deer bir laf
kalabal yaynladn. Evet, laf kalabal. Ama ahlaken hakl. Akll bir
kitap. Dnya felaketleri, senin o kk, kt kiiliine fon olarak veriliyor. Lancelot Clokey, bir uluslararas konferansta nasl sarho oldu.
gal srasnda hangi dilberler Lancelot Clokey'le yatt. Ktlk diyarnda
Lancelot Clokey nasl dizanteri oldu. Eh, neden olmasn, Lance? Tuttu
ite, deil mi? Ellsworth tutturdu onu sana, deil mi?"
Lancelot Clokey, "nsani yan olan gzel anlatlar halkn houna
gider," dedi. Baklar fkeyle kadehine dikilmiti.
Lois Cook, "f, zrvalamay kes, Lance!" dedi. "Kime numara yapyorsun burada? nsani yanndan falan deildi, bal gibi Ellsworth Toohey tezghlad. Sen de biliyorsun."
Clokey suratn asarak, "Ellsworth'a ok ey borlu olduumu unutuyor deilim," dedi. "Ellsworth benim en iyi dostumdur. Ama
elindeki iyi bir kitap olmasa, yine de yapamazd."
Sekiz ay kadar nce, Lancelot Clokey elinde kitabnn taslayla gelip
Ellsworth Toohey'nin karsna dikilmiti. imdi Ike, nasl Fougler'in
karsna dikilmise, yle. Toohey ona kitabn en iyi satanlar arasna
gireceini sylediinde inanmamt. Ama iki yz bin kopya satlnca,
Clokey artk gerei grse bile inanamayacak hale gelmiti.

715/1067

Lois Cook, "Ama 'Kahraman Safra Ta' iin de yapt," dedi.


"Ondan beter bir ey asla kda dklmemitir, eminim. Benden iyi
bilen olamaz. Ama Ellsworth baard."
Toohey kaytszca, "Baarrken de neredeyse iimden oluyordum,"
deyiverdi.
Clokey, "kilerini nereye saklyorsun sen?" diye tekrar sylendi.
"Biriktirip iinde banyo mu yapacaksn?"
Lois Cook tembel tembel yerinden kalkarken, "Pekl, snger bey,"
dedi. Odann karsna yrd, birinin bitmemi ikisini yerden alp
kendisi bitirdi, kapdan kt, elinde bir tepsi dolusu pahal ikilerle
dnd. Clokey'le Ike hemen ona doru ilerlediler.
Toohey, "Bence Lance'e hakszlk ediyorsun, Lois," dedi. "Adam
neden otobiyografi yazmasn ki?"
"nk hayat yaanmaya bile demez, nerede kald kaydetmek!"
"Ama ben de zaten onu o yzden en ok satlan kitap yaptm."
"Bana m retiyorsun?"
"Birilerine sylemek houma gidiyor."
evrede pek ok rahat koltuk olduu halde Toohey yerde oturmay
yeliyordu. Uzanp yzst dnd, st bedenini dirsekleri zerinde
dorulttu, arln bir dirseinden brne geire geire sallanmaya
balad. Bacaklar halnn zerinde atal gibi akt. Kendini serbest
brakmak houna gidiyor gibiydi.
"Birilerine anlatmak houma gidiyor. Gelecek ay bir kasaba diisinin otobiyografisini veceim. Gerekten dikkate deer bir adam, nk
hayatnda dikkate deer hibir gn olmad gibi, kitabnda da dikkate
deer bir tek cmle yok. Sen ok beeneceksin, Lois. Fasafso birinin
ruhunu matahm gibi ortaya sermesini dnebiliyor musun?"
"Kk insanlar," dedi Ike sevecen bir sesle. "Baylyorum kk insanlara. Bu dnyann kk insanlarn sevmemiz gerekir."
Toohey, "Bunlar gelecek oyununa sakla," diye t verdi.

716/1067

Ike, "Saklayamam," dedi. "Bu oyuna koydum bile."


Clokey, "Ne var senin kafanda, Ellsworth?" diye sordu.
"ok basit, Lance. Eer hayatta yemek yemekten, uyumaktan ve
komularla ene almaktan baka bir ey yapmam birinin yazdklar
gurur vesilesi oluyor, milyonlarca okurun dikkatli incelemesine hak
kazanyorsa, beri yanda koskoca bir katedral yapan adamn baars
da, yazlamaz, duyurulamaz hale geliyor demektir. Bu bir perspektif ve
grecelik meselesi. Belirli bir kapasitenin iki ucu arasnda bulunabilecek mesafe snrldr. Bir karnca kulann alabilecei ses dalgalan,
gk grltsn kapsayamaz."
Gus Webb, "Ahlaksz bir burjuva gibi konuuyorsun," dedi.
Toohey hi gcenmeden, "Ar ol, tatlm," diye susturdu onu.
Lois Cook, "Bunlar hepsi iyi, gzel de," dedi. "Sen kendin fazla iyi
gidiyorsun, Ellsworth. Yaknda benim iimi kstekleyeceksin. ok
gemeden, dikkati ekmek istediimde gerekten iyi bir eyler yazmak
zorunda kalacam."
"Bu yzylda deil herhalde, Lois," dedi Toohey. "Belki gelecek
yzylda bile deil. O gnler senin sandndan ok daha ge gelecek."
lke birden bard. "Ama hl sylemedin ki..." Sesi kayglyd.
"Neyi sylemedim?"
"Oyunumun yapmcs kim olacak, onu sylemedin!"
Jules Fougler, "O ii bana brak," dedi.
Ike ciddi bir sesle, "Sana teekkr etmeyi unuttum, Ellsworth," dedi.
"imdi ediyorum. Boktan oyundan bol bir ey yok, ama siz benimkini
setiniz. Bay Fougler'le ikiniz."
"Senin boktanln ie yaryor, Ike."
"Eh, o da bir ey."
"ok ey."
"Nasl yani?"

717/1067

Gus Webb. "Fazla konuma, Ellsworth," dedi. "Diline vurdu."


"Kapa eneni, tatl bebek. Ben konumay severim. Nasl yani mi
diyorsun Ike? rnein, diyelim ki ben Ibsen'i sevmiyormuum ..."
"Ibsen iyidir," dedi Ike.
"Tabii iyidir, ama diyelim ki, ben sevmiyormuum. Diyelim ki insanlarn onun oyunlarn seyretmesini durdurmak istiyormuum. Dnp
halka bunu sylemek benim hibir iime yaramaz. Ama eer onlara,
senin de Ibsen kadar iyi olduun fikrini yutturabilirsem, ok
gemeden aradaki fark gremez olurlar."
"Tanrm, bunu yapabilir misin?"
"Ben yalnzca bir rnek verdim, Ike."
"Ama bu harika bir ey olur!"
"Evet. Harika bir ey olur ve ardndan da, artk ne seyrettiklerinin
nemi kalmaz. Derken hibir eyin nemi kalmaz. Ne yazarlarn, ne de
kime dnk yazyorlarsa, onlarn."
"Nasl oluyor bu, Ellsworth?"
"Bak, Ike, tiyatrolarda hem Ibsen'e, hem de sana yer yoktur. Bu
kadarn anlayabiliyorsun, deil mi?"
"Bir bakma evet."
"Eh, sana yer amam da istiyorsun, deil mi?"
Gus Webb, "Bu yararsz tartmalarn hepsi daha nce de, ok daha
iyi biimde yaplmt," dedi. "Hem de daha ksa olmutu. Ben ilevsel
ekonomiye inanrm."
Lois Cook, "Nerede yaplmt, Gus?" diye sordu.
"Sfr olan, her ey olur, abla."
Ike, "Gus kaba konuur ama bir derinlii var," dedi. "Severim
Gus'u."
Gus, "Cehennemin dibine git," diye terslendi.

718/1067

Lois Cook'un ua odaya girdi. ri yapl, saygn grnl, yalca


bir adamd. Smokin giymiti. Peter Keating'in geldiini duyurdu.
"Peter mi?" dedi Lois Cook neeyle. "Tabii, hemen gelsin, hemen
gelsin."
Keating girdi, kalabal grnce olduu yerde durdu.
"Aa ... merhaba herkese," dedi ekingen bir sesle. "Konuklarn
olduunu bilmiyordum, Lois."
"Onlar konuk deil. Gel ieri, Peter, otur, kendine bir iki al. Herkesi
tanyorsun."
"Merhaba Ellsworth." Keating'in gzleri destek ararcasna bir an
Toohey'ninkilere taklmt.
Toohey elini sallad, sonra toparlanp ayaa kalkt, bir koltua yerleti, bacaklarn zarif biimde st ste att. Odadaki herkes de ani
gelen kontrole tepki gsterir gibi ona uydular. Herkes dikleti, dizlerini bititirdi, azna rahat bir ifade vermeye alt. Bir tek Gus Webb
eski durumunu bozmad. O hl yerde yatyordu.
Keating soukkanl ve yakkl grnyordu. Havasz kalm odaya,
souk sokaklarn serinliini getirmiti. Ama yz solgun, hareketleri
yava ve yorgundu.
"Seni megulken rahatsz ettimse zr dilerim, Lois," dedi. "im
yoktu, kendimi de ok yalnz hissettim, bir urayaym dedim." 'Yalnz'
kelimesini dilinde yuvarladktan sonra, kendini klten bir
glmseme
eliinde
sunmutu.
"Neil
Dumontdan
da,
arkadalarndan da bktm. Biraz daha ilham veren dostlar aradm.
Ruha besin trnden. Haksz mym?"
"Ben bir dhiyim," dedi Ike. "Broadway'de oyunum oynanyor. Ben
ve Ibsen. Ellsworth yle dedi.
Toohey, "Ike az nce yeni oyununu okudu bize" diye aklama yapt.
"Muhteem bir alma."

719/1067

Lancelot Clokey, "Baylacaksn, Peter," diye katkda bulundu. "Gerekten mthi."


Jules Fougler, "Bir aheser," dedi. "nallah sen de ona layk
olduunu kantlarsn, Peter. yle bir oyun ki, seyircilerin tiyatroya
gelirken neler getirdiine ok bal. Eer sen u edebi kafal, ruhu
kuru, hayal gc snrl insanlardansan, bu oyun sana gre deil. Ama
kocaman bir yrei olan, kahkahas bol, gerek bir insansan,
ocukluunun o katksz duygusalln bozmadan koruyabilmisen bu
oyunu unutulmaz bir tecrbe sayacaksn."
Ellsworth Toohey, "Ama," dedi. "Onlar ki kk ocuk gibi olurlar,
onlar Tanrnn cennetine giremeyeceklerdir..."
Keating, Ike'a bakt, sonra gzleri dierlerine dnd. Hevesliydi
baklar. Odadakilerin hepsi onun gzne mesafeli, ar temiz, ne
biliyorlarsa onun gveni iinde, kendisinden ok ykseklerde gibi
grnd. Ama yzlerinde glmseyen bir scaklk vard. yi niyetli bir
davetiye uzatyor gibiydiler ona. Aaya doru.
Keating onlardan gelen byklk duygusunu iti. Buraya gelirken
zledii ruhsal besin buydu. Kendini de onlarn arasnda ykseliyor
mu gibi hissetti. Onlara gelince, onlar da ona bakarken kendi
byklklerini hissetmekteydiler. Odada bir akm dolat ve devre
kapand. Bunun herkes farkndayd. Peter Keating dnda.
Ellsworth Toohey, modern Mimari'ye destek kmt.
Geen on yl iinde, yeni evlerin ou hep tarihsel binalarn kopyas
olarak yaplp dururken, Henry Cameron'un ilkeleri de, ticari binalarda, i hanlarnda, fabrikalarda, gkdelenlerde deerlenmiti. Solgun, arpk bir zaferdi bu aslnda. steksiz bir dnd. Stunlarla alnlklar karp atmaya, birka duvarn bo kalmasna izin vermeye,
biim iin zr diler gibi bir tavrla (rastlant sonucu gzel), olay basitletirilmi Grek Voltleriyle bitirmeye raz olmakt. Cameron'un
Formlar'n ok kii alm, ama dncelerini pek az anlayabilmiti.
Cameron'un ilkeleri arasnda bina sahiplerinin anlayabildii bir tane
varsa, o da mali ekonomiydi. Cameron da o lde kazanmaktayd.

720/1067

Avrupa lkelerinde, zellikle de Almanya'da, oktan beri yeni bir


mimari ekol belirmiti. Drt duvar yapp zerine yass bir at koymaktan, az sayda al yeri brakmaktan oluuyordu. Buna Yeni Mimari denmekteydi. Cameron'un uruna sava verdii o ama, yani
rasgele konmu kurallardan kurtulma sava, oralarda kazanlm,
ama bu sefer yeni gelen zgrlk de yaratc mimarn stne yeni ve
byk bir sorumluluk daha yklemiti. nk artk tm abalardan
kurtulmaya gelmiti sra. Tarihsel sluplar inceleme abasndan bile.
Derken akm ilerleyince, yepyeni bir dizi kat kural daha olutu. Bilinli yetersizlik disiplini, yaratclk yoksulluu artk bir sistem haline
gelmiti. Sradanlk vnlerek itiraf edilmekteydi.
"Bina kendi gzelliini kendi yaratr, ssleri de tema ve yapsnda
yatar," demiti Cameron. Yeni mimarlar ise, "Binann gzellie, sse
ve temaya ihtiyac yoktur," diyorlard. Bunu sylemekte bir tehlike
yoktu. Naslsa Cameron ve daha birka kii bu yolu am, hayatlarn
vererek dzletirmilerdi. imdi pek ok sayda adam, bir zamanlar
Parthenon'u kopya ederek gvenlik salayan insanlar, o yolda yatan
tehlikeyi grnce kendilerine baka bir gvenli yol bulmulard.
Cameron'un at patikadan gitmek ve o yolla yeni bir Parthenon'a
varmak. Daha kolay bir Parthenon'a. Koli kutusu biiminde, beton ve
camdan olumu bir Parthenon'a. Palmiye artk paralanmt. zerinde mantarlar bitiyordu. Onu arptyor, saklyor, ormann kargaasna doru gerisingeri ekiyorlard.
Derken bu orman kendine gerekli kelimeleri de buldu.
"Bir Kk Ses" kesinde Ellsworth Toohey, "Akntyla Birlikte
Yzerim" alt balkl yazsnda unlar yazyordu:
"Modern Mimari diye bilinen o gl olguyu kabullenmekte uzun
sre kararszlk gsterdik. Kamu zevkine etki yapabilecek durumda
bulunan birinin, byle tedbirli davranmas arttr. ou zaman tek tek
ortaya kan anomaliler, geni ve popler bir akm sanlr. nsan
dikkatli olmak, onlara hak etmedikleri nemi vermemek zorundadr.
Ama modern Mimari artk zaman snavn baaryla vermi, kitlelerin

721/1067

taleplerini karlayabilmi olduu iin, biz de onu selamlamaktan


memnuniyet duyuyoruz.
"Bu hareketin nclerine, bu arada mteveffa Henry Cameron'a da
bir derece sayg borlu olduumuz ortadadr. Yeni grkemin baz ilk
yanklar onun eserlerinde de gze arpmaktadr. Ama tm ncler
gibi o da, o sralar ann nyarglarnn etkisinden tam
syrlamamt. inden yetitii orta snfn duygusallyla bamlyd.
Gzellik ve ss gibi batl inanlara o da sapland. Her ne kadar kulland gzellikler kendi bulduu eyler olsa bile ve sonuta doal
olarak kabul edilmi tarihsel formlarn gerisinde kalsa bile.
"Modern Mimari'nin tam ve gerek ifadesini bulmas, geni, kolektif
bir hareket gerektirmitir. Bugn artk dnyann her yannda, giderek
artan sayda rnekleri grlmekte, bunlar bireysel hayallerin kaosu
olarak deil, dzenli bir disiplin olarak kendini belli etmekte, sanatdan bir eyler beklemektedir ki; bu bekledii eyler arasnda, sanatnn kolektif yapsna boyun emek de bulunmaktadr.
"Yeni Mimari'nin kurallar, geni bir halk yarats tarafndan
formlletirilmitir. Bu kurallar da Klasisizmin kurallar kadar katdr.
Sssz bir basitlik istemektedirler. Bozulmam, basit bir adamn
drstl gibi. Nasl bir zamanlar, uluslararas bankaclarn da
rneklerinden bol bol yararlandklar gibi, her binann iddial garlandlar olmak zorundaysa, yaklaan ada da her binann yass bir dam
olmak zorunluluu vardr. Emperyalist dnem nasl her evin Roma
tipi kap girii olmasn art komusa, insanln yeni a da her evin
ke pencereleri olmasn, bu pencerelerin herkese eit yaymann
simgesi olmasn art komaktadr.
"Dikkat edenler, bu yeni mimarinin formlarnda yatan sosyal nemi
fark edeceklerdir. Eski smr sisteminde, sosyal unsurlarn en
yararls olan iilere, kendi nemlerini anlama frsat hibir zaman
tannmamtr. Onlarn uygulama ilevleri her zaman sakl tutulmutur. Bu nedenle efendiler uaklarna her zaman altnl srmal

722/1067

kordonlar takmlardr. Ayn ey o an mimarisinde de kendini belli


etmitir. Binann ilevsel unsurlar, yani kaps, pencereleri, merdivenleri, hep anlamsz sslerin altna saklanmtr. Ama modern bir binada
asl ortaya kan, rlplak grnen eyler, ite bu yararl unsurlar,
emein bu simgeleri olmaktadr. Acaba burada, iilerin kendi haklarn alabilecekleri yeni bir an ayak seslerini mi duyuyoruz?
"Amerika'daki Modern Mimari'nin en iyi rnei olarak, dikkatinizi
yaknda bitmek zere olan Bassett Brush irketi Binasna ekmek isteriz. Kk bir binadr, ama o mtevaz boyutlar iinde, yeni disiplinin o ciddi basitliini her ynyle yanstmakta, 'Kn Grkemi'
kavramna zindelik veren bir rnek sunmaktadr. Bina Augustus Webb
adl, istikbal vadeden gen bir mimar tarafndan tasarmlanm
bulunmaktadr."
Peter Keating birka gn sonra Toohey'le karlatnda tedirgin bir
sesle sordu:
"Sylesene, Ellsworth, ciddi miydin sen?"
"Ne konuda?"
"modern mimari konusunda?"
"Tabii ciddiydim. Nasl buldun yazm?"
"Dorusu ok beendim. ok inandrc. Ama, baksana Ellsworth,
neden? Neden Gus Webb'i setin? Biliyorsun ben de son birka yldr
bir hayli modern bina yaptm. Palmer Binas olduka plakt. Mowry
Binas'nda damla pencerelerden baka hibir ey yoktu. Sheldon
Antreposu'na gelince ..."
"Bak, Peter, nalnc keseri gibi hep kendine yontma. Sana bol bol
yardm ettim, yalan m? Arasra da bir bakasna el uzatmama izin
ver."
Bir le yemeinde konuma yapmay kabul etmi olan Peter Keating unlar syledi:
"Bugne kadarki meslek hayatm gzden geirdiimde, gerek bir
ilkeye bal kalarak alm olduum sonucuna varyorum; o da,

723/1067

hayatta srekli deiikliin gerekli olduu. Eer binalar hayatn ayrlmaz bir parasysa, mimarinin de srekli olarak deimesi gerekecek
demektir. Ben kendime hibir zaman mimarlkla ilgili nyarglar edinmedim. Kendimi alarn tm seslerine her zaman ak tutmaya
altm. Btn binalarn modern olmas gerektiini savunan fanatikler de, tarihsel sluplarn dna kmamamz gerektiini syleyen gericiler kadar dar grlyd. Klasik anlaya gre yapm olduum binalar iin zr dileyecek deilim. Onlar o an ihtiyalarna birer
cevapt. Buna karlk, tasarmladn modern binalar iin de zr
dilemek niyetinde deilim. Onlar da yaklaan daha iyi dnyay temsil
ediyorlar. Kanmca bu ilkenin mtevaz bir apta bile gerekletirilmesi, bir mimarn en byk dl ve en byk zevkidir."
Stoneridge iin Peter Keating'in seildii ilan edildiinde, meslek
evrelerinde ok gurur verici yorumlar, bol bol iltifatlar ve imrenmeler
yankland. Keating bu tr olaylardan yine eskisi gibi zevk duymaya
alt, baaramad. inde yine de sevince benzer birtakm duygular
vard, ama bunlar solgun ve pek zayft.
Stoneridge'i tasarmlama abas, ona kaldramayaca kadar ar bir
yk gibi gzkt. i ne yollarla aldna aldrmyordu. O olay da artk
zihninde solmu, hafiflemiti. nce kabul etmi, sonra da unutmutu
onu. Ne olursa olsun, Stoneridge'in gerektirdii kadar ok evi dnp
izmeyi gz almyordu. Kendini ok yorgun hissetmekteydi. Sabahlan
uyandnda bile yorgundu. Gn boyu, hep akam olup yataca
zaman bekleyerek yayordu.
Stoneridge'i, Neil Dumont'la Bennett'e brakt. "Haydi, balayn,"
dedi bezgin bir sesle. "Ne isterseniz yapn." "Hangi slup olsun,
Peter? diye sordu Dumont. "Eski sluplardan hangisi olsa olur.
Kk ev sahipleri baka trlsn istemez. Ama biraz sadeletirin.
Basn yorumlan iin. Tarihsel yanlar olsun, ama modern duygular
versin. Ne biim isterseniz. Aldrmyorum."
Dumont'la Bennett baladlar. Keating onlarn izimlerinde birka
dam deitirdi, birka pencereyle oynad. n izimler Wynand'n

724/1067

ofisi tarafndan onayland. Onay ahsen Wynand'n verip vermediini


bilmiyordu Keating. Wynand' bir daha hi grmedi.
Dominique gideli bir ay olmutu ki, Guy Francon artk emekliye
ayrlacan aklad. Keating ona boanmakta olduunu sylemi, bir
aklama yapmamt. Francon da haberi sakin karlamt. "Bekliyordum zaten," demiti. "Ziyan yok, Peter. Herhalde senin kusurun da
deil, onun da deil." Bir daha da bu olayn szn etmemiti. imdi
de emekliliiyle ilgili aklama yapmaya yanamyordu. Yalnzca,
"Bunun yaklamakta olduunu sana oktan sylemitim," dedi. "Yoruldum ben artk. yi anslar, Peter."
irketin tm sorumluluu Keating'in yapayalnz omuzlarna yklenmiti. Kapdaki tabelya yalnzca kendi adnn yazlmas fikri de
Keating'i tedirgin ediyordu. Bir ortaa ihtiyac vard. Neil Dumont'u
seti. Neil zarif ve kibard. Yeni bir Lucius Heyer'd. irketin ad, Peter
Keating & Comelius Dumont oldu. Birka arkada bir araya gelip sarho olarak olay kutladlar, ama Keating kutlamaya gitmedi. Gideceine sz vermi olmasna ramen, unutmu, hafta sonunda tek
bana karl bir yere gitmi, kutlamay ertesi sabaha kadar hi hatrlamamt. Aklna geldiinde, buzlar iinde bir ky yolunda yry
yapyordu.
Stoneridge, Francon & Keating irketinin imzalad son anlama
olmutu.

7
Dominique New York'da trenden indiinde, Wynand onu karlamak zere istasyondayd. Oysa Dominique, Reno'da kald sre boyunca ona mektup da yazmam, ondan herhangi bir haber de
almamt. Ne zaman dneceini hi kimseye sylemi deildi. Ama
peronda o sakin haliyle bekleyen Wynand'n bir eyi noktalar gibi
ifadesini grmek, Dominique'in baz eyleri anlamasna yetti. Belli ki
Wynand avukatlarla ilikilerini srdrm, boanma srecini adm
adm izleyip ilamn kt tarihi renmiti. Trene saat kata bineceini ve ka numaral kompartmanda oturacan bile biliyordu.
Wynand onu grnce, ne doru, yrmedi. Yryen Dominique
oldu. nk Wynand, onu yrrken grmeyi istemiti. O ksack
mesafe iin bile. Dominique glmsemiyordu. Ama yznde ok ho
bir huzur ifadesi vard. Deimeksizin glmseme haline gelebilecek
bir ifade.
"Merhaba Gail."
"Merhaba Dominique."
Ayr olduklar sre iinde, Dominique onu hi dnmemiti.
Yani belirgin bir dnceyle, kii olarak dnmemiti. Ama imdi
onu grnce, iinde bildii ve ihtiya duyduu bir tanma, bir buluma
duygusu hissetti.
Wynand, "Bagaj filerini ver bana," dedi. "Aldrtaym. Arabam
darda."
Dominique fileri verdi, Wynand alp cebine koydu. Dnp peronun
bana yrmeleri gerektiini biliyorlard. Ama ikisinin de bu konuda
verdii karar, ayn anda bozuldu. Dnmediler. ylece, karlkl durup
baktlar.
Bu aksamay dzeltmeye ilk nce Wynand alt. Hafife
glmsedi.

726/1067

"Sylemeye hakkm olsa, byle gzkeceini bilsem, yokluuna dayanamazdm, derdim. Ama yle bir hakkm olmadna gre
sylemeyeceim."
Dominique gld. "Pekl Gail. Bu ar resmi halimiz de bir tr numarayd aslnda. Bylesi olaylarn nemini azaltmyor, artryor yle
deil mi? En iyisi, ne istiyorsak syleyelim."
"Seni seviyorum." Sesi ifadesizdi. Kelimeler sanki bir acnn belirtisiydi, Dominique'e ynelik deildi.
"Yeniden seninle bir araya geldiime memnunum, Gail. Byle
olacan bilmiyordum, ama memnunum."
"Ne gibi, Dominique?"
"Bilmiyorum. Senden bulayor sanyorum. Bir son ve bir huzur
gibi."
Derken btn bunlar kalabalk peronun ortasnda sylemekte
olduklarnn farkna vardlar. nsanlar bagajlarm tayarak yanlarndan geip duruyordu.
Yryp sokaa ktlar. Dominique nereye gitmekte olduklarn
sormad. Aldrmyordu. Onun yanna sessizce oturdu. Kendini ikiye
blnm hissediyordu. Benliinin byk blm kar koyma istei
duyuyor, kk bir paras da olaya merakla bakyordu. inden
Wynand'n kendisini bylece tamasna izin vermek geldi. Deerlendirme yapmadan duyulan bir gven. Mutlu bir gven deil, ama
gven yine de. Bir sre sonra, elinin onun avucunda durmakta
olduunu grd. Eldivenini de karmamt. Bilei onun tenine deiyordu. Elini tutuunu hi farketmemiti. yle doal gelmiti ki! Onu
grme anndan bekledii buydu zaten. Ama kendine bunu isteme izni
veremezdi.
"Nereye gidiyoruz, Gail?" diye sordu.
"Ruhsat almaya. Oradan yargca. Evlenmeye."
Dominique yavaa dikleti, ona doru dnd. Elini ekmedi, ama
parmaklar katlat, bilinlendi, anlam olarak ondan uzaklat.

727/1067

"Hayr," dedi.
Glmsedi, yzndeki glmseme ifadesini bilerek fazla uzun
srdrd. Hesapl ve bilinli. Wynand ona sakin baklarla bakyordu.
"Gerek bir dn istiyorum, Gail. Kentin en atafatl otelinde
istiyorum. Kabartmal davetiyeler, davetliler, kalabalk konuklar, nl
insanlar, iekler, ampuller ve film kameralar istiyorum. Halkn Gail
Wynand'dan bekleyecei dn istiyorum."
Wynand onun elini brakt. Basit bir hareketle, gcenmeden brakt.
Bir an dalgn gibi gzkt. Sanki bir aritmetik problemi zyordu.
Fazla zor olmayan bir problem. Sonra konutu:
"Peki. Onu hazrlamak bir hafta kadar srer. Bu gece de yapabilirdim, ama kabartmal davetiyeler olacaksa, konuklara en azndan bir
hafta nceden ulatrmak gerekir. Yoksa anormal gzkr. Oysa sen
normal bir Gail Wynand Dn istiyorsun. imdi seni bir otele
gtrmem gerek. Bir hafta kalman iin. Buna hazr deildim. Rezervasyon yapmadm. Nerede kalmak istersin?"
"Senin at evinde."
"Olmaz."
"Nordland'da o halde."
Wynand ne eildi, ofre talimat verdi.
Otelin lobisine girdiklerinde Dominique'e, "Seni haftaya greceim,"
dedi. "Salya. Noyes-Belmont'da, leden sonra, saat drtte. Davetiyeler babann adna olmal. Kendisiyle iliki kuracam haber ver ona.
Gerisini ben hallederim."
Eilip selam verdi. Tavr deimemiti. Sakinlii hl iki nedenden
kaynaklanan o garipliini koruyordu; biri kontrol etme yeteneinden
emin bir insann olgun kontrolnn normal gzkmesi; kincisi de,
olaylar deiemezmi gibi kabul eden o ocuksu basitlikti.
O hafta Dominique onu grmedi. Kendini sabrszlkla bekler buldu.

728/1067

Tekrar grtklerinde, Dominique onun yannda, yargcn


karsndayd. Yarg onlar evlendirmek iin gerekli yasal szleri
sylyordu. Alt yz kiinin bulunduu salonda t yoktu. Noyes Belmont Oteli'nin salonu, o gn bir k seline boulmutu.
Dominique'in istedii fon o kadar kusursuz biimde hazrlanmt
ki, kendi kendinin karikatr olmu gibiydi. Belli bir sosyete dn
deil de, fazla lks bir bayalk gibi. Wynand onun isteini anlam,
tpatp da uymutu. Olay arya karmaya kalkmam, gazeteci Gail
Wynand'n halk nnde evlenmek iin seecei dzeyi semeyi
bilmiti. Ne va ki... Gail Wynand halk nnde evlenmek istemiyordu.
Kendini de bu atmosfere uydurmutu. Pazarla kendi de dahilmi
gibi. Kapdan girdiinde, Dominique onun kalabala bakn grd.
Byle bir gruh opera galasnda, ak artrmada bulunabilir, benim
hayatmn en nemli gnne uymaz, dermi gibi bakyordu. Ama
kusursuz bir grn vard. Ei bulunmaz kibarlktayd.
Az sonra, Dominiqe onun yannda durduunda, kalabalk ar bir
sessizlie gmld; Dominique onlarn a baklarn ensesinde hissetti. Birlikte yargca dnmlerdi. Dominique'in zerinde uzun, siyah
bir elbise vard. Elindeki taze yasemin buketi Wynand'n hediyesiydi.
Siyah dantel apkann altndan gzken yz yargca bakyordu. Yarg yava yava konumaktayd. Kelimeleri birer birer, havada al
kalyordu.
Dominique, Wynand'a gz att. Wynand ona bakmyordu. Yargca
da bakmyordu. Dominique o zaman anlad. Wynand bu salonda yalnz deildi. Tm klan, bayalklar kendine mal etmi, iinde tamaktayd. Dinsel tren istememiti Wynand. yle eylere saygs
yoktu. Kalp szler sylemekte olan devlet memuruna duyduu sayg
daha da az olabilirdi, ama yine de bu treni katksz bir dinsellik
havasna sokmutu. Dominique iinden, eer byle bir ortamda
Roark'la evleniyor olsaydm, Roark da byle dururdu, diye dnd.
Daha sonra o canavar resepsiyonun glnl Wynanda baklk
kazandrd. Basn kameralar iin Dominique'in yannda poz verdi,

729/1067

kalabaln iinde daha grltc bir kk kalabalk oluturan muhabirlerin sorularna zarafetle cevap verdi. Tebrikleri kabul etmek iin
Dominique'in yannda yer ald, saatlerce nlerinden akp geen insanlarla tokalat durdu. Iklar da, iekler de, almakta olan yayl sazlar
orkestras da, nlerinden nehir gibi akp, ampanya bfesine varnca
delta yapan insanlar da onu etkilemiyor gibiydi artk. Buraya canlar
skld iin gelen, ileri imrenme ve nefretle dolu bu insanlar, davetiyede okuduklar tehlikeli adn etkisi altndaydlar. Skandala a bir
merakla doluydular. Wynand onlarn bu treni kendi haklan saydklarm anlamam gibi grnyordu. Bu halkn hepsi, bu trenin kutsamasn art sayan insanlard. Koca salonda bu performans iren
bulan, bir tek kendisiyle yanndaki gelini vard.
Dominique onu dikkatle izliyordu. Wynand'n bu olaydan bir an iin
bile olsa zevk aldn grmek istiyordu. Kabul etsin ve katlsn.
Bir tek kere, diye ummaktayd. New York Banner'n ruhunu sergilesin. Ama yle bir kabul iareti gremedi. Ac belirtileri grd zaman zaman. Ama ac bile tam ulaamyordu Wynand'a. Aclarn ancak
belli bir noktaya kadar inebildiinden sz eden bir baka erkei
dnd o zaman.
Son kutlayclar da nlerinden getiinde, kurallara gre artk
gelinle damadn oradan ayrlmasna izin var demekti. Ama Wynand
gitmek iin harekete gemedi. Dominique onun kendisinden karar
beklediini anlad. Dnp konuklarn arasna yrd, glmsedi,
selamlar verdi, can skc samalklar dinledi. Elinde bir ampanya
kadehi tutuyordu.
Bir ara kalabaln arasnda babasn grd. Guy Francon gururlu
ama kukulu grnyordu. Biraz akn hali vard. Evlenme haberini
sakin karlamt. "Mutlu olmam istiyorum, Dominique," demiti.
"Bunu ok istiyorum. Umarm doru erkei semisindir." Sesinin
tonundan, pek de emin olamad belli oluyordu.

730/1067

Ellsworth Toohey de kalabaln arasndayd. Toohey onun kendisine baktn grnce abucak baka tarafa dnd. Yksek sesle glmek geldi Dominique'in iinden. Ama Toohey'i hazrlksz yakalamak,
u anda glnecek kadar nemli grnmedi ona.
Alvah Scarret kalabal yara yara Dominique'e yaklat. Yzne uygun ifadeyi yerletirmek iin baarsz bir aba harcyor, ama alttaki
incinmi ifadeyi maskeleyemiyordu. Hzla bir eyler mrldand,
mutluluklar diledi, sonra capcanl bir fkeyle, "Ama neden Dominique, nedeni" diye sordu.
Dominique, Alvah'nn bu soruyu soracak kabal gsterebileceine
inanamad. Souk bir sesle, "Neden sz etmeye alyorsun, Alvah?"
dedi.
"Vetodan tabii."
"Hangi veto?"
"Hangi veto olduunu bal gibi biliyorsun. Elini vicdanna koy da
syle. Kentin ve lkenin her gazetesi burada bugn. En adi renkli
basn bile. Bir tek Banner'n dnda. Wynand gazeteleri hari, herkes
burada! Ben halka ne diyeceim? Nasl aklayacam? Eski bir
meslektana bunu nasl yapabildin?"
"Ltfen bir daha syler misin, Alvah?"
"Yani ... Gail'in bizim ocuklardan bir tekini bile buraya sokmadn
bilmiyor muydun? Yarn hibir ey yazmayacamz? Ne bir resim, ne
bir haber. Yalnzca on sekizinci sayfada iki satrlk duyuru."
"Hayr," dedi Dominique. "Bilmiyordum."
Dominique'in aniden harekete geii Scarret'i artt. Gelin hanm
elindeki ampanya kadehini ilk rastlad yabancnn eline tututurdu,
kalabaln arasndan kendine yol ap Wynand'a yrd.
"Gidelim, Gail."
"Peki, sevgilim."

731/1067

Dominique onun at evinin salonunda, inanmazlk iinde duruyor,


burann artk kendi evi olduunu, kendi evi olmaya da son derece uygun olduunu dnyordu.
Wynand ona bakmaktayd. Konumak ya da ona dokunmak iin bir
istek gstermi deildi. Tm istedii, Dominique'i burada seyretmekti.
Kendi evinde. Kentin tepesinde. Sanki bu ann nemini paylamak
istemiyordu. Onunla bile.
Dominique odann iinde ilerledi, apkasn kard, masann kenarna dayand. Her zamanki az konuma, her eyi kapal tutma isteinin neden imdi para para olduunu, iinden neden ak davranma
duygular ykseldiini bilemiyordu. Kimseye kar bu kadar ak olmak istemeyen biriydi.
"Yine de senin istediin oldu, Gail. Nasl evlenmek istedinse yle
evlendin."
"Evet, sanyorum yle."
"Sana ikence etmeye almann yarar olmad."
"Aslnda oldu. Ama ok fazla zlmedim."
"yle mi?"
"Hayr. Eer istediin o idiyse, mesele yalnz verdiim sz tutma
isteimdi."
"Ama tm olaydan nefret ettin, Gail."
"Tmyle. Olsun! Ne olmu? En zoru ilk dakikalaryd. Arabada
bana ilk sylediinde. Daha sonra, biraz sevindim bile." Alak sesle
konuuyor, Dominique'in ak yrekliliine ayak uyduruyordu. Dominique zaten onun kendine seme ans tanmayacan, tm davranlarna uyacan bilmekteydi. Ya sessiz kalacak, ya da
Dominique'in itiraf etmesini istedii her eyi itiraf edecekti.
"Neden?"

732/1067

"Sen kendi yaptn yanl fark etmedin mi? Eer yanllksa tabii.
Bana kar tmyle kaytsz olsaydn, iinden bana ac ektirmek
gelmezdi."
"Hayr. Yanllk deildi."
"Kaybetmeye iyi dayanabiliyorsun, Dominique."
"Sanyorum o da senden bulat, Gail. Hem sana teekkr etmek istediim bir ey var."
"Nedir?"
"Dnmz Wynand Gazeteleri'ne yasaklaman."
Wynand ona baktnda, gzleri bir an iin bambaka parldad, ama
sonra glmsedi.
"Karakterine uymuyor bunun iin bana teekkr etmen."
"Yapmak da senin karakterine uymuyordu."
"Mecburdum. Ama senin kzacan sanmtm."
"Kzmam gerekirdi. Ama kzmadm. Kzgn deilim. Sana teekkr
ediyorum."
"nsan minnete minnet duyabilir mi? fade etmesi biraz g bir ey
ama benim u anda hissettiim o, Dominique."
Dominique evredeki duvarlardan yansyan yumuak a bakt. O
k da bu odann bir parasyd. Duvarlara rengin dnda zel bir
doku kazandryordu. Bu odann tesinde daha baka odalar olmas
gerekir, diye dnd. Henz hi grmedii, ama artk kendisinin olan
odalar. Ve onlara sahip olmay istediini fark etti.
"Gail, imdi ne yapacamz sana sormamtm. Seyahate falan m
gidiyoruz? Balay m yapyoruz? Komik. Hi merak bile etmedim. Bir
tek dn dndm, tesini dnmedim. Sanki benim iin her ey
orada son bulacak, ondan tesini sen stlenecekmisin gibi. Bu da
karakterime uymuyor, Gail."

733/1067

"Ama bu sefer benim lehime. Pasiflik iyi bir iaret deildir. Senin
iin."
"Olabilir ama. Eer memnunsam ..."
"Belki. Ama fazla uzun srmez. Hayr, hibir yere gitmiyoruz. Meer
ki sen gitmek isteyesin."
"Hayr."
"O halde burada kalyoruz. Bu da istisna uygulamann bir baka
rnei. Sana ve bana uygun biimi. ekip gitmek her zaman kamak
demek. kimiz iin de. Bu sefer kamyoruz."
"Evet, Gail."
Wynand onu tutup ptnde, Dominique'in kolu kvrk olarak
ikisinin vcutlar arasnda kalm, eli onun omzuna dayanmt.
Yanann bileindeki yaseminlere dediini hissetti. Kokusu hl
glyd. Hl ilkbahar dndryordu.
Dominique onun yatak odasna girdiinde, burann eitli dergilerde
fotoraflarn grd oda olmadn anlad. Cam kafes gitmi, onun
yerine kapal bir kasa gibi, tek penceresi bile olmayan bir oda gelmiti.
Iklandrlm, havalandrma dzeni konmutu, ama hava da, k da,
dardan gelmiyordu.
Onun yatana yatt, avularn iki yannda serin, dzgn arafa
dayad, kollarn kprdatmad ve ona dokunmad. Ama
Dominique'in bu donuk kaytszl, Wynand' aresiz bir fkeye itmedi. Olay anlayabiliyordu. Gld. Dominique onun sert, dncesiz
bir sesle, "e yaramaz, Dominique," dediini duydu, diktii bu engelin
ikisi arasnda barnamayacan, kendisinin onu ayakta tutma gcne
sahip olamayacan anlad. Kendi vcudundan kaynaklanan cevab
hissetti. Alktan kaynaklanan bir cevap. Kabulden. Bir trl zevk. Bu
bir arzu meselesi deil, diye dnd. Cinsel iliki meselesi bile deil.
Yalnzca erkein hayat gcne sahip olduunu, kadnn da bundan
baka bir eye cevap vermeyeceini gsteriyor. Bu adamda hayat

734/1067

iradesi vard. En ilkel g. Bu hareketler de onun en basit ifadesiydi.


Kendisi de cevap veriyordu. Hareketlere de deil, erkee de deil...
onun iindeki o gce.
"Eeee?" diye sordu Ellsworth Toohey. "imdi anlyor musun
meseleyi?" Scarret'in koltuunun arkasna gemi, samimi bir tavrla
tutunup hafife eilmiti. Scarret bu arada, nndeki masann yan
tarafna konmu, almay bekleyen posta torbasna bakyordu.
"Binlerce, dedi Scarret. "Binlerce, Ellsworth. Ona neler diyorlar, bir
grmelisin. Neden kendi dnnn haberini yaynlamamm?
Neymi utand? Saklayacak nesi varm? Neden her namuslu adam
gibi kilisede evlenmemi? Boanm bir kadnla nasl evlenirmi? Hepsi bunlar soruyorlar. Binlerce kii. Oysa o mektuplara bakmyor bile.
Gail Wynand! Kamuoyunun sismograf diye tannan adam!"
"Doru," dedi Toohey. "yle bir adam."
"te bir rnei." Scarret masann stnden bir mektup ald, yksek
sesle okudu: "Ben namuslu bir kadnm, be ocuk annesiyim ve
ocuklarm da kesinlikle sizin gazetenizle bytmek istemiyorum. Bu
gazeteyi on drt yldr alyordum, ama artk sizin ne tr bir adam
olduunuz ortaya kt. Hibir ahlaki ilkeniz yok, kutsal evlilik
messesesiyle alay ediyorsunuz, dm bir kadnla zina iliyorsunuz;
o kadn ayn zamanda bir baka erkein de kars. Siyah elbiseyle
evleniyor. yle yapmas da gerekir. Ben artk sizin gazetenizi okumayacam, nk siz ocuklara gre bir insan deilsiniz. Byk hayal
krklna uradm. Sayglarmla. Bayan Thomas Parker." Bu mektubu
ona da okudum. Gld, o kadar."
"Hu," dedi Toohey.
"Ne oldu bu adama?"
"Ona olan bir ey yok, Alvah. Eskiden beri var olup, imdi gn
na kan bir ey var."
"Bu arada, bilmem farknda msn, pek ok gazeteler arivlerinden

735/1067

Dominique'in o lanet olas tapnakta duran plak heykelinin fotoraflarn bulmular, dn fotoraflaryla birlikte yaymladlar.
Szde Bayan Wynand'n sanata olan ilgisini gstermek istiyorlarm,
itoullar! Gail'i hrpalama frsat kt diye keyiflerinden kendilerinden getiler. Canna okuyorlar, sefil herifler! O heykeli kim hatrlatt
acaba onlara?"
"Nereden bileyim?"
"Eh, aslnda bir fincan suda frtna tabii. Birka haftaya kadar
hepsini unuturlar. Pek fazla bir zarar vereceini sanmyorum."
"Hayr. Tek bana bu olay, fazla bir zarar veremez."
"H? Sen bir eylerin haberini mi veriyorsun bana?"
"Haberi veren bu mektuplar, Alvah. Mektuplarn kendileri deil
tabii. Ama kendisinin onlar okumamas."
"Canm, ona da fazla kayglanmaya gerek yok. Gail ne zaman durmak gerektiini iyi bilir. imdi pireyi deve yapmaya hi gerek..." Ban
kaldrp Toohey'e bakt, sesinin tonu deiiverdi. "Tanrm, haklsn,
Ellsworth. Ne halt edeceiz?"
"Hibir ey, dostum, hibir ey. Daha uzun sre hibir ey
yapmayacaz."
Toohey, Scarret'in masasnn kesine oturdu, ayakkabsnn
burnunu uzatp az alm uvaldaki mektuplar kartrd, hrdatt.
Olmadk saatlerde Scarret'in odasna girip kmak gibi ho bir huy edinmiti. Scarret artk ona baml gibiydi.
"Sylesene, Ellsworth," diye sordu Scarret birdenbire. "Sen gerekten Banner'a adanm biri misin?"
"Alvah, zppe lehelerle konuma. Bu kadar kasnt adam m kald
gnmzde?"
"Yo, ben ciddiyim ... yani ... sen anlyorsun ne demek istediimi."
"Zerre kadar fikrim yok. Kendi ekmeiyle tereyana kim sadakatsiz
davranr?"

736/1067

"Evet, oras yle ... ama yine de ... Ellsworth, ben seni ok severim,
ama ne zaman dilini benimkine uyduruyorsun, ne zaman sylediklerin
kendi szlerin, tam emin olamyorum."
"Kendini psikolojik karmaklklara kaptrma. Dolaklklar yaratacaksn sonunda. Ne var senin kafanda?"
"Neden hl Yeni Snrlar Dergisi'ne yazyorsun?"
"Para iin."
"Hadi hadi. erez paras o sana."
"Eh, saygn dergidir. Neden yazmayacakmm? Seninle anlamamzda baka yere yazamaz diye madde yok ki!"
"Yok. Kime yazdn da umurumda deil. Ama Yeni Snrlar son
zamanlarda ok garip eyler yapyor."
"Ne konuda?"
"Gail Wynand konusunda."
"Samalyorsun, Alvah."
"Yo, hi de samalamyorum. Sen farkna varmamsn. Herhalde
dergiyi pek dikkatli okumuyorsun. Ama benim bu tr konularda gl
sezgilerim vardr. Biliyorum. Zibidi gen bir yazar kalkm kr atlar
m yapyor, yoksa derginin niyeti gerekten ciddi mi, anlarm."
"Bouna rkyorsun, Alvah. stelik de abartyorsun. Yeni Snrlar,
liberal bir dergidir. Gail Wynand'a da eskiden beri atar durur. Kim
yapmyor ki? Basn mesleinde pek sevilen biri olduu sylenemez.
Ama btn bunlarn ona bir zarar veremedii de ortada. Deil mi?"
"Bu seferki farkl. Olayn arkasnda bir sistem varsa, houma gitmez.
zel bir ama. Masum gzken bir sr damlalar, sonunda birikiyormu gibi. Derken ufack bir dere oluturacak. Her zerresi birbirine uyacak. Ardndan da ..."
"Paranoya falan m oluyorsun, Alvah?"
"Holanmyorum. Herkes onun yatma, kadnlarna, birka belediye
seimi skandalna att srece zarar yoktu. Zaten o skandallarda

737/1067

hibir zaman kantlanmam eylerdi," diye ekledi aceleyle. "Ama


ada aydn argosu devreye girerse, Gail Wynand smrc, Gail
Wynand kapitalizmin korsan, Gail Wynand an hastal demeye
balarlarsa, durum farkl. Yine amur tabii, Ellsworth. Ama bu tr
amurda dinamit var."
"Ayn eyleri sylemenin modern biimi onlar. Hem zaten arada
srada bir yaz yolladm derginin politikasndan da ben sorumlu
tutulamam herhalde.
"yle, ama ... benim kulama gelenler farkl."
"Neler geliyor kulana?"
"Lanet olas eyi sen finanse ediyormusun diyorlar."
"Kim, ben mil Neyle?"
"Eh, tek bana sen deil. Ama tam Yeni Snrlar batmak zereyken,
kaak iki korsan gen Ronny Pickering'i sen bulmusun, onlara bir
rnga yapm, yz bin patlatp karlnda kendi borusunu ttrm
diyorlar."
"Allah kahretsin, onun nedeni Ronny'yi kentin daha pahal irkeflerinden kurtarmak iindi. ocuk mahvolmak zereydi. Ona hayatta
daha yce bir ama kazandrdm. Yz bin dolarn daha soylu bir
amaca yatrd. Naslsa sonunda varyete kzlarna kaptracakt hepsini."
"yle, ama bu armaanna ufack bir fiyat biebilirdin, editrlerin
kulana, Gail Wynand'a fazla bulamamalarn fsldayabilirdin."
"Yeni Snrlar Dergisi Banner deil, Alvah. lkeleri olan bir dergi. O
derginin editrlerine yle etkiler yapamazsn, tehdit de savura
nazsm."
"Bizim meslekte mi, Ellsworth? Kimi kandryorsun sen?"
"Eh, eer seni memnun edecekse, hi duymadn bir haber de ben
vereyim. Henz bilinmiyor. Araya bir sr arac sokularak ayarland.
Mitchell Layton'a da Bannern hisselerinden dolgunca bir pay satn
aldrdm biliyor muydun?"

738/1067

"Hayr!"
"Evet."
"Tanrm, Ellsworth, harika bu! Mitchell Layton, ha? Onun gibi bir
kirli k ok iimize yarar. Hem ... dur bir dakika. Mitchell Layton mu
dedin?"
"Evet. Nesi varm Mitchell Layton'un?"
"Dedesinin parasn bir trl hazmedemeyen velet deil mi o?"
"Dedesinin brakt az buz para deildi ama."
"Evet, ama ok da atlak biri. nce Yogi oldu, sonra Vejetaryen,
sonra Unitarian, sonra da Ndist. imdi de Moskova'da bir Proletarya
Saray yapmaya kalkt."
"Ne olmu yani?"
"Ama, Tanrm! Hissedarlarmz arasnda bir Kzl!"
"Mitch hi de Kzl falan deil. eyrek milyon dolar olan adam nasl
Kzl olurmu? Gl pembesi, o kadar. Daha ok da sar. Ama iyi yrekli
ocuktur."
"Ama ... Banner'da!
"Alvah, sen eein tekisin. Anlamyor musun? Salam, tutucu bir
gazeteye yatrm yaptrdm ona. Bu onu pembe grlerinden kurtarr,
ona doru yolu gsterir. Zaten Mitch istese bile ne zarar verebilir ki?
Senin sevgili Gail'in naslsa gazetelerinin kontroln elinde tutuyor,
deil mi?"
"Gail biliyor mu bunu?"
"Hayr. Sevgili Gail son be yldr eskisi kadar dikkatli deil. Sen de
ona sylemesen iyi edersin. Gail'in hangi yne gitmekte olduunu
gryorsun. Biraz baskya ihtiya olabilir. Para da gerekli olacak zaten.
Sen Mitch Layton'a iyi davran. Bir gn iine yarayacak."
"Oras yle."

739/1067

"yle tabii. Gryorsun, deil mi? Kalbim doru yerde benim. Yeni
Snrlar gibi zppe bir dergiye yardm etmi olabilirim; ama bir
yandan da New York Banner gibi muhafazakrln kalesi saylan bir
yere, para babas birini getirdim."
"Oras yle. Sen kendin de olduka radikal biri olduuna gre,
dorusu teekkre deer bu yaptn."
"imdi artk benim sadakatsizliimden sz edecek misin?"
"Herhalde hayr. Sanrm Banner'dan yana birisin."
"Tabii yle. Baylyorum ben Banner'a. Onun iin yapmayacam
yoktur. Canm bile veririm New York Banner iin."

8
Bir ssz adann topraklar zerinde yrmek bile, insan dnyann
geri kalanna balayan bir eydir. Ama at dairede, telefon da kesik
olunca, Wynand'la Dominique'in altlarndaki elli katla ilgili hibir duygular kalmamt. Granite tutturulmu elik direklerin tepesinde
olduklarnn bile farknda deildiler. Evleri uzayda aslym gibi geliyordu onlara. Ada gibi deil de, ayr bir gezegen gibi. Kent sevimli bir
manzarayd. letiim kumlamayacak bir soyutluk gibi. Gkyz gibi.
Bakp beenilecek bir manzara. Ama hayatlaryla dorudan etkileimli
bir ey deil.
Dnlerinden sonra iki hafta boyunca at evden hi kmadlar.
Dominique can istedii anda asansrn dmesine basabilir, bu haftalar blebilirdi, ama istememiti. Direnme, merak etme, soru sorma
istei yoktu iinde. Yalnzca sihir ve bar.
O istedii zaman, Wynand oturup onunla saatlerce konuuyordu.
Ama o tercih etmedii zaman da, sessizce oturup onu seyretmeye,
galerisindeki eserleri seyrettii gibi seyretmeye razyd. Ayn mesafeli,
rahatsz etmeyen bakla. Dominique'in sorduu her somya cevap veriyordu. Kendisi hi soru sormuyordu. Kendi duygularndan hi sz etmiyordu. Dominique yalnz kalmak istediinde, onu yanna armyordu. Bir akam Dominique odasna ekilip kitap okumu, onun
karanlk balkon bahede buz gibi parmakla dayanm durmakta
olduunu grmt. Dnp eve bakmyordu. Yalnzca pencereden
den n altnda durmakla yetiniyordu.
ki hafta son bulunca Wynand iine dnd. Banner'n ofisine gitti.
Ama o izole olma duygusu yine de gemedi. Bir kere ilan edildi diye,
mrlerinin sonuna kadar korunmas gerekli bir tema gibi. Akam eve
dndnde, kent yine varln yitirdi. Hibir yere gitme istei
duymuyordu. Konuk da davet etmiyordu.
Wynand hibir ey sylemiyordu ama Dominique onun, kendisinin
evden kmasn hi istemediini biliyordu. Ne onunla birlikte, ne de
yalnz. Sessiz bir tutkusuydu bu Wynand'n. Bunu zorla uygulatmay

741/1067

falan bekledii yoktu. Eve dndnde, "ktn m bugn?" diye soruyordu. Hibir zaman, "Bugn nereye gittin?" diye sormuyordu.
Kskanlk deildi bu. "Nereye" kelimesinin de nemi yoktu.
Dominique'in can bir ift ayakkab almak isterse, Wynand maazadan tm koleksiyonlar getirtip burada sergiletiyor, onun istediini
semesini salyordu. Bylelikle Dominique'in maazaya gitmesine
gerek kalmyordu. Belli bir filmi grmek istediini syledii zaman,
Wynand hemen evin damna bir projeksiyon odas yaptrmt.
Dominique buna uydu. lk birka ay iin uydu. Ama bu izole hayattan holanmaya baladn fark edince, hemen bozdu. Wynand'n
davetleri kabul etmesini salad, kendisi de eve konuklar davet eder
oldu. Wynand hi itiraz etmeden kabullendi.
Ama yine de, Dominique'in aamayaca bir duvar ayakta tutmay
baaryordu. O duvar, karsyla gazeteleri arasna diktii duvard.
Dorinique'in ad asla Wynand gazetelerinde gzkmyordu. Bayan
Wynand' toplum hayatna ekme yolundaki btn abalar nlyordu
Wynand. Komitelere bakanlk etmesini de, hayr balar toplamasn da, kampanyalara nayak olmasn da. Dominique'e gelen
mektuplar amakta hibir saknca grmyordu. Eer zarfta resmi bir
amblem varsa ve amacn belli ediyorsa, cevap verilmeden mektubu
imha ediyor, ettiini de Dominique'e sylemiyordu. Dominique omuz
silkmekle, bir ey dememekle yetindi.
Btn bunlara karn, Dominique'in Wynand gazetelerine kar
duyduu tiksintiyi paylamyordu grne gre. Dominique'in bu
konuyu tartmasna asla izin vermiyordu. Dominique onun o konuda
neler hissettiini, neler dndn hi anlayamamt. Bir keresinde Dominique kt bir bayazyla ilgili yorum yaptnda, Wynand
souk bir sesle, "Banner iin asla zr dilemedim, hibir zaman da
dilemem," demiti.
"Ama bu yaz gerekten berbat, Gail."
"Benimle New York Banner'n yayncs olarak evlendiini
sanyordum."

742/1067

"Ben de senin byle dnmekten holanmadn sanyordum."


"Benim neden holanp neden holanmadm seni ilgilendirmez.
Banner' deitirmemi ya da feda etmemi bekleme. Onu bu dnyadaki
hi kimsenin hatr iin yapmam."
Dominique gld. "Ben de istemezdim zaten, Gail," dedi.
Wynand buna cevap olarak glmedi.
Banner Binas'ndaki ofisinde olduu zamanlar, yepyeni bir enerjiyle
alyordu Wynand. Onun en hrsl yllarn hatrlayanlar bile
artan, tutku halinde bir gdclk gelmiti stne. Gerekirse btn
gece ofiste kalyordu. Bunu uzun sredir yapmamt. Yntemlerinde
ve politikasnda hibir ey deimedi. Alvah Scarret onu mutlu mutlu
seyretmekteydi. "Onun hakknda yanldk, Ellsworth," dedi yakn dostuna. "Yine eski Gail. Tanr kutsasn onu. Her zamankinden iyi." Toohey ise, "Sevgili Alvah," dedi. "Hibir ey senin dndn kadar basit deildir, o kadar abuk da olmaz Ama mutlu o. Mutlu olduunu
grmyor musun? Mutlu olmak, onun bana gelebilecek en tehlikeli
ey. Ve bir hmanist olarak, bu sefer bunu onun kendi iyilii iin
sylyorum."
Sally Brent, patronunu kendi kurnazlyla bastrmaya karar verdi.
Sally Brent, Bannern en gurur duyduu hretlerden biriydi. Tombulca, orta yal bir kadnd. Yirmi birinci yzylda yer alacak bir defilenin mankeni gibi giyinir, oda hizmetileri gibi yaz yazard. Banner okurlar arasnda tiryakisi oktu. Bu poplerlii onu ar gvenli davranmaya itmiti.
Sally Brent, Bayan Wynandla ilgili bir yaz hazrlamaya karar verdi.
Tam onun tarzna uygun bir konuydu. Olay karsnda ziyan olup duruyordu. Wynand'n at dairesine girmek iin, istenmedii saraylara
girmekte uygulad taktikleri kulland. Wynand eleman olarak, btn
bunlar bu gazetede retilmiti ona. eriye arpc giriini yapt. Siyah
bir elbise giymi, omzuna gerek bir ayiei takmt. Ayiei onun
kiisel ssyd. Herkes de renmiti bunu. Dominique'e soluk

743/1067

solua, "Bayan Wyand," dedi. "Kocanz aldatmanza yardmc olmak


iin geldim buraya."
Sonra kendi yaramazlna gz krpt, aklad. "Sevgili Bay
Wynand'mz size hakszlk ediyor, hayatm. Sizi hakknz olan
hretten uzak tutuyor. Bunu neden yaptn hi anlayamyorum.
Ama ikimiz bir olunca, onun hakkndan geliriz. ki kadn birleince,
erkein elinden ne gelir? O senin ne kadar zevkle okunacak bir konu
olduunun farknda deil. Sen bana anlatacaklarn anlat, ben yazaym. yle gzel bir yaz olacak ki, basmamak elinden gelmeyecek."
Dominique evde yalnzd. Sally Brent'in daha nce hi grmedii bir
ifadeyle glmsedi. Daha nce grmedii iin de, Sally Brent bu
ifadeyi tarif edecek sfatlar bulamad. Dominique ona anlatacaklarn
anlatt. Tam Sally Brent'in istedii, hayalini kurduu eyleri syledi
ona.
"Evet, tabii, kahvaltsn ben piiriyorum," dedi Dominique.
"Jambonlu yumurta en sevdii yiyecektir. Basit jambonlu yumurta
... Ah, evet, Bayan Brent, ok mutluyum. Sabahlan gzlerimi atmda
kendi kendime, bu dora olamaz, diyorum. Dnyada her eye sahip
biri olan byk Gail Wynand'n kars, ben olmu olamam. nk ben
yllardr ona ktm. Benim iin bir ryayd o. ok gzel, ama imknsz bir rya. imdi ryalarm gereklemi gibi oldu ... Ltfen, Bayan
Brent, benden u mesaj tm Amerika'ya gnderin: Sabr her zaman
dl getirir, ak da her zaman ilk keyi dnnce oradadr. Bence bu
ok gzel bir dnce. Belki bana yardmc olduu gibi, baka kzlara
da yardmc olur ... Evet, hayattan tek istediim Gail'i mutlu etmek;
onun sevinlerini, zntlerini paylamak, iyi bir e ve iyi bir anne
olmak."
Alvah Scarret yazy okuduunda yle ok beendi ki, tm tedbir
duygularn kaybetti. Sally Brent, "Bas gitsin, Alvah, diye zorlad onu.
"Bir prova kopyas bas, masasna brak. Onaylayacaktr, bahse girerim." O akam Sally Brent iinden kovuldu. Yksek bir tazminat

744/1067

maddesi ieren anlamas feshedildi, tazminat da eline dendi. Anlama sresinin bitmesine daha yl vard. Kendisine bir daha hibir
nedenle Banner Binas'na girmemesi sylendi.
Scarret panik iinde itiraz etti: "Gail, Sally'yi kovamazsn! Hele
Sally'."
"Gazetemden istediimi kovamadm gn, ben bu gazeteyi de, koca
binay da kapatrm," dedi Wynand sakin bir sesle.
"Ama okurlar var! Okurlarn kaybederiz!"
"Okurlar cehennemin dibine."
O akam yemeinde Wynand cebinden kvrlm kd kard.
Yaznn prova kopyas. Tek kelime sylemeden onu Dominique'in
yzne frlatt. Kt Dominique'in yanana arpt, yere dt. Dominique eilip ald, at, ne olduunu grnce yksek sesle gld.
Sally Brent daha sonra Gail Wynand'n ak hayat hakknda bir
baka yaz yazd. Neeli, entelektel bir havada, sosyoloji aratrmas
yapyormu gibi, hibir ak sak derginin giriemeyecei malzemeyi
sunuyordu yaz. O da Yeni Snrlar Dergisi'nde yaynland.
Wynand, Dominique'e, zel olarak sipari ettii bir gerdanl
sundu. Gze grnmeyen ereveler zerine dizilmi elmaslardan
oluuyordu. Elmaslar dzensiz bir desen iinde, seyrek olarak
yaylmt. Bir avu alnp dikkatsizce salm gibi. Onlar birbirine
tutturan, mikroskop altnda yaplm, hi gze arpmayan platin zincirlerdi. Wynand onu Dominique'in boynuna taktnda, gerdanlk
rasgele dm damlalara benzedi.
Dominique aynann nnde duruyordu. Sabahln geriye itip
omuzlarn at, bu yamur damlalarnn teninde parldamasna izin
verdi ve konutu:
"Kocasnn gen metresini ldren Bronx'lu ev kadnnn hikyesi
olduka irenti, Gail. Ama bence daha da iren bir ey var. Byle
eyleri okumak isteyen insanlarn merak. Ondan da kirlisi, o insanlarn merakndan yararlananlar. Aslnda bu gerdanl mmkn klan,

745/1067

fotoraflarda grdm o eri bacakl, etli boyunlu, Bronx'lu kadn.


ok gzel bir gerdanlk. Takmaktan gurur duyacam."
Wynand glmsedi. Gzlerine birdenbire gelen prltda garip bir
cesaret nitelii vard.
"Olaya bakmann bir yn o," dedi. "Bir de baka yn var. Ben
kincisini dnmekten holanyorum. Ben kendim, insan ruhunun en
kt artklarn, bir de o ev kadnnn olayn okumaktan holananlarn
zihnini alyorum, ikisini birletirip, senin omuzlarna bu gerdanl
yapyorum. Bu kadar byk bir saflatrmay baarabildiim iin de
kendimi simyager sayyorum."
Dominique onda hibir pimanlk, hibir znt, hibir gceniklik
grmyordu. Garipti Wynand'n baklar. Bu bak daha nce de fark
etmiti. Basit bir tapnma bak. Dominique o zaman yepyeni bir eyi
daha anlad. Tapmann yle bir dzeyi vard ki, tapan da taplacak
dzeylere ykseltiyordu.
Ertesi gece Wynand odaya girdiinde, Dominique aynann nnde
oturmaktayd. Wynand eildi, dudaklarn onun ensesine dokundurdu.
O anda; aynann kesine tutturulmu kk, drt ke kd grd.
Dominique'in Banner'daki meslek hayatna son veren telgrafn,
zmlenmi kopyasyd: "KOV KAHPEY. GW"
Wynand omuzlarn kaldrd, onun arkasnda dimdik durup sordu:
"O sana nasl geldi?"
"Ellsworth Toohey verdi bana. Saklamaya deer buldum. Tabii bu
kadar uygun decei gnn geleceini de bilmiyordum."
Wynand ban hafife eerek karlk verdi. Yazy kendisinin
yazdn kabul ediyordu, baka herhangi bir eyi deil.
Dominique ertesi sabah o kdn yok olacan sanyordu. Ama
Wynand elini srmemiti. Dominique de kaldrmad. Yaz o aynann
kesinde ylece kald. Wynand onu kollarnda tutarken,
Dominique'in gzleri bazen o drt ke kda kayard. Wynand'n ne
dndn anlayamazd.

746/1067

Bahar geldiinde Wynand, Yaynclar Konvansiyonu'na katlabilmek


iin New York'dan bir hafta uzak kald. lk ayrllaryd. Dominique,
Wynand' karlamak zere havaalanna gelerek onu artt. Neeli ve
anlaylyd. Davrannda Wynand'n hi umut edemeyecei, bu
nedenle gvenemeyecei bir vaat var gibiydi. Ama tmyle
gvendiini grp bir daha at.
at dairenin salonuna girip kanepeye kendini attnda, Dominique
onun uzanmak istediini anlad. Kendi evinin gvenliine kavumann
tadn karacakt. Gzlerini grd Dominique onun. Kendisine bakyordu. Savunmaszd. Dominique dimdik durdu, konutu:
"Giyinsen iyi olur, Gail. Bu gece tiyatroya gidiyoruz."
Wynand dorulup oturdu. Glmsediinde, alnndaki apraz
kabarklklar hemen gze arpar hale geldi. Dominique ona kar
souk bir hayranlk duydu o anda. Kontrol kusursuzdu. Bir tek alnndaki o kabarklklar hari.
"yi," dedi Wynand. "Resmi kyafet mi, normal mi?"
"Normal. Burnumun Kenan oyununa biletlerim var. ok zor bulabildim biletleri."
Bu fazlayd artk. Aralarnda u anda yer alan yarmann konusu
olamayacak kadar samayd. Wynand itenlikle glerek havay bozdu.
Tiksintisi yznden okunuyordu.
"Ulu Tanrm, Dominique, o oyun olamaz!"
"Ama Gail, kentin en gzde oyunu o. Senin kendi eletirmenin Jules
Fougler diyor ki, ... "Wynand glmeyi kesmiti. Anlamt hemen. "Bu
oyun amzn en byk oyunuymu. Ellsworth Toohey de yeni bir
dnyadan gelen taptaze bir ses, diyor. Alvah Scarret oyunun
mrekkeple deil, insan ruhunun style yazlm olduunu sylyor.
Sally Brent, sen onu kovmadan nce, oyunu seyrederken boaznda
yumrular olua olua gldn yazmt. Banner'n z evlad o oyun.
Mutlaka grmek istersin diye dnmtm."
"Evet, tabii," dedi Wynand. Kalkt, giyinmeye gitti.

747/1067

Burnumun Kenar, aylardr oynuyordu. Ellsworth Toohey kesinde, oyunun adnn biraz deitirilmek zorunda kaldn zlerek
aklamt. Tiyatrolarmza hl egemen olan o kasnt orta snf ilkelerine uyabilmek iin. Bunu sanatnn zgrlne ac bir mdahale
sayyordu. Toplumumuz zgr toplumdur safsatasn bir daha
duymayalm, demiti. Aslnda bu oyunun ad, halk dilinde yaygn olan
bir szn ta kendisiydi. Folklorun o cesur, basit zerafe tini tayordu.
Wynand'la Dominique, drdnc srann ortasnda oturmaktaydlar. Birbirine bakmyor, oyunu dinliyorlard. Sahnede yer alan
hareketler aslnda kopuk, kaba olaylard; ama altta yatan genel hava
onlar korkunlatryordu. Dnlm szler gibi sylenen eyler,
oyuncularn iine bir hastalk gibi sinmiti. Kstaha srtan dudaklarna, sinsi seslerine, dzensiz hareketlerine. Bu samalklar hep birer
vahiy gibi syleniyor, yle kabul edilmeleri bekleniyordu. Bunda hibir
masumiyet havas yoktu. Yazar sanki kendi yazd oyunun kalitesizliini biliyor, ama onu izleyicilere yce bir ey gibi yutturmaya kalkyor; bylelikle onlarn zihnindeki ycelik kavramn ldrmeye alyordu. Dorusu eletirmenlerin dediini de doru karmaktayd. Halk
gerekten gldryordu. Elenceliydi. Ayp bir aka gibiydi. Sahnede
deil, izleyicilerin iinde oynanyor gibiydi. Bir kaidenin zerinden
Tanr ekilip alnm, yerine eli kll eytan yerine, kaldrm kenarnda Coca Cola'sn ien bir serseri konmu gibi.
Seyirciler arasnda sessizlik vard. akn, tevazu dolu bir sessizlik.
Biri glnce herkes ona katlyor, rahat ediyor, elenmekte olduklarn
kendilerine kantlam oluyorlard. Jules Fougler hi kimseyi etkilemeye almamt. Yalnzca bir tek eyi nceden ak seik oraya
koymutu. Bu oyundan zevk alamayanlar, deersiz insanlar saylyordu. "Aklama istemenin yarar yok," demiti Fougler. "Ya bu oyunu
sevecek dzeydesinizdir, ya da deilsinizdir."
Ara verildiinde Wynand tombul bir kadnn konumasn duydu.
"Harika bir ey. Anlayamyorum ama iimdeki bir duygu bunun ok

748/1067

nemli bir oyun olduunu sylyor. " Dominique, "Gitmek ister misin,
Gail?" diye sordu. Wynand, "Hayr, sonuna kadar kalalm," dedi.
Eve dnerken, arabada Wynand sessizdi. Evlerinin salonuna girdiklerinde Wynand ylece durdu. Ne sylense dinlemeye, kabul etmeye
hazrd. Dominique'in iinden bir an ona acmak geldi. Kendini bombo ve ok yorgun hissediyordu. Onu incitmek istemiyordu. Onun
yardmn istemek niyetindeydi.
Sonra tiyatrodayken dnd bir ey yine aklna geldi. Bu oyunu
Banner'n yaratt bir ey olarak grmt. Banner getirmiti onu
dnyaya. Beslemi, bayraklatrm, zafere ulatrmt. Stoddard
Tapna'nn ykmn da balatp bitiren yine Banner'd. New York
Banner'n 2 Kasm 1930 gnk saysnda, "Bir Kk Ses" kesinde
Ellsworth Toohey'nin "Dinsizlik" balkl yazs yaynlanmt. Alvah
Scarret'in "ocukluumuzun Kiliseleri" dizisi de onu izlemiti. "Mutlu
musun, Bay Spermen?" ... u anda o ykm, geip gitmi bir olay
deildi. Aslnda lemeyecek iki ey arasnda, bir binayla bir oyun
arasnda karlatrma yaplyor deildi. Bir kaza deildi bu. Kiiler
nemli deildi. Ne Ike, ne Fougler, ne Toohey, ne kendisi ... ne de
Roark. Bu a olmayan bir savat. ki soyut kavramn sava. Bu oyunu mmkn klan glere kar, o binay yaratan ey. ki g, birdenbire en basit biimde Dominique'in zihninde netleti. Dnyann
balangcndan beri bir biriyle boumu iki g ... ve her din
farkndayd bu glerin. Her zaman bir Tanr, bir de eytan vard. nsanlar eytann biimi konusunda yanlmlard, o kadar. Tek bana,
iriyar bir ey deildi eytan. Kalabalkt, smklyd, ufackt. Banner, Stoddard Tapna'n, bu oyuna yer amak iin ykmt. Baka bir
ey yapamazd. Orta seenek yoktu. Kurtulu yok, tarafszlk yoktu. Ya
biri, ya da bryd. Hep yle olmutu. Bu savan pek ok simgeleri
vard, ama ad ve ifadesi yoktu. Dominique iin iin, Roark, diye lk
atmakta olduunu fark eti. Roark ... Roark ... Roark ...
"Dominique, ne oldu?"

749/1067

Wynand'n sesini duydu. Yumuak ve kaygl bir ses. Oysa kendisi


kayglarn belli etmemiti asla. O sesi kendi yznn bir yansmas
olarak kabul etti. Yznde ne grdyse, o sesle konuuyordu Wynand.
Douinique dikleti. Kendinden emin oldu. i sessizleti.
"Seni dnyorum, Gail," dedi.
Wynand bekledi.
"Evet, Gail? Katksz ycelik iin katksz ihtiras m?" Sonra gld,
kollarn az nce sahnede grd oyuncular gibi apal apal sallad.
"Gail, sende George Washington fotorafl iki sentlik pul var m? ...
Ka yandasn, Gail? Ne kadar ok altn? Hayatnn yars bitmi,
ama dln de bu gece grdn. Sana tacn sunan baar. Tabii hi
kimse en yce ideallerine eriemez. Byk abalar gsterir, ok
alrsan, bir gn bu oyunun dzeyine varabilirsin!"
Wynand sessiz duruyor, dinliyor, kabulleniyordu.
"Bence bu oyunun tekstinden bir kopya al, aadaki galerinin orta
yerine koy. Yatnn da adn deitirip Burnumun Kenan yapabilirsin.
Hatta beni de ..."
"Sus."
"Oyunun kadrosuna sokar, Mary roln her akam bana oynatabilirsin. Evsiz barksz san yanna alan Mary ..."
"Dominiqe, sus."
"Konu yleyse. Konutuunu duymak istiyorum."
"Hi kimseye hakl olduumu kantlamaya kalkmadm."
"n o zaman. 0 da ayn ii grr."
"Mutlaka duymak istiyorsan, iim buland o oyundan. Sen nceden
bilmitin. Bronx'daki ev kadnndan ok daha beter."
"Hem de ok."

750/1067

"Ama daha kts yine de var. Byk bir oyun yazp onu bu geceki
seyircilere, glsnler diye sunmak. Bu gece orada elenirken grdn
insanlarn, kendisini ezip yok etmesine izin vermek."
Bu szdeki herhangi bir eyin Dominique'e ulatn Wynand da
fark etti. Ald tepkinin aknlktan m, fkeden mi kaynaklandm
bilmiyordu. Onun bu kelimeleri ne kadar iyi tandn da bilmiyordu.
Devam etti:
"imi bulandrd. Ama Banner'n yapt daha pek ok ey de ayn
etkiyi yapmt. Bu geceki daha ktyd, nk bunun bir zellii, her
zamankinden ileri gidiyordu. zel bir ktlk tr. Ama eer bu oyun
budalalar arasnda popler olacaksa, Banner'n normal alanna girer
demektir. Banner zaten budalalar iin yaratlmtr. Baka neyi kabulleneyim istiyorsun?"
"Bu gece ne hissettiini."
"Kk bir cehennem. nk sen yanmda oturuyordun. stediin
oydu, deil mi? Bana elikiyi hissettirmek. Ama yine yanl hesapladn. Ben sahneye baktmda, insanlar byledir, ruhlar byledir,
diye dndm. Ama ben seni bulmu, sana sahip olmutum. O
eliki, duyduum acya deerdi. Ac ektim bu akam, o doru, ama o
ac ancak bir noktaya kadar indi, sonra da ..."
"Suus!" diye bard Dominique. "Sus, lanet olsun!"
Bir an yle durdular. kisi de armt. lk hareket eden Wynand
oldu. Dominique'in yardma ihtiyac olduunu biliyordu. Yaklap onu
omuzlarndan tuttu. Dominique silkinip kendini kurtard, uzaklap
pencerede durdu. Kente bakyordu. Aada siyahlklar ve ateler
arasna yaylm byk binalara.
Bir sre sonra, tonsuz bir sesle konutu:
"zr dilerim, Gail."
O cevap vermedi
"Sana o szleri sylemeye hakkm yoktu."

751/1067

Dominique dnmemiti. Kollarn kaldrm, pencerenin erevesine


tutunmutu. "detik, Gail. Belki daha iyi hissetmeni salar. lk ken
ben oldum."
"Ben seninle demek istemiyorum." Alak sesle konuuyordu.
"Dominique, ne oldu?"
"Hibir ey."
"Ne hatrlatt sana? nemli olan benim ne sylediim deildi.
Baka bir ey var. O kelimelerin senin iin anlam neydi?"
"Hibir ey."
"Belli bir noktaya kadar inebilen ac. O cmleydi. Neden?" Dominique kente bakyordu. Uzaktan Cord Binas'nn kulesini grebilmekteydi. "Dominique, senin nelere dayanabildiini grmmdr ben.
Byle etkilendiine gre ok korkun bir ey olmal. Bilmek
zorundaym. mknsz diye bir ey yoktur. Sana mcadelende yardmc olabilirim. Ne olursa olsun." Dominique cevap vermedi.
"Tiyatrodayken de nemli olan, o sama oyun deildi. Bu gecenin
baka bir anlam vard senin iin. Sonra burada da ayn ey oldu.
Nedir o?"
"Gail," dedi Dominique yumuak bir sesle. "Beni balayacak
msn?"
Wynand o saniyenin gemesine izin verdi. Kendini buna
hazrlamamt.
"Seni neden tr balayaym?"
"Her eyden. Bu geceden."
"O sana ait bir imtiyazd. Benimle bu artla evlendin. Banner' detecektin bana."
"detmek istemiyorum."
"Neden artk istemiyorsun?"
"denemez nk."

752/1067

Sessizliin iinde, onun odada dolaan ayak seslerini duydu.


Dominique. Neydi o?"
"Belli bir noktaya kadar inebilen ac m? Hibir ey. Ama senin o
sz sylemeye hakkn yoktu. Hakk olanlar, o hakkn bedelini der.
Senin gze alamayacan bir fiyat. Ama artk nemi yok. stiyorsan
syle. Zaten benim de hakkm yok onu sylemeye."
"Hepsi bu kadar deildi."
"Seninle ok ortak yanmz olduuna inanyorum. Bir yerlerde ikimiz de ayn ihaneti ettik. Yo, o kt bir kelime .... Evet, sanrm dora
kelime. Demek istediimi anlatan tek kelime o."
"Dominique, byle hissediyor olamazsn." Sesi garipti. Dominique
ona dnd.
"Neden?"
"nk onu ben hissettim bu gece. hanet."
"Kime kar?"
"Bilmiyorum. Dindar olsam, Tanrya derdim. Ama dindar deilim."
"Ben de onu demek istemitim, Gail."
"Sen neden hissedesin? Banner senin bebein deil ki!"
"Ayn suun baka biimleri de vardr."
Wynand odann karsndan gelip onu kollarna ald.
"Kullandn kelimelerin anlamn bilmiyorsun," dedi. "ok ortak
ynmz var, ama o deil. Bana tkrmeye devam etmeni, gnahlarm paylamana tercih ederim."
Dominique elini onun yanana dayad. Parma akandayd.
Wynand sordu:
"Bana syleyecek misin imdi... ne olduunu?"

753/1067

"Hibir ey. Tayabileceimden fazlasn yklendim. Sen yorgunsun, Gail. Yukarya ksana. Beni bir sre brak burada. Kente bakmak
istiyorum. Sonra yanna gelirim, iyilemi olurum."

9
Dominique yatn parmaklnda duruyordu. Sandaletlerinin altnda
gvertenin tahtalar scakt. Gne plak bacaklarna dm, rzgr
ince, beyaz elbisesinin eteklerini savurmaktayd. nndeki gverte
ezlonguna uzanm yatan Wynand'a bakt.
Tekneye geldiinden beri onda grd deiiklikleri bir kere daha
dnd. Yaz gezisinin bandan beri, aylardr onu seyrediyordu. Bir
keresinde onu aa koridorda koarken grm, o manzaray unutamamt. Bir hz ve gven imei gibi ne eilmi, upuzun, beyaz
bir grnt. Eli parmakla sarlm, ani bir krlma tehlikesine bilerek
meydan okuyordu. Bir halk imparatorluunun yozlam yayncs
deildi. Yatna binmi bir aristokratt. nsanlar genliklerinde soyluluu gzlerinde nasl canlandrrlarsa, Wynand ona benziyor, diye
dnd Dominique. Sululuk duygusundan yoksun, prl prl bir
nee.
ezlongta uzanna bakt. Bu rahat hal, ancak byle rahatlklara
alkn olmayanlara yakyordu. Geveme bile bir ama kazanyordu
nk o zaman. Dominique merak ediyordu Gail Wynand'. nanlmaz
enerjisiyle nlyd. Ama bu enerji, kendi gazete imparatorluunu
yaratan bir servencinin ihtirasndan kaynaklanan g olmakla
kalmyordu. u anda, gnee bir cevap gibi uzanm bu adamn nitelii
daha bykt. Bir ilk ama. Evrensel dinamiin bir kolu. Elinde
olmadan, "Gail," dedi.
O gzlerini ap bakt. Tembel bir sesle, "Keke o sesi kaydede bilseydim," dedi. "Nasl bir sesti, duysan aardn. Burada ziyan oluyor
bu ses. Dnte yatak odasnda almak isterdim."
"Tekrarlarm istersen."
"Teekkr ederim, tatlm. Ben de fazla abartmayacama, fazla bir
eyleri varsaymayacama sz veriyorum. Bana k deilsin sen. Hi
kimseye k olmamsn."

755/1067

"Neden yle dnyorsun?"


"Bir erkei sevmi olsaydn, yalnz sirk gibi bir dnle tiyatroda
geirilen dayanlmaz bir akam yetmezdi. Tam bir cehennem
yaatrdn o adama."
"Bunu nereden biliyorsun, Gail?"
"Neden ilk tantmzdan beri gzn dikip bakyorsun bana yle?
Duyduun Gail Wynand deilim de ondan. nk seni seviyorum.
Sevmek, ayr tutmaktr. Sen k olsan, kertilmek, ezilmek, emir almak, tahakkm edilmek isterdin; nk insanlarla normal ilikilerinde bunlar imknsz eyler. te bu, senin sevdiin adama sunabilecein byk bir istisna, bir armaan olurdu. Ama senin iin hi kolay
olmazd."
"Eer bu doruysa, o zaman sen ..."
"O zaman ben yumuak huylu, mtevaz biri oluyorum. Bu da seni
ok artyor, nk ben dnya yznde yaayan en aalk adamm.
"
"Buna inanmyorum, Gail."
"yle mi? Artk sondan bir nceki kii deil miyim?"
"Artk deilsin."
"Eh, hayatm, aslna bakarsan, yine de yleyim."
"Bunu dnmek neden houna gidiyor?"
"Houma gitmiyor. Ama drst olmaktan holanrm. O benim tek
zel lksm. Hakkmdaki dnceni deitirme. Tanmadan nce
beni nasl gryorduysan, yine yle grmeye devam et."
"Gail, asl istediin bu deil."
"Benim ne istediimin nemi yok. Sana sahip olmaktan baka hibir
ey istemiyorum. Senden hibir cevap gelmeksizin. Cevapsz olmas da
art. Bana fazla yakndan bakmaya balarsan, hi holanmayacan
eyler grrsn."
"Ne gibi eyler?"

756/1067

"ok gzelsin, Dominique. i d bir olan, ii dna bylesine uyan


bir insan bulunmas, Tanrnn elinden km kazalardan biri olmal."
"Ne gibi eyler, Gail?"
"Sen aslnda neye ksn, biliyor musun? i d bir drstle,
tutarlla. mknsz bir eye. Temiz, tutarl, mantkl, kendine sadk,
tek bir slup. Sanat eseri gibi. Ancak sanat eserleri arasnda bulunabilir ylesi zaten. Ama sen, etten ve kemikten olann aryorsun.
Ona ksn. Oysa bak, bende tutarl drstlk hibir zaman
olmamtr."
"Bundan ne kadar eminsin, Gail?"
"Banner' unuttun mu?"
"Banner cehennemin dibine."
"Pekl, Banner cehennemin dibine. Bu sz senden duymak ho
bir ey. Ama durumun en byk belirtisi Banner deil. Hibir zaman
tutarl drstlk uygulamam olmam da o kadar nemli deil. nemli
olan, buna hi ihtiya duymam olmam. Kavramndan bile nefret
ediyorum. Bu fikrin o ukala kstahl ldryor beni."
"Dwight Carson ..." dedi Dominique. Wynand onun sesindeki
tiksintiyi hemen sezdi.
Gld. "Evet, Dwight Carson. Satn aldm adam. Bireyciyken
kalabalklar gklere karmaya balayan adam. Bu arada syleyeyim,
o tam bir manyak. Buna da ben neden oldum. Bu olay Banner'dan
daha kt ite. Deil mi? Bunu hatrlamak istemiyor sundur."
"Hayr."
"Ama herhalde ne grlt koparldn duymusundur. Benim
kerttiim onca yce ruh. Bunu yaparken ne byk zevk aldm
kimsenin anladn sanmyorum. Bir tr ehvet. Ellsworth Toohey
gibi salyangozlara kar ise son derece kaytszm. Arkadan Alvah da
yle. Onlar rahat brakmaya oktan razym. Ama karma biraz daha

757/1067

yksek boyutta bir adam ksn, onu hemen Toohey dzeyine indirmek
istiyorum. Mecbur hissediyorum kendimi. Cinsel drt gibi bir ey."
"Neden?"
"Bilmiyorum."
"Bu arada sana syleyeyim, Ellsworth Toohey'i yanl anlyorsun."
"Olabilir. Bir salyangozun kabuundaki kvrmlar zmlemek iin
zihinsel g harcamam beklemiyorsundur herhalde."
"stelik kendi sznle elikiye dyorsun."
"Hangi noktada?"
"Beni neden kertmeye almadn?"
"stisna meselesi, Dominique. Seni seviyorum. Sevmek zorundaydm. Erkek olsaydn, Tanr yardmcn olsun derdim."
"Gail... Neden?"
"Btn bunlar neden mi yaptm?"
"Evet."
"G, Dominique. Batan beri, tek istediim ey. Dnyada istediimi
yaptramayacam hi kimse bulunmadn bilme ihtiyac. Canm ne
isterse. kertemediim adam, beni yok eder. Ama yllar iinde, ne
kadar gvende olduumu rendim. Onur kavramm olmad iin,
hayatta bir eylerden yoksun kaldm syleniyor. Ama yoksun
kaldm ey pek de byk saylmaz. nk benim yoksun kaldm,
zaten yok."
Normal ses tonuyla konuuyordu. Ama Dominique'in ok youn bir
dikkatle dinlemeye baladn sezmiti. Fsltyla sylenen bir tek
heceyi bile karmak istemiyormu gibi dinliyordu.
"Ne oldu, Dominique? Ne var aklnda?"
"Seni dinliyorum, Gail."
Kelimeleri dinlerken, bir yandan da o kelimelerin gerisinde yatan
nedenleri dinlediini sylemedi. Birdenbire o kadar iyi anlamt ki!

758/1067

Sanki her cmlenin ucunda bir aklayc cmlecik daha vard. Oysa
Wynand, neyi itiraf etmekte olduunun farknda deildi.
"Namussuz insanlarn en kt yan, kafalarndaki drstlk kavramdr," diye devam etti Wynand. "Bir kadn tandm, ayn gre
gn bile bal kalamazd. Ama ona tutarl drstlkten yoksun
olduunu sylediimde, dudaklar iyice gerildi, sizin drstlk kavramnzla benimki farkl, dedi. Anladma gre, hi para
almamm. ddias oydu. Eh, o kadna benden hibir tehlike gelmez
ite. Ondan nefret de etmiyorum. Benim nefret ettiim, senin bu kadar
ihtirasla sevdiin o imknsz kavram, Dominique."
"yle mi?"
"yle olduunu kantlarken epey elendim ite."
Dominique ona dora yrd, ezlongun yanna, yere oturdu.
Gverte tahtalar plak bacaklarnn altnda dmdzd. Wynand
onun kendisine neden bu kadar anlayl baklarla baktn merak etmekteydi. Dominique de, demin anlad eylerden baz kvlcmlarn
hl gzlerinde var olmas gerektiinin farkndayd. Gzlerini kard,
baka tarafa bakt.
"Gail, neden sylyorsun bana btn bunlar? Senin hakknda byle
dnmemi istemezsin ki!"
"Hayr. Tabii istemem. Neden imdi sylyorum, yle mi? Gerei
istiyor musun? nk sylenmesi art. nk sana kar drst olmak
istiyorum. Bir tek sana ve kendime kar. Ama baka yerde, sana da
syleyecek cesareti bulamazdm. Karada syleyemezdim. Ancak
burada. nk burada, pek de gerek gibi grnmyor. Deil mi?"
"Hayr."
"Herhalde burada sylersem senin kabulleneceini umdum.
Demin adm sylerken sesin nasl ktysa, hakkmda yine yle
dnmeye devam edeceini umdum."

759/1067

Dominique elini ezlonga dayad, yzn onun dizlerine dedirdi.


Tek eli aaya sarkmt. Parmaklar yar ak, parlak gverte
tahtalarnn zerindeydi. Wynand'n, bugn kendisi hakknda neler
aklam olduunu fark etmesini istemiyordu.
Sonbahar sonlarnda bir akam, birlikte at bahesinin parmakl
nnde, kente bakyorlard. Ikl pencerelerden oluan upuzun binalar, kara gkyznden dklen rmaklar gibiydi. Tek tek damlalar
halinde, aadaki ate havuzunu besliyorlard.
"ite, oradalar, Dominique. Byk binalar. Gkdelenler. Hatrlyor
musun? Aramzdaki ilk ortak ba onlard. Sen de, ben de z
onlara."
Dominique onun bunu syleme hakkndan kuku duymas gerektii
kansndayd. Ama yle bir ey hissetmedi.
"Evet, Gail. Ben m onlara."
Cord Binas'nn dey k ipliklerine bakp parmaklarn parmaklktan kaldrd, uzak gklerdeki o binann gzkmeyen biimine dokunur
gibi yapt. Binadan bir gcenme hissetmedi.
Wynand, "Gkdelenin dibinde durmu insan grmeyi severim,"
dedi. "Karncadan byk gzkmez ... byle demiyorlar m safsataclar? Koca budalalar! Oysa onu yapan da insan. O koskoca, inanlmaz ta ve elik ktleyi... Gkdelen insan cceletirmez, yapdan daha
byk hale getirir. nsann gerek boyutlarn gsterir dnyaya. Bizim
bu binalarda sevdiimiz ey, o yaratclk, insandaki o kahramanlk,
Dominique."
"Sen insanda kahramanl sever misin, Gail?"
"yle bir eyi dnmesini severim. Ama var olduuna inanmam."
Dominique parmakla dayand, aada sralanm yeil klara
bakt.
"Keke seni anlayabilseydim," dedi.

760/1067

"Kolay anlalabileceimi sanrdm. Senden hibir zaman hibir ey


saklamadm ki!"
Wynand kara nehrin zerinde, disiplinli bir spazmla yanp snen
elektrik sinyallerine bakt, sonra bulank bir parmayla gsterdi.
Gneye doru. Belirli belirsiz bir mavilik.
"Banner Binas," dedi. "Gryor musun? urada. Mavi k. Hayatta
ok ey yaptm, ama bir tanesini atladm. En nemlisini. New York'da
bir Banner Binas yok. Gnn birinde Banner iin yeni bir yuva
oluturacam. Kentin en byk binas olacak ve benim adm tayacak. Ben hayata sefil bir irkef ukurunda baladm, gazetenin ad da
Gazette'di. Bir grup zenginin paravanydm. Ama gnn birinde
ykselecek olan Wynand Binas'n o zaman bile dnyordum.
Aradan geen yllar boyunca da hep dndm."
"Neden yaptrmadn?"
"Hazr deildim."
"Niin?"
"imdi de hazr deilim. Nedenini bilmiyorum. Tek bildiim, benim
iin ok nemli olduu. Nihai simge o olacak. Zaman geldiinde,
bileceim."
Dnp batya bakt. Gsz, dank klarn gzkt bir alana...
Parmayla gsterdi.
"uras doduum yer. Hell's Kitchen." Dominique dikkatle dinledi.
Hayatnn balangcm pek seyrek anlatrd Wynand. "On alt
yandayken bir dama ktm, kente baktm. Bu gece yaptm gibi. Ve
ne olacama karar verdim."
Sesinin tonu, u ann nemini vurgular gibiydi. Dikkat et, bu syleyeceim nemli, dermi gibi. Dominique ona bakmyordu, ama
bekledii eyin u an olduunu anlamt. Arad cevap imdi gelecekti. Anahtar imdi gelecekti. Yllar nce Gail Wynand'
dndnde, byle bir insan kendi hayatna, kendi iine nasl dayanabiliyor, diye merak etmiti. Ondan bbrlenmeler, saklanmaya

761/1067

allan utan duygular, ya da sululuunu kstaha, bayrak gibi


dalgalandrma beklemiti. Wynand'a bakt. O ban kaldrmt. Gzleri gkyzne dikilmiti. Dominique'in bekledii eylerin hibirini
yanstmyordu. inde bulunduu koullarda inanlmaz saylabilecek
baka bir ey yanstyordu. valyece cesaret.
Dominique anahtarn bu olduunu biliyordu. Ama bilmece o zaman
daha da bymekteydi. Her eye ramen, iindeki bir noktada, olay
anladn hissetti. Anahtar nasl kullanacan bildi, konutu.
"Gail. Ellsworth Toohey'i kov."
Wynand ona dndnde armt.
"Neden?"
"Gail, dinle." Dominique'in sesinde, daha nce onunla konuurken
hi sergilemedii bir tela vard. "Ben Toohey'i durdurmay hibir zaman istemedim. Hatta ona yardm ettim. Bence dnya hak ediyordu
Toohey'i. Hibir eyi ondan kurtarmaya almadm... Hi kimseyi de.
Ondan kurtarmaya alacam eyin Banner olaca ... ona en ok
yakan Banner olaca da aklmn ucundan gemezdi."
"Neden sz ediyorsun sen?"
"Gail, seninle evlenirken, sana bu tr sadakat duymaya balayacamdan haberim yoktu. Bu durum yaptm her eyle eliiyor.
Sana anlatabileceklerimden ok daha fazlasyla eliiyor. Bir felaket bu
benim iin. Bir dnm noktas. Neden diye sorma bana. Benim anlamam bile yllar srecek. Tek bildiim, bunu sana borlu olduum.
ElIsworth Toohey'i kov. iten gemeden uzaklatr onu. ok daha az
kt, ok daha az tehlikeli insanlar da kerttin sen. Toohey'i kov;
sonra peine d, son zerresini yok edinceye kadar da vazgeme."
"Neden? Neden Toohey geldi aklna u anda?"
"nk onun ne peinde olduunu biliyorum."
"Ne peindeymi?"
"Wynand Gazetelerinin kontrol."

762/1067

Wynand yksek sesle gld. Gcenik bir gl deildi. Sama bir


akaya, neeyle glyordu.
"Gail..." dedi Dominique aresizlik iinde.
"ff, Tanr akna, Dominique! Ben de senin yarglarna her zaman
sayg duyardm."
"Sen Toohey'i hibir zaman anlamadn."
"Anlamaya da merakl deilim. Beni Ellstvorth Toohey'nin peine
dm durumda gznn nne getirebiliyor musun! Koca bir tank,
tahtakurusunu ezmeye alyor! Neden kovacakmm Elsie'yi. Bana
para kazandran tip. nsanlar onun zrvalarn okumaya baylyor.
Sinek kd eridi kadar yararl bana."
"te tehlike o. Tehlikenin bir ksm o."
"Okurlar m? Bordromda ondan daha ok okuru olanlar da oldu.
Birkann kovulmas gerektiinde, o kovulma, sonlar oldu. Poplerlikleri bitti. Bannern kapsnda son buldu. Ama Banner devam etti."
"Mesele onun poplerlii deil. Durumun zel yaps. Onunla onun
kurallarna gre savaamazsn. Sen yalnzca tanksn. Tank ok temiz,
ok masum bir silah. Drst bir silah. ne der, her eyi ykar dker,
her saldry da gsler. Oysa o adam paslandrn bir gaz. Cierleri
kemiren trden. Bence ktln ekirdeinin gerekten bir srr var
ve o da bu srr biliyor. Ben ne olduunu bilmiyorum. Ama onun kullandn, peinde olduu eyin de bu olduunu biliyorum."
"Wynand Gazeteleri'nin kontrol, ha?"
"Wynand Gazeteleri'nin kontrol ... nihai amaca giden bir yol
olarak."
"Hangi ama?"
"Dnyann kontrol."
Wynand sabrl bir tiksintiyle, "Ne oluyoruz, Dominique?" dedi. "Bu
ne tr bir aka ve neden?"
"Ben ciddiyim, Gail. Son derece ciddiyim."

763/1067

"Dnyann kontrol, benim gibi adamlara ait bir eydir, hayatm. Bu


dnyann Toohey'leri, yle bir ryay grmesini bile bilmezler."
"Anlatmaya alaym. ok zor. Zaten anlatmas en zor ey, apak
ortada duran, ama herkesin grmemeyi setii eydir. Ama eer
dinlersen..."
"Dinlemem. Bala beni, ama Ellsworth Toohey'i bir tehdit olarak
tartma fikri bana gln geliyor. Zaten adam ciddi olarak tartmak
bile ayp ey."
"Gail, ben..."
"Hayr, sevgilim. Ben senin Banner' pek de iyi anladn sanmyorum. Anlaman da istemiyorum. Bu konuda bir rol alman da istemiyorum. Unut bunlar. Banner' bana brak."
"Bu kesin bir istek mi, Gail?"
"Bir ltimatom."
"Peki."
"Unut. Ellsworth Toohey gibi insanlarla ilgili korku kompleksleri
edinme. Sana yakmyor."
"Peki, Gail. eriye girelim. Pardssz burada durmak sana
yaramaz."
Wynand hafife gld. Dominique kendisine daha nce hi bu tr
ilgi gstermemiti. Uzanp onun elini tuttu; avucunu pt, yanana
dayad.
Haftalar boyunca, yalnz kaldklarnda pek az konutular, hibir zaman da birbirlerinden sz etmediler. Ama bu sessizlikte gceniklik
yoktu. Kelimelerle snrlanamayacak kadar ince bir anlayn sessizliiydi bu. Akamlan birlikte ayn odadayken, hibir ey sylememelerine ramen, birbirinin varlndan memnundular. Apansz birbirlerine
bakyor, ikisi de glmsyordu. Ellerin kenetlenmesi gibi bir
glmseme.

764/1067

Derken bir akam, Dominique onun konuacan anlad. Kendisi


tuvalet masasnda oturuyordu. Wynand girdi, aynann yanndaki
duvara dayanp durdu. Dominique'in ellerine, plak omuzlarna bakt
ama sanki onu grmyordu. Onun vcudunun gzelliinden, kendisinin ona olan akndan ok daha byk bir eye bakyormu gibiydi.
Kendisine bakyordu Wynand. Dominique bunun en byk iltifat
olduunu anlad.
"Ben kendi gereklerim nedeniyle soluk alp veriyorum. Vcudumun
yakt o. Salm srdrebilmem iin. Ben sana fedakrlm, acma
duygumu deil, kendi egomu ve plak ihtiyacm verdim ..." Dominique, Roark'un kelimelerini duyuyordu. Roark'un sesi konuuyordu
Gail Wynand'n yerine. Roark'un akyla ilgili kelimeleri, bir baka
erkein ak iin kullanmak ona ihanet duygusu vermedi.
"Gail," dedi yavaa. "Gnn birinde, seninle evlendiim iin
senden zr dilemem gerekecek."
O glmseyerek ban iki yana sallad. Dominique devam etti.
"Seni bu dnyadaki zincirim olarak istemitim. Oysa benim savunmam oldun. O zaman evliliim drstlkten uzaklayor."
"Hayr. Setiin her nedeni kabul ederim demitim sana."
"Ama her eyi deitirdin sen. Yoksa deitiren ben miydim?
Bilmiyorum. Birbirimize garip bir etki yaptk. Ben kaybetmek istediklerimi verdim sana. Bu evliliin mahvedeceine inandm o zel
yaama hissini. Hayat bir sevin olarak grmeyi. Sen de ... hep benim
yapacam eyleri yaptn. Birbirimize ne kadar ok benzediimizi biliyor musun?"
"Onu bandan beri biliyordum."
"Ama bu imkansz olmalyd. Gail, imdi seninle kalmak istiyorum,
ama baka bir nedenle. Bir cevab beklemek iin. Senin ne olduunu
anlayabildiim zaman, kendimi de anlayacama inanyorum. Ortak
sahip olduumuz o eyin bir ad da var. Ben bilmiyorum. Ama ok
nemli olduunu biliyorum."

765/1067

"Herhalde. Belki de anlama istei duymam gerekirdi. Ama


duymuyorum. u anda her ey vz geliyor bana. Korkamyorum bile."
Dominique ona bakt, sakin bir sesle, "Ben korkuyorum, Gail," dedi.
"Neden korkuyorsun, sevgilim?"
"Sana yapmakta olduklarmdan."
"Neden?"
"Seni sevmiyorum, Gail."
"Ona bile aldrmyorum."
Dominique ban ediinde, Wynand onun cilal metalden solgun
bir mifer gibi grnen salarna bakt.
"Dominique."
Dominique ban kaldrd.
"Seni seviyorum, Dominique. Seni o kadar ok seviyorum ki, benim
iin hibir eyin nemi kalmyor. Senin bile. Bunu anlaya biliyor
musun? Yalnz kendi sevgim nemli, senin cevabn deil. Senin kaytszln bile deil. Dnyadan hibir zaman fazla bir ey almadm. Fazla
bir ey istemedim. Aslnda hibir zaman, hibir ey istemedim. Yani
katksz ve blnmemi biimde, ltimatom haline gelen bir arzuyla,
'evet' ya da 'hayr' cevab alabilecekken 'hayr'a dayanamayacak biimde, 'hayr' gelirse varlmn son bulaca biimde istemedim. Sen
O'sun ite bana. Ama insan o aamaya varnca, artk nemli olan o
nesne deil, kendi sevgisi oluyor. Sen deil, ben. Bylesine ileyebilme
yetenei. Bundan eksik eyler, hissetmeye de, onur duymaya da
demez. Ben de daha nce hi bunu hissetmemitim. Dominique, ben
hibir ey iin 'benim' demesini renemedim. Senden sz ederkenki
anlamda, 'benim' diyemedim. Benim. Sen buna yaama sevinci mi demitin? Evet, dedin. Anlyorsun. Korkamyorum. Seni seviyorum,
Dominique. Seni seviyorum. Artk sylememe izin veriyorsun. Seni
seviyorum."

766/1067

Dominique uzand, telgraf aynann kesinden kard. Parmaklarn kvrarak kd buruturdu, avucunda ezdi. Wynand durmu, o
kdn trtlarn dinliyordu. Dominique eilip avucunu p sepetinin zerinde at, kdn dmesine izin verdi. Eli bir an hareketsiz
kald. Parmaklar gergin, aaya dnk. Aldklar pozda.

Blm IV - HOWARD ROARK

1
Yapraklar sarkk durumda, gnete titreiyorlard. Yeil deildiler.
O yaprak selinin arasnda ancak tek tk yeil, birer damla gibi
parldyordu. Bu yeil yapraklar da yle parlakt ki, gz kamatryorlard. Geri kalan renk deil, bir kt. Atein metal zerindeki maddesiydi. Kenarlar olmayan canl bir kvlcm. Sanki koca ormann
stne, yava yava kaynayarak bu rengi oluturan bir rt serilmiti.
Bu yeil, birer kk kabarck halinde dipten ykseliyordu. lkbaharn
sktrlm z. Aalar patikann zerine doru eilerek birbiriyle
buluuyor, dallarn kprdamasndan tr yerdeki k benekleri
hareket ediyordu. Bilinli bir okay gibi. Gen adam iinden, keke
lmesem, dedi.
Hele dnya byle olabiliyorsa, diye dnd. Umutlar ve vaatleri
byle kulayla, ses gibi duyabiliyorsa. Kelimelerle deil de, yapraklarla, aa gvdeleriyle, kayalarla duyabiliyorsa. Ama dnyann byle
grnebilmesinin tek nedenini de biliyordu. Saatlerdir insana, insan
izine rastlamamt da ondan. Yalnzd. Pennsylvania tepelerindeki bu
unutulmu yolda, bisikletiyle ilerliyordu. Daha nce buralara hi gelmemiti. Burada insan, el srlmemi bir dnyann o taze mucizesini
hissedebilmekteydi.
ok gen bir delikanlyd. niversiteden yeni mezun olmutu. 1935
ilkbaharnda. imdi de hayatn yaanmaya deer olup olmadna
karar vermeye alyordu. Kafasndaki sorunun bu olduunun
farknda deildi. lmeyi dnmyordu. Tek bildii, hayatta bir nee,
bir sebep, bir anlam bulmak istediiydi. Onu da hibir yerde kendisine
sunan olmamt.
niversitelerde kendisine retilen eyleri sevmemiti. Ona bol bol
sosyal sorumluluktan sz edilmi, hizmetlerle, kendini feda etmelerle
dolu bir hayat anlatlmt. Herkes bunlarn ok gzel ve ilham verici
eyler olduunu sylyordu. Oysa o hibir ey hissetmemiti.
Hayattan istedii eye bir ad veremiyordu. Onu burada, bu yabanl
yalnzlk iinde hissetmekteydi. Ama doaya yaklam, salkl bir

769/1067

hayvann yaklam gibi deildi. Uygun bir nihai snak olarak


grmyordu doay. O doaya salkl bir insan gibi yaklamaktayd.
stesinden gelinecek bir zorluk gibi. Ara ve gerelerin bir topluluu
olarak gryordu onu. Bu yzden de, arad sevinci ancak bu yabanl
yerde bulmak, insanlar arasna, insanlarn alt yerlere
dndnde onu kaybedeceini bilmek, kzdryordu delikanly. Bu
doru bir ey deil, diye dnyordu. nsann emei ok daha yksek
bir basamak olmalyd. Doay daha iyiye gtren bir ey olmalyd.
Onu bozmamal, aaya ekmemeliydi. nsanlardan tiksinmek
istemiyordu gen adam. Onlar sevmek, onlara hayranlk duymak
istiyordu. Ama karsnda ilk evi, ilk bilardo salonunu, ilk sinema
afiini grecei an da korkuyla beklemekteydi.
Mzik bestelemeyi istemiti her zaman. Arad eye, baka yolla bir
kimlik kazandramazd. Kendine sk sk, onun ne olduunu bilmek
istiyorsan, aykovski'nin "Birinci Konertosunun ilk birka
muvmann dinle, derdi. Ya da Rahmaninof un "kinci Konertosunun
son mezrlerini. nsanlar bu kavrama bir ad bulmam, bir biim, bir
dnce de bulmamlard, ama mziini bulmulard onun. Ah. ayn
eyi dnyadaki insanlarn bir tek hareketinde gre bilsem. Onun gereklemi haliyle karlaabilsem. O mziin vaadine verilen cevab bir
grebileyim, ne olur. Hizmet edenlerle onlarn hizmet ettikleri deil.
Mihraplar ve ayinler deil. Doyuma ermi o son acszl. Bana yardm
etme, bana hizmet etme, yalnzca bir tek kere grmemi sala, nk
ihtiyacm var. Benim mutluluum iin alma, arkadam. Kendi
mutluluunu gster bana. Bunun mmkn olduunu gster. Kendi
baardklarn gster. Onu bilmek beni de kendi baarlarma doru
cesaretlendirecektir.
lerde bir mavi delik grd. Yol orada, bir tepenin doruunda son
buluyordu. Mavilik serin ve temizdi. Yeil dallarn erevesine gerilmi
bir katman su gibi. Uca geldiimde, ilerde o mavilikten baka bir ey
bulamazsam ok komik olur, diye dnd. Yalnzca gkyz.
Yukarda da, aada da. Gzlerini yumdu, yoluna devam etti. Gerekle
karlaaca an erteliyor, kendine bir rya hakk tanyor, oraya varp

770/1067

gzlerini atnda, aadaki gkyznn mavi parltsn greceine


inanmaya alyordu.
Ayaklar yere dedi, pedaln hareketini durdurdu. Delikanl gzlerini at. Hareketsiz kald.
Geni vadide, durduu yerin ok aalarnda, sabahn yeni doan
gneinin klar altnda ... bir kasaba gryordu. Ama kasaba deildi
o. Kasabalar byle gzkmezdi. Hayalini bir sre daha srdrmek
zorundayd. Soru sormadan, aklama aramadan, yalnzca bakmak
zorundayd.
Kardaki tepelere serpilmi kk evler vard. Aaya doru akyor
gibiydiler. Evlerin durduu o kaya kntlarnn el srlmemi
olduunu biliyordu. Bu basamak gibi kayalarn plansz gzellii, sonradan deitirilmemiti. Ama yine de, bir kuvvet, o evleri oraya yle
bir ekilde kondurmay bilmiti ki, evler olmadan olmaz gibiydi. Evler
olmasa, bu tepelerin byle gzel olmas dnlemezdi. Sanki yzyllar boyunca birbirini izleyen rastlantlar, bu kaya kntlarm byle
biimlendirirken hep bugn beklemilerdi. Bu son amac. Ama da
bu evlerdi. Tepelerin paras olan, tepeler tarafndan biimlendirilmi
olan, ama yine de o tepeleri yneten ve onlara anlam veren evler.
Basit talardan yaplm evlerdi. Yeil yamalardan fkrm kayalara benziyorlard. Cam da ok kullanlmt. Byk tabakalar halinde
camlar. Sanki gne bu binalar bitirmek zere, ieriye davet ediliyormu, gne da binann bir paras haline geliyormu gibi. Pek ok
ev vard. Kktler. Birbirinden ayr ve uzaktlar. Birbirinin ei olan
iki tane yoktu ilerinde. Ama hepsi de, ayn temann varyasyonlar gibiydiler. Yorulmak bilmez bir hayalin ald bir senfoni gibi. nsan
burada, bunu gerekletirebilen kuvvetin gldn, kahkahalar attn duyabiliyordu. Sanki o g ban alp komu, komu, kendini
tketmeye alm, ama yine de yolun sonuna gelmemi gibi. Mzik,
diye dnd gen adam. Mziin vaadi. Onun gereklemesi, somutlamas. te, karsndayd. Onu gremiyor, ama akorlarn duyabiliyordu. Herhalde dncenin, grn ve sesin de bir ortak dili var, diye

771/1067

dnd. Matematik miydi o ortak dil? Mantn disiplini. Mzik


matematikti tabii. Mimarlk da talardaki mzikti. Ba dnyor,
bunun nedenini kendisi de biliyordu. u aada grd yer gerek
olamazd da ondan.
Kar yamataki aalar, ayrlar, evlerin arasndan trmanan dar
yollan, taa oyulmu basamaklar, emeleri, yzme havuzlarn, tenis
kortlarn gryor, ama orada hibir hayat belirtisi grmyordu.
Kimse yaamyordu o yerde.
Bundan oke olmad. Buray ilk grdndeki aknl yaratan,
kimsenin yaamamas deildi. Bir bakma daha iyi uyuyordu byle si.
nk bu yer, var olarak bilinebilecek bir yer deildi. Bir an iin, orann aslnda ne olduunu hi bilmek istemedi.
Uzun bir sre getikten sonra evresine baknd ve yalnz olmadn
grd. Kendisinden birka adm tede bir adam, kayalardan birine
oturmu, vadiye bakyordu. Manzarann karsnda erimi gibiydi
adam. Delikanlnn geldiini duymamt bile. Uzun boylu, ince, turuncu sal bir adamd.
Delikanl dosdoru adama yrd. Adam gzlerini ona evirdi. Gzleri ela, ok sakin gzlerdi. ocuk birdenbire, adamla ayn eyi hissetmekte olduklarn anlad. Baka yerde bir yabancyla konuamayaca
biimde konutu bu adamla.
Parmayla aay gstererek, "Bu gerek deil, deil mi?" diye
sordu.
Adam, "Evet," dedi. "Artk gerek."
"Film seti ya da bir tr hile falan deil ya?"
"Hayr. Bir sayfiye yeri. Yeni bitti. Birka haftaya kadar alacak."
"Kim yapt bunu?"
"Ben yaptm."
"Adnz ne?"
"Howard Roark."

772/1067

"Teekkr ederim," dedi ocuk. Kendisine bakan o dengeli gzlerin


her eyi anladnn farkndayd. Bu iki kelimenin ifade ettii her eyi.
Howard Roark syleneni kabul ediyormu gibi ban sallad.
Delikanl bisikletini yana doru evirdi, dar patikadan vadiye,
aadaki evlere doru yolland. Roark onun arkasndan bakt. O
ocuu daha nce hi grmemiti, daha sonra da grmeyecekti. Bir insana mr boyu yetecek cesareti vermi olduundan haberi yoktu.
Monadnock Vadisi'ndeki sayfiye yerini yapmak iin neden kendisinin seildiini Roark bir trl anlayabilmi deildi.
Olay bir buuk yl nce, 1933 sonbaharnda olmutu. Roark projeyi
duymu, Bay Caleb Bradley'i grmeye gitmiti. Bradley, vadiyi satn
alm ve grlt koparan kampanyay balatm olan irketin bayd.
Roark onu grmeyi bir grev sayd iin gitmiti. Aslnda umudu
yoktu. Uzamakta olan "Red" listesine bir yeni madde daha eklemekten
baka bir ey beklemiyordu. Stoddard Tapna'ndan bu yana New
York'da hibir ey ina etmi deildi.
Bradley'in ofisine girdiinde, Monadnock Vadisini unutmak
zorunda kalacan dnd, nk bu adam ii asla ona vermezdi.
Caleb Bradley ksa boylu, tombul bir adamd. Yuvarlak omuzlarnn
ortasna rastlayan yerde, yakkl bir yz vard. Hem bilge, hem
ocuksu grnen, yan asla belli etmeyen bir yz. Elli yanda da,
yirmi yanda da olabilirdi adam. Bo bakan mavi gzleri sinsi ve
skknd.
Ama Roark'a, Monadnock Vadisi'ni unutmak zor geliyordu. Bu
yzden, konumann burada ie yaramayacan bile bile, konumutu
o konuda. Bay Bradley de dinlemiti. lgili olduu belliydi, ama ilgisi
Roark'un sylediklerine dnk deildi. Roark odada nc bir
varln daha olduunu hemen hemen hissetmekteydi. Bay Bradley az
konuuyordu. Teklifi dneceklerini, sonra Roark'a haber vereceklerini syledi. Ama ondan sonra ... ok garip bir ey daha syledi.
Amacn hi belli etmeyen bir soru kt azndan. Sesinin tonunda ne

773/1067

onay, ne de ayplama vard. "Siz Stoddard Tapna'n yapan mimarsnz, deil mi, Bay Roark?"
"Evet," dedi Roark.
Bay Bradley, "Sizi benim akl etmemi oluum garip," dedi. Roark
oradan ayrlrken; Bay Bradley beni kendiliinden dnse daha da
garip olurdu, diye dnmekteydi.
gn sonra, Bradley telefon edip onu ofisine davet etti. Roark
geldi, orada drt adamla daha tant. Bunlar Monadnock Vadisi
irketi'nin Ynetim Kurulu'ydu. yi giyinmi adamlard. Yzleri tpk
Bay Bradley'inki gibi ifadesizdi. Bradley tatl bir sesle, "Ltfen bana
anlattklarnz bu beylere de anlatr msnz. Bay Roark," dedi.
Roark plann anlatt. Eer istedikleri, orta gelir dzeyinde insanlara
ynelik olarak, ok deiik bir sayfiye ky ina etmekse, o zaman anlamalar gereken bir ey vard. Yoksulluun en byk ba belas, insanlarn tek balarna kalamamalaryd. Yaz tatillerinin keyfini karabilenler, ancak kentin en zenginleriyle en fakirleriydi. ok zenginlerin
kendi kocaman sayfiye evleri vard, ok fakirlerse, halk plajlarnda ve
dans pistlerinde, dier insanlarn teninin kokusundan rahatsz
olmamaya almlard. Zevk sahibi olduklar halde gelirleri az olanlarn gidebilecei hibir yer yoktu. Tabii eer srler halinde dinlenip
elenmeyi beceremiyorlarsa. Yoksulluun insanlara sr igdleri
verdiine neden hkmedilmiti ki? Bu insanlara bir hafta ya da bir
aylna, az para karl gidebilecekleri, istediklerine, ihtiya duyduklarna kavuabilecekleri bir yer neden verilmesindi? Roark, Monadnock Vadisi'ni grmt. Yaplabilirdi bu i. O yamalara dokunmamak gerekirdi. Patlatp tesviye etmemek gerekirdi oralar. Karnca
yuvas gibi dev bir otel kondurulmamalyd. Birbirinden sakl kk
evler yaplmalyd. Her biri zel bir ev. nsanlar birbiriyle ister
grr, ister grmezdi o zaman. Balk pazar gibi kocaman bir
yzme havuzu yerine, ok sayda zel yzme havuzlar yaplmalyd.
irket ka taneye para harcamak isterse, o kadar. Kendisi onlara, bu
iin nasl ucuza karlabileceini gsterecekti. Tehirciler iin

774/1067

yaplma benzeyen, iftlik gibi tenis kortlar yn yerine, birok zel


tenis kortlar yaplabilirdi. Kibar insanlarla tanp iki hafta iinde bir
koca bulunabilecek yer olmayacakt Monadnock. Kendi varlklarndan
yeterince zevk alan, bunun tadn karmak zere tek balarna
braklabilecekleri bir yer arayan insanlara ynelik olabilirdi.
Adamlar onu sessizce dinlediler. Roark onlarn arasra baktklarn
gryordu. Bu baklarn, yksek sesle glme isteklerini tutmaya
altklar zamanki baklar olduundan hemen hemen emindi. Ama
olamazd ... nk iki gn sonra Roark, Monadnock Vadisi Sayfiye
Yeri'ni ina etmek zere bir anlama imzalamt.
Roark izim odasndan kan her sayfann dibine Bay Bradley'in
imza atmasn istiyordu. Stoddard Tapna olayn unutmamt. Bay
Badley imzalar att, onaylar verdi. Her eye peki diyor, her eyi kabul
ediyordu. Roark'un istediklerini yapmasna izin vermekten zevk alr
hali vard. Ama bu hevesli kabullerin altnda garip bir hava vard.
Sanki Bay Bradley bir ocuk gibi nazlanyordu.
Roark, Bay Bradley hakknda pek az ey renebilmiti. Sylentilere
gre adam "Florida Akn" srasnda gayri menkulden bir servet kazanmt. imdiki irketinin elindeki fonlar snrsz gibiydi. Pek ok zengin
kiinin ad hissedar olarak geiyordu, ama Roark hibirini grmemiti.
Ynetim Kurulu'nun drt adam da bir daha grlmediler, yalnz inaat alanna birer ksa ziyaret yapmakla yetindiler, oraya da pek ilgi
gstermediler. Her eyin sorumlusu Bay Bradley'di grne gre. O
da yalnzca bteye dikkat ediyor, onun dnda her eyi Roark'a brakmaktan holanr grnyordu.
On sekiz ay boyunca, Roark pek Bay Bradley'i merak etmeye zaman
bulamad. En byk projesini gerekletirmekle meguld.
Son yl boyunca inaat alannda yatp kalkt. plak yamaca acele bir
gecekondu kurmutu kendisi iin. Eski tasarmclar yine onunla almak zere geldiler. Kimi kentteki gzelim ilerini brakm, oradaki
kulbelerde, adrlarda yaamay yelemi, mimarlk brosu olarak
kullanlan o plak kalaslardan yaplma barakada almaya raz

775/1067

olmulard. na edilecek o kadar ok ey vard ki, hibiri kendi


kulbesiyle uramaya zaman ziyan etmek istememiti. Burada hi de
rahat olmadklarn ok uzun sre sonra fark ettiler, o zaman da inanamadlar, nk Monadnock Vadisi'nde geirdikleri yl, anlarna bambaka trl yerlemiti. O sreyi, dnyann dnmeyi kestii on iki
aylk bir ilkbahar olarak hatrlyorlard. Ne karlar hatrlyorlard, ne
topran dnmn, ne kalaslarn arasndan slk alarak giren
rzgr, ne asker yataklarna serilmi ince battaniyeleri, ne de sabahlan kalemi tutabilmek iin sobann zerine uzatp sttklar parmaklarn. Tek hatrladklar, o duyguydu. O duygu da ilkbaharla ayn anlama geliyordu. nsann ilk grlen imenlere, aalardaki ilk
tomurcuklara, gkyznn ilk mavisine cevab. ark syleyen o
cevap. Otlara, aalara ve gkyzne deil, balangcn o byk sezgisine, zafer dolu ilerleyie, hibir eyin engelleyemeyecei bir baarya
olan inanca cevap. Yapraklardan, ieklerden deil, tahta iskelelerden,
buharl kreklerden, ta bloklaryla cam levhalardan alyorlard o
genlik, hareketlilik, amallk ve doyum duygusunu.
Onlar bir orduydu, yaptklar i de bir cihatt. Ama hibiri bunu bu
kelimelerle dnmyordu. Tek byle dnen Steven Mallory idi.
Steven Mallory, Monadnock Vadisi'ndeki tm emeleri, tm
heykelleri yapmt. Ama bu ilere ihtiya duyulmadan ok nce vadiye
gelmi, orada yaamaya balamt. Sava ok kt bir kavram, diye
dnyordu Steven Mallory. Savata bir an eref yok, ordular dolusu
insanda da bir gzellik yok. Ama bu bir savat yine de. u insanlar bir
orduydu ve savayorlard. stelik bu sava, katlan herkesin hayatnda yer alm tecrbelerin en ycesiydi. Neden? Farkn kk neredeydi, bunu aklayacak kural neredeydi?
Malloty bu dncelerinden kimseye sz etmedi. Ama Mike'n
yznde de ayn duygular gryordu. Mike da dier elektrikilerle
birlikte gelmiti oraya. Hibir ey sylemiyordu Mike. Yalnzca
Mallory'ye neeyle gz kopmakla yetinmiti. Bir ara ona, "Sana kayglanma dememi miydim?" dedi. "Hani mahkemede. O kaybedemez.
Taoca olsun ya da taoca olmasn; duruma olsun ya da duruma

776/1067

olmasn; hi kaybedemez. Onu yenemezler, Steven, asla yenemezler.


Btn dnya bir araya gelse, yine yenemezler."
Mallory, ama biz dnyay unuttuk burada, diye dnyordu.
Buras farkl bir dnyayd. Onlarn kendi dnyalaryd. evrelerinde
tepeler gkyzne doru ykseliyor, sanki onlar koruyan bir duvar
oluturuyordu. Bir korumalar daha vard ... Aralarnda dolap duran
mimar. Karlara trmanan, otlu bayrlardan inen, kayalara srayan,
yl kalaslara kan, izim masalarna koan, vinleri altran,
ykselen duvarlarn tepesinde gezinen mimar. Btn bunlar mmkn
klan adam. Etkiyi yaratan aslnda onun dncelerinin ierii deil,
alnan sonular deil, Monadnock Vadisi'ni yaratan vizyon deil, hatta
onu gerekletiren irade de deildi. Etkiyi yaratan, onun dncelerinin metodu, ilevinin kurallaryd. Tepelerin tesindeki dnyada ilerlikte olan metodlarla kurallar gibi deildi onunki. te bu tepelerde
nbet bekleyen, ierdeki savalar koruyan da asl bu kavramd.
Derken gnn birinde Mallory, vadiye gelen Bay Bradleyi grd.
Adam glmsedi, glmsedi, sonra ekip gitti. te o zaman ok kzd
Mallory. Ve ok korktu.
Bir gece kampn yukarsndaki tepede, dallardan yaktklar atein
bana otururlarken, Mallory, "Howard," dedi. "Bu i yine Stoddard
Tapna."
Roark, "Evet," dedi. "Bence de. Ama ne bakma benzediini, bu
adamlarn ne peinde olduunu karamyorum."
Sonra uzand yerde yzst dnd, aadaki karanlklarn iinde
sralanm pencere camlarna bakt. Camlar bir yerlerden aldklar
yanstyor, fosforluymu gibi parldyorlard. Sanki yerden havaya k
sayormu gibiydiler.
Roark, "nemi yok, Steven." dedi. "Var m? Bu konuda ne yapacaklar da, buralara kimlerin gelip yaayaca da nemsiz. nemli olan,

777/1067

bizim bunu yapm olmamz. Sonradan ne bedel detirlerse detsinler,


bu frsat karr miydin?"
"Hayr," dedi Mallory.
Roark evlerden birini kiralayp yaz burada geirmek istemiti. Monadnock Vadisi'nin ilk yaz mevsimi. Ama daha evler iletmeye
almadan, New York'dan bir telgraf ald.
"Sana baaracam demitim, deil mi? Be yl srd, arada nice
dostlarmdan, kardelerimden kurtulmak zorunda kaldm, ama Aquitania artk benim ve senin. Gel ve bitir onu. Kent Lansing."
Bylece Roark, New York'a dnd. Bitmemi Senfoni'nin zerine
birikmi pisliklerin, imento tozlarnn temizlenmesini salad,
vinlerin upuzun kollarn Central Park'tan uzatn seyretti, bo pencerelerin dolmasn, geni teraslarn kent damlar zerine aln
dzenledi. Sonunda Aquitania Oteli de bitti, geceleri parkn gk izgisi
zerinde ldamaya balad.
Son iki yldr ok meguld. Monadnock Vadisi onun tek ii deildi.
eitli eyaletlerden, lkenin hi akla gelmeyecek kelerinden arlar
geliyordu ona. zel evler, kk i hanlar, mtevaz maazalar yapmasn istiyorlard. O da yapyordu hepsini. Monadnock Vadisi'nden
uzaklardaki kasabalara giderken, trenlerde, uaklarda birka saat
uykuyla yetiniyordu. Roark'a gelen her iin hikyesi aynyd: "New
York'a gitmitim, Enright Evi'ni ok sevdim." "Ben Cord Binas'n
grdm." "Yktklar o tapnan bir fotorafn grdm." Sanki lkede
bir yeralt suyu akyor, rasgele yerlerden pnar gibi fkryordu.
Kk, ucuz ilerdi bu iler. Ama Roark hi bo kalmyordu.
O yaz Monadnock Vadisi tamamland. Roark'un o yerleim yerinin
geleceine kayglanmaya hi zaman olmad. Ama Steven Mallory ok
kayglanyordu bu konuya. "Neden reklam vermiyorlar, Howard? Bu
ani sessizlik neden? Dikkat etmedin mi? e yeni balarlarken habire
byk projelerinden sz ediyorlard. Her dakika gazetelerde ufak tefek
yazlar kyordu. Biz ii yaparken bunlar giderek azald. Ya imdi? Bay

778/1067

Bradley'le irketi sar dilsiz kesildi birden. Tam en byk reklam


lklarn atmalar beklenirken. Neden?"
"Bilemem," dedi Roark. "Ben mimarm, kiralama acentesi deilim.
Hem sen neden kayglanyorsun? Biz kendimize deni yaptk. Brak,
onlar da kendilerininkini canlar istedii gibi yapsnlar."
"Pek garip bir yol semie benziyorlar. lanlarn grdn m? Tek
tk kanlar? Hep senin onlara sylediklerini sylyorlar. Dinlenme,
huzur, zel hayat. Ama syleyi biimleri pek garip! O ilanlarn toplam
anlam nedir, biliyor musun? 'Monadnock Vadisi'ne gelip skntdan
geberin.' Sanki insanlar gelmesin diye uayorlarm gibi."
"Ben ilan falan okumam, Steven."
Ama altan bir ay sonra, Monadnock Vadisi'ndeki her ev kiralanmt. Oraya gelen insanlar garip bir karm oluturuyordu.
Aralarnda daha moda bir yere gitmeye gc olan sosyete aileler, gen
yazarlar, tannmam sanatlar, mhendisler, gazeteciler, fabrika
iileri vard. Birdenbire insanlar kendiliklerinden, Monadnock
Vadisinden sz etmeye balamlard. htiya vard bu tr bir yere.
Hi kimse bu ihtiyac tatmin etmeye almamt. Monadnock bir
haber oluverdi. Ama "Kulak Gazetesinin haberiydi. Gazeteler onu
kefedememilerdi. Bay Badley'in basn ajan yoktu. Bay Bradley'le
irketi sosyal hayattan silinivermilerdi. Derginin biri kendiliinden,
Monadnock Vadisi'nin fotoraflarn drt sayfaya bast, Howard
Roak'la rportaj yapmak zere bir adamn yollad. Yaz sonunda
evlerin hepsi, bir sonraki yl iin de pein pein kiralanmt.
Ekim aynda bir sabah, erken saatte, Roark'un resepsiyon
salonunun kaps hzla ald, Steven Mallory ieriye dald, dosdoru
Roark'un odasnn kapsna atld. Sekreter onu durdurmaya alt.
Roark alyordu ve iinin blnmesini yasaklamt. Ama Mallory
kadn eliyle kenara itip odaya dald, kapy arparak kapatt. Sekreter
onun elindeki gazeteyi de grmt.

779/1067

Roark izim masasndan ban kaldrp bakt, hemen kalemi


elinden brakt. Mallory'nin yznn, Ellsworth Tooley'e ate ederken
de byle olduunu biliyordu.
"Eee, Howard? Monadnock Vadisi'ni niin sana vermiler, bilmek
istiyor musun?"
Gazeteyi masann stne frlatt. Roark nc sayfadaki bal
grd: "Caleb Bradley tutukland."
"Hepsi orada yazl," dedi Mallory. "Okuma. in bulanr."
"Pekl, Steven, neymi?"
"Yzde iki yzn satmlar."
"Kim? Neyin?"
"Bradley'le etesi. Monadnock Vadisi'nin." Mallory'nin kelimeleri
azndan zorlamal, hain, kendine ikence eden bir zenle kyordu.
"Deersiz saymlar oray. Daha batan. Araziyi hemen hemen belee
kapatmlar. Orada sayfiye yeri olmaz, diye dnyorlarm. Sapa bir
yer, otobs gemez, evrede sinema yok. Zamann uygun olmadna,
halkn oraya gitmeyeceine karar vermiler. Byk grltler koparp
bir yn zengin salaa hisseleri satmlar. Olay batan baa bir dolandrclkm. O yerin yzde iki yzn satmlar. naat bitene kadar
harcadklarnn iki katn toplamlar. Projenin naslsa foslayacandan eminmiler. Zaten foslamasn istiyorlarm. Datlacak
kr falan gelmesin diye. irket iflas ettiinde syrlmak iin de gzel bir
plan hazrlamlar. Her eye hazrmlar ... ama orann baarl olmasna hazr deillermi. Devam etmelerine de olanak kalmam,
nk imdi her yl hissedarlara, o yerden gelen parann iki katn
datmak zorundalar. Gelen kr da bir hayli. Onlar kesin baarszl
salamak iin her tedbiri almlar. Howard, anlamyor musun? Seni
semeleri, bulabilecekleri en kt mimar olduun iin!"
Roark ban arkaya atp gld.
"Allah belan versin, Howard! Hi komik deil!"

780/1067

"Otur, Steven. Titremeyi kes. Bir tarla dolusu ceset grme


benziyorsun."
"Grdm. Daha beterini grdm. Olayn kkn grdm. Byle tarlalar mmkn klan eyin ne olduunu grdm. Senin gibi budalalar
neyi dehet sayyorsunuz? Savalar, cinayetleri, yangnlar, depremleri mi? Onlar hepsi cehennemin dibine! Asl dehet bu ite! Gazetedeki u yaz! nsanlar asl bundan korkmal; bununla savap bunun
iin haykrmak, bunu tarihin en byk ayb saymal. Howard, yzyllar boyunca yaplan tm ktlk tanmlarn, nerilen tm areleri
dnyorum. Hibiri zm olamam. Hibiri olay aklayamam
da, geirememi de. Ama ktln kk ... benim o salyas akan
canavarm ... orada, o haberde, Howard. Bir de bunu okuyup omuz
silken ukalalarda. Onlar derler ki: 'Eh, deha her zaman sava vermek
zorundadr, bilenir en azndan.1 Sonra gider, kyl bir salaktan yardm
sterler. Kendilerine sepet rmesini retsin diye yalvarrlar ona. te
salyas akan canavar byle yaar. Howard, Monadnock'u dn. Gzlerini yum ve oray gr. Sonra da onu sipari eden adamlar dn.
Yapabilecekleri en kt yer olduuna inanmlar orann! Howard, bir
terslik var. En byk iin, sana kt bir aka olarak veriliyorsa, bu
dnyada bir terslik var!"
"Bunu dnmekten ne zaman vazgeeceksin sen? Dnyayla beni
yani? Ne zaman reneceksin bu konuyu unutmay? Dominique ne
zaman ..."
Sustu. Be yldr o ad, birlikteyken azlarna almamlard.
Mallory'nin gzlerini grd. Youn ve oke olmu baklarn. Mallory
deminki szlerinin Roark'u incittiini anlamt. Byle bir kabullenmeye itecek kadar sarsmt o szler Roark'u. Ama Roark ona dnd,
kararl ve bilinli olarak konutu:
"Dominique de senin gibi dnyordu."
Mallory, Roark'un gemii hakkndaki sezgilerinden hi sz etmi
deildi. Aralarndaki sessizlik, Mallorynin anladn ortaya koyar

781/1067

gibiydi. Roark da biliyordu bunu. Bu konu konuulamazd. Ama bu sefer Mallory sordu:
"Hl bekliyor musun onun dnmesini? Bayan Wynand ... Allah belasn versin!"
Roark vurgusuz bir sesle, "Sus, Steven," dedi.
Mallory, "zr dilerim," diye fsldad.
Roark masasna yrd, eski normal sesiyle, "Evine dn ve Bradley'i
unut, Steven," dedi. "imdi hepsi birbirlerini mahkemeye verecektir.
Ama bizi bulatramazlar, Monadnock'u da ykamazlar. Unut ve git.
almam gerek."
Gazeteyi masadan dirseiyle itti, izim ktlarnn zerine eildi.
Monadnock Vadisi'nin finansman yntemleri skandal gibi akland.
Duruma oldu, birka kii hapse girdi, Monadnock iin hissedarlar
arasndan yeni bir ynetim seildi. Roark bu ie bulatrlmad.
Meguld. Gazetelerde durumayla ilgili haberleri okumay unuttu.
Bay Bradley itirafta bulunurken hissedarlarndan zr dilemi, o
kadar lgn, o kadar sosyallikten uzak bir sayfiye yerinin baarl
olacan hi dnmediini sylemiti. "Ben elimden geleni yaptm,
bulabildiim en salak adam setim."
Derken Austen Heller, Howard Roak'la ve Monadnock Vadisi'yle ilgili bir yaz yazd. Tasarmn Roark'un yapt btn binalardan sz
etti, yaplarla ilgili Roark'un syledii eyleri kelimelere dkt.
Ama bunlar Austen Heller'n her zamanki sakin kelimeleri deildi.
Hayranlktan ve fkeden doan iddet lklaryd. "Eer byklk
bize sahtekrlklar yoluyla ulaacaksa, Allah belamz versin bizim!"
diye bitiriyordu yazy.
Bu yaz sanat evrelerinde mthi tartmalar balatt.
Mallory birka ay sonra bir gn, "Howard," dedi. "ne kavutun."
"Evet," dedi Roark. "Herhalde."

782/1067

"Bu insanlarn drtte meselenin ne olduunu bilmiyor. Ama


geri kalan drtte biri bu konuda savaa tututuunu grd iin, senin adn sylerken sayg duymak gerektiine karar vermiler. Savaan
drtte bire gelince, bunlarn da onda drd senden nefret edenler,
onda bu tr tartmalarda mutlak bir eyler syleme zorunluluunu duyanlar, onda ikisi kendini gvene almak iin her yeni kefi
destekleyenler. Yalnz onda biri durumu gerekten anlyor. Ama bu
arada herkes, Howard Roark diye biri olduunu ve o kiinin mimar
olduunu rendi. Amerikan Mimarlar Dernei Blteni senden
'Byk ama zaptrapta gelmez bir yetenek.' diye sz ediyor. stikbal
Mzesi, Enright Evi'nin, Cord Binas'nn ve Aquitania'nn fotoraflarn asm. Hepsini de gzelce camlayp asm. Geri bitiik odada
da Gordon L. Prescott binalar var, ama ben yine de memnunum."
Kent Lansing bir akam, "Heller harika bir i yapt," dedi. "Hatrlyor musun, Howard, bir keresinde sana rek psikolojisinden sz etmitim. Araclardan nefret etme. Araclar gereklidir. Birinin bunlar
sylemesi gerekiyordu. Byk bir kariyer ancak iki kiiyle salanr.
Biri byk olan adam, br de, ki onu bulmak daha zor, bykl
grebilecek ve bunu syleyebilecek kadar byk olan biri."
Ellsworth Toohey de yle yazyordu: "Bu inanlmaz patrtnn
iinde yatan garip eliki, Bay Caleb Bradley'in byk bir hakszla
kurban gitmi olmasdr. Kendisinin ahlaki ilkeleri eletiriye ak olmakla birlikte, estetik anlay kesinlikle kusursuz gzkmektedir. Mimari deerler konusundaki yarglar, Bay Austen Heller'den, modas
gemi bir gericiyken birdenbire sanat eletirmeni kesilen o kiiden
ok daha salkldr. Bay Caleb Bradley'i yakan, mterilerinin zevksizlii olmutur. Bu stunun kansna gre cezas; sanat yarglarnn
gzellii nedeniyle azaltlmaldr. Monadnock Vadisi bir sahtekarlktr.
Ama yalnzca mali bir sahtekrlk deildir."
Sk sk binalar yaptran, meslein en istikrarl kaynan oluturan
kibar zenginler, Roark'un hretinden pek az etkilenmilerdi. Eskiden,

783/1067

"Roark mu? Hi duymadm," diyenler, imdi de, "Roark mu? O fazla


sansasyonel," demeye balamlard.
Ama Roark'un yapt yerin, para kazanmak istemeyen insanlara
bile para kazandran bir yer olduu gerei, birtakm kiileri ok
etkilemekteydi. Bu dnce, soyut ve sanatsal tartmalardan ok daha
inandrcyd. te yandan, o anlayabilen 'Onda Bir' de vard. Monadnock Vadisi Olay'n izleyen yl Roark, Connecticut'ta iki ev, Chicago'da
bir sinema, Philadelphia'da da bir otel yapt.
1936 ilkbaharnda, batdaki kentlerden biri, ertesi yl alacak bir
dnya fuarnn hazrlklarna gmlmt. Fuarn ad, "Yzyllarn
Mar" olacakt. Projenin sorumluluunu stlenen toplum ileri gelenleri, fuar tasarmlamak zere lkenin ileri gelen mimarlarndan
oluan bir Konsey setiler. lerici olmak istiyorlard bu kiiler. Setikleri sekiz mimar arasnda Howard Roark da vard.
Roark daveti aldnda, Komite'nin karsna kt, isterlerse fuarn
tasarmn tek bana stlenebileceini syledi.
Komite Bakan, "Ama ciddi olamazsnz, Bay Roark," dedi. "Ne de
olsa, bu apta bir giriim iin mmkn olanlarn en iyilerini istememiz
doal. Demek istiyorum ki, iki kafa, bir kafadan iyidir. Sekiz kafa
olunca ... Siz de anlyorsunuzdur herhalde. Bunlar lkenin en byk
yetenekleri. En parlak isimler. Zaten dosta konsltasyon ve ibirlii
ister bu i. Byk baarlar nasl salanr, bilirsiniz."
"Bilirim."
"O halde anlyorsunuzdur ki ..."
"Beni istiyorsanz, hepsini tek bama yapmama izin vermelisiniz.
Ben konseylerle almam."
"Byle bir frsat reddetmek mi istiyorsunuz? Bu olay tarihte bir yer
salar insana. Dnya apnda n salar. Adeta bir lmszlk frsat
salar."
"Ben topluluklarla almam. Konsltasyon yapmam, ibirlii
yapmam."

784/1067

Roark'un reddetmesi, mimari evrelerde bir yn fkeli yoruma yol


at. nsanlar, "Kstah pi!" dediler. Duyduklar gceniklik, olay
meslek dedikodusu olarak almalarna izin vermiyordu. Her biri bunu
kiisel bir hakaret sayd. Her biri kendini, dierlerinin almalarn
deitirebilecek, dierlerine yol gsterebilecek nitelikte sayyordu.
Ellsworth Toohey'nin stununda unlar vard: "Bu olay, Bay
Howard Roark'un bencilliinin antisosyal niteliini, her zaman
simgeledii o katksz bireyciliin kstahlm ok iyi ortaya
koymaktadr."
"Yzyllarn Mar"n tasarmlamak zere seilen sekiz kiinin
arasnda, Peter Keating, Gordon L. Prescott ve Ralston Holcombe da
vard. Peter Keating Konsey'in listesini ilk grdnde, "Ben Howard
Roark'la almam," demiti. "Bir seim yapmak zorundasnz. Ya o, ya
ben." Kendisine Bay Roark'un konseyden ekildii anlatld. Keating
konseyin bakanln stlendi. Fuar almalar hakknda gazetelerde
haberler ktnda, "Peter Keating ve Arkadalarndan sz ediliyordu.
Keating son birka yldan beri biraz kat, dengesiz bir davran
biimi edinmiti. Etrafna emirler yadryor, en kk zorluklar
karsnda hemen sabr tkeniyordu. Sabr tkendiinde, insanlara
barp armaktayd. Kulland hakaret kelimeleri batc, hain, hemen hemen diisel bir hnzrlk ieren kelimelerdi. Yz hep askt.
1936 sonbaharnda Roark, ofisini Cord Binas'na tad. Daha o binann tasarmn yaparken, gnn birinde ofisinin orada olmas gerektiini dnmt. Yeni kapsnda "Howard Roark, Mimar" yazsn
grdnde bir an durdu, sonra admn atp ofise girdi. Kendi odas
upuzun bir salonun uundayd. Odann duvar tmyle camd.
Kente bakyordu bu camlar. Odann ortasnda durdu. Koca pencerelerden Fargo Maazas'n, Enright Evi'ni, Aquitania Oteli'ni grebiliyordu. Gneye bakan pencereye yrd, orada uzun sre durdu.
Manhattan'n ucunda, uzakta, Henry Cameron'un Dana Binas
grnyordu.

785/1067

Kasm aynn bir le sonrasnda, Long Island'da yapmakta olduu


bir evin inaatndan ofise dndnde, Roark resepsiyona girip
srlsklam yamurluunu silkeledi, bu arada sekreterinin yzndeki
bastrlmaya allm heyecan grd. Kadn sabrszlkla onun dnmesini beklemiti.
"Bay Roark, bu seferki i herhalde ok byk," dedi. "Size yarn saat
iin randevu aldm. Onun ofisinde."
"Kimin ofisi?"
"Daha yarm saat nce arad. Bay Gail Wynand."

2
Giri kapsnn zerinde bir tabela vard. Gazete balnn bir
kopyasyd:
NEW YORK BANNER
ok byk deildi tabela. Bu trl hretin ve gcn vurguya ihtiyac yoktu. ncecik, alayc bir glmseme gibiydi. Binann o plak
irkinliinin bilincindeymi gibi. Bir fabrikayd bina. Her trl sse
ka atm gibiydi. Bir tek o manetin ifade ettii anlam dnda.
Giriteki lobi, bir frnn azyd. Asansrler insanlar yakt alr gibi
ekiyor, sonra darya kusuyordu. nsanlarn acelesi ilk bakta belli
olmuyordu. Sinsi bir aceleleri vard. Amallkt onlar gden. Kimsenin lobide oyaland yoktu. Asansr kaplar valflar gibi tkrdyor,
kendi tempolarn yayyorlard. Duvardaki panoda krmz, yeil k
damlalar yanp snmekte, ok ykseklerdeki kabinlerin seyrini
gstermekteydi.
Bu binadaki her eyde, bu kontrol panolarnda olduu gibi, her
hareketin farknda olan bir yetkili tarafndan ynetiliyormu havas
vard. Sanki binann tmnde kanalize edilmi bir enerji dolayordu.
Hi tkanklkla karlamadan i gren, sessiz, harikulade bir mekanizma. Hibir eyin bozamayaca, yok edemeyecei bir mekanizma.
Lobide bir an duran kzl sal adama hi kimse dikkat etmedi.
Howard Roark, taban ta deli hole bakt. Hibir zaman, hi
kimseden nefret etmi deildi. Bu binann bir yerlerinde, burann esas
sahibi vard. O adam, Roark'u nefret duygusuna en fazla yaklatrm
olan insand.
Gail Wynand masasndaki kk saate bakt. Birka dakikaya kadar
bir mimarla randevusu vard. Grme zor olmayacak, diye dnd.
Daha nce byle grmeleri ok yapmt. Konumas yeterdi. Ne
sylemek istediini biliyordu. Mimardan, anladn belli eden birka
sesten baka bir ey gelmesi gerekmezdi.

787/1067

Gzleri saatten, masasnda duran yaz taslaklarna dnd. Alvah


Scarret'in yazd bayazy okudu. Central Park'taki sincaplara yem
veren insanlardan sz ediliyordu. Sonra Ellsworth Toohey'nin stununu okudu. Kentin Salk Mdrl alanlarnn at bir resim
sergisini vyordu. Masasnda bir zil ald, sekreterinin sesi, "Bay
Howard Roark, Bay Wynand," dedi.
"Peki," diye karlk verdi Wynand. Sonra dmeyi kapatt. Eli geriye doru kayarken, masasnn kenarndaki dmelere bakt. Kendi
renk koduna sahip parlak kk tokmakklar. Her biri, binann belli
bir kesimine ulaan tellerin bayd. Her tel bir insan, o insan da emri
altndaki bir sr insan kontrol ediyordu. Bu insanlar milyonlarca
eve, milyonlarca insan beynine girecek kelimelere son biimini vermekteydiler. Bu renkli plastik dmeler onun parma altndayd.
Ama bu dnceyle elenecek zaman yoktu.
Odasnn kaps alyordu. Elini dmelerden ekti.
Wynand bir an gecikip gecikmediini tam bilemiyordu. Nezaketin
gerektirdiinden bir saniye daha m ge kalkmt ayaa? Belki de
zamannda kalkm, kendisine ara uzad gibi gelmiti. Roark da
kapdan girdiinde bir an duralayp duralamadndan emin deildi.
Admlarn srdrecei yerde, durup masann arkasndaki adama m
bakmt? Belki de admlarnda bir kesinti olmamt. Belki kendisine
durmu gibi gelmiti. Ama bir an iin her ikisi de o ann gereini unutmulard. Wynand bu adam arma amacnn ne olduunu gzden
karm, Roark da karsndakinin Dominique'in kocas olduunu unutmutu. Bir an iin ne kap, ne masa, ne hal vard. Yalnzca salt bir
bilin. ki adamn dnceleri odann ortasnda bulumutu o an.
Sekreterin sesi duyuldu.
"Bay Gail Wynand, efendim. Bay Howard Roark."
Sonra Wynand ayaa kalkt, elinin bir hareketiyle masasnn
yanndaki koltuu gsterdi. Roark ilerledi, oturdu. Birbirlerini
selamlamam olduklarn fark etmediler.

788/1067

Wynand glmsedi, hi niyet etmedii bir ey syledi. Sade bir


sesle:
"Benim iimi almak isteyeceinizi sanmyorum," dedi.
Roark, "Sizinle almay istiyorum," diye karlk verdi. Oysa o da
buraya gelirken reddetmekte kararlyd.
"Yaptrdm binalarn nasl eyler olduunu grdnz m?"
"Evet."
Wynand glmsedi. "Bu farkl. Bu kamuoyu iin deil. Benim iin."
"Daha nce hi kendiniz iin bir ey yaptrmadnz m?"
"Hayr ... eer bir binann tepesindeki kafes gibi at katyla, u
iinde bulunduumuz fabrika bozmasn saymazsanz. Bir kent kuracak olanaklara sahip olduum halde, neden kendime bir ey yaptrmadm syleyebilir misiniz bana? Ben bilmiyorum. Sanrm siz bilebilirsiniz." Parayla tuttuu adamlara, kendisiyle ilgili tahminler yapma
hakkn asla tanmadm unutmutu.
"Mutsuz olduunuz iin," dedi Roark.
Bunu ok sade biimde, hi kstahlk iermeyen bir sesle sylemiti.
Sanki bu odadayken drstlkten baka yol yokmu gibi. Bu szler, bir
grmenin balangc deildi. Ortasyd. ok nce balam bir eyin
devam gibiydi. Wynand, "Aklayn," dedi.
"Anladnz sanyorum."
"Sizin aklamanz duymak istiyorum."
"ou insanlar, hayatlarn yaarken binalar yaptrrlar. Rutin
olarak. Anlamsz bir kaza gibi. Ama ilerinden birka, binalarn ok
byk bir simge olduunu anlar. Bizler zihnimizin iinde yaarz,
varolu da o yaam fiziksel gereklie dntrmektir. Onu jestler ve
biimlerle ifade etmektir. Bunu anlayabilen bir insan iin, sahip
olduu ev, hayatnn bir ifadesidir. Eer o evi yaptrmyorsa, yani
olanaklar olduu halde yaptrmyorsa, hayat istedii gibi olmad
iindir."

789/1067

"Bunu zellikle benim gibi birine sylemeyi kstahlk saymyor


musunuz?"
"Hayr."
"Ben de," dedi Wynand. Roark glmsedi. Wynand devam etti.
"Ama bunu syleyebilecek, bir siz, bir de ben varz dnyada. Her iki
yars da doru. Hem istediklerimi elde edemediim, hem de byk
simgeleri anlayabilecek bir avu insann arasnda bulunduum. O sz
de mi geri almak istemiyorsunuz?"
"Hayr."
"Ka yandasnz?"
"Otuz alt."
"Ben otuz alt yamdayken, imdi sahip olduum gazetelerin ou
benim olmutu." Sonra ekledi. "Bunu kiisel bir sz olarak
sylemedim. Neden sylediimi bilmiyorum. Aklma geliverdi."
"Yapmam istediiniz bina nedir?"
"Evim."
Wynand bu kelimenin Roark zerinde bir etkisi olduunu hissetti.
Normal anlam dnda bir etki. Bunu hi nedensiz hissetti. inden,
'Ne oldu?' diye sormak geldi, ama soramad, nk Roark aslnda
hibir ey belli etmemiti.
"Tehisinizde haklydnz," dedi Wynand. "nk bakn imdi ...
artk kendi evimi yaptrmay istiyorum. Artk hayatmn gze grnr
biiminden korkmuyorum. Daha ak sylememi, sizin gibi
konumam isterseniz, imdi artk mutluyum."
"Ne tr ev?"
"Sayfiyede. Yerini satn aldm. Connecticutta bir arazi. ki dnm.
Ne tr ev, mi diyorsunuz? Ona siz karar vereceksiniz."
"Bu ii iin beni Bayan Wynand m seti?"
"Hayr. Bayan Wynand bu konuda hibir ey bilmiyor. Kent dna
tanmak isteyen bendim. O da kabul etti. Ondan bir mimar semesini

790/1067

de istemitim. Eim eskiden Dominique Francon'du. Bir zamanlar mimarlk konusunda da yazlar yazard. Ama kendisi o seimi bana
brakmay tercih etti. Sizi neden setiimi bilmek mi istiyorsunuz?
Karar vermem ok uzun srd. Balangta olduka kararszdm. Sizi
hi duymamtm. Mimarlar tanmyordum. Bunu gerek anlamnda
sylyorum ve emlak ileriyle uraarak geirdiim yllar da unutuyor
deilim. Yaptrdm binalar, onlar yapan budalalar, unutuyor
deilim. Bu seferki, Stoneridge deil. Bu seferki ... siz nasl demitiniz?
Benim hayatmn ifadesi. Derken Monadnock'u grdm. Bana sizin
adnz dndren, ilk o oldu. Ama kendimi uzun bir testten geirdim. lkeyi dolatm, evlere baktm, otellere baktm, her tr binalara
baktm. Ne zaman houma giden bir tane grsem, kim yapt diye sorsam, cevap hep aynyd: Howard Roark. Bu yzden aradm sizi." Sonra
ekledi. "almalarnz ne kadar beendiimi syleyeyim mi size?"
"Teekkr ederim." Roark bir an gzlerini yumdu.
"Biliyor musunuz, sizinle tanmay istememitim."
"Neden?"
"Benim sanat galerimi hi duydunuz mu?"
"Evet."
"Eserlerini beendiim insanlarla hi tanmam. Eser benim iin
ok fazla anlam tayor. Adamn o etkiyi mahvetmesini istemiyorum.
Genellikle yle olur. nsanlar kendi eserlerinin altnda kalrlar. Siz yle
deilsiniz. Sizinle konumaktan rahatsz olmuyorum. Bunu size syleyiimin bir tek nedeni var. Bilmenizi istiyorum ki, ben hayatta pek az
eye sayg duyarm; ama galerimdeki eserlere, sizin binalarnza, bir
insann o tr eser retme yeteneine saygm byk. Belki de benim tek
dinim bu." Omuz silkti. "Sanyorum u dnyada var olan her eyi
mahvettim, arpttm, yozlatrdm. Ama o noktaya hi dokunmadm.
Bana neden yle bakyorsunuz?"
"zr dilerim. Ltfen bana istediiniz evi anlatn."

791/1067

"Bir saray olmasn istiyorum ama bence saraylar pek lks eyler
deil. yle byk, yle ok halka aklar ki! Asl lks kk bir evdir.
ki kiinin oturaca bir ev. Karm ve ben. Geni aile hesaplamanza
gerek yok, ocuk sahibi olmay dnmyoruz. Konuklar dnmenize de gerek yok, davetler vermekten yana da deiliz. Bir tek konuk
odas ... belki gerekir diye. O yeter. Salon, yemek odas, ktphane, iki
alma odas, bir yatak odas. Hizmetkrlarn blm ve garaj. Genel
fikirler byle. Ayrntlar size daha sonra veririm. Maliyeti... ne kadar
isterseniz." Glmsedi, yine omuz silkti, "Binalarnz grdm. Size
evinin ne biim olacan sylemeye kalkan adam, ya kendisi daha iyisini izebilmeli, ya da enesini kapamal. Ben bir tek ey syleyeceim, evimin Roark kalitesine sahip olmasn istiyorum."
"Nedir o?"
"Anladnz sanyorum."
"Aklamanz duymak istiyorum."
"Bence baz binalar baya ve gsteri iddiasnda. Yalnzca cephe, o
kadar. Bazlar da korkak. Her tulas, grnleri iin zr diler gibi.
Bazlar uygunsuz, irkin, kt ve sahte. Sizin binalarnzda, her eyden nemlisi, bir sevin duygusu var. Yzeysel bir sevin deil. ok
zor, ok ey bekleyen bir sevin. Ulalmasnn ve tadlmasnn bir
baar olduu duygusunu veren bir sevin. nsan bakyor, iinden,
bunu hissedebildiim iin u anda daha iyi bir insanm, diyor."
Roark yavaa, cevap verir gibi olmayan bir sesle konutu.
"Herhalde kanlmaz bir eydi bu."
"Hangisi?"
"Sizin bunu grebilmeniz."
"Bunu neden ... sanki grebilmemden znt duyuyormu gibi
sylyorsunuz?"
"znt duymuyorum."

792/1067

"Bakn, daha nce yaptrdm binalara bakarak hkm vermeyin


benim iin."
"Vermiyorum."
"Hepsi Stoneridge gibi, Noyes-Belmont Oteli gibi deil. Wynand
Gazeteleri gibi de deil. imdi sizin yapacanz eve sahip olmam da
bunlar salam oluyor. Elde edilmeye deer bir lks deil mi bu?
Nasl olabildiinin nemi var m? Onlar sonuca giden yollard yalnzca. Siz ise nihai sonusunuz."
"Kendinizi bana hakl gstermeye ihtiyacnz yok."
"Ben li de kendimi hakl ... evet, sanyorum yaptm oydu."
"Gerei yok. Ben daha nce neler yaptrdnz dnmyordum."
"Ne dnyordunuz?"
"Binalarmda sizin grdnz eyi grebilen bir kii karsnda
aresiz olduumu."
"Bana kar kendinize destek bulma ihtiyac m hissettiniz?"
"Hayr. Ama ben genellikle kendimi aresiz hissetmem."
"Ben de genellikle kendimi hakl gsterme ihtiyac duymam. O halde
mesele yok, deil mi?"
"Yok."
"stediim ev hakknda daha pek ok ey sylemem gerekir size.
Galiba mimar dediiniz, gnah kartlan papaz gibi. O evin iinde
oturacak insanlarla ilgili her eyi bilmesi art, nk onun o insanlara
verecei ey, giysilerinden de, yiyeceklerinden de daha kiisel bir ey.
Ltfen syleyeceklerimi o anlay iinde kabul edin ve konumakta
zorluk ektiimi grrseniz de beni balayn ... nk ben hi gnah
karmaya gitmi deilim. Bakn, bu evi isteyiimin nedeni, karma
umutsuzca k oluum ... ne oldu? Bu szm ilgisiz mi sizce?"
"Hayr, devam edin."
"Karm baka insanlar arasnda grmeye dayanamyorum.
Kskanlk deil bu. Ondan ok daha ileri ve ok daha kt bir ey.

793/1067

Onu kentin sokaklarnda yrrken grmeye dayanamyorum. Paylaamyorum onu. Dkknlarla, sinemalarla, taksilerle, kaldrmlarla
bile. Onu alp uzaklatrmak zorundaym. Ulalamayacak bir yere
gtrmek zorundaym. Hibir eyin ona dokunamayaca bir yere. En
geni anlamda. Bu ev bir kale olacak. Mimarm da benim muhafzm
olacak."
Roark oturmu, dosdoru ona bakyordu. Dinleyebilmek iin gzlerini Wynand'dan ayrmamak zorundayd. Wynand o baklardaki
abay hissetti. Ama onu aba olarak deil, gllk olarak alglad. O
bakn kendisini desteklediini hissetti. Hibir eyi itiraf etmek zor
gelmezdi artk.
"Bu ev bir hapishane olmal. Yo, tam da yle deil. Bir hazine. Gsterilmeyecek kadar deerli eylerin sakland bir kasa. Ama daha
fazlas da olmal. Ayr bir dnya olmal. O kadar gzel bir dnya ki,
geride braktmz dnyay hi zlememeliyiz. Yalnzca kendi kusursuzluu hapishane yapmal oray. Yoksa parmaklklar, kilitler deil.
Sizin yeteneiniz, bizimle dnya arasna bir duvar ekmeli. Sizden istediim bu. Daha da fazla. Hi tapnak yaptnz m siz?"
Roark bir an cevap verecek gc bulamad, ama sonra, sorunun
itenlikle sorulduunu anlad. Wynand bilmiyordu.
"Evet," dedi.
"O halde bu ii bir tapnak gibi dnn. Dominique Wynand'a bir
tapnmak ... Tasarma balamadan nce onunla tanmanz
istiyorum."
"Bayan Wynand'la birka yl nce tanmtm."
"yle mi? O halde anlyorsunuzdur."
"Anlyorum."
Wynand, Roark'un masann kenarnda duran elini grd. Upuzun
parmaklar cama bastrlmt. Banner'n taslak yazlarnn hemen
yanna. Taslaklar dikkatsizce katlanmt. Sayfann i tarafnda, "Bir
Kk Ses" baln grd. Roark'un eline bakt. Byle bir kt

794/1067

arlm olsa, diye dnd. Tuntan. Ne gzel grnrd masann


zerinde!
"Artk ne istediimi biliyorsunuz. Balayn. Hemen balayn. Ne
iiniz varsa brakn. Ka para isterseniz veririm. Evi yaza istiyorum ...
Ah, zr dilerim. Kt mimarlarla ok fazla yakn olmuluum dan
kaynakland. Size yapmak isteyip istemediinizi sormadm."
nce Roark'un eli hareket etti. Elini masadan ekti.
"Evet," dedi ardndan. "Yapacam."
Wynand camn zerindeki parmak izlerine bakt. Belirgin izlerdi. O
parmaklar camda oyuklar brakm gibi. Islakt oyuklar.
Wynand, "Ne kadar srer?" diye sordu.
"Temmuzda teslim ederim."
"Tabii yeri grmeniz gerekir. Size oray kendim gstermek istiyorum. Yarn sabah gtreyim mi sizi oraya?"
"sterseniz."
"Dokuzda burada olun."
"Peki."
"Bir anlama hazrlatmam ister misiniz? Nasl almay tercih
edeceinizi hi bilmiyorum. Genelde birisiyle herhangi bir ie balamadan nce, onun hakknda her eyi bilmeyi i edinirim. Doduu
gnden balayarak. Hatta daha ncesinden. Sizi hi soruturmadm.
Unuttum nedense. Gerekli gzkmedi."
"Ne sorsanz cevap verebilirim."
Wynand glmsedi, ban iki yana sallad.
"Hayr. Size sorma gereini duyduum hibir ey yok. Yalnzca ile
ilgili dzenlemeler var."
"Ben bir tek art dnda, hibir eyde direnmem. Evin n izimlerini beenirseniz, benim tasarmladm gibi ina edilmeli, hibir tr
deiiklik yaplmamal."

795/1067

"Elbette. O belli. Baka trl almadnz duymutum. Ama ....


bu evle ilgili hi yayn yaptrmazsam, zlr msnz? Mesleki adan
size yardm olurdu, biliyorum. Ama ben evin gazetelerden uzak tutulmasn istiyorum."
"zlmem."
"Fotoraflarn yaymlanmak zere kimseye vermeyeceinize sz
verir misiniz?"
"Sz veriyorum."
"Teekkr ederim. Bunu telafi ederim. Wynand Gazeteleri'ni kendi
zel yayn servisiniz olarak kabul edebilirsiniz. Dier almalarnzla
ilgili olarak, ihtiyacnz olan tm destei sunarm size."
"Destek istemiyorum."
Wynand yksek sesle gld. "Amma sz! Hem de burada!
Meslektalarnzdan biri olsa bu grmeyi nasl yapard, fikriniz
yok sanyorum. Grme sresince Gail Wynand'la konumakta
olduunuzun bilincinde deildiniz bence."
"Bilincindeydim," dedi Roark.
"Bu benim size teekkr biimimdi. Gail Wynand olmaktan her zaman holanmam."
"Onu biliyorum."
"Fikrimi deitirip size kiisel bir soru soracam. Her eye cevap
veririm demitiniz."
"Veririm."
"Siz Howard Roark olmaktan her zaman memnun olabildiniz mi?"
Roark glmsedi. Elenen, aran, elinde olmadan tepeden bakan
bir glmseme.
"Cevap vermi oldunuz," dedi Wynand.
Sonra ayaa kalkt, "Yarn sabah dokuzda," dedi, elini uzatt.

796/1067

Roark knca, Wynand arkasna yaslanp glmsedi. Elini plastik


dmelerden birine uzattt, sonra durdu. Farkl bir davran benimsemesi, yani her zamanki davranna dnmesi gerektiini hatrlamt. Artk u son yarm saatte konutuu gibi konuamazd.
Birdenbire, bu grmedeki garipliin ne olduunu anlad. mrnde
ilk defa olarak, bir erkekle isteksizlik duymakszn konumutu. O
bask duygusunu, insanlarla konuurken her zaman hissettii o bir
eyler saklama ihtiyacm hi duymamt. Bask ve gerilim olmad
gibi, olmasna ihtiya da yoktu. Kendi kendisiyle konuur gibi.
Dmeye basp sekreterine emir verdi: "Arive syle, Howard
Roark hakknda ne varsa yollasnlar bana."
"Ne oldu, bil bakalm," dedi Alvah Scarret. Sesi kendisinden bilgi
sorsunlar diye yalvaryordu.
Ellsworth Toohey elini sabrsz bir hareketle havada sallayarak onu
iter gibi yapt, masasnn bandan kalkmad.
"ekil git, Alvah. Megulm."
"Yo, bu ilgin, Ellsworth. Gerekten ilgin. Bilmek isteyeceini
biliyorum."
Toohey ban kaldrp ona bakt. Gzlerinin kenarlarndaki o can
sknts ifadesi, Scarret'e bu ksa dikkatin bir iyilik olduunu anlatyordu. Sabrszln vurgulayan bir sesle, "Pekl, neymi?" diye sordu.
Scarret, Toohey'nin tavrndaki bu terslie aldrmad. Toohey zaten
ona bir yldan uzun sredir byle davranyordu. Scarret ilikilerindeki
deiimi, olurken hi hissetmemiti. Sonunda farkna vard zaman
da, gcenmek iin ok geti. Durum ikisine de normal geliyordu artk.
Scarret, retmenin yanln bulup ondan aferin bekleyen zeki bir
ocuk gibi glmseyerek konutu:
"Ellsworth, senin zel FBI uyukluyor."
"Neden sz ediyorsun."

797/1067

"Gaibin neler yaptn bilmiyorsundur, bahse girerim. Oysa her eyi


bilmeyi i edinmi birisin."
"Neyi bilmiyorum?"
"Bil bakalm, bugn ofise kim geldi?"
"Sevgili Alvah, benim bilmecelere ayracak vaktim yok."
"Bin yl dnsen aklna gelmez zaten."
"yi, pekl. Madem ki senden kurtulmann tek yolu bu vodvili oynamak, bari ben de gerekli sorular soraym. Sevgili Gail'in ofisine
bugn kim geldi?"
"Howad Roark."
Toohey yzn dosdoru ona evirdi, dikkatini maskelemeyi unuttu, inanmaz bir sesle, "Olamaz!" dedi.
"Oldu!" diye karlk verdi Scarret. Yaratt etkiden gurur
duyuyordu.
Toohey, "Vay vaay," dedi, sonra patlayarak gld.
Scarret kararsz bir ifadeyle yar glmsedi. armt. O da katlmak istiyordu. Ama Toohey'yi elendiren eyin ne olduundan pek
emin deildi.
"Evet, komik. Ama ... neden komik, Ellsworth?"
"Ah, Alvah, sana anlatmas yle uzun srer ki!"
"Ben diyordum ki belki..."
"Senin gsterili olaylara hi mi eilimin yok, Alvah? Havai fiek
gsterilerini falan sevmez misin? Bunun nelere yol aacan bilmek
istiyorsan, unu unutma: En kanl savalar, ya ayn dinin farkl
mezhepleri arasnda, ya da ayn rktan gelme kardeler arasnda kan
savalardr."
"Dediklerini pek izleyemedim."
"Ah, Tanrm, beni izleyen yle ok kii var ki, samdan frayla
karmak zorunda kalyorum hepsini."

798/1067

"Eh, olayn seni neelendirdiine sevindim, ama bence kt bir ey."


"Tabii kt. Ama bizim iin deil."
"Baksana, bu Roark'un en kt mimar olduu konusunu ne kadar
abartmtk, zellikle sen ii nerelere vardrmtm, unuttun mu?
imdi kendi patronumuz mimar diye onu tutarsa utanmayacak
myz?"
"Ha, o mesele mi? Eh, belki..."
"Byle karladna sevindim."
"Ne yapyordu Wynand'n ofisinde? iin mi gelmi?"
"te onu bilmiyorum. renemedim. Kimse bilmiyor."
"Bay Wynand'n son zamanlarda bir bina falan yaptrmak istediini
duymu muydun?"
"Hayr. Ya sen?"
"Hayr. Belki de benim zel FBI gerekten uyuyor. Eh, ne yapalm,
elimizden gelen bu."
"Ama biliyor musun, Ellsworth, benim aklma bir ey gelmiti. Bu
iin bize yararl olmasn salayacak bir ey."
"Neymi?"
"Ellswo1h, Gail son gnlerde dayanlmaz oldu."
Scarret bunu ok ciddi sylemiti. Bir kefini aklar gibi. Toohey
yznde yarm bir glmsemeyle oturuyordu.
"Tabii sen bunu nceden bilmitin, Ellsworth. Haklydn. Her zaman haklsndr. Ona neler oluyor, biliyorsam Allah belam versin.
Dominique'in etkisi mi, ya dnmne mi geldi, bilemiyorum, ama bir
eyler oluyor. nsan birdenbire neden krizlere girer, neden kacak her
yazy satr satr okur, neden en sama sebeplerden patrt koparr?
Son gnlerde en iyi ba yazlarmdan n sildi att. Daha nce bana
hi byle bir ey yapmamt. Asla. Bana ne dedi, biliyor musun?

799/1067

'Annelik harika bir eydir, Alvah, ama Tanr akna, cvkl tadnda
brak. Entelektel yozlamln bile bir snr vardr,1 dedi. Hangi
yozlamlk? O yaz mrmde yazdm en tatl Anneler Gn yazsyd. nan bana, kendim bile duygusallatm okuyunca. Yozlamlktan
sz etmeyi o ne zamandan beri renmi? Geen gn Jules Fougler'e,
ucuz kafa dedi. Yzne kar. Adamn pazar gazetesi iin yazd yazy
da pe att. Gzel yazyd hem de. i Tiyatrosu'yla ilgiliydi. Jules
Fougler bizim en iyi yazarmz! Gail'in etrafta hi dostu kalmayna
amamak gerek. Daha nce de ondan nefret ediyorlar sanrdm ama
bir de imdi dinlesen onlar!"
"Dinledim."
"Gcn kaybediyor, Ellsworth. Sen olmasan, senin seip getirdiin
o nefis insanlar olmasa, ne yapardm, bilemiyorum. Bu senin genler,
aa yukan bizim tm fiili alan kadromuzu oluturuyorlar. Yaza
yaza kendilerini tketmekte olan eski kurtlar deil artk nemli olan.
Banner' yaatacak olan, o genler. Ama Gail... bak, geen hafta da
Dwight Carson'u kovdu. Dorusunu istersen bu nemli bence. Tabii
aslnda Dwight bize ykt, can skmaktan baka ie yaramyordu ama
Gail'in o zel bebeklerinin ilki oydu. Hani, ruhunu satanlarn. Bu
yzden, Dwight'n buralarda olmas beni rahatlatyordu, anlayabiliyor
musun bunu? Durum iyi, her ey yolunda, diyordum kendi kendime. O
ocuk, Gail'in en iyi gnlerinden kalma bir emanet gibiydi. Zaten bu
konu Gail'in emniyet supab bence, hep sylerim. Sonra birdenbire
kalkp Carson'u kovunca ... holanmadm, Ellsworth. Hem de hi
holanmadm,"
"Ne oluyoruz, Alvah? Bana bilmediim eyleri mi sylyorsun,
yoksa omzuma dearj m oluyorsun? Karmak tebihimi mazur gr."
"Herhalde. Gail'i ktlemek houma gitmiyor, ama o kadar uzun
sre o kadar ok fkelendim ki, beni zincirlerle balasalar iyi ederler.
Asl konumak istediim baka. Bu Howard Roark sana neler
dndryor?"

800/1067

"Onu aklamak iin bir cilt dolusu yaz yazmam gerek, Alvah. u
anda da yle bir eye kalkabilecek durumda deilim."
"Yo, benim demek istediim, o adam hakknda bildiimiz tek ve en
nemli ey nedir? atlan biri olduu, budala bir manyak olduu.
Tamam. Baka ne peki? Para uruna ya da akana namlu dayayarak
yolundan eviremeyecein trden bir budala olduu. Dwight
Carson'dan da kt, Gail'in koleksiyonunu yapt o genlerin hepsinin
toplamndan da kt. Eeee? Demek istediimi anlyor musun? Byle
bir adamla karlanca Gail ne yapacak?"
"Birok ihtimalden birini."
"Bir tek ey yapabilir. Tabii eer ben Gail'i tanyorsam, ki tanyorum. te bu yzden biraz umut var iimde. Uzun zamandr ihtiya duyduu ey buydu. Eski ilacndan bir doz. Emniyet supabndan. Bu
herifin belkemiini krmaya kalkacak. yi gelecektir Gail'e. Daha iyi
gelecek bir ey bulunamaz. Onu yeniden normale dndrecek bu olay.
te aklma gelen buydu, Ellsworth." Bekledi, Toohey'nin yznde
kendininkini yanstan bir heves gremeyince onun da hevesi snd.
"Belki de yanltyorumdur ... bilemiyorum ... belki hibir anlam yoktur
... bana bu iyi psikoloji gibi gelmiti."
"yle zaten, Alvah."
"Yani sence yle mi olacak?"
"Belki. Ya da senin hayal edebilecein her eyden daha kt olacak.
Ama artk bizim iin nemi yok. nk bugn yle bir duruma geldik
ki, eer iler Banner uruna bir savaa dnrse, bir yanda biz, bir
yanda patronumuz yer alrsa, Bay Gail Wynand'dan korkmak zorunda
kalmayacaz."
Ariv'den gelen ocuk, elinde ok kaln bir kupr zarfyla kapdan
girdiinde Wynand ban kaldrp bakt, "O kadar ok mu?" dedi.
"Onun bylesine nl olduunu bilmiyordum."
"ou Stoddard Durumas, Bay Wynand."

801/1067

ocuk znk diye durdu. Aslnda hibir ey olmamt. Bir tek,


Wynand'n alnndaki kabarklklar. Oysa o ocuk Wynand' ok iyi
tanmad iin o kabarklklarn anlamn bilemezdi. Kendisine korkmas gerektiini fsldayan eyin ne olduuna ayordu. Bir an sonra
Wynand, "Peki, teekkr ederim," dedi.
ocuk zarf masann camna brakt, dnp kt.
Wynand oturmu, sar zarfn ikinliine bakyordu. Grnts
cama da yansmaktayd. Sanki cam kemirip masaya kk salmt o
kuprler. Gzleri odasnn duvarlarnda dolat, acaba o duvarlarda u
zarf amam nleyebilecek bir g var m, diye merak etti.
Sonra dikleti, ellerini birletirip kollarn dmdz karya uzatt, bir
an ylece oturdu. Ciddi, vakur, kendine hkim. Bir Firavun mumyas
gibi. Derken tek elini kprdatt, zarf ekti, at, okumaya balad.
"Dinsizlik", yazan, Ellsworth Toohey. "ocukluumuzun Kiliseleri",
yazan, Alvah Scarret. Bayazlar, yorumlar, vaazlar, nutuklar, ifadeler,
okuyucu mektuplar. Banner gemi azya almt. Fotoraflar,
karikatrler, rportajlar, protesto kararlar, yine okuyucu mektuplar.
Her kelimeyi okudu. Sistemli bir biimde. Elleri masasna dayalyd.
Parmaklar kenetlenmiti. Kuprleri yerinden kaldrmyor, onlara el
srmyor, ynn en stndekini okuyor, sonra tek kolunun
hareketiyle onu evirip alttan kan okuyordu. Kolunun o hareketi
mekanikti. Gzleri son kelimeye bakarken parmaklar harekete geiyor, hibir kupr gereinden bir saniye uzun bekletmiyordu nnde.
Ama Stoddard Tapna'nn fotoraflarna bakmak iin uzun sre duralad. Daha sonra, Roark'un fotoraflarndan birine bakmak iin, daha
bile uzun durdu. O zevkten kendinden gemi fotoraf, altnda da
yazs: "Mutlu musun, Bay Spermen?" Wynand onu kesip sayfadaki
yazdan ayrd, masasnn ekmecesine koydu. Sonra okumaya devam
etti.
Duruma ... Ellsworth Toohey'nin ifadesi. Sonra Peter Keating'in.
Ralston Holcombe'un. Gordon L. Prescott'un. Dominique Francon'un

802/1067

ifadesinden hi alnt yaplmamt. Yalnzca haber olarak, ksack


geilmiti. Ve sonra, "Savunmann sz bitmitir."
"Bir Kk Ses" stununda birka kere daha ad getikten sonra bir
boluk sresi geliyordu. Bundan sonra gelen kuprn tarihi yl sonrayd. Monadnock Vadisi.
Okumay bitirdiinde saat ok ge olmutu. Sekreterleri gitmiti
oktan. Wynand evresinde bo odalar, bo holleri hissetti. Ama bask
makinelerinin sesi geliyordu. Her odaya szan o uultu. Her zaman
sevmiti bu sesi. Binann kalbiydi o ses. Dinledi. Yarnki Banner'i
basyorlard. Uzun sre hi kprdamadan oturdu.

3
Roark'la Wynand bir tepenin zerinde durmu, hafif bir eimle inen
arazi parasna bakmaktaydlar. Tepenin zerinden balayan plak
aalar gln kenarna kadar iniyordu. Dallar geometrik biimler
oluturur gibiydi. Gkyznn rengi, duru, krlgan bir mavimsi
yeildi. Bu renk havay daha da soutuyordu. Souk hava, topran her
trl rengini etkilemekte, onlar renk deilmi de, renkleri oluturacak
unsurmu gibi gstermekteydi. u l kahverengi aslnda tam kahverengi deildi. Gelecein yeiliydi. O yorgun morluk, bir alev renginin
balangcyd. Griler de altn renginin uvertryd. Toprak byk bir
hikyenin emasn andryordu. Bir binann elik iskeleti gibi. lerde
doldurulacak, bitirilecek. Gelecein tm grkemi, bu plak basitliin
iinde beklemekteydi.
Wynand, "Ev nerede durmal sizce?" diye sordu.
"Burada," dedi Roark.
"Buray seersiniz diye umuyordum."
Kentten gelirken arabay Wynand kullanmt. ki saatten beri de
arazinin evresinde dolayorlard. Bo patikalarda, ormanda, gln
kar tarafnda, arkadaki tepede. u anda bekliyordu Wynand. Roark
durmu, ayaklarnn dibine yaylan manzaraya bakyordu. Wynand
onu seyrederken, acaba bu adam, arazinin her noktasna bakarken
hangi dizginleri elinde topluyor, diye merak etmekteydi.
Roark ona dndnde, Wynand, "imdi size bir ey syleyebilir
miyim?" diye sordu.
"Tabii," diye glmsedi Roark. Kendisi bir ey sylemeden gsterilen bu sayg onu elendirmiti.
Wynand'n sesi duru ve gevrekti. stlerindeki gkyznn rengi
gibi. O buz gibi yeilin kl niteliini de tayordu.
"Neden kabul ettiniz bu ii?"
"nk parayla alan bir mimarm."

804/1067

"Ne demek istediimi biliyorsunuz."


"Bildiimden pek de emin deilim."
"Benden nefret etmiyor musunuz?"
"Hayr. Neden edeyim?"
"Konuyu nce ben mi aaym istiyorsunuz?"
"Hangi konuyu?"
"Stoddard Tapna."
Roark glmsedi. "Demek hakkmda bilgi toplamsnz dnden bu
yana," dedi.
"Kendi kuprlerimizi okudum." Bekledi, ama Roark hibir ey
sylemedi. "Hepsini." Sesi haindi. Yar meydan okuyor, yar yalvaryor gibiydi. "Sizin hakknzda sylediimiz her eyi." Roark'un yznde
grd sakin ifade onu fkelendirdi. Her kelimenin stne basa basa
devam etti. "Size beceriksiz bir budala demiiz. atlak, arlatan, dolandrc, manyak ..."
"Kendinize ikence etmekten vazgein."
Wynand gzlerini yumdu. Roark ona tokat atmt sanki. Bir an
sonra konutu:
"Bay Roark, beni ok da iyi tanmyorsunuz. unu renseniz iyi
olur: Ben hibir ey iin zr dilemem. Hibir hareketim iin zr
dilemi deilim."
"zr dilemek aklnza nereden geldi? Ben byle bir ey istemedim."
"O sfatlarn her birinin yanndaym. Banner'da baslan her kelimenin arkasndaym."
"O szleri knamanz, geri almanz istemi deilim."
"Ne dndnz biliyorum. Stoddard Tapna'n dn
bilmediimi anlamtnz. Mimarnn adn unutmutum. Size kar
olan o kampanyay benim yrtmediim sonucuna vardnz.
Haklsnz, ben deildim. O sra ben kent dndaydm. Ama

805/1067

anlamadnz ey, kampanyann Banner'n ruhuna tamamen uygun


olduu. Banner'n ileviyle son derece uyumluydu. Sorumlusu benden
bakas deildir. Alvah Scarret yalnzca benim kendisine rettiklerimi
yapyordu. Ben de kentte olsaydm ayn eyi yapardm."
"O sizin kendi seiminiz."
"Yapabileceime inanmyor musunuz?"
"Hayr."
"Sizden iltifat da istemedim, bana acmanz da istemedim."
"stediiniz eyi yapamam."
"Ne istediimi sanyorsunuz?"
"Sizi tokatlamam."
"Neden yapmyorsunuz?"
"Hissetmediim bir fkeyi hissediyormu gibi davranamam," dedi
Roark."Bu acma deil. Yapabileceim eylerin en zalimi. Ama ben zalimlik olsun diye yapmyorum. Sizi tokatlasaydm, Stoddard Tapna
uruna beni balardnz."
"Balanmay dilemek size mi dyor?"
"Hayr. Siz bana dmesini isterdiniz. Ortada bir balama durumu
olduunu biliyorsunuz. Aktrlerin rolleri konusunda pek emin
deilsiniz. Sizi balamam, ya da bedel istememi umuyorsunuz ki o
da ayn ey. O zaman defter kapanr, diye dnyorsunuz. Ama
bakn, benim byle eylerle hibir ilgim yok. Ben aktrlerden biri
deilim. u anda benim ne yaptmn ya da ne hissettiimin nemi
yok. Siz beni dnmyorsunuz. Ben size yardmc olamam. Korkmakta olduunuz kii ben deilim."
"Kim?
"Kendiniz."
"Bunu syleme hakkn size kim veriyor?"

806/1067

"Siz verdiniz."
"Peki, devam edin."
"Gerisini de istiyor musunuz?"
"Devam edin."
"Bana ac ektirmi olmak imdi sizi zyor sanyorum. Keke yapmasaydm, diyorsunuz. Ama bunun yannda, sizi daha da ok
korkutan bir ey var. Benim hi ac ekmemi olabileceimi bilmeniz."
"Devam edin."
"Benim u anda iyi yrekli de, cmert de olmayp, kaytsz olduumu bilmeniz. Bu sizi korkutuyor, nk Stoddard Tapna gibi eylerin her zaman bir bedel gerektirdiini biliyorsunuz. O bedeli benim
demediimi gryorsunuz. inizi kabul ettiime amtnz. Kabul
ediim, cesaret mi gerektiriyordu sizce? Beni ie almak iin size daha
byk cesaret gerekiyordu. te benim Stoddard Tapna konusundaki dncelerim. O i bitti benim iin. Ama sizin iin
bitmedi."
Wynand avularn at, parmaklan aaya doru uzand. Avular
karya dnkt. Omuzlar biraz sarkt. Gevemi gibi. ok sade bir
sesle, "Pekl," dedi. "Doru bunlar. Hepsi."
Sonra dikleti. Ama halinde duruma raz olmu gibi bir hava vard.
Sanki vcudunu bilerek duyarl klyordu.
"Bana kendi tarznzda iyi bir dayak attnz biliyorsunuzdur
umann," dedi.
"Evet. Ve siz de raz oldunuz. Demek ki istediinizi elde ettiniz. Artk
detik deyip Stoddard Tapna'n unutalm m?"
"Ya siz ok olgunsunuz, ya da ben ok ey belli ettim. Her ikisi de
sizin baarnz. Daha nce hi kimse, fazla ey belli etmeme yol
aamamt."
"stediinizi yapmay srdreyim mi?"

807/1067

"imdi ne istiyorum sizce?"


"Benden kiisel takdir. Teslim olma sras bana geldi, deil mi?"
"Akl durduracak kadar ak szlsnz, yle deil mi?"
"Neden olmayaym? Bana ac ektirdiiniz iin takdir edemem sizi.
Ama onun yerine, beni memnun ettiiniz iin takdir sunmama da
razsnz, deil mi? Pekl yleyse. Benden holandnza sevindim.
Dayak yemek sizin iin nasl istisnaysa, bunun da benim iin istisna
olduunu sanrm biliyorsunuz. Genellikle sevilip sevilmediime
aldrmam. Bu sefer aldryorum. Memnunum."
Wynand yksek sesle gld. "Bir imparator kadar masum ve bir imparator kadar kibirlisiniz. nsanlara onur bahederken de yalnzca
kendinizi keyiflendiriyorsunuz. Sizden holandm nereden
kardnz?"
"Aslnda bunun aklamalarn istemiyorsunuz. Sizi fazla ey belli etmeye zorladm iin bana sitem etmitiniz."
Wynand devrilmi bir aa ktne oturdu. Hibir ey sylemedi,
ama hareketi bir davet ve bir talepti. Roark da onun yanna oturdu.
Roark'un yz ciddiydi. Ama dudaklarnda glmsemenin bir izi hl
vard. Keyifli ve dikkatliydi. Duyduu kelimeler birer aklama deil de
birer onaylamaym gibi.
Wynand, "Sfrdan ykseldiniz, deil mi?" diye sordu. "Yoksul aile
ocuusunuz."
"Evet. Onu nereden bildiniz?"
"Size bir ey vermek kstahlkm gibi geliyor insana. O yzden. Bir
iltifat sunmak da, bir fikir vermek de, bir servet vermek de. Ben de
sfrdan baladm. Babanz kimdi?"
"elik iisi."
"Benimki de rhtm iisiydi. ocukken her trl ie girip ktnz
m?
"Her trl. ounlukla inaatlarda."

808/1067

"Benimki daha kt gitti. Ben hemen hemen her tr ii yaptm. En


ok hangi ii sevdiniz?"
"Ateli pimleri yakalamak. elik inaatlarda."
"Ben Hudson Vapurlar'nda ayakkab boyacln sevdim. O iten
nefret etmem gerekirdi, ama etmedim. nsanlar hi hatrlamyorum.
Tek hatrladm, kent. Kent her zaman oradayd. Kyya yaylm,
bekliyordu. Ben sanki ona lastik bantla balydm. Lastik esniyor, gemi
beni uzaa gtryor, br kyya kadar tayor, ama sonunda lastik
beni mutlaka geri ekiyordu. imde o kentten hibir zaman kurtulamayacama dair bir duygu uyanmaya balamt. O da benden
kurtulamayacakt."
Roark, Wynand'n ocukluundan pek seyrek sz ettiini biliyordu.
Bunu kelimelerini seiinden anlamt. Parlak ve kararsz kelimelerdi.
Kullana kullana eskimi deillerdi. Tedavlde fazla kalmam madeni
paralar gibiydiler.
Wynand, "Evsiz ve a kaldnz m?" diye sordu.
"Birka kere."
"Bu sizi ykt m?"
"Hayr."
"Beni de. Baka bir ey sarst beni. ocukluunuzda, evrenizde
iko bir yeteneksizlikten baka bir ey gremediiniz zamanlarda,
iinizden avaz avaz barmak gelir miydi? Pek ok ey yaplabileceini,
hepsinin de iyi yaplabileceini bildiiniz, ama yapacak gcnz olmad iin? evrenizdeki bo kafalar patlatamadnz iin? Emir almak zorunda kaldnz iin, ki o da yeterince kt, ama sizden ok
aada kimselerden emir almak zorunda kaldnz iin! Bunu hi hissettiniz mi?"
"Evet."

809/1067

"fkenizi iinize atp sakladnz m? Kendi kendinize, gerekirse


kendimi atlatrm, ama mutlaka evremdeki insanlar da, her eyi de
ben ynetecek duruma gelirim, dediniz mi?"
"Hayr."
"Demediniz mi? Kendinize unutturdunuz mu?"
"Hayr. Yeteneksizlikten nefret ederim. Galiba nefret ettiim tek ey
o. Ama bu bende insanlar ynetme istei dourmad. Onlara bir
eyler retme istei de dourmad. Kendi iimi kendi yolumdan
yapma, gerekirse o yolda kendimi paralama istei dourdu."
"Paralandnz m?"
"Hayr. nemli saylacak paralanmalar olmad."
"Geriye bakmak sizi zmyor mu? Herhangi bir olay?"
"Hayr."
"Beni zyor. Bir geceyi hatrlyorum. Dayak yemitim.
Emekleyerek bir kapya vardm. Kaldrmlar hatrlyorum. Burun deliklerimin hemen altndayd o talar. Hl grebiliyorum. Damarl,
beyaz benekleri olan bir tat. O talarn geriye doru kaydndan emin olmak zorundaydm. lerleyebiliyor muyum, ilerleyemiyor muyum,
emin deildim. Ancak talardan anlayacaktm. O damarlarn, o beneklerin deitiini grmek zorundaydm. Bir sonraki desene, on be
santim ilerdeki atlaa ulamak zorundaydm. ok uzun srd ...
Karnmn altnda kanlar olduunu biliyordum ..."
Sesinde kendine acma yoktu. Sade, kiilik iermeyen, biraz aknlk ieren bir sesti.
Roark, "Yardm etmek isterim," dedi.
Wynand yavaa glmsedi. Neeli bir glmseme deildi. "Edebilirdiniz de. Ona inanyorum. Hatta uygun bile buluyorum. ki gn
nce olsa, beni yardma muhta biri diye dneni ldrmeye
hazrdm. Tabii gemiimdeki en nefret ettiim olayn o gece

810/1067

olmadn biliyorsunuz. Hatrlamaktan korktuum, o deil. En az


actan olduu iin onu anlattm. Dierleri seslendirilemez."
"Biliyorum. Yani teki eyleri."
"Nedir onlar? Siz sayn."
"Stoddard Tapna."
"Bana o konuda m yardm etmek istiyorsunuz?"
"Evet.
"Budalann birisiniz. Anlamyor musunuz ki..."
"Zaten yardm etmekte olduumu siz anlamyor musunuz?"
"Nasl?"
"Size bu evi yapmakla."
Roark, Wynand'n alnndaki apraz kabarklklar grd. Wynand'n
gzleri her zamankinden beyaz gibiydi. Sanki irislerin mavisi buharlap umutu. ki beyaz oval, yznde l ld.
"Karlnda da dolgun bir ek alarak," dedi.
Roark'un glmseme isteini, daha ifade yznde belirmeden
gemlediini grd. Glmsese, bu ani hakaretin aslnda teslim bayra
olduunu anladn belli edecekti. En etkili szlerden daha anlaml bir
teslim bayra. Ama Roark glmsemesini tutmakla, ona bu sefer
yardmc olmayacan belirtmiti.
"Elbette," dedi Roark sakin bir sesle.
Wynand ayaa kalkt. "Gidelim. Vakti ziyan ediyoruz. Ofiste
yapacam daha nemli iler var."
Kente dnerken yolda hi konumadlar. Wynand arabay saatte yz
krk kilometre hzla sryordu. Yolun iki yanna bulank bir duvar
ekilmi gibi umaktaydlar kente doru. Sanki upuzun, kapal, sessiz
bir koridorda uuyorlard.
Roark'u indirmek zere Cord Binas'nn nnde durdu, "Araziye istediiniz kadar sk gitmekte serbestsiniz, Bay Roark," dedi.

811/1067

"Benim sizinle gitmem gerekmez. Arazi aratrmalarn ve baka


ihtiya duyacanz her trl enformasyonu ofisim size verir. Ltfen
gerekli oluncaya kadar beni aramayn. u ara ok megulm. lk izimler hazr olunca bana haber verin."
izimler hazrlandnda Roark, Wynand'n ofisine telefon etti.
Wynand'la bir aydr konumamt. Sekreter, "Ltfen ayrlmayn. Bay
Roark," dedi. Roark bekledi. Az sonra sekreterin sesi," Bay Wynand,
izimlerin leden sonra buraya getirilmesini istiyor," dedi, saatini de
syledi. Wynand ahsen telefona kmad.
Roark ofise girdiinde, Wynand, "Naslsnz, Bay Roark?" diye
karlad onu. Sesi kibar ve resmiydi. Bo ifadeli nazik yznde,
aralarndaki yaknln hibir ans yok gibiydi.
Roark evin planlaryla byk perspektif resmini ona uzatt. Wynand
her sayfay uzun uzun inceledi, sonunda ban kaldrd.
"ok etkilendim, Bay Roark." Sesi hakaret saylabilecek kadar sayglyd. "Zaten almalarnz beni batan beri ok etkilemiti. Bir kere
daha dndm ve sizinle zel bir anlama yapmak istediime karar
verdim."
Gzleri yumuak bir vurguyla Roark'a bakyordu. Hemen hemen efkatle. Sanki Roark'a kar tedbirli davranmak istiyormu, onu kendi
zel amac iin saklamak istiyormu gibi.
Perspektif resmi kaldrd, iki parmayla tuttu, n dosdoru
stne dmesini salad. Beyaz kt bir an iin reflektr gibi
parldad, zerindeki karakalem izgiler sanki ileri frlad.
Wynand yumuak sesle, "Bu evi yaplm grmek mi istiyorsunuz?"
diye sordu. "ok mu istiyorsunuz?"
Roark, "Evet," dedi.
Wynand elini kprdatmad, yalnzca parmaklarn at, kartonun
masann zerine dp kapanmasn salad.

812/1067

"Yaplacak, Bay Roark. Tam sizin izdiiniz gibi. Bu resimdeki gibi.


Ama bir tek artla."
Roark arkasna yaslanm, elleri ceplerinde, oturuyor, dikkat
kesilmi, bekliyordu.
"Bana o artn ne olduunu sormak m iiyorsunuz, Bay Roark?
Pekl, syleyeyim size. Bu evi kabul etmemin art, size sunacam
anlamay kabul etmenizdir. Sizinle bir kontrat imzalayacaz. O kontrata gre, bundan byle yaptrmaya karar vereceim tm binalar iin
siz tek mimar olacaksnz. Herhalde anlyorsunuzdur, bu ok byk bir
i. lkedeki herhangi bir kimseden daha ok gayri menkul iim
olduunu syleyebilecek durumdaym. Mesleinizin her yesi, benim
tek mimarm olarak tannmay istemitir; Ben bu frsat size tanyorum. Buna karlk, siz de kendinizi baz artlarla bal sayacaksnz. O
artlar saymadan nce, reddettiiniz takdirde neler olabileceine
deinmek istiyorum. Belki duymusunuzdur, ben reddedilmekten
holanmam. Elimde tuttuum g iki yanl da alabiliyor. lkenin
hibir yerinde, size hibir i verilmemesini salamak, benim iin hi de
zor olmaz. Sizi de destekleyen kk bir grup var, ama hibir i sahibi
benim uygulayabileceim baskya dayanmak istemeyecektir. Hayatnzda ziyan edilmi sreleri daha nce de yaadnz. Benim koyabileceim ablukann yannda onlar hi kalr. Belki yine granit ocana
dnmek zorunda kalrsnz ... ya, evet, 1928 yazndaki olaylar da
biliyorum. Connecticut'taki Francon Taoca'n. Nasl m? zel hafiyeler araclyla, Bay Roark. Evet, yeniden taocana dnmek
zorunda kalabilirsiniz. Ama ben taocaklarnn da size kapal olmasn
ayarlarm. imdi de size, ne yapmanz istediimi syleyeceim."
Gail Wynand'la ilgili dedikodularn hibiri, u anda yznde grlen
ifadeden sz etmi deildi. O ifadeyi grm olan birka kii vard, onlar da bundan sz etmemeyi yeliyorlard. Bu kiilerin ilki, Dwight
Carson'du. Wynand'n dudaklar birbirinden ayrlm, gzleri prl
prld. Duyusal bir zevk alyor, bu zevkin kayna da byk bir ac
oluyordu. Kurbannn acs, kendi acs, ya da ikisi birden.

813/1067

"Bundan byle sizden isteyeceim tm ticari yaplan, halkn ticari


yaplarda grmek istedii slupta izeceksiniz. Kolonyel evler, Rokoko
oteller, Yar Grek i hanlar yapacaksnz. Kendi esiz yeteneinizi, insanlarn zevkiyle birletireceksiniz ve bana para kazandracaksnz. O
byk yeteneinize boyun edireceksiniz. Bir yandan orijinallik, bir
yandan da itaat. Buna uyum diyorlar. Ben nasl kendi alanmda Banner' yarattmsa, siz de kendi alannzda ayn eyi yaratm olacaksnz.
Banner' yaratmak iin yetenek gerekmiyor muydu sanyorsunuz? te
gelecekteki kariyeriniz byle olacak. Ama benim iin izdiiniz ev, tam
izdiiniz gibi ina edilecek. Dnya yzndeki en son Roark Binas o
olacak. Benden sonra hi kimse, bir Roark Binas yaptramayacak.
Saraylarnn mimarn i bitiminde ldren eski hkmdarlarn
hikyelerini duymusunuzdur. Kendi ulatklar grkem bakalarna
da verilmesin diye. Mimar ya ldrr ya da gzlerini kr ederlerdi.
Modern yntemler daha farkl. Bundan byle, hayatnzn sonuna
kadar, siz ounluun iradesine boyun eeceksiniz. Size hakl savlar
ileri srmeye almayacam. Ben yalnzca bir alternatif sunuyorum.
Siz ak konumalar iyi anlayabilen bir insansnz. Elinizde basit bir
seenek var.
Reddederseniz, bir daha hibir bina yapmayacaksnz. Kabul ederseniz, bu kadar istediiniz bu evi yapacaksnz, daha sonra da hi
hounuza gitmeyen bir sr bina yapacaksnz. Onlar da her ikimize
para kazandracak. mrnzn geri kalan boyunca, kiralk siteler
kuracaksnz. Stoneridge gibi. stediim bu."
ne doru eildi, ok iyi tand ve ok holand tepkilerden birini
bekledi. fke, gceniklik ya da bir gurur patlamas.
"Aaa, tabii," dedi Roark neeli bir sesle. "Memnuniyetle yaparm.
ok kolay."
Uzand, masadan bir kalemle gzne ilien ilk kd kapt. O kt,
atafatl amblemi olan bir mektup kdyd. Mektubun arkasna hzla
bir eyler izmeye koyuldu. Elinin hareketleri dzgn ve gvenliydi.

814/1067

Wynand onun kda doru eilmi yzne bakyordu. Krmam alnn, kalarnn dz izgisini grd. Dikkatli, ama herhangi bir abann
basks altnda olmayan bir ifade.
Roark ban kaldrd, kd masann zerinden Wynand'a doru
frlatt.
"Bu mu istediiniz?"
Wynand'n evi vard ktta. Ama kolonyel balkonlar, sivri dam,
kocaman bacalar, birka kk stunu, birka lomboz tipi penceresi
vard. Bir parodi deildi bu resim. Ciddi bir uyarlamayd.
niversitelerde byle bir dev hangi profesre sunulsa, stn bir zevk
anlay diye yorumlard.
"Ulu Tanrm, hayr!" Wynand'n patlamas igdsel ve ani olmutu.
"O halde susun," dedi Roark, "Bir daha da mimari nerilerde bulunmaya kalkmayn."
Wynand koltuuna yld, glmeye balad. Uzun sre gld, bir
trl kendini tutamad. kard sesler pek mutlu sesler deildi.
Roark ban yorgun bir ifadeyle iki yana sallad. "Aslnda bunlar
sylememeniz gerektiini bilecek birisiniz. Hem bu benim iin yle
eski bir hile ki! Antisosyal inadm ok iyi bilindii iin, birinin kp
beni bir kere daha deneyeceini sanmamtm."
"Howard. Ben ciddiydim. Bunu grnceye kadar."
"Ciddiydin, biliyorum. Ama bu kadar budala olmadn da
biliyordum."
"Korkun bir kumar oynadnn farknda mydn?"
"Hi de kumar deildi. Gvenebileceim bir mttefikim vard."
"Neymi? Kendi drst tutarlln m?"
"Senin drst tutarlln, Gail."
Wynand oturmu, masasnn stne bakyordu. Bir sre sonra, "O
konuda yanlyorsun," dedi.

815/1067

"Sanmyorum."
Wynand ban kaldrd. Yorgun grnyordu. Sesi kaytszd.
"Yine senin Stoddard Tapna yntemindi, deil mi? 'Savunmann
sz bitmitir.' Keke o duruma salonunda olsaydm da o sz duyabilseydim. Yine o durumay arptn yzme, deil mi?"
"yle de diyebilirsin."
"Ama bu sefer sen kazandn. Herhalde senin kazandna sevinmediimi biliyorsundur."
"Biliyorum."
"Bunu bir snav sanma. Hani kurbann tahrik etmeye alrsn;
tahrik olmaynca kendin bile memnun olursun, yenildiine sevinir,
glmser, hah, ite aradm trden bir adam dersin. Sakn bu olay da
byle sanma. Benim iin o zr yaratma kafanda."
"Yaratmyorum. Ne istediinin farkndaym."
"Eskiden olsa, bu kadar kolay kaybetmezdim. Bu daha iin ba
olurdu. Yine deneyebilirim, onu biliyorum; ama denemek istemiyorum. Sen sonuna kadar direnecein iin deil. Ben direnemeyeceim
iin. Yo, memnun deilim, bu yzden sana minnet de duymuyorum ...
ama nemi yok ..."
"Gail, kendine yalan sylemeyi hangi noktaya kadar srdrebiliyorsun sen?"
"Yalan sylemiyorum. Sana imdi sylediim eylerin hepsi doru.
Anlyorsun sanmtm."
"Bana imdi sylediin eyler iin, evet. Ama ben onlar
dnmyordum."
"Dndn de yanl. Burada kalman bile hata."
"Beni kovmak m istiyorsun?"
"Bunu yapamayacam biliyorsun."

816/1067

Wynand'n gzleri Roark'un yznden, masada kapal yatan resme


doru kayd. Bir an kararszlk iinde kartonun beyaz srtna baktktan
sonra, uzanp onu evirdi. Yumuak bir sesle, "imdi sana bununla ilgili ne dndm syleyeyim mi?" diye sordu.
"Syledin."
"Howard, sen benim hayatmn ifadesi olacak bir evden sz etmitin. Sence benim hayatm byle bir ifadeyi hak ediyor mu?"
"Evet."
"Bu senin drst fikrin mi?"
"Drst fikrim, Gail. En iten fikrim. Son kararm. Gelecekte aramzda ne olursa olsun."
Wynand resmi elinden brakt, bir sre planlan inceledi. Ban
kaldrdnda sakin ve normal grnyordu.
"Neden arada hi uramadn?" diye sordu.
"Sen zel hafiyelerle meguldn."
Wynand gld. "Ha, o mu? Eski kt huylarmn depremesini nleyemedim. Hem ok da merak ediyordum. imdi artk senin
hakknda her eyi biliyorum ... bir tek, hayatndaki kadnlar dnda.
Ya sen ok dikkatli davranmsn, ya da hayatnda ok fazla kadn
olmam. O konuda hibir yerde bilgi yok."
"ok kadn olmad."
"Galiba zledim seni. Gemiinle ilgili ayrntlar toplamak, bir
bakma yokluunu telafi gibiydi. Sen aslnda neden uramadn?"
"Sen urama dedin."
"Emirler konusunda her zaman byle yumuak bal msndr?"
"ylesinin iyi olacana karar verdiim zamanlar."

817/1067

"Eh, ite bir emir o halde. Umarm bunu da 'iyi olacak'lar arasna
katarsn. Bu akam bize, yemee gel. Bu resmi eve gtrp karma
gstermek istiyorum. u ana kadar ona evden hi sz etmedim."
"Sylemedin mi ona?"
"Hayr. Bunu grmesini istiyorum. Senin de onunla tanman
istiyorum. Gemite karm sana kar pek de iyi davranmam, onun
farkndaym. Senin hakknda yazd yazlar okudum. Ama aradan
yle uzun zaman gemi ki. Umarm artk sence de nemi
kalmamtr."
"Hayr. nemi yok."
"O halde, gelir misin?"
"Evet."

4
Dominique odasnda, caml kapnn yannda duruyordu. Wynand
at bahedeki buz tabakalar zerinde parldayan yldz klarn
grd. Iklar Dominique'in profilinde yansyordu. Gz kapaklarnda
belli belirsiz bir parlaklk, yanaklarda hafif bir lt. Wynand iinden,
ite bu, ona uyan bir k, diye dnd. Dominique yavaa ona doru
dnd, klar dz sar salarna vurdu. Her zamanki gibi glmsedi
Wynand'a. Sessiz bir anlay selam.
"Ne oldu, Gail?"
"yi akamlar, sevgilim. Neden?"
"Mutlu grnyorsun. Tam uygun kelime o deil, ama en yakn o."
'"Hafif kelimesi daha uygun. Kendimi hafif hissediyorum. Otuz yl
daha hafif. Otuz yl nceki halime dnmek istiyorum demedim. Kimse
istemez. Bu duygunun anlam, el srlmemi durumda geriye tanabilmek gibi. imdiki halimle, en baa. ok mantksz, imknsz ve
harikulade."
"O duygunun genelde anlam, biriyle karlatn demektir. ou zaman da bir kadn."
"Karlatm. Kadn deil. Bir erkek. Dominique, bu gece ok
gzelsin. Ama bunu zaten hep sylyorum. Asl sylemek istediim bu
deildi. Bu gece bu kadar gzel olduuna memnunum, demek
istemitim."
"Ne oldu, Gail?"
"Hibir ey. Yalnzca ne ok eyin nemsiz olduu ve yaamann ne
kadar kolay olduu duygusu."
Dominique'n elini tutup dudaklarna gtrd.
"Dominique, evliliimizin srmesini mucize saymaktan asla
vazgemedim. imdi artk bozulmayacana da inanyorum. Hibir ey
ve hi kimse bozamayacak onu." Dominique cama dayand. "Sana bir

819/1067

hediyem var ... bu cmleyi de ok sk kullandm hatrlatma bana. Bu


yazn sonundan nce bir hediye vereceim sana. Evimiz."
"Ev mi? O kadar uzun zamandr o konuyu amamtn ki, unuttun
sandm."
"Son alt aydr ondan baka bir ey dnmedim. Fikrini deitirmi
deilsin, deil mi? Kentten tanmak istiyorsun hl!"
"Evet, Gail. Eer sen bu kadar ok istiyorsan. Mimara karar verdin
mi?"
"Daha da fazlasn yaptm. Evin izimini sana gstermek zere
getirdim."
"Ah, grmeyi ok isterim."
"alma odamda. Haydi, gel. Grmeni istiyorum."
Dominique glmsedi, parmaklaryla onun bileini kavrad, hafife
bastrd. Cesaret verici bir okama gibi. Sonra onun peinden yrd.
Wynand alma odasnn kapsn at, nce onun girmesi iin ekildi.
Ik yankt. Resim masann zerine dik konmu, kapya doru
evrilmiti.
Dominique durdu. Elleri arkasnda, avular kapnn kulpunu kavramt. mzay gremeyecek kadar uzaktayd, ama bu almay
tanmt. Bu evi byle tasarmlayacak yalnzca bir tek kii bulunduunu biliyordu.
Kendini yatan zerinde, Roark'un kollan arasnda, Wynand'n
gz nnde yatyormu gibi hissetti. O bile bunun kadar korkun bir
ihanet saylmazd. Bu izim Roark'un vcudundan daha kiisel bir
eydi. Gail Wynand'dan gelen e dzey bir gce cevap olarak yaratlmt. Bu hem Dominique'e, hem Roark'a, hem de Wynand'a
ihanetti. Ama birdenbire, yle bir eyin zaten kanlmaz olduuna
anlad.
"Yo," diye fsldad. "Byle eyler asla rastlant deildir."

820/1067

"Efendim?"
Dominique elini havaya kaldrd, tm konumalar yavaa bir kenara iter gibi yapt, halnn zerinden sessiz admlarla resme dora
yrd. Alt kedeki o keskin hatl imzay grd. "Howard Roark."
mza evin biimi kadar korkun deildi. ncecik bir destekti. Hemen
hemen bir selam.
"Dominique?"
Dnp Wynand'a bakt. Wynand onun yzndeki cevab okudu.
"Beeneceini biliyordum," dedi. "fademin yetersizliini bala. Bu
gece aradmz kelimeleri bulamyoruz."
Dominique kanepeye yryp oturdu, srtn yastklara dayad.
Bylesi doru oturabilmesine yardmc oluyordu. Gzlerini
Wynand'dan ayrmad. Wynand karsnda, minenin rafna dayanm, durmaktayd. Dominique'in gzleri resimdeydi. Kurtulamyordu
o resimden. Wynand'n yz de ayna gibi o resmi yanstyordu.
"Onunla grtn m, Gail?"
"Kiminle?"
"Mimarla,"
"Tabii grtm. Daha bir saat nce."
"lk ne zaman karlatn onunla?"
"Geen ay."
"Bir aydr tanyor muydun onu? ... Her akam ... eve dndnde,
karlkl yemek yerken ..."
"Sana neden sylemedim, yle mi? Resim hazr olsun diye
bekledim. Onu gstermek istedim. Ben de evi kafamda byle gryordum, ama anlatamyordum. Kimsenin isteklerimi anlayp izebileceini sanmyordum. O yapt."
"Kim?"
"Howard Roark."

821/1067

Dominique bu ad Gail Wynand'n azndan duymak istemiti.


"Nasl oldu da onu setin, Gail?"
"Btn lkeyi taradm. Beendiim her binay o yapmt."
Dominique ban yavaa sallad.
"Dominique, artk aldr etmediini varsayyorum, ama
Banner'dayken hep knadn mimar setiimin farkndaym."
"Okudun mu o yazlar?"
"Okudum. Bu ii ok garip bir biimde yapmsn. Eserlerine
hayranlk duyduun, ondan kii olarak nefret ettiin ok belli. Ama
Stoddard Tapna'nda savunmusun onu."
"Evet."
"Hatta bir keresinde ona almsn. O heykel, Dominique. Onun
tapna iin yaplm o."
"Evet."
"ok garip. Banner'daki iini onu savunmak yznden kaybetmisin. Onu setiimde bunlar bilmiyordum. O durumay da bilmiyordum. Adamn adn bile unutmutum. Dominique, bir bakma seni
bana veren de o oldu. Onun tapnandan gelen o heykel. imdi de
bana bu evi verecek. Dominique, neden nefret ediyorsun ondan?"
"Nefret etmiyorum ... o kadar uzun zaman nceydi ki..."
"Herhalde bunlarn hibirinin nemi kalmamtr artk, deil mi?"
Eliyle resmi gsterdi.
"Onu yllardr grmedim."
"Bir saate kadar greceksin. Yemee buraya geliyor."
Dominique'in eli kprdad, kanepenin kolunda bir helezon izer gibi
yapt. Kendini bunu da yapabileceine inandrmak iin.
"Buraya m?"
"Evet."

822/1067

"Onu yemee mi ardn?"


Wynand glmsedi. Evde konuk istemeyiini hatrlamt. "Bu
farkl," dedi. "Onu istiyorum burada. Sanrm sen onu pek iyi hatrlamyorsun ... yoksa armazdn."
Dominique ayaa kalkt.
"Pekl, Gail, emirleri vereyim. Sonra da giyinirim."
Gail Wynand'n at salonunda kar karyaydlar. Dominique, ne
kadar basit, diye dnd. Her zaman buradayd zaten o.
Dominique'in bu odalarda att her admn amac onunla ilgiliydi.
Dominique'i buraya o getirmiti, imdi de kendi yerini almaya geliyordu. Dominique ona bakmaktayd. Son sabah onun yatanda
uyandnda onu nasl grdyse, yine yle gryordu. Ne giydii
giysilerin, ne de aradan geen yllarn, o any zayflatamayacan
biliyordu. Bu zaten batan beri kanlmazd, diye dnd.
Taocanda, yukardan ona ilk baktndan beri. Byle olmak
zorundayd. Gail Wynand'n evinde. Dominique iinde bir bitiin
huzurunu hissetti. Kendi karar verme grevinin sona erdiini biliyordu. imdiye kadar hep Dominique harekete gemiti. Ama bundan
sonra o harekete geecekti.
Dik duruyordu Dominique. Ban ne indirmi, ne de kaldrmt.
Yznn izgileri, neredeyse askeri bir temizlii ve kadns bir narinlii bir araya getiriyordu. Elleri hareketsiz, iki yanndayd. Uzun siyah
elbisesinin dmdz izgilerine paralel.
"Naslsnz, Bay Roark."
"Naslsnz, Bayan Wynand."
"Bizim iin izdiiniz eve teekkr edebilir miyim? Binalarnzn en
gzeli."
"yle olmak zorundayd Grevin zellii yleydi, Bayan Wynand."
Dominique ban yavaa evirdi. "Grevi Bay Roark'a nasl vermitin, Gail?"

823/1067

"Sana nasl anlattmsa yle."


Dominique, Roark'un Wynand'dan neler duyduunu, neleri kabul
ettiini dnd. Oturmak zere ilerledi. ki erkek onu izlediler.
Roark, "Evi beendiyseniz, ilk baar Bay Wynand'n onu dnmesiydi," dedi.
"Mteriden etkilenmeme istei."
"Evet, bir bakma."
"Profesyonel inanlarnz doru hatrlyorsam, bu onlara aykr."
"Ama kiisel inanlarma uyuyor."
"Bunu hibir zaman anlayamadm sanyorum."
"Ben elikilere, atmalara inanrm. Bayan Wynand."
"Mteriden etkilenmeme istei."
"Bu evi tasarmlarken ortada bir eliki vard."
"Ne bakma?"
"Ben baz kimselere almaktan holanmmdr, bazlarna almaktan da holanmammdr. Ama ikisinin de nemi olmamtr. Bu
sefer, bu evin elikili olacan biliyordum, nk Bay Wynand iin
yaplyordu. Bunu amak zorundaydm. Daha dorusu, bu kavram
kullanarak buna kart almalydm. almann en iyi yolu buydu.
Evin aslnda, mimarn da, mteriyi de, gelecekte iinde oturacak kiracy da amas artt. At da."
"Ama o ev sensin, Howard,"dedi Wynand. "Hl sensin."
Dominique'in yznde ilk defa duygu okundu. Sessiz bir ok.
"Howard" szn duyduu anda. Wynand bunun farkna varmad.
Roark vard. Dominique'e bakt. Bu bak aralarndaki ilk zel ve
kiisel temast. Dominique o bakta bir yorum okuyamad. Yalnzca
onu oka srkleyen kavramn bilinli bir onay.
Roark, "Bunu anladn iin teekkr ederim, Gail," dedi.

824/1067

Dominique onun bu ad vurgulu syleyip sylemediinden emin


deildi.
"ok garip," dedi Wynand. "Dnyada sahip olma duygusunu benim
gibi saldrganlk dzeyine vardrm kimse pek bulunamaz. Ben
nesnelere bir eyler yaparm. Ucuz bir dkknn tezghndan bir kl
tablas alsam, parasn deyip cebime koysam, hemen zel bir tabla
oluverir. Dnyada ei bulunmayan bir tabla. nk benim. O nesnenin niteliinde bir fazlalk oluur. Bann evresine hale konmu gibi.
Bunu sahip olduum her ey iin hissederim. Pardsmden tut, bask
odasndaki en eski model linotip makineye kadar, bayilerin raflarndaki Banner Gazeteleri'nden bu at evine, karma kadar. Ama
dnyada hibir eye sahip olmay, senin bana yapacan bu ev kadar
istemedim, Howard. Herhalde Dominique o evde yayor diye onu bile
kskanacam. Bu tr eyler beni iyice lgnlatrabiliyor bazen. Ama
buna ramen evin sahibi benmiim gibi hissedemeyeceim; nk ben
ne yaparsam yapaym, ka para harcarsam harcayaym, o ev hl senin. Her zaman senin olarak kalacak."
"Benim olmak zorunda," dedi Roark. "Ama bir bakma da, Gail, sen
o evin de, benim yaptm baka her binann da sahibisin. Daha nce
yapmn durdurduun her bina, kendi cevabn kendi azndan duyduun her bina da senin."
"Ne bakmdan?"
"O kiisel cevap bakmndan. Beendiin, hayranlk duyduun bir
eyin karsnda hissettiin ey; yani tek kelimeyle, 'Evet' deyiin. Bu
onaylama, bu kabul, bu kabullenme. te o 'Evet' bir tek eye cevap olmakla kalmyor, hayata bir 'Amin' nitelii kazanyor. O eyi barndran
dnyaya, onu yaratan dnceye, grebildiin iin de kendine. Ama
'Evet' ya da 'Hayr' diyebilme yetenei zaten btn sahipliklerin ruhudur. Kendi egonun sahibi oluun da bundan gelir. Ruhunun, diyelim
istersen. Ruhunun bir tek temel ilevi vardr, o da bu deerlendirme
iidir. 'Evet' ya da 'Hayr,' 'stiyorum' ya da 'stemiyorum'. nsan 'Ben'
diyemeden "stiyorum' diyemez. Ortada onaylayan insan yoksa,

825/1067

onaylama da olamaz. Bu adan baktnda, sevgini verdiin her ey


senindir."
"Bu bakmdan, her eyi bakalaryla paylayorsun yani."
"Hayr. Bu paylama deil. Ben ok sevdiim bir senfoniyi dinlediimde, ondan bestecisinin ald mesajlar almam. Onun 'Evet'i,
benimkinden farkldr. O benimkine hi ilgi duymaz, kafasnda yle bir
kavram da bulunmaz. Cevap her insan iin son derece kiisel ve
zeldir. Ama istedii eyi kendine verirken, bana da ok gzel bir tecrbe kazandrmtr. Ben bir evi tasarmlarken tek bamaym, Gail.
Benim o eve ne derece sahip olduumu sen asla bilemezsin. Ama eer
sen de kendi 'Amin'ini demisen, o ev ayn zamanda senindir ve ben de
senin olduu iin memnunum."
Wynand glmseyerek, "Sanrm bundan holandm," dedi. "O zaman Monadnock da, Enright Evi de, Cord Binas da benim."
Dominique, "Stoddard Tapna da," dedi.
Onlar dinlemiti. Kendini uyumu gibi hissediyordu. Wynand bu
eve gelen hibir konukla byle konumu deildi. Roark da hibir
mterisiyle byle konumazd. Dominique kafasndaki uyuukluun
sonunda fkeye dneceini, inkra, gceniklie dora kayacan
biliyordu. u an iin yalnzca sesi biraz batc kmt. Duyduklarn
zedeleyecek bir ses.
Baardn dnyordu. Wynand cevap verdi. Sesi ok arm da
yere dm gibi oldu.
"Evet."
Roark, "Unut Stoddard Tapna'n, Gail," dedi. Sesinde yle sade,
rahat bir nee vard ki, en ciddi konuma bile bu kadar etki
yaratamazd.
"Peki, Howard." Wynand glmsyordu.
Dominique, Roark'un gzlerinin kendisine dndn grd.

826/1067

"Beni mimarnz olarak kabul ettiiniz iin size teekkr edemedim,


Bayan Wynand. Beni seenin Bay Wynand olduunu, sizin de hizmetlerimi reddetme hakkna sahip olduunuzu biliyorum. Bunu yapmadnza memnun olduumu sylemek istiyorum."
Dominique dnyordu. nanyorum, diyordu iinden. nanyorum, nk bunlarn hibiri inanlacak eyler deil. Bu gece her eyi kabul edebilirim. Ona bakyorum.
Kaytsz ve nazik bir sesle konutu: "Sizin tasarmladnz bir eyi
reddetmek, benim yarglarmn bir snav olmaz myd, Bay Roark?"
Bu gece her eyi yksek sesle syleyebilirim, hibir sakncas olmaz,
diye dnyordu.
"Howard, insan bir kere 'Evet' dedikten sonra onu geri alabilir mi?"
Dominique'in iinden, inanmaz bir fkeyle glmek geldi. Bunu soran, Wynand'n sesiydi. Oysa Dominique'in kendi sesi olmalyd. Roark
cevap verirken bana bakmal, diye geiriyordu iinden. Bana bakmal.
Roark, "Asla," dedi. Wynand'a bakyordu.
Wynand, "nsan tutarszl konusunda yle ok zrvalar syleniyor
ki," dedi. "Duygusal deiimler konusunda da. Bana hep yle gelir ki;
eer bir duygu deiiyorsa, o duygu zaten hibir zaman var
olmamtr. On alt yandayken sevdiim kitaplar vardr. Onlar hl
severim."
Uak elinde kokteyl tepsisiyle salona girdi. Dominique bardan
ald, Roark'un da tepsiden kendine bir bardak alna bakt. u anda
parmaklan arasndaki o cam; tpk benim parmaklarmn arasndaki
gibi bir duygu veriyor, diye dnyordu. Bu bir ortak anmz bizim.
Wynand ayaa kalkt. Kadehi elindeydi. Roark'a garip bir inanmazlk
bakyla bakyordu. Ev sahibi gibi deil de, sahip olduu en deerli
maln kendisine ait olduuna inanamayan biri gibi. Dominique bu sefer de, tam delirmi deilim, dedi kendi kendine. Yalnzca heyecanlym, ama ziyan yok. u anda bir ey sylyorum. Nedir, bilmiyorum.

827/1067

Ama sakncasz bir ey olmal. kisi de dinliyor, cevap veriyorlar. Gail


glmsyor. Demek uygun eyler bulup sylyorum ...
Yemek ars geldi, Dominique uysal uysal ayaa kalkt, ne dp
yemek salonuna yrd. artl reflekslerle zerafetini srdren gzel
bir hayvan gibi. Masann bandaki yere oturdu. ki erkek, onun iki
yannda, birbiriyle kar karyaydlar. Dominique, Roark'un elindeki
gm atal baa bakt. Sapnda "GW" harfleri bulunan parlatlm
gm. Bunu ok kereler yaptm, dedi iinden. Ben kibar ve zarif Bayan Wynand'm. Senatrler, yarglar, sigorta irketi bakanlar gelmi,
buraya, sa tarafma oturmutu. Ben bugn iin eitildim. Gail bugn
iin o ikence dolu yllara dayand; onca senatr, yargc yemeklerde
bu akam iin arlad. Karsnda oturan konuun Howard Roark
olaca akama hazrlanabilmek iin.
Wynand gazetecilik iinden sz ediyordu. O konuyu Roark'la
konuurken isteksiz deildi. Dominique gerektike bir iki szle katlyordu. Sesinde kl bir sadelik vard. Kaldrlp tanyormu gibi
hissediyordu kendini. Kar koymuyordu. Kiisel tepki gstermesine
gerek yoktu. Ac ya da korku bile. Gail bundan sonra azn atnda,
"Onunla yattn," dese, ben yine, "Evet, Gail, tabii," diye cevap veririm.
O kadar basit. Ama Wynand ona pek seyrek bakyordu. Baktnda da,
Dominique onun yzndeki ifadeden, kendi yznn normal
olduunu anlyordu.
Daha sonra, yeniden salona getiklerinde, Roark'u pencerede dururken grd. Kentin klarna kar. Gail buray kendi zaferinin bir
iareti olarak yaptrd, diye dnd. Kenti karsnda grebilmek iin.
Sonunda ynetimi kendi eline geen kenti. Ama aslnda buras bugn
iin yaplmt. Roark o pencerede dursun diye. Ve sanrm Gail de
biliyor bunu bu gece. Roark'un vcudu, o perspektifin kilometrelerce
alann kapatyor. Onun evresinden ancak birka ate noktas, birka
kl cam grnyor. Sigara iiyordu Roark. Dominique, o sigaray
karanlk gklerin nnden dudaklara ykselirken seyretti, sonra
Roark parmaklarn gerdiinde, sigarann kvlcmlar bunlar yalnzca,

828/1067

diye dnd. Arkasnda parldayan o klar, onun sigarasnn kvlcmlar. Yumuak bir sesle, "Gail geceleri kente bakmay her zaman
sevmiti," dedi. "Gkdelenlere kt."
Gemi zaman kullanm olduunu o anda fark etti, acaba neden,
diye dnd.
Onlar yeni evden konuurlarken kendisinin neler dediini hatrlamyordu. Wynand planlar alma odasndan getirip masann zerine serdi, birlikte ktlarn zerine eildiler. Roark'un kalemi
harekete geti, beyaz sayfalar zerindeki kara izgileri iaret etmeye
koyuldu. Dominique onun sesinin yan bandan aklamalar yaptn
duyuyordu. Gzellikten ve onaylamalardan deil, dolaplardan, -merdivenlerden, kilerlerden, banyolardan konutular. Roark ona, dzenlemeleri rahat bulup bulmadn sordu. Dominique ise, kendisinin
gerekten o evde oturacana inanyormu gibi konumalarna ayordu. Roark gittikten sonra, Wynand'n kendisine, "Onu nasl buluyorsun?" diye sorduunu duydu.
inde fkeli ve tehlikeli bir ey hissetti. Ani bir burkulma gibi. Yar
korkulu, yar bilinli davet saylabilecek bir cevap verdi. "Sana Dwight
Carson'u hatrlatmyor mu?"
"f, unut Dwight Carson'u."
Wynand'n sesi, drstl de, sululuu da reddediyordu. Az nce,
"Unut Stoddard Tapna'n," diyen o sese ok benziyordu.
Resepsiyon salonundaki sekreter, resmini gazetelerde stk sk
grd adamn soylu yzne aknlkla bakyordu.
Adam ban hafife eerek kendini tantt. "Gail Wynand," dedi.
"Bay Roark'la grmek istiyordum. Eer megul deilse. Ama
megulse rahatsz etmeyin ltfen. Randevum yok."
Sekreter, Wynand'n ofise habersiz urayacan hi beklemiyordu.
Hele bu ses tonuyla ricada bulunacan aklnn ucundan geirmezdi.
Konuun geldiini bildirdi. Roark glmseyerek resepsiyon
salonuna kt. Sanki bu ziyarette hibir acayiplik bulmuyordu.

829/1067

"Merhaba, Gail. Gelsene ieriye."


"Merhaba, Howard."
Roark'un peinden odaya girdi. Geni pencerelerin tesinde gn
akamn yaklatn anlatrcasna kararmakta, kent sanki
erimekteydi. Kar yayor, elektrik klarnn nnden kara benekler
uuyormu gibi oluyordu.
"Megulsen iini blmek istemem, Howard. Geliimin nedeni
nemli deil." Roark'u be gndr grmemiti. O akam yemeinden
beri.
"Megul deilim. kar paltonu. Planlan getirteyim mi?"
"Hayr. Evden konumak istemiyorum. Aslnda buraya hi nedensiz
geldim. Btn gn iteydim, sonunda usandm, canm buraya gelmek
istedi. Neye srtyorsun sen?"
"Hi. Bir de nemsiz demitin." Wynand ona bakt, glmsedi, kafasn sallad. Roark'un masasnn kenarna oturdu. Kendi ofisinde hi
bu kadar rahatlk hissetmezdi. Elleri ceplerindeydi. Bir baca masann kenarnda sallanyordu.
"Seninle konumann hemen hemen hi yarar yok, Howard. imdeki duygu, sana kendimin karbon kdn okuyormuum, oysa sen
orijinalini zaten grmsn gibi. Sylediim her eyi bir dakika ncesinden iitmi gibisin. Birbirimizle zaman uyumumuz yok."
"Sen buna zaman uyumu yok mu diyorsun?"
"Pekl. An zaman uyumu var." Gzleri odann iinde yava yava
dolayordu. "Eer 'Evet' dediimiz eyler bizimse, bu ofisin de sahibiyim demek, yle mi?"
"Demek ki sahibisin."
"Burada ne hissediyorum, biliyor musun? Yo, kendimi evimde gibi
hissediyorum demeyeceim. Hibir yerde kendimi evimde gibi hissetmiyorum galiba. Avrupa'daki byk saraylarla katedralleri ziyaret

830/1067

ettiimde kapldm duygular hissediyorum da demeyeceim. Hl


Hell's Kitchen'daymm gibi hissediyorum. Oradaki en iyi gnlerimde. yi gnm ok deildi oradayken. Ama bazen imdiki gibi
oturduumu hatrlyorum. Ama oturduum yer, krk, paralanm bir
duvar olurdu. Yukarda bol bol yldz, evremde p ynlar olur, nehirden rm kabuklarn kokusu gelirdi ... Howard, sen geriye baktnda, tm gnlerinin dzgn biimde, daktilo yazar gibi tkr tkr
aktn hissedebiliyor musun? Gnlerin hepsi emi gibi? Yoksa arada
duraklamalar, varlan noktalar var da, ak sonra yeniden mi
balyor?"
"Duraklamalar var."
"Onlar o zaman biliyor muydun? Onlarn durak yeri olduunun
farknda miydin?"
"Evet."
"Ben bilmiyordum. Sonradan anlyordum. Ama nedenlerini hi
bilemedim. Hele bir an vard ... On iki yandaydm, bir duvarn arkasnda duruyor, ldrlmeyi bekliyordum. Ama ldrlmeyeceimi
biliyordum. Sonradan ne yaptm deil, nasl dvtm de deil,
yalnzca o bekleme an. Onu neden bir duraklama olarak hatrladm,
neden o kadar gurur duyduumu bilmiyorum. Burada neden aklma
geldi, onu da bilmiyorum."
"Nedenini arama."
"Sen biliyor musun?"
"Arama dedim."
"Gemiimi dnyordum da ... Seninle karlatmdan beri hep
dnyorum gemiimi. Oysa daha nce yllardr dnmemitim.
Hayr, bundan gizli sonular karacak deilim. imdi geriye bakmak
bana ac da vermiyor, zevk de vermiyor. Yalnzca bakmak ite. Sefere
km gibi deil. Yolculua km gibi bile deil. Rasgele bir yry
gibi. Akamst, birazck yorgun olduun saatte krlarda yrye

831/1067

kmsn gibi. Kendimle bir tek ilikisi varsa, o da hep aklma gelip
duran bir dnce. Seninle ikimiz ayn biimde baladk, diye
dnyorum. Ayn noktadan baladk. Sfrdan. Bu geliyor aklma.
Yorumsuz olarak. Bunda zel bir anlam buluyor deilim. Yalnzca,
'Ayn ekilde baladk1... Bu ne anlama geliyor, syleyebilir misin
bana?"
"Hayr."
Wynand oday szd, dosya dolabnn zerinde bir gazete grd.
"Banner' kim okuyor buralarda?"
"Ben."
"Ne zamandan beri?"
"Bir aydr falan."
"Sadistlik mi?"
"Hayr. Yalnzca merak."
Wynand kalkt, gazeteyi ald, sayfalarna yle bir gz att. Bir ara
durup kkrdad, kaldrp yazy gsterdi. O sayfada "Yzyllarn Mar"
binalarnn izimlerinden fotoraflar yaynlanmt.
"Felaket, deil mi?" diye sordu Wynand. "O sefillikleri desteklemek
zorunda oluumuz iren bir ey. Ama senin o saygn liderlere ne
yaptn dndke kendimi daha iyi hissediyorum." Mutlu mutlu
gld. "Onlara ibirliiyle almadn syledin sen."
"Ama jest olsun diye deil, Gail. Normal saduyu sonucu. nsan
kendi iinde ibirlii yapmaz. rnein, binalarm yapan iilerle
ibirlii yapyorum ... ona ibirlii denirse. Ama onlara tulalar
dizmekte yardmc olamam, onlar da bana evi tasarmlamakta yardmc olamazlar."
"Benim de yapmak isteyeceim bir jest bu. O toplum liderlerine gazetemde bol yer vermek zorundaym. Ama ziyan yok. Benim yerime
sen tokad attn onlara." Gazeteyi kenara frlatt. Aslnda fkeli deildi.
"Bugn katlmak zorunda kaldm le yemei gibi. Reklamclarn

832/1067

Ulusal Konvansiyonu. Onlara biraz reklam salamam gerek. Hepsi cilve yapyor, hepsinin aznn suyu akyor. im buland. Sonunda
sigortam atacak, birinin kafasn kracam, diye dndm. Sonra
aklma sen geldin. Sana hibirinin etki yapmadn dndm. Hibir
ekilde. Reklamclarn Ulusal Konvansiyonu diye bir ey yok bile senin
gznde. Bir tr drdnc boyut gibi. Seninle hibir dzlemde iletiim
kuramazlar. Onu dndm ... iim garip bir biimde rahatlad."
Dosya dolabna yasland. Bacaklar ileriye doru uzatlm, kollar
gsnde aprazlanmt. Yumuak bir sesle devam etti:
"Howard, bir zamanlar bir yavru kedim vard. Bana balanverdi sefil yaratk. Sokan amurlarndan gelme, pire dolu bir hayvan. Srf
krk, amur ve kemik. Peimden eve geldi. Yemek verdim, sonra
darya attm. Ertesi gn geri geldi. Sonunda eve aldm. On yedi
yandaydm o zamanlar. Gazette'de, alyordum. Hayatm boyunca
uygulayacam alma biimini reniyordum. Dayanabiliyordum,
ama hepsine deil. Bazen iyice kt oluyordum. Genellikle akamlar.
Bir keresinde kendimi ldrmek istedim. Kzgnlktan deil. Kzgnlk
beni daha hzl altrrd. Korku da deil. Tiksinti, Howard. Dnya
tmyle su altndaym, o su da hareketsizmi gibi bir tiksinti. Lamlardan taan, her eyi kemirip rten, gkyzn bile, benim beynimi
bile rten bir su. yle zamanlarda, o kedi yavrusuna bakardm. Benim nefret ettiim eyleri bilmiyor o, diye dnrdm. Asla bilemeyecek. Temiz o. Salt anlamda temiz. nk dnyann irkinliini anlayamyor. O ufack beynin iindeki bilin dzeyini hayal etmek, onu
paylamaya almak, o temizlie ve zgrle ulamaya almak ne
kadar rahatlatcyd, anlatamam. Yere uzanr, yzm o kedinin
karnna dayardm. Mrltlarn dinler, kendimi daha iyi hissederdim ...
te, Howard, byle durum. Ofisine rk kokan bir rhtm, sana da
sokak kedisi demi oldum. Benim sayg gsterme biimim de bu."
Roark glmsedi. Wynand o glmsemenin minnet dolu olduunu
anlad.

833/1067

"Kprdama," dedi Wynand sert bir sesle. "Hibir ey syleme." Pencereye yrd, durup darya bakt. "Neden byle konutuumu hi
bilmiyorum. u yllar benim ilk mutlu yllarm. Seninle karlatm,
nk mutluluuma bir ant diktirmek istedim. Buraya huzur bulmaya
geldim ve buldum da. Ama konutuum konular bunlar oldu ... Neyse,
nemi yok ... u pis havaya bak. in bitti mi senin burada? Paydos
edebilir misin?"
"Evet. Aa yukar."
"Gidip u yaknlarda bir yerde birlikte yemek yiyelim."
"Peki."
"Bir telefon edebilir miyim? Dominique'e beni yemee beklememesini syleyeyim."
Numaray evirdi. Roark izim odasnn kapsna doruldu. Gitmeden nce verecei emirler vard. Ama kapya vardnda durdu.
Durup dinlemek zorunda hissetti kendini.
"Alo, Dominique? ... Evet ... Yorgun musun? ... Yo, sesin yle geldi ...
Yemee gelmiyorum, beni balar msn, sevgilim? ... Bilmiyorum, ge
kalabilirim ... ehirde yiyorum ... Hayr, Howard Roark'la yiyorum ...
Alo, Dominique? Evet... Ne? ... Onun ofisinden aryorum ...
Grrz, sevgilim." Telefonu kapatt.
at dairenin ktphanesinde Dominique, eli hl telefonda,
hareketsiz duruyordu. Balant tam da bitmemi gibi hissediyordu.
Be gn ve be gece boyunca bir tek arzuyla boumutu ... ona gitmek. Onunla yalnz grmek .. nerede olursa ... evinde, ofisinde ya da
sokakta. Bir tek kelime, bir tek bak iin, ama yalnz. Gidemezdi.
Eylemin kendisine den blm bitmiti. O gelecekti Dominique'e istedii zaman. Geleceini biliyordu. imdilik beklemek istediini de
biliyordu. Kendi de beklemiti, ama hep bir tek dnceye tutunarak
beklemiti. Cord Binas'ndaki bir ofis adresine.
Eli telefonun kulaklnda, ylece duruyordu. O ofise gitmeye hakk
yoktu. Ama Gail Wynand'n vard.

834/1067

Ellsworth Toohey, Wynand'n ofisine arlmt, ieriye girdiinde


birka adm att, sonra durdu. Wynand'n odasnn, Bunner
Binas'ndaki tek lks odann duvarlar, mantarla bakr karmyla
kaplyd. Oraya hibir zaman hibir fotoraf aslm deildi. Ama imdi, Wynand'n masasnn karsna rastlayan duvarda, camlanm
kocaman bir fotoraf glyordu. Roark'un fotoraf. Enright Evi'nin
alnda ekilen resim. Roark nehrin kenarndaki parmakln orada
durmu, ban arkaya atm.
Toohey, Wynand'a dnd. Birbirlerine baktlar.
Wynand bir sandalyeyi iaret etti, Toohey oturdu. Wynand glmseyerek konutu:
"Sosyal kuramlarnzdan bazlarn bir gn kabul edeceimi hi
dnmemitim, Bay Toohey; ama imdi kendimi mecbur hissediyorum. Siz her zaman st snflarn ikiyzlln knam, geni topluluklarn daha iyi olduunu savunmusunuzdur. imdi bakyorum da,
eski proleter durumumda sahip olduum avantajlar zlyorum.
Bugn hl Hell's Kitchen'da olsaydm, bu grmeye, 'Bana bak, tahtakurusu,' diye balardm. Ama artk birtakm ekingenliklere sahip
bir kapitalist olduuma gre, bunu yapamayacam."
Toohey bekledi. Meraklanm gibi bir hali vard.
"Szlerime, 'Bakn, Bay Toohey' diye balayacam. Neler
dndnz bilmiyorum. Amalarnz tahlil etmek de umurumda
deil. Tp rencilerinin sahip olmas beklenen o midelerden deil
benim midem. Bu nedenle, hi soru sormayacam, sizden de aklama
duymak istemiyorum. Size yalnzca, bundan byle yazlarnzda asla
aznza almamanz istediim bir ismi syleyeceim." Parmayla
duvardaki resmi gsterdi. "Size bu konudaki politikanz tersine evirmenizi emredebilir, bundan da zevk alrdm; ama o konuyu size
tmyle yasaklamay tercih ediyorum. Tek kelime bile yasak, Bay Toohey. Bir daha asla. imdi bana anlamamz, o anlamann iindeki u
ya da bu maddeleri hatrlatmaya kalkmayn. Hakknzda hayrl olmaz.
Stununuzu yazmaya devam edin, ama o stunun baln hi

835/1067

aklnzdan karmayn ve ona gre konular sein. Kk tutun ii, Bay


Toohey. ok kk."
"Peki, Bay Wynand," dedi Toohey rahat bir sesle. "u ara Bay Roark
hakknda bir ey yazmak zorunda deilim."
"Hepsi bu kadar."
Toohey kalkt. "Ba stne, Bay Wynand."

5
Gail Wynand ofisindeki masaya oturmu, kalabalk ailelerin ne
kadar iyi olduuyla ilgili bayazy okuyordu. iklet gibi cmleler.
inenmi, atlm, sonra alnp yeniden inenmi, bir azdan dierine gemi, oradan ayakkablarn tabanna, oradan yine aza, oradan
beyine gitmi ... Howard Roark'u dnd, Barmeni okumay
srdrd. O zaman i biraz kolaylayordu.
"Temizlik bir gen kzn en deerli zelliidir, i amarlarnz her
akam mutlaka ykayn, kltrl bir konuda konumay renin, o zaman herkes sizinle kmak isteyecektir." "Yarnki yldz falnz size
yararl bir gn vadediyor. Mhendislik, muhasebecilik ve ak alanlarnda, aba ve itenlik size dller getirecek." "Bayan
Huntington Cole'un hobileri; bahvanlk, opera ve eski Amerikan
eker kseleridir. Kendisi zamann kk olu Kit ile eitli hayr
faaliyetleri arasnda paylatrmaktadr." "Ben Miilie'yim, zavall bir yetimim." "Komple rejim iin on sent parayla adresli ve pullu bir zarf
gnderin ..." Sayfalan eviriyor, Howard Roark'u dnyordu.
Kream-O Pudding Firmas'yla be yllk anlamay imzalad. Tm
Wynand Gazeteleri'nde her pazar gn iki sayfalk ilanla ilgiliydi. Masasnn karsndaki adamlar, etten yaplm zafer antlar gibi oturuyorlard. Sabr dolu akamlara, trl hesaplara, restoran masalarna,
boalan kadehlere, aylar srm dncelere, harcad enerjiye,
aralk dudaklardan ieri boalan alkol gibi akp duran enerjiye, kt
parmaklara, pazarlar yaynlanacak iki sayfalk ilanlara, ilek ve limon
resimlerine dikilmi antlar; Adamlarn bann stnden, duvardaki
fotorafa bakt. Gkyz, nehir ve yukarya kalkm bir yz.
Ama bana ac veriyor, diye dnd. Onu ne zaman dnsem, ac
duyuyorum. Geri her eyi kolaylatryor ... nsanlar, bayazlar, anlamalar ... Ama kolaylatrmas, ok ac verdii iin. Ac da bir

837/1067

uyarc. Sanrm o isimden nefret ediyorum. Ama tekrarlamaya devam


edeceim. Bu benim duymak istediim bir ac.
Sonra at dairesinin alma odasnda Roark'la kar karya
oturduunda ac duymuyordu. Yalnzca neeyle glmek istiyordu can.
"Howard, hayatnda yaptn her ey, insanolunun vurgulayp
durduu ideallere aykr. Ama bir de u haline bak. Bir bakma, btn
dnyaya oynanm koskoca bir oyun gibi, bir aka gibi."
Roark minenin yanndaki koltukta oturuyordu. Atein prltlar
dolamaktayd odada. Iklar her eyann evresinde kvrlarak, bilinli
bir zevk alarak dolayormu gibiydi. O eyalarn gzelliini vurgulamaktan gurur duyuyormu gibi. Kendine bu dzeni kuran adamn
zevkine onaylama damgas vuruyormu gibi. Yalnzdlar. Dominique
yemekten sonra zr dileyerek odasna ekilmiti. Yalnz kalmak istediklerini biliyordu.
"Hepimize oynanan bir oyun," dedi Wynand. "Sokaktaki her bir
adama. Ben hep sokaktaki adamlara bakarm. Bir zamanlar metrolara
biner, ka tanesinin elinde Banner var diye bakardm. Onlardan nefret
eder, bazen de korkardm. Ama imdi her birine baktmda, 'Seni
budala!' demek geliyor iimden. O kadar."
Bir sabah Roarkun ofisine telefon at.
"Benimle le yemei yer misin, Howard? ... Yarm saate kadar
Nordland'da bulualm."
Lokanta masasnda Roark'la karlkl oturduklarnda, glmseyerek omuz silkti.
"Hibir ey yok, Howard. zel bir nedeni yok. ok kt bir yarm
saat geirdim, azmda brakt tattan kurtulmak istedim, o kadar."
"Nasl kt yarm saat?"
"Lancelot Clokey'le resim ektirmek zorunda kaldm."
"Lancelot Clokey kim?"

838/1067

Wynand yksek sesle gld, kontroll zarafetini unuttu, garsonun


akn baklarn da gremedi.
"te mesele de o, Howard. Seninle yemek yiyiim bu yzden. Byle
eyler syleyebildiin iin?"
"Ne oldu ki?"
"Kitap okumaz msn sen? Lancelot Clokey'nin 'uluslararas
sahnedeki en duyarl gzlemcimiz' olduunu bilmiyor musun? Eletirmen yle diyor. Benim kendi Banner'mda.. Lancelot Clokey geenlerde kurululardan biri tarafndan yln yazar m ne, yle bir ey
seilmi. Pazar ekinde hayat hikyesini yaynlyoruz. Kolumu onun
omzuna atm durumda poz vermem gerekiyordu. pek gmlekler giyiyor ve cin kokuyor. kinci kitab, kendi ocukluu hakknda.
Uluslararas olaylar anlamasna ocukluunun nasl katkda bulunduunu anlatyor. Yz bin satt. Ama sen onun adn bile
duymamsn. Sen yemeini yemeye bak, Howard. Yiyiini grmek
houma gidiyor. Keke meteliksiz olsaydn da bu yemei sana ben smarlyor olsaydm, gerekten ihtiya duyduunu bilseydim."
Akamlar bazen habersiz olarak Roark'un ofisine, evine uruyordu.
Roark, Enright Evi'ndeki dairelerden birinde oturuyordu. Dou
Nehri'ne bakan o kristal biiminde dairelerden birinde. Bir alma
odas, bir ktphane, bir de yatak odas. Mobilyalar kendi izmiti.
Wynand bu evin neden lks izlenimi yarattn uzun sre anlayamam, sonunda mobilyalarn hi dikkati ekmediini fark etmiti.
Yalnzca temiz bir boluk duygusu. Buna ulamak kolay deildi. Maliyet asndan, Wynand'n yirmi be yldan beri girdii en mtevaz
evdi.
Roark'un odasna bakarak, "Ayn biimde baladk, Howard," dedi.
"Benim bilgilerime ve tecrbelerime gre, senin hl o amurlar
arasnda srnyor olman gerekirdi. Ama yle olmam. Bu oda
houma gitti. Burada oturmak zevkli."
"Seni burada grmek de benim houma gidiyor."

839/1067

"Howard, bir tek insan zerinde byk gcn oldu mu hi?"


"Hayr. Bana sunulsa da istemezdim."
"Buna inanamyorum."
"Bir kere sunuldu da, Gail. Reddettim."
Wynand ona merakla bakt. lk defa olarak Roark'un sesinde aba
hissediyordu. "Neden?"
"Mecburdum."
"Adama duyduun saygdan m?"
"Kadnd."
"Seni budala! Bir kadna sayg duyduun iin mi reddettin?"
"Kendime sayg duyduum iin."
"Anlamam bekleme. Birbirimizden olabilecei kadar farklyz."
"Bir zamanlar ben de yle dnyordum. yle dnmek
istiyordum."
"imdi yle dnmyor musun?"
"Hayr."
"mrmce yaptm her eyden tiksinmiyor musun?"
"Bildiklerimin hepsinden tiksiniyorum."
"Yine de beni burada grmek houna m gidiyor?"
"Evet, Gail. Bir zamanlar bir adam vard; kendisini mahveden ve
beni de mahvedecek olan zel bir ktln simgesi olarak seni
grrd. O nefretini bana miras olarak brakt. Bir baka neden daha
vard. Sanrm seni grmeden nce, senden hep nefret etmitim."
"Ettiini biliyorum. Fikrini deitirmene yol aan ne oldu?"
"Onu sana anlatamam."
Connecticut'a birlikte gittiler. Donmu topraklardan evin duvarlar
ykselmeye balamt bile. Wynand, Roark'un pei sra, ilerde oda
olacak yerlerde dolat, kenara ekilip Roark'un talimat veriini

840/1067

seyretti. Bazen de yalnz geliyordu Wynand buraya. iler siyah arabann kvrlan yolda trmanarak ilerleyiini tepeden gryorlard.
Wynand'n uzakta durup inaata baktn fark ediyorlard. Duruunda
her zaman mevkii yansrd. Pardssntin o sessiz zarafeti, apkasnn
eimi, duruundaki gven ... Hem gergin, hem de rahat. nsan
baknca, hemen aklna Wynand mparatorluu geliyordu. Bir okyanustan bir okyanusa kadar alan iinde uuldayp duran bask makineleri, gazeteler, parlak kapakl dergiler, sinema haberlerinde oynaan klar, teller, kablolar, dnyann her yanna, her bakente, her
srra, her nemli odaya gece gndz ulaan haberler. Bir insann hayatnn her pahal dakikasndan geerek. amar suyu renginde bir
gkyznn nnde durup bakard Wynand. apkasnn nnden kar
taneleri tembel tembel uarak geerdi.
Nisan aynda bir gn, birka haftalk bir aradan sonra ilk defa yine
Connecticut'a gitti. Arabas ky yollarnda uarken upuzun bir k gibi
hzlyd. Cam ve deriyle denmi o kk kabinde kendisi hibir sarsnt hissetmiyordu. Sanki hareketsizdi arabas. Yerin yukarsnda,
kendiliinden ilerliyordu. Direksiyondaki elleri, dnyann geriye doru
kaymasn kontrol etmekteydi. stedii yer gelip kendisini bulana
kadar beklemekten baka ii yoktu. Direksiyonu da Banner'daki masas kadar ok severdi. kisi de ona, kendi parmaklarnn kontrolndeki
tehlikeli canavar duygusu verirdi.
Gr alanndan bir ey geriye doru kayd, bir mil daha gittikten
sonra Wynand, onu farketmi olmasnn ok garip olduunu dnd.
Yolun kenarnda bir kme yaban otundan baka bir ey deildi nk.
Bir mil daha gitti, daha da acayip bir eyi fark etti. Yeildi otlar. Kn
ortasnda, nasl olur, diye dnd, sonra anlad, ard. K deildi
artk. Son birka haftay ok megul geirmiti. Farkna varamamt.
imdi gryordu. evredeki tarlalarda yeilliin belirsiz bir glgesi
vard. Fslt gibi. Kafasndan cmlecik geti. Pe pee. Birbirini
dndren dili arklar gibi. lkbahar gelmi ... acaba daha ka ilkbahar
grebileceim ... elli yandaym.

841/1067

Birer cmlecikti bunlar, duygu deildi. Hibir ey hissetmedi. Ne


heves, ne de korku. Ama bir zaman sezgisi sergilemesinin garip
olduunun farkndayd. Daha nce yan hibir eyle lerek dnm deildi. Durumunu hibir zaman snrl bir yol zerinde tanmlamamt. Yol da, snrlar da, ondan uzak eylerdi. Gail Wynand
olmutu o hep. Hareketsiz durmutu. Altndaki araba gibi. Yllar hzla
yanndan gemiti. u dnya gibi. indeki motor da yllarn akn
kontrol etmiti.
Hayr, diye dnd. Hibir eye piman deilim. Kaybettiim
eyler oldu, ama soru sormuyorum, nk var olanlar sevdim. Boluk
anlarn bile, cevapsz kalanlar bile ... Zaten onlar sevmi olmam hayatmn asl cevapszl. Ama sevdim. Eer sonunda insann bir yce
yarg nnde gemiini anlataca efsanesi doruysa, ben byk bir
gururla, yaptm eylerden birini deil, hi yapmadm bir eyi anlatrm. Hibir zaman d yaptrma bavurmadm sylerim. Orada
durur, ben Gail Wynand'm, derim. Her suu iledim, ama en
byn ilemedim. Varoluun harikulade duygusunu bouna saymadm ve kendimin dnda bir neden aramadm. Budur benim gururum. u anda sonumu dnrken, dier yatlarm gibi alamaym
bundandr. Ama yarar ve anlam neydi? Bendim yararyla anlam.
Ben. Gail Wynand. Yaam ve eylemlerde bulunmu olmam.
Arabay tepenin dibine srd, birden frenlere yklendi. armt.
Yukarya doru bakyordu. Kendi yokluunda ev artk biimlenmiti.
Biimi anlalabiliyordu artk. Resimdeki gibiydi. O resme bu kadar
benzeyii karsnda, bir an iin ocuka bir aknla kapld. Sanki
buna balangta tam inanamam gibi. Ak mavi gkyzne kar, u
anda bile resim gibiydi. Bitmemi haldeydi. Ta duvarlar suluboyayla
boyanm, evresindeki inaat iskeleleri karakalemle izilmi gibi. Ak
mavi bir kt zerinde kocaman bir resim.
Arabadan indi, tepeye yrmeye balad. Adamlarn arasnda
Roarku gryordu. Darda durdu, Roark'un inaatta dolan
seyretti. Ban eviriini, elini kaldrp bir ey gsteriini. Roark'un

842/1067

duruuna dikkat etti. Bacaklar aralk, kollar iki yannda, ba


yukarda. gdsel bir gven pozu. abaszca kontrol altnda tutulabilen enerji pozu. Bir an iin vcuduna da, yapt binann yapsal temizliini kazandran bir duru. Wynand iinden, bina aslnda gerilim,
denge ve karlkl itilerin gvenliiyle ilgili bir problemin zlm
hali, dedi.
Bina yapmann duygusal bir nemi yok, diye dnd. Mekanik bir
i. Kanalizasyon demek ya da otomobil yapmak gibi. O halde neden
Roark'u seyrederken sanat galerimde yaadm duygularn aynsn
yayorum, diye merak etti. Bitmemi binaya ait o da, dedi sonra. Bitmi binadan ok, bitmemi binaya ait. Proje masasna ait olduundan
ok. Buras onun doal ortam. Yakyor ona. Dominique bir ara,
yatn bana yaktn sylemiti. Bu da yle.
Sonra Roark inaattan kt, birlikte tepenin doruunda, aalarn
arasnda yrdler. Devrilmi bir ktn zerine oturdular, inaata
uzaktan, allarn arasndan baktlar. allarn dallar kuru ve plakt,
ama yukarya doru ykselilerinde ilkbaharn neeli kstahl vard.
Bir amallk vard.
Wynand sordu: "Howard, sen hi k oldun mu?"
Roark dosdoru ona dnd, alak sesle cevap verdi.
"Hl am."
"Ama bir binann iinde yrrken hissettiin ey ondan daha byk
deil mi?"
"ok daha byk, Gail."
"Dnyada mutluluk olamaz diyen insanlar dnyordum. Yaamakta bir nee bulabilmek iin nasl abalyorlar, Bak ne mcadeleler
veriyorlar. Bir canl yaratk neden acyla yaasn. Bir insann kendi sevinci dnda herhangi bir ama iin yaamasn kim, ne hakla isteyebilir? Her insan onun peindedir. Vcudunun her zerresi onu ister. Ama
hi bulamyorlar ite. Acaba neden? Szlanyorlar, hayatta bir anlam
bulamadklarndan yakmyorlar. Benim zellikle nefret ettiim bir tr

843/1067

insan vardr. Daha yksek bir ama, evrensel bir ama arayanlar. Ne
iin yaayacaklarn bilemeyenler. 'Kendimizi bulmalyz1 diye inleyip
duranlar, her tarafta herkesten duyarsn bunu. Yzylmzn tipik zrvas oldu artk. Atn her kitapta var. Salyas akan her kiinin itirafnda var. Bunu itiraf etmek soylu bir ey saylyor. Oysa bence en
utan verici ey bu olmal."
"Bak, Gail." Roark ayaa kalkt, uzanp aatan kaln bir dal kopard,
onu iki eliyle tuttu, yumruklarm daln iki yannda skt bilekleriyle
parmak eklemleri daim direncine kar kasld, Roark dal yavaa yay
gibi bkt. "imdi ne istersem yapabilirim bundan. Yay, mzrak, baston, ray. Hayatn anlam bu."
"Gcn m?"
"in." Dal yana frlatp att. "Dnyann sana sunduu malzeme ve
senin ondan yapabileceklerin ...Ne dnyorsun?"
"Ofisimin duvarndaki fotoraf."
Onun istedii gibi kontroll, sabrl kalabilmek, sabr her gn bilinli olarak uygulanan aktif bir grev haline getirmek, Roark'un
karsnda dururken, kendi dinginliiyle ona, "Bu benden isteyebilecein eylerin en zoruydu, ama memnunum, eer istediin buysa,"
mesajn aktarabilmek. te Dominique'in varolu disiplini buydu
Roark'la Wynand'n sessiz bir seyircisi olarak duruyor, onlara bakyordu. Wynand' anlamak istemiti. te cevab buydu. Roark'un eve ziyaretlerini ve yle akamlarda onun kendisine deil, Wynand'a ait
olduunu kabul ediyordu. Onu zarif bir ev sahibesi gibi karlyor,
kaytsz, glmseyen bir davran benimsiyor; insan deilmi de,
Wynand'n evinin pahal bir ssym gibi yemek masasnda yerini
alyor, sonra da onlar alma odasnda yalnz brakyordu.
Salonda tek bana oturuyor, klar sndrp kapy ak tutuyordu. Dimdik ve sessiz oturuyordu. Gzleri alma odasnn kapsnn
altndan grnen k izgisindeydi. Kendi kendine, grevim bu, diyordu. Yalnzken bile. Karanlkta bile. Yalnzca kendi bildiklerimi
bilerek o kapya bakmak. Yaknmadan. O buradayken ona baktm

844/1067

gibi. Roark, eer benim iin setiin ceza buysa, dayanrm. Senin
varln srasnda oynadm bir rol olarak deil, tek bama. iddete
dayanmann bana zor gelmediini biliyorsun. Yalnz sabr zor gelir.
Sen zor olann setin. Ben de onu yerine getirmek ve sana sunmak
zorundaym ... Benim ... Tek ... Sevgilim ...
Roark ona baktnda, gzlerinde anlarn inkr yoktu. Baklar
ona hibir eyin deimediini, bunu ifade etmek iin de herhangi bir
eye gerek olmadn sylyordu. Dominique onun, "Neden oke
oluyorsun?" dediini duyar gibi oluyordu. "Biz hi ayrldk m ki? Senin salonun, senin kocan, pencerelerin dnda seni korkutan kentin ...
Bunlar imdi gerek mi, Dominique? Anlyor musun? Anlamaya
balyor musun?" "Evet" diyordu Dominique birdenbire yksek sesle.
Bu szn ortada yer almakta olan konumalarn bir yerine uyacan
umuyor, Roark'un bu cevab duyacandan emin bulunuyordu.
Oysa bu, Roark'un ona setii bir ceza deildi. Her ikisine uygulanan bir disiplindi. Son snavd. Dominique'in onun amacn anlayabilmesi iin, ona duyduu sevginin bu salon tarafndan da, Wynand
tarafndan da, onun Wynand'a olan sevgisi tarafndan da, bu olanaksz
durum tarafndan da kantlanmakta olduunu hissetmesi gerekmiti.
Kendi zorlamal sessizlii de ayn eyi kantlyordu. Engeller ona,
hibir engelin var olamayacan gstermekteydi.
Onu hi yalnz grmyordu. Bekledi.
naata hi gitmedi. Wynand'a, "Evi bittii zaman grrm," dedi.
Ona hi Roark hakknda sora sormad. Ellerini koltuun kollarna
dayyor, bylelikle iddet tepkileri gstermeyi kendine yasaklyordu.
Elleri dayankllnn zel barometresiydi. zellikle de Wynand
akam ge saatte eve dnp, Roark'un evinden geldiini syledii zaman. Kendisinin hi grmedii o evden.
Bir keresinde dayanamad, sordu:
"Nedir bu, Gail? Bir tutku mu?"
. "Herhalde." Sonra Wynand ekledi. "Senin onu sevmeyiin garip."

845/1067

"Ben yle bir ey sylemedim."


"Ama ben grebiliyorum. Aslnda armadm. ylesin sen. Onu
sevmemen doal. nk tam senin sevmen gereken bir insan. Benim
tutkuma kzma."
"Kzmyorum."
"Dominique, onu tandmdan beri seni daha ok seviyorum
desem, anlar miydin beni? Hatta ... bak, bunu da sylemek istiyorum
... kollarmda yattn zaman bile, eskisinden daha fazla bir eyler var.
Senin zerinde daha ok hakkm olduunu hissediyorum."
Son yldr birbirlerine kazandrdklar o sade gvenle konuuyordu. Dominique her zamanki gibi bakmaktayd ona. Baknda
kmsemeden yoksun efkat, acmadan yoksun hzn vard.
"Anlyorum, Gail."
Az sonra sordu:
"Senin iin nedir o, Gail? Bir tapnak gibi mi?"
Wynand, "Bir kee kazak gibi," dedi.
Dominique yukarya ktnda Wynand pencereye yrd, durup
gkyzne bakt. Ban kaldrmt. Boynundaki kaslarn gerginliini
hissediyordu. Acaba gkyzne bakarken duyulan o arbal duygu,
aslnda insann ban kaldrm olmasndan m kaynaklanyor, diye
dnd.

6
"Dnyann en temel derdi, zgrlkle zorlamann birbirinin tersi
olduu yolundaki yanlg," diyordu Ellsworth Toohey. "Bugnk
dnyay arlyla ezen dev sorunlar zebilmek iin, nce zihnimizdeki kargaay zmek zorundayz. Kendimize felsefi bir perspektif
edinmek zorundayz. Aslnda zgrlkle zorlama ayn eydir. Bunu
size basit bir rnekle gstereyim. Trafik klar, cannz istedii anda
karya geme zgrlnz kstlar. Ama bu kstlama, kamyonlara
ezilmeme zgrln getirir size. Eer bir ie atansanz ve o iten
ayrlmanz yasaklansa, kariyerinizin zgrl snrlanr. Ama bu size
isizlie kar bir gven getirir. Ne zaman zerimize yeni bir zorgu
yklense, otomatik olarak yeni bir zgrlk kazanrz. Bunun ikisi
ayrlamaz. Ancak tam bir zorguyu kabul ettiimiz zaman topyekn
zgrle ularz."
"Doru!" diye haykrd Mitchell Layton.
Gerekten lk atmt. Tiz ve yksek bir sesle. Yangn alarm gibi,
apansz nlamt sesi ortalkta. Konuklar dnp Mitchell Layton'a
baktlar.
Kendi evinin salonunda, kilim kapl bir koltukta, yar yatm, yar
oturmu durumdayd. Kt pozunu milletin gzne sokmaya alan
yaramaz bir ocuk gibi. Mitchell Layton'un kiiliiyle ilgili her ey,
baar izgisinin hemen altnda kalyor, ona tam ulaamyordu.
Vcudu uzun boylu olacak gibi yola km, ama sonra fikrini
deitirmi, upuzun bedeninin altnda ksack, tombul bacaklara
mahkm etmiti onu. Yz ince kemikliydi. Ama etleri o kemiklere bir
oyun oynam, iip durmu, iman denemese bile, mzmin kabakulaa benzer bir grnm yaratmt. Mitchell Layton dudan
sarktrd. Bu geici bir ifade deildi. Yzn bilerek o hale sokmuyordu. Mzmindi bu da. Tm kiiliini deitiren bir eydi. Yalnz
duda deil, btn vcudu sarkyor gibiydi.
Mitchell Layton'a eyrek milyar dolar miras kalmt. O da hayatnn
otuz yln, bunun bedelini demek iin harcamt.

847/1067

Ellsworth Toohey smokiniyle kenardaki dolaba dayanm, duruyordu. Aldrmaz halinde zarif bir rahatlkla bir doz da kstahlk vard.
Sanki evresindeki insanlar bu nazik davranlara layk deilmi gibi.
Gzleri salonda gezindi. Pek modern salon denemezdi buraya. Tam
kolonyel de denemezdi. Fransz 'Empire'in biraz gerisinde kalyordu.
Mobilyalarn yzeyleri dzd, ama destekler hep kuu boynu biimindeydi. Siyah aynalar, gl elektrik klar, bol kromaj, bol hal.
Bir tek ynden tutarllk vard, o da her eyin ok pahal oluuydu.
Mitchell Layton kavga eder gibi bir sesle, "Doru," diye bir lk
daha att. Sanki birilerinin itiraz edeceini tahmin ediyor, o kiilere
nceden hakaret ediyordu. "nsanlar zgrlk kavramn ok fazla
mesele ediyorlar. O kelime mulak, gereinden fazla kullanlmaktan
anm bir ey. Ben zgrln o kadar matah bir ey olduundan
bile pek emin deilim. Bence insanlar dzenlenmi bir toplum iinde,
folklor dans gibi belli bir biimi ve deseni olan bir toplum iinde, daha
bile mutlu olurlar. Folklor ne kadar gzeldir, bilirsiniz. Ritmiktir de.
nk oluturulmas kuaklar boyunca srmtr, bir zpktnn onu
deitirmesine de izin vermezler. Bize gereken de bu. Plan ve ritim. Bir
de gzellik."
Ellsworth Toohey, "Bu uygun bir benzetme, Mitch," dedi. "Sana hep
sylemitim yaratc bir kafan var diye."
"Demek istediim, insanlar mutsuz eden ey, ok az seenekleri olmas deil, ok fazla seenekleri olmas," diye devam etti Mitchell
Layton. "Karar vermek zorunda kalmak. Hep karar vermek. Ne
yapacan bilememek. Oysa planl bir toplumda insan kendini
gvende hisseder. Habire insanlar gelip ondan bir eyler yapmasn
istemez. Hi kimsenin hibir ey yapmas gerekmez. Tabii benim demek istediim, ortak karlar iin almann dnda."
Homer Slottern, "nemli olan manevi deerler," dedi. "nsan ada
olmal, dnyaya ayak uydurmal. Manevi bir yzylda yayoruz."

848/1067

Homer Slottern'in surat kocaman, gzleri pek mahmurdu. Gmleinin dmeleri yakutla zmrt karmyd. Kolal gmleinin
nne salata dklm gibi. byk maazann sahibiydi.
Mitchell Layton, "nsanlar eski alarn mistik gizlerini incelemeye
mecbur edecek bir yasa olmal," dedi. "Her ey Msr'daki piramitlerde
yazl."
"Doru, Mitch," diye ona katld Homer Slottern. "Mistisizmin
deeri byk. Ama beri yanda da Diyalektik Materyalizm ..."
Mitchell Layton aksi bir sesle, "Bu bir eliki deil," dedi. "Gelecein
dnyas her ikisini birletirecek."
Ellsworth Tooley, "Aslnda bunlarn ikisi, ayn eyin yzeyde
deiik biimleridir," dedi. "Niyet ayndr." Gzlk camlarndan klar
yansd, ierden fkrm bir kvlcm gibi gzkt. Bu sze kendine
gre bir anlam verdii belliydi.
Jessica Pratt, "Benim tek bildiim, bencil olmamann tek ahlaki ilke
olduu," diye araya girdi. "En soylu ilke ve ayn zamanda kutsal bir
grev. zgrlkten ok daha nemli. Bencil olmamak, mutluluun tek
yoludur. Ben olsam, bencillikten kopmay reddeden herkesi kuruna
dizdirildim. Mutsuzluklarn sona erdirmek iin. Zaten mutlu olamaz o
insanlar."
Jessica Pratt konuurken sesinde zlem vard. Yumuak ifadeli yal
yz, pudral teni, masum makyajyla, parman dedirenin parmak
ucu beyaza boyanacakm gibi bir izlenim yaratyordu.
Jessica Pratt, pek eski bir ailenin soyadn tard, hi paras yoktu,
ama byk bir ihtiras vard. O ihtiras, kz kardei Renee'ye duyduu
sevgiydi. Kk yata ksz kalmlard. Jessica kendi hayatn,
Renee'nin yetitirilmesine feda etmiti. Her eyini feda etmiti. Hi
evlenmemiti. Hep mcadele etmi, planlar, komplolar kurmu, nice
sahtekrlklara bulamt yllar iinde. Sonunda da Renee'yi, Homer
Slottern'le evlendirmeyi baarmt.

849/1067

Renee Slottern bir pufun zerine km, bacaklarn altna kvrarak


oturmutu. Yerfst yiyordu. kide bir yandaki sehpada duran kseye
uzanyor, bir fstk daha alyordu. Baka bir ey yapt yoktu. Solgun
gzleri solgun yznden bo bo bakmaktayd.
Homer Slottern, "Biraz fazlaya kardn, Jess," dedi. "Herkesin ermi gibi olmasn bekleyemezsin."
Jessica Pratt, "Benim hibir ey beklediim yok," dedi. "Beklentilerimi oktan terk ettim. Ama hepimizin ihtiyac olan ey, eitim.
Sanyorum Bay Toohey anlyor. Eer herkes doru drst bir eitim
almaya mecbur edilse, ok daha iyi bir dnyada yaardk. nsanlar iyilik etmeleri iin zorlarsak, mutlu olacak zgrle kavuurlar."
Eve Layton, "Bu tartma tmyle yararsz," diye sze kart.
"Bugn artk akll insanlarn hibiri zgrle inanmyor. Modas
geti. Gelecek, sosyal planlamann a. Zorlama da doa kural. O
kadar. Apak ortada."
Eve Layton ok gzeldi. Bir avize nn tam altnda duruyordu.
Dz siyah salar kafatasna yapm, giydii ak yeil elbiseyse sular
gibi, teninin akta kalan ksmlarndaki gne yanm vurguluyordu.
Satenle parfm modern gsterme yeteneine sahipti. Alminyum bir
masann yzeyi kadar modern. Denizaltnn kapandan kan Vens'
andran bir kadnd.
Eve Layton hayattaki grevinin nc olmak olduuna inanrd. Neyin ncs olursa olsun. Kulland yntem, dikkatsiz bir sramayla
herkesin ilerisinde bir yere dmekti. Felsefesi bir tek cmleyle zetlenebilirdi: "Ben ne yapsam yuttururum." Sohbet srasnda bunu baka
trl sylerdi. En sevdii syleyi biimi de yleydi: "Ben mi? Ben
yarndan sonraki gnm." Ata ok iyi biner, otomobil yarlarna
katlr, uaklarla akrobasi yapard, ayrca yzme ampiyonuydu.
Gnn arl fikirler alanna kayarken bunu hemen fark etmi, bir
srama daha yapmt. Yar meydanlarnda, engellerin zerinden atlar gibi. Yine en ne ini yapmt. En son fikirlerle. Ama oraya ini
yaptnda, kendisine sorular soran kimseleri bulunca aryordu.

850/1067

Dier baarlarn sergilediinde hi kimse soru amazd nk. Siyasal grlerine katlmayanlara kar, fkeli ve sabrsz davranrd.
Kiisel bir sorundu bu. Kendisi her zaman hakl olmak zorundayd,
nk o yarndan sonraki gnd.
Kocas Mitchell Layton ondan nefret ederdi.
"Son derece geerli bir tartma," diye terslendi. "Herkes konunun
senin kadar uzman olamaz, hayatm. Bakalarna yardm etmek
zorundayz. Aydn liderlerin grevi budur. Benim demek istediim,
zorgu kelimesinden korkma samalndan syrlmamz gerek. yi bir
ama iin olursa, zorgu da, zorlama da kt saylmaz. Benim demek istediim, sevgi adna. Ama bu lkeye bunu nasl anlatabileceimizi
bilmiyorum. Amerikallar yle kasnt ki!"
lkesini bir trl balayamyordu, nk lkesi ona eyrek milyar
dolar vermi, sonra da buna uyacak saygy gstermemiti. Onun resim, edebiyat, tarih, biyoloji, sosyoloji ve metafizik konulardaki
grlerini hi kimse kabul etmiyordu. eklerini kabul ediyorlard yalnz. Herkesin kendisini parasyla zdeletirdiinden yakmyordu
Layton. Ama yeterince zdeletirmedikleri iin de nefret ediyordu
herkesten.
Homer Slottern, "Zorlamann iyi yan ok," dedi. "Yeter ki demokratik olarak planlansn. Ortak karlar her eyden nce gelmeli.
Holansak da, holanmasak da."
Homer Slottern'in tutumu, kelimelere dkldnde iki blmden
oluurdu. Bunlar birbiriyle elien blmlerdi, ama kendisi bundan
hi rahatsz olmuyordu; nk kafasnda tutumunu kelimelere dkmyordu. Birincisi; Slottern soyut teorilerin sama olduuna inanrd.
Eer mteriler belli bir eyi istiyorlarsa, onlara onu vermekte bir
saknca yoktu. Ticaret ilkeleri bunu gerektirir, ayrca insan para da
kazanrd. kincisi; insanlarn manevi hayat dedii ey her neyse, onu
ihmal ettii iin tedirgindi. Para kazanma aray iinde, ilgilenememiti o konularla. Belki de Toohey gibi adamlarn biraz hakk vard.
Hem, maazalar elinden alnrsa ne olurdu ki? Devlete ait bir byk

851/1067

maazann mdr olarak yaamak daha kolay deil miydi? Mdr


maa ona imdiki hayatn yaatmaz myd, imdiki saygnln
kazandrmaz myd? Hem de sahiplik sorumluluu olmadan!
Renee Slottern, "Gelecein toplumunda her kadnn her erkekle
yataca doru mu?" diye sordu. Sesi soru gibi balam, ama sonra
sner gibi olmutu. Aslnda cevab bilmek istemiyordu. Onun bilmek
istedii, gerekten istedii bir erkekle birlikte olmann nasl bir ey
olduu ve bu isteme iinin nasl yaplacayd.
Eve Layton, "Kiisel seeneklerden sz etmek aptallk," dedi. "Modas gemi bir ey. Kii diye bir ey yok. Yalnzca toplu kimlik var.
Apak ortada."
Ellsworth Toohey glmsedi, bir ey sylemedi. Mitchell Layton,
"Geni kitleler iin bir eyler yaplmas art," diye bildirimde bulundu.
"Liderlik etmek art onlara. Kendi karlarn bilmiyorlar. Demek istediim, neden bizim gibi kltr ve pozisyon sahibi insanlar, kollektivizm idealini ok iyi anlyor, onun uruna kiisel karlarn feda etmeye
hazr oluyorlar da, bundan en kazanl kacak olan ii snf budala
gibi kaytsz kalyor? Bu lkedeki iilerin kolektivizmden neden hi
holanmadn bir trl anlayamyorum."
"Anlayamyor musun?" diye sordu Ellsworth Toohey. Gzlk camlar bir daha parldad.
Eve Layton, "Canm skld bu konudan," dedi. Odann iinde
dolap duruyor, klar omuzlarndan yaylyordu.
Sohbet sanata ve eitli dallarda gnn tannm sanatlarna
dnd.
"Lois Cook diyor ki, kelimeler mantn basksndan kurtarlmalym. Mantn kelimeler zerinde yapt basky, kapitalistlerin
geni halk kitlelerini smrmesine benzetiyor. Kelimelerle mantk
kar karya gelip toplu szlemeyle uyuma varmal, diyor. yle
elenceli ve yepyeni ki!"

852/1067

"Ike ... neydi soyad onun? O da diyor ki, tiyatro bir sevgi aracym.
Oyunun sahnede oynanmas ok yanl diyor. Aslnda oyun, seyircilerin kalbinde oynanr, diyor."
"Banner'n geen pazar saysnda Jules Fougler, gelecein
dnyasnda tiyatronun hi gerekli olmayacan yazyordu. Sradan insann gnlk hayat da en iyi Shakespeare trajedileriyle boy lebilecek bir sanat eseridir, diyordu. Gelecekte dramatistlere de gerek olmayacakm. Eletirmen yalnzca kalabalk kitlelerin gnlk hayatna
bakacak, bunlarn sanatsal noktalarn halka aklayacakm. yle diyor Jules Fougler. Onunla ayn grte olduumdan pek de emin
deilim ama kesinlikle ilgin bir bak as var."
"Lancelot Clokey diyor ki, ngiltere mparatorluu'nun sonu yaklayormu. Sava olmayacak, diyor. nk dnya iileri buna izin
vermeyecekmi. Savalar balatan, uluslararas bankaclar ve silah tacirleri. Onlarn da forsu kalmam durumda. Lancelot Clokey'ne gre
evren bir esrar; insann en iyi arkada da annesi. Bulgaristan
Babakan da sabah kahvaltsnda ringa bal yiyormu, yle
sylyor."
"Gordon Prescotta gre mimari demek, drt duvarla bir at demekmi. Taban olsa da olurmu, olmasa da. Geri kalan kapitalist
zentisiymi. Dnyada herkesin bann stnde bir dam oluncaya
kadar, hi kimsenin hibir yere inaat yapmasna izin verilmemeli,
diyor. Ama ... Patagonyallar ne olacak? Onlara dam istemeyi biz
retmek zorundaymz. Prescott buna, diyalektik transspasyal
bamllk diyor."
Ellsworth Toohey hibir ey sylemedi. ylece durmu, hayalindeki
dev daktilo makinesine glmsyordu. Duyduu her nl isim, o makinenin tularndan biriydi. Her biri belli bir alan kontrol ediyordu.
Her biri vuruunu yapyor, iz brakyor, yava yava birbiriyle
balantl cmleler beyaz kda dklyordu. Daktilo makinesi, diye
dnd. O makine, tulara dokunacak eli de gerektirir.

853/1067

Mitchell Layton'un, "Evet, Banner, Allah kahretsin!" diye homurdandn duyunca dikkat kesildi.
"Biliyorum," dedi Homer Slottern.
Mitchell Layton, "Aksyor artk," dedi. "Kesinlikle aksyor. Amma da
yatrm semiim. Elisworth'un yanld tek olay da bu oldu ite."
Eve Layton, "Ellsworth asla yanlmaz," dedi.
"Eh, bu sefer yanld ite. O boktan gazeteden hisse almam neren
oydu." Toohey'nin gzleriyle karlatnda, o gzlerin kadife gibi
sabr yansttn grd, aceleyle ekledi: "Demek istediim, ikyet
ediyor deilim, Ellsworth. Ziyan yok. Belki de gelir vergimi
drmeye yarar. Ama o irkef gerici gazete kesinlikle yoku aa
gidiyor."
"Biraz sabrl ol, Mitch," dedi Toohey.
"Sence satp kurtulmayaym m?"
"Hayr Mitch, bence yapma."
"Sen yle diyorsan yle olsun. Param bol naslsa. Her eye yeter
param."
Homer Slottern artc bir hiddetle, "Ama benim yetmez!" diye
patlad. "Neredeyse insann Bcnner'a ilan vermeye bile paras yetmeyecek. Mesele tirajlarnda deil... tirajlar iyi... ama ortalkta bir
hava var. Garip bir hava. Ellsworth, ben o gazeteyle ilan anlamam
iptal etsem diyorum."
"Neden?"
"Wynand Okumuyoruz akmn biliyor musun?"
"Duydum."
"Gus Webb diye biri ynetiyor. Park yerlerinde duran arabalarn
camlarna etiket yaptryorlar. Sinemalarda Wynand Haberleri
balaynca yuhalyorlar. Pek byk bir grup olduklarn sanmyorum,
ama geen hafta tatsz bir kadn benim maazada kyameti kopard.
Banner'a ilan veriyoruz diye bize 'Emek Dman' dedi, bas bas

854/1067

bard. Bir tek olay grmezden gelebilirsin, ama eski mterilerden,


Connecticut'l orta yal bir kadncaz, stelik de ailesi kuaktan
beri Cumhuriyeti olan bir kadncaz telefon ap da, veresiye hesabnn iptalini isterse, neden olarak da, 'Birisi bana Wynand diktatr
dedi', diye bir eyler sylerse, o zaman ciddi dnmek gerekir."
Toohey, "Gail Wynand politikadan hi anlamaz, ancak en ilkel
trn anlar," dedi. "O hl Hell's Kitchen'daki Demokratik Kulp
dzeyinde dnyor. O gnlerin politik ahlakszlnda bir tr
masumiyet vard, sizce de yle deil mi?"
"Bana vz gelir. Ben ondan sz etmiyorum. Bence Banner artk yk
olmaya balyor. nsann ticaretine zarar veriyor. Bugnlerde ok
dikkatli olmak gerek. Yanl insanlarla yaknlk kurarsan, alan irkef
kampanyasnda senin stne de bir eyler sryor. yle eyleri gze
alamayz."
"Pek de haksz bir irkef saylmaz."
"Vz gelir. Doruymu, yanlm, hi farketmez bana. Ben kim
oluyorum da, Gail Wynand uruna boynumu ipe uzatyorum? Halk
arasnda ona kar duygular varsa, bana den de abucak uzaklamaktr. Hem bir tek ben deil. Byle dnen birka kiiyiz. Ferris &
Symes'dan Jim Ferris, Vimo Flakes'den Billy Shultz, Toddler Togs'dan
Bud Harper... neyse, hepsini ok iyi tanrsn. Hepsi senin de
arkadan. Bizim grup ite. Liberal iadamlar. Hepimiz ilanlarmz
Banner'dan ekmek istiyoruz."
"Biraz sabret, Homer. Ben olsam acele etmezdim. Her eyin bir
zaman var. Psikolojik an diye bir ey var."
"Pekl, sana inanyorum. Ama ortalkta yle bir hava olduu kesin.
Gnn birinde tehlikeli olacak."
"Olabilir. yle bir ey olursa, ben sana haber veririm."
Renee Slottern dalgn bir aknlk iinde, "Ellsworth Bannerda
alyor sanyordum," dedi.
tekiler gzlerinde gceniklik ve acma ifadeleriyle ona dndler.

855/1067

Eve Layton, "ok safsn, Renee," dedi.


"Ama nesi var Banner*m?"
Jessica Pratt, "Sen kirli politikalara aldrma, yavrum," dedi
kardeine. "Banner kt bir gazete. Bay Wynand da kt bir adam.
Zenginlerin bencil karlarn temsil ediyor."
"Bence yakkl," dedi Renee bu sefer. "Cinsel ekicilii var."
Eve Layton, "ff, daha neler!" diye patlad.
Jessica Pratt derhal fkelenerek, "Ama herhalde Renee'nin de fikrini
sylemeye hakk var," dedi.
Renee, "Birisi bana Wynad alanlar Birlii'nin Bakan Ellsworth, demiti," diye mrldand.
"Yok canm, nereden karyorlar, Renee! Ben hibir eyin bakan
falan olmam. Ben sradan bir yeyim, o kadar. Orada alan herkes
gibi."
Homer Slottern, "Wynand alanlar Birlii diye bir eyiniz var
m?" diye sordu.
Toohey, "Balangta bir kulpt," dedi. "Geen yl sendika oldu."
"Kim organize etti?"
"Kim bilir? Hemen hemen kendiliinden oldu. Tm kitle hareketleri
gibi."
Mitchell Layton, "Bence Wynand itin teki," dedi. "Kendini kim
sanyor bir kere? Hissedarlar Toplants'na gidiyorum, bize aptal
muamelesi ediyor. Benim paramn onunki kadar deeri yok mu? O
gazetenin bir paras da bana ait deil mi? stesem ben de ona gazetecilik konusunda bir iki ey retebilirdim. Benim de fikirlerim var. O
kstahln nedeni nedir? Servetini kendisi kazand diye mi? Hell's
Kitchen'dan geliyor diye bu kadar zppelie hakk var m? Baka insanlar Hell's Kitchen'da doup oradan ykselme ansna
kavumamsa, bu onlarn suu mu? Zengin domann ne byk bir
engel olduunu hi kimse anlayamyor. Zengin dodun diye, paran

856/1067

olmasa hibir deerin olmayacam varsayyorlar. Demek istiyorum ki,


benim de elime Gail Wynand'n frsatlar gese, onun iki kat kadar
zengin olurdum, kat kadar da nl olurdum. Ama yle kibirli ki,
bunlar hi anlayamyor!"
Kimse bir ey sylemedi. Mitchell Layton'un sesindeki o isteriye
yaklaan tonu hissetmilerdi. Eve Layton, Toohey'e bakt. Sessiz
baklar yardm istiyordu. Toohey glmsedi, ne doru bir adm att.
"Senden utanyorum, Mitch," dedi.
Homer Slottern soluunu tuttu. Mitchell Layton'a kimse byle kar
kmazd. Aslnda Mitchell Layton'a kimse hibir ekilde kar
kmazd.
Mitchell Layton'un altduda gzden kayboluverdi. Toohey sert bir
sesle tekrarlad. "Senden utanyorum, Mitch. Kendini Gail Wynand
gibi iren biriyle karlatrdn iin utanyorum." Mitchell
Layton'un dudaklar geveyip normal haline geldi, yzne glmseme
kadar tatl bir ifade yerleti. "Doru," dedi mtevaz bir sesle.
"Yanlyorsun, sen Gail Wynand'n kariyerine asla ulaamazdn.
Sende o duygulu ruh ve insancl igdler varken, asla. Seni geri tutan
o, Mitch; yoksa servetin deil. Para kimin umurunda? Parann a
geti artk. Kapitalist sistemin kaba rekabetine uymayan, senin ruhun
asl. Ama o sistemin de gn geiyor."
"Apak ortada," dedi Eve Layton.
Toohey oradan ayr lirken vakit hayli ge olmutu. O kadar keyifliydi
ki, eve kadar yrmeye karar verdi. Kentin sokaklar bombotu. Binalarn karanlk csseleri, gvenli ve savunmasz biimde gklere ykseliyordu. Bir zamanlar Dominique'e syledii sz geldi aklna:
"Karmak bir makine bizim toplumumuz ... parman bir noktaya
bastn anda ... makinenin arlk merkezi olan noktaya dokunduun
anda ... ne var ne yoksa hepsini deersiz bir hurda ynna evirebilirsin ..." zlyordu Dominique'i. Keke bu akam benimle birlikte
olsayd da, oradaki konumalar duyabilseydi, diye dnd.

857/1067

Paylaamad eyler kaynama halindeydi iinde. Sessiz bir sokan


orta yerinde durdu, kafasn arkaya atp yksek sesle gld. Gzleri
gkdelenlerin tepesindeydi.
Bir polis yaklap Toohey'nin omzuna dokundu. "Evet, Beyefendi?"
dedi.
Toohey pirin dmeleri, lacivert ceketi, geni gs grd. Polisin
yz ta gibi, ama sabrlyd. evredeki binalar kadar kararl ve
gvenilir bir adam.
"Grevinizi mi yapyorsunuz, Memur Bey?" diye sordu Toohey. Sesi
hl kahkahalarn kalntlaryla sarslyordu. "Yasay, dzeni, ahlk ve
insan hayatn m koruyorsunuz?" Polis kafasnn arkasn kad. "O
zaman beni tutuklamanz gerekir, Memur Bey."
"Tamam, dostum, tamam," dedi polis. "Git evine. Hepimiz ara sra
fazla karrz."

7
Son izimci de evine gittiinde, Peter Keating dirseklerinde bir uyuma hissetti. Hole kt, ban kaldrp tavana bakt. Eskiden st kata
kan merdivenin duvardaki izini grebiliyordu. Merdiven kaldrlm,
duvar rlmt artk. Guy Francon'un odas yoktu. Keating & Dumont irketi, bir tek katta alyordu.
O merdiveni hatrlad, ilk seferinde krmz hall basamaklar nasl
ktn dnd. Elindeki plan parmak ularyla tutarak tamt.
Guy Francon'un ltl yansmalarla dolu odasn dnd. Drt yl
boyunca o odann kendi odas olduunu dnd. irkete u son yllarda neler olduunu biliyordu. Tulum giymi iiler merdiveni skp
duvar rerken de neler olduunu biliyordu. Ama olay asl gerek
klan, tavandaki deliin kapanmasndan sonra ekilen beyaz boya
olmutu.
Aaya doru inii oktan beri kabullenmiti Peter Keating.
steyerek kabullenmemiti tabii. yle olsa, bir karar saylrd. Oysa
olay kendiliinden olmu, o da olmasna izin vermiti. ok basit, hemen hemen acsz bir sre. Miskinliin insan uykuya tamas gibi.
u andaki sinsi ac, olayn neden olduunu anlamaya almaktan
geliyordu.
"Yzyllarn Mar Fuar" vard tabii. Ama o olay tek bana nemli
olmayabilirdi. "Yzyllarn Mar" mays aynda alm, byk bir
baarszlkla sonulanmt. Ne yarar var, diye dnd Keating. O
kelimeden kamamak gerekirdi. Gerekten baarsz olmulard.
Korkun bir rezalet! Ellsworth Toohey stununda, "Bu fuarn ad,
eer, 'Yzyllar At Srtnda Gelip Gemi' olsa, daha uygun olurdu," diye yazmt. Zaten fuarn mimari deeri konusunda yazlan tm yazlar
da ayn havadayd.
Keating nasl deli gibi altklarn, yedi mimar arkadayla birlikte
o binalar nasl izdiklerini buruk bir duyguyla hatrlad. Keating'in

859/1067

kendini ne att, reklam ve alk hep kendi toplamaya alt


doruydu, ama tasarm konusunda yle yapmamt, o kesindi. Uyum
halinde almlard. Hep toplanp danmlard. Herkes dierlerinin
grne teslim olmu, ortada gerek bir kollektif ruh domu, kimse
kendi kiisel tutkularn, bencil fikirlerini dierlerine zorla kabul ettirmeye kalkmamt. Ralston Holcombe bile, Rnesans'n unutmutu o sra. Binalar modern yapmlard. Hibir yerde grlmedik
dzeyde modern. Slottern Maazas'nn vitrinlerinden bile modern.
Keating'e gre binalar hi de "Birinin
bast di macunu tpnden fkrp ylm macunlara" ya da "incebarsaklarn stilistik resmine" benziyor deildi. Bir eletirmen yle
demiti.
Grne gre halk da yle dnyordu ... halk hi dnrse
tabii. Anlayamyordu. Tek bildii, "Yzyllarn Mar" biletlerinin,
sinemalarda, Screeno Yarmalar'nda dl olarak datldyd. O
fuarn tek atraksiyonu, plak olarak, elinde tuttuu canl tavus
kuuyla danseden Juanita Fay adl bir danszd.
Ama fuar baarszla urasa ne olurdu ki? Konseydeki teki mimarlara bir zarar vermemiti o olay. Gordon L. Prescotfun ii yine her
zamanki gibi yolundayd. Yo, o deil, diye dnd Keating. Olay
zaten fuardan nce balamt. Ne zaman olduunu tam bilemiyordu.
Birok aklamas olabilirdi. Ekonomik kriz hepsini etkilemiti.
Dierleri bir dereceye kadar kendilerini toparlam, ama Keating &
Durnont toparlayamamt. irket bir eyler kaybetmiti. Guy Francon
emekli olunca, irketin mterilerini ektii alanda bir deiiklik
olmutu. Keating dnnce; Guy Francon'un kariyerinde bir sanat ve
beceri, mantkd bir enerji olduunu anlyordu. O sanat yalnzca
adamn sosyal ekicilii olsa bile, enerji de yalnzca birka akn milyonere ynelik olsa bile. nsanlarn Guy Francon'a tepkisinde garip bir
duygu vard.

860/1067

u ara insanlarn neye cevap verdiini dnnce, pek bir mantk


gremiyordu. Meslein lideri, ama kk apta lideri ... nk byk
ap diye bir ey kalmamt artk ... Gordon L. Prescott'tu. Amerikan
Yap Konseyi'nin bakan da oydu. Gordon L. Prescott, Transandantal
Pragmatizm nutuklar atyor, mimariden ve sosyal planlamadan o ereve iinde sz ediyor, izim odasnda ayaklarn kaldrp masalara
koyuyor, resmi davetlere ayanda spor pabularla gidiyor, ikram edilen orbay yksek sesle eletiriyordu. Sosyeteye gelince, liberal bir mimardan holandklarn sylyorlard. Amerikan Mimarlar Dernei de
vard hl. Kasnt, gcenik bir kurum olarak vard. Ama herkes onlardan "Fluzur Evi" diye sz eder olmutu. Meslei yneten, Amerikan
Yapm Konseyi'ydi. Ne zaman Ellsworth Toohey'nin stununda bir mimarn ad gzkse, o ad mutlaka Augustus Webb oluyordu. Keating
henz otuz dokuz yanda olduu halde, kendisinden "modas gemi"
diye sz edildiini duymaktayd.
Anlamaya almaktan vazgemiti. Dnyay yutan deiimin
niteliini hi anlamasa daha iyi olacan belirli belirsiz hissetmekteydi. Genliinde Guy Francon'la Ralston Holcombe'un almalarna
bakarken iyi niyetli bir kibir vard iinde. Onlar taklit etmek, masum
bir aka gibiydi. Ama Gordon L. Prescott'la Gus Webb'in sahtekrl o
kadar daha kstah, o kadar daha ktyd ki, Keating'in esneklik
yetenei o kadarn kabullenemiyordu. nsanlarn Holcombe'da bir
byklk grdne, dn alnm bykl dn almaktan bir
zarar gelmeyeceine inandrmt kendini. Prescott'ta hi kimsenin bir
ey bulamayacan da biliyordu. nsanlar Prescott'un dehasndan sz
ederken, Keating karanlk bir gcn alayc sesini duyar gibi oluyordu.
Sanki Prescott'a sayg gstermiyorlar da, deha kavramyla alay ediyorlard. lk defa olarak, onlarn dmen suyuna giremiyordu ite. Halkn
beenisinin artk liyakatin takdiri olmadn, hemen hemen bir aybn
damgas olduunu o bile anlamaya balamt.
ylece devam etmiti. Yine dolgu maddelerini kullanarak srdrd
almalarn. Gelen tek tk iler hep nemsiz ilerdi. Bu kadar geni
bir kat kaldramyordu irket. Odalarn ou da kullanlmyordu. Ama

861/1067

Keating kat brakmad, giderlerin ounu kendi cebinden dedi.


Devam etmek zorundayd. Servetinin ounu borsadaki dikkatsiz
yatrmlarnda kaybetmiti. Ama yine de, onu mrnn sonuna kadar
idare edecek paras vard. Bu konu onu rahatsz etmiyordu. Para artk
onun ba kaygs deildi. En korktuu ey, bo kalmakt. Yolun ilerisinde grd soru iaretiydi. inin temposunun byle devam etmemesinden korkuyordu.
Yava yryor, yrrken kollar bedeninin iki yanna smsk
bastrlm, omuzlan kamburlam grnyordu. Srekli me
halindeymi gibi. Kilo da alyordu. Yz i iti. Ban hep eik tutuyor, ikinci enesi kravatnn dmne deiyordu. Geri gzelliinin
biraz bir glge gibi kalmt, ama o da durumu daha beter ediyordu.
Yz izgileri, kurutma kdyla emilip yaylarak bulanklam gibi.
akaklarndaki krlar dikkati ekecek kadar artmt. ok sk iki iiyordu, neesizdi.
Annesinden, gelip yine kendisiyle birlikte oturmasn istemiti. O da
dnmt olunun yanna. Upuzun akamlar boyunca, salonda hibir
ey konumadan oturuyorlard. Birbirlerine kzgn deillerdi. Yalnzca
karlkl gvence bekliyorlard. Bayan Keating hibir neride bulunmuyor, hi de sitem etmiyordu. Oluna davrannda yepyeni, panik
ykl bir efkat vard. Evde hizmeti olduu halde, olunun
kahvaltsn o hazrlyordu. En sevdii yiyecekleri piiriyordu ona. Gzleme. Dokuz yandayken, kzamk karrken ne kadar ok severdi
gzlemeyi Peter! Keating annesinin abalarn fark eder de bir memnuniyet belirtirse, annesi ban sallyor, gzlerini krptrarak ban
baka tarafa eviriyor, kendi kendine, neden bu kadar memnun
oluyorum buna, hem madem ki memnunum, neden gzlerim yaaryor diye soruyordu.
Bir sessizlik sonrasnda birdenbire, "Dzelecek, Peter," deyiveriyordu. "Dzelecek, deil mi?" Keating ona ne demek istediini sormuyor, alak sesle, "Evet anne, dzelecek," diyor, acma yeteneini sonuna
kadar kullanarak sesini inanlr karmaya alyordu.

862/1067

Bir keresinde annesi, "Mutlusun, deil mi, Peter?" diye sormutu.


Keating ona baktnda, annesinin kendisine glmediini grmt.
Gzleri korkuyla iri iri almt kadnn. Cevap verememiti Keating.
O zaman annesi, "Ama mutlu olmak zorundasn!" diye barmt.
"Peter, mecbursun buna! Yoksa ben ne uruna yaadm?" Keating'in
iinden ayaa kalkp annesini kucaklamak, ona her eyin yolunda
olduunu sylemek gelmiti. Ama tam o srada, Guy Francon gelmiti
aklna. Dn gn Francon ona, "Benden gurur duyman istiyorum,
Peter ..." demiti. "Bir anlam olduunu hissetmeni istiyorum." Bunu
dnnce, kprdayamamt. Anlamamas gereken bir eyle kar
karya hissetti kendini. Gzlerini annesinden kard, baka tarafa
bakt.
Bir akam annesi durup dururken, "Peter, bence sen evlenmelisin,"
dedi. "Evli olsan ok daha iyi olur bence." Keating buna verecek cevap
bulamad. Neeli bir ey bulup sylemeye urarken, annesi devam
etti: "Peter, sen neden ... neden Catherine Helsey'le evlenmiyorsun?"
Keating, iinden kabaran fkenin gzlerine ulatn hissetti. O
basky i gzkapaklarnda duydu. Ba yavaa annesine doru
dndnde, karsnda onun o tombul, tknaz gvdesini grd.
Kaskat ve savunmasz. Umutsuz bir gururla ykl. Olunun vuraca
her darbeye dayanmaya hazr. Annesinin mr boyunca kalkt en
cesur hareketin bu olduunu dnd. fkesi geiverdi; nk annesinin acsn, kendi aclarndan daha youn biimde hissetti. Tek elini
havaya kaldrd, sonra kucana dmesine izin verdi. O hareket her
eyi kapsyordu. "Anne, brak da ..."
Ayda bir iki kere, hafta sonlarnda kent dna gidip gzden kayboluyordu. Nereye gittiini bilen yoktu. Bayan Keating bu konuya kayglanyor, ama soru sormuyordu. Bir kadn var herhalde, diye
dnyordu. yi bir kadn olmasa gerek. Yoksa bu kadar ketum davranmazd, iinden olunun yaman bir yosmann penesine dmesini,
kadnn onu raz edip sonunda onunla evlenmesini ummaktayd.

863/1067

Keating hafta sonlarnda, sapa bir kyn tepelerinde kiralad bir


eve gidiyordu. O kulbede yalboya, fra ve tuvallerini saklamaktayd. Gnlerini resim yaparak geiriyordu orada. Genliinin domam
hevesini nereden hatrladn bilemiyordu. Annesi o zamanlar o
hevesin kanaln deitirmi, olunu mimariye ynlendirmiti. Resim
yapma igdsnn nasl olup da dayanlmaz hale geldiini de anlayamyordu. Ama o kulbeyi tutmutu ve oraya gitmekten
holanyordu.
Resim yapmay seviyorum diyecek durumda deildi. Zevkli olmad
gibi, bir rahatlama da getirmiyordu. kenceden baka bir ey deildi.
Ama her naslsa ... nemi yoktu ikencenin. Kk sehpann nndeki
tabureye oturuyor, karsndaki bo tepelere bakyor, gzlerini ormanda, gklerle gezdiriyordu. fade etmek istedii eyi iinde bir ac
olarak hissetmekteydi. evresindeki araziye kar mtevaz, dayanlmaz bir efkat gibi. i iyice gergindi, Fel olmu gibiydi. fade gc hi
yoktu. Ama devam etti. Urat. Tuvallerine baktnda, onlar ocuksu
ve incelikten uzak buluyor, herhangi bir ey yakalayamam olduunu
gryordu. Onun da nemi yoktu. Kimse grecek deildi naslsa.
Hepsini zenle bir keye istifleyip kulbeyi kilitliyor, kente dnyordu. Ne zevk vard bu ite, ne gurur, ne de zm. Yalnzca tuvalin
karsnda otururken bir huzur vard iinde, o kadar.
Ellsworth Toohey'i dnmemeye alt. inde bir duygu, o konuya
dokunmad srece, bir nebze ruhsal gveni srdrebileceini
fsldyordu ona. Toohey'nin ona davran ancak bir tek biimde aklanabilirdi ... Keating o aklamay biimlendirmek istemiyordu.
Toohey uzaklamt ondan. Bulumalar her yl biraz daha
seyreklemiti. Keating bunu kabullenmi, kendi kendine Toohey'nin
megul olduunu syleyip durmutu. Toohey'nin yazlarnda
Keating'den hi sz etmemesi artcyd. Yazacak daha nemli eyleri
var, diyordu kendi kendine. Toohey'nin "Yzyllarn Mar"m
eletirmesi ok sarsmt Keating'i. O zaman da, almalarmz bunu
hak etti, demiti. Her sulamay kabulleniyordu. Kendinden kuku

864/1067

duymas kolayd. Ama Ellsworth Toohey'den kukulanmay


kaldramazd.
Toohey'i bir kere daha dnmeye onu zorlayan, Neil Dumont
olmutu. Neil durmadan dnyann durumundan, dklm ste
alanamayacanmdan, varoluun yasasnn deiim, uyum
olduundan sz edip duruyordu. nemli olan, dorulup kalkabilmektir, diyordu. Bu uzun konumalardan Keating'in edindii izlenim,
kendi anladklar anlamdaki ilerin sona ermi olduuydu. Onlar
memnun olsa da, olmasa da, artk bu alan hkmet devralyordu.
Yaknda btn binalar devlet yapacakt. Toplu konutlar halinde. Bu
ie gireceklerse, bir an nce girmekte yarar vard. "Gordon Prescott'a
bak," diyordu Neil Dumont. "Konut projeleriyle postaneler yapyor, ii
tkrnda. Gus Webb'e bak. O da o ilere sokulma abasnda."
Keating cevap vermedi. Neil Dumont'un seslendirdii bu dnceler, onun da dnp itiraf edemedii eylerdi. Bu durumla yz yze
geleceini hep biliyor, elinden geldiince geciktirmeye alyordu.
Cortlandt Evleri'ni dnmek bile istemiyordu. Cortlandt Evleri
Astoria'da, Dou Nehri kysnda kurulacak bir toplu konut projesiydi.
Dk kiral evler iin dev bir deneme projesi olarak dnlmt.
Btn lkeye bir model. Hatta btn dnyaya, Keating mimarlarn bu
projeden sz ettiini bir yldr duyuyordu. Tahsisat km, arazi satn
alnmt. Ama mimar henz seilmemiti. Keating, Cortlandt' ne
kadar umutsuzca istediini kendine itiraf edemiyor, alma ansnn ok
kk olduunu da imdiden biliyordu.
Neil Dumont, "Dinle, Peter, hakikatleri konumaktan ekinmeyelim," dedi. "Biz kzaktayz. Bunu sen de bal gibi biliyorsun. Evet, geri
bir iki yl daha dayanrz, senin eski hretinle idare etmeye alrz.
Ama sonra? Bizim suumuz deil aslnda. zel giriim ld iin
byle oldu. Daha da lecek. Tarihsel bir sre bu. Gelecein dalgas.
Bir an nce srf tahtasn kapsak iyi ederiz. Nefis bir tane var, onu kapacak kadar akll olan kiiyi bekliyor. Cortlandt Evleri."

865/1067

te kelimeyi seslendirilmi olarak da duymutu sonunda Keating.


Bu szn kulana neden bouk bir an sesi gibi geldiini merak etti.
Sanki o ses, bir daha durdurulamayacak bir sreci balatyordu. "Ne
demek istiyorsun, Neil?"
"Cortlandt Evleri. Ellsworth Toohey. Artk biliyorsun ne demek
istediimi."
"Neil, ben..."
"Ne oluyor sana, Peter? Bak, herkes glyor artk bu konuya. Peter
gibi Toohey'nin gzdesi olsak, Cortlandt Evleri'ni p diye alrdk, diyorlar. Senin ne beklediini kimse anlayamyor. O projenin ipleri, dostun Ellsworth'un elinde, biliyorsun."
"Bu doru deil. Onun elinde deil. Onun hibir resmi grevi yok.
Hibir zaman resmi bir grev almaz."
"Sen kimi kandryorsun? Her dairede nemli kim varsa onun
adam. Onlar oralara nasl yerletirdi, biliyorsam Allah belam versin,
ama yapm ite. Ne oluyor, Peter? Ellsworth Toohey'den bir iyilik
istemeye korkuyor musun?"
te bu kadar, diye dnd Keating. Artk kaamazd. Ellsworth
Toohey'den bunu istemeye korktuunu kendine itiraf edemezdi.
"Hayr," dedi lgn bir sesle. "Korkmuyorum, Neil. Pekl, konuurum Ellsworth'la."
Ellsworth Toohey kanepeye serilmiti. zerinde bir robdambr
vard. Bacaklar ak, kollar kafasnn zerinde, apal bir "X" iaretine benziyordu. Robdambr ipekti. zerinde Coty Pudrasnn
amblemleri vard. Turuncu zemin zerine, beyaz pudra sngerleri.
Biraz fazla atak, biraz fazla neeli bir desendi. Srf o hali onu zarif
gstermeye yetiyordu. Toohey onun iine, fstk rengi pijamalarn
giymiti. Buruuktu pijamalar. Paalar incecik bileklerinin evresinde
uuuyordu.
te tipik Toohey, diye dnd Keating. Salonun bu titiz dzenlilii
ortasnda, byle bir klk ve byle bir poz. Arkasndaki duvarda nl

866/1067

bir ressamn tablosu aslyd. Salonun geri kalan, rahip odas gibi
ciddi ve sessizdi. Yo, rahip odas deil, diye dnd Keating. Srgndeki bir kraln inziva yeri. Maddesel zenginlikleri hor gren
birinin.
Toohey'nin gzleri scak, neeli, cesaret vericiydi. Telefona kendi
cevap vermiti Toohey. Randevuyu hemen vermiti. Keating iinden,
beni byle samimi karlamas ho bir ey, diye dnyordu. Neden
korkmuum ki? Neden kukulanmm? Eski dostuz biz.
Toohey esneyerek, "Hay Allah," dedi. "nsan ne ok yorulabiliyor!
Bir nokta geliyor, insan serseriler gibi dinlenme ihtiyac duyuyor. Eve
geldiimde elbiselerimi bir dakika daha zerimde tutamayacam hissettim. Kyl gibi hissettim kendimi o elbiselerin iinde. Kantlar
tuttu. Soyunmak zorundaydm. Alnmyorsun deil mi, Peter? Baz
kimselere kar kat ve resmi olmak arttr, ama seninleyken hi
gerekli deil."
"Yo, tabii deil."
"Biraz sonra bir banyo yapaym bari. Scak bir banyo, insana kendini
asalak gibi hissettirir. Sen scak banyolar sever misin, Peter?"
"ey ... evet... herhalde."
"Kilo alyorsun, Peter. Yaknda banyoya girdiinde iren duracaksn. Hem kilo alyorsun, hem de skkn grnyorsun. Kt bir
bileim. Estetik adan kesinlikle yanl. iman insanlar mutlu ve
keyifli olmal."
"Benim bir eyim yok, Ellsworth. Yalnz ..."
"Eskiden tatl bir davrann vard. Onu kaybetmemelisin. Yoksa insanlar sklr senin yannda."
"Ben deimedim, Ellsworth." Birden, bu kelimeleri vurguyla
sylediini farketti. "Hi deimedim ben. Cosmo-Slotnick Binas'n
izerken naslsam, yine yleyim."

867/1067

Umutlu gzlerle Toohey'e bakt. Bu ima Toohey'nin anlayaca


kadar akt. Toohey bundan ok daha rtl eyleri bile anlard. Keating bunu syledikten sonra, kendisine yardm edilsin diye bekledi.
Toohey hl ona bakyordu. Gzleri tatl ve botu.
"Aman, Peter, bu felsefe kavramna aykr bir sz. Deiim evrenin
birinci ilkesidir. Her ey deiir. Mevsimler de, yapraklar da, iekler
de, kular da, ahlak anlaylar da, insanlar da, binalar da. Diyalektik
sre bu, Peter."
"Evet, tabii. Her ey ok hzl deiiyor. ok da garip deiimlere
uruyor. Bunun nasl olduunu bile fark edemiyor insan. Hatrlyor
musun, daha birka yl nce Lois Cook, Gordon Prescott, Ike ve Lance
... hi kimse deillerdi. imdi ise ... hepsi bir numara, Ellsworth, ve
hepsi de senin adamn. Nereye baksam, nerede nemli bir isim
duysam, senin ocuklardan biri. alacak bir eysin, Ellsworth. Bunu
kim yapabilirdi? Hem de birka ylda ..."
"Senin sandndan ok daha basit, Peter. Sen kiilikler asndan
dnyorsun da ondan. Bunlar birer birer yaplyor sanyorsun. Ama
ona yz basn ajannn mr yetmez. Oysa ok daha hzl yapmann
yollar da var. amz zaman tasarrufu a. Bir eyin bymesini
istiyorsan, her tohumunu ayr ayr beslemeye kalkmazsn. Gbreyi
stne yaymak yeter. Gerisini doa yapar. Herhalde sen bu iin tek
sorumlusu benim, sanyorsun. Ama deilim. Hi deilim. Ben birok
kiiden biriyim. ok geni bir hareketin iinde, bir tek kaldracn
koluyum. ok geni ve ok eski bir hareket. Rastlant sonucu, senin ilgilendiin alan semiim. Sanat alann. nk baarmak istediimiz
eyin en nemli noktalarna odaklanan alan oydu."
"Evet, tabii, ama bence ok zekisin. Yetenekli genleri seiyorsun.
nceden nasl biliyorsun; anlayamyorum. Amerikan Yapm Konseyine ardmz o korkun grubu hatrlyor musun? Kimse bizi
ciddiye almyordu. Sama sapan derneklerle vakit geiliyorsun diye
herkes sana glyordu."

868/1067

"Ama, sevgili Peter, insanlar yle ok yanlglara derler ki!


rnein u eski slogan: Bl ve ynet. Tabii onun da uygulanabildii
yerler var. Ama bizim yzylmz ok daha gl bir formln kefini
getirdi: Birletir ve ynet."
"Ne demek istiyorsun?"
"Senin anlayabilecein bir ey deil. Ben de senin zihinsel gcn
zorlamak istemem. Fazla cann kalm gibi grnmyorsun zaten."
"Yo, ben iyiyim. Belki biraz kaygl grnyorum, nk ..."
"Kayg, duygusal rezervlerin ziyan edilmesidir. ok aptalca. Aydn
bir insana yakmaz. Hepimiz kimyasal metabolizmamzn ve
gemiimizde kalm ekonomik faktrlerin bir rn olduumuza
gre, hibir konuda yapabileceimiz hibir ey yok zaten. O halde
neden kayglanmak? Tabii grnte istisna saylanlar var. Ama yalnzca grnte. Koullar beynimizi ykayp bizi serbest irade
eylemlerine inandrd zaman. rnein senin buraya Cortlandt
Evleri'ni konumaya geliin gibi."
Keating gzlerini krptrd, sonra minnetle glmsedi. Bunu nceden anlayp konuunu utan verici girizghlardan kurtarmak da tam
Toohey'ne gre bir ey, diye dnd.
"Haklsn, Ellsworth. Gerekten de seninle onu konumak istiyordum. Harikasn dorusu. Beni kitap gibi okuyorsun."
"Ne tr kitap, Peter? Ucuz bir roman m? Ak hikyesi mi? Korku
roman m? Yoksa alnt bir senaryo mu? Yo, biz buna, tefrika gibi diyelim. yi, uzun, heyecanl bir tefrika. Son paras eksik. O para bir
yerlerde kaybolmu. Son tefrika diye bir ey olmayacak. Meerki
Cortlandt Evleri imdada yetisin. Evet, o i uygun bir final blm
olur." Keating beklerken gzlerinde youn ve plak baklar vard.
Utanmay da, yalvarmay da saklamak gerektiini de unutmutu. "ok
byk bir proje, Cortlandt Evleri. Stoneridge'den byk. Stoneridge'i
hatrlyor musun, Peter?"

869/1067

Benim yanmadayken rahat da ondan, diye dnd Keating. Yorgun


zaten. Her an nazik olamaz. Azndan kann ne anlama geldiini
bilmiyor...
"Stoneridge. Gail Wynand'n byk sitesi. Gail Wynand'n kariyerini
hi dndn m, Peter? Kiler fareliinden Stoneridge'e. yle bir
adm ne anlama gelir, bilir misin? Gail Wynand'n o yolun her
admnda harcad abay, enerjiyi, aclan bir hesaplamak ister misin?
Oysa ben burada, Stoneridge'den daha byk bir projeyi avucumda tutuyorum, hem de hibir aba harcamadan tutuyorum." Elini indirip
ekledi. "Eer tutuyorsam tabii. Belki de szn gelii. Her kelimemi
tamamen tutma, Peter."
"Wynand'dan nefret ediyorum," dedi Keating. Gzleri yere
dikilmiti. Sesi bouktu. "Herkesten ok ondan nefret ediyorum."
"Wynand'dan m? ok saf bir insan aslnda. nsanlar gdlendiren
eylerin banda parann geldiini sanacak kadar saf."
"Sen yle deilsin, Ellsworth. Sen drst bir insansn. Sana o
yzden inanyorum. Elimde kalan tek ey de o. Eer sana da inanmaz
olursam, geriye hibir ey kalmayacak ... hibir yerde."
"Teekkr ederim, Peter. ok tatlsn. Biraz isteri ieriyor ama gerekten tatl."
"Ellsworth ... seninle ilgili duygularm bilirsin."
"Biraz fikrim var."
"Bak, ite bu yzden anlayamyorum."
"Neyi?"
Sylemek zorundayd. Oysa asla sylememeye karar vermiti. Ama
imdi mecburdu.
"Ellsworth, beni neden frlatp attn? Neden artk hakkmda hibir
ey yazmyorsun? Neden hep senin stununda da, baka yerlerde de,
hatta etkileme frsatn bulduun ilerde de ... neden hep Gus Webb?"

870/1067

"Ama Peter, neden olmasn?"


"Ama ... ben ..."
"zlerek sylyorum, sen beni hi anlamamsn. Bunca yldr benim ilkelerimi hi renmemisin. Ben bireycilie inanmam, Peter.
Herhangi bir insann, bakalarnn olamayaca gibi olabileceine inanmam. Hepimizin eit olduuna, yer deitirebileceine inanrm.
Senin bugn yaptn ii, yarn baka biri de, herkes de yapabilir.
Eitliki rotasyon. Her zaman onu sylemedim mi sana? Seni neden
setim sanyorsun? Neden seni bulunduun yere getirdim? Meydan
deitirilemeyecek kimselerden kurtarmak iin. Bu dnyann Gus
Webb'lerine bir frsat brakmak iin. Benim sava veriim, rnein
Howard Roark'a kar sava veriim neden sence?"
Keating'in zihni rm gibiydi. rk olmalyd, nk oraya iri
ve ar bir ey arpm gibi hissediyordu. Daha sonra moraracak, iecekti. imdilik bir ey hissetmiyordu. Yalnzca tatl bir uyuukluk. Birbirinden ayrabildii dnce krntlar, bu duyduu szlerin yce ahlak ilkeleri olduunu sylemekteydi. Her zaman kabul ettii trden
eyler. Demek ki kendisine bir ktlk gelemezdi bunlardan. Ardnda
kt bir niyet olamazd. Toohey'nin gzleri dosdoru ona bakyordu.
Kara, yumuak bakl, iyi niyetli gzler. Belki daha sonra, daha sonra
anlayacakt ... Ama bir tek ey, o dnce orbasn delip ona ulamay
baard. Onu anlamt. O ad.
Tek umudunu Toohey'e balam olmasna ramen, iinde aklanamayacak bir eyin burkulduunu hissetti. ne doru eildi. Bunun
can yakacan biliyordu. nallah Toohey'nin canm yakar, diye umuyordu. Dudaklar kvrlp inanlmaz bir glmseme ifadesi ald, dileri,
di etleri gzkt.
"O konuda baarszla uradn, deil mi, Ellsworth? O nerelere
geldi imdi, bak da gr... Howard Roark."
"Aman Tanrm, yalnzca gz nndeki eyleri grebilen zihinlere bir
ey anlatmak ne kadar skc. Sen ilkeleri asla anlayamyorsun, Peter.
Yalnzca insanlar olarak dnyorsun her eyi. Hayatta Howard

871/1067

Roark'un kaderinden baka bir kaygm, bir misyonum yok mu sanyorsun? Bay Roark yalnzca birok ayrntdan bir tanesi. Onunla uramak kolayken, uratm. Dorudan deil tabii. Ama sana bir konuda
hak veriyorum, Bay Roark benim iin byk bir tahrik unsura. Bazen
dnyorum da, onunla bir daha kar karya gelmemi oluum ne
kadar yazk, diyorum. Ama belki de hi gerekli olmaz. nsan ilkelerle
urarsa, bireysel karlamalarn zahmeti de ortadan kalkyor,
Peter."
"Ne demek istiyorsun?"
"ki yoldan ancak birini izleyebilirsin, demek istiyorum. Ya habire
ba veren bir tek yaban otunu yolup durursun, ki o zaman ii
bitirmeye on mr sresi bile yetmez. Ya da topran yle bir biimde
hazrlarsn, belli bir kimyasal maddeyi o topraa yle yayarsn ki, o
yaban otunun yetimesi imknsz hale gelir. Bu yntem daha hzldr.
Yaban otu diyorum, nk geleneksel benzetme byle, ayrca da seni
korkutmayacak bir sz. Tabii ayn teknik, yok etmek istediin baka
bitki trleri iin de geerli. Buday olur, patates olur, portakal olur,
orkide olur, akamsefas olur."
"Ellsworth, neden sz ettiini anlayamyorum."
"Tabii anlamyorsun. O da benim avantajm. Ben bu szleri her gn
herkesin nnde syleyip duruyorum, hi kimse neden sz ettiimi
anlayamyor."
"Howard Roark'un Gail Wynand'n evini yaptn duymu
muydun?"
"Sevgili Peter, senden renmeyi mi bekleyecektim sanyorsun?"
"Eee, ne diyorsun buna?"
"Beni neden ilgilendirsin ki?"
"Roark'la Wynand'n sk fk dost olduklarn duydun mu? Hem de
ne dostluk, duyduklarma bakarsan! Eee? Wynand neler yapabilir,
biliyorsun. Roark'u nerelere ykseltebilir, onu da biliyorsun. imdi

872/1067

durdurabilirsen durdur Roark'u bakalm. Durdurabilirsen durdur!


Durdu ..."
Boulur gibi olup yutkundu, sustu. Kendini Toohey'nin pijama
paasyla krkl terlii arasndan grnen plak bileine bakar bulmutu. Toohey'nin plakl hibir zaman dnmedii bir eydi.
Sanki Toohey'nin fiziksel bir vcudu yoktu. Bu ayak bileinde biraz
edepsiz bir nitelik vard. Teni mavimsi denecek kadar beyazd. t diye
krlabilecek kemikler zerine gerilmi gibiydi. Yemek bittiinde
tabakta kalan pili kemikleri geldi aklna. Kupkuru. nsan dokunsa,
kuvvet gerektirmeden krlrd o kemikler. inden uzanp o bilei
yakalamak, baparmayla iaretparma arasnda tutup, parmaklarn
bkmek geldi.
"Ellsworth, ben buraya Cortlandt Evleri'ni konumaya geldim!"
Gzn o bilekten ayramyordu. Azndan kan szler ayrabilmesini
salar diye ummaktayd.
"Barma yle. Ne oluyorsun? ... Cortlandt Evleri, ha? Eee, ne diyeceksin o konuda?"
Keating gzlerini aknlkla kaldrp onun yzne bakmak zorunda
kald. Toohey masum masum bekliyordu.
"Cortlandt Evleri'ni ben tasarmlamak istiyorum," derken,
Keating'in sesi bezden szlm macun gibiydi. "Onu bana vermeni
istiyorum."
"Neden sana vereyim?"
Cevap yoktu. u anda Keating, "nk bir zamanlar benim en
byk mimar olduumu yazmtn," dese, gelecek cevap Toohey'nin
artk buna inanmadn ortaya koyacakt. Byle bir kantla,
Toohey'den gelebilecek byle bir cevapla yzlemeye cesareti yoktu.
Toohey'nin bileindeki iki upuzun, siyah kla bakyordu. ok net grebiliyordu o kllan. Biri dmdz, dieri bukle gibi kvrlm. Uzun bir
sre sonra cevap verdi.
"nk ok ihtiyacm var, Ellsworth."

873/1067

"Olduunu biliyorum."
Syleyecek baka bir ey yoktu. Toohey bileini kprdatt, ayan
kaldrp kanepenin koluna att, bacaklarn rahat biimde yayd. "Dik
otur, Peter. Orada gargoyllara benziyorsun." Keating kprdamad.
"Cortland Evlerinin mimarm seme iinin bana kaldna nereden
hkmettin?"
Keating ban kaldrd. Saplanan bu bak rahatlatmt onu. Evet,
ok fazla eyi varsaym, Toohey'i gcendirmiti. Oydu nedeni. Tek
nedeni oydu.
"ey ... herkes diyor ki... bana dediler ki, o proje zerinde byk
etkin varm ... o insanlar kanalyla ... Washington'da da, baka
yerlerde de ..."
"zel olarak. Mimarlk konularnda uzman biri olarak. Baka bir ey
deil."
"Evet, tabii... ben de ... onu demek istemitim."
"Mimar tavsiye edebilirim. Hepsi o kadar. Hibir ey garanti edemem. Son sz bende deil."
"Benim de istediim bu kadar zaten, Ellsworth. Senden bir tavsiye
sz ..."
"Ama Peter, birini tavsiye edersem, nedenini de sylemem gerekir.
Etkimi ve nfuzumu srf dostlar kayrarak iin kullanamam, deil
m?"
Keating robdambra bakt, pudra sngerleri, diye dnd. Nedeni
pudra sngerleri? Beni rahatsz eden o. Onu zerinden bir karsa...
"Senin mesleki itibarn pek eskisi gibi deil, Peter."
"Ama sen dostlar kayrmak dedin, Ellsworth ..." Sesi bir fsltyd.
"Eh, tabii dostunum. Her zaman dostun oldum. Bundan kuku
duymuyorsun herhalde, deil mi?"
"Hayr ... duyamam, Ellsworth ..."

874/1067

"Eh, sevinebilirsin yleyse. Bak, sana dorusunu syleyeyim. Keye


ksldk o lanet olas Cortlandt'da. O iin tatsz bir kuyruu var. Gordon Prescott'a, Gus Webb'e koparmaya altm o ii. Onlarn alma
alanna daha uygun gibi geldi. Senin bu kadar ilgi gstereceini dnmedim. Ama ikisi de salayamad isteneni. Konut projelerinin en
byk sorunu nedir, biliyor musun sen? Maliyet, Peter. Doru drst,
modern bir site tasarmlamak, ama daireleri ayda on be dolara kiraya
verilecek ekilde karabilmek. Bu bilmeceyi zmeye altn m hi?
te Cortlandt' yapacak mimardan beklenen bu ... eer yle birini
bulabilirlerse. Tabii aile semek de yardmc oluyor. Kiralar kademeli
yapyorlar. Ylda on iki bin dolar kazanan aile, daireye daha ok kira
deyebiliyor, bylece alt yz kazanan ailelerin fiyat ucuzlatlabiliyor.
Anlarsn, sefilden st sap daha sefil olana yardm. Ama yine de, binalarn maliyetiyle sonraki bakm maliyeti olabildiince dk olmak
zorunda. Washington'daki ocuklar, o eski usul toplu konutlardan
istemiyorlar. Hani bilirsin, binalar yaplr, her dairesine on bin dolar
para harcanr, oysa mteahhit ii iki bine de karabilecek durumdadr. Cortlandt, model bir proje olacak. Btn dnyaya rnek olacak.
Daha nce hi ulalmam bir planlama dehasyla yapsal ekonomi
gerekiyor. Kodamanlar yle istiyor. Gordon'la Gus baaramad. Denediler, reddedildiler. Ka kiinin denediini duysan aarsn, Peter. Seni
en parlak zamannda bile yutturamazdm o adamlara. Ne diyeceim ki
senin hakknda? Senin temsil ettiin ey, lks, yaldz ve mermer. htiyar Guy Francon, Cosmo-Slotnick Binas, Frink National Bankas, bir
de Yzyllar dediin, asla kendi parasn karamayacak olan o kbus.
Bu adamlar ortak iftinin geliriyle, milyoner mutfa istiyorlar o
dairelere. Yapabilir misin dersin?"
"Benim baz fikirlerim var, Ellsworth. Gelimeleri izliyorum ... yeni
yntemleri inceledim ... ben aslnda ..."
"Becerebilirsen senindir. Beceremezsen, benim btn dostluumun
bile sana bir yarar olmaz. Tanr da biliyor ya, istiyorum sana yardm
etmeyi. Yamurda kalm yal tavuklara benziyorsun. Bak, senin iin
yle yapabilirim, Peter; yarn benim ofise gel, sana tm bilgileri

875/1067

vereyim. Al, eve gtr; bakalm kafan atlatp bir eyler bulabilecek
misin. Bir kumar oyna istiyorsan. n plan yap. Hibir konuda sz
veremiyorum. Ama eer onlarn istediine birazck yaklarsan, gerekli
insanlara sunarm, tm gcmle de desteklerim. Yapabileceim bu
kadar. Karar bana kalmyor. Aslnda sana kalyor."
Keating oturmu, ona bakyordu. Gzleri kaygl, hevesli ve
umutsuzdu.
"Denemek istiyor musun, Peter?"
"Denememe izin verir misin?"
"Tabii veririm. Neden vermeyeyim? Bunca insann arasnda bulmacay zen sen olursan, ok sevinirim."
"Grnme gelince, Ellsworth," dedi Keating birdenbire. "u
grnm ... baarszlklara ok zldm iin deil ... Neden byle
aaya kaydm anlayamadm iin ... En tepeden ... Hi neden
yokken ..."
"Eh, Peter, onu dnmek ok korku verici bir ey olabilir. Aklanamayan eyler her zaman korkuntur. Ama yle bir korkuyla
karlamamak iin yapabilecein bir ey var. Bir an durup kendine,
benim en tepede bulunmam iin herhangi bir neden var myd, diye
sormak. Hadi hadi Peter, glmse biraz. aka yapyorum. nsan mizah
anlayn kaybetti mi, her eyini kaybetmi saylr."
Ertesi sabah Keating ofise, Ellsworth Toohey'nin Banner
Binas'ndaki kk odasna uradktan sonra geldi. Elinde Cortlandt
Evleri projesiyle ilgili tm verileri ieren bir evrak antas vard.
lende izim elemanlarndan birini yollayp sandvi aldrd. Neil Dumont, "Yardm ister misin, Peter?" diye sordu. "Birbirimize danr,
biraz tartrz ..." Keating ban iki yana sallad.
Gece sabaha kadar masasnn bandan kalkmad. Bir sre sonra,
artk ktlara bakmay kesmiti. nne yaylm tablolar, rakamlar
dnmyordu. Onlar zaten incelemi, isteneni baaramayacan
anlamt.

876/1067

Gnn aarmaya baladn grd, kilitli kapnn dnda ayak


sesleri duymaya balad zaman, i saatlerinin baladn anlad.
Burada da, kentin her yerinde de. Yerinden kalkt, telefon rehberine
uzand. Numaray evirdi.
"Ben Peter Keating. Bay Roark'dan bir randevu isteyecektim."
Ulu Tanrm, diye dnd beklerken, ne olur, kabul etmesin beni.
Reddetsin. Sevgili Tanrm, reddederse ondan mrmn sonuna kadar
nefret etmeye hakkm olur. Kabul etmesin beni.
Sekreterin sakin sesi, "Yarn leden sonra drt sizin iin uygun mu,
Bay Keating?" diye sordu. "Bay Roark sizi o saatte grebilecek."

8
Roark, Peter Keating'e ilk baknn getirdii oku gstermemesi
gerektiini biliyordu ... ama ge kaldm da biliyordu. Keating'in
dudaklarnda belirli belirsiz bir glmseme grd. zlmenin
bilincinde olduunu, buna raz olmak zorunda kaldn byle gstermesi korkuntu.
"Sen benden yalnzca iki ya m kksn, Howard?" diye sordu
Keating ilk nce. Alt yldr grmedii adamn yzne bakyordu.
"Bilmiyorum, Peter. Galiba yle. Ben otuz yedi yandaym."
"Ben de otuz dokuz ... o kadar."
lerledi, Roark'un masasnn karsndaki sandalyeyi eliyle yoklayarak yakalad. Roark'un odasnn duvarm oluturan pencerelerden giren k, gzlerini kamatrmt. Gkyzne ve kente bakt.
Burada ykseklik duygusuna kaplmamt. Binalar ayaklarnn dibinde gibiydi. Gerek bir kent deil de, oyuncak bir kentti sanki. nl
binalarn minyatrlerinden yaplm. Birbirine inanlmayacak kadar
yakn ve bir o kadar kk. Eilse cannn istediini avucuna alabilirmi gibi hissetti. Hareket halindeki siyah beneklere bakt. Otomobiller. ok yava gidiyor gibiydiler. Parmak kadar bir bloku gemeleri
yle uzun sryordu ki! Kentin talarn ve svalarn, yakalayp
geri savuran bir madde gibi grd. Sra sra yass, dey dzlemler.
zerlerinde nokta halinde pencereler. Her dzlem bir reflektr.
Pembe, altn rengi ve mor. Aralarndaki duman mavisi izgiler, onlara
biim, a ve mesafe kazandryordu. Binalardan gkyzne k
boalyordu. Gkyz yaz mavisiydi. Daha dorusu, yanan bir atein
zerini rten su tabakas gibiydi. Tanrm, diye dnd Keating. Kimdi btn bunlar yapan adamlar? Sonra hatrlad ... kendisi de o adamlardan biriydi.
Bir an Roark'un vcudunu grd. Masann arkasnda, iki pencerenin birletii izginin nnde, dimdikti. Sonra yaklat, onun karsna
oturdu.

878/1067

Keating'in aklndan lde kaybolan, denizlerde boulan insanlar


geiyordu. O sessiz ve ebedi gkyznn karsnda, son anda, gerei
kabullenmek zorunda kalm olmalydlar. imdi kendisi de, dnyann
en byk kentinin karsnda, gerei sylemek zorundayd.
"Howard, br yanan evirmek dediklerinde kastettikleri o
korkun ey bu mu? Buraya gelmeme izin veriin mi?"
Sesini hi dnmyordu. O seste gurur bulunduunun farknda
deildi.
Roark bir an ona sessizce bakt. Tek deiiklik yzdeki ilik deildi.
"Bilmiyorum, Peter. Hayr, deil. Gerek anlamda balamaktan
sz ediyorlarsa yani. Eer ben incinmi olsam, asla balanmazdm.
Ama benim yapmakta olduumu demek istiyorlarsa, o zaman evet.
Bence bir insan dier bir insan incitemez. nemli bir biimde incitemez. Ne incitebilir, ne de yardm edebilir. Seni balamam gerektiren
bir ey yok ortada."
"Var olduuna inansaydn kendimi daha iyi hissederdim. Daha az
zalim olurdu."
"Herhalde."
"Deimemisin, Howard."
"Belki de."
"ekmem gereken ceza buysa, ekiyorum; onu bilmeni isterim.
ekiyorum ve anlyorum. Bir zamanlar bu iten ucuz kurtulduumu
sanyordum."
"Deimisin, Peter."
"Biliyorum."
"Ceza olmak zorundaysa zgnm."
"zldn de biliyorum. Sana inanyorum. Ama ziyan yok. En
sonuncusu zaten. Aslnda en byn, nceki gece ektim."
"Buraya gelmeye karar verdiinde mi?"

879/1067

"Evet."
"O halde artk korkma. Nedir mesele?"
Keating dikleti. Sakindi. gn nce ropdambrl bir adamn
karsnda otururkenki gibi deildi. Hemen hemen zgveni vard
imdi. Yava yava, kendine acmakszn konutu.
"Howard, ben bir asalak saylrm. Btn mrmce asalak oldum.
Stanton'da en iyi projelerimi hep sen izdin. mrmde yaptm ilk
evi, sen izdin. Cosmo-Slotnick Binas'n sen izdin. Ben hep senden
beslendim, biz domadan nce gelip gemi, senin gibi adamlardan
beslendim. Parthenon'u, Gotik katedralleri, ilk gkdelenleri yapan
adamlardan. Onlar olmasayd, ben ta stne ta koymasn bilmezdim. Benden nce yaplanlara, mrm boyunca bir tek yeni kap
tokma eklemi deilim. Benim olmayan aldm, karlnda da
hibir ey vermedim Verecek bir eyim yoktu. Rol yapmyorum
Howard, ne dediimin son derece farkndaym. imdi de buraya, beni
tekrar kurtarman istemeye geldim. Eer beni kovmak istersen, imdi
yap."
Roark yavaa ban iki yana sallad, tek elini hareket ettirerek
devam etmesine sessizce izin verdi.
"Herhalde biliyorsundur, mimar olarak iim bitti benim. Yo, fiilen
bitmedi, ama hemen hemen sonu geldi. Bakalar bu durumda birka
yl daha dayanr, ama ben yapamam. Eski durumum nedeniyle
yapamam. nsanlar beni, olduumdan baka bir ey sanm olduklar
iin yapamam. nsanlar aaya kayan birini asla balamaz. Onlarn
hayallerine ayak uydurmak zorundaym. Bunu da ancak, mrm boyunca hep yaptm gibi yapabilirim. Tamaya hakkm olmadan elde
ettiim hreti srdrmek iin, kendi abamla ulamadm bir
baarnn getirecei, hak etmediim saygnla ihtiyacm var. Bana son
bir ans tannd. Bunun son ansm olduunu biliyorum. Yapamayacam da biliyorum. Sana berbat bir ey getirip bunu dzelt

880/1067

demeyeceim. Senin tasarmlaman, benim imza atmama izin vermeni


istiyorum."
" nedir?"
"Cortlandt Evleri."
"Konut projesi mi?"
"Evet. Duydun mu?"
"O konuda her eyi biliyorum."
"Konut projeleriyle ilgileniyor musun, Howard?"
"Kim nerdi onu sana? Hangi koullarla?"
Keating anlatt. Heyecansz bir sesle, Toohey'le konutuklarm zet
olarak ortaya serdi. Uzun zaman nce okuduu bir senaryonun zeti
gibi. Evrak antasndan ktlar kard, masaya koydu, Roark onlara
bakarken konumay srdrd. Roark onun szn bir tek kere kesti.
"Dur bir dakika, Peter. Sessiz kal." Keating uzun sre bekledi.
Roark'un elinin ktlar yavaa kprdattn gryor, ama onun
ktlara bakmadm biliyordu. Sonunda Roark, "Devam et," dedi.
Keating brakt yerden balad. Hi soru sormuyor, kendine soru
sorma izni vermiyordu.
"Benim iin byle bir ey yapmana hi neden yok herhalde," diye
bitirdi szlerini. "Bu sorunlar zebilsen, onlarla temasa geer, ii sen
yaparsn."
Roark glmsedi. "Sence Toohey'i sollayabilir miyim?"
"Hayr. Hayr, bunu yapabileceini sanmyorum."
"Konut projelerine ilgi duyduumu sana kim syledi?"
"Hangi mimar duymaz ki?"
"Eh, ben duyuyorum. Ama senin sandn anlamda deil."
Ayaa kalkt. Hzl bir hareketle kalkmt. Sabrsz ve gergindi.
Keating ilk dncenin kafasndan gemesine izin verdi. Roark'da
bastrlm heyecan grmek ok garip oluyordu.

881/1067

"Bunu bir dnmeme izin ver, Peter. Bunlar burada brak. Yarn
gece evime gel. O zaman sylerim sana."
"Beni... reddetmiyor musun?"
"Henz deil."
"Edebilirdin ... onca olup bitenden sonra ..."
"Bo ver onlar."
"Yani, dnecek misin ..."
"imdilik bir ey syleyemem, Peter. Karar vermek zorundaym. Sen
fazla gvenme. Senden imknsz bir ey isteyebilirim."
"Ne istersen, Howard. Ne istersen."
"Yarn konuuruz."
"Howard, ben ...sana nasl teekkr edebilirim ... Yalnzca dnmeyi kabu ..."
"Bana teekkr etme. Yapacaksam, kendime gre nedenlerim olacaktr. Senin kazanacaklarn kadar da, ben kazanmay bekliyor
olacam. Hatta belki daha fazla. Baka trl hibir ey yapmayacam unutma."
Keating ertesi akam Roark'un evine geldi. Aradaki sreyi sabrszlanarak m geirmiti, yoksa yle bir ey hissetmemi miydi, pek
farknda deildi. Zihnindeki rk, yaylmaya balamt artk.
Hareket edebiliyordu, ama arl yokmu gibiydi.
Roark'un odasnn orta yerinde durup yavaa evresine baknd.
Roark'un kendisine sylemedii eyler iin minnet duyuyordu. Ama
sorduu soruyla, o konulara kendi dikkatini kendisi ekmi oldu.
"Buras Enright Evi, deil mi?"
"Evet."
"Sen yaptn!"
Roark bayla evetledi, "Otur, Peter," dedi. ok iyi anlyordu.

882/1067

Keating evrak antasn getirmi, yere koyup sandalyenin ayana


dayamt. ikindi anta. Ar grnyordu. Keating onu dikkatli
tamt. Ellerini iki yana at, sonra hareketi unuttu, ylece kald.
"Evet?"
"Peter, bir an iin kendini bu dnyada yalnz olarak dnebilir
misin?"
" gndr yle dnyorum."
"Hayr. Ben onu demek istemedim. Sana retildii iin hep tekrarladn eyleri unutup, kendi beyninle, hakkyla dnebilir misin?
Anlaman istediim eyler var. Bu ilk artm. Ne istediimi syleyeceim sana. Dier insanlar gibi dnrsen, o bir ey deil dersin.
Ama yle dersen, o zaman yapamam bu ii. Sen tmyle anlamalsn.
Bunun nemini btn zihninle anlamalsn."
"alrm, Howard. Ben sana ... dn drst davrandm."
"Evet. yle davranmasan, dn reddetmi olurdum. Ama imdi, en
azndan birazn anlayabilirsin gibi geliyor."
"Yapmak istiyor musun?"
"steyebilirim. Bana yeterince cazip bir teklif yaparsan."
"Howard ne istersen. Ne olursa. Ruhumu satmaya hazrm ..."
"te anlaman istediim ey de o. Ruhunu satmak dnyann en
kolay eyidir. Bunu herkes her saat yapyor. Ben senden ruhunu koruman istesem ... bunun neden daha zor olduunu anlayabilir misin?"
"Evet... evet, sanyorum."
"Evet. Konu bakalm. Cortlandt' yapmay niin isteyebileceim konusunda bir geerli neden syle bana. Teklifini yap bana."
"Verecekleri btn para senin olsun. Benim ihtiyacm yok. ki katn
da verebilirim. Onlarn verecei creti ikiyle arparm."
"Beni daha iyi tanrsn, Peter. Bununla m tahrik etmeye alacaksn beni?"

883/1067

"Hayatm kurtarm olacaksn."


"Senin hayatn kurtarmay niin isteyeceime dair bir nedenin var
m?"
"Yok."
"Eeee?"
"ok byk bir kamu projesi, Howard. nsancl bir proje: Gecekondularda oturan yoksullar dn. Onlara azck paralar karlnda
doru drst bir konfor salayabilirsen, soylu bir hareket yapm olmann doyumunu duyacaksn."
"Peter, dn daha drst davranmtn."
Keating'in baklar aaya kayd, yere dikildi. Ancak duyulabilecek
bir sesle, "Bunu yapmaya baylacaksn," dedi.
"Evet, Peter. imdi benim dilimi konumaya baladn."
"Ne istiyorsun?"
"imdi beni dinle. Ben dk kiral konut projeleri zerinde yllardr
alyorum. Gecekondulardaki yoksullar aklmdan bile geirmedim.
Ben modern dnyamzn potansiyelini dndm. Yeni malzemeleri,
yntemleri, alp kullanabileceimiz icatlar ve frsatlar. Gnmzde
insan dehas bize yle ok rn sunmu ki! Yararlanlacak yle byk
olanaklar var ki! Ucuz, basit, zekice inaat yapmak mmkn. Benim
bunlar inceleyecek bol bol vaktim oldu. Stoddard Tapna'ndan sonra
pek fazla iim olmad. Sonu beklemiyordum. almalarmn nedeni,
bir malzemeye baktmda, bununla ne yaplabilir, diye sormaktan
kendimi alamaymd. Onu dnnce de, yapmak zorunda
hissediyorum kendimi. Cevab bulmak, mengeneyi paralamak. Yllarca uratm bunlarn zerinde. ok da sevdim. zmek istediim
bir sorundu, o yzden uratm. Sen ayda on be dolara kiraya verilecek dairelerin nasl yaplacan m soruyorsun? Ben on dolarln
nasl yaplacan syleyebilirim sana."
Keating elinde olmadan ne doru bir hareket yapt.

884/1067

"Ama nce senin dnmeni istiyorum. Yllarm neden bu


almalara verdim sence? Para iin mi? hret iin mi? yilik olsun
diye mi? Hayrseverliimden mi?" Keating ban yavaa iki yana
sallyordu. "Pekl. Anlamaya balyorsun. O halde ne yaparsak yapalm, ltfen gecekondulardaki yoksullardan sz etmeyelim artk. Onlarn bu ile hibir ilgisi yok. Ho bunu budala beyinlere anlatmaya
almak zor olurdu, ama neyse. Bak, ben mterilerimi hi mesele etmem. Yalnzca onlarn mimari ihtiyalarn dnrm. Onlar
yapacam binaya tema olarak alrm. Malzememdir o benim. Tulalar
gibi, elik gibi. Tulayla elik de benim amacm deildir. Yalnzca
aratr onlar. Peter, insanlar iin bir eyler yapmaya kalkmadan
nce, bir eyler yapabilecek bir insan olmak zorundasn. Ama onu yapabilmek iin de, yapmay sevmelisin, yoksa ikincil sonular deil. i
yani. nsanlar deil. Kendi eylemini. Sadakay verdiin kiileri deil.
Eer ihtiyac olan insanlar benim tasarmladm binada daha iyi bir
hayat biimi bulurlarsa, bundan memnun olurum. Ama o benim
almamn amac deildir. Nedenim o deildir. dlm de o
deildir."
Pencereye yrd, kentin nehrin sularnda titreyen klarna bakt.
"Dn sylemitin. Konut projelerine hangi mimar ilgi duymaz ki,
demitin. Ben o konunun ana fikrinden nefret ediyorum. Ayda on be
dolar verebilecek birine doru drst bir daire salamak iyi bir i
.bence de ... ama dier insanlarn srtndan deil. Vergileri ykseltiyorsa, dier btn kiralan ykseltiyorsa, krk dolar kazanan adam fare
delii gibi bir yerde oturmaya mecbur, ediyorsa, o zaman iyi bir ey
deil. New York'da olan da bu. Modern bir apartman dairesinde oturmaya kimsenin paras yetmiyor. Ancak ok zenginlerle ok yoksullar
oturabiliyor. Orta halli bir karkocann oturmak zorunda kald o onarlm eski evleri hi grdn m? Dolap kadar mutfaklarn, su tesisatlarn biliyor musun? Onlar yle yaamaya zorlanyor, nk yeterince beceriksiz deiller de ondan. Haftada krk dolar kazanyorlar diye,
konut projelerine almyorlar onlar. Oysa lanet olas projenin paras

885/1067

hep onlardan kyor. Vergileri veren onlar. O vergiler yznden, kendi


kiralar ykseliyor. Onarlm eski evden, onarlmam eski eve,
oradan da daha ktsne tanmak zorunda kalyorlar. Benim niyetim,
hi kimseyi yalnzca on be dolar kazanabiliyor diye cezalandrmak
deil. Ama krk kazanann niin cezalandrdn anlyorsam Allah belam versin. Hem de daha beceriksiz olann hatr iin. Biliyorum, bu
konuda dnya kadar teori var, ciltler dolusu tartmalar var. Ama
sonulara bak bir. Mimarlara gelince, onlar yine de hkmet projelerinden yana. Planl kent diye lklar atmayan bir mimar grdn m
sen hi? Kabul edilecek plann seninki olacandan nasl emin olabiliyorsun, diye sormak isterdim onlara. Onunki olsa bile, o plan
bakalarna zorla empoze etmeye niin hakk olsun? Onunki deilse, o
zaman yapt onca alma nereye gitti? Herhalde ikisini de istemem,
diyecektir. Onun istedii bir konsey, bir konferans, ibirlii. Sonucu da
'Yzyllarn Mar' olur. Peter, o komitede sekiz kiiydiniz. Her biriniz
tek bana alsayd, komitenin kard iten iyisini karabilirdiniz.
Bir gn kendine, neden diye sor."
"Galiba biliyorum ... Ama Cortlandt..."
"Evet. Cortlandt. u ana kadar sana nelere inanmadm syledim.
Neyi istediimi ve bunu istemeye ne hakkm olduunu anlayasn diye.
Onu istemek zorundaym. Ben hkmet konut projelerine inanmam.
O iin soylu amalarn falan da dinlemek istemem. Bence hi soylu
deil o amalar. Ama onun da nemi yok. Benim asl kaygm o deil.
Evlerde kimlerin oturaca, siparii kimlerin verdii de nemli deil.
Yalnzca evin kendisi nemli. Eer yaplacaksa, bari doru drst
yaplsn."
"Sen ... o evleri yapmak m istiyorsun?"
"Bu sorunla uratm bunca yl boyunca, sonular uygulamada
grebileceimi ummaya cesaret bile edememitim. Neler yaplabileceini byk apta ortaya koyma frsatn bekleyemeyeceimi biliyordum. Senin o hkmet projelerin inaat maliyetlerini o kadar

886/1067

arttrd ki, artk zel kiiler bu tr projelere kalkamyor, dk kiral


daireler yapmaya cesaret edemiyor. Hibir hkmet de, hibir ii bana
verecek deil. O kadarn sen de anlamtn zaten. Toohey'i aamazsn,
demitin. Bir tek o deil. Ben bugne kadar hibir gruptan, kuruldan,
konseyden, komiteden i alm deilim. ster zel, ister kamu sektr
olsun. Ancak Kent Lansing gibi biri kar, benim iin bir sava verirse,
o baka. Bunun da bir nedeni var, ama u anda onu konumak
zorunda deiliz. Anlamam istediim ey u: Sana neden ihtiyacm
olduunu biliyorum. Demek ki yapacamz anlama, adil bir anlama
olacak."
"Senin mi bana ihtiyacn var?"
"Peter, ben bu ii seviyorum. Onu yaplm grmek istiyorum. Onu
gerek haline dntrmek, canl hale getirmek, ilerlik kazandrmak
istiyorum. Ama canl eyler hep bileiktir. Bu ne demek, biliyor
musun? Bir btndr. Temizdir, katkszdr, saftr, tamamdr, kesiksizdir. Bileme ilkesini bilirsin, deil mi? Bir dnce. Bir tek dnce.
O binay ve her parasn yaratan dnce. Kimsenin deitiremeyecei, el sremeyecei dnce. Cortlandt' tasarmlamak istiyorum.
Onu yaplm grmek istiyorum. Tam benim tasarmladm gibi
yaplm grmek istiyorum."
"Howard ... buna kolay demeyeceim."
"Anlyor musun?"
"Evet."
"Ben yaptm ilerin karlnda para almay severim. Ama bu seferlik ondan vazgemeye hazrm. O ii benim yapm olduumun bilinmesini de severim. Ama ondan da vazgeebilirim. Kiraclarn
yaptm evde mutlu olmasn isterim. Ama onun o kadar da nemi
yok. Tek nemli olan, benim amacm, benim dlm, benim
balangcm ve benim sonum, iin kendisidir. Benim iim benim
yolumdan yaplmal. Bana bunu teklif et, karlnda her eyi alabilirsin. Mecburum vermeye. Benim iim, benim yolumdan. zel,
kiisel, egoist bir ama. Ben ancak byle alabilirim. Buyum ben."

887/1067

"Evet, Howard. Anlyorum. Tm zihnimle."


"O halde sana teklifim u: Ben Cortlandt' tasarmlarm. Sen imzay
atarsn. Tm paralar sen alrsn. Ama orann tam benim tasarmladm gibi yaplacan garanti edersin."
Keating onun gzlerine bakt, baklarm karmad. Bir an, sessizce
baktlar.
"Peki, Howard." Sonra ekledi. "Bekledim. Ne istediini anlam
olduumu anlayasn, ne sz verdiimin farknda olduumu bilesin
diye."
"Kolay olmayacan biliyor musun?"
"ok zor olacann farkndaym."
"yle olacak. ok byk bir proje olduu iin. zellikle de hkmet
projesi olduu iin. Pek ok insann parma var, her birinin yetkileri
var, herkes o yetkisini bir ekilde kullanmak isteyecektir. Zor bir sava
vereceksin. Benim inanlarmn cesareti gerek sana."
"Ona layk olmaya alacam, Howard."
"Benim sana sunduum bu gvenin, herhangi bir hayrseverlik
hareketinden daha kutsal, 'daha soylu' diyelim istersen ... olduunu
anlamadka, baaramazsn. Bunun bir iyilik olmadn, bunu senin
hatrn iin ya da iinde oturacak kiraclarn hatr iin yapmadm,
kendim iin yaptm anlaman gerek. Senin de bu anlamaya ancak
bu artlarla hakkn var."
"Evet, Howard."
"Bunu-nasl baaracan kendin planlamaksn. verenlerle ok
salam, sugeirmez bir anlama imzalaman gerek. Ardndan da, her
be dakikada bir karna kacak her brokratla savaman gerek. Belki
bir yl boyunca, belki de daha uzun sre. Benim elimde, senin
sznden baka bir garanti yok. Onu vermek ister inisin bana?"
"Sz veriyorum."
Roark cebinden daktiloyla yazlm iki kt kard, ona uzatt.

888/1067

"mzala."
"Ne bu?"
"kimizin arasnda bir anlama. Btn artlarmz sralyor. Her
birimize bir kopya. Herhalde hukuksal bir geerlilii yoktur. Ama seni
bununla tehdit edebilirim. Geri mahkemeye veremem. Ama ilan edebilirim. Eer istediin saygnlksa, bu anlamann aklanmasna izin
veremezsin. Herhangi bir anda cesaretin tkenirse, teslim olduun anda her eyi birden kaybedeceini hatrla. Ama szn tutarsan, bak
ben de sana sz veriyorum, orada yazl... bunu hibir zaman, hi kimseye aklamayacam. Cortlandt senin olacak. Yapm bittii gn, bu
kd sana yollarm, istersen yakarsn."
"Peki, Howard."
Keating imzalad, kalemi ona uzatt. Roark da imzalad.
Keating oturduu yerden bir an ona bakt, sonra yavaa, kafasndaki bulank dnceyi netletirmeye alyormu gibi konutu:
"Kime sorsan, senin budalalk ettiini sylerdi ... Herkes benim
krda olduumu sylerdi."
"Sen toplumun verebilecei her eyi alyorsun. Parann tm sende
kalyor. Verilebilecek onurlar, alklar, hreti alyorsun. Kiraclarn
minneti de senin olacak. Bana gelince ... ben de hi kimsenin kimseye
veremeyecei eyi alyorum. nsan onu ancak kendi kendine verebilir.
Ben Cortlandt' yapm oluyorum."
"Seninki benim aldmdan fazla, Howard."
"Peter!" Sesi zafer kazanm gibiydi. "Bunu anlayabiliyor musun?"
"Evet..."
Roark masaya yaslanp yavaa gld. Keating onun bu kadar mutlu
bir ses kardm hi duymamt.
"leyecek bu i, Peter. yi gidecek. Bir terslik olmayacak. Harika bir
ey yaptn u anda. Bana teekkr edip her eyi mahvetmedin."

889/1067

Keating sessizce ban sallad.


"Rahatla artk, Peter. Bir iki ister misin? Ayrntlar bu gece
konumayalm. Sen orada otur ve bana al. Benden korkmaktan
vazge. Dn sylediklerinin hepsini unut. Bu olay hepsini sildi zaten.
En batan balyoruz. Ortaz artk. Sana den iler ayr. O da nemli
i. Ben ibirliini byle anlyorum ite. Sen insanlarla ilikilere bakyorsun. Binay da bana brakyorsun. Her birimiz en iyi bildiimiz ii
yapyoruz. Elimizden geldii kadar iyi yapyoruz."
Keating'e yryp elini uzatt.
Keating oturduu yerden kalkmadan, ban da kaldrmadan; uzatlan eli skt. Parmaklar bir an o elin evresinde skt.
Roark ona bir iki getirdiinde, Keating yudumu pe pee yutup
evresine baknd. Parmaklan kadehi smsk kavramt. Kolu
titremiyordu, ama kadehteki buzun fkrdad duyuluyordu. Gze
grnr hibir hareket olmad halde.
Gzleri odada dolat, Roark'un zerinden kayd. Dnyordu.
Bilerek yapmyor, diyordu iinden. Beni incitmek iin yapmyor.
Elinde deil. Farknda bile deil zaten. Ama vcuduna sinmi artk.
Dnyada kendinin var olduuna sevinen bir yaratn grnm.
Birden farkna vard. Herhangi bir canlnn var oluundan tr sevin duyabileceine, kendisi hibir zaman inanmamt.
"Sen o kadar gensin ki, Howard ... ok gensin ... Bir zamanlar
sana fazla yal, fazla ciddisin, demitim ... hatrlyor musun?
Francon'un ofisinde, benim yanmda alyordun."
"Bo ver, Peter. Hatrlamadka ok iyi idare ediyordun."
"Senin iyiliinden. Dur, atma kalarn. Brak da konuaym. Bir
eyler konumam art. Biliyorum, o konuyu amam istemiyorsun.
Tanrm, ben de hi istemiyordum! O gece kendimi o konuya kar elikletirmem gerekmiti. Kafama frlatabilecein eylere kar. Ama
sen yapmadn. Eer u anda yer deitirseydik, buras benim evim

890/1067

olsayd... neler yapar, neler sylerdim, dnebiliyor musun? Sen hi


kibirli biri saylmazsn."
"Yo, hayr, ar kibirliyim. yle demek istiyorsan. Ben hi mukayese
yapmam. Kendimi baka biriyle ler gibi dnmem. Hibir eyin
paras olarak llmem. Bunu reddederim. Katksz bir egoistim
ben."
"Evet. ylesin. Ama egoistler iyi yrekli deildir. Oysa sen iyi
yreklisin. Tandm en egoist ve en iyi insansn. Anlam yok bunun."
"Belki de o kavramlarn anlam yok. Belki o kelimeler, insanlara
retilen anlamlara gelmiyor. Ama o konuyu brakalm imdi. Eer
mutlaka bir eyler konuacaksan, neler yapacamz konualm." Ak
pencereden bakmak zere biraz eildi. "urada duracak," dedi. "u
karanlk yer. Cortlandt'n yeri oras. Bittiinde onu penceremden grebileceim. Kentin paras olacak o zaman. Peter, bu kenti ne kadar ok
sevdiimi sana hi sylemi miydim?"
Keating bardandaki ikinin geri kalann da yuttu.
"Ben artk gideyim, Howard. Bu akam i yok bende."
"Birka gne kadar arann seni. Hep burada bulusak daha iyi olur.
Ofisime gelme. Orada grlmek istemezsin. Bilileri bir eyler anlayabilir. Ben izimleri bitirdike, sen kendin onlar temize ekmek zorundasn. Kendi izgi slubunla. Benim izgilerimi tanyan insanlar
vardr."
"Evet... peki."
Keating kalkt, bir an kararsz baklarla evrak antasna bakt,
sonra eilip onu eline ald. Birka karmak veda kelimesi mrldand,
kapya yrd, durdu, elindeki antaya bir daha bakt.
"Howard ... bir ey getirdim ... sana gstermek zere."
Geri dnd, antay masaya koydu. "Bunu kimseye gstermedim."
Parmaklar kaylar amaya alyordu. "Anneme de, EIlsworth
Toohey'e de ... Sen bana syle, bunda hibir..."

891/1067

Roark'a yapt resimlerden birkan uzatt.


Roark nce birine, sonra dierlerine bakt. Gerektiinden uzun sre
bakyordu her birine. Gzlerini kaldrabilecek kadar kendine hkim
olduunda, Keating'in syleyemedii kelimeye cevap olarak ban iki
yana sallad.
"ok ge, Peter," dedi yavaa.
Keating bayla evetledi. "Herhalde... ben de biliyordum."
Keating gidince, Roark kapnn kanadna dayand, gzlerini yumdu.
indeki acma duygusu midesini bulandryordu.
Bunu daha nce hi hissetmemiti. Henry Cameron ayaklarnn dibine ykld zaman da, Steven Mallory kendini yataa atp hkrd
zaman da. O dakikalar temiz dakikalard. Oysa bu, tam acmayd.
Deeri ve umudu olmayan bir insan grmek, sonun geldii duygusu,
aresi olmamas. Utan vard bu duyguda. Bir insan hakknda byle
bir yargya vard iin, kendinden utanyordu. Hi sayg iermeyen bir
duygu hissettii iin.
Acma bu, diye dnd; sonra ban aknlkla kaldrd. Bu kadar
canavarca bir duygunun iyilik ve sevap saylabilmesi iin bu dnyada
mthi bir terslik olmas gerektiini dnyordu.

9
Gln kysnda oturmaktaydlar. Wynand bir kayann zerine km, Roark yere uzanm, Dominique de imenlerin zerine dimdik
oturmutu. Etekleri evresine yaylm durumdayd.
Wynand'n Evi, karlarndaki tepedeydi. Arazi teraslar halinde
yayla yayda ykseliyor, o tepeyi oluturuyordu. Ev de yatay dikdrtgenler biimindeydi. Sonunda dey bir uzantyla son buluyordu.
Adm adm gerileyen bloklar halindeydi. O bloklarn her biri bir odayd. Her birinin boyu ve biimi, taban hizalarn basamak basamak ayrmaktayd. Sanki ilk adm oluturan salondan sonra, bir el yavaa
hareket etmi, br adm oluturmutu. Daha sonra da dierlerini.
Birer birer. Her biri biraz daha ksa, daha kesin. Sonuncusu da
gkyznn bir yerinde bitiyordu. Tepeye doru ykselen teraslarn
hareketi devam ediyormu, vurgulanyormu, hzlanyormu, stakato
bir finale ulayormu gibi.
Wynand, "Ona buradan bakmak houma gidiyor," dedi. "Dn btn
gn burada geirdim. Duvarlarda n deimesini seyrettim.
Howard, sen bir binay izerken gnn her saatinde n her adan o
eve neler yapacan biliyor musun? Gnei sen mi kontrol
ediyorsun?"
"Tabii." Roark ban kaldrmadan konumutu. "Ama ne yazk ki
burada kontrol edemiyorum. Biraz ekil, Gail. Glge yapyorsun.
Srtma den gnei severim."
Wynand de yere, otlarn zerine indi. Roark yzst yatm, yzn
koluna dayamt. Turuncu salar, gmleinin beyaz kolu zerindeydi.
ne uzanan tek elinin avucu yere dnkt. Dominique o parmaklarn
arasndan ykselen otlara bakt. Parmaklar ara sra kprdyor, bir otu
tembel bir zevkle kryordu.
Gl arkalarndayd. Keleri koyulamaya balayan, yamyass bir
araf. Sanki evredeki aalar yaklayor ve gece, gl smsk
sarmaya hazrlanyordu. Gne parlak bir erit oluturmaktayd

893/1067

sularn ortasnda. Dominique eve bakt, oradaki pencerede durup,


urada uzanm yatan insana bakmaktan ne kadar holanacan
dnd. Eli yerde. Yorgun. i boalm.
Bir aydr o evde oturuyordu. Burada yaayacan hi dnmemiti. Derken bir gn Roark, "Ev on gn sonra hazr olacak, Bayan
Wynand" demi, kendisi de, "Peki, Bay Roark," diye cevap vermiti.
Evi kabul etmiti Dominique. Elini zerinden kaydrd merdiven
trabzanlarn, soluduu havay evreleyen duvarlar, akamlar
parmayla bastrd elektrik dmelerini, Roark'un duvarlara
dedii kablolardan gelen , musluu atnda akan suyu, onun
planlad borular, Austos akamlar minede yanan atei. Onun
izimindeki gibi, talarn bir araya gelerek oluturduu minede.
inden, her an, diye dnyordu. Varlmn her ihtiyac. Sonra,
neden olmasn? dedi kendi kendine. Vcudum iin de ayn ey.
Cierler, kan damarlar, sinirler, beyin ... hepsi ayn kontroln altnda.
Evle bir hissediyordu kendini.
Wynand'n kollarnda yatt geceleri, gzlerini at zaman
Roark'un tasarmlad odaya bakmay kabullendi. Vcudunun doyum
bulamayan alna cevap olan, ya da o alkla alay eden zevki, dilerini skarak karlad, ona teslim oldu. Kendisine bunu verenin hangi
erkek olduunu bilmeden. Yoksa ikisi birden mi?
Wynand onun odada yryne, merdivenlerden iniine, pencerede duruuna bakyordu. Bir ara, "Evin elbise gibi bir kadna uygun
izilebileceini bilmezdim," dedi. "Sen buradaki halini benim gibi
gremiyorsun. Bu evin nasl tmyle senin olduunu bilemiyorsun.
Her asyla, her odasnn her parasyla, senin iin bir ereve buras.
Senin boyuna, senin vcuduna gre leklenmi. Duvarlarn dokusu
bile, senin teninin dokusuna uyuyor. Garip biimde uyuyor. Stoddard
Tapna buras. Ama bir tek kii iin yaplm ve ayrca benim. stediim de buydu. Kent sana dokunamaz burada. O kentin seni
benden alacan hissettim hep. Neyim varsa o verdi bana. Neden hep

894/1067

iimde, gnn birinde bedelini isteyecei duygusu var acaba? Ama


burada gvendesin ve benimsin."
Dominique'in iinden barmak geldi: "Gail, hibir zaman olmadm kadar ona aitim."
Wynand'n yeni evlerine gelmesine izin verdii tek konuk Roark'tu.
Dominique de, Roark'un hafta sonlarnda yapt bu ziyaretleri kabul
ediyordu. Kabul etmesi en zor olan da buydu. Onun kendisine ikence
etmek iin gelmediini biliyordu aslnda. Wynand yle istiyor diye
geliyor, Wynand'la birarada bulunmaktan holanyordu. Akamlan
yukar kmadan nce, eli merdivenin trabzannda, Roark'a dnp
konutuunu hatrlyordu. "Sabah istediiniz saatte kahvaltya inebilirsiniz, Bay Roark. Yemek odasndaki dmeye basn, yeter."
"Teekkr ederim, Bayan Wynand. yi geceler."
Bir keresinde onu yalnzken grd. Bir an iin. Sabahn erken
saatiydi. Dominique btn gece uyumam, holn kar tarafndaki
odada yatan Roark'u dnmt. Sonra ev daha uyanmadan kalkmt yataktan. Tepeden aaya inmi, evresindeki arazinin doad
sessizliinde bir rahatlama bulmutu. Gndzd ama henz gne
yoktu. Yapraklar hi kprdamyordu. Bekler gibi bir sessizlik iindeydiler. Bir ara arkasnda ayak sesleri duydu, durdu, bir aacn
gvdesine yasland. Roark omzuna mayosunu atmt. Glde yzmeye
gidiyordu. Dominique'in nnde durdu. evredeki arazi gibi sessiz
durup birbirlerine baktlar. Roark hibir ey sylemedi, dnp yoluna
devam etti. Dominique aaca dayanmay srdrd. Bir sre sonra o da
eve doruldu.
imdi gln yannda otururlarken, Wynand'n konutuunu duydu:
"Dnyann en tembel yaratymsn gibi grnyorsun, Howard."
"yleyim."
"Hi kimsenin bylesine gevediini grmemitim."
" gece uykusuz kal da bak."

895/1067

"Sana dn gel demitim."


"Gelemedim."
"Burada kendinden mi geeceksin yoksa?"
"sterdim. Harika bir duygu." Ban kaldrd. Gzleri glyordu. Tepedeki evi grmyormu, ondan sz etmiyormu gibi konutu: "Byle
lmek isterdim. Bir kyya byle uzanm durumda. Gzlerimi yummak ve bir daha geri dnmemek."
Dominique iinden, benim dndm dnyor, dedi. O ortak
yanmz hl var. Gail anlayamaz bunu. Gail'le onun arasnda yok. Bu
yalnzca benimle onun arasnda.
Wynand, "Seni budala." dedi. "Hi sana uymuyor bu szler. aka
olarak bile. Sen bir ey uruna kendini paralyorsun. Nedir yaptn?"
"u an iin, havalandrma bacalar. ok inat bacalar."
"Kimin iin?"
"Mteriler... Trl trl mterim var artk."
"Geceleri almak zorunda msn?"
"Evet. Bu insanlar iin, yle. ok zel bir i. Ofise bile
getiremiyorum."
"Neden sz ediyorsun sen?"
"Hi. Aldrma sen. Yar uyuyorum zaten.1"
Dominique bu sefer de, bu Gail'e sayg, dedi. Teslim olma gveni.
Kediler gibi geviyor. Oysa kediler, sevmedikleri insanlarn yannda
hi gevemezler.
Wynand, "Yemekten sonra seni tekmeyle st kata atp kapn kilitleyeceim," dedi. "On iki saat uyuyacaksn bu gece."
"Peki."
"Erken kalkmak ister misin? Gne domadan birlikte yzelim."
"Bay Roark yorgun, Gail," dedi Dominique. Sesi sertti.

896/1067

Roark tek dirsei zerinde dorulup ona bakt. Dominique onun


gzlerindeki anlay grd.
"Kt alkanlklar ediniyorsun, Gail, diye devam etti szlerine.
"Kente uzaktan gelip gidenlerin huylar bunlar. Kendi sayfiye saatlerini, alk olmayan konuklara zorla kabul ettirmeye kalkyorsun." Bir
yandan iinden, seni gle inerken grdm o bir an benim olsun, diye yakaryordu. Gail'in her eyi ald gibi onu da almasna izin verme.
"Bay Roark'a Banner'da alan bir iiymi gibi emirler veremezsin."
Wynand neeyle, "Kimseye emir vermek beni bu kadar
keyiflendirmez," dedi. "Tutturabilirsem."
"Tutturuyorsun."
Roark, "Emir almak beni rahatsz etmiyor, Bayan Wynand," dedi.
"Gail gibi nitelikli birinden olunca."
Ne olur, bu sefer ben kazanaym, diyordu Dominique. Ne olur...
Senin iin hibir nemi yok ... anlamsz bir ey. Ama ... hayr de ona.
Ona ait olmayan, o bir anlk duruumuzun hatr iin, hayr de.
"Bence dinlenseniz daha iyi olur, Bay Roark. Yarn ge saate kadar
uyumanz gerek. Hizmetilere sizi rahatsz etmemelerini sylerim."
"Yo, hayr, teekkr ederim. Birka saate kadar bir eyim kalmaz,
Bayan Wynand. Kahvaltdan nce yzmek houma gider. Sen hazr
olduun zaman kapy vur, Gail. Birlikte ineriz."
Dominique dnp gle, tepelere bakt. Grebildii alanda ne bir tek
baka insan, ne de bir tek ev vard. Yalnzca su, aalar ve gne.
Kendi dnyalar. Hakk var, diye dnd. Birbirlerine aitti onlar.
de.
Cortlandt Evleri'nin izimleri alt bloktan oluuyordu. Her biri on
be kat yksekliindeydi. Her biri dzensiz bir yldz biimindeydi.
Merkez bir afttan darya uzanan kollar gibi. aftlarda asansrler,
kalorifer sistemleri, kablolar ve boralar vard. Daireler darya gen
biiminde knt yapmaktayd. Aralardaki alanlar sayesinde, her biri
ynden k ve hava alabiliyordu. Tavanlar prefabrikti, t duvarlar

897/1067

plastik karolarla kaplyd. Boya ve sva istemiyordu. Tm bora ve


kablolar, tabann kenarlarndaki madeni oluklar iine yerletirilmiti.
Gerektiinde masrafszca alp yenilenebileceklerdi. Mutfak ve
banyolar komple nite olarak, prefabrik hazrlanacakt. partisyonlar
hafif madendendi. Duvarlar katlanp alabiliyor, iki oda birleip salon
oluyor, istendiinde duvar yerine ekilip iki kk oda elde ediliyordu.
Temizlenecek koridor veya geit azd. Binalarn bakm ve onarm
giderleri ok dk olacakt. Plann tm, genlerden oluan bir
kompozisyondu. Dkme beton binalar, basit yapsal izgilerden olumaktayd. Ss yoktu. Gerei de yoktu. Genel biimde zaten bir heykel
zarafeti vard.
Ellsworth Toohey, Keating'in getirip masasna serdii izimlere hi
bakmad. Gz perspektif resimdeydi. Az ak, bakp duruyordu o
resme. Sonra ban arkaya att, kahkahalarla glmeye balad.
"Peter," dedi. "Sen bir dhisin."
Sonra ekledi: "Ne demek istediimi anladn sanyorum." Keating
ona bo bo bakt. Merak yoktu gzlerinde. "Benim baararak iin
urunda bir mr harcadm eyi baardn sen. Yzyllar boyunca
nice insanlarn da abalad eyi baarmak sana ksmet oldu. Huu ve
hayranlk iinde sana apkam karyorum, Peter."
"Planlara bak," dedi Keating ona. "Her daire on dolara kiraya
verilebilecek."
"Ona hi kukum yok. Bakmak gerekmez. Eh, evet, Peter, kabul
ederler bunu. Kayglanma. Kabul ederler. Tebrikler, Peter."
"Seni koca budala!" dedi Gail Wynand. "Ne peindesin sen?"
Roark'a Bcnnern o gnk nshasn frlatt. sayfas alarak katlanmt. Sayfadaki fotorafn altnda, "Mimarn Cortlandt Evleri izimi" diye yazyordu. "Astoria... Long Island'da ina edilecek on be bin
dolarlk konut projesi: Keating & Dumont Mimarlk irketi."
Roark fotorafa bakt, sordu. "Ne demek istiyorsun?"

898/1067

"Ne demek istediimi bal gibi biliyorsun. Sanat galerimdeki eserleri


imzalarna bakarak m setim sanyorsun sen? Eer bunu Peter Keating izdiyse, ben bugnk Banner'n her kopyasn yemeye hazrm."
"Bunu Peter Keating izdi, Gail."
"Seni budala. Ne peindesin sen?"
"Eer sylemeye altn eyi anlamak istemiyorsam, sen ne dersen de, anlamam zaten."
"Ben bir yaz yazarsam, belli bir konut projesinin Howard Roark
tarafndan tasarmlandn aklarsam, anlarsn. Baka gazetelerde
kmayan bir yaz. Bay Toohey'e de ho bir aka olur. nk bu lanet
olas projelerin arkasndaki adamlarn arkasnda o var."
"Byle bir ey yaymlarsan seni mahkemelerde srndrrm."
"Gerekten yapar msn?"
"Yaparm. Bo ver, Gail. Bu konuyu konumak istemediimi anlamyor musun?"
Daha sonra, Wynand o fotoraf Dominique'e gsterip sordu.
"Kim izdi bunu sence?"
Dominique bakt, "Tabii," demekle yetindi.
"Nasl bir 'deien dnya1, Alvah? Neyken ne oluyor? Kim
deitiriyor?"
Alvah Scarret'in yznn bir ksm heyecanlyd, ama daha ou
sabrszd. "Deien Dnyada Annelik" balm tayan bayazsna
bakyordu. Yaz Wynand'n masasndayd.
"Ne olacak ki, Gail," diye mrldand kaytsz bir sesle.
"Ben de onu bilmek istiyorum. Ne olacak ki?" Wynand yazy eline
alp yksek sesle okudu: "Bizim tandmz dnya gitti. i bitti onun.
Artk kendimizi kandrmaya gerek yok. Geri dnemeyiz leriye gitmek
zorundayz. Bugnn anneleri, kendi duygusal grlerini genileterek
bir rnek oluturmak zorundalar. ocuklarna duyduklar bencil sevgiyi daha yksek bir dzeye getirmek zorundalar. O sevgiye herkesin

899/1067

ocuklarn da katmalar gerekiyor. Anneler mahallelerindeki her


ocuu sevmeli. Hem mahallelerindeki, hem kentlerindeki, hem lkelerindeki, hem de koskoca dnyadaki her ocuu, kendi kk
Mary'leri, Johnny'leri kadar sevmeli." Wynand burnunu buruturdu.
"Alvah? ... Zrvalar sralamann bir zarar yok ... ama bu tr zrva?"
Alvah Scarret ona bakmamakta direniyordu.
"Sen an gerisine kaldn, Gail," dedi. Alak sesle konuuyordu. Uyan vard sesinde. Sanki dilerini gsteren bir ey vard. Bugn iin
deil... lerde olacaklar iin.
Bu davran Alvah Scarret'e yle aykryd ki, Wynand konuyu
srdrme isteini tmyle kaybetti; bayaznn zerine kalemiyle
apraz bir izgi ekti. Ama o mavi izgide bir yorgunluk vard. Ucu bulank bitiyordu. "Git, baka bir ey rptr, Alvah," dedi.
Scarret kalkt, kd ald, dnd, tek kelime sylemeden odadan
kt.
Wynand onun arkasndan akn baklarla bakt. Bir yandan eleniyor, bir yandan da hafiften ii bulanyordu.
Gazetesinin adm adm, hissettirmeden benimsedii yeni eilimi yllardr fark etmekteydi. Kendisinden o yolda bir emir gelmeden. Haber
yazlarnn yeni eilimini, mulak atflar, yar imalar, garip yerlere
yerletirilen garip sfatlar, baz konularn vurgulann, hi
gerekmedii halde baz yerlere siyasal yarglar konulmasn gzden
karm deildi. Eer bir haberde iverenle ii arasndaki bir anlamazlk anlatlyorsa, iveren srf kelimelerin gcyle sulu gsteriliyordu. Gerekler ne olursa olsun. Gemiten sz edilirken hep,
"karanlk gemiimiz" ya da "l gemiimiz" denilmekteydi. Birinin
kiisel amacndan sz edildiinde, "bencillikten kaynaklanan" ama
oluyordu o hemen. Ya da "agzllkten kaynaklanan" ama oluyordu.
Hergn yaynlanan bulmacalarda bile, "Modas gemi bireyler" soruluyor, cevab "Kapitalistler" olarak kyordu.

900/1067

Wynand btn bunlara omuz silkip gemiti. Glmt hatta.


Adamlarm iyi eittim ben, demiti iinden. Eer gnn moda argosu
buysa, ocuklar onu otomatik olarak benimsiyor, demiti. Hibir anlam yoktu bunlarn. Bayazda ve yorumlarda olmamas yeterdi. Gerisi nemli deildi. Gnn modas ite. Pek ok modann gelip getiini
grmt o.
"Wynand Okumuyoruz" kampanyasna da kaygland yoktu. O
kampanyada tuvaletlere yaptrlan etiketlerden bir tane edindi, kendi
Lincoln'unun camna yaptrd, altna, "Biz de okumuyoruz" yazsn
ekledi. Tarafsz bir gazetenin fotorafs onu grp fotorafn ekene
kadar tuttu o etiketi orada. Meslek hayat boyunca ona ok kii sava
am, ok kii lanet okumu, ok kii knamt. Hem de en byk finansal gler bir araya gelerek yapmlard bunlar. Gus Webb diye
birinin yaptklarndan korkacak deildi herhalde.
Banner'n eski poplerliini biraz kaybettiini biliyordu. Omuz
silkerek, "Geici bir moda," dedi Scarret'e. Ya bir yarma aar, ya
kupon datr, tiraj arttrp btn bunlar unuttururdu istedii anda.
Kendini eyleme geiremiyordu. alma isteini hi bu kadar youn
biimde hissetmemiti Her sabah ofisine sabrsz bir hevesle giriyordu.
Ama bir saat getiinde, duvarlarn eklem yerlerini seyredip ocuk
arklar mrldanmakta olduunu fark ediyordu. Can sknts deildi
bu. Bir esnemenin doyumunu bile getirmiyordu. Esnemek isteyip esneyememek gibiydi daha ok. ini sevmedii sylenemezdi. Biraz tatszlamt i, o kadar. Onu karar vermeye zorlayacak dzeyde deil
tabii. Yumruklarn sktracak kadar deil. Yalnzca burun deliklerini
kasacak kadar.
Dalgn dalgn, halkn zevkinin bu yeni trendinden kaynaklanyor, diye dnmekteydi. O da bu yolu izlemeli, olay ustaca kullanmalyd.
Dier modalar iin yapt gibi. Ama izleyemiyordu. Eletirdiinden
deil. Mantkla benimsedii pozitif bir tutum deildi bu. nemli bir
nedenden tr meydan okuyor da deildi yeni akma. Ama iinde bir

901/1067

titizlik duygusu vard. Hemen hemen bekretle ilgiliymi gibi. nsann


amura basmadan nce duyduu ekingenlik. nemi yok, geecek,
dedi kendi kendine. Baka konulara merak sardklar anda, hemen toparlarm. Bu seferkine bulamadan beklemek istiyorum.
Alvah Scarret'le konuurken neden iinde bir tedirginlik duygusu
uyandm aklayamyordu. Her zamankinden daha keskin bir duygu.
Alvah'nn yle bir yaz yazm olmas geri garipti. Ama baka bir ey
daha vard. Alvah'nn odadan knda bir hava vard. Artk patronun
fikrini dikkate almas gerekmediine inanyormu gibi.
Alvah' kovmam gerekir, diye dnd, sonra kendi kendine gld.
Alvah Scarret'i kovmak, ha? Dnyann dnn durdurmak gibi bir
eydi bu. Hatta... Banner' kapatmak gibi bir ey.
Ama o yaz ve sonbahar aylar boyunca, Banner' ok sevdii gnler
de olmutu. yle gnlerde, gazeteyi masaya aar, avularn o taze
mrekkeplere dedirir, sayfalarda Howard Roark'un adn okuduka
kendi kendine glmserdi.
Onun odasndan kan emir, ilgili her departmana ulamt:
Howard Roark'u destekleyin. Sanat blmnde, gayrimenkul
blmnde, bayazlarda, yorum yazlarnda, dier stunlarda,
Howard Roark'un ve binalarnn adlar dzenli olarak gzkmeye
balad. Geri tabii bir mimarn reklamn yapma frsat pek de sk
domuyordu. Binalarn haber deeri fazla saylmazd. Ama Banner,
Roark'un adn okurlarna her frsatta duyurma kurnazln gstermekteydi. Yazlan her ey Wynand'n denetiminden geiyordu. Bu tr
malzeme, Banner iin olduka artcyd. Bir kere, zevkli ve dzeyli
bir ifadeyle kaleme alnyordu. Sansasyon hikyeleri yoktu. Roark'u
kahvalt ederken gsteren fotoraflar yoktu. nsani ilgiye yer verilmiyor, bir adam zorla satma peine dlmyordu. Yalnzca bir sanatnn byklne ynelik, iyi dnlm, nazik bir sayg vard.
Wynand akam olup yeni evine dndnde, salonun sehpas zerinde hep Banner grmeye balamt. Oysa evliliinden bu yana,

902/1067

evine bu gazetenin girmesine izin vermemiti. lk grdnde glmsemi, hi bir ey sylememiti.


Sonra bir akam konuyu at. Gazeteyi eline alp sayfalan evirdi,
yazlk evlerle ilgili yazy buldu. Bu yaznn byk blm Monadnock
Vadisi'nin tariflerinden oluuyordu. Ban kaldrp karda oturan
Dominique'e bakt. Dominique minenin ateinin yanna, yere
oturmutu.
"Teekkr ederim, sevgilim."
"Neye, Gail?"
"Evimde Banner' grmekten memnun olacam zaman bildiin,
anladn iin."
Kalkp yrd, yere, onun yanna oturdu, kolunu onun incecik
omuzlarna att.
"Bunca yldr Banner'n reklam ettii onca politikacy, sinema
artistini, ziyarete gelen grandkleri, adi sokak katillerini dn," dedi.
"Tramvay irketleriyle, krmz fener mahalleleriyle, evde sebze
yetitirmekle ilgili byk kampanyalarm dn. Ama bu sefer inandm syleyebiliyorum, Dominique."
"Evet, Gail..."
"Hep istediim, sonunda kavutuum ve kullanmadm bunca g.
imdi grecekler neler yapabileceimi. Ona sayg gstermeye zorlayacam onlar. Hak ettii hreti kazandracam ona. Kamuoyu, ha?
Ben ne dersem odur kamuoyu."
"Sence kendisi istiyor mudur bunlar?"
"Herhalde istemiyordun Ama bana vz gelir. stemese de ihtiyac
var. Ben de vereceim ona. Bunlarn onun olmasn istiyorum. Mimar
olarak, halkn mal o. Bir gazetenin onun hakknda yaz yazmasn
engelleyemez."
"Onun hakkndaki btn bu yazlar.... sen mi yazyorsun?"
"ounu."

903/1067

"Gail, ne kadar byk bir gazeteci olabilirmisin?"


Kampanya gerekten de sonu getirdi. Ama Wynand'n beklemedii
trden sonular getirdi. Genel kamuoyu aslnda kaytsz kald. Ama
aydn evrelerde, sanat dnyasnda, meslein iinde, insanlar Roark'a
glmeye balamlard. Wynand'n kulana, "Roark mu? Ha, evet,
Wynand'n bebei!" gibi yorumlar geliyordu. "Banner'n yeni
kahraman." "Sar basnn dhisi." "Banner imdi sanat satmaya
balad... ki kutu kapa gnderin." "Zaten belli deil miydi? Roark
hakknda batan beri byle dnmtm ben. Wynand Gazeteleri'ne
yakacak trden bir yetenek."
"Grrz bakalm," diyordu Wynand tiksintiyle. Ve kiisel kampanyasn srdryordu.
Bask yapabilecei insanlarn yapm ilerini hep Roark'a verdiriyordu. lkbahardan bu yana, Roark'un ofisine Hudson kysnda bir yat
kulb binas, bir i han, iki de zel ev getirmiti. "Sana altndan
kalkamayacan kadar ok i bulacam," diyordu. "Sana ziyan ettirdikleri onca yl telafi ettireceim."
Austen Heller bir akam Roark'a, "Sylememe izin verirsen, galiba
biraz de ihtiyacn var, Howard," dedi. "Tabii bu Bay Gail Wynand
olayndan sz etmek istiyorum. Korkun bir ey. Onunla ikinizin byle
yakn arkada olmanz, mrmde inandm btn mantksal kavramlara meydan okuyor. Ne de olsa, insanlar snflara ayrlr... yoo,
Toohey'nin dilini konuuyor deilim. Ama arada alamayacak snr
izgileri vardr."
"Evet, vardr. Ama onlarn nerelere izilecei konusunda hi kimse
kesin bir ey syleyememitir."
"Eh, dostluun seni ilgilendirir. Ama bu iin bir yn var ki hemen
durdurulmal. Bu sefer beni mutlaka dinlemeni istiyorum."
"Dinliyorum."
"Sana bulduu btn bu iler ok iyi tabii. Eminim bunun dln
alr, cehennemde birka kat yukarda bir yere yerletirilir. Oraya

904/1067

gidecei kesin nk. Ama Banner'da seninle ilgili yaynlad eyleri


hemen kesmesi gerek. Sen durdurmalsn onu. Wynand Gazeteleri'nin
desteinin bir insan lekelemeye yeterli olduunu bilmiyor musun?"
Roark bir ey sylemedi. "Sana profesyonel olarak zarar veriyor
bunlar, Howard."
"Verdiini biliyorum."
"Onu durduracak msn?"
"Hayr."
"Ama neden?!!"
"Dinlerim dedim, Austen. Sana Wynandi anlatnn demedim."
Bir sonbahar le sonrasnda Wynand, Roark'un ofisine geldi.
Akamlar sk sk uruyordu. Sonra ofisten birlikte karlarken, "Gzel
bir akam," dedi. "Bir yry yapalm, Howard. Sana gstermek istediim bir yerim var."
Yola dp Hell's Kitchen'a doru yrd. Koskoca bir dikdrtgen
alann evresini dolatlar. Dokuzuncu Cadde'yle On Birinci Cadde
arasndaki iki blok. Roark o alandaki khne tula binalara, arplm
kaplara, rmekte olan tahtalara, darack aralklara gerilen iplere aslm gri amarlara bakt. Bunlar hayat belirtisi olmaktan ok, habis
bir rmln yaylmasna benziyordu.
"Buras senin mi?" diye sordu Roark.
"Hepsi."
"Bana neden gsteriyorsun? Bir mimara bunu gstermenin, bir tarla
dolusu ceset gstermekten beter olduunu bilmiyor musun?"
Wynand kar kaldrmda, cephesi beyaz fayans kaplanm kafeyi
gsterdi. "Oraya oturalm," dedi.
Pencerenin yanna, temiz bir madeni masaya oturdular; Wynand
kahve smarlad. Kentin en iyi lokantalarnda ne kadar rahatsa, burada
da o kadar rahatt. O zarif hali, burada garip bir nitelik kazanyordu.

905/1067

Bu yere hakaret etmiyor, sanki buray deitiriyordu. Davrann hi


deitirmeyen bir kral gelmi gibi. Girdii her evi saraylatryormu
gibi. Dirseklerini masaya dayayp eildi, kahvenin buharnn
arasndan Roark'a bakt. Gzlerini ksmt. Eleniyor gibiydi. Tek
parmayla sokan kar kaldrmn gsterdi.
"lk aldm mlk orasyd, Howard. ok uzun zaman nceydi. O
gnden beri elimi srmedim."
"Neye saklyordun?"
"Sana."
Roark ar bir kupaya benzeyen fincan dudaklarna gtrd,
baklarn Wynand'nkilerden ayrmadan, gzlerini ksarak, elenerek
bakt. Wynand'n hevesli sorular beklediini biliyor, ama sormuyor,
sabrla bekliyordu.
"Seni inat pi," diye kkrdad Wynand. Teslim olmutu. "Pekl.
Dinle. Buras benim doduum yer. Mlk almay dnecek yaa
geldiimde buray aldm! Birer ev, birer ev. Her bloku ayr ayr. ok
uzun srd. Daha iyi bir yer alp daha ok ve daha hzl para kazanabilirdim, ama buna tmyle sahip oluncaya kadar bekledim. Yllarca
kullanmayacam bildiim halde. nk gnn birinde Wynand
Binas'nn burada ykseleceine daha o zamandan karar vermitim.
Tamam, peki, istediin kadar sakin kal. Yznn u anda ne hale
geldiini grdm bir kere."
"Ah, Tanrm, Gail ..."
"Ne oldu? Yapmak m istiyorsun onu? ok mu istiyorsun?"
"O uurda hayatm verebilirim sanyorum ... Ama o zaman binay
yapamazdm tabii. Duymak istediin bu muydu?"
"Onun gibi bir ey. Hayatm isteyecek deilim. Ama bir kere olsun
soluunun boazna tkandn grmek ho bir ey. ardn iin
teekkr ederim. Demek Wynand Binas'nn ne anlama geldiini anlyorsun. Kentin en byk binas. Ve en ahane."
"Byle isteyeceini biliyorum."

906/1067

"Henz yapacak deilim. Ama ben bunca yldr bekledim, imdi sen
de benimle birlikte bekleyeceksin. Bir bakma, sana ikence etmek
houma gidiyor, onu biliyor musun? Her zaman istediimi de biliyor
musun?"
"Biliyorum."
"Seni buraya getiriim, yaptracam gn burann senin olacam
sylemek iindi. Bekledim, nk kendimi hazr hissetmiyordum. Seni
tandm zaman, hazr olduumu anladm. Sen mimar olduun iin
deil. imdi biraz daha beklememiz gerekiyor. Bir iki yl falan. lke
kendini topallayana kadar. u sra bina yapmak iin uygun bir zaman
deil. Tabii herkes gkdelenlerin gn artk geti, diyor. Modern deil
diyor. Benim hi aldrdm yok. Kendini detirim ben ona. Wynand
Kurulular'nn kentin her yanna salm ofisleri var. Hepsini tek binada istiyorum. Yeterince byk adamn da ipleri elimde olduu iin,
geri kalan katlan da kolayca kiralamalarn salarm. Belki de New
York'da yaplan son gkdelen olur. Daha iyi. En by ve en
sonuncusu."
Roark kar kaldrma, lekeli khne binalara bakyordu. "Yklacak
onlar, Howard. Hepsi. Dibine kadar yklp dmdz edilecek. Ynetimin benim elimde olmad yerler. Yerine bir parkla bir de Wynand
Binas yaplacak. Bu kentin en gzel binalar ziyan oluyor, nk
kimse gremiyor onlar. Bu bina btn mahalleyi diriltecek. Bir sr
insan beni izleyecek. Uygun bir semt deil, diyecekler. Bir yeri uygun
mahalle yapan kimmi, grecekler. Buras kentin yeni merkezi haline
gelebilir kent yeniden yaamaya balad zaman. Btn bunlar,
henz Banner drdnc snf bir gazeteyken planladm. Yanl hesaplamadm, deil mi? Ne olacam biliyordum ... Hayatma bir ant,
Howard. Ofisime ilk defa geldiinde ne demitin, hatrlyor musun?
Hayatmn ifadesi. Gemiimde hi sevmediim eyler de var. Ama
gurur duyduum eylerin hepsi kalc olacak. Ben gittikten sonra, o
bina Gail Wynand olacak ... Zaman gelince uygun mimar bulacam
biliyordum. Tabii parayla tuttuum bir mimardan ok daha fazla deer

907/1067

tayacam bilmiyordum. Byle olduuna memnunum. Bir tr dl


bu. Balanmm gibi bir ey. En son ve en byk baarm, ayn
zamanda senin de en byk baarn olacak. Bu bina yalnz benim antm olmakla kalmayacak; ayn zamanda dnyada en ok deer verdiim adama verebileceim en gzel armaan olacak. atma kam,
benim iin byle biri olduunu biliyorsun. u kar kaldrandaki
kbusa bak. Burada bylece oturup senin oraya bakn seyretmek
istiyorum. te onu yok edeceiz biz ... Sen ve ben. Howard Roark'un
Wynand Binas, onun iinden ykselecek. Doduum gnden beri
bekliyorum onu. Sen de doduun gnden beri hayatnn frsatn
bekliyorsun. te orada, Howard. Kar kaldrmda. Sana ... Benden..."

10
Yamur dinmiti ama Peter Keating, keke yine balasa, diyordu.
Kaldrm prl prld. Binalarn duvarlarnda koyu renk lekeler
olumutu. Gkten bir ey yamadna gre de, kent sanki souk
terler dkyormu gibi grnyordu. Havada zamansz karanln
arl vard. Erken yalanma gibi tedirginlik verici bir eydi bu. Pencerelerde sar k havuzlar gze arpyordu. Keating zlyordu
yamuru. Ama srlsklamd, iliklerine kadar.
Ofisten erken km, eve kadar yrmeye karar vermiti. Ofis
gzne gerek deilmi gibi gzkyordu. Bir sredir yleydi. Gerei
ancak akamlar, gizlice Roark'un evine szlrken bulabiliyordu.
Szlmek deil, gizli de deil, dedi, kendi kendine fkeyle. Ama yle
olduunu biliyordu. Geri her ziyareti gibi o da Enright Evi'nin
lobisinden geip asansre biniyordu. Ama iinde belirli belirsiz bir
tedirginlik oluyor, evredeki herkesin yzne bakyor, tannmaktan
korkuyordu. Anonim bir sululuktu duyduu. Kimseye ynelik deildi.
Kurban olmad iin de, daha korkun bir sululuk duygusu haline
geliyordu.
Roark'dan Cortlandt Evleri'yle ilgili her detayn kaba izimlerini
alyor, kendi eliyle izip, sonra adamlarna temize ektirmek zere
gtryordu. Talimat dinliyordu Roark'dan. verenler itirazlarda bulunduu zaman neler sylemesi gerekiyorsa, onlar bir bir ezberliyordu. Ses kayt makinesi gibi emiyordu Roark'un syledii her eyi.
Daha sonra adamlarna izim talimat verirken, sesi plak gibi kyordu. Aldrd yoktu buna. Hibir konuda soru sormuyordu.
u anda ar admlarla yrmekteydi. Yamayan yamurla ykl
havann iinden, acele etmeden gemekteydi. Ban kaldrdnda, ok
iyi tand binalarn kuleleri yerine, bir boluk grd. Sise ya da buluta benzemiyordu. Sessiz bir yknt baarm gri bir tabaka gibiydi.
Binalarn gkyznde kayboluu onu her zaman rahatsz eden bir
grnmd. Gzlerini indirdi, yoluna yle devam etti.

909/1067

lk farkna vard, ayakkablar oldu. Kadnn yzn daha nce


grm olmas gerektiini biliyordu. Herhalde gzlerini igdsel bir
hareketle karm, bilinli dikkatini o ayakkablara yneltmiti. Topuksuz, kahverengi yry pabularyd bunlar. yi yaplm
pabulard. amurlu kaldrmlar zerinde, prl prl cilalydlar.
amura da, gzellie de aldrmyor gibi bir halleri vard. Keating'in
gzleri kahverengi etee ykseldi, oradan ciddi dikimli, pahal ceketi
buldu. niforma gibi souk bir ceketti. Derken o el. Pahal eldivenin
tek parmanda bir delik vard. Ceketin yakasnda, ok dikkat eken
bir bro gze arpyordu. arpk bacakl bir Meksikal. Pantolonu
krmz minedendi. O bro oraya, k grnme umuduyla tutturulmutu. ncecik dudaklar, gzlk camlar, gzler.
"Katie," dedi.
Catherine bir kitap dkknnn vitrini nndeydi. Baklar, bakmakta olduu kitap ile karsndaki insan tanma arasnda kararszd.
Derken tanma baskn kt, yznde beliren glmsemeyle kendini
gsterdi. Gzleri bir anlna tekrar o kitaba dnd, o ii bitirip ad kafasna not etmeye alt. Sonra Keating'e dnd. Glmsemesi tatlyd. Ac duygular bastrma abas yanstmad gibi, sevin de yanstmyordu. Yalnzca tatl bir glmsemeydi.
"A, Peter Keating," dedi. "Merhaba, Peter."
"Katie ..." Ne elini uzatabiliyor, ne de ona yaklaabiliyordu.
"Evet, urada sana rastlamak inanlr ey mi? Aslnda New York da
her kasabadan farksz. Ama kasabalar kadar gzel deil." Sesinde gerginlik yoktu.
"Ne yapyorsun burada? Ben sanyordum ki ... duyduuma gre..."
Catherine'in Washington'da iyi bir ii olduunu biliyordu. ki yl nce
oraya tanmt.
" seyahati. Yarn dnyorum. Yakndm da yok. New York yle
l, yle yava ki."

910/1067

"Eh, iini sevdiine memnun oldum ... yani eer ... onu demek istedin, deil mi?"
"imi sevmek mi? Ne sama bir sz. Washington bu lkenin tek olgun yeri. nsanlar baka yerde nasl oturabiliyor, anlayamyorum. Sen
neler yapyorsun, Peter? Geen gn adn gazetede grdm. nemli
bir konudayd."
"Ben ... alyorum ... Fazla deimemisin, Katie. Yani gerek anlamda deimemisin. Deil mi? Yani yzn ... eskisi gibi ... bir
bakma ..."
"Eh, bir tek yzm var, o da bu. nsanlar bir iki yl grmediler mi,
neden hep deimekten sz ederler? Dn Grace Parker'a rastladm,
hemen grnmn envanterini kard. Syleyecei her kelimeyi
ben nceden biliyordum. ok iyi grnyorsun, hi yalanmamsn,
falan filan. nsanlar pek darlkl."
"Ama gerekten iyi grnyorsun ... Seni grmek ok gzel..."
"Ben de seni grdme sevindim. naat sanayii nasl?"
"Bilmiyorum ... Senin okuduun Cortlandt olmal ... Cortlandt
Evleri'ni yapyorum. Bir konut projesi..."
"Evet, tabii. Oydu. ok iyi bir insansn, Peter. Bu ii yalnz zel sektr krlar iin ve dolgun bir cret karlnda deil, sosyal bir amala
stlenmen ok gzel. Bence mimarlar para peinde komay brakp
hkmet ilerinin de biraz ucundan tutmal, kendilerine daha geni
amalar edinmeli."
"ounun elinden gelse, bunu hemen kapard. Yarp girmesi en zor
etelerden biri. Tam anlamyla kapal bir ..."
"Evet, evet, biliyorum. Meslek dndan olanlara, bizim alma yntemlerimizi anlatabilmeye imkn yok zaten. Bu yzden de hep aptalca,
can skc ikyetler duyuyoruz. Wynand Gazeteleri'ni okuma, Peter."
"Hi okumam ben Wynand Gazeteleri'ni. Onun bu konuyla ne ilgisi
var ... ha, ben ... Aslnda neden sz ettiimizi bilmiyorum, Katie."

911/1067

Onun bana hibir borcu yok, diye dnd. Ya da ... her trl fkeyi
ve nefreti yneltebilirdi ona. Ama insani tepki diye de bir ey vard.
Herhalde sesinde biraz gerginlik olmalyd. Ama yoktu.
"Aslnda konuacamz ok ey olmal, Peter." Bu szler Keating'i
keyiflendirmeliydi, ama sylenileri o kadar kolay olmamt. "Ne
olursa olsun, btn gn burada dikilip duramayz." Kolundaki saate
gz att. "Benim bir saat kadar vaktim var. Beni bir yere gtr de birer
fincan ay ielim. Senin de ihtiyacn var bir scak aya. Donmu
grnyorsun."
"Peki, Katie. Harika olur. Ben ..." Keke teklif eden o olmasayd, diye
geirdi iinden. yle yapmalar gerekirdi tabii. Keke gerekeni kendisi
dnseydi. En azndan, Katie bu kadar abuk dnmeseydi. "Gzel,
sessiz bir yer bulalm ..."
"Thorpe'a gideriz. Keyi dnnce hemen orada bir tane var. ok da
gzel sandviler veriyorlar."
Karya geerlerken Keating'in koluna giren de o oldu. br
kaldrma varnca, onun kolundan kt. Bu hareketi otomatikti.
Kendisi farkna bile varmamt.
Thorpe'un kapsndan girince, pasta ve ekerlemelerin bulunduu
tezgh grdler. Kocaman bir ksede eker kapl bademler, yeil ve
beyaz renkleriyle Keating'in gzn kamatrd. Portakal kokuyordu
ierisi. Iklar lotu. O koku, da yap yap gsteriyordu. Masalar
fazla kkt. Birbirine de ok yaknd.
Keating cam masaya konmu dantel desenli kda bakarak oturdu.
Ama gzlerini Catherine'e doru kaldrdnda, tedbirli olmann hi de
gerekmediini anlad. nceleyici baklardan rahatsz olmuyordu Catherine. Yzndeki ifade hep aynyd. Keating ister onu incelesin, ister
bitiik masadaki kadn. Kendi benliinin bilincinde deilmi gibiydi
Catherine.

912/1067

En ok deien yeri az, diye dnd. Dudaklar iine ekilmi,


ancak azn en i kenarlarnda pembelik kalmt. Emirler verecek bir
az, diye dnd Keating. Ama byk emirler, zalim emirler deil.
Kk, ayrntc emirler. Musluk tertibat hakknda, dezenfektanlar
hakknda. Gzlerin kelerindeki minik krklklar grd. Teni kt
gibiyken burumu, sonra yeniden dzeltilmi gibi.
Ona Washington'daki iini anlatyordu. Keating dalgn dalgn dinledi. Kelimeleri duymuyor, yalnzca sesin tonunu duyuyordu. Kura ve
trtl.
Kolal niforma giymi bir kadn, siparii almaya geldi. Catherine
hemen konutu:
"ay sandvileri. Ltfen."
Keating de, "Bir fincan kahve," dedi. Birden, Catherine'in kendisine
bakmakta olduunu grd. Utand o anda. Tek lokma yiyemeyeceini
itiraf edemezdi. Kzdrrd bu itiraf Catherine'i. "avdar ekmekli, jambonlu sandvi herhalde," dedi.
"Peter, ne kt yeme alkanlklar bunlar byle! Bir dakika, garson.
Onlar istiyor olamazsn, Peter. Salna ok zararl. Taptaze bir salata
ye. Kahve de bu saatte iyi bir ey deil. Amerikallar ok fazla kahve
iiyor."
"Peki," dedi Keating.
"Bir ay, bir de kark salata getirin ... Ha, garson! Salatann
yannda ekmek getirmeyin. Kilo alyorsun, Peter. Siz diyet kraker getirin. Ltfen."
Keating garsonun gitmesini bekledi, sonra umutla sordu.
"Deimiim, deil mi, Katie? ok berbat grnyorum, deil mi?"
Evet bile dese, aralarnda bir ba kurulmu olacakt.
"Ne? Ha, eh, herhalde. Salkl bir ey deil. Ama Amerikallar, dengeli beslenmeyi hi bilmezler. Tabii erkekler grnlerine gereinden
fazla nem veriyor. Bugnlerde verimli retim denilen eyi, kadnlar
stlenmi durumda. Kadnlar daha iyi bir dnya kuracak."

913/1067

"nsan nasl kurar daha iyi bir dnyay, Katie?"


"Eh, belirleyici faktr dnmek gerek. O da tabii ekonomik ..."
"Hayr, ben ... o anlamda sormadm ... Katie, ben ok mutsuz
oldum."
"Bunu duyduuma zldm. Bugnlerde yle ok insan ayn eyi
sylyor ki! nk gei dnemindeyiz. nsanlar kendini kksz
hissediyor. Ama senin tutumun her zaman olumlu olmutur, Peter."
"Sen... hatrlyor musun onu?"
"Tanrm, Peter, sanki aradan altm be yl gemi gibi
konuuyorsun."
"Ama yle ok ey oldu ki. Ben ..." Birden kendini suya atmaya karar
verdi. En dorudan yol, en kolayyd. "Ben evlenmitim. Sonra
boandm."
"Evet. Onu okudum. Boandnda sevinmitim."
Keating ne doru eildi. Catherine devam etti.
"Karn Gail Wynand'ia evlenebilecek biri olduuna gre, ondan kurtulduun iin anslsn."
Kelimelerin birbirine eklenmesine yol aan o sabrsz ses, bunu
sylerken de deimemiti. nanmak zorundayd Keating. Catherine'in
bu konuya verdii nem bu kadard.
"Katie, ok nazik ve anlayl davranyorsun ... ama rol yapmay
brak." Bunu sylerken, belki de rol yapmyordur diye dnyor,
korkuyordu. "Rol yapma ... O sra benim hakkmda neler dnmtn, syle yzme. Her eyi syle. zlmem. Duymak istiyorum.
Anlamyor musun? Duysam, kendimi daha iyi hissederim."
"Herhalde imdi sitemlere balamam bekliyor olamazsn, Peter. Bu
kadar ocuksu bir istek olmasa, kibirlisin derdim."
"O gn ne hissettin ... ben gelmeyince? Evlendiimi duyduun zaman ne dndn?" Beyni bylesine uyumuken kendisini

914/1067

olabildiince gaddar olmaya iten eyin ne olduunu bilmiyordu.


"Katie, ac ekmi miydin o zaman?"
"Evet, tabii ac ektim. Bu tr durumlarda btn genler eker.
Aladm, Ellsworth Dayma barp ardm, olmayacak hakaretlerde
bulundum. Doktor arp bana uyuturucu ila verdirtmek zorunda
kald. Haftalar getikten sonra, gnn birinde sokakta dp
bayldm. Hi nedensiz. Ayp bir ey. Yani geleneksel eylerin hepsi
geti bamdan. Herkese olur. Kzamk gibi. Ellsworth Daym bana,
neden istisna olmay beklediimi sordu." Keating her zaman, acnn
yaayan ansndan kt bir ey yok sanrd. Ama vard daha beteri.
Acnn l ans. "Ama tabii bylesinin daha hayrl olduunu biliyoruz
artk. Kendimi seninle evli dnemiyorum."
"Dnemiyor musun, Katie?"
"Ne seninle, ne de bakasyla. Yrmezdi, Peter. Ben ev hayatna
yap olarak uymuyorum. ok bencil ve ok dar bir hayat. Tabii u anda
neler hissettiini anlyorum. Pimanla benzer bir ey hissetmen, insan oluundan kaynaklanyor. nk bu yaptna, beni atlatmak
denir." Keating yzn buruturdu. "yle kelimeler kulaa ne garip
geliyor, gryor musun? Ama yle duygular beslemen doal. Normal
bir refleks. Ama olaya tarafsz bakmalyz. Olgun biimde. Mantkl
olarak. Hibir ey o kadar ciddi deildir. Yaptmz eyleri
deitirmek de elimizden gelmez. yle artlanmz. Tecrbe hanesine
bir entik atar, kaldmz yerden devam ederiz."
"Katie! Dm bir kz avutmak iin konuuyor deilsin. Kendini
anlatyorsun."
"Arada bir fark m var? Herkesin sorunlar ayn. Herkesin duygular
da ayn."
Keating onun, zerine yeil bir ot konmu ekmek lokmasn kemiriine bakt, kendi sipariinin de gelmi olduunu grd. ataln salata
anann iinde dolatrd, kendini zorlayp garip diyet krakerlerinden birini srd. Birdenbire, insann yemekleri otomatik olarak
yeme alkanln kaybetmesinin ne korkun bir ey olduunu

915/1067

dnd. imdi bilinli bir abayla yemek zorundayd. ineme sreci


bir trl bitmek bilmiyordu. Habire enesini oynatyor, azndaki topa kltmeye alyordu.
"Katie ... alt yldr ... senden gnn birinde, nasl zr dileyeceimi
dndm. imdi frsat dodu, ama zr dilemeyeceim. Sanki...
konunun dndaym gibi grnyor. Bunu sylemek ok kt ama
yle geliyor bana. Hayatmda yaptm en kt eydi o. Ama seni incittiim iin deil. Seni incittim tabii, Katie. Belki senin bile fark etmediin kadar. Ama en byk gnah o deildi ... Katie, istiyordum
seninle evlenmeyi. Gerek anlamda istediim tek ey oydu. te
balanamayacak gnah da o. stediim eyi yapmam oluum. yle
kirli, yle amasz, yle canavarca grnyor ki! Tpk delilik gibi.
nk iinde mantk yok, gurur yok, acdan baka hibir ey yok. Hem
de ziyan olmu ac. Katie, neden bize hep, istediin eyi yapmak kolaydr ve ktdr diye retiyorlar? Neden kendimizi disipline almamz,
kendimizi tutmamz gerektiini sylyorlar? Oysa istediimiz eyi
yapmak dnyann en zor eyi. ok byk cesaret istiyor. Yani, gerekten istediimiz eyi yapmak.
Benim de istediim seninle evlenmekti. Falan kadnla yatmak istediim gibi, sarho olmak istediim gibi ya da gazetelerde adm
grmek istediim gibi deil. Onlara arzu bile denemez. Arzulardan
kurtulmak iin yapar insanlar onlar. nk bir eyi gerekten istemek
ok byk sorumluluktur."
"Peter, bu sylediin ok irkin ve ok bencil bir ey."
"Belki. Bilemem. Sana her zaman doruyu syleme zorunluluunu
hissettim. Her konuda. Sen sormasan bile. Mecburdum buna."
"Evet, doruyu syledin hep. ok takdir edilecek bir huy. ok ho
ocuktun, Peter."
Keating'in cann yakan, tezghn zerinde duran o eker kapl bademlerdi. Bunun farkna varnca fkelendi. Bademler yeil ve beyazd.
Yln bu mevsiminde yeil ve beyaz olmaya ne haklan vard? St. Patrick

916/1067

Bayram'nn renkleriydi onlar. ekerci dkknlar hep byle ekerler


koyarlard vitrinlerine o bayramda. St. Patrick Bayram demek, ilkbahar demekti. Yo, ilkbahardan bile iyi. lkbaharn balamasndan hemen nceki o harikulade beklentiyi simgelerdi o bayram.
"Katie, sana hl m demeyeceim. k mym, deil miyim,
bilmiyorum. Kendime bunu hi sormadm. Artk nemi de yok. Bunu
syleyiimin nedeni, herhangi bir ey umduum, denemek istediim
iin deil. Tek bildiim, seni sevmi olduum, Katie. Seviyordum. lk
olarak imdi sylyor olsam bile. Seni seviyordum, Katie."
Catherine ona bakt. Memnun olmu gibiydi. Duygulanm deildi.
Mutlu deildi. Acyor deildi. Ama memnun olmutu. Keating
dnyordu. Eer Katie gerek anlamda bir kz kurusuna dnse,
umutsuz bir sosyal grevli olsa, namus kavramna saklanp seksi hor
grse, o dmanca tutum bile ... nem vermek saylrd. Ama bu ... bu
elenen hogr, ak insan hali diye gryordu. Bana gelene raz
oluyordu, o kadar. Herkes gibi. Yaygn bir zaaf. nemsiz. O szleri ona
baka biri de sylese, yine memnun olurdu. Yakasna takt krmz
mineli MeksikalI gibi bir ey. nsanlarn kasntlna tiksinti dolu bir
dn.
"Katie ... Katie, diyelim ki bu saylmaz. Zaten ok ge. O zamanki
durumu deitiremez, deil mi Katie? ... nsanlar gemiin fazla kesin
olduundan yaknrlar hep. Onu hibir ey deitiremez, derler. Ama
ben yle olduuna memnunum. Onu bozamyoruz. Yine de, gemii
dnebiliriz ama yle deil mi? Neden dnmeyelim? Yani, senin
dediin gibi. Olgun insanlar olarak. Kendimizi kandrmadan. Umma
cesaretine kaplmadan. Yalnzca geriye doru bakmak ... New
York'daki evinize ilk geliimi hatrlyor musun? yle zayf ve ufacktn
ki! Salarn da darmadankt. Baka hi kimseyi sevmeyeceimi
syledim sana. Seni kucama oturttum. Hi arln yoktu. Senden
baka hi kimseyi sevmeyeceim dedim. Sen de, biliyorum, dedin."
"Hatrlyorum."

917/1067

"Biz birlikteyken... Katie, yle ok eyden utanyorum ki ... ama


birlikte olduumuz zamanlardan utanmyorum. Sana evlenme teklif
ettiimde ... yo, sana hibir zaman evlenme teklif etmedim ... Yalnzca
'nianlyz' dedim. Sen de 'evet' dedin. Park kanepesinde oturuyorduk,
kar yayordu."
"Evet."
"Ellerinde komik yn eldivenler vard. ocuk eldiveni gibi.
Hatrlyorum. Tylerinin zerinde su damlacklar vard. Kristal gibi
parlyorlard. nk yanmzdan araba gemekteydi."
"Evet, ara sra geriye bakmak bence de ho. Ama insann perspektifi
zamanla geniliyor. Yllar iinde insan manev adan daha
zenginleiyor."
Keating uzun sre sessiz kald. Sonunda duygudan yoksun bir sesle,
"zgnm," dedi.
"Neden? ok tatlsn, Peter. Hep sylemiimdir; asl duygusal olanlar erkekler."
Bu rol deil, diye dnd Keating. nsan byle rol yapamaz. Meer
ki iinden gelsin, kendisi iin oynuyor olsun. O zaman da ne snr kalr,
ne k yolu, ne gereklik ...
Catherine konumay srdrd. Bir sre sonra, yine Washington'u
anlatmaya balamt. Keating gerektiinde cevap veriyordu.
Gemile imdiki zaman, en basit biimde birbirini izleyen kavramlar olarak grm olduunu dnyordu. Gemite bir kayp varsa,
insan onu imdiki zamanda ektii acyla dyordu. Ac o olaya bir
lmszlk getiriyordu. Ama insann bir olay byle sine ldrebileceini, geriye geerli olarak mahvedebileceini, hi olmam gibi bir
hale getireceini bilememiti.
Catherine saatine bakt, azndan bir lk kurtuldu.
"Ge kaldm. Hemen kamalym."

918/1067

Keating ar bir sesle, "Seninle kalkmasam bir sakncas var m,


Katie?" diye sordu. "Kabalk etmek istediim iin deil. Bence daha iyi
olur."
"Tabii ki. Hi aldrmam. Sokaklarda yolumu bulmay beceririm
naslsa. Eski dostlar arasnda resmiyete de gerek yok." antasyla eldivenlerini alrken peetesini buruturup fincanna soktu. "New York'a
geldiimde sana bir telefon ederim, yine birlikte bir eyler yeriz. Ama
ne zaman olur, bilemem. yle megulm, yle ok yere gitmem
gerekiyor ki! Geen ay Detroit, haftaya St. Louis. Ama bir dahaki sefere New York'a yolladklarnda seni ararm. Hoa kal, Peter. Sana
rastlamak ok hotu."

11
Gail Wynand gvertenin prl prl tahtalarna bakt. O tahtalarla
ate paras haline gelmi o pirin kap tokma, evresindeki her
eydi. Kilometrelerce alanda yalnzca gne vard. Yanan gkle yanan
denizin arasnda, gne. Aylardan ubatt. Yat hareketsizdi. Gney
Pasifik'teydiler ve motorlar durmutu.
Parmakln zerinden eilip suyun iindeki Roark'a bakt. Roark
srtst yatyordu denizde. Vcudu dmdz bir izgi gibiydi. Kollarn
iki yana am, gzlerini kapamt. Tenindeki yank, en az bir ayn
byle geirdiini gstermekteydi. Wynand zaman ve mekn lmenin
en iyi yolu olarak grrd bunu. Yatnn gcne, Roark'un gne
yanna bakarak. Kollarn parmakla apraz dayamt.
Birka yldr kmamt tekneyle. Bu sefer Roark'un tek konuu olmasn istemiti. Dominique'i geride brakmlard.
Wynand bir gn, "Kendini ldryorsun, Howard," demiti. Hi
kimsenin uzun sre dayanamayaca bir tempoda alyorsun. Monadnock bittiinden beri byle, deil mi? Acaba sana en zor gelecek eyi
yapmaya cesaretin var m? Dinlenmeyi gze alabilir misin?"
Roark'un itiraz etmeden kabul ediine amt. Roark gld.
"imden kayor deilim, eer ona ayorsan. Ne zaman durmak
gerektiini bilirim. Durdum mu da, tam duranm baka trl
duramam. i biraz arya kardmn farkndaym. Son zamanlarda
ok kt ziyan ediyorum, ok kt eyler iziyorum."
"ok kt izdiin de olur mu?"
"Baka mimarlardan ok herhalde. Hem zrm de daha az. Bir tek
iddiam olabilir, benim kt izdiklerim p kutusuna gidiyor."
"Bak, seni uyaryorum; aylar srecek bu gidiimiz. Bir hafta sonra
piman olur, dinlenmeyi renmemi insanlar gibi, izim masam
zledim diye alamaya balarsan, seni geri getirecek deilim. Yatma
bindim mi, ok kt bir diktatr olunun. Ne istersen emrindedir
orada. Ama ktla kalem yok. Sz zgrl bile vermeyeceim sana.

920/1067

Stunlardan, kirilerden, svalardan, betonarmelerden sz etmek yasak. Sana yemek yemeyi, uyumay, deersiz bir milyoner gibi yaamay
reteceim."
"Bir denemek houma gider."
Ofisteki iler, birka ay boyunca Roark'a ihtiya gstermeyecek gibiydi. Elindeki iler, bitmiti. Yeni ald iki ie de, ancak baharda
balanacakt.
Cortlandt iin, Keating'e gerekecek tm izimleri bitirmiti. naat
neredeyse balyordu. Denize almadan nce, aralk aynn bir
gnnde Roark oraya, son bir kere bakmaya gitti. Bir grup merakl
seyircinin arasnda isimsiz biri. Durdu, topra kazmaya balayan
makineleri seyretti. Temellerin atlaca yer kazlyordu. Dou Nehri
bir kirli su eridi gibiydi. Onun tesinde de, uuan kar tanelerinin
gerisinde, kentin yumuam izgileri belli olmaktayd. Mavi renkli,
suluboya bir resim gibi.
Wynand yanna Roark'u alp uzun bir geziye kmak istediini
sylediinde, Dominique itiraz etmedi. "Sevgilim, bunun senden kamak anlamna gelmediini anlyorsun, deil mi? Her eyden uzak bir
sreye ihtiyacm var. Howard'la olmak, kendi bama olmak gibi, yalnz daha huzurlu."
"Tabii, Gail. Anlyorum."
Ama Wynand ona baktnda birden gld. ok memnun olmutu.
"Dominique, kskanyorsun! Harika bir ey bu. Roark'a duyduum
minnet u anda her zamankinden ok. Madem ki beni kskanman
salayabiliyor..."
Dominique ona kskanp kskanmadn da, kimi kskandn da
syleyemedi.
Yat, aralk aynn sonunda yola kt. Wynand konuuna hibir
disiplin uygulamak zorunda olmadn anlayp ardnda, Roark
srtp duruyordu. Yol boyunca binalardan hi konumad. Saatlerce
gvertede, gne altnda yatt, tembelliin ustasym gibi davrand. Az

921/1067

konuuyordu. yle gnler oluyordu ki, Wynand birbirlerine ne gibi


cmleler sylemi olduklarn bile hatrlayamyordu. Belki de hi
konumamlard o gn. Duyduklar huzur, iletiim yollarnn en
mkemmeliydi.
Bugn birlikte suya dalp yzmlerdi. Sudan ilk kan Wynand
olmutu. imdi parmakla dayanp sudaki Roark'u seyrederken,
elinde bulundurduu gc dnd. stese hemen motorlarn
altrlmasn emreder, buralardan uzaklar, kzl sal ocuu okyanusla ve gnele babaa brakrd. Bu dnce keyiflendirdi onu.
Hem o gc hissetmek, hem de dnyada hibir kuvvetin kendisine
bunu yaptramayacann bilinci iinde Roark'a teslim olmak. Fiziksel
aralarn hepsi ondan yanayd. Ses telleri biraz kaslp gevedi mi,
birisi bir valf aar, sz dinleyen makineler harekete geerdi. Bu yalnzca ahlaki bir sorun deil, diye dnyordu. Yalnzca yaplan
hareketin korkunluu da deil mesele. Bir ktann hayat buna bal
olsa, birisini sulara terketmek mmkn. Ama bu adam deil. u anda
aresiz durumda olan kendisiydi. Gail Wynand'd. Altnda gvertenin
gvenli tahtalar olduu halde. Kendini sulara brakm yzen
Roark'un elindeki g, yatn karnndaki tm makinelerin gcnden
bykt. Wynand iinden, nk makineleri douran g o g, diye
geirdi.
Roark yata kt. Wynand onun vcuduna bakt. Her yanndan sular
szlyordu.
"Sen Stoddard Tapna konusunda bir hata yapmsn, Howard,"
dedi. "O heykel Dominique'in deil, senin heykelin olmalym."
"Hayr. Bunu yapmayacak kadar egoistim."
"Egoist mi? Egoistler baylrd buna. Sen kelimeleri ok garip anlamlarda kullanyorsun."
"Doru anlamda. Ben hibir eyin simgesi olmak istemiyorum. Ben
yalnzca benim."

922/1067

Wynand gvertedeki ezlonga uzanmt. Dnd, arkasnda kalan


burundaki fenerin camna bakt. I okyanusu yaryor, kendisini de
bir k perdesinin ardna alp grnmez klyordu. Yatn hareketinin
sesini dinledi, lk havay yznde hissetti. evresinde gverte vard
yalnzca.
Roark karsnda, parmakla yaslanmt. Siyah bolua kar, upuzun, beyaz bir varlk. Ban kaldrmt. Wynand'n grd o resimdeki gibi. Bitmi binaya bakarkenki gibi. Elleri parmaklktayd. Gmlei ksa kollu olduu iin kollar plak kalmt. Kabarklklarn
glgeleri, o kollarn gerilmi kaslarn belli etmekteydi. Wynand yine
yatnn motorunu, gkdelenleri, transatlantik kablolar, insanolunun
yapt her eyi dnd.
"Howard, benim istediim buydu. Senin burada, yanmda olman.".
"Biliyorum."
"Aslnda nedir, biliyor musun? Hasislik. Bu dnyada iki konuda
hasisim ben. Biri sen, biri de Dominique. Hibir eye sahip olmam
bir milyonerim. Sahiplik konusunda ne demitin, hatrlyor musun?
Ben sanki bir vahiyken, zel mlkiyeti kefetmi, lgna dnmm.
Komik. Ellsworth Toohey'i dn."
"Neden Ellsworth Toohey?"
"Yani onun vaazlarn. Son zamanlarda merak ediyorum ... acaba
neleri savunduunun farknda m? Kendini salt ve katksz anlamda
silmek. Ben oyum ite. deallerinin somut simgesinin ben olduumu
biliyor mu? Tabii benim amalarm asla onaylamaz, ama amalar da
gerek durumu deitiremez. Eer arad ey, felsef anlamda kendini
katksz silmekse, ki Ellsworth Toohey de bir filozof olduuna gre
bunu parann tesinde bir anlamda savunuyorsa; o zaman dnp bana
baksn. Benim hibir zaman hibir eyim olmad. Hibir ey
istemedim. Vz geldi bana. Toohey'nin ummaya bile cesaret edemeyecei kozmik anlamda hem de. Kendimi btn dnyann basncna bir
barometre haline getirdim. Kitlelerin sesi beni ykseltip alaltt. Tabii
bu arada bir servet kazandm. Ama yle olmas, meselenin asln

923/1067

deitirir mi? De ki o servetin her kuruunu dattm. De ki kendime


hi saklamak istemedim. Hayrseverlie adadm kendimi. Ne yapmam
gerek o zaman? te bugne kadar yaptm eyi. En ok sayda insana
en ok keyfi vermek. ounluun fikirlerini, arzularn, zevklerini ifade
etmek. Beni kolayca onaylayan kitleler. Her sabah gazeteyi alrken verdikleri sentle onaylayan. Oy verir gibi. Wynand Gazeteleri, yle mi?
Otuz bir yldan beri o gazeteler, Gail Wynand dnda her eyi temsil
etti. Kendi benliimi tmyle sildim. Ermiler gibi, derviler gibi. Ama
insanlar yine de bana ahlaksz dedi. Neden? Ermilerle derviler ancak
maddesel eyleri feda eder. Ruhun kurtulmas iin kk bir fiyattr
bu. Ruhunu kendine saklar, dnyasal eyleri feda eder. Ama ben ...
ben otomobilleri aldm, ipek pijamalar aldm, at daireyi aldm,
karlnda da dnyaya ruhumu verdim. Eer sevabn ls
fedakrlksa, kimin feda ettii daha byk? Asl ermi, asl aziz kim?"
"Gail... bunu itiraf edeceini hi sanmazdm."
"Nedenmi? Bilerek yaptm bunu ben. Kollektif bir ruh zerinde g
istiyordum, onu elde ettim. Kollektif bir ruh. Pis bir kavram, ama
somut olarak gznde canlandrmak isteyen varsa, kp bir New York
Banner alsn, yeter."
"Evet..."
"Tabii Toohey bana, kendini silmek derken bunu demek
istemediini syleyecektir. nsanlarn ne istediklerine kendilerinin
karar vermesine frsat tanmamam gerektiini syleyecektir. Karar
veren ben olmalym. Saptayan ben olmalym. Ne isteyip istemediklerini deil, ne istemeleri gerektiine inandm. Sonra da onu zorla
onlarn grtlana sokmam gerekir, diyecektir: Zorla. nk isteyerek
setikleri ey Banner. Eh, dnyada yle yardmseverlerden yeterince
var."
"Onun farknda msn?"
"Tabii. nsanlara hizmet etmek isteyen, baka ne yapabilir ki? Madem bakalar iin yayor? Ya herkesin isteine teslim olup ahlaksz

924/1067

damgas yiyecek, ya da herkes iin iyi olacana inand kendi fikrini


onlara zorla kabul ettirecek. Baka bir yolunu dnebiliyor musun?"
"Hayr."
"Ne kalyor geriye o zaman? Ahlak nerede balyor? Hayrseverlik
bitince yerine ne geliyor? Benim neye k olduumu grebiliyor
musun?"
"Evet, Gail." Wynand, Rork'un sesinde hemen hemen hzne benzer bir isteksizlik sezmiti.
"Ne oluyor sana? Sesin neden yle kt?"
"zr dilerim. Bala beni. Aklma bir ey gelmiti. Uzun sredir
dnyorum bunu. zellikle de sen beni tembellie zorladndan
beri."
"Beni mi dnyorsun?"
"Pek ok ey arasnda seni de."
"Neye karar verdin?"
"Ben hayrsever deilim, Gail. Bakalar adna karar vermem."
"Benim iin kayglanmana gerek yok. Ben kendimi sattm, ama bu
konuda kendimi kandrmyorum. Hibir zaman bir Alvah Scarret olmadm. O halkn her inandna inanr. Ben nefret ederim kamuoyundan. Tek cm bu. Hayatm sattm, ama iyi fiyata sattm. G. Hi
kullanmadm geri. Kiisel bir arzu duymay gze alamam. Ama artk
zgrm. Artk o gc neye istersem kullanrm. nandm eyler iin.
Dominique iin. Senin iin."
Roark ban evirip baka tarafa bakt. Tekrar Wynand'a
dndnde, "Umarm, Gail," demekle yetindi.
"Ne dnyordun bu haftalar boyunca sen?"
"Beni Stanton'dan kovan Dekan'n gerisinde yatan ilkeyi."
"Ne ilkesi?"

925/1067

"Dnyay mahvetmekte olan ey. Senin anlattn ey. Kendini


katksz silme."
"Yoktur dedikleri ideal mi?"
"Yanlyorlar. Var aslnda. Ama onlarn sand biimde deil. nsanlara baktmda uzun sre anlayamadm oydu. Kendi benlikleri yok.
Bakalarnn iinde yayorlar. Elden dme yayorlar. Peter
Keating'e bak."
"Sen bak ona. Ben nefret ediyorum."
"Ben baktm ... Ondan geriye ne kalmsa, ona baktm. Anlamama
yardmc olan da, o oldu. Bedeli dyor, hangi gnah iin dediini
merak ediyor, ok bencil davranmm deyip duruyor. Oysa hangi
dncede, hangi harekette ben diye bir varlk gsterdi ki? Hayattaki
amac neydi? Byklk ... bakalarnn gznde. hret. Hayranlk.
mrenme. Bunlarn hepsi bakalarndan gelen eyler. Tm inanlarn
bakalar dikte etti ona. O bunlara pek bal kalmad, ama bakalar
onun bal olduunu sand srece, bir saknca grmedi. Ba derdi
hep bakalaryd. Byk olmak istemiyor, byk sanlmak istiyordu.
Bina yapmak istemiyor, mimar olarak hayranlk toplamak istiyordu.
Bakalarn etkileyebilmek iin bakalarndan ald. te sana kendini
katksz silme. hanet ettii, feda ettii ey, kendi ego suydu. Oysa
herkes ona bencil diyor."
"ou insann setii yol odur."
"Evet! Btn iren hareketlerin de kk o deil mi? Bencillik deil,
benliin yokluu bu. Bir bak o insanlara. Hile yapan, yalan syleyen,
ama grnte saygnm gibi davranan adam. O aslnda kendisinin
namussuz olduunu biliyor, ama bakalar onu namuslu sand iin,
evreden bir sayg topluyor, oradan kendine elden dme bir zsayg
karyor. Kendi yapmad bir eyin alkn toplayan adam. O da
kendinin sradan biri olduunu biliyor, ama bakalarnn gznde
byk. Bir de aadakilere sevgi duyduunu syleyip, o yeteneksizlere
satlan, o yolla kendi stnln kantlamaya kalkanlar var. Tek
amac para kazanmak olan adam var. Ben para kazanma arzusunda bir

926/1067

ktlk gryor deilim. Ama para, yalnzca bir amaca giden aratr.
nsan onu kendi zel bir amac iin istiyorsa, sanayiye yatrm yapmak,
bir eyler yaratmak, incelemeler yapmak, seyahat etmek, lksn tadn
karmak iin istiyorsa, bunda ahlakd bir ey yok. Ama paray en n
plana yerletiren insan, ok daha ileri gider. Kiisel lks kavram ok
snrl bir eydir. Onlarn istediiyse gsteri. Gstermek, artmak,
elendirmek, etkilemek. Hep bakalarna dnk. Bunlar da elden
dmeci. Kltrel giriim dedikleri eylere bak. Adamn biri konferans
veriyor, birinden dn ald, kendisi iin hi nem tamayan eyler
sylyor. Dinleyenler iin de nemsiz o eyler. Ama kalkp gitmiyorlar.
Dinliyorlar. Sonradan dostlarna, nl birinin konferansn dinledik
diyebilmek iin. Hepsi elden dmeci."
"Ben Ellsworth Toohey olsaydm, sen bencillii mi savunuyorsun,
baka eyi mi, derdim. Bunlarn hepsi bencil eyler deil mi? Dikkati
ekmek, beenilmek, hayran olunmak."
"Bakalarnn gznde ama. Kendi zsayglar pahasna. En nem
verdikleri eye bakarsan, yani deerler, yarglar, maneviyat asndan
bakarsan, bakalarn kendilerinden daha n plana alyorlar. Hayrseverliin gerektirdii gibi. Gerekten bencil olan insan, bakalarnn
onayndan etkilenmez. Ona hi ihtiyac yoktur."
"Bence Toohey bunu anlyor. O haince samalklar yayabilmesine
yardmc olan da bu. Yalnzca zayflk ve korkaklk. Bakalarna ka
vermek yle kolay ki! Oysa kendi bana, kendi yaptklaryla ayakta
durmak da ok zor. Bir dinleyici kitlesinin karsnda, kendini iyi bir
hayrsever gibi gstermek kolay. Ama kendine yutturamazsn. Kendi
egon, en sert yargtr. Onlar bundan kayor. Btn mrlerini
kaarak geiriyorlar. Kiisel standartlarna, kiisel baarlarna dayanarak zsayg duymaktansa, bir hayr derneine birka bin toslayp
kendini soylu saymak, o kadar daha kolay ki! ini iyi yapmann yerine
baka ikameler aramak basit. Kolay ikameler tabii. Sevgi, cazibe, iyi

927/1067

yreklilik, sadakat. Ama iini iyi yapmann yerine, baka bir eyi
ikame edemezsin ..."
"te o nokta, elden dmeciler iin yolun sonu. Onlarn gereklere,
fikirlere, yaplan ve yaplacak ie kaygland yok. Onlarn tm ilgisi
insanlara dnk. 'Bu doru mu?' diye sormuyorlar. 'Bakalar bunu
doru sayyor mu?' diye soruyorlar. Yarglamak iin deil, tekrarlamak
iin. Yapmak iin deil, yapyormu izlenimi vermek iin. Yaratmak
deil, gstermek. Yetenek deil dostluk. Nitelik deil, fors. Eer
yapanlar, dnenler, alanlar, retenler olmasa, dnyann hali ne
olurdu? te egoistler, benciller, onlar. Bakasnn beyni araclyla
dnmyorsun, bakasnn elleriyle almyorsun. Bamsz yarglarn askya aldn m, bilincini askya almsn demektir. Bilinci
durdurmak, hayat durdurmaktr. Elden dmecilerde bir gerekilik
duygusu yoktur. Onlarn gerei kendi ilerinde deil, bir insan dier
insandan ayran o kk boluun iinde bir yerlerde. Kimlik deil,
iliki. Hibir yere bir abayla tutturulmam iliki. te insanlarda anlayamadm boluk oydu. Karma bir komite kt anda beni
durduran ey oydu. Egosu olmayan adamlar. Rasyonel sreci olmayan
kamlar. Freni ve motoru olmayan hareket. Sorumluluu olmayan g.
Elden dmeci de eyleme giriir, ama onun eyleminin kayna,
yeryznde yaayan btn insanlara dalmtr. Hem her yerde, hem
de hibir yerdedir. Onunla karlkl akl yrtemezsin. O manta ak
deildir. Ona laf syleyemezsin. Duyamaz. Seni yarglayan, bo bir
krsdr. Babo kalm kr bir kitle, senin peine dm, akldan
ve amatan yoksun biimde seni ezmeye kalkmtr. Steven Mallory bu
canavar tanmlayamyor, ama onu tanyordu. Korkup durduu salyas
akan hayvan bu ite. Elden dmeci."
"Sanrm senin elden dmecilerin de bunu anlyor. Yani iin iin
kabullenmek istemeseler bile, anlyorlar. Kendi bana ayakta duran
birini kabul etmeyip onun dnda her eyi kabul edilerine dikkat
ediyor musun? yle birini hemen tanyorlar. gdsel olarak. Ona
kar zel, sinsi bir nefretleri var. Katilleri balarlar. Diktatrlere
hayranlk duyarlar. Su da, iddet de, bir tr ba. Ortak bamlln

928/1067

bir tr. Balara ihtiyac var onlarn. O kk, sefil kiiliklerini,


karlatktan her tek kiiye zorla kabul ettirmeye kalkyorlar. Buna
ihtiyalar var. Bamsz adam, ldryor onlar... nk kendilerini o
adamn iinde bulamyorlar, oysa onlarn bildii tek varolu biimi de
o. Bamszla ynelik her trl fikre kar, o habis direnilerini
gryorsun. Bamsz insana kar ne ktlklere yneleceklerini
biliyorsun. Dn de kendi hayatna bak, Howard. Sonra da karlatn
insanlara bak. Onlar biliyor. Korkuyorlar. Sen onlara bir sitemsin."
"nk ilerinde biraz gurur duygusu hep kalyor da ondan. Yine de
insan onlar. Ama onlara, kendilerini bakalarnn iinde aramalar
retilmi. Oysa hi kimse, hibir trl zsaygya ihtiya duymayacak
kadar salt bir alakgnllle varamaz. Sa kalamaz o zaman. Bu
yzden de, yzyllar boyunca hayrseverliin, kendinden vermenin en
yce ideal olduu doktrini retildii halde, insanolu bunu kabul
ederken, tek kabul edebilecei biime sokmu. zsaygsn bakalar
kanalyla aram. Elden dme yaayarak. Bu da tabii her trl
korkunluun kapsn am. Gerekten bencil bir insann asla kabul
edemeyecei trden, korkun bir bencillie dnm. Bugn de,
dnyann bencillikten yok olmasna engel olabilmek iin, benliimizi
mahvetmemiz, onu yok etmemiz isteniyor. Bugn nelerin vaaz
edildiine kulak kabartsana. evremizdeki insanlara bak. Neden ac
ektiklerini, neden hep mutluluk arayp bir trl bulamadklarn
merak etmitin. Bir insan yle bir durup kendi kendine, benim hi
gerek anlamda kiisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevab hemen
bulur. Btn isteklerinin, abalarnn, ryalarnn, ihtiraslarnn hep
baka insanlardan gelme bir motivasyon olduunu grr. Aslnda
abalar maddesel zenginlik uruna bile deildir, elden dmecinin
hayali sayabileceimiz saygnlk iindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mcadeleden bir keyif alr, ne de baard zaman bir sevin duyar. Bir tek ey iin bile, 'Bunu isteyiim, kendim istediim iindir, yoksa komularm bana imrensin diye deil,' diyemez.
Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluun her
tr, kiiye zeldir. En byk anlarmz kiiseldir, kendimizden

929/1067

kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el srlemez. Bizim iin


kutsal olan, deerli olan eyler, herkesle paylalmayan, orta mal olmayan, ekip kurtardmz eylerdir. Oysa imdi, iimizdeki her eyi
herkesin gz nne sermemiz, herkes ellesin diye ortaya amamz
isteniyor. Toplant salonlarnda nee aranyor. Benim demek istediim
trdeki kaliteye bir isim bile bulmu deiliz. Yani insan ruhunun
kendine yeterliliine. Ona bencillik ya da egoizm demek zor. Bu kelimelerin anlam arptlm, artk bunlar Peter Keating'i anlatmak iin
kullanlyor. Gail, bence dnyadaki tek gerek ktlk, kendi birincil
ilgilerini baka insanlarn iine yerletirmek. Ben sevdiim insanlarda
her zaman belli bir kalite arammdr. Onu grnce de hemen
tanmmdr. nsanda sayg duyduum tek kalite odur. Dostlarm ona
gre seerim. imdi artk biliyorum onun ne olduunu. Kendine
yeterli bir ego. Baka hibir eyin nemi yok."
"Dostlarn olduunu kabullendiine sevindim."
"Onlar sevdiimi bile kabulleniyorum. Ama eer yaamamn bata
gelen nedeni olsalard, sevemezdim onlar. Peter Keating'in tek bir
arkadann bile kalmadn fark ediyor musun? Nedenini grebiliyor
musun? nsan kendine sayg duymuyorsa, bakalarn ne sevebilir, ne
de onlara sayg duyabilir."
"Peter Keating cehennemin dibine. Ben seni dnyorum. Seni ve
senin dostlarn."
Roark glmsedi. "Gail, eer u tekne batyor olsayd, seni kurtarmak iin kendi hayatm verirdim. Herhangi bir grev duygusu
yznden deil. Yalnzca seni sevdiim iin. Kendi nedenlerimden ve
kendi standartlarmdan tr. Senin iin lebilirim. Ama senin iin
yaayamam ve yaamam da."
"Howard, nedir o nedenlerle standartlar?"
Roark ona bakt ... Wynand'a sylememeye alt her eyi
sylemi olduunu fark etti. Soruya cevap verdi:
"Elden dmeci olarak domam olman."

930/1067

Wynand glmsedi. O cmleyi duymu, br anlam duymamt.


Daha sonra, Wynand kamarasna indiinde, Roark gvertede tek
bana kald. Parmakla dayanp okyanusa, bolua doru bakt.
inden, ona elden dmecilerin en ktsnden sz etmedim, diye
dnd. G peine deninden.

12
Roark'la Wynand kente dndklerinde Nisan gelmiti. Gkdelenler
mavi gkyzne kar pembeymi gibi grnyorlard. Ta kitlelerin
yukarsnda, uyumsuz bir porselen tabaka varm gibi. Sokaklardaki
aalarda minicik, yeil topaklar belirmeye balamt.
Roark ofisine urad. Adamlar onunla el skrken, yzlerinde
iradeleriyle engellemeye altklar glmsemeler sezilebiliyordu.
Sonunda gen ocuklardan biri dayanamayp patlad: "Ne oluyor yani!
Sizi grdmze ok sevindiimizi neden sylemiyoruz, patron!"
deyiverdi. Roark gld. "Syle o halde," dedi. "Ben dndme ne
kadar memnun olduumu anlatamam bile." Sonra izim odasndaki
masalardan birinin zerine oturdu, herkes ona son ayda olup
biteni, birbirinin szn kese kese anlatmaya balad. Roark eline
ald bir cetvelle oynuyordu ama bunun farknda deildi. Uzun bir
sre ayr kald toprana elini sren bir iftiye benziyordu.
leden sonra, masasnn bana getiinde gazeteyi at. aydr
gazete grmemiti. Cortlandt Evleri inaatyla ilgili bir haber iliti
gzne. Yaznn iinde, '"Mimarlar: Peter Keating, Gordon L. Prescott
ve Augustus Webb," diye bir satr grd. Hi hareketsiz oturmaktayd.
O akam Cortlandt' grmeye gitti.
Binalarn ilki hemen hemen tamamlanmt. Koskoca alanda tek
bana duruyordu. iler paydos edip gitmilerdi. Gece bekisinin
kulbesinde zayf bir k grnyordu. Binann iskeleti Roark'un tasarmlad gibiydi. Ama kemiklerinin o gzel simetrisi zerine, on
farkl soydan yaratklarn etleri ylmt sanki. Plann ekonomisine
uyulduunu gryordu. Buna karlk, amac anlalamayan birtakm
sslerin eklenmesine masraf edilmiti. Biimlendirilmi kitlelerin
eitlilii ortadan kalkm, yerine kaba kplerden oluan bir tekdzelik gelmiti. Yeni bir kanat eklenmiti binaya. Bu kanadn dam biimi
farklyd. Duvarlarn tepesinden tmr gibi kabaryordu dam. Oras
bir spor salonuydu. Ayrca binaya dizi dizi balkonlar eklenmiti. Koyu

932/1067

maviye boyal parmaklklar vard balkonlarn. Amac belli olmayan


ke pencereleri almt. Yararsz bir kap iin, alardan biri feda
edilmiti. Kapnn tepesinde yuvarlak madeni bir ardak vard.
Broadway'deki dkknlar gibi. Hibir yeri hibir yere balamayan
tula stun gze arpyordu. Bylelikle binaya "Bronx modern" denilen bir slup katlmt. Ana giriin zerinde kabartmal bir pano
vard. Deseni ya da drt vcudu simgeleyen kaslar gsterir gibiydi.
Bir tanesinin kolu havaya kalkm, elinde de bir tornavida
tutmaktayd.
Pencerelerin yeni taklm camlarna beyaz boyayla arp iaretleri
izilmiti. Yakyordu da. Yaplan bir yanln zerine konan "X"
iareti gibi. Gkyznn bat ufkunda, Manhattan'n ilerisinde, bir
krmzlk gze arpyor, kentin binalar o rengin nnde kapkara
ykseliyordu.
Roark, Cortlandt'n ilk binasnn nnde, ilerde yolun geecei geni
alanda durup bakt. Dimdik duruyordu. Boaznn kaslar gerilmi,
ellerinin bilekleri aaya sarkk dururken vcudundan ayrlp uzaklamt. Sanki idam mangasnn karsnda duruyordu.
Olayn nasl olup bittiini hi kimse anlayamamt. Bir art niyet
yoktu arkasnda. Kendiliinden oluvermiti.
lk nce, Toohey bir sabah Keating'e, Gordon L. Prescott'la Gus
Webb'in ortak tasarmclar olarak bordroya gireceini haber vermiti.
"Sana ne zarar var, Peter? cretleri senin parandan kesilecek deil ki!
Saygnln da hi sarslmayacak, nk byk patron yine sensin. Onlar senin izimcilerin gibi olacak. Bu projeyle ilgili olarak adlarnn
gemesi, hretlerine iyi katkda bulunur. Ben de ok istiyorum onlarn hretine yardmc olmay."
"Ama neden? Yapabilecekleri hibir i yok ki! Her ey zaten hazr."
"Eh, belki son dakika izimleri kar. Senin adamlarnn iini paylarlar. Harcamalar onlarla paylaarak yaparsn. Bu kadar hasis
olma."

933/1067

Doruyu sylyordu Toohey. Bunun dnda bir amac yoktu.


Keating aslnda Prescott'la Webb'in kimlerle ne tr ilikileri
olduunu, brokrasinin hangi dzeyini etkileyebildiklerini, bunu
hangi koullarla yapabildiklerini bilemiyordu. Projeye karan
brokrat says dzineleri ayordu. Sorumluluk dolakl ylesine
karmakt ki, kimse kimsenin yetkilerini bilmiyordu. Tek bilinen,
Prescott'la Webb'in baz dostlar olduu, Keating'in bu yeni dzenlemeyi engelleyemediiydi.
Deiiklikler jimnastik salonuyla balamt. Kirac seimiyle grevlendirilen kadn, kesinlikle bir jimnastik salonu bulunmasn istiyordu. Sosyal grevlilerden biriydi bu kadn. Aslnda grevi, projenin
alyla birlikte sona eriyordu. Ama Cortlandt'n Sosyal Aktiviteler
Mdiresi olarak, kendine srekli bir i kapmay baarmt. lk planlarda jimnastik salonu diye bir ey yoktu, nk yryerek gidilebilecek bir uzaklkta iki okulla bir de YMCA tesisi vard. Kadn bu durumun, yoksullarn ocuklarna hakszlk demek olduunu sylyordu.
Sonunda jimnastik salonunu Prescott'la Webb izdiler. Ardndan dier
deiiklikler geldi. Hepsi de yalnzca estetik nitelikte eylerdi. Ekonomik olmas iin o kadar zen gsterilen planlara, bir yn ek
giderler eklenmeye balamt. Derken Sosyal Aktiviteler Mdiresi,
Cortlandt'n ikinci ve nc binalarna bir kk tiyatroyla bir toplant salonu eklenmesini grmek zere Washington'a gitti.
Planlar zerinde yaplan deiiklikler ok yava tempoyla, birer
ikier geliyordu. Merkezden bu deiiklikleri onaylayan emir geldi.
Keating, "Ama balamaya hazrz biz!" diye bard. Gus Webb, "Bo
versene," dedi. "Bir iki bin dolarlarna patlar, o kadar." Gordon L.
Prescott, "Balkonlara gelince," dedi. "Onlar modern bir glnm
katar. Bu lanet olas eyin bu kadar da plak grnmesini istiyor
olamazsn. nsann iini karartyor. Hem sen psikolojiden anlamazsn.
Buraya tanacak insanlar, kp yangn merdivenlerine oturmaya
alk kimseler. Baylrlar byle eylere. ok arayacaklardr. Ak
havada oturabilecekleri bir yer vermek zorundasn onlara. Maliyet mi?

934/1067

Hay Allah, paraya o kadar meraklysan byk tasarruf salayacak


baka bir fikrim var. Dolaplara kapak takmayveririz. Dolap kapana
neden ihtiya duysunlar ki zaten? Eski moda bir ey." Bylece dolaplar
kapaksz oldu.
Keating ok sava verdi. mrnde hi girmedii trden bir savat
bu sava. Ama kendine gre, elinden ne gelebilirse yapt, yorgun
gcn son zerresine kadar kulland. Bir ofisten bir ofise gidip tartt,
tehdit etti, yalvard. Ama bir etkinlik salayamad. Oysa yardmcs
olan iki mimar sanki ana musluklara giden yeralt sularnn akntsn
kontrol edebiliyor gibiydiler. Bavurduu memurlar omuz silkip
Keating'i bir baka masaya yollamakla yetiniyorlard. Estetikle ilgili bir
ayrntya kimsenin aldrd yoktu. "Ne fark eder ki?" "Senin cebinden
kmyor ya!" "Sen kim oluyorsun da her eyi kendi dediin gibi istiyorsun? Brak da ocuklar da bir katkda bulunsunlar."
Ellsworth Toohey'e de yalvard. Ama Toohey ilgi gstermedi. Baka
konularla meguld, brokratik bir kavga balatmaya da niyeti yoktu.
Hakkn vermek gerekirse, himayesi altndaki mimarlarn sanatsal
deiikliklere ynelmesi onun bann altndan km deildi, ama
yine de, bu ii durdurmaya kalkmak iin bir neden gremiyordu. Olay
batan sona pek elendiriyordu onu. "Ama ok irkin, Ellsworth! Biliyorsun ok irkin olduunu!"
"Eh, herhalde yle. Ama sana ne, Peter? Senin o ykanmaya
almam yoksul kiraclarn, zaten mimarlk sanatnn inceliklerini
anlayabilecek insanlar deil. Sen su tesisatnn iyi altndan emin
olmaya bak."
"Ama niin? Niin? Niin?" diye haykrd Keating yardmc mimarlarna. Gordon L. Prescott, "Bizim neden hi sz hakkmz olmasn?"
diye karlk verdi. "Biz de kendi bireyselliimizin ifade bulmasn
istiyoruz."
Keating anlamasn iptal etmeye kalktnda, "yi, dava et bakalm
hkmeti," dediler ona. "Bir dene de gr." Bazen iinde ldrme istei
kabaryordu. Ama ldrecek kimse yoktu. Ona ldrme hakk

935/1067

tamsalar, kurbanm seemezdi. Sorumluluk hi kimsede deildi. Ne


ama vard ortada, ne de sebep. ylece oluvermiti.
Roark'un dndnn ertesi akam Keating, Roark'un evine geldi.
arlm deildi. Roark kapy atnda, "yi akamlar, Peter," dedi,
ama Keating cevap veremedi. Sessizce alma odasna yrdler.
Roark oturdu, Keating odann orta yerinde, ayakta durup lgn bir
sesle sordu:
"Ne yapacaksn?"
"Onu bana brakmalsn artk."
"Elimden bir ey gelmedi, Howard ... gelmedi."
"Herhalde."
"Ne yapabilirsin ki imdi? Hkmeti dava edemezsin ki!"
"Hayr."
Keating iinden, oturmam gerek, diye dnd, ama koltua kadar
olan uzaklk pek fazlayd. Kprdad anda fazla gze batacan
hissediyordu.
"Bana ne yapacaksn, Howard?"
"Hibir ey."
"Onlara gerei itiraf etmemi ister misin? Herkese?"
"Hayr."
Bir sre sonra Keating fsldad:
"Paray sana vermeme izin verir misin ... Hepsini... Ayrca da..."
Roark glmsedi.
"zr dilerim ..." diye fsldad Keating. Gzlerini hemen kard.
ylece bekliyordu. Sonunda asla seslendirmemesi gerektiini bildii
yakar, dudaklarndan dkld:
"Korkuyorum, Howard ..."
Roark ban iki yana sallad.

936/1067

"Ne yaparsam yapaym, seni incitmek iin yapacak deilim, Peter.


Ben de suluyum. kimiz de suluyuz."
"Sen mi sulusun?"
"Seni mahveden benim, Peter. En batan beri. Sana yardm ettiim
iin oldu btn bunlar. Baz konularda insan yardm istememeli de,
yardm
etmemeli
de.
Stanton'dayken
senin
projelerini
yapmamalydm.
Cosmo-Slotnick
Binas'n
yapmamalydm.
Cortlandt' da yle. Sana tayamayacan kadar fazla ey ykledim.
Devrenin tayamayaca bir elektrik akm gibi. Sigorta att tabii. imdi bedelini ikimiz de deyeceiz. Senin iin zor olacak, ama benim iin
daha zor olacak."
"Benim ... artk gitmemi ister misin, Howad."
"Evet."
Keating kapda, "Howard," dedi. "Kastl yapmadlar."
"i daha kt eden de o zaten."
Dominique tepeye trmanan yolda araba sesi duydu, Wynand'n eve
dnmekte olduunu dnd. Dndnden bu yana geen iki hafta
boyunca geceleri ge saatlere kadar kentte kalyor, almalarn
srdryordu.
Motorun sesi krlk yerdeki ilkbahar sessizliini doldurmaktayd.
Evin iinde t yoktu. Dominique koltukta arkasna yaslandnda,
yasta deen salarnn hrts duyuldu, o kadar. Duyduu araba sesini unutmutu bile. Bu saatte o ses yle doald ki! Dardaki sessizliin ve yalnzln bir parasyd o ses.
Arabann kapda durduunu duydu. Kapy zaten hi kilitlemiyordu.
Gelebilecek komular, konuklar yoktu. Kapnn aln, sonra holdeki
ayak seslerini duydu. Ayak sesleri durmad. Gvenli admlarla merdivenleri kmaya balad. Bir el, kapnn tokman evirdi.
Roark'du. Dominique ayaa kalkarken, onun daha nce hi bu
odaya girmediini, ama yine de bu evin her kesini ok iyi bildiini

937/1067

dnyordu. Dominique'in vcudunu bildii kadar iyi. oke olmad.


Yalnzca okun ansn hissetti. Gemi zamanda bir ok, diye
dnd. Onu grnce herhalde oku hissetmiimdir, ama u anda
deil. Dominique onunla kar karya durduunda her ey ok basitlemi, doallamt. nemli eyleri birbirimize sylememiz hibir
zaman gerekmedi, diye dnd. Hep bu seferki gibi oldu. Beni yalnzken grmek istememiti. imdi geldi. Ben bekledim. imdi hazrm.
"yi akamlar, Dominique."
Adnn sylenmesi, aradan geen be yllk boluu dolduruyordu.
Alak sesle, "yi akamlar, Roark," dedi.
"Bana yardm etmeni istiyorum."
Dominique o anda, Clayton Ohio'daki istasyon peronunda duruyordu. Stoddard Durumas'nda, tank krssnde duruyordu.
Taocandaki ukurun tepesinde duruyordu. O zamanlarda da, u anda da, onun azndan duyduu cmleyi paylamay bekliyordu.
"Peki, Roark."
Roark, onun iin tasarmlad odann kar tarafna doru yrd,
oturdu. Yz Dominique'e dnkt. Aralarnda odann eni kadar uzaklk vard. Dominique kendini de oturmu buldu. Kendi hareketlerinin
farknda deildi. Yalnz onun hareketlerini gryordu. Sanki Roark'un
vcudunda iki sinir sistemi vard. Kendininki ve Dominique'inki.
"Gelecek pazartesi gecesi, Dominique. Saat tam on bir buukta,
Cortlandt Evleri'nin oradan gemeni istiyorum."
Dominique gzkapaklarm hissedebiliyordu. Acyla deil. Ama
hissediyordu. Sanki gerilmiti gzkapaklar. Bir daha hi hareket edemeyeceklermi gibi. Cortlandtn ilk binasn grmt. Az sonra duyacaklarnn ne olduunu da biliyordu.
"Arabanda yalnz olmalsn. Daha nceden randevulatn bir ziyaretten eve dnyor olmalsn. Gidip gelirken, mutlaka Cortlandt'n
nnden gemek zorunda olduun bir yer olsun. Sonradan bunu

938/1067

kantlayabilecek durumda olmalsn. Saat on bir buukta, tam


Cortlandtn nnde, arabann benzininin bitmesini istiyorum. Kornan al. Orada yal bir beki var. Darya kacaktr. Ondan yardm
iste, para ver, bir mil tedeki benzinciye yolla."
Dominique dengeli bir sesle, "Peki, Roark," dedi.
"O gidince, arabandan in. Yolun kenarnda kocaman, bo bir arsa
var. Binann tam kar tarafnda. O arsann ucunda da bir hendek var.
Olanca hznla o hendee ko, iine gir, dibine yzst yat. Yamyass
ol. Bir sre sonra arabana dnebilirsin. Ne zaman dnebileceini anlayacaksn. Seni arabanda bulsunlar. Senin durumun da arabann durumuna uyar gibi olsun. Aa yukar."
"Peki, Roark."
"Anladn m?"
"Evet."
"Her eyi mi?"
"Evet. Her eyi."
Ayaktaydlar. Dominique yalnzca onun gzlerini gryordu.
Glmsyordu Roark.
Onun, "yi geceler, Dominique," dediini duydu. Roark dnp kt,
az sonra arabasnn uzaklaan sesi duyuldu. Dominique o glmsemeyi dnyordu.
Onun bu yapaca i iin kendisinin yardmna ihtiyac olmadn
biliyordu. Bekiyi binadan uzaklatrmak iin baka yollar da bulabilirdi. Ama Dominique'in bu olayda bir rol olmasn istiyordu, nk
eer rol olmasa, daha sonra olacaklara dayanamazd Dominique. Bu
bir snavd.
Anlatmak istememiti. Kendiliinden anlamasn ve korku
duymamasn istemiti. nk Dominique, Stoddard Tapna'na dayanamamt. Dnyann onu incitiine tank olmamak iin kamt.

939/1067

Oysa bu sefer, ona yardm etmeye sz vermiti. ok byk bir sakinlik


iinde sz vermiti. Kurtulmutu, zgrd artk Dominique. O da
bunu biliyordu.
Yol, Long Island'n karanlk topraklar zerinden dmdz ilerlemekteydi, ama Dominique, arabay yoku yukar sryormu gibi bir duygu iindeydi. Duygular arasnda anormal olan bir tek bu vard. Bir
ykselme duygusu. Arabasnn son hzla trmand duygusu. Gzlerini
yoldan ayrmyordu. Ama gr alannn alt kenarna giren n panel,
tpk uak paneli gibiydi. Panelin saati 11.10'u gsteriyordu.
in iin gld. Pilotluu hibir zaman renmemitim, ama imdi
nasl bir duygu olduunu biliyorum, diye dnyordu. Tpk byle bir
duygu. Hi engeli olmayan bir boluk ve abasz bir ilerleme. Arlk
da yok. Bunun stratosferde byle olmas gerekir. Bir de, gezegenler
arasnda kalan uzayda myd? nsann umaya balad, yerekimi
kanununun kalmad yerde. Hibir yerekimi yok. Azndan sesli bir
gl duydu.
O ykselme duygusu ... onun dnda, kendini ok normal hissediyordu. mrnde arabay bu kadar iyi kullanmamt. Araba kullanmak,
kuru, mekanik bir i, diye dnd. Aklmn banda olduunu o
yzden biliyorum. Araba srmek kolay geldii iin. Solumak ya da
yutkunmak gibi. Dikkat istemeyen bir ilev. Bilinmeyen yerleim
yerlerine giden yollarn birletii kavaklarda, krmz klarda duruyordu. Kelerden dnyor, dier arabalar solluyordu. Bu gece bana
bir kaza gelmeyeceinden emindi. Arabas sanki uzaktan kumandayla
gidiyordu. Otomatik pilot dedikleri o n gibi. Kendisi yalnzca direksiyon banda oturmaktayd, o kadar.
Bu durumda Dominique, ancak ufak tefek eylerin farkna varmakla
yetinebilirdi. Dikkatsiz davranabilirdi. Ciddilikten uzaklaa bilirdi.
Her ey dupduruydu kafasnda. Normalden daha normaldi. Kristalin
havadan daha saydam olmas gibi. Yalnzca ufak tefek eyler. Ksa
siyah elbisesinin ipei, ayan kprdattka parmaklarnn, pabucun

940/1067

deiik yerlerine demesi, nnden hzla gemekte olduu bir


dkknn vitrinindeki "Danny'nin Yeri" yazs.
Gail'in nemli dostlarndan biri olan bankacnn ei tarafndan verilen yemekte Dominique ok neeliydi o akam. Adamn adn u anda
hatrlayamyordu. Koskocaman bir Long Island Evi'nde, harikulade
bir yemek daveti olmutu. Ev sahipleri onu grdklerine ne kadar sevinmi, Gail'in gelemediine ne kadar zlmlerdi. Dominique
nndeki tabakta grd her eyi yemiti. tah yerindeydi.
ocukluunda ormanda koup oynadktan sonra, eve dnd gnlerde olduu gibi. Annesi de ok sevinirdi buna. nk Dominique'in
kanszla urayacandan korkard hep.
Masada ocukluuyla ilgili ho hikyeler anlatm, herkesi pek
gldrmt. Ev sahipleri daha nce bu kadar keyifli ve elenceli bir
davet verdiklerini hatrlamyorlard. Daha sonra, salona geildiinde,
ak pencerelerden mehtapsz, koyu renk gkyzne bakarak oturmulard. Aalara kar. Kent klan yoktu karlarnda. Dominique
hep glp konumu, herkese glmsemi, onlarn da istedikleri gibi,
serbeste konuabilmelerini salamt. ok sevmiti o insanlar. Onlar
da sevildiklerini anlamlard. Dnya yzndeki herkesi seviyordu
Dominique o anda. Kadnlardan biri, "Dominique," demiti. "Senin bu
kadar harikulade biri olabileceini hi bilmezdim!" O da cevap olarak,
"Dnyada bir tek kaygm bile yok," demiti.
Ama aslnda tek dikkat ettii ey, kolundaki saatti. Bu evden saat
10.50'de kmak zorunda olduunu biliyordu. Ayrlmak iin izin isterken ne syleyeceini kararlatrmamt, ama saat 10.45 olduunda,
gerekli eyleri bulup syledi. nandrc biimde syledi. 10.50'de de
aya gaz pedalna demiti.
st kapal bir arabayd altndaki. Siyaht. demeleri krmzyd.
John adl ofrn bu krmz deriyi nasl bakml ve prl prl tuttuunu dnd. Hibir ey kalmayacakt bu arabadan geriye. Son seferini yaparken bu kadar bakml olmas, en iyi halinde grnmesi
gzel bir eydi. Bir kadnn ilk gecesi gibi. Ben ilk gecem iin

941/1067

giyinmemitim, diye dnd. Benim ilk gecem olmad. Yalnzca iimden bir ey koparld, azmda taocann tozlan kald.
Arabann yan penceresini dolduran, zeri k benekleriyle dolu yksek kuleleri grdnde, acaba cam nereye gitti, diye merak etti.
Sonra anlad. Dou Nehri boyunca ilerliyordu ve yandan grd de
New York'du. Bu dnce gldrd onu. Yo, bu New York deil.
Arabamn penceresine yaptrlm zel bir resim. Benim, o resim.
Sahibi benim. Elini Queensborough Kprs'ne kadar olan binalarn
zerinden kaydrd. Roark, benim bu ve sana veriyorum.
Gece bekisi uzaklarken, boyu krk santimmi gibiydi. Yirmi santime indiinde frlarm, diye dnd Domimique. Arabasnn yan
banda duruyor, keke beki daha hzl yrse, diye dnyordu.
Bina kapkara ykseliyordu karsnda. Gkyzn havada tutan bir
tek direk gibi. Dier taraflar sarkyordu gkyznn. Yere kadar sokuluyor, yerle kucaklayordu. En yakndaki evler, sanki yllarca
tedeydi. Uzayn kenarnda bir yerde. Dzensiz minik diler gibi. Krk
bir testerenin dileri.
Ayakkabsnn altnda iri bir akl hissetti. Rahatszlk veriyordu,
ama o ayan kprdatmad. ekerse ses kard. Yalnz deildi oysa
kendisi. Onun buralarda, binann bir yerinde olduunu biliyordu.
Sokan kar tarafnda. Binada ses de, k da yoktu. Yalnzca simsiyah pencerelerde, beyaz boyayla yaplm arp iaretleri. Onun a
ihtiyac olmayacakt. Her hol, her merdiven boluunu biliyordu
naslsa.
Beki iyice klmt. Dominique arabann kapsn ap apkasyla antasn kanepeye frlatt, kapy arparak kapatt. arpma
sesini duyduunda, yolun kar tarafna gemiti bile. Bo arsada
kouyordu. Binadan uzaa doru.
Elbisesinin ipei bacaklarna sarlyordu. Bu da kaa somut bir
amallk kazandrmaktayd. Oray amak, hendee mmkn

942/1067

olduunca abuk ulamak zorundayd. Arsann topranda ukurlar ve


tmsekler vard. Bir kere dt, ama bunu ancak yeniden komaya
balad zaman fark etti.
Karanlkta hendei grd. Az sonra diz st kmt. Hendein
dibine uzand, yzn topraa dayad.
Oyluklarndaki damar atlarn duyabiliyordu. Vcudu upuzun bir
titreimle bir kere sarsld. Dominique bacaklarnn, gslerinin,
kollarnn altnda topra hissetti. Roark'un yatanda yatmak gibi bir
eydi bu.
Duyduu ses, bann arkasna inmi bir yumruk gibiydi. Topran
kendisini yukarya doru ittiini, ayaa frlattn hissetti. Hendein
kenarndayd artk. Cortland Binas'nn tepesi erilmi, yana doru
devriliyordu. Bir an yle kald, sonra aradan grlen yrtk gkyz
paras genilemeye balad. Sanki gkyz o binay kesip iki paraya
blyordu. Sonra yrtk, camgbei bir renk almaya balad. Derken
binann st ksm hi kalmad, ortalkta cam ereveleri, kiriler, stunlar uumaya balad. Bunlar gkyzne yaylrken, orta yerden
ince, krmz bir alev dilimi ykseldi. Bir yumruk darbesi daha, sonra
bir daha, gzleri kr edebilecek bir parlt, ardndan gkdelenin camlarnn nehrin zerinde uuu.
Onun kendisine yzst yatmasn emrettiini unutmutu Dominique. Ayakta duruyordu. Cam paralan, kvrlp bklm demir
paralan her yanna dmekteydi. Bir ara duvarlar ier gibi oldu, bina
patlarcasna yarld. Dominique o anda Roark'u dnd. lerde bir
yerde olmalyd. Ykmak zorunda kalan yapmc. O binann her ince
noktasn bilen, basnla destein dengesini kurmu olan kii. Dominique onun bombalar koyaca yerleri dikkatle semi olduunu
dnmekteydi. Katil oluveren bir doktor gibi. Kalbi, beyini, cierleri
bir anda ustaca yok eden bir doktor. Oradayd o da. Bunlarn hepsini
gryordu. Ona olanlar, binaya olanlardan ok daha beterdi. Ama
oradayd o da ve bunu o istiyordu.

943/1067

Dominique kentin bir an iin bir k akmna sarndn grd.


Kilometrelerce uzaktaki pencere pervazlarn, kornileri grebiliyordu.
Karanlk odalarn tavanlarnda bu n nasl oynatn dnd.
ok sayda gkdelenin gkyzne kar aydnlandn grd.
Dominique'in kenti artk Roark'undu. "Roark!" diye haykrd, Rooark!
Roark!" Bardnn farknda deildi. Bu patlamalarn arasnda kendi
sesini duyamyordu.
Az sonra arsada, duman tten enkaza doru kouyordu. Krk camlarn zerinden ayor, her admn yere smsk basyor, nk duyduu acdan zevk alyordu. Bundan sonra hissedebilecei hibir ac
kalmamt. Tm alan bir toz bulutu kaplamt. Uzaktan siren sesleri
duyulmaya balyordu.
Hl araba olduu belliydi arabasnn. Ama arka tekerleri, iri bir demir parasnn altnda ezilmi durumdayd. Kaputun stnde de elik
bir asansr kaps yatmaktayd.
Dominique kapy ap koltua szld. Buradan hi ayrlmam
gibi grnmek zorundayd. Yerden bir avu cam alp kucana,
salarna serpti. Sivri bir krk paray avulad, onunla boynunun, bacaklarnn, kollarnn derisini yard. Duyduu ey ac deildi.
Kolundan akmaya balayan kanlar grd. Hzla akan kanlar, siyah elbisesinin ipeini srlsklam ediyor, oyluklarnn arasndan aaya
szlyordu. Ba arkaya devrildi. Az akt. Dominique soluk
soluayd. Durmak istemiyordu artk. zgrd. Kimse onu alt edemez,
kimse ona zarar veremezdi. Bu arada, kolunda bir atardamar kestiinin farknda deildi. Kendini yle hafif hissediyordu ki. Yerekimi
kanununa glp durmaktayd.
Olay yerine gelen ilk polis arabasnn iindeki adamlar onu bulduklarnda, kendinde deildi. Vcudunda birka dakikalk can ancak
kalmt.

13
Dominique gzlerini ap at dairesinin yatak odasna bakt. Oray
tanmaya hazrlamt kendini. Hastanede gnlerce kaldktan sonra
buraya getirildiini biliyordu. Odaya dolan ktan her taraf leke gibi
grnyordu. Kristal gibi, diye dnd. O kalm. Hep de kalacak.
Wynand'n yatan yannda durmakta olduunu grd. Dominique'i
seyrediyordu. Eleniyor gibiydi.
Dominique onu hastanede de grdn hatrlad. O zaman elenir
hali yoktu. lk gece doktorun ona, hastann sa kmayacan
sylediinin farkndayd. Dominique gzlerini amak, ona bunun
doru olmadn, artk yaamaktan baka aresi kalmadn
sylemek istemiti; ama artk insanlara bir eyler sylemek nemli olmaktan km bulunuyordu.
imdi eve dnmt. Boazndaki, bacaklarndaki, sol kolundaki
sarglar hissedebiliyordu. Ama battaniyenin stnde duran ellerinden
gazl bezler karlmt. Birka ince krmz izgiden baka bir ey
kalmamt ellerinde.
Wynand mutlu bir sesle, "Seni kk budala!" dedi. "Bu numaray
bu kadar da gerek gibi yapmak zorunda mydn?"
Dmdz altn rengi salar beyaz yasta yaylm durumda, zerinde dik yakal hastane geceliiyle yatarken, Dominique
ocukluundaki halinden bile daha gen grnyordu. ocuklarda
asla bulunmayan sessiz bir aydnlk vard yznde. Emin olmann,
masumiyetin ve huzurun tm bilinci.
"Benzinim bitti," dedi. "Arabamda bekliyordum, birdenbire ..."
"O hikyeyi polise ben oktan anlattm. Beki de aynsn anlatt.
Ama cam tutarken dikkat etmek gerektiini bilmiyor muydun?"
Gaibin dinlenmi bir hali vard. Gven dolu olduu da belliydi. Bu
olay onun iin de her eyi deitirmiti. Ayn ekilde.
"Acmad," dedi Dominique.

945/1067

"Bir dahaki sefere masum yolcu rol oynamaya karar verirsen, izin
ver de sana antrenrlk edeyim."
"nandlar ama, deil mi?"
"Evet, tabii. nandlar. Mecburlar. Neredeyse lyordun. Bir bekinin hayatn kurtarmak iin neden senin cann almaya kalkt,
anlayamyorum."
"Kim?"
"Howard, tatlm. Howard Roark."
"Onun bu ile ne ilgisi var?"
"Sevgilim, polisin sorularna cevap veriyor deilsin. Ama vermek
zorunda da kalacaksn. O zaman ok daha inandrc konuman
gerekecek. Ama baaracandan eminim. Stoddard Durumas akllarna bile gelmeyecektir."
"Ya."
"O zaman da yaptn, her zaman da yapacaksn. Onun hakknda ne
dnyor olursan ol, eserleri hakknda hep benim duygularm
paylaacaksn."
"Gail, bunu yaptma memnun musun?"
"Evet."
Ban emi, Dominique'in yatan kenarnda duran eline bakyordu. Sonra diz kt, dudaklarn o ele bastrd. Eli tutup
kaldrmam, parmaklaryla dokunmam, yalnz dudaklarn dokundur mutu. Dominique'in hastanede geirdii gnlerin kendisine
nelere mal olduunu bir tek bu hareketiyle itiraf ediyordu. Dominique
br elini kaldrp onun salarna dedirdi. Olacaklar seni benim lmemden daha kt zecek, Gail, diye dnd iinden. Ama sonra her
ey dzelecek. ncinmeyeceksin. Dnyada hibir ac, bizim varoluumuzla llemez. Sen ve ben. nemli eylerin tmn anladn, ama
beni kaybetmi olduunu bilmiyorsun.
Gail ban kaldrd, ayaa kalkt.

946/1067

"Sana herhangi bir ekilde sitem etmek istememitim. Bala beni."


"lmeyeceim, Gail. Kendimi harika hissediyorum."
"yle de grnyorsun."
"Onu tutukladlar m?"
"Kefaletle serbest brakld."
"Mutlu musun?"
"Senin bunu yaptna ve onun iin yaptna memnunum. Onun da
byle yaptna memnunum. Mecburdu."
"Evet. imdi de Stoddard Durumas tekrar yaanacak."
"Pek tpks deil."
"Bir frsat daha istemi miydin sen Gail? Bunca yldr?"
"Evet."
"Gazeteleri grebilir miyim?"
"Hayr. Yataktan kalkana kadar olmaz."
"Banner' bile mi?"
"zellikle Banner'."
"Seni seviyorum, Gail. Eer sonuna kadar dayanabilirsen ..."
"Bana rvet teklif etme. Bu i seninle benim aramda deil. Onunla
benim aramda bile deil."
"Seninle Tanr arasnda m?"
"yle demeyi seiyorsan, yle diyelim. Ama bunu konumayalm.
Olay sona erinceye kadar. Aada bir ziyaretin seni bekliyor. Her gn
geldi buraya."
"Kim?"
"Sevgilin. Howard Roark. Seni imdi grmesine izin verecek misin?"
O neeli taklmas, aklna gelen en olmayacak eyi sylyormu gibi
hali, Dominique'e onun gerek durumu hi bilmediini anlatyordu.

947/1067

"Evet. Onu grmek isterim. Gail, ya onu gerekten sevgilim


yaparsam?"
"kinizi de ldrrm. imdi kprdama. ylece yat. Doktor bir sre
dikkatli olman syledi. Toplam yirmi alt diki attlar sana."
Dnp odadan kt, Dominique onun merdivenlerden inen ayak
seslerini duydu.
lk polis patlama yerine vardnda, binann arkasnda, nehrin
kysnda, dinamiti patlatan tahrip kalbn bulmutu. Roark tahrip
kalbnn yannda durmaktayd. Elleri ceplerindeydi. Cortlandt'n
kalntlarna bakyordu.
"Bu olay hakknda ne biliyorsun?" diye sormutu polis ona.
Roark, "Beni tutuklasanz iyi olur," diye karlk vermiti.
"Mahkemede konuurum."
Daha sonraki resmi sorgularda hibir eye cevap vermemiti.
Onu sabahn ok erken saatlerinde kefaletle serbest braktran,
Wynand, olmutu. Wynand, lkyardm Hastanesi'nde Dominique'in
yaralarn grd, kendisine onun yaamayaca sylendii zaman da
sakin kalmay baarmt. Telefonu ap ile yarglarndan birini
yatandan kaldrrken, Roark'un kefaletini ayarlarken de sakindi.
Ama Cezaevi Mdrnn odasna girdiinde birden zangr zangr
titremeye balamt. "Sizi salak budalalar!" diye tslamt skl dilerinin arasndan. Ardndan da ocukluunu geirdii rhtmda rendii
her trl yakas almadk kfr, pe pee dklmt azndan.
Olayn tm ynlerini unutmu, yalnzca Roark'un parmaklklar ardnda tutulmakta olduunu grr hale gelmiti. Hell's Kitchen'l
Strech Wynand olmutu yine. O gnlerde kendisini para para eden
fkenin tpksn duyuyordu. O eski duvarn ardnda durup ldrlmeyi bekledii srada duyduu fke. Ama imdi artk kendisinin Gail
Wynand olduunu, koca bir imparatorluun sahibi olduunu da biliyor, bu tr bir yasal srecin neden gerekli olduunu anlayamyor, yumruklaryla bu cezaevini neden paralayamadna kzyordu. Ya

948/1067

yumruklaryla, ya da gazeteleriyle. u anda ikisi de birdi onun


gznde. inden ldrmek geliyordu. Mecburdu ldrmeye. Duvarn
gerisinde beklerken olduu gibi. Kendi hayatm savunmak iin
mecburdu.
Ktlar imzalamay baard, Roark getirilinceye kadar sabretmeyi
de baard. Birlikte binadan ktlar. Roark onu bileinden tutmu,
ekerek gtryordu. Arabann yanna vardklarnda Wynand sakinlemiti. Bindiklerinde sordu.
"Sen yaptn tabii, deil mi?"
"Tabii."
"Mcadelesini birlikte yaparz."
"Eer bunu sen de kendi savan haline getirmek istiyorsan."
"u andaki tahminlere gre kiisel servetim krk milyon dolar dolaylarnda. Bu parayla istediin avukat rahata tutabilirim, hatta
meslekte ka kii varsa hepsini bile tutabilirim."
"Ben avukat istemiyorum."
"Howard! Yine fotoraf gsterecek deilsin herhalde!"
"Hayr. Bu sefer deil."
Roark yatak odasna girdi, yatan yanndaki koltua oturdu. Dominique hareketsiz yatyor, ona bakyordu. Birbirlerine glmsediler. Bir
ey sylenmesine gerek yoktu. Dominique iinden, bu sefer de gerek
yok, diye dnd.
"Cezaevinde miydin?" diye sordu.
"Birka saatliine."
"Nasld?"
"Bu konuda Gail gibi davranmaya balama."
"Gail ok mu sarsld?"
"ok."
"Ben sarslmam."

949/1067

"Yllarca yatmak zere dnebilirim oraya. Bana yardm etmeyi kabul


ettiinde biliyordun bunu."
"Evet. Biliyordum."
"Eer ben gidersem, Gail'i kurtarma konusunda sana gveniyorum."
"Bana m gveniyorsun?"
Roark ona bakt, ban iki yana sallad. "Sevgilim ..." Bu sz bir
sitemdi.
"Evet?" diye fsldad Dominique.
"Bunun sana kurduum bir tuzak olduunu hl anlayamadn m?"
"Nasl?"
"Senden yardm istemeseydim ne yapardn?"
"u anda senin Enright Evi'ndeki dairende olurdum. Seninle
birlikte. Hi saklamadan. Herkesin grecei, bilecei biimde."
"Evet. Ama imdi olamyorsun. Sen Bayan Wynand'sn. Her trl
kukunun zerindesin. Herkes senin olay yerinde bulunmam bir
rastlant olarak gryor. Bizim birbirimiz iin neler ifade ettiimiz
bilindii anda, o ii benim yaptmn itiraf saylr."
"Anlyorum."
"Susman istiyorum. Benim kaderimi paylamak gibi eyler
dndnse, vazge. Ne yapacam sana sylemeyeceim, nk durumaya kadar seni kontrol edebilmemin tek yolu bu. Dominique, eer
mahkm olursam, Gail'le kalman istiyorum. Bu ok nemli. Onunla
kalman, ona ikimizden asla sz etmemeni istiyorum, nk birbirinize ihtiyacnz olacak."
"Ya beraat edersen?"
"O zaman ..." Roark odaya gz gezdirdi. Wynand'n yatak odas.
"Burada sylemek istemiyorum. Ama biliyorsun."
"Onu ok mu seviyorsun?"
"Evet."

950/1067

"Bizi feda edecek kadar m?"


Roark glmsedi. "Buraya ilk geldiimden beri hep bundan m
korkuyordun sen?"
"Evet."
Dosdoru Dominique'in yzne bakt. "Bu mmkn myd sence?"
"Hayr."
"Ne iimi, ne de seni, Dominique. Asla. Ama onun hatrna bu
kadarn yapabilirim. Gideceksem her eyi ona brakabilirim."
"Beraat edeceksin."
"Sylemeni beklediim ey bu deil."
"Seni mahkm da etseler, bir hcreye de kilitleseler, zincire vurarak
almaya da gtrseler, adn her iren manette rezil de etseler, bir
daha hibir bina yapmana izin de izin de vermeseler, benim seni bir
daha grmemi de yasaklasalar, nemi yok. Fazla yok. Yalnzca belli bir
noktaya kadar."
"te yedi yldr bunu sylemeni bekledim, Dominique."
Uzanp onun elini tuttu, dudaklarna gtrd. Dominique onun
dudaklarn, demin Wynand'n dudaklarnn dokunduu noktada hissetti. Sonra Roark ayaa kalkt.
"Bekleyeceim," dedi Dominique. "Susacam. Yanna yaklamayacam. Sz veriyorum."
Roark glmseyip ban sallad, sonra da kp gitti.
"Bazen yle olur. Seyrek olur, ama olur. Dnyann insan zihni
tarafndan kavranamayacak kadar byk gleri, bir tek olayn evresine, mercein toplayp ynelttii nlar gibi toplanr, orada ar bir
parlaklk yaratr, hepimizin dikkatini eker. Cortlandt Saldrs da yle
bir olay. Bu kk mikro kozmos iinde, zavall gezegenimizin uzayda
olumasndan bu yana bu gezegeni ezip duran o ktl gryoruz.
Tm merhamet, insaniyet ve kardelik duygularna kar, bir tek kiinin egosu. Toplumun altnda ezilenlerin oturabilecei evleri bir tek

951/1067

adam mahvediyor. Bir tek adam binlerce insan gecekondularda oturmaya, pislie, hastala ve lme mahkm ediyor. Uyanmakta olan bir
toplum, yepyeni bir insani grev duygusu iinde gl bir aba gsterip zavalllar kurtarmaya karar verdii, toplumun en stn
yetenekleri birleip onlara doru drst barnaklar salamaya
kalkt srada, bir tek adamn bencillii, baka insanlarn
baarlarn para para ediyor. Hem de niin? Belirsiz bir kiisel gurur
yznden, kof bir kibir yznden. lkemizin yasalar byle bir su iin
hapis cezasndan fazlasn vermiyor diye zgnm. Bu adamn
yaamasna izin verilmemeli. Toplum kendini Howard Roark gibi
adamlardan kurtarma hakkna sahip olmal."
Ellsworth M. Toohey, Yeni Snrlar'n sayfalarndan bunlar
haykryordu.
Ona lkenin her yanndan gelen yanklar cevap verdi. Cortlandt Patlamas yarm dakika srmt. Toplumun fke patlamasysa bitmek
bilmedi; havay dolduran al tozu, cam, pas ve pislik bulutundan
srekli olarak yamay srdrd.
Roark byk jri tarafndan sulu bulunmu, kendisi "Susuzum"
demi, baka bir ey sylemeyi reddetmiti. Gail Wynand'n ayarlamasyla artl serbest braklm, imdi durumay bekliyordu.
Bu ii neden yapt konusunda pek ok yorumlar vard. Kimisi,
olayn bir meslek kskanl olduunu sylerken, bazlar da,
Cortlandt'n tasarmnn biraz Roark'un eserlerine benzer yan
olduunu, belki Keating, Prescott ve Webb'in ondan biraz bir eyler
alm olabileceklerini sylyor, bunun "yasal bir uyarlama"
olduunu, fikirler zerinde mlkiyet hakk tesis edilemeyeceini, demokrasilerde sanatn tm insanlara ait olduunu ileri sryorlard.
Roark herhalde, kopya edildiine inanan bir sanatnn duygular
iinde harekete gemitir, diyorlard.
Bunlarn hibiri fazla net yorumlar deildi, ama zaten Roark'un
bunu neden yaptna da kimsenin pek aldr ettii yoktu. Konu

952/1067

basitti: Bir adam, birok kiiye kar. Bir nedene sahip olmaya bile
hakk yoktu Roark'un.
Yardm iin yaplan bir barnak. Yoksullar iin. On bin yldr insanlara, hayr ilerinin ve kendini feda etmenin, sorgulanamayacak bir
sevap olduu, nihai ideal olduu retilmiti. On bin yl boyunca nice
kii, hep hizmetten, fedakrlktan sz etmi, fedakrl hayatn bir
numaral kural haline getirmiti. Ya hizmet eder, ya hizmet grrd
insan. Ya ezer, ya ezilirdi. Fedakrlk soylu bir eydi. nsan, elinden
geleni almalyd ondan. Ya da teki t. Ya fedakrlk et, ya da hizmet
et. Hizmet et, hizmet et, hizmet et... Btn bunlara kar, hizmet etmeyi de, ynetmeyi de istemeyen bir tek adam. Tabii ki balanamayacak bir su ilemi saylrd o adam.
Sansasyon yaratan bir skandal haline gelmiti olay. Yine her
zamanki gibi grltler koptu, kendini hakl gren fke dalgalan
kabard. Lin olaylarndaki gibi. Ama bu konudan sz eden her kiinin
konumasnda, iddet dolu bir kiisel gceniklik nitelii de vard.
"Adam her trl ahlak duygusundan yoksun bir manyak." Bu sz, bir
yardm kermesine gitmek zere giyinmi sosyete kadnndan geliyordu. Yardmlar her eyi balatan bir sevap saylmasa, ifade
zgrlnden
ne
yolla
yararlanacan,
kendi
atafatn
etrafndakilere nasl kabul ettirebileceini bilemeyen biriydi.
Ayn sz, hayatta hibir ama bulamam sosyal hizmet grevlisinden de geliyordu. Ksr ruhu, ne kendisi iin bir ama yaratabilmiti, ne de evresindekilere byle bir ey yanstabilmiti. Ama
yapt iin sevabna sarlarak evresinden hak etmedii bir sayg grebiliyordu. Parmak ularn bakalarnn yaralarna bastrd iin.
Ayn sz, hizmet ve fedakrlk kavram elinden alnsa yazacak hibir
ey bulamayacak olan yazardan da geliyordu. Binlerce kiinin nnde
hkryordu adam. Onlar ok sevdiini sylyor, ne olur, siz de beni
biraz sevin diye yalvaryordu.

953/1067

Ayn sz, kk insanlar hakknda ok efkatli yazlar yazabildii


iin geenlerde kendine bir sayfiye maliknesi satn alm olan stun
yazar hanmdan da geliyordu.
Ayn sz, sevgiden, o byk, ayrm yapmayan, her eyi kucaklayan,
her eyi balayan, kendilerine her ey iin izin veren sevgiden sz
edilmesine baylan kk insanlardan da geliyordu.
Bakalarnn ruhuna kene gibi yapmasa yaayamayacak olan her
elden dmeci, ayn eyi sylemeye balamt.
Ellsworth Toohey arkasna yasland, seyretti, dinledi ve glmsedi,
Gordon L. Prescott ile Gus Webb, yemeklere, kokteyllere davet
ediliyorlard. Felketzedelere yneltilen efkatli ve anlayl muamele
yneltilmekteydi onlara. kisi bir azdan, Roark'un bu ii neden
yaptn hi anlayamadklarn sylyor, adaletin yerine gelmesini istediklerini belirtiyorlard.
Peter Keating ortalarda yoktu. Basnla grmeyi reddetmiti. Hi
kimseyle grmyordu. Yalnzca, Roark'un sulu olmadna inandn belirten bir bildiri yaymlamt. Bu bildirinin son cmlesi pek
garipti. "Onu rahat brakn, ltfen! Onu rahat brakamaz msnz?" diye bitiyordu yaz.
Amerikan Yap Konseyi'nin gzcleri, Cord Binas'nn kapsnda
nbet tutmaktaydlar. Bu nbetin hibir ie yarad yoktu, nk
Roark'un ofisi kapalyd. Balamak zere olduu iler iptal edilmiti.
Dayanma diye buna denirdi.
Ayaklarna pedikr yaptrmakta olan sosyete kz, iportacdan
havu almakta olan ev kadn, piyanist olmak isteyip de olamam
olan, buna zr olarak da kz kardeine bakmak zorunda kaldn ileri
sren muhasebeci, iinden nefret eden iadam, sanatndan nefret
eden ii, herkesten nefret eden aydn, hepsi bir araya gelmi, can
skntlarn gideren, onlar kendi kendilerinden kurtaran ortak fkenin lks iinde, sanki karde olmulard. Kendilerinden kurtulmann

954/1067

ne bulunmaz bir ans olduunun da farkndaydlar. Gr birlii


iindeydi okurlar. Basn da gr birlii iindeydi.
Gail Wynand ise akntnn tersine gidiyordu.
Alvah Scarret soluk solua, "Gail!" diyordu. "Biz bir dinamitiyi
savunamayz."
Wynand, "Kes sesini, Alvah," demiti ona. "Yoksa dilerini
dkerim."
Gail Wynand, ofisinin orta yerinde dimdik durmu, kafasn
kaldrm, yaadndan memnun durumda pencereden grnen geceye, kentin prl prl klarna bakyordu.
Banner'n koca koca harflerle atlm, Gail Wynand imzasn tayan
bir bayazs yle demekteydi: "evremizde kopan pis havlamalarn
arasnda, grne gre hi kimse Howard Roark'un kendi isteiyle
polise teslim olduunu hatrlamyor. Eer o binay havaya o
uurduysa, orada tutuklanmay beklemek zorunda myd?
Ama onun bize anlataca nedenleri beklemiyoruz bile. Onu
mahkemeden nce biz mahkm etmi durumdayz. nk sulu olmasn istiyoruz. Bayldk bu davaya. Bu duyduunuz sesler fke ya da
gcenikliin deil, sevincin sesleri. En iren cinayetleri ileyen her
cahil manyak, her deersiz geri zekl iin, aramzdan anlay lklar
ykselir, ordular dolusu insancl tipler harekete geer. Ama deha
sahibi bir adam, zaten batan suludur. Tamam, bir insan yalnzca zayf ve kk adam olduu iin mahkm etmek adalete uymaz. Ama bir
insan yalnzca gl ve byk olduu iin mahkm eden bir toplumun yozlaml, ne dzeylere inmitir dersiniz? Oysa ite yzylmzn
ahlaki iklimi bu. kinci plandakilerin yzyl."
Bir baka Wynand bayazs da yle diyordu: "Howard Roark
meslek hayatn mahkeme salonlarna dalp kmakla geiriyor, diye
lklar duyuyoruz. Evet, o doru. Roark gibi bir adam, mr boyunca
toplumun karsnda yarglanma durumundadr. Ama kimi mahkm

955/1067

etmek gerekir bunun iin? Roark'u mu, yoksa toplumu mu?" Yine bir
Wynand bayazsnda u satrlar okunmaktayd. "Bizler insanolundaki bykln ne olduunu da, onu nasl tanyabileceimizi de
anlamak iin hibir aba gstermi deiliz. Bir uyurgezerlik havas
iinde, bykln kendini feda etmekle ilikili olduu noktasna
taklmz. Salyamz aka aka, kendini feda etmek en byk sevaptr,
deyip duruyoruz. Bir an durup da dnelim bakalm. Her eyi feda
etmek sevap mdr? Kii kendi drstln, namusunu feda edebilir
mi? Ya onurunu? zgrln? dealini? nanlarm? Duygularnn
drstln? Dnce zgrln? Oysa insanolunun sahip
olduu en deerli eyler bunlar deil mi? Bunlar elde edebilmek iin
feda ettii eyler, fedakrlk saylmaz; krl alveri saylr. Ama bu
varlklar, onun hibir neden uruna asla feda edemeyecei eylerdir.
O halde tehlikeli ve kt zrvalklar tekrarlayp durmaktan vazgeelim
mi? Kendini feda etme konusunu? Aslnda esas feda edemeyeceimiz
ve feda etmememiz gereken ey, o benliimizdir. nsanda en ok sayg
gstermemiz gereken ey, feda edilmemi bir benlik olmaldr."
Bu bayaz hem Yeni Sntrlar'ca, hem de ok sayda gazetede yeniden yaymland; ereve iine alnarak sunuldu, altna da: "Syleyene
bak!" diye yazlar kondu.
Gail Wynand gld. Direni onu besliyor, daha gl klyordu. Bir
savat bu. Yllardr gerek bir savaa girimemiti. mparatorluunun
temellerini att gnlerde, basnn tmnden ykselen lklara kar
verdii mcadeleden bu yana, kalkmamt yle eylere. Sahip olunmas imknsz eylere sahipti artk. Her insann hayallerine girecek
eylere. Genliin o youn gcn, tecrbenin bilgeliiyle birletirerek
kullanabilirdi. Hem yeni bir balang, hem de dorua var, bir arada.
Btn mrmce bunu bekledim ve bunun iin yaadm, diye
dnyordu.
Yirmi iki gazetesine, dergilerine ve haber filmlerine gerekli emirleri
vermiti: Roark'u savunun. Roark'u halka satn. Bu lin olayn
saptrn.

956/1067

Adamlarn toplayp onlara unlar syledi: "Gerekler ne olursa


olsun, bu duruma o gereklere dayanmayacak. Kamuoyu nnde bir
yarglan bu. Kamuoyunu her zaman biz oluturduk. Yine yapalm.
Roark'u satn. Nasl yaptnz umurumda bile deil. Size ok iyi eitim, verdim ben. Sat iinde ustasnz. imdi bana o ustalnz
gsterin."
Bu szler bir sessizlikle karland. Adamlar birbirlerine bakp duruyorlard. Alvah Scarret alnndaki terleri sildi. Ama yine de sz
dinlediler.
Banner, Enright Evi'nin bir fotorafn yaymlad. Altyaz olarak,
"Mahvetmek istediiniz adam bu mu?" diye yazd. Ardndan Wynand
Evi'nin fotoraf kt gazetede. Onun altyazs da, "Elinizden geliyorsa
bu dzeye ulan," biimindeydi. Monadnock Vadisi fotorafnn
altyazsndaysa, "Topluma hibir ey vermemi dediiniz adam bu
mu?" satrlar gze arpyordu.
Banner, Roark'un hayat hikyesini yaymlad. Ad duyulmam bir
yazarn imzas vard o tefrikann zerinde. Aslnda Gail Wynand
tarafndan yazlmt. Banner'da masum olduu halde yarglanp,
gnn ounluk nyarglar yznden hkm giymi insanlarn hikayeleri yaymland. Banner'da toplum tarafndan kurban edilmi insanlar hakknda yazlar kt. Sokrates, Galile, Pasteur, dnrler,
bilim adamlar, sonu gelmeyen bir kahramanlar sralamas. Her biri
yapayalnz dikilmiti toplumun karsna. nsanlara meydan okuyan
bir insan.
Alvah Scarret, "Ama, Gail, Tanr akna, Gail, oras bir toplu konut
projesiydi!" diye feryat ediyordu.
Wynand ona aresiz baklarla bakt. "Sizin gibi budalalara bunun
hi nemi olmadn anlatmak herhalde imknsz," dedi. "Pekl. Biz
de konut projelerinden sz edelim bakalm."
Banner bu sefer inaat etelerinin kirli oyunlarn ortaya sermeye
balad. E dost kayrmalar, yeteneksizlikler, zel bir mimarn verecei
fiyatn be katna kan yaplar, ina edilip terkedilen toplu konutlar,

957/1067

hayrseverlik denilen kutsal inek adna kabul edilen, beenilen,


balanan, korunan eylerin tm. "Cehenneme giden yol iyi niyet
talaryla delidir, derler," diyordu Banner. "Yoksa nedeni, iyi niyetin
nelerden olutuunu hi renememi olduumuz iin mi? renme
zaman gelmedi mi? Dnyada hibir zaman bu kadar ok sayda iyi niyet, bu kadar yksek sesle dile getirilmemiti. Ama u halimize bakn."
Banner bayazlarn Gail Wynand, Metin Odas'ndaki bir masann
banda ayakta durarak yazyordu. Gazete sayfas boyunda, kocaman
bir kda yazyordu her zamanki gibi. Mavi kalemle ve iki santim boyunda iri harflerle. Sonunda da GW'yi konduruyordu altna. O iki harf
hibir zaman bylesine bir gurur havas tamamt.
Dominique iyilemi, kydeki eve dnmt. Wynand akamn ge
saatinde eve dnerken sk sk Roark'u da yannda getiriyordu. Birlikte
salonda oturuyorlard. Pencereler, dardaki ilkbahar gecesine ak
oluyordu. Arazi evin duvarlarnn dibinden balayarak yumuak tepeler olutura olutura, gln kysna kadar inmekteydi. Gl de aadaki
aalarn arasndan prl prl grnyordu. Davadan da, yaklaan
durumadan da hi sz etmiyorlard. Daha ok, Wynand onlara kendi
kt bu yeni Hal Seferi'ni anlatyordu. Kiilikd- bir havada.
Sanki Roark'u hi ilgilendirmiyormu gibi. Wynand salonun ortasna
dikilmi, konuuyordu yine:
"Tamam, anlyorum, irenti. Banner'n gemii batan aa deersiz oldu. Ama bu seferki hepsinin cn alacak. Dominique, biliyorum
ki sen gemiimden neden utan duymadm hibir zaman anlayamadm Banner' neden bu kadar ok sevdiimi de anlayamadm imdi
cevab greceksin artk. G. Hibir zaman denemediim bir g var
elimde. Deney imdi geliyor. Ben ne dnmelerini istiyorsam, onu
dnecekler. Yapn dediimi yapacaklar. nk buras benim kentim
ve burada ynetim benim elimde. Howard, senin duruma balayana
kadar onlar yle ileyeceim ki seni mahkm edecek jri
bulamayacaklar."

958/1067

Geceleri uyuyamyordu. Uyumay can da istemiyordu. "Siz gidin


yatmaya," diyordu Roark'la Dominiquee. "Ben birka dakika sonra
karm." Daha sonra, Dominique yatak odasndan, Roark da konuk
odasndan, Wynandn terasta saatlerce dolaan ayak seslerini dinliyorlard. Bu seste bir tr neeli heyecan vard. Her admn sesi, demir
atan bir cmle gibiydi, yere arpan bir bildirim gibiydi.
Bir keresinde Wynand onlar ge saatte yukarya gnderdiinde,
Roark'la Dominique merdivenleri birlikte ktlar, ilk sahanlkta
durakladlar. Salondan bir kibritin sert biimde akl duyulmutu. O
kibriti hrsla akan el insann gznn nne geliyordu. afaa kadar
iecei sigaralarn ilkini yakyordu. Terasta o admlarla birlikte dolap
duracak minik bir k benei.
nce merdivenlerden aaya, sonra birbirlerine baktlar.
"Korkun bir ey," dedi Dominique.
Roark, "Harika ama," diye karlk verdi.
"Ne yaparsa yapsn, sana bir yardm olamaz."
"Olamayacan biliyorum. Mesele orada deil."
"Seni kurtarabilmek iin nesi varsa riske atyor. Sen kurtulunca beni
kaybedeceini bilmiyor."
"Dominique, hangisi onun iin daha kt? Seni kaybetmek mi,
yoksa bu verdii sava kaybetmek mi?" Dominique anlayarak ban
sallad. Roark devam etti. "Kurtarmak istedii ben deilim, onu da
biliyorsun. Ben yalnzca bir bahaneyim."
Dominique elini kaldrd, onun yanana dokundu, parmak ularn
hafife bastrd. Kendine baka hibir hareket iin izin veremezdi.
Dnp yatak odasna girdi, onun da konuk odasnn kapsn
kapadn duydu.
Lancelot Clokey, lkenin her tarafndaki gazetelerde yaymlanan bir
yazsnda yle diyordu: "Howard Roark'un Wynand Gazeteleri
tarafndan savunulmas ne kadar uygun, deil mi? Eer bu akl
durdurucu davann altnda yatan ahlaki ilkelerden bir kukusu olan

959/1067

varsa, kim kimmi, kim kimin yanndaym, grr grmez durumu anlar. Wynand Gazeteleri sar gazeteciliin kalesidir. Bayaln,
yozlamln, amur atmalarn ve tehditlerin yuvasdr. Kamu zevkine ve ahlakna kar rgtlenmi bir hakarettir, tikeleri yamyamlarnkinden bile az olan bir adamn ynettii entelektel bir yeralt
dnyasdr. Wynand Gazeteleri tam Howard Roark'u koruyacak uygun
ampiyonlardr zaten. Howard Roark da onlarn doal kahramandr.
mr boyunca basnn drstln dinamitleyen Gail Wynand'n
imdi bir baka dinamitiyi desteklemesinde alacak hibir ey
yoktur."
Gus Webb bir toplulukta yapt konumada, "Ortalkta dolaan bu
atafatl szler fasafso," dedi, "iin asl yle. Bu Wynand denilen
adam yllardr gayrimenkul ilerinde enayileri sleyip bir servet
biriktirdi. Hkmetin zorla bu alana girip kendisini dar itmesi,
kk adamlarn bann stne bir dam vermesi, ocuklarna temiz
bir evre salamas houna m gidecekti? Elbette gitmeyecekti. Hem
de hi. Bu ii ikisi birlikte tezghlam olmallar. Wynand'la kzl sal
erkek arkada. Hatta bana sorarsanz o erkek arkada bu ii yapma
karlnda Bay Wynand'dan dnyann parasn skm olmal."
Radikal bir gazetede yle bir yaz yaymland: "Adn aklayamayacamz bir kaynaktan duyduumuza gre; lkedeki her konut projesini, her elektrik santraln, her postaneyi ve her okulu havaya uurmay planlayan bir komplo bulunmaktadr ve Cortlandt bu eylemlerin
ilk admdr. Komplonun banda Gail Wynand vardr, o da bir grup
iko kapitalisti temsil etmektedir. Temsil ettikleri arasnda, tannm
para babalarndan bazlar da bulunmaktadr."
Yeni Snrlar'da Sally Brent imzasyla kan Kadn Kesi yazs da
yle diyordu: "Bu ite Bayan Wynand'n oynad rol de bir hayli
kuku vericidir. Bekiyi en uygun zamanda yle yerinden karp
oradan uzaklatrann Bayan Wynand olmas ne ho bir rastlant, deil
mi? Hele de kocasnn imdi Bay Roark'u savunmak iin yeri g inlettii dnlrse? Eer gzel diye kabul edilen bir kadn

960/1067

grdmz anda benliimizi eski moda, budala, aklsz bir valyelik


duygusunun kaplamasna alkn olmasak, bu davann o ynnn rtbas edilmesine de seyirci kalmazdk. Eer Bayan Wynand'n sosyal
mevkii ve kendini gln eden kocasnn 'saygnl' gzmz byle
kamatrmasa, geirdii kazada gerekten lmesine ramak kald m,
kalmad m, diye birka soru sorardk. Nereden biliyoruz yle bir tehlike geirdiini? Doktorlar satn almak da, bakalarn satn almak
kadar kolaydr. Bay Gail Wynand da byle konularn ustasdr. Btn
bunlar dikkate alrsak, karmzda son derece iren bir komplonun
ana izgileri belirebilir."
Sessiz ve muhafazakr bir gazete de yle diyordu: "Wynand
Basn'nn benimsedii tutum, aklanamayan bir yz karasdr."
Banner'n tiraj her hafta biraz dmekte, dn hz da giderek
artmaktayd. Kontrolden km bir asansr gibi inie gemiti Banner. Duvarlarda ""Wynand' Okumuyoruz" posterleri, yakalarda,
"Wynand' Okumuyoruz" rozetleri oalmaya balamt. Arabalara
kartmalar yaptrlmaya balamt. Sinemalarda Wynand Haberleri
balad anda herkes yuhalyordu. Ke balarnda gazete satanlarda
Banner yoktu artk. Bayiler bulundurmak zorundaydlar, ama onlar da
tezgh altna saklyor, ancak istenirse karp veriyorlard. Zemin zaten
hazrlanm, direkler oktan kemirilmiti. Cortlandt Olay son tokad
indiriyordu.
Gail Wynand'a duyulan fke arasnda, Roark hemen hemen unutulmutu. En fkeli protestolar Wynand'n kendi okurlarndan geliyordu.
Kadn kulpleri, papazlar, anneler, kk dkkn sahipleri ate
pskryordu. Gazete alanlar, her gn gelen okur mektuplarnn
alnp dosyaland odaya, Alvah Scarret'i sokmamaya alyorlard.
Balangta mektuplar okumaya balamt ama yaknlar sonradan
bir kalp krizinden korkarak onu bundan caydrmalard.
Bannern alanlar byk bir sessizlik iinde almaktaydlar.
Artk ne kaamak baklar vard, ne fsldanan szler, ne de
tuvaletlerde dedikodular. Birka istifa etti, geri kalanlar ar ar

961/1067

almay srdrd. Can yeleklerini kuanm, kanlmaz sonucu


bekleyen insanlar gibi.
Gail Wynand evresindeki her harekette bir yavalama seziyordu.
Banner Binas'na girdiinde, elemanlar onu grnce olduklar yerde
duraklamaktaydlar. Bayla onlar selamladnda, onlarn selam bir
saniye ge geliyordu. Yrrken durup birden arkasna baktnda, onlar kendisini seyreder buluyordu. Emirlerinin son hecesi azndan
kar kmaz gelen, "Peki, Bay Wynand," cevab, bir an ge kalyordu.
O aradaki bir an da sanki kendine zg, somut bir biime sahipti. Verilen cevap bu yzden, sonunda deil de banda soru iareti varm gibi
bir etki yapyordu.
"Bir Kk Ses" stunu, Cortlandt Davas konusunda sessizdi. Patlamann ertesi gn Wynand, Toohey'yi odasna artm, "Bana
bak," demiti. "Yazlarnda tek kelime istemem. Anladn m? Darda
ne yaparsn, neler haykrrsn, umurumda deil ... imdilik. Ama eer
fazla barrsan, bu i bitince senin hesabn grrm."
"Peki, Bay Wynand."
"Senin stunun sz konusu olduunda, sar, dilsiz ve krsn. Patlama diye bir olay duymadn. Roark adnda birini hi bilmiyorsun.
Cortlandt sznn anlamndan haberin yok. Bu binada olduun
srece, byle bu."
"Peki, Bay Wynand."
"Hem ortalkta seni pek de sk grmeyeyim."
"Peki, Bay Wynand."
Wynand'n avukat, yllardan beri ona hizmet veren bir dostuydu. O
da durdurmaya alt Wynand'.
"Gail, ne oluyorsun? ocuk gibi davranmaya baladn. Ham bir amatr gibi. Toparla kendini, be adam."
"Kes sesini," dedi Wynand.

962/1067

"Gail, sen bugn ... yani dn, dnyann en byk gazetecisiydin.


Aka gzken eyi sana ben mi syleyeyim? Halkn tutmad bir
ama, her ticaret dalnda tehlikelidir. Bir halk gazetesi asndan intihar saylr."
"Sesini kesmezsen seni kap dar eder, kendime yeni bir avukat
tutarm."
Wynand, davayla ilgili yorumlar yapmaya balad. Davet edildii i
yemeklerinde, saygn kimselerle bu konuyu tartyordu. Daha nce
hibir konuda tartm deildi. Hi yalvard grlmemiti. Tek
yapt, saygl dinleyicilere son kararm bildirmek olmutu. imdi
dinleyici bulamyordu. Kaytsz bir sessizlik vard evresinde. Yar
skkn, yar kzgn. Borsayla, gayrimenkulle, reklamlarla, politikayla ilgili onun azndan kan her kelimeyi havada kapmaya alkn insanlar; onun sanatla, byklkle, soyut adaletle ilgili grlerine hi ilgi
duymuyorlard.
yle cevaplar veriliyordu ona:
"Evet, Gail, evet, tabii. Ama buna karlk, bence adam yine de bencillik etti. Zaten gnmz dnyasnn sorunu bu ... Bencillik. Her
yanda gereinden fazla bencillik var. Lancelot Clokey de kitabnda
bunu anlatyor. ok iyi bir kitap. ocukluundan sz etmi. Sen de okumusun ya. Bay Clokey'le birlikte fotorafnz yaymlanmt. Clokey
dnyann her tarafn gezmi. Neden sz ettiini iyi biliyor."
"Evet, Gail, ama bu konuda biraz eski kafal davranmyor musun?
Nedir bu byk adam safsatalar? Allanp pullanan bir duvarcnn nesi
bykm? Byk diyebileceimiz kim var zaten? Hepimiz salgbezlerinin, kimyasal maddelerin, bir de sabah kahvaltsnda yediimiz
eylerin toplamyz. Bence Lois Cook kitabnda bunu ok iyi anlatm.
Neydi ad kitabn? Ha, evet, Kahraman Safra Ta. Evet, yle. Senin
Banner'n da ok reklam etmiti o kitab."
"Ama bak, Gail, kendini dnmeden nce bakalarn dnmesi
gerekirdi. Bence bir insann yreinde sevgi yoksa, pek de iyi biri

963/1067

saylamaz. Geen gn bir tiyatroda duydum bunu. Mthi bir oyundu.


ke'n yeni yazd oyun. Neydi ad? Mutlaka grmelisin. Senin Jules
Fougler da gklere kard oyunu. Cesur ve duygulu bir sahne iiri,
dedi."
"nandklarn iyi savunuyorsun, Gail. Buna nasl itiraz edeceimi
bilemiyorum. Hangi noktada yanldn tam anlayamyorum ama kulama haklymsn gibi gelmiyor, nk Ellsworth Toohey ... yo, beni
yanl anlama, Toohey'nin siyasal grlerine ben hi katlmam.
Radikalin biri olduunu biliyorum. Ama adamn idealist olduunu,
mangal kadar da yrei olduunu kabul etmek zorundasn. Evet, Ellsworth Toohey diyor ki..."
Bunlar syleyenler milyonerlerdi, bankaclard, sanayicilerdi, i
adamlaryd. Dnyann neden byle ktye gittiini hi anlayamadklarn sylyorlar, habire yaknp szlanyorlard davetlerde.
Bir sabah Wynand, Banner Binas'nn nnde arabasndan indiinde, kaldrma doru yrrken kadnn biri ona doru kotu.
Kap giriinde beklemiti Wynand gelsin diye. iman, orta yal bir
kadnd. Le gibi bir basma elbise giymi, bana ezik, biimsiz bir apka takmt. Sarkk bir yz, biimsiz bir az, kapkara, yuvarlak, prl
prl gzleri vard. Gail Wynand'n karsna dikilip elindeki rm
pancar yapraklarn onun suratna savurdu. Pancar yoktu elindeki demette. Yalnzca yapraklar vard. Yumuak ve kaygan. Onlar bir sicimle
balamt. Yapraklar Wynand'n yanana arpt, sonra kaldrma
dt.
Wynand hareketsiz durdu, kadna bakt. O etli suratta, azn bir zafer ifadesiyle aldn grd. Kendini hakl gren bir ktln yz.
Yoldan geenler kadn yakaladklarnda, kadn aza alnmayacak szler haykryordu. Wynand elini kaldrd, ban iki yana sallad, insanlara o yarat brakmalarn iaret etti. Sonra dnp Banner Binas'na
girdi. Yananda yeil bir izle.

964/1067

Alvah Scarret, "Ne yapacaz, Ellsworth?" diye szlanyordu. "Sen ne


yapacaksn?"
Ellsworth Toohey, Scarret'in masasnn kenarna ilimi, glmsyordu. Sanki Alvah Scarret'i pmek istiyormu gibi bir hali vard.
"Neden ucunu brakmyorlar bu lanet olas olayn, Ellsworth? Neden
baka bir olay olmuyor, bunu ba sayfalardan silmiyor? Bir
uluslararas kriz falan karamaz myz? Bunca ya yaadm, insanlarn
byle ufack bir ey yznden byle kudurduunu grmedim. Bir dinamit patlamas! Tanrm, Ellsworth, arka sayfa haberi bu! Her ay bir
tane oluyor. Her grevde oluyor, unuttun mu? Krklerin grevinde de
olduydu, kuru temizleyicilerin grevinde de. Cehennemin dibine! Bu
patrt niye? Kimin umurunda? Neden aldr ediyorlar?"
"Baz durumlarda, sz konusu olan ey, ortada grnenle ayn
deildir, Alvah. Halkn tepkisi olayla orantsz gibi grnebilir, ama
deildir. Sen bu kadar cann skma. ayorum sana. Oysa ansna
kretmen gerekir. Uygun zaman beklemek dediimde, demek istediim buydu. Uygun zaman, sonunda gelir naslsa. Ama byle altn
tabak iinde bana sunulacan da beklemiyordum, o kesin. Neelen,
Alvah. Artk biz devralyoruz."
"Neyi devralyoruz?"
"Wynand Gazeteleri'ni."
"Deli misin, nesin, Ellsworth! Onlar gibi ldrdn m sen de? Gerekten delirmisin. Ne demek istiyorsun? Gail'in elinde yzde elli
hisse..."
"Alvah, seni seviyorum. Harikasn, Alvah. Seni ok seviyorum, ama
keke bu kadar salak olmasan, diyorum. O zaman daha iyi konuabilirdim seninle. Keke binleriyle konuabilseydim."
Ellsworth Toohey bir akam Gus Webb'le konumaya alt, ama
orada da hayal krklna urad. Gus Webb kelimeleri yuvarlaya
yuvarlaya konuuyordu:

965/1067

"Ellsworth, senin de kusurun fazla romantik olmanda. ok fazla


metafizik bir tipsin. Neye seviniyorsun byle? Bu iin pratik bir deeri
yok ki! Bir iki hafta geti mi, dilerini geirebilecein hibir ey bulamayacaksn. Keke herif oray iine insanlar tandktan sonra
uursayd. Kadnlar, ocuklar falan. O zaman bir eyler karabilirdin
ortaya. Baylrd insanlar. Bizim akm da kullanabilirdi olay. Ama bu?
Allah kahretsin, herifi kodese tkacaklar, her ey bitecek. Sen kendine
gereki mi diyorsun? Sen aydn kesimin slah olmaz bir rnei, temsilcisisin, Ellsworth. Olup olacan bu. Gelecei olan biri mi sayyorsun
kendini? Bouna hayal kurma. Benim gelecei olan."
Toohey iini ekti. "Hakkn var, Gus," dedi.

14
"ok naziksiniz, Bay Toohey," diyordu Bayan Keating tevazuyla.
"Geldiinize ok sevindim. Peter konusunda ne yapacam bilemiyorum. Kimseyle grmyor. ine gitmiyor. Korkuyorum, Bay Toohey.
Balayn beni, szlanmak istemem. Belki siz yardmc olabilirsiniz,
onu bu durumdan kurtarabilirsiniz. Size yle sayg duyuyor ki, Bay
Toohey."
"Evet, eminim. Nerede kendisi?"
"Burada. Odasnda. u taraftan, Bay Toohey." Bu ziyaret beklenmedik bir ziyaretti. Toohey yllardr bu eve gelmi deildi.
Bayan Keating ona minnet duymaktayd. ne dp koridorda
ilerledi, bir kapy hi vurmadan at. Konuun geldiini duyurmak
istememi, olunun reddedeceinden korkmutu. Neeli bir sesle
konutu:
"Bak, Peter, bak sana kimi konuk getirdim!" Keating ban kaldrd.
Karmakark bir masann banda, zayf kl bir lambann nnde
oturmu, yrtk bir gazetenin bulmacasn zyordu. Masann
stnde upuzun bir bardak vard. Kenarlarnda domates suyu kurumutu. Bir tane kutu bulmaca oyunu, bir deste iskambil, bir de ncil
gze arpyordu o masada.
"Merhaba, Ellsworth," diyerek glmsedi. Kalkmak zere ne doru
eildi, ama bu abasn yar yolda unuttu.
Bayan Keating o glmsemeyi grnce aceleyle geri ekildi. Rahatlamt. Kapy hemen kapad.
Glmseme tamamlanamadan kayboldu. Bir annn igdsyd
zaten yalnzca. Onun hemen ardndan Keating, anlamamaya alt
birok eyi birden hatrlamt.
aresiz bir sesle, "Merhaba, Ellsworth," diye tekrarlad.
Toohey onun karsnda durmu oday inceliyordu. Masann stne
merakla bakt.

967/1067

"Dokunakl, Peter," dedi. "ok dokunakl. Eminim grse o da


holanrd."
"Kim?"

"Bugnlerde fazla konukan deilsin, deil mi, Peter? Pek sosyal de


deilsin, yle mi?"
"Seni grmek istemitim, Ellsworth. Seninle konumak istemitim."
Toohey bir sandalyeyi arkalndan yakalad, havaya kaldrp
evirerek masann yanna getirip koydu.
"Eh, ben de onun iin geldim," dedi. "Konuman dinlemek iin."
Keating hibir ey sylemedi.
"Evet?"
"Seni grmek istemediimi sanma sakn, Ellsworth. Yalnzca ... anneme kimseyi ieriye alma demitim ama o gazeteciler iindi. Rahat
brakmyorlar beni."
"Zaman nasl da deimi, Peter! Seni gazetecilerden zorla uzaklatrdmz gnleri hatrlyorum."
"Ellsworth, benim hi mizah anlaym kalmad. Hi."
"anslsn. Yoksa glmekten lrdn."
"yle yorgunum ki, Ellsworth ... Geldiine sevindim."
Ik Toohey'nin gzlk camlarnda parlad, Keating onun gzlerini
gremez oldu. Yalnzca metalik bir prltyla dolu iki yuvarlak. Uzaktan
yaklaan bir eyi yanstan snk otomobil farlar gibi.
"Sence bununla kurtulabilir misin?" diye sordu Toohey.
"Neyle?"
"Mnzevi dervi numarasyla. Byk pimanlk. Sadk sessizlik."
"Ellsworth, neyin var senin?"
"Demek sulu deil, yle mi? Demek bizim onu rahat brakmamz
istiyorsun, yle mi?"

968/1067

Keating'in omuzlar kprdad. Dik oturmak deil de, yle bir niyetlenme gibi. Niyet de bir eydi. enesi birazck kprdad, azndan bir
soru kt:
"Ne istiyorsun?"
"Tm hikyeyi."
"Neden?"
"Bu ii kolaylatraym m sana? yi bir zr ister misin? Onu sunabilirim istersen. Hatta otuz neden sayabilirim. Hepsi de soylu nedenler. Hangisini olsa yutarsn. Ama iimden senin iini kolaylatrmak
gelmiyor. Sana gerei syleyeyim, daha iyi. Onu kodese yollamak iin.
Kahramann, ilahn, cmert dostunu, koruyucu meleini."
"Sana syleyecek hibir eyim yok, Ellsworth."
"Aklnn son krntsn da bu ok yznden kaybetmeden nce, asla
benim kratmda olmadn anlayacak kadarn iyi koru. Konuman
istiyorsam, konuacaksn demektir. Benim de zaman kaybetmeye niyetim yok. Kim tasarmlad Cortlandt'?"
"Ben."
"Benim mimarlk uzman olduumdan haberin yok mu?"
"Cortlandt' ben tasarmladm."
"Cosmo-Slotnick Binas'n tasarmladn gibi mi?"
"Benden ne istiyorsun?"
"Tank krssne kman istiyorum, Peter. Hikyeyi mahkemede
anlatman istiyorum. Arkadan senin kadar ii d ortada biri deil.
Niyeti nedir, bilemiyorum. Olay yerinde kalp beklemesi, biraz fazla
zekice bir davran. Zaten kendisinden kukulanlacam biliyor, kurnazlk ediyor. Mahkemede ne sylemek niyetinde olduunu Tanr bilir. Bunu onun yanna brakamam. Herkes onun bunu neden yaptna
takm kafay. Ben nedenini biliyorum. Aklamaya alsam, kimse
bana inanmaz. Ama sen onlara yemin etmi biri olarak anlatrsn.

969/1067

Gerei sylersin. Cortlandt' kimin tasarmladn ve bunun neden


byle olduunu anlatrsn."
"Ben tasarmladm."
"Bunu o krsde de sylemeye niyetleniyorsan, kas kontroln konusunda bir eyler yapman gerekecek. Ne diye zangr zangr
titriyorsun?"
"Rahat brak beni."
"Ge kaldn artk, Peter. Faust'u hi okudun mu sen?"
"Ne istiyorsun?"
"Howard Roark'un kellesini."
"O benim arkadam deil. Hibir zaman da olmad. Hakknda neler
dndm biliyorsun."
"Biliyorum, salak budala! mrn boyunca ona tapp durduunu
biliyorum. Bir yandan nnde diz kp ona taparken, bir yandan da
onu arkasndan bakladn. Hainliin gerektirdii cesareti bile gstermedin. Ya bir yolu, ya da dier yolu semedin. Benden nefret ettin ...
bildiimin farknda deildin, yle mi? Oysa beni hep izledin. Ama onu
sevdiin halde mahvettin. Evet, tam anlamyla mahvettin, Peter. imdi
de kaacak bir yerin yok. Artk bu ii srdrmek zorundasn!"
"Sana ne ondan? Senin iin ne fark eder?"
"Onu uzun sre nce sorman gerekiyordu. Ama sormadn. Demek ki
biliyordun. Her zaman bilmitin. Seni titreten ey de o. Kendine yalan
sylemene neden yardm edeyim? On yl boyunca yaptm onu. Bana
onun iin geldin. Herkes onun iin gelir bana. Ama hibir eyi bedava
elde edemezsin. Asla. Bunun tersini savunan sosyalist kuramlarm bir
kenara brak imdi. Sen benden istediini aldn. imdi de sra bende."
"Howard hakknda konumam. Beni Howard hakknda
konuturamazsn."
"yle mi? Neden beni kap dar etmiyorsun? Neden grtlama
sarlp beni bomuyorsun? Benden ok daha glsn. Ama

970/1067

yapmazsn. Yapamazsn. Gcn ne menem bir ey olduunu imdi


grebiliyor musun, Peter? Fiziksel gcn? Kaslarn, silahlarn,
parann? Sen aslnda Gail Wynand'la bir araya gelmelisin. Ona anlatacak ok eyin var. Haydi, Peter. Kim tasarmlad Cortlandt'?"
"Rahat brak beni."
"Kim tasarmlad Cortlandt'?"
"Brak yakam!"
"Kim tasarmlad Cortlandt?"
"Daha kt ... Bu senin yaptn ... daha kt ..."
"Neden daha kt?"
"Benim Lucius Heyer'a yaptmdan."
"Ne yaptn Lucius Heyer'a?"
"Onu ldrdm."
"Neden sz ediyorsun?"
"O yzden daha iyiydi zaten. lmesine izin verdim."
"Samalamay kes."
"Howard' neden ldrmek istiyorsun?"
"ldrmek istemiyorum. Hapse tktrmak istiyorum. Anlyor
musun? Hapse. Hcreye. Parmaklklar ardna. Kilitlemek, durdurmak,
balamak istiyorum. Saken. Kalk deyince kalkacak. Ne verirlerse onu
yiyecek. Kprda deyince kprdayacak, dur deyince duracak. e
gtrlecek, emrettikleri zaman alacak. Hzl hareket etmezse
ititirecekler onu. Canlan isteyince suratna tokat atacaklar.
Sz dinlemezse lastik coplarla dvecekler. O da sz dinleyecek. Emir
dinleyecek. Emir dinleyecek!"
"Ellsworth!" diye haykrd Keating. "Ellsworth!"
"imi bulandryorsun. Gerei duymaya dayanamaz msn sen?
Hayr, her eyi eker kaplanm olarak istiyorsun, yle mi? te o

971/1067

yzden Gus Webb'i tercih ediyorum. Onun kafasnda hayaller kol


gezmiyor."
Bayan Keating kapy averdi. lklar duymutu.
"Defol buradan! " diye tersledi onu Toohey.
Kadn geri ekildi, Toohey kapy arparak kapatt.
Keating ban kaldrd. "Annemle byle konumaya hakkn yok.
Onun seninle hibir ilgisi yok."
"Kim tasarmlad Cortlandt'?"
Keating ayaa kalkt. Ayaklarn sryerek ekmeceli dolaba yrd,
bir ekmeceyi ekti, buruuk bir kt karp Toohey'e uzatt. O kt,
Roark'la yapt anlamayd.
Toohey yazy okudu, bir tek kere kkrdad. Kuru bir sesti kard.
Sonra Keating'e bakt.
"Mthi bir baarsn, Peter. Benim baarm tabii. Ama bazen kendi
baarlarm grmek bile istemem."
Keating dolabn yannda duruyordu. Omuzlan sarkm, gzleri bo
bakmaktayd.
"Byle yazl, altnda onun imzasyla vereceini beklemiyordum. Demek buydu senin hatrn iin yapt. Sen de karlnda ... ne yaptn
belli ite. Yo, hakaretlerimi geri alyorum, Peter. Yapmaya mecburdun.
Kimsin ki tarihin kurallarn tersine evirebilesin? Bu kt nedir,
biliyor musun? mknsz bir kusursuzluk, yzyllarn ryas; tm insanlk felsefelerinin amac bu kt. Dizginleri takmsn ona. Senin
iin almasn salamsn. Baarsn, dln, parasn, hretini,
adm almsn. Biz bunu yalnzca dnm, yazlarda dile getirmitik. Oysa sen, uygulamasn yapmsn. Eflatun'dan bu yana her
dnr sana teekkr borlu. te filozoflarn somut ta. Altn kuruna evirebilmemiz iin. Memnun olmam gerekirdi, ama herhalde insan olduum iin memnun olamyorum. Elimde deil. im bulanyor.
tekilerin hepsi, Eflatun da dahil, kurunun altna evrilebileceine
itenlikle inanmlard. Oysa ben gerei ta bandan biliyordum.

972/1067

Kendime kar drst davrandm ben, Peter. En zor drstlk tr de


odur. Siz hepiniz bundan kayorsunuz. Ne pahasna olursa olsun hem
de. u anda seni sulamyorum. Gerekten en zoru o, Peter."
Yorgun bir tavrla oturdu, kd iki eliyle kesinden tuttu.
"Ne kadar zor olduunu bilmek istiyorsan, sana syleyeyim," diye
devam etti szne. "Sen ne anlam karmak istiyorsan kar. Ben yarn
bu kd savcla gndereceimi biliyorum ama canm bunun iin
fazla alk istemiyor. Roark asla bilemeyecek. Zaten bilse de ona fark
etmez. Ama dorusunu sylememi istersen, iimden bir an bu kd
yakmak geti."
Kd dikkatle katlayp cebine koydu. Keating gzleriyle onun
hareketlerini izliyor, bunu yaparken bann tmn hareket ettiriyordu. Ucuna sicim balanm topu izleyen kedi yavrusu gibi.
"Senin gibiler iimi bulandryor," dedi Toohey. "Tanrm, hem de
nasl bulandryor! kiyzl duygusallar! Benim peimden geliyor,
rettiklerimi kullanyor, ondan yararlanyorsunuz. Ama ne yapmakta
olduunuzu kendi kendinize itiraf edecek kadar cesaretiniz yok. Gerei grnce yemyeil kesiliyorsunuz. Herhalde yapnz byle. O da
benim ba silahm zaten. Ama ... Tanrm! yle usanyorum ki!
Kendime arada srada, sizden uzak bir dinlenme sresi tanmak
zorundaym. mrm boyunca numara yapmak zorunda kalm bu
yzden. Senin gibi ufack, deersiz keneler yznden. Sizin duyarllklarnz, gstermelik havalarnz, vicdannz ve sahip olmadnz
huzurunuzu koruyabilmek iin. Elde etmek istediim ey iin, demek
zorunda kaldm fiyat bu benim. Ama en azndan, ne bedel demem
gerektiini biliyorum. dediim fiyat konusunda da, karlnda satn
aldm ey konusunda da, hayallere kaptrmyorum kendimi."
"Ne istiyorsun ... Ellsworth?"
"G istiyorum, Peter."

973/1067

st daireden ayak sesleri duyuldu. Birisi neeyle srayp duruyordu. Ardndan beli temponun ilk drt vuruu gibi tkrtlar geldi.
Tavandaki k salland, Keating'in ba sz dinleyip hemen oraya
dnd. Sonra yine Toohey'e bakt. Toohey glmsyordu. Hemen hemen kaytsz bir hali vard.
"Sen ... hep derdin ki ..." Keating'in sesi bouktu. Lafnn orta yerinde sustu.
"Evet, hep onu syledim. Aka ve net biimde. Sen duyamamsan
su bende deil. Duyabilirdin tabii. Ama duymay istemedin. Benim
amdan bu sarlktan da gvenli. Ynetmek istiyorum dedim hep.
Ruhani atalarm gibi. Ama ben onlardan anslym. Onlarn abalarnn meyveleri bana miras kalm durumda. Byk ryay gereklemi grmek de bana ksmet olacak. Bugn artk evremde
nereye baksam grebiliyorum. Tanyorum grnce. Holanmyorum.
Holanmay beklemiyorum da. Zevk almak benim yazgm deil zaten.
Kapasitemin elverdii kadar tatmin duyabilirim. Ama, yneten ben
olacam."
"Kimi..."
"Seni. Dnyay. Btn mesele, kaldracn sapn bulabilmekte. Bir
tek insann ruhunu nasl ynetebileceini rendin mi, dier btn insanlar da elde edebilirsin. Mesele ruhta, Peter, ruhta. Kamlar,
kllar, kurunlar, silahlar bouna. Sezar'larn, Atilla'larn,
Napolyon'larn kk adam oluu, ii srdremeyileri o yzden. Biz
srdreceiz. Ruh aslnda ynetilemeyen eydir, Peter. Onu krmak,
kertmek gerekir. Oraya bir omak sok, parmaklarn batr, adam
elde ettin demektir. Krbaca ihtiyacn yok. Zaten krbac kendi sana getirir, beni dvsene diye yalvarr. Onu bir kere geri vitese taktn m,
iindeki mekanizma her eyi kendi kendine, senin istediin gibi yapar.
Adam kendisine kar kullanacaksn. Nasl yaplr, bilmek ister misin?
Bak bakalm sana hi yalan sylemi miyim. Bunlar azmdan ilk defa
duyduun eyler deil. Yllardr duyuyor, ama duymamay seiyorsun.
Su bende deil, sende. Bunu yapmann birok yolu vardr. Biri yle.

974/1067

Adamn kendini kk hissetmesini sala. Sulu hissetsin kendini.


Umutlarn ve kiiliindeki drstl ldr. Zor itir bu. Aranzdaki
en ktler bile, hep kendi arpk grne gre bir ideal semitir, ona
ulamaya almaktadr. Bir i yozlamlkla ldr drstl. Onu
kendine kar kullan. Topyekn drstl yok edecek bir amaca
ynelt. Benliini sil diye tler ver. Bakalar iin yaamalsn de ona.
En nemli ey hayrsever olup balar, yardmlar yapmaktr,
kendinden vermektir de. Bunu tam anlamyla hi kimse yapamamtr,
yapamayacaktr da. Ama neler salayacan grebiliyor musun? O
adam, kendine en soylu sevap olarak kabul ettii eye asla ulaamayacan hemen grecektir. O zaman sululuk duyacak, kendini gnahkr hissedecek, deersiz biri olduuna inanacaktr. En yce ideal
onun ulaamayaca bir yerde olunca, bu sefer tm ideallerinden, tm
umutlarndan, tm z deer inancndan vazgeecektir. Yapamad
eyi bakalarna tleme zorunluluunu duyacaktr. nsan yar iyi ya
da yar drst olamaz. Kiilik btnln srdrmek zor bir savatr.
Kendi iinin yozlam olduunu bile bile, byle bir eyi srdrmeye
neden urasn? Ruhu o zaman kendine sayg duymay brakr. Artk
elindedir o adam. Sz dinleyecektir. Memnun olacaktr sz dinlediine. nk kendine gvenemez. Gvensiz hisseder. Kirli hisseder.
Bir yolu bu.
"Bir baka yolunu daha anlataym. Adamn deer yarglarn ldr.
Byklk denilen eyi tanma ya da ona ulama kapasitesini ldr.
Byk insanlar ynetilemez. Biz byk adam falan istemiyoruz. Ama
byklk kavramn inkr etme. Onu iinden yk. Byk olan ey nadir
ortaya kan, zor elde edilen, istisna olan eydir. yle standartlar koy
ki, onlara herkes ulaabilsin. En sradan olan da, en yeteneksiz olan
da, en beceriksiz olan da. O zaman btn insanlarn, byk ya da
kk herkesin iindeki baarma abasn ldrrsn. Daha iyiye gitme, mkemmele ulama, kusursuzlua varma hevesini ldrrsn.
Roark'a gl, Peter Keating'i byk mimar diye tant. O zaman mimarl mahvetmeyi baarmsn demektir. Lois Cook'u ycelt, kabul
ettir, edebiyat da mahvettin demektir. Ike'a alk tut, tiyatroyu da

975/1067

ykm olursun. Lancelot Clokey'ni v, basn da kertmisin demektir. Byk antlar ykmaya kalkma. O zaman insanlar rktrsn.
Sen vasat, sradan, deersizi v; o zaman byk antlar zaten kalmaz.
"Bir baka yolu daha var. Gldrerek ldr. Glmek, insan neesinin aracdr. Onu bir ykm arac olarak kullanmay ren. evirip alay
etmek iin kullan. ok basit. Her eye glmelerini syle onlara. Mizah
anlay snrsz bir sevaptr, de. Ruhunda hibir kutsal ey brakmazsan, ruhu kendi gznde kutsal olamaz artk. Saygy ldrdn m, insann iindeki kahramanl da ldrm olursun. nsan kkr kkr
glerek sayg gsteremez. Sz dinler ve bu sz dinleyiine de snr koyamaz. Neye olsa gler artk. Hibir ey glnemeyecek kadar ciddi
deildir onun gznde.
"Bir yolunu daha ister misin? En nemlisi bu. nsanlarn mutlu olmasna izin verme. Mutluluk kendine yeterli bir duygudur ve insan
kendi iine dndren bir zellii vardr. Mutlu insanlarn sana ayracak zaman da yoktur, sana nem de vermezler. Mutlu insanlar, zgr
insanlardr. Demek ki onlarn yaama sevincini ldrmen gerekir. Onlarn gznde deerli ve nemli olan ne varsa, al ellerinden. stedikleri
eyi elde etmelerine asla izin verme. Kiisel arzu denilen eyin kt
olduuna inandr onlar. "stiyorum" demeyi doal haklan sayamayacak dzeye indir. Bundan utansnlar. Bu noktada yardmseverlik ok
iine yarayacaktr. Mutsuz insanlar sana gelir. Sana ihtiya duyarlar.
Avutulmak iin, destek bulmak iin, kurtulmak iin gelirler. Doada
bolua, vakuma yer yoktur. nsann ruhunu boalttn m, yerini sen
doldurabilirsin. Neden bu kadar oke olmu grndn anlayamyorum, Peter. Bu hile ilerinde en eskisi. Dn de tarihe bak bir
kere. Btn byk ahlak sistemlerine bak. Ta Dou dnyasndan
balayarak. Hepsi de kiisel zevki feda etmeyi tlemiyor mu? O laf
kalabalnn altnda hep ayn ama yok mu? Feda et, kaplma, kendini
inkr et. Yalan m? Hep tekrarlayp durduklar nakarat bilmiyor
musun? 'Vazge, vazge, raz ol, raz ol.' Gnmzn manevi atmosferine bir bak. Keyifli olan ne varsa, sigaradan tut da sekse, ihtirasa,
kr etmeye kadar, hepsi gnah saylyor. Bir eyin seni mutlu ettiini

976/1067

kantladn anda, o eyi lanetlemi saylyorsun. Bu aamalara vardk


artk. Mutluluu sululua baladk. Ve tabii insanolunu da
grtlandan yakaladk. lk doan ocuunu kurban et... ivilerle dolu
bir tahtann stne yat... le yr, bedenine eziyet et ... Dans etme ...
Pazar gnleri sinemaya gitme ... Zengin olmaya alma ... Sigara ime
... ki ime. Hep ayn terane. Ayn t. Budalalar bu tr tabular yalnzca bir samalk sanyor. Gemiten kalma, demode eyler, diyorlar.
Ama samalklarn hep bir amac vardr. Bir lgnl incelemeye
gerek yok, yalnzca kendine, neye yaradn, neyi saladn sor,
yeter. Hangi ahlak sistemi fedakrlk tlyorsa, sonunda bir sper
g haline gelmi, milyonlar ynetmitir. Tabii stn biraz sslemek
gerek. nsanlara, kendilerini mutlu eden her eyi feda ettikleri zaman,
daha yce bir mutlulua ulaacaklarn sylemek zorundasn. Bu konuda fazla ak seik olman da gerekmez. Koca koca, anlam belirsiz
kelimeler kullan. "Evrensel Uyum" "Ebedi Ruh" "lahi Ama"
"Nirvana" "Cennet" "Irksal stnlk" "Proletarya Diktatrl".
Mesele ierden k, Peter. Yntemlerin en eskisi bu. Bu fars yzyllardr oynanyor, insanlar da hl yutuyor. Oysa snamas yle kolay
ki! Kendine peygamber diyenlerin ne sylediine kulak kabart. Eer
fedakrlktan sz ediyorsa, hemen ka oradan. Vebadan kaar gibi,
olanca hznla ka. Ortada bir fedakrlk oldu mu, mantksal olarak,
feda edilen o eyleri toplayacak birilerinin de olaca kesin zaten. Hizmet varsa, hizmet edilen birileri var demektir. Sana fedakrlktan sz
eden adam, aslnda klelerle efendilerden sz ediyor demektir. Kendisi efendi olmak niyetindedir. Ama eer sana mutlu ol diyen, bu senin
doal hakkndr diyen, ilk grevin kendine kardr diyen birini bulursan, o adam senin ruhunun peinde deil demektir. O adamn
senden kazanaca hibir ey yoktur. Ama yle biri ortaya kt anda,
hepiniz o bo kafalarnzla avaz avaz haykrmaya balarsnz. Bencil bir
canavar bu adam, dersiniz. Byle olunca da, soygun daha yzyllarca
devam edecek demektir, korkulacak bir ey yok demektir. Ama bu
arada, azmdan kan bir eye dikkat etmisindir belki. Bir ara,
'mantksal olarak' diye bir sz kullandm. Anlamyor musun?

977/1067

nsanlarn kendilerini senden korumak iin bir silah var: Mantk. Bu


yzden, onu onlarn elinden mutlaka alman art. Mantk ktdr
deme sakn. Bazlar onu da yapacak kadar ileri gitmi, beklenmedik
baarlara da ulamlardr geri ... Ama sen mantk snrldr de,
yeter. Onun daha stnde baka eyler var, de. Nedir? O konuda pek
ak seik olmasan da olur. Alan naslsa geni. Bir yn ey bulabilirsin. gd dersin, Duygu dersin, Vahiy dersin, lahi Sezgi dersin,
Diyalektik Materyalizm dersin. Eer bir yerde yakay ele verirsen,
birisi sana, doktrinin mantksz derse, ona da hazrsn demektir bylelikle. Mantn tesinde baka eyler var, dersin ona. Dnmeye
alma, hisset, dersin. nanman gerek dersin. Mant bir kere kenara
ittirdin mi, artk meydan senindir. Ne zaman, neye ihtiyacn olsa
elinde saylr. O adam elde etmisin artk demektir. Dnen adam
ynetebilir misin? Biz dnen adamlar istemiyoruz."
Keating yere oturmutu. ekmeceli dolabn hemen yanna. Kendini
ok yorgun hissetmi, bacaklar bklvermi, oraca km, sonra
da yerlemiti. Ayrlmak istemiyordu o dolabn yanndan. Oraya dayannca kendini daha bir gvende hissediyordu. Sanki teslim ettii
mektup hl o dolabn iindeymi gibi.
"Peter, bunlarn hepsini daha nce de duymutun sen. On yldr
hepsini nasl uyguladm da grdn. imdi niye bu kadar tiksinti
duyuyorsun? Karmda oturup, oke olmann o stnlk taslayan
hayrsever ifadesiyle yzme bakmana hi gerek yok. Sen de dahilsin
bu komploya. Payn aldn, artk ayrlamazsn. Yolun sonu nereye
varyor diye korkuyorsun. Ben korkmuyorum. Syleyeyim sana. Gelecein dnyasna varyor. Benim istediim dnyaya. taat ve birlik
dnyas. O dnyada her adamn kafasndaki dnce, kendi dncesi
olmayacak, komusunun kafasndaki dnceyi kefetmeye almak
olacak, o komunun da kendi dncesi olmayacak, o da br
komunun dncesini kefetmeye alacak, tabii onun da dncesi
olmayacak ... bu byle gidecek, Peter. Dnyann evresini dolap

978/1067

duracak. nk herkesin dier herkesle ayn grte olmas gerek.


yle bir dnyada, hi kimsenin kendi istedii bir ey olmayacak.
Herkes abasn, komusunun isteklerine hizmet etmeye yneltecek, o
komunun da kendi istei olmayacak, o da teki komunun isteklerine
hizmet edecek, ama o komunun da istei olmayacak ... yine dnyann
evresi byle dolalacak, Peter. nk herkes herkese hizmet etmek
zorunda. O dnyada insan, para gibi masum bir zendirici uruna
almayacak. Saygnlk dedikleri o kafas olmayan canavara alacak.
Dier insanlarn takdir etmesi, onaylamas iin. Onlar kendisi
hakknda iyi dnsn diye. Fikri olmasna izin verilmeyen insanlarn
fikri uruna. Srf kollan olan, beyni olmayan bir ahtapot. Yarg m,
Peter? Yo, yarg deil, kamuoyu yoklamalar. Sfrlardan bir ortalama
... nk bireysellie asla izin verilmeyecek. Motoru karlm bir
dnya. Bir tek yrek, elle pompalanyor. Benim elim ve benim gibi
daha birka insann eli. Senin gibi ahane sradanlar bamtelinden
yakalamay bilenlerin. Size sradan dediimizde, kk, vasat dediimizde fkeyle ayaa frlamayanlarn. O isimleri sevip kabullenenlerin. Siz kk insanlar bir tahtta oturuyor olacaksnz. Kutsallatrlacaksnz. Salt ynetici sizsiniz. Gemi yneticilerden hangisi olsa, imrenir sizin durumunuza. Snrszlk var nk. Tanr, Peygamber, Kral,
hepsi bir arada. Halkn sesi. Vox populi. Sradan, vasat, genel. Ego
sznn tersi ne, biliyor musun? Dolgu. Fasafiso. te onlarn ynetimi. Ama bunun bile, bir gn biri tarafndan balatlmas zorunluluu
var. Biz onu balatacaz. Vox dei. taattan baka bir ey renmemi
insanlardan, snrsz itaat grmenin zevkini tadacaz. Ona "hizmet"
diyeceiz. Madalyalarmz hizmetlere vereceiz. Kim daha iyi ve daha
ok teslim oluyor diye grebilmek iin, birbirinizi ineyeceksiniz.
Aranacak baka bir sekinlik kalmayacak. Baka trl kiisel baar olmayacak. Sen Howard Roark'u byle bir tablonun iinde grebiliyor
musun? Hayr m? O halde sama sapan sorularla vakit ziyan etme.
Ynetilemeyecek her ey yok olmak zorunda. Ara sra bir manyak,
domakta srar ederse, on iki yann tesine varamayacak. Beyni
almaya balad anda, basky hissedip patlayverecek. Bolua,

979/1067

vakuma ynelik bask. Derin deniz canllar, gn na karlnca ne


oluyor, biliyor musun? te gelecein Roark'larnn hali. Geri kalannz
glmseyecek ve boyun eecek. Budalalarn habire glmsediine hi
dikkat ettin mi? nsann ilk ka at, Tanr'nn elinin alnna ilk
deiidir. Dncenin dokunuu. Ama bizde ne Tanr olacak, ne de
dnce. Yalnzca glmsemelerle oy verilecek. Otomatik levyeler.
Hepsi evet diyor. imdi sen birazck daha zeki olsan, rnein eski
karn gibi olsan, bana bir soru sorar, 'Ya siz, yneticiler?' derdin. Ya
ben? Ellsworth Monkton Toohey? Ben de sana cevap olarak, evet,
haklsn derdim. Ben de senin elde ettiinden fazlasn elde edecek
deilim. Seni, sizleri memnun durumda tutmaktan baka bir amacm
olamayacak. Size yalan syleyip iltifat etmek, sizi vmek, gururunuzu
iirmek. nsanlardan, ortak iyilikten sz eden konferanslar vermek.
Peter, zavall dostum benim, ben senin tandn insanlar arasnda
benliini en ok silebilmi insanm. Benim bamszlm senden bile
az. Oysa seni, ruhunu satmaya daha yeni zorlamm. Senin insanlar
kullann, en azndan, onlardan kendine bir ey koparmak iin. Oysa
ben, kendim iin hibir ey istemiyorum. nsanlar, onlara yapabileceklerim iin kullanyorum. Bu benim tek ilevim ve tek tatminim.
zel bir amacm yok. G istiyorum. Kafamdaki gelecein dnyasn
istiyorum. Herkes, herkes iin yaasn. Feda edelim ve yararlanmayalm. Hep ac ekelim, kimse keyif almasn. lerlemeler dursun. Her
ey duraklasn. Durgunluklarda bir eitlik vardr. Herkes, herkesin
isteine boyun eer. Evrensel bir klelik ve ortada bir efendi bile yok.
O kadarck bir gurur bile yok. Klelie klelik. Koskoca bir daire ve eksiksiz bir eitlik. Gelecein dnyas."
"Ellsworth ... Sen ..."
"Deli miyim? Sylemeye mi korkuyorsun? urada otururken, o kelime yznn her izgisinde yazl. Deli, ha? Etrafna bak. stediin
gazeteyi al, manetleri oku. Geliyor, grmyor musun? Balad bile.
Deil mi? Sana sylediim eylerin hepsi hem de. Avrupa yutuldu bile.
Biz de peinden yetimek iin abalyoruz. Sylediim her ey bir tek
kelimeyle zetlenebiliyor. Kollektivizm. Yzylmzn tanrs bu deil

980/1067

mi? Birlikte hareket etmek. Birlikte dnmek. Birlikte hissetmek.


Birle, fikir birlii sala, itaat et. taat et, hizmet et, feda et. Bl ve zaptet... O nce gelir. Ama sonra, birletir ve ynet. Sonunda kefettik
onu. Hatrlyor musun, bir Roma mparatoru, keke insanln bir tek
boynu olsayd da p diye kese bilseydim demi. nsanlar ona yzyllar
boyunca glp durdular. Ama son glen biz olacaz. Onun yapamadn biz yaptk. nsanlara birlemeyi rettik. Bylece bir tek boyun oldu, o boyuna da bir tek tasma takmak mmkn oldu. Sihirli kelimeyi bulduk. Kollektivizm. Avrupa'ya bir bak, budala. Kuru
grltnn altnda yatan gerei gremiyor musun? Bir lke kalkyor,
insanlarn hi hakk yok, tek nemli olan, kollektif olandr diyor. Birey
kt saylyor, toplum da Tanr oluyor. Ne bir amaca izin var, ne bir
sevaba. Yalnzca Proletaryaya hizmet etmeye izin var. Bu bir trls.
Bir de teki var. Bir lke de, yine insann hibir hakk yoktur diyor, her
ey Devlet'tir diyor. Birey yine kt, rk ise Tanr. Ben mi samalyorum, yoksa koskoca iki lke gerekten bu durumda m? Gidii izle. Bir
trlsnden bkarsan, seni tekine iteriz. Bir ona, bir tekine,
dolatrrz. Kaplar kapadk, yaz turaya hazrz. Yaz gelirse kollektivizm, tura gelirse ... yine kollektivizm. nsan katleden bir doktrine
kar, insan katleden br doktrinle savarsn. Ruhunu bir konseye
verirsin. Ya da bir lidere. Ama ver, yeter ki ver. Benim tekniim, Peter.
Yemek diye de zehir ver, ila diye de. Sse pse dikkat et, iyi kurgula,
ama ana amac gzden karma. Seenek tan budalalara. Brak
elensinler. Ama yerine getirmen gereken asl amac unutma. Bireyi
ldr. nsann ruhunu ldr. Gerisi otomatik olarak gelir. Dnyann
u andaki durumuna bak. Hl deli diyor musun bana, Peter?"
Keating hl yerde oturmaktayd. Bacaklarn amt. Tek elini
kaldrp parmak ularn inceledi, sonra bir parman azna sokup
trnan srd. Oysa bu hareket aldatcyd. Aslnda bir tek duyusu
kalmt Peter'in, o da iitme duyuuydu. Toohey ondan bir cevap
beklenemeyeceini biliyordu.

981/1067

Keating sz dinlemesine bekledi. Pek bir fark yok gibiydi. Sesler


kesilmiti. imdi ona den, sesler yeniden balayana kadar
beklemekti.
Toohey ellerini koltuun kollarna dayad, sonra avularn kaldrp
kollarn tekrar indirdi. Sona konan nokta gibi bir ses. Kendini itip ayaa kalkt.
"Teekkr ederim, Peter," dedi ciddi bir sesle. "Drstl silmek
zordur. Ben mrm boyunca, hep kalabalk gruplara konumalar
yaptm. Bu konumay yapma frsatn ise hi bulamamtm."
Keating ban kaldrd. Sesinde dehetin peinat vard. Korku
deildi bu. Ama bir sonraki saatin yanklarn tayordu.
"Gitme, Ellsworth."
Toohey onun bana dikildi, yavaa gld.
"te cevap, Peter. te benim kantm. Benim ne olduumu biliyorsun, sana neler yaptm biliyorsun, artk sevap hayallerine de inanmyorsun, ama yine de benden ayrlamyorsun. Hibir zaman
ayrlamayacaksn. dealler adna itaat ettin bana. imdi idealler olmasa da, yine itaat etmeyi srdreceksin. nk artk baka ie yaramazsn. yi geceler, Peter."

15
"Bu dava bir snav. Bu konuda ne dndmz, bizim kim
olduumuzu saptayacak. Howard Roark'un ahsnda, bencillik ve antisosyal bireycilik glerini ezmemiz gerekmektedir. Bunlar ada
dnyamzn ba belasdr ve bu olayda nihai sonularyla ortaya kmaktadrlar. Bu yaznn banda belirtildii gibi, Savc yeni bir kant
ele geirmi bulunmaktadr. Bu kant Roark'un sulu olduunu kesin
olarak ortaya koyar niteliktedir. Biz insanlar adaletin yerine getirilmesini istiyoruz."
Bu cmleler, Mays sonlarnda "Bir Kk Ses" kesinde yaymlanmt. Gail Wynand yazy arabasnda, havaalanndan evine doru
giderken okudu. milyon dolarlk anlamasn iptal etmek isteyen
bir byk reklam kuruluuyla son kere konumak amacyla Chicago'ya
umutu. Orada iki gn boyunca yapt ustaca almalar, hibir
sonu vermemi, Wynand o reklamcy kaybetmiti. New York'da
uaktan indiinde, oradan New York gazetelerini alm, kendisini
bekleyen arabasna atlayarak kydeki evine doru yola koyulmutu.
te "Bir Kk Ses"i o srada okumutu.
Bir an, elindekinin hangi gazete olduunu merak etti. Sayfann tepesindeki yazya bakt. Ama Bannerd elindeki. Ke yazs da her
zamanki yerindeydi. kinci blmn ilk sayfasnda, birinci stunda.
Eilip ofre kendisini ofise gtrmesini syledi. Kucanda gazetenin o sayfas ak durumda, ylece oturuyordu. Sonunda araba Banner Binas'nn nnde durdu.
Binaya girdii anda hemen fark etti Wynand. Lobide asansrden inen iki muhabirin gzlerinde grd ilk nce. Asansrcnn pozunda
grd. Adam durup patrona bakma isteini zor frenliyordu. Kendi
ofisine girerken, D Oda'da alanlar onu grnce ta kesildiler,
kprdamadlar. Sekreterlerden birinin daktilosundaki tkrtlar duruverdi. Bir baka sekreterin eli havada kald. O bekleme duygusunu
gzyle grebiliyordu Wynand. Birdenbire, inanlmazn tm
sonularm bu gazetede alan herkesin anlam olduunu fark etti.

983/1067

lk karanlk oku yaad. nk evresini saran o bekleyite merak


vard. Eer kendisiyle Ellsworth Toohey arasndaki bir atmann
sonundan emin olmayanlar varsa, bir yerlerde byk bir terslik var
demekti.
Ama kendi tepkilerine dikkat edecek zaman yoktu. O gerginlik duygusunun, yzndeki kemiklerde, dilerinde, yanaklarnda, burnunun
kemerinde hissettii o basncn dnda hibir eye dikkat edemezdi. O
basnca kar kendisinin de bask yapmak zorunda olduunu, onu
gemlemek, tutmak zorunda olduunu biliyordu.
Kimseye selam vermeden odasna girdi. Alvah Scarret, Wynand'n
masasnn nndeki koltukta, iki bklm oturuyordu. Boaznda bir
sarg vard Scarret'in. Kirli bir sarg. Yanaklar da alev alevdi. Wynand
odann ortasnda durdu. Dardaki insanlar rahatlamlard artk.
Wynand'n yz sakin grnyordu. Alvah Scarret ise onu daha iyi
tanrd.
"Gail, ben burada yoktum." Sesi fslt gibiydi. Zor duyuluyordu. Bir
yutkunmayla bitti. "ki gndr yoktum. Larenjit, Gail. Doktorama sor.
e gelemedim. Yataktan imdi kalktm. u halime bak. Ateim otuz
dokuz. Doktor kalkmam istemedi ama ben ... kalktm. Yani, Gad,
burada yoktum, ben gelmemitim!"
Wynand'n bu szleri duyup duymadndan emin olamyordu. Ama
Wynand onun szn bitirmesini bekledi, ancak ondan sonra dinliyor
pozuna girdi. Sanki sesler ona ge ulayormu gibi. Bir an sonra,
"Metin Masas'nda kim vard?" diye sordu.
"Yaz... Allen'la Falk'tan geti."
"Harding'i, Allen', Falk' ve Toohey'i kov. Harding'in anlamasn
de. Ama Toohey'ninkini deme. On be dakika sonra bu binadan km olsunlar."
Harding Mesul Mdr, Faik Tashih Sorumlusu, Ailen da Metin Servisi Mdryd. Hepsi de, Bannerda on yl akn sredir

984/1067

alyorlard. Scarret, ABD Bakan'na grevinden el ektirileceini


duymu gibi etkilendi. Ya da New York'a meteor arpm gibi. Ya da
California tmyle Byk Okyanus'a yuvarlanm gibi.
"Gail!" diye haykrd. "Yapamayz!"
"Defol buradan."
Scarret kt.
Wynand masasndaki bir dmeye bast, dardaki kadnn titreyen
sesine cevap olarak, "Kimseyi ieriye alma," dedi.
"Ba stne, Bay Wynand."
Bir dmeye daha basp Datm Mdr'n buldu.
"Sokaklardaki her kopyay durdur."
"Bay Wynand, ok ge! Gazetelerin ou ..."
"Durdur dedim."
"Bas stne, Bay Wynand."
Ban masaya dayamak, hareketsiz yatp dinlenmek istiyordu. Ama
onun ihtiya duyduu trden dinlenme, var olan bir ey deildi.
Uykudan daha derin, lmden daha derin, hi yaamam olmann
dinlenmesiydi. Bu istek onu rahatsz ediyordu; nk kafasn atlatan
arnn bunun tam tersine iaret ettiini, hareket istediini biliyordu.
Hem yle gl hareketler istiyordu ki, Wynand kendini felli gibi
hissediyordu. Temiz kt bulmaya alt, ktlar nereye koymu
olduunu unuttuunu fark etti. Durumu aklayacak, kar eyleme
geecek bayazy yazmalyd. abuk olmalyd. Onu yazmadan geecek
saniyeler zerinde bir hakk olmadn hissediyordu.
lk kelimeyi kda yazd anda, kafasndaki basn yok oldu. Eli
hzla hareket ederken, kelimeler ne kadar da gl, diye dnyordu.
Sonradan, okuyanlar zerinde gsteriyorlard glerini ... Ama daha
nce, onlar bulann zerinde. Bir tedavi gc, bir zm. Sanki bir
engelin yklmas. Belki de bilim adamlarnn hi kefedemedikleri

985/1067

temel sr bu, dedi. Hayatn ilk nvesi. Belki o nve, bir dncenin kelime halinde biimlenmesinde yatyor.
Odasnn duvarlarnda o uultuyu, o titreimi hissetti. leden
sonra gazetesinin basks balamt. Clairon adl, az sayfal bir gazeteydi leden sonralar kan. Bu sese glmsedi. Eli daha hzl
hareket etmeye balad. Sanki o ses, parmaklarna enerji
pompalyordu.
Artk bayazlarnda hep kulland "biz" kelimesini bir yana brakmt. yle yazmaktayd: "... Eer okurlarm ya da dmanlarm bu
olay yznden bana glerlerse, bunu kabullenir, bir borcun denii
olarak alrm. Hak ettim."
Dnyordu. Bu binann kalbi bu atan, diyordu kendi kendine.
Saat ka? Duyduum o mu, yoksa kendi kalbim mi atyor? Bir keresinde doktor, stetoskopun kulakln benim kulama tutmu, bana
kendi kalbimin atlarn dinletmiti. O ses de tpk byleydi. Sonra
doktor bana, salkl bir hayvansn, demiti. Daha ok uzun yllar dayanrsn. ok uzun yllar ...
"Okurlarma iren bir sersemi zorla sundum. Tek zrm de, o
kiinin manevi saygnlyd. Onu tehlikeli sayacak kadar kk
grmyordum toplumu. Vatandalarma yine ayn saygy duymakta
olduum iin, Ellsworth Toohey'den ciddi bir ktlk gelebileceine
hl inanmyorum."
Sesler hi lmez derler. Uzayda dolar dururmu sesler. Ama ... insann kalp atlar ne oluyor? Elli alt ylda ne kadar ok at! Onlarn
hepsi yeni batan bir yere toplanabilir mi, yeniden kullanlabilir mi? O
sesler yeniden yaymlansa, sonu acaba u bask makineleri gibi mi
olur?
"Ama ben kendisini gazetemin bal altnda barndrdm.
amzda halk nnde itirafta bulunup kk dme cezas garip
grnse bile, ben kendime bu cezay layk gryorum."

986/1067

Elli alt yl boyunca insan, o yumuack, damla gibi sesleri duymuyor


bile. Her biri virgl deil, birer nokta gibi. Bir sayfa zerinde bir dizi
noktalar. Hepsi toplanyor, o bask makinelerine gidiyor. Elli alt deil,
otuz bir yl boyunca. Daha nceki yirmi be yl, benim kendimi hazrlamama harcand. Binann kapsna bu tabelay astmda, yirmi be
yandaydm. Yaynclar gazete adlarn deitirmezler ... Bu yaync
deitirir... New York Banner ... Gail Wynand'n Banner' ...
"Bu gazeteyi okumu olan her kiiden zr diliyorum."
Salkl bir hayvan. Benden gelenler de salkl. O doktoru buraya
getirsem de, u bask makinelerinin sesini dinletsem. Memnun bir
ifadeyle srtr herhalde. Doktorlar ara sra kusursuz bir salk grmekten memnun olurlar. Ender bir ey nk. Ona bu ikram yapmam
gerekir. mrnde duyduu en salkl ses. Banner'n da daha uzun yllar dayanacan syler bana ...
Odasnn kaps ald, ieriye Ellsworth Toohey girdi.
"Wynand onun oday geip masasna yaklamasna, hibir itiraz
hareketi yapmakszn izin verdi. Hissettii eyin merak olduunu
dnmekteydi. Tabii eer merak duygusu, bu kadar byyp kuyu
gibi derinleebilirse. Banner'n pazar sayfalarnda insanlar kovalayan,
ev boyunda bytlm bcekler gibi. Merak, evet. nk Ellsworth
Toohey, hl binann iindeydi. nk Ellsworth Toohey, verilmi
emirleri ap odaya girmiti. nk Ellsworth Toohey glyordu.
"zin istemeye geldim, Bay Wynand," dedi Toohey. Yzn iyi kontrol ediyordu. Hibir arma ifadesi yoktu. Abartmann yenilgi demek
olduuna bilinlenmi bir sanat gibi. Normal davranmakla daha
fazla hakaret etmi oluyordu. "Size yine dneceimi sylemek istiyorum. Bu ie. Bu ke yazsna. Bu binaya. Aradan geecek sre iinde,
siz yaptnz hatay grrsnz. Balayn, bunu sylemenin yakk
almayacan biliyorum, ama on yldr bunu beklediime gre,
kendime be dakikalk bir dl hakk tanyabilirim diye dndm. Siz
kendinizi, sahip olmaktan holanan biri sayyorsunuz, Bay Wynand.
Sahip olma duygusundan byk zevk alyorsunuz, deil mi? Acaba hi

987/1067

durup da, bu sahipliin neye dayandn dndnz m? Temelleri


salamlatrmaya zaman ayrdnz m? Hayr, nk siz pratik bir insansnz. Pratik insanlar hep banka hesaplaryla, gayri menkullerle, ilan anlamalaryla ve kenar yaldzl hisse senetleriyle i grrler.
Altnn yapsn ve kaynan renmek iin o yaldzlar kimyasal analizlerden geirmeyi de, benim gibi pratik olmayan entelektellere
brakrlar. Onlar kremal pudinge ynelirler, bize tiyatro gibi, sinema
gibi, radyo gibi, okullar gibi, kitap eletirileri ve mimari eletirileri gibi
ayrntlar brakrlar. Bize avunacak bir oyuncak vermek iin. Mademki zamanmz hayatn nemsiz eyleriyle ziyan etmek istiyoruz,
onlar da bize onlar brakyorlar. Bu arada siz de para kazanmakla
urayorsunuz. Para gtr, deil mi, Bay Wynand? Yani siz g
peindesiniz, yle mi, Bay Wynand? nsanlar zerinde bir g m?
Seni zavall amatr! Sen kendi ihtirasnn yapsn anlayamamsn.
Anlasan, bu iin sana gre olmadn bilirdin. Sen ne gerekli yntemleri kullanabilirsin, ne de doacak sonulan istersin. Hibir zaman
o kadar hain olamadn nk. O konuda hakkn teslim etmek
zorundaym, nk hangisi daha kt, bilemiyorum. Byk bir hain
olmak m, yoksa gln olmak m. O yzden geri dneceim Dnnce
de bu gazeteyi ben yneteceim."
Wynand sakin bir sesle:
"Dnnce," dedi. "imdi defol buradan."
Bannern Kent Haberleri Odas greve giderek binay terk etti.
Wynand alanlar Sendikas tamamen ii brakt. ye olmayan
birok baka alan da onlara katld. Tipograf Kadrosu iinin
banda kalmt.
Wynand sendikay bir kere bile dnm deildi. Her gazeteden
daha yksek cretler derdi. Kendisinden hibir zaman parasal taleplerde bulunulmamt. Adamlarm konferans dinleyip kendilerini
elendirmek istiyorsa, bunda kayglanacak ne var, demiti. Dominique
bir keresinde onu uyarmaya almt. "Gail, eer bu adamlar cret,
alma saatleri ya da pratik talepler iin rgtlenmek istese, bu

988/1067

onlarn doal hakkdr," demiti. "Ama ortada hibir somut neden


yokken rgtleniyorlarsa, gzn stlerinden ayrmasan iyi edersin."
"Sevgilim," diye karlk vermiti Wynand. "Senden ka kere rica etmem gerek? Banner'm uzak dur."
Sendikaya kimlerin girdiini renmek iin hibir zaman zahmet etmemiti. imdi o konuya eildiinde, ye saysnn az olduunu gryordu. Az ... ama hayati grevlerde alan insanlar. Btn kilit adamlar
sendikadayd. Byk yneticiler deil. Onlarn hemen altndakiler.
Ustaca seilmi kiiler. Aktif kiiler. Ufack, ama eksikliklerine dayanlamayacak ateleyiciler. En iyi muhabirler, genel grevleri paylaanlar, dzeltme ve yeniden yazma grevlileri, yardmc editrler.
Hepsinin siciline bakt. ou son sekiz yl iinde girmiti Banner'a.
Bay Toohey'nin tavsiyesiyle.
Sendika yesi olmayanlar da eitli nedenlerle katlmlard
protestoya. Kimi Wynand'dan nefret ettii iin, kimi kalmaktan korktuu iin. nk olayn analizini yapmak daha zordu. lerinden
ufack, ekingen bir adam, koridorda Wynand'a rastlaynca onun
yzne, "Geri dneceiz, tatlm!" diye haykrmt. "O zaman durum
bambaka olacak!" Kimi giderken Wynand' grmemeye almt.
Bazlar da kendilerini gvenceye almaya almlard. "Bay Wynand,
bunu yapmaya mecburum. Aslnda nefret ediyorum. Benim o
sendikayla hi ilgim yoktu. Ama grev grevdir. Oyunbozan olmak istemem." "Gerekten, Bay Wynand, kimin hakl, kimin haksz olduunu
bilmiyorum. Bence galiba Ellsworth pis bir oyun sergiledi. Harding'in
de buna gz yummamas gerekirdi. Ama bu gnlerde kim hakl, emin
olunamyor ki!
Yapmayacam bir tek ey varsa, o da grev gzclerini ap binaya
girmeye almaktr. Onu yapamam. Kim hakl, kim haksz olursa
olsun, grev gzcleri en nemlisidir."
Grevciler iki taleple ortaya ktlar. Kovulan drt kiinin ilerine
dnmesi ve Banner'n, Cortlandt konusunda tutum deitirmesi.

989/1067

Mesul Mdr Harding, kendi tutumunu aklayan bir yaz kaleme


ald, bu yaz Yeni Snrlar'da yaymland. "Bay Wynandl'n politika
kararma kar geldim. Belki daha nce hibir mesul mdrn yapmad bir eydi bu. Ben bunu, tm sorumluluumun bilincinde olarak
yaptm. Bay Toohey, Ailen, Faik ve ben, Banner', orada alanlarn
hatr iin, hissedarlarnn ve okurlarnn hatr iin kurtarmak istiyorduk. Bay Wynand' bar yntemlerle yola getirmek istiyorduk.
Banner'n da lkenin ou gazetelerinin benimsedii tutumu istediini
grnce, zarafetle kabul edeceini umuyorduk. Geri iverenimizin o
nceden kestirilmez, kaprisli ve atak tutumunu bilmiyor deildik, ama
bu riski gze aldk, mesleki grevimiz uruna kendimizi feda etmeye
karar verdik. Bir gazete sahibinin, siyasal, sosyolojik, ekonomik konularda gazetesinin politikasn seme hakkn kabul ediyoruz; ama o
iveren elemanlarndan, sradan bir-sulunun desteklenmesini istedii
zaman, durumun ahlaki snrlan atna inanyoruz. Bay Wynand'n,
diktatrler ann getiini anlamasn diliyoruz. Hayatmz
kazandmz iyerinde bizim de grlerimize yer verilmelidir. Bu
sava, Basn zgrl adna verilmi bir savatr."
Bay Harding altm yandayd. Long Island'da gayrimenkulleri
vard. Bo zamannda ava kar, ya da sln beslerdi. ocuksuz kars,
Sosyal Etdler Atlyesi Ynetim Kurulu yesi'ydi. Onu o dernee, emsalsiz konferans Toohey tavsiye etmiti. Kocasnn bu yazsn kaleme
alan da aslnda oydu.
Metin Blm'nden giden iki kii, Toohey'nin sendikasna ye
deildi. Allen'n kz ok iyi bir tiyatro sanatsyd. ke'n yazd oyunlardan birinde rol almt. Falk'n erkek kardei de Lancelot Clokey'nin
sekreteriydi.
Gail Wynand ofisindeki masasnn banda oturuyor, nndeki kt
ynna bakyordu. Yapaca ok i vard, ama gznn nnde beliren bir tablo vard ki ondan kurtulamyor, zerindeki etkisinden
syrlamyordu. st ba dklen bir delikanl, editrn masasnn
karsnda durmaktayd... "Kedi nasl yazlr, bilir misin?"

990/1067

"Antropomorfoloji nasl yazlr, sen bilir misin?" Derken kimlikler atlad, birbirine kart. Wynand, o ocuun gerekten kendi masasnn
karsnda durduunu grr gibi oldu. Bir ara yksek sesle, "Git
buradan!" dedi. Sonra ne yaptn fark edip fkelendi, "kyorsun,
sersem; imdi sras deil," dedi. Bir daha yksek sesle konumad.
Ama bir yandan okur, kontrol eder, yazlar imzalarken, kafasnn
iindeki konumalar sessiz biimde srmekteydi: "Git buradan!
Burada i falan yok." "Ben buralardaym. Beni istediiniz zaman kullanrsnz. Bir ey demek zorunda deilsiniz." "dyorlar ite, onu
anlamyor musun, budala? dyorlar." Normal sesiyle telefona,
"Manning'e syle, yaz boluunu dosyadan doldurmak zorundayz,"
dedi. "Taslaklar mmkn olduu kadar abuk yollayn... Bir de sandvi yollayn. Neli olursa olsun."
Bazlar onunla kalmt. Eskiden beri orada olanlar, bir de Metin
Blm'ndekiier. Sabahlan ie geldiklerinde genellikle yzlerinde
kesikler, yakalarnda kanlar oluyordu. Bir gn bir tanesi kapdan girdiinde, kafasnn yarlm olduu grld. Hemen cankurtaran arlp
hastaneye gnderilmesi gerekti. Ne cesaretti, ne de sadakatti bunun
ad. Yine dolgu maddesiydi. Banner'da ilerini kaybederlerse,
dnyann sonunun geleceine ok uzun yllar boyunca inandklar iin
byle davranyorlard. Anlamyordu yallar. Genler de aldrmyordu.
Metin yazarlar, muhabir olarak darya gnderilmeye baland. Yolladklar yazlar yle acemiceydi ki, Wynand tm keyifsizliine ramen
bazen kahkahalarla glmek zorunda kalyordu. mrnde byle
kasnt, byle zppe dil grmemiti. Yazlarn her satrnda, sonunda
gazeteci olabilmi hrsl genlerin gururu okunuyordu. Ama o yazlar
Banner sayfalarnda yine kt halleriyle yaymlannca glmedi. Yeterince dzeltme eleman yoktu binada.
e yeni adamlar almaya alt. Olmayacak yksek maalar teklif
etti. Onun istedii insanlar, onunla almay istemiyordu. arsna
birka kii cevap verdi, ama Wynand, keke vermeselerdi diye dnmekten kendini alamad. Yine de ie ald onlar. On yldr, saygn bir
gazetede almam adamlard bunlar. Bir ay nce onlarn binaya

991/1067

adm atmasna bile izin verilmezdi. Bazlarn iki gnde kovmak


zorunda kald, dierleri ii srdrdler. ou zaman sarhotular.
lerinden bazlar, Wynand'a bir iyilik yapyormu gibi davranyorlard. Bir gn biri, "Cann skma, Gail, dostum," diyecek oldu, Wynand onu yakalad gibi iki kat merdivenden aaya att. Adamn ayak
bilei krld. Merdivenin dibinde akn durumda oturuyordu.
Dierleri daha sinsiydi. Ortalkta dolanp Wynand'a alttan alttan
bakyorlard. Neredeyse gz krpacakm gibi. Sanki birlikte kirli bir
ie bulam sulularm gibi davranyorlard.
Wynand gazetecilik okullarna bavurdu. Cevap veren olmad.
Okulun birindeki bir renci dernei, ona tm yelerinin imzasn
tayan bir mektup yollad: "Mesleimizin gururuna inanarak hayata
atlmak, kendimizi basnn onuruna adamak kararnda olduumuz
iin, bu teklifinizi kabul edersek hibirimizde zsayg kalmayaca
kansndayz."
Haber Editr masasnda kalmt. Kent Haberleri Editr'yse gitmiti. Wynand geip kent odasna yerleti, gidenin iini stlendi. Hem
ba editr, hem telsizci, hem dzeltmen, hem metin yazaryd. Binadan hi kmyordu. Odasndaki kanepede yatp kalkmaktayd. Banner'n ilk yllarnda yapt gibi. Ceketsiz, kravatsz, gmleinin yaka
dmeleri ak durumda merdivenlerden bir yukar, bir aa kotururken ayak sesleri makineli tfek gibiydi. Asansrc ocuklardan ikisi
kalm, dierleri gitmiti. Ne zaman ve neden gittiklerini bilen yoktu.
Grevden yana olduklarm gstermek iin mi, korkudan m, yoksa
cesaretlerini kaybettikleri iin mi? Bilmeye de imkn yoktu.
Alvah Scarret, Wynand'n nasl bu kadar sakin kalabildiini anlayamyordu. Wynand' her zaman, harika bir makine diye dnrd.
O makinenin hi bu kadar iyi almam olduu kansndayd. Wynand ksa ve zl konuuyor, emirlerini hzl veriyor, kararlarn saniyeler iinde alabiliyordu. Makinelerin, kurunlarn, yalarn,
mrekkeplerin, ziyan olan ktlarn, sprlmemi odalarn, bo

992/1067

kalm masalarn, sokaktan atlan bir tulann paralad pencere


camlarnn kargaas arasnda, Wynand'n hali, st ste ekilmi iki fotoraf hatrlatyordu. Kendi arkasnda yine kendisi. Daha byk ve
tm olaya hkim. Buraya ait deil o, diye dnyordu Scarret. nk
modern grnmyor. Mesele o zaten. Modern grnemiyor. Ne pantolon giyerse giysin, Gotik bir katedralden yeni kma benziyor. O Patrici ban tutuu, o etsiz yz! Batt herkese bilinen bir gemide,
bunun farknda olmayan kaptan!
Alvah Scarret kalmt. Olaylarn gerek olduunu kavrayamamt
bir trl. Ortalkta uyurgezer gibi dolanyordu. Her sabah gazeteye
geldiinde, kapda grev gzclerini grnce yeni batan sarslyordu.
Arabann n canma frlatlan birka domates dnda, saldrya
uramamt. Wynand'a yardmc olmaya, kendi iiyle birlikte daha
be kiinin iini yapmaya alyordu, ama bir gnlk normal ii bile
karabilecek durumda deildi. Sessizce kyordu Scarret. Vcudunun tm eklemleri, bir soru iaretinin basksyla gevemekteydi.
Herkesin de zamann ziyan ediyor, ikide bir; "Ama neden? Neden?
Neden byle birdenbire?" diye sorup duruyordu.
Bir ara, koridorda yryen beyazlar giymi bir hemire grd.
Giri katma bir salk ve ilkyardm oca kurulmutu artk.
Hemirenin elinde, boaltmak zere gtrd bir p sepeti iliti
gzne. Sepette kan lekeli sarg bezleri vard. Scarret hemen ban
evirdi. i bulanmt. Mesele grntde deil, o grntnn anlamndayd. Bir sezgi kabard iinden. Bu uygar binada, cilal parke
demeleriyle tertemiz olmasna altklar bu k ve saygn yerde ...
mantkl eylerle uralrd burada aslnda. Kelimelerle, t anlamalaryla. Burada ilanlar kabul edilir, golf sohbetleri yaplrd. Oysa
imdi, birka gn iinde, bu koridorlarda kanl sarglar dolatrlmaya
balamt. Neden? diye dnyordu Alvah Scarret.
evresindeki
herkese
o
vurgusuz,
tekdze
sesiyle,
"Anlayamyorum," deyip duruyordu. "Ellsworth'un nasl bu kadar g

993/1067

kazandn anlayamyorum ... Oysa Ellsworth kltrl adamdr.


dealisttir. Dizi filmlerden frlama pis bir radikal deildir. yle dost
canls, yle esprili, yle bilgili biri zor bulunur! Habire akalar yapan
biri, nasl iddet eylemlerine kalkr? Ellsworth bunu isteyerek
yapmamtr. Nelere yol aacan dnememitir. nsanlar ok
sever. Ellsworth iin gmleimi bile koyup bahse girebilirim."
Bir keresinde Wynand'n odasndayken cesaretini toplad, "Gail,
neden pazarla yanamyorsun?" diye sordu. "En azndan, bulu da
konu onlarla."
"Kes sesini."
"Ama Gail, onlarn da hakl olduu noktalar olabilir. Gazeteci onlar.
Ne diyorlar, biliyorsun. Basn zgrl ..."
Ka gndr bekledii, nasl kurtulduuna at o fkeyi sonunda
grd karsndaki yzde. Mavi gzbebekleri solup beyaz birer leke
haline dnt. Kr gibi kl gzler, ukurlarla dolu bir yzde
parldad. Eller de titriyordu. Ama bir saniye gemeden, Scarret daha
nce hi grmedii bir eyi daha grd. Wynand'n o krizden sessizce,
dearj olmadan syrldn grd. kk akaklarda, bu abann yol
at terleri fark etti. ki yumruk masann tam kenarndayd.
"Alvah ... Eer ben Gazette'in merdivenlerinde bir hafta boyunca
oturmam olsam ... zgr olacaklar basn nerede bulacaklard?"
Darda polisler vard. Binann koridorlarnda da dolayorlard.
Yardm oluyordu ama ok da fazla olmuyordu. Bir gece ana giri
holne asit atld. Alt katn pencerelerindeki kaplamalar eridi, duvarlarda czzam gibi lekeler, oyuklar olutu. Bask makinelerinden biri,
iine kum atld iin almaz hale geldi. Ad duyulmam bir pastac
dkkn, Banner'a reklam verdii iin saldrya urad, cam erevesi
indirildi. Bunun zerine, reklam veren kk irketlerin pek ou anlamasn bozdu. Wynand datm kamyonetleri yollarda saldrya
urayp paralanyordu. ofrlerden biri ldrld. Grevci Wynand
alanlar Sendikas, iddet eylemlerini knayan bir bildiri yaynlad.
Anlaldna gre, bu eylemler sendikann ii deildi. yelerin ou

994/1067

cinayeti kimin ilediini, saldrlar kimin dzenlediini bilmiyordu.


Yeni Snrlar, istenmeyen arlklardan sz eden bir yaz yaymlad,
ama bunlarn nedenini, "Hakl bir fkenin kendiliinden patlamas,"
olarak yorumlad.
Kendilerine "Liberal adamlar" diyen bir grup adna harekete
geen Honer Slottern, Wynand'a bir not yollayp ilan anlamalarn
feshetti. "sterseniz bizi mahkemeye verebilirsiniz. Ama iptal etmek
iin meru nedenlerimiz olduuna inanyoruz. Biz ilanlarmz saygn
bir gazeteye vermek zere anlamtk. Halkn yzn kzartan,
kaplarmza grev gzclerini getiren, krmz baltalayan, kimsenin
okumad bir gazeteye deil." Bu gruba Bannern en zengin mterileri de dahildi.
Gail Wynand odasnn penceresinde durmu, kente bakyordu.
Austen Helier ise, "Ben nice grevleri, grev desteklemek tehlikeli
olduu zamanlara destekledim. mrm boyunca Gail Wynand'a kar
sava verdim. u andaki gibi, 'Ben Gail Wynand'la ayn taraftaym,' demek zorunluluunu duyacam, aklmn ucundan bile gemezdi," diye
yazyordu. Bu yazs Chronicleda kmt.
Wynand ona bir not gnderdi: "Allah belan versin, senden beni
savunmam isteyen olmad. GW"
Yeni Snrlar, Austen Helier iin, "Kendini byk iadamlarna satm bir gerici," dedi. Entel sosyetede bayanlar, Austen Heller'n modas gemi biri olduunu dile getirdiler.
Gail Wynand, Kent Haberleri Odas'ndaki masann bana dikilmi,
bayazlarn yine her zamanki gibi ayakta yazyordu. Derleme Ekibi
onda pek bir deiiklik grmyordu. Aceleci davranmyor, fke patlamalarna kaymyordu. Baz hareketlerinin yepyeni eyler olduunu
fark edebilecek kimse yoktu. Bazen Bask Odas'na gidiyor, orada
durup kkreyen dev makinelerden kan beyaz sayfalar seyrediyor,
sesi dinliyordu. Dizgi Odas'nda bir kurun parasn eline alyor, dalgn dalgn avucunda tutuyordu. Sanki bir mcevher tayd o kurun.
Sonra sanki ziyan olmasn istemiyormu gibi, onu dikkatle masann

995/1067

zerine koyuyordu. Farknda olmadan, daha baka ziyankrlklar da


nleme sava vermekteydi. Yere den kurunkalemleri alyordu.
Telefonlar durmakszn alar, kimse cevap vermezken, o bozulmu bir
daktiloyu onarmakla urayordu. Bu i tasarrufla ilgili deildi. ekleri
imzalarken zerinde ka para yazdna bakmyordu bile. Her geen
gnn ona ka paraya patladn dndke, Scarret'in d kopuyordu. Wynand'n o kk eylere nem verii, onlar ok sevdii, her
kesini, her kap tokman sevdii bu binaya ait eyler olduu iindi.
Banner'indi onlar. Banner da onundu.
Her gn leden sonra, ge saatlerde kydeki eve, Dominique'e telefon ayordu. "yiyim. Her ey kontrol altnda. Panik dedikodularna
kulak asma. Hayr, lanet olsun, gazeteden sz etmek istemediimi
biliyorsun. Bahe nasl, onu anlat bana ... Bugn yzdn m?... Bu
gece WLX'i dinle. Sekizde. En sevdiin paray alacaklar. Rahmaninofun kinci Konertosu ... Tabii vaktim var her eyi izlemeye ...
Eh, pekl, tamam ... nsan eski bir kadn gazeteciyi kandramaz. Evet,
radyo sayfasnn dzeltmelerini ben yaptm ... Tabii var adamlarmz.
Ama yenilere tam gvenemiyorum, vaktim de artmt... Ne olursa
olsun, sakn gelme kente. Bana sz verdin o konuda ... yi geceler,
sevgilim ..."
Telefonu kapadktan sonra durup kulakla glmseyerek bakyordu. Kydeki evi dnmek, ulalamayacak bir baka ktay dnmek gibiydi. Aradaki okyanus, oraya ulamaya izin vermiyordu. Wynand kendini byl bir kaleye hapsedilmi gibi hissediyor, bundan
holanyordu. Kapal kalm olmaktan deil de, onun verdii duygudan. Yz asrlar nce bir atonun surlarnda arpm olan
atalarndan birine benzemekteydi.
Bir akam kar kaldrmdaki lokantaya gitti. Gnlerdir doru
drst bir yemek yememiti. Dndnde hava hl kararmamt.
Yaz akamlarnn o kahverengi puslu havas vard darda. Gn klar
tembellemi de, yere yaylm, geri ekilmeyi istememi gibi. Oysa
gne batmt oktan. Gkyz temiz, sokak kirli gibi grnyordu.

996/1067

Eskimi binalarn kelerinde kahverengi ve turuncu lekeler gze


arpmaktayd. Banner'n kapsnda ileri geri volta atan grev gzclerini grd. Sekiz kiiydiler. Orta yerde daireler izerek dolayorlard.
lerinden bir delikanly tand. Polis muhabiri. tekiler mrnde
grmedii insanlard. Ellerindeki dvizlerde, "Toohey, Harding, Ailen,
Faik ..." diye yazyordu. Bir baka dviz, "Basn zgrl" diye
haykrmaktayd. "Gail Wynand, nsan Haklarn iniyor..."
Gzleri gzclerden bir kadn izlemekteydi. Kalalar, pabularnn
zerinden prtlayan ayak bileklerinden balyordu. Keli omuzlan
vard. Ucuz tvitten upuzun bir pards giymiti. Elleri kck ve
beyazd. Eline aldn, mutfakta her yana drecek ellerdendi. Az
ameliyat izi gibiydi. Hi duda yoktu.
Yrrken her yan sallanyor, ama yine de alacak kadar hzl
admlarla yryordu. Admlar sanki btn dnyaya, "Gel de beni incit
bakalm," diye meydan okuyordu. O hain sinsilii, bundan ok
holanacan da belli ediyordu; nk dnya onu incitmeye alrsa,
mthi bir espri olurdu bu. Bir denesin hele! Bir denesin! Wynand
onun hibir zaman Banner'da almam olduunu anlamt.
alamazd zaten. Byle birine okuma yazma retmek bile ok zor
olurdu herhalde. Adm atndan, byle bir eye ihtiya duymad da
belli oluyordu. Elindeki dvizde yazlar, "Taleplerimiz ..." diye
balamaktayd.
Wynand, Eski Banner Binas'nda, kanepede uyuduu geceleri hatrlad. lk balarda. nk yeni bask makinelerinin paras denmeliydi.
Banner sokaklara rakiplerinden erken kmalyd. Bir gece burnundan
kan gelmi, ama o doktor armay reddetmiti. Zaten bir ey
kmamt sonunda. Yorgunluktu, o kadar.
Hzl admlarla binaya girdi. Makineler alyordu. Durup bir sre
dinledi.
Geceleri bina sessizdi. Daha da byk grnyordu. Sanki sesler
orada gerekten yer igal ediyormu gibi. Ak kaplardan karanlk

997/1067

koridorlara odalardaki klar dklyordu. Bir yerlerden bir tek daktilonun tkrts duyulmaktayd. Damlayan bir musluk gibi. Wynand
koridorlar dolayordu. Kendi kendine, tannm namussuzlara
belediye seimlerini kazandrdnda, krmz fener mahallelerini
vdnde, hakaretlerle ve iftiralarla insanlarn hayatn mahvettiinde, gangsterlerin anneleri iin gzya dken yazlar yaymladnda, hi kimsenin onunla almay reddetmediini dnyordu. Yetenekli, saygn insanlar, hevesle yanna kouyordu o zamanlar. Oysa imdi, meslek hayatnda ilk defa drst davranyordu. mrnn en byk seferine kmt. Ama yannda serseriler, sarholar,
istifa etmeye enen miskinler vard. Belki de su, imdi yanmda
almay reddedenlerde deil, diye dnd.
Gnein , masasnn zerindeki mrekkep hokkasna dmt.
Wynand'n aklna; imenler zerinde iilen serin bir iecek, beyaz
giysiler, plak dirseklerin altndaki otlar geldi. O neeli prltya
bakmamaya alt, yazmay srdrd. Grevin ikinci haftasnda bir sabaht. Bir saatliine kendi odasna kapanm, kimsenin kendisini rahatsz etmemesi iin emir vermiti. Bitirmesi gereken bir yaz vard.
Binada olup bitenleri hi deilse bir saat grmemek iin byle bir bahaneye ihtiyac olduunu da biliyordu.
Odasnn kaps hi habersiz ald, Dominique ieriye girdi.
Evlendiklerinden bu yana, onun Banner Binas'na girmesine izin
yoktu.
Wynand kalkt. Hareketinde sessiz bir itaat vard. Kendine soru
sorma izni vermedi. Dominique mercan rengi keten bir takm giymiti.
Durduunda sanki arkasnda gl vard, sanki gne onun giysilerinin
katlan arasndan douyordu.
"Banner'daki eski iime balamak iin geldim, Gail," dedi.
Wynand durmu, sessizce ona bakyordu. Sonra glmsedi. Nekahet
glmsemesi gibi bir eydi yzndeki.
Masasnn bana dnd, yazd sayfalar eline alp Dominique'e
uzatt.

998/1067

"Bunlar dizgiye gtr," dedi. "Gelen telgraflar al, bana getir. Sonra
Kent Masas'ndaki Manning'e haber ver."
mknsz olan ey, kelimelerle, baklarla, hareketlerle ifade edilemeyecek olan ey, iki insann tmyle anlamas, bir deste kdn
elden ele gemesiyle salanmt. Parmaklar birbirine dokunmamt
bile. Dominique dnp odadan kt.
ki gn ierisinde, Dominique o binadan hi ayrlmam gibi uyum
salad. Ama bu sefer "Eviniz" kesine yaz yazmyordu. Nerede bir
boluk doldurmak gerekse, nereye usta bir elin uzanmas art olsa,
orada hazrd Dominique. "Ziyan yok, Alvah," dedi Scarret'e. "Terzilik,
kadnlara uyan bir meslektir. Ben de burada yama yapyorum ite!
Ama bu kuma ok hzl yrtlyor! Yeni adamlarndan biri fazla aksarsa beni ar."
Scarret, onun ses tonundan da, davranlarndan da, oradaki
varlndan da bir anlam karamyordu. "Sen hayat kurtaran
meleksin, Dominique," diye mrldand hznl bir sesle. "Seni burada
grmek bana eski gnleri hatrlatt. Ah, ne ok isterdim o gnlere dnmeyi! Ama anlayamyorum. Buras saygn bir yerken, Gail senin bir
tek fotorafnn kapdan girmesine izin vermezdi. imdi buras tmarhanede isyan kma dnd, bu sefer senin gelip burada almana izin veriyor!"
"Yorumlar bo ver, Alvah. Vaktimiz yok." Dominique hi grmedii
bir filmle ilgili ok gzel bir eletiri yazs yazd. Bir sabah kadn gazetecilerden biri gelmeyince, "Gnn Yemekleri" stununa yemek
tarifleri yetitirdi. Scarret, "Senin yemek piirebildiini bilmezdim,"
dedi ona. "Ben de bilmezdim," diye cevap verdi Dominique. Bir gece
bir rhtm yangnna muhabir olarak gitti. Erkek muhabirlerden bir tek
kii kalm, o da erkekler tuvaletinde yere serilip szmt. Wynand
onun yazd yazy okuyunca, "Aferin," dedi. "Ama bunu bir daha
yaparsan kovulursun. Kalmak istiyorsan, bu binadan darya adm atmak yasak."

999/1067

Dominique'in oradaki varlyla ilgili tek yorumu bu olmutu.


Gerektiinde onunla ksaca konuuyordu. Baka elemanlarla
konutuu gibi. Emirler veriyordu. Baz gnler birbirlerini grmeye
bile zaman bulamyorlard. Dominique ktphanedeki kanepede yatp
kalkyordu. Bazen akam olunca Wynand'n odasna geliyor, biraz dinlenme sresi koparmaya urayordu. Ancak yle zamanlarda konuabilmekteydiler. Pek nemli eylerden sz etmiyorlard sohbetleri
srasnda. Gnlk ilerle ilgili kk olaylardan sz ediyorlard.
Neeyle. Ortak hayatlarn konuan evli iftler gibi.
Roark'dan da, Cortlandt'dan da sz etmiyorlard. Dominique onun
odasnn duvarnda Roark'un fotorafn grm, "Bunu ne zaman astn?" diye sormutu. "Bir yl geti." Roark'dan sz ettikleri tek gn o
olmutu. Banner'a kar ortaya kan fkeden konumadlar. Gelecekten sz etmediler, tahminlerde bulunmadlar. Binann duvarlar
dndaki dnyay unutmak, rahatlatyordu onlar. Unutmak
mmknd, nk artk o dnya ikisinin arasnda bir sorun olmaktan
kmt. zmlenmi, cevab verilmiti artk. Geriye kalan, basitletirilmi olan eyin huzuruydu. Yaplacak ileri vard. Gazeteyi
srdrmek zorundaydlar. Birlikte yapyorlard o ii.
Bazen gece yans, Dominique elinde bir fincan scak kahveyle geliyordu odaya. Wynand fincan minnetle kapyor, ama almasna ara
vermiyordu. En ihtiya duyduu anda Dominique'in getirip masasna
brakt sandvileri yiyordu. Bunlar Dominique'in nereden bulduunu merak edecek zaman yoktu. Sonradan, onun bir dolabn iine
bir elektrik ocayla biraz malzeme depoladn rendi. Wynand sabaha kadar altnda, Dominique sabahleyin ona kahvalt piirip
hazrlyordu. Tabaklar bir kartonun zerine koyup, tepsiyle tar gibi
getiriyordu. Darda sokaklar sessiz oluyordu o saatte. Gnn ilk klan damlara yeni yeni dyordu.
Bir keresinde Wynand onu, elinde sprgeyle ofisi sprrken
yakalad. Temizlik servisi iyice dalmt. Bazen bir temizliki geliyor,
bazen gelmiyor, kimse de farkna varmyordu.

1000/1067

Wynand, "Ben sana bunun iin mi maa veriyorum?" diye sordu.


"Eh, domuz ahrnda alamayz. Bana ka para maa verdiini
sormamtm ama zam istiyorum."
"Brak onu elinden. Tanr akna! Gln bu."
"Nesi gln? te imdi temiz oldu. ok da srmedi. Temiz olmu
mu?"
"Temiz olmu."
Dominique sprgenin sapna dayanp gld. "Herhalde sen de
herkes gibi beni lks bir biblo sandn. st snftan bir kapatma. Deil
mi, Gail?"
"Gerektiinde byle dayanabiliyor musun hep?"
"Btn mrmce byle dayanmay istedim... Keke urunda bunu
yapacak bir neden bulabilseydim."
Wynand ondaki dayanma gcnn kendisinden fazla olduunu
rendi. Dominique hi yorgunluk belirtisi gstermiyordu. Herhalde
bir ara uyuyordur, diye dnd Wynand. Ama bunu ne zaman
yaptm anlayamyordu.
Her an, binann neresinde olursa olsun Wynand' grmese de, onun
farkndayd. Onun kendisine ne zaman ihtiya duyduunu biliyordu.
Bir keresinde Wynand, masasnn banda uyuyakald. Uyandnda
onu kendisine bakar buldu. Iklar sndrm, pencerenin kenarna
koyduu sandalyeye oturmutu. Mehtap vard darda. Dominique'in
Wynand'a bakan yz sakindi, dikkatliydi. Uyandnda grd ilk
ey, Dominique'in yz olmutu. Ban aryan kolunun zerinden
yavaa kaldrd, kendini toplayp gerek dnyaya dnmesi bir iki saniye zaman ald. Bu arada benliini bir fke kaplamt. Bir aresizlik,
umutsuz bir itiraz. Kendilerini buraya neyin getirdiini hatrlayamamt bir an iin. Tek bildii, birlikte yava tempolu bir ikencenin kskacna yakalanm olduklar ve kendisinin onu sevdii
olmutu.

1001/1067

Dominique btn bunlar o anda grmt onun yznde. Kalkp


yaklat, yannda durup onun elini tuttu, kendi beline dayad, sonra
ona sarld. Wynand kar koymad. Onun kollarnda, iki bklm oturmay srdrd. Dominique eilip Wynand'n salarn pt, "Dzelecek, Gail," diye fsldad. "Hepsi dzelecek."
nc hafta biterken bir akam Wynand binadan kt. Dnte
binay yerinde bulup bulmayaca umurunda bile deildi o anda. Dosdoru Roark'u grmeye gitti.
Kuatma balayal hi telefon etmemiti Roark'a. Roark sk sk onu
aram, Wynand sakin bir sesle cevap vermiti. Yalnzca cevap vermiti
ama. Kendiliinden hibir ey sylememi, konumay uzatmamt.
Daha banda uyarmt Roark'u. "Buraya gelmeye alma," demiti.
"Emir verdim. Seni ieriye almayacaklar." Verdii savan konusunun
ne biimlere girebileceini zihninden uzak tutmaya almt.
Roark'un fiziksel varln unutmak zorundayd, nk Roark'u kii
olarak dnmek, aklna kentin cezaevini getiriyordu.
Enright Evi'ne kadar olan uzun yolu yryerek ald. Yrmek
aradaki uzakl daha uzatyor, gvenlii daha artryordu. Taksiyle
gitse, Roark'u Banner Binas'na ok fazla yaklatrm olacakt.
Yrrken gzleri hep kaldrmn iki metre ilerisine bakyordu. Kente
bakmay can istemiyordu.
O ieriye girdiinde Roark sakin bir sesle, "yi akamlar, Gail," dedi.
Wynand, apkasn kapnn yanndaki bir masaya atarken, "Hangisi
disiplinsizlik, bilemiyorum," dedi. "Her eyi pat diye aa vurmak m,
yoksa her eyi yok farz etmek mi? Berbat grnyorum. Syle
yzme."
"Berbat grnyorsun. Otur, dinlen ve konuma. Sonra sana kveti
doldururum, bir banyo yaparsn. Hayr, kirli grndnden deil. yi
bir deiiklik olur. Ondan sonra konuuruz."

1002/1067

Wynand ban iki yana sallad, kapnn yannda, ayakta durmay


srdrd.
"Howard, Banner sana yardmc olmuyor. Mahvediyor seni."
Kendini bunu sylemeye hazrlamas sekiz hafta srmt.
"Tabii," dedi Roark. "Ne olmu yani?"
Wynand odaya yryp yerlemiyordu.
"Gail, bence hi ziyan yok. Ben hibir bakmdan kamuoyuna gveniyor deilim."
"Teslim olmam ister misin?"
"Elinden gelen tm gc kullanp dayanman isterim."
Wynand'n anladn gryordu. Bu gerekle yzlemek istememiti Wynand. Roark'un konumasn istiyordu.
"Senin beni kurtarman beklemiyorum. Kazanmak iin bir ansm
var. Grev o ans iyi de, kt de etkilemez. Benim iin kayglanma.
Teslim de olma. Sonuna kadar dayanabilirsen ... artk bana ihtiyacn
olmaz."
Karsndaki yzde nce fke, sonra itiraz, en son olarak da kabullenmeyi grd. Devam etti:
"Ne demeye altm biliyorsun. Her zamandan iyi dost oluruz.
Gerekirse gelip beni cezaevinde ziyaret edersin. Yzn buruturma
yle. Beni de fazla konuturma. imdi yani. Ben memnunum bu grevden. Byle bir ey olacakt naslsa, biliyordum. Seni ilk grdmde
anlamtm. Sen daha da nceden biliyordun."
"ki ay nce sana sz verdim ben ... Tutmak istediim tek sz ..."
"Tutuyorsun."
"Benden nefret etmek istemiyor musun? Keke imdi sylesen.
Buraya onu duymaya geldim."
"Pekl, dinle. Seni tanmak, hayatmda asla tekrarlanamayacak bir
olayd. Benim davam uruna len bir Henry Cameron vard. Sen de

1003/1067

kirli gazetelerin yayncsydn. Ama ben bunu ona syleyemezdim,


sana syleyebiliyorum. Steven Mallory de var. Hibir zaman ruhundan
dn vermedi. Sen ise, ruhunu her yolla satmaktan baka bir ey yapmadn. Bunu ona da syleyemezdim, ama sana sylyorum. Benden
hep duymak istediin bu muydu? Ama teslim olma."
Ban teye evirirken ekledi: "Hepsi bu kadar. Bir daha senin lanet
olas grevinden sz etmeyelim. Otur da sana bir iki getireyim. Dinlen.
Berbat grnmekten kurtul."
Wynand, Banner'a taksiyle dnd. nemi yoktu artk. Mesafenin
farkna bile varmad.
Dominique, "Roark'u grmsn," dedi.
"Evet. Nereden bildin?"
"te pazar gazetesi provas. Olduka kt, ama idare etmek
zorunda. Manning'i birka saatliine evine yolladm. Yklacakt neredeyse. Jackson iten kt, ama onsuz da yapabiliriz. Alvah'nn stunu
berbatt. Artk dilbilgisini bile kullanamyor. Dzelttim. Ona syleme.
Kendim dzelttim de."
"Sen biraz uyu. Manning'in yerine ben geerim. Saatlerce alabilecek durumdaym."
Bylece devam ettiler. Gnler geti; Posta Odas'nda iadeler da gibi
ylmaya balad, sonunda koridorlara tat. Mermer, bloklar gibi st
ste konmu beyaz sayfalar. Her baskda Banner daha az sayda
baslyordu ama o ynlar hl bymekteydi. Gnler kahramanca
abalarla geiyor, gazeteler karlp yollanyor, sonra satn alnmakszn, okunmakszn geri geliyordu.

16
Ynetim Kurulu Toplantlarnn yapld upuzun, maun masann
cam gibi cilal yznde, renkli bir arma vard. Wynand'n kendi imzasndan kliesi alnm bir GW paraf. Bu paraf, Kurul yelerini her zaman rahatsz etmiti. u anda ona dikkat edecek durumda deildiler.
Ama ara sra baktan oraya yneliyor, bu sefer mutluluk
duyuyorlard.
Ynetim Kurulu yeleri masann evresine yerlemilerdi. Gazetenin tarihinde, Wynand'n ars olmakszn yaplan ilk toplant buydu.
Ama toplant balam, Wynand da gelmiti. Grev ikinci ayn
srdrmekteydi.
Wynand masann bandaki koltuunun yannda, ayaktayd. Bir
erkek dergisinden alnma fotorafa benziyordu. zenle giyinmi,
ceketinin gs cebine beyaz bir mendil sokmutu. Ynetim Kurulu
yelerinin aklndan garip dnceler gemekteydi. Kimi ngiliz terzilerini, kimi Lordlar Kamaras'n, kimi Londra Kulesi'ni, orada idam
edilen ngiltere Kral'n dnyordu. Yoksa Kral deil de anslye
miydi idam edilen? Ne de grkemli lmt!
Karlarnda duran adama bakmay canlar istemiyordu. Gzlerinin
nnde dardaki grev gzclerini canlandrmaya altlar. Salon
tartmalarnda Ellsworth Toohey'e desteklerini haykran manikrl
kadnlar dnmeye altlar. Beinci Cadde'de "Wynand Okumuyoruz" pankart tayan o fara suratl kz hatrlamaya uratlar. Bu yollarla, syleyecekleri eyi sylemek iin gereken cesareti toplamaya
altlar.
Wynand bu arada, Hudson kysndaki o ykk duvar dnyordu.
Yaklaan admlarn sesini daha birka blok tedeyken duymaktayd.
Ama bu sefer, kaslarn dik tutacak tel yoktu elinde.
"Bu i rndan kt. Buras irket mi, yoksa kiisel dostlar savunmak iin kurulmu, bir yardm dernei mi?"

1005/1067

"Daha geen hafta yz dolar ... Nereden bildiimi bo ver, Gail;


saklamaya da gerek yok, bankacn syledi bana. Tamam, kendi paran.
Ama onu da gazetenin srtndan karmaya kalkarsan, o numaralarna
artk uyandk, onu syleyeyim. Bu seferkini irkete bindirecek deilsin.
Tek kuruunu bile. Bu sefer syramazsn, i iten geti, Gail, senin
kurnaz numaralarnn gn gerilerde kald."
Wynand bu sesleri karan etli dudaklara bakt, iinden, batan beri
Banner' sen ynettin, diye dnd. Kendin farknda deildin, ama
ben biliyorum sendin. Senin gazetendi. Artk onu kurtaracak hibir ey
kalmad.
"Evet, Slottern'le grubu da hemen geri dnmeye raz. Tek istedikleri,
sendikann taleplerini kabul etmemiz. Anlamalarna braktklar yerden devam edecekler. Koullar ayn kalacak. Senin tiraj arttrman
bile beklemeden. Aslnda tiraj eski haline getirmek de ok aba isteyecek tabii, dostum, onu da syleyeyim. Bence ok merte hareket ediyorlar. Homer'le daha dn konutum, sz verdi bana. Ka paralk i,
sylememi ister misin, Wynand, yoksa benim yardmm olmadan m
biliyorsun?"
"Hayr, Senatr Eldridge seninle grmeyi istemedi... ff, bo ver,
Gail, geen hafta Washington'a gittiini biliyoruz. Senin bilmediin
eye gelince, Senatr Eldridge ortalkta dolap herkese, bu ie elimi
bile srmem diyor. Patron Craig de apansz Florida'dan uzak bir yere
arlm, yle mi? Teyzesi mi hastaym neymi! Onlarn hibiri seni
bu seferkinden kurtaracak deil, Gail. Bu seferki ne yol ihalesi, ne de
hisse senedi skandal. Zaten sen de eskisi gibi deilsin."
Wynand dnyordu: Hibir zaman yle olmadm, hibir zaman
burada deildim, bana bakmaktan neden korkuyorsunuz? Aranzda en
silik benim, bilmiyor musunuz? Pazar ekindeki yar plak kadn, rotogravr blmndeki bebekler, park sincaplaryla ilgili bayazlar, hep
sizin ruhunuzun ifade bulmu biimleriydi. Dosdoru sizin ruhlarnzdan gelme. Ama benimki neredeydi?

1006/1067

"Ben bunda bir anlam gryorsam Allah belam versin. Maalarna


zam isteseler, onu anlardm. Tm gcmzle savaalm o itlere kar,
derdim. Ama bu neyin nesi? Bir tr entelektel konu! lkeler uruna
m iflas edeceiz yoksa biz?"
"Anlamyor musun? Banner artk kilise yayn oldu. Bayan Wynand,
ba rahibe. Metelie muhtacz, ama ideallerimiz var."
"Doal drst bir konu olsa, siyasal bir konu olsa, neyse ne ... Ama
bu, bir berhaneyi havaya uurmu dinamitinin olay! Herkes glyor
bize. nan bana, Wynand, bayazlarm okumaya altm. Samimi
fikrimi sorarsan, Basn Dnyas'nda yaymlanm en berbat yazlar onlar. Sanki niversite profesrleri okusun diye yazmsn."
Wynand iinden, seni tanyorum, diye geiriyordu. Sen gebe
orospuya para veren, a dhiye vermeyensin. Yzn daha nce de
grdm. Seni ben buldum, ben getirdim buraya. inizden kuku duyunca o adamn yzn hatrlayn. Siz o okusun diye yazyorsunuz.
Ama Bay Wynand, insan onun yzn hatrlayamyor... Yoo, hatrlyor
evlat, hatrlyor. Zaten geri, gelip kendini sana hatrlatr. Geri gelip
bedelini ister. Ben de veririm. Ben uzun zaman nce bo bir ek imzaladm, imdi de o ekin deme gn geldi. Ama bo eklerin zerindeki rakam her zaman, elinde avucunda ne varsa hepsidir.
"Bu durum ortaaa yarar. Demokrasi anda bu bir yz karas."
Ses alar gibiydi. Mitchell Layton'du konuan. "Buralarda birilerinin
fikrini sylemesi zaman geldi artk. Bir tek adam, onca gazeteciyi can
istedii gibi ynetiyor. Hangi gndeyiz, on dokuzuncu yzylda m?"
Layton dudan sarktt, masann karsnda oturan bankacya doru
bakt. "inizden hi kimse benim fikirlerimi bilmek istedi mi? Benim
de fikirlerim var. Hepimiz fikirlerimizi birletirmeliyiz. Ekip almas,
demek istiyorum. Bir tek kocaman orkestra. Bu gazetenin modern, liberal, ilerici bir politikaya sahip olmas gerek artk! rnein ortak
iftilerin sorununu aln ..."
"Kes sesini, Mitch," dedi Alvah Scarret. akaklarndan terler
szlyordu Scarret'in. Nedenini bilmiyordu. Aslnda Kurul'un

1007/1067

kazanmasn istiyordu. Bir ey vard bu odada. ok scak olmutu ierisi. Keke birisi pencereyi asa, diyordu.
"Kesmem sesimi!" diye bir lk att Mitchell Layton. "Ben de
herkes kadar..."
Bankac, "Ltfen, Bay Layton," dedi.
"Pekl," diye raz oldu Layton. "Pekl. Bu Spermen'den sonra en
byk hisse pay kimin elinde, onu unutmayn, yeter." Baparmayla
Wynand' gsteriyor, ama ona bakmyordu. "Unutmayn, yeter. Bilin
bakalm burada ynetim kimin elinde olacak."
"Gail," dedi Alvah Scarret. Gzlerini kaldrm, Wynand'a bakyordu. Son derece garip bir drstlk vard gzlerinde. kence
iindeymi gibi bakyordu. "Gail, yarar yok.. Ama krlan paralar toplayabiliriz. Bak, Cortlandt konusunda yanlm olduumuzu itiraf etsek ve Harding'i geri alsak ... ok deerli adamdr ... Bir de belki
Toohey'i..."
Wynand, "Bu tartmada hi kimse Toohey'nin adn azna almasn," dedi.'
Mitchell Layton'un az ald, sonra hemen yine kapand.
"Tamam ite, Gail!" diye bard Alvah Scarret. "Bu harika! Pazarlk
ederiz, onlara bir teklif yaparz. Cortlandt politikamz tersine evirme
karlnda ... nk onu yapmak zorundayz ... sendika iin olmasa
bile, tirajmz kurtarmak iin, Gail ... Harding'i alyoruz diyelim onlara. Allen'la Falk' da. O kadar. Too ... Ellsworth'u almayz diyelim.
Biraz biz dn vermi oluruz, biraz onlar. Kimse yenik duruma
dmemi olur. Tamam m, Gail?"
Wynand hibir ey sylemedi.
Bankac, "Bence tamam, Bay Scarret," dedi. "Bence o bir zm. Ne
de olsa, Bay Wynand'n da saygnlm srdrmesini salamak
zorundayz. Aramzdaki bar srdrmek iin bir ke yazarn feda
edebiliriz."

1008/1067

"Anlamyorum!" diye bard Mitchell Layton. "Hi anlamyorum!


Neden feda ettiimiz Bay ... byk bir liberal oluyor? Tek nedeni de..."
Senatrlerden sz etmi olan adam, "Ben de Bay Scarret'i
destekliyorum," dedi. Baka sesler de ondan yana kt. Bayazlar
eletirmi olan adam birdenbire atld, "Bence Gail Wynand yine de
mthi bir patron!" dedi. Mitchell Layton'da bu adamn grmek
istemedii bir eyler vard. u anda Wynand'a bakyor, ondan
korunma istiyor gibiydi. Wynand ona dikkat bile etmedi.
"Gail?" diye sordu Scarret. "Gail, ne diyorsun?"
Cevap gelmedi.
"Allah kahretsin, Wynand, ya imdi, ya da hi! Bu byle devam
edemez!"
"Ya kararm ver, ya da ek git!"
"Ben senin hisselerini alrm," diye bard Layton. "Satmaya var
msn? Satp def olmaya raz msn?"
"Tanr akna, Wynand, budalalk etme!"
"Gail, bu Banner'n hatr iin ..." diye fsldad Scarret. "Bizim
Banner'mz ..."
"Biz de seni destekleriz, Gail. Hepimiz katlrz. Gazeteyi yeniden ayaa kaldrrz. Ne dersen yaparz. Patron sensin ... Ama Tanr akna,
patron gibi davran yine!"
"Susun, beyler, susun! Wynand, bu son. Cortlandt politikasn
deitiriyoruz, Harding'i, Allen', Falk' geri alyoruz, enkaz kurtaryoruz. Evet mi, hayr m?"
Cevap gelmedi.
"Wynand, biliyorsun, ya bunu kabul edeceksin, ya da Banner kapamak zorunda kalacaksn. Byle srdremezsin. Hepimizin hissesini
sen alsan bile srdremezsin. Ya teslim ol, ya da Banner' kapa.
Teslim olsan daha iyi."

1009/1067

Wynand bunu duydu. Zaten batan beri, herkes baka eyler


sylerken de o hep bunu duymutu. Bu toplantdan gnler nce bile
buydu duyduu. Durumu buradaki herkesten daha iyi biliyordu. Banner' kapa.
Gznn nnde bir tek sahne vard. Gazette'in kapsnn zerine
yeni tabelann takl.
"Teslim olsan iyi edersin."
Wynand bir adm geriye gitti. Duvar yoktu arkasnda. Yalnzca sandalyenin kenar vard.
Yatak odasnda tetii ekmesine ramak kald o an hatrlad. u
anda o tetii ekmekte olduunu biliyordu.
"Pekl," dedi.
Wynand ayaklarnn hemen yanndaki parlak eye bakyor, ie
kapa, o kadar, diye dnyordu. Asfaltn zerinde bir ie kapa,
New York sokaklar yle eylerle doluydu. ie kapaklan, engelli
ineler, kampanya rozetleri, musluk tpalar, bazen de kayp mcevherler. u anda hepsi birbirine benziyordu. Yasslm, ezilmilerdi. Geceleri kaldrmlar bu yzden parldard. Kentin gbresi. Birisi
iedekini imi, kapa da frlatp atmt. Ka araba gemiti acaba
zerinden? nsan imdi alabilir miydi onu? Yere melebilir, parmaklaryla trmalayp onu skebilir miydi oradan? Benim kurtulmay ummaya hakkm yoktu. Diz kp balanmay, arnmay aramaya
hakkm yoktu. Milyonlarca yl nce, dnya daha yeni doarken, benim
gibi yaratklar yaamt. Sinekler reineye yapm, sonradan
kehribara dnmt. Hayvanlar lava yakalanm, kaya olmulard.
Ben yirminci yzyln adamym, bu yzden ben de sokaklarda bir
teneke paras oldum. New York'un kamyonlar zerimden gesin
diye.
Yava yava yryordu. Pardssnn yakasn kaldrmt. Sokak
nnde bombo uzanyor, ilerdeki binalar, raflara dzensiz konmu
kitaplar gibi grnyordu. Her boyda kitap. Gemekte olduu keden

1010/1067

sapsa, karanlk kanallara ynelecekti. Sokak lambalar kente koruyucu


bir rt salyordu, ama yer yer atlyordu bu rt. lerde eik bir k
grd keden sapt. drt blok boyunca bir ama salayacakt
ona o k.
Bir rehinci dkknnn yd. Dkkn kapalyd, ama gl ampul yank braklmt. Oray soyacak duruma dm olanlar caydrabilmek iin. Durup dkkna bakt. inden, rehinci vitrini dnyann
en ahlaksz grnts, diye geirdi. nsanlarn kendilerince kutsal sayd eylerle bir zamanlar deerli olan eyler, herkesin gz nne
sunuluyordu. Herkes ellesin, zerinde pazarlk etsin diye. Yabanclarn
gznde erpt bunlar. Artkt. Bozuk daktilolar, krk kemanlard.
Ryalarn aralar, eski fotoraflar, nikh yzkleri ... Ak armaanlarnn yannda, kirli pantolonlar, kahve demlikleri, kl tablalar, pornografik al heykeller. Hepsi umutsuzluun artklaryd. Emanet
braklmt. Satlm deillerdi. Temiz bir sonla noktalanm
deillerdi. l domu bir umuda sarlarak braklmlard, ama hibir
zaman geri alnmayacaklard. "Merhaba, Gail Wynand," dedi vitrindeki eyalara. Sonra yryp uzaklat.
Ayann altnda bir demir zgara hissetti, bir koku gelip yzne
arpt. Toz, ter ve kirli giysilerin kokusu. p alanlarnn kokusundan
beterdi bu koku. nk bunda evcil, normal bir nitelik vard. rme
kavram normal kabul edilmi gibi. Aadan metronun gemekte
olduunu hissetti. te bu, bir araya gelmi birok insann art, diye
dnd. Bir araya getirilip sktrlm insan vcutlar. Kprdayacak
yerleri yok, soluyacak havalar yok. Oradaki tm kokularn toplam bu.
zet halinde. Oysa insan oraya inse, orada tertemiz kolalanm beyaz
elbiselere, temiz salara, salkl gen tenlere de rastlard. te toplamlarn ve ortalamalarn yaps buydu. Asgari mterek aramann anlam
da buydu. O halde bir araya getirilmi ok sayda insan zihninin toplam neydi? Yine havasz, yine kprdayacak alandan yoksun, yine
ayrmsz. Bunun cevab Banner, diye dnd, yrmeyi srdrd.

1011/1067

Benim kentim, dedi kendi kendine. Sevdiim kent. Ynettiimi


sandm kent.
Ynetim Kurall Toplantsndan karken, "Sen devam et, Alvah,"
demiti. "Ben dnene kadar sen bak her eye." Kent Masas'nda yorgunluktan sarho Manning'i grmek iin duraklamamt. O odada
hl almakta olan dier adamlara da uramamt. Bekliyorlard
hepsi. Ynetim Kurulu Odas'nda ne kararlar verilmekte olduunu
bilerek. Dominique'i de grmemiti. Scarret sylerdi hepsine. Wynand
binadan km, at dairesine gitmi, penceresiz yatak odasnda tek
bana oturmutu. Kimse gelip onu rahatsz etmemiti.
at dairesinden ktnda, artk ortalk gezinilebilecek kadar
gvenliydi. Karanlk olmutu. Bir gazete bayiinin nnden geerken
akam gazetelerini grd. Wynand grevinde anlamaya varldn
yazyorlard. Sendika, Scarret'in dnn kabul etmiti. Scarret'in geri
kalann da zmleyeceini biliyordu Wynand. Scarret yarnki Banner'n ba sayfasn yeniden hazrlard. O sayfaya baslacak bayazy
da yazard. Bask makineleri u anda alyor olmal, diye geirdi
iinden. Yarn sabahki Banner bir saate kadar sokaklara dklrd.
Rasgele yryordu. Hibir eye sahip deildi, ama kentin her
blm ona sahipti. u anda kentin ona yn izmesi de uygundu.
Rasgele kelerin onu ekip, saa sola dndrmesi de. te buradaym,
efendilerim. Sizi selamlamaya, kabullenmeye geliyorum. Nereye
isterseniz oraya geliyorum. Nereye git denirse oraya giderim. Ben
elinde g olmasn istemi olan adamm.
Kahverengi tatan yaplm u evin kapsndaki basamaklarda oturan kadn, iman dizlerini iki yana am. urada bir adam, byk bir
otelin nnde taksiden inerken, brokar yelei gbei yznden
nnde gidiyor. tede bir dkknn tezghndaki tabureye oturmu,
birasn yudumlayan adam var. Ucuza kiralad evin penceresinden,
bir yasta dayanarak dar bakan bir kadn var. Keye park etmi
taksinin ofr var. Birka orkide tamakta olan kadn, kafenin masasnda sarho olmu. Disiz kadnn biri iklet satyor. Gmlekli adam

1012/1067

bilardo salonunun kapsna dayanm. Benim efendilerim onlar.


Sahiplerim, yneticilerim, yz olmayan insanlar.
urada dur, dedi kendine. Dur ve bir kentin kl pencerelerini say.
Yapamazsn. Ama st ste trmanp gkyzne doru giden her sar
dikdrtgenin gerisinde, her ampuln altnda, ta oralara kadar... u nehirdeki parlak a kadar olan yerde, hep senin hi grmediin, ama
efendin saylan insanlar var. Yemek masalarnn banda, salonlarda,
yataklarnda, mahzenlerinde, alma odalarnda ve banyolarnda.
Kimi u anda ayaklarnn altndan geen metroya binmi gidiyor. Kimi
evrendeki dey borularn iinde, asansr kabinlerinde ykseliyor.
Yanndan geip seni arkada brakan otobslerde, onlar var. Efendilerin, Gail Wynand. Bir a var. Kentin duvarlar iinde, bklm bklm
dolaan tellerin rd adan daha byk bir a. Kaldrm altlarndan, suyu, gaz, kanalizasyonu tayan borularn andan da
byk. Bir a daha var evrende. Ucu sana bal. kan teller kentteki
herkesin eline ulayor. Onlar telleri kprdattlar, sen de hareket ettin.
Sen insanlarn yneticisiydin. Tasma senin elindeydi. Tasma dediin,
iki ucunda da ilmik olan bir iptir.
Efendilerim. simsiz ve seilmemi. Onlar bana bir at daire, bir
ofis, bir yat verdiler. Ben de onlara ... ilerinden herhangi birine ve
hepsine, sent karlnda Howard Roark'u sattm.
Ak bir mermer avlunun nnden geti. Binaya oyulmu derin bir
maara gibiydi avlu. i k doluydu. Havalandrmann serinlii
sokaa ulayordu. Sinema. Afiinde gkkua resimleri arasnda
filmin ad yazlyd: Romeo ve Juliet. Gienin cam zerine de bir yaz
aslmt: "Willam Shakspeare'in lmsz klasii! Ama bu oyunun
hibir kasnt yan yok! Basit ve insanca bir ak hikyesi. Bronx'lu bir
delikanl, Brooklyn'li bir kzla tanyor. Bitiik evde oturan genler
gibi. Sizinle benim gibi."
Bir barn kaps nnden geti. erden bayat bira kokusu geliyordu.
Bir kadn, masalardan birine ker gibi oturmu, gsleri masann

1013/1067

zerine yaslanmt. Plak makinesinden Wagner'in "Akam Yldzna


ark"snn sesi ykseliyordu. Uyarlanm, swing ritmine sokulmutu.
Central Park'n aalarn grd. Gzlerini indirmi, yryordu.
Aquitania Oteli'nin nnden gemekteydi.
Bir keye geldi. Buna benzer dier kelerden kurtulmutu ama bu
seferki yakalad onu. Olduka karanlk bir keydi. Kapal bir garajn
duvaryla, platform zerine yaplm bir istasyonun arasnda kalyordu. Bir kamyonun uzaklaan arkasn grd. zerindeki ismi grememiti ama onun ne kamyonu olduunu biliyordu. stasyonun demir
merdivenlerinin altna skm bir gazete bayii iliti gzne. Gzlerini
ok yava hareket ettiriyordu: Gazeteler yeni indirilmi, yeni aslmt.
O grsn diye sanki. Yarnki Banner.
Daha fazla yaklamad. Durup bekledi. inden, daha birka dakika
bilmeyebilirim, diye geirdi.
Yz olmayan insanlarn bayiye pe pee uradklarm grd.
eitli gazeteler alyorlard, ama Banner' da mutlaka alyorlard.
Ba sayfasn grdkleri iin almaktaydlar. Wynand duvara yaslanm, durmaktayd. Bekliyordu. Ne sylediimi en son benim renmem de uygun, dedi kendi kendine.
Derken artk geciktiremeyecei an geldi. O ara mteri yoktu. Bayiinin tezgh botu. Gazeteler sar ampuln altna serilmi, onu
bekliyordu. Ampuln gerisinde kalan karanlkta bayinin kafas glge
gibiydi. Sokak bombotu. Platformun yannda uzanan dar bir koridor.
Ta kaldrmlar, lekeli duvarlar, demir direkler. Ikl pencereler de
vard ama, duvarlarn gerisinde hi kimse yokmu gibi bir duygu veriyordu insana. Bann zerinden bir tren geti, direkleri zangr zangr
titretti. Sanki srcs olmayan bir metal kitlesi gemiti yukardan.
Sesin dinmesini bekledi, sonra bayiye doru yrd; "Banner dedi.
Gazeteyi kendisine uzatan adam grmedi. Ba sayfada Roark'un fotoraf vard. yi bir fotoraft. Sakin bir yz, keskin hatl elmack

1014/1067

kemikleri, ifadesiz az. Bayazy direklerden birine dayanarak okumaya balad:


"Okurlarmza her zaman gerei, korkudan ve nyargdan uzak
biimde vermeye altk ...
Aza alnmayacak bir su ilemi kiiye bile, anlayl davranmak ve
kuku pay tanmak istedik ...
Ama dikkatli aratrmalarmzn sonucunda ve yeni yeni gn na
kan kantlarn katksyla, drste itiraf etmek istiyoruz ki belki de
fazla hogrl davranmz...
Yoksul durumdakilere ynelik sorumluluunu bilinlendirme konusunda yeni uyanan bir toplum ...
Biz de kamuoyunun sesine katlarak...
Howard Roark'un gemii, meslek hayat ve kiilii de, kendisinin
kt karaktere sahip, tehlikeli, ilkelerden yoksun, anti-sosyal tipte bir
insan olduu grn desteklemektedir...
Eer tahmin edildii gibi sulu bulunursa, Howard Roark yasann
ona verecei cezay tmyle ekmelidir."
Bayaznn altndaki imza: "Gail Wynand,"
Ban kaldrdnda, kendini prl prl kl bir sokakta buldu.
Dzgn bir kaldrm vard nne. Bir vitrinde ezlonga uzanm
mankenin nnden geiyordu. Somon rengi bir gecelik giymiti
manken. Ayanda parlak terlikler vard. Havaya kaldrd tek
parmandan bir dizi inci sallanyordu.
Gazeteyi elinden drp drmediinin farknda deildi. Artk
elinde olmad kesindi. Dnp arkasna bakt. Getiinin farknda olmad bir sokan kaldrmnda, o gazeteyi bulmasna olanak yoktu.
Niin? diye dnd. Baka kopyalar da var. Kentin her yan o gazetenin kopyalaryla dolu.

1015/1067

"Seni tanmak, hayatmda tekrarlanamayacak bir olaydr ..."


Howard, ben o bayazy krk yl nce yazdm. On alt yamdayken, bir
dama kp kente baktm gece yazdm.
Yrmeyi srdrd. nnde bir sokak daha uzanyordu. Apansz
balayan bir uzun boluk daha. Ufukta da srayla dizilmi yeil trafik
klar. Sonu gelmez bir tesbih gibi. imdi de bir yeil boncuktan br
yeil boncua yr, dedi kendine. Asl kelimeler bunlar deil, dedi
sonra. Ama o kelimeler admlaryla birlikte ulayordu kulana: Mea
culpa ... Mea culpa... Mea culpa.
Eskiyip rengi solmu pabularla dolu bir vitrinin nnden geti,
sonra zerinde ha iareti olan misyonerler merkezinden geti, seime
iki yl nce katlm bir adayn fotorafnn yaptrld, boyalar soyulmakta olan direin nnden geti. Manavn biri, rmekte olan sebzeleri flar iinde kaldrma koymutu. Sokaklar daralmaya, duvarlar birbirine yaklamaya balamt. Burnuna nehrin kokusu geliyordu. Seyrek klarn zeri sisliydi artk. Hell's Kitchen'a gelmiti.
evresindeki binalarn cepheleri, apansz ortaya kan arka avlularn
duvarlarna benziyordu. Pimanlk duymayan bir rme. zel hayat
isteinin de, utanma duygusunun da tesinde bir yaam. Kedeki
bardan lklar geliyordu kulana. Sevin mi var, kavga m var,
anlayamad.
Bir sokan ara yerinde durdu. Yavaa, her karanlk oyuun azna,
her lekeli duvara, her pencereye, her dama bakt.
Ben buradan hi km deilim.
Hi kmadm. O bakkala teslim oldum. Vapurdaki kamarota teslim
oldum. Bilardo salonunun sahibine teslim oldum. Buralarda ynetim
senin elinde deil. Ynetim senin elinde deil. Hibir zaman, hibir
yerde ynetim senin elinde deil Gail Wynand. Sen yalnzca, onlarn
ynettii eylere kendini kattn.
Sonra ban kaldrd, kentin kar tarafna bakt.. Byk gkdelenlerin siluetlerine. Kapkara bolukta desteksiz ykselen k dizilerine,

1016/1067

hibir yere tutturulmam o kulelere, havada tek bana duran damlara


bakt. Bunlarn hangi nl binalara ait olduunu biliyordu. Binalarn
biimlerini kafasndan izebilirdi. Kendi kendine, sizler benim yarglarm ve tanklarmsnz, dedi. Siz engelsiz ykseliyor, sarkk damlarn zerine kyorsunuz. Zarif geriliminizi yldzlara yolluyorsunuz,
ac ekenlerin, yorgunlarn, ya da rastlantyla olumularn ok
yukarsna varyorsunuz. Okyanusun bir mil andaki biri bunlarn
hibirini grmez, o zaman hibirinin nemi de olmaz. Ama sizler bu
kentin varlsnz. Yzyllar iinde bazen tek bana durabilen bir insana rastlarz, bakarz, ardmzda bir insan nesli var deriz. Onun gibi.
Sizden kurtulamayz biz. Sokaklar deiir, ama insan ban kaldrnca,
sizler oradasnzdr. Deimemisinizdir. Bu gece beni sokaklarda
yrrken grdnz. Btn admlarm ve btn yllarm grdnz.
haneti size ettim ben. nk sizlerden biri olmak iin domutum.
Yine yrd. Vakit ge olmutu. Lamba direklerinin altndaki bo
kaldrmlarda, yuvarlak klar hi hareket etmeden durmaktayd. Taksilerin kornalar ara sra duyuluyor, bombo koridorda seyrek alan
kap zillerine benziyordu. Geerken yere atlm gazeteler grd.
Kaldrmlara, park kanepelerine, kelerdeki p sepetlerine. ou
Banner'd. Bu gece kentte Banner'n pek ok kopyas okunmutu.
Wynand iinden, tiraj arttryoruz, Alvah, dedi.
Durdu. nndeki amurlara ak olarak serilmi bir gazete
grmt. Ba sayfas yukarya dnkt. Banner. Roark'un fotorafna
bakt. O yzn zerinde, bir ayakkabnn lastik tabannn brakt izi
grd.
Yavaa eildi. ki dizini de bkt. ki koluyla uzanp gazeteyi ald.
Ba sayfay katlayp cebine soktu. Yrmesini srdrd.
Kentin bir yerinde, bilinmeyen bir ayaa ait bilinmeyen bir lastik
topuk. Ona byle yrme iznini ben verdim.
Hepsini ben saldm ortaya. Beni mahvedenlerin her birini ben yarattm. Bir yaratk var imdi dnyada. Kendi gszl iinde gvende.
Baraj ykan ben oldum. Yoksa onlar aresiz kalrlard. Hibir ey

1017/1067

retemez onlar. Silah ellerine ben verdim. Kendi gcm, kendi


enerjimi, kendi canm verdim onlara. Koskoca bir ses yarattm, sonra
da onlarn emir vermesine izin verdim. Yzme pancar yapraklarn
atan kadnn bunu yapmaya hakk vard. Ben olanak tandm bunu
yapmasna.
Her eye ihanet edilebilir, herkes balanabilir. Ama kendi
byklklerinin cesaretine sahip olmayanlar balanamaz. Alvah
Scarret balanabilir. Onun ihanet edecek bir eyi yoktu. Mitchell
Layton da balanabilir. Ama ben balanamam. Ben elden dmeci
olmak zere domamtm.

17
Bir yaz gnyd. Hava bulutsuz ve serindi. Sanki gnei gze grnmez bir su tabakas rtyor, s enerjisi daha ak seik bir hale geliyor,
kentin binalarnn erevesi daha bir parlakla kavuuyordu. Sokaklara, kaldrmlara, bir yn Banner gazetesi atlmt. Wynand'n
ihanetini btn kent okuyor, kkr kkr glyordu.
"Wynand Okumuyoruz" Komitesi Bakan Gus Webb, "te bu
kadar," dedi. Ike, "Kyak," diye ona katld. Sally Brent, "Bugn Byk
Bay Wynand'n yzn bir an grebilmeyi ne kadar isterdim!" diye
yreini at. Homer Slottern, "Zaman da gelmi geiyordu," dedi.
Gergin dudakl bir kadn, "Ne harika, deil mi? Wynand teslim oldu!"
diye seviniyordu. Wynand hakknda pek az ey biliyor, olayn ne
olduunu hi bilmiyordu. Mutfan birinde iman bir kadn, yemekten sonra tabaklardaki artklar bir gazeteye syrmaktayd. Ba sayfay
hi okumazd. Yalnzca ikinci blmde tefrika edilen ak romann okurdu. O gnk Banner'a soan kabuklaryla pirzola kemiklerini sard.
Lancelot Clokey, "Akl durdurucu bir ey!" diyordu. "Ama o
sendikaya gerekten gcendim, Ellsworth. Sana nasl byle bir kallelik yapabilirler?"
Ellsworth Toohey buna cevap olarak, "Salaklama, Lance," dedi.
"Ne demek istiyorsun?"
"Onlara koullar kabul etmelerini ben syledim."
"Sen mi syledin?"
"Tabii."
"Aman, Tanrm! Bir Kk Ses"
"Bir Kk Ses"i daha bir ay kadar bekleyebilirsin herhalde, deil
mi? Bugn sendika ynetimine ikyetimi bildirdim, Bannerdaki eski
iimi geri istedim. Domuzun derisini yzmenin yolu trl trldr,
Lance. Zaten bir kere belini krdn m, derisini yzmenin de pek nemi
kalmaz."

1019/1067

O gece Roark, Wynand'n at dairesinin ziline bast. Kapy uak


at, "Bay Wynand sizinle gremeyecek, Bay Roark," dedi. Roark
sokan kar kaldrmndan yukarya bakt, damlarn ta yukarsndaki
kl pencereyi grd. Wynand'n alma odas.
Sabah olunca Roark, Wynand'n Banner Binas'ndaki ofisine geldi.
Wynand'n sekreteri, "Bay Wynand sizinle gremeyecek. Bay Roark"
dedi. Sonra terbiyeli, disiplinli sesiyle ekledi: "Bay Wynand sizi bir
daha asla grmek istemediini sylememi rica etti."
Roark ona uzun bir mektup yazd. "Gail, biliyorum. Kurtulabilirsin
diye umdum, ama madem ki byle olmak zorundayd, o zaman
kaldn yerden yeni bir balang yap. Kendine ne yapmakta
olduunu biliyorum. Bunu benim hatrm iin yapmyorsun.
Bana dmez. Ama eer sana bir yardm dokunursa, sana
sylediim her eyi imdi de ayn ekilde tekrarladm bilmeni
istiyorum. Benim iin hibir ey deimedi. Sen yine neysen o'sun.
Seni baladm sylemiyorum, nk aramzda byle bir ey
olamaz. Ama eer sen kendini balayamyorsan, bunu benim
yapmama izin verir misin? Bunun nemi olmadn da syleyeyim. O
da senin hakkndaki son yarg deil nk. Unutmana izin verme
hakkn tan bana. Kendine gelinceye kadar benim inancmla yr.
Biliyorum, bu insann bir baka insana verebilecei bir ey deildir,
ama eer ben senin iin dediin anlamlan ifade ediyorsam, o zaman
kabul edersin. Kan nakli, de buna istersen. htiyacn var. Al ltfen.
Grevle savamaktan daha zor, biliyorum. Ama o zaman da benim
hatrm iin yap, eer iine yarayacaksa. Ne olursa olsun, ltfen yap.
Geri dn. Bir frsat daha kacaktr. Kaybettiini sandn ey, ne
kaybedilebilir, ne de bulunabilir. Onu brakma."
Mektup Roark'a geri geldi. Hi almamt.
Banner' Alvah Scarret ynetiyordu. Wynand ofisinde oturmak tayd. Roark'un fotorafn duvardan indirmiti. lanlarla, harcamalarla

1020/1067

ilgili toplantlara katlyordu. Gazete politikasn yrten, Scarret'ti.


Wynand, Banner' da kan yazlar hi okumuyordu.
Wynand binann herhangi bir blmnde grnnce, alanlar
yine eskisi gibi emirlerini dinlemekteydiler onun. Hl bir makineydi
Wynand. O makinenin imdi eskisinden daha tehlikeli olduunu da
biliyorlard. Yoku aa inen bir araba. Frensiz.
at dairesinde yatp kalkyordu. Dominique'i grmemiti. Scarret
ona Dominique'in kydeki eve gittiini sylemiti. Wynand bir ara
sekreterine, Connecticut'a telefon amasn sylemiti. Sekreter uaa
Bayan Wynand'n evde olup olmadn sorarken, Wynand yan
banda duruyordu. Uak hanmnn evde olduunu syledi. Sekreter
telefonu kapad, Wynand da odasna dnd.
Kendine birka gn sre tanmak istiyordu Wynand. Sonra dnerdi
Dominique'e. Evlilikleri artk ... Dominique'in ilk bata planlad gibi
olacakt ... Bayan Wynand Gazeteleri. Kendisi de bunu kabul edecekti.
Bekle, diyordu kendine sabrszln aclarn yaarken. Bekle. Onun
karsna u halinle kmay renmen gerek. Kendini dilenci olmaya
eit. Hakkn olmayan eyler konusunda hakkn varm gibi davranmann bir yarar yok. Eitlik yok, direnme yok, kendi gcn
onunkiyle lmenin gururu yok. Artk yalnzca kabul etmek, raz olmak var. Ona hibir ey veremeyecek biri gibi dur karsnda. O sana
ne verirse, onunla yaamaya hazrsn. Verecei bir kmseme olacak,
ama hi deilse ondan gelecek ve aranzda bir ba oluturacak. Bunun
deerini bildiini gster ona. Gururun aka feda edilmesinde de bir
tr gurur var. Onu ren. Bekle ... at dairesinin alma odasnda
oturup kolunu koltuun koluna dayad. evresini saran bo odada hi
tank yoktu ... Dominique, diye dnd. Sana ok ihtiya duyduumun dnda syleyebileceim hibir ey yok. Bir de seni ok sevdiim
var. Bir keresinde sana, bunu dikkate almak zorunda deilsin, demitim. imdi onu dilencinin elindeki teneke tabak gibi kullanyorum.
Ama kullanyorum. Seni seviyorum ...

1021/1067

Dominique gln kysnda kumlara uzanmt. Tepedeki eve bakyor, bann zerindeki dallan seyrediyordu. Srtst uzanm, kollarn
ensesinin altnda aprazlamt. Yapraklarn gkyzne kar sergiledii harekete bakyordu. ten bir hareketti bu hareket. ine bir
honutluk duygusu veriyordu. Ne gzel bir yeil, diye dnd.
Bitkilerin rengiyle eyalarn rengi arasnda bir fark var. Bunda k var.
Yalnzca yeil deil bu. Aacn yaama gc de iinde. Bam kprdatp aalara bakmak zorunda deilim. Dallan da, gvdeyi de, kkleri
de grebiliyorum o renkte. Yapraklarn kenarndaki o ate, gne aslnda. Bugn btn lkenin nasl olduunu hi grmeden syleyebilirim. u dnp duran k, gl. Sulardan szlp gelen o ok zel k.
Gn bugn ok gzel. Bakmamak, yalnzca o k noktalarndan tahmin etmek daha gzel. Bunun zevkini daha nce hi karamamtm.
Yeryznn grn. yle geni bir fon ki! Ama fon olmann dnda,
baka bir anlam yok. Ben ona kimlerin sahip olduuna kayglanr, ok
ac duyardm. imdi sevebiliyorum onu. Onlar onun sahibi deil.
Hibir eyin sahibi deil onlar. Hibir zaman kazanmadlar ki! Gail
Wynand'n hayatn grdm ve artk biliyorum. nsan onlar adna
dnyadan nefret edemez. Dnya ok gzel. Yalnzca bir fon ... Ama onlarn deil.
Ne yapmas gerektiini biliyordu. Ama kendine birka gn sre
tanyacakt. Mutluluk dnda her eye dayanmasn rendim, diye
dnd. Onun da nasl tanabileceini renmem gerek. Altnda ezilmemeyi. Bundan byle tek ihtiya duyacam bilgi o olacak.
Roark, Monadnock Vadisi'ndeki evinin penceresinde duruyordu. Bu
evi yaz iin kiralamt. Yalnz kalmak, dinlenmek istedii zaman geliyordu buraya. Sessiz bir akamd. Pencere aalarla erevelenmi
kk bir kaya kntsna alyordu. Kayann ucunda gk vard.
Aalarn koyu renk tepeleri zerinde, gurubun krmz eridi grnmekteydi. Aada baka evler olduunu biliyordu, ama grnmyordu o evler. Bu yeri byle yapm olduuna, tpk dier kiraclar gibi
minnet duyuyordu.

1022/1067

Evin arka tarafndaki yoldan yaklaan bir arabann sesini duydu.


Dinledi. armt. Konuk beklemiyordu. Araba durdu. Roark kapy
amak zere ilerledi. Dominique'i grnce hi armad.
Dominique sanki bu evden yarm saat nce ayrlm gibi girdi ieriye. Ne apka giymiti, ne orap. Ayaklarnda sandaletler, zerinde
kylk yerlerde giyilebilecek bir elbise vard. Ksa kollu, lacivert bir
keten. Baheyle urarken giymi gibi. Eyaletler aras yollarda yolculuk yapm gibi bir hali yoktu. Sanki tepelerde yrye km,
oradan dnyordu. Roark bu ann ciddiyet dozunun byle gerektirdiini biliyordu. Ciddiyete ihtiyac yoktu bu ann. Vurgulanacak, dier
anlardan ayrlacak bir an deildi. zel bir akam deildi. Geride braktklar yedi yln anlam tamamlanyordu yalnzca.
"Howard."
Roark kendi adn syleyen bu sese bakyormu gibi duruyordu. stedii her eye sahipti.
Bir tek dnce vard ona ac veren. imdi bile.
"Dominique," dedi. "O kendine gelinceye kadar bekleseydin."
"Hi kendine gelemeyeceini biliyorsun."
"Biraz ac ona."
"Onlarn dilini konuma."
"Baka aresi yoktu."
"Gazeteyi kapatabilirdi."
"Hayat o onun."
"Bu da benim hayatm."
Roark, Wynand'n bir zamanlar, "Ak, istisna yapmaktr," dediini
bilmiyordu. Wynand da Roark'un kendisini, bu byk istisnay yapacak kadar sevdiinden habersizdi. Bir tek an ... bir tek an iin ... dn
vermeye, uzlamaya almt Roark. Ama sonra, bunun yararsz
olduunu anlamt. Tm fedakrlklar gibi. Bundan sonra syledii
sz, Dominique'in kararnn altna att imza gibiydi.

1023/1067

"Seni seviyorum."
Dominique oday gzden geirdi, bu ana dayanabilmek adna renmeye alt bilgileri koruyabilmek iin duvarlarn, sandalyelerin
gereinden medet umdu. Duvarlar o tasarmlamt. Sandalyeleri o
kullanyordu. Sehpann zerinde bir paket sigara vard. Hayat u andaki haline dnnce, en basit gerekler bile bir grkeme
kavuabiliyordu.
"Howard, durumada ne yapmak niyetinde olduunu biliyorum. O
yzden de ... hakkmzdaki gerei renmeleri hibir eyi
deitirmez."
"Deitirmez."
"O gece gelip bana Cortlandt' sylediinde, seni durdurmaya
almadm. Bunu yapmak zorunda olduunu biliyordum. Kendi
koullarn koyacak, o koullara uyarak yryecein yolu kendin seecektin. Zaman gelmiti. Bu da benim yapacaklarmn zaman. Benim
kendi Cortlandt bombam! Kendi bildiim gibi yapmama izin vermek
zorundasn. Soru sorma bana. Beni korama. Ne yaparsam yapaym."
"Ne yapacan biliyorum."
"Yapmak zorunda olduumu da biliyor musun?"
"Evet."
Dominique tek kolunu dirseinden bkt, parmaklarn kaldrd,
konuyu omzunun zerinden arkaya atyormu gibi bir hareket yapt.
Konu kapanmt. Bir daha tartmak gerekmezdi.
Roark'a arkasn dnd, odann iinde yrd. Rahat admlarnn
buray ona kendi evi olarak benimsetmesi iin yapyordu bunu.
Roark'un buradaki varlnn bundan byle kural olacan, u anda
yapmay en ok istedii eyi yapmaya aslnda ihtiya olmadm ifade
etmek iin. En ok istedii o ey ... duap Roark'a bakmakt. Neyi ertelemekte olduunun da farkndayd, nk hazr deildi ve hibir zaman da hazr olamayacakt. Onun masada duran sigara paketine elini
uzatt.

1024/1067

Roark'un elleri onun bileini tuttu, kendine doru ekti. Sonra


Dominique'i kendine dndrd, kucaklad, dudaklar onunkilerin
zerine kapand. Dominique aradan geen yedi yln her gnnde
bunu istemi olduunu biliyordu. Acs kesildi; kazandnn gemite
kalmayacan, zaten ara verilmediini, bunun hep byle devam ettiini, biriktiini, ala alk eklediini, imdi hepsini birden hissetmek durumunda olduunu dnd. Onun vcudunu da, cevab da,
beklemeyi de, hep bir arada.
Kendine rettii yeni eylerin yarar olup olmadn bilmiyordu.
Pek de yarar olmu olamazd. Roark onu havaya kaldrm, bir
koltua tamaktayd. Oturdu, onu da kucana oturttu. Ses karmakszn gld. Bir ocua gler gibi. Ama Dominique'i kavrayan elleri
kayglarn, onu tedbirli olmaya iten, dengelemeye alan gcn
gstermekteydi. Ondan sonra basit grnd olay. Dominique'in ondan
saklayaca hibir ey yoktu. "Evet, Howard ... o kadar ok ..." diye
fsldad. "Benim iin ok zor oldu ... bunca yl." te o yllar o anda
sona erdi.
Dominique aaya dora kayp yere oturdu. Dirseklerini onun dizlerine dayamt. Onun yzne bakp glmsedi. Gemiteki btn o
karmak renkleri, btn p iddet duygularn yaamam olsa, bu
huzurlu beyazla asla ulaamayacan biliyordu. "Howard ...
isteyerek, tmyle ve her zaman ... hibir eyi geri tutmayarak, sana ya
da bana yapabilecekleri hibir eyden korkmayarak ... senin istediin
herhangi bir biimde ... karn ya da metresin olarak, gizli ya da ak
olarak ... burada ya da cezaevinin bulunduu kasabada kirayla
tutacam bir dairede, seni bir tel kafesin ardndan greceim yerde ...
nemi yok ... Howard, eer durumay kazanrsan ... onun bile fazla
nemi yok. Sen oktan kazandn ... Ben neysem o olarak kalacam ve
seninle kalacam. imdi de, her zaman da. Senin istediin biimde."
Roark onu elleriyle kavramt. Dominique, Roark'un omuzlarnn
kendisine doru bkldn grd. aresizliini hissetti Roark'un.
Bu ana teslim oluyordu o da. Kendisi gibi. Dominique acnn bile itiraf

1025/1067

edilebileceini anlad. Ama mutluluun itiraf edilmesi, rlplak kalmak gibiydi. Tanklar nnde. Ama onlar birbirlerine bunu korumadan gsterebilmekteydiler. Ortalk kararyordu. Odann ii seilemez oluyordu. Geriye bir tek pencere kald, bir de pencereye kar
onun bkk omuzlar.
Dominique gzne den gnele uyand. Srtst dnp tavana
bakt. Geen gn yapraklara bakt gibi. Hi kprdamadan, tahmin
yrtmeden, her eyi ok daha youn biimde grebiliyordu. Biimlendirilmi plastik karo kapl tavandaki gen biiminde k benekleri, sabah olduunu anlatmaktayd ona. Buras Monadnock'da bir
yatak odasyd. u bakmakta olduu ate geometrisi, onun tasarmyd.
Bembeyazd o ate. Demek saat henz ok erkendi. Iklar temiz ky
havasnn iinden geerek ulayordu buraya. Gnele bu odann
arasnda hibir engel yoktu. plak vcudunun zerindeki battaniyenin arl, dn geceki her eyin simgesiydi. Kolunda hissettii tenin,
yan banda uyumakta olan Roark'a ait olduunu biliyordu.
Yataktan sessizce szld. Pencerede bir sre durdu. Kollarm
kaldrm, erevenin iki yanna dayamt. Arkama dnp baksam,
yerde vcudumun glgesini grmeyeceim, diye dnyordu. Gne
kendi iinden geiyormu gibiydi, nk vcudunun hibir
arl yoktu.
Ama acele etmesi gerekiyordu. Roark uyanmadan. Bir ekmecede
Roark'un pijamalarn buldu, giyindi. Salona geerken aradaki kapy
dikkatle kapatt. Telefonu at, en yakn 'erif Brosu'nu istedi.
"Ben Bayan Wynand," dedi. "Monadnock Vadisi'nden, Bay Howard
Roark'un evinden aryorum. Dn gece yldz safir yzmn buradan
alndn bildirmek istiyorum ... Be bin dolar kadar. Bay Roark'un
hediyesiydi ... Bir saat iinde buraya gelebilir misiniz? Teekkr
ederim."
Mutfaa geip kahve yapt, ocan ateini seyrederken, bu dnyann
en gzel diye dnd.

1026/1067

Sofray salondaki byk pencereye yakn masann zerine kurdu.


Roark odadan ktnda, zerinde yalnzca bir ropdambr vard.
Dominique'i kendi pijamalarm giymi grnce gld. Dominique,
"Giyinme," dedi. "Otur. nce kahvalt edelim."
Kahvaltnn sonuna geldikleri srada darda arabann sesi duyuldu.
Dominique glmsedi, kalkp kapy at.
erifle erif Yardmcs, yerel gazeteden gelen iki muhabir.
"Gnaydn," dedi Dominique. "Girin ieriye."
"Bayan ... Wynand?" diye sordu erif.
"Evet, benim. Bayan Gail Wynand. Girin. Oturun."
Pijamann kvrmlar, beline balad kuan altndan ve stnden
fkryordu. Kollar parmak ularna kadar sarkmaktayd. Ama Dominique yine en zarif klndaym gibi gzel ve gururluydu. Durumda
bir gariplik bulmayan tek kii de oydu grne gre.
erif elindeki not defterini, ne yapacan bilemiyormu gibi tutuyordu. Dominique ona uygun sorular bulup sormas iin yardmc oldu,
cevaplar hemen verdi. yi bir gazeteci gibi.
"Platin ereveli, yldz safir bir yzkt. Parmamdan karp,
yatmadan nce uraya, u masaya koydum. antamn yanna ... Dn
gece saat on sularyd... Bu sabah kalktmda yzk yoktu ... Evet,
pencere akt... Hayr, hibir ey duymadk ... Hayr, sigortal deildi,
zamanm olmamt. Bay Roark onu bana vereli ok olmad ... Evet, evi
arayabilirsiniz ... Salon, yatak odas, banyo ve mutfak .... Evet, tabii,
sizler de bakabilirsiniz, baylar. Basn galiba, deil mi? Bana soru sormak istiyor musunuz?"
Soracak soru yoktu. Olay apak ortadayd. Muhabirler bu trl bir
hikyenin byle sunulduunu mrlerinde grmemilerdi.
Dominique, Roark'un yzne bir tek kere baktktan sonra, bir daha
ona bakmamaya almt. Ama Roark verdii sz tuttu. Dominique'i
durdurmaya ya da korumaya kalkmad. Soru sorulduunda cevap
verdi. Cevaplar Dominique'in dediklerini destekleyecek trdendi.

1027/1067

Adamlar gittiler. Buradan kurtulduklarna memnun gibiydiler. O


yz aramann gereksiz olduunu erif bile anlamt.
Dominique, "zgnm," dedi. "Senin iin korkun bir eydi, biliyorum. Ama olay gazetelere geirmenin tek yolu buydu."
"Yldz safirlerinden hangisini benim verdiimi sylemi olsaydn
bana keke."
"Benim hi yldz safirim olmad. Sevmem yldz safirleri."
"Bu i Cortlandt' dinamitlemekten ok daha ince bir i oldu."
"Evet. imdi artk Gail de ait olduu tarafa frlatlm oldu. Demek
senin 'ilkelerden yoksun, antisosyal tip biri' olduunu dnyormu,
yle mi? imdi Banner'n bana da amur atn okusun bakalm.
Kendisi neden korunsun bundan? zgnm, Howard, sendeki merhamet bende yok. O bayazy okudum. Ltfen yorum yapma. Kendini
feda etmekten falan sz etme, nk o zaman kerim ... erifin
sand kadar da gl deilim aslnda. Bunu senin iin yapmadm.
Senin iini daha zorlatrdm. Kafana kakacaklar eylere bir de skandal ekledim. Ama, Howard, artk birlikte ayaktayz ikimiz. Hepsine
kar. Sen hkml olacaksn, ben de dm bir kadn. Howard, seni
kk lokantalarla, sokaktaki pencerelerle paylamaktan korktuum
gnleri hatrlyor musun? Ama imdi, dn gecenin her gazetede
yaymlanmasndan korkmuyorum. Sevgilim, neden mutlu, neden
zgr olduumu grebiliyor musun?"
Roark, "Alamakta olduunu sonradan sana hatrlatacak deilim,
Dominique," dedi.
Hikyenin tm, pijamalar ve ropdambr da dhil olmak zere,
New York'da yaymlanan leden sonra gazetelerine girdi.
Alvah Scarret, Wynand'n odasna dalp elindeki gazeteyi onun masasna frlatt. Scarret, Wynand' ne kadar ok sevdiini u ana kadar
hi anlayamam olduunu gryordu. yle incinmiti ki, duygularn
ancak fke dolu hakaretlerle ifade edebiliyordu. Yutkundu.

1028/1067

"Allah belan versin, koca budala! Mstahak sana! Mstahak ve ben


de memnunum! imdi ne yapacaz?"
Wynand yazy okudu, ylece oturup gazetenin sayfasna bakmay
srdrd. Scarret masann karsnda, ayaktayd. Hibir ey olmad.
Bir ofis masasnda elinde gazeteyle oturan bir adam. Wynand'n ellerini gryordu Scarret. Gazetenin iki yann kavram ellerini. Hareketsizdi o eller. Yo, diye dn. Normal bir adam ellerini byle tutamaz.
Havada, desteksiz ... ama titremiyor.
Wynand ban kaldrd. Scarret o gzlerde hibir ey bulamad. Bir
tek ... belki ... hafif bir aknlk ifadesi. Sanki Wynand, Scarret'in
orada ne ii olduunu merak ediyormu gibi. Scarret korku iinde
fsldad:
"Gail, ne yapacaz?"
"Basacaz," dedi Wynand. "Haber bu da."
"Ama ... nasl?"
"Nasl istersen."
Scarret'in sesi elinde olmadan azndan frlad ... Ya imdi, ya da hi
... Bunu biliyordu. Bir daha cesaret edemezdi buna. Ayrca u anda
odann ortasndayd ve kapya doru gerilemeye de korkuyordu.
"Gail, onu boaman gerek." Kendini hl orada durur buldu. Gzleri
hl Wynand'a bakyordu. Szler azndan kabilmek iin feryat ediyordu. "Gail, artk baka seenein yok! hretinden geriye kalan eline
tutmak zorundasn. Onu boamak zorundasn ve davay aan da sen
olmalsn!"
"Peki."
"Yapar msn? Hemen mi? Paul'n bavuruyu hemen yapmasna izin verir misin?"
"Peki."
Scarret aceleyle odadan kt. Dosdoru kendi odasna kotu, kapy
arparak kapatt, telefonu kapt gibi Wynand'n avukatn arad.

1029/1067

Durumu anlatt, sonra tekrar tekrar, "Ne yapyorsan brak, hemen


bavuruyu yap, Paul, hemen yap, bugn yap, abuk ol, Paul, Gail
fikrini deitirmeden!" dedi durdu.
Wynand arabasna binip kydeki eve gitti. Dominique oradayd.
Onu bekliyordu.
Wynand odaya girdiine, Dominique ayaa kalkt, ileriye doru bir
adm att. Aralarnda hibir sehpa ya da sandalye olmamasn salad.
Wynand'n kendisini engelsiz grmesini istiyordu. Wynand durdu.
Ona bakarken gzleri sanki ikisini birlikte gryormu gibiydi. Tarafsz bir gzlemci, Dominique'le karsndaki adama bakyordu. Ama
Gail Wynand yoktu ortada.
Dominique bekledi, ama Wynand hibir ey sylemedi.
"Eh, sana tirajn ykseltecek bir hikye verdim, Gail."
Wynand bunu duydu, ama imdiki zamandaki hibir eyin olayla ilgisi yokmu gibi bakyordu. Sanki bankada vezne grevlisiydi de, mteri hesabndan fazla para ektii iin o hesab kapatyordu.
"Bir tek ey bilmek istiyorum, eer bana sylersen," dedi..
"Evlendiimizden beri ilk defa myd?"
"Evet."
"Ama aslnda ilk defa deildi, yle mi?"

"Hayr. Bana sahip olan ilk erkek oydu."


"Herhalde anlamalydm. Sen Peter Keating'le evlendin. Stoddard
Durumasndan hemen sonra."
"Her eyi bilmek ister misin? Sylemek istiyorum. Onunla
tantmda bir granit ocanda alyordu. Neden olmasn? imdi
sen de onu cezaevi iileri arasna yolluyorsun. Taocanda alyordu. Benim rzam almad. Irzma geti. yle balad her ey. Bunu
kullanmak ister misin? Banner'da yaymlamak ister misin?"

1030/1067

"Seni seviyordu."
"Evet."
"Yine de bizim iin bu evi yapt."
"Evet."
"Yalnzca bilmek istemitim."
Gitmek zere dnd.
"Allah belan versin!" diye bard Dominique. "Buna byle dayanabiliyorsan, bu olduun kii olmaya hakkn yokmu!"
"O yzden dayanabiliyorum."
Odadan kt, kapy yavaa kapad.
O akam Guy Francon, Dominique'e telefon etti. Emekli
olduundan bu yana, taocann yaknndaki o evde oturuyordu.
Dominique bugn telefonlara cevap vermiyordu ama hizmeti arayann Bay Francon olduunu syleyince kulakl eline ald. Duymay
bekledii fke patlamas yerine, yumuak bir ses duydu hattn ucunda.
"Alo, Dominique!"
"Merhaba, Baba."
"Wynand' brakyor musun imdi?"
"Evet."
"Kente tanmasan iyi olur. Gerei yok. Fazla abartma olay. Buraya
gel, benimle kal. eye kadar ... Cortlandt Durumas'na kadar."
Sylemedii eylerle kulland o kararl, basit, mutlulua yakn ses
tonu, Dominique'in, "Peki, Baba," demesine yol at. Kk kz sesi
gibi kmt sesi. Yorgun, gven dolu, hznl bir nee ieren bir
sesti. "Gece yars falan varrm oraya. Benim iin bir bardak stle
sandvi hazr bulundur."
"Arabay yle hzl srmemeye al. Yollar pek iyi deil."
Dominique oraya vardnda, Guy Francon onu kapda karlad.
kisi
de
glmsediler.
Dominique
somlarla,
sitemlerle

1031/1067

karlamayacan anlad. Francon onu kk sabah salonuna ald.


Karanlk baheye bakan pencerenin nndeki masaya sofra kurulmutu. Ortalkta ot kokusu, mum kokusu, bir de kse iine duran
yaseminlerin kokusu vard.
Dominique oturdu, parmaklaryla souk barda kavrad. Francon
da masann kar tarafna oturdu, sandvilerden birini eline ald.
"Konumak ister misin, Baba?"
"Flayr. Stn imeni, sonra da yatman istiyorum."
"Peki."
Francon masadan bir zeytin ald, onu krdann ucunda evirip inceledi, sonra gzlerini kaldrp Dominique'e bakt.
"Bak, Dominique. Her eyi anlamaya kalkamam bile. Ama u
kadarm biliyorum... bu senin iin en doru ey. Bu seferki sana gre
bir adam."
"Evet, Baba."
"O yzden memnunum."
Dominique ban sallad.
"Bay Roark'a, ne zaman isterse buraya gelebileceini syle."
Dominique glmsedi. "Kime syleyeyim, Baba?"
"Howard'a syle."
Dominique'in kolu masann zerindeydi. Ba o kolun zerine
dt. Babas onun mum nda parldayan altn salarna bakt.
Dominique, sesini kontrol etmenin daha kolay olduunu dnerek, o
pozda konutu. "Burada uyumama izin verme. Yorgunum."
Ama babas, "Beraat edecek," diye karlk verdi.
New York'un btn gazeteleri her sabah Wynand'n masasna getirilirdi. Verdii emirler byleydi. Wynand baskya girmi her kelimeyi,
kentte dolaan tm fsltlar okurdu. Olayn Dominique'in kendine
kurduu bir komplo olduunu herkes anlamt. Bir multi milyonerin

1032/1067

kars, be bin dolarlk bir yznn kaybolduunu o koullarda asla


bildirmezdi. Ama byle olmas, herkesin hikyeyi yaynland ekilde
almasn, ona uygun yorumlar yapmasn engellemedi. En saldrgan
yorumlar da Banner'n sayfalarndayd.
Alvah Scarret, tm hmn ve tecrbe birikimini adayabilecei yeni
bir Hal Seferi bulmutu. Bunu gemite Wynand'a kar gstermi
olabilecei ufak tefek sadakatsizliklerin bedelini demek gibi gryordu. Wynand'n adn temize karmann bir yolunu gryordu
ufukta. Wynand' topluma, kt bir kadna duyduu byk bir akn
kurban olarak tantmaya koyuldu. Kocasn ahlakd bir amac savunmaya zorlayan, Dominique'di. Kocasnn gazetesini de, itibarn da,
hretini de, hayat boyunca kazand baarlan da mahvetmesine ramak kalmt. Bunlarn hepsini de, sevgilisi uruna yapmt. Scarret
okurlarna, Wynand' balasnlar diye yalvaryordu. Wynand'n tek
zr, trajik, kendini feda eden, gzn karartan bir akt. Scarret'in
kafasnda, bu i bir ters orantyd. Dominique'e yneltilen her kt
sz, okurun kafasnda Wynand'a kar bir anlay yaratacakt. Yapt
bu hesap, Scarret'in amur atma yeteneklerini bsbtn alevlendiriyordu. Gerekten de sonu verdi. Halktan istedii tepkiler geldi. zellikle de Banner'n eski kadn okurlarndan. Gazetenin yava yava,
adm adm glenmesine yardmc oldu.
Mektuplar yine yamaya balad. Gemi olsun diyorlar, Dominique
Francon'a esip yayorlard. "Eski gnlerdeki gibi, Gail," diyordu Scarret mutlu mutlu. "Tpk eski gnlerdeki gibi!" Sonra mektuplar
Wynand'n masasna koyuyordu.
Binann iinde karlatklarnda Scarret onun gzlerine, bir ey
bekler gibi, yalvaran bir yarm glmseme ifadesiyle bakyordu.
Dersini iyi bilen bir rencinin retmenden takdir beklemesi gibi.
Wynand hibir ey sylemiyordu. Bir keresinde Scarret cesaretini toplad, "Zekice bir eydi, deil mi, Gail?" diye sordu.
"Evet."

1033/1067

"Bu olaydan nasl biraz daha ya karabileceimiz konusunda


fikirlerin var m?"
" senin iin, Alvah."
"Gerekten de her eyin nedeni oydu, Gail. Btn bunlar balamadan nce bile. Onunla ilk evlendiinde. Ben o zamandan korkmutum. Her ey onunla balad. Dnn basmamza izin ver meyiini hatrlyor musun? O da bir iaretti ite. Banner' o mahvetti. Ama
ben de Banner' onun cesedi zerine yeniden ina etmezsem Allah belam versin. Tam eskisi gibi. Bizim eski, sevgili Banner'mz."
"Evet."
"nerilerin var m, Gail? Baka ne yapmam istersin?"
"Ne istersen, Alvah."

18
Ak pencerenin dnda bir aa dal sallanyordu. Yapraklar
gkyzne kar kprdyor, gneten, yazdan, kullanlabilecek geni
topraklardan haberler getiriyordu. Dominique dnyay bir fon olarak
dnmekteydi. Wynand ise bir aa daln tutup bkerek hayatn anlamn anlatmaya alan iki eli dnmekteydi. Yapraklar aaya
sarkyor, nehrin kar yakasndaki New York gkdelenlerinin tepelerine dokunur gibi grnyorlard. Gkdelenler gne ndan birer
kaleydi. Mesafe nedeniyle ve yazn etkisiyle bembeyazd hepsi.
Mahkeme salonunu bir kalabalk doldurmu, herkes Howard Roark'un
durumasn izlemeye gelmiti.
Roark savunma masasndayd. Sakin sakin dinliyordu.
Dominique izleyiciler arasnda, nc srada bir yere oturmutu.
Ona bakanlar, yznde bir glmseme grm gibi oluyorlard. Oysa
Dominique glmsemiyordu. Gzleri pencerenin dndaki yapraklara
bakmaktayd.
Gail Wynand salonun arka tarafnda bir yere oturmutu. Salon dolduktan sonra bir ara, tek bana gelmiti. zerine dikilen baklar da,
patlayan kamera flalarn da hi grmemiti. Bir an kenarda durmu,
salonu gzden geirmiti. Gzden geilmemesi iin hibir neden olmadn dnyormu gibi. Gri bir yazlk takm ve panama apka
giymi, apkay bana eik oturtmutu. Gzleri salonun tmn
tararken Dominique'in de zerinden kayd. Yerine oturduu zaman
Roark'a bakt. Wynand kapdan girdii andan itibaren Roark'un
baklar habire ona dnyordu. Ama Roark ne zaman baksa, Wynand
ban baka tarafa evirmekteydi.
Savc krsye iddianamesini sunmaktayd: "Amme hukukunun
kantlamaya alt bu dava, normal insani duygularn tesindeki
eylerle ilgilidir," diyordu. "Olay oumuza canavarca, kabul edilemeyecek bir olay gibi grnecektir."

1035/1067

Dominique'in yannda Mallory, Keller, Lansing, Enright, Mike ve


Guy Francon vard. Guy'n dostlar onun kimlerle oturduunu grnce
oke olmu, hatta ayplamlard. Orta yolun dier tarafnda, nllerden olumu bir kuyrukluyldz vard adeta. nlere rastlayan bir yerdeki Ellsworth Toohey'den balyor, hretler kuyruu yaylarak uzanyordu. Lois Cook, Gordon L. Prescott, Gus Webb, Lancelot Clokey,
Ike, Jules Fougler, Sally Brent, Homer Slottern, Mitchell Layton.
"Tpk binay patlatp yok eden o dinamit gibi, bu kiinin amac da
ruhunda bulunabilecek her trl insani duyguyu silip sprmtr.
Sayn Jri yeleri, bizler, bugn yeryzndeki en kt tahrip silahyla,
bir bencille uramaktayz!"
Sandalyelerde, pencere kenarlarnda, ara yollarda, duvar diplerinde
insanlar yekpare bir kaya gibi birlemilerdi. Yalnzca o solgun oval
suratlar dnda. Suratlar hemen gze arpyordu. Tek tek ve yalnzd
her biri. Birbirinin ei olan iki tane yoktu. Her suratn gerisinde, bir
mrn yaanm yllar vard. Belki yars gitmi bir mrn. Pek ok
aba, umut ve giriim vard. Bunlarn kimi drst, kimi hileli eylerdi.
Ama giriim giriimdi. Yzlerin hepsine ortak bir damga vurmutu.
Hain hain glmseyen dudaklara da, ayplayan dudaklara da, kukulu
bir gururla gerilmi dudaklara da. Bu damga ... ekilen aclarn
damgasyd.
"Gnmzde dnya dev sorunlarla bouurken, insanolunun
bekasn ilgilendiren dertlerle savarken, bu adam tmyle soyut bir
kavrama, kendi sanatsal grne sarlm, ona nem vermi, onu tek
ihtiras ve tutkusu haline getirmi, topluma kar bir gnah ileyecek
motivasyonu oradan almtr."
Bu halk buraya sansasyonel bir duruma izlemeye, nl kimseleri
grmeye, sohbet konular toplamaya, grlmeye, vakit ldrmeye
gelmiti. Buradan knca istemedikleri ilerine, sevgisiz ailelerine,
semedikleri arkadalarna, salonlara, gece kyafetlerine, kokteyl
kadehlerine, sinemalara, itiraf etmedikleri aclara, ldrlm umutlara, ulalmam arzulara dneceklerdi. Karlarnda asl duruyordu

1036/1067

arzular. Ama ona giden yolda hibir adm atlmyordu. Buradan


knca bu insanlar, yine dnmeden geirdikleri gnlere dnecekler,
bir ey sylemeyecekler, unutacaklar, teslim olacaklar, raz olacaklard. Ama bu insanlarn hepsi, unutulmayacak bir an da grmt elbette. Hibir olayn olmad bir sabah duyduklar bir mzik vard. Bir
daha o mzii asla ayn biimde duyamayacaklard. Bir yabancnn
yzn grmlerdi otobste. O anda karlkl olarak, yaamda baka
bir anlam bulmulard. Daha baka anlar da hatrlyorlard her biri.
Uykusuz gecelerde, yamurlu le sonralarnda, kilisede, gurup vakti
bo bir sokakta hatrlyor, dnyada neden bu kadar ok ac, bu kadar
ok irkinlik var, diye merak ediyorlard. Buna bir cevap bulamamlar, hibir cevaba gerek yokmu gibi yaamay
srdrmlerdi. Ama her biri bir yalnzlk srasnda, plak bir
drstlk iinde, buna bir cevap gerektiini hissettikleri bir an da
yaamlard.
"nsafsz, kstah bir egoist, ne pahasna olursa olsun, kendi istediini zorla kabul ettirmeye kalkmtr ..."
Jri Locasnda on iki adam oturuyordu. Dikkatli yzlerinde hibir
duygu ifadesi olmakszn dinlemekteydiler. zleyiciler aralarnda, bu
jrinin sert grnl bir jri oluu konusunda fsldap durmaktaydlar. ki sanayi irketinin yneticisi, iki mhendis, bir matematiki,
bir kamyon ofr, bir duvar iisi, bir elektriki, bir bahvan, de
fabrika iisi. Jrinin kararlatrlmas bir hayli zaman almt. Roark
listedeki pek ok sat elemann reddetmi, bu on iki kiiyi kendisi
semiti. Savc hemen kabul etmi, iinden de, davasn avukatsz
savunmaya kalkan amatrlerin yapaca budur ite, diye dnmt.
Bir avukat olsa, en yumuak tipleri seerdi. Merhamet dilenildiinde
hemen acma tepkisi gsterecek olanlar. Roark ise en sert suratlar
semiti.
"Bir zenginin evi olsa, yine bir ey deil; ama bir konut projesi,
Sayn Jri yeleri. Bir konut projesi!"

1037/1067

Yarg yksekteki krsde dimdik oturmaktayd. Kr sal, sert suratl bir adamd. Subay havas vard.
"Topluma hizmet etmek zere eitilmi bir adam, yapmc olaca
yerde ykmc haline dnen bir adam ..."
Ses durmakszn devam ediyordu. Salonu dolduran suratlar, hafta
sonu sofras bandaym gibi ifadelerle dinlemekteydiler. Doyum verici, ama bir saat sonra unutulacak eylerdi bunlar. Sylenen her cmleye onlar da katlyordu. Hepsini daha nce de duymulard. Hep
duyuyorlard. Dnya bu szlere gre yayordu. Her ey gn gibi ortadayd. Ayaklarnn dibindeki amur birikintisi gibi.
Savc, tanklar ard. Roark'u tutuklayan polis geldi, san tahrip
kalbnn banda nasl tutukladn anlatt. Gece bekisi, kendisinin
olay yerinden nasl uzaklatrldn tarif etti. fadesi ksa oldu. Savc,
Dominique konusunu fazla vurgulamaktan yana deildi. Mteahhit
firmann inaat sorumlusu, inaatn stokundan dinamit eksildiini anlatt. Cortlandt grevlileri, inaat mfettileri srayla krsye kt,
binay ve zararn boyutlarn tarif etmeye altlar. Bylece durumann birinci gn sona erdi.
Ertesi sabah ilk arlan tank, Peter Keating'di.
Koltukta ne eik durumda oturmaktayd. Savcya itaatli baklarla
bakyordu. Gzleri seyrek olarak kprdamaktayd. Kalabala, Jriye,
Roark'a bakt. Fark etmiyordu nereye bakt.
"Bay Keating, sizin imzanz tayan ve Cortlandt Evleri diye bilinen
projeyi, sizin izip izmediinizi yemin etmi bir tank olarak syler
misiniz?"
"Hayr. Ben izmedim."
"Kim izdi?
Howard Roark."
"Kimin talebiyle?"
"Benim talebimle."

1038/1067

"Neden bunu ondan istediniz?"


"nk kendim yapamayacaktm."
Bu seste bir drstlk tonu yoktu. nk byle bir gerei telaffuz
edebilme yolunda bir aba yoktu. Ne gerei, ne de yalan ifade ediyordu sesi. Yalnzca kaytszd.
Savc ona bir kt uzatt. "mzaladnz anlama bu muydu?"
Keating kd elinde tuttu.
"Evet."
"Bu Howard Roark'un imzas m?"
"Evet."
"Ltfen bu anlamann artlarn Jri'ye okur musunuz?" Keating
yksek sesle okudu. Sesi dengeli kyordu. Salondaki izleyicilerden
hibiri, bu anlamann sansasyon olsun diye okunduunu anlayamad.
Karlarnda kendi yeteneksizliini itiraf etmekte olan nl bir mimar
yoktu sanki. Ezberledii dersi syleyen bir renci vard. Sanki sz
kesilse, kald yerden balayamayacakt. En batan balamas
gerekecekti.
Keating pek ok soruya cevap verdi. Savc kant olarak, Roark'un ilk
Cortlandt izimlerini ortaya kard. Keating onlar da saklamt.
Ardndan Savc, Keating'in onlardan ektii temiz kopyalan da sundu.
Son olarak Cortlandt'n ina edilmi halinin fotoraflarn verdi.
"Bay Prescotf la Bay Webb'in nerdii ustaca yapsal deiikliklere
neden bu kadar iddetle kar kmtnz?"
"Howard Roark'dan korkuyordum."
"Karakterini tandnza gre neler yapmasn bekliyordunuz?"
"Her eyi yapabilirdi."
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Bilmiyorum. Korkuyordum. Hep korkmutum." Sorular srp gitti.
Olay rastlanmadk trdendi, ama izleyicilerin can sklmaya

1039/1067

balamt. Konuan, katlmc deildi sanki. teki tanklar, olayla


daha derinden ilgiliymi gibi konumulard.
Keating krsden indiinde, izleyiciler hibir deiiklik olmam
gibi hissettiler. Sanki o yer doluyken boalm deildi. "ddia
makamnn sz bitmitir," dedi Savc. Yarg dnp Roark'a bakt.
"Buyurun," dedi. Sesi yumuakt.
Roark ayaa kalkt. "Sayn Bakan, ben tank armyorum," dedi.
"Kendim ifade vereceim ve kendim anlatacam."
"Yemin edin."
Roark yemin etti. Tank yerinin basamaklarnn hemen nnde duruyordu. zleyiciler ona baktlar. Hibir ans yoktu adamn. Bunu hemen hissettiler. Ona kar otomatik olarak duyduklar o isimsiz gceniklii, gvensizlik duygusunu bir kenara brakabilirlerdi. Byle olunca
onu ilk defa olarak olduu gibi grebildiler. Korkudan tmyle yoksun
bir adam.
Onlarn dnd korku, normal trde bir korku deildi. Somut
bir tehlikeye cevap olarak doan korku deildi. Hepsinin iinde
yaad, kaotik, itiraf edilmeyen bir korkuydu. Tek balarna olduklar
zamanlarda, keke yle yle parlak szler syleseydim, diye
dndkleri, ama o szleri bulup syleyemedikleri iin pimanlk
duyduklar, o cesareti kendilerinden alanlara kar nefret duyduklar
anlar hatrladlar. Kiinin kendi kafasnda ne kadar bilgili ve gl
olduunu, ama o tablonun asla geree yansmadn dndler.
Rya m? Kendini kandrma m? Yoksa cinayete kurban gitmi bir gerek mi? Domadan ldrlm. Korku, ihtiya, bamllk ve nefretin
toplam olan o paslandrc duygu bileimi tarafndan ldrlm.
Roark karlarnda, her insann kendi zihninde durduu gibi duruyordu. Ama Roark, dman bir kalabaln nnde yle duruyordu. Bir
anda, nefret duymann onun iin imknsz bir ey olduunu hepsi anladlar. Gz ap kapayncaya kadar, onun bilinsel tutumunu kavradlar. Herbiri kendine bir soru sordu: "Benim kimsenin onayna
ihtiyacm var m? nemli mi? Bal mym?" Ve bir an iin oradaki her

1040/1067

bir insan zgr oldu. Salondaki kiilerin hepsine iyi niyetle bakacak
kadar zgr.
Bu ksack bir and. Roark konumaya balamadan hemen nceki o
sessizlik an.
"Binlerce yl nce, birisi ate yakmasn kefetti. Herhalde insan
kardelerine ate yakmay retti diye, o atete yakmlardr onu. nsanlarn korktuu bir eytanla ibirlii yapan kt biri olarak
grlmtr. Ama ondan sonra, insanlarn snmak iin, yemeklerini
piirmek iin, maaralarn aydnlatmak iin bir atei olmutur. O
adam onlara, akllarna gelmeyen bir hediye brakm, karanl
yeryznden kaldrmtr. Yzyllar gemi, derken biri tekerlei icat
etmitir. Herhalde o da insan kardelerine rettii tekerlein
arknda para para edilmitir. Yasak eylerle uraan bir kstah
olarak grlmtr. Ama ondan sonra, insanlar artk ufuklar aarak
yolculuk edebilmeye balamlardr. Bu adam onlara akllarna gelmeyen bir hediye brakm, dnyann yollarn amtr.
"O adam, o boyun emeyen ilk adam, insanolunun balangtan
bugne kadar yaratt her byk efsanenin ilk blmnde,
karmzdadr. Promete zincirlerle balanm, yrtc kulara peke
ekilmitir, nk tanrlarn ateini almtr. Adem ac ekmeye
mahkm edilmitir, nk bilgi aacnn meyvesini yemitir. Efsane
ne olursa olsun, insanln belleinin glgeleri iinde, bu gzelliin bir
tek kiiyle balad, o kiinin de cesaretinin bedelim dedii bilinir.
"Yzyllar boyunca ortaya kan baz adamlar, yepyeni yollara doru
ilk admlar atmlar, bunu yaparken de kendi vizyonlarndan baka
bir silaha sahip olmamlardr. Amalar farkldr, ama hepsinin bir ortak noktas vardr. Atlan adm ilk admdr, yol yeni bir yoldur, vizyon
kimseden dn alnm deildir, ve bu kiilere tepki olarak da her zaman nefret yneltilmitir. Byk yaratclar ... dnrler, sanatlar,
bilim adamlar, mucitler ... hep alarnn insanlarna kar tek
balarna durmulardr. Yeni kan her byk fikre kar gelinmitir.
Her yeni byk icat knanm, lanetlenmitir. Motor sama bir ey

1041/1067

olarak karlanm, uak imknsz diye dnlmtr. Otomatik


tezgh kt bir icat saylmtr. Anestezi gnah saylmtr. Ama dn
almadklar vizyonlara sahip olan insanlar yine de yollarna devam etmilerdir. Mcadele etmi, ac ekmi, bedel demilerdir. Ama
sonunda kazanmlardr.
"Hibir yaratc, kardelerine hizmet etmek dncesiyle harekete
gemi deildir, nk kardeleri, onun sunduu hediyeyi reddetmilerdir ve o hediye, bu kiinin glkle srdrd mcadele dolu
hayat mahvetmitir. Bu kiinin tek gerei, kendi amac olmutur.
Kendi gerei, onu kendi usulnde yapabilmesi, baarabilmesi. Bir
senfoni, bir kitap, bir motor, bir felsefe, bir uak ya da bir bina ... Odur
onun hayattaki amac. Hayat da odur. Yaratt eyi duyanlar, okuyanlar, ileyenler, inananlar, ona binip uanlar ya da iinde yaayanlar deildir onun iin nemli olan. Mesele yaratlar eydedir, onu kullananlarda deil. Yaratlan eydir nemli olan; ondan yarar salayanlar deil. Yaratlan ey, o kiinin gereine biim vermitir. O da kendi
gereini her eyden ve herkesten stn tutmutur.
"O kiinin vizyonu, gc ve cesareti, kendi ruhundan gelmektedir.
Ama bir insann ruhu, kendi benliidir. Bilinci dediimiz kimliidir.
Dnmesi, hissetmesi, yarglamas, eyleme gemesi, hep ego'nun
fonksiyonlardr.
"Yaratclar benliksiz deildir. Glerinin btn srr budur. O gcn
kendine yeterli olmas, kendiliinden motive olup harekete gemesi,
kendi kendini yaratmas bundandr. Bir ilk ama, bir enerji, bir hayat
gc, bir balatc. Yaratclar hibir eye ve hi kimseye hizmet etmemilerdir. Kendileri iin yaamlardr.
"Ve insanln eref tac olan eyleri ancak kendileri iin yaamakla
baarmlardr. Baarnn yaps, doas byledir.
"nsan ancak kendi zihniyle var olabilir. Dnyaya silahsz gelir. Tek
silah, kendi beynidir. Hayvanlar yiyeceklerini fiziksel gleriyle bulurlar. nsann peneleri, sivri trnaklar, boynuzlar, byk kas gc yoktur. Yiyeceini ya topraa ekmek, ya da avlamak zorundadr.

1042/1067

Ekebilmek iin bir dnce srecine ihtiyac vardr. Avlamak iin silahlara, dolaysyla silah yapmaya ihtiyac vardr ki o da bir dnce
srecidir. Bu en basit gereklilikten en yce dinsel soyutlua kadar,
tekerlekten gkdelene kadar, neysek ve neye sahipsek hepsi insann
bir tek niteliinden domaktadr... o da mantkl bir zihnin
fonksiyonudur.
"Ama zihin, bireyin sahip olduu bir eydir. Kolektif beyin diye bir
ey yoktur. Kolektif dnce diye bir ey de yoktur. Bir grup insann
vard anlama, ya bir uzlama, dn verme srecidir, ya da birok bireysel dncelerin bir ortalamasdr. kincil nem tayan bir eydir.
Birincil eylem ... yani mantk yrtme sreci... bir tek kiinin tek
bana yapmas gereken bir eydir. Yemekleri bir sr insana paylatrabiliriz. Ama kolektif bir midede sindiremeyiz. Hi kimse kendi
cierlerim, bakasnn yerine solumak iin kullanamaz. Hi kimse
kendi beynini, baka birinin yerine dnmek iin de kullanamaz.
Vcudun ve ruhun btn ilevleri bireysel ve zeldir. Paylalamazlar
ve devredilemezler.
"Baka insanlarn dncelerini biz miras yoluyla alrz. Tekerlek de
miras kalmtr bize. Onu alr, araba yaparz. Derken araba deiir,
otomobil olur. Otomobil de uak olur. Ama bu srecin tm yer
alrken, bizim dier kimselerden aldmz tek ey, onlarn dncelerinin ortaya koyduu son rndr. Eylem gc, bu son rn alp
malzeme olarak kullanan, oradan bir sonraki adm ortaya karan yaratc gtr. Bu yaratc g ne verilebilir, ne de alnabilir. Paylalamaz ve dn verilemez. Bir tek kiiye, bir bireye aittir. Yaratlan
ey, yaratann mlkdr. nsanlar birbirlerinden renirler. Ama
renmenin tm aslnda yalnzca malzeme dei tokuudur. Hi
kimse bir bakasna dnme kapasitesini veremez. Oysa o kapasite,
bizim sa kalmak iin tek gcmzdr.
"Bu dnyada hibir ey insana hazr verilmi deildir. htiyac olan
her eyi retmesi gerekmektedir. nsan burada kendini temel bir
seimle kar karya bulur. Ancak iki yoldan birini seerek sa

1043/1067

kalabileceini grr. Ya kendi zihninin bamsz almalaryla, ya da


bakalarnn zihninden beslenen bir asalak olarak. Yaratc balatr.
Asalak dn alr. Yaratc doa karsnda kendi bana dikilir. Asalak
doa karsnda hep bir aracy kullanr.
"Yaratcnn derdi doay fethetmektir. Asalan derdi ise insanlar
fethetmektir.
"Yaratc, kendi ii iin yaar. Baka insanlara ihtiyac yoktur. En
nemli amac, kendi iindedir. Asalak elden dme yaar. Bakalarna
ihtiyac vardr. Bakalar onun ba amac haline gelir."
"Yaratcnn temel ihtiyac, bamszlktr. Mantk yrten zihin,
herhangi bir trl zorlama altnda alamaz. Kstlanamaz, feda *
edilemez, baka ama ve dncelere boyun eemez. Gerek ilerlikte,
gerekse amata, tam bir bamszlk ister. Bir yaratc iin, insanlarla
olan ilikilerin tm ikinci plandadr.
"Elden dmecinin temel ihtiyac, beslenebilmek iin dier insanlarla olan balarm salamlatrmaktr. likileri birinci sraya koyar.
nsanolunun bakalarna hizmet etmek iin var olduunu syler.
Kendini feda etmekten, hizmet ve yardm etmekten sz eder."
"Bu dnce, insann bakalar iin yaamasn, bakalarn
kendinden n plana almasn gerektiren bir doktrindir.
"Hi kimse bakalar iin yaayamaz. Vcudunu paylaamad gibi,
ruhunu da paylaamaz. Ama elden dmeci, yardm etmeyi bir
smr silah olarak kullanmakta, insanolunun ahlk ilkelerini
deitirmektedir. nsanlara yaratcy mahvetmenin btn yollar
retilmektedir. Bamlln bir sevap olduu retilmektedir
insanlara.
"Bakalar iin yaamaya kalkan kii, bir bamldr. Amalar
asndan bir asalaktr, hizmet ettii kimseleri de asalak haline getirir.
Bu ilikiden doabilecek tek ey, birlikte yozlamaktr. Kavram olarak
imknsz bir eydir bu. Gerek hayatta buna en yakn olan ey,

1044/1067

bakalarna hizmet etmek iin yaayan kiidir ki o da kledir. Eer fiziksel klelik bile iren bir kavram gibi gzkyorsa, ruhsal klelik
bundan ne kadar daha iren bir kavram olmaldr! Savata ele geirilen bir klenin kendine gre bir gururu vardr. Kar koymutur ve
iinde bulunduu durumu kt bir ey olarak grmektedir. Ama
kendini kendi isteiyle kle haline getiren, bunu sevgi uruna yaptn
syleyen adam, yaratklarn en aaldr. nsanln onurunu
drmekte, sevgi kavramn kltmektedir. Ama hizmet, hayr ve
yardm doktrininin altnda yatan budur.
"nsanlara en yce sevabn, baarmak deil, vermek olduu
retilmitir. Oysa insan yaratlmam bir eyi veremez. Yaratma,
datmdan nce gelmek zorundadr, yoksa datlacak bir ey bulunamaz. Yaratcnn ihtiyalar, ilerde yararlanacak herkesin ihtiyacndan nce gelmek zorundadr. Oysa bize, kendi retmedii hediyeleri datan adam, o hediyeleri mmkn klandan daha ok takdir etmek retilmitir. Bir yardm, bir hayr olayn veriz. Bir baar
karsnda, omuz silkip geeriz.
"nsanlara ilk grevlerinin, bakalarnn ektii aclar dindirmek
olduu retilmitir. Ama ac ekmek bir hastalktr. nsann karsna
byle bir durum karsa, rahatlatmaya, yardm etmeye alr.
Bunu en yce sevap haline getirmek, aclar hayatn en nemli
paras haline getirmek demektir. Kii sevapkr olabilmek iin
bakalarnn ac ektiini grmek ister duruma dmektedir. te
hayrseverliin yaps budur. Yaratc hastalkla ilgilenmez, hayatla ilgilenir. Buna ramen yaratclarn almalar sayesine hastalklar birer birer ortadan kalkmtr. nsann vcuduna ve ruhuna ait hastalklarn nne geilmi, bu sayede ac ekilmesi de, hayrseverlerin ve
yardmseverlerin yapamayaca kadar nlenmitir.
"nsana bakalaryla ayn grte olmann da bir sevap olduu
retilmitir. Oysa yaratc, farkl grteki adamdr. nsanlara
akntyla birlikte yzmenin iyi olduu sylenir. Yaratc ise akntya

1045/1067

kar yzen adamdr. nsanlara bir arada durmann bir sevap olduu
retilir. Ama yaratc tek bana duran adamdr.
"nsanlara 'ego'nun ktlk demek olduu retilir. Sevabn ideali,
benliksizliktir. Oysa yaratc, salt anlamda bencil kiidir. Benliksiz kii,
dnmeyen, hissetmeyen, yarglamayan, eyleme gemeyen kiidir.
Bunlarn hepsi benliin fonksiyonlardr.
"Bu noktadaki tersine dn en korkuncudur. Konu arptlm, insana baka seenek braklmam, zgrl yok edilmitir. yilik ve
ktlk kutuplar asndan, iki kavram sunulmutur ona. Biri bencillik, br de hayrseverliktir. Bencilliin anlam, bakalarn kendisi
iin feda etmek olarak tarif edilmitir. Hayrseverlik ise, kendini
bakalar iin feda etmektir, denilmitir. Bu durumda insan her iki
halde de dier insanlara balanm, kendisine iki acdan birini
ekmesi sylenmitir. Ya bakalarnn uruna kendisi ac ekecektir,
ya da kendisi uruna bakalarna ac ektirecektir. Sonunda insanolunun kendi aclarndan zevk almas gerektii de sylenince, tuzak
iyice kapatlmtr. nsan artk mazoizmi kendi ideali olarak kabul etmek zoruna kalmtr, nk bunun karsnda ancak sadizm vardr.
nsanoluna oynanan en sahtekrca oyun bu olmutur.
"Bamllk ve ac ekme, bu yolla hayatn temelleri haline
getirilmitir.
"Seenekler kendini feda etmekle tahakkm etmek arasnda
deildir. Seenekler bamszlkla bamllk arasndadr. Yaratcnn
kural ya da elden dmecinin kuraldr. Bu temel bir sorundur. Bir
lm kalm sorunudur. Yaratcnn kural, insanln var olmasn
salayan mantkl zihnin ihtiyalar zerine kurulmutur. Elden
dmecinin kuralysa, sa kalmay beceremeyecek insanlarn ihtiyalarna dayaldr. nsann bamsz ego'sundan doan her ey iyidir.
nsann insana bamllndan doan her ey ktdr.
"Bencil kii, salt anlamda bakldnda bakalarn feda eden kii
deildir. Bakalarn herhangi bir ekilde kullanma ihtiyacnn stne
km kiidir. Onun ilerlii, dier insanlarn kanalyla deildir.

1046/1067

Birincil anlamda onlarla ilgilenmemektedir. Amac da, dncesi de,


arzular da, enerjisinin kayna da, hep onlarn dndadr. Bir baka
kii iin var olmakta deildir, kimseden de kendisi iin var olmasn
istememektedir. nsanlar arasnda oluabilecek tek kardelik, tek
karlkl sayg bu yolla olabilir.
"Dereceler ve yetenekler deiebilir, ama ana ilke her zaman
ayndr. Kiinin bamszlnn, insiyatifinin ve iine duyduu kiisel
sevginin derecesi, onun bir alan olarak istidadn ve iinin deerini
saptar. Bamszlk nsan sevaplarn ve insanlk deerlerinin tek
lsdr. nsann deeri kendinden gelir, bakalar iin neler yapp
neler yapmadndan deil. Kiisel gururun yerini alabilecek hibir ey
yoktur. Bamszlktan baka da bir kiisel gurur standard yoktur.
"Doru drst ilikilerde, hi kimsenin hi kimseye feda edilmesi
sz konusu deildir. Mimarn mterilere ihtiyac vardr, ama kendi
almalarnda onlarn isteklerine boyun emez. Onlarn da mimara
ihtiyac vardr, ama evi ona sipari etmeleri, srf ona bir para vermek
iin deildir. nsanlar yaptklar ileri, zgr ortak rzayla, ortak ve
karlkl karlar dorultusunda dei toku ederler, bunu ancak
kiisel karlar birbirine uyuyorsa, her ikisi de bu dei tokuu istiyorsa yaparlar. stemiyorlarsa, birbirleriyle i yapmak zorunda
deildirler. Gidip bakalarn ararlar. Eitler arasnda ancak bu tr
iliki olabilir. Bunun dndaki ilikiler, efendi-kle ilikisidir, kurban
cellat ilikisidir."
"Hibir i hibir zaman kolektif olarak yaplmamtr, ounluk
kararyla yaplmamtr. Her yaratc i, bir tek bireyin dncesi rehberliinde baarlmtr. Bir mimar, binasn dikmek iin pek ok
sayda insanlara gereksinim duyar. Ama onlardan, kendi tasarmna oy
vermelerim istemez. Birlikte serbest bir anlamayla alrlar ve her
biri kendi ilevinde zgrdr. Mimar bakalarnn rettii elii, cam,
betonu kullanr. Ama o malzemeler, mimar gelip elini srnceye
kadar, elik, cam ve beton olarak kalrlar. Mimarn bunlarla ne yapt,
kendi bireysel rndr ve kendi bireysel mlkdr. nsanlar

1047/1067

arasnda doru drst ibirliinin tek yolu budur. "Dnya yzndeki


ilk hak, ego'nun hakkdr. nsann ilk grevi kendine kardr. Ahlk
yasas; birinci amacn asla baka kimselere balamamaktr. Ahlk
sorumluluu da, istediini yapmaktr, yeter ki istedii dier insanlara
birinci derecede baml bir ey olmasn. Buna yaratc zihnin tm
dahildir ... Dn de, almas da. Ama buna bir gangsterin alan
dahil olmad gibi, bir hayrseverin, bir diktatrn alan da dahil
deildir. "Kii tek bana dnr, tek bana alr. Ama kii tek
bana .. hrszlk edemez, smremez, ynetemez. Soygun, smr ve
ynetme iin ona kurbanlar gerekir. Bunlar bamlla iaret eden
eylerdir. Hepsi elden dmecinin alanna girer.
"nsanlar ynetenler bencil deildir. Onlar hibir ey yaratmazlar.
Varlklarn ancak bakalar kanalyla srdrrler. Onlarn amac,
ynettikleri kiilerde, onlarn kleletirilmesinde yatar. Dilenci kadar
bamldrlar onlar da. Sosyal hizmet grevlisi kadar, haydut kadar
bamldrlar. Bamlln trnn nemi yoktur.
"Ama insanlara bu elden dmecileri... zorbalar, imparatorlar,
diktatrleri... bencilliin temsilcisi saymalar retilmitir. Bu
sahtekrlkla birlikte insanlarn ego'yu ldrmesi salanmtr. Hem
kendilerinde, hem de bakalarnda. Bu sahtekrln amac, aslnda
yaratclar yok etmektir. Ya da zincire vurmaktr. O da ayn eydir.
"Tarihin balangcndan bu yana, iki hasm her zaman kar karyadr. Biri yaratc, dieri de elden dmecidir. lk yaratc tekerlei icad
ettii anda, ilk elden dmeci buna tepki gstermitir. O da hayrseverlii icad etmitir.
"Yaratc, srekli olarak inkr edilmesine, saldrlar grmesine, eziyetlere uramasna, smrlmesine ramen yoluna devam etmi,
btn insanl da kendi enerjisiyle peinden ilerletmitir. Elden
dmecinin bu srece engeller karmaktan baka katks yoktur. Bu
kapmann bir baka ad daha vardr ... burada birey, kolektife, toplulua kardr.

1048/1067

"Kolektifin, yani bir rkn, bir snfn, bir devletin 'ortak kan1, insanlar bask altna alan her trl zorbalk rejiminin altnda yatan eydir. Tarihteki her dehet verici olay, bir hayr uruna yaplm
grnr. Bencil hareketlerin hibiri, hayrseverin dkt kanla
llebilecek bir zarar vermi midir? Bunun suu insanolunun iki
yzllnde mi yatmaktadr, yoksa ilkenin yapsnda m? En korkun
kasaplar, genellikle en samimi, en iten inanm olanlardr. Giyotinle
ya da idam mangasyla, kusursuz bir topluma ulaacaklarna gerekten
inanmlardr. Hi kimse onlarn ldrme hakkn sorgulamamtr,
nk besbelli hayrsever bir ama uruna ldryorlardr. nsanlarn
baka insanlar uruna feda edilmesi doal kabul edilmitir. Aktrler
deimekte, ama trajedinin ak ayn kalmaktadr. Bir hmanist kar,
insanlara ne kadar sevgi duyduunu syleyerek yola koyulur, sonunda
bir kan denizine varr. nsanlar bir eyin iyi olabilmesi iin bencillikten
uzak olmas gerektiine inand srece, bu byle devam etmektedir ve
edecektir. Bu durum, hayrseverin eylemine izin vermekte, kurbanlar
da buna dayanmak zorunda brakmaktadr. Kolektivist hareketin
liderleri kendileri iin hibir ey istememektedirler. Ama bir de ortadaki sonulara bakn.
"Bir insann dier bir insana yapabilecei tek iyi ey, o kiiyle doru
drst bir iliki kurabilmesi iin tek yol... elini ekmektir!"
"imdi bir de bireycilik ilkesi zerine kurulmu bir toplumun
sonularna bakalm. Buras. Bizim lkemiz. nsanlk tarihinde en
soylu lke. En byk baarlarn, en byk refahn, en byk
zgrlklerin lkesi. Bu lke benlikten yoksun hizmete dayal olarak
kurulmamtr. Feda etmeye, raz olmaya ya da herhangi bir hayr
ilkesine dayal olarak kurulmamtr. Bireyin mutluluu arama hakk
zerine kurulmutur. Kendi mutluluunu. Bakasnn deil. zel,
kiisel ve bencil, bir ama. Ama sonulara bakn. Kendi vicdannza
bakn.
"Bu eski bir atmadr. nsanlar geree ok yaklamlar, fakat her
seferinde olay tersine dnm, u ya da bu uygarln sonu gelmitir.

1049/1067

Uygarlk, zel hayat toplumuna doru ilerlemektir. Vahinin tm hayat halka aktr, airetinin kurallar tarafndan ynetilir. Uygarlk insan insanlardan kurtarma srecidir.
"Bugn, bizim gnmzde kolektivizm, elden dmecinin, ikinci
derecedeki adamn, o eski canavarn kuram, tasmasn koparm, ba
bo koturmaktadr. nsanlar daha nce grlmemi bir zihinsel
ahlkszlk dzeyine drmektedir. Emsaline rastlanmam bir dehet olay haline gelmektedir. Her zihni zehirlemitir. Avrupa'nn
ounu yutmutur. Bizim lkemizi de kuatmaktadr.
"Ben mimarm. Bunlarn dayal olduu ilkelerden ortaya neler
kacan biliyorum. Kendime yaama izni veremeyeceim bir
dnyaya doru yaklamaktayz."
"Cortlandt neden dinamitlediimi artk biliyorsunuz.
"Ben tasarmladm Cortlandt'. Size ben verdim. Ve ben yok ettim.
"Yok ettim, nk onun var olmasn semedim. ifte canavard o.
Biim olarak da, anlam olarak da. Her ikisini de patlatmak zorundaydm. Biimi, kendi yaratmadklar ve yaratamayacaklar eyi dzeltme
hakkn kendilerinde gren elden dmeciler tarafndan bozulmutu.
Onlara bunu yapma hakknn verilmesi, binann hayrsever amacnn
her trl haklarn stnde nem tad, benim buna kar gelme
hakkm olmad inancndan kaynaklanmaktayd.
"Cortlandt' tasarmlamay kabul ediim, onu kendi tasarmladm
gibi yaplm grmek amacna ynelikti, baka hibir nedeni yoktu.
almam karlnda bu fiyat istemitim. Bu bana denmedi.
"Peter Keating'i sulamyorum. aresiz kald. verenlerle arasnda
bir anlama bulunmasna ramen, o anlamaya aldr edilmedi. O anlamada kendisine, binann projeye gre yaplaca konusunda sz
verilmiti. O sz tutulmad. Bir insann yapt iin drstlne ve
tutarlna sayg duymas, bunu korumaya almas, bugn mulk,
soyut, nemsiz bir ey olarak tanmlanyor. Savcnn bu szleri
sylediini duydunuz. Neden bozulmutu binann biimi? Hibir

1050/1067

nedeni yoktu. Byle eylerin hibir zaman nedeni olmaz. Ancak bir
elden dmecinin, bakasna ait bir ey zerinde, ruhsal ya da maddesel bir ey zerinde oynama hakkm kendinde grmesi olabilir. Kim
izin verdi bunu yapmalarna? Dzinelerce yetkili arasnda tek bir kii
bulamazsnz. Hi kimsenin izin vermeye de, durdurmaya da nem
verdii yoktu. Hi kimse sorumlu deildi. Kimseden hesap sorulamaz.
Tm kolektif eylemlerin yaps byledir.
"Bana istediim ve hakkm olan ey denmedi. Ama Cortlandt'n
sahipleri, kendi istedikleri eyi benden aldlar. Onlar mmkn
olduunca ucuza karlm bir binalar topluluu istiyorlard. Bunu istedikleri gibi yapabilecek baka hi kimseyi bulamadlar. Ben yapabilirdim ve yaptm. almamn yararlarm aldlar, beni de bunu onlara
hediye olarak vermeye zorladlar. Ama ben hayrsever deilim. Bu tr
hediyeler vermem.
"Yoksullarn, aresizlerin evlerini yktm sylendi. Ben olmasam,
bu yoksullarn bu evlere zaten kavuamayacaklar unutuldu. Yoksullara kayg duyanlar, istedikleri yardm sunabilmek iin, bu konularla
hi ilgilenmeyen birine, bana gelmek zorunda kaldlar. Gelecekte
orada oturacak kiraclarn yoksulluu yznden, bu insanlarn benim
almam zerinde hak sahibi olduuna inanld. Onlarn ihtiyalar,
benim hayatm zerinde hak sahibi olarak grld. Benden istenen
her katky sunmak, grevim sayld. Bu da bugn dnyay yutmakta
olan elden dmecinin dsturudur.
"Ben bugn, hayatmn tek bir dakikas zerinde bile hi kimsenin
hakk olmadn sylemeye geldim. Enerjimin de. Baarlarmdan
herhangi birinin de. Kim byle bir iddiada bulunursa bulunsun,
saylar ne kadar kalabalk, ihtiyalar ne kadar byk olursa olsun.
"Buraya gelip, bakalar iin yaamayan bir insan olduumu
sylemek istedim.
"Bunun sylenmesi gerekiyordu. Dnya bir fedakrlk lemi iinde
yok oluyor.

1051/1067

"Buraya gelip, kiinin drst ve yaratc rnleri, her trl hayrseverlik giriiminden daha nemlidir, demek istedim. Aranzda bunu
anlamayanlar, dnyay mahvedenlerdir.
"Buraya gelip kendi artlarm ortaya koymak istedim. Baka
artlarla var olmak istemiyorum.
"nsanlara kar, bir tek sorumluluk dnda, baka hibir sorumluluk kabul etmiyorum. O sorumluluk, zgrlklerine sayg gstermek,
kle toplumuna katlmamaktr. Eer lkem artk var olmayacaksa, ona
hapiste yatacam on yl sunabilirim. O on yl boyunca, lkemin
eskiden nasl bir yer olduunu minnetle hatrlarm. Onun yerine gelen
yeni dzende yaamak ve almak istemeyiim, benim sadakatimdir.
"Gelmi gemi tm yaratclara, dinamitlediim Cortlandt'dan sorumlu olan gler tarafndan ac ektirilmi tm yaratclara
sadakatimdir. O kiilerin yapayalnz ve ikence iinde, inkrla, aresizlikle, smryle geirmek zorunda kaldklar her saate sadakatimdir.
Dnyaya gelen, yaayan, mcadele eden, baaramadan nce, tannmam bir kii olarak len tm yaratclara da sadakatimdir. Bedenen
veya ruhen yok edilmi her yaratcya sadakatimdir. Henry Cameon'a,
Steven Mallory'ye, adnn sylenmesini istemeyen, ama u anda bu
salonda oturan, kendisine hitap etmekte olduumu bilen bir baka
kiiye sadakatimdir."
Roark, iki baca ayrk, kollar dosdoru iki yanna sarktlm, ba
dik, ylece duruyordu. Bitmemi bir binada durduu gibi. Daha sonra,
dnp savunma masasna oturduunda, odadaki pek ok kii onu hl
yle ayakta grmekte olduklar izlenimindeydiler. O bir anlk tablo, silinmeyecek zellie sahipti.
Bu konumay izleyen uzun hukuksal tartmalar srasnda, bu tablo
izleyicilerin zihninden hi silinmedi. Yarg, savcya, davalnn iddiasn deitirmi olduunu hatrlatyordu. Eylemi yaptn kabul etmi, ama sulu olmadn sylemiti. Buradan ortaya geici bir yasal
kemeke kt. Davalnn yapt hareketin ne olduunu bilip
bilmedii, biliyorsa bunun kt bir hareket olduunu kabul edip

1052/1067

etmedii yolundaki kararlar, jriye brakld. Savc buna itiraz etmedi.


Salonda garip bir sessizlik vard. Davay imdiden kazandna inanyordu savc. Kapan konumasn yapt. Neler sylediini hi kimse
hatrlamad. Yarg, jriye talimatn verdi. Jri kalkt, duruma
salonundan kt.
nsanlar kprdyor, gitmeye hazrlanyordu. Pek aceleleri varm
gibi davranmyorlard. Naslsa saatlerce beklemeleri gerekecekti.
Salonun arkasnda Wynand, n tarafta Dominique, hi kprdamadan
oturmaktaydlar.
Bir mbair Roark'un yanna geldi, darya karken ona elik etmeye hazrland. Roark savunma masasnda ayaa kalkt. Gzleri nce
Dominique'e, sonra Wynand'a dnd, sonra mbairi izleyerek kapya
yneldi.
Tam kaca srada bir grlt duyuldu. Bir anlk sessizlikten
sonra, insanlar jri odasnn kapsna vurulmakta olduunu anladlar.
Jri kararn vermiti.
Ayaa kalkm olanlar ayakta kald. Olduklar yerde dondular. Yarg gelip yerine oturuncaya kadar ylece beklediler. Jri de salona
dnp yerini ald.
Mbair, "Sank kalkp jriye dnsn," diye bard.
Howard Roark ne kt, jrinin karsnda durdu. Salonun arka
tarafnda Gail Wynand da kalkmt. O da ayaktayd.
"Sayn szc, bir karara vardnz m?"
"Vardk."
"Kararnz nedir?"
"Susuz."
Roark'un ilk ba hareketi, dnp pencereden kente bakmak
olmam, yargca, Dominique'e bakmak da olmamt. Wynand'a
bakyordu.

1053/1067

Wynand sert bir hareketle dnd, salondan kt. Salondan kan ilk
kii o olmutu.

19
Roger Enright, Cortlandt'n arazisini de, planlarn da, enkazn da
hkmetten satn ald. Temeldeki her trl kalntnn sklp karlmasn, tertemiz bir ukur braklmasn emretti. Projeyi yeni batan
yapmas iin Howard Roark'u tuttu. naatn tmn bir tek mteahhide vererek, planlarn ekonomisine byk zen gstererek, yeni bir
bte yapt; dk kiral olmasna ramen kendisine de iyi bir kr pay
brakacak giriimine hazrland. Gelecekte buraya tanacak kiraclarn
gelirleri, meslekleri, ocuklar, ne yiyip ne itikleri konusunda hibir
sora sorulmayacakt. Tanp kiray demek isteyen herkese akt proje. Daha pahal yerde oturmaya paras yetisin ya da yetimesin.
Austos sonlarnda Gail Wynand, boanma ilamn ald. Davaya
kar taraf itiraz etmemi, Dominique zaten ksa sren durumaya da
gelmemiti. Wynand yargcn karsnda, sava divanna verilmi asker
gibi duruyor, Monadnock Vadisi'ndeki sabah kahvaltsnn, yasal dilde
anlatlnn irenliini dinliyordu. Bayan Wynand ile Howard Roark.
Bu Wynand'n karsn resmen namussuz ilan etmekti. Wynand'a yasal
merhamet sunuluyordu. Masum olduu halde zarar gren taraf. Eline
verilen kt, bundan sonraki yllarna zgrlk demekti. O yllara
sacak btn o sessiz gecelere.
Ellsworth Toohey, i mahkemesindeki davasn kazand. Wynand'a
onu eski grevine almas emredildi.
O gn leden sonra Wynand'n sekreteri, Toohey'e telefon etti, Bay
Wynand'n kendisini bu gece, saat dokuzdan nce iinin banda istediini bildirdi. Toohey glmsedi, telefonu kapatt.
Toohey o akam Banner Binas'na girerken de glmsyordu. Kent
Haberleri Odasna urad, insanlara el sallad, tokalat, oynamakta
olan filmler hakknda espriler yapt, arm gibi havalara girdi. Sanki
daha dn buradayd da, insanlarn onun geliini neden byle bir zafer
edasyla karladklarn anlayamyordu.

1055/1067

Sonra kendi odasna yneldi. Birden durdu. Daha dururken


farkndayd yapt hatann. Durmamas gerekirdi. Hemen girmesi
gerekirdi. Gstermi, belli etmiti. Odasnn ak kapsnda Wynand
duruyordu.
"yi akamlar, Bay Toohey," dedi Wynand yumuak bir sesle. "eriye girin."
"Merhaba, Bay Wynand." Toohey'nin sesi sevimli, gven doluydu.
Yz kaslarna emir verip bir glmseme ifadesine brnmeyi baard.
Bacaklar adm atmay srdryordu.
Odaya girdi, ne yapacandan emin olamayarak durdu. Kendi
odasyd, deimemiti. Masann zerinde daktilosuyla beyaz ktlar
duruyordu. Ama kap hl akt, Wynand da sessizce orada durmay
srdryordu. Kapnn kenarna yaslanmt.
"Masanza oturun, Bay Toohey. almanza bakn. Yasaya uymak
zorundayz."
Toohey neeli bir tavrla omuz silkti, yerine geip oturdu. Ellerini
masaya dayadnda avular akt. Sonra onlar kucana indirdi. Bir
kurun kalem almak zere uzand, ucunu inceledi, brakt.
Wynand yavaa tek bileini gs hizasna kadar kaldrp hareketsiz tuttu. Koluyla aaya dnk parmak ular arasnda bir a
olumutu. Saatine bakyordu.
"Dokuza on var," dedi. "inize dnm bulunuyorsunuz, Bay
Toohey."
"Dndme de ocuklar gibi seviniyorum. Gerekten, Bay Wynand, herhalde itiraf etmemem gerekir, ama buray yle ok zledim
ki."
Wynand gitmek istermi gibi bir harekette bulunmuyordu. Yine her
zamanki gibi rahat bir tavrla durmaktayd orada. Omzunu kapnn
kenarna dayam, elleriyle dirseklerini tutmutu. Masada yeil camdan, kare abajurlu bir lamba yanmaktayd. Ama darda hava hl aydnlkt. Gkyznn limon sars rengi zerinde yorgun kahverengi

1056/1067

lekeler vard. Oda bu k bileimi altnda hem ok ham, hem de ok


zayf grnmekteydi. Ik, masann zerinde bir havuz gibiydi, ama
dardaki kahverengilii bastramyor, o kahverengilik sokaktaki
biimleri yar yarya eritiyor, ama kapya varp Wynand'n varln
silemiyordu.
Abajur hafife titredi, Toohey tabanlarnn altndaki sarsnty hissetti. Bask makineleri almaktayd. Bu sesi oktan beri duyamadn dnd. Rahatlk verici bir sesti. Gvenilir ve canl bir sesti.
Bir gazetenin nabz atlar. Uzun bir dizi halinde ayr ayr damlalar.
Dz bir izgi halinde yuvarlanan bilyeler gibi. nsan kalbinin sesi gibi.
Toohey kurunkalemi kdn zerinden kaydrd, ama n tam
oraya dtn, o kda bir nilfer, bir aydanlk, bir de sakall profil izdiini Wynand'n grebileceini fark etti. Kalemi elinden brakt,
dudaklaryla alayc bir ses kard. ekmecelerden birini ap oradaki
kopya ktlaryla kegenlere dikkatle bakt. Ne yapmas gerektiini
bir trl anlayamyordu. nsan bir ke yazsn yazmaya byle
balayamazd ki! Grevine neden akamn dokuzunda balamas
gerektiini de anlayamamt. Herhalde Wynand, olay abartarak
kendi teslim oluunu yumuatmak istedi, diye karar vermiti. tiraz
etmemekle bir eyim eksilmez, diye dnmt.
Bask makineleri alyordu. Bir insan kalbinin atlar toplanm,
yeniden yaymlanyor gibiydi. Baka hibir ses duyulmuyordu. Wynand gitmise, bu numaray srdrmek gereksiz demekti. Ama gitmemise, onun durduu tarafa bakmak akllca bir ey olmazd.
Bir sre sonra ban kaldrp bakt. Wynand hl oradayd. Ik
onun vcudunda iki yeri beyaz gsteriyordu. Dirseini tutan elinin
uzun parmaklan, bir de o geni aln. Toohey'nin grmek istedii o
alnd. Yo, kalarn zerinde eik kabarklklar yoktu. Gzler, iki kat
beyaz ovaldi. Yzn keskin alarla dolu glgeleri arasnda, az belli
oluyorlard. Ovaller Toohey'e dnkt. Ama yzde hibir ey yoktu.
Ama belli deildi.

1057/1067

Bir sre sonra Toohey, "Gerekten, Bay Wynand, ikimizin geinememesi iin hibir neden yok," dedi.
Wynand cevap vermedi.
Toohey bir kt ald, daktiloya takt. Tulara bakarak otururken iki
parman enesine dayamt. Yeni bir paragrafa balayaca zaman
hep bu pozu alrd. Tularn kenarlar lambann nda parldyordu.
Lo odada, havada duran madeni paralar gibiydiler.
Bask makineleri durdu.
Toohey yerinden srar gibi oldu. Bunu otomatik bir hareket olarak
yapmt. Neden byle sradn henz bilmiyordu. Ama gazeteciydi
o. Bu ses byle duramazd.
Wynand saatine bakt, "Dokuz oldu," dedi. "iniz bitti, Bay Toohey.
Banner diye bir gazete yok artk."
Toohey'nin bundan sonra farkna vard ilk gerek, kendi elinin
daktilo tular zerine d oldu. Minik kaldralarn stste binerken kard, ksrk gibi sesi duydu.
Konumad; ama yznden her eyi belli ettiini dnd ... nk
Wynand ona cevap veriyordu:
"Evet, burada on yldr almtnz ... Evet, tm hissedarlarn
hisselerini satn aldm. Mitchell Layton da dahil. ki hafta nce ..." Sesi
kaytszd. "Hayr, kent haberleri odasndaki ocuklar bilmiyordu. Yalnzca bask odasndakiler biliyordu ..."
Toohey ban teye evirdi, eline bir kegen ald, avucunda tuttu,
sonra elini ba aa edip onu masaya drd. Onun aaya dnk
avuta duramayacan syleyen fizik kanununa ayor gibiydi.
Ayaa kalkt. Durup Wynand'a bakt. Aralarnda gri bir haldan
baka hibir ey yoktu.
Wynand'n ba kprdad, hafife yana eildi. Yz artk hibir
engele ihtiya duymuyormu gibiydi. Basit bir ifadesi vard. fke

1058/1067

yanstmyordu. Kapal dudaklar, hemen hemen mtevaz denilebilecek bir glmsemenin imasyla, gerilmiti. Wynand konutu:
"Banner'n sonuydu bu ... Sanrm onu sizinle birlikte karlamam
uygundu."
Ellsworth Monkton Toohey'i almaya pek ok gazeteler urat. Ama
o, Courrier'yi seti. Saygn bir gazeteydi, kesin bir politikas da yok
saylrd.
Yeni iinin ilk akamnda Ellsworth Toohey, Genel Yayn Mdr
Yardmclarndan birinin masasnn kenarna oturmu, Bay Talbot'tan
sz ediyordu. Talbot, Courrier'nin sahibiydi. Toohey onunla birka
kere ancak grmt.
"Ama insan olarak nasl biri bu Bay Talbot?" diye soruyordu masadaki adama. "zel Tanr's nedir? Nesi olmasa ker?"
Koridorun karsndaki telsiz odasnda birisi, bir numara eviriyordu. Ciddi bir ses, "Zaman geiyor!" diye seslendi.
Roark kendi ofisinde, izim masasna oturmu, alyordu. Cam
duvarlarn dndaki kent klyd. Ekim aynn ilk serinlii ykam,
temizlemiti havay.
Telefon ald. Roark kalemini sabrsz bir hareketle havaya kaldrd,
ylece tuttu. izim yaparken telefon asla almazd. Kalkp alma
masasna yrd, kulakl ald.
Sekreteri emre uymad iin zr dileyen, ok gergin bir sesle, "Bay
Roark," dedi. "Bay Gail Wynand, yarn leden sonra drtte ofisine
gitmenizin uygun olup olmadn bilmek istiyor."
Kadn bunu syledikten sonra, kulaklnda uzun sre szsz bir
czrt duydu. Saniyeleri saymaktayd.
"Kendisi telefonda m?" diye sordu Roark. Sekreteri o sesi byle
karan eyin, hattan kaynaklanmadn anlamt.
"Hayr, Bay Roark. Bay Wynand'n sekreteri aryor."

1059/1067

"Evet. Evet. Ona evet deyin."


izim masasna yryp ktlara bakt. lk defa kayordu iten.
Bugn artk alamayacan biliyordu. Umutla rahatlamann bileimi
fazla ard.
Roark eskiden Banner Binas olan yere yaklarken, kapnn zerindeki gazete balna benzeyen tabelann kaldrlm olduunu
grd. Yerine yeni bir ey taklmamt. Deiik renkte bir dikdrtgen
boluk kalmt orada. Binada artk Clairon' un ofisiyle bir yn bo
oda bulunduunu biliyordu. Clairon nc snf bir akam gazetesiydi. New York'da Wynand yaynlarnn tek temsilcisi olarak o
kalmt.
Asansre yrd. Tek binenin kendisi olduuna memnundu. O
kk elik kabinin iinde, ani ve iddetli bir sahiplik duygusuna
kapld. Onundu. Yine bulmutu onu. Kendisine geri verilmiti yine.
Duyduu rahatlamann younluu, daha nce duymu olduu acnn
ne kadar youn olduuna iaretti. zel bir acyd o. Hayatndaki dier
aclarn hibirine benzemiyordu.
Wynand'n ofisine girdiinde, o acy kabullenip ebediyen tamak
zorunda olduunu hemen anlad. Gemeyecekti. Umut yoktu. Wynand
masasnda oturmaktayd. O girince ayaa kalkp dosdoru yzne
bakt. Wynand'n yz bir yabancnn yznden daha beterdi.
Yabancnn yz, yaklalmam bir potansiyel tard. Gerekli seimi
yapp gerekli abay gsterirse, aabilirdi insan onu. Oysa bu bilinen
bir yzd, kapalyd, bir daha ona asla ulalamayaca da belliydi. Bu
yzde bir inkrn acs bile yoktu. Bir sonraki admn damgas vard
yalnzca. Acy bile reddetmi bir yzd. Uzak ve sessiz, kendi gururuna sahip bir yzd. Canl bir nitelik deildi bu. Ortaa mezarlarndan birindeki heykelin, gemi grkemleri anlat, ama el uzatp
dokunmay yasaklay gibi bir gururdu.
"Bay Roark, bu grme gerekliydi, ama benim iin ok zor. Ltfen
ona gre davrann."

1060/1067

Roark gsterebilecei son anlayn, aralarnda bir ba yokmu gibi


davranmak olduunu anlad. Bir tek kelime sylese, "Gail," dese,
karsndaki adamn son kalntlarn da yerle bir edebileceinin
farkndayd.
"Peki, Bay Wynand," diye cevap verdi.
Wynand masasnn zerindeki daktiloyla yazlm ktlar ald, ona
uzatt.
"Ltfen bunu okuyun, kabul ediyorsanz imzalayn."
"Nedir bu?"
"Wynand Binas'n tasarmlamanz iin anlama."
Roark ktlar elinden brakt. Tutamazd onlar. Bakamazd da.
"Ltfen dikkatle dinleyin, Bay Roark. Bunun iyice aklanmas ve
anlalmas gerek. Wynand Binas'nn yapmna hemen balamak
istiyorum. Onun bu kentteki en yksek bina olmasn istiyorum. Uygun zaman olup olmadn, ekonomik bakmdan akllca bir ey olup
olmadn ltfen benimle tartmayn. Yaplmasn istiyorum. Kullanlacaktr. Sizi ilgilendiren bu zaten. Clairon oraya tanacak, kentin
dank yerlerindeki Wynand Kurulular da oraya toplanacak. Geri
kalan daireler kiraya verilecek. Onu salayacak kadar gcm hl var.
Yararsz bir bina yapyor olmaktan korkmamanz gerek. Ayrntlar ve
gereklerle ilgili olarak size yazl bir metin gndereceim. Geri kalan
size kalyor. Binay istediiniz gibi tasarmlayn. Sizin kararnz nihai
karardr. Benim onayma gerek yoktur. Tm ykmllkler ve yetkiler
size ait. Bunlar anlamada yazl. Ama sizinle grmek zorunda olmadm anlamanz istiyorum. Tm teknik ve finansal konularda
beni temsil edecek biri bulunacak. Onunla iliki kuracaksnz. Bundan
sonraki tm toplantlar onunla yapacaksnz. Hangi mteahhitleri
semek istediinizi ona bildirin. Benimle iletiim kurmak gerektii
kansna varrsanz, temsilcim araclyla yapn. Beni grmeyi
beklememeniz ve buna teebbs etmemeniz gerekiyor. Byle bir eye
kalkrsanz, talebiniz reddedilecek. Sizinle konumak istemiyorum.

1061/1067

Sizi bir daha asla grmek istemiyorum. Eer bu koullara uymaya


hazrsanz, ltfen anlamay okuyup imzalayn."
Roark kaleme uzand, ktlar hi bakmadan imzalad.
"Okumadnz," dedi Wynand.
Roark kalemi masaya att.
"Ltfen iki kopyay da imzalayn."
Roark denileni yapt.
"Teekkr ederim," dedi Wynand. Kendisi de imzalad, bir kopyay
Roark'a uzatt. "Bu sizin kopyanz," dedi.
Roark kd cebine soktu.
"Giriimin mali ynnden sz etmedim. Wynand imparatorluunun
artk ld, herkese bilinen srlardan oldu. Oysa aslnda sa ve
salam. lkenin her yannda, eskisi kadar diri. Bir tek New York
dnda. Benim mrm karr. Ama benimle son bulmayacak. Byk
bir blmn nakte evirmek istiyorum. Bu nedenle, binay tasarmlarken maliyet asndan kendinizi snrl hissetmenize gerek yok. Kaa
karmay uygun grrseniz, o kadara ksn. Gazeteler, haber programlar yok olduktan ok sonra da o bina yerinde duruyor olacak "
"Evet, Bay Wynand."
"Herhalde binann bakm giderlerini mmkn olduunca dk tutmak zere tasarmlayacaksnz. Ama ilk yatrmn geri dnn
dnmeyin. Geri dnecei kimse yok."
"Evet, Bay Wynand."
"Eer dnyann bugnk haline bakar, ne gibi felketlere doru gitmekte olduunu grrseniz, bu giriimi anlamsz bulabilirsiniz. Gkdelenler devri bitti. imdi artk toplu konut projelerinin devri. O da
maara devrinin balangcdr. Her zaman yle olur. Ama siz, dnyaya
kar gelen hareketlerden korkmazsnz. Bu bina New York'da yaplan

1062/1067

son gkdelen olacak. yle olmas da uygun. nsanlk kendi kendini yok
etmeden nce, insanolunun son baars."
"nsanlk kendini hibir zaman yok etmeyecek. Bay Wynand.
Kendini mahvolmu olarak da grmemeli. Byle eyler yapt srece,
kalacaktr."
"Nasl eyler?"
"Wynand Binas gibi eyler."
"O size bal. Banner gibi l eyler, bunu salayacak mali gbre
saylr. O da onlarn ilevi."
Anlamann tek kopyasn ald, katlad, belirgin bir hareketle ceketinin i cebine yerletirdi. Sesinin tonunda hibir deiiklik olmakszn
konutu:
"Bir zamanlar size bu bina hayatmn ant olacak demitim. Artk
anlacak bir ey yok. Wynand Binas'nn hibir eyi yok. Yalnzca sizin
ona vereceklerinize sahip olacak."
Ayaa kalkt, grmenin sona erdiini belirtmi oldu. Roark da
kalkt, ban hafife eip onu selamlad. Ba resmi bir selamn gerektirdiinden biraz daha uzun sre eik kald.
Kapya vardnda durup dnd. Wynand masasnn gerisinde
hareketsiz duruyordu. Birbirlerine baktlar.
Wynand, "Sizin sahip olduunuz, benim de sahip olma frsatna
ulatm o ruha bir ant yapn," dedi.

20
On sekiz ay sonra bir ilkbahar gn, Dominique, Wynand Binasnn
inaat alanna doru yryordu.
Kentin gkdelenlerine bakt. Beklenmedik noktalardan ykseliyorlard. Daha alak damlarn arasndan fkryorlard. aknlk yaratan
bir anilikleri vard. Sanki Dominique bakmadan bir saniye nce ykselmilerdi de, bakyla hareketin sonunu yakalamt. Biraz daha
erken baksa, onlar ykseli hareketinin ortasnda yakalayacakm
gibi.
Hell's Kitchen'n bir kesini dnd, karsnda o geni arsay buldu.
Makineler paralanan topran zerinde gidip geliyor, gelecein
parkn hazrlyordu. Parkn orta yerinden, Wynand Binas'nn iskeleti
ykselmiti. Tamamlanmt iskelet. Gklere ulayordu. En st
blm hl plakt. apraz izgilerle dolu bir kafesti. Camlarla
duvarlar ykselii izlemi, alt kesimlerin evresini rtmt.
Dominique iinden, topran kalbi atetir derler, diye dnd. O
ate orada hapis. ok da sessiz. Ama bazen kil rty yaryor, demiri,
graniti de yaryor, frlayp zgrle kyor. O zaman buna benzer bir
ey oluyor ite.
Binaya doru yrd. Alt katlarn evresini ahap bir it evrelemiti. Parlak bir renge boyal itin zerinde, dnyann en yksek
binas iin gerekli malzemeleri veren firmalarn adlan yazlyd. National Steel Inc.'den elik. Ludlow'dan cam. Kessler Inc.'den asansrler. Mteahhit: Nash & Dunning.
Dominique durdu. Daha nce hi dikkat etmedii bir ey grmt.
Alnna bir el dokunmu gibi hissetti. Masallarda anlatlan o tedavi
edici el. Henry Cameron'u hi tanmamt. Bu sz onun sylediini
de duymu deildi. Ama u andaki duygular, bu sz onun azndan
duyuyormu gibi bir duygu verdi ona: "Biliyorum ki bu kelimeleri
sonuna kadar gtrebilirsen, zaferi kazanacaksn, Howard. Yalnz
kendin iin deil, kazanmas gereken bir ey iin.

1064/1067

Dnyay dndren, ama hi takdir edilmeyen o ey iin. Senden


nce devrilen, senin ekecein aclar ekmi olan pek ok kiinin c
alnacak o zaman."
New York'un en byk binasn evreleyen itin zerinde, tenekeden
kk bir levhaya bakyordu:
"Howard Roark, Mimar."
naat avuunun kulbesine yrd. Buraya sk sk Roark'u
grmeye gelmilii vard. naatn nasl ilerlediini yakndan izliyordu.
Ama kulbede bugn yeni bir adam vard. Doninique'i tanmyordu.
Dominique, Roark'u sordu.
"Bay Roark en tepede, su deposunun orada. Kim aryor,
hanmefendi?"
"Bayan Roark," diye cevap verdi Dominique.
Adam koup avuu buldu, o da Dominique'in inaata dtan trmanan asansre binmesine her zamanki gibi izin verdi.
Dominique, ayaklarn kabinin dibindeki tahtalara basm, elini
kaldrp tepedeki kabloyu tutmu, ayakta duruyordu. Tahtalar sarsld,
bir hava akm eteini bacaklarna sardrd, gzleri yerin kendisinden
yavaa uzaklamaya baladn grd.
Dkkn vitrinlerinin enli camlar nnden ykseldi. Sokaklarn
kanallar giderek derinleti, alald. Dominique sinema afilerinin
zerine doru trmanyordu. Ofis pencereleri hzla aaya doru akmaktayd. Camdan yaplm upuzun kuaklar gibi. Antrepolarn tknaz
csseleri kayboldu, ilerinde sakladklar deerli hazinelerle birlikte
glnmez oldular. Otellerin tepelerindeki kuleler, almakta olan bir
yelpaze gibi arplyordu baklar altnda. Duman karan u krdanlar, fabrika bacalaryd. Kprdayan gri benekler, otomobildi. Gne,
kuleleri birer deniz fenerine evirmiti. Her biri kente parlak klar
yanstyordu. Kent altta yaylmaktayd. Alar oluturan sokaklar, iki

1065/1067

yandaki nehirlere doru gidiyordu. Suyun iki ince kolu arasna


skmt. Uzak kesimleri, ovalarn ve gkyznn sisleri altndayd.
Yass damlar, binalar aaya iten pedallar gibi alald,
Dominique'in yolu zerinden kat. imdi yemek odalarn, yatak
odalarn, ocuk odalarn barndran cam kplerin nnden gemekteydi. at bahelerinin den mendiller gibi aaya kaydn grd.
Gkdelenler onunla yarmaya almt ama sonunda geride kaldlar.
Ayann altndaki tahtalar, radyo istasyonlarnn antenlerini bile
geti.
Asansr, kentin tepesinde bir sarka gibi sallanyordu. Binann yan
banda, hzla ykselmeyi srdryordu. rlm duvarlarn hizasn
da gemiti artk. Dominique'in arkasnda, elik ubuklarla koca bir
boluktan baka bir ey yoktu. Ykseltinin kulak zarlarna yapt
basnc hissetti. Gne gzlerini kamatrd. Kalkk duran enesine
hava arpp duruyordu.
Onun en yukarda durmakta olduunu grd. Wynand Binas'nn en
st platformundayd. Dominique'e el sallad.
Okyanusun izgisi gkyzn kesiyordu. Okyanus ykseliyor, kent
alalyordu. Dominique banka binalarnn tepesini de geti.
Mahkemelerin zerindeki kuleler de aada kald. Kilise kulelerinin
de yukarsna kt.
Sonunda karsnda yalnzca okyanus, gkyz, bir de Howard
Roark kald.

BTT

img3.jpg

@Created by PDF to ePub

You might also like