Professional Documents
Culture Documents
HAYATIN KAYNAI
AYN RAND
nsz
6/1067
Trkiyede eer The Fountainhead iyi okunmu olsayd; hibir ideoloji akln nne gemez, Trkiye inan dolu militanlarn cenneti olmak
yerine meslek sahibi insanlarn lkesi olurdu. Bir ii iyi yapmak, iine
sayg duymak, o ii baarmak bu kadar ok aalanmaz, insanlar
yaptklar iten, retmekten ve para kazanmaktan utanmazd.
Elinizdeki bu kitap dnyann fedakarlk tccarlar tarafndan yok
edilmemesi iin bir AKIL KALKANIDIR. Benin bir savunusu ve
kalabalklara kar duran yaratclara verilmi bir dldr. Akln ve
mantn yolunu izlemek isteyen herkese bu rehberi takdim etmekten
onur duyuyorum.
Sinan etin Kasm 2002,
stanbul
Frank OConnera
Mimarlk adl o byk meslee; o meslekte insan dehasnn en yce
ifadesi saylabilecek birtakm eserler vermi olmalarna ramen
ounlukla tannmam durumda kalan, insanlarn ou tarafndan
kefedilemeyen meslek byklerine, derin minnetimi ifade etmek isterim. Bu kitab yazarken bana baz teknik konularda yardmlarn
cmerte sunmu olan mimarlara da teekkr ederim.
Bu hikyedeki hibir insan ve hibir olay, gerek bir insana ya da
olaya atf amacyla yazlmamtr. Kitapta ad geen gazete ke
yazlarna ait stun balklar; be yl nce, benim tarafmdan bu romann tasla hazrlanrken uydurularak kullanlmtr. Herhangi
bir gazetedeki, herhangi bir ke yazsnn balndan alnm
deillerdir.
Ayn Rand 1943
1
Howard Roark gld.
Kayann ucunda, rlplak ayaktayd. Gl o kayann ok aasnda
kalyordu. Yar yolda donakalm bir granit patlamas, ge doru
kaarken, o durgun suyun biraz yukarsnda ylece, hareketsiz,
aklmt. Sanki aadaki sular ta gibi duruyordu da, talar hareket
halinde fkryordu. Kayalarn u andaki hareketsizlii, atma
srasnda vuruun vurula karlamas yznden; akntlarn
hareketten daha dinamik bir duraklamayla ylece kald o ksack andaki gibiydi. Parldyordu talar. Gne klar, slak yzeylerinde
oynayordu.
Aadaki gl, kayalarn orta yerine rastlayan ince elik bir levhayd
yalnzca.. Kayalar daha aaya doru da, hi deimeden devam ediyordu. Gkte balyor, gkte bitiyordu onlar: Dnya da bolukta asl
gibi grnyordu. Olmayan bir eyin zerinde yzen bir ada ... kayann ucunda duran adamn ayaklarna bir apayla tutturulmu.
Vcudu gkyzne kar geriye doru bkld. Uzun ve dz izgilerden, alardan oluan bir vcuttu. Her kvrm trl dzlemlere
yaylyordu. Kazk gibi duruyordu orada. Kollar yanlarnda, avular
da dnk. Krek kemiklerinin kaslp birbirine yaklatn hissetti;
boynunun kvrmn, ellerindeki kann arln bile fark etti. Arkadan
esen rzgr omurgasnda duydu. Rzgr salarn gkyzne kar
dalgalandrd. Ne sar, ne de kzld salar. Olgun bir portakaln kabuu rengindeydi.
O sabah bana gelen eye ve imdi nnde uzanan eylere gld.
nndeki gnlerin zor gnler olacan biliyordu. Yzlemesi gereken sorular, hazrlamas gereken bir eylem plan vard. Bunlar dnmesi gerektiini biliyordu. Ama hi dnmeyeceini de biliyordu,
nk her ey onun kafasnda daha imdiden ok netti. Plan zaten
oktan hazrd. Ayrca, can glmek istiyordu.
Durumu dnmeye alt, sonra unuttu. Granite bakyordu.
10/1067
11/1067
12/1067
13/1067
da, iinden hep onu km, yklm grme istei kabaryordu, onu
pek bilemiyordu.
"Evet?" diye sordu Roark.
"Dekan," diye tekrarlad kadn kararsz bir sesle. Umduu etkiyi yaratmaya bir kere daha abalad. "Dekann kendisi, sekreteri kanalyla
arad."
"Evet?"
"Dekann dndnzde sizi hemen grmek istediini syledi."
"Teekkr ederim."
"Ne istiyor olabilir imdi sizce?"
"Bilmiyorum."
O, "Bilmiyorum," demiti ama Bayan Keating'in kulana kesinlikle,
"Bana vz gelir," mesaj girmiti. nanmaz baklarla gen adamn
yzne bakt.
"Aklma gelmiken," dedi. "Peter bugn mezun oluyor." Bunu pek ilgisiz bir eymi gibi sylyordu.
"Bugn m? Ha, evet."
"Benim iin bugn byk bir gn. Olumu okutabilmek iin ne
kadar abaladm dnyorum da. Ho, ikyet ediyor deilim. Ben
durmadan szlanan insanlardan deilimdir. Peter ok zeki bir ocuk."
Dimdik duruyordu. Tknaz vcudu, kolalanm pamuklu elbisesinin
altnda korselerle yle sklmt ki, sanki el ve ayak bileklerine et
fkrtyormu gibi grnyordu.
En sevdii konuyu am olmann verdii hevesle, abucak devam
etti. "Ama tabii vnmek bana dmez. Baz anneler ansl olur,
bazlar anssz. Hepimiz hak ettiimiz yerdeyiz. Peter'e dikkat edin
bundan sonra. Geri ben olumun lesiye almasn isteyecek
annelerden deilim, ona gelebilecek kk baarlar iin de Tanrya
krederim. Ama eer o ocuk Amerika Birleik Devletleri'nin en
byk mimar deilse, annesi bunun nedenini bilmek isteyecektir."
14/1067
15/1067
Deitirilemeyecek kadar doru biimde. Keskin izgileri kurunkalemle bu ktlara izen elin daha renmesi gereken pek ok
ey vard. Ama izgilerin bir teki bile gereksiz olmad gibi, gerekli
olup da yerine konmam bir tek dzlem de yoktu. Yaplar yaln ve basitti ... Ta ki insan onlara bakp da, bu basitliin ne abalarla, ne metot
karmlaryla, ne dnce younluuyla gerekletirildiini anlayncaya kadar. Bir tek ayrnt bile herhangi bir slubun emri deildi. Binalar Klasik olmad gibi, Gotik de deildi, Rnesans da deildi.
Howard Roark'du onlar yalnzca.
Sayfalardan birine bakarken duraklad. Bu izim onu hibir zaman
tatmin etmemiti. Kendi kendine, egzersiz olsun diye yaratmt o
binay. Okul devlerinin dnda bir eydi. Byle egzersizleri ara sra,
ilgin bir yer grp de buraya nasl bir bina yaplmal diye dnd
zaman izerdi. Geceler boyunca oturup bu izime bakm, neyi gzden
kardn dnp durmutu. imdi bakarken, hibir n hazrl olmad halde, neyi yanl yaptn grverdi.
Kd getirip masaya att, zerine eildi, zenli izimin stne
hrsl izgiler izmeye balad. Arasra durup resme bakyor, parmak
ularn kda bastryordu. Sanki o binay elleri orada tutuyormu
gibi. Elleri upuzun parmakl, sert damarl, eklemleri ve bilekleri
kntl ellerdi.
Bir saat sonra kapsnn vurulduunu duydu.
izmeyi kesmeksizin, "Girin!" diye seslendi.
"Bay Roark!" Bayan Keating soluk soluayd. Eikten ona akn
akn bakyordu. "Ne yapyorsunuz siz?"
Roark dnp bakt, onun kim olduunu hatrlamaya alt.
"Dekan ne olacak?" diye inledi kadn. "Sizi bekleyen dekan?"
"Ha," dedi Roark. "Ha, evet. Unutmutum."
"Unuttunuz mu?"
"Evet." Roark'un sesinde bir aknlk vard. Kadnn aknlna
arm gibiydi.
16/1067
"Eh, bir tek ey syleyebilirim," dedi kadn boulurcasna. "Hak etmisiniz siz! Olanlar hak etmisiniz! Mezuniyet treni de drt buukta
balayacana gre, adam nasl zaman bulsun da sizi grsn?"
"Hemen gidiyorum, Bayan Keating."
Bayan Keating'i harekete geiren ey yalnzca merak deildi. Ynetim Kurulu kararn geri alr m diye duyduu gizli korku da vard.
Roark koridorun ucundaki banyoya gitti. Kadn onun ellerini
ykayna, dmdz salarn arkaya savurup onlara dzgn bir
grnm kazandrmaya almasna bakt. Roark banyodan kt, merdivenlere yneldi. Kadn onun hemen gitmek niyetinde olduunu o zaman anlad.
"Bay Roark!" dedi yine soluk solua. Parmayla gen adamn
giysilerini gsteriyordu. "Byle gitmiyorsunuz, deil mi?"
"Neden?"
"Ama o sizin dekannz!"
"Artk deil, Bayan Keating."
ok iinde kald kadn. Delikanl bu sz mutluluk duyuyormu gibi
sylemiti.
Stanton Teknoloji Enstits tepenin zerindeydi. Ssl duvarlar,
altta kalan kentin zerinde bir ta gibi ykseliyordu. Gbeinin ortasna yerletirilmi gotik katedraliyle, tpk bir ortaa kalesine benziyordu. Kale sz aslnda binann amacna da ok gzel uymaktayd.
Kaln tula duvarlar, ancak nbetilerin dary grebilmesi iin
yaplma benzeyen, yark gibi birka penceresi, savunma okularnn
slenebilecei darack balkonlar, saldrganlarn zerine ya dkebilmek iin yaplma benzeyen ke kuleleri ... bir renim kuruntunda
byle eyler gerekli olursa tabii. Katedral tam orta yerde, dantelden bir
ihtiamla ykseliyordu. ki byk dmana kar pek zayf bir
savunma ... a ve havaya kar!
Dekann odas kilise gibiydi. Renkli caml bir tek pencereden gelen
n yaratt hlyal alacakaranlk. Bu kadarck k da odaya, kazk
17/1067
18/1067
dikkati yneltmedin. Buna karlk, mhendislik bilimlerinde her zaman harika bir renci oldun. Tabii gelecein mimarlar iin yap
mhendisliinin nemini kimse inkr etmiyor, ama arya kamak
neden? Niin mesleinin sanatsal ve ilhamsal yann ihmal edesin de,
yalnzca o kuru, teknik, matematik konularla ilgilenesin? Sen mimar
olmak iin geldin buraya, inaat mhendisi olmak iin deil."
"Bunlar gereksiz deil mi?" dedi Roark. "Hepsi geride kald. imdi
oturup benim konulara yaklamm konumaktan bir yarar gelmez."
"Sana yardmc olmaya alyorum, Roark. Bu olay adil bir bakla
grmen gerek. bu noktaya gelmeden nce sana yeterince uyarda
bulunulmadn da syleyemezsin."
"Syleyemem."
Dekan sandalyesinde kprdand. Roark rahatsz ediyordu onu. Geri gzleri terbiyeli bir biimde dikilmiti dekana. Adam iinden, bana
bak biiminde bir terslik yok, hatta tam gerektii gibi, dikkatle bakyor, diye dnd. Ama sanki ben burada yokmuum gibi.
Sonra szlerine devam etti. "Sana verdikleri her problem, izmeni
istedikleri her tasarm ... ne yaptn onlar sen? Hepsini o ... dorusu
ona slup bile diyemem ... senin o inanlmaz biiminde izdin. Sana
retmeye altmz ilkelerin hepsine aykr. Sanatn yerlemi ve
kabul edilmi btn rneklerine ve geleneklerine aykr. Sen kendini
modernist olarak gryor olabilirsin, ama bunlar yle bile deil. Bunlar, eer gcenmezsen, katksz delilik!"
"Gcenmem."
"Serbest slupta devler verildiinde, sen bu vahi eserlerinden
birini getirince ... dorusu retmenlerinin sana geer not vermesi, bu
izimlere ne anlam vereceklerini bilemedikleri iindi. Ama tarihsel sluplarla ilgili bir egzersiz verildiinde, bir Tudor kilisesi ya da bir
Fransz opera binas verildiinde, sen nedensiz ve kafiyesiz bir
19/1067
kme gibi st ste ylm kutulara benzer bir eyle ortaya knca
... bu sence dev yapmak m, yoksa dpedz itaatsizlik mi?"
"taatsizlik," dedi Roark.
"Sana bir ans tanmak istedik ... dier derslerdeki parlak
baarlarn iin. Ama bunu getirdiin zaman ..." Dekan nndeki
byk boy kda yumruunu indirdi. "Bu szde yln son devi olan
Rnesans villasyd. Artk bu kadar barda taran damla oldu!"
Kdn zerindeki izim, cam ve beton karm bir evdi. Kesine
keskin izgilerle bir de imza atlmt: Howard Roark. "Bunun zerine
seni geirmemizi nasl beklersin?"
"Bekleyemem."
"Bu konuda bize baka seenek brakmadn. u anda elbette bize
kar fke hissediyorsundur, ama ..."
"yle bir ey hissetmiyorum," dedi Roark alak sesle. "Sizden zr
dilemem gerekiyor. Genelde olaylarn bama gelmesine izin vermem.
Bu sefer bir hata yaptm. Beni kovmanz beklememeliydim. Kendim
ekip gitmeliydim ... Hem de oktan."
"Yo, yo, cesaretini kaybetme. Byle bir tutuma brnmek doru olmaz. zellikle de sana syleyeceim eylerin nda."
Dekan glmsedi, sr syleyecekmi gibi masann zerine doru
eildi. yilik gsterisinin al onu zevklendiriyordu.
"Bu grmemizin esas amacna geliyorum imdi," dedi. "Sana
mmkn olduu kadar erken bildirmek istedim. Yklm dununda
uzun sre kalman istemedim. Aslnda bunu rektre atmda onu
sinirlendirme tehlikesini gze aldm saylr ama ... bak, henz karar
kesin de deil, ama durum u: Sen olayn ciddiyetini artk anladna
gre, bir yl buradan uzak kalp dinlenirsen, enine boyuna bir
dnrsen ... yani, byrsen, diyebilir miyiz? ... o zaman belki seni
geri alma ihtimalimiz olabilir. Bak, bu konuda sz veriyor deilim.
zel olarak konuuyoruz. Zaten bu olmadk bir ey. Ama ne kadar parlak bir renci olduun dnlrse, ansn epey gl saylabilir."
20/1067
21/1067
"Yani sen bana, eer bir gn mimar olursan, gerekten byle binalar
yapacan m sylemeye alyorsun?"
"Evet."
"Sevgili olum, kim yaptracak sana o binalar?"
"Mesele orada deil. Mesele, beni kimin engelleyeceinde."
"Buraya bak. bu durum ciddi. Daha nce seninle oturup uzun uzun
konumadm iin pimanm ... Biliyorum, biliyorum, biliyorum.
szm kesme. Karna bir iki modernist bina km, bu yzden
kafana baz fikirler girmi. Ama bu modern denilen akntn ne kadar
geici bir moda olduunu gremiyor musun? Anlaman gerekir ki...
zaten btn otoriteler de ayr grtedir... mimaride gzel olan ne
varsa, mutlaka daha nce yaplmtr. Gemiin her slubunda bir
hazine gmldr. Biz kim oluyoruz da onlar amaya kalkyoruz?
Olsa olsa, sayg erevesi iinde, ayn eyleri tekrarlamay umabiliriz."
"Neden?" diye sordu Howard Roark.
Yo, diye dnd dekan, yo, baka bir ey sylemedi, bu son derece
masum bir szck; beni tehdit etmiyor.
"Ama belli zaten," diye karlk verdi.
Roark dengeli bir sesle, "Bakn," dedi, elini pencereye uzatt. "Kampusu ve kenti grebiliyor musunuz? u aada ka kii yryor, ka
kii yayor, biliyor musunuz? Onlardan herhangi biri ya da hepsi mimarlk hakknda ne dnrlerse dnsnler, bana vz gelir ... Baka
konulardaki dnceleri de vz gelir aslnda. Dedelerinin bu konuda
neler dndne niin aldr edeyim o halde?"
"O bizim kutsal geleneimiz."
"Neden?"
"Tanr akna, bu konuda bu kadar ocuksu ve saf davranmaktan
vazgeer misin?"
"Ama anlamyorum. Neden benim bunu byk mimari saymam
istiyorsunuz?" Parthenon'un resmini gsteriyordu.
22/1067
23/1067
24/1067
25/1067
26/1067
27/1067
bir fark olduuydu. Bu durum onu oktan beri rahatsz etmez olmutu.
Aslnda binalarda nasl bir merkez fikir aryorsa, insanlarda da bir
merkez igd aryordu o. Kendi hareketlerinin kaynan biliyordu.
Onlarnkini kefedemiyordu. Aldrmyordu ama. Baka insanlar
dnme srecini hibir zaman renememiti. Yalnzca zaman zaman, onlar neyin byle yaptn merak ediyordu. Dekan dnrken
bir kere daha merak etti. Bu sorunun bir yerinde nemli bir sr sakl,
diye dnd. Kefetmesi gereken bir ilke vard.
Birden durdu. Akam gneinin solmadan nceki o n grd.
Enstit binasnn tula duvar boyunca alt bordr oluturan gri kirece vuruyordu k. nsanlar da, dekan da, dekann arkasnda yatan o
kefetmek istedii ilkeyi de unuttu. Yalnzca o duvarn bu zayf k
altnda ne kadar gzel olduunu, kendisinin o tala neler yapabileceini dnd.
Kocaman bir sayfa kt dnd, onun zerinde ykselen duvarlar
geldi gznn nne. Gri kireten plak duvarlar, aralarnda uzun
eritler halinde pencereler, snflara o pencerelerden dolan gn .
Kdn kesinde keskin izgilerden oluan bir imza da vard
HOWARD ROARK..
2
" ... Dostlarm, mimarlk, iki kozmik ilkeye dayal byk bir sanattr:
Gzellik ve Yararllk. Bunlar da, daha geni bir anlamda, ebedi
varln paralandr. O varlk, Gerek, Sevgi ve Gzelliktir. Gerek,
sanatmzn geleneklerine ballk demektir, Sevgi, hizmet edeceimiz
insanlara duyduumuzdur ... Ah, Gzellik de tm sanatlarn
tutkusuna odak olan bir tanradr ... ster gzel bir kadn, ister gzel
bir bina biiminde olsun ... Hmm ... Evet... Sonu olarak, mimarlk
hayatna atlmak zere olan sizlere bir tek ey sylemek istiyorum, sizler artk kutsal bir mirasn muhafzlarsnz ... Hmm ... Evet... Bylece
dnyaya, o ebedi varlkla, cesaret ve vizyonla donanm olarak, bu
byk okulun uzun yllar boyunca temsil ettii standartlara sadk
olarak kn. Hepiniz sadakatle hizmet edin, ne gemiin klesi olun,
ne de srf orijinal olmak iin orijinallii savunan servencilerden olun.
O yol yalnzca cahil bir gururu temsil eder. Size nice zengin, faal yllar
dilerim. Bu dnyadan ayrlrken de zamann kumlar zerinde bir iziniz kalsn!"
Guy Francon szlerini gsterili biimde bitirirken sa kolunu
kaldrp dinleyicilerini selamlad. Resmi olmayan bir selam, ama Guy
Francon'un rahata sergileyebildii o neeli, ho havaya uygun.
Karsndaki koca salon, bir alk ve tezahrat patlamasyla bir anda
hayata dnd.
Gen, ter iinde, hevesli yzlerden oluan bir deniz, krk be
dakikadan beri, Stanton Teknoloji Enstits mezuniyet trenine
konumac olarak gelen Guy Francon'u dinliyordu. Guy Francon bu
tren iin ta New York'tan gelmiti. nl Francon & Heyer Mimarlk
irketi'nin sahiplerinden, Amerikan Mimarlar Dernei Bakan,
Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi yesi. Ulusal Gzel Sanatlar
Komitesi yesi, New York Sanat ve Zanaatlar Birlii Sekreteri, ABD
Aydn Mimarlk Dernei Bakan Guy Francon. Fransz hkmetinin
Legion d'Honeur nian verdii, ngiltere, Belika, Monako ve Siam
hkmetlerinin de madalyalar verdii Guy Francon. Stanton'n en
29/1067
30/1067
olduunu, daha sonra da bakacaklarn biliyordu. Dnp arkasna bakmyordu ama o baklarn her an farkndayd. Gzleri koyu renk,
uyank, zekiydi. Yukarya kvrm yapan kusursuz bir hilal gibi dudaktan zarif ve cmertti. Bir glmsemenin vaadiyle her an scak
ifadeliydi. Bann biiminde bir tr klasik kusursuzluk vard. Biimli
akaklarndaki dalgal siyah buklelerde de yle. Ban tutu biimi,
gzelliini olaan kabul eden, ama bakalarnn bunu hi olaan kabul
etmediinin farknda olan biri gibiydi. Peter Keating'di o. Stanton'n
yldz rencisiydi. renci Ynetim Kurulu Bakan, atletizm
takmnn kaptan, en nemli zel kardelik kulbnn yesi olduktan
baka, kampusun en sevilen rencisi seilmiti.
Bu kalabalk buraya benim mezun oluumu grmeye geldi, diye
dnd Peter Keating. Salonda ka kii bulunduunu tahmin etmeye
alt. Bu insanlarn hepsi onun notlarn biliyordu. Kimse onun
rekorunu kramazd. Eh, evet, Shlinker de vard. Shlinker onunla kran
krana yarmt, ama kendisi bu son yl Shlinker'i de amt. t gibi
almt, nk ok istiyordu Shlinker'i gemeyi. Bugn artk rakibi
yoktu ... derken birdenbire, boaznn iinde bir ey aaya dyormu gibi hissetti. Midesine dora. Souk ve bo bir ey. Bo bir delikti
aaya yuvarlanan. Yuvarlanrken de peinde bir iz gibi bu kt duyguyu brakyordu. ma saylabilecek kadar zayf bir soru ... kendisinin
gerekten bugnk parlakln gerektirdii kadar byk olup olmad
sorusu. Kalabaln iinde Shlinker'i arad, sonunda ocuun sapsar
bayla altn ereveli gzln grebildi. Ona scack baklarla, rahatlam, gven dolu, minnet dolu baklarla bakt. Shlinker'in ne
grn, ne de yetenek bakmndan Keating'e yetimeyi ummaya bile
cesaret edemeyecei kesindi. Kuku duymasna gerek yoktu Peter'in.
Shlinker'i de, dnyann btn Shlinker'lerini de her an alt edebilirdi.
Kendi elde edemedii bir eyi bakasnn elde etmesine asla izin vermeyebilirdi. Herkes seyretsin beni, diye geirdi iinden. Bakakalmalar
iin yeterli sebepler yaratacakt onlara. evresindeki scak soluklar,
beklentileri bir iksir gibi hissediyordu. Yaamak harika bir ey, diye
dnd Peter Keating.
31/1067
32/1067
kaplarn size ayor," gibi szleri duyduka, bu gelecein ve bu umudun kendisi olduunu anlad. Bunun bunca saygn dudaklardan onaylanmas ok hotu. Kr sal konuuculara bakarken, kendisinin o
mevkilere ne kadar daha genken ulaacan dnd. Hatta
aacan.
Derken birdenbire aklna Howard Roark geldi. O adn belleinde belirmesiyle birlikte iinde bir keyif kprts hissedince ard, bunun
nedenini nce pek anlayamad. Ama sonra hatrlad. Howard Roark bu
sabah okuldan kovulmutu. Kendini iin iin azarlad, zlebilmek
iin kararl bir aba harcad. Ama o kovulma olayn ne zaman
dnse, gizli sevin de geri geliyordu. Bu olay ona, Roark'u tehlikeli
bir rakip gibi grmenin ne kadar sama olduunu kantlamt. Bir
zamanlar Shlinker'e kayglandndan ok Roark'a kayglanld. Roark
kendisinden iki ya kk ve bir snf geride olduu halde hem de.
Eer herhangi bir zamanda kendisinin ve Roark'un yetenekleri konusunda herhangi bir kuku hissetmise, bugnk olay o kukular
tmyle saf d brakmyor muydu artk? Ayrca baka bir eyi daha
hatrlad. Roark kendisine ok iyi davranm, ne zaman bir projede
zemedii bir sorunla karlasa yardm etmiti ... zemedii deil
tabii, yalnzca dnmeye zaman bulamad. Tanrm! Roark nasl da
zerdi planlarn dolaklklarn! Bir iplik eker gibi, her eyi seriverirdi ortaya ... Eee, zerse ne olurdu ki! Ne kazandrmt bu ona? i
bitmiti ite. Peter Keating bunu bildii iin, o anda Howad Roark'a
zlmek gibi gurur verici bir duygu yaamay baard.
Konuma sras Keating'e geldiinde, gvenli bir tavrla ayaa kalkt.
Ne kadar korktuunu belli etmesi doru olmazd. Mimarlk konusunda
syleyecei hibir ey yoktu. Ama konutu. Ban dik tutarak, eitler
arasnda bir eit gibi, ama saygyla ... orada bulunan byk isimlerden
herhangi birini gcendirmeyecek biimde. "Mimarlk byk bir sanat
..." dediini hatrlyordu. "Gzlerimiz gelecee dnk, yreklerimizde
eskiye saygyla ... tm sanatlarn arasnda sosyolojik adan en nemlisi olan bu dalda ... hepimize ilham sayabileceimiz birinin bugn
syledii gibi, ebedi varlk; gerek, sevgi ve gzelliktir..."
33/1067
34/1067
35/1067
36/1067
37/1067
38/1067
39/1067
40/1067
Acaba annemi gerekten seviyor muyum, diye merak etti. Ama annesiydi o onun. Bu sz herkesin gznde, o kiinin otomatik olarak
sevilmesi gerektii anlamna gelirdi. Bu nedenle Peter de annesine
ynelik duygularnn sevgi olduuna karar vermiti. Annesinin yargsna sayg gstermesi iin bir neden var m, yok mu, bilmiyordu. Annesiydi onun o. Byle olmas, her trl mantn yerini almaya yeterdi.
"Evet, tabii anne ... Ama ... Evet, biliyorum, ama ... Howard?"
Bu bir yardm arsyd. Roark oradayd. Kedeki kanepeye, yar
yatar pozda, kedi yavrusu gibi yerlemiti. Roark'un byle kediler gibi
sessiz bir gerilim ve kontrolle hareket edebilmesi Keating'i defalarca
artmt. Tpk kediler gibi, vcudunda tek bir kat kemik yokmu
gibi geveyebiliyordu Roark. imdi de konumaya balamt:
"Peter, karna kan bu iki frsat hakknda da neler dndm
biliyorsun. Daha az kt olann se. Gzel Sanatlar'da ne
reneceksin? Yine Rnesans saraylar, yine operet dekorlar. inde
var olan her eyi ldrecekler. Oysa sen arasra iyi i karyorsun ... izin verirlerse. Eer gerekten bir eyler renmek istiyorsan, ie bala.
Francon budala itin teki, ama en azndan orada bina yapabileceksin.
Kendi bana ortaya kmaya ok daha erken hazrlanabilirsin."
Bayan Keating, "Bazen Bay Roark bile mantkl konuabiliyor," dedi.
"Kamyon ofr diliyle konusa bile."
"Sence gerekten iyi i karabiliyor muyum?" Keating ona bakarken
gzlerinde hl o bir tek cmlenin prlts vard. Baka hibir eyin
nemi yoktu.
"Arasra," dedi Roark. "Pek sk saylmaz."
Bayan Keating, "imdi bu i hallolduuna gre ..." diye balad.
"Bunu ... bunu bir dnmem gerek, Anne."
"imdi bu i hallolduuna gre, kakao imeye ne dersiniz? Hemen
getirebilirim!"
41/1067
42/1067
"Bak, Howard, eer bu kararnn nedeni, seni artk baka hi kimsenin, yani daha iyi bir mimarn almayacana inandn iinse, ben
sana yardm ederim. Francon'la konuur, tandklar arar, sonunda ..."
"Saol, Peter. Ama gerei yok. Her ey tamam."
"Ne dedi?"
"Kim?"
"Cameron."
"Onunla hi karlam deilim."
O srada darda bir koma sesi duyuldu. Keating o anda hatrlad,
stn deimek zere yukarya koarken kapda annesine arpt,
kadnn elindeki tepside duran fincanlardan birini devirdi.
"Peter!"
"Ziyam yok, anne!" Annesinin dirseine sarld. "Acelem var, tatlm.
ocuklarla kk bir parti ... dur dur, bir ey syleme ... ge kalmam,
bak ... Benim Francon & Heyer'a girmemi kutlayacaz!"
Annesini alkanlkla pt. Onu bazen dayanlmaz klan neeli hali
yine stndeydi. Odadan frlayp merdivenleri koarak kt. Bayan
Keating onun arkasndan bakp ban iki yana sallad. Yznde hem
eletiri, hem mutluluk vard.
Keating odasna daldnda, giysilerini her bir yana frlatrken
birdenbire New York'a ekecei telgraf geldi aklna. O konuyu gn
boyu unutmutu, ama imdi acil bir ey olarak hatrlad. Telgraf imdi, hemen ekmek istiyordu. Bir kt paras bulup karalad:
"Katie, sevgilim Francon'da almak zere New York'a geliyorum.
Sevgiler, Peter."
O gece Peter arabada, iki delikanlnn arasna skm durumda
Boston'a utu, yol ve rzgr vnlayarak yanndan akp geti. Dnyann
artk nnde almakta olduunu hissediyordu. Farlarn nnden
kaan karanlklar gibi. zgrd. Hazrd. Birka yla kadar ... yani
abucak ... nk arabann bu hz karsnda zaman diye bir ey yoktu
43/1067
artk ... ad borazan gibi duyulacak, insanlar uykularndan uyandracakt. Byk eyler yapmaya hazrd o... harika eyler. Daha nce
almam... yani ... Allah kahretsin ... mimarlkta almam eyler.
3
Peter Keating, New York sokaklarna bakt. Gzne ilien insanlar
son derece k giyinmilerdi.
Beinci Caddede, Francon & Heyer ofisinin bulunduu binann
nnde durmutu bir an. lk i gn onu bekliyordu. Yanndan telal
admlarla geen adamlara bakt. k, diye dnd. Hem de ok k.
zgn baklar kendi giysilerine dnd. New York'ta renmesi
gereken ok ey vard.
Artk daha fazla geciktiremeyeceini hissedince, kapya dora
dnd. Minyatr bir Dorik portiko. Her kk detay, bir zamanlar
eski Yunanllar gibi tunikler giyerek dolaan sanat tarafndan zenle
hesaplanp yerletirilmiti. Stunlarn mermer kusursuzluu arasnda,
dnen kapnn nikelajlar parldyor, hzla geen otomobillerin hayalini yanstyordu. Keating dner kapdan geip muhteem mermer lobide ilerledi, yaldzdan ve krmz lakeden asansre binerek otuz kat
yukardaki maun kapnn nne geldi. Kapda zarif harflerle yazlm
ince bir plaka grd:
FRANCON & HEYER MMARLIK BROSU
Francon & Heyer'in resepsiyonu, kolonyel bir maliknenin serin
ama sevimli balo salonuna benziyordu. Gm beyaz duvarlara yass
stunlar sralanmt. Yzleri yivliydi. Yivler yon salyangozlar gibi
kvrlyordu. stlerinde kk alnlklar vard. Tam ortalan ayrkt
alnlklarn. Oralara yann Yunan yzleri yaptrlmt. Panolarda
Yunan tapnaklarndaki kabartmalar vard. Hemen fark edilemeyecek
kadar kktler. Ama stunlar da, alnlklar da, krk yzl talar
da asl bunlar gsteriyordu.
Keating eii ap ieriye girdii andan itibaren, ayaklarnn altnda
bir yryen bant varm gibi hissetti. Bu bant onu, Floransa tipi bir
balkon parmaklnn gerisinde, telefon santralinin banda oturan
resepsiyoncunun nne gtrd, sonra da kocaman bir salonun
45/1067
46/1067
47/1067
Keating cam kapnn ardnda, bir masann kenarna abanm bir ift
kemikli omuzla; gen biiminde, kk bir kafa grd. Dikkatle
eilmiti. Gzlk camlarndan iki k havuzu yansyordu.
Akama doru, kapal kapnn ardndan birinin getii hissedildi.
Keating evredeki fsltlardan Guy Francon'un geldiini, bir st kattaki ofisine ktn anlad. Yarm saat sonra cam kap ald, Stengel
kt. Parmaklan arasnda kocaman bir karton tutmaktayd.
"Hey, sen," diye seslendi. Gzlk camlar Keating'in yzne dnkt. "Bunun planlarn sen mi yapyorsun?" Kartonu ne doru uzatmt. "Bunu patrona gtr, onaylat. Ne dediini iyice dinlemeye ve
akll gzkmeye al. Ho ikisinin de pek nemi yok ya!"
Ksa boyluydu. Kollar ayak bileklerine kadar iniyor gibiydi. Gmlein upuzun kollar iinde, sallanan birer ip, ularnda da iri, i bilir
eller. Keating'in gzleri bir saniyenin onda biri sresince dondu, renkleri koyuldu, bo gzlk camlarna ok gergin bir bak yneltti. Sonra
Keating glmsedi, tatl bir sesle: "Ba stne, efendim," dedi.
Kartonu on parmann ucuyla tutarak tayordu. Krmz hall merdivenlerden Francon'un odasna kt. Kartonda gri granit bir evin suluboya resmi vard. yatak odal, be balkonlu, drt byk pencereli,
on iki stunlu; giri ksmnda bir bayrak direi ve iki aslanla. Resmin
kesine dzgn harflerle, "Bay ve Bayan James S. Whattles'n EviFrancon & Heyer Mimarlk Brosu" diye yazlmt. Keating hafif bir
slk ttrd. James S. Whattles, tra losyonlar reten bir multi
milyonerdi.
Guy Francon'un ofisi cilal bir yerdi. Yo, diye dnd Keating, cilal
deil, lake; yo, o da deil, dpedz sv. Aynalar eritilerek odadaki her
eyann zerine dklm gibiydi. Yrrken her yanda kendi
grntsnden paralar dolayor, serbest braklm kelebekler gibi
izliyordu onu. Chippendale dolaplarda da, Jacobean sandalyelerde de.
Louis XV mine rafnda da. Kedeki otantik Roma heykelini,
Pathenon'un. Rheims Katedrali'nin, Versailles'n ve tepesinde ebedi
48/1067
49/1067
50/1067
51/1067
"Tamam ite. Tam ben de ayn eyi syleyecektim. Sslemeli bir garland ... ama ... ama bak, o zaman da pencerelerin nemi azalr, deil
mi?"
"Evet," dedi Keating. Snf arkadalaryla tartrken kulland ses
tonunun zerine bir sayg perdah ekmiti. "Ama pencerelerin nemi,
binann n cephesini etkileyici klmann nemi yannda ikinci planda
kalr."
"Doru. Etkileyici. Mterilerimize her eyden nce, gurur pay
tanmamz gerek. Evet, kesinlikle, sslemeli bir garland ... ama ... bak,
ben n izimleri onaylamtm, Stengel de bu seferkini yle temiz
hazrlam ki!"
"Siz sylerseniz, Bay Stengel onu deitirmekten zevk duyar."
Francon'un gzleri bir an Keating'inkilere akld, sonra kirpikleri
indi, kolundaki bir toz zerresini yakalayp ald.
"Tabii, tabii..." dedi dalgn bir sesle. "Ama sence garland gerekten
nemli mi?"
Keating ar ar, "Bence gerekli bulduunuz deiiklikleri yapmak,
her eyi Bay Stengel'in tasarmlad ekliyle onaylamaktan ok daha
nemli," dedi.
Francon hibir ey sylemeden dosdoru onun gzlerine bakmay
srdryordu. Francon'un gzleri Keating'in gzlerine odaklanm,
elleri pelte gibiydi. Keating bunu grnce, korkun bir riske girmi ve
byk bir zafer kazanm olduunu anlad. Kazandn anlad anda,
girdii riskin bykl onu korkutmaya balamt.
Masann iki yanndan sessizce birbirlerine baktlar, birbirini anlayan iki kii olduklarn ikisi de kabul ettiler.
Francon sakin, iten bir otoriteyle, "Sslemeli garland yapacaz,"
dedi. "Bunu burada brak. Stengel'e kendisini grmek istediimi
syle."
52/1067
53/1067
54/1067
bir eyi, herkesten bekleyen bir insand; o ey de itaatti. hret yllarm, hi kimsenin tahmin edemedii bir hedefe doru uan ok gibi
geirmiti. nsanlar deli derlerdi ona. Ama sunduu eyi de alrlard ...
Anlasalar da, anlamasalar da. nk onun sunduu, "Henry Cameron" imzal bir binayd.
Balangta binalar dierlerinden az farklyd. Kimseyi korkutacak
kadar deiik deildi. Arada srada artc deneylere giriirdi ama
herkes ondan bunu zaten bekledii iin hi kimse Henry Cameron'la
tartmazd. Her yeni binasyla birlikte iinde bir eyler byyp
geliiyordu Cameron'un. O eyler mcadele ediyor, biimleniyor,
kabararak patlama noktasna yaklayordu. Beklenen patlama, gkdelenlerin domasyla gerekleti. Yaplar duvarclarn st ste koyduu katlar olmaktan kp, elik oklar gibi, snrsz ve arlksz olarak
gkyzne doru fkrd anda, bu yeni mucizeyi ilk nce anlayp
onu biimlendirebilen bir avu kiinin arasnda Henry Cameron da
vard. Yksek bir binann yksek grnmesi gerektii gereini kabul
edenlerin de ilklerinden biriydi. Dier mimarlar yirmi kat yksekliindeki bir binay nasl edip de tuladan yaplm bir malikneye
benzetebilecekler dnp kfrler yadrrken, her trl yatay izgiyi kullanarak binay ksa gstermeye, gelenee uydurmaya, eliinin
aybn saklamaya, onu kk, gvenli ve eski gibi gstermeye abalarken, Henry Cameron dmdz dey izgilerle donanm, eliini ve
yksekliini gururla tayan binalar izerdi. Dier mimarlar, frezler ve
alnlklar izerken, Henry Cameron gkdelenlerin Yunanllar kopya
etmemesi gerektiine karar vermiti. Aslnda Henry Cameron hibir
binann bir baka binay kopya etmemesi gerektii kansndayd.
Otuz dokuz yandayd o sralarda. Ksa boylu, tknaz, kendine zen
gstermeyen biriydi. Deliler gibi alr, uykusundan, yemeklerinden
fedakrlk eder, seyrek iki ier, ama itii zaman hayvanlar gibi ier;
mterilerine aza alnmayacak szlerle hitap eder, onlarn nefretiyle
alay eder, hatta o nefreti bilerek krkler; ya ortaa derebeyleri gibi
ya da rhtm iileri gibi davranr; girdii her salonda insanlara batc
55/1067
56/1067
ama iki bin yl nceki bir Klasisizm lemine gerisingeri frlatlan lke,
artk Henry Cameron'a bir yer bulamyordu.
Artk bina tasarmlamak gereksiz olmutu. Binalarn fotorafn ekmek yetiyordu. Ktphanesi en zengin olan mimar, en iyi mimar saylmaktayd. Taklitiler taklitlerin kopyalarn yapar olmulard. Bunun
gerisinde yatan g de "kltr"d. Yirmi yzyllk bir gemi, harabelerde bekliyor, rnek oluturuyordu. Beri yanda da Byk Fuar
vard. Her ailenin albmnde birka Avrupa kartpostal vard.
Henry Cameron'un btn bunlara kar syleyebilecei hibir ey
yoktu. Yalnzca, kendisine ait olduu iin asla vazgemedii bir inanc
vard. Ne herhangi bir kimsenin zdeyiini ne srebiliyordu, ne de
baka nemli bir ey syleyebiliyordu. Tek syleyebildii, bir binann
biiminin ilevine uygun olmas gerektii, bina gzelliinin
anahtarnn, yapsnda yatt, yeni yap yntemlerinin yeni biimleri
gerektirdii, kendi bildii gibi binalar yapmak istedii, bunu da srf istedii iin yapacayd. Ama insanlar aralarnda Vitruvius'u,
Mikelanj', Sir Christopher Wren'i tartrlarken ona kulak
kabartamazlard.
nsanolu ihtirastan, hele byk ihtiraslardan nefret eder. Henry
Cameron bir hata yapmt: iini seviyordu. O yzden mcadele ediyordu. O yzden de kaybetti.
nsanlar, onun kaybettiini anlamad kansndaydlar. Anladysa
bile, bunu hibir zaman kimseye belli etmedi. Mterileri
seyrekleirken, onun onlara davran da daha dayanlmaz oldu.
Adnn saygnl azaldka, sesi kendi adn sylerken o kadar daha
kstah kmaya balad. Yannda ok zeki bir menejeri vard. Ufak tefek, gsterisiz, ama demir yapl bir adamd. Grkemli gnlerde
Cameron'un fke frtnalarna sessizce dayanm, hep ona mteriler
getirmiti. Cameron mterilere hakaret etmi, ama kk adam onlarn btn olup bitenleri kabullenip geri gelmelerini salamt.
Derken kk adam ld.
57/1067
58/1067
59/1067
60/1067
61/1067
62/1067
63/1067
"Hangi ite?"
"naatlarda."
"Ka paran kald?"
"On yedi dolar otuz sent."
"New York'a ne zaman geldin?"
"Dn?
Cameron yumruunun altndaki beyaz desteye bakt.
Yumuak sesle, "Allah belan versin!" dedi.
Sonra birdenbire ne eilerek, "Allah belan versin!" diye kkredi.
"Seni buraya ben armadm! Benim izim elemanna ihtiyacm yok!
izilecek bir ey yok! Kendimi ve adamlarm misyonerlerin
sadakasna muhta etmeyecek paray karacak kadar bile iim yok!
Birtakm budala hayalperestlerin buralarda alktan gebermesini
istemiyorum! Bu sorumluluu istemiyorum. Hibir zaman istemedim,
tekrar karma kacan da sanmyordum. Bitti bunlar benim iin.
Yllar nce bitmiti. u grdn salyas akan ahmaklarla ok mutluyum ben. Hibir zaman bir eyleri olmam, olaca da yok, onlara ne
olaca da hi fark etmez. Benim istediim o kadar. Ne diye kalkp
geldin buraya? Kendini mahvedecek bir yol seiyorsun, bunun farkndasn, deil mi? Ben de sana bunu yapman iin yardm edeceim. Seni
grmek istemiyorum. Senden holanmyorum. Yznden holanmyorum. Dayanlmaz derecede bencil birine benziyorsun. Kstahsn.
Kendinden ok fazla eminsin. Yirmi yl nce olsa, suratna seve seve
bir yumruk patlatrdm. Yarn tam dokuzda gelip ie balyorsun."
"Peki, "diyerek ayaa kalkt Roark.
"Haftada on be dolar. Verebileceim ancak bu kadar."
"Peki."
"Ahman birisin. Baka birine gitmeliydin. ldrrm seni
bakasna gidersen. Adn ne?"
"Howard Roark."
64/1067
4
"Toohey." dedi Guy Francon. "Ellsworth Toohey. Ne kadar nazik
davranm, deil mi? Okusana, Peter."
Francon masasnda ne eildi, Keating'e Yeni Snrlar'n Austos
saysn uzatt. Yeni Snrlar'n kapa beyazd. zerindeki amblem, bir
palet, bir lir, bir eki, bir tornavida ve doan bir gnein bileiminden
olumaktayd. Tiraj otuz bindi. Merakllar kendilerini lkenin aydn
ncleri olarak grmekteydiler. Bu tanma kar kan kimse de
olmamt. Keating uzatlan dergiyi eline ald, "Mermer ve Har"
baln tayan, Ellsworth Toohey imzal yazy okumaya balad:
"... Ve imdi de kentimizin ufuk izgisiyle ilgili bir baka dikkate
deer baarya geliyoruz. Deer bilen kimselerin dikkatini ekmek istediimiz bu baar, Francon & Heyer'in yapt Melton Binas'dr.
Klasik bir safln ve saduyunun zaferine tanklk edercesine, o beyaz
dinginlii ve zerafetiyle duruyor. lmsz bir gelenein disiplini,
sokaktaki her kiinin yreine kolayca ulaabilen bir gzellik olarak,
bu yapnn harc olmu sanki. Hibir sapk tehircilik, yeni olma iddiasndan kaynaklanan hibir manyaklk, katksz bencilliin hibir kudurmuluu yok onda. Tasarmcs Guy Francon, ihlal edilemeyecei
kendisinden nce kuaklar boyunca gelmi gemi sanatlar
tarafndan da kantlanm olan zorunlu kurallara boyun emeyi bilmi,
ayn zamanda da kendi yaratc orijinalliini sergilemeyi baarm.
Esasen bunu, o ihlal edilmez kurallara ramen deil, zellikle o klasik
dogmalar gerek bir sanatnn tevazuu iinde kabul eden bir kimse
olduu iin baarm. Bu arada sylemekte yarar var, dogmatik disiplin, gerek orijinallii mmkn klan tek eydir...
"Ama daha da nemlisi, bunun gibi bir binann, bizim yce kentimizde ykselmesinin tad simgesel anlamdr. Binann gneyinde
durduunuzda, zarif bir tekdzelikle bilerek tekrarlanan yatay izgilerin nc kattan balayarak on sekizinci kata kadar ykselii
karsnda birden bilinleniyor, bu uzun, dmdz yatay izgilerin lmlandrc, istikrar getirici izgiler olduunu, eit iaretini simgeleyen
66/1067
izgiler olduunu anlyorsunuz. Kule gibi yapy bu izgiler, gzlemleyen kiinin mtevaz dzeyine indiriyor. Yerkrenin, insanlarn, byk
kalabalklarn izgileridir bu izgiler. Bize hi kimsenin ortak insanlk
dzeyinin fazla yukarsna kamayacan, bu grkemli yapya ramen
her eyin kontrol altnda tutulacan sylyor gibidirler..."
Yaz devam ediyordu. Keating hepsini okudu, sonra ban kaldrd.
Huu iinde, "Aman Tanrm!" dedi.
Francon mutlu mutlu glmsedi.
"Baya iyi, deil mi? Hem de Toohey yazyor, rasgele biri deil.
Belki adn henz ok kii duymu deil, ama duyacaklardr. Bu
szme kulak ver, kesinlikle duyacaklardr. Ben bunun iaretlerini iyi
tanrm ... Demek benim pek de fena olmadm kansnda, ha? Oysa
onun dili, can istedii zaman buzdan hanerler gibidir. Dierleri
hakknda genellikle neler der, bir bilsen. Durkin'in son fare kapann
biliyorsun, deil mi? Ben bir gn bir partideydim, Toohey dedi ki ..."
Francon kkr kkr gld. "... dedi ki: 'Eer Bay Durkin kendini mimar
sanma hatasna dmse, birileri ona su tesisats ustalara ne kadar
ok ihtiya olduunu haber verse.' Gerekten yle dedi. Dnebiliyor
musun? Herkesin nnde!"
Keating dalgn dalgn, "Acaba gn geldiinde benim iin ne diyecek, onu ok merak ediyorum," dedi.
"Acaba simgesel anlam szyle insanlarn kardeliini simgeleyen
izgiler sz ne demek? ff, her neyse, madem ki bizi vyor, kayglanmamza gerek yok demektir!"
"Eletirmenin grevi, sanaty yorumlamaktr, Bay Francon. Yorumlar sanatnn kendisine bile anlatmaktr. Bay Toohey sizin bilinaltnzda zaten var olan gizli anlamlar szle ifade etmi, o kadar."
"Ya," dedi Francon dalgn bir sesle. Sonra neeyle, "yle mi sence?"
diye ekledi. "ok mmkn ... Evet, ok mmkn ... Sen ok akll
ocuksun, Peter."
67/1067
68/1067
69/1067
70/1067
Koca patron Guy'a gidip syleyeceim ... planlarn da, iini de alp kafasna alsn! Tamam artk!"
"Dur," dedi Keating. Arkadana biraz daha yaklat. "Dur! Bir yolu
daha var. Ben kalp bitiririm bunlar."
"H?"
"Ben kalrm. Yaparm hepsini. Korkma. Kimse farkn anlamaz."
"Peter! Yapar msn?"
"Tabii. Bu gece hibir iim yok. Sen herkes eve gidene kadar kal,
ondan sonra da frla."
"Ahh, Peter!" Davis iini ekti. Bu frsat houna gitmiti. "Ama bak,
eer renirlerse kovarlar beni. Sen bu tr iler iin ok yenisin."
"renmezler."
"imi kaybedemem, Peter. Bunu biliyorsun. Elaine'le yaknda evleneceiz. Eer bir terslik olursa ..."
"Hibir ey olmaz."
Saat alty biraz gee Davis izim odasndan gizlice szlp kt,
Keating'i kendi masasnda yalnz brakt.
Keating odadaki tek yank k olan yeil lambann altnda, ssz
odaya bakt. Gnn sonunda buraya pek garip bir sessizlik kyordu.
Kendini buralarn sahibi gibi hissetmekteydi. Sahibi olacakm gibi.
Elindeki kurun kalemin hareketi ne kadar kesinse, bu da o kadar
kesin gibi geldi ona.
Planlar bitirdiinde saat dokuz buuktu. Hepsini Davis'in masasna
dzgn biimde istifledi, dnp ofisten kt. inde rahat,
alakgnll bir duyguyla kaldrmda yrmeye balad. Gzel bir yemek yemi gibi. Derken yalnzlk duygusu birdenbire yakasna sarld.
Bunu bu gece biriyle paylamak zorundayd. Ama kimsesi yoktu. lk
defa olarak, keke annem de New York'da olsayd, diye geirdi iinden.
Ama o Stanton'da kalmt. Olunun kendisini aldracak duruma
71/1067
72/1067
73/1067
"apkan ver bana," dedi Catherine. "u sandalyeye dikkat et, pek
salam deil. Salonda daha iyileri var, gel."
Keating salonun mtevaz, ama her naslsa pek kibar olduuna
dikkat etti. alacak kadar zevkli denmiti. Kitaplar grd. Ucuz
marangozluk rn raflara ok nadide kitaplar doldurulmutu.
Tavana kadar. Rasgele dizilmiti kitaplar. Gerekten kullanlyor
olduklar belliydi. Derli toplu, eski bir alma masasnn arkasndaki
duvarda bir Rembrandt karakalemi grd. Kirlenmi, sararmt. Herhalde bu ilerden anlayan bir gz, bir eskici dkknndan bulup
almt onu. Bir daha da ayrlamamt o resimden. Oysa grne
gre o resimden gelebilecek para bu insana ok yardmc olabilirdi.
Catherine'in daysnn nasl bir ite altn merak etti. Hi
sormamt.
Keating orada durmu, oday szyor, Catherine'in varln arkasnda hissediyor, nadir kavutuu o gven duygusundan zevk alyordu. Sonra dnp onu kollarna ald, pt. Catherine'in dudaklar
onunkilere hevesle, yumuack dedi. Korkmu ya da heyecanlanm
deildi ama. O kadar mutluydu ki, bu olay ancak olduu gibi kabul
edebilir, baka trl alglayamazd.
"Tanrm! Seni yle ok zledim ki," dedi Keating. Gerekten
zlediini de biliyordu. Son grnden bu yana her gn zlemiti
onu. Belki en ok da, aklna getirmedii gnlerde.
"ok deimisin," dedi kz. "Biraz daha zayf gibisin. Yakm sana.
Elli yana geldiinde ok yakkl olacaksn, Peter."
"Bu pek iltifat saylmaz, anlamna bakarsan."
"Neden? Ha, seni imdi yakkl bulmadm m sandn? Ama
yakklsn."
"Bunu byle yzme sylememen gerekir."
"Neden sylemeyeyim? Sen de biliyorsun doru olduunu. Ama
ben, elli yanda nasl olacan dnmtm. akaklarn krlaacak,
gri takm elbise giyeceksin ... Geen hafta bir vitrinde bir tane grdm,
74/1067
75/1067
"Ne?"
"Benim neler yaptm."
"Ahh ... ok nemli, Peter. Yo, o kadar da deil."
"Ne kadar naziksin!"
"Ama Peter, nemli olan senin ne yaptn deil aslnda. Yalnzca
senin kendin."
"Benim neyim?"
"Sen ite. Buradaki sen. Ya da kentteki sen. Ya da dnyann herhangi bir yerindeki sen. Bilemiyorum. Yalnzca bu ite."
"Biliyor musun, sen budalann birisin, Katie. Tekniin korkun bir
ey."
"Neyim?"
"Tekniin. Bir erkee, akndan deli olduunu byle hi utan
duymadan syleyemezsin."
"Ama doru."
"Ama sylenmez. Erkekler seni nemsemez o zaman."
"Ben erkeklerin beni nemsemesini istemiyorum ki!"
"Benim nemsememi istiyorsun ama, deil mi?"
"Ama sen nemsiyorsun, deil mi?"
"Evet." Keating'in kollar ona daha sk sarld. "Deli olurcasna. Ben
senden de byk bir budalaym."
"Eh, o zaman mesele yok demektir." Catherine'in parmaklar
Peter'in salar arasndayd. "yle deil mi?"
"Her zaman yleydi. Hibir zaman mesele yoktu. Bu iin en garip
yan da bu. Ama bak, sana btn olup bitenleri anlatmak istiyorum,
nk ok nemli."
"Gerekten ok ilgi duyuyorum, Peter."
76/1067
"Francon & Heyer'de altm biliyorsun. Ayrca ... aaa, sen daha
Francon & Heyer'in anlamn bile bilmiyor olmalsn!"
"Yo, biliyorum. Mimarlkta Kim Kimdir adl kitaba bakp buldum.
Kitap onlar hakknda ok iyi eyler sylyordu. Dayma da sordum.
Meslein doruunda olduklarn syledi."
"Hem de nasl! Francon, New York'un en byk tasarmcs. Hatta
btn lkenin. Belki dnyann. Tam yedi gkdelen, sekiz katedral, alt
tren istasyonu dikmi, baka da Tanr bilir neler yapm ... Tabii aslnda yal budalann biri. mark, kibirli bir sahtekr. Trl yollarla
her iin kolayn buluyor ve ..."
Birden sustu. Az ak, Catherine'e bakyordu. Bunlar sylemek niyetinde deildi hi. Kafasndan gemesine bile izin vermemiti bu
dncelerin.
Catherine rahat baklarla onun yzne bakyordu.
"Evet?" dedi. "Devam et."
"ey ..." Peter kekeledi. Ama baka bir ey syleyemeyeceini biliyordu. Hele Catherine'e. "Onun hakkndaki gerek dncem byle."
dedi. "Ona zerre kadar saygm yok. Yannda altm iin de sevinten uuyorum. Anlyor musun?"
"Tabii." dedi Catherine alak sesle. "Sen hrsl bir insansn, Peter."
"Bu yzden beni ayplamyor musun?"
"Hayr. Senin istediin ey bu."
"Tabii bu. ey, aslnda ... o kadar da kt deil durum. ok
muhteem bir irket. Kentteki irketlerin en iyisi. Ben de iyi iler
karyorum. Francon benden ok memnun. lerliyorum. Sanrm
sonunda o irkette hangi ii istesem alabilecek duruma geleceim.
Daha bu akam bir bakasnn iini aldm. Zavallnn yaknda gereksiz
duruma geleceinden haberi bile yok, nk ... Katie! Neler diyorum
ben?"
"Ziyan yok, sevgilim. Seni anlyorum."
77/1067
78/1067
"Tabii. ok isterim."
"Biliyor musun, ben almak, kendi ykm kendim tamak istiyordum. Ama o buna izin vermedi. 'Sevgili yavrum, on yedi
yandayken olmaz,' dedi bana. 'Beni utandrmak istemezsin, deil mi?
Ben ocuklarn altrlmasn kabul edebilenlerden deilim.' Bu ok
garip bir dnce bence. Ne dersin? yle ok komik fikirleri var ki...
hepsini anlayamyorum, ama herkes onun ok zeki bir insan olduunu
sylyor. Bylece, yannda kalp almamaya raz oluumu, ben ona
iyilik yapyormuum gibi bir havaya soktu. Bence gerekten ok iyi
yrekli bir davran."
"Btn gn ne yapyorsun burada?"
"u ara pek fazla bir ey yapmyorum. Kitaplan okuyorum. Mimarlkla ilgili olanlar. Daymn mimarlk konusunda tonlarca kitab
var. Ama evde olduu zamanlar, onun konferanslarn daktiloya
ekiyorum. Aslnda bunu yapmdan holanmyor sanyorum.
Eskiden i yaptrd daktiloyu tercih ediyor. Ama ben ok seviyorum, o yzden izin veriyor. Bana bir de maa dyor. Almak
istemedim, ama zorla verdi."
"Hayatn nasl kazanyor?"
"Pek ok ey yaparak. Bilemiyorum. Hepsini anlamaya yetiemiyorum. Sanat tarihi dersleri veriyor, onu biliyorum. Bir tr profesr."
"Peki, sen niversiteye ne zaman gideceksin?"
"ey ... aslnda ... bak, Peter, galiba daym o fikre kar. Ona gitmeyi
her zaman ok istemi olduumu syledim. alarak okuyacam da
anlattm. Ama bunlarn bana gre eyler olmadn dnyor galiba.
Pek bir ey demiyor, ama ara sra, 'Tanr filleri alsn diye, sivrisinekleri de gezsin diye yaratm; kural olarak, doann dzeniyle oynamak iyi bir ey deildir, ama eer denemek istiyorsan, sevgili
yavrum ... deyip kesiyor. tiraz ediyor diyemem, karar bana kalm ...
ama ..."
79/1067
80/1067
81/1067
"Bilmiyorum!"
Catherine kalkt, onun kollar arasnda, ayakta durdu. Keating'in
yz onun karnna gmlmt. Ban eip bakt, gen adamn
salarn okad.
"Ziyan yok, Peter. Galiba anlyorum. Kendin isteyinceye kadar
onunla tanmak zorunda deilsin. Ne zaman istediini bana syle,
yeter. Beni kullanacaksan, kullan. Ziyam olmaz. Hibir eyi
deitirmez."
Peter ban kaldrdnda Catherine glyordu.
"ok fazla alyorsun, Peter. Biraz gerginsin. Sana bir ay yapaym
m?"
"Ah, unutmutum. Yemek de yemedim ben bugn. Vakit yoktu."
"Daha neler! Ne kadar iren bir durum! Hemen mutfaa gel benimle. Bakalm sana neler bulabileceim ..."
Keating ondan iki saat sonra ayrld, sokakta kendini ok hafif, temiz, mutlu hissederek yrd. Korkularn unutmutu. Toohey'i de,
Francon'u da unutmutu. Tek hatrlad, yarn yine gelmeye sz verdiiydi. Yarma kadar nasl bekleyebileceini bilemiyordu. Catherine o
gittikten sonra bile kapda durmay srdrm, elini onun dokunduu
kap kulpundan ekememiti. Belki yarn gerekten gelir, diye
dnyordu. Ama belki de ay sonra gelirdi.
Henry Cameron, "Bu gece iin bitince odama gel. Seninle konumak
istiyorum," dedi.
Roark, "Peki," diye cevap verdi.
Cameron topuklarnn zerinde sert bir dn yapp izim
odasndan kt. Bir aydr Roark'a syledii en uzun cmle bu olmutu.
Roark her sabah bu odaya gelmi, ilerini yapm, ama hibir yorum
duymamt. Cameron arasra izim odasna girip uzun sre onun arkasna dikilir, omzunun zerinden onun almalarn seyrederdi. Gzleri sanki bilerek konsantre olup, o dengeli eli titretmek, ona izgisini
82/1067
83/1067
84/1067
85/1067
86/1067
87/1067
88/1067
5
Francon & Heyer'de bir yl almak, Keating'e fsltlar halinde
dolaan "Hissesiz Veliaht" adn kazandrmt. Hl izim yapyordu
ama Francon'un onu ok tuttuu ortadayd. Francon onu arasra le
yemeine bile gtryordu. Daha nce bir elemana byle bir ey
yaptm gren olmamt. Mterilerle toplant yaptnda Keating'i
de aryordu. Mteriler de mimarn ofisinde bu kadar dekoratif bir
gen insan grmekten memnun gibiydiler.
Lucius N. Ffeyer'n pek rahatsz edici bir huyu vard. yldan beri
ofiste almakta olan birini parmayla Francon'a gsterir, "Yeni eleman ne zaman aldn ie?" diye sorard. Ama Heyer bile, Keating'in
adn
hatrlamasyla,
rastladklarnda
onu
glmseyerek
selamlamasyla herkesi artmt. Keating kasvetli bir kasm
gnnde onunla uzun uzun sohbet etmi, eski porselenler konusunda
konumutu. Heyer'n hobisiydi bu konu. Adam nl bir koleksiyona
sahipti. Btn o paralar byk bir sevgi ve hevesle toplamt. Keating eski porselenleri bir gece ncesine kadar hi duymam olduu
halde, o gn o konuda bir hayli bilgi sergilemeyi baarmt, nk
akam halk ktphanesinde geirmeyi uygun grmt. Heyer bu
iten ok holanmt, nk ofisteki dier insanlar onun hobisine hi
aldr etmedikleri gibi, Ffeyer'n odaya girdiini bile fark etmezlerdi.
Heyer o gnden sonra ortana, "Adamlarn iyi semesini gerekten
biliyorsun, Guy." demiti. "Bir delikanl var, umarm onu kaybetmeyiz.
Neydi ad ... Keating mi?"
Francon glmseyerek, "Gerekten yle" diye cevap vermiti. "Gerekten yle."
izim odasnda Keating'in tm dikkati Tim Davis'in zerindeydi.
Yapt iler, bitirdii izimler, onun ignnn yzeyinde dolaan
kanlmaz ayrntlard yalnzca. Tim Davis, Keating'in kariyerinin
biimlendirilmesinde ilk adm temsil ediyordu.
Davis kendi ilerinin ounu ona yaptryordu. Balangta yalnzca
gece kalarak yapaca ileri devrediyordu Keating'e. Ama zaman
90/1067
getike, birok ii aka ona vermeye de balamt. Aslnda bu durumun bilinmesini istemiyordu Davis. Keating herkese yayd. Masum bir
zgvenle yayd. Kendisinin Tim'in kurunkalemi ya da T cetveli gibi
bir ey olduu, ondan teye gitmedii inancnda olduunu ileri sryordu. Kendi yardmlarnn Tim'i kltmeyip, tersine, daha byttn sylyordu. Bu nedenle de durumu hi saklamak istemiyordu.
nceleri Davis ald talimat Keating'e aktaryordu. Sonra sonra,
izim odasnn efi, durumu olaan kabul etmeye balad, Davis'e verilmesi gereken emirleri dorudan Keating'e getirir oldu. Keating hep
oradayd, hazrd, ii glmseyerek kabul ediyordu. "Ben yaparm,
Tim'i bu kk eylerle rahatsz etmeyin. Ben zmlerim." Davis
gevedi, sularn kendisini srklemesine izin verdi. Bol bol sigara iiyor, ortalkta dolayor, uzun bacaklarm taburesinin ayana dolayp
gzlerini kapyor, hayalinde Elaine'i gryor, arada srada, "O i hazr
m, Peter?" diye mrldanmakla yetiniyordu.
lkbaharda Elaine'le evlenmiti Davis. Sk sk ie ge kalyordu.
Keating'e bir ara, "Senin ihtiyarla aran iyi, Peter. Benim iin bir iki iyi
sz syle de baz eyleri grmezden gelsinler, olmaz m?" demiti.
"Tanrm!" diye eklemiti sonra da. "u anda alyor olmaktan ne
kadar nefret ediyorum, bir bilsen!" Keating de Francon'a,
"Murray'lerin evinin bodrum kat planlar geciktii iin ok zgnm.
Bay Francon," demiti. "Ama Tim Davis dn gece karsyla kavga etmi. Yeni evliler nasldr, bilirsiniz. Onlara fazla bask yapmay can
istemez insann." Bir baka seferinde de, "Yine Tim Davis, Bay
Francon," demiti. "Ne olur, balayn onu. Elinde deil. Akln iine
veremiyor nk!"
Gn gelip Francon irketteki elemanlarn maa listesine baktnda,
en pahal izim elemannn, en az ihtiya duyduu kii olduunu
grd.
Tim Davis iinden atldnda, izim odasnda bu ie aran tek kii
yine Tim Davis'ti. Bir trl anlayamyordu. Dudaklar gerildi, bundan
91/1067
byle hep nefret edecei dnyaya kar cephe ald. Koskoca dnyada
Peter Keating'den baka dostu olmad kansndayd.
Keating onu avuttu, Francon'a kfrler yadrd, insanln adaletsizliini knad, alt dolar para harcayp, tand bir mimarn sekreterini bir barda arlad ve Tim Davis'e yeni bir i buldu.
Bu olaydan sonra Keating'in aklna ne zaman Davis gelse, iinden
scack bir keyif ykseliyordu. Bir insann kaderini etkilemiti. Onu
yolundan saptrp baka bir yola srklemiti. Bir insan! Artk Tim
Davis deildi o kii nk onun gznde. Canl bir vcutla bir zihindi.
Bilinli bir zihin. Acaba bakalarnn bilinlilii neden korkutmutu
Keating'i hep? te kendisi, o vcutla o zihni kendi iradesiyle baka
biime sokmutu. Francon, Heyer ve izim Blm efi'nin ortak
kararyla, Tim'in masas ve mevkii Peter Keating'e verildi. Ama bu
onun duyduu tatminin tm nedeni deildi. Daha baka bir duygu da
vard. Daha scak, daha gerek ve daha tehlikeli. "Tim Davis mi? Ha,
evet, ona imdiki iini ben buldum," diyebiliyordu sk sk.
Olay annesine yazd, o da arkadalarna, "Peter bencillikten ylesine uzak bir ocuk ki," deyip durdu.
Annesine mektup yazmay hi aksatmyordu. Her hafta yazyordu
ona. Mektuplar ksa ve sayglyd. Annesininkilerse uzun, ayrntl,
tlerle doluydu. Keating mektubu okuyup bitirdikten sonra o
tlere pek aldr etmez, hibirini tutmazd.
Catherine Helsey'i de arasra gryordu. lk gidiinin ertesi akam,
sz verdii halde gitmemiti ona. Sabah uyandnda, bir gn nce
syledii eyleri hatrlam, srf onlar syledii iin nefret etmiti
Catherine'den. Ama bir hafta sonra yine gitmiti ona. Catherine hi
sitem etmemiti, o akam daysndan da sz etmemilerdi. Ondan
sonra Peter onu ayda, iki ayda bir grmeyi srdrmt. Grd zaman mutlu oluyor, ama ona artk kariyerinden hi sz etmiyordu.
Howard Roark'la konumaya alt, giriimi baarszla urad. ki
kere urad Roark'a. Onun oturduu beinci kata kmak iin merdivenleri trmanrken iinde kk dme duygusu vard. Roark'u
92/1067
93/1067
94/1067
eye yer kalmayacak kadar. imdi de, Franconun evinde, yerde otururken, bir daha dnd.
ki gn sonra. Bayan Dunlop'u Frederic Mawson'un resim sergisinde dolatrrken, plan oktan hazrd. Onu dirseinden tutarak
kalabaln arasndan geirirken, gzleri duvarlardaki resimlerden
ok, kadnn gzel yznde dolayordu.
Bir oto mezarln konu alm peyzajn nnde, "Evet," dedi.
Yzne kadnn gzelliine duyduu hayranl belirtecek bir ifade
yerletirmeyi baarmt. "ok gzel bir alma. Renklere dikkat edin,
Bayan Dunlop. Bu Maslow'un ok zor gnler geirmi biri olduu
syleniyor. Adn duyurma mcadelesi, bilinen bir hikye zaten. Bilinen, ama yrek burkan bir hikye. Tm sanatlar iin ayn ey. Buna
benim kendi mesleim de dahil."
"Ya, sahi mi?" Bayan Dunlop u anda mimari mesleini daha ilgin
buluyormu gibiydi.
Keating, kaldrm kenarna oturmu, ayak parmaklaryla oynayan
bir kocakar resminin nnde durarak, "te bu," dedi. "Bu sanatn
sosyal belge yn. Bunun tadna varabilmek, cesaret gerektirir."
Bayan Dunlop, "Harika bir ey ama." dedi.
"Ya, evet, cesaret. Nadir bir eydir cesaret. Mawson bir izbede alktan lmek zereyken, Bayan Stuyvesant onu bulup kefetmi diyorlar.
Gen yeteneklere yardm etmek harikulade bir ey."
"yle olmal," dedi Bayan Dunlop.
"Ben zengin olsaydm, bunu kendime hobi diye seerdim," diye
devam etti Keating. "Yeni ressamlar iin sergiler aardm, yeni bir piyanistin konserini finanse ederdim, yeni bir mimara ev yaptrrdm
"Biliyor musunuz, Bay Keating, kocamla birlikte Long Island'da
kk bir ev yaptrmay dnyoruz."
"yle mi? Byle bir eyi bana itiraf etmeniz ne kadar ho, Bayan
Dunlop. zr dileyerek syleyeyim, yle gensiniz ki! Musallat olup
banz
artacamdan,
iinizi
kendi
firmama
ekmeye
95/1067
96/1067
97/1067
98/1067
99/1067
sanyorum. Ama ben onu dar itip yerini aldm. Bunu salayabilmek
iin ince ince dnmem gerekti. Ben ..."
Sustu. Bu szler kulaa pek zeki ve gururlu szler gibi gelmiyordu.
Oysa baka yerde sylendiinde yle gelmesi gerekirdi. Bu ortamda
daha ok ... bir yakan gibi geliyordu kulaa.
Roark dnp ona bakt. Roark'un gzlerindeki bak, hor gren bir
bak deildi. Gzleri her zamana gre biraz daha iri iri almt yalnzca. Dikkatli ve ... arm gibiydi. Hi bir ey sylemedi, sonra yine
izimlere dnd.
Keating kendini rlplak hissetti. Davis'in, Stengel'in, Francon'un
bu odada hibir nemi yoktu. Oysa insanlar Keating'in insanlara kar
savunmasyd. Roark'da ise insanlar diye bir kavram yoktu. Keating
kendi deerini, dier insanlara bakarak grrd. Roark ona hibir ey
veremezdi. izimlerini kapp buradan kamas gerektiini dnd.
Tehlike Roark deildi. Tehlike kendisinin, Keating'in gitmeyip
kalmasyd.
Roark ona dnd.
"Bu tr eyler yapmak houna m gidiyor, Peter?" diye sordu.
"ff, biliyorum," derken Keating'in sesi gereinden fazla tiz kt.
"Senin onaylamadn biliyorum, ama i bu. Pratik adan nasl bulduunu bilmek istiyorum, felsefi adan deil."
"Yo, sana vaaz verecek deilim, yalnzca merak etmitim."
"Bana yardm edebilirsen, Howard, bu konuda bana birazck yardm
edebilirsen ... Bu benim ilk evim. Ofisteki durumum asndan yle
nemli ki! Oysa ben emin olamyorum. Ne diyorsun? Bana yardm
edecek misin, Howard?"
"Peki."
Roark evin yivli stunlarla, ayrk alnlklarla, pencere stlerinde
Roma ehreleriyle, kapnn iki yannda imparatorluk kartallaryla
bezeli n cephe resmini bir kenara frlatt, bir tabaka ince kt ekip
plann zerine koydu, izmeye balad. Keating durmu, Roark'un
100/1067
101/1067
102/1067
yaamlard. Cameron bu arada, ister istemez, denecek elektrik faturalarn dnm, ama kendini zorlayp o konuyu unutmaya
almt. Roark'u sandvi almak zere sokaa yolladnda, izim
odasnda k hl yanyordu. Vakit sabaha karyd, ama tula duvara
bakan ofisin ii geceydi hl. Son gece, saat on ikiyi getiinde
Cameron'a evine gitmesini emreden, Roark olmutu. nk
Cameron'un eli seyreyip duruyor, destek bulmak iin dizi izim
sehpasna dayanyordu. Yava, tedbirli, i bulandrc bir dikkatle dayanyordu tabureye. Roark onu aaya indirip bir sokak nn altnda
taksiye bindirmiti. Cameron, Roark'un yorgun yzn, zorla iri iri
alm gzlerini, kupkuru dudaklarn grmt. Ertesi sabah Cameron izim odasna girdiinde, kahve demliini devrilmi durumda,
yerde buldu. Dklen kahvelerden kara bir glck olumutu.
Roark'un eli o glcn iindeydi. Avucu yukarya dnk, parmaklar
hafif kvrkt. Vcudu upuzun uzanmt yere. Ban arkaya atm, derin bir uyku halindeydi. Masada da planlar buldu Cameron. Bitmi,
hazrd hepsi...
Masasnda otururken nndeki mektuba bakt. in ac yan, geride
kalan o geceleri dnemeyiiydi. Astoria ubesi olmas gereken o
binay da dnemiyordu, imdi onun yerine Astoria ubesi olacak
binay da. O anda tek dnd, elektrik irketinin denmemi
faturasyd.
u son iki ay iinde Cameron bazen bir iki hafta uramamt ofise.
Roark onu evinde de bulamam, neler olup bittiini anlamt. Tek
yapabilecei beklemek, Cameron'un sa salim dneceini ummakt.
Derken Cameron utancn bile kaybetmi, ofise zilzurna gelmi,
kimseleri tanyamam, bu halini tek sayg duyduu yerin duvarlarna
bile gstermekten kanmamt.
Roark bu arada kendi ev sahibiyle yzlemeyi, ona sakin bir sesle,
"kiray bir haftadan nce deyemeyecei"ni sylemeyi de renmiti.
Ev sahibi ondan korktuu iin steleyemiyordu. Peter Keating bunu
her naslsa duydu. Duymak istedii eyleri her zaman nasl
103/1067
duyabiliyorsa, yine yle duydu. Bir akam Roark'un buz gibi odasna
gelip paltosuyla oturdu, czdann kard, iinden be tane on dolarlk
ekti, Roark'a uzatt. "Buna ihtiyacn var, Howard. htiyacn olduunu
biliyorum. tiraz etmeye kalkma imdi. Bana istediin zaman dersin." Roark ona akn gzlerle bakt, paray alrken, "Evet, ihtiyacm
var," dedi. "Teekkr ederim, Peter." Bunun zerine Keating, "Ne demeye ihtiyar Cameron iin ziyan ediyorsun kendini?" diye sordu. "Bu
hayat yaamay niin istiyorsun? Bo ver, Howard. Bize gel. Bir
sylesem yeter. Francon baylr. Seni haftada altmla balatrz."
Roark paralar cebinden karp Peter'in eline tututurdu. "ff, Tanr
akna, Howard! Ben ... ben seni gcendirmek istemedim."
"Ben de yle." dedi Howard.
"Ama ltfen, Howard, ltfen yine de sende kalsn para.
Gle gle, Peter."
Cameron izim odasna girerken Roark o olay dnyordu. Security Trust Bankas'nn mektubu Cameron'un elindeydi. Onu Roark'a
verdi, hibir ey sylemeden dnp kendi odasna yrd. Roark mektubu okudu, onun peinden gitti. Bir i kaybettiklerinde Cameron'un
kendisiyle odasnda grmek isteyeceini biliyordu. Ama o konuyu
konumak iin deil. Roark'u orada grmek iin, baka eylerden
konumak, onun varlndan gelen gvenceye yaslanabilmek iin.
Roark ieriye girdiinde, Cameron'un masasnda New York Banner
Gazetesi'nin o gnk nshasn grd.
Bu gazete, byk Wynand mparatorluu'nun bata gelen gazete
siydi. Roark'un bir mutfakta, bir berber dkknnda, nc snf bir
salonda, bir metro vagonunda grd gazeteydi. Ama Cameron'un
ofisinde o gazeteyi grmeye hi hazrlkl deildi. Cameron onun gazeteye baktn grnce srtt.
"Bu sabah aldm. Buraya gelirken. Komik, deil mi? Oysa bugn o
mektubun geleceini bilmiyordum. Ama ikisi birbirine ne gzel uyuyor. Bir bu gazete, bir de o mektup. imden ne drtt de bunu satn
104/1067
105/1067
6
Ellsworth Toohey'nin Tatan Vaazlar adl kitab, 1925 ylnn Ocak
aynda yaynland.
Gsterili bir kapa vard. Saks mavisi zerine gm harfler,
kesinde de gm rengi bir piramit. Alt bal, "Herkes in Mimari" olarak seilmiti. Ulat baar da akl durdurucu oldu. Mimarln tarihini batan sona anlatyordu. Kerpiten balayp gkdelenlere kadar. Sokaktaki adamn anlayaca dille anlatyor, ama bu
terimleri her naslsa bilimsel gibi gstermeyi de baaryordu. Yazar
nsznde, amacnn mimariyi esas ait olduu yere, insanlara getirmek olduunu sylemekteydi. Sonra szlerine devam ederek,
sradan insanlarn beyzboldan konutuklar gibi mimarlktan da
konuabilmeleri gerektiini aklamaktayd. Okurlarn "Be Dzen"in
teknikleriyle, kazklarla, lentolarla, betonarmelerle skmyordu. Kitabnn sayfalarn Msrl ev kadnlarnn, Romal ayakkabcnn, On
Drdnc Louis'nin metresinin gnlk hayatlaryla, neler yedikleriyle,
nasl ykandklaryla, nerelerden alveri ettikleriyle, oturduklar binalarn yaamlarn nasl etkiledikleriyle doldurmutu. Ama okurlarna
"Be Dzen" hakknda da, betonarme hakknda da, ne bilmek gerekiyorsa reniyorlarm gibi bir izlenim verebiliyordu. Genelde okurlara
verdii izlenim, gemite ve gelecekte isimsiz kalm insanlarn
dncesi dnda hibir sorun, hibir baar, hibir dnce ata bulunmad, bulunamayacayd. Bilimin bu gnlk hayat srdrmekten baka hibir amac ve ifadesi olamayaca, okurlarnn yalnzca
kendi gnlk hayatlarn yaamakla, uygarln en byk baarlarn
ve en byk amalarn yerine getirmekte olduuydu. Yazarn bilimsel
duyarll kusursuz, bilgi birikimi ise akl durdurucuydu. Babil'de kullanlan tencere ve tavalar, Bizans'ta kullanlan paspaslar konusunda
hi kimse onun dediklerini rtemezdi. Bunlar gzyle grm gibi
canl bir ifadeyle anlatyordu. Eletirmenleri ondan sz ederken,
"Yzyllar iinden adm adm ve zorluklarla ilerlemiyor, sanki dans
107/1067
ediyor, alarn arasndan bir palyao, bir dost ve bir peygamber gibi
geiyor," diyorlard.
Mimarln sanatlar arasnda gerekten en by olduunu sylyor, nedeninin de anonim bir sanat oluuna dayandn ileri sryordu. Tm byklkler gibi. Dnyada pek ok nl binalar olduunu,
fakat pek aznn yaratcsnn bilindiini, bunun da zaten byle olmas
gerektiini, nk bir tek insann hibir zaman nemli bir ey yaratm olmadn sylyordu. Mimarlkta olsun, baka alanlarda olsun,
bu hep byleydi. Ad baki kalan birka mimar, aslnda birer
sahtekrdan baka bir ey deildi, onlar insanlarn ann almlard
... Bazlar nasl insanlarn servetini alyorsa, tpk yle. "Eski bir antn grkemini seyrederken o baary bir tek kiiye yorumluyorsak,
ruhsal bir zimmet suu iliyoruz demektir," diyordu. "nk bilinmeyen ve anlmayan saysz sanatlarn o kiiden nce gelip getiini,
gemi alarn karanlna gmlp gittiini, sanatlarn tevazu
iinde alarak ortaya koyduklarn (nk kahramanlk her zaman
tevazu doludur), her birinin kendi ana ait ortak hazineye kendince
katkda bulunduunu unutuyoruz. Byk bir bina, u ya da bu dhi
tarafndan bireysel olarak yaratlm deildir. Yalnzca tm insanlarn
ruhunun bir younlamasdr."
Mimarinin yozlamasnn, Orta a'n bitmesiyle birlikte toplum
ruhunun yerini zel mlkiyetin almasndan kaynaklandn ileri
sryor, kendi zevksizliklerini tatmin etmekten baka amac olmayan
bireysel mlk sahiplerinin (bireysel zevk iddialarnn hepsi zevksizliktir) kentlerdeki planl etkileri mahvettiini sylyordu. Serbest
irade diye bir ey olamayacana, nk insanlarn yaratc drtlerinin de her ey gibi, iinde yaadklar an ekonomik yaps tarafndan
saptandna iaret ediyordu. Tarihin tm sluplarna hayranln belirtiyor, yalnzca birbirine kartrlmasn ayplyordu. Modern mimariyi hi dikkate bile almyor, bu konuda yle sylyordu: "u ana
kadar bu mimari, tek bana birka bireyin kaprislerinden baka bir
ey getirmi deildir, kendiliinden yer alm hibir byk hareketle
ilgisi yoktur, bu nedenle de nemi yoktur." Tm insanlar karde
108/1067
109/1067
110/1067
Cameron gzlerini kapad, baka bir ey sylemedi. Roark o gece sabaha kadar yatan baucunda oturdu. htiyar uyuyor mu, uyank m,
farknda deildi.
Cameron'un bir kz kardei, New Jersey'de bir yerden kageldi. Ak
sal, elimsiz, silik bir kadnd. Elleri durmadan titriyordu. Yz
hatrda kalmayacak bir yzd. Sessiz, kaderine raz, iinde yumuak
umutlar tayan biri. Kk bir geliri vard. Aabeyini New Jersey'deki
evine gtrp ona orada bakma sorumluluunu stlenmeye hazrd.
Hi evlenmemiti. Dnyada baka hi kimsesi yoktu. Bu yk onu ne
sevindiriyor, ne de zyordu. Duygu yeteneini yllar nce yitirmiti.
Yola kaca gn Cameron, Roark'a bir gece nce yazd mektubu uzatt. Aclar ekerek yazmt o mektubu. Dizlerinin zerine bir izim
tahtas alm, srtna da bir yastk koymutu.. Mektup saygn bir mimara hitaben yazlmt. Roark iin bir tavsiye mektubuydu. Roark
alp okudu, sonra gzlerini kendi ellerine deil, Cameron'a evirdi,
mektubu ortasndan yrtt, katlad, bir daha yrtt.
"Olmaz," dedi ihtiyara. "Onlardan hibir ey istemeyeceksiniz. Benim iin kayglanmayn."
Cameron ban sallad, uzun sre sessiz kald. Sonra, "Ofisi sen
kapa, Howard," dedi. "Mobilyalar kiraya karlk orada brak. Ama
benim odamda, duvarda asl olan resmi al, bana yolla. Bir tek onu.
Baka her eyi yak. Tm ktlar, dosyalar, izimleri, anlamalar, her
eyi."
"Peki," dedi Roark.
Bayan Cameron yannda hastabakclarla ve bir sedyeyle geldi,
rhtmdaki gemiye cankurtaranla gittiler. Cameron, Roark'a:
"imdi geri dnyorsun," dedi, sonra ekledi. "Beni grmeye gel,
Howard ... fazla sk deil ama ..."
Cameron sedyeyle gemiye tanrken Roark dnp yrmeye
balad. Havann rengi griydi o sabah. Havada denizin souk, rk
kokusuna benzer bir koku vard. Bir mart sokan kaldrmna doru
111/1067
dal yapt. Binann nemli, lekeli kesinden geerken, uan bir gazete
sayfas gibi griydi o da.
O gece Roark, Cameron'un kapal ofisine gitti. Iklar yakmad.
Cameron'un odasndaki minede bir ate yakt, ekmeceleri birer
birer ekip ilerindekileri atee boaltt. Hibirine bakmad
boaltrken. Ktlar o sessizliin iinde hrdayarak yanyor, ince bir
toz kokusu karanlk odann iinde dolayor, ate tslyor, trdyor,
arasra parlak alev dilimleri frlatyordu. kide bir, kenarlar kararm
beyaz bir kt parac havaya uuyor, Roark elindeki elik cetvelin
ucuyla onu gerisingeri alevlerin arasna itiyordu.
Cameron'un nl binalarnn izimleri vard yanan ktlarn
arasnda. na edilmemi binalarnn izimleri de vard. Bir yerlerde
ayakta duran stunlarn ince mavi izgilerden oluan ozalitleri vard.
Altnda nl imzalar bulunan anlamalar vard. Arasra alevlerin
arasnda, sararm bir kt zerinde yedi rakaml bir say okunuyordu. Bir parlyor, sonra alev alyor, yanp kl oluyordu.
Eski bir dosyadaki yazlar arasndan bir gazete kupr frlayp yere
doru utu. Roark eilip ald onu. Kupkuru, gevrekti kt. Sararmt.
Roark'un parmaklan arasnda, kat yerlerinden ayrlverdi. 7 Mays
1892 tarihinde Henry Cameron'la yaplm bir rportajd. inde yle
deniyordu: "Mimarlk bir ticaret deildir, bir kariyer de deildir,
dnyann varln hakl klacak bir Hal Seferi ve bir adanmlktr."
Roark kupr alevlerin arasna brakt, bir baka dosyaya uzand.
Cameron'un masasndan klm kurunkalemleri bile toplayp
atee att. minenin bana dikildi. Kprdamyordu. Aaya da bakmyordu. Atein hareketlerini, gr alannn snrnda belirli belirsiz
bir titreme gibi hissediyordu. Gzleri, hi ina edilmemi gkdelenin
duvarda asl duran resmine bakmaktayd.
Peter Keating'in Francon & Heyer firmasnda nc ylyd. Ban
yksek, zerinde uralm bir havada dik tutuyordu. Tra ba ya
112/1067
113/1067
var ya! Onun seninle konuma biiminden holanmadm. Yo, zel bir
ey sylemi deil, ama ben olsam gzm ondan pek ayrmazdm.
Uzun burunlusu senin dostun deil. Oras nemli deil, biliyorum ite.
Bennett diye ardklarna da dikkat et. Senin yerinde olsam, ondan
kurtulmaya bakardm. Fazla ihtirasl. htirasn iaretlerini iyi
tanrm..."
Sonra sordu:
"Guy Francon'un ... hi ocuklar var m?"
"Bir tek kz var."
"yle mi!" dedi Bayan Keating. "Nasl bir ey?"
"Hi karlamadm."
"Daha neler, Peter," dedi annesi. "Ailesiyle tanmak iin bir aba
gstermemek, Bay Francon'a kar resmen kabalk etmektir."
"Baka kentte, niversitede okuyordu, anne. Gnn birinde
grrm. Vakit ge oluyor, anne. Yarn da ok iim var..."
Ama bu konuyu o gece de, ertesi gn de bol bol dnd. Daha nce
de sk sk aklna gelmiti zaten. Francon'un kznn niversiteyi uzun
sre nce bitirdiini biliyordu. imdi de Banner Gazetesi'nde
almaya balamt. Ev dekorasyonu konusunda bir ke yazs yazmaktayd. O kzla ilgili hibir ey renememiti Peter.
Anlayabildii kadaryla, ofiste onu tanyan yoktu. Francon da
kzndan hi sz etmiyordu.
Ertesi gn le yemeinde Keating o konuyu amaya karar verdi.
Francon'a, "Kzn hakknda ok gzel eyler duyuyorum," dedi.
"Gzel eyleri nereden duyuyorsun?" Francon'un sesi pek karanlkt.
"Eh, ne bileyim, anlarsn ite. Kulana geliyor insann. Yazlar da
ok gzel ve zekice."
"Evet, ok zekice yazar." Francon'un az kapanverdi, bir daha
almad.
114/1067
115/1067
116/1067
nemli. Ben de bu arada ona yardm ediyorum. Ben. Oysa ben neyim
ki! yle olmasna ramen, u tadm sorumlulua bak! yle dokunakl, yle byk ki! Bizim bamza gelen ufack eylerin ne nemi var?
Bu i btn bir ulusu ilgilendiriyor!"
"yle mi? Bunu dayn m syledi sana?"
"O bana hibir ey sylemedi. Ama insan onunla yllar boyunca bir
arada yaayp da, biraz bir ey kapmadan olamyor. Yani onun o bencillikten ok uzak tutumundan."
Peter'in iinden kzmak geldi, ama kzn cvl cvl glmsemesini,
gzlerinden fkran yepyeni atei grnce, o da glmsemek zorunda
kald,
"Bir tek ey syleyebilirim, Katie, sana yakyor bunlar. Hem de ok
yakyor. Bir de giyim kuam konusunda bir eyler enebilsen, ba
dndrc bir kz olup kacaksn. Bugnlerde seni alp kendi elimle
iyi bir terziye gtreceim. Bir ara Guy Francon'la da tanman
istiyorum. Ondan holanacaksn."
"Ya! Oysa bana holanmayacam sylemitin galiba."
"Ben yle bir ey mi syledim? Eh, o zaman onu pek de iyi tanmyordum tabii. Mthi bir adamdr. Hepsiyle tanman istiyorum. Hey,
nereye gidiyorsun?" Catherine'in gz Peter'in kolundaki saate
ilimiti, imdi de kendini geri ekiyordu.
"ey saat hemen hemen dokuz, Peter. Bunlar Ellsworth daym
gelmeden bitirmek zorundaym. On birde gelecek. Bu gece bir sendika
toplantsnda konuuyor. Bir yandan seninle konuurken bir yandan
da alrm. zin verir misin?"
"Tabii ki vermem! Sevgili daynn hayranlar cehennemin dibine!
Brak, kendi ayrsn o ktlar. Sen yanmdan ayrlma."
Kz iini ekti, ama sz dinleyip elini Keating'in omzuna koydu. "Elisworth daym hakknda byle konuma. Onu hi anlamyorsun. Kitabn okudun mu?"
117/1067
118/1067
119/1067
Keating onun elini smsk tutarak, "Bir iki yla kadar evlenmi oluruz," dedi. "Ben durumu biraz dzeltip irkette ayama yer eder etmez.
Anneme de bakmam gerek, ama bir yla kadar tamamdr." Elinden
geldiince souk, gereki konumaya alyordu. Amac iindeki
harikulade duyguyu yok etmemekti.
"Ben beklerim, Peter," diye fsldad Catherine. "Acelemiz yok."
"Kimseye sylemeyelim, Katie ... Bizim srrmz bu. Yalnzca bizim.
Ta ki..." Birden bir dnce geldi kafasna. Keating ararak, o dncenin daha nce aklndan gememi olduunu asla kantlayamayacan fark etti. Ama yine de, ne kadar arrsa arsn, bunu asla
daha nce dnmemi olduundan drstlkle emindi. Catherine'i
yana itti, fkeyle, "Katie!" dedi. "Bu ii o lanet olas dayndan tr
sanmayacaksn, deil mi?"
Catherine gld. Sesi hafif ve kaygszd. Keating kendisinin
balanm olduunu anlad.
"Tanrm, hi olur mu yle ey, Peter! Daym holanmayacak tabii,
ama bize ne?"
"Holanmayacak m? Neden?"
"ey, sanrm evlilik denilen eyden yana deil pek. Yo, ahlakd bir
eyler neriyor demiyorum. Ama bana hep evliliin modas gemi bir
ey olduunu, zel mlkiyeti gelitirmek iin kullanlan bir ekonomik
ara olduunu falan syler. Yani holanmyor yle eylerden."
"Aman ne harika! Gsteririz biz ona."
Bu Keating'i aslnda memnun bile etmiti. Bu durumda kendisinin
Katie'ye kar duygularnn baka etkenlerden, rnein Francon'un
kz iin sz konusu olan etkenlerden kaynakland yolundaki kukular tm zihinlerden silinecekti. Kendi zihni sz konusu deildi naslsa.
Keating'in kendi zihni zaten masumdu. Bunu nemli buluu garipti.
Katie'ye kar olabilecek duygularm dier insanlarla olabilecek tm
balardan arnm tutma istei, gerekten ok garipti.
120/1067
Eli yanna sarkt, dudaklarnda kar tanelerinin yakc souunu hissetti. Dnp Catherine'i pt. Catherine'in dudaklar yumuak, kar
yznden hayli souktu.
apkas hafif yana kaymt, dudaklar yar ak, gzleri koskocaman, aresiz, kirpikleri l ld. Keating onun elini tuttu, avucunu
ap bakt. Catherine'in elinde siyah bir yn eldiven vard. Parmaklar
ocuk eli gibi ak duruyordu. Ynn tyleri arasnda erimekte olan
kar tanelerini grd Keating. Gemekte olan bir arabann far nda
bir an parlayp sndler.
7
Amerikan Mimarlar Dernei'nin dergisinde, "eitli Konular"
blmnde, Henry Cameron'un emekliye ayrld haberi kk bir
paragraf halinde verilmiti. Cameron'un mimarlktaki baarlar alt
satrda zetlenirken, en nl binalarndan iki tanesinin adlar da yanl yazlmt.
Peter Keating, Francon'un odasna girdi. Patronun Madam
Pompadur'a ait bir enfiye kutusu konusunda antikacyla yapmakta
olduu pazarl yarda kesti. Francon bu yzden kutuya, niyet ettiinden dokuz dolar yirmi be sent daha fazla para demek zorunda
kald. Antikac odadan ktktan sonra krgn bir ifadeyle Keating'e
dnd,
"Ee, ne var Peter, ne var?" diye sordu.
Keating elindeki dergiyi Francon'un masasna frlatp baparmann trnayla Cameron paragrafn gsterdi.
"Bu adam almam art," dedi.
"Hangi adam?"
"Howard Roark."
Francon bu sefer, Howard Roark da kimin nesi?" diye patlad.
"Sana onu anlatmtm. Cameron'un tasarmcs."
"Haa ... ha, evet, sanrm szn etmitin. Eh, al yleyse."
"Hangi koullarla alacam konusunda bana yetki veriyor musun?"
"Ne oluyor, yahu! Bir izimci daha almann nesi nemli? Hem sen
bunun iin neden benim konumam kestin demin?"
"Bu adam zorluk karabilir. Oysa ben bakas kapmadan onu almak
istiyorum."
"yle mi? Demek zorluk karr, ha? Yani Cameron'un ofisinden
sonra buraya gelsin diye ona yalvarmak niyetinde misin? Orada
122/1067
alm olmas zaten bu delikanl iin yle aman aman bir referans
deil ki!"
"Hadi hadi, Ouy! Gerekten deil mi?"
"Eh, peki ... yap asndan bakyorsak, estetik asn dikkate almyorsak, Cameron bu genlere gerekten iyi bilgiler verir. Tabii gnnde
ok nemliydi Cameron. Hatta ben de onun en iyi izimcilerinden
biriydim bir ara. ok uzun zaman nce. Senin de o tr eylere ihtiyacn
varsa, ihtiyar Cameron biraz deer kazanyor tabii. Tamam o halde. Al
u Roark'unu, madem o kadar ihtiya duyuyorsun."
"Mesele ihtiya duyuum deil. Ama o benim eski dostum. siz de
kald. Ona bir iyilik olur diye dndm."
"Eh, ne istiyorsan onu yap. Ama bu konuyla beni rahatsz etme.
Hey, Peter, u kutu mrnde grdn en gzel enfiye kutusu deil
mi?"
O gece Keating be kat merdiveni kp habersiz olarak Roark'un
kapsna dikildi, kapy rkek bir hareketle vurdu, sonra da neeyle
ieriye girdi. Roark pencerenin kenarna oturmu, sigara iiyordu.
"Geiyordum da," dedi Keating. "Akam nasl geirsem diye
dnyordum, birden senin buralarda oturduunu hatrladm,
Howard. Bir urayp merhaba diyeyim diye karar verdim. Seni yle
uzun zamandr grmemitim ki!"
"Ben senin ne istediini biliyorum," dedi Roark. "Pekl. Ka para?"
"Ne demek istiyorsun, Howard?"
"Benim ne demek istediimi de sen biliyorsun."
"Haftada altm be," diye patlad Keating o zaman. Olaya bambaka, zarif bir yaklam hazrlamt. Yaklama falan gerek kalmayacan hi dnmemiti. "Balangta altm be. Eer yetmez dersen, belki biraz daha ..."
"Altm be yeter."
123/1067
124/1067
125/1067
"Her eyde bir neden mi ararsn? Her zaman bu kadar ciddi olmak
zorunda msn? Herkes gibi arasra hi nedensiz bir eyler yapsan olmaz m? yle ciddi, yle yalsn ki! Her ey nemli senin iin. Her ey
byk. Her dakika. Hareketsiz duruyor olsan bile. Biraz rahatlayamaz
msn ... nemsiz olamaz msn?"
"Olamam."
"Bu kahramanlklardan usanmyor musun?"
"Benim neyim kahraman?"
"Hibir eyin. Her eyin. Bilemiyorum. Yaptn eylerden sz etmiyorum. evrendeki insanlara yaydn duygu yle."
"Ne?"
"yle normal d ki! Bir bask. Bir gerilim. Senin yanndayken. Hep
seenek var karsnda insann. Ya seni, ya dnyann geri kalann
semek sz konusu. Ben bu tr bir seme yapmak istemiyorum.
Dardaki biri olmak istemiyorum. Btnn paras olmak istiyorum.
Dnyada basit ve ho olan yle ok ey var ki! Hepsi sava, mcadele
ve kendini mahrum etme deil. Oysa ... seninle yle."
"Ben kendimi neden mahrum ettim?"
"Yo, bir eyden mahrum etmezsin! Yalnzca ... istediin eyi elde etmek iin cesetlere basa basa yrmeye bile hazrsn. Asl mesele,
istemediin iin kendini mahram ettiklerin."
"ki eye birden sahip olunamaz da ondan."
"Hangi iki eye?"
"Bak, Peter. Ben sana kendim hakknda hibir zaman byle eyler
sylemedim. Senin byle grmene sebep ne? Ben senden kendimle
baka bir ey arasnda hibir seme yapman da istemi deilim.
Neden bir seim gerekirmi gibi hissediyorsun? Bunu hissettiin zaman neden rahatsz oluyorsun ... mademki o kadar eminsin! Yanlyor
muyum?"
126/1067
"ey ... bilmiyorum." Sonra ekledi. "Senin neden sz ettiim anlamyorum." Sonra birdenbire patlad:
"Howard, benden niin nefret ediyorsun?"
"Senden nefret etmiyorum."
"te, mesele bu! Niin nefret bile etmiyorsun?"
"Neden edeyim?"
"Bana bir ey vermi olmak iin. Beni sevmene imkn olmadn
biliyorum. Hi kimseyi sevemezsin sen. O zaman insanlarn var
olduunu teslim etmek iin onlardan nefret etmek daha nazik bir
hareket olur."
"Ben nazik deilim, Peter."
Keating syleyecek baka bir ey bulamaynca Roark:
"Haydi, evine git, Peter," dedi. "stediini elde ettin. Ona raz ol.
Pazartesiye grrz."
Roark, Francon & Heyer'n izim odasnda, bir masann banda,
ayaktayd. Elinde bir kurunkalem tutuyor, portakal rengi sandan bir
tutam alnndan yzne doru sallanyor, gri nlk onun zerinde tpk cezaevi niformas gibi gzkyordu.
Yeni iini kabullenmeyi renmiti. izdii izgiler, elik kirilerin
temiz izgileriydi. Bu kirilerin neyi tayacan dnmemeye alyordu. Zaman zaman zorlayordu dnmemek. Kendisiyle zerinde
almakta olduu plan arasnda, bir baka plan daha varm gibiydi.
O binann aslnda nasl olmas gerekiyorsa, onun plan. Onu nasl
biimlendirmesi gerektiini, izdii izgileri nasl dzeltmesi gerektiini, binay grkemli klmak iin izgileri nereye ve nasl ynlendirmek gerektiini biliyordu. Ama bu bildiklerini bomak
zorundayd. Vizyonu ldrmek zorundayd. Sz dinlemek, izgileri
kendisine verilen talimata gre izmek zorundayd. Bu onu yle ok
incitiyordu ki, buz gibi bir fke iinde kendi kendine omuz silkip
127/1067
gemek zorunda kalyordu. Zor mu, diye soruyordu kendine. Eh, ren
yleyse.
Ama o ac bir trl iinden kmyordu. Bir de aresiz aknlk vard
yreinde. Kafasnda grd plan, kt stndeki plandan o kadar
daha gerekti ki! Bakalarnn bunu neden gremediini bir trl anlayamyordu. Nasl byle kaytsz kalabiliyorlard? nndeki kda
bakt. Yeteneksizlik ve beceriksizlik niin sz geirebiliyordu her eye?
Bunu mmkn klan neydi? Hi anlayamad ey buydu ite. Byle
bir oluu mmkn klan ey ... onun gznde hibir zaman tam gerek
olamazd.
Ama bunun byle sremeyeceini de biliyordu. Beklemek zorundayd, o kadar. Tek grevi buydu. Beklemek. Eh, onun nemi yoktu. Yapmak zorundayd onu. Beklemek zorundayd.
"Bay Roark, Amerikan Radyo irketi Binas'nn Gotik fener kafesleri
hazr m?"
izim odasnda hibir arkada yoktu. Bir mobilya gibiydi Roark o
odada. Mobilya kadar yararl ve sessiz. Ama Mhendislik Blm'nn
efi, ilk iki haftann sonunda Keating'e, "Sandmdan daha akll
adammsn, Keating, teekkr ederim sana," demiti. Keating,
"Neden?" diye sorunca da, "Herhalde farknda olmadan yaptn bir
ey iin." diye karlk vermiti. Arada srada Keating geerken
Roark'un masasnda duraklayp alak sesle, "Bu akam iin bitince
odama bir urar msn, Howard?" diyordu. "nemli bir konu deil."
Roark geldiinde, Keating, "Eee, buray nasl buluyorsun, Howard?"
diye balyordu sze. "Eer istediin herhangi bir ey varsa, hemen
syle, ben de ..." Roark onun szn kesiyor, "Nerede bu seferki?" diye
soruyordu. Keating o zaman ekmecelerin birinden izimleri ortaya
karyor, "Bunlarn iyi olduunu biliyorum aslnda," diyordu. "Ama
sen genel olarak nasl buluyorsun?" Roark izimlere bakyor, iinden
hepsini Keating'in suratna frlatp istifa etmek geldii halde, bir tek
dnce onu durduruyordu. Bir binayd bu ktlardaki. Kendisinin o
128/1067
129/1067
130/1067
131/1067
132/1067
133/1067
8
Mays ay balarnda Peter Keating yola koyuldu. Vicdann rahatlatmaya alan bir hayrseverin bir kente armaan ettii mze inaatn
denetlemeye gidiyordu. Keating, mze binasnn kesinlikle farkl
olacan gururla ifade ediyor, Parthenon'un kopyas olmayp,
Nimes'deki Maison Caree'nin kopyas olacam sylyordu.
Keating gittikten bir sre sonra, odac ocuklardan biri Roark'un
masasna yaklat, Bay Francon'un onu odasnda grmek istediini
bildirdi. Roark kutsal odaya girdiinde Francon glmsedi, masasnn
gerisinden neeli bir sesle, "Otur, dostum, otur," diye seslendi. Ama
Roark'un daha nce hi yakndan grmedii gzlerindeki bir ey,
Francon'un sesinin klmesine ve kesilmesine neden oldu, szlerini
kupkuru bir sesle, "Otur," diyerek bitirdi.
Roark syleneni yapt. Francon onu bir saniye boyunca inceledi,
ama davrannda bir kusur bulunmamasna, dikkatini tam gerektii
gibi kendisine yneltmi olmasna ramen yznn ok tatsz olduu
dnda hibir karara varamad.
"Cameron'la alan sendin, deil mi?" diye sordu.
Roark, "Evet," dedi.
"Bay Keating bana senin hakknda ok iyi eyler syledi." Francon
bu sze sevimli bir sesle balamt ama yine birdenbire sustu. Ziyankrlkt bu nezaketler. Roark karsnda oturmu, yzne bakyor,
bekliyordu.
"Dinle ... adn neydi?"
"Roark."
"Dinle, Roark. Bizim bir mterimiz var. Kendisi biraz ... gariptir,
ama nemli adamdr. ok nemli. Onu memnun etmeye mecburuz.
Bize sekiz milyon dolarlk i han iin sipari verdi, ama sorun u ki,
binann nasl grnmesi gerektii konusunda ok belirgin bir takm
istekleri var. stedii ey..." Francon omuzlarn zr diler gibi silkti,
sanki bu sama istek karsnda tm sorumluluu kendi zerinden
135/1067
136/1067
137/1067
138/1067
139/1067
var ki! Washington'da nasl gitti iler? Her ey yolunda m?" Keating
cevap veremeden Francon telal telal devam etti. "Bana korkun bir
ey oldu. ok can skc. Lili Landau'yu hatrlyor musun? Onunla
aram artk ok iyi sanyordum. Ama son grmde yle souk davrand ki bana! Kime gidiyor, biliyor musun? Gail Wynand'a, aa kurtarmyor! Kzn burnu byd. Adamn btn gazetelerinde plak bacakl resimlerini bir grsen! imdi bu durum onun ekmeine ya srer
mi, srmez mi? Ben ne teklif edebilirim ki buna kar? Adam ne yapm, biliyor musun? Hani Lili hep sylerdi, en ok istediim eyi bana
hi kimse veremez, derdi. ocukluunun yuvas, evi. Avusturya'daki o
ky. Doduu yer. Eh, Wynand satn alm oray. ok nceden.
Koskoca kyn tamamn. Sonra da buraya getirtmi. Her parasn!
Sonra burada, Hudson Nehri'nin biraz ilerisinde bir yere monte ettirmi. imdi orada duruyor. Tal yollaryla, kilisesiyle, elma
aalaryla, domuz ahrlaryla falan! ki hafta nce de Lili'ye gstermi.
Belliydi zaten, deil mi? Madem ki Babil Kral, evini zleyen kadnna
asma baheler yaptrabiliyor, Gail Wynand neden yapmasn? Lili bir
mutlu, bir mutlu. Hep glmsyor, ii minnet dolu. Ama aslnda sefil
durumda tabii. Bir vizon mantoyu bin kere tercih ederdi. stemiyordu
bile lanet olas ky! Bunu Wynand da biliyor. Ama ky orada, Hudson kenarnda imdi. Geen hafta Lili iin bir parti verdi orada. O
kyde. Kyafet balosu. Bay Wynand da Sezar Borjia klnda.
Yakmaz olur mu? Hem de ne parti! Sylentiler doruysa tabii. Ama
bilirsin byle eyleri. Wynand konusunda kimse hibir ey kantlayamaz. Ertesi gn de ne yapsa beenirsin? Kendisi gidiyor, o kyde
okul ocuklaryla poz veriyor. Avusturya'y mrlerinde grmemi
ocuklarla. Aman ne hayrsever adam! Resimleri btn gazetelerine
boy boy bastryor. Yannda da hkrk dolu yazlar! Yok eitimin
deeri, falan filan. Her kadn Derneinden tonlarca mektup yayor
imdi ona. Lili'yi bandan def edince ky ne yapacak, onu merak
ediyorum! Defedecei de kesin, biliyorsun. Bu kadnlar onun yannda
uzun sre diki tutturamaz. Acaba o braknca Lili bana dner mi
dersin?"
140/1067
141/1067
Sanki her pencere, sokaklarn her eridi kapanm, szsz bir direnie
gemiti. Bu onu rahatsz etmiyordu. Zaten oktandr bildii ve kabul
ettii bir eydi.
almalarndan nispeten az rahatszlk duyduu mimarlarn bir
listesini yapt, ktnn iyisinden balayarak hepsini yazd, ondan
sonra da i aramak zere yola koyuldu. Souk, sistemli biimde,
kzgnlk ve umut duymakszn. Byle gnlerin kendisini incitip incitmediini bilmiyordu. Tek bildii, bu iin yaplmak zorunda olduuydu.
Grmeye gittii mimarlar birbirinden farklyd. Bazlar masalarnn
bandaki koltuktan ona nazik ama belirginlikten uzak baklarla
bakyor, tavrlaryla sanki onun mimar olmak istemesini dokunakl
bulduklarn, bunu genliin duyarl, garip, hznl hayal krklklarndan biri saydklarn ifade ediyorlard. Bazlar ona incecik, gergin
dudaklaryla glmsyor, Roark'un odadaki varlndan holanyormu gibi davranyorlard, nk onun varl onlara kendi baarlarn
hatrlatmaktayd. Bazlar souk davranyor, Roark'un ihtiraslarn
kendilerine yneltilmi kiisel bir hakaret sayyorlard. Kimisi gerekiydi. Seslerinin keskinlii, iyi izimcilere her zaman ihtiya duyduklarn, ama Roark'un zelliklerinin iyi izimcilikle ilgili olmadn
belirtiyor, ondan nezaket gstermesini, bunu daha ak sylemeye zorlamamasn ister gibi davranyorlard.
Ktlklerinden deildi. Roark'un niteliklerini yarglyor da
deillerdi. Onu deersiz bulmu deildi bu adamlar. Yalnzca iyi olup
olmadn anlamaya yeltenmiyorlard. Bazen ondan izimlerini
gstermesi isteniyordu. O zaman Roark uzatyordu ktlar. Uzatrken ellerinin kaslar utanla geriliyor gibiydi. Sanki giysileri
yrtlarak almyor, vcudu anlaysz ve kaygsz gzlerin bakna
maruz braklyormu gibi.
Arada srada New Jersey'e gidip Cameron'u ziyaret ediyordu. Birlikte tepedeki evin nndeki balkonda oturuyorlard. Cameron tekerlekli sandalyesindeydi. Ellerini kucandaki eski battaniyeye koyarak
oturuyordu. "Nasl durum, Howard? ok zor mu?"
142/1067
"Hayr"
"tlerden birine tavsiye mektubu yazmam ister misin?"
"Hayr."
Sonra Cameron o konuya bir daha deinmiyordu. stemiyordu
deinmeyi. Roark'un gereklemesinin o kent tarafndan reddedilmesi
dncesini istemiyordu. Roark geldiinde, Cameron mimarlktan sz
ederken yine z malndan sz edermiesine gvenle konuuyordu.
Birlikte oturup nehrin kar tarafna, uzaktaki kentin siluetine bakyorlard. Gkyz kararyor, kl, mavimsi yeil bir cama benziyor, gri,
mavi bulutlar bir an iin binalara dik a oluturarak donuyor, gnbatm yksek binalardan yansyordu.
Yaz aylar geerken Roark'un elindeki liste de tkenmiti. Daha nce
kendisini reddetmi olan yerlere birer kere daha gitmeye balayan
Roark, artk kendisi hakknda bir eylerin bilinmeye baladn gryordu. Hep ayn szleri duyar olmutu. Ya ak ak, ya ekingen bir
sesle, ya fkeyle, ya da zr diler gibi. "Stanton'dan kovulmusun.
Francon'un ofisinden de kovulmusun." Bunu syleyen farkl seslerin
bir tek ortak noktas vard, o da, kararn daha nce verilmi olmasndan duyulan rahatlama ve gvendi.
Akamlan Roark penceresinin kenarna oturup sigara iiyordu Eli
pervaza dayal, kent parmaklarnn altnda, cam teninde buz gibi.
Eyll aynda, Amerikan Mimarlar Birlii yesi Gordon L.
Prescott'un yazp Mimari Gazetesinde yaymlatt "Yarna Yol Amak" adl bir yazy okudu. Yazda meslein en ackl yannn, gen
yeteneklerin engellenmesi olduu syleniyordu. Nice yetenek bu
mcadele srasnda, farkna varlmadan kaybediliyordu. Mimarlk
meslei taze kan yokluundan lmekteydi. Orijinallik yoktu, vizyon
yoktu, cesaret yoktu. Yazar kendisi, gelecek vaat eden genleri aramay
ama edinmiti. Onlara hak ettikleri frsat tanmak istiyordu. Cesaretlendirecek, gelitirecekti onlar. Roark o gne kadar Gordon L.
Prescott'u hi duymamt, ama yazda drst bir inan havas
143/1067
144/1067
"Mimarl srf mimarlk akna bir Hal Seferi gibi gren hayalcilere
hi sabrm yoktur. Asl byk dinamik ilke, insanlarn eitliiyle ilgili o
ortak ilkedir." Bir resme daha bakp onu da alta koydu. "Halkn
zevkiyle halkn yrei, bir sanat iin en son mihenk tadr. Deha demek, geneli ifade etmeyi bilmek demektir. stisna da ancak beklenmeyeni devreye sokmak olabilir." Resimleri elinde tartar gibi yapt,
yarsna bakm olduunu fark edip hepsini masann zerine brakt.
"Ha, evet, senin almalara," dedi. "ok ilgin. Ama pratik deil. Olgun deil. Odaklanmam ve disiplin altna alnmam. Yeniyetme
almalar. Orijinallik akna orijinallik. Bugnn ruhuna hi uygun
deil. En gl ihtiyacn ne olduunu anlamak istiyorsan, bak,
gstereyim sana." Masann ekmecesinden bir izim kard. "Bu gen
bana hi tavsiyesiz geldi. lk defa almaya balyordu, daha nceden
hibir tecrbesi yoktu. Bu tr iler karmaya baladn zaman, artk
i arama ihtiyacn da duymayacaksn. Ben o ocuun bir tek bu izimini grdm, onu hemen ie aldm. Hem de haftada yirmi be dolar
vererek. Potansiyel bir dehaya sahip olduuna hi kuku yok." Resmi
Roark'a uzatt. Roark tahl ambarna benzer bir eve bakar buldu
kendini. Parthenon'un basitletirilmi glgesini tayan bir tahl
ambar.
"te bu orijinallik," dedi Gordon L. Prescott. "Ebediyetin iinde
yenilik. Byle bir eyler yapmaya ura. Senin gelecein hakknda pek
bir ey syleyemeyeceim. Ak konumakta yarar var. Uzmanlm
kullanp da sana sahte umutlar vermek istemem. renecein ok ey
var. Ne gibi yeteneklerin olduunu, ilerde neleri gelitirebileceini de
imdiden tahmin etmek istemem. Ama ok alrsan, belki. Mimarlk
zor bir meslektir ama. Rekabet de ok fazladr. imdi artk bana izin
verirsen, sekreterim ierde bir baka randevuyu bekletiyor..."
Roark bir ekim akamnn ge saatinde evine doru yryordu. O
gn de, aylar boyunca geriye doru uzanan nice gnlerden farkl
olmamt. Saatler boyunca olup bitenleri imdi hatrlamyordu bile.
Kimleri grd, neler konuulduu kafasndan silinmiti. Tm
145/1067
9
John Erik Snyte, Roark'un izimlerine bakt, tanesini yana ayrd,
geri kalann dzgn bir deste halinde toplad, ayrd ne bir daha
bakt, sonra onlar da destenin zerine att, konutu:
"Dikkate deer. Radikal, ama dikkate deer. Bu gece ne
yapyorsun?"
"Neden?" diye sordu Roark. Afallamt.
"Bo musun? Hemen ie balamaya bir itirazn var m? Paltonu
kar, izim odasna ge, oradaki birinden gerekli her eyi dn al,
biimini deitireceimiz bir byk maaza iin bana hemen bir taslak
iz. abucak iz. Genel fikir yeter. Ama yarn elimde olmal. Bu gece
ge saate kadar alabilir misin? ok skz. Joe'yu yollayp biraz
yemek aldrrm. Sade kahve mi, viski mi, ne istersin? Joe'ya syle,
yeter. Kalabilir misin?"
"Evet," derken Roark kulaklarna inanamamt. "Btn gece
alabilirim."
"Gzel! Harika! Ben de hep byle birini aryordum ... Cameron'cu
biri. Baka her trls var bende. Ha, evet, Francon'da ne para veriyorlard sana?"
"Altm be."
"ey, dorusu ben Epikiir Guy gibi hovardalk edemem. En ok elli.
Tamam m? yi. Hemen ge ieriye. Billingse sylerim, maazay sana
anlatr. Modern bir ey istiyorum. Anlyor musun? Modern, hrn, lgn. Herkesin gzn yuvasndan uratacak bir ey. Kendini serbest
brak. Snrlarna kadar u. Aklna gelen her numaray ek. Ne kadar
kak bir ey olursa o kadar iyi. Haydi!"
John Erik Snyte ayaa frlad, kapy tuttuu gibi ap izim odasna
dald, bir masaya toslayp durdu, tknaz, mehtap gibi yuvarlak yzl
ama ask suratl birine, "Billings ..." dedi. "Roark. Yeni modernistimiz.
147/1067
148/1067
149/1067
150/1067
151/1067
152/1067
Keating bir taksiye atlayp Greemvich Village'e yolland. Merdivenleri hzl hzl kt, zili fkeyle ald. Bekledi. Cevap yoktu. Keating
duvara yaslanp zile uzun uzun bast. Catherine onun geleceini bile
bile asla dar kmazd. Olamazd byle bir ey. Bana gelenlere inanamayarak merdivenleri indi, sokaa kt, dnp pencerelere bakt.
Hi k yoktu.
O pencerelere bakarken, korkun bir ihanete bakyormu gibiydi.
Ardndan i bulandrc bir yalnzlk duygusu bastrd. Koskoca kentte
evsiz barkszm gibi. Bir an iin kendi adresini de, kendi varln da
unuttu. Sonra o toplant geldi aklna. Katie'nin daysnn konuucu
olarak kaca, kendini herkesin gz nnde kurban aday durumuna sokaca o byk toplant. Oraya gitmitir, diye dnd birden.
Kk budala, mutlaka oraya gitmitir! Yksek sesle, "Cehennemin
dibi!" diye sylendi. Dnp hzl admlarla toplantnn yapld salona
doru yrmeye balad.
Salonun bulunduu binann kapsnda bir tek plak ampul parldyordu. Kk, mavimsi beyaz buz gibi ve fazla parlakt. Karanlk
sokaa srayan o k, yukardaki bir saaktan szan yamuru, incecik
inelerden olumu bir cam gibi gstermekteydi. yle ince ve dzgn
bir cam ki, Keating iinden lgnlar gibi, kafasna saak buzu dt
iin len insanlar dndn farketti. Birka merakl aylak, kap
giriinin evresinde kaygsz bir tavrla durmaktayd. Birka da polis
vard. Kap akt. Lo gzken lobinin ii insanlarla tklm tklm
doluydu. Smamt bu insanlar ierdeki salona. Lobiye aslm hoparlrden, ierde yaplmakta olan konumalar dinliyorlard. Kapda
belli belirsiz glge, gelip geenlere brorler uzatmaktayd. O
glgeden biri, clz, veremli grnl, tra uzam bir genti. Upuzun
boynunun teni grnyordu. teki k giyimli, pahal paltosunun
yakasna krk geirilmi bir delikanlyd. ncs de Catherine
Helsey'di.
153/1067
154/1067
155/1067
156/1067
gemi, gitmiti. Alkt o etki. yle mthi bir alkt ki, Keating bir an
hoparlrn patlamasn bekledi. Devam ediyor, bitmek bilmiyordu alk. Lobinin duvarlarna bask yapyordu. Duvarlarn sokaa doru
ime yaptn hayal etti Keating. evresinde duranlar da tezahrata
balamlard. Catherine ylece duruyordu. Dudaklar aralkt. Keating
onun hi soluk alp vermediinden emindi.
Upuzun bir sre geti, sessizlik ancak o zaman geri dnebildi.
Birdenbire dnd. Alkn balay kadar ani. Hoparlr boulurmu
gibi, oldu. Lobi de sessizleti. Ardndan o ses duyuldu.
"Dostlarm," dedi ses, basit ve ciddi bir ifadeyle. "Kardelerim," diye
ekledi sonra da. Bunu yumuack, sanki istei dnda duygu dolu, ama
fazla duyguland iin zr dileyen bir glmsemeyle sylyormu
gibiydi. "Bu karlama bana hak etmediim kadar dokunakl geldi.
Umarm duyduum memnuniyeti, hepimizin iinde yaayan o ocuksu
gurur duygusuna yorumlayp balarsnz. Ama biliyor ve kabul
ediyorum ki bu takdirleriniz benim kiiliime deil, bu gece gerek bir
tevazuyla temsil etme ansna ulatm ilkelere yneliktir."
Bir ses deil, bir mucizeydi sanki. Kadife bir bayrak gibi dalgalanyordu. Syledii szler geri ngilizceydi, ama her bir hecenin bylesine
net ve duru biimde syleniindeki titreim, onu sanki ilk defa
konuulmakta olan bir dil gibi gsteriyordu. Bir devin sesiydi bu ses.
Keating'in az almt. Sesin neler sylediini duymuyordu bile.
Yalnzca kan titreimlerin gzelliini, anlamlar kavramadan hissetmekteydi. Anlam kavramaya ihtiya da duymuyordu zaten. Neyi olsa
kabul etmeye, nereye olsa kr gibi gitmeye hazrd.
"Bylece, dostlarm," diyordu ses, "Bu ackl mcadelemizden
almamz gereken ders, bir birlik dersidir. Ya birleeceiz ya da yenileceiz. Bizim irademiz, benimsenmeyenlerin, unutulanlarn, bask
altnda kalanlarn iradesi, ortak bir inan ve ortak bir amala bizi
birbirimize sapasalam bir kaya gibi kaynatracak. Her bir kiinin,
kazanla, konforla, karla ilgili kendi kk sorunlarn bir tarafa
brakaca zamana gelmi bulunuyoruz. u an, her bir kiinin kendi
157/1067
158/1067
159/1067
olmay hak ediyorsunuz!" Ofiste hayat her zamanki gibi srp gitmekteydi. Her eyin iyi gittii dnemlerden birini yayorlard.
Ainsworth davetinden ksa sre sonra bir sabah, Francon'un ofise
sinir iinde geldiini grmek, Keating'i bu yzden pek artt.
Francon, Keating'e elini sabrszca sallayp, "ff, bir ey yok," dedi.
"Hibir ey yok." izim odasnda Keating herkesin kafa kafaya vermi
New York Banner'n bir sayfasna bakmakta olduklarn fark etti.
Sulu bir ilgiyle okuyorlard gazetede yazlanlar. Bir tanesinden tatsz
bir gl ykseldiini duydu. Onu grdklerinde, gazete bir rpda ortadan yok oldu. Fazla hzl. Keating pek ilgilenmedi. Bir mteahhidin
adam onu odasnda bekliyordu. Daha postay amamt. Onaylamas
gereken tasarmlar da vard.
saat getiinde, youn randevular arasnda o gazete olayn
tmyle unutmutu. Kendini ok hafif hissediyordu. Kafas netlemi,
kendi enerjisinden ba dnmeye balamt. Yeni bir tasarm iin ofis
ktphanesine bavurmas gerektiini dnd. Tasla tipin en iyi
rnekleriyle karlatrmak istiyordu. Odasndan kt, slk ala ala,
tasla elinde sallayarak yrmeye balad.
lk hzla resepsiyon salonunun ortasna kadar vardnda znk diye
durdu, taslak ne doru savruldu, sonra geri sallanp Keating'in dizlerine arpt. Byle durmasnn hi yakk almayacak bir hareket
olduunu ok iyi biliyordu.
Parmakln nnde gen bir kadn durmu, resepsiyon memuruyla
konuuyordu. ncecik vcudu, normal insan vcuduna uymayacak
leklerdeydi. izgileri fazla uzun, t diye krlacakm gibiydi. Bu
durum yle abartlyd ki, gen kadn stilistik bir resme benziyordu.
Onun yannda normal bir kadn hantal ve garip kalrd. Sade bir gri
tayyr giymiti. O tayyrn ciddi duruuyla gen kadnn grn
arasndaki eliki, bilerek yaratlm bir eydi ve ok arpcyd. Ama
ok da zarifti. Gen kadn bir elinin parmak ularn parmakla
dayamt. ncecik elinin kavisi uzanp kolunun soylu izgisiyle
birleiyordu. Ela gzlerinin biimi oval deildi. Alt ve st snrlar
160/1067
161/1067
162/1067
163/1067
10
Ralston Holcombe'un hi boynu yoktu, ama enesi o konuyu zmlemeye yetiyordu. Gerdanyla enesi kesintisiz bir tek yay iziyor, yayn
ucu gsnde bitiyordu. Yanaklar pembe ve yumuackt. Yala gelen
bir yumuaklk. Ty alnm eftali kabuu gibi. Gr beyaz salar alnndan ykselip, ortaa modas bir yele gibi omuzlarna dklyor,
yakasnn arkasn kepek iinde brakyordu.
New York sokaklarnda hzl hzl yrrken banda geni kenarl bir
apka, zerinde koyu renk takm elbise, ak yeil saten bir gmlek,
beyaz brokar bir yelek, enesinin altndan fkran kocaman bir siyah
fiyonk vard. Elinde baston yerine, tepesinde som altndan bir topuz
bulunan upuzun bir abanoz sopa tayordu. Sanki koskoca vcudu uygarln gereklerine ve kt klklarna zorlukla raz olmu gibiydi.
Ama gsyle gbei bir hayli nde gidiyor, adamn iindeki ruhun
bayran dalgalandryordu.
Byle eylerinin ho grl, kendisi bir dhi olduu iindi. Ayn
zamanda Amerikan Mimarlar Dernei'nin de bakanyd.
Ralston Holcombe kurulutaki dier meslektalarnn grlerine
katlmazd. Ne i kapmaya alan bir mimar, ne de tccard. Sk sk
kesin bir dille ifade edildii gibi, idealleri olan bir adamd.
Amerikan Mimarisi'nin iren durumunu, uygulayclarnn hibir
ilkeye sahip olmayan eklektizmini hep knyordu. Onun iddiasna gre,
insanlar tarihin her dneminde, hep kendi alarnn ruhuna uygun
yaplar yapmlar, gemiten tasarmlar beenip almamlard. Tarihe
sadakat, ancak onun yasalarna uymakla mmkn olabilirdi, o yasalar
da bizden, sanatmzn kklerini kendi hayatmzn gereklerine oturtmamz bekliyordu. Yunan, Gotik ve Romanesk binalar yaplmasnn
budalalktan baka bir ey olmadn syler; modern ve ada olalm,
gnmzn tarzna uyalm diye yalvarrd. O tarz da bulmutu.
Rnesanst o tarz.
165/1067
166/1067
ad duyulmu kim varsa urar bize," derdi. Sonra da, "Urasalar iyi
ederler," diye eklerdi.
Mart aynn bir le sonrasnda, Keating arabasn Holcombe maliknesine doru srd. Florentine tarz bir saray yavrusuydu gittii
ev. Keating oraya "grev" gibi gidiyor, aslnda can pek istemiyordu.
nllerin dolutuu bu partilere sk sk gitmeye balad iin artk
bkp usanmt. Orada rastlayabilecei herkesi zaten tanyordu. Ama
bu sefer gitmesi gerektii kansndayd, nk Ralston Holcombe'un,
adn unuttuu bir eyalette yeni bitirdii meclis binasnn onuruna
toplanyorlard.
Hatr saylr bir kalabalk, Hotcombe'larn mermer balo salonunda
kaybolup gitmi gibiydi. Saray resepsiyonlarna yakacak salonun girintileri yutuyordu ounu. Konuklar byk bir abayla resmi grnmemeye alarak ekingen bir havada duruyor, parlak zek gsterileri
yapmaya alyorlard. Ayak sesleri mermer tabanda yanklanp durmaktayd. Uzun mumlarn alevleri, pencerelerden gelen gn yla
atyor, bu k mumlar solgun gsteriyor, mumlar da darnn
n akam rengine dntryordu. Yeni biten meclis binasnn bir
maketi, salonun orta yerindeki bir kaidenin zerine yerletirilmi,
minik ampullerle aydnlatlmt.
Bayan Ralston Holcombe, ay masasna bakanlk eder gibiydi. Her
konuk oradan geip pek narin, hemen hemen saydam bir porselen fincan iinde ayn alyor, iki yudum iip bara doru yollanyordu. ri
yapl iki garson, ortalktan ay fincanlarn toplamaktaydlar.
Bayan Ralston Holcombe, hevesli bir bayan arkadann yapt yerinde tarife gre, "Ufak tefek ama entelektel" biriydi. O minik cssesi,
iine gmd bir hzn veriyordu ona. Ama bunu telafi etmenin yollarn da renmiti. Konuabiliyordu bir kere. Ve bol bol da konuuyordu. Elbiselerini maazalarn ocuk blmnden satn alrd. Liseli
kzlara yakacak kyafetler giyer, yazlar ksa orapla dolar, mavi
damarl bacaklarn sergilerdi. nl kiilere baylrd. Hayattaki ba
amac buydu. Onlar sebatla arayp bulur, hayranlk dolu gzlerini iri
167/1067
168/1067
169/1067
"Dominique, hayatm! Tantrabilir miyim? Bu Peter Keating, benim sa kolum. Peter ... Kzm."
Peter yumuak bir sesle, "Naslsnz?" dedi.
Dominique ciddi bir tavrla eilip onu selamlad.
"Sizinle tanmay yle uzun sreden beri bekliyordum ki, Bayan
Francon."
Dominique, "Bu ilgin olacak," deyiverdi. "Bana nazik davranmak
isteyeceksiniz tabii. Ama bu hareketiniz hi de diplomatik bir ey
olmayacak."
"Ne demek istiyorsunuz, Bayan Francon?"
"Babam bana ok kt davranmanz tercih ederdi. Babamla pek
geinenleyiz."
"Ama Bayan Francon, ben ..."
"Drstlk gsterip size bunu batan sylemem gerek. Belki baz
sonular karrsnz." Keating'in gzleri Francon'u aryordu ama
Francon ortadan kaybolmutu. "Hayr," dedi Dominique yavaa.
"Babam bu ileri hi iyi beceremiyor. Pek belli ediyor. Beni
tantrmasn ondan siz istediniz. Ama bana belli etmemeliydi. Neyse,
ziyan yok. Madem ki ikimiz de kabul ediyoruz, mesele kalmyor.
Oturun."
Bir kanepeye yerleti, Keating de sz dinleyip yanna oturdu.
Dominique'in aslnda pek tanmad delikanllar birka dakika orada
oyalanp sze karma frsat beklediler, bo bo glmsediler, sonra
da uzaklatlar. Keating rahatlayarak, bu kzn pek de korkulacak bir
yan olmadm dnd. Azndan kan szlerle, onlar syleyiindeki masum hava arasna rahatsz edici bir eliki vard, o kadar.
Keating hangisine inanacan pek bilemiyordu.
"Tanmay benim istediimi itiraf etmem gerek," dedi. "Zaten belli,
deil mi? Kim istemezdi ki? Ama karacam sonularn belki de
babanzla hi ilgisi olmayabilecei gelmiyor mu aklnza?"
170/1067
171/1067
172/1067
173/1067
174/1067
175/1067
176/1067
177/1067
178/1067
"yle mi dersin?"
"Yok tabii."
"Belki de onu ynetebilecek erkek sensin. Onunla tantna artk
piman deilim. Oysa tanman istemiyordum, biliyorsun. Evet,
sanrm onu idare edebilecek tek erkek sensin. Sen ... sen ok
kararlsn. Deil mi, Peter? Bir eyi istediin zaman ok kararl davranrsn, deil mi?"
Keating tek kolunu dikkatsiz bir havada evirerek, "Eh, pek sk
korkmam," dedi.
Sonra koltuunda arkasna yasland. Yorgunmu gibi. Sanki demin
duyduu nemli bir ey deilmi gibi. Yolun geri kalan boyunca hi
konumad. Francon da sessiz kald.
"ocuklar," dedi John Erik Snyte. "Bu ite hi ekingenlik gstermeyin. Bu yl gelen ilerin en nemlisi. Fazla para getirmez, onu anlyorsunuzdur, ama prestiji mthi, salayaca ilikiler mthi! Bu seferkini biz kaparsak, o kodaman mimarlar yemyeil kesilecek! Bakn,
Austen Heller bana kendi azyla, denedii nc firma olduumuzu
syledi. Kodamanlarn ona satmak istedii eyleri kabul etmiyormu.
Bu durumda, i size kalyor, ocuklar. Biliyorsunuz ite, farkl bir ey.
Ama zevkli olsun. Deiik. Artk elinizden geleni yapn."
Be tasarmcs, karsnda yarm daire olmu, oturuyorlard.
"Gotik"in cam sklm gibiydi. "Mteferrik" de daha batan cesaretini
kaybetmie benziyordu. "Rnesans" tavanda yryen bir sinei izleyip
durmaktayd. Roark sordu:
"Kendisi tam ne dedi, Bay Snyte?"
Snyte omuz silkti, Roark'a elenen baklarla bakt. Sanki Roark'la
ikisi bu yeni mteriyle ilgili utan verici bir srr paylayorlarm gibi.
O srrn ne olduunu sylemek gereksizmi gibi.
"Pek anlam tayan eyler sylemedi dorusu, ocuklar," dedi. "Anlatmak istediklerine uygun kelimeleri bulamyordu. Oysa gazetelerdeki
yazlarnda dile ne kadar hkimdir! Mimarlk konusunda pek bir ey
179/1067
180/1067
Bylece be tasarmc ie koyuldular. Drt tanesi hemen izim masalarnn bana kotular. Roark o arsann bulunduu yere tek bana,
defalarca gitti geldi.
Roark bu ofiste geirdii be ay, arkasnda uzanm koca bir boluk
olarak gryordu. Kendine neler hissettiini sorsa, pek bir cevap bulamazd. Bilebildii ancak, o aylardan hibir ey hatrlamadyd.
izdii tasarmlarn herbirini hatrlyordu. Kendini zorlaa, sonradan o izimlerin bana neler geldiini de hatrlayabilirdi. Ama byle
bir abas yoktu.
O izimler arasnda hibirini, Austen Heller'n Evi kadar
sevmemiti. Bir akam herkes gittikten sonra izim odasnda tek
bana, ge saatlere kadar kald. Tek elini alnna dayam, tekini
yanna sarktm durumda otururken parmak ularna kan oturup uyuma yarattn fark etti. Pencerenin dndaki k nce koyu lacivert,
sonra ak gri oldu. izimlere bakt yoktu Roark'un. i bombotu
sanki. Kendini ok yorgun hissediyordu.
izimlerdeki ev sanki Roark tarafndan deil de, zerinde durduu
kaya tarafndan tasarmlanmt. Sanki o kaya bym, kendini
tamamlam, bunca yldr bekledii amaca ulamt. Ev de altndaki
kaya gibi krk dzlemlerden olumaktayd. Kaya nasl ykseliyorsa, o
da yle ykseliyordu. Adm adm kitleler halinde. Sonra o kitlelerin
hepsi uyumlu bir btn halinde birleiyordu. Duvarlar alttaki kayann
tpks olan granittendi. Dey izgilerini yukarya doru uzatm gibiydiler. Betondan dklm, geni kntlar yapan taraalar, aadaki
deniz gibi gm rengiydi. Onlar da dalgalarn ve dmdz ufuk izgisinin uzants gibiydiler.
Dierleri yeni gne balamak zere ofise geldiklerinde, Roark hl
masasnda oturuyordu. Az sonra izimler Snyte'n ofisine gnderildi.
ki gn sonra, Austen Heller'a sunulmak zere John Erik Snyte
tarafndan seilen son tasarm, inli ressam tarafndan hazrlanm,
zerinde pelr peesiyle bir masann zerine konmutu. Ev Roark'un
eviydi. Rakipleri saf d kalmt. Roark'un eviydi ama, duvarlar artk
181/1067
182/1067
183/1067
bir yap, mutlaka birka yumuatc temas ister. Mimari bakmdan son
derece uygundur."
"Ona kukum yok," dedi Heller. "Orasn bilemem zaten. Ben hayatmda hibir zaman 'son derece uygun' olmadm."
"Ben size plan anlataym, greceksiniz ki ..."
Heller bezgin bir sesle, "Biliyorum," dedi. "Biliyorum, eminim
haklsnzdr. Ama ..." Sesine hissedemedii bir heves yerletirmeye
alyordu. "Ama keke bir tr birlie sahip olsayd, bir... ana fikri
olsayd ... bunda hem var, hem yok... yayor gibi grnebilseydi... yle
grnmyor... Hem bir eyi eksik, hem de ok eyi var... Daha temiz,
daha kesin olsayd. Neydi o, bir kelime kullanyorlard buna. Yani
btnlenmi olsayd..."
Roark dnd. Masann br yanndayd. Uzanp izimi kapt, eli ne
doru uzand, kalemi resmin ortasna dayand, o el srlmesi yasak
suluboya resme ham siyah izgiler izmeye koyuldu. O izgiler yon
stunlarn, tulalar yok etti, eve tatan iki kanat ekledi, pencereleri
bytt, balkonu yok edip yerine denize uzanan taraay yerletirdi.
Btn bunlar, dierleri neye uradklarn anlayamadan olmutu.
Snyte birden ileriye atld, ama Heller bileine yapp onu durdurdu.
Roark'un eli duvarlar ykmay, meknlar deitirmeyi, her eyi yeniden yapmay srdryordu.
Roark ban yalnzca bir tek kere kaldrd. Ksack bir an. Masann
karsnda durmakta olan Heller'a bakt. Onlara gereken tek tanma
buydu. Bir el sk gibi. Roark izmeye devam etti. Sonunda kalemini
elinden frlattnda, ilk izdii ev yeniden canlanmt. Kara izgilerle.
Bu performansn tm be dakika bile srmemiti.
Snyte bir ses karmaya alt. Heller hibir ey sylemediine gre,
Snyte kendini haykrmakta zgr hissetti. Roark'a dnp, "Kovuldun,
Allah belan versin!" diye uludu. "Defol buradan! Kovuldun!"
184/1067
185/1067
11
Howard Roark kendi ofisini at.
Eski bir binann en st katnda kocaman, tek bir odayd. Tm damlarn zerine bakan byk bir penceresi vard. Pervazn kenarndan,
uzaklardaki Hudson Nehri'nin eridini grebiliyordu. Parmaklarn
cama bastrdnda, minicik tekneler benek gibi parmann altndan
gemekteydi. Odada bir yazhane masas, iki sandalye, bir de byk
izim masas vard. Caml giri kapsna, "Howard Roark, Mimar," diye
yazlmt. Holde uzun uzun durup o kelimelere bakt, sonra ieriye
girip kapy arpt, masadan bir T cetveli alp tekrar frlatt, sanki
oraya demir att.
John Erik Synte fikir deitirmiti. Roark izim aralarn almak
zere ofise uradnda, Synte resepsiyon yerine km, hararetle
onun elini skm, "Aaa, Roark! Eee, naslsn bakalm? Gel ieri, gel
ieri, seninle konumak istiyorum!" demiti.
Roark masasnn karsna oturduunda Synte yksek sesle
konumay srdrmt:
"Bak, dostum, umarm dn azmdan kanlardan tr beni
sulamayacak kadar akln vardr. Bu iler nasldr, bilirsin, biraz
fkelendim. Zaten senin ne yaptnla ilgisi yoktu. O resmin zerine
izgi izdiin iindi. Her neyse. Gcenmedin, deil mi?"
"Hayr," dedi Roark. "Hi gcenmedim."
"Tabii ki kovulmu deilsin. Ciddiye almamtn, deil mi? Hemen
u anda iine balayabilirsin."
"Neden, Bay Synte?"
"Ne demek neden? Ha, sen Heller'n evini dnyorsun, yle mi?
Ama herhalde Heller' ciddiye alamazsn. Nasl biri olduunu grdn.
Bir dakikann iinde altm kere fikir deitirebilen bir deli o. i sana
vermez naslsa. Durum ak. Bu iler byle olmuyor."
"Dn onunla bir anlama imzaladk."
187/1067
188/1067
189/1067
190/1067
"Dnmedim."
"Dnmedin mi?"
"Pek dndm saylmaz."
"Yani, emin deil misin, Howard? Emin deil misin?
"Neden bu kadar hevesle soruyorsun?"
"Ne? ey ... hevesle deil, ama tabii kayglanyorum Howard. u anda emin olmamak, ok kt bir psikoloji olur. Yani senin u durumunda. Demek kukularn var, yle mi?"
"Hi yok."
"Ama dedin ki..."
"Ben her eyden ok eminim, Peter."
"Ruhsatm almay dndn m?"
"Bavurumu yaptm."
"niversite mezunu deilsin, biliyorsun. Snavda ok zorluk
karrlar."
"Herhalde."
"Ruhsat alamazsan ne yapacaksn?"
"Alrm."
"Eh, herhalde Amerikan Mimarlar Dernei'nde karlarz artk.
Beni kmsemeye kalkmazsan, konuuruz. nk sen Mimarlar
Dernei'nin tam yesi olacaksn, ben ise henz stajyer yeyim."
"Ben Mimarlar Dernei'ne katlmyorum."
"Ne demek katlmyorum? Artk yeliini kabul ederler."
"Sanrm."
"Katlman iin davet edecekler seni."
"Syle de zahmet etmesinler."
"Ne!"
191/1067
192/1067
193/1067
194/1067
195/1067
196/1067
197/1067
198/1067
bir uzants hepsi. Her basncn, her destein ona uyduunu grebiliyorsun. Eve baktnda, gzlerin yapsal bir sreten geiyor. Her adm
izleyebiliyorsun, onun ykseliini grebiliyorsun, onu neyin
oluturduunu, neden ayakta durabildiini anlyorsun. Oysa nice kere,
hibir eyi tamayan stunlarla dolu evler grmsndr. Amasz
korniler, al bezemeler, sahte arklar, sahte pencereler
grmsndr. inde sanki bir tek kocaman hol varm gibi gzken
binalar grmsndr. Dndan baktnda, upuzun stunlar, tepeden aaya uzanan, boyu alt kat aan pencereler grmsndr.
Ama iine girdiinde, alt ayr kat bulursun. Kimisi de gerekten bir
tek hol ierir, ama d cephesi kat kat izgilerle, eritlerle, dizi dizi pencerelerle doludur. Aradaki fark anlyor musun? Senin evin, kendi
ihtiyalarnn bir kurgusu. tekiler ise etkileyebilme ihtiyacna
ynelmi. Senin evinin saptayc amac, evin kendisi. tekilerin ki ise
seyirciler."
"Bir bakma, her zaman bu dediklerini hissettim, bunu biliyor
musun? Bu eve tandm zaman yepyeni bir varla kavuacam
hissettim. Gnlk hayatm bile, tanmlayamadm bir tr drstle
ve gurura sahip olacak. Bu eve layk olabilmek iin aba gstermem
gerek dersem sakn arma."
"Benim niyetim de oydu," dedi Roark.
"Hem bu arada, rahatm dnerek aldn tedbirlere de teekkr
etmek istiyorum. Hi aklma gelmemi pek ok eyler gryorum.
Sanki ihtiyalarm biliyormu gibi planlamsn hepsini. rnein
alma odam, benim en ok ihtiya duyacam yer. Sen de onu egemen bir noktaya koymusun. Gryorum ki dardan bakldnda da
egemen nokta oras. Sonra o odann ktphaneye al, salonun
oradan ok uzak oluu, konuk odalarnn, sesleriyle beni rahatsz edemeyecek yerlere konuluu falan. Beni ok dnmsn."
"Biliyor musun," dedi Roark. "Aslnda seni hi dnmedim. Evi
dndm hep." Sonra ekledi. "Belki de seni dnebilmeyi o sayede
baardm."
199/1067
200/1067
Heller'n evi evresini saran krsal blgede epey n kazanmt. nsanlar yollarn deitirip evin nne geliyor, aadaki yola park ediyor, uzun uzun seyrediyor, parmaklaryla gsteriyor, kkr kkr glyorlard. Benzin depolarnda alan iiler, Heller arabasyla geerken
gizli gizli alay ediyorlard. Heller'n as, alverie ktnda
dkknclarn alayc baklarna dayanmak zorunda kalyordu.
Sonunda Heller'n evi o evrede "tmarhane" diye tannmaya balad.
Peter Keating, arkada olan meslektalarna, yznde balayc
bir glmsemeyle, "Yo, byle eyler sylemeyin onun hakknda," diyordu. "Howard Roark'u oktandr tanrm. ok yeteneklidir, ok. Bir,
zamanlar benim yanmda bile almt. O ev konusunda biraz uuk
davranm, o kadar. renecektir. Gelecei parlak ... siz ayn kanda
deilsiniz, yle mi? Gerekten yle mi dnyorsunuz?"
Ellsworth M. Toohey, Amerika'da ta stne ta konsa yorumsuz
brakmayan biri olduu halde, yazd ke yazlarna baklrsa
Heller'n evinden habersizdi. Okurlarn byle bir eyden haberdar etmeyi gerekli bulmamt ... lanetlemek iin bile olsa. Bu konuya hi,
ama hi deinmedi.
12
New York Banner'da Alvah Scarret'in yazd "Gzlemler ve
Dnceler" stunu her gn ba sayfada yaynlanrd. Bu stun lkenin her yanndaki kk kent ve kasabalarda gvenilir bir rehber, bir ilham kayna ve halk felsefesinin yourucusuydu. Yllar nce bu stunda yle bir sz yaynlanm ve n kazanmt: "zenti uygarlmzla ilgili o kibirli kavramlarmz unutup, vahilerin bizden
nce neler bildiini hatrlasak, hepimiz ok daha iyi durumda olurduk.
Onlar annelerine sayg gsterirdi." Alvah Scarret bekrd. ki milyon
dolarlk bir servet kazanmt. ok iyi golf oynard ve Wynand gazetelerinin de ba editryd.
Banner'da hafta boyunca yrtlen, yoksul semtlerindeki yaam
ve "Para Avcs Mal Sahipleri" konulu kampanyay Alvah Scarret
dnmt. Bu tr malzemeye baylrd Alvah Scarret.
Konunun hem insani adan ekicilii, hem de sosyal yan vard.
Bunlar sayesinde pazar eklerine de, etekleri uuarak nehre atlayan
kzlarn resimleri baslabiliyordu. Tiraj arttrc eylerdi bunlar. Kampanya, merkez olarak seilen blgede, Dou Nehri boyunca uzanan
bloklarn sahiplerini utandryordu. O mal sahipleri, bloklar ad duyulmam bir emlak irketine satmay reddetmilerdi. Kampanyann
sonunda pes edip sattlar. Emlak irketinin sahibinin, Gail Wynand'a
ait bir baka irket olduunu tabii kimse kantlayamad.
Wynand gazeteleri hibir zaman uzun sre kampanyasz kalmazd.
ada Havaclk konusunda bir kampanyay daha yeni bitirmilerdi.
Pazar gnleri kan Aile Dergisi ekinde havacln bilimsel tarihini
yaynlam, Leonardo da Vinci'nin uan makine resimlerinden
balayp en son model bombardman uaklarna kadar hepsinin resimlerini basmlard. Resimler arasnda, kzl alevlerin iinden uan
Icarus bile vard. plak vcudu mavimsi yeil, balmumu kanatlan
sar, dumanlar mordu. Bir resimde de czzaml bir kocakar vard.
Gzlerinden ate salyor, nndeki kristal kreye bakyordu. Bu
202/1067
203/1067
204/1067
205/1067
206/1067
207/1067
208/1067
ileriye doru bir adm atacan srada ... byle bir numara ekip her
eyi berbat ediyorsun. Neden?"
"Belki de tam o nedenle."
"Ltfen bana, bir dost olarak syler misin? nk seni severim ve
sana ilgi duyarm ben. Ne peindesin aslnda?"
"Aka grlyor sanyordum. Hibir eyin peinde deilim."
Alvah Scarret ellerini iki yana at, aresizlik iinde omuzlarn
kaldrd.
Dominique neeyle glmsedi.
"Bu kadar zlecek ne var? Ben de seni severim, Alvah. Ben de sana
ilgi duyarm. Hatta seninle konumaktan bile holanrm ki bu daha
ok deer tayor. imdi ltfen rahat otur, sana bir iki vereyim. htiyacn var ikiye, Alvah."
Ona buzlu bardak iinde, buzlar akrdayan bir ey uzatt. "Sen ok
cici bir ocuksun, Dominique," dedi Scarret.
"Tabii. yleyim."
Bir masann kenarna iliti. Ellerini arkasna dayam, gergin
kollarna dayanarak arkaya doru eilmi, bacaklarn yava yava
sallyordu.
"Biliyor musun, Alvah, gnn birinde gerekten istediim bir iim
olursa bunu korkun bir ey sayarm."
"Daha neler! Amma anlamsz bir sz! Ne demek istiyorsun?"
"Ne diyorsam onu. Zevk aldm, kaybetmek istemediim bir iim
olursa, korkun olur."
"Neden?"
"nk sana baml duruma gelirim. Sen harika bir insansn,
Alvah, ama pek de ilham verici saylmazsn. Senin tadn krbacn
karsnda eilip bklmek iyi olmaz gibi geliyor bana. Yo, itiraz etme,
seninki ok nazik bir krba olur. Esas irkin olan da o zaten.
209/1067
Patronumuz Gail'e de baml olurum. Harika bir insandr, ondan eminim, ama onunla hi kar karya gelmemeyi yelerim."
"Bu kadar lgn bir davrana brnmene sebep ne? Gail'in de, benim de, senin iin her eyi yapacamz bildiin halde hem de ... Ben
ahsen ..."
"Yalnz o kadar deil, Alvah. Bir tek sen deilsin. Gerekten istediim bir ii, bir projeyi, bir ideali ya da bir insan bulursam, btn
dnyaya baml duruma gelirim. Her eyin dier eylerle bir
balants var. Birbirimize yle sk balyz ki! Bir an iindeyiz hepimiz. O a bekliyor. Ve hepimiz onun iine bir tek arzu nedeniyle
itiliyoruz. Sen bir ey istiyorsun, o ey senin iin deerli oluyor. Onu
senin elinden kapmak iin bekleyenler kim, biliyor musun? Bilemezsin. Belki ok kark, ok uzaklarda olabilir, ama birileri onu kapmak
iin hazr bekliyor. Ve sen de onlarn hepsinden korkuyorsun.
Bzlyorsun, srnyorsun, yalvaryorsun ve kabulleniyorsun ... tek
ki almasn, sende braksnlar. Bir de kimleri kabul ettiine bak."
"Eer yanlmyorsam, sen genel olarak insan rkn eletiriyorsun."
"Biliyor musun, bizim genel olarak insan rk hakkndaki dncelerimiz ok garip bir ey. O kelimeyi sylerken hepimizin kafasnda belirginlikten uzak, prltl bir tablo oluuyor. Ciddi, byk, nemli bir
ey. Ama aslnda bu konuda tek bildiimiz, kendi hayatmz boyunca
karlatmz insanlar. Bir bak onlara. Gerekten byk, ciddi bir
yanlarn grebiliyor musun? yle birini tanyor musun? porta arabalarndan alveri etmeye alan ev kadnlar var, sokaklarda duvarlara ayp kelimeler yazan, burnu smkl ocuklar var, sarho genler
var. Ya da bunlarn ruhsal karlklar var. Aslnda ac ektikleri zaman
insanlara bir para sayg duymak mmkn. Bir nebze gururlar oluyor
o zaman. Ama elenirken-hi dnp baktn m onlara? te gerei ancak o zaman grebiliyorsun. Esir gibi alp kazandklar paralar
lunaparklarda, baya gazinolarda harcarken bak onlara. Dnyay nlerinde apak bulan zenginlere bak. Elenmek iin neleri seiyorlar,
210/1067
bir dikkat et. Kibar barlarda seyret onlar. te senin genel olarak insan
rk dediin ey. Ben byle bir eye elimi bile srmek istemem."
"Ama ... Allah kahretsin! Bu olaya byle baklmaz ki! Tablonun
tamam deil bu. En kt olanmzn iinde bile biraz iyilik vardr. Her
zaman bizi kurtaracak bir zelliimiz vardr."
"Daha beter ite. Bir insann kahramanca bir hareket yaptn
grdkten sonra, dinlenmek iin vodvillere gittiini renmek, ilham
verici bir ey mi sence? Nefis bir tablo yaptktan sonra ressamn tm
vaktini, her rastlad yosmayla yatarak geirdiini renmek ho
mu?"
"Ne istiyorsun sen? Kusursuzluk mu?"
"Ya da hibir ey. Bu yzden de, 'hibir ey'i seiyorum."
"Manta uymuyor ama."
"nsanolunun kendine sahip olma izni verebilecei tek arzuyu
alyorum, o kadar. zgrlk, Alvah, zgrlk."
"Sen ona zgrlk m diyorsun?"
"Hibir ey istememek. Hibir ey beklememek. Hibir eye baml
olmamak."
"Ya istediin bir ey karsa karna?"
"kmaz. Grmemeyi seerim. O da senin o irin dnyann bir
paras olacaktr naslsa. Onu btn hepinizle paylamak zorunda
kalrm ... Oysa bunu istemem. Biliyor musun, okuyup sevdiim gzel
bir kitab asla ikinci kere amam ben. Onu okumu olan baka gzler
gelir aklma. O gzlerin kimlere ait olduu gelir. Bu tr eyler paylalamaz. Bu tr insanlarla, asla paylalamaz."
"Dominique, hibir konuda bu kadar gl duygular beslenemez.
Anormal bir ey bu."
"Ama ben ancak byle hissedebiliyorum. Ya da hibir ey
hissetmiyorum."
211/1067
212/1067
213/1067
214/1067
215/1067
216/1067
217/1067
218/1067
219/1067
Catherine telal telal konumaya balad, azndan kan kelimelerin sesine mantkszca sarlmaya alt:
"apkam karaym ... nereye koyabilirim, Bayan Keating? u masann stne mi? Bir sakncas yok ya? Yo, belki de u ekmeceli
dolabn zerine koysam daha iyi olur. Sokakta nemlendi biraz apkam.
Belki cilay bozar. ekmeceli dolap ok gzel, umarm cilas bozulmaz
..."
Keating, "Ne oldu, Katie?" diye sordu. Sonunda kzn durumunun
farkna varabilmiti.
Catherine dnp ona baktnda, gzlerinin korku dolu olduunu
grd. Catherine'in dudaklar ayrld, kz glmsemeye alyordu.
"Katie!" Keating boulacak gibiydi.
Kz hibir ey sylemedi.
"Paltonu kar. Gel buraya. Atein nnde sn biraz." Puflardan
birini atein yaknna itti, onu oturttu. Catherine siyah bir kazak iine
eski bir siyah gmlek giymiti. Okul kl gibi. Sokaa karken stn
deitirmedii belliydi. Kambur oturuyor, dizlerini birbirine bititiriyordu. Konutuunda sesi alak, ilk defa aa vurulan aclarn boalmasyla biraz daha doald:
"Eviniz yle gzel ki ... ne kadar scak ve geni ... pencereleri cannz
istedii zaman aabiliyor musunuz?"
"Katie, sevgilim," dedi Keating anlayl bir sesle. "Ne oldu?"
"Hibir ey. Aslnda bir ey olduundan deil. Ama ... seninle konumak zorundaydm. imdi. Bu gece."
Keating dnp annesine bakt. "Anne, eer istersen..."
"Yo, hibir sakncas yok. Bayan Keating duyabilir. Belki de duymas
daha iyi." Dnp Peter'in annesine, "Aslnda, Bayan Keating, Pete'le
ben nianlyz," dedi. Sonra Peter'e dndnde sesi atlak kt.
"Peter, ben hemen evlenmek istiyorum. Yarn. Mmkn olduu kadar
abuk."
220/1067
221/1067
222/1067
223/1067
inanacam. dare ederiz. Ben i de bulurum ... eer sen daha tam
hazr deilsen ..."
"ok sama. Konuma byle eyleri. dare ederiz. nemi yok. Biz bir
evlenelim de, teki iler naslsa yoluna girer."
"Sevgilim, anlyor musun? Gerekten anlyor musun?"
"Evet, Katie."
Bayan Keating, "imdi her ey zmlendiine gre, sana bir fincan
scak ay vereyim, Catherine," dedi. "Eve gitmeden nce ona ihtiyacn
var."
Kalkp ay hazrlad, Catherine minnetle iti, sonra glmseyerek
konutu:
"Ben ... ben aslnda siz onaylamazsnz diye ok korkuyordum, Bayan Keating."
"Bu da nereden aklna geldi?" dedi Bayan Keating. Kelimeleri
aznda yuvarlayarak konuuyordu. Cmlesini soru sesiyle bitirdi.
"imdi artk cici kzlar gibi evine ko, bu gece doru drst bir uyku
uyu."
"Anne, Katie bu akam burada kalamaz m? Senin odanda yatabilir."
"Ama, Peter, telaa kaplmaya hi gerek yok. Days ne der o
zaman?"
"Yo olmaz, tabii olmaz. Benim hibir eyim yok, Peter. Eve
gidebilirim."
"Ama eer..."
"Korkmuyorum. Geti artk. yiyim. Ellsworth Daymdan gerekten
korktuumu dnecek deilsin herhalde, deil mi?"
"Eh, peki. Ama hemen gitme."
Bayan Keating, "Aman, Peter, saat daha da gecikirse, sokaklara kp
koturmas iyi mi olur?" diye sordu.
224/1067
225/1067
iin senden baka nemli bir ey yok. Belki eski zaman anneleri gibi
davranyorum, ama byleyim ben. Olmamam gerektiini de biliyorum,
nk ocuklar bugnlerde byle eylerden holanmyorlar. Ama
elimden baka trls gelmiyor."
"ff, anne, ben ok minnet duyuyorum! Seni incitmeyi hi
istemem."
"Beni zaten incitemezsin, Peter. Ancak kendine zarar vererek incitebilirsin beni. O da dayanlmaz bir ey olur."
"Kendime nasl zarar veriyormuum?"
"Eh, eer beni dinlemekten sklmayacaksan ..."
"Seni dinlemeyi hibir zaman reddetmi deilim!"
"Fikrimi duymak istiyorsan, bence bu i benim hayatmn yirmi dokuz ylnn cenazesi saylr. Senin iin beslediim btn umutlarn."
"Ama neden? Neden?"
"Mesele Catherine'i sevmeyiim deil, Peter. ok seviyorum onu. yi
bir kz ... eer byle havadan nem kapp kendini hi uruna para
para etmezse. Ama namuslu, iyi kz. Herhangi bir kimseye iyi bir e
olur bence. alp hayatm kazanan herhangi bir gence. Ama onu senin iin dnmek, Peter! Senin iin!"
"Ama ..."
"ok alakgnllsn, Peter. ok fazla alakgnllsn. Senin
sorunun hep bu olageldi. Kendi deerini bilmiyorsun. Herkes gibi biri
olduunu sanyorsun."
"Hi de sanmyorum! Kimsenin yle dnmesine de izin vermem!"
"O zaman kafan kullan! Seni neler bekliyor, bilmiyor musun? u
ksa srede bile nerelere geldin ve bundan sonra nerelere varacaksn!
Sen yaknda ... belki mimarlarn en iyisi olmasan bile, bu meslein en
yksekteki kiilerinden biri olacaksn ve ..."
226/1067
227/1067
228/1067
"Byle bir karn olacak ite. Elini ayan nereye koyacan bilemeyen sarsak bir kz. Evine davet etmek istediin her nemli insann
karsnda rkecek, kap saklanmaya alacak. Demek sen kendini
bir matah sanyorsun! Kandryorsun kendini, Peter Keating! Hibir
byk adam, vard yere tek bana varmamtr. En iyilerine bile, uygun bir kadnn ne derece yardmc olduunu azmsama sakn. Senin
Francon da herhalde bir oda hizmetisiyle evlenmedi. Kiminle
evlendiini bal gibi biliyorsun. Biraz da olaylar bakalarnn gzyle
gr. Onlar ne dnecek senin karn hakknda? Ya senin hakknda ne
dnecek? Sen hayatn tavuk kmesleri yaparak kazanan biri
deilsin, bunu asla unutma! Bu oyunu, byk adamlarn gzyle
grp yle oynaman gerek. Onlara ayak uydurmak zorundasn. Bunun
gibi smsk biriyle evlenen bir adam hakknda neler dnrler?
Hayranlk m duyarlar sana? Gvenirler mi? Sayg duyarlar m?"
"Sus artk!" diye bard Keating.
Ama annesi devam etti. Uzun uzun konutu, Keating de parmak
eklemlerini tlatarak, arasra, "Ama onu seviyorum," diye inleyerek
onu dinledi. "Yapamam, anne! Bunu yapamam! Onu seviyorum ..."
Dardaki k griye dnrken annesi onu brakt. Sendeleyerek
odasna gitmesine izin verirken hl o yumuak, bezgin sesiyle
konuuyordu:
"En azndan o kadarn yapabilirsin, Peter. Birka ay, o kadar. Sana
birka ay sre tanmasn iste. Heyer her an lebilir. O zaman belki bu
yaptn bile yanna kr kalabilir. Seni gerekten seviyorsa, biraz daha
beklemeye itiraz etmeyecektir ... bir dn, Peter ... dnrken de, bu
ii imdi yaparsan annenin kalbini kracan hatrla. nemli bir ey
deil tabii, ama onu da aklnn bir kesinde bulundur. Kendini bir
saat dn, ama bakalarn dnmeye de bir dakikan ayr..."
Keating uyumaya almad bile. Soyunmad da. Yatann kenarna
iliip saatlerce oturdu. Kafasndaki en belirgin dnce, bir yl sonray
229/1067
yayor olmaya duyduu istekti. O zaman her ey zmlenmi olacakt. Nasl zmlendiine aldrmyordu artk.
Saat onda Catherine'in zilini alarken, hl kararm vermi deildi.
Herhalde beni elimden tutup gtrr, srar eder... karar da
kendiliinden verilmi olur, diye dnmekteydi.
Catherine kapy ap mutlu mutlu, gvenle glmsedi. Sanki hibir
ey olmam gibi. Onu kendi odasna ald. Pencereden giren gne,
masann zerine dzenli biimde istiflenmi kitaplarla ktlar aydnlatyordu. Oda temiz ve derli topluydu. Yerdeki halda elektrik
sprgesinin brakt izler grnyordu. Catherine bir organza bluz
giymiti. Bluzun kollan omuzlarnn evresinde dik duruyor, ona neeli
bir hava veriyordu. Salarna takt kk, renkli tokalar gnete prl
prl parlyordu. Keating bu evde herhangi bir ktlkle karlamayandan tr hayal krklna uram hissetti kendini. Bir yandan da
rahatlamt tabii... ama hayal krkl da vard.
"Ben hazrm, Peter," dedi Catherine. "Paltomu getirir misin?"
"Dayna syledin mi?"
"Evet, dn gece syledim. Ben dndmde o hl alyordu."
"Ne dedi?"
"Hibir ey. Gld, bana dn hediyesi olarak ne istediimi sordu.
Ama yle ok gld ki!"
"Nerede imdi? Benimle tanmay istemedi mi en azndan?"
"Gazeteye gitmek zorunda kald. Seni istediinden fazla grmeye bol
bol vakti olacan syledi. Bunu yle tatl syledi ki!"
"Bak, Katie, ben ... sana sylemek istediim bir ey var." Bir
kararszlk geirdi. Catherine'e bakmyordu. Sesi ifadesizlemiti.
Bak, durum yle: Lucius Heyer, yani Francon'un orta ok hasta.
Yaamasn pek beklemiyorlar. Francon onun yerine beni ortak olarak
alacam aka ima etti. Ama Francon kafasn lgn bir fikre takm,
kzyla evlenmemi istiyor. Sakn beni yanl anlama, biliyorsun, byle
230/1067
bir eye imkn yok, ama yzne kar syleyemiyorum. Diyordum ki...
yani, biraz beklersek ... birka hafta falan ... o zaman firmada ayama
yer etmi olurum, Francon'a evlendiimi sylediim zaman artk bana
bir ey yapamaz ... Ama tabii her ey sana bal." Catherine'e baktnda sesinde heves vard artk. "imdi yapalm diyorsan, hemen
gideriz."
"Ama, Peter," dedi Catherine sakin, rahat, hatta akn bir sesle.
"Tabii ki! Bekleriz."
Keating takdir ve mutlulukla glmsedi. Ama gzlerini yummutu.
"Tabii bekleriz," dedi Catherine kesin bir ifadeyle. "Bunlar bilmiyordum. Oysa ok nemli. Acele etmemiz iin de hibir neden yok."
"Francon'un kz beni kapar diye korkmuyor musun?"
Catherine gld. "Ah, Peter! Ben seni ok iyi tanrm."
"Ama eer dersen ki..."
"Hayr, bylesi ok daha iyi. Bak, dorusunu bilmek istersen, ben de
bu sabah, biraz beklesek daha iyi olur diye dnyordum. Ama belki
sen karar vermisindir diye, kendiliimden bir ey sylemek
istemedim. Madem sen beklemek istiyorsun, ben de ylesini yelerim,
nk bu sabah bir haber geldi, daymdan bu konferanslar dizisini
Bat kysndaki ok nemli bir niversitede bu yaz aynen tekrarlamasn istediler. Onu yzst brakmak beni ok rahatsz edecekti.
ler yarm kalacakt o zaman. Sonra, belki de budalalk ediyoruz, diye
dndm. kimiz de yle genciz ki! Hem Ellsworth Daym yle ok
gld, yle ok gld ki! Gryorsun ite, biraz beklemek ok daha
akllca bir ey olacak."
"Evet. Eh, iyi o zaman. Ama, Katie, eer kendini dn geceki gibi
hissediyorsan ..."
"Etmiyorum! Kendimden yle utanyorum ki! Dn gece bana ne
oldu, bir trl anlayamyorum. Hatrlamaya alyorum, ama anlayamyorum. nsan sonradan kendini ne kadar gln hissediyor,
231/1067
13
Ekim aynn bir gnnde, Heller'n evi tamamlanmaya yaklat
srada, i tulumu giymi, ince bir gen, evi yolun aasndan seyreden
gruptan ayrlp Roark'a yaklat, utanga bir tavrla:
"Tmarhaneyi yapan siz misiniz?" diye sordu.
Roark, "Bu evi demek istiyorsan, evet," dedi.
"zr dilerim. Buralarda ona yle diyorlar da. Ama ben olsam yle
demezdim. Bakn, benim de bir inaat iim var... yani, tam da yle
deil ama ben buradan on mil kadar ilerde kendime bir benzin istasyonu yaptrmak istiyorum. Post Yolunun orada. Sizinle konumak
istemitim."
Daha sonra Jimmy Gowan, almakta olduu oto tamirhanesinin
nndeki bir kerevete oturup durumu ayrntlaryla anlatt, szlerinin
sonunda, "Sizi dnm de o komik evinizi sevdiim iin, Bay
Roark," dedi. "Nedenini bilmiyorum, ama sevdim o evi. Bana bir anlam ifade ediyor: Ayrca baktm ki herkes o eve bakyor, onu konuuyor. Ev iin bu iyi bir ey deil, ama iyeri iin ok akllca bir ey olur.
Varsn kkr kkr glsnler, yeter ki hep onu konusunlar. Bu yzden,
siz ina edesiniz istedim. Bana deli diyecekler, ama sizin umurunuzda
m? Benim deil."
Jimmy Gotvan on be yldan beri katr gibi alm, kendi iini kurmak iin para biriktirmiti. Setii mimar konusunda herkes byk
itirazlar seslendirdi, ama Jimmy bu konuda tek kelimelik bir aklama
yapmad, yalnzca terbiyeli bir sesle, "Belki de yledir, arkadalar,
belki de yledir," dedi, yine de benzin istasyonunu Roark'a yaptrma
iinden caymad.
stasyon aralk aynn sonuna doru bir gn hizmete ald. Boston
Post Yolunun kenarnda, cam ve beton karm iki kk yap
halindeydi. Bu yaplar, aalar arasnda iki yarm daire oluturmaktayd. Biri ofis binasnn silindir yaps, dieri de kafenin alak uzun, oval
binasyd. Kafenin nndeki benzin pompalar, iki yap arasnda
233/1067
234/1067
235/1067
236/1067
"Biliyor musun, beni ok artan bir ey var. Tandm en souk insansn. Kendi sessiz trnde bir eit manyak olduunu da bildiime
gre, seni her grmde neden tandm en hayat verici insanmsn
gibi hissediyorum ... ite bunu anlayamyorum."
"Ne demek istiyorsun?"
"Bilmem. Ne dedimse onu."
Haftalar akp geti, Roark her gn ofisine geldi, masasnda sekiz
saat boyunca oturdu, bol bol okudu. Saat bete kp evine yrd.
Ofise yakn, daha iyi bir odaya tanmt. Harcamalar ok azd. Uzun
sre yetiecek paras vard.
ubat aynda bir sabah ofisteki telefon ald. Hzl konuan, kelimelerini vurgulu syleyen bir kadn sesi, mimar Bay Roark'dan randevu
istedi. leden sonra, esmer, ufak tefek bir kadn aceleci admlarla
ofise girdi. Vizon manto giymi, ban hareket ettirdike ngrdayan
egzotik kpeler takmt. Ban da pek ok hareket ettiriyordu. Kular
gibi, kk kprtlarla. Ad Bayan Wayne Wilmot'tu. Long Island'da
oturuyordu. Kendine bir sayfiye evi yaptrmak niyetindeydi. Bu i iin
Bay Roark'u sei nedeni, Austen Heller'n evini yapm olmasyd.
Austen Heller'n hayranyd. Kendine ilerici aydn diyenler iin gerek
bir khin gibi gryordu onu. Bunlar sylerken arada ikide bir, "Siz
de yle dnmyor musunuz?" diye soruyordu. Heller'n her
yaptn izlemekteydi. Mrit gibi. "Evet, tam anlamyla mrit gibi."
diyordu. Bay Roark ok genti, yle deil mi? Ama kendisi buna
aldrmyordu. Genlere seve seve yardm etmek isteyen, liberal bir insand o. Byk bir ev istiyordu. ki ocuu vard. Onlarn kendi kimliklerini ifade edebilmesinden yanayd... "Siz de yle dnmyor
musunuz?" ... Her birinin ayr oyun odalar olmalyd. Kendine bir
ktphane istiyordu ... "ldrasya okuyan biriyimdir"... Ayrca bir
mzik odas, bir sera odas ... "Biz mge yetitiriyoruz, arkadalarm
mgeyi benim ieim sayar," ... Kocas iin de bir alma odas istiyordu. Kocas evin plann tmyle ona brakmt ... "nk bu konuyu
yle iyi anlyorum ki, kadn olmasam mimar olurdum"... Tabii
237/1067
238/1067
"Evet." .
"Benim iimi almak istemiyor musunuz?"
"Hayr."
"Ama neden?"
"Ben bu tr iler yapmyorum."
"Ama ben sanrdm ki mimarlar..."
"Evet. Mimarlar ne isteseniz yaparlar. Bu kentteki baka mimarlarn
hepsi yapar."
"Ama ben size ilk frsat tandm."
"Bana bir iyilik yapar msnz, Bayan Wilmot? Eer btn istediiniz
Tudor bir evse, neden bana geldiinizi syler inisiniz?"
"Dorusu bu frsatn sizin indinizde makbule geeceini dndm.
Hem arkadalarma da evimi Austen Heller'n mimar yapt
diyebilecektim."
Roark yine aklamaya, ikna etmeye urat. Bunlarn bir ie yaramayacan daha konuurken biliyordu, nk azndan kan kelimeler sanki bir bolua girip yutuluyormu gibiydi. Bayan Wayne Wilmot
diye bir insan yoktu. Arkadalarnn fikirlerini, grd kartpostallar,
okuduu romanlar kapsayan bir kabuktu o. Roark o kabua hitap etmek zorundayd. Duyamayan, cevap veremeyen, sar, kiiliksiz bir
pamuk tampona.
"zgnm," dedi Bayan Wilmot. "Ama mantktan tmyle yoksun
bir insanla i grmeye alk deilim. Eminim ki evimi yapmay
hevesle isteyecek ok daha byk isimler bulabilirim. Kocam zaten
size geliimi ok garipsemiti. Ne yazk ki haklym, tyi gnler, Bay
Roark."
Gururlu bir tavrla kp kapy arpt. Roark resimleri yine ald
ekmeceye koydu.
239/1067
240/1067
Maliknesinin arazisi gibi tesviye ettirip hazrlatmama yardm etmelisiniz. Aalar, allar dikeceiz. Georgia'dakiler gibi. iekleriyle
falan. Onlar burada da bytmenin bir yolunu buluruz. Kaa patlarsa
patlasn, umurumda deil. Tabii bugn artk elektrik olacak, garajlar
olacak. At arabalarna gre yapacak deiliz. Ama elektrikleri mum
na benzer yapalm. Garajlarn da ahrlara benzemesini istiyorum.
Her ey tpk o malikne gibi olsun. Randolph Maliknesi'nin fotoraflar var bende. Oradan satlan eski mobilyalarn bir ksmn da satn
aldm."
Roark konumaya baladnda Bay Mundy terbiyeli bir aknlkla
dinledi. Bu szlerden gceniklik duymuyor gibiydi. nk iine
ilemiyordu szler.
"Anlamyor musunuz?" dedi Roark ona. "Sizin dikmek istediiniz
ant, kendiniz iin deil. Kendi hayatnzn ve kendi baarlarnzn ant deil. Bakalarna dikiyorsunuz onu. O insanlarn sizden stn
oluuna dikiyorsunuz. O stnle meydan okumak yerine, onu lmszletiriyorsunuz. stnzden silkip atmyorsunuz da, ebedi olarak
boy gstersin istiyorsunuz. Kendinizi mrnzn sonuna kadar o
dn alnm form iine gmnce mutlu olabilecek misiniz? Yoksa bir
kerecik kendinizi kurtarp, yeni evinizi, kendi evinizi yaparsanz m
mutlu olursunuz? Sizin istediiniz Randolph Maliknesi deil. Onun
temsil ettii eyi istiyorsunuz siz. Oysa onun temsil ettii ey, sizin
mrnz boyunca mcadele ettiiniz eyin ayns."
Bay Mundy bo bo dinledi, Roark da bir kere daha, gerekdln
karsnda kendini aresiz hissetti. Bay Mundy diye bir insan yoktu
karsnda. Yalnzca eskiden Randolph Maliknesi'nde oturmu olan
insanlarn oktan lm kalntlar vard. Kalntlara yalvarmak, onlar
ikna etmek olanaksz bir eydi.
Sonunda Bay Mundy, "Olmaz," dedi. "Hayr. Belki hakl olabilirsiniz, ama benim istediim hi de o deil. Nedenleriniz yanltr demiyorum. yi ve geerli nedenlere benziyorlar. Ama ben Randolph
Maliknesi'ni seviyorum."
241/1067
"Neden?"
"nk seviyorum da ondan. Sevdiim ey o."
Roark ona bir baka mimar semesi gerektiini syleyince, Bay
Mundy beklenmedik bir sz syledi.
"Ama sizden holandm," dedi. "Neden siz yapmyorsunuz onu
bana? Sizin iin ne fark eder ki?"
Roark bunu anlatmaya kalkmad.
Daha sonra, Austen Heller ona, "Zaten tahmin etmitim," dedi.
"Onu reddedeceinden korkuyordum. Seni sulamyorum, Howard.
Ama adam yle zengin ki! Bu i sana yle yararl olurdu ki! Hem ... ne
de olsa, yaamak zorundasn."
"O trl deil," dedi Roark.
Nisan aynda, Janss Stuart Emlak irketi'nden Bay Nathaniel Janss,
Roark'un ofisine geldi. Bay Janss ak szl, dobra dobra konuan
biriydi. irketinin aa Broadway'de otuz katl, kk bir i ham
yaptrmak niyetine olduunu syledi. Kendisi mimar olarak Roark'ta
srarl deildi, hatta bir miktar karyd bu fikre. Ama arkada Austen
Heller, Roark'la mutlaka buluup bu konuyu konumasnda direnmiti. Bay Janss, Roark'un almalarn pek de beeniyor saylmazd,
ama Heller ok zorlamt onu. Bir karar vermeden nce Roark'u dinlemek istiyordu. Roark'un bu konuda neler syleyebileceini sordu.
Roark'un syleyecei ok ey vard. Bunlar sakin sakin syledi.
Balangta bu i ona zor geldi, nk aslnda o binay ok istiyordu. O
binay Bay Janss'dan, silah zoruyla bile olsa, kurtarmak geliyordu
iinden. Tabii eer silah olsayd. Ama birka dakika sonra i basitleti
ve kolaylat. Silah dncesi kafasndan silindi, hatta binaya ynelik
istei bile kreldi. Bu alnabilecek bir i deildi, kendisi onu alacak kii
deildi. Yalnzca binalar hakknda konuuyordu, o kadar.
"Bay Janss, bir otomobil satn aldnz zaman, pencerelerinde gll
garlandlar, amurluklarnda aslanlar, tepesinde oturan bir melek
istemezsiniz. Neden istemezsiniz acaba?"
242/1067
243/1067
244/1067
Grmenin sonunda Bay Janss dnceli bir sesle, "Dncelerinizin akla uygun olmadn syleyemem, Bay Roark," dedi. "Bir
dneyim. Ksa bir sre sonra size haber veririm."
Bay Janss bir hafta sonra telefon etti. "Karar verecek olan, Ynetim
Kurulu," dedi. "Bir denemek ister misin, Roark? Planlar ve n izimleri hazrla. Onlar Ynetim Kurulu'na vereyim. Hibir vaatte bulunamyorum. Ama ben senden yanaym ve bu konuda onlarla mcadele
edeceim."
Roark iki hafta boyunca gece gndz o planlar zerinde alt.
Sonunda planlar teslim edildi. Ardndan Roark'u, Janss Stuart Emlak
irketi'nin Ynetim Kurulu toplantsna ardlar. Uzun bir masann
yan tarafnda durup konutu. Gzleri ar ar bir yzden dierine
kayyordu. Ban ememeye, masann zerine bakmamaya alt.
Ama yine de, gr alannn dip tarafnda; on iki kuru! yesinin nne
serilmi o planlar ve izimler, beyaz benekler gibi gzne arpyordu.
Pek ok sorular soruldu ona. Arasra Bay Janss yerinden frlyor,
sorunun birine o cevap veriyor, yumruunu masaya indiriyor,
homurdanarak, "Gremiyor musunuz? Aka belli deil mi?" gibi bir
eyler sylyordu. "yle olmusa ne olmu, Bay Grant? Hi kimse
byle bir ey yapmamsa, ne sakncas var? Gotik mi. Bay Hubbard?
Neden Gotik yapmak zorunda oluyormuuz? Bunu reddederseniz istifa etmeyi bile dnyorum ben!"
Roark alak sesle konutu. Toplant salonunda, azndan kan szlerden emin olan tek kii oydu. Ayrca, pek bir umudu olmadm da
hissediyordu. Karsndaki on bir suratn izgileri farkl farklyd, ama
hepsinde ortak olan bir baka ey vard. Ne renk, ne de biimdi bu.
Ama bir ortak paydayd. fadelerinde eriyen, suratlar surat olmaktan
karp oval biimde bo et kmeleri haline getiren bir ey. Roark
herkese hitap ediyordu. Ama hi kimseye hitap etmiyordu. Hibir
cevap alamadn biliyordu. Kendi szlerinin br kulak zarna arpp
yanklann bile duyamyordu. Szleri bir kuyuya dyor, inerken
245/1067
246/1067
247/1067
bildiim, koca New York'daki hibir binann, onun bana yapt bina
gibi olmad."
Sanborn'larn lo, eya dolu, Victoria tarz salonundaki cilal maun
ihtiamn arasnda tartmalar, gnler boyunca her akam srd gitti.
Bay Sanborn artk salam basmamaya, sallanmaya balyordu. Roark
iki kolunu ap salonu gstererek, "stediiniz byle bir ey mi?" diye
sordu. Bayan Sanborn, "Niyetiniz kstahlk etmekse ..." diye balad
sze. Ama o anda Bay Sanborn patlad: "Tanrm, Fanny! Hakk var
adamn! Bu tam benim istemediim ey ite! Bktm usandm bunlarn
hepsinden!"
Roark tm izimleri bitirinceye kadar hi kimseyle grmedi. Ev
basit tarla talarndan yaplacakt. Byk pencereleri, pek ok
taraalar olacakt. Bahesiyle birlikte, nehir yamacnn biraz
yukarsndayd. Nehrin sular gibi yaylan bir bina olacakt. Baheler
kadar ak. izgilerini dikkatle izleyen biri, bahelerin yaylmna ne
kadar iyi uyduunu fark etmemezlik edemezdi; Taraalar adm adm
ykseliyor, duvarlara yaklayor, ancak ondan sonra duvarlarn dik
gerei arpyordu insana. Ev sanki gne na bir engel deildi de,
onu toplayacak bir anakt. Toplayacak, younlatracak, darnnkinden daha parlak bir hale getirecek gibiydi.
izimleri ilk nce Bay Sanborn grd. Eline alp inceledi, sonra,
"Nasl syleyeceimi tam bilemiyorum, Bay Roark, ama harika
bunlar," dedi. "Cameron sizin hakknzda sylediklerinde haklym."
izimleri tekiler de grdkten sonra, Bay Sanborn artk eskisi
kadar emin deildi. Bayan Sanborn evin bir felaket olduunu syledi.
Ondan sonra upuzun gece tartmalar yeniden balad. "Ama neden,
neden bu kelere kuleler koyamyoruz?" diye soruyordu Bayan Sanborn. "O yass damn zerinde dnya kadar yer var." Bin zorlukla
kulelerden vazgemesi salandnda, bu sefer de, "Niin cam
karelere blnm pencerelerimiz olamyor?" diye tutturuyordu. "Allah da biliyor ya, ok byk bu pencereler. Neden bu kadar byk
olduklarn da anlayamyorum, o da baka. nsana hi zel hayat
248/1067
249/1067
Bir sre sonra Bayan Sanborn, saygn mteahhitlerin bu evi yapmay reddettiini duyup memnun oldu. "Grdn m?" dedi zafer dolu
bir sesle. Bay Sanborn grmeyi reddediyordu. Sonunda kyda kalm
bir mteahhit buldu. Bu firma, Bay Sanborn'a hatr olsun diye, evi
yapmay istemeye istemeye kabul etti. Bayan Sanborn ok gemeden,
mteahhidin kendi mttefiki olduunu rendi, tm sosyal geleneklere kar kp adam evine aya davet etti. Evle ilgili tm tutarl
fikirlerini oktan kaybetmiti artk. Tek hissettii, Roark'a duyduu
nefretti. Mteahhide gelince, o tm mimarlardan prensip olarak nefret
ediyordu.
Sanborn'larn evinin inaat yaz ve sonbahar aylan boyunca srd,
her geen gn yeni savalar getirdi. "Ama, Bay Roark, size yatak
odamda dolap istediimi kesinlikle sylemitim. ok iyi hatrlyorum. Cuma akamyd, hepimiz salondaydk, Bay Sanborn pencerenin
yanndaki byk koltukta oturuyordu, ben de ... Planlar m? Hangi
planlar? Benim planlar anlamam m bekliyorsunuz?" "Rosalie Teyze
yuvarlak merdiveni asla kamayacan sylyor, Bay Roark. Ne
yapacaz? Konuklar sizin bu evinize uyan kiiler arasndan m seeceiz?" "Bay Hulbert bu tr tavann ayakta duramayacan sylyor ...
Elbette, Bay Hulbert mimarlktan ok iyi anlar. Venedik'te iki yaz
geirdi." "June, zavall ocuk, odasnn mahzenler kadar karanlk
olacan sylyor ... Eh, yle hissediyor, Bay Roark. Karanlk olmasa
bile, madem ki o kendini karanlkta hissediyor, ayn kapya varr."
Roark geceleri uyumuyor, kanamad deiiklikler iin izimleri
yeni batan hazrlyordu. Gnler boyunca tabanlar sklyor, merdivenler yerinden karlyor, partisyonlar konuluyordu. Bu da mteahhidin btesine eklemeler yaplmas anlamna geliyordu. Mteahhit
omuz silkerek, "Ben sylemitim size," diyordu. "Bu zppe mimarlardan birini tuttunuz mu, olaca budur. Bitene kadar bekleyin, size
kaa patlayacan grrsnz."
Evin biimi belirmeye baladnda, bu sefer Roark bir deiiklik
yapma ihtiyacn hissetti. Dou kanad onu batan beri pek tatmin etmemiti. O blmn ykseliini seyrederken yapt hatay buldu,
250/1067
251/1067
odas Richard iin dendi. Aile ekip gitti, Richard tek bana Hudson kysndaki eve tand.
Geceleri nehirden geenler, kyda bir tek dikdrtgen pencerede
yanan sar grebiliyorlard. Koskocaman, l bir evin karanl
iinde, ufack ve kaybolmu bir k.
Amerikan Mimarlar Dernei Blteni'nde kk bir paragraf kt:
"Tannm Sanayici Bay Whitford Sanborn'un son zamanlarda
yaplan eviyle ilgili, iren olmasa elenceli saylabilecek garip bir
olayn haberini aldk. Howard Roark adl biri tarafndan tasarmlanan
evin yapm yz bin dolarn zerinde bir paraya mal olmu, fakat aile
bu evi yaanmaz bulmutur. imdi ev, profesyonel beceriksizlie
arpc bir tank gibi, bo durmaktadr."
14
Lucius N. Heyer lmeyi inatla reddediyordu. Felten kurtulmu,
doktorunun ve Guy Francon'un kaygl uyarlarna aldrmadan iine
dnmt. Francon onun hissesini satn almay nerdi, Heyer reddetti. Solgun, habire sulanan gzleri inatla, ama hibir yere odaklanmadan bakyordu. ki gnde bir geliyordu ofise. Masasndaki sepetine gelenek gerei braklan muhaberat kopyalarn okuyor, ylece
oturup nndeki bloknotun beyaz sayfalarna iek resimleri iziyor,
sonra da kalkp evine dnyordu. Ayan hafif sryerek yrmekteydi. Kollar bedenine yapk, dirseklerden aas ne doru uzanm durumdayd yrrken. Parmaklar pene gibi, yar kapalyd.
Titriyordu parmaklar. Sol elini hi kullanamyordu. Ama emekli de
olmuyordu. irketin antetli ktlarnda kendi adn grmek houna
gidiyordu.
Aklndan dalgn dalgn, neden artk kendisini nemli mterilerle
tantrmadklarn merak ediyor, yeni binalarn izimlerini, inaat
yarlanncaya kadar neden kendisine gstermediklerini anlayamyordu. Bunu sylediinde Francon itiraz etti. "Ama Lucius, seni bu durumunda rahatsz etmek aklmn ucundan bile gemez. Baka biri olsa
oktan emekli olurdu."
Francon biraz artyordu onu. Peter Keating ise adamakll afallatyordu. Karlatklarnda Keating onu selamlama zahmetine bile
pek ender kalkyordu. Selamlasa bile, sonradan, eer aklna gelirse
yapyordu bu ii. Heyer bir ey sylerken, Keating cmlenin orta yerinde arkasn dnp uzaklayordu. Heyer izim elemanlarndan birine
bir emir verecek olsa, eleman hemen, Bay Keating'in tersini
sylediini ileri sryordu. Bir trl anlayamyordu Heyer bunlar.
Keating'i her zaman, kendisiyle eski porselenlerden konuan o saygl
ocuk, diye hatrlamaktayd. Balangta Keating'i kolaylkla mazur
grebildi, daha sonra beceriksizce ve mtevaz bir havada terslemeye
alt, ardndan da Keating'e kar mantkd bir korku duymaya
balad. Francon'a ikyette bulundu. Hibir zaman sahip olmad
253/1067
otoriter bir ses kullanmaya alarak, "u senin ocuk, Guy," dedi.
"Keating denilen. Artk ok geimsiz oldu. Bana kaba davranyor. Onu
kovmalsn hemen." Francon kupkuru bir sesle, "Bak, Lucius, neden
emekli olman gerek dediimi imdi anlyor musun?" dedi ona.
"Sinirlerini ok fazla zorluyorsun ve olmayacak eyler hayal
ediyorsun."
O srada Cosmo-Slotnick Binasyla ilgili yarma ald.
Hollywood'daki Cosmo-Slotnick Film irketi, New York'da akl
durdurucu bir merkez bina yaptrmaya karar vermiti. Altnda sinema
salonu, zerindeki krk katta ofisler bulunan bir gkdelen. Mimar
seimi iin dnya apnda bir yarma, bir yl ncesinden ald.
Cosmo-Slotnick'in yalnz sinema dnyasnda lider olmakla kalmayp,
tm sanatlar kucaklad, mimari de estetiin yce, ama ihmal
edilmi bir dal olduuna gre, Cosmo-Slotnick'in onu da haritasna
yerletirmek niyetinde olduu syleniyordu.
Denizciyi Alyorum'un rol dalmyla ve Satlk Zevceler'in ekimiyle birlikte, Parthenon'la Pantheon'un hikyeleri ortaya dkld. Bayan Sally O'Dawn'n Rheims Katedrali nnde mayolu resimleri ekildi.
Bay Pratt ("Pardner") Purcell, kendisiyle yaplan bir rportajda, her
zaman usta bir mimar olmay hayal ettiini syledi, sinema artisti olmasa mutlaka o meslei seeceini belirtti. Ralston Holcombe, Guy
Francon ve Gordon L. Prescott'un Amerikan Mimarisi'nin geleceiyle
ilgili zl szleri, Bayan Dimples Williams'n yazsnda kt, ayrca
hayali bir rportajda da Sir Christopher Wren'in film iin neler diyecei canlandrld. Gazetelerin pazar eklerinde Cosmo-Slotnick yldz
adaylarnn ort ve kazak giymi, ellerinde T cetvelleriyle ekilmi resimleri yaymlanyor, altna, "Cosmo-Slotnick Binas" diye yazlyor,
sonuna da kocaman bir soru iareti konuyordu.
Yarma her lkenin her mimarna akt. Bina Broadway'de yer alacak, on milyon dolara kacak, modern teknolojiyi ve Amerika
Halk"nn ruhunu temsil edecekti. Daha imdiden, Dnyann En
Gzel Binas" ilan edilmiti. dl verecek jri, Cosmoyu temsilen
254/1067
255/1067
256/1067
"Eh, her ey her zaman tkr tkr gitmez, bilirsin ... Ondan sonra
yeni iler yok mu? Hi mi bir ey yok?"
"Hayr. Yok."
"Eh, gelir naslsa. Her zaman sylemiimdir, mimarlarn birbirini
boazlamas gerekmez. Bol bol i var. Profesyonel birlik ve yardmlama ruhu oluturmalyz biz. rnein u yarmay ele al ... Sen projeni gnderdin mi?"
"Hangi yarma?"
"Mehur yarma tabii. Cosmo-Slotnick Yarmas."
"Ben bir ey yollamyorum."
"Yani girmiyor musun? Hi mi?"
"Hayr."
"Neden?"
"Ben yarmalara girmem."
"Neden, Tanr akna?"
"Hadi Peter, buraya bunu tartmaya gelmi olamazsn."
"Aslnda sana kendi projemi gstermek istiyordum. Bak, iyice anla,
bana yardm etmeni istemiyorum. Yalnzca tepkini istiyorum. Genel
fikrini."
Dosyay aceleyle at.
Roark izimlere bakt. Keating sabrszd. "Eee? yi mi?"
"Hayr. Berbat. Sen de biliyorsun yle olduunu."
Ondan sonra saatler boyunca, gkyz kararp kentin pencerelerinde klar yandktan sonra bile, Keating dinledi, Roark konutu, anlatt, aklad, planlarn zerine kara izgiler izdi, sinema salonunun
k koridorlarndaki labirent dmlerini zd, pencereler at,
holleri geniletti, gereksiz arklar yok etti, merdivenleri dzletirdi.
Keating bir ara, "Tanrm, Howard!" dedi. "Byle yapabiliyorsun da ne
diye yarmaya katlmyorsun?" Roark buna cevap olarak, "nk
257/1067
258/1067
ayordu masann zerinde. O zaman Cameron'un kendisine uzun zaman nce syledii bir sz hatrlyor, elini hemen ekiyor, kalkp
paltosuna uzanyor, klar sndrp kyor, evine yryordu.
lkbahar yaklarken, parasnn artk ok uzun sre dayanmayacann farkndayd. Ofisinin kirasn her ayn ilk gn dyordu.
nnde otuz gnlk bir srenin uzanmasn, bu sre iinde ofisinin
kendisine ait olduunu bilmeyi istiyordu. Her sabah, ok sakin admlarla giriyordu ofisine. Akam olurken takvime bakmay istemediinin
farkndayd. Otuz gnn biri daha eksilmiti ve bunu bilinlendirmek
istemiyordu. Bu eilimini fark ettii zaman, kendini zorlayarak takvime bakmaya alt. Bir yart hayat artk. Bu yar kira parasyla ...
ama teki yarmacnn adn bilmiyordu. Belki de sokakta yrrken
yanndan getii insanlarn her biri.
Ofisine karken asansrcler ona garip, tembel, merakl bir bakla
bakyorlard. Onlara bir 'ey sylediinde verdikleri cevaplar kstah
deildi, ama ksa zamanda kstahlaacakm gibi bir kaytszlk tayordu. Roarkun ne yaptn, bunu neden yaptn bilmiyordu bu
adamlar. Tek bildikleri, onun ofisine hi mteri gelmediiydi. Austen
Hellern sraryla arasra Heller'n evindeki bir iki partiye gitmiti. Konuklar ona, "Mimarsnz, yle mi?" diye sormulard. "Balayn beni,
mimarlk almalarn pek izlemiyorum ... ne binalar yapmtnz?"
Roark cevap verdiinde, "Ha, evet," diyorlard. Karsndaki insanlarn
bilinli nezaketi, "Mimarlk, senin hsnkuruntun," dermi gibiydi.
Yapt binalar hibiri grmemiti. Tek bildikleri, bu binalarn adn
da duymadklaryd.
Bu yle bir savat ki, Roark bu savata "hibir eye" kar mcadele
veriyor, savamak zere ileri itiliyor, baka are bulamad iin savamak zorunda kalyor, ama karsnda dman da gremiyordu.
na halindeki binalarn nnden geerken durup elik iskeletlere
bakyordu. Bazen o direklerle kirilerin bir bina olarak biimlenmekten ok, kendisini durduracak bir barikat olmaya altn hissediyordu. Sanki kaldrmda durduu yeri, o inaatn tahta perdesinden
259/1067
260/1067
261/1067
262/1067
263/1067
264/1067
265/1067
Dairesine girdiinde Dominique ksack bir an durdu, bekledi. Keating ona aresiz baklarla bakt. aknd. Ar mutluydu.
Dominique'in durduunu ancak o yine hareket ettiinde fark etti.
Kendisinden uzaklayor, salona giriyordu. Dominique oturdu. ki
elini cansz biimde iki yanna brakmt. Kollar bedeninden uzakt.
Bu durum onu korunmasz gsteriyordu. Gzleri yar kapal, dikdrtgen biiminde ve botu.
"Dominique ..." diye fsldad Keating. "Dominique ... ne kadar
gzelsin!..."
Bir anda onun yanna vard, dudaklarndan tutarsz fsltlar dklmeye balad.
"Dominique ... Dominique, seni seviyorum ... Glme bana, ltfen
glme! ... Btn hayatm ... Ne istersen ... Ne kadar gzel olduunu
bilmiyor musun? ... Dominique ... Seni seviyorum ..."
Sustu. Kollarn ona sarm, yzn onunkinin zerine doru yaklatrmt. Karsndaki yzde bir damlack cevap veya direnme aryordu, ama hibir ey gremedi. Onu tutup hzla sarst, kendine ekti,
dudaklarndan pt.
Kollar aldnda onun geriye doru dp koltua yaslann
seyretti. Afallam durumda Dominique'in yzne bakyordu. pme
deildi bu. Kollarnda tuttuu, bir kadn deildi. O pt ey canl
deildi. Dudaklar onun dudaklarna cevap vermek zere kprdamamt hi. Kollar ona sarlmak iin yerinden oynamamt. Tiksinti
olmad kesindi... Tiksinti olsa, onu anlayabilirdi Keating. Ama sanki
Keating onu ebediyen kollarnda tutabilir ya da brakabilirmi gibi,
yeniden pebilir, daha da ileriye gidip kendi arzularm tatmin edebilir,
yine de Dominique olup bitenleri hi bilmez, farkna varmazm gibiydi. Ona bakyordu Dominique. Ama onun iinden daha arkalara
bakyordu. Kl tablasndan masann zerine dm bir izmarit
grd, incecik, zarif elini uzatp onu ald, tablaya koydu.
Keating, "Dominique," diye fsldad aptal gibi. "Seni pmemi istememi miydin?"
266/1067
"Evet." Alay ediyor deildi onunla. Basit, apak bir cevap veriyordu.
"Daha nce seni hi pen olmad m?"
"Oldu. ok kereler."
"Hep mi byle tepki veriyorsun?"
"Hep. Tam byle."
"Neden istedin seni pmemi?"
"Denemek istedim."
"Sen insan deilsin, Dominique."
Gen kadn ban kaldrd, sonra yerinden kalkt. Bu seferki keskin
hareketleri gerekten kendisine aitti. Keating artk onun sesinde o basit, itiraf dolu aresizlii duymayacan anlamt. Dominique
konutuunda, szleri imdiye kadar dediklerinden daha samimi,
daha ak olsa bile, aralarndaki yaknln sona erdiini biliyordu.
Dominique artk kime neyi aklam olduuna aldrmyormu gibi
konuuyordu.
"Ben herhalde sk sk duyduumuz o sapklardan biriyim," dedi.
"Tmyle frijid bir kadn. zgnm, Peter. Gryorsun ya, hibir
rakibin yok. Ama bu seni de kapsyor. Hayal krklna m uradn,
hayatm?"
"Sen ... bundan syrlacaksn ... bir gn ..."
"Aslnda o kadar da gen deilim, Peter. Yirmi be yandaym. Bir
erkekle yatmak ilgin bir tecrbe olmal. stemeyi istedim hep. Herhalde dm bir kadn olmak heyecan verici olur. Aslnda da yleyim
... gerek anlamnn dndaki her anlamda ... Peter, neredeyse kzaracakm gibi bir halin var. Bunu pek elenceli buluyorum."
"Dominique! Hi k olmadn m sen? Birazck bile?"
"Olmadm. Sana k olmay gerekten istedim. Rahat bir ey olur,
diye dndm. Seninle hibir sorunum yok. Ama gryorsun, deil
mi? Hibir ey hissedemiyorum. Bir farkllk hissedemiyorum. Ha sen
olmusun, ha Alvah Scarret, ha Lucius Heyer."
267/1067
268/1067
"Dorusu Peter, bunu yapmak zorunda deilsin, biliyorsun. Firmadaki ortakla zaten kavuacaksn, ikimiz her zaman iyi dost
olacaz. Artk evine dnme zamann geldi. Unutma, arambaya beni
at gsterisine gtryorsun. Ya, evet, at gsterisine gidiyoruz arambaya. Baylrm at gsterilerine. yi geceler, Peter."
Keating kt, lk ilkbahar akamnda evine yrd. Hrn admlarla yryordu. O anda birisi ona, Dominique'le evlenmesi
karlnda Francon & Heyer Firmas'nn tek sahibi olacan sylese,
hemen reddederdi. Ama bir yandan da, kendinden nefret etse bile,
ayn teklif ertesi sabah yaplsa reddetmeyeceini biliyordu.
15
Korkuydu bu. Kbuslarda byle hisseder insan kendini, diye
dnd Peter Keating. Ama dayanlmaz olunca da uyanr. Oysa kendisi ne uyanabiliyor, ne de dayanabiliyordu. Gnlerdir, haftalardr
iinde bymekte olan o duygu, sonunda yakalamt onu. Bu iren,
melun yenilgi korkusu. Yarmay kaybedecekti. Emindi kaybedeceinden. Beklemeyle geen her gn, bundan biraz daha emin oluyordu. alamaz olmutu. nsanlar ona bir ey sylediinde yerinden
sryordu. Ka gecedir gzne uyku girmemiti.
Lucius Heyer'n evine doru yryordu. Yanndan geen insanlarn
yzlerine dikkat etmemeye alt, ama yine de dikkat etti. Her zaman
bakard insanlara. nsanlar da ona baktlar. Her zamanki gibi, iinden
onlara haykrmak, teye bakn, beni rahat brakn, demek geldi. Gzlerini dikmi, bakyorlar, diye dnd. nk baarsz olacakt ...
onlar biliyordu.
Heyer'n evine gidi nedeni, kendini yaklaan felaketten korumak
iindi. Tek kar yol olarak onu gryordu. Yarmay kaybederse, ki
edeceinden emindi, Francon herhalde oka kaplr, hayal krklna
urard. Heyer lnce de ... o tarih pek de uzak olamazd zaten ...
Francon kararszlk gsterirdi. Herkesin gz nnde kk dtkten
sonra, Keating'i ortak olarak almas pek kolay olmazd. Francon
kararsz kalnca da, oyun kaybedilmi demekti. Bu frsat bekleyen
bakalar da vard. Ofisten atmay bir trl beceremedii Bennett
vard bir kere. Claude Stengel vard. Kendi bana iyi i yapyordu
Stengel. Francon'a teklif yapm, Heyer'n hissesini almak istemiti.
Keating'in gvenebilecei hibir ey yoktu. Elinde bir tek. Francon'un
ona olan o belirsiz gveni vard. Heyer'n yerine baka bir ortak
gelirse, Keating'in gelecei de sona ermi saylrd. ok yaklam, ama
elinden karm olurdu. Byle bir ey asla balanmazd.
O uykusuz gecelerde karar kesinlemi, zihninde somutlap
sertlemiti. Bu ii hemen bitirmesi gerekiyordu. Yarmann galibi
aklanmadan nce, Francon'un o hayal dolu umutlarndan
270/1067
271/1067
Bekledi. Heyer hareketsizdi. Solgun, patlak gzleri bombo bakyordu. Az tam bir daire biiminde ve akt. Keating rperdi, acaba
ben bir budalaya m laf anlatyorum, diye dnd.
Derken Heyer'n az kprdad, ak pembe dili gzkt. Alt dilerine deerek titriyordu dili.
"Ama ben emekli olmak istemiyorum." Bunu basit, apak
sylemiti ama sesi acl bir inilti gibi kmt.
"Emekli olmaya mecbursun."
"stemiyorum. Olmayacam. Ben nl bir mimarm. Her zaman yleydim. Keke insanlar beni rahatsz etmese artk. Hepsi emekli
olmam istiyor. Sana bir sr syleyeyim." ne doru eildi, sinsi sinsi
fsldad: "Belki bilmiyorsun, ama ben biliyorum. Beni kandramaz.
Guy benim emekli olmam istiyor. Beni kandrdn sanyor, ama ben
anlyorum. Bu Guy'a iyi bir oyun." Yavaa kkrdad.
"Dediklerimi anlamadn galiba. Bunun ne olduunu anlyor
musun?" Keating mektubu Heyer'n yar ak duran parmaklarna
tututurdu.
Heyer tuttuunda ince kdn hrdadn duydu. Sonra kt
masaya dt, Heyer'n sol eli, felli parmaklaryla onu yakalamaya
alt. Ama parmaklan birer kancadan farkszd. Heyer yutkunarak
konutu:
"Bunu Mimarlar Dernei'ne gnderemezsin. Ruhsatm geri alrlar."
"Elbette," dedi Keating. "Alrlar tabii."
"Gazetelere geer."
"Hepsine."
"Yapamazsn bunu."
"Yapacam ... eer emekli olmazsan!"
Heyer'n omuzlar masann kenarna doru sarkt, ba kenarn biraz
yukarsnda kald. Sanki onu da aaya ekip gzden kaybolmaya
hazr bir hali vard.
272/1067
Aralksz, upuzun bir inilti halinde, "Yapmazsn bunu ltfen yapmazsn," diye mrldand. "Sen iyi ocuksun... ok iyi ocuksun bunu
yapmazsn, deil mi?"
Sar kt masann zerindeydi. Heyer'n ie yaramayan sol eli ona
uzand, yavaa masann kenarn at. Keating hemen eilip mektubu
oradan kapt.
Heyer ona bakt, ba bir yana bkld, az daha da ald.
Gzndeki o iren baklar, Keating'in elini kaldrp ona bir tokat
atmasna bile hazr olduunu sylyordu.
"Ltfen," diye mrldand Heyer. "Yapma bunu, olur mu? Kendimi
ok iyi hissetmiyorum. Sana hibir ktlk yapmadm. Hatrlyorum.
Bir zamanlar senin iin ok iyi bir ey yapmtm."
"Neymi?" diye aksilendi Keating. "Ne yaptn benim iin?"
"Senin adn Peter Keating ... Peter Keating ... hatrlyorum ... senin
iin ok iyi bir ey yaptm ... sen Guy'un ok gvendii o ocuksun.
Guy'a gvenme. Ben gvenmem ona. Ama seni severim. Seni tasarmc
yapacaz yaknda." Az kapanamad. Dudann kenarndan ince bir
salya aaya doru akt. "Ltfen ... yapma ..."
Keating'in gzleri duyduu tiksintiden parlaklamt. Bu tiksinti,
szlerine devam etmesine yol at. Duruma dayanamad iin daha
beter ediyordu olay.
"Herkese rezil olacaksn," dedi Keating. Sesi prl prld. "Hrsz diye
adn kacak. Herkes parmayla seni gsterecek. Gazetelere resmini
basacaklar. O binann sahipleri seni mahkemeye verecek. Hapse tkacaklar seni."
Heyer hibir ey sylemedi. Hareket de etmedi. Keating birdenbire
masada duran fincanlarn titreimini duydu. Oysa Heyer'n vcudunun titrediini gremiyordu. Odann sessizlii iinde yalnzca o
ince, cam sesi gibi titreim duyulmaktayd. Sanki kendi kendine titriyordu fincanlar.
273/1067
274/1067
275/1067
276/1067
277/1067
Yakkl, drst, glmseyen bir yz, prl prl gzler ve bukle bukle
salar. Alttaki yazlarda, yoksulluk yllar, verilen mcadeleler, beslenen umutlar ve dklen aln terleri anlatlyor, bunlarn dl sonunda
nasl getirdii tarif ediliyordu. Olunun baars iin her eyini feda
eden bir anneye de yer verilmekteydi. Mimarlk mesleinin
"Klkedisi"ydi anlatlan hikye.
Cosmo-Slotnick pek memnundu. dl kazanan mimarlarn ayn
zamanda gen ve yakkl, stelik de yoksul olabilecei pek akllarna
gelmemiti ... yani ... son zamanlara kadar yoksul. Bir dhi ocuk
kefetmi bulunuyorlard. Baylrd Cosmo-Slotnick dhi ocuklara.
Bay Slotnick'in kendisi de yle biriydi. Zaten henz krk yandayd.
Keating'in "Dnyann En Gzel Gkdeleni" izimleri gazetelerde
yaymland, altna dl mektubunda yazl olan cmleler aynen alnd:
"Plannn o parlak ustal ve basitlii ... temiz ve dn vermez mantksall... zekice alan tasarrufu ... sanatta modernle gelenekseli kartrmaktaki ustal iin ... Francon & Heyer ve Peter Keatinge."
Keating sinemalarda gsterilen haber filmlerinde, Bay Shupe ve Bay
Slotnick'le el skrken boy gsterdi, alttaki yazda sz konusu iki patronun binayla ilgili dnceleri verildi. Keating baz haber filmlerinde
de Bayan Dimples Williams'la el skyor, alt yazlarda Keating'in, en
son "Williams Filmi"yle ilgili dnceleri aktaryordu. Hem mimarlarn davetlerine, hem de filmcilerin davetlerine gitmekte, her gittii
yerde onur konuu olmaktayd. Kalkp konumalar yapmak zorunda
kalyor, karsndaki toplulua binalardan m, yoksa filmlerden mi sz
edeceini birbirine kartryordu. Mimar kulplerinin, hayranlar
kulplerinin toplantlarnda da boy gsterdi. Cosmo-Slotnick,
Keating'le binasnn bileik bir resmini bast; pullu ve adresli zarf
gnderenlere iki peni karlnda yollanabileceini duyurdu. Keating
bir hafta boyunca her akam, Cosmo Sinemas'nda, son ekim CosmoSlotnick ksa filmi ncesinde ahsen sahneye kp halka kendini gsterdi, spot klarna kar eilip selam verdi. Siyah smokin ceketi
iinde pek ince ve zarif grnyordu. Her gece iki dakika boyunca
278/1067
279/1067
280/1067
281/1067
282/1067
283/1067
284/1067
bir dereceye kadar teslim olmak saylrd, nk o demir levhalar gzlerine indirmi deildi. Gzlerinin aknlk ve merak ifade etmesine
izin vermiti... Hemen hemen aresizdi.
"Bak, Peter, sana inanyorum. Bunlar sylemekten bir karn
olamayacan biliyorum. Hatta daha fazlasn da biliyorum. Benim
baarl olmam hi istemediini yani ... Ziyan yok, sana sitem ediyor
deilim. Bunu her zaman biliyordum. Sen bu sunduun eylere
ulamam istemiyorsun aslnda. Ama yine de, beni o yne doru itenlikle itiyorsun. tlerini tutarsam, btn bunlara ulaacam da
biliyorsun. Bunu yapmann nedeni, bana duyduun sevgiden deil.
yle olsa, bu kadar kzmazdn, bu kadar korkmazdn. Peter, benim
neyim bu kadar rahatsz ediyor seni?"
"Bilmiyorum ..." diye fsldad Keating.
Bu cevabnn bir itiraf olduunu o anda fark etti. Hem de korkun
bir itiraf. Neyi itiraf etmi olduunu pek bilemiyor, Roark'un da
bilmediinden emin bulunuyordu. Ama iin asl ortaya kmt artk.
Henz onu elleriyle yakalayamyorlard ama biimini hissedebilmekteydiler. Karlkl, sessizce oturdular. Bir aknlk, bir teslimiyet
iinde.
Sonunda Roark yumuak sesle, bir dostuna syler gibi, "Toparla
kendini, Peter," dedi. "Bir daha bu konuyu asla konumayalm."
Keating o zaman yksek sesle, sesinde yeni edindii o rahat bayalkla konutu:
"ff, Allah kahretsin, Howard, ben yalnzca sana saduyu yolunu
gstermeye alyordum. Eer normal bir insan gibi almak iste
sen...
"Kes sesini!" dedi Roark.
Keating arkasna yasland. Yorgunluktan tkenmiti. Syleyecei
baka hibir ey de yoktu. Buraya neyi konumaya geldiini
unutmutu.
285/1067
286/1067
287/1067
288/1067
289/1067
290/1067
291/1067
292/1067
"lgnlk bu!" diye inledi Weidler. "Ben seni istiyorum. Senin binan
istiyoruz. Senin de bu ie ihtiyacn var. Bu konuda bu kadar fanatik, bu
derece kendini silen bir tutuma brnmek art m?"
"Efendim?" Roark'un sesinde inanmazlk vard.
"Fanatik ve kendini silen, dedim."
Roark glmsedi. Ban eip izimlerine bakt. Dirsei biraz
kprdad, izimleri bedenine bastrd.
"Bu grdnz hareket, bir insann yapabilecei en bencil harekettir," dedi.
Ofisine yryerek dnd. izim aletlerini ve birka eyasn toplad,
hepsini bir tek paket yapt, kolunun altna ald. Kapy kilitleyip
anahtar kiralama aracsna verdi. Ofisi kapamakta olduunu syledi
ona. Evine yryp paketi oraya brakt, sonra kp Mike Donnigan'n
evine gitti.
Mike onu grr grmez, "Hayr m?" diye sordu.
Roark, "Hayr," dedi.
"Ne oldu?"
"Baka zaman anlatrm."
"Ofisin ne olacak imdi?"
"Ofisi kapattm."
"Temelli mi?"
"imdilik."
"Lanet olsun hepsine, havu! Hepsinin Allah belasn versin!"
"Sus. Benim i bulmam gerek. Mike, Yardm edebilir misin?"
"Ben mi?"
"Bu ilerde alanlarn hibirini tanmyorum buralarda. Yani beni
isteyecek kimseyi. Sen hepsini tanyorsun."
"Hangi ilerde? Neden sz ediyorsun sen?"
293/1067
Onu
294/1067
295/1067
296/1067
297/1067
1
Yumruunu sk tutabilmek iin, avucunun derisi, kavrad elie
yapmt. Ayaklarn salam basyor, yere iyice bastryor, aadan
fkrma benzeyen kaya, tabanlarn zorluyordu. Vcudunun varln
hi hissetmiyor, yalnzca birka gerilim noktasn hissediyordu; dizleri,
el bilekleri, omuzlar, bir de elindeki matkap. Karnnn titrediini, bacaklarnn titrediini, karsndaki ta kntlarn titrek yarklarla
ayrlp daldn, elindeki matkapla vcudunun tek bir bask
iradesine dntn, elikten bir aft halinde granite yavaa
gmldn hissetmekteydi. Hayatn tm buydu Howard Roark
iin. Arkasnda uzanan iki aylk srenin tm gnleri boyunca da byle
olmutu.
Gnein altnda, scak kayann zerinde duruyordu. Yz tun rengine dnmt. Gmlei uzun, slak lekelerle srtna yapm durumdayd. Taoca evresinde, birbirini izleyen yass raflar halinde
ykselmekteydi. Kvrmlar olmayan bir dnyayd buras. Otlar da, topra da yoktu. Basitletirilmi, ta dzlemlerden olumu, keskin
kenarlarla ve alarla dolu bir dnya. Bu talar, rzgrlarn, sularn
yzyllar boyunca getirdii keltilerden olumu deildi. Bilinmeyen
derinliklerde yavaa soumu ve katlam eriyik kitlelerden
olumutu. Sonra yerden yukarya doru itilmi, ylece kalmt. Raflarnda duran adamlarn iddeti karsnda, o da hl bir iddet
grnmn korumaktayd.
Dzlemler daha nceki kesilere tankt. Her darbe buralarda inat
dz izgiler oluturmutu. Bklmeyen bir direnle atlamt talar.
Matkaplar srekli bir uultu halinde delikler ap yarklar oluturmakta, sesin gerilimi insan vcutlarnn sinirlerini de bilemekte, kafataslarna girmekte, sanki o matkaplar kayalar oyarken yava yava
saplarn tutan insanlar da paralamaktayd.
Seviyordu ii Roark. Zaman zaman olay kendi kaslaryla bu granit
arasnda bir gre ma gibi gryordu. Geceleri ok yorgun
300/1067
301/1067
kesiliini gryordu. Srtst dnyor, hareketsiz yatyor, altndaki topran scakln hissediyordu. Yukarlarda yapraklar yeildi, ama
koyu, youn bir yeildi. Sanki gece inip rengi bsbtn yok etmeden
nce son abalaryla younlatryorlard renklerini. Cilal limon sars
gkyzne kar, hi hareket etmeden duruyordu yapraklar. Sar
gn parlakl, n yaknda yok olacann iaretiydi. Srtn,
kalalarn, altndaki topraa bastryor, toprak buna kar koyuyor,
ama sonunda teslim oluyordu. Sessiz bir zafer. O zaman bacaklarnn
kaslarna belirli belirsiz bir duyusal zevkin yayldn hissediyordu.
Arasra, ama ok seyrek olarak, dorulup oturuyor, hi kprdamadan uzun sre ylece kalyor, sonra glmsyordu. Kurbann seyretmekte olan celladn glmsemesiyle. Akp geen gnleri, o gnlerde
yapabilecei, yapyor olabilecei, belki de bir daha hi yapmayaca
binalar dnyordu. Duyduu acnn davetsiz bir konuk gibi yeniden
belirmesini souk bir merakla izliyor, kendi kendine; eh, yine geldi
ite, diyordu. Ne kadar sreceini grmek zere bekliyordu. Kendini o
acya kar mcadele ederken seyretmek ona garip, kat bir zevk vermekteydi. Acy ekenin kendisi olduunu unutabiliyordu o zaman.
Kendi strabna glmsemekte olduunu fark etmiyordu. Byle anlar
seyrekti. Ama bu duygu geldiinde, kendini taocandaym gibi
hissediyor, karsndaki kayay matkapla yarmas gerekiyormu gibi,
acma duygusuna davetiye karan yreindeki o eyi patlatp yok etmesi gerekiyormu gibi oluyordu.
Dominique Francon o yaz granit iilerinin oturduu kyn mil
tesinde, babasnn koskocaman yazlk evinde tek bana yaamaktayd. Hi ziyareti kabul etmiyordu. nsan olarak, yalnzca koca evin
bakmyla grevli ihtiyar adamla karsn gryor, onlar da seyrek
olarak, mecbur kaldka gryordu. Yal kar koca, evin epey uzanda, ahrlarn oradaki bir eklentide oturmaktaydlar. Adam
bahelere ve atlara bakyor, kars evi temizleyip Domiique'in yemeklerini piiriyordu.
302/1067
Yemekler yal kadnn, Dominique'in len annesinden rendii resmi grg kurallarna gre servis yaplmaktayd. Annesi saken bu evin yemek salonunda pek ok konuklar arlanmt. Akamlar Dominique upuzun masann banda kendisi iin kurulmu tek kiilik sofraya yerleiyor, mumlarla donatlm masaya bakyordu. Sar alevlerin dilleri, bir muhafz ktasndaki askerlerin sngleri gibi, hareketsiz
eliklerdi sanki.-Karanlk yznden odann holle birleme yeri belli
olmuyor, byk pencereler devriye nbeti tutan askerler gibi sralanyordu. Uzun masann orta yerinde, mum klarnn altnda, yayvan bir
kristal kse durmaktayd. indeki nilfer ieinin sar tayapraklar,
mumun ndan dm damlalar gibi yaylmt.
Yal kadn yemekleri sessizlik iinde, rahatsz etmeksizin servis
yapyor, ardndan mmkn olduu kadar abuk, evden kp gidiyordu. Dominique merdivenlerden yukarya kendi odasna ktnda,
geceliinin dantellerini yatann zerinde dzgn biimde serilmi
buluyor, sabahleyin banyoya girdiinde, kveti dolu buluyordu. Suya
smbl kokulan ve banyo tuzlar serpilmi oluyordu. Su yeili fayanslar ayaklarnn altnda prl prld. Yumuack havlular, onun vcudunu sarmak zere yaylm, hazrd. Oysa kendisi hi ayak sesi
duymam, evde birinin varln hi hissetmemi oluyordu. Yal
kadnn Dominiquee davran, salondaki vitrinin iinde duran deerli
Venedik kristallerine davran gibiydi.
Dominique nice yazlar ve klar boyunca, kendisini yalnz hissedebilmek iin insanlarn arasnda yaamt. imdi gerekten yalnz olmak ona ok keyifli geliyor, belli olmasna asla izin vermedii bir
zaafn ortaya koyuyordu. Yalnzlktan zevk almakt o zaaf. Kollarn
uzatyor, yava yava indiriyor, dirseklerinde tatl, uyuuk bir ar
hissediyordu. lk kadeh ikinin yaratt ar gibi. Giydii yazlk elbiseleri hissedebiliyordu zerinde. Kprdadka dizlerini, oyluklarnn
o kumalara deiini hissedebiliyordu. O zaman kuman deil, kendi
dizleriyle oyluklarnn farkna varyordu.
303/1067
304/1067
305/1067
306/1067
307/1067
308/1067
Dominique trene bakmyordu. Aadaki adamn kendisine baktn grd. Yzndeki o elenen kstah ifade, u anda bakmasn
Dominique'in hi istemediini biliyormu gibiydi. Dominique ban
evirdi. efin gzleri ukura doru dnd, aadaki adamn zerinde
durdu.
"Hey, sen!" diye bard. "Sana alasn diye mi para veriliyor,
yoksa aval aval bakasn diye mi?"
Adam sessizce matkabnn zerine eildi. Dominique yksek sesle
gld.
ef, "Bizim bu iiler ok sert adamlardr. Bayan Francon," dedi.
"Bazlarnn mahkmiyet sabkas bile var."
Dominique parmayla aay gstererek, "Bu adamn sabkas var
m?" diye sordu.
"Eh, bilemem. Her birini grr grmez tek tek tanyamam."
Dominique iinden, keke olsa, diye dnd. Acaba mahkmlar
krbalyorlar myd hl? Keke krbalasalard. Bunu dnrken,
soluu iini kertircesine tkand. ocukluunda, ryasnda kendini
merdivenden derken grd zamanlarda olduu gibi. Ama o
knty midesinde hissediyordu.
Sert bir hareketle dnd, taocandan uzaklat.
Aradan uzun gnler getikten sonra, yine dnd ocaa. Adam
beklemedii bir anda, birdenbire, patikann yanndaki bir tan zerinde beliriverdi. Dominique olduu yerde durdu. Fazla yaklamak
istemiyordu. Onu karsnda grmek, kendini savunmasz ve ok
yaknda hissetmek garip bir duyguydu.
Adam durmu, dosdoru ona bakyordu. Karlkl olarak birbirlerini anlayabilmeleri, saldrgan saylabilecek bir yaknl simgeliyordu,
nk birbirlerine tek kelime sylemi deillerdi. Dominique
konumay seerek o etkiyi bozdu:
"Neden hep bana bakyorsun?" diye sordu sert bir sesle. Kelimelerin
uzaklatrc etkisinin ok byk olduunu dnerek rahatlamt.
309/1067
Her ikisinin bildii her eyi, seslendirerek inkr etmi oluyordu. Adam
bir an sessiz kald, ona bakmay srdrd. Dominique onun cevap vermeyebileceini dnnce bir korku geldi iine. Belki sessizliiyle, bu
soruya bir cevap gerekmediini sylemeye kalkard. Ama cevap verdi:
"Siz bana neden bakyorsanz, ayn nedenle."
"Neden sz ettiini anlamyorum."
"Anlamasanz ok daha fazla arr, ok daha az kzardnz, Bayan
Francon."
"Demek adm biliyorsun, yle mi?"
"Yeterince yksek sesle ilan ettiniz."
"Kstahlk etmesen iyi edersin. Seni bir anda kovdurabilirim,
biliyorsun."
Adam ban evirdi, aadaki adamlarn arasndaki birine bakt.
"efi araym m?" diye sordu.
Dominique aalayan bir glmseme kulland.
"Yo, tabii ki hayr," dedi. "Fazla basit olur. Ama benim kim olduumu bildiine gre, buraya geldiimde bana bakmaktan vazgesen iyi
edersin. Yanl anlalabilir."
"Sanmyorum."
Dominique ban evirdi. Sesini kontrol etmek zorundayd. Talara
doru bakt. "Burada almak ok zor geliyor mu?" diye sordu.
"Evet. ok."
"Yoruluyor musun?"
"nsanlk d bir yorgunluk."
"Nasl bir duygu veriyor?"
"Akam olduunda yryecek gc zor buluyorum. Geceleri
kollarm kprdatamyorum. Yatama yattmda, vcudumdaki her
kas ayr ayr szlarla sayabiliyorum."
310/1067
Dominique birden, adamn kendinden deil, ondan sz ettiini anlad. Onun duymak istedii eyleri sylyor, bu cmleleri neden duymak istediini bildiini belirtiyordu.
inde bir fke hissetti. Buz gibi souk, son derece kesin, bu yzden
de tatmin edici bir fke. Ayn zamanda kendi teninin onunkine dokunmasn arzulad. Kolunu boylu boyunca onun koluna yaslamak. O
kadar ... Bu arzu daha ilerisini kapsamyordu.
Sakin bir sesle sordu:
"Sen buraya gre biri deilsin, deil mi? i gibi konumuyorsun.
Daha nce neydin?"
"Elektriki. Su tesisats. Svac. Pek ok ey."
"Neden burada alyorsun?"
"Bana dediiniz para iin, Bayan Francon." ,
Dominique omuzlarn kaldrd, dnp patikada uzaklat. Onun arkasndan bakmakta olduunu biliyordu. Dnp arkasna bakmad.
Ocaa doru yoluna devam etti, oradan mmkn olduu kadar abuk
ayrld, ama ona rastlayaca yolu semedi.
2
Dominique her sabah uyandnda, gn nemli klan bir amall
tadyordu. Ama, taocana gitmeyecei bir gn geirmekti.
ok sevdii zgrln kaybetmiti. Belli bir zorguya asla teslim
olmama konusundaki srekli mcadelenin de bir zorgu olduunu
biliyordu ama, bu onun kabullenmeyi tercih ettii zorguydu. O adamn
kendi hayatn etkilemesine ancak bu yolla izin verebiliyordu. Acda
karanlk bir tatmin buluyordu, nk o adamdan geliyordu ac.
Uzak komularn ziyarete gitti. New York'ta onu skntdan
bunaltan zengin, kibar bir aile. Yaz boyunca hi kimseyi ziyaret etmemiti. Ev sahipleri onu grnce hem ok ardlar, hem de ok
sevindiler. Dominique yzme havuzunun kenarnda, bir grup sekin
insan arasnda oturdu, evresindeki hesapl zerafeti seyretti. Kendisiyle konuurken gsterdikleri saygy fark etti. Havuzda kendi hayaline bakt ... Kendisi bu insanlarn hepsinden daha ciddiydi.
Bu insanlar u anda onun kafasndan geen dnceleri bilseler, ne
yaparlard? Bu aklna gelince, iini hain bir zevk doldurdu.
Taocandaki adam dndn, onun vcudunu ok keskin bir
yaknlk duygusu iinde dndn, ona kar insann ancak kendi
vcuduna hissettii yaknl hissettiini bilseler! Glmsedi. Yznn
souk safl, evredekilerin bu glmsemenin anlamn kavramasn
engelledi. Dominique daha sonra bu insanlar ziyarete yine geldi....
Onlarn saygsna karlk, aklndan bu tr dnceleri geirebilme
uruna.
Bir akam konuklardan biri onu evine brakmay nerdi. Tannm
bir gen airdi. Teni solgun, vcudu inceydi. Yumuak, duygulu bir
az, evrenin etkilerinden incinmi gzleri vard. Gen adamn uzun
sredir kendisine ynelttii umutsuz ilgiyi fark etmemiti. Akam
nda arabayla Dominique'in evine doru ilerlerlerken, delikanlnn
kararsz bir hareketle kendisine yaklamaya altn fark etti.
312/1067
313/1067
314/1067
315/1067
Dominique sakin bir sesle, "Bunun ne tr mermer olduunu, benzerini nereden smarlamak gerektiini biliyor musun?" diye sordu.
"Evet, Bayan Francon."
"Bala o haide. kar onu yerinden."
"Peki, Bayan Francon."
Dominique durmu, onu seyrediyordu. in mekanik srecini
seyretme konusundaki mantksz istei ok garipti. Sanki gzleriyle
iin yaplmasna yardm ediyormu gibi. Sonra birden anlad. Dnp
odaya bakmaya korkuyordu. Kendini zorlayp ban kaldrd.
Tuvalet masasnn rafn grd. Camn kenar alacakaranlkta saten
bir kurdele gibi parlyordu. Rafn zerindeki kristal ielere bakt. Bir
ift terlik grd yerde. Aynann yanna ak mavi bir havlu atlmt.
Koltuun kolunda bir ift orap duruyordu. Yatann beyaz saten
rtsne bakt. Adamn gmleinde slak lekeler ve ta tozlar vard.
Ayn tozlar, kollarnn teni zerinde de grnyordu. Dominique
odadaki her eye o ellerle dokunulmu gibi hissetti. Sanki odadaki
hava, ii su dolu bir havuzdu, ikisi birlikte bu havuza batmlard; ona
dokunan sular kendisine de, odadaki her eyaya da dokunuyordu.
Onun ban kaldrp kendisine bakmasn istedi. Oysa o hi ban
kaldrmadan alyordu.
Dominique yaklat, onun tepesine dikilip durdu. Daha nce ona hi
bu kadar yaklamamt. Ensesinin dzgn tenine bakt. Orada tel tel
salarn grebiliyordu. Eilip kendi ayandaki sandaletin burnuna
bakt. Ayan biraz kprdatsa, ona dokunabilecekti. Bir adm geri
ekildi. Adam ban kprdatt, ama niyeti ona bakmak deil,
antasndan yeni bir alet almakt. Sonra tekrar iine dnd.
Dominique yksek sesle gld.
Adam durdu, ona bakt.
"Evet?" diye sordu.
Dominique'in yz ciddiydi. Yumuak bir sesle cevap verdi.
316/1067
317/1067
318/1067
319/1067
320/1067
321/1067
yoktu. Odasnn terasa bakan kaplar ardna kadar akt ama terasn
nndeki baheden bir yaprak hrts bile duyulmuyordu.
Yatann zerindeki battaniyenin baucu kvrlp alm, onu
bekliyordu. Yast upuzun siyah pencerelerin yannda ok beyaz
grnyordu. Uyumaya alsam, diye dnd. Onu gndr
grmemiti. Ellerini bann zerinden kaydrd, avular dz salarn
yassltt. Parfmn slakln tayan parmak ularn akaklarna
bastrd, onlar bir an orada tuttu. Svnn tenine deiindeki souk
duygu rahatlatt onu. Bir parfm damlas tuvalet masasnn camna
dm, hl parldyordu. Mcevher ta gibi. Bir o kadar da pahal.
Bahede ayak seslerini duymad: Ancak terasa kan merdivenleri
trmanrken duydu o sesleri. Doruldu, kalarm att, gzleri terasa
alan kaplara dnd.
O girdi ieriye. klndayd. Kirli gmleinin kollan svanm,
pantolonuna talarn tozlar bulamt. Durup Dominique'e bakt.
Yznde o glen anlay yoktu. Gergindi yz. Zalim bir ifadeyle
katlap ihtirasla keskinlemi, avurtlar km, dudaklarnn keleri aaya doru ekilmi, gerilmiti. Dominique ayaa frlad, ylece
durdu. Kollarn arkaya doru uzatm, parmaklarn gererek amt.
O hi kprdamad. Dominique onun boynunda kabarp nabz gibi
atan, sonra yine grnmez olan damara bakt.
Sonra o, Dominique'e doru yrd. Dominique'i tuttuu zaman
sanki kendi eti onunkine gmlyordu. Dominique onun kol kemiklerini kendi kaburgalar zerinde hissetti, bacaklar onunkilere dayand, dudaklar onunkilerle karlat.
Balangta hemen korkuya kaplp dirseklerini onun boazna m
dayad, kurtulmak iin kvrand m; yoksa onun teninin kendininkine
dediini hissetmekten, hep dnd eyi yaamaktan kaynaklanan
okun etkisiyle onun kollarnda ylece bekledi mi, bilemiyordu.
Dnd, bekledii eyin byle olacan da hi bilememiti. Bilemezdi. nk bu, yaamn bir paras deildi. nsann bir saniyeden
fazla dayanamayaca bir eydi.
322/1067
323/1067
kayan eller. Graniti kran eller. Son bir abayla mcadele etti. Ondan
sonra ac geldi, tm vcuduna yaylp boazna ykseldi, Dominique o
zaman bard, ondan sonra da hareketsiz yatt.
Bir sevginin mhr olarak, efkatle yaplabilecek bir hareket olabilirdi bu. Ama aalamann ve fethetmenin simgesi olarak, hor grerek
yaplan bir hareket de olabilirdi. Bir n eylemi olabilecei gibi, dman kadnn rzna geen askerin hareketi de olabilirdi. O ise bunu
hakaret edercesine yapmt. Sevgiyle deil, kk grerek.
Dominique'in hareketsiz yatmasna, teslim olmasna yol aan buydu.
Ufack bir efkat belirtisi grse, buz gibi kalr, vcuduna yaplandan
etkilenmezdi. Ama bir efendinin ona utandrc biimde sahip olmas,
onun istedii eydi zaten. O srada onun, dayanmas zor bir zevkin
acsyla sarsldn hissedip bunu ona kendisinin verdiini anlad.
Kendisinden geliyordu bu. Kendi vcudundan. Dominique onun
dudaklarn srd, anlamas istenen her eyi anlad.
Yatan zerinde, Dominique'den uzakta, hareketsiz yatyordu. Ba
yatan kenarndan aaya sarkmt. Dominique onun soluklarndaki
dzensizlii duydu. O da srtst yatyordu. Nerede brakldysa yle.
Kprdamadan. Az ak durumda. Kendini ii boalm gibi, hafif ve
yamyass hissediyordu.
Onun dorulup kalktn grd. Silueti pencereye kar belirdi.
Derken yryp dar kt. Ne dnp ona bakm, ne de tek kelime
sylemiti. Dominique bunu fark etti, ama nemi yoktu. Onun
bahede uzaklaan ayak seslerini bo bo dinledi.
Uzun sre hareketsiz yatt. Sonra dilini ak duran dudaklarnda
dolatrd. Kendi iinden gelen bir ses duydu. Kupkuru, ksa, i bulandrc bir hkrk. Oysa alamyordu. Gzleri fel olmu gibi, kupkuru ve ak duruyordu. Sonra o ses bir hareket haline dnt,
boazndan midesine inen bir yumru oldu. Bu etki onu ayaa frlatt.
Garip bir biimde duruyordu. ne eilmi, kollarn midesine
dayamt. Kk baucu lambasnn, karanln iinde titrediini
duydu, dnp bakt. Masann durup dururken sarslmasna amt.
324/1067
325/1067
Bir baka kiinin varlnn bylesine farknda olmak garip bir eydi.
O kiiye bu kadar yakn, bu kadar acil bir ihtiya hissetmek, nitelikleri
tanmlanamayacak bir ihtiya hissetmek, zevkli olmad gibi, acl da
deildi. Yalnzca nihai bir ltimatom gibiydi. Dominique'in bu
dnyada var olduunu bilmek nemliydi. Onu dnmek nemliydi.
B sabah nasl uyandn, nasl kprdadn, vcudu hl Roark'a
aitken, artk ebediyen Roark'a ait olacakken neler dndn ...
O akam kirli mutfakta yemek yerken gazeteyi at, dedikodu stununda Roger Enright'n adn grd. Ksack paragraf okudu:
"Bir byk proje daha p sepetine atlacak gibi grnyor. Petrol
Kral Roger Enright, grne gre bu sefer kmaza saplanm durumda. Sorunun mimar kmaz olduu syleniyor. Grne gre, tatmin olmay bilmeyen Bay Enright, yarm dzine parlak mimarmza
kapy gstermi. Hepsi de meslein birinci snf kiileri."
Roark sk sk mcadele etmeye alt o burukluk duygusunu bir
kere daha hissetti, bunun kendisini fazla incitmemesine alt. Neler
yapabileceinin hayali karsnda duyduu o aresizlik! Neler mmkn
olacakken, kaplarn kapanmas, yolunun tkanmas. Derken hi
nedensiz, Dominique Francon'u dnd. Onun, bu kafasndakilerle
hibir ilgisi yoktu. Bu konular arasnda, onunla ilgili dncelerin de
hl varln srdrebilmesine at.
Bir hafta geti. Bir akam eve dndnde, kendisini bekleyen mektubu grd. Eski ofisinden New York'taki son evine yollanm, oradan
Mike'a aktarlm, Mike da onu Connecticut'a gndermiti. Zarfn
zerindeki petrol irketi armas ona hibir ey ifade etmedi. Mektubu
atnda u satrlar okudu:
"Sevgili Bay Roark, bir sredir sizinle iliki kurmaya alyorum,
ama size ulaamadm. Ltfen en ksa zamanda benimle iliki kurun.
Eer Fargo Maazas'n yapan kii sizseniz, yaptrmay kararlatrdm Enright Evi konusunda sizinle konumak istiyorum.
"Sayglarmla,
326/1067
"Roger Enright"
Yarm saat sonra Roark trendeydi. Tren hareket ettiinde
Dominique'i hatrlad, onu geride brakmakta olduunu dnd. Bu
dnce gzne pek uzak ve pek nemsiz grnd. Dominiquei imdi
bile dnebildiine pek ard.
Dominique iinden; bana gelen her eyi zamanla kabul edebileceini, unutabileceini, ama bir tek any hep yaatacam dnyordu. Bu olan eyde bir zevk bulmu olmasn, onun da bunu anlam
olmasn, daha baka eyleri de anlam olmasn... aslnda o gece
kendisine gelmeden nce btn bunlar bildiini, bildii iin geldiini.
Dominique ona, kendisini kurtarabilecek olan tek cevab vermemi,
tiksinti gstermemiti. Tersine, duyduu tiksintide de, korkuda da,
onun gcnde de bir zevk bulmutu. stedii klme oydu zaten ve
bunun iin de o adamdan nefret ediyordu.
Bir sabah kahvalt masasnda kendisini bekleyen mektubu buldu.
Alvah Scarret'ten geliyordu. "Ne zaman dnyorsun, Dominique? Buralarda seni ne kadar zlediimizi anlatamam. Geri senin yannda insan pek rahat etmez. Bir bakma ben senden korkuyorum aslnda.
Ama istersen kibirini biraz daha iireyim ... mademki uzaktayz,
bundan bir zarar gelmez ... ve sana, hepimizin sabrszlkla dnn
beklediimizi syleyeyim. 'Bir mparatorienin Dn' gibi olacak."
Dominique bu satrlar okuyup glmsedi. Bir bilseler, diye geirdi
aklndan. O insanlar... eski hayatnda kendisine kar dehet dolu bir
sayg duyanlar ... benim rzma geildiini bilseler ... bunu da
taocanda alan kzl sal bir kabadaynn yaptn bilseler ... Ben,
Dominique Francon ... duyduu youn kk dme duygusu
arasnda, bu szler ona bir kere daha, onun kotlarndayken duyduu
zevki verdi.
Krlarda yry yaparken hep bunu dnyordu. Yolda insanlarn
yanndan geerken, onlar eilip onu selamlarken, aklndaki hep
buydu. Haykrp herkese duyurmak geliyordu iinden.
327/1067
Geen gnleri hi fark etmiyordu. Dnyadan garip biimde uzaklam olmaktan, bu dncelerle ba baa kalmaktan memnundu.
Derken bir sabah bahenin imleri zerinde dururken, aradan bir hafta getiini, onu hi grmediini fark etti. Dnp hzl admlarla yola
doru yrd. Taocana gidiyordu.
Kilometrelerce yolu, yryerek, gnein altnda, ba ak durumda
ald. Acele etmiyordu. Acele etmek gereksizdi. Kanlmaz bir eydi bu.
Onu yeniden grmek ... Dominique'in hibir amac yoktu. Duyduu
ihtiya, ama aranmayacak kadar bykt ... Daha sonra baka eyler,
iren ve nemli eyler de zihninde yavaa belirmeye balayacakt.
Ama nce, her eyden nce, bir tek ey vard. Onu tekrar grmek...
Ocaa varp dikkatle, aptal baklarla evresine bakt. Aptalca bakyordu; nk grd eyin ne nemli bir ey olduu bir trl beynine
ilemiyordu. Onun orada olmadn hemen grd. alma devam
ediyordu. Gne tepedeydi. Gnn en youn i saati yaanmaktayd.
ilerin bir teki bile aylaklk etmiyordu. Ama o, onlarn arasnda
yoktu. Dominique uzun sre durup uyumu gibi bekledi.
Gzne ef iliince ona gelmesi iin iaret etti.
"yi gnler, Bayan Francon. Ne gzel bir gn, deil mi, Bayan
Francon? Sanki yaz ortas. Oysa sonbahar kapda. Evet, sonbahar
geliyor. Yapraklara bakn, Bayan Francon."
Dominique, "Burada bir adam vard," dedi. "Parlak turuncu sal
biri. Nerede o?"
"Ha evet. u adam. Gitti o."
"Gitti mi?"
"ten kt. Galiba New York'a gitti. ok da ani oldu."
"Ne zaman? Bir hafta nce mi?"
"Yo, hayr. Dn gitti."
"Kimdi..."
328/1067
3
Peter Keating ofise girdiinde, kapnn al ona borazandan kan
tek bir ses gibi geldi. Kap sanki kendiliinden ald. nk gelen,
yaklatnda her kapy alabilen biriydi.
Ofisteki gn gazetelerle balad. Sekreteri hepsini dzgn bir istif
halinde masasna koymutu. Yapm ilerleyen Cosmo-Slotnick
Binas'yla ya da Francon & Keating irketiyle ilgili ne gibi yeni eylerin
yazlm olduunu grmekten her zaman holanrd.
Bu sabah gazetelerde o konuda bir ey yoktu. Keating kalarn att.
Ama o srada, Ellsworth M. Toohey'le ilgili bir haber iliti gzne.
artc bir eydi. Thomas L. Foster adl tannm bir hayrsever
geenlerde lm, birok kimseye brakt paralarn arasnda Ellsworth M. Toohey'ne de yz bin dolar vasiyet etmiti. Hem de, "Dostum
ve ruhsal rehberime, soylu kafasn ve insanla olan gerek adanmlm takdir ettiim iin," diyerek brakmt bu paray. Ellsworth
M. Toohey miras kabul etmi, tek kuruuna elini srmeden hepsini
"Sosyal Aratrmalar Grubu" adl bir ilerici renim kumuluna
balamt. Kendisi orada "Sosyal Bir Belirti Olarak Sanat" dersleri
vermekteydi. Paray neden balad sorulduunda, kendisinin "zel
miras messesesine inanmadn" ileri srm, baka bir yorumda
bulunmay da reddetmiti. "Hayr, dostlarm, demiti gazetecilere.
"Bu konuda yorum yok." Ardndan, kendi nemli annn ciddiyetini
bozmak istercesine, sevimli bir tavrla, "Ben yalnzca ilgin konularda
yoran yapma lksne tutkunum," diye eklemiti. "Kendimi o ilgin
konulardan biri olarak kabul etmiyorum."
Peter Keating yazy okudu. Byle bir eyin, kendisinin asla yapmayaca bir hareket olduunu bildii iin, ok byk hayranlk duydu.
Birden can sklarak, Ellsvorth Toohey'le hl tanamam
olduunu dnd. Cosmo-Slotnick Yarmas sonuca balandktan
hemen sonra Toohey bir konferans turana kmt. Keating'in o
gnden bu yana katld btn davetler, tanmay en ok istedii bir
tek kiinin yokluu yznden bo kalyordu. Toohey'nin stununda
330/1067
331/1067
332/1067
"KEATING"
Kd elinden drp hemen yine kapt, titreyen elleri arasnda
tutup uzun cmleleri boula boula okudu. Alnnda pembe lekeler belirmeye balamt. Toohey yle diyordu:
"Byklk bir abartdr ve btn byk abartlar gibi, hemen boluk
kavramn artrmaktadr. iirilmi oyuncak balon gibi bir ey
gelmiyor mu sizin de aklnza? Ama zaman zaman, genel olarak
byklk terimiyle anlatmaya altmz eye ok yaklaan prl prl
bir vaadi de bilinlendirmek zorunda kalyoruz. Bugn yine byle bir
vaat, mimari daimin ufuklarnda, Peter Keating adl ok gen bir delikanlnn kiiliinde belirmi bulunmaktadr.
"Onun tasarmlad Cosmo-Slotnick Binas'yla ilgili olarak ok ey
duyduk ve bu da ok doal. imdi bir an iin binann tesine, o binaya
mhrn basm olan insana bakalm.
"Bu binann zerine bir insann kiiliiyle ilgili herhangi bir damga
vurulmu deildir ve ite dostlarm, kiiliin bykl de bu noktadadr. Bu byklk, her trl eyi emip sindiren, sonra onlar yine
kendi yeteneinin parlaklyla zenginletirilmi olarak, hangi
dnyadan geliyorlarsa oraya geri veren, bencillikten uzak, gen bir
ruhun bykldr. Bylelikle tek bir kii, yapayalnz bir manyak
deil, bir araya gelmi pek ok insann temsilcisi olmakta, tm umut
ve beklentilerin uzanabildii her eyi, kendi umut ve beklentileriyle
birletirmektedir...
"Ayrm yapabilme yetenei olanlar, Peter Keating'in bize Cosmo
Slotnick Binas'yla iletmeye alt mesaj duyacaklar; kocaman alt
katn, toplumumuzun destei sayabileceimiz alan insanlarn o
salam kitlesini temsil ettiini; erevelerini gnee sunan, sralar
halindeki bir rnek pencerelerin, sradan insanlarn ruhlarn, yani
birbirine benzeyen saysz ve isimsiz ruhlarn bir kardelik tekdzelii
iinde a yneliini simgelediini; alt katlarn salam temelinden
balayp neeli Korint balklaryla ykselen zarif stunlarnn da
kltrn iekleri olduunu, ancak geni kitlelerin bereketli
333/1067
334/1067
335/1067
336/1067
337/1067
338/1067
339/1067
340/1067
341/1067
342/1067
343/1067
344/1067
"Lois...ne?"
"Cook. Tanmyorsun. Ama tanyacaksn. Goethe'den bu yana gelmi
gemi en byk edebi dehadr o gen kadn. Eserlerini okumak
zorundasn, Peter. Bunu yalnz ayrm yapmasn bilen zihinler iin art
koabilirim, herkese sylemem. Aka gzken eyleri tercih eden
orta snf insanlarnn o kadar yukarsnda ki! Bir ev yapmak istiyor.
Bowery'de kk, zel bir konut. Evet, Bowery'de. Bu da tam Lois'in
dnecei bir ey. Benden bir mimar nermemi istedi. Lois gibi birini
anlayabilmek iin senin gibi biri gerekir bence. Ona senin adn
vereceim ... tabii byle kk, ama yine de pahal bir konuta ilgi
duyarsan."
"Tabii duyarm! ok iyisin, Ellsworth! Biliyor musun, notunu okuduumda, demin benden bir ey yapmam istediinde, gerekten bir
ey isteyeceksin sanmtm. Hani, ben senin srtn svazlayaym, sen
de benim srtm svazla trnden. Ama sen kalkm ..."
"Sevgili Peter, ne kadar safsn!"
"Ah, herhalde hi sylememeliydim bunu! zr dilerim. Sizi gcendirmek istemedim, ben ..."
"Ziyan yok. Beni daha iyi tanmay renmen gerek. Kulaa garip
gelse bile, kiinin insan kardelerine tmyle karsz bir ilgi duymas
mmkndr, Peter."
Sonra Lois Cook'dan, onun baslm eserinden konutular. "Roman m? Yoo, tam da roman saylamaz, Peter. Hayr, hikyeler
koleksiyonu da deil ... yle ite, tam Lois Cook. Tmyle yeni tr bir
edebiyat." Ayrca Lois'ye ailesinde birbirini izleyen baarl tccarlardan kalan miras, yaptrmay istedii evi de konutular.
En sonunda Toohey, Keatmg'i geirmek zere kalktnda (Keating
bu arada adamn ufack ayaklar zerinde ne kadar dik durduuna da
dikkat etme frsat bulmutu), Toohey birdenbire baka bir konuya
geti:
345/1067
"Bu arada, bana sanki aramzdaki kiisel bir balanty da hatrlamam gerekiyormu gibi geliyor ama ne olduunu bir trl hatrlayamyorum ... Ha, evet, tabii. Yeenim. Kk Catherine."
Keating yznn gerginletiini hissetti. Bu konunun tartlmasna
izin vermemesi gerektiini biliyordu. Ama itiraz etmek yerine, ekingen bir tavrla glmsedi.
"Anladma gre onunla nianlymsn, yle mi?"
"Evet."
"ok ho," dedi Toohey. "Pek ok ho. Dayn olmak zevkli olacak.
Onu ok mu seviyorsun?"
"Evet," dedi Keating. "ok."
Sesinde vurgu olmay, cevab ciddi gsteriyordu. Keating'in benliinde itenlik ve nem, tayan ilk parack, Toohey'nin nne serilmi bulunuyordu.
"Ne gzel!" dedi Toohey. "Genlik ak. lkbahar, akam serinlikleri,
dkknlarda ikolatalar, kutusu bir dolar yirmi be sentten. Tanrlarn
ve filmlerin malzemesi ... Yo, onaylyorum tabii, Peter. Bence pek
gzel. Catherine'den daha iyisini seemezdin. Dnyann kaybettii tr
kadnlardan biri. nk dnyada yle ok sorun, yle ok byklk
frsat var ki ... Evet, kaybolan kadn tipi; nk hem masum, hem
tatl, hem gzel, hem de kansz."
Keating, "Eer siz imdi ..." diye sze balayacak oldu, ama Toohey
prltl bir anlayla glmsedi.
"ff, Peter, tabii anlyorum. Onaylyorum da. Gereki bir insanm
ben. nsanolu her zaman kendini salak durumuna drmekte direnmitir. Hadi hadi, mizah anlaymz kaybetmeyelim. Mizah anlayndan kutsal ey yoktur. Ama ben yine de Tristan ve Isolde'un
hikyesini ok sevmiimdir. Anlatlm hikyelerin en gzeli odur.
Miki'yle Mini Fare'nin dnda."
4
"Di fras enede di fras fra fra di ene kpk kpkten
kubbe Roma Kubbesi eve dn ev ene Roma Kubbesi di di fras di
krdan krdan gibi ince sezdirmeden yankesici keser bier ..."
Peter Keating gzlerini kst. Gzleri uzun mesafeye abucak odaklanamad. Ama kitab elinden brakt. nce, siyah bir kitapt. zerinde
krmz harflerle "Bulutlar ve allar-Yazan: Lois Cook" yazs okunuyordu. mizin iinde, bu kitapta Bayan Cook'un dnya yolculuklaryla
ilgili anlarnn sunulduu anlatlyordu.
Keating iinde bir scaklk ve rahatlk duygusuyla arkasna yasland.
Sevmiti bu kitab. Pazar sabah kahvaltsnn tekdzelii bu sayede
derin bir ruhsal tecrbeye dnmt. Derin olduundan emindi,
nk anlayamyordu.
Pcter Keating, soyut kavramlar gelitirme ihtiyacm hibir zaman
hissetmemiti. Ama onun yerine geebilecek, ilerlii olan bir baka
ilke bulmutu: Ulalabilen bir ey, fazla yksek deil demektir;
mantksal aklamas bulunabiliyorsa, fazla byk deil demektir; dibi
grnyorsa, fazla derin deil demektir. Onun ilkesi bu olmutu her
zaman. Sesle ifade edilmese de, hi sorgulamamt bunlar. Bylelikle
uzanp ulamak, mantk yrtmek ve grmek zahmetlerinden kurtulmu oluyor; byle eylere kalkanlar da hor grmek keyifli bir duygu
veriyordu. Byle olunca, Lois Cook'un kitabndan zevk alabilmiti.
Soyutluklara, derin eylere, ideallere cevap verebilme yeteneini fark
etmek, kendini yce hissetmesine yol ayordu. Toohey ona, "yle
ite," demiti. "Ses gibi sesler, kelimelerin kelime olarak iiri, sluba
bakaldr saylabilecek bir slup. Ama bunu ancak en ince ruhlar takdir edebilir, Peter." Keating arkadalarna bu kitaptan sz edebileceine karar verdi. Eer onlar anlamazsa, kendisinin onlardan stn
olduunu renmi olurdu. yle ite, "stnlk Olarak stnlk" ...
Aklama isteyenlere yasak. Baylmt bu kitaba.
Bir dilim kzarm ekmek daha ald. Annesinin masann ucuna
brakt pazar gazetelerini grd. Kendini yeterince gl hissettii
347/1067
348/1067
349/1067
350/1067
sama ve duygusal olurum. Herkes gibi. Seiminden tr seni kutlarm Catherine. Sana zr borluyum. Bu kadar zevk sahibi olacan
beklemiyordum. Peter'le ikiniz ok iyi bir ift oluturacaksnz. Ona
ok yardmc olacaksn. Ona buday niastas piireceksin, mendillerini ykayacaksn, ocuklarn douracaksn, ama tabii ocuklar er ge
kzamk karacak, o da ok can skc bir ey."
Keating kaygyla, "Ama yine de onaylyorsunuz, deil mi?" diye
sordu.
"Onaylamak m? Neyi, Peter?"
"Evlenmemizi... sonunda."
"Ne gereksiz bir soru, Peter! Tabii onaylyorum. Ama yle gensiniz
ki! Genler byledir. Hi yoktan dert karrlar. Sanki bu konunun
onaylanmayacak nemli bir yan varm gibi sordun."
Keating kendini savunurcasna, "Biz Katie'yle yedi yl nce tantk,"
dedi.
"lk grte ak tabii, deil mi?"
"Evet." Keating kendini gln ettiini hissediyordu.
Toohey, "Herhalde ilkbahard," dedi. "Genellikle yle olur. Karanlk
bir sinema salonu vardr, iki kii dnyadan kopup gitmitir, elleri
birbirine kenetlenmitir ... Oysa eller ok uzun sre tutulduunda
terler, deil mi? Ama k olmak yine de ok gzel bir ey. Anlatlm
hikyelerin en tatls ve en acs. Ban evirme yle, Catherine. Mizah
anlaymz kaybetmeye asla izin vermemeliyiz."
Glmsedi. Glmsemesindeki iyi ifade, her iki genci de sarverdi.
Bu yle yce bir iyilikti ki, aklarm bunun karsnda ufack ve kt
bir ey gibi hissettiler. Bu kadar merhamet yaratabilen bir ey, ancak
hakir grlebilecek bir ey olabilirdi. Toohey sordu:
"Bu arada, Peter, ne zaman evlenmeyi dnyorsunuz?"
"ey ... aslnda kesin bir tarih kararlatrmadk. Olup bitenleri biliyorsunuz. Benim bamdan geenler falan. imdi de Katie'nin ii var."
351/1067
Birden sesi sertleti, nk Katie'nin almas onu hi nedensiz sinirlendiriyordu. "Evlendiimizde Katie almaktan vazgemek zorunda.
Ben yle bir eyi onaylamyorum."
"Tabii ki," dedi Toohey. "Ben de onaylamazdm ... eer Catherine bu
kadar sevmeseydi."
Catherine, Clifford Gmen Evi'nde gndz yuvas bakm grevlisi
olarak alyordu. Gmen mahallesine daysyla birlikte sk sk gitmekteydi, nk days orada ekonomi dersleri veriyordu. Blgeye ilgi
duymaya da o yzden balamt.
Birdenbire heyecanla, "Ama ok seviyorum!" diye patlad. "Sen
neden karsn, anlayamyorum, Peter!" Sesinde kk bir hainlik
vard. Meydan okuyan, tatsz bir ton. "mrmde hibir eyden bu
kadar zevk almamtm. aresiz ve mutsuz insanlara yardm etmek. Bu
sabah yine gittim oraya. Mecbur deildim, ama istedim gitmeyi. Sonra
eve yetiebilmek iin yle ok komam gerekti ki, stm deitirmeye
vaktim kalmad. Ama hi nemi yok. Benim nasl grndm kimin
umurunda? Hem ..." Sesindeki sertlik gitmiti. Hevesle ve hzl hzl
konuuyordu. "Ellsworth Day, bir dn! Kk Billy Hansen'in
anjini vard. Billy'yi hatrlyor musun? Hemire de orada yoktu.
Boazna argerol srmek zorunda kaldm zavallnn! Azn
atrdmda korkun mukus kmeleri grnyordu!"
Sesi prl prld. Sanki byk bir gzellikten sz ediyordu. Daysna
bakt. Keating bekledii efkati ilk defa grd o gzlerde. Catherine
iini anlatmay srdrd. ocuklardan, blgenin gmen halkndan
sz etti. Toohey ciddi ciddi dinliyordu. Hibir ey sylemedi. Yine de,
gzlerindeki o drst dikkat, yzn deitirmiti. Alayc neesi yok
olmu gibiydi. Kendi dn unutmu, ciddilemiti. ok ciddiydi
hatta. Catherine'in tabann bo olduunu grnce ona sandvi tepsisini uzatt. Bu basit hareketi her naslsa zarif bir sayg gibi gstermeyi de baard.
Keating sabrszlk iinde onun bir anlna susmasn bekliyordu.
352/1067
353/1067
354/1067
"ok az konuur."
"Bakalar kendisiyle fikirlerini tartrken dinler mi?"
"Dinler. Keke dinlemese."
"Neden?"
"Daha az hakaret saylr. Ne demek istediimi anlyor musun, bilmem. Biri seni yle dinlerse, sylediklerinin onun gznde hibir eyi
deitirmediini anlarsn."
"Mimar olmay her zaman m istemi?"
"Aslnda..."
"Ne oluyorsun. Peter?"
"Hi. Birden aklma geldi. Kendime onun hakknda bu soruyu hi
sormamtm. Garip olan o zaten. Onun hakknda byle bir soru sorulamaz. Mimarlk konusunda bir manyaktr o. Konu onun gznde
yle byk anlam tayor ki, insani perspektifini tmden kaybetmi.
Kendisiyle ilgili olarak zerre kadar mizah anlay yok. te ana mizah
duygusundan yoksun bir adam, Ellsworth. Mimar olmak istemese ne
olmak isterdi... bunu ona soramazsn bile."
"Soramazsn" dedi Toohey. "Ama mimar olamasa ne olurdu, onu
sorarsn."
"Cesetleri ineyip gemeye hazr olurdu. Kiminki olursa olsun.
Hepimizinkini. Ama yine de mimar olurdu."
Toohey peetesini katlad, dizinin zerinde kolal, minik bir kare
oluturdu. ok dikkatle katlyordu. Dzgn biimde. Her katlaytan
sonra, trnayla kat yerini dzeltip yasslatyor, keskin bir iz
olumasn salyordu.
"Sana szn ettiim o Gen Mimarlar Grubu'nu hatrlyor musun,
Peter?" diye sordu. "Yaknda ilk toplant iin hazrlklara balyorum.
yelerimizin ouyla konutum. Senin bakanlk ihtimalin iin neler
sylediklerini duysan, iltifat sayardn."
355/1067
356/1067
357/1067
358/1067
359/1067
diyordu: "Peter Keating yalnzca byk ve kasnt iadamlarn memnun eden zeki bir gen olmaktan teye gidiyor. Lois Cook gibi bir mteriyle, entelektel deneylere giriiyor." Toohey ise sz konusu evden,
"Kozmik bir aka," diye sz etti.
Keating'in zihninde garip bir duygu kalmt. Yedii bir eyin
aznda brakt tat gibi. Sevdii, nemli bir proje zerinde alrken,
birdenbire kabarveriyordu o duygu iinde. inden gurur duyduu anlarda kabaryordu. Onun nasl bir duygu olduunu tam bilemiyordu,
ama bir blmnn utanla ilgisi olduunun farkndayd.
Bir keresinde Ellsworth Toohey'e bunu itiraf etti. Toohey gld. "Bu
senin andan iyi, Peter. nsan kendini fazla nemli sayma yanlgsna
asla dmemeli. Kendimize mutlak kavramlar yklemenin bir gerei
yok."
5
Dominique, New York'a dnmt. Amasz dnmt, onun da tek
nedeni, taocana son gidiinden sonra oradaki evde gnden fazla
kalmaya dayanamayyd. Kentte olmak zorundayd. Ani bir gereklilikti bu. Kar konulmaz ve anlamsz. Kentten hibir ey bekledii
yoktu. Ama kendisini orada tutan sokaklarn, binalarn verdii duyguyu istiyordu. Sabahlar uyanp aalardan gelen o bouk trafik
grltsn duyduunda, o ses ona ok aalayc geliyor, nerede bulunduunu ve ne iin bulunduunu hatrlatyordu. ki kolunu yana
ap yanlardaki pervazlara dayayarak pencerede durduunda, kentin
bir parasn avucunda tutuyormu gibi oluyor, iki elinin arasndaki
camdan gzken btn sokaklar ve damlar onun oluyordu.
Sk sk uzun yrylere kmaya balamt. Elleri eski paltosunun
ceplerinde, yakas kalkk, hzl admlarla yryordu. Kendi kendine,
ona rastlamak gibi bir umudu olmadn sylemekteydi. Onu aramyordu. Ama darda, sokaklarda olmak zorundayd. Bombo, amasz,
saatlerce.
Kentin sokaklarndan her zaman nefret etmiti. Yan bandan akp
geen suratlara bakyordu. Korku duygusu bu suratlarn hepsini
birbirine benzetmekteydi. Ortak payda olarak korku. Kendilerinden,
bakalarndan, birbirlerinden korkmak.
Karlatklar herhangi birinin kutsal sayd ne varsa, hemen onun
zerine atlmaya hazr duruma gelmelerine yol aan korku. O
korkunun trn ve nedenini tanmlayamyordu. Ama varln her
zaman hissetmiti. Kendini temiz ve zgr tutabilmek iin bir tek
tutku edinmiti ... Hibir eye el srmemek. Onlarla sokaklarda
karlamak, nefretlerinin bir ktlk etmeye yetmeyiini seyretmek
houna gitmiti her zaman. Nedeni de, kendisinin onlara incinebilecek
bir zaaf sunmam olmasyd.
361/1067
Ama artk zgr deildi. Sokaklarda att her adm incitiyordu onu
artk. O kiiye balyd, o kii de kentin her tarafna balyd, isimsiz
bir ite alan isimsiz bir iiydi. Bu kalabalklarn arasnda kaybolmu, onlarn hepsine baml, hepsi tarafndan incitilebilecek durumda, btn kentin paylat biriydi. Onun herkes tarafndan kullanlan kaldrmlarda yrmesi fikrinden nefret ediyordu. Bir satcnn
tezgh stnden ona bir paket sigara uzat fikrinden nefret ediyordu.
Metroda ona dokunan dirseklerden nefret ediyordu. Bu yrylerden
sonra evine dndnde tir tir titrer durumdayd. Ertesi gn yine
kyordu sokaa.
Tatil sresi sona erdiinde, istifasn vermek zere Banner'a gitti. i
de, yazd ke yazlar da, elenceli gelmiyordu ona artk. Alvah
Scarret'in atafatl karlamasn yarda kesip, "Ayrlacam sylemeye
geldim, Alvah," dedi. Adam ona aptal aptal bakt. Azndan yalnz,
"Neden?" sz kt.
Uzun zamandr d dnyadan ona ulaan tek ses buydu. Dominique
her zaman, bir anda iinden doduu gibi hareket etmi, hareketlerine
sebep bulmama zgrlnden gurur duymutu. imdi kardan,
"Neden?" sorusu geliyor, ona cevap vermekten kurtulamyordu.
inden, o adam yznden, diye dnd. O adamn kendi hayatn
deitirmesine izin veriyordu da ondan. Bu da bir baka ihlaldi. Hayalinde onun glmseyiini gryordu. Ormandaki patikada
glmsedii gibi. Baka seenei yoktu. ki seenekten hangisini
beense, zorgu saylrd. inden kabilir, bunu srf, o adam iinde
kna istei uyandrd iin yapabilirdi. Ya da nefret ede ede kalabilir,
bunu da hayatm deitirmemek iin, o adama meydan okumak iin
yapabilirdi. Bu sonuncusu daha zordu.
Dominique ban kaldrd. "akayd, Alvah. Ne diyeceini grmek
istedim, o kadar. kmyorum."
ine dneli birka gn olmutu ki, Ellsworth Toohey odasna dald.
"Merhaba, Dominique," dedi. "Dndn yeni duydum."
"Merhaba Ellsworth."
362/1067
363/1067
364/1067
Steven Mallory dnda. Steven Mallory dinliyor, dinlerken zel bir zalimlik rnei seyrediyormu gibi grnyordu. Yarg ona iki yl hapis
verdi, sonra da bu kararn tecil etti.
Toohey'nin bu olaanst cmertlii zerine pek ok yorum yapld.
Toohey tm vgleri nee ve tevazu iinde reddetti, duymak bile
istemedi. Tm gazetelerde yaynlanan bir yorumunda, "Dostlarm,"
diyordu. "Ben kurban yaratlmas ilemine yataklk etmeyi
reddediyorum."
nerilen Gen Mimarlar Grubu'nun ilk toplantsnda Keating,
Toohey'nin birbirine iyi uyan insanlar seme konusunda harikulade
bir yetenee sahip olduu kansna vard. Salondaki on sekiz kiinin
hepsinde, tanmlanmas mmkn olmayan, ama ona rahatlk veren bir
hava vard. Yalnzken de, baka topluluklarda da tadamad bir gven
duymutu onlarn arasnda. Bu rahatln bir nedeni de, salondaki
dierlerinin ayn duyguyu paylatn, nedenini onlarn da tanmlayamadn bilmekti. Bir kardelik duygusuydu bu. Ama kutsallatrlm
ya da soylu bir kardelik deildi. Zaten rahatlk biraz da buradan geliyordu. nsan onlarn arasndayken kutsal ya da soylu olmak gereini
duymuyordu.
Bu yaknlk duygusu olmasa, Keating bu topluluu grnce hayal
krklna urard. Toohey'nin salonunda oturmakta olan on sekiz
kiinin arasnda, kendisiyle Gordo L. Prescott dnda itibarl bir tek
mimar yoktu. Prescott o gn bej, dik yaka bir kazak giymiti. Biraz
stten bakar hali vard, ama yine de hevesliydi. Keating tekilerden
ounun adn hi duymamt. ou meslee yeni balayan insanlard. Gen, kt giyimli, kavgacla eilimliydiler. Birka henz izim ileri yapyordu. Bir kadn mimar vard. ou zengin dullar iin
olan birka kk ev ina etmiti. Kadn mimarn saldrgan bir tutumu
vard. Az iyice gergindi, sama da yeni koparlm bir petunya takmt. Saf, masum gzl bir delikanl vard. iman, ifadesiz yzl, ad
duyulmam bir mteahhit vard. Uzun boylu, kura bir kadn vard, i
365/1067
dekoratrd. Bir baka kadn daha vard, onun hibir belirli meslei
yoktu.
Keating bu grubun ne gibi bir amac olabileceini tam olarak anlayamyordu, ama ortadaki laflar pek boldu. Konuulanlar pek de
tutarl, ba sonu olan eyler deilse de, hepsinde ayn alt akm var gibiydi. Bu alt akmn, tm belirsiz genellemeler arasnda tek belirli ey
olduunu hissetti Keating. Hi kimse buna deinmese de. O alt akm
onu orada tutan eydi. Bakalarn da yle. Keating onu tanmlama
istei duymuyordu.
Genler bol bol adaletsizlikten, hakszlktan, toplumun genlere
kar zalimliinden sz ediyor, daha niversiteden karken herkese
ilerde alaca ilerin garanti edilmesini neriyorlard. Kadn mimar
haykrarak, zenginlerin hakszlklaryla ilgili bir eyler syledi.
Mteahhit hayatn ok zor olduundan yaknd, "nsanlar birbirine
yardm etmeli," dedi. Masum gzl delikanl, "O kadar yararl eyler
yapabiliriz ki ..." diye yakard. Sesinde, bu ortama uymayan ve
utandrc gelen, aresizlik ykl bir itenlik vard. Gordon L. Prescott,
Amerikan Mimarlar Dernei'nin bir grup bunaktan olutuunu. hibir
sosyal sorumluluk tamadklar gibi, hibirinde zerre kadar retkenlik
de kalmadn ileri srd, onlarn ardna tekmeyi patlatmann zaman
geldiine iaret etti. Meslei belli olmayan kadn, ideallerden ve
amalardan sz etti, ama bunlarn ne olduunu pek kimse anlayamad.
Peter Keating oybirliiyle bakan seildi. Gordon L. Prescott, hem
bakan yardmcs, hem de veznedar olarak grevlendirildi. Toohey
aday gsterildii tm grevlerden feragat etti. Yalnzca zel bir danman olarak grev yapabileceini syledi. Yeni kuruluun, "Amerikan
Yap Konseyi" olarak adlandrlmasna karar verildi. yeliin yalnzca
mimarlarla snrlanmamas, "ilgili sanatlar" ve "yreinde yce yap
mesleine ilgi duyan dier insanlar" da kapsamas nerildi.
Sonra Toohey konutu. Ayaa kalkp parmak eklemlerini masaya
dayad, uzun uzun konutu. O harikulade sesi yumuak ve inandrcyd. O ses oday dolduruyordu ama, odadakilere sanki bir Roma
366/1067
Tiyatrosu'nu da doldurabilecekmi gibi etki yapyordu. Bunu anlamaktan gelen seslendirilmemi bir iltifat sezer gibiydi herkes. O gl ses.
onlarn hatr iin kontrol altnda tutuluyordu.
"Byle olunca, dostlarm, mimarlk mesleinin eksii, kendi sosyal
nemini bilememesidir. Bu eksiklik ifte nedene dayanmaktadr: Biri
tm toplumumuzun antisosyal nitelii, teki de sizin kendi
tevazuunuzdur. Siz kendinizi ekmek paras kazanan, cretinizi alp
kendi varlnz srdrmekten daha yce bir amac olmayan kiiler
olarak grmeye artlanmsnz. Acaba durup da toplum iindeki durumunuzu yeniden tanmlamann zaman gelmedi mi, dostlarm? Tm
sanatlar arasnda sizinki en nemlisidir. Kazandnz para asndan
deil, sergilediiniz sanatsal beceriler asndan da deil, insanlara
sunduunuz hizmet asndan yledir. Sizler insanolunun barnan
salayanlarsnz. Bunu hatrlayn, ondan sonra da kentlerimize, gecekondularmza bakn, sizi bekleyen byk grevleri grn. Ama bu
zorluklar yenebilmek iin, kendinizi ve iinizi daha geni bir adan
grmek zorundasnz. Sizler zenginlerin parayla tuttuu uaklar
deilsiniz. Sizler, imtiyaz sahibi olmayanlarn, barnaksz kalanlarn
amac dorultusunda mcadele eden, seferber olan insanlarsnz.
Gn geldiinde hepimiz, ne olduumuza gre deil, nelere hizmet ettiimize gre yarglanacaz. Bir ruhsal birlik iinde olalm. Her konuda bu yeni, daha geni, daha yksek perspektife sadk kalalm. O
halde yle diyebilir miyiz, dostlarm ... Bir araya gelelim ve daha
soylu bir ryay dzenleyelim!"
Keating kendini kaptrm, dinliyordu. O da kendini her zaman, ekmek parasn kazanmaya uraan, alaca cret iin alan biri olarak
grmt. stelik bu meslekte bulunuunun nedeni de, annesi yle
uygun grd iindi. Bundan daha nemli bir yan olduunu renmek houna gitmiti. Demek yapt gndelik iler daha soylu bir
nem tayordu. Ho bir eydi bu. nsana uyuturucu gibi etki yapyordu. Odadaki dierlerinin de ayn eyi hissetmi olduunun
farkndayd.
367/1067
368/1067
zarafetinden deildi bir kere. Ama bir baka ey, onu bu ortama
yabanc klyordu. Sanki hepsi burada plak durumda rahat rahat
oturuyorlarm da, ieriye giyinik biri girmi, hepsini utandrm,
kk drm gibi. Oysa hibir ey yapmyordu Dominique. Oturmu, dikkatle dinliyordu. Bir ara arkasna yaslanp bacaklarn st ste
att, bir sigara yakt. Bileini sert bir hareketle sallayp kibritin alevini
sndrd, yanndaki masada duran tablaya att. Keating bu hareketi
grnce, sanki kibrit hepsinin suratna frlatlm gibi hissetti.
Samalyorum, diye geirdi iinden. Ama Ellsworth Toohey'nin
konuurken hi Dominique'e bakmadn da fark etmiti.
Toplant sona erdiinde Toohey hemen Dominique'in yanna kotu.
"Dominique, tatlm!" dedi prl prl bir sesle. "Bunu kendime bir iltifat m sayaym?"
"stersen."
"lgilendiini bilseydim sana zel bir davetiye yollardm."
"Ama ilgileneceimi dnmedin, yle mi?"
"Hayr, dorusu ben ..."
"Yanlmsn, Ellsworth. Gazetecilik igdlerimi hesaba katmamsn. Frsatlar hibir zaman karmamak gerekir. Bir etenin
douuna tank olmak, her zaman rastlanacak olaylardan deildir."
Keating sert bir sesle, "Sen tam ne demek istiyorsun, Dominique?"
diye sordu.
Dominique ona dnd. "Merhaba, Peter."
Toohey,"Peter Keating'i tanyorsun tabii," diye glmsedi.
"Evet. Peter bir zamanlar bana kt."
Keating, "Kullandn zaman kipi yanl, Dominique," dedi.
"Dominique'in sylemeyi setii eyleri hibir zaman ciddiye
almamalsn, Peter. Kendisi ciddiye alalm diye sylemiyor zaten.
369/1067
Kk grubumuza katlmak ister misin, Dominique? Profesyonel niteliklerin seni sekin bir ye yapmaya yeter."
"Hayr, Ellsworth. Kk grubunuza katlmak istemem. Aslnda
senden byle bir ey yapacak kadar nefret etmiyorum."
Keating, "Nesini beenmiyorsun?" diye aksilendi.
Dominique bu sefer kelimeleri aznda yuvarlayarak, "Aman, Peter,
bunu da nereden kardn?" dedi. "Beenmiyor deilim ki! Deil mi,
Ellsworth? Bence bu olay, varl belli olan bir ihtiyaca cevap olarak
gerekletirilmi uygun bir giriim. Hepimizin ihtiyac olan, hepimizin
hak ettii bir ey."
Toohey, "Gelecek toplantmza geleceini varsayabilir miyiz?" diye
sordu. "Bu kadar anlayl bir dinleyici bulmak ho olur. Hibir eye de
engel olmazsn. Gelecek toplantda yani."
"Hayr, Ellsworth. Teekkr ederim. Benimki yalnzca bir merakt.
Ama buraya ilgin bir grup toplamsn. Gen yapmclar. Ha, aklma
gelmiken, Enright Evi'ni izen o adam neden armadn ... Neydi
ad? Howard Roark mu?"
Keating enesinin birdenbire kasldn hissetti. Ama Dominique
onlara pek masum baklarla bakyordu, sesi pek hafife alr gibi kmt. Bunu laf olsun diye, ylesine syledii belliydi. Keating iinden,
herhalde Dominique eyi demek istemi olamaz, diye dnyordu ...
Neyi ama? Bunu kendine sorduunda, cevap bulamad. Deminki soruyu ilk duyduunda aklna gelen, onu korkutan ey neyse, onu.
Toohey ciddi ciddi, "Ben Bay Roark'la tanma zevkine eriemedim,"
dedi.
Keating, Dominique'e, "Onu tanyor musun?" diye sordu.
"Hayr," dedi Dominique. "Ben yalnz Enright Evi'nin resmini
grdm."
"Eee?" diye steledi Keating. "izim hakknda ne dnyorsun?"
370/1067
371/1067
"yle mi?"
"Ne kadar gzel olduunu da sylemi olduumu varsayalm, nk
onu syleyecek kelime bulamyorum."
Sokaklar karanlkt. Keating bir taksi ard. Ona yakn otururken
dnp dosdoru yzne bakt. Bak apak bir ima gibiydi.
Aralarndaki sessizlii anlaml klmaya alyordu. Dominique ban
baka tarafa evirmedi. O da onun yzn inceledi. Merak ediyor gibiydi. Kendi kafasndaki bir dnceye yneltmiti dikkatini. Keating o
dncenin ne olduunu tahmin edemiyordu. Yavaa uzanp onun
elini tuttu. Avucunda bir aba hissetti. Kaskat parmaklar kanalyla,
kolun tmndeki abay hissedebiliyordu. Bu aba elini ekmeye deil,
Keating'in tutmasna izin vermeye ynelikti. Keating eli kaldrd,
evirdi, dudaklarn bilee dedirdi.
Sonra yine Dominique'in yzne bakt. Eli braktnda, bir an
ylece havada kaldn grd. Parmaklar kat, yar kapal. Hatrlad
kaytszlk deildi bu seferki. Bu tiksintiydi. O kadar byk bir
tiksintiydi ki, kiisel olmaktan kmt. Keating'i gcendiremezdi.
Onun kiiliinden daha fazlasn ieriyor gibiydi. Birden Keating onun
vcudunun farkna vard. Arzuyla ya da incinmilikle deil. Yalnzca o
vcudun kendi yaknnda, o elbisenin altnda var olduunu fark etti.
Elinde olmadan fsldad:
"Kimdi, Dominique?"
Dominique hzla ona doru dnd. Keating o gzlerin ksldn,
daraldn grd. Dudaklarn geveyip dolgunlatn, yumuadn,
azn almakszn, yavaa, belirli belirsiz bir glmseme ifadesiyle
yayldn grd. Dominique dosdoru onun gzlerine bakarak
konutu:
"Granit ocanda bir ii."
Baarmt. Keating yksek sesle gld.
"Hak ettim, Dominique. Olmayacak eylerden kukulanmamam
gerekirdi."
372/1067
373/1067
6
Roger Enright hayata Pennsylvania'da kmr madencisi olarak
balamt. Bugn sahip olduu milyonlara doru giderken hi kimse
ona yardm etmi deildi. "te bu yzden de hi kimse hibir zaman
yoluma dikilmedi," diye aklard. Aslnda yoluna pek ok kii ve pek
ok olay dikilmiti, ama kendisi farkna varmamt. Upuzun kariyerinin ok sayda olay, pek de kimsenin hayranln ekecek eyler
deildi; bandan geen hibir olay yle fslt halinde ortalkta
dolamazd. Kariyeri ilan panosu gibi apak ortadayd. antajclar ve
sinsi biyografi yazarlar iin iyi malzeme saylamazd Enright. Zenginler arasnda da, bu kadar inceliksiz yollardan zengin olduu iin
sevilmezdi.
Bankaclardan, sendikalardan, kadnlardan, papazlardan ve borsadan nefret ederdi. mrnde ne bir tek hisse senedi satn alm, ne
de kendi irketlerinin hisselerinden bir tekini satmt. Serveti sapna
kadar kendisine aitti. Sanki hepsini nakit olarak cebinde tayormuasna. Petrol irketinin yannda, bir matbaas, bir restoran, bir
radyo istasyonu, bir oto tamirhanesi, bir de buzdolab reten fabrikas
vard. Her giriiminden nce o alan uzun sre inceler, ondan sonra,
sanki ilk defa duyuyormu gibi o alana girer, eski rneklerin hibirine
uymaz, hepsini tepetakla ederdi. Giriimlerinin bazlar baarl olmu,
bazlar da batmt. O hepsini korkun bir enerjiyle ynetmeyi
srdrrd. Gnde on iki saat alan biriydi.
Bir bina yaptrmaya karar verdiinde, alt ay boyunca mimar aramt. Sonunda Roark'la yarm saat sren ilk grmelerinden sonra
hemen anlamt. izimler yaplp gelince, derhal inaata geilmesi
iin emir vermiti. Roark izimlerini anlatmaya kalktnda Enright
onun szn kesmi, "Anlatma," demiti. "Bana soyut fikirleri anlatmaktan bir yarar gelmez. Benim hibir zaman ideallerim olmad.
Herkes bende ahlaktan eser olmadn syler. Ben yalnz beendiime
giderim. Ama neyi beendiimi bilirim."
375/1067
376/1067
"Seninle ayn odada bulunmak rahatszlk verici oluyor. Gerilim bulacdr, bilirsin."
"Ne gerilimi? Ben kendimi ancak alrken doal hissederim."
"Mesele o ite. Senin kendini tmyle doal hissetmen iin, atlayp
para para olmana bir santim kalm olmal. Sen hangi maddeden
yaplmsn byle, Howard? Alt taraf bir binadr bu. Kutsal kitapla
Hint ikencelerinin ve cinsel doyumun bir toplam deildir. Oysa sen
yleymi gibi davranyorsun."
"Deil midir?"
Dominique'i pek sk dnmyordu, ama dnd zaman zihninde apansz belirmiyor, onay gerektirmeyen srekli bir varln kabullenilmesi biiminde oluyordu. stiyordu Dominique'i. Nerede bulacan da biliyordu. Ama bekliyordu. Beklemek elendiriyordu onu.
nk bu beklemenin Dominique'e dayanlmaz geleceini bilmekteydi. Kendi yokluunun, onu kendisine varlndan daha gl ve
daha kltc bir bala balayacann farkndayd. Ona kap kurtulmas iin zaman tanyor, bunu da srf ona aresizliini gstermek
iin yapyordu. Kendisi onu yeniden grmeye karar verinceye kadar.
Dominique bu kararn Roark'a ait olduunu bilecekti. Bu da efendi ya
da sahip durumunun bir baka onay demekti. O zaman Dominique
belki onu ldrmeye, belki de kendi isteiyle ona gelmeye hazr olacakt. Bu eylemlerin ikisi de eit olacakt Dominique'in zihninde.
Roark onu o noktaya getirmek istiyordu. Bekliyordu.
Enright Evi'nin inaat balamak zereyken, Roark bu sefer Joel
Sutton'n ofisine arld. Baarl bir iadam olan Joel Sutton dev bir
i ham yaptrmay planlyordu. Joel Sutton baarsn, insanlar hi anlamayna borluydu. Herkesi ok severdi. Hibir fark gremezdi.
Byk bir denge. Ne tepeleri vard, ne ukurlar. Bir anak iindeki
pekmez gibi.
Joel Sutton, Roark'la ilk olarak, Enright tarafndan verilen bir
akam yemeinde tant. Roark'u sevdi Joel Sutton. Hayranlk duydu
377/1067
ona. Roark'la baka herhangi bir kimse arasnda fark gremedi. Roark
ofisine geldiinde, Joel Sutton yle konutu:
"Bak, emin deilim, emin deilim, hi emin deilim, ama kafamdaki
bina iin seni dnebileceim kansna vardm. Senin Enright Evi
biraz garip, ama ho. Btn binalar ho zaten. Baylrm ben binalara.
Sen sevmez misin? Rog Enright da ok zeki adamdr. Ar zeki adamdr. Hi kimsenin dnemedii eylerden para kazanmay bilir. Rog
Enright'tan iaret almaya her zaman hazrmdr. Rogun iyi dedii bir
ey benim iin de iyidir."
Roark bu ilk grmeden sonra haftalarca bekledi. Joel Sutton
kararlarn abuk veren adamlardan deildi.
Aralk aynda bir akam, Austen Heller hi habersiz Roark'u ziyarete
geldi; ertesi cuma gn Bayan Ralston Holcombe'un verecei resmi
davete kendisiyle birlikte gelmek zorunda olduunu bildirdi.
"Daha neler, Austen," dedi Roark.
"Beni dinle, Howard, neden olmazm, onu syle bakalm. Evet,
biliyorum, bu tr eylerden nefret ediyorsun, ama bu sebep yeterli
deil. br yanda ben sana gitmen iin ok daha geerli nedenler sayabilirim. O ev mimarlara i datma merkezi gibi bir eydir ve biliyorum ki sen de bir bina iin her eyini satmaya hazrsn ... Tamam
biliyorum, senin trnde bir bina iin. Ama sahip olmadn ruhu bile
satarsn bence o bina iin. Gelecekteki frsatlar uruna birka saat cannn sklmasna neden dayanmak istemiyorsun ki?"
"ok mantkl. Ama ben bu tr eylerden frsat doabileceine
inanmyorum."
"Bu seferlik gelir misin?"
"Neden zellikle bu sefer?"
"Bir kere, o Allahn belas Kiki Holcombe yle istiyor. Dn iki saat
boyunca srar etti, bir le yemei randevumu karmama neden oldu.
Enright Evi gibi bir bina ykselirken, mimarn kendi salonunda konuklarna gsteremezse hretinin mahvolacana inanyor. Hobisi bu
378/1067
379/1067
380/1067
381/1067
382/1067
383/1067
384/1067
"Ah, Enright Evi'nize bayldm! Tabii benim estetik inanlarm paylayor diyemem, ama kltrl insanlar ak fikirli olmal. Yani... yaratc sanatta her gr asna pay tanmal. Her eyden nemlisi ak
fikirli olmamz. Siz de yle dnmyor musunuz?"
"Bilmiyorum," dedi Roark. "Ben hibir zaman ak fikirli olmadm."
Kadn onun kstahlk etmeye almadndan emindi. Sesi de,
hareketleri de kstahlktan ok uzakt. Ama nedense onu ilk
grdnde kadnn aklndan geen sfat, "kstah"t. O da herkes gibi
smokin ceket giymiti. Uzun boylu olduu iin zerinde de iyi duruyordu. Ama her nedense, bu giysiler ona uygun deilmi gibiydi. Turuncu salar, resmi kyafete hi yakmyordu. Hem, onun yzn de
sevmemiti Kiki Holcombe. Bu yz zincire vurulup altrlan bir
mahkmlar ekibine ya da bir orduya yakrd. Bu salonda yeri yoktu.
"almalarnza hepimiz yle ilgi duyuyoruz ki," dedi. "lk binanz
m?"
"Beinci."
"Ya, yle mi? Tabii. Ne kadar ilgin."
Ellerini birbirine kenetledi, yeni gelen bir konuu karlamak zere
dnd. Heller, "nce kiminle tanmak istiyorsun?" diye sordu.
"Dominique Francon bize bakyor Haydi, gel."
Roark dnd, Dominique'i salonun kar tarafnda, tek bana,
ayakta grd. Yznde hibir ifade yoktu. Hatta ifadeden kanmak
iin bir aba bile yoktu. Bir insan yznn yalnzca kemik ve kas
yapsn sergilemesi, ama hibir anlam tamamas, yalnzca basit anatomik hatlardan olumas, bir omuz ya da bir kol gibi olmas, duyusal
alglar yanstmamas, ok garip grnyordu. Ayaklar yere garip bir
ayla basmaktayd. ki kk gen, birbirine paralel olarak dosdoru
karya dnkt. Sanki evrede hi parke yokmu, yalnzca tabanlarn
bast o iki noktaya basmak gvenliymi, tek aresi hi kprdamamak
ve hibir yere bakmamakm gibi. Roark iddet dzeyinde bir zevk hissetti; bunun birinci nedeni, Roark'un yaratt bu duruma
385/1067
386/1067
387/1067
388/1067
389/1067
390/1067
391/1067
"Mmkndr."
"Eer oyunu Kiki Holcombe'un salonundan geerek oynayacaksan,
birka ey renmek iin aba gstermelisin. Kararn o mu, Howard?
Byyor musun artk? Geri seni burada grdmde hayatnm okunu yaadm. Ha, evet, Enright Evi konusunda da tebrikler. ok gzel
tabii, her zamanki gibi. Btn yaz nerelerdeydin? Bir ara hatrlat da
smokin ceketi nasl giyilir, reteyim sana. Tanrm, senin zerinde ne
kadar da tuhaf duruyor! te holandm ey de bu. Seni byle tuhaf
grmeyi seviyorum. Biz eski dostuz, deil mi, Howard?"
"Sen sarhosun, Peter."
"Tabii sarhoum. Ama bu gece bir damla bile iki imedim. Bir
damla bile. Neyle sarho olduumu sen asla, asla renemeyeceksin.
Sana gre bir ey deil. Beni sarho eden eylerin biri de o zaten. Sana
gre olmay. Biliyor musun, Howard, seni seviyorum. Gerekten
seviyorum. Bu gece."
"Peki, Peter. Her zaman da seveceksin, biliyorsun."
Roark pek ok kiiyle tantrld, onunla pek ok kii konutu. Hepsi
glmsediler, ona bir dost olarak yaklama abasnda samimi
grndler, takdirlerini ifade etmeye altlar, iyi niyet ve nazik ilgi
gsterdiler. Ama onun tek duyduu, "Enright Evi ok gzel, hemen
hemen Cosmo-Slotnick Binas kadar gzel," mesaj oldu.
"Geleceinizin ok parlak olacandan eminim, Bay Roark, inann
bana. Ben iaretleri iyi bilirim. kinci bir Ralston Holcombe olacaksnz." Kendisine dmanlk gsterilmesine alknd. Ama bu tr
dostluk ona dmanlktan daha kt geliyordu. Bir sre sonra
buradan kp kendi ofisinin basit ve temiz gereine dnebileceini
dnerek omuz silkip geti.
Akamn geri kalan boyunca Roark bir daha Dominique'e bakmad.
Dominique onu kalabaln arasnda gzleriyle izledi. Onu durdurup
konuanlara bakt. Dinlerken Roark'un omuzlarnn nezaketle
392/1067
393/1067
394/1067
395/1067
396/1067
397/1067
Ksa bir sre sonra, bir grup dostunun arasndan Toohey'nin o zengin, titreimli sesinin ykseldiini duydu:
" Bu yzden de, dnyadaki kavramlarn en soylusu, insanlarn salt
eitliidir."
7
"ylece ayakta duracak, Bay Enright'la Bay Roark'un bencilliinin
temsilcisi olacak. Bir yannda eskimi, kahverengi ta evler; br
yannda gazhanenin depolar. Bu da rastlant deil belki... Kaderin takdiri. Baka hibir evre, bu binann temelden gelen kstahln bu
kadar gzel vurgulayamazd. Bu bina kentteki btn dier yaplarla ve
onlar yapm olan insanlarla alay edercesine ykselecek. Bizim
yaplarmz anlamsz ve sahte. Bu bina onlar daha da ok anlamsz ve
sahte gsterecek. Ama bu eliki de onun avantajna olmayacak. Bu
elikiyi yaratmakla o da kendini byk bir yetersizliin paras haline
getirmi olacak. Bir domuz ahrna bir tutam gne derse bize
oradaki pislii gsteren o ktr, sulu olan da o ktr. Bizim
yaplarmzn karanla gmlme, ekingenlik gsterme gibi byk bir
avantaj vardr. Ayrca, onlar bize uygundur. Enright Evi ise parlak ve
cesur. Kadnlarn boyunlarna sard tyl atklar da yledir. Dikkati
ekecektir, o doru ... ama ancak Bay Roark'un kibirinin ekingenlikten ne kadar yoksun olduuna ekecektir. Bu bina ykseldiinde,
kentimizin yzeyinde bir yara gibi duracaktr. Yaralar da renklidir."
Bu yaz, Dominique Francon'un yazd "Eviniz" kesinde, Kiki
Holcombe'un partisinden bir hafta sonra kt.
Yaznn yaymland sabah Ellsworth Toohey, Dominique'in
odasna geldi. Elinde o sabahki Banner vard. Dominique'in yazsn
kvrm, ona gsteriyordu. Sessizce durdu, minik ayaklar zerinde
biraz salland. Gzlerindeki ifadenin kulakla iitilmesi gerekiyormu
gibi bir hali vard. Grsel bir kahkahayd gzlerindeki. Dudaklarysa
ok ciddi, ok masumdu.
"Evet?" diye sordu Dominique.
"Roark'u o partiden nce nerede grmtn?"
Dominique ona sessizce bakt. Tek kolunu koltuunun arkasndan
sallandrm, kurunkalemini iki parma arasnda tutuyordu. Glmsyor gibiydi.
399/1067
400/1067
"Hibir ey."
Gazeteyi masaya frlatt. Hi kprdamam, onu bileinin bir
hareketiyle atmt.
"Hazr mimarlktan konuurken, Dominique; sen neden Cosmo
Slotnick Binas hakknda hibir ey yazmadn?"
"Yazlmaya layk m?"
"Kesinlikle. Yaz yazman baz insanlarn ok cann skacak."
"O insanlarn cann skmaya deer mi?"
"yle grnyor."
"Hangi insanlar bunlar?"
"Ne bileyim! Yazdklarmz kimlerin okuduunu bilemeyiz ki! i bu
kadar ilgin klan da o. mrmzde grmediimiz, iki kelime
konumadmz, hibir zaman da konuamayacamz insanlar. Hepsi
bu gazeteyi alyor, bizim cevaplarmz okuyor. Tabii biz bir cevap vermek istemisek. Bence Cosmo-Slotnick Binas hakknda syleyecek bir
iki gzel ey bulsan iyi olur."
"Peter Keating'i pek seviyor gibisin."
"Ben mi? Ben Peter' ok severim. Sen de seveceksin ... sonunda.
Daha iyi tanynca. Peter' tanmak yararldr. Bu ara biraz vakit ayr
da, sana hayatnn hikyesini anlatsn. Pek ok ilgin ey renirsin."
^"rnein?"
"rnein, Stanton'a gittiini biliyor muydun?"
"Biliyordum."
"Bunu ilgin bulmuyor musun? Ben buluyorum. Stanton harika bir
yerdir. Gotik Mimari'nin dikkate deer bir rnei. Kilisesindeki renkli
caml pencereler, bu lkedeki en iyi rneklerden biridir. Sonra onca
gen renciyi dn. Hepsi farkl. Kimi onur dereceleriyle mezun
oluyor, kimi de okuldan kovuluyor."
"Ne olmu?"
401/1067
402/1067
ileri her gn alyor. imdi bence Roark, Peter'in yapt ileri pek
beenmiyor. Hibir zaman beenmemi, hibir zaman da beenmeyecek. Ne olursa olsun. Bunu bir adm daha ileri gtrrsek, hi kimse
yenilmekten holanmaz. Ama her zaman "sradan"ln rnei sayd
birine yenik dmek, o sradan kiiyle yanyana baladktan sonra
onun fze gibi ykseliini seyretmek; bu arada kendisinin tm
mcadelesine karn habire tekme yiyip durduunu grmek, uruna
hayatn verebilecei ileri o sradan kiinin birer birer elinden ekip
aldn grmek; o sradan kiiye tapldn seyretmek, kaybetmek,
feda edilmek, grmezden gelinmek, yenilmek ... hem de bir baka dehaya deil, bir Tanrya deil, Peter Keating'e yenilmek ... Evet, sevgili
amatr kardeim, sence spanyol Engizisyonu buna denk bir ikence
tr bulabilmi midir?"
"Eilsworth!" diye haykrd Dominique. "Defol buradan!"
Ayaa frlamt. Bir an dik durdu, sonra eildi, iki avucunu masaya
dayad. Dmdz salar alnndan nne sallanyor, yzn saklyordu.
Toohey tatl bir sesle, "Ama Dominique, dedi. "Ben sana Peter
Keating'in neden ilgin bir insan olduunu anlatyordum."
Dominique'in salar bir anda arkaya utu, yz ykseldi. Sonra
Dominique kendini koltuuna atp Ellsworth'a bakt. Dudaklar gevek
duruyordu. Pek irkindi.
"Dominique," dedi Toohey yavaa. "ok ak veriyorsun.
Gereinden fazla."
"Defol buradan."
"Eh, sana beni azmsyorsun demitim. Bir dahaki sefere yardma
ihtiyacn olunca beni ar."
Kapdan karken durup dnd, ekledi:
"Tabii ben aslnda Peter Keating'in en byk mimarmz olduu
kansndaym."
O akam Dominique eve dndnde telefon ald.
403/1067
"Dominique, tatlm," diye yutkundu telefondaki ses. ok heyecanlyd. "Btn o sylediklerinde gerekten ciddi misin?"
"Kiminle gryorum?"
"Joel Sutton. Ben ..."
"Merhaba, Joel. Hangi konuda ciddi miyim?"
"Merhaba, tatlm, naslsn? Sevgili baban nasl? Benim dediim,
Enright Evi'yle ve o Roark denilen adamla ilgili sylediklerin. Yani
bugnk stununda yazdklarn. Benim bir hayli canm skld, bir
hayli. Yaptracam binay biliyorsun, deil mi? Balamaya hazrz.
yle de ok para tutuyor ki! Kararm verirken dikkatli davrandm
sanyordum, ama en ok sana gvenirim. Her zaman gvenmiimdir
sana. Akll ocuksun sen. ok akll. Wynand gibi birinin yannda
altna gre, herhalde konunu iyi biliyorsun. Wynand binalardan
iyi anlar. Adam gazetelerden kazand paralardan daha ounu binalardan kazanyor. Bu pek bilinmiyor ama ben biliyorum. Sen de onun
yannda alyorsun. imdi kafam kart. Ne dneceimi
bilemiyorum. nk ... bak, ben kararm vermitim, evet. Kesinlikle
vermitim ... hemen hemen. i bu Roark denilen adama verecektim.
Hatta kendisine de syledim. Yarn leden sonra anlamay imzalamaya gelecek. Oysa imdi ... sence gerekten benim bina, tyl atklara
m benzeyecek?"
"Dinle Joel," derken Dominique'in dileri skyd. "Yarn len benimle yemek yer misin?"
Joel Sutton'la kibar bir otelin geni yemek salonunda bulutu. Beyaz
masalarda tek bana yemek yiyen birka mteri daha vard. Her
mteri gze arpyor, aradaki bo masalar da onlar birbirinden uzak
tutmaya yaryordu. Joel Sutton keyifle glmsedi. mrnde Dominique kadar ekici bir kadna kavalyelik yapmamt.
404/1067
405/1067
406/1067
yok aslnda. Tam tersine, bence byk bir mimarsnz. Bakn, mesele
de orada zaten. Byklk iyidir hotur, ama pratik deildir. Mesele o.
Bay Roark, siz de kabul edersiniz ki Bay Keating'in hreti ok daha
yaygn ve onun binalar, sizin ulaamadnz bir poplerlie ulayor."
Roark'un itiraz etmemesi Bay Sutton'n cann skyordu. Keke
tartsa, diyordu iinden. O zaman Dominique'in birka saat nce
kendisine rettii nedenleri sayp dkebilirdi. Ama Roark hibir ey
sylemiyordu. Karar duyunca yalnzca ban emekle yetinmiti. Bay
Sutton, kararn hakl gsteren o nedenleri saymaya can atyordu. Ama
zaten durumu kabullenmi gibi grnen birini ikna etmeye almak
da neye yarard? Oysa Bay Sutton insanlar ok seven biriydi. Kimseyi
incitmek istemiyordu.
"Aslna bakarsanz, Bay Roark, ben bu karan tek bama vermedim.
Ben sizi istiyordum. Size karar vermitim. Gerekten. Ama grlerine
ok sayg duyduum Bayan Dominique Francon, sizin bu ie uygun olmadnz konusunda beni ikna etti. stelik bunu size sylememe izin
verecek kadar da cmert davrand."
Roark'un birden ban kaldrp yzne baktn grd. Sonra
Roark'un yanaklarndaki oyuklar kvrld, sanki ieriye doru ekildi,
az ald. Glyordu. Ses karmyor, ama glyordu. Yalnzca iine
ektii soluun sesi duyulmutu.
"Neye glyorsunuz, Bay Roark?"
"Demek Bayan Francon bunu bana sylemenizi istedi, yle mi?"
"stedi demedim. Neden istesin? Yalnzca, istersem syleyebileceimi belirtti."
"Evet, tabii."
"Bu da onun drstln gsterir. Aka savunabilecei salam
fikirlere sahip olduunu gsterir."
"Evet."
"Ne oluyor o halde?"
407/1067
408/1067
409/1067
410/1067
8
Salonun pancurlar alm, kentin klar camlarn ortalarna kadar
ykseliyordu. Dominique alma masasnda oturmu, yazsnn son
sayfalarndaki tashihleri yaparken kapnn alndn duydu. Konuklar onu habersiz rahatsz etmezlerdi. Ban kaldrd, elindeki kurun
kalem havada kald. Hem kzm, hem meraklanmt. Holde hizmetinin ayak seslerini duydu, ardndan hizmeti odaya girip, "Bir bey
sizi grmeye geldi, efendim," dedi. Kadnn tavandaki belli belirsiz bir
dmanlk, sz konusu beyin adn vermeyi reddettiini anlatmaya
yetiyordu.
Dominique'in iinden, turuncu sal bir bey mi? diye sormak geldi,
ama sormad. Kalemi elinde kaskat sarslarak, "eriye gelsin," dedi.
Kap aldnda, holn na kar, upuzun bir boyun ve dk
omuzlardan oluan, ie gibi bir siluet grd. Koyu krema gibi bir ses,
"yi akamlar, Dominique," dedi. Dominique o zaman Ellsworth
Toohey'i tand. Onu evine hi davet etmi deildi.
Glmsedi. "yi akamlar, Ellsworth, seni oktandr grmemitim,"
dedi.
"u ara geleceimi tahmin etmeliydin, sence de yle deil mi?" Toohey hizmetiye dnd. "Cointreau ltfen, eer varsa. Eminim vardr."
Hizmeti, aknlktan iri iri alm gzleriyle Dominique'e bakt,
Dominique ban evet dercesine sallad, hizmeti dnp kt, kapy
da arkasndan kapad.
"Megulsn tabii," dedi Toohey. Gz karmakark masadayd.
"Sana ok yakyor, Dominique. Sonu da alyorsun. Son zamanlarda
ok daha iyi yazmaya baladn."
Dominique elindeki kalemin masaya dmesine izin verdi, tek
kolunu koltuunun arkalna att, konuuna doru yarm dnd ve
onu szd. "Ne istiyorsun, Ellsworth?"
Toohey oturmad. Ayakta, oday bir uzmana zg merakla incelemeyi srdrd.
412/1067
413/1067
414/1067
415/1067
416/1067
417/1067
418/1067
Dominique dorulup oturdu, souk bir sessizlik iinde bekledi. Toohey glmsedi. Besbelli keyifliydi ve bunu saklamak iin de bir aba
gstermiyordu.
Tavan dikkatle incelerken, "Bir bakalm," diye mrldand.. "Peter
Keating'e saladn o ileri ele alalm. Cryson Han yalnzca laf
olsun diyeydi. Howard Roark'un o konuda zaten hi ans yoktu.
Lindsay'lerin Evi daha iyiydi. Roark'u gerekten dnyorlard. Sen
olmasan, o ii alrd sanyorum. Stonebrook Kulb konusunda da
ans vard, sen o ans mahvettin." Dominique'e bakp kkr kkr
gld. "Teknikler ve vurular konusunda yorum yok mu, Dominique?"
Glmsemesi, sv nitelikli sesinin zerinde yzen bir ya gibiydi.
"Norris'lerin Sayfiye Evi konusunda baarszla uradn. O ii geen
hafta ald, biliyorsun. Eh, yzde yz baarl olamazsn tabii. Ne de
olsa, Enright Evi ok byk i. Herkes onu konuuyor ve pek ok insan
Bay Howard Roark'a ilgi gstermeye balyor. Ama yine de ok iyi iler
baardn. Tebrikler. Bak, sana ne kadar nazik davranyorum, deil mi?
Her sanatnn alka ihtiyac vardr. Sana alk tutacak hi kimse yok,
nk neler yaptn bilen yalnzca Roark'la ben. O da sana teekkr
edecek deil herhalde. Ama dnyorum da; Roark herhalde senin
neler yaptn bilmiyor, diyorum. Bu da iin keyfini bozuyor, yle
deil mi?"
Dominique, "Sen nereden biliyorsun neler yaptm?" diye sordu.
Sesi yorgundu.
"Hayatm, bu fikri sana ilk verenin ben olduumu unutmu olamazsn, deil mi?"
"Ha, evet," dedi Dominique dalgn bir sesle. "Evet."
"te imdi buraya neden geldiimi anlam oldun. Benden yana
dediim zaman ne demek istediimi de biliyorsun."
"Evet," dedi Dominique yine. "Tabii."
"Bu bir pakt, hayatm. Bir ittifak. Mttefikler birbirine hi gvenmez, ama byle olmas iin etkinliini bozmaz. Amalarmz birbirinin
419/1067
tersi olabilir. Aslnda da yle. Ama nemi yok. Sonu yine ayn olacak.
Soylu bir ortak ama gerekmiyor. Yalnzca ortak bir dman gerekiyor.
Bizde de o var."
"Evet."
"Bana bu yzden ihtiyacn var. Bir kere yardmc olmutum."
"Evet." "Bu senin Bay Roark'a, verebilecein her ay partisinden daha fazla
zarar verebilirim."
"Neden?"
"Nedenleri bo ver. Ben seninkileri sormuyorum."
"Peki."
"O halde anlatk m? Mttefik miyiz bu ite?"
Dominique ona bakarken ne doru eilmi, dikkatini toplamt.
Yz bombotu. Sonunda: "Mttefikiz," dedi.
"Gzel, tatlm. imdi dinle beni. Stununda gnar falan ondan
sz etmeyi kes. Biliyorum, her seferinde haince eyler sylyorsun,
ama yine de biraz fazla sk. Adn habire gndemde tutuyorsun, oysa
bunu yapmak istemezsin. Ayrca, beni de u partilerine armaya
balasan iyi edersin. Benim yapabileceim baz eyler var, onlar sen
yapamazsn. Bir ipucu daha: Bay Gilbert Colton, hani Californial kap
kaak yapmcs. Douda fabrikasnn bir ubesini kurmak istiyor. yi
bir Modernist dnyor. Hatta Bay Roark'u dnyor. Roark'un
onu almasna izin verme. ok byk bir i. Bol bol promosyonu yaplacak. Sen bu arada Bayan Colton iin yeni tr bir sandvi falan icat et.
Ne istersen yap. Ama Roark'un onu almasna izin verme."
Dominique yerinden kalkt, ayaklarn sryerek, kollarn gevek
gevek sallayarak bir masaya yrd, sigara ald. Yaktktan sonra ona
dnd, kaygsz bir sesle, "stediin zaman ok ksa ve zl konuabiliyorsun," dedi.
420/1067
"Gerekli grrsem."
Dominique pencerede durup kente bakt. "Roark'a zarar verecek
hibir ey yapm deilsin," dedi. "Bu kadar nemsediini
bilmiyordum."
"Ya! Yapmadm m?"
"Yazlarnda adndan hi sz etmedin."
"te benim Bay Roark'a yaptm bu, hayatm. imdilik."
"Onun adn ilk ne zaman duydun?"
"Heller'n Evi'nin izimlerini grdm zaman. Onu gzden
karmayacam bilmeliydin. Ya sen ne zaman duydun?"
"Enright Evi'nin izimlerini grdm zaman."
"Daha nce duymadn m?"
"Duymadm."
Dominique sigarasn sessizce iiyordu. Sonra Toohey'e dnmek sizin konutu:
"Ellsworth, ikimizden biri bu gece burada konutuklarmz tekrarlayacak olursa, dieri inkr eder, kimse de kantlayamaz. O halde
birbirimize samimi davranmaktan bir zarar gelmez, deil mi? Son
derece gvenli buras. Neden nefret ediyorsun ondan?"
"Nefret ediyorum diye bir eyi hi sylemedim ki!"
Dominique omuz silkti
Toohey, "Ondan tesine gelince," diye devam etti. "Onlara sen kendin cevap verebilirsin sanyorum."
Dominique sigara alevinin camdaki yansmasna doru ban
yavaa sallad.
Toohey kalkp ona yaklat, yannda durup kentin klarna, binalarn alarna, pencerelerdeki aydnlklarn yar saydamlatrd
karanlk duvarlara bakt. Duvarlar byk bir k kitlesinin zerine
geirilmi siyah tl gibiydi. Ellsworth Toohey yumuak bir sesle, "una
421/1067
422/1067
423/1067
424/1067
425/1067
426/1067
427/1067
428/1067
429/1067
430/1067
431/1067
432/1067
433/1067
de Keating'in gz kamamyor, kendini iltifat alm gibi hissetmiyordu. Tek hissettii, bir tedirginlikti.
Guy Francon'a rastlamamaya alyordu yle zamanlarda. "Bunu
nasl baardn, Peter? Nasl baardn?" diye soruyordu Francon. "Senin iin deli oluyor olmal! Kimin aklna gelirdi Dominique'in byle...
Nasl olabilir? Bunu be yl nce yapsa, beni milyoner ederdi. Ama
tabii insann babas yeterince ilham verici olmuyor, oysa ..." Keatingin
yzndeki karanlk ifadeyi grnce cmlesinin sonunu deitiriyordu
Francon. "Kendi erkei mi desek ... farkl!"
Keating, "Bak, Guy," diye balyor, susup iini ekiyor, mrldanyordu. "Ltfen, Guy, byle konumak hi ..."
"Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Gereinden nce tahminlerde bulunmayalm. Ama ... hay Allah, Peter ... laf aramzda, her ey nianlanma kadar apak, yle deil mi? Daha bile ak. Daha bile belli."
Sonra glmseme siliniyor, Francon'un yzne drst, huzurlu, yal
bir ifade geliyordu. Seyrek grlen itenlikli gurur anlarndan biri.
"Memnunum, Peter," diyordu dobra dobra. "Benim de olmasn istediim ey buydu. Demek Dominique'i her eye ramen batan beri
seviyormuum. Bu dutum beni mutlu ediyor. Onu iyi ellere brakp gideceimden eminim. Onu da, her eyi de ... sonunda."
"Bak, aziz dostum, ltfen beni balar msn? yle acelem var ki.
Dn gece iki saat uyudum. Calton Fabrikas ... biliyorsun. Tanrm, ne
zor i! Dominique sayesinde. Canma okuyor, ama bir bitsin de gr!
Alacamz eki de gr!"
"Ne harika bir kz, deil mi? Bunu neden yapyor, onu syler misin
bana sen? Kendisine sordum, ama sylediklerinden hibir anlam
karamadm. Deli samalan sralyor bana. Nasl konuur, bilirsin."
"Eh, yapt srece kayglanmamza gerek yok."
Francon' cevab kendisinin de bilmediini syleyemezdi.
Dominique'le aylardr ba baa grmediini itiraf edemezdi. Onun
kendisini grmeyi reddettiini aklayamazd.
434/1067
435/1067
436/1067
437/1067
438/1067
Mimar, bir kozmik paradoksun somut gstergesidir. Bunu bilinlendirerek duyduumuz o byk gururun iinde tevazuumuzu koruyalm.
Bunun dndaki her ey, laf kalabaldr."
Bu szleri dinleyen insan, kendi deeri ya da bykl konusunda
kayglanamazd artk. zsaygya gerek bile kalmyordu.
Keating youn bir memnuniyet iinde dinledi. Gzleri dierlerine
bakt. Dinleyiciler arasnda dikkatli bir sessizlik egemendi. Kendi nasl
beendiyse, herkes de beenmiti sylenenleri. ocuun biri iklet
iniyor, bir adam kibrit kutusunun kesiyle trnaklarnn arasn
temizliyor, delikanlnn biri yatar gibi oturuyordu. Bu da houna gitti
Keating'in. Ycelikleri dinlemekten holanyoruz, ama karsnda
susta durmamz da gerekmiyor, diyormu gibiydiler.
Amerikan Yap Konseyi ayda bir toplanyor, yaplan konumalar
dinleyip kt kalitede iecekler yudumlamaktan baka bir faaliyet de
gstermiyordu. yeleri, kalite asndan da, say olarak da pek hzl
ykselmiyordu. Elde edilen somut sonular da yoktu.
Konsey Toplantlar Bat Yakas'nda, bir oto tamirhanesinin st
katndaki kocaman odada yaplmaktayd. Darack, upuzun, havalandrlmam bir merdivenle klyordu oraya. Kapda Konsey'in ad
yazlyd. erde katlanan sandalyeler, bakan iin bir masa, bir de p
sepeti vard. Amerikan Mimarlar Birlii, bu Konsey'i sama bir aka
gibi gryordu. Francon bir ara, Amerikan Mimarlar Birlii'nin pembe
satenle denmi lks odalarnda otururken Keating'e, "O samalklarla ne diye vakit ziyan ediyorsunuz siz?" diye sormu, sorarken
burnunu buruturmutu. "Anlyorsam Allah belam versin." Keating
cevap olarak, "Holanyorum onlardan," demiti. Ellsworth Toohey,
Konsey'in her toplantsna katlmakta, ama hi konumamaktayd.
Kede oturup dinlemekle yetiniyordu.
Bir gece Keating'le Toohey, toplantdan sonra eve birlikte yrdler.
Bat Yakas'nn sokaklar karanlk ve eri bryd. Bir fincan kahve
imek zere sala bir bara uradlar. Keating, Toohey'e genelde gittii
ve ne kavuturduu k restoranlar hatrlattnda, Toohey glerek,
439/1067
"Neden sala bir bar olmasn?" dedi. "Burada bizi kimse tanmaz,
kimse rahatsz etmez," dedi.
mekte olduu Msr sigarasnn dumanlarn duvardaki soluk
Coca-Cola reklamna doru fleyip bir sandvi syledi, zerinde siyah
benekler bulunan, sinek tersiyle dolu gibi grnen salatalk
turusunun ucunu srd, Keating'e nutuk ekti. Rasgele konuuyordu.
Balangta sylediklerinin nemi yoktu. nemli olan sesiydi. Ellsworth Toohey'nin o benzersiz sesi. Keating kendini koskoca bir ovann
ortasnda, yldzlarn altnda duruyormu gibi hissetti. Gven iinde.
"iyi yrekli olmak, Peter," diyordu o ses. "iyi yrekli olmak. Birinci
emir bu. Belki de tek emir bu. Yeni tiyatro oyunundan dnk yazmda
o yzden sz ettim. O oyunda temel iyi yreklilik yoktu. yi yrekli olmalyz, Peter. evremizdeki herkese kar. Kabul etmeli ve
balamalyz. Hepimizde balanacak ok ey var. Her eyi sevmeyi
renirsen, en aadakileri, en yoksunlar, en ktleri sevmeyi
renirsen, senin iindeki en kt eyler de sevilecek demektir. O zaman evrensel bir eitlie ularz. Kardeliin byk huzuruna, yeni bir
dnyaya, Peter. ok gzel bir yeni dnyaya ..."
9
Ellsworth Monkton Toohey bahe hortumunu Johnny Stokes'un
zerine evirdiinde yedi yandayd. Johnny o gn en iyi Pazar elbisesini giymi, Toohey'lerin bahesinden gemekteydi. O elbiseyi
alabilmek iin bir buuk yl beklemiti, nk annesi ok yoksul bir
kadnd. Ellsworth sinsilik etmemi, saklanmam, bu hareketi apak
yapm, sistemli biimde, bilerek ve isteyerek yapmt. Muslua doru
yrm, suyu am, imenlerin ortasnda durmu ve hortumu
Johnny'ye evirmiti. Kusursuz bir nianclkla. Johnny'nin annesi,
olunun birka adm gerisinden geliyordu. Toohey'nin annesiyle babas, ziyarete gelmi olan papazla birlikte, kendi evlerinin balkonunda
oturmaktaydlar. Johnny Stokes gamzeli, altn bukleli, ok akll bir
ocuktu. Herkes dnp dnp Johnny Stokes'a bakard. Ellsworth
Toohey'ye bakmak iin hi kimse ban evirmi deildi.
Olay gren byklerin duyduu ok ve aknlk yle byk oldu ki,
bir sre hi kimse yerinden frlayp Ellsworth'a koamad. Ellsworth
ufack vcudunu suyun basncna kar zorlukla dengeleyerek duruyor,
memenin elinde titremesini nlemeye alyor, tatmin olana kadar
hedefini karmamaya zen gsteriyordu. Sonunda hortumu elinden
brakt, sular imenlerin arasndan tslayarak akmay srdrd. Ellsworth evin balkonuna doru yrd, durup bekledi. Ban dimdik tutuyor, kendini verilecek cezaya teslim ettiini belli ediyordu. Ceza aslnda Johnny'den gelebilirdi, ama Bayan Stokes olunu yakalam,
kollar arasnda tutmaktayd. Ellsworth dnp Stokes'lara bakmad.
Tane tane konuarak annesiyle papaza, "Johnny pis bir zorba," dedi.
"Okuldaki btn ocuklar dvyor." Bu doruydu.
Ceza meselesi bir ahlak sorunu haline gelmiti. Ellsworth'u cezalandrmak zaten olduka zor bir iti, nk clz vcudu ve zayf salk
durumu kolay etkileniyordu. stelik bu olayda, genel bir hakszln
cn almak iin kendini feda etmi bir ocua, bunu cesaretle, apak
yapm, kendi elimsizliine aldrmakszn yapm, bylelikle kendini
kurban durumuna sokmu bir ocua ceza vermek, hi kolay deildi.
441/1067
442/1067
443/1067
444/1067
yumruklar da, salkl vcudu da, artc yakkll da, coup taan
enerjisi de hep kendiliinden olan eylerdi. Ellsworth ise kendinden
bekleneni yapar, ama onu herkesten iyi yapard. Kompozisyon devi
verildiinde, Johnny ahane bir isyan rnei sergileyerek tm snf
akna evirirdi. O gn "Okul Gnlen Altn a" balkl bir kompozisyon yazmalar istenmiti. Johnny okuldan ne kadar nefret ettiini
ve bunun nedenlerini ustaca anlatan parlak bir dev getirmiti. Ellsworth ise okul gnlerini ven, l ve uyak d bir iirle gelmi, sonradan iiri yerel gazetede yaynlanmt.
Adlar ve tarihler sz konusu olduunda, Ellsworth, Johnny'yi rahat
alt edebiliyordu. Ellsworth'un bellei, serilmi sv imento gibi bir
eydi. stne den her eyi tutard. Johnny bir fskiyeyken, Ellsworth
bir sngerdi.
ocuklar onu "Elsie Toohey" diye arrlard. Genellikle istediini
yapmasna izin verirler, mmkn olduka ondan uzak dururlard ama
bunu pek aka yapmazlard. Bir trl zmleyemezlerdi Toohey'i.
Dersleri konusunda bir yardma ihtiya duyduklarnda, onlara yardm
ederdi. Gvenilir bir ocuktu. Zeki ve espriliydi. stedii ocua olmayacak bir takma isim bulur, bu incitici isimle ocuu mahvedebilirdi.
Bahe itlerine can yakc karikatrler izerdi. Hanm evlad tipinin
her trl belirtisine sahip olmakla birlikte, her ne hikmetse o snfa
sokulamayacak bir ocuktu. zgveni ok fazlayd, o sessiz, rahatsz
edici ve aalayc bilgelii de 'ok bykt. Hibir eyden korkmazd.
Sokan ortasnda ocuklarn en kuvvetlisine yrr, hi barmadan,
ama kilometrelere ulaacak gl sesiyle, fkelenmeksizin, syleyeceini sylerdi. Ellsworth Toohey'i fkeli gren olmamt. "Johnny
Stokes kiralk evde oturuyor. Willie Lovett zppe. Pat Noonan balk
yer." Johnny onu hi dvmedi. br ocuklar da dvmediler. nk
Ellsworth Toohey gzlk takyordu.
Top oyunlarna katlamazd. Dier standart alt ocuklar gibi
bundan utanp kzaca yerde, bununla iftihar eden tek ocuk oydu.
445/1067
446/1067
ynetme iini stlendi. Adeline Hala uzun boylu, becerikli bir kadnd.
At gibi gl, at suratl, saduyulu bir kadn. Hayatnn gizli znts,
hi kimsede romantik duygular uyandramam olmasyd. Helen
abucak onun favorisi haline geldi. Ellsworth'u ise cehennemden
kam bir eytan olarak gryordu. Ama Ellsworth, Adeline Hala'ya
kar ciddi ve nazik davranmaktan asla vazgemedi. Mendilini drse
hemen koup kaldrr, misafir geldiinde halasnn koltuunu altna
iterdi ... zellikle de erkek misafir geldiinde! Sevgi Bayramnda ona,
zerinde kalp resmi olan ok gzel kartlar yollar, ilerine sevgi iirleri
yazard. O gr sesiyle, avaz kt kadar, "Tatl Adeline" arksn syleyip dururdu. Halas, "Sen parazit bir kurtsun, Elsie," demiti bir kere
ona. "Yaralar yiyerek besleniyorsun." ocuk, "O zaman hi a
kalmam," diye karlk vermiti. Bir sre sonra, bir tr silahl bara
vardlar.
Ellsworth'un istedii gibi bymesine izin verildi.
Lisede Ellsworth yerel bir hret oldu. Yldz dzeyinde bir hatipti.
Ondan sonra yllar boyunca o okulda gzel konuan ocuklara 'yi Hatip,' denmedi, Tam bir Toohey!' dendi. Her yarmay o kazanyordu.
Dinleyiciler sonradan, "O harikulade ocuk," diye sz ediyorlard
ondan. ukur gsl, yetersiz bacakl, kaln gzlkl o zavall
grnm hatrlamyor, ancak sesini hatrlyorlard. Btn mnazaralar o kazanrd. Neyi isterse kantlard. Bir keresinde, "Kalem,
kltan gldr," konusunu seerek Willie Lovett'i yenilgiye uratm, sonra tezlerini dei toku etmeyi nermi, kar tarafn tezini
savunup bir kere daha kazanmt.
On alt yana kadar, Ellsworth papazlk mesleinin kendisini ektiini hissediyordu. Din konusunu pek sk dnrd. kide bir
Tanr'dan, ruhlardan sz ederdi. ok okurdu bu konuda. Kilisenin
tarihi hakknda okuduu kitaplarn says, saf inan felsefesi konusunda okuduklarndan fazlayd. "Dnya gszlere miras kalacak"
balkl bir konuma yapm, dinleyicilerini hngr hngr alatmt.
447/1067
448/1067
449/1067
450/1067
451/1067
452/1067
453/1067
454/1067
455/1067
456/1067
457/1067
basit, amaz bir snav vardr: Bakalarna duyulan sevgiden kaynaklanan her ey iyidir." "Tek soyluluk rozeti, hizmettir. nsan kaderinin
en yksek simgesi olarak gbreyi kabul etmekte hibir terslik
grmyorum. Buday da, gl de reten, gbredir. "En kt halk
arks, en iyi senfoniden stndr." "Kardelerinden daha cesur olan
insan, kardelerine hakaret etmi saylr. Paylalamayan hibir sevabn peinden komayalm." "Hibir kahraman grmedim ki, vcuduna yanar kibrit dedirildiinde, duyduu ac, daha az sekin olan
kardeinin duyduundan az olsun." "Deha, boyutun abartlmasdr. Fil
hastal da yledir. Her ikisi de ancak hastalk olabilir." "Derimizin
iinde biz hepimiz kardeiz ... Ben ahsen bunu kantlamak iin insanln derisini yzmeye hazrm."
Banner ofisinde Ellsworth Toohey'e sayg gsteriliyor, kendisi rahat
braklyordu. Gail Wynand'n ondan holanmad kulaktan kulaa
fsldanmaktayd; bu sylentilerin nedeni de, Wynand'n ona her zaman terbiyeli davranmasyd. Alvah Scarret pek bu nezaket kurallarna
uymuyor, ama Toohey'le arasnda kukulu bir mesafeyi koruyordu.
Toohey ile Scarret arasnda sessiz, tetikte bir denge vard. Birbirlerini
anlyorlard.
Toohey, Wynand'a yaklamak iin hibir giriimde bulunmuyordu.
Banner'da nemli saylan insanlarn hepsine kar kaytszd. O
tekilerin zerine konsantre olmaktayd.
Wynand alanlar Kulb diye bir kulp kurdu. Sendika deildi
bu, yalnzca bir kulpt. Ayda bir kere, Banner'n ktphanesinde toplanyordu. cretleri, saatleri, alma koullarm konutuu yoktu.
Hibir somut program yoktu. nsanlar orada birbirini tanyor, sohbet
ediyor, yaplan konumalar dinliyordu. Konumalarn ounu Ellsworth Toohey yapmaktayd. Yeni ufuklardan, halk kitlelerinin sesi
olarak basndan sz ediyordu. Bir keresinde toplantnn ortasnda Gail
Wynand apansz ieriye girmiti. Toohey glmsemi, onu kulbe
katlmaya davet etmi, ye olabilecek niteliklere sahip olduuna iaret
458/1067
459/1067
460/1067
kendine hkim, hafif elenen bir havada ve ... hafif emredici bir
havada.
nsanlar onun mizah anlayna baylyorlard. Kendine de glmeyi
bilen bir insan, diyorlard ondan sz ederken. Toohey onlara, "Ben
tehlikeli bir insanm; birileri sizi bana kar uyarmal," diyor, bunu
byk bir aka gibi sylyordu.
Kendine yaktrlan pek ok sfat arasnda bir tanesini tercih etmekteydi: Ellsworth Toohey, Hmanist.
10
Enright Evi 1929 Hazirannda ald.
Resmi tren yaplmad. Ama Roger Enright, o gn kendi tatmin olmak iin iaretlemek istemiti. Sevdii birka kiiyi davet etti, kocaman cam kapnn kilidini ap gne dolu ak havaya admn att.
Birka fotoraf gelmiti. Olay Roger Enright' ilgilendirdii iin ve
Roger Enright onlar orada istemedii iin gelmilerdi. Enright onlar
grmezden geldi. Sokan orta yerinde durdu, binaya bakt, dnp
lobiye girdi; bir an hi nedensiz durdu, sonra admlan eski temposunu
yine tutturdu. Hibir ey sylemedi. Kalar atkt. Neredeyse fkeyle
baracakm gibiydi. Dostlan Roger Enright'n ok mutlu olduunu
anlamlard.
Bina, Dou Nehri'nin kysndayd. Yukar ykselmi kollar gibi canlyd. Kristal kaya formlar yle hareketli biimde yerletirilmiti ki,
sanki bina duraan deilmi, srekli bir akm halinde yukarya doru
ykseliyormu gibi grnyordu. Sonunda insan, bu etkinin kendi
baklarndan geldiini, baklarn o tempoyla trmanmak zorunda
olduunu anlyordu. Ak gri kireta duvarlar, gkyzne kar
gm gibiydi. Temiz metal gibi bir parlakl vard. Ama snm, canl bir metale benziyordu. Aletlerin en keskini oyup biimlendirmiti o
metali ... Amal bir insan iradesi. Bina bu yzden garip, kiisel bir
biimde canl duruyordu. Seyredenlerin aklna hi nedensiz hep ayn
cmle geliyordu: "... Kendine benzer biimde yaratt..."
Banner'dan gelen gen bir fotoraf, Howard Roark'u sokakta,
nehrin kysndaki parmakln orada, tek bana durur grd. Arkaya
doru bklm, ellerini parmakla dayam, apkasz olarak,
yukarya, binaya bakyordu. Rastlant eseri gerekleen, farknda olmad bir and bu an. Gen fotoraf Roark'un yzne bakt... aklna
kendisini uzun sredir artan bir ey geldi. nsann ryada grd
eylerin neden gerek hayatta yaadklarndan ok daha fazla duyusal
olduunu hep merak etmiti. Ryalarn korkular neden o kadar
462/1067
463/1067
Ellsworth Toohey, Enright Evi'nden hi sz etmedi. Banner okurlarndan biri ona mektup yazd: "Sevgili Bay Toohey, bu Enright Evi
dedikleri bina hakknda ne dnyorsunuz? Benim imimar bir
arkadam var, o binadan ok sz ediyor, pek kt olduunu sylyor.
Mimarlk ve ilgili sanatlar benim hobimdir, ama ne dneceimi
bilemiyorum. Bize stununuzda anlatr msnz?" Ellsworth Toohey bu
okura zel bir mektupla cevap verdi: "Sevgili dostum, dnyada o kadar
ok nemli bina, o kadar ok nemli olay var ki; stunumda yle vr
zvra yer ayramam."
Ama insanlar Roark'a gelmeye balamlard. Tam onun istedii
tipte, az sayda insanlar. O k, Norris'lerin modern sayfiye evi iini
ald. Mays aynda bir anlama daha imzalad. Bu seferki, ilk i han
olacakt. Manhattan'n merkezinde, elli katl bir bina. Sahibi Anthony
Cord, nereden geldii belli olmayan, birka yl iinde Wall Street'de
kendine korkun bir servet kazanm biriydi. Kendine ait bir bina istiyordu ve Roark'a gelmiti.
Roark'un ofisi artk drt odalyd. Yannda alanlar onu ok seviyorlard. Aslnda bunun farknda deildiler. Souk, yanna yaklalmaz,
insanlk d biri diye grdkleri patronlarna kar, byle bir duygu
beslediklerini biri onlara sylese, aar kalrlard. .nk Roark'u tarif
etmek iin kullandktan kelimeler hep byle eylerdi. Gemi yaamlar, bu koullarda bu kelimeleri kullanmak zere koullandrmt onlar. Oysa onunla alrken, onun hi de byle biri olmadn
hissediyor, ama durumu aklayamyorlard. Onun ne olduunu da,
kendilerinin ona kar ne hissettiini de anlatabilmelerine olanak
yoktu.
Yannda alanlara glmsemezdi. Onlar birlikte iki imeye
gtrmezdi. Ailelerinin hatrn hi sormazd. Ak hayatlarn, kiliseye
gidip gitmediklerini bilmek istemezdi. Karsndaki insann yalnzca
ekirdeine, yaratc kapasitesine cevap verirdi. Bu ofiste insan mutlaka iin ehli olmak zorundayd. Baka alternatif yoktu, yumuatc
nedenler de yoktu. Ama iyi alan biri, ivereninin gzne girebilmek
464/1067
465/1067
466/1067
467/1067
468/1067
469/1067
470/1067
"Sen neden iyi mimarsn? nk neyin iyi olduu konusunda birtakm standartlara sahipsin. O standartlar senin kendine ait. Sen onlar savunuyorsun. Ben de iyi bir otel istiyorum. Neyin iyi olduu konusunda benim de baz standartlarm var. Kendi standartlarm. Bana
istediimi verecek olan da sensin. Bu sava verirken ben de kendi
amdan, senin tasarn yaparken yaptn eyi yapyorum. Drstlk
sanatlarn tekelinde mi sanyorsun? Hem drstlk nedir sence?
Komunun cebindeki saati armamak m? Yo, o kadar kolay deil.
Hepsi o kadar olsayd, insanlarn yzde doksan bei drst saylrd.
Oysa gryorsun ki deiller. Drstlk bir fikri savunabilme
yeteneidir. Altnda da dnebilme yeteneinin var olmas gerekir.
Dnmek, dn alnabilecek, rehine konabilecek bir ey deildir.
Ama yine de, bana insanlk iin bir simge se dense, kartal, aslan, tek
boynuzlu at kesinlikle semezdim. tane yaldzl top seerdim."
Roark yzne baktnda ekledi: "Kayglanma. Hepsi bana karlar.
Ama benim bir avantajm var. Onlar ne istediklerini bilmiyorlar, ben
biliyorum."
Temmuz aynn sonunda Roark, Aquitania Oteli iin anlamay
imzalad.
Ellsworth Toohey ofisinde oturmu, masasna serdii gazeteye
bakyor, Aquitania Anlamasyla ilgili haberi okuyordu. Sigarasn
dudann kesine kstrm, iki parmayla destekliyordu. Bir
parma sigaraya hafif hafif deerek tempo tutmaktayd. Bu byle
uzun sre devam etti.
Kapsnn aldn duyunca ban kaldrd, Dominique'in pervaza
yaslanm, kollarn kavuturmu, durmakta olduunu grd. Yz ilgi
doluydu, baka bir anlam tamyordu, ama o yzde gerek bir ilgi
grmek insana tela veriyordu.
Toohey, "Hayatm," diyerek ayaa kalkt. "Ofisime gelme zahmetine
ilk defa katlanyorsun. Oysa drt yldr ayn binada alyoruz. Bu gerekten nemli bir olay."
471/1067
472/1067
473/1067
474/1067
duruyordu. Konu havada kalmt. Hopton Stoddard, Nuh diyor, peygamber demiyor, kararn bir gnden bir gne erteleyip duruyordu.
Tek bildii, yaz sonuna kadar karar vermek zorunda olduuydu; nk
sonbaharda uzun bir yolculua kacak, dnyann her yanndaki kutsal
tapnaklar gezecekti. Her dinin tapnaklarn. Lourdes'dan Kuds'e,
Mekke'ye, Benares'e kadar, hepsini.
Aquitania Anlamas gazetelerde ktktan birka gn sonra, Toohey
bir akam Hopton Stoddard' grmeye gitti. Sakin konuabilmek iin
Stoddard'n Riverside Yolu zerindeki geni apartman dairesine gitmeyi semiti.
"Hopton," dedi neeyle. "Ben yanlmm. Tapnak konusunda sen
haklymsn."
"Olamaz!" Hopton Stoddard afallamt.
"Evet," dedi Toohey. "Hakl olan sensin. Baka hibir ey bu kadar
uygun olmaz. Tapnak yaptrmalsn, 'nsan Ruhu'na bir tapnak."
Hopton Stoddard yutkundu, mavi gzleri sulanr gibi oldu. inden,
eer sevab hocama retebilecek noktaya varabildiysem, doru yolda
epey mesafe almm demektir, diye dnyordu. Bundan sonra,
artk hibir eyin nemi yoktu. Ellsworth Toohey'nin karsnda, elimsiz, bumburuuk bir bebek gibi oturmu, her syleneni dinliyor, kafasn sallyor, hepsine evet diyordu.
"Bu ok iddial bir giriim, Hopton. Eer yapacaksan, en iyi biimde
yapmalsn. Tanrya bir armaan vermeye kalkmak, biraz iddial bir
hareket, biliyorsun. En iyi ekilde yapmazsan, sayg deil, saldr
saylr."
"Evet, tabii. En iyisi olmal. Uygun ve doru olmal. Bana yardm
edeceksin, deil mi, Ellsworth? Binalar, sanat falan en iyi sen bilirsin.
En dorusu olmal."
"Eer gerekten istiyorsan, sana seve seve yardm ederim."
475/1067
"stiyorsam m? Ne demek bu? stiyorsamm! Ulu Tanrm, sen olmasan ne yapardm ben? Byle eylerle ilgili hibir ey bilmem ki!
Oysa doru yaplmak zorunda."
"Doru yaplsn istiyorsan, her dediimi yapacak msn?"
"Evet. Evet. Tabii."
"En nce, mimar. O ok nemli."
"Evet, elbette."
"stlerine dolar iareti asm gibi gezinen, saten astarl tccar delikanllar istemezsin. Kendi yapt ie inanan bir adam gerek sana ...
Sen Tanr'ya nasl inanyorsan, tpk yle."
"ok doru. Kesinlikle doru."
"Benim syleyeceim adam tutmalsn."
"Tabii. Kim o?"
"Howard Roark."
"Hu?" Hopton Stoddard bo bo bakyordu. "O da kim?"
"nsan Ruhu'na dikecein tapma yapacak adam."
"yi midir?"
Ellsworth Toohey dnp onun gzlerinin iine bakt.
"Sana ruhum stne yemin ederim, Hopton," dedi ar ar, "lerinde en iyisi o."
"Ya!"
"Ama onu tutmak zor. Kendi artlaryla alr, baka trl almaz.
O artlara bir bir uyman gerek. Ona her zgrl tanyacaksn. Ne istediini syle, ka para harcamak istediini syle, gerisini ona brak.
stedii gibi tasarmlayp ina etsin. Baka trl almaz. Ona mimarlktan hi anlamadn syleyebilirsin. Bu ii t almadan, kimse
mdahale etmeden yapabilecek tek kiinin o olduuna inandn, bu
yzden onu setiini syleyebilirsin."
"Sen kefil oluyorsan, tamam."
476/1067
"Kefil oluyorum."
"yi o halde. Bana kaa patlayaca da umurumda deil."
"Ama onunla temas ederken dikkatli olmalsn. Sanrm balangta
bu ii reddedecektir. Tanrya inanmadn syleyecektir."
"Ne!!!"
"nanma ona. Aslnda ok dindar bir insandr ... kendi trnde.
Bunu eserlerinden grebilirsin."
"Ya!"
"Ama kurulu kiliselerden hibirine bal deildir. Byle olunca,
tapnan da tarafgir gzkmez. Kimseyi gcendirmezsin."
"Bu iyi."
"Bak, inan konularndan konuurken, ilk inanan sen olmalsn.
Tamam m?"
"Tamam."
"izimleri grmeyi bekleme. Onlar biraz uzun srer, sen de gezini
erteleyemezsin. Sen ii ona ver. Anlama imzalama. Gerei yok.
Bankana talimat ver, para iini onlar yrtsn, her eyi ayarlasnlar.
Kendisine cretini dndnde desen de olur. Bir yl sonra m, ne zaman dnersen. Zaten dnyann tm byk tapnaklarn grm olacaksn; ama senin kendi tapnan hepsinden iyi olacak, burada seni
bekleyecek."
"Benim istediim de bu!"
"Ama al trenini, ithaf meselesini, uygun tantm falan da
dnmen gerek."
"Tabii... yani... Tantm m?"
"Elbette. Hangi byk olay tantm kampanyasz yer alm? Tantm
kampanyas yoksa, olay yeterince byk saylmaz. Onu atlarsan,
byk saygszlk gstermi olursun."
477/1067
"Bu da doru."
"imdi ... uygun bir tantm istiyorsan, o ii dikkatle ve ok nceden
planlamaksn. Tapna atnda, cokun bir patlama bekliyorsun sen.
Opera uvertr gibi. Cebrail'in borusundan kan ses gibi."
"ok gzel ifade ediyorsun."
"Eh, onu yapmak iin, kytrk muhabirlerin zamanndan nce
tapnakla ilgili haberler szdrmasn istemezsin. izimleri yaymlatma.
Gizli tut. Roark'a bunu sr olarak saklamak istediini syle. tiraz etmeyecektir. Mteahhit, inaatn evresini salam bir itle evirsin. Sen
dnp al kendin yapana kadar, kimse ierde ne olduunu bilmesin. O gn, lkenin her gazetesinde resimler yaynlansn!"
"Ellsworth!"
"Efendim."
"Fikir doru. Biz Meryem Efsanesi iin de yle yapmtk. On yl
kadar nceydi. Doksan yedi kiilik kadroya sahip bir oyundu."
"Evet. Ama bu arada, halkn ilgisini de ek. Kendine iyi bir basn
ajan tut, neler istediini syle. Ben sana ok iyi birinin adn verebilirim. Esrarengiz Stoddard Tapna'nn hep konuulmasn, gazetelerde haftada bir falan bu konuda bir eyler kmasn sala. Herkes
tahminler yrtsn. Bekliyor olsunlar. Zaman geldiinde, herkes
hazr olur."
"Doru."
"Ama hepsinden nemlisi, Roark'a kendisini benim tavsiye ettiimi
sakn syleme. Benim bu konuyla bir ilgim olduunu hi kimseye aklama. Bir tek kiiye bile. Yemin et."
"Ama neden?"
"nk benim pek ok mimar dostum var. Bu da ok nemli bir i.
Kimsenin duygularn incitmek istemiyorum."
"Evet, doru."
"Yemin et."
478/1067
"ff, Ellstvorth!"
"Yemin et, dedim. Ruhunun kurtuluu zerine."
"Yemin ediyorum. Onun zerine."
"Peki. imdi, sen mimarlarla i yapmadn. Bu da ok farkl bir mimar. i berbat etmek istemezsin. Ona neler diyeceini sana bir bir
syleyeceim."
Ertesi gn Toohey, Dominique'in odasna gitti. Masann kenarnda
durup glmsedi, hi glmsemeyen bir sesle konutu:
"Hopton Stoddard' ve alt yldr szn edip durduu o her dinin
tapnan hatrlyor musun?"
"Hayal meyal."
"Onu yaptracak."
"yle mi?"
"i Howard Roark'a veriyor."
"Olamaz!"
"Oluyor."
"Daha neler... Hele Hopton!"
"Hopton."
"Eh, pekl. Gidip onun zerinde biraz uraaym."
"Hayr. Sen uzak dur. Roark'a vermesini ona ben syledim."
Bu szler kulana ulanca Dominique ta kesildi, yzndeki nee
yok oldu. Toohey devam etti:
"Bunu benim yaptm bilmeni istedim ki, arada taktik elikiler
yaratmayalm. Baka kimse bilmiyor ve bilmeyecek. Bunu hatrlaman
gerek."
Dominique gerilmi dudaklarn harekete geirerek sordu: "Ne
peindesin?"
Toohey glmsedi. "Onu ne kavuturacam," dedi.
479/1067
480/1067
11
Aralk aynda Cosmo-Slotnick binas byk bir trenle ald.
Trene pek ok nller, nal biiminde elenkler, haber kameralar,
dner projektrler geldi. saat boyunca, hepsi birbirine benzer
konumalar yapld.
Mutlu olmam gerekir, diyordu Peter Keating kendi kendine. Ama
deildi. Pencerelerin birinden, Broadway Caddesi'ni tklm tklm doldurmu insanlarn yzlerine bakt. Konua konua kendini
neelendirmeye alt. Hibir ey hissedemedi. Cannn skldm
itiraf etmek zorundayd. Ama glmsyor, el skyor, fotoraflara
poz veriyordu. Cosmo-Slotnick Binas sokan zerinde arbal bir
ekilde, kocaman beyaz bir havacva gibi ykselmekteydi.
Trenden_ sonra Ellsworth Toohey, Keating'i kapp oradan uzaklatrd, pahal bir restorann eflatun denmi bir locasndaki masaya
gtrd. Al onuruna bir sr, pek parlak partiler verilmekteydi
ama Keating, Toohey'nin teklifini hemen kabul etmi, teki tekliflerin
tmnden kamt. Toohey onun ikisini iiine bakt, ne doru
eildi.
"Ne harikayd, deil mi?" dedi. "te, Peter, bu senin hayattan
bekleyebilecein eylerin doruk noktas." Kadehini zarif bir hareketle
kaldrd. "Daha buna benzer nice zaferler kazanman umuduyla
kaldryorum kadehimi. Bu geceki gibi."
Keating, "Teekkrler," diyerek aceleyle kendi kadehine uzand,
bakmadan kaldrp dudaklarna gtrd, bo olduunu o zaman
anlad.
"Gurur duymuyor musun, Peter?"
"Evet. Evet, tabii."
"yi. Seni byle grmek isterim. Bu gece pek yakkl grnyordun.
Haber filmlerinde nefis kacaksn."
Keating'in gzlerinde bir anlk bir ilgi parldad. "Dorusu yle
olacan umarm."
482/1067
483/1067
"Ben sradan bir insan deilim," dedi Keating yorgun bir sesle. Otomatik bir itirazd bu. inde ate yoktu.
"Dik otur, Peter. yle ylnca kahramana hi benzemiyorsun."
Keating yine dikleti. Kayglanm ve fkelenmiti.
"Dominique'le evlenmemi her zaman istiyordun. Bunu hep hissettim. Neden? Sana ne bundan?"
"Kendi soruna kendin cevap verdin, Peter. Benim bundan ne
karm olabilir? Ama biz sevgiden, aktan konuuyorduk. Cinsel ak
son derece bencil bir duygudur, Peter. Bencil duygular da insan mutlu
edecek eyler deildir. Haksz mym? Bu geceyi al rnein. Bencil
birinin yreini kabartacak bir geceydi. Sen mutlu muydun, Peter?
Zahmet etme dostum, buna cevap vermen gerekmiyor. Benim esas
sylemek istediim, insann kendi zel drtlerine hi gvenmemesi
gerektii. Ne istedii aslnda ok az nem tayor! Bunu tamamen anlamayan, hayatta mutluluk bulmay bekleyemez. Bu geceyi dn bir
an. Sen oradaki en nemsiz insandn, Peter. Zaten de yle olmal.
nemli olan, bir eyi yapan deil, kimler iin yapldysa onlardr. Ama
sen bunu kabul etmeyi beceremedin. Bu nedenle de, hissetmen gereken byk mutluluu hissedemedin."
"Doru," diye fsldad Keating. Bunu baka birine asla itiraf
etmezdi.
"Benliini tmyle silmenin o gzel gururunu kardn. Ancak kendi
egonu inkr etmeyi rendiin zaman, iindeki cinsel duygular gibi
nemsiz ayrntlara glmeyi rendiin zamandr ki senden hep
beklediim gerek bykle ulaacaksn."
"Sen ... benim amdan buna gerekten inanyor musun, Ellsworth?
Gerekten?"
"nanmasam burada oturuyor olmazdm. Ama biz yine aka dnelim. Kiisel ak ok kt bir eydir, Peter. ok kt. Kiisel olan her
ey gibi. Sonu hep hsrana varr. Nedenini gremiyor musun? Kiisel
ak bir ayrmclk, bir tercih eylemidir. Hakszlk ierir. Bir tek kiiye o
484/1067
sevgiyi verirken, dier insanlar o sevgiden mahrum etmenin hakszl. Btn insanlar eit olarak sevmelisin. Ama kendi bencil
seimlerini ldrmedike, byle soylu bir duyguya ulaamazsn. Bunlar kt ve yararsz eylerdir, nk 'Birinci Kozmik Yasa'.ya, insanlarn temel eitliine kardr."
"Yani," dedi Keating ani bir ilgiyle. "Felsefi adan, temelde hepimiz
eitiz mi demek istiyorsun? Hepimiz mi?"
"Elbette," dedi Toohey.
Keating bu dncenin kendisine neden bu kadar scak ve tatl
geldiini merak etti. Bu dncenin kendisini, deminki treni seyretmek iin sokakta toplananlar arasndaki her yankesiciye de eit klmas onu hi rahatsz etmedi. in bu yan zihnine pek belirsiz biimde
yansd, onu hi tedirgin etmedi; hatta tm hayat boyunca ba
drts olan stnlk savayla elitii halde ters gelmedi. elikinin
nemi yoktu: Bu geceyi de, oradaki kalabal da dnmyordu.
Onun aklnda, o gece oraya gelmemi olan biri vard.
Kprtl bir mutluluk iinde ne doru eilerek, "Biliyor musun, Ellsworth," dedi. "Seninle konumay, baka her eye tercih ederim. Her
eye. Bu gece gidebileceim yle ok yer vard ki... Oysa burada seninle
otururken daha mutluyum. Bazen dnyorum da, sen olmasan nasl
yaardm ben, diyorum."
"Zaten yle olmal," dedi Toohey. "Dostlar ne gn iindir?"
O k, yllk geleneksel Sanat Balosu her zamankinden parlak oldu.
Athelsan Beasely, baloyu dzenleyen grubun ruhunu oluturan kiiydi.
Bu sefer aklna mthi bir fikir gelmiti. Btn mimarlar, en nemli
binalarnn klnda geleceklerdi kyafet balosuna. Bunun uygulamas
son derece baarl oldu.
Peter Keating gecenin yldzyd. Cosmo-Slotnick Binas klnda
harika grnyordu. nl binasnn kt hamurundan yaplm bir
kopyas, onu tepesinden diz kapaklarna kadar kaplyordu. Yz
grnmyordu ama prl prl gzleri en st katn pencerelerinden
485/1067
bakmakta, binann kulesi de bann zerinde ykselmekteydi. Stunlu blm diyaframnn oralara rastlyor, isterse parmaklarn da
binann giri kapsndan dar uzatabiliyordu. Bacaklar serbest
olduundan, her zamanki zerafetiyle hareket edebilmekteydi. Siyah
pantolonunu ve deri botlarn giymiti.
Guy Francon da Frink National Bankas olarak pek etkileyiciydi.
Geri bina onun zerinde, gerekte olduundan biraz daha enli
grnyor, Francon'un gbeini baka trl rtmesi mmkn olmuyordu. Tepesindeki Hadrian Mealesi'ne gerek bir elektrik ampul yerletirilmi, minyatr pille alyordu. Ralston Holcombe bir eyaletin
meclis binas olarak mthiti. Gordon L. Prescott da tahl asansr
olarak pek erkeksi grnyordu. Pettringill sska bacakl, kambur
haliyle, bir Park Avenue oteli klndayd. Gzlkleri grkemli bir kulenin dibinden bakyordu. ki komedyen sz dellosuna giritiler,
arada birbirlerini nl kulelerin tepesindeki direklerle drttler. Bu
kuleler kentin nl binalarna aitti. Okyanustan gelen gemileri bunlar
karlard bu kentte. Herkes bol bol eleniyordu.
Mimarlarn ou, zellikle de Athelsan Beasely, davetli olduu halde
gelmeyen Howard Roark'dan sitemli biimde sz ettiler. Onu da Enright Evi klnda grmeyi bekliyorlard.
Dominique holde durdu, kapdaki yazya bakt: "HOWARD ROARK,
MMAR."
Roark'un ofisini hi grmemiti. Buraya gelme isteine kar uzun
sre mcadele etmiti. Ama alt yeri de grmek zorundayd.
Dominique adn verdiinde, resepsiyondaki sekreter ok ard.
Kalkp konuun geldiini Roark'a bildirdi. Sonra dnd, "Hemen girebilirsiniz, Bayan Francon," dedi.
Dominique odaya girerken Roark glmsedi. armadn belli
eden, hafif bir glmseme.
"Bir gn buraya geleceini biliyordum," dedi. "Sana etraf gezdireyim mi?"
486/1067
"Nedir o?"
Roark'un ellerine kil bulamt. Uzun bir masada, bitmemi izimlerin arasnda, bir binann kilden maketi duruyordu. Alarn ve teraslarn kaba bir almas.
"Aquitania m?" diye sordu Dominique.
Roark bayla onaylad.
"Hep yapar msn bunu?"
"Hayr. Her zaman deil. Bazen. Burada almas g bir sorun var.
Onunla bir sre oynamam gerek. Herhalde en sevdiim binam olacak
... yle zor ki!"
"Devam et sen. Bunu yaparken seni izlemek istiyorum. Rahatsz olur
musun?"
"Hi olmam."
Ksa srede, Dominique'in varln unutmutu. Dominique bir
keye oturup onun ellerini seyretti. Duvarlar youruyordu. Derken o
eller yapnn bir blmn ezdi, batan balad. Yavaa, sabrla,
kararszlnda bile garip bir gvenle. Bir avucuyla uzun, dz bir yeri
svazladn grd, derken elinin bu hareketiyle bir a oluuverdi.
Dominique kalkp pencereye yrd. Kentin aada grnen binalar da masadaki maketten daha byk deildi. O ellerin bunlar da
yeniden biimlendirdiini, baz yerlerini ykp yeniden yourduunu
grr gibi oldu. Eli dalgn bir hareketle uzand, uzaktaki bir binann
adm adm ykselen izgilerini izledi, fiziksel bir sahiplik hissi duydu.
Bu duyguyu Roark iin duydu.
Tekrar masaya dnd. Dikkatle makete eilmi yze bir tutam sa
dmt. Roark ona bakmyor, parmaklarnn altndaki biime bakyordu. Dominique o ellerin bir baka kadn vcudu zerinde kayn
gryormu gibi oldu. Duvara dayand. ok iddetli bir fiziksel zevk,
gcn tketmiti.
487/1067
488/1067
489/1067
"Evet."
"Ben Howard Roark."
Mallory gld. Kapnn kanadna yaslanm, tek kolunu pervaza
dayamt. Yana ekilmeye niyeti yok gibiydi. Sarho olduu da
belliydi.
"Vay vay," dedi. "Bizzat, ha?"
"eriye girebilir miyim?"
"Niin?"
Roark merdiven parmaklna oturdu. "Randevunuza neden
gelmediniz?" diye sordu.
"Randevu mu? Ha, evet. Syleyeyim size." Mallory'nin sesi ciddiydi.
"Aslnda gelmek niyetindeydim. Gerekten. Sizin ofise gelmek zere
yola ktm. Ama yrrken bir sinemann nnden getim. Baktm,
Bir Yastkta ki Ba oynuyor. Oraya giriverdim. Bir Yastkta ki Ba'
grmesem olmazd." Srtt, uzatt koluna doru eildi.
Roark yavaa, "Beni ieriye alsanz iyi olacak," dedi.
"Aman, ne olacak ki! Gelin haydi."
Oda darack bir delikti. Kede toplanmam bir yatak, ortalkta gazeteler, eski giysiler, bir gaz sobas, ucuz bir dkkndan alnm ereveli peyzaj ... hastalkl kahverengi bir ayr ve birka koyun. Burada
yaayan insann mesleini gsterecek izim ya da heykeller yoktu.
Roark oradaki tek sandalyenin zerinden birka kitapla bir tavay
itti, oturdu. Mallory karsnda durmu, srtyor, biraz da
sallanyordu.
"Yanl yapyorsunuz," dedi Mallory. "Bu i byle yaplmaz. Bir
heykeltran peinde koturduunuza gre, durumunuz gerekten
skk olmal. Aslnda bu i yle yaplr: Beni ofisinize arrsnz, ilk
geliimde siz orada bulunmazsnz. kinci geliimde beni bir buuk
saat bekletirsiniz, sonra odanzdan resepsiyon holne kar, elimi
skar, bana Podunkta oturan Wilson'lar tanyp tanmadm sorar,
490/1067
491/1067
mi
"En
mantkl
neden
dururken
niin
bu
samalklar
kurcalyorsunuz?"
"Hangisi o?"
"almalarnz beeniyorum."
"Tabii. Hepsi yle der. yle sylemeleri, buna inanmalar yakk
alr da ondan. Ama bu neden foslarsa ne olacak, siz dnn! Tamam,
pekl, almalarm beeniyorsunuz. Gerek neden nedir?"
"almalarnz beeniyorum."
Mallory ak konutu. Sesi ayk gibiydi. "Yani benim yaptm eyleri
grdnz ve beendiniz ... siz ... kendiniz. Tek banza ... Kimse size
beenmeniz gerektiini ya da niin beenmeniz gerektiini
492/1067
493/1067
494/1067
495/1067
496/1067
497/1067
"Neden korkmayacaksn?"
Mallory resmi masaya dikkatle brakt, cevap verdi: "Dn birinci
yasa diye bir ey syledin, insann en iyiyi aramasna dair bir ey ...
Komik ... Takdir edilmemi deha hikyesi eski hikyedir. Ama daha
beterini dndn m hi? Fazla takdir edilen dehay? ... Bir yn insann salak olmas, iyiyi grememesi, o kadar kt deil. nsan
kzamaz ona. Ama grebildii halde istemeyen insan anlayabiliyor
musun?"
"Hayr."
"Hayr. Sen anlayamazsn. Btn gece seni dndm.,Hi uyumadm. Senin srrn ne, biliyor musun? O korkun masumluun."
Roark yksek sesle gld, onun ocuksu yzne bakt.
"Yo, komik deil," dedi Mallory. "Ben ne dediimi biliyorum, sen
bilmiyorsun. Bilemezsin. Nedeni de senin o salt ve eksiksiz saln.
yle salklsn ki, hastal zihninde canlandramyorsun. Byle bir
eyin var olduunu biliyorsun. Ama aslnda inanmyorsun. Ben inanyorum. Baz konularda senden daha ok ey biliyorum, nk daha
zayfm. Ben ... br taraf anlayabiliyorum. O yzden dn grdn o
hale dtm."
"Bitti o artk."
"Herhalde. Ama tmyle deil. Artk korkmuyorum. Ama yle bir
dehetin var olduunu biliyorum. Ne tr dehet olduunu biliyorum.
Sen o trlsn dnemezsin. Bak, senin dnebildiin en korkun
tecrbe nedir? Benimki, bir hcrede, silahsz ve savunmasz durumda,
salyas akan bir hayvanla birlikte kilitli kalmak, ya da bir hastalk sonucu beyni kalmam bir manyakla kilitli kalmaktr. O zaman kendi
sesinden baka hibir eyin olmaz. Sesin ve dncelerin. O yarata
haykrr, sana neden dokunmamas gerektiini sylersin; en gzel ve
etkili kelimeleri bulursun, gerein ifadesi kesilirsin. Canl gzlerin
sana baktn grr, ama yaratn seni duyamadn bilirsin. Ona
ulaamayacan, hibir ekilde ulaamayacan, ama onun yine de
498/1067
kprdayp soluk aldn, karnda kendi ihtiyalarna gre hareket ettiini grrsn. Dehet bu ite. Dnyann karsndaki de bu. nsanlarn arasnda, bir yerlerde kol geziyor. O yaratk. Beyni yok, iine
kapal, hi etkilenmeyen, ama kendi amac, kendi kurnazl olan bir
ey. Tek bildiim bu ... Onun var olduu. Amacn bilmiyorum. Ne tr
bir ey olduunu da bilmiyorum."
Roark, "Dekann ilkesi," dedi.
"Ne?"
"Arasra merak ettiim bir ey ... Mallory, neden Ellsworth Toohey'i
vurmaya altn?" ocuun gzlerini grnce ekledi. "O konuda
konumak istemiyorsan, bana sylemek zorunda deilsin."
"Konumak istemiyorum," dedi Mallory. Sesi gergindi. "Ama en uygun soruyu sordun."
Roark, "Otur," dedi ona. "Sana vereceim ii konualm."
Roark binay ve heykeltratan ne beklediini anlatrken Mallory
dikkatle dinledi. Roark szlerini bitirdi:
"Bir tek figr. urada duracak." Eskizde yerini gsterdi. "Bina onun
evresine kurulacak. Figrn ne olmas gerektiini anlyorsun. nsan
ruhu. nsandaki en yce, en kahramanca ey. Hem umutlar, hem de
elde edilenler. Her ikisi. Bu savala ykselmi. Kendi gcyle ykselmi. Tanr'y aryor, kendini buluyor. Kendi biiminin tesinde,
ulalabilecek daha yksek bir ey olmadm gsteriyor... Bana bunu
yapabilecek tek kii sensin."
"Evet."
"Ben mterilerime nasl alyorsam, sen de bana yle alacaksn. Ne istediimi biliyorsun ... gerisi sana kalm. stediin gibi yap.
Sana model nermek isterdim, ama o model amacna uymazsa, kendi
istediin birini se."
"Senin setiin kim?"
"Dominique Francon."
499/1067
"Ulu Tanrm!"
"Tanyor musun?" .
"Grmtm. Keke olabilse ... Tanrm! Buna bu kadar uygun baka
bir kadn olamaz. O ..." Sustu. Hevesi snerek ekledi. "Poz vermez.
Hele senin iin, asla."
"Verir."
Guy Francon olay duyunca kar kmaya alt.
"Dinle, Dominique," dedi fkeyle. "Her eyin bir snn var. Gerekten var. Senin iin bile. Neden yapyorsun bunu? Neden ... Roark'un
bir binas iin yapyorsun stelik? Ona kar yaptn ve sylediin
onca eyden sonra, insanlar dedikodu ederse, buna aabilir misin?
Baka biri olsa, kimse farkna varmaz, kimse aldrmazd. Ama sen ve
Roark! Nereye gitsem birileri bana soru soracak. Ne yaparm ben?"
"Kendine heykelin bir kopyasn smarla, Baba. ok gzel olacak."
Peter Keating konuy konumay reddetti. Ama bir partide
Dominique'e rastlaynca, istemedii soruyu sormadan edemedi:
"Roark'un tapna iin poz verecein doru mu?"
"Evet.
"Dominique, bundan holanmyorum."
"yle mi?"
"zr dilerim. Hakkm olmadm biliyorum ... ama bunca insan
arasnda, bir tek Roark'la dost olman istemem. Roark olamaz. Herkes
olur, Roark olmaz."
Dominique ilgilenmi gibiydi. "Neden?"
"Bilmiyorum."
Dominique'in merakl ve inceleyen bak onu rahatsz etti.
500/1067
501/1067
"Anlyorum. Roark."
"Aklma gelmiken syleyeyim, Hopton Stoddard'n onu semesini
senin nerdiini Roark'a syledim."
Toohey'nin sigaras havada kalakald, sonra yoluna devam edip
dudaklarn buldu.
"Syledin, ha? Neden?"
"Tapnan izimlerini grdm."
"O kadar m iyi?"
"Daha da iyi, Ellsworth."
"Sen syleyince ne dedi?"
"Hibir ey. Gld."
"Gld, ha? ok tatl bir hareket. Bu iin sonunda pek ok insan da
ona katlp glecek."
K aylar boyunca Roark'un geceleri saatten fazla uyuyabilmesi,
ender rastlanan bir olay oldu. Hareketlerinde bulac bir keskinlik
vard. Sanki vcudu tm evresindekilere enerji veriyordu. Enerji
ofisin duvarlarndan geiyor, kentin noktasn buluyordu:
Manhattan'n orta yerinde, bakr ve camdan bir kule olan Cord Binas,
Central Park'n gneyinde Aquitania Oteli ve Riverside" Yolu'nun hayli
kuzeyinde, Hudson kysndaki bir kayann zerinde durmakta olan
tapnak.
Buluabildikleri zaman, Austen Heller onu elenen, memnun
baklarla seyrediyordu. "Bu bitince hi kimse seni durduramayacak, Howard," diyordu. "Bir daha asla. Arasra senin nerelere
varacan dnyorum. Biliyorsun, astronomiye her zaman zaafm
vardr." Mart aynda bir akamst Roark, tapnan evresine
Stoddard'n emriyle ekilen yksek duvarn i tarafnda durmaktayd.
Gelecekteki duvarlarn temelini oluturan ilk ta bloklar, toprak
dzeyinin zerine kmt artk. Vakit ge olmu, iiler evlerine gitmilerdi. naat alan bombotu. Dnyadan kopmu, karanlklara
502/1067
503/1067
504/1067
505/1067
506/1067
507/1067
havay biimlendiren el de bu duvarlar biimlendiren eldi. Son klarn solan hareketi kontroll bir disiplin iindeydi. Deien duvarlara
ses veren bir konumann cmlelerini andryordu.
"Roark..."
"Evet, sevgilim?"
"Yo ... Hibir ey ..."
Birlikte arabaya dnerlerken Roark'un eli onun bileini kavramt.
12
Stoddard Tapna'nn 1 Kasm gn leden sonra alaca
duyuruldu.
Basn ajan iini ok iyi yapmt, insanlar hep bu olay konuuyor,
Howard Roark'dan sz ediyor, kentin beklemekte olduu mimarlk
bayapt zerine yorumlar yapyorlard.
31 Ekim sabah Hopton Stoddard dnya turundan dnd. Ellsworth
Toohey onu iskelede karlad.
1 Kasm sabah, Hopton Stoddard ksa bir bildiri yaynlayarak aln
yaplmayacan duyurdu. Baka bir aklama yapmad.
2 Kasm sabah, New York Banner ktnda, Ellsworth M.
Toohey'nin yazd "Bir Kk Ses" stunundaki yaz, "Dinsizlik"
baln tayordu. Bu baln altnda unlar yazlyd:
"Aybal dedi ki, pek ok eyi,
Konumann gn geldi:
Gemileri terlikleri ve Howard Roark'u ...
Ve lahanalar ve krallar...
Ve denizin neden kaynayp durduunu
Ve Roark'un belki de kanatlar olduunu.
Sevmediimiz bir dnln ifadesini dn alrsak, sinek raketi
ilevi grmek bize dmez; ama sinein biri kendini dev aynasnda
grmeye kalkarsa, en iyilerimiz bile bir infaz iine tenezzl etmek
zorunda kalr.
Son zamanlarda Howard Roark adl birinden bir hayli sz edilmekteydi. Sz zgrl bizim kutsal geleneklerimizden biri olduu ve
kiinin kendi zamann ziyan etme zgrln de ierdii iin, bu
sylentilerin bir zarar yoktu ... tek zarar belki o zamann, balanp da
bitirilememi bir binadan baka gze grnr eseri olmayan birini
509/1067
tartmaktan ok daha yararl ilere harcanabileceiydi. Olay bir trajediye, hatta bir sahtekrla dnmemi olsayd, gerekten de
sylentiler hibir eye zarar vermeyecekti.
Howard Roark, ounuzun duymad, herhalde bundan sonra da
pek duymayaca bir mimardr. Bir yl nce kendisine olaanst sorumluluk ykl bir i verilmiti. Byk bir ant, sahibinin yokluunda
ina edecekti. Binann sahibi ona inand, snrsz hareket zgrl
tand. Eer ceza hukukumuzun terimleri sanat alannda da geerliyse,
Bay Roark'un bu bina sahibine teslim ettii eyin bir zimmet
olayndan farksz olduunu syleyebiliriz.
Bay Hopton Stoddard adl tannm hayrsever yurttamz, New
York kentine dinsel bir tapnak armaan etmeye karar vermiti. Hibir
mezhebe bal olmayan, insan inancnn ruhunu simgeleyen bir
tapnak. Bay Roark'un ona sunduu bina ise ancak bir ambar olabilir,
o amala kullanlmas da pek pratik olmayabilir. Belki genelev olabilir... iindeki heykele baklrsa, bunun daha uygun bir ihtimal
olduunu syleyebiliriz. Ama bir tapnak olmad kesindir.
Dinsel yaplara uygun ne varsa, bu binada bilinli bir hainlikle tersine evrilmi gibi grnmektedir. Ciddi ve kapal olaca yerde, bu
tapnak western barlar gibi apaktr. Ebediyeti dnmeye ve insann nemsizliini kavramaya uygun, saygl bir hzn havas yerine,
bu binada gevek, hafif, lem yaplan yerlere zg bir sevin ve nee
egemendir. Tm tapnaklarda olduu gibi, insanolunun kendi kk
egosundan daha yksek kavramlara uzann simgeleyen, ykselip
gklere ulamaya alan izgiler yerine, bu tapnak yatay biimde
yaylmtr, karn amurlardadr, bylece bedeni ihtiyalara balln
haykrmakta, bedenin kaba zevklerini ruhun zevklerine tercih etmekle
gurur duymaktadr. nsanlarn ycelmek iin geldii bu yerde bir de
keyif verici plak kadn heykeli bulunmas, ayr bir yorum
gerektirmemektedir.
Bir tapnaa giren insan, kendinden kurtulmay, arar. Gururunu
dindirmek, kendi deersizliini itiraf etmek, balanmay dilemek
510/1067
511/1067
512/1067
513/1067
sylemek zorunda kalabilirim. Senin suun olan bir eye kar, kendi
hretimi korumak zorundaym. Roark'u sana kimin nerdiini kimseye aklamamak zere yemin etmitin, onu unutma, yeter."
Ertesi gn "Dinsizlik" adl yaz Banner'da kt ve fitili takt.
Stoddard'n davay amas da ucunu tututurdu.
Bir bina iin ayaklanp kyameti koparmak kimsenin yapaca ey
deildi... ama bu sefer dine saldrlmt. Basn ajan da ortam ok
gzel hazrlamt. Kamuoyunun dikkati o binaya ynelmi, iyice gerilmi durumdayd. Bundan pek ok kii yararlanabilirdi.
Howard Roark'a ve tapnana kar kopan grlt, Ellsworth Toohey dnda herkesi artt. Papazlar vaazlarnda binay lanetlediler.
Kadn kulpleri protesto bildirileri yaymladlar. Bir anneler komitesi,
ocuklarnn korunmasyla ilgili tam sayfa bir bildiriyi, bir gazetenin
sekizinci sayfasnda yaymlatt. nl bir artist, tm sanatlarn temelde
bir olduu konusunda bir yaz yazp Stoddard tapna'nda yapsal
sekinlik duygusu olmadn ileri srd; kutsal kitaptan alnma bir
tiyatro eserinde kendisinin Maria Magdalena roln oynad gnlerden sz etti. Bir sosyete kadn, yapt tehlikeli yolculuklarda grd
egzotik tapnaklar anlatan bir yaz yazd; vahilerin dokunakl inanlarn vd, ada insann Sinisizmine att, Stoddard
Tapna'nn, yumuakln ve yozlamln bir belirtisi olduunu
syledi. Yazya elik eden resimlerde kadn pantolon giymi, izmeli
narin ayan l bir aslann zerine basm durumda grnyordu.
Bir niversite profesr, gazeteye kendi ruhani tecrbeleriyle ilgili bir
mektup yazd, Stoddard tapna gibi bir yerde byle eyler
yaayamayacan syledi. Kiki Holcombe da gazeteye bir mektup
yazd, hayat ve lm konusundaki grlerini aklad.
Amerikan Mimarlar Dernei, Stoddard tapna'n hem manevi,
hem de sanatsal bir sahtekrlk olarak knayan grkemli bir bildiri
yaymlad. Daha az grkemli olan, iinde daha ok argo kelime kullanlan baka bildiriler de, Amerikan Yap Konseyi, Amerikan Yazarlar
Konseyi ve Amerikan Ressamlar Konseyi tarafndan yaymlnd. Bu
514/1067
515/1067
da, "Memnun musun, Spermen?" diye yazdrd. Stoddard'n mahkemeyi beklerken tapna halka amasn salad. Byk kalabalklar
akn akn gidip oray gezdi, Dominique'in heykelinin kaidesine irkin
yazlar yazdlar.
Gelip binay gren, sessiz kalan, beenen az sayda kii de yok
deildi. Ama bunlar, cokun kamu hareketlerine karmayan insanlard. Austen Heller, Roark'u ve tapna savunan fkeli bir yaz yazd.
Ama Heller, mimarlk konusunda da, din konusunda da uzman
deildi. Yazs frtnann iinde bouldu gitti.
Howard Roark hibir ey yapmad.
Kendisinden yorumda bulunmas istendiinde, bir grup gazeteciyi
ofisinde kabul etti. fkelenmeden konutu. "Yaptm bina hakknda
hi kimseye bir ey syleyemem," dedi. "Bakalarnn beynine sokacak
bir torba laf hazrlasam, bu onlara da, bana da hakaret olurdu. Ama
buraya geldiinize memnunum. Syleyecek bir eyim var. Bu konuya
ilgi gsteren herkesten, gidip binay grmesini, ona bakmasn; sonra
eer bir ey sylemek istiyorsa, kendi aklnn kelimelerini kullanmasn istiyorum."
Banner bu rportaj yle yaymlad; "Halkn byk ilgisini eken
Bay Roark gazetecileri kstah bir tavrla kabul etti, halkn kafasnn
doldurma bir torba olduunu syledi. Konumak istememesine ramen, olayn reklam deerinin son derece farkndayd. Tek istediinin,
mmkn olduu kadar ok sayda insann o tapna grmesi
olduunu syledi."
Roark yaklaan durumada kendisini savunacak bir avukat tutmay
reddetti. Kendi savunmasn kendisinin yapacam syledi, Austen
Heller'n fkeli itirazlarna ramen, bunu nasl yapacam da
aklamad.
"Austen, baz kurallara uymay seve seve kabul ederim. Herkesin
giydii trde giysiler giyerim, herkesin yedii yiyecekleri yerim, onlarla birlikte metroya binerim. Ama baz eyleri de onlarn yapt gibi
yapamam ... Bu da onlardan biri."
516/1067
517/1067
518/1067
519/1067
durum. Sen tandm en zeki kadn olduuna gre, kusur bende olmal. Evet, bir bakalm ... Bir eyi iyi renmisin. Ben zamanm ziyan
etmem. O doru. Gerekten etmem. Gelecek ylbana kadar her eyin
unutulaca da doru. te esas baar da o zaten. Canl bir konuyla
savaabilirsin. Ama l bir konuyla savaamazsn. l konular, tm
l eyler gibidir, asla silinip yok olmaz. Geride ryen bir madde
brakr. nsan o lekeyi adnn zerinde tarken ok rahatsz edici bir
durumla karlar. Bay Hopton Stoddard hemen unutulacaktr. Dava
da unutulacaktr. Geriye kalan ne olacaktr, biliyor musun? Howard
Roark mu? yle birine nasl gvenilebilir? Din dman o. Ahlak ilkelerinden tmyle yoksun. Herhalde inaat maliyetinde kazk atar sana.'
'Roark mu? yok onda. Bir binay mahvetti diye mterinin biri onu
mahkemeye vermek zorunda kalmt.' 'Roark mu? Roark mu? Dur bir
dakika, ad bir pislie bulat iin gazetelere geen adam deil mi o?
Neydi o olay? Berbat bir skandald. Binann Sahibi dava amak
zorunda kalmt. Uygunsuz bir ev miydi neydi? yle biriyle i yapmak
istemezsin. Seebilecein bunca drst mimar varken, ne zoruna?' Gel
de bununla mcadele et, hayatm. Bununla savamann bir yolu varsa,
sen syle bana. Hele de elinde kendi dehandan baka bir silahn yoksa;
o da aslnda silah deil, koskoca bir sorumluluksa."
Dominique'in gzleri yine hayal krkl yaratyordu, ama sabrla
dinledii bir gerekti. Hi kprdamayan baklar, bir trl fkeye
dnmyordu. Toohey'nin masasnn karsnda, ayaktayd. Kendini
tmyle kontrol altnda tutmaktayd. Frtnada nbet tutan bir asker
gibi. Buna dayanmas gerektiini biliyordu, dayanamayaca zaman
bile yine orada kalmak zorunda olduunun farkndayd.
Toohey, "Herhalde devam etmemi istiyorsun," dedi. "l bir
konunun ne kadar etkili olduunu rendin artk. nsan byle bir eye
kar, azn ap konuamaz, bir aklama yapamaz, kendini savunamaz. nk hi kimse dinlemek istemez. hrete kavumak zaten zor
bir eydir. Bir kere kavuunca da, o hretin trn deitirmene
olanak yoktur. Hayr, bir mimarn kt mimar olduunu kantlayarak
520/1067
521/1067
522/1067
523/1067
524/1067
525/1067
526/1067
"Teekkr ederim, Bay Toohey," dedi avukat. Biraz eilir gibi bir
hareket yapt. Sonra Roark'a dnd, nazik bir sesle, "Tank sizindir,"
dedi.
Roark, "Soru yok," diye karlk verdi.
Ellsworth Toohey tek kan havaya kaldrp tank sandalyesinden
piman bir tavrla indi.
Avukat,"Bay Peter Keating," diye seslendi.
Peter Keating'in yz ok diri ve yakkl grnyordu. Gece deliksiz uyumu gibiydi. Tank krssne niversiteli gibi bir havada,
omuzlarn ve kollarn gereksiz lde sallayarak kt. Yemini etti, ilk
sorulara neeyle cevap verdi. Tank koltuundaki pozu biraz garipti.
st bedeni rahat bir hareketle bir yana bklm, tek dirsei koltuun
koluna dayanmt. Ama ayaklan yere acayip saylacak kadar dz
basyor, iki dizi birbirine smsk bitiik duruyordu. Roark'a hi, ama
hi bakmyordu.
"Tasarmn yaptnz baz nl binalar sayar msnz. Bay
Keating?"
Keating bir dizi etkileyici ad saymaya balad. lk adlar hzl kt,
sesi giderek yavalad. Sanki artk durmak istiyordu. Sonuncusunda
sesi havann iinde, kelimenin sonunu bulamadan ld.
"En nemlisini unutmadnz m, Bay Keating?" diye sordu avukat.
"Cosmo-Slotnick Binas'n siz yapmam mydnz?"
Keating, "Evet," diye fsldad.
"Evet, Bay Keating. Siz Stanton Teknoloji Enstittis'nde, Bay
Roark'la ayn sralarda renciydiniz, deil mi?"
"Evet."
"Bize Bay Roark'un oradaki sicilini syleyebilir misiniz?"
"Atld."
"Enstit'nn yksek standartlarna uyamad iin mi atld?"
"Evet. Evet, ondand."
527/1067
Yarg, Roark'a bakt. Avukat olsa, bu sze itiraz eder, konuyla ilgisi
yok, derdi. Roark itiraz etmedi.
"Sizce kendisi o sralarda mimarlk konusunda herhangi bir yetenek
sergiliyor muydu?"
"Hayr."
"Biraz daha yksek sesle konuabilir misiniz, Bay Keating?"
"Bence ... yetenei yoktu."
Keating'in telaffuzuna ok garip bir eyler oluyordu. Baz kelimeler
azndan dipdiri kyor, sonunda nlem iareti varm gibi patlyor,
dier baz kelimelerse, birbirine giriyor, sanki kendi kulann bunlar
duymasna dayanamyormu gibi syleniyordu. Avukata bakmyordu.
Gzleri izleyicilerin zerindeydi. Baz anlarda, vakit geirmeye km
delikanllar gibiydi. Metro duranda, di macunu reklamndaki gzel
kzn st dudana byk izmi bir delikanly andryordu. Az sonra,
oradaki kalabalktan destek dileniyormu gibi bir havaya giriyordu.
Sanki onlarn nnde yarglanan kendisiymi gibi.
"Bir ara Bay Roark'u kendi ofisinizde mi altrdnz?"
"Evet."
"Sonra onu kovmak zorunda m kaldnz?"
"Evet... kovmak zorunda kaldk."
"Yeterli olmad iin mi?"
"Evet."
"Bay Roark'un bundan sonraki kariyeri konusunda bize neler
syleyebilirsiniz?"
"ey, biliyorsunuz, kariyer kelimesi izafi bir kelime. hacmi
bakmndan, bizim ofisteki her izim eleman, Bay Roark'dan daha
fazla i karmtr. Biz bir iki binaya kariyer demeyiz. Her ay o kadar
bina yapyoruz."
"Onun almalar hakknda bize profesyonel fikrinizi syler
misiniz?"
528/1067
"ey, bence olgunluktan uzak. ok artc, hatta zaman zaman ilgin, ama esas olarak ham."
"O halde Bay Roak tam anlamyla mimar saylmamal, yle mi?"
"Bay Ralston Holcombe'dan, Bay Guy Francon'dan, Bay Gordon
Prescott'tan sz ederken kullandmz anlam kastediyorsanz, hayr.
Ama tabii hak yemek istemem. Bence Bay Roark'un ok kesin potansiyelleri var. zellikle de srf mhendislikle ilgili sorunlar sz konusu
olduu zaman. stese baarl olabilirdi. Onunla bunu konumaya
altm, ona yardm etmeye altm, gerekten uratm. Ama sanki
onun ok sevdii betonarme bloklara laf anlatyordum. Bana byle
bir ey geleceini biliyordum. Sonunda bir mterinin onu mahkemeye vermek zorunda kaldn duyunca armadm."
"Bay Roark'un mterilere davran konusunda bize neler
syleyebilirsiniz?"
"te mesele orada. Btn mesele o zaten. Mterilerin ne
dndne, ne istediine aldrmazd. Dnyada hi kimsenin ne
dndne, ne istediine aldrmazd. Baka mimarlarn neden
aldrdn bile anlayamazd. Onu bile vermezdi insana ... Anlay bile
... Size birazck sayg gstermi olmak iin bile. nsanlar memnun etmeye almakta ne ktlk var, anlayamyorum. Dost canls olmann, sevilmeyi, popler olmay istemenin sakncas nerede? Neden
su saylyor bunlar? Biri neden sizi bu yzden hor grsn, alay etsin,
her zaman, gece gndz, hi huzur pay tanmadan, inli ikenceciler
gibi. Hani insann bana su damlatrlarm!"
zleyiciler yava yava, Peter Keating'in sarho olduunu anlamaya
balyorlard. Avukat kalarn att. Bu ifadeyi prova etmilerdi. Ama
iler rayndan kyordu.
"Peki, Bay Keating, belki de artk bize Bay Roark'un mimarlkla ilgili
grlerini anlatsanz iyi olacak."
"Bilmek istiyorsanz sylerim. Ona gre, mimarlktan sz edebilmek
iin herkesin pabularn karp diz kmesi gerek. Buna inanyor.
529/1067
Ama niye yapasnz? Niye? Bu da her meslek gibi bir meslek deil mi?
Bunun nesi o kadar kutsal? Neden kendimizi bu kadar kurmak
zorunda kalalm? nsanz alt taraf. Hayatmz kazanmaya alyoruz.
Neden her ey basit ve kolay olamyor? Neden her birimiz birer lanet
olas kahraman olmak zorunda kalalm ki?"
"Bir dakika, bir dakika, Bay Keating, sanrm konudan uzaklayoruz. Biz imdi..."
"Hayr, uzaklamyoruz. Ben neden sz ettiimi biliyorum. Siz de
biliyorsunuz. Herkes biliyor. Buradakilerin hepsi biliyor. Tapnaktan
sz ediyorum. Anlamyor musunuz? Tapnak yapmak iin bir manya
semek niye? Bu ie son derece insan biri seilmeliydi. Anlayabilen ve
balayabilen biri. Balayabilen ... Kiliseye onun iin gider insan ...
Balanmak iin ..."
"Evet, Bay Keating, ama Bay Roark'a dnersek ..."
"Ne olmu Bay Roark'a? Mimar deil o. e yaramaz. e yaramadn sylemekten niin korkaym? Siz hepiniz niin korkuyorsunuz ondan?"
"Bay Keating, eer iyi deilseniz, yerinize dnmek istiyorsanz..."
Keating ona bakt, sanki bir uykudan uyand. Kendini kontrol etmeye alt. Bir sre sonra tekdze bir sesle, "Hayr, iyiyim," dedi. "Ne
isterseniz sylerim. Ne sylememi istiyorsunuz?"
"Bize Stoddard tapna diye bilinen binayla ilgili profesyonel
grnz aklar msnz?"
"Evet. Tabii. Stoddard Tapna ... Stoddard Tapna'nn plan uygunsuzdur. Bu yzden, mekn karmaas yaratlmtr. Kitlelerin
dengesi yoktur. Simetri duygusundan yoksundur. Boyutlar
yetersizdir." Tekdze bir sesle konuuyordu. Boynunu kaskat tutmaktayd. Sanki ba ne dmesin diye aba harcyordu. "lek ddr.
Temel kompozisyon ilkeleriyle elimektedir. Genel etki asndan
bina ..."
"Biraz daha yksek sesle ltfen, Bay Keating."
530/1067
531/1067
532/1067
533/1067
534/1067
doruyu grp ona ulamaktan, herkesin mmkn olan en iyi dzeyinde yaamasndan, utanmamasndan, utanmak iin nedeni
olmamasndan, gne nda plak durabilmekten geldiini
dnyordu. Ycelmenin sevin demek olduuna, sevincin insann
doutan gelen hakk olduuna inanyordu. nsana gre yaplan bir
yerin, kutsal bir yer olduu kansndayd. Howard Roark'un insan ve
ycelme hakknda dndkleri bunlard. Ama Ellsworth Toohey, bu
tapnan insana duyulan nefretin bir ant olduunu syledi. Ellsworth Toohey, ycelmenin esasnn; korkudan d kopmak olduunu,
yerlere kapanp srnmek olduunu syledi. Ellsworth Toohey insann en yce eyleminin, kendi deersizliini anlamas, balanmak
iin dilenmesi olduunu syledi. Ellsworth Toohey, insan balanma
ihtiyacnda olan bir varlk olarak grmezsek, yozlam saylacamz
syledi. Ellsworth Toohey bu binann insana ve topraa ait olduunu
grd. Binann karn amurlarda, dedi. nsan yksek bir varlk olarak
grmek, bedenin kaba zevklerine alk tutmaktr; nk ruhun zevkleri bizim anlayamayacamz dzeydedir, dedi. Ellsworth Toohey'e
gre, o alana girebilmek iin; dilenci durumuna girmemiz, diz kmemiz gerekiyor. Ellsworth Toohey insanlar ok sever."
"Bayan Francon, biz Ellsworth Toohey'i tartmyoruz, bu nedenle
eer szlerinizi konuya ..."
"Ben Ellsworth Toohey'i sulamyorum. Howard Roarku suluyorum. Bir bina, evresinin paras olmaldr, denir. Roark bu tapna ne
tr bir dnyaya kurdu? Ne tr insanlar iin kurdu? Etrafnza bakn.
Bir tapnan Bay Hopton Stoddard'a gre hizmet verirken kutsal
olabileceine inanyor musunuz? Bay Ralston Holcombe'a? Bay Peter
Keating'e? Bunlarn hepsine baktnzda, Ellsworth Toohey'den mi
nefret edersiniz, yoksa iledii sutan tr Howard Roark'a m lanet
edersiniz? Ellsworth Toohey hakldr. Bu tapnak dine uygun deildir,
dinsizliktir ama, onun dedii anlamda deil. Sanrm Bay Toohey de
bunu zaten biliyor. Birisi domuz ahrna inciler saarsa, hem bunu,
karlnda bir domuz pirzolas bile almadan yaparsa, domuza
kzamazsnz ki! ncilerine bu kadar az deer veren, onlar amurlara
535/1067
536/1067
13
Hopton Stoddard davay kazand.
Ellsworth Toohey, "Bay Roark mahkemede bir numara ekti, ama
kurtulamad," diye yazd. "O hikyeye zaten inanmamtk."
Roark'a tapnan deitirilme masraflarn demesi talimat verildi.
Roark itiraz mahkemesine bavurmayacan syledi. Hopton Stoddard, tapnan deitirilerek Normalalt ocuklar in Hopton Stoddard Yurdu haline getirileceini syledi.
Durumann sona ermesinin ertesi gn, Alvah Scarret, masasna
braklan "Eviniz" yazsn grnce soluu tutuldu. Yazda
Dominique'in durumada sylediklerinin ou yazlyd. Geri ifadesi
gazetenin haber blmnde de para para verilmiti ama hep zararsz
blmleri seilmiti. Alvah Scarret son hzla Dominique'in odasna
yrd.
"Hayatm, hayatm, hayatm," dedi. "Bunu basamayz." Dominique
ona bombo baklarla bakt, hibir ey sylemedi. "Dominique,
tatlm, mantkl ol. Kullandn kelimelerin bazlar bir yana, baskya
gelmeyecek baz grlerin de bir yana, ama bu gazetenin bu olayda
setii, benimsedii tutumu biliyorsun. Yrttmz kampanyay
biliyorsun. Benim bu sabahki yazm okudun. Ad, 'Ahlakn Zaferi'. Bir
tek yazarn tm politikamza kar gelmesine izin veremeyiz."
"Basmak zorundasn."
"Ama, tatlm ..."
"Ya da ben istifa etmek zorundaym."
"Off, daha neler, daha neler, samalama. Gln olmaya gerek yok.
Anlaman gerek. Sensiz yapamayz biz. Asla sensiz ..."
"Semek zorundasn, Alvah."
Scarret bu yazy yaynlarsa, Gail Wynand'dan zlgt yiyeceini biliyordu. Yazlar ok tutulan Dominique Francon'u karrsa da zlgt
538/1067
539/1067
540/1067
541/1067
542/1067
543/1067
544/1067
"Sonra?"
"Eh, u halime bak."
Toohey'nin yz bir an hareketsiz kald, sonra neeyle glmsedi.
"Neyin varm ki, yavrum? oraplarnn e olmamas dnda, bir de
makyajna biraz dikkat etsen ..."
"Glme, Ellsworth Day. Ltfen glme. Biliyorum, her eye glebilmeliyiz diyorsun, zellikle de kendimize. Ama ben ... yapamyorum."
"Glmem, Katie. Ama nedir seni zen?"
"Mutsuzum ben. yle korkun, kt, gurursuz biimde mutsuzum
ki! Bir bakma bana ... temiz deil de ... kirli gibi gzkyor. Ve drst
de deil. Gnler geiyor, dnmeye korkuyorum, kendime bakmaya
korkuyorum. Oysa bu yanl. Bu... ikiyzl olmak demek. Ben her zaman kendime kar drst olmak istedim. Ama deilim. Deilim,
deilim!"
"Dur bir dakika, yavrum. Barma. Komular duyacak sesini."
Catherine san eliyle alnndan geriye doru itti, ban sallad,
fsldad.
"zr dilerim ... geer imdi..."
"Sen tam neden mutsuzsun, tatlm?"
"Bilmiyorum. Anlayamyorum. rnein, Clifford'da ocuk bakm
kurslarn balatan, her hazrln yapan bendim. Fikir be nimdi.
Paray ben buldum. retmeni ben buldum. Dersler ok iyi gidiyor.
Kendi kendime, mutlu olmam gerek, diyorum. Ama deilim. Benim
iin bir fark etmiyormu gibi geliyor. Oturup kendime diyorum ki,
Maria Gonzales'in bebeini iyi bir aileye evlat olarak vermeyi sen
baardn, imdi mutlu ol. Ama olamyorum. Hibir ey hissetmiyorum.
Kendime kar drst davrandmda, yllardr hissettiim tek duygunun yorgunluk olduunu gryorum. Yalnzca yorgunluk. Sanki...
herhangi bir his duyacak kimse kalmam gibi."
545/1067
Gzln kard. O camlarn daysna ulamasn engellediine inanm bir hali vard. Konutuunda sesi daha alalmt ama kelimeler
azndan daha bir abayla kyordu.
"Hepsi bu kadar da deil. Bundan ok daha beteri de var. Beni
korkun biimde etkiliyor. nsanlardan nefret etmeye balyorum, Ellsworth Day. Zalim, gaddar, kalpsiz olmaya balyorum. Eskiden hi
byle deildim. nsanlarn bana minnet duymasn bekliyorum. Onlardan minnet bekliyorum. Gecekondu halk bana eilir, nmde
dalkavukluk ederse houma gidiyor. Yalnz yle yaparlarsa sevildiimi
fark ediyorum. Bir keresinde bir kadna, bizim kendisi gibi sprntler iin neler yaptmz yeterince takdir etmediini syledim.
Daha sonra saatlerce aladm. yle utanmtm ki! nsanlar benimle
tarttnda, fkelenmeye balyorum. Kendi fikirleri olmasna haklar
yokmu gibi geliyor. En iyisini ben bilirmiim gibi. Onlar iin son
karar ben vermeliymiim gibi. Beni ok kayglandran bir kz vard,
nk ad ktye km, yakkl bir genle dolap duruyordu. O kza
haftalarca ikence ettim. O ocuu brakmasn, yoksa bann mutlaka
belaya gireceini syledim. Sonunda evlendiler, mahallenin en mutlu
ifti oldular. Memnun mu oldum sanyorsun? Hayr, kplere bindim.
Kzla karlatmda, uygarca davranabilmek bile bana zor geliyor. Bir
de baka kz vard, abucak i bulmas gerekiyordu. Evinde durum gerekten berbatt. Ona i bulacam syledim, sz verdim. Ama ben bulamadan, kz kendi kendine iyi bir i bulmay baard. Ben memnun
olmadm. Birisi benim yardmm olmakszn kendini kurtard diye
enikonu gcendim. Dn niversiteye gitmek isteyen bir delikanlyla
konuuyordum. Onun cesaretini krmaya altm. yi bir ie gir, daha
iyi dedim. ok da kzmtm. Sonra birden farkna vardm, ben kendim
de niversiteye gitmeyi ok istemitim de ondand ... Hatrlyor
musun, sen beni brakmamtn. Ben de o ocuu brakmamak istedim. Ellsworth Day, anlamyor musun? Bencil oluyorum ben. Bu insanlarn cretlerinden para arsam bu kadar kt olmazd!"
Toohey alak sesle sordu.
546/1067
547/1067
548/1067
549/1067
550/1067
551/1067
552/1067
"ok kirli bir ey yaptm, Katie. Gnn birinde sana anlatrm, ama
imdi olmaz ... Bak, beni baladm syler misin bana? Yani suun
ne olduunu sormadan? O zaman ben de beni asla balamayacak
birinin baladna inanrm. Asla incinmeyen, o nedenle de
balamayan birinin. O yzden benim durumumu daha zorlatran
birinin."
Catherine arma benzemiyordu. ten bir sesle, "Seni balyorum, Peter." dedi.
Keating ban yava yava, birka kere sallad. "Teekkr ederim."
dedi.
Catherine ban onunkine yaslayp fsldad.
"Cehennem azab ektin, deil mi?"
"Evet. Ama artk geti."
Keating onu kollarna alp pt. Ondan sonra artk ne Keating, Stoddard Tapna'n dnd, ne de Catherine, iyilikle ktl. Bunlara
ihtiyalar yoktu. Kendilerini ok temiz hissediyorlard.
"Katie, biz neden evlenmedik?"
"Bilmiyorum," dedi Catherine. Sonra da, kalbi deliler gibi arpt
iin, sessiz kalamayacan anlad iin, Keating'in durumundan
yararlanyormu gibi gzkmemek iin, abucak ekledi: "Herhalde
acelemiz olmad iin."
"Ama var acelemiz. Eer imdiden i iten gememise."
"Peter, sen ... bana yeniden evlenme mi teklif ediyorsun yoksa?"
"O kadar afallama, Katie. Byle yaparsan, bunca yldr hep kuku
duymu olduunu dnrm. Oysa u anda byle bir ey dnmeye
dayanamam. Bu gece sana bunu sylemeye geldim. Evleneceiz. Hemen evleneceiz."
"Peki, Peter."
553/1067
"lan vermeye, tarih saptamaya, hazrlklara, konuklara falan ihtiyacmz yok. Her seferinde bu tr eylerden birinin bizi durdurmasna
izin vermitik. Nasl oldu da bu ii byle srncemede braktk, inan ki
bilemiyorum. Kimseye bir ey sylemeyelim. Kent dna gidip nikhlanalm. Sonra duyurur, sonra aklarz; eer kimse aklama isterse.
Bu senin dayn da, benim annemi de, baka herkesi de kapsyor."
"Peki,- Peter."
"u lanet olas iinden yarn k. Ben de ofiste durumu ayarlayp bir
ay izin alaym. Guy ok bozulacak ... bu da beni keyiflendirecek. Sen
neleri yanna alacaksan hazrla. Fazla eye ihtiyacn yok. Makyajn iin
de kayglanma ltfen. Bu gece korkun grnyorum, mu demitin
sen? Hibir zaman bu kadar gzel deildin. brs sabah dokuzda
burada olurum. Hemen yola kmaya hazr ol."
"Peki, Peter."
O gittikten sonra Catherine yataa uzanp yksek sesli hkrklara
gmld. Kendini tutmaya almyor, gururunun krldna aldrmyor, dnyada hibir eye kayglanmyordu.
Ellsworth Toohey, alma odasnn kapsn ak brakmt.
Keating'in bunu hi fark etmeden geip evden ktn grd. Sonra
Catherine'in hkrklarn duydu. Yeeninin odasna yrd, kapy
vurmadan ieriye girdi.
"Neyin var, tatlm?" diye sordu. "Peter seni incitecek bir ey mi
yapt?"
Catherine yatakta yar doruldu, san yznden arkaya savurup
hkrarak ona bakt. Hi dnmeden, iinden gelen ilk eyi syledi.
Ne sylediini hi anlamyordu, ama days anlyordu: "Senden hi
korkmuyorum, Ellsworth Day!"
14
"Kiiim? diye soludu Keating.
Hizmeti, "Bayan Dominique Francon," diye tekrarlad.
"Sarhosun sen, sersem!"
"Bay Keating! ..."
Ayaa kalkmt. Kadn yolunun stnden itip salona doru utu,
Dominique Francon'u orada, ayakta grd. Peter Keating'in evinde!!!
"Merhaba, Peter."
"Dominique! ... Dominique, bu nasl oldu?" fke, sevin, merak,
gurur gibi duygular arasnda ilk bilinli dncesi, ok kr annem
evde deil, demek olmutu.
"Ofisine telefon ettim, eve gitti dediler."
"yle sevindim, yle ar ... ff, Allah kahretsin, Dominique, ne
yarar var? Sana her zaman gerektii gibi davranmaya alyorum;
oysa sen olayn iini grebiliyorsun, bir yarar kalmyor. Bu yzden de
nazik ev sahibi rol oynamayacam. Serseme dndm biliyorsun,
senin buraya gelmenin doal bir ey olmadn biliyorsun, benim syleyeceim her ey yanl olacak demektir."
"Evet, bylesi daha iyi, Peter."
Elinde hl bir anahtar tutmakta olduunu fark etti, onu cebine
koydu. Yarnki nikh iin bavulunu hazrlyordu. Salona yle bir gz
gezdirdi, Victoria tarz bu mobilyalarn, Dominique'in zarafeti yannda
ne kadar baya grndne dikkat etti. Dominique gri bir tayyr,
siyah bir krk ceket giymi, ceketin yakasm yanaklarna kadar
kaldrmt. apkas alnna eikti. Tank yerindeki haline benzemedii
gibi, Keating'in hatrlad partilerdeki haline de benzemiyordu. Yllar
nceki o an hatrlad birden. Kendisi Guy Francon'un odasnn
dndaki sahanlkta durmu, Dominique'i inallah bir daha hi
555/1067
556/1067
557/1067
"Yani imdi evet ya da hayrdan baka hibir ey sylememi istemiyorsun, yle mi?"
"O kadar."
Keating oturduu yerden uzun sre ona bakt. Dominique'in
baklar onun gzlerindeydi, ama bu baklardaki gereklik ancak bir
portredeki kadard. Keating kendini odada yalnz hissediyordu. Dominique ayaa kalkt, sabrla bekledi. Ona hibir ey sunmad. Acele ettirmek gibi bir anlay bile gstermedi.
"Peki, Dominique. Evet," dedi Keating sonunda. Dominique ban
hafife eerek anladn belirtti. Keating ayaa kalkt. "Paltomu
alaym," dedi. "Senin arabanla m gitmek istiyorsun?"
"Evet."
"st ak arabayd, deil mi? Krkl ceketimi giyeyim mi?"
"Hayr. Ama bir atk al. Biraz rzgr var."
"Bavul almadan m? Hemen kente mi dnyoruz?"
"Hemen dnyoruz."
Keating holn kapsn ak brakt, Dominique onun paltosunu
giyip atksn boynuna dolayn grd. Sanki alna sarnyordu.
Sonra Keating elinde apkasyla salonun kapsna geldi, bann sessiz
bir hareketiyle onu kmaya davet etti. Apartmann holnde asansrn
dmesine bast, sonra geri ekilip nce onun binmesi iin yol verdi.
Keating'in hareketleri ll, kendinden emin, neesiz ve duygudan
yoksundu. Souk erkeksilii her zamandan fazlayd.
Kar kaldrmdaki arabann yanna giderlerken Keating onu korurcasna dirseinden tuttu. Arabann kapsn at, onu direksiyonun
bana bindirdi, sonra dolap kendisi de sessizce yolcu koltuuna
bindi. Dominique uzanp onun tarafndaki rzgr camn ayarlad. "yi
ayarlayamadmsa, yola ktmzda sen dzelt de fazla souk gelmesin," dedi. Keating, "Grand Concourse'dan git. Orada trafik daha
az," diye neride bulundu. Sonra Dominique antasn onun kucana
koyup arabay altrd, direksiyonu kavrad. Birdenbire, aralarnda
558/1067
559/1067
560/1067
Keating'in gz yoldayd. Dar grnyordu yol. n camn orta yerinde ufak bir erit. ki yan tarlalar ve tepeler. Tmn nndeki cam
ereveliyordu. Ama n cam ne doru uarken yol hep geniliyordu.
Cam dolduruyor, kenarlardan tayor, ortasndan yrtlp onlarn
gemesine izin veriyor, arabann iki yanndan iki gri erit halinde geriye doru kayyordu. Keating bunu bir yar olarak dnd, n camn
kazann grmeyi bekledi. Er ge araba fazla hzl atlacak, o dar erit
almaya, genilemeye vakit bulamayacakt.
"Balangta nerede oturacaz imdi?" diye sordu. "Senin evinde
mi, benimkinde mi?"
"Seninkinde tabii."
"Ben seninkine tanmay tercih ederim.".
"Hayr, ben evimi kapatyorum."
"Benim daireyi sevmen olanaksz."
"Neden?"
"Bilmem. Sana uymuyor."
"Severim."
Bir sre sessiz kaldlar, sonra Keating sordu: "imdi bunu nasl
duyuracaz?"
"Nasl istersen. Sana brakyorum."
Ortalk iyice kararyordu. Dominique farlarn yakt. Keating yanlarndan geen trafik levhalarna bakyordu. nce alak grnen
levhalar, onlar yaklanca birden byyor; "Sola Dn" "lerde
Kavak" gibi duyurularda bulunuyordu. Harfler nokta nokta klyd.
Kt niyetli, gz krpar gibi gzken klar.
Sessizce ilerliyorlard ama, bu sefer sessizliklerinde bir ba yoktu.
Birlikte bir felakete doru gidiyor deildiler. Felaket olmu, bitmiti.
Artk cesaretlerinin nemi yoktu. Keating, Dominique Francon'un
561/1067
yanndayken her zaman olduu gibi, kendini rahatsz ve tedirgin hissetmeye balamt.
Yerinde yarm dnp ona bakt. Dominique gzlerini yoldan ayrmad. Souk rzgr altnda profili huzurlu ve mesafeliydi. Dayanmas
zor bir yzd. Keating onun, direksiyonun iki yannda duran eldivenli
ellerine bakt. Ban eip, gaz pedalna basan incecik ayana bakt.
Sonra baklar Dominique'in bacana doru ykseldi, eteinin minik
gri geni zerinde durdu. Birdenbire, bu dndn dnmeye
artk hakk olduunu hatrlad.
Evliliin bu yn ilk defa olarak bilincine ulat. O zaman anlad. Bu
kadn her zaman istemiti. Bu duygu, ancak bir fahieye kar duyulabilecek bir duyguydu. Tek fark, kalc, umutsuz ve kt bir duygu
olmasyd. Karm, diye dnd ilk defa olarak. Bu szde zerre kadar
bile sayg yoktu. inde yle iddetli bir arzu hissetti ki, mevsim yaz
olsa ona hemen ilk yan yola sapmasn emreder, hemen orada ona
sahip olurdu.
Kolunu arkaya atp onun omzuna sard. Parmaklar ona ancak dokunuyordu. Dominique kprdamad. Dnp bakma isteini de gemledi.
Keating kolunu ekti, n camdan ileriye bakarak oturdu.
"Bayan Keating," dedi ifadesiz bir sesle. Dominique'e sylemiyordu
bunu. Bir gerei ifade etmekteydi.
"Bayan Peter Keating," dedi Dominique de.
Keating'in evinin nnde durduklarnda, o inip Dominique iin
kapy at, ama Dominique direksiyonun banda oturmay srdrd.
"yi geceler, Peter," dedi. "Yarn grrz."
Sonra Keating'in yz ifadesi kfre dnemeden ekledi. "Eyalarm
yarn yollarm, her eyi o zaman konuuruz. Her ey yarn balayacak,
Peter."
"Nereye gidiyorsun?"
"zmlemem gereken eyler var."
562/1067
563/1067
anda Roark'un sinirlerinde bulunduunu, sanki enerjilerini dei toku ettiklerini anlatmaktayd.
Roark odann br ucunda ve arkas dnkken, bir ara Dominique
alak sesle, "Roark," dedi.
Roark ona dnd. Bunu bekliyormu gibiydi. Belki geri kalann da
tahmin etmiti.
Dominique odann orta yerindeydi. lk geldii gece durduu gibi
duruyordu. Bir trendeymi gibi kendine hkim.
"Seni seviyorum, Roark."
Bunu ilk defa sylyordu.
Bundan sonraki kelimeler azndan kamadan nce, o kelimelerin
Roark'un yzndeki yansmasn grd.
"Dn evlendim. Peter Keating'le."
Karsndaki erkein sesini engellemek iin dudaklarn arpttn,
yumruklarn skp kendini kendine kar savunur gibi evirdiini
grse, ok daha kolay olurdu. Ama yle kolay olmuyordu, nk onun
byle eyler yaptn grmyor, yine de bunlarn yapldn biliyordu.
Fiziksel hareketlerin rahatlatmasndan yoksun biimde yapldn.
"Roark ..." diye fsldad yavaa. Korkmutu.
O, "yiyim," dedi. Sonra, "Ltfen bir dakika dur ... Tamam. Devam
et" diye ekledi.
"Roark, seninle karlamadan nce, hep senin gibi birine rastlamaktan korkardm, nk tank yerindeyken grdklerimi grmek, o
mahkeme salonunda yaptklarm yapmak zorunda kalacam biliyordum. Bunu yapmaktan nefret ettim, nk seni savunmak, sana
hakaret demekti. Senin savunulman gerekmesi de kendime hakaretti.
Roark, her eyi kabul edebilirim, ama ou insanlara en kolay gibi
gelen eyi kabul edemem ... Yar yolu, yarm yamala, ehvenieri, hemen hemeni. Belki onlarn da hakl nedenleri vardr. Bilmiyorum.
564/1067
565/1067
566/1067
"Szn dinlerdim."
"Bunu neden istemeyeceimi imdi anlyor musun? Seni durdurmaya almayacam. Seni seviyorum, Dominique."
Dominique gzlerini yumdu, Roark konutu:
"u anda duymamay yeliyorsun, yle mi? Ama ben duyman
istiyorum. Bir aradayken hibir zaman birbirimize bir ey sylememiz
gerekmiyor. Bu syleyeceklerim bir arada olmayacamz zamanlar
iin. Seni seviyorum, Dominique. Var oluum kadar bencilce seviyorum. Cierlerimin hava solumas kadar bencilce. Soluyuum kendime
gerekli olduu iin. Vcudumun yakt o. Sa kalmam ona bal. Ben
sana, fedakrlklar, ya da acma duygularm vermedim. Kendi
egomu, kendi plak ihtiyacm verdim. Sen ancak bu tr sevilmeyi
isteyebilirsin. Ben de senin beni ancak byle sevmeni isteyebilirim.
imdi benimle evlenirsen, senin btn varln ben olurum. Ama o zaman seni isteyemem. Sen de kendini isteyemezsin. Dolaysyla da beni
uzun sre sevemezsin. Bir insann, 'Seni seviyorum' diyebilmesi iin,
nce 'Ben' demesini bilmesi gerekir. Senin yle teslim olman ise, bana
ancak ii bo bir kabuk getirir. Senden bunu istesem, seni mahvetmi
olurum. Bu yzden durdurmuyorum seni. Kocana gitmene izin veriyorum. Bu geceyi nasl geirebileceimi bilmiyorum, ama geireceim. Seni bir btn olarak istiyorum ben. Benim gibi. Setiin
savata nasl btn olarak kalacaksan, yle. Savalar hibir zaman
benliksiz deildir."
Dominique bu szlerin geriliminden, sylemenin ona, kendisinin
dinlemesinden daha zor geldiini hissediyordu. Bu yzden dinledi.
"Dnyadan korkmamasn renmen gerek. Dnya seni imdiki gibi
elinde tutamamal. Hibir zaman seni o mahkeme salonundaki gibi incitmemeli. Bunu renmene izin vermek zorundaym. Sana yardm
edemem. Kendi yolunu kendin bulmak zorundasn. Bulduun zaman,
bana geri dneceksin. Beni mahvedecek deiller, Dominique. Seni de
mahvedecek deiller. Kazanacaksn, nk kendini dnyadan zgr
klmak iin en zor savama yolunu setin. Seni bekleyeceim. Seni
567/1067
15
O sabah saat dokuzda, Peter Keating odasnn kapsn kilitlemi,
ierde dolap duruyordu. Saatin dokuz olduunu, Catherine'in kendisini beklemekte olduunu unutmutu. Catherine'i de, onun
simgeledii her eyi de unutturmutu kendine.
Odasnn kapsn kilitlemesi, kendini annesinden korumak iindi.
Dn gece annesi onun o fkeli tedirginliini farkedince, zorla syletmiti gerei ona. Keating terslenerek, Dominique Francon'la evlenmi olduunu azndan karm, ardndan da Dominique'in
evlendiini yal bir akrabasna sylemek iin kent dna gittii
yolunda bir zr bulmutu. Annesi o sra aknlk ve sevin nlemlerine, sorulara gmlm durumdayd. Keating bu sayede hibir eye
cevap vermemeyi, kendi panik duygusunu saklamay baarmt.
Aslnda bir kars olduundan da, karsnn sabah olduunda ona
dneceinden de pek emin deildi.
Annesinin haberi yaymasn yasaklamt, ama o yine de gece bir iki
telefon etmeyi baarmt. Bu sabah da bir iki telefon daha etmiti.
imdi evin telefonu aralksz alp durmakta, hevesli sesler, "Doru
mu?" diye sormakta, ardndan aknlk ve kutlamalar boalmaktayd.
Keating haberin giderek genileyen dalgalar halinde kente yaylmakta
olduunu gryor, bunu telefon edenlerin adlarndan ve mevkilerinden anlyordu. Telefona kmay reddetmiti. Sanki New York'un her
kesi bu kutlamaya katlyor, bir tek kendisi, su geirmez odasnda,
souk ve kaybolmu duygular iinde, korkuyor, korkuyordu.
Kap alndnda vakit hemen hemen le olmutu. Keating iki elini
kulaklarna bastrd. Kimin geldiini, ne istediini bilmek istemiyordu.
Derken annesinin sesini duydu. Bu ses yle sevin doluydu ki, utan
verecek kadar sama geliyordu Keating'e. "Peter, hayatm, odandan
kp karn pmek istemiyor musun?" Keating hemen hole utu.
Dominique oradayd. Yumuack vizon mantosunu karmaktayd.
Mantonun tylerinden Keating'in burnuna parfm kokusuyla sokan
569/1067
570/1067
asmas gerektii konusunda talimat verdi, Keating'den dolaplarn yeniden yerletirilmesine yardm etmesini istedi.
Bayan Keating arm gibiydi. "Ama siz ikiniz hibir yere gitmeyecek misiniz? Her ey ok ani ve romantik, ama balay falan yok mu?"
"Hayr," dedi Dominique. "Peter'i iinden uzaklatrmak
istemiyorum."
Keating, "Bu geici tabii, Dominique," dedi. "Baka bir apartmana
tanmak zorundayz. Daha byk bir yere. Oray senin semeni
istiyorum."
"Yo, hayr," dedi Dominique. "Bunun gerekli olduunu hi sanmyorum. Burada kalabiliriz."
Bayan Keating cmerte, "Ben tanabilirim," dedi. Bunu hi dnmeden, Dominique'e kar duyduu korkudan tr sylemiti.
"Kendime kk bir yer bulurum."
Dominique, "Hayr," dedi. "Gitmemenizi tercih ederim. Hibir eyi
deitirmek istemiyorum. Kendimi Peter'in imdiki hayatna, olduu
gibi yerletirmek istiyorum."
Bayan Keating, "ok tatlsn!" diye glmsedi. Keating dalgn dalgn, bunun hi de tatl bir hareket olmadm dnyordu.
Bayan Keating, ilerde kendine geldiinde gelininden nefret
edeceini anlamt. Gelininin kendisiyle ters gitmesini kabul edebilirdi. Ama Dominique'in o ciddi ve terbiyeli davrann
balayamyordu.
Telefon ald. Keating'in ofisteki ba izimcisi nce onu tebrik etti,
ardndan, "Yeni duyduk, Peter," dedi. "Guy epey afallad. Bence onu
bir ara ya da buraya gel... bir eyler yap."
Keating aceleyle kp ofise gitti. Evden bir sre iin kurtulabildiine
memnundu. Ofise admn attnda, neeli bir gen k gibiydi.
Gld, herkesle el skt, grltl kutlamalar kabul etti, imrenme
dolu lklara, anlaml atflara gs gerdi. Sonra hemen Francon'un
odasna kt.
571/1067
572/1067
573/1067
574/1067
575/1067
dnmeye zorluyordu kendini. Bu nedenle sofraya kiilik yer konmutu. Mumlar kristal amdanlardayd. Ortada mavi ieklerden ve
cam toplardan oluan bir ss vard.
Toohey girdiinde, ev sahiplerini eilerek selamlad. Sanki saraya
kabul edilmekteydi. Dominique o akam bir sosyete kadnna benziyordu. Sanki her zaman davetler vermi bir sosyete kadnyd da, onu
baka herhangi bir rolde dnmek mmkn deildi.
"Eee, Ellsworth? Ne diyorsun? diye sordu Keating. Elinin hareketi,
hem hol, hem havay, hem Dominique'i kapsyordu.
"Sevgili Peter," dedi Toohey. "Bilinen eyleri atlayalm."
Dominique ne dp onlar salona soktu. zerinde, erkek gmlei
gibi dikilmi, beyaz saten bir bluzla, uzun bir siyah etek vard.
Salarnn yzeyi kadar dz, parlak, basit bir etek. Etein bel kemeri, o
belin iki elle kavranabileceini, bu vcudun t diye ikiye blnebileceini gsterir gibiydi. Bluzun ksa kollar, Dominique'in kollarn plak brakyor, ince bilekleri zellikle dikkati ekiyordu. Zerafetin
sapkla dnm gibi bir hali vard Dominique'in. Bilgelik dolu,
tehlikeli bir olgunlua, ok gen bir kz grnmyle varlyormu
gibi.
Keating, "Ellsworth, ne harika, deil mi?" diye sordu. Dominique'e
bak, ikin bir banka hesabna bakar gibiydi.
Toohey, "Beklediimden az deil," dedi. "Fazla da deil."
Yemek masasnda en ok Keating konutu. Bir konuma krizine
tutulmu gibiydi. Samanlar iinde yuvarlanan kediler gibi
konumaktayd.
"Aslnda seni davet eden Dominique'di, Ellsworth. Ben ondan davet
etmesini istememitim. lk resmi konuumuz sensin. Bence harika bir
ey bu. Karnm ve benim en iyi dostumuz. Benim kafamda hep garip
bir saplant vard, siz ikiniz birbirinizi sevmiyormusunuz gibi
hissediyordum. Bu samala neden inandm, Tanr bilir? Ama u durum beni ok mutlu ediyor ite ... mz bir arada."'
576/1067
577/1067
"Hayr. Sana hayranlk duyuyorum, Dominique ... Sen nasl buluyorsun? Herhalde Peter, u anda ikimizin de dnd kii kadar iyi
olmasa da, pek de fena deildir. teki byk olaslkla mthitir, ama
senin renme frsatn olmayacak."
Dominique hi tiksinmi grnmedi. Yznde iten bir aknlk
vard.
"Sen neden sz ediyorsun, Ellsworth?"
"Hadi hadi, tatlm, numara yapma aamasn getik artk, yle deil
mi? Roark'u ilk defa Kiki Holcombe'un salonunda grdnden beri
ktn ona. Daha ak szl olaym m? Onunla yatmak istiyordun.
Ama o dnp sana bakmad bile. Daha sonraki davranlarnn nedeni
de bu.
Dominique alak sesle, "yle mi dndn?" diye sordu.
"Durum ortada deil mi? Yz verilmeyen kadn. Senin isteyecein
erkein Roark olmas gerektii kadar ortada. Onu en ilkel biimde
isteyecein belliydi. O da tabii senin varlndan bile haberdar
olmayacakt."
"Seni gzmde fazla bytmm, Ellsworth," dedi Dominique.
Onun varlna duyduu tm ilgiyi kaybetmi gibiydi. Tedbiri bile
elden brakmt. Skntdan bunalma benziyordu. Toohey kalarn
att. armt.
Keating geri dnd, Toohey de tam yanndan geerken Keating'in
omzuna bir aplak indirdi.
Gitmeden syleyeyim, Peter, Stoddard tapnann yenilenmesi konusunu bir konumamz gerek. Onu da senin dzp mahvetmeni
istiyorum."
"EIlsworth!" diye soludu Keating.
Toohey gld. "Fazla kasnt olmana gerek yok, Peter. Mesleksel
aka ite. Dominique aldrmaz. Eski gazetecidir o."
578/1067
579/1067
katldn sylyor, ama eer bir grup insan, bir adamn kendi
zerlerinde g kazanmasndan korkuyorsa, o adamla mcadele etme
zaman gelmi demektir, diyordu. ounluk bu genci alt etti. Ellsworth
Toohey'den le yemeinde konumas istendi. Katlan kii says yksek oldu, Toohey de nkteli, zarif bir konuma yapt. Amerikan Mimarlar Dernei'nin pek ok yesi o konumadan sonra gidip Amerikan
Yap Konseyi'ne de ye oldular. John Erik Snyte bu arada ba ekenlerden biriydi.
Stoddard'n yenilenmesiyle grevli drt mimar, Keating'in ofisinde,
bir masann bana toplandlar, ortaya tapnan ozalitlerini, Roark'un
mteahhitten aldklar ilk izimlerini, Keating'in sipari edip yaptrd
tapnak maketini koydular. Ekonomik krizden ve bunun inaat sektr
zerideki ykc etkilerinden sz ettiler, kadnlardan sz ettiler, Godon
L. Prescott, tuvalet trnde birka fkra anlatt. Ardndan Gus Webb
yumruunu havaya kaldrd, maketin damna olanca gcyle indirdi.
Maket henz kurumam olduu iin hemen yasslp yayld. "Eee,
ocuklar," dedi Webb. "e koyulalm artk." Keating, "Gus, seni
itolu," diye patlad. "Para verdik ona!" Gus, "Sama!" dedi. "Bizden
kmyor ya!"
Her birinde, orijinal izimlerin birer takm fotokopisi vard.
Kelerinde Howard Roark imzas aka grlyordu. Haftalarca,
akamlan oturup orijinallerin zerine kendi deiim nerilerini
izdiler, yeniden kurguladlar, iyiletirdiler. i gereinden uzun
srdrdler. Bunu yapmaktan zevk alyor gibiydiler. Daha sonra, drt
neriyi yan yana getirip ibirliiyle bir bileim oluturdular. Hibiri,
hibir iten bu kadar keyif almamt. Upuzun, dosta sohbetler yapyorlard. Bazen ufak tefek atmalar kyor, rnein Gus Webb, "Lanet
olsun, Gordon, eer mutfaklar senin olacaksa, kenefler benim olmal,"
diyordu, ama bunlar aslnda yzeysel dalgalanmalard. Gerekte
aralarnda bir birliin varln hissediyor, birbirlerine kar hevesli bir
580/1067
581/1067
582/1067
saklamaya yaryordu. izgiler burnunun iki yanndan balayp enesine kadar inmekteydi. nsanlar onunla konuurken, Catherine'in
gzln karmasn tercih ediyorlard. Catherine kavgac bir sesle,
yapt iin bir "hayr" ii olmayp, "insan kazanma" ii olduunu
savunup durmaktayd.
Gnnn en nemli saati, ocuklarn faaliyetlerine ayrlan saatti.
Buna, "Yaratclk Sresi" deniyordu. zel bir odada toplanlmaktayd.
Pencereden kentin siluetini gren bir oda. Orada ocuklarn eline
malzeme veriliyor, serbeste yaratmalar bekleniyordu. Catherine'in
rehberlii altnda. Catherine ocuklarn banda, doum bekleyen
melek gibi nbet tutuyordu.
ocuklarn en umutsuzu olan Jackie, gnn birinde komple bir hayal almas yarattnda, Catherine sevincinden gklere umutu.
Jackie'nin yapt, bir avu dolusu renkli kee paralarn alp odann
kesine gtrmekle balamt. Kede, duvardan girinti yapan eimli
bir kitle vard. Bu kitle Roark'un gnnden kalmayd, gurup vakti
gelen klarn yaylmn kontrol etmek iin yaplmt. Sonradan zeri
svanm, yeile boyanmt. Catherine, Jackie'ye doru yrdnde,
o rafn zerinde bir kpein tannabilir resmini grmt. Kahverengi,
mavi benekli, be bacakl bir kpek. Jackie'nin yznde bir gurur
ifadesi vard. Catherine i arkadalarna, "Gryor musunuz?" diyordu. "Ne harikulade, ne ok ilerleme kaydediliyor, deil mi? Uygun
biimde tevik edilirse, bir ocuun nerelere varacan bilmeye olanak
yok. Yaratc igdleri gemlendii zaman o kk ruhlar ne aclar
ekiyor, onu dnn! Kendilerini ifade frsatnn gemlenmemesi o
kadar nemli ki! Jackie'nin yzn grdnz m?"
Dominique'in heykeli satlmt. Kimin aldn bilen yoktu. Aslnda
onu satn alan, Ellsworth Toohey'di.
Roark'un ofisi yeniden tek odaya dm bulunuyordu. Cord
Binas'n bitirdikten sonra bir daha i bulamamt. Ekonomik kriz
583/1067
584/1067
585/1067
586/1067
1
Gail Wynand tabancay kaldrp akana dayad.
Madeni halkann tenine dediini hissetti, baka da hibir ey hissetmedi. Sanki elinde kurun boru ya da mcevher tutuyordu. Hi
nemi olmayan ufack bir halka. Yksek sesle kendi kendine, "lyorum," dedi, sonra esnedi.
Ne rahatlama hissediyordu, ne umutsuzluk, ne de korku. mrnn
son saniyesi, ona bir ciddilik onuru bile bahetmiyordu. Her saniye
gibi bir saniye. Daha birka dakika nce, di frasn tutmutu
pelinde. imdi tabancay tutuyordu. kisini de ayn kaygszlkla tutmaktayd stelik.
nsan byle lmez, diye dnd. Ya ok byk bir sevin, ya da
salkl bir korku hissetmek gerekir. Kendi sonunu selamlamal insan.
Bir korku titremesi hissetsem, hemen ekerim tetii. Ama hibir ey
hissetmiyordu.
Omuz silkip tabancay indirdi, namluyu sol avucuna vurarak tempo
tuttu. nsanlar hep kara lmden, kzl lmden sz ediyor, dedi kendi
kendine. Seninkine gelince, Gail Wynand, seninki gri lm olacak.
Esas byk dehetin bu olduunu neden daha nce kimse sylememi
acaba? Ne bir lk, ne bir yakar, ne titremeler. Dev bir yangnn
arndrp dezenfekte ettii temiz bir boluun kaygszl bile deil bu.
Kt, kk bir olay. Korkutma gc bile yok. Souk souk glmseyerek, bunu byle yapamazsn, dedi kendi kendine. Pek byk bir
zevksizlik olur.
Yatak odasnn duvarna doru yrd. Oturduu at kat, byk
bir otelin elli yedinci katyd. Manhattan'n orta yerindeki bu otelin
sahibi de kendisiydi. Ban evirdiinde btn kenti ayaklarnn
altnda gryordu. Yatak odas, at katnn da stnde, camdan bir
kafesti. Duvarlaryla tavan kocaman cam levhalardan olumutu. stedii zaman toz mavisi perdeleri ekip o duvarlar kapatabiliyordu.
Ama tavan kapatmann bir yolu yoktu. Yatanda yatarken yldzlara
589/1067
590/1067
591/1067
koridorlardan geerken, alanlardan karlat kimseler ona iyi sabahlar dilediler. Tavrlar nazikti. O da onlara nezaketle cevap verdi.
Ama Wynand'n koridordan geii, canl organizmalarn motorunu
durduran bir lm nnn etkisini tamaktayd.
Tm Wynand kurulularnda alan herkese uygulanan sert kurallar arasnda en serti, Bay Wynand odaya girerse ilerin durmamas,
onun geliine aldr edilmemesi kuralyd. Onun ne zaman hangi departman ziyaret edeceini hi kimse kestiremezdi. Her an binann
herhangi bir yerinde belirebilirdi. Gelii etkisizse, ancak elektrik arpmas kadar etkisizdi! Elemanlar kurala ellerinden geldiince uymaya
alrlard ama, onun sessiz baklar altnda birka dakika almaktansa, akam olduunda saat mesaiye kalmay oktan yelerlerdi.
Bu sabah alma odasna girdiinde, Banner'n pazar yazlarnn
tashihlerini okumutu. karlmasn istedii yerleri mavi kalemiyle
izip izip karalamt. Altna paraf falan atmamt. Bu izgileri ancak
Gail Wynand'n izebileceini herkes bilirdi. izgiler o yazlarn yazarlarn kesip biiyor, ldryordu sanki.
Tashihleri bitirdikten sonra, Springfeld Kansas'ta yaynlanan Wynand Meraldin bayazaryla grmek istemiti. Taradaki gazetelerine
telefon atnda, Wynand'n ad kurbanna asla sylenmezdi. mparatorluunun kilit yeleri, onun sesini de tanmalyd.
Bayazar cevap verdiinde, Wynand, "Gnaydn, Cummings," dedi.
"Tanrm," diye soludu bayazar. "Olamaz ..."
"Benim," dedi Wynand. "Dinle, Cummings. Dnk 'Yazn Son Gl'
gibi bir yaz daha yakaladm m, lise gazetesini karmak zere eski
iine geri dnersin."
"Ba stne, Bay Wynand."
Wynand telefonu kapatt. Bu sefer Washington'dan nemli bir senatrle konumak istedi.
592/1067
593/1067
594/1067
595/1067
"Peki. yle istiyorsan yle olsun. Ama nemi yok aslnda. Birileri
kendini elendiriyor, o kadar."
"Kimsenin kendini benim gazetemde elendirmesini istemiyorum."
"Peki, Gail."
Saat ikide Wynand, Kadn Demekleri Ulusal Konvansiyonu'nun verdii le yemeine, onur konuu olarak katld. Sesleri nlatan len
salonunda, gardenyalarn, smbllerin, lavantalarn ve kzarm pili
kokularnn arasnda, bakann sandaki koltua oturdu. Yemek
bitince Wynand bir konuma yapt. Konvansiyon, evli kadnlarn
meslek kadn olmasndan yanayd. Wynand gazeteleri ise yllardan
beri evli kadnlarn almasna kar mcadele vermekteydi. Wynand
yirmi dakika konutu, hibir ey sylemedi. Ama bu arada, toplantnn
ruhunu tam anlamyla destekledii mesajn vermeyi baard. Gail
Wynand'n kalabalk gruplar nasl byle etkileyebildiini hi kimse
aklayamyordu. Hele de kadn gruplarn. Pek dikkati ekecek bir ey
yapmazd. Sesi peten, metalik, tekdzeye kaan bir sesti. Tam gerektii gibi davranrd. Adeta gerektii gibi davranma kavramyla alay
edercesine abartrd bu ii. Ama yine de, tm dinleyicilerini fethederdi.
Bazlar bunun Wynand'daki o gizli canllktan, ekicilikten kaynaklandn sylerdi. O tekdze sesiyle okullardan, ailelerden, yuvalardan
sz eder, ama sesi sanki oradaki her kocakaryla seviiyormu gibi etki
yapard.
Wynand ofisine dnerken yolda Kent Haberleri Odas'na urad.
Yksek bir masann bana dikildi, elindeki mavi kalemle kocaman bir
kda, koca koca harflerle bir yaz yazd, kadnlarn meslek kadn olmasyla ilgili tm abalara ate kustu, altn da GW diye imzalad. ki
harf o sayfann dibinde sanki alev alevdi. Yazdn tekrar okumad.
Hi tekrar okumazd. Geerken kd Kent Haberleri ef'nin masasna frlatt, odadan kt.
Akama doru, Wynand kmak zereyken, sekreteri Ellsworth
Toohey'nin ksa bir grme rica ettiini syledi. "Brak gelsin," dedi
Wynand.
596/1067
597/1067
"Evet?"
"Efendim?"
"Pekl, satn onu bana bakalm."
Toohey duraklamak zorunda kald, sonra keyifle omuz silkti, sze
balad.
"Benim Bay Keating'le herhangi bir ilikim olmadn anlyorsunuzdur herhalde. Yalnzca onun ve sizin dostunuz olarak hareket ediyorum." Sesinde ho bir samimiyet vard, ama gveninin biraz kaybolmu gibiydi. "Aslnda biraz da garip oluyor ama baka ne diyebilirim, bilmiyorum ki! Dorusu bu, o kadar." Wynand ona yardmc
olmamay seti, bekledi. Toohey yine konutu. "Buraya gelmeye
cesaret ediim, fikrimi size sylemeyi kiisel sorumluluum olarak
grdm iin. Yo, ahlaki sorumluluk deil. Estetik sorumluluk diyelim. El attnz her eyde en iyisini istediinizi bilirim. O apta bir
proje iin baka hibir mimar, randmanda olsun, zevkte olsun, orijinallikte olsun, hayal gcnde olsun, Peter Keating'le boy lemez. Bu
benim samimi grm, Bay Wynand."
"Size inanyorum."
"yle mi?"
"Tabii. Ama, Bay Toohey, sizin grnz ben neden dikkate
alaym?"
"Eh, ne de olsa, ben sizin mimarlk uzmannzm!" Sesindeki fkeyi
pek maskeleyememiti.
"Sevgili Bay Toohey, beni ltfen okurlarmla kartrmayn."
Bir anlk sessizlik srasnda Toohey arkasna yasland, bir aresizlik
glyle birlikte ellerini iki yana at.
"Dorusu, Bay Wynand szmn sizin gznzde fazla bir arlk
tayacan ben de sanmyordum. Bu nedenle de, gelip size Peter
Keating'i satmak niyetini benimsememitim."
"yle mi? Neydi niyetiniz yleyse?"
598/1067
599/1067
600/1067
601/1067
602/1067
603/1067
604/1067
605/1067
606/1067
Bir ehir hatlar vapurunda ayakkab boyacs olarak alt. Her sarho hrsz onu tersliyor, itip kakyordu. Sesini karsa, biri mutlaka,
"Bu ilerin ynetimi sende deil," diyordu. Ama iini seviyordu Wynand. Mteri olmadnda, parmakla dayanr, Manhattan' seyrederdi. Yeni evlerin sar tahtalarna, bo arsalara, vinlere, inaat
iskelelerine, uzakta ykselen birka gkdelene bakard. Bu binalarn
hangilerinin yaplmas, hangilerinin yklmas gerektiini dnrd
kendi kendine. Ne gzel bir hale getirilebilirdi buralar! Bouk bir ses,
"Hey, ocuk!" diye seslenir, Wynand hemen tezghna dner, amurlu
bir pabucu boyamaya koyulurdu. Mteri ancak onun kumral sal
ban, incecik, ama becerikli iki elini grrd.
Sisli gecelerde, kedeki gaz lambasnn altnda, n direine
dayanm duran o incecik ocuu kimse fark etmezdi. Ortaadan
kalma bir soylu. Bir Patrici. Her hcresi, ynetmek iin haykran biri.
Hzl alan beyni, buna neden hakk olduunu syleyip duruyordu
ona. Ynetmek iin yaratlm bir derebeyiydi o. Oysa yerleri spryor, emir alarak yayordu.
Okuma yazmay be yandayken kendi kendine renmiti. Soru
sora sora. Bulduu her eyi okurdu. Anlalamayan eylere hi dayanamazd. Bir eyi herhangi bir kimse biliyorsa, o da anlamak
zorundayd. Yzyllar nce kaybolmu aile armasnn yerine, daha
ocukken kendine yaratt arma, bir soru iaretiydi. Hi kimse bir eyi
ona iki kere anlatmak zorunda kalmazd. lk matematiklerini, yollara
knk deyen kanalizasyon mhendislerinden rendi. Corafyay
rhtmdaki denizcilerden rendi. Yurt bilgisini, aslnda gangster
yata olan ehir Kulb'ne gidip gelen politikaclardan rendi. Ne
kiliseye, ne de okula gitmilii vard. On iki yana geldiinde, kiliseye
gitti. Sabr ve tevazu kavramlaryla ilgili vaaz dinledi. Bir daha oraya
dnmedi. On yandayken, eitimin nasl bir ey olduunu merak
etti, okula yazld. Babas onun bu kararna bir ey demedi. ete
kavgasndan sonra Gail eve kanlar iinde dndnde de bir ey dememiti zaten.
607/1067
608/1067
brakt duygu, bu caddenin ona ait olduu, onlara ait olmad duygusuydu. imdilik hibir ey istedii yoktu. Yalnzca anlamak
istiyordu.
Bu insanlar kendi mahallesindeki insanlardan farkl klan eyin ne
olduunu anlamak istiyordu. Giyimleri olamazd. Gzne ilien arabalar, banka czdanlar da olamazd. Kitaplard fark. Kendi mahallesindeki insanlarn da elbiseleri, at arabalar, paralar vard. Miktar
nemli deildi. O insanlarn fark, hi kitap okumamalaryd. Wynand,
Beinci Cadde'de nelerin okunduunu renmeye karar verdi. Gnn
birinde, kaldrmda araba bekleyen bir kadn grd. Kibar bir kadn
olduu belliydi. Wynand'n bu konulardaki yarglan. Kim Kimdir kitabndan bile daha salklyd. Kitap okuyordu kadn. Wynand onun
binmekte olduu arabann basamana srad, kitab kapp koarak
uzaklat. Polisler onu yakalayacak kadar hzl deildi.
Kitabn, Herbert Spencer tarafndan yazlm olduunu grd.
Tmn okuyabilmek iin, ac dolu saatler boyunca uramak
zorunda kald. Okuduklarnn ancak drtte birini anlayabilmiti. Ama
bu olay, onu sistemli ve inat bir yolculua daha balatm oldu. Yumruklarn skt, yeni yoluna koyuldu. Hi danmadan, hi yardm
grmeden, hi plan yapmadan, olmadk kitaplar okumaya balad. Bir
kitapta anlayamad bir paragraf bulunca, gidip o konuda bir baka
kitap aryordu. Her konuya birden yaylmaktayd. nce ihtisas dallarnda kitaplar okudu, okullarda okunan ders kitaplarna ondan sonra
dnd. Bir dzene gre okumuyordu. Ama kafasnda kalanlar
dzenliydi.
Halk Ktphanesi'nin Okuma Odas'n kefetti, bir sre oraya gidip
durumu kolaan etti. Derken gnn birinde, bir grup ocuk kageldi.
Her zaman pasakl, yrtk prtk giysiler iinde gezen bu ocuklar, bu
sefer zahmet edip ykanm, taranmlard. Ktphaneye girerken zayftlar ama karken pek zayf deildiler. O gece Gail Wynand, bodrumdaki evinin kesinde kendine bir ktphane kurdu. eteye verdii emirler itirazsz yerine getirilmiti. Skandal saylacak emirlerdi
609/1067
verdii emirler. Kendine saygs olan hibir ete, kitap gibi ie yaramayacak bir ey almazd. Ama bu emirleri veren, Strech Wynand'd.
Strech Wynand'n verdii emirler tartlmazd.
Sabahn ok erken saatinde, sokan amurlar arasnda, iki baca
krk, kanlar iinde bulunduu gn on be yandayd. Sarho bir
rhtm iisinden dayak yemiti. Bulunduunda kendinde deildi, ama
gece, daya yedikten hemen sonra, kendindeydi. Karanlk bir ara
yolda, tek bana braklm durumdayd. Ke bandan k grnyordu. Kendini o keye kadar nasl srklediini bildii yoktu. Tek
kullanabildii, elleriydi. Ama emeklemi, kendini ekmi, keye
varmay baarmt. Getii yerlerde kaldrm kan izleriyle doluydu.
Bir kapnn dibine yumruuyla vurdu. Bard oras. Barn sahibi kapy
at, ona ar baklarla bakt. Bu baklar, adamn durumu anladn,
Wynand'n ektii aclar bildiini gsteriyordu. Aldrmad da gn
gibi ortadayd. Sonra adam ieriye girdi, kapy arparak kapatt. ete
kavgalarna karmak gibi bir niyeti yoktu.
Yllar sonra, New York Banner'n sahibi Gail Wynand kendisine
dayak atan rhtm iisinin de, o bar sahibinin adn hala biliyordu.
Onlar nerede bulacan da biliyordu. Rhtm iisine hibir ey yapmad. Ama bar sahibinin iini mahvetti, adamn evi de, biriktirdii
birka kuru para da elinden gitti, sonunda intihar edip bu dnyadan
ayrld.
Gail Wynand on alt yandayken, babas ld. Yapayalnz ve isiz
buldu kendini. Cebinde altm be sent para, denmemi bir kira ihbarnamesi, daarcnda da kaotik bir eitim vard. Hayatnda ne yapmak istediine karar vermenin zaman gelmiti. O gece, oturduu binann damna kt, kentin klarna bakt. Ynetimi kendi elinde olmayan kentin. Gzleri, kendine yakn yerlerdeki sala binalarn pencerelerinden, daha uzaklardaki lks evlerin pencerelerinde grnen
klara doru kayd. Havada asl gibi gzken dikdrtgen klard
hepsi. Ama n kalitesi, binann kalitesini de belli etmeye yetiyordu.
Wynand kendine bir tek soru sordu. Bu evlerin hepsine ulaan ne
610/1067
vard? Lo kllara da, parlak kllara da! Her odaya, her kiiye ulaabilen ey neydi? Ekmek. Ama insanlar, aldklar ekmekle ynetmek
mmkn myd? Ayakkab. Kahve ... Derken birdenbire Wynand'n
hayatnn rotas belirleniverdi.
Ertesi sabah Gazette adl drdnc snf yaynn eski binasna
doruldu, kent haberleri odasna girip i istedi. ef ona bakt,
kyafetini szd, sonra; "Kedi nasl yazlr, bilir misin?" diye sordu.
Wynand, "Antropomorfoloji nasl yazlr, bilir misin?" diye cevap
verdi. Adam, "Burada i falan yok," dedi. Wynand, "Ben buralardaym," dedi ona. "Ne zaman istersen i buyur. Para vermek
zorunda deilsin. Gerekli grdn zaman bordroya alrsn beni."
Binadan kmad. Kent Haberleri Odas'nn dndaki merdivenlere
oturdu. Bir hafta boyunca her gn gelip oturdu o merdivenlere. Kimse
ona dikkat etmedi. Geceleri kap aralklarnda yatp uyuyordu. Paras
tkenince, yiyecek almaya balad. Dkkn tezghlarndan, p
bidonlarndan. Sonra yine dnp o merdivenlere oturuyordu.
Gnn birinde muhabirlerden biri ona acd, merdivenlerden inerken Wynand'n kucana bir be sentlik brakt, "Git kendine bir tas
orba al, evlat" dedi. Wynand'n cebinde on sent kalmt. Onu karp
muhabire frlatt, "Sen de bunu alp geneleve ko," dedi. Adam bir
kfr savurdu, ekti gitti. Be sentle on sent basamaklarn stnde
ylece kaldlar. Wynand onlara hi elini srmedi. Olay Kent Haberleri
Odas'nda dilden dile dolat. Sivilceli suratl bir memur gelip bakt,
omuz silkti, eilip paralar yerden ald.
Haftann sonuna doru, telal bir anda, kent odasndan bin
Wynand' arp ona bir i syledi. Bunu baka ufak tefek iler izledi.
Wynand emirlere asker gibi uyuyordu. On gn gemeden bordroya
alnd. Alt ay getiinde muhabirdi. ki yl dolduunda, gazetenin
Genel Yayn Mdr Yardmcs olmutu.
Gail Wynand k olduunda yirmi yandayd. Seks konusunda
bilinecek ne varsa, on yandan beri biliyordu. Pek ok kadnla yatmt. Aktan hi sz etmez, kendine romantik hayaller yaratmaz,
611/1067
612/1067
613/1067
614/1067
Dier hikye, bir hizmetiyle ilgiliydi. dam edilmi bir katilin sevgilisiydi. Gayri meru ocuunun doumunu bekliyordu. Birinci hikyeye
bilimsel tablolarla grafikler, kinciye, st ba dank, yznde ac
dolu bir ifadeyle, dudaklar azna bol gelen bir kzn resmi elik ediyordu. Banner, okurlarndan bu iki bahtsza yardm etmelerini istemekteydi. Gen fizikiye dokuz dolar krk be sent, bekr anneye bin yetmi yedi dolar para geldi. Gail Wynand gazetede alanlar toplantya
ard. ki kampanyay balatan gazeteyi masann stne koymu, her
biri iin toplanan paralar da resimlerin zerine yerletirmiti.
"Aranzda anlamayan var m?" diye sordu. Hi kimse cevap vermedi.
Wynand o zaman, "Artk Banner'n nasl bir gazete olacan biliyorsunuz," dedi.
O gnlerin yaynclar, gazetelerine kendi kiiliklerinin damgasn
vurmaktan gurur duyarlard. Gail Wynand ise, gazetesini tm vcudu
ve ruhuyla birlikte kalabalklara adad. Banner'n grn bir sirk ilanna benzedi, performans da ona uydu. Her ikisi de ayn amaca
ynelikti. artmak, elendirmek ve bilet paras toplamak. Bir tek
kiinin deil, bir milyon kiinin damgasn tayordu. Gail Wynand bir
keresinde uygulad politikay anlatrken, "nsanlar birbirinden
farkldr," demiti. "Ama gnahlar hep birbirine benzer. Sonra dosdoru soruyu sorann gzlerine bakarak eklemiti: "Ben u dnyada,
en byk miktarda var olan eye hizmet veriyorum ounluu temsil
ediyorum. Bu da herhalde soylu bir tutum saylmal."
Halkn istedii, su, skandal ve duygusal haberlerdi. Gail Wynand
onlara bunlar verdi. Ne istiyorlarsa onu verdi halka. Ayrca, hep
utandklar bu duygularndan artk utanmamalar iin de, hakl gsteren dn biimleri sundu. Banner'da cinayet, kundaklk, rza
geme, rvet gibi eyler hep gerekli ahlaki tutum iinde verilirdi.
"Alnacak Ders" diyebileceimiz bir cmleye karlk, yazda stun
dolusu sansasyon bulunurdu. Wynand, "nsanlara soylu grevler yklerseniz, sklp bunalrlar," diyordu. "Ama onlar elendirmeye kalktnzda da utanrlar. Bu ikisini birletirmeyi baardnz anda, onlar
ele geirdiniz demektir." Gazetede dm kzlarn, sosyete dullarnn,
615/1067
buluntu ocuk yurtlarnn, krmz fener mahallelerinin, bedava hastanelerin hikyeleri yaynlanp durmaktayd. "nce seks," diyordu
Wynand. "Gzyalar ikinci gelir. Hem kansnlar, hem alasnlar ... O
zaman elinize dmler demektir."
Banner ok cesur ataklar dzenledi. Hi kimsenin muhalefet edemeyecei konulardayd bu ataklar. Politikaclarn sularn sergileyip
onlar rezil ediyor, ama bu ii, mahkeme yakalarna yapmadan hemen nce yapyordu. Tekellere saldryor, zenginlerle ve baarllarla
alay ediyordu. kisine de ulaamayacak kimselerin azndan
konuuyormu gibiydi. Sosyetenin ltlarn sunarken, sinsi bir
alayclk kullanyordu. Sokaktaki adam bundan iki tatmin birden elde
etmekteydi. Hem kendini k salonlara girmi gibi hissediyor, hem de
oraya ayaklarn silmeden girmi olmann keyfini yayordu.
Banner'n, gerekleri, zevkleri ve inanlrl arptmasna izin vard,
ama okurlarnn beyin gcn zorlamasna izin yoktu. Be santim, on
santim boyunda harflerle att manetler, yaymlad avaz avaz fotoraflar, an basitletirilmi kelimelerle birleince, insanlarn bilincine yardmsz girebiliyordu. Barsaktan verilen besinlerin sindirime
ihtiya gstermemesi gibi.
Wynand adamlarna, "Haber dediin, en ok sayda insanda en
byk heyecan yaratan eydir," diyordu. "Akllarn balarndan alp
onlar serseme eviren ey. Ne kadar sersemletirse o kadar iyi, yeter ki
haber says ok olsun."
Gnn birinde, sokaktan bulduu bir adam alp ofise getirmiti.
Sradan bir adamd. Ne fazla iyi giyimli, ne de ar kt giyimliydi.
Boyu ne ksa, ne uzundu. Esmer de deil, sarn da deildi. Yz
yle bir yzd ki, insan daha bakarken unutuyordu o yz. Bu kadar
farksz olmas rktc bir eydi. Geri zekl olmann aynn bile yoktu
onda. Wynand adam binann her yanna dolatrd, alanlarn hepsiyle tantrd, sonra da gle gle deyip yollad. Daha sonra tm
alanlar bir araya toplayp onlara, "almalarnzla ilgili kukuya
616/1067
617/1067
618/1067
619/1067
620/1067
dudaklar glmsedi. Yavaa, "nsanln yozlamlndan kaamazsn, evlat," dedi. "Belki senin patronunun idealleri vardr, ama iren
kiilerden para dilenmek, emir almak zorunda kalr. Benim idealim
yok, ama ben dilenmem. Sen seimini yap. nc bir k yok." Delikanl gazetesine dnd. Bir yl sonra Wynand'a geldi, teklifinin hl
geerli olup olmadn sordu. Wynand, geerli, dedi. ocuk o gnden
beri Banner'da alyordu. Gazetede Wynand' gerekten seven bir
tek o vard.
Gazette gnlerinden kalan tek kii olan Alvah Scarret de Wynand'la
birlikte ykselmiti. Ama Wynand' seviyor denilemezdi. Onunki, patronunun ayaklarna, stne baslan bir yastk gibi sarlmakt. Alvah
Scarret hibir zaman, hibir eyden nefret etmemiti. Bu nedenle,
sevmesi de olanakszd. ok akll, iinin ehli, hibir eyde saknca
grmeyen biriydi. Sakncay kavrayamayacak birinin masumiyeti
iindeydi nk. Yazd her eye inanr, ayrca Banner'da yaynlanan
her eye de inanrd. Bir inancn iki hafta boyunca srdrmeyi de
baaryordu.
Gail Wynand'n zel hayat var m, yok mu, kimse bilemiyordu.
Ofisten uzakta geirdii saatler de, Banner'n ba sayfas havasna
brnmt. Ama slubu daha yksek bir dzeye karlmt. Yine
sirk gsterisiydi ama bu sefer krallar grubuna oynanyordu. Byk bir
operann performans iin tm tiyatroyu kapatr, o sradaki metresini
yanna alp gider, bombo salonda gsteriyi onunla birlikte seyrederdi.
Tannmam bir tiyatro yazarnn ok gzel bir oyununu kefeder,
adama dnyann parasn verir, oyunun bir tek kere oynanp bir daha
asla oynanmamas iin anlama imzalatrd. O tek gsterinin tek seyircisi de Wynand olurdu. Ertesi sabah senaryoyu yakarlard. Kibar
sosyete kadnlarndan biri ondan bir yardm demei iin ba istediinde; Wynand ona imzalad bo eki uzatrd. Glerek kadna,
sizin doldurmaya cesaret edeceiniz rakam, benim vereceimden az
olacak naslsa, derdi. Bir gece barlardan birinde rastlad, sonra bir
daha da grmedii bir sahtekr iin, Balkanlar'da bir taht bile satn
almt. Konuurken sk sk, "Uam, ofrm ve Kralm," derdi.
621/1067
Geceleri dokuz dolara ald kt bir takm giyer, metrolara binip iner, gecekondu semtlerini dolar, halkn ne konutuunu dinlerdi. Bir
keresinde, bir bodrum birahanesinde, kamyon ofrlerinden birinin
Gail Wynand'a kfr yadrdn duymutu. Adam Wynand iin,
kapitalizm ktlklerinin en beteri diyor, pek de renkli bir dil kullanyordu, Wynand da onun bu grlerine katld, adamn ilgin
kfrlerine birka tane de o katt. Bu laflar Hell's Kitchen gnlerinden
biliyordu. Sonunda Wynand birinin masalardan birinde unuttuu
Banner' eline ald, nc sayfadan kendi fotorafm yrtp kard,
yz dolarlk bir banknota ilitirdi, kamyon ofrne verip oradan kt.
Kimsenin azn amasna frsat brakmadan.
Metresleri birbirini yle byk bir hzla izliyordu ki, artk dedikodular bile kesilmiti. Bir kadn parayla satn almadka, ondan bir keyif
alamayaca sylenmekteydi. stelik kadnn da satn alnamayacak
cinsten olmas artt.
zel hayatnn ayrntlarn sr olarak saklayabilmesi, bu hayatn
genelini herkesin gz nne serdii iindi. Kendini kalabalklara
teslim etmiti. Herkesin malyd Wynand. Parktaki bir ant gibi. Otobs durandaki levha gibi. Bannern sayfalar gibi. Kendi fotoraflar
gazetede, artist fotoraflarndan daha sk yaymlanrd. Her tr klkta,
akla gelebilecek her trl yerde fotoraflar ekilmiti. Hi plak fotoraf ektirmemiti ama okurlarna sanki onu da yapm gibi geliyordu. Aslnda zel hayatnn reklamn yapmaktan zevk alyor deildi.
Bu bir politika meselesiydi. O yzden teslim ediyordu kendini bunlara.
at dairesinin her kesinin fotoraflar gazetelerinde ve dergilerinde
yaymlanmt. "Koca lkedeki her itolu it, buzdolabmn da, banyo
kvetimin de iini biliyor," derdi.
Ama hayatnn bir yn vard ki, ok az bilinir, hi sz edilmezdi.
Oturduu binann en st kat, yani at dairesinin hemen alt, onun
zel sanat galerisiydi. Kaps her zaman kilitli dururdu. Oraya
bakcsndan baka hi kimseyi sokmu deildi. Bir zamanlar bir
Fransz Bykelisi oray grmek iin Wynand'n iznini istemi,
622/1067
623/1067
624/1067
625/1067
626/1067
627/1067
628/1067
"Hayr, Bay Wynand. Ben bunu size hediye ettim. Bunun Bayan
Keating olduunu anlamanz istedim, o kadar."
Wynand heykele bakt, sonra gzleri Toohey'e dnd.
"Ah, seni budala!" dedi alak sesle.
Toohey akn baklarla ona bakyordu.
"Demek bunu gerekten, pencereye konmu krmz fener gibi kullandn, yle mi?" Wynand rahatlam gibiydi. Artk Toohey'nin gzlerine bakmaya gerek duymuyordu. "Bylesi daha iyi oldu, Toohey. Bir
an iin seni olduundan daha zeki sanmtm."
"Ama, Bay Wynand, ne ..."
"Bu heykelin Bayan Keating'e duyabileceim her trl hevesi kesinlikle ldreceini anlayamadn m?"
"Siz henz onu grmediniz, Bay Wynand."
"Yo, herhalde ok gzeldir. Bundan bile gzel olabilir. Ama
heykeltran katt ey olamaz onda. Ayn yz, bu anlamdan yoksun
olarak grmek ... l bir karikatr gibi grmek ... insan yle bir
kadndan nefret etmez mi sence?"
"Onu grmediniz."
"Tamam, pekl, greceim. Sana bu numaran ya tmyle tutar, ya
da hi tutmaz demitim. Ama onunla yatacama falan sz vermedim,
yle deil mi? Yalnzca greceim, o kadar."
"Benim de tek istediim buydu, Bay Wynand."
"Ofisime telefon etsin, randevu alsn."
"Teekkr ederim, Bay Wynand."
"Ayrca, heykeltran adn bilmediin de yalan. Sana syletmek
byk zahmet, o yzden direnmiyorum. Kadn syler bana."
"Eminim syler. Ama ben neden yalan syleyeyim ki?"
"Tanr bilir. Bu arada syleyeyim, daha yeteneksiz bir heykeltra
olsayd, sen bu arada iinden olmutun."
629/1067
2
Peter Keating, "Zmrt bileziini neden takmadn?" diye sordu.
"Gordon Prescott'un nianls diye geinen o kadn, yldz safiriyle
herkesin gzn kamatrd durdu."
"zr dilerim, Peter. Gelecek sefere takarm," diye karlk verdi
Dominique.
"Gzel partiydi. Sen elendin mi?"
"Ben her zaman elenirim."
"Ben de elendim ... ama ... ah. Tanrm, gerei bilmek istiyor
musun?"
"Hayr."
"Dominique, ben aslnda bu akam skntdan bunaldm. Vincent
Knowlton ok karn ars bir tip. yle zppe ki! Tahamml edemiyorum ona." Kukuyla ekledi. "Belli etmedim, deil mi?"
"Hayr. ok iyi davrandn. Esprilerine gldn ... baka hi kimse
glmese bile."
"Onun farkna vardn m? Her zaman ie yarar."
"Evet, farkna vardm."
"Sence yapmamalydm, deil mi?"
"Byle bir ey sylemedim."
"Sence bu ... baya bir hile, deil mi?"
"Bence hibir ey baya deil."
Keating koltuunda daha bir kaykld, bu hareketiyle enesi gsne
bastrp onu rahatsz etti ama bir daha kprdamak istemedi. Salonun
minesinde bir odun trdyordu. Keating btn klar sndrm,
yalnz sar .ipek abajurlu lambay yank brakmt. Bu bile odaya
samimi bir rahatlk getirememiti. Bo gstermeye yaryordu salonu, o
kadar. Burada kimse yaamyormu da, evin elektriiyle dier benzer
631/1067
hizmetleri kesilmi gibi. Dominique odann br ucunda oturmaktayd. nce vcudu, dik arkal sandalyenin hatlarna ok iyi uyuyordu. Rahatsz grnmyordu. Ama rahat olamayacak kadar dikkatli oturduu
belliydi. Yalnzdlar. Buna ramen Dominique bir davetteymi gibi
oturuyordu. Dkkn vitrinindeki manken gibi. Kalabalk bir cadde
kavanda.
Vincent Knowlton'un evinde verilen bir ay partisinden dnmlerdi. Knowlton saygn bir sosyete genciydi. Keating'in yeni
arkada saylrd. Keating'le Dominique eve dnnce sakin bir akam
yemei yemilerdi. imdi botular artk. Yarma kadar baka bir sosyal
programlar yoktu
Keating, "Bayan Marsh'la konuurken teolojiden sz edildiinde
glmemeliydin," dedi. "Kadn inanyor ona."
"zr dilerim. Bundan sonra daha dikkatli olurum."
Keating bu sefer onun bir konu amas iin bekledi. Dominique
hibir ey sylemedi. Birden Keating'in aklna geldi. Yirmi aylk evliliklerinde Dominique hibir zaman konu amam, ilk sz syleyen
olmamt. Kendi kendine, gln bu, dedi. Hem de imknsz. Onun
kendisine durup dururken bir ey syledii bir olay hatrlamak iin
kendini zorlad. Tabii sylemiti. "Bu akam kata geleceksin?" diye
sorduunu hatrlyordu. "Sah akamki davete, Dixon'lar da armak
ister misin?" diye sormutu. Bu tr ok ey sormutu ona.
Dominique'e bakt. Dominique sklma benzemiyordu. Keating'i
grmezden gelmeye alt da yoktu. Uyank ve dikkatliydi. Sanki
Keating'e byk ilgi duyuyormu gibi. Ne elini bir kitaba uzatyor, ne
de gzleri uzaklardaki bir dnceye taklyordu. Dosdoru Keating'e
bakmaktayd. Sohbet bekliyormu gibi dalgn da deildi. Keating onun
her zaman kendisine byle dosdoru baktn dnd. Acaba benim
houma gidiyor mu, diye geirdi aklndan. Evet, gidiyordu. Kskanlk
duymasna gerek kalmyordu o zaman. Dominique'in gizli dncelerini kskanmas bile gereksiz oluyordu. Yo, tam da yle deildi durum.
Bu baklar hibir ka frsat tanmyordu. kisine de.
632/1067
Keating, "Kahraman Safra Ta'n yeni bitirdim," dedi. "ok iyi bir
kitap. lgin bir beyinin rn. Yznden yalar boalan bir palyao,
Tanrnn altn tahtn bir an iin elinde tutan altn yrekli bir
hokkabaz."
"Ben kitabn eletirisini okudum. Pazar gnk Banner'da."
"Ben kitabn kendisini okudum. Biliyorsun okuduumu."
"Evet, bu ok iyi bir hareket."
"Hu?" Dominique'in onaylayc sz houna gitmiti aslnda.
"Yazara kar byk nezaket. Herhalde insanlarn kitabn okumasn istiyordur. Senin zaman ayrman bir nezaket. Hele sonunda
nasl bulacan nceden bildiine gre."
"Bilmiyordum. Ama eletirmenle ayn kanya vardm."
"En iyi eletirmenler Banner'dadr."
"O doru. Tabii. Demek ki onlarla ayn grte olmann bir sakncas yok, deil mi?"
"Hi yok. Ben her zaman ayn grteyimdir."
"Kiminle?"
"Herkesle."
"Benimle alay m ediyorsun, Dominique?"
"Alay edilecek bir ey mi syledin ki?"
"Hayr. Sylemi olamam. Yo, tabii sylemedim."
"O halde alay etmiyorum."
Keating bekledi. Dardan bir kamyonun getii duyuldu, birka
saniye boyunca sessizlik bozuldu. O grlt bitince, Keating yeniden
konumak zorunda hissetti kendini.
"Dominique, ne dndn bilmek istiyorum."
"Ne konuda?"
633/1067
"ey ... ey ..." nemli bir konu aryordu. Sonunda, "Vincent Knowlton hakknda," dedi.
"Bence kn yalamaya deecek biri."
"Tanr akna, Dominique!"
"zr dilerim. Hem kelime ktyd, hem de davranm. Yanl
tabii. Dur, baka bir ey syleyeyim. Vincent Knowlton tanmas zevkli
bir insan. Eski ve kkl ailelere dnceli davranmak gerekir. Hem
bakalarnn grlerine kar hogrl olmalyz, nk hogr en
iyi zelliktir. Bu nedenle, kendi grlerini Vincent
Knowlton'a zorla kabul ettirmeye almak yanl olur. stediine inanmasna izin verirsen, o da sana yardm eder, nk ok insan biri."
"Bak bunlar mantkl," dedi Keating. Tanyabildii bir dili duyunca
ii rahatlyordu. "Bence de hogr ok nemli, nk ..." Birden
sustu. Bo bir sesle szn bitirdi. "Sen kendin sylemitin demin."
"Farkna vardn m?" dedi Dominique. Ama bu cmleyi, sonunda
soru iareti yokmu gibi, kaytszca sylemiti. Alay etmiyordu. Keke
etse, diye dnd Keating. Alay etse, onu adam yerine koymu olacakt. ncitmek istiyor demekti. Ama Dominique'in sesi hibir zaman
Keating'e kiisel bir ilgi yneltmiyordu. Yirmi aydr.
Keating minedeki atee bakt. nsan mutlu eden buydu ite.
Kendi evinde atee bakp hayal kurmak. Okuduklar da, duyduklar da
hep byle diyordu. Gzlerini hi krpmadan bakt alevlere. Kabul
edilmi bir geree uymaya alt. Bir dakika daha baksam, mutlu
olacam, diye dnyordu. Hibir ey olmad.
Bu sahneyi arkadalarna ne kadar inandrc biimde tarif edebileceini, kendi memnuniyetini nasl kolaylkla kantlayabileceini
dnd. Kendini neden inandramyordu? mr boyunca istedii her
eye kavumutu. stnlk istemiti. Bir yldr mesleinde hi
tartmasz bir numaral adamd. hret istemiti. Evindeki gazete
kuprleri be albm dolduruyordu. Servet istemiti. Onu mrnn
634/1067
sonuna kadar idare edecek lkse sahipti. stemi olduu her eye
ulamt. Onun elde ettiklerine ulaabilmek iin ka kii sava veriyordu u anda? Ka kii bunlar hayal ediyor, yar yolda kan kaybndan
lyordu? "Peter Keating dnyann en ansl adam!" Bu sz sk sk
duymaktayd.
u son yl, mrnn en iyi yl olmutu. Sahip olduu eylere bir
imknsz ey daha eklemiti ... Dominique Francon. Arkadalar ona,
"Peter, bunu nasl baardn?" dedikleri zaman rahata glmek yle
hotu ki! Onu yabanclara takdim ederken, "Karm," demek, sonra onlarn yzndeki o budalaca, kontrolsz imrenmeyi seyretmek! Bir keresinde bir partide kibar bir sarho, Keatinge yaklam, niyetinin ne
olduu konusunda hi kukuya yer brakmayacak biimde gz krparak, "urada duran harika yarat tanyor musun?" diye sormutu.
"Biraz," demiti Keating keyifle. "Karm o benim."
Evliliklerinin beklediinden iyi ktn kendine ka kere tekrarlamt. Dominique ideal bir e olmutu. Kendini tmyle Keating'in
ilgilendii eylere adamt. Mterilerine iltifat ediyor, dostlarn
arlyor, evini ekip eviriyordu. Keating'in hayatndaki hibir eyi
deitirmemiti. Ne uyku saatlerini, ne en sevdii yemekleri, hatta ne
de ev eyalarnn yerletirili biimini. Gelirken yannda giysilerinden
baka bir ey getirmemiti. Bu eve bir kitap, bir kl tablas bile eklememiti. Keating herhangi bir konuda grn sylediinde itiraz etmez, ona katlrd. Zarafetle. Doal bir ey gibi. Hep ikinci sradaki
yerini alr, Keating'in glgesinde giderdi.
Keating, kendisini havaya kaldrp bilinmeyen kayalara arpacak bir
kasrga beklemiti. Oysa kendi sakin akan nehrinin yolunda, ufack bir
ta parasyla bile karlamamt. Nehir akp dururken birisi suya
girmi, pei sra yzyormu gibiydi daha ok. Yo yzmek bile denemezdi buna. Yzmek aba isteyen bir eydi. Bu kii kendini akntya
brakm, geliyordu onun peinden. Eer evlendiklerinde
Dominique'in nasl davranmasn istediini ona sor salar, tam byle
davranmasn isterdi ite.
635/1067
636/1067
"Gelmiyor," Dontinique glmsedi, bu glmsemeyi gelecek cmlesine ynelik bir ba olarak kulland. "Seni yalnz brakaym m,
Peter?"
"Hayr!" Sesi hemen hemen lk gibi kmt. aresizmi gibi
grnmemem gerek, dedi kendi kendine. "Tabii ki hayr," dedi sonra.
"Karmla yalnz geirdiim bir akam beni memnun eder."
inden zayf bir drt, bu soruna bir zm bulmaya zorluyordu
onu. Birlikte geirdikleri dakikalar daha dayanlr klmak iin, bir
eyler yapmay renmek zorundayd. Dominique'in hatrndan ok
kendi hatr iin.
"Bu gece ne yapmak istersin, Dominique?"
"Sen ne istersen."
"Sinemaya gitmek ister misin?"
"Sen?"
"Bilmem! Vakit ldrr."
"Pekl. Vakit ldrelim."
"Hayr. Neden ldrelim? ok irkin bir ey bu."
"yle mi?"
"Kendi evimizden niin kaalm? Burada kalalm, daha iyi."
"Peki, Peter."
Keating bekledi. Ama sessizlik de bir ka, diye dnyordu. Daha
beter bir ka tr.
"Bir el Monopol oynamak ister misin?"
"Sen seviyor musun?"
"Eh, vakit l..." Sustu. Dominique glmsedi.
Keating gzlerini ona evirip, "Dominique," dedi, "yle gzelsin ki!
Her zaman ylesine olaanst gzelsin ki, bu konudaki duygularm
hep sylemek istiyorum sana."
"Duygularn duymak houma gider, Peter."
637/1067
638/1067
639/1067
640/1067
641/1067
"Ruh nedir?"
"Sen ite. indeki ey."
"Dnen, deer bien, karar veren ey mi?"
"Evet! Evet o ve hisseden ey. Sen ... sen vazgemisin ondan."
"Demek insann vazgeemeyecei iki ey mi var? Dnceleriyle
istekleri mi?"
"Evet! Ah, anlyorsun! evrendeki herkese kar ceset gibi bir hale
geldiini biliyorsun. Yryen bir l. Fiilen ilenen her sutan kt bu.
Sanki..."
"Ret mi?"
"Evet. Bombo bir ret. Burada yoksun. Hi burada olmadn. Bana u
perdelerin ok irkin olduunu sylesen, onlar yrtp atsan, yerine
kendi beendiin bir eyler taksan, bir yann gerek olurdu. Burada,
bu odada olurdu. Ama byle eyleri hi yapmadn. Akama hangi
tatly istediini aya hibir zaman sylemedin. Burada yoksun,
Dominique. Yaamyorsun. indeki ben nerede?
"Seninki nerede, Peter?" diye sordu Dominique yavaa.
Keating hareketsiz kald. Gzleri iri iri almt. Dominique o anda
onun kafasndan geen dncelerin ok net olduunun farkndayd.
Geride kalm yllarna bakyordu Keating.
Sonunda kof bir sesle, "Doru deil bu," dedi. "Doru deil."
"Doru olmayan ne?"
"Sylediin ey."
"Ben hibir ey sylemedim. Sana bir soru sordum."
Gzleri Dominique'e konusun diye, inkr etsin diye yalvaryordu.
Dominique kalkt, gelip onun karsnda durdu. Vcudunun o gergin
diklii bile bir hayat iaretiydi. Keating'in zledii, grmek iin yalvard hayat, olumlu bir ama vard duruunda. Ama bir yarg havas
da vard.
642/1067
643/1067
644/1067
"Dominique, seni seviyorum. Ama ok korkuyorum. nk sen benim iimdeki bir eyi deitirdin. Evlendiimiz andan beri. Sana 'evet'
dediimden beri. imdi seni kaybetsem bile, eski halime dnemem.
Bende var olan bir eyi aldn sen ..."
"Hayr. Sende hi olmayan bir eyi aldm. Ama sana hak veriyorum,
bu daha kt."
"Dominique, ben konumak istemiyorum."
Dominique ban edi, bacaklarna yaslanm duran o yze bakt.
Keating onun gzlerinde bir acma grd. Gerek acma duygusunun
ne korkun bir ey olduunu bir an iin anlar gibi oldu. Ama bunu
hatrlamaya almad, nk o duyguyu kelimelere dkmeden zihnini
kapatverdi.
Dominique eildi, onu alnndan pt. lk defa pyordu onu.
"Ac ekmeni istemiyorum, Peter," dedi yumuak bir sesle. "Bu gerek ite ... Gerekten benim bu. Kendi kelimelerimle sylyorum. Ac
ekmeni istemiyorum. ok fazla ey hissedemediim doru, ama bu
kadarm hissedebiliyorum."
Keating dudaklarm onun eline dokundurdu.
Ban kaldrdnda, Dominique bir an iin ona, kocasna bakyormu gibi bakt. "Peter," dedi, "Eer bunu srdrebilseydin ... u anda
olduun gibi ..."
"Seni seviyorum," dedi Keating.
Uzun sre ylece birlikte oturdular. Keating bu sessizlikten hi rahatsz olmad.
Telefon ald.
O an mahveden ey aslnda zilin sesi deildi. Keating'in yerinden
frlayp telefona koarken gsterdii hevesti. Dominique ak duran
kapdan onun sesini duyabiliyordu. yle rahatlam bir sesti ki, ayp
gibi geldi Dominique'e.
645/1067
"Alo? ... Aa, merhaba Ellsworth! ... Hayr, hi yok ... bombouz.
Tabii, hemen gel, hemen gel! Bekliyoruz!"
Salona dnd, "Ellsworth arad," dedi. Sesi neeliydi ama iinde
biraz kstahlk tonu da gizliydi. "Uramak istiyor."
Dominique hibir ey sylemedi.
Keating tablalar temizlemeye koyuldu. inde bir tek kibrit, bir tek
izmarit olanlar bile topluyordu. Hi gerei olmad halde atee bir
odun daha att, birka lamba yakt. Bir operetten bir ezgiyi slkla alp
duruyordu.
Kap alndnda hemen koup at.
Toohey ieriye girerken, "Ne gzel!" dedi. "Ate yanm, ikiniz,
karsnda yalnzsnz. Merhaba Dominique. Umarm rahatsz
etmiyorumdur."
47S
646/1067
647/1067
648/1067
649/1067
"Eh, ona ikna edici grler sundum. Ama ben olsam pek geciktirmezdim. Yarn sabah telefon edebilirsin ... Tabii eer
istiyorsanz."
Keating, "Neden imdi telefon etmiyor?" deyiverdi. "Ha, ok ge
oldu herhalde. Sabah ilk i, onu ararsn."
Dominique yar kapal gzlerini ona evirip bakt, hibir ey
sylemedi.
Toohey, "Peter'in meslek hayatnda epeydir aktif rol almyorsun,"
dedi ona. "Byle zor bir ii stlenmek istemez misin ... Peter'in hatr
iin?"
"Peter stlenmemi isterse."
'istersem mi?" diye bard Keating. "kiniz de ldrdnz m yoksa?
Bu benim hayatmn frsat, bu ..." kisinin de kendisine garip garip
bakmakta olduklarn fark etti. "ff, sama!" diye homurdand.
Dominique, "Sama olan ne, Peter?" diye sordu.
"Bir yn abuk sabuk dedikodunun seni engellemesine izin mi
vereceksin? Hangi mimarn kars olsa, byle bir frsat iin dizleri
zerinde emeklemeye hazrdr."
Toohey, "Ama hibir mimarn karsna bu frsat verilmez," dedi.
"Hibir mimarn Dominique gibi bir kars yok. Sen de bundan her zaman gurur duymusundur, Peter."
"Dominique, kendini her trl koulda koruyabilir."
"Ona hi kuku yok."
"Pekl, Ellsworth," dedi Dominique. "Yarn Wynand'a telefon
ederim."
Toohey, "Sanrm imdi bir iki alabilirim," dedi. "Kutlamamz
gerek."
Keating telal admlarla mutfaa koarken, Toohey ile Dominique
birbirlerine baktlar. Toohey glmsedi. Keating'in kt kapya
650/1067
651/1067
"Bir zamanlar sylemitim sana. Seninle konuurken sonu verebilecek tek yntem bu. Hem herhalde bu evlilikten ne beklediimi anlaman iki yl srmemitir, deil mi?"
"Demek ki ii Gail Wynand bitirir diye umuyorsun, yle mi?"
"Bitirebilir. Sen ne dersin?"
"Bence ben yine yan konu saylrm. Yemein sosu gibi. Wynand'a
neden dmansn?"
Toohey gld. Glnn sesi, bu soruyu hi beklemediini aa
vuruyordu. Dominique sesinde tiksintiyle, "oke olduunu bu kadar
belli etme, Ellsworth," dedi.
"Pekl, ak oynayalm. Bay Gail Wynand'a kar belirli bir dmanlm yok. Seni onunla karlatrmay uzun zamandr umuyordum. Kk ayrntlar bilmek istiyorsan, dn sabah canm ok
skan bir ey yapt. ok keskin gzlemleri var. Ben de, artk zaman
geldi diye karar verdim."
"Ve Stoneridge'i buldun."
"Stoneridge'i buldum. Konunun bir yan sana ekici gelecekti, onu
biliyordum. Vatann kurtarmak iin, ruhunu ya da sevdiin erkei
kurtarmak iin kendini asla satmazsn sen. Ama Peter Keating'e hak
etmedii bir ii kapmak iin satarsn. Bakalm sonunda senden geriye
ne kalacak. Ya da Gail Wynand'dan. Onu da grmek ilgin olacak."
"ok doru, Ellsworth."
"Hepsi mi? Sevdiin erkekle ilgili blm bile, yle mi? Eer sevseydin yani!"
"Evet."
"Roark iin satmaz msn kendini? Ama tabii o ad duymak houna
gitmez senin."
"Howard Roark," dedi Dominique sakin bir sesle.
"ok cesursun, Dominique."
652/1067
3
Gail Wynand ayaa kalkt, odasna giren Dominique'i yar yolda
karlad.
"Memnun oldum, Bayan Keating?" dedi.
Dominique, "Ben de memnun oldum, Bay Wynand?" diye karlk
verdi.
Wyand koltuun birini hafif kprdatt, ama o oturduktan sonra
masann arkasna geecei yerde, olduu yerde durup karsndaki
kadn profesyonel baklarla, deer bier gibi inceledi. Halinden
bunun gerekli olduuna inand belli oluyordu. Dominique'nin de
durumu ok iyi bildiinden, bu nedenle byle bir davran uygunsuz
bulmayacandan emindi.
"Kendi stilistik kopyanzn orijinal bir kopyas gibisiniz, dedi.
"Genelde sanat eserlerinin modellerini grmek insan ateist yapar.
Ama bu sefer, heykeltrala Tanr arasndaki yaknlk ok fazla.
"Hangi heykeltra?"
"Heykelinizi yapan."
Bu heykelin bir hikayesi olduunu zaten sezmiti. imdi ise emindi
artk. Dominique'in yzndeki ok hafif gerginlik, bir an iin o kaytsz
kontrolyle eliki yaratmt.
"O heykeli nerede ve ne zaman grdnz, Bay Wynand?"
"Kendi sanat galerimde, bu sabah."
"Nereden buldunuz?"
Bu sefer arma sras Wynand'a gelmiti. "Onu bilmiyor
musunuz?"
"Hayr."
"Arkadanz Ellsworth Toohey gnderdi onu bana. Hediye olarak."
"Bana bu randevuyu alabilmek iin mi?"
654/1067
655/1067
656/1067
657/1067
gazeteleri okumam. Tekneye gazete getirenin hemen kovulmas konusunda emrim vardr."
"Stoddard Tapna'nn resimlerini hi grdnz m?"
"Hayr. Bina o heykele layk myd?"
"Heykel binaya hemen hemen laykt.
"Bina yok edildi, deil mi?"
"Evet. Wynand gazetelerinin yardmyla."
Wynand omuz silkti. "Alvah Scarret'in o olayda ok keyiflendiini
hatrlyorum. Yazk ki ben karmm. Ama Alvah ii iyi idare etti. Bu
arada soraym, benim o sra yurt dnda olduumu nereden biliyorsunuz? Bunu neden hl hatrlyorsunuz?"
"Sizin yannzdaki iimi o yzden kaybettiim iin."
"diniz mi? Benim yanmda m?"
"Admn eskiden Dominique Francon olduunu bilmiyor
muydunuz?"
Wynand'n omuzlar, k ceketinin iinde biraz sarkar gibi oldu.
Hem arma, hem aresizlik. Dominique'e bakp duruyordu. Bir sre
sonra konutu.
"Olamaz."
Dominique rahat bir tavrla glmsedi. "Grne gre Bay Toohey,
bu grmeyi ikimiz iin de mmkn olduunca zorlatrmaya
alm."
"Toohey cehennemin dibine. Bunun anlalmas art. Anlam ifade
etmiyor. Siz Dominique Francon musunuz?"
"yleydim."
"Yllarca burada, bu binada altnz, yle mi?"
"Alt yl."
"Neden sizi daha nce grmedim?"
"Herhalde elemanlarnzn tmn tanyor olamazsnz."
658/1067
659/1067
660/1067
661/1067
662/1067
663/1067
664/1067
Uzak masalardan birinde oturan biri, srarla onlara bakp durmaktayd. Uzun boylu, iri yapl biri. Derken o iri csse ayaa kalkt, Keating o zaman Ralston Holcombe'u tand. Adam hzl admlarla onlara
doru geliyordu.
Holcombe masaya varnca, "Peter, evladm, grtmze ne
kadar sevindim," diye kkredi, uzanp onun elini skt, Dominique'i
eilerek selamlad, Wynand'a ise hi bakmad. Kuku ekecek kadar
inatla, hi bakmad. "Nerelere saklanmtnz siz bunca zamandr?
Neden hi karlamaz olduk?" Oysa daha gn nce birlikte yemek
yemilerdi.
Wynand bu arada ayaa kalkm, nezaketle hafif ne eilmi, bekliyordu. Keating bir kararszlk geirdi, sonra isteksiz bir sesle konutu:
"Bay Wynand ... Bay Holcombe."
"Yoksa Bay Gail Wynand m?" dedi Holcombe ahane bir
masumiyetle.
Wynand ona, "Bay Holcombe, ksrk haplarn icat eden Smith
Kardeler'den biriyle karlasanz, tanr mydnz?" diye sordu.
"ey ... herhalde," dedi Holcombe. Gzlerini krptrp duruyordu.
"Benim yzm de bir o kadar kamu maldr, Bay Holcombe."
Holcombe birka iyi niyetli sz mrldand, sonra aceleyle kat
oradan.
Wynand tatl tatl glmsedi. "Bay Holcombe'u bana tantrmaktan
korkmanz gerekmezdi. Bay Keating. Mimar olsa bile."
"Korkmak m, Bay Wynand?"
"Gereksizdi, nk her ey kararlatrlm durumda. Bayan Keating, Stoneridge'in sizin olduunu sylemedi mi size?"
"Ben ... hayr, sylemedi ... bilmiyordum ..." Wynand glmsyordu,
ama glmsemesi sabitlemiti. Keating kendini konumaya mecbur
hissetti. Bir ey olup onu susturana kadar konuacakt. "Pek
665/1067
ummamtm ... yani, bu kadar abuk ... Tabii bu yemei iyi bir iaret
sayyordum ... karar vermenize yardmc olur diye ..." stemeyerek
ekledi: "Her zaman byle srprizler atar msnz ortaya? Pat diye?"
Wynand ciddi bir sesle, "Mmkn olduka," dedi.
"Bu onum hak etmek, beklentilerinizi tatmin etmek iin elimden
geleni yapacam, Bay Wynand."
"Ona hi kukum yok."
Dominique'le pek konumuyordu Wynand bu akam tm dikkati
Keating'e ynelmiti.
Keating, "Halk eserlerimi iyi karlamtr," dedi. "Ama Stoneridge'i
en byk baarm haline getireceim."
"Bu ok byk bir vaat. Hele dier eserlerinizin listesine baklnca."
"Eserlerimin sizin dikkatinize layk olduunu sanmamtm, Bay
Wynand."
"Ama ben hepsini ok iyi biliyorum. Cosmo-Slotnick Binas sapna
kadar Mikelanj." Keating'in yzne inanamyormu gibi bir
glmseme yayld. Wynand'n sanat konularnda otorite olduunu,
byle kyaslamalar laf olsun diye yapmayacan biliyordu. "Prudential Bank Binas gerek bir Palladio. Slottern Maazas, Christopher
Wren'den uyarlama." Keating'in yz deimiti. "Bakn bir tek fiyat
karlnda ne byk insanlar kazanyorum! Mthi bir pazarlk,
deil mi?"
Keating glmsedi. Yz ok gergindi.
"O parlak mizah duygunuzdan sz edildiini iitmitim, Bay Wynand," dedi.
"Tarif slubumdan sz edildiini de duydunuz mu?"
"Ne demek istediniz?"
Wynand sandalyesinde yarm dnp Dominique'e bakt. Sanki
cansz bir nesneyi inceliyordu.
666/1067
"Karnzn ok gzel bir vcudu var, Bay Keating. Omuzlan fazla zayf, ama geri kalanyla ok gzel bir lm tutturuyor. Bacaklar fazla
uzun, ama bu da ona, iyi bir yatta bulunabilecek zerafeti kazandryor.
Gsleri de ok gzel. Sizce de yle deil mi?"
"Mimarlk kaba bir meslektir, Bay Wynand." Keating glmeye
alyordu. "nsan baz incelmi ilikilere hazrlayamyor."
"Ne dediimi anlamadnz m, Bay Keating?"
"Kibar bir beyefendi olduunuzu bilmesem, yanl anlayabilirdim;
ama beni aldatamazsnz."
"Ben de sizi aldatmaya alyorum zaten."
"ltifat benim de houma gider, Bay Wynand; ama karmdan sz etmemizi isteyecek kadar da kibirli deilim."
"Neden, Bay Keating? nsanlarn ortak olarak sahip olduklar, ya da
ortak olarak sahip olacaklar eyden sz etmeleri, kabul edilen bir
davrantr."
"Bay Wynand, ben ... anlayamyorum."
"Daha ak konuaym m?"
"Hayr ben..."
"Hayr m? Stoneridge iinden vaz m geelim?"
"Yo, ltfen Stoneridge'den konualm! Ben ..."
"Ama zaten onu konuuyoruz, Bay Keating."
Keating evresindeki salona bakt. Bu tr eylerin byle yerlerde
yaplmayacan sanrd. Burann bu zerafeti, olayn canavarln
artryordu. Keke kfl bir bodrumda olsaydk, diye dnd. Duvar
talarnda kanlar olmasnn ziyan yok. Ama bu pahal hallarda kan!
"Bunun bir aka olduunu biliyorum, Bay Wynand," dedi.
"Mizah duygunuza hayran olma sras bana geldi, Bay Keating."
"Byle eyler... byle eyler... yaplamaz ..."
667/1067
668/1067
"Bir eyin peinde komaktan sz etmitik, hatrlyor musunuz. Bayan Keating?" diye sordu. "Ben sizin o noktaya asla varamayacanz
sylemitim. Kocanza bir bakn. O uzman bu iin. Hi abasz hem
de. Byle yaplr bu i. Bir deneyin gnn birinde. Yapamam demek
iin bouna zahmet etmeyin. Biliyorum. Siz bu ite amatrsnz,
tatlm."
Keating yine konumas gerektiini dnyor, ama beceremiyordu.
O salata nndeyken asla konuamazd. Btn korku o tabaktan geliyordu, masann kar tarafnda oturan canavardan deil. Salonun geri
kalan scak ve gvenliydi. ne doru eilirken, dirseiyle taba yere
itiverdi.
Gsterili szlerle zr diledi. Bin yaklat, nazik seslerle avutmalar
duyuldu; haldaki pislik temizlendi.
Keating bir sesin konutuunu duydu: "Neden yapyorsunuz bunu?"
ki yz birden ona dnd. O zaman bu szleri kendisinin sylemi
olduunu anlad.
Dominique sakin bir sesle, "Bay Wynand bunu sana ikence etmek
iin yapmyor, Peter," dedi. "Benim iin yapyor. Ne kadarna dayanabileceimi grmeye alyor."
"Bu doru, Bayan Keating," dedi Wynand. "Ksmen doru. Dier
ksm da, kendimi hakl karmak.
"Kimin gznde?"
"Sizin ve belki de kendimin."
"Buna ihtiyacnz m var?"
"Bazen. Banner iren bir gazete, yle deil mi? te ben kendi onurumu verip, karlnda da kendime bir seyirci koltuu aldm;
oradan onur kavramnn dier insanlarda nasl ilediini seyrederek
kendimi elendirebiliyorum."
Keating artk stndeki giysilerin iinde hibir ey kalmadn
dnyordu. nk karsndaki iki surat, artk ona hi dikkat etmez
669/1067
670/1067
4
Onlar arabadan inerken gne yeni batmt. Gk ve deniz yaylm,
cva levhas gibi bir suyun zerinde, yeil bir rt halindeydi. Bulutlarn evresine ateten izler izilmiti. Yatn pirin sslemelerine de
yle. Yat, beyaz bir hareketin izi gibiydi. Duyarl bir gvdesi vard.
Hareketsiz bir kaldrmn kenarnda durmaktan zorlanyordu.
Dominique buruna altn harflerle yazlm Bende yazsna bakt.
"Bu ad ne anlama geliyor?" diye sordu.
Wynand, "ok eskiden lm baz insanlara bir cevap," diye karlk
verdi. "Ama belki de asl lmszler onlardr. ocukluumda en sk
duyduum szlerden biri, 'Burada ynetim sende deil, szyd."
Wynand'n bu soruya asla cevap vermediini duymutu. Onu hatrlad. Oysa kendisine hemen cevap vermiti. Bir istisna uyguladnn
da farknda deil gibiydi. Wynand'n hali Dominique'e bir sakinlik
duygusu veriyordu. Wynand iin de yenilikti bu. Sessiz bir final
duygusu.
Bindikleri anda yat hemen hareket etti. Sanki Wynand'n gverteye
basan aya bir konta evirmi gibi. Parmakln nnde duruyordu
Wynand. Dominique'e dokunmuyordu. Gkyzne kar ykselip
alalan ve kendilerinden uzaklaan kahverengi kyya bakmaktayd.
Sonra Dominique'e dnd. Dominique onun gzlerinde tanma belirtisi bulamad. Bu bakn balangc da yoktu. Devam eden bir
bakn paras gibiydi. Sanki hep ona bakp duruyormu gibi.
Aaya indiklerinde Wynand onun kamarasna kadar geldi. "stediiniz bir ey varsa ltfen bana syleyin," dedi, sonra bir i kapdan
geti. Dominique o kapdan Wynand'n kendi yatak odasna geildiini
grd. Wynand aradaki kapy kapad ve bir daha da dnmedi.
Dominique kamarada yavaa dolat. Glgesi saten kapl duvarlarda onu izliyordu. Alak bir koltua oturup arkasna yasland, ayaklarn uzatp bileklerini aprazlad, kollarn bann yukarsna att,
672/1067
673/1067
674/1067
675/1067
676/1067
677/1067
678/1067
679/1067
680/1067
681/1067
"Geziyi ksa keseriz. Bir hafta yeter. Bir sre seni burada istiyorum
nk. Dndmzn ertesi gn Reno'ya doru yola karsn.
Kocan ben hallederim. Stoneridge'i alr, baka da ne isterse alr, cehennemin dibine gider. Dndn gn evleniriz."
"Peki, Gail. imdi aaya inelim."
"Bunu istiyor musun?"
"Hayr. Ama evliliimizin nemli olmasn istemiyorum:"
"Ben nemli olmasn istiyorum, Dominique. Bu yzden de, bu gece
sana el srmeyeceim. Evlenene kadar byle. Biliyorum, mantksz bir
jest bu. Dn treninin ikimiz iin de bir nemi olmadnn
farkndaym. Ama aramzda uygulanabilecek tek anormallik, geleneksel davranmak olabilir. O yzden istiyorum bunu. stisna olarak baka
bir ey gelmez elimden."
"Nasl istersen, Gail."
Wynand o zaman onu kendine ekti, dudaklarndan pt. Bu p,
deminki szlerinin devamyd. yle youn bir ifadeydi ki, Dominique
vcudunu kasmaya, katlatrmaya altnda, ona cevap vermemeye
uratnda, vcudunun elinde olmakszn cevap verdiini hissetti.
Vcudu ona her eyi unutturuyor, kendisine sarlm olan bu adamn
fiziksel varln ne karyordu.
Wynand onu brakt. Dominique onun da durumu fark ettiini anlamt. Wynand glmsedi.
"Yorgunsun, Dominique. yi geceler diyeyim, mi sana? Ben burada
bir sre daha kalmak istiyorum."
Dominique uysal bir tavrla dnd, tek bana kamarasna indi.
5
"Ne oldu? Stoneridge'i alamyor muyum?" diye sordu Peter Keating.
Dominique salona yeni girmiti. Keating de peinden yrm, ak
kapnn yannda duraklamt. Dominique eldivenlerini elinden
ekerken,
"Stoneridge'i alacaksn, Peter," dedi. "Bay Wynand gerisini sana
kendisi syleyecek. Seninle bu gece grmek istiyor. Sekiz buukta.
Evinde."
"Ne halt etmeye?"
"Sana kendisi syleyecek."
Dominique eldivenlerini yavaa avucuna vurdu. Kk bir biti
iareti. Cmle sonundaki nokta gibi. Sonra odadan kmak zere
dnd. Keating onun yolunu tkad:
"Vz gelir bana," dedi. "Vz gelir. Ben de oynayabilirim sizin oyununuzu. Ne byksnz, ne harikasnz, deil mi? Kamyon ofrleri
gibi davranabildiiniz iin. Sen ve Bay Gail Wynand. Ahlak da cehennemin dibine, insanlarn duygular da cehennemin dibine, yle mi?
Ben de yapabilirim ayn eyi. kinizi de kullanr, bu iten ne alabilirsem, onu alrm. Tek nemli olan bu. Houna gitti mi? Solucan ac
ekmeyi reddedince, keyfi kalmyor mu yoksa? in gzelliini mi
bozuyor?"
"Bence bu ok daha iyi, Peter. Sevindim."
Ama Keating o akam Wynand'n alma odasna girdiinde, bu
tavrn srdrmeyi beceremedi. Gail Wynand'n evine kabul edilmenin
dehetinden bir trl kurtulamyordu. Oda boyunca yryp masann
karsndaki koltua gelinceye kadar, artk tek hissedebildii, bir
arlk duygusuydu. Acaba ayaklarm bu yumuak halda iz brakm
mdr? diye dnyordu. Dalglarn kurun pabular gibi!
Wynand, "Size sylemek zorunda olduum eyin sylenmesi de,
yaplmas da hibir zaman gerekmemeliydi, Bay Keating," dedi. Keating hi kimsenin bu kadar bilinli bir kontrol uygulayarak
683/1067
684/1067
685/1067
686/1067
687/1067
688/1067
689/1067
yonttuunda sesi Keating'in sinirlerini trpledi. Toohey tekrar ktlara eildi, yeni batan ie koyuldu.
Yarm saat kadar sonra ktlar kenara itti, Keating'e glmsedi.
"Bu kadar," dedi. Keating ne doru eilir gibi ufack bir hareket
yapt. "Dur daha," dedi Toohey. "Bir de telefon etmem gerek."
Gus Webb'in numarasn evirdi. "Alo, Gus?" dedi neeyle.
"Naslsn, ayakl prezervatif reklam?" Keating, Toohey'nin bu kadar
yz gz olabileceini hi sanmazd. Karde kardele konuuyormu
gibi, bu yzden zene hi gerek yokmu gibi bir ses tonu. Webb'in tiz
sesinin glerek bir eyler sylediini duydu. Kulaklktan hzl sesler
pskrmeye devam etti. Birinin boazna tp sokulmu, temizleme
yaplyormu gibi. Kelimeleri anlamaya olanak yoktu, konumann ancak nitelii belli oluyordu. Bo verme, kstahlk kokan, arasra glmelerle nlayan bir konuma.
Toohey koltuunda arkaya yasland, yznde yarm bir glmsemeyle dinledi. "Evet," diyordu arasra. "Evet, evet ... haklsn, arkada
... tabii yle." Derken Toohey daha kaykld, boyal pabularnn tekini
masann kenarna dayad. "Bak, arkada, senden bir sre iin Bassett'e
fazla yklenmemeni istiyorum. Senin almalarn elbette beeniyor,
ama imdilik fazla oke etme onu. Zpktlklar yok, tamam m?
Azn kapal tut. Bal gibi biliyorsun nasl syleyebildiimi. yle, evet.
Tamam ite. Ne? yle mi yapt? ok iyi, melek surat... Haydi,
grrz ... Ha, Gus, ngiliz leydiyle musluk tamircisini duymu muydun?" Sonra fkra anlatmaya balad.. Kulaklk avaz avaz haykrarak
gld. "Neyse, sen dikkatli ol, mideni kolla, melek surat. yi geceler."
Toohey kulakl yerine koydu, "Evet, Peter," diyerek gerindi, ayaa
kalkt, Keating'in karsna gelip durdu, ufack ayaklar zerinde salland. Gzleri prl prl ve anlayl bakyordu.
"Evet, Peter, ne oldu bakalm! Dnya tepene mi ykld?"
690/1067
691/1067
"Evet?"
"Syleyemem. Sana bile."
"Sen korkan birisin, Peter."
Keating aresiz baklarla bakt. Ellsworth'un sesi hem ciddi, hem
anlaylyd. Ac m hissetsin, kendini hakarete uram m saysn,
yoksa gven mi kazansn, bilemiyordu.
"Buraya gelip bana, insann yapt eyin nemi yok, diyorsun;
ondan sonra da yaptn bir ey yznden, karmda para para oluyorsun. Haydi, kendine gel. nemi yok, de. Ben kendim nemli deilim,
de. nanarak syle bunu. Biraz cesaret gster. O kk egonu unut."
"Ben nemli deilim, Ellsworth. Ben nemli deilim. Ah, Tanrm,
keke herkes de bunu senin syleyebildiin gibi syleseydi! Ben
nemli deilim. nemli olmak istemiyorum."
"Para nereden geldi?"
"Dominique'i sattm."
"Neden sz ediyorsun? Yat gezintisi mi?"
"Ama bana, sanki sattm Dominique deilmi gibi geliyor."
"Sana ne eer..."
"Reno'ya gitti."
"Ne?
Toohey'nin gsterdii tepkideki iddeti anlayamamt, ama merak
edemeyecek kadar da yorgundu. Her eyi anlatt ona. Bana geli
srasyla. Olaylarn olmas nasl uzun srmediyse, anlatmas da uzun
srmedi.
"Seni sersem budala! Buna izin vermemen gerekirdi!"
"Ne yapabilirdim ki? Wynand'a kar hele!"
"Ama Dominique'le evlenmesine izin vermek!"
"Neden olmasn, Ellsworth? eyden daha iyi..."
692/1067
"Hi sanmazdm Wynand'n kalkp ... ama ... ff, Allah kahretsin,
ben senden de budalaym!"
"Ama Dominique asndan daha iyi..."
"Senin Dominique'in cehennemin dibine! Ben Wynand'
dnyorum!"
"Ellsworth, ne oluyor sana? ... Buna neden kayg..."
"Sus biraz, tamam m? Brak da dneyim."
Az sonra Toohey omuz silkti, Keating'in yanna oturdu, kolunu onun
omzuna att.
"zldm, Peter," dedi. "zr dilerim. Sana balanamayacak
kadar kaba davrandm. Ama neler hissettiini anlyorum. Yine de, ok
fazla ciddiye almaman gerekir. nemi yok." Otomatik konuuyor gibiydi. Akl aslnda baka yerlerdeydi. Keating bunun farkna varmad.
Yalnzca kelimeleri duyuyordu o. lde bir vaha gibiydi o kelimeler.
"nemi yok. nsanlk hali ite. nsandan fazla bir ey olmak isteyecek
deilsin ya. Kim daha iyi ki? lk ta atmaya kimin hakk var? Hepimiz
insanz. nemi yok."
"Tanrm!" dedi Alvah Scarret. "Yapamaz! Hele Dominique
Fancon'la!"
"Yapacak," dedi Toohey. "Dominique dner dnmez."
Scarret zaten Toohey'nin kendisini le yemeine davet etmesine
ok armt. Ama bu haberi duyunca, ilk aknlk, yerini ok daha
ac bir aknla brakmt.
nndeki taba yana iterken, "Dominique'i severim," dedi. Yiyemezdi artk. tahtan eser kalmamt iinde. "Her zaman ok
sevmiimdir. Ama onu Bayan Wynand olarak grmek!"
Toohey, "Benim duygularm da tam yle!" dedi.
"Gaibe hep evlen, evlen demiimdir. yi bir ey. nsana bir hava veriyor. Bir saygnlk sigortas. Onun da iine yarar. Hayat her zaman
693/1067
ince buz stnde gider gibi. imdiye kadar idare etti. Ama
Dominique!"
"Byle bir evlilii sen neden uygunsuz buluyorsun?"
"ey ... yani, bylesi hi ... Allah kahretsin, sen de biliyorsun doru
olmadn!"
"Ben biliyorum. Sen de biliyor musun?"
"Bak, bu kadn tehlikeli bir kadn."
"yle. O senin kk sorunun. Asl byk sorunun, Wynand'n tehlikeli bir adam oluu."
"ey ... baz bakmlardan evet."
"Sayg deer editrm, ne demek istediimi ok iyi anlyorsun. Ama
bazen her eyi aka ortaya koymak insana yardmc olur. leriye
dnk ibirliine zemin hazrlar. Sen ve ben ... ok ortak yan olan insanlarz, ama sen bugne kadar bunu kabullenmekte biraz isteksiz
davrandn. Biz ayn temann iki varyasyonu gibi bir eyiz, deil mi? ki
ucu, ayn ortaya kar oynuyoruz. Bylesi senin edebi slubuna daha
iyi uydu ite. Ama sevgili patronumuz bambaka bir ezgi. Bambaka
bir laytmotif Sence de yle deil mi, Alvah? Sevgili patronumuz hepimizin arasnda bir kaza. Kazalar gvenilmez olgulardr. Sen yllardan
beri sandalyenin kenarnda oturur durumdasn. Yalan m? Sandalyenin kenarna ilimi, Bay Gail Wynand'a bakyorsun. Demek ki ne dediimi anlayabilirsin. Bayan Dominique Francon'un da, pek bizim ezgimizden olmadn biliyorsun. yle bir etkinin, patronumuzun hayatna girdiini grmek houna gitmez. Konuyu bundan ak ortaya
koyabilir miydim?"
"Akll adamsn, Ellsworth," dedi Scarret kurun gibi ar bir sesle.
"O yllardan beri belli."
"Gail'le konuacam. Sen konumasan iyi edersin ... zr dileyerek
syleyeyim, senden nefret eder. Ama benim konumamn da fazla bir
ie yarayacam sanmyorum. Kararm vermise caymaz."
694/1067
695/1067
696/1067
697/1067
698/1067
699/1067
700/1067
Sonra birdenbire, dirseini tutan o el olmasa, ayakta duramayacan anlad. Roark eilip onun bavulunu ald, onu karanlk yan
sokaktan karya geirip bo bir evin nndeki merdiven basamaklarna oturttu. Kendisi de yanna oturdu. Eliyle Dominique'in dirseini
hl smsk tutuyordu. Okar gibi deildi bu tutu. Her ikisi zerinde
kontrol salayan, kiilik d bir temast.
Bir sre sonra elini indirdi. Dominique artk iyilemi olduunu,
tehlikenin getiini o zaman anlad. Konuabilecek duruma gelmiti.
"Yeni binan bu mu?"
"Evet. stasyondan buraya kadar yrdn m?"
"Evet."
"ok uzun yol.
"Bence de."
Dominique birbirlerini selamlamam olduklarn, bunun da doru
bir ey olduunu dnd. Yeniden buluma deildi bu. Hi kesintiye
uramam bir srecin iinde bir and yalnzca. Ona "Merhaba" desem
ne kadar garip olurdu, diye geirdi iinden. nsan her sabah
uyandnda kendi kendini selamlamazd ki!
"Bu sabah kata kalktn?" diye sordu Roark'a.
"Yedide."
"Ben o sra New York'daydm. Takside, istasyona gidiyordum.
Nerede kahvalt ettin?"
"Kk bir dkknda."
"Btn gece ak kalanlardan myd?"
"Evet. Daha ok kamyon ofrleri urar."
"Oraya sk sk gidiyor musun?"
"Kahve istediim zamanlar."
"Bar tezghnda m oturuyorsun? evrede bakalar da oluyor mu?
Sana bakyorlar m?"
701/1067
702/1067
Birbirinin adn seslendirmemilerdi. Bu seste, uzun sredir ertelenen bir teslim oluun zevki vard. O ad sylemek ve onun duymasn
salamak.
"Roark, yine taoca bu."
Roark glmsedi. "stersen. Ama deil."
"Enright Evi'nden sonra! Cord Binas'ndan sonra!"
"Ben bunu byle dnmyorum."
"Nasl dnyorsun?"
"Bunu yapmay seviyorum. Her bina bir insan gibidir. Tek ve tekrarlanamaz bir eydir."
Kar kaldrma bakyordu. Deimemiti. inde yine o eski hafiflik
duygusu vard. Eskisi gibi... rahatt. Hareketlerinde de, dncelerinde
de. Dominique, ba da, sonu da olmayan bir cmle syledi:
"mrnn geri kalan boyunca, be katl binalar yapmak ..."
"Gerekirse. Ama yle olacan sanmyorum."
"Neyi bekliyorsun?"
"Beklemiyorum."
Dominique gzlerini yumdu, ama azm saklayamad. Duyduu ac
ve fke aznn biiminden belliydi.
"Roark, kentte olsaydn seni grmeye gelmezdim."
"Biliyorum."
"Ama senin ... baka yerde olman ... buras gibi ad san olmayan bir
kovukta olman ... Grmek zorundaydm. Buray grmeye
mecburdum."
"Ne zaman dnyorsun?"
"Kalmaya gelmediimi biliyor muydun?"
"Evet."
703/1067
"Neden?"
"Lokantalardan, pencerelerden hl korkuyorsun da ondan"
"New York'a dnmyorum. Yani hemen dnmyorum."
"yle mi?"
"Bana hibir ey sormadn, Roark. Yalnzca istasyondan buraya
yryerek gelip gelmediimi sordun."
"Ne sormam istiyorsun?"
"Trenden istasyonun adn grnce indim." Dominique'in sesi lgnd. "Niyetim buraya gelmek deildi. Reno'ya gidiyordum."
"Ya sonra?"
"Yeniden evleneceim."
"Nianln tanyor muyum?"
"Adm duyduun biri. Gail Wynand."
Dominique onun gzlerini grd. Glmek istemem gerekirdi, diye
dnd. Sonunda ummad byklkte bir oka itmiti onu. Ama
glmedi. Roark, Henry Cameron'u dnyordu. Cameron bir ey
sylemiti: "Benim onlara verecek cevabm yok, Howard. Onlarla
yzlemek zere seni brakyorum. Sen cevap vereceksin onlara.
Hepsine. Wynand Gazeteleri'ne de, Wynand Gazeteleri'ni mmkn
klan, arkasnda yatan eye de."
"Roark."
O cevap vermedi.
Dominique, "Bu Peter Keating'den de daha kt, deil mi?" diye
sordu.
"ok daha kt."
"Beni durdurmak istiyor musun?"
"Hayr."
Dirseini braktndan beri ona dokunmamt Roark. O dokunu
da cankurtaran arabasna yakacak bir dokunutu. Dominique elini
704/1067
705/1067
706/1067
707/1067
708/1067
6
"CHUCK: Peki, neden san olmasn? nsann kendini sandan
stn grmeye ne hakk var ki? Tarlalarda, ormanlarda yaayan tm
kk canllarn da kalbi arpyor. Onlarn hayat da ebedi hznn
arksn sylyor. Eski bir hzn bu. arklarn arks. Biz anlamyoruz. Ama anlamaya kim aldr ediyor? Ancak maliyet hesaplayanlarla
pedikrcler. Bir de postaclar. Biz yalnzca seviyoruz. Akn Tatl Srr. Btn mesele bu. Bana ak ver, ondan sonra tm filozoflarn
drp bkp soba borusuna tk. Mary evsiz barksz kalan san
aldnda yrei yarld, iine hayat ve sevgi doldu. Sanlardan ok iyi
taklit vizon manto olur, ama mesele onda deil. Mesele hayatta."
"Juke (koarak sahneye girer): Hey, ocuklar, stnde George
Washington'un fotoraf olan pul kimde var?"
"Perde."
Elindeki manskriyi arparak kapatt, iine derin bir soluk ekti, ki
saattir yksek sesle okumaktan, sesi bouklamt. Oyunun en can
alc son blmn ise bir solukta okumutu. Dinleyicilerine bakt.
Dudaklar kendi kendiyle alay eder gibi glmsyordu. Kalar kstaha ykselmiti. Ama gzleri yalvaryordu.
Yere oturmu olan Ellsworth Toohey srtn saa sola kaydrp
yasland koltua srterek kad, esnedi. Gus Webb odann ortasna
yzst uzanmt. Okuma bitince srtst dnd. D likiler muhabiri Lancelot Clokey kadehine uzand, ald, dikip bitirdi. Banner'n
yeni tiyatro eletirmeni Jules Fougler hi kprdamadan oturuyordu.
ki saattir kprdamamt. Ev sahibi Lois Cook kollarn kaldrp
kvrd, gerindi, "Tanrm, Ike, iren bir ey bu," dedi.
Lancelot Clokey homurdand: "Lois, yavrum, cin ien nerede? Bu
kadar hasis olma. mrmde grdm en kt ev sahibi sensin."
Gus Webb, "Ben edebiyattan anlamam," diye patlad. "Bence verimsiz bir i ve zaman ziyan. Yazarlar tasfiye olacak sonunda."
710/1067
Ike, tiz bir sesle gld. "Berbat, ha?" Yazy havaya kaldrp sallad.
"Sper berbat. Ben niye yazdm sanyorsunuz? Siz bana bundan beter
bir ey yazacak adam gsterebilir misiniz? mrnzde duyup duyacanz en kt oyun."
Bu toplant, Amerikan Yazarlar Konseyi'nin resmi toplants
deildi. Ike birka arkadandan, gelip son eserini dinlemelerini rica
etmiti. Yirmi alt yandayd, on bir oyun yazmt, ama hibiri
sahneye konmu deildi.
Lancejot Clokey, "Sen tiyatronun yakasndan dsen iyi edersin,
Ike," dedi. "Yaz yazmak ciddi itir. Her isteyen zibidinin el atabilecei
ey deildir." Lancelot Clokeynin ilk kitab, yabanc lkelerde
bandan geenlerle ilgiliydi. En ok satan kitaplar listesinden on haftadr dmyordu.
Toohey tatl bir sesle, "Neden yle diyorsun, Lance?" dedi.
Clokey, "Pekl," diye terslendi. "Pekl, bir iki verin bana."
Lois Cook, ban yorgun bir tavrla saa sola evirip jimnastik
yaparak, "Berbat," diye tekrarlad. "ren. O kadar berbat ki, harika."
"Sama," dedi Gus Webb. "Niye geliyorum ki ben buraya?"
Ike elindeki yazlan mineye frlatt, ktlar minenin nndeki
kafese arpp yere dt, birka kvrld.
"Eer Ibsen oyun yazabiliyorsa ben niye yazamyorum?" diye sordu.
"O iyi, ben ktym, ama bu yeterli sebep deil."
Lancelot Clokey, "Kozmik anlamda, deil tabii," dedi. "Ama yine de
ktsn."
"Tekrarlamak zorunda deilsin. Ben kendim de sylemitim."
Bir ses, "Bu harika bir oyun," dedi.
Ar konuan, genizden gelme, can skkn bir sesti. Akam boyunca
ilk defa konuuyordu. Hepsi birlikte Jules Fouglere dndler. Bir
zamanlar bir karikatrist onu ok gzel simgelemiti.
711/1067
712/1067
"Canm, aramzda aklamalara ne gerek var. Biz alt kii hep ayn
trdeniz."
"Be," dedi Fougler. "Gus Webb'den holanmadm."
Gus, "Neden?" diye sordu. Gcenmi deildi.
"Kulaklarn ykamyor da ondan." Fougler soruyu sanki bir bakas
sormu gibi cevaplamt.
"Ha, u mesele," dedi Gus.
Ike ayaa kalkm, Fougler'e bakyordu. Soluk alsn m, almasn m,
pek emin deilmi gibiydi.
"Oyunumu beendiniz mi, Bay Fougler?" diye sordu sonunda. Sesi
ok zayf kmt.
Fougler souk bir sesle, "Beendim demedim," dedi. "Bence le kokuyor. O yzden harika."
"Haa!" dedi Ike. Sonra gld. Rahatlam gibiydi. Gzleri evredeki
yzleri tararken, baklarnda sinsi bir zafer vard.
"Evet," dedi Fougler. "Benim bu oyunun eletirisine yaklamm,
senin yazlna yaklamn gibi. Amalarmz ayn."
Harika bir insansn, Jules."
"Bay Fougler, deyin ltfen."
"Harika bir insansnz ve dnyann en tatl itolu itisiniz, Bay
Fougler."
Fougler bastonunun ucuyla, ayaklarnn dibinde yatan sayfalan
evirir gibi yapt.
"Daktilon berbat, Ike," dedi.
"Ben daktilo deilim ki. Yaratc bir sanatym."
"Bu oyunun alndan sonra, sekreter tutmaya da paran yetecek.
Ben oyunu vmek zorunda kalacam. Baka neden olmasa bile, bir
713/1067
daha byle pis yazlar yazlmasn diye. Daktilo makinesi harika bir
aratr. Byle smrlmemelidir."
Lancelot Clokey, "Peki, Jules," dedi. "Btn bunlar ok esprili, sen
de ok zekisin, falan filan. Ama bu boktan eyi neden gklere karmak
istiyorsun?"
"nk senin de dediin gibi... boktan da ondan."
"Szn manta uymuyor, Lance," diye atld Ike. "Yani kozmik
manta uymuyor. yi bir oyun yazdnda vlmesi, hibir ey deil.
Onu herkes yapar. Yetenei olan herkes. Yetenek de salgbezlerinde
yer alan bir kazadr alt taraf. Ama boktan bir ey yazp vlmesini
salamak! Bunun stesinden gelebilir misin?"
"Geldi ama," dedi Toohey.
Lancelot Clokey, "O bir gr meselesi," dedi. Kadehi bana dikti,
son buzun azna dmesini salad.
Jules Fougler, "Ike durumu senden ok daha iyi anlyor, Lance,"
dedi. "Esas dnrn kendisi olduunu u anda kantlad bize.
Demin verdii ufack nutukla. Aslnda o sz, oyunun tmnden daha
iyiydi."
Ike, "Gelecek oyunumu da o konuda yazaym," dedi.
Fougler, "Ike nedenlerini ortaya koydu," diye devam etti. "Benim
nedenlerimi de. Seninkileri de, Lance. stiyorsan, benim durumumu
incele. Bir eletirmen iin, iyi bir oyuna iyi demek ne gibi bir baary
simgeler? Hi. Eletirmen o zaman halkla yazar arasnda, basit bir
haberci durumuna dyor. Ben ne alyorum bundan? Bktm
usandm artk. Kendi ahsiyetimi insanlara empoze etmek istemek
benim de hakkm. Yoksa aresizlik duygularna kaplrm, oysa ben o
tr duygulara inanan biri deilim. Ama eer bir eletirmen, hi deeri
olmayan bir oyunu byk bir eser gibi yutturabilirse ... ah, aradaki
fark grebildin mi! te ben de bu yzden bu oyunu yln oyunu
yapacam. Yln oyunu ... neydi ad oyununun, Ike?"
"Kmn Kenar dedi Ike.
714/1067
"Efendim?"
"Ad yle."
"Ha, anlyorum. te ben, Kmn Kenar'n yln oyunu yapacam."
Lois Cook yksek sesle gld.
Gus Webb, "Hepiniz pireyi deve yapyorsunuz," dedi. Yerde upuzun
yatyordu. Ellerini bann altna kenetlemiti.
Fougler devam etti. "imdi istersen senin kendi durumunu ele
alalm, Lance. Bir muhabir iin dnya olaylarnn haberini aktarmak
nedir ki? Halk zaten her trl uluslararas krizi okuyor. Senin yorumuna dikkat ederlerse anslsn. Oysa sen de her general, amiral ya da
bykeli kadar yaman birisin. nsanlara kendini fark ettirmek senin
de hakkn. Bylece sen de en akll eyi yaptn. Dikkate deer bir laf
kalabal yaynladn. Evet, laf kalabal. Ama ahlaken hakl. Akll bir
kitap. Dnya felaketleri, senin o kk, kt kiiliine fon olarak veriliyor. Lancelot Clokey, bir uluslararas konferansta nasl sarho oldu.
gal srasnda hangi dilberler Lancelot Clokey'le yatt. Ktlk diyarnda
Lancelot Clokey nasl dizanteri oldu. Eh, neden olmasn, Lance? Tuttu
ite, deil mi? Ellsworth tutturdu onu sana, deil mi?"
Lancelot Clokey, "nsani yan olan gzel anlatlar halkn houna
gider," dedi. Baklar fkeyle kadehine dikilmiti.
Lois Cook, "f, zrvalamay kes, Lance!" dedi. "Kime numara yapyorsun burada? nsani yanndan falan deildi, bal gibi Ellsworth Toohey tezghlad. Sen de biliyorsun."
Clokey suratn asarak, "Ellsworth'a ok ey borlu olduumu unutuyor deilim," dedi. "Ellsworth benim en iyi dostumdur. Ama
elindeki iyi bir kitap olmasa, yine de yapamazd."
Sekiz ay kadar nce, Lancelot Clokey elinde kitabnn taslayla gelip
Ellsworth Toohey'nin karsna dikilmiti. imdi Ike, nasl Fougler'in
karsna dikilmise, yle. Toohey ona kitabn en iyi satanlar arasna
gireceini sylediinde inanmamt. Ama iki yz bin kopya satlnca,
Clokey artk gerei grse bile inanamayacak hale gelmiti.
715/1067
716/1067
717/1067
718/1067
719/1067
720/1067
721/1067
722/1067
723/1067
hayatta srekli deiikliin gerekli olduu. Eer binalar hayatn ayrlmaz bir parasysa, mimarinin de srekli olarak deimesi gerekecek
demektir. Ben kendime hibir zaman mimarlkla ilgili nyarglar edinmedim. Kendimi alarn tm seslerine her zaman ak tutmaya
altm. Btn binalarn modern olmas gerektiini savunan fanatikler de, tarihsel sluplarn dna kmamamz gerektiini syleyen gericiler kadar dar grlyd. Klasik anlaya gre yapm olduum binalar iin zr dileyecek deilim. Onlar o an ihtiyalarna birer
cevapt. Buna karlk, tasarmladn modern binalar iin de zr
dilemek niyetinde deilim. Onlar da yaklaan daha iyi dnyay temsil
ediyorlar. Kanmca bu ilkenin mtevaz bir apta bile gerekletirilmesi, bir mimarn en byk dl ve en byk zevkidir."
Stoneridge iin Peter Keating'in seildii ilan edildiinde, meslek
evrelerinde ok gurur verici yorumlar, bol bol iltifatlar ve imrenmeler
yankland. Keating bu tr olaylardan yine eskisi gibi zevk duymaya
alt, baaramad. inde yine de sevince benzer birtakm duygular
vard, ama bunlar solgun ve pek zayft.
Stoneridge'i tasarmlama abas, ona kaldramayaca kadar ar bir
yk gibi gzkt. i ne yollarla aldna aldrmyordu. O olay da artk
zihninde solmu, hafiflemiti. nce kabul etmi, sonra da unutmutu
onu. Ne olursa olsun, Stoneridge'in gerektirdii kadar ok evi dnp
izmeyi gz almyordu. Kendini ok yorgun hissetmekteydi. Sabahlan
uyandnda bile yorgundu. Gn boyu, hep akam olup yataca
zaman bekleyerek yayordu.
Stoneridge'i, Neil Dumont'la Bennett'e brakt. "Haydi, balayn,"
dedi bezgin bir sesle. "Ne isterseniz yapn." "Hangi slup olsun,
Peter? diye sordu Dumont. "Eski sluplardan hangisi olsa olur.
Kk ev sahipleri baka trlsn istemez. Ama biraz sadeletirin.
Basn yorumlan iin. Tarihsel yanlar olsun, ama modern duygular
versin. Ne biim isterseniz. Aldrmyorum."
Dumont'la Bennett baladlar. Keating onlarn izimlerinde birka
dam deitirdi, birka pencereyle oynad. n izimler Wynand'n
724/1067
7
Dominique New York'da trenden indiinde, Wynand onu karlamak zere istasyondayd. Oysa Dominique, Reno'da kald sre boyunca ona mektup da yazmam, ondan herhangi bir haber de
almamt. Ne zaman dneceini hi kimseye sylemi deildi. Ama
peronda o sakin haliyle bekleyen Wynand'n bir eyi noktalar gibi
ifadesini grmek, Dominique'in baz eyleri anlamasna yetti. Belli ki
Wynand avukatlarla ilikilerini srdrm, boanma srecini adm
adm izleyip ilamn kt tarihi renmiti. Trene saat kata bineceini ve ka numaral kompartmanda oturacan bile biliyordu.
Wynand onu grnce, ne doru, yrmedi. Yryen Dominique
oldu. nk Wynand, onu yrrken grmeyi istemiti. O ksack
mesafe iin bile. Dominique glmsemiyordu. Ama yznde ok ho
bir huzur ifadesi vard. Deimeksizin glmseme haline gelebilecek
bir ifade.
"Merhaba Gail."
"Merhaba Dominique."
Ayr olduklar sre iinde, Dominique onu hi dnmemiti.
Yani belirgin bir dnceyle, kii olarak dnmemiti. Ama imdi
onu grnce, iinde bildii ve ihtiya duyduu bir tanma, bir buluma
duygusu hissetti.
Wynand, "Bagaj filerini ver bana," dedi. "Aldrtaym. Arabam
darda."
Dominique fileri verdi, Wynand alp cebine koydu. Dnp peronun
bana yrmeleri gerektiini biliyorlard. Ama ikisinin de bu konuda
verdii karar, ayn anda bozuldu. Dnmediler. ylece, karlkl durup
baktlar.
Bu aksamay dzeltmeye ilk nce Wynand alt. Hafife
glmsedi.
726/1067
"Sylemeye hakkm olsa, byle gzkeceini bilsem, yokluuna dayanamazdm, derdim. Ama yle bir hakkm olmadna gre
sylemeyeceim."
Dominique gld. "Pekl Gail. Bu ar resmi halimiz de bir tr numarayd aslnda. Bylesi olaylarn nemini azaltmyor, artryor yle
deil mi? En iyisi, ne istiyorsak syleyelim."
"Seni seviyorum." Sesi ifadesizdi. Kelimeler sanki bir acnn belirtisiydi, Dominique'e ynelik deildi.
"Yeniden seninle bir araya geldiime memnunum, Gail. Byle
olacan bilmiyordum, ama memnunum."
"Ne gibi, Dominique?"
"Bilmiyorum. Senden bulayor sanyorum. Bir son ve bir huzur
gibi."
Derken btn bunlar kalabalk peronun ortasnda sylemekte
olduklarnn farkna vardlar. nsanlar bagajlarm tayarak yanlarndan geip duruyordu.
Yryp sokaa ktlar. Dominique nereye gitmekte olduklarn
sormad. Aldrmyordu. Onun yanna sessizce oturdu. Kendini ikiye
blnm hissediyordu. Benliinin byk blm kar koyma istei
duyuyor, kk bir paras da olaya merakla bakyordu. inden
Wynand'n kendisini bylece tamasna izin vermek geldi. Deerlendirme yapmadan duyulan bir gven. Mutlu bir gven deil, ama
gven yine de. Bir sre sonra, elinin onun avucunda durmakta
olduunu grd. Eldivenini de karmamt. Bilei onun tenine deiyordu. Elini tutuunu hi farketmemiti. yle doal gelmiti ki! Onu
grme anndan bekledii buydu zaten. Ama kendine bunu isteme izni
veremezdi.
"Nereye gidiyoruz, Gail?" diye sordu.
"Ruhsat almaya. Oradan yargca. Evlenmeye."
Dominique yavaa dikleti, ona doru dnd. Elini ekmedi, ama
parmaklar katlat, bilinlendi, anlam olarak ondan uzaklat.
727/1067
"Hayr," dedi.
Glmsedi, yzndeki glmseme ifadesini bilerek fazla uzun
srdrd. Hesapl ve bilinli. Wynand ona sakin baklarla bakyordu.
"Gerek bir dn istiyorum, Gail. Kentin en atafatl otelinde
istiyorum. Kabartmal davetiyeler, davetliler, kalabalk konuklar, nl
insanlar, iekler, ampuller ve film kameralar istiyorum. Halkn Gail
Wynand'dan bekleyecei dn istiyorum."
Wynand onun elini brakt. Basit bir hareketle, gcenmeden brakt.
Bir an dalgn gibi gzkt. Sanki bir aritmetik problemi zyordu.
Fazla zor olmayan bir problem. Sonra konutu:
"Peki. Onu hazrlamak bir hafta kadar srer. Bu gece de yapabilirdim, ama kabartmal davetiyeler olacaksa, konuklara en azndan bir
hafta nceden ulatrmak gerekir. Yoksa anormal gzkr. Oysa sen
normal bir Gail Wynand Dn istiyorsun. imdi seni bir otele
gtrmem gerek. Bir hafta kalman iin. Buna hazr deildim. Rezervasyon yapmadm. Nerede kalmak istersin?"
"Senin at evinde."
"Olmaz."
"Nordland'da o halde."
Wynand ne eildi, ofre talimat verdi.
Otelin lobisine girdiklerinde Dominique'e, "Seni haftaya greceim,"
dedi. "Salya. Noyes-Belmont'da, leden sonra, saat drtte. Davetiyeler babann adna olmal. Kendisiyle iliki kuracam haber ver ona.
Gerisini ben hallederim."
Eilip selam verdi. Tavr deimemiti. Sakinlii hl iki nedenden
kaynaklanan o garipliini koruyordu; biri kontrol etme yeteneinden
emin bir insann olgun kontrolnn normal gzkmesi; kincisi de,
olaylar deiemezmi gibi kabul eden o ocuksu basitlikti.
O hafta Dominique onu grmedi. Kendini sabrszlkla bekler buldu.
728/1067
729/1067
kalabaln iinde daha grltc bir kk kalabalk oluturan muhabirlerin sorularna zarafetle cevap verdi. Tebrikleri kabul etmek iin
Dominique'in yannda yer ald, saatlerce nlerinden akp geen insanlarla tokalat durdu. Iklar da, iekler de, almakta olan yayl sazlar
orkestras da, nlerinden nehir gibi akp, ampanya bfesine varnca
delta yapan insanlar da onu etkilemiyor gibiydi artk. Buraya canlar
skld iin gelen, ileri imrenme ve nefretle dolu bu insanlar, davetiyede okuduklar tehlikeli adn etkisi altndaydlar. Skandala a bir
merakla doluydular. Wynand onlarn bu treni kendi haklan saydklarm anlamam gibi grnyordu. Bu halkn hepsi, bu trenin kutsamasn art sayan insanlard. Koca salonda bu performans iren
bulan, bir tek kendisiyle yanndaki gelini vard.
Dominique onu dikkatle izliyordu. Wynand'n bu olaydan bir an iin
bile olsa zevk aldn grmek istiyordu. Kabul etsin ve katlsn.
Bir tek kere, diye ummaktayd. New York Banner'n ruhunu sergilesin. Ama yle bir kabul iareti gremedi. Ac belirtileri grd zaman zaman. Ama ac bile tam ulaamyordu Wynand'a. Aclarn ancak
belli bir noktaya kadar inebildiinden sz eden bir baka erkei
dnd o zaman.
Son kutlayclar da nlerinden getiinde, kurallara gre artk
gelinle damadn oradan ayrlmasna izin var demekti. Ama Wynand
gitmek iin harekete gemedi. Dominique onun kendisinden karar
beklediini anlad. Dnp konuklarn arasna yrd, glmsedi,
selamlar verdi, can skc samalklar dinledi. Elinde bir ampanya
kadehi tutuyordu.
Bir ara kalabaln arasnda babasn grd. Guy Francon gururlu
ama kukulu grnyordu. Biraz akn hali vard. Evlenme haberini
sakin karlamt. "Mutlu olmam istiyorum, Dominique," demiti.
"Bunu ok istiyorum. Umarm doru erkei semisindir." Sesinin
tonundan, pek de emin olamad belli oluyordu.
730/1067
Ellsworth Toohey de kalabaln arasndayd. Toohey onun kendisine baktn grnce abucak baka tarafa dnd. Yksek sesle glmek geldi Dominique'in iinden. Ama Toohey'i hazrlksz yakalamak,
u anda glnecek kadar nemli grnmedi ona.
Alvah Scarret kalabal yara yara Dominique'e yaklat. Yzne uygun ifadeyi yerletirmek iin baarsz bir aba harcyor, ama alttaki
incinmi ifadeyi maskeleyemiyordu. Hzla bir eyler mrldand,
mutluluklar diledi, sonra capcanl bir fkeyle, "Ama neden Dominique, nedeni" diye sordu.
Dominique, Alvah'nn bu soruyu soracak kabal gsterebileceine
inanamad. Souk bir sesle, "Neden sz etmeye alyorsun, Alvah?"
dedi.
"Vetodan tabii."
"Hangi veto?"
"Hangi veto olduunu bal gibi biliyorsun. Elini vicdanna koy da
syle. Kentin ve lkenin her gazetesi burada bugn. En adi renkli
basn bile. Bir tek Banner'n dnda. Wynand gazeteleri hari, herkes
burada! Ben halka ne diyeceim? Nasl aklayacam? Eski bir
meslektana bunu nasl yapabildin?"
"Ltfen bir daha syler misin, Alvah?"
"Yani ... Gail'in bizim ocuklardan bir tekini bile buraya sokmadn
bilmiyor muydun? Yarn hibir ey yazmayacamz? Ne bir resim, ne
bir haber. Yalnzca on sekizinci sayfada iki satrlk duyuru."
"Hayr," dedi Dominique. "Bilmiyordum."
Dominique'in aniden harekete geii Scarret'i artt. Gelin hanm
elindeki ampanya kadehini ilk rastlad yabancnn eline tututurdu,
kalabaln arasndan kendine yol ap Wynand'a yrd.
"Gidelim, Gail."
"Peki, sevgilim."
731/1067
732/1067
"Sen kendi yaptn yanl fark etmedin mi? Eer yanllksa tabii.
Bana kar tmyle kaytsz olsaydn, iinden bana ac ektirmek
gelmezdi."
"Hayr. Yanllk deildi."
"Kaybetmeye iyi dayanabiliyorsun, Dominique."
"Sanyorum o da senden bulat, Gail. Hem sana teekkr etmek istediim bir ey var."
"Nedir?"
"Dnmz Wynand Gazeteleri'ne yasaklaman."
Wynand ona baktnda, gzleri bir an iin bambaka parldad, ama
sonra glmsedi.
"Karakterine uymuyor bunun iin bana teekkr etmen."
"Yapmak da senin karakterine uymuyordu."
"Mecburdum. Ama senin kzacan sanmtm."
"Kzmam gerekirdi. Ama kzmadm. Kzgn deilim. Sana teekkr
ediyorum."
"nsan minnete minnet duyabilir mi? fade etmesi biraz g bir ey
ama benim u anda hissettiim o, Dominique."
Dominique evredeki duvarlardan yansyan yumuak a bakt. O
k da bu odann bir parasyd. Duvarlara rengin dnda zel bir
doku kazandryordu. Bu odann tesinde daha baka odalar olmas
gerekir, diye dnd. Henz hi grmedii, ama artk kendisinin olan
odalar. Ve onlara sahip olmay istediini fark etti.
"Gail, imdi ne yapacamz sana sormamtm. Seyahate falan m
gidiyoruz? Balay m yapyoruz? Komik. Hi merak bile etmedim. Bir
tek dn dndm, tesini dnmedim. Sanki benim iin her ey
orada son bulacak, ondan tesini sen stlenecekmisin gibi. Bu da
karakterime uymuyor, Gail."
733/1067
"Ama bu sefer benim lehime. Pasiflik iyi bir iaret deildir. Senin
iin."
"Olabilir ama. Eer memnunsam ..."
"Belki. Ama fazla uzun srmez. Hayr, hibir yere gitmiyoruz. Meer
ki sen gitmek isteyesin."
"Hayr."
"O halde burada kalyoruz. Bu da istisna uygulamann bir baka
rnei. Sana ve bana uygun biimi. ekip gitmek her zaman kamak
demek. kimiz iin de. Bu sefer kamyoruz."
"Evet, Gail."
Wynand onu tutup ptnde, Dominique'in kolu kvrk olarak
ikisinin vcutlar arasnda kalm, eli onun omzuna dayanmt.
Yanann bileindeki yaseminlere dediini hissetti. Kokusu hl
glyd. Hl ilkbahar dndryordu.
Dominique onun yatak odasna girdiinde, burann eitli dergilerde
fotoraflarn grd oda olmadn anlad. Cam kafes gitmi, onun
yerine kapal bir kasa gibi, tek penceresi bile olmayan bir oda gelmiti.
Iklandrlm, havalandrma dzeni konmutu, ama hava da, k da,
dardan gelmiyordu.
Onun yatana yatt, avularn iki yannda serin, dzgn arafa
dayad, kollarn kprdatmad ve ona dokunmad. Ama
Dominique'in bu donuk kaytszl, Wynand' aresiz bir fkeye itmedi. Olay anlayabiliyordu. Gld. Dominique onun sert, dncesiz
bir sesle, "e yaramaz, Dominique," dediini duydu, diktii bu engelin
ikisi arasnda barnamayacan, kendisinin onu ayakta tutma gcne
sahip olamayacan anlad. Kendi vcudundan kaynaklanan cevab
hissetti. Alktan kaynaklanan bir cevap. Kabulden. Bir trl zevk. Bu
bir arzu meselesi deil, diye dnd. Cinsel iliki meselesi bile deil.
Yalnzca erkein hayat gcne sahip olduunu, kadnn da bundan
baka bir eye cevap vermeyeceini gsteriyor. Bu adamda hayat
734/1067
735/1067
Dominique'in o lanet olas tapnakta duran plak heykelinin fotoraflarn bulmular, dn fotoraflaryla birlikte yaymladlar.
Szde Bayan Wynand'n sanata olan ilgisini gstermek istiyorlarm,
itoullar! Gail'i hrpalama frsat kt diye keyiflerinden kendilerinden getiler. Canna okuyorlar, sefil herifler! O heykeli kim hatrlatt
acaba onlara?"
"Nereden bileyim?"
"Eh, aslnda bir fincan suda frtna tabii. Birka haftaya kadar
hepsini unuturlar. Pek fazla bir zarar vereceini sanmyorum."
"Hayr. Tek bana bu olay, fazla bir zarar veremez."
"H? Sen bir eylerin haberini mi veriyorsun bana?"
"Haberi veren bu mektuplar, Alvah. Mektuplarn kendileri deil
tabii. Ama kendisinin onlar okumamas."
"Canm, ona da fazla kayglanmaya gerek yok. Gail ne zaman durmak gerektiini iyi bilir. imdi pireyi deve yapmaya hi gerek..." Ban
kaldrp Toohey'e bakt, sesinin tonu deiiverdi. "Tanrm, haklsn,
Ellsworth. Ne halt edeceiz?"
"Hibir ey, dostum, hibir ey. Daha uzun sre hibir ey
yapmayacaz."
Toohey, Scarret'in masasnn kesine oturdu, ayakkabsnn
burnunu uzatp az alm uvaldaki mektuplar kartrd, hrdatt.
Olmadk saatlerde Scarret'in odasna girip kmak gibi ho bir huy edinmiti. Scarret artk ona baml gibiydi.
"Sylesene, Ellsworth," diye sordu Scarret birdenbire. "Sen gerekten Banner'a adanm biri misin?"
"Alvah, zppe lehelerle konuma. Bu kadar kasnt adam m kald
gnmzde?"
"Yo, ben ciddiyim ... yani ... sen anlyorsun ne demek istediimi."
"Zerre kadar fikrim yok. Kendi ekmeiyle tereyana kim sadakatsiz
davranr?"
736/1067
"Evet, oras yle ... ama yine de ... Ellsworth, ben seni ok severim,
ama ne zaman dilini benimkine uyduruyorsun, ne zaman sylediklerin
kendi szlerin, tam emin olamyorum."
"Kendini psikolojik karmaklklara kaptrma. Dolaklklar yaratacaksn sonunda. Ne var senin kafanda?"
"Neden hl Yeni Snrlar Dergisi'ne yazyorsun?"
"Para iin."
"Hadi hadi. erez paras o sana."
"Eh, saygn dergidir. Neden yazmayacakmm? Seninle anlamamzda baka yere yazamaz diye madde yok ki!"
"Yok. Kime yazdn da umurumda deil. Ama Yeni Snrlar son
zamanlarda ok garip eyler yapyor."
"Ne konuda?"
"Gail Wynand konusunda."
"Samalyorsun, Alvah."
"Yo, hi de samalamyorum. Sen farkna varmamsn. Herhalde
dergiyi pek dikkatli okumuyorsun. Ama benim bu tr konularda gl
sezgilerim vardr. Biliyorum. Zibidi gen bir yazar kalkm kr atlar
m yapyor, yoksa derginin niyeti gerekten ciddi mi, anlarm."
"Bouna rkyorsun, Alvah. stelik de abartyorsun. Yeni Snrlar,
liberal bir dergidir. Gail Wynand'a da eskiden beri atar durur. Kim
yapmyor ki? Basn mesleinde pek sevilen biri olduu sylenemez.
Ama btn bunlarn ona bir zarar veremedii de ortada. Deil mi?"
"Bu seferki farkl. Olayn arkasnda bir sistem varsa, houma gitmez.
zel bir ama. Masum gzken bir sr damlalar, sonunda birikiyormu gibi. Derken ufack bir dere oluturacak. Her zerresi birbirine uyacak. Ardndan da ..."
"Paranoya falan m oluyorsun, Alvah?"
"Holanmyorum. Herkes onun yatma, kadnlarna, birka belediye
seimi skandalna att srece zarar yoktu. Zaten o skandallarda
737/1067
738/1067
"Hayr!"
"Evet."
"Tanrm, Ellsworth, harika bu! Mitchell Layton, ha? Onun gibi bir
kirli k ok iimize yarar. Hem ... dur bir dakika. Mitchell Layton mu
dedin?"
"Evet. Nesi varm Mitchell Layton'un?"
"Dedesinin parasn bir trl hazmedemeyen velet deil mi o?"
"Dedesinin brakt az buz para deildi ama."
"Evet, ama ok da atlak biri. nce Yogi oldu, sonra Vejetaryen,
sonra Unitarian, sonra da Ndist. imdi de Moskova'da bir Proletarya
Saray yapmaya kalkt."
"Ne olmu yani?"
"Ama, Tanrm! Hissedarlarmz arasnda bir Kzl!"
"Mitch hi de Kzl falan deil. eyrek milyon dolar olan adam nasl
Kzl olurmu? Gl pembesi, o kadar. Daha ok da sar. Ama iyi yrekli
ocuktur."
"Ama ... Banner'da!
"Alvah, sen eein tekisin. Anlamyor musun? Salam, tutucu bir
gazeteye yatrm yaptrdm ona. Bu onu pembe grlerinden kurtarr,
ona doru yolu gsterir. Zaten Mitch istese bile ne zarar verebilir ki?
Senin sevgili Gail'in naslsa gazetelerinin kontroln elinde tutuyor,
deil mi?"
"Gail biliyor mu bunu?"
"Hayr. Sevgili Gail son be yldr eskisi kadar dikkatli deil. Sen de
ona sylemesen iyi edersin. Gail'in hangi yne gitmekte olduunu
gryorsun. Biraz baskya ihtiya olabilir. Para da gerekli olacak zaten.
Sen Mitch Layton'a iyi davran. Bir gn iine yarayacak."
"Oras yle."
739/1067
"yle tabii. Gryorsun, deil mi? Kalbim doru yerde benim. Yeni
Snrlar gibi zppe bir dergiye yardm etmi olabilirim; ama bir
yandan da New York Banner gibi muhafazakrln kalesi saylan bir
yere, para babas birini getirdim."
"Oras yle. Sen kendin de olduka radikal biri olduuna gre,
dorusu teekkre deer bu yaptn."
"imdi artk benim sadakatsizliimden sz edecek misin?"
"Herhalde hayr. Sanrm Banner'dan yana birisin."
"Tabii yle. Baylyorum ben Banner'a. Onun iin yapmayacam
yoktur. Canm bile veririm New York Banner iin."
8
Bir ssz adann topraklar zerinde yrmek bile, insan dnyann
geri kalanna balayan bir eydir. Ama at dairede, telefon da kesik
olunca, Wynand'la Dominique'in altlarndaki elli katla ilgili hibir duygular kalmamt. Granite tutturulmu elik direklerin tepesinde
olduklarnn bile farknda deildiler. Evleri uzayda aslym gibi geliyordu onlara. Ada gibi deil de, ayr bir gezegen gibi. Kent sevimli bir
manzarayd. letiim kumlamayacak bir soyutluk gibi. Gkyz gibi.
Bakp beenilecek bir manzara. Ama hayatlaryla dorudan etkileimli
bir ey deil.
Dnlerinden sonra iki hafta boyunca at evden hi kmadlar.
Dominique can istedii anda asansrn dmesine basabilir, bu haftalar blebilirdi, ama istememiti. Direnme, merak etme, soru sorma
istei yoktu iinde. Yalnzca sihir ve bar.
O istedii zaman, Wynand oturup onunla saatlerce konuuyordu.
Ama o tercih etmedii zaman da, sessizce oturup onu seyretmeye,
galerisindeki eserleri seyrettii gibi seyretmeye razyd. Ayn mesafeli,
rahatsz etmeyen bakla. Dominique'in sorduu her somya cevap veriyordu. Kendisi hi soru sormuyordu. Kendi duygularndan hi sz etmiyordu. Dominique yalnz kalmak istediinde, onu yanna armyordu. Bir akam Dominique odasna ekilip kitap okumu, onun
karanlk balkon bahede buz gibi parmakla dayanm durmakta
olduunu grmt. Dnp eve bakmyordu. Yalnzca pencereden
den n altnda durmakla yetiniyordu.
ki hafta son bulunca Wynand iine dnd. Banner'n ofisine gitti.
Ama o izole olma duygusu yine de gemedi. Bir kere ilan edildi diye,
mrlerinin sonuna kadar korunmas gerekli bir tema gibi. Akam eve
dndnde, kent yine varln yitirdi. Hibir yere gitme istei
duymuyordu. Konuk da davet etmiyordu.
Wynand hibir ey sylemiyordu ama Dominique onun, kendisinin
evden kmasn hi istemediini biliyordu. Ne onunla birlikte, ne de
yalnz. Sessiz bir tutkusuydu bu Wynand'n. Bunu zorla uygulatmay
741/1067
falan bekledii yoktu. Eve dndnde, "ktn m bugn?" diye soruyordu. Hibir zaman, "Bugn nereye gittin?" diye sormuyordu.
Kskanlk deildi bu. "Nereye" kelimesinin de nemi yoktu.
Dominique'in can bir ift ayakkab almak isterse, Wynand maazadan tm koleksiyonlar getirtip burada sergiletiyor, onun istediini
semesini salyordu. Bylelikle Dominique'in maazaya gitmesine
gerek kalmyordu. Belli bir filmi grmek istediini syledii zaman,
Wynand hemen evin damna bir projeksiyon odas yaptrmt.
Dominique buna uydu. lk birka ay iin uydu. Ama bu izole hayattan holanmaya baladn fark edince, hemen bozdu. Wynand'n
davetleri kabul etmesini salad, kendisi de eve konuklar davet eder
oldu. Wynand hi itiraz etmeden kabullendi.
Ama yine de, Dominique'in aamayaca bir duvar ayakta tutmay
baaryordu. O duvar, karsyla gazeteleri arasna diktii duvard.
Dorinique'in ad asla Wynand gazetelerinde gzkmyordu. Bayan
Wynand' toplum hayatna ekme yolundaki btn abalar nlyordu
Wynand. Komitelere bakanlk etmesini de, hayr balar toplamasn da, kampanyalara nayak olmasn da. Dominique'e gelen
mektuplar amakta hibir saknca grmyordu. Eer zarfta resmi bir
amblem varsa ve amacn belli ediyorsa, cevap verilmeden mektubu
imha ediyor, ettiini de Dominique'e sylemiyordu. Dominique omuz
silkmekle, bir ey dememekle yetindi.
Btn bunlara karn, Dominique'in Wynand gazetelerine kar
duyduu tiksintiyi paylamyordu grne gre. Dominique'in bu
konuyu tartmasna asla izin vermiyordu. Dominique onun o konuda
neler hissettiini, neler dndn hi anlayamamt. Bir keresinde Dominique kt bir bayazyla ilgili yorum yaptnda, Wynand
souk bir sesle, "Banner iin asla zr dilemedim, hibir zaman da
dilemem," demiti.
"Ama bu yaz gerekten berbat, Gail."
"Benimle New York Banner'n yayncs olarak evlendiini
sanyordum."
742/1067
743/1067
744/1067
maddesi ieren anlamas feshedildi, tazminat da eline dendi. Anlama sresinin bitmesine daha yl vard. Kendisine bir daha hibir
nedenle Banner Binas'na girmemesi sylendi.
Scarret panik iinde itiraz etti: "Gail, Sally'yi kovamazsn! Hele
Sally'."
"Gazetemden istediimi kovamadm gn, ben bu gazeteyi de, koca
binay da kapatrm," dedi Wynand sakin bir sesle.
"Ama okurlar var! Okurlarn kaybederiz!"
"Okurlar cehennemin dibine."
O akam yemeinde Wynand cebinden kvrlm kd kard.
Yaznn prova kopyas. Tek kelime sylemeden onu Dominique'in
yzne frlatt. Kt Dominique'in yanana arpt, yere dt. Dominique eilip ald, at, ne olduunu grnce yksek sesle gld.
Sally Brent daha sonra Gail Wynand'n ak hayat hakknda bir
baka yaz yazd. Neeli, entelektel bir havada, sosyoloji aratrmas
yapyormu gibi, hibir ak sak derginin giriemeyecei malzemeyi
sunuyordu yaz. O da Yeni Snrlar Dergisi'nde yaynland.
Wynand, Dominique'e, zel olarak sipari ettii bir gerdanl
sundu. Gze grnmeyen ereveler zerine dizilmi elmaslardan
oluuyordu. Elmaslar dzensiz bir desen iinde, seyrek olarak
yaylmt. Bir avu alnp dikkatsizce salm gibi. Onlar birbirine
tutturan, mikroskop altnda yaplm, hi gze arpmayan platin zincirlerdi. Wynand onu Dominique'in boynuna taktnda, gerdanlk
rasgele dm damlalara benzedi.
Dominique aynann nnde duruyordu. Sabahln geriye itip
omuzlarn at, bu yamur damlalarnn teninde parldamasna izin
verdi ve konutu:
"Kocasnn gen metresini ldren Bronx'lu ev kadnnn hikyesi
olduka irenti, Gail. Ama bence daha da iren bir ey var. Byle
eyleri okumak isteyen insanlarn merak. Ondan da kirlisi, o insanlarn merakndan yararlananlar. Aslnda bu gerdanl mmkn klan,
745/1067
746/1067
747/1067
Burnumun Kenar, aylardr oynuyordu. Ellsworth Toohey kesinde, oyunun adnn biraz deitirilmek zorunda kaldn zlerek
aklamt. Tiyatrolarmza hl egemen olan o kasnt orta snf ilkelerine uyabilmek iin. Bunu sanatnn zgrlne ac bir mdahale
sayyordu. Toplumumuz zgr toplumdur safsatasn bir daha
duymayalm, demiti. Aslnda bu oyunun ad, halk dilinde yaygn olan
bir szn ta kendisiydi. Folklorun o cesur, basit zerafe tini tayordu.
Wynand'la Dominique, drdnc srann ortasnda oturmaktaydlar. Birbirine bakmyor, oyunu dinliyorlard. Sahnede yer alan
hareketler aslnda kopuk, kaba olaylard; ama altta yatan genel hava
onlar korkunlatryordu. Dnlm szler gibi sylenen eyler,
oyuncularn iine bir hastalk gibi sinmiti. Kstaha srtan dudaklarna, sinsi seslerine, dzensiz hareketlerine. Bu samalklar hep birer
vahiy gibi syleniyor, yle kabul edilmeleri bekleniyordu. Bunda hibir
masumiyet havas yoktu. Yazar sanki kendi yazd oyunun kalitesizliini biliyor, ama onu izleyicilere yce bir ey gibi yutturmaya kalkyor; bylelikle onlarn zihnindeki ycelik kavramn ldrmeye alyordu. Dorusu eletirmenlerin dediini de doru karmaktayd. Halk
gerekten gldryordu. Elenceliydi. Ayp bir aka gibiydi. Sahnede
deil, izleyicilerin iinde oynanyor gibiydi. Bir kaidenin zerinden
Tanr ekilip alnm, yerine eli kll eytan yerine, kaldrm kenarnda Coca Cola'sn ien bir serseri konmu gibi.
Seyirciler arasnda sessizlik vard. akn, tevazu dolu bir sessizlik.
Biri glnce herkes ona katlyor, rahat ediyor, elenmekte olduklarn
kendilerine kantlam oluyorlard. Jules Fougler hi kimseyi etkilemeye almamt. Yalnzca bir tek eyi nceden ak seik oraya
koymutu. Bu oyundan zevk alamayanlar, deersiz insanlar saylyordu. "Aklama istemenin yarar yok," demiti Fougler. "Ya bu oyunu
sevecek dzeydesinizdir, ya da deilsinizdir."
Ara verildiinde Wynand tombul bir kadnn konumasn duydu.
"Harika bir ey. Anlayamyorum ama iimdeki bir duygu bunun ok
748/1067
nemli bir oyun olduunu sylyor. " Dominique, "Gitmek ister misin,
Gail?" diye sordu. Wynand, "Hayr, sonuna kadar kalalm," dedi.
Eve dnerken, arabada Wynand sessizdi. Evlerinin salonuna girdiklerinde Wynand ylece durdu. Ne sylense dinlemeye, kabul etmeye
hazrd. Dominique'in iinden bir an ona acmak geldi. Kendini bombo ve ok yorgun hissediyordu. Onu incitmek istemiyordu. Onun
yardmn istemek niyetindeydi.
Sonra tiyatrodayken dnd bir ey yine aklna geldi. Bu oyunu
Banner'n yaratt bir ey olarak grmt. Banner getirmiti onu
dnyaya. Beslemi, bayraklatrm, zafere ulatrmt. Stoddard
Tapna'nn ykmn da balatp bitiren yine Banner'd. New York
Banner'n 2 Kasm 1930 gnk saysnda, "Bir Kk Ses" kesinde
Ellsworth Toohey'nin "Dinsizlik" balkl yazs yaynlanmt. Alvah
Scarret'in "ocukluumuzun Kiliseleri" dizisi de onu izlemiti. "Mutlu
musun, Bay Spermen?" ... u anda o ykm, geip gitmi bir olay
deildi. Aslnda lemeyecek iki ey arasnda, bir binayla bir oyun
arasnda karlatrma yaplyor deildi. Bir kaza deildi bu. Kiiler
nemli deildi. Ne Ike, ne Fougler, ne Toohey, ne kendisi ... ne de
Roark. Bu a olmayan bir savat. ki soyut kavramn sava. Bu oyunu mmkn klan glere kar, o binay yaratan ey. ki g, birdenbire en basit biimde Dominique'in zihninde netleti. Dnyann
balangcndan beri bir biriyle boumu iki g ... ve her din
farkndayd bu glerin. Her zaman bir Tanr, bir de eytan vard. nsanlar eytann biimi konusunda yanlmlard, o kadar. Tek bana,
iriyar bir ey deildi eytan. Kalabalkt, smklyd, ufackt. Banner, Stoddard Tapna'n, bu oyuna yer amak iin ykmt. Baka bir
ey yapamazd. Orta seenek yoktu. Kurtulu yok, tarafszlk yoktu. Ya
biri, ya da bryd. Hep yle olmutu. Bu savan pek ok simgeleri
vard, ama ad ve ifadesi yoktu. Dominique iin iin, Roark, diye lk
atmakta olduunu fark eti. Roark ... Roark ... Roark ...
"Dominique, ne oldu?"
749/1067
750/1067
"Ama daha kts yine de var. Byk bir oyun yazp onu bu geceki
seyircilere, glsnler diye sunmak. Bu gece orada elenirken grdn
insanlarn, kendisini ezip yok etmesine izin vermek."
Bu szdeki herhangi bir eyin Dominique'e ulatn Wynand da
fark etti. Ald tepkinin aknlktan m, fkeden mi kaynaklandm
bilmiyordu. Onun bu kelimeleri ne kadar iyi tandn da bilmiyordu.
Devam etti:
"imi bulandrd. Ama Banner'n yapt daha pek ok ey de ayn
etkiyi yapmt. Bu geceki daha ktyd, nk bunun bir zellii, her
zamankinden ileri gidiyordu. zel bir ktlk tr. Ama eer bu oyun
budalalar arasnda popler olacaksa, Banner'n normal alanna girer
demektir. Banner zaten budalalar iin yaratlmtr. Baka neyi kabulleneyim istiyorsun?"
"Bu gece ne hissettiini."
"Kk bir cehennem. nk sen yanmda oturuyordun. stediin
oydu, deil mi? Bana elikiyi hissettirmek. Ama yine yanl hesapladn. Ben sahneye baktmda, insanlar byledir, ruhlar byledir,
diye dndm. Ama ben seni bulmu, sana sahip olmutum. O
eliki, duyduum acya deerdi. Ac ektim bu akam, o doru, ama o
ac ancak bir noktaya kadar indi, sonra da ..."
"Suus!" diye bard Dominique. "Sus, lanet olsun!"
Bir an yle durdular. kisi de armt. lk hareket eden Wynand
oldu. Dominique'in yardma ihtiyac olduunu biliyordu. Yaklap onu
omuzlarndan tuttu. Dominique silkinip kendini kurtard, uzaklap
pencerede durdu. Kente bakyordu. Aada siyahlklar ve ateler
arasna yaylm byk binalara.
Bir sre sonra, tonsuz bir sesle konutu:
"zr dilerim, Gail."
O cevap vermedi
"Sana o szleri sylemeye hakkm yoktu."
751/1067
752/1067
753/1067
"Hibir ey. Tayabileceimden fazlasn yklendim. Sen yorgunsun, Gail. Yukarya ksana. Beni bir sre brak burada. Kente bakmak
istiyorum. Sonra yanna gelirim, iyilemi olurum."
9
Dominique yatn parmaklnda duruyordu. Sandaletlerinin altnda
gvertenin tahtalar scakt. Gne plak bacaklarna dm, rzgr
ince, beyaz elbisesinin eteklerini savurmaktayd. nndeki gverte
ezlonguna uzanm yatan Wynand'a bakt.
Tekneye geldiinden beri onda grd deiiklikleri bir kere daha
dnd. Yaz gezisinin bandan beri, aylardr onu seyrediyordu. Bir
keresinde onu aa koridorda koarken grm, o manzaray unutamamt. Bir hz ve gven imei gibi ne eilmi, upuzun, beyaz
bir grnt. Eli parmakla sarlm, ani bir krlma tehlikesine bilerek
meydan okuyordu. Bir halk imparatorluunun yozlam yayncs
deildi. Yatna binmi bir aristokratt. nsanlar genliklerinde soyluluu gzlerinde nasl canlandrrlarsa, Wynand ona benziyor, diye
dnd Dominique. Sululuk duygusundan yoksun, prl prl bir
nee.
ezlongta uzanna bakt. Bu rahat hal, ancak byle rahatlklara
alkn olmayanlara yakyordu. Geveme bile bir ama kazanyordu
nk o zaman. Dominique merak ediyordu Gail Wynand'. nanlmaz
enerjisiyle nlyd. Ama bu enerji, kendi gazete imparatorluunu
yaratan bir servencinin ihtirasndan kaynaklanan g olmakla
kalmyordu. u anda, gnee bir cevap gibi uzanm bu adamn nitelii
daha bykt. Bir ilk ama. Evrensel dinamiin bir kolu. Elinde
olmadan, "Gail," dedi.
O gzlerini ap bakt. Tembel bir sesle, "Keke o sesi kaydede bilseydim," dedi. "Nasl bir sesti, duysan aardn. Burada ziyan oluyor
bu ses. Dnte yatak odasnda almak isterdim."
"Tekrarlarm istersen."
"Teekkr ederim, tatlm. Ben de fazla abartmayacama, fazla bir
eyleri varsaymayacama sz veriyorum. Bana k deilsin sen. Hi
kimseye k olmamsn."
755/1067
756/1067
757/1067
yksek boyutta bir adam ksn, onu hemen Toohey dzeyine indirmek
istiyorum. Mecbur hissediyorum kendimi. Cinsel drt gibi bir ey."
"Neden?"
"Bilmiyorum."
"Bu arada sana syleyeyim, Ellsworth Toohey'i yanl anlyorsun."
"Olabilir. Bir salyangozun kabuundaki kvrmlar zmlemek iin
zihinsel g harcamam beklemiyorsundur herhalde."
"stelik kendi sznle elikiye dyorsun."
"Hangi noktada?"
"Beni neden kertmeye almadn?"
"stisna meselesi, Dominique. Seni seviyorum. Sevmek zorundaydm. Erkek olsaydn, Tanr yardmcn olsun derdim."
"Gail... Neden?"
"Btn bunlar neden mi yaptm?"
"Evet."
"G, Dominique. Batan beri, tek istediim ey. Dnyada istediimi
yaptramayacam hi kimse bulunmadn bilme ihtiyac. Canm ne
isterse. kertemediim adam, beni yok eder. Ama yllar iinde, ne
kadar gvende olduumu rendim. Onur kavramm olmad iin,
hayatta bir eylerden yoksun kaldm syleniyor. Ama yoksun
kaldm ey pek de byk saylmaz. nk benim yoksun kaldm,
zaten yok."
Normal ses tonuyla konuuyordu. Ama Dominique'in ok youn bir
dikkatle dinlemeye baladn sezmiti. Fsltyla sylenen bir tek
heceyi bile karmak istemiyormu gibi dinliyordu.
"Ne oldu, Dominique? Ne var aklnda?"
"Seni dinliyorum, Gail."
Kelimeleri dinlerken, bir yandan da o kelimelerin gerisinde yatan
nedenleri dinlediini sylemedi. Birdenbire o kadar iyi anlamt ki!
758/1067
Sanki her cmlenin ucunda bir aklayc cmlecik daha vard. Oysa
Wynand, neyi itiraf etmekte olduunun farknda deildi.
"Namussuz insanlarn en kt yan, kafalarndaki drstlk kavramdr," diye devam etti Wynand. "Bir kadn tandm, ayn gre
gn bile bal kalamazd. Ama ona tutarl drstlkten yoksun
olduunu sylediimde, dudaklar iyice gerildi, sizin drstlk kavramnzla benimki farkl, dedi. Anladma gre, hi para
almamm. ddias oydu. Eh, o kadna benden hibir tehlike gelmez
ite. Ondan nefret de etmiyorum. Benim nefret ettiim, senin bu kadar
ihtirasla sevdiin o imknsz kavram, Dominique."
"yle mi?"
"yle olduunu kantlarken epey elendim ite."
Dominique ona dora yrd, ezlongun yanna, yere oturdu.
Gverte tahtalar plak bacaklarnn altnda dmdzd. Wynand
onun kendisine neden bu kadar anlayl baklarla baktn merak etmekteydi. Dominique de, demin anlad eylerden baz kvlcmlarn
hl gzlerinde var olmas gerektiinin farkndayd. Gzlerini kard,
baka tarafa bakt.
"Gail, neden sylyorsun bana btn bunlar? Senin hakknda byle
dnmemi istemezsin ki!"
"Hayr. Tabii istemem. Neden imdi sylyorum, yle mi? Gerei
istiyor musun? nk sylenmesi art. nk sana kar drst olmak
istiyorum. Bir tek sana ve kendime kar. Ama baka yerde, sana da
syleyecek cesareti bulamazdm. Karada syleyemezdim. Ancak
burada. nk burada, pek de gerek gibi grnmyor. Deil mi?"
"Hayr."
"Herhalde burada sylersem senin kabulleneceini umdum.
Demin adm sylerken sesin nasl ktysa, hakkmda yine yle
dnmeye devam edeceini umdum."
759/1067
760/1067
761/1067
762/1067
763/1067
764/1067
765/1067
766/1067
Dominique uzand, telgraf aynann kesinden kard. Parmaklarn kvrarak kd buruturdu, avucunda ezdi. Wynand durmu, o
kdn trtlarn dinliyordu. Dominique eilip avucunu p sepetinin zerinde at, kdn dmesine izin verdi. Eli bir an hareketsiz
kald. Parmaklar gergin, aaya dnk. Aldklar pozda.
1
Yapraklar sarkk durumda, gnete titreiyorlard. Yeil deildiler.
O yaprak selinin arasnda ancak tek tk yeil, birer damla gibi
parldyordu. Bu yeil yapraklar da yle parlakt ki, gz kamatryorlard. Geri kalan renk deil, bir kt. Atein metal zerindeki maddesiydi. Kenarlar olmayan canl bir kvlcm. Sanki koca ormann
stne, yava yava kaynayarak bu rengi oluturan bir rt serilmiti.
Bu yeil, birer kk kabarck halinde dipten ykseliyordu. lkbaharn
sktrlm z. Aalar patikann zerine doru eilerek birbiriyle
buluuyor, dallarn kprdamasndan tr yerdeki k benekleri
hareket ediyordu. Bilinli bir okay gibi. Gen adam iinden, keke
lmesem, dedi.
Hele dnya byle olabiliyorsa, diye dnd. Umutlar ve vaatleri
byle kulayla, ses gibi duyabiliyorsa. Kelimelerle deil de, yapraklarla, aa gvdeleriyle, kayalarla duyabiliyorsa. Ama dnyann byle
grnebilmesinin tek nedenini de biliyordu. Saatlerdir insana, insan
izine rastlamamt da ondan. Yalnzd. Pennsylvania tepelerindeki bu
unutulmu yolda, bisikletiyle ilerliyordu. Daha nce buralara hi gelmemiti. Burada insan, el srlmemi bir dnyann o taze mucizesini
hissedebilmekteydi.
ok gen bir delikanlyd. niversiteden yeni mezun olmutu. 1935
ilkbaharnda. imdi de hayatn yaanmaya deer olup olmadna
karar vermeye alyordu. Kafasndaki sorunun bu olduunun
farknda deildi. lmeyi dnmyordu. Tek bildii, hayatta bir nee,
bir sebep, bir anlam bulmak istediiydi. Onu da hibir yerde kendisine
sunan olmamt.
niversitelerde kendisine retilen eyleri sevmemiti. Ona bol bol
sosyal sorumluluktan sz edilmi, hizmetlerle, kendini feda etmelerle
dolu bir hayat anlatlmt. Herkes bunlarn ok gzel ve ilham verici
eyler olduunu sylyordu. Oysa o hibir ey hissetmemiti.
Hayattan istedii eye bir ad veremiyordu. Onu burada, bu yabanl
yalnzlk iinde hissetmekteydi. Ama doaya yaklam, salkl bir
769/1067
770/1067
771/1067
772/1067
773/1067
onay, ne de ayplama vard. "Siz Stoddard Tapna'n yapan mimarsnz, deil mi, Bay Roark?"
"Evet," dedi Roark.
Bay Bradley, "Sizi benim akl etmemi oluum garip," dedi. Roark
oradan ayrlrken; Bay Bradley beni kendiliinden dnse daha da
garip olurdu, diye dnmekteydi.
gn sonra, Bradley telefon edip onu ofisine davet etti. Roark
geldi, orada drt adamla daha tant. Bunlar Monadnock Vadisi
irketi'nin Ynetim Kurulu'ydu. yi giyinmi adamlard. Yzleri tpk
Bay Bradley'inki gibi ifadesizdi. Bradley tatl bir sesle, "Ltfen bana
anlattklarnz bu beylere de anlatr msnz. Bay Roark," dedi.
Roark plann anlatt. Eer istedikleri, orta gelir dzeyinde insanlara
ynelik olarak, ok deiik bir sayfiye ky ina etmekse, o zaman anlamalar gereken bir ey vard. Yoksulluun en byk ba belas, insanlarn tek balarna kalamamalaryd. Yaz tatillerinin keyfini karabilenler, ancak kentin en zenginleriyle en fakirleriydi. ok zenginlerin
kendi kocaman sayfiye evleri vard, ok fakirlerse, halk plajlarnda ve
dans pistlerinde, dier insanlarn teninin kokusundan rahatsz
olmamaya almlard. Zevk sahibi olduklar halde gelirleri az olanlarn gidebilecei hibir yer yoktu. Tabii eer srler halinde dinlenip
elenmeyi beceremiyorlarsa. Yoksulluun insanlara sr igdleri
verdiine neden hkmedilmiti ki? Bu insanlara bir hafta ya da bir
aylna, az para karl gidebilecekleri, istediklerine, ihtiya duyduklarna kavuabilecekleri bir yer neden verilmesindi? Roark, Monadnock Vadisi'ni grmt. Yaplabilirdi bu i. O yamalara dokunmamak gerekirdi. Patlatp tesviye etmemek gerekirdi oralar. Karnca
yuvas gibi dev bir otel kondurulmamalyd. Birbirinden sakl kk
evler yaplmalyd. Her biri zel bir ev. nsanlar birbiriyle ister
grr, ister grmezdi o zaman. Balk pazar gibi kocaman bir
yzme havuzu yerine, ok sayda zel yzme havuzlar yaplmalyd.
irket ka taneye para harcamak isterse, o kadar. Kendisi onlara, bu
iin nasl ucuza karlabileceini gsterecekti. Tehirciler iin
774/1067
775/1067
776/1067
777/1067
778/1067
779/1067
780/1067
781/1067
gibiydi. Roark da biliyordu bunu. Bu konu konuulamazd. Ama bu sefer Mallory sordu:
"Hl bekliyor musun onun dnmesini? Bayan Wynand ... Allah belasn versin!"
Roark vurgusuz bir sesle, "Sus, Steven," dedi.
Mallory, "zr dilerim," diye fsldad.
Roark masasna yrd, eski normal sesiyle, "Evine dn ve Bradley'i
unut, Steven," dedi. "imdi hepsi birbirlerini mahkemeye verecektir.
Ama bizi bulatramazlar, Monadnock'u da ykamazlar. Unut ve git.
almam gerek."
Gazeteyi masadan dirseiyle itti, izim ktlarnn zerine eildi.
Monadnock Vadisi'nin finansman yntemleri skandal gibi akland.
Duruma oldu, birka kii hapse girdi, Monadnock iin hissedarlar
arasndan yeni bir ynetim seildi. Roark bu ie bulatrlmad.
Meguld. Gazetelerde durumayla ilgili haberleri okumay unuttu.
Bay Bradley itirafta bulunurken hissedarlarndan zr dilemi, o
kadar lgn, o kadar sosyallikten uzak bir sayfiye yerinin baarl
olacan hi dnmediini sylemiti. "Ben elimden geleni yaptm,
bulabildiim en salak adam setim."
Derken Austen Heller, Howard Roak'la ve Monadnock Vadisi'yle ilgili bir yaz yazd. Tasarmn Roark'un yapt btn binalardan sz
etti, yaplarla ilgili Roark'un syledii eyleri kelimelere dkt.
Ama bunlar Austen Heller'n her zamanki sakin kelimeleri deildi.
Hayranlktan ve fkeden doan iddet lklaryd. "Eer byklk
bize sahtekrlklar yoluyla ulaacaksa, Allah belamz versin bizim!"
diye bitiriyordu yazy.
Bu yaz sanat evrelerinde mthi tartmalar balatt.
Mallory birka ay sonra bir gn, "Howard," dedi. "ne kavutun."
"Evet," dedi Roark. "Herhalde."
782/1067
783/1067
784/1067
785/1067
2
Giri kapsnn zerinde bir tabela vard. Gazete balnn bir
kopyasyd:
NEW YORK BANNER
ok byk deildi tabela. Bu trl hretin ve gcn vurguya ihtiyac yoktu. ncecik, alayc bir glmseme gibiydi. Binann o plak
irkinliinin bilincindeymi gibi. Bir fabrikayd bina. Her trl sse
ka atm gibiydi. Bir tek o manetin ifade ettii anlam dnda.
Giriteki lobi, bir frnn azyd. Asansrler insanlar yakt alr gibi
ekiyor, sonra darya kusuyordu. nsanlarn acelesi ilk bakta belli
olmuyordu. Sinsi bir aceleleri vard. Amallkt onlar gden. Kimsenin lobide oyaland yoktu. Asansr kaplar valflar gibi tkrdyor,
kendi tempolarn yayyorlard. Duvardaki panoda krmz, yeil k
damlalar yanp snmekte, ok ykseklerdeki kabinlerin seyrini
gstermekteydi.
Bu binadaki her eyde, bu kontrol panolarnda olduu gibi, her
hareketin farknda olan bir yetkili tarafndan ynetiliyormu havas
vard. Sanki binann tmnde kanalize edilmi bir enerji dolayordu.
Hi tkanklkla karlamadan i gren, sessiz, harikulade bir mekanizma. Hibir eyin bozamayaca, yok edemeyecei bir mekanizma.
Lobide bir an duran kzl sal adama hi kimse dikkat etmedi.
Howard Roark, taban ta deli hole bakt. Hibir zaman, hi
kimseden nefret etmi deildi. Bu binann bir yerlerinde, burann esas
sahibi vard. O adam, Roark'u nefret duygusuna en fazla yaklatrm
olan insand.
Gail Wynand masasndaki kk saate bakt. Birka dakikaya kadar
bir mimarla randevusu vard. Grme zor olmayacak, diye dnd.
Daha nce byle grmeleri ok yapmt. Konumas yeterdi. Ne
sylemek istediini biliyordu. Mimardan, anladn belli eden birka
sesten baka bir ey gelmesi gerekmezdi.
787/1067
788/1067
789/1067
790/1067
de istemitim. Eim eskiden Dominique Francon'du. Bir zamanlar mimarlk konusunda da yazlar yazard. Ama kendisi o seimi bana
brakmay tercih etti. Sizi neden setiimi bilmek mi istiyorsunuz?
Karar vermem ok uzun srd. Balangta olduka kararszdm. Sizi
hi duymamtm. Mimarlar tanmyordum. Bunu gerek anlamnda
sylyorum ve emlak ileriyle uraarak geirdiim yllar da unutuyor
deilim. Yaptrdm binalar, onlar yapan budalalar, unutuyor
deilim. Bu seferki, Stoneridge deil. Bu seferki ... siz nasl demitiniz?
Benim hayatmn ifadesi. Derken Monadnock'u grdm. Bana sizin
adnz dndren, ilk o oldu. Ama kendimi uzun bir testten geirdim. lkeyi dolatm, evlere baktm, otellere baktm, her tr binalara
baktm. Ne zaman houma giden bir tane grsem, kim yapt diye sorsam, cevap hep aynyd: Howard Roark. Bu yzden aradm sizi." Sonra
ekledi. "almalarnz ne kadar beendiimi syleyeyim mi size?"
"Teekkr ederim." Roark bir an gzlerini yumdu.
"Biliyor musunuz, sizinle tanmay istememitim."
"Neden?"
"Benim sanat galerimi hi duydunuz mu?"
"Evet."
"Eserlerini beendiim insanlarla hi tanmam. Eser benim iin
ok fazla anlam tayor. Adamn o etkiyi mahvetmesini istemiyorum.
Genellikle yle olur. nsanlar kendi eserlerinin altnda kalrlar. Siz yle
deilsiniz. Sizinle konumaktan rahatsz olmuyorum. Bunu size syleyiimin bir tek nedeni var. Bilmenizi istiyorum ki, ben hayatta pek az
eye sayg duyarm; ama galerimdeki eserlere, sizin binalarnza, bir
insann o tr eser retme yeteneine saygm byk. Belki de benim tek
dinim bu." Omuz silkti. "Sanyorum u dnyada var olan her eyi
mahvettim, arpttm, yozlatrdm. Ama o noktaya hi dokunmadm.
Bana neden yle bakyorsunuz?"
"zr dilerim. Ltfen bana istediiniz evi anlatn."
791/1067
"Bir saray olmasn istiyorum ama bence saraylar pek lks eyler
deil. yle byk, yle ok halka aklar ki! Asl lks kk bir evdir.
ki kiinin oturaca bir ev. Karm ve ben. Geni aile hesaplamanza
gerek yok, ocuk sahibi olmay dnmyoruz. Konuklar dnmenize de gerek yok, davetler vermekten yana da deiliz. Bir tek konuk
odas ... belki gerekir diye. O yeter. Salon, yemek odas, ktphane, iki
alma odas, bir yatak odas. Hizmetkrlarn blm ve garaj. Genel
fikirler byle. Ayrntlar size daha sonra veririm. Maliyeti... ne kadar
isterseniz." Glmsedi, yine omuz silkti, "Binalarnz grdm. Size
evinin ne biim olacan sylemeye kalkan adam, ya kendisi daha iyisini izebilmeli, ya da enesini kapamal. Ben bir tek ey syleyeceim, evimin Roark kalitesine sahip olmasn istiyorum."
"Nedir o?"
"Anladnz sanyorum."
"Aklamanz duymak istiyorum."
"Bence baz binalar baya ve gsteri iddiasnda. Yalnzca cephe, o
kadar. Bazlar da korkak. Her tulas, grnleri iin zr diler gibi.
Bazlar uygunsuz, irkin, kt ve sahte. Sizin binalarnzda, her eyden nemlisi, bir sevin duygusu var. Yzeysel bir sevin deil. ok
zor, ok ey bekleyen bir sevin. Ulalmasnn ve tadlmasnn bir
baar olduu duygusunu veren bir sevin. nsan bakyor, iinden,
bunu hissedebildiim iin u anda daha iyi bir insanm, diyor."
Roark yavaa, cevap verir gibi olmayan bir sesle konutu.
"Herhalde kanlmaz bir eydi bu."
"Hangisi?"
"Sizin bunu grebilmeniz."
"Bunu neden ... sanki grebilmemden znt duyuyormu gibi
sylyorsunuz?"
"znt duymuyorum."
792/1067
793/1067
Onu kentin sokaklarnda yrrken grmeye dayanamyorum. Paylaamyorum onu. Dkknlarla, sinemalarla, taksilerle, kaldrmlarla
bile. Onu alp uzaklatrmak zorundaym. Ulalamayacak bir yere
gtrmek zorundaym. Hibir eyin ona dokunamayaca bir yere. En
geni anlamda. Bu ev bir kale olacak. Mimarm da benim muhafzm
olacak."
Roark oturmu, dosdoru ona bakyordu. Dinleyebilmek iin gzlerini Wynand'dan ayrmamak zorundayd. Wynand o baklardaki
abay hissetti. Ama onu aba olarak deil, gllk olarak alglad. O
bakn kendisini desteklediini hissetti. Hibir eyi itiraf etmek zor
gelmezdi artk.
"Bu ev bir hapishane olmal. Yo, tam da yle deil. Bir hazine. Gsterilmeyecek kadar deerli eylerin sakland bir kasa. Ama daha
fazlas da olmal. Ayr bir dnya olmal. O kadar gzel bir dnya ki,
geride braktmz dnyay hi zlememeliyiz. Yalnzca kendi kusursuzluu hapishane yapmal oray. Yoksa parmaklklar, kilitler deil.
Sizin yeteneiniz, bizimle dnya arasna bir duvar ekmeli. Sizden istediim bu. Daha da fazla. Hi tapnak yaptnz m siz?"
Roark bir an cevap verecek gc bulamad, ama sonra, sorunun
itenlikle sorulduunu anlad. Wynand bilmiyordu.
"Evet," dedi.
"O halde bu ii bir tapnak gibi dnn. Dominique Wynand'a bir
tapnmak ... Tasarma balamadan nce onunla tanmanz
istiyorum."
"Bayan Wynand'la birka yl nce tanmtm."
"yle mi? O halde anlyorsunuzdur."
"Anlyorum."
Wynand, Roark'un masann kenarnda duran elini grd. Upuzun
parmaklar cama bastrlmt. Banner'n taslak yazlarnn hemen
yanna. Taslaklar dikkatsizce katlanmt. Sayfann i tarafnda, "Bir
Kk Ses" baln grd. Roark'un eline bakt. Byle bir kt
794/1067
795/1067
796/1067
797/1067
798/1067
799/1067
'Annelik harika bir eydir, Alvah, ama Tanr akna, cvkl tadnda
brak. Entelektel yozlamln bile bir snr vardr,1 dedi. Hangi
yozlamlk? O yaz mrmde yazdm en tatl Anneler Gn yazsyd. nan bana, kendim bile duygusallatm okuyunca. Yozlamlktan
sz etmeyi o ne zamandan beri renmi? Geen gn Jules Fougler'e,
ucuz kafa dedi. Yzne kar. Adamn pazar gazetesi iin yazd yazy
da pe att. Gzel yazyd hem de. i Tiyatrosu'yla ilgiliydi. Jules
Fougler bizim en iyi yazarmz! Gail'in etrafta hi dostu kalmayna
amamak gerek. Daha nce de ondan nefret ediyorlar sanrdm ama
bir de imdi dinlesen onlar!"
"Dinledim."
"Gcn kaybediyor, Ellsworth. Sen olmasan, senin seip getirdiin
o nefis insanlar olmasa, ne yapardm, bilemiyorum. Bu senin genler,
aa yukan bizim tm fiili alan kadromuzu oluturuyorlar. Yaza
yaza kendilerini tketmekte olan eski kurtlar deil artk nemli olan.
Banner' yaatacak olan, o genler. Ama Gail... bak, geen hafta da
Dwight Carson'u kovdu. Dorusunu istersen bu nemli bence. Tabii
aslnda Dwight bize ykt, can skmaktan baka ie yaramyordu ama
Gail'in o zel bebeklerinin ilki oydu. Hani, ruhunu satanlarn. Bu
yzden, Dwight'n buralarda olmas beni rahatlatyordu, anlayabiliyor
musun bunu? Durum iyi, her ey yolunda, diyordum kendi kendime. O
ocuk, Gail'in en iyi gnlerinden kalma bir emanet gibiydi. Zaten bu
konu Gail'in emniyet supab bence, hep sylerim. Sonra birdenbire
kalkp Carson'u kovunca ... holanmadm, Ellsworth. Hem de hi
holanmadm,"
"Ne oluyoruz, Alvah? Bana bilmediim eyleri mi sylyorsun,
yoksa omzuma dearj m oluyorsun? Karmak tebihimi mazur gr."
"Herhalde. Gail'i ktlemek houma gitmiyor, ama o kadar uzun
sre o kadar ok fkelendim ki, beni zincirlerle balasalar iyi ederler.
Asl konumak istediim baka. Bu Howard Roark sana neler
dndryor?"
800/1067
"Onu aklamak iin bir cilt dolusu yaz yazmam gerek, Alvah. u
anda da yle bir eye kalkabilecek durumda deilim."
"Yo, benim demek istediim, o adam hakknda bildiimiz tek ve en
nemli ey nedir? atlan biri olduu, budala bir manyak olduu.
Tamam. Baka ne peki? Para uruna ya da akana namlu dayayarak
yolundan eviremeyecein trden bir budala olduu. Dwight
Carson'dan da kt, Gail'in koleksiyonunu yapt o genlerin hepsinin
toplamndan da kt. Eeee? Demek istediimi anlyor musun? Byle
bir adamla karlanca Gail ne yapacak?"
"Birok ihtimalden birini."
"Bir tek ey yapabilir. Tabii eer ben Gail'i tanyorsam, ki tanyorum. te bu yzden biraz umut var iimde. Uzun zamandr ihtiya duyduu ey buydu. Eski ilacndan bir doz. Emniyet supabndan. Bu
herifin belkemiini krmaya kalkacak. yi gelecektir Gail'e. Daha iyi
gelecek bir ey bulunamaz. Onu yeniden normale dndrecek bu olay.
te aklma gelen buydu, Ellsworth." Bekledi, Toohey'nin yznde
kendininkini yanstan bir heves gremeyince onun da hevesi snd.
"Belki de yanltyorumdur ... bilemiyorum ... belki hibir anlam yoktur
... bana bu iyi psikoloji gibi gelmiti."
"yle zaten, Alvah."
"Yani sence yle mi olacak?"
"Belki. Ya da senin hayal edebilecein her eyden daha kt olacak.
Ama artk bizim iin nemi yok. nk bugn yle bir duruma geldik
ki, eer iler Banner uruna bir savaa dnrse, bir yanda biz, bir
yanda patronumuz yer alrsa, Bay Gail Wynand'dan korkmak zorunda
kalmayacaz."
Ariv'den gelen ocuk, elinde ok kaln bir kupr zarfyla kapdan
girdiinde Wynand ban kaldrp bakt, "O kadar ok mu?" dedi.
"Onun bylesine nl olduunu bilmiyordum."
"ou Stoddard Durumas, Bay Wynand."
801/1067
802/1067
3
Roark'la Wynand bir tepenin zerinde durmu, hafif bir eimle inen
arazi parasna bakmaktaydlar. Tepenin zerinden balayan plak
aalar gln kenarna kadar iniyordu. Dallar geometrik biimler
oluturur gibiydi. Gkyznn rengi, duru, krlgan bir mavimsi
yeildi. Bu renk havay daha da soutuyordu. Souk hava, topran her
trl rengini etkilemekte, onlar renk deilmi de, renkleri oluturacak
unsurmu gibi gstermekteydi. u l kahverengi aslnda tam kahverengi deildi. Gelecein yeiliydi. O yorgun morluk, bir alev renginin
balangcyd. Griler de altn renginin uvertryd. Toprak byk bir
hikyenin emasn andryordu. Bir binann elik iskeleti gibi. lerde
doldurulacak, bitirilecek. Gelecein tm grkemi, bu plak basitliin
iinde beklemekteydi.
Wynand, "Ev nerede durmal sizce?" diye sordu.
"Burada," dedi Roark.
"Buray seersiniz diye umuyordum."
Kentten gelirken arabay Wynand kullanmt. ki saatten beri de
arazinin evresinde dolayorlard. Bo patikalarda, ormanda, gln
kar tarafnda, arkadaki tepede. u anda bekliyordu Wynand. Roark
durmu, ayaklarnn dibine yaylan manzaraya bakyordu. Wynand
onu seyrederken, acaba bu adam, arazinin her noktasna bakarken
hangi dizginleri elinde topluyor, diye merak etmekteydi.
Roark ona dndnde, Wynand, "imdi size bir ey syleyebilir
miyim?" diye sordu.
"Tabii," diye glmsedi Roark. Kendisi bir ey sylemeden gsterilen bu sayg onu elendirmiti.
Wynand'n sesi duru ve gevrekti. stlerindeki gkyznn rengi
gibi. O buz gibi yeilin kl niteliini de tayordu.
"Neden kabul ettiniz bu ii?"
"nk parayla alan bir mimarm."
804/1067
805/1067
806/1067
"Siz verdiniz."
"Peki, devam edin."
"Gerisini de istiyor musunuz?"
"Devam edin."
"Bana ac ektirmi olmak imdi sizi zyor sanyorum. Keke yapmasaydm, diyorsunuz. Ama bunun yannda, sizi daha da ok
korkutan bir ey var. Benim hi ac ekmemi olabileceimi bilmeniz."
"Devam edin."
"Benim u anda iyi yrekli de, cmert de olmayp, kaytsz olduumu bilmeniz. Bu sizi korkutuyor, nk Stoddard Tapna gibi eylerin her zaman bir bedel gerektirdiini biliyorsunuz. O bedeli benim
demediimi gryorsunuz. inizi kabul ettiime amtnz. Kabul
ediim, cesaret mi gerektiriyordu sizce? Beni ie almak iin size daha
byk cesaret gerekiyordu. te benim Stoddard Tapna konusundaki dncelerim. O i bitti benim iin. Ama sizin iin
bitmedi."
Wynand avularn at, parmaklan aaya doru uzand. Avular
karya dnkt. Omuzlar biraz sarkt. Gevemi gibi. ok sade bir
sesle, "Pekl," dedi. "Doru bunlar. Hepsi."
Sonra dikleti. Ama halinde duruma raz olmu gibi bir hava vard.
Sanki vcudunu bilerek duyarl klyordu.
"Bana kendi tarznzda iyi bir dayak attnz biliyorsunuzdur
umann," dedi.
"Evet. Ve siz de raz oldunuz. Demek ki istediinizi elde ettiniz. Artk
detik deyip Stoddard Tapna'n unutalm m?"
"Ya siz ok olgunsunuz, ya da ben ok ey belli ettim. Her ikisi de
sizin baarnz. Daha nce hi kimse, fazla ey belli etmeme yol
aamamt."
"stediinizi yapmay srdreyim mi?"
807/1067
808/1067
809/1067
810/1067
811/1067
812/1067
813/1067
814/1067
Wynand onun kda doru eilmi yzne bakyordu. Krmam alnn, kalarnn dz izgisini grd. Dikkatli, ama herhangi bir abann
basks altnda olmayan bir ifade.
Roark ban kaldrd, kd masann zerinden Wynand'a doru
frlatt.
"Bu mu istediiniz?"
Wynand'n evi vard ktta. Ama kolonyel balkonlar, sivri dam,
kocaman bacalar, birka kk stunu, birka lomboz tipi penceresi
vard. Bir parodi deildi bu resim. Ciddi bir uyarlamayd.
niversitelerde byle bir dev hangi profesre sunulsa, stn bir zevk
anlay diye yorumlard.
"Ulu Tanrm, hayr!" Wynand'n patlamas igdsel ve ani olmutu.
"O halde susun," dedi Roark, "Bir daha da mimari nerilerde bulunmaya kalkmayn."
Wynand koltuuna yld, glmeye balad. Uzun sre gld, bir
trl kendini tutamad. kard sesler pek mutlu sesler deildi.
Roark ban yorgun bir ifadeyle iki yana sallad. "Aslnda bunlar
sylememeniz gerektiini bilecek birisiniz. Hem bu benim iin yle
eski bir hile ki! Antisosyal inadm ok iyi bilindii iin, birinin kp
beni bir kere daha deneyeceini sanmamtm."
"Howard. Ben ciddiydim. Bunu grnceye kadar."
"Ciddiydin, biliyorum. Ama bu kadar budala olmadn da
biliyordum."
"Korkun bir kumar oynadnn farknda mydn?"
"Hi de kumar deildi. Gvenebileceim bir mttefikim vard."
"Neymi? Kendi drst tutarlln m?"
"Senin drst tutarlln, Gail."
Wynand oturmu, masasnn stne bakyordu. Bir sre sonra, "O
konuda yanlyorsun," dedi.
815/1067
"Sanmyorum."
Wynand ban kaldrd. Yorgun grnyordu. Sesi kaytszd.
"Yine senin Stoddard Tapna yntemindi, deil mi? 'Savunmann
sz bitmitir.' Keke o duruma salonunda olsaydm da o sz duyabilseydim. Yine o durumay arptn yzme, deil mi?"
"yle de diyebilirsin."
"Ama bu sefer sen kazandn. Herhalde senin kazandna sevinmediimi biliyorsundur."
"Biliyorum."
"Bunu bir snav sanma. Hani kurbann tahrik etmeye alrsn;
tahrik olmaynca kendin bile memnun olursun, yenildiine sevinir,
glmser, hah, ite aradm trden bir adam dersin. Sakn bu olay da
byle sanma. Benim iin o zr yaratma kafanda."
"Yaratmyorum. Ne istediinin farkndaym."
"Eskiden olsa, bu kadar kolay kaybetmezdim. Bu daha iin ba
olurdu. Yine deneyebilirim, onu biliyorum; ama denemek istemiyorum. Sen sonuna kadar direnecein iin deil. Ben direnemeyeceim
iin. Yo, memnun deilim, bu yzden sana minnet de duymuyorum ...
ama nemi yok ..."
"Gail, kendine yalan sylemeyi hangi noktaya kadar srdrebiliyorsun sen?"
"Yalan sylemiyorum. Sana imdi sylediim eylerin hepsi doru.
Anlyorsun sanmtm."
"Bana imdi sylediin eyler iin, evet. Ama ben onlar
dnmyordum."
"Dndn de yanl. Burada kalman bile hata."
"Beni kovmak m istiyorsun?"
"Bunu yapamayacam biliyorsun."
816/1067
817/1067
"Eh, ite bir emir o halde. Umarm bunu da 'iyi olacak'lar arasna
katarsn. Bu akam bize, yemee gel. Bu resmi eve gtrp karma
gstermek istiyorum. u ana kadar ona evden hi sz etmedim."
"Sylemedin mi ona?"
"Hayr. Bunu grmesini istiyorum. Senin de onunla tanman
istiyorum. Gemite karm sana kar pek de iyi davranmam, onun
farkndaym. Senin hakknda yazd yazlar okudum. Ama aradan
yle uzun zaman gemi ki. Umarm artk sence de nemi
kalmamtr."
"Hayr. nemi yok."
"O halde, gelir misin?"
"Evet."
4
Dominique odasnda, caml kapnn yannda duruyordu. Wynand
at bahedeki buz tabakalar zerinde parldayan yldz klarn
grd. Iklar Dominique'in profilinde yansyordu. Gz kapaklarnda
belli belirsiz bir parlaklk, yanaklarda hafif bir lt. Wynand iinden,
ite bu, ona uyan bir k, diye dnd. Dominique yavaa ona doru
dnd, klar dz sar salarna vurdu. Her zamanki gibi glmsedi
Wynand'a. Sessiz bir anlay selam.
"Ne oldu, Gail?"
"yi akamlar, sevgilim. Neden?"
"Mutlu grnyorsun. Tam uygun kelime o deil, ama en yakn o."
'"Hafif kelimesi daha uygun. Kendimi hafif hissediyorum. Otuz yl
daha hafif. Otuz yl nceki halime dnmek istiyorum demedim. Kimse
istemez. Bu duygunun anlam, el srlmemi durumda geriye tanabilmek gibi. imdiki halimle, en baa. ok mantksz, imknsz ve
harikulade."
"O duygunun genelde anlam, biriyle karlatn demektir. ou zaman da bir kadn."
"Karlatm. Kadn deil. Bir erkek. Dominique, bu gece ok
gzelsin. Ama bunu zaten hep sylyorum. Asl sylemek istediim bu
deildi. Bu gece bu kadar gzel olduuna memnunum, demek
istemitim."
"Ne oldu, Gail?"
"Hibir ey. Yalnzca ne ok eyin nemsiz olduu ve yaamann ne
kadar kolay olduu duygusu."
Dominique'n elini tutup dudaklarna gtrd.
"Dominique, evliliimizin srmesini mucize saymaktan asla
vazgemedim. imdi artk bozulmayacana da inanyorum. Hibir ey
ve hi kimse bozamayacak onu." Dominique cama dayand. "Sana bir
819/1067
820/1067
"Efendim?"
Dominique elini havaya kaldrd, tm konumalar yavaa bir kenara iter gibi yapt, halnn zerinden sessiz admlarla resme dora
yrd. Alt kedeki o keskin hatl imzay grd. "Howard Roark."
mza evin biimi kadar korkun deildi. ncecik bir destekti. Hemen
hemen bir selam.
"Dominique?"
Dnp Wynand'a bakt. Wynand onun yzndeki cevab okudu.
"Beeneceini biliyordum," dedi. "fademin yetersizliini bala. Bu
gece aradmz kelimeleri bulamyoruz."
Dominique kanepeye yryp oturdu, srtn yastklara dayad.
Bylesi doru oturabilmesine yardmc oluyordu. Gzlerini
Wynand'dan ayrmad. Wynand karsnda, minenin rafna dayanm, durmaktayd. Dominique'in gzleri resimdeydi. Kurtulamyordu
o resimden. Wynand'n yz de ayna gibi o resmi yanstyordu.
"Onunla grtn m, Gail?"
"Kiminle?"
"Mimarla,"
"Tabii grtm. Daha bir saat nce."
"lk ne zaman karlatn onunla?"
"Geen ay."
"Bir aydr tanyor muydun onu? ... Her akam ... eve dndnde,
karlkl yemek yerken ..."
"Sana neden sylemedim, yle mi? Resim hazr olsun diye
bekledim. Onu gstermek istedim. Ben de evi kafamda byle gryordum, ama anlatamyordum. Kimsenin isteklerimi anlayp izebileceini sanmyordum. O yapt."
"Kim?"
"Howard Roark."
821/1067
822/1067
823/1067
824/1067
825/1067
826/1067
827/1067
828/1067
diye dnd. Arkasnda parldayan o klar, onun sigarasnn kvlcmlar. Yumuak bir sesle, "Gail geceleri kente bakmay her zaman
sevmiti," dedi. "Gkdelenlere kt."
Gemi zaman kullanm olduunu o anda fark etti, acaba neden,
diye dnd.
Onlar yeni evden konuurlarken kendisinin neler dediini hatrlamyordu. Wynand planlar alma odasndan getirip masann zerine serdi, birlikte ktlarn zerine eildiler. Roark'un kalemi
harekete geti, beyaz sayfalar zerindeki kara izgileri iaret etmeye
koyuldu. Dominique onun sesinin yan bandan aklamalar yaptn
duyuyordu. Gzellikten ve onaylamalardan deil, dolaplardan, -merdivenlerden, kilerlerden, banyolardan konutular. Roark ona, dzenlemeleri rahat bulup bulmadn sordu. Dominique ise, kendisinin
gerekten o evde oturacana inanyormu gibi konumalarna ayordu. Roark gittikten sonra, Wynand'n kendisine, "Onu nasl buluyorsun?" diye sorduunu duydu.
inde fkeli ve tehlikeli bir ey hissetti. Ani bir burkulma gibi. Yar
korkulu, yar bilinli davet saylabilecek bir cevap verdi. "Sana Dwight
Carson'u hatrlatmyor mu?"
"f, unut Dwight Carson'u."
Wynand'n sesi, drstl de, sululuu da reddediyordu. Az nce,
"Unut Stoddard Tapna'n," diyen o sese ok benziyordu.
Resepsiyon salonundaki sekreter, resmini gazetelerde stk sk
grd adamn soylu yzne aknlkla bakyordu.
Adam ban hafife eerek kendini tantt. "Gail Wynand," dedi.
"Bay Roark'la grmek istiyordum. Eer megul deilse. Ama
megulse rahatsz etmeyin ltfen. Randevum yok."
Sekreter, Wynand'n ofise habersiz urayacan hi beklemiyordu.
Hele bu ses tonuyla ricada bulunacan aklnn ucundan geirmezdi.
Konuun geldiini bildirdi. Roark glmseyerek resepsiyon
salonuna kt. Sanki bu ziyarette hibir acayiplik bulmuyordu.
829/1067
830/1067
831/1067
kmsn gibi. Kendimle bir tek ilikisi varsa, o da hep aklma gelip
duran bir dnce. Seninle ikimiz ayn biimde baladk, diye
dnyorum. Ayn noktadan baladk. Sfrdan. Bu geliyor aklma.
Yorumsuz olarak. Bunda zel bir anlam buluyor deilim. Yalnzca,
'Ayn ekilde baladk1... Bu ne anlama geliyor, syleyebilir misin
bana?"
"Hayr."
Wynand oday szd, dosya dolabnn zerinde bir gazete grd.
"Banner' kim okuyor buralarda?"
"Ben."
"Ne zamandan beri?"
"Bir aydr falan."
"Sadistlik mi?"
"Hayr. Yalnzca merak."
Wynand kalkt, gazeteyi ald, sayfalarna yle bir gz att. Bir ara
durup kkrdad, kaldrp yazy gsterdi. O sayfada "Yzyllarn Mar"
binalarnn izimlerinden fotoraflar yaynlanmt.
"Felaket, deil mi?" diye sordu Wynand. "O sefillikleri desteklemek
zorunda oluumuz iren bir ey. Ama senin o saygn liderlere ne
yaptn dndke kendimi daha iyi hissediyorum." Mutlu mutlu
gld. "Onlara ibirliiyle almadn syledin sen."
"Ama jest olsun diye deil, Gail. Normal saduyu sonucu. nsan
kendi iinde ibirlii yapmaz. rnein, binalarm yapan iilerle
ibirlii yapyorum ... ona ibirlii denirse. Ama onlara tulalar
dizmekte yardmc olamam, onlar da bana evi tasarmlamakta yardmc olamazlar."
"Benim de yapmak isteyeceim bir jest bu. O toplum liderlerine gazetemde bol yer vermek zorundaym. Ama ziyan yok. Benim yerime
sen tokad attn onlara." Gazeteyi kenara frlatt. Aslnda fkeli deildi.
"Bugn katlmak zorunda kaldm le yemei gibi. Reklamclarn
832/1067
Ulusal Konvansiyonu. Onlara biraz reklam salamam gerek. Hepsi cilve yapyor, hepsinin aznn suyu akyor. im buland. Sonunda
sigortam atacak, birinin kafasn kracam, diye dndm. Sonra
aklma sen geldin. Sana hibirinin etki yapmadn dndm. Hibir
ekilde. Reklamclarn Ulusal Konvansiyonu diye bir ey yok bile senin
gznde. Bir tr drdnc boyut gibi. Seninle hibir dzlemde iletiim
kuramazlar. Onu dndm ... iim garip bir biimde rahatlad."
Dosya dolabna yasland. Bacaklar ileriye doru uzatlm, kollar
gsnde aprazlanmt. Yumuak bir sesle devam etti:
"Howard, bir zamanlar bir yavru kedim vard. Bana balanverdi sefil yaratk. Sokan amurlarndan gelme, pire dolu bir hayvan. Srf
krk, amur ve kemik. Peimden eve geldi. Yemek verdim, sonra
darya attm. Ertesi gn geri geldi. Sonunda eve aldm. On yedi
yandaydm o zamanlar. Gazette'de, alyordum. Hayatm boyunca
uygulayacam alma biimini reniyordum. Dayanabiliyordum,
ama hepsine deil. Bazen iyice kt oluyordum. Genellikle akamlar.
Bir keresinde kendimi ldrmek istedim. Kzgnlktan deil. Kzgnlk
beni daha hzl altrrd. Korku da deil. Tiksinti, Howard. Dnya
tmyle su altndaym, o su da hareketsizmi gibi bir tiksinti. Lamlardan taan, her eyi kemirip rten, gkyzn bile, benim beynimi
bile rten bir su. yle zamanlarda, o kedi yavrusuna bakardm. Benim nefret ettiim eyleri bilmiyor o, diye dnrdm. Asla bilemeyecek. Temiz o. Salt anlamda temiz. nk dnyann irkinliini anlayamyor. O ufack beynin iindeki bilin dzeyini hayal etmek, onu
paylamaya almak, o temizlie ve zgrle ulamaya almak ne
kadar rahatlatcyd, anlatamam. Yere uzanr, yzm o kedinin
karnna dayardm. Mrltlarn dinler, kendimi daha iyi hissederdim ...
te, Howard, byle durum. Ofisine rk kokan bir rhtm, sana da
sokak kedisi demi oldum. Benim sayg gsterme biimim de bu."
Roark glmsedi. Wynand o glmsemenin minnet dolu olduunu
anlad.
833/1067
"Kprdama," dedi Wynand sert bir sesle. "Hibir ey syleme." Pencereye yrd, durup darya bakt. "Neden byle konutuumu hi
bilmiyorum. u yllar benim ilk mutlu yllarm. Seninle karlatm,
nk mutluluuma bir ant diktirmek istedim. Buraya huzur bulmaya
geldim ve buldum da. Ama konutuum konular bunlar oldu ... Neyse,
nemi yok ... u pis havaya bak. in bitti mi senin burada? Paydos
edebilir misin?"
"Evet. Aa yukar."
"Gidip u yaknlarda bir yerde birlikte yemek yiyelim."
"Peki."
"Bir telefon edebilir miyim? Dominique'e beni yemee beklememesini syleyeyim."
Numaray evirdi. Roark izim odasnn kapsna doruldu. Gitmeden nce verecei emirler vard. Ama kapya vardnda durdu.
Durup dinlemek zorunda hissetti kendini.
"Alo, Dominique? ... Evet ... Yorgun musun? ... Yo, sesin yle geldi ...
Yemee gelmiyorum, beni balar msn, sevgilim? ... Bilmiyorum, ge
kalabilirim ... ehirde yiyorum ... Hayr, Howard Roark'la yiyorum ...
Alo, Dominique? Evet... Ne? ... Onun ofisinden aryorum ...
Grrz, sevgilim." Telefonu kapatt.
at dairenin ktphanesinde Dominique, eli hl telefonda,
hareketsiz duruyordu. Balant tam da bitmemi gibi hissediyordu.
Be gn ve be gece boyunca bir tek arzuyla boumutu ... ona gitmek. Onunla yalnz grmek .. nerede olursa ... evinde, ofisinde ya da
sokakta. Bir tek kelime, bir tek bak iin, ama yalnz. Gidemezdi.
Eylemin kendisine den blm bitmiti. O gelecekti Dominique'e istedii zaman. Geleceini biliyordu. imdilik beklemek istediini de
biliyordu. Kendi de beklemiti, ama hep bir tek dnceye tutunarak
beklemiti. Cord Binas'ndaki bir ofis adresine.
Eli telefonun kulaklnda, ylece duruyordu. O ofise gitmeye hakk
yoktu. Ama Gail Wynand'n vard.
834/1067
835/1067
5
Gail Wynand ofisindeki masaya oturmu, kalabalk ailelerin ne
kadar iyi olduuyla ilgili bayazy okuyordu. iklet gibi cmleler.
inenmi, atlm, sonra alnp yeniden inenmi, bir azdan dierine gemi, oradan ayakkablarn tabanna, oradan yine aza, oradan
beyine gitmi ... Howard Roark'u dnd, Barmeni okumay
srdrd. O zaman i biraz kolaylayordu.
"Temizlik bir gen kzn en deerli zelliidir, i amarlarnz her
akam mutlaka ykayn, kltrl bir konuda konumay renin, o zaman herkes sizinle kmak isteyecektir." "Yarnki yldz falnz size
yararl bir gn vadediyor. Mhendislik, muhasebecilik ve ak alanlarnda, aba ve itenlik size dller getirecek." "Bayan
Huntington Cole'un hobileri; bahvanlk, opera ve eski Amerikan
eker kseleridir. Kendisi zamann kk olu Kit ile eitli hayr
faaliyetleri arasnda paylatrmaktadr." "Ben Miilie'yim, zavall bir yetimim." "Komple rejim iin on sent parayla adresli ve pullu bir zarf
gnderin ..." Sayfalan eviriyor, Howard Roark'u dnyordu.
Kream-O Pudding Firmas'yla be yllk anlamay imzalad. Tm
Wynand Gazeteleri'nde her pazar gn iki sayfalk ilanla ilgiliydi. Masasnn karsndaki adamlar, etten yaplm zafer antlar gibi oturuyorlard. Sabr dolu akamlara, trl hesaplara, restoran masalarna,
boalan kadehlere, aylar srm dncelere, harcad enerjiye,
aralk dudaklardan ieri boalan alkol gibi akp duran enerjiye, kt
parmaklara, pazarlar yaynlanacak iki sayfalk ilanlara, ilek ve limon
resimlerine dikilmi antlar; Adamlarn bann stnden, duvardaki
fotorafa bakt. Gkyz, nehir ve yukarya kalkm bir yz.
Ama bana ac veriyor, diye dnd. Onu ne zaman dnsem, ac
duyuyorum. Geri her eyi kolaylatryor ... nsanlar, bayazlar, anlamalar ... Ama kolaylatrmas, ok ac verdii iin. Ac da bir
837/1067
838/1067
839/1067
840/1067
seyretti. Bazen de yalnz geliyordu Wynand buraya. iler siyah arabann kvrlan yolda trmanarak ilerleyiini tepeden gryorlard.
Wynand'n uzakta durup inaata baktn fark ediyorlard. Duruunda
her zaman mevkii yansrd. Pardssntin o sessiz zarafeti, apkasnn
eimi, duruundaki gven ... Hem gergin, hem de rahat. nsan
baknca, hemen aklna Wynand mparatorluu geliyordu. Bir okyanustan bir okyanusa kadar alan iinde uuldayp duran bask makineleri, gazeteler, parlak kapakl dergiler, sinema haberlerinde oynaan klar, teller, kablolar, dnyann her yanna, her bakente, her
srra, her nemli odaya gece gndz ulaan haberler. Bir insann hayatnn her pahal dakikasndan geerek. amar suyu renginde bir
gkyznn nnde durup bakard Wynand. apkasnn nnden kar
taneleri tembel tembel uarak geerdi.
Nisan aynda bir gn, birka haftalk bir aradan sonra ilk defa yine
Connecticut'a gitti. Arabas ky yollarnda uarken upuzun bir k gibi
hzlyd. Cam ve deriyle denmi o kk kabinde kendisi hibir sarsnt hissetmiyordu. Sanki hareketsizdi arabas. Yerin yukarsnda,
kendiliinden ilerliyordu. Direksiyondaki elleri, dnyann geriye doru
kaymasn kontrol etmekteydi. stedii yer gelip kendisini bulana
kadar beklemekten baka ii yoktu. Direksiyonu da Banner'daki masas kadar ok severdi. kisi de ona, kendi parmaklarnn kontrolndeki
tehlikeli canavar duygusu verirdi.
Gr alanndan bir ey geriye doru kayd, bir mil daha gittikten
sonra Wynand, onu farketmi olmasnn ok garip olduunu dnd.
Yolun kenarnda bir kme yaban otundan baka bir ey deildi nk.
Bir mil daha gitti, daha da acayip bir eyi fark etti. Yeildi otlar. Kn
ortasnda, nasl olur, diye dnd, sonra anlad, ard. K deildi
artk. Son birka haftay ok megul geirmiti. Farkna varamamt.
imdi gryordu. evredeki tarlalarda yeilliin belirsiz bir glgesi
vard. Fslt gibi. Kafasndan cmlecik geti. Pe pee. Birbirini
dndren dili arklar gibi. lkbahar gelmi ... acaba daha ka ilkbahar
grebileceim ... elli yandaym.
841/1067
842/1067
843/1067
insan vardr. Daha yksek bir ama, evrensel bir ama arayanlar. Ne
iin yaayacaklarn bilemeyenler. 'Kendimizi bulmalyz1 diye inleyip
duranlar, her tarafta herkesten duyarsn bunu. Yzylmzn tipik zrvas oldu artk. Atn her kitapta var. Salyas akan her kiinin itirafnda var. Bunu itiraf etmek soylu bir ey saylyor. Oysa bence en
utan verici ey bu olmal."
"Bak, Gail." Roark ayaa kalkt, uzanp aatan kaln bir dal kopard,
onu iki eliyle tuttu, yumruklarm daln iki yannda skt bilekleriyle
parmak eklemleri daim direncine kar kasld, Roark dal yavaa yay
gibi bkt. "imdi ne istersem yapabilirim bundan. Yay, mzrak, baston, ray. Hayatn anlam bu."
"Gcn m?"
"in." Dal yana frlatp att. "Dnyann sana sunduu malzeme ve
senin ondan yapabileceklerin ...Ne dnyorsun?"
"Ofisimin duvarndaki fotoraf."
Onun istedii gibi kontroll, sabrl kalabilmek, sabr her gn bilinli olarak uygulanan aktif bir grev haline getirmek, Roark'un
karsnda dururken, kendi dinginliiyle ona, "Bu benden isteyebilecein eylerin en zoruydu, ama memnunum, eer istediin buysa,"
mesajn aktarabilmek. te Dominique'in varolu disiplini buydu
Roark'la Wynand'n sessiz bir seyircisi olarak duruyor, onlara bakyordu. Wynand' anlamak istemiti. te cevab buydu. Roark'un eve ziyaretlerini ve yle akamlarda onun kendisine deil, Wynand'a ait
olduunu kabul ediyordu. Onu zarif bir ev sahibesi gibi karlyor,
kaytsz, glmseyen bir davran benimsiyor; insan deilmi de,
Wynand'n evinin pahal bir ssym gibi yemek masasnda yerini
alyor, sonra da onlar alma odasnda yalnz brakyordu.
Salonda tek bana oturuyor, klar sndrp kapy ak tutuyordu. Dimdik ve sessiz oturuyordu. Gzleri alma odasnn kapsnn
altndan grnen k izgisindeydi. Kendi kendine, grevim bu, diyordu. Yalnzken bile. Karanlkta bile. Yalnzca kendi bildiklerimi
bilerek o kapya bakmak. Yaknmadan. O buradayken ona baktm
844/1067
gibi. Roark, eer benim iin setiin ceza buysa, dayanrm. Senin
varln srasnda oynadm bir rol olarak deil, tek bama. iddete
dayanmann bana zor gelmediini biliyorsun. Yalnz sabr zor gelir.
Sen zor olann setin. Ben de onu yerine getirmek ve sana sunmak
zorundaym ... Benim ... Tek ... Sevgilim ...
Roark ona baktnda, gzlerinde anlarn inkr yoktu. Baklar
ona hibir eyin deimediini, bunu ifade etmek iin de herhangi bir
eye gerek olmadn sylyordu. Dominique onun, "Neden oke
oluyorsun?" dediini duyar gibi oluyordu. "Biz hi ayrldk m ki? Senin salonun, senin kocan, pencerelerin dnda seni korkutan kentin ...
Bunlar imdi gerek mi, Dominique? Anlyor musun? Anlamaya
balyor musun?" "Evet" diyordu Dominique birdenbire yksek sesle.
Bu szn ortada yer almakta olan konumalarn bir yerine uyacan
umuyor, Roark'un bu cevab duyacandan emin bulunuyordu.
Oysa bu, Roark'un ona setii bir ceza deildi. Her ikisine uygulanan bir disiplindi. Son snavd. Dominique'in onun amacn anlayabilmesi iin, ona duyduu sevginin bu salon tarafndan da, Wynand
tarafndan da, onun Wynand'a olan sevgisi tarafndan da, bu olanaksz
durum tarafndan da kantlanmakta olduunu hissetmesi gerekmiti.
Kendi zorlamal sessizlii de ayn eyi kantlyordu. Engeller ona,
hibir engelin var olamayacan gstermekteydi.
Onu hi yalnz grmyordu. Bekledi.
naata hi gitmedi. Wynand'a, "Evi bittii zaman grrm," dedi.
Ona hi Roark hakknda sora sormad. Ellerini koltuun kollarna
dayyor, bylelikle iddet tepkileri gstermeyi kendine yasaklyordu.
Elleri dayankllnn zel barometresiydi. zellikle de Wynand
akam ge saatte eve dnp, Roark'un evinden geldiini syledii zaman. Kendisinin hi grmedii o evden.
Bir keresinde dayanamad, sordu:
"Nedir bu, Gail? Bir tutku mu?"
. "Herhalde." Sonra Wynand ekledi. "Senin onu sevmeyiin garip."
845/1067
6
"Dnyann en temel derdi, zgrlkle zorlamann birbirinin tersi
olduu yolundaki yanlg," diyordu Ellsworth Toohey. "Bugnk
dnyay arlyla ezen dev sorunlar zebilmek iin, nce zihnimizdeki kargaay zmek zorundayz. Kendimize felsefi bir perspektif
edinmek zorundayz. Aslnda zgrlkle zorlama ayn eydir. Bunu
size basit bir rnekle gstereyim. Trafik klar, cannz istedii anda
karya geme zgrlnz kstlar. Ama bu kstlama, kamyonlara
ezilmeme zgrln getirir size. Eer bir ie atansanz ve o iten
ayrlmanz yasaklansa, kariyerinizin zgrl snrlanr. Ama bu size
isizlie kar bir gven getirir. Ne zaman zerimize yeni bir zorgu
yklense, otomatik olarak yeni bir zgrlk kazanrz. Bunun ikisi
ayrlamaz. Ancak tam bir zorguyu kabul ettiimiz zaman topyekn
zgrle ularz."
"Doru!" diye haykrd Mitchell Layton.
Gerekten lk atmt. Tiz ve yksek bir sesle. Yangn alarm gibi,
apansz nlamt sesi ortalkta. Konuklar dnp Mitchell Layton'a
baktlar.
Kendi evinin salonunda, kilim kapl bir koltukta, yar yatm, yar
oturmu durumdayd. Kt pozunu milletin gzne sokmaya alan
yaramaz bir ocuk gibi. Mitchell Layton'un kiiliiyle ilgili her ey,
baar izgisinin hemen altnda kalyor, ona tam ulaamyordu.
Vcudu uzun boylu olacak gibi yola km, ama sonra fikrini
deitirmi, upuzun bedeninin altnda ksack, tombul bacaklara
mahkm etmiti onu. Yz ince kemikliydi. Ama etleri o kemiklere bir
oyun oynam, iip durmu, iman denemese bile, mzmin kabakulaa benzer bir grnm yaratmt. Mitchell Layton dudan
sarktrd. Bu geici bir ifade deildi. Yzn bilerek o hale sokmuyordu. Mzmindi bu da. Tm kiiliini deitiren bir eydi. Yalnz
duda deil, btn vcudu sarkyor gibiydi.
Mitchell Layton'a eyrek milyar dolar miras kalmt. O da hayatnn
otuz yln, bunun bedelini demek iin harcamt.
847/1067
Ellsworth Toohey smokiniyle kenardaki dolaba dayanm, duruyordu. Aldrmaz halinde zarif bir rahatlkla bir doz da kstahlk vard.
Sanki evresindeki insanlar bu nazik davranlara layk deilmi gibi.
Gzleri salonda gezindi. Pek modern salon denemezdi buraya. Tam
kolonyel de denemezdi. Fransz 'Empire'in biraz gerisinde kalyordu.
Mobilyalarn yzeyleri dzd, ama destekler hep kuu boynu biimindeydi. Siyah aynalar, gl elektrik klar, bol kromaj, bol hal.
Bir tek ynden tutarllk vard, o da her eyin ok pahal oluuydu.
Mitchell Layton kavga eder gibi bir sesle, "Doru," diye bir lk
daha att. Sanki birilerinin itiraz edeceini tahmin ediyor, o kiilere
nceden hakaret ediyordu. "nsanlar zgrlk kavramn ok fazla
mesele ediyorlar. O kelime mulak, gereinden fazla kullanlmaktan
anm bir ey. Ben zgrln o kadar matah bir ey olduundan
bile pek emin deilim. Bence insanlar dzenlenmi bir toplum iinde,
folklor dans gibi belli bir biimi ve deseni olan bir toplum iinde, daha
bile mutlu olurlar. Folklor ne kadar gzeldir, bilirsiniz. Ritmiktir de.
nk oluturulmas kuaklar boyunca srmtr, bir zpktnn onu
deitirmesine de izin vermezler. Bize gereken de bu. Plan ve ritim. Bir
de gzellik."
Ellsworth Toohey, "Bu uygun bir benzetme, Mitch," dedi. "Sana hep
sylemitim yaratc bir kafan var diye."
"Demek istediim, insanlar mutsuz eden ey, ok az seenekleri olmas deil, ok fazla seenekleri olmas," diye devam etti Mitchell
Layton. "Karar vermek zorunda kalmak. Hep karar vermek. Ne
yapacan bilememek. Oysa planl bir toplumda insan kendini
gvende hisseder. Habire insanlar gelip ondan bir eyler yapmasn
istemez. Hi kimsenin hibir ey yapmas gerekmez. Tabii benim demek istediim, ortak karlar iin almann dnda."
Homer Slottern, "nemli olan manevi deerler," dedi. "nsan ada
olmal, dnyaya ayak uydurmal. Manevi bir yzylda yayoruz."
848/1067
Homer Slottern'in surat kocaman, gzleri pek mahmurdu. Gmleinin dmeleri yakutla zmrt karmyd. Kolal gmleinin
nne salata dklm gibi. byk maazann sahibiydi.
Mitchell Layton, "nsanlar eski alarn mistik gizlerini incelemeye
mecbur edecek bir yasa olmal," dedi. "Her ey Msr'daki piramitlerde
yazl."
"Doru, Mitch," diye ona katld Homer Slottern. "Mistisizmin
deeri byk. Ama beri yanda da Diyalektik Materyalizm ..."
Mitchell Layton aksi bir sesle, "Bu bir eliki deil," dedi. "Gelecein
dnyas her ikisini birletirecek."
Ellsworth Tooley, "Aslnda bunlarn ikisi, ayn eyin yzeyde
deiik biimleridir," dedi. "Niyet ayndr." Gzlk camlarndan klar
yansd, ierden fkrm bir kvlcm gibi gzkt. Bu sze kendine
gre bir anlam verdii belliydi.
Jessica Pratt, "Benim tek bildiim, bencil olmamann tek ahlaki ilke
olduu," diye araya girdi. "En soylu ilke ve ayn zamanda kutsal bir
grev. zgrlkten ok daha nemli. Bencil olmamak, mutluluun tek
yoludur. Ben olsam, bencillikten kopmay reddeden herkesi kuruna
dizdirildim. Mutsuzluklarn sona erdirmek iin. Zaten mutlu olamaz o
insanlar."
Jessica Pratt konuurken sesinde zlem vard. Yumuak ifadeli yal
yz, pudral teni, masum makyajyla, parman dedirenin parmak
ucu beyaza boyanacakm gibi bir izlenim yaratyordu.
Jessica Pratt, pek eski bir ailenin soyadn tard, hi paras yoktu,
ama byk bir ihtiras vard. O ihtiras, kz kardei Renee'ye duyduu
sevgiydi. Kk yata ksz kalmlard. Jessica kendi hayatn,
Renee'nin yetitirilmesine feda etmiti. Her eyini feda etmiti. Hi
evlenmemiti. Hep mcadele etmi, planlar, komplolar kurmu, nice
sahtekrlklara bulamt yllar iinde. Sonunda da Renee'yi, Homer
Slottern'le evlendirmeyi baarmt.
849/1067
850/1067
Dier baarlarn sergilediinde hi kimse soru amazd nk. Siyasal grlerine katlmayanlara kar, fkeli ve sabrsz davranrd.
Kiisel bir sorundu bu. Kendisi her zaman hakl olmak zorundayd,
nk o yarndan sonraki gnd.
Kocas Mitchell Layton ondan nefret ederdi.
"Son derece geerli bir tartma," diye terslendi. "Herkes konunun
senin kadar uzman olamaz, hayatm. Bakalarna yardm etmek
zorundayz. Aydn liderlerin grevi budur. Benim demek istediim,
zorgu kelimesinden korkma samalndan syrlmamz gerek. yi bir
ama iin olursa, zorgu da, zorlama da kt saylmaz. Benim demek istediim, sevgi adna. Ama bu lkeye bunu nasl anlatabileceimizi
bilmiyorum. Amerikallar yle kasnt ki!"
lkesini bir trl balayamyordu, nk lkesi ona eyrek milyar
dolar vermi, sonra da buna uyacak saygy gstermemiti. Onun resim, edebiyat, tarih, biyoloji, sosyoloji ve metafizik konulardaki
grlerini hi kimse kabul etmiyordu. eklerini kabul ediyorlard yalnz. Herkesin kendisini parasyla zdeletirdiinden yakmyordu
Layton. Ama yeterince zdeletirmedikleri iin de nefret ediyordu
herkesten.
Homer Slottern, "Zorlamann iyi yan ok," dedi. "Yeter ki demokratik olarak planlansn. Ortak karlar her eyden nce gelmeli.
Holansak da, holanmasak da."
Homer Slottern'in tutumu, kelimelere dkldnde iki blmden
oluurdu. Bunlar birbiriyle elien blmlerdi, ama kendisi bundan
hi rahatsz olmuyordu; nk kafasnda tutumunu kelimelere dkmyordu. Birincisi; Slottern soyut teorilerin sama olduuna inanrd.
Eer mteriler belli bir eyi istiyorlarsa, onlara onu vermekte bir
saknca yoktu. Ticaret ilkeleri bunu gerektirir, ayrca insan para da
kazanrd. kincisi; insanlarn manevi hayat dedii ey her neyse, onu
ihmal ettii iin tedirgindi. Para kazanma aray iinde, ilgilenememiti o konularla. Belki de Toohey gibi adamlarn biraz hakk vard.
Hem, maazalar elinden alnrsa ne olurdu ki? Devlete ait bir byk
851/1067
852/1067
"Ike ... neydi soyad onun? O da diyor ki, tiyatro bir sevgi aracym.
Oyunun sahnede oynanmas ok yanl diyor. Aslnda oyun, seyircilerin kalbinde oynanr, diyor."
"Banner'n geen pazar saysnda Jules Fougler, gelecein
dnyasnda tiyatronun hi gerekli olmayacan yazyordu. Sradan insann gnlk hayat da en iyi Shakespeare trajedileriyle boy lebilecek bir sanat eseridir, diyordu. Gelecekte dramatistlere de gerek olmayacakm. Eletirmen yalnzca kalabalk kitlelerin gnlk hayatna
bakacak, bunlarn sanatsal noktalarn halka aklayacakm. yle diyor Jules Fougler. Onunla ayn grte olduumdan pek de emin
deilim ama kesinlikle ilgin bir bak as var."
"Lancelot Clokey diyor ki, ngiltere mparatorluu'nun sonu yaklayormu. Sava olmayacak, diyor. nk dnya iileri buna izin
vermeyecekmi. Savalar balatan, uluslararas bankaclar ve silah tacirleri. Onlarn da forsu kalmam durumda. Lancelot Clokey'ne gre
evren bir esrar; insann en iyi arkada da annesi. Bulgaristan
Babakan da sabah kahvaltsnda ringa bal yiyormu, yle
sylyor."
"Gordon Prescotta gre mimari demek, drt duvarla bir at demekmi. Taban olsa da olurmu, olmasa da. Geri kalan kapitalist
zentisiymi. Dnyada herkesin bann stnde bir dam oluncaya
kadar, hi kimsenin hibir yere inaat yapmasna izin verilmemeli,
diyor. Ama ... Patagonyallar ne olacak? Onlara dam istemeyi biz
retmek zorundaymz. Prescott buna, diyalektik transspasyal
bamllk diyor."
Ellsworth Toohey hibir ey sylemedi. ylece durmu, hayalindeki
dev daktilo makinesine glmsyordu. Duyduu her nl isim, o makinenin tularndan biriydi. Her biri belli bir alan kontrol ediyordu.
Her biri vuruunu yapyor, iz brakyor, yava yava birbiriyle
balantl cmleler beyaz kda dklyordu. Daktilo makinesi, diye
dnd. O makine, tulara dokunacak eli de gerektirir.
853/1067
Mitchell Layton'un, "Evet, Banner, Allah kahretsin!" diye homurdandn duyunca dikkat kesildi.
"Biliyorum," dedi Homer Slottern.
Mitchell Layton, "Aksyor artk," dedi. "Kesinlikle aksyor. Amma da
yatrm semiim. Elisworth'un yanld tek olay da bu oldu ite."
Eve Layton, "Ellsworth asla yanlmaz," dedi.
"Eh, bu sefer yanld ite. O boktan gazeteden hisse almam neren
oydu." Toohey'nin gzleriyle karlatnda, o gzlerin kadife gibi
sabr yansttn grd, aceleyle ekledi: "Demek istediim, ikyet
ediyor deilim, Ellsworth. Ziyan yok. Belki de gelir vergimi
drmeye yarar. Ama o irkef gerici gazete kesinlikle yoku aa
gidiyor."
"Biraz sabrl ol, Mitch," dedi Toohey.
"Sence satp kurtulmayaym m?"
"Hayr Mitch, bence yapma."
"Sen yle diyorsan yle olsun. Param bol naslsa. Her eye yeter
param."
Homer Slottern artc bir hiddetle, "Ama benim yetmez!" diye
patlad. "Neredeyse insann Bcnner'a ilan vermeye bile paras yetmeyecek. Mesele tirajlarnda deil... tirajlar iyi... ama ortalkta bir
hava var. Garip bir hava. Ellsworth, ben o gazeteyle ilan anlamam
iptal etsem diyorum."
"Neden?"
"Wynand Okumuyoruz akmn biliyor musun?"
"Duydum."
"Gus Webb diye biri ynetiyor. Park yerlerinde duran arabalarn
camlarna etiket yaptryorlar. Sinemalarda Wynand Haberleri
balaynca yuhalyorlar. Pek byk bir grup olduklarn sanmyorum,
ama geen hafta tatsz bir kadn benim maazada kyameti kopard.
Banner'a ilan veriyoruz diye bize 'Emek Dman' dedi, bas bas
854/1067
855/1067
856/1067
857/1067
7
Son izimci de evine gittiinde, Peter Keating dirseklerinde bir uyuma hissetti. Hole kt, ban kaldrp tavana bakt. Eskiden st kata
kan merdivenin duvardaki izini grebiliyordu. Merdiven kaldrlm,
duvar rlmt artk. Guy Francon'un odas yoktu. Keating & Dumont irketi, bir tek katta alyordu.
O merdiveni hatrlad, ilk seferinde krmz hall basamaklar nasl
ktn dnd. Elindeki plan parmak ularyla tutarak tamt.
Guy Francon'un ltl yansmalarla dolu odasn dnd. Drt yl
boyunca o odann kendi odas olduunu dnd. irkete u son yllarda neler olduunu biliyordu. Tulum giymi iiler merdiveni skp
duvar rerken de neler olduunu biliyordu. Ama olay asl gerek
klan, tavandaki deliin kapanmasndan sonra ekilen beyaz boya
olmutu.
Aaya doru inii oktan beri kabullenmiti Peter Keating.
steyerek kabullenmemiti tabii. yle olsa, bir karar saylrd. Oysa
olay kendiliinden olmu, o da olmasna izin vermiti. ok basit, hemen hemen acsz bir sre. Miskinliin insan uykuya tamas gibi.
u andaki sinsi ac, olayn neden olduunu anlamaya almaktan
geliyordu.
"Yzyllarn Mar Fuar" vard tabii. Ama o olay tek bana nemli
olmayabilirdi. "Yzyllarn Mar" mays aynda alm, byk bir
baarszlkla sonulanmt. Ne yarar var, diye dnd Keating. O
kelimeden kamamak gerekirdi. Gerekten baarsz olmulard.
Korkun bir rezalet! Ellsworth Toohey stununda, "Bu fuarn ad,
eer, 'Yzyllar At Srtnda Gelip Gemi' olsa, daha uygun olurdu," diye yazmt. Zaten fuarn mimari deeri konusunda yazlan tm yazlar
da ayn havadayd.
Keating nasl deli gibi altklarn, yedi mimar arkadayla birlikte
o binalar nasl izdiklerini buruk bir duyguyla hatrlad. Keating'in
859/1067
860/1067
861/1067
862/1067
863/1067
864/1067
865/1067
866/1067
bir ressamn tablosu aslyd. Salonun geri kalan, rahip odas gibi
ciddi ve sessizdi. Yo, rahip odas deil, diye dnd Keating. Srgndeki bir kraln inziva yeri. Maddesel zenginlikleri hor gren
birinin.
Toohey'nin gzleri scak, neeli, cesaret vericiydi. Telefona kendi
cevap vermiti Toohey. Randevuyu hemen vermiti. Keating iinden,
beni byle samimi karlamas ho bir ey, diye dnyordu. Neden
korkmuum ki? Neden kukulanmm? Eski dostuz biz.
Toohey esneyerek, "Hay Allah," dedi. "nsan ne ok yorulabiliyor!
Bir nokta geliyor, insan serseriler gibi dinlenme ihtiyac duyuyor. Eve
geldiimde elbiselerimi bir dakika daha zerimde tutamayacam hissettim. Kyl gibi hissettim kendimi o elbiselerin iinde. Kantlar
tuttu. Soyunmak zorundaydm. Alnmyorsun deil mi, Peter? Baz
kimselere kar kat ve resmi olmak arttr, ama seninleyken hi
gerekli deil."
"Yo, tabii deil."
"Biraz sonra bir banyo yapaym bari. Scak bir banyo, insana kendini
asalak gibi hissettirir. Sen scak banyolar sever misin, Peter?"
"ey ... evet... herhalde."
"Kilo alyorsun, Peter. Yaknda banyoya girdiinde iren duracaksn. Hem kilo alyorsun, hem de skkn grnyorsun. Kt bir
bileim. Estetik adan kesinlikle yanl. iman insanlar mutlu ve
keyifli olmal."
"Benim bir eyim yok, Ellsworth. Yalnz ..."
"Eskiden tatl bir davrann vard. Onu kaybetmemelisin. Yoksa insanlar sklr senin yannda."
"Ben deimedim, Ellsworth." Birden, bu kelimeleri vurguyla
sylediini farketti. "Hi deimedim ben. Cosmo-Slotnick Binas'n
izerken naslsam, yine yleyim."
867/1067
868/1067
869/1067
870/1067
871/1067
Roark'un kaderinden baka bir kaygm, bir misyonum yok mu sanyorsun? Bay Roark yalnzca birok ayrntdan bir tanesi. Onunla uramak kolayken, uratm. Dorudan deil tabii. Ama sana bir konuda
hak veriyorum, Bay Roark benim iin byk bir tahrik unsura. Bazen
dnyorum da, onunla bir daha kar karya gelmemi oluum ne
kadar yazk, diyorum. Ama belki de hi gerekli olmaz. nsan ilkelerle
urarsa, bireysel karlamalarn zahmeti de ortadan kalkyor,
Peter."
"Ne demek istiyorsun?"
"ki yoldan ancak birini izleyebilirsin, demek istiyorum. Ya habire
ba veren bir tek yaban otunu yolup durursun, ki o zaman ii
bitirmeye on mr sresi bile yetmez. Ya da topran yle bir biimde
hazrlarsn, belli bir kimyasal maddeyi o topraa yle yayarsn ki, o
yaban otunun yetimesi imknsz hale gelir. Bu yntem daha hzldr.
Yaban otu diyorum, nk geleneksel benzetme byle, ayrca da seni
korkutmayacak bir sz. Tabii ayn teknik, yok etmek istediin baka
bitki trleri iin de geerli. Buday olur, patates olur, portakal olur,
orkide olur, akamsefas olur."
"Ellsworth, neden sz ettiini anlayamyorum."
"Tabii anlamyorsun. O da benim avantajm. Ben bu szleri her gn
herkesin nnde syleyip duruyorum, hi kimse neden sz ettiimi
anlayamyor."
"Howard Roark'un Gail Wynand'n evini yaptn duymu
muydun?"
"Sevgili Peter, senden renmeyi mi bekleyecektim sanyorsun?"
"Eee, ne diyorsun buna?"
"Beni neden ilgilendirsin ki?"
"Roark'la Wynand'n sk fk dost olduklarn duydun mu? Hem de
ne dostluk, duyduklarma bakarsan! Eee? Wynand neler yapabilir,
biliyorsun. Roark'u nerelere ykseltebilir, onu da biliyorsun. imdi
872/1067
873/1067
"Olduunu biliyorum."
Syleyecek baka bir ey yoktu. Toohey bileini kprdatt, ayan
kaldrp kanepenin koluna att, bacaklarn rahat biimde yayd. "Dik
otur, Peter. Orada gargoyllara benziyorsun." Keating kprdamad.
"Cortland Evlerinin mimarm seme iinin bana kaldna nereden
hkmettin?"
Keating ban kaldrd. Saplanan bu bak rahatlatmt onu. Evet,
ok fazla eyi varsaym, Toohey'i gcendirmiti. Oydu nedeni. Tek
nedeni oydu.
"ey ... herkes diyor ki... bana dediler ki, o proje zerinde byk
etkin varm ... o insanlar kanalyla ... Washington'da da, baka
yerlerde de ..."
"zel olarak. Mimarlk konularnda uzman biri olarak. Baka bir ey
deil."
"Evet, tabii... ben de ... onu demek istemitim."
"Mimar tavsiye edebilirim. Hepsi o kadar. Hibir ey garanti edemem. Son sz bende deil."
"Benim de istediim bu kadar zaten, Ellsworth. Senden bir tavsiye
sz ..."
"Ama Peter, birini tavsiye edersem, nedenini de sylemem gerekir.
Etkimi ve nfuzumu srf dostlar kayrarak iin kullanamam, deil
m?"
Keating robdambra bakt, pudra sngerleri, diye dnd. Nedeni
pudra sngerleri? Beni rahatsz eden o. Onu zerinden bir karsa...
"Senin mesleki itibarn pek eskisi gibi deil, Peter."
"Ama sen dostlar kayrmak dedin, Ellsworth ..." Sesi bir fsltyd.
"Eh, tabii dostunum. Her zaman dostun oldum. Bundan kuku
duymuyorsun herhalde, deil mi?"
"Hayr ... duyamam, Ellsworth ..."
874/1067
875/1067
vereyim. Al, eve gtr; bakalm kafan atlatp bir eyler bulabilecek
misin. Bir kumar oyna istiyorsan. n plan yap. Hibir konuda sz
veremiyorum. Ama eer onlarn istediine birazck yaklarsan, gerekli
insanlara sunarm, tm gcmle de desteklerim. Yapabileceim bu
kadar. Karar bana kalmyor. Aslnda sana kalyor."
Keating oturmu, ona bakyordu. Gzleri kaygl, hevesli ve
umutsuzdu.
"Denemek istiyor musun, Peter?"
"Denememe izin verir misin?"
"Tabii veririm. Neden vermeyeyim? Bunca insann arasnda bulmacay zen sen olursan, ok sevinirim."
"Grnme gelince, Ellsworth," dedi Keating birdenbire. "u
grnm ... baarszlklara ok zldm iin deil ... Neden byle
aaya kaydm anlayamadm iin ... En tepeden ... Hi neden
yokken ..."
"Eh, Peter, onu dnmek ok korku verici bir ey olabilir. Aklanamayan eyler her zaman korkuntur. Ama yle bir korkuyla
karlamamak iin yapabilecein bir ey var. Bir an durup kendine,
benim en tepede bulunmam iin herhangi bir neden var myd, diye
sormak. Hadi hadi Peter, glmse biraz. aka yapyorum. nsan mizah
anlayn kaybetti mi, her eyini kaybetmi saylr."
Ertesi sabah Keating ofise, Ellsworth Toohey'nin Banner
Binas'ndaki kk odasna uradktan sonra geldi. Elinde Cortlandt
Evleri projesiyle ilgili tm verileri ieren bir evrak antas vard.
lende izim elemanlarndan birini yollayp sandvi aldrd. Neil Dumont, "Yardm ister misin, Peter?" diye sordu. "Birbirimize danr,
biraz tartrz ..." Keating ban iki yana sallad.
Gece sabaha kadar masasnn bandan kalkmad. Bir sre sonra,
artk ktlara bakmay kesmiti. nne yaylm tablolar, rakamlar
dnmyordu. Onlar zaten incelemi, isteneni baaramayacan
anlamt.
876/1067
8
Roark, Peter Keating'e ilk baknn getirdii oku gstermemesi
gerektiini biliyordu ... ama ge kaldm da biliyordu. Keating'in
dudaklarnda belirli belirsiz bir glmseme grd. zlmenin
bilincinde olduunu, buna raz olmak zorunda kaldn byle gstermesi korkuntu.
"Sen benden yalnzca iki ya m kksn, Howard?" diye sordu
Keating ilk nce. Alt yldr grmedii adamn yzne bakyordu.
"Bilmiyorum, Peter. Galiba yle. Ben otuz yedi yandaym."
"Ben de otuz dokuz ... o kadar."
lerledi, Roark'un masasnn karsndaki sandalyeyi eliyle yoklayarak yakalad. Roark'un odasnn duvarm oluturan pencerelerden giren k, gzlerini kamatrmt. Gkyzne ve kente bakt.
Burada ykseklik duygusuna kaplmamt. Binalar ayaklarnn dibinde gibiydi. Gerek bir kent deil de, oyuncak bir kentti sanki. nl
binalarn minyatrlerinden yaplm. Birbirine inanlmayacak kadar
yakn ve bir o kadar kk. Eilse cannn istediini avucuna alabilirmi gibi hissetti. Hareket halindeki siyah beneklere bakt. Otomobiller. ok yava gidiyor gibiydiler. Parmak kadar bir bloku gemeleri
yle uzun sryordu ki! Kentin talarn ve svalarn, yakalayp
geri savuran bir madde gibi grd. Sra sra yass, dey dzlemler.
zerlerinde nokta halinde pencereler. Her dzlem bir reflektr.
Pembe, altn rengi ve mor. Aralarndaki duman mavisi izgiler, onlara
biim, a ve mesafe kazandryordu. Binalardan gkyzne k
boalyordu. Gkyz yaz mavisiydi. Daha dorusu, yanan bir atein
zerini rten su tabakas gibiydi. Tanrm, diye dnd Keating. Kimdi btn bunlar yapan adamlar? Sonra hatrlad ... kendisi de o adamlardan biriydi.
Bir an Roark'un vcudunu grd. Masann arkasnda, iki pencerenin birletii izginin nnde, dimdikti. Sonra yaklat, onun karsna
oturdu.
878/1067
879/1067
"Evet."
"O halde artk korkma. Nedir mesele?"
Keating dikleti. Sakindi. gn nce ropdambrl bir adamn
karsnda otururkenki gibi deildi. Hemen hemen zgveni vard
imdi. Yava yava, kendine acmakszn konutu.
"Howard, ben bir asalak saylrm. Btn mrmce asalak oldum.
Stanton'da en iyi projelerimi hep sen izdin. mrmde yaptm ilk
evi, sen izdin. Cosmo-Slotnick Binas'n sen izdin. Ben hep senden
beslendim, biz domadan nce gelip gemi, senin gibi adamlardan
beslendim. Parthenon'u, Gotik katedralleri, ilk gkdelenleri yapan
adamlardan. Onlar olmasayd, ben ta stne ta koymasn bilmezdim. Benden nce yaplanlara, mrm boyunca bir tek yeni kap
tokma eklemi deilim. Benim olmayan aldm, karlnda da
hibir ey vermedim Verecek bir eyim yoktu. Rol yapmyorum
Howard, ne dediimin son derece farkndaym. imdi de buraya, beni
tekrar kurtarman istemeye geldim. Eer beni kovmak istersen, imdi
yap."
Roark yavaa ban iki yana sallad, tek elini hareket ettirerek
devam etmesine sessizce izin verdi.
"Herhalde biliyorsundur, mimar olarak iim bitti benim. Yo, fiilen
bitmedi, ama hemen hemen sonu geldi. Bakalar bu durumda birka
yl daha dayanr, ama ben yapamam. Eski durumum nedeniyle
yapamam. nsanlar beni, olduumdan baka bir ey sanm olduklar
iin yapamam. nsanlar aaya kayan birini asla balamaz. Onlarn
hayallerine ayak uydurmak zorundaym. Bunu da ancak, mrm boyunca hep yaptm gibi yapabilirim. Tamaya hakkm olmadan elde
ettiim hreti srdrmek iin, kendi abamla ulamadm bir
baarnn getirecei, hak etmediim saygnla ihtiyacm var. Bana son
bir ans tannd. Bunun son ansm olduunu biliyorum. Yapamayacam da biliyorum. Sana berbat bir ey getirip bunu dzelt
880/1067
881/1067
"Bunu bir dnmeme izin ver, Peter. Bunlar burada brak. Yarn
gece evime gel. O zaman sylerim sana."
"Beni... reddetmiyor musun?"
"Henz deil."
"Edebilirdin ... onca olup bitenden sonra ..."
"Bo ver onlar."
"Yani, dnecek misin ..."
"imdilik bir ey syleyemem, Peter. Karar vermek zorundaym. Sen
fazla gvenme. Senden imknsz bir ey isteyebilirim."
"Ne istersen, Howard. Ne istersen."
"Yarn konuuruz."
"Howard, ben ...sana nasl teekkr edebilirim ... Yalnzca dnmeyi kabu ..."
"Bana teekkr etme. Yapacaksam, kendime gre nedenlerim olacaktr. Senin kazanacaklarn kadar da, ben kazanmay bekliyor
olacam. Hatta belki daha fazla. Baka trl hibir ey yapmayacam unutma."
Keating ertesi akam Roark'un evine geldi. Aradaki sreyi sabrszlanarak m geirmiti, yoksa yle bir ey hissetmemi miydi, pek
farknda deildi. Zihnindeki rk, yaylmaya balamt artk.
Hareket edebiliyordu, ama arl yokmu gibiydi.
Roark'un odasnn orta yerinde durup yavaa evresine baknd.
Roark'un kendisine sylemedii eyler iin minnet duyuyordu. Ama
sorduu soruyla, o konulara kendi dikkatini kendisi ekmi oldu.
"Buras Enright Evi, deil mi?"
"Evet."
"Sen yaptn!"
Roark bayla evetledi, "Otur, Peter," dedi. ok iyi anlyordu.
882/1067
883/1067
884/1067
885/1067
886/1067
887/1067
888/1067
"mzala."
"Ne bu?"
"kimizin arasnda bir anlama. Btn artlarmz sralyor. Her
birimize bir kopya. Herhalde hukuksal bir geerlilii yoktur. Ama seni
bununla tehdit edebilirim. Geri mahkemeye veremem. Ama ilan edebilirim. Eer istediin saygnlksa, bu anlamann aklanmasna izin
veremezsin. Herhangi bir anda cesaretin tkenirse, teslim olduun anda her eyi birden kaybedeceini hatrla. Ama szn tutarsan, bak
ben de sana sz veriyorum, orada yazl... bunu hibir zaman, hi kimseye aklamayacam. Cortlandt senin olacak. Yapm bittii gn, bu
kd sana yollarm, istersen yakarsn."
"Peki, Howard."
Keating imzalad, kalemi ona uzatt. Roark da imzalad.
Keating oturduu yerden bir an ona bakt, sonra yavaa, kafasndaki bulank dnceyi netletirmeye alyormu gibi konutu:
"Kime sorsan, senin budalalk ettiini sylerdi ... Herkes benim
krda olduumu sylerdi."
"Sen toplumun verebilecei her eyi alyorsun. Parann tm sende
kalyor. Verilebilecek onurlar, alklar, hreti alyorsun. Kiraclarn
minneti de senin olacak. Bana gelince ... ben de hi kimsenin kimseye
veremeyecei eyi alyorum. nsan onu ancak kendi kendine verebilir.
Ben Cortlandt' yapm oluyorum."
"Seninki benim aldmdan fazla, Howard."
"Peter!" Sesi zafer kazanm gibiydi. "Bunu anlayabiliyor musun?"
"Evet..."
Roark masaya yaslanp yavaa gld. Keating onun bu kadar mutlu
bir ses kardm hi duymamt.
"leyecek bu i, Peter. yi gidecek. Bir terslik olmayacak. Harika bir
ey yaptn u anda. Bana teekkr edip her eyi mahvetmedin."
889/1067
890/1067
891/1067
9
Gln kysnda oturmaktaydlar. Wynand bir kayann zerine km, Roark yere uzanm, Dominique de imenlerin zerine dimdik
oturmutu. Etekleri evresine yaylm durumdayd.
Wynand'n Evi, karlarndaki tepedeydi. Arazi teraslar halinde
yayla yayda ykseliyor, o tepeyi oluturuyordu. Ev de yatay dikdrtgenler biimindeydi. Sonunda dey bir uzantyla son buluyordu.
Adm adm gerileyen bloklar halindeydi. O bloklarn her biri bir odayd. Her birinin boyu ve biimi, taban hizalarn basamak basamak ayrmaktayd. Sanki ilk adm oluturan salondan sonra, bir el yavaa
hareket etmi, br adm oluturmutu. Daha sonra da dierlerini.
Birer birer. Her biri biraz daha ksa, daha kesin. Sonuncusu da
gkyznn bir yerinde bitiyordu. Tepeye doru ykselen teraslarn
hareketi devam ediyormu, vurgulanyormu, hzlanyormu, stakato
bir finale ulayormu gibi.
Wynand, "Ona buradan bakmak houma gidiyor," dedi. "Dn btn
gn burada geirdim. Duvarlarda n deimesini seyrettim.
Howard, sen bir binay izerken gnn her saatinde n her adan o
eve neler yapacan biliyor musun? Gnei sen mi kontrol
ediyorsun?"
"Tabii." Roark ban kaldrmadan konumutu. "Ama ne yazk ki
burada kontrol edemiyorum. Biraz ekil, Gail. Glge yapyorsun.
Srtma den gnei severim."
Wynand de yere, otlarn zerine indi. Roark yzst yatm, yzn
koluna dayamt. Turuncu salar, gmleinin beyaz kolu zerindeydi.
ne uzanan tek elinin avucu yere dnkt. Dominique o parmaklarn
arasndan ykselen otlara bakt. Parmaklar ara sra kprdyor, bir otu
tembel bir zevkle kryordu.
Gl arkalarndayd. Keleri koyulamaya balayan, yamyass bir
araf. Sanki evredeki aalar yaklayor ve gece, gl smsk
sarmaya hazrlanyordu. Gne parlak bir erit oluturmaktayd
893/1067
894/1067
895/1067
896/1067
897/1067
898/1067
899/1067
900/1067
901/1067
902/1067
903/1067
904/1067
905/1067
906/1067
"Henz yapacak deilim. Ama ben bunca yldr bekledim, imdi sen
de benimle birlikte bekleyeceksin. Bir bakma, sana ikence etmek
houma gidiyor, onu biliyor musun? Her zaman istediimi de biliyor
musun?"
"Biliyorum."
"Seni buraya getiriim, yaptracam gn burann senin olacam
sylemek iindi. Bekledim, nk kendimi hazr hissetmiyordum. Seni
tandm zaman, hazr olduumu anladm. Sen mimar olduun iin
deil. imdi biraz daha beklememiz gerekiyor. Bir iki yl falan. lke
kendini topallayana kadar. u sra bina yapmak iin uygun bir zaman
deil. Tabii herkes gkdelenlerin gn artk geti, diyor. Modern deil
diyor. Benim hi aldrdm yok. Kendini detirim ben ona. Wynand
Kurulular'nn kentin her yanna salm ofisleri var. Hepsini tek binada istiyorum. Yeterince byk adamn da ipleri elimde olduu iin,
geri kalan katlan da kolayca kiralamalarn salarm. Belki de New
York'da yaplan son gkdelen olur. Daha iyi. En by ve en
sonuncusu."
Roark kar kaldrma, lekeli khne binalara bakyordu. "Yklacak
onlar, Howard. Hepsi. Dibine kadar yklp dmdz edilecek. Ynetimin benim elimde olmad yerler. Yerine bir parkla bir de Wynand
Binas yaplacak. Bu kentin en gzel binalar ziyan oluyor, nk
kimse gremiyor onlar. Bu bina btn mahalleyi diriltecek. Bir sr
insan beni izleyecek. Uygun bir semt deil, diyecekler. Bir yeri uygun
mahalle yapan kimmi, grecekler. Buras kentin yeni merkezi haline
gelebilir kent yeniden yaamaya balad zaman. Btn bunlar,
henz Banner drdnc snf bir gazeteyken planladm. Yanl hesaplamadm, deil mi? Ne olacam biliyordum ... Hayatma bir ant,
Howard. Ofisime ilk defa geldiinde ne demitin, hatrlyor musun?
Hayatmn ifadesi. Gemiimde hi sevmediim eyler de var. Ama
gurur duyduum eylerin hepsi kalc olacak. Ben gittikten sonra, o
bina Gail Wynand olacak ... Zaman gelince uygun mimar bulacam
biliyordum. Tabii parayla tuttuum bir mimardan ok daha fazla deer
907/1067
10
Yamur dinmiti ama Peter Keating, keke yine balasa, diyordu.
Kaldrm prl prld. Binalarn duvarlarnda koyu renk lekeler
olumutu. Gkten bir ey yamadna gre de, kent sanki souk
terler dkyormu gibi grnyordu. Havada zamansz karanln
arl vard. Erken yalanma gibi tedirginlik verici bir eydi bu. Pencerelerde sar k havuzlar gze arpyordu. Keating zlyordu
yamuru. Ama srlsklamd, iliklerine kadar.
Ofisten erken km, eve kadar yrmeye karar vermiti. Ofis
gzne gerek deilmi gibi gzkyordu. Bir sredir yleydi. Gerei
ancak akamlar, gizlice Roark'un evine szlrken bulabiliyordu.
Szlmek deil, gizli de deil, dedi, kendi kendine fkeyle. Ama yle
olduunu biliyordu. Geri her ziyareti gibi o da Enright Evi'nin
lobisinden geip asansre biniyordu. Ama iinde belirli belirsiz bir
tedirginlik oluyor, evredeki herkesin yzne bakyor, tannmaktan
korkuyordu. Anonim bir sululuktu duyduu. Kimseye ynelik deildi.
Kurban olmad iin de, daha korkun bir sululuk duygusu haline
geliyordu.
Roark'dan Cortlandt Evleri'yle ilgili her detayn kaba izimlerini
alyor, kendi eliyle izip, sonra adamlarna temize ektirmek zere
gtryordu. Talimat dinliyordu Roark'dan. verenler itirazlarda bulunduu zaman neler sylemesi gerekiyorsa, onlar bir bir ezberliyordu. Ses kayt makinesi gibi emiyordu Roark'un syledii her eyi.
Daha sonra adamlarna izim talimat verirken, sesi plak gibi kyordu. Aldrd yoktu buna. Hibir konuda soru sormuyordu.
u anda ar admlarla yrmekteydi. Yamayan yamurla ykl
havann iinden, acele etmeden gemekteydi. Ban kaldrdnda, ok
iyi tand binalarn kuleleri yerine, bir boluk grd. Sise ya da buluta benzemiyordu. Sessiz bir yknt baarm gri bir tabaka gibiydi.
Binalarn gkyznde kayboluu onu her zaman rahatsz eden bir
grnmd. Gzlerini indirdi, yoluna yle devam etti.
909/1067
910/1067
"Eh, iini sevdiine memnun oldum ... yani eer ... onu demek istedin, deil mi?"
"imi sevmek mi? Ne sama bir sz. Washington bu lkenin tek olgun yeri. nsanlar baka yerde nasl oturabiliyor, anlayamyorum. Sen
neler yapyorsun, Peter? Geen gn adn gazetede grdm. nemli
bir konudayd."
"Ben ... alyorum ... Fazla deimemisin, Katie. Yani gerek anlamda deimemisin. Deil mi? Yani yzn ... eskisi gibi ... bir
bakma ..."
"Eh, bir tek yzm var, o da bu. nsanlar bir iki yl grmediler mi,
neden hep deimekten sz ederler? Dn Grace Parker'a rastladm,
hemen grnmn envanterini kard. Syleyecei her kelimeyi
ben nceden biliyordum. ok iyi grnyorsun, hi yalanmamsn,
falan filan. nsanlar pek darlkl."
"Ama gerekten iyi grnyorsun ... Seni grmek ok gzel..."
"Ben de seni grdme sevindim. naat sanayii nasl?"
"Bilmiyorum ... Senin okuduun Cortlandt olmal ... Cortlandt
Evleri'ni yapyorum. Bir konut projesi..."
"Evet, tabii. Oydu. ok iyi bir insansn, Peter. Bu ii yalnz zel sektr krlar iin ve dolgun bir cret karlnda deil, sosyal bir amala
stlenmen ok gzel. Bence mimarlar para peinde komay brakp
hkmet ilerinin de biraz ucundan tutmal, kendilerine daha geni
amalar edinmeli."
"ounun elinden gelse, bunu hemen kapard. Yarp girmesi en zor
etelerden biri. Tam anlamyla kapal bir ..."
"Evet, evet, biliyorum. Meslek dndan olanlara, bizim alma yntemlerimizi anlatabilmeye imkn yok zaten. Bu yzden de hep aptalca,
can skc ikyetler duyuyoruz. Wynand Gazeteleri'ni okuma, Peter."
"Hi okumam ben Wynand Gazeteleri'ni. Onun bu konuyla ne ilgisi
var ... ha, ben ... Aslnda neden sz ettiimizi bilmiyorum, Katie."
911/1067
Onun bana hibir borcu yok, diye dnd. Ya da ... her trl fkeyi
ve nefreti yneltebilirdi ona. Ama insani tepki diye de bir ey vard.
Herhalde sesinde biraz gerginlik olmalyd. Ama yoktu.
"Aslnda konuacamz ok ey olmal, Peter." Bu szler Keating'i
keyiflendirmeliydi, ama sylenileri o kadar kolay olmamt. "Ne
olursa olsun, btn gn burada dikilip duramayz." Kolundaki saate
gz att. "Benim bir saat kadar vaktim var. Beni bir yere gtr de birer
fincan ay ielim. Senin de ihtiyacn var bir scak aya. Donmu
grnyorsun."
"Peki, Katie. Harika olur. Ben ..." Keke teklif eden o olmasayd, diye
geirdi iinden. yle yapmalar gerekirdi tabii. Keke gerekeni kendisi
dnseydi. En azndan, Katie bu kadar abuk dnmeseydi. "Gzel,
sessiz bir yer bulalm ..."
"Thorpe'a gideriz. Keyi dnnce hemen orada bir tane var. ok da
gzel sandviler veriyorlar."
Karya geerlerken Keating'in koluna giren de o oldu. br
kaldrma varnca, onun kolundan kt. Bu hareketi otomatikti.
Kendisi farkna bile varmamt.
Thorpe'un kapsndan girince, pasta ve ekerlemelerin bulunduu
tezgh grdler. Kocaman bir ksede eker kapl bademler, yeil ve
beyaz renkleriyle Keating'in gzn kamatrd. Portakal kokuyordu
ierisi. Iklar lotu. O koku, da yap yap gsteriyordu. Masalar
fazla kkt. Birbirine de ok yaknd.
Keating cam masaya konmu dantel desenli kda bakarak oturdu.
Ama gzlerini Catherine'e doru kaldrdnda, tedbirli olmann hi de
gerekmediini anlad. nceleyici baklardan rahatsz olmuyordu Catherine. Yzndeki ifade hep aynyd. Keating ister onu incelesin, ister
bitiik masadaki kadn. Kendi benliinin bilincinde deilmi gibiydi
Catherine.
912/1067
913/1067
914/1067
915/1067
916/1067
917/1067
918/1067
11
Gail Wynand gvertenin prl prl tahtalarna bakt. O tahtalarla
ate paras haline gelmi o pirin kap tokma, evresindeki her
eydi. Kilometrelerce alanda yalnzca gne vard. Yanan gkle yanan
denizin arasnda, gne. Aylardan ubatt. Yat hareketsizdi. Gney
Pasifik'teydiler ve motorlar durmutu.
Parmakln zerinden eilip suyun iindeki Roark'a bakt. Roark
srtst yatyordu denizde. Vcudu dmdz bir izgi gibiydi. Kollarn
iki yana am, gzlerini kapamt. Tenindeki yank, en az bir ayn
byle geirdiini gstermekteydi. Wynand zaman ve mekn lmenin
en iyi yolu olarak grrd bunu. Yatnn gcne, Roark'un gne
yanna bakarak. Kollarn parmakla apraz dayamt.
Birka yldr kmamt tekneyle. Bu sefer Roark'un tek konuu olmasn istemiti. Dominique'i geride brakmlard.
Wynand bir gn, "Kendini ldryorsun, Howard," demiti. Hi
kimsenin uzun sre dayanamayaca bir tempoda alyorsun. Monadnock bittiinden beri byle, deil mi? Acaba sana en zor gelecek eyi
yapmaya cesaretin var m? Dinlenmeyi gze alabilir misin?"
Roark'un itiraz etmeden kabul ediine amt. Roark gld.
"imden kayor deilim, eer ona ayorsan. Ne zaman durmak
gerektiini bilirim. Durdum mu da, tam duranm baka trl
duramam. i biraz arya kardmn farkndaym. Son zamanlarda
ok kt ziyan ediyorum, ok kt eyler iziyorum."
"ok kt izdiin de olur mu?"
"Baka mimarlardan ok herhalde. Hem zrm de daha az. Bir tek
iddiam olabilir, benim kt izdiklerim p kutusuna gidiyor."
"Bak, seni uyaryorum; aylar srecek bu gidiimiz. Bir hafta sonra
piman olur, dinlenmeyi renmemi insanlar gibi, izim masam
zledim diye alamaya balarsan, seni geri getirecek deilim. Yatma
bindim mi, ok kt bir diktatr olunun. Ne istersen emrindedir
orada. Ama ktla kalem yok. Sz zgrl bile vermeyeceim sana.
920/1067
Stunlardan, kirilerden, svalardan, betonarmelerden sz etmek yasak. Sana yemek yemeyi, uyumay, deersiz bir milyoner gibi yaamay
reteceim."
"Bir denemek houma gider."
Ofisteki iler, birka ay boyunca Roark'a ihtiya gstermeyecek gibiydi. Elindeki iler, bitmiti. Yeni ald iki ie de, ancak baharda
balanacakt.
Cortlandt iin, Keating'e gerekecek tm izimleri bitirmiti. naat
neredeyse balyordu. Denize almadan nce, aralk aynn bir
gnnde Roark oraya, son bir kere bakmaya gitti. Bir grup merakl
seyircinin arasnda isimsiz biri. Durdu, topra kazmaya balayan
makineleri seyretti. Temellerin atlaca yer kazlyordu. Dou Nehri
bir kirli su eridi gibiydi. Onun tesinde de, uuan kar tanelerinin
gerisinde, kentin yumuam izgileri belli olmaktayd. Mavi renkli,
suluboya bir resim gibi.
Wynand yanna Roark'u alp uzun bir geziye kmak istediini
sylediinde, Dominique itiraz etmedi. "Sevgilim, bunun senden kamak anlamna gelmediini anlyorsun, deil mi? Her eyden uzak bir
sreye ihtiyacm var. Howard'la olmak, kendi bama olmak gibi, yalnz daha huzurlu."
"Tabii, Gail. Anlyorum."
Ama Wynand ona baktnda birden gld. ok memnun olmutu.
"Dominique, kskanyorsun! Harika bir ey bu. Roark'a duyduum
minnet u anda her zamankinden ok. Madem ki beni kskanman
salayabiliyor..."
Dominique ona kskanp kskanmadn da, kimi kskandn da
syleyemedi.
Yat, aralk aynn sonunda yola kt. Wynand konuuna hibir
disiplin uygulamak zorunda olmadn anlayp ardnda, Roark
srtp duruyordu. Yol boyunca binalardan hi konumad. Saatlerce
gvertede, gne altnda yatt, tembelliin ustasym gibi davrand. Az
921/1067
922/1067
923/1067
924/1067
925/1067
926/1067
ktlk gryor deilim. Ama para, yalnzca bir amaca giden aratr.
nsan onu kendi zel bir amac iin istiyorsa, sanayiye yatrm yapmak,
bir eyler yaratmak, incelemeler yapmak, seyahat etmek, lksn tadn
karmak iin istiyorsa, bunda ahlakd bir ey yok. Ama paray en n
plana yerletiren insan, ok daha ileri gider. Kiisel lks kavram ok
snrl bir eydir. Onlarn istediiyse gsteri. Gstermek, artmak,
elendirmek, etkilemek. Hep bakalarna dnk. Bunlar da elden
dmeci. Kltrel giriim dedikleri eylere bak. Adamn biri konferans
veriyor, birinden dn ald, kendisi iin hi nem tamayan eyler
sylyor. Dinleyenler iin de nemsiz o eyler. Ama kalkp gitmiyorlar.
Dinliyorlar. Sonradan dostlarna, nl birinin konferansn dinledik
diyebilmek iin. Hepsi elden dmeci."
"Ben Ellsworth Toohey olsaydm, sen bencillii mi savunuyorsun,
baka eyi mi, derdim. Bunlarn hepsi bencil eyler deil mi? Dikkati
ekmek, beenilmek, hayran olunmak."
"Bakalarnn gznde ama. Kendi zsayglar pahasna. En nem
verdikleri eye bakarsan, yani deerler, yarglar, maneviyat asndan
bakarsan, bakalarn kendilerinden daha n plana alyorlar. Hayrseverliin gerektirdii gibi. Gerekten bencil olan insan, bakalarnn
onayndan etkilenmez. Ona hi ihtiyac yoktur."
"Bence Toohey bunu anlyor. O haince samalklar yayabilmesine
yardmc olan da bu. Yalnzca zayflk ve korkaklk. Bakalarna ka
vermek yle kolay ki! Oysa kendi bana, kendi yaptklaryla ayakta
durmak da ok zor. Bir dinleyici kitlesinin karsnda, kendini iyi bir
hayrsever gibi gstermek kolay. Ama kendine yutturamazsn. Kendi
egon, en sert yargtr. Onlar bundan kayor. Btn mrlerini
kaarak geiriyorlar. Kiisel standartlarna, kiisel baarlarna dayanarak zsayg duymaktansa, bir hayr derneine birka bin toslayp
kendini soylu saymak, o kadar daha kolay ki! ini iyi yapmann yerine
baka ikameler aramak basit. Kolay ikameler tabii. Sevgi, cazibe, iyi
927/1067
yreklilik, sadakat. Ama iini iyi yapmann yerine, baka bir eyi
ikame edemezsin ..."
"te o nokta, elden dmeciler iin yolun sonu. Onlarn gereklere,
fikirlere, yaplan ve yaplacak ie kaygland yok. Onlarn tm ilgisi
insanlara dnk. 'Bu doru mu?' diye sormuyorlar. 'Bakalar bunu
doru sayyor mu?' diye soruyorlar. Yarglamak iin deil, tekrarlamak
iin. Yapmak iin deil, yapyormu izlenimi vermek iin. Yaratmak
deil, gstermek. Yetenek deil dostluk. Nitelik deil, fors. Eer
yapanlar, dnenler, alanlar, retenler olmasa, dnyann hali ne
olurdu? te egoistler, benciller, onlar. Bakasnn beyni araclyla
dnmyorsun, bakasnn elleriyle almyorsun. Bamsz yarglarn askya aldn m, bilincini askya almsn demektir. Bilinci
durdurmak, hayat durdurmaktr. Elden dmecilerde bir gerekilik
duygusu yoktur. Onlarn gerei kendi ilerinde deil, bir insan dier
insandan ayran o kk boluun iinde bir yerlerde. Kimlik deil,
iliki. Hibir yere bir abayla tutturulmam iliki. te insanlarda anlayamadm boluk oydu. Karma bir komite kt anda beni
durduran ey oydu. Egosu olmayan adamlar. Rasyonel sreci olmayan
kamlar. Freni ve motoru olmayan hareket. Sorumluluu olmayan g.
Elden dmeci de eyleme giriir, ama onun eyleminin kayna,
yeryznde yaayan btn insanlara dalmtr. Hem her yerde, hem
de hibir yerdedir. Onunla karlkl akl yrtemezsin. O manta ak
deildir. Ona laf syleyemezsin. Duyamaz. Seni yarglayan, bo bir
krsdr. Babo kalm kr bir kitle, senin peine dm, akldan
ve amatan yoksun biimde seni ezmeye kalkmtr. Steven Mallory bu
canavar tanmlayamyor, ama onu tanyordu. Korkup durduu salyas
akan hayvan bu ite. Elden dmeci."
"Sanrm senin elden dmecilerin de bunu anlyor. Yani iin iin
kabullenmek istemeseler bile, anlyorlar. Kendi bana ayakta duran
birini kabul etmeyip onun dnda her eyi kabul edilerine dikkat
ediyor musun? yle birini hemen tanyorlar. gdsel olarak. Ona
kar zel, sinsi bir nefretleri var. Katilleri balarlar. Diktatrlere
hayranlk duyarlar. Su da, iddet de, bir tr ba. Ortak bamlln
928/1067
929/1067
930/1067
12
Roark'la Wynand kente dndklerinde Nisan gelmiti. Gkdelenler
mavi gkyzne kar pembeymi gibi grnyorlard. Ta kitlelerin
yukarsnda, uyumsuz bir porselen tabaka varm gibi. Sokaklardaki
aalarda minicik, yeil topaklar belirmeye balamt.
Roark ofisine urad. Adamlar onunla el skrken, yzlerinde
iradeleriyle engellemeye altklar glmsemeler sezilebiliyordu.
Sonunda gen ocuklardan biri dayanamayp patlad: "Ne oluyor yani!
Sizi grdmze ok sevindiimizi neden sylemiyoruz, patron!"
deyiverdi. Roark gld. "Syle o halde," dedi. "Ben dndme ne
kadar memnun olduumu anlatamam bile." Sonra izim odasndaki
masalardan birinin zerine oturdu, herkes ona son ayda olup
biteni, birbirinin szn kese kese anlatmaya balad. Roark eline
ald bir cetvelle oynuyordu ama bunun farknda deildi. Uzun bir
sre ayr kald toprana elini sren bir iftiye benziyordu.
leden sonra, masasnn bana getiinde gazeteyi at. aydr
gazete grmemiti. Cortlandt Evleri inaatyla ilgili bir haber iliti
gzne. Yaznn iinde, '"Mimarlar: Peter Keating, Gordon L. Prescott
ve Augustus Webb," diye bir satr grd. Hi hareketsiz oturmaktayd.
O akam Cortlandt' grmeye gitti.
Binalarn ilki hemen hemen tamamlanmt. Koskoca alanda tek
bana duruyordu. iler paydos edip gitmilerdi. Gece bekisinin
kulbesinde zayf bir k grnyordu. Binann iskeleti Roark'un tasarmlad gibiydi. Ama kemiklerinin o gzel simetrisi zerine, on
farkl soydan yaratklarn etleri ylmt sanki. Plann ekonomisine
uyulduunu gryordu. Buna karlk, amac anlalamayan birtakm
sslerin eklenmesine masraf edilmiti. Biimlendirilmi kitlelerin
eitlilii ortadan kalkm, yerine kaba kplerden oluan bir tekdzelik gelmiti. Yeni bir kanat eklenmiti binaya. Bu kanadn dam biimi
farklyd. Duvarlarn tepesinden tmr gibi kabaryordu dam. Oras
bir spor salonuydu. Ayrca binaya dizi dizi balkonlar eklenmiti. Koyu
932/1067
933/1067
934/1067
935/1067
936/1067
937/1067
938/1067
939/1067
940/1067
941/1067
giyinmemitim, diye dnd. Benim ilk gecem olmad. Yalnzca iimden bir ey koparld, azmda taocann tozlan kald.
Arabann yan penceresini dolduran, zeri k benekleriyle dolu yksek kuleleri grdnde, acaba cam nereye gitti, diye merak etti.
Sonra anlad. Dou Nehri boyunca ilerliyordu ve yandan grd de
New York'du. Bu dnce gldrd onu. Yo, bu New York deil.
Arabamn penceresine yaptrlm zel bir resim. Benim, o resim.
Sahibi benim. Elini Queensborough Kprs'ne kadar olan binalarn
zerinden kaydrd. Roark, benim bu ve sana veriyorum.
Gece bekisi uzaklarken, boyu krk santimmi gibiydi. Yirmi santime indiinde frlarm, diye dnd Domimique. Arabasnn yan
banda duruyor, keke beki daha hzl yrse, diye dnyordu.
Bina kapkara ykseliyordu karsnda. Gkyzn havada tutan bir
tek direk gibi. Dier taraflar sarkyordu gkyznn. Yere kadar sokuluyor, yerle kucaklayordu. En yakndaki evler, sanki yllarca
tedeydi. Uzayn kenarnda bir yerde. Dzensiz minik diler gibi. Krk
bir testerenin dileri.
Ayakkabsnn altnda iri bir akl hissetti. Rahatszlk veriyordu,
ama o ayan kprdatmad. ekerse ses kard. Yalnz deildi oysa
kendisi. Onun buralarda, binann bir yerinde olduunu biliyordu.
Sokan kar tarafnda. Binada ses de, k da yoktu. Yalnzca simsiyah pencerelerde, beyaz boyayla yaplm arp iaretleri. Onun a
ihtiyac olmayacakt. Her hol, her merdiven boluunu biliyordu
naslsa.
Beki iyice klmt. Dominique arabann kapsn ap apkasyla antasn kanepeye frlatt, kapy arparak kapatt. arpma
sesini duyduunda, yolun kar tarafna gemiti bile. Bo arsada
kouyordu. Binadan uzaa doru.
Elbisesinin ipei bacaklarna sarlyordu. Bu da kaa somut bir
amallk kazandrmaktayd. Oray amak, hendee mmkn
942/1067
943/1067
13
Dominique gzlerini ap at dairesinin yatak odasna bakt. Oray
tanmaya hazrlamt kendini. Hastanede gnlerce kaldktan sonra
buraya getirildiini biliyordu. Odaya dolan ktan her taraf leke gibi
grnyordu. Kristal gibi, diye dnd. O kalm. Hep de kalacak.
Wynand'n yatan yannda durmakta olduunu grd. Dominique'i
seyrediyordu. Eleniyor gibiydi.
Dominique onu hastanede de grdn hatrlad. O zaman elenir
hali yoktu. lk gece doktorun ona, hastann sa kmayacan
sylediinin farkndayd. Dominique gzlerini amak, ona bunun
doru olmadn, artk yaamaktan baka aresi kalmadn
sylemek istemiti; ama artk insanlara bir eyler sylemek nemli olmaktan km bulunuyordu.
imdi eve dnmt. Boazndaki, bacaklarndaki, sol kolundaki
sarglar hissedebiliyordu. Ama battaniyenin stnde duran ellerinden
gazl bezler karlmt. Birka ince krmz izgiden baka bir ey
kalmamt ellerinde.
Wynand mutlu bir sesle, "Seni kk budala!" dedi. "Bu numaray
bu kadar da gerek gibi yapmak zorunda mydn?"
Dmdz altn rengi salar beyaz yasta yaylm durumda, zerinde dik yakal hastane geceliiyle yatarken, Dominique
ocukluundaki halinden bile daha gen grnyordu. ocuklarda
asla bulunmayan sessiz bir aydnlk vard yznde. Emin olmann,
masumiyetin ve huzurun tm bilinci.
"Benzinim bitti," dedi. "Arabamda bekliyordum, birdenbire ..."
"O hikyeyi polise ben oktan anlattm. Beki de aynsn anlatt.
Ama cam tutarken dikkat etmek gerektiini bilmiyor muydun?"
Gaibin dinlenmi bir hali vard. Gven dolu olduu da belliydi. Bu
olay onun iin de her eyi deitirmiti. Ayn ekilde.
"Acmad," dedi Dominique.
945/1067
"Bir dahaki sefere masum yolcu rol oynamaya karar verirsen, izin
ver de sana antrenrlk edeyim."
"nandlar ama, deil mi?"
"Evet, tabii. nandlar. Mecburlar. Neredeyse lyordun. Bir bekinin hayatn kurtarmak iin neden senin cann almaya kalkt,
anlayamyorum."
"Kim?"
"Howard, tatlm. Howard Roark."
"Onun bu ile ne ilgisi var?"
"Sevgilim, polisin sorularna cevap veriyor deilsin. Ama vermek
zorunda da kalacaksn. O zaman ok daha inandrc konuman
gerekecek. Ama baaracandan eminim. Stoddard Durumas akllarna bile gelmeyecektir."
"Ya."
"O zaman da yaptn, her zaman da yapacaksn. Onun hakknda ne
dnyor olursan ol, eserleri hakknda hep benim duygularm
paylaacaksn."
"Gail, bunu yaptma memnun musun?"
"Evet."
Ban emi, Dominique'in yatan kenarnda duran eline bakyordu. Sonra diz kt, dudaklarn o ele bastrd. Eli tutup
kaldrmam, parmaklaryla dokunmam, yalnz dudaklarn dokundur mutu. Dominique'in hastanede geirdii gnlerin kendisine
nelere mal olduunu bir tek bu hareketiyle itiraf ediyordu. Dominique
br elini kaldrp onun salarna dedirdi. Olacaklar seni benim lmemden daha kt zecek, Gail, diye dnd iinden. Ama sonra her
ey dzelecek. ncinmeyeceksin. Dnyada hibir ac, bizim varoluumuzla llemez. Sen ve ben. nemli eylerin tmn anladn, ama
beni kaybetmi olduunu bilmiyorsun.
Gail ban kaldrd, ayaa kalkt.
946/1067
947/1067
948/1067
949/1067
950/1067
951/1067
adam mahvediyor. Bir tek adam binlerce insan gecekondularda oturmaya, pislie, hastala ve lme mahkm ediyor. Uyanmakta olan bir
toplum, yepyeni bir insani grev duygusu iinde gl bir aba gsterip zavalllar kurtarmaya karar verdii, toplumun en stn
yetenekleri birleip onlara doru drst barnaklar salamaya
kalkt srada, bir tek adamn bencillii, baka insanlarn
baarlarn para para ediyor. Hem de niin? Belirsiz bir kiisel gurur
yznden, kof bir kibir yznden. lkemizin yasalar byle bir su iin
hapis cezasndan fazlasn vermiyor diye zgnm. Bu adamn
yaamasna izin verilmemeli. Toplum kendini Howard Roark gibi
adamlardan kurtarma hakkna sahip olmal."
Ellsworth M. Toohey, Yeni Snrlar'n sayfalarndan bunlar
haykryordu.
Ona lkenin her yanndan gelen yanklar cevap verdi. Cortlandt Patlamas yarm dakika srmt. Toplumun fke patlamasysa bitmek
bilmedi; havay dolduran al tozu, cam, pas ve pislik bulutundan
srekli olarak yamay srdrd.
Roark byk jri tarafndan sulu bulunmu, kendisi "Susuzum"
demi, baka bir ey sylemeyi reddetmiti. Gail Wynand'n ayarlamasyla artl serbest braklm, imdi durumay bekliyordu.
Bu ii neden yapt konusunda pek ok yorumlar vard. Kimisi,
olayn bir meslek kskanl olduunu sylerken, bazlar da,
Cortlandt'n tasarmnn biraz Roark'un eserlerine benzer yan
olduunu, belki Keating, Prescott ve Webb'in ondan biraz bir eyler
alm olabileceklerini sylyor, bunun "yasal bir uyarlama"
olduunu, fikirler zerinde mlkiyet hakk tesis edilemeyeceini, demokrasilerde sanatn tm insanlara ait olduunu ileri sryorlard.
Roark herhalde, kopya edildiine inanan bir sanatnn duygular
iinde harekete gemitir, diyorlard.
Bunlarn hibiri fazla net yorumlar deildi, ama zaten Roark'un
bunu neden yaptna da kimsenin pek aldr ettii yoktu. Konu
952/1067
basitti: Bir adam, birok kiiye kar. Bir nedene sahip olmaya bile
hakk yoktu Roark'un.
Yardm iin yaplan bir barnak. Yoksullar iin. On bin yldr insanlara, hayr ilerinin ve kendini feda etmenin, sorgulanamayacak bir
sevap olduu, nihai ideal olduu retilmiti. On bin yl boyunca nice
kii, hep hizmetten, fedakrlktan sz etmi, fedakrl hayatn bir
numaral kural haline getirmiti. Ya hizmet eder, ya hizmet grrd
insan. Ya ezer, ya ezilirdi. Fedakrlk soylu bir eydi. nsan, elinden
geleni almalyd ondan. Ya da teki t. Ya fedakrlk et, ya da hizmet
et. Hizmet et, hizmet et, hizmet et... Btn bunlara kar, hizmet etmeyi de, ynetmeyi de istemeyen bir tek adam. Tabii ki balanamayacak bir su ilemi saylrd o adam.
Sansasyon yaratan bir skandal haline gelmiti olay. Yine her
zamanki gibi grltler koptu, kendini hakl gren fke dalgalan
kabard. Lin olaylarndaki gibi. Ama bu konudan sz eden her kiinin
konumasnda, iddet dolu bir kiisel gceniklik nitelii de vard.
"Adam her trl ahlak duygusundan yoksun bir manyak." Bu sz, bir
yardm kermesine gitmek zere giyinmi sosyete kadnndan geliyordu. Yardmlar her eyi balatan bir sevap saylmasa, ifade
zgrlnden
ne
yolla
yararlanacan,
kendi
atafatn
etrafndakilere nasl kabul ettirebileceini bilemeyen biriydi.
Ayn sz, hayatta hibir ama bulamam sosyal hizmet grevlisinden de geliyordu. Ksr ruhu, ne kendisi iin bir ama yaratabilmiti, ne de evresindekilere byle bir ey yanstabilmiti. Ama
yapt iin sevabna sarlarak evresinden hak etmedii bir sayg grebiliyordu. Parmak ularn bakalarnn yaralarna bastrd iin.
Ayn sz, hizmet ve fedakrlk kavram elinden alnsa yazacak hibir
ey bulamayacak olan yazardan da geliyordu. Binlerce kiinin nnde
hkryordu adam. Onlar ok sevdiini sylyor, ne olur, siz de beni
biraz sevin diye yalvaryordu.
953/1067
954/1067
955/1067
etmek gerekir bunun iin? Roark'u mu, yoksa toplumu mu?" Yine bir
Wynand bayazsnda u satrlar okunmaktayd. "Bizler insanolundaki bykln ne olduunu da, onu nasl tanyabileceimizi de
anlamak iin hibir aba gstermi deiliz. Bir uyurgezerlik havas
iinde, bykln kendini feda etmekle ilikili olduu noktasna
taklmz. Salyamz aka aka, kendini feda etmek en byk sevaptr,
deyip duruyoruz. Bir an durup da dnelim bakalm. Her eyi feda
etmek sevap mdr? Kii kendi drstln, namusunu feda edebilir
mi? Ya onurunu? zgrln? dealini? nanlarm? Duygularnn
drstln? Dnce zgrln? Oysa insanolunun sahip
olduu en deerli eyler bunlar deil mi? Bunlar elde edebilmek iin
feda ettii eyler, fedakrlk saylmaz; krl alveri saylr. Ama bu
varlklar, onun hibir neden uruna asla feda edemeyecei eylerdir.
O halde tehlikeli ve kt zrvalklar tekrarlayp durmaktan vazgeelim
mi? Kendini feda etme konusunu? Aslnda esas feda edemeyeceimiz
ve feda etmememiz gereken ey, o benliimizdir. nsanda en ok sayg
gstermemiz gereken ey, feda edilmemi bir benlik olmaldr."
Bu bayaz hem Yeni Sntrlar'ca, hem de ok sayda gazetede yeniden yaymland; ereve iine alnarak sunuldu, altna da: "Syleyene
bak!" diye yazlar kondu.
Gail Wynand gld. Direni onu besliyor, daha gl klyordu. Bir
savat bu. Yllardr gerek bir savaa girimemiti. mparatorluunun
temellerini att gnlerde, basnn tmnden ykselen lklara kar
verdii mcadeleden bu yana, kalkmamt yle eylere. Sahip olunmas imknsz eylere sahipti artk. Her insann hayallerine girecek
eylere. Genliin o youn gcn, tecrbenin bilgeliiyle birletirerek
kullanabilirdi. Hem yeni bir balang, hem de dorua var, bir arada.
Btn mrmce bunu bekledim ve bunun iin yaadm, diye
dnyordu.
Yirmi iki gazetesine, dergilerine ve haber filmlerine gerekli emirleri
vermiti: Roark'u savunun. Roark'u halka satn. Bu lin olayn
saptrn.
956/1067
957/1067
958/1067
959/1067
varsa, kim kimmi, kim kimin yanndaym, grr grmez durumu anlar. Wynand Gazeteleri sar gazeteciliin kalesidir. Bayaln,
yozlamln, amur atmalarn ve tehditlerin yuvasdr. Kamu zevkine ve ahlakna kar rgtlenmi bir hakarettir, tikeleri yamyamlarnkinden bile az olan bir adamn ynettii entelektel bir yeralt
dnyasdr. Wynand Gazeteleri tam Howard Roark'u koruyacak uygun
ampiyonlardr zaten. Howard Roark da onlarn doal kahramandr.
mr boyunca basnn drstln dinamitleyen Gail Wynand'n
imdi bir baka dinamitiyi desteklemesinde alacak hibir ey
yoktur."
Gus Webb bir toplulukta yapt konumada, "Ortalkta dolaan bu
atafatl szler fasafso," dedi, "iin asl yle. Bu Wynand denilen
adam yllardr gayrimenkul ilerinde enayileri sleyip bir servet
biriktirdi. Hkmetin zorla bu alana girip kendisini dar itmesi,
kk adamlarn bann stne bir dam vermesi, ocuklarna temiz
bir evre salamas houna m gidecekti? Elbette gitmeyecekti. Hem
de hi. Bu ii ikisi birlikte tezghlam olmallar. Wynand'la kzl sal
erkek arkada. Hatta bana sorarsanz o erkek arkada bu ii yapma
karlnda Bay Wynand'dan dnyann parasn skm olmal."
Radikal bir gazetede yle bir yaz yaymland: "Adn aklayamayacamz bir kaynaktan duyduumuza gre; lkedeki her konut projesini, her elektrik santraln, her postaneyi ve her okulu havaya uurmay planlayan bir komplo bulunmaktadr ve Cortlandt bu eylemlerin
ilk admdr. Komplonun banda Gail Wynand vardr, o da bir grup
iko kapitalisti temsil etmektedir. Temsil ettikleri arasnda, tannm
para babalarndan bazlar da bulunmaktadr."
Yeni Snrlar'da Sally Brent imzasyla kan Kadn Kesi yazs da
yle diyordu: "Bu ite Bayan Wynand'n oynad rol de bir hayli
kuku vericidir. Bekiyi en uygun zamanda yle yerinden karp
oradan uzaklatrann Bayan Wynand olmas ne ho bir rastlant, deil
mi? Hele de kocasnn imdi Bay Roark'u savunmak iin yeri g inlettii dnlrse? Eer gzel diye kabul edilen bir kadn
960/1067
961/1067
962/1067
963/1067
964/1067
965/1067
14
"ok naziksiniz, Bay Toohey," diyordu Bayan Keating tevazuyla.
"Geldiinize ok sevindim. Peter konusunda ne yapacam bilemiyorum. Kimseyle grmyor. ine gitmiyor. Korkuyorum, Bay Toohey.
Balayn beni, szlanmak istemem. Belki siz yardmc olabilirsiniz,
onu bu durumdan kurtarabilirsiniz. Size yle sayg duyuyor ki, Bay
Toohey."
"Evet, eminim. Nerede kendisi?"
"Burada. Odasnda. u taraftan, Bay Toohey." Bu ziyaret beklenmedik bir ziyaretti. Toohey yllardr bu eve gelmi deildi.
Bayan Keating ona minnet duymaktayd. ne dp koridorda
ilerledi, bir kapy hi vurmadan at. Konuun geldiini duyurmak
istememi, olunun reddedeceinden korkmutu. Neeli bir sesle
konutu:
"Bak, Peter, bak sana kimi konuk getirdim!" Keating ban kaldrd.
Karmakark bir masann banda, zayf kl bir lambann nnde
oturmu, yrtk bir gazetenin bulmacasn zyordu. Masann
stnde upuzun bir bardak vard. Kenarlarnda domates suyu kurumutu. Bir tane kutu bulmaca oyunu, bir deste iskambil, bir de ncil
gze arpyordu o masada.
"Merhaba, Ellsworth," diyerek glmsedi. Kalkmak zere ne doru
eildi, ama bu abasn yar yolda unuttu.
Bayan Keating o glmsemeyi grnce aceleyle geri ekildi. Rahatlamt. Kapy hemen kapad.
Glmseme tamamlanamadan kayboldu. Bir annn igdsyd
zaten yalnzca. Onun hemen ardndan Keating, anlamamaya alt
birok eyi birden hatrlamt.
aresiz bir sesle, "Merhaba, Ellsworth," diye tekrarlad.
Toohey onun karsnda durmu oday inceliyordu. Masann stne
merakla bakt.
967/1067
968/1067
Keating'in omuzlar kprdad. Dik oturmak deil de, yle bir niyetlenme gibi. Niyet de bir eydi. enesi birazck kprdad, azndan bir
soru kt:
"Ne istiyorsun?"
"Tm hikyeyi."
"Neden?"
"Bu ii kolaylatraym m sana? yi bir zr ister misin? Onu sunabilirim istersen. Hatta otuz neden sayabilirim. Hepsi de soylu nedenler. Hangisini olsa yutarsn. Ama iimden senin iini kolaylatrmak
gelmiyor. Sana gerei syleyeyim, daha iyi. Onu kodese yollamak iin.
Kahramann, ilahn, cmert dostunu, koruyucu meleini."
"Sana syleyecek hibir eyim yok, Ellsworth."
"Aklnn son krntsn da bu ok yznden kaybetmeden nce, asla
benim kratmda olmadn anlayacak kadarn iyi koru. Konuman
istiyorsam, konuacaksn demektir. Benim de zaman kaybetmeye niyetim yok. Kim tasarmlad Cortlandt'?"
"Ben."
"Benim mimarlk uzman olduumdan haberin yok mu?"
"Cortlandt' ben tasarmladm."
"Cosmo-Slotnick Binas'n tasarmladn gibi mi?"
"Benden ne istiyorsun?"
"Tank krssne kman istiyorum, Peter. Hikyeyi mahkemede
anlatman istiyorum. Arkadan senin kadar ii d ortada biri deil.
Niyeti nedir, bilemiyorum. Olay yerinde kalp beklemesi, biraz fazla
zekice bir davran. Zaten kendisinden kukulanlacam biliyor, kurnazlk ediyor. Mahkemede ne sylemek niyetinde olduunu Tanr bilir. Bunu onun yanna brakamam. Herkes onun bunu neden yaptna
takm kafay. Ben nedenini biliyorum. Aklamaya alsam, kimse
bana inanmaz. Ama sen onlara yemin etmi biri olarak anlatrsn.
969/1067
970/1067
971/1067
972/1067
973/1067
st daireden ayak sesleri duyuldu. Birisi neeyle srayp duruyordu. Ardndan beli temponun ilk drt vuruu gibi tkrtlar geldi.
Tavandaki k salland, Keating'in ba sz dinleyip hemen oraya
dnd. Sonra yine Toohey'e bakt. Toohey glmsyordu. Hemen hemen kaytsz bir hali vard.
"Sen ... hep derdin ki ..." Keating'in sesi bouktu. Lafnn orta yerinde sustu.
"Evet, hep onu syledim. Aka ve net biimde. Sen duyamamsan
su bende deil. Duyabilirdin tabii. Ama duymay istemedin. Benim
amdan bu sarlktan da gvenli. Ynetmek istiyorum dedim hep.
Ruhani atalarm gibi. Ama ben onlardan anslym. Onlarn abalarnn meyveleri bana miras kalm durumda. Byk ryay gereklemi grmek de bana ksmet olacak. Bugn artk evremde
nereye baksam grebiliyorum. Tanyorum grnce. Holanmyorum.
Holanmay beklemiyorum da. Zevk almak benim yazgm deil zaten.
Kapasitemin elverdii kadar tatmin duyabilirim. Ama, yneten ben
olacam."
"Kimi..."
"Seni. Dnyay. Btn mesele, kaldracn sapn bulabilmekte. Bir
tek insann ruhunu nasl ynetebileceini rendin mi, dier btn insanlar da elde edebilirsin. Mesele ruhta, Peter, ruhta. Kamlar,
kllar, kurunlar, silahlar bouna. Sezar'larn, Atilla'larn,
Napolyon'larn kk adam oluu, ii srdremeyileri o yzden. Biz
srdreceiz. Ruh aslnda ynetilemeyen eydir, Peter. Onu krmak,
kertmek gerekir. Oraya bir omak sok, parmaklarn batr, adam
elde ettin demektir. Krbaca ihtiyacn yok. Zaten krbac kendi sana getirir, beni dvsene diye yalvarr. Onu bir kere geri vitese taktn m,
iindeki mekanizma her eyi kendi kendine, senin istediin gibi yapar.
Adam kendisine kar kullanacaksn. Nasl yaplr, bilmek ister misin?
Bak bakalm sana hi yalan sylemi miyim. Bunlar azmdan ilk defa
duyduun eyler deil. Yllardr duyuyor, ama duymamay seiyorsun.
Su bende deil, sende. Bunu yapmann birok yolu vardr. Biri yle.
974/1067
975/1067
ykm olursun. Lancelot Clokey'ni v, basn da kertmisin demektir. Byk antlar ykmaya kalkma. O zaman insanlar rktrsn.
Sen vasat, sradan, deersizi v; o zaman byk antlar zaten kalmaz.
"Bir baka yolu daha var. Gldrerek ldr. Glmek, insan neesinin aracdr. Onu bir ykm arac olarak kullanmay ren. evirip alay
etmek iin kullan. ok basit. Her eye glmelerini syle onlara. Mizah
anlay snrsz bir sevaptr, de. Ruhunda hibir kutsal ey brakmazsan, ruhu kendi gznde kutsal olamaz artk. Saygy ldrdn m, insann iindeki kahramanl da ldrm olursun. nsan kkr kkr
glerek sayg gsteremez. Sz dinler ve bu sz dinleyiine de snr koyamaz. Neye olsa gler artk. Hibir ey glnemeyecek kadar ciddi
deildir onun gznde.
"Bir yolunu daha ister misin? En nemlisi bu. nsanlarn mutlu olmasna izin verme. Mutluluk kendine yeterli bir duygudur ve insan
kendi iine dndren bir zellii vardr. Mutlu insanlarn sana ayracak zaman da yoktur, sana nem de vermezler. Mutlu insanlar, zgr
insanlardr. Demek ki onlarn yaama sevincini ldrmen gerekir. Onlarn gznde deerli ve nemli olan ne varsa, al ellerinden. stedikleri
eyi elde etmelerine asla izin verme. Kiisel arzu denilen eyin kt
olduuna inandr onlar. "stiyorum" demeyi doal haklan sayamayacak dzeye indir. Bundan utansnlar. Bu noktada yardmseverlik ok
iine yarayacaktr. Mutsuz insanlar sana gelir. Sana ihtiya duyarlar.
Avutulmak iin, destek bulmak iin, kurtulmak iin gelirler. Doada
bolua, vakuma yer yoktur. nsann ruhunu boalttn m, yerini sen
doldurabilirsin. Neden bu kadar oke olmu grndn anlayamyorum, Peter. Bu hile ilerinde en eskisi. Dn de tarihe bak bir
kere. Btn byk ahlak sistemlerine bak. Ta Dou dnyasndan
balayarak. Hepsi de kiisel zevki feda etmeyi tlemiyor mu? O laf
kalabalnn altnda hep ayn ama yok mu? Feda et, kaplma, kendini
inkr et. Yalan m? Hep tekrarlayp durduklar nakarat bilmiyor
musun? 'Vazge, vazge, raz ol, raz ol.' Gnmzn manevi atmosferine bir bak. Keyifli olan ne varsa, sigaradan tut da sekse, ihtirasa,
kr etmeye kadar, hepsi gnah saylyor. Bir eyin seni mutlu ettiini
976/1067
977/1067
978/1067
979/1067
980/1067
981/1067
15
"Bu dava bir snav. Bu konuda ne dndmz, bizim kim
olduumuzu saptayacak. Howard Roark'un ahsnda, bencillik ve antisosyal bireycilik glerini ezmemiz gerekmektedir. Bunlar ada
dnyamzn ba belasdr ve bu olayda nihai sonularyla ortaya kmaktadrlar. Bu yaznn banda belirtildii gibi, Savc yeni bir kant
ele geirmi bulunmaktadr. Bu kant Roark'un sulu olduunu kesin
olarak ortaya koyar niteliktedir. Biz insanlar adaletin yerine getirilmesini istiyoruz."
Bu cmleler, Mays sonlarnda "Bir Kk Ses" kesinde yaymlanmt. Gail Wynand yazy arabasnda, havaalanndan evine doru
giderken okudu. milyon dolarlk anlamasn iptal etmek isteyen
bir byk reklam kuruluuyla son kere konumak amacyla Chicago'ya
umutu. Orada iki gn boyunca yapt ustaca almalar, hibir
sonu vermemi, Wynand o reklamcy kaybetmiti. New York'da
uaktan indiinde, oradan New York gazetelerini alm, kendisini
bekleyen arabasna atlayarak kydeki evine doru yola koyulmutu.
te "Bir Kk Ses"i o srada okumutu.
Bir an, elindekinin hangi gazete olduunu merak etti. Sayfann tepesindeki yazya bakt. Ama Bannerd elindeki. Ke yazs da her
zamanki yerindeydi. kinci blmn ilk sayfasnda, birinci stunda.
Eilip ofre kendisini ofise gtrmesini syledi. Kucanda gazetenin o sayfas ak durumda, ylece oturuyordu. Sonunda araba Banner Binas'nn nnde durdu.
Binaya girdii anda hemen fark etti Wynand. Lobide asansrden inen iki muhabirin gzlerinde grd ilk nce. Asansrcnn pozunda
grd. Adam durup patrona bakma isteini zor frenliyordu. Kendi
ofisine girerken, D Oda'da alanlar onu grnce ta kesildiler,
kprdamadlar. Sekreterlerden birinin daktilosundaki tkrtlar duruverdi. Bir baka sekreterin eli havada kald. O bekleme duygusunu
gzyle grebiliyordu Wynand. Birdenbire, inanlmazn tm
sonularm bu gazetede alan herkesin anlam olduunu fark etti.
983/1067
984/1067
985/1067
temel sr bu, dedi. Hayatn ilk nvesi. Belki o nve, bir dncenin kelime halinde biimlenmesinde yatyor.
Odasnn duvarlarnda o uultuyu, o titreimi hissetti. leden
sonra gazetesinin basks balamt. Clairon adl, az sayfal bir gazeteydi leden sonralar kan. Bu sese glmsedi. Eli daha hzl
hareket etmeye balad. Sanki o ses, parmaklarna enerji
pompalyordu.
Artk bayazlarnda hep kulland "biz" kelimesini bir yana brakmt. yle yazmaktayd: "... Eer okurlarm ya da dmanlarm bu
olay yznden bana glerlerse, bunu kabullenir, bir borcun denii
olarak alrm. Hak ettim."
Dnyordu. Bu binann kalbi bu atan, diyordu kendi kendine.
Saat ka? Duyduum o mu, yoksa kendi kalbim mi atyor? Bir keresinde doktor, stetoskopun kulakln benim kulama tutmu, bana
kendi kalbimin atlarn dinletmiti. O ses de tpk byleydi. Sonra
doktor bana, salkl bir hayvansn, demiti. Daha ok uzun yllar dayanrsn. ok uzun yllar ...
"Okurlarma iren bir sersemi zorla sundum. Tek zrm de, o
kiinin manevi saygnlyd. Onu tehlikeli sayacak kadar kk
grmyordum toplumu. Vatandalarma yine ayn saygy duymakta
olduum iin, Ellsworth Toohey'den ciddi bir ktlk gelebileceine
hl inanmyorum."
Sesler hi lmez derler. Uzayda dolar dururmu sesler. Ama ... insann kalp atlar ne oluyor? Elli alt ylda ne kadar ok at! Onlarn
hepsi yeni batan bir yere toplanabilir mi, yeniden kullanlabilir mi? O
sesler yeniden yaymlansa, sonu acaba u bask makineleri gibi mi
olur?
"Ama ben kendisini gazetemin bal altnda barndrdm.
amzda halk nnde itirafta bulunup kk dme cezas garip
grnse bile, ben kendime bu cezay layk gryorum."
986/1067
987/1067
988/1067
989/1067
990/1067
"Antropomorfoloji nasl yazlr, sen bilir misin?" Derken kimlikler atlad, birbirine kart. Wynand, o ocuun gerekten kendi masasnn
karsnda durduunu grr gibi oldu. Bir ara yksek sesle, "Git
buradan!" dedi. Sonra ne yaptn fark edip fkelendi, "kyorsun,
sersem; imdi sras deil," dedi. Bir daha yksek sesle konumad.
Ama bir yandan okur, kontrol eder, yazlar imzalarken, kafasnn
iindeki konumalar sessiz biimde srmekteydi: "Git buradan!
Burada i falan yok." "Ben buralardaym. Beni istediiniz zaman kullanrsnz. Bir ey demek zorunda deilsiniz." "dyorlar ite, onu
anlamyor musun, budala? dyorlar." Normal sesiyle telefona,
"Manning'e syle, yaz boluunu dosyadan doldurmak zorundayz,"
dedi. "Taslaklar mmkn olduu kadar abuk yollayn... Bir de sandvi yollayn. Neli olursa olsun."
Bazlar onunla kalmt. Eskiden beri orada olanlar, bir de Metin
Blm'ndekiier. Sabahlan ie geldiklerinde genellikle yzlerinde
kesikler, yakalarnda kanlar oluyordu. Bir gn bir tanesi kapdan girdiinde, kafasnn yarlm olduu grld. Hemen cankurtaran arlp
hastaneye gnderilmesi gerekti. Ne cesaretti, ne de sadakatti bunun
ad. Yine dolgu maddesiydi. Banner'da ilerini kaybederlerse,
dnyann sonunun geleceine ok uzun yllar boyunca inandklar iin
byle davranyorlard. Anlamyordu yallar. Genler de aldrmyordu.
Metin yazarlar, muhabir olarak darya gnderilmeye baland. Yolladklar yazlar yle acemiceydi ki, Wynand tm keyifsizliine ramen
bazen kahkahalarla glmek zorunda kalyordu. mrnde byle
kasnt, byle zppe dil grmemiti. Yazlarn her satrnda, sonunda
gazeteci olabilmi hrsl genlerin gururu okunuyordu. Ama o yazlar
Banner sayfalarnda yine kt halleriyle yaymlannca glmedi. Yeterince dzeltme eleman yoktu binada.
e yeni adamlar almaya alt. Olmayacak yksek maalar teklif
etti. Onun istedii insanlar, onunla almay istemiyordu. arsna
birka kii cevap verdi, ama Wynand, keke vermeselerdi diye dnmekten kendini alamad. Yine de ie ald onlar. On yldr, saygn bir
gazetede almam adamlard bunlar. Bir ay nce onlarn binaya
991/1067
992/1067
993/1067
994/1067
995/1067
996/1067
997/1067
koridorlara odalardaki klar dklyordu. Bir yerlerden bir tek daktilonun tkrts duyulmaktayd. Damlayan bir musluk gibi. Wynand
koridorlar dolayordu. Kendi kendine, tannm namussuzlara
belediye seimlerini kazandrdnda, krmz fener mahallelerini
vdnde, hakaretlerle ve iftiralarla insanlarn hayatn mahvettiinde, gangsterlerin anneleri iin gzya dken yazlar yaymladnda, hi kimsenin onunla almay reddetmediini dnyordu. Yetenekli, saygn insanlar, hevesle yanna kouyordu o zamanlar. Oysa imdi, meslek hayatnda ilk defa drst davranyordu. mrnn en byk seferine kmt. Ama yannda serseriler, sarholar,
istifa etmeye enen miskinler vard. Belki de su, imdi yanmda
almay reddedenlerde deil, diye dnd.
Gnein , masasnn zerindeki mrekkep hokkasna dmt.
Wynand'n aklna; imenler zerinde iilen serin bir iecek, beyaz
giysiler, plak dirseklerin altndaki otlar geldi. O neeli prltya
bakmamaya alt, yazmay srdrd. Grevin ikinci haftasnda bir sabaht. Bir saatliine kendi odasna kapanm, kimsenin kendisini rahatsz etmemesi iin emir vermiti. Bitirmesi gereken bir yaz vard.
Binada olup bitenleri hi deilse bir saat grmemek iin byle bir bahaneye ihtiyac olduunu da biliyordu.
Odasnn kaps hi habersiz ald, Dominique ieriye girdi.
Evlendiklerinden bu yana, onun Banner Binas'na girmesine izin
yoktu.
Wynand kalkt. Hareketinde sessiz bir itaat vard. Kendine soru
sorma izni vermedi. Dominique mercan rengi keten bir takm giymiti.
Durduunda sanki arkasnda gl vard, sanki gne onun giysilerinin
katlan arasndan douyordu.
"Banner'daki eski iime balamak iin geldim, Gail," dedi.
Wynand durmu, sessizce ona bakyordu. Sonra glmsedi. Nekahet
glmsemesi gibi bir eydi yzndeki.
Masasnn bana dnd, yazd sayfalar eline alp Dominique'e
uzatt.
998/1067
"Bunlar dizgiye gtr," dedi. "Gelen telgraflar al, bana getir. Sonra
Kent Masas'ndaki Manning'e haber ver."
mknsz olan ey, kelimelerle, baklarla, hareketlerle ifade edilemeyecek olan ey, iki insann tmyle anlamas, bir deste kdn
elden ele gemesiyle salanmt. Parmaklar birbirine dokunmamt
bile. Dominique dnp odadan kt.
ki gn ierisinde, Dominique o binadan hi ayrlmam gibi uyum
salad. Ama bu sefer "Eviniz" kesine yaz yazmyordu. Nerede bir
boluk doldurmak gerekse, nereye usta bir elin uzanmas art olsa,
orada hazrd Dominique. "Ziyan yok, Alvah," dedi Scarret'e. "Terzilik,
kadnlara uyan bir meslektir. Ben de burada yama yapyorum ite!
Ama bu kuma ok hzl yrtlyor! Yeni adamlarndan biri fazla aksarsa beni ar."
Scarret, onun ses tonundan da, davranlarndan da, oradaki
varlndan da bir anlam karamyordu. "Sen hayat kurtaran
meleksin, Dominique," diye mrldand hznl bir sesle. "Seni burada
grmek bana eski gnleri hatrlatt. Ah, ne ok isterdim o gnlere dnmeyi! Ama anlayamyorum. Buras saygn bir yerken, Gail senin bir
tek fotorafnn kapdan girmesine izin vermezdi. imdi buras tmarhanede isyan kma dnd, bu sefer senin gelip burada almana izin veriyor!"
"Yorumlar bo ver, Alvah. Vaktimiz yok." Dominique hi grmedii
bir filmle ilgili ok gzel bir eletiri yazs yazd. Bir sabah kadn gazetecilerden biri gelmeyince, "Gnn Yemekleri" stununa yemek
tarifleri yetitirdi. Scarret, "Senin yemek piirebildiini bilmezdim,"
dedi ona. "Ben de bilmezdim," diye cevap verdi Dominique. Bir gece
bir rhtm yangnna muhabir olarak gitti. Erkek muhabirlerden bir tek
kii kalm, o da erkekler tuvaletinde yere serilip szmt. Wynand
onun yazd yazy okuyunca, "Aferin," dedi. "Ama bunu bir daha
yaparsan kovulursun. Kalmak istiyorsan, bu binadan darya adm atmak yasak."
999/1067
1000/1067
1001/1067
1002/1067
1003/1067
16
Ynetim Kurulu Toplantlarnn yapld upuzun, maun masann
cam gibi cilal yznde, renkli bir arma vard. Wynand'n kendi imzasndan kliesi alnm bir GW paraf. Bu paraf, Kurul yelerini her zaman rahatsz etmiti. u anda ona dikkat edecek durumda deildiler.
Ama ara sra baktan oraya yneliyor, bu sefer mutluluk
duyuyorlard.
Ynetim Kurulu yeleri masann evresine yerlemilerdi. Gazetenin tarihinde, Wynand'n ars olmakszn yaplan ilk toplant buydu.
Ama toplant balam, Wynand da gelmiti. Grev ikinci ayn
srdrmekteydi.
Wynand masann bandaki koltuunun yannda, ayaktayd. Bir
erkek dergisinden alnma fotorafa benziyordu. zenle giyinmi,
ceketinin gs cebine beyaz bir mendil sokmutu. Ynetim Kurulu
yelerinin aklndan garip dnceler gemekteydi. Kimi ngiliz terzilerini, kimi Lordlar Kamaras'n, kimi Londra Kulesi'ni, orada idam
edilen ngiltere Kral'n dnyordu. Yoksa Kral deil de anslye
miydi idam edilen? Ne de grkemli lmt!
Karlarnda duran adama bakmay canlar istemiyordu. Gzlerinin
nnde dardaki grev gzclerini canlandrmaya altlar. Salon
tartmalarnda Ellsworth Toohey'e desteklerini haykran manikrl
kadnlar dnmeye altlar. Beinci Cadde'de "Wynand Okumuyoruz" pankart tayan o fara suratl kz hatrlamaya uratlar. Bu yollarla, syleyecekleri eyi sylemek iin gereken cesareti toplamaya
altlar.
Wynand bu arada, Hudson kysndaki o ykk duvar dnyordu.
Yaklaan admlarn sesini daha birka blok tedeyken duymaktayd.
Ama bu sefer, kaslarn dik tutacak tel yoktu elinde.
"Bu i rndan kt. Buras irket mi, yoksa kiisel dostlar savunmak iin kurulmu, bir yardm dernei mi?"
1005/1067
1006/1067
1007/1067
kazanmasn istiyordu. Bir ey vard bu odada. ok scak olmutu ierisi. Keke birisi pencereyi asa, diyordu.
"Kesmem sesimi!" diye bir lk att Mitchell Layton. "Ben de
herkes kadar..."
Bankac, "Ltfen, Bay Layton," dedi.
"Pekl," diye raz oldu Layton. "Pekl. Bu Spermen'den sonra en
byk hisse pay kimin elinde, onu unutmayn, yeter." Baparmayla
Wynand' gsteriyor, ama ona bakmyordu. "Unutmayn, yeter. Bilin
bakalm burada ynetim kimin elinde olacak."
"Gail," dedi Alvah Scarret. Gzlerini kaldrm, Wynand'a bakyordu. Son derece garip bir drstlk vard gzlerinde. kence
iindeymi gibi bakyordu. "Gail, yarar yok.. Ama krlan paralar toplayabiliriz. Bak, Cortlandt konusunda yanlm olduumuzu itiraf etsek ve Harding'i geri alsak ... ok deerli adamdr ... Bir de belki
Toohey'i..."
Wynand, "Bu tartmada hi kimse Toohey'nin adn azna almasn," dedi.'
Mitchell Layton'un az ald, sonra hemen yine kapand.
"Tamam ite, Gail!" diye bard Alvah Scarret. "Bu harika! Pazarlk
ederiz, onlara bir teklif yaparz. Cortlandt politikamz tersine evirme
karlnda ... nk onu yapmak zorundayz ... sendika iin olmasa
bile, tirajmz kurtarmak iin, Gail ... Harding'i alyoruz diyelim onlara. Allen'la Falk' da. O kadar. Too ... Ellsworth'u almayz diyelim.
Biraz biz dn vermi oluruz, biraz onlar. Kimse yenik duruma
dmemi olur. Tamam m, Gail?"
Wynand hibir ey sylemedi.
Bankac, "Bence tamam, Bay Scarret," dedi. "Bence o bir zm. Ne
de olsa, Bay Wynand'n da saygnlm srdrmesini salamak
zorundayz. Aramzdaki bar srdrmek iin bir ke yazarn feda
edebiliriz."
1008/1067
1009/1067
1010/1067
1011/1067
1012/1067
1013/1067
1014/1067
1015/1067
1016/1067
1017/1067
17
Bir yaz gnyd. Hava bulutsuz ve serindi. Sanki gnei gze grnmez bir su tabakas rtyor, s enerjisi daha ak seik bir hale geliyor,
kentin binalarnn erevesi daha bir parlakla kavuuyordu. Sokaklara, kaldrmlara, bir yn Banner gazetesi atlmt. Wynand'n
ihanetini btn kent okuyor, kkr kkr glyordu.
"Wynand Okumuyoruz" Komitesi Bakan Gus Webb, "te bu
kadar," dedi. Ike, "Kyak," diye ona katld. Sally Brent, "Bugn Byk
Bay Wynand'n yzn bir an grebilmeyi ne kadar isterdim!" diye
yreini at. Homer Slottern, "Zaman da gelmi geiyordu," dedi.
Gergin dudakl bir kadn, "Ne harika, deil mi? Wynand teslim oldu!"
diye seviniyordu. Wynand hakknda pek az ey biliyor, olayn ne
olduunu hi bilmiyordu. Mutfan birinde iman bir kadn, yemekten sonra tabaklardaki artklar bir gazeteye syrmaktayd. Ba sayfay
hi okumazd. Yalnzca ikinci blmde tefrika edilen ak romann okurdu. O gnk Banner'a soan kabuklaryla pirzola kemiklerini sard.
Lancelot Clokey, "Akl durdurucu bir ey!" diyordu. "Ama o
sendikaya gerekten gcendim, Ellsworth. Sana nasl byle bir kallelik yapabilirler?"
Ellsworth Toohey buna cevap olarak, "Salaklama, Lance," dedi.
"Ne demek istiyorsun?"
"Onlara koullar kabul etmelerini ben syledim."
"Sen mi syledin?"
"Tabii."
"Aman, Tanrm! Bir Kk Ses"
"Bir Kk Ses"i daha bir ay kadar bekleyebilirsin herhalde, deil
mi? Bugn sendika ynetimine ikyetimi bildirdim, Bannerdaki eski
iimi geri istedim. Domuzun derisini yzmenin yolu trl trldr,
Lance. Zaten bir kere belini krdn m, derisini yzmenin de pek nemi
kalmaz."
1019/1067
1020/1067
1021/1067
Dominique gln kysnda kumlara uzanmt. Tepedeki eve bakyor, bann zerindeki dallan seyrediyordu. Srtst uzanm, kollarn
ensesinin altnda aprazlamt. Yapraklarn gkyzne kar sergiledii harekete bakyordu. ten bir hareketti bu hareket. ine bir
honutluk duygusu veriyordu. Ne gzel bir yeil, diye dnd.
Bitkilerin rengiyle eyalarn rengi arasnda bir fark var. Bunda k var.
Yalnzca yeil deil bu. Aacn yaama gc de iinde. Bam kprdatp aalara bakmak zorunda deilim. Dallan da, gvdeyi de, kkleri
de grebiliyorum o renkte. Yapraklarn kenarndaki o ate, gne aslnda. Bugn btn lkenin nasl olduunu hi grmeden syleyebilirim. u dnp duran k, gl. Sulardan szlp gelen o ok zel k.
Gn bugn ok gzel. Bakmamak, yalnzca o k noktalarndan tahmin etmek daha gzel. Bunun zevkini daha nce hi karamamtm.
Yeryznn grn. yle geni bir fon ki! Ama fon olmann dnda,
baka bir anlam yok. Ben ona kimlerin sahip olduuna kayglanr, ok
ac duyardm. imdi sevebiliyorum onu. Onlar onun sahibi deil.
Hibir eyin sahibi deil onlar. Hibir zaman kazanmadlar ki! Gail
Wynand'n hayatn grdm ve artk biliyorum. nsan onlar adna
dnyadan nefret edemez. Dnya ok gzel. Yalnzca bir fon ... Ama onlarn deil.
Ne yapmas gerektiini biliyordu. Ama kendine birka gn sre
tanyacakt. Mutluluk dnda her eye dayanmasn rendim, diye
dnd. Onun da nasl tanabileceini renmem gerek. Altnda ezilmemeyi. Bundan byle tek ihtiya duyacam bilgi o olacak.
Roark, Monadnock Vadisi'ndeki evinin penceresinde duruyordu. Bu
evi yaz iin kiralamt. Yalnz kalmak, dinlenmek istedii zaman geliyordu buraya. Sessiz bir akamd. Pencere aalarla erevelenmi
kk bir kaya kntsna alyordu. Kayann ucunda gk vard.
Aalarn koyu renk tepeleri zerinde, gurubun krmz eridi grnmekteydi. Aada baka evler olduunu biliyordu, ama grnmyordu o evler. Bu yeri byle yapm olduuna, tpk dier kiraclar gibi
minnet duyuyordu.
1022/1067
1023/1067
"Seni seviyorum."
Dominique oday gzden geirdi, bu ana dayanabilmek adna renmeye alt bilgileri koruyabilmek iin duvarlarn, sandalyelerin
gereinden medet umdu. Duvarlar o tasarmlamt. Sandalyeleri o
kullanyordu. Sehpann zerinde bir paket sigara vard. Hayat u andaki haline dnnce, en basit gerekler bile bir grkeme
kavuabiliyordu.
"Howard, durumada ne yapmak niyetinde olduunu biliyorum. O
yzden de ... hakkmzdaki gerei renmeleri hibir eyi
deitirmez."
"Deitirmez."
"O gece gelip bana Cortlandt' sylediinde, seni durdurmaya
almadm. Bunu yapmak zorunda olduunu biliyordum. Kendi
koullarn koyacak, o koullara uyarak yryecein yolu kendin seecektin. Zaman gelmiti. Bu da benim yapacaklarmn zaman. Benim
kendi Cortlandt bombam! Kendi bildiim gibi yapmama izin vermek
zorundasn. Soru sorma bana. Beni korama. Ne yaparsam yapaym."
"Ne yapacan biliyorum."
"Yapmak zorunda olduumu da biliyor musun?"
"Evet."
Dominique tek kolunu dirseinden bkt, parmaklarn kaldrd,
konuyu omzunun zerinden arkaya atyormu gibi bir hareket yapt.
Konu kapanmt. Bir daha tartmak gerekmezdi.
Roark'a arkasn dnd, odann iinde yrd. Rahat admlarnn
buray ona kendi evi olarak benimsetmesi iin yapyordu bunu.
Roark'un buradaki varlnn bundan byle kural olacan, u anda
yapmay en ok istedii eyi yapmaya aslnda ihtiya olmadm ifade
etmek iin. En ok istedii o ey ... duap Roark'a bakmakt. Neyi ertelemekte olduunun da farkndayd, nk hazr deildi ve hibir zaman da hazr olamayacakt. Onun masada duran sigara paketine elini
uzatt.
1024/1067
1025/1067
edilebileceini anlad. Ama mutluluun itiraf edilmesi, rlplak kalmak gibiydi. Tanklar nnde. Ama onlar birbirlerine bunu korumadan gsterebilmekteydiler. Ortalk kararyordu. Odann ii seilemez oluyordu. Geriye bir tek pencere kald, bir de pencereye kar
onun bkk omuzlar.
Dominique gzne den gnele uyand. Srtst dnp tavana
bakt. Geen gn yapraklara bakt gibi. Hi kprdamadan, tahmin
yrtmeden, her eyi ok daha youn biimde grebiliyordu. Biimlendirilmi plastik karo kapl tavandaki gen biiminde k benekleri, sabah olduunu anlatmaktayd ona. Buras Monadnock'da bir
yatak odasyd. u bakmakta olduu ate geometrisi, onun tasarmyd.
Bembeyazd o ate. Demek saat henz ok erkendi. Iklar temiz ky
havasnn iinden geerek ulayordu buraya. Gnele bu odann
arasnda hibir engel yoktu. plak vcudunun zerindeki battaniyenin arl, dn geceki her eyin simgesiydi. Kolunda hissettii tenin,
yan banda uyumakta olan Roark'a ait olduunu biliyordu.
Yataktan sessizce szld. Pencerede bir sre durdu. Kollarm
kaldrm, erevenin iki yanna dayamt. Arkama dnp baksam,
yerde vcudumun glgesini grmeyeceim, diye dnyordu. Gne
kendi iinden geiyormu gibiydi, nk vcudunun hibir
arl yoktu.
Ama acele etmesi gerekiyordu. Roark uyanmadan. Bir ekmecede
Roark'un pijamalarn buldu, giyindi. Salona geerken aradaki kapy
dikkatle kapatt. Telefonu at, en yakn 'erif Brosu'nu istedi.
"Ben Bayan Wynand," dedi. "Monadnock Vadisi'nden, Bay Howard
Roark'un evinden aryorum. Dn gece yldz safir yzmn buradan
alndn bildirmek istiyorum ... Be bin dolar kadar. Bay Roark'un
hediyesiydi ... Bir saat iinde buraya gelebilir misiniz? Teekkr
ederim."
Mutfaa geip kahve yapt, ocan ateini seyrederken, bu dnyann
en gzel diye dnd.
1026/1067
1027/1067
1028/1067
1029/1067
1030/1067
"Seni seviyordu."
"Evet."
"Yine de bizim iin bu evi yapt."
"Evet."
"Yalnzca bilmek istemitim."
Gitmek zere dnd.
"Allah belan versin!" diye bard Dominique. "Buna byle dayanabiliyorsan, bu olduun kii olmaya hakkn yokmu!"
"O yzden dayanabiliyorum."
Odadan kt, kapy yavaa kapad.
O akam Guy Francon, Dominique'e telefon etti. Emekli
olduundan bu yana, taocann yaknndaki o evde oturuyordu.
Dominique bugn telefonlara cevap vermiyordu ama hizmeti arayann Bay Francon olduunu syleyince kulakl eline ald. Duymay
bekledii fke patlamas yerine, yumuak bir ses duydu hattn ucunda.
"Alo, Dominique!"
"Merhaba, Baba."
"Wynand' brakyor musun imdi?"
"Evet."
"Kente tanmasan iyi olur. Gerei yok. Fazla abartma olay. Buraya
gel, benimle kal. eye kadar ... Cortlandt Durumas'na kadar."
Sylemedii eylerle kulland o kararl, basit, mutlulua yakn ses
tonu, Dominique'in, "Peki, Baba," demesine yol at. Kk kz sesi
gibi kmt sesi. Yorgun, gven dolu, hznl bir nee ieren bir
sesti. "Gece yars falan varrm oraya. Benim iin bir bardak stle
sandvi hazr bulundur."
"Arabay yle hzl srmemeye al. Yollar pek iyi deil."
Dominique oraya vardnda, Guy Francon onu kapda karlad.
kisi
de
glmsediler.
Dominique
somlarla,
sitemlerle
1031/1067
1032/1067
1033/1067
18
Ak pencerenin dnda bir aa dal sallanyordu. Yapraklar
gkyzne kar kprdyor, gneten, yazdan, kullanlabilecek geni
topraklardan haberler getiriyordu. Dominique dnyay bir fon olarak
dnmekteydi. Wynand ise bir aa daln tutup bkerek hayatn anlamn anlatmaya alan iki eli dnmekteydi. Yapraklar aaya
sarkyor, nehrin kar yakasndaki New York gkdelenlerinin tepelerine dokunur gibi grnyorlard. Gkdelenler gne ndan birer
kaleydi. Mesafe nedeniyle ve yazn etkisiyle bembeyazd hepsi.
Mahkeme salonunu bir kalabalk doldurmu, herkes Howard Roark'un
durumasn izlemeye gelmiti.
Roark savunma masasndayd. Sakin sakin dinliyordu.
Dominique izleyiciler arasnda, nc srada bir yere oturmutu.
Ona bakanlar, yznde bir glmseme grm gibi oluyorlard. Oysa
Dominique glmsemiyordu. Gzleri pencerenin dndaki yapraklara
bakmaktayd.
Gail Wynand salonun arka tarafnda bir yere oturmutu. Salon dolduktan sonra bir ara, tek bana gelmiti. zerine dikilen baklar da,
patlayan kamera flalarn da hi grmemiti. Bir an kenarda durmu,
salonu gzden geirmiti. Gzden geilmemesi iin hibir neden olmadn dnyormu gibi. Gri bir yazlk takm ve panama apka
giymi, apkay bana eik oturtmutu. Gzleri salonun tmn
tararken Dominique'in de zerinden kayd. Yerine oturduu zaman
Roark'a bakt. Wynand kapdan girdii andan itibaren Roark'un
baklar habire ona dnyordu. Ama Roark ne zaman baksa, Wynand
ban baka tarafa evirmekteydi.
Savc krsye iddianamesini sunmaktayd: "Amme hukukunun
kantlamaya alt bu dava, normal insani duygularn tesindeki
eylerle ilgilidir," diyordu. "Olay oumuza canavarca, kabul edilemeyecek bir olay gibi grnecektir."
1035/1067
1036/1067
1037/1067
Yarg yksekteki krsde dimdik oturmaktayd. Kr sal, sert suratl bir adamd. Subay havas vard.
"Topluma hizmet etmek zere eitilmi bir adam, yapmc olaca
yerde ykmc haline dnen bir adam ..."
Ses durmakszn devam ediyordu. Salonu dolduran suratlar, hafta
sonu sofras bandaym gibi ifadelerle dinlemekteydiler. Doyum verici, ama bir saat sonra unutulacak eylerdi bunlar. Sylenen her cmleye onlar da katlyordu. Hepsini daha nce de duymulard. Hep
duyuyorlard. Dnya bu szlere gre yayordu. Her ey gn gibi ortadayd. Ayaklarnn dibindeki amur birikintisi gibi.
Savc, tanklar ard. Roark'u tutuklayan polis geldi, san tahrip
kalbnn banda nasl tutukladn anlatt. Gece bekisi, kendisinin
olay yerinden nasl uzaklatrldn tarif etti. fadesi ksa oldu. Savc,
Dominique konusunu fazla vurgulamaktan yana deildi. Mteahhit
firmann inaat sorumlusu, inaatn stokundan dinamit eksildiini anlatt. Cortlandt grevlileri, inaat mfettileri srayla krsye kt,
binay ve zararn boyutlarn tarif etmeye altlar. Bylece durumann birinci gn sona erdi.
Ertesi sabah ilk arlan tank, Peter Keating'di.
Koltukta ne eik durumda oturmaktayd. Savcya itaatli baklarla
bakyordu. Gzleri seyrek olarak kprdamaktayd. Kalabala, Jriye,
Roark'a bakt. Fark etmiyordu nereye bakt.
"Bay Keating, sizin imzanz tayan ve Cortlandt Evleri diye bilinen
projeyi, sizin izip izmediinizi yemin etmi bir tank olarak syler
misiniz?"
"Hayr. Ben izmedim."
"Kim izdi?
Howard Roark."
"Kimin talebiyle?"
"Benim talebimle."
1038/1067
1039/1067
1040/1067
bir insan zgr oldu. Salondaki kiilerin hepsine iyi niyetle bakacak
kadar zgr.
Bu ksack bir and. Roark konumaya balamadan hemen nceki o
sessizlik an.
"Binlerce yl nce, birisi ate yakmasn kefetti. Herhalde insan
kardelerine ate yakmay retti diye, o atete yakmlardr onu. nsanlarn korktuu bir eytanla ibirlii yapan kt biri olarak
grlmtr. Ama ondan sonra, insanlarn snmak iin, yemeklerini
piirmek iin, maaralarn aydnlatmak iin bir atei olmutur. O
adam onlara, akllarna gelmeyen bir hediye brakm, karanl
yeryznden kaldrmtr. Yzyllar gemi, derken biri tekerlei icat
etmitir. Herhalde o da insan kardelerine rettii tekerlein
arknda para para edilmitir. Yasak eylerle uraan bir kstah
olarak grlmtr. Ama ondan sonra, insanlar artk ufuklar aarak
yolculuk edebilmeye balamlardr. Bu adam onlara akllarna gelmeyen bir hediye brakm, dnyann yollarn amtr.
"O adam, o boyun emeyen ilk adam, insanolunun balangtan
bugne kadar yaratt her byk efsanenin ilk blmnde,
karmzdadr. Promete zincirlerle balanm, yrtc kulara peke
ekilmitir, nk tanrlarn ateini almtr. Adem ac ekmeye
mahkm edilmitir, nk bilgi aacnn meyvesini yemitir. Efsane
ne olursa olsun, insanln belleinin glgeleri iinde, bu gzelliin bir
tek kiiyle balad, o kiinin de cesaretinin bedelim dedii bilinir.
"Yzyllar boyunca ortaya kan baz adamlar, yepyeni yollara doru
ilk admlar atmlar, bunu yaparken de kendi vizyonlarndan baka
bir silaha sahip olmamlardr. Amalar farkldr, ama hepsinin bir ortak noktas vardr. Atlan adm ilk admdr, yol yeni bir yoldur, vizyon
kimseden dn alnm deildir, ve bu kiilere tepki olarak da her zaman nefret yneltilmitir. Byk yaratclar ... dnrler, sanatlar,
bilim adamlar, mucitler ... hep alarnn insanlarna kar tek
balarna durmulardr. Yeni kan her byk fikre kar gelinmitir.
Her yeni byk icat knanm, lanetlenmitir. Motor sama bir ey
1041/1067
1042/1067
Ekebilmek iin bir dnce srecine ihtiyac vardr. Avlamak iin silahlara, dolaysyla silah yapmaya ihtiyac vardr ki o da bir dnce
srecidir. Bu en basit gereklilikten en yce dinsel soyutlua kadar,
tekerlekten gkdelene kadar, neysek ve neye sahipsek hepsi insann
bir tek niteliinden domaktadr... o da mantkl bir zihnin
fonksiyonudur.
"Ama zihin, bireyin sahip olduu bir eydir. Kolektif beyin diye bir
ey yoktur. Kolektif dnce diye bir ey de yoktur. Bir grup insann
vard anlama, ya bir uzlama, dn verme srecidir, ya da birok bireysel dncelerin bir ortalamasdr. kincil nem tayan bir eydir.
Birincil eylem ... yani mantk yrtme sreci... bir tek kiinin tek
bana yapmas gereken bir eydir. Yemekleri bir sr insana paylatrabiliriz. Ama kolektif bir midede sindiremeyiz. Hi kimse kendi
cierlerim, bakasnn yerine solumak iin kullanamaz. Hi kimse
kendi beynini, baka birinin yerine dnmek iin de kullanamaz.
Vcudun ve ruhun btn ilevleri bireysel ve zeldir. Paylalamazlar
ve devredilemezler.
"Baka insanlarn dncelerini biz miras yoluyla alrz. Tekerlek de
miras kalmtr bize. Onu alr, araba yaparz. Derken araba deiir,
otomobil olur. Otomobil de uak olur. Ama bu srecin tm yer
alrken, bizim dier kimselerden aldmz tek ey, onlarn dncelerinin ortaya koyduu son rndr. Eylem gc, bu son rn alp
malzeme olarak kullanan, oradan bir sonraki adm ortaya karan yaratc gtr. Bu yaratc g ne verilebilir, ne de alnabilir. Paylalamaz ve dn verilemez. Bir tek kiiye, bir bireye aittir. Yaratlan
ey, yaratann mlkdr. nsanlar birbirlerinden renirler. Ama
renmenin tm aslnda yalnzca malzeme dei tokuudur. Hi
kimse bir bakasna dnme kapasitesini veremez. Oysa o kapasite,
bizim sa kalmak iin tek gcmzdr.
"Bu dnyada hibir ey insana hazr verilmi deildir. htiyac olan
her eyi retmesi gerekmektedir. nsan burada kendini temel bir
seimle kar karya bulur. Ancak iki yoldan birini seerek sa
1043/1067
1044/1067
bakalarna hizmet etmek iin yaayan kiidir ki o da kledir. Eer fiziksel klelik bile iren bir kavram gibi gzkyorsa, ruhsal klelik
bundan ne kadar daha iren bir kavram olmaldr! Savata ele geirilen bir klenin kendine gre bir gururu vardr. Kar koymutur ve
iinde bulunduu durumu kt bir ey olarak grmektedir. Ama
kendini kendi isteiyle kle haline getiren, bunu sevgi uruna yaptn
syleyen adam, yaratklarn en aaldr. nsanln onurunu
drmekte, sevgi kavramn kltmektedir. Ama hizmet, hayr ve
yardm doktrininin altnda yatan budur.
"nsanlara en yce sevabn, baarmak deil, vermek olduu
retilmitir. Oysa insan yaratlmam bir eyi veremez. Yaratma,
datmdan nce gelmek zorundadr, yoksa datlacak bir ey bulunamaz. Yaratcnn ihtiyalar, ilerde yararlanacak herkesin ihtiyacndan nce gelmek zorundadr. Oysa bize, kendi retmedii hediyeleri datan adam, o hediyeleri mmkn klandan daha ok takdir etmek retilmitir. Bir yardm, bir hayr olayn veriz. Bir baar
karsnda, omuz silkip geeriz.
"nsanlara ilk grevlerinin, bakalarnn ektii aclar dindirmek
olduu retilmitir. Ama ac ekmek bir hastalktr. nsann karsna
byle bir durum karsa, rahatlatmaya, yardm etmeye alr.
Bunu en yce sevap haline getirmek, aclar hayatn en nemli
paras haline getirmek demektir. Kii sevapkr olabilmek iin
bakalarnn ac ektiini grmek ister duruma dmektedir. te
hayrseverliin yaps budur. Yaratc hastalkla ilgilenmez, hayatla ilgilenir. Buna ramen yaratclarn almalar sayesine hastalklar birer birer ortadan kalkmtr. nsann vcuduna ve ruhuna ait hastalklarn nne geilmi, bu sayede ac ekilmesi de, hayrseverlerin ve
yardmseverlerin yapamayaca kadar nlenmitir.
"nsana bakalaryla ayn grte olmann da bir sevap olduu
retilmitir. Oysa yaratc, farkl grteki adamdr. nsanlara
akntyla birlikte yzmenin iyi olduu sylenir. Yaratc ise akntya
1045/1067
kar yzen adamdr. nsanlara bir arada durmann bir sevap olduu
retilir. Ama yaratc tek bana duran adamdr.
"nsanlara 'ego'nun ktlk demek olduu retilir. Sevabn ideali,
benliksizliktir. Oysa yaratc, salt anlamda bencil kiidir. Benliksiz kii,
dnmeyen, hissetmeyen, yarglamayan, eyleme gemeyen kiidir.
Bunlarn hepsi benliin fonksiyonlardr.
"Bu noktadaki tersine dn en korkuncudur. Konu arptlm, insana baka seenek braklmam, zgrl yok edilmitir. yilik ve
ktlk kutuplar asndan, iki kavram sunulmutur ona. Biri bencillik, br de hayrseverliktir. Bencilliin anlam, bakalarn kendisi
iin feda etmek olarak tarif edilmitir. Hayrseverlik ise, kendini
bakalar iin feda etmektir, denilmitir. Bu durumda insan her iki
halde de dier insanlara balanm, kendisine iki acdan birini
ekmesi sylenmitir. Ya bakalarnn uruna kendisi ac ekecektir,
ya da kendisi uruna bakalarna ac ektirecektir. Sonunda insanolunun kendi aclarndan zevk almas gerektii de sylenince, tuzak
iyice kapatlmtr. nsan artk mazoizmi kendi ideali olarak kabul etmek zoruna kalmtr, nk bunun karsnda ancak sadizm vardr.
nsanoluna oynanan en sahtekrca oyun bu olmutur.
"Bamllk ve ac ekme, bu yolla hayatn temelleri haline
getirilmitir.
"Seenekler kendini feda etmekle tahakkm etmek arasnda
deildir. Seenekler bamszlkla bamllk arasndadr. Yaratcnn
kural ya da elden dmecinin kuraldr. Bu temel bir sorundur. Bir
lm kalm sorunudur. Yaratcnn kural, insanln var olmasn
salayan mantkl zihnin ihtiyalar zerine kurulmutur. Elden
dmecinin kuralysa, sa kalmay beceremeyecek insanlarn ihtiyalarna dayaldr. nsann bamsz ego'sundan doan her ey iyidir.
nsann insana bamllndan doan her ey ktdr.
"Bencil kii, salt anlamda bakldnda bakalarn feda eden kii
deildir. Bakalarn herhangi bir ekilde kullanma ihtiyacnn stne
km kiidir. Onun ilerlii, dier insanlarn kanalyla deildir.
1046/1067
1047/1067
1048/1067
"Kolektifin, yani bir rkn, bir snfn, bir devletin 'ortak kan1, insanlar bask altna alan her trl zorbalk rejiminin altnda yatan eydir. Tarihteki her dehet verici olay, bir hayr uruna yaplm
grnr. Bencil hareketlerin hibiri, hayrseverin dkt kanla
llebilecek bir zarar vermi midir? Bunun suu insanolunun iki
yzllnde mi yatmaktadr, yoksa ilkenin yapsnda m? En korkun
kasaplar, genellikle en samimi, en iten inanm olanlardr. Giyotinle
ya da idam mangasyla, kusursuz bir topluma ulaacaklarna gerekten
inanmlardr. Hi kimse onlarn ldrme hakkn sorgulamamtr,
nk besbelli hayrsever bir ama uruna ldryorlardr. nsanlarn
baka insanlar uruna feda edilmesi doal kabul edilmitir. Aktrler
deimekte, ama trajedinin ak ayn kalmaktadr. Bir hmanist kar,
insanlara ne kadar sevgi duyduunu syleyerek yola koyulur, sonunda
bir kan denizine varr. nsanlar bir eyin iyi olabilmesi iin bencillikten
uzak olmas gerektiine inand srece, bu byle devam etmektedir ve
edecektir. Bu durum, hayrseverin eylemine izin vermekte, kurbanlar
da buna dayanmak zorunda brakmaktadr. Kolektivist hareketin
liderleri kendileri iin hibir ey istememektedirler. Ama bir de ortadaki sonulara bakn.
"Bir insann dier bir insana yapabilecei tek iyi ey, o kiiyle doru
drst bir iliki kurabilmesi iin tek yol... elini ekmektir!"
"imdi bir de bireycilik ilkesi zerine kurulmu bir toplumun
sonularna bakalm. Buras. Bizim lkemiz. nsanlk tarihinde en
soylu lke. En byk baarlarn, en byk refahn, en byk
zgrlklerin lkesi. Bu lke benlikten yoksun hizmete dayal olarak
kurulmamtr. Feda etmeye, raz olmaya ya da herhangi bir hayr
ilkesine dayal olarak kurulmamtr. Bireyin mutluluu arama hakk
zerine kurulmutur. Kendi mutluluunu. Bakasnn deil. zel,
kiisel ve bencil, bir ama. Ama sonulara bakn. Kendi vicdannza
bakn.
"Bu eski bir atmadr. nsanlar geree ok yaklamlar, fakat her
seferinde olay tersine dnm, u ya da bu uygarln sonu gelmitir.
1049/1067
Uygarlk, zel hayat toplumuna doru ilerlemektir. Vahinin tm hayat halka aktr, airetinin kurallar tarafndan ynetilir. Uygarlk insan insanlardan kurtarma srecidir.
"Bugn, bizim gnmzde kolektivizm, elden dmecinin, ikinci
derecedeki adamn, o eski canavarn kuram, tasmasn koparm, ba
bo koturmaktadr. nsanlar daha nce grlmemi bir zihinsel
ahlkszlk dzeyine drmektedir. Emsaline rastlanmam bir dehet olay haline gelmektedir. Her zihni zehirlemitir. Avrupa'nn
ounu yutmutur. Bizim lkemizi de kuatmaktadr.
"Ben mimarm. Bunlarn dayal olduu ilkelerden ortaya neler
kacan biliyorum. Kendime yaama izni veremeyeceim bir
dnyaya doru yaklamaktayz."
"Cortlandt neden dinamitlediimi artk biliyorsunuz.
"Ben tasarmladm Cortlandt'. Size ben verdim. Ve ben yok ettim.
"Yok ettim, nk onun var olmasn semedim. ifte canavard o.
Biim olarak da, anlam olarak da. Her ikisini de patlatmak zorundaydm. Biimi, kendi yaratmadklar ve yaratamayacaklar eyi dzeltme
hakkn kendilerinde gren elden dmeciler tarafndan bozulmutu.
Onlara bunu yapma hakknn verilmesi, binann hayrsever amacnn
her trl haklarn stnde nem tad, benim buna kar gelme
hakkm olmad inancndan kaynaklanmaktayd.
"Cortlandt' tasarmlamay kabul ediim, onu kendi tasarmladm
gibi yaplm grmek amacna ynelikti, baka hibir nedeni yoktu.
almam karlnda bu fiyat istemitim. Bu bana denmedi.
"Peter Keating'i sulamyorum. aresiz kald. verenlerle arasnda
bir anlama bulunmasna ramen, o anlamaya aldr edilmedi. O anlamada kendisine, binann projeye gre yaplaca konusunda sz
verilmiti. O sz tutulmad. Bir insann yapt iin drstlne ve
tutarlna sayg duymas, bunu korumaya almas, bugn mulk,
soyut, nemsiz bir ey olarak tanmlanyor. Savcnn bu szleri
sylediini duydunuz. Neden bozulmutu binann biimi? Hibir
1050/1067
nedeni yoktu. Byle eylerin hibir zaman nedeni olmaz. Ancak bir
elden dmecinin, bakasna ait bir ey zerinde, ruhsal ya da maddesel bir ey zerinde oynama hakkm kendinde grmesi olabilir. Kim
izin verdi bunu yapmalarna? Dzinelerce yetkili arasnda tek bir kii
bulamazsnz. Hi kimsenin izin vermeye de, durdurmaya da nem
verdii yoktu. Hi kimse sorumlu deildi. Kimseden hesap sorulamaz.
Tm kolektif eylemlerin yaps byledir.
"Bana istediim ve hakkm olan ey denmedi. Ama Cortlandt'n
sahipleri, kendi istedikleri eyi benden aldlar. Onlar mmkn
olduunca ucuza karlm bir binalar topluluu istiyorlard. Bunu istedikleri gibi yapabilecek baka hi kimseyi bulamadlar. Ben yapabilirdim ve yaptm. almamn yararlarm aldlar, beni de bunu onlara
hediye olarak vermeye zorladlar. Ama ben hayrsever deilim. Bu tr
hediyeler vermem.
"Yoksullarn, aresizlerin evlerini yktm sylendi. Ben olmasam,
bu yoksullarn bu evlere zaten kavuamayacaklar unutuldu. Yoksullara kayg duyanlar, istedikleri yardm sunabilmek iin, bu konularla
hi ilgilenmeyen birine, bana gelmek zorunda kaldlar. Gelecekte
orada oturacak kiraclarn yoksulluu yznden, bu insanlarn benim
almam zerinde hak sahibi olduuna inanld. Onlarn ihtiyalar,
benim hayatm zerinde hak sahibi olarak grld. Benden istenen
her katky sunmak, grevim sayld. Bu da bugn dnyay yutmakta
olan elden dmecinin dsturudur.
"Ben bugn, hayatmn tek bir dakikas zerinde bile hi kimsenin
hakk olmadn sylemeye geldim. Enerjimin de. Baarlarmdan
herhangi birinin de. Kim byle bir iddiada bulunursa bulunsun,
saylar ne kadar kalabalk, ihtiyalar ne kadar byk olursa olsun.
"Buraya gelip, bakalar iin yaamayan bir insan olduumu
sylemek istedim.
"Bunun sylenmesi gerekiyordu. Dnya bir fedakrlk lemi iinde
yok oluyor.
1051/1067
"Buraya gelip, kiinin drst ve yaratc rnleri, her trl hayrseverlik giriiminden daha nemlidir, demek istedim. Aranzda bunu
anlamayanlar, dnyay mahvedenlerdir.
"Buraya gelip kendi artlarm ortaya koymak istedim. Baka
artlarla var olmak istemiyorum.
"nsanlara kar, bir tek sorumluluk dnda, baka hibir sorumluluk kabul etmiyorum. O sorumluluk, zgrlklerine sayg gstermek,
kle toplumuna katlmamaktr. Eer lkem artk var olmayacaksa, ona
hapiste yatacam on yl sunabilirim. O on yl boyunca, lkemin
eskiden nasl bir yer olduunu minnetle hatrlarm. Onun yerine gelen
yeni dzende yaamak ve almak istemeyiim, benim sadakatimdir.
"Gelmi gemi tm yaratclara, dinamitlediim Cortlandt'dan sorumlu olan gler tarafndan ac ektirilmi tm yaratclara
sadakatimdir. O kiilerin yapayalnz ve ikence iinde, inkrla, aresizlikle, smryle geirmek zorunda kaldklar her saate sadakatimdir.
Dnyaya gelen, yaayan, mcadele eden, baaramadan nce, tannmam bir kii olarak len tm yaratclara da sadakatimdir. Bedenen
veya ruhen yok edilmi her yaratcya sadakatimdir. Henry Cameon'a,
Steven Mallory'ye, adnn sylenmesini istemeyen, ama u anda bu
salonda oturan, kendisine hitap etmekte olduumu bilen bir baka
kiiye sadakatimdir."
Roark, iki baca ayrk, kollar dosdoru iki yanna sarktlm, ba
dik, ylece duruyordu. Bitmemi bir binada durduu gibi. Daha sonra,
dnp savunma masasna oturduunda, odadaki pek ok kii onu hl
yle ayakta grmekte olduklar izlenimindeydiler. O bir anlk tablo, silinmeyecek zellie sahipti.
Bu konumay izleyen uzun hukuksal tartmalar srasnda, bu tablo
izleyicilerin zihninden hi silinmedi. Yarg, savcya, davalnn iddiasn deitirmi olduunu hatrlatyordu. Eylemi yaptn kabul etmi, ama sulu olmadn sylemiti. Buradan ortaya geici bir yasal
kemeke kt. Davalnn yapt hareketin ne olduunu bilip
bilmedii, biliyorsa bunun kt bir hareket olduunu kabul edip
1052/1067
1053/1067
Wynand sert bir hareketle dnd, salondan kt. Salondan kan ilk
kii o olmutu.
19
Roger Enright, Cortlandt'n arazisini de, planlarn da, enkazn da
hkmetten satn ald. Temeldeki her trl kalntnn sklp karlmasn, tertemiz bir ukur braklmasn emretti. Projeyi yeni batan
yapmas iin Howard Roark'u tuttu. naatn tmn bir tek mteahhide vererek, planlarn ekonomisine byk zen gstererek, yeni bir
bte yapt; dk kiral olmasna ramen kendisine de iyi bir kr pay
brakacak giriimine hazrland. Gelecekte buraya tanacak kiraclarn
gelirleri, meslekleri, ocuklar, ne yiyip ne itikleri konusunda hibir
sora sorulmayacakt. Tanp kiray demek isteyen herkese akt proje. Daha pahal yerde oturmaya paras yetisin ya da yetimesin.
Austos sonlarnda Gail Wynand, boanma ilamn ald. Davaya
kar taraf itiraz etmemi, Dominique zaten ksa sren durumaya da
gelmemiti. Wynand yargcn karsnda, sava divanna verilmi asker
gibi duruyor, Monadnock Vadisi'ndeki sabah kahvaltsnn, yasal dilde
anlatlnn irenliini dinliyordu. Bayan Wynand ile Howard Roark.
Bu Wynand'n karsn resmen namussuz ilan etmekti. Wynand'a yasal
merhamet sunuluyordu. Masum olduu halde zarar gren taraf. Eline
verilen kt, bundan sonraki yllarna zgrlk demekti. O yllara
sacak btn o sessiz gecelere.
Ellsworth Toohey, i mahkemesindeki davasn kazand. Wynand'a
onu eski grevine almas emredildi.
O gn leden sonra Wynand'n sekreteri, Toohey'e telefon etti, Bay
Wynand'n kendisini bu gece, saat dokuzdan nce iinin banda istediini bildirdi. Toohey glmsedi, telefonu kapatt.
Toohey o akam Banner Binas'na girerken de glmsyordu. Kent
Haberleri Odasna urad, insanlara el sallad, tokalat, oynamakta
olan filmler hakknda espriler yapt, arm gibi havalara girdi. Sanki
daha dn buradayd da, insanlarn onun geliini neden byle bir zafer
edasyla karladklarn anlayamyordu.
1055/1067
1056/1067
1057/1067
Bir sre sonra Toohey, "Gerekten, Bay Wynand, ikimizin geinememesi iin hibir neden yok," dedi.
Wynand cevap vermedi.
Toohey bir kt ald, daktiloya takt. Tulara bakarak otururken iki
parman enesine dayamt. Yeni bir paragrafa balayaca zaman
hep bu pozu alrd. Tularn kenarlar lambann nda parldyordu.
Lo odada, havada duran madeni paralar gibiydiler.
Bask makineleri durdu.
Toohey yerinden srar gibi oldu. Bunu otomatik bir hareket olarak
yapmt. Neden byle sradn henz bilmiyordu. Ama gazeteciydi
o. Bu ses byle duramazd.
Wynand saatine bakt, "Dokuz oldu," dedi. "iniz bitti, Bay Toohey.
Banner diye bir gazete yok artk."
Toohey'nin bundan sonra farkna vard ilk gerek, kendi elinin
daktilo tular zerine d oldu. Minik kaldralarn stste binerken kard, ksrk gibi sesi duydu.
Konumad; ama yznden her eyi belli ettiini dnd ... nk
Wynand ona cevap veriyordu:
"Evet, burada on yldr almtnz ... Evet, tm hissedarlarn
hisselerini satn aldm. Mitchell Layton da dahil. ki hafta nce ..." Sesi
kaytszd. "Hayr, kent haberleri odasndaki ocuklar bilmiyordu. Yalnzca bask odasndakiler biliyordu ..."
Toohey ban teye evirdi, eline bir kegen ald, avucunda tuttu,
sonra elini ba aa edip onu masaya drd. Onun aaya dnk
avuta duramayacan syleyen fizik kanununa ayor gibiydi.
Ayaa kalkt. Durup Wynand'a bakt. Aralarnda gri bir haldan
baka hibir ey yoktu.
Wynand'n ba kprdad, hafife yana eildi. Yz artk hibir
engele ihtiya duymuyormu gibiydi. Basit bir ifadesi vard. fke
1058/1067
yanstmyordu. Kapal dudaklar, hemen hemen mtevaz denilebilecek bir glmsemenin imasyla, gerilmiti. Wynand konutu:
"Banner'n sonuydu bu ... Sanrm onu sizinle birlikte karlamam
uygundu."
Ellsworth Monkton Toohey'i almaya pek ok gazeteler urat. Ama
o, Courrier'yi seti. Saygn bir gazeteydi, kesin bir politikas da yok
saylrd.
Yeni iinin ilk akamnda Ellsworth Toohey, Genel Yayn Mdr
Yardmclarndan birinin masasnn kenarna oturmu, Bay Talbot'tan
sz ediyordu. Talbot, Courrier'nin sahibiydi. Toohey onunla birka
kere ancak grmt.
"Ama insan olarak nasl biri bu Bay Talbot?" diye soruyordu masadaki adama. "zel Tanr's nedir? Nesi olmasa ker?"
Koridorun karsndaki telsiz odasnda birisi, bir numara eviriyordu. Ciddi bir ses, "Zaman geiyor!" diye seslendi.
Roark kendi ofisinde, izim masasna oturmu, alyordu. Cam
duvarlarn dndaki kent klyd. Ekim aynn ilk serinlii ykam,
temizlemiti havay.
Telefon ald. Roark kalemini sabrsz bir hareketle havaya kaldrd,
ylece tuttu. izim yaparken telefon asla almazd. Kalkp alma
masasna yrd, kulakl ald.
Sekreteri emre uymad iin zr dileyen, ok gergin bir sesle, "Bay
Roark," dedi. "Bay Gail Wynand, yarn leden sonra drtte ofisine
gitmenizin uygun olup olmadn bilmek istiyor."
Kadn bunu syledikten sonra, kulaklnda uzun sre szsz bir
czrt duydu. Saniyeleri saymaktayd.
"Kendisi telefonda m?" diye sordu Roark. Sekreteri o sesi byle
karan eyin, hattan kaynaklanmadn anlamt.
"Hayr, Bay Roark. Bay Wynand'n sekreteri aryor."
1059/1067
1060/1067
1061/1067
1062/1067
son gkdelen olacak. yle olmas da uygun. nsanlk kendi kendini yok
etmeden nce, insanolunun son baars."
"nsanlk kendini hibir zaman yok etmeyecek. Bay Wynand.
Kendini mahvolmu olarak da grmemeli. Byle eyler yapt srece,
kalacaktr."
"Nasl eyler?"
"Wynand Binas gibi eyler."
"O size bal. Banner gibi l eyler, bunu salayacak mali gbre
saylr. O da onlarn ilevi."
Anlamann tek kopyasn ald, katlad, belirgin bir hareketle ceketinin i cebine yerletirdi. Sesinin tonunda hibir deiiklik olmakszn
konutu:
"Bir zamanlar size bu bina hayatmn ant olacak demitim. Artk
anlacak bir ey yok. Wynand Binas'nn hibir eyi yok. Yalnzca sizin
ona vereceklerinize sahip olacak."
Ayaa kalkt, grmenin sona erdiini belirtmi oldu. Roark da
kalkt, ban hafife eip onu selamlad. Ba resmi bir selamn gerektirdiinden biraz daha uzun sre eik kald.
Kapya vardnda durup dnd. Wynand masasnn gerisinde
hareketsiz duruyordu. Birbirlerine baktlar.
Wynand, "Sizin sahip olduunuz, benim de sahip olma frsatna
ulatm o ruha bir ant yapn," dedi.
20
On sekiz ay sonra bir ilkbahar gn, Dominique, Wynand Binasnn
inaat alanna doru yryordu.
Kentin gkdelenlerine bakt. Beklenmedik noktalardan ykseliyorlard. Daha alak damlarn arasndan fkryorlard. aknlk yaratan
bir anilikleri vard. Sanki Dominique bakmadan bir saniye nce ykselmilerdi de, bakyla hareketin sonunu yakalamt. Biraz daha
erken baksa, onlar ykseli hareketinin ortasnda yakalayacakm
gibi.
Hell's Kitchen'n bir kesini dnd, karsnda o geni arsay buldu.
Makineler paralanan topran zerinde gidip geliyor, gelecein
parkn hazrlyordu. Parkn orta yerinden, Wynand Binas'nn iskeleti
ykselmiti. Tamamlanmt iskelet. Gklere ulayordu. En st
blm hl plakt. apraz izgilerle dolu bir kafesti. Camlarla
duvarlar ykselii izlemi, alt kesimlerin evresini rtmt.
Dominique iinden, topran kalbi atetir derler, diye dnd. O
ate orada hapis. ok da sessiz. Ama bazen kil rty yaryor, demiri,
graniti de yaryor, frlayp zgrle kyor. O zaman buna benzer bir
ey oluyor ite.
Binaya doru yrd. Alt katlarn evresini ahap bir it evrelemiti. Parlak bir renge boyal itin zerinde, dnyann en yksek
binas iin gerekli malzemeleri veren firmalarn adlan yazlyd. National Steel Inc.'den elik. Ludlow'dan cam. Kessler Inc.'den asansrler. Mteahhit: Nash & Dunning.
Dominique durdu. Daha nce hi dikkat etmedii bir ey grmt.
Alnna bir el dokunmu gibi hissetti. Masallarda anlatlan o tedavi
edici el. Henry Cameron'u hi tanmamt. Bu sz onun sylediini
de duymu deildi. Ama u andaki duygular, bu sz onun azndan
duyuyormu gibi bir duygu verdi ona: "Biliyorum ki bu kelimeleri
sonuna kadar gtrebilirsen, zaferi kazanacaksn, Howard. Yalnz
kendin iin deil, kazanmas gereken bir ey iin.
1064/1067
1065/1067
BTT
img3.jpg