Professional Documents
Culture Documents
stanbul niversitesi
Sosyal Bilimler Enstits
Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dal
Tez Danman
Prof. Dr. Cafer Sadk Yaran
stanbul 2008
iii
iv
nsz
Bu almada, ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi ele
alnmaktadr. Bu erevede, ada erdem etiinin hem tarihsel perspektif
ierisindeki genel panoramas ele alnm hem de kendisine has olan gncel yaps
temel konular merkezde olmak zere tematik olarak tartlmtr. lk blm, erdem
etiinin antik Yunan felsefe gelenei balamnda neye tekabl ettii zerinden,
zellikle de Aristotelesin erdem etii merkezde olmak zere oluturulmutur. Bunun
temel nedeni Aristotelesin erdem etiinin, ada erdem etii noktasnda en nemli
referans noktalarndan birini oluturmasdr. Dier yandan dinsel erdem etiinin
tarihsel olarak imknna iaret etmek amacyla Thomas Aquinasn grleri de ilk
blmde ele alnmtr. ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisini ele almak
iin ncelikle erdem etiinin hangi temel ltler dhilinde anlalmas gerektii ve
bu erevede dier ahlak teorilerine ynelttii eletirilerle birlikte, sorun olarak
grd noktalarda ne tr zmleri ihtiva ettiinin ele alnmas gerekmektedir. Bu
paralelde, ada erdem etiinin ortaya kt dnemde deontik ve faydac etik
teorilere ynelttii eletiriler ayrntl olarak tartldktan sonra ona kar yneltilen
temel eletiriler de ele alnmtr. ada erdem etiinin dier etik teorilere ynelttii
en temel eletiri konusu ise ahlakn yasalar araclyla ve onlara indirgenerek ele
alnmasnn, temellendirilmesinin ve deerlendirilmesinin imkn dhilinde olmad
eklinde zetlenebilir. Bu erevede, ikinci blmn sonunda ada erdem etiinin
yasa merkezli ahlak teorilerinin yerine ne tr bir ahlak teorisi ne srd, pratik
meselelerde yol gsterici vasfa sahip olup olmad ve ahlaki znenin ortaya kmas
srecini nasl ele ald gibi temel konular zerinde durulduktan sonra, son blmde
ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi temel noktalar itibaryla ele
alnmtr. ada erdem etii balamnda temel olarak erdem etiinin dinsel ahlak
asndan konumu ve yine dinsel ahlakn erdem etii asndan neye tekabl ettii
ana ereve olarak tartlmtr. Bu balamda, ada erdem etii erevesinde
ahlakn evrensel ve objektif, dinin ise yerel ve subjektif olduu kabulnn doruluu
tartlmtr. Son olarak ise erdem etiinin en temel nermelerinden biri olan ahlakta
erdemli bireyin karakter zelliklerinin ve bu karakter zelliklerinin somutlam
ifadesi olan erdemli eylemlerin, ahlaki yasalardan daha temel olduu ynndeki
v
vurgusuna uygun olarak Tanrnn irade ve aklndan ziyade, ahlaki kiiliinin dinsel
ahlakta merkezi olarak ele alnabilecei vurgulanmtr. Belirtilen son nokta erdem
etiinin sadece erdem teorisine sahip olan ve erdemi dier ahlaki kavramlardan
treten herhangi bir ahlak teorisinden ayran temel zelliine paralel olarak dinin
sadece belli bir erdem teorisine sahip olmaktan da tede erdem etiine de sahip
olabileceinin imkn olarak n plana kmaktadr.
Son olarak tezin konusunu belirlemedeki yol gstericilii, tezin yazm
sresince her zaman iin gsterdii ilgi ve ynlendirme ve her eyden daha ok
bylesine zengin ve nemli bir konuyu almama nclk ettiinden dolay kymetli
hocam Prof. Dr. Cafer Sadk Yarana teekkr bir bor bilirim. Yine tezi bitirmem
noktasndaki teviklerinden tr saygdeer hocam Prof. Dr. inasi Gndze de
zel bir teekkr bor bilmekteyim. Tezin yazlmas srecinde gerekli olan
kaynaklara erimem noktasnda ok byk yardmlarn grdm sevgili dostlarm
Mustafa Sddk Tter, Ahmet Kayl ve mer Tagetiren, maddi ve manevi
desteklerini esirgemeyen dier dostlar da bu tezin ortaya kmasnda olduka nemli
bir yer tutmakta ve bylece byk bir teekkr hak etmektedirler. Son olarak maddi
ve manevi olarak her zaman yanmda olan annem Sheyla Bilici ve babam Ylmaz
Biliciye, varlklar bana g veren kardelerime ve tezi yazma srecinde gsterdii
hogr ve teviklerinden tr deerli eime teekkr bir bor bilirim.
vi
NDEKLER
z........................................................................................................................... iii
Abstract ................................................................................................................. iv
nsz ...................................................................................................................... v
Ksaltmalar........................................................................................................... vii
Giri ........................................................................................................................ 1
1. Blm: Tarihsel Perspektif inde Erdem Etii: .............................................. 9
1.1 Antik Yunan Tecrbesi ....................................................................... 9
1.1.1 Sokrates ..............................................................................11
1.1.2 Platon ..................................................................................19
1.1.3 Aristoteles ...........................................................................29
1.1.4 Epikrcler.........................................................................50
1.1.5 Stoaclar ..............................................................................56
1.2 Ortaa Tecrbesi ..............................................................................64
1.2.1 Thomas Aquinas .................................................................64
2. Blm: ada Erdem Etii .............................................................................70
2.1 Modern Ahlak Felsefelerine Kkten Bir Eletiri Olarak ada .
.Erdem.Etii...............................................................................................70
2.2 ada Erdem Etiinin mknna Ynelik Temel tirazlar ve
.Cevaplar....................................................................................................85
2.3 ada Erdem Etiinin Temel Konular ...........................................97
3. Blm: ada Erdem Etii Balamnda Din ve Ahlak likisi .................... 129
Sonu ................................................................................................................... 171
Bibliyografya ....................................................................................................... 175
Ksaltmalar
Ed.
Editr
A.e.
Ayn Eser
Bkz.
Baknz
vb.
Ve benzeri
s.
Sayfa
ss.
Sayfalar
vd.
Ve devam
C.
Cilt
No.
Say
ev.
eviren
t.y.
Tarih yok
viii
Giri
ada erdem etii 20. yzyln ikinci yarsndan itibaren ortaya kan ve
Aydnlanma dneminden itibaren hkim pozisyonda bulunan deontik ve faydac etik
teorilerden farkl olarak kkenini, genel olarak, Aristotelesin erdem etiine yaslayan
ve bu erevede modern zamanlarn karakterine uygun, yeni bir etik teori gelitirme
kaygs tayan dnrlerin ortaya koyduu dncelerin hslas olarak
deerlendirilebilir. Erdem etii isminden de anlalaca zere erdem kavramn
merkeze alan ve ahlak bu kavram merkezde olmak zere deerlendiren veya
temellendiren bir ahlak felsefesine iaret etmektedir. Erdem kavram insana has
zelliklerin kmilen gereklemesini salayan bireysel yne sahip olmas itibaryla
subjektif olan ancak insan trne has zellikler erevesinde temellendirilen ve bu
adan da objektif temelleri de olan ve insanda alkanlk haline gelen karakter
zellikleri olarak tanmlanabilir. Bu noktada dikkatli olunmas gereken durum,
ada erdem etiinde erdemin salt bir alkanlk olmaktan te ahlaki yaantmzda
yol gsteren akln rehberliinde ortaya kan ve insanda ahlaki bir meleke haline
gelen bir olgu olarak ele alnd gereidir. Karakter kavram ise bir insann uzun
sreli, tanmlanabilir ve ngrlebilir eylemlerde bulunmasn salayan veya ahlaki
durumlar karsnda tahmin edilebilir eilimleri sergilemesine olanak tanyan
psikolojik temeli olan insani bir olgu olarak tanmlanabilir.
Bu erevede modern etik teoriler arasnda hkim pozisyonda bulunan
deontik ve faydac etik teoriler genel yaplar itibaryla yasa merkezli bir etiin
savunucusu konumunda iken erdem etii insann karakter zelliklerini merkeze alan
bir yapyla ortaya kmtr. Bu durum en ak biimde ada erdem etiinde, genel
olarak, kabul gren bir ilke olan erdemli bireyin ahlaki yol gsterici ve standart
olduu ynnde yaplan vurguda grlmektedir. Erdemli birey, insani iyinin kendi
ahsnda somutlat veya insana has iyilikleri yaamay karakterinin bir zellii
haline getiren ve bu adan da duygu, dnce ve eyleminde tam bir uyumun
gzlendii bireydir. Dier yandan erdem etiinde merkezi kavram olan erdem
herhangi bir biimde st veya n ilkelerden devirilmez veya dier tm ller ve
ilkeler merkezi sahneyi igal eden bu kavramdan tretilirler. Bu adan da herhangi
bir ahlak teorisinin belli bir erdemler listesine sahip olmas veya erdemler hakknda
1
temellendirme mevcut ahlak dnyamz aklamakta yetersiz kald gibi herhangi bir
ahlaki temellendirme ve gerekelendirmeye de imkn tanmamaktadr. Benzer bir
eletiriyi Alasdair MacIntyre da dile getirmektedir. Dnre gre bireyselciliin
yceltildii liberal modern toplumlarda ahlak geleneksel toplumlarda olduu gibi
akn bir yasa koyucu varla referansla aklama ve temellendirme imkn
kaybolmutur. Bu sosyolojik eletirinin yansra felsefi bir eletiri olarak ahlaki yasa
kavramnda sakl olan ahlaki otorite olgusunun gerekte var olmayana bir iareti
ierdii ve bu adan da olgusal olarak bo kmeye referansta bulunduu dolaysyla
bu erevede ortaya kan etik teorilerin aslnda ahlak kkszletirdii kabul dier
bir nemli nokta olarak n plana kmaktadr. Anscombe ve MacIntyre farkl bir
ahlaki dilin ve ahlak psikolojisinin imkn olarak antik Yunan felsefe geleneine ve
bu gelenein tarihsel sreteki serencamna iaret etmektedirler.
ada erdem etikileri arasnda nemli bir yere sahip bulunan Michael Slote
ise gnmzde erdem etikileri arasnda cereyan etmekte olan tartmalar anlama
noktasna antik Yunan felsefe geleneinin vazgeilemez bir neme sahip olduunu
belirtmektedir. Bu adan tezde ilk olarak hem Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi
Yunan felsefe geleneinin kurucu filozoflarnn erdem etikleri hem de bu gelenein
takipisi konumunda olan Epikrcler ve Stoaclarn erdem etikleri ele alnarak
erdem etiinin tarihsel sreteki resmi genel olarak verilmitir. Bunun dnda tez
asndan dier bir nemli nokta olarak dinsel erdem etiinin imkn noktasnda
Thomas Aquinasn erdem etii ele alnm ve tarihsel olarak bu tr bir etiin
imknna iaret edilmitir. Bu tezde tarihsel perspektif noktasnda zerinde en ok
durulan filozof ise Aristoteles olmutur. Bunun temel nedeni Julia Annasn tespitiyle
Aristotelesin erdem etiini en kapsaml ve sistematik olarak ele alan ilk filozof
olmasnn yansra onun erdem etiinin ada erdem etikileri arasnda en nemli
referans noktalarndan birini oluturmasndan kaynaklanmaktadr. Bu ereve
dhilinde Yunan felsefe gelenei ve onun ortaadaki izdm olan Aquinasn
erdem etii ele alndktan sonra ada erdem etiine geilmitir. Sokrates, Platon ve
Aristotelesin dncelerini akladklar klasik eserlere referansta bulunulurken,
Trke evirilerinde bulunan sayfa numaralar yerine, uluslararas geerlilii olan
http//www.mlahanas.de/Greeks/LX/BekkerNumbers.html,
http//www.indopedia.org/Stephanus_pagination.html
bir hipotez olduu hem de ele alnan deneylerde ortaya kan deiik davran
trlerini aklamada karakter olgusunun vazgeilemez bir nemi olduunu
vurgulayarak kar kmaktadrlar. Bu erevede dier bir nemli sorgulama, ada
erdem etikileri arasnda mstesna bir yere sahip olan Michael Sloteun tarihsel
adan erdemli yaamann imknna ynelik olarak ne srd dncedir. Bu
sorgulama, insann tarihsel bir varlk olduu bu anlamda da geicilie ve eksiklie
mahkm olduu dikkate alndnda erdemli bireyin mmkn olup olmad zerine
kuruludur. Bu ksm, belirtilen son noktann ele alnmas ve erdem etii asndan
ahlaki yaantmzda yol gsteren temel olgu olarak pratik akln neminin
vurgulanmasyla sona erdirilmitir.
ada Erdem Etiinin Temel Konular bal altnda ise temel olarak
erdem, erdemli birey, insan doas, toplum, kltr ilikisi, ahlaki yaant ve ahlaki
yasa arasndaki iliki ve her eyden nemlisi erdem etiinin ahlaki yaantmz
noktasnda yol gsterici vasfa sahip olup olmad tartlmtr. Bu ksmda temel
olarak Rosalind Hursthouse, Michael Slote, Julia Annas ve Alasdair MacIntyren
dncelerine referansla ancak dier ada erdem etikilerinin dnceleri de
merkeze alnarak belirtilen konular tartlmtr. Erdem etiinin pratik ahlaki
meselelerde yol gstermesi balamnda, insann sosyal bir varlk olduu ve bu adan
da ilk renim srecinin rol modelleri rnek alnarak ve taklit edilerek balad
dikkate alndnda, erdem etiinin en temel yol gsterici dsturu olan erdemli
bireyin karakteristik olarak davranaca gibi davran ilkesinin insann temel
sosyalleme ve eitim srecine referansla anlalabilecei vurgulanmtr. Bu ereve
dhilinde erdemli bireyin nasl tannaca, erdem etii ve dier etik teorilerin ne
srd ahlaki renme srecinin bireyden istedii temel vasf ve yeteneklerinin
neler olduu, bunlarn biri birlerinden nasl ayrld ele alnmtr. nsann sosyal bir
varlk olmas ve taklit yetenei sayesinde hayata hazrlkl hale gelmesi, ada
erdem etiinin insann sosyal bir varlk olduu ve herhangi bir ahlaki teorinin
balang noktas olarak bunu dikkate almas gerektii ynndeki vurgusuyla tam bir
uyum ierisindedir. Dier yandan insan insan yapan zellikler olarak duygu,
dnce ve eylem arasnda kopmaz bir ba olduu ve bu adan da ahlakn sadece
dnceye veya dncenin iinde yuvaland duygudan arnm bir akl anlayna
referansla anlamlandrlamayaca vurgusu nemli bir nokta olarak ne kmaktadr.
6
Bu vurgunun ardnda yatan en temel kabul ise insann aklnn ve duygularnn biri
birlerinden ayrlamayaca ve akln duygulara ynelik kurucu bir vasfa sahip olduu
gibi duygularn da akla ynelik kurucu bir vasfa sahip olduklar gereidir.
MacIntyren yksel btnlk ve tutarllk olarak ahlak ve erdemi toplumsal
yaantya referansla temellendirmesi, Sloteun ben-teki asimetrisi kavram
erevesinde dier etik teorilerin ahlaki zneyi ahlaka yabanclatrd eletirisi,
Hursthouseun erdemli bireyin yol gstericilii ile ilgili tartmalar ve Julia
Annasn erdem etiinin ahlaki eitim srecini anlamlandrma ve mmkn klmada
ne tr bir yaklam ierisinde olabilecei ile ilgili tespitleri bu blmn ana
temalarn oluturmaktadr. Bu erevede, yksel btnlk yaamn btnsellii
iinde insann sosyal bir varlk olduu ve hayatnda zaman-mekn noktasnda ve
tekiyle girilen ilikide belli bir amac gzettii ve bu amacn da tutarllk ve
btnsellik olduunu savunan bir dnceye tekabl etmektedir. Sloteun ben-teki
asimetrisi kavramyla ifade ettii gereklik ise zellikle deontik teorilerde ahlaki
znenin ahlaki deerlendirme ve temellendirmenin tamamen dna itilmesi
dolaysyla ahlakn bu zneye yabanclatrlmas olarak okunabilir. Hursthouse ve
Annasn dncelerinde aa kan en nemli gerek ise ahlakn ancak ve ancak
belli bir yaam deneyimine sahip olmakla mmkn olduu ynndeki gl
vurgudur. Bu erevede erdem etiinin genel yaps ve konular tartldktan sonra,
tezin ana konusu olan ada erdem etii balamnda din-ahlak ilikisi ele
alnmaktadr.
Son blmde ise ada erdem etiini sekler bir yapda ele alan kimi
dnrlerin dinsel ahlak, ahlakn yasa merkezli olmasnda birinci derece etkili
unsur olarak, olumsuzladklarndan hareketle temel olarak bu mevzu tartlmtr. Bu
erevede, dinlerin bireysel ve sosyal hayatlarda yol gsterici vasfn yitirdikleri
saptamasn temeline alan seklerlik gr tartldktan sonra din, kltr ve erdem
ilikisi ele alnmtr. Dier yandan dinsel ahlakn sadece ve sadece tanrsal emir
teorisi merkezde olmak zere, akn bir takm ilkelere uymaya indirgenip
indirgenemeyecei mevzusu dier bir nemli nokta olarak tartlmaktadr. Tanrsal
emir teorisi, ahlakn Tanrnn ya aklndan ya da iradesinden kaynaklandn
dolaysyla dinsel ahlakn sadece ve sadece dtan dayatlan emirlere uymakla
aklanabileceini savunan teorilere verilen genel addr. Bu teoride, resmedildiinin
7
kuatc
ve
olduka
farkl
alardan
ele
almaktadr.
Kimi dnrler etik ve ahlak terimleri arasnda bir ayrma gitmilerdir. Buna gre, ok temel olarak,
ahlak belli kabullerden hareketle oluturulan iyi, doru, gzel, arzulanr vb. olgularn nasl
yaanmas gerektii zerinden ykselirken; etik ahlaki tutumda kendini belli eden ancak peine
dlmeyen niin sorusunun peine dt lde ikinci dereceden bir etkinlik olarak ahlaki ilke,
kavram, kabul ve eylemlerin doasna dair sistematik ve felsefi bir incelemeyi iermektedir. Bu nokta
gz nnde bulundurulmakla birlikte, bu almada ahlak ve etik kavramlar bir birilerinin yerine
kullanlacaklardr. Nitekim, Julia Annas bu ayrm iin zerinde tm herkesin uzlat herhangi bir
dayanak noktasnn mevcut olmadn belirtmektedir.
Bkz.: Ahmet Cevizci, Etie Giri, stanbul, Paradigma, 2002, ss. 4-5.;
Julia Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, Philosophical Perspectives, C. 6, 1992, s. 130.
2
Aristotelesi felsefe, Hristiyanln Avrupa tarihinde esiz olduu ve tm sosyal, siyasal, dnsel
referanslarn kendisine nispetle anlaml hale geldii dnemde, neredeyse, bu dinin entelektel formu
haline brnmtr. Bu nokta paradoksal bir telmihe sahiptir. Anscombe veya ou erdem etikisi
iin erdem etiine geri dn onun Hristiyan gelenek iinde algland biimiyle olmaktan ziyade,
Hristiyanlk ncesi zellikle de Aristoteleste olan ekliyle bu ahlak felsefesinin ele alnmas, modern
balamda ilenmesi ve insan psikolojisine dayal olarak yeniden canlandrlmasyla alakaldr.
Dolaysyla, byle dnenler iin ortaalar boyunca hkim olan Aristotelesi felsefe ve bundan
kaynakl Hristiyan erdem etii, Aydnlanma dnemi etik anlaylarnn kkeninde de bulunan
tanrsal emir teorisi (divine command theory) erevesinde nasl eylemeliyim? sorusunu
merkeze ald ve bunlara kaynaklk ettii lde ykmllk merkezli olmutur ve nasl
yaamalym? sorusunu merkeze alan antik Yunan felsefesinin ortaya kard erdem etii
anlayndan uzaklamtr. Dolaysyla ada erdem etii genel olarak rengini byk lde
Hristiyanln verdii ortaa Aristotelesi erdem etiinden ziyade, Aristotelesin erdem etiinin
Yunan felsefe dnyasndaki haliyle ele alnmas ve modern zeminde ilenmesinden yanadr tespitinde
bulunmamz bir abartma olmayacaktr.
Bkz.: Roger Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, How Should One Live?, Ed. Roger
Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 1-2.
erdem
etii
tecrbesi
kavranmadan
anlalamayacan
belirtmektedir.4
O halde Sokrates ve Platondan balayp antik felsefe dnyasnn dier
nemli isim ve akmlarnn ahlak teorilerinin ele alnmasnn, erdem etiinin modern
zamanlardaki yeniden canlanmasnn hem nedenlerini anlamakta hem de kulland
temel kavram ve nermelere nfuz etmekte vazgeilemez bir nemi bulunmaktadr.
Antik felsefeciler arasnda ada erdem etii iin en vazgeilmez olan isim ise
Aristotelestir. Dolaysyla bu filozofun erdem etii anlalmadan ada erdem
etiini ele almak her zaman iin iinde bir eksiklii barndracaktr. Nitekim Julia
Annasn belirttii gibi erdem etiinin sistematik olarak ele alnmas en ak
biimiyle ilk kez Aristoteles tarafndan gerekletirildii gibi modern erdem etii
kapsamnda yaplan tartmalar asndan da filozofun vazgeilemez bir nemi
vardr. 5 Bu erevede almann amac ve snrlar dorultusunda antik Yunan
felsefe tecrbesinde erdem etiinin ne anlama geldiini merkeze alarak bu ahlak
felsefesinin temel yapsn incelemek olduka faydal olacaktr. Belirtilmesi gereken
dier bir nemli nokta ise ele aldmz tm filozoflarn farkl yntem, kapsam ve
delillerle de olsa mutluluk, erdem, iyi kavramlarn birbirileriyle sk biimde irtibatl
grmeleri, mutluluu ahlakn biricik gayesi olarak ele almalar ve bunun iin de
erdemin veya erdemlerle bezenmi karakterin nemine vurgu yapmalardr. Bu ortak
noktalara ramen onlarn etik anlaylar, erdem etii kapsamnda deerlendirilirken
gerek kullandklar kavramlar gerekse insan doas tanmlar kendilerine has tarihsel
ereve iinde ele alnmaldr.
Julia Annas erdem etiinin bir gelenek olarak okunmas gerektiini belirttikten sonra, bu gelenein
en sistematik halinin ilk olarak Aristoteleste ortaya kmasna ramen tm antik felsefe dnyasnn
temel etik gr olduunu belirtmektedir.
Bkz.: Julia Annas, Virtue Ethics, The Oxford Handbook of Ethical Theory, Ed. David Copp,
New York, Oxford University Press, 2005, s. 515.
4
Michael Slote, "Virtue Ethics," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh LaFollette,
Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
918, 17 Kasm 2007
5
Annas, Virtue Ethics, s. 515.
10
1.1.1 Sokrates
Yunan felsefe tarihinde ahlak felsefi olarak belli bir sistematik ierisinde
inceleyen ve bu paralelde bilginin, erdemin ve iyi yaamann doasn irdelemeyi
felsefesinin temeli haline getiren ilk filozof Sokratestir. 6 Sokratesin bu abasnn
sonucu ironik biimde hemerileri tarafndan tanr-tanmazlk ve ahlakszlk
sularyla yaftalanp onu lme srklerken, onun ayn zamanda kendisinden sonraki
felsefe etkinliklerinin tmnde bitip tkenmez bir ilham kayna ve yol gsterici
olmasn salamtr. 7 Sokratesin temel abas dneminde etkin olan ve ahlak belli
bir toplumsal uzlaya veya bundan da bamsz kiisel haz peinde koma ve tercihe
indirgeyen sofist gre kar onu nesnel, evrensel ve insan yaamnn temel amacna
uygun bir yapda savunmak ve bu gr yaymak zerine kuruludur. Ancak bu
abalar salt felsefi veya entelektel bir kar k olmaktan ziyade Homerosun
destanlarn yazd dnemdeki toplumsal ve siyasal yapda var olan kahraman klt,
kaprisli tanrlarn insan kaderi zerindeki karmak oyunlar, kendini yceltme vb.
fikri, dini ve kiisel yol gsterici dolaysyla ahlak kurucu dncelerin anmas
sonucu ortaya kan kaosun almas ve insanlara yaanmaya deer olduu kadar
rasyonel, anlalabilir ve ngrlebilir bir hayat sunma arzusunda aranmaldr. 8
Genel olarak Yunan ahlak felsefesi, en kapsaml ve sistematik ekilde Platon
ve Aristoteleste ifadesini bulan u drt temel kabule yaslanmaktadr:9
1. nsan yaamnn doasndan kaynaklanan belli bir amac gzettii
savunulmaktadr. Dolaysyla teleolojik (amasal) bir etik sz konusudur.
6
George Rudebusch, Socrates, Pleasure and Value, New York, Oxford University Press, 2002, s.3
Sokratesin dncelerini ilk elden renme frsatmz ne yazk ki yoktur. Onun dncelerini
rencileri araclyla renmekteyiz. Dolaysyla elimizde farkl Sokrates resimleri mevcuttur.
rencileri arasnda ise Platon mstesna bir yere sahiptir. Dolaysyla Sokrates derken tarihsel
Sokratesten ziyade Platonun diyaloglar yoluyla bilinen Sokrates kastedilmektedir. Ancak uzmanlar
genel olarak bu diyaloglardan erken ve orta dnem Platon eserleri olarak snflandrdklar
diyaloglarn tarihsel Sokratesi yanstmakta en baarl rnekler olduunu vurgulamaktadrlar.
Bkz.: Terence Irwin, Platos Ethics, New York, Oxford University Press, 1995, ss. 3-13.
Bkz.: Thomas C. Brickhouse, Nicholas D. Smith. "Socrates," The Blackwell Guide to Ancient
Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
67, 17 Kasm 2007
7
Robert L. Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, Massachusetts, Blackwell
Publishers, 1998, s.1
8
A.e., s. 3.
9
Cevizci, Etie Giri, s. 34.
11
Takiyettin
Mengolunun
belirttii
gibi
Grek
etii
eudaimonist 12 bir etiktir. 13 Yani asl ama insann zaten mevcut olan
kapasitesini kendisi araclyla gerekletirdii ve kendisinden baka ama
gzetilmeyen veya kendi iinde ama olan mutluluu mmkn klmaktr. Bu
anlamda insann doasn gerekletirmesi ahlakn temel motivasyonu ve en
st amacdr.
10
Arete kelimesi klasik Yunancada bir eyin ilevi, mkemmellik ve erdem anlamlarna
gelmektedir. Yunan filozoflar toplumlarna saduyusal biimde hkim olan, erdemlerden bazsna
sahip olanlarn dier bazsna sahip olmayabilecei, erdemlerin sosyal rollerle snrl olduu,
erdemlerin bilgi olmadan da sadece saduyuya dayal olarak elde edilebilecei, erdemin
retilebilecei veya erdemli insanlarn taklit edilebilecei vb. grlerin bazlarn reddetmi,
bazlarn tashih etmi, bazlarn ise olduu gibi kabul etmitirler. Bu durum onlarn toplumlarnda
cari olan bir eyle ilgilendiklerinin gstergesidir.
Bkz.: T.H. Irwin, The Virtues: Theory and Common Sense in Greek Philosophy, How Should One
Live?, Ed., Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 37-39.
Bkz.: John Gilbert, "The Sophists," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy. Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
65, 17 Kasm 2007
Dier yandan arete, ahlaki ykmllk ve ilkeleri kuatan ancak onlar aan biimde, organizmann
evresine en uyumlu ve doasna en uygun biimde olmas sreci olarak mutlulua ermesi ve doasn
gerekletirmesine imkn tanyan zelliklerin genel ad olarak da tanmlanabilir.
Bkz.: Irwin, Platos Ethics, ss. 33-34.
11
Ruh (psyche) kelimesi gnmzde anlald biimiyle, bedenden ayr bir numen olmaktan ziyade,
bedenin canll olarak anlalr. Yani canl bedenle cansz beden arasndaki fark Yunan dnce
sistematiindeki ruh kavramn anlamamza olanak salar. Bedenden tede bir ruh tanmnn bazen
iaretleri grlse bile onun varl kesin bir yarg olarak sunulmaz. Arringtonun belirttii gibi,
Sokratesin Savunmas adl eserde bedenin canlln yitirmesinden sonra, ruhtan kaynakl
lmszlk dncesiyle alakal olarak bunun mmkn ama zorunlu olmad ile ilgili tespitleri bu
gr destekler niteliktedir. Yine, Ahmet Cevizcinin belirttii zere, Sokrates ruhu ahlaklln ve
erdemin yuvas veya ekirdei olarak ele almtr. Dolaysyla bu felesefede ruh bilinli ve ahlaki
kiiliin oturduu yer olarak ele alnmaktadr.
Bkz.: Platon, Sokratesin Savunmas, ev. Niyazi Berkes, stanbul, Sosyal Yaynlar, 2001, 40c442a
Bkz.: Cevizci, Etie Giri, s .34.
Bkz.: Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 9.
12
Eudaimon kelimesi basit anlamda sadece bir mutluluk deildir. nsan yanl, doasna aykr olay
ve rglerden de ksa vadede ve cehaletinden dolay mutlu olabilir. Bu kelime daha ok doasna
uygun olarak yaayan ve onu gerekletiren insann srm olduu iyi yaanm yaam veya
doyuma ulam, gerekletirilen potansiyellerin yaam sahasn oluturmas olarak alglanmaldr.
Bkz.: Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, s. 119.
13
Takiyettin Mengolu, Felsefeye Giri, stanbul, Remzi Kitabevi, 2000, s. 264.
12
3. nsan doas insan dier canllardan ayran temel unsur olarak anlalr ve
akletme vasf bu anlamda biricikletirilir. Dolaysyla ahlakl yaamn
mmkn olmas zorunlu olarak akln rehberliinde olacaktr.
4. nsan sosyal bir varlk olduundan veya akl eylemlerini sosyal bir evrede
gerekletirdiinden dolay ahlakl yaam mmkn klan en nemli
unsurlardan biri toplumdur.
Yukardaki kabuller tam ve net olarak Sokratesin dncelerinde
grlmezlerse bile bu dncelerin bir ksm veya tohumlar onda ak biimde
grlmektedir. Daha nce belirtildii gibi o etii dolaysyla insan yaamn
felsefesinin temeline yerletiren ilk filozof olmann yansra kendinden sonraki tm
felsefe tarihini bu anlamda ak biimde etkilemitir. Yukardaki genel ereve
ierisinde ise Sokratesin ahlak felsefesi u drt temel unsur etrafnda dnmekte veya
onlar araclyla tartlmaktadr.14
1. Sorgulanmayan yaantnn yaanmaya deer olmad tezi.
2. En uygun yaant biiminin ruha zen gsterme noktasnda sergilenen
eylemlerle ortaya kt tezi.
3. Sokratik cehalet olarakta bilinen, Sokratesin bir ey bilmedii ile ilgili
sav.
4. Sokratik paradokslar:
a) Erdemin bilgi olduu tezi,
b) Tm erdemler bir olduu veya erdemlerin birlii tezi,
c) nsan bilerek yanl yapmaz, yanl yapma veya erdemsiz bir eylemde
bulunma bilgisizlikten kaynaklanr dncesi,
d) Hibir d artn erdemli bir insana zarar veremeyecei ynndeki kuvvetli
vurgu.
Yukardaki noktalar Sokratesi etiin ana noktalar olmak bakmndan
nemlidir. Ancak bu yazda tm bu noktalarn ayrntl bir incelenmesinden ziyade
filozofun temel motivasyonu zerinde durulacaktr. Sokratesin en temel dncesi
ilk ilkede bulunmaktadr. Nitekim o tm diyaloglar boyunca Yunan toplumunda
hkim olan erdemleri kabul ediyor gzkmesine ramen hemerilerini onlarn doas
14
13
A.e., s. 9.
Arasal olarak erdemin tanm noktasnda:
Bkz.: Cevizci, Etie Giri, ss. 40-41.
Sokrates etiinde ara ve ama olarak erdem hakknda ksa bir deerlendirme iin.
Bkz.: Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 22-23.
16
14
Bu
metod
elenchos
(apraz
sorgulama
veya
rtme
sanat)
olarak
17
17
Robert Wardy, "Ancient Greek Philosophy," The Blackwell Companion to Philosophy. Ed.
Nicholas Bunnin, Tsui-James E. P., Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631219088_chunk_g978063121908
827, 19 Kasm 2007
18
Terence, Platos Ethics, s. 19.
19
A.e., s. 31.
20
Cevizci, Etie Giri, ss. 41-43.
15
nsan bir btn olduuna ve bir btn olarak gerekletirilme ihtiyac duyduuna
gre, kendisiyle insann kendisini bir btn olarak gerekletirdii yetkinlik ya da erdem
blnemez bir btndr. Btn ilikileri iinde (kendisiyle ve bir btn olarak devletle olan
ilikileri iinde) bir btne (insan) ilikin bir bilgi olan bilgelik.21
S- llkle kolay renme iin de byle deil midir? nsan bir eyi aklla renirse,
bir eye aklla katlanrsa, o ey faydal olur, aklla olmazsa zararl olur.
M- ok doru.
S- Ruhun grd ve katland btn ileri yneten aklsa, saadete eriilir; akl
deilse, bu ilerin sonu felakettir.
M- Doru.
S- Erdem ruha ait bir eyse ve muhakkak faydalysa, akldan baka bir ey olamaz.
nk kendiliinden ne zararl, ne de faydal oluyorlar. Erdem faydal olduunda
gre, akln bir cinsinden baka bir ey deildir, diyebiliriz.23
21
L. Versenyi, Sokrates ve nsan Sevgisi, ev. Ahmet Cevizci, Ankara, 1989, s. 117den nakleden
Cevizci, Etie Giri, s. 41.
22
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 14.
23
Platon, Menon, ev. Adnan Cemgil, stanbul, Remzi Kitabevi, 1998, 87d-89d.
16
17
26
David Ross, Aristoteles, ev. zcan Yaln Kavasolu, stanbul, Kabalc Yaynevi, 2002, s. 228.
18
1.1.2 Platon
Platonun ahlak felsefesi, hocas olan Sokratesin ahlak felsefesinden daha
sistematik, kuatc, kar klara kar daha korunakl olmakla birlikte o genel
olarak etiini iinde yaad site devletinin temel organlarnn ilevi ve sosyal
snflar arasndaki ilikileri ahenkli ve dengeli yrtmenin gerekliliinden hareketle
bunlar insan doasna uygulamaktan devirmitir. 27 Dier yandan onun oka
tartmalara konu olan formlar teorisi veya idealar dnyas, etik sz konusu
olduunda bat felsefe tarihinde ilk defa ahlaki dorularn objektif temellere
dayandrlmas
amacyla
ne
srlen
ahlaki
realizmin
ilk
rnei
olma
Ancak bu dnce sadece iinde bulunduu toplumu yceltme edimi olarak alglanmamaldr.
Aksine Platon iin bu durum ilk ve en nemli olarak metodolojik bir sorundur. Yani o toplumsal i
blmnden hareketle insann doas zerine daha ak bir kavraya kavuacamz dnmektedir.
kinci olaraksa o ahlak salt bir biimde sosyal ve siyasal uzlaya indirgeme abalarnn somutlat
sofist gre kardr. Bu nokta ilerleyen satrlarda tekrar vurgulanacaktr.
Bkz.: Alasdair MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? Notre Dame, Indiana, Notre Dame
University Press, 1988, s. 69.
28
Hugh LaFollette, "Introduction," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh LaFollette,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
1999,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
91, 17 Kasm 2007
29
dealar dnyas veya formlar, Platon iin deneye dayal ve deien dnyann tesinde deimeyen,
amaz bir lye sahip olan ahlak grn savunmak iin vazgeilmez bir neme sahiptirler. Dier
yandan o anmsama teorisi ile de bunlarn bizim doamzda var olduunu vurgulamaktadr. Yani
onun ahlak burada ve imdiden bamszdr ancak onlara yn tayin etmektedir.
Bkz.: Bryan Magee, Byk Filozoflar: Platondan Wittgensteinaa Bat Felsefesi, ev. Ahmet
Cevizci, stanbul, Paradigma, 2001, s.15
30
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? ss. 69-70.
31
Glaukonun erdem veya dorulukla, hareketlerimize yn veren pratik akln bir arada olmadna
dair Gyges Yz hikyesinden hareketle Sokratese kar kmas bunun rneidir. Hikyeye
gre kendi halinde, hayatn normal ak iinde ahlakl saylabilecek Gyges obandr ve bir gn
grnmezlik yz bulunca hi zaman kaybetmeden bunu kullanarak kraln karsn ayartr. Burada
ve dier benzeri sofist itirazlarda ayn ey vurgulanmaktadr. Doruluk dediimiz durum ya
bakalarnn bize dayatt, ya gsz olduumuz iin kabul ettiimiz ya da gerekletirilmesi her
zaman iin bize faydal olmayan ve mutluluk getirmeyen bir eydir. Dikkat edilirse sofistler bu
dnceyle durum betimlemesi yapmaktan ziyade, var olandan hareketle ortaya ahlaki bir norm
koymaktadrlar. Dolaysyla, Platon, insan doasndan hareketle bu dnceye kar km ve
19
rasyonelliin yine tersinden pratik akl veya rasyonellik olmadan erdemin mmkn
olmadn savunmutur. Dier yandan genel olarak tm erdemleri zellikle adaleti
sosyal ve siyasal iktidar mcadelesinde terbiye edici bir ara olarak gren grn
tam karsnda yer almtr. 32 O ayn zamanda salt retorie dayal, rasyonel
tartmadan ve objektif kriterlerden bamsz bir nasl yaamalym? ve nasl
eylemeliyim? sorularna kar kmtr. Temel olarak sofistlerin n grs olan
sosyal, siyasal ve bireysel iyilii salamada ilevselliin doruluun deimez
ilkeleri ve standartlarnn zddna-
doruluun zorunlu ve yeter sebep olarak insana faydal olduunu vurgulamtr. Gyges Yz
hikyesi iin;
Platon, Devlet, ev. Sabahattin Eyubolu, M. Ali Cimcoz, stanbul, Trkiye Bankas Yaynlar,
2000, 359c-361d.
32
Bu kanunlar koyarken kendi ilerine gelen eylerin, ynetilenler iinde doru olduunu sylerler:
kendi ilerine gelenden ayrlanlar da, kanuna, dorulua aykr diye cezalandrrlar. Bu satrlar
sofistlerin, genel olarak, adaletle alakal grlerini yanstmaktadr.
Bkz.: Platon, Devlet, 339a.
33
Gerasimos Santas, "Plato: Ethics," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
611, 17 Kasm 2007
34
Alasdair MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, ev. Hakk
Hnler, Solmaz Zelyt Hnler, stanbul, Paradigma, 2001, ss. 20-21.
20
Bundan sonra una geebiliriz: Daha byk olan bir eyde doruluk, daha byk
lde vardr. Onu orada grmek daha kolaydr. Onun iin isterseniz, nce toplumda
arayalm doruluun ne olduunu. Sonra ayn aratrmay bir tek kii zerinde yaparz.
Bylece de en kkte en bye benzeyen ynleri buluruz.35
21
Bkz.: Lesley Brown, "Plato and Aristotle," The Blackwell Companion to Philosophy, Ed. Nicholas
Bunnin, Tsui-James E.P., Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002. (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631219088_chunk_g978063121908
828, 19 Kasm 2007
37
Gerasimos, "Plato: Ethics," 17 Kasm 2007
38
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 35.
Bu ztlk yani ahlakn balam baml veya bamsz olduu tartmalarn da anahtar terimler unlardr:
nomos (toplumsal uzla), phusis (doa, belli bir z) .
39
Gerasimos, "Plato: Ethics, 17 Kasm 2007
40
A.e.
22
S- Peki, kendine zg ii gren eyin, o ite bir stnl olduuna inanyor musun?
Demin dediimiz gibi, gzlerin bir ii var mdr?
T- Vardr.
S- Kulaklarn bir ii var mdr?
T- Vardr.
S- Onlarn da grd ite, bir iyi iitme, kt iitme yok mudur?
T- Vardr.
S- imdi bir dnelim; kendilerinde bir grme stnl yoksa tersine, gzlerde bir
grme yetersizlii varsa, grdkleri ii en iyi bir ekilde baarabilirler mi?
T- Baaramazlar elbette. Yoksa sen grmekten deil de, krlkten mi sz ediyorsun?
S- Bunu brak imdi, benim sorduum o deil. Ve i gren eyde bir stnlk varsa,
grd ii iyi mi grr, kt m grr diye soruyorum.
T- Anladk.
S- Kendilerine zg iyilikten yoksun kulaklar, grdkleri ii kt grrler, deil mi?
T- Ona ne phe?
S- Bunu her ey iinde syleyebilir miyiz?
T- Bence, evet.
S- imdi gel unu inceleyelim, Thyrasmakos: Kafann baka hibir ey yapmayaca,
kendine zg bir i var mdr? Aratrmak, karar vermek, ynetmek gibi iler, onun
iidir diyebilir miyiz? Diyebilirsek, bu ii kafadan baka bir eyin yapamayacan
da syleyebilir miyiz?
T- Syleyebiliriz.
S- Peki yaamak, kafann iidir diyemez miyiz?
T- Elbette deriz.
S- Kafann da iyisi, kts vardr, deil mi?
T-Vardr.
S- Peki, Thrasymakhos, kafa kendine zg deerden yoksun olunca, ilerini iyi
grebilir mi?
T- Gremez.
S- Bundan u kar: Kt bir kafann ynetmesi de kt olur, iyi kafann ki ise iyi.
T- ster istemez.
S- Biz dorulua iyilik, erilie de ktlk demi miydik?
T- Demitik.
S- yleyse doru kafa, doru insan iyi yaar. Kt kafa, eri insan da kt yaar.
T- i byle alnca, doru.
S- Doruysa, iyi yaayan en byk mutlulua erer, yaamaynca eremez.
T- Eremez tabi.
S-Doru adam mutlu, eri adam mutsuzdur.
T- yle diyelim.
S- Peki, mutsuz olmak zararl, mutlu olmak da yarldr, diyebiliriz deil mi?
T- Deriz.
23
24
bireyde var olan zellikleri daha geni ve net biimde ortaya koymasndan
kaynakland belirtilmiti. Ancak bu devlet sradan bir devlet deil unsurlar arsnda
ahenk ve dengenin olduu doru devlettir. 45 Platon, zellikle Devlet eserinin
nc ve drdnc blmlerinde bu ideal devleti kapsaml biimde ele alm ve
onun her eyden nce insann kendi kendine yeten bir varlk olmamasndan
dolay 46 iblmne dayal olacan, iblmnn ise doal yeteneklere 47 gre
belirleneceini savunmutur. Buna gre bir devletin ok temel olarak maddi
ihtiyalar karlayan snflara (ifti, zanaatkr, tccar vb.), gerekli durumlarda
hayatiyetini koruyacak sava bir snfa ve bu iki snf ynlendirecek bir ynetici
snfa ihtiya vardr. Daha nce bir eyin potansiyeli her ne ise onu gerekletirmekle
gerek ilevini ve amacn bulacan belirtmitik. Bu snfn her birisinin bir
telosu veya gerekletirmek durumunda olduklar bir doalar vardr. Bunlar
gerekletirdikleri zaman ise erdemli biimde ortaya kacaklar veya doru bir yol
tutturacaklardr. Bu erevede en alt tabakada bulunanlarn sahip olmas gereken
erdem itidal veya lllk, orta snfn sahip olmas gereken erdem cesaret en st
snfn sahip olmas gereken erdem ise bilgeliktir. Platon bu resmi izerken organik
bir toplum yaps ngrmtr. Ancak bu toplum kast sisteminin hkim olduu bir
toplum deildir, temel ihtiyalar etrafnda organize olan bu toplumda herkes doasn
gerekletirecei snfa geebilir, hatta gemelidir. Tm bu snflarn kendilerine has
erdemleri gerekletirmeleri durumunda ise adalet erdemi ortaya kacaktr. Bu
adan onun devletinde akl tam bir hkimiyete sahiptir. Platon akln denetimi
dnda kaosun kacan ngrmtr. O ayn zamanda erdemi salt bir bilgi olarak
gren hocas Sokratesin zddna erdemi bilgiden te bir durum olarak kavram ve
erdemin iradeyle olan balantsna giden yolu amtr.48 deal devleti veya toplumu
oluturan elerin insanda bulunmas halinde veya Platonun yukarda zikredilen
devlet-insan benzerlii ile ilgili gr kabul edildiinde bu sosyal snflara has olan
erdemlerin ayn zamanda tek tek tm insanlara has erdemler olaca aktr. Platon
bu grnn ksa bir zetini Devlet 439a-445e arasnda vermitir. Buna gre
insanda da fiziksel ihtiyalarn baskn geldii ve arzunun kayna olan bir ksm
45
25
49
halde
insan ruhunun bu
blm
kendi
tabiatlarn
26
gelmesi ile de adalet erdemi ortaya kar. Yani, adaletin temelinde insan ruhunun
ksmnn da doalarn bir birilerine uyumlu biimde gerekletirmeleri yatmaktadr.
Bu adan Platonun etik anlaynn z adaletin gereklik ve geerliliini derinde
insan ruhunun temel yapsn oluturan hakikatlere yaslama dncesinde
aranmaldr. 54 Bylece onun abas soyut ahlak ve ilevsellik teorisini ampirik insan
doas ve durumuyla birletirme abas olarakta okunabilir.
55
Onun teorisine
27
olarak byle bir dnyann mevcut olmad, ikinci olaraksa mevcutsa bile bizim iin
etik sahasnda ilevsiz olduunu belirterek eletirmitir. Ancak tm bunlara ramen
onun erdem, mutluluk ve iyi kavramlar ve ahlaki olu biimlerini insan doasndan
hareketle tanmlama abas ve bu anlamda sergiledii dnsel performans
kendinden sonraki felsefe tarihinde esiz bir balang noktas olarak hala
tartmalara ilham kayna olmaya devam etmektedir.
28
1.1.3 Aristoteles60
Aristotelesin ahlak felsefesi en iyi yaam nedir? sorusuyla balar ve o etii
bu sorunun ve muhtemel cevaplarnn sistematik bir almas olarak grr.61 Onun
etik felsefesinin 20. yzyln ilk dnemine kadar hkim olan modern etik teorilerle
fazlasyla megul olmu ve onun izdii snrlar dna kmam bir zihin iin
rahatsz edici bir yn vardr. Bu yn iyi ve doru kavramlarndan ziyade iyi insan
olma, insani mmknler iinde en doru ve gzel yaam srme gibi olgular
merkeze almasdr. Asl olaraksa bu paralelde bir insan iyi insan yapan zelliklerin
hslas olarak adlandrabileceimiz zelliklerin doas zerinden karaktere yapt
vurguyla birlikte ortaya srd doru ilkenin deil doru eylemin normatif olduu
ynndeki dncesidir. Bu zellik onu ada erdem etii tartmalarnda da nemli
bir balang figr haline getirmektedir. Dier yandan Aristoteles modern
dnemlerde alkn olunduu zere ahlaki olanla, olmayan arasnda da keskin bir
ayrma gitmemitir. 62 Bu olgu zellikle onun siyaset felsefesinde kendini ak eder
ve o etiini byk lde paylalan ortak deerler dnyas olarak polis ve onun
mensuplar asndan ele alr.63 Bu durum en ak biimde onun bilgi trleri arasnda
60
Aristoteles ada erdem etii asndan dier tm filozoflardan daha nemli bir referans noktasdr.
Dolaysyla bu filozofun grleri daha ayrntl olarak tartlacaktr.
61
Sarah Broadie, Ethics with Aristotle, New York, Oxford University Press, 2003, s. 3.
62
Julia Annas, modern etik teorilerde nemli bir tartma konusu olan olan (is) ve olmas gereken
(ought) arasndaki gerilim veya ahlaki olanla olmayan arasndaki kategorik ayrmn, sadece
Aristoteleste deil, genel olarak, tm antik felsefe geleneinde mevcut olmadn belirtmektedir.
Bylece de ahlakiliin kurucu unsuru olarak pratik bilgeliin tm bir yaam kuatan ve
paralanamayan bir zellik arz ettiini savunmaktadr.
Bkz.: Annas, Ancient Ethics and Modern Morality, s. 119.
63
Belirttiimiz noktay destekleyen bir unsur da udur: antik Yunan dilinde siyaset kelimesini ifade
eden politea hem vatandalk artlarna ve haklarna hem de vatanda kategorisinde olanlarn gndelik
eylemlerine veya yaamlarna iaret eden bir anlama sahiptir.
Bkz.: Philip M. Brook, The Origins of Citizenship in Ancient Athens, Princeton, Princeton
University Press, 1990, s.6
Yine Aristotelesin siyasi devletlerin veya genel olarak topluluklarn, paylalan ahlaki deerleri
desteklemesi gerektiini savunan komniteryen siyaset teorisinin ncs olduu belirtilmektedir.
Buna gre etik ve siyaset arasnda kopmaz bir ba vardr ve birey iinde bulunduu topluluun ahlaki
otoritesine tabi olmak durumundadr. Bylece politia kavramnn ilk anlamnda siyasi aktivitelere
katlmak, birey iin zsel veya isel olarak iyidir.
Bkz.: Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," The Blackwell Guide to Ancient
Philosophy, Ed. Christopher Shields, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2002, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
616, 17 Kasm 2007
Ancak bu gre kar kan dnrler de mevcuttur. Bunlardan biri olan Lesley Browna gre
Aristoteles devleti veya siyasi kurumlar, insanlarn kendilerine has zelliklerinin
gerekletirilebilecekleri ve mkemmelletirilebilecekleri bir organizasyon olarak tahayyl etmektedir.
29
30
vurgulamaktadr. Buna gre rasyonel ve kavranabilir evren iin insan ve insann konumu da mitsel
dnyann duygu younluklu tabiat yerine eletirel akla tabi klnmtr. Bu durum insann aklll
iin bir ilk temel bulma abasn iinde barndrd kadar, onun eylemleri iin nihai bir ama da
ortaya koymay hedefler; ancak bu aba var-olmayan ve fakat retilen ilkeler nda deil zaten
mevcut olanlarn kefiyle mmkn olacaktr.
Bkz.: MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality? ss. 88-89.
69
Etik sahasnda klasik Aristoteles klliyat u kitaplar iermektedir: Nikhomakhosa Etik (bu kitap
ilim adamalar tarafndan Aristotelese atfedilmektedir), Eudemiana Etik nceleri kayna tartmal
da olsa u anda orijinallii genel kabul grmtr), Magna Moralia (her ne kadar birok ilim adam
orijinalliini sorgulasa da bir dier ksm orijinal olduunu savunmaktadr. Her halkarda nemli bir
kaynaktr.) ve On Virtues and Vices (bu kaynan filozofa ait olmad noktasnda genel-geer bir
uzla vardr.). Nikhomakhosa Etik ve Eudemiana Etik en nemli eserler kabul edilmektedir ve
birbirlerini tamamlar niteliktedirler. Ancak bu almada biz Aristoteles etiini sarih biimde veren ilk
kayna yeterli grdk ve deerlendirmeleri bu kaynak zerinden yaptk.
Bkz. Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," 17 Kasm 2007
70
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 65.
71
MacIntyre, Etiin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, ss. 71-72.
72
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 63-64.
73
Aristoteles, Nikomakhosa Etik, 1094a1.
31
Her eyin arzulad ey olarak iyi genel bir kategoridir ancak bu Pltoncu
anlamda zaman ve mekndan bamsz bir tmel olmaktan ziyade imdi ve burada i
gren ve tikellerden elde edilebilecek, realiteye dayal bir kategoridir. Aristoteles bu
iyinin bir eyin trne gre belirlenebilecei grndedir. Yani filozof ok bilindik
madde-form analizini etik sahasna da uygular. Etiin konusu, btnsellii ve
paralanamazl iinde tm bir insan hayat olduuna gre onun merkeze ald iyi
de eyleyen, hisseden, dnen ve bu llerde de kendine zg ilevi ifa eden insan
iin olan iyi olacaktr.74 Onun insana zg iyi ile ilgili grlerini aklamadan evvel
bu iyi kategorisini devirdii insansal ilevsellik grn sarih biimde belirttii ve
bundan hareketle erdemin tanmn yapt satrlara gz atmamz etiinin temelini
anlamada olduka faydal olacaktr. Aristotelesin kendi ifadeleriyle:
Yoksa gzn elin ayan ve genellikle paralarn her birinin bir ii olduu
grnd gibi, insann da bunlarn tesinde bir iinin olduu ileri srlebilir mi? Bu acaba
ne olabilir? Yaamak bitkilerle ortak grnyor, biz ise insana zg olan aryoruz. yleyse
beslenme ve bymeyle ilgili yaam da bir yana brakmal. Bunun arkasndan duyularla
ilgili yaam geliyor, ama buda at, kz ve btn hayvanlarla ortak grnyor. O halde geriye
akl sahibi olann bununda akla boyun een olarak, bir de akla sahip olan ve dnen
olarak- bir tr eylem yaam kalyor. Eylem yaamndan da iki trl sz edildiinden, bunun
etkinlik halinde olan yaam olduu belirtilmeli; nk daha nemli diye ona dendii
dnlyor. Eer insann ii ruhun akla uygun ya da akldan yoksun olmayan etkinlii ise
ve belirli bir iin ve bu ite yetkin olann iinin ayn olduunu sylyorsak (rnein
gitarcnn ii ile erdemli gitarcnn iinin ayn olduunu sylyorsak, bunu da genel olarak
her i konusunda sylyorsak buna o iteki erdemde stn olmay eklemek kouluyla;
nk gitarcnn ii gitar almak, erdemli gitarcnn ise iyi gitar almaktr); eer bu yle ise
[ayrca insann iinin belli bir yaam olduunu, bu yaamnda ruhun akla uygun etkinlii ve
byle erdemler olduunu; erdemli insana yakann bunlar iyi ve gzel bir biimde yapmas
olduunu; her eyin ise kendine zg erdeme gre iyi yaplrsa, iyi gerekletirilmi
olduunu da ileri sryoruz], insansal iyi ruhun erdeme uygun etkinlii olur stelik
yaamn sonuna kadar olan etkinlii. nk tek bir krlang bahar getirmez, ne de tek bir
gn; ayn ekilde tek bir gn ya da ksa bir sre insan kutlu ve mutlu klmaz, iyi, ana
izgileriyle bu ekilde betimlenmi olsun.75
32
ama olarak iyi olanlar. Kendi iinde ama olan iyiler de daha st bir iyi karsnda
ikincil derecede kalabilirler. Ancak bu zincirin bir yerde sonlanmas gerekmektedir.
Sebep-sonu ilikisinin veya alt-st ilikisinin sonsuza gitmesi hem imknszdr hem
de insan sz konusu olduunda kendi iinde sonsuz bir istekler yumann ortaya
kmasna sebep olmasndan ve bunun tm bir insan yaamnn belli bir amatan
yoksun bir biimde anlamsz olduu kadar beyhude bir ekilde srdrlmesi
anlamna gelmesinden dolay arzu edilir bir durum deildir. 76 Bundan dolay,
Aristotelese gre farkl etkinliklerin kendi trlerine bal olarak her eyin kendisi
iin amaland bir son veya en byk erei hem mevcuttur hem de mevcut olmas
zorunludur. 77 Bylece filozof iin insann gelecee ayarl olarak belli bir amaca
ynelik bir varlk olduu veya ereksel bir mizaca sahip olduu kadar tm amalar
iinde nihai bir amac gzettii, gzetmesi gerektii vurgulanabilir.78 Peki, bu varlk
iin nihai olan iyi nedir?
Filozofumuz birden fazla cevabn verilebilecei ve hatta verildiinden
hareketle bunlarn bir kritiine girimektedir. Buna gre mutluluun insann en st
amac olduu genel olarak kabul grmektedir ve bunu kabul etmemek iin bir sebep
yoktur. Ancak mutluluun ne olduu konusunda bir anlamazlk vardr. Nitekim
daha nce yaptmz uzun alntnn son ifadelerinde de filozof bu noktaya iaret
etmektedir.
Ad konusunda pek ok kii anlayor, hem sradan kiiler hem de sekin insanlar
ona mutluluk diyorlar, iyi yaamay ve iyi durumda olmay da mutlu olmakla bir tutuyorlar.
Ama mutluluun ne olduu tartma konusudur, ounluun ondan anlad da bilge
kiilerinkiyle ayn deil.79
33
gnmzde genelde anlk duygulanm veya geici zihni-psikolojik bir sre iin
adlandrma olarak kullanlmasna ramen Aristoteles iin bu kavramn daha ziyade
yaama yaylm bir etkinlik olmas veya belli bir yaam tarzna iaret etmesidir. 80
Farkl yaam trleri ve bunlara bal olarak farkl mutluluk tanmlamalar
mevcuttur. Aristoteles bunlar haz yaam, politika yaam ve teoria yaam olmak
zere temel balkta inceler. O daha sonra ticari etkinliin amac olarak servet
kazanmay da bu lye eklemitir. Son tahlilde de bu yaam formlarnn nihai amac
olarak srasyla haz, onur, temaa ve serveti ne srmtr. Sonrasnda ise salt haz
merkezli hayatn kle ve hayvanlara yarar olduunu, politik yaamn amac olarak
ne srlen onurun ise genel olarak dardan verilen bir paye olduunu ve bu adan
da naks olduunu, servetin ise kendi bana bir ama olmayp insanlarn buna
kavumakla daha baka bir ey gzettiklerini vurgulamtr. Temaa yaamyla ilgili
tespitimizi sona brakp, bu erevede yolumuza devam edelim. O halde gzetilen bu
son amacn ncelikle daha nce vurguland gibi insani olmas gerekmektedir. Bu
sadece insani potansiyeller arasnda bulunmas anlamna gelmez. yle olsayd her
hangi bir eylemin iyi olmasnn lsn bir insann onu gerekletiriyor olabilmesi
olarak belirlerdik. O ayn zamanda insana yakr bir son ama olmal ve bnyesinde
daha nce belirtilen insani ilev veya fonksiyonlarn yeerebilecei hatta kmile
erebilecei tek seenek olarak ortaya kmaldr. Bu alardan aranan lt subjektif
ve geici olmak yerine belli bir rasyonaliteye sahip olduu lde objektif ve kalc
da olmaldr. Bu noktann Aristoteles etiinin temel noktalarndan biri olduu
dikkatten kamazsa aranan eyin insanlar iin objektif bir iyilik olduu ve buradan
hareketle ahlaki hakikatlerin rasyonel yntemler araclyla analize tabi tutulup
objektif kantlar araclyla savunulabilmesini mmkn klmas noktasnda ahlaki
realizm kapsamna girecei kolaylkla grlebilir. 81 Dier bir ifadeyle nihai amacn
kendisinden teye gidilememesi, temel olmas istenmekte ve tm insani eylemler iin
u iki eyi salamas gerekmektedir: insani eylemlerin doasn ele veren niin
sorusuna bir cevap ve tm eylemler iin kendisine nispetle bir hakl karma
gerekesi salamas gerekmektedir.82 Bu son veya nihai amacn mutluluk olduunu
80
34
35
36
Aristotelesin ifadesiyle:
Nitekim
yaratmann, kendisinden deiik olan bir hedefi vardr, eylemin ise olmaz, nk iyi
eylemin kendisi hedeftir.93
Tm yaam kuatan ve ruhun rasyonel olmayan ksmnn pratik akla uygun
biimde eylemde bulunmasyla ortaya kp insana zg erdemin bir boyutu olan
etkinlik pratik bilgelik veya Yunanca aslyla phronesis kategorisi altnda
snflandrlr. Aristoteles bu etkinlik trnn altna giren eylem veya davran
kalplarn ahlaki erdemler veya karakter erdemleri olarak adlandrmaktadr. Dier
yandan ruhun rasyonel olan ksmyla ilgili etkinlikler ise teorik bilgelik veya sophia
kapsamnda entelektel erdemler olarak adlandrlmakta ve deerlendirilmektedirler.
Karakter erdemleri itihay ve duygular kontrol ettii lde eylemle ilikili
olmalarndan tr temel olarak haz ve acnn elik ettii sonular retirler.
Filozofun kendi ifadesiyle: Demek ki karakter erdemi hazlarla ve aclarla ilgilidir;
nitekim haz uruna irkin eyler yapyoruz, ac yznden de gzel eylerden uzak
duruyoruz.94
Dier yandan onlar duygu ve hareketleri kontrol eden karakter zellikleri
olduklar halde duygu ve eylemle eitlenemez veya onlara indirgenemezler; onlar
daha ok belli insani eilimleri ifade eden karakterlere tekabl ederler. 95 Bunlara
rnek olarak ihtiyatllk, cesaret, lmllk verilebilir. te taraftan entelektel
erdemler ise duygu ve eylemle deil akln salt teoriyle ilgilenen ksmnn ilevlerini
gerekletirmesiyle ortaya karlar. 96 Bu tre anlay keskinliini ieren bilgelik
erdemi rnek olarak verilebilir. Ancak bizim bu almada daha esas olarak aldmz
ksm ahlaki erdemler veya karakter erdemleridir. nk bu snf daha genel ve
93
A.e., 1140b6.
A.e., 1104b10.
95
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 72.
96
Bu noktada Nancy Shermann uyarsn dikkate almakta fayda vardr. Dnr, Aristotelesin ruhu
rasyonel ve rasyonel olmayan paralara kendi amacna uygun biimde ayrdktan sonra, rasyonel
olmayan parann pratik akl dolaysyla rasyonel olan ksmn emirlerini ve ynlendirmelerini
dinleyecei grnn ncelikle metodolojik bir betimleme olduunu vurgulamaktadr. Buna gre
Aristoteles dier bir kitab olan De Animada arzunun salt biimde ruhun rasyonel olmayan ksmnn
zellii olarak belirtilmesinin onu basite indirgemek olacan, nitekim ruhun rasyonel ksmnn da
rasyonel bir arzuya (boulesis) sahip olduu ve bununda tefekkr etme ve kendi kendini gzden
geirme ile yakndan alakal olduunu belirtmektedir. Dnr, Aristotelese gre itiha ve hislerin
de bilince ynelik baz kurucu unsurlar olduunu belirtmektedir. Ancak bu tartma mevuct
almann kapsamn aan bir nitelikte olduundan konuya bu kadarlk bir iaretle yetinilecektir.
Bkz.: Nancy Sherman, The Fabric of Character: Aristotles Tehory of Virtue, New York, Oxford
University Press, 1989, s. 3.
94
37
kuatc bir etik anlayn iinde muhafaza ettii lde sradan insann
etkinliklerinin tanm, tasnif ve tahlilini iinde barndrmaktadr.
lk erdem trne dnecek olursak u sorulara cevap aramamz gerekecektir.
Eer bu erdemler ruhun rasyonel olmayan ksmnn ruhun rasyonel ksmna uymasn
ifade ediyorlarsa ve salt bir potansiyel olmaktan ziyade birer etkinlik tr olarak
ortaya kyorlarsa nasl elde edilecekler, nasl uygulanacaklar ve biz bunlar nasl
tanyacaz? Belli d ilkelere olan uygunluklaryla m yoksa i ilkelerde gerekli
midir? ncelikle, Aristoteles iin erdemin ne olduunu tekrar hatrlayalm.
Ama bu kadar, yani huy olduunu sylemek yetmez, nasl bir huy olduunu da
sylemek gerek. yle diyelim: Her erdem neyin erdemi ise, onun iyi durumda olmasn ve
kendi iini gerekletirmesini salar. Sz gelii gzn erdemi gz ve onun iini erdemli
klar; nk gzn erdemi sayesinde iyi grrz. Ayn ekilde atn erdemi de at erdemli
klar; iyi komasn, binicisini iyi tamasn ve dmanlarn karsnda kamasn salar. Bu
her eyde byleyse, insann erdemi insann iyi olmasn ve kendi iini gerekletirmesini
salayan huy olmal.97
Buna gre ahlaki erdem insanda kesin biimde davranmay ve hissetmeyi salayan
duygu, hissedi ve eylemlerle alakal bir eilim veya alkanlktr. Bu noktada
alkanlk kelimesinin kullanlmas bilinli bir tercihtir. Aristoteles tarafndan
belirtildiine gre Yunanca ahlak ve etik kelimelerinin tredii kk olan ethike
kelimesi ethos kknden tremitir ve ethos ise alkanlk anlamna gelmektedir.98
Alkanlk kelimesi yanl bir anlaya yol amamaldr. nk genelde biz
alkanl bilincin iine dhil olmad, uzun bir yaam evresinde olumu neredeyse
otomatik eylem trleri iin kullanmaktayz. Hlbuki filozofumuz iin ahlaki erdemler
bir alkanlk veya miza olmasna karn temelde bilinli bir seimi n
gerektirirler. 99 Dier bir ifadeyle bilinci ak biimde ifade eden pratik bilgelik
olmadan erdemler olamad gibi erdemler olmadan da pratik bilgelik mmkn
deildir; alkanlk haline gelmi eylem, eilim ve bilin birbirlerini gerektiren
dngsel n artlardr.100 Antik Yunan felsefesi noktasnda saygn bir isim olan Jullia
Annasta ayn noktaya iaret etmektedir. Buna gre erdem belirli biimde eylemeye
ynelik olan eilimdir, ancak iimizde yer alan ve eylem reten bir merkez deildir
97
38
101
39
Oysa gerektii zaman, gereken eylere, gereken kiilere kar, gerektii iin,
gerektii gibi bunlar yapmak orta olandr ve en iyidir, bu da erdeme zgdr. Ayn biimde
eylemlerde de arlk, eksiklik ve orta sz konusudur. Erdem ise arl yanl olan,
eksiklii yerilen, ortas vlen etkilenimlerle ve eylemlerle ilgili; vlmek ve isabetli olmak
da erdeme zg107.
105
40
Erdemli insann bylece ll veya ifrat ve tefrit arasnda orta noktay seen bir
insan olduu ortaya kmaktadr.
Dier bir nemli nokta olarak, bir eylemin d grnt olarak erdeme uygun
olmas veya erdemli insanlarn yaptna benzemesi, eylemi gerekletiren faili
erdemli klar m sorusu n plana kmaktadr. rnein, bir insan hrszlk yapmad,
yalan sylemedii, szlerini yerine getirdii halde bazen bunlardan mutsuzluk
duyuyor ve keke ben de karlarm asndan bu kt eylemlerde bulunabilseydim
diye i geiriyorsa ancak hibir zamanda bu gerilimden kaynaklanan bir savrulmayla
kt bildii bu eylemleri ilemiyorsa o insan erdemli midir? Aristoteles bu noktada
saduyusal olan dnceye muhalefet etmektedir. Normal olarak biz bu ruhsal
gerilimlere ramen iyi eylemde bulunan insan erdemli saymaktayz. Ancak filozof
iin bu insan erdemli veya ahlaki bir kiilie sahip deildir. Bu durum filozofun
felsefesine derinden bakldnda bir eliki veya zayflktan te savunduu etik
anlayn zorunlu bir sonucu olarak ortaya kmaktadr. lk olarak o erdemi bir eyin
kendine has doasn gerekletirmek olarak tanmladktan sonra insani erdemler
arasnda insann doasndan kaynaklanan bir ayrma gitmi ancak tm unsurlar
arasnda ahengi ve dengeyi savunmutur. Ahenk ve denge ise atmann olduu bir
ruhta olmaz. rneimize dnecek olursak aklyla doru eyleyen, ancak duygu,
hissedi veya arzusunu aklna tabi klmakta zorlanan byle bir bireyin sz konusu i
ahenk ve dengeyi yakalayamad aktr. Dier yandan Aristoteles erdemli yaamn
ayn zamanda mutluluu getireceini de veya mutluluun kendisi olduunu da
savunmutur. Bu erdemi salt bir ara konumuna dren bir yaklam deildir, hatta
tam tersidir. Yani erdemli yaam mutlu yaama eitlendii lde, bu eitlik ayn
zamanda bir ilke haline gelmekte ve mutlu insann erdemli insan, mutlu olmayan
insann ise erdemli insan olmad sonucunu ortaya karmaktadr. Dolaysyla
rneimize konu olan insan tipi bu art da yerine getiremedii, eylemlerinden
mutsuzluk veya sknt duyduu iin doru eylemlerde bulunsa bile erdemli insan
kategorisine girememektedir. 110 Erdemli yaamn doasnn ne olduu ve yukarda
ele aldmz konularn bir zeti niteliinde Aristoteles unlar kaydetmitir:
110
Bu noktada Curzer farkl bir gr savunmaktadr. Dnr, Aristoteles iin erdemli insann
erdemli eylemler veya tavrlardan zevk alan bir birey olduu veya katland skntlar ve aclar
karsnda erdemden ald zevkin bunlar telafi ettii grne kar kmaktadr. Buna gre erdemli
41
Ayrca sanatlarla ilgili durum ile erdemlerle ilgili durum ayn deil; nk sanat
rnlerinin iyi olmas kendilerinde bulunan bir zelliktir; demek ki bunlarn belirli bir
zellik tayacak ekilde ortaya konmas yeter; oysa erdemlere uygun yaplanlar kendileri
belirli zellikler tamakla adilce veya ll bir ekilde yaplm olmazlar, ancak onlar
yapann belirli zellikler tamasyla adilce ve ll biimde yaplm olurlar: lkin yapan
bilerek yapyorsa, sonra tercih ederek ve kendileri iin tercih ederek yapyorsa, nc
olarakta emin ve sarslmaz bir ekilde yapyorsa. Bilerek yapma dnda bunlar teki
sanatlarda gerekli saylmazlar. Erdemlerle ilgili olarak ise, bilmek hi nemli deil, ya da az
ok nemlidir, oysa tekiler, ok az ey deil, her eyi salarlar. nk adil ve ll
davrana davrana bu zellikler edinilir. Demek ki adil ve ll kiinin yapaca gibi
yaplanlara adil ve ll denir, bunlar yapan deil, adil ve ll kiilerin yaptklar
biimde yapan kii adil ve ll oluyor O halde erdem, tercihlere ilikin bir huy: Akl
tarafndan ve akl banda insann belirleyiciliiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda
bulunma huyudur.111
Son olarak erdemi algya veya doru algya dair bir ey ve erdemli insann
bunun ls olduuna dair olarak u satrlara baklabilir.
Her kiinin durumuna gre gzel ve ho olan eyler vardr ve belkide erdemli
kiilerin bakalarndan en byk fark, tek tek eylerde doruyu grmesinde bulunur. Sanki
onlarn ls ve ltdr.112
42
43
44
alglama yeteneiyle birlikte buna uygun hareket edebilmeyi. 121 Bundan hareketle
ahlakiliin bir kesinlik cetveli sayesinde yaanan bir ey olmaktan ziyade belli bir
esneklie sahip olduu da vurgulanmaldr. 122 Dier yandan ve asl olaraksa hayat
boyu sren birer etkinlik olarak erdemler mutlulua gtren birer ara olmaktan
ziyade mutluluun kurucu unsurudurlar.123
Aristoteles erdemli yaam salt bir doru eylemler bilekesi ve doru duygu
veya tavrlar olarak dnmemitir. Erdemin ortaya kmas veya mutlu bir hayat
srmek ayn zamanda d faktrler arasnda saylan, salk, zenginlik, iyi talih vb.
olumsal durumlar da gerektirmektedir.124 Bunun en temel sebeplerinden biri ahlaki
zne olma srecinin salt bireysel bir aba olmamas ve znde toplumsal yaam
gerektirmesi kadar toplumda cari olan ilikiler ann da bu srecin nemli
katmanlarndan birini oluturmas ve insann filozofumuz tarafndan sosyal bir varlk
olarak kabul edilmesidir. 125 Aristotelesin aa bir akla sahip olduunu dnd
ve d faktrlerden dolay da ahlaki seim hakkna sahip olmayan kleleri ve
kadnlar ahlaki zne olma srecinin dnda tutmas bu adan ele alnabilir. Bu
durum hakl olarak onun etiinin temel olarak Yunan toplumunun elit tabakasn
oluturan ve imtiyazl olan erkek snfn iinde yaanabilecek bir olgu olduu ve bu
adan da genel-geer bir tabiata sahip olmad eletirisini beraberinde getirmitir.126
Yneltilen bu eletiri hite haksz deildir nitekim o Atinada siyasi sistemde sz
sahibi olan ifti ve denizcilerin de bu haklarna kar km ve kadnlar noktasnda
ise hocas Platonun gerisine derek onlarn kmil insan olma kapasitesine sahip
olmadklarn savunmutur.127
Dier yandan Aristotelesin sayd erdemlerin tam, ucu kapal bir liste olarak
okumak yerine toplumunda cari olan erdemlerden nemli olanlarnn bir listesi veya
temel rnekleri olarak okumak daha faydal olacaktr. Bu noktada rnek olmak zere
onun sayd baz erdemleri sralamak ve bunlar ifrat ile tefritlerinin ne olduunu
121
45
(1) lkel korku, haz ve fke duygularyla ilgili doru tutumu ieren erdeme, (2)
toplum iinde insann ana amalarndan ikisiyle, yani varlkl ve onurlu olma amacyla ilgili
drt erdeme, (3) toplumsal ilikiyle ilgili erdeme ve (4) iradi istidatlar olmadklar iin
erdem de olmayan iki nitelie sahibiz.128
128
129
46
Burada orta yolu bulmann salt bir aritmetik olay olmad ve zamana,
artlara ayarl olarak ancak bilginin ve deneyiminde iinde olduu bir srecin sonucu
olarak ortaya kt yeniden vurgulanmaldr. Entelektel erdemlerin filozof
tarafndan daha nce ikiye ayrldn belirtilmiti. Bunlar teorik bilgelik ve pratik
bilgeliktir. Aristoteles insan iin daha stn olan yaamn teori yaam olduunu
savunmaktadr ancak onun iin, ayn zamanda, ahlakln merkezi olmad veya
pratik bilgeliin olmad bir teori yaamnn imkn veya nemi yoktur. 131
Dolaysyla bizim iin esas olan pratik bilgeliktir. nk bu bilgelik salt olarak akln
grld bir olgu olmaktan ziyade akl ve pratik birlikteliinin saland erdemdir.
Sonu olarak filozofumuzun savunduu erdem etiinin ok temel bir zetini
vermek gerekirse unlar sralamamz mmkndr:132
130
A.e., 1116b3-5.
Ayrntl bir aklama iin;
Bkz.: Ross, Aristoteles, ss. 270-272.
132
Fred D., Jr. Miller, "Aristotle: Ethics and Politics," 17 Kasm 2007
131
47
Eer bir Xin ilevi F ise o halde o eyin mkemmel olarak ilemesi
Fi
iyi
yapmasdr.
(Bu
ise
mutluluun,
yani
kendini
(nsann
rasyonelliinin
iki
anlamda
olduu
48
etik teorilerin kural ve sonu merkezli olduu lde karakter ve iyi yaam merkezli
etik teorilerden uzaklaan yaplaryla 20. yzyln ilk yarsna kadar bir sessizlie
gmlmtr. Gnmzde ise Aristotelesin erdem etii ada erdem etiinin en
nemli ilham ve referans kaynaklarndan biridir.
49
1.1.4 Epikrcler
Epikrclerin dncelerinin zaman ve meknla kurduu ilikiye baktmz
zaman bundan nce ele aldmz filozoflarn iinde yaadklar site devletinin var
olmad, Byk skenderin balatt Helenistik periyodun baat zelliklerinin
belirleyici olduu bir imparatorluk dneminin hkimiyetini grmekteyiz. Bu
durumun onlarn etik grleriyle alakal olduka nemli telmihleri vardr. lk olarak
kendilerinden nceki dnemde geerli olan ve insanlarn site devletindeki sosyal,
siyasal, ekonomik koullara uygun yaamasn ve mutlu olmasn salayan
erdemlerin kkszletii lde normatif olma zelliklerini yitirdiini grmekteyiz.
Buna gre bu tarihsel kesit site devletinin olanakl kld korunakl yaamn
salad duygular yerine yabanclama, anlamszlk ve kkszlk duygularnn
insanlar arasnda yayld merkezi imparatorluk dnemine tekabl etmektedir.133 Bu
dnemin dier bir zellii ise snrl bir site devletinde, nispeten rahat ortamda ortaya
kan ve olduka ayrntl biimde dallanp budaklanan nceki etik grlerin aksine
olduka basit bir normatif ilkenin ahlak felsefelerinde merkezi olmas olgusudur. Bu
paralelde Epikrclk olduka basit bir ahlaki gr olarak mutluluu hazzn elde
edilmesine ve acdan kalmasna balamaktadr. 134 Bu basit ilkenin en nemli
sebeplerinden biri nceki dnemlerin aksine sosyal ve siyasal kesinliin kaybolduu
bu dnemde, ahlakn sosyal ynne yaplan vurguda ie doru bir bzme yaanm
olmas ve bireylerin kendi zihni ve bedeni ihtiyalarna uygun bir ahlak yaamnn
peine dm olmalardr. Bu olduka paradoksal bir eye iaret etmektedir. Sosyal
ve siyasal yapnn, corafi bymeyle birlikte, snrlarnn gelimesine ramen
ahlakn sosyo-politik ynnde bir daralma yaanmtr. Bu dnemin baat etik
teorilerinden olan haz merkezli yaam savunan akmlar kendi ilerinde birbirilerine
radikal biimde kar olan gruplar ihtiva etmektedirler. rnein, Aristippus ahsnda
Kireneliler, salt bedeni n plana karan, bizim sefih olarak adlandrabileceimiz
arap, kadn ve ark lemesinin belirgin olduu bir yaam savunmulardr. 135
Ancak Epikrcler bu gruba dhil edilemezler. Buna gre Epikrclerin kurucu
133
50
ifade
eden
atraxia
merhalesine
ermek
olarak
da
Epikros, Letter to Menoceus, Greek and Roman Philosphy after Aristotle, Ed. Jason L.
Saunders, New York, 1966, s. 51den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 48.
137
Epikr, Mektuplar ve Maksimler, ev. Hayrullah rs, stanbul, Remzi Kitabevi, 1962, s. 37den
nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 49.
138
Epikr, Mektuplar ve Maksimler, s. 37den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 51.
139
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 97.
140
David Konstan, "Epicureanism," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher
Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
619, 17 Kasm 2007
141
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 97.
51
Laerteli Diogenes, The Lives of Eminent Philosphers, ngilizceye ev. R. D. Hicks, 2 cilt,
Camridge, 1925, ss. 127-8den nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 49.
143
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 98.
144
Julia Annas, The Morality of Happiness, New York, Oxford University Press, 1995, s. 194.
145
A.e., s. 193.
52
bize ac verebilir. Bu adan da zihinsel dinginliin nne byk bir engel olarak
kabilir. Dier yandan doal olma hali iki anlama gelebilir. Bunlardan ilki sebepsonu ilikisinin maddi dnyadaki durumlarn incelemek ve kanlmaz olan
grmek iken, ikincisi ise yanl inanlardan temizlenme neticesinde elde edilmek
istenen saf durum olarak, doal bulduumuz, tartmadmz kavram ve
inanlarmz masaya yatrmaktr.146 Ancak bu felsefe doal olana yaplan vurgudan
hareketle etii etik olmayana indirgeme veya metafizik bir lemden hareketle etii
temellendirme abas olarak anlalmamaldr. 147 Buna gre doalln, bu felsefe
dhilinde, etik idealler, bize uygun olan durum, tavr ve koullar olarak ahlaklln
lkleri eklinde anlalmas gerekmektedir. Sonu olarak, Epikros basit olarak u
iki ilkeyi nemektedir: basit bir beslenme ve giyim alkanl edinmek, ikinci
olaraksa bilinmez olmak, yani kalabalklardan, kamusal hayatn kemekeinden ve
sinirleri bozan yapsndan uzak durmak. 148 Ancak toplumdan uzaklama bir uzlet
hayat deildir. Bu uzaklama zellikle politik yaam kast eder ve olmayan
eylerden kaynaklanan, insanda ac ve huzursuzluk yaratan inanlardan bamsz
olmay nceler.149 Yoksa Epikros gndelik yaamdan radikal kopuu savunmad
gibi, toplumsal normlara uymay ve ibadetlere katlmay takipilerine salk vermitir.
Ancak bunun sebebi onun dindar bir birey olmasndan daha ok, kimi yorumlara
gre, tanrlar insann etik ideallerinin psikolojik birer yansmas olarak grmesinde
aranmaldr.150
Filozof, te yandan, yukarda hazlar arasnda yapt kategorik ayrmn
dnda, tensel ve tinsel hazlar arasnda da bir ayrma gitmitir. 151 Buna gre kinetik
hazlar tensellikle alakaldr ve ncelikle bedensel hissedilerle alakal olduu lde
acnn giderilmesi srecine iaret etmektedir. Bu hazlar varlklar ihtiyalarn
giderilmesine bal olduu lde geici srelere iaret ederler. rnein ackan
birinin yemek yemesi sreci bu kategoriye girmektedir. Dnr tinsel hazlar ise
146
A.e., s. 199.
A.e., s. 200.
148
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 98.
149
Konstan, "Epicureanism, 17 Kasm 2007
150
Kevin L. Flannery, "Ancient philosophical theology," A Companion to Philosophy of Religion,
Ed. Philip L. Quinn, T. Charles, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
411, 20 Kasm 2007
151
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, ss. 98-99.
147
53
statik veya kalc hazlar olarak tasnif etmektedir. Buna gre bu hazlar kendi iinde
yeterli veya tamam ve kalc olduklar lde zihnin dinginliini ifade etmektedirler.
Dolaysyla statik hazlar bir sreten ziyade zihnin bir durumuna tekabl etmekte ve
znde
ihtiyalarn
karlanmasndan
ziyade
ihtiya
hissetmemeyi
ifade
54
157
A.e., s. 103.
A.e., s. 103.
159
Flannery, "Ancient philosophical theology," 20 Kasm 2007
160
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 103.
158
55
1.1.5 Stoaclar
Daha nce Epikrclerle ilgili yaptmz sosyal, siyasal ve ekonomik k
dneminde ortaya kmas ve ehir devletinde anlaml olan yaama formlarnn
gerekli erdemlerinin kaybolmasnn onlarn dncelerine olan etkisi benzer biimde
Stoac dnceyi de etkilemitir. Yaanan dnyann site devletinin salad belirlilik
ve gvenin zddna belirsizlik ve tehditlerle dolu olmas sonucunda insan iin tek
kontrol edilebilecek ey olarak kendisi kalmtr. D yaamdan ve sonulardan
bamsz, bireyin kendine dnk bir etik anlayn ortaya kmasnda bu durum ok
etkili bir faktr olmutur. Stoac etik dncenin yaklak olarak be yz yl sren
serencam dikkate alndnda onun tm ayrntlarn dikkate alan bir deerlendirme
bu yaznn kapsamn amaktadr. Dolaysyla bu yazda temel olarak tm Stoac
dnrlerce savunulan etik anlay zerinde durulacaktr. Bu dncede olanlar,
antik felsefede klasik olduu zere, iyi yaam nasl yaanr zerinde durarak doal
olana vurgu yapm, bylece biricik ve nihai ama olarak mutluluu ne
srmlerdir. 161 Bu adan da, yine, nihai amac her eyin kendisi iin yapld,
ancak onun hibir ey iin ara olmad bir son durak olarak alglamlardr.
Stoaclk kendinden nceki etik teorilerle radikal olarak beli ynlerden
ayrlmaktadr. Bu ayrm noktalarndan en nemlisi onlarn mutluluk veya insann
geliiminin erdemlerle olan sk ve ayrlmaz birlikteliini vurgulamaktan da tede
erdemli yaamn mutluluun zorunlu ve yeter koulu olduunu savunmu olmalardr.
Bu adan da, rnein Aristotelesin zddna, mutlu yaam iin erdemlilik dnda
ikinci bir art aramamlardr. Yani bizim genelde sandmz gibi zenginlik, refah,
toplumsal stat vb. eyler mutluluk getirmezken, fakirlik, hastalk vb. eyler de
mutsuzluun kayna olamazlar; sadece ve sadece erdemsizlik bizi mutsuz klar
dncesi Stoacln ahlak felsefesinin zn oluturmaktadr. 162 Mutluluk ise bu
etik anlayta sadece ve sadece doayla uyumlu yaamak anlamna gelmektedir.
Dolaysyla bu gelenee mensup dnrlerin nihai ama olarak doayla uyumlu
161
Michele Lynn Svatos, The structure of Virtue Ethics, (Yaynlanmam Doktora Tezi), The
University of Arizona, 1994, s. 97.
162
Tad Brennan ,The Stoic Life: Emotions, Duties, and Fate , New York, Oxford University Press,
2007, s.35-36
56
bir
engel
163
Phillip Mitsis, "Stoicism," The Blackwell Guide to Ancient Philosophy, Ed. Christopher Shields,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631222156_chunk_g978063122215
620, 17 Kasm 2007
164
Laerteli Diogenes, Lives of Eminent Philosophers, s. 87-88., nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 57.
165
Flannery, Kevin L., SJ. "Ancient philosophical theology."
166
Mitsis, "Stoicism," 17 Kasm 2007
167
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 300.
57
171
Bu
58
karmak teorileri basit bir biimde ve daha doru olarak u basit ilke zerine
yaslanmaktadr. nsann doaya uymas demek rasyonel varlklarn geliimi iin
gerekli olan bir yaanty benimsemek anlamna gelmektedir. Bu adan da Stoaclar
doaya uygun yaa derken erdeme uygun biimde yaa veya erdeme aykr
olmad srece doal olan tercih et demekte bylece de erdemi ve doay bir
biriyle balantl veya bir birinin aklamas iin gerekli olan eyler olarak
dnmektedirler.172
Dier yandan Stoaclarn salt bir biimde akl yaamn ne almalar farkl
yorumlarn da yaplabilmesine imkn tanmaktadr. rnein erdem dediimiz eyin
normalde benliimizi oluturan veya kendi paramz saydmz bedenimizle olan
ilgisi nedir sorusu bu felsefenin anlalmasnda kilit neme sahiptir. Yani bu dnce
iin sadece bireyin iyiliini merkeze almaktadr diye yazp brakamayz. Bu dnce
geleneinde bireyin ne olduu ve bundan hareketle onun iyiliinin nasl tanmland
nemli bir nokta olarak n plana kmaktadr. Kaytszlk teorisi bu iyinin ne
olduu noktasnda vazgeilemez bir neme sahiptir. Stoaclarn etiinin temelinde
yatan doaya uygun yaamak, yaptmz alntdan da anlalaca zere, insann en
temel vasf olan aklnn rehberliinde yaamas anlamna gelmektedir. Buna gre
onlar panteist bir felsefeyi savunmulardr ve evrende bulunan bir tanrdan veya
akldan hareketle de her eyin olmas gerektii gibi olduunu dolaysyla da tanrsal
kanunlarn ayn zamanda akln da kanunlar olduunu belirtmilerdir.173 Bu dnce
onlar daha sonra Kantn zirvesini temsil edecei sonuu olmayan, deontik etiin
172
59
177
Dolaysyla iimizde
60
ilgili olarak farkl bir dnce gelitirmelerine de sebep olmutur. Buna gre:
Aristotelesten farkl olarak, Stoac gre gre, arete, z olarak tekil bir ifadedir ve
bir bireyin buna sahip olmas, bir tr ya hep ya hi meselesidir; bir insan arete
kavramnn (nitekim Latince evirilerinde yerine hem virtua hem honestas
kullanlmaktadr) gerektirdii mkemmellie ya sahiptir ya deildir.178
Stoaclarn bu tutumu ideal yaam olarak grdkleri veya Stoac nirvana olan
oikeiosis merhalesinin d artlardan tamamen bamsz bir akl yaantsn dayatt
lde, onu olduka ulalmaz klmaktadr. Bunu baarmann yani tam olarak
rasyonel olmann ve bunu takdir etmenin yolu olaraksa kaytszlk anlayn
gelitirmilerdir. Daha nce de belirttiimiz gibi bu nokta Stoac etik asndan
olduka nemlidir. Ahlaki zne ve onun iyilii nedir sorusu bu noktann temelini
oluturmaktadr. Buna gre bireyin arzulamas gereken veya onu mutlu klacak
yegne ey erdemdir. Bu anlamda dier her ey nemsizdir. Bu ereve dhilinde
Stoaclar bir eyin kullanm deerine gre iyi olabileceini katiyetle kabul etmezler.
rnein onlara gre servetin iyi kullanlmas onu iyi yapmaz. nk bu dnceyi
her hangi bir artta kabul etmek bir zne iin servetin kazanlmasn iyi bir ey
klacakken, kaybedilmesini kt klacaktr. Bu dnce ise Stoac etiin temeli olan
sadece ve sadece erdemin iyi olduu, bunun karsnda tek ktnn de erdemsizlik
olduu, geri kalan her eyin bu nispetle kaytsz veya ilgisiz olduu dncesiyle
elimektedir
179
178
61
onlarn
bizi,
insan olarak
doamza
184
Aristoteles gibi erdem, eylem, mutluluk ve insan doas arasnda sk bir balant
181
62
185
63
ekinmemilerdir.
188
kaynak
bulduklarnda
bunu
dntrerek
kullanmaktan
186
John Ingis, Aquinas Replication of the Acquired Moral Virtues: Rethinking Standart
Philosophical Interpretation of Moral Virtues in Aquinas, Journal of Religious Ethics, C. 27, No: 1,
1999, s. 1.
187
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 131.
188
A.e., s.132
189
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 246.
190
MacIntyre, Ethikin Ksa Tarihi: Homerik adan Yirminci Yzyla, s. 133.
64
bu
dnyann
insann
kmilen
mutlu
olmas
veya
kendini
bulunmasdr. 192 kinci olaraksa, MacIntyrea gre yalnzca Aquinas deil tm bir
ortaa dnrleri, Aristotelesin insansal iyinin veya kendini gerekletirmesi
anlamnda mutluluunun d artlara ihtiya duyduu veya talihsizliklerin onu
glgeleyecei dncesine kar kmlardr. 193 Buna gre bamza ne tr bir
talihsizlik veya ktlk gelirse gelsin bizim mutluluu gerekletirebileceimiz
dolaysyla ahlakl yaayabileceimiz inanc bu dneme hkimdir. Dier yandan
genel olarak ortaa anlay zelde ise Aquinasn dnceleri Aristotelesin
dncelerinin olamayaca kadar tarihselcidir. 194 Aristotelesin iyi yaants ehir
devleti merkezli iken, Aquinas dncesinde iyi yaam ve erdemler tarihsel bir
balamda gemiten gelen ve gelecee giden bir izgide insanlarn, kendi tarihsel
yolculuklar srasnda ktlklere gs gerebilmelerini salayan niteliklerdir.195
Bu ereve dhilinde, Aquinas etiinde merkezi sahneyi doal yasa
kavram igal etmektedir. Doal yasa akln bir emri olarak doamza Tanr tarafndan
yerletirilmi ve insana has zgr iradeden dolay uyulabilecek veya reddedilebilecek,
insan iin uygun iyileri emreden bir ahlaki ilke olarak anlalabilir. 196 Aquinasn
akla yapt bu vurgu, Aristotelesin etkisinin en ak olduu noktalardan biridir.
Buna gre insan ruhu ksmdan meydana gelmektedir, ikisi bitkiler ve hayvanlarla
ortak iken akl sadece insana has bir zellik olarak ne kmaktadr. Dolaysyla da
akln rehberliinde yaamak insana ait bir zelliin gerekletirilmesi anlamnda
erdemli yaam ifade etmektedir. Aquinasn kendi ifadeleriyle:
191
65
Erdem ona sahip olanlar ve onlarn faaliyetlerini iyi klan bir ey olduundan,
aktr ki insan varlklarnn kendilerini zel iyilerine gtren zel bir erdem olacaktr. Fakat
insan varlklarnn zel iyisi insan varlklarnn iinde yer aldklar balama gre deiecektir.
Zira insan varlklar insan varlklarna zg olan iyi akln iyisidir: nsan akll bir
hayvandr.197
Aquianas, Selected Philosophical Writings, Ed. Timothy McDermott, Oxford, Oxford University
Press, 1998, s. 409dan nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 94.
198
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 151.
199
Cevizci, Etie Giri, s. 92.
200
Aquianas, Selected Philosophical Writings, s. 409dan nakleden, Cevizci, Etie Giri, s. 92.
201
Arrington, Western Ethics: An Historical Introduction, s. 147.
202
A.e., ss. 147-148.
66
alnmaktadr. Bu erevede ise onun hedefi insan iin en iyi olan, kendi kendine
yeten,
mutlak
iyi
ve
mkemmel
olan
Tanrya
duyulacak
ak
olarak
belirlenmektedir.203
Ahlaki bilgiyle ilgili olarak Aquinas insan aklnn Tanr tarafndan temel
ahlaki prensipleri kavrayacak ekilde yaratld ve bundan da etik bir sistemin elde
edilebilecei noktasndan hareketle ikili bir ayrma gitmektedir. Buna gre akln
kavrayabilecei ahlaki ilk prensipler topluluk iindeki insann doas ve doal
eilimlerin anlalmas zerine kuruludur. 204 rnein iyiyi se ve ktden kan
ahlaki bir ilk prensip olmas noktasnda doamza Tanr tarafndan nakedilen
dolaysyla insan tarafndan hemen kavranabilen bir yapdadr. Bu ilk ilkelerden veya
genel yasalardan tekil durumlar karsnda doru sonular karmak ise Aquinasta
rasyonel bir kapasite olan vicdan sayesinde mmkn hale gelmektedir. Bu erevede
erdemleri btnlksel olarak ve basiretin rehberliinde alkanlk haline getiren kii
mkemmel insan olmaktadr. 205 te yandan, Aquinas erdemleri teolojik ve doal
erdemler olarakta ikiye ayrmaktadr.
Doal erdemler olarak Aquinas unlar sralarken; basiret, adalet, lllk ve
cesaret, teolojik erdemler olaraksa; ilahi erdemler lemesi olarakta bilinen teolojik
erdemler olarak iman umut ve merhameti (ak) sralamaktadr.206 Buna ilave olarak
Aquinas ahlaki erdemlerin lsn ve kaynann Tanrnn yaratmasndan bamsz
olmayan saf akl olduunu ve bylece bizim doal erdemleri kendi bamza
bulabileceimizi belirtirken, teolojik erdemlerin ancak ve ancak Tanrsal inayete
bal olduunu, dolaysyla kaynann ve lsnn bizzat Tanr olduunu
belirtmektedir. 207 Doal erdemler hakknda dikkatli olmamz gereken iki nokta
mevcuttur. lki Aquinas erdemleri ucu kapal ve dar bir liste olarak tasarlamamtr.
rnein o St. Jamese yazd bir mektupta sabrn temel erdemlerden biri olup
olmayacan tartr ve sonuta saylan drt kardinal erdemin dier tm erdemleri
ierdii belirtir, yani Aquinasn drt kardinal erdemi olduka esnek bir yapya
203
67
sahiplerdir. 208 Benzer biimde dnrn Aristoteleste bir zaaf olarak ele alnan
alak gnll bir erdem olarak yceltmesi ve Aristotelesin hibir ekilde
deinmedii sabr erdemine deinmesi bize onun erdemleri Hristiyanlk arka
plannda ele aldn anlatmaktadr. rnein Aquinasa gre teolojik erdemler temel
olarak akln deil inancn rehberliinde yaanmaktadrlar.209 Ancak doal erdemlerle
teolojik erdemlerin kategorik ve birbirini dlayacak ekilde ayr olduunu
dnmemek gerekmektedir. Aquinasa gre doal erdemler insann kendiyle ve
ilikiye getii dier insanlarla alakalyken teolojik erdemler mutlak iyi olan
Tanrya yneliktir. Ancak eer biz bu erdemleri birbirine zt kutuplara itersek o
zaman Tanrya ynelik olan erdemlerin bir hazrlk safhas olan veya ruhun
mkemmellemesi iin gerekli olan doal erdemleri kendi balarna bir kategori
olarak alglarz. Hlbuki doal erdemlerin iine teolojik erdemlerin nfuz etmesi
gerekmekteyken yine tersinden teolojik erdemlerin de doal erdemlerden
bamszlatrlmas, rnein sevginin yneldii hedefi ieren doal erdemlerde
ortaya kacak bir bozukluk, teolojik erdemlerin mkemmellemesini engelleyecektir.
Bylece Aquinas bu iki tr erdemin bir birinin iine nfuz etmesi gerektiini
savunmaktadr.210 Bu adan da onun kulland kavramlar Aristotelesin kulland
kavramlarla isim olarak ayn olsa bile muhteva olarak deimitir. te taraftan
Aquinas insanlar arasnda Aristotelesin yaptna benzer gibi ayrm yapmamaktadr.
Hatrlanaca zere Aristoteles kadnlar, kleleri ve yabanclar, hatta talihsizlie
urayan bireyleri mutluluun ana lt olduu ahlak teorisinden dlamakla
kalmamakta, kleleri ve kadnlar doal olarak veya zsel olarak bu ahlak d
kategoriye mahkm etmektedir. Aquinas ise, Stoaclar gibi, insan doas noktasnda
hibir snf veya grup ayrm yapmakszn onu tm insanlara uygulamaktadr. Filozof
bylece ehir devletinin dar ve snrl yaantsnn gerektirdii erdemlerden te
snrlara sahip bir yaantya sadece zaman boyutuyla deil, insanlar kapsaycl
boyutuyla da vurgu yapmaktadr. 211
208
68
Aquinas etii Aristotelesi anlamda bir erdem etiidir. O erdem, insan doas,
mutluluk arsnda ayrlmaz bir ba kurmutur. Ancak bunu Hristiyan teolojisi
merkezinde yapm ve mutluluun kmilen gerekleecei yer olarak te dnyay
iaret etmitir. Dier taraftan onun etii site devleti iinde deil teo-politik bir sosyal
ve siyasal zeminde ortaya km ve o birbirine rakip yaam tarzlarnn atmas,
toplumsal kemeke karsnda, insan doas ve Hristiyan dininin temelleri
erevesinde erdemi merkeze alan bir ahlak felsefesi gelitirmitir. Aristotelesten
ayrld temel noktalar mevcut olmasna ramen onu Aristotelesi klan temel unsur
ise insan doas, amac ve bunun gereklemesiyle alakal olarak Aristotelesin
gelitirmi olduu kavramsal ereveyi Hristiyan deer merkezli evren algs
balamnda yeniden retmesinde aranmaldr.
69
John R. Wallach, Contemporary Aristotelianism, Political Theory, C. 20, No: 4, Kasm 1992, s.
619.
70
alan ve duygular dlayan Kant etiin zddna, erdem etii ahlakll rasyonel
seimle eylemeyi bir eilim haline getirme anlamnda erdemli yaamayla birlikte
eylemlerin ve duygularn birliktelii olarak grmektedir. Faydaclk ve sonuculuun
zddna da ahlaki eylemi sadece belli bir eylemin sonuta ne gibi bir d veya seilen
sonu douraca noktasndan ele almak yerine, sonucun kurucu unsuru olarak
grd erdemi -erdemli birey ve karakterin merkeziliiyle birlikte- isel iyi olarak
ele alr veya arasal olarak ele almaz.2 Bu noktada erdemin ksa ve net bir tarifini
vermek gerekirse onu insana has iyiliklerin veya karakteristik zelliklerinin ortaya
kmasn salayan, onlarn kurucu unsuru olan ve bireysel olduu kadar objektif
vasflara da sahip olan karakter zellikleri olarak tanmlayabiliriz. 3 Dier yandan
herhangi bir ahlak teorisini kendi kurucu kavramlar araclyla ele aldmzda ise
erdem etii iyilik, doruluk ve erdem kavramlar arasnda erdem kavramn
doruluk kavramndan daha temelde, iyilik kavramyla kyaslandnda ise en az
onun kadar merkezi bir noktada ele alan bir felsefi gre tekabl etmektedir.4 yi
kavramnn erdem kavramyla birlikte merkezi bir kavram olarak ele alnmas
ada erdem etiinin en temel vasflarndan biridir. Nitekim deontik etikte iyi
kavram doru kavramndan tretilirken, faydaclk ekolnde iyi ve erdem
kavramlar fayda kavramndan tretilmektedirler. 5 Bu paralelde Robert Audi
ada erdem etiinin iki temel vasfa sahip olduunu belirtmektedir. Bunlardan ilki
temel ahlaki kavramlar dier teorilerde olduu gibi kural kavramlar deil erdem
kavramlardr. kincisi ise ahlaki znenin temel ahlaki amalar dier teorilerde
olduu gibi deontik olarak veya belli kurallara uyma mecburiyeti olarak deil areatik
(Yunanca arete szcnden mlhem, mkemmellik veya erdem anlamlarna gelen
kelime) olarak ve belli yaama biimlerinin btnselliiyle birlikte insann kendini
gerekletirmesi zerinden belirlenmektedir. 6 Yani erdem etiinde nce hangi
A.e.
Harold Alderman, By Virtue of a Virtue, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 1997, s. 162.; Rosalind Hursthouse, On Virtue Ethics, New York,
Oxford University Press, 2001, s. 167.
4
Sean Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, Pacific
Philosophical Quarterly, C. 88, 2007, s. 208.
5
Robert, B. Louden, On Some Vices of Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman,
Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 180-181.
6
Robert Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, New York, Oxford University Press, 1997,
s. 186.
3
71
eylemlerin doru olduu veya arzulanlr olduu belirlenip sonrasnda da ahlaki zne
bunlara uygun davranan birey olarak ele alnmamaktadr. Bunun zddna erdem
etiinin rnek insan tipi olan erdemli insan doru eylemin ls olarak ele
alnmakta bylece de erdemli insan metafizik olarak doru eylemden nce
konumlanmaktadr.7 Benzer biimde Michael Slote erdem etiinin en temel vasfnn
znenin kendisi, karakteri ve i dnyas zerinde eylemleri ve seimlerinden daha
fazla durmas veya dier unsurlardan daha nce ve temel grmesi noktasnda areatik
kavramlarla (rnein iyi, mkemmel, hayranlk veya takdir uyandran vb.)
onlar deerlendirmesi olduunu belirtmektedir.8
Sean Mcaleer, ada erdem etiklerinin temel olarak iki ana balk altnda
toplanabileceini belirtmektedir. Buna gre radikal veya sert erdem etii erdem
kavramlarn etik teoride tek temel ve aklayc pozisyonda ele alrken, lml erdem
etii erdem kavramlarn deontik kavramlardan daha temelde ancak iyi kavramyla
en azndan e deer dzeyde ele almaktadr. 9 Dolaysyla ada erdem etii
kavram bu noktada tm felsefeciler arasnda genel geer olan ve tamamen ayn
temel kavramlar ve grlerden hareketle savunulan homojen bir grn ifadesi
olarak alglanmamaldr. ada erdem etii kavram yerine belkide ada erdem
etikleri kavramn kullanmak daha uygun decektir. Ancak biz bu almada
kullanm kolayl ve konuyu anlatrken salad ilevsellik asndan erdem etii
kavramn kullanmay uygun grdk. Bu noktada erdem etii ve erdem teorisi
arasnda bir ayrm da vurgulamak gerekmektedir. Erdem teorisi genel olarak
erdemlerle ilgilenen ve onlar aklayan bir dnceye iaret ederken, erdemin
ahlakta merkezi mi olduu yoksa daha baka temel bir kavram veya nermeden mi
tredii sorularna bir cevap vermemektedir. Yani erdem etii kendi bana bir felsefi
gr olarak ortaya karken erdem teorisi pekl onun eletirdii dier modern
ahlak teorilerinde de ortaya kabilmektedir. 10 Bu adan erdem etii daha dar bir
7
A.e.
Michael Slote, From Morality to Virtue, New York, Oxford University Press, 1995, s.89
9
Sean Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, s. 215.
10
Nitekim bu ereve dhilinde, Onora ONeill Kant izgide bir erdem teorisi gelitirirken, Thomas
Hurka faydac izgide bir erdem teorisi gelitirmitir.
Onora Oneill ada erdem etikileri tarafndan Kantn etiine yneltilen, yasa merkezlilik, benlik,
zgrlk ve eylem noktasnda ikna edici olmayan dncelere yaslanmas, kiiler ve olaylar arasnda
kural merkezciliinden dolay bir yark oluturduu, ar bireyci olduu, tamamen haklar merkezli
olduu ve zel olarakta erdemlerin uygun bir aklamasn iermedii gibi eletirilerin haksz
8
72
olduunu dnmektedir. Ona gre bu eletiriler kendilerini Kant izgide gren ou liberal adalet
teorilerine uygun derken, Kantn ortaya koyduu pratik akl grnden hareketle uygun bir
adalet ve erdem teorisi gelitirilebilir. Dnr bu noktadaki dncelerini Kantn Ahlakn
Metafizii adl eserinin ikinci ksm ve zelliklede filozofun Erdem Doktrini bal altnda
yazdklarndan hareketle oluturmaktadr.
Bkz.: Onora ONeill, Kants Virtues, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York, Oxford
University Press, 1998, ss. 77-78.
Dier yandan Thomas Hurka ise erdem kavramn faydac ahlak teorisi asndan ele alrken, bu
felsefe geleneinden hareketle erdemi salt bir ara konumuna indirgemeden, onu isel olarak
arzulanr olarak ve sonularndan bamsz biimde ele alnabileceini belirtmektedir. Dnr, buna
gre kat bir biimde erdem ve grev veya erdem ve fayda ayrmna girimenin okta salkl
olmadn, ikisi arasnda bir uzlann mmkn olduunu vurgulamaktadr. Bunu yaparken de
sonuu etik teorinin iyi ve kt kavramlarndan hareket ederek erdemi sadece ortaya kard
sonutan dolay deil, oda dhil olmak zere, kendi ierisinde iyi olarak ele almakta; bylece de
sonuu etik teorilerde mevcut olan fayda kavram ve erdem kavram arasnda bir uzla
salamaktadr.
Bkz.: Thomas Hurka, Virtues, Vices and Values, New York, Oxford University Press, 2001, ss.3-4
11
Roger Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, ss. 6-7.
12
Slote, "Virtue Ethics, 17 Kasm 2007
73
13
G. E. M. Anscombe, Modern Moral Philosophy, Philosophy, C. 33, No: 124, Ocak 1958, s. 1.
A.e., s. 5.
15
A.e., s. 6.
14
74
16
Charles Pigden, zellikle 17. Ve 18. Yzyl ngiliz dnrlerinin ahlaki olarak zorunlu veya
gerekli olanla, Tanr tarafndan emredilen veya istenen arasnda bir ayrma gittiklerini belirtmektedir.
Buna gre insan hayatnda her iki kategorinin de yeri kabul edilmekte, ancak Anscombenin
savunduu gibi birbirilerine eitlenmemektedirler. Bu dnrler sonsuz ve deitirilemez ahlaki
yasalarn varln kabullenmektedirler ancak bu yasalar sadece Tanrnn isteine indirgemeden,
kendi balarna var olan bir kategori olarak ele almaktadrlar.
Bkz.: Charles Pigden, Anscombe on `Ought', The Philosophical Quarterly, C. 38, No: 150, Ocak
1988, s. 34.
17
Anscombe ahlakn hukukilemesi olarak adlandrabileceimiz bu srecin sadece dinlere has bir
zellik olmadn, Stoaclarda da benzer bir yaklamn grldn savunmaktadr. Ancak daha
nce Stoaclar maddesinde bu noktada Michael Gassn farkl bir perspektifle meseleye yaklatn ve
antik dnemde bir yasaya tabi olmann temelde ahlaki ideallere uygun yaamak anlamna geldiini
savunduu belirtilmiti.
Bkz.: Anscombe, Modern Moral Philosophy, s. 5.
18
Crisp. Modern Moral Philosophy and the Virtues, s. 1.
75
Laik rasyonalitenin hkim olduu bir dnyada, din artk ahlaksal sylem ve eylem
iin gerekli bylesi bir ortak arka plan ve temeli salayamazd ve felsefenin dinin artk
salayamadn salamaktaki baarszl, felsefenin kltr iindeki merkezi roln
kaybetmesinin ve dar, marjinal bir akademik alma alan haline dnmesinin nemli bir
nedenidir.22
76
nedeni ise bir nceki dnemin dilinin form olarak muhafaza edilirken, ierik olarak
sekler bir kapsama sahip olmas amalanm ancak ahlak yasas ifadesinde olduu
gibi ahlakn genel bir yasa formu olduu iddias temellendirilememitir. Bu adan
da biz erdem etiine ahlak felsefesi ve ahlaki yaantya yeni hakl kartma
gerekeleri sunma ve temellendirme abasnn bir hslas olarak yaklaabiliriz. Peki,
ortaya kacak yeni ahlak teorisinin veya anlayn temel parametresi ne olmaldr?
Charles Pigden, bu noktada, Anscombenin gndelik olarak kullanlan ve
grmezden gelinmeleri mmkn olmayan zorunluluk ifade eden kelimelerle,
bunlarn
ahlaki
zeminde
kullanlmalar
arasnda
bir
ayrm
gzettiini
77
konusudur. 26 Benzer biimde, Sean Mcaleer antik etik teorilerin znde bireyi
ahlaklla veya ahlaki ideallere cezbetme olgusunun yatarken, modern etik teorilerin
hukuki dilinin ahlak emir derecesine indirgediini ve bu adan da souk bir havaya
sahip olduklarn, modern teoriler aleyhine bir zellik olarak kaydetmektedir. 27
Hukuki ahlak dilinin bir dier amaz ise ortaya konan genel ve soyut kurallarn tek
bir eyleme, bireye ve topluma uygulanmasnn yaratt skntdr. Yani kural
uygulayacak bireyin karakteri ve kuraln hedefledii eylemin iinde ortaya kaca
sosyal ortam son derece dinamik ve organik bir karaktere sahipken, deontik ve
faydac ahlak dilinin tek dze ve yasa merkezli yaps gerek ahlakn zengin ve
kuatc vasflarnn nemli lde krplmasyla mmkn hale gelmektedir. 28
rnein biz insanlar bir kural uyguladklar iin deil, mkemmel, yce gnll,
cesaretli, idealist, bilge olduklar iin takdir eder veya ahlakl buluruz, sz konusu
modern ahlak teorileri ise bize bu noktada her hangi bir ey syleyememektedirler.
MacIntyre, bu paralelde Anscombenin bireysel insan psikolojisine referansla olan
ve olmas gereken arasnda salamaya alt uzlaya, bireyin iinde gml
halde bulunduu topluma vurgu yaparak bir zm getirmeye almaktadr. Bu
abann Aristotelesi telmihleri ok aktr. MacIntyre, bu balamda erdemin
tanmn yaparken u ifadeleri kullanmaktadr: Bir erdem, sahip olunmas ve hayata
geirilmesi, pratiklere isel olan iyileri baarmamz olanakl klmaya ynelik olan,
25
A.e.
A.e., s. 30.
27
Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, s. 221.
28
Ben Lazare Mijuskovic, Virtue Ethics, Philosophy and Literature, C. 31, No: 1, Ocak, 2007, s.
135, 139.
26
78
yoksunluu ise bizi, bu tr herhangi bir iyiyi baarmaktan byk lde alkoyan,
edinilmi insansal bir niteliktir. 29 Bu tanmda en merkezi kavram olan pratik
kavramnn MacIntyre iin tamamen toplumsal bir ierie sahip olduu belirtip, bu
noktay daha sonra amak zere imdilik sonlandralm.
Yukardaki balam dhilinde Aristoteles etiinin ilham kayna olduu,
modern ahlak felsefelerinin hukuki veya yasal ahlaki dilinden farkl bir ahlaki dille
birlikte ortaya kan kavramsal ereve ve iaret ettii felsefi psikoloji ada erdem
etiinin cazibesini aklamaktadr. Christopher Cordner bu noktada Aristoteles
etiinin
modern
erdem
etii
asndan
iki
nemli
zellii
olduunu
31
79
neredeyse tapan aristokrat bir tipi merkeze alrken; Bat ahlak felsefesi geleneinde
olduka nemli bir etkiye sahip olan Hristiyanln rnek insan tipinin neredeyse
tamamen plak biimde armha gerilen, alakgnll, affedici ve sevgi dolu sa
imaj etrafnda olumasndan kaynaklandn belirtmektedir. 32
nc ve son
A.e., s. 293.
Daha nce bu nokta, Aristoteles maddesinde aka belirtilmiti. Buna gre, kleler, yabanclar ve
kadnlarn ahlaki zne olma bakmndan tamamen grmezden gelindiinden hareketle Aristoteles
etiinin neredeyse iinde yaad site devleti ve orada cari olan sosyal ve siyasal ilikiler ann bir
yansmas olarak okunabilecei vurgulanabilir.
34
Annas, The Morality of Happiness, ss. 710.
35
Mcaleer, An Aristotelian Account of Virtue Ethics: An Essay In Moral Taxomony, ss. 212-213.
33
80
36
A.e., s. 213.
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 108.
38
Slote, From Morality to Virtue, s. 89.
37
81
ve
sorun
olarak
grdklerine
getirdii
zmler
balamnda
39
Johan Brannmark, From Virtue to Decency, Metaphilosophy, C. 37, No: 5, Ekim 2006, s. 591.
Gregory Velazco, Y. Trianosky, What is Virtue Ethics All About, Virtue Ethics, Ed. David
Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 43-44.
40
82
David Statman, Introduction to Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh,
Edinburgh University Press, 1997, s. 3.
42
A.e., ss. 3-5.
83
evrensel bir yapya sahiptir. Modern dnyada ise dinin etkisinin krlmasna ramen
dinden kaynakl ahlaki yasa ve zorunluluk kavramlarnn hl ahlak felsefesinde
kullanlmaya allmas bu kavramlarn aslna bo kavramlar olduu gereini
deitirmemektedir.43 Dolaysyla da yasa merkezli olmaktan ziyade insan merkezli
olan yeni bir etik dile ihtiya vardr. Bu etik dil ise antik dnem filozoflarnda ve
zellikle de Aristoteleste mevcuttur. O halde Aristoteleste olduu gibi erdem,
erdemli birey, karakter ve insann ne olduu zerinden psikoloji felsefesi nda
bireyin toplum ierisindeki konumu vb. noktalardan hareketle yeni bir ahlak felsefesi
oluturulmaldr. Aslnda erdem etii savunucularnn dier etik teorilere ynelttii
eletiriler daha geni bir yelpazeye yaylmaktadr. Ancak hepsinin kkeninde hukuki
ahlak anlayna ynelik bir itirazn mevcudiyeti grlmektedir. rnein, Michael
Slote gibi nemli bir erdem etikisi benzer bir eletiri noktasndan hareketle benteki asimetrisi ve ben-teki simetrisi kavramlarn kullanarak modern etik
teorilere eletiriler yneltmektedir. Dnrn bu dncesi erdem etiinin eletirel
pozisyonundan ziyade kendine has ve olumlu ynlerinin incelenecei son blmde
ayrntl biimde tahlil edilecektir.
MacIntyren ak ifadeleriyle geerliliini yitirdii halde temel kavramlar
ahlak felsefesinde korunan dinsel arka plann etkisinin ne olduuyla alakal son bir
tespitten sonra ikinci ksma geilecektir. MacIntyrea gre,
On sekizinci yzyl ahlak felsefecilerinin baarszla uramas kanlmaz olan
bir projeye bel balam olduklar sylenebilir; nk onlar, bir taraftan, dorudan doruya
birbiriyle eliecek ekilde tasarlanm bir ahlaksal buyruklar kmesini ve dier taraftan da
bir insan doas tasarmn devralrken, aslnda, ahlaksal inanlarna belirli bir insan doas
iinde rasyonel bir temel bulma abasna girimilerdir... Devraldklar ey, ilk bata tutarl
olan bir dnce ve eylem emasnn tutarsz fragmanlarndan baka bir ey deildi44
43
A.e., s. 4.
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 91.
45
Alasdair MacIntyre, The Claims of After Virtue, Analyse und Kritik, C. 6, No: 1, 1984, s. 3.
44
84
John Waide, Virtues and Principles, Philosophy and Phenomenological Research, C. 48, No: 3
Mart 1988, s. 457.
47
A.e., s. 455.
85
test edilebilecei, eylemin ahlaki olup olmadyla alakal yeterli ve zorunlu koullar
belirten bir ahlak yasas hem gerekli ve zorunlu hem de bir etik dnce iin
varlnn reddi mmkn olmayan bir olgudur. Bu erevede erdem, karakter ve
erdemli insan noktasnda da rasyonel ahlaki ilkeler veya yasalar nceden bellidir ve
bu kavramlar veya olgular ancak ve ancak bu ilkeler temelinde ele alnr veya
deerlendirilir.
John Waide bu eletirinin iki ana temel ngrs olduunu belirtmektedir.48
Bunlardan ilki psikolojik temeldir; buna gre bir birey herhangi bir eylemden nce
psikolojik olarak bu eylemle ilgili bir ahlak yasas veya ilkesinden bilinli veya
bilinsiz bir biimde hareket etmek durumundadr. kinci ngr ise metafizik bir
temeldedir, buna gre herhangi bir eylemin veya bireyin erdemli olup olmadyla
ilgili verilecek bir yarg veya yaplacak bir deerlendirme zorunlu olarak nceden
belirlenmi ahlaki ilkeler araclyla ele alnmak durumundadr. Bu metafizik kabul
MacIntyre u ifadelerle dile getirmektedir:
Kurallar ahlaksal yaamn temel kavram haline gelmitir. Dolaysyla da, karakter
nitelikleri, genel olarak, bizi doru kurallar btnn izlemeye yneltmelerinden dolay,
yalnzca bu nedenle, dllendirilir olmutur Dolaysyla modern grte, erdemlerin
temellendirilmesi, nceden baz ilke ve kurallarn temellendirilmesine dayanr.49
Daha nce ahlakn yasa benzeri ilkeler araclyla ifade edilmesinin modern
zamanlarda neden bu kadar poplerlik kazandyla ilgili bir vurgu yaplmt. Bunun
temel sebebi olarakta gittike giriftleen toplumsal yap ierisinde yasa benzeri
ahlaki ilkelerle elde edilen deerlendirme rahatl ve ilevselliin cazibesine dikkat
ekilmiti. Bu ilevsellik ve cazibelerine ramen yasalar her zaman iin indirgemeci
ve genel olmak durumundadrlar. Ahlak dnyamz ise genel olmaktan ziyade tikel
durumlarla alakal ve olduka kark bir manzara arz etmektedir. Duygularn, akln,
karakterin, iinde bulunulan durumun, gemiimizin ve gelecek kayglarmzn
birbirileriyle girift ilikileri ve bunlardan herhangi birine indirgenemeyecek bir
yaantnn yasa veya ilkeler araclyla tek boyuta, rnein akla, indirgenmesi
olduka yanl bir temeli ahlakn merkezine almak anlamna gelmektedir. Bu noktada
48
49
A.e., s. 458.
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ss. 180-181.
86
ada erdem etii noktasndan yneltilen eletiriye verilen temel cevap erdemin bir
yasay merkeze ald veya ondan trediinden daha ziyade yasa veya ilkelerin
aslnda
karakter
zellikleri,
deerlendirmelerden trediidir.
dolaysyla
50
erdemler
zerine
olan
genel
isimlendirdii, erdem etiinden gayr etik teorileri iki temel noktada hataya dmekle
itham etmektedir.51 Bunlardan ilki, onlar ilkeler ve yarglarn hukuk veya yasama
sistemi iindeki rolleriyle ilgili bir yanlg iindedirler. kinci olaraksa, ahlak yasas
aslnda kodlanamayacak bir eyi kodlama teebbsnden baka bir ey deildir. lk
yanlgyla alakal olarak, dnr, ilkeler ve yarglarn hukuk sz konusu olduunda
bir yasama cemaatini n gerektirdiini, dier bir deyile yarglarn cemaat eylemleri
olarak ortaya ktn dolaysyla da ilkelerden otomatik bir deerlendirme veya
yarg lt elde etmenin mmkn olmadn belirtmektedir. Buna gre ilkelere
merkezi bir yer veren modern etik teoriler, rnek alnan ve kendilerine temel
salayan hukuk dnyasyla ilgili ciddi bir yanlg iindedirler; ilkelerin veya
yasalarn uygulanmas hibir zaman iin bireysel bir mesele olmamtr ve ilkelerden
kacak sonu ilkeleri yorumlayacak daha byk ve kurumsal bir cemaatin varlna
muhtatr. Bu ise yorum farkllklarna yol at lde ahlakn matematiksel
anlamda kesin olmayan veya olamayacak doasna gndermede bulunmaktadr.
kinci temel yanlg ise ahlakn ne olduuyla ilgili ciddi bir zihinsel karklk
iermektedir. Bu yanlg tek veya birka ilke araclyla tm sosyal dnyann
aklanabileceine olan inantaki gibi bir yanlgdr. Yani ahlaki ilkeler ahlak
dnyasn oluturmaz, onu takip ederler. Dolaysyla ahlak belli ilkelere indirgeme
veya bunlarla kodlama abas ahlak dnyasnn zengin ve indirgenemez zyle ilgili
byk bir yanlgnn ifadesi olmak durumundadr. Peki, bu noktada erdem etii
kendine has bir zme sahip midir?
Waide, doal dil rneinden hareketle, bizim bir dili kullanrken veya
merammz bir dil araclyla ifade ederken herhangi bir ekilde bir dilbilgisi
kitabn veya doru kullanm klavuzunu takip etmemizin imknsz olduundan
hareketle, dilde olduu gibi ahlakta da eitilmi bir ngr veya algnn temel
olduunu belirtmektedir. Yani dilbilgisi kitaplar nasl ki bir dil iin gerekli olsalar
50
51
87
52
A.e., s. 468.
A.e., s. 469.
54
Martha C. Nussbaum, Virtue Ethics: A Misleading Category? The Journal of Ethics, No: 3,
1999, s. 170.
53
88
Ona gre hem Kant hem de faydac filozoflardan olan Sidgwick ve Mill yukarda
ifade edilen tm maddelere katlmaktadrlar ve onlarn erdemlerle ilgili yazdklarnn
yansra ahlak psikolojisiyle ilgili dnceler gelitirmeleri bu noktay destekler
mahiyettedir.
erdem teorisinin
deontik
ve
faydac
teoriler
tarafndan
ierilmesinden dolay erdem etii kavramyla ifade edilen ahlak felsefesinin bahsi
geen teoriler karsnda rakip olarak deerlendirmenin kategorik bir hata
olduunu savunmaktadr. 55 Bu noktada Sean Mcaleer Nussbaumun aslnda ok
temel bir hata yaptn dile getirerek erdem etiinin kendi bana ve dier etik
teoriler karsnda ele alnmas gerektiini savunmaktadr. Mcaleera gre
Nussbaumun ileri srd gibi herhangi bir ahlak felsefesinin sadece erdem
teorisine sahip olmas onu erdem etii kapsamnda deerlendirmemize imkn
tanmamaktadr. Bir ahlak felsefesinin erdem etii kapsamnda deerlendirilmesi iin
erdem teorisine sahip olmann da tesinde erdeme merkezi bir rol vermesi
gerekmektedir.56 Buna gre Kantn erdemi bir bireyin grevini gerekletirme gc
olarak deerlendirmesi, onun areatik bir kavram olan erdemi deontik bir kavram olan
grev kavramyla temellendirdiini gstermektedir. Bu ise erdem etiinin, daha
ncede vurgulanan temel ngrlerine zt bir durum olduu gibi erdem etii tam da
bu noktay eletirerek var olmutur. Dier yandan faydac dnrlerin erdem ve
ahlak psikolojisine vurgu yapmalar onlarn fayda kavramn erdem kavramndan
stn grdklerini veya erdemi ikinci dereceden bir kavram olarak ele aldklar
gereini deitirmemektedir. Bu adan bakldnda da herhangi bir ahlak
felsefesinin erdem etii kapsamnda deerlendirilip deerlendirilemeyecei erdemin
aklayan (explicantia) m aklanan (explicanda) m olduuyla yakndan alakaldr
ve dier teorilerle kyaslandnda erdem kavramnn erdem etiindeki merkezi rol
erdem etiinin hem onlardan farkn hem de imknn ortaya koymaktadr.57 Mcaleer
bu adan Nussbaumun erdem etiinin imknna ait sorgulamasnn geersiz
olduunu belirtmektedir.
Erdem etiinin imknna dair ikinci bir eletiri ise onun karakter ve karakter
zelliklerine gerek erdemin tanmnda gerekse teorinin i sistematiinde merkezi bir
55
89
Grant Gillett, Robin Hankey, Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue,
Philosophy and Literature, C. 29, No: 2, 2005, s. 269.
59
Gilbert Harman, Human Flourishing, Ethics, and Liberty, Philosophy and Public Affairs, C. 12,
No: 4, 1983, s. 307.
60
Gilbert Harman, "Moral Philosophy Meets Moral Psychology: Virtue Ethics and the Fundamental
Attribution Error," Proceedings of the Aristotelian Society, C. 99, 1999, s. 317.
61
A.e., s. 316.
90
temel atf
hatas
(fundamental
attribution
error)
yaptmz
yi eylem iyi karakterin bir sonucu deildir. yi eylem baskn olan evrenin bir
sonucudur. Gl olan d destekleri kaldrn, tutarl, iyi bir karakter gibi grnen ey havaya
toz zerreleri halinde savrulacaktr.63
62
A.e., s. 325.
A.e, ss. 319-320.
64
Gillett, Hankey , Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue, s. 270.
65
A.e., s. 271.
63
91
tarafndan belirlenir.
66
66
Kristen Monroe, How Identity and Perspective Constrain Moral Choice, International Political
Science Review / Revue internationale de science politique, C. 24, No: 4. Ekim 2003, s. 406.
67
A.e., s. 408.
68
A.e., s. 419.
69
Jonathan Webber, Virtue, Character and Situation, Journal of Moral Philosophy, C. 3, No: 2,
2006, s. 204
70
Rachana Kamtekar, Situationism and Virtue Ethics on the Content of Our Character, Ethics, C.
114, No: 3, Nisan 2004, s. 491.
92
93
75
A.e.
Michael Slote, Is Virtue Possible? Analysis, C. 42, No: 2, Mart 1982, s.70
77
A.e., s. 72.
76
94
srete ortaya kan ve bilgi gerektiren bir eyse o zaman bize ahlaki olarak doal
geldii halde tarihin ileri bir kesitinde aslnda bize doal gelenin doal olamadyla
ilgili bir bilgiye veya bilince erebiliriz. Burada tarihle kastedilen bireysel tarih deil
insanlk tarihidir, ayn ekilde bizden kastta genel olarak insanlk lemidir. Bu
adan da nmzde iki seenek kalr ya greceliliin gven telkin etmeyen ve
ahlak sosyal uzlaya indirgeyen sularna yelken aacaz ve erdem etiinin ahlak
noktasnda klasik sofistlerden farkl bir ey sylemediini kabul edeceiz ya da bu
sorunla ilgili ahlak sosyal uzlaya indirgemeyecek baka bir yntem bulacaz.
Slote bu noktada ikinci bir yaklam nermektedir ve bilimsel gelime ile ahlak
arasnda bir benzerlik kurmaktadr. 78 Bilimsel teorilerin tarihsel sre iinde en
byk glerini iddialarnn ortada olmas ve yanllanabilir olmasndan aldklar
aktr. Nitekim bilim deneyim dnyasn konu edindii ve insan idrakinin o anki
yapsyla yakndan alakal olduu iin bir teori yanllanabilir olma potansiyelini her
zaman iin iinde tamak durumundadr. Ancak kimse kalkp bilimsel teorilerin bu
zelliinden yola karak bilim yapma imknn sorgulamamaktadr. Slote iddiasnn
bilimsel ilerlemeden hareketle ayn ereveye sahip bir ahlaki ilerleme durumundan
ziyade tarihsel tecrbe iinde insan bilgi ve bilincinin eldeki veriler nda daha
iyiye doru gittiini gstermek ve sadece bu adan bir analojinin imknn
gstermek olduunu vurgulamaktadr. 79 Dnr bu noktada ilk ortaya kt zaman
dilimi iinde faydaclk ekolnn ahlaki anlaymza ve buradan hareketle de ahlaki
yaantmza farkl ve yeni bir soluk getirdiini ancak tamamen doru temeller
zerinden ykselmediinin en azndan gnmzde erdem etiini savunanlarca
gsterildiini belirtmektedir. Ancak bu faydacln ahlaki anlaymzn gelimesi ve
doruya bir adm daha yaklamamz noktasndaki katksn reddetmemizi
gerektirmemektedir. Bu noktada Slote ahlaka yeni bir pencereden bakmamz
gerektiini vurgulamakta ve ahlakn belirtilen ereve dhilinde, kavramlar ve ilkeler
asndan deil, erdemli bireyin pratik sahada doru ve yanllar zerine olan
eylemlerinden ve tavrlarndan hareketle deerlendirilmesi imknn sorgulamamz
gerektiini dnmektedir.80 Belirtilen soruna tarihsel bir varlk olarak insan ve ahlak
78
A.e., s. 75.
A.e.
80
A.e., s. 76.
79
95
kavraynn iinde tad grecelilik tehlikesine kar Julia Annas erdem etii
adna farkl gibi grnsede aslnda benzer bir savunma gelitirmitir. Annasa gre,
erdem etiinin insann sosyal ynne vurgu yapmas onun bo evrensel ahlaki
kavramlar bertaraf etmek adna insan sosyal olarak gml (socially embedded)
kabul etmesine imkn tanmaktadr. Bu kabuln yarataca grecelilik tehlikesini
bertaraf etmek adna da genelde tartmalarda grmezden gelinen pratik akl
yrtmeye yapt vurguyla, bireyin sosyal evresinden bamsz dnme gcne
gndermede bulunmaktadr.81 Bu ise ikili bir yapnn varln gstermektedir. Erdem
etii genel olarak ahlakn gerekletii ve ahlaki tavrn aktarld sosyal evreyle
ilgili olduka realist bir tutumun yansra insan olarak bireyin bamsz dnebilme
kapasitesinden hareketle her zaman iin iinde bulunulan sosyal evreyi amann
imkn dhilinde olduuna iaret etmektedir. Bylece erdem etiinin cari olan ahlak
dnyasndan hareketle merkezinde erdem kavram olmak zere grecelilie
savrulmayacak bir etik imknn salad vurgulanabilir. Bu erevede ada
erdem etii dnrlerinin ele ald konular tartlrken erdem etii, sosyal dnya
ve erdemli yaamann imkn olarak ahlaki eitim arasnda nasl bir ba olduu
zerinde ayrntl bir biimde durulacaktr.
81
96
David Solomon, Internal Objections to Virtue Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman,
Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, ss. 165-166.
83
Annas, Virtue Ethics, s. 515.
97
ise entelektel yndr. Buna gre erdemin sadece doru gerekelerle ortaya kmas
yetmemektedir. Erdem ayn zamanda uygun ve harmonik bir ruh haliyle ortaya
kmaldr. Bu ise bizi baka bir nemli ayrm noktasnda gtrmektedir. Erdemli
insan sadece doru gerekelerle doru biimde eyleyen insan deildir, o ayn
zamanda erdemli olmay tm kalbiyle isteyen insandr. 84 Ayn noktay Robert
Audide vurgulamtr. Audi, erdem etiinin temelinde mevcut olan, bireyin
karakterini deerlendirmede areatik kavramlarn merkeziliine iaret ettikten sonra
bireyin sadece ahlaki standartlara veya yasalara uygun hareket etmesinin onun ahlaki
olarak
saygnlk
kesp
edecek
bir
durumda
bulunmasna
yetmediini
vurgulamaktadr.85 Erdem etiinin erdemlerle ilgili dier bir nemli temel ngrs
ise onun insan hayatnn bir annda ortaya kan rastlantsal bir duruma tekabl
etmedii aksine hayatn btnsellii iinde ortaya kt ve bundan hareketle
deerlendirilmesi gerektii ynndeki vurgusudur. 86 Bu adan erdemin karakterle
ok yakn bir ilikisi mevcuttur. Erdem bahsettiimiz erevede bir karakter zellii
olmak durumundadr. Hatta Michael Slotea gre erdemler takdir edilen veya
hayranlk uyandran temel karakter zelliklerinden baka bir ey deildirler. 87
Karakterle ilgili tartmalar deerlendirdiimiz ksmda, onun uzun sreli, sabit,
tutarl, belli rasyonel gerekelere dayal eilimlerde bulunmamza imkn tanyan bir
olgu olduuna vurgu yaplmt. Bylece karakterle erdem arasndaki ba noktasnda
karakterin insann kendini gerekletirmesi srecinde sahip olduu ve ahlaki ierie
sahip zelliklerinin erdem olduu eklinde ifade edilebilir. Erdem etiinin dier bir
nemli noktas, erdemin insann kendini gerekletirmesi veya mutluluunu (faydac
anlamda geici psikolojik sre olarak deil kalc olan bir durum olarak
anlalmaldr) salayacak olan temel olgu olarak grlmesi ve bu adan da salt
arasal bir zeminde deerlendirilmemesidir. Baka bir ifadeyle erdemlere referansta
bulunmadan veya erdemlerin kurucu unsurlar olmadklar hi bir iyi tanmlanamaz.
Dier yandan erdem hayatmz oluturan unsurlar zerinde gerekletirilecek veya
onlara bir istikamet tayin edebilecek bir yetenek tr olarak ele alnabilir. 88 Bundan
84
A.e., s. 516.
Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, s. 189.
86
Annas, Virtue Ethics, s. 519.
87
Slote, From Morality to Virtue, s. 4.
88
Annas, Virtue Ethics, s. 522.
85
98
bilimsel
bir
insan
doas
tanm
zerinden
kendi
iddialarn
Modern etik teoriler, birka saygdeer rnek hari, sadece sebepler, deerler ve
snamayla ilgilenmilerdir. Onlar ahlaki motivasyon ve ahlak yaantsnn yaps ve
snrlklarnn motivasyonla olan ilikisini incelemeyi gzden karmlardr.93
89
Nicholas Everitt, Some Problems with Virtue Theory, Philosophy, No: 82, 2007, s. 277.
Annas, Virtue Ethics, s. 526.
91
A.e., ss. 526-527.
92
A.e., s. 533.
93
Michael Stocker, The Schizophrenia of Modern Ethical Theories, The Journal of Philosophy, C.
73, No: 14, Austos 1976, s. 453.
90
99
eletirisinin
dier
bir
yn
de
ahlakn
doru
kavramna
ile
ortaya
kabilecek
bir
yar
engellemektedir.
94
95
A.e., s. 455.
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 6.
100
96
97
101
98
David Copp, David Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue
Ethics, Ethics, C. 114, No: 3, Nisan 2004, s. 525.
99
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 21.
100
A.e., s. 22.
102
saylan iki zellik birbirileriyle balantldr. 101 Erdemlerin insann iyilii veya
kendini gerekletirmesi srecinde esas olgular olduu gr belli bir insan doas
tanmndan hareket etmektedir. Buna gre insann kendini gerekletirmesi demek
onun belli baz potansiyellere sahip olmas anlamna gelmektedir. Ancak daha
nemli iddia ise bu potansiyelleri gerekletirmenin bizi mutlu klaca ve insansal
iyiyi insana has bir dorultuda ortaya karaca kabuldr. Hursthouse bu noktada
zaman, mekn ve zne ilikisinin kilit bir neme sahip olduunu savunmaktadr.
Buna gre zor veya skntl zamanlarda insansal iyi veya erdemli bir yaam srmek
mmkn olmayabilir ya da normal zamanlarda bizim kendimizi gerekletirmemizi
salayan erdemli yaam bize zarar verebilir. rnein canilerin kol gezdii bir
ortamda arkada canls ve iyi niyetli olmak hayatmza mal olabilir! Bundan dolay
Hursthouse erdem ve insansal iyi arasndaki ilikiyi daha lman bir zeminde ele
alarak, erdemlerin tamamen deil, byk oranda sahibine faydal olduunu
savunmaktadr. 102 Burada kullanlan fayda sonuu felsefede kullanlan fayda
kavramyla kartrlmamaldr. Bu balamda o daha ok erdemlerin sahibi olan
bireyin insana has iyilikleri yaamasn mmkn klmann da tesinde kendileri de bu
iyiliin kurucu unsuru olarak erdemlerin faydal olmas anlamnda kullanlmaktadr.
Ele aldmz bu dncelerin belli bir insan doas tanmndan hareketle
oluturulduunu belirtmitik. Hursthouse insan doasn insan trn yelerine has
ortak zellikler olarak ele almaktadr. Hursthouseun bu noktada yasland temel
dayanak noktas bir eyin iyi olmasnn lsnn o eyin zelliklerinin bilinmesine
bal olduu dncesidir. Aristotelesin erdemle ilgili dncesinden aina
olduumuz ilevsellik teorisi yine gndemdedir. Hursthouse, Aristoteleste olduu
gibi insan ve dier varlklarla ilevsellik noktasnda bir benzerlik kurmaktadr. Buna
gre sosyal varlk olan insanla yine sosyal varlklar olan kurt, aslan benzeri canllar
arasnda bir analoji kurulabilir. Sosyal canllar temel olarak drt temel zellik
sergilerler: 1. Bireysel olarak hayatta kalma igds. 2. Trn devamlln
salama igds. 3. Acdan kanma ve bireysel olarak gerekletirilen eylemlerden
haz duyma eilimi. 4. Sosyal grubun salkl ilemesi noktasnda kaydedilen ilk
zelliin harmonik bir biimde gereklemesinin salanmas ynndeki kuvvetli
101
102
103
igd. 103 Bu drt temel zellik bizim bir trn bireylerinin kendilerine has
zellikleri veya trlerinin karakteristik zelliklerini sergileyip sergilemedikleri
noktasnda ki deerlendirmelerimizin temel dayanak noktasn tekil etmektedirler.104
nsan tr sz konusu olduunda da yukarda saylan drt temel ereve dhilinde ve
ancak insana zg karakteristik zelliklerin merkeze alnmasyla, ortaya kacak
olgular balamnda ahlaki deerlendirmeler yapmak mmkn olacaktr. Bu adan da
ahlaki deerlendirme ancak ve ancak insann karakteri veya iradesine younlaarak
mmkn hale gelirken, temel dayanak noktas insan trnn kendine has doal
karakteristik zelliklerinin bilinmesiyle ortaya kacaktr.105 Bu noktada insan trne
mensup bireyler olarak bizi dier canllardan ayran ok temel bir unsur vardr;
aklmz. Yani dier canllarn nasl olmas gerektii tamamen doa tarafndan
belirlenebilecekken, bizim iin byle bir ey kabul etmek; doay ahlak yaantsnda
normatif olarak grmek mmkn deildir. 106 Bunun en byk kant ise dier
canllarda olduunun aksine insan topluluklarnda grlen dank ve uzlatrlmas
neredeyse imknsz kltrel, sosyal ve ahlaki farkllklardr. Bu adan Hursthouse
insan tr iin karakteristik olan tek zelliin rasyonel eyleme veya yaama imkn
olduunu ve bu erevede insann iyiden haz duymas ve akln bu iyiyi
onaylamasnn daha nce saylan drt temel zellik erevesinde, insana has
karakteristik zelliklerin ortaya kmasna olanak tanmas olarak kaydetmektedir.107
Hursthouseun bu grleri doalc erdem etii olarak okunabilir. Nitekim kendiside
bu noktay u kelimelerle vurgulamaktadr: Biz kendimizi doal bir tr olarak
deerlendiririz; doal biyolojik dzene ait bit tr, yoksa lmsz ruha sahip canllar
veya zaten nceden var olan kiilik sahibi rasyonel varlklar olarak deil. 108 Bu
dnceden hareketle erdemi insana has karakteristik zelliklerin ortaya kmasna
imkn tanyan karakter zellikleri olarak tanmayan Hursthouse ayn zamanda erdem
etiinin gndelik ahlaki seimlerimizde bize yol gsterip gsteremeyecei sorunuyla
da bu ereve dhilinde ilgilenmektedir.
103
104
Erdem etiinin temel tezlerinden biri modern ahlaki teorilerin sadece eyleme
ynelik yasa benzeri ilkeler ortaya koyarken, ahlakn kendisinde ortaya kt
znenin ve karakterinin onlar tarafndan deerlendirme d braklmasdr. Ancak
erdem etii bize ahlaki olarak yol gsterecekse sadece dier etik teorilere eletiri
yneltmek ve genel deerlendirmeler yapmaktan ziyade eylemlerimiz noktasnda da
baz deerlendirme ltleri ortaya koymak durumundadr. Bu gereklemedii
takdirde ahlak dnyamzn bir ynn ihmal eden teorileri eletirirken daha baka bir
ynn ihmal eden bir teoriye kaymamz sz konusu olacaktr. 109 Hursthouse bu
noktada sadece ve sadece karakterin veya znenin areatik kavramlar araclyla
deerlendirilmesinden elde edilecek, eylemlerde yol gsterici vasf olan doru ve
yanl lt elde etmenin mmkn olduunu savunmaktadr. Dnr iin eylemin
rehberlii noktasnda tek bir lt vardr; doru olan eylem ve tavr, erdemli bireyin
ayn artlar altnda sergileyecei karakteristik eylem ve tavrdr. 110 Dier yandan
Hursthouse dier etik teorilerinde birka nclden olutuu gibi erdem etiinde
doru eylem teorisi olutururken ilk nclnn temel kavram olan erdemli birey
kimdir sorusunu cevaplayarak ilk ncl tamamlamas veya ikinci bir ncl
oluturmas gerektiini belirtmektedir. Buna gre ikinci nclmz udur: Erdemli
birey erdemli biimde eylemde bulunan, yaayan veya erdemlere sahip olan
bireydir.111 Erdem ve insann geliimi arasnda dnrn kurduu balanty daha
nce belirttiimiz iin tekrar erdem nedir sorusuna geri dnlmeyecektir. Burada
ortaya kan en nemli sorun bu lnn bize eylemlerimizde yol gsterici bir vasfa
sahip olup olmadyla alakaldr. nk Hursthouse gelitirdii ncllerin sadece
Nasl bir insan olmalym? sorusuna deil ayn zamanda Nasl eylemeliyim?
sorusuna da bir cevap niteliinde olduunu belirtmektedir.112 Dnr bu erevede
her erdemin belli bir kural yaratabilecei inanndadr. Buna gre adalet erdemi
adaletli davran, cmertlik erdemi cmert ol eklinde bir kural yaratma
kabiliyetine sahiptir.
113
erdemsizlik veya karakter bozukluu olduunu belirtebiliriz. Yani erdemin tam tersi
109
Copp, Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue Ethics, s. 544.
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 28.
111
Rosalind Hursthouse, Virtue Theory and Abortion, Philosophy and Public Affairs, C. 20, No: 3,
1991, s. 225.
112
A.e., s. 227.
113
A.e.
110
105
durumlar ortaya karan karakter zelliklerini erdeme ait olan zelliklerin tam kar
kutbunda insann gelimesinin veya mutlu bir hayat srmesinin nndeki karakter
engelleri olarak tanmlayabiliriz.114 Erdemsizliin temelinde ise dnyay olumsuz bir
pencereden alglama ve buna uygun bir duygusal tepki gelitirme olduu
dnlebilir. 115 Taylora gre insann geliimine engel olan veya mutsuz klan
erdemsizlikler arasnda yapt iten zevk almamak veya sklmak, tembellik, geici
hazlara olan kuvvetli eilim vb. saylabilir ancak liste farkl llere gre
deiebilir. 116 Erdem etiinin pratik sahada yol gsterici vasfa sahip olan ltlerine
geri dnlecek olursa, bu ltler genel olarak iki soru ortaya karmaktadr; birincisi
eer erdem ve ahlaki yaantda erdemli birey temel lt noktasysa ve yasa benzeri
bir ilkeler btn elimizde yoksa biz bu bireyi nasl tanyabiliriz? kinci olarak,
bizler tam anlamyla erdemli olmayan bireyler olarak gndelik hayatta erdemli
insann yapmad hatalar yapmakta ve bunun sonucunda da ahlaki seimler yapmak
durumunda kalmaktayz ancak erdemli birey hatal davranmayacandan bizim iine
dtmz artlarda bulunmayacandan bu durumlarda onun rnek alnmas da sz
konusu olamayacaktr. O halde onun bu artlarda nasl davranaca lt de bizim
iin yol gsterici vasfn kaybetmez mi? lk soru erdem ve ahlaki eitim ksmnda ele
alnacaktr, ikinci soruyu bir rnek araclyla amak gerekirse u rnek verilebilir.
rnein bir renci annesine yalan syleyip okula gitmesin ve bu rencinin annesi
ise olduka hassas bir bnyeye sahip olan ve gelen en ufak bir olumsuz haberden
dolay byk sknt duyan bir anne olsun. rencimiz darda gezerken okuldan bir
retmenine rastlasn. Bu retmeni de daha nce ayn rencinin birka yalann
yakalayan ve bir daha yalan sylemeyecei noktasnda ondan sz alan bir retmen
olsun. retmen renciye okula ailesinin bilgisi dhilinde mi gelmedii, yoksa
katn m sorsun. Eer renci tekrar yalan sylerse retmenine gemite vermi
olduu sz tutmam olacak ancak annesinin bu olaydan haberdar olmasn
engelleyecektir, doruyu sylerse annesine rahatszlk verecektir. Bu durum
karsnda ne yapmal? Teorik olarak ele alrsak erdemli birey zaten yalan
sylemeyecei iin byle bir duruma dmezdi. O halde Hursthouseun bu ilkesi
114
Gabriele Taylor, Deadly Vices, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York, Oxford
University Press, 1998, s. 157.
115
A.e., s. 168.
116
A.e., ss. 161-167.
106
bize nasl yol gsterecektir? David Copp ve David Sobell bu sorunun Hursthouseun
ilkesini genileterek aabileceimizi dnmektedirler. Buna gre ok ksaca
belirtmek gerekirse iinde bulunduumuz durumda erdemli bireyin bizden nasl
davranmamz isteyeceini dnerek bu itiraz alabilir.
117
Yani hatalarmz
Copp, Sobell, Morality and Virtue: An Assesment of Some Recent Work in Virtue Ethics, s. 546.
Hursthouse, Virtue Theory and Abortion, s. 226.
107
ahlaki haklar asndan yaklamaz. 119 Dier yandan erdem etii hamile kadn ve
fetsn konumlar hakknda n bilgiler gerektirir, bu doru bilgiden kast ise ahlaki
anlamda bir doruluk olmaktan ziyade bir eyin kesin olmas anlamndaki
doruluktur. Burada vurgulanan doru bilginin varl rnein biyolojik gerekleri
renip onun dorultusunda eylemek deildir; o kesinlikle bunun dnda, pratik akl
yrtme, duygular, eylemler, dnceler, arzular, tepkiler asndan erdemli olanla
erdemli olmayan arasndaki fark kavrama ve bu dorultuda bir tavr gelitirme
asndan ele alnr.120 Yani krtaj, yeni balayan bir insan hayatna son verme, bizim
lm ve hayatla ilgili tm dncelerimiz, aile ilikilerimiz ve ebeveynlikle ilgili
gerekler asndan da ele alnmaldr ya da erdemli bireyin tm bunlar dikkate
alacak bir birey olduu vurgulanmaldr. Hayatta olmann iyi mi kt m olduu,
lmn insan iin ne anlama geldii asndan doru bir tavrla krtaj ele alndnda
fetsn varlna son verilmesi kabul edilebilir bir durum olmamaktadr. nk biz
hayat lm karsnda daha deerli buluruz. Ayrca aile ilikileri asndan da
krtajla ilgili tercihin kiinin kendini gerekletirmesi veya daha mutlu olmas
noktasnda nasl bir etkiye sahip olduu sorgulanmaldr. Ailenin ve ebeveynliin
kendi ilerinde arzulanmaya deer olduklarn hemen herkes kabul edecekken, bir
bana zevk merkezli bir hayat srme noktasnda ayn eyi sylemek mmkn
deildir. Yani aileye sahip olmak ve ebeveynlik daha nce vurgulanan insan trne
has karakteristik zelliklerin ortaya kmasnda vazgeilmez bir merkezilie sahiptir.
Bu adan Hursthouse karakter salaml, bamszlk, kararllk, zgven,
sorumluluk gibi erdemlere sahip erdemli bir hamile kadnn tm bunlarn bilgisi ve
bilinciyle hareket edip krtaj onaylamayacan vurgulamaktadr.
Ele alnan rnek nispeten ak bir rnektir ve zellikle bizim toplumumuz iin,
saduyusal olarak, varlan sonu doru kabul edilebilecek bir sonutur.
Ancak
A.e., s. 235.
A.e., s. 237.
108
ekilmeden gerekletii srece erdemli bir tavr olacaktr. Yani sadece eylem deil
ayn zamanda arzular ve niyetlerde erdeme uygun olmaldr. Bu aslnda bir sorunun
da iaretidir; normal koullar altnda kendine hkim olma bizim iin erdemli bir
tavrdr ancak bireyin her eyiyle uyum iinde olmas gerektii vurgusu nefsine
hkim olmay erdemden ziyade bir karakter eksiklii olarak ne kartmaktadr.121
Nitekim Julia Annasta erdemin kendini kontrolden daha baka bir ey olduunu,
erdemin niyetler, eylemler, arzular arasnda tam bir uyumu gerektirdiini ve kendine
hkim olmaya tercih edildiini vurgulamaktadr. 122 Hursthouse ise konuyu ayn
ekilde devam ettirmekte ve kendi teorisini olutururken bu ayrma atfta
bulunmaktadr.123 Bu ayrmn altndaki temel nokta kendine hkim olan insann, tpk
erdemli birey gibi, olmas gerektii gibi davrand, doruyu gerekletirmekte hibir
teredddnn olmad ancak doru olan yapma noktasnda psikolojik bir zorluk
veya sknt hissettiidir.124 Ancak bu ayrmn zerine yasland temel dncede bir
sorun mevcuttur. rnein ok sevdiimiz bir atmzn ok ciddi bir sakatlk
geirdiini, iyileme ansnn olmadn ve onu o anda ldrmezsek ok byk
aclar ekerek leceini dnelim. Belirtilen temel ngrye gre erdemli bir birey
merhametinden dolay at ldrecek ancak bundan dolay hibir sknt veya zorluk
hissetmeyecektir. Dier yandan kendine hkim olan birey ise sonuta yine
merhametinden dolay at ac ekmemesi iin ldrecek ancak bundan sknt
ektiinden dolay bu bireyin karakter zaaf olduu sylenecektir. Bu kabul ahlaki
hissedilerimizle atma halinde olan bir grtr. Stohrun belirttii gibi bazen
doru olan eyi yapmaktan ac ekmemiz veya iimizde bir gerilim hissetmemiz hem
erdemli olduumuzun hem de aslnda dnyay doru biimde grdmzn
kantdr. 125 Ancak bu gr erdem etiine kkten bir meydan okumay iinde
barndrmaktan ziyade erdemin doasna ait bir tartmay ihtiva etmekte ve
dnrleri onu yeniden ele almaya armaktadr
Dier yandan hayatta karmza kan baz ahlaki sorunlar bizi bu rnekten
daha fazla ikilemde brakacak trdendir. rnein fakirliin kol gezdii bir
121
Karen E. Stohr, Moral Cacophony: When Continence is a Virtue, The Journal of Ethics, No. 7,
2003, s. 343.
122
Annas, The Morality of Happiness, s. 54.
123
Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 92.
124
Stohr, Moral Cacophony: When Continence is a Virtue, s. 345.
125
A.e., s. 363.
109
memlekette alktan len ocuklar varken bir bireyin servet biriktirip yeni bir araba
almas ahlaki deerlendirmenin kapsamna girer mi ve eer girerse bu erdemli eylem
asndan neye tekabl etmektedir? Bu mesele karsnda krtaj rneinde olduu
gibi ya hep ya hi trnden bir cevap verilemez. Verilecek her cevap belli ller
dhilinde birbirilerine nispetle belli bir derece farkna sahip olacaktr. Yani bu
durumda erdemli birey rneinden hareket edersek her ikisi de erdemli olan iki rnek
ahsiyetin eylemleri arasnda farkllklar olabilir. O halde biz kimi rnek alacaz?
nceki soruya benzer biimde erdemler arasnda ayn olayla ilgili bir uzlamazlk
karsa ne yapmalyz? rnein ocuu ok hasta olan ve bu adan da sigortal
olmaya ihtiyac olan bir ii dnelim. Bu iinin alt iyerinde herhangi bir
hatadan dolay maddi kayba neden olduunu ve bu i yerinde bu tr hatalara
msamaha gsterilmediini, daha nce benzer hata yapanlarn iten karldn
dnelim. imdi bu durum karsnda iyerinin amirleri ya adalet erdemine uygun
davranp bu iinin de iine son verecekler, ya da merhamet erdeminden hareketle bu
iinin ocuunu dikkate alp hatasn grmezden geleceklerdir. Bu rnekte adalet ve
merhamet erdemleri birbirileriyle atyormu gibi grnmektedir. Hursthouse ilk
sorunla alakal olarak ikisi de erdemli olan bireylerin eitli sebeplerden dolay farkl
eylemler sergileyebileceklerini kabul etmekte ancak onlarn erdemli olmann
gerekleri dna kmayacaklarn vurgulamaktadr.126 kinci rnekle alakal olaraksa
her bilginin kendine has bir metot ve kesinlik derecesi dayattn, Aristotelesin de
vurgulad gibi, ahlak sahasnda matematiksel kesinlik aramann bouna bir aba
olacan belirtmektedir. 127 Bundan hareketle erdem etiinde asl olan meselenin
hayatta karmza kabilecek her trl ahlaki soruna bir zm getirmekten ziyade
bu noktada bize doruyu iaret eden bir nirengi noktas salamak olduunu
vurgulayabiliriz. Peki, bizim ahlakla ilgili duygularmz veya kiiliimiz sadece bu
tartmalar balamnda ele alnabilir mi? ada erdem etii kapsamnda
belirttiimiz sorular ve sorunlar da dhil olmak zere(rnein erdemli bireyin nasl
rnek alnaca noktasnda) ahlaki eitimin ok byk nemi vardr. Dolaysyla bu
tr sorularn zm yolarnn elde edilmesinde, ahlaki eitim srecinin ada erdem
126
Rosalind Hursthouse, Normative Virtue Ethics, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New
York, Oxford University Press, 1998, s. 35.
127
A.e., ss. 29-30.
110
etiince nasl ele alndyla ilgili deerlendirmeler yapldnda daha sarih bir
kavraya kavuulacaktr.
Dier yandan Hursthouse erdemli bireyin eylemine indirgenemeyecek baz
ahlaki ltlerin mevcut olduunu ancak genel olarak doru kavramnn erdemli
bireyin karakteristik eylemine indirgenebileceini belirterek ksm bir ahlaki
indirgemecilii
kabul
etmitir.
128
Tamamen
erdemli
bireyin
eylemlerine
sadece
karakter
deerlendirmesinden
tretilmediini
128
111
zere ele almal ve erdemli bireyi temel l haline getirerek dier tm ahlaki
kavramlar hayranlk uyandran (admirable) karakter zellikleri olan erdemlerin
sahibi olan erdemli bireyden tretmeliyiz. 131
Slote, bu noktada etikle ilgili grlerini ise ahlaki mkemmelliin temel
formu olarak grd ilgi (care) erdemi merkezde olmak zere gelitirmitir.132
Bu erdemi kendine has bir ereve ierisinde tanmlayan dnrn temel k
noktas modern etik teorilerin ben-teki asimetrisi olarak adlandrd ahlak
anlaylarnn reddi zerine kuruludur. Buna gre hem saduyusal ahlaki kavrayta
hem de Kant deontik etikte ahlakilik ancak ve ancak tekiyle girilen ilikide failin
teki namna iyi olabilecek bir eylemde bulunmas erevesinde ele alnrken,
bireysel iyilik ahlak kapsamnda ele alnmamaktadr. Dier yandan faydacl
savunanlar ise birey ve teki arasnda herhangi birini merkeze almaktan ziyade
maksimum fayday savunduklarndan dolay ahlaki zne ve teki arasnda ahlaki bir
simetrinin imknn ortaya koymalarna ramen znenin kendi iyilii bu teoride
merkezi olarak ele alnmamaktadr. 133 Sloteun ahlaki znenin merkeziliine olan
vurgusu egoist bir ahlak felsefesini savunmasn gerektirmemektedir. Nitekim o
egoist ahlak teorilerini de tekini kurban eden (other-sacrificing) teoriler olarak
olumsuzlamaktadr. 134 O erdem etiinin ahlakta zne yanls (agent-favoring),
faydaclk dndaki teoriler veya anlaylarn ise zneyi kurban eden (agentsacrificing) olduunu vurgularken aslnda ahlakn merkezinin ilikisel dnyadan
daha ok znenin isel dnyas veya kendisi olduuyla birlikte znenin hayatnn
btnselliinin paralanp, ahlakn dar bir kapsamda ele alnmasna kar
kmaktadr. 135 Slote, buradan hareketle ahlakta erdemi merkeze aldmzda ise
saduyusal ahlak anlaynn erdemleri mutlak surette tekiyle iliki iinde
deerlendirmediini, zneyi de erdemler asndan ele aldn vurgulayarak aslnda
erdem etiinin saduyusal ahlaki anlaya uygun bir ynnn olduunu
vurgulamaktadr. 136 Buradan hareketle Slote iin ilgi erdeminin dengeli bir
131
112
biimde
ortaya
vurgulamalyz.
137
kt
zaman hayranlk
duyulacak
bir
erdem olduunu
kendisi ve tekiler arasnda saylan yaknlar ile birlikte tm insanlar bir snf kabul
edip dengeli bir biimde eylemde bulunmas anlamna gelmektedir. 138 Slote, hangi
eylemlerin bu erdem balamnda deerlendirilebilecei ile ilgili olarak yle
grnmektedir ki ncelikli olarak hayran olunacak karakter zellikleri olarak
erdemleri merkeze almakta sonrasnda ise dengeli ilgi erdemini aklamaktadr.
Slote iin nemli saylan ve hem tekine hem de bireye ynelik olan erdemler
mevcuttur ve bunlar temel erdem olan dengeli ilginin ortaya kmasnda sadece
ara olmak yerine ayn zamanda onun kurucu unsurlar olarakta deerlendirilebilirler.
Bunlar arasnda daha ok ahlaki zneyi ilgilendiren lmllk, metanet, ihtiyat, feraset
saylabilecekken daha ok tekini ilgilendiren erdemler ise cmertlik, nezaket, adalet
olarak saylabilir.139 Ancak bunlar arasnda kategorik bir ayrm yoktur nitekim adalet
gibi baz erdemler hem zneyi hem de tekini ilgilendiren erdemlerdir. Buradan
hareketle zellikle Kant etikte mevcut olan, saduyusal anlayn ahlak kapsamnda
savunduu bu asimetrik durumun ahlaki znenin deerini azaltt ve ahlak
daraltt gibi znenin kendi mutluluu ve iyi olmasna ahlaki anlamda olumlu deer
atfedecek bir temelden yoksun olduklarn vurgulayabiliriz.140 Hlbuki bizim kendi
fayda ve zararmza olan ancak ilikisel olmayan karakter zellikleri veya eylemlerin
ahlaki deerlendirmenin dnda tutulmas bizim kendimizi gerekletirme srecimiz
olarak ahlaktan dlanmamz tehlikesini iinde barndrmaktadr. rnein sadece
kendimle alakal olarak dzenli bir biimde yaamam, salma dikkat etmek ahlaki
deerlendirmenin dnda saylrken, tanmadm birinin saln korumas iin
gsterdiim aba ahlaki bir tutum olarak takdir edilmektedir. rnei tersten ele
alacak olursak salk noktasnda kendime dikkat etmemem ahlaki bir knamaya tabi
tutulmazken, tanmadm birinin saln tehlikeye drecek bir eylemde
bulunmam knanmaktadr. Slote, ite bu daraltmaya ve paralanmaya kar kmakta
ve ahlakn failin tm hayatn kuatacak denli zengin olduunu vurgulamaktadr.
Ahlaki znenin yaantsn kuatmas noktasnda erdemlerin hem ilikisel hem de
137
113
felsefe
yaplarak,
farazi
rnek
zmlemeler
zerinden
srelerinde
rol
modellerinden
hareketle
iselletirilerek
elde
114
Dolaysyla sosyal pratikler ve bireysel karakter zellikleri olarak erdemler ancak bir
gelenek dhilinde anlalabilir veya anlaml hale gelebilirler. Gelenein bu merkezi
yatak olma ilevi bize erdemlerin sadece bireysel bir karakter arz etmekten te
toplumsal bir yn olduunu da anlatr. Nitekim geleneklerin toplumlarn
tarihlerinde ortaya kan olgular olduu noktas herhangi bir pheye mahal
brakmayacak kadar aktr. Bu paralelde MacIntyre erdemi tanmlarken toplumsal
ynne ok byk bir vurgu yapmaktadr. Dnre gre erdem, daha nce de
belirtildii gibi, Sahip olunmas ve hayata geirilmesi, pratiklere isel olan iyileri
baarmamz olanakl klmaya ynelik olan, yoksunluu ise bizi, bu tr herhangi bir
iyiyi baarmaktan byk lde alkoyan, edinilmi insansal bir niteliktir. 146 Bu
tanmda ne kan iki nemli kavram vardr. Bunlar pratik ve isel iyi
143
115
MacIntyre iin isel iyi demek herhangi bir pratiin gerekletirilmesiyle elde
edilebilecek, baka yollardan elde edilemeyecek trden iyilerken, dsal iyiler sz
konusu pratiin yan unsuru olarak ortaya kan ancak baka yollardan da elde
edilebilecek trden olan iyilerdir. rnein satran oyununda, bir turnuvada, para
kazanmak onun iin dsal bir iyiyken, sadece ve sadece satrancn oynanmasyla elde
edilecek iyiler ise, rnein stratejik imgelem, isel iyiler olmak durumundadr. 148
MacIntyre, erdemlerin pratik sahada gereklemesi iin erdemin mutlaka ve
mutlaka olmas gerektiini savunur; adalet, cesaret ve gvenirlilik. Dnre gre bu
erdemlerin bizim isel iyileri elde etmemize olanak tanmaktaki merkezi rolleri,
onlarn pratii ekillendiren standart ve amalar kendileriyle paylatmz dier
insanlarla olan ilikilerimizi149 belirleyen veya olanakl klan erdemler olmasndan
kaynaklanmaktadr. Burada asl nemli olan bir dier nokta ise bu erdemlerin
evrensel bir ynnn olmasdr. Dnr bu erdemlerin temel zelliini u ekilde
ifade etmektedir: Kendi zel ahlak grmz ya da kendi toplumumuzun zel
kodlar ne olursa olsun, kendimizi ve bakalarn kendilerine gre karakterize etmek
zorunda olduumuz erdemler olarak kabul ediyorum.150
Dnr modern toplumlarda grlen atmalar veya erdemlerin merkezi
roln kaybetmesini ise dsal iyilerin, pratiklerde asl olan isel iyilerin yerine
gemesinde aramaktadr. Ona gre dsal iyiler, servet ve bedensel haz gibi, her
zaman iin bireysel mlkiyet veya sahiplilik asndan var olurlar. 151 Dier bir
147
A.e., s. 278.
A.e., ss. 279-280.
149
A.e., s. 284.
150
A.e., s. 285.
151
A.e., s. 282.
148
116
ifadeyle isel iyilerin merkezi roln kaybetmesi, bireye has dsal iyileri sosyal
dnyada
merkeziletirdii
lde
toplumsal
yaantnn
kmesi
anlamna
yaant noktasnda
erdemi salt
bir
ilevin
153
156
anlamamz iin gerekli olan ortam salamas, onun eylemlerimizin kayna olarak
152
A.e., s. 276.
A.e., s. 303.
Andrew Mason, MacIntyrea gre liberal modern sosyal ve siyasal evrenin bireyin deiik roller
arasnda paralanmas ve btnln kaybetmesine neden olmasnn cari olan kapital merkezlilik ve
pazar ekonomisinin ilemesinde herhangi bir erdem tasarmnn engel olarak grlmesinden
kaynaklandn belirtmektedir. Bu durumun ortaya kmasnda ahlaklln otorite ve yasa merkezli
olarak tanmlanmasndan kaynaklanan ve sistemin ilemesi noktasnda olduka yararl olan itaat
kltr nemli bir paya sahiptir. Dier yandan liberal devlet teorilerinin devletin eitli ahlaki grler
ve tutumlar arasnda tarafsz olmas gerektii kabul de erdemlerin sosyal hayatta merkezi rollerini
kaybetmesinde etkili olmutur.
Bkz.: Andrew Mason, MacIntyre on Modernity and How It Has Marginilized the Virtues, How
Should One Live? Ed. Roger Crisp, New York, Oxford University Press, 1998, ss. 193-194.
John R. Wallach ise MacIntyren Aristotelesi gelenee vurgu yapmasnn altnda, onun bu gelenei
Nietzschenin iaret ettii modern ahlakn rasyonel olarak temellendirilemeyecei nk arzunun
iradesi (passion will) ve ben-merkezciliin ahlakn dayand temel fenomenler olduu ynndeki
meydan okumasna direnebilecek tek seenek olarak grmesine balamaktadr.
Bkz.: Wallach, Contemporary Aristotelianism, s. 625-626.
154
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 223, 291.
155
Seung, Virtues and Values: A Platonic Account, ss. 223-224.
156
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, s. 299.
153
117
erdemlerin kendisine nispetle anlaml hale gelmesi de dhil olmak zere bireysel
yaantnn ancak bu amaca gre deerlendirilebilmesiyle birlikte anlk olarak deien
duygularn hkimiyetinden kurtulmak olarak yorumlanabilir. nsann nihai amac
olarak ne srlen yksel btnlk ise sadece iki erdem araclyla tanmlanr;
btnlk (integrity) ve tutarllk (constancy).157 Aristotelesin biyolojik teleolojisine
kar bu dnce toplumsal bir teleoloji dayatmaktadr; tutarl bir yk ancak ve
ancak toplum ierisinde mmkndr. Nitekim dnr nihai amac toplumsal adan
tanmladn kendisi de belirtmektedir.158 Bu dnce herhangi bir toplumsal veya
bireysel nihai ama iin ak kap brakmaktadr. Her ne kadar dnr daha nce
belirtilen erdemlerle nihai ama noktasnda bir snrlama getirsede, belirttii nihai
ama ancak bir form olma nispetindedir ve toplumsal olarak kabul edilen ortak bir iyi
ideali mevcutsa anlam veya ierik kazanabilmektedir. Nitekim daha nce belirtildii
gibi kendiside erdemin imkn olarak topluma iaret etmektedir. Toplumun
erdemlerin veya ahlakiliim merkezinde olmasnn nedeni olarak dier bir dnr
Robert C. Solomonun vurgulad noktalar MacIntyre destekler niteliktedir.
Solomona gre Yahudi-Hristiyan gelenein ve modernizmin ahlak noktasndaki
yasa merkezli tavrlar ahlak hem dardan dayatlan kurallara uyma olarak hem de
toplumsal temellendirme imkn olmayan ve ncelikle ya Tanr ile alakal ya da
bireyle alakal bir olgu olarak ele alnmasna sebep olmaktadr. 159 Dnr erdem
etiinin imkn noktasnda en vazgeilmez gereklik olarak toplum veya organik bir
yapya iaret ettiinden dolay daha doru bir kavram olan cemaatin (community)
nemini mkemmellik, rol kimlii, kuatclk, btnsellik ve pratik bilgelik gibi
erdem etiinin ana konular arasnda saylan olgularn mmkn olmasn salayan ve
onlarn kendisinde gerekletii ana yatak olma ileviyle aklamaktadr. 160 Dier
yandan MacIntyre ykye vurgu yapmasnn temel nedeni olarak tpk gerek hayatta
olduu gibi ngrlemezliin ve erekselliin ykde de temel bir ileve sahip
olmasn gstermektedir.
161
157
A.e.
A.e., s. 291.
159
Robert C. Solomon, Corporate Roles, Personal Virtues: An Aristotelian Approach to Business
Ethics, Virtue Ethics, Ed. David Statman, Edinburgh, Edinburgh University Press, 1997, s. 221.
160
A.e., s. 214.
161
MacIntyre, Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ss. 318-319.
158
118
162
163
A.e., s. 319.
Mijuskovic, Virtue Ethics, s. 140.
119
noktasn oluturmaktadr.
164
Failin niyetlerini, nceden de belirttiim gibi, bu niyetlerin failin belirli bir kadn
ya da erkein- kendi tarihindeki rolne gndermede bulunarak nedensel ve zamansal adan
belirli bir sraya sokarz; ayn zamanda, niyetleri, bu niyetlerin ait olduklar ortamn veya
ortamlarn kendi tarihi ierisindeki rollerine gndermede bulunarak da belirli bir yere
oturturuz Ve bylece de, belirli bir tr yksel tarihin (narrative history) insansal edimleri
karakterize etmenin temel ve zsel bir biimi olduu aa km olur.165
120
169
yk veya edebiyat eserlerinden hareketle, erdemin doas ve imkn zerine yaplan almalar
olduka zengin ahlak dnyas betimlemelerinden hareketle insann duygular, hissedileri,
motivasyonlar ve eylemlerini ele almaktadrlar. rnein W. R. Elton bu paralelde yazd bir
makalede Aristoteles etiinden hareketle Shakespearein eserlerinde geen karakterlerin sergiledikleri
erdemleri ve karakter bozukluklarn ele almakta ve bundan hareketle de erdem, ahlaki sorumluluun
gerei olarak gnllk ve gnlszlk, seim gibi temel ahlaki durumlarla ilgili karmlarda
bulunmaktadr.
Bkz.: W. R. Elton, Aristoteles Nicomachean Ethics and Shakespeares Troilus and Cressida,
Journal of the History of Ideas, C. 58, No: 2, 1997, ss. 331-337.
170
Statman, Introduction to Virtue Ethics, s. 18.
171
Grant, Hankey , Oedipus The King: Temperament, Character, and Virtue, s. 272.
121
ve
eitimsel
pratiklerde
en
iyi
biimde
gerekletirmelerini
A.e., s. 270.
A.e., s. 272.
174
Blaine J. Fowers, Alan C. Tjeltveit, Introduction: Virtue Obscured and Retrieved: Character,
Community, and Practices in Behavioral Science,American Behavioral Scientist, No: 47, 2003, s.
388.
175
A.e., s. 293.
173
122
Matt Stichter, Ethical Expertise: The Skill Model of Virtue, Ethical Theory and Moral
Practice, C. 10 No: 183, 2007, s. 387.
177
A.e., s. 392.
178
Julia Annas, Being Virtuous and Doing the Right Thing, Proceedings and Addresses of the
American Philosophical Association, C. 78, No: 2, Kasm 2004, s. 61.
179
A.e., s. 62.
123
bize yol gsterici vasf olan ilkeler gelitirdii kabul yatmaktadr. Bu yntem veya
kabul bilimle bir benzerlik kurularak mmkn hale gelmektedir ancak farkl bilim
trleri arasnda metot ve uygulama noktasndaki farkllklar grmezden gelinmekte
ve bilimin amacnn teorik anlama iken ahlakn amacnn pratik olduu ve bireyleri,
tikel durumlar ve eylemleri kapsad grmezden gelinmektedir. Bundan hareketle
oluturulan ahlaki ilkeler, ahlak yaamay teknik el kitab modeli olarak
isimlendirilebilecek ve sadece bu ilkeleri doru uygulayabilme yetenei isteyen bir
olgular demeti olarak karmza karmaktadr.180 Annas kendi ifadesiyle bu modele
adan kar kmaktadr:181
1. Bu model ahlaki yaanty teknik bir beceri olarak ele almakta ve onu
zekya dayal olarak kavranabilecek bir hviyete indirgemektedir. rnein
zeki olan bir ocuk bu ilkeleri hayat becerisi daha fazla olan bir bireyden daha
iyi kavrayabilir kabul ahlak yaantsnda tecrbenin nemini inkr ettii
lde ahlaki sorunlar onu neredeyse matematik sorularnn zm
derecesinde ele almaktadr.
2. Eer ama yasa benzeri ahlaki ilkelerin anlalmas ise kendisi ahlakl
olmad halde bu ilkeleri daha iyi kavrayan birinin ahlaki konularda yol
gsterici vasfa sahip olduunu kabul etmememiz iin hi bir sebep yoktur.
Yani bu model ahlaki olan znenin karakter zelliklerinden bamsz olarak
ele almaktadr. Hatrlanaca zere her erdemli eylem, bunu ortaya koyan
znenin erdemli birey olduunu gstermemektedir. Yani erdemli eylem ancak
ve ancak erdemli bir motivasyondan kaynaklanyorsa vlmeyi hak
etmektedir. 182 Buna bal olarakta ahlaki eylem ile ahlaki zne arasnda
kopmaz bir ba olduu gerei teknik modeli merkeze alan etik teorilerce
grmezden gelinmektedir.
3. Teknik model, ahlak herkesin eit derecede tabi olmas gereken kurallar
btn olarak ele alrken, aslnda benim ahlaki kararlarmn beni baladn,
bunlardan dolay vlebileceimi ve yerilebileceimi grmezden gelmektedir.
180
A.e., s. 63.
A.e., ss. 64-66.
182
Audi, Moral Knowledge and Ethical Character, s. 174, 189.
181
124
Yani zneden bamsz, onu merkeze almayan kurallar btn bireyi ahlaktan
yabanclatrmaktadr.
Erdem etiinin buna kar temel form olarak gelitirdii erdemli bireyin
karlatn durumda karakteristik olarak davranaca gibi davran ilkesi veya
nermesi ise sadece bu ilkeyle snrl kald zaman teknik el kitab noktasnda
tecrbeli olan, onu bizden daha iyi yorumlayacak bir uzman nermekten baka bir
fark ifade etmemektedir.183 Yani erdem etiinin bu noktada kalmas, aldmz bir
rnn kullanm klavuzunun zerinde sktmz zaman danacamz ve bu
kullanm kurallarn bize aklayacak bir yardm merkezinin telefon numarasnn
verilmesinden farkl deildir. Annas bu noktada Aristotelesin pratik yetenek
analojisinden hareketle oluturulan modelini erdemli bireyin ortaya kmasnda ve
ahlaki yaantda temel olarak ele almay nermektedir. 184 Yetenek modelinin
temelinde ise ahlak, ahlaki ilkeleri kitaplardan alarak elde edilecek bir ey olarak
grmek yerine, iyi rnei taklit ve sosyalleme srelerinde rol modelleri olmadan
renilemeyecek bir olgu olarak ele alma n kabul vardr.185 Dier ahlak teorileri
ahlak teknik el kitaplarna indirgerken erdem etii bize hayatn tm canll ile
ahlakn renilecei ve yaanaca yer olduunu anlatmaktadr. Buna gre, rnein
iyi bir mimar olmak nasl ki sadece kitaplar okuyarak mmkn olmayacaksa; iyi
mimar olmak pratikle, tecrbeyle dier byk mimarlar rnek almakla; ksaca
bireyin kendi abasyla ve tecrbesiyle mmkn hale gelecekse erdemli birey olmada
erdemli bireyleri rnek almakla, onlarn rol modellii ile karlalan durumlarda
onlarn rneklii sayesinde doru olan duyarllk ve tavrlarn ortaya kmasyla
mmkn hale gelecektir. Nihai amasa tpk dier pratik yeteneklerde olduu gibi
taklit ve yknmeyle balayan bu srecin sonunda znenin kendi bana daha nce
belirtilen pratik bilgelik kapsamnda erdemli bir birey olarak hayatn srdrmesidir.
Bu noktada, yeni balayanlar veya erdemli olma yolunda olanlar erdemli bireyin
karakteristik olarak davranaca gibi davranrken temel olarak erdem, rnein
cesaret, bir eylemi gerektirdii, doru olduu, takdir edildii ve elde edilmeyeyknmeye (emulation) deer olduundan hareketle rol modellerini dikkate alarak
183
125
186
126
127
olmas, dnr tarafndan, eitli hayat koullarnda seilen liderin taklidi yoluyla
dogmatizme dmeyi engelledii lde ahlak dnyasnn zenginliini ifade eden
olumlu bir gereklik olarak ele alnmaktadr.191
Sonu olarak yasa merkezli ahlak teorilerinin ahlak hayatn daraltt,
temellendiremedii, insana yabanclatrd, sorunlarmza bir zm getiremedii
gibi eletirilerden hareketle ortaya kan ada erdem etii zellikle bu blmde
belirtilen kendine has bir ereve iinde erdemlerin taycs olan erdemli bireyi ve
erdemleri ahlaki yaantnn merkezine geirdii lde dier teorilere nispetle daha
zengin, canl ve geni bir ereve iinde ahlak ele alm ve buna uygun bir ahlaki
zne, karakter geliimi, ahlaki eitim modeli gelitirerek gnmzn en nemli ve
cazip ahlak teorilerinden biri haline gelmitir.
191
A.e., s. 151.
128
Dinsel gelenekler temel olarak insann iyiliini ve mutluluunu sadece insan merkezli olarak ele
almamak ve daha geni deerler, varlklar, idealler ve pratikler asndan ahlaka yaklamak
noktasndan dinsel olmayan ahlak teorilerinden ayrlrlar. Bundan dolay genel olarak dinsel
geleneklerin zelde ise dinsel ahlakn kapsamnn dier ahlak teorilerinden daha geni ve kuatc
olduu vurgulanmaldr. te yandan din ve ahlak ilikisini ele almak her iki kavramda da belli
snrlandrmalara gitmeyi gerektirmektedir. Yani kullanlan kavramlar farkl gelenekler ve felsefe
yapma tarzlar arasnda olduka farkl ve birbirine zt anlamlara sahip olabilirler. Bu adan Bat
dinsel gelenei iinde yer alan slam, Hristiyanlk ve Yahudilik asndan dinin stn bir yaratc
inancyla birlikte, bu yaratcnn insanlara gndelik hayatlar da dhil olmak zere var olularnn tm
safhalarnda yol gstermesi ve bundan hareketlede merkezinde sorumlu ahlaki znenin bulunduu bir
din ve ahlak tanmndan hareketle erdem etii balamnda din ve ahlak ilikisi ele alnacaktr. Bu
erevede dinsel ahlak sz konusu olduunda bir birinden farkl tr tutum genel olarak kendini
belli etmektedir. Bunlardan ilki din veya dinlerdeki rasyonel yap, ayrtedici kavram ve olgulardan
hareketle ahlakn din iindeki yerini ele ald gibi dinin ahlak yaantsndaki nemine vurgu yapar.
Bu gr ekilci bir ynelimi ifade etmektedir. kinci olaraksa sosyo-dilsel olarak, dinsel yol
gstericiliin toplumlar veya cemaatlerin mitler, ayinler, sylemler ve inanlar balamnda
gerekletii ve bu lde de bir biriyle e llemez yaam biimlerini ortaya kardn savunan ve
dinsel ahlaka bu zaviyeden yaklaan dnrlerin benimsedii yaklam tarzdr. nc yaklam
tarznda ise ahlaki doalclk olarak adlandrlabilecek bir tutum olarak ahlaki tikellerle ilgilendii
lde genel olarak onlar inan sistemleri dhilinde ele alan ve ahlaki nermeleri inan sisteminden
yaltmay kabul etmeyen bir gre tekabl etmektedir. Daha nce erdem etii kapsamnda topluluk
veya cemaatin nemi zellikle de MacIntyre zerinden vurgulanmt. Dolaysyla sosyo-dilsel
yaklam erdem etii balamnda din ve ahlak ilikisini ele almak iin uygun bir yaklam tarzdr.
Ancak bu almada ama yeni veya farkl bir yaklam tarz gelitirmek deildir. Bu ama yerine
ada erdem etiinin hali hazrdaki durumundan hareketle din ve ahlak ilikisini deerlendirmek ana
hedef olduundan dolay di ve ahlak ilikisinde anlan yaklam tarzlar arasnda herhangi bir
snrlamaya gidlmeyecektir. Dier yandan bu ksmda din ve ahlak kavramlar bat dinsel gelenei
dnda herhangi bir kstlamaya tabi tutulmadan ve aksi gerekmedike de buna zel bir vurgu
yaplmadan ele alnacaktr. Bunun temel nedeni ada erdem etii kapsamnda din ve ahlak ilikisini
ele alrken din ve ahlak kavramlarnn saduyusal anlamda ele alnmalarnn meselenin
anlalmas nnde bir engel tekil etmemesidir.
Bkz. William Schweiker, "On Religious Ethics," The Blackwell Companion to Religious Ethics. Ed.
William
Schweiker,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2004,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631216346_chunk_g978063121634
63, 17 Kasm 2007
129
zellikleri
zerinden
erdemi
tartrken
aslnda
doalc
bir
dil
kullanmlardr. MacIntyre ise insann sosyal bir varlk olduu gereinden hareket
ederek ahlak temellendirmeye almtr. Her dnrde de belli bir insan doas
tanm gizli veya ak mevcuttur. Bu insan her halkarda ya din ddr ya da din d
olma kabiliyeti vardr. nsan ve din arasndaki ilikinin bu derece basit bir biimde
ele alnmas dier bir sorun olarak grnmektedir. Daha nce vurguladmz
temel noktadan ilkinin temelinde de son tespitin temelinde de seklerleme olgusu
bulunmaktadr. Dolaysyla belirtilen noktalardan bu ksm asndan daha temel olan
ahlak ve din ayrm, dinsel ahlakn erdem etiine uygun olup olmad veya tersinden
erdem etiinin dinsel ahlaka uygun bir yap arz edip etmedii ile ilgili tartmalara
gemeden nce seklerleme paradigmasna deinmekte fayda bulunmaktadr.
Bryan Wilson, tm dinlerin kendilerine has yollarla inananlarna bir kurtulu
dncesi aladklarn ve bunun toplumsal bir ahlak gerektirdii gibi bireyin
sorumluluu merkezde de olsa toplumsal ynden bamszlam bir kurtulu
2
Antoine Vergote, Din, nan ve nanszlk (Psikolojik nceleme), ev. Veysel Uysal, stanbul,
FAV, 1999, s.278
130
Modern
Dindar olmayan insan, yalnzca modern Bat toplumlarnda yeni bir varolusal
konum stlenmektedir; kendini tarihin zne ve etkeni olarak tanmlamakta ve aknla her
trl bavuruyu reddetmektedir. Dier bir deyimle, tarihte, insan iin insanlk durumunun
(condition humaine) sunduunun dnda dier hibir modeli kabul etmemektedir. nsan,
kendi kendini yapmaktadr. Bunu da tam anlamyla, kendini ve dnyay kutsallktan
arndrd lde yapabilmektedir.4
131
ve
byk lde
A.e.
A.e.
8
Philip S. Gorski, Historicizing the Secularization Debate: Church, State, and Society in Late
Medieval and Early Modern Europe, CA. 1300 to 1700, American Sociological Review, C. 65,
ubat 2000, ss. 140-141.
7
132
olduunu savunmaktadr. 9 Konumuz asndan son tez nemli bir noktaya iaret
etmektedir. zellikle Anscombe tarafndan dile getirilen dinsel ahlakn kurucu
vasfnn yasa merkezli olmas ve akn bir yasa koyucu dncesinin mevcut
olmad veya genel hkimiyetini yitirdii modern dnyada dinsel ahlakn ve onun
genel formuna yaslanan etik teorilerin ahlak temellendiremeyecei dncesine
kar farkl bir okuma biimi olarak dinlerin form deitirse bile hala ahlakn gl
birer kurucu unsurlar olarak mevcudiyetlerini devam ettirdiini gstermesi asndan
son tez nemli bir itiraz noktas oluturmaktadr. Bu balamda din, erdem ve ahlaki
kltr arasndaki iliki nemli bir tartma konusu olarak n plana kmaktadr.
John Cottingham din, erdem ve ahlaki kltr ilikisinin temel olarak iki
adan ele alnabileceini belirtmektedir. 10 Bunlardan ilki dini sosyal ve siyasal
hayatn bir tr imentosu olarak gren, geleneksel deerlere sayg duyulmasn
salayan bir fenomen olarak dini arasal konuma indirgeyen muhafazakr grtr.
kincisi ise dinsel inanlar ve genel olarak dini ahlakn yata veya kurucusu olarak
grd lde, ahlakn din d olabileceini reddeden ve dini ahlak
temellendirmede tek meru kaynak olarak gren zc grtr. Cottingham
toplumun ve siyasetin aamal olarak seklerlemesine bal olarak felsefede de
benzer bir srete geleneksel dnemde Tanr ve onun zellikleri veya iradesi
etrafnda yaplan ahlak felsefesi tartmalarnn yerini ahlaki geerlilik iddia ve
temellendirmesini kendi iinde tayan ve dinsel temellendirmeden kopuu
simgeleyen sekler ahlak teorilerinin ortaya ktn vurgulamaktadr. 11 Ancak
felsefede ortaya kan bu seklerleme eilimi popler bilinte yanksn bulamam
ve geni kitleler dinin ahlak temellendirmede yegne kaynak olduunu dolaysyla
din dncesinin reddedildii bir dncede ahlaki olanla, olmayan arasndaki
ayrmn yok olaca dncesine bal kalmlardr. 12 Bu dncenin srmesinde
etkili olan en byk unsur ise dindarln azald toplumlarda erdem ve erdemsizlik,
ahlak ve ahlakszlk arasnda mevcut olan ayrmn neredeyse ortadan kalkmaya yz
tutmasdr. Cottingham bu noktada toplumun sahip olduu ahlak kltr veya
9
A.e., s. 141.
John Cottingham, Religion, Virtue, and Ethical Culture, Philosophy, C. 69, No: 268, Nisan 1994,
s. 163.
11
A.e., s. 164
12
A.e,, s. 165.
10
133
ahlaki kltr erevesinde ahlakn dine indirgenmeden ele alnabileceini, hatta ele
alnmas gerektiini savunmaktadr. Buna gre amzda ahlaki kkensizlik
sorunu mevcuttur ancak bu sorun dorudan doruya dinin etkisini yitirmesinden
kaynaklanmamakta, genel olarak dinin de iine gml halde bulunduu ve bize
teori veya felsefe ncesi kavramsal, duygusal, bilinsel bir arka plan salayan ahlak
kltrnn zayflamasndan kaynaklanmaktadr. Bu ise toplumlarn tarihine ve
geleneklerine ikin bir biimde bulunan ahlaki mkemmelliin rnekleri ve
standartlarn salayan ahlak kltrnn zayflad bir dnemde felsefe yapma
imknnn olduka daralmas sonucunu dourmaktadr.13 Ahlak felsefesi balamnda
bu durum ahlaki formun muhafaza edildii ancak ieriin buharlat ve ortak
deerler dnyasnn somutlat ahlak kltrnn zayflamas sonucunda felsefenin
zerinde i grecei kavramlar ve dncelerin radikal bir grecelilie ve
kkszle uramas anlamna gelmektedir. Cottingham seklerleme olgusunu
kabul etmekte ve bundan hareketle de din-erdem-ahlak kltr lemesi ierisinde
dine ahlak kltr ierisinde bir yer ayrmakta ancak ona ahlak kendi iinde
tketecek veya kuatacak bir rol vermemektedir. Ahlaki kltr mzik, iir, edebiyat,
resim, din ve dier kltrel unsurlar iermekte ve bize gereklii nasl grmemiz
gerektiini rettii lde sadece entelektel kantlarla salanamayacak olan ahlaki
zne olma idealini duygusal ve entelektel bir duyarllk erevesinde olanakl
klmaktadr. 14 Cottinghamn zerinde srarla durduu dier bir nemli nokta ise
duygu ve akl kartlnn ahlak sz konusu olduunda kurulamayaca ve
duygularn bilince dolaysyla akla ynelik kurucu vasflarnn bulunduudur. 15
Gnmzde yaadmz ahlaki kkensizlik sorunu bu ereve dhilinde bize
ahlaki zne olma idealini duygudan balayarak akla varacak biimde veya akl ve
duyguyu kuatacak biimde olanakl klan erdemlerin ilerinde anlaml olduklar
gelenekler ann salad ahlaki canllk ve temellendirmenin, bu geleneklerin
zayflamaya yz tutmalarndan dolay ahlaki zneyi ortaya karacak glerini
yitirmelerinden kaynaklanmaktadr. Bu dncede iki nemli temel kabul noktas
bulunmaktadr. lki, geleneksel dnemlerde ahlaki kltrn iinde ifade edildii
13
A.e.
A.e., s. 173.
15
A.e., ss. 173-174.
14
134
genel form dinseldir veya din ahlaka meruiyet salayan onu geni kitleler nezdinde
olanakl klan bir ereve salamaktadr.16 Ancak gnmzde bu ereve yitirilmitir.
erevenin ahlaka salad anlaml olma olana, erevenin yitimiyle birlikte
ahlakn olanakszl eklinde okunabilir ancak bu yanltr. Bilimle analoji
kurulacak olursa Aristoteles fizii erevesinde hareketi aklayan bilim adamnn
modern dnemde bu fiziin geerliliini yitirmesinden dolay hareketi aklamann
imknsz olduunu sylemesi ne kadar olanakl ise ahlaka ereve salayan dinin
etkisini yitirmesinden dolay ahlakn imknsz bir aba olduunu savunmakta ayn
derecede olanakszdr. kincisi ise ahlakn tamamen bilin seviyesinde veya akl
merkeze alarak aklamaya almann ahlakn doasn yakalayamama veya onu
yanl okuma olduu kabuldr. Buna gre erdem etiinin temel ngrsne uygun
olarak, ahlak belli bir kltrde yuvalanm bulunan bireyin karakter zelliklerinin
duygu, dnce, bilin arasnda uyumlu bir birliktelii ve eylemde tutarll
erevesinde ele alnmaldr. Yani ahlak rasyonel bir deerlendirmeye tabi tutulabilir
ancak onun kkeni doumdan balayan bir sre olarak bireye duygu ve eylem
noktasnda belli bir akl erevesinde doru yaama biimini gstermesi, uzun
sreli bir alkanlk eitimini belli bir kltr ierisinde olanakl klmasnda
aranmaldr.17 Bu srete ise erdemlerin somutlam ifadeleri olarak rol modelleri
hem ahlaki topluma istikamet tayin eden hem de iyi yaamann ne demek olduunu
gsteren ortak bir ahlak kltrnn varln gstermektedirler. Ancak gnmzde
byle bir ahlak kltrnn varl tartmaldr. Din ise ahlak kltrnde dier
unsurlar arasnda bir unsur olmasna ramen erdemler ve ahlak noktasnda tek otorite
veya yatak olma ilevini yitirmitir. Bu balamda erdem etii erevesinde dini,
ahlaki kltrn nemli bir unsuru olarak gren ancak bu noktada tek seenek olarak
kabul etmeyen bir yaklamn mevcudiyeti ortaya kmaktadr. Cottinghamn
tespitiyle erdem etii belli bir iyi ve sayg duyulan yaama biiminin iine gml
halde bulunduu kltr ve tarihten szld haliyle kabul gren ve sayg duyulan,
insani mkemmellik idealini iinde tayan bir gelenek arka plannda anlaml ve
olanakl hale gelmektedir.18 Din ise bu erevede gelenei oluturan elerden bir
16
A.e., s. 176.
A.e., ss. 176-177.
18
A.e., s. 179.
17
135
edir ancak dier tm elerin kendisine nispetle anlaml hale geldii tek e olma
vasfn yitirmitir.
Dier yandan bu tespitler din ve modern dnya ilikisine ynelik olarak, dinin
tamamen nemini yitirdii iddiasna kar ne srlebilecekken; dinsel ahlakn
mahiyeti hakknda bir akla kavumamza imkn tanmamaktadr. O halde dinsel
ahlakn yasa veya ilkelere indirgenip indirgenemeyecei veya tersinden sadece
erdem merkezli olarak ele alnp alnamayaca tartlmas gereken asl nemli nokta
olarak n plana kmaktadr. Dinsel ahlakn yasa merkezli olduu veya buna
indirgenebilecei dncesinin ardnda ahlakn din tarafndan tanrsal emir teorisi
etrafnda ekillendirildii veya buna indirgendii dncesi yatmaktadr. Bu teorinin
ana hatlarna bakmakta ve bu balamda erdem etiinin temel ngrlerini hatrlatp
dinsel ahlakn erdem etii kapsamnda ele alnp alnamayacan tartmakta erdem
etii ve dinsel ahlak arasndaki ban anlalmas asndan vazgeilemez bir nem
bulunmaktadr.
Tanrsal emir teorisinin kkeninde Tanrnn insan yaratmas ve kaderi
zerinde sz sahibi olmasnn yansra, Onun mutlak iyi olmasndan dolay ahlaki
yaantnn ancak ve ancak Onun emirlerine ve yol gstericiliine nispetle anlaml
olduu kabul yatmaktadr. 19 Buna gre dinsel ahlak deontolojik bir karakter arz
etmektedir. Dinsel ahlakn temel sa aya bulunmaktadr. Bunlar, hukuk
sistemiyle analoji kurmak gerekirse; yasal zorunluluk, izin ve yasak bildiren kanunlar
da olduu gibi ahlaki olarak zorunlu olan, ahlaki olarak izin verilen veya doru olan
ve ahlaki olarak yasaklanan eklinde ifade edilebilirler. Daha nemli olaraksa
aksiyolojik kavramlar olan ahlaki iyilik, ktlk ve farkszlk (indifference) ancak
ve ancak Tanrya ve Onun buyruklarna nispetle anlaml hale gelmektedir.20 Ak
bir biimde belirtmek gerekirse tanrsal emir teorisinde ne insan ne de doa
merkezdedir. Bunlar yerine doruluun ve iyiliin lt Tanrnn iradesidir. Yani
bir eyin doru veya iyi olmas Tanr istedi diyedir; doru, yanl ve iyi Onun
19
Phillip L. Quinn, "Divine Command Theory," The Blackwell Guide to Ethical Theory, Ed. Hugh
LaFollette,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
1999,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631201199_chunk_g978063120119
94, 17 Kasm 2007
20
A.e.
136
22
Tanrnn doas gerei hibir mmkn dnyada ak biimde ahlakn altn oyacak
bir buyrukta bulunmayacan belirterek kar karlarken bu kez de Tanrnn
zgrl meselesi gndeme gelmektedir. 23 Ancak konumuz tanrsal emir teorisi
etrafnda yaplan tartmalar ele almaktan ziyade bu teorinin temel dayanan
gsterdikten
sonra
dinsel
ahlakn
bu
anlamda
yasalara
indirgenip
Janine Marie Idziak, "Divine command ethics," A Companion to Philosophy of Religion, Ed.
Philip L. Quinn, Charles Taliaferro, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
460, 20 Kasm 2007
22
A.e.
23
Quinn, "Divine Command Theory," 17 Kasm 2007
24
Vergote, Din, nan ve nanszlk (Psikolojik nceleme), s. 278.
137
25
A.e., s. 281.
A.e., s. 282.
27
A.e., s. 284.
28
Bu paraleldeki iki ayeti zikretmek gerekirse u ayetler rnek olarak verilebilir: And olsun ki sizin
iin, Allah ve ahret gnn arzu eden ve Allah ok zikreden kimseler iin, Allahn elisi en gzel
rnektir. (33/21. Ayet) ve (Raslm!) De ki: Eer Allah seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi
sevsin ve gnahlarnz balasn.(3/31-32. Ayetler)
Bu paralelde Toshihiko zutsunun Kurandaki ahlaki kavramlarn soyut veya teorik
kavramsallatrmalar olmaktan ziyade belli bir sosyal gereklie iaret eden, iyi veya kt eylemlerin
taycs olan karakterlerin zelliklerini iaret eden yaplaryla olduka somut bir ahlaki dnyann
resmini izdii ynndeki tespitleri olduka nemlidir. Bu erevede rnein kfir kavramnn
soyut bir biimde dinsel ilkeleri reddeden bir bireyden ziyade Allaha nankrlk eden, bozuk karakter
sahibi bir birey olarak ele alnabilecei ve bunun tam karsnda da mmin bireyin salam karakter
sahibi bir birey olarak deerlendirilebilecei tespiti olduka nemli bir noktaya temas etmektedir. Zira
bu husus erdem etiinin Kuranda izilen ahlaki dnyann canlln dier etik teorilerden daha iyi
bir biimde yanstabilecei veya bunu anlamamza olanak tanyabilecei ihtimalini ortaya
karmaktadr.
Bkz.: Toshihiko zutsu, Kuranda Dini ve Ahlaki Kavramlar, ev. Selahattin Ayaz, stanbul, Pnar
Yaynlar, t.y. ss. 40-45.
Dier taraftan ada erdem etii balamnda olmasa da slami erdemlerin neler olduu ve slamda
erdemlerin nasl belirlenmesi, temellendirilmesi, deerlendirilmesi ve birbirileriyle ne trden bir iliki
kurulmas gerektii hususunda Kuran merkeze alarak adalet, muavenet, iffet ve merhamet olmak
zere drt temel slami erdem olduunu savunan Cafer Sadk Yarann almas, slam asndan
sadece tarihsel olarak deil, gncel olarak da bir erdem teorisinin imkanna ve zorunluluuna iaret
etmektedir.
Bkz.: Cafer Sadk Yaran, slamda Ahlakn art Ka: Drt Temel slami Erdem, stanbul, Elif
Yaynlar, 2005, ss.114-120
26
138
uyumlu olup olmad veya dinsel etiin erdem etii kapsamnda deerlendirilip
deerlendirilemeyeceinin bir cevab ortaya km bulunmamaktadr.
ada erdem etiinin veya etiklerinin u be temel noktada belli oranda bir
uzla iinde olduklar veya bu zellikleri sergiledikleri grlmektedir:29
1. Ahlaki deerlendirme znenin karakteri zerine younlamakta, eylemler
ise znenin deerler dnyas ve ballklarn sergiledii iin nemli olarak
grlmektedirler.
2. yi bir karakter, pratik ahlaki yarglarda bulunurken kurallar merkeze
almaktan veya onlara uymaktan daha ok karakterini oluturan inanlar,
deneyimler ve duyarllklarla hareket etmektedir.
3. Ahlak psikolojisi, erdemlerin veya erdemsizliklerin nasl ortaya kt ve
gelitiiyle alakal aklamalarda bulunmaldr.
4. nsani olan amacn gerekletirilmesi veya bir btn olarak insann kendini
gerekletirmesi balamnda erdemler ya bu srecin salayclar ya da temel
bileenleri olarak ele alnmaldrlar.
5. Erdemler belli bir tarihsel ve kltrel dnemdeki olu veya ortaya k
biimleriyle ele alnmal ve ayn zamanda tarihsel birer grng olarak
erdemlerle daha genel geer olan insan doas arasnda bir ba bulunup
bulunmad sorusu merkezi sahneyi igal etmelidir.
Bu paralelde kimi teologlar erdem etiinin bireyin geliimini merkeze alrken
dinlerin insanlar iin ortaya koyduu en temel karakter zelliklerinden biri olan dier
gamlk erdeminden ziyade egoist bir anlay savunduunu belirterek erdem etiiyle
dinin ortaya koyduu ahlak anlay arasnda radikal bir farkllk bulunduunu
belirtmektedirler. Buna gre bireyin merkezde olduu erdem etiindeki temel
grnt dier her ey bireyin geliimine veya mutluluuna olan katk derecelerine
gre deerlendirilirken, aslnda birey dnda z olarak deerli olan hibir ey
olmad veya her eyin bireyin nihai hedef ve l olduu bu anlayta birer ara
olarak ele alnddr.30 Bu konu Michael Sloteun ben-teki asimetrisi balamnda
daha nce ele alnmt. Sloteun ortaya koyduu resimde ahlakn sadece ilikisel
29
William C. Spohn, The Return of Virtue Ethics , Theological Studies, C. 53, No:1, Mart 1992, s.
61.
30
Christopher Toner, The Self-Centredness Objection toVirtue Ethics, Philosophy, No: 81, 2006, s.
605.
139
A.e., s. 613.
A.e., s. 617.
140
141
142
zorunlu olduunu dolaysyla erdem etii ve yasa merkezli ahlak teorileri arasnda bir
uzlann salanarak dinsel ahlakn ele alnmas gerektiini savunmaktadr.39 Bu tr
bir ahlak teorisinde ise erdemlerin taycs veya belli erdemlerin somutlam
ifadeleri olan bireyler zerine yaplan aklamalar, onlarn hayatlarn betimleyen
hikyeler ve iinde hayatlarn srdkleri cemaatler balamnda ele alnmal ve
ahlak bu zaviyeden deerlendirilmelidir.40 Ancak Tanrnn hayata mdahil olmas
ve Onun yol gstericilii olmadan insann kendi kendine yeten bir varlk
olmamasndan dolay ahlaki tamla eriemeyecei dikkate alndnda, Tanr
tarafndan ortaya konmu ahlaki yasalarn varl ve bunlarn merkezilii ahlaktan
dlanamaz.
41
A.e., ss .3-4.
A.e., s. 5.
41
A.e., s. 6.
42
A.e., s. 4.
40
143
balamda, Tanrnn erdemli bir kiilie sahip olduu ve ahlaki yasalarn bu temel
zerine ina edilebilecei kabuln iinde barndrmaktadr. Buna ilave olarak, dinler
sz konusu olduu zaman, erdem etiinin ilkelerden ziyade deneyime ve ahlaki
seimde bulunacak znenin karakterine vurgu yapmas nemlidir. Zira ilkeler zne
tarafndan seilmekte ve yorumlanmaktadrlar. Bu adan genel bir ereve ierisinde
dinlerin ahlaki yaplarnn ilkeler, yasalar ve erdemler tarafndan oluturulduu
dikkate alndnda, nasl bir insan olunmas gerektii ve dinlerin inananlarna
sunduu rol modelleri erdem merkezli ahlak teorileri ile kural merkezli ahlak
teorileri arasnda belli bir dengenin gzetilmesi gerektii sonucunu dourmaktadr.43
Bu paralelde Hauerwas sadece ykmllk merkezli bir ahlaki teorinin bizim
ahlaki yaantmz aklamakta yetersiz olduunu belirtmektedir. 44 Bunun yerine
dnyay alglay biimimizle, inanlarmzla ve nasl yaamamz gerektiiyle ilgili
olarak belli bir btnselliin salanmas gerekmektedir ve ahlakta bu btnselliin
saland bir dil gelitirmek durumundadr. Bu noktada ise ykmllk ve erdem
arasnda bir ayrma gitmek ve herhangi birini dierine indirgemek; herhangi birini
dierine kavramsal, mantksal veya sebep olarak ncelikli hale getirmek her iki
kavramn da ahlaki znenin ortaya kndaki merkezi rollerini anlayamamak
anlamna gelecektir.
45
144
47
145
ve her zaman iin belli bir tarihsellii iinde tadn grmezden gelmektedir.
Bunun karsnda ise erdem etii iyi yaama olgusunun ve bundan treyecek
herhangi bir ahlaki rasyonel temellendirmenin belli bir gzlem, deneyim, psikoloji ve
tarih szgecinden geecei bylece de ahlaki yasaklar ve ykmllklerin evrensel
bir forma sahip olmaktan ziyade belli bir cemaatin veya topluluun yelerine
salad
ve
onlar
tarafndan
iselletirilen
bir
karakter
arz
edeceini
A.e., s. 38,41.
A.e., s. 42
52
Brannmark, From Virtue to Decency, s. 592,594.
53
A.e., s. 591.
54
A.e., ss. 592-593.
51
146
A.e., s. 596.
Lee Yearley, "Ideas of Ethical Excellence," The Blackwell Companion to Religious Ethics, Ed.
William
Schweiker,
Massachusetts,
Blackwell
Publishing,
2004,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631216346_chunk_g978063121634
67, 17 Kasm 2007
57
Thomas W. Ogletree, "Agents and Moral Formation." The Blackwell Companion to Religious
Ethics, Ed. William Schweiker, Massachusetts, Blackwell Publishing, 2004, (evrimii),
56
147
ada erdem etii ve onun etkisinde kalan belli bir dinsel gelenee bal baz ahlak
teorisyenleri ahlak oluumu srecinde bireyin iinde bulunduu toplumla ilikili
biimde ortaya kan kimlik ve karakter zelliklerini ahlakn ana konularndan biri
olarak ele almaya balamlardr. Bu durum dinlerin ahlak dnyalarnn tanrsal emir
teorisine indirgenerek aklanabilecei kabulnn veya iddiasnn da kesin bir
biimde reddi anlamna gelmektedir. Buna gre karakterler, daha nce vurguland
gibi, bireylerin uzun sreli, sabit, tahmin edilebilir eylemlerde bulunmalarna ve bu
paralelde eilimler sergilemelerine imkn tanyan kimlik eleridir. Karakterlerin
bireysel kimlikle sk biimde ilikili olmalar ve kimliin de toplumsal ve ilikisel
ynnn ar basmas daha nce MacIntyrea atfla vurguland gibi anlaml bir
hayatn
toplum
ierisinde
belli
bir
yk
formatnda
ortaya
kmasn
148
Ancak erdemin merkezde olduu bir okuma biimiyle var olan dinsel-ahlaki ilkeler
gerek dnyada nasl bir etkiye sahip olabilir veya bireyler bu ilkeleri nasl belli
karakter eilimleri haline getirip, ilkelerde ngrlen yaanty srebilirler sorunu
daha ak bir biimde zlebilir. 61 rnein neredeyse tm dinlerde mevcut olan
inananlarnn kendi ilerinde dayanma iinde olmas gerektii ilkesi sadece teorik
bir aklamay deil ayn zamanda sosyal dnyada gerekleme artn dayatmaktadr.
Bu balamda da modern dnyada hkim olan narsist, ben-merkezci, bireyselci dnya
gr ve bunun sosyal dnyada ortaya kard atomize olmu bireylerin
sergiledikleri karakter zellikleri, yaam tarzlar evrensel ahlaki ilkelerden daha
nemli hale gelmektedirler. Ayn biimde dinler de inananlarna belli bir insan
doas ve onun gerekleebilecei teleolojik bir dnya gryle birlikte bunun
sosyal dnyada nasl gerekleebileceiyle ilgili ilkelerin ok tesinde, hatta ilkelerin
ortaya kmasnn imkn olan bir yaam plan sunmak durumundadrlar. Bu ise
klasik ahlak teorilerinden ziyade karakter oluumunu, sosyal dnyay, akl-duyguarzu geninde sosyal bir varlk olan bireyi merkeze alan erdem etii balamnda
daha rahat ortaya kabilecek bir durumu ifade etmektedir. Marilyn A. Martone bu
balamda erdem etiinin dinlerin ngrd insan tipinin ortaya kmas srecinde
karakter eitimini ncelemesi noktasnda dier etik teorilere gre daha stn bir
konumda olduunu belirtmektedir. Erdem etiinin en temel kabullerinden biri ahlaki
eylemlerin sadece d dnyada deil ayn zamanda eylemi gerekletiren znenin i
dnyasnda da nemli bir etkiye sahip olduunun savunulmasdr. 62 Dier ahlaki
teoriler znenin ahlaki karar alma srecinde d ahlaki ilkeler ve yasalar araclyla
doruyu ve yanl ayrt etmesini merkeze alrken, erdem etii znenin doruyu ve
yanl kavrayacak bir ayrt etme kapasitesine sahip olmasn hedeflemekte
dolaysyla yasalar ve ilkelerin znenin karakterine ikin bir hale getirilmesi
gerektiini savunmaktadr.63 Bu ayrt etme kapasitesi ise daha nce vurguland gibi
znenin sadece akli ynn deil, ayn zamanda duygusal ynn de ieren bir olgu
olan pratik akl kapsamnda deerlendirilmektedir. znenin bu anlamda pratik
bilgelik elde etmesi ise hayat boyu sren bir srece iaret etmekte ve sadece ahlaki
61
A.e., s. 399.
Marilyn A. Martone, Developing Virtuous Children: A Theological Perspective, Journal of
Social Distress and the Homeless, C. 7, No: 2, 1998, s. 112.
63
A.e.
62
149
deneyimin deil znenin yaantsn tmyle kuatan bir hayat deneyiminin nemine
gndermede bulunmaktadr. Dier ahlak teorilerinin znenin ahlaki ykmllklerini
yerine getirmesi iin kiiliinin baz ynlerini, rnein arzularn, bastrmas
gerektii
ynndeki
vurgular,
erdem
etiinde
kiiliin
tm
ynlerinin
A.e., s. 113.
A.e., ss. 117-118.
66
Vogt, Fostering a Catholic Commitment to the Common Good: An Approach Rooted inVirtue
Ethics, s. 397.
67
Allyn Fives, Virtue, Justice and the Human Good: Non-relative Communitarian Ethics and the Life
of Religious Commitment, Contemporary Politics, C. 11, No: 23, Haziran-Eyll 2005, s. 121.
65
150
cemaatin bu paralelde elde edilmeye deer belli bir ama sunmas. Bu balamda
dnr insani iyiyi daha nce vurguland gibi tamamen toplumsal ierie sahip
olan pratik kavram araclyla tanmlamaktadr. Buna gre:68 1. Rasyonel eylem
her zaman iin iyiye ynelik olmaldr ve insan iin en iyisi pratiklerde ikin halde
bulunmaktadr. 2. nsani iyiye ilerlememiz iin veya bu iyinin mmkn hale gelmesi
iin pratikler ilk ncl olarak ele alnmaldr. 3. Ancak belli bir pratik
deneyimine sahip insanlar bu pratie has eylemleri deerlendirme ansna
sahiptirler. 4. Her deiik siyasi toplum ngrs farkl bir insani iyiyi
somutlatrmaktadr. MacIntyren dncelerinde aka ortaya kan durum
herhangi bir evrensel veya gelenek tesi, ahlak deerlendirecek veya mmkn
klacak normatif bir deerler kmesinin mmkn olmad ynndeki gl
vurgudur. Buna gre herhangi bir evrensel ahlaki standart veya deerlendirme
ltne sahip olmadmz gibi ahlak ancak ve ancak belli bir pratik balamnda,
bireyin
belli
bir
kltr,
gelenek
ve
dnyasn
gelenein
ve
pratiklerin
salad
ltler
kapsamnda
69
deerlendirilebilme olanadr. Yani herhangi bir gelenek temel olarak kendi temel
vaatleri dorultusunda ve ancak bu gelenee mensup bireylerce kritie tabi tutulabilir.
Bu kabulden hareketle belli bir dinsel gelenein kendi insan tanmndan hareketle bu
gelenee mensup bir topluluun ahlaki geliim balamnda insann kendini
gerekletirmesini mmkn klp klmad sorusu tek anlaml soru olarak ortaya
kmaktadr. Dier yandan topyekn bir gelenein evrensel anlamda bir insan doas
kabul merkezde olmak zere, gelenek d bir ltle insann kendini
gerekletirmesine olanak tanyp tanmad sorusu ise anlamsz bir hale
gelmektedir. Nitekim gelenek tesi veya evrensel bir insan doas tanm yapmak
mmkn deildir. Bu durumun temel nedeni dinsel ahlaka erdem etii erevesinde
yaklaan dnrlerin balang noktalarn oluturan, ahlaki eylemlerin doasnn
68
69
A.e., s. 123.
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality?,s. 403.
151
70
Ahlaki yaantnn
anahtar olarak belli bir dinsel gelenekten soyutlanan ahlaki prensiplerin rasyonel
olarak bir kltre uygulanmas dncesi, yani ahlaki yaant ve ahlaki ilkelerin
birbirinden ayrlabilecei kabul erdem etikilerince reddedilmektedir.71Biz din sz
konusu olunca ancak ve ancak rnein slam veya Hristiyan geleneinin veya
topluluunun bir yesi olarak ve bu geleneklerce kabul edilen deerler, niyetler ve
arzular iselletirerek, karakterimiz haline getirerek ahlakl yaama imkn buluruz
veya ahlaki yaant zorunlu olarak belli bir inan cemaatine ikin bir biimde
yaanabilir.
Yani
dinsel
karakterimizin
geliimi
dinsel
grevlerimizin
70
Michael Peterson, William Hasker, Bruce Reichenbach, David Basinger, Reason & Religious
Belief: An Introduction to the Philosophy of Religion, Second Edition, New York, Oxford
University Press, 1998, s. 295.
71
A.e.
72
A.e.
73
Yearley "Ideas of Ethical Excellence," 17 Kasm 2007
74
A.e.
152
altnda incelenebilirler. 75 Gelimeci model hem dinsel hem de dinsel olmayan bir
ereve iinde ele alnabilir. Bu modele gre insan doas belli bir iyapya sahiptir
ve belli bir geliim srecinde bu iyapnn kendini zel formlarda ak etmesi, bu
iyapnn gereklemesini salayan etkenlerin salkl bir biimde ortaya kmas
veya salanmas tersi etki yaratacak engelleyici faktrlerin ise bertaraf edilmesi
gerekmektedir. 76 Kefedici model ise daha az yaygn olmasna ramen zellikle
dinsel geleneklerde gzlenen bir modeldir. Bu model teist veya monist bir karakter
arz ettii lde, insan doasnn belli bir kutsal varlkla birlikte ortaya kan veya bu
varln zelliklerine paralel bir biimde var olan sabit baz eilimlere sahip olduu
kabulne yaslanmaktadr. Bu model gelimeci modelin zddna sradan insan
zelliklerinin insan geliiminin nnde bir engel olduunu ve onlarn bertaraf
edilmesi yoluyla kefedilebilecek sakl bir ontolojik gereklie katlma yoluyla
insann kendi zn kefedeceini kabul eder.77 Kefedici model, gelimeci modele
gre daha dar kapsama sahiptir; yani zel ve belli bir dinsel gelenee ve bu gelenee
yaslanan ontolojik bir kabule dayanmaktadr. Bu modeller genel bir ereve
salamasna ramen insani mkemmelliin nasl salanaca konusunda bir akla
kavumamza imkn tanmamaktadrlar. Bu akla kavumamz iin daha nce de
birok defa vurguland gibi ahlak ve erdemi belli bir dinsel gelenek araclyla ele
almak zorunluluu mevcuttur. Bu dncenin ardnda ise sadece zel bir dinsel
gelenein kabulleri deil, modern ahlak teorilerinin temel birimi olan soyut ve
evrensel insan doasndan hareket edilerek oluturulan evrensel ahlak ve
bireyselcilie kar daha yerel ve kltre gml halde bulunan ahlak ve bu ahlakn
taycs olan bir birey tanmnn merkezilii yatmaktadr. Erdem etii kapsamnda
dinsel ahlakn yasalara indirgenebilecei ve ahlakn dinden zerkleen yapsyla daha
evrensel bir olguya iaret ettii kabuln olduka ak ve etkili biimde eletiriye
tabi tutan ve dinsel ahlakn toplumsal ynne vurgu yapan en nemli dnrlerden
biri olan Stanley Hauerwasn dnceleri konumuz asndan ok byk bir neme
haizdir.
75
A.e.
A.e.
77
A.e.
76
153
80
Daha nce
Stanley Hauerwas, The Virtues of Alasdair MacIntyre, First Things: A Journal of Religion,
Culture, and Public Life, Ekim, 2007, s. 36.
79
MacIntyre, Whose Justice? Which Rationality?, s. 369.
80
Hauerwas, The Virtues of Alasdair MacIntyre, s. 36.
81
A.e., s. 37.
82
Lewis P. Hincham, Virtue or Autonomy: Alasdair MacIntyres Crituque of Liberal Individualism,
Polity, C.21, No:4, 1989, s.636
154
83
A.e., s. 640.
A.e., s. 644.
85
Sean Sayers, Identity and Community, Journal of Social Philosophy, C. 30, No: 1, 1999, s. 148.
86
A.e., s. 149.
87
Lawrence Blum, Community and Virtue, How Should One Live?, Ed. Roger Crisp, New York,
Oxford University Press, 1998, ss. 232-234.
84
155
88
88
156
Bylesi bir temellendirmede ise karmza kacak olan radikal grecelilik tehlikesi,
temel olarak gnmzn toplumsal idealleri merkezde olmak zere mevcut olan
eletirme abasyla alabilir. 89 Yani toplumsal, tarihsel ve kltrel gelenein bize
salad idealler bugnk toplumsal durumumuzun gereklikleri olmayabilir ve bu
nokta bize gelenek ii bir olanak olarak mevcut toplumsal durumu eletiri imkn
tanmaktadr. Biz dnyamz iin yeni ilkeleri dnyann mevcut ilkelerinden
gelitiririz sznde ak biimde yanstlan dnce bu kabuln zn
vermektedir. 90 Bu tespit dinsel gelenekler sz konusu olduunda belli bir dinin
herhangi bir cemaatte yaanan formunun ahlaki olarak deerlendirilmesinin ls
olarak bu dinin kendi ideallerinin merkezi olduunu vurgulamaktadr. Bylece bir
dinin mevcut olarak yaanan biimiyle, sahip olduu idealler birbirinden ayrlmakta
ve idealler din ii ahlaki ilkeler olarak herhangi bir toplumsal veya bireysel eylemin
veya tavrn kendisi araclyla deerlendirilebilecei st bir normatif kme olarak
ne kmaktadrlar. Bu tespit daha nce ele alnd biimiyle, dinlerin ahlak
dnyalarnn yasalara indirgenip indirgenemeyecei noktasnda bize dinsel yasalarn
mevcut olann tesinde veya ondan bamsz olmak yerine mevcut olana ikin bir
halde ve ahlaki yaantnn kendisi araclyla deerlendirilebilecei ilkeler olduklar
ve bu anlamda da bir dinin mensuplarna kendilerini insani olarak gerekletirmeleri
iin belli bir teleoloji salayan olgular olduklar savunulabilir. Bu durum ada
erdem etiinde din-ahlak ilikisini soruturan herhangi bir incelemenin kategorik
olarak din ve ahlak arsnda bir ayrma gitmesini sorunlu hale getirmektedir.
Din ve ahlak arasndaki ilikiyi herhangi bir ekilde bir sorun olarak ele alan
bir inceleme, ahlakn ve dinin kendi ilerinde otonom olduklarn, ahlakn daha
evrensel bir yne sahip ve bu adan da daha yerel zellikler sergileyen dinden
bamsz olduu kabulne yaslanmaktadr. Hauerwas, bu paralelde olduka radikal
bir biimde erdem etii balamnda veya herhangi bir ekilde din-ahlak ilikisini ele
almann anlamsz bir aba olduunu belirtmektedir. Hauerwasa gre ahlak ve din
ilikisinin felsefede sorun olarak ortaya kmasnda Kantn olduka nemli bir
89
A.e., s. 154.
Marx, Letter to Rague (September 1843), Collected Works, C. 3, Londra, Lawrence and
Whishart, 1975, s. 144den nakleden, Sayers, Identity and Community, s. 154.
90
157
katks mevcuttur.91 Kantn ahlak teorisi ahlak objektif ve tmel bir olgu olarak,
dini ise subjektif ve tikel bir olgu olarak ele ald lde tarihten bamsz bir ahlak
kavraynn yklenicisi olmutur. Bunun sonucunda ise ahlaki temellendirmeyi ve
deerlendirmeyi tarihsel veya geici bir varlk olan ahlaki znenin deneyiminden
ayrmtr. 92 Bu durumun ortaya kmasnda nemli faktr etkili olmutur. 93
Bunlardan ilki din ve ahlak ilikisinin bir soru olarak ortaya kmas veya bu ekilde
bir yknn yazm imkn Avrupada seklerlemeye bal olarak teizm ve kltr
arasnda rol deiimi neticesinde ortaya kmtr. nceki dnemde teizm kltrn
kendisiyle anlaml olduu st tay belirlerken bu dnemde kltr ncelikli hale
gelmitir. kinci olarak yeni bir kavram olarak ahlaki otonomluk veya zerklik bir
nceki dnemde ele alnd biimiyle znenin var olan ahlaki dzene kendi rzasyla
intibak anlamn yitirmi ve kendi kendine ahlaki yasalar koyabilme yetenei olarak
gelenekten ve dinden zgrletirici bir tanma kavuturulmutur.94 nc olaraksa
ahlaki akln ve ideallerin tarihsel boyuttan arndrlmas bylece tarihe kar akn bir
zemine ekilmesi amalanmtr. Bu durumun sonucunda ise yaamn btnselliini
ve ahlaki znenin deneyimini merkeze alan geleneksel ahlaki deerlendirmelerin
yerini eylem merkezli olan ve ahlaki yaanty sadece yasalar ve bu yasalarn tikel
durumlar karsnda uygulanmas paralelinde ele alan yeni bir ahlaki teori yapma
imkn ortaya kmtr. Bu paraleldeki eletiriler daha nce ele alndndan dolay
tekrar belirtmeye ihtiya yoktur ancak bu ahlaki kavrayta znenin inanlar, iinde
bulunduu toplum, arzular ve bireysel tarihinin bir neminin olmadn hatrlatmak
konumuz asndan olduka nemlidir. Bu dnemde siyasi bir proje olarak kemale
eren ulus devletler araclyla ortaya kan ve geleneksel dinlerin arasal bir
konumda destek vermesi beklenen sivil din olgusu ise sekler bir zeminde ulusalc
ideolojilerin dinsellemesi olgusuna iaret etmektedir. Sivil din olgusu modern
dnemlerdeki siyasal, sosyal ve kltrel elerin dinsel bir formda ancak sekler bir
zeminde retilmeleri srecini kavramsallatrmaktadr. ok ksaca vurgulamak
gerekirse sekler ideolojiler kendilerini dinsel gelenei taklit ederek retmilerdir ve
91
Katongole. Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 10.
92
A.e., s. 252.
93
A.e., s. 6.
94
Jennifer A Herdt The Invention of Modern Moral Philosophy: A Review of The Invention of
Autonomy by J. B. Schneewind, Journal of Religious Ethics, C. 29, No:1, 2001, ss. 157-158.
158
bu adan da yeni dnemin kendisine nispetle anlaml hale geldii sosyal, siyasal ve
kltrel eler sadece dinsel arka plandan tremekle kalmamlar ayn zamanda
ancak bu arka planda anlaml bir btnsellie sahip olmulardr. 95 Hauerwasn bu
noktay vurgulamakla ahlakn dinsel kkenine iaret etmekten de tede ve daha
doru bir ifadeyle ahlakn ancak ve ancak din zemininde ele alndnda anlaml bir
referans noktasna sahip olabileceini vurgulad belirtilebilir. Ancak bu tarihsel
kesitten ve yorumdan daha temel olan durum ise dnrn ahlak kavramnn ancak
ve ancak kendisinden nce belli bir sfatla kullanldnda anlaml olduunu
vurgulamasdr. Bu dncenin ardndaki ahlakn belli bir gelenek dhilinde ortaya
kabilecek bir olgu olduu ve hibir ekilde evrensel bir referans noktasnn
bulunmad ynndeki kabul kendisini ak etmektedir. Dnrn kendi
ifadeleriyle:
Tm ahlaki dnceler ancak belli bir zamana ve mekna bal olarak ortaya
karlar. Ahlaki sorunlarn bir zamandan sonraki zamana deimesinden de tede bizzat
ahlakn doas ve yaps bir cemaatin veya topluluun tarihsel zellikleri ve kabulleri
tarafndan belirlenir. Bu perspektiften ahlak kavram yanltcdr nk bu
kavramsallatrma ahlakn tm tarih boyunca sabit ve tanmlanabilir bir disiplin olduu
izlenimini uyandrmaktadr. Ahlak her zaman iin kendisinden nce betimleyici bir ifade
veya bir sfat gerektirir; rnein Yahudi, Hristiyan, Hindu, egzistanyalist, pragmatik,
faydac, hmanist, ortaa, modern vb. gibi. Bunun nedeni bir disiplin olarak ahlakn sosyal
ve tarihsel karakterine iaret etme zorunluluudur.96
Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 12.
96
Stanley Hauerwas, The Peaceable Kingdom: A Primer in Christian Ethics, Notre Dame, Notre
Dame University Press, 1983, s. 1. Nakleden, Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation
between Religion and Ethics in the Work of Stanley Hauerwas, s. 121.
159
arasnda bir ayrma gitmeyi de reddetmektedir. Buna gre evrensel ve genel geer bir
tabiata sahip doal erdemler tanm tpk ahlakn evrensel ve soyut olduu kabul
gibi gelenek tesi veya d bir ltn mevcudiyetine iaret ettii ve bunun imkn
dhilinde olmamasndan dolay savunulabilecek bir gr ifade etmemektedir.
Hauerwasn gelitirdii ve bir toplulua mensup bireylerin ve bu topluluun tarihsel
sreteki ahlaki tecrbelerini anlaml klan yksel akl veya btnsellik ise bu
kabullerin doal sonucu olarak ortaya kmaktadr.
Modern ahlak teorilerinin ele ald biimiyle ahlaki znenin inanlar,
arzular ve iinde bulunduu topluluktan kopuk evrensel ahlaki yasalar yerine bireyin
ne olduu ve eylemlerinin mahiyeti veya zne ve eylem arasndaki ilikide zorunlu
bir ban ahlaki karakterle birlikte mevcut olduu kabul ahlaki seimlerin merkeze
alnmas yerine znenin ahlaki yaantsnn kalitesinin merkeze alnmasn
gerektirmektedir. 97 Bu ise ahlaki seimleri karlalan durumlar karsnda ortaya
kan anlk deerlendirmeler olarak ele alan modern ahlak teorilerinin yerine znenin
yaantsnn btnsellii iinde ahlak deerlendiren ve ahlaki yaanty dnyay belli
bir grme biimi erevesinde dilin, alkanlklarn ve duygularn bir hayat boyu
srecek eitimi olarak gren yksel rasyonalitenin saf akln yerini almasn
gerektirmektedir. 98 yksel ahlak znenin sosyal kimliini ahlak iin balang
noktas olarak ele alr ve ahlaki karakter, dnyay belli bir biimde grme ve iinde
bulunulan toplumun tarihsel yksn merkeze ald lde de ahlaki yaantnn
tarihsel boyutuna vurgu yapar. Bu ise modern ahlak teorilerinde olduu biimiyle
ahlaki yaantnn sistematik rasyonel bir aklamas yerine, yk merkezli bir
aklamay gerektirdii lde sistemden ykye bir kay ifade etmektedir. 99
Dnyay alglama biimimiz, kendimiz ve evremizle kurduumuz iliki, ahlaki
seimlerimizde ve genel olarak ahlaki yaantmzda gelitirdiimiz eilimlerin
tamam sosyo-dilsel bir evrede kiiliimizin ortaya kmasyla mmkn hale
gelmektedir. Bu adan da kimliimiz, ahlaki iyi kavraymz ve ahlaki objektiflik
araymz tamamyla tarihsel bir erevede ortaya kmaktadr. Bu durum ise din sz
konusu olduunda dinsel erdemler ve doal erdemler ayrmn olduka sorunlu hale
97
Katongole, . Beyond Universal Reason: The Relation between Religion and Ethics in the Work
of Stanley Hauerwas, s. 30.
98
A.e., s. 31-32.
99
A.e., s. 105.
160
103
kavumamz gerekmektedir. yk belli bir sre dhilinde olmu olan olaylarn bir
rg erevesinde szl veya yazl olarak anlatld, zihni olaylarn (plan,
100
A.e., s. 242.
A.e., s. 247.
102
A.e., s. 246.
103
C. Roberts Robert, "Narrative ethics," A Companion to Philosophy of Religion, Ed. Philip L.
Quinn, Charles Taliaferro, Massachusetts, Blackwell Publishing, 1999, (evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?id=g9780631213284_chunk_g978063121328
463, 20 Kasm 2007
101
161
104
A.e.
A.e.
106
A.e.
107
A.e.
105
162
biimleriyle ilgili daha soyut bir etkinlik tr olarak bize belli bir harita salar ve bu
her zaman iin daha gvenli bir biimde yaam anlamamz salar.108
Dinsel ahlak asndan daha temel olan bir dier husus ise yukarda ele
alnd biimiyle baz yklerin sadece belli erdemlerin gramerini anlamamz
salayacak anahtar temin etmenin tesinde bizzat erdemlerin doasn ve gramerini
belirleyen bir vasfa sahip olarak kurucu ykler eklinde ortaya kmasdr. rnein
Eski Ahitteki Msrdan k hikyesi sadece bu yk dhilinde ele alnan
znelerin karakter zellikleri balamnda erdem ve erdemsizliin gramerini salama
noktasnn tesinde ahlaki olarak ok daha temel bir ilev grmektedir. Bu yk
sadece belli erdemlerin gramerlerini salama dnda srailoullar'nn nasl bir
kimlie sahip olduklar ve olmas gerektii zerinden bizzat erdemleri kurmakta ve
bu yky hatrlama yoluyla srailoullarnn tarihsel sreteki kimlikleri srekli
olarak yeniden retilmektedir. 109 Bu adan da Yahudi ahlak k Hikyesi
olmadan anlalamaz nk o bu ahlaknn temel gramerini gstermenin tesinde onu
kuran bir vasfa sahiptir. Kurucu vasfa sahip bu tr ykler srekli olarak hatrlanma
sayesinde ballarna dnyay belli bir biimde grme vasf kazandrmakla kurucusu
olduklar ahlaki gelenein zn olutururlar. Hauerwas, benzer biimde
Hristiyanlar iin kurucu olan yknn ise sann armhta gerilmesi olduunu
belirtmektedir. 110 Buna gre bu yk Hristiyan benliin kurucusu olduu lde
onun ahlaki yaants noktasnda da mmkn yollarn snrn izen, erdemlerin
doasn ve temel gramerini salayan temel yol iareti olma konumundadr.
Hristiyanlar sann yksn kendi ykleri klmakla kendi yaamlarn Hristiyan
cemaat iinde sann yaamna benzetirler ve bu ekilde de Tanrnn huzurunda
kolektif bir yolculua karlar.111 Hauerwas bu noktada z itibaryla aslnda tm
dinsel gelenekler iin nemli saylabilecek bir tespitte bulunmaktadr. Bu tespite gre
bir dine inananlarn grevi inanlarn dnyaya anlalr klmak deil, dnyay
inanlarna kar anlalr klmaktr.
112
A.e.
A.e.
110
Stanley Hauerwas, The Community Story of Israel and Jesus, Scripture and Ethics: TwentiethCentury Portraits, Ed. Jeffrey S. S., New York, Oxford University Press, 1996, s. 102.
111
A.e., ss. 105-106.
112
A.e., s. 109.
109
163
dnyann temel kabulleri dorultusunda ortaya kan bir kalba dkmlerdir. 113 Bu
ekilde de inanlarnn gerei olan cemaat yaantsndan uzaklatklar lde liberal
bireyselci bir tutum sergilemiler ve inanlarnn kkszlemesine sebep olmulardr.
Bu adan Hauerwas ak biimde eviri teolojisi olarak adlandrd ve dinsel
gelenek dhilinde bulunan ahlaki tavr ve yklerden kan erdemlerin modern
dnyann artlarna uyacak biimde soyutlanmas ve dinsel temellerinin grnmez
klnmas abasna kar kmaktadr. 114 Bu yaklamn dinsel ahlakn doasn
arptt ve kkszletirdiini savunan dnr yk merkezli bir erdem etii
balamnda din ve ahlak ilikisi terkibinde sakl olan ahlakn evrensel, dinin ise
yerel vasflara sahip olduu dncesini reddetmi ve din-ahlak ilikisi sorunun
yapay ve arptlm bir anlaytan kaynaklandn savunmutur.
Hauerwasn yukarda belirtilen grlerini somut bir biimde Richard Bondi
ile birlikte pratik bir ahlaki sorun olarak tenazi ve intihar olgular balamnda
gelitirdii ahlaki gerekelendirmesinde gzlemlemek mmkndr. Hauerwas ve
Bondi, tenazi ve intihar soyut birer ahlaki sorun olarak ele almak yerine Hristiyan
cemaat iin kurucu vasfa sahip ykler ve bunlarla ilgili toplumsal hafza
balamnda bir Hristiyann kim olduu ve olmas gerektii erevesinde ele
almlardr. 115 Dnrlere gre bu olgular karsnda ahlaki teoriler genel olarak
belli bir zaman-mekn balamn iaret ettikten sonra Ne yapmalyz? sorusunu
gndeme getirmektedirler. Hlbuki bunun yerine yaplmas gereken tenazi ve
intiharn belli bir cemaatin yksel btnl ierisinde nasl bir gramere sahip
olduklarn tespit etmek ve bu sorunlar Nasl biri olmalyz? sorusu kapsamnda
ele almaktr.116 Bu adan da bu eylemlerin geni bir sosyal arka planda ve gelenekte
ahlaki olarak ne anlama geldikleri asl sorun olarak ortaya kmaktadr. Bu
dncenin altnda yatan temel kabul ise hayat ve lm hakkndaki inanlarmzdan
kaynaklanan tavrlarmzn ancak ve ancak belli bir yk dhilinde anlaml olduklar
veya hayatlarmzn ana eksenini oluturan yklerin inanlarmza dolaysyla
eylemlerimize yn verdiidir. Hristiyan gelenek dhilinde ise tenazinin ve intiharn
113
A.e., s. 110.
A.e., s. 119.
115
Stanley Hauerwas, Richard Bondi, Memory, Community and the Reasons for Living: Theological
and Ethical Reflections on Suicide and Euthanasia, Journal of the American Academy of Religion,
C.44, No:3, Eyll, 1976, s. 439.
116
A.e., s. 440.
114
164
anlam ancak ve ancak Hristiyan cemaati mmkn klan, ona sahip olduu kimlii
salayan belli bir kurucu yk balamnda kendini ak etmektedir. 117 Ahlak
teorisinin grevi ise belli bir eylemin veya sorunun iinde gerekleecei topluluun
ne tr bir kurucu ykye sahip olduunu hatrlatmak ve bu erevede bir yol haritas
salamaktr. yklerimiz balamnda gemiimizi ak eden, bugnmz anlaml
klan ve geleceimizle ilgili bir dorultu salayan ahlak bu adan tarih disiplinine
olduka yakn bir ilev grmektedir. 118 Ahlakn tarih disiplinine yakn bir ilev
grmesi hatrlama ve hafza olgularn gndeme getirmektedir. Bir topluluun
kimliini kuran dolaysyla mensuplarna belli bir aidiyet ve benlik salayan kurucu
vasfa sahip olan ykler, hafza ve hatrlanma yoluyla barndrdklar olaylardan
daha ziyade karakter rneklerinin bireyin bugnk yaam yksnde yol gsterici bir
vasfa sahip olmasn salarlar. yklerdeki karakterlerin zihinde srekli olarak canl
tutulmas hayatn bu karakterler araclyla alglanmasn veya grlmesini
salayacaktr.119 Hristiyan gelenek dhilinde ise bu durum bizim hayatmzn mutlak
anlamda sahibi olmadmz ancak Tanrnn hayatmzn sahibi olduu kabulnn
bireyin hayata kar temel bak as olmas gerektii sonucunu ortaya karmaktadr.
Bylece tenazi ve intihar belli bir yksel akl erevesinde hayata kar sergilenen
yanl tavrlar olarak reddedilmektedir. Ancak dnrler bu reddin ahlaki
temellendirmesinde hibir ekilde evrensel kabullerden veya soyut durumlardan
hareket etmemektedirler. ntihar ve tenazi Hristiyan kimlik ve cemaatin tarihsel
yks dhilinde ve bu yknn salad temel gramer kapsamnda bir Hristiyan
nasl yaamaldr veya hayata kar nasl bir tavr gelitirmelidir sorular erevesinde
ele alnmakta ve bu kimliin btnselliine zarar veren eylemler olarak ahlaki
anlamda olumsuzlanmaktadrlar. Bu noktada genel bir sonu kartacak olursak
herhangi bir ahlaki soru veya sorun belli bir dinsel gelenek dhilinde ve bu dinsel
gelenein kurucu vasfa sahip yklerinden szlen karakter zelliklerinin ahlakn
genel gramerini salad bir ereve dhilinde ele alnmaldr. Dier bir ifadeyle
Ne yapmalym? sorusunun cevab ancak ve ancak mensubu olduum veya aidiyet
117
A.e., s. 442.
A.e.
119
A.e., s. 445.
118
165
Linda Trinkaus Zagzebski, Divine Motivation Theory, New York, Cambridge University Press,
2004, s. 342.
121
A.e., s. 385.
122
A.e., ss. 178-179.
166
duygularn potansiyel olarak motive edici bir vasfa sahip olmalar ve eylemde
bulunmak iin gereke salamalardr. Bu alardan dnr, ahlak noktasnda iyi
duygudan kaynakl motivasyonun herhangi bir ahlaki olguyu deerlendirmekte
merkezi olduunu savunmaktadr. Yani iyi duygudan kaynakl motivasyon bir
znenin veya eylemin erdemli olup olmad noktasnda kavramsal ve metafizik bir
ncelie sahiptir. Bu noktada ise iyi duygunun kendisi araclyla tanmland
veya anlaml hale geldii paradigmatik rnek hem semantik olarak hem de
metafizik olarak zorunlu bir biimde ahlaki teoriye dhil olmaktadr. 123 Semantik
olarak paradigmatik rnek, iyinin herhangi bir zellikler kmesinden ziyade
kendisine referansla tanmland bireye iaret etmektedir. Metafizik olarak ise iyinin
ve deerin kayna olma vasfn kendi bnyesinde barndrmaktadr. Bu adan dinsel
bir temele yaslanan ahlak teorileri insanlar arasnda ortak bir ahlaki dnya
yaratlmas noktasnda ok nemli bir ileve sahiptirler. Bunun temel nedeni modern
sekler ahlak teorilerin, zellikle de deontik ve faydac teorilerin, herhangi bir
paradigmatik rnei ierecek bir yapya sahip deilken, dinsel geleneklerin bu
noktada olduka zengin ve iyi tanmlanm bir hazineye sahip olmalarndan
kaynaklanmaktadr. 124 Zagzebskiye gre bu durumdan tr soyut sistemlere sahip
sekler ahlak teorilerinden ziyade, zerinde uzla salanabilecek ortak bir ahlak ok
byk bir ihtimalle ahlaki olarak zengin bir ierie sahip dinsel gelenekler arasndaki
diyalogdan ykselecektir.
125
nispetle tanmlama frsat sunmas, ahlakn basit bir sosyal uzlaya indirgenmesini
veya tarihsel geicilii iinde insann ahlakn yegne standard olmasn ve bylece
ahlakn belli oranda kkszlemesi tehlikesini bertaraf eden bir olanak salamaktadr.
Yani paradigmatik rneklerin iyinin ne olduu noktasnda referans gsterilebilecek
kiiler olmas, nesnelerle alakal olarak d dnyadan referans gstermemizin
salad olanan aynsn salarlar. yinin ne olduu noktasnda tam ve kmil bir
tanm gelitiremesek bile, onu gstermek iin nereye bakacamz biliriz ve bylece
de ahlaki pheciliin tehlikelerinden uzaklarz. 126 Dier yandan paradigmatik
rnekler ahlaki kiilie sahip olma srecinde bizim iin ilk basamak noktasn
123
A.e., s. 386.
A.e., ss. 57, 384-385.
125
A.e., s. 385.
126
A.e., s. 52.
124
167
olutururlar. Paradigmatik olarak iyi olan kiiler sadece hangi duygularn iyi
olduunu gstermekle kalmazlar, onlar ayn zamanda bize eyleri nasl alglamamz
gerektiini, neler iin kayglanmamz gerektiini de gsterirler. 127 Bu erevede
ahlaki kavramlar ve karlalan durumlar karsnda ahlaki yarglarda bulunmak belli
bir deneyimi gerektirir. Yani biz ahlaki duyguyu ancak belli bir hayat deneyimi
araclyla elde ederiz. Bu noktada duygular etrafmzdaki dnyay alglamamzda
temel olan kavramlar kuran bir vasfa sahiptirler.
olmamza ramen onlar hayat deneyimi araclyla belli bir kalp kazanrlar ve bu
srete doutan itibaren etrafmzdaki kiileri taklit ederek belli duygular belli
biimlerde ifade etmeyi reniriz. nsanlar doutan bir vasf olarak taklit yeteneine
sahip olmalarna ramen taklit ve iyi kavramlarna sahip deildirler. Ancak
fiziksel ve zihinsel geliim srecinde bu kavramlar edinilir ve bylece biz neden baz
bireyleri taklit ettiimizi veya etmemiz gerektiini, iyinin ne olduunu sorgulamaya
balarz. 128 Bu noktada, temel olarak sadece deneyime dayal olarak neden iyi
kavramna sahip olduumuzu, dnyann nasl ve neden dolay bu kavramn bizde
ortaya kmasna olanak saladn, ahlakn paradigmatik rneklerini nasl
tandmz ve takdir ettiimizi aklayamamaktayz.129 te bu sorularn anlaml bir
cevab olarak ve ahlak dnyamz temellendiren temel unsur olarak Tanrnn varl
ve Onun ahlaki motivasyonu devreye girmektedir.
Zagzebski bat felsefe geleneinde Tanr ve ahlak ilikisi noktasnda iki ana
yaklamn mevcut olduunu belirtmektedir.130 Bunlardan ilki gnlllk yaklam
olarak bilinen ve ahlak Tanrnn zgr iradesinin bir yansmas olarak gren
yaklamdr. Dieri ise entelektalizm olarak bilinen ve ahlaki dorularn Tanrnn
zgr iradesinden tremek yerine sonsuz bir ze sahip hakikatler olduunu savunan
grtr. Her iki yaklamda da ahlaki ilkeler veya genel olarak ahlak yasa olarak ele
alnmaktadr. Dnr bu iki yaklamn dnda nc bir alternatif nermektedir.
Buna gre Tanrnn ahlak noktasnda temel olmas, Onun zgr iradesi veya
aklndan
kaynaklanmak
yerine
Onun
ahlaki
motivasyonundan
127
A.e., s. 183.
A.e., s. 52.
129
A.e., s. 341.
130
A.e., s. 185.
128
168
131
A.e.
A.e.
133
A.e., ss. 191-199.
132
169
olmak
zere
reddedilmi
ve
dinsel
yasalar
Tanrnn
ahlaki
134
A.e., s. 191.
170
Sonu
ada erdem etii erdem kavramn merkeze alan ve bu kavram grev
ve fayda kavramlarndan daha temelde, iyi kavramyla ise en azndan e dzeyde
gren, tarihsel olarak zellikle antik Yunan felsefe geleneinden beslenen bir ahlak
teorisidir. Bu adan karakter zelliklerinin betimlemesini esas almas noktasnda
areatik bir grnt sergilerken, deontik etikten ve sonuu etik teorilerden
ayrlmaktadr. Erdem etii ahlak dnyasn tm zenginlii iinde kuatacak uygun
felsefi bir psikoloji temelinde ykselirken aslnda insann duygu, dnce ve eylem
boyutlarnn hibirinin herhangi bir ahlak teorisinde grmezden gelinemeyecei
temel tezini savunmaktadr. Bu paralelde ve daha temel olaraksa ahlaki standart ve
ilkelerin yasalardan deil kendi ahsnda duygu, dnce ve eylem noktasnda
uyumu yakalayan erdemli bireyin karakter zelliklerinden kaynaklanacan
savunmaktadr. Erdem, temel olarak, insan trne has iyiliklerin gereklemesine
olanak tanyan ve sahibini bu adan mutlu klan veya takdir edilmesini salayan
karakter zellikleridir. Karakter ise bir bireyin uzun sreli, tahmin edilebilir ve tutarl
eylemlerde bulunmasna imkn tanyan psikolojik temeli olduu kadar akli yn de
bulunan insani bir zelliktir. Bu adan erdem etiinin temel hedefi erdemlerin
bireyin karakter zellikleri haline gelmesi anlamnda belli bir alkanlk formunda
ortaya kmasdr. Alkanlk kavramyla ifade edilen durum, bilinsiz veya akl
dlayan bir srece tekabl etmek yerine bireyin akl, duygu ve eylem noktasnda
kendini gerekletirmesine iaret etmektedir. Benzer biimde mutluluk geici hazdan
ve psikolojik doyumdan ayr olarak bireyin kendisini tm insani potansiyeli ile ifade
etmesi olarak okunmaldr. Dolaysyla erdem etii, deontik etikte olduu gibi ahlaki
eylemleri belirlemede analitik yeteneinin, faydac ve sonuu teorilerde olduu gibi
hesaplayabilme yeteneinin zddna ahlak sz konusu olduunda ahlakl birey olma
srecinde deneyimin nemine vurguda bulunmakta ve bu erevede erdemli bireyleri
rnek almay ahlakn temel standard haline getirerek taklit yeteneini n plana
karmaktadr. Bu erevede erdem etii belli bir erdemler listesi iermesi ve bu
erdemler arasnda mevcut olan ilikileri ele almas noktasnda erdem teorisine sahip
olmasnn yansra belli bir iyi yaam ideali ve bu erevede ideal insan olabilmenin
mmkn yollarn kendisinin temel konusu haline getiren bir ahlak teorisidir. deal
171
yaam formu ve ideal insan dnceleri ise ancak ve ancak belli bir toplum ngrs
ierisinde ortaya kabilecek olgulardr. nsann en karakteristik zelliklerinden
birinin sosyal varlk olmas bu durumun temel sebebidir. Dolaysyla erdem etii
ahlaki znenin kiiliinin gelimesi noktasnda toplumsal yaantya, bu toplumda
kabul gren ideal insan tiplerine ve bireyin toplumsal yaant ierisinde insani
potansiyellerini gerekletirmesine olanak tanyan karakter zelliklerine merkezi bir
rol bimektedir.
ada erdem etiine yneltilen en temel eletirilerden olan ve onun temel
ngrs olan erdemin ahlakta merkezi olduu kabulne kar, erdemin her zaman
iin n ilkeler gerektirdii kabul temel olarak iki ana damardan beslenmektedir.
Bunlardan ilki, ahlaki znenin psikolojik olarak ahlaki seimlerde her zaman iin
belli ilkelere uygunluu gzettii kabuldr. Dieri ise metafizik olarak herhangi bir
ahlaki eylemin zorunlu olarak nceden belirlenmi bir ahlak yasasna referansla
ortaya kmas gerektii kabuldr. Bu iki temel kabul, ahlaki ilkelerin kayna
olarak karakter zelliklerinin dolaysyla erdemin merkezi olmas noktasnda
herhangi bir aklama getirmemektedirler. Doal dili renim sreciyle analoji
kuracak olursak ahlaki birey olma sreci belli bir toplumsal evrede temel olarak
taklit yetenei ve yknme sreciyle birlikte balamaktadr. Bir dili renme
noktasnda bu dilin kullanm ilklerinin kaydedildii gramer kitaplar nasl ki bu dilin
genel kurallarn belirlemeden daha ok zaten var olan kurallar kaydediyorlarsa,
ahlaki ilke ve yasalarda ahlakl bireylerin yaantlar ve karakter zellikleri temelde
olmak zere ortaya kmaktadrlar. Yine benzer biimde bir dilin herhangi bir gramer
kitab araclyla tm boyutlaryla renilmesi mmkn olmad gibi ahlakta
sadece ilkeler araclyla renilecek bir ey deildir; hatta o renilecek ilkeler
yn olmann tesinde yaanmas gereken bir olguya tekabl etmektedir. Bu
erevede ada erdem etikileri, ahlakn ilkeler araclyla kodlanamayacak ve
onlara indirgenemeyecek denli dinamik, organik ve deneyime dayal olduunu
savunmalar noktasnda dier etik teorileri savunanlardan ayrlmaktadrlar. Ahlaki
zne, ahlaki eitim ve erdemler ile birlikte erdemli bireylerin rnek alnmas sreci
bu adan mekanik ve kuru ilkelere dayal bir erevede ele alnmak yerine belirtilen
btnlkl ve dinamik yap ierisinde ele alnmaktadr. Bu adan da ahlaki znenin
dnda ve tesinde belli bir takm ilkeleri veya yasalar merkeze almak yerine
172
genel bir ereve dhilinde modern sekler bir dnyada dinlerin halen genel olarak
ahlak, zelde ise erdemlerin kurucu unsurlarndan biri olduu dolaysyla dinsel
ahlakn basit bir biimde grmezden gelinemeyecei de vurgulanmtr. Bu paralelde
dinsel erdem etikilerinin en nemlilerinden biri olan Stanley Hauerwasn
dncelerinden hareketle ahlakn her zaman iin bana belli bir sfat ald ve bu
adan da kendi iinde otonom bir olgu olarak kltrden ve gelenekten kopuk
evrensel bir ahlakn mmkn olmamasndan dolay genel bir ereve dhilinde ahlak
ve din arasnda kategorik bir ayrmn imknnn olmad vurgulanmtr. Bu
erevede evrensel ahlakn kurucu unsuru saylan saf akln mmkn olmad ve
bunun yerine gelenein ve bu gelenek dhilinde belli bir kimlik ve karakter kazanan
cemaatler ve bu cemaatlerin yelerinin yksel akl veya yksel ahlaka sahip
olduu, dolaysyla ahlakn her zaman iin belli bir gelenek dhilinde ele alnmas
gerektii vurgulanmtr. Dinsel ahlakn erdem teorisinden ziyade erdem etii
balamnda ele alnmasnn imkn olaraksa Linda Trinkaus Zagzebskinin
gelitirdii tanrsal motivasyon teorisi balamnda Tanrnn bir kiilik sahibi
olduu ve bu kiiliin mkemmel bir forma ve ierie sahip olmasndan dolay
dinsel yasalarn Onun karakter zelliklerinin birer yansmas olarak okunmasnn
mmkn olduu vurgulanmtr. Bu paralelde Tanrnn tm iyilerin kayna ve
erdem etiinde merkezi sahneyi igal eden, paradigmatik bireyin en mkemmel
rnei olduundan hareketle de dinsel ahlakn erdem etii balamnda nasl bir
erevede ele alnabileceinin bir rnei ve imkn ortaya konmutur.
Sonu olarak dinsel ahlakn ada erdem etii kapsamnda en azndan belli
bir erdem teorisine sahip olduu ve erdem etiinin zellikle de MacIntyren
savunusunu yapt cemaati yapsnn dinsel ahlak temellendirme ve aklama
noktasnda olduka nemli bir ileve sahip olduu vurgulanabilir. Dinsel ahlakn
erdem etii formunda ortaya kmasnn imkn olaraksa Tanrnn irade ve aklndan
ziyade ahlaki motivasyonuna iaret eden tanrsal motivasyon teorisinin olduka
ufuk ac bir karakter arz ettii ise ayrca vurgulanmaldr. Genel olaraksa yukarda
ele alnan ereve dhilinde erdem etiinin karaktere, duygulara, eylemlere,
motivasyonlara z olarak bireyin hayatnn btnselliine yapt vurgu onu dier
etik teorilere gre hayatn btnsellii ierisinde bireyi kuatma iddiasndaki dinsel
ahlak asndan daha cazip hale getirmektedir.
174
Bibliyografya
Alderman, Harold:
Annas, Julia:
Aristoteles:
Arrington, Robert L:
Western
Ethics:
An
Historical
Introduction,
Blum, Lawrence:
Brannmark, Johan:
175
Brennan, Tad:
"Socrates,"
The
Blackwell
Guide
to
Ancient
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g97806312221567,
17
Kasm 2007
Broadie, Sarah:
Brown, Lesley:
19
Kasm 2007
Bryan, Wilson:
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631212416_chunk_g97806312124165,
19
Kasm 2007
Cevizci, Ahmet:
Copp, David.
Sobell, David:
176
Cordner, Christopher:
Cottingham, John:
Crisp, Roger:
D., Fred.
Miller, Jr.:
17
Kasm 2007
Elton, W. R.:
Everitt, Nicholas:
Fives, Allyn:
177
20
Kasm 2007
Fowers, Blaine J.
Tjeltveit, Alan C.:
Introduction:
Virtue
Obscured
and
Retrieved:
Gass, Michael:
Gilbert, John:
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g97806312221565,
17
Kasm 2007
178
Gillett, Grant.
Hankey, Robin:
Harman, Gilbert:
Hauerwas, Stanley:
Hauerwas, Stanley.
Bondi, Richard:
179
Hooker, Brad:
Hurka, Thomas:
Hursthouse, Rosalind:
"Divine
command
ethics,"
Companion
to
20
Kasm 2007
Ingis, John:
Irwin, Terence:
Irwin, T.H.:
zutsu, Toshihiko:
Kuranda
Dini
ve
Ahlaki
Kavramlar,
ev.
Katongole, Emmanuel:
Konstan, David:
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215619,
17
Kasm 2007
LaFollette, Hugh:
Ed.
Blackwell
Hugh
LaFollette,
Publishing,
1999,
Massachusetts,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631201199_chunk_g97806312011991,
17
Kasm 2007
Leal, Dave:
181
MacIntyre, Alasdair:
Magee, Bryan:
Developing
Virtuous
Children:
Theological
Mcaleer, Sean:
Mengolu, Takiyettin:
182
Miller, Christian:
Mitsis, Phillip:
"Stoicism,"
The
Blackwell
Guide
to
Ancient
Publishing,
2002,
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215620,
17
Kasm 2007
Monroe, Kristen:
to
Religious
Ethics,
Ed.
William
17
Kasm 2007
ONeill, Onora:
Pellegrino, Edmund D.
Thomasma, David C.:
The
Christian
Virtues
in
Medical
Practice,
183
Peterson, Michael.
Hasker, William.
Reichenbach, Bruce.
Basinger, David:
Pigden, Charles:
Platon:
Publishing,
1999,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631201199_chunk_g97806312011994,
17
Kasm 2007
Robert, C. Roberts:
Blackwell
Publishing,
1999,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631213284_chunk_g978063121328463,
20
Kasm 2007
Ross, David:
184
Rudebusch, George:
Santas, Gerasimos:
Publishing,
2002
(evrimii)
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631222156_chunk_g978063122215611,
17
Kasm 2007
Sayers, Sean:
Identity
and
Community,
Journal
of
Social
Ethics.
Massachusetts,
Ed.
Blackwell
William
Schweiker,
Publishing,
2004,
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631216346_chunk_g97806312163463,
17
Kasm 2007
Seung, T. K.:
Sherman, Nancy:
Slote, Michael:
Ed.
Hugh
LaFollette,
Massachusetts,
17
Kasm 2007
185
Solomon, David:
Statman, David:
Stichter, Matt:
Stocker, Michael:
Taylor, Gabriele:
Toner, Christopher:
186
Vergote, Antoine:
Waide, John:
Virtues
and
Principles,
Philosophy
and
Wardy, Robert:
"Ancient
Greek
Philosophy,"
The
Blackwell
(evrimii),
http//www.blackwellreference.com/subscriber/tocnode?
id=g9780631219088_chunk_g978063121908827,
19
Kasm 2007
Weber, Jonathan:
Yearley, Lee:
"Ideas
of
Companion
Ethical
to
Excellence,"
Religious
The
Ethics,
Ed.
Blackwell
William
17
Kasm 2007
Zagzebski,
Linda Trinkaus:
187