Professional Documents
Culture Documents
Dünya sağlık örgütü (WHO) ne göre "içkinin işine engel olduğunu değil de,işinin içmesine
engel olduğunu düşünmeye başlayan kişi alkoliktir." Diğer bir tanıma göre ise, "alkolik
alışılmışın dışında alkol içen, bunun sonucunda bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığı bozulan,
buna karşın alkol alma isteğini durduramayan, tedavisi gerekli olan hasta bir insandır."
(Köknel,1983:536).
Alkol bağımlısı, içki içmeye başladığı zaman içmeyi istediği yerde bırakamayan kişidir.
Alkol bağımlılarının benliklerinde bulunan ortak özelliler şunlardır:
Ø Bencillik ya da ben merkezcilik
Ø Gerilimlere karşı duyarlılık
Ø Bir kişiye ya da nesneye aşırı bağlılık
Ø Kendini büyük ve güçlü görme
Bu özelliklerin kaynağında duygulanımda dengesizlik ve tutarsızlığın bulunduğu
söylenebilir (Köknel, 1983: 538).
Alkol kullanan ve yaş ortalaması 19 olan gençlerin ortak benlik özellikleri ise şunlardır:
Ø Cinsel duygu, eğilim ve isteklere karşı aşırı duyarlılık
Ø Sürekli maddi doyum arama eğilimi
Ø Fiziki güce hayranlık
Ø Alabildiğine sınırsız özellik
Ø Sorumluluktan kaçma
Ø Bütün otoritelere başkaldırma
Ø Gerçek dışı yaşam isteği
Ø Gerçekleşmesi olanaksız bir yaşam için sürekli düş kurup serüven peşinde koşmak
Ø Engeller karşısında büyük kaygı, sıkıntı, saldırganlık ve tepki
Ø Geleceğe ilişkin olumlu bir amaç ve beklentinin olmaması
Ø Güvensizlik ve yetersizlik duygusu (Köknel, 1983: 101).
ALKOL BAĞIMLILIĞININ SONUÇLARI
Bedensel ve ruhsal hastalıkların yanında, kişiler arası ilişkilerin bozulmasında, aile içi
sorunların artmasında, çocuklar üzerinde yaptığı olumsuz etkilerle toplumsal sefalet ve önemli
ekonomik kayıplarda yasal sorun ve intihar olaylarının büyük çoğunluğunda, trafik ve iş
kazalarında alkol başta gelen bir sorumlu durumundadır. Buna göre alkolün zararları şu
başlıklar altında toplanabilir.
A. Fiziki Zararları: Alkol vücutta bir çok organa zarar vermekle beraber en çok beyinde
tahribata neden olmaktadır. Beyne ilk etkisi yorum ve düşünceyi kontrol eden bölgeyi
yavaşlatmasıdır. Böylece kişinin hatırlama, anlama, karar verme gibi normal akli görevlerini
yürütmesine engel olur. Birey rahatlamadan dolayı önce kendini serbest ve neşeli hisseder.
Ayrıca beyinde adale kontrol merkezine de zarar verdiği için kol ve bacak koordinasyonu
bozulur (Özgen, S : 3).
Alkoliklerin bedensel hastalıklarının çoğu karaciğerle ilgilidir. Bu hastalıklar sarılık, siroz ve
safra kesesinin iltihaplanması olarak kendini gösterir. Karaciğer sirozu alkol bağımlısı
kişilerde kullanmayan kişilere oranla sekiz kat daha fazladır. Fazla miktarda kullanılan alkol
gastrit, ülser, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, karaciğer
enzimlerinde yükselme, karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır
(Cüceloğlu,1996:464).
B. Toplumsal Zararları: Alkolün etkileri sadece kişinin kendisiyle sınırlı kalmamakta, ailesi,
toplumsal ve iş çevresi davranışlarından zarar görmekte ve onlar da bu hastalığın daha fazla
zarar vermesini engellemek için yardımcı olmaya çalışmaktadır. Mutsuz evlilikler, yıkılan
yuvalar, terk etmeler, boşanmalar, düzensiz aileler, boşta kalan çocuklar hepsi bu bedelin birer
parçasıdır. Alkolün yarattığı sorunları çözmeye yardımcı olan kurumların masrafları
milyarlarca lirayı bulmaktadır. Konuyu derinlemesine incelediğimizde:
İçkili Sürücüler : Ölüm ve yaralanmalara neden olan trafik kazalarının %66`sı alkol
kullanımından kaynaklanmaktadır. Bu kazalarda yaralı ve muhtemelen sakat kalmış kişileri,
doğan hasarın yarattığı ekonomik yük, gelir kaybı, tıbbi masrafları ve sigorta masraflarını da
unutmamak gerekir.
Alkol ve Suç : Bazı kişilerde alkol, ayıkken düşünemeyecekleri şekilde kırıcı davranışlarda
bulunmalarına sebep olur. Ölme nedeni olan intiharların yarısı ve cinayetlerin 1/3`ü alkolle
ilgilidir.
Sanayiye Olan Maliyeti : Alkol bağımlısı olan bir kişinin topluma yaptığı en büyük kötülük,
insan gücü kaybına yol açmasıdır. Alkolik kişi veriminin düşmesi sonucunda kendisinden
bekleneni veremez. Ayrıca mesai arkadaşlarıyla sürtüşmelere ve iş verenler ile olumsuz
ilişkilere sebebiyet vermektedir.
Ulusal Zararı : Alkol bağımlılığının ulusal zararı ise alkol bağımlısı kişiler için yapılan tedavi
masraflarından, motorlu araç kazalarında, çalışma süresi kaybından doğmaktadır. Ayrıca
işlediği suçlar nedeniyle ceza evlerini, hastalıklar nedeniyle hastaneleri doldurarak üretici
durumdan tüketici duruma geçerler (Köknel,1983:534).
GENÇLİK VE ALKOL BAĞIMLILIĞI
Genellikle ilk ergenlik belirtileriyle başlayan gençlik çağı 12-21 yaşlarını kapsar. 12-15
yaş arası ilk ergenlik dönemi, 15-21 yaş arası asıl gençlik dönemidir, 21-25 yaş arası da
uzamış gençlik olarak bilinir. Birleşmiş Milletler Örgütünün tanımına göre genç"15-25 yaşları
arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmaya ve ayrı bir konutu bulunmayan
kişidir."
Ergenlikle beraber hızlı bir değişim geçiren birey kendi öz kimliğini arayış çabası
içerisindedir. Genç bu dönemde geleneksel değerleri aşarak bireyselliğini gerçekleştirmeye
çalışır. Bunun sonucunda anne ve babasından kopma eğilimi gösterir. Bireyselleşme
aşamasında genç psikolojik dengesini kolayca sağlayamadığından dolayı psikolojik karmaşa
içine düşmekte, kendilerine geçici bir şekilde de olsa, huzur vereceğine inandıkları alkol ve
maddelerin arayışına girebilmektedir.
Aslında uyuşturucu olsun, alkol olsun kişiye yalancı bir güven duygusu veren maddeler,
gençlik çağı ruhsal durumuna bir çok nedenle uygun düşmektedir. Öncelikle yetersizlik
duygusunu ve çekingenliği ortadan kaldırmaktadır. Sonrada kabadayılık, efelik ve gösteriş
gibi davranışlarla erişkin olduğunu kanıtlamaya yaramaktadır (Yörükoğlu,1998:292).
Toplumlar arası iletişimin artmasıyla genç yaşta alkollü içki içmeye başlayanları oranı daha
da yükselmiştir. Kitle iletişim araçlarının artması Türk toplumunu da etkileşime açık kılmış,
batı kültürünün sadece olumlu yönleri değil bizim kültürümüzle bağdaşmayan olumsuz
yönleri de kabul görmeye başlamıştır. Bu da alkol kullanımının artmasına neden olmuştur
(Özgen, s. :1).
ALKOL BAĞIMLILIĞINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER
1. Kalıtımsal Yüklülük: Anne-babadan biri veya ikisi de alkol bağımlısı olan veya aşırı
derecede içki içen gençler, alkol bağımlılığı için bir risk gurubu içindedirler. Ailesinde alkol
bağımlılığı olan bir gencin alkol bağımlısı haline gelme riski, ailesinde alkol bağımlığı
bulunmayan bir gence göre üç misli daha fazladır.
2. Güçsüz Bir Benlik Yapısına Sahip Olma: Başarısızlıklarında, başarısızlığın gerçek
nedenlerini araştırarak çözümlemek yerine kolay çözümlere baş vurarak gerçeklerden kaçma,
zayıf bir benliğe sahip olan kişilerin davranış özellikleridir. Böyle davranışları benimseyen
gençler; sorunlarla her karşılaşmalarında neler yapabilecekle- rini, sorunların nasıl üstesinden
gelebileceklerini düşünmeksizin kolay çözümler aramayı seçebilirler. Alkol ve uyuşturucu
gibi maddelerde kişilerin, sıkıntılardan kurtulabilmek için başvurdukları kolay çözümlerden
biridir.
3. Strese Dayanıksızlık: Sorumlulukları, anne-babası tarafından yüklenilen aşırı korunan ve
gözetilen gençlerin kendi kendilerine yetmeye, savaşabilmeyi, dayanıklı olmayı
öğrenememeleri yüzünden stresle karşılaştıkları zaman kaldıramadıkları stresin verdiği
sıkıntılardan alkol gibi maddeler olarak uzaklaşmaya çalıştıkları görülür (Kasatura, 1998 :569
4. Özgüven Eksikliği: Kendini aşağılamak, suçlamak, yetenek ve değerlendir-melerde
olumsuz olama ve özgüven eksikliğine aşağılık duygusu taşıyan gençlerde rastlanmaktadır.
Olumsuz ve düşük benlik algısı taşıyan bireyler kendilerini toplum dışı ve iğrenç insanlar gibi
değerlendirebilir ve ahlak dışı tutum-davranış sergileyenlerle kendilerini özdeşleştirip, benzer
tutumlar içine girebilirler. Böylelikle bağımlılardan etkilenerek, olumsuz alışkanlıklar
edinebilirler (Kulaksızoğlu, 1998 :188)
5. Yeni Değerler Arayışı: Yeni değerler arayışı içinde olmak ve gelişimsel merakları tatmin
etmek için maddelerin tadına bakmak gibi bir davranışa rastlanmaktadır.
6. Boş Zamanların Değerlendirilememesi: Boş zamanların verimli bir şekilde
değerlendirilememesi, gençleri bir hayat amacı kazanmaktan da genellikle mahrum
etmektedir. Kendisini amaçsız bir yaşam içinde bomboş hisseden genç zararlı alışkanlıklara
kolayca kayabilmektedir.
7. Olumsuz Arkadaşlar: Akran grupları ile ilişki kurmak, gençliğin en önemli ihtiyaçlarından
biridir. Akran grupları içinde başarısız arkadaşlar ilaç ve içki alışkanlığı olan, uyumsuz
arkadaşlar bir risk ortamı oluşturmaktadır. Çünkü genç, kendi akran grubunun değer ölçülerini
benimsemek, onlarla bir paylaşım içine girmek ister. İçkiye karşı tavırları olduğu için
akranları tarafından reddedilen ergen ve gençler bu kişilerin oluşturduğu grubun bir üyesi
olmak istiyorlarsa, içkiye karşı tavırlarını değiştirerek arkadaşları gibi davranacaklardır. Bu
şekilde mensup oldukları grubun değer ölçüleri yüzünden içki alışkanlığını başlatmak,
gençleri bir daha dönüş yapamayacakları zararlı alışkanlıklara götürür.
8. Heyecansal Sorunlar: İçten gelen hazza yönelik arzularını kontrol etmekte güçlük çeken,
heyecanlarını dengeleyemeyen gençlerde rahatlamak, sakinleşmek ve hazza ulaşmak için
bağımlılık yaratan maddelere yönelme görülebilir. Karşı cinsten birisiyle yeni tanışmalarda,
kalabalık bir grupta dikkatin kendisine yöneldiği durumlarda, bazı ergenlerde korkma,
heyecanlanma ve bunların sonucu kızarma görülebilir. Benzeri huzursuzluk veren durumlarla
baş etmek isteyen genç; sigara, alkol gibi ilk alındıklarında rahatlatıcı etkileri olan ancak
devamlı alındıklarında da yarattığı yapay cennet içinde kişileri gerçeklerden kopartarak
psikolojik sağlıklarını tehlikeye atan alışkanlıklar edinebilir. Ülkemiz gençliğinde de son 15
yıl içinde bu gibi gerçekçi olmayan yollara yönelmek eğilimi %45 oranında bir artış
göstermiştir (Kasatura, 1998 : 69 ve Kulaksızoğlu, 1998 : 188)
9. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olmak: Çocukluk döneminde anne-baba tarafından
istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoşgörü
görmemiş gençlerin doyurulmamış ve tatmin bulmamış duyguları alkol ve uyuşturucu ile
doyuma ulaştırılmaya çalışılır.
BAĞIMLILIK EĞİLİMİ GÖSTEREN GENÇLERİN AİLE YAPILARI
Bağımlılık özellikleri gösteren gençlerin büyük çoğunluğu kendilerine tutarlı bir eğitim
veremeyen, iletişim kopuklukları içinde bir birlerine seslerini duyuramayan bireylerden
oluşan ailelerden gelirler. Bu ailelerin temel özelliklerini şöyle açıklamak mümkündür:
1. Anne-babanın ayrı olduğu, boşanma veya ölüm nedeniyle bölünen aileler
2. İçki ve madde kullanan anne-babaların oluşturduğu aileler
3. Anne-baba arasında iletişim kopukluğu veya sürekli çatışmaların yaşandığı aileler
4. Kültürel gelişmesini yapamamış aileler
5. Çocuklarının yetişme ve eğitimine ilgisiz kalan aileler
6. İçkinin zararına inanmayan, çocuklarının içki içme alışkanlıkları üzerinde durmayan
aileler
7. Çocuklarına güven hissi duymayan ve güven vermeyen aileler
8. Çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını sevgi ve ilgi göstermek yerine para ve maddeyle
karşılayan aileler
9. Çocuklarının eğitimine zaman ayırmamak, uğraşmamak için bol para ve maddi değeri
büyük armağanlar vererek görevlerini yaptığını düşünen aileler
10. Çocuklarını aşırı koruyarak hiçbir sorumluluk vermeden yetiştiren, hayata hazırlamayan
aileler.
Görülüyor ki bağımlılık eğilimi gösteren gençlerin ailelerinin ortak özellikleri çocuklarıyla
sağlıklı iletişimler kuramayan, kendi sorunlarını halletmemiş anne- babalardan oluşan aileler
olmasıdır (Kasatura, 1998 : 93)
BÖLÜM II
ARAŞTIRMA VE BULGULAR
Yapılan araştırmalarda 12-17 yaş grubunun ortalama %50' nin en az bir kez alkol kullandığı,
bunlardan %25' nin kendisini bir alkol kullanıcısı olarak tanımladığı bulunmuştur. Çoğu insan
alkolü ilk olarak ergenlik çağında kullandığını söylemektedir. Alkol kullanım oranı en yüksek
20-35 yaşları arasındadır.
Alkole bağlı bozuklukların belirtileri erkeklerde 20'li yaşlarda başlar, genellikle 30'lu yaşlarda
tanı koyduracak hale gelir. Kadınlarda alkol kötüye kullanımının başlama yaşı genel olarak
daha geçtir (Özgen, s. : 1). Alkol bağımlılığı genellikle erkeklerde görülmesine karşın %5-6
gibi bir oranda kadınlarda da görülmektedir (Alper, 1997; 319).
Ankara'da 7387'si kız, 581'i erkek 1318 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmaya
göre psikolojik bakımdan sorunlu olanlar, anne-babaları tarafından otoriter ve baskıcı bir
tutum ile yetiştirilenler ve ailede kötü muamele ile karşılaşanlarla erkeklerin daha çok alkole
bulaşma tehlikesi olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca üst düzeyde geliri olan ailelerin
çocuklarının alkole başlama tehlikesi taşıdıkları bulunmuştur.
İstanbul'da 2845 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada, son bir ay içinde alkollü içki
içenlerin oranı %23,5 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlara göre biranın en önce başlanan ve en
sık içilen alkollü içki olduğu belirlenmiştir.
Lise öğrencilerinin alkol kullanma sıklığını etkileyen etkenlerin ne olduğunu belirlemeyi
amaçlayan ve Ankara'da 747 lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada, erkekler kızlara
göre daha çok alkol kullanmaktadır. Alınan cep harçlıkları yükseldikçe alkol kullanımı
artmaktadır (Kulaksızoğlu, 1998 : 186)
Kırsal bölgelerde, köy ve kasabalarda geleneksel yaşamın sürmesi, dinin, gelenek-görenek ve
törelerin yasaklayıcı etkisi, ufak çevre içinde herkesin bir birini
tanıması ve denetlemesi, ekonomik koşullar nedeniyle içki tüketimi ve alkolizmin daha az
olduğu yapılan araştırmalarda saptanmıştır (Köknel, 1985 : 262)
BÖLÜM III
ALKOLLÜ İÇKİ İÇME ALIŞKANLIĞININ GELİŞMESİNİ
ENGELLEYEBİLECEK ÖNLEMLER
A. Bireysel Düzeyde Önlemler
1. Arkadaşların iyi seçilmesi
2. Sıkıntıları yenebilmeyi öğrenmek
3. İçkiyi dinlendirici bir ilaç gibi görmemek
4. Olumlu düşünmek
5. Stresi yenmeyi öğrenmek
6. İçkiye hayır demeyi öğrenmek
7. İçkili ortamdan uzak durmak
8. Boş zamanı iyi değerlendirmek
9. Kendini tanımak
10. İlgi alanını genişletmek
11. İnsanlarla iyi etkileşimde bulunmak
12. Kendini gerçekleştirmek
B. Ailesel Düzeyde Önlemler
1. Anne-baba çocuklarının arkadaşları konusunda bilgi sahibi olmaya çalışmalı, onları
tanımak için çabalamalıdır.
2. Alkollü içecekler ve maddeler hakkında kesin bir tavır takınarak bu konuda uyarıcı veya
aydınlatıcı olmalıdır.
3. Anne-baba içki konusundaki davranışlarıyla genç için iyi bir model olmalıdır.
4. Aile değerleri öğretilmelidir.
5. Anne-baba çocuklarıyla iyi bir iletişim kurmalıdır.
6. Gence karşı aşırı koruyucu olunmamalı ve sorumluluk verilmelidir.
C. Toplumsal Düzeyde Önlemler
1. Televizyon programları ve reklamlar vasıtasıyla alkole bağlı sorunlar ortaya atılabilir,
televizyonda bilgilendirmeye yönelik özel programlar konularak sağlıklı bir bilinçlendirme
ortamı yaratılabilir.
2. Türk Ceza Kanununun 574. Maddesine göre, 18 yaşını doldurmayan bir genci sarhoş
edebilecek bir madde veya içki verenler iki aya kadar hapse mahkum edilir. Bu yaş sınırı
şimdi 21'e çıkarılmıştır. Buna göre, denetimin daha dikkatle yapılması gerekir. Denetim ciddi
bir şekilde yapıldığı zaman içki satışı yapan yerler hapis cezasını ve iş yerlerinin
kapatılmasını göze alamayacaklarından, gençlerin içkiyi temin etmeleri güçleşecektir
(Kasatura, 1998 : 99)
TEDAVİ
Alkol bağımlılığı tedavisi temel olarak iki aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle alkolün bedenden
atılması ve yoksunluk belirtilerinin düzeltilmesi gerekir. Tedavinin ikinci aşamasında ise temel amaç
tekrar içmenin önlenmesidir. Aile bireylerinin hem alkol bağımlısına, hem de kendilerine yardımcı
olmaları amacıyla bu aşamada tedaviye katılmaları gerekmektedir. Yine bu aşamada tekrar içmeyi
kolaylaştırabilecek durumlar belirlenir ve bağımlının bunlarla baş etmesi için uygun yöntemler
saptanmaya çalışılır.
Tedavi sırasında başlatılması ve tedavi sonrasında da sürdürülmesi gereken bir başka konu da alkol
bağımlısının eski arkadaş çevresini değiştirmesidir.
Alkole bağlı bozukluğu olan hastaların tedavisinde şu yöntemler kullanılabilir:
Ø Psikoterapi
Ø Davranış terapisi
Ø İlaç tedavisi
Ø Destek grupları : Alkolizmle mücadelede birbirlerine yardımcı olmak için bir araya gelmiş
kişilerin kurdukları destek gruplarıdır. Bunlar Adsız Alkolikler, Al-Anon Grupları, Alateen, Yarıyol
Evleri'dir (Alper, 1998 : 326)