You are on page 1of 195

T.C.

stanbul niversitesi
Sosyal Bilimler Enstits
Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dal

Yksek Lisans Tezi

ADA ERDEM ET BALAMINDA


DN VE AHLAK LKS

Muhammed Veysel Bilici


2501050446

Tez Danman
Prof. Dr. Cafer Sadk Yaran

stanbul 2008

ada Erdem Etii Balamnda Din ve Ahlak likisi


ada erdem etii, deontik ve faydac etik teorilerin karsnda yer alan ve
yasa merkezli bir ahlak teorisinin ahlaki yaanty temellendirme ve aklamada
yetersiz kald temel eletirisini merkeze alarak grev ve fayda kavramlar
yerine erdem kavramn, ahlakn merkezi ve temel kavram olarak ne sren
dnrlerin savunduu ve kkenini byk lde antik Yunan felsefesine, zellikle
de Aristotelesin erdem etiine yaslayan bir ahlak teorisidir. Dolaysyla ada
erdem etiini anlamak iin onun hem tarihsel kkenini hem de kendisini karsnda
konumlandrd deontik ve faydac ahlak teorilerine ynelttii eletirileri ele almak
gerekmektedir. Bu ahlak teorisinde merkezi kavram olan erdem, grev ve fayda
kavramlarndan daha temelde, iyi kavram ile en azndan eit dzeyde ele
alnmaktadr. Erdem, znenin insana has karakteristik zellikleri yaamasna olanak
tanyan karakter zellii olarak tanmlanabilir.
Erdem etiinin en nemli vasflarndan biri de insann sosyal bir varlk olarak
ele alnmas ve ahlak teorisinde bu geree merkezi bir rol verilmesidir. Bu adan da
hem erdem etiinin dinsel ahlaka uygun olup olmad hem de dinsel ahlakn erdem
etii hviyetinde ortaya kp kamayaca bu almada ele alnmtr. Dier
yandan insann sosyal varlk olmas ve ahlakn her zaman iin sosyal bir etkinlik
olarak ortaya kmas erdem etii kapsamnda din-ahlak ilikisinin farkl bir
perspektifle ele alnmasn gerektirmektedir. Bu erevede subjektif ve yerel olan din
ve onun karsnda evrensel ve objektif olan ahlak anlay erdem etii balamnda
kritie tabi tutulmutur. Bunun yansra ve daha temel olarak, Tanrnn ahlaki
kiilie sahip olduu ve erdem etiinin en nemli ilkesi olan ahlaki ltlerin,
erdemli bireylerin karakter zelliklerinden elde edilebilecei kabulne dayal olarak
dinsel ahlakn erdem etii erevesinde temellendirilebilecei vurgulanmtr.

iii

Relations of Religion and Ethics in the Context of Contemporary


Virtue Ethics
Contemporary virtue ethics, situated against deontic and utilitarian ethical
theories, is an ethical theory defended by those thinkers who holds that law based
ethical theories are insufficient to explain and justify morality thus takes the virtue
as the central and fundamental concept of morality instead of the concepts of duty
and utility and in this regard whose historical roots mainly dates back to the
ancient Greek philosophy, especially Aristotles virtue ethics. In this regard, in order
to understand contemporary virtue ethics, it is required to deal with both its historical
roots and its criticisms directed against the deontic and utilitarian ethical theories
against which it situated itself. In this ethical theory the concept of virtue is taken
as more fundamental than the concepts of duty and utility and at least as equal to
the concept of good. Virtue can be defined as those character traits that enable one
to actualize his or her potentialities as human being.
One of the most important characteristics of virtue ethics is taking human
being as a social creature and giving central role to this fact in its ethical theory. In
these terms, both whether virtue ethics is appropriate for religious ethics or not and
whether religious ethics can be expressed in terms of virtue ethics or not are studied
in this work. On the other hand, since human being is a social creature, morality
always exists as a social activity and in this regard the relationship between ethics
and religion in terms of contemporary virtue ethics has to be taken in distinct
perspective. In this frame, taking ethics as a universal and objective phenomenon but
religion as a local and subjective phenomenon is criticized within the context of
contemporary virtue ethics. Beside these and more fundamentally, it is emphasized
that God has a moral personality and by taking the most important premise of virtue
ethics that holds that moral criteria should and can depend on the character traits of
virtuous person, Gods moral personality can serve as a basis for religious ethics to
exist in the form of virtue ethics.

iv

nsz
Bu almada, ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi ele
alnmaktadr. Bu erevede, ada erdem etiinin hem tarihsel perspektif
ierisindeki genel panoramas ele alnm hem de kendisine has olan gncel yaps
temel konular merkezde olmak zere tematik olarak tartlmtr. lk blm, erdem
etiinin antik Yunan felsefe gelenei balamnda neye tekabl ettii zerinden,
zellikle de Aristotelesin erdem etii merkezde olmak zere oluturulmutur. Bunun
temel nedeni Aristotelesin erdem etiinin, ada erdem etii noktasnda en nemli
referans noktalarndan birini oluturmasdr. Dier yandan dinsel erdem etiinin
tarihsel olarak imknna iaret etmek amacyla Thomas Aquinasn grleri de ilk
blmde ele alnmtr. ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisini ele almak
iin ncelikle erdem etiinin hangi temel ltler dhilinde anlalmas gerektii ve
bu erevede dier ahlak teorilerine ynelttii eletirilerle birlikte, sorun olarak
grd noktalarda ne tr zmleri ihtiva ettiinin ele alnmas gerekmektedir. Bu
paralelde, ada erdem etiinin ortaya kt dnemde deontik ve faydac etik
teorilere ynelttii eletiriler ayrntl olarak tartldktan sonra ona kar yneltilen
temel eletiriler de ele alnmtr. ada erdem etiinin dier etik teorilere ynelttii
en temel eletiri konusu ise ahlakn yasalar araclyla ve onlara indirgenerek ele
alnmasnn, temellendirilmesinin ve deerlendirilmesinin imkn dhilinde olmad
eklinde zetlenebilir. Bu erevede, ikinci blmn sonunda ada erdem etiinin
yasa merkezli ahlak teorilerinin yerine ne tr bir ahlak teorisi ne srd, pratik
meselelerde yol gsterici vasfa sahip olup olmad ve ahlaki znenin ortaya kmas
srecini nasl ele ald gibi temel konular zerinde durulduktan sonra, son blmde
ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi temel noktalar itibaryla ele
alnmtr. ada erdem etii balamnda temel olarak erdem etiinin dinsel ahlak
asndan konumu ve yine dinsel ahlakn erdem etii asndan neye tekabl ettii
ana ereve olarak tartlmtr. Bu balamda, ada erdem etii erevesinde
ahlakn evrensel ve objektif, dinin ise yerel ve subjektif olduu kabulnn doruluu
tartlmtr. Son olarak ise erdem etiinin en temel nermelerinden biri olan ahlakta
erdemli bireyin karakter zelliklerinin ve bu karakter zelliklerinin somutlam
ifadesi olan erdemli eylemlerin, ahlaki yasalardan daha temel olduu ynndeki
v

vurgusuna uygun olarak Tanrnn irade ve aklndan ziyade, ahlaki kiiliinin dinsel
ahlakta merkezi olarak ele alnabilecei vurgulanmtr. Belirtilen son nokta erdem
etiinin sadece erdem teorisine sahip olan ve erdemi dier ahlaki kavramlardan
treten herhangi bir ahlak teorisinden ayran temel zelliine paralel olarak dinin
sadece belli bir erdem teorisine sahip olmaktan da tede erdem etiine de sahip
olabileceinin imkn olarak n plana kmaktadr.
Son olarak tezin konusunu belirlemedeki yol gstericilii, tezin yazm
sresince her zaman iin gsterdii ilgi ve ynlendirme ve her eyden daha ok
bylesine zengin ve nemli bir konuyu almama nclk ettiinden dolay kymetli
hocam Prof. Dr. Cafer Sadk Yarana teekkr bir bor bilirim. Yine tezi bitirmem
noktasndaki teviklerinden tr saygdeer hocam Prof. Dr. inasi Gndze de
zel bir teekkr bor bilmekteyim. Tezin yazlmas srecinde gerekli olan
kaynaklara erimem noktasnda ok byk yardmlarn grdm sevgili dostlarm
Mustafa Sddk Tter, Ahmet Kayl ve mer Tagetiren, maddi ve manevi
desteklerini esirgemeyen dier dostlar da bu tezin ortaya kmasnda olduka nemli
bir yer tutmakta ve bylece byk bir teekkr hak etmektedirler. Son olarak maddi
ve manevi olarak her zaman yanmda olan annem Sheyla Bilici ve babam Ylmaz
Biliciye, varlklar bana g veren kardelerime ve tezi yazma srecinde gsterdii
hogr ve teviklerinden tr deerli eime teekkr bir bor bilirim.

Muhammed Veysel Bilici

vi

NDEKLER
z........................................................................................................................... iii
Abstract ................................................................................................................. iv
nsz ...................................................................................................................... v
Ksaltmalar........................................................................................................... vii
Giri ........................................................................................................................ 1
1. Blm: Tarihsel Perspektif inde Erdem Etii: .............................................. 9
1.1 Antik Yunan Tecrbesi ....................................................................... 9
1.1.1 Sokrates ..............................................................................11
1.1.2 Platon ..................................................................................19
1.1.3 Aristoteles ...........................................................................29
1.1.4 Epikrcler.........................................................................50
1.1.5 Stoaclar ..............................................................................56
1.2 Ortaa Tecrbesi ..............................................................................64
1.2.1 Thomas Aquinas .................................................................64
2. Blm: ada Erdem Etii .............................................................................70
2.1 Modern Ahlak Felsefelerine Kkten Bir Eletiri Olarak ada .
.Erdem.Etii...............................................................................................70
2.2 ada Erdem Etiinin mknna Ynelik Temel tirazlar ve
.Cevaplar....................................................................................................85
2.3 ada Erdem Etiinin Temel Konular ...........................................97
3. Blm: ada Erdem Etii Balamnda Din ve Ahlak likisi .................... 129
Sonu ................................................................................................................... 171
Bibliyografya ....................................................................................................... 175

Ksaltmalar
Ed.

Editr

A.e.

Ayn Eser

Bkz.

Baknz

vb.

Ve benzeri

s.

Sayfa

ss.

Sayfalar

vd.

Ve devam

C.

Cilt

No.

Say

ev.

eviren

t.y.

Tarih yok

viii

Giri
ada erdem etii 20. yzyln ikinci yarsndan itibaren ortaya kan ve
Aydnlanma dneminden itibaren hkim pozisyonda bulunan deontik ve faydac etik
teorilerden farkl olarak kkenini, genel olarak, Aristotelesin erdem etiine yaslayan
ve bu erevede modern zamanlarn karakterine uygun, yeni bir etik teori gelitirme
kaygs tayan dnrlerin ortaya koyduu dncelerin hslas olarak
deerlendirilebilir. Erdem etii isminden de anlalaca zere erdem kavramn
merkeze alan ve ahlak bu kavram merkezde olmak zere deerlendiren veya
temellendiren bir ahlak felsefesine iaret etmektedir. Erdem kavram insana has
zelliklerin kmilen gereklemesini salayan bireysel yne sahip olmas itibaryla
subjektif olan ancak insan trne has zellikler erevesinde temellendirilen ve bu
adan da objektif temelleri de olan ve insanda alkanlk haline gelen karakter
zellikleri olarak tanmlanabilir. Bu noktada dikkatli olunmas gereken durum,
ada erdem etiinde erdemin salt bir alkanlk olmaktan te ahlaki yaantmzda
yol gsteren akln rehberliinde ortaya kan ve insanda ahlaki bir meleke haline
gelen bir olgu olarak ele alnd gereidir. Karakter kavram ise bir insann uzun
sreli, tanmlanabilir ve ngrlebilir eylemlerde bulunmasn salayan veya ahlaki
durumlar karsnda tahmin edilebilir eilimleri sergilemesine olanak tanyan
psikolojik temeli olan insani bir olgu olarak tanmlanabilir.
Bu erevede modern etik teoriler arasnda hkim pozisyonda bulunan
deontik ve faydac etik teoriler genel yaplar itibaryla yasa merkezli bir etiin
savunucusu konumunda iken erdem etii insann karakter zelliklerini merkeze alan
bir yapyla ortaya kmtr. Bu durum en ak biimde ada erdem etiinde, genel
olarak, kabul gren bir ilke olan erdemli bireyin ahlaki yol gsterici ve standart
olduu ynnde yaplan vurguda grlmektedir. Erdemli birey, insani iyinin kendi
ahsnda somutlat veya insana has iyilikleri yaamay karakterinin bir zellii
haline getiren ve bu adan da duygu, dnce ve eyleminde tam bir uyumun
gzlendii bireydir. Dier yandan erdem etiinde merkezi kavram olan erdem
herhangi bir biimde st veya n ilkelerden devirilmez veya dier tm ller ve
ilkeler merkezi sahneyi igal eden bu kavramdan tretilirler. Bu adan da herhangi
bir ahlak teorisinin belli bir erdemler listesine sahip olmas veya erdemler hakknda
1

bir aklama iermesi bu teorinin erdem etii kapsamna girdiini gstermemektedir.


Belli bir erdemler listesine sahip olan ve bu erdemler arasndaki ilikileri ieren
ancak erdemi, rnein, grev veya fayda olgusuyla temellendiren ahlak teorileri
erdem teorisi kapsamnda deerlendirilmelidir. Bunun karsnda ise erdem etii,
belli bir erdemler listesine ve bu erdemler arasndaki ilikileri inceleyen bir erdem
teorisine sahip olan ancak bundan da te erdeme dier tm ahlaki kavram ve
gerekliklerden daha merkezi bir rol veren bir ahlak teorisine tekabl etmektedir.
Gnmzde anlan iki etik teorinin yannda ve onlara alternatif olarak
varln kabul ettiren ve akademik camiada olduka geni bir taraftar kitlesi bulan
ada erdem etiini anlamak ada etik teorilerini anlama ve anlamlandrma
noktasnda olduka nemli bir yer tutmaktadr. Dier yandan ahlak sz konusu
olduunda onun yansra kendine hemen yer bulan din olgusu da bu kapsam
dhilinde ada erdem etikileri tarafndan ele alnmakta ve tartlmaktadr.
Dolaysyla bu alma, ada erdem etiinin hem tarihsel kkeni, hem gncel
olarak tartlan ana konular hem de din-ahlak ilikisine getirdii farkl yorum ve
dnme imknlarn merkeze alan yapsyla gnmzdeki ahlak teorileri arasnda
mstesna bir yere sahip olan ada erdem etiini olduka geni bir adan ele
almay hedeflemitir. Dier yandan kimi felsefeciler tarafndan kltrel veya verili
olan ve eylemelerimizde nasl davranmamz gerektii hakknda bize yol gsteren bir
olgu olarak ahlak kavram ve bu verili olan olgu zerine felsefi bir dnn
ifadesi olarak etik kavram arasnda bir ayrm olduu savunulmaktadr. Ancak bu
tez boyunca her iki kavramda birbirilerinin yerine herhangi bir uyarya ihtiya
hissedilmeden kullanlacaktr.
Deontik ve faydac etik teorilere en ak biimde cephe alan ve bu erevede
anlan teorilerin ahlak dnyasn aklamakta yetersiz kalmaktan da tede temel
kavram ve nermelerinde sosyolojik ve felsefi alardan elikiler tadn belirten
ilk filozoflardan biri Elizabeth Anscombedir. Anscombeye gre deontik ve faydac
teoriler modern dnyada geerlilii kalmayan ahlaki yasa kavram erevesinde
akn bir yasa koyucu varla referansla ahlak temellendirmeye alan dinsel
ahlakn mirass konumundadrlar. Buna gre seklerleen veya dini merkeze alan
toplumsal ve kltrel yapnn zld modern zamanlarda dinsel ahlakn temeli
olan akn yasa koyucu varlktan hareketle oluturulan hukuki veya yasal ahlaki
2

temellendirme mevcut ahlak dnyamz aklamakta yetersiz kald gibi herhangi bir
ahlaki temellendirme ve gerekelendirmeye de imkn tanmamaktadr. Benzer bir
eletiriyi Alasdair MacIntyre da dile getirmektedir. Dnre gre bireyselciliin
yceltildii liberal modern toplumlarda ahlak geleneksel toplumlarda olduu gibi
akn bir yasa koyucu varla referansla aklama ve temellendirme imkn
kaybolmutur. Bu sosyolojik eletirinin yansra felsefi bir eletiri olarak ahlaki yasa
kavramnda sakl olan ahlaki otorite olgusunun gerekte var olmayana bir iareti
ierdii ve bu adan da olgusal olarak bo kmeye referansta bulunduu dolaysyla
bu erevede ortaya kan etik teorilerin aslnda ahlak kkszletirdii kabul dier
bir nemli nokta olarak n plana kmaktadr. Anscombe ve MacIntyre farkl bir
ahlaki dilin ve ahlak psikolojisinin imkn olarak antik Yunan felsefe geleneine ve
bu gelenein tarihsel sreteki serencamna iaret etmektedirler.
ada erdem etikileri arasnda nemli bir yere sahip bulunan Michael Slote
ise gnmzde erdem etikileri arasnda cereyan etmekte olan tartmalar anlama
noktasna antik Yunan felsefe geleneinin vazgeilemez bir neme sahip olduunu
belirtmektedir. Bu adan tezde ilk olarak hem Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi
Yunan felsefe geleneinin kurucu filozoflarnn erdem etikleri hem de bu gelenein
takipisi konumunda olan Epikrcler ve Stoaclarn erdem etikleri ele alnarak
erdem etiinin tarihsel sreteki resmi genel olarak verilmitir. Bunun dnda tez
asndan dier bir nemli nokta olarak dinsel erdem etiinin imkn noktasnda
Thomas Aquinasn erdem etii ele alnm ve tarihsel olarak bu tr bir etiin
imknna iaret edilmitir. Bu tezde tarihsel perspektif noktasnda zerinde en ok
durulan filozof ise Aristoteles olmutur. Bunun temel nedeni Julia Annasn tespitiyle
Aristotelesin erdem etiini en kapsaml ve sistematik olarak ele alan ilk filozof
olmasnn yansra onun erdem etiinin ada erdem etikileri arasnda en nemli
referans noktalarndan birini oluturmasndan kaynaklanmaktadr. Bu ereve
dhilinde Yunan felsefe gelenei ve onun ortaadaki izdm olan Aquinasn
erdem etii ele alndktan sonra ada erdem etiine geilmitir. Sokrates, Platon ve
Aristotelesin dncelerini akladklar klasik eserlere referansta bulunulurken,
Trke evirilerinde bulunan sayfa numaralar yerine, uluslararas geerlilii olan

Bekker ve Stephanus numaralandrma sistemleriyle belirtilen dncelere ve


alntlanan cmlelere referanslar verilmitir.1
ada erdem etiiyle ilgili deerlendirmeler ise temel balk altnda ele
alnmtr. Bu balklar altnda ise ada erdem etii asndan temel neme sahip
olan konular, kavramlar ve eletiriler tematik olarak tartlm ve bylece bu
dncenin ortaya koyduu eletiriler, ele ald konular, kavramlar ve bizzat ada
erdem etiinin deontik ve faydac teoriler karsnda gerek bir alternatif olup
olmad erevesinde kuatc bir resim ortaya konmutur. Belirtilen temel
balktan ilki ada erdem etiinin deontik ve faydac teorilere ynelttii
eletirilerin ele alnd ve bu adan da ada erdem etiinin genel olarak eletirel
ynleriyle resmedildii blmdr. Bu blmde ada erdem etiini savunan
dnrlerin, Aristotelesin erdem etiinden ayrldklar ynler de ele alnmaktadr.
ada erdem etii blmnn ilk olarak negatif bir biimde, onun dier etik
teorilerden farkn ortaya koyacak ekilde ele alnmasnn temel nedeni hem tarihsel
srece olan uygunluk hem de bir felsefi dncenin anlalmasnda ilk ortaya kt
zaman hangi eletirileri veya sorular merkeze alarak kendisine meru bir zemin
hazrladnn bilinmesinin bu dncenin kendi iinde eletiriden ziyade daha yapc
olarak gelitirdii zmlerin daha iyi anlalmasnda vazgeilmez bir olanak
tanmasdr. ada erdem etiinin nc isimleri ilk k dneminde ortaya yapc
bir etik teori koymak yerine arlkl olarak deontik ve faydac etik teorileri eitli
ynlerden eletiren ve bu adan da eletiriyi merkeze alan bir kimlie sahiptirler. Bu
erevede deontik ve faydac teorilere yneltilen en temel eletiri bu teorilerin yasa
merkezli olmalar veya ahlak hukuki hviyette bir olgu olarak ele almalar olarak n
plana kmaktadr. Daha nce belirtilen sosyolojik ve felsefi eletirilerin yansra
ahlaki yasa veya ilkelerin her zaman iin genellemeleri ihtiva ettii ancak ahlaki
yaantmzn tikeller erevesinde somut olaylar karsnda tavrlar almamz
gerektirdiinden dolay yasa merkezli etik teorilerin ahlaki yaantmz kuatma ve
aklama noktasnda yetersiz kaldklar dier bir nemli eletiri noktasdr. Benzer
1

Bu sistemlerle ilgili olarak srasyla u internet adreslerine baklabilir;

http//www.mlahanas.de/Greeks/LX/BekkerNumbers.html,
http//www.indopedia.org/Stephanus_pagination.html

biimde Michael Stocker deontik ve faydac etik teorilerin ahlaki motivasyonumuz


ve gerekelendirmemiz arasnda, duyguyu ahlak dnyasndan dlamalarndan ve
ahlak tamamen rasyonel bir zeminde ele almalarndan tr, bir yark
oluturduklarn ve izofrenik bir kimlie davetiye kardklarn belirtmektedir.
Michael Slote ise bu teorilerin ahlaki znenin kendisini, ahlak tamamen ilikisel
boyutta ele almalarndan tr ahlaki deerlendirmenin dna ittiklerini belirterek
Stockern eletirilerine paralel bir eletiri ortaya koymaktadr. Dolaysyla ada
erdem etiinin dier etik teorilere ynelttii eletirilerin z, ahlak yasa merkezli
olarak ele almak, ahlaki znenin yaantsn kendi btnsellii ierisinde duygu,
dnce ve eylem noktasnda kuatamamak ve bu erevede de uygun felsefi bir
ahlak psikolojisine sahip olamamak olarak zetlenebilir.
ada Erdem Etiinin mknna Ynelik Temel tirazlar ve Cevaplar
bal altnda ele alnan ikinci ksmda ise deontik ve faydac etik teorileri savunan
dnrlerin erdem etiinin imknna dair sorgulamalar ve bu erevede onlara
kar verilen cevaplar tartlmtr. Deontik ve faydac ahlak teorilerini savunan
dnrler erdemlerin her zaman iin belli ahlaki ilkeler veya olgulara nispetle
anlaml olduklarn, dolaysyla kendi balarna ahlaki standart oluturamayacaklarn
savunmaktadrlar. Bu dnceye gre, deontik ve faydac etik teorilerin zaten
ierdii erdem teorisi her zaman iin imkn dhilindeyken erdem etii hibir zaman
iin gerek bir alternatif olarak dier ahlak teorilerinin karsna kamaz. Bu ereve
dhilinde erdem etiinin imkn erdem kavram merkezde olmak zere ve ahlaki
yasa veya ilkelerin ahlaki yaantyla olan ilikisini balamnda tartlmtr. Bu
eletirinin kkeninde bulunan ahlaki yaant noktasnda yasalarn veya ilkelerin
baka herhangi bir olguya indirgenemez olduu kabul ahlaki yaantnn yadsnamaz
biimde tikel durumlarla ilgili olmas ve yasalarn bu yaanty aklamadaki
baarszlklar vurgulanarak eletirilmitir. ada erdem etiinin imknna dair
dier bir temel sorgulama ise karakter olgusunun varln redde dayaldr. Bu
eletirinin temel dayanak noktas olarak ne srlen gereke, yaplan psikoloji
deneylerinde karakter olgusunu destekleyecek herhangi bir bulguya rastlanmam
olmasdr. ada erdem etiini savunan dnrler, bu dncenin ardnda yatan
temel bir kalk noktasnn davran psikolojinin tm eylem ve seimlerin evresel
koullara tepki olduu kabul olduunu belirterek, bunun hem bilimsel olarak zayf
5

bir hipotez olduu hem de ele alnan deneylerde ortaya kan deiik davran
trlerini aklamada karakter olgusunun vazgeilemez bir nemi olduunu
vurgulayarak kar kmaktadrlar. Bu erevede dier bir nemli sorgulama, ada
erdem etikileri arasnda mstesna bir yere sahip olan Michael Sloteun tarihsel
adan erdemli yaamann imknna ynelik olarak ne srd dncedir. Bu
sorgulama, insann tarihsel bir varlk olduu bu anlamda da geicilie ve eksiklie
mahkm olduu dikkate alndnda erdemli bireyin mmkn olup olmad zerine
kuruludur. Bu ksm, belirtilen son noktann ele alnmas ve erdem etii asndan
ahlaki yaantmzda yol gsteren temel olgu olarak pratik akln neminin
vurgulanmasyla sona erdirilmitir.
ada Erdem Etiinin Temel Konular bal altnda ise temel olarak
erdem, erdemli birey, insan doas, toplum, kltr ilikisi, ahlaki yaant ve ahlaki
yasa arasndaki iliki ve her eyden nemlisi erdem etiinin ahlaki yaantmz
noktasnda yol gsterici vasfa sahip olup olmad tartlmtr. Bu ksmda temel
olarak Rosalind Hursthouse, Michael Slote, Julia Annas ve Alasdair MacIntyren
dncelerine referansla ancak dier ada erdem etikilerinin dnceleri de
merkeze alnarak belirtilen konular tartlmtr. Erdem etiinin pratik ahlaki
meselelerde yol gstermesi balamnda, insann sosyal bir varlk olduu ve bu adan
da ilk renim srecinin rol modelleri rnek alnarak ve taklit edilerek balad
dikkate alndnda, erdem etiinin en temel yol gsterici dsturu olan erdemli
bireyin karakteristik olarak davranaca gibi davran ilkesinin insann temel
sosyalleme ve eitim srecine referansla anlalabilecei vurgulanmtr. Bu ereve
dhilinde erdemli bireyin nasl tannaca, erdem etii ve dier etik teorilerin ne
srd ahlaki renme srecinin bireyden istedii temel vasf ve yeteneklerinin
neler olduu, bunlarn biri birlerinden nasl ayrld ele alnmtr. nsann sosyal bir
varlk olmas ve taklit yetenei sayesinde hayata hazrlkl hale gelmesi, ada
erdem etiinin insann sosyal bir varlk olduu ve herhangi bir ahlaki teorinin
balang noktas olarak bunu dikkate almas gerektii ynndeki vurgusuyla tam bir
uyum ierisindedir. Dier yandan insan insan yapan zellikler olarak duygu,
dnce ve eylem arasnda kopmaz bir ba olduu ve bu adan da ahlakn sadece
dnceye veya dncenin iinde yuvaland duygudan arnm bir akl anlayna
referansla anlamlandrlamayaca vurgusu nemli bir nokta olarak ne kmaktadr.
6

Bu vurgunun ardnda yatan en temel kabul ise insann aklnn ve duygularnn biri
birlerinden ayrlamayaca ve akln duygulara ynelik kurucu bir vasfa sahip olduu
gibi duygularn da akla ynelik kurucu bir vasfa sahip olduklar gereidir.
MacIntyren yksel btnlk ve tutarllk olarak ahlak ve erdemi toplumsal
yaantya referansla temellendirmesi, Sloteun ben-teki asimetrisi kavram
erevesinde dier etik teorilerin ahlaki zneyi ahlaka yabanclatrd eletirisi,
Hursthouseun erdemli bireyin yol gstericilii ile ilgili tartmalar ve Julia
Annasn erdem etiinin ahlaki eitim srecini anlamlandrma ve mmkn klmada
ne tr bir yaklam ierisinde olabilecei ile ilgili tespitleri bu blmn ana
temalarn oluturmaktadr. Bu erevede, yksel btnlk yaamn btnsellii
iinde insann sosyal bir varlk olduu ve hayatnda zaman-mekn noktasnda ve
tekiyle girilen ilikide belli bir amac gzettii ve bu amacn da tutarllk ve
btnsellik olduunu savunan bir dnceye tekabl etmektedir. Sloteun ben-teki
asimetrisi kavramyla ifade ettii gereklik ise zellikle deontik teorilerde ahlaki
znenin ahlaki deerlendirme ve temellendirmenin tamamen dna itilmesi
dolaysyla ahlakn bu zneye yabanclatrlmas olarak okunabilir. Hursthouse ve
Annasn dncelerinde aa kan en nemli gerek ise ahlakn ancak ve ancak
belli bir yaam deneyimine sahip olmakla mmkn olduu ynndeki gl
vurgudur. Bu erevede erdem etiinin genel yaps ve konular tartldktan sonra,
tezin ana konusu olan ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi ele
alnmaktadr.
Son blmde ise ada erdem etiini sekler bir yapda ele alan kimi
dnrlerin dinsel ahlak, ahlakn yasa merkezli olmasnda birinci derece etkili
unsur olarak, olumsuzladklarndan hareketle temel olarak bu mevzu tartlmtr. Bu
erevede, dinlerin bireysel ve sosyal hayatlarda yol gsterici vasfn yitirdikleri
saptamasn temeline alan seklerlik gr tartldktan sonra din, kltr ve erdem
ilikisi ele alnmtr. Dier yandan dinsel ahlakn sadece ve sadece tanrsal emir
teorisi merkezde olmak zere, akn bir takm ilkelere uymaya indirgenip
indirgenemeyecei mevzusu dier bir nemli nokta olarak tartlmaktadr. Tanrsal
emir teorisi, ahlakn Tanrnn ya aklndan ya da iradesinden kaynaklandn
dolaysyla dinsel ahlakn sadece ve sadece dtan dayatlan emirlere uymakla
aklanabileceini savunan teorilere verilen genel addr. Bu teoride, resmedildiinin
7

aksine dinlerin bireyin hayatn btnsellii iinde; duygu, dnce ve eylem


noktasnda kuatma iddiasnda olduklar, dinlerin rnek insan modelleri ve
yaantlar asndan olduka zengin olduklar ve yine benzer biimde dinsel hayatta
cemaatlerin dolaysyla toplumsal yaamn merkezi olduu vurgulandktan sonra
dinsel ahlakn erdem etii erevesinde ele alnmasnn daha uygun olduu
savunulmutur. Bu erevede ikili bir yap olarak hem ada erdem etiinin dinsel
ahlaka uygun olup olmad eitli boyutlaryla tartlm hem de tersinden dinsel
ahlakn genel yaps itibaryla erdem etiine uygun bir yap arz edip etmedii ele
alnmtr. Bu paralelde, Stanley Hauerwasn grleri merkezde olmak zere
herhangi bir biimde din ve ahlak ilikisini ele alan ahlak teorilerinin kkeninde
yatan temel kabullerden biri olan dinin yerel ve subjektif, ahlakn ise evrensel ve
objektif olduu saptamasnn gereklii veya imkn tartlmtr. Hauerwasa gre
ahlak zorunlu olarak bana sfat almas gereken ve bu adan da her zaman iin belli
bir balama dayal olarak ortaya kan bir olgudur. Dolaysyla genel bir kategori
olarak din-ahlak ilikisinden bahsetmek imkn dhilinde bulunmamaktadr. Dier
yandan bu blmde, tanrsal emir teorisinin karsnda ve ona alternatif bir dinsel
ahlak teorisi olarak Linda Trinkaus Zagzebskinin gelitirdii ve savunduu tanrsal
motivasyon teorisi erdem etiine uygun bir dinsel ahlakn imknna iaret etmesinin
yansra, bireyin ahlakiliinin ve genel olarak ahlakn objektif temellere sahip
olabilmesinin kayna olarak Tanrnn ahlaki kiiliini merkeze alan yapsyla temel
noktalar itibaryla ele alnmaktadr.
Bu erevede ada Erdem Etii Balamnda Din ve Ahlak likisi ismini
tayan bu alma erdem etiinin tarihsel kkenleri, ada grnts ve dinle olan
ilikisini

kuatc

ve

olduka

farkl

alardan

ele

almaktadr.

1. Blm: Tarihsel Perspektif inde Erdem Etii:


1.1 Antik Yunan Tecrbesi
ada erdem etiinin1 kulland temel kavramlar ve argmanlar ne tarihte
hi tartlmam ve var olmayan yeni bir grn neticesi olarak ne de tarihte zaten
mevcut olan bir dncenin birebir kopyas olarak ortaya kmlardr. Erdem
etiinin farkl gelenekler iinde birbirinden ayr eitleri olsada temel ahlaki
kavramlar ve insan iin belli bir amac gzeten teleolojik ahlak felsefesi noktasnda
belli bir ortak zemini olan kanallarnn antik dnyadan Aydnlanma dnemine kadar
sren bir hkimiyeti vardr. Aydnlanma dneminde Aristotelesi felsefe geleneinin
zellikle fizik bilimlerindeki gelimelere paralel olarak etkisini yitirmesinden dolay
bu felsefeyle zdeletirilen erdem etii Elizabeth Anscombenin 1958de nerettii
Modern Moral Philosophy adl makaleye kadar terk edilmi veya grmezden
gelinmitir. 2 Dolaysyla erdem etiinin yeniden canlanmasn mmkn klan ana
unsurlar tarihsel olarak mevcuttur. Bundan dolay da ada erdem etiini anlamann
1

Kimi dnrler etik ve ahlak terimleri arasnda bir ayrma gitmilerdir. Buna gre, ok temel olarak,
ahlak belli kabullerden hareketle oluturulan iyi, doru, gzel, arzulanr vb. olgularn nasl
yaanmas gerektii zerinden ykselirken; etik ahlaki tutumda kendini belli eden ancak peine
dlmeyen niin sorusunun peine dt lde ikinci dereceden bir etkinlik olarak ahlaki ilke,
kavram, kabul ve eylemlerin doasna dair sistematik ve felsefi bir incelemeyi iermektedir. Bu nokta
gz nnde bulundurulmakla birlikte, bu almada ahlak ve etik kavramlar bir birilerinin yerine
kullanlacaklardr. Nitekim, Julia Annas bu ayrm iin zerinde tm herkesin uzlat herhangi bir
dayanak noktasnn mevcut olmadn belirtmektedir.
Bkz.: Ahmet Cevizci, Etie Giri, stanbul, Paradigma, 2002, ss. 4-5.;
Julia Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, Philosophical Perspectives, C. 6, 1992, s. 130.
2
Aristotelesi felsefe, Hristiyanln Avrupa tarihinde esiz olduu ve tm sosyal, siyasal, dnsel
referanslarn kendisine nispetle anlaml hale geldii dnemde, neredeyse, bu dinin entelektel formu
haline brnmtr. Bu nokta paradoksal bir telmihe sahiptir. Anscombe veya ou erdem etikisi
iin erdem etiine geri dn onun Hristiyan gelenek iinde algland biimiyle olmaktan ziyade,
Hristiyanlk ncesi zellikle de Aristoteleste olan ekliyle bu ahlak felsefesinin ele alnmas, modern
balamda ilenmesi ve insan psikolojisine dayal olarak yeniden canlandrlmasyla alakaldr.
Dolaysyla, byle dnenler iin ortaalar boyunca hkim olan Aristotelesi felsefe ve bundan
kaynakl Hristiyan erdem etii, Aydnlanma dnemi etik anlaylarnn kkeninde de bulunan
tanrsal emir teorisi (divine command theory) erevesinde nasl eylemeliyim? sorusunu
merkeze ald ve bunlara kaynaklk ettii lde ykmllk merkezli olmutur ve nasl
yaamalym? sorusunu merkeze alan antik Yunan felsefesinin ortaya kard erdem etii
anlayndan uzaklamtr. Dolaysyla ada erdem etii genel olarak rengini byk lde
Hristiyanln verdii ortaa Aristotelesi erdem etiinden ziyade, Aristotelesin erdem etiinin
Yunan felsefe dnyasndaki haliyle ele alnmas ve modern zeminde ilenmesinden yanadr tespitinde
bulunmamz bir abartma olmayacaktr.
Bkz.: Roger Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, How Should One Live?, Ed. Roger
Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 1-2.

yolu bu kadim gelenein temellerine inmekten gemektedir. 3 Michael Slote benzer


biimde ada erdem etiini savunan dnrler arasndaki ortaklklar kadar
ayrlklarnda kendilerinden nceki tarihsel dnem ve zellikle de antik felsefe
geleneindeki

erdem

etii

tecrbesi

kavranmadan

anlalamayacan

belirtmektedir.4
O halde Sokrates ve Platondan balayp antik felsefe dnyasnn dier
nemli isim ve akmlarnn ahlak teorilerinin ele alnmasnn, erdem etiinin modern
zamanlardaki yeniden canlanmasnn hem nedenlerini anlamakta hem de kulland
temel kavram ve nermelere nfuz etmekte vazgeilemez bir nemi bulunmaktadr.
Antik felsefeciler arasnda ada erdem etii iin en vazgeilmez olan isim ise
Aristotelestir. Dolaysyla bu filozofun erdem etii anlalmadan ada erdem
etiini ele almak her zaman iin iinde bir eksiklii barndracaktr. Nitekim Julia
Annasn belirttii gibi erdem etiinin sistematik olarak ele alnmas en ak
biimiyle ilk kez Aristoteles tarafndan gerekletirildii gibi modern erdem etii
kapsamnda yaplan tartmalar asndan da filozofun vazgeilemez bir nemi
vardr. 5 Bu erevede almann amac ve snrlar dorultusunda antik Yunan
felsefe tecrbesinde erdem etiinin ne anlama geldiini merkeze alarak bu ahlak
felsefesinin temel yapsn incelemek olduka faydal olacaktr. Belirtilmesi gereken
dier bir nemli nokta ise ele aldmz tm filozoflarn farkl yntem, kapsam ve
delillerle de olsa mutluluk, erdem, iyi kavramlarn birbirileriyle sk biimde irtibatl
grmeleri, mutluluu ahlakn biricik gayesi olarak ele almalar ve bunun iin de
erdemin veya erdemlerle bezenmi karakterin nemine vurgu yapmalardr. Bu ortak
noktalara ramen onlarn etik anlaylar, erdem etii kapsamnda deerlendirilirken
gerek kullandklar kavramlar gerekse insan doas tanmlar kendilerine has tarihsel
ereve iinde ele alnmaldr.

Julia Annas erdem etiinin bir gelenek olarak okunmas gerektiini belirttikten sonra, bu gelenein
en sistematik halinin ilk olarak Aristoteleste ortaya kmasna ramen tm antik felsefe dnyasnn
temel etik gr olduunu belirtmektedir.
Bkz.: Julia Annas, Virtue Ethics, The Oxford Handbook of Ethical Theory, Ed. David Copp,
New York, Oxford University Press, 2005, s. 515.
4
Michael Slote, "Virtue Ethics," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh LaFollette,
Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
918, 17 Kasm 2007
5
Annas, Virtue Ethics, s. 515.

10

1.1.1 Sokrates
Yunan felsefe tarihinde ahlak felsefi olarak belli bir sistematik ierisinde
inceleyen ve bu paralelde bilginin, erdemin ve iyi yaamann doasn irdelemeyi
felsefesinin temeli haline getiren ilk filozof Sokratestir. 6 Sokratesin bu abasnn
sonucu ironik biimde hemerileri tarafndan tanr-tanmazlk ve ahlakszlk
sularyla yaftalanp onu lme srklerken, onun ayn zamanda kendisinden sonraki
felsefe etkinliklerinin tmnde bitip tkenmez bir ilham kayna ve yol gsterici
olmasn salamtr. 7 Sokratesin temel abas dneminde etkin olan ve ahlak belli
bir toplumsal uzlaya veya bundan da bamsz kiisel haz peinde koma ve tercihe
indirgeyen sofist gre kar onu nesnel, evrensel ve insan yaamnn temel amacna
uygun bir yapda savunmak ve bu gr yaymak zerine kuruludur. Ancak bu
abalar salt felsefi veya entelektel bir kar k olmaktan ziyade Homerosun
destanlarn yazd dnemdeki toplumsal ve siyasal yapda var olan kahraman klt,
kaprisli tanrlarn insan kaderi zerindeki karmak oyunlar, kendini yceltme vb.
fikri, dini ve kiisel yol gsterici dolaysyla ahlak kurucu dncelerin anmas
sonucu ortaya kan kaosun almas ve insanlara yaanmaya deer olduu kadar
rasyonel, anlalabilir ve ngrlebilir bir hayat sunma arzusunda aranmaldr. 8
Genel olarak Yunan ahlak felsefesi, en kapsaml ve sistematik ekilde Platon
ve Aristoteleste ifadesini bulan u drt temel kabule yaslanmaktadr:9
1. nsan yaamnn doasndan kaynaklanan belli bir amac gzettii
savunulmaktadr. Dolaysyla teleolojik (amasal) bir etik sz konusudur.
6

George Rudebusch, Socrates, Pleasure and Value, New York, Oxford University Press, 2002, s.3
Sokratesin dncelerini ilk elden renme frsatmz ne yazk ki yoktur. Onun dncelerini
rencileri araclyla renmekteyiz. Dolaysyla elimizde farkl Sokrates resimleri mevcuttur.
rencileri arasnda ise Platon mstesna bir yere sahiptir. Dolaysyla Sokrates derken tarihsel
Sokratesten ziyade Platonun diyaloglar yoluyla bilinen Sokrates kastedilmektedir. Ancak uzmanlar
genel olarak bu diyaloglardan erken ve orta dnem Platon eserleri olarak snflandrdklar
diyaloglarn tarihsel Sokratesi yanstmakta en baarl rnekler olduunu vurgulamaktadrlar.
Bkz.: Terence Irwin, Platos Ethics, New York, Oxford University Press, 1995, ss. 3-13.
Bkz.: Thomas C. Brickhouse, Nicholas D. Smith. "Socrates," The Blackwell Guide to Ancient
Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
67, 17 Kasm 2007
7
Robert L. Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, Massachusetts, Blackwell
Publishers, 1998, s.1
8
A.e., s. 3.
9
Cevizci, Etie Giri, s. 34.

11

2. evirisi erdem olarak yaplan Yunanca arete10 kelimesinde sakl olduu


zere insan doasnda gereklemesi durumunda iyi, erdemli, adil bir
yaanty mmkn klacak olan bir z veya ilev mevcuttur. yi veya erdemli
yaam insan oluturan tm elerin akl, ruh11, arzu, duygu vb.- ahenkli ve
dengeli biimde, bir arada doalarn gerekletirmelerinden doar.
Dolaysyla,

Takiyettin

Mengolunun

belirttii

gibi

Grek

etii

eudaimonist 12 bir etiktir. 13 Yani asl ama insann zaten mevcut olan
kapasitesini kendisi araclyla gerekletirdii ve kendisinden baka ama
gzetilmeyen veya kendi iinde ama olan mutluluu mmkn klmaktr. Bu
anlamda insann doasn gerekletirmesi ahlakn temel motivasyonu ve en
st amacdr.
10

Arete kelimesi klasik Yunancada bir eyin ilevi, mkemmellik ve erdem anlamlarna
gelmektedir. Yunan filozoflar toplumlarna saduyusal biimde hkim olan, erdemlerden bazsna
sahip olanlarn dier bazsna sahip olmayabilecei, erdemlerin sosyal rollerle snrl olduu,
erdemlerin bilgi olmadan da sadece saduyuya dayal olarak elde edilebilecei, erdemin
retilebilecei veya erdemli insanlarn taklit edilebilecei vb. grlerin bazlarn reddetmi,
bazlarn tashih etmi, bazlarn ise olduu gibi kabul etmitirler. Bu durum onlarn toplumlarnda
cari olan bir eyle ilgilendiklerinin gstergesidir.
Bkz.: T.H. Irwin, The Virtues: Theory and Common Sense in Greek Philosophy, How Should One
Live?, Ed., Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 37-39.
Bkz.: John Gilbert, "The Sophists," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy. Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
65, 17 Kasm 2007
Dier yandan arete, ahlaki ykmllk ve ilkeleri kuatan ancak onlar aan biimde, organizmann
evresine en uyumlu ve doasna en uygun biimde olmas sreci olarak mutlulua ermesi ve doasn
gerekletirmesine imkn tanyan zelliklerin genel ad olarak da tanmlanabilir.
Bkz.: Irwin, Platos Ethics, ss. 33-34.
11
Ruh (psyche) kelimesi gnmzde anlald biimiyle, bedenden ayr bir numen olmaktan ziyade,
bedenin canll olarak anlalr. Yani canl bedenle cansz beden arasndaki fark Yunan dnce
sistematiindeki ruh kavramn anlamamza olanak salar. Bedenden tede bir ruh tanmnn bazen
iaretleri grlse bile onun varl kesin bir yarg olarak sunulmaz. Arringtonun belirttii gibi,
Sokratesin Savunmas adl eserde bedenin canlln yitirmesinden sonra, ruhtan kaynakl
lmszlk dncesiyle alakal olarak bunun mmkn ama zorunlu olmad ile ilgili tespitleri bu
gr destekler niteliktedir. Yine, Ahmet Cevizcinin belirttii zere, Sokrates ruhu ahlaklln ve
erdemin yuvas veya ekirdei olarak ele almtr. Dolaysyla bu felesefede ruh bilinli ve ahlaki
kiiliin oturduu yer olarak ele alnmaktadr.
Bkz.: Platon, Sokratesin Savunmas, ev. Niyazi Berkes, stanbul, Sosyal Yaynlar, 2001, 40c442a
Bkz.: Cevizci, Etie Giri, s .34.
Bkz.: Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 9.
12
Eudaimon kelimesi basit anlamda sadece bir mutluluk deildir. nsan yanl, doasna aykr olay
ve rglerden de ksa vadede ve cehaletinden dolay mutlu olabilir. Bu kelime daha ok doasna
uygun olarak yaayan ve onu gerekletiren insann srm olduu iyi yaanm yaam veya
doyuma ulam, gerekletirilen potansiyellerin yaam sahasn oluturmas olarak alglanmaldr.
Bkz.: Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, s. 119.
13
Takiyettin Mengolu, Felsefeye Giri, stanbul, Remzi Kitabevi, 2000, s. 264.

12

3. nsan doas insan dier canllardan ayran temel unsur olarak anlalr ve
akletme vasf bu anlamda biricikletirilir. Dolaysyla ahlakl yaamn
mmkn olmas zorunlu olarak akln rehberliinde olacaktr.
4. nsan sosyal bir varlk olduundan veya akl eylemlerini sosyal bir evrede
gerekletirdiinden dolay ahlakl yaam mmkn klan en nemli
unsurlardan biri toplumdur.
Yukardaki kabuller tam ve net olarak Sokratesin dncelerinde
grlmezlerse bile bu dncelerin bir ksm veya tohumlar onda ak biimde
grlmektedir. Daha nce belirtildii gibi o etii dolaysyla insan yaamn
felsefesinin temeline yerletiren ilk filozof olmann yansra kendinden sonraki tm
felsefe tarihini bu anlamda ak biimde etkilemitir. Yukardaki genel ereve
ierisinde ise Sokratesin ahlak felsefesi u drt temel unsur etrafnda dnmekte veya
onlar araclyla tartlmaktadr.14
1. Sorgulanmayan yaantnn yaanmaya deer olmad tezi.
2. En uygun yaant biiminin ruha zen gsterme noktasnda sergilenen
eylemlerle ortaya kt tezi.
3. Sokratik cehalet olarakta bilinen, Sokratesin bir ey bilmedii ile ilgili
sav.
4. Sokratik paradokslar:
a) Erdemin bilgi olduu tezi,
b) Tm erdemler bir olduu veya erdemlerin birlii tezi,
c) nsan bilerek yanl yapmaz, yanl yapma veya erdemsiz bir eylemde
bulunma bilgisizlikten kaynaklanr dncesi,
d) Hibir d artn erdemli bir insana zarar veremeyecei ynndeki kuvvetli
vurgu.
Yukardaki noktalar Sokratesi etiin ana noktalar olmak bakmndan
nemlidir. Ancak bu yazda tm bu noktalarn ayrntl bir incelenmesinden ziyade
filozofun temel motivasyonu zerinde durulacaktr. Sokratesin en temel dncesi
ilk ilkede bulunmaktadr. Nitekim o tm diyaloglar boyunca Yunan toplumunda
hkim olan erdemleri kabul ediyor gzkmesine ramen hemerilerini onlarn doas

14

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 7-8.

13

hakknda sk biimde sorgulam ve yaad toplumda hkim olan tanm ve bu


tanmlardan hareketle oluturulan pratiklerin eletirisine girimitir. Bu metodun
temelinde X nedir? sorusu yatmaktadr. Bu soru tm Xleri, onlar bu etiket altna
toplayan ve onsuz dnlemeyecek olan zelliklerini, daha doru bir ifadeyle en
temel zelliini bulmaya ynelik bir sorgulamay iermektedir. Sokrates bu formu
zanaat rneksemesi ile aklar, bir zanaat (techne) icra eden usta bunun iin
gerekli olan bilgiye (episteme) hem sonuca gtren yollar bilmesi noktasnda hem
de bu yollarn nihai hedefi noktasnda sahiptir. 15 rnein bir ayakkab tamircisi, hem
ayakkabn nihai amacn hem de onu oluturmak iin gerekli yollar bilen insandr.
Bu bilgi objektiftir, kimse iyi ayakkab nedir veya iyi ayakkab ustas kimdir zerine
bir tartmaya girmez. Ayn ekilde insan iin nihai ama mutlu olmaktr. Bu
mutluluk ise ayakkab rneinde olduu gibi amaca ve insan doasna uygun
biimde elde edilebilir ve bu noktada subjektif deil objektiftir. Sokrates mutluluun
temel salaycs ve objektif lt olarak erdemi ne srer. Onun kulland ekliyle
baktmzda erdemler ya mutlulua gtren bir ara ya da kendileri de mutluluu
oluturan, en nihayetinde de gerekletirilmeleri kendi iinde ama olan olgulardr.
Bu noktalar Yunan felsefesi uzmanlar tarafndan tartlmaktadr ancak ortada net
bir resim mevcut deildir.16
Sokratik metotta esas olan ey toplumun bilmedii veya kabul etmedii
erdemler zerinden bir sorgulamaya girimek deildir. Sokrates tamda toplumunda
cari olan genel erdem anlay ve bundan hareketle tek tek erdemler zerine
sorgulamalarn gerekletirmitir. O bu noktada muarzna ncelikle belli bir
erdemin ne olduu zerinden sorular yneltmi ve onu soru veya ynlendirmelerle
istedii noktaya ekip cehaletini ortaya karm ve bylece negatif bir yolla da olsa
onun kendini bilmesinin yolunu amtr. Aslnda diyaloglarn hi birinin sonunda
Sokrates sorgulad erdemler hakknda net bir tanm vermemektedir. Bu hem
kendisinin bir ey bilmedii ynndeki iddiasna hem de kendini bil dsturuyla
ifade edilen kiisel sorgulama ve potansiyelini gerekletirme yoluna daha uygundur.
15

A.e., s. 9.
Arasal olarak erdemin tanm noktasnda:
Bkz.: Cevizci, Etie Giri, ss. 40-41.
Sokrates etiinde ara ve ama olarak erdem hakknda ksa bir deerlendirme iin.
Bkz.: Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 22-23.
16

14

Bu

metod

elenchos

(apraz

sorgulama

veya

rtme

sanat)

olarak

17

adlandrlmaktadr. Bu metotla Sokrates ilk olarak muarzlarnn erdem veya tikel


bir erdemle alakal olarak bildiklerini sandklar noktalarda iine dtkleri elikiyi
gstermeyi, ikinci olaraksa buradan hareketle onlar erdemi ciddiye almalar
noktasnda rasyonel tartmaya sevk ve tevik etmeyi amalamaktadr.18 Bu noktada
o eitli diyaloglarda Yunan toplumunda kabul gren u be erdemin sorgulamasna
girimitir. Bunlar temel olarak lmllk, dindarlk, cesaret, adalet ve bilgeliktir.19
Filozofun daha nce belirtilen temel grlerinden erdemin bir bilgi tr
olduu ve tm insanlarn iyilii arzulad tespitinden hareketle kimsenin bilerek
ktl istemeyecei ile ilgili grleri en ak biimde Menon adl diyalogda
gzlenmektedir. Menondaki nemli noktalara gemeden evvel u soru zerinde
durmakta fayda vardr. Erdem nasl bir bilgi trdr? lk olarak erdem olan bilgi
insan mutlulua gtren, kendisini (doasn) gerekletirmesine olanak salayan
bilgidir. Dolaysyla nasl bir yaam srmeliyim? sorusunun cevabndan hareketle
ahlakl yaamn temel ilkelerini ve bunu gerekletirmeyi mmkn klan olanaklar
ak eden bir bilgi trdr. Bundan hareketle tr bilginin erdemin kapsamna dhil
olduunu savunabiliriz. 20 Sokratesin sophia veya phronesis adn verdii bilgelik
ve eylemlerimize yn veren pratik bilgi anlamnda gerek bilgiyle eitledii suret
olarak erdem iyi ve ktye, neyin gerekten iyi ve neyin gerekten kt olduuna
dair kesin bir bilgiyi ifade eder. nsann kendisine, doasna veya kapasitesine dair
olan bilgi erdemdir. Bu tr tm insanlarn doalar gerei olarak arzuladklar
mutluluun ya olmazsa olmaz aralar olarak ya da mutluluu oluturan birer ama
olarak bilgiye iaret etmektedir. Tek tek erdemlerin bilgisi nemlidir ancak tm
erdemlerin aslnda tek bir erdem olduklar ynndeki Sokratesi tez temel olarak
btn bilmeyenin paray veya tersinden paray bilmeyenin btn bilemeyecei
n kabulnden hareketle erdemi hem bilgiye eitlemi hem de erdemlerin bilgelik

17

Robert Wardy, "Ancient Greek Philosophy," The Blackwell Companion to Philosophy. Ed.
Nicholas Bunnin, Tsui-James E. P., Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631219088_chunk_g978063121908
827, 19 Kasm 2007
18
Terence, Platos Ethics, s. 19.
19
A.e., s. 31.
20
Cevizci, Etie Giri, ss. 41-43.

15

veya pratik akln emsiyesi altnda birliklerini savunmutur. L. Versenyinin


ifadesiyle erdem Sokrateste u anlama gelmektedir:

nsan bir btn olduuna ve bir btn olarak gerekletirilme ihtiyac duyduuna
gre, kendisiyle insann kendisini bir btn olarak gerekletirdii yetkinlik ya da erdem
blnemez bir btndr. Btn ilikileri iinde (kendisiyle ve bir btn olarak devletle olan
ilikileri iinde) bir btne (insan) ilikin bir bilgi olan bilgelik.21

Dier yandan Sokrates Menon adl diyalogda erdemin yararl bir ey


olduunu gsterdikten sonra yararl olan bir eyin mutlaka ve mutlaka bilgisine sahip
olunmas gerektiini tespit etmi ve aksi durumda muhtemel zararlardan
korunulamayacan belirtmitir. Bu noktada o her zaman yararl olan bilginin yine
her zaman yararl olan erdeme elik etmesi gerektiinden de tede erdemin bir bilgi
olduunu savunmutur. Yani felsefi olarak ifade etmek gerekirse Sokrates iin bilgi
erdemin hem zorunlu hem de yeterli kouludur ve erdem ayn zamanda akl yoluyla
kavranlp yaanacak bir fenomendir. 22 Dier bir ifadeyle bilgi ve eylem ayrm
Sokratesi etikte mevcut olan bir durum deildir. Menon adl diyalogda geen u
pasaj tamda bu noktay anlatmaktadr (S: Sokrates, M: Menon):
S- Biz erdem iyi bir eydir dememi miydik? u varsaym ileri srmyor muyuz:
Erdem iyi bir eydir.
M- Evet.
S- Bilgiden ayr olduu halde iyi olan bir ey varsa, erdem de bilgiden ayr olabilir.
Ama bilgi her iyiyi kavrarsa, kavramad iyi bir ey yoksa, o zaman erdemin de bir
bilgi olduunu kabul etmeliyiz.
M- Evet, doru.

S- llkle kolay renme iin de byle deil midir? nsan bir eyi aklla renirse,
bir eye aklla katlanrsa, o ey faydal olur, aklla olmazsa zararl olur.
M- ok doru.
S- Ruhun grd ve katland btn ileri yneten aklsa, saadete eriilir; akl
deilse, bu ilerin sonu felakettir.
M- Doru.
S- Erdem ruha ait bir eyse ve muhakkak faydalysa, akldan baka bir ey olamaz.
nk kendiliinden ne zararl, ne de faydal oluyorlar. Erdem faydal olduunda
gre, akln bir cinsinden baka bir ey deildir, diyebiliriz.23

21

L. Versenyi, Sokrates ve nsan Sevgisi, ev. Ahmet Cevizci, Ankara, 1989, s. 117den nakleden
Cevizci, Etie Giri, s. 41.
22
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 14.
23
Platon, Menon, ev. Adnan Cemgil, stanbul, Remzi Kitabevi, 1998, 87d-89d.

16

Sokratesin erdemlerin birliiyle alakal argman temel olarak yledir. Tm


erdemler bilgeliliin veya akllln bir paras veya trdrler. Bununla birlikte
farkl cinsten olanlar kart kutup olarak farkl cinslerle ztlatrlrlar. Bundan
hareketle o iki farkl eyin ayn karta sahip olmamasna ramen tm erdemlerin
kar kutbunda temel olarak aptallk bulunduunu belirterek hem erdemlerin birlii
tezini hem de erdemin bilgiye eit olduu tezini savunmutur.24 Yine ayn eserde, bir
kimsenin bilgiye sahip olduktan sonra kty istemeyecei veya tersinden kty
isteyen kimselerin gerekte iyinin bilgisine sahip olmadklar da savunulmutur.25 Bu
aslnda saduyuya kar bir savdr. Nitekim biz bir kimsenin iyi ve kty bildii
halde iradesi vastasyla kty seebileceini kabul ederiz. Bu paralelde Sokratesin
irade kavram ve seimin doas zerinde yeterince durmad belirtilmelidir.
Nitekim irade kavram rencisi Platon vastasyla sahneye km ve Aristoteles
tarafndan da Sokratesi etie yneltilmi en erken ve etkili eletirinin hareket
noktas olmutur. Tm bunlarn tesinde Sokrates erdemi kendisiyle iyinin ve
ktnn ayrt edilebilecei, sahip olunmas ile erdemli olunabilecek bir bilgi tr
olarak grm bu adan da entellektalist bir pozisyonda olmakla sulanmtr.
Erdemlerin birliini savunmu ve bundan daha nemli olarak insan iin en iyi
yaamn gereklemesi noktasnda erdemin, akln ve eylemin birlikteliinin gerekli
olduunu gstermitir. nsanlarn doalar gerei her zaman iyiyi veya gzeli
isteyeceklerini belirtmi dolaysyla kimsenin bilerek ktl istemeyeceini iddia
etmi, ktln kayna olarak bilgisizlii grm ancak daha nemli olarak tm
dndklerini kendi hayatnda yaam bir bilge olarak ortaya kmtr. Onun
24

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 17.


Platon, Menon, 77b-78b.
Ayrca benzer biimde kty seme halinin her zaman iin isteksizce olaca ve bundan dolay
kty kt olarak bilmemekten kaynakl olarak seen insann temelde cehaletinden dolay byle
yaptyla alakal olarak Protagoras adl diyalogda u satrlar gemektedir.
- O halde ho, iyi ise, yapt eylerden daha iyi eyler olduunu ve bunlar yapmann elinde
olduunu bilen ya da sanan ve daha iyi eyleri yapmak elindeyken daha az iyi olanlar yapan tek
kimse yoktur ve insann kendinden aa olmas cahillik, kendinden stn olmas da bilgeliktir.
-Hepsi kabul etti bunu.
-Peki, ama cahillik dediiniz nedir? nemli eyler stne yanl bir fikre sahip olmak, yanlmak deil
mi?
-Kimsenin seve seve kt ya da kt olduunu sand eyden ok, kt olduunu sand eyin
peinde komasnn doasna aykr olduu ve iki kt arasnda seme yapmak zorunda kalnnca,
kn semek varken kimsenin byn semeyecei doru deil mi?
Bkz.: Platon, Protagoras, ev. Tanju Gkl, stanbul, Remzi Kitabevi, 1999, 358b11-358d4.
25

17

oka tartlan anmsama teorisi ve erdemin bilgi olmas hasebiyle retilebilecei


ile ilgili dnceleri de dier yandan dikkat ekmektedir. z olarak o hayatn
dnd gibi yaam, yaad gibi de dnmtr. Bu adan o ileride
greceimiz gibi belki de Aristotelesin erdemi kendisi araclyla niteledii bilge
veya erdemli insann tikel durumlar karsnda sergiledii tutumdur tanmndaki
bilgeye veya erdemli insana tm bir antik Yunan dnyasnda uygun olan ender
isimlerden biridir.26 Ancak Aristotelesin grlerine gemeden evvel Sokratesin en
byk rencisi Platonun etik anlay, zellikle de erdem hakkndaki grleri
zerinde durmamz daha faydal olacaktr.

26

David Ross, Aristoteles, ev. zcan Yaln Kavasolu, stanbul, Kabalc Yaynevi, 2002, s. 228.

18

1.1.2 Platon
Platonun ahlak felsefesi, hocas olan Sokratesin ahlak felsefesinden daha
sistematik, kuatc, kar klara kar daha korunakl olmakla birlikte o genel
olarak etiini iinde yaad site devletinin temel organlarnn ilevi ve sosyal
snflar arasndaki ilikileri ahenkli ve dengeli yrtmenin gerekliliinden hareketle
bunlar insan doasna uygulamaktan devirmitir. 27 Dier yandan onun oka
tartmalara konu olan formlar teorisi veya idealar dnyas, etik sz konusu
olduunda bat felsefe tarihinde ilk defa ahlaki dorularn objektif temellere
dayandrlmas

amacyla

ne

srlen

ahlaki

realizmin

ilk

rnei

olma

konumundadr.28 Bu resim iinde filozofun erdem ve genel ahlak anlayn kendisine


yaslad metafizik grlerine almann kapsam dhilinde atfta bulunulacak
ancak tartmaya dhil edilmeyecektir.29
Platonun etik anlay u drt temel zerinden ykselmektedir.30 Platon, ilk
olarak, sofistlerin ne srdkleri grn aksine erdem ve pratik akln ayr birer
kategori olduu grne kar kmtr. 31 Erdem olmadan pratik akl veya
27

Ancak bu dnce sadece iinde bulunduu toplumu yceltme edimi olarak alglanmamaldr.
Aksine Platon iin bu durum ilk ve en nemli olarak metodolojik bir sorundur. Yani o toplumsal i
blmnden hareketle insann doas zerine daha ak bir kavraya kavuacamz dnmektedir.
kinci olaraksa o ahlak salt bir biimde sosyal ve siyasal uzlaya indirgeme abalarnn somutlat
sofist gre kardr. Bu nokta ilerleyen satrlarda tekrar vurgulanacaktr.
Bkz.: Alasdair MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? Notre Dame, Indiana, Notre Dame
University Press, 1988, s. 69.
28
Hugh LaFollette, "Introduction," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh LaFollette,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
1999,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
91, 17 Kasm 2007
29
dealar dnyas veya formlar, Platon iin deneye dayal ve deien dnyann tesinde deimeyen,
amaz bir lye sahip olan ahlak grn savunmak iin vazgeilmez bir neme sahiptirler. Dier
yandan o anmsama teorisi ile de bunlarn bizim doamzda var olduunu vurgulamaktadr. Yani
onun ahlak burada ve imdiden bamszdr ancak onlara yn tayin etmektedir.
Bkz.: Bryan Magee, Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat Felsefesi, ev. Ahmet
Cevizci, stanbul, Paradigma, 2001, s.15
30
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? ss. 69-70.
31
Glaukonun erdem veya dorulukla, hareketlerimize yn veren pratik akln bir arada olmadna
dair Gyges Yz hikyesinden hareketle Sokratese kar kmas bunun rneidir. Hikyeye
gre kendi halinde, hayatn normal ak iinde ahlakl saylabilecek Gyges obandr ve bir gn
grnmezlik yz bulunca hi zaman kaybetmeden bunu kullanarak kraln karsn ayartr. Burada
ve dier benzeri sofist itirazlarda ayn ey vurgulanmaktadr. Doruluk dediimiz durum ya
bakalarnn bize dayatt, ya gsz olduumuz iin kabul ettiimiz ya da gerekletirilmesi her
zaman iin bize faydal olmayan ve mutluluk getirmeyen bir eydir. Dikkat edilirse sofistler bu
dnceyle durum betimlemesi yapmaktan ziyade, var olandan hareketle ortaya ahlaki bir norm
koymaktadrlar. Dolaysyla, Platon, insan doasndan hareketle bu dnceye kar km ve

19

rasyonelliin yine tersinden pratik akl veya rasyonellik olmadan erdemin mmkn
olmadn savunmutur. Dier yandan genel olarak tm erdemleri zellikle adaleti
sosyal ve siyasal iktidar mcadelesinde terbiye edici bir ara olarak gren grn
tam karsnda yer almtr. 32 O ayn zamanda salt retorie dayal, rasyonel
tartmadan ve objektif kriterlerden bamsz bir nasl yaamalym? ve nasl
eylemeliyim? sorularna kar kmtr. Temel olarak sofistlerin n grs olan
sosyal, siyasal ve bireysel iyilii salamada ilevselliin doruluun deimez
ilkeleri ve standartlarnn zddna-

salad cevaplar ve yaama pratiklerinin

herhangi bir mkemmellik ve doa tanmndan hareketle insanlara st ilke ve


standartlar salamaktan stn olduu gr Platon tarafndan reddedilmitir. Burada
kastedilen, keyfi veya insanlar aras anlamalara dayal olarak ortaya kan, kar
merkeze ald ve sanya dayal olduu lde pragmatik olan ilevselliktir. Yoksa
bir eyin doasn gerekletirmesi noktasnda ilevsel olma hali deildir. 33 Yani
Platon iin ahlak veya etik her eyden nce deimeyen bir zden mteekkil,
rasyonel, insan doasna dayanan, st ilke ve kstaslarn hslasdr. MacIntyren
tespitiyle o Protagorasn insan her eyin lsdr sznde sakl olan bir birey
iin adalet nedir? sorusu yerine tmel bir kategori olarak adalet nedir? sorusundan
hareket ederek bu noktadaki felsefesini oluturmutur.34
Platon tm felsefi abasn sanya (doxa) veya inanca dayal olmayan kesin
bilgilerin (episteme) bulunmas temeli zerine ina etmitir. Ancak filozof bunu
yaparken kendi sosyal, siyasal ve felsefi atmosferinden yararlanmtr. Etik
anlaynn kmilen grlebilecei Devlet adl eserinde ise ahlakn doas ve

doruluun zorunlu ve yeter sebep olarak insana faydal olduunu vurgulamtr. Gyges Yz
hikyesi iin;
Platon, Devlet, ev. Sabahattin Eyubolu, M. Ali Cimcoz, stanbul, Trkiye Bankas Yaynlar,
2000, 359c-361d.
32
Bu kanunlar koyarken kendi ilerine gelen eylerin, ynetilenler iinde doru olduunu sylerler:
kendi ilerine gelenden ayrlanlar da, kanuna, dorulua aykr diye cezalandrrlar. Bu satrlar
sofistlerin, genel olarak, adaletle alakal grlerini yanstmaktadr.
Bkz.: Platon, Devlet, 339a.
33
Gerasimos Santas, "Plato: Ethics," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
611, 17 Kasm 2007
34
Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, ev. Hakk
Hnler, Solmaz Zelyt Hnler, stanbul, Paradigma, 2001, ss. 20-21.

20

erdemlerin rol zerine aratrmasnda u satrlarla kendisine metodolojik bir


snrlandrma koyduunun iaretini vermitir.

Bundan sonra una geebiliriz: Daha byk olan bir eyde doruluk, daha byk
lde vardr. Onu orada grmek daha kolaydr. Onun iin isterseniz, nce toplumda
arayalm doruluun ne olduunu. Sonra ayn aratrmay bir tek kii zerinde yaparz.
Bylece de en kkte en bye benzeyen ynleri buluruz.35

Dolaysyla Platonun etik anlayn eletirenlerin zellikle zerinde


durduu onun site devletinin temel vasflarndan hareketle ahlaki grlerini
oluturduu gr ksmi bir haklla sahip olmasna ramen filozofun etik
anlaynn buna indirgenmesi byk bir hakszlktr. Filozofun niyeti yukardaki
satrlarda kendisinin de belirttii gibi ncelikle byk paray (site devleti) tasvir,
tasnif ve tahlil etmenin salad kolaylkla daha kk paraya (insana) doru yol
almaktr. Her eyden nce bu aba ideal bir devleti n gerektirdii gibi buradan
hareketle de ideal veya topik bir insan anlayna evirilmek kanlmaz gibi
durmaktadr. Dolaysyla onun abasn salt bir iinde bulunduu ortam yceltme ve
st-norm haline getirme abasna indirgemek byk bir hakszlktr. Onun topik
anlay var olan evreden daha ok, var olmas gereken nedir? sorusundan
kaynaklanmaktadr. Nitekim onun filozof-kral topyas, akln akl-dn tamamen
kontrol ettii erdemli insan anlay vb. dnceleri 20. yzyl dnrlerince
kyasya eletirilmitir.36 Bu noktalar tespit edildikten sonra Platon iin erdemin ne
35

Platon, Devlet, 369a.


Buna ramen kimi dnrler, Platonun akldnn varln ve gcn kabul etmesinden hareketle
aslnda onun belli llerde Freudun savunduu dncelerin asl olann veya medeniyetin temel
itici motivasyonun, akldan ziyade akldnn bastrlmas ve onun ynlendirmesi olarak okunmas
gerektii- ncllerinin bulunabilecei bir kaynak olarak okunmasn savunmaktadrlar. Bu gr de
temel olarak, Platonun len adl eserindeki eros kavramna dayandrmaktadrlar. Resim bu ekilde
ortaya konunca Platon felsefesi kolayca Aydnlanma ideallerinin en byklerinden biri olan mutlak
rasyonalite savyla elimektedir.
Bkz.: Stjepan G. Mestrovic, Uygar Barbarlk, ev. Mehmet zay, stanbul, Alm Kitap, 2004, ss.
202-226.
Dier yandan Karl Popper gibi nemli bir modern dnem dnr, Platonun filozof-krallarnn
hkm srd ideal devletinin, zellikle en alt tabakada olan insanlar hiletirdiinden hareketle
onu kyasya eletirmitir. Bu eletirinin temel noktas, Platonun zgrln akllarn iyi
kullanamayan insanlar iin iyi olmadn ve bunlar iin en iyisinin akla, dolaysyla bilge
yneticilerine uymakla kendi kendini kontrol olduunu savunmasndan kaynaklanmaktadr. Zira bu
dnce modern dnemlerin geer akesi olan liberal siyaset felsefesinin ve ondan kaynaklanan ahlak
felsefesinin tam karsnda yer almaktadr.
36

21

olduu ve insan doasyla ilikili olarak ne srd kardinal erdemler zerinden


nasl bir resmi bize sunduu bundan sonraki satrlarn ana konusu olacaktr.
Her eyden nce Platon iin ahlak insanlar aras ilikiye dayal olan ve
zamana gre deien bir fenomen deildir. Esasnda ahlak iyi ideasna dayal olan ve
insann doasnn zorunlu olarak gerektirdii bir olgu olarak rasyonel temelde
deerlendirilebilecek ve tanmlanabilecek bir eydir.

Platon etiinin temel

kavramlar erdem, mutluluk ve iyi kavramlardr. 37 Balang noktas ise nasl


yaamalyz? sorusunda kendini ak etmektedir. Platon iin bu sorunun muhtemel
birden fazla cevab ancak tek bir doru seenei vardr. Nitekim, o Devlet adl
eserinde farkl cevaplarn bir kritiine girimi ve nihayetinde erdemi merkeze alan
cevabn doru seenek olduunu belirtmitir. Devlet kitabnda bilindii zere temel
olarak tartlan konu adaletin ne olduudur. Yani o klasik Yunan dncesine hkim
olan adalet ve mutluluk temalar zerinde durmu, ancak bunu yaparken toplumunda
hkim olan saduyusal dnceden hareket etmemi aksine onun zddna felsefi bir
gr gelitirmitir. 38 Bunu yaparken, Platon ayaa sahip bir ereve izmitir.39
Buna gre adalet nedir ( dier erdemleri de eklersek; itidal, cesaret, bilgelik), o bir
erdem midir, o iyi midir ve adil insana mutluluk getirmekte midir? Bu sorulara
cevap verebilmek iin ise ncelikle erdemin ne olduunun bilinmesi gerektiini
vurgulamasna ramen filozofumuz temel olarak erdemi de, adaleti de iyi kabul
etmi ve ondan hareketle tanmlarn yapmtr. Yani kendi izdii snrn dna
kmtr.40 Bunun dnda onun iin iyi olma durumu mutluluktan nce gelir veya iyi
olma (eudaimon: potansiyelini gerekletirme olarakta anlalmaldr) mutluluu
zorunlu olarak douran bir st durumdur. Peki, iyiyi veya daha doru ifadeyle insan
iin iyiyi nasl tanmlayabiliriz. yle grnmektedir ki insan iin iyiyi bulduumuz
takdirde Platoncu ahlak ve erdem anlaynn temel noktasn kavram olacaz.

Bkz.: Lesley Brown, "Plato and Aristotle," The Blackwell Companion to Philosophy, Ed. Nicholas
Bunnin, Tsui-James E.P., Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002. (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631219088_chunk_g978063121908
828, 19 Kasm 2007
37
Gerasimos, "Plato: Ethics," 17 Kasm 2007
38
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 35.
Bu ztlk yani ahlakn balam baml veya bamsz olduu tartmalarn da anahtar terimler unlardr:
nomos (toplumsal uzla), phusis (doa, belli bir z) .
39
Gerasimos, "Plato: Ethics, 17 Kasm 2007
40
A.e.

22

imdi sz onun erdem, mutluluk ve iyi arasndaki ilikiyi ve bunlarn ne olduunu


en iyi yanstan diyaloglarndan biri olan bu ksma brakalm (S: Sokrates, T:
Thrasymakhos):

S- Peki, kendine zg ii gren eyin, o ite bir stnl olduuna inanyor musun?
Demin dediimiz gibi, gzlerin bir ii var mdr?
T- Vardr.
S- Kulaklarn bir ii var mdr?
T- Vardr.
S- Onlarn da grd ite, bir iyi iitme, kt iitme yok mudur?
T- Vardr.
S- imdi bir dnelim; kendilerinde bir grme stnl yoksa tersine, gzlerde bir
grme yetersizlii varsa, grdkleri ii en iyi bir ekilde baarabilirler mi?
T- Baaramazlar elbette. Yoksa sen grmekten deil de, krlkten mi sz ediyorsun?
S- Bunu brak imdi, benim sorduum o deil. Ve i gren eyde bir stnlk varsa,
grd ii iyi mi grr, kt m grr diye soruyorum.
T- Anladk.
S- Kendilerine zg iyilikten yoksun kulaklar, grdkleri ii kt grrler, deil mi?
T- Ona ne phe?
S- Bunu her ey iinde syleyebilir miyiz?
T- Bence, evet.
S- imdi gel unu inceleyelim, Thyrasmakos: Kafann baka hibir ey yapmayaca,
kendine zg bir i var mdr? Aratrmak, karar vermek, ynetmek gibi iler, onun
iidir diyebilir miyiz? Diyebilirsek, bu ii kafadan baka bir eyin yapamayacan
da syleyebilir miyiz?
T- Syleyebiliriz.
S- Peki yaamak, kafann iidir diyemez miyiz?
T- Elbette deriz.
S- Kafann da iyisi, kts vardr, deil mi?
T-Vardr.
S- Peki, Thrasymakhos, kafa kendine zg deerden yoksun olunca, ilerini iyi
grebilir mi?
T- Gremez.
S- Bundan u kar: Kt bir kafann ynetmesi de kt olur, iyi kafann ki ise iyi.
T- ster istemez.
S- Biz dorulua iyilik, erilie de ktlk demi miydik?
T- Demitik.
S- yleyse doru kafa, doru insan iyi yaar. Kt kafa, eri insan da kt yaar.
T- i byle alnca, doru.
S- Doruysa, iyi yaayan en byk mutlulua erer, yaamaynca eremez.
T- Eremez tabi.
S-Doru adam mutlu, eri adam mutsuzdur.
T- yle diyelim.
S- Peki, mutsuz olmak zararl, mutlu olmak da yarldr, diyebiliriz deil mi?
T- Deriz.

23

S- yleyse, mutlu Thrasymakhos, erilik hibir zaman, doruluktan daha karl


olamaz.41

Yukardaki diyalogdan ok temel olarak u ilkeleri devirebiliriz. Bir eyin ne


olduu o eyin ilevine baklarak tanmlanabilir. Dolaysyla bir eyin iyi olmas ayn
zamanda o eyin ilevlerini salkl bir ekilde yerine getirmesiyle alakaldr. O halde
Platon bize u aamal prosedr uygulayarak erdem, iyi ve mutluluk arasnda
nasl bir balant olduunu bulmamz nermektedir.42 Bunlar ilk olarak verili olan
eyin ilevlerini kefetmek. kinci olarak verili olan eyin iyi ileyen veya onun iin
kt rnei tekil eden eitlerini bulmak. nc olaraksa verili eyin iyi veya kt
ilemesini salayan zelliklerini bulmak. yi ilemesini salayan eyler verili eyin
erdemlerini oluturduu lde o eyin iyi olarak nitelendirilmesini saladklar gibi,
eudaimon kelimesinin asl anlamlarndan biri olan potansiyeli gerekletirmek
noktasnda o eyin mutluluunun anahtarn da bize verir. 43 Peki, bu ilkeyi insana
nasl uygulayacaz? Platon bu sorunu devlet ve insan arasnda, daha nce de
belirtildii gibi, bir analoji kurarak amaktadr. Bunu gerekletirirken de neden
ahlakl olunmas gerektii, ahlakn objektif kstaslarn olup olmad gibi nemli
sorulara cevap vermektedir. Filozofun temel abas tek tek erdemlerin ne olduundan
ziyade tm erdemleri erdem yapan lt nedir sorusunda aranmaldr. 44 Dier
taraftan kurulan bu analoji onun etik anlaynn siyaset felsefesinin, siyaset
felsefesinin de etik anlaynn neredeyse simetrik ve bir birini tamamlayan bir
btnsellik iinde ortaya kmasn salar.
Daha nce Platonun devlet, toplum ve insan doas arasnda iliki
kurmasnn temel sebebi olarak, kendi tespitiyle, devletin veya toplumun tek bir
41

Platon, Devlet, 353b2-354a5.


Gerasimos, "Plato: Ethics," 17 Kasm 2007
43
Bu noktada eudaimon veya mutluluk bir eyin doruluunun, rasyonelliinin kriteri olarak
anlalmaldr. Ancak dikkat edilmesi gereken husus bunun d bir kriter olmaktan ziyade i kriter
olduudur. Terence Irwinin tespitiyle, iki tr eudaimonizmden bahsedilebilir. Bunlardan ilkini
psikolojik eudaimonizm, ikincisini ise rasyonel eudaimonizm olarak isimlendirebiliriz. kisi
arasndaki fark, ilkinin Sokratesin savunduu gr olarak, bizim iyiyi bildiimiz takdirde her zaman
bu ynde davranacamz, ktln ardndaysa bilgisizliin yatt inancna yaslanmas; ikincisinin
ise, iyinin bilindii hallerde bile buna aykr davranabileceimizi kabul ettii halde bunun irrasyonel
olduunu savunmasnda yatmaktadr. Dolaysyla irade kavram da bu noktada sahneye girmektedir.
Bu iki tr arasndaki fark, bize, Sokratesle Platon arasndaki uyumazln anahtarn salamaktadr.
Bkz.:Terence, Platos Ethics, ss. 52-55.
44
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, ss. 41-42.
42

24

bireyde var olan zellikleri daha geni ve net biimde ortaya koymasndan
kaynakland belirtilmiti. Ancak bu devlet sradan bir devlet deil unsurlar arsnda
ahenk ve dengenin olduu doru devlettir. 45 Platon, zellikle Devlet eserinin
nc ve drdnc blmlerinde bu ideal devleti kapsaml biimde ele alm ve
onun her eyden nce insann kendi kendine yeten bir varlk olmamasndan
dolay 46 iblmne dayal olacan, iblmnn ise doal yeteneklere 47 gre
belirleneceini savunmutur. Buna gre bir devletin ok temel olarak maddi
ihtiyalar karlayan snflara (ifti, zanaatkr, tccar vb.), gerekli durumlarda
hayatiyetini koruyacak sava bir snfa ve bu iki snf ynlendirecek bir ynetici
snfa ihtiya vardr. Daha nce bir eyin potansiyeli her ne ise onu gerekletirmekle
gerek ilevini ve amacn bulacan belirtmitik. Bu snfn her birisinin bir
telosu veya gerekletirmek durumunda olduklar bir doalar vardr. Bunlar
gerekletirdikleri zaman ise erdemli biimde ortaya kacaklar veya doru bir yol
tutturacaklardr. Bu erevede en alt tabakada bulunanlarn sahip olmas gereken
erdem itidal veya lllk, orta snfn sahip olmas gereken erdem cesaret en st
snfn sahip olmas gereken erdem ise bilgeliktir. Platon bu resmi izerken organik
bir toplum yaps ngrmtr. Ancak bu toplum kast sisteminin hkim olduu bir
toplum deildir, temel ihtiyalar etrafnda organize olan bu toplumda herkes doasn
gerekletirecei snfa geebilir, hatta gemelidir. Tm bu snflarn kendilerine has
erdemleri gerekletirmeleri durumunda ise adalet erdemi ortaya kacaktr. Bu
adan onun devletinde akl tam bir hkimiyete sahiptir. Platon akln denetimi
dnda kaosun kacan ngrmtr. O ayn zamanda erdemi salt bir bilgi olarak
gren hocas Sokratesin zddna erdemi bilgiden te bir durum olarak kavram ve
erdemin iradeyle olan balantsna giden yolu amtr.48 deal devleti veya toplumu
oluturan elerin insanda bulunmas halinde veya Platonun yukarda zikredilen
devlet-insan benzerlii ile ilgili gr kabul edildiinde bu sosyal snflara has olan
erdemlerin ayn zamanda tek tek tm insanlara has erdemler olaca aktr. Platon
bu grnn ksa bir zetini Devlet 439a-445e arasnda vermitir. Buna gre
insanda da fiziksel ihtiyalarn baskn geldii ve arzunun kayna olan bir ksm
45

Platon, Devlet, 434d-435b.


A.e., 369b4.
47
A.e., 423d.
48
Magee, Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat Felsefesi, s. 11.
46

25

(appetite), anlama, anlamlandrma, hesaplama vb. rasyonel faaliyetlerin yata


olarak akl (intellect) ve bu ikisi dnda da Platonun fke veya tin (spirit) dedii,
aklla arzu arasnda araclk yapan irade vardr. Dolaysyla insan ruhu l bir
emaya sahiptir; akl, irade ve arzu. Bu noktada Platon erdemin ksa ve net bir tarifini
verir: Onun gibi, doruluu yapanda iimizdeki blmlerin tabiata uygun bir
dzenle sralanp balan, erilii yapan da, bu balanp sralanmann tabiata aykr
oluudur.

49

halde

insan ruhunun bu

blm

kendi

tabiatlarn

gerekletirdikleri oranda doru biimde alm olacaklardr. Yani sosyal dnyada


doal farkllklar bu farkllklara dayal olarak deiik grev ve ilevleri zorunlu
kld gibi insan ruhunun bu farkl katmanlar da kendi doalarnda has farkllklar
sergiledikleri oranda kendi arete vasflarna kavumu olacaktr. 50 Filozof ayrca
eitli deneyime dayal rneklerle bir ve ayn eyde zt vasflarn bulunabileceinden
hareketle insan doasnn bir birine doal olarak zt vasflar barndrdn iddia
etmenin irrasyonel olmadn da gstermitir.51
Platon iin doruluk subjektif deil doadan kaynaklanan bir objektif kstassa,
nitekim de yledir ve ayn zamanda doruluk zorunlu olarak iyi ise o zaman insann
kendine has ksmlarnn doalarn gerekletirmeleri ayn zamanda en iyi durumda
olacaktr. Peki, bu farkl ksmlarn kendilerine has erdemleri nelerdir? Akln erdemi
bilgelik, arzunun erdemi lllk ve iradenin erdemi ise cesarettir. Son olarak
anlan cesaret hem akln gsterdii ller dhilinde arzuyu kontrol altnda tutma
hem de doas gerei teorik bilgiye yakn duran akln doal gereksinimleri
karlamas noktasnda ona yardmc olma anlamna gelmektedir. Dier yandan
llk sadece bedensel hazlarla alakal olarak arzuyu denetim altnda tutmak deil
ayn zamanda kendi sosyal ve bireysel konumunu ve gcn bilmek anlamlarna da
gelmektedir.52 Aslnda nihayetinde bu iki ilemde akln rehberliinde olacaktr. Akl
hem kendinden altta olan arzu ve iradeyi ynlendirmeli hem de kendi zerinde
kontrol edici bir vasfa sahip olmaldr ve bunu gerekletirdii oranda da bilgelik
erdemi ortaya kacaktr. 53 Bu erdemin dengeli ve harmonik biimde bir araya
49

Platon, Devlet, 444d.


Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 44.
51
Platon, Devlet, 375d.
52
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 45.
53
Cevizci, Etie Giri, s. 65.
50

26

gelmesi ile de adalet erdemi ortaya kar. Yani, adaletin temelinde insan ruhunun
ksmnn da doalarn bir birilerine uyumlu biimde gerekletirmeleri yatmaktadr.
Bu adan Platonun etik anlaynn z adaletin gereklik ve geerliliini derinde
insan ruhunun temel yapsn oluturan hakikatlere yaslama dncesinde
aranmaldr. 54 Bylece onun abas soyut ahlak ve ilevsellik teorisini ampirik insan
doas ve durumuyla birletirme abas olarakta okunabilir.

55

Onun teorisine

teleolojik vasfn kazandran ise Platonun eylerin doalarn gerekletirmeleri


gereken eree veya iyiye gre tanmlamasnda aranmaldr. 56 nsan sz konusu
olunca da bu doa insann vasflarnn ne olduuyla alakal olarak var olan rneklere
bakmay ve onlar akln altnda deerlendirmeyi gerekli klar. Bu sadece
hatrlama iin gerekli bir metottur yoksa Platonun idealar dnyas ampirik
aratrmalar sonucu varlacak bir yer deildir. Resimde ortaya kan akl ise teoriden
teoriye zplayan, alkanlk, gelenek, kltr baml bir fenomen olarak eyleri belli
bir bak asyla yanstan bir akl deil, ancak eyleri olduu gibi kavrayan bir
akldr. Yani onun idealar veya formlar teorisinin net, deimeyen, mkemmel
dnyasnda gezinen bir akl sz konusudur. 57 Bylece de biz adalet dhil tm
kardinal erdemlerin felsefi akl yoluyla ve liderliinde ortaya kabileceini var
sayabiliriz. 58 Ona gre byle yapldnda ortaya kan resim ise batan beri
anlattmz resimdir. Dier yandan yle grnmektedir ki Platonun siyaset ve
etiinin i ie gemilii onun insann karakter geliiminde toplumsal i blmne
dayal eitime yapt vurguyla birlikte ele alnmaldr. Dolaysyla onun iin
kamusal ve zel saha ayrm yoktur.59 Bu anlamda ahlak btnsel sosyal, siyasal,
ekonomik ve kltrel sahada gerekleecektir.
Platon hocasnn maruz kald bilgi ve erdemin eitlenemeyecei eletirisine
maruz kalmam ancak siyaset felsefesi ve ahlak sonsuzca bir birinin iine
geirmesinden dolay totaliter olmakla sulanmtr. Yine benzer biimde o doay
(nature) ve kltrle oluan doal (nurture) birbirine kartrmakla sulanmtr.
rencisi Aristoteles ise onun etik anlayn idealar dnyasna yaslamasn ilk
54

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 41.


Gerasimos, "Plato: Ethics," 17 Kasm 2007
56
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality?, s. 77.
57
A.e., ss. 78-79.
58
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 35.
59
A.e., s. 51.
55

27

olarak byle bir dnyann mevcut olmad, ikinci olaraksa mevcutsa bile bizim iin
etik sahasnda ilevsiz olduunu belirterek eletirmitir. Ancak tm bunlara ramen
onun erdem, mutluluk ve iyi kavramlar ve ahlaki olu biimlerini insan doasndan
hareketle tanmlama abas ve bu anlamda sergiledii dnsel performans
kendinden sonraki felsefe tarihinde esiz bir balang noktas olarak hala
tartmalara ilham kayna olmaya devam etmektedir.

28

1.1.3 Aristoteles60
Aristotelesin ahlak felsefesi en iyi yaam nedir? sorusuyla balar ve o etii
bu sorunun ve muhtemel cevaplarnn sistematik bir almas olarak grr.61 Onun
etik felsefesinin 20. yzyln ilk dnemine kadar hkim olan modern etik teorilerle
fazlasyla megul olmu ve onun izdii snrlar dna kmam bir zihin iin
rahatsz edici bir yn vardr. Bu yn iyi ve doru kavramlarndan ziyade iyi insan
olma, insani mmknler iinde en doru ve gzel yaam srme gibi olgular
merkeze almasdr. Asl olaraksa bu paralelde bir insan iyi insan yapan zelliklerin
hslas olarak adlandrabileceimiz zelliklerin doas zerinden karaktere yapt
vurguyla birlikte ortaya srd doru ilkenin deil doru eylemin normatif olduu
ynndeki dncesidir. Bu zellik onu ada erdem etii tartmalarnda da nemli
bir balang figr haline getirmektedir. Dier yandan Aristoteles modern
dnemlerde alkn olunduu zere ahlaki olanla, olmayan arasnda da keskin bir
ayrma gitmemitir. 62 Bu olgu zellikle onun siyaset felsefesinde kendini ak eder
ve o etiini byk lde paylalan ortak deerler dnyas olarak polis ve onun
mensuplar asndan ele alr.63 Bu durum en ak biimde onun bilgi trleri arasnda
60

Aristoteles ada erdem etii asndan dier tm filozoflardan daha nemli bir referans noktasdr.
Dolaysyla bu filozofun grleri daha ayrntl olarak tartlacaktr.
61
Sarah Broadie, Ethics with Aristotle, New York, Oxford University Press, 2003, s. 3.
62
Julia Annas, modern etik teorilerde nemli bir tartma konusu olan olan (is) ve olmas gereken
(ought) arasndaki gerilim veya ahlaki olanla olmayan arasndaki kategorik ayrmn, sadece
Aristoteleste deil, genel olarak, tm antik felsefe geleneinde mevcut olmadn belirtmektedir.
Bylece de ahlakiliin kurucu unsuru olarak pratik bilgeliin tm bir yaam kuatan ve
paralanamayan bir zellik arz ettiini savunmaktadr.
Bkz.: Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, s. 119.
63
Belirttiimiz noktay destekleyen bir unsur da udur: antik Yunan dilinde siyaset kelimesini ifade
eden politea hem vatandalk artlarna ve haklarna hem de vatanda kategorisinde olanlarn gndelik
eylemlerine veya yaamlarna iaret eden bir anlama sahiptir.
Bkz.: Philip M. Brook, The Origins of Citizenship in Ancient Athens, Princeton, Princeton
University Press, 1990, s.6
Yine Aristotelesin siyasi devletlerin veya genel olarak topluluklarn, paylalan ahlaki deerleri
desteklemesi gerektiini savunan komniteryen siyaset teorisinin ncs olduu belirtilmektedir.
Buna gre etik ve siyaset arasnda kopmaz bir ba vardr ve birey iinde bulunduu topluluun ahlaki
otoritesine tabi olmak durumundadr. Bylece politia kavramnn ilk anlamnda siyasi aktivitelere
katlmak, birey iin zsel veya isel olarak iyidir.
Bkz.: Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," The Blackwell Guide to Ancient
Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
616, 17 Kasm 2007
Ancak bu gre kar kan dnrler de mevcuttur. Bunlardan biri olan Lesley Browna gre
Aristoteles devleti veya siyasi kurumlar, insanlarn kendilerine has zelliklerinin
gerekletirilebilecekleri ve mkemmelletirilebilecekleri bir organizasyon olarak tahayyl etmektedir.

29

yapt ayrmda kendini gsterir. Aristotelese gre nesnelerine veya alma


sahalarna gre bilgi trldr. Bunlar kendisi iin arzulanan, pratik bir fayda
devirmekten ziyade tefekkre dayal olduu lde kendisi iin olan teorik bilgi,
birey davranlarndan topluluk davranlarna uzanan izgide iyi davran
merkezli pratik bilgi ve nihayetinde fiziki dnyada kullanm deeri olan bir nesne
retmeye ynelik bilgi tr olan retken bilgi olarak snftr. 64 Bu ereve iinde o
siyaset ve etik arasnda keskin bir ayrm gzetmemekten de tede siyaseti etik iin
zorunlu bir art, etii ise siyasetin bir alt dal olarak grm ve her ikisini de pratik
bilgi nevinde deerlendirmitir. David Rossun ifadesiyle Aristotelesin etii
toplumsal, politikas ahlakidir. 65 MacIntyre ise Aristotelesin etiini iyi hayat
formu, politikasn ise bu formu mmkn klan ve muhafaza eden fenomen olarak
okumamz gerektiini belirtmektedir. 66 Dier yandan Aristoteles etik sz konusu
olduunda matematiksel veya tmdengelimsel bir kesinliin aranmamas gerektiini
belirtmi, bunun temel sebebi olaraksa her bilgi trnn kendi nesnesine gre bir
yntem dayatt ve bu erevede eitli kesinlik derecelerine sahip olduunu
vurgulamtr. 67 Bundan hareketle hibir eletiriye mahal brakmayacak ekilde
Aristotelesin kendi dncesi iinde etiinin yaad site devletinden ve
toplumunda genel kabul grm ahlaki prensipler ve yaantlardan etkilenmeye
cevaz verdiini, ancak bu etkilenmenin eletirel bir szgeten getiini ve
grlerinin felsefi bir zeminde ele alnmasndan dolay genel-geer bir z
kazandn vurgulayabiliriz.68
Ancak filozof ayn zamanda, onlarn insann ne olduu ve nasl yaamas gerektiine karar
veremeyeceklerini de savunmaktadr. Buna gre devlet veya siyasi kurumlar ancak ve ancak insan
insan yapan zelliklerin ortaya kabilecei ortam ve artlar salarlar, bu adan da Aristoteles
vatandalar devlete tamamen tabi klmamaktadr.
Bkz. Brown, "Plato and Aristotle," 19 Kasm 2007
64
Ross, Aristoteles, s. 220.
65
A.e.
Bu gre benzer biimde MacIntyre da Aristoteles etiinde yasa ve ahlak arasnda ayrlmaz bir
btnlk olduunu ve zellikle dostluu erdemler listesine dhil eden Aristoteles asndan, bunun
ahlakl yaamn n art olarak toplumsal veya ortak iyi pratiinin merkeze alnmas anlamna
geldiini vurgulamaktadr.
Bkz.: Alasdair MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ev. Muttalip
zcan, stanbul, Ayrnt Yaynlar, 2001, ss. 228-233.
66
MacIntyre, Etiin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 67.
67
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, ev. Saffet Babr, Ankara, Bilgesu, 2007, 1094b25, 1098a251098b10.
68
MacIntyre Aristotelesin kendisinden nce, zellikle Platonda en ak ve sistematik ifadesini bulan
hayali (imaginative) evrenden, kavramsal (conceptual) evrene geiin takipisi olduunu

30

Bu ksa aklamalardan sonra Aristoteles etiinin temel ngrlerine geersek


onun bu sahada en sk ve derinlemesine analizlere sz konusu olan Nikomakhosa
Etik adl kitabn merkeze almamz gerekecektir. 69 O bu kitaba her eyin bir amaca
ynelik olduunu ve bu noktada kendisinde nihai olan, baka bir eye ihtiya
duymayan bir byk erek olarak insan yaamnn neyi hedeflediinin etik sahasnda
en nemli nokta olduunu belirterek balamaktadr. Onun bu aklamas modern
dnemlerin sebep-sonu zorunluluuna dayal mekanik ilikiselliine ve Platonun
idea kavramna kar doal olann iinde kefedilebilecek bir telos zerinden
ykselir. 70
Daha nce Aristotelesin hocas Platonun idealar dnyasna ilkin byle bir
anlayn tikeller dnda ve onlardan bamsz bir tmeller dnyas nerdiinden ve
bunun bizim deneyimimiz tarafndan desteklenen bir ey olmadndan, ikinci
olarakta byle bir dnya ngrmenin etik sz konusu olduunda pratik yol gsterici
bir deeri olmadndan kar ktn vurgulamtk. 71 Bu alardan onun etikle
ilgili grleri hocasndan farkl olarak fazlasyla deneyimden elde edilen bilgiye ve
insan algsnn yol gstericiliine dayal olduu lde de sradan ahlaklln
inceltilmesi veya kritie tabi tutulmasna dayaldr. 72 Aristoteles teleolojik felsefe
grn etik sahasna da uygulamaktadr. Buna gre: Her sanat ve her aratrmann,
ayn ekilde her eylem ve tercihin de bir iyiyi arzulad dnlr; bu nedenle iyiyi
her eyin arzulad ey diye yerinde dile getirirler.73

vurgulamaktadr. Buna gre rasyonel ve kavranabilir evren iin insan ve insann konumu da mitsel
dnyann duygu younluklu tabiat yerine eletirel akla tabi klnmtr. Bu durum insann aklll
iin bir ilk temel bulma abasn iinde barndrd kadar, onun eylemleri iin nihai bir ama da
ortaya koymay hedefler; ancak bu aba var-olmayan ve fakat retilen ilkeler nda deil zaten
mevcut olanlarn kefiyle mmkn olacaktr.
Bkz.: MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? ss. 88-89.
69
Etik sahasnda klasik Aristoteles klliyat u kitaplar iermektedir: Nikhomakhosa Etik (bu kitap
ilim adamalar tarafndan Aristotelese atfedilmektedir), Eudemiana Etik nceleri kayna tartmal
da olsa u anda orijinallii genel kabul grmtr), Magna Moralia (her ne kadar birok ilim adam
orijinalliini sorgulasa da bir dier ksm orijinal olduunu savunmaktadr. Her halkarda nemli bir
kaynaktr.) ve On Virtues and Vices (bu kaynan filozofa ait olmad noktasnda genel-geer bir
uzla vardr.). Nikhomakhosa Etik ve Eudemiana Etik en nemli eserler kabul edilmektedir ve
birbirlerini tamamlar niteliktedirler. Ancak bu almada biz Aristoteles etiini sarih biimde veren ilk
kayna yeterli grdk ve deerlendirmeleri bu kaynak zerinden yaptk.
Bkz. Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," 17 Kasm 2007
70
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 65.
71
MacIntyre, Etiin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, ss. 71-72.
72
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 63-64.
73
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1094a1.

31

Her eyin arzulad ey olarak iyi genel bir kategoridir ancak bu Pltoncu
anlamda zaman ve mekndan bamsz bir tmel olmaktan ziyade imdi ve burada i
gren ve tikellerden elde edilebilecek, realiteye dayal bir kategoridir. Aristoteles bu
iyinin bir eyin trne gre belirlenebilecei grndedir. Yani filozof ok bilindik
madde-form analizini etik sahasna da uygular. Etiin konusu, btnsellii ve
paralanamazl iinde tm bir insan hayat olduuna gre onun merkeze ald iyi
de eyleyen, hisseden, dnen ve bu llerde de kendine zg ilevi ifa eden insan
iin olan iyi olacaktr.74 Onun insana zg iyi ile ilgili grlerini aklamadan evvel
bu iyi kategorisini devirdii insansal ilevsellik grn sarih biimde belirttii ve
bundan hareketle erdemin tanmn yapt satrlara gz atmamz etiinin temelini
anlamada olduka faydal olacaktr. Aristotelesin kendi ifadeleriyle:
Yoksa gzn elin ayan ve genellikle paralarn her birinin bir ii olduu
grnd gibi, insann da bunlarn tesinde bir iinin olduu ileri srlebilir mi? Bu acaba
ne olabilir? Yaamak bitkilerle ortak grnyor, biz ise insana zg olan aryoruz. yleyse
beslenme ve bymeyle ilgili yaam da bir yana brakmal. Bunun arkasndan duyularla
ilgili yaam geliyor, ama buda at, kz ve btn hayvanlarla ortak grnyor. O halde geriye
akl sahibi olann bununda akla boyun een olarak, bir de akla sahip olan ve dnen
olarak- bir tr eylem yaam kalyor. Eylem yaamndan da iki trl sz edildiinden, bunun
etkinlik halinde olan yaam olduu belirtilmeli; nk daha nemli diye ona dendii
dnlyor. Eer insann ii ruhun akla uygun ya da akldan yoksun olmayan etkinlii ise
ve belirli bir iin ve bu ite yetkin olann iinin ayn olduunu sylyorsak (rnein
gitarcnn ii ile erdemli gitarcnn iinin ayn olduunu sylyorsak, bunu da genel olarak
her i konusunda sylyorsak buna o iteki erdemde stn olmay eklemek kouluyla;
nk gitarcnn ii gitar almak, erdemli gitarcnn ise iyi gitar almaktr); eer bu yle ise
[ayrca insann iinin belli bir yaam olduunu, bu yaamnda ruhun akla uygun etkinlii ve
byle erdemler olduunu; erdemli insana yakann bunlar iyi ve gzel bir biimde yapmas
olduunu; her eyin ise kendine zg erdeme gre iyi yaplrsa, iyi gerekletirilmi
olduunu da ileri sryoruz], insansal iyi ruhun erdeme uygun etkinlii olur stelik
yaamn sonuna kadar olan etkinlii. nk tek bir krlang bahar getirmez, ne de tek bir
gn; ayn ekilde tek bir gn ya da ksa bir sre insan kutlu ve mutlu klmaz, iyi, ana
izgileriyle bu ekilde betimlenmi olsun.75

Yukardaki alnt Aristotelesin etik anlaynn neredeyse tamamn zetler


niteliktedir. Ayn zamanda ileriki satrlarda gsterilecei gibi onun insan iin en yce
erek olarak ne srd mutluluun ne trden bir mutluluk olduunu da ortaya koyar
durumdadrlar. Buna gre iyi diye nitelenen durum veya sreler genel olarak iki
kategoriye ayrlr: daha st bir iyi iin ara hviyetinde olanlar ve kendi ilerinde bir
74
75

Cevizci, Etie Giri, s. 67.


Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1097b30-1098a20.

32

ama olarak iyi olanlar. Kendi iinde ama olan iyiler de daha st bir iyi karsnda
ikincil derecede kalabilirler. Ancak bu zincirin bir yerde sonlanmas gerekmektedir.
Sebep-sonu ilikisinin veya alt-st ilikisinin sonsuza gitmesi hem imknszdr hem
de insan sz konusu olduunda kendi iinde sonsuz bir istekler yumann ortaya
kmasna sebep olmasndan ve bunun tm bir insan yaamnn belli bir amatan
yoksun bir biimde anlamsz olduu kadar beyhude bir ekilde srdrlmesi
anlamna gelmesinden dolay arzu edilir bir durum deildir. 76 Bundan dolay,
Aristotelese gre farkl etkinliklerin kendi trlerine bal olarak her eyin kendisi
iin amaland bir son veya en byk erei hem mevcuttur hem de mevcut olmas
zorunludur. 77 Bylece filozof iin insann gelecee ayarl olarak belli bir amaca
ynelik bir varlk olduu veya ereksel bir mizaca sahip olduu kadar tm amalar
iinde nihai bir amac gzettii, gzetmesi gerektii vurgulanabilir.78 Peki, bu varlk
iin nihai olan iyi nedir?
Filozofumuz birden fazla cevabn verilebilecei ve hatta verildiinden
hareketle bunlarn bir kritiine girimektedir. Buna gre mutluluun insann en st
amac olduu genel olarak kabul grmektedir ve bunu kabul etmemek iin bir sebep
yoktur. Ancak mutluluun ne olduu konusunda bir anlamazlk vardr. Nitekim
daha nce yaptmz uzun alntnn son ifadelerinde de filozof bu noktaya iaret
etmektedir.
Ad konusunda pek ok kii anlayor, hem sradan kiiler hem de sekin insanlar
ona mutluluk diyorlar, iyi yaamay ve iyi durumda olmay da mutlu olmakla bir tutuyorlar.
Ama mutluluun ne olduu tartma konusudur, ounluun ondan anlad da bilge
kiilerinkiyle ayn deil.79

Bu noktada nemli bir hatrlatmada bulunmak gerekmektedir. Aristotelesin


tespiti phesiz ki nemlidir ancak bizim iin kavramsal bir karkln kapsn
aralamaktadr. O da Yunanca aslnda eudaimon olarak bulunan ve dilimize mutluluk
diye evrilen kelime aslnda birden fazla anlama gelmektedir. Bunlar mutluluk,
gelime, serpilme, iyi talih eklinde ifade edilebilir. Bunlardan biri olan mutluluk
kelimesi kullanldnda dikkat edilmesi gereken en nemli husus bu kelimenin
76

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 66.


Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1094a15-1094b25.
78
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 64.
79
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1095a15.
77

33

gnmzde genelde anlk duygulanm veya geici zihni-psikolojik bir sre iin
adlandrma olarak kullanlmasna ramen Aristoteles iin bu kavramn daha ziyade
yaama yaylm bir etkinlik olmas veya belli bir yaam tarzna iaret etmesidir. 80
Farkl yaam trleri ve bunlara bal olarak farkl mutluluk tanmlamalar
mevcuttur. Aristoteles bunlar haz yaam, politika yaam ve teoria yaam olmak
zere temel balkta inceler. O daha sonra ticari etkinliin amac olarak servet
kazanmay da bu lye eklemitir. Son tahlilde de bu yaam formlarnn nihai amac
olarak srasyla haz, onur, temaa ve serveti ne srmtr. Sonrasnda ise salt haz
merkezli hayatn kle ve hayvanlara yarar olduunu, politik yaamn amac olarak
ne srlen onurun ise genel olarak dardan verilen bir paye olduunu ve bu adan
da naks olduunu, servetin ise kendi bana bir ama olmayp insanlarn buna
kavumakla daha baka bir ey gzettiklerini vurgulamtr. Temaa yaamyla ilgili
tespitimizi sona brakp, bu erevede yolumuza devam edelim. O halde gzetilen bu
son amacn ncelikle daha nce vurguland gibi insani olmas gerekmektedir. Bu
sadece insani potansiyeller arasnda bulunmas anlamna gelmez. yle olsayd her
hangi bir eylemin iyi olmasnn lsn bir insann onu gerekletiriyor olabilmesi
olarak belirlerdik. O ayn zamanda insana yakr bir son ama olmal ve bnyesinde
daha nce belirtilen insani ilev veya fonksiyonlarn yeerebilecei hatta kmile
erebilecei tek seenek olarak ortaya kmaldr. Bu alardan aranan lt subjektif
ve geici olmak yerine belli bir rasyonaliteye sahip olduu lde objektif ve kalc
da olmaldr. Bu noktann Aristoteles etiinin temel noktalarndan biri olduu
dikkatten kamazsa aranan eyin insanlar iin objektif bir iyilik olduu ve buradan
hareketle ahlaki hakikatlerin rasyonel yntemler araclyla analize tabi tutulup
objektif kantlar araclyla savunulabilmesini mmkn klmas noktasnda ahlaki
realizm kapsamna girecei kolaylkla grlebilir. 81 Dier bir ifadeyle nihai amacn
kendisinden teye gidilememesi, temel olmas istenmekte ve tm insani eylemler iin
u iki eyi salamas gerekmektedir: insani eylemlerin doasn ele veren niin
sorusuna bir cevap ve tm eylemler iin kendisine nispetle bir hakl karma
gerekesi salamas gerekmektedir.82 Bu son veya nihai amacn mutluluk olduunu

80

Ross, Aristoteles, s. 223.; Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 71.


Miller, "Aristotle: Ethics and Politics, 17 Kasm 2007
82
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 66.
81

34

daha nce belirtmitik. 83 Aristotelese gre mutluluk demin belirttiimiz artlar


salamasnn yansra ayn zamanda u sebepten tr de nihai ama olarak ortaya
kmaktadr. lkin tm insanlar eylemlerinde onu takip ederler, ikinci olarak o kendiiinde bir ama olarak koulsuz olarak eksiksizdir ve son olarakta kendi-kendine
yeten bir vasfa sahiptir. 84 Aristotelesin bu tespiti mutluluk zerine basit bir
betimleme olmaktan ziyade onun ne olmas gerektii noktasnda normatif bir l
koymaktadr.
Peki, mutluluk nedir? Aristotelesin ifadesiyle: Belki insann iinin ne
olduunu kavrarsak, bu gerekleebilir. 85 Yani insann ne olduunun tespiti
mutluluun ne olduunun cevabn da iinde tamaktadr. Bundan sonrasnda da
Aristoteles daha nce alntladmz Nikomakhosa Etik 1097b30-1098a20 aras
satrlarda insann ne olduu, onu dierlerinden ayran temel vasfn belirleyici yn
ve bu ayrt edici vasflarn gerekletirilmesi zerinden insani iyi olarak ortaya kan
mutluluun kmil resmini sunmaktadr. Buna gre insan insan yapan temel vasf
onun her zellii deil ancak onun kendine has, dier canllarla paylamad vasf
olan akldr. ok temel olarak insan ruhu86 u iki ksm ve drt katmadan meydana
gelmektedir. lk olarak ruh rasyonel olan ve olmayan olarak ikiye ayrlmaktadr.87
Yine rasyonel olmayan ksm ise kendi iinde bitkisel olan ve hayvansal olan
ksmlardan oluur. lkine rnek olarak beslenme ve byme, ikincisine rnek olarak
83

Mutluluk kavram daha nce vurguland biimde anlalmaldr. Bu Aristotelesin etiini


anlamakta olmazsa olmaz bir n kouldur. Yani mutluluk subjektif ve geici bir psikolojik sre
olarak deil, objektif ve tm yaama yaylm bir doruluk lt olarak okunmaldr.
84
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1097a15-1097b20.
85
A.e., 1097b24.
86
Daha nce dipnot 10da belirtildii zere Yunan felsefe geleneinde ruh kavram bugn
anladmz anlamda bedenden ayr bir numen olarak anlalmak yerine bedenin canll veya bir eyi
ne tr canl ise o ekilde klan canllk ilkesi olarak okunursa daha doru bir netice elde edilebilir. Bu
durum zellikle Aristoteles iin fazlasyla byledir.
87
Alasdair MacIntyre bu gr metafizik biyoloji olarak isimlendirmekte ve bununla etiin
biyolojik bir temelden hareketle kurulduunu anlatmaktadr. Buna gre etik, etik olmayandan
tretilmekte ve bylece metafizik bir kkene sahip olmaktadr. Ancak, bu aklamaya Julia Annas
kar kmakta ve sadece Aristotelesta deil tm antik erdem etii anlaylarnda, etiin herhangi bir
bilime veya biyolojik anlaya dayanmadn belirtmektedir. Buna gre antik erdem etii anlay her
birimizin insan olarak sahip olduu belli bir reflektif dnce biiminden doan teorik bir etik trdr.
Antik erdem etii geleneinde etiin kendisinden tretildii veya ona indirgendii bir olgu mevcut
deildir. O tamamen nasl yaadmz zerine olan reflektif dnceden doar ve gittike
karmaklaan teorik altyapsyla, nasl daha iyi bir yaam sreceimizi konu edinir. Bu grlerle
alakal olarak:
Bkz.: MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 223.;
Annas, Virtue Ethics, s. 526.

35

ise hareket etme ve grme kabiliyetleri verilebilir. Bu olgular bitkiler ve hayvanlarla


ortak olan insani zelliklerdir. 88 Dier yandan rasyonel olan ksm da kendi iinde
ikiye ayrlr. Bu ksmlar ruhun rasyonel olmayan ynn kontrol eden ve ona
eylemlerinde yn tayin eden pratik akl ve gncel olan veya geici olanla uramak
yerine ilk ilkelerle uraan teorik akldr. Ruhun rasyonel olmayan ksmnn arzular,
duygular ve duyular ieren itiha zellii kendi bana akl yrtme veya rasyonel
olma yetisine sahip olmad halde pratik akla tabi olma potansiyeline sahiptir. Bu
anlamda, Arringtonun vurgulad gibi, insan iki anlamda bir akla sahiptir: ilk olarak,
ruhun rasyonel olan ksmnn zellii olarak akletme kapasitesine sahip olma
anlamnda, ikinci olaraksa rasyonel olmayan ruhun itiha ksmnn bir vasf olarak
akla tabi olmak anlamnda. 89 Bu resme gre, daha nce vurguland gibi, etik
insann eylemlerini konu edindii lde pratik sahaya dhil olmaktadr. Pratik
sahann temel grnts ise akln pratik ksmna tabi olma yetisiyse ve bir eyin
iyilii onun kendine has ilevini yerine getirmek ise o halde insan iin iyi olan
mutluluun ortaya kmas da bylece mmkn olmaktadr. Sonuta ise rasyonel ve
ahlaki fail olarak sorumlu ve karakter sahibi insan ortaya kacak, bylece btn
insani zellikler bir birini nakzetmeden veya bastrmadan bir denge iinde
kendilerini gerekletirebileceklerdir. 90
O halde Aristoteles de selefleri gibi erdem, akl ve mutluluu, bu kavramlarn
ifade ettikleri zel anlam dhilinde, birbirilerinin ayrlmaz btn olarak grmtr.
Bu balamda gzden karlmamas gereken en nemli nokta erdemin salt bir
kapasite olmad, temel olarak pratik halinde ortaya kt ve salt potansiyele sahip
olmann mutlu veya ahlakl yaam iin bir anlam ifade etmediidir.91 Ayrca erdemli
yaam dediimiz yaam ayn ekilde salt biimde olaylara baml olmak ve geici
durumlar karsndaki anlk eilimler veya duygulanmlardan kaynaklanmak yerine
tm bir yaam kapsayan bir olgudur.92 Dier yandan erdemli yaamn veya erdemli
eylemlerin mutluluun kurucu unsuru olmas onlarn sonularndan belli llerde
88

Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1097b30-1098a10.


Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 70.
90
Cevizci, Etie Giri, s. 71.
91
Eylem yaamndan da iki trl sz edildiinden, bunun etkinlik halinde olan yaam olduu
belirtilmeli; nk daha nemli diye ona dendii dnlyor
Bkz.: Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1098a5.
92
A.e., 1098a15-20
89

36

bamsz olmas anlamna gelmektedir.

Aristotelesin ifadesiyle:

Nitekim

yaratmann, kendisinden deiik olan bir hedefi vardr, eylemin ise olmaz, nk iyi
eylemin kendisi hedeftir.93
Tm yaam kuatan ve ruhun rasyonel olmayan ksmnn pratik akla uygun
biimde eylemde bulunmasyla ortaya kp insana zg erdemin bir boyutu olan
etkinlik pratik bilgelik veya Yunanca aslyla phronesis kategorisi altnda
snflandrlr. Aristoteles bu etkinlik trnn altna giren eylem veya davran
kalplarn ahlaki erdemler veya karakter erdemleri olarak adlandrmaktadr. Dier
yandan ruhun rasyonel olan ksmyla ilgili etkinlikler ise teorik bilgelik veya sophia
kapsamnda entelektel erdemler olarak adlandrlmakta ve deerlendirilmektedirler.
Karakter erdemleri itihay ve duygular kontrol ettii lde eylemle ilikili
olmalarndan tr temel olarak haz ve acnn elik ettii sonular retirler.
Filozofun kendi ifadesiyle: Demek ki karakter erdemi hazlarla ve aclarla ilgilidir;
nitekim haz uruna irkin eyler yapyoruz, ac yznden de gzel eylerden uzak
duruyoruz.94
Dier yandan onlar duygu ve hareketleri kontrol eden karakter zellikleri
olduklar halde duygu ve eylemle eitlenemez veya onlara indirgenemezler; onlar
daha ok belli insani eilimleri ifade eden karakterlere tekabl ederler. 95 Bunlara
rnek olarak ihtiyatllk, cesaret, lmllk verilebilir. te taraftan entelektel
erdemler ise duygu ve eylemle deil akln salt teoriyle ilgilenen ksmnn ilevlerini
gerekletirmesiyle ortaya karlar. 96 Bu tre anlay keskinliini ieren bilgelik
erdemi rnek olarak verilebilir. Ancak bizim bu almada daha esas olarak aldmz
ksm ahlaki erdemler veya karakter erdemleridir. nk bu snf daha genel ve
93

A.e., 1140b6.
A.e., 1104b10.
95
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 72.
96
Bu noktada Nancy Shermann uyarsn dikkate almakta fayda vardr. Dnr, Aristotelesin ruhu
rasyonel ve rasyonel olmayan paralara kendi amacna uygun biimde ayrdktan sonra, rasyonel
olmayan parann pratik akl dolaysyla rasyonel olan ksmn emirlerini ve ynlendirmelerini
dinleyecei grnn ncelikle metodolojik bir betimleme olduunu vurgulamaktadr. Buna gre
Aristoteles dier bir kitab olan De Animada arzunun salt biimde ruhun rasyonel olmayan ksmnn
zellii olarak belirtilmesinin onu basite indirgemek olacan, nitekim ruhun rasyonel ksmnn da
rasyonel bir arzuya (boulesis) sahip olduu ve bununda tefekkr etme ve kendi kendini gzden
geirme ile yakndan alakal olduunu belirtmektedir. Dnr, Aristotelese gre itiha ve hislerin
de bilince ynelik baz kurucu unsurlar olduunu belirtmektedir. Ancak bu tartma mevuct
almann kapsamn aan bir nitelikte olduundan konuya bu kadarlk bir iaretle yetinilecektir.
Bkz.: Nancy Sherman, The Fabric of Character: Aristotles Tehory of Virtue, New York, Oxford
University Press, 1989, s. 3.
94

37

kuatc bir etik anlayn iinde muhafaza ettii lde sradan insann
etkinliklerinin tanm, tasnif ve tahlilini iinde barndrmaktadr.
lk erdem trne dnecek olursak u sorulara cevap aramamz gerekecektir.
Eer bu erdemler ruhun rasyonel olmayan ksmnn ruhun rasyonel ksmna uymasn
ifade ediyorlarsa ve salt bir potansiyel olmaktan ziyade birer etkinlik tr olarak
ortaya kyorlarsa nasl elde edilecekler, nasl uygulanacaklar ve biz bunlar nasl
tanyacaz? Belli d ilkelere olan uygunluklaryla m yoksa i ilkelerde gerekli
midir? ncelikle, Aristoteles iin erdemin ne olduunu tekrar hatrlayalm.
Ama bu kadar, yani huy olduunu sylemek yetmez, nasl bir huy olduunu da
sylemek gerek. yle diyelim: Her erdem neyin erdemi ise, onun iyi durumda olmasn ve
kendi iini gerekletirmesini salar. Sz gelii gzn erdemi gz ve onun iini erdemli
klar; nk gzn erdemi sayesinde iyi grrz. Ayn ekilde atn erdemi de at erdemli
klar; iyi komasn, binicisini iyi tamasn ve dmanlarn karsnda kamasn salar. Bu
her eyde byleyse, insann erdemi insann iyi olmasn ve kendi iini gerekletirmesini
salayan huy olmal.97

Buna gre ahlaki erdem insanda kesin biimde davranmay ve hissetmeyi salayan
duygu, hissedi ve eylemlerle alakal bir eilim veya alkanlktr. Bu noktada
alkanlk kelimesinin kullanlmas bilinli bir tercihtir. Aristoteles tarafndan
belirtildiine gre Yunanca ahlak ve etik kelimelerinin tredii kk olan ethike
kelimesi ethos kknden tremitir ve ethos ise alkanlk anlamna gelmektedir.98
Alkanlk kelimesi yanl bir anlaya yol amamaldr. nk genelde biz
alkanl bilincin iine dhil olmad, uzun bir yaam evresinde olumu neredeyse
otomatik eylem trleri iin kullanmaktayz. Hlbuki filozofumuz iin ahlaki erdemler
bir alkanlk veya miza olmasna karn temelde bilinli bir seimi n
gerektirirler. 99 Dier bir ifadeyle bilinci ak biimde ifade eden pratik bilgelik
olmadan erdemler olamad gibi erdemler olmadan da pratik bilgelik mmkn
deildir; alkanlk haline gelmi eylem, eilim ve bilin birbirlerini gerektiren
dngsel n artlardr.100 Antik Yunan felsefesi noktasnda saygn bir isim olan Jullia
Annasta ayn noktaya iaret etmektedir. Buna gre erdem belirli biimde eylemeye
ynelik olan eilimdir, ancak iimizde yer alan ve eylem reten bir merkez deildir
97

Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1106a13-23.


Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," 17 Kasm 2007
99
Ross, Aristoteles, ss. 227-228.
100
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? s. 97.
98

38

ve bylece erdem salt alkanln zddna, znenin pratik bilgeliinin etkinliinden


kaynaklanan belli sebeplerden dolay eylemeyi ifade ettii lde, gelecek
seenekleri de ina edecek biimde bilinci ieren seimlere dayaldr. 101 Bu ereve
dhilinde erdemlerle ilgili belirttiimiz anlamda alkanla yaplan vurgu ayn
zamanda yaltlm biimde tek bir eylem zerinden deerlendirmede bulunan her
hangi bir etik teoriyle, ahlaki znenin tm yaamn konu edinen ve bu lde de
ahlaki eitim ve geliime vurgu yapan erdem etii arasndaki fark ortaya
koymaktadr.102
Dier yandan sz konusu erdemler kendiliinden olumazlar veya doal
olmadklar gibi doaya aykr olgular da deildirler. Bu noktada Aristoteles aklla
ilgili veya entelektel erdemlerin daha ok eitimle oluan zaman ve deneyim
gerektiren bir hviyete sahip olduunu, karakter erdeminin ise alkanlkla elde
edilen bir hviyete sahip olduunu belirtmektedir. 103 Karakter erdemleri sz konusu
olduunda bir ezber srecinden ziyade bir eylem srecinin neden gerekli olduu ise
yine Aristoteles tarafndan u ekilde aklanr.
Erdemleri ise, teki sanatlarda olduu gibi daha nce etkinlikte bulunarak ediniriz;
nk renip yapmamz gereken eyleri biz yapa yapa reniriz; rnein ev yapa yapa
mimar, gitar ala ala gitarc oluyorlar; bunun gibi adil eyler yapa yapa adil insan, ll
davrana davrana ll, yiite davrana davrana da yiit insanlar oluyoruz.104

Bu satrlar beceri analojisi olarak bilinen bir fikrin ifadeleridir. Bu analoji


temel olarak u iki eyi gstermektedir. Filozofumuzun ahlaki anlay, ilk olarak,
hem bireyin dierlerinden renmesini, ikinci olaraksa, hem de bu sre sonunda

101

Annas, Virtue Ethics, s. 516.


Semek eylemi ile ilgili olarak, Eugene Garver u ufuk ac tespitlerde bulunmaktadr. Dnre gre,
seim eylemle balantldr ve btnln eylemden alr, ancak o, kararl bir arzu olarak, ayn
zamanda, ahlaki erdemlerin kurucu unsurlar olan tutkularla ve eylemlerle de balantldr, bu adan
da seim tutkular ve eylemlerin gereklemesini salayan form nispetindedir. Bu sebepten tr,
seim insann ilevselliini (ergon) salayan temel anahtar konumundadr ve o ayn zamanda
erdemlerin kurucu unsurlar olan eylere (eylem ve tutku) balants bulunduundan, bunlarn zel
ileyilerine btnlk salayan temel olgudur. Yani temel olarak belirtecek olursak, seim
eylemlerimizi anlaml kld lde, ahlaki seimlerimizin zn oluturan tutku veya arzu-eylem
birlikteliini salayan ve bunlara anlam veren bir srece iaret etmektedir. Bu adan da seim ahlaki
erdemler iin vazgeilmez bir ilke olmak durumundadr.
Bkz.: Eugene Garver, Aristotle's Genealogy of Morals, Philosophy and Phenomenological
Research, C. 44, No: 4, 1984, ss. 471-492.
102
Annas, Virtue Ethics, s. 519.
103
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1103a15.
104
A.e. 1103a30.

39

kendi bana dnmesini, deerlendirmesini ve olaylar anlamasn kapsayan bir


srece iaret etmektedir. 105 Nancy Shermana gre bu durum filozofa yneltilen
ahlaki erdemlerin alkanlkla elde edilmesi srecinden akln dlanmas ve ahlaki
erdemlerin bu anlamda mekanistik bir ileyie indirgenmesi eletirilerini geersiz
klmaktadr.106 Bu sre boyunca elde edeceimiz ey tm erdemlerin ortak zellii
olan u durumdur:

Oysa gerektii zaman, gereken eylere, gereken kiilere kar, gerektii iin,
gerektii gibi bunlar yapmak orta olandr ve en iyidir, bu da erdeme zgdr. Ayn biimde
eylemlerde de arlk, eksiklik ve orta sz konusudur. Erdem ise arl yanl olan,
eksiklii yerilen, ortas vlen etkilenimlerle ve eylemlerle ilgili; vlmek ve isabetli olmak
da erdeme zg107.

Bu zellik Aristotelesin o ok bilindik orta nokta veya lllk teorisidir. Peki, bu


teori neyi anlatr veya temel zellii nedir? Orta nokta teorisiyle ilgili sylenecek ilk
ey onun aritmetik veya matematiksel bir ortalama olmad gereidir. Kiiye,
zamana ve mekna gre doru biimde eylemek anlamna gelir ve bu ekilde de
objektif artlar olmasna ramen greceli bir tabiata sahiptir. Nitekim bu nokta
yukarda filozofun kendi ifadelerinden de ak biimde anlalmaktadr. Dier
yandan ilkeler yerine artlar ve eylemi merkeze alan bu anlayn temel vasflarndan
biri de ilkeleri doru eylemin ve erdemin oluturucusu veya art saymas yerine
erdemin doru eylemin temel ilkesi olarak ne karlmasdr. 108 Ancak filozof her
eylemin bir orta noktas olmad veya daha ak ifadeyle ifrat ve tefrit arasnda orta
nokta fikrinin her eyleme uygulanamayacan da belirtmektedir.
Ama her eylem ile her etkilenimin orta olmas sz konusu deildir; nitekim
bunlardan kimi adlarnda ktl ierir: Szgelii hasetlik, arszlk, kskanlk; eylemler
iinde de zina, hrszlk, adam ldrme. nk btn bunlarn ve bu gibi eylerin
arlklarnn, eksikliklerden deil, kendilerinden kt olduu sylenir.109

105

Annas, Virtue Ethics, s. 518.


Sherman, The Fabric of Character: Aristotles Tehory of Virtue, s. 157.
107
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1106b20.
108
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 73.
109
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1107a7.
106

40

Erdemli insann bylece ll veya ifrat ve tefrit arasnda orta noktay seen bir
insan olduu ortaya kmaktadr.
Dier bir nemli nokta olarak, bir eylemin d grnt olarak erdeme uygun
olmas veya erdemli insanlarn yaptna benzemesi, eylemi gerekletiren faili
erdemli klar m sorusu n plana kmaktadr. rnein, bir insan hrszlk yapmad,
yalan sylemedii, szlerini yerine getirdii halde bazen bunlardan mutsuzluk
duyuyor ve keke ben de karlarm asndan bu kt eylemlerde bulunabilseydim
diye i geiriyorsa ancak hibir zamanda bu gerilimden kaynaklanan bir savrulmayla
kt bildii bu eylemleri ilemiyorsa o insan erdemli midir? Aristoteles bu noktada
saduyusal olan dnceye muhalefet etmektedir. Normal olarak biz bu ruhsal
gerilimlere ramen iyi eylemde bulunan insan erdemli saymaktayz. Ancak filozof
iin bu insan erdemli veya ahlaki bir kiilie sahip deildir. Bu durum filozofun
felsefesine derinden bakldnda bir eliki veya zayflktan te savunduu etik
anlayn zorunlu bir sonucu olarak ortaya kmaktadr. lk olarak o erdemi bir eyin
kendine has doasn gerekletirmek olarak tanmladktan sonra insani erdemler
arasnda insann doasndan kaynaklanan bir ayrma gitmi ancak tm unsurlar
arasnda ahengi ve dengeyi savunmutur. Ahenk ve denge ise atmann olduu bir
ruhta olmaz. rneimize dnecek olursak aklyla doru eyleyen, ancak duygu,
hissedi veya arzusunu aklna tabi klmakta zorlanan byle bir bireyin sz konusu i
ahenk ve dengeyi yakalayamad aktr. Dier yandan Aristoteles erdemli yaamn
ayn zamanda mutluluu getireceini de veya mutluluun kendisi olduunu da
savunmutur. Bu erdemi salt bir ara konumuna dren bir yaklam deildir, hatta
tam tersidir. Yani erdemli yaam mutlu yaama eitlendii lde, bu eitlik ayn
zamanda bir ilke haline gelmekte ve mutlu insann erdemli insan, mutlu olmayan
insann ise erdemli insan olmad sonucunu ortaya karmaktadr. Dolaysyla
rneimize konu olan insan tipi bu art da yerine getiremedii, eylemlerinden
mutsuzluk veya sknt duyduu iin doru eylemlerde bulunsa bile erdemli insan
kategorisine girememektedir. 110 Erdemli yaamn doasnn ne olduu ve yukarda
ele aldmz konularn bir zeti niteliinde Aristoteles unlar kaydetmitir:

110

Bu noktada Curzer farkl bir gr savunmaktadr. Dnr, Aristoteles iin erdemli insann
erdemli eylemler veya tavrlardan zevk alan bir birey olduu veya katland skntlar ve aclar
karsnda erdemden ald zevkin bunlar telafi ettii grne kar kmaktadr. Buna gre erdemli

41

Ayrca sanatlarla ilgili durum ile erdemlerle ilgili durum ayn deil; nk sanat
rnlerinin iyi olmas kendilerinde bulunan bir zelliktir; demek ki bunlarn belirli bir
zellik tayacak ekilde ortaya konmas yeter; oysa erdemlere uygun yaplanlar kendileri
belirli zellikler tamakla adilce veya ll bir ekilde yaplm olmazlar, ancak onlar
yapann belirli zellikler tamasyla adilce ve ll biimde yaplm olurlar: lkin yapan
bilerek yapyorsa, sonra tercih ederek ve kendileri iin tercih ederek yapyorsa, nc
olarakta emin ve sarslmaz bir ekilde yapyorsa. Bilerek yapma dnda bunlar teki
sanatlarda gerekli saylmazlar. Erdemlerle ilgili olarak ise, bilmek hi nemli deil, ya da az
ok nemlidir, oysa tekiler, ok az ey deil, her eyi salarlar. nk adil ve ll
davrana davrana bu zellikler edinilir. Demek ki adil ve ll kiinin yapaca gibi
yaplanlara adil ve ll denir, bunlar yapan deil, adil ve ll kiilerin yaptklar
biimde yapan kii adil ve ll oluyor O halde erdem, tercihlere ilikin bir huy: Akl
tarafndan ve akl banda insann belirleyiciliiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda
bulunma huyudur.111

Son olarak erdemi algya veya doru algya dair bir ey ve erdemli insann
bunun ls olduuna dair olarak u satrlara baklabilir.
Her kiinin durumuna gre gzel ve ho olan eyler vardr ve belkide erdemli
kiilerin bakalarndan en byk fark, tek tek eylerde doruyu grmesinde bulunur. Sanki
onlarn ls ve ltdr.112

u ana kadar belirtilen noktalardan temel olarak u sonular kmaktadr;


erdemli eylemin bilerek, kendisi iin seilerek ve bu seimden hibir tereddt
duyulmadan ortaya kmas gerekmektedir. Burada bilgi noktasnda eldirici bir
nokta mevcuttur. yle ki bir insan bilgisizliinden dolay veya bir eyi yanl
bilmesinden dolay her hangi bir erdemli veya ahlaki olmayan bir etkinlikte
bulunabilir, bu durum onun erdemli veya erdemsiz olarak yaftalanmasna sebep
olmaz. 113 Nitekim biz gndelik hayatta da bilmeden veya istemeden gerekletirilmi
eylemlerin ounu ahlaki bir deerlendirmeden uzak tutma eimlindeyizdir. Ancak
bu tespit Sokratik anlamda erdemsizliin bilgisizlikten kaynaklanan bir durum
yaam ac veren bir deneyime sahiptir ve gndelik olarak karlatmz durumlar da bunu destekler
mahiyettedir. Dnr Aristotelesin belli ller iinde bu gr savunduunu ifade etmektedir.
Curzer, filozofun savunduunu dnceyi u ekilde ifade etmektedir; eer erdemli hareketin veya
tavrn neticesinde d ama veya arzulan ey gereklemise, bu durumda bu sre boyunca ekilen
skntlar ve aclar son durumda elde edilecek zevk veya memnuniyet tarafndan alr veya
dengelenebilir. Ancak bu her zaman byle deildir, bazen erdemli eylemle amalanan sonular
gereklemez, ite bu durumlarda erdemin gerekletirilmesi sresince katlanlan sknt ve aclar,
sonda elde edilen memnuniyeti veya hazz geecektir ve bu adan da erdemli insanlar da ac
ekeceklerdir. Bu noktada ayrntl bir okuma iin:
Bkz.: Howard J. Curzer, Aristotle's Painful Path to Virtue, Journal of the History of Philosophy
C.40, No: 2, 2002, s. 152. vd.
111
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1105a25-1105b5, 1107a.
112
A.e., 1113a30.
113
Broadie, Ethics with Aristotle, s. 82.

42

olduu anlamna gelmemektedir. Nitekim Sokrates iin bilgi edemin yeterli ve


zorunlu kouludur. Aristoteles iin ise bilgi zorunlu koul olmasna ramen yeterli
bir koul deildir. Yani erdemli olmak iin bilgi gereklidir ancak tek bana yeterli
deildir. nsann doasndan kaynaklanan arzular ve eilimlerin bilginin dnda hatta
bazen stnde ahlakl olmayla balants vardr. 114 Bu tartma almann snrlarn
aacak mahiyette olduundan dolay bu noktaya sadece iaret etmekle yetiniyoruz.
Dier yandan, erdemli olmak salt d grne indirgenemez, erdemli eylem ayn
zamanda doru ruh haliyle de ortaya kmaldr. Bu nokta modern etik teorilerde,
zellikle de Kant izgide, olmayan bir dnceyi ihtiva etmektedir. Aristoteles
etiine gre baz duygular ve ballklar tarafsz akln rehberliinde ahlaki eylemin
ortaya kmasnda yardmc olmaktan ziyade bizzat kendileri ahlaki tavrn
belirleyicisi konumundadrlar. 115 Bu adan duygu, hissedi ve eilimin pratik akln
rehberliinde bir araya gelmesi veya ruhun rasyonel olmayan ksmnn rasyonel olan
ksmna tabi olmas pasif bir ekilde gereklememekte ve salt akli bir srece tekabl
etmemektedir. Bu sre daha ok tm unsurlarn kendilerine has zelliklerin doru
biimde etkilenime gemesi olarak okunmaldr. Bunun en nemli nedenlerinden biri
de sanatlarda olduunun aksine erdemli yaamn veya erdemli eylemin sonucundan
bamsz veya ona nispetle ikinci derece bir role sahip olmamasndan
kaynaklanmaktadr. Aksine erdemli yaam veya eylem bunu gerekletiren znenin
kendisini ifade ettii, yanstt veya kurduu bir srece tekabl etmektedir.116 Buna
ilave olarak erdemli insann erdemin ls haline getirilmesi ise u temel sonucu
dourur: ya pratik bilgelie sahip bir birey ol ya da olana tabi ol.117 Bu erevede
Curzer, Aristoteles iin erdemli insann u be art yerine getiren birey olduunu
belirtmektedir. Buna gre, ilkin bu insan belli artlarda hangi eylemin veya tavrn
erdemli olduunu anlama yeteneine sahip, ikinci olarak bu eylemlerin neden
erdemli olduunu kavrayabilen, nc olarak erdemli tavrlar kendileri iin isteyen,
drdnc olarak erdemli hareketlere eilimi veya yatknl olan ve son olarakta
erdemli yaama kar tutku duyan bir bireydir. 118
114

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 79-82.


Sherman, The Fabric of Character: Aristotles Tehory of Virtue, s. 3.
116
Broadie, Ethics with Aristotle, s. 86.
117
Ross, Aristoteles, s. 228.
118
Curzer, Aristotle's Painful Path to Virtue, s.141
115

43

Erdemli insann en byk fark olarak ise doruyu grmesi ve erdemin ls


olmas noktasnda u tespitlerde bulunulabilir. lkin bandan beri vurguland gibi
erdem salt bilgiye dayal olmak yerinde bilgiyi de ieren eylemle ortaya kan bir
olgudur. Bundan dolay akln salt teoriyle ilgilenen ksmnn vasf akl etmek,
anlamak vb. zihinsel srelere tekabl edebilir, ancak pratik akln doasnn iyi
ilemesi onun zaman, mekn ve artlar erevesinde doruyu tahliline deil
grmesine baldr. Baka bir ifadeyle tikellerle ilgilendiinden dolay pratik bilgelik
alglamay veya grmeyi gerektirir, ancak bu alg biimi renkleri, kokular veya
tatlar algladmz biimde olmaktan ziyade doru olan grmeyi iermektedir.119
Ayn ekilde Fortenbaugh, ahlaki erdemlerin u eyi gerekletirdiini
belirtmektedir. Birinci olarak ahlaki erdemler amac doru klar, ikinci olarak, seimi
doru klar, nc olaraksa znenin erdemi gerekletirmesini salar. Bundan
hareketle de erdemler, ahlaki erdemler hakkndaki genel hakikatin tikel durumlarda
uygulanmasn ifade ettikleri lde bizlerin tikel durumlar ayrt etmemize
(alglamamza) imkn tanrlar; bu adan da biz ahlaki erdemlerin sadece
eylememize imkn tanmadn ayn zamanda eylemde bulunacamz zemini ve
artlar doru biimde alglamamz saladn da dnmeliyiz. 120 kinci olaraksa
erdem potansiyel deil gerekleen bir ey ise ayet o halde onun gerekletii
durumlarn paradigmatik veya kurucu rnekler olmas ve bu rnekleri ortaya karan
erdemli insanlarn erdemli eylemin ls olarak ne srlmeleri gayet tutarl bir
yaklamdr. Nitekim bu durum doru eylemin erdemin ls olmak yerine erdemin
doru eylemin ls olmas noktasnda da klasik erdem etiinin kendine has
zelliinin bir dier ifadesidir. Burada dikkat etmemiz gereken husus erdemin ls
olan erdemli insann mkemmel insan olduudur. Buna gre tm mkemmel insanlar
hem ahlaki erdemlere hem de pratik bilgelie sahiptirler fakat onlar sadece ahlaki
erdemin sahibi olarak erdemin ls haline gelirler nk onlar belli bir durum
karsnda doru eylemi ve tavr grebilen ve erdemli olarak hareket edebilen
kiilerdir. Bu noktaya eklenmesi gereken bir dier husus ise ahlaki erdemin
karakterin mkemmellemesini mmkn kld lde sahibine u iki eyi
saladdr; hem bilinli seimin amacn hem de tikel bir durumu kavrama veya
119
120

Miller, "Aristotle: Ethics and Politics, 17 Kasm 2007


Fortenbaugh, Aristotle's Conception of Moral Virtue and Its Perceptive Role, ss. 77-78.

44

alglama yeteneiyle birlikte buna uygun hareket edebilmeyi. 121 Bundan hareketle
ahlakiliin bir kesinlik cetveli sayesinde yaanan bir ey olmaktan ziyade belli bir
esneklie sahip olduu da vurgulanmaldr. 122 Dier yandan ve asl olaraksa hayat
boyu sren birer etkinlik olarak erdemler mutlulua gtren birer ara olmaktan
ziyade mutluluun kurucu unsurudurlar.123
Aristoteles erdemli yaam salt bir doru eylemler bilekesi ve doru duygu
veya tavrlar olarak dnmemitir. Erdemin ortaya kmas veya mutlu bir hayat
srmek ayn zamanda d faktrler arasnda saylan, salk, zenginlik, iyi talih vb.
olumsal durumlar da gerektirmektedir.124 Bunun en temel sebeplerinden biri ahlaki
zne olma srecinin salt bireysel bir aba olmamas ve znde toplumsal yaam
gerektirmesi kadar toplumda cari olan ilikiler ann da bu srecin nemli
katmanlarndan birini oluturmas ve insann filozofumuz tarafndan sosyal bir varlk
olarak kabul edilmesidir. 125 Aristotelesin aa bir akla sahip olduunu dnd
ve d faktrlerden dolay da ahlaki seim hakkna sahip olmayan kleleri ve
kadnlar ahlaki zne olma srecinin dnda tutmas bu adan ele alnabilir. Bu
durum hakl olarak onun etiinin temel olarak Yunan toplumunun elit tabakasn
oluturan ve imtiyazl olan erkek snfn iinde yaanabilecek bir olgu olduu ve bu
adan da genel-geer bir tabiata sahip olmad eletirisini beraberinde getirmitir.126
Yneltilen bu eletiri hite haksz deildir nitekim o Atinada siyasi sistemde sz
sahibi olan ifti ve denizcilerin de bu haklarna kar km ve kadnlar noktasnda
ise hocas Platonun gerisine derek onlarn kmil insan olma kapasitesine sahip
olmadklarn savunmutur.127
Dier yandan Aristotelesin sayd erdemlerin tam, ucu kapal bir liste olarak
okumak yerine toplumunda cari olan erdemlerden nemli olanlarnn bir listesi veya
temel rnekleri olarak okumak daha faydal olacaktr. Bu noktada rnek olmak zere
onun sayd baz erdemleri sralamak ve bunlar ifrat ile tefritlerinin ne olduunu
121

A.e., ss. 77-87.


Magee, Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat Felsefesi, s. 46.
123
Brad Hooker, Does Moral Virtue Constitute a Benefit to the Agent?, How Should One Live?,
Ed. Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, s. 141.
124
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1100b5.
125
Robert C. Solomon, Introducing Philosophy, New York, Harcourt Brace Jovanovich, 1993, ss.
559-560.
126
A.e., s. 569.
127
Magee, Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat Felsefesi, s. 49.
122

45

belirtmek faydal olacaktr. ncelikle belirtilmesi gereken filozofun hocas Platonun


drt temel erdemi olan bilgelik, z-denetim, cesaret ve adaleti de ieren uzun bir
listeyi ahlak felsefesinde temel alddr. Buna gre bu erdemlerin de aralarnda
bulunduu ahlaki veya karakter erdemleri arasnda unlar saylabilir: z-denetim,
cesaret, cmertlik, ihtiam, yce gnlllk, sakinlik, dostluk, ar duygusu, yerinde
zlme, adalet, doru szllk, nktedanlk. Filozofumuz erdemleri sayarken
tmnn ismini vermemitir, bazlarnn sadece ifrat ve tefritini vermi ve arasnda
buluna durum diyerek erdemini belirtmitir. Saylan erdemleri temel olarak tasnif
edecek olursak u tablo karmza kmaktadr:

(1) lkel korku, haz ve fke duygularyla ilgili doru tutumu ieren erdeme, (2)
toplum iinde insann ana amalarndan ikisiyle, yani varlkl ve onurlu olma amacyla ilgili
drt erdeme, (3) toplumsal ilikiyle ilgili erdeme ve (4) iradi istidatlar olmadklar iin
erdem de olmayan iki nitelie sahibiz.128

Bylece biz Aristotelesin savunduu erdemlerin daha nce vurguland gibi


yaad toplumsal artlarn da etkisi altnda olutuunu grmekteyiz. Bu noktada
filozofun temel karakter erdemleri arsnda sayd cesaretin, ifrat ve tefrit arasnda
nasl ortaya ktna bakmak faydal olacaktr. Cesaretin iki trl ifrat mevcuttur.
Bunlar korkaklk ve gz pekliktir. Yine ayn ekilde, bunlara uygun olarak srasyla,
iki tefriti vardr bunlar ya ar korkusuzluk ya da korkaklktr. Demek ki cesaret
erdemi bunlar arasnda bulunmay gerektiren bir erdemdir. Aristoteles yine cesaret
trleri arasnda da bir ayrma gider buna gre politik sahada bir yurttan gstermesi
gereken cesaretle, bir askerin gstermesi gereken cesaret farkl trlere iaret
etmektedirler. 129 Bu noktada asl nemli olan ise imdiye kadar anlattmz ve
erdemin tikellerle ilgili olduu lde alkanlk ve deneyim gerektirdii ancak
bunun akl dlamak anlamna gelmediini ak biimde belirtildii u satrlardr:

128
129

Rosss, Aristoteles, s. 237.


Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1116a15, vd.

46

Tekler konusunda deneyim de yiitlik saylyor. Bundan tr Sokrates de


yiitliin bilim olduunu dnmtr. Baka baka konularda deneyimli olanlar baka
bakadr130

Burada orta yolu bulmann salt bir aritmetik olay olmad ve zamana,
artlara ayarl olarak ancak bilginin ve deneyiminde iinde olduu bir srecin sonucu
olarak ortaya kt yeniden vurgulanmaldr. Entelektel erdemlerin filozof
tarafndan daha nce ikiye ayrldn belirtilmiti. Bunlar teorik bilgelik ve pratik
bilgeliktir. Aristoteles insan iin daha stn olan yaamn teori yaam olduunu
savunmaktadr ancak onun iin, ayn zamanda, ahlakln merkezi olmad veya
pratik bilgeliin olmad bir teori yaamnn imkn veya nemi yoktur. 131
Dolaysyla bizim iin esas olan pratik bilgeliktir. nk bu bilgelik salt olarak akln
grld bir olgu olmaktan ziyade akl ve pratik birlikteliinin saland erdemdir.
Sonu olarak filozofumuzun savunduu erdem etiinin ok temel bir zetini
vermek gerekirse unlar sralamamz mmkndr:132

nsan kendine has ilevi olan bir varlktr ve bu da rasyonel eylem


yaamdr. Dier zelliklerimiz bize has olmaktan ziyade bitkilerle ve
hayvanlarla paylatmz ortak noktalardr.

Bir eyin iyilii onun kendine has ilevini doru biimde


gerekletirmesine baldr (bu aklama ayn zamanda erdem
kelimesinin Yunanca karl olan arete kelimesinin de anlamn
vermektedir.).

Bir eyi gerekletirebilme, eylem dnyasna dhil edebilme o eyin


salt bir potansiyel olarak var olmasndan ok daha stndr.

Rasyonel yaam, ruhun rasyonel aktivitelerini ihtiva ettiinden dolay,

nsann kendine has ilevi ruhunun rasyonel faaliyetidir. (Bu dier


ynleri dlamak anlamna gelmez ancak dier zelliklerin bu baat
zellik rehberliinde ortaya kmasn savunur.)

130

A.e., 1116b3-5.
Ayrntl bir aklama iin;
Bkz.: Ross, Aristoteles, ss. 270-272.
132
Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," 17 Kasm 2007
131

47

Eer bir Xin ilevi F ise o halde o eyin mkemmel olarak ilemesi
Fi

iyi

yapmasdr.

(Bu

ise

mutluluun,

yani

kendini

gerekletirebilmenin, n kouludur ancak yeter koulu deildir.


Mutluluk ayn zamanda d artlara da ihtiya duymaktadr. Bu
insann sosyal bir varlk olmasndan kaynaklanmaktadr.)

Bir ey erdemine gre gerekletirildiinde o ey iyi yaplm


demektir.

Bu yzden mkemmel insani ileyi insan ruhunun rasyonel


aktivitesine uygun olan ileyitir. (Bu ileyi ise tm bir yaama
yaylan ve bilinci ihtiva ettii lde alkanl da ieren bir srece
iaret etmektedir. Dier yandan insani iyi ayn zamanda eylemler ve
duygular sz konusu olduunda orta noktay bulma srecine de iaret
etmektedir. Bu orta nokta aritmetik bir nokta olmaktan ziyade mekn,
zaman ve artlara ayarldr. Ancak bu onun keyfi olduu anlamna
gelmez. Erdemli insann erdemin ls olduu gereinden hareketle
bu durum objektif temellere sahiptir.)

Bu yzden insani iyi ruhun rasyonel aktivitesinin kendi erdemine gre


ilemesidir.

(nsann

rasyonelliinin

iki

anlamda

olduu

unutulmamaldr. lki rasyonel olabilme hali, ikincisi ise rasyonel


olmayan ksmn rasyonel olana uyabilme kapasitesidir. Bu kapasiteler
ilk zellie has entelektel erdemler sz konusu olduunda temel
olarak eitimle, ikinci zellie has ahlaki erdemler sz konusu
olduunda ise alkanlkla birlikte pratik bilgelie sahip insanlarn
izlenmesi ve l alnmasyla gerekleecektir. Burada bahsi geen
alkanlk bilinsiz bir olgu olmayp bilince ve seime dayaldr. O
ayn zamanda ruhun kendi iinde bir eliki barndrmamas ve
erdemli eylemin znesi iin haz veren bir ey olmasna da iaret
etmektedir.)
Yukardaki noktalar Aristotelesin erdem etiinin ana hatlarn ihtiva etmektedir. Bu
anlay kendisinde sonraki yzyllara damgasn vurmutur. Aydnlanma dnemine
kadar eitli biimlerde merkezi bir role sahip olmutur. Ancak daha sonra modern

48

etik teorilerin kural ve sonu merkezli olduu lde karakter ve iyi yaam merkezli
etik teorilerden uzaklaan yaplaryla 20. yzyln ilk yarsna kadar bir sessizlie
gmlmtr. Gnmzde ise Aristotelesin erdem etii ada erdem etiinin en
nemli ilham ve referans kaynaklarndan biridir.

49

1.1.4 Epikrcler
Epikrclerin dncelerinin zaman ve meknla kurduu ilikiye baktmz
zaman bundan nce ele aldmz filozoflarn iinde yaadklar site devletinin var
olmad, Byk skenderin balatt Helenistik periyodun baat zelliklerinin
belirleyici olduu bir imparatorluk dneminin hkimiyetini grmekteyiz. Bu
durumun onlarn etik grleriyle alakal olduka nemli telmihleri vardr. lk olarak
kendilerinden nceki dnemde geerli olan ve insanlarn site devletindeki sosyal,
siyasal, ekonomik koullara uygun yaamasn ve mutlu olmasn salayan
erdemlerin kkszletii lde normatif olma zelliklerini yitirdiini grmekteyiz.
Buna gre bu tarihsel kesit site devletinin olanakl kld korunakl yaamn
salad duygular yerine yabanclama, anlamszlk ve kkszlk duygularnn
insanlar arasnda yayld merkezi imparatorluk dnemine tekabl etmektedir.133 Bu
dnemin dier bir zellii ise snrl bir site devletinde, nispeten rahat ortamda ortaya
kan ve olduka ayrntl biimde dallanp budaklanan nceki etik grlerin aksine
olduka basit bir normatif ilkenin ahlak felsefelerinde merkezi olmas olgusudur. Bu
paralelde Epikrclk olduka basit bir ahlaki gr olarak mutluluu hazzn elde
edilmesine ve acdan kalmasna balamaktadr. 134 Bu basit ilkenin en nemli
sebeplerinden biri nceki dnemlerin aksine sosyal ve siyasal kesinliin kaybolduu
bu dnemde, ahlakn sosyal ynne yaplan vurguda ie doru bir bzme yaanm
olmas ve bireylerin kendi zihni ve bedeni ihtiyalarna uygun bir ahlak yaamnn
peine dm olmalardr. Bu olduka paradoksal bir eye iaret etmektedir. Sosyal
ve siyasal yapnn, corafi bymeyle birlikte, snrlarnn gelimesine ramen
ahlakn sosyo-politik ynnde bir daralma yaanmtr. Bu dnemin baat etik
teorilerinden olan haz merkezli yaam savunan akmlar kendi ilerinde birbirilerine
radikal biimde kar olan gruplar ihtiva etmektedirler. rnein, Aristippus ahsnda
Kireneliler, salt bedeni n plana karan, bizim sefih olarak adlandrabileceimiz
arap, kadn ve ark lemesinin belirgin olduu bir yaam savunmulardr. 135
Ancak Epikrcler bu gruba dhil edilemezler. Buna gre Epikrclerin kurucu

133

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 94.


A.e. s. 93.
135
A.e. s. 96.
134

50

dnr Epikrosn dncelerine baktmzda, Onun ve okulunun haksz


biimde sefih yaamla zdeletirildiini grmekteyiz. Bu felsefenin temelini u
cmlelerde bulmaktayz.

Hazzn mutlu ve kutlu bir yaamn ba ve sonu olduunu, Onun btn


seimlerimizle, her tr istikrarn balangcn oluturduunu 136 Hazzn bizim iin
hayatn en stn amac olduunu sylemekle ne sadece her eyin tadn karmak isteyen
sefihlerin zevklerini, ne de maddi hazlar sylemek istiyorum. Bunu yalnz, doktrinimizi
anlamayan bilgisiz insanlar, ya da ktlk olsun diye anlamaz grnenler sylerler. 137 Her
eyin banda en byk zenginliimiz olan lllk gelir Sahiden erdemler mutlu bir
hayata smsk baldrlar ve birini tekinden ayrmak mmkn deildir.138

Yukardaki cmleler bizim iin ufuk ac niteliktedirler ve bu adan da


ayrntl bir okuma iin balang noktasn tekil etmektedirler. Epikrosa gre haz
en stn iyidir. Ancak bu haz salt bedeni zevkleri iermemektedir ve temelinde iki
tr zevk vardr. Bedeni ilgilendiren haz acnn yokluu, zihni ilgilendiren haz ise
zihnin dinginliidir.139 Bu hazlara sahip olmay Yunanca tensel ve tinsel iki boyuta
sahip olan, ac ve zihin karklndan azade olmak anlamnda kendini-yok eden
yaamdan kurtulmay

ifade

eden

atraxia

merhalesine

ermek

olarak

da

adlandrabiliriz. 140 Bu ise ac ve korkunun veya zihinsel karkln ortaya kmasna


sebep olan tensel yaama olan ar ballktan kurtulmann merkezde olduu bir etik
anlay ifade etmektedir. Bu adan Epikrosun felsefesini negatif hazclk olarak
adlandrmamz gerekmektedir. Belirtilen ahlaki yaantnn yolu ise aleni veya gizli
tensel ve tinsel tehditlerden kanmak iin yaam, dolaysyla ihtiyalar
basitletirmekten gemektedir. 141 rnein yiyecek ve giyimle ilgili yaam iin
zorunlu olanlar dnda kalanlardan uzak kalmak, hem bedensel olarak hem de zihni
olarak bizde bir rahatlama meydana getireceklerdir. Epikros bu dnceyi ileri
136

Epikros, Letter to Menoceus, Greek and Roman Philosphy after Aristotle, Ed. Jason L.
Saunders, New York, 1966, s. 51den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 48.
137
Epikr, Mektuplar ve Maksimler, ev. Hayrullah rs, stanbul, Remzi Kitabevi, 1962, s. 37den
nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 49.
138
Epikr, Mektuplar ve Maksimler, s. 37den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 51.
139
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 97.
140
David Konstan, "Epicureanism," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
619, 17 Kasm 2007
141
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 97.

51

srerken basit biimde ihtiyalar minimuma indirgemek gerekir noktasnda


kalmam ve ihtiya olarak grlen eylerin kayna olarak arzuyu iaret ederek
bunun ayrntl bir tahlilini gerekletirmitir. Buna gre:

Arzularmzn bazlarnn doal, dierlerinin mesnetsiz olduklarn; doal


olanlardan bazlarnn, doal olduklar kadar, zorunlu; bazlarnn ise, sadece doal
olduklarn; zorunlu arzulardan bazlarnn mutlu olmak durumundaysak zaruri, bazlarnn
beden rahatszlktan kurtulacaksa eer zorunlu, fakat bazlarnn da yaayacaksak zorunlu
olduunu dnmemiz gerekir. Bu eyler hakknda ak seik ve kesin bir kavraya sahip
olan kii, tek tek her istek ve istikrah, bunun mutlu bir hayatn btn ve amac olduunu
anlayarak, bedenin saln ve ruhun dinginliini temin etmeye yneltecektir. Zira btn
eylemlerimizin amac, ac ve korkudan bak olmaktr ve bu amaca bir kez ulatmzda,
ruhun frtnas diner.142

Buna gre arzularmz trldr. lki doal ve zorunlu olan arzulardr ve


bunlar tatmin edilmezlerse ac ekilir. Buna rnek olarak beslenme verilebilir.
kincisi doal olan ancak zorunlu olmayan arzulardr. Buna rnek olarak cinsellik
verilebilir; filozofa gre cinselliin tatmin edilmemesi durumunda ac ekilmez.
nc olaraksa, ne doal ne de zorunlu olmayan arzulardr; bunlarn kayna
toplumsal gelenekler ve uzlalardr ve yapay arzular olarakta adlandrlabilirler.143
rnek olarak mal biriktirme ve toplumsal saygnlk verilebilir. Bu ayrmlarda dikkat
edilmesi gereken birka nokta vardr. Buna gre aslnda bizim tm ihtiyalarmz bir
adan doal olabilecekken, dier adan olmayabilir ve bu durum bize baldr.144
rnein yemek yeme doal ve zaruri bir ihtiyaken, bu ihtiyac karlayan objeler
arasnda ayrm yapmak doal deildir. Peynir ekmek yeme yerine olduka lks bir
sofrada ku style beslenmeyi isteme tatmin edilememesi durumunda bizde
rahatszlk uyandraca iin doal deildir. Bu adan doal ve zorunlu arzularn
insan olarak cinsimize has zellikler olduunu, ancak bunlarn nesnesinin zorunlu
olmadn unutmamalyz. 145 Temel arzumuz olarak yeme ihtiyacnda yanl inan
veya tutum bulunmaz ancak belirttiimiz gibi yemekler arasnda keyfi veya
toplumsal n yarglardan kaynaklanan bir ayrma gitmek yanl inancn sonucudur ve
142

Laerteli Diogenes, The Lives of Eminent Philosphers, ngilizceye ev. R. D. Hicks, 2 cilt,
Camridge, 1925, ss. 127-8den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 49.
143
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 98.
144
Julia Annas, The Morality of Happiness, New York, Oxford University Press, 1995, s. 194.
145
A.e., s. 193.

52

bize ac verebilir. Bu adan da zihinsel dinginliin nne byk bir engel olarak
kabilir. Dier yandan doal olma hali iki anlama gelebilir. Bunlardan ilki sebepsonu ilikisinin maddi dnyadaki durumlarn incelemek ve kanlmaz olan
grmek iken, ikincisi ise yanl inanlardan temizlenme neticesinde elde edilmek
istenen saf durum olarak, doal bulduumuz, tartmadmz kavram ve
inanlarmz masaya yatrmaktr.146 Ancak bu felsefe doal olana yaplan vurgudan
hareketle etii etik olmayana indirgeme veya metafizik bir lemden hareketle etii
temellendirme abas olarak anlalmamaldr. 147 Buna gre doalln, bu felsefe
dhilinde, etik idealler, bize uygun olan durum, tavr ve koullar olarak ahlaklln
lkleri eklinde anlalmas gerekmektedir. Sonu olarak, Epikros basit olarak u
iki ilkeyi nemektedir: basit bir beslenme ve giyim alkanl edinmek, ikinci
olaraksa bilinmez olmak, yani kalabalklardan, kamusal hayatn kemekeinden ve
sinirleri bozan yapsndan uzak durmak. 148 Ancak toplumdan uzaklama bir uzlet
hayat deildir. Bu uzaklama zellikle politik yaam kast eder ve olmayan
eylerden kaynaklanan, insanda ac ve huzursuzluk yaratan inanlardan bamsz
olmay nceler.149 Yoksa Epikros gndelik yaamdan radikal kopuu savunmad
gibi, toplumsal normlara uymay ve ibadetlere katlmay takipilerine salk vermitir.
Ancak bunun sebebi onun dindar bir birey olmasndan daha ok, kimi yorumlara
gre, tanrlar insann etik ideallerinin psikolojik birer yansmas olarak grmesinde
aranmaldr.150
Filozof, te yandan, yukarda hazlar arasnda yapt kategorik ayrmn
dnda, tensel ve tinsel hazlar arasnda da bir ayrma gitmitir. 151 Buna gre kinetik
hazlar tensellikle alakaldr ve ncelikle bedensel hissedilerle alakal olduu lde
acnn giderilmesi srecine iaret etmektedir. Bu hazlar varlklar ihtiyalarn
giderilmesine bal olduu lde geici srelere iaret ederler. rnein ackan
birinin yemek yemesi sreci bu kategoriye girmektedir. Dnr tinsel hazlar ise
146

A.e., s. 199.
A.e., s. 200.
148
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 98.
149
Konstan, "Epicureanism, 17 Kasm 2007
150
Kevin L. Flannery, "Ancient philosophical theology," A Companion to Philosophy of Religion,
Ed. Philip L. Quinn, T. Charles, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
411, 20 Kasm 2007
151
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 98-99.
147

53

statik veya kalc hazlar olarak tasnif etmektedir. Buna gre bu hazlar kendi iinde
yeterli veya tamam ve kalc olduklar lde zihnin dinginliini ifade etmektedirler.
Dolaysyla statik hazlar bir sreten ziyade zihnin bir durumuna tekabl etmekte ve
znde

ihtiyalarn

karlanmasndan

ziyade

ihtiya

hissetmemeyi

ifade

etmektedirler.152 Gemiteki gzel eyleri hatrlamak ve dostlarla muhabbetten zevk


almak, buna rnek olarak verilebilir. Julia Annas, Epikrc felsefede bu ikili
ayrmdan daha mkemmel olan ve atraxia merhalesine ermemize imkn tanyan
kategori olarak, statik hazlarn ele alnmas gerektiini belirttikten sonra, onlarn
kendi iinde tamam olan ve kendi-kendine yeten, tamamen doal olduu lde
bizim nihai amacmza uygun den bir yapya sahip olduklarn belirtmektedir.153
Peki, insann ac ve korkularnn temel kayna nedir? Epikros bunun temel
nedeninin yanl inanlardan kaynaklandn ve dolaysyla cehaletle neredeyse
zde olduunu dnmektedir. 154 Bu yanl inanlar evren, insan doas, tanrlar
hakkndaki yanl bilgilerden kaynaklanmaktadrlar ve byk lde toplumsal
temellere sahiptirler. Toplumsal hayatn ktln kayna olmas noktasnda
Epikros u dnceyi savunmaktadr. nsanlar ilkel dzeyden medeni dzeye doru
ilerlerken, maddi anlamda gelitikleri lde, dil ve dier rasyonel aralar sayesinde
sembolik dnyada da gelitiler. Buna ramen toplumsal katmanlarn ortaya kmas,
tensel zevklerin arlk kazanmas vb. sebeplerden tr bu gelimilie ramen
doalarna aykr bir yaama saplanp kaldlar.155 Dolaysyla toplum ktlk reten
bir kaynak haline geldi. Buna gre evren, insann doas ve tanrlar hakknda yanl
inanlara sahip veya cahil olanlar insan iin en byk endie ve korku kayna olarak
lm ne kartmaktadrlar. Filozof bu temel noktada atomcu-materyalist dnya
grnden hareketle belli aklamalar gelitirmitir. Buna gre lm korkulacak bir
ey deildir nk lmden sonra yaam yoktur. Bu dnce en ak olarak u
cmlede yanksn bulmaktadr: sen varken lm yoktur, lm geldiinde ise sen
yoksundur. 156 Ancak, dnr, materyalist bir felsefeden doal olarak beklendii
zere tanrlar inkr etmemi ancak onlarn mkemmel ve tam varlklar olmalarndan
152

Konstan, "Epicureanism, 17 Kasm 2007


Annas, The Morality of Happiness, s. 188.
154
Konstan, "Epicureanism," 17 Kasm 2007
155
A.e.
156
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 99.
153

54

dolay insanla ilgilenmeyeceklerini aksi halde mkemmelliklerini yitireceklerini


savunmutur. -Bu noktada Yunancada eudaimon kelimesini asl olarak ltufkr bir
tanrya sahip olmak, ztt olan kakodaimon kelimesinin ise aleyhte bir tanrya
sahip olmak anlamlarna geldiini hatrlatmakta fayda bulunmaktadr.- Filozof, yine
benzer biimde, ruhun varln inkr etmemi ancak onun atomlardan olutuunu
savunmutur. Materyalist felsefesinin ortaya kard insann zgrl sorununu
ise pekte tatmin edici olmayan rastlantsal atom hareketleriyle aklamaya almtr.
Ancak bu nokta almann snrlarn amaktadr ve bundan dolay sadece iaret
etmekle yetinilecektir.
Dier yandan Epikros iin teorik ve pratik akl olmak zere iki tr akl
mevcuttur. Bunlardan ilki, lm korkusu, tanrlarn insan yaamna mdahalesi ve
kader inanlarndan kaynaklanan tinsel aclardan kanmayla ilgilidir. 157 Doruyu
arar, bulur ve aclarn kayna olan yanl inanlar yok eder. Pratik akl ise basit bir
yaamn srdrlmesi ve hayatn kontrol edilmesini salad lde lllk,
adalet ve dostluk gibi erdemleri ortaya karr. Ancak bu erdemler, Aristoteleste
olduu gibi mutluluun kurucu unsuru olmaktan ziyade arasaldrlar ve kendi
zlerinde bir iyilik tamazlar.158 Dier yandan Epikrclk Aristotelesi teleolojiyi
de reddeder, hatta Aristotelesi teleoloji basite grmezden gelinir. 159 rnein
filozofa gre adalet tamamen toplumsal uzlaya dayaldr, herhangi bir zsel nitelii
yoktur ve bundan dolay da uyulmamas ac ve sknt getirecei iin uyulmaldr. Bu
erevede Arrington hakl olarak Epikrc etii hayatta kalma etii (survival
ethics) olarak tanmlamaktadr.160
Sonu olarak bilge insan tm yanl inanlardan syrlan insandr ve erdemde
hem yanl inanlardan syrlmay hem de bu dorultuda eylemeyi gerektirmektedir.
Bunun sonucunda ise tensel ac ve tinsel gerilimin olmad bir yaam olarak mutlu
bir yaam srme olana ortaya kmaktadr. te yandan kendinden ncekilerden
farkl olsada erdem, ahlak ve mutluluk arasnda kopmaz bir ba olduunu dnd
ii bu anlayta erdem etii kapsamnda deerlendirilmektedir.

157

A.e., s. 103.
A.e., s. 103.
159
Flannery, "Ancient philosophical theology," 20 Kasm 2007
160
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 103.
158

55

1.1.5 Stoaclar
Daha nce Epikrclerle ilgili yaptmz sosyal, siyasal ve ekonomik k
dneminde ortaya kmas ve ehir devletinde anlaml olan yaama formlarnn
gerekli erdemlerinin kaybolmasnn onlarn dncelerine olan etkisi benzer biimde
Stoac dnceyi de etkilemitir. Yaanan dnyann site devletinin salad belirlilik
ve gvenin zddna belirsizlik ve tehditlerle dolu olmas sonucunda insan iin tek
kontrol edilebilecek ey olarak kendisi kalmtr. D yaamdan ve sonulardan
bamsz, bireyin kendine dnk bir etik anlayn ortaya kmasnda bu durum ok
etkili bir faktr olmutur. Stoac etik dncenin yaklak olarak be yz yl sren
serencam dikkate alndnda onun tm ayrntlarn dikkate alan bir deerlendirme
bu yaznn kapsamn amaktadr. Dolaysyla bu yazda temel olarak tm Stoac
dnrlerce savunulan etik anlay zerinde durulacaktr. Bu dncede olanlar,
antik felsefede klasik olduu zere, iyi yaam nasl yaanr zerinde durarak doal
olana vurgu yapm, bylece biricik ve nihai ama olarak mutluluu ne
srmlerdir. 161 Bu adan da, yine, nihai amac her eyin kendisi iin yapld,
ancak onun hibir ey iin ara olmad bir son durak olarak alglamlardr.
Stoaclk kendinden nceki etik teorilerle radikal olarak beli ynlerden
ayrlmaktadr. Bu ayrm noktalarndan en nemlisi onlarn mutluluk veya insann
geliiminin erdemlerle olan sk ve ayrlmaz birlikteliini vurgulamaktan da tede
erdemli yaamn mutluluun zorunlu ve yeter koulu olduunu savunmu olmalardr.
Bu adan da, rnein Aristotelesin zddna, mutlu yaam iin erdemlilik dnda
ikinci bir art aramamlardr. Yani bizim genelde sandmz gibi zenginlik, refah,
toplumsal stat vb. eyler mutluluk getirmezken, fakirlik, hastalk vb. eyler de
mutsuzluun kayna olamazlar; sadece ve sadece erdemsizlik bizi mutsuz klar
dncesi Stoacln ahlak felsefesinin zn oluturmaktadr. 162 Mutluluk ise bu
etik anlayta sadece ve sadece doayla uyumlu yaamak anlamna gelmektedir.
Dolaysyla bu gelenee mensup dnrlerin nihai ama olarak doayla uyumlu

161

Michele Lynn Svatos, The structure of Virtue Ethics, (Yaynlanmam Doktora Tezi), The
University of Arizona, 1994, s. 97.
162
Tad Brennan ,The Stoic Life: Emotions, Duties, and Fate , New York, Oxford University Press,
2007, s.35-36

56

yaamay merkeze aldklarn belirtmekte hibir mahzur bulunmamaktadr. 163 u


satrlar bu durumun ok ak ifadeleridir:

Zenonun (nsan Doas zerine adl denemesinde), ve tpk Posedionosla,


Amalar zerine balkl eserinde Heketonun yapt gibi, Haz zerine adl denemesinde
Kleanthesin, insan yaamnn nihai amacn, erdemin doann bizi kendisine doru
ynelttii hedef olduu yerde, erdemli bir hayatla ayn ey olan doaya uygun yaam diye
gsteren ilk kimseler olmasnn nedeni budur. Yine erdemli bir biimde yaamak,
Khrysipposun De Finibus adl eserinin birinci kitabnda syledii gibi, erdemli yaama
doann fiili akna ilikin deneyime uygun yaamaya edeerdir; nk bireysel
doalarmz btn evrenin doasnn bir paralardr. Amacn, doaya veya baka bir deyile,
evrenin doasna uygun olduu kadar kendi doamza uygun yaam; yani her eye ortak olan
yasa, var olan her eye yaylm doru akl tarafndan yasaklanan her eylemden sakndmz
bir hayat olarak tanmlanabilmesinin nedeni budur.164

Bu noktada Stoac dncenin amas gereken nemli

bir

engel

bulunmaktadr. Doa olarak adlandrdmz olgu gzlenebilen ve tasvir edilebilen


gereklere dayaldr. Bu anlamda Stoac dnrlerin de belirttii gibi doa kat
sebep-sonu ilikisinin iledii bir lemdir.165 Oysaki ahlak temel olarak deerlerle
ve emir niteliindeki yaam reeteleriyle bize nasl yaamamz gerektiini gsteren
bir sahaya tekabl etmektedir. 166 Dolaysyla bu farkl olgular arasnda bir ba
kurulmas gerekmektedir. Bu noktada onlar oikeoisis kelimesini devreye sokarak bir
ba kurmulardr. Bu kelimenin iki anlam bulunmaktadr. lki kkeninde yer alan ve
ev ileri anlamna gelen oikos kelimesinden tremektedir. kincisi ise zihinsel bir
anlama sahiptir ve temel olarak bir eyin bir bireye ait olduunun bilinmesi veya
bylece tannmas ve takdir edilmesi anlamna gelmektedir. Bu adan da kelime
temel olarak insana ait olann yani doasnn, yine insann sahip olduu rasyonel
kapasitenin farkna vararak ve onu kullanarak korumas anlamna gelmektedir.167

163

Phillip Mitsis, "Stoicism," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
620, 17 Kasm 2007
164
Laerteli Diogenes, Lives of Eminent Philosophers, s. 87-88., nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 57.
165
Flannery, Kevin L., SJ. "Ancient philosophical theology."
166
Mitsis, "Stoicism," 17 Kasm 2007
167
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 300.

57

Stoac dncedeki bu nokta, Hegelin efendi-kle diyalektiine benzer


biimde ancak radikal olarak farkl bir temelde 168 ben bilincinin farkna varld
lde, bireyin zihinsel sreci olarak tekinin de ayn kapasiteye sahip olduunu
grmek ve bylece ona rasyonel bir varlk olarak sayg gstermek asndan da
adalet gibi eitli erdemlerin ortaya kmasna olanak salamaktadr. 169 Ayrca
doaya uymakla murat edilen ey insann toplumsal yaamndaki savrulmalarndan
veya yanl inanlarndan oluan ve ona zarar veren duygu, dnce ve eylemlerden
kurtulmak anlamna geldii lde doaya uygun yaamak erdemli yaamak
anlamna da gelecektir.170 Dier yandan daha nce belirttiimiz gibi antik felsefede
etik sz konusu olduunda doa kelimesinin veya doal olann etii etik olmayana
indirgemek olarak okunmas yerine etiin hedefledii ideal olarak okunmas daha
salkl bir sonu douracaktr. Stoaclar noktasnda Julia Annas benzer biimde
unlar kaydetmitir. lk olarak alntladmz pasajda dhil olmak zere, Stoac
etiin kozmik doaya uymak olarak okunmas her eyden nce ahlaka ait bir duru
olarak grnmemektedir. nk erdem salt olarak insan doasndan bamsz,
kozmik doaya uygunluk olarak ele alndnda bu erdemi kendi dnda erdem
olmayan bir eye yaslamak anlamna gelecektir; bu durum ise ahlaki bak asnn
uzana dmekte ve ahlak insani olarak temellendirememektedir.

171

Bu

dncelerin temel kayna, Annasa gre, ge dnem Stoaclardan saylan Marcus


Aurelius ve Epictetustan kaynaklanmaktadr. Ancak onlarn bu anlay bir istisna
tekil etmektedir ve Stoaclarla ilgili tm yorumlar kuatacak denli bir temsil
yeteneine sahip bulunmamaktadrlar. Dier yandan antik dnyada hkim olan
eudaimonist anlayn temeli ahlaki failin nihai amac zerine olan dncelerden
neet etmektedir ve bylece de ahlaki fail eylemlerine yn veren, mutlu olabilecei
veya kendi zn gerekletirmesini salayacak ahlaki bir arya muhatap
klnmaktadr. Kozmik doaya olan bu vurgu ise belirtilen durumun tam tersine
bireyin kendisinden ve kendisini gerekletirecei bireysel sahadan bamszlamay
gerektirmektedir. Bunun temel nedeni insann yaam sahasnn deil de kozmik
doann etikte kurucu unsur olarak ele alnmasdr. Bu sebepten dolay Stoaclarn
168

A.e., ss. 300-301.


Mitsis, "Stoicism," 17 Kasm 2007
170
A.e.
171
Annas, The Morality of Happiness, ss. 160-161.
169

58

karmak teorileri basit bir biimde ve daha doru olarak u basit ilke zerine
yaslanmaktadr. nsann doaya uymas demek rasyonel varlklarn geliimi iin
gerekli olan bir yaanty benimsemek anlamna gelmektedir. Bu adan da Stoaclar
doaya uygun yaa derken erdeme uygun biimde yaa veya erdeme aykr
olmad srece doal olan tercih et demekte bylece de erdemi ve doay bir
biriyle balantl veya bir birinin aklamas iin gerekli olan eyler olarak
dnmektedirler.172
Dier yandan Stoaclarn salt bir biimde akl yaamn ne almalar farkl
yorumlarn da yaplabilmesine imkn tanmaktadr. rnein erdem dediimiz eyin
normalde benliimizi oluturan veya kendi paramz saydmz bedenimizle olan
ilgisi nedir sorusu bu felsefenin anlalmasnda kilit neme sahiptir. Yani bu dnce
iin sadece bireyin iyiliini merkeze almaktadr diye yazp brakamayz. Bu dnce
geleneinde bireyin ne olduu ve bundan hareketle onun iyiliinin nasl tanmland
nemli bir nokta olarak n plana kmaktadr. Kaytszlk teorisi bu iyinin ne
olduu noktasnda vazgeilemez bir neme sahiptir. Stoaclarn etiinin temelinde
yatan doaya uygun yaamak, yaptmz alntdan da anlalaca zere, insann en
temel vasf olan aklnn rehberliinde yaamas anlamna gelmektedir. Buna gre
onlar panteist bir felsefeyi savunmulardr ve evrende bulunan bir tanrdan veya
akldan hareketle de her eyin olmas gerektii gibi olduunu dolaysyla da tanrsal
kanunlarn ayn zamanda akln da kanunlar olduunu belirtmilerdir.173 Bu dnce
onlar daha sonra Kantn zirvesini temsil edecei sonuu olmayan, deontik etiin

172

A.e., ss. 172-173.


Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 106.
Michael Gass bu noktada nemli bir uyarda bulunmaktadr. Dnre gre, Stoaclarn tanrsal akla
uymakla kastettikleri ey, Yahudi-Hristiyan gelenekteki tanrsal emir teorisiyle kartrlmamaldr.
Bu teorinin znde bize dardan aralarla mdahale olduu ve vahyin dardan bir dayatma olarak,
Stoac etiin akln kendi zerine ve doaya odakl dnnn merkezde olduu yapsna aykr
olduunu savunmaktadr. Bunun temel sebebi olarak ise u dnceyi ileri srmektedir; Stoaclara
gre tanrsal akla uymak, bireyin bilinli ve kastl biimde kendi doasna has erdemlere uygun
yaamasn ne ald lde, znenin kendi ihtiya ve karlarnda uygun yaamas zerine bir
dnn hslas olmak durumundadr. Gass, Stoac dnr ChrysippusIn etiin doann her hangi
bir sistematik aratrmasndan nce allmas gerektii, filozoflarn temel alma sahs olan
mantk, etik ve fizikten, mantktan hemen sonra gelenin etik olduu grlerine referansla dncesini
savunmaktadr. Bu adan da dnr, Stoacilar iin doal akla uymann pasif bir sre olmaktan
ziyade bizim kozmik doa araclyla, kendimize ait zelliklerin farkna varmamz ve neden erdemin
tek ve yeterli iyi olduunu kavramamz ifade ettiini belirtmektedir.
Bkz.: Michael Gass, Eudaimonism and Theology in Stoic Accounts of Virtue, Journal of the
History of Ideas, C. 61, No: 1, 2000, ss. 19-24.
173

59

de en erken temsilcilerden olmalarn salamaktadr.174 Onlar iyiliin ve mutluluun


etkili sonular iermediini nk d dnyada olan her eyin zorunlu olarak
olduunu belirtmektedirler. Yani onlar iin ahlaki olann temeli bizim kontrolmz
altnda olanlar ve olmayanlar ayrt etmekten gemektedir. Bu anlayn ksa ve z
bir zetini vermek gerekirse unlar kaydedilebilir. Doal olan ve bizim
kontrolmzde bulunan ilk ey doaya uygun olan yapmz korumamzdr; ikinci
olarak doaya uygun olan ynlerimizi srdrmek ve olmayanlardan ise uzak
durmaktr; bylece seim ve ret ilkesi tespit edildikten sonra buna uygun eylemlerde
bulunmakla birlikte bunlar bir alkanlk haline getirmek nc nokta olarak ne
kmaktadr. Bu temel zerine kurulu bir yaam ise tam anlamyla aklilemi ve
doayla ahenk iinde olan bir yaam iaret etmekte ve bylece iyi doada mevcut
olduu haliyle veya doaya uygun bir biimde ortaya kmaktadr.175
Bu noktada Stoac dnrlerin iyiyi tm d artlardan koparmas nemli bir
ayrnt olarak karmza kmaktadr. Buna gre Stoac ahlakta bizim gerek doal
olduunu dndmz, salkl olmak, gerekse ihtiya olarak dndmz,
evlilik gibi, faktrlerin hi biri iyi yaamn ve erdemli yaamn gerekli ve zorunlu
unsurlar olarak deerlendirilmemektedirler. Stoaclar buna karn tek nemli olann
rasyonel yaam olduunu ve bu adan da d artlarn nemli olmadn ne
srmektedirler. Bu ise normal insan psikolojisiyle ters dorultuda veya onunla
gerilimli bir ahlaki yaama iaret etmektedir. 176 Rasyonel yaama yaplan bu
vurgunun temelinde yatan yegne sebep bizim dmzdaki doa deildir, bu
vurgunun altnda olduka radikal bir insan psikolojisi anlay da yatmaktadr. Buna
gre Stoac dncede Platon ve Aristoteleste olduu gibi ruh birka farkl
katmandan veya ksmdan oluan bir tz olarak grlmemektedir. Ruh tek bir btn
olarak ele alnmakta bylece de tutkular ve arzular bu btnlkl rasyonel tzn
(pneuma) hareketleri olarak deerlendirilmektedirler.

177

Dolaysyla iimizde

yaadmz tm savrulmalar ve skntlar, akln yanl hareketinden dolaysyla akln


nesnesi olan inancn yanl olmasndan kaynaklanmaktadrlar. Stoaclarn insan
ruhunun bu ekilde blnemez bir btn olduunu savunmalar, onlarn erdemle
174

Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 107.


Mitsis, "Stoicism," 17 Kasm 2007
176
A.e.
177
A.e.
175

60

ilgili olarak farkl bir dnce gelitirmelerine de sebep olmutur. Buna gre:
Aristotelesten farkl olarak, Stoac gre gre, arete, z olarak tekil bir ifadedir ve
bir bireyin buna sahip olmas, bir tr ya hep ya hi meselesidir; bir insan arete
kavramnn (nitekim Latince evirilerinde yerine hem virtua hem honestas
kullanlmaktadr) gerektirdii mkemmellie ya sahiptir ya deildir.178
Stoaclarn bu tutumu ideal yaam olarak grdkleri veya Stoac nirvana olan
oikeiosis merhalesinin d artlardan tamamen bamsz bir akl yaantsn dayatt
lde, onu olduka ulalmaz klmaktadr. Bunu baarmann yani tam olarak
rasyonel olmann ve bunu takdir etmenin yolu olaraksa kaytszlk anlayn
gelitirmilerdir. Daha nce de belirttiimiz gibi bu nokta Stoac etik asndan
olduka nemlidir. Ahlaki zne ve onun iyilii nedir sorusu bu noktann temelini
oluturmaktadr. Buna gre bireyin arzulamas gereken veya onu mutlu klacak
yegne ey erdemdir. Bu anlamda dier her ey nemsizdir. Bu ereve dhilinde
Stoaclar bir eyin kullanm deerine gre iyi olabileceini katiyetle kabul etmezler.
rnein onlara gre servetin iyi kullanlmas onu iyi yapmaz. nk bu dnceyi
her hangi bir artta kabul etmek bir zne iin servetin kazanlmasn iyi bir ey
klacakken, kaybedilmesini kt klacaktr. Bu dnce ise Stoac etiin temeli olan
sadece ve sadece erdemin iyi olduu, bunun karsnda tek ktnn de erdemsizlik
olduu, geri kalan her eyin bu nispetle kaytsz veya ilgisiz olduu dncesiyle
elimektedir

179

Biz bu ilkeyi salk, barnma, beslenme, cinsellik gibi tm

saduyusal olarak iyi saydmz eylere uygulayabiliriz.


Benzer biimde erdemi doru eylemek olarak ortaya koyduumuzda da bu
resim yine deimemektedir. Daha nce de vurguland gibi erdemli eylem tm
muhtemel sonularndan, yneldii nesnelerden, kulland aralardan ve d
dnyadan bamsz olarak iyidir. Nitekim Stoaclarn bir eyin iyi kullanlmasnn iyi
olduunu sylemeleriyle, o eyin iyi kullanlmasnn onu iyi yaptn sylemek
arasnda radikal bir farkllk mevcuttur nk bu dnce erdem dnda ikinci bir
iyinin ortaya kmasna imkn tanmaktadr. 180 Bunun ardnda yatan temel mantk
daha nce vurguland gibi insann kontrol edebilecei tek eyin akl olduu ve

178

MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 250.


Brennan, The Stoic Life: Emotions, Duties, and Fate, s. 120.
180
A.e., s. 120.
179

61

yegne iyinin de ancak ona referansla tanmlanabilecei dncesidir. Dolaysyla


insan iin mutluluk, ahlaki mkemmellik srecinde sadece bir ksm tutkulardan
bamsz olmay deil tm tutkulardan ve d artlardan bamszlamay
iermektedir ve erdem dnda baka herhangi bir eye ihtiya duyan kii bu anlamda
bir bamszla sahip deildir.181 Bu ereve dnda bir iyi tanm yapmak, bu ey
her ne olursa olsun, belirtilen ilkeye aykr olacaktr. Stoaclarn anlatlan etik
grlerine

kar kan dnrler,

onlarn

bizi,

insan olarak

doamza

yabanclatrdklarn savunmaktadrlar. Tad Brennan, bu eletirinin temel noktas


olan Stoac etiin insan bedenini de d faktrler arasnda saymas ve onunla ilgili
durumlarda da kaytszlk ilkesini benimsemesinin belli bir insan doas metafiziine
dayal olduunu belirtmektedir. 182 Dolaysyla, dnre gre, belirtilen eletiriyi
yneltenler de benzer biimde bir insan doas tanm yapmaktadrlar. Bu tanm ise
bedenimizin iyiliinin bizim iyiliimizin bir paras olduu temeline yaslanmaktadr.
Bu adan da bedene olan balln insan olarak merkezi kimliimiz noktasnda bir
zihin karklna iaret ettiini ve ben-bilgisinin zn kardn savunmaktadr.
Buna gre bizim, insann ne olduuna dair ve onun arzu ettii, holand veya
holanmadyla eylerle alakal saduyusal sezgilerimiz Stoac etie yabanclama
eletirisini yneltmek iin yeterli deildir. Bu eletiri ancak farkl bir fizik ve
metafizie dayal rakip bir insan doas anlayyla anlam kazanabilir. 183
Son sz yerine u soru sorulabilir: Mutluluk srecin sonunda bizi bekleyen
bir ey midir? Daha nce Aristoteleste de grdmz gibi erdemler veya erdemli
eylemler mutluluu ortaya karan aralar olmaktan ziyade, onun kurucu unsuru
olarak deerlendirilirler. Buna gre Stoaclar salt biimde erdeme sahip olma sonucu
ortaya kacak mutluluk ile erdemli eylemde bulunma veya mutluluu yaama
arasnda bir ayrma gitmilerdir. Yani onlar iin eudaimonia (isim hali) ve
eudaimoneia (fiil) hali arasnda nemli bir fark vardr ve bu fark onlarn erdemli
yaam mutlu yaam olarak ele almalarnn, mutluluu bir sonu deil bir eylem
olarak grmelerinin temelini salamaktadr.

184

Stoaclar kendilerinden nceki

Aristoteles gibi erdem, eylem, mutluluk ve insan doas arasnda sk bir balant
181

Gass, Eudaimonism and Theology in Stoic Accounts of Virtue, s. 24.


Brennan, The Stoic Life: Emotions, Duties, and Fate, s. 120.
183
A.e., s. 121.
184
Svatos, The structure of Virtue Ethics, s. 103.
182

62

zerinde durmular ve mutluluu kendini gerekletirme olarak grmlerdir. Ancak


insan doas ve erdemler arsndaki balant noktasnda kendilerine has bir etik
anlay gelitirmilerdir. Bu etiin temelinde bireyin iradesi veya akl vardr ve d
artlar tamamen nemsizdir. Sosyal ve siyasal sistemin radikal olarak deitii,
dolaysyla alldk ve bilinen erdemlerin etkisini yitirdii bir dnemin etkisi bu
dncede aka hissedilmektedir. MacIntyre bu durumu yle ifade eder: Aslnda,
erdemlerin merkeziliklerini kaybetmeye balad her dnemde, Stoac dnce ve
pratik rneklerinin annda yeniden ortaya km olduu ileri srlebilir.185

185

MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 252.

63

1.2 Ortaa Tecrbesi


1.2.1 Thomas Aquinas
Birok dnre gre, Hristiyanln temelde olduu ancak Aristotelesi etik
grlerin bu dine omurga salamak veya felsefi bir dayanak noktas tekil etmek
zere seferber edildii bir etik anlayn savunucusudur Aquinas. 186 Aquinasn
Aristoteles etiine kendi dncesinde merkezi bir rol bimesinin ardnda
MacIntyrea gre belirtilecek olan u sebep yatmaktadr. Hristiyanln znde
sayca az olan ve nitelik olarak sradan insandan ayrlan gruplar ilgilendiren ahlaki
prensiplerden sradan insann gndelik yaamn ynlendirecek ahlaki prensipler
karmak elikisi yatmaktadr.187 Bundan dolay bu dnceye mensup olanlar her
zaman iin sradan insanlar iin ahlakl tretecek kavramsal ereve ve ilkeleri
devirecekleri

ekinmemilerdir.

188

kaynak

bulduklarnda

bunu

dntrerek

kullanmaktan

Dier bir temel sebep ise ortaalar boyunca Hristiyan

Avrupada birok gebe, sivilleememi grup hala ilk alardan kalan ve


kahramanln merkezde olduu erdemler erevesinde yaamaktayd. Yani
Hristiyanlk birok insann gndelik yaamnda rehberlik edecek dzeyde deildi.
MacIntyre, Aquinasn temel olarak bu ortamda ideallerin ve yaam tarzlarnn
atmas sonucunda dalmann eiine gelmi bir toplumda insan doasnn nasl
eitilecei ve uygarlatrlaca sorununun dayatt bir zorunluluktan dolay
Aristotelese bavurduunu belirtmektedir.189
Buna gre Aquinasn Aristotelesiliinin znde, onun Aristotelesten ald
kavramsal ereveyi Hristiyan teolojisine uygun biimde dntrerek, dnyevi
arzulardan kanmak yerine bunlar ahlaki amalar dorultusunda dntrmek
amac yatmaktadr.190 Bylece Aquinasn zellikle erdemler listesinde kendini ak
eden u sonu kmaktadr: onun erdemler emasnn Aristotelesi kozmolojinin bir

186

John Ingis, Aquinas Replication of the Acquired Moral Virtues: Rethinking Standart
Philosophical Interpretation of Moral Virtues in Aquinas, Journal of Religious Ethics, C. 27, No: 1,
1999, s. 1.
187
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 131.
188
A.e., s.132
189
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 246.
190
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 133.

64

tekrarndan ve Hristiyan teolojisinden kaynaklanan iki sa aya bulunmaktadr.191


Onun Aristotelesten radikal olarak ayrld nokta ise Aristoteles etiinin bu dnyay
ve insann burada kendini gerekletirmesini merkeze alrken Aquinas etiinin
temelinde

bu

dnyann

insann

kmilen

mutlu

olmas

veya

kendini

gerekletirmesine imkn tanmad dolaysyla bunun gerekleecei nihai yerin


te dnya olduu ve bu dnyann oraya

hazrlk olduu dncesinin

bulunmasdr. 192 kinci olaraksa, MacIntyrea gre yalnzca Aquinas deil tm bir
ortaa dnrleri, Aristotelesin insansal iyinin veya kendini gerekletirmesi
anlamnda mutluluunun d artlara ihtiya duyduu veya talihsizliklerin onu
glgeleyecei dncesine kar kmlardr. 193 Buna gre bamza ne tr bir
talihsizlik veya ktlk gelirse gelsin bizim mutluluu gerekletirebileceimiz
dolaysyla ahlakl yaayabileceimiz inanc bu dneme hkimdir. Dier yandan
genel olarak ortaa anlay zelde ise Aquinasn dnceleri Aristotelesin
dncelerinin olamayaca kadar tarihselcidir. 194 Aristotelesin iyi yaants ehir
devleti merkezli iken, Aquinas dncesinde iyi yaam ve erdemler tarihsel bir
balamda gemiten gelen ve gelecee giden bir izgide insanlarn, kendi tarihsel
yolculuklar srasnda ktlklere gs gerebilmelerini salayan niteliklerdir.195
Bu ereve dhilinde, Aquinas etiinde merkezi sahneyi doal yasa
kavram igal etmektedir. Doal yasa akln bir emri olarak doamza Tanr tarafndan
yerletirilmi ve insana has zgr iradeden dolay uyulabilecek veya reddedilebilecek,
insan iin uygun iyileri emreden bir ahlaki ilke olarak anlalabilir. 196 Aquinasn
akla yapt bu vurgu, Aristotelesin etkisinin en ak olduu noktalardan biridir.
Buna gre insan ruhu ksmdan meydana gelmektedir, ikisi bitkiler ve hayvanlarla
ortak iken akl sadece insana has bir zellik olarak ne kmaktadr. Dolaysyla da
akln rehberliinde yaamak insana ait bir zelliin gerekletirilmesi anlamnda
erdemli yaam ifade etmektedir. Aquinasn kendi ifadeleriyle:

191

MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 265.


Cevizci, Etie Giri, s. 89.
193
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 261.
194
A.e., s. 261.
195
A.e., s.261
196
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 147.
192

65

Erdem ona sahip olanlar ve onlarn faaliyetlerini iyi klan bir ey olduundan,
aktr ki insan varlklarnn kendilerini zel iyilerine gtren zel bir erdem olacaktr. Fakat
insan varlklarnn zel iyisi insan varlklarnn iinde yer aldklar balama gre deiecektir.
Zira insan varlklar insan varlklarna zg olan iyi akln iyisidir: nsan akll bir
hayvandr.197

Aquinasn ahlak felsefesi, akl insann z olarak grmesinden tr zc


felsefe geleneinde yer almaktadr. 198 Akl ise kendi iinde, yine Aristoteleste
olduu gibi, ilk ilkelerle uraan, gndelik yaamdan ve ruhun alt kademelerinden
bamsz olan ksmnn erdemleri olan entelektel erdemler ve ruhun alt
kademeleriyle, z olarak arzuyla, ilgilenen, onlara belli bir dorultu veren, terbiye
eden ksmn erdemleri olan ahlaki erdemler olmak zere iki tr erdeme sahiptir.199

Aristoteles btn erdemlerin ya entelektel ya da ahlaki olduunu syler. Buna


gre, Aristotelesin de syledii gibi, ahlaki erdemlerin hepsi bizim isteyen tarafmzda, fikri
erdemler ise zihin ya da aklmzda bulunurlar.200

Ahlaki erdemlerde alkanln veya eilimlerin eitilmesi ok nemlidir. Yani


ahlaki erdemlerin varln mmkn klan en nemli unsur olarak alkanlklar
merkezi bir role sahiptirler. Ancak alkanlklarn akldan yoksun bir tabiata sahip
olmas bir yana alkanlklar erevesinde gerekletirilen ahlaki eylemlerin insani
iyinin bir paras haline gelmesi iin akldan kaynakl erdemlerin vazgeilmez bir
nemi bulunmaktadr.201 rnein cinselliin veya herhangi bir dier eylemin sadece
doru olarak gereklemesi yetmemekte ayn zamanda bilinli, belli bir amaca
ynelik ve sorumlu bir biimde yaplmas gerektii lde Aquinas iin alkanlk
rasyonel kararlln, bilgiden kaynakl seimin bir ifadesi olarak ortaya
kmaktadr.202 Ahlaki erdemlerin dier bir kurucu unsuru ise zgr iradedir. zgr
irade bir eyi kendi amacna uygun sona ulatracak entelektel kapasite ve akn
ortaya kt rasyonel arzunun kayna olarak seme zelliimiz dhilinde ele
197

Aquianas, Selected Philosophical Writings, Ed. Timothy McDermott, Oxford, Oxford University
Press, 1998, s. 409dan nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 94.
198
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 151.
199
Cevizci, Etie Giri, s. 92.
200
Aquianas, Selected Philosophical Writings, s. 409dan nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 92.
201
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 147.
202
A.e., ss. 147-148.

66

alnmaktadr. Bu erevede ise onun hedefi insan iin en iyi olan, kendi kendine
yeten,

mutlak

iyi

ve

mkemmel

olan

Tanrya

duyulacak

ak

olarak

belirlenmektedir.203
Ahlaki bilgiyle ilgili olarak Aquinas insan aklnn Tanr tarafndan temel
ahlaki prensipleri kavrayacak ekilde yaratld ve bundan da etik bir sistemin elde
edilebilecei noktasndan hareketle ikili bir ayrma gitmektedir. Buna gre akln
kavrayabilecei ahlaki ilk prensipler topluluk iindeki insann doas ve doal
eilimlerin anlalmas zerine kuruludur. 204 rnein iyiyi se ve ktden kan
ahlaki bir ilk prensip olmas noktasnda doamza Tanr tarafndan nakedilen
dolaysyla insan tarafndan hemen kavranabilen bir yapdadr. Bu ilk ilkelerden veya
genel yasalardan tekil durumlar karsnda doru sonular karmak ise Aquinasta
rasyonel bir kapasite olan vicdan sayesinde mmkn hale gelmektedir. Bu erevede
erdemleri btnlksel olarak ve basiretin rehberliinde alkanlk haline getiren kii
mkemmel insan olmaktadr. 205 te yandan, Aquinas erdemleri teolojik ve doal
erdemler olarakta ikiye ayrmaktadr.
Doal erdemler olarak Aquinas unlar sralarken; basiret, adalet, lllk ve
cesaret, teolojik erdemler olaraksa; ilahi erdemler lemesi olarakta bilinen teolojik
erdemler olarak iman umut ve merhameti (ak) sralamaktadr.206 Buna ilave olarak
Aquinas ahlaki erdemlerin lsn ve kaynann Tanrnn yaratmasndan bamsz
olmayan saf akl olduunu ve bylece bizim doal erdemleri kendi bamza
bulabileceimizi belirtirken, teolojik erdemlerin ancak ve ancak Tanrsal inayete
bal olduunu, dolaysyla kaynann ve lsnn bizzat Tanr olduunu
belirtmektedir. 207 Doal erdemler hakknda dikkatli olmamz gereken iki nokta
mevcuttur. lki Aquinas erdemleri ucu kapal ve dar bir liste olarak tasarlamamtr.
rnein o St. Jamese yazd bir mektupta sabrn temel erdemlerden biri olup
olmayacan tartr ve sonuta saylan drt kardinal erdemin dier tm erdemleri
ierdii belirtir, yani Aquinasn drt kardinal erdemi olduka esnek bir yapya

203

A.e., ss. 147-148.


A.e., s. 148.
205
A.e.,, s. 148.
206
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 262.
207
Cevizci, Etie Giri, s. 94.
204

67

sahiplerdir. 208 Benzer biimde dnrn Aristoteleste bir zaaf olarak ele alnan
alak gnll bir erdem olarak yceltmesi ve Aristotelesin hibir ekilde
deinmedii sabr erdemine deinmesi bize onun erdemleri Hristiyanlk arka
plannda ele aldn anlatmaktadr. rnein Aquinasa gre teolojik erdemler temel
olarak akln deil inancn rehberliinde yaanmaktadrlar.209 Ancak doal erdemlerle
teolojik erdemlerin kategorik ve birbirini dlayacak ekilde ayr olduunu
dnmemek gerekmektedir. Aquinasa gre doal erdemler insann kendiyle ve
ilikiye getii dier insanlarla alakalyken teolojik erdemler mutlak iyi olan
Tanrya yneliktir. Ancak eer biz bu erdemleri birbirine zt kutuplara itersek o
zaman Tanrya ynelik olan erdemlerin bir hazrlk safhas olan veya ruhun
mkemmellemesi iin gerekli olan doal erdemleri kendi balarna bir kategori
olarak alglarz. Hlbuki doal erdemlerin iine teolojik erdemlerin nfuz etmesi
gerekmekteyken yine tersinden teolojik erdemlerin de doal erdemlerden
bamszlatrlmas, rnein sevginin yneldii hedefi ieren doal erdemlerde
ortaya kacak bir bozukluk, teolojik erdemlerin mkemmellemesini engelleyecektir.
Bylece Aquinas bu iki tr erdemin bir birinin iine nfuz etmesi gerektiini
savunmaktadr.210 Bu adan da onun kulland kavramlar Aristotelesin kulland
kavramlarla isim olarak ayn olsa bile muhteva olarak deimitir. te taraftan
Aquinas insanlar arasnda Aristotelesin yaptna benzer gibi ayrm yapmamaktadr.
Hatrlanaca zere Aristoteles kadnlar, kleleri ve yabanclar, hatta talihsizlie
urayan bireyleri mutluluun ana lt olduu ahlak teorisinden dlamakla
kalmamakta, kleleri ve kadnlar doal olarak veya zsel olarak bu ahlak d
kategoriye mahkm etmektedir. Aquinas ise, Stoaclar gibi, insan doas noktasnda
hibir snf veya grup ayrm yapmakszn onu tm insanlara uygulamaktadr. Filozof
bylece ehir devletinin dar ve snrl yaantsnn gerektirdii erdemlerden te
snrlara sahip bir yaantya sadece zaman boyutuyla deil, insanlar kapsaycl
boyutuyla da vurgu yapmaktadr. 211

208

MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 262.


A.e., s. 265.
210
Ingis, Aquinas Replication of the Acquired Moral Virtues: Rethinking Standart Philosophical
Interpretation of Moral Virtues in Aquinas, ss. 14-15.
211
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 134.
209

68

Aquinas etii Aristotelesi anlamda bir erdem etiidir. O erdem, insan doas,
mutluluk arsnda ayrlmaz bir ba kurmutur. Ancak bunu Hristiyan teolojisi
merkezinde yapm ve mutluluun kmilen gerekleecei yer olarak te dnyay
iaret etmitir. Dier taraftan onun etii site devleti iinde deil teo-politik bir sosyal
ve siyasal zeminde ortaya km ve o birbirine rakip yaam tarzlarnn atmas,
toplumsal kemeke karsnda, insan doas ve Hristiyan dininin temelleri
erevesinde erdemi merkeze alan bir ahlak felsefesi gelitirmitir. Aristotelesten
ayrld temel noktalar mevcut olmasna ramen onu Aristotelesi klan temel unsur
ise insan doas, amac ve bunun gereklemesiyle alakal olarak Aristotelesin
gelitirmi olduu kavramsal ereveyi Hristiyan deer merkezli evren algs
balamnda yeniden retmesinde aranmaldr.

69

2. Blm: ada Erdem Etii


2.1 Modern Ahlak Felsefelerine Kkten Bir Eletiri Olarak ada
Erdem Etii
Bu ksmda temel olarak ada erdem etiinin hem ortaya kn
gerekelendiren hem de gnmzde temel etik teoriler arasnda yer almasn
salayan sebepler zerinde durulacaktr. Dolaysyla onun kendinden nceki ahlak
teorileriyle hesaplamas ele alnacak ancak bu blmde belirtilecek olan temel
nermelerinin ayrntl incelenmesi ileriki ksmlara braklarak bunlara sadece iaret
edinilmesiyle yetinilecektir. Bu yntem ada erdem etiinin daha sonra
deinilecek olan temel nermelerini anlamada ve anlamlandrmada vazgeilmez bir
dayanak noktas tekil edecektir. Nitekim felsefi bir dncenin ne olduunu
anlamak sadece onun ortaya ne koyduuyla deil ayn zamanda diyaloga getii
rakiplerine ynelttii eletirileri kavramakla daha salam bir yapya kavumaktadr.
Bunun en temel sebeplerinden biri yneltilen eletirilerin zm yollarn
kavramann en nemli basamann kar tarafn neden dolay ve hangi temel ltler
dhilinde eletirildiinin bilinmesinden gemesidir. Dier yandan ada erdem
etiinin Aristoteles etiinden etkilendii veya tartmalarn ounda ona referanslarn
getii grlmektedir. Bundan dolay ada erdem etiinin Aristotelesin erdem
etiinden ayrld noktalar ve bununla ilgili tartmalar da bu blmde ele
alnacaktr.
ou dnre gre ada erdem etiinin balang noktasn Elizabeth
Anscombenin 1958 ylnda yaynlad Modern Moral Philsosophy adl makale
oluturmaktadr. 1 leriki satrlarda amak zere ada erdem etiiyle kast edilen
olgunun neye tekabl ettiini ksaca vurgulayalm. ada erdem etii temel olarak
Aristotelesin Nikomakhosa Etikte karakterize ettii gibi erdemli eylem ve bireyin
ahlakta asl olduu mantn merkeze alan ve bu adan da kendisini kural merkezli
olmakla itham ettii Kant ve faydac etik teorilerin karsna konumlayan ahlak
felsefesine verilen addr. Evrensel yasaya tabi olmak olarak ahlaki eylemi merkeze

John R. Wallach, Contemporary Aristotelianism, Political Theory, C. 20, No: 4, Kasm 1992, s.
619.

70

alan ve duygular dlayan Kant etiin zddna, erdem etii ahlakll rasyonel
seimle eylemeyi bir eilim haline getirme anlamnda erdemli yaamayla birlikte
eylemlerin ve duygularn birliktelii olarak grmektedir. Faydaclk ve sonuculuun
zddna da ahlaki eylemi sadece belli bir eylemin sonuta ne gibi bir d veya seilen
sonu douraca noktasndan ele almak yerine, sonucun kurucu unsuru olarak
grd erdemi -erdemli birey ve karakterin merkeziliiyle birlikte- isel iyi olarak
ele alr veya arasal olarak ele almaz.2 Bu noktada erdemin ksa ve net bir tarifini
vermek gerekirse onu insana has iyiliklerin veya karakteristik zelliklerinin ortaya
kmasn salayan, onlarn kurucu unsuru olan ve bireysel olduu kadar objektif
vasflara da sahip olan karakter zellikleri olarak tanmlayabiliriz. 3 Dier yandan
herhangi bir ahlak teorisini kendi kurucu kavramlar araclyla ele aldmzda ise
erdem etii iyilik, doruluk ve erdem kavramlar arasnda erdem kavramn
doruluk kavramndan daha temelde, iyilik kavramyla kyaslandnda ise en az
onun kadar merkezi bir noktada ele alan bir felsefi gre tekabl etmektedir.4 yi
kavramnn erdem kavramyla birlikte merkezi bir kavram olarak ele alnmas
ada erdem etiinin en temel vasflarndan biridir. Nitekim deontik etikte iyi
kavram doru kavramndan tretilirken, faydaclk ekolnde iyi ve erdem
kavramlar fayda kavramndan tretilmektedirler. 5 Bu paralelde Robert Audi
ada erdem etiinin iki temel vasfa sahip olduunu belirtmektedir. Bunlardan ilki
temel ahlaki kavramlar dier teorilerde olduu gibi kural kavramlar deil erdem
kavramlardr. kincisi ise ahlaki znenin temel ahlaki amalar dier teorilerde
olduu gibi deontik olarak veya belli kurallara uyma mecburiyeti olarak deil areatik
(Yunanca arete szcnden mlhem, mkemmellik veya erdem anlamlarna gelen
kelime) olarak ve belli yaama biimlerinin btnselliiyle birlikte insann kendini
gerekletirmesi zerinden belirlenmektedir. 6 Yani erdem etiinde nce hangi

A.e.
Harold Alderman, By Virtue of a Virtue, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 1997, s. 162.; Rosalind Hursthouse, On Virtue Ethics, New York,
Oxford University Press, 2001, s. 167.
4
Sean Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, Pacific
Philosophical Quarterly, C. 88, 2007, s. 208.
5
Robert, B. Louden, On Some Vices of Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman,
Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 180-181.
6
Robert Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, New York, Oxford University Press, 1997,
s. 186.
3

71

eylemlerin doru olduu veya arzulanlr olduu belirlenip sonrasnda da ahlaki zne
bunlara uygun davranan birey olarak ele alnmamaktadr. Bunun zddna erdem
etiinin rnek insan tipi olan erdemli insan doru eylemin ls olarak ele
alnmakta bylece de erdemli insan metafizik olarak doru eylemden nce
konumlanmaktadr.7 Benzer biimde Michael Slote erdem etiinin en temel vasfnn
znenin kendisi, karakteri ve i dnyas zerinde eylemleri ve seimlerinden daha
fazla durmas veya dier unsurlardan daha nce ve temel grmesi noktasnda areatik
kavramlarla (rnein iyi, mkemmel, hayranlk veya takdir uyandran vb.)
onlar deerlendirmesi olduunu belirtmektedir.8
Sean Mcaleer, ada erdem etiklerinin temel olarak iki ana balk altnda
toplanabileceini belirtmektedir. Buna gre radikal veya sert erdem etii erdem
kavramlarn etik teoride tek temel ve aklayc pozisyonda ele alrken, lml erdem
etii erdem kavramlarn deontik kavramlardan daha temelde ancak iyi kavramyla
en azndan e deer dzeyde ele almaktadr. 9 Dolaysyla ada erdem etii
kavram bu noktada tm felsefeciler arasnda genel geer olan ve tamamen ayn
temel kavramlar ve grlerden hareketle savunulan homojen bir grn ifadesi
olarak alglanmamaldr. ada erdem etii kavram yerine belkide ada erdem
etikleri kavramn kullanmak daha uygun decektir. Ancak biz bu almada
kullanm kolayl ve konuyu anlatrken salad ilevsellik asndan erdem etii
kavramn kullanmay uygun grdk. Bu noktada erdem etii ve erdem teorisi
arasnda bir ayrm da vurgulamak gerekmektedir. Erdem teorisi genel olarak
erdemlerle ilgilenen ve onlar aklayan bir dnceye iaret ederken, erdemin
ahlakta merkezi mi olduu yoksa daha baka temel bir kavram veya nermeden mi
tredii sorularna bir cevap vermemektedir. Yani erdem etii kendi bana bir felsefi
gr olarak ortaya karken erdem teorisi pekl onun eletirdii dier modern
ahlak teorilerinde de ortaya kabilmektedir. 10 Bu adan erdem etii daha dar bir
7

A.e.
Michael Slote, From Morality to Virtue, New York, Oxford University Press, 1995, s.89
9
Sean Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, s. 215.
10
Nitekim bu ereve dhilinde, Onora ONeill Kant izgide bir erdem teorisi gelitirirken, Thomas
Hurka faydac izgide bir erdem teorisi gelitirmitir.
Onora Oneill ada erdem etikileri tarafndan Kantn etiine yneltilen, yasa merkezlilik, benlik,
zgrlk ve eylem noktasnda ikna edici olmayan dncelere yaslanmas, kiiler ve olaylar arasnda
kural merkezciliinden dolay bir yark oluturduu, ar bireyci olduu, tamamen haklar merkezli
olduu ve zel olarakta erdemlerin uygun bir aklamasn iermedii gibi eletirilerin haksz
8

72

kapsamda erdemin ahlakn merkezi olduu dncesine yaslanmaktadr. Bunu bir


rnekle amak gerekirse, yalan sylememenin erdem olduu zerinde Kant,
faydac etik teoriler de erdem etiini savunanlar da ittifak edeceklerdir. 11 Ancak
bunun sebebi veya rasyonel olarak gerekelendirilmesi noktasnda bu teoriler
arasnda bir birine zt dnceler gzlenmektedir. Kant izgide olanlar koulsuz
emir teorisinden hareketle bir kimsenin sadece ve sadece herkesin onunla eylemde
bulunabilecei bir ahlak yasasndan hareketle eylemde bulunabilecei veya eylemin
bir yasa araclyla evrenselletirilebiliyorsa meru olacan merkeze alarak yalan
sylemeye kar kmaktadrlar. Faydac ekolde bulunanlar ise yalan sylemenin
azami fayday salamayaca ve kiiye sonu olarak zarar verebileceinden hareketle
yalan sylemeye kar kmaktadrlar. Erdem etiini savunanlar ise yalan sylemenin
drstlk erdemine uygun olmadndan hareketle, baka hibir eye vurgu
yapmadan, erdemin iinde gerekletii yaam formlarnn kendi ilerinde bir ama
olduunu dolaysyla drstln merkeziliini vurgulayarak kar kmaktadrlar.
Bu nokta her hangi bir ekilde erdem teorisiyle uraan hatta erdem teorisini
merkeze alan ancak kkeninde Kant veya faydac etik teoriler bulunan felsefi
grlerle ada erdem etiinin kendine has doas, kavramlar ve nermeleri
arasndaki fark ayrt etmek asndan olduka nemlidir. 12
ada erdem etiinin nc habercisi saylan Anscombenin modern ahlak
felsefesine ynelttii eletirilerin temel noktalarn ele almak ada erdem etiinin

olduunu dnmektedir. Ona gre bu eletiriler kendilerini Kant izgide gren ou liberal adalet
teorilerine uygun derken, Kantn ortaya koyduu pratik akl grnden hareketle uygun bir
adalet ve erdem teorisi gelitirilebilir. Dnr bu noktadaki dncelerini Kantn Ahlakn
Metafizii adl eserinin ikinci ksm ve zelliklede filozofun Erdem Doktrini bal altnda
yazdklarndan hareketle oluturmaktadr.
Bkz.: Onora ONeill, Kants Virtues, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York, Oxford
University Press, 1998, ss. 77-78.
Dier yandan Thomas Hurka ise erdem kavramn faydac ahlak teorisi asndan ele alrken, bu
felsefe geleneinden hareketle erdemi salt bir ara konumuna indirgemeden, onu isel olarak
arzulanr olarak ve sonularndan bamsz biimde ele alnabileceini belirtmektedir. Dnr, buna
gre kat bir biimde erdem ve grev veya erdem ve fayda ayrmna girimenin okta salkl
olmadn, ikisi arasnda bir uzlann mmkn olduunu vurgulamaktadr. Bunu yaparken de
sonuu etik teorinin iyi ve kt kavramlarndan hareket ederek erdemi sadece ortaya kard
sonutan dolay deil, oda dhil olmak zere, kendi ierisinde iyi olarak ele almakta; bylece de
sonuu etik teorilerde mevcut olan fayda kavram ve erdem kavram arasnda bir uzla
salamaktadr.
Bkz.: Thomas Hurka, Virtues, Vices and Values, New York, Oxford University Press, 2001, ss.3-4
11
Roger Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, ss. 6-7.
12
Slote, "Virtue Ethics, 17 Kasm 2007

73

mahiyetini anlamada aydnlatc bilgiler sunacaktr. Anscombe anlan makalesinde


temel tez ileri srmektedir. 13 Birinci olarak, gnmzde ahlak felsefesi yapmak
verimli deildir; u anda ak biimde sahip olmadmz uygun bir psikoloji
felsefesine sahip olana dek ahlak felsefesi yapmay bir kenara brakmalyz. kinci
olarak, sorumluluk, grev, dev, ahlaki dev, ahlaki sorumluluk ve
ahlaki grev gibi kavramlar ve bunlardan hareketle oluturulan neyin ahlaki olarak
iyi ve kt olduuyla ilgili temel kavramsal ereve ve ahlaki zorunluluk kavram
iaret edilen psikoloji felsefesi yeteri olgunlua erene dek kullanlmamaldr. Bunun
temel sebebi, bu kavramlarn artk geerlilii kalmayan bir etik anlayn tortular
olmasnda ve bu anlamda kendi tarihsel, sosyal ve dnsel zeminlerinden kopuk
halleriyle etik anlaymza zarar vermelerinde aranmaldr. nc ve son olaraksa,
ngiliz dnrlerinin etik sahasnda Sidgwickten bu yana aralarndaki fark olduka
nemsizdir; hepsi ayn izgide etii ele almlardr. Bu temel eletiriden bizi en
ok ilgilendiren ilk ikisidir. Bunlardan ilki uygun bir psikoloji felsefesi ulalabilir
olana dek ahlak felsefesi yapmay ertelemeyi nermekte, ikincisi ise ahlak sz
konusu olduunda klasikleen kavramlar bir kenara brakmay yeni bir ahlak
felsefesi iin n art olarak ne srmektedir. Yeni bir etik anlayn ortaya kmasn
salayacak psikoloji felsefesi iin balang noktasn ise erdem kavram
oluturacaktr. Anscombe, bu noktada Aristotelese referansla bu tr bir etiin
imknna iaret etmektedir. Ancak dnre gre Aristoteles insan eylemleri sz
konusu olduunda niyetsellik, motivasyon ve onun iinde kendini ak ettii
veya gerekletii eylem noktasnda yeterli ve doru tahlillerde bulunmadndan
dolay erdem kavram yeniden ve modern psikoloji felsefesi dhilinde ele
alnmaldr.14 Bu yaplana dek erdem kavram ahlak felsefesi iin kullanl bir hale
gelmeyecektir. Dier yandan ikinci eletiri noktasyla alakal olaraksa, dnr,
modern ahlak felsefesinde ahlaklln yasal veya hukuki bir zeminde ele alndn
ve bunun gnmzde anlamn yitirdiini belirtmektedir.15 Buna gre, Hristiyanlk
etik ile ilgili kavramlarn ve bu kavramlarn snrlaryla birlikte ieriklerini de

13

G. E. M. Anscombe, Modern Moral Philosophy, Philosophy, C. 33, No: 124, Ocak 1958, s. 1.
A.e., s. 5.
15
A.e., s. 6.
14

74

Tevrattan devirmitir. 16 Bylece ahlaki tm kavram ve nermeler bir yasa


tarafndan belirlenen veya istenen hukuki bir hviyete kavumulardr. 17 Roger Crisp
de benzer bir deerlendirmeyle Bat dnce sistematiinin Hristiyan-Yahudi arka
plandan ve onun ahlak tanrsal emir erevesinde hukuki bir zeminde ele almasndan
youn biimde etkilendiini belirtmektedir.18 Bu durum ise iki nemli sonu ortaya
karmtr. Birinci olarak Nasl yaamalym? sorusu yerine hukuki kavraya
uygun olarak Nasl eylemeliyim? sorusu nem kazanmtr. kinci olaraksa bu
soruya uygun olarak da ahlak, grevler veya zorunluluklar erevesinde ele
alnmtr. Bu resme uygun den iki nemli modern ahlaki teoriden ilki olan Kantn
etiinde doru eylem sorunu ahlaki yasaya uygunluk olarak ele alnmtr. kinci
teori olan faydaclk da ilki gibi neredeyse tamamen ahlaki yasa tarafndan belirlenen
eylem zerinde younlam ancak bu sefer Kantn aksine ahlakilik noktasnda
sonuca vurgu yapmtr. Bu dnce sistematiinde ise ahlakn zerinde ina edildii
ykmllk, sorumluluk, yasaya uygunluk gibi kavramlar ancak ve ancak
akn yasa koyan bir varlk mevcutsa ve bu anlamda bir otorite olarak kabul
ediliyorsa anlaml hale gelmektedir. Mutlak yasa koyucu bir varlk inanndan
uzaklald takdirde modern ahlak felsefelerinin temelini oluturan bu hukuki
kavramlar da kklerini dolaysyla anlaml olduklar zemini kaybedeceklerdir.
Anscombe, bu kavramlarn anlaml olduklar dnsel ereve olan hukuki ahlak
anlay ve mutlak yasa koyucu varlk gibi iki temel ltn modern sekler
zamanlarda yitirdiklerini belirtmektedir. Dnr sresini doldurmu ve bir nceki
dnemin kalnts olan bu kavramlarla ahlak felsefesi yapmann mmkn

16

Charles Pigden, zellikle 17. Ve 18. Yzyl ngiliz dnrlerinin ahlaki olarak zorunlu veya
gerekli olanla, Tanr tarafndan emredilen veya istenen arasnda bir ayrma gittiklerini belirtmektedir.
Buna gre insan hayatnda her iki kategorinin de yeri kabul edilmekte, ancak Anscombenin
savunduu gibi birbirilerine eitlenmemektedirler. Bu dnrler sonsuz ve deitirilemez ahlaki
yasalarn varln kabullenmektedirler ancak bu yasalar sadece Tanrnn isteine indirgemeden,
kendi balarna var olan bir kategori olarak ele almaktadrlar.
Bkz.: Charles Pigden, Anscombe on `Ought', The Philosophical Quarterly, C. 38, No: 150, Ocak
1988, s. 34.
17
Anscombe ahlakn hukukilemesi olarak adlandrabileceimiz bu srecin sadece dinlere has bir
zellik olmadn, Stoaclarda da benzer bir yaklamn grldn savunmaktadr. Ancak daha
nce Stoaclar maddesinde bu noktada Michael Gassn farkl bir perspektifle meseleye yaklatn ve
antik dnemde bir yasaya tabi olmann temelde ahlaki ideallere uygun yaamak anlamna geldiini
savunduu belirtilmiti.
Bkz.: Anscombe, Modern Moral Philosophy, s. 5.
18
Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, s. 1.

75

olmamasndan da tede baka bir ahlak felsefesinin, Aristoteles rneinde olduu


gibi, mmkn hatta zorunlu olduunu savunmaktadr.19
Dier yandan modern ahlak teorilerinde grlen yasa merkezlilik veya hukuki
dil sadece ve sadece Hristiyan arka plandan beslenmemekte bu durum ayn zamanda
modern zamanlarn kendine has doasndan da kaynaklanmaktadr. Bu durumun
temel nedeni olarak modern zamanlarda birbirinden olduka farkl grlerin ortaya
kmas dolaysyla bu grlerin ortak bir doal haklar teorisi etrafnda
yaknlatrlmas abas, toplumda gittike artan ve olduka giriftleen iliki
biimlerinin belli kurallara ihtiya duymas, baz Kant ve faydac ekollerin bu
zeminde ahlaki olarak olduka basit ve kullanl gibi grnen dnceler ileri
srmeleri olarak sralanabilir. 20 Ancak daha nce vurguland gibi bu sorunlara
hukuki veya yasal zeminde bir dil gelitirerek cevap vermek, bu kavramlarn iinde
ilev grdkleri ahlaki ve sosyal zemini yitirmelerinden ve modern zamanlarn
sekler karakterinden dolay verimsiz ve ksr bir abaya iaret etmektedir. 21
MacIntyre da benzer bir biimde yasa merkezli ahlak teorilerin kkeninde teolojik
gelenein btnletirici yaam tarz ve dncesinin yattn, gnmzde ise
bunlarn geerliliini yitirmesinden dolay bu biimde bir ahlak felsefesi yapmann
olduka anlamsz bir abaya iaret ettiini vurgulamaktadr. Bu dnceyi onun
kendi ifadeleriyle belirtecek olursak:

Laik rasyonalitenin hkim olduu bir dnyada, din artk ahlaksal sylem ve eylem
iin gerekli bylesi bir ortak arka plan ve temeli salayamazd ve felsefenin dinin artk
salayamadn salamaktaki baarszl, felsefenin kltr iindeki merkezi roln
kaybetmesinin ve dar, marjinal bir akademik alma alan haline dnmesinin nemli bir
nedenidir.22

Aslnda MacIntyre bu noktada ok daha radikal bir eyler sylemektedir.


Dnr dinin azalan otoritesiyle birlikte temel kavramlarn dinsel gelenekten alan
ahlak felsefesi yapma imknnn da ortadan kalktn vurgulamaktadr. Bunun temel
19

Anscombe, Modern Moral Philosophy, s. 8.


Crisp, Modern Moral Philosophy and the Virtues, s. 2.
21
A.e.
22
Alasdair, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 84.
20

76

nedeni ise bir nceki dnemin dilinin form olarak muhafaza edilirken, ierik olarak
sekler bir kapsama sahip olmas amalanm ancak ahlak yasas ifadesinde olduu
gibi ahlakn genel bir yasa formu olduu iddias temellendirilememitir. Bu adan
da biz erdem etiine ahlak felsefesi ve ahlaki yaantya yeni hakl kartma
gerekeleri sunma ve temellendirme abasnn bir hslas olarak yaklaabiliriz. Peki,
ortaya kacak yeni ahlak teorisinin veya anlayn temel parametresi ne olmaldr?
Charles Pigden, bu noktada, Anscombenin gndelik olarak kullanlan ve
grmezden gelinmeleri mmkn olmayan zorunluluk ifade eden kelimelerle,
bunlarn

ahlaki

zeminde

kullanlmalar

arasnda

bir

ayrm

gzettiini

vurgulamaktadr. 23 Buna gre Anscombe, Humedan beri hkim olan olmas


gereken ve olan arasndaki ayrmdan hareketle olmas gerekenin, olandan
devirilemeyecei dncesine gndelik dilden ve Aristotelesten hareketle bir itiraz
gelitirmitir. nk gndelik dilde insan iin zorunluluk bildiren kavramlar, ahlaki
zorunluluk bildiren kavramlardan farkl bir ileve sahiptirler. rnein Aristoteleste
zorunluluk bildiren kavramlarn ahlaki bir anlam kazanmas ancak ve ancak ahlaki
bir meseleye iaret ettikleri srece ortaya kmaktadr. Bu anlam ortaya ktnda ise
onlar modern ahlak felsefelerinde olduu gibi hukuki bir anlaytan hareketle
balayc bir sorumluluk ifade etmekten ziyade insani ihtiya ve arzular merkezde
olmak zere bir anlam kazanmaktadrlar. Bu paralelde, Anscombe insann ne
olduuyla alakal olan ve sadece olgulara dayal bilgilerden, insann ihtiyalaryla
alakal tezler elde edilebileceine inanmaktadr; bu dnce genel olarak ada
erdem etiinde zellikle de bu etie insani veya akn olmayan bir kken arayan
dnrlerin en temel noktalarndan biridir. 24 Dier yandan, dnre gre, insann
neye ihtiyac olduuyla alakal dnceleriyle, istekleri arasnda zorunlu bir ba
bulunmaktadr. Bundan dolay insann ne olduuna dayal olarak olgulardan
hareketle oluturulacak tezler veya dncelerle elde edilecek insann gerekte neye
ihtiyac olduuyla ilgili cevaplarla bireyin arzusunun veya isteinin bu ynde
ekillenmesinin imkn da ortaya kacaktr. Bylece de modern ahlaki teorilerde
hukuki bir balamda ele alnan ahlaki zorunluluk kavramnn varsayma dayal
zorunluluklar (hypothetical oughts) eklinde olgusal gerekliklerden elde edilmesi
23
24

Pigden, Anscombe on Ought', s. 24.


A.e., s. 26.

77

amalanmaktadr. 25 rnein eer iyi davranmann bizim iin ihtiya olduu ve


bunun iinde adaletin gerekli olduu gsterilebilirse hukuki ahlak anlayna hi
gerek kalmadan, sadece olgusal gerekliklerden hareketle, insan psikolojisi ve
ihtiyalar merkezde olmak zere bir etik anlay gelitirilebilir. Anscombe bu
noktay desteklemek zere Aristotelesin etik anlayn da ele almaktadr. Buna gre
Aristoteles etiinde ahlaki kusurun modern ahlaki teorilerde olduu zere, artk
geerlilii kalmam ve ierikleri boaltlm, gnah yasak veya kanunsuz
kavramlar erevesinde ele alnmas yerine son derece genel ve gndelik bir
kategori olarak

hata veya yanlg kavramlar erevesinde ele alnmas sz

konusudur. 26 Benzer biimde, Sean Mcaleer antik etik teorilerin znde bireyi
ahlaklla veya ahlaki ideallere cezbetme olgusunun yatarken, modern etik teorilerin
hukuki dilinin ahlak emir derecesine indirgediini ve bu adan da souk bir havaya
sahip olduklarn, modern teoriler aleyhine bir zellik olarak kaydetmektedir. 27
Hukuki ahlak dilinin bir dier amaz ise ortaya konan genel ve soyut kurallarn tek
bir eyleme, bireye ve topluma uygulanmasnn yaratt skntdr. Yani kural
uygulayacak bireyin karakteri ve kuraln hedefledii eylemin iinde ortaya kaca
sosyal ortam son derece dinamik ve organik bir karaktere sahipken, deontik ve
faydac ahlak dilinin tek dze ve yasa merkezli yaps gerek ahlakn zengin ve
kuatc vasflarnn nemli lde krplmasyla mmkn hale gelmektedir. 28
rnein biz insanlar bir kural uyguladklar iin deil, mkemmel, yce gnll,
cesaretli, idealist, bilge olduklar iin takdir eder veya ahlakl buluruz, sz konusu
modern ahlak teorileri ise bize bu noktada her hangi bir ey syleyememektedirler.
MacIntyre, bu paralelde Anscombenin bireysel insan psikolojisine referansla olan
ve olmas gereken arasnda salamaya alt uzlaya, bireyin iinde gml
halde bulunduu topluma vurgu yaparak bir zm getirmeye almaktadr. Bu
abann Aristotelesi telmihleri ok aktr. MacIntyre, bu balamda erdemin
tanmn yaparken u ifadeleri kullanmaktadr: Bir erdem, sahip olunmas ve hayata
geirilmesi, pratiklere isel olan iyileri baarmamz olanakl klmaya ynelik olan,
25

A.e.
A.e., s. 30.
27
Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, s. 221.
28
Ben Lazare Mijuskovic, Virtue Ethics, Philosophy and Literature, C. 31, No: 1, Ocak, 2007, s.
135, 139.
26

78

yoksunluu ise bizi, bu tr herhangi bir iyiyi baarmaktan byk lde alkoyan,
edinilmi insansal bir niteliktir. 29 Bu tanmda en merkezi kavram olan pratik
kavramnn MacIntyre iin tamamen toplumsal bir ierie sahip olduu belirtip, bu
noktay daha sonra amak zere imdilik sonlandralm.
Yukardaki balam dhilinde Aristoteles etiinin ilham kayna olduu,
modern ahlak felsefelerinin hukuki veya yasal ahlaki dilinden farkl bir ahlaki dille
birlikte ortaya kan kavramsal ereve ve iaret ettii felsefi psikoloji ada erdem
etiinin cazibesini aklamaktadr. Christopher Cordner bu noktada Aristoteles
etiinin

modern

erdem

etii

asndan

iki

nemli

zellii

olduunu

vurgulamaktadr.30 Bunlardan ilki Platon ve Kantn aksine Aristoteles herhangi bir


akn veya etik tesi bir dnceye ihtiya duymayan, tamamen bu dnyay ve bu
dnyaya ikin biimde yaayan insan merkeze alan doalc, deneyime dayal bir etik
dil gelitirmitir. kinci olaraksa onun ahlak felsefesi doalc olmasna ramen ahlak
dnyasn her hangi bir indirgemeye tabi tutmayan zengin ve somut bir kavramlar
dnyasna sahiptir. Bu durum ise Aristotelesi hem ahlak ahlak olmayana, rnein
biyolojiye indirgeyen, doalc ahlak savunucularndan olduu gibi ahlak
evrenselletirilebilir emirlerden ibaret gren dnrlerden ve yine onu salt biimde
duygusal tepkilere indirgeyen dnrlerden de ayran en temel vasfdr. Ancak
modern erdem etiinin Aristoteles etiinin birebir kopyas olarak yorumlamak da
mmkn deildir. Yine Cordnera gre modern erdem etii en az noktadan
Aristoteles etiinden ayrlmaktadr.

31

Bunlardan ilki Aristotelesin sayd

erdemlerden bazlarn tamamen grmezden gelme veya ieriini deitirme


noktasnda modern erdem etikilerinin gsterdikleri abalardr. rnein cesaret
kavramn Aristoteles olduka militarist bir biimde ele almken, ahlaki cesaret
erdeminden bahsetmemektedir. Bu ise modern etik anlaylar iin kabul edilemez
veya daha doru bir ifadeyle olduka garip bir durumdur. kinci olarak, Aristoteles
etiinde Bat kltr iin vazgeilmez erdemler arasna girmi, affedicilik, merhamet,
alakgnlllk gibi erdemlerden hi sz edilmemektedir. Cordner, bu durumun
Aristoteles etiinin rnek insan tipi olan kendini mstani gren, kendi kendine
29

MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 283.


Christopher Cordner, Aristotelian Virtue and Its Limitations, Philosophy, C. 69, No: 269,
Temmuz 1994, ss. 291-292.
31
A.e., ss. 292-294.
30

79

neredeyse tapan aristokrat bir tipi merkeze alrken; Bat ahlak felsefesi geleneinde
olduka nemli bir etkiye sahip olan Hristiyanln rnek insan tipinin neredeyse
tamamen plak biimde armha gerilen, alakgnll, affedici ve sevgi dolu sa
imaj etrafnda olumasndan kaynaklandn belirtmektedir. 32

nc ve son

olaraksa modern erdem etii tm insanlarn eitlii temelinde ykselirken,


Aristoteles etii insanlar aras eitlik fikrine olduka uzaktr. 33 Dier bir ayrm
noktasn ise Julia Annas vurgulamtr. Annasa gre genel olarak antik felsefe
geleneinde, zelde ise Aristotelesin erdem etiinde, znenin nihai amac olarak
mutluluk veya kendini gerekletirme ve erdemler ncelikli ahlaki olgular olarak ele
alnabilecekken modern anlamda dier tm etik kavram ve nermelerin
kendilerinden tretildikleri temel olgular olarak ele alnabilme imknlar yoktur. 34
nk bu dnce sistematii ierisinde hiyerarik bir anlay olmad gibi,
indirgemeci bir felsefi tavrda bulunmamaktadr. Bu ise baz modern erdem etikileri
asndan kabul edilemez bir tutumdur. Bu balamda ada erdem etii
savunucular arasnda Aristoteles etiiyle alakal en ilgin klardan birini Gary
Watson yapmtr. Watsona gre herhangi bir etik teorinin erdem etii kapsamnda
deerlendirilebilmesi iin birinci olarak onun mutlaka ve mutlaka erdemi dier tm
kavramlarn kendisinden tretildii veya ona indirgendii temel bir konumda ele
almas gerekmektedir. kinci olaraksa bu kapsamda ki bir ahlak teorisinin genel bir
erdem anlayna ve erdemler arasnda kurulacak olan teorik bir ereveye ihtiyac
vardr. Aristoteles etiinde eudaimonia merkezi bir rol oynadndan ve erdem ona
nispetle tanmlandndan dolay saylan zelliklerden ilkinin kapsam dna
dmektedir. 35 Dolaysyla onun etii erdem etii kapsamnda deerlendirilemez.
Ancak Sean Mcaleer bu dnceye Aristoteleste arete ve eudaimonia
kavramlarnn genel bir ilevsellik teorisi etrafnda ele alndn ve her iki
kavramnda dngsel biimde ve bir birilerine bal olarak teoride merkezi bir rol
oynadklarndan hareketle Watsonun dncesinin ar uta bir erdem etii tanmn
32

A.e., s. 293.
Daha nce bu nokta, Aristoteles maddesinde aka belirtilmiti. Buna gre, kleler, yabanclar ve
kadnlarn ahlaki zne olma bakmndan tamamen grmezden gelindiinden hareketle Aristoteles
etiinin neredeyse iinde yaad site devleti ve orada cari olan sosyal ve siyasal ilikiler ann bir
yansmas olarak okunabilecei vurgulanabilir.
34
Annas, The Morality of Happiness, ss. 710.
35
Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, ss. 212-213.
33

80

ihtiva ettiini belirterek kar kmaktadr.36 Dier yandan Hursthouseda doruluk


kavramnn Aristoteleste kullanlmasndan hareketle bu etii eletiren ve bu
balamda da radikal erdem etiini savunanlara kar karak Aristoteles etiinde
veya ada erdem etiinde doruluk kavramnn deontik balam dnda da
kullanlabileceini savunmaktadr. Dnre gre Aristoteles doru kavramn bir
yasaya uymak noktasnda deontik bir zorunluluk olarak ele almak yerine bu kavram
Yeni Zelandann bakenti neresi? sorusuna verilen Wellington cevabnn doru
olmas gibi ele almaktadr. Bu adan da Aristoteleste doru kavramnn bir eyleme
nispetle kullanlmas, erdemli insann i dnyasyla birlikte eylemin gerekletii
genel balam da iine alacak ekilde olmaktadr. Bu ise genel balam iinde ortaya
kmas gereken erdemin bir rnei olarak eylemin deerlendirmesini ierdii lde
de areatik temelde anlalmas gereken bir dnceye ve bu anlamda bir doru
kavramnn merkeziliine iaret etmektedir.37 Benzer bir biimde Michael Slote da
erdem etiinin iki nemli sa aya olduunu bunlardan birinin karakter
deerlendirmesi, dierinin ise eylem deerlendirmesi olduunu ve bunlarn erdem
merkezde olmak zere yaplmas gerektiini, ancak iki deerlendirmenin bir birine
indirgenmesinin uygun olmadn belirtmektedir. 38 Dnre gre bunun temel
sebebi eylemlerin ahlaki statlerinin tamamen karakter deerlendirmelerinden
tretilememesidir. Modern erdem etiinin kurucu kavramlarnn byk lde
Aristoteles etiinden neet etmesine ramen, bu kavramlarn farkl bir zaman-mekn
ve insan-toplum algs erevesinde yeniden-retildii ve bu anlamda da ada
erdem etiinin kendine has bir izgi tutturduu tespiti belirtilen dncelerden kan
en net sonutur.
Modern ahlak teorilerinin hukukilik vasfna yukarda anlan eletiriler dnda
bir dier eletiri de J. O Urmson tarafndan gelitirilmitir. Urmsona gre modern
ahlak teorileri temel olarak deontik kavram etrafnda dnmektedirler; ahlaki
olarak izin verilen, zorunlu olan ve yasak olan. Dnr ahlakn bu kavram
etrafnda dnmesinin veya bunlara indirgenmesinin, onu olduka ksr bir dngye
soktuunu ve bu kavramlarn kapsam dna dmesine ramen ahlaki eylem olarak

36

A.e., s. 213.
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 108.
38
Slote, From Morality to Virtue, s. 89.
37

81

saylabilecek olgularn da mevcut bulunduunu savunmaktadr. 39 Modern ahlak


teorilerde yer bulmamasna ramen, Urmson bu eylemleri kahramanca ve azizlere
has eklinde kategorize etmektedir. Dolaysyla herhangi bir ahlak teorisinin ahlak
tm boyutlaryla kuatmas gerektii dikkate alndnda, modern ahlak teorilerinin
bu noktada olduka dar kapsamda bir sahay ierdikleri ve bundan dolay da ahlaki
yaantmz anlamlandrma noktasnda yetersiz kaldklar grlmektedir. Bu
kavramlara daha sonra din ve ada erdem etii ilikisi ksmnda tekrar
deinilecektir, imdilik ahlakn bu ksmna sadece iaret edinilmesiyle iktifa
edilecektir.
u ana kadar yazdklarmzn zn oluturan, erdem etiinin temel
eletirilerini ihtiva ettii lde onun temel ngrlerinin iaretlerini ortaya
serilmeyen

ve

sorun

olarak

grdklerine

getirdii

zmler

balamnda

gnmzdeki ana izgilerini belirleyen eletirilerini sekiz temel nokta biiminde


sralamak mmkndr. Erdem etii asndan bakldnda modern ahlak teorilerinin
sekiz temel noktas unlardr:40
1. Ahlak iin en nemli soru Yaplmas doru veya zorunlu olan nedir?
sorusudur.
2. Temel ahlaki yarglar eylemlerin doruluklaryla alakal olan yarglardr.
3. Temel ahlaki yarglar eylemlerle alakal genel kurallar veya prensipler
eklinde ortaya kmaktadrlar. Herhangi bir tikel eylemle ilgili ahlaksal yarg
her zaman iin bu genel formun bir alt rnei olmak durumundadr.
4. Temel ahlaki yarglar her zaman iin evrensel bir forma sahiptirler. Onlar
bireylere ve bireylerin iinde bulunduklar ilikiler ana hibir esasl
referansta bulunmazlar.
5. Temel ahlaki yarglar insani iyi temeline yaslanmazlar ve insan doas ahlaki
deerlendirmeden tamamen bamszdr.
6. Temel ahlaki yarglar, kategorik buyruklar olarak ahlaki znenin arzularndan
ve ilgilerinden bamsz bir biimde otomatik hakllatrma veya doru
karma kayna olarak ilem grrler.

39

Johan Brannmark, From Virtue to Decency, Metaphilosophy, C. 37, No: 5, Ekim 2006, s. 591.
Gregory Velazco, Y. Trianosky, What is Virtue Ethics All About, Virtue Ethics, Ed. David
Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 43-44.
40

82

7. Erdemli insann iindeki arzu ve duygulardan bamsz biimde, temel ahlaki


yarglarn bu znenin temel ahlaki motivasyonunda rol oynadklarn
dnmek hem mmkndr hem de zorunludur.
8. Karakterin erdemi her zaman iin daha nceden belirlenmi bir doru eylem
tanmndan elde edilir veya ondan tretilir.
Yukardaki zellikler erdem etii dndaki modern ahlak teorilerinde ahlakn
hukuki veya yasal bir formda alglandn gstermektedir. David Statmanin
ifadeleriyle:
Tm insanlar evrensel grevler tarafndan balanmlardr, bu grevler ya iyi
kavramndan nce gelirler ya da herhangi bir iyi kavramndan tretilirler. Bu adan da
ahlaki akl yrtme sadece kurallarn uygulanmasyla alakaldr ve erdemin deeri ya doru
ya da iyi kavramlarndan tretilir.41

Bu grn znde ise ahlaki ykmllk dncesi yatmaktadr. Ahlaki


ykmllk dncesini salayan hukuki ahlak anlayna erdem etii temel olarak
iki adan eletiri yneltmektedir. Bunlardan ilki kavramsal eletiridir. Buna gre
grev veya sorumluluk kavram her zaman iin herhangi bir st otorite tarafndan
ortaya konan bir yasalar kmesini n gerektirirken; ahlaki zorunluluk herhangi bir
hukuki sisteme gndermede bulunmamaktadr. Bu durumda ise herhangi bir atf
olmayan veya gndermede bulunduu yer bo kme olan bir kavram olarak ahlaki
zorunluluk serbeste yzen ve kaytl olmayan bir bo kavram olmak durumunda
kalmasnn yansra bu dil ahlak bizim dmzda bir yere konumlarken ahlakn insan
olarak bizim iimizde olduu gereine zt bir anlay temsil etmektedir. 42 kinci
olarak, erdem etiinin bu etik anlaya ynelttii eletiri tarihsel bir hviyettedir. Bu
eletiriye gre tarihsel olarak, antik dnyada modern anlamda bir ahlaki zorunluluk
anlay mevcut deildir. Bu dnemde ahlak dnceleri veya felsefeleri temel olarak
iyi yaam ve iyi karakter zellikleri zerine younlatklar lde zne merkezli bir
ahlakn temsilcileri olmulardr. Ahlaki yasa ve zorunluluk kavram tarihsel olarak
Hristiyanlk arka plan ve insan tesi tanrsal yasa koyucu dncesine
yaslanmaktadr. Bu haliyle de tm kii ve durumlar aan, onlar dikkate almayan
41

David Statman, Introduction to Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 1997, s. 3.
42
A.e., ss. 3-5.

83

evrensel bir yapya sahiptir. Modern dnyada ise dinin etkisinin krlmasna ramen
dinden kaynakl ahlaki yasa ve zorunluluk kavramlarnn hl ahlak felsefesinde
kullanlmaya allmas bu kavramlarn aslna bo kavramlar olduu gereini
deitirmemektedir.43 Dolaysyla da yasa merkezli olmaktan ziyade insan merkezli
olan yeni bir etik dile ihtiya vardr. Bu etik dil ise antik dnem filozoflarnda ve
zellikle de Aristoteleste mevcuttur. O halde Aristoteleste olduu gibi erdem,
erdemli birey, karakter ve insann ne olduu zerinden psikoloji felsefesi nda
bireyin toplum ierisindeki konumu vb. noktalardan hareketle yeni bir ahlak felsefesi
oluturulmaldr. Aslnda erdem etii savunucularnn dier etik teorilere ynelttii
eletiriler daha geni bir yelpazeye yaylmaktadr. Ancak hepsinin kkeninde hukuki
ahlak anlayna ynelik bir itirazn mevcudiyeti grlmektedir. rnein, Michael
Slote gibi nemli bir erdem etikisi benzer bir eletiri noktasndan hareketle benteki asimetrisi ve ben-teki simetrisi kavramlarn kullanarak modern etik
teorilere eletiriler yneltmektedir. Dnrn bu dncesi erdem etiinin eletirel
pozisyonundan ziyade kendine has ve olumlu ynlerinin incelenecei son blmde
ayrntl biimde tahlil edilecektir.
MacIntyren ak ifadeleriyle geerliliini yitirdii halde temel kavramlar
ahlak felsefesinde korunan dinsel arka plann etkisinin ne olduuyla alakal son bir
tespitten sonra ikinci ksma geilecektir. MacIntyrea gre,
On sekizinci yzyl ahlak felsefecilerinin baarszla uramas kanlmaz olan
bir projeye bel balam olduklar sylenebilir; nk onlar, bir taraftan, dorudan doruya
birbiriyle eliecek ekilde tasarlanm bir ahlaksal buyruklar kmesini ve dier taraftan da
bir insan doas tasarmn devralrken, aslnda, ahlaksal inanlarna belirli bir insan doas
iinde rasyonel bir temel bulma abasna girimilerdir... Devraldklar ey, ilk bata tutarl
olan bir dnce ve eylem emasnn tutarsz fragmanlarndan baka bir ey deildi44

Dnre gre, Aydnlanma dnemi filozoflarnn paylalan ahlaki ilkeleri var


olduklar dinsel gelenekten koparp onlara rasyonel ve sekler bir temel salama
giriimlerinin baarsz olmasndan dolay Aristotelesi gelenekteki erdem anlay
post-Aydnlanma dnemi iin ahlak temellendirme ve savunmada tek seenek olarak
ortada durmaktadr.45

43

A.e., s. 4.
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 91.
45
Alasdair MacIntyre, The Claims of After Virtue, Analyse und Kritik, C. 6, No: 1, 1984, s. 3.
44

84

2.2 ada Erdem Etiinin mknna Ynelik Temel tirazlar ve


Cevaplar
Bu ksmda erdem etiinin temeline veya imknna dair eletiriler ele
alnacaktr. Grlecei zere erdem etiine iki tr eletiri imkn mevcuttur.
Bunlardan ilki onun imkn dhilinde olup olmadyla alakalyken, ikincisi erdem
etiinin kendi i kabullerinin dourduu sorunlardan hareketle oluturulacak
eletirilerdir. lk tr eletiriler bu ksmda deerlendirilecektir. Ancak ikinci tr
eletiriler veya soru(n)lar erdem etiinin dier teorilere ynelttii eletirilerinden
veya imknndan ziyade daha pozitif ve yapc ynleri kapsamnda temel kavram ve
nermeleri tartlrken ele alnacaktr. Bu ikinci tre erdem etiinde merkezi sahneyi
igal eden erdemli birey kavramnn gerek hayatta nasl tannabilecei veya bu
bireyin nasl rnek alnabileceiyle ilgili sorular ve eletiriler rnek olarak verilebilir.
ada erdem etiinin imknna ynelik itirazlar temel olarak ana balk
altnda toplayabiliriz. Bunlardan ilki erdem etiinde temel kavram olan erdemin her
zaman iin eylemlerle ilgili bir n ilke veya yasa kabulnden hareket edilerek
tanmlandyla alakal olan eletiridir.46 Bu eletiri kabul edildiinde ada erdem
etikilerinin ne srdkleri gibi deontik kavramlardan bamsz bir areatik kavramlar
kmesi mmkn deildir sonucu doal olarak ortaya kmaktadr. rnein, cesaret
erdemini ele alalm. Erdem etii kapsamnda cesaretin erdemli bireyden nce ve
bamsz bir tanm yaplmamaktadr. Yani cesaret erdemli bireyin gerekletirecei
bir eylem tr veya belli bir karakterin bu eylem trnde kendini ak etmesidir.
Dier teorilerde ise temel olarak cesaretle ilgili yasa benzeri bir ilke belirlenir ve bu
ilke zerinden bir bireyin cesaretli olup olmad bu ilkeye uygunluu bakmndan
ele alnr. Ancak bu dnceyi savunanlar erdem etiinde de st ilkeden bamsz bir
erdem ve erdemli birey tanm yaplamayacan savunmaktadrlar. Bu dncenin
kaynakland temel ngr herhangi bir etik teorinin veya dncenin u ilkeyi
iermek durumunda olduudur; a) iyi ile ilgili, b) grevle ilgili, c) ahlaki ilkelerle
ilgili genel ve standart bir sistematik kmeye. 47 Bu dnceye gre belirtilen
standartlar zerinden bir eylemin kendisine uygunluuyla ahlaki olup olamadnn
46

John Waide, Virtues and Principles, Philosophy and Phenomenological Research, C. 48, No: 3
Mart 1988, s. 457.
47
A.e., s. 455.

85

test edilebilecei, eylemin ahlaki olup olmadyla alakal yeterli ve zorunlu koullar
belirten bir ahlak yasas hem gerekli ve zorunlu hem de bir etik dnce iin
varlnn reddi mmkn olmayan bir olgudur. Bu erevede erdem, karakter ve
erdemli insan noktasnda da rasyonel ahlaki ilkeler veya yasalar nceden bellidir ve
bu kavramlar veya olgular ancak ve ancak bu ilkeler temelinde ele alnr veya
deerlendirilir.
John Waide bu eletirinin iki ana temel ngrs olduunu belirtmektedir.48
Bunlardan ilki psikolojik temeldir; buna gre bir birey herhangi bir eylemden nce
psikolojik olarak bu eylemle ilgili bir ahlak yasas veya ilkesinden bilinli veya
bilinsiz bir biimde hareket etmek durumundadr. kinci ngr ise metafizik bir
temeldedir, buna gre herhangi bir eylemin veya bireyin erdemli olup olmadyla
ilgili verilecek bir yarg veya yaplacak bir deerlendirme zorunlu olarak nceden
belirlenmi ahlaki ilkeler araclyla ele alnmak durumundadr. Bu metafizik kabul
MacIntyre u ifadelerle dile getirmektedir:

Kurallar ahlaksal yaamn temel kavram haline gelmitir. Dolaysyla da, karakter
nitelikleri, genel olarak, bizi doru kurallar btnn izlemeye yneltmelerinden dolay,
yalnzca bu nedenle, dllendirilir olmutur Dolaysyla modern grte, erdemlerin
temellendirilmesi, nceden baz ilke ve kurallarn temellendirilmesine dayanr.49

Daha nce ahlakn yasa benzeri ilkeler araclyla ifade edilmesinin modern
zamanlarda neden bu kadar poplerlik kazandyla ilgili bir vurgu yaplmt. Bunun
temel sebebi olarakta gittike giriftleen toplumsal yap ierisinde yasa benzeri
ahlaki ilkelerle elde edilen deerlendirme rahatl ve ilevselliin cazibesine dikkat
ekilmiti. Bu ilevsellik ve cazibelerine ramen yasalar her zaman iin indirgemeci
ve genel olmak durumundadrlar. Ahlak dnyamz ise genel olmaktan ziyade tikel
durumlarla alakal ve olduka kark bir manzara arz etmektedir. Duygularn, akln,
karakterin, iinde bulunulan durumun, gemiimizin ve gelecek kayglarmzn
birbirileriyle girift ilikileri ve bunlardan herhangi birine indirgenemeyecek bir
yaantnn yasa veya ilkeler araclyla tek boyuta, rnein akla, indirgenmesi
olduka yanl bir temeli ahlakn merkezine almak anlamna gelmektedir. Bu noktada
48
49

A.e., s. 458.
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ss. 180-181.

86

ada erdem etii noktasndan yneltilen eletiriye verilen temel cevap erdemin bir
yasay merkeze ald veya ondan trediinden daha ziyade yasa veya ilkelerin
aslnda

karakter

zellikleri,

deerlendirmelerden trediidir.

dolaysyla
50

erdemler

zerine

olan

genel

Waide bu paralelde ilke etikleri olarak

isimlendirdii, erdem etiinden gayr etik teorileri iki temel noktada hataya dmekle
itham etmektedir.51 Bunlardan ilki, onlar ilkeler ve yarglarn hukuk veya yasama
sistemi iindeki rolleriyle ilgili bir yanlg iindedirler. kinci olaraksa, ahlak yasas
aslnda kodlanamayacak bir eyi kodlama teebbsnden baka bir ey deildir. lk
yanlgyla alakal olarak, dnr, ilkeler ve yarglarn hukuk sz konusu olduunda
bir yasama cemaatini n gerektirdiini, dier bir deyile yarglarn cemaat eylemleri
olarak ortaya ktn dolaysyla da ilkelerden otomatik bir deerlendirme veya
yarg lt elde etmenin mmkn olmadn belirtmektedir. Buna gre ilkelere
merkezi bir yer veren modern etik teoriler, rnek alnan ve kendilerine temel
salayan hukuk dnyasyla ilgili ciddi bir yanlg iindedirler; ilkelerin veya
yasalarn uygulanmas hibir zaman iin bireysel bir mesele olmamtr ve ilkelerden
kacak sonu ilkeleri yorumlayacak daha byk ve kurumsal bir cemaatin varlna
muhtatr. Bu ise yorum farkllklarna yol at lde ahlakn matematiksel
anlamda kesin olmayan veya olamayacak doasna gndermede bulunmaktadr.
kinci temel yanlg ise ahlakn ne olduuyla ilgili ciddi bir zihinsel karklk
iermektedir. Bu yanlg tek veya birka ilke araclyla tm sosyal dnyann
aklanabileceine olan inantaki gibi bir yanlgdr. Yani ahlaki ilkeler ahlak
dnyasn oluturmaz, onu takip ederler. Dolaysyla ahlak belli ilkelere indirgeme
veya bunlarla kodlama abas ahlak dnyasnn zengin ve indirgenemez zyle ilgili
byk bir yanlgnn ifadesi olmak durumundadr. Peki, bu noktada erdem etii
kendine has bir zme sahip midir?
Waide, doal dil rneinden hareketle, bizim bir dili kullanrken veya
merammz bir dil araclyla ifade ederken herhangi bir ekilde bir dilbilgisi
kitabn veya doru kullanm klavuzunu takip etmemizin imknsz olduundan
hareketle, dilde olduu gibi ahlakta da eitilmi bir ngr veya algnn temel
olduunu belirtmektedir. Yani dilbilgisi kitaplar nasl ki bir dil iin gerekli olsalar
50
51

John Waide, Virtues and Principles, s. 465.


A.e., ss. 465-467.

87

bile dilin kullanmyla ilgili yeterli ve zorunlu koullar tamamyla ilerinde


barndramayacaklarsa, ahlaki yasalar veya ilkelerde ahlak yaantsyla ilgili olarak
benzer biimde her eyi kodlamay baaramazlar. Tpk dildeki kurallarn belli bir
dilsel cemaatin bu dili kullanmasyla ilgili betimleyici bir ynnn mevcut olmas
gibi veya kurallarn dilin kullanm ile ilgili betimlemelerden tretilmesi gibi ahlaki
yaantda da kurallar ahlaki olgulardan tretilir veya yasalar olgular deil, olgular
yasalar dorurur.

52

Ahlakn tikel durumlarla alakal olmas ayn zamanda

Aristotelesin erdem etiin de temel ngrleri olan u kabulleri gerektirmektedir: a)


ahlakla ilgili yarglar matematiksel kesinliin zddna her zaman iin belli bir
mphemlii barndrrlar veya ideali deil ideale yaklamay ifade ederler, b) ahlaki
yarglar, tikel durumlarda nasl davranlmas ile ilgili olarak algnn eitilmesini
gerektirirler, c) bu anlamda da ahlaki bilgelik her zaman iin tikellerle ilgilidir.53 lk
kabul ahlakn yasalarla ifade edilemeyecek bir tabiata sahip olduunu, ikincisi
ahlakn deneyimle birlikte gelitii veya deneyimlerden bamsz bir ahlakiliin sz
konusu olamayacan, nc kabul ise ahlakn sadece ve sadece yarglarla alakal
deil yaantyla alakal olduunu vurgulamaktadr. Bu alardan erdem etii, erdemi
bir ilkeden treten veya erdemli yaamay yasa benzeri ilkelere uygunluk olarak
gren etik teorilerden ayrlmaktadr. Yukarda dile getirilen ve erdem etiine
yneltilen eletirinin bir benzerini Martha C. Nassbaum gelitirmitir.
Nassbauma gre erdem etii u temel zerinde ykselmektedir: a) ahlak
felsefesi hem zne hem de seimler ve eylemlerle ilgilenmelidir, b) bundan dolay da
ahlak felsefesi bir insann i dnyasn oluturan istekler, niyetler, duygular ve
arzularla ilgilendii gibi bu zelliklerin belli bir rg etrafnda bir araya gelmesiyle
birlikte ortaya kan ve znenin tm i ahlaki yaantsn merkeze alan karaktere
merkezi bir rol vermelidir, c) bylece ahlak felsefesi sadece ve sadece yaltlm
eylem seimlerine deil znenin tm bir yaamn kuatan ballklara, eylemlere ve
tutkulara odaklanmaldr. 54 Dnr erdem etikilerinin, Kant ve faydac etik
teorileri bu saylan gereklilikleri dladklar veya ele almadklarndan dolay
eletirmelerinin temelinde bu teorilerin yanl okunmasnn yattn dnmektedir.
52

A.e., s. 468.
A.e., s. 469.
54
Martha C. Nussbaum, Virtue Ethics: A Misleading Category? The Journal of Ethics, No: 3,
1999, s. 170.
53

88

Ona gre hem Kant hem de faydac filozoflardan olan Sidgwick ve Mill yukarda
ifade edilen tm maddelere katlmaktadrlar ve onlarn erdemlerle ilgili yazdklarnn
yansra ahlak psikolojisiyle ilgili dnceler gelitirmeleri bu noktay destekler
mahiyettedir.

erdem teorisinin

deontik

ve

faydac

teoriler

tarafndan

ierilmesinden dolay erdem etii kavramyla ifade edilen ahlak felsefesinin bahsi
geen teoriler karsnda rakip olarak deerlendirmenin kategorik bir hata
olduunu savunmaktadr. 55 Bu noktada Sean Mcaleer Nussbaumun aslnda ok
temel bir hata yaptn dile getirerek erdem etiinin kendi bana ve dier etik
teoriler karsnda ele alnmas gerektiini savunmaktadr. Mcaleera gre
Nussbaumun ileri srd gibi herhangi bir ahlak felsefesinin sadece erdem
teorisine sahip olmas onu erdem etii kapsamnda deerlendirmemize imkn
tanmamaktadr. Bir ahlak felsefesinin erdem etii kapsamnda deerlendirilmesi iin
erdem teorisine sahip olmann da tesinde erdeme merkezi bir rol vermesi
gerekmektedir.56 Buna gre Kantn erdemi bir bireyin grevini gerekletirme gc
olarak deerlendirmesi, onun areatik bir kavram olan erdemi deontik bir kavram olan
grev kavramyla temellendirdiini gstermektedir. Bu ise erdem etiinin, daha
ncede vurgulanan temel ngrlerine zt bir durum olduu gibi erdem etii tam da
bu noktay eletirerek var olmutur. Dier yandan faydac dnrlerin erdem ve
ahlak psikolojisine vurgu yapmalar onlarn fayda kavramn erdem kavramndan
stn grdklerini veya erdemi ikinci dereceden bir kavram olarak ele aldklar
gereini deitirmemektedir. Bu adan bakldnda da herhangi bir ahlak
felsefesinin erdem etii kapsamnda deerlendirilip deerlendirilemeyecei erdemin
aklayan (explicantia) m aklanan (explicanda) m olduuyla yakndan alakaldr
ve dier teorilerle kyaslandnda erdem kavramnn erdem etiindeki merkezi rol
erdem etiinin hem onlardan farkn hem de imknn ortaya koymaktadr.57 Mcaleer
bu adan Nussbaumun erdem etiinin imknna ait sorgulamasnn geersiz
olduunu belirtmektedir.
Erdem etiinin imknna dair ikinci bir eletiri ise onun karakter ve karakter
zelliklerine gerek erdemin tanmnda gerekse teorinin i sistematiinde merkezi bir

55

A.e., ss. 165-167.


Mcaleer, An Aristotelian Account Of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, s. 209.
57
A.e., s. 210.
56

89

rol vermesinden kaynaklanmaktadr. Erdem etiini savunan dnrler genel olarak


iyi ve doru yaam ile bu yaama biimlerini ortaya karacak doru zamanda, doru
biimde, doru istek ve niyetlerle eylemenin kendisi araclyla mmkn olduu,
erdemlerle bezenmi sabit veya kendi iinde sreklilii olan bir olgu olarak
karakterin varlnn ahlakl yaam iin n art olduunu savunmaktadrlar.58 Yani
erdem etiinin imkn dhilinde olabilmesi iin insanlarda srekli ve tutarl olduu
lde ngrlebilir eilimlerin kayna olan karakter zelliinin mevcut olmas
gerekmektedir. Dier bir ifadeyle karakter olgusunun mevcudiyeti pheli duruma
dt takdirde erdem etiinin mevcudiyet imkn da o lde pheli hale
gelecektir. te tam da bu noktadan erdem etiinin eletirisine girien en nemli
isimlerden biri Gilbert Harmandr. Harmann eletirisinin temel noktas erdem
etiinde mevcut olan ahlakiliin art ve imkn olarak Aristoteleste tarttmz
ilevsellik teorisinden hareketle insann kendini gerekletirmesi ve kendini
gerekletirme srecinde sabit bir karakter olgusunun gerekli olduu dncesine
yneliktir. 59 Bu eletirisinin karakter kavram veya olgusuyla ilgili eitli ynleri
mevcuttur. Ancak biz bu noktada, Harmann erdem etiince kabul edilen anlamda
tutarl, uzun dnemli, deitirilmesi ok zor olan, yerleik alkanlklarn yuvas
anlamnda karakter olgusunun olmadyla ilgili tespitini ele alacaz. Harman
gndelik kabullerimiz arasnda yer alan anlamda birisinin iyi davranmasnn
nedeninin onun iyi bir karaktere sahip olduunu kabulnn aslnda bir yanlsama
olduunu belirtmektedir.60 Bu iddiasnn temel dayana olarak ileri srlen gereke
sosyal psikolojide karakterin mevcudiyeti ile ilgili gerekletirilen deneylerden
olumsuz istatistik neticeler elde edilmesidir. 61 Harman eitli psikolojik deneyleri
ksaca ele aldktan sonra erdem etiinin de gndelik ahlaki anlaynda kabul ettii
karakter olgusunun deneyler tarafnda desteklenmediini, dolaysyla karakter
olgusunu kabul etmemiz iin bir sebep bulunmadn belirtmektedir. Peki, yleyse,
eylemlerimize yn veren olgu nedir ve neden karakter diye bir olgunun varlna
58

Grant Gillett, Robin Hankey, Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue,
Philosophy and Literature, C. 29, No: 2, 2005, s. 269.
59
Gilbert Harman, Human Flourishing, Ethics, and Liberty, Philosophy and Public Affairs, C. 12,
No: 4, 1983, s. 307.
60
Gilbert Harman, "Moral Philosophy Meets Moral Psychology: Virtue Ethics and the Fundamental
Attribution Error," Proceedings of the Aristotelian Society, C. 99, 1999, s. 317.
61
A.e., s. 316.

90

inanyoruz? Harman bu noktada sosyal psikolojideki bir kavram kullanarak bizim


aslnda

temel atf

hatas

(fundamental

attribution

error)

yaptmz

belirtmektedir.62 Buna gre eylemi gerekletiren znenin zerinde gereinden fazla


durulmakta ancak eylemin gerekletirildii balam grmezden gelinmektedir.
Dnrn meramn en iyi ifade eden cmleler unlardr:

yi eylem iyi karakterin bir sonucu deildir. yi eylem baskn olan evrenin bir
sonucudur. Gl olan d destekleri kaldrn, tutarl, iyi bir karakter gibi grnen ey havaya
toz zerreleri halinde savrulacaktr.63

Eer Harman haklysa erdem etiinin imkn da ortadan kalkmaktadr. Ancak


Harmann bu eletirisine ada erdem etikileri cevap vermekte gecikmemilerdir.
Verilen cevaplar iki ana balk altnda toplamak mmkndr. Bunlardan ilki yaplan
deneylerin temel kabullerini sorgularken, ikincisi karakterin varln kabul etmenin
yokluunu kabul etmeye nazaran salad faydalar zerinde durmaktr. lk cevap
tryle alakal olarak fazla teknik ayrntlara girmeden unlar kaydedebiliriz. Grant
Gillet ve Robin Hankeye gre sosyal psikoloji uzmanlar arasnda belli bir kesim
temel olarak d evrenin davran sonular zerinde etkili olmaktan da tede
davrann tek belirleyicisi olduuna dair kuvvetli bir literatre ve nyargya
sahiptirler.64 Ancak buna ramen eitli deneylerde deiken evre koullar ve daha
sabit karakter zellikleri arasnda bir ilgi kurulabilmektedir. Harmann ele ald
deneylerde ise byle bir ama gzetilmemi olmasna ve denekler iin artc ve
radikal seenekler sunulmasna ramen elde edilen istatistik sonular farkl davran
trleri arasnda, dier tm d artlar ayn kalmasna ramen, grlen farkllklarn
temelinde pekl karakter farkllklarnn olabileceini gstermektedir. 65 Dier bir
cevap ise Kristen Monroedan gelmitir. Monroe herhangi bir eylemi veya davran
aklamada u temel kabule yaslanmann daha doru olacan savunmaktadr:
insann ahlaki idealleri iselletirmesi onun zihin yaps, zihin geliimi, temel
duygular, sosyal psikolojisi ve rasyonel karar almas zerindeki snrlamalar

62

A.e., s. 325.
A.e, ss. 319-320.
64
Gillett, Hankey , Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue, s. 270.
65
A.e., s. 271.
63

91

tarafndan belirlenir.

66

Buradan hareketle Monroe bizim karakter olarak

isimlendirmemizde sorun olmayan kimlik kavram zerinden 2. Dnya Savanda


Yahudileri kurtaran insanlarla derinlemesine rportaj tekniiyle kimlik ve ahlak
arasnda nasl bir iliki olduunu aratrmtr. Monroe, bu aratrmadan iki temel
sonu karmtr. 67 Bunlardan ilki ahlaki dnyann girift yapsn gstermektedir.
Grev bilinci, adalet duygusu, erdemli olmak, sosyallik, din, i duygular vb. tm
olgular bu kurtarclar tarafndan setikleri eylemin bir nedeni olarak sralanmtr.
kinci olaraksa, kimlik (karakter) kurtarclarn tekiyle olan ilikilerinde ve
setikleri eylemlerde merkezi bir role sahiptir ve kimlik ayn zamanda ilikiseldir.
Monroenun kard sonular erdem etiinin temel ngrleriyle tam bir uyum
ierisindedir; karakter eylemi belirlemede ncelikli ve vazgeilemez bir yere sahiptir.
Monroe bu noktada erdem etiinin kurtarclarn eylemlerini aklamaktan da tede
onlar takdir etmemizi saladn nk erdem etiinde merkezi sahneyi igal eden
dier bir nemli unsur olan erdemli insan gibi olmak idealinin bu insanlar tarafndan
bize gsterildiini vurgulamaktadr. 68 Dnrn ulat sonular bize karakterin
varln arnk laboratuar ortamlarnda deil de gerek ve ykc bir dnemde
aradmzda ulaacamz sonular hakknda verdii fikirler asndan olduka
arpcdr.
Jonathan Weber ise iki sacayana sahip bir cevap vermektedir. Bunlardan
ilkine gre Harman eletirisinin temelinde u kabul yatmaktadr: eer karakter
olgusunu kabul edersek o halde deneylere katlanlarn karakterlerindeki farkllklar
adedince davranlarda da farkllk gzlenmelidir ancak bu gzlenmemitir o halde
karakter denen olgu bir yanlsamadr. 69 Ancak bu temel ngrnn ardnda yatan
baka bir kabul de Kamtekarn tespitiyle, davran psikolojinin d artlarn
eylemlerin temel kkeni olduu veya ortamn davranlar zerindeki tek hkim
olduu ve bunu amann bir yolu bulunmadna dair olan kabuldr.70 Webber bu

66

Kristen Monroe, How Identity and Perspective Constrain Moral Choice, International Political
Science Review / Revue internationale de science politique, C. 24, No: 4. Ekim 2003, s. 406.
67
A.e., s. 408.
68
A.e., s. 419.
69
Jonathan Webber, Virtue, Character and Situation, Journal of Moral Philosophy, C. 3, No: 2,
2006, s. 204
70
Rachana Kamtekar, Situationism and Virtue Ethics on the Content of Our Character, Ethics, C.
114, No: 3, Nisan 2004, s. 491.

92

noktada en kuvvetli itirazn buradan hareketle davran psikolojide mevcut olan


karakter tanmna yneltilmesi gerektii savunmaktadr. Dnre gre karakteri
belli bir uyarcya kar kesin bir yoldan cevap verme eilimi olarak tanmlamak
yerine, belli bir davran eiliminin zel bir uyarcya cevap olarak ortaya kmas
olarak; yani uyarc yerine davran eilimini merkeze alarak tanmlamak daha
salkl bir metottur. 71 Dier yandan belirttiimiz ikinci cevap da Webberden
gelmektedir. Buna gre karakterin varln kabul etmek, varln reddetmeye oranla
bilimsel adan daha ilevsel sonular vermektedir. Ak olarak belirtmek gerekirse
ayn sahadaki farkl bilimsel teorilerin stnlkleri ve tercih edilme sebepleri
arasnda saylan daha derin aklama ve daha keskin tahmin edebilme kapasiteleri
karakter olgusunu kabul ettiimiz takdirde davranlarn evreleriyle olan
ilikilerinde bize daha aydnlatc bir resim sunmaktadr. 72 Yani bir insann hangi
saiklerden hareketle hangi uyarlara ne tr tepkiler vereceiyle alakal olarak karakter
kavram vazgeilmez bir aklama stnl salamaktadr. Webber bu noktada u
uyary yapmay da ihmal etmez; ahlaki kavram ve ngrler bir bilim trnden
tretilecek veya indirgenecek trden olgular deildirler ancak herhangi bir ahlak
teorisinin deneysel olarak desteklenmesi onun stnlnn de bir kantdr. 73 Bu
adan da karakter olgusuna zel bir vurgu yapan ve karakter geliimini ahlaki
znenin ortaya kmas noktasnda vazgeilmez gren erdem etii ak bir avantaja
sahiptir.
Dier yandan bizim yukarda ele aldmz cevap trlerinin yansra baka bir
cevapta Christian Millerdan gelmitir. Miller yukardaki cevaplardan daha mtevaz
bir cevap gelitirmitir. Dnre gre zayfta olsa sosyal psikolojideki deneyler
sonuta karakter olgusuna iaret etmektedirler. Millera gre erdem etikileri
deimeyen, sabit, uzun sreli bir karakter olgusunun gnmzdeki sosyal psikoloji
deneyleriyle desteklenmediini kabul etmi olsalar da dier bir sonu bizi
beklemektedir. 74 Gnmzde gerekletirilen sosyal psikoloji deneylerinden elde
edilen neticelere gre deneye katlan znelerin byk ksm ideal anlamda karakter
71

Webber, Virtue, Character and Situation, s. 204.


A.e., s. 209.
73
A.e., s. 213.
74
Christian Miller, Social Psychology and Virtue Ethics, The Journal of Ethics, No: 7, 2003, s.
389.
72

93

zellikleri sergilemesellerde u iki kapsamdan birine girmektedirler; ya yerel, snrl


(local) karakter zelliklerine sahiptirler ya da baz snrl, zayf veya lml ancak
daha oturakl (global) karakter zelliklerine sahiptirler. 75 Millera gre bu son
temelden hareket edilse bile insanlarn ounun ideal anlamyla erdemli
olduklarndan phe iinde olan erdem etiini savunan dnrler bu sonular
kabullenmekte zorluk ekmeyeceklerdir.
Erdem etiinin imknna dair nc sorgulama ise ada erdem etikileri
arasnda mstesna bir yere sahip olan Michael Slotedan gelmektedir. Ancak dnr
ele ald sorunun cevabn yine kendisi vermektedir. Slote erdemin veya erdemli
yaamann mmkn olup olmadyla alakal olarak tarihsel perspektif erevesinde
bir hesaplama iine girmektedir. Buna gre erdemli birey yaants ierisinde ok
eitli artlar iinde yanl dorudan ayrma kapasitesine sahip olan; duygu, dnce,
arzular arasnda uyum olan ve buna gre eyleyen bir bireydir. 76 Aristotelesin
belirttii gibi erdemli davranmak hem bilgi hem de eylemde bulunulacak ortamla
ilgili bir alg deneyimine sahip olmay gerektirmektedir. Yani erdemli birey eitli
artlar altnda rastlantsal olarak iyi eylemde bulunan bir birey deildir ve bu
rastlantsal olmayan durum evre-eylem bilgisinin varln zorunlu klmaktadr. Bu
noktada erdem etiini eletirenler onun ahlaki olarak neredeyse ideal artlar altnda
bir birey ve ahlaki eitim srecini dayattn bunun ise zneden ok fazla ey
istemek olduunu savunmaktadrlar. Ancak Slotea gre bu eletiri bir ekilde
cevaplanabilecekken daha esasl bir baka eletiri noktas mevcuttur. Buna gre insan
tarihsel bir varlktr dolaysyla bilgisi ve deneyimi belli bir tarihsel kesit iinde ve
sosyal dnyada ekillenmektedir. Slote buna rnek olarak Yunan site devletinde
kleliin olduka doal olan bir ey olduu kabuln ve erdem etiinin en nemli
sesi kabul edilen Aristotelesin klelikle ilgili dncelerini ortaya koymaktadr.
Dnre gre klelik gnmzde ahlaki temelde bir redde muhatapken, tarihin o
dneminde kleliin doal kabul edilmesi ahlaki zaaf dnda daha baka kltrel ve
sosyal bir aklamay gerektirmektedir. 77 Ancak bu noktada erdemli yaamn
mmkn olup olmad sorusuyla karlamaktayz. Yani insann ahlakilii tarihsel

75

A.e.
Michael Slote, Is Virtue Possible? Analysis, C. 42, No: 2, Mart 1982, s.70
77
A.e., s. 72.
76

94

srete ortaya kan ve bilgi gerektiren bir eyse o zaman bize ahlaki olarak doal
geldii halde tarihin ileri bir kesitinde aslnda bize doal gelenin doal olamadyla
ilgili bir bilgiye veya bilince erebiliriz. Burada tarihle kastedilen bireysel tarih deil
insanlk tarihidir, ayn ekilde bizden kastta genel olarak insanlk lemidir. Bu
adan da nmzde iki seenek kalr ya greceliliin gven telkin etmeyen ve
ahlak sosyal uzlaya indirgeyen sularna yelken aacaz ve erdem etiinin ahlak
noktasnda klasik sofistlerden farkl bir ey sylemediini kabul edeceiz ya da bu
sorunla ilgili ahlak sosyal uzlaya indirgemeyecek baka bir yntem bulacaz.
Slote bu noktada ikinci bir yaklam nermektedir ve bilimsel gelime ile ahlak
arasnda bir benzerlik kurmaktadr. 78 Bilimsel teorilerin tarihsel sre iinde en
byk glerini iddialarnn ortada olmas ve yanllanabilir olmasndan aldklar
aktr. Nitekim bilim deneyim dnyasn konu edindii ve insan idrakinin o anki
yapsyla yakndan alakal olduu iin bir teori yanllanabilir olma potansiyelini her
zaman iin iinde tamak durumundadr. Ancak kimse kalkp bilimsel teorilerin bu
zelliinden yola karak bilim yapma imknn sorgulamamaktadr. Slote iddiasnn
bilimsel ilerlemeden hareketle ayn ereveye sahip bir ahlaki ilerleme durumundan
ziyade tarihsel tecrbe iinde insan bilgi ve bilincinin eldeki veriler nda daha
iyiye doru gittiini gstermek ve sadece bu adan bir analojinin imknn
gstermek olduunu vurgulamaktadr. 79 Dnr bu noktada ilk ortaya kt zaman
dilimi iinde faydaclk ekolnn ahlaki anlaymza ve buradan hareketle de ahlaki
yaantmza farkl ve yeni bir soluk getirdiini ancak tamamen doru temeller
zerinden ykselmediinin en azndan gnmzde erdem etiini savunanlarca
gsterildiini belirtmektedir. Ancak bu faydacln ahlaki anlaymzn gelimesi ve
doruya bir adm daha yaklamamz noktasndaki katksn reddetmemizi
gerektirmemektedir. Bu noktada Slote ahlaka yeni bir pencereden bakmamz
gerektiini vurgulamakta ve ahlakn belirtilen ereve dhilinde, kavramlar ve ilkeler
asndan deil, erdemli bireyin pratik sahada doru ve yanllar zerine olan
eylemlerinden ve tavrlarndan hareketle deerlendirilmesi imknn sorgulamamz
gerektiini dnmektedir.80 Belirtilen soruna tarihsel bir varlk olarak insan ve ahlak

78

A.e., s. 75.
A.e.
80
A.e., s. 76.
79

95

kavraynn iinde tad grecelilik tehlikesine kar Julia Annas erdem etii
adna farkl gibi grnsede aslnda benzer bir savunma gelitirmitir. Annasa gre,
erdem etiinin insann sosyal ynne vurgu yapmas onun bo evrensel ahlaki
kavramlar bertaraf etmek adna insan sosyal olarak gml (socially embedded)
kabul etmesine imkn tanmaktadr. Bu kabuln yarataca grecelilik tehlikesini
bertaraf etmek adna da genelde tartmalarda grmezden gelinen pratik akl
yrtmeye yapt vurguyla, bireyin sosyal evresinden bamsz dnme gcne
gndermede bulunmaktadr.81 Bu ise ikili bir yapnn varln gstermektedir. Erdem
etii genel olarak ahlakn gerekletii ve ahlaki tavrn aktarld sosyal evreyle
ilgili olduka realist bir tutumun yansra insan olarak bireyin bamsz dnebilme
kapasitesinden hareketle her zaman iin iinde bulunulan sosyal evreyi amann
imkn dhilinde olduuna iaret etmektedir. Bylece erdem etiinin cari olan ahlak
dnyasndan hareketle merkezinde erdem kavram olmak zere grecelilie
savrulmayacak bir etik imknn salad vurgulanabilir. Bu erevede ada
erdem etii dnrlerinin ele ald konular tartlrken erdem etii, sosyal dnya
ve erdemli yaamann imkn olarak ahlaki eitim arasnda nasl bir ba olduu
zerinde ayrntl bir biimde durulacaktr.

81

Annas, Virtue Ethics ss. 531-532.

96

2.3 ada Edem Etiinin Temel Konular


ada erdem etiinin zerinde durduu temel konular; erdem, erdemli birey,
erdemli eylem, insan doas, ahlaki eitim sreci, erdem ve kural arasndaki
ilikilerin mahiyeti olarak sralanabilir. Bu ksmda belirtilen konular ada erdem
etiinde nemli saylan dnrlerin grlerine referansla ele alnacaktr. Genel
olarak, daha nce vurguland gibi, ada erdem etiinin dier etik teorilere
ynelttii eletiriler zerinde durulmayacak ancak gerekli olduu zamanlarda bu
eletiriler ele alnaca gibi dier etik teorileri savunanlarn eletirileri de belirtilen
konular dhilinde tartlacaktr. David Solomona gre erdem etiinin temel tezi
ve bu tezlerden kan temel sonucu veya grevi vardr.82 lk temel; 1. Gncel
ahlak felsefesi dnrleri erdem kavramlarn temel olarak alan ahlaki eletirilere ve
akmlara yeterince dikkat etmemilerdir. 2. Herhangi bir gelikin ahlak teorisi
mutlaka ve mutlaka iinde erdemle ilgilenen bir ksm bulundurmaldr. 3. Erdem
teorisi, bir ahlak teorisinin eylemin doruluunu ve eylemin sonucunun faydasn
deerlendirmekten daha gl bir ekilde veya daha temel olarak insan karakterini
deerlendirecek bir yapya sahip olmas gerektiini savunmaktadr. Erdem etii
koyduu bu normatif temeller balamnda u eyi amalamaktadr. 1. Erdem etii
belli bir ideal insan anlay gelitirmeyi ve savunmay amalamaktadr. 2. Erdem
etii ideal insan iin gerekli ve zorunlu olan erdemler listesini gelitirmeyi ve
savunmay amalamaktadr. 3. Erdem etii bir kiinin nasl erdemlere sahip
olabileceini veya erdemli bir hayat sreceiyle ilgili bir gr gelitirmeyi ve
savunmay amalamaktadr.
Grld zere ada erdem etiinde en merkezi kavram erdem
kavramdr. Dolaysyla ada erdem etiinde erdemin tanm nemli bir balang
noktasn tekil etmektedir. Erdem, Annasa gre, uygun bir ekilde, doru bir akl
yrtmeyle birlikte doru eylemde bulunma eilimidir. 83 Tanmdan da anlalaca
zere erdemi salt alkanlk olmaktan kurtaran ey onun doru akli gerekelerle
ortaya kmasdr. Yani akldan bamsz bir erdem mmkn deildir. Yine bu
paralelde erdemin iki yn vardr; birincisi duygu ve arzularla alakal yn, ikincisi
82

David Solomon, Internal Objections to Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman,
Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 165-166.
83
Annas, Virtue Ethics, s. 515.

97

ise entelektel yndr. Buna gre erdemin sadece doru gerekelerle ortaya kmas
yetmemektedir. Erdem ayn zamanda uygun ve harmonik bir ruh haliyle ortaya
kmaldr. Bu ise bizi baka bir nemli ayrm noktasnda gtrmektedir. Erdemli
insan sadece doru gerekelerle doru biimde eyleyen insan deildir, o ayn
zamanda erdemli olmay tm kalbiyle isteyen insandr. 84 Ayn noktay Robert
Audide vurgulamtr. Audi, erdem etiinin temelinde mevcut olan, bireyin
karakterini deerlendirmede areatik kavramlarn merkeziliine iaret ettikten sonra
bireyin sadece ahlaki standartlara veya yasalara uygun hareket etmesinin onun ahlaki
olarak

saygnlk

kesp

edecek

bir

durumda

bulunmasna

yetmediini

vurgulamaktadr.85 Erdem etiinin erdemlerle ilgili dier bir nemli temel ngrs
ise onun insan hayatnn bir annda ortaya kan rastlantsal bir duruma tekabl
etmedii aksine hayatn btnsellii iinde ortaya kt ve bundan hareketle
deerlendirilmesi gerektii ynndeki vurgusudur. 86 Bu adan erdemin karakterle
ok yakn bir ilikisi mevcuttur. Erdem bahsettiimiz erevede bir karakter zellii
olmak durumundadr. Hatta Michael Slotea gre erdemler takdir edilen veya
hayranlk uyandran temel karakter zelliklerinden baka bir ey deildirler. 87
Karakterle ilgili tartmalar deerlendirdiimiz ksmda, onun uzun sreli, sabit,
tutarl, belli rasyonel gerekelere dayal eilimlerde bulunmamza imkn tanyan bir
olgu olduuna vurgu yaplmt. Bylece karakterle erdem arasndaki ba noktasnda
karakterin insann kendini gerekletirmesi srecinde sahip olduu ve ahlaki ierie
sahip zelliklerinin erdem olduu eklinde ifade edilebilir. Erdem etiinin dier bir
nemli noktas, erdemin insann kendini gerekletirmesi veya mutluluunu (faydac
anlamda geici psikolojik sre olarak deil kalc olan bir durum olarak
anlalmaldr) salayacak olan temel olgu olarak grlmesi ve bu adan da salt
arasal bir zeminde deerlendirilmemesidir. Baka bir ifadeyle erdemlere referansta
bulunmadan veya erdemlerin kurucu unsurlar olmadklar hi bir iyi tanmlanamaz.
Dier yandan erdem hayatmz oluturan unsurlar zerinde gerekletirilecek veya
onlara bir istikamet tayin edebilecek bir yetenek tr olarak ele alnabilir. 88 Bundan
84

A.e., s. 516.
Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, s. 189.
86
Annas, Virtue Ethics, s. 519.
87
Slote, From Morality to Virtue, s. 4.
88
Annas, Virtue Ethics, s. 522.
85

98

kast erdemin hayatn dier unsurlaryla kar karya getirilmeyeceidir. rnein


para kazanmay, erdemli yaamayla kar karya getiremeyeceimiz ancak para
kazanmay erdemli bir ekilde veya erdemsiz bir ekilde gerekletirebileceimiz bu
dncenin temel noktasdr. Bu adan da erdemi sadece kendileri araclyla
mutlulua erebileceimiz veya kendimizi gerekletirebileceimiz, fiziksel ve
psikolojik olarak buna imkn bulabileceimiz karakter eilimleri olarak da
tanmlayabiliriz.89
Erdem etiine yneltilen eletirilerden bir dieri de onun etikten tamamen
bamsz

bilimsel

bir

insan

doas

tanm

zerinden

kendi

iddialarn

temellendirmeye alt ve bunun ahlak ahlak olmayana indirgemek olduudur. 90


Julia Annas, bunun tarihsel olarak tam anlamyla doru olmadn Yahudi ve
Hristiyan gelenek iinde erdem etiinin merkeziliine vurgu yaparak belirtmekte
ancak zelikle Aristoteles etii ve ada erdem etii iinde nemli bir yere sahip
olan Rosalind Hursthouse gibi dnrlerin insan doasn tamamen doalc bir
biimde ele aldklarn da vurgulamaktadr. 91 Burada ise etiin tamamen bilimsel
temellere yaslanmas gibi bir eyin sz konusu olmadn ancak erdem etiinin n
grd ahlak psikolojisinin biyoloji, psikoloji ve sosyoloji gibi bilim dallar
tarafndan desteklendiinin gsterilmesinin amalandn savunmaktadr. Kendi
ifadesiyle birinci grev etii doru yapmaktr, ondan sonra bunun metafizik imalar
zerinde sorular sorulabilir; tersini yapmak deil.92
Erdem etiinin dier bir nemli zellii ise ahlak psikolojisi temelinde akl,
duygu, arzular arasnda sosyal ve siyasal yaantmz da kapsayacak bir uyum
aramasdr. Bu uyum Michael Stockera gre dier etik teorilerin aramad bir
uyumdur. Dnre gre ahlak sz konusu olduunda;

Modern etik teoriler, birka saygdeer rnek hari, sadece sebepler, deerler ve
snamayla ilgilenmilerdir. Onlar ahlaki motivasyon ve ahlak yaantsnn yaps ve
snrlklarnn motivasyonla olan ilikisini incelemeyi gzden karmlardr.93

89

Nicholas Everitt, Some Problems with Virtue Theory, Philosophy, No: 82, 2007, s. 277.
Annas, Virtue Ethics, s. 526.
91
A.e., ss. 526-527.
92
A.e., s. 533.
93
Michael Stocker, The Schizophrenia of Modern Ethical Theories, The Journal of Philosophy, C.
73, No: 14, Austos 1976, s. 453.
90

99

Dnr bu durumun deerler ve motivasyonlar arasnda bir yark oluturduunu,


dolaysyla modern etik teorilerin insann btnselliini gzden karmalarndan
dolay da izofrenik bir durumun yklenicisi olduklarn belirtmektedir. Ona gre
modern etik teorilerin merkeze ald grev, fayda, zorunluluk gibi kavramlar ahlaki
yaantnn olduka dar ve kuru saylan bir ksmn deerlendirmemize imkn
tanmaktadrlar. Dier yandan ise tm canllyla bireysel ve bireyler aras
etkileimlerden kan deerler, ahlaki iyilik, ycelik ve erdem bulunmaktadr.94 Bunu
bir rnekle amamz gerekirse, arkadama iyi davranmam yasa merkezli etik
teorilerince ya grev ya da fayda kavramlar aracyla aklanacaktr. Arkadalk
denen olgunun sadece bu kavramlar araclyla ele alnamayaca aktr. Ancak
srar edip bu kavramlara indirgersek arkadalk kavramnn ii byk lde
boaltlacaktr. Bylece de arkadama olan scak duygularmdan hareketle takdir
edilecek bir eylemde bulunmamla (ahlaki motivasyonumla) bu eylemi bir yasadan
dolay gerekletirmem (ahlaki ltlerim) arasnda bir gerilim ortaya kacaktr.
Dnrn

eletirisinin

dier

bir

yn

de

ahlakn

doru

kavramna

indirgenmesinin veya yasal zeminde ele alnmasnn, dierlerine zarar vermediim


ve ahlaki yasaya uygun davrandm srece her eyin ahlakn dnda
deerlendirilebilecei ve bu anlamda da bu tr eylemlerin birey olarak hakkmz
olduu ynndeki yanl kanaattir. 95 Biz gndelik hayatta sadece yasalara uygun
davranmay ahlaki saymamakta, ahlak daha geni bir menzilde deerlendirmekteyiz.
Bu noktadan hareketle ahlakn belirtilen teorilerce daraltld ve yasaya indirgendii
lde de insan kendi i dnyasna yabanclatrd savunulabilir. Yani ahlak
yaantsnda bir insann sadece eylemleri deil arzular, duygular, ynelimleri de
merkezi sahneyi igal etmektedir ve herhangi bir ahlak teorisinin bu noktalarda sessiz
kalmas kabul edilebilecek bir durum deildir. te erdem etiinin ele ald erdem ve
onun ortaya karaca ve birlikte var olaca karakter anlan izofrenik durumun
tesinde harmonik ve dengeli bir ahlak yaantsna iaret etmekte ve znenin ahlaki
motivasyonu

ile

ahlaki gerekesi arasnda

ortaya

kabilecek

bir

yar

engellemektedir.
94
95

A.e., s. 455.
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 6.

100

u ana kadar erdem etiiyle ilgili yazdklarmzn olduka sistematik ve z


noktalarn Nicholas Everitt u ekilde sralamaktadr;96
1. Erdem, insann gelimesi veya kendini gerekletirmesi iin gerekli olan
karakter zelliidir.
2. Erdemin benim karakterim haline gelmesi demek onun benim iin ikinci
bir doa veya alkanlk haline gelmesi demektir. Yani erdemli yaamla ilgili
herhangi bir sknt duymamam ve onun dnda bir seenek dnmemem
noktasnda duygu, dnce ve eylem birlikteliini salam olmam
gerekmektedir.
3. Eylemlerim kesin baz arzu ve sebeplerden domaldr. Yani benim sadece,
rnein, adaleti, efkati, yce gnlll eylemlerimde sergilemekten tede
onlar kendileri iin daha baka bir sonu beklemeden, rnein daha iyi
hissetmek iin, gerekletirmem gerekmektedir.
4. Bunun iin benim kesin bir karakterde olmam gerekmektedir. Bu karakter
ise erdemli bireyin sahip olaca veya yaayaca hayatn z olan karakter
zelliklerinden tremelidir.
5. Bu adan erdemler insann hem kendini gerekletirmesi hem de iyilii
iin zorunlu ve kurucu unsurlardr.
Yani kural veya yasa merkezli ahlaki dnceleri reddeden erdem etii, kurallarn
yokluunda erdemleri ve karakteri ahlaki deerlendirme, gelime ve lnn
merkezine geirmitir.97
Yukarda belirtilen beinci zellik, erdem ve insann kendini gerekletirmesi
veya iyilii arasnda kavramsal ve doal bir ba olduu kabuln yanstmaktadr.
ada erdem etikileri arasnda dnceleri nemli bir referans noktas saylan
Rosalind Hursthouse hem erdem etiine ynelik olarak gelitirilen onun pratik ahlaki
meselelerde yn gsterici olamayaca nk bize bir eylem reetesi sunmad ile
ilgili eletirileri cevaplamada hem de insan doas, erdemli birey ve erdemli eylemle
ilgili grlerini savunmada bu noktay esas almtr. Copp ve Sobele gre
Hursthouseun temel abas erdemi mutluluk, kendini gerekletirme ve insann

96
97

Everitt, Some Problems with Virtue Theory, ss. 277-278.


Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 6.

101

iyilii temeline yaslama olarak okunabilir. 98 Hursthouseun grlerine gemeden


evvel erdem etiine yneltilen en temel eletirilerden biri olan ahlaki eylemelerde
yn gstermedii ile ilgili eletiriyi belirtmek faydal olacaktr. Bu eletiriye gre
erdem etiinde eylemlere yn gstermek iin ne srlen karlatn durumlarda
erdemli birey gibi davran nermesi gerek hayatta yol gsterici bir vasfa sahip
deildir. nk bu nermede ele alnan erdemli birey en az Kantn kategorik
buyruklar kadar evrensel ve soyut bir kavram olmasnn dnda ahlaki eylemler iin
bu nermenin genel bir l olarak ileri srlmesi baz eylemlerin erdemli bireyin
tercihlerinden bamsz olarak iyi veya kt olduu gereini dlamaktadr. 99 Bu
eletirinin ikinci ksmnn temelinde erdemlerin veya karakter zelliklerinin aslnda
belli kurallardan dourduu dncesi yatmaktadr. Biz bu noktay nceki ksmda
tarttmzdan dolay onu tekrar ele almayacaz. Ancak eletirinin ilk ksm hem
erdem etiinin gndelik hayatta yol gsterici vasfa sahip olup olamad hem de
sahipse bunu nasl yapacayla alakal olduu iin bu ksmda ele alnacaktr. Bu
eletiriye cevap olarak Statmann ifadesiyle erdem etikileri temel olarak kendi
dncelerini veya erdem etiinin kendine has zmn belirtmenin dnda suta
ortaklk ilkesi gelitirmiler ve rakip teorilerin de uygulamada zorluklarla
karlatklarn, erdem etiinin bu noktada yalnz olmadn savunmulardr. 100
Ancak bu savunma zayf bir savunmadr ve erdem etiinin gndelik hayatta
karlatmz ahlaki sorunlara nasl rehberlik edecei hala cevaplanmay
beklemektedir. te bu erevede erdem etiinin pratik hayatta yol gsterici bir vasfa
sahip olduunu belirten dnrlerden biri de Rosalind Hursthousetur. Dnrn
erdem ve insanla ilgili deerlendirmelerinin temellerini belirttikten sonra onun erdem
etiinin eylemlerimizdeki yol gstericiliinin imknna dair tespitlerine geilecektir.
Hursthouse iin herhangi bir karakter zelliinin erdem olarak ele
alnabilmesi iin u zellik gereklidir: 1. Erdemler sahibine, onun kendini
gerekletirmesi, iyilii ve mutluluu anlamnda fayda verirler. 2. Erdemler sahibini
iyi insan klarlar; insana has iyiliklerin ortaya kmasn salarlar. 3. Erdemlerle ilgili

98

David Copp, David Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue
Ethics, Ethics, C. 114, No: 3, Nisan 2004, s. 525.
99
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 21.
100
A.e., s. 22.

102

saylan iki zellik birbirileriyle balantldr. 101 Erdemlerin insann iyilii veya
kendini gerekletirmesi srecinde esas olgular olduu gr belli bir insan doas
tanmndan hareket etmektedir. Buna gre insann kendini gerekletirmesi demek
onun belli baz potansiyellere sahip olmas anlamna gelmektedir. Ancak daha
nemli iddia ise bu potansiyelleri gerekletirmenin bizi mutlu klaca ve insansal
iyiyi insana has bir dorultuda ortaya karaca kabuldr. Hursthouse bu noktada
zaman, mekn ve zne ilikisinin kilit bir neme sahip olduunu savunmaktadr.
Buna gre zor veya skntl zamanlarda insansal iyi veya erdemli bir yaam srmek
mmkn olmayabilir ya da normal zamanlarda bizim kendimizi gerekletirmemizi
salayan erdemli yaam bize zarar verebilir. rnein canilerin kol gezdii bir
ortamda arkada canls ve iyi niyetli olmak hayatmza mal olabilir! Bundan dolay
Hursthouse erdem ve insansal iyi arasndaki ilikiyi daha lman bir zeminde ele
alarak, erdemlerin tamamen deil, byk oranda sahibine faydal olduunu
savunmaktadr. 102 Burada kullanlan fayda sonuu felsefede kullanlan fayda
kavramyla kartrlmamaldr. Bu balamda o daha ok erdemlerin sahibi olan
bireyin insana has iyilikleri yaamasn mmkn klmann da tesinde kendileri de bu
iyiliin kurucu unsuru olarak erdemlerin faydal olmas anlamnda kullanlmaktadr.
Ele aldmz bu dncelerin belli bir insan doas tanmndan hareketle
oluturulduunu belirtmitik. Hursthouse insan doasn insan trn yelerine has
ortak zellikler olarak ele almaktadr. Hursthouseun bu noktada yasland temel
dayanak noktas bir eyin iyi olmasnn lsnn o eyin zelliklerinin bilinmesine
bal olduu dncesidir. Aristotelesin erdemle ilgili dncesinden aina
olduumuz ilevsellik teorisi yine gndemdedir. Hursthouse, Aristoteleste olduu
gibi insan ve dier varlklarla ilevsellik noktasnda bir benzerlik kurmaktadr. Buna
gre sosyal varlk olan insanla yine sosyal varlklar olan kurt, aslan benzeri canllar
arasnda bir analoji kurulabilir. Sosyal canllar temel olarak drt temel zellik
sergilerler: 1. Bireysel olarak hayatta kalma igds. 2. Trn devamlln
salama igds. 3. Acdan kanma ve bireysel olarak gerekletirilen eylemlerden
haz duyma eilimi. 4. Sosyal grubun salkl ilemesi noktasnda kaydedilen ilk
zelliin harmonik bir biimde gereklemesinin salanmas ynndeki kuvvetli
101
102

Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 167.


A.e., s. 185.

103

igd. 103 Bu drt temel zellik bizim bir trn bireylerinin kendilerine has
zellikleri veya trlerinin karakteristik zelliklerini sergileyip sergilemedikleri
noktasnda ki deerlendirmelerimizin temel dayanak noktasn tekil etmektedirler.104
nsan tr sz konusu olduunda da yukarda saylan drt temel ereve dhilinde ve
ancak insana zg karakteristik zelliklerin merkeze alnmasyla, ortaya kacak
olgular balamnda ahlaki deerlendirmeler yapmak mmkn olacaktr. Bu adan da
ahlaki deerlendirme ancak ve ancak insann karakteri veya iradesine younlaarak
mmkn hale gelirken, temel dayanak noktas insan trnn kendine has doal
karakteristik zelliklerinin bilinmesiyle ortaya kacaktr.105 Bu noktada insan trne
mensup bireyler olarak bizi dier canllardan ayran ok temel bir unsur vardr;
aklmz. Yani dier canllarn nasl olmas gerektii tamamen doa tarafndan
belirlenebilecekken, bizim iin byle bir ey kabul etmek; doay ahlak yaantsnda
normatif olarak grmek mmkn deildir. 106 Bunun en byk kant ise dier
canllarda olduunun aksine insan topluluklarnda grlen dank ve uzlatrlmas
neredeyse imknsz kltrel, sosyal ve ahlaki farkllklardr. Bu adan Hursthouse
insan tr iin karakteristik olan tek zelliin rasyonel eyleme veya yaama imkn
olduunu ve bu erevede insann iyiden haz duymas ve akln bu iyiyi
onaylamasnn daha nce saylan drt temel zellik erevesinde, insana has
karakteristik zelliklerin ortaya kmasna olanak tanmas olarak kaydetmektedir.107
Hursthouseun bu grleri doalc erdem etii olarak okunabilir. Nitekim kendiside
bu noktay u kelimelerle vurgulamaktadr: Biz kendimizi doal bir tr olarak
deerlendiririz; doal biyolojik dzene ait bit tr, yoksa lmsz ruha sahip canllar
veya zaten nceden var olan kiilik sahibi rasyonel varlklar olarak deil. 108 Bu
dnceden hareketle erdemi insana has karakteristik zelliklerin ortaya kmasna
imkn tanyan karakter zellikleri olarak tanmayan Hursthouse ayn zamanda erdem
etiinin gndelik ahlaki seimlerimizde bize yol gsterip gsteremeyecei sorunuyla
da bu ereve dhilinde ilgilenmektedir.

103

A.e., ss. 200-202.


A.e., s. 199.
105
A.e., s. 206.
106
A.e., s. 220.
107
A.e., s. 222.
108
A.e., s. 226.
104

104

Erdem etiinin temel tezlerinden biri modern ahlaki teorilerin sadece eyleme
ynelik yasa benzeri ilkeler ortaya koyarken, ahlakn kendisinde ortaya kt
znenin ve karakterinin onlar tarafndan deerlendirme d braklmasdr. Ancak
erdem etii bize ahlaki olarak yol gsterecekse sadece dier etik teorilere eletiri
yneltmek ve genel deerlendirmeler yapmaktan ziyade eylemlerimiz noktasnda da
baz deerlendirme ltleri ortaya koymak durumundadr. Bu gereklemedii
takdirde ahlak dnyamzn bir ynn ihmal eden teorileri eletirirken daha baka bir
ynn ihmal eden bir teoriye kaymamz sz konusu olacaktr. 109 Hursthouse bu
noktada sadece ve sadece karakterin veya znenin areatik kavramlar araclyla
deerlendirilmesinden elde edilecek, eylemlerde yol gsterici vasf olan doru ve
yanl lt elde etmenin mmkn olduunu savunmaktadr. Dnr iin eylemin
rehberlii noktasnda tek bir lt vardr; doru olan eylem ve tavr, erdemli bireyin
ayn artlar altnda sergileyecei karakteristik eylem ve tavrdr. 110 Dier yandan
Hursthouse dier etik teorilerinde birka nclden olutuu gibi erdem etiinde
doru eylem teorisi olutururken ilk nclnn temel kavram olan erdemli birey
kimdir sorusunu cevaplayarak ilk ncl tamamlamas veya ikinci bir ncl
oluturmas gerektiini belirtmektedir. Buna gre ikinci nclmz udur: Erdemli
birey erdemli biimde eylemde bulunan, yaayan veya erdemlere sahip olan
bireydir.111 Erdem ve insann geliimi arasnda dnrn kurduu balanty daha
nce belirttiimiz iin tekrar erdem nedir sorusuna geri dnlmeyecektir. Burada
ortaya kan en nemli sorun bu lnn bize eylemlerimizde yol gsterici bir vasfa
sahip olup olmadyla alakaldr. nk Hursthouse gelitirdii ncllerin sadece
Nasl bir insan olmalym? sorusuna deil ayn zamanda Nasl eylemeliyim?
sorusuna da bir cevap niteliinde olduunu belirtmektedir.112 Dnr bu erevede
her erdemin belli bir kural yaratabilecei inanndadr. Buna gre adalet erdemi
adaletli davran, cmertlik erdemi cmert ol eklinde bir kural yaratma
kabiliyetine sahiptir.

113

Biz bu lden hareketle erdemlerin terslerinin de

erdemsizlik veya karakter bozukluu olduunu belirtebiliriz. Yani erdemin tam tersi
109

Copp, Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue Ethics, s. 544.
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 28.
111
Rosalind Hursthouse, Virtue Theory and Abortion, Philosophy and Public Affairs, C. 20, No: 3,
1991, s. 225.
112
A.e., s. 227.
113
A.e.
110

105

durumlar ortaya karan karakter zelliklerini erdeme ait olan zelliklerin tam kar
kutbunda insann gelimesinin veya mutlu bir hayat srmesinin nndeki karakter
engelleri olarak tanmlayabiliriz.114 Erdemsizliin temelinde ise dnyay olumsuz bir
pencereden alglama ve buna uygun bir duygusal tepki gelitirme olduu
dnlebilir. 115 Taylora gre insann geliimine engel olan veya mutsuz klan
erdemsizlikler arasnda yapt iten zevk almamak veya sklmak, tembellik, geici
hazlara olan kuvvetli eilim vb. saylabilir ancak liste farkl llere gre
deiebilir. 116 Erdem etiinin pratik sahada yol gsterici vasfa sahip olan ltlerine
geri dnlecek olursa, bu ltler genel olarak iki soru ortaya karmaktadr; birincisi
eer erdem ve ahlaki yaantda erdemli birey temel lt noktasysa ve yasa benzeri
bir ilkeler btn elimizde yoksa biz bu bireyi nasl tanyabiliriz? kinci olarak,
bizler tam anlamyla erdemli olmayan bireyler olarak gndelik hayatta erdemli
insann yapmad hatalar yapmakta ve bunun sonucunda da ahlaki seimler yapmak
durumunda kalmaktayz ancak erdemli birey hatal davranmayacandan bizim iine
dtmz artlarda bulunmayacandan bu durumlarda onun rnek alnmas da sz
konusu olamayacaktr. O halde onun bu artlarda nasl davranaca lt de bizim
iin yol gsterici vasfn kaybetmez mi? lk soru erdem ve ahlaki eitim ksmnda ele
alnacaktr, ikinci soruyu bir rnek araclyla amak gerekirse u rnek verilebilir.
rnein bir renci annesine yalan syleyip okula gitmesin ve bu rencinin annesi
ise olduka hassas bir bnyeye sahip olan ve gelen en ufak bir olumsuz haberden
dolay byk sknt duyan bir anne olsun. rencimiz darda gezerken okuldan bir
retmenine rastlasn. Bu retmeni de daha nce ayn rencinin birka yalann
yakalayan ve bir daha yalan sylemeyecei noktasnda ondan sz alan bir retmen
olsun. retmen renciye okula ailesinin bilgisi dhilinde mi gelmedii, yoksa
katn m sorsun. Eer renci tekrar yalan sylerse retmenine gemite vermi
olduu sz tutmam olacak ancak annesinin bu olaydan haberdar olmasn
engelleyecektir, doruyu sylerse annesine rahatszlk verecektir. Bu durum
karsnda ne yapmal? Teorik olarak ele alrsak erdemli birey zaten yalan
sylemeyecei iin byle bir duruma dmezdi. O halde Hursthouseun bu ilkesi
114

Gabriele Taylor, Deadly Vices, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York, Oxford
University Press, 1998, s. 157.
115
A.e., s. 168.
116
A.e., ss. 161-167.

106

bize nasl yol gsterecektir? David Copp ve David Sobell bu sorunun Hursthouseun
ilkesini genileterek aabileceimizi dnmektedirler. Buna gre ok ksaca
belirtmek gerekirse iinde bulunduumuz durumda erdemli bireyin bizden nasl
davranmamz isteyeceini dnerek bu itiraz alabilir.

117

Yani hatalarmz

karsnda dtmz durumlarda erdemli bir bireyin bizden nasl davranmamz


isteyeceini dnerek ahlaki seimlerde bulunabiliriz. Ancak dier ahlak
teorilerinde de mevcut olan ahlaki ilkelerin uygulanmas noktasndaki skntlar
erdem etii sz konusu olduunda da mevcuttur. Dier yandan, Hursthouse krtaj
rneinden hareketle erdem etiinin karlatmz ahlaki durumlarda nasl yol
gsterebilecei veya nasl bir uygulama imkn olduuyla ilgili ufuk ac
deerlendirmeler sunmaktadr. Dnre gre krtaj olay dier etik teorilerce
fetsn statsnden hareketle canl saylp saylmayaca ve kadn haklar
balamnda ele alnmaktadr. 118 Bu noktada krtaj haklar balamnda tartmak
olduka ksr bir netice dourmaktadr, ancak erdem etiini olduka basite indirgeyen
bir yaklamla erdemli bireyin davranaca gibi davran ilkesi de haklar temelli ele
alnd srece bu soruna tatmin edici ahlaki bir zm getirememektedir. Bu adan
da karakter bozukluklarn iaret eden bencillik, zevk dknl, aptallk,
dncesizlik, sadk olmama gibi ahlak asndan olumsuz birok zellik krtaj
rnei erevesinde bireyin karakter zelliklerini tanmlamakta kullanlabilir ve bu
durum sadece haklarn merkezde olmad bir yaklam tarznda ortaya kabilir.
Haklarn merkezde olduu veya ahlakn sadece haklar erevesinde ele alnd bir
etik teoride ise bizim ahlaki olarak naho olarak grdmz durumlar betimlemek
iin kullandmz kavramlar araclyla bir deerlendirme yapma imknmz
mevcut deildir. Bunun neticesinde ise ocuunu sadece bedensel hazlarn
engelleyecei iin aldrtmak isteyen bir anne adaynn haklar erevesinde buna
hakk olduu sonucuna varabilir ancak bu znenin ahlaki kiiliiyle ilgili bir
deerlendirme yapma imkn bulamayz. Yani erdem etii veya baka bir etik teoride
salt forma dayal bir yaklam tarz gelitirmek ahlaki adan bize olduka garip
sonular dourabilir. Bu adan da hamile kadnn ahlaki olarak krtaj hakk olup
olmad erdem etii asndan ikinci derece bir neme sahiptir; erdem etii olaya
117
118

Copp, Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue Ethics, s. 546.
Hursthouse, Virtue Theory and Abortion, s. 226.

107

ahlaki haklar asndan yaklamaz. 119 Dier yandan erdem etii hamile kadn ve
fetsn konumlar hakknda n bilgiler gerektirir, bu doru bilgiden kast ise ahlaki
anlamda bir doruluk olmaktan ziyade bir eyin kesin olmas anlamndaki
doruluktur. Burada vurgulanan doru bilginin varl rnein biyolojik gerekleri
renip onun dorultusunda eylemek deildir; o kesinlikle bunun dnda, pratik akl
yrtme, duygular, eylemler, dnceler, arzular, tepkiler asndan erdemli olanla
erdemli olmayan arasndaki fark kavrama ve bu dorultuda bir tavr gelitirme
asndan ele alnr.120 Yani krtaj, yeni balayan bir insan hayatna son verme, bizim
lm ve hayatla ilgili tm dncelerimiz, aile ilikilerimiz ve ebeveynlikle ilgili
gerekler asndan da ele alnmaldr ya da erdemli bireyin tm bunlar dikkate
alacak bir birey olduu vurgulanmaldr. Hayatta olmann iyi mi kt m olduu,
lmn insan iin ne anlama geldii asndan doru bir tavrla krtaj ele alndnda
fetsn varlna son verilmesi kabul edilebilir bir durum olmamaktadr. nk biz
hayat lm karsnda daha deerli buluruz. Ayrca aile ilikileri asndan da
krtajla ilgili tercihin kiinin kendini gerekletirmesi veya daha mutlu olmas
noktasnda nasl bir etkiye sahip olduu sorgulanmaldr. Ailenin ve ebeveynliin
kendi ilerinde arzulanmaya deer olduklarn hemen herkes kabul edecekken, bir
bana zevk merkezli bir hayat srme noktasnda ayn eyi sylemek mmkn
deildir. Yani aileye sahip olmak ve ebeveynlik daha nce vurgulanan insan trne
has karakteristik zelliklerin ortaya kmasnda vazgeilmez bir merkezilie sahiptir.
Bu adan Hursthouse karakter salaml, bamszlk, kararllk, zgven,
sorumluluk gibi erdemlere sahip erdemli bir hamile kadnn tm bunlarn bilgisi ve
bilinciyle hareket edip krtaj onaylamayacan vurgulamaktadr.
Ele alnan rnek nispeten ak bir rnektir ve zellikle bizim toplumumuz iin,
saduyusal olarak, varlan sonu doru kabul edilebilecek bir sonutur.

Ancak

Aristotelesten hatrlanaca zere erdemli bireyin iinde hibir sknt duymadan


erdemli eylemlerde bulunan birey olduu kabul edildiinde, bir znenin ayn
zamanda iinde hibir sknt duymadan ahlaki olan bu sonuca varmas gerektii
savunulabilir. Bu anlamda krtaja kar kmak sadece d ltlere bal olarak
deil ayn zamanda insann kendi i dnyasnda da tam anlamyla ve hibir sknt
119
120

A.e., s. 235.
A.e., s. 237.

108

ekilmeden gerekletii srece erdemli bir tavr olacaktr. Yani sadece eylem deil
ayn zamanda arzular ve niyetlerde erdeme uygun olmaldr. Bu aslnda bir sorunun
da iaretidir; normal koullar altnda kendine hkim olma bizim iin erdemli bir
tavrdr ancak bireyin her eyiyle uyum iinde olmas gerektii vurgusu nefsine
hkim olmay erdemden ziyade bir karakter eksiklii olarak ne kartmaktadr.121
Nitekim Julia Annasta erdemin kendini kontrolden daha baka bir ey olduunu,
erdemin niyetler, eylemler, arzular arasnda tam bir uyumu gerektirdiini ve kendine
hkim olmaya tercih edildiini vurgulamaktadr. 122 Hursthouse ise konuyu ayn
ekilde devam ettirmekte ve kendi teorisini olutururken bu ayrma atfta
bulunmaktadr.123 Bu ayrmn altndaki temel nokta kendine hkim olan insann, tpk
erdemli birey gibi, olmas gerektii gibi davrand, doruyu gerekletirmekte hibir
teredddnn olmad ancak doru olan yapma noktasnda psikolojik bir zorluk
veya sknt hissettiidir.124 Ancak bu ayrmn zerine yasland temel dncede bir
sorun mevcuttur. rnein ok sevdiimiz bir atmzn ok ciddi bir sakatlk
geirdiini, iyileme ansnn olmadn ve onu o anda ldrmezsek ok byk
aclar ekerek leceini dnelim. Belirtilen temel ngrye gre erdemli bir birey
merhametinden dolay at ldrecek ancak bundan dolay hibir sknt veya zorluk
hissetmeyecektir. Dier yandan kendine hkim olan birey ise sonuta yine
merhametinden dolay at ac ekmemesi iin ldrecek ancak bundan sknt
ektiinden dolay bu bireyin karakter zaaf olduu sylenecektir. Bu kabul ahlaki
hissedilerimizle atma halinde olan bir grtr. Stohrun belirttii gibi bazen
doru olan eyi yapmaktan ac ekmemiz veya iimizde bir gerilim hissetmemiz hem
erdemli olduumuzun hem de aslnda dnyay doru biimde grdmzn
kantdr. 125 Ancak bu gr erdem etiine kkten bir meydan okumay iinde
barndrmaktan ziyade erdemin doasna ait bir tartmay ihtiva etmekte ve
dnrleri onu yeniden ele almaya armaktadr
Dier yandan hayatta karmza kan baz ahlaki sorunlar bizi bu rnekten
daha fazla ikilemde brakacak trdendir. rnein fakirliin kol gezdii bir
121

Karen E. Stohr, Moral Cacophony: When Continence is a Virtue, The Journal of Ethics, No. 7,
2003, s. 343.
122
Annas, The Morality of Happiness, s. 54.
123
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 92.
124
Stohr, Moral Cacophony: When Continence is a Virtue, s. 345.
125
A.e., s. 363.

109

memlekette alktan len ocuklar varken bir bireyin servet biriktirip yeni bir araba
almas ahlaki deerlendirmenin kapsamna girer mi ve eer girerse bu erdemli eylem
asndan neye tekabl etmektedir? Bu mesele karsnda krtaj rneinde olduu
gibi ya hep ya hi trnden bir cevap verilemez. Verilecek her cevap belli ller
dhilinde birbirilerine nispetle belli bir derece farkna sahip olacaktr. Yani bu
durumda erdemli birey rneinden hareket edersek her ikisi de erdemli olan iki rnek
ahsiyetin eylemleri arasnda farkllklar olabilir. O halde biz kimi rnek alacaz?
nceki soruya benzer biimde erdemler arasnda ayn olayla ilgili bir uzlamazlk
karsa ne yapmalyz? rnein ocuu ok hasta olan ve bu adan da sigortal
olmaya ihtiyac olan bir ii dnelim. Bu iinin alt iyerinde herhangi bir
hatadan dolay maddi kayba neden olduunu ve bu i yerinde bu tr hatalara
msamaha gsterilmediini, daha nce benzer hata yapanlarn iten karldn
dnelim. imdi bu durum karsnda iyerinin amirleri ya adalet erdemine uygun
davranp bu iinin de iine son verecekler, ya da merhamet erdeminden hareketle bu
iinin ocuunu dikkate alp hatasn grmezden geleceklerdir. Bu rnekte adalet ve
merhamet erdemleri birbirileriyle atyormu gibi grnmektedir. Hursthouse ilk
sorunla alakal olarak ikisi de erdemli olan bireylerin eitli sebeplerden dolay farkl
eylemler sergileyebileceklerini kabul etmekte ancak onlarn erdemli olmann
gerekleri dna kmayacaklarn vurgulamaktadr.126 kinci rnekle alakal olaraksa
her bilginin kendine has bir metot ve kesinlik derecesi dayattn, Aristotelesin de
vurgulad gibi, ahlak sahasnda matematiksel kesinlik aramann bouna bir aba
olacan belirtmektedir. 127 Bundan hareketle erdem etiinde asl olan meselenin
hayatta karmza kabilecek her trl ahlaki soruna bir zm getirmekten ziyade
bu noktada bize doruyu iaret eden bir nirengi noktas salamak olduunu
vurgulayabiliriz. Peki, bizim ahlakla ilgili duygularmz veya kiiliimiz sadece bu
tartmalar balamnda ele alnabilir mi? ada erdem etii kapsamnda
belirttiimiz sorular ve sorunlar da dhil olmak zere(rnein erdemli bireyin nasl
rnek alnaca noktasnda) ahlaki eitimin ok byk nemi vardr. Dolaysyla bu
tr sorularn zm yolarnn elde edilmesinde, ahlaki eitim srecinin ada erdem

126

Rosalind Hursthouse, Normative Virtue Ethics, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New
York, Oxford University Press, 1998, s. 35.
127
A.e., ss. 29-30.

110

etiince nasl ele alndyla ilgili deerlendirmeler yapldnda daha sarih bir
kavraya kavuulacaktr.
Dier yandan Hursthouse erdemli bireyin eylemine indirgenemeyecek baz
ahlaki ltlerin mevcut olduunu ancak genel olarak doru kavramnn erdemli
bireyin karakteristik eylemine indirgenebileceini belirterek ksm bir ahlaki
indirgemecilii

kabul

etmitir.

128

Tamamen

erdemli

bireyin

eylemlerine

indirgenemeyecek erdemler arasnda temel ilgisi dierlerinin faydas olan


hayrseverlik veya iyilikseverlik, zarar ve ktlk kavramlaryla balantl olarak
iyilik kavram, haz veren, yararl olan, yapmaya deer gibi betimleyici ahlaki
kavramlar ve karakter erdemleri saylabilir. 129 Bu noktada Michael Slote, birinci
olarak, Hursthouseun erdem etii anlaynn karakter deerlendirmesini eylem
deerlendirmesinde epistemolojik olarak nce ele almasna ramen, eylemlerin
deerlendirilmesinin

sadece

karakter

deerlendirmesinden

tretilmediini

belirtmektedir. kinci olaraksa Hursthouseun erdemleri temellendirmede insann


iyilii veya tr olarak kendine has karakteristiklerin gerekletirilmesini merkeze
aldn dolaysyla kendi savunduu zne temelli erdem etiinden farkl olan
zne ncelikli veya eudaimonia temelli bir erdem etiini savunduunu
belirtmektedir. 130 Slote, kendi savunduu zne temelli erdem etiinin, erdemli
bireyle ilgili deerlendirmeleri veya lleri ne mutluluk veya kendini geekletirme
olgularyla ne de baz erdemli eylemlerle temellendirdiini belirtmektedir. Buna gre
bu erdem etii tr erdemli zneyi ahlakta tamamen merkeze almakta ve dier tm
ahlaki deerlendirmeleri ondan tretmektedir. rnein baz arzular insann kendini
gerekletirmesiyle alakas olmayabilecei halde kendi ilerinde hayranlk
uyandrabilir veya takdir edilebilirler. Bunlara rnek olarak amataki kararllk ve
hayrseverlik verilebilir. Ancak biz bu erdemleri kendi balarna, bamsz bir
biimde ele alrsak o zaman erdemli bireyi de onlara uygunluuyla deerlendirmek
durumunda kalrz. Bu ise ada erdem etiinin kural merkezli olmakla sulad
modern etik teorilerde zaten mevcut olan bir durumdur. Dolaysyla bu erdemlerde
dhil olmak zere dier tm erdemleri ancak ve ancak erdemli birey merkezde olmak

128

Hursthouse, On Virtue Ethics, s.82


Hursthouse, Virtue Theory and Abortion, s. 227.
130
Slote, "Virtue Ethics, 17 Kasm 2007
129

111

zere ele almal ve erdemli bireyi temel l haline getirerek dier tm ahlaki
kavramlar hayranlk uyandran (admirable) karakter zellikleri olan erdemlerin
sahibi olan erdemli bireyden tretmeliyiz. 131
Slote, bu noktada etikle ilgili grlerini ise ahlaki mkemmelliin temel
formu olarak grd ilgi (care) erdemi merkezde olmak zere gelitirmitir.132
Bu erdemi kendine has bir ereve ierisinde tanmlayan dnrn temel k
noktas modern etik teorilerin ben-teki asimetrisi olarak adlandrd ahlak
anlaylarnn reddi zerine kuruludur. Buna gre hem saduyusal ahlaki kavrayta
hem de Kant deontik etikte ahlakilik ancak ve ancak tekiyle girilen ilikide failin
teki namna iyi olabilecek bir eylemde bulunmas erevesinde ele alnrken,
bireysel iyilik ahlak kapsamnda ele alnmamaktadr. Dier yandan faydacl
savunanlar ise birey ve teki arasnda herhangi birini merkeze almaktan ziyade
maksimum fayday savunduklarndan dolay ahlaki zne ve teki arasnda ahlaki bir
simetrinin imknn ortaya koymalarna ramen znenin kendi iyilii bu teoride
merkezi olarak ele alnmamaktadr. 133 Sloteun ahlaki znenin merkeziliine olan
vurgusu egoist bir ahlak felsefesini savunmasn gerektirmemektedir. Nitekim o
egoist ahlak teorilerini de tekini kurban eden (other-sacrificing) teoriler olarak
olumsuzlamaktadr. 134 O erdem etiinin ahlakta zne yanls (agent-favoring),
faydaclk dndaki teoriler veya anlaylarn ise zneyi kurban eden (agentsacrificing) olduunu vurgularken aslnda ahlakn merkezinin ilikisel dnyadan
daha ok znenin isel dnyas veya kendisi olduuyla birlikte znenin hayatnn
btnselliinin paralanp, ahlakn dar bir kapsamda ele alnmasna kar
kmaktadr. 135 Slote, buradan hareketle ahlakta erdemi merkeze aldmzda ise
saduyusal ahlak anlaynn erdemleri mutlak surette tekiyle iliki iinde
deerlendirmediini, zneyi de erdemler asndan ele aldn vurgulayarak aslnda
erdem etiinin saduyusal ahlaki anlaya uygun bir ynnn olduunu
vurgulamaktadr. 136 Buradan hareketle Slote iin ilgi erdeminin dengeli bir
131

Slote, From Morality to Virtue, s. 18.


A.e., s. 29.
133
Micahel, Slote, From Morality to Virtue, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 1997, s. 130.
134
A.e., s. 133.
135
A.e., ss. 132-133.
136
A.e., s. 132.
132

112

biimde

ortaya

vurgulamalyz.

137

kt

zaman hayranlk

duyulacak

bir

erdem olduunu

Onun dengeli ilgi erdemiyle kastettii ise erdemli bireyin

kendisi ve tekiler arasnda saylan yaknlar ile birlikte tm insanlar bir snf kabul
edip dengeli bir biimde eylemde bulunmas anlamna gelmektedir. 138 Slote, hangi
eylemlerin bu erdem balamnda deerlendirilebilecei ile ilgili olarak yle
grnmektedir ki ncelikli olarak hayran olunacak karakter zellikleri olarak
erdemleri merkeze almakta sonrasnda ise dengeli ilgi erdemini aklamaktadr.
Slote iin nemli saylan ve hem tekine hem de bireye ynelik olan erdemler
mevcuttur ve bunlar temel erdem olan dengeli ilginin ortaya kmasnda sadece
ara olmak yerine ayn zamanda onun kurucu unsurlar olarakta deerlendirilebilirler.
Bunlar arasnda daha ok ahlaki zneyi ilgilendiren lmllk, metanet, ihtiyat, feraset
saylabilecekken daha ok tekini ilgilendiren erdemler ise cmertlik, nezaket, adalet
olarak saylabilir.139 Ancak bunlar arasnda kategorik bir ayrm yoktur nitekim adalet
gibi baz erdemler hem zneyi hem de tekini ilgilendiren erdemlerdir. Buradan
hareketle zellikle Kant etikte mevcut olan, saduyusal anlayn ahlak kapsamnda
savunduu bu asimetrik durumun ahlaki znenin deerini azaltt ve ahlak
daraltt gibi znenin kendi mutluluu ve iyi olmasna ahlaki anlamda olumlu deer
atfedecek bir temelden yoksun olduklarn vurgulayabiliriz.140 Hlbuki bizim kendi
fayda ve zararmza olan ancak ilikisel olmayan karakter zellikleri veya eylemlerin
ahlaki deerlendirmenin dnda tutulmas bizim kendimizi gerekletirme srecimiz
olarak ahlaktan dlanmamz tehlikesini iinde barndrmaktadr. rnein sadece
kendimle alakal olarak dzenli bir biimde yaamam, salma dikkat etmek ahlaki
deerlendirmenin dnda saylrken, tanmadm birinin saln korumas iin
gsterdiim aba ahlaki bir tutum olarak takdir edilmektedir. rnei tersten ele
alacak olursak salk noktasnda kendime dikkat etmemem ahlaki bir knamaya tabi
tutulmazken, tanmadm birinin saln tehlikeye drecek bir eylemde
bulunmam knanmaktadr. Slote, ite bu daraltmaya ve paralanmaya kar kmakta
ve ahlakn failin tm hayatn kuatacak denli zengin olduunu vurgulamaktadr.
Ahlaki znenin yaantsn kuatmas noktasnda erdemlerin hem ilikisel hem de
137

Slote, From Morality to Virtue, s. 66.


A.e., s. 70.
139
Slote, From Morality to Virtue, ss. 132-133.
140
A.e., ss. 134-135.
138

113

bireysel olarak ahlaki hayat btnsellii iinde deerlendirebilecek gerekli ve yeterli


kavramsal ereveye sahip olduu unutulmadnda ise erdem etiinin stnl
ortaya kmaktadr.
Slote, erdem etiinin pratik meselelerde yol gstericiliini Hursthousea
benzer biimde ele aldn vurgulamaktadr. 141 Yani onun erdem etiinin yol
gstericilii ile ilgili temel k noktas da erdemli bireydir; hayatta karlatn
durumlarda erdemli bireyin karakteristik olarak davranaca gibi davran bu
dncenin kilit cmlesidir. Erdem etiinin insann sosyal ynne zel bir vurgu
yapt daha nce belirtilmiti. Dolaysyla teknik ayrntlara girmeden erdem
etiinin pratik ahlaki meselelerde yol gsterici olmasnn sadece ve sadece teknik
anlamda

felsefe

yaplarak,

farazi

rnek

zmlemeler

zerinden

temellendirilemeyecei aktr. Eer bahsi geen kurallarda kalnr ve erdemin


imknyla birlikte sosyal dnyada nasl var olaca zerinde durulmazsa, erdem etii
eletirdii ahlak teorileriyle ayn hataya decektir. Bu ahlak felsefi bir kullanm
klavuzu rehberliinde ortaya kabilecek bir ey olarak grme hatasdr. Bu
erevede insann toplumsal doas, erdemleri nasl iselletirecei ve erdemli bireyi
nasl tanyabilecei ile ilgili sorular erdem etiinin farkyla ilgili nemli dayanak
noktalar salamaktadr. Robert Audi, erdemli insann metafizik ve epistemolojik
olarak erdemli eylemlerden nce gelmesine ramen onun kim olduu sorusu
sorulduunda daha nce belirtilen insan doasnn karakteristik zelliklerini
sergileyen birey olarak tanmlanabileceini belirtmektedir. 142 Yani erdemli eylemi
kendisine nispetle tanmladmz erdemli bireyi tanma noktasnda bu sefer
tersinden erdemlerden hareketle bir lt oluturabiliriz. Ancak bu erdemi dier
ahlaki kavramlardan tretmek veya erdemli bireyi yasa benzeri yaplar araclyla
tanmlamak anlamna gelmez. Bu metodolojik bir nerme olarak erdemli insan
hakknda netlie kavumamz salar. Dier yandan erdemli insan rnek almak onun
hayatmz iin paradigmatik bir karakter veya rol modeli olduu kabul etmek
anlamna gelmektedir. Bundan dolay da Audi erdemlerin, ahlaki deerleri veya
ilkeleri kitaplardan alarak elde edilemeyeceini ancak ve ancak taklit, yknme ve
sosyalleme
141
142

srelerinde

rol

modellerinden

hareketle

iselletirilerek

elde

Slote, "Virtue Ethics," 17 Kasm 2007


Robert Audi, Acting From Virtue, Mind, New Series, C. 104, No: 415. Temmuz 1995, s. 467.

114

edilebileceklerini belirtmektedir.143 O halde erdem etiinin zerinde durduu nemli


noktalardan biri olan erdemin toplum iinde gereklemesi ve ahlaki eitim sreleri
rol modellerinin rnek alnmas noktasnda vazgeilmezdir.
Erdemin toplumsal doasna en net vurguyu yapan ve ada erdem etiinin
felsefi evrelerde kabul grmesinde byk katks olan Alasdair MacIntyren
dncelerinden hareketle erdem ve toplum ilikisinin ele alnmas bu konuyu
aydnlatacak bilgiler salayacaktr. MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi
zerine Bir alma adl eserinde erdemi temel adan ele almaktadr; 1. Sosyal
pratik olarak. 2. Bireyin yaantsndaki yeri asndan. 3. Gelenek asndan. 144
Dnr erdemi gelenek asndan tanmlamaz, gelenek ilk iki zelliin yani sosyal
pratiklerin ve bireysel erdemlerin iinde bulunduu yuva olmak bakmndan onlarn
anlalabilir olmasnn temellerini salamaktadr. Kendi ifadeleriyle,
Her ortamn belirli bir tarihe, ierisine bireysel faillerin tarihlerinin yalnzca
oturtulmad, ama ayn zamanda oturtulmak zorunda olduu bir tarihe sahip olmasdr;
nk ortamlar ve onlarn zaman iinde geirdii deiiklikler olmakszn, bireysel failin
tarihi ve onun zamanla deiimi de anlalmaz olur.145

Dolaysyla sosyal pratikler ve bireysel karakter zellikleri olarak erdemler ancak bir
gelenek dhilinde anlalabilir veya anlaml hale gelebilirler. Gelenein bu merkezi
yatak olma ilevi bize erdemlerin sadece bireysel bir karakter arz etmekten te
toplumsal bir yn olduunu da anlatr. Nitekim geleneklerin toplumlarn
tarihlerinde ortaya kan olgular olduu noktas herhangi bir pheye mahal
brakmayacak kadar aktr. Bu paralelde MacIntyre erdemi tanmlarken toplumsal
ynne ok byk bir vurgu yapmaktadr. Dnre gre erdem, daha nce de
belirtildii gibi, Sahip olunmas ve hayata geirilmesi, pratiklere isel olan iyileri
baarmamz olanakl klmaya ynelik olan, yoksunluu ise bizi, bu tr herhangi bir
iyiyi baarmaktan byk lde alkoyan, edinilmi insansal bir niteliktir. 146 Bu
tanmda ne kan iki nemli kavram vardr. Bunlar pratik ve isel iyi

143

A.e., ss. 469-470.


T. K. Seung, Virtues and Values: A Platonic Account, Social Theory and Practice, C. 17, No: 2,
Haziran 1991, s. 207.
145
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 305.
146
A.e., s. 283.
144

115

kavramlardr. MacIntyre pratik kavramn allageldik bir balam dnda sadece


toplumsal ierie sahip bir erevede tanmlar. Dnr iin pratik:

Toplumsal olarak oluturulmu yardmlamac insansal etkinliin, kendisi araclyla o


etkinlie isel olan iyilerin, o etkinlik biimine uygun ve ksmen kesin olan stnlk
standartlarna ulamaya alma srecinde, ierilen insansal iyi ve ama tasarmlarnn ve
stnlkleri baarmak iin gerekli insansal gcn dzenli olarak geniletilmesiyle
sonulanacak biimde gerekletirildii, herhangi bir tutarl ve karmak biimidir. 147

MacIntyre iin isel iyi demek herhangi bir pratiin gerekletirilmesiyle elde
edilebilecek, baka yollardan elde edilemeyecek trden iyilerken, dsal iyiler sz
konusu pratiin yan unsuru olarak ortaya kan ancak baka yollardan da elde
edilebilecek trden olan iyilerdir. rnein satran oyununda, bir turnuvada, para
kazanmak onun iin dsal bir iyiyken, sadece ve sadece satrancn oynanmasyla elde
edilecek iyiler ise, rnein stratejik imgelem, isel iyiler olmak durumundadr. 148
MacIntyre, erdemlerin pratik sahada gereklemesi iin erdemin mutlaka ve
mutlaka olmas gerektiini savunur; adalet, cesaret ve gvenirlilik. Dnre gre bu
erdemlerin bizim isel iyileri elde etmemize olanak tanmaktaki merkezi rolleri,
onlarn pratii ekillendiren standart ve amalar kendileriyle paylatmz dier
insanlarla olan ilikilerimizi149 belirleyen veya olanakl klan erdemler olmasndan
kaynaklanmaktadr. Burada asl nemli olan bir dier nokta ise bu erdemlerin
evrensel bir ynnn olmasdr. Dnr bu erdemlerin temel zelliini u ekilde
ifade etmektedir: Kendi zel ahlak grmz ya da kendi toplumumuzun zel
kodlar ne olursa olsun, kendimizi ve bakalarn kendilerine gre karakterize etmek
zorunda olduumuz erdemler olarak kabul ediyorum.150
Dnr modern toplumlarda grlen atmalar veya erdemlerin merkezi
roln kaybetmesini ise dsal iyilerin, pratiklerde asl olan isel iyilerin yerine
gemesinde aramaktadr. Ona gre dsal iyiler, servet ve bedensel haz gibi, her
zaman iin bireysel mlkiyet veya sahiplilik asndan var olurlar. 151 Dier bir

147

A.e., s. 278.
A.e., ss. 279-280.
149
A.e., s. 284.
150
A.e., s. 285.
151
A.e., s. 282.
148

116

ifadeyle isel iyilerin merkezi roln kaybetmesi, bireye has dsal iyileri sosyal
dnyada

merkeziletirdii

lde

toplumsal

yaantnn

kmesi

anlamna

gelmektedir. Erdemin ancak ve ancak toplumsal olarak yaanabilir veya


gerekletirilebilir bir zellik olmas, erdemin kendisine nispetle anlaml hale geldii
belirli zelliklere sahip bir toplumsal ve ahlaksal yaam anlaynn nceden
benimsenmi olmasnn zorunlu olmasndan kaynaklanmaktadr.152 Ancak MacIntyre
bireysel

yaant noktasnda

erdemi salt

bir

toplumsal rol veya

ilevin

gerekletirilmesine bal klmaz. Dnre gre bireysel erdemlerin kendilerine has


ve toplumsal rolleri aan uyum ve btnlk erevesinde ele alnmalar
gerekmektedir. Ona gre modern durum bireyi birbirinden yaltlm bir dizi rol icra
alanna sktrarak tasfiye etmitir, yaplmas gereken bireye yeniden btnselliini
kazandrarak Aristotelesi anlamda erdemlerin gereklemesini salamaktr.

153

Aristotelesin insan trne has zelliklerin gereklemesinden hareketle tanmlad


erdemi ve nihai amac, ahlak metafizik bir biyolojiye 154 indirgemek olarak
eletiren dnr bunun yerine erdemi toplumsalla vurgu yaparak tanmlad gibi
nihai amac da bireyin anlaml ve tutarl bir ykye olan susaml (narrative
quest) olarak ele almaktadr. 155 Birey iin nihai amacn olmamas demek ahlakn
ykc bir keyfiliin istilasna urad gibi erdemleri kendi balamlarnda ele alma
imknmz kaybetmemiz anlamna gelmektedir.

156

Nihai amacn erdemleri

anlamamz iin gerekli olan ortam salamas, onun eylemlerimizin kayna olarak
152

A.e., s. 276.
A.e., s. 303.
Andrew Mason, MacIntyrea gre liberal modern sosyal ve siyasal evrenin bireyin deiik roller
arasnda paralanmas ve btnln kaybetmesine neden olmasnn cari olan kapital merkezlilik ve
pazar ekonomisinin ilemesinde herhangi bir erdem tasarmnn engel olarak grlmesinden
kaynaklandn belirtmektedir. Bu durumun ortaya kmasnda ahlaklln otorite ve yasa merkezli
olarak tanmlanmasndan kaynaklanan ve sistemin ilemesi noktasnda olduka yararl olan itaat
kltr nemli bir paya sahiptir. Dier yandan liberal devlet teorilerinin devletin eitli ahlaki grler
ve tutumlar arasnda tarafsz olmas gerektii kabul de erdemlerin sosyal hayatta merkezi rollerini
kaybetmesinde etkili olmutur.
Bkz.: Andrew Mason, MacIntyre on Modernity and How It Has Marginilized the Virtues, How
Should One Live? Ed. Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 193-194.
John R. Wallach ise MacIntyren Aristotelesi gelenee vurgu yapmasnn altnda, onun bu gelenei
Nietzschenin iaret ettii modern ahlakn rasyonel olarak temellendirilemeyecei nk arzunun
iradesi (passion will) ve ben-merkezciliin ahlakn dayand temel fenomenler olduu ynndeki
meydan okumasna direnebilecek tek seenek olarak grmesine balamaktadr.
Bkz.: Wallach, Contemporary Aristotelianism, s. 625-626.
154
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 223, 291.
155
Seung, Virtues and Values: A Platonic Account, ss. 223-224.
156
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 299.
153

117

erdemlerin kendisine nispetle anlaml hale gelmesi de dhil olmak zere bireysel
yaantnn ancak bu amaca gre deerlendirilebilmesiyle birlikte anlk olarak deien
duygularn hkimiyetinden kurtulmak olarak yorumlanabilir. nsann nihai amac
olarak ne srlen yksel btnlk ise sadece iki erdem araclyla tanmlanr;
btnlk (integrity) ve tutarllk (constancy).157 Aristotelesin biyolojik teleolojisine
kar bu dnce toplumsal bir teleoloji dayatmaktadr; tutarl bir yk ancak ve
ancak toplum ierisinde mmkndr. Nitekim dnr nihai amac toplumsal adan
tanmladn kendisi de belirtmektedir.158 Bu dnce herhangi bir toplumsal veya
bireysel nihai ama iin ak kap brakmaktadr. Her ne kadar dnr daha nce
belirtilen erdemlerle nihai ama noktasnda bir snrlama getirsede, belirttii nihai
ama ancak bir form olma nispetindedir ve toplumsal olarak kabul edilen ortak bir iyi
ideali mevcutsa anlam veya ierik kazanabilmektedir. Nitekim daha nce belirtildii
gibi kendiside erdemin imkn olarak topluma iaret etmektedir. Toplumun
erdemlerin veya ahlakiliim merkezinde olmasnn nedeni olarak dier bir dnr
Robert C. Solomonun vurgulad noktalar MacIntyre destekler niteliktedir.
Solomona gre Yahudi-Hristiyan gelenein ve modernizmin ahlak noktasndaki
yasa merkezli tavrlar ahlak hem dardan dayatlan kurallara uyma olarak hem de
toplumsal temellendirme imkn olmayan ve ncelikle ya Tanr ile alakal ya da
bireyle alakal bir olgu olarak ele alnmasna sebep olmaktadr. 159 Dnr erdem
etiinin imkn noktasnda en vazgeilmez gereklik olarak toplum veya organik bir
yapya iaret ettiinden dolay daha doru bir kavram olan cemaatin (community)
nemini mkemmellik, rol kimlii, kuatclk, btnsellik ve pratik bilgelik gibi
erdem etiinin ana konular arasnda saylan olgularn mmkn olmasn salayan ve
onlarn kendisinde gerekletii ana yatak olma ileviyle aklamaktadr. 160 Dier
yandan MacIntyre ykye vurgu yapmasnn temel nedeni olarak tpk gerek hayatta
olduu gibi ngrlemezliin ve erekselliin ykde de temel bir ileve sahip
olmasn gstermektedir.

161

Ona gre insan pratik ve edimlerinde, en az

157

A.e.
A.e., s. 291.
159
Robert C. Solomon, Corporate Roles, Personal Virtues: An Aristotelian Approach to Business
Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, s. 221.
160
A.e., s. 214.
161
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ss. 318-319.
158

118

kurgularnda olduu kadar, z olarak yk-anlatan bir canldr.162 ykye yaplan


bu vurgu, bize gre, ahlaki zneyi sadece ahlak yasasn uygulama annda ortaya
kan bir varlk olarak kabul eden modern ahlak teorilerine bir tepki olarak insann
hayatnn btnsellii iinde ve kesintisiz olarak ele alnmas arzusunu ifade
etmektedir. Ahlaki zneyi bu btnsellik iinde ele aldmzda iki soruyla
karlarz: ilki, ahlaki zne nasl ortaya kacak? Bu soruya ada erdem etikileri
erdemin sosyal ynne gndermede bulunarak, ahlaki eitim ve erdemli bireyin rol
modeli veya paradigmatik rnek olarak alnmas erevesinde cevap vermektedirler.
Bu cevaba bal olarak ikinci soru da ahlaki eitimin nasl olaca ve erdemli bireyin
nasl tannaca olarak ortaya kmaktadr. Bu iki sorunun cevab ileriki satrlarn
temel konusunu oluturmaktadr.
Ahlaki znenin ortaya k, ada erdem etiini savunanlar tarafndan
karakter eitimi srecine referansla ele alnmaktadr. Erdem etiinde karakterin
merkezi rol yasa merkezli ahlak teorilerinin reddinden dolay ortaya kmaktadr.
nsana has karakteristik zellikler ada erdem etiini savunanlar tarafndan hangi
erevede ele alnrlarsa alnsnlar, aralarnda erdemin taycs ve olabilirliinin
imkn olarak erdemli bireyleri veya ahlaki paradigmatik rnekleri, znelerin
ahlakiliinin temel balang noktas kabul etme hususunda bir uzla mevcuttur.
Erdemli bireylerin paradigmatik rnekler olmasnn temel nedeni bizim onlar soylu,
cesaretli, idealist, kararl, bilge, merhametli vb. erdemleri gerekletiren bireyler
olarak takdir etmemiz ve bu balamda da onlarn var-olu biimleriyle erdem veya
ahlak standartlarn oluturmalarndan kaynaklanmaktadr. Mijuskovicin deyimiyle
bu insanlar ne olduklarnn bilgisine sahip olduklarndan dolay bir kural takip
ederek erdemli olmazlar, onlar bir var-olu biimi olarak erdemin standardn koyan
insanlardr ve yasalar veya kurallarn ahlak mmkn klmadn kabul ettiimizde
geriye tek seenek olarak onlar taklit etmek kalmaktadr. 163 Erdemli bireylerin
rneklii veya ahlaki eitim srecindeki merkezilii, ahlaki temellendirmenin veya
rnekliin rasyonel argmantasyondan, MacIntyren vurgulad anlamda, yksel
betimlemeye doru evirilmesi asndan ada erdem etiinin bir dier nemli

162
163

A.e., s. 319.
Mijuskovic, Virtue Ethics, s. 140.

119

noktasn oluturmaktadr.

164

Ahlakn btnlksel bir yk erevesinde ele

alnmasnn nemi MacIntyre tarafnda u ekilde vurgulanmtr:

Failin niyetlerini, nceden de belirttiim gibi, bu niyetlerin failin belirli bir kadn
ya da erkein- kendi tarihindeki rolne gndermede bulunarak nedensel ve zamansal adan
belirli bir sraya sokarz; ayn zamanda, niyetleri, bu niyetlerin ait olduklar ortamn veya
ortamlarn kendi tarihi ierisindeki rollerine gndermede bulunarak da belirli bir yere
oturturuz Ve bylece de, belirli bir tr yksel tarihin (narrative history) insansal edimleri
karakterize etmenin temel ve zsel bir biimi olduu aa km olur.165

MacIntyren bu vurgusundan hareketle erdem etiinin bireysel ve sosyal


ahlak tarihsel ereve ierisinde yksel bir temelde alrken, yasa merkezli etik
teorilerin, deyim yerindeyse, neredeyse kronolojik bir yapya sahip olduklarn
vurgulayabiliriz. Nasl ki tarihin temel dinamiklerini anlamada kronolojiler bize ok
az ey, hatta ou kez hibir ey anlatmyorlarsa, yasalarda ahlak yaantmz
hakknda bize fazlaca bir ey anlatmamaktadrlar. Bu erevede dhilinde ahlak
yaants gemi-imdi-gelecek geninde oluan bir yk olarak ele alndnda
onun ne olduu daha ak biimde ortaya kmaktadr.
ada erdem etiinde yknn merkezilii aslnda onun iki temel zelliine
iaret etmektedir. Birinci olarak ahlak teoriden daha ok pratiin sahasdr.166 kinci
olaraksa erdem sadece saduyusal olarak anladmz anlamda ve ilikisel
ahlakilikten kalklarak deil, insani karakterin tm boyutlar ve zenginlii ierisinde
insann kendini gerekletirmesi temelinde ele alnmakta ve modern anlamda
ahlakilik ile ahlaki kapsamda deerlendirilmeyen karakter zellikleri arsndaki fark
olduka silik hale gelmektedir.167 Nitekim Harold Aldermann belirttii gibi Kant
etik teoriler ahlakileme srecinde bireylerden analitik yetenek isterken, faydac
teoriler sonucu tahmin edebilme yetenei, erdem etii ise iyi rnee yknme veya
onu taklit edebilme yetenei istemektedir. 168 Erdemli bireylerin rnek alnmas
onlarn hayat yklerinin bilinmesi ile mmkndr. Bu ise ahlaki eitimde
paradigmatik rneklerin hayatlarnn yksel betimlemesini gerektirdii lde daha
164

Alderman, By Virtue of a Virtue, s. 159.


MacIntyre Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 308.
166
Alderman, By Virtue of a Virtue, s. 150.
167
Statman, Introduction to Virtue Ethics, ss. 14-15.
168
Alderman, By Virtue of a Virtue, s. 161.
165

120

nce belirttiimiz rasyonel argmantasyon yerine yksel anlatmn merkezilemesi


olgusunu dourmaktadr. Nitekim ada erdem etiini merkeze alarak gerek
gerekte var olmu ve ahlaki tutumlaryla rnek olmu insanlarn hayat ykleri,
gerekse kurgusal olduu halde ierdii karakterler asndan evrensel insanlk
durumunun ok temel rnekleri olan ykler zerinden erdemin doas ve
erdemlerin nasl yaanmas gerektii zerine yaplan tartmalar mevcuttur. 169
Statman, bu durumun altndaki temel neden olarak edebiyatn ahlaki znenin
dnyasn ve karakter zelliklerini felsefede olduundan daha zengin ve tm
boyutlaryla ele almas olarak gstermektedir.170 Erdem etiinin en nemli referans
noktalarndan biri olan Aristoteles, rnein, Oedipus adl trajedi eserini erdem ve
doru eylem arasndaki ilikiyi olduka canl biimde resim ettiinden dolay ele
almaktadr; yani erdem etii ve edebiyat arasnda mevcut olan iliki antik dnemlere
kadar uzanmaktadr.171 Ahlaki dnyann zengin bir biimde betimlenmesi ise znede
ahlaki duyarllk ve ngrnn kuvvetlenmesine imkn tand lde pratik
bilgeliin ortaya kmasn salamaktadr. yklerde hayatn eitli ynleri belli bir
zaman-mekn ilikisinden hareketle ortaya konmakta ve eitli karakterlerin i
dnyalar, niyetleri, eylem biimleri dier insanlarla olan ilikileri ele alnmaktadr.
Bu betimlemeler ise erdem etii asndan vazgeilmez neme sahip olan uyum veya
atma ierisindeki bireyin, karakter zelliklerinin hayatn eitli durumlar
karsnda ve onlarn kuatcl altnda doru veya yanl tavrlar gelitirmesinin
rnekleri olarak iyi yaamn ve kt yaamn doasn gzler nne sermektedir.
ykler, z olarak, erdemli karakterin ayrc zellii olan pratik bilgeliin aslnda
hayatn eitli vehelerine uygun erdemli tavrlarn ortaya kmasn salayan beceri,
g ve tavrlarn bir bilekesi olduunu gsteren nemli birer rnek olarak ahlaki

169

yk veya edebiyat eserlerinden hareketle, erdemin doas ve imkn zerine yaplan almalar
olduka zengin ahlak dnyas betimlemelerinden hareketle insann duygular, hissedileri,
motivasyonlar ve eylemlerini ele almaktadrlar. rnein W. R. Elton bu paralelde yazd bir
makalede Aristoteles etiinden hareketle Shakespearein eserlerinde geen karakterlerin sergiledikleri
erdemleri ve karakter bozukluklarn ele almakta ve bundan hareketle de erdem, ahlaki sorumluluun
gerei olarak gnllk ve gnlszlk, seim gibi temel ahlaki durumlarla ilgili karmlarda
bulunmaktadr.
Bkz.: W. R. Elton, Aristoteles Nicomachean Ethics and Shakespeares Troilus and Cressida,
Journal of the History of Ideas, C. 58, No: 2, 1997, ss. 331-337.
170
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 18.
171
Grant, Hankey , Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue, s. 272.

121

melekelerin gelitirilmesinde merkezi sahnelerden birini igal etmektedirler. 172 Bu


durum ise erdem etiinin nemli bir vasf olarak karlalan durumlarda, belli bir
rgde veya balamda bilgi, dnce ve pratiklerin bilekesinden hareketle uygun bir
tavr sergilemek anlamnda yksel etik olarak adlandrlabilecek ynne iaret
etmektedir.173 Bu adan da erdem etii karakter zellikleri arasnda bir uyum arad
gibi karakter zellikleri ve karlalan durumlar arasnda da bir uyum arar veya
erdem-durum arasnda deiken bir ilikinin belli bir yk dhilinde erdemli bireye
en yakr biimde ortaya kmasn amalar. Dolaysyla erdem etiinin erdemin
nasl retilebileceiyle ilgili ilk vurgusunu da yk balamnda ele alm olduk.
Erdem etiinde iyi yaam noktasnda erdemli bireyin rneklii merkezi
sahneyi igal etmektedir. Erdem hatrlanaca zere bireyin insan olarak gelimesine
imkn tanyan ve bundan hareketle de elde edilmeye deer olan belli bir amacn
ortaya kmasn mmkn klan ve onun kurucu unsurlar olan karakter zellikleri
olarak tanmlanabilir. Erdemli davran veya tavr ise insanda erdemli davrann bir
alkanlk veya meleke haline gelmesi olarak ancak akl dlamadan, ahlaki znenin
pratik aklnn rehberliinde ortaya kan olgular olarak ele alnmaldr. rnein
cmertlik, adalet, ilgi, dier gamlk, drstlk gibi erdemler bireysel karakterin
gleri ve kurucu unsurlar olarak bireylerin insan olarak kendilerini sosyal,
psikolojik

ve

eitimsel

pratiklerde

en

iyi

biimde

gerekletirmelerini

salamaktadrlar ve bu adan da kendini gerekletirme srecinin kurucu


durumlarda ahlaki unsurlardrlar.174 Bu ise karlalan durumlar karsnda ahlaki
yasalarn yokluunda en uygun tepkinin veya tavrn ne olduunu tanma kapasitesi
olarak pratik bilgeliin nemine iaret etmektedir. Yani pratik bilgelik z olarak
karlalan durumlarda doru bir tanma ve deerlendirme kapasitesine sahip bir
bireyin karar verme srecinde hangi erdemin veya karakter zelliinin bu durumda
sergilenmeye en uygun olduunu alglamas olarak tanmlanabilir. 175Bu balamda da
erdemli birey karlalan durumlarda nasl davranlmas gerektiini gren bir birey
olarak ele alnabilir. Ahlakn doruyu grme biiminde ele alnmas ise onu bir
172

A.e., s. 270.
A.e., s. 272.
174
Blaine J. Fowers, Alan C. Tjeltveit, Introduction: Virtue Obscured and Retrieved: Character,
Community, and Practices in Behavioral Science,American Behavioral Scientist, No: 47, 2003, s.
388.
175
A.e., s. 293.
173

122

yetenek olarak ne kard lde belli bir eitim modelini de sunmaktadr.


Ahlakta grmenin merkezilii, ahlaki durumlarn veya yaantnn yasalar araclyla
kodlanamayaca kabulne yasland lde ahlak, hayatta eitli durumlar
karsnda hangi eylemlerin sergilenmesi gerektiini kavrama ve mevcut seenekleri
grme, bu erevede hangi doru duygularn ve eylemlerin ortaya kmas
gerektiini bilme yetenei olarak ne karmaktadr. 176 Bu nokta ada erdem
etiinde zellikle de ahlaki eitim konusunda ve erdemli bireyin rnek alnmasnn
mahiyeti zerine yaplan tartmalarda sklkla vurgulanmakta ve beceri modeli
olarak adlandrlabilecek bir erevede karlalan durumlarn gerektirdii tavrlarn
ne olduunu grme yetenei olarak erdemin gerekleme imkn yasalardan
bamsz biimde ele alnmaktadr. 177 Daha nce deontik etiin analitik yetenek,
faydac ekoln tahmin edebilme yetenei, erdem etiinin ise bireyden iyi rnee
yknerek taklit edebilme yetenei istedii belirtilmiti. Erdemli olmay doru
grebilme ya da durumun gerektirdii erevede hangi erdemin gereklemesi
gerektiini alglama kapasitesi olarak ele aldmzda ve bir nceki tespitle
birletirdiimizde erdem etiinin ahlaki eitim erevesinin temelini elde etmekteyiz.
Julia Annas, belirtilen erevede erdem etiinin kendine has doas
kapsamnda nasl bir ahlaki eitim sreci ngrdn ele almaktadr. Bunu
yapmadan evvel ise www.virtuesproject.com adl siteye referansta bulunarak
Erdem Projesi hareketinin zellikle bat Kanada ve Yeni Zelandada eitli gruplar
arasnda erdemleri merkeze alarak, ahlaki yasalarn dilini kullanmadan, atmalara
ve anlamazlklara zm getirdiini dolaysyla erdem etiinin pratik sahada yol
gsterici vasfa sahip olduunu belirtmektedir. 178 Annas dier etik teorilerin erdem
etiine ynelttii pratik sahalarda yol gsterici olmad eletirisinin altnda modern
dneme has olan bir zellik olarak etik teorilerin herkese ayn biimde
uygulanabilecek ahlaki yasalar gelitirmesi beklentisinin yattn belirtmektedir.179
Bu dncenin ardnda ise ahlak felsefecilerinin gndelik hayatmzda mevcut olan
ancak bir sistematikten yoksun ahlaki ilke ve tavrlar belli bir sistematie sokarak
176

Matt Stichter, Ethical Expertise: The Skill Model of Virtue, Ethical Theory and Moral
Practice, C. 10 No: 183, 2007, s. 387.
177
A.e., s. 392.
178
Julia Annas, Being Virtuous and Doing the Right Thing, Proceedings and Addresses of the
American Philosophical Association, C. 78, No: 2, Kasm 2004, s. 61.
179
A.e., s. 62.

123

bize yol gsterici vasf olan ilkeler gelitirdii kabul yatmaktadr. Bu yntem veya
kabul bilimle bir benzerlik kurularak mmkn hale gelmektedir ancak farkl bilim
trleri arasnda metot ve uygulama noktasndaki farkllklar grmezden gelinmekte
ve bilimin amacnn teorik anlama iken ahlakn amacnn pratik olduu ve bireyleri,
tikel durumlar ve eylemleri kapsad grmezden gelinmektedir. Bundan hareketle
oluturulan ahlaki ilkeler, ahlak yaamay teknik el kitab modeli olarak
isimlendirilebilecek ve sadece bu ilkeleri doru uygulayabilme yetenei isteyen bir
olgular demeti olarak karmza karmaktadr.180 Annas kendi ifadesiyle bu modele
adan kar kmaktadr:181
1. Bu model ahlaki yaanty teknik bir beceri olarak ele almakta ve onu
zekya dayal olarak kavranabilecek bir hviyete indirgemektedir. rnein
zeki olan bir ocuk bu ilkeleri hayat becerisi daha fazla olan bir bireyden daha
iyi kavrayabilir kabul ahlak yaantsnda tecrbenin nemini inkr ettii
lde ahlaki sorunlar onu neredeyse matematik sorularnn zm
derecesinde ele almaktadr.
2. Eer ama yasa benzeri ahlaki ilkelerin anlalmas ise kendisi ahlakl
olmad halde bu ilkeleri daha iyi kavrayan birinin ahlaki konularda yol
gsterici vasfa sahip olduunu kabul etmememiz iin hi bir sebep yoktur.
Yani bu model ahlaki olan znenin karakter zelliklerinden bamsz olarak
ele almaktadr. Hatrlanaca zere her erdemli eylem, bunu ortaya koyan
znenin erdemli birey olduunu gstermemektedir. Yani erdemli eylem ancak
ve ancak erdemli bir motivasyondan kaynaklanyorsa vlmeyi hak
etmektedir. 182 Buna bal olarakta ahlaki eylem ile ahlaki zne arasnda
kopmaz bir ba olduu gerei teknik modeli merkeze alan etik teorilerce
grmezden gelinmektedir.
3. Teknik model, ahlak herkesin eit derecede tabi olmas gereken kurallar
btn olarak ele alrken, aslnda benim ahlaki kararlarmn beni baladn,
bunlardan dolay vlebileceimi ve yerilebileceimi grmezden gelmektedir.

180

A.e., s. 63.
A.e., ss. 64-66.
182
Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, s. 174, 189.
181

124

Yani zneden bamsz, onu merkeze almayan kurallar btn bireyi ahlaktan
yabanclatrmaktadr.
Erdem etiinin buna kar temel form olarak gelitirdii erdemli bireyin
karlatn durumda karakteristik olarak davranaca gibi davran ilkesi veya
nermesi ise sadece bu ilkeyle snrl kald zaman teknik el kitab noktasnda
tecrbeli olan, onu bizden daha iyi yorumlayacak bir uzman nermekten baka bir
fark ifade etmemektedir.183 Yani erdem etiinin bu noktada kalmas, aldmz bir
rnn kullanm klavuzunun zerinde sktmz zaman danacamz ve bu
kullanm kurallarn bize aklayacak bir yardm merkezinin telefon numarasnn
verilmesinden farkl deildir. Annas bu noktada Aristotelesin pratik yetenek
analojisinden hareketle oluturulan modelini erdemli bireyin ortaya kmasnda ve
ahlaki yaantda temel olarak ele almay nermektedir. 184 Yetenek modelinin
temelinde ise ahlak, ahlaki ilkeleri kitaplardan alarak elde edilecek bir ey olarak
grmek yerine, iyi rnei taklit ve sosyalleme srelerinde rol modelleri olmadan
renilemeyecek bir olgu olarak ele alma n kabul vardr.185 Dier ahlak teorileri
ahlak teknik el kitaplarna indirgerken erdem etii bize hayatn tm canll ile
ahlakn renilecei ve yaanaca yer olduunu anlatmaktadr. Buna gre, rnein
iyi bir mimar olmak nasl ki sadece kitaplar okuyarak mmkn olmayacaksa; iyi
mimar olmak pratikle, tecrbeyle dier byk mimarlar rnek almakla; ksaca
bireyin kendi abasyla ve tecrbesiyle mmkn hale gelecekse erdemli birey olmada
erdemli bireyleri rnek almakla, onlarn rol modellii ile karlalan durumlarda
onlarn rneklii sayesinde doru olan duyarllk ve tavrlarn ortaya kmasyla
mmkn hale gelecektir. Nihai amasa tpk dier pratik yeteneklerde olduu gibi
taklit ve yknmeyle balayan bu srecin sonunda znenin kendi bana daha nce
belirtilen pratik bilgelik kapsamnda erdemli bir birey olarak hayatn srdrmesidir.
Bu noktada, yeni balayanlar veya erdemli olma yolunda olanlar erdemli bireyin
karakteristik olarak davranaca gibi davranrken temel olarak erdem, rnein
cesaret, bir eylemi gerektirdii, doru olduu, takdir edildii ve elde edilmeyeyknmeye (emulation) deer olduundan hareketle rol modellerini dikkate alarak

183

Annas, Being Virtuous and Doing the Right Thing, s. 68.


A.e., s. 69.
185
Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, s. 189.
184

125

hayatlarna doru biimde yn vereceklerdir. 186 Erdemli bireylerde doru biimde


hayatlarna yn veren bireylerdir ancak onlar doru eylemi doru gerekelerle, akli
ve duygusal melekelerinde gelimi olan erdemli tavrlar ve eilimlerle, sz konusu
durumun tm ilgili boyutlarn anlam olarak eylemde bulunan bireylerdir. 187 Bu
noktada temel soru olarak erdemli bireyin kim olduu, nasl bilinebilecei nemli
hale gelmektedir. Annas, buna son derece basit bir cevap vermektedir: nasl ki iyi
mimar olma yolunda bizden mevcut olan iyi mimarlar, iyi retmen olma yolunda
mevcut iyi retmenleri, kendimiz iyi olma yolunda olan fakat ideal anlamda iyi
olmayan mimarlar veya retmenlerken tanyabiliyorsak erdemli bireyleri tanmakta
benzer biimde olacaktr. 188 Annas'n bu dncesinin ardnda ahlakn dolaysyla
erdemin bize yabanc bir ey olmad, bundan dolay da onun iaretlerini
tanyabileceimiz n kabul yatmakla birlikte, daha nemli olarak erdemin
toplumsal ieriine nemli bir atfn mevcudiyeti gzlenmektedir. Erdem toplumsal
bir rg ve gelenek ierisinde gerekleen bir ey ise ayet o zaman onun iaretlerini
grme noktasnda bir topluluk iinde yaayan insanlarn zaten doal olarak gelimi
bir yetenei mevcuttur. Tpk insanlarn binalarda yaamalar ve bu noktada
tecrbeye sahip olmalar onlar iyi bina veya iyi mimar noktasnda nasl ki belli
llerde tecrbeli klyorsa, erdemli birey noktasnda da benzer karsamalarda
bulunulabilir. Burada asl nemli olan ise biz srandan insanlar veya erdemli olma
yolunda olanlar iin ideal rnein mevcudiyetinin iyi olmasna ramen bizden daha
iyi olan, daha erdemli olan insanlar da rnek olarak alabileceimizdir. Nitekim
mkemmel retmen arzulanr bir bireydir ancak mevcut ortamda bizden daha iyi
olan bir retmeni rol modeli olarak aldmzda da bu bizi daha iyi bir noktaya
getirecektir. Nasl ki meslee yeni balayan bir retmen hata yapma hakkna
sahipse ve bu hatalardan renip yoluna devam edecekse, bizlerde karakter
geliimimiz srasnda benzer srelerden geeriz. Bu alardan erdemli birey
noktasnda Annas ak ller vermemekte, daha ok erdemlerin pratik yeteneklerle
benzer biimde yaanmas imkn ve toplumsal hayatn nemi zerinde durmaktadr.
Ancak erdem etii kapsamnda baz dnrler eitli ltler de gelitirmilerdir.

186

Annas, Being Virtuous and Doing the Right Thing, s. 71.


A.e.
188
A.e., s. 73.
187

126

Daha nce Kristen Monroenun kinci Dnya Sava srasnda Nazilerin


zulmne urayan Yahudileri kurtaran insanlarla ilgili olarak yapt aratrma
sonucunda onlarn belli karakter zelliklerine sahip olan ve ok zor artlar altnda
erdemli tavrlar sergileyen bireyler olduklar tespitinde bulunduu belirtilmiti.
Kurtarclar verdikleri cevaplar ve dnemin koullar dikkate alndnda ahlaki
greceliliin ve toplumlarnda cari olan ahlaki anlay ve yasalarn tesine geen,
yerel kltrlerden kaynaklanan farkl ahlaki deerler olabileceini kabul etmekle
birlikte ahlakn kendi uluslarnn snrnda bitmediine inanan ve tekine sadece ve
sadece insan olduu iin deer veren ve bu dorultuda bir kimlik ina edip, eyleyen
bireylerdir. 189 Bu bize erdemli bireylerle ilgili bir ipucu salamaktadr, onlarn
karakter zellikleri sadece kendi toplumlarnn basmakalp dorular dorultusunda
olumamaktadr. Nitekim bu dorultuda Harold Alderman, tm dnyada sayg
duyulan veya milyonlarca insan tarafndan rnek alnan dini liderler, peygamberler
ve filozoflarn mevcut bulunduunu belirtmekte ve onlarla ilgili u zellikleri
sralamaktadr:190
1. Davranlar ve tavrlaryla norm olutururlar.
2. Onlarn neyin yaplmas gerektiini iaret ettikleri halde, talepleri hibir
zaman belli bir talimatla tamamen ifade edilmez.
3. Onlar byk bir duygudalk yeteneine sahiptirler.
4. Sessizliin nemini vurgularlar, zl deyilerle konuurlar ve kendi
retilerinin en yce hakikatlerinin sadece dolayl olarak ifade edilebileceini
belirtirler.
5. Onlar yazmazlar.
6. Onlar lm korkusu ve ac ekmekten kurtuluun yolunu gsterirler ve
kendileri bunu dierleri iin rneklerler.
7. nsan sevgisinin evrensel olduuna inanrlar ve bunu yaarlar.
Alderman bu noktada birden fazla lider veya rnek ahsiyetin sadece bu zellikler
araclyla ele alnamayacan ancak kaydedilen zelliklerin bu ahsiyetlerin
aralarndaki ortak noktalar olmas bakmndan erdemli bireylerle ilgili ufuk ac
nitelikte olduunu vurgulamaktadr. Dier yandan birden fazla paradigmatik rnein
189
190

Monroe, How Identity and Perspective Constrain Moral Choice, s. 422.


Alderman, By Virtue of a Virtue, s. 150.

127

olmas, dnr tarafndan, eitli hayat koullarnda seilen liderin taklidi yoluyla
dogmatizme dmeyi engelledii lde ahlak dnyasnn zenginliini ifade eden
olumlu bir gereklik olarak ele alnmaktadr.191
Sonu olarak yasa merkezli ahlak teorilerinin ahlak hayatn daraltt,
temellendiremedii, insana yabanclatrd, sorunlarmza bir zm getiremedii
gibi eletirilerden hareketle ortaya kan ada erdem etii zellikle bu blmde
belirtilen kendine has bir ereve iinde erdemlerin taycs olan erdemli bireyi ve
erdemleri ahlaki yaantnn merkezine geirdii lde dier teorilere nispetle daha
zengin, canl ve geni bir ereve iinde ahlak ele alm ve buna uygun bir ahlaki
zne, karakter geliimi, ahlaki eitim modeli gelitirerek gnmzn en nemli ve
cazip ahlak teorilerinden biri haline gelmitir.

191

A.e., s. 151.

128

3. Blm: ada Erdem Etii Balamnda Din ve Ahlak likisi


Din ve ahlak ilikisi ada erdem etii balamnda birka katmanl bir
okuma biimiyle ele alnabilir.1 Bunlardan ilki, ada erdem etiinin -ikinci blm
birinci ksmda ele alnan ekliyle- dinsel ahlakn emir veya yasa merkezli olduu
ancak gnmzde seklerleen bir toplum yaps ierisinde bu formu muhafaza eden
bir ahlakn geni kitleler asndan kabul edilebilirlik imknn kaybettiini
vurgulamas balamnda dinsel ahlakn imknn sorgulayan bir yapda olabilir. Buna
gre dinsel ahlakn temelinde tanrsal emir teorisi yer almaktadr ve bu adan da
genel olarak erdem etii balamnda yasa veya ilke merkezli ahlak teorilerine
yneltilen eletiriler ayn biimde dinsel ahlaka da yneltilebilir. Bu resimde

Dinsel gelenekler temel olarak insann iyiliini ve mutluluunu sadece insan merkezli olarak ele
almamak ve daha geni deerler, varlklar, idealler ve pratikler asndan ahlaka yaklamak
noktasndan dinsel olmayan ahlak teorilerinden ayrlrlar. Bundan dolay genel olarak dinsel
geleneklerin zelde ise dinsel ahlakn kapsamnn dier ahlak teorilerinden daha geni ve kuatc
olduu vurgulanmaldr. te yandan din ve ahlak ilikisini ele almak her iki kavramda da belli
snrlandrmalara gitmeyi gerektirmektedir. Yani kullanlan kavramlar farkl gelenekler ve felsefe
yapma tarzlar arasnda olduka farkl ve birbirine zt anlamlara sahip olabilirler. Bu adan Bat
dinsel gelenei iinde yer alan slam, Hristiyanlk ve Yahudilik asndan dinin stn bir yaratc
inancyla birlikte, bu yaratcnn insanlara gndelik hayatlar da dhil olmak zere var olularnn tm
safhalarnda yol gstermesi ve bundan hareketlede merkezinde sorumlu ahlaki znenin bulunduu bir
din ve ahlak tanmndan hareketle erdem etii balamnda din ve ahlak ilikisi ele alnacaktr. Bu
erevede dinsel ahlak sz konusu olduunda bir birinden farkl tr tutum genel olarak kendini
belli etmektedir. Bunlardan ilki din veya dinlerdeki rasyonel yap, ayrtedici kavram ve olgulardan
hareketle ahlakn din iindeki yerini ele ald gibi dinin ahlak yaantsndaki nemine vurgu yapar.
Bu gr ekilci bir ynelimi ifade etmektedir. kinci olaraksa sosyo-dilsel olarak, dinsel yol
gstericiliin toplumlar veya cemaatlerin mitler, ayinler, sylemler ve inanlar balamnda
gerekletii ve bu lde de bir biriyle e llemez yaam biimlerini ortaya kardn savunan ve
dinsel ahlaka bu zaviyeden yaklaan dnrlerin benimsedii yaklam tarzdr. nc yaklam
tarznda ise ahlaki doalclk olarak adlandrlabilecek bir tutum olarak ahlaki tikellerle ilgilendii
lde genel olarak onlar inan sistemleri dhilinde ele alan ve ahlaki nermeleri inan sisteminden
yaltmay kabul etmeyen bir gre tekabl etmektedir. Daha nce erdem etii kapsamnda topluluk
veya cemaatin nemi zellikle de MacIntyre zerinden vurgulanmt. Dolaysyla sosyo-dilsel
yaklam erdem etii balamnda din ve ahlak ilikisini ele almak iin uygun bir yaklam tarzdr.
Ancak bu almada ama yeni veya farkl bir yaklam tarz gelitirmek deildir. Bu ama yerine
ada erdem etiinin hali hazrdaki durumundan hareketle din ve ahlak ilikisini deerlendirmek ana
hedef olduundan dolay di ve ahlak ilikisinde anlan yaklam tarzlar arasnda herhangi bir
snrlamaya gidlmeyecektir. Dier yandan bu ksmda din ve ahlak kavramlar bat dinsel gelenei
dnda herhangi bir kstlamaya tabi tutulmadan ve aksi gerekmedike de buna zel bir vurgu
yaplmadan ele alnacaktr. Bunun temel nedeni ada erdem etii kapsamnda din ve ahlak ilikisini
ele alrken din ve ahlak kavramlarnn saduyusal anlamda ele alnmalarnn meselenin
anlalmas nnde bir engel tekil etmemesidir.
Bkz. William Schweiker, "On Religious Ethics," The Blackwell Companion to Religious Ethics. Ed.
William
Schweiker,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2004,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631216346_chunk_g978063121634
63, 17 Kasm 2007

129

nmzde nemli balang noktas bulunmaktadr. lki, seklerleen dolaysyla


dinin yol gstericiliinin kaybolduu bir dnemde dinsel ahlak geni kitleler iin
ahlaki yol gsterici olma vasfn byk lde yitirmitir. kincisi, dinsel ahlak
yasalar veya ilkelere indirgenebilir ve erdem etiinin ayrt edici vasf olan erdemin
merkezde olmas dinsel ahlak sz konusu olduunda geerliliini yitirdii lde
dinsel ahlakn erdem etii formunda ortaya kabileceini reddeder. nc olaraksa,
din ve ahlak arasnda bir iliki olmasna ramen her iki kavram da farkl ontolojik ve
epistemolojik gerekliklere tekabl etmektedir ve ahlak genel olarak dinden bamsz
ve zerk olduu lde daha evrensel bir yapya sahip bulunmaktadr. 2 Bu
kabullerden ilki deneyime dayal olarak sosyolojik gerekliklerle dorulanp
yanllanabilecek bir tespite iaret ederken, ikincisi dinsel ahlakn ne olduuyla
alakal betimleyici olduu kadar normatif bir tespitte de bulunmakta, ncs ise
ahlak ve din hakknda belli bir kavramsal ve tarihsel kabule yaslanmaktadr. te
yandan ada erdem etiinde hakl bir yere sahip olan isimlerden Hursthouse insan
doas tanmndan hareketle insann iyilii veya kendini gerekletirmesi sreci
olarak erdem etiini ele alrken, Slote ise sadece zne merkezli ve erdemli bireyin
karakter

zellikleri

zerinden

erdemi

tartrken

aslnda

doalc

bir

dil

kullanmlardr. MacIntyre ise insann sosyal bir varlk olduu gereinden hareket
ederek ahlak temellendirmeye almtr. Her dnrde de belli bir insan doas
tanm gizli veya ak mevcuttur. Bu insan her halkarda ya din ddr ya da din d
olma kabiliyeti vardr. nsan ve din arasndaki ilikinin bu derece basit bir biimde
ele alnmas dier bir sorun olarak grnmektedir. Daha nce vurguladmz
temel noktadan ilkinin temelinde de son tespitin temelinde de seklerleme olgusu
bulunmaktadr. Dolaysyla belirtilen noktalardan bu ksm asndan daha temel olan
ahlak ve din ayrm, dinsel ahlakn erdem etiine uygun olup olmad veya tersinden
erdem etiinin dinsel ahlaka uygun bir yap arz edip etmedii ile ilgili tartmalara
gemeden nce seklerleme paradigmasna deinmekte fayda bulunmaktadr.
Bryan Wilson, tm dinlerin kendilerine has yollarla inananlarna bir kurtulu
dncesi aladklarn ve bunun toplumsal bir ahlak gerektirdii gibi bireyin
sorumluluu merkezde de olsa toplumsal ynden bamszlam bir kurtulu
2

Antoine Vergote, Din, nan ve nanszlk (Psikolojik nceleme), ev. Veysel Uysal, stanbul,
FAV, 1999, s.278

130

dncesinin geleneksel dinlerde mevcut olmadn belirtmektedir.

Modern

dnemde ise karmaklaan sosyal hayatla birlikte bireysellik n plana km ve


geleneksel dinlerin toplumsallk vurgular, byk lde bireyin merkezde olduu
bir hayat formu karsnda kitleleri etkileme gcn yitirmitir. Buna gre
seklerliin en temel gstergelerinden birisi kurtulu dncesinde ve ahlakta
cemaat merkezcilikten birey merkezcilie doru bir kay yaanmasdr. Dier
yandan seklerlikle ilgili daha temel bir ngr ise yce bir g tarafndan yaratlan
ve idare edilen bir dnya algsndan, insan tarafndan dzenlenen ve merkezde
insann olduu bir dnya algsna doru yol alnm olmas yatmaktadr. Mircea
Eliaden kelimeleriyle;

Dindar olmayan insan, yalnzca modern Bat toplumlarnda yeni bir varolusal
konum stlenmektedir; kendini tarihin zne ve etkeni olarak tanmlamakta ve aknla her
trl bavuruyu reddetmektedir. Dier bir deyimle, tarihte, insan iin insanlk durumunun
(condition humaine) sunduunun dnda dier hibir modeli kabul etmemektedir. nsan,
kendi kendini yapmaktadr. Bunu da tam anlamyla, kendini ve dnyay kutsallktan
arndrd lde yapabilmektedir.4

Bu srete ise dinin sosyal sahada kimlik oluturucusu dolaysyla ahlakn


kurucusu ve yata olduu dnem yerini toplumun rasyonel bir biimde organize
edildii ve ahlakla birlikte tm modern tahayyln genel olarak ilahi olandan ban
kopard yeni bir dneme brakmtr. 5 Geleneksel dinlerde birey sz konusu
olduunda dinin ngrd kurtulu balamnda ve onun tarafndan belirlenmi
toplumsal rollere uygunluk erevesinde ele alnan ahlakilik olgusu ise modern
dnemlerin rasyonel ekonomik hesaplamalarnda basit bir ara konumuna dm,
yaltlm bir birey ve tm deer dnyasnn kendisi araclyla imkn dhiline
girdii kapital merkezli sosyal ve siyasal dzen tarafndan belirlenmeye

Wilson Bryan. "Salvation, Secularization, and De-moralization," The Blackwell Companion to


Sociology of Religion, Ed. Richard K. Fenn, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2001, (evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631212416_chunk_g978063121241
65, 19 Kasm 2007
4
Mircea Eliade, The Sacred and the Profane, New York: Harcourt Brace, 1959, s. 203den nakleden,
Charles H. Long, Eliaden Yaptnn ada nsan in Anlam, Din ve Fenomeloji: Mircea
Eliadein Eserlerine Toplu Bak, Ed. Constantin Tacou, ev. Havva Kser, stanbul, z Yaynclk,
2000, s. 86.
5
Bryan, "Salvation, Secularization, and De-moralization," 19 Kasm 2007

131

balanmtr.6 Endstriyel toplumlarn temel deerler dnyasn tahakkm altna alan


bir sre olarak seklerliin dinlerin hem insan doas hem de bu doay kalc ve
hesap verebilir bir ahlaki yapya evirecek olan din merkezli geleneksel yapy
zlmeye uratmas ve bylece de gerek bireysel yaantnn, gerekse kamusal
sahann ahlak-dlatrlmasnn temel aralar olarak teknolojik ilerleme ve buna
bal olarak rasyonel prosedrlerin merkezi sahneyi igal etmesi bu srecin en temel
vasf olarak gsterilebilir. 7 Seklerlik olgusu tartmay gerektirmeyecek kadar ak
bir olgu olmasna ramen onun hangi boyutlaryla ele alnaca ve izilen ereve
dhilinde eski dnemden bir kopuu mu yoksa belli llerde devamll m
simgeledii tartmal bir konudur. Genel olarak seklerleme paradigmas dhilinde
ortaya kan drt temel nerme mevcuttur. Bunlar, dinin gzden kaybolmas,
dinin de geii, dinin bireysellemesi ve dinsel hayatn deiime uramas
olarak kavramsallatrlabilir. 8 lk iki dnce klasik seklerleme paradigmas
olarak da bilinen Aguste Comteun dinin ilevini tamamlad ve Max Weberin
bilimsel dnya grnn dinsel dncenin yerini alaca dolaysyla dinin bilince
ve duyguya ynelik kuruculuk iddialarnn byk lde geerliliini yitirdii
dncesine yaslanmaktadr. Dier yandan, Thomas Luckmann ncln yapt,
dinin bireysellemesi tezinde bir nceki dnemde kurumsallam yaplar olarak
sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta yol gsterici ve norm tayin edici olan geleneksel
dinlerin kurumsal glerini

ve

yol gstericilik vasflarn

byk lde

yitirmelerinden dolay yeni dnemde bireysel tercihlerin ve yaam tarzlarnn


temelde olduu yeni bir dinselliin ortaya kt kabul yatmaktadr. Son olarak
Robert Bellah tarafndan savunulan dinsel hayatn deiime uramas olarak
seklerleme tezi ise dinin bireyselletii dncesini iermekte ancak daha ileri
giderek geleneksel dinlerin deerler dnyasndan szlen ilkelerin an ruhuna
uygun olarak genelletirildii lde dinlerin, farkna varlsa da varlmasa da, sosyal
sitemlerin ve deerlerin hala temel kurucu unsurlarndan veya yataklarndan biri

A.e.
A.e.
8
Philip S. Gorski, Historicizing the Secularization Debate: Church, State, and Society in Late
Medieval and Early Modern Europe, CA. 1300 to 1700, American Sociological Review, C. 65,
ubat 2000, ss. 140-141.
7

132

olduunu savunmaktadr. 9 Konumuz asndan son tez nemli bir noktaya iaret
etmektedir. zellikle Anscombe tarafndan dile getirilen dinsel ahlakn kurucu
vasfnn yasa merkezli olmas ve akn bir yasa koyucu dncesinin mevcut
olmad veya genel hkimiyetini yitirdii modern dnyada dinsel ahlakn ve onun
genel formuna yaslanan etik teorilerin ahlak temellendiremeyecei dncesine
kar farkl bir okuma biimi olarak dinlerin form deitirse bile hala ahlakn gl
birer kurucu unsurlar olarak mevcudiyetlerini devam ettirdiini gstermesi asndan
son tez nemli bir itiraz noktas oluturmaktadr. Bu balamda din, erdem ve ahlaki
kltr arasndaki iliki nemli bir tartma konusu olarak n plana kmaktadr.
John Cottingham din, erdem ve ahlaki kltr ilikisinin temel olarak iki
adan ele alnabileceini belirtmektedir. 10 Bunlardan ilki dini sosyal ve siyasal
hayatn bir tr imentosu olarak gren, geleneksel deerlere sayg duyulmasn
salayan bir fenomen olarak dini arasal konuma indirgeyen muhafazakr grtr.
kincisi ise dinsel inanlar ve genel olarak dini ahlakn yata veya kurucusu olarak
grd lde, ahlakn din d olabileceini reddeden ve dini ahlak
temellendirmede tek meru kaynak olarak gren zc grtr. Cottingham
toplumun ve siyasetin aamal olarak seklerlemesine bal olarak felsefede de
benzer bir srete geleneksel dnemde Tanr ve onun zellikleri veya iradesi
etrafnda yaplan ahlak felsefesi tartmalarnn yerini ahlaki geerlilik iddia ve
temellendirmesini kendi iinde tayan ve dinsel temellendirmeden kopuu
simgeleyen sekler ahlak teorilerinin ortaya ktn vurgulamaktadr. 11 Ancak
felsefede ortaya kan bu seklerleme eilimi popler bilinte yanksn bulamam
ve geni kitleler dinin ahlak temellendirmede yegne kaynak olduunu dolaysyla
din dncesinin reddedildii bir dncede ahlaki olanla, olmayan arasndaki
ayrmn yok olaca dncesine bal kalmlardr. 12 Bu dncenin srmesinde
etkili olan en byk unsur ise dindarln azald toplumlarda erdem ve erdemsizlik,
ahlak ve ahlakszlk arasnda mevcut olan ayrmn neredeyse ortadan kalkmaya yz
tutmasdr. Cottingham bu noktada toplumun sahip olduu ahlak kltr veya
9

A.e., s. 141.
John Cottingham, Religion, Virtue, and Ethical Culture, Philosophy, C. 69, No: 268, Nisan 1994,
s. 163.
11
A.e., s. 164
12
A.e,, s. 165.
10

133

ahlaki kltr erevesinde ahlakn dine indirgenmeden ele alnabileceini, hatta ele
alnmas gerektiini savunmaktadr. Buna gre amzda ahlaki kkensizlik
sorunu mevcuttur ancak bu sorun dorudan doruya dinin etkisini yitirmesinden
kaynaklanmamakta, genel olarak dinin de iine gml halde bulunduu ve bize
teori veya felsefe ncesi kavramsal, duygusal, bilinsel bir arka plan salayan ahlak
kltrnn zayflamasndan kaynaklanmaktadr. Bu ise toplumlarn tarihine ve
geleneklerine ikin bir biimde bulunan ahlaki mkemmelliin rnekleri ve
standartlarn salayan ahlak kltrnn zayflad bir dnemde felsefe yapma
imknnn olduka daralmas sonucunu dourmaktadr.13 Ahlak felsefesi balamnda
bu durum ahlaki formun muhafaza edildii ancak ieriin buharlat ve ortak
deerler dnyasnn somutlat ahlak kltrnn zayflamas sonucunda felsefenin
zerinde i grecei kavramlar ve dncelerin radikal bir grecelilie ve
kkszle uramas anlamna gelmektedir. Cottingham seklerleme olgusunu
kabul etmekte ve bundan hareketle de din-erdem-ahlak kltr lemesi ierisinde
dine ahlak kltr ierisinde bir yer ayrmakta ancak ona ahlak kendi iinde
tketecek veya kuatacak bir rol vermemektedir. Ahlaki kltr mzik, iir, edebiyat,
resim, din ve dier kltrel unsurlar iermekte ve bize gereklii nasl grmemiz
gerektiini rettii lde sadece entelektel kantlarla salanamayacak olan ahlaki
zne olma idealini duygusal ve entelektel bir duyarllk erevesinde olanakl
klmaktadr. 14 Cottinghamn zerinde srarla durduu dier bir nemli nokta ise
duygu ve akl kartlnn ahlak sz konusu olduunda kurulamayaca ve
duygularn bilince dolaysyla akla ynelik kurucu vasflarnn bulunduudur. 15
Gnmzde yaadmz ahlaki kkensizlik sorunu bu ereve dhilinde bize
ahlaki zne olma idealini duygudan balayarak akla varacak biimde veya akl ve
duyguyu kuatacak biimde olanakl klan erdemlerin ilerinde anlaml olduklar
gelenekler ann salad ahlaki canllk ve temellendirmenin, bu geleneklerin
zayflamaya yz tutmalarndan dolay ahlaki zneyi ortaya karacak glerini
yitirmelerinden kaynaklanmaktadr. Bu dncede iki nemli temel kabul noktas
bulunmaktadr. lki, geleneksel dnemlerde ahlaki kltrn iinde ifade edildii

13

A.e.
A.e., s. 173.
15
A.e., ss. 173-174.
14

134

genel form dinseldir veya din ahlaka meruiyet salayan onu geni kitleler nezdinde
olanakl klan bir ereve salamaktadr.16 Ancak gnmzde bu ereve yitirilmitir.
erevenin ahlaka salad anlaml olma olana, erevenin yitimiyle birlikte
ahlakn olanakszl eklinde okunabilir ancak bu yanltr. Bilimle analoji
kurulacak olursa Aristoteles fizii erevesinde hareketi aklayan bilim adamnn
modern dnemde bu fiziin geerliliini yitirmesinden dolay hareketi aklamann
imknsz olduunu sylemesi ne kadar olanakl ise ahlaka ereve salayan dinin
etkisini yitirmesinden dolay ahlakn imknsz bir aba olduunu savunmakta ayn
derecede olanakszdr. kincisi ise ahlakn tamamen bilin seviyesinde veya akl
merkeze alarak aklamaya almann ahlakn doasn yakalayamama veya onu
yanl okuma olduu kabuldr. Buna gre erdem etiinin temel ngrsne uygun
olarak, ahlak belli bir kltrde yuvalanm bulunan bireyin karakter zelliklerinin
duygu, dnce, bilin arasnda uyumlu bir birliktelii ve eylemde tutarll
erevesinde ele alnmaldr. Yani ahlak rasyonel bir deerlendirmeye tabi tutulabilir
ancak onun kkeni doumdan balayan bir sre olarak bireye duygu ve eylem
noktasnda belli bir akl erevesinde doru yaama biimini gstermesi, uzun
sreli bir alkanlk eitimini belli bir kltr ierisinde olanakl klmasnda
aranmaldr.17 Bu srete ise erdemlerin somutlam ifadeleri olarak rol modelleri
hem ahlaki topluma istikamet tayin eden hem de iyi yaamann ne demek olduunu
gsteren ortak bir ahlak kltrnn varln gstermektedirler. Ancak gnmzde
byle bir ahlak kltrnn varl tartmaldr. Din ise ahlak kltrnde dier
unsurlar arasnda bir unsur olmasna ramen erdemler ve ahlak noktasnda tek otorite
veya yatak olma ilevini yitirmitir. Bu balamda erdem etii erevesinde dini,
ahlaki kltrn nemli bir unsuru olarak gren ancak bu noktada tek seenek olarak
kabul etmeyen bir yaklamn mevcudiyeti ortaya kmaktadr. Cottinghamn
tespitiyle erdem etii belli bir iyi ve sayg duyulan yaama biiminin iine gml
halde bulunduu kltr ve tarihten szld haliyle kabul gren ve sayg duyulan,
insani mkemmellik idealini iinde tayan bir gelenek arka plannda anlaml ve
olanakl hale gelmektedir.18 Din ise bu erevede gelenei oluturan elerden bir

16

A.e., s. 176.
A.e., ss. 176-177.
18
A.e., s. 179.
17

135

edir ancak dier tm elerin kendisine nispetle anlaml hale geldii tek e olma
vasfn yitirmitir.
Dier yandan bu tespitler din ve modern dnya ilikisine ynelik olarak, dinin
tamamen nemini yitirdii iddiasna kar ne srlebilecekken; dinsel ahlakn
mahiyeti hakknda bir akla kavumamza imkn tanmamaktadr. O halde dinsel
ahlakn yasa veya ilkelere indirgenip indirgenemeyecei veya tersinden sadece
erdem merkezli olarak ele alnp alnamayaca tartlmas gereken asl nemli nokta
olarak n plana kmaktadr. Dinsel ahlakn yasa merkezli olduu veya buna
indirgenebilecei dncesinin ardnda ahlakn din tarafndan tanrsal emir teorisi
etrafnda ekillendirildii veya buna indirgendii dncesi yatmaktadr. Bu teorinin
ana hatlarna bakmakta ve bu balamda erdem etiinin temel ngrlerini hatrlatp
dinsel ahlakn erdem etii kapsamnda ele alnp alnamayacan tartmakta erdem
etii ve dinsel ahlak arasndaki ban anlalmas asndan vazgeilemez bir nem
bulunmaktadr.
Tanrsal emir teorisinin kkeninde Tanrnn insan yaratmas ve kaderi
zerinde sz sahibi olmasnn yansra, Onun mutlak iyi olmasndan dolay ahlaki
yaantnn ancak ve ancak Onun emirlerine ve yol gstericiliine nispetle anlaml
olduu kabul yatmaktadr. 19 Buna gre dinsel ahlak deontolojik bir karakter arz
etmektedir. Dinsel ahlakn temel sa aya bulunmaktadr. Bunlar, hukuk
sistemiyle analoji kurmak gerekirse; yasal zorunluluk, izin ve yasak bildiren kanunlar
da olduu gibi ahlaki olarak zorunlu olan, ahlaki olarak izin verilen veya doru olan
ve ahlaki olarak yasaklanan eklinde ifade edilebilirler. Daha nemli olaraksa
aksiyolojik kavramlar olan ahlaki iyilik, ktlk ve farkszlk (indifference) ancak
ve ancak Tanrya ve Onun buyruklarna nispetle anlaml hale gelmektedir.20 Ak
bir biimde belirtmek gerekirse tanrsal emir teorisinde ne insan ne de doa
merkezdedir. Bunlar yerine doruluun ve iyiliin lt Tanrnn iradesidir. Yani
bir eyin doru veya iyi olmas Tanr istedi diyedir; doru, yanl ve iyi Onun

19

Phillip L. Quinn, "Divine Command Theory," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh
LaFollette,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
1999,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
94, 17 Kasm 2007
20
A.e.

136

iradesi tarafndan belirlenir.21 Bu teoriye kar olduka farkl cephelerden eletiriler


yneltilmitir. Bunlardan en nemlisi eer bir eyin doruluu veya yanll Tanr
iradesiyle belirleniyorsa o halde, rnein, ocuklar ldrmenin kt olmas olduka
keyfi bir durumdur. Tanr tersini istemi olsayd bu eylem iyi olacakt itiraznda
kendini belli eden ve temel noktas bu teori kabul edildii takdirde hibir eyin
kategorik olarak iyi veya kt olamayaca ve bunun ahlak keyfi bir olguya
indirgedii eletirisidir.

22

Bu dnceyi savunan dnrler anlan eletiriye

Tanrnn doas gerei hibir mmkn dnyada ak biimde ahlakn altn oyacak
bir buyrukta bulunmayacan belirterek kar karlarken bu kez de Tanrnn
zgrl meselesi gndeme gelmektedir. 23 Ancak konumuz tanrsal emir teorisi
etrafnda yaplan tartmalar ele almaktan ziyade bu teorinin temel dayanan
gsterdikten

sonra

dinsel

ahlakn

bu

anlamda

yasalara

indirgenip

indirgenemeyeceini tartmak olduundan dolay bu noktaya bu kadarlk bir atfla


yetinilecektir.
Ahlakn bu kat yasa merkezli yorumu dinsel ahlakn insana dardan bir
ahlaki sorumluluk ykledii eklinde yorumlandnda erdem etiinin dinsel ahlakla
uzlama imkn ortadan kalkmaktadr. Ancak bu yorumun dnda bir yorum imkn
mevcuttur buna gre ahlak sadece Tanrnn yasalarna uymay deil ayn zamanda
ve daha temel olarak dini niyetleri hayatta fiililetirerek onlar teyit etmekte ve bu
niyetlerin beeri ilikilerde fiilen vcut bulup bulunmadn grmeyi salayan bir
snama tekil etmektedir. 24 Yani insan iin Tanrnn emirlerine uymak dtan
dayatlan veya keyfi bir takm yasalara uymaktan ok daha byk bir anlam ifade
etmektedir. Bu ahlakn deontolojik mahiyeti ak olmasna ramen o basit biimde
kurallara uyma olarak ele alnamaz. Daha temel olarak din belli bir karakter
zelliinin ortaya kmasn istedii lde, ahlak karakter zelliklerini iine alacak
biimde geniletmektedir. Bu adan dinsel ahlakn kat biimde kural merkezli
olduu iddia edilemez. Tpk Aristoteleste olduu gibi dinsel ahlak erdemli
21

Janine Marie Idziak, "Divine command ethics," A Companion to Philosophy of Religion, Ed.
Philip L. Quinn, Charles Taliaferro, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
460, 20 Kasm 2007
22
A.e.
23
Quinn, "Divine Command Theory," 17 Kasm 2007
24
Vergote, Din, nan ve nanszlk (Psikolojik nceleme), s. 278.

137

yaamann n art olan belli karakter zelliklerinin iselletirilmesi ve pratik sahada


grnr klnmasn isterken, ahlaki znenin bundan huzur duymasn ve niyet,
duygu, akl, motivasyon ve eylem arasnda bir uyumun gzetilmesini istemektedir.25
Bu noktann doal neticesi ise dinsel ahlakta insann insanlnn empoze ettii istek
ile ilahi kanun prensipte rtrler kabulnn mevcut olmasdr. 26 Bu anlamda
ahlak olanakl klan dier bir nemli unsur ise dinin rnek olarak gsterdii
modellerle zdeleme yoluyla ahlakn iselletirilmesi ve bunun insana belli bir
karakter kazandrmas srecidir.27 Bu anlamda en gzel rneklerden biri Kuranda
peygamberin inananlar iin gzel bir rnek olduu ve rol modeli olarak alnmas
gerektii zerinde durulmasyla birlikte ahlakn kural merkezli olmann tesinde
insan hayatyla arasndaki organik ba olduuna iaret eden ayetlerdir.28 Bu durum
erdem etiinin en azndan ahlakn insana yabanclatrlmamas gerektii ve kural
merkezlilie indirgenemeyecek denli geni bir sahaya iaret ettii gibi iki temel
ngrsyle bir uyum ierisindedir. Ancak henz kurallarn deil de erdemin veya
erdemli bireyin merkezde olduu bir etik teori olarak erdem etiinin, dinsel etikle

25

A.e., s. 281.
A.e., s. 282.
27
A.e., s. 284.
28
Bu paraleldeki iki ayeti zikretmek gerekirse u ayetler rnek olarak verilebilir: And olsun ki sizin
iin, Allah ve ahret gnn arzu eden ve Allah ok zikreden kimseler iin, Allahn elisi en gzel
rnektir. (33/21. Ayet) ve (Raslm!) De ki: Eer Allah seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi
sevsin ve gnahlarnz balasn.(3/31-32. Ayetler)
Bu paralelde Toshihiko zutsunun Kurandaki ahlaki kavramlarn soyut veya teorik
kavramsallatrmalar olmaktan ziyade belli bir sosyal gereklie iaret eden, iyi veya kt eylemlerin
taycs olan karakterlerin zelliklerini iaret eden yaplaryla olduka somut bir ahlaki dnyann
resmini izdii ynndeki tespitleri olduka nemlidir. Bu erevede rnein kfir kavramnn
soyut bir biimde dinsel ilkeleri reddeden bir bireyden ziyade Allaha nankrlk eden, bozuk karakter
sahibi bir birey olarak ele alnabilecei ve bunun tam karsnda da mmin bireyin salam karakter
sahibi bir birey olarak deerlendirilebilecei tespiti olduka nemli bir noktaya temas etmektedir. Zira
bu husus erdem etiinin Kuranda izilen ahlaki dnyann canlln dier etik teorilerden daha iyi
bir biimde yanstabilecei veya bunu anlamamza olanak tanyabilecei ihtimalini ortaya
karmaktadr.
Bkz.: Toshihiko zutsu, Kuranda Dini ve Ahlaki Kavramlar, ev. Selahattin Ayaz, stanbul, Pnar
Yaynlar, t.y. ss. 40-45.
Dier taraftan ada erdem etii balamnda olmasa da slami erdemlerin neler olduu ve slamda
erdemlerin nasl belirlenmesi, temellendirilmesi, deerlendirilmesi ve birbirileriyle ne trden bir iliki
kurulmas gerektii hususunda Kuran merkeze alarak adalet, muavenet, iffet ve merhamet olmak
zere drt temel slami erdem olduunu savunan Cafer Sadk Yarann almas, slam asndan
sadece tarihsel olarak deil, gncel olarak da bir erdem teorisinin imkanna ve zorunluluuna iaret
etmektedir.
Bkz.: Cafer Sadk Yaran, slamda Ahlakn art Ka: Drt Temel slami Erdem, stanbul, Elif
Yaynlar, 2005, ss.114-120
26

138

uyumlu olup olmad veya dinsel etiin erdem etii kapsamnda deerlendirilip
deerlendirilemeyeceinin bir cevab ortaya km bulunmamaktadr.
ada erdem etiinin veya etiklerinin u be temel noktada belli oranda bir
uzla iinde olduklar veya bu zellikleri sergiledikleri grlmektedir:29
1. Ahlaki deerlendirme znenin karakteri zerine younlamakta, eylemler
ise znenin deerler dnyas ve ballklarn sergiledii iin nemli olarak
grlmektedirler.
2. yi bir karakter, pratik ahlaki yarglarda bulunurken kurallar merkeze
almaktan veya onlara uymaktan daha ok karakterini oluturan inanlar,
deneyimler ve duyarllklarla hareket etmektedir.
3. Ahlak psikolojisi, erdemlerin veya erdemsizliklerin nasl ortaya kt ve
gelitiiyle alakal aklamalarda bulunmaldr.
4. nsani olan amacn gerekletirilmesi veya bir btn olarak insann kendini
gerekletirmesi balamnda erdemler ya bu srecin salayclar ya da temel
bileenleri olarak ele alnmaldrlar.
5. Erdemler belli bir tarihsel ve kltrel dnemdeki olu veya ortaya k
biimleriyle ele alnmal ve ayn zamanda tarihsel birer grng olarak
erdemlerle daha genel geer olan insan doas arasnda bir ba bulunup
bulunmad sorusu merkezi sahneyi igal etmelidir.
Bu paralelde kimi teologlar erdem etiinin bireyin geliimini merkeze alrken
dinlerin insanlar iin ortaya koyduu en temel karakter zelliklerinden biri olan dier
gamlk erdeminden ziyade egoist bir anlay savunduunu belirterek erdem etiiyle
dinin ortaya koyduu ahlak anlay arasnda radikal bir farkllk bulunduunu
belirtmektedirler. Buna gre bireyin merkezde olduu erdem etiindeki temel
grnt dier her ey bireyin geliimine veya mutluluuna olan katk derecelerine
gre deerlendirilirken, aslnda birey dnda z olarak deerli olan hibir ey
olmad veya her eyin bireyin nihai hedef ve l olduu bu anlayta birer ara
olarak ele alnddr.30 Bu konu Michael Sloteun ben-teki asimetrisi balamnda
daha nce ele alnmt. Sloteun ortaya koyduu resimde ahlakn sadece ilikisel
29

William C. Spohn, The Return of Virtue Ethics , Theological Studies, C. 53, No:1, Mart 1992, s.
61.
30
Christopher Toner, The Self-Centredness Objection toVirtue Ethics, Philosophy, No: 81, 2006, s.
605.

139

olarak ele alnmasnn ve bireyin kendi iyiliinin ahlaki deerlendirmenin kapsam


dnda tutulurken tekiyle olan ilikinin ahlaki deerlendirmenin temeli olarak kabul
edilmesinin, znenin kendi ahsnn ahlakn dna itilmesi veya onun ahlaka
yabanclatrlmas tehlikesine iaret ettiini bir kez daha vurgulamak gerekmektedir.
Buna gre erdem etiinde ahlaki znenin karakterinin ve kendi geliiminin znde
egoist bir yn bulunmasndan ziyade, erdem etiinin ben ve teki arasnda dengeli
bir iliki kurulmas ve ahlaki znenin kendini gerekletirmesi srecini merkeze
almasnn kkeninde ahlaki motivasyon ve gerekelendirme arasnda ortaya kan
atlan kapatlmas hedefi mevcuttur. Yani erdem etiinin egoist bir felsefe dayatt
dncesi en azndan ok genel bir deerlendirmedir. Christopher Toner benzer
biimde insann geliiminin veya mutluluunun ilikisel olduunu, erdem etiinin ise
birey merkezde olmak zere dier eyleri bu ilikisellik iinde ele alrken, onlarn
kendi ilerinde sahip olduklar deeri kabul ettiini dolaysyla erdem etiinin znemerkezli olduunu ancak bilinen anlamyla egoist felsefe kapsamna dmediini
belirtmektedir. 31 Buna gre bireyin geliimi ve mutluluunun ilikisel olmas
bunlarn imkn olarak sadece bireyi lt almamay ve ilikiye girilen dier kii
veya eylere kendi ilerinde de bir deer atfetmeyi gerektirdii oranda ly
zneden ilikiler dnyasna tamakta, bylece de erdem etii zneyi merkeze alan
ancak bunun ls ve imkn olarak iliki-merkezli dnyay iaret eden bir
hviyetle ortaya kmaktadr.32 Nitekim bireyi merkeze almakla onu tek l haline
getirmek arasnda bir fark mevcuttur. Bundan dolay din sz konusu olduunda
ahlakn teki merkezli olduu ancak erdem etiinde birey merkezli olduunu
sylemek ok da imkn dhilinde bulunmamaktadr. Dier taraftan Michael Sloteun
belirttii gibi ahlak sadece iliki merkezli bir yapda ele almak bireyin kendisiyle
ilgili tutum ve davranlarn ahlaki deerlendirmenin dna tamakta bylece de
deontik ve faydac teorilerde zneyle ilgili ahlaki deerlendirme yapabilme sahas
olduka daralmaktadr. Dinlerin hayatn tm safhalarnda merkezi olma iddia ve
talepleri dikkate alndnda, erdem etiinin ahlaki deerlendirme ve yaantnn
sreklilii noktasnda bunu salayabildii ve dier etik teorilerden bu anlamda daha
uygun bir yapya sahip olduu belirtilebilir.
31
32

A.e., s. 613.
A.e., s. 617.

140

te yandan insann kendini gerekletirmesi sreci olarak erdem etiini


deerlendirdiimiz zaman, dinlerin kendilerine has insan doas tanmlarndan
hareket edilerek bu vurguyu kendilerine has yaplar dorultusunda ierebilmeleri
imkn ortaya kmaktadr. Erdem etiinin rnek insan tipinin kendi kendine yeten
ve ahlaki mkemmeli simgeleyen bir yapdayken dinlerde insann eksikliinin
vurguland ve bu balamda da insann yasalar araclyla ve st bir otorite
tarafndan ynlendirilmeye ihtiyac olduu iinde Kant anlamda deontolojik etiin
dinsel ahlaka daha uygun olduu ynndeki dnce bir dier nemli noktadr.33 Bu
dncenin ardnda erdem etiinin insann gndelik hayatnda ahlaki durumlar
karsnda herhangi bir pratik l vermedii ynndeki itirazla yakndan alakas
bulunmaktadr. Bu konu bir nceki blmde ele alndndan dolay ayn noktalar
tekrar vurgulanmayacaktr. Ancak dinlerde mevcut bulunan ahlaki yasalarn varl
(rnein, Tevratta geen On Emir) deontik bir mahiyet arz etmektedir.
Dolaysyla dinin ahlak dnyasnn sadece ve sadece erdem etii araclyla ele
alnp alnamayaca daha nemli bir konu olarak n plana kmaktadr.
Erdem etiinin karaktere ve onun geliimine vurgu yapmas dinlerin ana
hedeflerinden biri olan erdemli inananlar topluluunu ortaya karma ngrsyle
uyum ierisindedir. Buna gre erdem etii karakter balamnda dier etik teorilerde
olmayan toplumsal altyapy ve inancn ilkeleri dorultusunda ortaya kacak olan
erdemli bireyi belli bir karakter geliimi ve rol modellerini merkeze almas
bakmndan daha olanakl klmasnn yansra bu sreci aklamay ve anlamay
salayacak kavramsal bir ereveye de sahiptir.34 Bu grte deontik ve faydac etik
teorilerin srasyla vurguladklar yasa ve fayda merkezlilik erdem etiinin
vurgulad erdem merkezlilikle uzlatrlmaya allmaktadr. Temelinde erdemli
bireyden tede ve stte bir normlar kmesinin, znenin ahlaki duru ve eylemlerinin
deerlendirilmesi iin gerekli olduu dncesinin yatt bu gre gre dinlerin
saladklar ve hayata yn veren ortak standartlar erdem etiinin yansra dier etik
teorilerin ngrlerini de zorunlu klmaktadr. Erdemlerin olmad veya karakter
zelliklerinin olanakl klmad ahlaki yasalarn hayatta bir karl yokken ayn
zamanda baz erdemler sadece ahlak yasalarna uymann tesinde bir ahlaki
33
34

Spohn, The Return of Virtue Ethics, s. 63.


A.e.

141

duyarllk veya tavr gerektirirler. 35 Kurallar tikel durumlarda nasl davranmamz


gerektiini anlatmazlar, bunun iin biz belli baz karakter zelliklerini kazanmak ve
erdem etiinin ngrd biimde hayata ve ahlaki durumlara kar doru bir
duyarllk gelitirmenin de tesinde pratik akl araclyla durumlar deerlendirecek,
doru tavr, duygu ve eylemi sergileyecek bir ahlaki grme duyusu gelitirmek
zorundayzdr. Bununla birlikte tm ahlaki yaant kurallarla ifade edilemeyecek
denli geni bir sahaya tekabl etmektedir ve baz durumlarda doruluun lt
yasalar deil erdemler olmaktadr. rnein Tanrya minnettarlk duyma ahlaki
yasalara uyma dnda bir karakter zelliine yani erdeme tekabl etmektedir; bu
erdemin bir kural yoktur ancak belli bir karakter geliimi sonucunda ortaya kacak
bir tavr, duygu, eylem ve akl birlikteliiyle mmkn hale gelmektedir. Dolaysyla
dinlerin ahlaki yaplar insann geliimini merkeze alan daha organik bir ahlaki
zorunluluk anlay erevesinde ele alnmaldr.36
Dave Leal, Stoac erdem etiine atfla ahlaki yasalar ve erdemlerin bir
birilerini dlamas gerektii dncesinin veya yasalarn merkezi olduu ahlak
teorilerinin erdemi, dolaysyla ahlak dnyasnn karmak ve zengin dnyasn
aklayamayaca dncesinin yanl olduunu belirtmektedir.37 Leal, belli bir insan
doas tanmnn ve bu paralelde ilevsel olan bir ahlak psikolojisinin gerekliliine
iaretle dinler sz konusu olduunda bunun daha organik; insan olarak bireyi ve
onun kendini gerekletirmesi srecini dlamayan, bir anlayn gereklilii ve
zorunluluuna iaret ettiini ve dinlerin erdem balamnda bireyin karakter
zelliklerini dlamasnn hayal edilebilir bir durum olmadn belirtmektedir. 38
Dnr, ileride erdem etii, din ve ahlak arasndaki grlerini inceleyeceimiz
Stanley Hauerwasa atfla, karakter zelliklerinin genel ve evrensel yasalardan
tmdengelim yntemiyle elde edilmediini ancak bizim inanlarmza ve dinin bizi
mkellef kld eylemlere uymakla ortaya ktn vurgulayarak, znenin karakter
geliimini ve deerlendirmesini merkeze alan erdem etii kadar, eylemleri ve
karakter zelliklerini kendisi araclyla deerlendireceimiz, dinden kaynakl
ahlaki yasalar ieren normatif bir kmenin varlnn da dinsel ahlak asndan
35

A.e., ss. 63-66.


Dave Leal, The Bearer of Virtue, Studies in Christian Ethics, No: 12, 1999, s. 2
37
A.e., s. 3.
38
A.e.
36

142

zorunlu olduunu dolaysyla erdem etii ve yasa merkezli ahlak teorileri arasnda bir
uzlann salanarak dinsel ahlakn ele alnmas gerektiini savunmaktadr.39 Bu tr
bir ahlak teorisinde ise erdemlerin taycs veya belli erdemlerin somutlam
ifadeleri olan bireyler zerine yaplan aklamalar, onlarn hayatlarn betimleyen
hikyeler ve iinde hayatlarn srdkleri cemaatler balamnda ele alnmal ve
ahlak bu zaviyeden deerlendirilmelidir.40 Ancak Tanrnn hayata mdahil olmas
ve Onun yol gstericilii olmadan insann kendi kendine yeten bir varlk
olmamasndan dolay ahlaki tamla eriemeyecei dikkate alndnda, Tanr
tarafndan ortaya konmu ahlaki yasalarn varl ve bunlarn merkezilii ahlaktan
dlanamaz.

41

Yani eylemlerin ahlaki deerlendirmeye tabi tutulabilmesi iin

bireyden, sosyal dnyadan bamsz nc kii bak gereklidir ve dinlerde


mevcut olan yasalar bunu salamaktadrlar.42
Bu noktada erdem etii ve erdem teorisi arasnda daha nce vurgulanan fark
anmsatmakta fayda bulunmaktadr. Erdem etii erdemi ahlakn merkezi kavram
olarak deontik kavramlardan nce iyi kavramyla ise en azndan eit seviyede ele
almaktadr. Erdem teorisi ise bu noktada erdemin deontik kavramlardan
tretilebilmesi imknn iinde barndrmaktadr. Daha nce belirtildii gibi bu
ereve dhilinde Kantn erdem teorisinden bahsetmek mmknken erdem
etiinden bahsetmenin imkn bulunmamaktadr. Dolaysyla dinsel ahlak sz konusu
olduu zaman onun erdem etiine imkn verip vermedii sorunu sadece belli bir
erdem teorisine sahip olmasyla deil ayrca ve daha temel olarak erdemi ahlakn
kurucu unsuru olarak m yoksa daha temel bir kavramdan treyen bir olgu olarak m
ele ald erevesinde deerlendirilmelidir. Bu noktada kesin bir cevabn verilmesi
imkn dhilinde grnmemektedir. Nitekim belli bir dinsel gelenee bal bir
dnrn bu gelenekte mevcut olan ahlaki yasalar hangi temelde ele alaca bu
noktada nemli bir ayrm noktas olarak ortaya kmaktadr. Yasalar, Tanrnn emri
olarak kabul edilse dahi bu yasalarn kayna olarak Tanrnn anladmz anlamda
bir kiilie ve ahlaki motivasyona sahip olup olmad farkl erevelerde ele
alnabilir. Nitekim bu ksmn sonunda ele alacamz tanrsal motivasyon teorisi bu
39

A.e., ss .3-4.
A.e., s. 5.
41
A.e., s. 6.
42
A.e., s. 4.
40

143

balamda, Tanrnn erdemli bir kiilie sahip olduu ve ahlaki yasalarn bu temel
zerine ina edilebilecei kabuln iinde barndrmaktadr. Buna ilave olarak, dinler
sz konusu olduu zaman, erdem etiinin ilkelerden ziyade deneyime ve ahlaki
seimde bulunacak znenin karakterine vurgu yapmas nemlidir. Zira ilkeler zne
tarafndan seilmekte ve yorumlanmaktadrlar. Bu adan genel bir ereve ierisinde
dinlerin ahlaki yaplarnn ilkeler, yasalar ve erdemler tarafndan oluturulduu
dikkate alndnda, nasl bir insan olunmas gerektii ve dinlerin inananlarna
sunduu rol modelleri erdem merkezli ahlak teorileri ile kural merkezli ahlak
teorileri arasnda belli bir dengenin gzetilmesi gerektii sonucunu dourmaktadr.43
Bu paralelde Hauerwas sadece ykmllk merkezli bir ahlaki teorinin bizim
ahlaki yaantmz aklamakta yetersiz olduunu belirtmektedir. 44 Bunun yerine
dnyay alglay biimimizle, inanlarmzla ve nasl yaamamz gerektiiyle ilgili
olarak belli bir btnselliin salanmas gerekmektedir ve ahlakta bu btnselliin
saland bir dil gelitirmek durumundadr. Bu noktada ise ykmllk ve erdem
arasnda bir ayrma gitmek ve herhangi birini dierine indirgemek; herhangi birini
dierine kavramsal, mantksal veya sebep olarak ncelikli hale getirmek her iki
kavramn da ahlaki znenin ortaya kndaki merkezi rollerini anlayamamak
anlamna gelecektir.

45

Erdem etiinin dinlere has kurallar ierecek biimde

geniletilmesi bireyin belli durumlar karsnda nasl davranmas gerektiinin


tesinde, nasl olmas gerektiini, nasl yaamas gerektiini merkeze alaca lde
bireyin ilgilerinin, arzularnn ve duygularnn pratik akl rehberliinde ekillenmesi
olgusunu da ahlakn kapsam iinde deerlendirecektir. Nitekim bu durum deontik ve
faydac ahlak teorilerinde hesaba katlmayan veya grmezden gelinen bir durumdur.
David Solomon, akln ve duygularn veya tutkularn birbirine rakip olarak kabul
edilmesi ve ahlaki yaantnn mutlak biimde tutkulardan bamsz olmas
gerektiinin savunulduu bu etik teorileri saplantl biimde tutku mitine sahip
olmakla eletirmitir. 46 Buna gre tutkularn veya duygularn akln karsnda yer
43

Edmund D. Pellegrino, David C. Thomasma, The Christian Virtues in Medical Practice,


Washington, D.C., Georgetown University Press, 1996, s. 17, 24
44
Stanley Hauerwas, Obligation and Virtues Once More, Journal of Religious Ethics, C. 3, No: 1,
1975, s. 28.
45
A.e., s. 29.
46
Emmanuel Katongole. Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in
the Work of Stanley Hauerwas, Notre Dame, Indiana, University of Notre Dame Press, 2000, s. 249.

144

ald dncesi bu teorilerin temelini oluturmaktadr ancak bu kabul yanl bir


dnceye iaret etmektedir. Duygu ve akl karlkl olarak birbirilerini kuran bir
vasfa sahiptirler ve ahlaki yaanty merkeze alan her teori bu erevede bir aklama
gelitirmek durumundadr. Hauerwas, dier yandan, daha nce de benzer biimde
belirtildii gibi ykmllk veya zorunluluk ifade eden dinsel-ahlaki ilkelerin
kesinlikle belli bir zne tipi gerektirdiini veya ilkelerin znenin belli bir karaktere
sahip olmasn n art olarak kabul ettiini belirtmektedir.47 Bu noktada ise erdemler
bu beklentinin iaret ettii karakter zelliklerinin varlnn n art olarak nem
kazanmalarnn yansra znenin duygu, niyet, tutku ve aklnn uyumlu bir biimde
belli bir ynde eylemesine imkn tanyan eitilmi, pratik karakter yetenekleri olarak
ortaya kmaktadrlar.
Erdem etiine kar kan dnrlerin vurgulad dier bir nemli nokta ise
ykmllk merkezli ahlak teorilerinin zneye eylemlerinin rasyonel aklamasn
veya temellendirmesini kendi i dnyasndan bamsz yapmay dayatt lde
ahlaki eylemin meruiyetini bireysel arzu ve motivasyondan bamszlatrmasna,
bylece de ahlak objektif temellere yaslamasna ramen erdem etiinin ahlaki
eylemi temellendirmede bireysel arzulara veya motivasyonlara olan vurgusunun
ahlak nesnel temelden kopard ve znelletirdiidir. 48 Hauerwas, bu noktada
erdem etiiyle, ykmllk merkezli ahlak teorileri arasnda ahlaki eylemi
temellendirme veya gerekelendirme noktasnda belirtilen farktan ziyade farkl bir
rasyonellik ve temellendirme abasnn hkim olduunu ve erdem etiinin ahlak
znelletirip objektif temellerden kopard eletirisinin hakszlk olduunu
belirtmektedir. Buna gre ykmllk merkezli ahlak teorileri sadece ve sadece
tarafsz bir gzlemci tarafndan kabul edilebilecek bir ahlaki temellendirme
isterlerken, erdem etii bireyin davran biimlerini ve benliini ekillendiren
dolaysyla znenin bak asn ieren bir rasyonel aklamay veya ahlaki
temellendirmeyi gerekli grmektedir. 49 Modern ahlak teorilerinin gerekli grd
trden bir rasyonel gerekelendirme evrensel bir objektiflik lt olarak ortaya
kmakta ancak rasyonalitenin veya ahlaki temellendirmenin balama dayal olduu

47

Hauerwas, Obligation and Virtues Once More, s. 34.


A.e., s. 37.
49
A.e., s. 38.
48

145

ve her zaman iin belli bir tarihsellii iinde tadn grmezden gelmektedir.
Bunun karsnda ise erdem etii iyi yaama olgusunun ve bundan treyecek
herhangi bir ahlaki rasyonel temellendirmenin belli bir gzlem, deneyim, psikoloji ve
tarih szgecinden geecei bylece de ahlaki yasaklar ve ykmllklerin evrensel
bir forma sahip olmaktan ziyade belli bir cemaatin veya topluluun yelerine
salad

ve

onlar

tarafndan

iselletirilen

bir

karakter

arz

edeceini

savunmaktadr.50 Bu adan da dinsel inanlar bizim zaten onlardan bamsz olarak


bilebileceimiz veya elde edebileceimiz ahlaki ykmllkleri yaamamzda
yardmc unsurlar olarak ortaya kmak yerine, bizzat ahlaki eilimlerimizi ve
ilgilerimizi ekillendiren, onlara yn tayin eden ve ahlaki ykmllklerimizi
anlamamz salayan ana yataklar olarak ortaya kmaktadrlar.51
Dier taraftan, Johan Branmark ada erdem etiinin ilham kayna olan ve
halen tartmalarda merkeziliini koruyan Aristotelesin erdemli birey ve dinlerin
rnek insan tipi olan aziz veya evliya betimlemelerini nemli bir ayrm noktas
olarak n plana karmaktadr. Yunan ahlak felsefesi geleneinden szld haliyle
ahlaki yaantnn ls olan erdemli birey, dengeli bir biimde yaayan ve bu
yaantsyla en yksek ahlaki standard oluturan, kendi kendine yeten aristokrat bir
bireydir. 52 Bu yaant biiminden tr ahlaki kavram tremektedir; ahlaki olarak
izin verilen, zorunlu olan ve yasak olan.53 Ancak ahlak dnyasn, zellikle de dini
yaanty gz nne aldmzda ahlak bu kavrama indirgemek mmkn deildir.
rnein Hristiyan gelenekten szlen haliyle aziz kavram erdemli birey kadar
akli olarak gelimi ve kemale ermi bir bireyi iaret etmekten ziyade ortalama ve
minimum ahlaki standartlarn tesinde bir yaama sahip, zihnen ve kalben buna
odaklanm ve neredeyse bu yaanty taassup haline getirmi bir bireye iaret
etmektedir. Aziz Aristotelesi gelenekteki erdemli bireyin tam kar kutbunda yer
almazsa da kendini adaml ve minimum ahlaki standardn tesinde sergiledii
tutum ve davranlarla erdemli bireyin dengeli yaantsnn merkezi olduu erdem
etii geleneine gre bazen bozuk bir karakterin temsilcisi dahi saylabilir. 54
50

A.e., s. 38,41.
A.e., s. 42
52
Brannmark, From Virtue to Decency, s. 592,594.
53
A.e., s. 591.
54
A.e., ss. 592-593.
51

146

Brannmark erdemli bireyin ahlakn ls haline getirildii ada erdem etiinde


dinsel yaantda nemli bir yer tutan minimum ahlaki standardn tesinde bir yaant
biimi olarak kendini adama veya kurban etme idealinin, ahlaki standardn dna
itilmesini hatta ahlaki olarak olumsuzlanmasn bu eletirisinin temel balang
noktas olarak semitir. Bu adan da bir nceki blmde ele aldmz biimiyle
ada erdem etiinin sekler formlar dinsel yaantda merkezi karakterler veya rol
modelleri olan azizler veya evliyalarn yaantlarn ve belli bir dinsel gelenee bal
olan insanlar iin ahlaki olarak rneklik tekil etmelerini aklayamamaktadrlar.
Johan Brannmark, bu noktada erdem etiinin ahlaki olarak gerekli veya yeterli
grdnn tesinde bir kmede yer alan azizlere has eylemlerin veya yaant
biimlerinin dinsel geleneklerdeki merkezilii ve ahlaki standart oluturmadaki
vazgeilmezliklerine iaretle normal bir karaktere sahip bireyin davranmayaca
gibi davranmama ilkesini erdem etiinin temel balang noktas olarak
nermektedir.55 Erdem etiinin temel eylem ilkesinin negatif biimde tanmlanmas
nasl davranlmamas gerektii noktasnda yol gsterici bir vasfa sahipken ahlaki
olarak nasl davranlmas veya yaanmas gerektii hususunda erdemli birey
merkezde olmak zere oluturulan ilkenin salad mmkn ahlaki eylem ve yaant
biimlerinden daha geni bir ahlaki eylemler ve olgular dnyasnn nn amaktadr.
Bylece erdemli bireyin yaantsnn azami atsn oluturduu erdem etii yerine
merkezinde azizlerin yaantlarnn da bulunduu ve ahlaki atnn dinlerin
kendilerine has yaplar tarafndan belirlendii yeni bir yap karmza kmaktadr.
ada erdem etiinin ve dinsel geleneklerin zerinde durduu ve onlar iin
nem arz eden en nemli noktalardan bir dieri de erdemlerin veya dinsel-ahlaki
ideallerin gereklemelerinin imkn olan karakter olgusudur.56 ada erdem etii
ncesi modern ahlak teorileri de onlardan etkilenen dinsel ahlak teorileri de znenin
ahlaki oluum srecini irade, akl ve bedensel haz merkezde olmak zere,
evrensel bir yapda kltrden bamsz bir biimde ele almlardr. 57 Gnmzde
55

A.e., s. 596.
Lee Yearley, "Ideas of Ethical Excellence," The Blackwell Companion to Religious Ethics, Ed.
William
Schweiker,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2004,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631216346_chunk_g978063121634
67, 17 Kasm 2007
57
Thomas W. Ogletree, "Agents and Moral Formation." The Blackwell Companion to Religious
Ethics, Ed. William Schweiker, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2004, (evrimii),
56

147

ada erdem etii ve onun etkisinde kalan belli bir dinsel gelenee bal baz ahlak
teorisyenleri ahlak oluumu srecinde bireyin iinde bulunduu toplumla ilikili
biimde ortaya kan kimlik ve karakter zelliklerini ahlakn ana konularndan biri
olarak ele almaya balamlardr. Bu durum dinlerin ahlak dnyalarnn tanrsal emir
teorisine indirgenerek aklanabilecei kabulnn veya iddiasnn da kesin bir
biimde reddi anlamna gelmektedir. Buna gre karakterler, daha nce vurguland
gibi, bireylerin uzun sreli, sabit, tahmin edilebilir eylemlerde bulunmalarna ve bu
paralelde eilimler sergilemelerine imkn tanyan kimlik eleridir. Karakterlerin
bireysel kimlikle sk biimde ilikili olmalar ve kimliin de toplumsal ve ilikisel
ynnn ar basmas daha nce MacIntyrea atfla vurguland gibi anlaml bir
hayatn

toplum

ierisinde

belli

bir

yk

formatnda

ortaya

kmasn

gerektirmektedir.58 Bunun temel sebebi bireysel kimliin znenin iinde bulunduu


toplumdan, gelenekten ve kltrel veya dini havzadan bamsz ve evrensel lekte
ortaya kmasnn mmkn olmamasdr. Vogt, benzer biimde deontik ve faydac
ahlak teoriler bata olmak zere modern ahlak teorilerin kkeninde bireyselci bir
dnya gr mevcut olduunu ve bunun szleme teorilerinde kendini ak eden
kendi kendine yeten, toplumsal balardan kopuk, metafizik ve epistemolojik olarak
toplumsal varlktan nce var olan bir birey algsna yaslandn belirtmektedir.59
Dier yandan dinlerde var olan ahit gelenei ise bireyi toplumsal bir varlk olarak
ele almakta ve toplumu metafizik-epistemolojik olarak bireyden ncelikli grd
lde de bireyi iine gml olduu cemaat balamnda ele almaktadr.60 Bu durum
tamda erdem etii geleneinde mevcut bulunan toplum merkezli ahlak dnyas ve
karakter geliimi vurgusuna uygun den bir tavra iaret etmektedir. Bu noktada
dinlerle, ada erdem etii arasnda bir paralellik mevcuttur ve erdem etii dinsel
ahlak bu erevede dier etik teorilere gre daha iyi yanstma potansiyeline sahiptir.
Dinlerin ahlak dnyalarnn ilkeler araclyla deil de erdem merkezde
olmak zere deerlendirilmesinin baz avantajlarnn olduu muhakkaktr. lkeler
soyut olduklar lde gerek dnyada var olan bireyin konumunu dikkate almazlar.
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631216346_chunk_g978063121634
66, 17 Kasm 2007
58
Yearley, "Ideas of Ethical Excellence," 17 Kasm 2007
59
Christopher P. Vogt, Fostering a Catholic Commitment to the Common Good: An Approach
Rooted inVirtue Ethics, Theological Studies, No: 68, 2007, s. 396.
60
A.e.

148

Ancak erdemin merkezde olduu bir okuma biimiyle var olan dinsel-ahlaki ilkeler
gerek dnyada nasl bir etkiye sahip olabilir veya bireyler bu ilkeleri nasl belli
karakter eilimleri haline getirip, ilkelerde ngrlen yaanty srebilirler sorunu
daha ak bir biimde zlebilir. 61 rnein neredeyse tm dinlerde mevcut olan
inananlarnn kendi ilerinde dayanma iinde olmas gerektii ilkesi sadece teorik
bir aklamay deil ayn zamanda sosyal dnyada gerekleme artn dayatmaktadr.
Bu balamda da modern dnyada hkim olan narsist, ben-merkezci, bireyselci dnya
gr ve bunun sosyal dnyada ortaya kard atomize olmu bireylerin
sergiledikleri karakter zellikleri, yaam tarzlar evrensel ahlaki ilkelerden daha
nemli hale gelmektedirler. Ayn biimde dinler de inananlarna belli bir insan
doas ve onun gerekleebilecei teleolojik bir dnya gryle birlikte bunun
sosyal dnyada nasl gerekleebileceiyle ilgili ilkelerin ok tesinde, hatta ilkelerin
ortaya kmasnn imkn olan bir yaam plan sunmak durumundadrlar. Bu ise
klasik ahlak teorilerinden ziyade karakter oluumunu, sosyal dnyay, akl-duyguarzu geninde sosyal bir varlk olan bireyi merkeze alan erdem etii balamnda
daha rahat ortaya kabilecek bir durumu ifade etmektedir. Marilyn A. Martone bu
balamda erdem etiinin dinlerin ngrd insan tipinin ortaya kmas srecinde
karakter eitimini ncelemesi noktasnda dier etik teorilere gre daha stn bir
konumda olduunu belirtmektedir. Erdem etiinin en temel kabullerinden biri ahlaki
eylemlerin sadece d dnyada deil ayn zamanda eylemi gerekletiren znenin i
dnyasnda da nemli bir etkiye sahip olduunun savunulmasdr. 62 Dier ahlaki
teoriler znenin ahlaki karar alma srecinde d ahlaki ilkeler ve yasalar araclyla
doruyu ve yanl ayrt etmesini merkeze alrken, erdem etii znenin doruyu ve
yanl kavrayacak bir ayrt etme kapasitesine sahip olmasn hedeflemekte
dolaysyla yasalar ve ilkelerin znenin karakterine ikin bir hale getirilmesi
gerektiini savunmaktadr.63 Bu ayrt etme kapasitesi ise daha nce vurguland gibi
znenin sadece akli ynn deil, ayn zamanda duygusal ynn de ieren bir olgu
olan pratik akl kapsamnda deerlendirilmektedir. znenin bu anlamda pratik
bilgelik elde etmesi ise hayat boyu sren bir srece iaret etmekte ve sadece ahlaki
61

A.e., s. 399.
Marilyn A. Martone, Developing Virtuous Children: A Theological Perspective, Journal of
Social Distress and the Homeless, C. 7, No: 2, 1998, s. 112.
63
A.e.
62

149

deneyimin deil znenin yaantsn tmyle kuatan bir hayat deneyiminin nemine
gndermede bulunmaktadr. Dier ahlak teorilerinin znenin ahlaki ykmllklerini
yerine getirmesi iin kiiliinin baz ynlerini, rnein arzularn, bastrmas
gerektii

ynndeki

vurgular,

erdem

etiinde

kiiliin

tm

ynlerinin

potansiyellerini yek biri dierini nakzetmeyecek biimde gerekletirilmesi hedefi


olarak pratik bilgeliin ortaya kmasn merkeze alan bir tavrla reddedilmektedir.64
Bu srecin en nemli unsurlarndan biri ise erdemin veya genel olarak ahlaki
yaantnn kural merkezli bir biimde, sadece kitaplardan renilmesi yerine
deneyime dayal ve gerek hayatta mevcut olan veya daha nce yaam olan erdemli
bireylerin rnek alnarak, ahlakn renilmesi ve yaanmas evrelerini iermesidir.
Bylece erdem etiinde, ahlakilik sadece genelletirilmi veya yatandan koparlm
evrensel insan tiplerini veya kurallar takip etmekten tede ve daha nemli olarak
bireysel tecrbeye dayal, topluluk iinde ilikisel yn ar basan, bireyin sadece
zihnine deil tm benlie seslenen, iletiime ak bir eitim srecinin sonucunda ve
kuruculuunda ortaya kan bir olgu olarak deerlendirilmektedir. 65 Bu durum ise
inanlan deerler, eylemlerdeki niyetler, arzular ve akli gerekelendirmeler arasnda
kendi izdii snrlar dhilinde bir uyumluluk arayan herhangi bir dinin istedii insan
tipinin ortaya kmasnda vazgeilmez bir neme haizdir.
Dinlerin kendilerine has belli bir insan doas tanm ve bunun gereklemesi
srecinde yol gsterecek belli bir teleoloji salamalar gereklilii ayn zamanda
amzda hkim olan kendi kaderinin hkmran, istediini seen ancak bundan
dolay yarglanamayacak ve yadrganamayacak birey algsnn karsnda insann ne
olduunu, bundan hareketle hangi ller dhilinde deerlendirilebileceini ortaya
koyan bir duruun ifadesidir. 66 Bu gr Hristiyan gelenek balamnda en ak
biimde ifade eden dnrlerden biri MacIntyredr. Dnre gre iyi yaam iin
u eyin salanmas gerekmektedir:67 1. Karakterin hem teleolojik hem de ahlaki
durumlarn ieren bir erdemler listesi. 2. yi yaam srmek iin gl bir inancn
yansra ahlaki erdemler, akl ve arzunun gerekli olduunun bilinmesi. 3. Hristiyan
64

A.e., s. 113.
A.e., ss. 117-118.
66
Vogt, Fostering a Catholic Commitment to the Common Good: An Approach Rooted inVirtue
Ethics, s. 397.
67
Allyn Fives, Virtue, Justice and the Human Good: Non-relative Communitarian Ethics and the Life
of Religious Commitment, Contemporary Politics, C. 11, No: 23, Haziran-Eyll 2005, s. 121.
65

150

cemaatin bu paralelde elde edilmeye deer belli bir ama sunmas. Bu balamda
dnr insani iyiyi daha nce vurguland gibi tamamen toplumsal ierie sahip
olan pratik kavram araclyla tanmlamaktadr. Buna gre:68 1. Rasyonel eylem
her zaman iin iyiye ynelik olmaldr ve insan iin en iyisi pratiklerde ikin halde
bulunmaktadr. 2. nsani iyiye ilerlememiz iin veya bu iyinin mmkn hale gelmesi
iin pratikler ilk ncl olarak ele alnmaldr. 3. Ancak belli bir pratik
deneyimine sahip insanlar bu pratie has eylemleri deerlendirme ansna
sahiptirler. 4. Her deiik siyasi toplum ngrs farkl bir insani iyiyi
somutlatrmaktadr. MacIntyren dncelerinde aka ortaya kan durum
herhangi bir evrensel veya gelenek tesi, ahlak deerlendirecek veya mmkn
klacak normatif bir deerler kmesinin mmkn olmad ynndeki gl
vurgudur. Buna gre herhangi bir evrensel ahlaki standart veya deerlendirme
ltne sahip olmadmz gibi ahlak ancak ve ancak belli bir pratik balamnda,
bireyin

belli

bir

kltr,

gelenek

ve

sosyal dzenin deerler

dnyasn

iselletirmesiyle mmkn hale gelmektedir. Bu dncenin en ak telmihi ise belli


bir ahlaki yaant biimini deerlendirecek d bir ltn yokluunda, tek eletiri
veya deerlendirme noktas olarak belli bir yaam formunun iine gml halde
bulunduu

gelenein

ve

pratiklerin

salad

ltler

kapsamnda

69

deerlendirilebilme olanadr. Yani herhangi bir gelenek temel olarak kendi temel
vaatleri dorultusunda ve ancak bu gelenee mensup bireylerce kritie tabi tutulabilir.
Bu kabulden hareketle belli bir dinsel gelenein kendi insan tanmndan hareketle bu
gelenee mensup bir topluluun ahlaki geliim balamnda insann kendini
gerekletirmesini mmkn klp klmad sorusu tek anlaml soru olarak ortaya
kmaktadr. Dier yandan topyekn bir gelenein evrensel anlamda bir insan doas
kabul merkezde olmak zere, gelenek d bir ltle insann kendini
gerekletirmesine olanak tanyp tanmad sorusu ise anlamsz bir hale
gelmektedir. Nitekim gelenek tesi veya evrensel bir insan doas tanm yapmak
mmkn deildir. Bu durumun temel nedeni dinsel ahlaka erdem etii erevesinde
yaklaan dnrlerin balang noktalarn oluturan, ahlaki eylemlerin doasnn

68
69

A.e., s. 123.
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality?,s. 403.

151

soyut ilkelere uymakla aklanamayacann kabuldr.

70

Ahlaki yaantnn

anahtar olarak belli bir dinsel gelenekten soyutlanan ahlaki prensiplerin rasyonel
olarak bir kltre uygulanmas dncesi, yani ahlaki yaant ve ahlaki ilkelerin
birbirinden ayrlabilecei kabul erdem etikilerince reddedilmektedir.71Biz din sz
konusu olunca ancak ve ancak rnein slam veya Hristiyan geleneinin veya
topluluunun bir yesi olarak ve bu geleneklerce kabul edilen deerler, niyetler ve
arzular iselletirerek, karakterimiz haline getirerek ahlakl yaama imkn buluruz
veya ahlaki yaant zorunlu olarak belli bir inan cemaatine ikin bir biimde
yaanabilir.

Yani

dinsel

karakterimizin

geliimi

dinsel

grevlerimizin

gereklemesine gre daha nceliklidir. 72 Daha ak biimde bizim erdem olarak


saydmz ve belli bir insan doasnn gereklemesine olanak tanyan karakter
zellikleri olarak tanmladmz olgular ilerinde belli bir dnce ve arzu
barndryorlarsa erdem olarak isimlendirmeyi hak etmektedirler. 73 Arzularn ve
dncelerin oluumunda toplumsal hayatn ve bu toplumsal hayatn iinde anlaml
hale geldii geleneklerin merkezi nemi dikkate alndnda ise ahlak toplumsal ve
kltrel temellerinden en ufak bir soyutlamay kabul etmemektedir. Buna gre
insanlar belli bir erdemli eylemi sadece kendi arzularna uygun olan iyileri mmkn
kld iin deil ayn zamanda belli bir insani mkemmellii ifade ettiklerinden
dolay seerler. 74 nsani mkemmellik ideali ise her halkarda soyut, evrensel bir
bireyi deil belli bir kltre ve gelenee ikin halde bulunan bireyi merkeze alacaktr.
Bunun temel nedeni bu mkemmellik ideasn mmkn klan dnce kalplarnn ve
yaama biimlerinin tek bir insan hayat boyunca elde edilmesinin imknszlyla
birlikte insann temel olarak sosyal bir varlk olmasnda aranmaldr.
Dinsel gelenekler sz konusu olduunda ise insani mkemmellik ve insan
doas temel olarak iki teori erevesinde ele alnabilir. Bunlar gelimeci
(developmental) ve kefedici (discovery) model olmak zere iki ana balk

70

Michael Peterson, William Hasker, Bruce Reichenbach, David Basinger, Reason & Religious
Belief: An Introduction to the Philosophy of Religion, Second Edition, New York, Oxford
University Press, 1998, s. 295.
71
A.e.
72
A.e.
73
Yearley "Ideas of Ethical Excellence," 17 Kasm 2007
74
A.e.

152

altnda incelenebilirler. 75 Gelimeci model hem dinsel hem de dinsel olmayan bir
ereve iinde ele alnabilir. Bu modele gre insan doas belli bir iyapya sahiptir
ve belli bir geliim srecinde bu iyapnn kendini zel formlarda ak etmesi, bu
iyapnn gereklemesini salayan etkenlerin salkl bir biimde ortaya kmas
veya salanmas tersi etki yaratacak engelleyici faktrlerin ise bertaraf edilmesi
gerekmektedir. 76 Kefedici model ise daha az yaygn olmasna ramen zellikle
dinsel geleneklerde gzlenen bir modeldir. Bu model teist veya monist bir karakter
arz ettii lde, insan doasnn belli bir kutsal varlkla birlikte ortaya kan veya bu
varln zelliklerine paralel bir biimde var olan sabit baz eilimlere sahip olduu
kabulne yaslanmaktadr. Bu model gelimeci modelin zddna sradan insan
zelliklerinin insan geliiminin nnde bir engel olduunu ve onlarn bertaraf
edilmesi yoluyla kefedilebilecek sakl bir ontolojik gereklie katlma yoluyla
insann kendi zn kefedeceini kabul eder.77 Kefedici model, gelimeci modele
gre daha dar kapsama sahiptir; yani zel ve belli bir dinsel gelenee ve bu gelenee
yaslanan ontolojik bir kabule dayanmaktadr. Bu modeller genel bir ereve
salamasna ramen insani mkemmelliin nasl salanaca konusunda bir akla
kavumamza imkn tanmamaktadrlar. Bu akla kavumamz iin daha nce de
birok defa vurguland gibi ahlak ve erdemi belli bir dinsel gelenek araclyla ele
almak zorunluluu mevcuttur. Bu dncenin ardnda ise sadece zel bir dinsel
gelenein kabulleri deil, modern ahlak teorilerinin temel birimi olan soyut ve
evrensel insan doasndan hareket edilerek oluturulan evrensel ahlak ve
bireyselcilie kar daha yerel ve kltre gml halde bulunan ahlak ve bu ahlakn
taycs olan bir birey tanmnn merkezilii yatmaktadr. Erdem etii kapsamnda
dinsel ahlakn yasalara indirgenebilecei ve ahlakn dinden zerkleen yapsyla daha
evrensel bir olguya iaret ettii kabuln olduka ak ve etkili biimde eletiriye
tabi tutan ve dinsel ahlakn toplumsal ynne vurgu yapan en nemli dnrlerden
biri olan Stanley Hauerwasn dnceleri konumuz asndan ok byk bir neme
haizdir.

75

A.e.
A.e.
77
A.e.
76

153

Hauerwas, MacIntyren zelde modern ahlak teorilerine, genelde ise tm bir


liberal modern siyaset teorilerine ynelttii eletirilerden byk lde etkilendiini
ak biimde belirtmektedir. 78 MacIntyren vurgulad en nemli nokta ise,
hatrlanaca zere, ahlakn ancak ve ancak pratikler araclyla mmkn olduu,
pratiin ise tamamen toplumsal bir ierie sahip olduu dolaysyla toplumlarn
varln mmkn klan gelenekler olmadan ahlakn imkn dhilinde olmaddr.
Buna gre evrensel bir rasyonaliteden bahsetmek veya herhangi bir gelenek tesi
rasyonalite tanm yapmak mmkn deildir, yaantmza uygun herhangi bir
rasyonalite ancak ve ancak geleneklerin salad kltrel ve sosyal hayat tarafndan
mmkn hale gelmektedir.79 Bu grn karsnda ise Kant ve Mill gibi filozoflarca
temsil edilen evrensel olduu lde herhangi bir gelenee veya kltre ikin
olmayan ancak gelenekleri ve kltrleri dardan bir lt olarak deerlendirmeye
tabi tutacamz rasyonel-normatif bir ahlak savunusu bulunmaktadr. Bu ise ahlak
tarihten ve kltrden bamszlatrd ve otonom kld lde bireylerin yksel
btnle sahip bir yaant srmelerinin nnde bir engeldir.

80

Daha nce

vurguland gibi ahlaki evrensellik ve soyutlamann zorunlu olarak grlmesi ayn


zamanda bireyin hayatnn btnselliini ve iinde yaad toplumla olan ilikisini
de ikinci dereceden nemli, hatta ahlak sz konusu olduunda tamamen nemsiz bir
hale getirmektedir. Hlbuki tamda bu kabuln zddna ahlaki yaantmn anlaml
olmas ve kavranabilir bir formda olmas iin benim bir toplum iinde ve bu toplum
tarafndan salanan belli bir insani mkemmellik ideasn iinde barndran ve
hayatmn bu dorultuda anlaml bir yk olarak ortaya kmasnda olanak tanyan
zel bir zaman, mekn ve kltr iinde deerlendirilmem gerekmektedir.81 Modern
ahlak teorileri ise tam tersine yersiz-yurtsuzlatrlan bir benlik ve soyut olduu
lde ahlaki seimleri herhangi bir somut ve sosyal ilikiler ann dna iten bir
kimlik kurgusunu merkeze almlardr. 82 Buna bal olarak da ahlaki dil veya ahlakn
dili yersiz-yurtsuzlatrlan bireyin herhangi bir balamda anlayabilecei bir ereve
78

Stanley Hauerwas, The Virtues of Alasdair MacIntyre, First Things: A Journal of Religion,
Culture, and Public Life, Ekim, 2007, s. 36.
79
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality?, s. 369.
80
Hauerwas, The Virtues of Alasdair MacIntyre, s. 36.
81
A.e., s. 37.
82
Lewis P. Hincham, Virtue or Autonomy: Alasdair MacIntyres Crituque of Liberal Individualism,
Polity, C.21, No:4, 1989, s.636

154

dhilinde ve bu kabule yaslanlarak oluturulmutur.83 Yani herhangi bir ahlaki ilke,


belli bir sosyal ve kltrel zeminden kopuk biimde, rasyonel olarak herhangi bir
birey tarafndan hangi kltrde veya tarihsel kesitte yayorsa yaasn, anlalabilir
kabul deontik ve faydac ahlak teorilerinin zn oluturmaktadr. Dier bir
ifadeyle, ahlaki ilkeler tarihten, sosyal ve kltrel dnyadan bamszdrlar ve onlara
yn verirler, bu durumun tersi ise mmkn deildir kabul, anlan ahlak teorilerinin
balang noktasn tekil etmektedir. Bu dncenin kendisi aslnda olduka yeni ve
tarihsel bir kabule yaslanmaktadr. Bireyselci ideolojinin Aydnlanma dnemiyle
birlikte hkimiyet kazanmas ve bireyin metafizik-epistemolojik olarak toplum,
gelenek ve kltr karsnda ncelenmesiyle ortaya kan bu dnce bireyin ahlaki
yaantsnn herhangi bir toplumsal ve tarihsel ykden kopartlarak ele
alnabileceini savunmaktadr.84 Bu durum geleneksel toplumlarda mevcut olan ve
bireyleri iine gml olduklar sosyal roller, toplumsal idealler, ortak deerler
dnyas araclyla tanmlayan veya ancak bu erevede zneyi mmkn gren
anlayn tam karsnda bir gre tekabl etmektedir. nsan doas evrensel ve
sosyalleme ncesi ele alnmakta ve bu ekilde tanmlanmaktadr. zellikle
MacIntyren savunusunu yapt erdem etii ise bireyin ancak geleneksel biimde
ele alnabileceini ve kimlik oluumunun, ahlakiliin ancak bu ekilde keyfilikten,
soyutluluktan kurtulup objektif bir temele sahip olabilecei temeli zerinde
ykselmektedir. 85 Bu dncenin temelinde ise belli bir toplumsal, tarihsel ve
kltrel dnyaya ait olmann veya bunlardan szlen gelenekler araclyla oluacak
olan kimliin herhangi bir ahlaki deerlendirme iin zorunlu bir n koul olduu
kabul yatmaktadr. 86 inde yaanlan toplumlar veya daha organik bir kavram
olarak cemaatler u alt adan ahlak ve erdemlerle ilikilidirler:87
1. Erdemler dilin renilmesine benzer biimde ancak ve ancak belli bir
topluluk ierisinde renilirler; bireysel abayla yoktan retilmeleri veya
rasyonel olarak icat edilmeleri mmkn deildir.

83

A.e., s. 640.
A.e., s. 644.
85
Sean Sayers, Identity and Community, Journal of Social Philosophy, C. 30, No: 1, 1999, s. 148.
86
A.e., s. 149.
87
Lawrence Blum, Community and Virtue, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York,
Oxford University Press, 1998, ss. 232-234.
84

155

2. Erdemleri ancak bir topluluk mensubu olarak elde etmemizin tesinde,


onlar ancak ve ancak bir topluluk ierisinde yaanabilirler. Topluluklar
erdemi destekleyen veya ayakta tutan temel kaynaklardr.
3. Ahlaki kiilik ve bir btn olarak ahlaki zne ancak ve ancak bir topluluk
iinde ortaya kmaktadr.
4. Bir erdemin ne anlama geldiini, nasl yaanmas gerektiini ancak ve
ancak bir topluluk iinde yaayarak reniriz nk topluluklar erdemin
ieriini salayan yani onun ne olduunu ve olmadn belirleyen ana
yataklardr. Buna gre biz bir erdemi sadece bilinsel olarak deil, yaand
gibi veya yaanmas gerektii gibi alglayarak, iselletirerek ancak bir
topluluk ierisinde anlar ve bundan hareketle de ahlaki kurallar tikel
durumlara nasl uygulayacamz, karlatmz durumlarn ne tr
eilimleri ve eylemleri gerektirdiini yaayarak reniriz. Yani erdemleri bir
topluluktan bamsz ve sosyalleme srecinden nce, deneyime ihtiya
duymadan renmemiz imkn dhilinde deildir.
5. Benzer biimde hangi eylemlerin ve eilimlerin deerli olduu hangilerinin
olmad noktasnda topluluklar bizlere bir standart salarlar. Bu standardn
soyut biimde ele edilmesine ve yaanmasna imkn yoktur.
6. Bunun sonucunda da erdemler, zellikle topluluk yaantsyla ilgili olan
adalet, hogr vb. gibi erdemler, bir topluluun devamna ve ayakta
kalmasna imkn tanrlar.
Bylece erdem etii kapsamnda, ahlaki zne ve erdemlerin ancak ve ancak
bir topluluk ierisinde imkn dhilinde olduklar, bunun ise tek ynl bir ileyi
olmad ve erdemlerin de tersinden bir topluluun veya cemaatin varlnn imkn
dhilinde olmasnn n koullar olduu tespitinde bulunabiliriz. Dier bir deyile,
erdemler, ahlaki zne ve topluluklar arasnda dngsel bir iliki mevcuttur. Bu
paralelde birey iin ahlaki yaanty mmkn klan deerlerin seimlerle ortaya
kmad, daha nceden zorunlu olarak verili olmak durumunda olduu ve kimlik
veya karakterin ancak bu ekilde ele alnabilecei vurgulanmaldr. Dier bir ifadeyle
ahlakmz mevcut artlarmzla temellendirilebilir ve temellendirilmelidir.

88

88

Sayers, Identity and Community, s. 151.

156

Bylesi bir temellendirmede ise karmza kacak olan radikal grecelilik tehlikesi,
temel olarak gnmzn toplumsal idealleri merkezde olmak zere mevcut olan
eletirme abasyla alabilir. 89 Yani toplumsal, tarihsel ve kltrel gelenein bize
salad idealler bugnk toplumsal durumumuzun gereklikleri olmayabilir ve bu
nokta bize gelenek ii bir olanak olarak mevcut toplumsal durumu eletiri imkn
tanmaktadr. Biz dnyamz iin yeni ilkeleri dnyann mevcut ilkelerinden
gelitiririz sznde ak biimde yanstlan dnce bu kabuln zn
vermektedir. 90 Bu tespit dinsel gelenekler sz konusu olduunda belli bir dinin
herhangi bir cemaatte yaanan formunun ahlaki olarak deerlendirilmesinin ls
olarak bu dinin kendi ideallerinin merkezi olduunu vurgulamaktadr. Bylece bir
dinin mevcut olarak yaanan biimiyle, sahip olduu idealler birbirinden ayrlmakta
ve idealler din ii ahlaki ilkeler olarak herhangi bir toplumsal veya bireysel eylemin
veya tavrn kendisi araclyla deerlendirilebilecei st bir normatif kme olarak
ne kmaktadrlar. Bu tespit daha nce ele alnd biimiyle, dinlerin ahlak
dnyalarnn yasalara indirgenip indirgenemeyecei noktasnda bize dinsel yasalarn
mevcut olann tesinde veya ondan bamsz olmak yerine mevcut olana ikin bir
halde ve ahlaki yaantnn kendisi araclyla deerlendirilebilecei ilkeler olduklar
ve bu anlamda da bir dinin mensuplarna kendilerini insani olarak gerekletirmeleri
iin belli bir teleoloji salayan olgular olduklar savunulabilir. Bu durum ada
erdem etiinde din-ahlak ilikisini soruturan herhangi bir incelemenin kategorik
olarak din ve ahlak arsnda bir ayrma gitmesini sorunlu hale getirmektedir.
Din ve ahlak arasndaki ilikiyi herhangi bir ekilde bir sorun olarak ele alan
bir inceleme, ahlakn ve dinin kendi ilerinde otonom olduklarn, ahlakn daha
evrensel bir yne sahip ve bu adan da daha yerel zellikler sergileyen dinden
bamsz olduu kabulne yaslanmaktadr. Hauerwas, bu paralelde olduka radikal
bir biimde erdem etii balamnda veya herhangi bir ekilde din-ahlak ilikisini ele
almann anlamsz bir aba olduunu belirtmektedir. Hauerwasa gre ahlak ve din
ilikisinin felsefede sorun olarak ortaya kmasnda Kantn olduka nemli bir

89

A.e., s. 154.
Marx, Letter to Rague (September 1843), Collected Works, C. 3, Londra, Lawrence and
Whishart, 1975, s. 144den nakleden, Sayers, Identity and Community, s. 154.
90

157

katks mevcuttur.91 Kantn ahlak teorisi ahlak objektif ve tmel bir olgu olarak,
dini ise subjektif ve tikel bir olgu olarak ele ald lde tarihten bamsz bir ahlak
kavraynn yklenicisi olmutur. Bunun sonucunda ise ahlaki temellendirmeyi ve
deerlendirmeyi tarihsel veya geici bir varlk olan ahlaki znenin deneyiminden
ayrmtr. 92 Bu durumun ortaya kmasnda nemli faktr etkili olmutur. 93
Bunlardan ilki din ve ahlak ilikisinin bir soru olarak ortaya kmas veya bu ekilde
bir yknn yazm imkn Avrupada seklerlemeye bal olarak teizm ve kltr
arasnda rol deiimi neticesinde ortaya kmtr. nceki dnemde teizm kltrn
kendisiyle anlaml olduu st tay belirlerken bu dnemde kltr ncelikli hale
gelmitir. kinci olarak yeni bir kavram olarak ahlaki otonomluk veya zerklik bir
nceki dnemde ele alnd biimiyle znenin var olan ahlaki dzene kendi rzasyla
intibak anlamn yitirmi ve kendi kendine ahlaki yasalar koyabilme yetenei olarak
gelenekten ve dinden zgrletirici bir tanma kavuturulmutur.94 nc olaraksa
ahlaki akln ve ideallerin tarihsel boyuttan arndrlmas bylece tarihe kar akn bir
zemine ekilmesi amalanmtr. Bu durumun sonucunda ise yaamn btnselliini
ve ahlaki znenin deneyimini merkeze alan geleneksel ahlaki deerlendirmelerin
yerini eylem merkezli olan ve ahlaki yaanty sadece yasalar ve bu yasalarn tikel
durumlar karsnda uygulanmas paralelinde ele alan yeni bir ahlaki teori yapma
imkn ortaya kmtr. Bu paraleldeki eletiriler daha nce ele alndndan dolay
tekrar belirtmeye ihtiya yoktur ancak bu ahlaki kavrayta znenin inanlar, iinde
bulunduu toplum, arzular ve bireysel tarihinin bir neminin olmadn hatrlatmak
konumuz asndan olduka nemlidir. Bu dnemde siyasi bir proje olarak kemale
eren ulus devletler araclyla ortaya kan ve geleneksel dinlerin arasal bir
konumda destek vermesi beklenen sivil din olgusu ise sekler bir zeminde ulusalc
ideolojilerin dinsellemesi olgusuna iaret etmektedir. Sivil din olgusu modern
dnemlerdeki siyasal, sosyal ve kltrel elerin dinsel bir formda ancak sekler bir
zeminde retilmeleri srecini kavramsallatrmaktadr. ok ksaca vurgulamak
gerekirse sekler ideolojiler kendilerini dinsel gelenei taklit ederek retmilerdir ve
91

Katongole. Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 10.
92
A.e., s. 252.
93
A.e., s. 6.
94
Jennifer A Herdt The Invention of Modern Moral Philosophy: A Review of The Invention of
Autonomy by J. B. Schneewind, Journal of Religious Ethics, C. 29, No:1, 2001, ss. 157-158.

158

bu adan da yeni dnemin kendisine nispetle anlaml hale geldii sosyal, siyasal ve
kltrel eler sadece dinsel arka plandan tremekle kalmamlar ayn zamanda
ancak bu arka planda anlaml bir btnsellie sahip olmulardr. 95 Hauerwasn bu
noktay vurgulamakla ahlakn dinsel kkenine iaret etmekten de tede ve daha
doru bir ifadeyle ahlakn ancak ve ancak din zemininde ele alndnda anlaml bir
referans noktasna sahip olabileceini vurgulad belirtilebilir. Ancak bu tarihsel
kesitten ve yorumdan daha temel olan durum ise dnrn ahlak kavramnn ancak
ve ancak kendisinden nce belli bir sfatla kullanldnda anlaml olduunu
vurgulamasdr. Bu dncenin ardndaki ahlakn belli bir gelenek dhilinde ortaya
kabilecek bir olgu olduu ve hibir ekilde evrensel bir referans noktasnn
bulunmad ynndeki kabul kendisini ak etmektedir. Dnrn kendi
ifadeleriyle:

Tm ahlaki dnceler ancak belli bir zamana ve mekna bal olarak ortaya
karlar. Ahlaki sorunlarn bir zamandan sonraki zamana deimesinden de tede bizzat
ahlakn doas ve yaps bir cemaatin veya topluluun tarihsel zellikleri ve kabulleri
tarafndan belirlenir. Bu perspektiften ahlak kavram yanltcdr nk bu
kavramsallatrma ahlakn tm tarih boyunca sabit ve tanmlanabilir bir disiplin olduu
izlenimini uyandrmaktadr. Ahlak her zaman iin kendisinden nce betimleyici bir ifade
veya bir sfat gerektirir; rnein Yahudi, Hristiyan, Hindu, egzistanyalist, pragmatik,
faydac, hmanist, ortaa, modern vb. gibi. Bunun nedeni bir disiplin olarak ahlakn sosyal
ve tarihsel karakterine iaret etme zorunluluudur.96

Bu adan da din ve ahlak arasnda kategorik bir ayrm yapmak, ahlak


evrensel dini ise yerel bir olgu olarak ele almak imkn mevcut deildir. Ahlak da,
din de zaten ancak ve ancak belli bir gelenein ismini sfat olarak alaca iin genel
bir kategori olarak din ve ahlak sorunundan bahsetmek mmkn deildir. O halde
belli bir dinsel gelenein ahlaki dnya gr ve dier bir dnya grnden doan
ahlak arasnda herhangi bir evrensel lt olmadan bir kyaslama yapma imkn
bulunmadndan ahlak sadece bir gelenee ait formuyla ele alnabilir. Bu dnce
daha nce Thomas Aquinasta ele alnd biimiyle doal ve teolojik erdemler
95

Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 12.
96
Stanley Hauerwas, The Peaceable Kingdom: A Primer in Christian Ethics, Notre Dame, Notre
Dame University Press, 1983, s. 1. Nakleden, Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation
between Religion and Ethics in the Work of Stanley Hauerwas, s. 121.

159

arasnda bir ayrma gitmeyi de reddetmektedir. Buna gre evrensel ve genel geer bir
tabiata sahip doal erdemler tanm tpk ahlakn evrensel ve soyut olduu kabul
gibi gelenek tesi veya d bir ltn mevcudiyetine iaret ettii ve bunun imkn
dhilinde olmamasndan dolay savunulabilecek bir gr ifade etmemektedir.
Hauerwasn gelitirdii ve bir toplulua mensup bireylerin ve bu topluluun tarihsel
sreteki ahlaki tecrbelerini anlaml klan yksel akl veya btnsellik ise bu
kabullerin doal sonucu olarak ortaya kmaktadr.
Modern ahlak teorilerinin ele ald biimiyle ahlaki znenin inanlar,
arzular ve iinde bulunduu topluluktan kopuk evrensel ahlaki yasalar yerine bireyin
ne olduu ve eylemlerinin mahiyeti veya zne ve eylem arasndaki ilikide zorunlu
bir ban ahlaki karakterle birlikte mevcut olduu kabul ahlaki seimlerin merkeze
alnmas yerine znenin ahlaki yaantsnn kalitesinin merkeze alnmasn
gerektirmektedir. 97 Bu ise ahlaki seimleri karlalan durumlar karsnda ortaya
kan anlk deerlendirmeler olarak ele alan modern ahlak teorilerinin yerine znenin
yaantsnn btnsellii iinde ahlak deerlendiren ve ahlaki yaanty dnyay belli
bir grme biimi erevesinde dilin, alkanlklarn ve duygularn bir hayat boyu
srecek eitimi olarak gren yksel rasyonalitenin saf akln yerini almasn
gerektirmektedir. 98 yksel ahlak znenin sosyal kimliini ahlak iin balang
noktas olarak ele alr ve ahlaki karakter, dnyay belli bir biimde grme ve iinde
bulunulan toplumun tarihsel yksn merkeze ald lde de ahlaki yaantnn
tarihsel boyutuna vurgu yapar. Bu ise modern ahlak teorilerinde olduu biimiyle
ahlaki yaantnn sistematik rasyonel bir aklamas yerine, yk merkezli bir
aklamay gerektirdii lde sistemden ykye bir kay ifade etmektedir. 99
Dnyay alglama biimimiz, kendimiz ve evremizle kurduumuz iliki, ahlaki
seimlerimizde ve genel olarak ahlaki yaantmzda gelitirdiimiz eilimlerin
tamam sosyo-dilsel bir evrede kiiliimizin ortaya kmasyla mmkn hale
gelmektedir. Bu adan da kimliimiz, ahlaki iyi kavraymz ve ahlaki objektiflik
araymz tamamyla tarihsel bir erevede ortaya kmaktadr. Bu durum ise din sz
konusu olduunda dinsel erdemler ve doal erdemler ayrmn olduka sorunlu hale
97

Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 30.
98
A.e., s. 31-32.
99
A.e., s. 105.

160

getirmektedir nk erdemlerin doas, says ve anlamlar tamamyla belli bir


ykye ve gelenee bal olarak ortaya kmaktadr. 100 Hauerwasn bu noktadaki
temel tezi erdemlerin doas, anlamlar, elde edilmeleri, iselletirilmelerinin
tamamyla bir cemaatin pratikleri ve bu pratiklere anlam veren, onlar kavranabilir
klan ykler temelinde mmkn hale geldiidir.101 Bu erevede rnein Hristiyan
gelenek balanmnda adalet erdeminin iaret ettii yaant biimiyle antik Yunan
geleneinde adalet erdeminin iaret ettii yaant biimi arasnda nemli bir fark
mevcuttur. Hauerwasa gre Hristiyan gelenekte erdemler teleolojik olarak bar
merkezde olmak zere anlaml hale gelirken, antik Yunan geleneinde merkezi
sahneyi igal eden olgu savatr. Bu adan da antik Yunan gelenei dlama, atma
ve snrl kaynaklar iin rekabeti merkeze alp erdemleri bu erevede tanmlarken;
Hristiyan gelenek atmay merkeze alan herhangi bir bireysel kahramanlk idealine
ve erdemleri atma ve kontrol merkezli olarak tanmlayan bir gelenee kar gl
bir meydan okumay ihtiva etmektedir.102 Bu ayrm yaratan veya bu ayrmn farkna
varmamz salayan temel unsur ise bu erdemlerin iinde gerekletii yaam
biimlerinin, dolaysyla belli bireylerin karakter zellikleri olan erdemlerin iinde
anlaml olduklar yklerini bilmemizde aranmaldr.
Karakter zellikleri eylemlerin aksine bireylerin hayatlarndan anlk
soyutlamalarla elde edebileceimiz veya gzlemleyebileceimiz olgular deildirler.
Karakter zellikleri belli bir yaant biimiyle ve bu yaant biimin anlaml olduu,
iinde gerekleme ans bulduu toplulua iaretle anlalabilecek olgulardr.
Erdemler ancak bireyin zaman ve mekn iinde uzanan eilim trleri olarak
eylemlerinde, niyetlerinde, dncelerinde ve duygularnda aa kan, bylece de
belli bir yk dhilinde ncesi ve sonrasyla kavrayabileceimiz karakter
zellikleridir.

103

Bu adan yknn ne olduu noktasnda belli bir akla

kavumamz gerekmektedir. yk belli bir sre dhilinde olmu olan olaylarn bir
rg erevesinde szl veya yazl olarak anlatld, zihni olaylarn (plan,
100

A.e., s. 242.
A.e., s. 247.
102
A.e., s. 246.
103
C. Roberts Robert, "Narrative ethics," A Companion to Philosophy of Religion, Ed. Philip L.
Quinn, Charles Taliaferro, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
463, 20 Kasm 2007
101

161

deerlendirme, duygular vb.) ve eylemlerin ierildii bir anlatm trdr.104 yk


gemi, imdi ve gelecek dhilinde ortaya kan deiimler, sreklilikler
erevesinde karakterlerin eylemlerini, niyetlerini, arzularn birbirileriyle olan
ilikilerini, tepkilerini ve dncelerini ierdii lde belli yaam formlarn ortaya
serimler.105 ykler kurgusal ve gerek olabilirler. Kurgusal olduklarnda dahi insani
mmknler dhilinde ortaya kabilecek yaam formlarn ele almalarndan dolay
bize yaam asndan belli bir gereklii aktarrlar. Bu erevede zellikle dinlerde
veya geleneklerde bazen gerek yklerden ziyade kurgusal yn ar basan veya
mitsel ykler araclyla tm zamanlar iin rnek tekil edebilecek karakterlerin
veya znelerin yaamlar rnek olaylar olarak sergilenir. Dier yandan modern ahlak
teorilerinde belirtilen zellikler dhilinde znenin yaam yks ikinci dereceden
nemli kabul edilirken, erdem etii kapsamnda ortaya kan yksel ahlakta
znelerin kimliklerinin ana unsuru olarak bu ykler kiilik kurucu vasfa sahip
olgular olarak ele alnrlar. Dier yandan ykler merhamet, adalet, cmertlik,
gvenirlilik gibi erdemlerin ve bunlarn zddna olan erdemsizliklerin nasl ortaya
ktklar, yaandklar, hangi vasflara sahip olduklarn gsterdikleri oranda bize
onlarn yaanabilmesiyle ilgili olarak ahlaki bir gramer salarlar. 106 Karakter
zelliklerinin gramerleri bir gelenekten dier gelenee deiim gsterirler ve onlar
hangi eylemin, duygunun, motivasyonun, sebeplerin karakteristik olarak hangi
karakter zelliinin kurcu unsuru olduunu gsterirler. Bu adan da bir erdemin
grameri onu mmkn klan tm unsurlarn bir yk dhilinde ortaya konmas ve
nasl gerekletirileceinin yolunun gsterilmesi anlamna gelmektedir. rnein
tevazu erdeminin grameri Hristiyan gelenek erevesinde sann yaam yksnde
somutlaan, Tanr sevgisinden kaynaklanan ve ona referansla anlaml olan bir yapya
sahiptir ve ancak bu kapsam dhilinde yaanrsa bir anlama sahip olacaktr. 107
Roberts bu noktada yklerin bir erdemin nasl yaanmasn gsterdii halde neden
felsefeye ihtiya duyulduunu harita mecaz ile aklamaktadr. Buna gre ykler
hayatn canlln ortaya serimlerken, felsefe bu yklerde ak edilen yaama

104

A.e.
A.e.
106
A.e.
107
A.e.
105

162

biimleriyle ilgili daha soyut bir etkinlik tr olarak bize belli bir harita salar ve bu
her zaman iin daha gvenli bir biimde yaam anlamamz salar.108
Dinsel ahlak asndan daha temel olan bir dier husus ise yukarda ele
alnd biimiyle baz yklerin sadece belli erdemlerin gramerini anlamamz
salayacak anahtar temin etmenin tesinde bizzat erdemlerin doasn ve gramerini
belirleyen bir vasfa sahip olarak kurucu ykler eklinde ortaya kmasdr. rnein
Eski Ahitteki Msrdan k hikyesi sadece bu yk dhilinde ele alnan
znelerin karakter zellikleri balamnda erdem ve erdemsizliin gramerini salama
noktasnn tesinde ahlaki olarak ok daha temel bir ilev grmektedir. Bu yk
sadece belli erdemlerin gramerlerini salama dnda srailoullar'nn nasl bir
kimlie sahip olduklar ve olmas gerektii zerinden bizzat erdemleri kurmakta ve
bu yky hatrlama yoluyla srailoullarnn tarihsel sreteki kimlikleri srekli
olarak yeniden retilmektedir. 109 Bu adan da Yahudi ahlak k Hikyesi
olmadan anlalamaz nk o bu ahlaknn temel gramerini gstermenin tesinde onu
kuran bir vasfa sahiptir. Kurucu vasfa sahip bu tr ykler srekli olarak hatrlanma
sayesinde ballarna dnyay belli bir biimde grme vasf kazandrmakla kurucusu
olduklar ahlaki gelenein zn olutururlar. Hauerwas, benzer biimde
Hristiyanlar iin kurucu olan yknn ise sann armhta gerilmesi olduunu
belirtmektedir. 110 Buna gre bu yk Hristiyan benliin kurucusu olduu lde
onun ahlaki yaants noktasnda da mmkn yollarn snrn izen, erdemlerin
doasn ve temel gramerini salayan temel yol iareti olma konumundadr.
Hristiyanlar sann yksn kendi ykleri klmakla kendi yaamlarn Hristiyan
cemaat iinde sann yaamna benzetirler ve bu ekilde de Tanrnn huzurunda
kolektif bir yolculua karlar.111 Hauerwas bu noktada z itibaryla aslnda tm
dinsel gelenekler iin nemli saylabilecek bir tespitte bulunmaktadr. Bu tespite gre
bir dine inananlarn grevi inanlarn dnyaya anlalr klmak deil, dnyay
inanlarna kar anlalr klmaktr.

112

rnein Hristiyanlar sann yaamn

olduka yanl biimde liberal bir kahramanlk yks erevesinde modern


108

A.e.
A.e.
110
Stanley Hauerwas, The Community Story of Israel and Jesus, Scripture and Ethics: TwentiethCentury Portraits, Ed. Jeffrey S. S., New York, Oxford University Press, 1996, s. 102.
111
A.e., ss. 105-106.
112
A.e., s. 109.
109

163

dnyann temel kabulleri dorultusunda ortaya kan bir kalba dkmlerdir. 113 Bu
ekilde de inanlarnn gerei olan cemaat yaantsndan uzaklatklar lde liberal
bireyselci bir tutum sergilemiler ve inanlarnn kkszlemesine sebep olmulardr.
Bu adan Hauerwas ak biimde eviri teolojisi olarak adlandrd ve dinsel
gelenek dhilinde bulunan ahlaki tavr ve yklerden kan erdemlerin modern
dnyann artlarna uyacak biimde soyutlanmas ve dinsel temellerinin grnmez
klnmas abasna kar kmaktadr. 114 Bu yaklamn dinsel ahlakn doasn
arptt ve kkszletirdiini savunan dnr yk merkezli bir erdem etii
balamnda din ve ahlak ilikisi terkibinde sakl olan ahlakn evrensel, dinin ise
yerel vasflara sahip olduu dncesini reddetmi ve din-ahlak ilikisi sorunun
yapay ve arptlm bir anlaytan kaynaklandn savunmutur.
Hauerwasn yukarda belirtilen grlerini somut bir biimde Richard Bondi
ile birlikte pratik bir ahlaki sorun olarak tenazi ve intihar olgular balamnda
gelitirdii ahlaki gerekelendirmesinde gzlemlemek mmkndr. Hauerwas ve
Bondi, tenazi ve intihar soyut birer ahlaki sorun olarak ele almak yerine Hristiyan
cemaat iin kurucu vasfa sahip ykler ve bunlarla ilgili toplumsal hafza
balamnda bir Hristiyann kim olduu ve olmas gerektii erevesinde ele
almlardr. 115 Dnrlere gre bu olgular karsnda ahlaki teoriler genel olarak
belli bir zaman-mekn balamn iaret ettikten sonra Ne yapmalyz? sorusunu
gndeme getirmektedirler. Hlbuki bunun yerine yaplmas gereken tenazi ve
intiharn belli bir cemaatin yksel btnl ierisinde nasl bir gramere sahip
olduklarn tespit etmek ve bu sorunlar Nasl biri olmalyz? sorusu kapsamnda
ele almaktr.116 Bu adan da bu eylemlerin geni bir sosyal arka planda ve gelenekte
ahlaki olarak ne anlama geldikleri asl sorun olarak ortaya kmaktadr. Bu
dncenin altnda yatan temel kabul ise hayat ve lm hakkndaki inanlarmzdan
kaynaklanan tavrlarmzn ancak ve ancak belli bir yk dhilinde anlaml olduklar
veya hayatlarmzn ana eksenini oluturan yklerin inanlarmza dolaysyla
eylemlerimize yn verdiidir. Hristiyan gelenek dhilinde ise tenazinin ve intiharn
113

A.e., s. 110.
A.e., s. 119.
115
Stanley Hauerwas, Richard Bondi, Memory, Community and the Reasons for Living: Theological
and Ethical Reflections on Suicide and Euthanasia, Journal of the American Academy of Religion,
C.44, No:3, Eyll, 1976, s. 439.
116
A.e., s. 440.
114

164

anlam ancak ve ancak Hristiyan cemaati mmkn klan, ona sahip olduu kimlii
salayan belli bir kurucu yk balamnda kendini ak etmektedir. 117 Ahlak
teorisinin grevi ise belli bir eylemin veya sorunun iinde gerekleecei topluluun
ne tr bir kurucu ykye sahip olduunu hatrlatmak ve bu erevede bir yol haritas
salamaktr. yklerimiz balamnda gemiimizi ak eden, bugnmz anlaml
klan ve geleceimizle ilgili bir dorultu salayan ahlak bu adan tarih disiplinine
olduka yakn bir ilev grmektedir. 118 Ahlakn tarih disiplinine yakn bir ilev
grmesi hatrlama ve hafza olgularn gndeme getirmektedir. Bir topluluun
kimliini kuran dolaysyla mensuplarna belli bir aidiyet ve benlik salayan kurucu
vasfa sahip olan ykler, hafza ve hatrlanma yoluyla barndrdklar olaylardan
daha ziyade karakter rneklerinin bireyin bugnk yaam yksnde yol gsterici bir
vasfa sahip olmasn salarlar. yklerdeki karakterlerin zihinde srekli olarak canl
tutulmas hayatn bu karakterler araclyla alglanmasn veya grlmesini
salayacaktr.119 Hristiyan gelenek dhilinde ise bu durum bizim hayatmzn mutlak
anlamda sahibi olmadmz ancak Tanrnn hayatmzn sahibi olduu kabulnn
bireyin hayata kar temel bak as olmas gerektii sonucunu ortaya karmaktadr.
Bylece tenazi ve intihar belli bir yksel akl erevesinde hayata kar sergilenen
yanl tavrlar olarak reddedilmektedir. Ancak dnrler bu reddin ahlaki
temellendirmesinde hibir ekilde evrensel kabullerden veya soyut durumlardan
hareket etmemektedirler. ntihar ve tenazi Hristiyan kimlik ve cemaatin tarihsel
yks dhilinde ve bu yknn salad temel gramer kapsamnda bir Hristiyan
nasl yaamaldr veya hayata kar nasl bir tavr gelitirmelidir sorular erevesinde
ele alnmakta ve bu kimliin btnselliine zarar veren eylemler olarak ahlaki
anlamda olumsuzlanmaktadrlar. Bu noktada genel bir sonu kartacak olursak
herhangi bir ahlaki soru veya sorun belli bir dinsel gelenek dhilinde ve bu dinsel
gelenein kurucu vasfa sahip yklerinden szlen karakter zelliklerinin ahlakn
genel gramerini salad bir ereve dhilinde ele alnmaldr. Dier bir ifadeyle
Ne yapmalym? sorusunun cevab ancak ve ancak mensubu olduum veya aidiyet

117

A.e., s. 442.
A.e.
119
A.e., s. 445.
118

165

duygumun kendisine yneldii dinsel gelenek erevesinde oluan kimliim


kapsamnda cevabn bulacam Ben kimim? sorusundan sonra gelmelidir.
Dier yandan erdem etii kapsamnda erdemli bireyin veya dinler sz konusu
olduunda azizlerin rnek veya paradigmatik karakterler olarak ahlaki yaantda
merkezi bir ileve sahip olduklar daha nce vurgulanmt. Bu adan da dinsel
ahlakn sadece kural merkezci olmad belirtilmi ve baz ada erdem etikilerinin
sekler bir ahlak inas abalar sonucunda dinsel ahlak tanrsal emir teorisi
erevesinde ele almalarnn eksik ve yanl bir okuma biimi olduu zerinde
durulmutu. Bu balamda Linda Trinkaus Zagzebski erdem etii kapsamnda
tanrsal emir teorisinin karsnda tanrsal motivasyon teorisi adn verdii bir
teori gelitirmitir. Zagzebski bireylerin duygu ve inan gibi zihni durumlarnn
bireyin kimliini oluturan en temel unsurlar arasnda yer aldn belirtmektedir.120
Dnre gre pratik akl yrtme, kararllk, seim ve eylem ancak ve ancak ilk
olarak duyguyu anladmz takdirde bir anlam kazanacaktr. nk duygu bu
olgularn zerinde i grd ana malzemedir ve bu zeminde de o hem ahlak iin ilk
balang noktas olmas asndan hem de kavramsal adan dier olgulara gre daha
nceliklidir. 121 Duygunun kavramsal olarak ncelikli olmas onun ahlak iin en
nemli balang noktas olan iyi duygu kavramna iaret etmesi veya
iermesinden kaynaklanmaktadr. Duygu veya iyi duygu dnre gre noktadan
ahlak noktasndan ncelikli bir konumda bulunmaktadr. 122 lki genetik olarak
nceliklidirler; yani iyi duygu ahlaki kavram ve inanlarn elde edilmesinde ilk
basama oluturur ve yaam boyu ahlaki yarglar dorultusunda eylemde bulunmak
noktasndan ana motivasyonu salar. Duygular, ahlaki rnekler taklit edilerek elde
edilir ve pratik akln rehberliinde gzden geirilebilir, ancak akln bu anlamdaki
ileyiinden nce ortaya karlar. kinci olarak duygu kapsaml bir ahlak teorisinde
birincil kavram olarak ilev grmektedir. Yani bireyin tm ahlaki zellikleri,
eylemleri ve eylemlerinin sonular iyi duygulardan tremektedir. nc ve son
olaraksa duygunun deeri metafizik olarak karakter zelliklerinin, eylemlerin,
eylemlerin sonularnn deerine gre daha nceliklidir. Bunun temel nedeni
120

Linda Trinkaus Zagzebski, Divine Motivation Theory, New York, Cambridge University Press,
2004, s. 342.
121
A.e., s. 385.
122
A.e., ss. 178-179.

166

duygularn potansiyel olarak motive edici bir vasfa sahip olmalar ve eylemde
bulunmak iin gereke salamalardr. Bu alardan dnr, ahlak noktasnda iyi
duygudan kaynakl motivasyonun herhangi bir ahlaki olguyu deerlendirmekte
merkezi olduunu savunmaktadr. Yani iyi duygudan kaynakl motivasyon bir
znenin veya eylemin erdemli olup olmad noktasnda kavramsal ve metafizik bir
ncelie sahiptir. Bu noktada ise iyi duygunun kendisi araclyla tanmland
veya anlaml hale geldii paradigmatik rnek hem semantik olarak hem de
metafizik olarak zorunlu bir biimde ahlaki teoriye dhil olmaktadr. 123 Semantik
olarak paradigmatik rnek, iyinin herhangi bir zellikler kmesinden ziyade
kendisine referansla tanmland bireye iaret etmektedir. Metafizik olarak ise iyinin
ve deerin kayna olma vasfn kendi bnyesinde barndrmaktadr. Bu adan dinsel
bir temele yaslanan ahlak teorileri insanlar arasnda ortak bir ahlaki dnya
yaratlmas noktasnda ok nemli bir ileve sahiptirler. Bunun temel nedeni modern
sekler ahlak teorilerin, zellikle de deontik ve faydac teorilerin, herhangi bir
paradigmatik rnei ierecek bir yapya sahip deilken, dinsel geleneklerin bu
noktada olduka zengin ve iyi tanmlanm bir hazineye sahip olmalarndan
kaynaklanmaktadr. 124 Zagzebskiye gre bu durumdan tr soyut sistemlere sahip
sekler ahlak teorilerinden ziyade, zerinde uzla salanabilecek ortak bir ahlak ok
byk bir ihtimalle ahlaki olarak zengin bir ierie sahip dinsel gelenekler arasndaki
diyalogdan ykselecektir.

125

Paradigmatik rneklerin, ahlaki iyiyi kendilerine

nispetle tanmlama frsat sunmas, ahlakn basit bir sosyal uzlaya indirgenmesini
veya tarihsel geicilii iinde insann ahlakn yegne standard olmasn ve bylece
ahlakn belli oranda kkszlemesi tehlikesini bertaraf eden bir olanak salamaktadr.
Yani paradigmatik rneklerin iyinin ne olduu noktasnda referans gsterilebilecek
kiiler olmas, nesnelerle alakal olarak d dnyadan referans gstermemizin
salad olanan aynsn salarlar. yinin ne olduu noktasnda tam ve kmil bir
tanm gelitiremesek bile, onu gstermek iin nereye bakacamz biliriz ve bylece
de ahlaki pheciliin tehlikelerinden uzaklarz. 126 Dier yandan paradigmatik
rnekler ahlaki kiilie sahip olma srecinde bizim iin ilk basamak noktasn
123

A.e., s. 386.
A.e., ss. 57, 384-385.
125
A.e., s. 385.
126
A.e., s. 52.
124

167

olutururlar. Paradigmatik olarak iyi olan kiiler sadece hangi duygularn iyi
olduunu gstermekle kalmazlar, onlar ayn zamanda bize eyleri nasl alglamamz
gerektiini, neler iin kayglanmamz gerektiini de gsterirler. 127 Bu erevede
ahlaki kavramlar ve karlalan durumlar karsnda ahlaki yarglarda bulunmak belli
bir deneyimi gerektirir. Yani biz ahlaki duyguyu ancak belli bir hayat deneyimi
araclyla elde ederiz. Bu noktada duygular etrafmzdaki dnyay alglamamzda
temel olan kavramlar kuran bir vasfa sahiptirler.

Duygulara doutan sahip

olmamza ramen onlar hayat deneyimi araclyla belli bir kalp kazanrlar ve bu
srete doutan itibaren etrafmzdaki kiileri taklit ederek belli duygular belli
biimlerde ifade etmeyi reniriz. nsanlar doutan bir vasf olarak taklit yeteneine
sahip olmalarna ramen taklit ve iyi kavramlarna sahip deildirler. Ancak
fiziksel ve zihinsel geliim srecinde bu kavramlar edinilir ve bylece biz neden baz
bireyleri taklit ettiimizi veya etmemiz gerektiini, iyinin ne olduunu sorgulamaya
balarz. 128 Bu noktada, temel olarak sadece deneyime dayal olarak neden iyi
kavramna sahip olduumuzu, dnyann nasl ve neden dolay bu kavramn bizde
ortaya kmasna olanak saladn, ahlakn paradigmatik rneklerini nasl
tandmz ve takdir ettiimizi aklayamamaktayz.129 te bu sorularn anlaml bir
cevab olarak ve ahlak dnyamz temellendiren temel unsur olarak Tanrnn varl
ve Onun ahlaki motivasyonu devreye girmektedir.
Zagzebski bat felsefe geleneinde Tanr ve ahlak ilikisi noktasnda iki ana
yaklamn mevcut olduunu belirtmektedir.130 Bunlardan ilki gnlllk yaklam
olarak bilinen ve ahlak Tanrnn zgr iradesinin bir yansmas olarak gren
yaklamdr. Dieri ise entelektalizm olarak bilinen ve ahlaki dorularn Tanrnn
zgr iradesinden tremek yerine sonsuz bir ze sahip hakikatler olduunu savunan
grtr. Her iki yaklamda da ahlaki ilkeler veya genel olarak ahlak yasa olarak ele
alnmaktadr. Dnr bu iki yaklamn dnda nc bir alternatif nermektedir.
Buna gre Tanrnn ahlak noktasnda temel olmas, Onun zgr iradesi veya
aklndan

kaynaklanmak

yerine

Onun

ahlaki

motivasyonundan

127

A.e., s. 183.
A.e., s. 52.
129
A.e., s. 341.
130
A.e., s. 185.
128

168

kaynaklanmaktadr. 131 Tanrnn ahlaki motivasyonu, tpk insanlarda olduu gibi,


erdemlerinin kurucu unsurlardr. Bu adan da gndelik hayatta birok iyi rneiyle
karlamamza ramen iyinin nihai paradigmatik rnei ve tm deerlerin kayna
Tanrdr. 132 Ahlak bu ekilde Tanrnn kiiliinde temellendirildiinde asl soru
olarak Tanrnn bir kiilie sahip olup olmad nem kazanmaktadr. Dnr
Tanrnn be adan bir kiilie sahip olduunun Yahudi-Hristiyan gelenek
balamnda ne srlebileceini savunmaktadr.133 lk olarak kiilik sahibi bir varlk
akla sahip olmaldr. kinci olarak bir kiilik kendi benliinin ve tekilerin ayrmnn
bilincinde olma anlamnda znellie sahip olmaldr. nc olarak bir kiilik dier
kiilerle znel bir iliki ierisinde olmaldr veya bu ilikinin imkn mevcut
olmaldr. Drdnc olarak bir kiilik iradesi ve arzusu noktasnda zgr olmaldr.
Beinci olaraksa bir kiilik ikame edilemez olmaldr. Yani bir kiilik sahibi olmak
basit biimde belli zelliklerin vcut bulmu hali olmann tesinde biricik olma
vasfn tamay gerektirmektedir. Kiilik sahibi olmann be art Tanr tarafndan
saland iin O erdem noktasnda temel paradigmatik karakter olmann tesinde
dier tm ahlaki deerlerin ancak kendisinin ahlaki motivasyonuna referansla anlam
kazand bir varlktr. Bu adan da Tanrnn erdemleri sadece tanrsal doasnn
birer yansmas deil, ayn zamanda kiiliinin ifadesi olarak anlalmaldr.
Erdemler iyi bir bireyin karakter zellikleri olarak ele alndnda bu birey ne kadar
mkemmel olursa erdemlerinin de o kadar mkemmel olaca sonucu kartlabilir.
Tanr bu balamda mkemmel erdemlerin kendi karakterinin bir ifadesi olarak ortaya
kt ve dier tm iyilerin kendisine nispetle anlaml olduu bir kiiliktir. Daha
nce erdem etiinde nemli bir unsur olarak erdemli bireyin taklit edilmesinin ahlaki
olarak yol gsterici bir vasfa sahip olduu belirtilmiti. Bu noktada mkemmel bir
varlk olan Tanrnn nasl rnek alnaca veya taklit edilecei nemli bir sorun
olarak ortaya kmaktadr. Zagzebski genel olarak belirtmek gerekirse Tanrnn bir
kiilik sahibi oluunun ve bizle iletiim halinde bulunmasnn, Onun ahlaki
motivasyonunu anlamamz ve hayatmzda yol gsterici bir vasfa brndrmemiz

131

A.e.
A.e.
133
A.e., ss. 191-199.
132

169

noktasnda temel dayanak noktas olduunu belirtmektedir. 134 Konumuz asndan


daha nemli olan en temel nokta ise dnrn bu teoriyle birlikte dinsel ahlakn
yasa merkezli olduu ve erdemlerin basit biimde yasalardan tretildii sorununa bir
cevap olarak, erdemleri ada erdem etikilerinin ele ald biimiyle paradigmatik
olarak iyi olan bireyin sergiledii karakter zellikleri olarak ele alm olmas ve
bylece erdem etiine uygun olan veya daha doru bir ifadeyle dinsel erdem etii
olarak adlandrlabilecek bir teori gelitirmi olmasdr. Bu teoride erdem ve yasa
ayrmnn temel dayanak noktas olan ahlakn Tanrnn irade veya aklndan
kaynaklanan bir yasa olduu gr, Tanrnn ahlaki motivasyonu ve kiilii
merkezde

olmak

zere

reddedilmi

ve

dinsel

yasalar

Tanrnn

ahlaki

motivasyonundan kaynaklanan ve Onun erdemlerinin yansmas olan olgular olarak


ele alnmlardr. Bu teoriyle birlikte ise erdem etiinin dinsel bir formda ortaya
kmasnn bir rneini elde etmekteyiz. Bylece de ada erdem etii ve din
arasnda kurulacak herhangi bir ilikide ele alnmas gereken hususlar veya bu
ilikinin hangi temeller zerinde kurulacan gsteren temel unsurlarn tamam bu
ksmda ele alnm olmaktadr.
ada erdem etiinin ahlakn toplumsal ynne olan vurgusu, bireyin duygu,
dnce ve eylemi arasndaki uyum aray ve bu adan da hayatn btnsellii
iinde ahlaki zneyi ele alma arzusu, dinsel ahlak noktasnda onu dier etik teorilere
nazaran daha uygun bir etik teori haline getirmektedir. Ancak bu durum dinsel
ahlakn belli bir erdem teorisine sahip olduunu gstermesine ramen onun erdem
etii kapsamnda ele alnp alnamayaca noktasnda bir akla ermemize imkn
tanmamaktadr. Bu noktada Tanrnn ahlaki kiilii ve motivasyonunu merkeze
alan tanrsal motivasyon teorisi belli bir erdem teorisine sahip olmann da tesinde
dinsel ahlakn erdem etiine imkn tanyan bir hviyete sahip olabileceinin
gstergesi olarak okunmaldr.

134

A.e., s. 191.

170

Sonu
ada erdem etii erdem kavramn merkeze alan ve bu kavram grev
ve fayda kavramlarndan daha temelde, iyi kavramyla ise en azndan e dzeyde
gren, tarihsel olarak zellikle antik Yunan felsefe geleneinden beslenen bir ahlak
teorisidir. Bu adan karakter zelliklerinin betimlemesini esas almas noktasnda
areatik bir grnt sergilerken, deontik etikten ve sonuu etik teorilerden
ayrlmaktadr. Erdem etii ahlak dnyasn tm zenginlii iinde kuatacak uygun
felsefi bir psikoloji temelinde ykselirken aslnda insann duygu, dnce ve eylem
boyutlarnn hibirinin herhangi bir ahlak teorisinde grmezden gelinemeyecei
temel tezini savunmaktadr. Bu paralelde ve daha temel olaraksa ahlaki standart ve
ilkelerin yasalardan deil kendi ahsnda duygu, dnce ve eylem noktasnda
uyumu yakalayan erdemli bireyin karakter zelliklerinden kaynaklanacan
savunmaktadr. Erdem, temel olarak, insan trne has iyiliklerin gereklemesine
olanak tanyan ve sahibini bu adan mutlu klan veya takdir edilmesini salayan
karakter zellikleridir. Karakter ise bir bireyin uzun sreli, tahmin edilebilir ve tutarl
eylemlerde bulunmasna imkn tanyan psikolojik temeli olduu kadar akli yn de
bulunan insani bir zelliktir. Bu adan erdem etiinin temel hedefi erdemlerin
bireyin karakter zellikleri haline gelmesi anlamnda belli bir alkanlk formunda
ortaya kmasdr. Alkanlk kavramyla ifade edilen durum, bilinsiz veya akl
dlayan bir srece tekabl etmek yerine bireyin akl, duygu ve eylem noktasnda
kendini gerekletirmesine iaret etmektedir. Benzer biimde mutluluk geici hazdan
ve psikolojik doyumdan ayr olarak bireyin kendisini tm insani potansiyeli ile ifade
etmesi olarak okunmaldr. Dolaysyla erdem etii, deontik etikte olduu gibi ahlaki
eylemleri belirlemede analitik yeteneinin, faydac ve sonuu teorilerde olduu gibi
hesaplayabilme yeteneinin zddna ahlak sz konusu olduunda ahlakl birey olma
srecinde deneyimin nemine vurguda bulunmakta ve bu erevede erdemli bireyleri
rnek almay ahlakn temel standard haline getirerek taklit yeteneini n plana
karmaktadr. Bu erevede erdem etii belli bir erdemler listesi iermesi ve bu
erdemler arasnda mevcut olan ilikileri ele almas noktasnda erdem teorisine sahip
olmasnn yansra belli bir iyi yaam ideali ve bu erevede ideal insan olabilmenin
mmkn yollarn kendisinin temel konusu haline getiren bir ahlak teorisidir. deal
171

yaam formu ve ideal insan dnceleri ise ancak ve ancak belli bir toplum ngrs
ierisinde ortaya kabilecek olgulardr. nsann en karakteristik zelliklerinden
birinin sosyal varlk olmas bu durumun temel sebebidir. Dolaysyla erdem etii
ahlaki znenin kiiliinin gelimesi noktasnda toplumsal yaantya, bu toplumda
kabul gren ideal insan tiplerine ve bireyin toplumsal yaant ierisinde insani
potansiyellerini gerekletirmesine olanak tanyan karakter zelliklerine merkezi bir
rol bimektedir.
ada erdem etiine yneltilen en temel eletirilerden olan ve onun temel
ngrs olan erdemin ahlakta merkezi olduu kabulne kar, erdemin her zaman
iin n ilkeler gerektirdii kabul temel olarak iki ana damardan beslenmektedir.
Bunlardan ilki, ahlaki znenin psikolojik olarak ahlaki seimlerde her zaman iin
belli ilkelere uygunluu gzettii kabuldr. Dieri ise metafizik olarak herhangi bir
ahlaki eylemin zorunlu olarak nceden belirlenmi bir ahlak yasasna referansla
ortaya kmas gerektii kabuldr. Bu iki temel kabul, ahlaki ilkelerin kayna
olarak karakter zelliklerinin dolaysyla erdemin merkezi olmas noktasnda
herhangi bir aklama getirmemektedirler. Doal dili renim sreciyle analoji
kuracak olursak ahlaki birey olma sreci belli bir toplumsal evrede temel olarak
taklit yetenei ve yknme sreciyle birlikte balamaktadr. Bir dili renme
noktasnda bu dilin kullanm ilklerinin kaydedildii gramer kitaplar nasl ki bu dilin
genel kurallarn belirlemeden daha ok zaten var olan kurallar kaydediyorlarsa,
ahlaki ilke ve yasalarda ahlakl bireylerin yaantlar ve karakter zellikleri temelde
olmak zere ortaya kmaktadrlar. Yine benzer biimde bir dilin herhangi bir gramer
kitab araclyla tm boyutlaryla renilmesi mmkn olmad gibi ahlakta
sadece ilkeler araclyla renilecek bir ey deildir; hatta o renilecek ilkeler
yn olmann tesinde yaanmas gereken bir olguya tekabl etmektedir. Bu
erevede ada erdem etikileri, ahlakn ilkeler araclyla kodlanamayacak ve
onlara indirgenemeyecek denli dinamik, organik ve deneyime dayal olduunu
savunmalar noktasnda dier etik teorileri savunanlardan ayrlmaktadrlar. Ahlaki
zne, ahlaki eitim ve erdemler ile birlikte erdemli bireylerin rnek alnmas sreci
bu adan mekanik ve kuru ilkelere dayal bir erevede ele alnmak yerine belirtilen
btnlkl ve dinamik yap ierisinde ele alnmaktadr. Bu adan da ahlaki znenin
dnda ve tesinde belli bir takm ilkeleri veya yasalar merkeze almak yerine
172

insann trne has zellikleri yaamasna veya gerekletirmesine imkn tanyan ve


iinde bulunduu toplumun ferdi olan bir birey olarak ahlaki znenin hem akln hem
de duygularn ahlakn temel konusu olarak gren erdem etii rakiplerine oranla
sosyoloji ve psikoloji ilimlerinden daha ok istifade etmektedir. Bu temelde deontik
ve faydac teorileri insann hayatnn btnselliini paralamak ve onun sadece bir
boyutuna odaklanarak ahlak temellendirmeye almakla; ahlaki deerlendirme ve
yaantnn merkezinde yer alan zneyi ahlaka yabanclatrmakla sulayan erdem
etikileri ahlak hayatn tm boyutlar arasnda sreklilii olan ve paralanamaz bir
olgu olarak ele almaktadrlar.
ada erdem etii kapsamnda din ve ahlak ilikisi iki temel erevede
incelenmitir. Bunlardan ilki ada erdem etii asndan dinin konumunu ele almak
ikincisi ise dinsel ahlak asndan erdem etiine yaklamak eklinde olmutur. Erdem
etii merkezde olmak zere dinsel ahlakn sadece ve sadece tanrsal emir teorisi
kapsamnda ele alnamayaca, erdemlerin dinsel ahlakta merkezi bir sahne igal
ettii vurgulanmtr. Ancak bu durumun erdem etiinin daha nce belirtildii gibi
erdem teorisinden farkl olduu ve erdem teorisinde erdemin deontik bir kavramdan
treyebilecei gerei dikkate alndnda dinsel ahlakn erdem teorisine sahip
olduunu gstermenin tesinde bir ileve sahip olmad belirtilmitir. Dier yandan
dinsel ahlak asndan erdem etii ele alndnda Aristotelesi gelenekten szlen
haliyle kendi kendine yeten bir kiilik olarak erdemli birey, dinsel ahlak sz konusu
olduunda Tanrnn karsnda eksikliinin farknda olan farkl bir rnek birey
algsyla yer deitirmektedir. Benzer biimde erdem etiinin egoist bir temele sahip
olduunu savunan baz teologlarn itiraz da ele alnm ve erdem etiinin basit
biimde bireyin kendi kendine belli bir iyi tanm yapp bunu takip etmesi anlamna
gelmedii ve bireyin kendini gerekletirme srecinde teki kiilerle olan ilikisinin
de olduka merkezi bir sahneyi igal ettii dolaysyla erdem etiinin egoist bir ahlak
teorisine indirgenemeyecei vurgulanmtr.
Dinsel ahlakn ngrd insan tipinin ortaya kmasnda erdem etiinin
nerdii eitim metodunun veya ahlaki zne olma srecinin dier etik teorilerin bu
noktada nerdikleri ve yasa takip etmeye dayal eitim metotlarndan daha ilevsel
olduu dolaysyla da erdem etiinin dinsel ahlak erevesinde olduka nemli bir
ileve sahip olabilecei dier bir nemli nokta olarak vurgulanmtr. te taraftan
173

genel bir ereve dhilinde modern sekler bir dnyada dinlerin halen genel olarak
ahlak, zelde ise erdemlerin kurucu unsurlarndan biri olduu dolaysyla dinsel
ahlakn basit bir biimde grmezden gelinemeyecei de vurgulanmtr. Bu paralelde
dinsel erdem etikilerinin en nemlilerinden biri olan Stanley Hauerwasn
dncelerinden hareketle ahlakn her zaman iin bana belli bir sfat ald ve bu
adan da kendi iinde otonom bir olgu olarak kltrden ve gelenekten kopuk
evrensel bir ahlakn mmkn olmamasndan dolay genel bir ereve dhilinde ahlak
ve din arasnda kategorik bir ayrmn imknnn olmad vurgulanmtr. Bu
erevede evrensel ahlakn kurucu unsuru saylan saf akln mmkn olmad ve
bunun yerine gelenein ve bu gelenek dhilinde belli bir kimlik ve karakter kazanan
cemaatler ve bu cemaatlerin yelerinin yksel akl veya yksel ahlaka sahip
olduu, dolaysyla ahlakn her zaman iin belli bir gelenek dhilinde ele alnmas
gerektii vurgulanmtr. Dinsel ahlakn erdem teorisinden ziyade erdem etii
balamnda ele alnmasnn imkn olaraksa Linda Trinkaus Zagzebskinin
gelitirdii tanrsal motivasyon teorisi balamnda Tanrnn bir kiilik sahibi
olduu ve bu kiiliin mkemmel bir forma ve ierie sahip olmasndan dolay
dinsel yasalarn Onun karakter zelliklerinin birer yansmas olarak okunmasnn
mmkn olduu vurgulanmtr. Bu paralelde Tanrnn tm iyilerin kayna ve
erdem etiinde merkezi sahneyi igal eden, paradigmatik bireyin en mkemmel
rnei olduundan hareketle de dinsel ahlakn erdem etii balamnda nasl bir
erevede ele alnabileceinin bir rnei ve imkn ortaya konmutur.
Sonu olarak dinsel ahlakn ada erdem etii kapsamnda en azndan belli
bir erdem teorisine sahip olduu ve erdem etiinin zellikle de MacIntyren
savunusunu yapt cemaati yapsnn dinsel ahlak temellendirme ve aklama
noktasnda olduka nemli bir ileve sahip olduu vurgulanabilir. Dinsel ahlakn
erdem etii formunda ortaya kmasnn imkn olaraksa Tanrnn irade ve aklndan
ziyade ahlaki motivasyonuna iaret eden tanrsal motivasyon teorisinin olduka
ufuk ac bir karakter arz ettii ise ayrca vurgulanmaldr. Genel olaraksa yukarda
ele alnan ereve dhilinde erdem etiinin karaktere, duygulara, eylemlere,
motivasyonlara z olarak bireyin hayatnn btnselliine yapt vurgu onu dier
etik teorilere gre hayatn btnsellii ierisinde bireyi kuatma iddiasndaki dinsel
ahlak asndan daha cazip hale getirmektedir.
174

Bibliyografya
Alderman, Harold:

By Virtue of a Virtue, Virtue Ethics, Ed. David


Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997,
ss. 145-164

Annas, Julia:

Ancient Ethics and Modern Morality, Philosophical


Perspectives, C. 6, 1992, ss. 119-136.
Virtue Ethics, The Oxford Handbook of Ethical
Theory, Ed. David Copp, New York, Oxford
University Press, 2005, ss. 515-536.
The Morality of Happiness, New York, Oxford
University Press, 1995
Being Virtuous and Doing the Right Thing,
Proceedings and

Addresses of the American

Philosophical Association, C. 78, No: 2, Kasm 2004,


ss. 61-75.
Anscombe, G. E. M:

Modern Moral Philosophy, Philosophy, C. 33, No:


124, Ocak 1958, ss. 1-19.

Aristoteles:

Nikomakhosa Etik, ev. Saffet Babr, Ankara,


Bilgesu, 2007

Arrington, Robert L:

Western

Ethics:

An

Historical

Introduction,

Massachusetts, Blackwell Publishers, 1998


Audi, Robert:

Moral Knowledge and Ethical Character, New York,


Oxford University Press, 1997
Acting from Virtue, Mind, New Series, C. 104, No:
415, Temmuz 1995, ss. 449-471.

Blum, Lawrence:

Community and Virtue, How Should One Live? Ed.


Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998,
ss. 231-250.

Brannmark, Johan:

From Virtue to Decency, Metaphilosophy, C. 37, No:


5, Ekim 2006, ss. 589-604

175

Brennan, Tad:

The Stoic Life: Emotions, Duties, and Fate, New


York, Oxford University Press, 2007

Brickhouse, Thomas C.,


Smith, Nicholas D.:

"Socrates,"

The

Blackwell

Guide

to

Ancient

Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts,


Blackwell

Publishing,

2002,

(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g97806312221567,

17

Kasm 2007
Broadie, Sarah:

Ethics with Aristotle, New York, Oxford University


Press, 1991

Brook, Philip M.:

The Origins of Citizenship in Ancient Athens,


Princeton, Princeton University Press, 1990

Brown, Lesley:

"Plato and Aristotle," The Blackwell Companion to


Philosophy, Ed. Nicholas Bunnin, Tsui-James E.P.,
Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002. (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631219088_chunk_g978063121908828,

19

Kasm 2007
Bryan, Wilson:

"Salvation, Secularization, and De-moralization," The


Blackwell Companion to Sociology of Religion, Ed.
Richard K. Fenn, Massachusetts, Blackwell Publishing,
2001,

(evrimii),

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631212416_chunk_g97806312124165,

19

Kasm 2007
Cevizci, Ahmet:

Etie Giri, stanbul, Paradigma, 2002

Copp, David.
Sobell, David:

Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent


Work in Virtue Ethics, Ethics, C. 114, No: 3, Nisan
2004, ss. 514-554.

176

Cordner, Christopher:

Aristotelian Virtue and Its Limitations, Philosophy,


C. 69, No: 269, Temmuz 1994, ss. 291-316.

Cottingham, John:

Religion, Virtue and Ethical Culture, Philosophy, C.


69, No: 268, Nisan 1994, ss. 163-180.

Crisp, Roger:

Modern Moral Philosophy and the Virtues, How


Should One Live? Ed. Roger Crisp, New York,
Oxford University Press, 1998, ss. 1-18.

Curzer, Howard J.:

Aristotle's Painful Path to Virtue, Journal of the


History of Philosophy, C. 40, No: 2, 2002, ss. 141-162.

D., Fred.
Miller, Jr.:

"Aristotle: Ethics and Politics," The Blackwell Guide


to Ancient Philosophy, Ed. Christopher Shields,
Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215616,

17

Kasm 2007
Elton, W. R.:

Aristoteles Nicomachean Ethics and Shakespeares


Troilus and Cressida, Journal of the History of Ideas,
C. 58, No: 2, 1997, ss. 331-337.

Everitt, Nicholas:

Some Problems with Virtue Theory, Philosophy, No:


82, 2007, ss. 275-299.

Fives, Allyn:

Virtue, Justice and the Human Good: Non-relative


Communitarian Ethics and the Life of Religious
Commitment, Contemporary Politics, C. 11, No: 23,
Haziran-Eyll 2005, ss. 117-131

177

Flannery, Kevin L.:

"Ancient philosophical theology," A Companion to


Philosophy of Religion, Ed. Philip L. Quinn, T.
Charles, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631213284_chunk_g978063121328411,

20

Kasm 2007
Fowers, Blaine J.
Tjeltveit, Alan C.:

Introduction:

Virtue

Obscured

and

Retrieved:

Character, Community, and Practices in Behavioral


Science,American Behavioral Scientist, No: 47,
2003, s. 387-394.
Garver, Eugene:

Aristotle's Genealogy of Morals, Philosophy and


Phenomenological Research, C. 44, No: 4, Haziran
1984, ss. 471-492.

Gass, Michael:

Eudaimonism and Theology in Stoic Accounts of


Virtue, Journal of the History of Ideas, C. 61, No: 1,
2000, ss. 19-37.

Fortenbaugh, William W.:

Aristotle's Conception of Moral Virtue and Its


Perceptive Role. Transactions and Proceedings of
the American Philological Association, C. 95, 1964,
ss. 77-87.

Gilbert, John:

"The Sophists," The Blackwell Guide to Ancient


Philosophy. Ed. Christopher Shields, Massachusetts,
Blackwell

Publishing,

2002,

(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g97806312221565,

17

Kasm 2007

178

Gillett, Grant.
Hankey, Robin:

Oedipus The King: Temperament, Character, and


Virtue, Philosophy and Literature, C. 29, No: 2,
2005, ss. 269-285.

Gorski, Philip S.:

Historicizing the Secularization Debate: Church, State,


and Society in Late Medieval and Early Modern Europe,
CA. 1300 to 1700, American Sociological Review, C.
65, ubat 2000, ss. 138-167.

Harman, Gilbert:

Human Flourishing, Ethics, and Liberty, Philosophy


and Public Affairs, C. 12, No: 4, Sonbahar 1983, ss.
307-322.
"Moral Philosophy Meets Moral Psychology: Virtue
Ethics and the Fundamental Attribution Error,"
Proceedings of the Aristotelian Society, C. 99, 1999,
ss. 315-332

Hauerwas, Stanley:

The Virtues of Alasdair MacIntyre, First Things: A


Journal of Religion, Culture, and Public Life, Ekim,
2007, ss. 35-40.
The Community Story of Israel and Jesus, Scripture
and Ethics: Twentieth-Century Portraits, Ed. Jeffrey
S. S., New York, Oxford University Press, 1996, ss. 97126.
Obligation and Virtues Once More, Journal of
Religious Ethics, C. 3, No: 1, 1975, ss. 27-44.

Hauerwas, Stanley.
Bondi, Richard:

Memory, Community and the Reasons for Living:


Theological and Ethical Reflections on Suicide and
Euthanasia, Journal of the American Academy of
Religion, C. 44, No: 3, Eyll, 1976, ss. 439-452.

179

Herdt, Jennifer A.:

The Invention of Modern Moral Philosophy: A


Review of The Invention of Autonomy by J. B.
Schneewind, Journal of Religious Ethics, C. 29, No:
1, 2001, ss. 147-173.

Hincham, Lewis P.:

Virtue or Autonomy: Alasdair MacIntyres Crituque


of Liberal Individualism, Polity, C.21, No: 4, 1989, ss.
635-654.

Hooker, Brad:

Does Moral Virtue Constitute a Benefit to the Agent?


How Should One Live? Ed. Roger Crisp, New York,
Oxford University Press, 1998, ss. 141-156.

Hurka, Thomas:

Virtues, Vices and Values, New York, Oxford


University Press, 2001

Hursthouse, Rosalind:

On Virtue Ethics, New York, Oxford University Press,


2001
Virtue Theory and Abortion, Philosophy and Public
Affairs, C. 20, No: 3, 1991, ss. 223-246.
Normative Virtue Ethics, How Should One Live?,
Ed. Roger Crisp, New York, Oxford University Press,
1998, ss. 19-36.

Idziak, Janine Marie:

"Divine

command

ethics,"

Companion

to

Philosophy of Religion, Ed. Philip L. Quinn, Charles


Taliaferro, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631213284_chunk_g978063121328460,

20

Kasm 2007
Ingis, John:

Aquinas Replication of the Acquired Moral Virtues:


Rethinking Standart Philosophical Interpretation of
Moral Virtues in Aquinas, Journal of Religious
Ethics, C. 27, No: 1, 1999, ss. 3-27.
180

Irwin, Terence:

Platos Ethics, New York, Oxford University Press,


1995

Irwin, T.H.:

The Virtues: Theory and Common Sense in Greek


Philosophy, How Should One Live? Ed., Roger Crisp,
New York, Oxford University Press, 1998, ss. 37-56.

zutsu, Toshihiko:

Kuranda

Dini

ve

Ahlaki

Kavramlar,

ev.

Selahattin Ayaz, stanbul, Pnar Yaynlar, t.y.


Kamtekar, Rachana:

Situationism and Virtue Ethics on the Content of Our


Character, Ethics, C. 114, No: 3, Nisan 2004, ss. 458491.

Katongole, Emmanuel:

Beyond Universal Reason: The Relation between


Religion and Ethics in the Work of Stanley
Hauerwas, Notre Dame, Indiana, University of Notre
Dame Press, 2000

Konstan, David:

"Epicureanism," The Blackwell Guide to Ancient


Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts,
Blackwell

Publishing,

2002,

(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215619,

17

Kasm 2007
LaFollette, Hugh:

"Introduction," The Blackwell Guide to Ethical


Theory,

Ed.

Blackwell

Hugh

LaFollette,

Publishing,

1999,

Massachusetts,
(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631201199_chunk_g97806312011991,

17

Kasm 2007
Leal, Dave:

The Bearer of Virtue, Studies in Christian Ethics,


No: 12, 1999, ss. 1-11.

181

Long, Charles H.:

Eliaden Yaptnn ada nsan in Anlam, Din


ve Fenomeloji: Mircea Eliadein Eserlerine Toplu
Bak, Ed. Constantin Tacou, ev. Havva Kser,
stanbul, z Yaynclk, 2000, ss. 85-96.

Louden, Robert, B.:

On Some Vices of Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed.


David Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press,
1997, ss. 180-193.

MacIntyre, Alasdair:

Whose Justice? Which Rationality? Notre Dame,


Indiana, Notre Dame University Press, 1988
Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci
Yzyla, ev. Hakk Hnler, Solmaz Zelyt Hnler,
stanbul, Paradigma, 2001
The Claims of After Virtue, Analyse und Kritik, C.
6, No: 1, 1984, ss. 3-7.
Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma,
ev. Muttalip zcan, stanbul, Ayrnt Yaynlar, 2001,

Magee, Bryan:

Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat


Felsefesi, ev. Ahmet Cevizci, stanbul, Paradigma,
2001

Martone, Marilyn A.:

Developing

Virtuous

Children:

Theological

Perspective, Journal of Social Distress and the


Homeless, C. 7, No: 2, 1998, ss. 107-119.
Mason, Andrew:

MacIntyre on Modernity and How It Has Marginilized


the Virtues, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp,
New York, Oxford University Press, 1998, ss. 191-210.

Mcaleer, Sean:

An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay


in Moral Taxomony, Pacific Philosophical Quarterly,
C. 88, 2007, ss.208-225.

Mengolu, Takiyettin:

Felsefeye Giri, stanbul, Remzi Kitabevi, 2000

Mestrovic, Stjepan G.:

Uygar Barbarlk, ev. Mehmet zay, stanbul, Alm


Kitap, 2004

182

Mijuskovic, Ben Lazare:

Virtue Ethics, Philosophy and Literature, C. 31, No:


1, Ocak, 2007, ss. 133-141.

Miller, Christian:

Social Psychology and Virtue Ethics, The Journal of


Ethics, No: 7, 2003, ss. 365-392.

Mitsis, Phillip:

"Stoicism,"

The

Blackwell

Guide

to

Ancient

Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts,


Blackwell

Publishing,

2002,

(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215620,

17

Kasm 2007
Monroe, Kristen:

How Identity and Perspective Constrain Moral


Choice, International Political Science Review /
Revue Internationale de science politique, C. 24, No:
4. Ekim 2003, ss. 405-425.

Nussbaum, Martha C.:

Virtue Ethics: A Misleading Category? The Journal


of Ethics, No: 3, 1999, ss. 163-201.

Ogletree, Thomas W.:

"Agents and Moral Formation." The Blackwell


Companion

to

Religious

Ethics,

Ed.

William

Schweiker, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2004,


(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631216346_chunk_g97806312163466,

17

Kasm 2007
ONeill, Onora:

Kants Virtues, How Should One Live? Ed. Roger


Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss.
77-98.

Pellegrino, Edmund D.
Thomasma, David C.:

The

Christian

Virtues

in

Medical

Practice,

Washington, D.C., Georgetown University Press, 1996

183

Peterson, Michael.
Hasker, William.
Reichenbach, Bruce.
Basinger, David:

Reason & Religious Belief: An Introduction to the


Philosophy of Religion, Second Edition, New York,
Oxford University Press, 1998

Pigden, Charles:

Anscombe on `Ought', The Philosophical Quarterly,


C. 38, No: 150, Ocak 1988, ss. 20-41.

Platon:

Sokratesin Savunmas, ev. Niyazi Berkes, stanbul,


Sosyal Yaynlar, 2001
Menon, ev. Adnan Cemgil, stanbul, Remzi Kitabevi,
1998
Protagoras, ev. Tanju Gkl, stanbul, Remzi
Kitabevi, 1999
Devlet, ev. Sabahattin Eyubolu, M. Ali Cimcoz,
stanbul, Trkiye Bankas Yaynlar, 2000

Quinn, Phillip L.:

"Divine Command Theory," The Blackwell Guide to


Ethical Theory, Ed. Hugh LaFollette, Massachusetts,
Blackwell

Publishing,

1999,

(evrimii),

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631201199_chunk_g97806312011994,

17

Kasm 2007
Robert, C. Roberts:

"Narrative ethics," A Companion to Philosophy of


Religion, Ed. Philip L. Quinn, Charles Taliaferro,
Massachusetts,

Blackwell

Publishing,

1999,

(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631213284_chunk_g978063121328463,

20

Kasm 2007
Ross, David:

Aristoteles, ev. zcan Yaln Kavasolu, stanbul,


Kabalc Yaynevi, 2002,

184

Rudebusch, George:

Socrates, Pleasure and Value, New York, Oxford


University Press, 2002

Santas, Gerasimos:

"Plato: Ethics," The Blackwell Guide to Ancient


Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts,
Blackwell

Publishing,

2002

(evrimii)

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215611,

17

Kasm 2007
Sayers, Sean:

Identity

and

Community,

Journal

of

Social

Philosophy, C. 30, No: 1, 1999, ss. 147-160.


Schweiker, William:

"On Religious Ethics, The Blackwell Companion to


Religious

Ethics.

Massachusetts,

Ed.

Blackwell

William

Schweiker,

Publishing,

2004,

(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631216346_chunk_g97806312163463,

17

Kasm 2007
Seung, T. K.:

Virtues and Values: A Platonic Account, Social


Theory and Practice, C. 17, No: 2, Haziran 1991, ss.
207-244.

Sherman, Nancy:

The Fabric of Character: Aristotles Tehory of


Virtue, New York, Oxford University Press, 1989

Slote, Michael:

From Morality to Virtue, New York, Oxford


University Press, 1995
Is Virtue Possible? Analysis, C. 42, No: 2, Mart 1982,
ss. 70-76.
"Virtue Ethics," The Blackwell Guide to Ethical
Theory,

Ed.

Hugh

LaFollette,

Massachusetts,

Blackwell Publishing, 1999, (evrimii)


http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631201199_chunk_g978063120119918,

17

Kasm 2007
185

Solomon, David:

Internal Objections to Virtue Ethics, Virtue Ethics,


Ed. David Statman, Edinburgh, Edinburgh University
Press, 1997, ss. 165-179.

Solomon Robert C.:

Corporate Roles, Personal Virtues: An Aristotelian


Approach to Business Ethics, Virtue Ethics, Ed.
David Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press,
1997, ss. 205-226.
Introducing Philosophy, New York: Harcourt Brace
Jovanovich, 1993

Spohn, William C.:

The Return of Virtue Ethics, Theological Studies, C.


53, No: 1, Mart 1992, ss. 60-75.

Statman, David:

Introduction to Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed.


David Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press,
1997, ss.1-41

Stichter, Matt:

Ethical Expertise: The Skill Model of Virtue, Ethical


Theory and Moral Practice, C. 10 No: 183, 2007, ss.
183-194.

Stocker, Michael:

The Schizophrenia of Modern Ethical Theories, The


Journal of Philosophy, C. 73, No: 14, Austos 1976,
ss. 453-466.

Stohr, Karen E.:

Moral Cacophony: When Continence is a Virtue,


The Journal of Ethics, No. 7, 2003, ss. 339-363.

Taylor, Gabriele:

Deadly Vices, How Should One Live? Ed. Roger


Crisp, New York, Oxford University Press,1998, ss.
157-172.

Toner, Christopher:

The Self-Centeredness Objection to Virtue Ethics,

zzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz Philosophy, No: 81, 2006, ss. 595-617.


Velazco, Gregory.
Trianosky, Y:

What is Virtue Ethics All About, Virtue Ethics, Ed.


David Statman, Edinburgh, Edinburgh University
Press, 1997, ss. 42-55.

186

Vergote, Antoine:

Din, nan ve nanszlk (Psikolojik nceleme), ev.


Veysel Uysal, stanbul, FAV, 1999

Vogt, Christopher P.:

Fostering a Catholic Commitment to the Common


Good: An Approach Rooted in Virtue Ethics,
Theological Studies, No: 68, 2007, ss. 394-417.

Waide, John:

Virtues

and

Principles,

Philosophy

and

Phenomenological Research, C. 48, No: 3 Mart 1988,


ss. 455-472.
Wallach, John. R.:

Contemporary Aristotelianism, Political Theory, C.


20, No: 4, Kasm, 1992, ss. 613-641.

Wardy, Robert:

"Ancient

Greek

Philosophy,"

The

Blackwell

Companion to Philosophy. Ed. Nicholas Bunnin,


Tsui-James E. P., Massachusetts, Blackwell Publishing,
2002,

(evrimii),

http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631219088_chunk_g978063121908827,

19

Kasm 2007
Weber, Jonathan:

Virtue, Character and Situation, Journal of Moral


Philosophy, C. 3, No: 2, 2006, ss. 193-213.

Yaran, Cafer Sadk:

slamda Ahlakn art Ka: Drt Temel slami


Erdem, stanbul, Elif Yaynlar, 2005

Yearley, Lee:

"Ideas

of

Companion

Ethical
to

Excellence,"

Religious

The

Ethics,

Ed.

Blackwell
William

Schweiker, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2004,


(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631216346_chunk_g97806312163467,

17

Kasm 2007
Zagzebski,
Linda Trinkaus:

Divine Motivation Theory, New York, Cambridge


University Press, 2004

187

You might also like