You are on page 1of 149

RESLU BN EL ARAB

Birinci Cilt

BN ARABNN
RSALELER

E-eyhul Ekber
MUHYDDN BN.ARAB K.S.
H.560-638 / M.1164-1240

Tercme
Vahdettin NCE

Birinci Cilt

BN ARABNN
RSALELER
* bn-i Arabinin Hakknda bn-i Kemal Efendi tarafndan Yavuz Sultan Selim Devrinde
Verilen Fetva
* eyhul Ekber Muhyiddin bn.i Arabnin Hayat, Grleri, Seyahatleri ve Eserleri
hakknda bilgi
1. Kitab: Mahadede Fena Yok Olma kitab
2. Kitab: Cell ve Keml Kitab
3. Kitab: Elif Teklik Kitab
4. Kitab: Cellet Kelimetullah / ALLAH Kitab
5. Kitab: , Durum Gnleri Kitab / Kitabu Eyyami-en
6. Kitab: Yaknlk Kitab / Kitabul Kurbe
7. Kitab: lham Ehlinin aretiyle Almetler Kitab Kitabul Alam bi arati Ehlil lham
8. Kitab: Mim, Vav, Nun Kitab
9. Kitab: lahi Yeminler
10. Kitab: YA Kitab
11. Kitab: Ezel Kitab
12. Kitab: Fusus Nak Kitab
13. Kitab: Vasiyetler Kitab
14. Kitab: Tasavvuf Istlahlar Kitab

eyh-i Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

H.Z. EYH'N
DUASI
BSMLLAHRRAHMANRRAHM
eyhu'l Ekber, nadide zmrt, parlak nur, efendim, eyh Muhyiddin Muhammed b.
Ali b. Ahmed el-Maribi, el-Endlsi:
- Allah, Muhammed ve al-i Muhammed hakk iin bizi dnya ve ahirette onun
ilimlerinden faydalandrsn- der ve yle devam eder:
- Hamdolsun Allah'a, uygun klmasnn gzelliinden dolay.
O'ndan diliyorum; Yoluna salik olmay nasip etmesini,
Bu yolu tah-kik ehli biri olarak kat etmemi ilham etmesini,
Yolunu tasdik etmekten dolay huzura ermi mutmain bir kalp bahetmesini,
nce gemesini salayan zelliklerle donatt aydnlk bir akl vermesini,
ereflendirmesinin makamna huzur veren bir sururla komay,
Cehaletten uzakln mutmainliini yaayan bir nefis, fikrin kvlcm ve uleleriyle
parlayan bir anlay,
Fethin pnarndan ve halis arabndan zahir olan bir sr,
Neenin genilii ve enginliiyle alm bir lisan vermesini,
Fani dnyann ekici sslerinden ve zevk veren cazibesinden beri, yksek bir
dnce bahetmesini,
Kevnin batnda ve douunda varln srrn gzlemleyen bir basiret nasip
etmesini,
Huzur rzgarnn arndrmas neticesi her trl bozukluktan beri duyular vermesini,
Noksanln taknlndan ve tatbikinden uzak tertemiz bir ftrat vermesini,
eriatn egemenliine ve gvencelerine uyan bir huy,
Toplayp ayrmaya elverili bir vakit bahetmesini...
Salt ve selam Muhammed'e- al-i Muhammed'e ve grubuna,
Ondan sonraki halifelere ve yolunu izleyen tablerine,
Selam ve esenlik onlarn zerine.
Bil ki, varlktan ve huddan murat Allah'tr ve ama da O'dur.
Ne inkar var ne de rat.
O, bana yeter ve O ne gzel vekildir.
Abdullah M.bn.Arabi

Yaynevinin nsz
Deerli Dostlar..
Allah Dostlarnn sekinlerinden, tasavvuf erbabnn zirve isimlerinden olan eyhu'l
Ekber Muhyiddin ibn. (k.s.) hazretlerinin Haydarabad'da 1948 ylnda yaynlanm 29
kk kitabk-lardan/risaleden oluan aada isimlerini verdiimiz, ok derin tasavvuf
manlar ihtiva eden bu eserini Trkeye tercme ettirerek yaynlamay Kitsan Yaynevi
olarak bizlere nasib eden Rabbimize ne kadar kretsek azdr. Bu risaleler srasyla
unlardr:
1) Kitabu'l Fena Fil Mahede
2) Kitabul Celal ve'l Keml
3) Kitabul Elif "Ahadiye"
4) Kitabul Celalet "Kelimetullah "
5) Kitabu Eyyami'e'n
6) Kitabul Kurbe
7) Kitabul Alam Bi arati Ehil lham
8) Kitabul Mim Ve'l Vav Ve'n Nun
9) Risaletu'l Kasemi'l lahi
10) Kitabul Ya
11) Kitabu'l Ezel
12) Risaletu'l Envar
13) Kitabu'l sra l Makami'l Esra
14) Risaletun Fi Suali smail B. Sevdekin
15) Risaletun la'l mam Er'Razi
16) Risaletun La Yaulu Aleyha
17) Kitabu' ahid
18) Kitabu't Teracim
19) Kitabul Menzilil Kutbi ve Mekalihi ve Halihi
20) Risaletu'l ntisar
21) Kitabul Kutub
22) Kitabul Mesail
23) Kitabu't Tecelliyat
24) Kitabu'l sfar an Netaici'l Esfar
25) Kitabul Vesaya
26) Kitabul Hilyeti'l Ebdal
27) Kitabul Naki'l Fusus
28) El- Vasiye
29) Kitabu stilahi's Sufiyye
bn. Arab (k.s.) hazretlerinin bu risaleleri kitabklar titiz bir ekilde (Haydarabad

basks esas alnarak Beyrut ve Kahire'de yakn tarih olarak baslanlar) incelenmi,
mmkn mertebe lafzlar ve harekeleri en anlalr ekilde olmasna dikkat edilerek
tercmesi kontrol edilmitir. Risalelerde geen Kur'n ayetlerinin orji-naline mmkn
mertebe sadk kalnarak ltin harflerle (Trke) okunular, anlamlar, sure adlar ve ayet
numaralar belirtilmitir. Ayrca okurlarmzn tercihleri gz nne alnarak rahat ekilde
okunmas iin orta boy ve cilt olarak hazrlanmtr. Ve her cildin sonuna (yararl olaca
dnlerek) Fuss Nak Kitab, Vasiyetler Kitab ve Tasavvuf Istlahlar Kitab
konulmutur. nallah Allah'n yardm ve Tevfik- Samadaniyesiyle baarl olmay umuyor
ve nasibi olanlar iin gereince bu eserlerin faydal olmasn Cenab- Hakdan diliyoruz.
bn-i Kemal efendinin Fetvas
bn. Arab k.s hazretleri hakknda birok alim gerek yaad devirde gerekse
gnmze kadar ok eitli grler bildirmiler, tartmlar; bazlar onu vmler, onun
derin mn ifade eden remizli szlerini anlamayanlar eletirmiler hatta zaman zaman
eletiri snrlarn aacak ekilde dil uzatanlar da olmutur. Onlara kanmzca en gzel
cevab, aratrmalarmz esnasnda Muftiy u's-Sekaleyn namyla anlan ve bu isimle hret
olan Msr fatihi Padiah Yavuz Sultan Selim'in hocas ayn zamanda da Kanuni ve Yavuz
devrinin tannm eyhu'lislam-larnda Mevlna bn-Keml (k.s.) efendinin bu mev-zuyla
ilgili olarak yaynlanm bir fetvasnda bulduk. eyh Ahmed Hamd al-Kadir (k.s.) telif
etmi olduu "Kitab-ul Burhan Al-Azhar Mankb e-eyh el-Ek-ber" Arapa ve Osmanlca
olan ve yaynevimiz tarafndan Trkeye evirisi ve sadeletirmesi yaptrlan ve ok
yaknda yaymlyacamz bu eserde bulunan bu fetvay biraz sadeletirme yaparak
nemine binaen kitabmzn bu ksmna almay uygun grdk..
Fetvann sahibi olan bn-i Keml efendi, yaad devirde yukarda bahs ettiimiz gibi
talebesi olan padiah tarafndan ok sevilmi ve saylmtr. yle ki Yavuz, hocasnn
atndan srayan amurla kirlenmi olan kaftannn ld zaman tabutunun stne rtlmesini vasiyet etmitir. Ve yle de olmutur. Yakn tarihe kadar sandukasnn zerinde
serili olan bu kaftan, gnmzde zeri camla kapl tahtadan yaplm bir koruma kabna
konarak sandukann yanna yerletirilmi trbeyi ziyaret edenlere gsterilmektedir. Ksaca
bn-i Keml efendi ok zel bir zattr..
Hazreti eyh'e kar olanlar o gn olduu gibi bu gnde mevcuttur. bn-i Keml
efendinin fetvas sanyoruz o gn olduu gibi bu gnde hazreti eyh'e kar olanlara
yetecek bir cevab olacaktr. Hazret yle fetva vermitir:
Bismillahirrahmanirrahim..
Kullarndan bir ksmn ilim ve ihsana mmtaz ve enbiya ve murselne vris eden
Cenab- Hakka hamd ve sena ve ehl-i dall- slha meb's olan (gnderilen) Nebiy-yi
zn ile er'i metini (salam eriat) icraya ced ve gayret eden l ve ashabna eday selt
ve selam b intiha (sonsuz selt ve selam) olunduktan sonra; ma'lum olsun ki hakikt
ehlinin uyduu; Hazret-i eyh zam Kutb-ul Arifin Muhyiddn l al-Arab at-Ti al-Hatem
al-Endls-i hazretleri muctehid-i kmil ve mrid-i fzldr. Hayret veren menkbnda
mevcud olan harikulade kerametleri mridler, alimler ve fzl kiiler tarafndan kabul ve
tasdik edilmitir. nkr edenlerin, ok byk hata edecekleri ve inkrda srar edenlerin ise
ok dallete duar olacaklar aikrdr. Emr-i bil ma'ruf ve nehyi anil mnker'le me'mur
hakimlerin, ibu batl inan sahihlerinin hallerini dzeltmelerine ve itikdlarn
deitirmelerine tevik ve te'db (uslandrma) eylemeleri boyunlarna bordur.
bn-i Arabi hazretleri birok kitab ve resil te'lif buyurmulardr. Fusus'ul Hikem,
Ftuhat Mekiyye dier te'lif ettiklerinin yannda mehurdur. Hazreti eyh'in kitablarnda ve

risalelerinde bulunan baz ibrelerinn lafzlar ve manlar ilh-i emre ve er'i nebeviye
yakn yani anlalr olmas ynyle itiraz edilmemektedir.
Ancak
baz
ibarelerin
derectmn yksek olmas yani kef ve tevhd ehlinden olmayanlarn idrklarmn fevkinde
olmas, amalanan many idrk edemeyenlerin ve tasavvuf ehli olmayanlarn "Sakn
bilmediin eyin ardna dme. Dorusu kulak, gz ve kalp bunlarn hepsi o eyden
sorumlu olur" (sra/36) yetine uyarak skt etmeleri ve itirazdan kanmalar vaciptir.
Byklerden birisi yle buyurmutur: Kim tasavvu-J hakikatlerin ehli ile beraber oturursa
ve onlarn ortaya koyduklar hakikatlerin bazsn inkr ederse, Allah iman nurunu onun
kalbinden skp alr."
bn-i Arab (k.s) hlen, ilmen, tarikat eyhi ve hakikat ehlinin by olduu gibi; ilim
messesesi tekilatnn kurucusudur. Cenab- eyh, yle ucu buca olmayan bir denizdir
ki sahilini grmee beer gz, dalgalarnn alkalanrken kard sesi iitmee; beer
kula acizdir. nci taneleri olan szleri ise yr'dan uzak olanlarn ellerine ulap ziyan
olmaktan korunmu ve gnl ehline ne'e bah olacak feyizler ile dopdoludur. bn-i
Arabye mensub olan tife-i nciye doru yola girmi mmtaz bir kavimdir. Szleri ve dier
tasavvuf stlahlar dier tasavvuf ehl gibidir. Hatrdan karlmamaldr ki, hilali grmeye,
kusurlu gzler nasl msaid deilse hazreti herkesin idrk etmesi mmkn olmayabilir.
Allah'a yeminle beraber beyn olunur ki bhesiz eyh'ul Azam b. Arab ilminin ihata
etmedii eyi yazmamtr ve ilmi ise; malumatn ekillerini hakikati vechle, ru'yetle hasl
olmu ilm-i uhddur. Hak Subhaneh teal hazretleri baz kullarn nbvvetle bazsn da
velayetle semitir. Durum udur ki, bir eyi bilmemek, grmemek o eyin yok olduunu
gerektirmez. Bulup grmemekle de o eyin varln inkr lzm gelmez. rnein;
yarasann gnei grmeyerek inkr etmesi, gnein olmad anlamna gelmez.
Taassubun zarardan bakaca faydas yoktur. Hususiyle Ricl-ul Gayb hakknda
hadis-i erif vrid olmutur. Onlarn aresiz kalanlara Allah'n emriyle yardmlar
mehurdur. u satrlar yazan ben dahi bu ruhan yardmlarna mazhar olmuumdur.
Munasib olan budur ki her zaman mukaddes mevcudiyedlerini ikrar edib zellikle eyh'ul
Ekber Muhyiddin ibn-i Arab ve eyh Abdulkadir Geyln hazretlerini uygun tabirlerle yd
etmek lzumludur. Setr ettikleri ve gizledikleri ibareleri idrk edememek sebebiyle inkr
uygun deildir. Cifir, Nucm ve ksir ilmi gibi konular avamdan gizlemilerdir. Ekseriya
szleri vicdanidir, tatmayan bilmez kabilindendir. Onlarn yolu srat- mstakimdir,
muhabbetullahtr. Onlar "Muhammedf'dirler. Bilinmelidir ki, Allah'n dostlar ile Allah'tan
bize haber getiren herkes, TEK gr zeredirler. Allah'dan getirdikleri bilgiye ne bir ey
eklerler, ne noksan sylerler, re de birbirlerine muhalefet ederler. Aksine onlar; birbirlerini
dorularlar. Tbk buluttaki yamur suyunun yere inmesi halinde znde deiiklik
olmamas gibi onlarn kelmlarnn zleri BR'dir mans BR'dir. Bizlere den
"Bilmiyorsanz bir bilene sorunuz" ilhi hkmne riayet etmektir ki bu hkm slamn artlarmdandr. "Hak tela cmlemize tevfk ve basiret ihsan eyleye"
nanrz.. Hazreti eyhin buyurduu gibi... O, Allah Hakk syler ve O, doru yola
iletir.
Muftyu's sekaleyn ibn-i Keml

Artk bu derni anlam ifade eden fetvadan sonra, bize..


"Allah erlerinden zuhura gelen eserler; messir-i hakiki olan Hazreti Allah C.C. dr"
inanc ve bu gibi eserlere hizmetin de Cenab- Hakk'm byk bir ltf olduu bilinciyle
Elhamdlillah der ve Subhaneh teal'dan okurlarmzn bu eserden, yaynlam
olduumuz ve dier yaynlayacamz eserlerden amacna uygun istifade etmelerini,
acizliimizden oluan hata ve kusurlarmzn affn niyaz ederiz.
Allah Rasl s.a.v. efendimize, line, ashabna tm Resullere, Nebilere, Ehlibeytine,
Veliyullaha, onlarn dostu olma erefine nali olanlara ve mmet-i Muhammed'e selam
olsun.
Gnlleriniz Allah Celle Celaleh'nun, Allah Raslu'nn ve dostlarnn muhabbetiyle
dolsun. Allah Mun'niniz olsun.
KTSAN YAYINEV
Vahdettin nce:
1961 ylnda Van/Erci Dinlence (Pertak) kynde dodu, ilkretimini kynde
tamamlad. lkokula devam ederken bir yandan da kyn medresesinin mderrisi Molla
Salih Kozi'den Sarf ve Nahiv derslerini ald. Sonra Erci ilesinde orta okulu okudu.
Arkasndan Mu man Hatip Lisesine devam etti. Molla Abdurrahman Soskuni'den Hadis
derslerini okudu. 1981 tarihinde girdii Atatrk niversitesi Fen- Edebiyat Fakltesi Dou
Dilleri Arap Fars ve Edebiyatlar Blmnden 1985 tarihinde mezun oldu. Bugne kadar
eitli dergilerde yaymlanm makaleleri ve krkn zerinde tercme eseri vardr. slami
ilimlerin hemen her alannda tercme eserler vermitir. Yaymlanm ola tercme
eserlerinden bazlar unlardr: Fi Zilal'il -Kur'n 10 cild, El Mizan Fi Tefsiri'l Kur'n 20 cild,
Et- Tefsiru'l Hadis 7 cild, Hz. Muhammed'in Hayat 2 cild, Ehl-i Beyt Ahlk, Usul-u Kafi 3
cild, Mutezile ve nsann zgrl Sorunu, slam Dncesinde Deiim.

Mtercimin nsz
nsan, yeryzndeki hayat servenine balad gnden beri ilahi destee mazhar
olmutur. Yaratl itibariyle bu hayat srdrmesine, varlnn devamn salamasna
yardmc olacak donanmlara sahip klnmasnn yan sra bu donanm doru bir istikamette ve yapc bir ekilde kullanmasn salamaya dnk olarak doutan sahip
klnd maddi ve manevi glerinin muharriki, organizatr konumundaki akl da vahiy ile
desteklenmitir. Akl, esasnda insann sahip olduu maddi ve manevi gleri doru ve
yapc bir biimde ilevsel klma yeteneine sahiptir. Ancak insan hayatnn gerei olarak
akl, olumsuz, ykc, ifsat edici, yoldan karc olgulardan etkilenme zelliine de sahiptir.
Dolaysyla akl insann varolusal glerini amalar dndaki bir faaliyet alanna
yneltebilir, verimliliklerini ortadan kaldrarak tamamen ykc birer etkene dntrebilir.
nsan btn yapp ettiklerinden sorumlu olarak yaratan, faaliyetlerini de yukarda
iaret ettiimiz zelliklere sahip akln kontrolne brakan yce Allah'n yol gsterici vahyini
devreye sokmadan, akln yolunu aydnlatmadan insan sorumluluk pozisyonunda
brakmas dnlemez.
Nitekim yce Allah bata da vurguladmz gibi ilahi desteini sunmu;
Peygamberler gndererek, kitaplar indirerek akla, verimli bir rehberliin nasl olmas
gerektiini gstermitir. Akl, insann maddi ve manevi glerinin rehberi klan Allah, onu
rehber-siz brakmamtr, yaratl itibariyle ykc olgulardan etkilenme zelliine sahip
olduu iin gaybi desteini sunarak asl mecrasna dnmesini salamtr.
Vahyin yol gsterici yla aydnlanan insan akl, hayatn btnn baz aldmzda

verimlilik gstermi, her gn yeni keifleri insanln hizmetine sunmutur. Vahyin ana
prensipleri nda insann bireysel ve toplumsal hayatnn varolu gayesi dorultusunda
srmesini gerekletirmitir. Fakat vahiy ile arasna mesafe koyduka, vahiyden
uzaklatka bu varolusal ilevini gremez olmas bir yana, insanln ban trl
badirelere sokmutur. Tarihin ak .iinde akln vahiyden bamsz hareket ettii btn
dnemlerin ne denli ykc izler brakt hepimizin malumudur. zellikle ada dnya bu
anlamda tartlmayacak netlikte bir delildir. Evet, akln bu ekilde ifsat edici olgulardan
etkilenip kendisi de daha ifsat edici bir gce dnnce devreye gaybm eli girmi ve
dnemin ihtiyacna gre akl varolu gayesinin rotasna dndrmtr.
slam tarihinde de bu doal yasann geerli olduunu gryoruz. Hz. Peygamberin (s)
getirdii eriat iar edinen slam mmetinin tarihi bizim iin oka materyalin
bulunabilecei bir alandr. Kukusuz nbvvet Hz. Peygamberle son bulmutur. Ancak
misyonlarn nbvvete varis olmaktan alan alimler, slam tarihinin en kritik dnemlerinde,
yani akln ifsat edici olgularn etkisinde kald iin, rehberlik ilevini gremedii koullarda
mmetin nnde yeni ufuklar amlardr.
Alglan biimi eitli dnce gruplarna gre farkl da olsa, kart u tartmalara
konu da olsa Muhyiddin bni Arabi szn ettiimiz bu alimlerden biri olarak zahirin,
maddenin kskacnda bunalan zamannn toplumsal hayatnn nne madde tesi
ufuklar ama abas iinde olmutur. Sylediimiz gibi kart u tartmalara konu olmas,
bu ufuk ac ilevini grdn, dnsel dinamikleri harekete geirici bir etkinlikte
sylemini dillendirdiini gsteren somut bir delildir. Tartlan biri olmas, tartlacak kadar
dikkate deer apta, byklkte eyler sylediini gsterir.
bni Arabi syleminin, ufuk ac mirasnn bir halkas ve belki de btn
mktesebatmn bir zeti zelliine sahip "Resalf'ini tercme etmi bulunuyoruz. bni
Arabi'nin de syledii gibi "mtercim tercme ettii sz, o sz syleyenin zihnindeki
anlam esasnda aktarmaz. Aksine o szden anladn aktarr." bni Arabi gibi mecaz
alabildiine kullanan, madde tesi manalar maddi lafzlar erevesinde maharetle
sunmas hasebiyle arapann snrlarn zorlayan; zahiri kurallar kskacna sokulduu iin
vahyin ilk dneminin engin irfanndan nemli lde yoksun braklan "pratikteki din"in
kalplarn da alabildiine esneten bir kiinin eserini tercme etmek zor; o eseri mellifinin
tm maksadn Trke'ye aktarabilmek de -en azndan benim amdan- daha da zor
olduunu belirtmek isterim.
lmin byk lde meraktan, perdenin gerisini merak etmekten, kal plarn tesinin
peinde olmaktan, gayb kurcalamaktan doduu dncesinden hareketle bu zor ie
kalktm. Bugne kadar yaptm ciltlerce eviriden ok daha farkl ve ar ibarelere sahip
bu eseri elimden geldiince ruhuna ve anlamna sadk kalarak evirmeye altm. Bir
evirinin hibir zaman mkemmel olamayaca gereini gz nnde bulundurarak, ilim
adamlarnn, farknda olmadan yaptmz hatalar dzeltici eletirilerine her zaman ak
olduumuzu vurgulamalym.
Yaad dnemde toplumu derinden sarsan, hala etkinliini ilk gnk gibi gsteren
bni Arabi'nin bu eserinin vahyin rehberliinde okunmasn ve de yapc etkinlikleri
gstermesini diliyorum.
Bu vesileyle KTSAN sahibi Remzi Gknar beyefendiye ve yaynevi alanlarna bu
eserin okuyuculara kazandrlmas ynndeki gayretlerinden ve tercme esnasnda bana
kar sergiledikleri nazik hogrlerinden, engin sabrlarndan dolay teekkrlerimi
sunuyorum.
aba bizden baar Allah'tan .
Vahdettin NCE
27 Ekim 2004 / skdar

EYHU'L EKBER
MUHYDDN B. ARAB HAZRETLERNN
HAYATI, GRLER ve ESERLER
simleri, Soyu:
H. 560-638 / M. 1164-1240 yllar arasnda yaam olan Cenab- eyh'in bilinen
yce isimleri; Ebubekir Muhyiddin bn. Muhammed bi Ali bin al-arab at-Ta al Hatem, bnu Sraka, Kibriti Ahmer, Rehberi lem, Kutbu'l-rifin, eyhu'l A'zam'dr. Abdullah
Muhyiddin al-Arab ve eyhu'l Ekber, bn'i Arab isimleri onun en tannm olan isimleridir.
Tasavvuf bykleri arasnda ise; Hazreti Muhammed'in velayet mhr mansna gelen
"Hatmu'l-Vilyet el Muhammediyye" diye anlmtr. Kendileri bu mevzuyla ilgili olarak
yle buyurmaktadr: "Ben Nebi deilim, Resl'de deilim, velkin ben vrisim. Verset-i
Muhammediyye hasebiyle tecelli etmekteyim, Hakikat-i Muhammediyyeden mtecelll olan
mhiyeti, O'nun Um hlini, kemlatnn btn suretini, evld- sulbisi gibi uris olarak,
verset-i klliyeyyi cem'iyyetim hasebiyle emri Hak ve emr-i Resul ile inzal ve tenzil
ederim. Ve bu esrar, sret-i Muhammediyyeden alp emr-i Hak ile izhr etmekle merci'm
ve akbetim yine Hazreti Muhammed dir. hretim iin ise harisim."
Sahabe-i kiramn cmertliiyle mehur Adiy b. Hatem et-Ta'nin kardei Abdullah b.
Htem et-Ta'nin neslinden zuhura gelmitir.
Fizii - Ahlk:
Sahih olan rivayetlere gre bn-i Arab hazretleri orta boylu, orta bal, daima efkatli
bakl, ak buday tenli, mnevver yzl, beyaz sakall bir zatt. Aln ak, hille yakn
kal, orta ve ekme burunlu, mbarek vcudu zayf, mtenasib endaml, el ve ayaklar
kk ve ltifti. Sabr ve metanette benzersiz, cmerdlikte esizdi. Szleri denizler kadar
dalgal ve cokun olup nihayetsiz cami olmakla onu herkes ilk hamlede anlayamaz, ancak
onun lhuti bykl altnda hayrette kalrd. O, ahlkn en stn rneklerinden birisi
olarak ahlknn temelini daima efkat ve merhamette grrd. Herkese en derin bir
muhabbetle bakar hatta dmanlar olanlar iin bile "Benim efaatim beni inkr edenlere"
buyurarak dmanlar olanlara bile muhabbet beslediini duyurmutur.
Bir bakas: "O sreten narin, temiz olduu kadar siyreten de ahlkn en yce
mertebesinde idi. ou zaman riyazet yapmlardr. Yaadklar dnemlerde lkenin meliki
olan Ebu Bekir bin Eyyub tarafndan ok sevilmi ve onun tarafndan kendisine hediye
olunan btn eyleri hatta evini bile ihtiya sahihlerine cmerte datm ve kendisi
lmeyecek kadar rzkla yetinmitir. Ksaca nefsani hislerden kendisini artm ve halkn
arasnda Hakk ile olarak Fsebilillh "Allah iin" daim ird grevini yerine getirmi ve
getirmektedir" demitir.
Bir bakas: "Onun ahlk Kur'n'dr" demitir.
Bir bakas: "Onun ilmi; ilm- ledndr. Onun lisan Hakk'm lisandr" demitir.
Doumu, Yetimesi ve statlar:
H.560 senesinin Ramazan aynn on yedisine denk gelen Pazartesi gn
Endls'n Mursiya kentinde domutur. Arifler arasnda bugn "nimet gn" olarak

anlmtr.
Cenab- eyh sekiz yana gelince babas Mehmed efendi ile birlikte biliye'ye
imdiki Sevilla ehrine tanmtr. ok kk yata olmasna ramen orann nl
alimlerinden ders alarak Hadis ve fkh ilimlerinin yan sra birok ilmi tahsil etmitir. Ders
ald alimler arasnda blgenin nl alimlerinden olan Ebu Muhammed Abdulhak b. Abdurrahman b. Abdullah el-bil de bulunmaktadr. Ayrca Kur'n, Hafz Abdullah ve
Ebbekir bn-i Half'dan yedi kraat zere talim etmi bu stadlarmdan icazet almtr.
Eitimi esnasnda nl filozof bni Rd'le grerek onunla sohbet etmitir. Daha
sonralar Endsls'te ve Marib(Fas) da birok yerlere gitmitir. Bu seyahatleri esnasnda
grm
olduu
birok alim ve mutasavvfla istiarelerde bulunarak eitli ilim
dallarnda bilgi sahibi olmutur. Grm olduu alimler arasnda; bn-i Asakir, Ebu'l
Ferec bn-i Cevz, bn-i Sekine, bn-i Ulvan, Cabir bin Eyyub'un yan sra zellikle batn
ilim de sz sahibi olan Cemlleddin Yunus ibn Yahya al-Kassar, Ebu Abdullah al-Fas,
Ebu al-Hasan bin al-Cami, eyh Abdulaziz el-Mehdevi ve eyh Ebu Medyen al-Marib
hazretlerinin isimlerini "El Futuhat- Mekkiye" adl eserinde bizzat bildirmitir. zellikle
bunlardan nl mutasavvflardan olan eyh Ebu Medyen al- Maribi ve eyh Abdulaziz
el-Mehdevi hazretlerinden vgyle bahsetmitir. Ayrca Mekke'de bulunduu H. 600
senesinde ad geen stadna tevcih ettii ve Mahedetu'l-esrari'l-kuddisiye ve metaliu'lenvari'l-ilahiye ad verilen "Ruhu'1-Kuds" risalesinde daha nce bilmedii baz hakikatleri
bu zatlardan rendiini zellikle belirterek, Tunus'ta Ahmed b. Kasiyy'in oluyla tantn
ve ondan babasnn Hal'un-na'leyn" adl kitabndan ders aldn bildirmitir. Beyazd-
Bestmi k.s hazretlerinden de sevgiyle, vgyle bahsederek, onun gr lerine kitablarnda
ok yer vermitir. Ayrca batnda Kutb'ul Azam eyh Abdulkadir Geylni hazretleriyle
grtn ondan engin feyizler aldn ve manen derecelere nail olduunu sylemi ve
yine Hzr Aleyhisselm'la manev hususi arkadal olduunu ve kendisine Hzr
aleyhisselm tarafndan hrka giydirildiini beyan etmitir.
Seyahatleri:
Sahih rivayetlere gre; ilk Endls d seyahati Fas(Marake)a olmutur. Oradan
H.598 senesinde hac maksadyla Medine'ye ardndan Mekke'ye gitmi Hicaz'da iki sene
kalmtr. Sonra H.601 tarihinde Badat'a gitmi orada 12 gn kalarak ulem ve meayla
grm Abdulkadir Geylni tarafndan yarm asr evvel kendisine braklan elbiseyi
giymitir. Daha sonra nce Kuds'e oradan da h.607 tarihinde Kahire'ye gemi , h.608
tarihinde bir kez daha Badat'a gelmitir. H.611 tarihinde Mekke'ye bir kez daha gitmi
sonra tekrar Musul'a ve Haleb'e sonra da Anadoluya geerek bir mddet Konya'da
kalmtr. Orada rivayete gre Sadreddin Konev hazretlerinin dul olan annesiyle evlenmi
ve onu yetitirmitir. Daha sonra Sivas yoluyla Malatya'ya gelmitir. Orada iki olu
Sadreddin k.s ve madettin k.s ve kitablarnda da olaanst zelliklerinden bahs ettii tek
kz Zeyneb dnyaya gelmitir. Bir mddet burada ailesiyle beraber yaayan Cenab-
eyh ailesini de yanma alarak Konyaya ardndan da am- erife giderek yerlemitir. H.
638 tarihinde "Mate Kutbu Humam" ibaresinin remziyle yetmi sekiz yanda Hakk'n
rahmetine kavumulardr. Cebel-i Kasiyun eteinde Salihiyye ad verilen mahalde defn
edilmilerdir. Kabri eriflerinin yannda evladlarda medfun bulunmaktadr.
Kabri erifleri bir mddet sonra kendisine muhalif olan baz kiilerce tahrib edilmise
de Yavuz Sultan Selim Han tarafndan am feth olununca Hazreti eyh'in "z dehales
siynu fi yn yazharu kabri muhyiddn / Sin sna girerse ben Muhyiddnin kabri meydana
kar" sznn tecellisiyle belirlenmitir. Padiah tarafndan trbesi, camisi ve imareti
yaptrlmtr. Hala kabri eriflerinin bulunduu mevki etrafnda bulunan ars ile bir
bereket timsali olarak trbesiyle camisiyle huzur mevkidir. Dnyann eitli yerlerinden
gelen ziyaretilerini zahiri ve batn ikramlarla karlamaktadr.

Allah kendisinden, ailesinden, sevenlerinden ve mmet-i muhammedden ho nud ve


raz olsun.
Hazreti eyh'in lmi ahsiyeti:
eyh-i Ekber bn Arabi, tasavvufun sembol isimlerinden biri olarak n salm,
mutasavvflar tarafndan da Veliyullah olarak derecesinin ykseklii tartmasz kabul
edilmitir. Tasavvuf erbab nazarnda o "Allah'n bakasna bahetmedii srlara vakf
kld" kimselerden birisidir. Dolaysyla onun eserlerini inceleyen, okuyup anlamaya
alan arif-i billh zmresinin hakl olarak saygsn ve sevgisini kazanmtr. Ancak zahir
ulemas olarak tannan baz kimseler tarafndan da ok eitli eletirilere uramtr.
Muhyiddin ibn-i Arabi hazretleri zamannda anlalamamann verdii elem ve zdrab
btn mrnce duymutur. Halbuki onun zeksnn genilii, engin ilm irfan anlayanlar
dn olduu gibi bugn de hatta yarnda hayretten hayrete drecek seviyededir. Onun
asrlarca zaman sonra vuku bulacan haber verdii nice hadiseler bugn birer birer
hakikat olmutur. Byk insanlarn dostlar kadar ve belki daha ok dmanlar bulunuyor.
Ancak onun dostlarndan olan bn Msdi onun hakknda yle demitir: "Genelde ve
ayrntlarda gzeldi. lmin her dalnda en zel bilgilere sahip olmutu. Edebiyatta eriilmez
bir ncelii, geilmez bir ncl vard. badette zahiri, akidede Batni idi. O ibareler
denizlerine dalm, remzler alemine uzanver-mitir. Ortaya koyduu eserler, basiret sahibi
kimseler nazarnda nclnn, nderliinin, ayaklarn oka kayd kaygan zeminlerde
dimdik duruunun kantlardr. Bu yzden onun hakknda en kk bir kukuya dmedim.
Bununla beraber onun gizli hallerini Allah herkesten daha iyi bilir."
Muhammed ahabeddin Arab ise grlerini yle ifade etmitir: "bn-i Arabi'nin
tasavvuf anlaynn dayand en nemli esaslar, marifet nazariyesi, vahdet-i vcud
(varln birlii), dinlerin birlii ve Muhammedi hakikat eklinde sralanabilir. Marifet;
geleneksel ekilleri ve mutassavflarca gelitirilen l tasnifiyle mkaefe, tecelli ve
mahede'den ibarettir. Bu, bn Arabi'nin ilgisiz kalmayaca temel kabullerden biridir,
ancak bn Arabi bu kavram daha ak bir yntemle izah etmitir. Bu balamda marifete
dair bu ekillerin arasnda kesin ayrlklarn olduu gibi karmn da sz konu olduunu
vurgulamtr. Konuyla ilgili olarak yle der: "Mahede tecelli ile beraber olabildii gibi
tecellisiz de olabilir. Tecelli mahede ile beraber olabildii gibi mahe-desiz de olabilir.
Ama her ikisi de mkaefesiz olmaz. Ama mkaefe, bunlar olmadan da olur." Sonunda
mkaefeyi beer nefsi ile ilahi cell arasndaki bir perde olarak nitelendirir. Ona gre
perdeyi aradan kaldrmak ve ilahi srlar kefetme derecesine ulamak mmkndr. Ama
bunun iin insan nefsinin-ta-savvuf tarikatlarnda kabul gren- mcahede ve riyazet
aamalarndan gemesi gerekir. Bu aamalar getiinde nefis, kendisiyle Allah'a yaknlk
makam arasnda bir engel gibi duran yaratlmlk nitelii ortadan kalkar.
Ona gre tecelli "ilahi zat ve sfatlarn, manevi ve ilahi ilerin nurani olarak zuhur
etmesinden ibarettir." Allah' nurun merkezi kabul eder. "Ondan sadr olan btn
mahlukatn da nurlu, aydnlk olmas zorunludur. Ancak her mahlukun nurluluk derecesi
farkldr. nsan nefsi de Allah tarafndan yaratldna gre, o da Allah'n nurundandr.
Ancak bedenle btnletii iin nuru, aydnl zayflamtr. Bununla beraber Allah'n nuru
ondan bsbtn kopmu, uzaklam deildir. Hal insan nefsinde Allah'n nurundan bir iz
vardr. Az nce sndrlm bir lambann fitilinden ykselen clz duman gibi. Hi
kukusuz clz da olsa bu duman, k saan parlayan bir lambadan kaynaklandn
gsterir. Ve nk lambann nuru, bu duman araclyla lambann fitiliyle temas
kurar. te ilahi nur da bu ekilde nefislerle ban kesmez. lahi nurun nefislere tecelli
etmesi tam veya eksik, bir ekilde nurun derecesine gre mutlaka gerekleir... Bu tecell
de ya ruh yoluyla gerekleir ya da dorudan yce Allah tarafndan gerekleir. Ne var ki,
ruh-ki bn Arabi'ye gre hayvani bir mahluktur-Al-lah'tan sadr olan ualara tahamml

edemez, bunlarn arln tayamaz. Bu yzden, kalbe ynelik nur dalgalar balad
zaman ruh kamar kalr. Vecd bu anda gerekleir. Bundan az nce ise, mthi bir ruhi
bunalm ba gsterir. Bu bunalm, ruhun, Allah katndan zerine inen ualara tahamml
etme abasnn bir neticesidir."
bn Arabi bak asna gre mahede makam u ekilde elde edilir: "Perdeler
kaldrld, nefis yce, ulv nurlarla aydnland zaman, geride bir tek seenek kalr, o da
mahededir." bn Arabi'ye gre mahedeyi tasavvur etmek, plak gzle alglamak
mmkndr. Onun bak asnda nefis, Allah' dorudan alglama, kavrama drtsyle
yanp tutuurken asl hedefi, ilahi nuru tecrb olarak dorudan grmektir.... O cevheri
grmek ki, onun yannda, mahlukata tahakkm gibi yklenen ekiller ve keyfiyetler arnr
gider. Bu hususta bn Arabi yle der: "Mkaefe, ilahi nuru insanlarn gzlerinden
gizleyen perdelerin kaldrlmas ve tecell de ilahi yceliin nurlarnn alglanmas olduuna
gre, mahede,bu nurlarn kalbe yansmasndan baka bir ey deildir. Kalb, bir ayna
gibidir; zikir sayesinde parlatlmtr. Bu parlak yzeyinde ilahi nurdan kaynaklanan nurlar
grlr."
bn Arabi, tasavvuf marifetin ekillerini tahlil ederken olduka girift, remizli bir
yaklam sergiler. Oja gre bu marifet "Allah ile beraberdir, kulun almasyla, kazancyla
elde edebilecei bir makam deildir. O Allah'tan gelen bir keramettir, ve Allah kendisinden
bir ltuf olarak onu kullarndan dilediine baheder. Bununla beraber bu hususta da farkl
dereceler vardr. Allah, bir inayetle bu dereceleri belirlemitir ki, nefis bu Batn baa
ulaabilsin. Derken erdem ve kemlin en yksek makamlarna ykselebilsin." Ve "nsanlar
ehl-i keml ve seyr-i ceml iin bu dnyaya gelmilerdir" buyurmulardr.
bn-i Arab (k.s.) Vahdet-i Vcd inancn iir kalplarnda yle dile getirir:
Ey varlklar yaratan; kendi iinde!
Sen yarattklarn toplamsn kendinde;
Yaratrsn, varl son bulmayan eyleri.
Dar ve geni olan sensin, kendi iinde
Baka bir yerde de: "Vcdun tamam birdir. Yaratlmlarn mevcudiyeti de
Yaradann mevcudiyetiyle mevcuddur. Yetersiz akl iki varlk arasnda fark olmadn
anlayamaz. Gerekte ikisi arasnda z cihetinden fark yoktur." diyerek su ve buhar rneini
vererek suyun buzun hakikatinin buhar olmasna ramen kendilerine mertebeleri yani ekil
aldklar halleri itibariyle buhar denmeyeceini ancak asllar itibariyle BR olduklarn
syleyerek Tevhid inancn retmeye almlardr. Ve bir baka yerde bu mevzuyu
cmerde aarak; "Gerekte olan sadece O dur. Bizim varlmz, Onun varldr. Biz
varlmz asndan O'na muhtacz. O ise kendisini gstermek iin bize muhtatr.
Hkmler hususunda sen Onun gdassn, varlk hususunda O senin gdandr. Dolaysyla
senin andan belirginleen husus Onun asndan da belirginlemitir. Sen O'nu
zikredersin, O da seni zikreder. Bir farkla sana mkellef denir... Ama "O" mkellef diye
isimlendirilmez" demilerdir. "Ftuhat" adl eserinde ise: "Varlkta Allah'dan baka bir ey
yoktur. Biz, eer var ise bizim varlmz O'nunladr. Varl bir ba-kasyla olan bir ey'de
"yok" hkmndedir." diyerek aadaki iirleri sylemitir:
Kimden kayorsunuz, varlkta "O"ndan bakas yok ki?
"O"ndan bakasna "O" demek caiz olur mu?

Eer "O" desem, gzn grmesi inkar eder


Ya da "nedir O?" desem, "O"ndan bakas olmaz.
Kama; aramaya da kalkma;
nk grdn her ey Allah vechidir.
bn-i Arab (k.s.) bu balamda, btn eyann iinde topland "zti bir"lii aklama
amacndadr. bn Arabi, Vahdet-i Vcd'u kantlamak iin gelitirdii sisteminde kendine
zg bir ekilde Kur'n tefsir etmi, batn birok hakikatlerin perdelerini aralamtr.
rnein "Ey insanlar! Allah'a muhta olan sizsiniz. Zengin ve vlmeye layk olan ancak
O'dur." ayetini, "zat birlik" hakikatinin idraki olarak aklamtr. Ksaca insanlara Ehl-i
Tevhd imannn yani irkten kurtuluun nasl olacan, Resulullh Efendimizi s.a.v.
teblilerini nasl anlamamz ve uygulamamz gerektiini Vahdet-i Vcd retisi iinde
retir diyebiliriz.
Zaman olarak Cenab- eyh'den nce yaam olan nl suf Hallac- Mansur (k.s.)
"Varlk olmadan nce Muhammedi nur parlad. Nebiler, Rasuller hidayetlerini ve veliler
irfanlarn bu nurdan aldlar" der. Ve, bu teorisine "Muhammedi Nur" adn verir, ayn
ekilde eyhu'l Ekber hazretleri de: "Muhammedi hakikat, ilh nurdur ki, bu nur; Allah' n
nurunun feyzinden yaratt btn mahlukattan ncedir" demitir. Bunu vahdet-i vcd
teorisini destekleyici bir burhan olarak kullanarak: "Yce Allah tozdan mahlukat yaratmaya
balaynca, orada ilk mevcud olan Muhammed'in rahmani hakikatiydi, ki rahman'm ar na
istiva etmekle nitelenmitir. Dolaysyla bu hakikat ilh artr, ayrt edilmedii iinde
"Eyne/nerede" ile snrlandrlamaz. Toz, Hakkn kendisiyle kaim olan ve O'na dair bilgi
diye tabir edilen misl zere var oldu. O da Muhammedi hakikatin var etti i ilahi
hakikatlerin ortaya kmas iin var edilmitir. Sonra O'ndan (s.a.v.) ruhlarn pnarlar
fkrd. Bunlar da en ulu grnmde olan mele-i a'ly arndrdlar. Muhammed (s.a.v.)
btn mahlukatn en yce hemcinsidir. Btn varlklarn ve insanlarn en byk babasdr.
Bundan yce Allah, nuru yaratt ki, ar 'ndan domutur. Sonra Allah bu nurun ar istiva
etmesini salamtr. Mele-i a'ly ve baka varlklar da bunun muhtevas klmtr."
Hallac- Mansur (k.s.) ve bn-i Arab (k.s.) hazretleri semav olsun putperest olsun
insanlarn hakikatleri ynnden aralarnda bir fark grmemilerdir. Dolaysyla btn
inanlarn amacnn BR hakikat olduunu yani Allah sevgisi olduunu sylemiler yalnz
puta tapanlarn surette kaldklarn hakikatin Bir ligini idrak edemedikleri iin delalete
derek irk ehli yani gerei rtenlerden (kafir) olduklarn belirtmilerdir. Onlarn bu
grne Dinlerin Birlii adn verenler olmutur. bn-i Arabi'den nce ve sonra yaam
mutasavvflarn bir ounun savunduu bir fikirdir bu. Bu hususta bn-i Arab hazretleri:
"zel bir akideye balanmaktan ve onun dndaki akideleri inkar etmekten kan, yoksa
byk bir nasibi karrsn. Daha dorusu gerei olduu gibi elinden karm olursun.
nk yce Allah, btn inan sistemleri iinde sadece bir inan sistemi taraf ndan
kuatlmaktan, snrlandrlmaktan ycedir, genitir. Allah yle diyor: "Fe eynema tuvellu
fesemme vechullahi/ Nereye dnerseniz Allah'n vechi oradadr." u halde bu hakikata
inanan ve bu hakikatin gereini yerine getiren herkes "kullar" doruyu bulmutur. Her
doruyu bulanda sevabn alr, "kul" olarak da sevabn alan herkes de mutlu olur, mutlu
olan herkesten de raz olunur." Sonra bu sylemini iir olarak dile getirir:
Kullar ilah hakknda akideler ortaya koydular
Ben de kullarn inandklar akidelerin tmne inandm.
Bylece iman ettii akidesini, insanlar ard ve yaylmas iin amel ettii inan
sisteminin yani "slarrTm, dier btn inan sistemlerini ieren bir ilhi sistem akidesi
olduunu aklamtr.

bn-i Arab (k.s.) hazretlerinin grlerini ksaca anlatma saadedinde bu zet


aklamann ardndan belirtmek gerekir ki, hazreti eyhi dier btn ilim dallarndan ok
tasavvuf ilmi ilgilendirmitir. Btn eserlerinin eksenini tasavvuf ilmi oluturmutur. Bunun
yannda kendine zg slbu, irfni boyutu, ilmi kapasitesi ve te'vil gcyle di er tasavvuf
ekollerinde ayrlmtr. Bu farkll, karlat her meseleyi ele al ynteminde rahatlkla
gzlemlemek mmkndr. Bunu da vurguladktan sonra diyoruz ki: bn-i Arab hazretleri
tasavvufu kendine mereb edinmi, hayat felsefesi olarak kabul etmi btn limlerden
ayr ve sekin bir yere sahibdir. Arif-i bil-lhlarn Muhammedi rehberidir. Telif etmi olduu
eserler birok nl mutasavvf tarafndan erh edilmeye allmtr.
Eserleri:
Telif ettii eserler, yine kendisinin kendisiyle ilgili olarak kaleme ald bir mzekkire
de belirttiine gre toplam iki yz seksen dokuz (289) eser kaleme almtr. E-a'rani
el Yevakit ve'l-cevahir adl eserde bn-i Arabi'nin geride drt yz (400) bir bakas ise
be yz (500) eser braktn sylemitir.
Bunlarn en mhimlerinden biri 37 cild olan Mekke'de balayp Konya'da devam ettii
ve am'da bitirmi olduu "Futuhat- Mekkiye ve am'da telif ettii "Fususu'l Hikem" adl
eseridir.
Ftuhat, Cenab- eyh'in hayatn, stadlarn ve kendi tasavvuf grlerinin yannda,
telif etmi olduu dier eserlerindeki konular aklayan blmleriyle birlikte,
kendisini
destekleyen mutasavvflarn grlerini ihtiva etmesiyle adeta bir nev tasavvuf
ansiklopedesi mahiyetindedir.
Fussu'l-Hikem ise; eserin nsznde bn Arab, Hz. Rasulullah (s.a.v.) grtn
ve kendisine Fu-ss kitabn verdiini beyan ederek yle syler:
- "mdi... Ben alt yz yirmi yedi senesinin Muharrem aynn son on gnnde am
blgesinde gerekletirdiim bir riyazette Resulullah' (s.a.v) grdm. Elinde bir kitab vard.
Bana dedi ki: "Bu Fussu'l-Hikem (Hikmetlerin Mahiyetleri) kitabdr. O'nu al ve insanlarn nne koy, ondan yararlansnlar" dedim ki: Allah', Resuln ve bizden olan
emir sahibini, bize emredildii gibi duyduk ve itaat ettik. Kendime gvenimi saladm,
niyetimi hlis kldm, maksadm arndrarak kitab Reslullah'n (s.a.v) belirledii ekilde
insanlara duyurmaya karar verdim.Ne bir arttrmada bulundum, ne de eksiltmeye gittim. O
halde Allah' dinleyin ve Allah'a dnn."
Cenab- eyh'in dier eserlerinden bazlar unlardr:
Rislet'ul-Ahlk
Ank'u Mugrib
Divn
Heykil el-envr
Mevki'un Nucm
Mehid'ul- Kudsiyye
El-Tedbrt-ul Evk
El-Zaman ve Mrifet'ud Dehr
Mrifet'ul Kutb vel-mmeyn...

Not: eyh Ahmed Hamd al-Kadri k.s telif etmi olduu "Kitab-ul Burhan Al-Azhar
Mankb e-eyh el Ekber" adl eserinde iki yz alm eserin ad zikr olunmaktadr.
nallah Trkeye evirisi yaynevimiz tarafndan yaptrlm olan bu eser en yakn bir
zaman da yaynevimiz yaynlar arasnda okurlarmzn istifadesine sunulacaktr.

BRNC KTAB

KTABUL
FEN FL MAHEDE

MAHEDEDE FEN
YOK OLMA KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

MAHEDEDE FEN
YOK OLMA KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet O'ndandr.
Takdir edip tasarlayan, hkmedip uygulayan, raz olup raz olunan, azameti ve
ululuuyla mnezzeh olan, mnezzeh olduu eylere bedel olmaktan uzak olan, cevher
veya araz olmayan Allah'a hamdolsun. O setii kullarnn kalplerini arndrmtr, onlarn
kalplerinden kuku illetlerini ve hastalk phelerini skp atmtr. Onlar tartma ve
hasmlama oklarnn hedefi haline getirmemitir. Kalplerini bu sayede aydnlatm,
nlerine kesin ve plak bir hidayet rehberi koymutur, fezay onlar iin daraltmtr.
Dolaysyla kimisi giyinir, kimisi soyunur, kimisi sular bol nehirler gibi akar, kimisi
cmertliin doruklarna kar. Giysilerini giyinen kimse, Onun kendisine bahettiklerini bir
bor gibi alglar. Elbisesini karan ise snnetini farza dntrr. Allah, kullarn Mele-i
A'lnn vn yarlarnn hedefi klmtr. Onlar yce ve aa alemlere hakim klm,
onla-r gklerin ve yerin miraslar yapmtr. Bu yzden cesur ve seri admlarla semay ve
arz enine boyuna dolarlar. Bazen uygulamak bazen nakzetmek eklinde kurallar
hkmederler. Salt ve selm kendisi hakknda "Ve lesevfe yu'tike rabbume Jeterda/Pek.
yaknda Rabbin sana verecek de honut olacaksn." (Duh, 5} denilenin zerine olsun.
Allah O'nu "Ve aciltu ileyke rabbi literda / Ben, memnun olasn diye sana acele ile geldim
Rabbim." (T-h, 84) diyenden ayrmtr. En kadim lisnlarla salt ve selm Onun zerine
olsun ve bu dilek hi kesilmeden devaml srp gitsin. Onun ehlibeytinin, ilah rzaya zg
klnm ashabnn, yce ve raz olunmu makamda onu tasdik eden kardelerinin zerine
de salt ve selm olsun.
mdi...lah hakikat, ii grmek olan gz tarafndan mahede edilmekten ycedir.
Varln, gzlemleyen gz zerinde bir etkisi vardr. Fani olduu iin olmayan ey yok
olduunda ve baki olduu iin daima var olan da bak olduunda, o zaman kesin delil
gnei gzlerin idrkinin zerine doar. Ve mutlak cemalde gerek ve mutlak mnezzehlik
gerekleir. Bu, birleme ve varlk gzdr, duru ve donu makamdr. Burada saylarn
bir olduunu grrsn; ama mertebelerde bir seyre km olarak. Bu yolculukta saylarn
objeleri belirginleir. Bu makamda birlikten sz eden kiinin aya kaymtr. nk birin
vehmi mertebelerde yolculua ktn ve mertebelerin farkllna bal olarak farkl
isimlerle anldn grmtr. Bu yzden saylarn ancak bir olduunu dnr. Bu yzden
birlikten sz eder. Oysa say ismiyle zahir olduu zaman zatyla zahir olmaz; kendine zg
mertebesi hari. Bu mertebe, vahdaniyet makamdr. Bu makamn dndaki bir mertebede
zatiyle zahir olduunda , ismiyle zahir olmaz. O zaman bu mertebenin hakikatine uygun bir
isimle anlr ve ismiyle fena bulur. Ama zati ile bak kalr. Bir dediin zaman, bu ismin
hakikatiyle baka her ey yok olur. ki dediin zaman, bu mertebede bir zatn varlyla
zahir olur, ismiyle deil. Ve ismi de zatnn bu mertebesinin varlyla eliir.
Kefin ve ilmin bu daln insanlarn byk ksmndan gizlemek gerekir. nk yksek
seviyesi nedeniyle ona btnyle dalmak uzak bir ihtimal ve dalp da mahvolmak yakn bir
ihtimaldir. Dolaysyla bu hakikatlere dair marifete sahip olmayan, bu inceliklerin nerelere
kadar uzandndan habersiz, sadece ehl-i tahkik olan arkadann dilinden dklen
sahneyi alglayp tesine geemeyen, bunun zevkine varamayan bir kimse "Ben yukar dan
aaya denim, yukardan aaya den benim." diye bilir. Bu yzden bu keif ve ilim
daln gizliyoruz, saklyoruz.

Hasan el-Basr (r.a.), bu yolu bilmeyen kimselerin vkf olmamalar gereken bu gibi
srlarla ilgili konumak istedii zaman Ferkad es-Subh, Malik b. Dinar gibi bu zevke
varm kimseleri arr, kapsn dier insanlara kapatrd. Onlarn ortasna oturur bu gibi
meseleler hakknda konuurdu. Eer bu srlar gizlemesi zorunlu olmasayd, byle bir ey
yapmazd. Buhar'nin sahihinde belirttiine gre Ebu Hureyre (r.) yle demitir:
"Reslullah'tan (s.a.u) iki kap aldm. Birinin iindekilerini size dattm. Dierini datmaya
kalksam u boynumu keserler." bn Ab-bas (r.a.) "Ellezi halake seb'a semauatin ve mine'l
ard mislehunne yetenezzelu'l emru beynehunne / Allah, yedi kat g ve yerden bir o
kadarn yaratandr. Ferman bunlar arasndan inip durmaktadr." (Talk, 12) ayetiyle ilgili
olarak yle demitir: "Eer bu ayetin tefsirini aklasaydm, mutlaka beni taa tutardnz
ve benim iin "kafirdir" derdiniz." Rivayet edilir ki, Ali b. Ebtalib (a.s.) elini gsne
vurarak, "Ah!.." derdi, "burada ne ok ilim vardr. Keke bunlar tayacak birilerini
bulabseydim."
Reslullah (s.a.v) bir hadiste yle buyurmutur: "Ebbekir'in sizden
stnl kld namazdan, tuttuu orutan dolay deildir. Fakat gsne den bir
eyden dolay sizden stndr." Hz. Reslullah (s.a.v) bu eyin ne olduunu aklamam,
onu gizlemitir. Bir alimin her ilmi aklamas zorunlu deildir. Hz. Reslullah (s.a.v.)
"nsanlara, onlarn akllarnn kapasitesini gzeterek hitap ediniz." buyurmutur. Dolaysyla
bir kimsenin eline, bilmedii, yolunu yordamn izlemedii, iindekilerini aka anlamad,
defalarca incelemedii bir ilme dair bir kitap gese, onu hemen ehline gtrmeli, hemen
inanmak veya inkar etmek yoluna gitmemeli ve kesinlikle bu ilme dalmamal dr. Nice fkh
ilmi taycs vardr ki, fkih (derin kavray sahibi) deildir. "Bel kezzebu bima lem yuhitu
bi ilmihi /Bilakis, onlar ilmini kavrayamadklarn... yalanlamlardr." (Yunus, 39) "Fe lime
tuhaccune fima leyse lekum bihi Umun / Bilgi sahibi olmadnz konuda niin
tartyorsunuz?" Bu metinlerde, yolunu yordamn bilmedikleri, yntemini izlemedikleri meseleler hakknda konumu olduklar iin bir takm kimseler yerilmilerdir. Btn bunlar
sunmamzn nedeni udur: Bizim tarikatmza mensup olanlarn kaleme aldklar eserler bu
gibi srlarla doludur, fikir sahihleri fikirleriyle bu srlar incelemeye alrken, zahir ehli olanlar,
szn akla getirdii ilk ihtimali esas alarak bu srlarn arasna dalyorlar. Halbuki bunlara
sadece bu eserleri yazan kimselerin kullandklar terimlerin anlamlar sorulsa, kesinlikle bilmeyeceklerdir. O halde asln, temelini muhkem bir bilgiyle kavrayamadklar bu gibi ilimler
hakknda nasl konuabiliyorlar?!..
Bazen, bu gibi srlara sahib kimselerle beraber olduklarnda veya bulduklar baz
gerekleri arkadalaryla paylatklarnda, bu kimseler, onlar iin "bu kapal bir dindir,
bulank bir dindir." derler. Halbuki dinin nice cihetlerinin olduunu bilmezler. Bunlarsa
sadece dini gizlemezler, dinin neticelerini, Hakka itaat ederlerken Hakkn kendilerine bu
itaatin karl olarak bahettiklerini de gizlerler. Hkmlerle ilgili nice hadisler vardr ki,
bunlarn zayflklar ve ravilerinin kusurlu olduklar hususunda ittifak edildii halde, onlar bu
hadisi bizzat keif yoluyla asl syleyeninden sahih olarak alrlar ve ulemann esas ald
trenlerden farkl bir ekilde ibadetlerinde bu hadisleri izlerler. Sonra bu alimler kp onlar
dinden kmakla sularlar. Bu sulamalarnda hi de insafl deildirler. nk Hakkn bir
ok vechi/yz vardr, bu vechlerden/yzlerden birine de bu yolla varlabilir. Nice hadis de
vardr ki, alimler sahih olduu hususunda gr birliine vardklar halde, sr ehli nazarnda
bu hadisler sahih deildir. nk keif yoluyla bunu renmilerdir. Bu yzden bu tr
hadislere gre amel etmeyi terk ederler. Buna daha bir ok rnek vermek mmkndr. En
iyisi; insann teslim olmas, Hakka teslim olmay dilemesi ve srf nefsiyle megul olmas,
onu bulunduu mertebeden daha iyi bir mertebeye ykseltmeye almasdr. te varln
hakikatlerine ulam said/mutlu insan budur. Bu srlar lafzlara dkme-yip gizleyenler,
yabanclar farkna varmasn diye onlar saklayanlar, himmet neticesinde bir takm eserlerin
meydana geldiini syleyenler, her zaman bu metotlarn devam ettirirler. T ki fehvan
(anlamsal) makamlardan yaknla erimilerin mertebesindeki yce ruhaniler kendi
elleriyle parlak alametleri onlara gsterinceye kadar. Bu makamda ise yazl kutsal kitablar
vardr. Bylece bu srlarn sahipleri bildikleri hakikatlere dair gerek ahidler grm

olurlar. Bu vasftan baka bir vasfa intikalin ne byk bir aama olduunu anlarlar. Bu
intikalin ayrc zellii, srr gizleyenin srrnn artk ortaya kmas, dmn zlmesidir.
Kilidinin almas, bann zlmesidir. Bylece bu dierinin himmetleri de ayn noktada
birleir. nk teklik hakikatini grmtr. Her ikisi tekten baka bir ey grmezler. Btn
etkiler ve eserler hakikate dayanr bylece. Bazen dndrmek eklinde tezahr ederken,
bazen de bu himmetler dorudan O'ndan gelmi gibi belirginleir. nk hakikate btn
ynleriyle ynelmitir, bilmese de. Her himmeti istemitir, bizzat ulamasa da. Telaffuz
edemese de btn lisnlarla konumutur. Bu ne dehetli bir hayret ve ne etin bir
hasrettir! Perde ald zaman, gzle btnletii zaman. Ay ve gne bir araya geldii,
eser sahibi eserde zuhur ettii ve de plak gzle grld zaman! Onlara suretlerde
belirdii, tuza kuran tuzaa dt, iman edenin kazand, inkar edenin de kaybettii
zaman!
lh hitap, en kutsal lisnla ve ihls diye ifade edilen bir ibareyle ynelmitir.
Dolaysyla alaca dl iin deil, ibadetini ihlsla sunan, her trl sapklktan uzak hanf
yolunu izleyen, ilh yaknlk mezhebine intisab eden kimse, emri yerine getirme
sorumluluunu gerekletirmi olur. Byle bir kimse nur alemine mensub olur, cret
alemine deil. "Aa-hu nuru'ssemavati ue'l ardi / Allah gklerin ve yerin nurudur." (Nr, 35)
"Lehum ecruhum ve nuruhum /Onlarn cretleri ve nurlar verilir." (Hadid, 19) "Nuruhum
yes'a beyne eydihim / Onlarn nlerinden nurlar gider." (Tahrirn, 8) Nur, "Ben sizin rabbinizim", der, onlar da Ona tabi olurlar.
Hakikat ehli nazarnda cret, ceza Allah'a dndrlmtr. Vakitlerinin darlndan ve
Allah ile megul olmalarndan dolay crete ynelik bir talepleri yoktur. Onlar iin Allah ile
megul olmak her eyden daha nemlidir. Kim Allah ile ilgili payn ka-rrsa, ite byk
hsrana urayan odur. Bir farz veya snneti ikame eden bir kimsenin bu ameli yerine
getirmesinin sebebi, sevab taleb etmekse, sen nefsini byle bir amelle me gul etme.
nk bedenlerin hareketlerinin sonularnn da somut olmas zorunludur. Bizzat yerine
getirdiin hareketlerle bir ey isteme. Yoksa vaktini boa harcam olursun. Nitekim yce
Allah yle buyurmutur. "Kullu yevmin huve fi a'n / O, her an (gn) yaratma halindedir."
(Rahman, 19) Gn, bir zaman dilimidir. Bu zaman dilimindeki faaliyeti seninle ilgilidir.
Senin iin vcda getiriyordur, kendisi iin deil. nk O, amalardan mnezzehtir.
Yaratt bir eyin yarar da O'na dnmez. Ya da daha nce kendisinde olmayan bir eyi
kendisi iin yaratmaz. O halde yarattn senin iin yaratr. O halde sen de bu emrin karsnda dur. Onunla megul ol. Sen de her gn Rab-binle ilgilen. Tpk Rabbin her gn senin
iin yaratma halinde olduu gibi. nk O seni, srf kendisine ibadet edesin, Onunla
kendini gerekletiresin diye yaratt. Senden ve O'ndan bakasyla meguliyeti ise kendin
iin bir rzk olmak zere taleb etmelisin. Bu da sana ular kukusuz. "Ma uridu minhum
min rzkn ve ma uridu en yut'imun. nnellahe huve'rrez-zak I Ben onlardan rzk
istemiyorum. Beni doyurmalarn da istemiyorum. phesiz rzk veren ancak Allah'tr."
(Zriyt, 57-58) Sana "al" dedii zaman, "sen al" de. Sana "dn" dedii zaman, "senden
sana" de. Eer sana "Ben sana "al" dediim zaman, nasl bana "sen al" diyebiliyor sun,
ben almam ki?" dese, O'na de ki, "ben de gerekte almyorum. nk almak bir fiildir.
Oysa benim fiilim olamaz. Dolaysyla alan sensin. nk fail sensin. Dolaysyla sen,
bana verdiklerini benim iin al. Ey almayan, bana al, deme. Almay benimle arana perde
olarak koyma. Benim almam yoktur ve sen de benim iin deilsin. Benim almam olmaz.
Yokluktan hasl et, ki yokluk serlerin en ktsdr. Yoksa asl feshetme, akdi bozma bu
helak edici hitaptan gelir, ey idrk eden ve idrk edilmeyen, sahib olan ama sahib
olunmayan!"
Bu aamalarn bazsnda, karna hikmet esasl, nebevi, has klnm ve halis din ile
birlikte dosdoru olmayan, fikir ve akl karm bir din kar. Bunlar birbirinden ayrman
gerekir. Bir de unu greceksin: bunlarn her birinin gayesi haktr, maksat senin
mutluluundur, mutsuzluun deil. Sen has klnm, halis nebevi dini izle. nk o daha

yksek ve daha faydaldr. brnn aydnl daha parlak olsa da. Ama bu dierinin
varlyla resmi dalr. Bir adan hak olsa da bu byledir. Hatta o dinin kurucusu,
yaayanlar aleminde hazr olsayd, onun da has klnm nebevi dine dndn grrdn.
Ya da daha nceki has klnm dinin sonraki has klnm nebevi dine dndn
grrdn, bu bir tr nesihtir. Musa ve sa (a.s.) peygamberlerin mmetleri gibi nceki
mmetlerin zerinde bulunduklar eriatlar baz alardan Muhammed (s.a.v) eriat
tarafndan neshedilmediler mi? Nitekim Hz. Neb (s.a.v.) yle buyurmutur: "Eer Musa
yaasayd, bana uymaktan baka bir seenei olmazd." Dolaysyla hkmi, fikri donanml
bir eriatn, daha nce sylediimiz gibi baz alardan hak olsa da kaldrlmas daha uygundur. Bedbahtlarn en bedbaht, bir kitaba sahib olduu halde sapan, hevasna tabi olan,
kitabna iman ettii halde arzularnn peinden koan kimsedir.
Burada aklamak istediim bir nkte vardr ve bir ok kimse bunun farkna
varmamtr. Bir topluluk da mmkn nitelikli varln olabilirlii hususunda byk bir
yanlg iine dmtr. Varlk, mmknln iki zt ucu asndan kantlanmtr. Bunu
deitirmenin, tersine evirmenin imkan yoktur. yle ki: Hak teala bir eye tecell ettii
zaman ondan asla gizlenmez. Bir kalbe de iman yazdnda, onu bir daha silmez. Bir
kimse, "bana tecell ettikten sonra benden gizlendi" diyorsa, ona kesinlikle tecell
etmemitir. Fakat ona bir tecell grnmtr, o da bu tecellyi O sanmtr. Byle bir
tecellnin de sebat olmaz, bir halde durmaz, dolaysyla onun asndan durumda
deiiklik yaanmtr. man yazlmas da yle. Ayetlerin ve apak belgelerin gelmesi gibi
olaanst kantlar kalplere bahsedildii zaman, buna dair ahidler de gsterildii zaman,
bunlar ebediyen yok olmazlar. Bir adamn kalbinden bunlar silinip gidiyorlarsa, bil ki
kalbinin levhasna kesinlikle yazlmamlardr ve bir daha da ona dnmeyeceklerdir.
Sadece kalbine bir rt gibi bir zaman brm, bunlarn ibareleri ve lisnlar verilmi,
varlklar ve a'yanlar verilmemitir. Byle bir ba da geri alnr ve yok edilir. Bu yzden
bir ayette yle denilmitir: "Utlu aleyhim nebeellezi ateynahu ayatina fenseleha minha /
Onlara, kendisine ayetlerimizden verdiimiz ve fakat onlardan syrlp kan kimselerin
haberini oku." (A'raf, 175) Ayetin orijinalinde geen "inselahe" fiili, bir insan n zerindeki
elbiseyi karmas veya ylann deri atmas anlamndadr. Bu elbise ve deri bir rt ilevini
grr, yukarda vurguladmz gibi gereklikle bir ilgisi yoktur. Byle bir kimsede sadece
lisn olur. Konutuu zaman ismin gizliliklerini aa vurur, etkilerini zellikle aktrr,
yanstr. Bu anlamda tek kalan havas iin arndrma, tenzih etme, huzur ve birleme ve de
iman ve kfr art deildir. Sadece o belli harflerle konuur. Konuan kii konutuunun
farknda deilse bile sonularn izhar eder. Baz arkadalarmz arasnda da byle kimseler grlmtr. rnein Kuran okur, bir ayete gelince orada zerinde bir etkilenme
hisseder ve buna arr, ama sebebini bilemez. Bu sefer nceki ayetleri bir kez daha okur.
O belli ayete gelince ayn etkilenmeyi bir kez daha grr. Her tekrarladnda ayn
etkilenmeyi hisseder. O zaman anlar ki, ayet, havastan kimseler zerindeki etkinli ini
gsterdii mahalle tesadf etmitir. Onu kendisi iin bir isim klmtr. stedii zaman ayn
etkiyi gstermektedir. Muhakkik bir kimse bu gibi etkilenmelere aldanmaz, bunlara itibar
etmez. Sadece byle bir durumla karlat zaman sevinir. Nitekim Ebu Yezid'e: "Allah'n
ism-i azam (en byk ismi) hangisidir?" diye sorulmu, o da u cevab vermitir: "nce
tasdik et, sonra istediin ismi al, o'nu gerekten hisset, konuma ve lafz olarak deil."
Yce Allah yle buyurmutur: "Ulaike ketebe fi kulubihimu'l iman / te onlarn kalbine
Allah, iman yazmtr." (Mcdele, 22)
Kalbin iki yn vardr; biri zahir biri de batn. Kalbin batn silinmeyi kabul etmez.
Aksine kalbin batn srf ispat ve gerekliktir. Zahiri ise silinmeyi kabul eder, nk mahv ve
ispat (silme ve yerinde brakma) levhidir. Kalbin zahirinde bir ey bir vakit yerinde braklr,
sonra "Yemhullahu ma yeau ve yusbitu ve indehu ummu'l kitab / Allah dilediini siler,
sabit brakr. Btn kitablarn asl Onun yanndadr." (Ra'd, 39) Eer kitab sahibi, btn
kitablara inanan biriyse ebediyen sapmaz. Ama baz kitablara inanan, bazsn da inkar

eden biriyse, o, gerek kafirdir. Yce Allah yle buyurmutur: "Ve yekulune nu'minu
biba'din ve nekfuru biba'din ve yuridune en yettehizu beyne zalike sebila / Bir k smna
iman ederiz ama bir ksmna inanmayz, diyenler ve bunlar arasnda bir yol tutmak
isteyenler..." (Nisa, 150) "Ulaike humu'l kafirune hakka / te gerekten kafirler onlardr."
(Nisa, 151) "nnellezine keferu min eh-li'l kitabi ulaike hum erru'l beriye / Ehli kitabtan...olan inkarclar... te halkn en erlileri onlardr." (Beyyine, 6) Bu anlaylarndan
dolay onlar ekilsel, trensel kalplarn ehlidir. Filozoflardan dnsel bak sahibi
kimselerin ve kelm ehlinin byk ksm, Allah'n velilerinin/evliyaullah'm sergiledikleri
vecdlerin, grp bulduklar srlarn bir ksmn tasdik ederler. Kendi grlerine ve ilimlerine
uyan dorularlar, grlerine ve ilimlerine uymayan da reddedip inkar ederler ve
kantlarmza aykr olduu iin batldr, derler. Kim bilir; belki de bu miskinin kantnn
temelleri tamamlanmamtr; ama o, kamil olduunu sanmaktadr! Oysa Allah'n velilerinin
sylediklerini onlar asndan tasdik edip, kendisini byle bir tasdikin mecburiyetinden
brakmasay-di da srf sahibinin szn teslim etmesinin semeresini devirseydi olmaz
myd! Ben, Allah'a yemin ederim, bu taifeyi inkar edenlerin durumundan endi e ediyorum.
Hakikat ehlinden biri yle demitir:
- Kim onlarla, tasavvuf hakikatlerin ehli ile beraber oturursa ve onlar n ortaya
koyduklar hakikatlerin bazsn inkar ederse, Allah iman nurunu Onun kalbinden skp
alr.
Kendinde hikmet olduunu iddia eden mnazara ehlinden biri, vahdet-i vct
anlayna sahib muhakkiklerden birine bir soru sordu. Ben de orada bulunuyordum.
Talebeler de etrafn sarm oturuyorlard. Muhakkik adam konuyla ilgili konumaya balad. Bu mnazarac o'na dedi ki: "Bu sylediklerin benim nazarmda sahih deildir. Bunu
benim iin biraz daha akla. Belki de ben bu hususta yanl bir anlaya
sahibim."Muhakkik adam mnazaracnn szlerinin bo olduunu anlad ve sustu. nk
bundan sonras cedel ve tartma olurdu. Muhakkikler ise edebe aykr olan ve bereketin
kalkmasna neden olan tartma ve cedeli uygun grmezler. Efendimiz(s.a.v.)in yannda
ashab arasnda tartma kar. Hz. Resulullah (s.a.v) "benim yanmda tartma olmaz."
der. Bir hadiste de yle buyurmutur: " Bana kadir gecesi gsterildi. ki adam sa ba
olup kavga ettiler. Bunun zerine kadir gecesi kaldrld."
Dolaysyla keif ve hd yntemi tartmay kaldrmaz. Bu yntemi esas alan
muhakkikleri reddetmek, sonunda mnkirin kendisine dnen bir reddiyedir. Vecd sahibi,
tahsil ettii hakikatlerden dolay mutludur. Nitekim szn ettiimiz eyhin talebelerinden
biri kalkt ve meseleyi tartanlara dedi ki, "efendimizin biraz nce gayet ak bir ekilde
ortaya koyduu izah sahihtir. Ancak ben bunlar ifade edecek, dile getirecek gc
kendimde bulamyorum". Bunun zerine fkh yle dedi: "Bunlar ssl ve tatl szlerdir,
ahenkli bir ekilde ifade edilmilerdir. Akl, ilk anda kabul eder ama mnazara mihengine
vurduunda, delillerle irdelediinde yok olup gider, geride hibir izi kalmaz. Srf batl
olduu grlr. Tpk efendimizin az nce dile getirdii eyler gibi..." Bunun zerine eyh
bu konuyla ilgili szlerini kesti.Mnazarac ise onun dediini, onun lisnndan dklenleri
anlayamad. Bu, muhakkike, mnazarac-mn iindeki duygular gstermekten ibaret bir
tavrd ki, bu gibi meselelerde byle mnazaraclarla konumaya son versin.
Sonra bilesin ki, salih amelle pekitirilmi iman mukaddes huzurun elindedir. Bu
imann bu mukaddes huzurda ikame edilmesi esnasnda ilim, irfan, hikmet ve sr
nehirlerinin parmaklarnn arasndan fkrd ve bu elin Muhammedi makamlara sahib
kimseleri nelere mlik kld da grlr ve bu huzurda sakin olan kiinin ruhaniyeti
beslenir. Bu makamn sakini derken drt kiilik huzurun drdncsn kast ediyoruz.
Bunlarn her biri bu kutsal makama ortaktr. Bu szn ettiimiz ikamet huzurudur, ikincisi
nur huzuru, ncs akl huzuru ve drdncs insan huzurudur.
nsan huzuru varlk bakmndan huzurlarn en tamamdr. Kul ikamet huzuruna

konaklad zaman, devamllk nehrinin suyundan ier ve bu huzurda ikamet etmek ona
rabbani hayet, ilh rza makamn kazandrr. lh hayet ise o'na bundan ayr bir
huzurun kapsn aar. Ki "el-Futhatu'1-Mekkiye" menzilleri kapsamnda bunlarrele
alacaz. te yandan hviyet hayetinden de "el-Futhatu'1-Mekki-ye"de sz edilecektir.
Bu yzden burada aklama gereini duymuyoruz.
Bu kitapta zerinde durduumuz menzil "fena" (yokluk) ve "gnein domas"
menzilidir. Bunun da ihsan mertebesi vardr ki, bu, seni O'na gsteren ihsandr, O'nu sana
gsteren ihsan deildir. Cebrail (a) Hz. Nebiye (s.a.v.): "hsan nedir?" diye sordu. Hz. Neb
(s.a.v.): "hsan, Allah' gryormusun gibi O'na ibadet etmendir", dedi. Bu arada
Hz. Resulullah (s.a.v.) iaret ehline de bu aklamas kapsamnda u iareti vermitir:
Eer sen O'nu gremezsen, O seni grr. Yani Onun seni grmesi, mutlaka senin kendinden yok olman gerektirmez.
"O'nu grmen" ifadesinin orijinali olan "terahu" ifadesinde "elif" harfine yer
verilmesinin nedeni, grmenin taalluk ettii eye iaret etmesinin gayet ak olmasdr.
Eer "elif" harfi hazfedilseydi ve "terehu" denilseydi, grme sahih olmazd. nk "terahu"
ifadesinin sonundaki "ha" gib (nc ahs)ten kinayedir. Gib ise grlmez. "Elif" harfi
hazfedildiinde grmesiz grme sz konusu olurdu. Bu ise doru deildir. Bu nedenle
ifadede "elife yer verilmitir.
fadede "ha" harfinin yer almasnn hikmetine gelince; "eer sen Onu gremezsen"
ifadesinin anlamnda una ynelik bir iaret vardr: Eer sen ifadede "elifin varlndan
dolay O'nu grm olsan da O'nu btnyle ihata ettim, deme. nk Allah ihata
edilmekten ycedir, stndr. Allah ihata edilmediine gre, szn ettiimiz "ha" zamiri
grme esnasnda senden gib olan Hakkn hakikatine iaret etmi olur ve senin O'nu
btnyle ihata etmediine tanklk eder.
Vallahu yekulu'l Hakka ve Huve yehdi's sebile.
Gerei Allah syler ve doru yola iletir.
Nimetler bahedici "Vahhab" Melikin ltfyle kitab tamamland.

KNC KTAB

KTABUL
CELL VEL CEML

CELL VE CEMAL
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

CELL VE CEML KTABI


Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kudret " O"ndandr.
Cemli zahir olduu iin celli ulu, yaklamasnda yakn ve yceliinde mrakebe
eden Allah'a hamd olsun. O, izzet, gz kamatrc parlaklk, azamet ve byklk sahibidir.
O'nun zat baka zatlara benzemekten ycedir, hareketlerden, durulardan, saa sola
dnmelerden, iaret ve ibareleri alglamak gibi beeri olgulardan beridir. Nitelenmekten,
snrlardan, hareket olarak inip kmaktan, istiva edilen eye temas etmek anlamnda istiva
etmekten, oturmaktan, bir maksad olsa bile maksat peinde kouturup seirtmekten, yitik
bir eyle karlamaktan dolay cokuyla kahkaha atmaktan ycedir. Tafsilatl olarak izah
edilmekten, toplanmaktan, damgalanmaktan, milletlerin deimesiyle deimekten, lezzet
almaktan, bir amelden dolay ac duymaktan veya ezeli olmamakla nitelenmekten
mnezzehtir. Yer kaplamaktan, blnmekten ya da cisimlerin niteliklerini almaktan,
anlaylarn hakikatinin knhn ihata etmesinden ya da vehimlerin ekillendirdikleri gibi
olmaktan, yahut uyanklk veya uyku halinde olduu gibi kavranmaktan, mekanlarla ve
gnlerle kaytlandrlmaktan, varlnn devamllnn zerinden aylarn ve yllarn
gemesine bal olmasndan, stnn, altnn, sann, solunun, arkasnn veya nnn
olmasndan, akllarn veya dlerin cellini kavramasndan uludur. Kapasitelerinin
yksekliine ramen akllarn fikirleriyle, keif ehlinin zikirleriy-le, gerek ariflerin srlaryla,
gzdelerin gzleriyle idrk etmelerinden beridir. Hicb ve perdelerin gerisinde noksan bir
varlk olmaktan da mnezzehtir. O, ancak nurlarnda idrak edilebilir. nsan suretinde olmaktan da beridir. Objelerin varlklarndan uzak olmaktan, ya da daha nce yok iken
sonradan onlara dnmekten, varlklar yarattktan sonra kendisinde daha nce olmayan bir
halin meydana gelmesinden kalbin habbesi ve z tarafndan dilsiz bir ekilde snrlandrlmaktan, ya da O'na bu mahiyette inanlmasndan, objelere tecelli etmesiyle bir
mekan edinmekten, mazi, gelecek veya imdiki zaman dilimlerine tabi olmaktan ycedir.
Duyularla kaim olmaktan, pheye dmekten, olaylarn kendisine kark gelmesinden,
misllerle veya kyasla idrk edilmekten ya da cinsler gibi eitlenmekten, nsiyet kurmak
iin alemi yaratm olmaktan, oturan kiinin ncs olmaktan mnezzehtir. E ve
ocuk edinmekten, bir kimsenin kendisine denk olmasndan, varlndan nce yokluun
olmasndan, el, dirsek ve ayak gibi organlarla nitelenmekten, ncesizlikte bir bakasyla
beraber olmaktan, kullarn tevbe etmelerinden dolay insanlarda bilindii ekilde glmekten
ve sevinmekten, teden beri biline gelen fke ve armaktan, insanlarda olduu gibi
suretten surete girmekten ycedir. Ululuunda stn iradeli ve heybetinde azamet sahibi
Allah ycedir. "Leyse kemisli-hi eyun ve huve's semi'ul basir / O'nun benzeri gibi hibir
ey yoktur. O iitendir, grendir." (ra, 11)
Hi kukusuz tasavvuf ehlinden Allah' bilen muhakkikler cell ve ceml kavramlarna
byk nem vermilerdir. Bunlarn her biri szkonusu kavramlarla ilgili olarak kendi
durumuna uygun aklamalar yapmtr. ounluu, nsiyeti ceml sfatyla, heybeti de
cell sfatyla irtibatl olarak ele almtr. Bir adan byle olsa da, aslnda syledikleri gibi
deildir mesele.. nk, cell ve ceml Allah'n sfatlar, nsiyet ve heybet ise insann
sfatlardr. Ariflerin hakikatleri cell sfatn mahede ettiinde heybetinden etkilenir ve
deyim yerindeyse kabna ekilir, bzlr; ama cell sfatn mahede ettiinde bununla
yaknlk kurar, alr. Bu yzden szn ettiim muhakkikler cell sfatn kahr ve ceml

sfatn da rahmet gibi alglamlardr ve kendi ilerinde hissettikleri duygular erevesinde


hkm vermilerdir. Bense, inallah, bu iki hakikati, yce Allah'n bu ibareler erevesinde
bana yardm ettii oranda aklamak istiyorum.
ncelikle diyorum ki: Allah'n cell sfatnn bir anlam var ki, bu yce Allah'a dnktr
ve Allah' bilmemizi engelleyen de bu anlamdr. Ceml ise, bizden O'na dnen bir anlam
ifade etmektedir. Onunla ilgili olarak sahib olduumuz bilgiyi bize baheden O'dur. niler,
mahedeler ve haller de yle. Onun bizde iki etkisi vardr: Heybet ve nsiyet. nk bu
cemlin bir ulviyeti/ykseklii, bir de aal (nemsiz, irkin) vardr. Ykseklie; cemlin
celli adn veriyoruz. Arifler bunun hakknda konumulardr. Kendilerine tecell eden de
budur ve bu yzden, yukarda iaret ettiimiz ilk cell hakknda konutuklarm
sanmlardr. Szn ettiimiz bu cemlin celli ile birlikte bizde nsiyet oluur. Ama
aalk durumunu yanstan ceml ile birlikte bizde heybet meydana gelir. Cemlin celli
bizde tecell ettiinde bizimle nsiyet kurar. Eer bu nsiyet olmasayd, bizde tecell eden
cemlin celli bizi helak ederdi. nk cell ve heybetin gc karsnda hibir ey
duramaz. Bunun karsnda ise nsiyet eliindeki cell yer alr ki, bunun amac,
mahede srasnda itidal zere olmamz, dolaysyla grdklerimizi anlamamz ve gaflet
iinde olmamamzdr. Burada ceml sfat bize tecell ettiinde, ceml, hakkn bize
almas, yaylmas, cell ise bizden stn ve aziz olmasdr. Biz Onun, cemli iinde bize
almasna, yaylmasna heybetle karlk veririz. nk almaya, yaylmaya, aynsyla
karlk vermek edebsizlik olur. lh huzurda edeb-sizlik ise kovulmann, rahmetten
uzaklatrlmann sebebidir. Bu yzden bu anlam bilen muhakkiklerden biri yle demitir:
"Bu dein zerine otur, ama sakn uzanma. nk Onun, bizim iimizdeki celli, huzurda edebsizlik etmemizi engeller." Tpk Onun cemli ve almas karsnda
rpermemiz, heybete kaplmamz, edebsizlik etmemize engel olmas gibi. O halde bizim
ashabn kefi dorudur, ama cell ilerine kapanmalarna, ceml ise almalarna neden
oluyor, hkmnde bulunmalar ise yanltr. Keif doru olduktan sonra gerisine
aldrmamak gerekir. te hakikatlerin anlatt kadaryla cell budur.
Bil ki, Kur'an cemlin cellini ve cemli ihtiva eder. Mutlak cemle gelince hibir
mahluk onu bilmeye nfuz edemez, onu mahede edemez. O sadece Hakka has bir
alandr. Buras yce Allah'n kendisini olduu gibi gsterdii huzurdur. Eer bu huzura ve
bu huzurda sergilenen mutlak celle mdahale imkanmz olsayd, o zaman bilgi olarak
Allah' ve Onun katnda olan eyleri ihata etmi olurduk ki, bu imkanszdr.
Bil ki, ey kardeim! Yce Allah'n iki hakikati vardr ve kendisini iki el ile vasfetmi, iki
kabzasnn olduunu bize retmitir. Varlk da bu erevede meydana gelmitir. Bu
nedenle varlkta her ne varsa, mutlaka bunlara tekabl eden bir zellii vardr. Tekabl
derken zellikle cell ve cemle dnk boyutlar kast ediyoruz. Yine cell derken az nce
sylediimiz gibi cemlin cellini kast ediyoruz. nk yce Allah'tan haber veren
Resulden aktarlan kutsi hadislerde cellden sz edilen her yerde mutlaka cemlden ona
karlk gelecek bir husus da zikredilmitir. Nazil olan kitablarda ve her eyde byledir.
Ayn ekilde Kur'n'da rahmetten sz eden her ayetinin mutlaka azaptan bahseden bir
karl vardr. Buna aadaki ayetleri rnek gsterebiliriz: "afiri'z zenbi ve kabili't tevbi /
Gnah balayan, tevbeyi kabul eden." (M'min, 3) Buyuruyor ve buna kar lk olarak da
"edid'ul kab / azab etin."(M'min, 3) buyuruyor. Bir ayette "Nebbi' badi enni ene'l
Gafuru' Rahim / Kullarma, benim ok balayc ve pek esirgeyici olduumu haber ver."
(Hicr, 49) buyuruyor. Hemen arkasnda da "Ve enne azabi huve'l azabu'l elim / Benim
azabmn elem verici bir azap olduunu da bildir." (Hicr, 50) buyuruyor. Bir yerde "Ve
ashabu'l yemini ma ashabu'l yemini fi sidrin mah-dudin I Sadakiler, ne mutlu o
sadakilere! Dzgn kiraz aalar iindedirler." (Vaka, 27-28) buyuruyor. Hemen
arkasnda da "Ve ashabu' imali ma as-habu' imali fi semumin ve hamim / Soldakiler;
ne yazk o soldakilere! lerine ileyen bir ate ve kaynar su iindedirler." (Vaka, 41-42) Bir
ayette "Vucu-hun yevme izin nadiretun / Yzler vardr ki, o gn l l parldayacaktr."

(Kyamet, 22) buyuruyor. Buna mukabil olarak da "Vucuhun yevme izin basire-tun I Yzler
vardr ki, o gn buruacaktr." (Kyamet, 24) buyuruyor. Bir yerde "Yevme tebyeddu
vucuhun / Nice yzlerin aard gn."(Al-i mran, 106) buyuruyor. Arkasndan "Ve
tesveddu vucuhun / Nice yzlerin karard gn." (Al-i mran, 106) buyuruyor. Bir yerde
"Vucuhun yevmeizin haiatun amiletun nasibe-tun tesla naren hamiyeten / O gn bir tak m
yzler zelildir, durmadan alr, yorulur, kzgn atee girer." (Gaiye, 2-3-4) buyuruyor,
arkasndan da yle buyuruyor: "Vucuhun yevme izin naimetun li sa'yiha radiyetun / O gn
bir takm yzler vardr ki, kutludurlar; abalarndan honut olmulardr." (Gaiye, 8-9) Bir
surede "Vucuhun yevme izin musfiretun da-hiketun mustebiretun / O gn bir takm yzler
parlak, gle ve sevinlidir." (Abese, 40-41) buyuruyor. Arkasndan da "Vucuhun
yevmeizin aleyha gaberetun terhekuha kateretun / Yine o gn bir tak m yzleri de keder
brm, hznden kapkara kesilmitir." (Abese, 40-41) buyuruyor. Kur'an' incelediin
zaman btn ifadelerin bu trden ve bu erevede sunulduunu grebilirsin. Btn bunlar
iki ynl ilh denetime iaret etme amacna yneliktir. Yine yce Allah yle buyurmutur:
"Kulen numiddu haulai ve haulai /Hepsine, onlara da bunlara da veririz." ( sra, 20)
"Fe elhemeha fucureha ve takvaha / yilik ve ktlklerini ilham edene." (ems, 8)
Ayrca hakk tasdik ederek bata bulunan kimse hakknda "Fesenuyes-siru.hu lil yusra /
Biz onu en kolaya hazrlarz." (Leyi, 7) buyurmu, buna mukabil, hakk yalanlayarak cimrilik
eden kimse hakknda da "Fesenuyessiruhu lil Usra / Biz onu en zora hazrlarz." (Leyi, 10)
buyurmutur. Bil ki, Allah'n kitabndaki cell ve ceml ayetleri de byledir. Cell ve ceml
ayetlerinin az bir ksmn zikretmek ve beeri tortulardan ve hayvani ehvetlerden arnm,
kutsal anlamlar kavramaya hazr bembeyaz bir sayfa gibi boalm zihinlerin anlayaca
iaretlerle bu ayetler zerinde konumak istiyorum. Allah, izzetiyle bizi korusun ve sz ve
fiil olarak doruyu bulmamz salama noktasnda bizi desteklesin. Amin. Bu aklamalar
"fasl" veya "bab" gibi balklar yerine "iaret" olarak nitelendireceim. nce cell
ayetleriyle ie balayacam, bunun hemen yan banda ceml ayetlerine yer vereceim.
Sonra baka cell ayetlerine geeceim ve inallah bu erevede aklamalar
srdreceim. Hi kukusuz bir ayetin iki boyutu olabilir: Biri cell boyutu, biri ceml
boyutu. Dolaysyla ayn ayeti hem cell konusuna hem de ceml konusuna rnek olarak
sunacam. nk szn ettiim bu tr ayetler karlkllk hususuna elverili anlamlar
iermektedirler. nallah bu noktann daha belirgin bir ekilde anlalmasn salam
olacaz.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette "Leyse ke mislihi ey'un / Onun benzeri gibi hibir ey yoktur."
(ra, 11) buyurmutur. Bu ayetin anlamnn mukabili yine kendi iindedir. Ayrca ayetin
devam olan "Ve huve's Semi'ul Basir / O, iitendir, grendir."(r, 11) ifadesi de nceki
cmlenin anlamnn karl, mukabili konumundadr. Hadislerden de buna tekabl den
rivayet udur: "Allah Adem'i kendi suretinde yaratt." Ey mahede denizine dalm kimse!
Bil ki, cell'de benzerlik manevidir, cemlde benzerlik ise dilseldir. Bu ayette sfatlarda
ortaklk anlamna gelen benzerlik nefyedilmitir. Buras byk denizler gibi engin bir
alandr. yle ki: iki ey arasndaki benzerlik, ikisinin de keml sfatna sahib olmasn
gerektirmez. Faziletler gibi hususlarda da denkliklerini zorunlu klmaz. Eer nefsin sfatlar
yoluyla aralarnda bir benzerlik olsa, mana sfatlar yoluyla ya aralarnda benzerlik olur ya
da eliki. Tpk nefsin bir sfatnda aralarnda benzerlik olan, buna karlk biri aciz,
yetersiz, chil, dilsiz, kr ve sar, br de lim, gl, irade sahibi, konuan, gren ve
iiten iki adam gibi. Aralarndaki onca farklla ramen bir tek snr onlar bir araya
getirmitir. Bu ortak snr ayet varsa, rnein onlarn ikisinin de konuan ve lml
hayvan olmalardr. te bu bir iarettir ve bunu iyi anla. Ayn ekilde mana sfatlar
noktasnda da ortaklk ve benzerlik olabildii halde btnyle benzerlik anlamnda bir
oraklk sz konusu olmaz, "ayet bir eyin hakikati nefsinin sfatlarndan ise ve bir baka

ey de bu sfatn baz hususlarnda ona ortak olursa, bu ey, her adan dier eyin
benzeri olarak kabul edilemez. Hem insan hem de dier canllar iin kullanlan "hayvan"
nitelii gibi. nk insan at gibi deildir. Ve nk benzerliin artlarndan biri nefsi
sfatlarn tmnde ortaklktr. Bu da ancak ayn trn bireyleri arasnda olabilir.
Bu tr bir benzerlie manevi benzerlik denir. Buna, klli ve kamillik benzerlii adn
verelim. Cz' benzerlik ise, nefsin baz sfatlarnda ortakln olmasndan ibarettir. Bu sfat
asndan benzerlik vardr, ama dier alanlarda ayrlk belirginleir. Gerekler mana
sfatlarnda benzerliin olmasn kabul etmez. nk mana sfatlar, bunlarla mevsuf olan
zatn hakikati deildirler. Bunlar zattan ayrlmaz olsalar da, yokluklar imkansz saylsa da
araz konumundadrlar. nk bir benzerlik varsa burada, o da iki anlam arasndadr,
benzer iki anlamn kaim olduklar iki ey arasnda deildir. ki alimin benzerlii gibi. ki alim
arasnda benzerlik manen ve hakikaten vardr. Eer iki alim bu ann dnda da benzeirse, anlamlar, kaim olduklar kimsenin belirginle-mesiyle belirginleirse, anlamlarn
belirginlemeleri tabilik hkmnde olur. Tpk arazn, tabi olarak yer ald mahalle
yerlemesi gibi. Araz, yer ald mahalli itibariyle bir anlam ifade eder. nk araz yer
tutmak durumundadr. te bu, yce yaratcyla bizim aramzda nefsin sfatlar asndan
gerek kll ve gerekse cz' olarak bir ortakln olmadnn iaretidir. Bu yzden
hakikatler asndan bizimle Onun arasnda benzerlik nefyedilmitir. Sakn Allah'n
kendisini vasfettii gibi seni de alim, irade eden vb. sfatlarla vasf etmi olmasna
aldanmayasn. Bilesin ki hayvanlar da iitirler, grrler ve irade ederler. Bu noktay iyice
anlayn.
Cemal:
"Leyse kemislihi ey'an /O'nun benzeri gibi hibir ey yoktur." (ra, 11) ayeti, dil
asndan da bir benzerlie iaret etmektedir. "Zeyd Aslan gibidir" sz gibi. Ayetin
orijinalinde yer alan "kaf" harfi sfat anlamndadr. nk ayetin alm "benzerinin benzeri
bir ey yoktur." eklindedir. Bylece Hak teala cemal sfatyla ariflerin kalblerine alma
makamna inmitir. Bu ayette yce Allah, mahlukat iinde onlara benzeyen varl klarn
olmasn nefyediyor. Ayn ekilde cell sfatyla da bu ihtimali nefyediyor. Bylece bu
ayette yce Allah, insann, btn yaratlmlardan erefli ve stn olduuna dikkat ekiyor..
Bu arada insan iin tamamlk ve keml sfatlarn ispat ederek onu bahedici bir konuma
getiriyor ve isimlerin anahtarlarna sahib klyor. Bu dilsel benzerlikledir ki, insann halifelii
sahih olmu, dnya ve ahi-ret imar onunla mmkn olabilmitir. Ruhlar bundan dolay
O'nun emrine verilmi ve bundan dolaydr ki yce Allah yle buyurmutur: "Ve sahhare
le-kum mafi's Semavati ve mafi'l ardi cemian / O, gklerde ve yerde ne varsa hepsini,
kendi katndan size boyun edirmitir." (Csiye, 13) Bu ayet, yce Allah'n, hakikat ehli
olan birinin kalbine tecell ettii zaman, almasna, yaylmasna iaret etmektedir. Bu
vakitte Onun durumu, celliyle ilgili olarak bizden sadr olan anlamlar gibi olur. Yani bu
ayetteki celli hakikat ehlinin kalbine tecell ettii zaman, bu esnada Onun hali cemlinin
anlam gibi olur. Ayn durum sylediimiz gibi her tecell iin geerlidir. Dolaysyla celli,
denklik varsaymak ama benzerlik ve eitlii nefyetmek, cemli ise mislin bulunmas ve
mmasilin nefyedilmesi mahiyetindedir. Cell hakkn kutsanmasn, ceml kulun
yceltilmesini ispat eder. Nitekim yce Allah celli ile ilgili olarak yle buyurmutur:
"Leyse kemislihi ey'un / Onun benzeri gibi hibir ey yoktur." (ra, 11) Bu, ilh hakikatlere mukabil hakikatleriyle ilgilidir. Sonra bunun karlnda, Hakkn iitme ve grme
nitelii itibariyle benzerlik makamna iniine yer verilmitir. Bu iareti iyice anlayn. nk
kulun nefsinin sfatlaryla bekas, Allah'n bekasna baldr. Onun bekas, ru-bubiyette
sabit, ama kullukta arzi olan keml sfatlaryla beka bulmas, Allah'n onu baki klmasna
baldr. Allah'n baki klmasyla hakikat mertebesine eren kii, mecnun konumundadr.
nk kesintisiz bir mahede halindedir, bunun nedeni de karlkllk konumunda
olmasdr. Allah'n baki klmasyla hakikate ermeyen kimse de mecnun konumundadr.

nk ilahlamaktan engellenmi durumdadr. O benzerlik noktasnda evrende Allah ile


beraber fiil halindedir ve bu bir haldir. Cennetlikler cennette bir ey istedikleri zaman ona
"Ol!.." derler, o da oluverir. Hakikat ehli, bunu sznn anlamnda grr, sznde deil.
Hakikat ehli olmayan da, bunu szle birlikte gerekletii iin bu oluu szden grr. Ama
her ikisi de kudretin kendilerinde olmad noktasnda birlemilerdir. Bu noktay da iyice
anlamak gerekir.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "La tudrikuhu'l Ebsar / Gzler O'nu
gremez." (En.am, 103) Bu ayetin anlamnn mukabili de iindedir. Hz. Resulullah'a
(s.a.v.): "Rabbini grdn m?" diye soruldu. Efendimiz (s.a.v): "Nurani bir varl m
greceim?" diye cevap verdi. zzet perdesi her zaman indirilmi haldedir. Ebediyen
almaz. Bu yzden gzler O'na hkmedemez. Bu durum Allah' mahede esnasnda da
geerlidir. nk buras aknlk ve acizlik makamdr. Orada gerekleen grme, grme
deildir. Ebubekir es-Sddik yle demitir: "drki derk etmekten acizlik idrktir."
aret:
Gzler, iinde yzdkleri iin havay gremezler. Kim bir eyin avucunda ise o eyi
gremez.
aret:
Gz suyun rengini ve en son noktaya varm effafl grmek ister, ama gremez.
nk onu grrse snrlandrm olur. Bunun nedeni saflkta gzn de ona benzemesidir.
drak kendi kendisini idrak edemez, nk idrak kendisinin iindedir ve onu idrak eder. te
bu gren gzdr.
aret:
Gz parlak bir cisme bakt zaman, onun iindeki sureti grr. Grmesi parlak
cismin suretiyle ilintilidir. Ama parlak cismin iindeki suretin kartn parlak cisimden
grmek iin abalasa, buna g ye-tiremez. nk parlakl k kaytlandrlamaz. O'na neyi
grd sorulsa, parlak cismi grdm diye cevap veremez, nk parlakl k
kaytlandrlamaz ve hakknda bir hkm de verilemez. Eer dese, udur, o cahildir,
grd eyle ilgili bilgisi yoktur. Ama grdm, derse ve grd sureti veya suretleri
haber verirse, doru sylemi olur. Kukusuz bu varlklar, yaratlm olmalarna ramen
gzlerin grmelerinden arndrlmlardr. Bu noktann da iyice anlalmas gerekir. u
kadar var ki, gren kii, bu varlklar aslnda kaytlandrmadan grmtr. Bu varlklarn
zti suretleri kabul etmeleri hususu, grenin grmesi esnasnda kesinlikle suretten ayr
olamaz. te senin grmen de budur. Anlattmz bu hususlar zerinde tahkik edici bir
gzle durmalsn.
Bil ki, bir gzn veya akln Allah' ihata etmesi olabilir; ancak dayanaksz vehim O'nu
llere vurur, snrlandrr, zayf hayl ise misallendirir ve tasavvur etmeye kalkar. Bu
deerlendirme baz akl erbab iin geerlidir ki, onlar Allah' hayl ettiklerinden ve
vehmettikleri suretlerden tenzih etmilerdir. Sonra hakkn tenzilinin ardndan vehmin ve
haylin hakimiyeti altna girerler ve Allah hakknda ller ve snrlar tasavvur ederler.
Yce Allah yle buyurmutur: "za messehum taifun mine' eytani tezekkeru fe iza hum
mubsirun / Onlara eytan tarafndan bir vesvese dokunduunda hatrlayp hemen gerei
grrler." (A'raf, 201) Gerei grrler derken, sahih bir kant neticesinde akln kendilerine

telkin ettii Allah' byle bir nitelemeden tenzih etme anlayna geri dnleri kast ediliyor.
Ceml:
Bu cellin cemline gelince, ona da u ayetlerde iaret edilmektedir: "Vucuhun
yevmeizin nadiretun ila rabbiha naziretun / Yzler vardr ki, o gn l l parldayacaktr,
rablerine bakacaklardr." (Kyamet, 22-23) Bu ayet balamnda yce Allah manevi alm
eklinde cemliyle inzal buyuruyor ki gzlerimizle O'nu grelim. Efendimiz (a.s)m u hadisi
de bu ayetin anlamna iaret etmektedir: "Ayn on drdnde ay, le vakti bulutsuz bir
gnde gnei grdnz gibi rabbinizi kyamet gn grrsnz ve grmeden zarar
grmez, rahatsz olmazsnz." Yce Allah cehennemlikler hakknda yle buyuruyor: "Kella
inne-hum an rabbihim yevme izin le mahcubun / Hayr! Onlar phesiz o gn rablerinden
mahrum kalmlardr." (Mutaffifin, 15) Arapa'da "nazare" fiili "ila" harfi cerriyle geili
(mteaddi) klnd zaman, sadece gzle grme anlamn verir. Buna karlk "fi" harfi
cerriyle geili (mteaddi) klnd zaman, akl ve fikirle grmeyi ifade eder. "Lam" harfi
cerriyle geili klndnda ise rahmet ve acma anlamna gelir. Harfi cersiz kullanlnca
karlk, mcadele ve gecikme anlamna gelir. Grme yzn bir sfatdr. Akl ise bu
sfatlardan biri deildir. Bu yzden akln grmesi kanlmazdr. Yce Allah'n Musa'ya
(a.s.) hitaben syledii "Len terani / Sen beni asla gremezsin." (A'raf, 143) sz, bir
hkmdr ki, yce Allah'n Musa'nn (a.s.) sorusu ile ilgili olarak bildii bir hale dnktr.
Bu konuda bir ey syleyemeyiz. Nitekim yce Allah o'nu daa kartm, sonra da
paralanm ve Musa dp baylmt. Oysa idrk kendinden gemez. drk iin zel bir
bnyenin bulunmas art deildir, ayrca herhangi bir bnyenin olmas da idrk iin art
deildir. Sadece kendisiyle kaim olaca bir varlk lazmdr, nk idrak bir anlamdr. Baylma, kendinden geme kat bnye ile kaim olmutur. Nitekim aylp kendine gelince derhal
Allah' tenzih etmitir. Byle bir yerde kaim olduktan sonra tenzih ediliyorsa, bu, bir
mahedenin gerekletiini gsterir, baka trl tenzihin anlam olmazd. nk burada
bu makamda idrk iin bnye artn komaktan tevbe etme marifeti ilham edilmitir. Sonra
o saikada, baylmada grdne ilk inanan olduunu ikrar ediyor Musa. nk iman,
ancak bir grme neticesi tasavvur edilebilir, bu da hangi alemde olursa olsun. Bu yzden
Hz. Nebi (s.a.v.) Harise'ye yle demitir: "Senin mannn hakikati nedir?" o da u cevab
vermitir: "Sanki rabbimin arna plak gzle bakyor gibiyim." Bu, herhangi bir alemde
r'yetin varln ispat etmektedir. Bununla imann hakikati sahih oluyor. Nitekim Hz. Neb
(s.a.v.) bu szden sonra onun marifet sahibi olduunu ikrar ediyor. Bundan tesine mecazi
iman denir. Mahede, bizzat grme ile desteklenmedike gibden imann bir faydas yoktur. Ancak o zaman imana phe szmaz. O halde Musa (a.s), ne ekilde olursa olsun,
Allah' ilk grendir. Bu mertebenin bir hali ve bir makam vardr. Eer makamda ise Musa
onu ilk grendir, yok eer halde ise bakasnn da O'nu grmesi mmkndr. Bu takdirde
ilk olma, hale bal olur ve kssann kemaliyle ilintili olur. Bu da oka olan bir eydir. Dolaysyla bu ayette iaret edilen mahede asndan Hak sana alrsa, gzlerin O'nu
gremeyeceine kesin olarak kani ol. Eer byle yapmazsan helak olursun, sana daha
nce haber verdiim gibi. Sakn bu mahedede alma, bilakis rperti ve heybet halinde
ol. Bu seni koruyacaktr, sakn unutma. Yol gsterici yce Allah'tr.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve ahsa kule ey'in adeda / Ve her eyi bir
bir saymtr." (Cin, 28) Bu ayette yce Allah'n gemite olan, u anda olmakta olan ve
gelecekte olacak btn esmalar/isimleri kuattna iaret ediliyor. Buradaki kuatclk srf
gemite olan, u anda bulunan ve olmakta olan varlklara zg klnamaz. Byle bir zg
klma "Ehate bi klli ey'in ilmen / Ve her eyi ilmiyle kuatmtr." (Talk, 12) ayetinin
taalluk ettii alandan daha zel ve daha dar bir alan gsterir. Oysa ilgili ayet varl

zorunlu, varl caiz (mmkn) ve varl imkansz olan her eyi kapsamaktadr. Baz
alimler "ey" ismini sadece mevcut olanlar iin kullansalar da, biz bu yaklam dikkate
almyoruz. nk yce Allah her eyi ilmiyle kuatmtr ve imkansz da bilmektedir. Bu
snrlandrmay yapan kii, ayette geen kuatc ilim kavramn srf mevcut varlklarla
snrlandrsa da, buna dair bir delili yoktur. Sadece mevcut olan varlklara "ey" denir diye
bir anlayn hakim olmas sz konusudur. u halde ayette iaret edilen ihta/kuatma tam
da asl anlam olan genellik mahiyetinde kullanlmtr. Saymak (ihsa) ise saylan eyin
snrlln gerektirir. h-ta/kuatma ise, burada, bilginin sonsuz bilinenlere taalluk
etmesinden ibarettir. Buradaki sayma fiili ihata anlamnda genel bir kavram mahiyetinde
kullanlm olabilir. Tpk gelecekte olacak eylerin sonsuz olduklarn sylediimiz gibi.
nk Allah'n g yetirdii eyler sonsuzdur, bildikleri de g yetirdiklerinden (takdir
ettiklerinden) ok daha fazladr. Saylarla saylmak Ona taalluk etmez, nk Onun iin bu
caiz olmaz, dolaysyla kendisi saylmaz. mkansz olan bir ey de say ile vasfedilmez,
dolaysyla saylmaz. Ancak ilim onu kuatr. Artk ilminin hangi ynn esas alp
anlamlandryorsak. Hak te-ala her eyi bir bir saydna ve sen de saylan eylerden biri
olduuna gre, Onun korumas ve denetimi altndasn. Srlar O'nu bu ayet erevesinde
mahede edince, Hakkn celli karsnda donup kaldlar, nefesleri, anlar, parldaylar,
kokular ve ycelikleri, O'nda ve O'ndan olan her ey karsnda hayrete dtler. Bu
mahede ile gerekleince Hak teala biraz sonra bu cellin cemli ile ilgili olarak
zikredeceim ayette bu tahakkuku amtr. Bununla nsiyet istenince, sz konusu ayette
bu cell kapsamnda isteyene tecell eder ve onu hayrete drp mahveder. Bu inceliin
de iyice anlalmas gerekir.
Cemal:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve er-selnahu ila mieti elfin ev yezidun /
O'nu yz bin veya daha ok kiiye resul olarak gnderdik." (Saffat, 147) Bu ayetin
orijinalinde phe ve tereddt anlamn ifade eden "ew/veya" edat kullanlmtr. phe ve
tereddt ise yce Allah hakknda imkanszdr. Hak teala bu ayette cemli kapsamnda bize
alma eklinde nazil olunca, phe de bu durumla irtibat-landrld. Bylece kul iin bir tr
mnasebet ikame edilmi oldu. Kul chilse eer rabbini kendine ham-leder ve O'nu phe
ile vasfederek dallete der. Ama hakikat ehli biriyse o zaman u ayete snr: "Ve ahsa
kule ey'in adeda / Ve her eyi bir bir saymtr."... (Bakara, 163) Bunun srr zerinde
durur, pheyi beeri grmeyle irtibatlandrr. Ki Araplar arasnda oka grlen bir hitap
eklidir bu. Bylece phe mahlukatla ilgili olarak belirginleir. Eer saylar saymay irade
etse ve kendisini de yaratcsn tenzih ettii ynden farkl olarak tenzih etmek istese, o
zaman bunu saysal olarak okluk anlamna almaldr. Yine de okluk anlamnda olsa bile
gerek saydan yoksun deildir. u kadar var ki, burada syleyenin maksad say
belirlemek deildir, bilakis, irde, okluu bildirmekle ilgilidir. Bu tr bir ifade, kendilerine
resuller gnderilen kimseler arasnda bilindiinden, gerek saylar zerinde durmalar kast
edilmi olamaz. Kul burada okluk iradesini mahede edince, rendii eylerin varlk
vakitlerinden kendi vaktine kadar ve de sonsuza kadar olanlarn saylmas hususu
belirginleir. Ne var ki, bu da baz kelm alimlerinin bizden farkl dndkleri bir hakikat
eklinde olur. Bu hakikat bilginin bilinenler ve tesi ile ilgili olmasdr. Bazlarna gre bu
imkanszdr. Fakat bazlar da bunun olabileceini sylemilerdir. mam Ebu Amr esSelalifi (r.a) gibi. Es-Selali-fi bu hususta bizden farkl dnmyor.
El-Esferaini Ebu shak'm: "Kalb, bir zamanda sadece bir bilgiyi kaldrabilir." eklindeki
szne gelince, bunun bizim grmze ynelik bir iaret olmas mmkndr. Ayn
durum, bilgiyi, fiili muhkem yapma ve salam klma gibi ondan tasavvur edilen ey olarak
snrlandrmas iin de geerlidir. Bu snrlandrmada da buna ynelik bir iaret vardr nk. Biz, Allah ehli, hakikatler ve srlar erbbyla konuyoruz. ekil alimlerinin szleriyle
balant kurmamn nedeni, hakikatler asndan bu yoldan uzak den kalpleri sndrma

isteimdir. Bunu unutma.


Vallahu yekulu'l Hakka ve huve yehdi's Sebile
Allah Hakk syler ve doru yola O eritirir."
(Ahzb, 4)
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve ila-hukum ilahun vahid / lhnz bir tek
ilhtr." (Bakara, 163) Bu ayetin anlamnn mukabili de iindedir. Bu, kulluk sunulan, ilh
edinilen her eyi kapsayan bir hitabdr.
aret:
Eer ulhiyet srrn, her ibadet eden kii, mabudunda, yani mabuduna ibadet ettii
esnada grme-seydi, Ona ibadet etmezdi. Ayn ekilde eer tam aklayc bir sz olarak
syleme imkann bulsalar-d, yle derlerdi: Sapk kimsenin sapmasnn nedeni, ulhiyeti
ilh olmayana nispet etmesidir. O sz konusu mabuda ibadet ederken ulhiyet s rrna ibadet etmitir ve bu da sadece yce Allah'a ait bir niteliktir. nk yce rabbimiz bu srrn
etkisini o mabuda yanstmamtr. te "Ve ilahukum ilahun va-hidun la ilahe illa hu /
lhnz bir tek ilhtr. O'ndan baka ilh yoktur." (Bakara, 163) ayetinin ruhu budur.
Bylece ayet hakikat hkm asndan olum-suzladnn aynsn olumluyor. Allah'tan
baka eylerin ilh edinilmesi, onlara izafe ettikleri niteliklerden kaynaklanmaktadr. Yani
onlar yontmu, sonra onlara isim vermi ve tanr olarak nlerine koyarak ihtiyalarn
onlara sunmulardr. Buray iyi anlayn, nk bu enteresan bir srdr.
aret:
Ayette varl olmayan ortak nefyediliyor. u halde ayette bir ey nefyedilmiyor.
nk ortak var olmayan vaz' bir itibardr. Vazedilmi eyler de izafelerdir. zafelerinse
hakikati yoktur. Dolaysyla irk olumsuzlannca vahdaniyet ispat edilmi oluyor.
Vahdaniyetin ispat varlkla ilintili bir olgudur. irkin nefyedilmesi ise yoklukla ilintili bir
olgudur. Bunu iyice anlaynz.
aret:
Vahdaniyetin tecelli etmesi... lahi istivann insan ar brmesinden ibarettir ve bu
rahmani istivadan farkldr. nk ilh istiva direnin noktas iindedir. "Arzma, semma
smadm, ama mmin kulumun kalbine sdm" sz buna iaret etmektedir. Rahmani
istiva ise direyi kuatmtr. Buna da "Er-Rahmanu ale'l Ari'steua / Rahman ara istiva
etmitir." (T-h, 5) ayetinde iaret ediliyor. u halde rahmani istiva balamnda ar, insan
istiva balamnda Hakk konumundadr. lh istiva balamnda kalb, rahmani istiva
balamnda Hakk konumundadr. Dolaysyla vahdaniyet tecell edince mahedede
bulunan kii, ister vahdaniyet makamnda olsun ister baka makamda olsun, kendisinden
bakasn gzlemlemez. Buna saylar dnyasndan bir rnek verecek olursak, birin birle
arplmas gibidir ki sonu gene birdir. 1x1 = 1 Eer vahdaniyetten baka olursa o zaman,
birin ikiyle arplmas gibi olur ki, sonu ikiden baka bir ey olamaz. Bu durum sonsuza
kadar btn saylar iin geerlidir. rnein 1x15=15 ya da 1x55 = 55 Yani biri hangi sayla
arparsan onu elde edersin. 1x155=155 gibi. Bunu iyice anlay nz.

Ceml:
Bu cemlin celline gelince, o da "Kulid'ullahe evid'ur Rahmane eyyen ma ted'u
felehu'l esmau'l husna / De ki: ster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz
olur. nk en gzel esmalar /isimler O'na hastr." (sra, 110) ayetinde ifadesini
bulmaktadr. Hak teala cemli iinde rahmanlyla bize alarak inzal buyurmutur. Ara
bu isimle istiva etmitir ki, bu genel marifettir. Ariflerin ulatklar son nokta burasdr.
Muhakkikler burada alr ve ilh cell karsnda burada toparlanp ilerine kapanrlar, bu
da "Ve ilahukum ilahtn vahid / ilhnz bir tek ilhtr." (Bakara, 165) cmlesinde ifadesini
bulmaktadr. Allah her eyi cem ettii, rahman da alemin hakikatlerini ve alemde bulunan
eyleri cem ettii iin "dnyada ve ahirette rahmandr" denilmitir. Bu yzden onlara
"Kulid'ullahe evid'ur Rahmane eyyen ma ted'u felehu'l esmau'l husna / de ki: ster Allah
deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. nk en gzel isimler O'na hast r."
denilmitir. nk onlarn dualar, ancak bilgileri orannda menfaatleri iin O'na
ynelmeleri ile ilgili olur. Bu da "Rahman" ismiyle irtibatl bir olgudur. Bu "Rahman" ismi,
"ALLAH" ismi hari btn gzel isimleri kapsar. nk gzel isimler "Allah"a aittir.
"Rahman" ise "Allah" isminin kapsamndaki isimlerden biridir. Allah'a seslendiin zaman,
onunla zellikle "Rah-man"a seslenmi olursun. Rahman'a seslendiinde ise seni dua
etmeye ynelten hakikatin ilgili olduu isme seslenmi oluyorsun. rnein boulmak zere
olan kii "Ey Gayyas/ey yardm eden!" A olan bir kimse "Ey Rezzak!", gnah ileyen bir
kimse "Ey Gaffar /Ey balayc!" diye seslenir. Ayn durum dier btn isimler iin
geerlidir. Sana gsterdiimiz bu hususlar iyice anla. nk bu ok byk ve ok faydal
bir konudur.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "La yus'elu amma yefalu / Allah yaptndan
sorumlu tutulmaz." (Enbiy, 23) Bu ayet kahr ve ceberutla, mlkn ispatyla ilgilidir. Bu
sfatlar kulun kalbine yerleince, artk neden aramak, itiraz edilebilecek baka eyleri taleb
etmek onun iin imkansz olur.
aret:
Nefsinde ne olduunu bilen kimse nefsini sorgu-lamaz. Ancak nefsinin ne zerine
kaim olduunu bilmeyen bir kimsenin sormas baka. Byle bir kimseden soru sadr
olabilir. Bu gerekleince, yani kendinin iindekileri bilme durumu gerekleince artk
yaptn sormaz. nk Allah'tan, sfatlarndan ve fiillerinden baka bir ey sz konusu
deildir. Bu anlama u cmlede cevap veriliyor: "Ve hum yus'elun / Onlar ise sorguya
ekileceklerdir." (Enbiy, 23) nk hakikat birdir. Allah, onlara, kendilerine yaptklarn ve
onlardan zahir olanlar sorar, onlar da O'nu kendilerine yaptklarn cevap olarak
gsterirler. Bunu anlayn, nk ben iaret ehline zet aklamalar sunmak istiyorum.
Ceml:
Yukarda zerinde durduumuz ayetin cemli ise "Lime ketebte aleyne'l kitale /
Sava bize niin yazdn." (Nisa, 77) ayetinde belirginlemektedir. Burada Allah cemli
iinde bize alarak inzal buyuruyor ve biz de soru sormak suretiyle konuuyoruz. Bu
ayetin ierdii ceml, bize o vakitteki cellin marifetini yi-tirmiliimizi gstermesidir. Oysa
kulun, "O yaptklarndan sorgulanmaz." ayetiyle birlikte byle bir soru esnasnda bu
gerei hatrlamas gerekirdi. Bu yapnn bina edilmesinden sonraki iareti, ancak te-kellf
eden ve bu gerei ikame etmeyi zahmetli bulan kimse iin zordur. Bir de bu hususta
herhangi bir sorumluluk hissetmeyen kimseler iin. Oysa mahlukatn varl ve yokluu

Onun iin birdir. Bunu yapt zaman, Onun hakknda "hikmet sahibi deildir" denemez.
aret:
Eyay ait olduu yere koymak hikmetin bir gereidir. Suretleri erevelerine
yerletirmek de hikmetin bir gstergesidir. Ahiret erevesi dnya erevesi gibi deildir.
Bu yzden dnya hayatnn ahiret hayat olmas uygun olmaz. Bilkis ahiret hayatnn, Hz.
Resulullah (s.a.v.) syledii gibi nimet ehli iin saf, ince, gzel ve mutedil, cehennem ehli
iin de bunun tam tersi olmas kanlmazdr. nk dnya bulanktr ve deikendir, bu
yzden dnya hayat hastadr, sakattr, karanlktr; buradan tanmak kanlmazdr; hayat
deitirmek zorunludur. Nitekim bunu gerek olarak grdkleri iin, ayetin sonunda i aret
edildii gibi "Lev la ahhartena ila ecelin karibin /Bizi yakn bir sreye kadar ertelesen olmaz
myd?" (Nisa, 77) demilerdir. nk hayat deitirmekten baka are yoktur.
aret:
"Lime ketebte aleyne'l kitale / Sava bize niin yazdn?" (Nisa, 77) ifadesi, dnce
yoluyla Allah'tan bilgi taleb etmek ve karanlk pheyi geri evirmek mahiyetindedir. Ayn
zamanda mcdele ve zahmet ekme yoluyla mahede talebinde bulunmak anlamndadr. Btn bunlar Hakkn onlara almas anlamna gelir. Allah da onlar hakknda yol
gsterme eklinde hkmn aklyor. Aslnda bu tavrlaryla onlar sui edebde
bulunmulardr, ehli hakikat olsalard byle yapmazlard.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "nnel-lahe la yefiru en yureke bihi / Allah,
kendisine irk/ortak koulmasn asla balamaz." (Nisa, 48) "La ilahe illallah /Allah'dan
baka ilah yoktur" dairesi, atete ebedi olarak kalmayacak btn muvahhit-leri iine alr.
Bu szn hakimiyeti, sadece bu ilke ile birlikte kendilerinde hayr bulunan kimseler iin
geerlidir. Bu sz sylemi olanlara da zellikle merhametlilerin en merhametlisi olan
Allah efaat eder. Allah'dan bakasnn efaati ise, tevhid olmakszn, zerre arlnca
hayr bulunan kimseler iin geerlidir. Aslnda bizim amacmz, "la ilahe illallah" ve ehli ile
ilgili olarak ayr bir kitab yazmaktr. nk la ilahe illallh'n celli zordur. nk insanda
bu anlamdan bakasna dayanmamak gibi bir hlin olmasn gerektirmektedir. Bu ise
zordur. nk ulhiyet srrnn genel olarak en aasndan en yukarsna btn
mevcudata ve mabudata sirayet edi-indeki bu en byk cell onlar btnyle kaplar.
Ulhiyet srrnn fiilen sirayet ediine vakf olduklar zaman, sebeblere alrlar ve onlar
araclyla yaratl gayaleri ile birlikte kendileri iin yaratlan eyleri de renirler. Bu
noktann zerinde durup anlamak gerekir.
Cemal:
"nnellahe yefiru'z Zunbe cemian /Allah btn gnahlar balar." (Zmer, 53) irk
de bir gnahtr; ama balanmaz. Bu ayette Hak teala cemli iinde bize alarak inzal
buyurdu ve ulhiyetin mabudlara sirayet ediini bize gsterdi. nsanlar irke alnca
"nnellahe la yefiru en yureke bihi /Allah kendisine irk koulmasn balamaz." (Nisa,
48) ayetindeki cell ile onlar kabzetti. nk ulhiyet srrn kendi ilerinde saklayp
zerinde
bulunduklar
hlin zddm sergilediler. Bunun zerine Allah sergiledikleri
muhalifliklerini gizledi. Bunun nedeni o'ru kalb-lerinde gizlemeleridir. Onlar bu gizleme ile
ilgili olarak iki ksma ayrd: bir ksmn bakalarndan gizledi. Bir ksmn da kendilerinden
gizledi. Nitekim cehenneme girdikleri zaman aclar da onlardan gizler. Yani onlar orada

bir ekilde ldrerek ac duymamalarn salar. te bu kalblerinde gizledikleri tev-hiddir.


Ve aclarn mahalli olan kalbleri gizleyen de budur. Yani aclar bizzat grseler de bunlar
hissetmezler. Bu, harikulade bir iarettir ki cemli kalbleri kuatr, kalbin gzeneklerini
ve inceliklerini b-rr.
aret:
O'nu gizlemedikleri iin, O da onlar hibir yerde gizlemez, ahidlerin nnde onlar
rezil eder.
aret:
Allah bu ayette "Gaffar" (ok balayan) anlamnda kullanlmtr. Byle btn
sfatlar kapsayan bir ismin kullanlmasnn nedeni, ayette "btn/ce-mian" gibi genel ve
kapsayc bir ifadenin kullanlm olmasdr. Gaffar ismininse bu balamda byle bir
kapsaycl yoktur, bu yzden "Allah" denilmitir.
Cell aretleri:
Yce Allah yle buyurmutur: "Ve ma kade-ru'llahe hakka kadrihi / Allah' gerei gibi
tanmadlar." (En'am, 91) Her bilinen ve tannan balamnda tanma/marifet iki olguyla
ilintili olur: Bu olgulardan biri hak, biri de hakikattir. Hak, akllarn delil yoluyla idrk ettikleri
bir eydir. Hakikat ise; keif ve mahede ile idrk edilir. drk edilecek bir nc olgu
kesinlikle yoktur. Bu yzden Harise: "Ben gerek (hak) bir mminim" demitir. Bu sznde
Harise, idrk edilenlerin ilkini zikredilmitir. nk ikinci idrk edilen araclyla
pekitirilmi, vurgulanm bir olgudur onun nazarnda. Ama bu noktaya deinmeden
susmutur. Hz. Resulullah (s.a.v.) ona yle demitir: "Senin imannn hakikati nedir?"
Efendimiz (s.a-.v.), eer o ikinci olguyu idrak etmi biri olsa, bizzat gzlem, muttali olma ve
keif eklinde cevap vereceini dnmtr. Nitekim bu ynde bir cevap verince
Efendimiz (s.a.v.): "Bildin, bundan ayrlma" eklinde karlk vermitir. Bir eyi keml
derecesinde bilmenin, tanmann u iki gerekten baka bir yolu yoktur: Hak ve Hakikat.
Yce Allah, kendisini "hakk"yla bilmekten aciz olduumuzu haber verdiine gre, acaba
O'nu "hakikaf'iyle bilebilir miyiz? Ayette geen "kadr"dan maksat, ulhiyet makamnn
gerektirdii azameti bilmekten baka bir ey deildir. Biz bundan aciz olduumuza gre,
yce zatn bilmememiz ok daha belirgin olarak ortaya kar. Muhakkikler bu celli/ululuu
bizzat gzlemleyince, kesin olarak O'nu hakkyla bilemeyeceklerini ifade ettiler, bununla
beraber ta'zimde de kusur etmediler. Bu noktada sergiledikleri yetersizlik oran nda unu da
rendiler: Sonradan olma (hadis) bir varln, ncesiz (kadim) bir varl hakkyla bilmesi,
gc dahilinde deildir. nk bu, bir tr gerek bir mnasebete baldr. Oysa bu hayret
sahralarnda bu cellle mnasebet kurmak da mmkn deildir.
Cemal:
Bu cellin cemali u ayette gizlidir: "Ve ma halak-tu'l cinne ve'l inse illa li ye'budun /
Ben cinleri ve insanlar, ancak bana kulluk etsinler diye yarattm." (Zriyt, 56)
Muhakkiklerin nefisleri una iyice alm ve kesin olarak inanmlardr. Ki zerinde yerleik olarak bulunduklar durumu ancak Onun baarl klmasyla elde edebilmilerdir.
Nitekim bu makamn almn gerekletirdiklerinde "Allah' gerei gibi tanmadlar."
ayetinin celli onlar yakalayverir.

aret:
Bu ayette, senden taleb edilen marifetin snrn bilmek istersen, senin iin yaratlan
ve zerlerine hakim klndn varlklara bak, sonra senin iin yaratlan bu varlklardan seni
bilmelerini taleb ettiin zaman, iinde neler getiine bak. te hakkn senden kendisini
bilmesini de aynen byledir; yani O'nu ne fazla ne de eksik, tam anlamyla bilmeni taleb etmektedir. Ama sen buna g yetiremiyorsun, muvaffak olamamandan dolay . Yce Allah
Tevrat'ta yle vahyetmitir: "Ey Adem olu! Eyay senin iin yarattm, seni de kendim
iin yarattm, senin iin yarattm eyler uruna benim iin yarattm kirletme."
aret:
Senin iin yaratlm bir varlk sana isyan ettii zaman onu yerme, nk senin
yermen, houna gitmeyen bu eyi yapan faile ynelik olur, ortada Allah'tan baka fail de
yoktur. Allah ise yergiyi hakketmez. Kald ki sen nefsinin cahilliine ve su-i edebine de
tanklk etmektesin. te bu almdan nice teferruatlar dal budak salmtr. Bu nedenledir
ki, ceml karsnda bizim heybetin etkisinde kalmamz devreye girer. ayet "Allah'
celliyle birlikte hakkyla bilemediler" alm esnasnda bu heybete kaplma durumu
olmasayd, helak olurduk.
Uyar:
Senin iin yaratlan bir varlk sana isyan ettii zaman, nce ondan ne istediine bak,
sonra kendi nefsine dn ve senin dile getirdiin bu talebe uygun olarak rabbinin senden ne
istediine bak. Eer rab-binin bunun aynsn senden istediini, senin de isyan edip yz
evirdiini grrsen, bil ki kendisinden talepte bulunduun varlk da bu yzden sana ba
kaldrmtr. nk yce Allah, ister senin benzerin olsun ister olmasn senin iin yaratt
eylere ynelik bir talebi senin iine yerletirmise, bil ki yce Allah da senden aynsn
taleb etmektedir, ama sen bunun farknda deilsin. Eer sen bu hususta Allah'a itaat
etmisen, talepte bulunduun varlk da sana itaat edecektir. Eer tam tersi bir davran
ser-gilemisen, sana kar da tam tersi bir davran sergilenecektir. Bil ki, yce Allah u
insan trn yine insan iin yaratmtr. Nitekim bir ayette bu konuya yle iaret
etmektedir: "Ve refe'na ba'dehum feuka ba'din derecatin li yettehize ba'duhum ba'den
suhriy-ya I Birbirlerine i grdrmeleri iin kimini tekine derecelerle stn kldk." (Zuhruf,
32) Bu iareti iyice anla; inallah doruyu bulursun.
Cell aretleri:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Fette-ku'llahe mesteta'tum / Gcnz
yettiince Allah'a isyandan kann." (Tebun, 16) Allah'n kitabndaki her ayetin ve
varlkta yer alan her kelimenin mutlaka yn vardr: Cell, ceml ve keml. Kemli;
zatnn bilinmesi, varlnn illeti ve bulunduu makamn gayesinden ibarettir. Celli ve
Cemli ise; heybet, nsiyet, kabz(kapanma), bast (alma), havf(kor-ku) ve reca (umut)
eklinde kendisine ynelene onunda yneliinin bilinmesinden ibarettir. Bu yneli
ekillerinin her birinin kendisinden bilinen bir alglan vardr. Bu czde bir ayetin cellini
bir dierinin de cemlini ele almamzn nedeni, bilgi peindeki mride, iki ayr ey
arasndaki uyum suretlerini gstermektir. nk bir kelimenin drdnc bir makam olmaz.
Bunun srr, ilhlk balamnda, hakkn kendisini, elini ve kabzediini bilme ile aa kar.
Bunu aklndan karma. Nitekim bu szn celli muhakkikleri dehete drmtr. nk
ayet, onlar yapabilirliklerine, istitaatlerna havale etmektedir. Yani onlar uzaklk
denizlerine atmtr. Cell sfat da Allah'n izzetinde zhr etmitir. nk hibir mkellef,
Allah'tan korkup saknma hususunda gcnn, yapabilirliinin tmn tketmemitir. te

bu sehl-i mmteni (bir benzerini getirmek imkansz olan basit) sz onlar helak etmitir. Bu
cell onlar helak edecek kadar iddetlenince, hakk onlara alm, onlarla nsiyet kurmu
ve onlara u hakikati gstermitir: "ttekullahe hakka tukatihi / Allah'tan, Ona yarar
ekilde korkun." (Al-i mran, 102)
Cemal:
Yce Allah yle buyurmutur: "ttekullahe hakka tukatihi / Allah'tan, Ona yarar
ekilde korkun" (Al-i mran, 102) Bu ayette Hak teala cemlinde alarak onlara inzal
buyurmutur. Onlara hakkyla saknma noktasnda tm glerini tketmeyi emretmesiyle
onlarla bir nsiyet kurmu, mutmain olmalarn salamtr. Onlar da almn gaileleri ile
ilgili olarak kendileri adna endieye kaplmlardr. Dolaysyla "Fettekullahe mesteta'tum /
Allah'tan gereince saknn." (Tegabun, 16) ayetinin anlam noktasnda hem nefislerini
hem de srlarn kullandlar. Bunun zerine bu ayet, huzurun edebini korumalarn
salayarak, Allah'dan Allah ile saknmalarn iaret etmitir. Nitekim Efendimizin (s.a.v.) bu
anlamda bir hadisi vardr: "Allah'm! Senden sana snrm." Yce Allah da bir ayette yle
buyurmutur: "Zuk inneke ente'l azizu'l kerim /Tat bakalm. Hani sen kendince stndn,
erefliydin!" (Duhn, 49) Bir dier ayette de yle buyurmutur: "Yetba'ullahu ala klli kalbi
mutekebbirin cebbarn / Allah, byklk taslayan her zorbann kalbini mhrler." (M'min,
35) Bu ayetlerde, Allah'n gazap eden oluundan raz olan oluuna snn demek
isteniyor.
Genel Kevn Bir aret:
Cezalandrc Allah'tan affedici Allah'a snn. Esmalarn /isimlerin hakikatlerini bilen
bir kimseye kukusuz ilimlerin anahtarlar verilmitir ve bu kadar yeterlidir. nk bu
ayetlerin ayrntlarnn zikredilmesinin amac, bu ilmin giriini retmek, kaynan
gstermektir. Hi phesiz bu stn bir kaynaktr. Allah bizi ve seni aslsz iddialardan
korusun.
Uyar:
Bil ki, ey Kardeim! Aziz Kur'an, Allah'n hakk ile ilgili olarak bize iki yoldan hitab
eder. Kur'an'da-ki baz ayetlerde bize, bizden bakalarnn halleri, sergiledikleri tavrlar,
varlmzn nereden balad, nereye varacamz retilir. Bu birinci yoldur. Kur'an'n
dier baz ayetlerinde ise, bize hitab edilir ki, bunlar araclyla O'na hitab edelim. Bunlar
da iki ksmdr: Bir ksm ayetlerde O'na fiili olarak hitab etmemiz telkin edilir: "Akimu's
Salate ve Atu'z Zekate I Namaz kln, zekat verin." (Bakara, 110} "Ve Etimmu'l Hacce ve'l
Umrete lillahi / Hacc ve Umreyi Allah iin tamamlayn." (Bakara, 196) ayetlerinde olduu
gibi. Dier baz ayetlerde ise O'na lafz olarak hitab etmemiz telkin edilir: "hdina's sirate'l
mstakim /Bizi dosdoru yola ilet." (Fatiha, 6) "Rabbena amenna Jajirlena /Rabbimiz!
man ettik, bizi bala." (M'minun, 109) "Rabbena la tuahizna in nesina ev ahta'na /
Rabbimiz! Unutur veya yanlrsak bizi sorumlu tutma." (Bakara, 186) ayetlerinde olduu gibi. Bunlar gibi ok sayda ayet vardr. Ama Kur'an bunun dnda bir ey ihtiva etmez.
Allah'n kelamn okuduun zaman ifadelerin blmlerine dikkat etmen gerekir. rnein u
ayeti okuduunda; "Ve iza lekullezin amenu / Mminlerle karlatklar vakit. Derler ki:"
Burada dur ve "iman ettik." szn akla Dur, sonra de ki: "Ve iza haleu ila eyatinihim
kalu /eytanlar ile babaa kaldklarnda ise, derler ki:" burada da dur, sonra de ki: "nna
meakum innema nahnu mustehziun / Biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay
ediyoruz." (Bakara, 14) Dur, sonra de ki: "Allahu yestehziu / Gerekte, Allah istihza
eder."(Bakara, 15) Bu ayetleri bu ekilde blerek okursan, srlarn renirsin, hitab

yerlerini, durumlarn, szlerin ve davranlarn hikye edildii ifadeleri ve olgularn


birbirleriyle olan uyumunu ayrt edersin. Bunu unutma. Maksat aa kavutu, o halde
dizginleri ekelim.
Allah bizi ve sizi ilimden yararlandrsn ve bizi ilim ehlinden klsn.
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
Kitab tamamland.

NC KTAB

KTABUL
ELF AHADYE

ELF TEKLK
KTABI

eyhull Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

ELF TEKLK KTABI


Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet O'ndandr
Bismillahirrahmanirrahim. Muhammed'e ve al-i Muhammed'e salt ve selm olsun.
Rabbi yessir ve feth / Rabbim! Kolaylatr ve a. Elif Kitab, Tek'lik kitabdr. eyh,
muhakkiklerin imam Muhyiddin Muhammed b. Arabi'nin telifidir. O diyor ki:
-"Bu kitab Mescid-i Aksa'da gndzn bir saatinde yazdm."
Birin hamdinin/vgsnn teklii vahdaniyetin-dedir. Tek'in vgsnn vahdaniyeti
tekliindedir. Yalnzn vgsnn ferdlii yalnzlndadr. Ferdin vgsnn yalnzl
ferdiyetindedir. Allahu Ekber! Bakan bak yeniden telafi etti. Hatrlad zaman hatrlayan
bu srra vakf oldu. Beerin varl ak olarak deil zmnen parldad. Birin vgsnn vahdaniyeti ikiliindedir. Ferdin vgsnn fertlii ift oluundadr. Yalnzn vgsnn
yalnzl eliliin-dedir. Ama tekin vgsnn teklii tekliinde baki kald. Yce ve
mnezzeh Bir mnezzehliiyle Bir olan nsan Muhammed'e salt etti. Ki say sanatna
ilikin rnekten sonra ortaya karld. Tek'in dnda, yalnz ve ferd de yledir. u halde
salt yine kendisine dnd, nk istinat edecei kimse yoktur. Bu makamdan ona selm
etti.
Emin, muttaki, beri ve aydnlk kardelerim! Allah'n selm, rahmeti ve bereketi
zerinize olsun, dinleyin, dinlediklerinizi iyi saklayn, sakn kimseye aklamayn, yoksa
rahmetten kesilirsiniz. Bu Elif Kitabdr ve O Ahadiye Kitab/teklik kitabdr. Size "O"nun Bir
olan Resul, O'nun tekiyle tek olduunuz iin getirdi. Tekliin resul onu, O'nun birliiyle
ikiliinize getirdi. Onun yalnzlyla elendiiniz iin yalnzlnn resul getirdi size. O
halde resullerinin geliine hazrlann, yollarnn amalarn gerekleti-rin, Allah size
desteiyle yardm etsin. Amin! mdi... Tek'in mekan olan tekliin zerinde izzet perdesi
vardr ve bu perde ebediyen almaz. O'ndan bakas "O"nu teklikte gremez. nk
hakikatler buna imkan vermiyor.
Bilin ki, suretlerin en mkemmeli ve varolularn en tamam olan insan ,
ahadiyet/teklik zere deil, vahidiyet/birlik zere yaratlmtr. nk teklik mutlak olarak
mstanidir. Bir glenmez, dolaysyla bir olan insan iin bu anlam (yani mutlak mstanilik) sahih olmaz. Vahdaniyet (birlik), ahadiyetin (tekliin) gcyle glenmez. Ayn
ekilde bir de tek'e eit, denk olmaz. nk teklik kimliin zatyla ilintili zatidir. Birlik ise
onun ismidir. kilik de bundan alr ismini. Bu yzden rabbin nesebi ile ilgili olarak "AHAD"
(tek) ifadesi kullanlrken, vahid (bir) ifadesi kullanlmamtr. Teklikle birlikte tenzih sfatlarna da yer verilmitir.Yahudiler Hz. Muham-med'e (s.a.v.): Bize rabbinin nesebini
anlat, dediler. Bunun zerine "Kul huvellahu ehad / De ki: O Allah tektir." ( hlas, 1) ayetiyle
balayan sure nazil oldu. Bu rivayette dikkat edilirse Yahudiler neseb ifadesini
kullanyorlar, bize vasf et veya nitelendir, eklinde bir ifade kullanmyorlar.
te yandan "teklik" nitelii, insan gibi dier varlklar iin de kullanlr. Ki insan bu
hususta bir a gzlle kalkmasn. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur:
"Fel ya'mel amelen salihan ve la yurik bi ibadeti rabbihi ahada /yi i yapsn ve Rabbine
ibadette hibir eyi ortak komasn." (Kehf, 110) Mrikler melekleri, yldzlar, insanlar,
eytanlar, hayvanlar, aalar ve cansz varlklar O'na ortak kotular. Bylece teklik her
mevcuda sirayet etmi oldu. nsan da bu hususta tek olmay, zellikli olmay ister oldu.

Teklik btn mahlukat kaplayacak genellie brnd, nk ilhlik onlara sirayet etti,
ancak Allah'n dilediinden baka kimse bu sirayetin farknda deildir. te u ayette bu
geree iaret edilir: "Ve kada rabbuke ella ta'budu illa iyyahu / Rabbin, sadece kendisine
kulluk etmenizi, kesin bir ekilde emretti." (sr, 23) Allah'n verdii hkm, bir mahlukun
geri evirmesine imkan yoktur. Onun hkm geerlidir, uygulanr. Dolaysyla kulluk eden
hi kimse O'ndan bakasna kulluk edemez. u halde ortak "tek"tir. Mabud, dikilen heykel
deildir; istenen, talep edilen srdr. O da teklik srrdr. Ve o yakalanamayan bir srdr.
badet edilen rabdir ve cem edici Allah'dr. Anlay sahibi kimseler u ayetin buna ynelik
bir iaret olduunu sylemilerdir: "Ve la yurik bi ibadeti rabbihi ahada / Rabbine ibadette
hibir eyi ortak komasn." (Kehf, 110) nk "tek" ortakl kabul etmez. Ortak koulana
ibadet etmek diye bir durum sz konusu deildir, ibadet ancak rabbe yneliktir. Dolaysyla
rubbiyet makamnn yeterliliine ve tekliin de mnezzehlik zere olua devam ettiine
iaret ediliyor. Ki biz az nce buna iaret etmitik. u halde "tek" stn iradelidir, kutsiyet
sahas dokunulmazdr, almazdr ve her zaman bilinmezlik, grnmezlik zeredir,
ebediyen tecell etmez. nk Onun hakikati buna engeldir. Yak c tebihlerin yneldii
taraf da budur. Nasl olmasn ki! Ey kardelerimiz! O halde bu perdeyi kaldrmaya sakn
yeltenmeyin. nk bilmezsiniz ve bouna yorulursunuz. Ama vahdaniyete nail olmak iin
gerekli gc ve hazrl temin edin. nk vahdaniyetten ne'et ettiniz ve nk
vahdaniyet, sizden bakasna yneliktir. Nitekim adn cennetlerinde ve bakasnda zhr
etti, sonra sizin iin bu birlik ikilendi, ardndan yce Allah onu "ben"e izafe etti.
Biz, "O" kitab olarak bilinen "YA" kitabnda "ben'den, izafeden ve buna benzer
zamirlerden sz ettik. Oraya baklsn. Bir kendisinden bakasyla ikilenmez. Saylar ve
okluk, birin manevi ama mevcut olmayan mertebelerde ekime tabi tutulmas yla zhr
eder. O halde varlkta olan her ey birdir. Eer bir olmasayd, varln yannda yce Allah
asndan vahdaniyet ispatlanamazd. nk varlk, neyin zerindeyse var edicisi iin de
bunu ispat eder. airin dedii gibi.
Her eyde O'nun bir ayeti vardr;
Dellet eder ki: O birdir.
Her eyde olup da Allah'n vahdaniyetine delalet eden ayet, ey'in birliidir, baka bir
ey deildir. Varlkta olan gzellik gibi eyler, ykseklik ve alaklk, mutlaka yaratcsnn
birliini bilir, dolaysyla kendisi de zorunlu olarak birdir. Bir mrik'in birlie inanmad
dnlemez. Aksine, birlie inanr, ama uzak ve dolayl bir mekandan, bu yzden uzaklk
bedbahtlna mahkum olmutur. Mmin ise, birlii yakn bir mekandan ifade eder, bu
yzden yaknlkla mutlu olur. Yoksa mrik dediimiz insan, mabudun zatnn
vahdaniyetini ispat ettii gibi ortan (erik'in) vahdaniyetini de ispat etmi, sonra ortan
birliine, maddi bir birlik atfetmitir. Hakkn birliine de vahdaniyetinin srrn atfetmitir.
Tpk yzn Kabe'ye kalbin ise Hakka ynelmesi gibi. Ancak Kabe'ye ynelmeye ilikin
emir meru olduu iin yaknlk olarak kabul edilmitir, ve tpk meleklerin zatlarnn
Adem'e, srlarnnsa Adem'in yaratcsna secde etmesi gibi. u halde bir emirden dolay
yerine getirilen her ibadet vlm, bir emirden dolay olmayan her ibadet de yerilmi,
vlmemitir. Ancak emir d ibadet de meiyetle kaimdir ki, teklik (ahadiyet) zatnn
dzeyidir. Bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Ma ketebnaha aleyhim -lebtiae
ridvanlahi fema ra'avha hakka riayetiha / Onu biz yazmadk. Fakat kendileri Allah rzasn
kazanmak iin yaptlar. Ama buna da gerei gibi uymadlar." (Hadd, 27) Burada, riayet
edilmesi gereken ve korunmas gereken bir hakknn olduuna iaret ediliyor. Bu, ilh
gayret iindir. nk szkonusu mabuda ilh sr olduunu tahayyl etmeselerdi, kesinlikle
ona ibadet etmezlerdi. Dolaysyla onlar asndan bu ilh sr, bizim amzdan ilh emir
konumundadr. Ancak Hak teala mutluluu, meiyet emrine, mutsuzluu da meiyet

iradesine bal klmtr. nk Allah'tan baka yasa koyucu, sari yoktur. lh yasalar, akl
perdesinin gerisinden srlara iner. Bunu fikir resul/elisi meiyet iradesinden indirir ki,
filozoflar buna siyaset derler. Nitekim Nebilerin eriatlarnn onlara bu ekilde nazil
olduunu dnmlerdir. Asl da byledir, ancak meiyet emrini bilemedikleri iin iki
durumu birbirine kartrmlardr.
Bunun sebebi, meiyeti bilmemeleridir. u halde her dilden, her halde ve her
zamanda ibadet edilen mabud birdir. badet eden her abid de birdir. Ortada birden bakas
yoktur. ki, birden baka bir ey deildir, , drt, on, yz, bin...de yle. Birden bakasn
bulamazsn. Fazladan bir ey yoktur. Bir manevi iki mertebe zhr etmi iki (ll)ismini
almtr. Sonra mertebede zhr etmi (111) diye isimlendirilmitir. Buna bir daha
eklediimizde drt olur. Drde bir eklediimizde be olur. Bir bu saylar ina ettii gibi,
onlar yok da edebilir. Birle mevcut olan beten biri yok ettiimizde be de yok olur. Bir
ortaya ktnda be de ortaya kar. Bu her ey iin geerlidir.
te bu, Hakkn vahdaniyetidir ve biz Onun varlyla ortaya kmz. O olmasayd biz
olmazdk. Ama bizim olmamamz yce Allah'n olmamasn gerektirmez. Bein
olmamasnn birin olmamasn gerektirmemesi gibi. nk saylar birden meydana gelirler,
ama bir onlardan meydana gelmez. Bu yzden saylar birle zhr ederler, ama saylarn
yok olmasyla bir yok olmaz. Ayn durum nail olduu mertebeler iin de geerlidir. Eer bir
manevi bir mertebede olmazsa, birlikte zhr edemezler. Bu biri ve tevhidi iyice anla. Bu
balamda birlemekten, ittihattan sakn. nk birlikte zhr edilen bu mertebede birleme sahih deildir. nk iki ayr zat bir olmazlar. ki tane bir vardr ve bunlar iki ayr
mertebede zhr eden bir'den ibarettir.
Bu nedenle bir birle arpld zaman artmaz, ikisinin arpmndan okluk domaz.
nk ikisi ondan ibarettir. Sen bir eyi kendisiyle arptn zaman kendisinden baka bir
ey elde edemezsin. rnein "ben"i "ben"le arpsan "ben" elde edersin. "O"nu
"O"yla arpsan "O" elde edersin. Bu kendisiyle arplan her ey iin geerlidir. Hatta
cmleler (topluluklar) da yle. Bir cmleyi bir cmleyle arpsan, arplan cmlenin
bireylerinin her birinin mertebesinde iki cmleden birinin saylarn eksiksiz bir ekilde elde
edersin. nk cmle, cmleler iinde birdir. Cmleler ve cmle de birlerden meydana
gelirler. Birler ise birin mertebelerde tekrarlanmasndan ibarettir. u halde vahdaniyet
gayrsna sirayet eder. kilik hal gibi bir eydir ve mevcut deildir. nk hakikat onu yok
eder veya ona imkan vermez. Ama yok da deildir, nk hak onu ispat etmektedir.
Bu anlattmzn rnei drt kere drt (4x4) de-mendir. Bu ilemin sonucu on alt
(16) dr. Sanki, drt btn olarak dier drdn bireyleri iine veya kendi bireylerinin iine
yrmtr. Ki bu zorunlu olarak sahihtir. Bunun sonucu da on alt (16) olur. nk drt bir
hakikattir, on alt da bir hakikattir. Birden de ancak bir kar, ite bizim yukarda sylediklerimizin anlam budur ve bu doru bir sonu karmadr. Ayn ekilde yedi kere sekiz
(7x8) dediimiz zaman, ki bu birbirinden farkl rakamlarn arpmndan ibarettir, ikisinin
arpmndan elli alt (56) elde edilir. Sanki yle sylemi gibiyim: Yedi, sekizin bireylerinin
iine veya sekiz yedinin bireylerinin iine girdiinde, bu bireylerden ka mertebe zuhur
eder? Buna cevap olarak elli alt tane bir demen gerekir. Bir anlamda bir, elli alt menzil
yrmtr, deniyor. Birin bu ekilde bilinmesi gerekir. u kadar var ki bir (vahid) isminin
anlamna sadece yalnz (vitr) kelimesi ortaktr. nk vitr, vahid'e kaynak bakmndan
ortaktr. Bu yzdendir ki vitir namaz bir rekat veya ...rekat klnabiliyor. Fert de bire ortaktr. nk fert, ancak veya daha yukar saylarda ortaya kar ve iki eit sayya da
blnemez, be, yedi, dokuz, on bir... gibi. Sanki vitr, vahid'den intikam almak
istemektedir. nk vahid (bir) onun eklini gizlemi, bir ok konumdan onu indirmitir,
geride ok az bir yer brakmtr. Sadece bir namaz trnde (vitir namaz) ve yce hakkn
isimlerinde kalmasna imkan vermitir. Vahid, her mertebe ve menzile akan, sirayet eden
bir isimdir. Szlkte vitir kelimesi bir eyin iine girme anlamna gelir ki, bu, intikam alma
isteini ifade eder. Vitrin vahidle kaynak olarak ortak olmasnn nedeni, vahid'un onu bir

ok mertebeden indirmesidir, aksi deil.


Vahidin vitr'i mertebelerden azletmesinin nedeni, kaynakta kendisine ortak olmas dr.
Ferd ise vahid gibi mertebelerde varln srdryor, nk kaynak itibariyle vahid'e ortak
deildir. Vahid, ferdin mertebelerde belirmesini mubah klmtr ve bu vahidin ona yetki
vermesiyle mmkn olmutur. Bu bakmdan birin hkm altnda olmasna nem vermemek gerekir. Vitr de vahid'in yetki verdiidir, bu yzden bizim yaptmz
deerlendirmenin esas alnmas gerekir.
Ferdliin ilk basama tr. Bu yzden insanln latif ferdaniyeti vahdaniyetine
muhaliftir. nk insanln ferdaniyeti, ikiliin nce var olmasyla sabit olmutur. kilik ise
bedenin ekillendirilmesi ve kll ruhun ona tevcih edilmesidir. Bundan da cz' nefis
domutur. Cz' nefis latif insanlktr. Bu terkiple insan ferd olmutur. u ekil verilmi
bedenin kocas kll ruhtur. Cz' nefis ise bu ikisinin ocuu ve ferd olarak domutur.
Ferd, kendisine snaca, tpk babas olan kll ruhun anas olan bedende skun bulduu
gibi skun bulaca bir e istemi ve yle demitir: "Rabbi la tezerni ferden ve ente
hayru'l varisin / Rabbim! Beni yalnz brakma! Sen, varislerin en hayrlssm." (Enbiy, 89)
Bu talebde bulunmasnn nedeni, kendisinden sonra iin rabbi-ne dneceini ve bunun
rabbinin kendisini halife klmasnn bir karl olduunu bilmesidir. Rabbinin onu halife
klmasna u ayette iaret edilmektedir: "Ve enfiku mimma cealekum mustahlifine fihi / Sizi,
zerinde tasarrufa yetkili (halife) kld eylerden harcayn." (Hadd, 7) Alimlerin alimi
Resulullah'm (s.a.v.) sefer duasnda da bu anlamn belirginletiini gryoruz: "Allahumme
entel halifehu fi ehil / Allah'm! Ailemde benim halifem sensin." Burada Resulullah (s.a.v.),
yce Allah' ailesinden sorumlu halifesi olarak nitelendiriyor. Sanki Hak kul hk-mndeymi
de onun emriyle i gryormu gibi. O'ndan baka ilh yoktur, stn iradelidir, her yapt
yerindedir. Ayn ekilde yce Allah miras hakknda yle buyurmutur: "Ve inne'l Arda
lillahi yuri-suha men yeau min ibadihi / phesiz ki arz/yeryz Allah'ndr. Kullarndan
dilediini ona varis klar." (A'raf, 128) Daha nce ferd olan kulun da Allah'a "Ve ente hayru'l
varisin / Sen varislerin en hayrlssm." (Enbiya, 89) dediini grmtk. Dier bir ayette de
yce Allah yle buyuruyor: "nna nah-nu nerisu'l arda ve men aleyha ve ileyna yurceun /
Yeryzne ve onun zerindekilere ancak biz varis oluruz ve onlar ancak bize
dndrlrler." (Meryem, 40) Akllar nerede! Niin hakkn u tecellsine, kulun iini grmesi
anlamndaki nzulne bakmazlar? Neden "Ve ma kadarullahe hakka kadrihi / Allah' gerei
gibi bilemediler." (En'am, 91) ayetinin nda yeniden meseleyi incelemezler? Nasl
oluyor de izzet sfatna sahib yce Allah'n kullarna ynelik bu tecellsi zerinde
dnmezler? Daha nce ferdiliin insan cisimlerde iki yerde zuhur ettiini sylemitim.
Biri Adem'de (a.s.): "Fe iza sevveytu.hu ve nefahtu fihi min ruhi / Ona ekil verdiim ve ona
ruhumdan flediim zaman, siz hemen onun iin secdeye kapann." (Hicr, 29) Bir de sa'da
(a.s): "Ve Meryeme'bnete mrane elleti ahsenet ferceha fenefahna fihi min ruhi-na I ffetini
korumu olan, mran kz Meryem'i de. Biz, ona ruhumuzdan fledik."(Tahrim, 12) Bylece
sa (a.s), Meryem asndan, Adem'deki ruhun ilevini grmtr. Bu ruhun cisim olarak
kmasnn nedeni cisimler aleminde zuhur etmesidir. nk cisimler dnyasna ktnda
bedensellikten ok cismanilie yakndr. Dolaysyla melekt ve ateten ruhlarn zelliine
sahiptir. Gzlere grnd zaman bedene brnr. Grme duyusu da cisimlerle
irtibatldr. Ama kendi asndan bedensel ruhlik zeredir. Tpk hayalde beden suretinde
grnen eyler gibi. Yce Allah yle buyurmutur: "nne mesele sa indallahi kemeseli
Ademe / Allah nezdinde sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir." (Al-i imran, 59) Bu
ortaklk ferdilikleriyle ilgilidir. Ne var ki, sa'nn (a.s) bedeni daha halistir, bu yzden ruh
olarak isimlendirilmitir. Ayn durumdaki Adem ismi ise zahir, d, deri anlamna
gelmektedir. nk Adem topran d yzeyinden yaratlmtr. D nerede nurani saflk
nerede! Bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Halekahu min turabin / Allah onu
topraktan yaratt."(Al-i imran, 59) Ama (Adem'le sa'y birlikte kast ederek) "ikisini...yaratt"
dememitir. Ayetteki zamir ise, szl anlatmlardan bildiimiz kadaryla en yakn olana

dnktr. nk Adem'in (a.s) amuru yorulmutur. Onu youran da kutsal eldir. Ayn
ekilde sa (a.s) da, Allah'n izniyle yaratt kuun amurunu yourmutur. Bu davranyla
kendisiyle Adem arasndaki benzerlik noktasna dikkat ekiyor. Demek istiyor ki: sizin
zannettiiniz gibi deildir; ruh kuvvet bana aittir; ben bedenim, Adem de bedendir. Ben
sa el tarafndan yaratlmm. Adem de Adem (d, deri, topran d yzeyi) olmas
hasebiyle her ikisi de sa olan eller tarafndan yaratlmtr, bense serbest el araclyla
yaratldm. Bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Ma meneake en tescude Uma
halaktu bi yedeyye /ki elimle yarattma secde etmekten seni men eden nedir?" (Sd, 75)
Bu ayette yce Allah Adem'den sz ederken iki elini birden zikrediyor. nk bugn her
sebeb o kutsal ele niyabeten, onun adna hareket etmektedir. Eer sebebler kime naiblik
ettiklerini bilirlerse, kapasitelerini, snrlarn da bilirler. Ama sebebler bunu gremediler ve
"ben" dediler de baka bir ey demediler. Biz bunlarn gzlerinin nndeki perdeyi
kaldracaz ve gzleri keskin olacaktr. (Ben de ben olmam hasebiyle yleyim) sa mutlak
elden sz ediyor. Ama Meryem asndan bilinen eli zikrediyor. Her ikisi de benim rabbimin
sa elidir. Diyor ki: Bedenim babamn kznn oludur. Ben babamn, annemin ve ikisinin
olunun ruhuyum. ki el birleince ikilik ferdlii belirginletirir. Bu yzden Allah nezdinde
sa'nn durumu Adem'in durumu gibidir. te bu ferdliin srlarndan biridir. Havva (a.s) ise
vahdaniyettendir. nk ferd, uyandrlncaya kadar bilmez. Onu uyuyan diriden kendi
suretinde yaratt. Tpk Adem'i (a.s) kendi suretinde yaratmas gibi. Ondan kendisini
fazladan dnmeye gerek olmadan. Cinsel iliki ehveti, Havva'nn kp imar ettii
yerdeydi. nk varlkta boluk olmaz. Havva oraya indii iin ehvet sabitleti. Havva'nn
Adem'den kt yere indi ehvet. O yermamur oldu ve ehvet Havva'da cereyan
ettiinden daha gl bir hal ald. nk Havva'da ehvetin yeri vardr. Bu yzden kadnlar
erkeklerden daha ok ehvetlerine hakim olurlar. nk erkekteki ehvet bizzat vardr,
kadnda ise, imar ettii yerde merhametinin bir izi olarak kalmtr. ehvet Havva'da yerin
suretinden dolay bir giysi gibiydi. Adem'deki ehvet kabard ve ikisini de brd. te bu
gerekeyle ve bu nedenle orgazm esnasnda cinsel iliki ehveti btn bedeni kaplar. Ve
bu yzden bedenin tmnn ykanmas emredilmitir. nk beden o esnada btnyle
yok olmutur ve bu yzden btnyle temizlenmesi emredilmitir. Nitekim yce Allah yle
buyurmutur: "Yahrucu min beyni's Sulbi ue't Teraibi /Srt ile gs kafesi arasndan kar." (Trik, 7) u halde Adem ferdtir. Havva ise birdir (vahid). Bir ferdin iindedir. Bu
yzden kadn ak gizlemek hususunda erkekten daha gldr ve bu yzden kad n
icabete daha yakndr ve yer itibariyle de daha saftr. Btn bunlarn nedeni vahdaniyettir.
Ferd, ancak ikinin sabit olmasndan sonra szkonusu olabildii iin vahdaniyetin
izzeti asndan zayftr. Bu yzden"La tezerni ferden / Beni yalnz brakma." (Enbiy, 89)
demitir. Sakn, bunu sylerken vahdaniyete (birlie) dnmek istemitir, deme. nk bu
iki eyden dolay doru deildir: Birincisi; ferdtir, vahid/bir deildir. kincisi; yce Allah
duasn kabul etmitir: "Festecebna lehu ueue-hebna lehu Yahya / Biz onun duas n kabul
ettik ve ona Yahya'y verdik."(Enbiy, 90) Ona eini bahedince baka bir ferd zuhur etmi
oldu, o da Yahya'dr. Sonra Hak teala kadnn vahdaniyetine, erkein fertliine, miras
suretinde kadnn gcne, erkeinse zayflna iaret etti. Nitekim miras balamnda,
daha zayf olana daha fazla verdi ki zayflk ve geliim yn glensin. nk vahdan
olan ancak kendisi gibi olan kabul eder, bu yzden ona bir pay verilmitir. Fert ise ikinin
aynsdr ve kendisinden kaynakland eye bakar, bu yzden ona iki pay verilmitir. Her
iki adan kadna te bir erkee ise te iki verilir, nk ikisinden bakas yoktur. Bu
noktay anlamak iin zerinde iyice dnn. nk hkm fazla ve eksiin intikal
etmesiyle intikal eder ve sorunun vazedili sureti zere olur. Hkm her zaman ereve ile
ilgili olur. Bu yzden sa (a.s) ile ilgili olarak dedik ki: Eer madd ereve olmasayd, hibir
zaman cisim olarak ortaya kmazd. Dolaysyla bu maddi yurt erevesi o'na hakim
olmutur, ki bu da Hz. Meryem'dir.
Birin (vahid) ikilii ve ferdin ift oluu anlalnca, vitri (yalnz) de eliinde (ef) aradk

ve bunu kardeler iin aklamak istedik: nk bunda birin izzeti vardr ve nk elilik
mlkten sana bir payn kalc olmasn salar. Vitrin (yalnz, tek), kaynak itibariyle ok
sayda pay vardr, ama bir (vahid) gibi deildir. nk bir onun asldr. Bu yzden
vitre(tek) ift (ef) elik etmektedir, bakas deil. Bu yzden yce Allah yle
buyurmutur: "Ve' efi ve'l Vetri / ifte ve teke." (Fecr, 3) Burada yce Allah ifte ve teke
yemin etmektedir. Ama tek (vitr) bu akcla, sirayet zelliine sahib deildir. Bu yzden
vahdaniyetin fehvaniyeti (anlamsall) devreye sokulmutur, ama gayblii asndan;
aynilii asndan deil. Ki tek ift ile kaim olabilsin ve sirayet etmede vahdaniyetle kar
karya gelsin. Ama tekin byle bir zellii olmaz. Bundan dolay yce Allah "Ve'lieyli iza
yer-si / rtt an geceye yemin ederim." (Fecr,4) buyurmutur. Burada birin, saylar
ortaya ksnlar diye mertebelerde seyre kna dikkat ekiliyor. Ama burada bir yerine
kinayeli olarak gece ifadesi kullanlmtr. Bunun nedeni de, vahdaniyetin ayns zahir
asndan saylarn iinde sndrlm, rtlm olmasdr. Sadece her mebdede belirgin
olur. nk vahdaniyet mebdelerde bizzat ortaya kar. Sen say saydn zaman, birden
sonra hibir zaman bir demezsin, iki, , drt, be...on dersin. Bylece on iki tane olan
yaln saylar bire benzerler. nk bunlar mertebelerde birin zuhuru gibi zuhur ederler.
Dolaysyla bunlar isim itibariyle birin nabidirler, anlam itibariyle deil. Bu saylar unlardr:
bir, iki, , drt, be, alt,yedi, sekiz, dokuz, on, yz, bin... bundan fazlas yoktur. nk
hkm sadece on iki tanesiyle ilgilidir. Yce Allah varl on iki saysyla irti-batlandrmtr.
Bunlar mehur on iki burtur: Ko, Boa, kizler, Yenge, Aslan, Baak, Terazi, Akrep,
Yay, Olak, Kova ve Balk... Bir, balk burcunundur. On iki ise Ko burcunundur. Saylarda
tertip zere yrr. Balk suda yaar. Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve cealna
mine'l mai klle ey'in hay-ya I Her eyi sudan canl kldk."(Enbiy, 30) Varlk aleminde ne
varsa canldr. nk varlk aleminde bulunan her ey Allah' hamd ile tebih eder. Bir
canl da ancak tebih edebilir. O halde hayat srr btn varlklarda mevcuttur. Bir de daha
nce sylediimiz gibi "hay srr" btn varlklara sirayet etmitir. Bylece saylarda bu on
iki lafzdan bakas grnmez olmutur. rnein yirmi bir, otuz iki, krk , drt bin, on be
bin, yz bin...deriz. te on iki say, btn tremi varlklar asndan on iki bur
hkmndedir.
Ruhan felekler... Vahdaniyetin sultan kudretini (egemliinin gcn) dnn! Ne
stn ve ne de azametlidir! Bir eyada ismiyle zuhur etmez, manasyla zuhur eder. Eer
birin manas olmasayd, eyann objeleri var olamazd. Eer bir ismiyle zuhur etseydi, yine
de eyann objeleri zuhur etmezdi. Bu varlklarn zuhur etmelerinin gerisindeki ama, birin
bunlarda anlamyla bulunmasnn, ismiyle bulunmamasnn zorunluluudur. smi zuhur
edince varlk iptal olur, manas zail olunca da varlk iptal olur. Ey efendim! Bak; aklnla
dn; bir'den olan bir netice sahih olabiliyor mu? Kesinlikle sahih olamaz. Netice, ancak
vahdaniyetin manasnn iki mertebede, zuhur etmesiyle olur. ki birin izdivacyla netice
oluur ve varlk zuhur eder. Ne var ki, insanlarn byk ounluu bu gerei bilmiyor ve
neticenin, ikinin ayns olduunu tahayyl ediyor, bu ise batldr. Halbuki netice ten olur;
iki ve ferten yani. nk bir ikiye elik etmedii srece ikinin arasnda sonu alma gc
kesinlikle olamaz. Dii ve erkee bakn; zel bir ekilde gerekletirdikleri zel hareketle
ancak sonu alabiliyorlar, reyebiliyorlar. Eer bu zel nitelikli zel hareket olmasayd,
reyemezlerdi. ki vard, zel biimdeki zel hareket olmad iin, bir sonu, bir reme
yoktu. Bu da gsteriyor ki hareket nc bir varlktr ve fert mahiyetinde birdir, ki hibir
mevcut tevhid/birleme olmadan var olmasn. Nitekim yce Allah yle buyurmutur:
"Lev_kane fi-hima alihetun illallahu lefesedeta/ Eer yerde ve gkte Allah'tan baka
tanrlar bulunsayd, yer ve gk kesinlikle bozulup gitmiti." (Enbiy, 22) "Ve ilahu-kum
ilahun uahid / lhnz bir tek ilhtr." (Bakara, 163) Ayn durum ilm ncller iin de
geerlidir, ki malumlar delil ile tasavvur edilebilsinler. Hibir delil iki ncl olmadan tasavvur
edilemez. Her ncl de iki tekilden ibarettir, tekillerden biri dierinden haber verir. Ama bu
da bir sonu vermez. nk "Sultan zalimdir", "Halid nsandr" dememize benzer. Bu drt
kelime, aralarnda bir olmadka sonu vermezler. u kadar var ki, bu drt kelime,

vahdaniyet iin bir adan olmazlarsa, ancak birin bu iki nclde tekrarlanan drtten
olmas durumunda sonu verirler. Bu takdirde olurlar ve sonu verirler. Bunlar n
arasndaki ilikiden dolay zel bir ekilde sonu vermeleri de kanlmazdr. Yani hkm
illetten genel olmal ve ona eit olmaldr. Ayrca zel bir ekilde de olmaldr. Eer bir
anlam ifade etmek eklinde bir sonu istiyorsan drtten biri iki nclde tekrarlanmaldr.
Aksi takdirde sonu bir anlam ifade etmemi olacaktr. Yani olacaktr, drt deil.
Bundan maksat sonucun varldr, baka deil. Bunda doruyu veya yalan ortaya
karmak da deildir. Doruluk ve yalanlk ancak temel asndan sz konusu olabilir,
temel de ncllerdir. rnein iki nclden birinden veya ikisinden, onlarda olan veya
olmayan bir eyle haber verilebilir; onlara yalan veya doru bir nispette bulunulabilir. Bizim
bu aklamadaki amacmz unu vurgulamaktr: Varlklarn objelerinin zuhurundan ibaret
olan neticeler ancak, fert olan bir ile sahih olabilirler, fert olmayan birle de il.
Baksanza! Hak Subhaneh, alemi, sadece zat olmasyla m yaratmtr, yoksa bir
olmasyla m? Allah, alemi; kadir zat olmasyla yaratmtr. Bunlar iki eydir: Zat ve kadir
olmak. Kadir olmak baka bir anlam ifade eder ve ondan, Allah'n zat olmasndan farkl bir
ey anlalr. Yine O'nu zat veya irade eden yahut bilen olarak snrlandrmak, bizim O'nu
kadir olarak snrlandrmamz gibidir. Sonra bizim yanmzda zat ve kadir olduu halde
var etmeye ynelmemi olsa, bir ey varlk aleminde zuhur edebilir mi? O halde ynelmesi
kadir olmasndan ayrdr. Bu, sabit bir hkmdr. Bu ayn zamanda ferd olan birin
hkmdr. Biz Allah'n ezelden beri zat ve kadir olduunu ispat ettik. Fakat ezelde varlk
yoktu. nk nc hkm devrede deildi. Yani henz ispat etmediimiz var etmeye
yneli hkm. Olmayan varlk ve fiilin ezeli olmas imkanszdr. Buna karlk kadirin
olmas imkansz deildir. Bu meseleyi etraflca dnn.
Yukarda zikrettiimiz nermelerin neticelerine gelince, bunlarn anlalmamasndan
korkuyorum. Anlattklarmzla ilgili er' bir rnek verelim de anlayna ve dini bilgine daha
yakn olsun. Diyorum ki: Varlkta nebiz denen ikinin haram olduunun belirginlemesini
istediin zaman, "her tr nebiz sarho edicidir", dersin. Buradaki ikili sarho edici ve haram
ifadeleridir. Sonra diyoruz ki: nebiz' sarho edicidir. O halde bu ikili sarho edicidir. Bundan
da zorunlu olarak nebizin haram olduu kyor, hem de tartmasz olarak. Neticeyi kast
ediyorum. Fakat verilen bu hkm doru mudur, deil midir? Baka bir eyi bilmek iin
baka bir eye ihtiya vardr. Ama bu kitap o tr konularn aklanmasnn yeri deildir. Biz
fert birin varlyla zel olarak varlk sahnesine kan neticeyi kast ediyoruz. imdi u iki
nermeye bak; drt mertebede unsurdan mrekkep oldu unu greceksin. O da sarho
edici, haram ve nebiz ifadeleridir. Ortada bir drdncs yok. Ama sarho edici szn
tekrarlyorsun, ki istenen bir odur ve netice bununla gerekleiyor. zel yntem ise bu birin
tekrarlanmasdr.
Bu izdivataki zel artn hkmne gelince, o da bu meselede hkmn illetten daha
genel olmasdr. Yani illet sarho ediciliktir. Hkm ise haram klmadr. Haram klma
sarho edicilikten daha geneldir. nk haram olan eyler oktur ve sarho edici eyler
bunlarn sadece bir ksmn oluturmaktadr ve bunlar iinde sarho edici olmayan eyler
de vardr. Eer etkinliin ve iin birle ilgili olduunu anlady-san, amacmz gereklemi
demektir.
Sonra biliniz ki, tpk birin btn saylarn mertebelerine sirayet etmesi gibi elif harfi
btn harflerin mahrelerine sirayet ettii iin bu kitaba "Elif Kitab" adn verdik. Harfler
elifle kaimdirler. ncelik itibariyle mnezzehlik onun iindir ve sonralk itibariyle de her
harfin balants onunladr. Dolaysyla her ey onunla ilintilidir ve o hibir eyle ilintili deildir. Bu bakmdan bire benzer. nk saylarn objelerinin varl ona taalluk eder ve bir
onlara taalluk etmez. Bir onlar ortaya karr, ama onlar biri ortaya karmazlar. Bu hkm
balamnda dal, zal, ra, zeyn ve vav harfleri de ona benzer. Sirayet etmek bak mndan
makabli mazmum vav ve makabli meksur ya harflerine benzer.

Btn bunlar "Harfler Kitab"nda zikrettik. Orada yaptmz aklamalar yeterlidir,


oraya baklabilir. Bir, daha nce zikrettiimiz gibi btn mertebeler iinde bir mertebeyle
kaytlandrlamad ve objesi , yani ismi de btn mertebelerde gizli olduu gibi, elif de bir
mertebeyle kaytlandrlamaz ve onun ismi de btn mertebelerde gizlidir. Mertebelerde
isim ba'ya, cim'e, ha'ya...btn harflere ait olur. Anlam ise tpk bir gibi elife ait olur. Bu
yzden "Elif Kitab" adn verdik risaleye. Soru soran kiinin soruyu sorarken bulunduu
konumun gerektirdii oranda bu kitapla gttmz ama gereklemi oldu.
Allah dorusunu herkesten daha iyi bilir.
Alemlerin Rabbi olan ALLAH'a hamdolsun.
Teklik Kitab, dier ismiyle Elif Kitab sona erdi. nallah bunu Celale
"KELMETULLAH" Kitab izleyecektir.
Alemlerin Rabbi olan ALLAH'a hamdolsun.
Not: Ahadiyet "Teklik" kitab , yani Elif Kitab sona erdi. Allah'a hamdolsun. Efendimiz
Hatemennebiyyi / Nebilerin sonuncusu, mhr Muhammed'e salt ve selm olsun. Bu
nshay naklettiim asl kitap bizzat mellifi eyh Muhyiddin b. Ali. b. Arabi'nin elyazsyla
hazrlanan nshadr. Allah onu balasn. Bu nshay yazan, Allah'a muhta, Rabbinin
affn ve balamasn uman fakirleri seven Ebubekir b. shak b. brahim ez-Zahidi eafi, el-Kadiri, el-Gazzi el-Cndi'dir. O gn Allah onu balasn, ona ltfetsin, ona geri
dnmesiz tevbeyi nasip etsin, sddklarm makamlarn ona ltfetsin, ona, eyhlerine,
ailesine, anne babasna, ocuklarna, zrriyetine, arkadalarna, sevenlerine, komularna,
memleketinin halkna ve btn mslmanlara, gnderilmi resullerin efendisi, muttakilerin
imam, btn mahlukatm en stn, doru szl, emin Muhammed'in (salt ve selm
O'nun, ehlibeytinin, btn nebilerin, resullerin ve meleklerin zerine olsun) bereketiyle
nasib etsin, AMN!. Allah, Resulullah'n (s.a.v.) btn ashabndan, tabiinden ve din gnne
kadar onlara gzellikle uyan tebei tabiinden raz olsun. Onlara kar sergilediimiz gzel
tavrdan dolay bizden, anne babamzdan, zrriyetimizden ve btn mslmanlardan,
mminlerden raz olsun. AMN!. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Allah bize yeter
ve O ne gzel vekildir.
Bu kitap yedi yz yetmi sekiz senesinin Cemadiel ahir aynda, yazarnn bereketiyle
yazld. Ki Dibeti'tayda olarak bilinen Cibaliya'da yazld. Gazze sahilinde yer alr bu ehir.
Sz edilen Tayda Bahreyn (Maymasaskelan) sahilinde yer alan bir Bizans ehridir.

DRDNC KTAB

KTABULL
CELLET VE HUVE
KELMETULLAH

CELLET KELMETULLAH
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

CELLET KELMETULLAH KTABI


Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve g Ondandr.
Bismillahirrahmanirrahim.. Salt ve selm Muhammed'e ve aline olsun. Allah kaplar
aandr. Celalet Kitab, bundan maksat "Allah" kelimesidir. Yazan: eyh Muhyiddin b.
Muhammed el-Arab.
Allah'a hamdolsun. Bir hamd ki srlar O'nu bilemez, ruhlar tanyamaz, akllar idrak
edemez, kalbler kapsayamaz, nefisler muttali olamaz ve azlar dile getiremez. O btn
ezeli hamdleri zerinde toplam, ebedi hamdlere uzanvermitir, hamd edenlerin elerden
ve benzerlerden tenzih edileriyle kutsanmtr. Salt ve selm btn kelm toplayan
kitab getiren Efendimiz Muhammed'e olsun. Ki yzler Onun kaimlii karsnda boyun
emi, alnlar O'nun nnde eilmitir. Devaml ve her zaman yerine getirilen bir grev
olarak salt ve selam zerine olsun. Diller ululuunu andka, azlar yceliini dile getirdike btn salt ve selmlar O'nun zerinedir. O'na ve seilmi btn arbal ve iten
AH! eden btn resullere selm.
mdi...Bu kitapta Allah'n celletinin kapsad baz srlardan ve iaretlerden sz
edeceim. Diyorum ki: Esmalar /isimler asndan "Allah", sfatlarn tad anlamlar
asndan zat konumundadr. Dolaysyla muhakkiklere gre btn isimler O'nun kapsamna girmekte, O'ndan kmakta ve O'na ykselmektedir, bu taalluk mahiyetinde bir iliki,
yaratlma mahiyetinde deil. in asl, bu isimler zat gsteren delillerdir, baka deil. Sonra
bunlar bir ok erevede ve saysz mertebelerde ortaya karlar. nk bu erevelerde
zatr tasavvur etmenin bir faydas yoktur nk bu mertebeler bir takm anlamlar ve hkmler gerektirirler. Dolaysyla bu erevede cellet, isimlerin anlamlaryla ilgili olarak ihtiva
ettii manay verir. Ki bu isim de bu anlam asndan byle bir fayda salar ve bu anlam
srf kendisine zgdr. Bunda sz konusu ismin erefi de vardr. nk cellet, btn
isimlere hakim oluuyla ve ihata etme zelliiyle onun yerine kaim olmutur. rnein gnah ileyen bir kimse, "ey Allah! Beni bala", dedii zaman, cellet (Allah ismi) burada
Gaffar ismine naiblik etmektedir. Bu istee cevap olarak ancak Gaffar isminin anlam
erevesinde karlk verilir. Ve cellet ismi kaytlardan mnezzeh olarak kalr. Sonra
cellet, btnyle gaybtir. Onda ehadet (grnr) aleminden bir ey yoktur. Belli bir
vakitteki hareketten kaynaklanan derin hissedi durumu baka. O da "Allah" deyip baka
bir ey dememenle ilgilidir. nk bu srada O zuhur eder, O'ndan bakas srf gaybtir.
Lafz kast ediyorum. Yaz ve rakama gelince, mutlak gaybtan ibarettir, baka deil.
Biliniz ki, "ALLAH" lafz, alt harf iermektedir: Elif, Lam, Lam, Elif ve Ha... Bunlardan
drd zahirdir, yazda grnrler. Bataki Elif ve gaybin balangc olan lam, ki dier lam'n
iine girdirilmitir (mudama), ehaditin (grnrln) balangc "lam" ve bu lam eddeli
olarak telaffuz edilir. Bir de kimlik "ha"s.
Bunlarn drd telaffuzda zahirdir: Kudret elifi, ehadetin balangc olan lam, zat elifi
ve huve (o)nin ha's. Bunlardan biri de ne lafzda ne de yazda yer alan "vav"dr. Ancak
telaffuzda buna delalet edilir. "Huve"nin vav'n ve yazdaki kimlik vav'n kast ediyorum.
Bylece harfler snrlandrlm oluyor. Lam orta alem iindir. Orta alem derken manevi bir
alem olan berzah alemini kast ediyorum. Ha, gayb iindir. Vav, ehadet alemi iindir. Allah
mutlak gayb olduu iin ve iinde de ehadet aleminin vav' da yer alnca, dudak harfi olan
bu vav'n Allah lafznda zuhur etmesi mmkn olmamtr. Bu yzden yazda da telaffuzda
da yer almaz. Yani gayb iinde gaybdir. te gayb dediimiz zaman bunu kast ediyoruz.
Somutun soyuta stnl de buradan gelir. nk somut bu gn soyut iinde bir gaybdir.

Soyut ise zahirdir. Yarn ahiret gnnde egemenlik tamamen ilahi huzurun olacakt r, youn
grme de maddenin. Gzler ona bakacaktr. Orada amalar gzlere, zahirler de akllara
aittir. Eer amalar olmazsa kimse dnp zahir-liklere bakmaz. Buradaki srlara bak! O da
ahiretin dnyadan daha stn olmasdr. Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Turidune
arada'd Dnya Valla-hu yuridu'l ahirete / Siz geici dnya maln istiyorsunuz, halbuki Allah
ahireti istiyor." (Enfl, 67) "Ve'I Ahiretu hayrun ve ebka/Ahiret daha hayrl ve daha
devamldr." (A'l, 17)
Ayrca ahiret devamldr, dnya ise geici ve yok olucudur. Kalclk ve devamllk,
gidicilikten ve yok oluculuktan daha stndr.
Sonra ilmin balangc Allah' bilmek, gayesi de aynen grmektir. Aynel yakin, ilmel
yakinden daha ereflidir. Bilme akla, grme ise gze ait bir fonksiyondur. u halde his;
akldan daha stndr. nk akl iin abalamak gerekir, gz iin bakmak yeterlidir.
Dolaysyla ehadet alemi gaybin gaybdr. Bu yzden dnyada daire nedeniyle zuhur
etmitir. nk sonu bana doru eilir. Bu da gsteriyor ki, ehadet alemi balangtr,
mutlak olmas gerekeni kaytlandrcdr. Nitekim gz ancak belli bir ynden grebilir ve
kulak da ancak yakndaki bir sesi iitebilir. Hakikat yrdnde bunun tersi crtaya kar,
Sariye'nin iitmesi ve mer'in (r.) Medine'den onu grmesi ve sesinin oradan ona ula mas
gibi. Buna benzer bir ok olay rnek gstermek mmkndr. Bylece gayb alemi orta bir
alem olarak belirginleiyor ve bu da akl alemidir. nk bilmek istedii eylere dair
delillerini maddi alemden alr. Bylece ehadet alemi mutlak olarak gayb iinde gayb olur.
Akl ona doru aba sarf eder, ona hizmet eder ve sureti de bir daire eklinde olur.
Fasl:
Her eyin glgesi vardr, Allah'n glgesi de Artr. Ama her glge uzamaz. Ulhiyette
Ar, uzamayan bir glgedir, fakat gaybdir. Alglanan glgeleri olan cisimleri grmez misiniz
ki, klar onlar kuattnda glgeleri onlarn iindedir? In glgesi kendi iinde,
karanln da kendi iindedir. Allah, kulun kalbine istiva edince yle buyurmutur:
"Arzm ve semam beni iine alamad, kulumun kalbine sdm." Rahman ismi, bilinen zahir
ara istiva etmi olur bylece. Zahir ar, rahmann glgesidir. nsani ar, Allah'n
glgesidir. Mertebe bakmndan iki ar arasndaki fark, Allah ismiyle Rahman ismi arasndaki fark gibidir. Geri yce Allah yle buyurmutur: "Kulid'ullahe evid'urrahmane eyyen
ma ted'u fe-lehu'l esmau'l husna / De ki: ster Allah deyin, ister. Rahman deyin. Hangisini
deseniz olur. nk en gzel isimler Ona hastr." ((sra, 110) Ama her akl sahibi bilir ki,
btn alardan iki isim arasnda mertebe fark vardr. Bu yzden "Uscudu li'r Rahmani /
Rahman'a secde edin" (Furkan, 60) denildiinde mkellefler "Rahman nedir?" diye cevap
vermilerdir. Ama onlara, "Allah'a ibadet edin", denildiinde "Allah nedir?" dememiler. Ar
bir taht olduu iin, rahmanhkta gayb olmutur, kalbe ynelik ilahi istiva "iine sdm"
babnda bir durum olduu iin de ul-hiyet de insanda gayb olmutun Dolaysyla grnrl (ehadeti) insan, gaybi de ilhtr. Gaybi ul-hiyet insan ahsa sirayet ettii iindir
ki ilh ismiyle ulhiyet iddiasnda bulunmutur. Firavun "Ma alimtu lekum min ilahin gayri /
Sizin iin kendimden baka ilh bilmiyorum" (Kasas, 38) demitir. Ama Fi-ravun'un bu
sz uygun olmamtr. nk bu sz kendi iradesiyle sylemitir, halden dolay veya
emir yoluyla "Enellahu / ben Allah'm" (T-h, 14) demek gibi bir tarzda sylememitir.
Ayrca ben bir ilhm da dememitir, benden baka lafzyla sylemitir. Kurnazlk yaparak
rubbiyeti ilan etmitir. nk ulhiyet gcyle desteklenmemitir! Ve "Ene Rabbukumu'l
A'la / Ben sizin yce rabbinizim" (Nzit, 24) demitir. Oysa bunu hl olarak syleyen veya
meiyetin yardmyla ve emir yoluyla syleyen, bylece ceman ifade eden kimse bakadr.
Ebu Yezid gibi. O bir kere "phesiz ben Allah'm. Benden baka ilah yoktur, bana kulluk
edin" demi, bir keresinde de "Ben Allah'm" demitir. nk o bunlar sylerken iinde
uhhiyetten hali, okunu ataca bo bir yer yoktu. Sirayet eksiz olarak gereklemiti. nk ulhiyetin dier isimlerin mertebeleri zerindeki stnl ak ve snrszdr, hibir
esmann/ismin O'nun karsnda direnmesi kesinlikle mmkn deildir.

Fasl:
"Allah" nefiy kelimesidir; ulv alemde eddelen-mi ve tercman ile ykselmitir.
spattan sonra nef-ye dnenin, lafzen zuhur etse de aynen var olmaz. "O'nun eriki/orta
yoktur.'], ifadesiyle "erik"in nef-yedilmesi gibi. Hkmen erik'in ayn yoktur. Ama onu dile
getiren lafz vardr. (Allah lafzndan) nefiy-den sonra geride kalan "la"dr. Ama iki elif hari.
lk ve son elif. Bunlar birbiriyle arparsan aralarnda "ha" kar ve ikisi nefyolur. O da
"huve"dir. nk yce Allah iin "evvel" (ilk) ismi izafidir, bir hakikati yoktur. Bizim var
olmamz ve aynlerimizin meydana geliiyle Onun hakknda evveliyet hkm verilmitir.
Bizim aynlerimizin yok olmasyla da Onun hakknda ahiriyet (sonluk) hkm verilmitir. Biz
ise hakikat ynnden u ifadelerde belirtildii gibiyiz: "Ve lekad halaktuke min kablu ve lem
teku ey'a / Daha nce, sen hibir ey deilken seni de yaratmtm." (Meryem, 9) "Lem
yekun ey'en mezkura / Henz zikredilen bir ey olmad..." (nsan, 1) yani biz olmadmz zaman evveliyet de yoktu. Ve biz olmadmz iin de sonluk (ahiriyet) da olmaz.
Dolaysyla zel olarak "O" baki kalr ve istenen de budur.
Fasl:
"Allah" isminin ilk "lam" harfi tariftir. nk "elif-lam" harfleri, belirtildii gibi tarif
edatlardr. lk elif "Allah vard, beraberinde hibir ey yoktu" anlamn vurgulamak iindir.
Geride ikinci "lam" ve "ha" harfleri kalyor. Szlerimiz yaz ile ilgilidir. Bu ikinci "lam"
malikiyet/sahiplik anlamn vermektedir. nk ilk "elif" ve "lam"n yok olmasyla "O"nun
bir sureti kalyor, bu da malikiyet ifade eden "lam"dr. "Ha" mutlak zatn gaybliinden
kinayedir. nk "ha" harflerin ilkidir. Zira "O/huve" nin balang harfi "ha"dr. Bu harfin bir
kayna, balang noktas vardr, bu kaynak insann iinde gaybtir. Bu yzden gayb
uzaklatrlmtr ve bu isim bu iaretleriyle, yani "elif" asndan "Allah" vard, beraberinde
hibir ey yoktu" anlamn, ilk lam asndan marifet makamn, ikinci lam asndan malikiyet makamn, ki bu makamda Ondan baka her ey zuhur eder, ha asndan alemin
O'nu zikretmesini ihtiva eder. nk ha gaybn delilidir ve o alemlere gre gaybdir. Allah'a
ancak "O" ismini verebilirler bu yzden. Elif ile kendisini, ha ile mahlukat zikreder. Eliften
sonra gelen vech ile yani harfi tarif lam ile kendisini ezeli olarak tan tr, onun dier vehiyle
de yani malikiyet lami ile de onu mahlukatma ebedi olarak tan tr. Bu lam'n kendisi, yani
lam- tarif itibariyle sonradan olma bir tanmadr. Bununla bilmeyi bildirir. Bylece bu ismin
iinde sonradan olma varlk keml bulur ki sfat kadim mevsufu da hakikidir. u ismin ne
tamam ve ne de mkemmel olduunu gryor musunuz!
Elif harfi, yazda ha'ya bitiik malikiyet lam'm-dan sonra lafzda zahir olur. Gayb vav'
ise ha har-findedir. Bu, ruh dile getirdii zaman byledir. Ama cisim telaffuz ederse vav
harfi ya'ya dnr. Benzerlik de ieren nefis telaffuz ederse vav harfi elife dnr.
Telaffuzda grlen bu elifin ve suretten surete giren bu vav'm hkm, konu an kimse
asndan ayr bir hkmdr. yle ki: Ha harfi ilk elife bakar. Elifin oradaki makam ise,
hibir harfin kendisine bitimemesidir. Bu yzden elif lam'dan sonra ortaya kmtr.
Konumada lam ona bitimitir. Geride ha, beraberinde hibir ey olmadan kalmtr, tabi
varlk onu zikretmedii srece, sakindir. Ama bu hayat skunetidir, lm skuneti deil.
Varlk onu dile getirse ve zikretse, zikredenin daha nce sylediimiz gibi olmas
kanlmazdr. Yine sylediimiz gibi ondan sonraki harfler zuhur etmeye balarlar.
Fasl:
Sonra bu anlattklarmz "Huve Kitabnda" hu, ha ve hi olarak gerekletirmitir.
Varlklarn meydana geliinde hviyetlerin kaynamas meselesini kast ediyoruz. Billahi,
vellahe ve Vellahu dediin zaman, zamme halinde huve, fetha halinde ha ve kesre halinde
hiye ile karlarsn. Sylediimiz gibi de bu bab kapsamnda skun iin baki kalr. te

sbut dediimiz de budur.


Fasl:
O, sair isimler zerinde egemen olduu iin, zahir olduu zaman isimler O'na sirayet
ederler, isimler zahir olduklarnda da O onlarn iine sirayet eder. Suyun suya sirayet
etmesi gibi. Bu isimlerden birinde taayyn etmesi ve bu isimlerin Onda taayyn etmeleri
hkm, sonu ve ynelinen hususla ilgili olur. u halde anlatm isimleri ortaya karr.
Ulhi-yet de bilgi ve isimlerdedir. Sonra ulhiyet anlatm icat eder. Bir devri daim varm
gibi.
Fasl:
Kendine has alemde bu ismin hkm, toplayclk ve egemenlik makam balamnda
zerine zaittir. Bu, bilinmek ve gzlemlenmek istendii zaman hereye sirayet eden
hayrettir. Onun huzuru fiildir ve bu kendisinden baka kimsenin gremedii sahnedir. Kim
bu konuda konuursa konutuu eyi bilemez. Doru sylediini sansa da hata etmitir.
te bu varolusal sahne ve bu fiili huzur ile ilhlk sahih olur, baka bir eyle deil. Hatta
akl erbab ve bizim arkadalardan kyasla itigal eden Ebu Hamid (Gazali) gibiler,
byklere gre O'nu bilmenin bizi bilmekten nce geldiini sanmlardr. Oysa bu bir
hatadr. Evet, bykler, akli taksim asndan O'nu bilirler. Yani varlk ikiye ayrlr: ncesi
olan ve ncesi olmayan... Bunlarn tm dorudur. Ancak Onun kendilerinin O'nu
bilmelerinden nce de ilh olmasyla, ilh olmasnn dnda bilinen, sahih bir zat olmasbirbirinden ayrmazlar. Bizim aklamalarmzn ulhiyetle ilgilidir, yok olmas imkansz,
kadim bir zat oluuyla ilgili deildir. Bunu syleyenler iin, O'nu ulhiyetle tandklar
sylenemez. On'un Allah ismini belirginletirmeleri ancak O'nu tanmalarndan sonradr.
Bu yzden eriat sarih bir ekilde ru-bbiyet zerinde durmu ve "Kendini bilen Rabbini
bilir" demitir. "Rabbini bilen kendini bilir" dememitir. nk bu sahih deildir. ayet bize
en yakn kap olan rubbiyeti bilmemiz ancak bizim kendimizi bilmemizle mmkn
olabiliyorsa, sen var bir de ul-hiyeti dn! Bu ilh makamda eriat, Onun huzurunun
hayret olduunu kinayeli olarak ifade etmitir. Nitekim Efendimiz (s.a.v.) "Rabbimiz gkleri
ve yeri yaratmadan nce neredeydi?" diye sorulduunda "F ama/Bulut iindeydi"-Bu
kelimenin orijinalinin son harfi ksa ve uzun okunabilir- (stnde ve altnda hava yoktu)
demitir. Buradaki ksa telaffuz hayret ifade eder ve bu da Allah ismine zg bir durumdur.
Bu yzden basiretler ve akllar hangi adan O'nu idrak etmek isterlerse istesinler
hayrete derler. nk O "nerede" ile snrlandrlamaz. Uzun okuma ise bulut ifade eder.
Bulut hayat demek olan suyu tar. Her ey ondan canl klnmtr. O da kendi zat iinde
"nerede" sorusuna konu edilemez. Gk ile yer arasndaki ara bolukta (berzah) yer alan bir
varlkla ona delalet edilir. Berzahlarda hayretler yaanr. Ya hayret edenler ne yapsn!
Glge ile gne arasndaki izgi gibi, iki nokta arasnda vehmedilen doru, iki izgi ve iki
sath ve de iki her ey arasnda hayretler iinde yzenler! Bylece berzah sz bizzat
hayretin kendisi oldu. Ortada hayretten baka bir ey yoktur. Ondan da herkes ancak
kendisinde olan elde eder. Yabanc bir ey elde etmemitir, etmemesi gerekir. Eer O,
Odur, desen O Odur, Eer O O deildir, desen, O, O deildir. Hayret bile hayret ediyor.
Yce Allah, mahlukatm bazsn uzak bir babdan hayrete drmeyi dileyince,
sonradan olma (hadis) kadirde, sonradan olma (hadis) kudreti yaratt. Etkinlik verdi ve
sonradan olma kadirde fiile ynelme yeteneini halk etti. te buna kesb denir. Bylece
daha nce olmayan zuhur etti. Sonradan olma kadir "bu benim fiilimdir, kesbim de ildir"
dedi. Kadim kadir ise "benim fiilimdir" dedi ve gerei syledi. Akl-i selime sahip bir
kimseye gre bir eyin iki kadirin g yetirileni (madru) olmas imkansz deildir. mkansz
olan bir eserin iki messire ait olmasdr. Bu fasl anla, inallah doru yolu bulursun. Allah

bilmez, bilinmez, cahil olmaz, cahil olunmaz, grlmez, kefedilmez, ihata yoluyla
grlmez, akledilmez, idrak edilmez. Bu idraklerin tm sadece ulhiyet isimlerine ve Hak
ettii isimlere taalluk eder: Rab, Malik, Mmin gibi. Bu yzdendir ki Kitap ve snnet,
ahirette ve bu dnyada rubbiyetin grlebileceini vurgulamtr. Musa dedi ki: "Rabbi
erini enzur iley-ke I Rabbim! Bana kendini gster; seni greyim!" (A'raf, 143) "Felemma
tecella rabbu.hu. lil cebel / Rabbi o daa tecell edince..." (A'raf, 143) Buraya ulhi-yeti
hibir ekilde kartrmadn gryoruz. Bilakis ulhiyetin grlmesi kesin bir ifadeyle
olumsuz-lanmtr: "La tudrikuhu'l ebsaru ve huve yudriku'l ebsare / Gzler O'nu gremez;
halbuki O, gzleri grr." (En.am, 103) Bu ayette huve (O) zamiri kullan lm ve
grlemeyecei vurgulanmtr ve sahih olan budur. Bir ayette yle buyuruyor: "Vucuhun
yevmeizin nadiretun ila rabbiha naziretun / Yzler vardr ki, o gn l l parldayacaktr.
Rablerine bakacaklardr." (Kyamet, 22-23) Hicap da rubbi-yetle irtibatlandrlmtr. Yce
Allah bu hususta yle buyuruyor: "Kella innehum an rabbihim yevmeizin le mahcubun /
Hayr! Onlar phesiz o gn Rab-lerinden mahcub kalmlardr." (Mutaffifin, 15) Hz.
Rasulullah (s.a.v.) de yle buyurmutur: "Ay' grdnz gibi Rabbinizi grrsnz." Bir
baka rivayette "gnei grdnz gibi" deniliyor. Bu hadisi Mslim sahihinde rivayet
etmitir. Mslim sahihinde yer alan bir dier hadiste de yle deniyor: "Rab hairde bir
gruba tecell eder ve: "Ben sizin Rabbini-zim", der. Onlar: Senden Allah'a s nrz.
Rabbimiz gelmeden buradan ayrlmayz, Rabbimiz geldiinde O'nu tanrz, derler. Derken
yce Allah onlara bildikleri suretiyle gelir ve "Ene Rabbukum / Ben sizin Rabbinizim"
(Nzit, 24) der. Onlar da, "evet, sen bizim Rabbimizsin", derler. Onlara zuhur eden
Rabden bakas deildir, tandklar Rabden bakas deildir ve rabden bakas onlara
hitap etmemitir. Bir ayette
yle
buyuruluyor:
"Ve
cae
rabbuke
ve'l
meleku/Rabbin geldii ve melekler saf saf dizildii zaman." (Fecr, 22) Allah'n gelmesinden
sz ediliyorsa, bunun anlam daha nce de sylediimiz gibi rabdir. nk durumlar ve
karineler hakikatleri itibariyle yce Allah'tan kendilerine zg isimler talep ederler. Vallahu
huve'l camiu'l muhitu/ Cem eden ve kuatan Allah'tr.
Fasl:
Yce Allah, Nebsi(s.a.v.)e, dolaysyla bize "Fe'lem enneh l ilahe illllah / Bil ki,
Allah'tan baka ilh yoktur, ancak "O" vardr." diye emrederken ne gzel sylemi ve
dikkatlerimizi bu geree ne gzel ekmitir! Bu cmle, nefyin ispatn ayns, ispatn
nefyedenin ayns, nefyedenin ispat edenin ayns, ispat edenin ispat edilenin ayns, ispat
edilenin de nefyedilenin ayns olduuna delalet etmektedir. nk nefyedilen yalnzca
ulhiyettir, ispat edilen de yalnzca ulhiyettir. Sabit olan, ispat eden ve ispat edilen de
yalnzca ulhiyettir. nk ulhiyet kendinde ispat edilmezse, bakasnn onu ispat etmesi
sahih olmaz. Eer sabit olmayan bir ispat eden, onu ispat ederse, bu sefer yalan olur.
Dolaysyla gerekte kendisini ispat eden ulhiyetin kendisidir. Hakikatler makamndan
hakikatler makamna dair szlerimiz alt hkmden ibarettir. Aslnda bunlar Tek, Bir
hakikattir. Varln tm de byledir, yani gerekte birdir ve beraberinde bir ey yoktur. Bu
yzden eriatn u iareti ne kadar da latiftir: "Li men kane lehu kalbun ev elkassem'a ve
huve ehid / Bunda akl olan veya hazr bulunup kulak veren kimseler iin bir t vardr."
(Kaf, 37) Hazr bulunan yani ahd O'dur, kalb ve iitme de. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ""O"
vard ve beraberinde bir ey yoktu" buyurmutur. Alimler bu sz "Allah ile" tamamlam
ve yle demilerdir: O, u anda olduu gibidir. Dolaysyla u anda O, Odur. nce de O,
Oydu. O'ndan baka bir ey yoktur. Biz de mevcuduz. te yandan halin ayn hal ve aynin
ayn ayn olduu da ispatlanmtr. u halde ortada zuhur eden bir gayb-tan, gayb olan bir
zuhurdan baka bir ey yoktur. Sonra gayb olmu, sonra zuhur etmi, sonra gayb olmu...
Eer kitab ve snneti incelersen, ebedi bir birden baka bir ey bulamazsn. O, O'dur, her
zaman ve ebediyen gaibdir.
Muhakkikler, yce Allah'n bir ahsa tek bir surette iki kere tecell etmedii ve tek bir

surette iki kiiye tecell etmedii hususunda gr birlii iindedirler. te bu "O"nun


genilemesidir. Eb Talib yle der: "Benzeri gibisi olmayan, ancak benzeri gibisi olmayan
grebilir. Dolaysyla gren grlenin aynsdr." Bir yerde de yle demitir: Onun benzeri
gibisi yoktur. Bu ifadenin anlam eer bazlarnn iddia ettii gibi "Onun gibi bir ey yoktur"
eklinde olsa, ey de O olur. ayet ifadenin orijinalinde geen "kaf" edat sfat veya bir
ekilde zait olsa, buna itibar edilmez. Eer sfat ise bu takdirde nadir bir ey olur. Eb Talib
yle der: "Eer sfat deilse, O, O olmaz ve ey O olur, O da O olur. Dolaysyla O'ndan
baka O yoktur."
Yce Allah ile ilgili olarak sylediklerimizi Hz. Rasulullah (s.a.v.)m u sz de
desteklemektedir: "Allah'n nurdan ve karanlktan yetmi bin perdesi vardr. Eer bu
perdeleri aarsa, mahlukattan gzleriyle O'nu idrak edenlerin yzlerinin derisini yakar.""
te bu Allah'tr ve O, sylediimiz gibi O'dur. Allah Rasulu (s.a.v.) makamlar ne gzel
biliyor ve eyay ne gzel kefediyor. Bu aklamay yaparken maksadi perdelerin saysn
vermek deildir, bilakis, maksad yce Allah'n zuhur etmesinin mmkn olmadn
vurgulamaktr. Ayrca Hz. Rasulullah (s.a.v.) ifadeyi gzlerle de teyit ediyor. Bu, Allah'n
vasf olduuna dair en erefli basirettir. Ama akl byle deildir. nk akl gayb ile
ilintilidir. Allah asndan ise gayb diye bir ey yoktur. Her ey Onun iin grnendir. Bu
yzden akl deil gzden, basardan sz edilmitir.
Yukarda yaptmz aklamalar nda bakacak olursak, u husus da bu kapsama
girer: Hayret huzuru, sfatlar gzleyenlerin, fikir erbabnn ve basiret sahiplerinin iine
giren hayret, yani sfatlarn aynlerinin ispat veya nefyi Allah'a aittir. Hkmlerine gelince,
bu hususta akl erbab arasnda bir ihtilaf yoktur. Bu noktadaki hayretin sureti yledir: bu
sfatlarn aynlerini mevsuf zata zait olarak kabul edenler Allah'ta say, okluk ve muhtalk
ispat etmi olurlar. Oysa Allah her adan birdir (bizzat mstanidir ve bizzat kmildir).
Byle bir ey olabilir mi? Eer desek ki, sfatlarn aynlerinin zata zait nitelikler olduunu
ispat etmekten hibir ekilde saynn ispat kmaz. O zaman ortadaki durum, say ispat
etmekten daha iddetli olur. yle ki: Byle bir durumda ilh zat baka bir eyle kmil
olmu olur. Bakasyla kamil olan bir ey de zat itibariyle eksiktir. Sfatlarn aynlerini
nefyeden ve bu iki makamdan, yani hem kesretten hem de eksiklikten kaan kimse de
baka bir durumla kar karya gelir. yle ki: marifetullah ile ilgili olarak ortaya
koyduunuz delil asndan hkm, Onun g yetiremedii eklinde belirginleir. Eer bu
hkmler srf zat iin ispatlanrsa, bu takdirde Onun kendisi iin kadir olduu ispatlanr ve
fiil de ezellik niteliini kazanr ki bu imkanszdr. Dolaysyla bu bakmdan Allah'n kendisi
iin kadir olduunu ispat etmek de imkansz olur.
Sonra kalb, grneni grnmeyene mukayese etmek yoluyla bu a kl ve belirginlii
bulamaz. zellikle akim kaynann ne olduu, burhanlarn ve delillerini nereden terkip
ettii bilindikten sonra. O halde kusur bu ereveyle ilgilidir ve bu gibi ilere dalmak gzel
bir davran deildir. Bir ey ancak gzlem, grme veya tarif ile elde edilebiliyorsa, onu bu
yollarn dnda elde etmek makama kar kstahlk ve cret saylr.
O halde akl erbab iin en uygun olan varlk zerinde durup ikrar etmek, tesine
gememek ve sfatlar salamlatrmaktr. nk bunlar nefyetmenin de ispatlamann da
imkan yoktur. Akl byle bir konuya vakf olmaktan acizdir. Daha dorusu bu konuyla ilgili
olarak dayand bilgiler ok azdr. u acayip isme ve kelimeye bakn; nasl da hayretle btn alemlere hakimdir! Nasl bir akl almaz belirsizlie brnmtr! Bak; akl sahiplerinin
hayreti ne etindir! Hibir noktada birleememilerdir; ne ispat edenler ne de nefyeden
dierleri! Mahede erbabna gelince, onlara zahir olmutur. Ama O'na dair marifetlerinin
suretiyle rtmedii iin bu zuhuru inkar etmilerdir. Bundan Allah'a snrz. O'na dair
mari-fetleriyle grmlerdir. Oysa O her zaman zahirdir. Ancak aynaya baktn zaman
maksadn kendi yzn grmekse, ve aynay tam karnda tutmazsan, aksine yan
tutarsan, orada senden baka bir suret grrsn, bylece tanmadn iin de, benim
istediim bu deildi, dersin. Sonra aynay tam karna alp suretini grdnde, bu

dorudur, dersin. Burada kusur aynann deil senindir.


stei aklndaki suretle snrlandrdn zaman ok hayr yitirirsin. Hi kukusuz,
mahede ehlinin hayreti, mahede ile birlikte akl erbabnn hayretinden ok daha
etindir. Grme erbab da ilk grte byle bir durum yaarlar. nk grme mahededen ayr bir eydir. Bu yzden rivayetlerde yarn (kyamet gn) O'nu greceimiz haber
veriliyor, O'nu mahede edeceimiz deil. Biz bu blm "Ayn Kitab"nda akladk, oraya
baklabilir. Grme erbab, kendilerinde meydana gelen duruma sarlmlardr. Ama baka
bir sefer daha grdklerinde bundan farkl bir durum yaarlar. Bu farkllk her grte
gerekleir. Burada mahede ehlinin hayrete dt gibi hayrete derler. Aslnda
hayret iinde hayretten baka bir ey yoktur. Eer o zahir olsayd, ihtilaf sahih olmazd.
Eer O zahir olsayd, O olmazd. Ben olurdu. Ama Onun olmas kanlmazdr, bu yzden
ihtilafn olmas da kanlmazdr. Bu hususu bir kasidede yle dile getirmitik:
Onun varlndan yararlanmak istediimde Sahip olduum her eyi borlular arasnda
paylatrdm
Gzmde Onun varlnn yerini yok ettimde Onun zuhuru, gizlenmek zere devam
etmektir.
Ben olmadm zaman O olarak Onun zuhuru Allah'tr, ta ki O olarak O, O olmasn.
Aksi takdirde Onun zuhuru esnasnda ben kalrsam Sen olur. O halde Onun varl
kanlmazdr. Baki olmas zorunludur. Benim baki olmam ise sz konusu deildir. O,
ancak O'da yok olur. nk O, "^kendinden Onun iinde olmad gibi bakasnda da
deildir. lh hayret bab da bu konunun kapsamna girer: "Ve marameyte iz rameyte ve
lakinnellahe rama / Attn zaman sen atmadn, fakat Allah att." (Enfl, 17) Yap, ey kulum!
Ama sen yapan deilsin, Benim yapan. Ben de ancak seninle yaparm. nk kendimle
yapmam mmkn deildir. Senin olman kanlmazdr, senin iin de ben lazmm, benim
olmam da kanlmazdr. Bylece btn iler bana ve O'na baldr. Hayret ettim, hayret de
hayret etti ve her ey hayret etti. Ortada hayret iinde hayretten baka bir ey yoktur. Ka
kere yle demitim:
Rab haktr, kul haktr
Keke bilseydim, mkellef kim?
Eer kuldur, desem, bu nefiydir
Rabdir desem, o zaman kim teklif eder?
Ka kere yle demitim:
Bir hayret bir hayretten sadr oldu
Keke bilseydim, orada kim hayret etmez?
Ben mecburum; bana ait bir fiil yoktur
O halde ne yapyorsam, zorla yapyorum
Fiilimi O'na isnat eden
Fiillerinde muhtar deildir
Ben, ben desem, hayr, der
O, ben dese, yine durum deimez

Ben ve O bir nokta zerindeyiz


Sabittir, ama kararsz.
Birka kere de yle demitim:
ardm; teklif etmesine yaratt eyi; ve ben ki, bana ait bir fiil yoktur, onu gryorum
Ah, keke bilseydim; kim mkellef oluyor? Ancak Allah vardr, O'ndan bakas yok ki.
Btn bu szlerime ramen, bana: Yap! denilmi. lahi hayret kapsamna giren
szlerden biri de udur: "Ma yubeddelu'l kavlu ledeyye / Benim huzurumda sz
deitirilemez." (Kaf, 29) Akla gre hareket eden, hkm, uygulamay , geerli klmay esas
alr; nk bu hkm kendi gcyle geri evirmesine imkan yoktur . Muhakkik hayret
asndan olaya bakar. nk bundan bakasna imkan yoktur. Yoksa elli bee vasl
olduu ve ondan aaya doru eksilmesi mmkn olmad gibi ellinin asl olarak kalmas
da mmkn deildir. nk ondan nce sz varit olmutur. Bu, celletin iindeki celletten
baz hususlard. Vaktin elverdii lde amacmz gerekletirdik. Allah'a hamdolsun.
Allah'n hamd, minneti ve yardmyla Cellet Kitab tamamland.
Allah'a hamd olsun,
Salt ve selam efendimiz Muhammed'in, ehlibeytinin ve ashabnn zerine
olsun. Amin!.
Efendim Ebu Bekir ez-Zahidi'nin el yazsndan bu ekilde istinsah edildi. O da
musannifin el yazsndan nakletmitir. Allah kitabn musannif efendim eyh imam
muhakkik varis Muhyiddin b. Arabi'ye rahmet etsin, bu kitapla onu yararlandrsn. Kitabn
tamamlanmas fakr Ebubekir b. Abdunnebi ed-Dehnan'm eliyle gerekleti. Allah ona
muhabbetinin kesesinden iirsin, marifeti nndeki cehalet perdelerini kalbinin zerinden
kaldrsn, onu evk kanatlaryla kendine ykseltsin, irfan baheleri arasnda Hakkn
rknleri iinde onu kurtarsn. Amin!. Allah'm! Amin! Ey alemlerin Rabb.

BENC KTAB

KTABU EYYAMEN

, DURUM GNLER
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

KTABU EYYAM-EN
(,DURUM GNLER KTABI)
Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet O'ndandr.
an yce ve egemenlii azametli Allah'a hamdol-sun. O, her gn yaratma (i/e'n)
iindedir. Buna da "Senefruu lekum eyyuhes sekaln /Ey nsan ve Cin! Sizin de
hesabnz ele alacaz." (Rahman, 31) ifadesiyle iaret edilmektedir. Gnleri kuatc
hareketle belirlemi, bylece gnler belirginlemilerdir. Bu hareketin kapsam iinde
devirleri (dnleri) ve tabiatlar tek tek var etmitir. Bylece tabii fenomenlerin objeleri
zuhur edip sabitlemilerdir. Dnn etkisiyle bu tabii fenomenlerden gece ve gndzn
varl ortaya km ve bunlarn ruhaniyetleri rknlerde muhkemlemi, yerleik hale
gelmitir. Bu rknler ifa edilmitir ki bu dnler zaman boyunca muhkemlesin, gizledii
ve aklad olular bu temel zerinde belirginlesin. Bylece tabii olu kapsam iinde her
varlk istidadna gre tebarz etmi ve olumutur. lh saltanat belirginleince egemen ve
gezici ruhlar akna dnmtr. Gne onur evine indii srada bu ruhlar Pazar gn
mutlu olarak yere inmilerdir. Yer bu ruhlarla kaynamaktan ve bunlar tamaktan derin bir
sarsnt geirmi, gelimitir. Ykn indirmekten dolay da durumu gzellemi,
sslenmitir. Gnleri msahhar klan, hkmleri indiren Allah mnezzehtir. O'ndan baka
ilh yoktur, ycedir, her eyi bilendir. Gn bilinen, grnen, etkili olan ve srf kendisine
zg olan, yani Cuma gn kendisine has klman Allah Rasuluna her gnn her
dakikasnda ve her saatin hakikatinde salt ve selam olsun. Yaratllarn en gzeline
sahip olmakla btn yaratlmlar arasnda biricik olan Hz. Muhammed'e eksiksiz salt ve
selm olsun. mdi... Bu kitaba "Eyyamu'-e'n" adn verdim. e'n (i, durum) derken,
alemdeki en kk gnde meydana gelen ilh eserleri, etkileri, terkip, tahlil, ykselme,
inme , var etme ve gzlem gibi faaliyetleri kast ediyoruz. Yce Allah bu kk gn, halk
arasnda bilinen "gn" ismiyle nitelemitir. Bylece ibarede daha geni bir boyut
kazandrmtr ki muhataplar anlasnlar. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Yes'eluhu
men fi's Semavati ve'l ardi klle yevmin huve fi e'n / Gklerde ve yerde bulunan herkes,
O'ndan ister. O, her an yaratma (i, durum) halindedir." (Rahman, 29) Ardndan yce Allah
yle buyuruyor: "Senefruu lekum eyyuhe's Sekalan / Ey nsan ve cin! Sizin de
hesabnz ele alacaz." (Rahman, 31) Demek ki yce Allah, bizden bize vakit ayracaktr,
bizim durumumuzu ele alacaktr. nk lemin maksad biziz, bakas deil. Biz, lemin,
ilh nef-hayla frlm ruhuyuz. lem, yce Allah'n ekil verdii, yaratln gzel
kld, zlman varoluunu tamamlad, sonra iine kendi ruhundan bir ruh fledii,
bitiikliini, yekpareliini paralad, varln aydnlatt, zlmanliini datt bir
cisimdir. Bylece lem hamdu senalar getirmeye balamtr. O halde bizler halifeleriz,
felekler bizim iin dnmekte, ruhanler ve melekler bizim iin inmektedir ve Allah, her an
bizim iin bir i, durum halindedir. O halde i, durum (a'n), isteyenlerin isteidir. nk
hibir varlk yoktur ki, Allah'tan istekte bulunmasn, ama istek bakmndan her birinin
mertebesi farkldr.
Yce Allah'n bir sebebe dayal olarak yaratmad varlklara gelince, bunlar, arada
bir perde olmakszn istekte bulunurlar. nk onlar, bilgi ve gayb olarak O'ndan bakasn
tanmazlar. Bir ksmn yce Allah, ncesinde yer alan bir sebeple yaratmtr, lemin
ounluu bu trdendir. Bu gibi varlklar Allah'tan istekte bulunma bakmndan iki ksma
ayrlrlar: Bir ksm kesinlikle sebebiyle birlikte durmaz, sebebinin zerine de ykselmez.
Sebebinden hareketle onun kendisine deil, rabbine dellet ettiini anlar. Bu ksmn istei,

ilk gruptaki varlklar gibi perdesizdir. Bunlarn bir ksm sebebiyle beraberdir. Bunlar da iki
ksma ayrlr: Bir ksm bu sebebi hakkn tayin ettiini, tesinde ve stnde baka bir
amacn bulunduunu, Onun da msebbib olduunu bilir. Ama msebbibin, sebebi var
edene dair bilgi kapsamna girmesi mmkn olmamtr. Bu yzden O'ndan ancak sebeple
ister. nk byle bir istek nefis iin daha gldr. Bir ksm, sebebin arkasnda baka bir
maksadn, ortada baka bir sebebin olduunu bilmez. Bunlara gre sebep, msebbibin
kendisidir. Bu kimse cahildir. Byle durumlarda muhta olunan eyler balamnda
sebepten istekte bulunulur. nk onun nazarnda o kendisinin rab-bidir. Aslnda Allah'tan
bakasnda istekte bulunmamtr. nk onda istedii eyi yerine getirme gc olduuna
inanmasayd, ona kulluk etmezdi. Bu gce de ancak Allah sahib olur. Dolaysyla Allah'tan
bakasndan istekte bulunmamtr.
Bu noktada Hak isteine cevap verir, nk istekte bulunulan kendisidir. Fakat bu
makamla snrl bir istektir. Buna-gre, her adan, her dilden istekte bulunulan O'dur. Her
durumda, Onun mutlak, her eyde geerli kudretine tanklk edilmektedir. lemde hibir tek
cevher yoktur ki, her an ve hatta andan da daha kk her zaman diliminde Allah'tan
istekte bulunmasn. nk lem, en incesinden, en kne kadar O'na muhtatr, O'na
gereksinim duymaktadr. Varln korumak ve devam ettirmek iin O'na ihtiyac vardr.
Allah her varla, varln kalc klacak zellikler, donanmlar bahsetmitir. stekte
bulunmak iin bu noktada yalnzca sesli tela-fz art deildir. lemde her ey, ufkuna,
feleinin hareketine ve mertebesine uygun ekilde istekte bulunur. Yce Allah, Hz.
Sleyman'a (a.s) ynelik onurlandrmalar kapsamnda o'na ku dilini, onlarla konumay
rettiinden, Hz. Sleyman'n (a.s), karncann: "Udhulu menasikekum / yuvalarnza
girin." (Nemi, 18) szn duyduunda glmsediinden sz etmektedir . Hdhd yle
demitir: "Ehattu bi ma lem tuhit bihi / Ben, senin bilmediin bir eyi rendim." (Nemi, 22)
Gkler ve yer yle demilerdir: "Eteyna tai'in / steyerek geldik." (Fussilet, 11) Ayrca
gkler, yer ve dalar emaneti yklenmekten kanm, ondan rkmlerdir.
Sahih rivayetlerde u tr ifadelere rastlyoruz: " Btn canllar, Cuma gn,
kyametten korktuklar iin lk atarlar." Bir gn Reslullah (s.a.v.) bir katra binmi bir
yere gidiyordu. Bir kabrin yanndan geerken, katr kabrin iindeki kiinin azabn iitti,
kendisine iliecek gibi olan bu azaptan rkp komaya balad." Hz. Reslullah (s.a.v.)
Uhud da ile ilgili olarak: "u da bizi seviyor, biz de onu seviyoruz." demitir.
Resulullah'n (s.a.v.) avucundaki akl talar Allah' tenzih etmilerdir. "Bu ta bana selam
veriyor." "Ayak, sahibinin ilediklerini uyluuna anlatmadka kyamet kopmaz." "Deriler:
her eyi konuturan bizi konuturdu" dediler" Ayrca yce Allah, glgelerin, gklerde ve
yerde olan her eyin, gnein, ayn, yldzlarn, dalarn, aalarn, hayvanlarn ve
insanlardan bir ounun, lemde insana gelinceye kadar hibir ey brakmayacak ekilde,
onlarn tmnn Allah'a secde ettiklerini haber vermitir. Bir ayette yle buyuruyor: "Ve in
min ey'in illa yusebbihu bi hamdihi ve lakin la tefkahune tesbiha-hum I O'nu vg ile
tebih etmeyen hibir ey yoktur. Ne var ki siz, onlarn tebihini anlamazsnz." (sr, 44)
Bilindii gibi, bu noktada bildiimiz trden bir ses, bilinen herhangi bir harf sz konusu
deildir. Ama her varlk trnn konumas, yaratlna uygun ve durumuyla uyumludur.
Yce Allah her varla, btn mevcudata sirayet eden ilh ruhaniyeti alacak bir kapasite
bahsetmitir. "Her ey yaratlna gre hareket eder." Bundan sonradr ki Allah'a istekte
bulunmayan hibir varlk yoktur. O halde Allah'n ii, her an, her istekte bulunanda istek ve
ihtiyalar gidermek suretiyle icabet yaratmaktr. Bu icabetler istek sahiplerine, icabetlerin
yaratld feleklerin dnne gre indirilir. Eer felek uzak ise, bunu derken takdirin
hareketini kast ediyorum ve takdir de icabetin u u hareketten sonra inmesini
ngrmse, icabet gecikir. Hatta felein hareketi uyarnca bazen icabet, ahiret yurduna
da ertelenir. Eer felek yakn ise, yani icabetin yaratld takdir hareketi yakn ise "ey"
vaktinde zuhur eder veya icabet yakn olur. Bu yzden Hz. Resulullah (s.a.v.) her duann
mutlaka kabul edildiini sylemitir.

Ama duann kabulnn artlarndan biri, dua vaktinde alelacele kabul edilmek
deildir. Takdir hareketine gre baz dualarn kabul ge, bazsnn ki ise erken olur.
Bir Hakikat:
Bil ki, gnler ok olsa bile, a'n (i, durumjdedi-imiz fiili hkmler onlar azaltr. Ve
hafta ile snrlandrr, baka deil. Bu gnler aylarda tekrarlanr; gece ve gndzn
gnlerde, saatlerin gece ve gndzde tekrarlanmas gibi. Ayn ekilde aylar senelerde,
seneler alarda, asrlarda tekrarlanr. Dolaysyla yce Allah, eya zerinde, onlara
bahettii hakikatler balamnda icra halindedir. Eer akl bunun aksini ileri sryorsa, bu,
onun yetersizliinden kaynaklanr. k hakikatler ancak rabbani keifle belirginleirler.
Kelm tartmaclarnn elindeki delillerle ancak birka krnt elde edilebilir. ou zaman
da bunlara gven de olmaz. nk akllarn, tesine geemedikleri bir snrlar vardr. Bu
olgular ise akln faaliyet alannn tesindedirler. Bu balamda akl iin teslim olmaktan ve
Allah'a snmaktan baka seenek yoktur. T ki Allah nne bir zaruret amcaya veya bir
gz ortaya karncaya kadar. u halde Hak teala daima gslere mucizelerle ynelir.
Dolaysyla iler bir devr-i daim eklinde geliir. Bu devr-i daim ruhan varlklarda ve
cisman varlklarda mevcuttur. Bu ikisi arasnda akl almaz olaanst ekiller meydana
gelir. "Ve'l Kamere kaddernahu menazile hatta ade ke'l urcuni'l kadim / Ay iin de bir tak m
menziller tayin ettik. Nihayet o, eri hurma dal gibi olur da geri dner." (Yasin, 39) Buna
gre gndz bir kez daha bir gecenin zerine dner, gece bir gndze tekrar dnp gelir.
Felek dnmekte, yaratl dnmekte, kelm dnmekte, isimler dnmekte, nimetler
dnmekte, yaz dnmekte, k dnmekte, gz dnmekte, bahar dnmekte, gezegen
dnmekte.... Sizi ilk kez yaratt gibi dndrecektir. "Ve le-kad alimtumu'n Ne'ete'l
L/la=Andolsun, ilk yaratl bildiniz." (Vaka, 62)
Ar'a bak; suyunun stnde
Bir gemi. Onun esmlaryla yzmekte
Hayret! Ne dnp duran bir binektir bu!
Btn mahlukat iine doldurulmu!
Sahilsiz bir denizde yzyor
Gaybin karanlklarnda, zulmetlerinde
Dalgalar, aklarnn halleridir
Rzgar, haberlerinin nefesidir
Eer telerde yrrken grseydin onu
Yaznn elifinden ya'sna kadar
Ki tekrar balad yere dnmektedir.
Zaten balanglarnn da sonu yoktur
Sabah gecesine dnmekte
Sabah akamyla yok olmakta
Ksacas saylar tekrarlanyor, hareketler tekrarlanyor... Bunlar planlayan ve idare
edip dndren ulu Allah'tr. O'ndan baka ilah yoktur. O azizdir, hkm ve hikmet sahibidir.

Beyan / Aklama:
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve le-kad halekne's Semavati ve'al Arda ve
ma beynehuma fi sittetieyyamin ve ma messena min luub / Andol-sun biz, gkleri, yeri ve
ikisi arasnda bulunanlar alt gnde yarattk. Bize hibir yorgunluk kmedi." (Kaf, 38)
Kukusuz yce Allah, bunlarn tmn, tedrici bir ekilde deil de, bir kerede ve
defaten yaratma gcne sahiptir. Fakat kudretin, kader/takdir zerinde bir etkisi yoktur.
Kudret, makdur/g yeti-rilen zerinde etkilidir. Kudret kaderi mahede eder. ayet
kader, tesir eklinde ona tanklk ederse, etkisini gsterir, aksi takdirde etkinlik gstermez;
ama kendiliinden deil, kaderin iznine bal olarak. u halde evrenin yaratlnn alt
gnde gereklemesi kaderin hkmdr, kudretin, kaderin hkmn deitirmesine imkan
yoktur. "Ma yubeddelu'l kavlu ledeyye / Benim huzurumda sz deitirilemez." (Kaf, 29)
Gn, bizim amzdan sabit gezegenler feleinin dnlerinden birinden ibarettir. Ki gkler
ve yer bunun boluunda ve kuatmas altnda yer alrlar. Bu da boynuzdan boynuza
karncktan karnca, sreyyadan sreyyaya... menzillerin sonuncusuna kadar devam
ederek gerekleir. Menzilin derecesi ve dakikasndan derecesine ve dakikasna ve
bundan daha gizli olan noktaya, derken yannda durulacak en st noktaya kadar bu dn,
tekrarla-n srer. Ancak bu inceliin iinde yer ald en ak yer derecelerdir. Bu yzden
diyoruz ki: insanlar arasnda bilinen hibir gn- ki gnein douundan douuna veya
batndan batna yahut zeval vaktinden zeval vaktine, ya da ki iye gre bunlarn arasndaki bir zaman diliminden bir zaman dilimine kadar sren vakte diyoruz-yoktur ki, bu gn
yz altm gnn sonu olmasn. Bu sonlukta hergn mevcuttur. Bu yzden hergnde,
senenin bandan sonuna ka-darki btn gnlerinde olan eylerin olmas mmkndr.
nk bu gnde senenin btn gnlerinin sonu vard r. Dolaysyla o gnlerin hkm de
zorunlu olarak onda mevcuttur. Ama gizlidir. nk bu gnde olan ancak onlara zel bir
sondur. O halde gnn uzunluu yz altm derecedir. nk gnde btn felekler
zuhur eder, btn hareket gn kaplar. te cisman gn budur. inde bir de ruhan gn
vardr. Akllar bu ruhan gnn bilgilerini, gzler sahnelerini, ruhlar srlarn alglar. Tpk
cisimler, bu cisman gnden gdalarn, artlarn, gelimelerini, salklarn, hastalklarn
ve lmlerini aldklar gibi. O halde kll nefsin faal gcnden doan evrende zuhur eden
hkmleri asndan gnler yedi tanedir: Pazar, pazartesi, Sal, aramba, Perembe,
Cuma ve Cumartesi. Bu yedi gnn iinde de ruhan gnler vardr; arifler onlar bilirler.
Bunlarn, akllar ve ruhlarla ilgili hkmleri vardr; Hakkn her eyi bilen kuvvetinden
domulardr. Ki gkler ve yer bununla kaimdir. Biz buna ilh kelime diyoruz. Bu kitapta
biz bu yedi gnden sz edeceiz. nk dnen ve dnne bal olarak da hkmleri
dndren bunlardr. Bu gnler, ierdikleri zahiri hkmler itibariyle, bizim amzdan nasl
olduklarn, ne olduklarn ve ne zerinde grndklerini tespit etmemizle ancak sabit
olabilirler. nk grnen, gecesi ve gndzyle sadece bir gndr. Bu gnn dnen yedi
gn olmas ise gzlemlenmez. Bu yzden biz onu hkm tertibi olarak alglamz ve ilim
kapsamnda ispat etmiiz.
Biz diyoruz ki: yce Allah yle buyurmutur: "Yukevviru'l Leyle ale'n Nehari ve
yukevviru'n Nehare ale'l Leyli / Geceyi gndzn zerine rtyor, gndz de gecenin
zerine saryor." (Zmer, 5) Maddi gnlerden gzlemlenen budur. Bunun ardndan Hak
teala hkm yoluyla iki hakikati aklamtr: "Ve ayetun lehumu'l Leylu neslehu minhu'n
Nehare / Gece de onlar iin bir ibret alametidir. Biz ondan gndz syrp ekeriz." (Yasin,
37) Bu ayette, gecenin asl olduu, gndzn onun iinde bir gayb olduu, sonra ondan
syrlp karld aklanyor, tpk n karanln iine yerletirilmi olmas gibi. Syrp
karmak, zerini rtmek anlamnda deildir. Bu ayette, insanlarn gzlemledii gnden
sarf nazar edilmitir. Bylece bizim amzdan bir husus belirginleiyor. O da "her kesin
giysisini giydii srada" (her eyin ait olduu yere konulduu srada) her gndzn
(cisman veya ruhan) gecesini belirlemek durumunda olmamzdr. nk kendisini
babasndan bakasna nisbet eden kimse melundur.

Yce Allah baka bir hakikati aklarken hkm olarak daha gl olmak zere yle
buyuruyor: "Yu-licu'l Leyle fi'n Nehari ve yulicu'n Nehare fi'l Leyli / Geceyi gndze katar,
gndz de geceye katarsn." (Al-i mran, 27) Bylece yce Allah bunu bir tr manevi
cinsel birleme olarak nitelendiriyor, nk eya bu ikisinin arasndan, onlarn ilikilerinden
trer. Bu anlam u szleriyle de pekitirir: "Yui'l Leyle'n Nehare / Geceyi, gndze
bryp rten." (A'raf, 54) Bu cmle, u ayetteki anlam artryor: "Felemma teeaha
hamelet hamlen hafifa / Ei ile birleince (eini brynce) ei hafif bir yk yklendi."
(A'raf, 189) Burada yce Allah kinayeli olarak cinsel ilikiyi kast etmektedir. Dolaysyla
gece ve gndzn her biri dieri iin bryen, ayn zaman da brnen konumundadr.
Yani her biri dieri iin e ve koca mahiyetindedir. Buna gre gndz vakti treyen her eyin annesi gndz, babas da gecedir. Treyen her eyin annesi gece, babas da
gndzdr. u halde brme, ekip karmadan farkl bir' hkme tabidir. nk ekip
karma, gndzn bryen ve brnen olmaktan dnmesi vaktidir, gece de yle. Ne var
ki, sadece bir ekip karmadan sz ediliyor, dierinden deil. Bunun nedeni de zahirbatn, gayb- grnen lem, ruh- cisim, harf- anlam ve benzeri durumlarn varldr. nk
brme btnyle ruhtur, dndrme ise bu brme ruhunun cismi konumundad r. Bu
yzden gece ve gndz brme iinde dndrlp dururlar, dndrlme iinde
dndrlmele-ri gibi. Biri cisim leminde br de ruhlar leminde geerlidir. O halde
gndzn dndrlmesi gecenin brmesi iin, gecenin dndrlmesi ise gndzn
brmesi iindir. Buna karlk ekip karma bir kere zikredilmitir, nk erbabna aktr
bu durum. br ekip karmadan sz edilmemitir, nk biri bilinince dieri de malum
olur. Eer bu dndrme olmasayd, gzlemleyen kimse brmenin tekrarlanmasna ihtiya
duyduka bu durum tekrarlanmazd. nk bunlardan birinin tekrarlanmas brn
tekrarlanmas iin olmasayd, o zaman varlk leminde cisimsiz ruh veya ruhsuz cisim
olacakt. Byle bir ey kesinlikle olamaz. Bu yzden her ikisinin tekrarlanmas
kanlmazdr.
Aklama:
Ben diyorum ki: Genel olarak gzlemlenen ve herkes tarafndan bilinen gn ile ilgili
olarak, geceyi gndze, gndz de geceye dndrr, diyor. Bu ba lamda acemlerin
hesabna gre gndz geceden ncedir, bu yzden takvimleri emsdir, gne takvimidir.
srail oullarnn mucizeleri akt. Onlarn hayatnda bu yzden olaanst gelimeler
grlmtr. Nitekim yce Allah, Belam b. Baur hakknda yle buyurmutur: "Ateynahu
ayatina fehseleha minha / Kendisine ayetlerimizden verdiimiz ve fakat onlardan syrlp
kan." (A'raf, 175) Bu ayet gsteriyor ki, ayetler onun zerinde bir elbise gibi zahiri olarak
duruyordu. O'na harfler verilmiti ve dorulukla deil, zahiri zellikle amel ediyordu.
Nitekim srail oullarna gre Cumartesi gecesi, sabah Pazar olan geceydi. Ayn durum
haftann dier gnleri iin de geerliydi.- Araplarn genel olarak hesab geceyi gndzden
nce saymak esasna dayanrd. Bu yzden takvimleri kameridir. Nitekim Araplarn
ayetleri, alametleri, mucizeleri zahirlerinin silinip batnlarna yneltilen cinstendir.
Dolaysyla btn milletler iinde onlar tecelllerle ayrcalkl klnmlardr. Nitekim srail
oullarna ilikin "fenseleha minha / ondan syrlp kan..." ifadesine karlk Araplar hakknda "kalplerine yazld." denilmitir. Dolaysyla biz sahip olduumuz ayetle ortadayz ve
doruluk bizimledir- te yandan Hzr'n bize katlma ynnde akl almaz bir gc olduu
(en ok bize yakn olduu) iin, arkada (Musa), onun verdii hkmn gerisindeki srr
kavrayamamt. Dolaysyla bize gre Cumartesi gecesi, sabah Cumartesi olan (Cumay
Cumartesiye balayan) gecedir. Bizim genelimiz, yani Arap lemi/devleti, acemlere gre
ilme daha yakndr. nk onlar dayandklar bu gzlemle syrlp kma kkyla
desteklenmektedirler. Ne var ki hkm bilemediler, bu yzden geceyi gndznden ba ka
bir gndze nispet ettiler, gne takvimini kullanan bakalarnn yapt gibi. nk sadece
dnen gnleri bilirler. Syrl gnlerini arifler bilir. Br-me gnlerini hikmet sahibi bilginler

bilir. Onlar da Nebilerin (Allah'n selam zerlerine olsun) varisleridir.


Konunun Tamamlan:
Yce Allah yle buyurmutur: "Ve ayetun lehu-mu'l Leylu neslehu minhu'n Nehare /
Gece de onlar iin bir ibret alametidir. Biz ondan gndz s yrp ekeriz." (Yasin, 37)
Bil ki, gnler "ey" olduklar iin zahiri, batn, gayb, grneni, ruhu, mlk,
melekt, latifi ve younu vardr. Bir gnn biri zahir, biri de batn olmak zere gndz
ve gecesi vardr. Toplam yedi gn eder. Dolaysyla her gnn kendi cinsinden bir
gndz bir de gecesi vardr. Gndz bu gecenin glge-sidir ve hkmde onun suretidir;
ama bir hakikat olarak. nk gn haftann gnlerine brndrl-mtr. Daha nce
sylemitik. Dolaysyla alt gn bir gne brndrlmtr. Yce Allah yle buyurmutur:
"Yulicu'l Leyle fi'n Nehari ve yulicu'n Nehare fi'l Leyli / Geceyi gndze katar, gndz de
geceye katar..."
Dolaysyla bu una, u da buna girer. nallah bu konuyu ileride
aklayacaz. Gndz gecenin glgesidir dedik, nk gece asldr. Ayn ekilde cisim
de asldr. nk ekil verilmesinden sonra, nefha ile birlikte gndz ondan syrlp
karlr. Gndz rtnme maksadyla geceye dere edilmi halde olur. Gndz ilh
nefhay hisseder hissetmez derhal ona koar ve syrlp km olarak zuhur eder. Cellet
kitabnda maddi gzn akl/manevi gzden daha stn oldu unu belirtmitik.
Ruhun remesinin anlamn aklamaya kalksak bu yapraklar dar gelir. Biz "Kitabu'nNe'e'de ak bir ekilde ortaya koyduk ki, cismin remesi gibi ruh da rer. Bu balamda
olaan st bir tertip sunduk. Oraya baklabilir. Yce Allah "Ve yetn lehumul
leylu neslehu minhun nehar / Gece de onlar iin bir ibret alametidir.
Biz
ondan
gndz syrp ekeriz." (Yasin, 37) buyururken hangi gndzn hangi geceden s yrlp
karldn belirtmiyor, falanca gndz falanca geceden syrp kardk, demiyor. Aksine
mcmel bir ifade olarak ortaya koyuyor ki, Allah'n bu konuya ilikin bilgiyi ilham ettii
kullar meseleyi ayrntl ekilde ortaya koysunlar. Kukusuz Allah nimet bahedendir,
kerem sahibidir. Bu, hitabn akldr. Hikmet ise akln akldr. Bizim syrp
karma ile ilgili szlerimiz, hitabn akl kapsamna girer. Ama brme, katma ile ilgili
szlerimiz ise hikmet kapsamna girer ve akln akl saylr.
Arap dilinde takvimde gecenin gndzden nce kabul edilmesi anlay zerine
diyorum ki: Yce Allah Pazar gecesinden aramba gndzn syrp karmtr; Allah
Pazar gecesi hangi i ve durumda ise aramba gndznde ayn i ve durumda (e'n)
olur. Pazartesi gecesinden Perembe gndzn syrp karmtr; Pazartesi gecesindeki
i ve durum Perembe gndznde de geerlidir. Sal gecesinden Cuma gndzn
syrp karmtr; her ikisindeki i ve durum ayndr. aramba gecesinden Cumartesi
gndzn syrp karmtr; ondaki i bunda da geerlidir. Perembe gecesinden Pazar
gndzn syrp karmtr; i ayn itir. Cuma gecesinden Pazartesi gndzn syrp
karmtr; i ve durum ayn i ve durumdur. Cumartesi gecesinden Sal gndzn
syrp karmtr; Cumartesi gecesi bulunduu i ve durumu Sal gndznde de
srdrr. Bylece hafta tamamland. Buna gre yce Allah her gece ile o geceden syrlp
karlan gndz arasna gece ve gndz koymutur; bylece toplam alt eder. te
bu senin geliimin ve oluumundur ey alt cihete sahip karde! Bu altdan geceler alt, sol
ve arka cihetlerini; gndzler st, sa ve n cihetlerini temsil eder. Bu yzden insan
ehvetinin gecesinden syrlp kmadka gndz, nur olamaz, gnei parlayp yerini
aydmlatamaz. Tpk bir gndzn gecesinden alt gndz ve alt gece mesafeyle
uzaklat gibi iskeletinin heykelinden arnmadka insan, cihet kabul etmez zata
ynelemez. Bunu gerekletirdii zaman parlar, zuhur eder, hkmeder, mahede eder ve
mahede edilir. Kim bu meseleyi btn gerekli-iyle yaamak istiyorsa, yaptmz
aklamalara baksn, dikkatleri ektiimiz hususa insaf gzleriyle ynelsin. Sadece i,
durum (a'n) asndan ikisinin arasndaki ortaklk gzlemlenir. Kukusuz yce Allah fiili bu

ekilde birbirine balamtr. Hkm gecenin ilk saati ve gndzn ilk saati asndan geerlidir. Bylece gece, ilk saatinin vekiline nispet edilmitir, ki bu vekili onun zerine Allah
tayin etmitir. Vekil onun eidir. Ayn durum gndz iin de geerlidir. Bu yzden bu
ekilde nispet ettik.
Tekmile:
Syrp karma ayeti hakknda yeterli aklamay yaptmza gre imdi
brme/katma ayeti zerinde aklamalarda bulunalm. Yce Allah yle buyuruyor:
"Tulicu'l leyle fi'n nehari ve tulicu'n nehare fi'l leyli / Geceyi gndze katar, gndz de
geceye katarsn..." (Al-i imrn, 27) Bizim hesabmzda bir gn yirmi drt saattir. Yce Allah
"gn"de i/durum (a'n) halinde olduunu syledii, iler ve durumlar halinde olduunu
sylemedii iin, gnn btn saatlerinin ayn hkme tabi, ayn bak altnda ve ayn
hakimin ynetiminde olduunu anlyoruz. Bu hakimi Allah onun zerine tayin etmitir, gn
onun ynetimine vermitir. Bu hareketi ona zg klarak onu hareketin zerindeki emir
olarak belirlemitir. Dolaysyla bizim iin sahih gn, btn saatleri eit olan gndr; eer
saatler deiirse, o zaman bir gn olamaz. Bu anlam nce syrp karma gnne dair
hkmde aradk, ama ok azn bulabildik. Dndrme gnne gelince, bu anlamdan ok
uzaktr. Bunun zerine brme/katma gnne baktk, aradmz anlamn onda yeterince
bulunduunu grdk. Hak teala bununla ilgili ifadeyi de serbest ve mutlak olarak
kullanmtr. Sz gelimi, sabah Pazar olan geceyi Pazara katmtr veya akam Pazartesi
gecesi olan gndz Pazartesi gecesine katmtr, dememitir. Bu bakmdan Pazar gecesi
dndrme gecesidir veya syrp karma gecesidir demek gerekmez. Aksine gnn birlii
i ve durumun teklii iin taleb edilir. u halde geceyi ne alalm, dncelerimizi gecenin
ilk saatlerinin zerine bina edelim, Allah'n zerine tayin ettii hakimine bakalm; bu gece
ve gndzn haftann sonuna kadar saatlerini inceleyelim. Bir kere toplan yirmi drt saat
olduunu grrz. Bu saatleri tam bir gn olarak belirleyelim. te bu i/durum gndr.
Sonra baka bir geceye geelim; bylece birbirinden ayr yedi gn tamamlam oluruz. Bu
gnler birbirinden ayr, ama birbirine brnm, katlm haldedirler. Gecesi gndzne ve
gndz de gecesine treme ve reme hikmeti uyarnca birbirine katlmtr. nk
gnlere bir hkm sirayet etmitir. Daha iyi anlamak iin bu hkm saatlere doru
yrtelim. ncekileri senenin derecelerine yrttmz gibi. Bildii zaman ykselmeyi
isteyen varsa sylesin. Ben halkn genelinin bildii gnler ile ilgili olarak konuuyorum ki,
bunlar dndrme gnleridir. nce Pazar gnyle balayalm. Pazar gnnn (el-Ahad)
isminden bereketlenmek iin. nk el-Ahad Hak tealann sfatlarndan biridir. Bu yzden
ncelii vardr. Ayrca kalbi vardr ve btn erefler her adan bu gnde toplanmtr ki,
bakasnda bunlar bulamayz. Ama gndznden nce gecesinden balayalm; nk
ben kamer takvime uyan bir Arabm. Arap olmayan biri de bu hesaba uyar. Bil ki
brme/katma gn olarak hazar gecesi, Perembe gecesinin birinci ve sekizinci saati ile
Perembe gndznn nc ve onuncu saati, Cuma gecesinin be inci ve on ikinci saati,
Cuma gndznn yedinci saati, Cumartesi gecesinin ikinci ve dokuzuncu saati,
Cumartesi gndznn drdnc ve on birinci saati, Pazar gecesinin altnc saatinin
birleiminden ibarettir. te Pazar gecesinin saatleri bunlardr. Dndrme gnlerindeki
Pazar gndznn saatleri de sylediimiz gibi, dndrme (tekvir) gnlerinden Pazar
gnnn birinci, sekizinci, nc ve onuncu saati Pazartesi gecesinde, be inci ve on ikinci saati pazartesi gndznden, yedinci saati Sah gecesinden, ikinci ve dokuzuncu saati
Sal gndznden, drdnc ve on birinci saati aramba gecesinden, altnc saati
aramba gndzndendir. te bu i durum halinde olunan bryen Pazar gndr.
Hepsi yirmi drt saattir ve bir tek nefis gibidir. nk ayn madendendirler. Dolaysyla
bunlardan ancak bir anlam doar ve bu bir anlam varlklarda, kapasitelerine gre eitlenir,
ahslarn okluklarna bal olarak oair, kapasitelere gre farkl trler halinde tezahr
eder. Bu gnde yce Allah, kll tek nefse vahyeder ki, ate in rknn hareketlendir ki

lem snsn. Sonra yce Allah drdnc felein ruhaniyetine, ona yardm etmesini
emreder ki, tesir edip lemi stsn. Bu balamda yanc zellikte olan yanar, kaynama
zelliine sahip olan kaynar. Ayn ekilde yedinci felein ruhaniyetine, yardm et, diye
emreder. O da gcnn yarsyla ona yardm eder. Beinci felein ruhanij'eti btn gcyle
yardm eder. Altnc felein ruhaniyeti gcnn yarsyla,
ikinci felein ruhaniyeti
gcnn drtte biriyle yardm eder. Birinci ve nc feleklerin ruhaniyet-lerinin bu
noktada bir yardmlar olmaz. Bu gndeki ilerden biri, ruhlarn ruhaniyetlere, hareketlerin
de hareketlilere sirayet etmesidir. te iinde olduu gnn ii, durumu (a'n) budur.
ve durum ile ilgili bryen Pazartesi gecesi ise, Cuma gecesinin birinci ve ikinci
saatinden, Cuma gndznn nc ve onuncu saatinden, Cumartesi gecesinin be inci
ve on ikinci gecesinden, Cumartesi gndznn yedinci saatinden, Pazar gecesinin ikinci
ve dokuzuncu saatinden, Pazar gndznn drdnc ve on birinci saatinden, Cumartesi
gecesinin de altnc saatinden mrekkeptir. Bunlar, tekvir (dndrme) gnlerinden bir
gecenin saatleridir.
Gndznn saatlerine gelince; Pazartesi gndznn birinci ve sekizinci saatinden,
Sal gecesinin nc ve onuncu saatinden, Sal gndznn beinci ve on ikinci
saatinden, aramba gecesinin yedinci saatinden, aramba gndznn ikinci ve
dokuzuncu saatinden, Perembe gecesinin drdnc ve on birinci saatinden, Per embe
gndznn altnc saatinden mrekkebtir. te bunlar tekvir (dndrme) gnlerinden,
bryen Pazartesi gnnn zuhur iin tebarz eden yirmi drt saattir. Ki bu ekilde zuhur
etmitir. Allah'a hamdolsun. Bundaki i, durum da birdir. O da udur: yce Allah tek nefse,
sktrlm rknn rnlerini,.uzat, yay diye vahye-der. Feleklerin ruhaniyetlerine de
yardm edin, diye emreder. Bu feleklerin bazs btn ynleriyle bu gnn i ve durumunun
altnda olur. Dolaysyla birinci ve nc felekler btn gleriyle yardm ederler. kinci
felek, dnde gcnn drtte biriyle, dndeki seyirde dier drtte biriyle yardm
eder. Altnc felek, dnde gcnn yarsyla yardm eder. Yedinci felek de yle.
Drdnc ve beinci felekler yardm etmezler. Bu gndeki i kapsamnda btn cisimlerin
geliip oalmas yer alr. Yine bu gnn i ve durumlarndan biri, yamur getiren rzgarlarn esmesidir. Bu gn de hareketler glenmezler.
ve durum ieren bryen Sal gnnn gecesine gelince; Cumartesi gecesinin
birinci ve sekizinci saatinden, Cumartesi gndznn nc ve onuncu saatinden, Pazar
gecesinin beinci ve on ikinci saatinden, Pazar gndznn yedinci saatinden, Pazartesi
gecesinin ikinci ve dokuzuncu saatinden, Pazartesi gndznn drdnc ve on birinci
saatinden, Sal gecesinin altnc saatinden mrekkeptir. Bunlar, tekvir (dndrme)
gnlerinden bir gecenin saatleridir.
Gndznn saatlerine gelince; Sal gecesinin birinci ve sekizinci saatinden,
aramba gecesinin nc ve onuncu saatinden, aramba gndznn beinci ve on
ikinci saatinden, Perembe gecesinin yedinci saatinden, Perembe gndznn ikinci ve
dokuzuncu saatinden, Cuma gecesinin drdnc ve on birinci saatinden, Pazar
gndznn altnc saatinden mrekkeptir. te Sal gn budur. Allah bu gn iaret
ettiimiz bu saatlerden ina etmitir. Bu gnn bry, yedi tekvir gnnde uzanmasndan ibarettir. Kim bunlar aklnda tutarsa, Allah'n bu gndeki iini, durumu bilir. Ki yce
Allah tek nefse vahyetmitir. O da faal kuvvetini gndermi, ince zar andran havann
letafeti ile zuhur etmitir. Buna, Hakkn emrine ve ilh meru snrlandrmaya dayal olarak
felek ruhlardan bazlar da yardm etmitir. Ki bunlar kendi hakikatleri iinde bu zelliklere
sahiptirler. Bu hakikatler de kendileri, ilh snrlandrma ve nispetleri arasnda belirginleirler; ya her adan ya da bir adan yahut iki adan. Birinci ve nc felein
ruhaniyetlerinin yardm sz konusu deildir. Yedinci felein ruhaniyeti birka adan
gcnn yarsyla yardm eder. Altnc felek de yle. Drdnc felek btn gcyle yardm
eder. Ama birka adan sadece gcnn drtte biriyle, ykselii srasnda ise gcnn
drtte biriyle yardm eder. Bu gndeki i ve durumun hkmlerinden biri, hamiyetler,

gazabn yaylmas ve fitnenin kmasdr. Bu trden olmak zere baka eyler de bu gnn
zelliklerindendir. Maksadmz zet aklama yapmaktr. Bunu da "Cetveller ve Daireler"
kitabnda rnekleriyle yeterince akladk.
Bryen i, durum gnlerinden aramba gnnn gecesi ise, Pazar gecesinin
birinci ve sekizinci saatinden, Pazar gndznn nc ve onuncu saatinden, Pazartesi
gecesinin beinci ve on ikinci saatinden, Pazartesi gndznn yedinci saatinden, Sal
gecesinin ikinci ve dokuzuncu saatinden, Sal gndznn drdnc ve on birinci
saatinden, aramba gecesinin on ikinci saatinden mrekkeptir. Gecesinin saatleri
bunlardr.
Gndznn saatlerine gelince; tekvir (dn) gnlerinden aramba gndznn
birinci ve sekizinci saatinden, Perembe gecesinin nc ve onuncu saatinden,
Perembe gndznn beinci ve on ikinci saatinden, Cuma gecesinin yedinci saatinden,
Cuma gndznn ikinci ve dokuzuncu saatinden, cumartesi gecesinin drdnc ve on
birinci saatinden, cumartesi gndznn altnc saatinden olumaktadr. te aramba
gn budur. Bu gnn saatlerini, tekvir gnlerinde eksiksiz olarak sunduk. Sonra kll a'n
(i,durum) gelir. Bu i kapsamnda yan buhar kurunun buharyla karr. Allah nefse bu
karm gerekletirmesini emreder. Feleklerin ruhaniyetlerine de, bu durumun
ruhaniyetine uygun gleriyle ona yardm etmelerini emreder. Bunun neticesinde felekte
yardm etmeyen bir tek ruhaniyet kalmaz. Bu temele dayal olarak bir ok ilim ortaya kar.
, durum ile ilgili bryen gnlerden Perembe gecesine gelince; Pazartesi gecesinin
birinci ve sekizinci saatinden , Pazartesi gndznn nc ve onuncu saatinden, Sal
gecesinin beinci ve on ikinci saatinden, Sal gndznn yedinci saatinden, aramba
gecesinin ikinci ve dokuzuncu saatinden, aramba gndznn drdnc ve on birinci
saatinden ve Perembe gecesinin altnc saatinden olumaktadr.
Gndzne gelince; tekvir gnlerinden Perembe gndznn birinci ve sekizinci
saatinden, Cuma gecesinin nc ve onuncu saatinden, Cuma gndznn be inci ve
on ikinci saatinden, Cumartesi gecesinin yedinci saatinden, Cumartesi gndznn ikinci
ve dokuzuncu saatinden, Pazar gecesinin drdnc ve on birinci saatinden, Pazar
gndznn altnc saatinden olumaktadr. te Perembe gn budur. Bu gnn
saatlerinin tekvir gnlerinden teekkln ifade ettik. Allah'n bu gndeki ii seye-lan ve
tahlil olarak belirir. Bu ile ilgili olarak Allah, feleklerin ruhaniyetlerine nefse yardm
etmelerini emreder. Birinci felek kuvvetinin yarsyla ona yardm eder. Dier feleklerin
ruhaniyetleri de ona kuvvetlerinin yarsyla yardm ederler. Yedinci felek hari. Altnc felek
ise, ona btn kuvvetiyle yardm eder. Arzularn harareti iinde iyici duygusallaan
aklar bu gnn heykeline uygun decek dualar, sadakalar ile kulluk sunduklarnda ve o
gnde Allah'a sndklarnda, o gn Allah'n ii, iyiliklerini sunmak ve dm gibi iinden
klmaz olan ileri zmektir. Biz bunu "Heykeller Kitab"nda akladk. Sonra bu gnlerde
geerli olan iler hakknda yeterli bilgi sunduk. Gerekten o erefli bir kitaptr.
Cuma gecesine gelince; Sal gecesinin birinci ve ikinci saatinden, Sal gndznn
nc ve onuncu saatinden, aramba gecesinin beinci on ikinci saatinden, aramba
gndznn yedinci saatinden, Perembe gecesinin ikinci ve dokuzuncu saatinden,
Perembe gndznn drdnc ve on birinci saatinden, Cuma gecesinin alt nc
saatinden mrekkeptir.
Gndznn saatlerine gelince; Cuma gnnn birinci ve sekizinci saatinden,
Cumartesi gecesinin nc ve onuncu saatinden, Cumartesi gndznn be inci ve on
ikinci saatinden, Pazar gecesinin yedinci saatinden, Pazar gndznn ikinci ve dokuzuncu saatinden, pazartesi gecesinin drdnc ve on birinci saatinden, Pazartesi
gndznn altnc saatinden olumaktadr. Bylece Cuma gn tamamlanm oldu. Bu
gndeki i ve durum, buhar rk-nndeki slakln damlatlmasdr. Bu i, nc ve birinci
feleklerin ruhaniyetlerinin ilh sze dayal olarak klli nefse kuvvetleriyle yardm etmeleri

sonucu gerekleir. kinci felein ruhaniyeti kuvvetinin yarsyla ini esnasnda yardmc
olur. Altnc ve yedinci felekler de yle. Biz burada her gnle ilgili olarak asl ve tek ii ele
aldk. Bunlardan da bir takm iler doar. Ama ilh szle ve iradenin ynlendirmesiyle.
Bizzat yapmak veya fiili olarak stlenmek sz konusu deildir. Aksine bu iler yce Allah'n
bildirdii ekilde gerekleir: "nnema kavluna li ey'in iza erednahu en nekule lehu kun fe
yekun / Biz, bir eyin olmasn istediimiz zaman, ona syleyecek szmz sadece "ol"
dememizdir. Hemen oluverir." (Nahl, 40) Yani sz yneltilir ve istenen derhal gerekle ir.
Her eyi bilen ve her eye gc yeten Allah mnezzehtir.
Haftann son gecesi olan Cumartesi gecesine gelince, bu gecenin saatleri, ar amba
gecesinin birinci ve sekizinci saatinden, aramba gndznn nc ve onuncu
saatinden, Perembe gecesinin beinci ve on ikinci saatinden, Perembe gndznn
yedinci saatinden, Cuma gecesinin ikinci ve dokuzuncu saatinden, Cuma gndznn
drdnc ve on birinci saatinden ve cumartesi gecesinin altnc saatinden meydana
gelmektedir.
Gndz ise, tekvir gnlerinden Cumartesi gndznn birinci ve sekizinci
saatinden, Pazar gecesinin nc ve on birinci saatinden, Pazar gndznn be inci ve
on ikinci saatinden, Pazartesi gecesinin yedinci saatinden, Pazartesi gndznn ikinci ve
dokuzuncu saatinden, Sal gecesinin drdnc ve on birinci saatinden ve Sal gndznn
altnc saatinden olumaktadr. Bryen Cumartesi gnnn bnyesi tamamlanm oldu.
Bu gnde gerekleen ilh i, lemin suretlerini korumak, onu tutmak ve oluturmaktr. Bu
da yedinci felein ruhani kuvvetinin bu ii yapmas emredilmi ve buna vekil klnm nefse
yardm etmesiyle gerekleir. Bir de altnc felek hari, geri kalan feleklerin yar
kuvvetlerinin
yardmsz
konudur.
a'n(i,
durum)
ayetinin
anlamnn
belirginletirilmesine ve bir takm ileri ieren ana iin aklanmasna dair makale sona
erdi. VelhamdutihAllah'a hamdolsun.
Ek:
L yezl "asla yok olmaz" Yaratc her zaman yaratma (an'/i) halindedir. Bu gnler
de ebediyen var olacaklardr; etki, fiil ve etkilenme dnyada ve ahi-rette hep vardr, hep
olacaktr. Yce Allah bu gnlerin devamlln yle vurgulamtr: "Halidine fiha ma
dameti's Semauatu ue'l Ardu / Semlar ve arz durduka orada ebedi kalacaklard r." (Hd,
107-108) Devamllklar hep olacaktr; unlar cennette, unlar da cehennemde. Semlar ve
arz hep olacaktr, gnler daima var olacaktr. Sabit gezegenlerin konkavndan merkeze
inmek suretiyle gnler hep dnecek ve ebediyen olu halinde olacaktr. "Kullema nedicet
culu-duhum beddelnahum culuden ayreha / Onlarn derileri piip ac duymaz hale
geldike, derilerini baka derilerle deitiririz." (Nisa, 56) Burada olu ve bozulu
devamldr, srp gitmektedir. On dokuz zerlerine doup batmaktadr. Bu felein konkav
(kub-bemsi ibkeyi), cehennemin tavandr. Bundan Allah'a snrz. Bu felein yzeyi ise
cennet arzdr, ar da tavandr. te bu gnlerin ruhu budur. Nitekim ilk czde gnlerin
ruhlarnn olduunu belirtmitik. Yine bu feleklerin hareketiyle cennette gnler oluacaktr.
Bunlar, yce Allah'n iinde gkleri ve yeri yaratt gnlerdir. Cehennem ehlinin gnleri ise
bilinen dnyevi gnlerdir ve gne araclyla mahede edilirler. Bu gnler cennetlerde
belli llere dahil iaretlere sahiptirler. Bunlar araclyla vakitler bilinir. Dnya gnleri
vakitlerinde olan amellerin sonular da bunlarla bilinir. Yce Allah yle buyuruyor:
"Lehum rizkuhum fiha bukreten ve aiyya / Ve orada, sabah-akam kendilerine ait r-zklar
vardr." (Meryem, 62) Olu (kevn) cennette hep olacaktr, somut olarak hissedilecektir,
mahede edilecektir. nk Cennet somuttur. Orada dnmler, bir lezzetten dierine,
bir nimetten dierine yenilenme eklinde gerekleecektir: "Ve utu bihi m-teabiha /
Onlara benzer olarak verilmitir." (Bakara, 25) Deiim orada bir suretten dierine, gzelden daha gzele, iyiden daha iyiye, kemlden daha mkemmele do ru olacaktr. Bunun

nedeni, yce Allah'n bu felek harekete yerletirdii srlar ve iinde tertip ettii hikmetler ve
ayetlerdir. Nitekim ayetlerde iaret edilen hususlar bizim kardmz bu sonular
destekler niteliktedir: "Kulu verebu / Yiyiniz, iiniz..." (Bakara, 60;Tur, 19; Hakka,24;
Mrselat,43) ifadesinde olduu gibi. Bir eyi yiyen kimse, o eyin dzenini ortadan
kaldrm, onu zerinde bulunduu suretten baka bir surete dntrm olur. te
stlahta buna fesat/bozma denir. Ama biz bu ifadeden ve tayir (deitirme) ifadesinden
kanyor, onun yerine tahvil (dntrme), tahlil (zme) ve terkip (birletirme) ifadelerini
kullanyoruz. Dolaysyla bir eyden dnm olunca bu, tahvildir; bir eyin nitelii
deiince, bu da tahlil veya terkiptir. Hi kukusuz dnmde, objenin ayn kalmas,
sadece niteliin deimesi mmkndr. Re-sulullah'tan (s.a.v.) rivayet edilen sahih bir
hadis bizim bu grmz destekler niteliktedir. "Cennet ehlinin yedikleri, byk abdest
veya bevl eklinde dar kmaz. Aksine bedenlerinden miskten daha ho kokulu bir ter
olarak dar kar." Elma ve ku eti ile ter arasnda ne gibi bir iliki olabilir!. te bu, Cennetteki deiim ve oluumdur (tekvin). nk ter yeni olumutur. Ku eti ise yenmek
suretiyle deimi ve dnm olur. Ayn ekilde cennet pazarna dahil olan deiik
suretler de buna bir rnektir. O gn i dnyamzda yaadmz trl haller gibi.
Muhakkiklere gre, ilh makamdan dolay lemde bu tr dnmlerin olmas
kanlmazdr. nk "Klle huve yevmin huve f an'/O her gn/an yaratma halindedir."
(Rahman, 29) ayetinden bu anlalyor. Dolaysyla bu dnm, bir suretten dier bir
surete, bir iten dierine doru gerekleir. Nitekim Neb Aleyhisselmu efendimiz bir
hadisinde buna iaret etmitir. yle ki: "Yce Allah kyamet gn bir taifeye bilmedikleri
bir surette tecelli edince, bunlar Ondan kanrlar. Bunun zerine Allah, onlarn bildikleri bir
surete tahvil ederek onlara tecelli eder." u halde dnm lemde srekli bir haldir ve bu
kanlmazdr. Ayrca bize gre ateten ve nurdan ruhan varlklarn bedenlere brnmesi
inkar edilemez.
O halde akl banda olan bir kimsenin eitlenmeleri ve deimeleri inkar etmemesi
gerekir. Yce Allah'n her gn gerekletirdii a'n (i, durum) da ancak byle eylerle
ilgilidir. nk yce Allah'n lemdeki her varlk hakknda bir ii, bir durumu vardr. u ilh
genilie bakn; ne muazzamdr! Daha nce gnlerin hep olduklarn ve ebedi srdklerini,
iin, durumun (a'n'm) hep olduunu vurgula-, mtk. Dolaysyla fiil her zaman olacaktr
ve ebedidir. O halde etkilenmenin de ebedi olmas kanl: mazdr. Nitekim yce Allah
yle buyurmutur: "Se nefrugu- lekum eyyuha's sekalan / Ey insan ve cin! Sizin de
hesabnz ele alacaz." (Rahman, 31) Bu ayet, fiilin tertibine, dzenine iaret etmektedir.
Gnlerle ilgili olarak yaptmz aklama yeterlidir. nk bu kadar aklama doyurucudur.
Yedi bin sene olan misil gn, bin sene olan Rabbin gn, elli bin sene olan "O"nun
ykselilerinin gn, yirmi sekiz gn olan ay gn, yz altm gn, yani tam bir sene
olan gne gn, yaklak olarak otuz sene olan Zuhal gn, dier yedi gezegenin gnleri,
on iki bin sene olan ko burcu gn, zamann mrne denk olan sair burlarn gnleri, son
gnnde olduumuz baak burcunun gn, ve ilk gnnde bulunlduumuz terazi
burcunun gnn ki, alt bin senedir bu gnlerin tm el-Futhatul-Mekkiye adl
eserimizde aklanmtr. Ad geen eserimize baklabilir. Bu ksa aklama kapsamnda
bunlar yeniden ele almamza imkan yoktur, nk vaktimiz dardr.
lemlerin Rabbi olan Allaha hamdolsun. Salt ve Selam efendimiz Hz.
Muhammedin, onun ehlibeytinin ve ashabnn zerine olsun.
nallah bundan sonra Kitabul-Kurbe Yaknlk Kitab yer alacaktr.

ALTINCI KTAB

KTABUL
KURBE

YAKINLIK
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

KTABUL KURBE YAKINLIK KTABI


Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet O'ndandr
Kullarndan dilediine ilham ilimlerinin hususiyetlerini tahsis eden, her sahnede ve
her konumda celal ve keremiyle onlara tecelli eden, nimetlerinin bilgilerini ve faziletlerinin
ltuflarn onlara baheden, eitli ilahi tasarruflarla ve trl hkm rnekleriyle onlar
ruhlar lemlerinde ve cisimlerin younluklar arasnda dndrp duran, bu lemler iinde
kusurlu davranmakla hkm eksiksiz uygulamak arasnda onlar ikame eden Allah'a hamd
olsun. Nitekim kullar, dzeni bozulmu nice emirleri dzenli bir hale getirip icra ederken,
dzeni seri olarak uygulanan ve salam ve kaynam bir ekilde yrrlkte olan nice
dzeni de bozarlar. Bylece ilahi ltuf sayesinde sz, daha nce eri, br, belli bir kvam olmayan anlalmaz acemce iken, doru, anlalr ve belli bir sistemi olan z Arapa
olmutur. Bunun neticesinde szn kayna basiret ve anlay sahiplerine yakn olmu,
anlalmas daha nce zor ve iinden klmaz olan nice hususun alglanmas kolaylamtr. lahi mesaj, kapallk makamndan aklk makamna intikal etmitir. Bu ak
ve anlalr mesaj araclyla ycelikler makamndan insanlara ikramda bulunulmu,
destekileri olan ulu Allah tarafndan, sze kar takndklar mspet tavrlaryla aziz
klnmlardr. Allah ilahi mesaj benimseyen, onu zmseyen kullarn izzet sahneleriyle ve
alametleri gz nndeki kantlarla pekitirip desteklemitir. u halde bu kullar, grkemli
Muhammedi makamlarda tebarz etmilerdir. Ki Kura'n diliyle yle denilmitir: "Ya ehle
Yesrib la mukame lekum "f sadri terifin" ferciu /Ey Yesribliler! Artk sizin iin durmann
sras deil, haydi (sadr'a ereflenerek) dnn." (Ahzb, 13) -Allah size rahmet etsindoruluk ve hakikati bildirme (ird) yollarna dnn. nk siz, insan suretinde grnen
tertemiz meleklersiniz, sizler sayg deer resullersiniz. Onlar, ilahi yaknlk mesaj ile
gnderilen, ilahi kelam ile ereflendirilen Resuln dilinden izzet ve erefle
nitelendirilmilerdi. Bu yzden hakikat pnarlarn gn yzne karrlard. Akli meselelerde
ve tasavvur kaynaklarnda bilginin incelikleriyle telere nfuz eden basiretlere sahibdirler.
Fiilleri, vclkleri, vaziyetleri ve yeri-cilikleri gibi gerekleriyle birlikte her eyi bilen yce
yaratcya nispet edileri itibariyle edeb tavr iindeydiler. Ki bu fiillerin bazs, tam yergi
babnda halis olarak belirginleirler. Gemiyi delmek gibi: "fered-tu en aibeha / Onu kusurlu
klmak istedim." (Kehf, 79) Burada, onu kurtarmak istedim, denilmiyor. Nitekim
hastalandm zaman bu, ar ve elemlerin tahakkm ile gerekleir. Fiillerin bir ksm ise
mterektir, ayrlmazlk kaziyesinin gerei olarak. Musa'nn (a.s) arkadann ocuu
ldrmesi olaynda olduu gibi. Baz fiiller de srf vg niteliklidir: "Fe huve yefini /Bana
ifa veren O'dur." (uara, 80) Altnda yetimlere ait hazinenin bulunduu duvar onarmak da
bu tr bir fiildir. u halde bu sekin kullar, ilahi snrlar amaktan ve gnah ilemekten
beridirler. Ktlklere kar gayretlilik niteliine sahibdirler. Bu yzden sr ve ketmetme
ehlidirler. Byklk taslayan zorbalara kar hametli bir grnmleri vardr. nk yce
Allah, selam menzilinde onlara tecelli etme erefini bahsetmitir. Kusurlu hallerinde zatlar
izzetle vasfedilmitir. Bu yzden onlar "otalar iinde sahihlerine tahsis edilmi hurilerdirler. Rablerinden gelen apak bir delil zeredirler, kendilerinden bir ahid de peinden
bu delili pekitirmitir. Bylece onlar iki gzelliin, yani iman ve slam'n gereklerini yerine
getirmenin balarna yceltmi, onlar ilahi kuvvetle desteklemitir. Btn mahlukatm
ayanlar, daha dorusu gecelerin ve gndzlerin ayanlar dzeyinde seyre kmalarn
mmkn klmtr. Geri, baka ayaklarla deil, Mu-hammed'in (s.a.v.) ayayla
onurlandrlmlardr. Bu da szn ettiimiz hususlarda hcum ve ileri atlmaktan

alkoymam onlar, aksine saknmadan ileri atlma ve geri durma konumlarnda glerine
g katmtr. Onlar yle ferdlerdirler ki, aptallar onlar tanmazlar, Evtadlar onlar
gremezler, Gavsn, Kutbun ve mamn hkm onlara gemez. Allah'n salt ve selam, bu
saydmz hususlarn parlak nurlarnn bir ksmn oluturan Hz. Muhammed'in zerine
olsun. Ki vesile, fazilet, yksek derece, Makam- Mahmuddaki gizli vgler, kemal ve
tamamlk O'na aittir. Salt ve selam O'nun ehlibeytinin de zerine olsun. Bulutlar n
glgeledii kklerinde iken onlar, alimler onlarn zlemiyle nefes alp vermektedirler.
Yldzlar parad ve gvercinler tt srece deil. nk bu, sonu olan bitimli bir haldir.
Ariflerin gayesi bekadr, devamllk niteliindeki tanklktr. Ve selm sonsuza dek onlarn
zerine olsun.
mdi... Hi phesiz genel hakikat, klli kul zerinde hakimiyet kurunca, ahidinin
zerinde delaletleri belirince, kendisini izhar edende alametleri, olaanstlkleri zuhur
edince her sddk sddkl itibariyle zndklna tank olur. Nfuz ve hkm sahibi imam
da yle. nk Hakkn bir vehesini almtr ki, onun araclyla yaratcsna ve var
edicisine bakmaktadr. Bu yzden fertler olarak isimlendirilmilerdir. Yani genellik hkm
onlar iin geerli deildir. Ancak makam bu olan bir kimse, halkn gznden gizlenme
gcne de sahiptir. Mahlukat, onun bnyesini ifsat edecek ekilde ona musallat olamaz.
lerinden bazs bu makama ulamtr; fakat bu makamda kendisine bir kuvvet
balanm olmasna ramen, onu tamaz, bu makamn hkmlerinin izleri de zerinde
belirginlemez, Ebu Bekir es-Sddk vb. gibi. Ancak yine de baz konularda bu makamn
hakimiyeti kendini gsterir ve inkar dili ancak bunun hakknda gaflet ve unutkanlk eklinde
tanklk eder. Sonra bu konumu bilmesine ramen asl konumuna geri dner. Buna
mer'in (r.) u szn rnek gsterebiliriz: "Allah'n, Ebubekir'in gsn savaa atn
grdmde bu tavrnn hak olduunu anladm." Bu makamda karlama olur. slam
ulemas itihat ettikleri zaman, bu makamda hkmlerini belirginletirirler. Bu makamda
onlara tecelliler belirginleir, bilmedikleri hkmleri tarifleriyle bilmeye balarlar. Fakat bu
mertebeyi bilmediklerinden onu kendi grlerine nispet ederler. Sonra mte-hid olmad
halde, hkm veren, bilinen itihat yolunu izlemeksizin ayn hkm alan birini grdklerinde, -yan yollar ayr olmasna ramen hkm ayndr- evet, byle birini grdklerinde
ldrlmesi iin fetva verir, zndklna tanklk ederler, bu caiz deildir, helal olmaz derler.
Onlara yle cevap vermek gerekir: Allah'n dininde itihad edecek mtehidler iin
koyduunuz bu artlar siz kendiniz mi koydunuz, yoksa Resulullah'tan (s.a.v.) m naklettiiniz? Eer siz koyduysanz, sizin bir kerametiniz, bir ayrcalnz yoktur, ayet kitab ve
snnetten ve bu gr savunanlarn icmasndan naklettiyseniz, o zaman delil getirin.
Eer deseler ki: Resulullah (s.a.v.): "Her mte^ hid sevap alr. Hakim itihad edip
yanhrsa ona bir sevap vardr, eer isabet ederse ona iki sevap vardr." buyurmutur. Biz
deriz ki: Resulullah (s.a.v.) doru sylemitir. Siz sadece onun szn anlamsnz, baka
deil. Biz, mtehitle ilgili olarak size itiraz etmedik, bizim szlerimiz mtehidin artlaryla
ilgilidir; bu artlar sizin iin kim belirledi? Diyelim ki, mtehit iin koyduunuz artlar
dorudur, o zaman size unu sormamz gerekiyor: tihad trlerini sadece bununla
snrlandrmanzn gerekesi nedir? Sonra diyoruz ki, mtenitle ilgili bu artlar naklidir.
Ayrca itihat iin bir yol daha var. O da nefsi ber-raklatrma, arndrma ve vgye deer
Hakk ile donatmadr. Rabbani ahlaka sahip klma, Allah'tan ilim almaya onu hazrlayp, bu
ilimleri alabilecek kabiliyetlerle donatmadr. Mahal bu ekilde arnnca, berraklanca, her
hangi bir mesele ile ilgili hak onun iin belirginleir, tpk sizden bir mtehide belirginletii
gibi. Grld gibi yollar farkl ama hkm birdir. Byle iken, hangi gerekeyle hkm
afii'den alyorsunuz da rnein onun arkada ey-ban er-Rai'den almyorsunuz? lim
Allah'ndr, sizin deildir. Sizin greviniz itihat etmek, gzlem yapmaktr, bunu
yaptnzda Allah ilmi onunla beraber ve onun ardndan yaratr; ister aklen tasavvur edilen
eylerle ilgili olsun, ister verdiiniz hkm zanni olgularla ilgili olsun. Ayn ekilde bizim
arkadalarnda dervilik, Allah'a snma, bilgiyi edinmede doruluk azimeti, kendi gcne

ve kudretine dayanmama eklinde arnmaya ve hazrlanmaya dair itihatlar olur. Bu


itihatla birlikte ve onun ardndan, tpk sizde olduu gibi Allah ilmi yaratr. Byle iken bu
yaptnz taassup deil de nedir? te yandan eer siz tuttuunuz yol itibariyle insafl ve
tutarl davranrsanz, amel ederek bu hkm veren kiinin verdii hkme objektif olarak
bakarsanz, daha nce sizden olan bir mtehit tarafndan sylendiini de grrsnz. Bir
kii de olsa sylemi birini grrsnz. Sonra bu hkmn sizin ynteminizi kullanan biri
tarafndan sylendiini grdnzde bunun hak olduunu sylemek durumunda
kalrsnz. Yani daha nce batl ve fsk olarak nitelediiniz ey birden hakka dnr! Peki
sizin dayandnz bu yntemin masum olduuna, yanlmazlna ilikin deliliniz nedir? En
fazla, yaptmz itihad unu tasdik etmemizi unu da yalanlamamz gerektirdi, diyebilirsiniz. te kavgann kt nokta da budur. Allah bizi de sizi de affetsin. Rivayet zinciri
ok da salam olmasa da msned bir hadis rivayet edilmitir, yle ki: "Resulullah (s.a.v.),
bir hususta delil olmad zaman, iki salih kiiye ba vurulmasn ve onlarn verdii hkme
uyulmasn emretti." Ancak biz, kar tarafn ileri srebilecei rivayet zinciri salam
olmayan ve de tevil edilecek gibi de olmayan bu tr haberler iin kant istenmesine itiraz
etmiyoruz. Bilakis bizim izlediimiz yntem, size kar kmamz gerektirmektedir. Bu
rnei, belki iinizdeki gafiller uyanr ve insafa gelerek tutumundan vazgeer diye sunduk
nk bizde galip olan durum ve baz bireylerin tutumu, lem hakknda ak bir hkm
vermeyi terk etme eklinde belirginleiyor. Ancak onlarn nemsedikleri baz hususlar
vardr. Hi kukusuz mtehi-din katline fetva verdii kimsenin kabul etmesinden maksat,
zerinde bulunduu halden kaynakland ve bunun da eriattan karld hususudur.
Ancak izzeti ve hakimiyeti onu katletmesine engel olur. O halde mtehit katline fetva
versin, ama egemenlii, katline fetva verdii kiiyi kuatamayacaktr. stelik bu
sylediimiz zahiri ulemann en glleri iin geerlidir. Bizim arkadalar ise, byle bir
kanaat getirdiklerinde veya katlinin gerektiine karar verdiklerinde, o kiinin egemenlii bu
karar uygulamalarna engel olmaz, arkasna sndklar salam kaleleri de. Bir ekilde ya
kendisinden ya da baka birinden kaynaklanan bir ey devreye girer ve onu ldrr. Bunu
yaparken kendilerine kar kullanlacak veya sizin onu teslim almanza neden olacak bir
hkme de ihtiya duymazlar. Eer anladysanz, kukusuz size gerei ifade ettik ve sizi
hak yola ilettik. imdi arkadalarmza dnelim ve yle diyelim: Ey dostlarmz! Ey
kendilerini gizleyen tertemiz esjiyamz! u ferdi mertebelere kar ilgisiz duran tertemiz
garibanlar! Susun; sustuunuzda dinleyin; dinlediinizde anlayn; anladnz zaman amel
edin ve gvenin. Umulur ki kurtulua erersiniz.
Biliniz ki, Ebu Hamid el-Gazali gibi bizim yolumuza mensup birok kii, sddklkla
risalet arasnda bir makam olmadn sanmtr. Onlara gre sd-dkln omuzlarna basp
ykselen bir kimse nbvvet makamnn iinde bulacaktr kendisini. Ama kaplar bize
kapaldr, dolaysyla sddkln omuzlarna basp yukar kmann bir yolu yoktur. Ama
biz, onlarla ayn saf doldurmaktayz. Asl amacmz da budur. Biz sddk derken Ebubekir'i,
mer'i veya bir bakasn (Allah onlardan raz olsun) kast etmiyoruz. nk Ebubekir'in
hal ve tavrlarnn geneli onun sddk olduunu gsteriyor. Sddklardan bakalar da bu
makamda ona ortaktrlar. Bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Ulaike humu's
Sddikun / te onlar sddklardr." (Hadid, 19) Sddk (Ebube-kir), gsne yerleen,
Allah'n kendisine bahettii bir sr ile stn klnmtr ve Resulullah (s.a.v.) da buna
ahidlik etmitir. unu demek istiyoruz: Bize gre sddkhkla risalet arasnda bir makam
vardr ve bu makam bizim zikrettiimiz makamdr. Benim sylediim, Ebubekir (r.) ile Hz.
Nebi (s.a.v.) arasnda bir adam olmaddr. Biz sddklktan sz etmiyoruz. Dolaysyla
velilerin en yksei Ebubekir'dir. O halde bu makam elde etmek iin Allah sizden raz
olsun aln. Bu makam grmenizi salayacak alametleri de sizin dikkatinize sunuyorum.
yle ki: "Halvet Kitabnda szn ettiimiz gibi halvetin artlarn yerine getirirseniz, gaybi
sahneler sizin iin ykseltilir-se, bunlar katetseniz, gzlemleseniz, bizzat hemhal olsanz,
bunlara muttali olsanz, arnsanz, kutsal makamlara vakf olsanz, irfani bilgileri kabul
etseniz, biliniz ki, siz byk velayete dahil, kuatc byk daireye girmisiniz. Dolaysyla

leme hkmetmek eklinde meselelere musallat olmayn, ya da zahiri olarak bu konulara


ynelik hakimiyetinizi gstermeyin. Buna ilikin kesin bir gcnz olmasna ramen.
nk bulunduunuz makam ok yksektir. Yce Allah bu makamda, farknda olmadnz
bir ynden sizi yava yava sonuca gtrecektir. Nitekim yle buyurmutur: "Ve mimmen
halekna umme-ten yehdune bilhakki ve bihi ya'dilun vellezine kezze-bu bi ayatina
senestedricuhum min hays la ya'lemun ve um li lehum inne keydi metin /
Yarattklarmzdan, daima Hakka ileten ve adaleti Hak ile yerine getiren bir mmet bulunur.
Ayetlerimizi yalanlayanlar, hi bilmeyecekleri yerden yava yava helake gtreceiz.
Onlara mhlet veririm; benim cezam etindir." (A'raf, 181-182-183) Bu ayetlerde yce
Allah dnyadan sz etmiyor. Kukusuz bu trden olmak zere size de mhlet verir. nk
Allah mhlet verir. Her taifeye arzu ettii ve ak ile baland ynden mhlet verir. Bu
hususta dnya ehli ile ahiret ehli arasnda bir fark yoktur. Bu taife ile ilgili istidrac (yava
yava helak edici akbete srklemek) ve tuzak ok daha abuk ve dier taifelere gre ok
daha etkili olur. Allah iin! Allah iin! Her hangi bir hkmn tesine gemeyin, tren ve
ekil ulemasmca bilinen hadlerden herhangi birini amaya kalkmayn. Geri bu trenci ve
ekil alimleri arasnda bu hususta ihtilaf vardr ve birinin helal dediine br haram diyor.
Yine de sen bu ekil ve kalp ulemasn taklit etme; ama ona muhalefet de etme. inde
bulunduun anda sana yneltilen ameli senin iin esenlik ve selamet olabilecek ekilde
yerine getir. Btnyle nefsinle megul ol. Onlarn toplandklar yerlere git. Topluca
bulunduklar yer yoksa, ounluun olduu yerde ol. Eer ounluun bulunduu bir yeri
bula-mazsan, bu takdirde amalanan bu meseleden sz eden kimselerle beraber ol.
Tarik ehli, bu gibi eylere nadiren ihtiya duyar. Onlar dnyadan uzaklamlardr. Bu
yzden fiilleri azdr, dolaysyla onlara uygulanacak hkm de azdr. Allah sizi muvaffak
klsn, eer hkmlerin zemininde bulunmay, seri hkmlerle ilgilenmeyi uygun grrseniz
ve bunun da bekisinin Cebrail (a) olduunu anlarsanz, bilin ki, bu, szn ettiimiz
makam elde etmenin ilk admdr. ayet hkmleri ieren bu levh nne konursa, o
zaman vaziyetleri ve hikmet ve nbvvet yasalarn gzlemleyeceksin, asrlar ve
mekanlar, halleri gzlemleyeceksin. Sonra ahslarla kaim olduklar iin bu hkmlerin
hallere ynelilerini de gzlemleyeceksin. Dolaysyla bir hkm bir ahsa uygulanrken
onun hali esas alnr, kendisi deil. Bu yzden grdn eyi iyi koru.
Bil ki, Cibril, vahiy indirilen Resulden bakasna inmez ve bir eriat neshetmez. Bu
nedenle sen bu noktada bir vesile erevesinde bilinli olarak amel et. Eer bu makam
elde etmek istersen bu levhten kalbine bir eyler yansyacaktr. O srada Cebrail'i suretini
greceksin, ama Cebrail deildir. Bu, velilere has bir makamdr. Bu sureti grdnde ona
bak. Eer bu suretin sana baktn grrsen, anla ki sen velilerden birisin. Sana baktn
grmezsen, bil ki sen bu makam iin istenen biri deilsin. O halde edeb tavrn takn ve
geri dn ve tasarruf yetkisi olmayan velilerden ol. Dikkatini Cebrail suretinde grdn
hakikat zerinde younlatr. Orada bir ok letaifin etkin bir ekilde uzatldn greceksin.
Hkm nitelikli iniler bu letaifi belirginletirmitir. Sen de onlarla birlikte en aa kevne
doru in. O zaman bunlardan bazlarnn fertlerin kalbleriyle, bazlarnn da ekil ve kural
ulemasndan mtehitlerin kalbleriyle irtibatl olduklarn greceksin. Yine bu ahslarn
kendilerine verilen hkmleri tam bir edeb iinde aldklarn, ekil ve zahiri kural ulemasnn da gzlerini kendi fikirlerine diktiklerini, fikirle-rininse realitede deiken olduunu
greceksin. Bu letaif, onlar iin realiteye sirayet eder. Bu yzden hkmler onlara ince bir
perdenin gerisinden grnrler ve, "u mesele ile ilgili hkm udur", derler. O halde
zaman, mekan ve hali her bakmdan, her adan tahkik et. O mtehidin realitesini
aynisiyle grrsn. Ki bu hkmden baka bir hkme dnm olmas da muhtemeldir. Bu
noktada sen letaife bak; zaman, hal veya mekana gre esti ini greceksin.
Peygamberlerin mucizelerinin, velilerin kerametlerinin ve erbabnn harikuladeliklerinin
mekana, hale ve zamana gre farkl olmasnn nedeni de budur.
Sonra, Allah sizi muvaffak klsn, Cibril (Cebrail) suretinde olup elinde levh bulunan

hakikate bakn. Bu levh, Cebraile ilka edilmi, ama resullere (salavatullah aleyhim] ilka
edilmemitir. Cebrail gerekte kendi suretindedir. Biz ii aksinden ifade ettik, nk sizin
Cebraile ilikin bilginiz, hakikate ilikin bilginizden aadr. Bu yzden baz ariflerin yle
dedikleri aktarlmtr: "Cebrail, velilerin kalb-lerinin zerine iner. nk surette ortaklklar
vardr ve inileri de hissederler." Ancak bu arif insaf lleri dahilinde konumamtr ve bu
szn sahibi hakikati hakkettii ekilde ifade etmemitir. Aksine, byle bir makama sahib
bir kimsenin syleyecei bir sz deildir bu. Sonra bu huzurdan, bu latifelere bakmaktan
gzlerini evir ve kavmin bu balamdaki mertebelerine bak. Resullerin arifler olarak ve
velilerin de resul olmayarak btn beeriyetin mertebelerinin stnde bir mertebede
olduklarn grrsn. Daha sonra bu makamdan bu levhe inilerini, hkmle inmeyi kabul
edilerini grrsn. Bu levhin yannda onlara Risalet hilat giydirilir ve bununla birlikte
inerler. Bu yzden Onlar, arif veliler olular itibariyle Resul olularndan daha yksektirler.
nk velayet ve marifet, onlar kutsal huzurda mahede enginliine hasrederken,
risalet, onlar daha dar bir leme, ztlarm gzlemlenmesine, Firavunlarla ve zorbalarla kaim
ilhi isimlerin iddetine tank olmaya indirir. Onlar asndan isimlerin isimlerle
vurumasndan daha ar bir ey olamaz. Bu yzden Hz. Resulullah (s.a.v.), fiillerden ve
hallerden Allah'a sndktan sonra "Euzu bike minke / Senden sana snrm" derdi.
Bunun nedeni sz konusu makamn iddetidir. Ey kardelerimiz! Buna ahid olduunuz
zaman, Aleyhisselm'n u hadisinde ifadesini bulan risaletin varislerinin izgisine bakn:
"el-lemu veresetu enbiyal / Alimler Nebilerin varisleridir." Bir de u ayete bakn: "Ve
inne'l arde yerisuha ibadiye's Salihun / Yer yzne salih kullarm varis olacaktr." (Enbiy,
105) nk bu noktada hkm yetkisi onlara aittir. Muhakkik bir ariften kapal bir sz duyduunuzda, "velayet, en byk nbuvettir. Arif velinin mertebesi resuln mertebesinden
daha yksektir" dediini grdnzde, bilin ki, bu sz, ahslar itibariyle, yani insan olarak
ele alnlar balamnda sylenmitir ve bu balamda sbjektif bir hkm asndan cinsin
bir fazileti ve erefi olmaz. Faziletler ve stnlkler ancak mertebelerle irtibatl olur.
Dolaysyla Nebiler salavatullahi aleyhim, ancak mertebeleri itibariyle dier insanlardan
stndrler. rnein Hz. Rasulullahn (s.a.v.), hem velayet, hem nbvvet hem de risalet
mertebesi vardr. Velayet ve marifet mertebesinin varl daimidir. Risalet mertebesi ise
srelidir; tebli ile birlikte son bulur. Bu bakmdan daimi ve kalc olan stndr. Arif veli
O'nun katnda mukimdir, resul ise Onun katndan kar, ikame etme hali kma halinden
daha yksektir. Bu bakmdan Hz. Nebi (s.a.v.), arif bir veli oluu itibariyle resul oluundan
daha yksek ve daha stndr. Ama ahs ayn ahstr, sadece mertebeler
deimektedir. Yoksa biz sradan insanlardan bir veli resulden daha stndr gibi bir
anlam kast edilmiyor. Hor ve zelil olmaktan Allah'a snrz. Dolaysyla keif ve vcut
ehlinin szlerini bu dorultuda anlamak gerekir. nk bize gre nemli olan makamlardr;
biz ancak makamlar ile ilgili konuuruz ahslar ile ilgili deil. Zira ahslarla ilgili konumak
bazen gybet olabilir. O halde konuma, adamlarn sfatlar erevesinde makamlar ve
haller ile ilgili olmaldr. Her payda bilinen bir ieceimiz ve taksim edilmi bir rzkmz
vardr. Allah sizi muvaffak etsin, bu makama erimek iin aln. Dikkatinizi buna ektim,
yolunu da size ak bir ekilde gsterdim. aretlerini diktim, ekil ve kural ulemasnn
verdikleri hkmlerin mazeretlerini ve hkm kaynaklarn ortaya koydum. O halde sakn
onlar eletirmeyin, onlarla mnasebetlerinizi kesmeyin, onlar kskanmayn, onlardan yz
evirmeyin. Ey Allah'n kullar karde olun. Allah emrini indirinceye kadar insanlarn
zerinde bulunduklar durum yerine kendi nefislerinizle megul olun. te bu bilince sahib
olunca arif insan kendi haddinin snrlar iinde kalr. Doruya ileten Allah'tr ve Ondan
baka Rab yoktur.
Bu makamla ilgili aklama erevesinde kitabn gayesi olan konu da son buldu.bizim
arkadalardan hi kimsenin buna dikkat ektiini, bu noktay gzlemlemeye tevik ettiini
grmedim. Aksine zevk almadklar iin bir ounun bu gibi konulara girmeyi menettiini
grdm. Bu yzden yalnz kaldm, akranm arasnda sadece ben bu konuyla ilgilendim.
Buna ramen, mnkirlerin sert tepkilerinden dolay azm ap bir ey de

syleyemiyordum. Ta ki Ebu Ab-durrahman es-Slemi'nin bir kitabn grnceye kadar. Bu


kitabnda bir metin vard ve buna "Kitabu'l-Kurbe" (Yaknlk Kitab) adn vermiti. Bu
yardmc destei bulmaktan dolay ok sevindim.
Alemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun.
Kitap, varid olan bilgiler itibariyle deil amma velkin vakit itibariyle son buldu.
Efendimiz Hz. Muhammed'e, O'nun ehlibeytine ve ashabna salt ve selam
olsun.
Bunu "Kitabu'l-a'lam bi iarati ehli'l-ilham"( lham Ehlinin aretleriyle Alametler
Kitab) izleyecektir..
nallah.

YEDNC KTAB

KTABUL ALAM B ARATI


EHLL LHM

LHM EHLNN
ARETLERYLE ALAMETLER
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

LHM EHLNN
ARETLERYLE ALAMETLER
KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve g Ondandr.
mam, Muhakkik, derin alim Muhyiddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b.
Muhammed b. Arabi et-Tai el-Hatemi (r.a.) der ki: u ilham ehlinin iaretleriyle alametler
kitab, bize ikramda bulunan baz kardelerin istei zerine kayda alnmtr. Kitab,
temenni ettiimiz gibi ekillendirmek zere bu istei yerine getirdik. Bu kitab hazrlarken
amacnn dna kmayacam. Baar Allah'tandr. Ondan baka Rab yoktur. Yce Allah
bir ayette yle buyurmutur: "Fe esaret ileyhi / Ona iaret etti..." (Meryem, 29) Resulullah
(s.a.v.) siyah cariyeye: "Allah nerededir?" diye sordu. Cariye dilsiz olduu iin ge iaret
etti. Bunun zerine Resulullah (s.a.v.), cariyenin sahibine: "onu azat et, nk o mmindir",
dedi.
BAB
R'yet "Allah' grmek":
Hz. Ebubekir es-Sddk (r.a.) yle demitir: "Her neyi grdysem mutlaka Allah'
ondan nce grdm." Hz. mer el-Faruk (r.a.) yle demitir: "Her neyi grdysem
mutlaka Allah' onunla beraber grdm." Hz. Osman'dan (r.a.) da yle rivayet edilir: "Her
ne grdysem mutlaka ondan sonra Allah' grdm".
Bazlar yle demilerdir: "Ne grdysem mutlaka Allah' yannda grdm." Kimileri
yle demilerdir: "Her ne grdysem mutlaka Allah' iinde grdm." Bazlarnn da yle
dedikleri aktarlmtr: "Grdm srada hibir ey grmedim." Bazlarnn sz yledir:
"Hibir ey grmedim." Kimi de yle demitir: "Onu gren hibir ey grmemitir." Bazlar
yle demilerdir: "Ancak bir eyde grlr." Kimilerin szleri de yledir: "Kendini gren
Onu grmtr. nk grme birbirini takip eder kendini bilen Rabbini bilir." Bazlarnn
dedii udur: "Grme ancak grmenin nefyedilmesiyle sabit olur. Dolaysyla Onu
grmeyen Onu grmtr." Birinin sz de yledir: "Onu grdmden beri Ondan
bakasn grmedim." Bir dierinin sz de yledir: "O'nu, ancak O'nu bilen ve ancak
O'nu bildii gibi grebilir."
BAB
Sema "Allah' iitmek":
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Fe ecirhu hatta yesme'a kelamallahi /
Allah'n kelamn iitip dinleyinceye kadar ona eman ver." (Tevbe, 6) Allah' iitmek ile ilgili
olarak u tr szler sylenmitir: "Onu iiten her eyi iitir." "Ancak aletsiz duya bilenler
O'nun szn iitebilir." " Bir eyde Onu iiten, ama baka bir eyde Onu iitmeyen, Onu
iitmemitir." " Hi kimse, gizlice kendisine seslenmedii srece Onu iitemez." "Onu
iitenin yannda Kur'an ayr ve belirgin olarak grnmez." "Onu iittiini iddia eden

kimseden, Onu anlayp anlamadn sorun. nk O, ancak anlamakla iitilir." "Onu iiten
indirilmi kitablar, suhuflar, lemde bir tek dilden zuhur eden btn kelamlar iitir." " 'Ey
man edenler'dedii zaman, muhatap sen ol." "Onu iittiimden beri her dili anlar ve btn
anlamlar kavrar oldum." "Konumada Allah'a raiplik etmek sahih ise dinleme hususunda
da naiblik caizdir. Nitekim konumada naiblik vaki olmutur: "Allah'n kelamn iitip
dinleyinceye kadar ona eman ver." Nitekim kulaklar Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ibarelerini
iittiler. itme duyusu ise Hakkn kelamn iitti." "bareler ve delaletler iletiim, ulam
iindir. Kelam bundan te bir eydir. itme konumadan sonra gelir. Dolaysyla iitme
bundan tedir." "Onu iitenin iitmesinin delili, iittii eyin hkmne dair hzndr."
Bunlar, Allah' iitme ile ilgili olarak ariflerden aktarlan szlerdir.
BAB
Kelam "Allah'n konumas":
Yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Ve kel-lemallahu Musa teklima / Ve Allah
Musa ile gerekten konutu." (Nisa, 164) Bu ayetin anlam erevesinde muhakkiklerin
bazlarnn szlerini aaya alyoruz: "Onu ancak kendinden iitirsin." "O, ancak senin
araclnla seninle konuur." "Kim Onunla kendi iinde konumusa, gerekten Onunla
konumutur." "Eer Musa ile onun iinden konusayd, ona seslenmezdi." "Ancak hayat
gizli ve her yere nfuz edici olan seninle konuur." "Ondan baka konuan yoktur. Onu
iiten kimse senin ne dediini bilir." "Onu iitmeyen Onin kelamn bilemez." "Hayat zahir
olan seninle konutuu ve sen de Onu iittiin zaman, sen en yakn olanlarn en yaknsn.
Eer Onu iitemiyorsan, sen en uzaklarn en uzasn. Hayat gizli olan seninle konutuu
ve sen de Onu iittiin zaman, sen yaknsn. itmiyorsan, sen uzaksn." "Kiminle bir
ynden konuursa, o gidicidir." "Onun szlerini iitmeyen ve Onu iitmekle konumayan
kimseyle Hak konumamtr ve Hakk iitmemitir." "Kim btnyle bir lisan haline
gelirse, ite bu Hakkn kelamdr. Kim btnyle iitme haline gelirse, ite bu Hakkn
iitmesinin tamamdr." " Kelam kelamdr. Kim de kelamn etkisi yoksa, onun konumas
sahih olmaz." Bunlar, Allah'n konumasyla ilgili olarak irfan ehlinin szleridir.
BAB
Tevhid "Allah'n birlii":
Bazlar yle demilerdir: "Onun dili yoktur, nk ortada muhatab yoktur." Bazlar
da yle demilerdir: " Ayr bir dil yoktur, bilakis btn diller Onun dilidir. Dolaysyla Onun
hitab bu diller araclyla yine Ona dner. Bakmas, iitmesi ve bilmesi de yle." Kimileri
de yle demilerdir: "Kudret ve irade tevhidle eliir. nk birlik vardr, baka deil. O
g yetirilen ve irade edilen deildir. Bylece varln birlii iptal olur. nk sabit olan fiilin
birliidir." Kimilerinin gr de yledir: Eer tevhidin bir ispat edicisi varsa, bu irktir.
ayet ispat edicisi yoksa, bir makam deildir." Kimilerinin dedii de udur: "Kim, Onu
onunla birliyorsa, Onu birlemi olmaz. Kim Onu kendisiyle birliyorsa, sadece nefsiyle
birlemi olur." Bazlar yle demilerdir: "Birlik "Ben"dir ve konuan Haktr." Bir dier
gr de yledir: "Tevhid, tevhidi ve orta nefyetmitir. Dolaysyla olmas gerektii gibi
sadece O kalmtr." Bazlarnn szleri yledir: " Eer lemi bir grrsen, tevhidin sahih
olur. Eer lemi birden ok grrsen, o zaman tevhid sahih olmaz." Bazlar "Tevhid, bir
aynn ispatdr. Tekliin hkm, birin kendisini, tekliin kendisinin hkmyle ispat etmesi
eklindeki ispat edicinin yargsyla birlikte tezahr eder." demilerdir. Dier bazlar:
"Tevhid; senin Onda ya da Onun sende kaybolmasdr" demilerdir. Kimilerinin aklamas
yledir: "Tevhid, hkmlerin ispat ve anlamlarn zattan nefyedilmesidir." yle diyenler
de olmutur: "Tevhid bir ayndr, bilgi deildir. Onu gren tevhidi bilir. Onu bileninse tevhidi
yoktur." Bazlar yle demilerdir: "Tevhid, birin ncesiz ispatdr." Bakalar da u gr

dile getirmilerdir: "Tevhid, birin, sfat ve niteliklerin ortakl sz konusu olmakszn ispat
edilmesidir." Kimisi de yle demitir: "Tevhid, aynn vasfsz ve niteliksiz ispatdr."
Bazlar: " Tevhid, isimlerin bilinmesidir", bazlar "tevhid, fiilin nefyedilmesidir.", bazlar
"Tevhidi ancak bir olan bilir", bazlar "tevhidi ibare araclyla dile getirmek sahih deildir.
nk o ancak bakas iin ayn olur. Bakasn ispat edenin de tevhidi olmaz." Bazlar da
"Tevhid, Onun zerinde olduu hal hkmnce nefsine sirayet etmesidir."demilerdir.
BAB
Marifet "Allah' bilmek":
Marifetin anlam ile ilgili olarak bazlar yle demilerdir: "Marifet rabbanidir." ,
"Marifet ilahidir." , "Marifet kutsidir." "Marifet; kendinin zerinde bulunduu durumu ve
Onun zerinde bulunduu hali bilinendir." Marifet; kendinin zerinde bulunduu durumu
bilmen, buna karlk Onun zerinde bulunduu hali bilmekten aciz olmandr." "Marifet;
kendini kendinle bilmekten aciz olmandr." "Marifet; marufu (bilineni) marufla grmektir."
"Marifet; seninle Onun bir araya gelmesidir." "Marifet; seninle Onun arasndaki snrn
bilinmesi, bylece senin sen, Onun da O olmasdr." "Marifet; ondan bakasn (masivay)
Onunla dnmen, sonra masivay Onda yok etmen, bylece Onun ve senin zarf
olmanzdr." "Marifet; hikmetlerin bilinmesidir." "Marifet; tevhid esintilerinden biridir, onu
nefes sahipleri tanr."
"Marifet; her eyi ayniyle grebilme konumuna gelmedir." "Marifet; ara istiva eden
iindir." " Kimin ar varsa marifeti de olur, arta iken ona arif denir." " Marifet; hakkn ve
kulun uyutuu ve lem zerinde tasarruf edildii alandr." "Marifetle ilgili soru sormak
cehaletin belirtisidir. nk marifet btn leme datlmtr, lemde herkes ve her ey
kendi apnda ariftir. -Efendimiz (s.a.v.) Cariyeye sormu: "Allah nerededir?" -Cariye:
"Fis'semai/Gktedir". -Allah vard ve beraberinde hibir ey yoktu. O u anda daha nce
olduu haldedir. Bu iki cevab veren de ariftir." "Marifet; olu (tekvin) srrdr." "Kime (ol)
verilmise, marifet de verilmitir." Muhakkiklerden birine dedim ki: Bir eyhin: Zahid,
kendisine (ol) verilen ve bylece zhde eren kimsedir, dediini duydum. Bana u cevab
verdi: yle iddia etmi, ama iddia batldr." "Marifet, lsz, sama (atahat) szdr."
"Marifet; hkm sabit olmakla beraber ktnn iyiye katlmasdr." Bazlar da: Biz bizimle
bizdeydik, biz bizimle bize geldik, bizi bizimle bizden mi sorarsn? demilerdir.
BAB
Hubb "Sevgi":
Sevginin anlam ile ilgili olarak bazlar yle demilerdir:
"Sevgi sahih deildir." "Ortada sevgiden baka bir ey yoktur." "Sevgi bir zelliktir,
sfat deildir." "Sevgi ilahi bir srdr; her zata layk olduu kadaryla verilir." "Sevgiyi nasl
inkar edebilirsin, varlkta ondan bakas yok ki? Eer sevgi olmasayd, zuhur etmezdi.
Zuhur eden sevgidendir ve sevgiyle zuhur etmitir. Sevgi onun iine sirayet etmitir ve
sevgi onu tamaktadr." "Sevgiyi inkar etmek doru deildir. nk hareket eden sevgiyle
hareket etmektedir ve hareket ettiren de sevgiyle hareket ettirmektedir. Duran sevgiyle
durur, konuan sevgiyle konuur, susan sevgiyle susar." "Sevgi, her eyin tabi olduu bir
sultandr."

BAB
Muhakkiklerin eitli eylerle ilgili iaretleri:
Bu iaretlerin bazs mteabih(benzeen)tir (yani ifadelerin orijinalleri zahiren
birbirine benzer fakat farkl anlamlar ifade etmektedir). Bunlara baz muhakkiklerin u
szlerini rnek gsterebiliriz:
- "Bakan grr."
- "Oru tutan susar."
- "Namaz klan rahmete nail olur."
- "Kyam eden, sebat eder."
- "bret alan engelleri aar."
- "Islah eden arttrr."
- "nanan emin olur."
- "Mslman olan selamete erer."
- "hrama giren dokunulmaz (gvende) olur."
Bu szlerden bazs ift anlaml deilken bazs da ift anlamldr. Bazlar yle
demilerdir:
- "Dua ettim, bana icabet edilmedi, bu yzden sustum."
- "Onu grdm, kr oldum."
- "Nasl idiyse ve ben olmadm. imdi oluyor ve O deildir."
- "Varlk ann iindedir."
- "Sen kim olursan, o da sen olur."
- "Ar Allah'n glgesidir ve nsan'da artr."
- "Birine, ezan okundu, .denilmi, o da yle demi: ar ancak gafil olanlara
yneltilir. Ona girdiim gnden beri hi kmadm."
- "Namaz mnacattr, grmek deildir. Bu yzden bir takm hareketler eklinde meru
klnmtr."
- "Cinayet gnah devirmektir."
- "Konuan yaralar."
- "Takva azktr. Azk ise yolcu iin gereklidir, evinde mukim olan kimse iin deil.
Yolcu olmayann az da olmaz."
- "Hac arafat'tr,

gece dinlenmesi mzdelife'dedir, toz toprak ise mina'dad r."

- "Kim bize bir ey verirse, kevnin ba bizedir, ona deildir, o onundur, biz onun
deiliz."
- "Beni ahit kld, ama onu grmedim. Beni okad, ama onu tanmadm."
- Bir iim yok ki ona havale edeyim."
Bir bakas da birinin "Yevme nahuru'l muttaki-ne ila'r Rahmani vefda / Takva
sahihlerini heyet halinde ok merhametli olan Allah'n huzurunda topladmz gn."
(Meryem, 85) ayetini okuduunu duyunca "zaten Onun yannda oturan birini nasl Onun
huzurunda toplar." demitir.
Bazlar aadaki ayeti yle okumulardr:

"Vallahu ahrecekum min butuni ummehatikum /Allah, sizi analar nzn karnndan
kard." (Nahl, 78)
Mecnunun biri aadaki ayeti yle okumutur: "Udhulu'l Cennete /Girin cennete."
(A'raf,49)
Bazlar aadaki ayeti yle okumulardr:
Va'bud rabbeke hatta ye'tike / Ve sana ...gelinceye kadar Rabbine ibadet et." (Hicr,
99)
Bir bakas da yle demitir: "Asa Ademu rabbe-hu /Adem Rabbine asi oldu." (Taha, 121) nk bakasna asi olmak yoktu.
Bir bakas da yle demitir:
- "Hayalin gzmde, zikrin dilimde
Yerin kalbimde. Nereye kayboluyorsun? "
Yine bu iaretleri ieren szlerden bazlar da unlardr:
- "Allah'a hamdolsun, benim Allah' ispat edecek bir delilim yoktur."
- "Ancak Ondan bakasn gren kimse Ona tevekkl eder."
- llah' tanyan biri nasl Ona ibadet eder, hayret ediyorum?!"
- "blis'in atee girmesine
seninle dolduracam demitir."

aldanmayn.

nk yce Allah "andolsun cehennemi

- "Allah erleri serab gibidirler."


- "eriat emanettir, hakikat ise emn dir."
- "Ancak kendisinde (kendisi hakknda)
tutulur."

Kur'an nazil olan ramazan aynda oru

- "Rahman arn zerinde durmutur. Balangta semada olanlar ona istiva etti."
- "Ben, btn hikmetli ilerin ayrld mbarek bir gece deilim."
- "Allah'n resulleri Allah'tr (Allah adna arda bulunduklar iin itaat edilmeleri
arttr)"
- "badet eden, Rabbi hakknda kt zan besler, gnah ileyen, Rabbi hakknda iyi
zan besler."
- "badet nura gtrr, gnah ise atee gtrr. Nur ateten daha yakcdr."
- "Ahlak rabbani, adap ise seridir."
- "Dostluklar hakikatlerdir, hakikatleri yitiren kimse dostluklar kesmeye alr."
- "Kul dostluk alakalarn kestii miktarda hakikat yitirir."
- "Perdelenmi kimse, bildikleri geni kimsedir. Bildikleri az olan kimse ycedir."
- "Halkn bir insandan ayrlmas hulkunun (ahlaknn) ktln gsterir."
- "Salahtan (salihlik) daha yksek bir mertebe yoktur. Allah'n resullerinin Allah'tan
istedikleri de budur. Onlar ki btn mahlukat iinde Allah' en iyi bilenlerdir."
- "lim halk iin hakikat hak iindir."
- "Hkmler hikmeti iptal atmaz, hakikat de ismi ve ekli ortadan kaldrmaz."
- "mam saa sola bakmaz."

- "Hastann yiyecei ilatr."


- "Zorda olann konumas snma ile ilgili olur."
- "Bulanmadan berrak olmak ite asl safa budur."
- Gzlere srme ekmek srme gibi deildir."
- Srme gze muhtatr, nk vlmeyi sever." 'Gz srmeye muhtatr, nk
sslenmeyi sever.
- "Ciheti olmayan, klli bir vecihtir."
- "lim, iradeye bal bilgidir."
- "Yiyecein az olmas gdadr."
- "Kim halk brakp Allah'a koarsa Allah' bilememitir."
- "Allah'la beraber durmak thmettir."
- "Allah'la beraber hareket etmek seyahattir."
- "Adam odur ki, ilahla kullukla karlk verir."
Bazlar aadaki ayeti yle okumulardr:
- "Hel yenzurune illa en ye'tiyehumu'llahu fi / Onlar, ille de iimde (zmdeki)
Allah'n... gelmesini mi beklerler?" (Bakara, 210) kelimesi konulmayarak "fi" anlamn
verecek ekilde
Not: Ayetin orjinalinde geen "fi zulel" harfi cerri de (benim iimde zmde" okunmutur. (ev)

- "Kul olmayan gerek rab (terbiye edici) olamaz."


- "Tevhidin tecridi irktir, nk bu srada tev-hid de tecrit edilmi olur."
- "hls/muameleyi srf bire hasretmek sahih deildir."
- "Helali terk etmek imkanszdr, nk helalsiz olmaz."
- "Heva ilahlk iddiasnda bulunmutur. Hevaya galip gelen onun iddiasn ispat etmi
olur."
- "Tabiatla ekimek cehalettir. Hikmetli o kimseye denir ki, tabiatyla uyumlu amel
eder."
- "Tabiatyla uyumlu amel eden kimse huzurlu olarak rabbine ula r."
Birisi yle dedi:
- "eriat, tabiatn zdd zerine bina edilmitir." Ben de onu dinliyordum. Dedim ki:
"eriat tabiat zerine bina edilmitir, bu yzden tabiat eriat kabul etti."
- "ehvetlerden uzaklaan kimse onlarn srrn bilmemitir. ehvetlere tabi olan da
mizana, dengeye muhtatr."
- "Yemin edenin oturaca yer tuzaktr."
- "Borlunun gecesi borcu dnmek, gndz alalmaktr."
- "Mazlum, hay ve kayyumdur."
- "Hznl insan, sakl bir inci ve korunan bir srdr. Ancak onun gibi olan onu tanr,
deerini bilir."
- "Kelam, O; menzil, inde (yannda); btn (cmle), al (zerinde); tynet,
mea(beraber); mek), ila (..ye..ya); ferrehu (sevin), ba (ile); semau (i itme), min
(...den...dan); marifet, li (iin)dir."

- "Hrriyet, tam kulluktur."


- "Akl, mbarek aacn yan gsteren kandildir."
- "G eden tanmaz."
- "Arifler yola ktklarnda salt/namaz ksaltma hkm der."
- "Bedenlerin yolculuu namazn yarsnn bir ksmdr. Ruhlarn yolculuu ise
namazn bir ksmdr. nk hitap sflidir."
- "Belada sevin, "arslan" ile olur."
- "Kelamla lezzet alma hicaptr, kelamn sahibi deildir."
- "Rabbiyle megul olan Onu tanmamtr."
- "Suskunluk saptrcdr."
- "Nimet hayattr."
- "flas adamlarn sermayesidir."
- "Yiitlik gc kuvveti terk etmektir."
- "Allah velisi "l" (yok)dr."
- "la hastalktr. Sevgiliye bakmak dkne devadr, ama kalbleri hasta eder."
Birisi "Yola kan aza muhta olur." dedi. Ben de ona dedim ki: "Bir yerde mukim
olan da yiyecee muhtatr, peki nereye kaacak?"
- "nsan kendi zamandr, zaman da nefsidir."
- "Yksek ahlak ve kt ahlak birbirinden ayrann denizi geniler, sonunda boulur."
- "Ortada mutlak bir ykseklikten baka bir ey yoktur. Kesinlikle karlkl alm
yoktur. nk herkes Ona doru yol almaktadr. Ona doru yol alanda yksekliktedir."
- "Varlkta kesinlikle mukabil yoktur. Fakirliksiz bir zenginlik yani. Nefsini bir ey iin
ldren, ldrd ey iindir."
- "in gariplikleri gariblerin yanndadr."
- "Dnyaln azl hastalktr, okluu hastalktr."
- "Allah'a dayanmak, sebeblerin boluunu glendirir."
- "badete rabet etmek hrstr."
- "Sabr mukavemettir ve bu kamil hak asndan edebsizliktir. "Ve Eyyu.be iz nada
rabbehu enni messeniye'd duru. / Eyyub'u da an. Hani Rabbine: Ba ma bu dert geldi...
(Enbiya, 83) diye niyaz etmiti." nk al esnasnda eli ayrmak mlk iin ak bir
irktir."
- "Gizli zikir iin vakit vardr. Ancak yerinde ve ehil olanlarla birlikte olmas lazm
gelir."
- "hlas tahkik etmek, blisi glendirmektir."
- "Adam odur ki, nefsini Nuh'un gemisi yapar."
- "Adam, babasnn ruhu olana denir."
- "Adam, tek nefse sahihtir."
- "Adam odur ki, iki aya olduu halde onlarla yrmez."
- "Adam, havay delip geen kimse deildir, adam, yerinde durana denir."

Birisi hamamda "Ve lehu ma sekene fi'I leyli ue'n nehari / Gecede ve gndzde
barnan (duran) her ey Onundur." (En'm, 13) ayetini okudu ve yle dedi: O zaman
hareket eden Onun deildir. Dedim ki: Bu iarettir, hakikat deildir. nk hareket bir
iddiaya yneliktir, durmannsa iinde iddia vardr. Bir yerin hakikatini en iyi tantan orada
durandr, yani sakin olandr. Bylece hem hareket hem de duru iine girer."
- "Adam, beklemeyendir."
- "Adam, Allah'tan bakasn bilmeyendir."
- "Adam, her eye nfuz edendir."
- "Adam, itidal sahibidir, vakitlere kar onlarn getirdiklerine gre, mekana kar da
onun gerektirdiine gre muamele eder."
- "Adam, konutuu zaman, insanlardan ve cinlerden baka her eyin kendisini
duyduu kimsedir."
- "Adam, Allah'a secde ettii zaman, ne dnyada ne de ahirette bir daha ban
kaldrmayan kimsedir."
- "Adam, kendisine niyabet verilen kimsedir."
- "Adam, btn dilleri bilen, fakat kendisini balayacak ekilde kendisine ait bir dil
bilinmeyen kimsedir."
- "Adam, resullere verilen kendisine verilmi olan ve resullere tabi olmada sebat
gsterip sarslmayan kimsedir."
- "Adam, srr itibariyle huzurda duran kimsedir."
- "Adam, kendisine ait eylerin kaybndan etkilenmeyen kimsedir."
- "Adam, her eyi almay ve her eyi nefsine izafe etmeyi hakkeden kimsedir."
Birisi yle dedi: "Adam, Allah, deyip her eyi yok sayan kimsedir." Orada hazr
bulunanlardan biri de: "Adam, Allah, deyip de her eyi mevcud sayan kimsedir", dedi."
Birisi de..
- "Yiit, hakka kar mstani olan kimsedir."
- Birisi "Adam, kaderle mcadele eden kimsedir."dedi. ben de ona: "Ama, kadere
muttali olduktan sonra" dedim. O zaman sustu.
- "Adam, her varln Allah katndaki deerini bilen ve hak ettiini eksiksiz veren
kimsedir."
- "Adam, her eyin huzurunda gybet etmeyen kimsedir."
- "Dileme en yce artr ve onun stnde ar yoktur."
- "Varlkta serbest dilemeye sahip hibir ey yoktur."
- "Nalnlar karmak (Musa'nn Tur vadisinde nalnlarn karmas) hkmdr,
hakikat deildir."
- "lletleri ispat etmek srmedir."
- "iki kabza mizandr."
- "nsan, varln gayesidir."
- "Yardm birdir."
- "Nefha bir tanedir."
- "Ortada perdelenmi bir ey yoktur."

- "Cehennemliklerin bir hicab vardr. Cennetliklerin de bir hicab vardr."


- "Mrekkep olan her ey perdelidir."
- "Yaya olan atldan daha stndr. nk atl kimse binee sahiptir. Her binek
sahibi de perdelidir, nk bakas tarafndan tanmaktadr."
- "Bir eyi karmak gaimettir."
- "Adam, glgesi olan bir semadr, serilip musahhar klnm yerdir."
- "Adam, gnetir."
- "Adam, bedirdir."
- "Adam, cansz bir varlk da olsa ibadet ettii ey kendisine zahir olan kimsedir."
- "Yer, bela annda zerinde durulan zemindir."
- "Adam, ebediyen susuz kimsedir."
- "Adam, infak eden kimsedir."
- "Adam, infak edilen kimsedir." Bu iaretleri toplayan kii diyor ki:
- Kaydettiim bu szlerin tmn mutlaka syleyenlerden
hatrladklarmdan iittim. Bu szlerin toplam, iki yz altm ksurdur.

ve

adn

Salt ve selam efendimiz Hz Muhammed'in, ehlibeytinin ve ashabnn zerine


olsun. nallah bundan sonra "Mim, Vav ve Nun Kitab" yer alacaktr.

SEKZNC KTAB

KTABUL MM vel VAV venNUN

MM ve VAV ve NUN KTABI

eyhu'l Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

MM ve VAV ve NUN
KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet Allah'tandr.
Bilinmezlikleri aan, sadrlar/gsleri genileten, eitli icaz yntemleriyle kkleri
gslere doru bken, vurud annda trl marifetleri akllara balayan, onlar gslere
yerletiren, maruf ehline isimlerin hususiyetlerini ve harflerin zelliklerini has klan. Harfleri
mmetlerden bir mmet klan, onlarn ilerine zatlarnn zerini rtt hikmetleri
yerletiren, ilgi ve nemlere bal olarak Kaf, in ve Gayn gibi bu harflerin terkip ya da
birey halinde bu hikmetleri yanstmalarn salayan Allah'a hamdol-sun. Yukarda
zikrettiimiz bu harfler mfret olmalarna karn bir cmleden anlalacak anlamlar ifade
etmektedirler. Ruhani ykseli mertebelerinin ve de zlmani k mertebelerinin, bir de
rakamsal derece ve mertebelerinin tabiatnn hakikati erevesinde beliren hikmetler
uyarnca bu harfler deiik rneklerle vaz edilmilerdir. Btn bunlar stn iradeli ve her
eyi bilen Allah'n takdiriyle olmaktadr.
Bu harfler iinde varlk olarak en parlaklar, belirginlikleri itibariyle en bykleri "mim",
"vav" ve "nun" harfleridir. Bunlarn kkleri illet harfleri araclyla (arada illet harfi olacak
ekilde) balarna dnktr. Ki "ol" gcyle desteklenmilerdir. Budan maksat da olmas
kanlmaz olann olmasdr. llet harflerinden biri "vav" harfinin ortasndaki "eliftir. Elif harfi
cmertliin hazr oluunu zorunlu olarak ifade eder ve bu cmertliin, saklanm olmasa
bile bilinen bir l dahilinde indiini vurgular. Biri de "nun" harfini telafuz ettiin zaman
makabli mazmum olan "vav"dir. Bu "vav" gzlem yapabilen bir kavim iin ruhani illetlere
delalet eder. Bir dieri de "mim" harfini telafuz ettiin zaman, makabli meksur olan "ya"
harfidir. Bu harf de dnen bir kavim iin cis-mani illetlere delalet eder.
Allah'n salat ve selam efendimiz Muhammed'in ve ehlibeytinin zerine olsun,
kalemin tafsil ettii ve "nun"un kapsad anlamlar saysnca selam onlara.
mdi... Buras erefli bir menzildir. Varla ilikin ilahi marifetleri "mim", "vav" ve "nun"
sahnelerine uygun olarak sana sunmaktadr. Bu harflerin balar ayn zamanda sonlardr.
Dier bir ifadeyle ba ve son diye bir ey yoktur. Allah sizi muvaffak klsn, biliniz ki, harfler
Allah'n srlarndan bir srr temsil ediyorlar. Bunlar bilmek, Allah katnda bulunan gizli
ilimlerin en ereflisine sahib olmak demektir. Bu, Nebi ve Veliler gibi tertemiz kalblere
sahib kimselere has klnm sakl ilimdir. Hakim Tirmizi bu ilme "velilerin ilmi" adn verir.
Biz de bu balamda baz konular ele aldk. Bunlardan biri "Fethu'l-mekk" adl eserde yer
verdiimiz detayl bir babdr.
Bir dieri "Fethu'lfasi" de yer verdiimiz zet bir babdr. Buna "hece harflerinin
kapsad olaanst anlam ve iaretlerin kaynaklar ve gayeleri" adn verdik.
Biri de kaleme aldmz zet mahiyetinde bir kitaptr ki, burada Kur'an'daki baz
surelerin balarnda yer alan ve anlam bilinmeyen huruf- mukattaa (birbirinden kopuk
harfler)y ele aldk. Bunlarn bir ksm tekrarlaryla birlikte yetmi ksurdur, geride kalan da
tekrarlanmam on drt harftir. Ve toplam yirmi dokuz surenin banda yer alrlar. Biz de bu
ilahi ynteme gre Kur'an' tefsir etmeye altk.
Bir ksm da, burada grdnz gibi ksa kitaplardr. unu bilin ki, harfleri bilmek
isimleri bilmekten nce gelir. nk tekil mrekkepten nceliklidir. Mrekkebin sonucunu
bilmek iin ncelikle bu mrekkebin terkibini oluturan tekillerin sonularn bilmek lazm

gelir.
Bizim ashap arasnda bu meselede zahirle ilgili ihtilaflar vardr; gerek bir ihtilaf
deildir bu. Sadece unu syleyebiliriz: Biri bir takm sahnelere tank olurken bir bakas
bunlar tank olamam ve baka sahnelere tanklk etmede de ona ortak olmutur. Yani
biri daha genel biri de daha zel bir alana tanklk etmitir.
Nefyi savunan muhalif, bu tutumunu sadece tank olduu sahneyle snrl tutsa, insaf
etmi olur. Ancak onu bu tutumu sergilemeye iten etken, var etme olay nda ilahi huzuru,
harflerin terkibinden ibaret lemle irtibatlandrmasdr. Ki bu terkip "ol" szdr. nk "ol"
sznde iki harf kullanlmtr, bir harf deil. Dorusunu Allah herkesten daha iyi bilir, ama
onlar bu yanl tutuma srkleyen husus bu olsa gerektir.
unu bilmelidirler ki, tekil birin zatnda bir zellii vardr ve tekiller bir terkibin iinde
yer aldklar zaman bu terkibe, o terkipte yer alan tekillerde bizzat ayniyle bulunmayan bir
zellik verirler ve bu ayn zamanda terkipte yer alan tekillerin de zellii olur. Ne var ki,
bizim ashabmz bunun farkna varamadlar. nk bu terkibin zellii olmakla birlikte tekil
bir anlamdr.
Ayn ekilde btn neticeler de ancak tekillikten olurlar. Mantklarn nermeden
oluan ilk iki ncllerini grmediniz mi? lk iki nclde yer alan nerme tekrarland iin
drt nerme olarak belirginleirler, oysa nermeden ibarettirler. Eer, ilk iki ncle
bireylik anlamn kazandran bu tekrarlanan bir olmasayd, hibir sonu kesinlikle sahih olmazd.
Ayn ekilde aralarnda ferdilik/teklik ifade eden cinsel birleme hareketi olmasayd
erkek ve diiden de kesinlikle bir sonu, bir rn kmazd.
Bu nedenle saylar bilimiyle uraanlar, fertlerin ilki saysdr, demilerdir. nk
teklikle eya zuhur etmitir. Eya, her bakmdan ve her ynden bir olan Allah'tan zuhur
etmitir. Birleyenin zuhuru ile birlikte adan sadr olmutur. Bu, btn sonularn,
remelerin asldr. Bu a, zatn olmas, g yetirenin olmas ve yneliin olmasdr. Bu
ynle aynler zuhur etmitir. Bu iaretler zerinde dn, inallah sana yararl olacaktr.
imdi biz konumuza dnelim.
Diyoruz ki: Hangi adan olursa olsun harflerin mertebesi vardr. Bunlar; Dnsel
harfler. Lafzi harfler ve Yazl harflerdir.
Yazl harfler, konulular itibariyle iki mertebede olurlar. Birinci vaziyet, mfrettir: Elif,
ba, te, s...harfleri gibi. kinci vaziyet ikili harflerdir: Eba. Cad.(Eb ced) gibi. Mfret
vaziyetteki baz harfler mrekkeptir: Lamelif gibi. Geride menzil saysnca yirmi sekiz harf
kald. Bize gre elif bir harf deildir.
Cabir b. Hayyan'a gre elif bir harfin yarsdr, dier yars da hemze'dir. Dolaysyla
elif ve hemze birlikte bir harf oluturmaktadr. Bu kitabn dnda bir ok yerde bu konuyu
ayrntl olarak akladk.
Bu harflerin neredeyse saylmayacak kadar ok ynleri vardr. Her ynnde bir ie
zgl sz konusudur ve bu i olmadka bu hususiyet belirgin-lemez.
Sonra bu harfler, arap stlahnda yazl olarak ve de zerinde durduumuz baz
kalemler asndan mfret olsalar da bazs bazsndan mrekkeptir. Baz zellikleri
itibariyle "ya" harfi gibi. nk "ya" harfi bir zellii itibariyle "zal"dir. Bu da her noktann iki
noktayla ifade edilmesinden anlalmaktadr. Ayn ekilde lam harfi elif ve nun'dan
mrekkeptir. Nun harfi de za ve ra harflerinden mrekkeptir. Bu yzden lam harfinde elif ve
nun'un kuvveti vardr ve bu kuvvet onun zelliine eklenmitir. Yine nun harfinde de za ve
ra harflerinin kuvveti vardr.
Ayn durum harflerin mahreleri asndan da geerlidir. nk nefes gsten aza

doru bir seyir izleyerek dar kar, bu hareketi esnasnda mahrelerde kesintiye urar ve
iitme duyusu asndan birbirinden tamamen ayr olan zatlara mahiyetlere sahip harfler
belirginleir. Dolaysyla ilk olan gs harfidir. Sonuncusu da dudak harfidir. Gsten
kan harf, sadece kendisine zellik verir. Asl olan odur. Onun dnda kalan ve sonuncusunu vav harfinin oluturduu dudak harfleri ise onun karsnda yer alrlar. Bu
bakmdan vav'da btn harflerin zellikleri ve kuvvetleri vardr. nk nefes btn
harflerin mahrelerini amadka vav harfini ortaya karmaz. Bylece vav harfinde
btn harflerin kuvveti meydana gelir. Bizim szn etmedi imiz dier harfleri de bu
ekilde ele alabilirsin.
Yazl harflerin her biri, ilk, son ve orta olabilir. Mertebelerin eitlenmesiyle birlikte
zellikleri de eitlenir.
Bu, mam Cafer es-Sadk'n (r.a.) ve bakalarnn izledii yoldur. mam Sadk,
hayvanlarn suretlerini ve ekilleri ele alr harfleri de onlarn zerine koyard. Biz,
hayvanlarn suretlerini kabul etmiyoruz, sadece ekilleri kabul ediyoruz. Allah dorusunu
herkesten daha iyi bilir, ama bu hususta mam Sadk adna yalan uydurulduunu, imamn
hayvanlar tasvir ettii veya tasvir edilmesini emrettii eklinde bir iftira atldn
sanyorum.
Ancak, imam'n (r.a.) byle bir eye dikkat ekip talebelerinden birinin onun bilgisi
dnda hayvanlar tasvir ettii gibi bir durum sz konusu olabilir. Onun makamna ve
mertebesine yakan da budur. nk o, dilinden gnah sadr olmaktan ycedir. Bana
gelince, bu yntemin baz gzellikleri olsa A beni bunu savunmuyorum. O halde soyu ve
ilmi bakmndan sekin olan bu ulu seyyid byle bir hatadan beri olmak bakmndan ok
daha nceliklidir.
te yandan harflerin kendilerine zg zellikleri olmakla birlikte, baz larnn zellikleri
dier bazlarndan ok daha fazladr. rnein kendilerinden sonraki harflere bitien, ama
kendilerinden nceki harflerle bitimeyen arap alfabesindeki harfler, dal, zal, ra, za, vav ve
elif gibi bitiebilen harflere benzemezler. Yine mim'in ve vav'n ba gibi felei andran
harfler, nun gibi zuhur ettii felee benzeyen bir harfe zellik bakmndan benzemezler.
Dolaysyla her harf snf ve mertebesinin baz stnlkleri ve kendilerine zg ilevleri
vardr. Bir harf baka bir harfe bir ok adan benzer. Bazen ya ve ba harflerinde olduu
gibi suret olarak benzer, zellikle onlar dier harflerden ayrc alametleri olan noktalar
kaldrdmz zaman. Bazen de zeminlerinin says bakmndan birbirlerine benzerler, ayngayn, sin-in gibi. Ya da elif-za ve lam ya da nun-sad ve dat gibi. Dier harfler de bu
hakikat itibariyle burada rnek verdiimiz harfler gibi birbirlerine benzerler. Bu harfler ele
alnd zaman her biri ilevi itibariyle arkadana naiblik eder. rnein sin sine, ayn da
gayn'e na-iblik eder. Ayn durum bu harflerin her biri iin geerlidir. Buna dikkat
ekmemizin nedeni udur: Bir harf kullanmda yle bir anlam ve aklama verir ki, zemin
olarak ona benzeyen harfin onun zdd bir anlam ve aklama verdiini grrsn. Bu harfi
ona bedel yaptn zaman ilevi itibariyle baar elde edersin. Ha ve vav harfleri gibi.
nk zeminleri ve felekleri say olarak birdir. Ayrca bir ekil vav harfi suretinde olabilir,
aslnda "barid" (souk) kelimesidir. Souk ise eyada yavala yol aan bir durumdur.
Sen ise hz seversin. Bu durumda onun yerine "ha"y alrsn. Ha ise scak bir harftir. Ya da
"ti", "mim", "fa" veya "zal" harfini alrsn.
Harflerin srlarnn mertebelerinden biri, baz dillerde harflerin sonlarnn balar gibi
olmasdr. Bizim dilimiz olan arapa da Mim, Vav ve Nun harflerini buna rnek verebiliriz.
Bu kavmin mertebelerinden biri deildir, harflerin mahrelerinin mertebelerinden biridir.
Bu harflerin srlarna dair bu aklamamzda b-ni Meserre el-Cili ve bakalarnn
yntemini esas aldk. Harflerin zellikleriyle ilgili deil. nk eylerin zellikleriyle
konuulduu zaman, ou kere bu szlerin sahibi sulanr veya yalanlanr.

Bu tr szler sarf eden bir kimsenin dini itibariyle sulanmasna gelince; bu kimse
keif ve vah-det-i vcut ehli ise byclerin ve zndklarn kategorisine konur ve bazen
tekfir edilir. Oysa bu kimse harflerin srlar ile ilgili olarak konumaktadr ve bu srlar
harflerin mevcudiyetlerine Allah koymutur ve bu varlklarn bu srlarn emanetileri
klmtr. nsanlar ise onu, harflerle yapt fiilleri nispet ederek ele alrlar ve bu yzden de
onu tekfir ederler. Hi kukusuz Allah katnda gnahkardrlar. nk detayl gzlem
yapmak suretiyle bizim hakkmz eda etmemilerdir. Onlara den iyi bir gzlemdi oysa.
Konuyu da iyice irdelemedikleri ortadadr. te tekfir etmeleri bundan kaynaklanyor.
Yalanlamalarna gelince; hi kukusuz bu gibi eyleri deneyenlerin terkiplerin
suretlerini, vakitlerini ve kalemlerini ve daha baka hususlar bilmeleri gerekir. Bunlardan
en ufak bir husus ne zaman eksik olursa, ii yapan kimsenin belli bir amaca ynelik olarak
sergiledii amel iptal olur. Ama o, terkipte bir hata ettiini veya iyi bir terkip yapmadn
syler. Aslnda kendini temize karyor ve demek istiyor ki: Falan kii yalan sylyor,
nk onun dediini denedim, ama bir etkisini grmedim... u halde ameli ilimler
hususunda sessiz kalmak bizim tarikatmza mensub kimseler iin ok daha iyidir. Hatta bu
ilimleri havas ve avara herkesin anlayabilecei ekilde ulu orta aklamak haramdr. nk
bozguncular bunlar rendiklerinde bozguncu amalar iin kullanmaktan geri
durmayacaklardr. ayet biz bunlar kitaplarmzda ele alyorsak, amacmz ashabmza
baz iaretler vermektir. nk bu iaretleri onlardan baka kimsenin anlamayacandan
eminiz. Onlardan olmayan birinin bu ilimlerin knhne ulamas mmkn deildir. Benim
iin dinim sahih olduktan sonra onlarn beni yalanlamalarna aldrmam. Allah'a hamdolsun.
Vav ok erefli bir harftir. Birok yn ve gayet stn kaynaklar vardr. Tam saylarn
ilkidir. nk alt says deerindedir. Czleri de kendisi gibidir, czleri derken yarsn,
yani , te ikisini, yani ikiyi, altda birini yani biri kast ediyoruz. Altda biri, te birle ve
yaryla topladn zaman tam sayy elde edersin. Harf ehline gre vav harfi, pisagorcular
ve onlarn dncesini benimseyen say ehline gre alt saysnn verdii anlam ve ilevi
verir. Vav harfi iki harften, yani ba ve cim harflerinden domutur. Geri kalan ikili veya
mfret yazl harflerin varlklar da yle.
Cim, ferdani makamlarn ilkidir. Ba'y cim'le arptn zaman vav kar, dolaysyla
vav, bu miktarda anne ve babasnn kuvvetine ve mizacna da sahiptir. Vav harfi alt
saysnn ilevini grd gibi iki ve n de kuvvetine sahiptir. zellikle kendi hususiyetini
de korur. Bu yzden hviyette (o'luk-ta/kimlikte) bulunur. Hviyet ise gaybm korunmas dr
ve ebediyen ortaya kmaz. Bu nedenle vav harfi bu adan btn harflerden daha
gldr. Ha harfi hari. nk ha harfi hem kendini hem de ba kasn korur. Vav ise
sadece kendini korur. Ha ve vav harfleri huve (o)nin aynsdr ve buna hviyet denir. Ha
harfinin koruduu bakas ise kevn'nin kafidir. Kevn ise "kun=ol"un glgesidir. nk
"kun=ol" zattr ve kevn=varlk da O'nun glgesidir. nk ilahi zatn nuru "ol"un zatyla
arpld zaman glgesi uzar ve bu da kevnin ayndr. Dolaysyla Hak taala ile kevn
arasnda "kun=ol" perdesi vardr. "Kun" ifadesinde kaf harfi nun harfiyle irtibatlandrlm,
nk nun harfinin saysal deeri ellidir ve ellinin onda biri ha'dr. Elli namazn derecesini
koruyan be vakit namaz gibi. Nitekim Buhari'de yle deniyor: "Namazlar betir ve elli
namaz deerindedir. Benim katmda sz deitirilmez." Bu adan be ellinin aynsdr.
Kaf harfinin ha harfi korur, ama "kun=ol" sznde ha harfi yok olmu, onun yerine
nun harfine dayanmtr. Bylece nun ha olmutur. Yani ha'nn varl nun ile korunurken
"kun" daki bu koruma sayesinde kevn de adem(yokluk)den korunmu tur. nk "kun" bir
eyi, varlktan yoklua karmaz, byle bir ey onun zatyla eliir. Zatnn hakikatinden
dolay var eder, hibir zaman yok etmez. Dolaysyla varlklar yok edildikleri zaman, bu,
bizim bildiimiz bu yntemle olmayacaktr. Ki biz bu hususu yeri geldike akladk.
Sonra "vav" harfi "ha" ile gerekletii iin, "ha"nm ekillerinden bir trnn suretinde
vcut bulur, "ha" harfine bitimesi veya bitimemesi fark etmez. Eer "ha" harfine

bitimemise ekli "..."olur. Bu, dntrlm "vav"dr. Ya da u ekilde olur: "...." Ve


yle olur: "...." Bu ekil "vav" harfinin badr. Ne ekilde olursa olsun "vav" suretinden
kurtulamaz. Nasl kurtulsun ki, aradaki mnasebet doal olarak be ekli ihtiva eder ve bu
be ekilden bakas da sahih olmaz.
Eer bitiik olursa "ha" iki ekilde belirir ve "vav" da her iki ekilde mevcut olur. ekil
de yle olur: "..." "vav" bu ekilde grebilirsin. Bu ekilde olduu zaman "vav" iinde
dnm grrsn, ncekinde ise dorudur.
Bunlarn tm ruhani boyutun yukar tarafla olan mnasebetinin gcnn kantdr ve
bizim yanmzda da "vav" bunun delilidir. mam Ebu'l Kasm el-Kssi "Hal'u'n-Na'leyn" adl
eserinde buna iaret etmitir. Dolaysyla "vav"m srlarna vakf olan birine yce
ruhaniyetler zere inerler ve bu iniler byk bir onurdur. Bu bizim iin iimizdeki suretin
de delilidir. Ki bir hadiste yle buyurulmutur: "Allah, Ademi kendi sureti zere yaratt."
kisinin arasnda teklik hicab vardr ve bu teklii "elif" temsil etmektedir. Bylece
kevnin (olu) ayni mkevvin (olduran, yaratan)'in suretinde zuhur etti. Olan ile olduran
arasndaki perde de eriilmez izzet ve byk ahadiyettir. Bylece zatlar birbirinden ayrmtr. Eer kevne (evrene) suret asndan bakarsan "yokluktur" dersin. nk suret
"O"dur. Ama zat asndan bakarsan "varlktr" dersin. ki "vav" arasndaki faslay, yani
"elif" bilmediin srece bunu bilemezsin. "Elif" sana, bunun bu olmadn retir, "vav"
suretinin telafuz "vav" eklindedir. Bu suretin ilk "vav" hviyet (o'luk) vav'dr ve "ha" onun
iine dercedilmitir, bein altnn iinde olmas gibi. Alt zuhur ettii iin bein telafuz
edilmesine ihtiya kalmamtr. Dier "vav" varlk vav'dr. Bylece "vav" hem varlkta hem
var edicide zuhur etmitir, var edici vav'a hviyet vav' da diyebilirsin. Sonra hviyet ile
kevn arasndaki vastada da onu gryoruz. O da gaybi olarak "kun" da yer al r. Buradaki
vav harfi emir sigasndan dolay kaybolmutur. nk vav emir srasnda zuhur etseydi,
kevn zuhur edemezdi. nk "O"yu gzlemleme gcne sahip deildir. Bu takdirde
"O"nun hakikati zail olurdu. Bunun nedeni de "O"nun bizzat gzlemlemekle eli -mesidir.
"O" mutlak gaybdir.
"Vav" illet harfi olarak kald srece hareke almad iin hep sakin/hareketsiz olur.
Emir sigas gerei "nun" da sakin olur. ki sakin/nareketsiz harfin bir araya gelmesinden
dolay "vav" kaybolur. nk iki sakin harfin bir arada olmas sahih deildir. Dolaysyla
kevnin zuhurundan dolay skun makamnda gaip olur. "nun" da kendisinden gaip olduu
iin aralarnda bir vasta olmamas nedeniyle kendisi de gaibde olur.
Mukevvin (olduran) kelimesinin bandaki "mim" harfi, kelimenin asl harflerinden
olmayp zaittir, dolaysyla kalcl olmayan bir arazdr, "kun" kelimesinde "vav"m
kaybolmas da, sakin olutan dolay ortaya kan arzi bir durumdur. Nitekim oul sigasna geildiinde sakinlik/hareketsizlik ortadan kalkar, o zaman "kunu"denir ve bir suret,
arazn ortadan kalkmasyla yerde zuhur eder. Bylece mukevven'in ayn "kun"un ayn,
kevn'in ayndr, kevn, kevene, kuvvine veya dilersen mukevven de diyebilirsin.
Mukevvin'de olduu gibi burada da (mukevven) "mim" harfi zaittir. Marifetullahm inceliklerine ynelik bu iaretleri, ilahi srlar asndan iyice tahkik et. Ki her adan bu srlara
delalet etmektedirler. u sirayetin olaanstlne bakn. Bu bab erevesinde ele
alnmas gereken daha bir ok boyutunun olduunu da bu arada belirtelim.
"Nun" harfine gelince, "vav" harfi, ikisinin/iki nun'un (nun-vav-nun) arasnda bir perde
ilevini grr. "Nun" harfi yazld zaman, sadece yarm daire gibi zuhur eder, tpk
geminin grnen ksm gibi. Ya da yaratln grnen ksm gibi. nk lemin yaratl
kreseldir. Krenin yars maddidir, grnrdr, dier yars ise gaibdir. Yine geminin de
kresel biiminin yars her zaman aktr, dier yars ise daima hislerden gaibdir. Bu gaib
yary idrak etmeyisimizin illeti, yeryznde olmamzdr. nk yer bu gaib ksm zerine
serilmi bir perdedir, bu yzden idrak edemiyoruz. Ayn ekilde tabiat lemi ve karanlklar
olarak zuhur eden yaratl da yle, yaratl kresinin dier yarsn oluturan ruhlar

lemini idrak etmemiz perdelenmitir, bu lemin ancak eserlerini grebiliriz.


Dolaysyla "kun" kelimesinde zahir olan "nun"dan maddi varlklar zuhur etmitir,
dier yars ise gaibdir ve bu zahir yarya gre takdir edilmitir, bundan da ruhani varlklar
ortaya kmlardr.
u halde cismani bir, fehvaniden zuhur ederken, ruhani ise fehvaninin anlamndan
zuhur etmitir. "Vav" zatn ruhaniyetidir; balar bir yarsndan alr, dier cismani yarsna
ilka eder. Bu ruhaniye-tinden dolay "vav" ruhani "nun'la bitimitir, cismani "nun"la deil.
Dolaysyla "vav"m balar ruhani nun'dan almas birleme ve sarma dola olma, ak
mahiyetinde bir almadr. Cismani nun'a ilka etmesi ise tebli, ulatrma, duyurma
mahiyetinde bir ilkadr. Bu yzden bizim nazarmzda pek az karklk arzeder. Birleme
ekli yledir: "..." ite bu Cebraili makamdr; burada balar ayrntsz, tafsilatsz mcmel
olarak alr, bunlar "vav" tafsil eder. "Vav" ise ilka esnasnda yaz leminin kalemidir. Bu
dier nun onun iin bir tr levh ilevini grr. nk iler, olgular bunun yannda bil kuva,
ilim ve nun olmas hasebiyle tafsil edilir. Bu bakmdan bu levh, kendisini gren biri
asndan icmali bir surettir, ona bakan biri tesinde ne olduunu, ne tadn bilemez, ta
ki tercman, yani, dier bir ifadeyle kalemlerin kalemi gnderilinceye kadar. Bu tercman,
muhatabn iitme levhine, kendi nun'unda mcmel olan eyleri satr satr yazya dker.
Bylece dinleyici kendisinin yannda olan baz eyleri, yazld kadaryla renir. Eer
dinleyenler himmetlerin ilka edilecei makama ykselirlerse, o makamda himmetler
kalemler ve ruhani vav'lar olur. Bylece iitme duyularna ruhani adan ilka gerekleir. O
zaman sen btn mcmel bilgileri ayrntl, tafsilatl olarak bilirsin. stelik arada zahiri bir
vasta olmadan: "Nezele bihi'r Ruhuleminu ala kalbike / Onu ru-hu'lemin senin kalbine
indirmitir." (uara, 193) Bu cmlenin orijinalinin rakamsal deeri, maddi oluu hasebiyle
elli, manevi oluu hasebiyle de ellidir.
"Vav" rakamsal olarak alt deerindedir ve bu da alt yne tekabl eder. "Vav" ayn
zamanda cisma-ni "nun"a, lye ve ekle de sahibdir. Bylece "nun" rakamsal olarakcismani ve ruhani alardan toplam- yz deerindedir. Yz ilahi ismin ismi olarak, ayet
saadet ehli (said) ise, yz cennet ve nimet derecesinin ismidir. ayet kii bedbaht ehli
(aki) ise, yz ilahi hicap olarak yz cehennem ve azap derekesini gsterir, "nun" ile ilgili
bu kadar aklama yeter. nk konuyu etraflca anlatmak, iyice amay gerektirir, bunu
amak ise benim gcm aar. nk nun byk bir srdr ve cmertlik ve rahmet kapsdr.
"Mim"e gelince, o Adem'e (a.s.) ve Hz. Muham-med'e (s.a.v.) iaret eder. kisinin
arasndaki "ya"-mim-ya-mim-ise, ikisinin birbirine vasl olmasnn sebebidir. nk "ya" illet
(sebeb) harfidir. Buna gre Hz. Muhammed (s.a.v.) "ya" araclyla Adem zerinde ruhani
olarak amel etmitir. Bu amel neticesinde Adem'in ruhaniyeti ve klli nefisten en son
varla kadar evrende tedbir edilen her eyin ruhaniyeti domutur. Bu insani ruhtur da.
"Adem henz su ve balk aras bir varlk iken ben Nebiydim" Ademde Hz. Muhammed
(s.a.v.) zerinde "ya" vastasyla cismani olarak amel etmitir. Bu amelden lemdeki btn
insanlarn ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) cisma-niyeti domutur. Bu bakmdan Adem,
cismiyette Hz. Muhammed'in, bizim ve sa'nn babasdr. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise
ruhaniyette Adem'in, bizim babamz ve sa'nn dedesidir. nk sa'nn babas, be-denlik
makamnda ve temsil leminde ruhu'l Kuds-tr. Ruhu'l Kuds ise ruh olmas hasebiyle
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) oludur. Dolaysyla bu akl almaz sistem erevesinde Hz.
Muhammed (s.a.v.) sa'nn dedesidir. Eer sa'nn (a.s.) bedenselliine tevecch etseydi, o
zaman her ntfenin istiva etmesi gibi istiva etmi, brm olmayacakt. Bu tevecchle de
ona ruhaniyet verip, bizim olduumuz gibi onun da babas olacakt.
Kaynama, kutsal suretle ve de erefli mahalde gerekletii iin, onu dede olarak
nitelendirdik. Ki bedensel yaratlna dikkat ekmi olalm. Ve sa'nn, bizim gibi her
adan Adem'den gelmediini vurgulam olalm. Geri Meryem araclyla Adem'in sa'da

bir pay vardr. Ayrca ruhaniyetin de, temessl etmi bedenselliinde pay vardr. Yani sa
(a.s.) bedenselliin ve ruhaniyetin ortak rndr. Ancak ruhanilii daha ar basmtr. Bu
yzden lleri diriltiyor, anadan doma dilsiz kimseleri iyileti-rebiliyordu. nk ruhani
unsur onda, cismani unsurdan daha fazlayd. Ayrca doas itibariyle masumdu, bakalar
gibi dardan bir etkene ihtiyac yoktu.
Sonra "Bismillahirrahmanirrahim"deki "mim"in iindeki varlk da bizim bu
anlattklarmza delalet etmektedir. nk "bismi" ifadesindeki "mim" dem'e iaret ediyor.
dem isimlerin sahibidir (ona isimler retildi). dem'in ismindeki med=uzatma, cisimler
leminin ondan uzanmasna, devam etmesine iaret etmektedir: "Halekakum min nefsin
vahide-tin I Sizi bir tek nefisten yarattk." (Nisa,l) Nitekim Havva, Adem'den yaratlmtr.
Eer baka bir eyden yaratlm olsayd, insanlarn cismani olarak bir tek nefisten
yaratlm olmalar gereklemi olmayacakt.
Rahim ifadesindeki "mim" Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iaret eder. nk Rahmet
sahibi O'dur. "Bi'l mu'minine raujun rahimun / Mminlere kar efkatli ve merhametlidir."
(Tevbe, 128) Bu, iman rahmetidir. "Ve ma ersalnake illa rahmeten li'l lemin / Biz seni
ancak lemlere rahmet olarak gnderdik." (Enbiy, 107) Bu da var etme rahmetidir.
Dolaysyla onda mevcut olan med=uzatma, ruhlar leminin ondan istimdad etmesi, uzan p
ortaya kmas demektir. Bu yzden cisimler leminde kyam etmesi en sonunda olmutur
ve Adem'in cisimler leminde kyam etmesi daha nce gereklemitir. Bu yzden, "bismlahirrahmanirrahim", biri cismani adan, biri de ruhani adan sylenmitir. Nitekim
yarn kendisi iin yer yarlp ortaya karlacak ilk kii Hz. Muhammed'dir. Bylece cismani
yerden onun ruha-niyeti ortaya kacaktr. zerine hilat giydirilerek ya-kmlatrlacaktr.
Bu "mim"in, sadece bu makamla ilgili olmamak zere daha bir ok srr vardr. "Nun"
harfinde olduu gibi bunlar aklama gereini duymadk. ki mim'e bitiik-mim-ya-mim"ya" harfine gelince, bunlara bitimesinin nedeni, illet harfi olmasdr: "nnema ene beerun
mislukum / Ben ancak sizin gibi bir beerim." (Kehf, 110) Bylece bu adan bizimle onun
arasnda bir ba kurulmutur. Bu nedenle "ya" harfi her iki "mim"le de bitimitir. Ama ruh
asndan byle deildir.
Nitekim bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Be'ase fi'l ummiyyine rasulen
minhum / mmi-lere ilerinden, bir Rasul gnderen Odur." (Cuma, 2) "Lekad caekum
rasulun min enfusikum /Andolsun size kendinizden bir Rasul gelmitir." (Tevbe, 128)
"Ennebiyyu evla bi'l mu'minine min enfusihim / Neb, mminlere kendi nefislerinden daha
yakndr." (Ahzab,6) Bu ayetlerin tm, bizimle Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)
arasndaki baa iaret etmektedir. Bu nedenle "mim" harfinin yazlnda "ya" iki "mim"i
birbirine balamtr ve bu yzden "nun" harfinin yazlnda "vav" ilk "nun"la bitiirken
sondaki "nun"la bitimemitir. Bunun nedenine yukarda iaret ettik. Yine bu nedenle "vav"
harfinin yazlnda "elif" her iki "vav"la da bitimemitir. Bu hkm iyice tahkik et. Bu
konuyu aklarken gttmz ama gerekleti.
lemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Sa-lt ve selam efendimiz Hz.
Muhammed'in, ehlibeytinin ve ashabnn zerine olsun.
O'nun yardmyla son buldu.

DOKUZUNCU KTAB

RSALETUL
KASEM L- LAHYE

LAH YEMNLER
RSALES KTABI

eyhu'l Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

LAH YEMNLER
RSALES KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Deitirme ve Kuvvet Ondandr.
eyh, mam, alim, kemal sahibi arif, muhakkik, derin ilim sahibi, dini ihya eden
(Muhyiddin), sla-mn erefi, hakikatlerin dili, lemlerin allamesi, ulularn nderi, zamann
garip gelimelerin zen, zamannn biricik bilgini Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b.
Muhammed b. Arabi et-Tai el-Hatemi, el-End-lsi-Allah sonunu gzel eylesin- dedi ki:
Elhamdulillh rabbil alemin velakbetul muttakn ve sallallahu ala seyyidina muhammedin
ve ala lihi ve sellem kesira / Alemlerin rabbi olan Allah'a hamdol-sun, gzel akbet
muttakilerindir. Efendimiz Hz. Muhammed'in ve ehlibeytinin zerine kesintisiz salt ve
selam olsun.
mdi...phesiz yce Allah, aziz kitabnda deiik yerlerde, farkl olgularla ilgili olarak,
harfler, rzgarlar, melekler, dalar, aa, yldzlar, saatler, gece, gndz, gn, gne, ay,
gk, yer, nefis, ift, tek, ehir, Kur'an, kalem, beka, gemiler, hayvanlar, kitap, tavan, deniz,
beyt, yldzlarn mevkileri, gzle grlen ve gzle grlmeyen varlklar gibi trl mah-lukat
zerine yemin etmitir. Bu ayette yce Allah, kadimi ve hadisiyle (eski ve yeni) yaratt
btn mevcudata yemin etmitir. Ama rab olarak kendisine sadece be yerde yemin
etmitir. Nisa suresi 65. ayetde: "Fela ve rabbike la yu'minune hatta yuhakki-mukefi ma
ecere beynehum summe la yecidufi enfu-sihim harecen mimma kadayte ve yusellimu
teslima / Hayr, rabbine andolsun ki aralarnda kan anlamazlk hususunda seni hakem
klp sonra da verdiin hkmden ilerinde hibir sknt duymakszn tam manasyla
kabullenmedike iman etmi olmazlar." Hicr suresi 92-93. yetinde: "Fe ve rabbike lenes'elennehum ecma'ine amma kanu ya'melun /Rab-bin hakk iin, mutlaka onlarn hepsini
yaptklarndan dolay sorguya ekeceiz." Meryem suresi 68. yetinde: "Fe ve rabbike
lenahurennehum ve' eya-tine I Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onlar
eytanlarla birlikte maherde toplayacaz." Zari-yat suresi 23. yetinde: "Fe ve rabbi's
Semai ve'l Ar-di ennehu lehakkun mislema ennekum tentikun / Sema'mn ve arz n Rabbine
andolsun ki bu vaad, sizin konumanz gibi kesin ve gerektir." Yani ayette zikredilen rzk
ve cennet hak'tr. Mearic suresi 40. yetinde: "Fe la uksimu bi rabbi'l meariki ve'l mearibi inna le kadirun / u halde yle deil! Doularn ve batlarn Rabbine yemin ederim
ki...bizim gcmz yeter." Kukusuz kendileriyle ilgili olarak "Rab" ismi zerine yemin
edilen bu olgularda bir takm srlar, incelikler ve hakikatler vardr.
Amacm, bu acele ile sunduumuz ksa deerlendirmeler iinde vaktin gerektirdii
hususlar aktarmaktr. nk bu konunun varid olduu hususlar hem oktur hem de
doyurucu aklamalar yaplmtr. Bu ksa ve hzl deerlendirmeye "el-Kasemu'l ilahi
bi'1-ismi'r-rabbani" (Rab ismi zerine ilahi yemin) adn verdim ve be baba ayrarak her
babda ona has bir yemini ele alacam, inallah.
Fasl:
Allah bizi ve seni muvaffak klsn, bil ki, Allah'n gzel esmalar(isimleri), ahslar
birbirinden ayrt etmek iin konulan Zeyd, Amr, Cafer ve Halid gibi srf msemmay tanma
iine yarayan anlamdan soyutlanm lafzlar deildir. Aksine Allah'n gzel

esmalar(isimleri) uluhiyette bir takm anlamlar gsteren delillerdir ve uluhiyet bu isimlerin


bu anlamlar iin kullanlmasn gerektirmitir. Lafzlar ilminde, bir lafz araclyla dinleyici
ve renme pozisyonunda olan kimse, ayet yazlysa bu lafz ve harf araclyla, onun
irtibatl olduu anlama ular. Biz, zellikle resulnn dilinden ve kitaplarndan rendiklerimizden baka Allah'n ismini bilmiyoruz. Allah'n baz isimleri vardr ki biz bunlar
bilmiyoruz. Resulullah'm (s.a.v.) bir duasnda sarf ettii u szleri grmediniz mi:
"Allahumme inn eseluke bikulli ismin semmeyte bihi nefseke ev allemtehu ehaden min
halkke evist'serte bihi fi gaybike / Allah'm! Kendini isimlendirdiin veya kullarndan birine
rettiin ya da srf kendine saklayp gaybm kapsamna aldn btn isimlerin hakk iin
senden...diliyorum. "
simlerin anlamlaryla ilgili bildiimiz, akln, eriatn ve kefin delalet ettii anlamlardr,
baka deil. Allah'n bir ok ismini bilmemize ramen, yce Allah, bunlar iinde sadece
"Rab" ismine yemin etmitir, dier isimlerine deil. Rab ismine de mutlak olarak yemin
etmemitir. Mutlaka Hz. Muhammed'e, ge, yere, doulara ve batlara izafe ederek
yemin etmitir.
Fasl:
Bil ki, Allah'n gzel isimleri, bilineni ve bilinmeyeni ok olmakla beraber, ksma
ayrlrlar. Bunlarn bir ksm zata delalet eder, Evvel (ilk) ve Ahir (son) gibi. Bir ksm sfata
delalet eder, Alim, Habir (her eyden haberdar olan), ekur (kullarnn krn kabul
eden) ve Kadir (her eye gc yeten) gibi. Bir ksm da fiile delalet eder, Halik (yaratan),
Razk (rzk veren) gibi. Bir de baz isimleri-daha dorusu isimlerin ou-iki ve ksm
birden kapsar, bu da ortak anlamlar itibariyledir, Rab ismi gibi. Rab ismi, zat olarak sabit
olan, fiil olarak slah eden, sfat olarak da sahib anlamn ifade eder.
"el-Cedavil ve'd-Devair" adl eserde isimlerin mertebelerinin tantmna ayr bir Bab
ayrdk. Bu isimlerle ahlaklanmamn, bunlarn anlamlarna ulamann nasl olacan
akladk. Ad geen eserimize ba vurulabilir. Esma-i hsna'nm okluuna ramen, yce
Allah, Kur'an'da bunlardan herhangi birine yemin etmemi tir. Yukarda iaret ettiimiz be
ayette zerine yemin edilen Rab ismi hari. Hi kukusuz bunun altnda bir ok sr
yatmaktadr. Bu ismin makam bu srlar iermektedir. Biz bu ksa deerlendirme
kapsamnda bir veya iki srrna dikkat ekmek istiyoruz. nk bu deerlendirme bir anda
yazlmtr. Ayrca bu Rab ismine Neb (s.a.v.) de yemin etmesini Subhnehu teala
emretmitir. nk kavmi Rasulullah (s.a.v.) efendimizden bu getirdii dinin Hak olup
olmadn kendilerine haber vermesini istemilerdi de, yce Allah Hz. Nebiye (s.a.v.) yle
emretmiti: De ki: Ey Muhammedi "ty ve rabbi innehu le hakkun / Evet, rabbime
andolsun ki, O hakkdr." (Yunus, 53) Bu ksa deerlendirmede maksadmz kullarn
yeminleri zerinde durmak deildir. Amacmz Allah'n yeminlerini aklamaktr. Allah'n da
btn yeminlerini deil, sadece kendisi zerine yapt yeminleri. Ki biz yukarda buna
iaret ettik. Ayrca yce Allah'n aziz kitabnda zerine yemin ettii eylere dair, bizim de
yukarda iaret ettiimiz gibi, latif ve incelikli bir kitap yazmak istiyoruz, ama kimi ayetlerde
hazfettii yeminleri deil. Buna u ayetleri rnek gsterebiliriz: "Le kad radiyallahu
/Andolsun ki Allah, raz olmutur." (Fetih, 18) "Ve le-kad sadakallahu rasulehu'r Ru'ya /
Andolsun ki Allah, rasulunun ryasn doru kard." (Fetih, 27) Allah akl bahettii gibi
ilim de baheder.
Fasl:
Bil ki, bu Rab isminin, dil bilimi kapsamnda, bize ulat kadaryla be anlam vardr.
Birincisi, sabit anlamnda kullanlr. Araplar "rabbe bi'l meka-ni": Bir yerde sabit oldu,
ikamet etti, derler. kincisi, slah eden anlamnda kullanlr. Araplar "Rabeytu's-savbe:

elbisenin yrtn skn dikerek slah ettim. ncs, terbiye edici, yetitirici
anlamnda kullanlr: Araplar: Rabeytu's-saire/erbeytuhu: Kk ocuu terbiye ettim,
derler. Drdncs, seyyid, efendi anlamnda kullanlr. mrulkays yle der:
Efendileri ve emirleri adna savamadlar
Bir komuyu da armadlar ki selametle gp gitsin.
Bu beytin orijinalinde geen Rab kelimesi efendi, rabib kelimesi de emir anlamnda
kullanlmtr. Beincisi, sahib anlamnda kullanlr. Araplar . Rab-bu'd-dari: Evin sahibi.
Rabbu'd-dabbeti:
Hayvann sahibi, derler. Rasulullah efendimiz (s.a.v.) kyamet
alametlerinden sz ederken, bunlardan birinin, cariyenin rabbini, yani sahibini dourmas
olduunu zikretmitir. nk kyamet ncesinde yle bir her-cmerc yaanacaktr ki, kadn
ile olu birbirinden ayrlacak, ortal fitne kaplayacak, sonra bu kk ocuk byyp o
kargaa ortamnda annesi ona denk gelecek, satn alarak onun sahibi olacaktr. Satn
alma hkmyle annesinin efendisi olacaktr. Byle bir fitneden Allah'a snrz.
Bu anlamlarn tm de yce Allah'n sfat olarak kullanlr. nk Allah vcudu,
mlk, saltanat (hakimiyeti), izzeti, kibriyas( bykl) ve azametiyle sabittir. Ve "O",
ulv(yceler) lemin, sfli lemin, kevn(kainatm), mahlukatn ve mebdeatm (yoktan var
edilen) her eyin slah edicisi-dir. "O", ayrca btn bunlarn terbiye edicisi, besleyici ve
terbiye edici hakikatler bahetmek suretiyle onlarn besleyicisidir. Bilindii gibi cevher
arazyla, cisim edevatyla beslenir, onlar, glerini korumak O'na der. Ruhlar da
ilimlerle, letaifle ve srlarla besler, terbiye eder. Ayn durum bandan sonuna kadar tm
lem iin geerlidir.
Ve "O" Subhanehu, btn lem ve top yekun btn mevcudat n seyyidi(efendi)sidir.
nk O, Ganiy(zengin) onlar muftakir(fakirdir)ler. O'na muhtatr. zzet Onun, zillet ise
bizim niteliimizdir. Gan(zengin)lik O'nun vasf, "fakr"lk bizim vasfmz-dr. Mlk Onundur,
biz ise memlukuz. nk O bizim halikmz ve mevcud(var) edicimizdir. Bu yzden bizim
hakkmzda diledii eyi yapar. ster bizim amalarmza uysun, ister uymasn. Bizimle ilgili
olarak verdii bir hkm, amalarmza uymuyor, alkanlklarmzla rtmyor diye
zulm, hakszlk ve saldrganlk olarak nitelendirilemez. Bu nitelikler ancak bakasnn
mlknde tasarrufta bulunan biri iin kullanlabilir.
Ama kendi mlknde tasarrufta bulunan biri, dilediini, diledii ekilde yapar; fark
etmez; biz ister bu fiilin sebebini kavrayalm, ister kavramayalm. Bu yzden bir ayette
yle buyurmutur: "La yus'elu amma yefalu ve hum yus'elun / O, yaptndan sorumlu
tutulmaz; onlar ise sorguya ekileceklerdir." (Enbiya,23) nk Allah, kendisine ait
olmayan bir mlkte tasarrufta bulunmu deildir. Zorbalk, hakszlk ve zulm gibi
kavramlar delile dayal olarak eriatn belirledii olgulardr. eriat erevesinde bunlardan
sz edilir, kendi zatlar itibaryla belirginleen nitelikler deildirler.
Fasl:
Sonra bilesin ki, isimlerin ve mevcudatn hakikatlerini btnyle kapsayan, onlarn
banda gelen, onlara hakim ve egemen olan isim, "ALLAH" ismidir. Allah ismi, hem zat n,
hem sfatlarn hem de isimlerin delilidir. Mertebe olarak O'ndan sonra Rab ismi gelir.
Rububiyet mertebesi uluhiyet mertebesinin stnde oldu u iin, bu mertebeye ait olan Rab
ismine yemin etmi ve ondan baka isimlere yemin etmemitir. Bu isim zerine yaplan
yemin, bizzat uluhiyet ismi zerine de yaplm yemin hkmndedir ve bunun aksi tasavvur
edilemez. Yce Allah, hakikatlerle, onlarn mertebelerinin ve hakikatlerinin gerektirdii gibi
muamele eder. Dolaysyla rububiye-ti gerektiren bu makama gelindiinde, yemin eden
kimse dilediine yemin edebilir. nk "ALLAH" ismi, dairede bir nokta veya dairenin
evresi konumundadr. simler ise veheleri itibariyle ondan sonradrlar ve noktadan

evreye doru izilen izgiler gibidirler. Bylece her isim: ben, u anlamda Allah isminden
sonraki ikinci mertebeyim, der. Nitekim yce Allah, varlk leminde de bizi bu ynde
konuturmaktadr. Ackan biri, ey Rezzak (rzk veren) der. Fakat bazen bu ismi brakp, ey
Allahdediini gryoruz. Bu srada Rezzak ismi, ben ikinci mertebeyim, demektedir. Ama
bu balamda, ey Rabbim! dese, bunun anlam, ey Rezzak! deildir, anlam, ey terbiye
eden, ey besleyen veya ey slah edendir. Bu isimlerin mertebeleriyle ilgili olarak
anlattklarmz iyice dnn. Ben, konuyu etraflca anlatmak istemiyorum. nk zet ve
ksa bir aklama sunmaktr benim amacm. Ksa ve zet aklama hem daha yararl, hem
anlalmaya daha yakn, hem de zerinde durulmaya daha elverilidir. nk sz
uzatmak bktrr, usandrr. zellikle insanlarn ilgisinin azald, faydal eyleri taleb etme
isteinin yok olduu durumlarda, kimsenin srlar irdelemek, gizli hakikatleri susuz insann
suya hasreti gibi kurcalamak istemedii zamanlarda.
Sonra Subhaneh teal, bu isme de mutlak olarak yemin etmemi , bu mahluka izafe
ederek yemin etmitir. nk bir eye yemin edilirken gdlen ama, zerine yemin edilen
eye dikkat ekmek ve kendisine bu yemin izafe edilen kimsenin erefiyle
onurlandrlmasn salamaktr. Eer bu isim, zat, sfat ve fiilden ibaret isimlerin tm
mertebelerini kapsyorsa, bu be mevzudaki ilahi yeminde kullanlan isim, ya sfat
mertebesine veya fiil mertebesine dner. Ama zat mertebesine dnmez. Bunun nedeni
zat yceltme, celaletini vurgulamadr. Bir de yemin alannda bu ismin tecellisini tamaya
g yetirile-mez. nk yemin alan husumetlerin ve hareketlerin alandr. Burada kimi
zaman yeminler bozulur, karlkl hazr bulunma esnasnda tartmalar yaanr. Bu
nedenle zat zerine yaplan yemindeki bu ismin deitirilmesi mmkn olmaz. te
hakikatler bu ekilde sunulur. Bu yzden yce Allah, rububiyet cmertliinin nefhalarn
taleb eden kalblere merhamet etmitir. Nitekim Aleyhisselm efendimiz bizlere emrederek
yle buyurmutur: "Lena tearredu nefe-hati rabbikum / Rabbinizin nefhalarn arayn."
ayet yce Allah, bu isme mutlak olarak yemin etseydi, onu herhangi bir mahluka izafe
etmeseydi ve arifler de buna nazar etselerdi, mutlaka tuz buz olurlard ve yeminin
salad fayday, verdii sonucu da anlayamazlard. Fakat onlara Hakk ahid gstererek
bu yeminin ierdii srlar bilmelerini salamtr. Sanki yce Allah: "Fe ve rabbike /
Rabbine andolsun." (Hicr, 92) derken unu: muslahake ve murabbike ve seyyidike ve
malike /seni slah edene, seni yetitirip terbiye edene, efendine ve sahibine andolsun"
demek istemitir.
Ayn anlam "gklerin ve yerin rabbine andolsun" ve " doularn ve batlarn rabbine
andolsun" ifadeleri iin de geerlidir. Fakat sabit olar anlamnda "Rab" kelimesi sadece
zata zgdr ve bu anlamda muzaf olmas kesinlikle doru deildir. Bu ismin bykl ve
mertebesi ile ilgili olarak iaret ettiimiz hususlar iyice anla. Anlamay ve akl ltfuyla "O"
Allah baheder.
BRNC BAB
Bu bab, Celle senauhu'nun, iman elde etmenin ekli ile ilgili olarak rububiyete yemin
etmesi ile ilgilidir. Bu balamda Subhan Allah, Kur'an- Kerim'in Nisa suresinde
peygamberi Hz. Muhammed'e (s.a.v.) izafe ederek Rab ismine yemin ediyor. Yemine konu
olan husus da, iman mertebelerinin en ykseidir. Buyuruyor ki: "Fela ve rahbike la
yu'minune hatta yuhakkimuke fi ma ecere beynehum summe la yecidufi enfusihim
harecen mimma kadayte ve yusel-limu teslma / Hayr, rabbine andolsun ki aralarnda
kan anlamazlk hususunda seni hakem klp sonra da verdiin hkme ilerinde hibir
sknt duymakszn tam manasyla kabullenmedike iman etmi olmazlar." (Nisa, 65)
Yemin ieren bu ayetlerin nzul sebepleri erevesinde bu ksmlarla ilgili aklamalar
yeterli dzeyde olmad iin, bu ayetlerin ini sebeplerinden ve kimin hakknda nazil olduundan sz etmeyeceiz. Aksine, aklamay, zellikle zerine yemin edilen sfatn

mertebesine dayandracaz. nk sebebler, kaziyeler ve kssalar tefsir kitaplarnda ve


dier eserlerde bolca zikredilmitir.
u anda zerinde durduumuz bu ilim dal, zellikle bu zamanda ok deerlidir.
imdi diyorum ki: Bil ki, iman, kalblerin amelidir, nk anlam, tasdik etmektir. Bu yzden,
nefsin amacna uygun bir hkm verildii srada, nefisten skntnn, rahatszln giderilmi
olmas art koulmutur. Kendisine emredilen, hakknda hkm verilen kimse, aleyhindeki
hkmn anlamnn ve kendisine yneltilen emrin illetini istememelidir. nk o vakfiye
grubunun mensuplar gibi, emrin illetini bilmedike o emre uymad zaman, durduu eyle
beraber olur, kendisine emreden ve hakknda hkm veren kimse ile deil. Emirle beraber
durduu zaman, nefsiyle beraber durmu olur. Byle olursa, onunla imann bu mertebesi
ve tasdikin kemal derecesi arasnda ne ok bir mesafe olur! Ya da Allah'n emrini
yceltmek, hkmne hemen sarlmak ve de nefiste en ufak bir sknti duymamak, ak
yreklilikle benimsemek, hkm kabul etmek, haz almak ve ilahi heybeti iliklerine kadar
hissetmek nerede o nerede! Duymadnz m, Hz. Rasulullah Aleyhisselamu, srail oullar
zamannda konuturulan bir inekle ilgili sz aldnda, orada bulunanlar, inek nasl
konuturulur? diye sorduklarnda,Nebiyyu Aleyhisselam: "mentu bihaza ena ve ebubekri
ve meru / ben, Ebubekir ve mer buna inanyoruz", diyerek onlarn imanlarna
hkmetmitir? Burada Hz. Neb (s.a.v.), kesin bir ifadeyle onlarn iman ettiklerini
sylemitir. nk Ebubekir ve mer, O'nun (s.a.v.) makamn tahkik etmi, onun
yceliinin zirvesine erimilerdi.
mann gcnn ve elde edilmesinin art, iman ettiimiz kimsenin hkmne
bakmamamzdr. Aksine, imanmz sabitliini vurgulamak iin nce bu hkm uygulamal,
bizin hakkmzda verdii karara raz olmalyz. Tanmas bizim iin kolay olsa da olmasa
da bizim hakkmzda verdii hkme bakmama-lyz. Hkmettii eyi aynen karara
balad zaman ve bunun arl byk, tanmas da gse, yine de bundan sknt
duymamalyz, kalblerimiz bundan byk bir haz almaldr. Kiinin, hasmyla arasnda
geen mesele ile ilgili olarak iinde en kk bir sknt ve huzursuzluk olumamaldr.
Ksacas Allah'n bizimle ilgili hkmn, kolaylkla ve boyun eerek yerine getirmeliyiz.
Bunu yreimizde hissetmediimiz zaman, Allah'n bizimle ilgili btn hkmleri ile ilgili
olarak iman hakikatinin kokusunu almamz demektir. Nitekim muhakkiklerden birinin
bandan byle bir olay gemitir. Bu muhakkik eriata byk sayg gsterir, her emrine
iinde byk bir lezzet duyarak uyard, iten ie mutluluk hissederdi ve bu durumu altm
sene srd. Bir gn annesi: bana su ver, dedi, hemen annesine su getirmek iin ko tu,
ama bu arada annesine su getirdii iin iinde bir arlk hissetti. Dedi ki: Vah bana!
Eyvah-lar olsun! mrm boa gitti. Allah'n hkmnn bana hafif geldiini, ondan lezzet
aldm sanyordum. Oysa anneye iyi davranmak Allah'n emridir. yleyse niin bu i
bana ar geldi? Bu da gsteriyor ki, eriatn hkmlerinden haz almam, nefsimin bunda
bir gayesinin olmasndan kaynaklanyor. Eer ben hkmle deil, hakimle beraber
olsaydm, anneme su vermek bana ar gelmeyecekti...
Sonra te yandan bir mmin, eriatn kendisiyle ilgili bir hkmn uygulad srada
haz alrken, ehvetin nefsi zerinde egemenlik kurmasna izin vermemelidir. Aksi takdirde
hkmn infaz, uygulan ertelenir ve bu haz, bir sreliine de olsa gecikmeye yol at
iin hakikat ehli nazarnda bulank bir haz olarak belirginleir, bu gecikme tek bir hareketle
snrl olsa da olumsuz karlanr. Bu nedenle hkmn zahirini, eksiksiz bir ekilde ve kll
bir biimde ve derhal uygulamak, eriatn verdii hkme boyun eildiini gstermek
gerekir. Bu yzden yukarda sunduumuz ayette "tam bir teslimiyetle.." denilmitir.
Ayetin orijinalinde teslimiyet fiili ayrca masdar ile de pekitirilmitir ki, muhatap, eriatn
hkmne boyun eite her trl olumsuzluktan arnm olsun. eriatn hkm karsnda
duraksand ya da kii iinde bir sknt hissettii yahut haz, sevgi ve akla elien bir
durum hissedildii, bu hkme kar iaret ettiimiz durumlardan herhangi biri belirginletii
oranda senden tasdik olgusu eksilmi olur. Eer basiret sahibi ve hakikati srekli zihninde

tutan biriysen, eriat bilgisini ve ari'der (kanun koyucudan) varit olan haberleri taklit
dzeyinde tutmazsn. Bununla beraber bu balamda ilmin zayfl taklit erevesinde
oluunu da gstermektedir. nk ne de olsa iitsel (sem'i) bir bilgidir. Ne var ki, akll bir
kimse bu bilgiyi kendi iinde delil ve burhanla snrlandrr. nk delil ve burhan, hkm
sahibinin doruluunu ortaya koyar ve kiiyi verilen hkme yneltir, hkmn onun
nazarnda makbul olmasn salar. Burada akli delilden sz ediyoruz. Akli delillerin
medlulleri de nefiste gerekletii zaman, kii, buna dair bilgiden haz alr, gs alr ve
mutluluk duyar. nk insan, eyaya dair bilgiyle karlatnda ondan lezzet alacak
zellikte yaratlmtr. nsann lezzet al, eyay bilmesinden ileri geliyor, bilinen eyin onu
bilen klmasndan deil. Kiiye ynelen bilgi de eya btnndendir ve eer mminse kii,
bu bilgiden dolay sevin duymasn salar. Bunun nedeni de, hkm verenin doruluunu
gsteren delilin belirginlemesidir. Bu durum emredenin Resulullah (s.a.v.) olmas veya
sahih bir kanaldan Resulullah'tan (s.a.v.) nakledilmi olmas durumunda geerlidir. Ama
Resulullah'tan (s.a.v.) dnda alimler arasnda eitli ihtilaflar olduu iin, bu hususta kii
iin geni bir deerlendirme ve tavr belirleme alan vardr. Nitekim yce Allah bir ayette
yle buyurmutur: "Ve ma ce'ale aleykum fi'd dini min harecin /Din hususunda zerinize
hibir zorluk yklemedi." (Hac, 78) Bu ayet zerinde iyice dn; nk eitli boyutlar
iinde farkl olarak iki byk boyut vardr. Burada yce Allah demek istiyor ki: sizin iin
konulan hkmler hafifletilmi, sizi skntya sokacak eyler indirilmemitir.
Bir de u ayetlere bakmak gerekir: "La yukelliful-lah nefsen illa vus'aha /Allah her
ahs, ancak gcnn yettii lde mkellef klar." (Bakara, 286)
"La yukellifullahu nefsen illa ma ataha / Allah hi kimseyi verdii imkandan fazlasyla
ykml klmaz." (Talak, 7) Yine Hz. Rasulullah aleyhisselam'n u hadislerini dikkatle
incelemek gerekir: "Ben, msamaha esasna dayanan haniflik diniyle gnderildim."
"phesiz din kolaylktr." Dieri bir ynne de yukardaki ayetin, insann gayesine ve
nefsin eilimine uygun olmayan bir hkmn verilmi olmas durumunda, nefiste beliren
rahatszln giderilmesidir. Bu, mminlere yneltilen bir hitab gibidir, byle bir hkm
karsnda iinde sknt ve hisseden kimse mmin deildir. Hi kukusuz bu, son derece
ar bir durumdur. Yce Allah "Ve ma ceale aleykum fid-dni min harecin /Din hususunda
zerinize hibir zorluk yklemedi." (Hac, 78) dediine gre, insan, herhangi bir alimin
fetvasna dayanan bir hkmle kar karya kaldnda ve bu hkm kendisine ar
geldiinde, dier mtehit alimlerin fetvalarn incelesin; karsna kan bu durumla ilgili
daha kolay bir hkm var mdr? diye. Daha kolay bir hkm bulduunda onunla amel eder
ve bylece sknt da ortadan kalkar. ayet, karsna kan bu hkmle ilgili icma
olduunu grrse, eer mminse gnl rahatlyla kabul eder, znts derhal yerini
kolayla, reddetmesi, Allah'n verdii hkm kabule dnr. Bu hareketi neticesinde
iman sahihlik niteliini kazanr. Bu, onun iin imannn varlnn bir belirtisi olur.
te bu yksek makam, elde etmek nefislere ar geldiinden, yce Allah bu makam
balamnda kendi "Rab" adna yemin ediyor. Sonra kendileriyle ilgili olarak bu hkm
verilen dinleyiciler, bu hkm bizzat Allah'tan dinlemedikleri, aksine doruluu sabit, Allah
adna hareket
eden ve Allah'n yeryzndeki halifesi olan Resulullah'tan (s.a.v.)
duyduklar iin, O'na verilen nemi gstermek ve onurlandrmak maksadyla zerine yemin
ettii ismini Resulullah'a izafe ederek zikrediyor ve "Fela ve rabbike / Hayr, rabbine
andolsun..." buyuruyor. Sonra izafeyi de muhatap zamiriyle gerekle tiriyor ki, onun anlam
olarak hazr olduuna ve bizzat Allah'n bunu sylediine iaret ediyor. Dier bir ifadeyle
ayni bir izafe sz konusu deildir. Bu inceliin zerinde dnmek gerekir.
KNC BAB:
Kyamet gn mriklerden gnahlarn ikrar etmelerinin istenmesi hususunda da
yce Allah kendi ad zerine yemin ediyor. Yce Allah bu balamda aziz Kur'an'da Hicr
suresinde "Rab" ismi zerine yemin ediyor ve bu ismi de Nebisi Muhammed aleyhis-

selama izafe ediyor. yle buyuruyor: "Fe ve rabbike le nes'elennehum ecmaine amma
kanu ya'melun fa's-da' bi tu'mer va'rid ani'l mrikin nna kefeynake'l mustehziin Ellezine
yec'alune ma'allahi ilahen ahare Fe sevfe ya'lemun. Ve lekad na'lemu enneke yadiku
sadruke bi ma yekulun fesebbih bihamdi rabbike ve kun mine's Sacidin Va'bud rabbeke
hatta ye'tike'l ya-kin I Rabbin hakk iin, mutlaka onlarn hepsini yaptklarndan dolay
sorguya ekeceiz. Sana emro-lunan aka syle ve ortak koanlardan yz evir. Alay
edenlere kar biz sana yeteriz. Onlar Allah ile beraber baka bir tanr edinenlerdir.
Yaknda bilecekler. Onlarn syledikleri eyler yznden senin cann skldn andolsun
biliyoruz. Sen imdi rab-bini hamd ile tebih et ve secde edenlerden ol. Ve sana yakr
gelinceye kadar rabbine ibadet et." (Hicr, 92-99) Bu ayetlerde yce Allah, kendi "Rab"
ismi zerine Nebisine yemin ediyor ve zerine yemin ettii ismini de (Rab) Nebisine
(s.a.v.) izafe ediyor, hazr ve bizzat gzlemleyen birine izafe ettii mesajn vererek. Bu
slubun seilmesinin nedeni, Hz. Rasulullah(s.a.v.)m kederini gidermek, zntsn
ortadan kaldrmak, gnlne su serpmek, iinde bulunduu daralma ve sknty yok
etmektir. Hz. Rasulullah Aleyhisselam'n kederli olmasnn, daralmasnn, sknt iinde
olmasnn nedeni, kendisini resul olarak gnderen efendisinin, habibinin emrinin
reddedildiini, hitabnn dikkate alnmadn ve yalanlandn iitmesiydi. te bu, en
yksek makamdr; ondan daha yksei ve stn yoktur. Bu makamda, resuller, nebiler ve
veliler arasnda stnlk fark elbette vardr. Buras, ilahi gayret huzurudur. Bu hale ilahi
amel, ondan bakasna ise nefsani amel ad verilir. Dolaysyla ameller iinde bundan
daha stn bir amel yoktur. Buna yaklaan, ya da buna benzeyen bir amel de yoktur.
Msnet bir haberde Hz. Rasulullah (s.a.v.)n yle buyurduunu aktarmtk: "Yce Allah
kyamet gn yle der: Ey kulum! Benim iin bir amel iledin mi? Kul der ki: Ya rabbi!
Namaz kldm, oru tuttum, sadaka verdim....yapt amelleri bir bir sralar. Allah yle der:
Ey kulum! Btn bunlar, kendin iin yaptn amellerdir, benim iin ilediin bir amel var
mdr? Kul der ki: Ya rabbi! Srf senin iin olan bu amel hangisidir? Allah yle der: Ey
kulum! Benim iin birini dost edindin mi? benim iin birine dman oldun mi? ite srf
benim iin olan amel budur."
Sahih hadisler iinde yer alan, Allah iin sevme ve Allah iin buzetme ile ilgili
rivayetlerde bu nitelie sahib kimselere dikkat ekilir. Bu hadisler halk arasnda yaygn
olarak bilindii iin burada zikretme gereini duymadk. te bu nedeniyle, Musa'dan sonra,
kavmi fitneye dt. Allah, kendisine mncat ettii huzurda ona byk bir keramet vermiti.
nk her nde gelenin bir kerameti vardr. Ve nk bu, bir bakasnn hakkn eda
etmek zere kyam etme saylr. Bylece hakk kyamet edilen kimse ile ilgili olarak ve
makamn ykseklii orannda keramet elde edilir.
Musa {a.s.), ailesinin hakk iin ehirden kmak durumunda kaldnda ona
seslenildi. Yine bu yzden peygamberlerin gsleri, mmetlerinin durumlar karsnda
daralmtr. Ayrca Hz. Peygamberin (s.a.v.) kendisine dnk olan tavrlar da affedilmi-tir.
Nitekim yce Allah, buna tevik etmi, onu ilahi ahlak almln bir gstergesi olarak
hidayet edicilik ve merhamet etmekle nitelendirmitir. Hz. Rasulullah(s.a.v.)m bir savata
yaralanrken "Allah'm! Kavmimi doru yola ilet, nk onlar bilmiyorlar" dediini duymadn
m!
Bilinmelidir ki, bir kimseye tevhit hali galib gelirse, bu makamda elem duymaz,
duyduu haz da abuk abuk tkenmez. nk o, cem halindedir ve kesinlikle herhangi
bir ayrlk grmez. Byle bir makamda herhangi bir ac veya inkar tasavvur edilmez. ayet
bir gnah ilese ve bundan dolay zahiren had uygulanp sert muameleye tabi olsa bile, i
dnya btnyle rahmet ve yaln bir teslimiyettir, baka hibir duyguya yer yoktur. Ancak
daha yksek makama sahib kii nazarnda mahedesi eksik kabul edilir. nk fayda ya
da verimli sonu, ancak cem'de ve varlktadr. Bu halin sahibi ise cem halindedir,
amalanan varlk halinde deildir. Fakat kamil kimse iin durum bundan farkldr. Onun
varl, celali ve heybeti vardr. nk kamil muhakkik nazarnda, hkmn mevzusuyla ilgili

olarak asi bir irade tasavvur edilemez. Onun iin ancak emreden irade tasavvur edilebilir.
Emredenin mertebesi ise, emreden olmasndan ileri gelir, irade eden olmasndan deil. Bu
konuyla irtibatl son derece byk ve bir o kadar da faydal bir mesele vardr, o da yce
Allah'n mrikleri ve vebal hakszlk eden zalimleri balamayacak olmasdr. Burada
zalimlerin sorumluluklar zmnen ifade edilmi ve balanmalar zulmettikleri kimselerin
rzasna balanmtr. Buna gre yce Allah kyamet gn onlarn aralarn slah eder.
Sonra yce Allah, kendisi iin fkelenmemizi ve gcmz yetiyorsa, bu balamda
sabretmememizi emretmitir. Buna karlk kendimizle ilgili hususlarda affetmemizi, ho
grmemizi emretmitir. te bu Allah'n ahlakdr ve bize de Allah'n ahlakyla ahlaklanmamz istenmitir. O halde Allah ile ilgili ve Allah'n hakkyla irtibatl bir mesele olan
irkten dolay mriklerin sorumlu tutulmalarnn nedeni nedir? Allah kendisine kar m
mcadele edecektir?! lahi kaideler bundan farkl bir temele dayanmaktadr. Hadiste
belirtilmitir: Yce Allah kyamet gn maherde toplananlara yle seslenir: Ey kullarm!
Benimle sizin aramzda olanlar baladm, siz kendi aranzdakilere bakn. nk hibir
zalimin zulmn balamam." irk hadisesi, zahiren Allah ile insanlar arasnda bir olgu
olarak bilinmektedir; byle iken neden bundan insanlar sorumlu tutar ve onlar balamaz! Allah seni muvaffak klsn, bil ki, Allah'a ortak komak, mahlukata kar ilenmi
bir vebal ve bakasna zulmetme kapsamna girer. nk veballer, kanla, malla ve rzla
ilgili olmak zere eitli ksmlara ayrlrlar. irk, rzlarla ilgili sorumluluklarn kapsamna
girer. Bir tr iftiradr. Bir ey hakknda, onda olmayan bir iddiada bulunmaktr. Yani iftira
atmaktr. Bu bakmdan, irkin, Allah ile kul arasnda sz konusu olabilecek bir boyutu
yoktur. Bu yzden byk gnahlarn en bydr. Kyamet koptuunda, btn insanlar
bir mekanda haredildikle-rinde, mazlumlar tahamml edilemez korkular dehet iinde
kalarak bizzat grp yaadklarnda, ta, aa, hayvan, insan, yldz ve ruhani varlklar gibi
Allah'tan baka ilah kabul edilen dzmece tanrlar tahamml tesi korkularn dehetiyle
donup kaldklarnda yle derler: Ey Rabbimiz! Bize iftira eden, bizde olmayan zellikleri
bize nispet eden, bizim ilah olduumuz syleyip, zarar ve yarar dokundurma 'gcne sahip
olmayan, hibir yetki ve gc olmayan bizlere tapan kimselerden hakk mz al. Bizim
hakkmz onlardan al. te bu noktada her ey ayrntl olarak gzler nne serilir ve adil
hkm verilir.
Allah'tan baka kulluk sunulan ta, aa, kendini Allah'a e koan mrik insan,
hayvan, ayn ekilde kendini Allah'a e bilen ruhani varlklar, kendilerine tapan mriklerle
birlikte cehennem ateine girerler. Ki mrikler, kulluk sunduklar dzmece tanrlarnn da
kendileriyle birlikte cehenneme girdiklerini grdklerinde bu azap daha elem verici ve daha
aalayc olur. Ayrca Firavun gibi, kendisine nispet edilen tanrlk zelliini kabul eden,
bundan honut olan kimseler de, kendilerine tapanlarn azabna ortak olurlar. Ta ve aa
gibi tanrlk izafe edilip kulluk sunulan cansz varlklar azap ekmek iin cehenneme
girmezler, aksine, mriklerin, kulluk sunduklar tanrlarnn da kendileriyle birlikte
cehenneme girdiklerini grerek daha da ac duymalar, iyice aalanmalar iin girerler.
Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "nnekum ve ma ta'budune min dunlahi hasebu
cehenneme entum leha varidun / Siz ve Allah'n dnda taptnz eyler cehennem
yaktsnz. Siz oraya gireceksiniz." (Enbiya, 98) Bu durum karsnda mrikler yle
derler: "Lev kaneha Ulai aliheten ma vereduha ve kullun fiha halidun / E er onlar birer tanr
olsalard oraya girmezlerdi. Halbuki hepsi orada ebedi kalacaklardr." (Enbiya, 99) Yce
Allah bir dier ayette de yle buyurmutur: "Ve ku-duha'n Nasu ve'l hicaretu / Yakt,
insan ve ta olan..." (Bakara, 24) Burada sz edilen insanlardan maksat mrikler,
talardan maksat da Allah'tan baka taplan putlardr. Ayette nceden haklarnda iyilik
hkm verilen kimseler ise bu genellemeden istisna edilmi, onlarn ateten
uzaklatrldklar vurgulanmtr. Bil ki, mriklerin aslnda kulluk sunduklar dzmece
tanrlar ortadan kalktklar iin, tutup onlara benzeyen suretler edindiler ve bu suretlere
tapmaya baladlar, Hristiyanlarn ha ve mriklerin kendi elleriyle ekil verdikleri

heykelleri gibi. te mriklerle cehenneme giren, onlarn kendi elleriyle yontup ekil
verdikleri, bu hususta hibir sorumluluu olmayan ve aslnda mutlu insanlar ve varlklar
snfna giren varlklara benzettikleri bu suretlerdir. Mriklerin, dnyada iken kulluk
sunduklar dzmece tanrlar kendileriyle birlikte cehenneme girince, bu, onlara b}rk bir
ac verir ve bunu kendileri iin aalayc bir olay olarak kabul ederler. Mriklerin
aclarna ac katan, onlarn kendilerini iyice aalanm hissetmelerini salayan olaylardan
biri de udur: Cennetlikler, bir ekilde cehennemliklere muttali olurlar; cennetlikleri
cehennemlikleri, cehennemlikler de cennetlikleri grrler. Bu durum, cennetliklerin iinde
bulunduklar nimetlerden daha ok lezzet almasn,
cehennemliklerin de iinde
bulunduklar azaptan daha fazla ac duymasn salar. Yce Allah bu hususta yle
buyurmutur: "Fettelea fereahu fi sevai'l cehimi /Bakt, arkadan cehennemin ortasnda
grd." (Saffat,55) "Tallahi in kidte le turdini ve lev la ni'mete rahhi lekuntu mine'l muhdarin
/ Yemin ederim ki, sen az daha beni de helak edecektin. Rabbimin nimeti olmasayd , imdi
ben cehenneme getirilenlerden olurdum." (Saffat, 56-57) Bu a klamalarla, mriklerin
iledikleri irk gnahnda sorumlu tutulmalarnn sebebi vuzuha kavumu oldu.
Ebedi kalmak ise niyetlerle ilgilidir; tpk derecelerin amellerle ve ihtisaslarla ilgili
olmas gibi. Yine cennet ve cehenneme girmenin rahmet ve azapla ilgili olmas gibi. Ayrca
derecelerin kartlar olarak belirginleen derekeler de amellerle balantldr. Bu hususun
iyice anlalmas gerekir. Aslnda bu konu uzun ve ayrntl olarak ele alnabilir; ancak bu
ksa deinmemizin kapasitesi uzun ve ayrntl aklamay kaldrmaz. O halde biz
meselemize dnelim. Diyoruz ki: Hz. Nebyyi (s.a.v.), yce Allah'n, kullarnn amellerini
onaylama, inkar, ayplama ve eletiri gibi farkl ekillerde deerlendirmesi nedeniyle
zihninde konuya ilikin bir soru tad, bundan dolay da byk zorluklar ve aclar ektii
iin, yce Allah, bu balamda dmanlarna kar onun gnlne su serpmek maksadyla
bizzat kendi adna yemin ediyor ve konuya ilikin bilgiyi nce zikrediyor ve Onun zerine
yemin ediyor. Ki baz eylerden dolay iinde hissettii daralmay gidermi olsun. te
yandan yce Allah, Nebisinin (s.a.v.), kendisinin inayetiyle ulatrd makamda olduunu
biliyordu. Bu makam ise, onun, vakte gre gerektii gibi, gerekenle ve gereken iin amel
etmesini gerektirir. Hal sahibi iinse daha farkl bir durum sz konusudur. Hal sahibi,
vaktiyle gerekmeyenle, gerekmedii gibi ve gerekmedii iin muamele eder. nk hal,
ilahi haber mahiyetinde bir olgudur. Oysa Hz. Neb (s.a.v.) makam itibariyle byle
davranmak ve bu bilgilere sahib olmak durumundadr, bu yzden yce Allah, O'na rabbani
tebihi (rabbini tenzih etmesini) emrediyor, ki ilgisini i daralmasndan, acsndan ve
skntsndan alkoysun. nk makamn zellii, bu durumun btnyle zail olmasna
imkan vermemektedir.
Nitekim bu konuyla ilgili olarak baka bir ayette Rasuluna (s.a.v.) yle hitab etmitir:
"Vasbir li hkmi rabbike fe inneke bi a'yunina / Rabbinin hkmne sabret. nk sen
gzlerimizin nndesin." (Tur,48) Bylece "Allah'n bizimle ilgili hkm" szn iaretler ve
letaif ksmna ald gibi "Allah'n onunla ilgili hkm" szn de bu kapsama almtr. Bu
ayette, bir sndrma, altrma ve bize ynelik bir mjdeleme vardr. nk bu ayette
Subhanehu teal, Nebisi (s.a.v.)ne, kendisiyle ilgili rabbani hkme kar sabretmesini
emretmi, bu hkm karsnda iinde daralma olduunu, bu hkm dolaysyla zorluk
ektiini haber vermitir. Bu demektir ki, Ondan bize bir hkm geldiinde ve bu hkm
nefsin amacna, eilimine uygun deilse, mmin bu hkm zorlanma, aba sarf etme ve
yorulma ile alsa bile, bu onu iman mertebesinden indirmez, indirmedi i gibi. Sanki bu
ayetin, birinci babdaki ayetin ierdii "Rabbine andolsun ki... iman etmi olmazlar."
ifadesinin iddetini hafifleterek nefes aldrc bir ilevi var. Nebevi hkm, koruyucu bir
nass makamnda olsa da, ilahi makamdan Nebiyy Aleyhisselma ynelik hkm, keif
zeredir ve tazmin mahiyetindedir. Dolaysyla kendisi itibariyle tevhid rneklerinin mecz
edilmesine rnek oluturacak bir ifade sz konusudur. Ancak bu mesele balamnda bu
kadarnn bize bir zarar yoktur. nk u ayetler de bizi destekleyici mahiyettedir:

"Vellezine cahedu fina /Bizim urumuzda cihad edenler..." (Ankebut, 69) "sbiru ve sahiru /
Sabredin; sebat gsterin." (Al-i imran, 200) "Ve beiri's Satirine ellezine iza esabet-hum
musibettin / Sabredenleri mjdele! O sabredenler, kendilerine bir bela geldi i
zaman."(Bakara, 155-156) Bu ayetlerde yce Allah, makam cihad etme ve sabr
nitelikleriyle vasf ediyor. te bu, meakkatin, zorluun ta kendisidir. Sonra Subhanehu
teal, hz. Rasulullah'(s.a.v.)a, tezelll makamnda Rab ile megul olmasn emrediyor.
nk burada rab, efendi anlamndadr. Tebih emri ile ilgili cmlede ise sabit, deimez,
daima var olan anlamndadr. Bylece yce Allah, Rasulune (s.a.v.) emrettii rabbani
tebih ve rabbani ibadet ile, bu meakkat ve daralma duygularn, bu emri ona ilka ettii
gn ortadan kaldrmay dilemitir.
Rab adna edilen yemin tebihle ilgili hkm gerektirmitir. Bu yzden isim ve ibadet
de rabbe ynelik olarak belirginlemitir. Ki bu makamla ilgili inen hkmde baka bir ismin
hakimiyeti olmasn. Yce Allah yle buyurmutur: "Fesebbih bi hamdi rabbike /Rabbine
hamd ederek Onu tebih et." (Nasr,3) Bir dier ayette de yle buyurmutur: "Va'bud
rabbeke I Rabbine ibadet et." (Hicr,99) Amacm, her babn sonunda ruhani letaife ve ilahi
iaretlere bir blm ayrmakt; bab iin bedendeki ruh gibi olsunlar diye. nk bablar
muameleler kapsamna girerler; irfani bilgiler ise bedenlerdeki ruh gibidirler. Bunu babla-rm
sonunda ele alyordum. Ancak burada artk her babn sonunda be ksa blm ayrarak,
rabbani yeminlere rnek olarak sunduumuz her ayetin hakikati ile ilgili olarak
zikrettiklerimizi bu blmlerde sunmay uygun grdk.
Vallahu mueyyidu / Destek Allah'dardr.
NC BAB
Yce Allah aziz Kur'an'n Meryem suresinde ruhani ve bedensel hair konusuna
yemin ederken, Nebiyyi hz. Muhammed'e (s.a.v.) izafe edilmi bi-ismih "rab" ismini
kullanarak kendisine yemin ediyor ve yle buyuruyor: "Fe ve rabbike lenahuren-nehm
ve' eyatine summe le nuhdirannehum havle cehenneme cusiyya summe lenunzianne
min klli iatin eyyuhum eeddu ale'r Rahmani itiyya summe le nahnu a'lemu billezine hum
evla biha sdiyya /yle ise, rabbine andolsun ki, muhakkak surette onlar eytanlarla birlikte
maherde toplayacaz; sonra onlar diz st km vaziyette cehennemin evresinde
hazr bulunduracaz. Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en ok asi olanlar hangileri
ise ekip ayracaz. Sonra, oray boylamaya daha ok mstahak olanlar elbette biz daha
iyi biliriz." (Meryem, 68-69-70) Allah seni muvaffak klsn, bil ki, insan, balangta "E iza
ma mittu le sevfe uhracu hayya /ldm zaman sahi diri olarak kabrimden karlacak
mym?" (Meryem, 66) deyince, yce Allah onu ilk yaratlna yneltti ve yle buyurdu: "E
ve la yezkuru'l nsanu enna haleknahu min kablu ve lem yeku ey'a / nsan dnmez mi
ki, daha nce o hibir ey olmad halde biz kendisini yaratmzdr?" (Meryem, 67) Bu
ayetin iki yn vardr: birincisi; u insan denen varlk, bundan nce insan deildi. Kukusuz
ortada insan anlamna gelen bir ey vardr, tpk ldnde, insann cansz bedenine
mecazen insan denmesi gibi. Yani bir zamanlar insand, ama imdi yemiyor, hissetmiyor
ve konumuyor! Zati vasflar iptal olunca mevsuf da iptal olur. nsan da, kendisine insan
ismi verilmeden nce toprak, su, hava, kutsal ilahi ruh idi. Sonra kan oldu. Ard ndan
ntfeye intikal etti. Bu, "nerede/eyne" olgusunun neet bulmasdr. Sonra bu kan da daha
nce toprak, et, iya ve meyve gibi yiyeceklerden ibaretti. nsan eitli eylerdi, ama
insan deildi.
kincisi; bundan maksat yce Allah'n, insann dikkatini ilk hakikatine yneltmesi
olabilir. Ki insan bu ilk hakikat kapsamnda bilkuva(potansiyel olarak) insand. Bu
balangcn ncesidir. Bir eyden olmayan bir eydir ve daha nce de bir ey deildir.
Burada yce Allah, fikri gzlem araclyla insann dikkatini bu geree yneltiyor ki, bu
gzlemi faile ilikin kant ilevini grsn. Sonra Nebisi Aleyhisselm'a, insann, bedenlerin

lmden sonra haredilecekleri ile ilgili olarak yce Allah' yalanladn, inkar ettiini
duydu. Nitekim bir sahih rivayette yce Allah'n yle buyurduu nakledilir: "Ademolu
bana svd; ama bunu yapmamas gerekir. Beni yalanlad; ama bunu yapmamas gerekir.
Bana svmesi; benim eimin ve ocuumun olduunu sylemesidir. Halbuki ben birim ve
tek'im, e ve ocuk edinmedim. Beni yalanlamas; kendisini ilk kez yarattm gibi bir daha
yaratmayacam sylemesidir. Oysa mahlukat ilk kez yaratmak benim iin onlar tekrar
yaratmamdan daha kolay deildir." Harin, varlklarn tekrar dirilmelerinin inkar edilmesi,
yce Allah' yalanlamak anlamna geldii iin, insanlarn bu tavr Resulullah'a (s.a.v.) ar
geldi. nk Allah, sekin ve halis kullarn keif ve tahkik olarak kendi srlarna ve
hakikatlerine muttali klnca, ilahi kutsallk, ululuk, azamet ve celal huzurunda gerekleen
bu muttali olu sayesinde onlarn kalbleri ve srlar da azamet ve celal dolar. Sonra olu ve
bozulu (kevn ve fesat) lemine bakarlar, orada varlklarn yaratclarna kar saygl
olmadklarn, Onun hakknda yakksz szler sylediklerini ve Ona yaramayan nitelikler
nispet ettiklerini grrler. te btn bunlar duymak onlara ar gelir ve eer imkan
bulurlarsa onlarn bu tavrlarndan dolay intikam almay temenni ederler.
Dnya mutlak intikam yurdu olmad, ayrca Allah'n halis kullar, hari inkar
edenlere azap inmemesinden znt duyduklar iin, yce Allah, Rasulune (s.a.v.) izafe
edilmi ismine yemin ederek salih, bozguncu herkesin, can verip toprak olduktan sonra
mutlaka haredileceini vurguluyor. Hairde srat(yolu) cehennemin zerinden
geirecektir, ki ona uramadan karya geen kimse kalmasn. Bu srada kimi dmdz
yoluna devam edecekken, kimi yz koyun cehenneme yuvarlanacakt r. Allah' gerei gibi
tanyamadlar. Bu balamda yce Allah "Fe ve rabbike lenahurennehum / Rabbine
andolsun ki, muhakkak surette onlar maherde toplayacaz." (Meryem,68) Hari inkar
edenleri ve eytanlar. nk hari inkar edenlere ilham edip Hakk ehliyle mcadele
etmelerini salayanlar eytanlardr. Resu-lullah (s.a.v.) ve keif ehli olanlar bu gerei
ortaya karmlardr. Bu yzdendir ki, haredilecekleri yeminle belirtilenler arasnda
eytanlar da zikrediliyor ki, yce Allah'n mutlak intikamla ilgili olarak verdii szden dolay
iindeki elem dinsin. Bu aklamamz iyi anlayn. Doruyu bulan muvaffak olur.
DRDNC BAB
Bu bab, yce Allah'n rzk ve cenneti garanti etmesiyle ilgili olarak rububiyete yemin
etmesiyle ilgilidir. Sz konusu yeminin yer ald ayette geen zamir, daha nce zikredilen
hususa dnktr. Yce Allah, (semaya)ge ve arza(yere) izafe ettii rab ismini kullanarak
kendisine yemin ediyor ve rzkn karara balanm kesin bir hkm olduunu, bunu
semadaki velilerine vaat ettiini belirtiyor. Bunu da, hibir kuku duymayanlar asndan
konumayla rneklendiriyor ki kamil mmin byle olmayanlardan tam anlamyla ayrlp
belirginlesin. yle buyuruyor: "Ve fi's Semai rizkukum ve ma tuadun /Semada sizin
rzknz ve size vaat edilen baka eyler vardr." (Zariyat,22) "Fe ve rabbis Semai vel arz
innehu lehakkun misle maennekum tentkune /Semann ve arzn Rabbine andolsun ki bu
vaad, sizin konumanz gibi kesin ve gerektir." (Zariyat,23) Bil ki, insan, berzahta glge ile
gne arasndaki izgi gibi mevcud bir varlktr. Berzah; iki denizin birletii noktada
ikisini birbirinden ayran mevhum izgi gibidir. Bu lemde ise insanlar, ycelikler, yani
ruhani varlklar, akllar ve btn yce varlklar ile sflilikler, yani hayvanlar, bitkiler,
madenler ve yer arasnda bir noktadadrlar. Yce Allah, hem yceler leminin hem de sfli
(aa) lemin rabbi olduunu haber veriyor. nsan dediimiz bu berzan (ara varlk), ulvi ve
sflinin birleiminden ibarettir. Birleiminde fazladan olarak baka bir ey yoktur. Allah,
onun da rabbidir. Rabbi derken, efendisi, sahibi, terbiye edicisi, slah edicisi ve sabit klcs
demek istiyoruz. Bylece yce Allah bu ismine yemin ederken lemin kendisine muhta
olduunu vurguluyor. nk her ey Onun sanat, Onun mahluku ve Onun fiilidir.
Ulvi(yukar/yce) lemle sfli (aa) lem arasnda, istimdat ve istifade dnda

herhangi bir mnasebet yoktur. Ulvi lem, anlamn ifade etmesi hususunda rab ismine
izafe edilmeyi hakkediyor. Sfli lem ise, rab isminin anlamnn kendini ifade ettii alandr.
Ulvi lem eitlidir ve birbirinden ayr hakikatleri vardr; sfli lem de yle. Bu yzden
melekler: "Ve ma minna illa lehu makamun ma'lumun /Bizim her birimiz iin, bilinen bir
makam vardr." (Saffat,164) demilerdir, yce Allah'n herhangi bir felee yerletirdii sr,
dier feleklere yerletirdii srlardan ayrdr. Sfli lem de bunun gibidir. Yce Allah.ulvi
lemdeki bir hakikatin karl olacak bir hakikati mutlaka sfli leme yerletirmitir. te
insan dediimiz bu varlk, bu anlamlarn tmn kendinde toplamtr. Bu yzden baka
hibir lemin deil, sadece insann halifelii geerli olmutur. nk insan lemin ruhudur.
Nitekim insan var olduka, olular vcuda geldike ve varlklar ona boyun edi-rildike
dnya var olacaktr. nsan ahiret yurduna gnce de gkler eriyecek, dalar doz duman
olup kaybolacak, yeryz atr atr atlayarak dalacak, yldzlar snp yok olacak,
gne drlp ortadan kaldrlacak ve dnya yok olacaktr. Halifenin tanmasyla birlikte
ahiret yurdunda imar balayacaktr. nsann mertebe olarak dier varlklardan stn oluu
da bundan anlalr. nsan varln maksad olan klli anlamdr. Bu yzden insan ve
bakas iin onunla yemin edilmesi gerekir. nk taleb edilen bu ba kas deildir.
Yce Allah bu ekilde yemin edince gkteki melekler arasnda feryat balad. nk
yce Allah kendisine yemin etmiti ve melekler yeminden baka herhangi bir garantiye
gvenmezlerdi. Bu gerek meleklerden gizlenmiti. Bu yzden bizi mazur grmediler,
affetmediler; ama biz onlar mazur grdk, affettik. Eer melekler bizim iki lemin
toplamndan ibaret olduumuzu, hem kendilerinin hem de bakalarnn bizim iimizde
olduunu bilselerdi, feryat etmezlerdi ve bizi de mazur grp affederlerdi.
Allah bizi bildii iin, bizimle ilgili olarak yemin etmitir. nk bizim lemlerin
toplamndan ibaret oluumuz bu sonucu dourmutur. Bu yzden biz de meleklerin
feryatlarn ve inkarn mazur grdk. Nitekim babamz Adem hakknda konutuklar srada
da onlar mazur grdk. nk bir gerek hakknda ve kendi mertebesinden konuan
kimse, kendi iinde mazurdur ve yaratlnn dna da tamamtr. Dolaysyla bu
yeminin bizim iin gereklemi olmas kanlmazd, nk bizim mertebemiz thmet ve
gvensizlik gibi sfli vasflar gerektirici mahiyettedir. Ki varlk mertebemiz sfli vasflarla
onlarn zdd olan ulvi vasflarn birleiminden ibarettir. Bizi bilen, bizim hangi zelliimize
yemin edildiini bilir, rahatlar ve inkar etmez. nk o hakikatinin dna kmam ve
kendi mertebesinden baka bir iddiada bulunmamtr. nk lemlerin her snfna eitli
haller galip gelir. O zaman da zulmet ve sfli hali galip gelene yemin edilir.
Bu sylediklerimizin delili udur: Bu yemine ramen insann tatmin olmamasdr,
rzkndan endie etmeye devam etmesidir. Aksine bu yemine, bir akit sahibi tavryla bal
kalr, hal olarak deil. nk hali, bu hususta onun aleyhine tanklk etmektedir. Bu yzden
rzk, sebeplerinin ortadan kaybolmas durumunda sarslr. Hakikati bu hale dnr ve yeminin bu hali zerinde bir etkisi olmaz. Cennetle ilgili olarak da ayn tavr sergiler. nk
sabah akam rzka mecbur edildii gibi cennete mecbur edilseydi, o takdirde huzursuzluk,
endie ve kararszlk belirecekti, imanszlk halini sergileyecekti, tpk rzkla ilgili olarak
sergiledii gibi. Ancak cennete bu tarzda zorlanmad iin, ona eksiksiz iman ettiini
sanmtr. Oysa rzkla ilgili gvensizlii, endiesi, mutlak olarak bu tr bir thmete maruz
kalmasnn tandr. Bu yzden yemin vaki olmu, gkler ve yer zerine yemin edilmitir,
bu da batan baa btn lemin varldr, ama zat yoluyla, hali ve vasf yoluyla deil.
Beinci babda haline ve vasfna yemin etmesine deineceiz, ki lemin, genel olarak
insana ve zel olarak da Hz. Muhammed'e (s.a.v.) muzaf olmasnn erefi kemale ersin.
Bylece hemcinslerinden farkl olarak, O'nun iin zellik ve genellik bir araya getirilmitir.
nk genellik erevesinde bu anlamda bir ayrcal yoktur. Ayrcalk derken, O'na izafe
edilen Rab ismine yemin edilmesini kast ediyorum. nk Kur'an'da isim zikredilmeden
edilen yeminlerin rnekleri oktur. Yine yemin olmakszn bir isme izafe rnekleri de oktur.
Dolaysyla bunun bir mertebesi, brnn de bir mertebesi vardr. Ayrca isme muzaf

edilerek edilip yemin edilmesi eklindeki birleimin de dier ikisinden ayr bir nc
mertebesi vardr. Bil ki, baarl klan ancak Allah'dr.
BENC BAB
Bu bab, yce Allah'n rububiyet ismini kullanarak kudretine ve kudretinin bir mahluku
ondan daha hayrl bir dier mahlukla deitirme nfuzuna ve etkinliine sahib oluuna
yemin etmesiyle ilgilidir. Konuyla ilgili ayette yce Allah, doulara ve batlara muzaf; "Rab"
ismi zerinden kendisine yemin etmektedir. Yce Allah, aziz Kur'an'm Mearic suresin 40 41. yetinde yle buyuruyor: "Fe la uksimu bi rabbi'l meariki ve'l mearibi inna le
kadirune ala en nubed-dile hayran minhum ve ma nahnu bi mesbukin / u halde iin
gerei yle deil! Doularn ve batlarn Rabbine yemin ederim ki, phesiz onlarn yerine
daha iyilerini getirmeye bizim gcmz yeter ve kimse bizim nmze geemez."
Bil ki, yce Allah, varlklarn zatna yemin ettii gibi onlarn haline de yemin etmitir.
Doular ve batlar zerine yemin edilen hallerdir. Bu haller, ancak yldzn, gn ve yerin
varlyla bilinirler. Yce Allah, doua ve bata deil, douya ve batya yemin etmitir.
nk yemin sabit, deimez bir ey zerine olmaldr, geici, deiken bir ey zerine
deil. Dou sabittir; buna karlk dou geicidir. Yce Allah, dou ve bat oluu itibariyle
onlarn zatna yemin etmitir. Bylece sfat mevsufuna balamtr. Bu arada oul
ifadeye yemin etmitir. nk doular ve batlar oktur. Bununla bir eyin grnmesikaybolmas, zahiri-batn; cisimler leminde-ruhlar leminde; dnyada-ahirette; cennettecehennemde; perdeler iinde-tecellilerde; birlemede-ayrlkta; mahvde-ispatta; fenadabekada; sarholukta-ayk-lkta; uyanklkta-uykuda ve mutlak olarak varln her halinde
doular ve batlar kast edilmitir. Yine yce Allah mutlak olarak varln zatlarna yemin ettii gibi, yine mutlak olarak varln hallerine de yemin etmitir. Bylece bundan sonra
zerine yemin edilmesi gereken bir ey brakmamtr.
Bil ki, mmkn bir eyi var etmek kesinlikle ilahi kudrete zor gelmez. Ama
mmknlerden bir mmkn var etmemise, bu, kudretle deil, iradeyle ilgili bir husustur.
Ayrca unu da bilmelisin ki: var olan ey zattr; cinsleri ve rknleri kemal bulmutur.
Dolaysyla zuhur eden her ey Ondandr ve onun iindedir; artk deiiklik ancak
suretlerde ve ekillerde olabilir. Bu da arzi bir deiikliktir. Gn ve yerin deimesi gibi.
Ve (ceninin oluum srecinde) ntfenin kan phtsna, kan phtsnn da bir inem ete
dnp deimesi gibi. Ya da biz insanlar asndan yiyecek lokmasnn yendikten sonra
kana ve ata dnmesi gibi. Bylece deiim hep baki kalr. Eer deiim, suyun buhara
ve benzeri bir eye dnmesi gibi bir varlktan dierine eklinde olsa, bu, objelerin (ayn)
deimesidir. ayet beyazn krmzya, krmznn yeile, souun scaa dnmesi gibi
bir nitelikten dierine ynelik olsa, bu, mevsuflarm sfatlar araclyla deimesidir. nk
krmz yeile dnmtr, suyun buhara dnmesi gibi. te deiim budur. Geri biz
insanlarn nazarnda sv, hava olmak, atee ve topraa mensup olmak gibi olgular
cevherde yer alan suretler mahiyetindedir ve cevher bu suretler araclyla hava, su vs.
adn alr. Ancak bunu idrak etmek, krmznn sarya ve beyazn siyaha dnmesini idrak
etmekten ok daha kapaldr. Bunu iyice ren. Yce Allah'n, bir yurdu imar etme hususunda, kendisini mahlukat deitirmekle vasfettii bu haberin iki boyutunun olmas
muhtemeldir ki, biz bu iki boyuta iaret etmitik. nk cevherde ortak olan zatlar
birbirlerine benzerdirler. Ama bunlarn suret, ekil ve snr itibariyle farkl olularnn da
zatilikleri sz konusudur. Bu zatilik ise suret ve ekil ile ilgilidir, ekillenen ve suretlenenle
ilgili deildir. Ancak bu ekil ayn'de deil, ekillenende yaplr. Bununla beraber bazlar
ekilleneni hakikati zere grdn sanabiliyor. Oysa grd sadece ekildir. Ne var ki,
ekli, ekillenen olmakszn tasavvur etme gcne sahip deildir. imdi mahlukatta deiimi aka grdn ve ilahi kudretin bundan aciz olmadn anlam oldun. Bununla
beraber kudret bir yerde bu deiimi yapmamsa, bu, iradenin byle bir deiime taalluk

etmedii anlamna gelir. lahi ilim erevesinde nceden deimesine hkm verilmemitir
demektir. Dolaysyla ilahi hitab, mmkn varln hakikatinin gerektirdii hususla ilintili olarak gereklemitir.
Bablar bitti; buna fasllar (blmleri) izleyecektir.
BRNC BLM
Bu blm birinci babn ruhaniyetiyle ilgilidir. Objeler zerine yemin eden Rab, anlay
ehli iin salamlatrmann, tahkimin aynsdr. fadenin ierdii ama bildiren harf ise,
balang ehline dnktr. htilafn ba gstermesi kaynama hakikatini ortadan kaldrr.
kilik (tensiye), ancak balklkla birlikte ruhaniyette sahihtir. Varlk, akit sahipleri iindir.
Nefisler, aklen bilinen ve maddi eyler arasnda yer alan bir lemdir. Sknt, yolun banda
ve sonunda olur. Tabiz (blme, paralara ayrma) harfi zayflatma ile ilgilidir. Teybin
(aklama) harfi ksmlara blme iindir. Naks (eksik) isimler geri dnen (nkseden) zatlar
iindir. Kaza, olup biten eyle ilgilidir. Hitab harfi, sevenler iindir. Zarf harfi, meslek
sahipleri iindir. Atf harfi iaret sahipleri iindir. Hale teslim olmak muhal ile uraanlar
iindir. oul zamiri, kyameti ilerinde saklamalar iindir. Masdarlarla tekit, gireni kanla
buluturmak iindir. Yemin edat olan "vav" insan tazim iindir. Nefiy edat re'yin
dndadr. Amillerden dolay harfleri hazfetmek, meseleler iin aklamadr. Gaip zamir
yabanclar iindir.
KNC BLM
Bu blm ikinci babn ruhaniyeti ile ilgilidir. Kendisinden istenen Rab, nail olmada
hakikattir. stemek, perdelenmilerdeki gaihlerin vicdanna (gaihlerin zamirine) meyleden
nur zere olur. oulla tekit, atlak yzndendir. Bir harf, haberleri ispat etmek iin eyay
aar. Eksik olann oluu (kevn) yoktur. Ayn, vereni, vermeyeni, zararly ve yararly ce-m
eden olutur. Ameller hallerin sonulardr. Uygulamay emretme, kazann geerli
klnmasdr. Bitime harfi, ahengin varl iindir. Emredilen aldan-mtr. Yz evirme,
arazlar ve itiraz iindir. Ortaklk, ortaklk akdidir. Birden sz ederken kinaye olarak oul
kullanmak ahid olana gsterilen saygnn ifadesidir, yeterlilik himayeden gelir. Grnen
alay dmann zehiridir. Menfaatlerin eyaya sirayet etmesi ilahlarn eit ekilde
tanmalarnn sebebidir. Bilinene yeniden dnmek, zayf drc bir beladr. Gayretten
daralma, hayretin kapsdr. Rabbi verek tebih etmek, Rabbin makamnn delilidir. Delil,
ulamann aracdr. lmn gelmesi, karlan eylere hasret duymaktr.
NC BLM
nc babn ruhaniyetiyle ilgilidir. Hair (toplanma) beer iindir. Ahiretin (yeniden
diriliin) inkar bozgundur. A bilmemek, gizli olan bilmemenin iaretidir. eytanlar,
cimrilerin sultanlardr. Eziyet, snanmann bir parasdr. Binein zerine oturmak,
naibliin alametidir. Ayrmak, tahkikin gsterilmesi iindir. Varit olmak, aktet-menin aksidir.
Cim, cimin aynsdr. Bir eye mhlet atfedilmesi, illetin kendisidir.
DRDNC BLM
Drdnc babn ruhaniyetiyle ilgilidir. Sema, istivadan aadr. Arz, ini
tabakalardr. Hak hakka dercedilmitir. Tekit harfi, dalmann alametidir. Rzk ve cennet,
minnetin iki kapsdr; onlar min-netsiz amtr; birinin art amel etmek, brnn art da
kendini zapt etmektir. Rzk konumann sebebidir.

BENC BLM
Beinci babn ruhaniyetiyle ilgilidir. Doularda ve batlarda mezhepler (gidilecek
yollar) elde edilir. Basiretlerin dousu nurlarn douudur. Basiretlerin bats varln
srlardr. Akllarn doular nakillerin doulardr. Akllarn batlar medluln srrdr.
Nefislerin dousu trlemenin douudur. Nefislerin bats kutsiyet huzurudur. Ruhlarn
dousu izahn parldaydr. Ruhlarn bats rzgarlarn nefesleridir. Srlarn dousu zuhur
etmenin parldaydr. Srlarn bats akln mahede edilmesidir. Deime yklemenin
kantdr. Kudret sahibi oluun etkinliinin nne geilmez. nk varlklar Hak ile
irtibatldr. Kitap sona erdi.
Allah'a hamdolsun ve ltuf O'nundur.

ONUNCU KTAB

KTABUL YA

YA
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

YA KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Rabbi yessir hayren Rabbim! Hayr Kolaylatr
Srlara mahsus ve zahirler zerinde etkili olan vicdanlarn hamd srf Allah'a aittir.
Salt ve selam basiretler makamndan davet eden Hz. Muhammed'in ve nceki ve sonraki
ehlibeytinin zerine olsun.
Bu "YA" kitabdr. Dier adyla "huve" kitabdr. aret ehli ve hakk engellerde ve
alakalarda gren hakikat ehli iin yazdk. Allah sizi muvaffak klsn, bilin ki, "huve=O"
teklikten kinayedir. Bu yzden yce Allah'n nispeti ile ilgili olarak "Kul huvallahu. Ahad /De
ki: O Allah tektir." (hlas, 1) denilmitir. Teklik mutlak zattr ki, yzler gzleriyle akllar da fikirleriyle Onu idrak edemezler. drakler tarafndan alglanan bir ey dnme urar ve
ekil alr. Hangi makamda "ena=ben", "inni=phesiz ben", "en-te=sen" ve
"..ke=...sen..."gibi tecellilerden bir tecelli gereklese, mutlaka "O" bu tecellide gizlidir. Bu
makamlarda zuhur edenden haber verilir, ama mutlak zat ile ilgili olarak "O" ile tenzih
gerekletirilir. Dolaysyla fehvanilik hibir zaman "O"dan ayrlmaz. Fehvaniden bakas
da "O"nu bilmez. Ancak "in-ni=phesiz ben", "ena=ben", "ente=sen" ve" ..ke=..sen"i
bilir. Allah' bilenler her zaman "hu-ve=O" ya bal olurlar. Demilerdir ki: Sana yaplan
vgleri sayamam. Burada "huve = O", kendini "..ke=sana" ile perdelemi tir. Sen, kendini
vdn gibisin. Burada da "O" "sen ve "kendini" ile perdelen-mitir.
Bir bakas da yle demitir: draki derk etmekten acizlik idraktir. Yani bu sz
syleyen kimse, "O"nun idrak edilmediini ve edilmeyeceini idrak etmitir. Eer "O" idrak
edilse "O" olmaz. Aksine "O"nun dndaki eyler "O" ile idrak edilir.
Dier biri de yle demitir: Biz, seni salih biriyle veriz.
Burada "..ke=seni.." yi grmtr. Sonra "vdmz sensin." demitir-burada da
"sen" grm ve onu vgnn kendisi klmtr. Sonra "vdmzn stnde..." demitir.
Bylece "stnde..." ifadesiyle "O"nu zahir etmitir. Demek istiyor ki "ben", "sen" ve
benzerlerinin stnde... Sonra ifadenin orijinalinde-ki "nusniy" sznn sonundaki "ya" ile
kendisini ispat etmitir. Bylece "O" her adan bilinmeyen, idrak edilmeyen ve iaret
edilemeyen olarak kalmtr. "O"ndan baka "O" yoktur. "O"dan bakas da yoktur. O halde
"O" "ben" , "sen" ve benzerlerinin iindedir. Fehvanilii "O" ile ereflendiren, onu btn
idrakler arasnda tayan mnezzehtir. "O"ndan baka ilah yoktur. Bir de "O", btn
mevcudata sirayet etmitir. nk onlarn varl "O"na baldr, var olduktan sonra
varlklarn srdrmeleri de "O" ile mmkndr. Bylece "O"dan sonraki her ey, "O"dan
bedel hkmnde belirmitir. Bir anlamda atf- beyan ma-hiyetindedirler (Ona aklamaya
amacyla atfedilmi-lerdir). Demek istiyorum ki, "O"na ait mertebelerin aklanmas iin
"O"na atfedilmilerdir, "O"nu aklamak iin deil. Yine de "O" icmali ve izzeti ile baki
kalyor. Nitekim yce Allah bir ok yerde yle buyurmutur: "Huvallahullezi la ilahe illa
hu/O, Allah'tr ki, Ondan baka ilah yoktur." (Har, 22) Cmlenin orijinali "O" ile balyor ve
"O" ile bitiyor. Uluhiyet mertebesi "O" ile izhar ediliyor.
Yine yle buyurmutur: "La ilahe illa huverrah-manurrahim / lahnz bir tek Allah'tr.
O'ndan baka ilah yoktur. O, Rahmandr, rahimdir." (Bakara, 163) "Huve'l Evvelu ve'I Ahiru
/ O ilktir, sondur." (Hadid,3) "La ilahe illa huve alimu'l aybi / O'ndan baka ilah yoktur.
Grlmeyeni ve grleni bilendir." (Har,22) "Huve'l meliku'l Kuddusu=O, mlkn sahibidir,
eksiklikten mnezzehtir." (Har,23) "Huve'l Haliku'l Bari'u I O, yaratan, var edendir."
(Har,24) Bu ayetlerde grld gibi, "O"dan sonra yer alan isimler, "O"nu ve lemde

zel olarak meydana getirilmesi istenen hadiseleri aklamaktadrlar. Dolaysyla isimlerin


tm "O"nun tercmanlardr. "O" ise tekliinde ve "O"luunda yaklalmaz izzet perdesinin
gerisinde gizlidir. Bu yzden "O"dan sonra yer alan ifadeleri mertebeye ili kin atf- beyan
veya o mertebede Onun yerine geen bedel olarak nitelendirdik. "O" teklikle mevsuf
mutlak zattan bakas iin "O" ismi sahih deildir. Bu yzden zatn hususiyeti mahiyetinde
teklie tahsis edilmitir. nk Allah'tan baka her ey, Allah tarafndan ve de Allah'tan
baka baz varlklar tarafndan idrak edilen varlklardr. Bu varlklar da "ente=sen"dedirler
"O"nda deil.
te yandan kinayeler iinde "YA"dan baka "hu-ve=O"ye yaklaan bir zamir yoktur.
zellikle "li=be-nim iin" ifadesindeki "lam" veya "inni=phesiz ben" ifadesindeki "inne" ye
bititii zaman. Dolaysyla "YA"nm byk bir hakimiyeti vardr ve hibir zamir ona
yaklaamyor, ona hkmedemiyor. Bu nedenle "inne" bir mertebede kal p etkilenmemek
istedii zaman koruma "nun"unu (nun- vikaye) alyor, onu kendisiyle "ya" arasnda bir
kalkan gibi kullanyor. Bylece gelen etki koruma "nun"una yneliyor ve "inneni"ifadesindeki "inne" salim kalyor. u halde ifadedeki ikinci "nun" koruma nunudur,
gerek "nun" deildir.
Ayn durum "darebeni=bana vurdu", "yukrimu-ni=bana ikram ediyor" "ekremeni=bana
ikram etti."fiilleri iin de geerlidir. Eer koruyucu "nun" almasayd, "ya"fiiller zerinde etki
edecekti. te bu "ya"nn hakimiyetinin gcn gstermektedir, "ya" harfi "ena=ben" ve
"huve=O" arasnda bir aracdr. "Ena=ben", "ya"ya gre "Huve=O"den daha uzaktr. nk
"ena=Ben"nin bir etkisi yoktur. Fakat "ena=ben", "ente=sen"ye ve "..ke=...sen..."ye gre
"huve=O"ye daha yakndr. Bylece "Huve=O"ye en uzak zamir "ente=sen"dir. Geride
"nahnu=biz" ve "inne", "ena=ben" ile birlikte "huve=O"ye gre mertebelerinin ayr mas iin
kalyorlar.
"Ena" ve "inne" ise, "huve" ile birlikte "nah-nu"dan daha uzaktrlar. "Nahnu" ise, "ena"
ve "nne "ye gre "huve"ye daha yakndr. nk "nahnu" tpk "huve" gibi mcmeldir;
mertebeler onu tafsil eder. Bylece mzmer ifadelerde "nahnu", zahir ifadelerde "Allah"
lafz gibidir. zellikle zel mertebeyle kaytl olmad zaman. Dieri, yani "nahnu" da yledir. "Ena" ise, zerinde "ya"nn etkisinden dolay "in-ne"den daha gldr.
Bu nedenle Musa iin, seilme makamnn erefi irade edildiinde "ena" ve "inne"
edatlar izhar edildi ve ifadeye koruyucu "nun" yerletirildi. Ki "inne", tpk "ena" gibi salim
kalsn. Bunun nedeni de makamn Musa'ya taalluk etmesidir. Bunun neticesinde hak onun
yannda yceltilmi oldu. nk onun benliinde (enaniyetinde) bir etki hasl olmad. Dolaysyla yce Allah yle buyurmutur: "Ve ene'hter-kuke JestemV Uma yuha inni enallahu
/Ben seni setim. imdi vahyedilene kulak ver. Muhakkak ki ben, yalnzca ben Allah'm."
(Ta-ha, 13-14) Bylece ilk ve son "ena", yani onlarn gayeleriyle etkiden salim kalm,
"nun" ile korunmutur.
Ayrca ona, onunla intisab etmek isteyen de ondan onunla korunur. Yani intisap
etmeyi ister ve etkilenmez, korunur. "Ve nahnu ekrabu ileyhi min hab-li'l veridi /Ve biz ona
ah damarndan daha yaknz." (Kaf, 16) O halde "nahnu=biz"ya yaknlk, "Hu-ve=O"ye de
uzaklk vardr. nk "Nahnu=biz"ya ah damar naiblik ediyor. fadenin orijinali olan "hablu'lverid" szndeki "habl" kelimesi "ulama" demektir. "Huve=O" ise bundan farkldr.
Bunlar kinayelerin mertebeleridir ve aklanm oldular. Bu kinayeler mebnidirler, yani
sabittirler ve deimezler. Bu nedenle btn isimler iinde uluhiyet niteliini en fazla onlar
hakkediyorlar. Zaten sabit demek olan "rab"da bu kinayelerin vasf dr.
Zahir isimlere gelince, amalarn ve mertebelerin farkllna gre deiime urarlar.
Kinayeler (zamirler) kendilerini koruduklar gibi, isimler kendilerini korumazlar. rnein
"kalellahu=Allah dedi.", "Abed-tullahe=Allah'a ibadet ettim.", "Bismillahi=Allah'm adyla"
denir. Grld gibi "Allah" lafznn sonu her defasnda deiime uruyor. Bu arada
"huve" dikkat ekici bir zellie sahiptir, o da deimeden bir babda sabit olmasdr.

rnein: "abedtuhu= Ona ibadet ettim." Ve "ukrimuhu= Ona ikram ediyorum" vs. dersin.
Bu mertebede varlklar Ona taalluk ettiklerinde zail olmazlar, bu Onun bekasnn,
sabitliinin neticesidir. Varlklar ona taalluk etmediklerinde ve talebleri de "O" olduu
zaman, "O" tpk "ena" ve "ente" gibi ykseklik ve izzet makamnda olur. Bununla beraber
"ena" ve "ente" gibi zamirlerin sahip olmadklar hviyet (O'luk) erefini de korur. Fakat
"...na,...ni,...na...ke..." (bunlar bitiik zamirlerdir), "ena", "ente" ve "inne"ye gre "huve"ye
daha yakndrlar. Hatta "ena", "ente" ve "inne"de bunlarn varl sz konu olmasayd,
hibir ekilde "huve"ye yaklamalar sahih olmazd. Bu babn ayrntlar uzundur, -mellif
yle der:- bu kinayelerde yer alan mahlukat mertebeleri ise, kinayelerin farkl lna bal
olarak farkllk arz eder. Mahlukatn en ereflisi, iinde yer ald kap "huve" olandr.
"Huve"nin erefini ve suretlerin ve deiimin zat ile mutlak zat arasndaki fark bilmeyen
baz insanlar, birleme nedeniyle "ena"yi kinayelerin en ereflisi sayarlar. Fakat bunlar
birlemenin kesinlikle imkansz olduunu bilmezler. Kendisiyle bir olmak istediin kimseyle
ilgili olarak sende hasl olan anlam, "ben" diyen kimsedir. Bu takdirde birleme olmaz.
nk senden konuan Odur, sen deil. Ben (ena) dediin zaman, "sen"sin "O" deil.
Dolaysyla sen, ya kendi benliinle veya Onun benliiyle "ben" demek zorundasn.
Eer kendi benliinle desen, bu sensin, O deil. Eer Onun benliiyle desen, diyen
sen deilsin, benliiyle ben diyen Odur. Dolaysyla ne anlam yoluyla ne de ekil yoluyla
kesinlikle birleme olmaz. Bu nedenle alimler iinde "ben" diyenler, ya "O"yu biliyorlar, ya
da bilmiyorlar. Eer "O"yu biliyorsa, akl banda iken "ben" demesi caiz deildir. Eer
"O"yu bilmiyorsa, ondan gnahkarlar gibi "ben"den istifar etmesi istenir. "O", her adan
ve lemin her makammda daha salimdir ve perdelenmitir. "ente=sen"ye gelince, onun
durumu "ben"den daha zor ve perdesi de daha kalndr. nk "ente" ancak ilim suretinde
tecelli eder.
Bu yzden, ilim suretinde olmadan kendisine "sen" tecelli eden, onu inkar eder.
Buras tehlikeli bir makamdr. nk bu makamda "ben" bakidir; o olmazsa "sen" sabit
olmaz. "Sen" "O"dan nefyedilir. Kim de "O"dan nefyedilirse, "O" ondan gizlenir. Dolay syla
"sen"in sahibi iin, bir surete girmeyecek ekilde tenzihte bulunmas zorunludur. Ayrca
hayal derecesinden de ykselmesi gerekir. Sonra btn kevni gaybm mertebelerini
gzlemler. "O"nun benzeri bir ey olmadn anlar. te o zaman "sen" tecellisi onun iin
salim olur. nk Haeviye, mcessi-me ve mebbihe gibi gruplarn mensuplarnn tecellileri "sen"dir. Fakat muhakkiklerin amac bu "sen" deildir. Buras, tuzak ve yava yava
helake srklenme zeminidir. Allah'tan kurtulu diliyoruz.
Feelu fiilindeki "vav" kinayesi ise "nahnu"dur. Bu bakmdan onunla "huve"nin zatn
kinayesi olmas arasnda bir fark yoktur, "..na" kinayesi ise, tesir bakmndan "ya"ya
yakndr. Ekremnakum= Size ikram ettik vb. ifadelerde tesir ona ait olunca, fiil zerinde
etkili olur ve fiili zerinde sabit olmak durumunda olduu halden baka bir hale deitirir.
Ama tesiri sz konusu olmadnda ve bakas onun zerinde tesir ettiinde gcn
kullanamaz. O zaman da bakas ikram ettiinde "ekremena=bize ikram etti."fiilinde olduu
gibi "ente"ye benzer. Ancak "huve"ye benzemesi itibariyle gaib sigasmda kuvvetlidir. Mutlak zatn erefinden dolay "huve"nin btn zamirlerden daha erefli olduunu ispat
etmitik. Ayn durum ona yakn olan zamirler iin de geerlidir. Bu kinayelerin her birinin
ykseli ynleri ve ini ynleri vardr. "Huve"ye benzerlikleri sz konusu olduunda da
erefleri ykselir.
Biliniz ki, "huve" btn kinayeler iinde en ok "ya"y ister. nk "Huve"nin rakamsal
deeri on birdir ve tekliin ismidir. Teklik teki ister. Geride rakamsal deer olarak on kalr.
"Huve" de on olmaz. Bu durumda "ya"nri olmas kanlmaz olur. Bu yzden kendisini
ifade ederken "inni=phesiz ben" der, "O" demez. "nne"nin bulunmas "ya"nn
gereklemesi iindir. "Huve" bizim iin fehvanidir. "inne" bakasnn istedii teyit edilmi,
tahakkuk etmi bir varlktr. Bu bakas da "ya"dr. Sonra tecelli edilen kimsenin bilgisi
orannda "ena" tecelli ettii zaman "huve" tekliin fehvanisi olur. Nitekim yce Allah yle

buyurmutur: "ehidallahu ennehu la ilahe illa hu /Allah ahidlik eder ki, kendisinden (O)
baka ilah yoktur." (Al-i mran,18) ahidlik burada "Allah'ndr. "Allah" ise btn isimleri
cemeden bir isimdir, "ya" da mutlak teklik zatdr. Byle bir makamda "huve", yce Allah'n
fehvanisi olur. "ya" ise gerek bir "benlik" (inniyyet)tir.
Tamamlama, Tekmil etme:
"Ha", "Huve", "Hiye"... "Huve"ye gelince, onun "O" olmas bakmndan "O" olduu
yukarda akla kavutu. Fakat o, "O" olmas hasebiyle "ha" veya "hiye" deildir.
"Huve"nin "hiye" olmas ise, ancak benzerlik suretinin icat edildii durumlarda olur. Bu
durumda "Huve" fiil, "hiye" ise ehil, "ha" da "Huve" ile "Hiye"yi birletiren emir olur. Sonu
iin ortaya atlan iki nermeyi birbirine balayan sebeb gibi. nk iki ncl ve sonu
unsur eder, dolaysyla bunlar birbirine balayan bir sebebin olmas kanlmazdr. "Huve"
vard ve beraberinde hibir ey yoktu. "Huve", "Huve" olarak ondan varlk olmaz. "Hiye"den
de "niye" olarak varlk olmaz. "Ha"dan da "ha" olarak varlk olmaz. "inni"deki "ya"da
varetmeyle ilgili n bilgi, isimlerin hakikatlerinin zuhur etmesi iin varoluu gerektirdi. "Ha",
"Huve" ve "Hiye"yi harekete geirdi. "Huve" "hiye" ile bulutu ve sonradan olma (hadis)
varlklar meydana geldi. Bu yzden bu buluma iki harfle ifade edildi. Bu iki harf de
"KUN"dur. Yce Allah yle buyuruyor: "nnema kavluna li ey'in iza erednahu ennekule
lehu kunfe yekun / Biz, bir eyin olmasn istediimiz zaman, ona szmz sadece "ol"
dememizdir. Hemen oluverir." (Nahl,40) te "ey" budur. Dolaysyla objede zuhur eden
sebebiyet, szn yneldii sebebiyet deildir. nk "ey", "hiye"dir. Biz de onu "huve"
olarak irade ettik. Ona "ha" da diyebiliriz. "Ha" ise, iki olguyu birbirine balayan sebep
niteliindeki "kun"dur. Dolaysyla "kun" kelimesindeki "kaf" "Huve"dir. "Nun" ise "hiye"dir.
Bylece daire olumu oldu. "Kaf" ile "nun" arasnda takdir edilen ba ise "ha"dr. Bu sz
mantklarn dilinde ok yaygndr. Diyorlar ki: Allah'n emri "kaf" ile "nun" arasndadr. te
bu "Ha"nn mertebesidir. Birka beyitte "huve", "hiye" ve "ha"ya dikkat ekmi, yle
nazmetmitik:
Bak; "huve" veya "Ha" dediinde
Uyank ol; kendimi yktm; dikkat et
Ve "ena-ben" ikisinden doar "hiye=o" o ki
"ena"y verir; bakarsn aada olan ilahilemitir
"innl'deki "ya" "huve"deki "vav"dan bakas deildir ve o deildir
Onun zat, letaif ve akl nezdinde
Akllar, kendileriyle akledilirler
Ayn ekilde nefisler de "huve" ve "hiye" ile "ha"y akletmilerdir
Sr onu karanln tam ortasnda ardnda
"Ha"nn akdiyle ayne dntrmek iin
Der ki: Ben sizin armanzdan tr mahpusum
Cmertliinizin balangcyla son nokta arasnda
"Elif, Kaf" kitabnda, dier adyla "Ya" kitabnda bu blm detayl olarak ortaya
koyduk. Bu makam gerekletirenler arasnda efendimiz Hz. Muham-med(s.a.v.) de
vardr. nk bu makama yerletirilmitir. Ayrca bu tarikatn byk sadat da bu makam

gerekletirmilerdir. Ancak tarikat ehlinin ekserisi bu makam grememitir. Bu yzden


bunun nefsin mertebelerinden biri olduunu sanmlardr. Heyhat! Varlk srlar her zaman
birbirine baldr, byle iken bu makamn nnde perdeler olabilir mi? olsa olsa aidiyetler
perdelenebilir. Ayn durum, naks paralarn surette ortaklklar iin de geerlidir. Ayrca bu
makam, ancak suretin, hayvani ehvetin yannda duranlar inkar edebilir. Buna karlk, var
etme hikmetinin, zat ve menzillerini nurlardan, rnein imekten gzlemlemek gibi bu
lezzetlerin ok abuk zeval bulmalar yannda dursa, arzu ettii ve peinde olduu eyin
deerini bilir. Suretler lemi kendi iinde kamildir. Alim ise, eyaya, sadece amalaryla ve
varlk geleneinde karar kld konumuyla bakmaz, aksine, eyaya, zerinde bulunduu
hakikatler asndan bakar. Bu bak, gerekten nemlidir. Eyaya amalaryla bakmayan,
bizim sylediimiz adan bakan birini grmeyi ok istedim; ama u ana kadar byle birini
gremedik. Bense, bana varit olan eylerden yorgun dmm; bu gne kadar da bunlar
koyacak yeri bulamadm. Ortada teleri delip geen bir anlay, eksiksiz bir teslimiyet
yok. Ama bir kere nefes km oldu.
Sonra biliniz ki, bu gerek mutlak zat, "huve"ye mahsustur. "Huve", yksek ve erefli
bir harftir, hareketi de yksek ve ereflidir. Ahadiyet (teklik),' onu, harflerin sonuncusu olan
"vav'a gelinceye kadar btn harflerin mertebelerine sirayet ettirmi tir. Ki "ha" harflerin
ilkidir. lk ve son herfi vermi, dier btn harflerin mertebelerini bu ikisine dercetmi-tir.
Dolaysyla her harfin kuvvetini mutlaka "ha" harfi bu sirayet srecinde al p onu bir ba
olarak "vav"a vermitir. Bu bala "vav" "ha"dan alm olur. Alma cmertliin pnar ve
rahmetin kapsdr. Bu yzden yle buyurulmutur: "Ma yeftehullahu linnasi min rahmetin
/ Allah'n insanlara aaca herhangi bir rahmetin..." (Fatr,2) Bu ayette rahmet, ama
(feth) ile birlikte zikredilmitir.
Muhtemelen yle diyeceksin: Peki "Hatta iza Je-tehna aleyhim baben za azabin
edidin iza hum fihi mublisun /En nihayet zerlerine, azab ok iddetli bir kap atmz
zaman, bir de bakarsn ki onlar orada akn ve mitsiz kalmlardr." (Mminun,77) ayetini
nasl yorumlayacaksn? Buna cevap olarak deriz ki: Mesele senin vehmettiin gibi deildir.
nk uzaklk anlamna gelen eytanlk da feth (ama) ifadesiyle birlikte kullanlmtr.
Dolaysyla amann rahmeti, onlara, bu miktarda uzaklk bahsetmitir. Onlar yle bir
azaptadrlar ki, bir dier azapla karlatrldnda rahmet saylr. te bu amann (fethin)
inayetidir. "Ve iza ulku minha mekanen dayyikan mukarrinine /Elleri boyunlar na bal
olarak onun dar bir yerine atldklar zaman..." (Furkan,13) ifadesinin iddetine gelince,
burada "Ha", "Huve" ve "Hiye" harfleri, harflerin en ereflileri olan harfle birlikte
zikredilmitir. Bunlar "Vav", "Elif" ve "Ya" harfleridir. Ki bunlar illet, tebih ve tesir harfleridir.
Teklikten dolay "Ya" harfi "Elife tahsis edilmitir, nk teklik "Elifi ister. Bu yzdendir ki
"ha" harfi "huve" ve "hiye" arasnda ba ilevini gren sebeptir, ki bu ikisi netice versin,
neticeden kast da ferttir. Biz "Elif Kitab"nda, dier adyla ahadiyet (teklik) kitabnda bu
konuyu zikrettik. Oraya baklabilir.
"Vav" harfi yksek ve yukar olduu iin onu koca saydk, dolaysyla "huve" kocadr,
"hiye" harfi yksek, ama etkisi bakmndan aa, yani kesre konumunda olduu iin, ona
"ya" harfini verdik ve zevce konumuna getirdik. Dolaysyla "ha" risalet, "huve" gnderilen
rasul(eli) Cebrail konumundadr. Bu mbarek ve yce kaynamadan da hkmler, eriatlar, makamlar ve srlar zuhur etti. Ayn durum "hemze" ve "nun" arasmadki "ena"nin elifi,
"hemze" ve "nun" arasndaki "inni"nin "ya"s ve "ta" ve "hemze" arasndaki "ente"nin geniz
"nun"u iin de geerlidir. nk bunlara katlmtr ve bunu "huve" gibi kullanrsan, benzeri
sonularla karlarsn.
"Nun"un "vav" ve "ya"ya benzerlii, "elife benzerliinden daha gldr. nk "elif"
sabittir ve ebediyen hareket etmez. "Vav" ve "ya" harfleri de illet harfi konumunda
deillerse sabitlikleri ortadan kalkar, deiime urarlar. Ama zellikle fetha harekesi almak
suretiyle deiirler. nk kesra ve ref harekelerini kesinlikle kaldramazlar. te "nun" bu
adan ve baka alardan bu iki harfe benzer.

nk "nun" harfi "vav"n apnn yars kadardr, "ya" harfi ise "nun"un iki katdr.
Yani "ya" harfi"
" eklinde yazldnda "nun" "ya"nm yars kadardr, "vav" ise
"nun"dan drtte orannda daha byk olur. Sonra fehvanilikte de ona benzer. nk
esintiler ve nefesler lemindendir, bu yzden ycelik ve ykseklikte "vav"a benzer. Bu
nedenle "elif", "vav" ve "ya" harflerine bitiir. Bu benzerliin gcndendir ki fiillerin irabnn
delili olmutur. Buna u fiilleri rnek gsterebiliriz: yefalune, tefalune, yefelani, te-felani ve
tefaline... Buradaki "nun" harfi "ebiyke" ifa-desindeki "ya", "ebuke"deki "vav" ve
"ebake"deki "elif" konumundadr. Muzaf isimlerin tm, mzek-ker salim cem ve isimlerin
tesniyelerindeki "elifin de konumundadr. Sonra balarna amil geldiinde harekelerin
hazfedilmesi gibi, o da bana amil geldiinde hazfedilir. Bu benzerlik yzndendir ki "ente"ye dahil olmu ve bylece "ente", "huve"deki "vav"m, "ha"daki "elifin ve "hiye"deki
"ya"nn yerine gemitir.Bu kitab iyice tahkik et. nk gerisinde bir ok yksek srlarn
parldadn greceksin. Bizim tarikatmzn ehli, keif gayretlerinden dolay bunlar
izlemilerdir. Biz ise, artk iyice bize galip geldii iin bu kadarn aklamak zorunda kaldk.
"Huve"nin Mnacatndan Birka Nebze
Ey "O"! unsurlarmz bizden saklayp bir gaybe yerletirdiin iin, biz de
kaybolduumuz tarafa yneldik, senden dolay bizden kaybolan eylere meylettik. nk
senden dolay bizden kaybolanlara "huve" dikkatimizi ekti. Bize seslendi: senden dolay
senden kaybolan eyin zerinde dur. Bizden dolay senden kaybolan eyi grrsn.
Destek istedik; destekledin. Yardm istedik; yardm ettin. Buraya girmenin bilgisini istedik;
bize rettin. Sahili olmayan bir denizde Yesribli Muhammed'in gemisinde gzlerimizi
atk. Denizin balklar ve canllar bize hayret ettiler. nk yelkenlerimizi am, rzgarla
doldurmutuk. Sonu olmayan istiyorduk, sresi olmayan srenin peindeydik. Bize
seslenildi: Ey Yesribliler! Artk sizin iin durmann sras deil, haydi dnn... Bunun
zerine yelken atmz sahile gerisin geri dndk. Birden karmza bir deniz kmasn
m! Geri dnmz, yeni bir sefere kmz olmutu. Sresi, ebedi, eveli ve ahiri
olmayan istiyorduk. Vazgetik; aktin feshedilmesini istedik. Baktk "Huve=O" sesleniyor:
Ey kullarm! Benden bir makam istediniz ki, orada beni benden bakas gremez.
Karanlktaydm, benimle beraber hibir ey yoktu. imdi de yleyim, senin varlnla bir
ey yanmda olmu deildir. inde bulunduun deniz, iinde olduun karanlktr. Eer
kendi karanln katetsen, benim karanlma ularsn. Ama kendi karanln ebediyen
aamaz ve bana ulaamazsn. Sen, kendi karanlndasn, hibir ey yoktur beraberinde.
Bu karanlk, sana ait olan "huve"dir. nk suret, iinde bulunduun durumu senin iin
gerektirdi. Dedim ki: Ey huve! Ne yapaym huve'de? Dedi ki: Ona dalp boul. Bunun
zerine kendimi gemiden, plak, geminin karanlndan syrlm olarak attm. Bouldum;
rahat ettim. Ben hep Onun iindeyim. Varlkta ben, benden bakas deilim. Aramann kederinden kurtuldum. Birden "huve" bana seslendi: Ey her ey iinde olan! ey olan, eyle
ne yapsn! erefli bir ilham:
Hakk iin bir hak insan iin de bir insan
Varln nezdinde. Kur'an iin de Kur'an
Ak olann bir akl var, mahede annda tpk
Mnacat annda kulaklarn kulaklar olmas gibi.
Bize cem gzleriyle bak, bizden yararlanrsn
Farklar zamannda. Ona sarl; furkan ayrandr.

"Ena=Ben"nn Mncatndan
Ey enadiye seslendim; bir cevap duymadm. Kovulmu olmaktan endie ettim.
Dedim ki: Ey ena! Niin bana cevap vermiyorsun? Bana dedi ki: Ey hkmlerinde eli kiye
den! Eer beni arsaydn, sana cevap verirdim. Sen ancak kendi enaniyetini (benli ini)
ardn. O zaman kendine kendin cevap ver. Dedim ki: Ey ena! Ena (ben) dediysem, bu,
ena'nin ena iinde ena (ben'in ben iinde ben) olmasndan dolaydr. Birin bir iinde bir
olmas gibi. Dedi ki: Doru syledin. O zaman benim adma kendine cevap ver. Benden
cevap isteme. Benine (enaniyetine) syle, sana cevap versin. Ben ise, ebediyen sana
"ena" iinde zuhur etmem; beni arma. nk onunla yaplan ar deliliktir. Ve nk
ar, ayrlk ve okluu artrr, "ena" ise hepsinin cemini ve tekliini artrr. Byle
iken nasl "ena" ile arrsn? Sana hikmetli olman ve hal sahibi olman da sylemedim.
nk hikmetli kimse hakimdir, hal sahibi ise halinin mahkumudur. Niin: "Ve kul rabbi
zidni ilmen / Ve 'Rabbim, benim ilmimi artr' de." (Taha,114) buyruunu anlamyorsun?
"nne"nin Mnacatndan
Ey ben! Ben, seninle gereklemitir. Benden dolay sabrm kalmad. nk bende
bana isabet ettin. Sanki sen sendensin. Beni benle talep etme. Ki benden bana zail
olmayasm, kaybolmayasm. nk benim, seninle olan "na"(...biz)dan ba ka "inne"m yok.
Ben benimleyim, ben deil. nk "inne" ve "li=be-nim iin" seninle olur, benimle deil.
Dedi ki: Bir ksmn doru syledin, bir ksmnda hata ettin. Sor bana, sana reteyim.
Dedim ki: Ey ben! Bana ret. Dedi ki: Senin "inne"n bir hakikattir, benim "inne"m de bir
hakikattir. Ancak "inne" benim "benliim" yannda sabit olmaz, tpk senin "inen" (benliin)
zuhur ettiinde benim "inne"mi (benliimi) bilmemen gibi, Biz, iki "benliin" zuhurunda bir
araya gelemeyiz. Eer ben, senin "benliinde" (inniyetinde) isem bu, yardm, destek
mahiyetindedir. Ben "benim'le sende olduumda ve sen "seni" ortadan kaldrdnda, benden zuhur eden, senden zuhur eder. Bakan biri, "senden" grneni senden san r, oysa
benim "benim-den"dir. Sana rettim; beni istediin zaman, sende senin benliinden bir
ey kalmamal. nk benim varlklarla olmam imkanszdr.
"Ente"nin Mnacatndan
Ey sen! Enaniyet ve inniyet gereklemiti. Biri "elif'iyle, br ise iinde
katlanmasyla. Bylece benliin (inniyetin) geldi ve innayetin (bizliin) ortadan kalkt.
Bylece glendin ve "bizliin"in hakimiyeti zuhur etti. Ey sen! Dil asndan deil, ama hakikat asndan bana sen demen sahih olur mu? Dedi ki: Hayret! Sen bana sen dedi in
zaman, bunun anlam, iinde ben sendenim, demi olman deil mi? nk senin bizliin,
benim benliimin zuhurunda gizlidir. Bu yzden benim ona hakikat olarak sen demem
gereklidir. Nitekim sen kendine sen dediinde, benim bizliim, senin benliinin zuhurunda
gizli deil midir? Senin bizliin bendendir ve bana sen diyorsun, geride yapmamn
iindekinden baka bir durum kalmad. Sana gelince, varlk onu kanlmaz klmaktadr. O
da senin bizliinle dorudur, tpk benim bizliimle sahih olmas gibi. O halde onun olmas
zorunludur. Artk durum, ona izafe edilenle ilgilidir. "Ena" (ben)ya gelince, "inne" ona aittir
ve bu da sahihtir. Ama bu ikisinden bakasn sen istihra et.
nk onu sana retmem. Bunun zerine cotum, sevindim. Bana dedi ki: Seni bu
ekilde sevindiren nedir? Dedim ki: Bana rettin. Nasl? - herkesten daha iyi bildii halde
- dedi. Dedim ki: Senin, istihra et, sznden rendim. Dedi ki: Benim tuzamn
olduunu bilmiyor musun? biliyorum, dedim. Dedi ki: Benim tuzama dmekten sakn.
Bunun zerine btn sevincim, cokum kayboldu. Dedim ki: Ey ena! Senin tuzan hak
olduuna gre, mecaza huzurda yer yoktur. Doru syledin, dedi, ite i, durum budur.
Aratr; bulursun. Dedim ki: Eer bahedersen. Dedi ki: Sana retmeyeceim, demedim

mi? Dedim ki: Ey sen! Bu deil, sana, bana ret demedim, bana bahet veya ver, dedim.
Dedi ki: " Tartmaya en ok dkn olan varlk insandr." Dedim ki: Ey sen! Sen kimde
sen olursan, onun benlii hcceti ile olur. Bana hakikatleri reten sensin... "..ke...sen"in
mnacat yoktur. Ancak "ente"nin iinde yer alr. Ona denk olmasa da. Tpk "nahnu=biz"
ve oul "vav"nn "ena=ben" ve "huve"nin iinde yer almas gibi. Kukusuz bunlarn her
birinin de mertebeleri vardr. Ne var ki, bu kitab yazarken gttmz ama, yukarda
aklanan ve z mahiyetinde olan ksa aklamadr. Amac gerekletirmi olduk.
Velhamdulillh /Allah'a hamdolsun.
Kitap sona erdi.

ON BRNC KTAB

KTABU'L EZEL

EZEL KTABI

eyhu'l Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

EZEL KTABI
Bismillahirrahmanirrahim
Kaplar aan Allah'tr
Dairna var olan Allah'a hamdolsun. O, aklen kavranan ebedi, ezele ba lar. Bir
snama arac olarak kullarnn dillerini ezelle konuturur. Bununla kimisi sabit olur, kimisi
de kayar gider. Ezeliyeti gklerinin arasnda kp inen bir ey olarak izhar etti. Sa-lt ve
selam rabbini nefsinin arzusuna tercih eden ve uzlete ekilenin zerine olsun. Rabbi Onu
bir gece vakti katna gtrd, nezdinde en hayrl menzile oturttu. Ona kaside ve gazellerle
zg klnm zel hilati giydirdi. Ona, kendisiyle rabbi arasnda gzellik suretinin eli
olmasn ahdetti. Sonra indi. Nitekim iinde Cebrail'in (a.s.) bulunduu Dhye'nin sureti ona
nazil olurdu. Gkteki yldizlar yere inmedii srece ona selam olsun.
mdi... Hi kukusuz yce Allah, insanlarn diline ezel lafzn yerletirmitir ve onunla
yce rabbi nitelendiriyor, O, ezelidir, diyorlar. Bu, ezelde vard. Buna dair bilgi "O"nun
ezelinde mevcuttu.bu ekim gibi, onu telafuz edenlerin ou, anlamn da bilmezler. ayet
buna dair bir soru sorulsa ve onlarn bu konudaki bilgileri aratrlsa, ellerinden kayp gider.
Baz tartmaclar, bu kelimenin, yani ezel lafznn Allah'a nisbetinin, zaman kavramnn
bize nisbeti gibi olduunu sandlar. Yani biz zamanda olduumuz gibi, O da ezeldedir.
Diyorlar ki, Allah ezeli kelamy-la ezelde mtekellimdi ve O, ezelde Musa'ya "Nalnlarn
kart" Hz. Muhammed'e de ezelde "sana yakin gelinceye kadar rabbine ibadet et."
demitir, vs.
Bir dier grup ise, bu kavramn boluk gibi bir ey olduunu tasavvur etmilerdir.
Tpk boluk gibi manevi bir uzant, cisimsiz bir uzay. Ezel de zaman hareketleriyle
irtibatl olmakszn bir uzaytr. Sanki bir zaman takdir ediyorlar gibi. Nitekim yce Allah'n
gkleri, yeri ve ikisi arasndaki varlklar takdiri, ama bir lye gre mevcut olmayan alt
gnde yarattn sylemilerdir. Eer ortada mevcut gnler olsayd, o zaman bu, miktar
olurdu.
Btn bunlar yanltr, nk yce Allah, gkleri, yeri ve bu ikisinin arasndaki
varlklar, bizim katmzda mevcut olup bilinen alt gnde yaratmtr. Bu gnler, gklerin ve
yerin yaratlmasndan nce mevcuttu. nk yedi kat gn ve yedi kat yerin gnleri
yoktur; gnler, yrngelerinde sabit olan yldzlarn feleklerine aittir. Bunlar, gklerden
nce dnp dururlard. u kadar var ki, gndz ve gece olgusu ayr bir eydir; bunlar
gnn iinde bilinirler, gnn kendisi deildirler. Dolaysyla gece ve gndz, gklerin ve
yerin meydana gelmesiyle meydana geldi, gnn meydana gelmesiyle de il. Yce Allah,
bunlar alt gnde yarattndan sz ediyor, alt gndz veya alt gecede yarattndan sz
etmiyor.
Ezelin bir zaman ls olduunu syleyenlere ve balang noktasndan baka bir
yne doru bir uzan olduunu savunanlara gelince, onlara yle denir: Allah'a nispet
ettiiniz bu ezel, ya bir varlktr veya yokluktur. Eer yokluksa, bizi rahatlatm olursunuz.
nk yokluk salt olumsuzlamadr ve bu da sizin anzdan ok irkin bir yaklam olur.
nk yce yaratcy yoklukla nitelemi olursunuz. Bir ey de yoklukla nitelenmez, hele
yce Allah asndan muhaldir. Eer deseler ki, ezel bir varlktr, o zaman onlara yle
denir: bu varlk ya yaratcnn kendisidir veya gayrsdr. Eer yaratcnn kendisidir, deseler, o zaman isimlendirmede yanla dm olurlar, nk yce yaratc kendisi iin byle
bir isim kullanmamtr.

ayet ezel, yaratcnn gayrsdr, deseler, bu durumda, ya kendisiyle kaimdir, ya da


bakasyla. Eer kendisiyle kaim olursa, Allah'n vahdaniyeti iptal olur. Bakasyla kaim
olsa, bu takdirde de bu bakas ya yaratcnn kendisidir, ya da deildir. Eer yaratcnn
kendisiyse, o zaman, yaratcnn ilmi, kudreti gibi bir mana sfat olur. Yani Allah, ilim,
kudret ve dier sfatlar gibi ezellikle de nitelendirilir, size gre. Bu durumda ezelin kendisi
ezellikle nitelenmi olur. Ezelin sfat olan ezelden sz etmek, ilk ezelden sz etmek gibi
olur, yani sonsuz bir zincirleme durumu ortaya kar.
Eer deseler ki, ezelin kaim olduu ey, yaratcnn kendisinden bakasdr, o zaman
da yaratcnn yannda baka bir kaim ispatlam olurlar. Dolaysyla biim ve taksim
olayndan sonra beliren aleyhte kant nedeniyle vahdaniyete ilikin delili de iptal ederler.
Bir dier imkansz da ezelin kaim olduu eyin, ezelilikle vasfedilen ey olmas ve bunun
da yce yaratc olmamasdr. nk anlamlar, ancak kendileriyle kaim olan eylere
hkmlerini gerektirirler. Bylece yaratcy ezellikle nitelemeleri iptal olur ve ortaya kar
ki, aslnda bir ezel yoktur. Bundan sonra ben tekrar mevzuya dnyorum ve diyorum ki:
Ezel kavram, tartmaclarn ayaklarnn kayd bir zemindir, ama bir ok insann bundan
haberi yoktur. Oysa hak yn ihmal etmemeleri ve Allah'n kitabnda veya peygamberinin
(s.a.v.) dilinde kendisi iin kulland isim ve sfatlardan baka bir lafz ve sfat Onun iin
kullanmamalar gerekirdi. Bak, ey karde! Allah basiretini nurlandrsn. Bu lafz ne kadar
ilgintir. Anlam tredii kke ne kadar da uygundur. nk ezel kelimesi, Zrafa gibi arka
taraf binilmeye imkan vermeyecek ekilde aa doru eik ve kaygan olan hayvanlarn
niteliidir ve kayd anlamna gelen zelle kknden tremitir. Yani durmayan, sebat
bulmayan. Ezel kavram da buradan gelir. nk sabitlemeyen ve tartmaclarn
ayaklarnn kaymasna neden olan bir kavramdr, rabbinin rahmetine nail olanlar baka.
Dolaysyla bu zeminde oka ayaklar kayd iin ezel olarak isimlendirilmitir.
Allah, ezelde falan eyle mtekellimdi, diyenler, ok irkin bir anlay iindedirler.
Bunu demekle bir ilim elde etmezler, sadece cehaletlerini sergilerler.
Bu balamda sylenmesi gereken udur: Allah'n kelam, ekil almayan kadim bir
sfatdr. nk ilmin bu dalnda keyfiyet muhaldir. Bu dalda ilim, ancak idrake taalluk
edince gerekleir; eer grlen bir eyse, grmekle, iitilen bir eyse, iitmekle ve eer
koklanabilen bir eyse, koklamakla idrak edildikten sonra bilinir. Dier keyfiyetler de
byledir. Allah'n kelam sfatna sahib olduu ve kelamn hadis (sonradan olma) bir ey
olmad ispatlandktan sonra, bunu tanmlamak iin ezele veya ezelden bakasna ihtiya
yoktur. Dolaysyla diyoruz ki, yce Allah Musa'y (a.s) yarattktan sonra, o, bir takm olaylar yaad, sonra bir ate grd, atein olduu tarafa yneldi ve Musa'nn (a.s.) iinde
bulunduu bu vakitte Hak teala ona seslendi. nk Musa (a.s.) zamanla kaytldr, ama
yce yaratc vakit ve zamanla ve sfalanamaz. Musa'nn (a.s.) iinde bulunduu bu
vakitte, Hak taala kadim kelamyla ona: nalnlarn kar, diye seslendi ve baka eyler de
syledi. Musa (a.s.) da ncesinin olmas gibi bir nitelii olmayan bu kelam bizim
amzdan bir keyfiyeti ve snr olmakszn, kadimde olmas gereken heybet ve celaletle
iitti. Dier bir ifadeyle konuan bir boyutta, dinleyen de bir boyuttayd.
Bir kimse, yce Allah kelamn, zamansal bir hareket eliinde sundu, diyemez.
nk zamanla mu-kayet olan Musa {a.s), bunun aksini syleyen kimseye gre daha
ncelikli durumdadr. Musa (a.s.), zamansz iitmitir, nk konuan bir zamanda konumamtr. Yce yaratcy mahlukata benzer kl-maktansa, Musa'y (a.s.) tenzihe
yaklatrmak daha dorudur. Nitekim yle denilmitir:
Yokluundan sonra baki kldna zahir oldun
Olusuz oldu, nk onu sen oldurdun

Burada kul tenzihe katlmtr, nk srr hak ile gereklemi ve tenzihin hkm
uyarnca ona taalluk etmitir. Sr, varlklar leminden arnp tenzih etmitir. nk varlklar
leminden fena bulmu, yaratcsnda kendisine zuhur eden eyi mahede etmektedir. Bir
dieri de yle demitir:
Kanadnn glgesine snarak zamanmdan gizlendim
Gzlerim zamanm grrken zamanm grmez beni
Gnlere, adm nedir? diye sorulsa, bilemez
Mekanm neresi ki, nereden bilsinler mekanm?
Bu son beyitleri syleyen kii , tenzihe karm, zamann zerine km ve nceki
beyitleri syleyenin bir derece fazlasn gerekletirmitir. nk nceki fanidir. Bu ise "
gzlerim zamanm grrken zamann grmez beni" diyor. Nitekim Hak bizi grr, ama biz
Onu gremeyiz. Dolaysyla bu sonuncusu hakk ifade etmitir.
Bu konuyu destekleyici bir husus, yce yaratcy grmemiz meselesidir.
Bazlarmzn dier bazlarna gre bir cihette olduundan kuku duymuyoruz. Ayn ekilde
yce yaratc bu gn bizi grmekte, ama biz cihetlerle kaytlyz. Bizi grmesi bakmndan
bir cihetle ifade edemeyiz Onu. te yandan eer gzlerimizin nndeki perde alsa, biz
Onu cihetsiz, sahip olduu celal ve kemal sfatlaryla grrz. Biz Onu idrak ettiimiz
zaman, birbirimize gre bir cihette oluruz, ama Ona gre deil. Ayn durum zaman, mekan
ve bu konuyla ilgili dier tm olgular iin de geerlidir. Biz, kendimize gre bir cihette
deiliz, lemin tm de kendisine gre bir cihette deildir. Bu aklamadan sonra, Allah
ezelde, olacak bir eyle ilgili olarak konutu ve nalnlarn kar, dedi, deme ihtiyacn
duymuyoruz. Vakit gelince, olacan syledi. Bu gn olunca da, onun olduunu syledi.
Aslnda bunlarn tm bilgidir, kelam deildir. Bununla ilgili yle irkinlikler ve yakksz
szler vardr ki, akl banda olanlara bunlar gizli deildir.
Muhakkiklere gelince, ezel kavram, onlara gre, kadimlik hkmndedir ve ncesinin
olmasnn nefye-dilmesi anlamndadr. Dolaysyla selbi bir sfattr, temel bir sfat deildir.
Yani bu konu son derece basit, akla yakndr, lemin yokluktan var edilmi olmas da bizim
szlerimizi aklayc bir olgudur. Zayflarn vehmettikleri gibi, lemin vakitten nce var
edilmesinin caiz olduunu vehmetmekten sakn. Bunun anlam, lemin varedilecei vakti
takdir etmek ve de bunun ertelenebileceidir. Dolaysyla bir vakte tahsis edip olabilecei
baka bir vakitten soyutlamak, bir tahsis ediciyi gerektirir. Yani onlarn nce, sonra, zaman
ve zamann takdir edilmesi gibi szleri yersizdir. nk iinde bir ey olmayann takdir
edilmesi, iindeki eydir. Ortada Allah'tan baka bir ey de yoktur. Dolaysyla her adan
ve her durumda bu deerlendirme kelam kavramna aykr olur.
Sylenmesi gerekin udur: El-Bar (Yaratc) kendisiyle mevcuddur (vardr), vcudunu
(varln) hi kimseden almamtr. "O" Subhanehu "AHAD" Tek'dir. Yani; O'ndan baka
bir ey yoktur. lem ise Onunla vardr, varln Ondan almtr. lem zati ile mmkn,
bakasyla da vacibul vcuttur. nk bakasndan edinmitir varln. Yaratc ise vacisul
vcuttur, varln baka bir eyden edinmemitir. Ayrca lem yokluktur, yokluk ise yokun
aynsdr; yokluk yoka eklemlenmi zait bir ey deildir. Yine varlk, var olana eklemlenmi
zait bir olgu deildir. Yokluk yokun ayns, varlk da varn aynsdr. Eer varlk anlalsa ve
varn mahiyeti anlalmasayd, o zaman varln varn ayns olmad, aksine mahiyetin
hallerinden bir hal olduu tahayyl edilirdi. Ayrca btn ynleriyle de bilinmez ve
belirginlemez-di. Nitekim cevher iin, o bir eydir, dediin zaman, onun bir ey olmasnn
mahiyetinin bir paras olduundan kuku duymayz. Fakat sadece "ey" demekle
herhangi bir mahiyeti anlayamayz, kendisiyle kaim, bir yer kaplayan ve araz almaya

elverili olduunu hissediyoruz demediimiz srece. Ayn durum varlk ve yokluk iin de
geerlidir. nk vehmedil-dii gibi Hak ile mahluk arasnda bir uzant yoktur. Mahluk da
u u vakitler bekledi sonra var olmu deildir. Bunlarn tm hayali ve fasit vehimlerdir,
dengesini yitirmeyen her salim akl bunlar reddeder. Ne Hakkn katnda ne de mahlukatm
yannda bir aralk vardr. Var etmede, hadisin kadime, mmknn de vacibe veya vacibul
vcudun, bizzat vacibul vcut olmayana balanmas sz konusudur, bakas deil.
Tasavvuf muhakkikleri olmamz hasebiyle bu ezel kavram ile ilgili bir itiraz bize
yneltilebilir. Biz diyoruz ki: hakikatler yolunda ncelii olduuna ahitlik ettiiniz
imamlarnzdan biri "Meratibu'1-ibad ve'1-muridin ve'1-arifin ve'1-ulema" adl eserinde yce
Allah ile ilgili olarak diyor ki: Yce Allah ile kullar arasnda inayetten baka bir mnasebet,
hkmden baka bir sebep ve ezelden baka bir vakit yoktur. Bylece ezel kavramn
ispatlam oluyor. , (Not. Bu sz syleyen mam eyh bnu'l-Arlf'tir ve Kitabu'l Mehasin
adl eserinde sylemitir) Buna cevap olarak deriz ki: Ey itiraz eden kimse! Bu muhakkikin
szlerini iyi aratr. Belagat sahibi biri, halkn ala geldii kavramlar kullanarak hitap eder
ki, dinleyenler dilini anlasnlar ve iletmek istedii mesaj kavrasnlar. Burada da sz edilen
kii vakti olumsuzlarken ezeli olumluyor. Ezel, nceliin olumsuz-lanmasndan ibarettir.
Olumsuzlama ise salt yokluktur. Dolaysyla orada bir ey olmad gibi, ora da yoktur.
Bylece tpk kadim gibi anlamndan anlalaca zere ezel de olumsuzlanyor. nsanlarn
ezel kavramyla ilgili olarak bildikleri anlam muhakkiklerin bildiini bildii iin bunu
kullanmtr. Eer muhakkiklerin bundan olmayan eyde veya mukadder zamanda uzan,
yani halk ile Hak arasnda uzak bir ayrlk anlamn ifade edeceini bilseydi, byle bir
ifadeyi kullanmayacakt. nk o zaman ezel kavram olumsuzlamay, yani yokluu ifade
etmeyecekti. Bu yzden bu tr itirazlar nemsememek gerekir.
Fasl:
Bu aklamadan sonra dnyor ve diyoruz ki: Ezelde Allah ile beraber bir kimse var
myd, yok muydu? Kudemadan bir grup: drt ey vard: Yaratc, akl, nefis ve heyuli,
vard, demitir. Yine kudemadan bir grup: : zat ve yedi sfat olmak zere sekiz ey vard,
demilerdir. Bir grup da yle demitir: Bir Tek Kadim vardr, "O" da Hak taaladr. O, her
bakmdan birdir. Zatndan dolay "Kadir" olarak isimlendirilir. Onun iin kullanlan btn
sfatlar da byledir.
Bir baka grup ayn gr savunmakla birlikte bir anlam eklemilerdir. Bu anlama
da hakikatlerin hakikati, ad verilir. yle ki, bu hakikat ne vardr, ne yoktur, ne sonradan
olmadr, ne de kadimdir. Bilakis kadim iinde kadim ve sonradan olma iinde de sonradan
olma (hadis)dr. Akledilir, ama bizzat var olmaz, tpk bilenlik ve syleyenlik gibi. u halde
ezelde anlam olarak sadece Bir vard. Kendinden ncelii olumsuzlayan sadece birdir,
"...benden baka..." nk bizim iin de ezelde bir ekilde bir hkm geerlidir. Nitekim
biliyoruz ki, bizim mevcut bir aynimiz olmadan da biz Allah iin biliniyorduk. Ve nk
eyann varlk itibariyle drt mertebesi vardr: ilimde varlk. Objede varlk. Szde varlk ve
yazda varlk. Bu hkme gre, bizim ezelde iki varlk mertebemiz sz konusudur. Bu
mertebelerden biriyle u an iin ilgilenmiyoruz. O da Onun ilmi kapsamnda var
olmamzdr. Dieri ise, yukarda yaptmz aklamalar muvacehesinde bizi
ilgilendirmektedir. O da ezelde Onun syleyen veya mtekellim olmasyla ilgili olarak var
olmamzdr. Burada bir tartma sz konusudur. Kitabmzn nceki blmlerinde bu
hususun bir tarafn akladk.
Bu blm "el-Cedavil ve'd-devair"adl eserimizde doyurucu ve iyice tahkik edilmi
ekilde sunduk. Oraya baklabilir. nk bu ksa deerlendirme byle bir meseleyi detayl
olarak sunmaya elverili deildir. Bu kitabn gayesi ise ezel kavramn ve ezeliyi
aklamaktr, baka deil. Bizler bu anlamda ezeliyiz; ama objelerimiz ezelden beri vard
anlamnda deil. Hi kukusuz ilim literatrnde ezel kavramyla ilgili, fazla aklamaya

ihtiya brakmayacak deerlendirmeler yaplmtr. O halde meseleye genilik


kazandrmak maksadyla biz, bundaki srlarn diline mracaat edelim. Diyorum ki: Ezel
feleklerinin hak iin olanlar yedilidir. Ezel kelimesini oluturan harflerinin terkibini geni
blmelerine doru karala-sak, greceiz ki, bu harfin her birinin bir huzuru vardr.
Dolaysyla huzur sz konusudur. Fakat bize gre "lam" harfi iki harfin terkibinden
ibarettir. Bu takdirde de drt harften ibaret olur. Tpk "Allah" lafz gibi. Bylece Allah lafz
asndan iki elif ve lamn varl isme ve sfata tetabuk eder. Biz "lam" harfi iki harften
mrekkeptir, derken, yazy kast ettik. nk yazda elif ve nun'dan oluur. nk "lam"n
dairesi, zerine lam harfinin uzun ksm da bkldnde tam bir dairedir. Bu kevn
dairesidir. Kevnin dairesinden de sadece yars zahir olduu iin "za" harfi "nun" suretinde
zuhur etmitir. Yazda "mim" ve "elif" suretinde zuhur etmemitir. nk elif ve mim yaz
itibariyle Allah'n zat iindirler. "Allah vard ve beraberinde bir ey yoktu". "Za" ile "lam"
arasnda izzet perdesi vardr ki, bu yce Allah ile mahlukat arasndaki perdenin kendisidir.
Bu yzden "za" ekil olarak "nun" suretinde zuhur etmitir. Ama "nun" dan biraz daha
ksadr. Bunu gerektiren sebep, "lam"n da boluk ksm olan "nun", ancak "za" miktarnda
aa kar ve grnr. Bu yzden "za" harfi "nun" kadar kemale ermemitir. nk perdedir. Eer "nun" gibi kamil olsayd, bu takdirde kendisini perdeleyecek bir ey olmazd ve
perde hakikati de iptal olurdu. Oysa perdenin varl kanlmazdr. Dolaysyla "za"nn da
zuhur ettii ekilde olmas zorunludur. Eer perde olmasayd, belki de kevn iptal olurdu. O
halde bir koruyucu lazmdr. Koruyucu olmazsa kevn olmaz. Nitekim yce Allah,
mahlukatnn koruyucusu olduuna dikkatlerimizi ekmitir: "Ve la yeuduhu hifzuhuma /
Onlar koruyup gzetmek kendisine zor gelmez." (Bakara, 255) ayette "hifzuhuma"
denilmitir. Bu kelime "hifz" kknden gelir ve "hafz"(koruyan)n aynsdr. Dolaysyla
"lam"n boyunu oluturan "elif", "nun"un bana gelmi. "Nun" ise "lam"n boluudur. Ayn
zamanda izzet perdesinin arkasndan ilk "elifin de glgesidir. u halde kevn glge ile
korunuyor. Bu yzden glgesi de onun suretinde zuhur etmi tir. Sanki o ve glgesi rahmetten kinayedir. Nitekim: Biz falann glgesindeyiz, deriz.
Yce Allah: "bu gn celalim iin birbirlerini sevenleri, kyamet gn glgemin altna
alrm." buyurmutur. lk "elif" lafzda olunca, azamet "elifi olur ve bu srada hemze olarak
belirginleir. zzet perdesi de ondan sadr olur. nk "za" harfi "hemze"nin al-mndadr.
Azamet "elifi olunca "lam"n boyu glge olmaz. nk "elif" hemzeye glge olmaz. Bunun
nedeni de onun suretinden baka bir surette olmasdr, glgenin olmasnn bir art surettir
nk.. Bu yzden arn glgesi ile ilgili olarak, rahmetin glgesidir, diyorum. Dolaysyla
rahmet, arn isimlerinden biridir. Bu durumda "lam"n boyu emirden dolay koruyucudur.
Nitekim yce Allah yle buyurmutur: "Yehfezunehu min emrillahi / Allah'n emriyle onu
koruyorlar..." (Ra'd.ll) Yani Allah onlara emrettii iin. Bir dier ayette de yle
buyurmutur: "Ve yur-silu aleykum hafezeten /Size koruyucular gnderir." (En'am,61)
Menzillerin Anlam:
te yandan lem mertebeden ibarettir: Ulv, sfl ve bu ikisinin arasnda yer alan
mertebe. Bir drdnc lem daha vardr. Seyyar ve musahhar klnm ruhlarn indii
menziller ise yirmi sekiz tanedir. Bu menzillerin isimleri yledir: Batin (Karnck), Sreyya,
Deberan (Sreyya ile ikizler burcu arasnda bir yldz), ysyan, Hayyet(Ylan), Huk'a
(ikizler burcunda sa aya eklinde yldz), Zira', Nesre, Tarf, Cebhe, Haretan, Srfe,
Ava, Semmak, ifr, Zebana, klil, Kalb, ule, Neaim, Belde, Sa'du'zzabih, Sa'du bal',
Sa'du'ssuud, Sa'dul ahbi-ye, Faru'lmukaddem, Faru'lmuaahhar, Ria... bu menzillerin
ikisine veya ne birden bir bur denir. Dolaysyla menziller burlardan ayrdr. Allah
tarafndan lemlerin kontrol ellerine verilen ruhlar ise yedi tanedir: Zuhal, Mteri, Merih,
ems(Gne), Zhre, Katib ve Kamer(Ay).
Bu gezegenlerin bu menzillerden geirilmesiyle yce Allah, sz konusu lemlerdeki
etkilenmeleri birbiriyle irtibatlandrmtr. Buna gre lemlerin toplam otuz sekizdir. Ezel
kelimesinin rakamsal deeri de otuz sekizdir. Bylece lem, saysal olarak ezel suretinde

zuhur etmitir. Ezel ayn zamanda yce Allah'n niteliklerinden biridir, dolaysyla O'nun
suretindedir. Allah, Adem'i kendi suretinde, lemi de Adem suretinde yaratmtr. Bylece
btn btne balanmtr. Bunun neticesinde de menzillerin en ereflileri olan drt menzil
aa kyor: lem, nsan, Ezel ve Allah. Bu da bizim aklamamz iyice belirginletirerek
ilh marifetin z olduunu ortaya karyor.
Sonra ezel kavramnda akl almaz bir nkte vardr. Buna gre lem, zuhur iddiasyla
ortaya knca, Hak, onu ezelliiyle bastrmak istedi. Bylece sonradan olma (hadis) varlk
iin bir iz ortada kalmad; ezel belirginleti. O da ezel kelimesinde lemin zuhuru eklindeki
eliftir. Alem hakknda ise "zel" kald. Sanki biri, lem nerede? diye sormu da, ona, zatn
elifinin zuhuruyla zail oldu, denilmi gibi. Zaten ezelden istenen, teklik nedeniyle zellikle
eliftir.
Tenbih / Uyar:
Bil ki, ezel srr ve ezelin varoluuna esas oluturan ruhu, "ben"dir. Ayn durum
kadimlik, ncelik, sonralk, zahirlik ve batnlk gibi ezel'in eleri durumundaki kavramlar iin
de geerlidir. Yani eer "ben" olmasayd, bunlardan hibiri olmazd. Eer bu nitelikler iin
ezel sahih olursa, "ben" ezelyetsiz ezelim. Eer bu nitelikler ve de benim aynim sahih
deilse, ben orada yokum. te niteliklerin srlar ile sfat ve isimlerin srlar arasndaki
ayrlk noktas burasdr. nk isimler Allah iin konulmulardr. Anlamdan soyutlanm
olarak ahslara konulmu deildirler. Eer olsayd, her hangi bir ahsa konulduunda aynli dnda bu zelliklerin tmnden uzak olarak belirginleirlerdi.
Eer isme ait olup ismin dellet ettii bir anlam tesadfen msemmda bulunursa,
ismin konulmasnn maksad, msemmda bu anlamn bulunmas deildir. nk isimlerin
konulmasnda asl maksat, bir msemmy dier bir msemmdan ayrmaktr. Bu arada
isim tesadfen msemmda bulunan bu anlama da dellet etmi ve msemm da bu ismi
bylece hakketmi olabilir. Ama ismi koyann maksad kesinlikle bu deildir.
simlerin bazs, insan, melek, hayvan ve at gibi trlere dellet eden cins isim olur.
Bazs da Zeyd, Cafer ve "bu aa" gibi ahslarn objelerine dellet ederler. Sfatlar ise,
mevsufta bulunan anlamlar iin kullanlrlar. rnein "alim" sfat, ilim sfatna haiz olan
kimse iin kullanlan bir isimdir. Bu, alim kiinin sfatdr, ismi deil. smi rnein Ali, Zeyd
veya Halid olur. Bu isim, zellikle onun objesine delalet eder. Eer batan itibaren, Zeyd
ve Ali isminin konulmas gibi Alim ismi konulmusa, ismi koyann maksad, onda ilim sfat
oluacak veya konuan hayvan olmas hasebiyle mutlaka bir eyi bilecektir diye bu ismi
koymak deildir. Eer maksad bu olursa, o zaman isim deil, yine sfat olur. nk biz, bir
taa veya aaca da alim ismini verebiliriz. Ama bunun anlam, bu tan veya aacn ilim
sfatn kabul edebilecei ya da onda byle bir sfatn olduu deildir. smi koyan kimse
byle bir eyi vehmedip de isim koyduunda bu gerek anlamda bir isim olmaz. O
gerekte vasf koymaktadr. Ayn durum, trevleri olan ve msemmda bulunan bir anlama
dellet eden btn isimler iin de geerlidir. Yani byle bir isim gerekte s fattr. Msemm
da vasflandran olur. Maksat, sfat ve objeyi bu sfat balamnda nitelendirmektir, zat
balamnda deil. te isimle sfat arasndaki fark budur. Ayn ekilde yce yaratcya zg
isimlerin de srf zatna dellet etmeleri gerekir. Allah ve Huve = O gibi. Bu isimlerin de bir
eyden trememi olmalar lazmdr. Nitekim muhakkiklere gre de byledir. Bu yzden
Allah lafzna ism-i azam= en byk isim demilerdir. nk zatta bulunan her hangi bir
anlamla veya zata ait herhangi bir hkmle kaytl deildir. Aksine zatn aynna dellet
eder. rnein Kadir isminde durum bundan farkldr. Kadir ismi, msemmda kudret ad
verilen bir anlama veya sfatlar nefyedenlerin gr dorultusunda syleyecek olursak
zattaki hkmlerden bir hkme dellet etmektedir. Ayn durum Hayy, Murid, Semi, Basir,
Kerim ve Rahim isimleri iin de geerlidir. Bu yzden yce Allah yle buyurmutur: "Ve
lillahi'l esma'ul Husna / En gzel isimler Allah'ndr." (Araf, 180) Byle buyurmasnn
sebebi, dinleyicinin Allah'n esmalarn(isimlerini) baka isimlerle kartrmamas, baka

isimler dzeyinde alglamamasdr. Allah, gaib olduu iin, dinleyiciye Allah'n isimleri
zikredildiinde bunlar bakalarndan ayrt edebilsin. Varlklara gelince, iaret ettiimiz
kartrma nedeniyle, isimlerde ortaklk durumu ortaya kmtr. Bu da isimle gdlen
amacn ortadan kalkmasna neden olmutur. Bu yzden, bu ve benzeri sfat ve kinayeleri
kullanma gerei duyulmutur. Yce Allah, hibir hususta mahlukata ortak olmaz ve Ondan
baka ilh da yoktur. Olmas da doru deildir. O'nun en gzel isimleri de katndaki
hkmlerle veya anlamlarla ilintili olduklar iin sfat olarak isimlendirilmilerdir. Hi
kukusuz bu isim, bizim katmzda, zellikle objeyi gerektiren isimden ok daha ycedir.
Sonra Allah'n gzel isimleri hakknda dndn zaman, bununla O'nun kelmn m,
yoksa bizim kelmmz m kast ettiin nemlidir. Eer kelmnda kendisini adlandrd
isimleri kast edersen, bunlara karlk olacak hibir ey yoktur ve kendisini de zata zait
olan bir ey araclyla bunlarla isimlendirmez. Yok eer indirilmi kitablarda yer alan ve
bizim varlmzla ibareler ve lafzlar araclyla kendisine ad olarak kulland isimleri kast
edersen, bu takdirde bunlarn en gzel niteliklerinin olmas zorunludur. Biz, O'nun
isimlerinin ezelinin olduundan kuku duymuyoruz. Bu O'nun zellikle kelm sahibi
olmasndan kaynaklanmaktadr. nk bunlar kelmn hkmlerinin kapsamna girerler.
simler zerine uzun uzadya konumak gerekir. Nitekim biz bu konuya ayr bir kitap
ayrdk.
Niteliklere, onlarla isim ve sfatlar arasndaki farklara gelince; nitelikler, nitelenenin
zat ile kaim olan anlama dellet eden lafzlardr, bunlar isim deildirler. nk bir
nitelenen iin kullanldklar srada bu nitelenenin, tannd bir isimle msemm olmas
mmkndr. Nitelikler, izafet asndan zata dellet eden hafzlardr. Bu bakmdan onlara
izafet isimleri de deriz. Evvel (ilk) gibi. nk ilklii Allah'tan nefyetmek gereklidir,
kanlmazdr. Eer O'nu ilklikle nitelersek, bu durumda bizim var olmamz kanlmazdr.
Tpk bizim sonradan (hadis) olmamzn kart olarak O'nun kadim olmas gibi. nk
yce yaratc evveli sonu olmayan mutlak varlktr. O, gerekte O'dur.
Ezel de yle. Allah'n ezel olarak nitelenmesi, bizimle ilgili zaman kavramyla
irtibatldr. Bizim "Allah vard, beraberinde bir ey yoktu" ifadesi balamnda bir zamansal
uzan tasavvur etmemizden kaynaklanmaktadr. O da bizim objelerimizin olmamasndan
ibaret bir durumdur, baka deil. Zuhur ettii veya gizlendii kimselerle ilgili olmak zere
zahir ve batn olmas da buna benzer. Batn, bir nitelik olarak zahirden daha tamamdr.
nk Allah, kendisi itibariyle zahirdir, kendisi itibariyle batn olmas imkanszdr. Bu gibi
isimler bizim dnyamzda da kullanlr; ama muhakkiklere gre bunlar niteliktirler,
isim^veya sfat deildirler. O halde ezel de bir niteliktir; kadim ve benzeri isim ve sfatlar
gibi herhangi bir sfat deildir.
Akl sahibi biri, ortada bir anlamn olmasnn zorunlu olduunu dnebilir. Yani bu
nitelik araclyla mahiyete dnk bir hususun anlalmas gerekir. Eer mahiyet byle bir
anlam vermiyorsa, bu niteliin kullanlmas caiz olmaz. Bu nedenledir ki, bize gre, nitelik
sfattan daha kmildir. nk sfat mevsufun mahiyetini yanstmaz. Nitelik ise, mahiyeti
aklar. Bu bakmdan, vurguladmz konular itibariyle isimlerden de daha stndr.
simler lafz, isimleri, nitelikleri ve sfatlar kapsar. simler daha nce gelirler. nk
isimler, mahiyetten bir ey yanstmakszn, onlarla kaim bir anlamlar olmakszn obje,
ahs iin kullanlr. Nitelik ondan sonra gelir, nk bir ekilde mahiyete dellet eder. En
sonunda sfat gelir, nk sfat, Allah'n sfatlarnn varln kabul edenlere gre, zatta
bulunan bir anlama dellet eder ve sfatlan nefyedenlere gre de zattaki bir hkme dellet
eder. Bylece ezel kavram hakknda doyurucu bir aklama sunulmu oldu. Kalb-i selim
sahibi kimseler iin bu kadar aklama hi kukusuz ikna edicidir.
Kitap tamamland ..
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.

ON KNC KTAB

KTABUL
NAKL FUSS

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

FUSS NAKI KTABI


Bismillahirrahmanirrahim
Allahumme barik aleyye ve temmimhu
Allah'm! zerime bereketini indir ve tamamla.
Hakikatli
- Adem Mesajdaki lh Hikmet Bil ki; Allah'n gzel isimleri (Esmau'l- Hsna) zatlar itibariyle lemin varln
gerektirirler. Bundan dolay yce Allah lemi normal, dzgn bir beden olarak yaratt ve
Adem'in (a.s.) de bu bedenin ruhu olmasn ngrd. Adem derken insan lemin varln
kast ediyorum, "ve aileme ademe'l esmae kulleha / Adem'e btn isimleri retti." (Bakara,
31) nk bedeni ynetip ynlendiren, sahip olduu gler itibariyle ruhtur. Nitekim isimler
nsan- kamil iin gler konumundadr. Bu yzden "lem byk insandr" denilir. Ancak
lem, iinde insann var olmasyla bu nitelii kazanr. nsan, ilh huzurun bir zetinden
ibarettir. Allah'n zel olarak ona suret vermesinin nedeni de budur. Hadiste "nnallahe
hale-ka deme ala suretini /Allah Adem'i kendi suretinde yaratt.", bir rivayette "rahman'n
suretinde" denilmitir.
Allah onu lemin gayesi olan z/ayn klmtr. Tpk nefs- natkann (konuan nefis)
insan ahsnn varlnn maksad olmas gibi. Bu nedenle insann yok olmasyla dnya
harap olur ve insan ahirete tand iin de mran/bayndr hayat ahiret yurduna intikal
eder. Dolaysyla insan maksat itibariyle ilk (evvel), varolu itibariyle son (ahir), suret
itibariyle ak (zahir) ve menzil itibariyle gizli (batm)dir. nsan Allah'n kulu, leminse rabbi
(idarecisi)dir. Bu yzden onu (Adem'i/insan) halife, soyunu da halifeler klmtr. Nitekim
lemde insandan baka hibir varlk rablk iddiasnda bulunmamtr. nsann bu iddiada
bulunmasnn nedeni de iinde bulunan baz glerdir. Yine lemde insandan baka hibir
varlk kulluk vasfn nefsinde bu kadar salam bir yere oturtmamtr. Varlklarn en dk
menzilinde bulunan talara, aalara dahi kulluk etmitir. Yani rabl itibariyle insandan
daha aziz, kulluu itibariyle insandan daha zelil bir varlk yoktur. Eer bunu anladysan,
insann varlyla kast edilen hususu da sana anlatmm demektir. nsann esmau'l hsna
ile izzet bulmasna, izzetini onlardan aramasna bak, onlarla zuhur edii araclyla onun
zilletini de grrsn. Bu hususu iyice anla. O zaman anlarsn ki insan iki suretten meydana
gelen bir nshadr: Hakkn ve lemin suretinden...
Hakikat: 2
- it Mesajndaki fleme Hikmeti Bil ki; Hakkn balar ksmlara ayrlr. Bu balardan biri udur ki, Vahhab (ok
baheden) isminden zellikle nimetlenilsin diye verdikleridir. Bu da iki ksma ayrlr: Biri
zati, biri de esmalardan (isimlerden) kaynaklanandr. Zati ba ancak isimlere tecelli
etmekle gerekleir. simlerden kaynaklanan ba ise hicapla beraber olur, bu balar
alan biri onlar ancak sahip olduu kapasitesi orannda alr. Nitekim buna yle iaret
edilmitir: "Ve a'ta klle ey'in halkahu / O her eye hilkatini verendir." (Th,5) Nitekim bu
kapasiteden kaynaklanan bir durum olarak bazen balar kanlmaz olarak gerekleen

hal ile istemekten dolay verilir, bazen de szl istekten dolay verilir. Szl istek de iki
ksma ayrlr: tabii isteme, ilh emre uymak suretiyle isteme. steme, hikmet ve marifetin
gerektirdii bir olgudur. nk O emredendir, mlkn sahibidir; her hak sahibini hakkna
ulatrmas onun iin bir gerekliliktir. Nitekim bir hadiste yle buyurulmutur: "phesiz
senin ailenin senin zerinde hakk vardr, nefsinin, gzlerinin ve aklnn da senin zerinde
hakk vardr."
Hakikat: 3
- Nuh Mesajndaki Subbuh Hikmet Tenzih edenin tenzihi tenzih edilen iin bir snrlandrmadr. nk onu tenzih kabul
etmeyen eyden temyiz etmi olabilir. u halde bu vasfla nitelenmesi gereken iin bu
vasf kullanmak kaytlandr-madr. u halde mutlak olarak kaytlanan yce varlktan baka
bir ey sz konusu deildir.
Bil ki; kullarndan kendisini tanmalarn isteyen hak, indirilen eriatlarn lisanyla
vasflar aklanan zattr. eriatlar indirilmeden nce akl marifetin bu dzeyine
ulaamamt. Dolaysyla Onu bilmek, hadis (sonradan olma) zelliklerden Onu tenzih
etmek demektir. Buna gre arif, Allah hakknda iki marifete sahib kimse demektir. Biri
eriatlarn indiriliin-den nceki marifet, biri de eriatlardan edinilen marifet. Ama bunun
art getirilen ilmin Allah'a dndrlmesidir. Eer bu yolla bir ilim kefedilirse, ite bu, ilh
balarn zat olanlar kapsamna girer. it blmnde zati balara deindik.
Hakikat: 4- dris Mesajndaki Kddus Hikmet
Ycelik iki ksmdr. Biri mekan (yer) yceliidir. "er-Rahmanu ala'l ari'steva /
Rahman ara istiva etti." (Taha,5) ayetinde mekan yceliine iaret edilmektedir. Bulut ve
gk, mekan yceliini ifade ederler. Bir de mekanet (makam) ycelii vardr. "Kullu ey'in
halikun illa vechehu / O'nun zatndan baka her ey yok olacaktr." (Kasas,88) ayetinde
buna iaret edilir. nsanlar ilim ve amel balamnda tavr sergilerler. Amel mekana (yere),
ilim ise mekanete (makama) yneliktir. stnlk anlamnda ycelie ise "Ve entumu'l
a'levne / stn olan sizsiniz." (Al-i imran,139) ayetinde buna iaret edilmitir. "Vellahu
meakum / Allah sizinle beraberdir." (Muhammed,35) ayeti zuhur ettii yerlerdeki tecellisiyle
ilgilidir. Buna gre O, yle yce bir tecellidedir ki "ke mislihi ey'un benzeri gibisi.", "inneni
meakuma esmau ve era / kinizle beraberim; iitir ve grrm." (Taha,46) Ve "acktm, beni
doyurmadn." gibi tecelliler onun kadar yce deildir.
Hakikat: 5
- brahim Mesajndaki Hakimiyet Hikmeti Kulun aynn ispat etmek zorunludur. Ancak o zaman Hakkn onun kula, gz, dili,
eli ve aya olmas sahih olabilir. Hak anna yarar ekilde hviyetiyle onun btn
glerini ve organlarn kapsar. Bu nafile kulluk sevgisinin bir sonucudur. Farz sevgisinde
ise, Hakkn seninle iitmesi ve seninle grmesi sz konusu olur. nafileler neticesinde ise
sen Onunla iitir ve Onunla grrsn. Senin nafile iba-detlerdeki derecen, mahallin
kapasitesinin derecesine gre belirginleir. Farzlar araclyla idrak edilen her eyi idrak
edersin. Bu hususu iyice anla.
Hakikat: 6
- shak Mesajndaki Hak Hikmeti -

Bil ki; hayal huzuru, ontolojik anlamda ey saylan, saylmayan her eyi kapsayan
toplayc bir huzurdur. Bu huzurun her ey zerinde, tm de doruluktan ibaret olan tasvir
hkm sz konusudur. ki ksma ayrlr: Bir ksm, suretin hariten gerekletirdii tasvire
uygundur ki, bunu keif olarak ifade ederler. Bir ksm ise uygun deildir, buna da tabir
denilir. Bu balamda insanlar iki ksmdr: Alim ve renen. Alimin ryas tasdik edilir.
renen ise, hakkn kendisinde meydana getirdii bu suretle neyi irade ettiini renene
kadar ryay tasdik eder.
Hakikat: 7
- smail Mesajndaki Yce Hikmet lemin varl henz gereklememiken var edicisinde "Mucid" bir ok nisbeti veya
ismi gerektiriyordu.-bu ikisinden dilediini kullanabilirsin- Ama bu kanlmazdr. Bunlarn
tmyle lemin varl gerekleir. u halde lem, zatlardan birinden mevcuttur ki, isimler
itibariyle okluk teklii ona nispet edilir. Dolaysyla lemin varl ancak iki eyden
kaynaklanr: Sylediimiz niteliklere haiz ilh kudret ve kabulden. nk imkansz olan bir
ey tekvini (varoluu) kabul etmez. Bu yzden yce Allah "kun= ol" dedikten sonra "fe
yekun: hemen oluverir." buyurmutur, burada oluvermeyi, kabul etmesi itibariyle leme
nispet etmitir.
Hakikat: 8
- Yakub Mesajndaki Ruh Hikmet Allah katnda din slam'dr. slam'n anlam ise boyun emedir. Bir kimseden bir ey
istenirse ve bu kimse istedii ey hususunda isteyene boyun eer, itaat ederse, o teslim
olmutur (mslmandr). Dolaysyla bu boyun eite mslmanlkta zorlama sz
konusudur. ki trl din vardr: Biri emredilen dindir. Bu da resuller tarafndan getirilmitir.
Biri de itibaridir. Bu da hakkn tazimi esasna dayal olarak insanlar tarafndan
uydurulmutur. Bir kimse Allah'n rzasn elde etmek maksadyla hakkyla bu dine riayet
ederse kurtulur. lh emir de iki ksma ayrlr: biri vasta ile sunulmu emirdir. Bunda yer
alan tm ilh emirlerin kalb vastadr. te bunun muhalefeti tasavvur edilemez. Vastal
olana muhalefet edilir de edilmez de, bir de emredilensiz ve vastasz emir vardr. Aksi
takdirde hususi bir ey olurdu, varlk olmazd.
Hakikat: 9
- Yusuf Mesajndaki Nur HikmetNur kefeder ve kefettirir. Nurun en tamam ve en by, yce Allah'n ryada
tecelli eden ve grlen suretler araclyla irade ettii eyleri kefettire-nidir. Buna da tabir
denir. nk bir suretin deiik bir ok anlam zuhur edebilir ve bununla da suret sahibi
hakknda bir tek anlam kast edilebilir. Bir kimse bu nur araclyla kefederse o, nur
sahibidir. nk bir kimse arlr, bunun neticesinde hacca gider. Bir bakas arlr,
hrszlk eder. ama her iki olayda da arnn sureti birdir. Bir dier kimse arlr, bir
bilgiye, basirete dayal olarak Allah'a davet eder. Yine bir bakas da arlr, o da
insanlar dalalete davet eder.
Hakikat: 10
-Hud Mesajndaki Ahadiyet (Teklik) Hikmeti-

Btn yollar Allah'a varr. Allah btn yollarn gayesidir. Dolaysyla btn yollar srat mstakimdir. Ancak bizim Allah'a kulluk etmemiz, zellikle bizi mutluluumuza ulatran
yolda gerekleir. O da Allah'n bizim iin eriat olarak indirdii yoldur. lk duruma "ve
rahmeti vasiet klle ey'in / Rahmetim ise her eyi kuatr." (Araf, 156) ayeti iaret
etmektedir. u halde kul, nerede olursa olsun sonu mutluluktur. Mutluluk ise, uygun olana
ulamaktr. Baz insanlar rahmete minnet pnarndan nail olurken, bazs vacip oluu
itibariyle nail olur. mutluluun hasl olu sebebine ise; minnet pnarndan nail olur.
Muttakininse iki hali vardr: hallerin birinde Allah'n korumas yerilmi eylerle ilgili olur, onu
yerilmi eylerden korur. Hallerin birinde ise; Allah onun iin koruma olur. Bu da malumdur.
Hakikat: 11
- Salih Mesajndaki Futuh Hikmet Hakikatler bize gstermitir ki netice ancak fer-dilikten kaynaklanr. Fertliin ilk
basama ise tr. Bu yzden yce Allah lemin var oluunu, kendisi, iradesi ve sz ile
gerekletirmitir. z/ayn birdir, nispetleri muhtelif. Nitekim yle buyurmutur: "nnema
kavluna li ey'in iza erednahu. en neku-le lehu kunfeyekun / Biz bir eyin olmasn istediimiz zaman, ona szmz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir." (Nahl,40) Cedel
ilminde akli tasavvurlara dair nermeler sana perde olmasn. nk bu nermeler drt
gibi grnseler de aslnda tr. Bunun nedeni de drtte bulunan tek ferdin ilk iki nermede tekrarlanmasdr. Bu hususu iyice anla. Dolaysyla leme (teslis) sonu almada
muteberdir, leminse bir sonu olduunda kuku yoktur.
Hakikat: 12
- uayb Mesajndaki Kalbi Hikmet Bil ki; kalb Allah'n rahmetinden var olmutur. Ve yce Allah, kulun kalbinde yer
aldn bildirmitir. Rahmeti ise Onu kapsamaz. nk rahmetin hkm ancak hadis
(sonradan olma) varlklara taalluk eder. ayet dnlp anlalrsa bu enteresan bir
meseledir. Sahih rivayette de belirtildii gibi Hakk, z itibariyle ve kendisi olarak
deimedii halde suretler iinde deiip durmaktadr. Kalbler de Hak asndan su kaplar
konumundadr; Hak deiime uramad halde bu kalblerin eklini alr. Bu hususu iyi anla.
Hakkn u szn duymadn m: "Klle yevmin huve fi e'n / O her gn yaratmadadr."(Rahman, 29) te kalb de zihinler de dnp durur. Bu yzden: "nne fi zalike le zikra
limen kane lehu kalb: phesiz bunda kalbi olan kimseler iin t vardr." (Kaf,37)
buyurulmutur, "akl olan" denilmemitir. nk kalbin aksine akl snrldr, kayt altna
alnr. Bu hususu iyice anla.
Hakikat: 13
- Lut Mesajndaki Melek Hikmet Yce Allah yle buyurmutur: "Ellezi halakakum min Da'fin summe veale min ba'di
da'fin kuvveten summe ceale min ba'di kuvvetin dafen / Sizi gsz yaratan, sonra
gszln ardndan kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardndan gszlk veren, O'dur."
(Rum, 54) Ayette geen ilk gszlkten maksat tartmasz genel ve zel anlamda
miza zayfldr. Hemen sonrasnda sz edilen kuvvetten maksat da miza kuvvetidir.
zel balamda buna hal kuvveti de eklenir. kinci gszlkten maksat da miza zayfldr. zel balamda buna marifet zayfl da eklenir. Yani kiinin Allah araclyla kendi
zayfln bilmesi. Ta ki topraa karncaya ve hibir eye g yetiremeyecek hale
gelinceye kadar. Bu durumda kendi nezdinde bir st ocuunun annesinin yanndaki

durumunu yaar. Nitekim bu yzden Lut (a.s.) yle demitir: "Ev ava ila ruknin edid /
Veya gl bir kaleye snabilseydim."(Hud,80) Gl kale derken kabileyi kast ediyor.
Resulullah (s.a.v.) ise: "Allah Lut'a rahmet etsin. Aslnda gl bir kaleye
snmt."derken marifet gszln kast ediyor. Dolaysyla gl kale onun hayatn
ynlendiren ve onu terbiye eden Haktr.
Hakikat: 14
- zeyr Mesajndaki Kaderi Hikmet Malumlar olduklar iin yce Allah'n mahlukatna sunduu tartmasz, kesin kant
vardr. Malum (bilinen) alime (bilene) kendisi itibariyle zerinde bulunduu hali verir. Buna
ilim denir. lmin (bilmenin) malum (bilinen) zerinde bir etkisi yoktur. Ama malum hakknda
ancak ilimle hkm verilebilir. Bil ki; her Resul Nebidir. Her Nebi Veldir ve her Resul
Velidir.
Hakikat: 15
- sa Mesajndaki Nebevi Hikmet Ruhun bir zellii nereden geerse oray canlan-drmasdr. Ancak bir ey
canlandnda artk tasarruf kendi mizacna ve yeteneine gre olur, ruha gre deil.
nk ruh kutsidir. Grmez misin ki, ekil verilmi, dzgn cisimlere flenen ilh
nefhann, mnezzehliine ve huzurunun yceliine ramen, tasarrufu flenilen eyin
yetenei orannda belirginleir. Duymadnz m, Samiri'nin ruhlarn etkisini rendikten
sonra nasl ruhun getii yerden bir avu toprak aldn ve bunun etkisiyle buza
heykelinin nasl brdn? te mizalarn yetenei budur.
Hakikat: 16
- Sleyman Mesajndaki Rahmani Hikmet (Saba Melikesi) nereden ve nasl geldiini bilmedii iin gl bir ifadeyle Hz.
Sleyman'n (a.s.) mektubu hakknda "Bu deerli bir mektuptur" demitir. Hz. Sleyman'n
deil de Asef'in saba melikesinin tahtn getirmek suretiyle gcn gstermesi de,
Sleyman'n erefinin byk olduu gereinin bilinmesi iindir. nk Sleyman byle
iyilikleri olann ancak byle bir iktidar olabilir. Saba melikesi tahtn grnce: "Bu sanki
odur" demesi, yaratln her zaman yenilendii esasnda bilginin farkna varmasnn
ifadesidir. Bu yzden tebih edat olan "Kef" harfini kullanyor. Sonra Seba Melikesine billurdan kk gsterdi. Melike onu derin bir su sand, ama su deildi. Nitekim gsterilen
taht da suret olarak tahtn ayns deildi, fakat z birdi. Bu husus btn lemde geerlidir.
Sleyman'a yle bir mlk verilmiti ki, ondan sonra hi kimsenin byle bir mlkle zuhur
etmesi mmkn deildir. Onun mlknn bir zellii de rzgarlarn ve ateten ruhlarn
emrine verilmi olmasyd. nk rzgarlarda hesapsz ruhlar vardr. Sen bunlar hesap
edemezsin.
Hakikat: 17
- Davud Mesajndaki Varlk Hikmeti Davud'a bir ltuf olarak kendini bilme, tanma ltfedildi ve bunu onun ameli
gerektirmi deildi. Eer bunu ameli gerektirmi olsayd, o zaman bir ltuf deil, dl
olurdu. Yine ona bir ltuf olarak Hz. Sleyman (a) bahedildi. Yce Allah yle buyuruyor:

"ve vehebna li Davud'e Suleymane / Biz Davud'a Sleyman' verdik." (Sad,30) Geride u
ayet kalyor: "Lekad ateyna Davu.de minna fadlen / Andolsun, Davud'a taraf mzdan bir
stnlk verdik." (Sebe,10) Acaba bu stnlk amelinin karl mdr yoksa ba
anlamnda mdr? Bir ayette yle buyurul-mutur: "ve kalilun min ibadiye' ekur /
Kullarmdan kreden azdr." (Sebe,13) Ayette mbalaa si-gas kullanlmtr ki hem
ykmllk nitelikli kr hem de teberru (gnll) kr kapsasn. Gnll (teberru)
nitelikli kre Hz. Neb'nin (a.s.) "kreden bir kul olmayaym m? " eklindeki szn
rnek gsterebiliriz. Ykmllk nitelikli kre ise; "Allah'a kredin..." "Allah'n nimetlerine
kredin..." eklinde emir sigasyla sunulan ifadeleri rnek gsterebiliriz. Allah'tan gafil
olanlar asndan iki kr arasnda iki kr eda edenler arasndaki fark kadar bir fark
vardr. Davud Allah'n halifeliine ve imamet grevine tayin edilmitir. Ondan bakasnn
byle bir zellii yoktur. Hilafet grevi verilen kimseye leme hkmetme ve tasarrufta
bulunma yetkisi de verilmitir. Dalarn onunla birlikte Allah' tebih etmesi, kularn ona
elik etmesi gibi. nsanlarn elik etmesi ise daha iyidir.
Hakikat: 18
- Yunus Mesajmdaki Nefs Hikmet Yunus'un (a.s.) bereketi kavmine geri dnd, nk Allah onlar ona eklemitir.
Bunun nedeni de ona gazap etmi olmasdr. Eer ondaki hal rza hali olsayd ve Allah
hakknda iyi bir zan besleseydi "Je neccahu nnine'l gammi ve kezalike nunci'l mu'minin /
Onu kederden kurtardk. te biz mminleri byle kurtarrz." (Enbiya, 88) Yani hallerinde
sadk olanlar. Allah'n Yunus'a (a.s.) ynelik ltfnden biri de (balk tarafndan sahile
atldktan sonra) bann zerinde bir kabak bitkisi glge yapmas iin yeertmesidir.
nk yumurtadan km civciv gibi cascavlak kmt baln karnndan. Bu halde iken
sinekler bana selerdi ona byk eziyet verirlerdi. (Gemide bulunanlarla) kura
ekince, kendini onlarn arasna katm oldu. bylece rahmet tmn kapsad.
Hakikat: 19
- Eyyb Mesajndaki Gayb Hikmet Sabretme veya durumu Allah'a ikayet etme arasnda aslnda bir eliki yoktur.
Eyyub, gsterdii sabrla Allah'n kudretine, yapabilirliine direnmemitir, Allah, bu zellii
sebebiyle de Eyyub'a nce shhatini sonra ailesini ve onlarla birlikte (elinden kanlarn)
benzerini verdi... Eyyub, rabbinin emri uyarnca ayayla yeri eeledi. Bu eelemeyle btn
aclar yok oldu ve her doal canlya sirayet eden hayat srr olan su fkrd, sudan
yaratld, onunla salna kavutu. Allah suyu onun iin bir rahmet, bizim iin de bir hatra
kld. Ayrca yce Allah, adad adak ile ilgili olarak da ona efkat gsterdi, acd.
Bununla, onun adan yerine getirenlerden biri olarak belirginletiini retti bizlere.
Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) mmetine ise; kefareti ngrmtr. Ki adaklarn yerine
getirmemeleri durumunda urayacaklar cezay bununla rtsnler (ortadan kaldrsnlar).
Kefaret ibadettir. Kefaret emri, adaktan daha hayrl olmas durumunda adan bozulmas
emri anlamndadr. Bu balamda, gnah iinde olsa da, iman gzetilmitir. nk Allah'
zikretmektedir, zikreden organ da zikrinin neticesini onun iin talep etmektedir. Onun
gnah ya da ibadet iinde olmas ise baka bir meseledir, bu noktada zikredeni ilgilendiren
bir husus yoktur.

Hakikat: 20
- Yahya Mesajndaki Celal Hikmet Allah onu isimler alemindeki menziline yerletirdi ve ondan nce hi kimseyi onun
ada klmad, hi kimseye onun adn vermedi. Ondan sonra ismi itibariyle onun peinden
gidildi, isimlendirmede ona dnld. Babasnn himmetinin de onun zerinde etkisi vard.
nk babas kalbinde Meryem'e kar evlat sevgisi gibi bir sevgi besliyordu ve Meryem
erkeklerden tamamen uzaklat iin, babas bu hasreti hep iinde tuttu.. Nitekim filozoflar
da benzeri bir noktaya dikkat ekmilerdir. yle ki: Bir kimse eiyle cinsel ilikiye girerken,
orgazm olduu srada varlklarn en stnn hayal etsin. O zaman doacak ocuk, o
kimsenin btn zelliklerini deilse de nemli bir ksmn zerinde tar.
Hakikat: 21
- Zekeriyya Mesajndaki Malikiyet Hikmeti Zekeriyya
rabbani
rahmet
sayesinde
rabbinin sesleniini dinleyenlerin
kulaklarndan gizleme baansna ulat. Rabbi ona gizlice seslendi ve normalde olmayan
bir hadise gerekleti. nk ksrlk engelleyicidir. Bu yzden "riyhu'l akim: bitkileri alamayan, ksr rzgar" denilmi ve onunla "el-Leva-kih=alayc rzgarlar" birbirinden ayrt
edilmitir. Allah, duasnn bereketiyle Yahya'y onun yanndaki eylerin mirass kld. Bu
zelliiyle brahim soyundan bir cemaatin mirassna benzedi.
Hakikat: 22
-lyas Mesajndaki Nezaket, nsiyet HikmetiYce Allah "Yaratanlarn en hayrls..." eklinde bir ifade kullanr. Ayrca "e femen
yahluku kemen la yahluk / Yaratan yaratmayanla bir olur mu?" (Nahl,17) nsanlarn
yaratmas takdir etme, planlama anlamndadr. Burada ise var etme anlamnda
kullanlmtr.
Hakikat: 23
- Lokman Mesajndaki hsan Hakikat Lokman, irkin, Allah'a erik koulana kar ilenmi byk bir zulm olduunu,
dolaysyla kullara zulmetmek anlamna geldiini bildi. Onun ilh tavsiyeleri, gnderilmi
resullerinkine benzeyen vasiyetleri vardr. Yce Allah, ona hikmet verdiine tanklk
etmektedir. O da kendisine verilen bu hikmetle hem kendisini hem de tm hay rlar hikmetli
bir ekilde anlamlandrmtr.
Hakikat: 24
- Harun Mesajndaki mamiye Hikmeti - Musa (a.s.) iin Harun, Hz. Muhammed'in
(s.a.v.) dnyadan ayrlmasndan sonra onun yerine geen naibleri konumundadr. O halde
varis, kime varis olduuna, kimin naibi olarak tayin edildiine baksn. Bu takdirde mirasnn
sahihlii gerekleir ve bylece maln sahibinin yerine geebilir. Kim tasarruflar itibariyle
onun ahlak zere olursa, sanki oymu gibi olur.
Hakikat:25
- Musa Mesajndaki Ulv Hikmet -

Firavun'un Musay ldrtmek iin ldrm olduu herkesin hayat Musa'ya sirayet
etmiti.. Musa'nn korkup kamas, ldrlenlerin hayatlarn kurtarmaya ynelikti. Bir
bakma bakalar hakknda atlm bir admd bu. Bunun zerine Allah ona risalet, kelm
(aracsz Allah'la konuma) ve hkmetme yetkisi olan imamlk grevini verdi. htiyac olmad halde Allah iindeki kederini gidermesi iin onunla dorudan konutu. Bylece
rendik ki topluluk etkili olur ve toplu davran himmetle hareket etmekdir. Byle bir eyi
bilenlerin bu bilgisini renince, bakas kendisiyle yolunu bulurken o yolunu yitirdi. Bunun
zerine Allah onu bir darb-i meselde olduu gibi Kur'an yerine koydu: "Yudillu bihi kesiren
ve yehdi bihi kesiren vema yudillu bihi illa'l fasikin: /Allah onunla bir ok kimseyi sapt rr, bir
oklarn da doru yola yneltir. Allah bununla ancak faskla-r saptrr." (Bakara, 26)
Fasklar onda bulunan hidayet yolundan kan kimselerdir.
Hakikat: 26
- Halid Mesajndaki Samed Hikmet Allah onun mucizesini, rabbine intikal ettikten sonraya brakmt. Bylece iaretleri
ortadan kalkt. O kavmini, ^avmi de onu yitirdi. Bu yzden Rasulullah (s.a.v.) onun kzma:
"Ho geldin, ey kavminin yitirdii nebinin kz." Oysa onu yitirenler oullaryd. nk
halkn, onun mezarn amalarna izin vermemilerdi. Bunun nedeni de Araplar arasnda
mezar amann (nabbalk) bir utan vesilesi olmasyd. (*)
(*}Not: Rivayetlerde, Aden tarafnda Halid b. Sinan isimli bir zatn zuhur ettii, Hz. safa.s.) ile Hz.
Muhammed (s.a.v.) arasndaki dnemde Hz. Muhammed (s.a.v.)e yakn bir zaman diliminde yaad,
oullarna ve kavmine lmnden krk gn sonra mezarn amalarn, orada kendilerine berzahtan haber
vereceini syledii, fakat oullarnn, halk arasnda utan vesilesi olan nabba damgasn yememek iin
babalarnn mezarnn almasna izin vermedikleri, dolaysyla neblik iaretlerinin ortaya kmad,
nebliinin bilinmedii belirtilir, (mtercim)

Hakikat: 27
- Muhammedi Mesajdaki Ferdi Hikmet
Onun mucizesi Kur'an'dr, cemiyet de bir icaz(rt)dr. nk cemiyet deiik
hakikatlere dayanan bir insandr. Nitekim Kur'an da mutlak olarak Allah'n kelam olmas
hasebiyle farkl ayetlerden meydana gelmektedir. Kur'an Allah'n kelam ve an-latmasdr.
Mutlak olarak Allah'n kelam olmas hasebiyle mucizedir ve cemiyettir. Bu itibarla da himmetin cemiyetidir. "Ve ma sa.hibu.kum bi mecnun / Arkadanz mecnun deildir."
(Tekvir,22) "Ondan hibir ey gizlenmi deildir, "cimri deildir..." Size ait bir eyi de sizden
esirgemez. Allah'tan ald ve sizin iin olan bir eyde cimrilik etmekle sulanmaz. O sizin
sapmanzdan endie duyar. "Ma dalle sahibukum vema gava / arkadanz sapmad ve
batla inanmad." (Necm,2) Hayret iinde iken korkmad. nk hakkn son noktasnn
hayret olduunu bilenlerdendir. Ona doru yol gsterilmitir. O hayreti ispat bakmndan
hidayet ve beyan sahibidir.
Efendimiz Hz. Muhammed'e, ehlibeytine ve ashabna salat ve selam, olsun.

ON NC KTAB

KTABUL
EL VASYE

VASYET
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

VASYET
Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Neb (s.a.v.) yle buyurmutur:
- Benim ve benden nceki Nebilerin syledii en stn kelam :"La ilahe illallah"
tr.
lediin hibir ameli hakir grme. nk Allah bu ameli yaratrken ve bizim zerimize
vacip klarken kmsememitir. O, bir ii teklif etmise, bu, ona gsterilen itina ve inayetin
bir gstergesidir ki, O'nun katnda en byk mertebe sahip olan sana bunu i lemeni
emretmitir. Sen, O'nun sana teklif ettii amellerin mahallisin. Hz. Rasulullah (s.a.v.) mizah
yapar, ama dorudan baka trl krc sz sylemezdi. Ve yle derdi: "nsanlarn
dillerinin hasadndan baka onlarn burunlarn srten ne var ki?" Filozoflardan biri yle
demitir: "Dilden baka uzun sre zindanda tutulmay hakkeden baka bir ey yoktur. Allah
onu iki dudan ve dilerin arkasnda yaratt halde yine de kapy aar ve uzun uzun
fuzuli yere konuur."
Hastalar ziyaret et. Hastalk ibret alnacak bir manzaradr. nk kul hastaland
zaman Allah onun yanndadr. Hi hasta grmedin mi, Allah'tan baka kimseden bir
ey istedii, Allah'tan baka kimseyi and vaki midir? Onun dilinden hak konuur.
Kalbinde Ona iltica etmitir. Hasta her zaman Allah ile beraberdir. Dier bir ifadeyle
Allah'n yannda hazr olmasndan dolay hastadr. Dilenciye yedir, iir. nk o, senden
dilenmesi sebebiyle seni, kullarna yediren ve iiren hakkn menziline karmtr. Ki Hak,
ihtiyacndan arta kalan infak etmeni emretmitir. Dilenciyi bo evirme, onun sevindirecek,
gnln ho tutacak tatl bir sz, gler bir yz dahi olsa ondan esirgeme. Hasan ve
Hseyin'den (r.a) bir dilenci bir ey istedii zaman derhal bata bulunmaya koar ve
yle derlerdi: "Ho geldin, vallahi, sefalar getirdin. Azm ahirete tayacaksn."Kullara
zulmetmekten sakn. nk zulm, kyamet gn karanlklara dnr. Kullara
zulmetmek, Allah'n verilmesini vacip kld haklarn vermemendir. Kesinlikle hibir
dilenciyi azarlama, itip kakma. nk a insan yemek ister, yolunu yitirmi insan da
rehberlik ister.
lmiyle amel etmeyen bir alim grdn zaman, onun ilmiyle sen amel et, ki ilmin
hakk yerine gelmi olsun. Sakn o alimi ktleme, nk sahip olduu ilmin Allah katnda
derecesi vardr. Sslenmeye, gzel grnmeye dikkat et. nk bu bal bana bir
ibadettir. Yce Allah yle buyurmutur: "Huzu ziynetekum / Gzel elbiselerinizi giyin."
(Araf,31) Bir adam Resulullaha (s.a.v.): "Ayakkabmn ve elbisemin gzel olmasn seviyorum" dedi. Resulullah (s.a.v.) ona u karl verdi: "Allah gzeldir, gzeli sever." Bir dier
hadiste de yle buyurmutur: "Allah, kendisi iin sslenmene herkesten daha layktr."
Senden ald ve sana verdii eylerde Allah' daima gzet. nk senden bir ey almsa,
bu, senin sabretmen, dolaysyla seni sevmesi iindir. nk Allah sabredenleri sever.
Seni sevdii zaman, sevenin sevgilisine yapt muameleyi sana yapar. Yitirdiin her eyin
yerini dolduracak bir karl vardr, Allah hari.
Senden ayrld zaman her eyin bir karl var
Ama Allah senden ayrldnda Onun yerine koyacan bir ey yok.
Ayn durum, sana bata bulunduu zamanda da geerlidir. Onun sana verdikleri
arasnda, senden ald eylere kar sabretmen de vardr. Ayrca sana kretmeyi de
vermitir ve O kredenleri sever. Musa : Ya rabbi! kr nedir? diye sormu, yce Allah
yle buyurmutur: Nimetin benden olduunu grdn zaman bu krn hakkdr."

Allah'n haklar iinde en vacip olan eda et. O da ona hibir eyi ortak komamandr. Ki
vaz edilmi sebeplere gvenme ve kalben onlara meyletme demek olan gizli irk de bunun
iine girer. Bu, mminlerin bana gelen en byk dini felakettir. Nitekim u ayette de buna
iaret edilmitir: "Ve ma yu'minu ekseruhum billahi illa ve hum murikun: Onlarn ou,
ortak komadan Allah'a iman etmezler." (Yusuf, 106) Hz. Resulullah aleyhisselm yle
buyurmutur: "Allah'n kullar zerindeki hakk nedir, bilir misiniz? Ona ibadet etmeleri ve
hibir eyi ona ortak ko mamalardr." Buna gizli irkle, islam kesip ortadan kaldrmak
demek olan ak irk dahildir. Ardndan Hz. Resulullah aleyhisselm yle buyurmutur:
"Kullar Allah'n bu hakkn eda ettikleri zaman onlarn Allah zerindeki haklar nedir bilir
misiniz? Allah'n onlara azap etmemesidir." Yani sadece Allah'a ynelmek gerekir. nsanlar
sebeplere dayandklar srada Allah onlara azap eder, nk sebepler her zaman yitip
gidebilecek olgulardr. Sebepler mevcutken, onlarn kaybolacaklar vehmiyle azap eder,
sebepler ortada yok iken, bu sefer de yokluklaryla onlara azap eder. Dolaysyla Allah'
brakp sebeplere gvenip dayananlar daima azap iindedirler. Ama ortak ko madklar
zaman rahat ederler, sebeplerin yitip gitmesiyle herhangi bir ac duymazlar.
Yeryznde byklk istemekten sakn. nk byklenme isteyen, ba olmay ister.
Hz. Neb (s.a.v.) bunun "kyamet gn hasret ve pimanlk" olduunu buyurmutur. Ad
san bilinmeyen silik bir kii olmaktan ayrlma. Allah'tan zillet, miskinlik, huu ve itaat ehli
olmay iste. Sana, yerine getirmen durumunda mutlu olacan bir eyi tavsiye eden kii
Allah tarafndan sana gnderilmi bir elidir. Rabbin katnda ona kret. Bilen ve bildiiyle
amel eden ol; bilen, ama bildiini yapmayan olma. Aksi takdirde insanlar aydnlatrken
yanp giden bir ra gibi olursun. Mminleri sev. nk mminler bir beden gibidirler,
bedenin bir uzvu ard zaman dier uzuvlar hemen hareket geer, ayn acy duyarlar.
Hz. Resulullah aleyhisselam yle buyurmutur: "Salih arkada misk gibidir, miskin
kendisi sana ulamasa bile kokusu ular. Kt arkada da krk gibidir, kvlcmlar sana
ulamasa bile duman ular." Senin velayetin altnda bulunan kimselere kar Allah'n
koyduu snrlar ikame et. nk sen bundan sorumlusun. Nefsinin velayetini boz ve ona
Allah'n hadlerini hakim kl. Aklna bir iyilik gelirse, bu, melein ilhamdr. ayet iinden bir
iyiliin engellenmesi geiyorsa, bu da eytann telkinidir. Hayr ve erri eriatn tanmlad
llerde tan. Bu da seri ilimleri renmenin gerekliliini gstermektedir. nk Allah'n
snrlarn ikame etmek bununla mmkndr. Abdesti kusursuz bir ekilde tamamla,
zellikle souk havalarda. nk Hz. Neb (s.a.v.) yle buyurmutur: "Allah'n hatalar
neyle sildiini ve dereceleri neyle ykselttiini size bildireyim mi? zorluklara ramen
abdesti eksiksiz bir ekilde almak." Her Cuma mutlaka ykan, gusl al. nk haftada bir
ykanmak bedeni temizler, ve rabbi raz klar. Bir kul, Allah emrettii iin Allah' raz eden
bir fiil ilediinde Allah'n emrini yerine getirmi olur. Farz namazlar cemaatle klmaya
devam et. Namazlar cemaatle klmann amac, topluca dini ikame etme karar almadr, bu
hususta icma etmedir. Tehecct namazna da devam et. Gecenin banda uyu sonra
uyanp namaz kl, sonra uyu ve tekrar sabah namazn klmak zere uyan.
bni Rahveyhi tesbihat ekmeyenin namaznn sahih olmayaca kanaatindedir.
Elinden geldiince ihtilaflardan, tartmalardan uzak dur. En byk cihada devam et. En
byk cihad hevana kar verdiin mcadeledir. Yce Allah yle buyurmutur:
"Katilullezine yelu.neku.rn mine'l kuffari / Kafirlerden yaknnzda olanlara kar savan."
(Tevbe,123) Nefsinden daha byk kafir de olmaz., nk nefis, Allah' n kendisine
bahettii nimetleri inkar eder.. Nefsine kar bu cihad verdiin zaman en byk cihad
gerekletirmi olursun, ki bu esnada ldrlrsen, rablerinin katnda rzklanan, Allah'n
kendilerine bahettii fazlndan dolay sevinen diri (ehid)lerden olursun. Kul, her zaman
en byk cihad srdrmek durumundadr. nk yaratlnn bir yn, onu Hakkn
kendisini davet ettii eye muhalefet etmeye arr. nsan, temel yaratl itibariyle
hevasna tabidir. Bu bakmdan heva, hakkn hakk ile ilgili olarak irade konumundadr.
Hak, nevasnn yapmasn istedii eyi irade ettiinde hak onu yapar. Komu ve komuluk

haklarna riayet et. Evlerinin sana yaknlklarna gre komularna ncelik tan. Hibir kulu
kmseme. nk Allah onu yaratrken kmse-memitir. Denilir ki: Hz. sa (a.s.) bir
domuzun yanndan geti. Domuza, mutlulukla ge, dedi. Orada bulunanlar bu tavr n
garipseyerek sylendiler. Bunun zerine sa (a.s.) yle dedi: Ben dilimi hayr sylemekten
baka bir eye altrmam.
air yle der:
nsanlar, saylarnca szlerden ibarettirler
O halde sen duyulan en gzel sz ol
nsanlardan bir diken seni incitirse
Sen onu savan en gl kalkan ol
Onlar arasnda bu ekilde kaldn srece
Sen, vallahi yararl bir imamsn
Bbrlenmekten sakn. Elbisenin eteinin topuklarndan aa olmamasna dikkat et,
ya da bacann ortasna kadar uzasn. nk Hz. Peygamber (s.a.v.) yle buyurmutur:
"M'minin izan bacann yarsna kadar uzanr." Hz. Resulullah (s.a.v.) Hz. Ali'ye (r.a)
yle buyurmutur: "Elbiseni ksaltman haktr. Bu elbisenin daha dayankl, daha korunakl
ve daha temiz olmasn salar." Pejmrde ol, nk tevazu imandandr ve dnyada refah
iinde olmamaktr. Kaba, sert elbiseler giyinin, eklinde bir nass varit olmutur. Bu
haclarn ve kyamet ehlinin sfatdr. nk kyamet ehli sa ba dank, doz duman
iinde, yaln ayak ve plak olurlar. Bu hal, kibiri yok eder, kendini beenmilikten,
bbrlenmekten, kibirden ve zeki grnmekten uzaklatrr. Hi kukusuz bunlar mminin
mutluluk yolunda yer alan eziyet verici engellerdir. Bu eziyetler de ancak gsteri siz
giyinmekle yani pejmrdelikle bertaraf edilebilirler. Bu yzden Hz. Resulullah (s.a.v.)
pejmrdelii imandan saymtr. Hayal ol. nk Allah, hayaldr ve Allah'tan haya etmek
de Allah'n raz olmad eyi terk etmektir. Bakalarna nasihat et. nk Hz. Neb (s.a.v.)
"Din nasihattir." buyurmutur. Allah'n dininde nasihat eden kimse, Allah'n kullar ile onlar
mutlu klacak eyleri buluturan, kaynatran kimsedir. Bunun iin de byk bir ilme,
kuatc bir akla, sahih bir fikre, gzel bir bak asna ve lml, mutedil bir mizaca gerek
vardr. Bunlara da herkes sahip olamaz. Yeme ve imede veray/haram eylerden,
fazlalktan saknmay esas aldn gibi konumada da fazlalktan, haramdan sakn. Vera;
haram ve pheli eylerden saknmak demektir. Emredilen eyler hari acele etmekten
sakn. Acele edilmesi emredilen eylerse, vaktin banda namaz klmak, misafiri
arlamak, ly bir an nce defnetmek, bulu ama gelmi bakireyi evlendirmek ve
ahiret iin yaplan her ameldir. Akrabalk balarna riayet et. nk akrabalk ba
rahmandan bir daldr. Bizimle Allah arasndaki ba da bununla kurulur. Kim akrabalaryla
balarn srdrrse Allah da onunla balarn srdrr. Kim akrabalaryla balarn
keserse Allah da onunla balarn keser. Allah'a muhta olduun gibi, ondan yana fakir ol.
Tpk Efendimiz (s.a.v.)in buyurduu gibi " Euzu bike minke / Senden sana snrm." .
Allah'tan yana fakr olman, rablk kokusunun senden gelmemesi, aksine srf kulluk
sergilemen demektir. Nitekim Hak'ta da kulluktan bir eser olmaz. Zaten Onun asndan
bunun olmas imkanszdr. O srf Rab'dir. Sen de srf kul ol. Karnn tka basa doldurup
ok yemekten sakn. nk ok yemek insann zekasn etkisizletirir, aklnn keskinliini
kreltir.
Yaamak iin ye, rabbine itaat etmek iin yaa.
Yemek iin yaama, semizlemek iin yeme.
Arkadalk ettiin ve seninle arkadalk eden herkese mertebesinin gerektirdii

ekilde muamele eyle. u halde Allah'la, rabln ikrar etmek suretiyle verdiin sz
eksiksiz yerine getirerek muamele et. Resullere uymakla muamele et. Meleklere temizlikle
muamele et. Hz. Nebi aley-hisselmn u sz de buna iarettir: "Ey Ali! Yemee tuzla
bala, tuzla bitir. nk tuz yetmi hastaln ifasdr. Bunlar arasnda delilik, czam,
alaca hastal, di ars ve karn ars vardr. Ey Ali! eri girdiin zaman: Bismillah ve
billah (Allah'n adyla ve Allah ile). Ehedu en la ilahe illallah ve ehedu enne
Muhammeden abduhu ve resuluh" de. O zaman Allah buyurur ki: nsanlar gafil olduklar bir
srada kulum beni and."
eyhlerden biri yle anlatr: eyhime, bana tavsiyede bulun, dedim. Dedi ki:
"Olum! Kapy kapat, sebepleri kes, Vahhab olan Allah'la otur. O seninle arada perde
olmakszn konuur."
eyhlerden birine sorulmu: En sevdiin ihvan hangisidir? diye o da u cevab
vermi: "Srmelerimi affeden, am kapatan ve gerekelerimi kabul eden."
Yce Allah Musa'ya (a.s.) yle vahyetti: Ykseklerde tek bana uan, aalarn en
ularndaki meyveleri yiyen, berrak sulardan ien, gece bastrnca bir maaraya snp,
benimle nsiyet kurup bana isyan edenlerden uzakla an ku gibi ol."
Kimin ii gzel olursa Allah onun dn da gzel yapar. Ahiretini slah edenin Allah
dnya ilerini de slah eder.
Kendisiyle Allah arasndaki ilikilerini slah eden in Allah, onunla dier insanlarn
arasn slah eder. Ebu Hazm el-A'rac'a soruldu: Aklndan hangi dnce geer? Dedi ki:
Allah'tan raz olmak ve insanlardan mstani olmak.
Harun er-Reid, bozduu bir yeminin kefareti olarak yaya hacca gitti. Yolculuk
esnasnda sk dall aalarn glgesinde dinlenirdi. Bir yerde dinlenirken Behlul oradan
geti ve yle dedi:
Diyelim ki dnyada bolluk iinde yaadn
lm sana gelmeyecek mi?
Ey dnyann talibi olan!
Brak dnyay, istedii gibi davransn sana
Nereye kadar dnyann talibi olacaksn
Bir aacn glgesi sana yetecei halde
Doru (isabetli, hatasz, eriat ve adalete muvafk) yolu izleyen, muradn
knhne varr.
Dorusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

ON DRDNC KTAB

KTABU
STLAHS SUFYYE

TASAVVUF ISTILAHLARI
KTABI

eyhul Ekber
MUHYDDN BN. ARAB K.S.

TASAVVUF
ISTILAHLARI KTABI
Bismillahirrahmanirrahim..
lemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun. Selam setii kullarnn zerine olsun, ey
samimi dost, sekin cmert kii Allah'n selam, rahmeti ve bereketi senin de zerine olsun.
mdi... Allah ehli muhakkik sufilerin kendi aralarnda kullandklar stlahlar erh
etmemizi istedin. nk zahir ve rsum alimleri size bizim eserlerimizden, tarikatmzn
mensuplarnn yazd eserlerden sorular soruyorlar. Bununla beraber onlar, bizim kendi
aramzda kullandmz lafzlar bilmezler. Biz bunlar kullandmz zaman birbirimizi
anlarz. Nitekim her ilim dalnn kendine has bir terminolojisi vardr. Ben de senin bu
talebine cevap verdim. Fakat btn lafzlar aklamadm. Bunlarn iinde bazlarn
nemlerine binaen setim. Bu aklamalarn nda anlalacak baka stlahlar ayrca
aklamadm. Nitekim bunlara ksaca gz atanlar istiare ve tebih boyutlarn derhal fark
eder. bu stlahlar maddeler halinde sunduk. Allah'n ltuf ve keremiy-le destek ve fayday
Ondan bekliyoruz ve Ondan baka Rab yoktur.
El-Hacis: Bunu akla ilk gelen dnce olarak aklarlar. Rabbani bir dncedir.
Kesinlikle yanl olmaz. Sehl buna ilk sebep ve dncenin kalbn krmas adn verir. Bu
ilk dnce nefiste tahakkuk ettii zaman irade; nc kez vuku buluuna hemm (akldan
geirilen ey); drdnc vuku buluuna azim ad verilir. Fiile yneldiinde, fiili ileme niyeti
aamasnda kast etme, fiile balama aamasnda ise niyet olarak isimlendirilir.
El-rade: Kalpte hzn. Bu stlah mutlak olarak kullanlr ve bununla temenni etme
anlamnda irade anlam kast edilir ki, temenni de ondan bir paradr. Tabiatn ve taalluk
eden hususlarn iradesine nefis pay, hakkn ve taalluk ettii eylerin iradesi de ihlas olarak
isimlendirilir.
El-Mrid: radeden tamamen soyutlanm kimse. Ebu Hamid yle tanmlar: Kendisi
hakknda isimler sahih olan ve isim araclyla her eyden kopup Allah'a ynelen kimse.
El-Murad: radesinden ekilip koparlan ve her ii hazrlanan kimse. Bu kimse btn
ekilleri ve makamlar zahmetsiz aar.
Es-Salik: Makamlar ilmiyle deil, haliyle geen kimse. lim onun ayndr.
El-Musafir: Fikriyle manevi alanlarda yolculua kan kimse. Bu yolculuk ibret alma
mahiyetindedir. En yakn utan en uzak uca yolculuk eder.
Es-Sefer: Kalbin zikirle Hakka ynelmesinden ibarettir.
Et-Tarik: Hak tarafndan ruhsatsz meru klnm merasimleri demektir.
El-Vakt: Hal zamanndaki halinden ibarettir. Gemi ve gelecekle bir ilgisi yoktur.
El-Edeb: Bazen eriatn edebi, bazen hizmet edebi, bazen hakkn edebi anlamnda
kullanlr. eriatn edebi, eriatn belirlenmi ekillerinin tesine gememek; hizmet edebi,
grntsnde fena bulup ileri gitmek; hakkn edebi, kendi grevlerinle onun hakkn bilmen
demektir. Edib, faaliyet, alma ehlidir.
El-Makam: Zahiri merasimlerin hakkn tam anlamyla ve eksiksiz bir ekilde yerine
getirmek demektir.

El-Hal: alma yaplmakszn ve celbetme abas vermeksizin kalbe varit olan


durum. Bunun art, ortadan kalktnda onun yerini birbiri ardna misallerin almasdr, ta ki
kalb saflancaya kadar. Bazen yerini bir misal almayabilir. Bu noktada ihtilaf ba
gstermitir. Kendisini misal takip eden kimseler onun devamlln, kendisini misal takip
etmeyen kimse de devaml olmayn savunmutur. Bazlar yle demilerdir: Hal,
vasfsz bir ekilde kulun zerinde olur.
et-Tahkim: Velinin mertebesinden dolay grd bir husustan hareketle grdn
izhar etmeyi tercih etmesi demektir.
El-nziac: (Endielenme/huzursuzluk) Va'zm mminin kalbi zerindeki etkisine denir.
Bazen mutlak olarak kullanlr ve bununla vecd ve ns maksadyla harekete geme anlam
kast edilir.
E-eriat: Kulluktan ayrlmamaya balamak demektir.
E-ath: Ciddiyetsizlik ve iddia sezilen sz demektir. Muhakkiklerden nadiren byle
lszlkler sadr olur.
El-Adl ve Yaratl Arac Hakk: Yce Allah'n yaratt ilk mahluktur ve buna bir
ayette yle iaret edilmitir: "Ve ma halakna's semavati ve'l arde ve ma beynehuma illa bil
hakki: Gkleri, yeri ve ikisi arasnda bulunan varlklar hakk ile yarattk."
El-Efrad: Kutbun nazarnn dnda kalan adamlara denir.
El-Kutb (Gavs): Btn zamanlarda lemde Allah'n nazarnn yeri olan tek kimsedir.
srafil'in (a.s) kalbidir.
El-Evtad: Drt kiidirler. Menzilleri lemdeki drt rkn menzil zeredir. Dou, bat,
kuzey gney. Her birinin makam bu ynlerden biridir.
El-Budela: Bunlar yedi kiidir. Bir kavimden ayrlan kimse, yerinde kendi suretinde
canl bir beden brakyorsa ve kimse onun kaybolduunu anlamyor-sa, ite bu kimse
Bedil'dir, baka deil. Bunlar brahim'in (a.s.) kalbi zeredirler.
En-Nukaba: Nefislerin gizliliklerini ortaya karan kimselerdir. yz kiidirler.
En-Nuceba: Krk kiidirler. Halkn yklerini tamakla meguldrler. Sadece
bakasnn hakk ile ilgili tasarrufta bulunurlar.
El-maman (ki mam): Bunlar iki kiidirler. Birisi Gavsn sanda oturur ve melekuta
bakar. Dieri ise solunda oturur ve mlke bakar. Bu arkadandan daha stndr. Gavsn
yerini bu alr.
El-Umena: Bunlar Melamilerdir. ( lemlerini dlarnda sergilemeyen kimseler)
El-Melamiyyetu: lerindeki hallerinden zahirlerine bir tek etki yansmayan
kimselerdir. Taifenin en stnleridirler. rencileri yiitliin eitli tavrlarn sergileyip
dururlar.
El-Mekan: Sergilerde bulunan menzile denir. Bu da sadece makamlar ve halleri
gerekletiren, oray ap celal ve cemal stndeki makama geen kemal ehli olanlar
iindir. Onlarn ne sfat vardr, ne zellii.
El-Kabz: Vakitte korku haline denir. Bazlarna gre kalbe varit olan ve onu azar ve
edeblendirmeye iaret etme durumunda brakan olgudur. Bazlarna gre de vaktin
varitlerinden biridir.
El-Bast: Bize gre her eyi iine alan, ama hibir ey tarafndan iine alnamayan
kimsenin halidir. Bazlarna gre reca (umut) halidir. Bazlarna gre kabul, rahmet ve
nsiyete ynelik iaretin gerektirdii bir durumdur.

El-Heybet: Allah'n celalini mahede etmenin kalb zerindeki etkisidir. Bazen


cemalden de kaynaklanabilir. Yani celalin cemalinden.
El- ns: lh huzurun cemalini mahede etmenin kalb zerindeki etkisine denir. Bu
da celalin ce-milidir.
Et-Tevacud: Vecd halini isteme. Bazlarna gre , vecd olmad halde vecd halini
izhar etmeye denir.
El-Vecd: Kalbin mahedesinden kaybolmu hallerden bazsna rastlamas hali.
El-Vcud: Vecd'de hakk bulma.
El-Celal: lh huzurdan yansyan kahr zellikleri.
El-Cemal: lh huzurdan kaynaklanan rahmetin zellikleri ve ltuflar.
El-Cem: Halksz hakka iaret etme.
Cem'ul Cem: Btnyle Allah'ta tkenme istei.
El-Fark: Hak olmakszn halka iaret etmek. Bazlarna gre kulluu mahede
etmektir.
El-Beka: Kulun, Allah'n her ey zerinde kaim olduunu grmesi.
El-Fena: Kulun, Allah'n bir illet zerine kaim olduunu grmesi.
El-Gaybet: Hissin kendisine varit olan eyle megul olmasndan dolay kalbin,
halkn halleriyle ilgili olarak gelien olaylara dair bilgiden uzaklamas.
El-Huzur: Gaybeti esnasnda kalbin Hakk ile huzurda olmas.
Es-Sahv (Uyan): Hassalarn, gaybetten sonra gl bir vrutla kendilerine
dnmesi.
Es-Sekr (Sarholuk): Gl bir varitle yitip gitme, kaybolma.
Ez-Zevk (tatma): lh tecellilerin grnmeye balamasnn ilk an.
E-urb (ime): Tecellilerin ortas.
Er-Rey (kanma): Tecellilerin her makamdaki son merhalesi.
El-Mahv (Silinme): Adet vasflarnn ortadan kalkmas. Bazlarna gre illetin zail
olmas demektir. Kimine gre, hakkn gzledii ve nefyettii ey anlamndadr.
El-sbat: Kulluk hkmlerini ikame etme. Kimine gre balarn ikamesi anlamndadr.
El-kurb (yaknlk): taatle kaim olmak. Kabe Kav-seyn hakikatine de kurb denir.
El-Bu'd (uzaklk): Muhalefetler zerine kaim olmak. Bazen uzaklk senden
kaynaklanr ve hallere gre deiiklik gsterir. Hallerin karinelerinin irade ettii eylere
delalet eder. ayn durum kurb (yaknlk) iin de geerlidir.
El-Hakikat: Senin vasflarnn etkilerinin, Onun vasflar araclyla senden
uzaklatrlmas demektir. nk seninle sende ve senden olmak zere fail olan Odur, sen
deilsin. "M amin dabbetin illa huve ahizun bi nasiyetiha: Yryen hibir varl k yoktur ki, O,
onun pereminden tutmu olmasn."
En-Nefes: Yce Allah'n, kvlcmlarn sndrsn diye kalbin ateine musallat kld
bir ruhtur.
El-Hatr: Kalbe ve vicdana varit olan rabbani, melek, nefsan veya eytan telkin. Ki
kalc deildir. Bu telkinler, bazen senin hibir aban olmadan varit olurlar.
lme'l Yakin: Delilden anlalan ilim.

Ayne'l Yakin: Mahede ve keiften anlalan ilim.


Hakka'l yakin: Gzlemlenen eyden irade edilen hususun ilimde hasl olmas.
El-Varid: Kiinin abas olmakszn kalblere varit olan vgye deer telkinler. Kalbe
varid olan her telkine karlk olarak kalbe bir isim verilir.
E-ahid: Mahede sonucu, mahede edenin kalbinde meydana gelen etki.
Gerekte kalbin mahede edilenin sureti olarak alglad, zaptettii eydir.
En-Nefs: Kulun vasflarndan malum olanlar.
Er-Ruh: Gayb ilminin zel bir surette kalbe ilka edilmesinin karl olarak kullanlr.
Es-Srr: lmin srr denildii zaman, bu ilmi bilen alimin hakikati , halin srr denildii
zaman , bundaki Allah'n muradn bilme, hakikat srr denildii zaman da iaret edilen ey
kast edilir.
El-Veleh (kendini kaybetmek): Ar vecd.
El-Vakfe (Duru): ki makam arasnda hapsedilme.
El-Fetret: Balangtaki yakc atein snmesi hali.
Et-Tecrid: Masivann ve kevnin kalbten ve srdan uzaklatrlmas.
Et-Tefrid: Hak ile kendinle beraber durman.
El-Latife: Zihinde parlayan anlam ince her iaret. bareye smaz. Bazen nefs-i
natka'nn karl olarak kullanlr.
El-llet: Hakkn kulunu bir sebepten dolay veya sebepsiz uyarmas.
Er-Riyazet: Edeb riyazeti, nefsin tabiatnn dna kmaktr. Taleb riyazeti, irade
edilenin ahinliinin ifadesidir, ksacas, nefsi ahlakn arndrlmasndan ibarettir.
El-Mcahede: Nefsi beden meakkatlere ve her durumda hevaya muhalefet etmeye
zorlamak demektir.
El-Fasl (ayrlk): Sevgilinden mit ettiin gdadr. Bize gre, birlik halinden sonra
ondan ayrlman demektir.
Ez-Zihab (gidi): kalbin, kim olursa olsun sevgilisi mahede etmesinden dolay
hissedilme zelliine sahip olan hibir eyi hissedemeyecek ekilde kaybolmasdr.
Ez-Zaman: Sultan, hakimiyet, delil.
Ez-Zacir (meneden): Mminin kalbindeki hakk ts. Daveti.
Es-Sahk (ezilme): Senin terkibinin kahr ve bask altnda dalp gitmesi.
El-Mahk (iptal edip belirsiz klma): Seni yok eden eyden seni gizleyen her ey.
Bazlarna gre, kevnin bahsedilmesi demektir. Bazen adetlerle beraber olmaya da denir.
Ya da amellerin neticeleriyle beraber olua da denir.
Et-Tecelli: Kalblere alan gaiblerin nurlar.
El-Muhazara: Kalbin daima burhan aknn huzurunda oluu. Bize gre, isimlerin
zerinde bulunduklar hakikatlerle kalblerde cari oluu demektir.
EI-Mukaefet: Kahr sonucu tevbenin tahakkuk ediinin karl olarak kullanlr.
Halin fazlasyla tahakkuk ediinin karl anlamnda da kullanlr. Ya da iaretin tahakkuk
ediinin karl olarak.
El-Mahede: Eyay tevhid delilleriyle grmek demektir. Hakk eyada grmeye de
denir. pheden uzak bir ekilde gerekleen yakin hakikati anlamnda da kullanlr.

El-Muhadese: Hakkn mlk ve ehadet leminde ariflere hitab etmesi. Aatan


Musa'ya seslenilmesi gibi.
El-Msemere: Hakkn srlar ve gaibler leminden ariflere seslenmesi. "Onu ruhu'l
emin senin kalbine indirdi."
El-Levaih (grntler): Zahiri srlarda grlen halden hale yceli zellii,
grnts. Bize gre, grme organyla snrl olmamak kaydyla, ama selbi zellikte
olmakszn gze grlen zati nurlardr.
Et-Tavali (doular): Marifet ehlinin kalblerine doan ve baka nurlar sndren
tevhid nurlar.
El-Levami (parldaylar): ki vakitte ve bundan daha yakn bir zaman diliminde ispat
edilen tecelli nurlar.
El-Bevade (aa kma): Kalbin, bir ilk arplma mahiyetinde birden gayb ile yz
yze gelmesi. Bu, sevinme sebebi de olabilir, zlme sebebi de.
El-Hcum: Senin bir etkin olmakszn vaktin gcyle kalbe varid olan hal.
Et-Telvin: Kulun hallerinde intikal edii. Bir ouna gre bu eksik bir makamdr. Bize
gre makamlarn en mkemmelidir. Kulun bu makamdaki hali yce Allah'n u sznde
iaret ettii hal gibidir: "Klle yevmin huve fi e'n: O her gn yaratma halindedir."
Et-Temkin: Telvin (eitlilik) halinde yerleiklik kazanma demektir bize gre.
Bazlarna gre ise vusul ehlinin halidir.
Er-Rabet: Nefsin rabeti sevaba, kalbin rabeti hakikate srrn rabeti hakka
yneliktir.
Er-Rahbet (ekinme): Zahiri ekinme, tehdidin tahakkuk etmesinden, batnn korkup
ekinmesi ilmin deimesinden, srrn korkup ekinmesi nceden bilinenin tahakkuk
etmesinden kaynaklanr.
El-Mekr: Allah'n emirlerine muhalefet eden kimsenin bu halinin devamna ramen
nimetlerin ard arda gelmesi. Kt edebin varlna ramen halin devam etmesi. Emir ve
snr olmakszn iaret ve kerametlerin izhar edilmesi.
El-stilam (kkten kesilme): Hznn derin zntnn zellii. Kalbe varid olur ve
kalb onun hakimiyeti altnda sakin olur.
El-Gurbet: Maksudun peinde vatandan ayrlmak anlamnda kullanlr. Bazlarna
gre, iinde hakiki nfuz olmas nedeniyle halden gurbet vardr. Yine marifetten
kaynaklanan dehetten dolay haktan gurbet vardr.
Et-Telvin: Kulun hallerinde intikal edii. Bir ouna gre bu eksik bir makamdr. Bize
gre makamlarn en mkemmelidir. Kulun bu makamdaki hali yce Allah'n u sznde
iaret ettii hal gibidir: "Klle yevmin huve fi e'n: O her gn yaratma halindedir."
Et-Temkin: Telvin (eitlilik) halinde yerleiklik kazanma demektir bize gre.
Bazlarna gre ise vusul ehlinin halidir.
Er-Rabet: Nefsin rabeti sevaba, kalbin rabeti hakikate srrn rabeti hakka
yneliktir.
Er-Rahbet (ekinme): Zahiri ekinme, tehdidin tahakkuk etmesinden, batnn korkup
ekinmesi ilmin deimesinden, srrn korkup ekinmesi nceden bilinenin tahakkuk
etmesinden kaynaklanr.
El-Mekr: Allah'n emirlerine muhalefet eden kimsenin bu halinin devamna ramen
nimetlerin art arda gelmesi. Kt edebin varlna ramen halin devam etmesi. Emir ve

snr olmakszn iaret ve kerametlerin izhar edilmesi.


El-istilam (kkten Kesilme): Hznn, derin zntnn zellii. Kalbe varid olur ve
kalb onun hakimiyeti altnda sakin olur.
El-Gurbet: Maksudun peinde vatandan ayrlmak anlamnda kullanlr. Bazlarna
gre, iinde hakiki nfuz olmas nedeniyle halden gurbet vardr. Yine marifetten
kaynaklanan dehetten dolay haktan gurbet vardr.
El-Himmet: Kalbin arzulara ynelip her eyden soyutlanmas anlamnda kullanlr.
Mrid sddkyetine(doruluuna) sahib kimse iin kullanlr. Yine ilhamlarn safl ile
beraber gerekleen himmetlerin cemi iin de kullanlr.
El-Gayret: Hadler ald zaman hakkn bir gayreti vardr. Srlar ve gizlilikleri
saklamann karl olarak kullanlan bir gayret de vardr. Hak gayretini evliyasna has
klmtr. Veliler has klnanlardr.
El-Hrriyet: Kulluk hukukunu Allah iin ikame etmek. Bu hukuku ikame eden kimse
Allah'tan bakasndan azadedir, hrdr.
El-Mutalaa: Hakkn dorudan veya onlarn istei zerine kevndeki hadiselere ilikin
olarak ariflere ilham ettii eyler.
El-Futuh: Bir, zahirde gerekleen ibare al (futuhu), batnda gerekleen halavet
futuhu ve mkaefe futuhu vardr.
El-Vasl: Kaan yakalamak.
El-ism: Vakit iinde ilh isimlerden kulun haline hakim olan isim.
El-Vesm: Ezel olanla ebede cari olan zellik, sfat.
Ez-Zevaid: Gabya iman ve yakin fazlal.
El-Hdr: Bununla bast (alma) hali ifade edilir.
El-Ye's: Bununla kabz (tutulma) hali ifade edilir.
El-Gavs: Ayniyle zamann bir tanesidir. Ancak vakit geldiinde onun inayetine iltica
duygusu verilir.
El-Vaka: Hangi yolla olursa olsun, hitap ya da misalle o alemden kalbe varit olan
ey.
El-Anka: Yce Allah'n iinde yine kendisi araclyla alemin bedenlerini at hava.
El- Varka: Kll nefis. Levh-i Mahfuz.
El-kab: Kalem. Akl-i evvel (lk akl)
El-Gurab: Kll cisim.
E-ecere: nsan-i Kamil.
Es-Semseme: bareden szan ince marifet.
Ed-Durretu'l Beyda (Beyaz inci): Akl-i Evvel.
Ez-Zumurrede (Zmrt): Kll nefis.
Es-Sebhe: Heba. Rzgarn savurduu toz.
El-Harf: Dil. Hakkn sana hitap ederken kulland ibareler.
Es-Sekine: Gaybin inii esnasnda iinde hissettiin mtmainlik hali.
Et-Tedani: Mukarrebinin (Allah'a yakn olanlarn) mirac.

Et-Tedella: Mukarrebinin inii. Ayrca tedani srasnda hakkn onlara inii anlamnda
da kullanlr.
Et-Terakki: Hallerde, makamlarda ve marifetlerde intikal etme.
Et-Telakki: Haktan sana varid olan eyleri alman.
Et-Tevella: Ondan kendine dnmen.
El-Havf (korku): Gemiteki menfi eylerden saknman.
Er-Reca (umut): Gelecek midi, beklentisi.
Es-Saik (Baylma): Rabbani tecelli esnasnda fena bulma baka biri
El-Halvet: Arada melek veya olmakszn gizlici hak ile konumakzelliklerle
El-Cilve: Kulun halvetten ilh kmas vasl olmu
El-Mahda'(aldanma yeri): Kutbun fertlerden gizlendii yer gizleyen,
El-Hicab:

Matlubunu

gznden perdeleyen ey.

En-Nevale (Misafire takdim edilen ilk lokma): Fertlere (efrad denilen zatlar) has
hil'atlar. Mutlak Hil'at anlamnda da kullanlr.
El-Ceres (Zil): Hitabn bir tr zorlamayla icmal edilmesi.
El-ttihad (Birleme): ki zatn bir olmas. Bu ancak sayda olabilir. O da haldir.
El-Kalem: Tafsil bilgisi.
El-Enaniyet (Benlik): "Ben" demen.
En-Nun: cmal ilmi.
El-Hviyet: Gayb alemindeki hakikat.
El-Levh: Bilinen bir snra kadar ertelenmi tedvin ve yaz mahalli.
El-Aniye (kap): zafe yoluyla elde edilen hakikat.
Er-Ruhune (hafiflik/dncesizlik): Tabiatla beraber olma, tesine geememe.
El-lhyye: Beere nispet edilen tm ilh isimler.
El-Hatem: Ariflerden bazlarnn kalblerinin zerindeki hakkn alameti.
Et-Tab'u: Her ahsla ilgili olarak nceden malum olan bilgi.
El-Aliye: Bir melee veya ruhaniye izafe edilen tm ilh isimler.
El-Menesse (Gerdek evi): Dnlerin, ziyafetlerin dzenlendii mekan. Ruhan
tecellileri.
Es-Siva: teki, (Allah'tan) bakas.
El-Cesed: Ate veya nur meneli bir cisimde zuhur eden her ruh.
En-Nur: Kevni kalpten kovan her ilah vrut.
Ez-Zulmet (Karanlk): Bzzat bilme iin kullanlr. nk bu bilgiyle beraber bakas
kefedilmez.
Ed-Diya (Ziya, k): Hakkn gzyle aynlar grme.
Ez-Zillu (glge): Hicabn gerisinde rahatln varl.
El-Kir: Muhakkik'in zn kendisine tecelli eden eylerin etkisiyle bozulmaktan
koruyan her ilim.

El-Lubb (z): Kevnle ilgili olan kalplerden saklanan ilimler.


El-Umum: Sfatlar hususunda vaki olan ortaklk.
El-Husus: Her eyin teklii.
El-aret: Kalbin huzuru ile birlikte yaknlkla beraber olduu gibi uzaklkla da beraber
olur.
El-Gayb: Hakkn kendisiyle ilgili deil, seninle ilgili olarak senden gizledii her ey.
Alemu'l emr (emir alemi): Haktan bir sebep olmakszn var olan varlklar. Melekut
karl olarak kullanlr.
Alemu'l Halk (Halk/yaratma alemi): Bir sebep neticesinde var olan varlklar alemi.
ehadet (grnen) alemi anlamnda kullanlr.
El-Arif ve'l Ma'rife (Arif ve Marifet): Rabbin kendisini gsterdii ve bunun
neticesinde zerinde bir takm haller zuhur ettii kimseye arif, onun haline de marifet denir.
El-Alim ve'l lm (Alim ve ilim): Allah'n uluhiyetini ve zatn gsterdii ve zerinde
herhangi bir hal izhar etmedii kimseye alim, onun haline de ilim denir.
El-Hak: Allah ile ilgili olarak kulun zerine vacip olan ey ve hakkn kendisi iin
gerekli kld ey.
El-Batl: Yokluk.Adem.
El-Kevn: Varlk sahibi her olgu.
Er-Rida: Hakkn sfatlaryla zuhur etme.
Er-Reyn (Kaln rt) : Eyada itidal mahalli. '
El-Kemal: Sfatlardan ve sonu ve etkilerinden mnezzeh olma.
El-Berzah: Manalar alemiyle cisimler alemi arasnda grlen alem.
El-Ceberut: Ebu Talib'e gre azamet alami demektir. Bir ou ise orta alem
anlamnda olduunu sylemitir.
El-Mlk: Grlen maddi alem.
El-Melekut: Gayb alemi.
Maliku'l Mlk: emrettii eylere dayal olarak kula karln verme makamnda Hak
taala.
El-Muttali: Kevn lemine bak. Hakkn gzyle bakan.
Hicabu'l zzeti (zzet perdesi): Krlk ve aknlk hali.
El-Misl (Benzer): nsan. nsann yaratlna esas olan suret.
El-Ar: Mukayyet isimlerin istiva ettii yer.
El-Kursi: Emir ve yasak yeri.
El-Kdem (ncesizlik, ezel): Hak ilmi kapsamnda kul ile ilgili olarak sabit olan ey.
El-yd (bayram/yldnm): Amellerin tekrarlan-masyla kalbe tekrar dnen
tecelliler.
El-Had: Seninle onun arasndaki fasl, aralk.
Es-Sfat: Anlamn gerektirdii nitelik. Alim gibi.
En-Naat: Nispetin gerektirdii nitelik. Evvel gibi.

Er-Ru'yet: Onu olduu yerde gzle grme, basiretle deil.


Kelimetu'l Hadra (huzur sz): Kun (ol) kelimesi.
El-Lusun (Lisanlar/diller):
kullanlan ara.

lh

aklamann

ariflerin

kulana

ulamasnda

El-Huve (O): Mahedesi sahih olmayan (grlmesine imkan bulunmayan) mutlak


gayb.
El-Fehvaniye: Hakkn misal aleminde bizzat yzleme yoluyla gerekletirdii hitap.
Es-Seva (Benzer/derk): Hakkn halkta ve halkn hakta gizlenmesi.
El-Ubude (ubudet): Kendini rabbine gsteren kimsenin makam ubudettir.
El-ntibah (Uyanma): Hakkn inayet yoluyla kulu sevketmesi.
El-Yakaza (Uyanklk): Hakkn sevketmesi esnasnda Allah'n muradn anlama.
Et-Tasavvuf: Zahiren ve batnen eriatn adabna riayet etme. Bu, ilh ahlaktr.
Gzel ahlaka sahip olmaya ve kt, baya ahlaktan uzak durmaya da denir.
Et-Tecelli: lh ahlakla vasflanma. Bize gre, kulluk ahlakyla vasflanma. Bu tanm
daha dorudur. nk daha tamam ve daha temizdir.
Srru's Srri (Srrn srr): Hakkn kuldan ayr olarak tek bana bildii hakikat.
Bu kelimelerin toplam yz doksan sekiz (198)dir. Mellif (Allah ondan raz
olsun) Malatya ehrinde hicri alt yz on be (615) senesinde Safer aynn onunda
yazd. Allahn salat ve selam efendimiz Hz. Muhammedin, ehlibeytinin ve ashabnn
zerine olsun.
Allahn hamdederek ve Onun yardmyla hicri (Hz. Resulullaha salat ve salam
olsun) dokuz yz doksan yedi ylnn rebius-sani aynn nde, yani Pazar
gnnn len vaktinde yazm tamamland. lemlerin rabbi olan Allaha nimetlerine
denk, ak ve gizli fazla balarna eit ekilde hamdolsun. Deitirme gc ve
kudret ancak ulu ve azamet sahibi Allahtandr.

You might also like