Professional Documents
Culture Documents
‹LAVED‹R
Takdim
Tarih, 23 Mart 1960. k›n geçmifle kadar iz b›rakan bir isim de¤ildi.
Bediüzzaman Said Nursî Hakk›n rahmetine Do¤ald›r, Kemalist Türkiye’de Kemalist bir e¤i-
kavuflur. tim alarak büyüyen, sonra da sosyalist olan bir
Ayn› sene içerisinde Urfa’daki mezar›, bir kiflinin Said Nursî’yi salt bir isim olmaktan öte
gece vakti k›r›l›r ve naafl› bilinmeyen bir yere bilmesi, tan›mas› beklenemez.”
nakledilir. Hayat›n› hazmedememifl resmi ide- Bu ifadeler herhalde herfleyi anlat›yor olsa
oloji, mezar›ndan da rahats›z olmufltur. gerek.
Ne ki, kader, Said Nursî’nin vasiyetini düfl- Evet, bu ülke ayd›n› ile Said Nursî aras›na
‹çindekiler manlar›n›n eliyle yerine getirmifl olur.
O “Kabrimi gayet gizli bir yerde, bir iki ta-
Kemalist resmi ideoloji taraf›ndan kas›tl› bir
perde gerildi. Bir dönem, bu ülkenin ilahiyatç›
lebemden baflka hiç kimse bilmemek lâz›m ge- ayd›nlar›na bile, doçentlik veya profesörlük pa-
Taha Akyol 4 liyor... Çünkü, dünyada sohbetten beni men yesi alabilmeleri için “Said Nursî ve Risale-i
Roni Margulies 5 eden bir hakikat, elbette vefat›mdan sonra da o Nur” aleyhinde bir kitap veya makale yay›nla-
Ertuğrul Özkök 8 hakikat bu surette beni mecbur ediyor” diyen malar›n›n flart kofluldu¤u kimi hat›ralarda nak-
A. Turan Alkan 8 bir ihlas abidesidir. ledildi.
Resul Tosun 8 Hayat› boyunca nazarlar› kendine de¤il, Sadece ayd›nlar m›? Genifl halk kitleleri de
Doç. Dr. Önder Aytaç 9 “Kur’an’›n mal›” olarak gördü¤ü Risale-i Nur ürkütüldü, yanl›fl bilgilendirildi. Tabii bunda,
eserlerine çevirmifltir. resmi ideolojinin sözcülü¤ünü yapan medyan›n
Necmiye Alpay 9
“Size katiyen ve çok emarelerle ve kat'i ka- da rolü büyük. Risale-i Nur okuyanlar, sanki
Ahmet Taşgetiren 9
naatimle beyan ediyorum ki, gelecek yak›n bir birer vatan hainiymifl gibi lanse edildi. Allah r›-
Sevan Nişanyan 12 zamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleket- zas› için bir araya gelip Risale-i Nur eserlerini
Mustafa Akyol 12 teki hükumet, alem-i ‹slama ve dünyaya karfl› okuyarak imanlar›n› kuvvetlendirmeye çal›flan-
Teodora Doni 13 gayet fliddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaç lar, sanki bir suç iflliyorlarm›fl gibi bask›na u¤-
Semih İdiz 13 olacak; mevcudiyetini, haysiyetini, flerefini, me- rat›ld› ve medyada yalan yanl›fl haberlere yer
Adem Yavuz Arslan 13 fahir-i tarihiyesini onun ibraz›yla gösterecek- verildi.
Cihan Aktaş 16 tir” demifltir. ‹flte o günlerden bugünlere gelindi.
Hüseyin Gülerce 17 Bugün 23 Mart 2010. Said Nursî'nin vefat›ndan tam 50 y›l geçti.
Av Turgut İnal 17 Bediüzzaman’›n vefat›n›n üzerinden tam 50 Onu bu kez Türkiye entelektüellerine sorduk.
y›l geçti. Dile kolay yar›m as›r. “Said Nursî ismi sizde hangi manalar› ça¤r›flt›-
Özcan Ünlü 17
Said Nursî ve Risale-i Nur eserleri dünyaya r›yor? Onu nas›l tan›yor ve tan›ml›yorsunuz?”
Orhan Miroğlu 18
mal oldu. Hakk›nda ulusal ve uluslararas›, yurt dedik. Onlar da cevaplar›n› yazd›lar. Tabii ki-
Can Dündar 18 içi ve yurt d›fl›nda say›s›z sempozyum, panel ve mi “Hakk›nda bilgim yok, dolay›s›yla fikrim
Prof. Dr. Mehmet Altan 23 konferans gibi etkinlikler düzenlendi. de yok” dedi. Kimi vefat›n›n 51. veya 52. y›l›n-
Mustafa Özcan 24 Risale-i Nurlar 50’ye yak›n dünya diline da konuflmay› ümit etti¤ini söyledi. Kimisi de
Sırrı Süreyya Önder 25 çevrildi. hakk›nda ne biliyorsa onu aktarmakla yetindi.
Cüneyt Ülsever 25 Bugün dünyan›n pek çok yerinden insanlar Onunla bilinçli olarak ilgilenmifl, fikirleri üzeri-
Hilmi Yavuz 25 Said Nursî’nin eserlerini ilgi ve hayranl›kla ne mesai sarf etmifl kimi ayd›nlarsa, daha de-
Haşmet Babaoğlu 25 okuyor. tayl› fikirlerini bizimle paylaflt›lar.
Yusuf Kaplan 28 Ya Türkiye? Neticede, Said Nursî’ye dair bilgi ve fikri
Türkiye’de de Risale-i Nur okuyucular›n›n olan bu ülke ayd›n›n›n görüfllerini aktarmaya
Emre Aköz 28
say›s› çok fazla. Her geçen gün daha da art›yor. çal›flt›k bu ilavemizde sizlere.
Keisuke Yamanaki 28
Peki ayd›nlar, siyasetçiler, akademisyen- Bu vesileyle, ilerleyen sayfalarda Said
Muhammed Akar 29 ler… Onlar ne derece ilgililer? Nursî'yle ilgili fikirlerini de okuyaca¤›n›z Or-
Ian Markham 29 Gerçek flu ki, istisnalar hariç, bu ülke ayd›n› han Miro¤lu'nun ifadesiyle “Türkiye'deki mu-
Seyit Haşim Haşimi 29 hâlâ Said Nursî’yi ve Risale-i Nur’u yeteri ka- azzam de¤iflimde büyük rolü olan” Said
Jane Smith 29 dar bilmiyor, belki de bilmelerine engel olunu- Nursî'yi ve fikirlerini bir kez daha ülke günde-
Thomas Michel 32 yor. ‹lerleyen sayfalarda Said Nursî’yle ilgili gö- mine tafl›yabilirsek memnun olaca¤›z.
Nazeema Ahmed 33 rüfllerini de okuyaca¤›n›z Taraf yazar› Roni De¤erli fikirlerini bizimle paylaflan ayd›nla-
Hakan Albayrak 33 Margulies bak›n ne diyor: r›m›za teflekkür ediyoruz.
“Said Nursî, benim kültürel radar›mda ya- fiimdi söz s›ras› onlarda:
Haz›rlayan: ‹smail Tezer • Tasar›m: ‹brahim Özdabak
c GAZETES‹N‹N ÜCRETS‹Z ‹LAVES‹D‹R Gülbahar Cad, Günay Sokak, No: 4, Güneflli / ‹stanbul Tel:0212- 655 88 59 (7 hat), Fax: 0212-651 92 09
internet: www.yeniasya.com.tr e-mail: irtibat@yeniasya.com.tr Bask›: ‹hlas Gazetecilik A.fi. ‹stanbul, fiubat 2010 Copyright © Her hakk› mahfuzdur.
4
‘teceddüd’ gerçeklefltirdi
^ ^
rinden biridir. Bediüzzaman da bu kavramlar› ay- Mevdudi ve Seyyid Kutup gibi yazarlar›n radikal ve misyon duygusu, ‘cemaat’ ruhunun kazand›rd›-
n› yönde kullanmaktad›r. ve ‘aktivist’ Siyasal ‹slam anlay›fllar› Nurcular› hiç ¤› dayan›flma, birlikte çal›flma ve ifl disiplini gibi
Felsefe kavram›n›n 101 sayfada, etkilememifltir. özellikler bir bak›ma Weber sosyolojisinin dikkat
Fen kavram›n›n 60 sayfada, çekti¤i kavramlard›r. Bunun yan›nda “hürriyet,
Medeniyet kavram›n›n 77 sayfada, ‘Yetiflip geçmek’ maarif, fen, terakki” ve nihayet “yetiflip geçme”
Terakki kavram›n›n 37 sayfada zikredilmifl ol- Risale’lerde “medeniyet, maarif, fen, felsefe” ruhu, Nurculara ça¤›n yeniliklerine aç›k olma ba-
mas› da son derece önemlidir ve bu kavramlar o gibi kavramlar›n kuvvetle vurgulanmas›, günü- k›m›ndan ciddi bir dinamizm kazand›rm›flt›r.
devrin tart›flmalar›ndaki en esasl› konulard›r. müzde Nur cemaatlerinin neden bütün ‹slami ce- Onun içindir ki, Türkiye geliflip ‘ayd›nland›kça’
Said Nursî’nin “maarif ve medeniyetle müceh- maatlerden daha fazla e¤itime, akademik kariyere yok olmas› beklenen Risale-i Nur etkisi, tam tersi-
hez olan ‹slam” vurgusu yapmas› fevkalade önem- ve dünyaya aç›lmaya önem verdiklerini izah eder. ne, entelektüel ve akademik seviyede de kendini
lidir ve önceki bütün ‹slam alimleriyle karfl›laflt›r›l- Said Nursî, Muhakemat adl› risalesinde medrese- göstermektedir. Said Nursî geleneksel dindarl›kla
d›¤›nda kesinlikle bir yenili¤i (teceddüt) yans›t- nin neden gerileyip “tedenni” etti¤ini anlat›rken, ça¤›m›zdaki modern hürriyet, demokrasi, e¤itim,
maktad›r. (sf. 1996) çok önemli bir tespitte bulunur: Medreseler “ki- kalk›nma, rekabet, piyasa ekonomisi gibi kavram-
‘Asr›n idraki’ taplar, evkat ve efkâr› kendine hasredip harice ç›k- lar›n sentezlenebilece¤i bir ‹slam’› anlatmaktad›r.
Talebeleri Bediüzzaman’›n “maarif ve medeni- mas›na meydan vermemeleri” sebebiyle çökmüfl- Bunun modern insan için “zorlaflt›r›lm›fl” de¤il,
yetle mücehhez olan ‹slam” vurgusuyla, merhum tür. (sf. 2000) “kolaylaflt›r›lm›fl” bir ‹slami anlay›fl oldu¤u aç›kt›r.
Mehmet Akif’in “Do¤rudan do¤ruya Kur’an’dan “Harice ç›kmak” yani hem sosyal ilifller olarak Bunun sosyolojik özelli¤inin yan›nda ‘Gaybi tas-
al›p ilham› / Asr›n idrakine söyletmeliyiz ‹slam’›” hem zihnimizi açma anlam›nda dünyaya, dünya- dik’e sahip oldu¤una inan›lmas› da ba¤l›lar›na
beyti aras›ndaki benzerli¤e dikkat çekiyorlar. (sf. daki bilime, teknolojiye (fen), geliflmelere (terakki- ‘vecd’ vermekte, hayatlar›na büyük bir ‘mânâ’ ka-
2144) yat) aç›k olmak... Öyle bir ça¤da yafl›yoruz ki, zand›rmaktad›r. Bu iki sebepten, sadece halk sevi-
Dahas› Said Nursî’nin kendisi Muhammed ulaflt›rma araçlar›n›n evrimi sayesinde “âlem bir yesinde de¤il, yüksek e¤itimli kesimlerde de ‘tale-
Abduh ve Cemaleddin Afgani’den takdirle bahset- flehr-i vahid hükmüne geçmifl”tir, yani ‘bir flehir’ beler’i bulunmakta, hatta uluslararas› akademik
mektedir. (sf. 1922, 1992) Mehmet Âkif de Safa- haline gelmifltir! Bunu belirten Said Nursî, bütün araflt›rmalara konu olmaktad›r.
hat’ta Abduh ve Afgani’den takdirle bahseder. ‹slam dünyas› için bu alanlarda bir motivasyon, bir Bu, geleneksel medrese ve tekke ‹slam›yla karfl›-
Yaflad›¤› ça¤›n sorunlar›na temas etti¤i zaman yar›fl dinamizmi yaratmak ister: “Yetiflip geçece- laflt›r›ld›¤›nda ça¤›m›zda hem ‹slam düflüncesinde
^
lah›n maddeten terakkiye ba¤l›” oldu¤unu söyler!
ilgimi çekiyor
“Asya’n›n baht›n›, ‹slam›n talihini açacak yal-
n›z meflrutiyet ve hürriyettir – fakat fleriat-› gar-
ra’n›n terbiyesinde kalmak flart›yla...
Tenbih: Mehasin-i medeniyet (medeniyetin gü-
zellikleri) denilen emirler fleriat›n baflka flekle çev-
Said Nursî, benim kültürel radar›mda ya-
rilmifl birer meselesidir” (sf. 1995 - 1997)
k›n geçmifle kadar iz b›rakan bir isim de¤ildi.
Osmanl› devletinin son y›llar›nda Said
Do¤ald›r, Kemalist Türkiye’de Kemalist bir
Nursî’nin yazd›¤› bu sat›rlar iki bak›mdan önemli-
e¤itim alarak büyüyen, sonra da sosyalist olan
dir: fieriat› siyasi bir rejim de¤il “terbiye” olarak
bir kiflinin Said Nursî’yi salt bir isim olmaktan
nitelemektedir ve “medeniyetin güzellikleri” ile
“fleriat” kavram› aras›nda kuvvetli bir ba¤lant›
Roni öte bilmesi, tan›mas› beklenemez.
abidesi adam›
örnek simalar›ndan
biridir. Hayat›yla ör-
nektir. Mücadelesiyle
örnektir. Tebli¤iyle
Said Nursî, ‹s-
örnektir. Allah deme-
lâm'›n büyük zelzele-
nin yasak oldu¤u dö-
lere maruz kald›¤›
nemlerde risaleleriyle
f›rt›nal› zamanlarda
iman hakikatlar›n›
‹slâm ahlak›n› ve
hayk›ran cesur bir da-
iman›n› savunmak
va adam›d›r. Milletin
için sa¤›na soluna
dinini iman›n› muha-
bakmadan do¤ru bil-
fazada eme¤i geçenle-
A. Turan di¤ini seslendirmifl
büyük bir vicdand›r.
Resul rin bafl›nda gelen fev-
kalade önemli bir
Alkan Bir flahsiyet abidesi-
dir. Yetiflmesine vesi-
Tosun flahsiyettir. Unutul-
maya yüz tutmufl ha-
le oldu¤u insanlar se-
kikatleri tüm bask›la-
bebiyle büyük bir sa-
Yeni Şafak yazarı ra ra¤men yaflatmaya
Zaman daka-i cariye sahibi-
22. Dönem Tokat çal›flm›fl örnek bir ön-
yazarı dir. Allah ondan raz›
Millet vekili, derdir. Rahmetullahi
olsun.
aleyhi.
Militarizme Ad›na ya da
7
foto¤raf›na
karfl› sivil bir rastlad›kça
baflkald›r› O derin bir
sayg›yla
dolar›m
Doç. Dr.
Önder
Aytaç
Taraf Necmiye
yazarı
Alpay
Militarizm ve polis devletine karfl› sivil bir baflkald›r›
o. Ancak bu bir isyan de¤il, onurlu bir durufl. Müsta¤ni
Radikal
bir davran›fl ve kucaklay›c› bir yaklafl›m. fianl›urfa, Kas-
yazarı
tamonu, Barla, Eskiflehir, Afyon, Emirda¤, Isparta zo-
runlu iskâna tabi tutuldu¤u yerlerden baz›lar›. Ama bu-
Kendisinin ad›n› ilk kez Konya Ere¤li- duymufl olabilirim. Ancak, ‹slamiyet içi tar-
ralar Anadolu insan›n›n onu ba¤r›na buyur etti¤i ve sine-
si'nde lise 1. s›n›f ö¤rencisiyken, 1961 y›l›n- t›flmalar çekici gelmemiflti bana.
sine sard›¤› mekânlardan bir demet. O gitti¤i her yerde;
da duydum. Bir arkadafl›m›z Said Nursî'den Daha sonra üniversite y›llar›ndan baflla-
'Gelse celalinden cefa, yahut cemalinden sefa, ikisi de ca-
risaleler getirmiflti. Bir risaleyi okumaya ça- yarak Kürt sorunuyla ilgilendi¤im s›rada Sa-
na feda, lütfun da hofl, kahr›n da hofl' diyen bir irade.
l›flt›¤›m› hat›rl›yorum.
'Ne yapay›m acele ettim k›flta geldim, sizler cennet âsâ id Nursî'nin Kürt oldu¤unu, di¤er ad›n›n Sa-
Akl›mda yaln›zca büyük harflerle yaz›l-
bir baharda geleceksiniz' diyen yol aç›c› bir aksiyon insa- id Kürdî oldu¤unu ö¤rendim ve zihnimde
m›fl sözcükler içeren ve içeri¤iyle ilmihali
n›. Ruslara karfl› talebeleriyle birlikte gönüllü alay ko- onun ad› ezilen bir kategori ile birleflmifl ol-
ça¤r›flt›ran bir metin kald›. Ben daha çok
mutan› olarak savaflma, aktif siyaset için Ankara'ya ilk du. Ad›na ya da foto¤raf›na rastlad›kça dü-
edebiyat okuruydum ve siyasal yay›n olarak,
TBMM için gelme, sonra da eserlerini kaleme almak için flünen ve düflünceleri u¤runa ac› çekmeyi gö-
yine bir arkadafl›m›z›n getirdi¤i Yön dergisi-
her fleyden elini ete¤ini çekme... Van’da kayal›klardan
bedellerle
yafl›na kadar bütün nesiller taraf›ndan sar›lan bahtiyar
bir ihtiyar' olma. Zaman ihtiyarlad›kça o ve onun eser-
leri hep gençlefliyor. O halde; 'Evet, ümitvar olunuz, flu
geçti
istikbal ink›lab› içerisinde en yüksek ve gür seda ...' diye-
bilme. Atom çekirde¤i ile kozmik dünya ve gezegenler
aras›nda seyahat imkân› sunan yazd›¤› eserlerde, hep
Muhammedi yaklafl›m› ve Rabbe yak›nl›¤› hissetme. Bediüzzaman Said Nursî, bir bü-
Sorulan soru; 'Said Nursî' ismi, Önder Aytaç'ta han- yük ‹slam alimi. Bir büyük iman ha-
gi manalar› ça¤r›flt›r›yor? Önder Aytaç, Said Nursî'yi na- reketinin merkez yüre¤i. Hayat›, ‹s-
s›l tan›yor ve tan›ml›yor?' Öyle zor bir soru ki bu... ‹çim- lam için ödenen bedellerle geçmifl
de çok fley duyar, çok heyecanlan›r›m ama bu heyecan- bir Allah dostu. Risale-i Nur gibi
lar›m› dile getirmeye muktedir bir insan de¤ilim. Ben o iman hakikatlar›n› te'lif ederek, ne-
nâmeden müteheyyicim ki yoktur ihtimali terennümüm. sillerin kalbini iman ›fl›¤› ile bulufl-
A¤lar›m a¤latamam, hissederim anlatamam, dili ba¤- Ahmet turmufl bir rehber insan. Ça¤›n ‹s-
l› kalbimin bundan pek bîzar›m. Ben kim, onu hakk›yla lam'la ilgili "bilgi açl›¤›"n›n, husu-
tan›mak ve tan›mlamak kim? Önemli olan onun bizi Taşgetiren siyle, imani mevzularda yo¤unlaflt›-
orada tan›mas›, tan›mlamas› ve 'Evet bizdendir' demesi ¤›n› görerek, eserlerini bu alanda
de¤il mi? Ben 'maddi ve manevi ilme sahip olmay›' veren bir büyük mütefekkir. Ülke-
onunla pekifltirdim. mizin ve ‹slam dünyas›n›n en buna-
Bugün
'Ukba ve dünya saadetini' de ondan ö¤rendim. 'Ema- l›ml› son yüz y›l›nda Nur risaleleri
yazarı
netinde emin olup, can›m› flehit olarak teslim etmeyi' de ile toplumun ve insanlar›n önüne
onun ö¤retilerinde gördüm. ›fl›k tutmufl bir önder.
8
Said Nursî isminin bana ça¤r›flt›rd›klar›: Önce- larla belki de hiç tan›flmam›fl bile olurduk.
likle iman ve Bismillah … Sonra Bediüzzaman… Fe- Herfleyden önce bir anneyim ve çocuklar›m Said
na ve beka (fani dünya ve ebedi ahiret yurdu)… Nursî gibi Kürt kökenli. Gündemdeki Kürt sorunu,
Merhamet ve zulüm… Tevbe ve günah… Ödül ve Teodora ‹slam’›n bütünlefltirici ruhunun ve söyleminin sem-
ceza… Cennet ve cehennem (“Zalimler için yaflas›n bol isimlerinden biri ve ayn› zamanda Kürt olan Sa-
cehennem” sözü unutulmaz)… Sonra yine iman, en Doni id Nursî’den ba¤›ms›z çözülemez. Bunun için Kürt-
çok iman… lerin de Türklerin de Said Nursî’yi çok iyi anlamala-
Bana göre Said Nursî: Bir ‹slam savaflç›s›… Kal- r› gerekti¤ine inan›yorum.
biyle bir ‹slam savaflç›s›… ‹man dolu kalbiyle… Bey- Said Nursî’yi yeni nesle tan›tmak ve sevdirmek
Yeni Şafak
niyle bir ‹slam savaflç›s›… Her hücresi Kur’an nu- için yap›lan çal›flmalar›n ve gösterilen çabalar›n ye-
yazarı
ruyla ayd›nlanm›fl beyniyle… Bedeniyle bir ‹slam sa- terli olmad›¤› aç›kça ortada.
vaflç›s›… Cephelerde savaflan, sürgünlerde, zindan- Yeni nesil, Said Nursî’nin b›rak›n eserlerini oku-
larda yaflayan ama y›k›lmayan bedeniyle… may›, hayat hikâyesini bile bilmiyor. Hayat hikâye-
Kalemiyle bir ‹slam savaflç›s›… ‹slam milletine Bugünlerde Said Nursî çok s›k geliyor akl›ma, sini bile okusalar büyük bir kazanç.
Risale-i Nurlar› arma¤an eden kalemiyle… Diliyle birçok aç›l›m›n Türkiye’nin gündeminde oldu¤u bu Bir yabanc› olarak, Türkiye’de flunu da fark ettim
bir ‹slam savaflç›s›… Bütün sorulara eksiksiz cevap günlerde, zaman zaman keflke Said Nursî flu anda ki ço¤u insan Said Nursî’yi, fieyh Said Palevi ile ka-
veren, insanlar› Hakka ça¤›ran diliyle… Farkl› bir hayatta olsayd› dedi¤im oldu. r›flt›r›yor. Said Nursî ile fieyh Said ayn› kifli san›l›yor.
zekâ, genifl bir ufuk… Ancak zaman zaman iyi ki bugünleri görmedi de- Sadece bu durum bile milletin Said Nursî’den ne ka-
Ancak anlafl›lmad›¤›n› düflünüyorum. Hatta hay- di¤im de oldu, çünkü maalesef Mehmet Akif Ersoy, dar uzak oldu¤unu gösteriyor.
düflünce
ak›m›n›n önderi
‹tiraf etmek gerekirse met kahraman› da denebi-
üniversiteye kadar ad›n› Bu nasıl bir ruh hali, nasıl bir lir.
bile duymam›flt›m. Za- D›fl görünüflü itibariyle
teslimiyettir? Kim başkası için
man zaman ‘Nurculuk’ s›radan, herhangi bir ay›rd
üzerine çevremden kula-
cehennemde yanmayı peşinen edici özelli¤i olmayan, te-
¤›ma çal›nan ‘k›r›nt›lar’ kabullenebilir ki? “Milletimin vazu abidesi bir insan ola-
vard› ve benim için bu imanını selâmette görürsem rak; bütün ömrünü kitap
‘k›r›nt›lar’ pek de bir fley Cehennem'in alevleri içinde ve Sünnet’in gölgesinde,
Semih ifade etmiyordu.
yanmaya razıyım. Çünkü vücudum tecrübesinde ve mant›¤›n
Fakat ‘fazla merakl›’ kanatlar› alt›nda sürdür-
İdiz oldu¤um üniversite y›lla- yanarken gönlüm gül gülistan olur.” müfl.
r›nda ve sonras›nda Said Benim aç›mdan flu
Nursî ve Risaleler fazlas›yla ilgimi çekti. cümlesini okuduktan sonra Said Nursî baflka bir ye-
Kitaplar›n› okudukça baflka bir dünyay› keflfet- re oturmufltu. Bu nas›l bir ruh hali, nas›l bir teslimi-
Milliyet
tim. Her keflif yeni dünyalar›n da kap›s›n› açt›. yettir? Kim baflkas› için cehennemde yanmay› pefli-
yazarı
Tabi ki sonradan tan›d›¤›m Said Nursî ve ‘hala nen kabullenebilir ki? “Milletimin iman›n› selâmet-
kavramaya çal›flt›¤›m’ Risaleler hakk›nda ahkâm te görürsem Cehennem'in alevleri içinde yanmaya
kesecek de¤ilim. raz›y›m. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gü-
Said Nursî hakk›nda çok bilgim yok. Ama fluras› kesin; Said Nursî, üzerinde çokça ko- listan olur.”
Din içerikli bir düflünce ak›m›n›n önderi ol- nuflmay›, araflt›r›lmay› hak Yaflad›¤› zaman dilimi-
du¤unu biliyorum. Türkiye'de bir kesim ta- eden; hem ça¤›na hem de ni göz önüne al›rsak eser-
raf›ndan nefretle, baflka bir kesim taraf›n- gelecek as›rlara damgas›n› lerindeki mant›k örgüsü
dan hayranl›k ve sevgi ile an›ld›¤›n› biliyo-
rum. Bu arada Dervifl Vahdeti’nin ç›kard›¤›
vuran/vuracak olan müte- Adem ve ruh zenginli¤i itibariyle
fekkirlerden. bugün milyonlarca takip-
ve "31 Mart vak›as›n›" haz›rlayan ve des-
tekleyenlerden olan Volkan gazetesinin ra-
Adeta, Peygamberane Yavuz çisinin olmas›na flafl›rma-
bir hayat sürmüfl. Ayn› za- mak gerek.
dikal yazarlar›ndan oldu¤unu biliyorum.
Bir de flahsen be¤endi¤im “Cahillerle girdi-
manda ‹slam’›n ve insanl›- Arslan Her fley bir yana, ön
¤›n dertleriyle muzdarip, yarg›s›z bir flekilde okun-
¤im tüm tart›flmalar› kaybetmiflimdir” sö- çilekefl bir aksiyon insan›. may›, anlafl›lmaya çal›fl›l-
zünün kendisine atfedildi¤ini duydum. Bil-
Bugün
Ömrünü gayesine adam›fl yazarı may› tart›flmas›z bir flekil-
diklerim bundan ibarettir. bir ilim, mana, iffet ve hiz- de hak ediyor.
Bir sebat ve sadakat sembolü
10
Çocuklu¤um Erzincan civar›nda bir kasabada Risale-i Nur hareketi tarikat modeline özgü eme¤i
geçti. Kitaplarla haflir neflir, her gün gazete oku- önceleyen bir hayat tarz›yla iman› koruma ve yay-
nan, her tür kitab› okumaya aç›k bir evde yetifltim.
Bir elimde Sabahaddin Ali olurdu, bir elimde Cen- Cihan ma hedefini gerçeklefltirmeye çal›flm›flt›r. Bu hare-
ket genellikle sessiz ve derinden sürdürdü¤ü müca-
giz Da¤c›. Cronin roman›n› bitirir, evliyalar›n
menk›belerini okumaya bafllard›m. Kasaba d›fl›na, Aktaş delesiyle bir taraftan “kaç›n›lmaz olarak kirli”
sayd›¤› siyasetin uza¤›nda dururken, her zaman si-
büyük flehirlere tahsil görmeye gidip de tatillere yasi ba¤lam› ilgilendiren bir öneme sahip oldu. Si-
geri dönen akraba çocuklar›, baflka tür bir bilgi- yasette do¤rudan bir temsilden kaç›n›rken, uzun
lenmeye arac›l›k ediyorlard›. Said Nursî ismi, hem Taraf dönemler boyunca sistemle çat›flmaya girmemek
gazete haberlerinin, hem de ellerinden kitap düfl- yazarı ad›na zaman zaman, sa¤ politikalar zemininde
meyen üniversiteli akraba çocuklar›n›n izlenimle- konjonktürel flartlar› gözeten uzlaflmac› bir ifadey-
rinden kopan cümlelerin etkisiyle, merak uyand›- le yer tuttu.(*) Siyasal alanda mevcut olan bofllu-
ran bir mevcudiyete sahipti yaflad›¤›m ortamda. ¤un yerini ise süreç içinde k›smen cemaatleflmenin
olarak göründü bana.
“‹man› kurtarmak” diye özetlenebilecek bir amaç destekledi¤i teknolojik/araçsal donan›m ve geliflme
Said Nursî hem Osmanl› döneminin muhalifi-
do¤rultusunda faaliyet gösteren insanlar, “Nur- ile doldurma e¤ilimi ald›. Said Nursî’nin söylemle-
dir, hem Cumhuriyet döneminin. Söylemleri
cu” olarak suçlan›yor, tutuklan›yor, sürgüne gön- rinde hakim olan ilmi analiz ve dini meseleleri aç-
Cumhuriyet’ten sonra devletin ve devlet ideolojisi-
deriliyorlard›. Evler bas›l›yor, insanlar Nur Risale- ma çabas›, geçen zaman içinde takipçilerinin pre-
nin gücüyle sürdürülen büyük bir toplumsal mü-
leri okuduklar› için tutuklan›yor, Nur Risaleleri is- modern bir üslubu benimsemeleri, Bat› ilim ve fen-
hendislik çabas›n›n oluflturmaya çal›flt›¤› düflünme
mi etraf›nda ele al›nan kitaplar birer suç ayg›t› ola- nini bütün imkânlar›yla kullanma konusunda sis-
biçiminin ötesinde yer alan apayr› bir okuma, an-
rak alg›lan›yordu. Kitab›n suç unsuru olarak orta- temli bir çabaya giriflmeleri gibi bir sonuç getirdi.
lama biçimine evrilir.
ya konulmas›na karfl› bir tav›r bu flekilde benli- Kuflkusuz zor bir dönemde benimsenen strate-
Müslüman toplumun laikçi toplumsal mühen-
¤imde geliflmifl olmal›. “Dini” diye isimlendirilen jileri daimi bir karakter özelli¤ine dönüfltürme gi-
dislikler taraf›ndan eritilmemesi konusunda Risa-
kitaplar okumaya yönelik merak›mda ise, bir e¤it- bi bir handikap› vard›r Risale-i Nur hareketinin.
le-i Nur hareketinin ortaya koydu¤u cemaatleflme-
men olan dedemin etkisi kadar, bazen okuma yaz- Bu nedenle de takipçilerinin ve elbette genifl bir
ler, benzeri cemaatleflmeler için söz konusu bütün
ma bilmeyen mahalle kad›nlar›na okudu¤um ga- ba¤lamda ise Müslüman okur-yazarlar›n soylu bir
avantajlar ve sorunlar bir yana, bir taraftan kendi-
zetelerde yer alan “Nur Risaleleri”ni suç unsuru direnifl adam›n›n dini felsefesini konjonktürel stra-
ni yer alt›nda gelifltirirken, modern dünyan›n bire-
olarak gösteren haberlerin de katk›s› büyüktür. teji ve yorumlar›n ötesinde yeni, tazeleyen bir göz-
yi yaln›z b›rakan ve laikçi stratejilerin de dindarl›-
Bu haberler daha ayr›nt›l› olarak, 80’li y›llar›n le okunmas›n›, bu önemli ilim ve aksiyon adam›-
¤› bütün görünürlü¤üyle iç dünyalar›n›n s›n›rlar›-
ikinci yar›s›nda kütüphane arflivlerinde Tanzi- na borçlu oldu¤unu düflünüyorum.
na çekilmeye zorlayan bask›lar› karfl›s›nda bir s›-
mat’tan Günümüze K›l›k K›yafet ve ‹ktidar isimli ......................................................
¤›nma alan› oluflturmay› sürdürmüfltür.
kitab›m için çal›fl›rken ç›kt› karfl›ma. ‹ki örnek ve- (*)Yeni Asya’n›n Notu: Said Nursî, bütünüyle
Cumhuriyet’ten sonra Müslümanlar›n varl›k-
reyim: Ocak 1968’de Fethiye’de liseli gençler so- ‘tarikat’ konusunu ele ald›¤› “Telvihat-› Tis’a” isim-
lar›n› koruma ve gelifltirmeleri yönünde belirginlik
kakta gördükleri ve “Nurcu” olarak adland›rd›k- li risâlesinde, Kur’anî bir yol olarak tarikatlardan
kazanan bir model oluflturmufltur, Said Nursî’nin
lar› baz› sakall› adamlar› zorla berber dükkanlar›- ‘ulvî bir s›rr-› insanî ve bir kemâl-i beflerî’, ‘uhuvve-
tevhidî bir imana dayanan söylemleri ve hayat›.
na sürüklemifller, ilerici ve uygar bir davran›flta tin (kardeflli¤in) inkiflaf›na ve inbisat›na en birinci,
bulunduklar› düflüncesiyle, bu adamlar›n sakalla- tesirli ve hararetli vas›ta’ gibi sitayiflkâr ifadelerle
r›n› kestirtmifllerdi. Bu gençlere direnenler aras›n- söz etmekle birlikte; eserlerinin pek çok yerinde
da çeflitli yerlerinden yaralanarak hastaneye kald›- “Risale-i Nur mesle¤i, tarikat de¤il, hakikattir, sa-
r›lanlar olmufltu. (Milliyet, 30 Ocak 1968) habe mesle¤inin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat za-
Nur Risaleleri okuyanlar o y›llarda ak›l almaz man› de¤il, iman› kurtarmak zaman›d›r” (Emirda¤
suçlamalara ve muamelelere maruz kal›yorlard›. Lâhikas›, s. 61, Y. Asya Nefl.) gibi ifadeleriyle de Ri-
Evlerine yap›lan bask›nlar sonucunda bu risaleler- sale-i Nur’un mesle¤inin tarikat de¤il “hakikat / sa-
den okuduklar› tespit edilenler aras›nda kimileri habe mesle¤i” oldu¤unu vurgulam›flt›r.
ak›l hastanesine bile gönderiliyordu. (Bugün, 27 ……
Kas›m 1970) Öte yandan Said Nursî, masumlara zarar gel-
Çok erken yafllarda modernleflme ve ça¤dafllafl- memesi için ‘müsbet hareket’ prensibi gere¤i sis-
ma ad›na dayat›lan tek tip hayat tarz›n›n kibirli ve temle fiilî bir çat›flma içerisine girmekten kaç›nd›y-
bo¤ucu mizac›n› sorgulamaya bafllad›m. Bunun sa da, ‘kendisini ve eserlerini mahkûm eden sis-
bir nedeni etraf›mda yaflayan sevip sayd›¤›m üm- temle bar›flmak’ anlam›ndaki bir ‘uzlaflmac› tav›r’
mi denilen insanlardan hayat tarzlar›n› koruma ve içerisine de asla girmemifl ve bunun bedelini ken-
gelifltirme ba¤lam›nda yükselen endifleli ifadeler disine bizzat sistem taraf›ndan çeyrek yüzy›l› aflk›n
olmufltur. Ayn› yafllarda Said Nursî, kendini ‹sla- süreyle reva görülen sürgün, hapis ve gözalt› gibi
mi aç›dan ifade etme ve e¤itme alan›ndaki güçlük- zulümlerle ödemifltir. Dolay›s›yla, Kemalist sis-
lerine ra¤men yaflad›¤›- temle uzlaflmak, as-
m›z topraklar›n sahip ol- la, Said Nursî’nin ve
du¤u büyük anlam› iflaret onun ‘sad›k takipçi-
etmeye devam eden bir leri’nin sergiledi¤i bir
sebat ve sadakat sembolü tav›r olmam›flt›r.
Said Nurs› Hazretleri
11
Said Nursî Hazretlerinin ismi, bende öncelikle; dönmeleri ile olmayaca¤›n› vurguluyor. Anlatt›¤›
Allah r›zas›na adanm›fl bir ömre ra¤men, yaflad›¤› çok önemli bir hakikat de fludur: Mademki en bü-
y›llarda kendisine milletçe sahip ç›k›lmam›fl, ç›k›la- yük güç imandad›r, o halde özlenen medeniyetin in-
mam›fl, k›ymeti bilinmemifl mazlum ve ma¤dur bü- Hüseyin flas›, manevi hayata, ruha muhtaçt›r. O ruh ‹slami-
yük bir insan› ça¤r›flt›r›yor. Ama ayn› zamanda sar- yet’te var. Kur’an ahlâk› ile ahlâklanm›fl Müslüman-
s›lmayan bir iman›, y›k›lmayan bir iradeyi, daima Gülerce lar, Kur’an’›n talebeleri, temsil güçleriyle örnek in-
dik durmay› ça¤r›flt›r›yor. Her devrin bir yi¤itler yi- sanlar olarak, yeryüzünü yeniden yüksek bir mede-
¤idi olur. Bediüzzaman da, öyle bir yi¤it. Öyle bir ce- niyetin iyilik ve güzellikleri ile donatabilirler.
saret kayna¤› ki, bugün onun nurlu yolu, dünyan›n Said Nursî Hazretlerinin, bugün Birleflmifl Millet-
Zaman
bütün co¤rafyalar›nda tesirli oluyor. Hele bilimle ler flemsiyesi alt›ndaki medeniyetler ittifak› projesine
yazarı
iman›n yan yana yürüyüflü, kalp kafa izdivac›, yep- maya olacak flu ifadeleri, ça¤› ve insan› nas›l do¤ru
yeni bir ça¤›, muhteflem bir bahar› müjdeliyor. okudu¤unun bir baflka kan›t›d›r:
Vicdan, insanî de¤erlerin kürsüsüdür. Bediüzza- “fiimdi ehl-i iman, de¤il Müslüman kardeflleriyle,
man bu kürsüden sesleniyor. Vicdanlar› harekete ge- mal olacak flekilde devam ettiren problemlerine sun- belki H›ristiyanlar›n dindar ruhanileriyle ittifak et-
çiriyor. Bugün, bütün dünyada insan ve insanî de- du¤u çözümler, vazgeçilmezdir. Birkaç as›rd›r farkl› mek ve medar-› ihtilaf meseleleri nazara almamak,
¤erler öne ç›k›yor. Üstad hazretlerinin, bugüne sesle- vadilerde dolaflan müminleri, art›k aradaki engelleri niza etmemek gerektir. Çünkü küfr-ü mutlak hücum
niyor olmas› bir ufuk enginli¤idir. kald›rarak Allah ile buluflmaya ça¤›rmaktad›r. ‹nsa- ediyor.” (Emirda¤ Lahikas›, s. 179)
ayd›nlat›c›
ran, gerilim ve çat›flmay›, binlerce insan›n hayat›na olmayaca¤›n› anlat›yor. ‹nsanlar›n birbirine s›rt›n› tavsiye etmektedir.
Bediüzzaman ‹stanbul’da
Gazali’nin yaflad›¤› buhran gibidir. Buhran onu
derinleflmeye sevk eder ve bu ba¤lamda Abdulka-
dir Geylani’nin Futuhu’l Gayb’daki ‘ente fi’d-da-
ri’l hikmetiü’l ‹slamiyye utlup tabiben’ manevi
ikaz›yla karfl›lafl›r. Ve Geylani’nin manevi hitapla-
r› onda manevi eczalara dönüflür. Mütareke günle-
rinden sonra Ankara’ya u¤rar ard›ndan Van’a dö-
ner ve sonras›nda sürgün günleri bafllar. Ve Ispar-
‹sviçreli Kalvinist ve dindar bir aileye mensup ta ve Barla’da bunu yeniden do¤ufl günleri takip
olan Jan Jack Rousseau dramatik bir hayat yaflam›fl- eder. ‹sevilikte yeniden do¤ufl kavram› vard›r. Bu
t›r. Romantizm ak›m›yla (Age of Sensibility) birlikte yeniden do¤ufl hali Müslümanlarda da vard›r ve
an›l›r. Belki kendisine ‘romantizm asr›n›n imam›’ ön- Mustafa Gazali’nin fiam’daki buhran günleri ve akabinde
cüsü anlam›nda)’ da denilebilir. Rousseau’nun bir gelen yeni dönem bir manevi do¤uflu simgeler.
baflka özelli¤i ise Ayd›nlanma ça¤›n› bafllatan düflü- Özcan Bu do¤um tecdit vazifesidir.
nürlerden olmas›d›r. Bir di¤er özelli¤i ise Jakoben fiunu söylemek laz›md›r ki, Bediüzzaman ile
Kulüp(Jacobin Club)’ün üyeleri aras›nda yer almas›- Mehmet Akif birbirlerine çok benzer. ‹kisi de ahlak
d›r. Çok renkli bir kifliliktir. Ve içtimai mukavele/sos- abidesidir. Gelenekçi de¤ildir. Lakin gelene¤e sayg›-
yal akit kavram›yla birlikte de an›lmaktad›r. Ütopik Vakit ve Milli l›d›r. Zira gelenek içinde eski devirlerin tortular› da
bir devrimcidir ve dolay›s›yla yaflant›s›yla Bediüzza- Gazete yazarı vard›r. Modernist de de¤illerdir. Zira, modernizm
man’›n ‘Mübala¤a, devrimcidir’ sözüne de intibak et- zaman dalgas›n›n içinde edilgen hale gelmifl bir anla-
mektedir. Frans›z Devriminin ilham kaynaklar›ndan y›fl ve yap›y› temsil eder. Dolay›s›yla zaman karfl›s›n-
birisidir. Elbette Bediüzzaman’la ilgili mukayese sa- da savrulan hareketlere modernist hareketler diyo-
lardan gelen ulema da vard›r. ‹stanbul’a gelmesi mis-
has› onun ‹tiraflar› veya benzeri eserleri de¤ildir. La- ruz. Halbuki, rabbani ulema zaman› ve insan› mut-
yonla yüklüdür ve II. Abdulhamid Han’a flark vila-
kin onun 1742 y›l›nda Paris’e gelmesi ve bu flehirde- laklaflt›rmam›fllar aksine onlara harfî mana nazar›y-
yetlerinin ›slah›yla alakal› bir layiha takdim eder. Bu
ki dura¤an sular› harekete geçirmesi gibi Bediüzza- la bakm›fllard›r. Bu anlamda, hakikat mesle¤i (Hak-
layiha daha öncesinde Muhammed Abduh’un e¤i-
man da 1907 y›l›nda ‹stanbul’a gelmifltir. Ayn› etkiyi kaniye) flu kavramla ifade edilmektedir: Dur haysü
timle alakal› taleplerini akla getirmektedir. ‹stan-
meydana getirmifltir. Rousseau Paris’e 1742 y›l›nda dare’l hakk. Yani zaman›n savrulmalar› karfl›s›nda
yerel ve köylü k›l›¤›nda gelmifl ve çevresinde hayran- hakka ve sabit hakikate tutun. Dolay›s›yla moder-
l›k uyand›rm›flt›r. Rousseau kaba bir köylü k›yafetiy-
Bediüzzaman moderndir lakin nistler asrî ve zamanperesttirler. Müslüman ise ‹ski-
le ve pervas›z tavr›yla Paris’e ilk defa olarak geldi¤i lipli At›f Hoca’n›n deyimiyle a’saridir ( bükün as›rla-
zaman, klasik edebiyat-kuruma¤a yüz tutmufl bir çi- modernist de¤ildir. Zaman›n ruhu r›n insan›d›r). Zamanperestler hakikat yerine zama-
çek gibi- inhitata bafllam›flt›. “ Hatta asaletini de mu- ile fleriat›n hakikatinin bulufltu¤u n› ve getirdiklerini esas al›rlar. Bu anlay›fl› temsil
hafaza edemeyip 盤›r›ndan ç›km›flt›” diyen münek- edenler için de geçmiflte flu tabir kullan›lm›flt›r: Dur
kitler, “ Zaman ile fikirler ve zevklerde bir hayli de- noktada bulunur ve Hegel gibi za-
haysü dare’z-zaman. Yani zaman gülü gibi ol ve za-
¤iflmiflti. Yeni bir 盤›r aç›p da yol gösterecek bir ce- man›n ruhunu inkâr etmez, teslim man ne yana eserse sen de o yana dön. Dolay›s›yla
sur müceddid de zuhur etmemiflti. Islahat nam›na
eder ve ilcaat-› zamana riayet eder Bediüzzaman bu anlamda Mevlana’n›n pergel ben-
korkak ve beceriksiz teflebbüslerden baflka bir hare-
zetmesini temsil eder. Bu noktada, Muhammed Ab-
kette görülmüyordu.” diye mühim mülahazalar be- ve zaman›n bir müessir oldu¤unu duh gibilerden ayr›l›r. Gelenekçi olmad›¤› gibi mo-
yan ediyorlar. Rousseau, acayip k›yafetiyle Paris’in
en kibar salonlar›na ve mahfillerine kabul edilmifl ve söyleyerek zaman›n Kur’an incileri- dernist de de¤ildir. Bu anlamda, Bediüzzaman sko-
lastik bir hoca olmad›¤›n› vurgular. Lakin bununla
söz söylemekte riayet olunan adaba ve teflrifata hiç ne hâvî oldu¤unu ve zaman afl›ld›k- birlikte Muhammed Abduh’un Mutezile’den tevarüs
ehemmiyet vermeyerek ihlas ve samimiyetle düflün-
dü¤ünü söylemifltir. Fevkalade acip bir cazibesi ve
ça bu zamanda gizlenmifl Kur’an etti¤i tekellüflü tevilatlar›na da kat›lmaz. Bediüzza-
man moderndir lakin modernist de¤ildir. Zaman›n
müessir bir samimi hali varm›fl. .. (Tevfik Fikret, R›- cevherlerinin ve hazinelerinin aç›la-
ruhu ile fleriat›n hakikatinin bulufltu¤u noktada bu-
za Tevfik Bölükbafl›, S: 42)”
ca¤›n› ve keflfedilece¤ini ifade eder. lunur ve Hegel gibi zaman›n ruhunu inkâr etmez,
Bu sat›rlar veya Rousseau’nun Paris’teki hali haya-
teslim eder ve ilcaat-› zamana riayet eder ve zaman›n
t› size bir yerlerden tan›d›k geliyor mu? Bir baflka ki-
flili¤i hat›rlat›yor mu? Elbette tan›d›k geliyor. Bediüz- bir müessir oldu¤unu söyleyerek zaman›n Kur’an in-
bul’da edindi¤i ve tan›flt›¤› ulema aras›nda M›s›r cilerine hâvî oldu¤unu ve zaman afl›ld›kça bu za-
zaman’›n ‹stanbul’daki ilk zuhur hali de böyle olmufl-
Müftüsü Muhammed Bahit el Mutii de vard›r. Bir manda gizlenmifl Kur’an cevherlerinin ve hazineleri-
tur ve g›pta ve hayranl›k aras›nda insanlar›n dikkatle-
baflkas› daha sonra ‘Irak imam›’ olarak temayüz nin aç›laca¤›n› ve keflfedilece¤ini ifade eder. “Zaman
rini çekmifltir. Özellikle ihlas ve samimiyeti tan›yanla-
eden Emced Zehavi’dir. Mütareke y›llar›nda ise bir ihtiyarlad›kça Kur’an gençleflir” der. Zira Kur’›n za-
r›n ve görenlerin hayretine mucip olmufltur. Bu hal ay-
taraftan ‹ngilizlere yönelik olarak Hutuvat-› Sitte’yi man ve mekan üstüdür.
n› zamanda Bediüzzaman’›n ihlas gibi ‹slam’›n mane-
kaleme al›r ve Anglikan Kilisesi’nin ‹stanbul’un bo- Kur’an karfl›s›nda zaman ve insan harfî bir mana-
vi ve tekvini emirlerine riayet edenlerin bat›l da olsa
¤az›na binen ‹ngilizlerin siyasi gücünden güç alarak d›r. Bundan dolay› eskiler ‘Arifi’l hakka tarif ehlehu’
galip olabileceklerini söylemesinin tasdiki mahiyetin-
‹slam’›n üzerine çullanmak istemesiyle ilgilenir ve la- demifllerdir. Yani hakikati insanla de¤il, insan› haki-
dedir. Bu ihlas ve samimiyet s›rr› Jan Jack Roussea-
kin Anglikan Kilisesinin sorular›n› kabil-i hitap bul- katle tan›. Dolay›s›yla zaman› Kur’an’la anlamak
u’da tecelli etmifltir. Baz› fikirleri bat›l da olsa. O bat›-
maz. Sadece ‘soysuzlar›n yüzüne tükürün’ der. esast›r. Yoksa Kur’an zamana tabi olmaz. Zaman›n
l›ndaki dane-i hakikatler ve onun istinat etti¤i ihlas
Bediüzzaman flark vilayetleri ve Kürtlerin teali- do¤rular› da e¤rileri de vard›r. Bediüzzaman gele-
Rousseau’yu baflar›ya götürmüfltür.
siyle ilgilendi¤i kadar ve oranda ve belki de fazla-
* nekçi ve modernist de¤il, belki gelene¤e sayg›l› ve
s›yla ‹ttihad-› ‹slam’la ilgilenir ve Kürtlerin saadet-
1907 y›l›nda da benzeri yerel k›yafetleriyle Bedi- Kur’an ve Sünnete ba¤l› zaman› da ihmal etmeyen
lerinin ancak ‹ttihad-› ‹slam dairesinde ve Osman-
üzzaman da ‹stanbul semalar›nda görünür. Ve son- bir karakter ve müceddittir. Suriye’ye yola ç›kmadan
l› ittihad-› anâs›r›nda oldu¤unu görür. Bu görüflle-
ras›nda 1909 ve 1910 y›llar›nda ve akabinde ‹stan- önce 1910 y›l›nda Bediüzzaman ‹stanbul’dad›r. Son-
rini Münazarat adl› risalesinde ortaya koyar. ‹ki
bul’dad›r. Ona göre ‹stanbul bikarar olan bir flehir- ra bir rüya ve istikbalde bir ›fl›k görür. Bu rüyan›n ve
Mekteb-i Musibetin fiahadetnamesi gibi eserlerini
dir. Burada insan iliflkileri ‹spanyol nezlesi gibidir. ›fl›¤›n peflinde ve izinde bir ömür tüketir. Medrese-
de ‹stanbul günlerinde yazar. Burada Gazali gibi
Bediüzzaman dertlidir ve derdi de Hazreti ‹brahim tü’z-Zehra da bu gördü¤ü ›fl›k içindedir. ‹nflallah
bir buhran devresi geçirir ve bu buhran y›llar›nda
gibi misyonundan kaynaklanmaktad›r. Bediüzza- 1910 y›l›n›n yüzüncü y›l›nda bu rüyas› ‹stanbul se-
Darü’l Hikmet’ül ‹slamiyye azas›d›r ve dine olan
man ‹stanbul’da Rousseau gibi birçok çevre ve dost malar›nda ete kemi¤e bürünür ve istikbalde gördü¤ü
lakaytl›k onda bir buhrana neden olur. Bu buhran
edinir. Bunlar aras›nda çeflitli ülkelerden veya diyar- ›fl›k ve fecr-i sad›k ‹stanbul semalar›ndan tulu eder.
20. yüzy›l›n en büyük
15
Egemenlerin
Senarist din aç›s›ndan de¤erlendir- de esas›nda adeta Allah’›n
yönetmen mem mümkün de¤il. Çün- ayetleri gibi, yani fizik,
kü o konuda kendimi her- Cüneyt kimya, biyolojinin de kuru-
hangi bir flekilde ihtisas lu düzenleri oldu¤unu ve
statükosuna
sahibi hissetmem. Ama
flunu çok rahatl›kla söyle-
Ülsever bir Müslüman›n bunlarla
da ilgilenmesi gerekti¤ini
yebilirim ki, benim gö- söyleyerek, tarihsel olarak
bafl e¤medi
yazarı
lar›ndan biridir. Neden leflmesini teflvik etmifltir.
böyle söylüyorum, çünkü Müslümanlara Kur’an’› an-
Said Nursî'nin o güne ka- lamak kadar, fizi¤in, kim-
dar genelde dinlerde, özel- yan›n, biyolojinin de anla-
de de ‹slam dininde görülmeyen bir fiil açm›fl olma- fl›lmas› gerekti¤ini söyleyerek, Müslüman insanlar›
s›d›r. fiöyle ki: Dinler, özde de ‹slam, daha çok var- medeniyet seviyesinde daha öteye tafl›maya ve dün-
l›klar›n var olma nedenleri, yok olufllar›, daha do¤ru- yevi iliflkilerde de fen bilimlerinin nimetlerinden da-
su içlerindeki ruh ile ilgilenir ve bunlara aç›klama ge- ha fazla yararlanmas› için teflvik etmifltir. Bunun so-
Said Nursî'nin bende ça¤r›flt›rd›¤› en belir- tirirken, varl›klar›n mekanik faaliyetlerini adeta göz nucu olarak okullaflma olay›n›n ve fizik, kimya, ma-
gin husus, dinden devlete kadar hayat›n her ard› etmekteydi. Yani dinler aç›s›ndan varl›klar›n na- tematik vb. bilimlerin üzerine ihtisaslaflacak okulla-
Bediüzzaman’›n
alan›nda egemenlerin ve muktedirlerin statü- s›l davrand›klar› ve bu davran›fl biçimlerinden ne gi- r›n aç›lmas›na da ön ayak alarak, bence ‹slam dün-
kosuna bir gün bile bafl e¤meyen ve onu veri bi faydalar edilece¤ine dair bir görüfl veya görüfl al›fl- yas›nda yeni bir kap›n›n aç›lmas›na çok büyük kat-
kabul etmeyen bir dava adam› olmas›d›r. verifli yoktu. Halbuki Said Nursî, varl›klar›n meka- k›da bulunmufl bir insand›r.
kuflat›c› bir
“Ben Kürdistan da¤lar›nda büyümüflüm.
Kaba olan ahvalimi Kürdistan kapan›yla tart-
Soru: ...Said Nursî ‹slâm medeniyetinin Bat›
mal›, hassas olan medenî ‹stanbul mizan›yla
medeniyetine galebe çalaca¤›n› söylüyor.
tartmamal›s›n›z. Öyle yaparsan›z, maden-i sa-
vizyonu var
adetimiz olan Dersaadet’ten önümüze sed Ben Bediüzzaman’›n vizyonuna sahip de¤ilim.
çekmifl olursunuz; hem de ekser Kürdleri t›- Onun kuflat›c› bir ufku var. Gelece¤e yönelik ç›kar-
marhaneye sevketmek lâz›m gelir. Zira Kür- samalar yapabiliyor. Biz meselelere verili de¤erler
distan’da en revaçl› olan ahlâk, cesaret, izzet- üzerinden yorum getiririz. Onlar büyük vizyon sa-
i nefs, salâbet-i diniye, muvafakat-› kalb ve li- hipleri…
sand›r. Medeniyette nezaket denilen emr, on- Soru: Said Nursî hakk›ndaki görüflleriniz neler?
larca müdahenedir" fleklinde bafllay›p; Ben Bediüzzaman’›n büyük bir din düflünürü
"Bütün insanlar mecnundur. Fakat insan- oldu¤u kan›s›nday›m. Onun söylediklerinin, Tür-
lar›n arzu ve istekleri say›s›nca delilik çeflitleri kiye’de, özellikle laik kesimler taraf›ndan incelen-
vard›r. E¤er müdahene, temelluk, tazarru-u
sennurî, menfaat-› umumiyeyi menfaat-› flah- Hilmi meden hurafe ve irtica olarak alg›lanmas›ndan bü-
yük rahats›zl›k duyuyorum. Bediüzzaman büyük-
siyeye feda etmek akl›n muktezas›ndan adde- bir din bilgini ve önemli bir k›lavuz.
dilmek laz›m gelirse, flahid olunuz, ben o ak›l-
dan istifam› veriyorum. Divanelikle -ki, bence
Yavuz Soru: Sizin estetik vurgunuza Bediüzzaman
“Do¤unun yükselifli san'atla” olacakt›r tespitinde
bir mertebe-i masumiyet gibidir- iftihar ediyo-
bulunuyor…
rum” diyerek biten hitap ve itham›n› da hat›r-
‹flte teflhis bu! (Büyük bir hayranl›kla söylüyor.)
lay›p hiç unutmad›klar›m aras›nda saymam Zaman
gerekmektedir.
^
Haşmet
Babaoğlu etmek istemem
Beni bu soruflturmadan muaf tutman›z daha karfl›n Nursî’nin düflüncelerine ve do¤rudan kay-
anlaml› olur, diye düflünüyorum. Çünkü hemen naklar›na yak›n zamana kadar epeyce uzak kal-
akl›ma gelenleri s›ralamak hem Said Nursî’ye d›m. Belki vefat›n›n 51. veya 52. y›l›nda yap›lacak
Sabah haks›zl›k olur, hem de benim entelektüel formas- bir soruflturmada söyleyeceklerim olur, diye dü-
yazarı yonuma uymaz. Bizim topraklar›m›z›n ‹slami dü- flünmekteyim.
flün gelene¤ine çok uzun zamand›r aflina olmama Sevgiler, sayg›lar
Bediüzzaman’› dünyan›n düflünce
16
ufkuna tafl›mal›y›z
Bediüzzaman neden son yüzy›l›n en büyük düflü- söyleyifl biçimi) gelifltirebilme çabas›n›n kap›s›n› Be-
nürüdür ve Bediüzzaman'›n yapt›¤› fley nedir? diüzzaman anahtar›yla açabiliriz ancak.
Bediüzzaman'›n ayn› anda 4 ça¤›n adam› olmas› Medeniyetimizin solmaya yüz tutan dilini, bu di-
ve iki esasl› dil kurmas›d›r. Bediüzzaman, hem Os-
manl›'n›n son ça¤›n›n tan›¤›d›r; hem Türkiye ça-
Yusuf le hayat›n› ve hayatiyetini kazand›ran ruhu, ruh-kö-
künü kavrayabilmek ve yeniden üretebilmek için Be-
¤›'n›n tan›¤›d›r; hem ‹slâm tarihi ça¤›'n›n tan›¤›d›r,
hem de dünya ça¤lar›n›n tan›¤›d›r. Hem bütün ça¤-
Kaplan diüzzaman'› tan›mak zorunday›z.
Bir dil, t›pk› Bediüzzaman'›n iki dil'i gibi, bir me-
lar› tan›yan ve bütün ça¤lar›n tan›d›¤›; hem de bütün deniyeti ifade ediyorsa ve bir medeniyetin -bütün bo-
ça¤lar›n tan›¤› ve kendisine tan›k oldu¤u bir figür. yutlar›yla- ifadesiyse hakîkî bir dildir; ve o dil üzerin-
Bu, insana ne oldu¤unu hat›rlatan peygamberî den yeni yemifller devflirebilmek için yürünebilir ve
Yeni Şafak
sözü ve solu¤u yaflayan ve yaflatan âlim, ârif ve ha- yeni koridorlar aç›labilir ancak.
yazarı (Yeni fiafak, 04.07.2006)
kîm figürüdür.
Bediüzzaman, ancak âlim, ârif ve hakîm figürle- ***
rinin özelliklerini üzerinde bar›nd›ran bir kiflinin ya- (…) Bediüzzaman'›n üfledi¤i ruh, önce Türki-
pabilece¤i bir fleyi yapm›flt›r: ‹ki dil gelifltirmifltir. Bi- münhas›ran da tefsir, hadis, akaid, f›k›h, kelam, ta- ye'de, sonra da Nur Talebeleri'nin y›lmak bilmez
rinci dil, kendine mahsûs gelifltirdi¤i Türkçe'dir. Bu savvuf, felsefe, tarih, gramer, mant›k, lisan gibi ilim- cehdleri neticesinde bütün dünyada karfl›l›k bulma-
Türkçe, bugün Türkiye'de hiç kimsenin vâk›f olama- lerden müteflekkil bütün bir ‹slâm düflüncesi gelene- ya bafllam›flt›r.
d›¤› ama en fazla vukûfiyet kesbetmeye ihtiyaç his- ¤ini harekete geçirerek kurulmufl bir dildir. Dünya ve As›l yap›lmas› gereken fley, bundan sonrad›r: Be-
setti¤imiz muhteflem ve muazzam bir Türkçe'dir; hayat tasavvurumuzun kayna¤›n› oluflturan kavram- diüzzaman'›n gelifltirdi¤i medeniyet projesinin flifre-
hem etimolojik, hem lingüistik, hem de semantik ya- lar›m›z›n ‹slâmî bir düflünce inflas› ameliyesi ile flifre- lerini deflifre etmek ve bunu dünyan›n entelektüel uf-
p›s› aç›s›ndan sadece Bediüzzaman'a mahsus, sem- lenerek yeniden deflifre edilmesi çabas›d›r bu. kuna tafl›yabilecek yetkin düflünürler, sanatç›lar, ya-
Bediüzzaman, Osmanl›'dan Cumhuriyet'e geçifl zarlar yetifltirmektir.
bolik ve metaforik dünyas› son derece derin ve zen-
Bediüzzaman gibi sistematik düflünce üretmeyen
gin bir dildir ve Türkçe'nin bir an›t-eseri, bir flâhika- sürecinde düflüncesini kuran, hem ‹slâmî ilimlere,
ve ça¤›m›z›n Gazali'si olan büyük düflünürler, ancak
s›d›r. (…) hem de ça¤dafl dünyan›n bütün dünyay› büyük uçu-
bir yüzy›l sonra düflünce dünyas›nda tam olarak kefl-
Bediüzzaman'›n Türkçe'nin bir an›t-eserini, bir rumlar›n efli¤ine f›rlatan felsefî sorunlar›na derinle-
fedilebilirler. O zaman art›k gelmifltir. Bundan son-
flâhikas›n› ortaya koymas›n› sa¤layan as›l fley, kurdu- mesine ve vukûfiyetle vâk›f, tek ve son düflünürdür:
ra, Bediüzzaman'› ülkemizin ve dünyan›n düflünce
¤u ikinci dildir. Birinci dil, vas›ta'd›r; ikinci dil, va- Yani anahtard›r. Ve her bak›mdan anahtar ondad›r.
ufkuna ve idrakine sunmak zorunday›z.
sat'a aittir. Bu iki dil, birbiriyle kopmaz bir irtibat hâ- ‹slâm'›n kap›s›n›, ‹slâm düflüncesinin kap›s›n›, ‹s-
(Yusuf Kaplan, Yeni fiafak, 29.7.2006)
^ ^
Said Nurs›’ye
Türkiye’deki ‹slami önemli bir figür
düflünceye büyük kat- olarak karfl›m›za Japonya’nın Ankara
k›da bulunmufl bir dü- Emre ç›k›yor. Kendisine Büyükelçiliği Müsteşarı
hayran›m
^
flünür bir kere kendisi. onca fley yapanla-
Bu önemli. ‹kincisi, Aköz r›n kendileri ya da
toplumsal ve siyasi me- çocuklar› bugün
selelerle ilgilenen ve herhalde biraz pifl-
kendi ça¤›nda, kendi man olmufllard›r
Sabah
gününde, kendi yaflad›- diye düflünüyo-
yazarı
¤› y›llarda önemli öne- rum.
rilerde, tekliflerde bu- Toparlarsak; üç
lunan ve yol gösteren temel alanda, yani Said Nursî’nin ilginç ve s›rad›fl› hayat hikâyesi bende
birisi. toplumsal sorunlar, ‹slami düflünce ve insanla- derin bir hayranl›k etkisi b›rakt›. Türkiye’nin do¤u ucun-
da, taflra say›labilecek, k›rsal bir kesim olan Bitlis gibi bir
Üçüncüsü de, bugün k›saca Nurculuk ad›- r› bir araya getirerek bir hareket oluflturma aç›-
yerde dünyaya gelmesine ra¤men, böylesi genifl bir ufka
n› verdi¤imiz bir toplumsal oluflumun, cema- s›ndan çok önemli etkileri olmufl bir düflünür.
ve entelektüel birikime sahip bir âlimin yetiflmifl olmas›
atleflmenin kurucusu, yol göstericisi. Bugün de çeflitli cemaatlere ve inançtan ha- beni flafl›rtan fleylerin bafl›nda gelmektedir. Genellikle bir
Dolay›s›yla Türkiye tarihinde-özellikle reketle kurulmufl olan toplumsal örgütlenme- din adam› olarak tan›nan Said Nursî, bana göre din
cumhuriyet dönemini kastediyorum-her ne lere onun düflüncesi ›fl›k tutuyor. Sadece nur- adaml›¤›n›n yan› s›ra çok genifl bir ufka sahip ve di¤er
kadar itilip kak›lsa da-mezar›na yap›lanlar› cular olarak de¤il, di¤er kesimlerin de yarar- ilimlere vak›f olan ve ciddî önem veren, uluslar aras› tec-
zaten biliyoruz-, tüm bunlara ra¤men çok land›¤›n› görüyoruz. rübe sahibi bir bilim adam›d›r. Böylesi bir âlimin hayat›
boyunca eziyet çekmifl olmas› da beni hep flafl›rtm›flt›r.
(Yeni Asya, 31.1.2010)
Tek ç›kar yol
17
Bediüzzaman’›n reçetesi
Seyit
Haşim
Haşimi
Said Nurs›
Genel mânâda impa- önce Müslüman Kürtle- Senarist
ratorlu¤un gidiflat›n›, rin meseleleri ile yak›n- yönetmen
özel olarak da Kürt me- dan ilgilenip, çözüm
^
Muhammed
toplumsal bar›fl›
selesini temelden kavra- önerilerini en yüksek
yan ve fikir üretenlerden Akar makamlara kadar gö-
biri de Bediüzzaman türmüfltür.
temsil ediyor
Hazretleridir. Bat›n›n 100 y›l geçti¤i halde,
ilim ve teknoloji alanla- Bediüzzaman’›n Kürt
r›nda h›zl› yükselifli kar- Şeyh Said’in torunu meselesine iliflkin sundu-
fl›s›nda ‹slâm âleminin İnsan Hakları ¤u reçete tek ç›kar yol gi-
geri kalm›fll›¤› onu de- Sözcüsü bi görünüyor. 100 y›l
rinden üzüyor, düflün- sonra dönüp dolafl›p Be-
meye sevk ediyordu. Be- diüzzaman’›n önerdi¤i
diüzzaman, II. Meflrûtiyetin ilân edilmesi üzerine noktaya gelmek ne garip bir fley. Onca y›l sonra
fiark vilâyetlerini bafltan sona gezmifl, halk kesimi, Kürtler yine yokluk ve yoksulluk içinde. Milliyetçi Soru: …Said Nursî’nin bölge insan›n› bir arada
afliret reisleri ve ulema ile uzun görüflmeler yap- t›rman›fl›n Türkiye’yi getirdi¤i t›kanma ortada. Çö- tutmak için öngördü¤ü Medresetü’z-Zehra projesi-
ni nas›l buluyorsunuz?
m›fl, yeni idarî sistemin güzelliklerini, hürriyet ve züm olarak da do¤uda sosyal ve iktisadî kalk›nma
Sadece bölge insan› de¤il ki, bütün bir ‹slâm
meflrûtiyetin önemini anlatm›flt›. Kürt meselesi ile hamlesi bafllatmak, özgürlükleri ve demokrasiyi ge-
dünyas›na sesleniyor o proje. Bak›n benim hep söy-
ilgili özellikle üç temel mesele onun zihninde yer niflletmek bu meselenin halli için temel teflkil edi-
ledi¤im bir fley var. Bugün Kürt meselesinde konu-
alm›flt›r; cehalet, sefalet ve ihtilâf üzerinde durmufl yor. Yani Bediüzzaman’›n 100 y›l önce önerdi¤i
flabildi¤imiz fleyleri 20 y›l önce konuflabilseydik, bu
ve bu konularda çözüm önerileri sunmufltur. noktaday›z. Peki, kaybetti¤imiz onca y›l› geri geti-
mesele flimdiki kadar büyümezdi. Olmad› ve mese-
San’at, marifet, ittifak silâh› ile meselelerin hallo- rebilecek miyiz? Yitip giden onca can› geri getirebi-
En etkili Müslüman
le çok büyüdü. Medresetü’z-Zehra projesi ise bildi-
laca¤›n› söylemifltir. Özellikle e¤itim meselesi üze- lecek miyiz? Bari bir yüz y›l daha kaybetmeyelim…
¤im kadar›yla 1900’lerin bafl›nda dile getiriliyor. O
rinde durmufl ve flarkta bir üniversitenin kurulma- (Yeni Asya, H.Hüseyin Kemal’in röportaj›, proje olsayd›, hem Osmanl› son dönemde, hem de
s› hususunda büyük gayret göstermifltir. 100 y›l 3.02.2010)
düflünürlerden biri
Cumhuriyet döneminde Kürt meselesi hiçbir flekil-
de bu kadar büyümezdi. (…)
Soru: Said Nursî’nin Kürt meselesi konusunda
ne gibi bir de¤er tafl›d›¤›n› düflünüyorsunuz?
Sürekli olarak ortak de¤erler diyoruz de¤il mi?
Said Nursî bu ortak de¤erlerin bafl›nda gelir. Hem
Kürtlerin, hem Türklerin sayg› gösterdi¤i, sevdi¤i,
takip etti¤i bir isim. Daha da önemlisi o zaman Do-
¤u meselesi denilen Kürt meselesi konusunda so-
mut önerileri olan biri. Bu sorun daha yeni yeni
Said Nursî ‹slâm’›n öncü formu, diyalojik bafllarken, “Bir fleyler yapmal›y›z, yoksa gelece¤i-
(diyalo¤a aç›k), modernite, Bat› ve H›ristiyanl›k mizi kaybederiz” diyen biri. Bak›n somut bir örnek
ile müsbet hareketi ça¤r›flt›r›yor bana. Said bir vereyim: Baz›lar› biliyorsunuz, Kürtçe duyunca
Nursî’nin 20.yüzy›l›n en etkili Müslüman düflü- Ian sanki baflka bir dünyadan gelmifl gibi bak›yor. (…)
Said Nursî’nin medrese projesi gerçekleflseydi,
nürlerinden birisi oldu¤u flüphesizdir (tart›fl›l-
mazd›r). Onun düflünceleri küresel (global) Markham Kürtçe normalleflirdi ve hiç kimsenin ne Kürtlerle,
ne de Kürtçe ile sorunu olurdu. Kimse de kalk›p
Müslüman hareketini do¤urmufltur.
yanl›fl siyasetleri y›llarca uygulamaya kalk›flmazd›.
Said Nursî Kur’ân’a olan derin teslimiyeti,
(…) Kaç y›l geçmifl, (Said Nursî) hâlâ insanlar›n
Hz. Muhammed’e (asm) olan ba¤l›l›¤› ile yeni-
nezdinde muteber bir isim. (…)Türkiye’nin nor-
lenmesi, bar›fla ve diyalo¤a ba¤l› olan ‹slami for- Hartford
malleflmesini isteyen bir çizgiyi temsil ediyor. Daha
mu ile tan›mlanan öncü bir temsilcidir. ‹man› ve Seminary
aç›k söylersek, toplumsal bar›fl› temsil ediyor.
Kur’an’›
zekâs› Said Nursî’yi etkili (güçlü) bir düflünür (Yeni Asya, H. Hüseyin Kemal’in röporta-
yapmaktad›r. (Tercüme: Tuba Gürsül) j›,13.10.2009)
tefsir etti
tan›d›m ve onu 20. yüzy›l›n en
Müslüman düflünürü
da de¤erlendirmek biraz zor. Ancak bunlar›n hep-
sinde ortak olan bir fley var ki, hepsi de Allah'› ara-
d›klar› uzun bir hayat yolculu¤u sonunda, ‹slâmi-
yet'i tan›d›ktan sonra kendilerini, "bir insan›n ken-
dini evinde hissetmesi" gibi rahat hissetmifllerdir.
Sizce Müslüman ve H›ristiyanlar aras›nda ortak
noktalar nelerdir?
H›ristiyan ve Müslümanlar aras›ndaki en önemli
Röportaj: Umut Yavuz ortak noktalardan biri, Allah'›n iradesini yorumlay›fl
............................... biçimimize göre, yapabilece¤imiz en iyi flekilde Allah
Bediüzzaman Said Nursî ismi bat› dünyas› için ne
ifade etmektedir? Thomas yolunda hizmet etme arzumuzdur. Dinimizin pratik-
lerinde ve detaylarda bir çok noktada farkl›l›klar ta-
Said Nursî'nin sadece Bat› toplumuna de¤il mo-
dern ça¤da yaflayan bütün insanl›¤a çok önemli me- Michel fl›sak da, Allah'› bilmek, sevmek ve ona hizmet etme-
ye karfl› hissetti¤imiz derin arzu, gerçek H›ristiyanla-
sajlar› vard›r. Günümüz insanlar›n›n, din ve bilimi
r› ve Müslümanlar› birlefltirmektedir. Risale-i Nur
birbirine z›t görmeyen insanlardan bir fleyler iflitme-
eserlerinde, san›r›m 10. Söz'ün ‹kinci Hakikat k›s-
ye ihtiyac› var. Onlar›n duymak istedikleri fley günü-
Georgetown m›nda, Said Nursî flu ifadeleri kullanmaktad›r:
müz dünyas›nda Allah'a inanan aktif insanlar olma-
Üniversitesi "Hem, hiç mümkün müdür ki, o Rahmân-› Ra-
n›n mümkün ve gerekli oldu¤udur. Sadece inanan
bir insan olmak de¤il, ayn› zamanda Allah'› hayatla- hîm’in kendini tan›tt›rmas›na mukabil, imân ile tan›-
r›m›z›n merkezine koyan bir yaflay›fla sahip olmam›z makla ve sevdirmesine mukabil, ibâdetle sevmek ve
gerekiyor. Allah inanc›n› ve ona hizmet etmeyi haya- Thomas Michel kimdir? sevdirmekle ve rahmetine mukabil flükür ile hürmet
etmekle mukabele eden mü'minlere bir dâr-› mükâ-
t›m›z›n merkezine almazsak e¤er, bu ça¤da yaflayan
Prof. Dr. Thomas Michel S.J., ABD’nin Mis-
insanlar olarak küreksiz bir sandal gibi oluruz. Dal- fat›, bir saadet-i ebediyeyi vermesin?"... ‹man ile ta-
souri eyaletine ba¤l› St. Louis flehrinde 1941’de
galar bizi bir geri bir ileri atar durur. ‹flte Said Nursî, n›mak, ibadetle sevmek, rahmeti için flükretmek ve
do¤du. Felsefe ve ilahiyat disiplinlerinde yürüttü-
Allah inanc›n›n, adeta bizi do¤ru yöne sürükleyen onun ebedî saadet vaadini ümit etmek... Nursî, ben-
¤ü çal›flmalardan sonra, 1967’de bir Katolik ra-
kürekler oldu¤unu bize gösteriyor. ce burada çok veciz bir flekilde Müslüman ve H›ris-
hip olarak görev ald›. M›s›r ve Lübnan’da Arap-
Peki sizin dünyan›zda ‘Said Nursî’ ismi hangi ma- tiyanlar›n buluflabilece¤i ortak noktalar› göstermifl
ça ve ‹slamî araflt›rmalar konusunda çal›flt›. Prof.
nalar› ça¤r›flt›r›yor? Siz onu nas›l tan›yor ve tan›ml›- oluyor...
Fazlurrahman’›n yönlendirmesi alt›nda ‹bn Tey-
yorsunuz? Müslüman ve H›ristiyanlar ayn› Allah'a m› ina-
miye’nin yaz›lar› üzerine doktora tezini tamamla-
Modern dünyada Allah’a ibadet ve hizmet etme- n›rlar?
mas›ndan sonra, 1978’de Chicago Üniversite-
nin nedenlerini insanlara keflfettirmek için bir isim- Ben tam kanaat getirmiflim ve iman etmiflim ki,
si’nden “‹slam düflüncesi” alan›nda doktor unva-
dir Said Nursî. Modern seküler zaman Allah’› insan- Müslümanlar ve H›ristiyanlar ayn› Allah'a inan-
n›n› kazand›. Dr. Michel, 1978-1981 y›llar› ara-
lar›n bilinçalt›n›n uzak köflelerine itmeye çal›flt›¤›n-
s›nda Endonezya’n›n Yogyakarta flehrindeki Sa- maktad›r. Bu bizleri sevgiyle yaratan ilah›m›za, Hz.
dan, Nursî’nin yaflam boyu süren projesi zaman›m›z
nata Dharma Üniversitesi’nde ö¤retim üyeli¤i ‹sa (as)'›n "Baba" diyerek hitap etmifl olma inanc›,
insanlar›na Allah’› hayatlar›n›n merkezine nas›l ko-
görevinde bulundu. 1981’de Vatikan’›n Dinler bildi¤imiz anlamda biyolojik babal›k ya da zürriyet
yacaklar›n› göstermektedir.
Aras› Diyalog Konsülü’nün Asya Masas›’na ta- anlam›nda anlafl›lmamal›d›r. Ancak ve ancak meca-
Ankara Üniversitesi’nde ders verirken, Said
yin edildi. 1988’de Vatikan’›n ayn› departman›- zi olarak Allah'›n bize olan merhametinin bir baba-
Nursî’yi ilk defa ö¤rencileri sayesinde duydum. O
n›n bölüm baflkan› oldu. 1994-1996 y›llar› ara- n›n evlad›na olan merhameti gibi olmas›n› temsilen
zamandan beri Risale-i Nur’u tan›d›m ve okumakta-
s›nda, merkezi Tayland’›n baflflehri Bangkok’ta anlafl›labilir. Biz inan›yoruz ki, Yahudilerin de Müs-
y›m. Nursî’yi 20.yüzy›l›n en büyük hakiki Müslü-
bulunan Asyal› Piskoposlar Konferanslar› Fede-
man düflünürlerden birisi olarak görmekteyim. Da- lümanlar›n da inand›klar› Allah bizim inand›¤›m›zla
rasyonu’nun Ekümenik ve Dinler Aras› ‹liflkiler
ha ötesinde, ben onu Allah dostu ve kendim ve di¤er ayn› ilâht›r.
Ofisi’nin (FABC-OEIA) genel sekreter yard›mc›-
insanlar›n çok fley ö¤renebilece¤i bir isim olarak gör- Peki bir Müslüman'›n Hz. ‹sa'n›n (as) peygam-
s› olarak hizmet gördü. Ayr›ca Roma’daki Dinler
mekteyim. berli¤ine iman etti¤i gibi, bir H›ristiyan da Hz. Mu-
Aras› Diyalog ‹çin Cizvit Sekreteryas›’n›n genel
Bildi¤iniz üzere, modern dünyada bilhassa 11 hammed'in (asm) peygamberli¤ine inanabilir mi?
sekreterli¤i ve de Asyal› Piskoposlar Konferans-
Eylül'den sonra ‹slâm'›n imaj› ne yaz›k ki terör ile efl- Bir H›ristiyan için Hz. Muhammed'in (asm) pey-
lar› Federasyonu’nun ekümenik sekreterli¤ini yü-
de¤er olarak alg›lanm›flt›r. Ancak bildi¤imiz gibi ‹s- gamberli¤i meselesi, bir Müslüman için Hz. ‹sa'n›n
rütmüfltür. Halihaz›rda ABD'deki Georgetown
lâmiyet özünde bu de¤ildir. Sizce insanlar ‹slâm'›n (as) peygamberli¤i meselesine nazaran daha karma-
Üniversitesi'nde ö¤retim üyeli¤i yapmaktad›r.
gerçek bar›flç›l yüzünü nas›l görebilirler? fl›k ve zor bir meseledir. Bunun sebebi ise, Hz Mu-
‹nsanlar›n ‹slâm'›n bar›fl ve kardefllik dini oldu- Allah'›n yoluna götürecek ve Allah r›zas› için yafla- hammed'in (asm) do¤umunun, H›ristiyanl›k kutsal
¤unu anlamalar›, ancak ve ancak ‹slâmiyeti hayat›n- metinlerinin yaz›l›fl›ndan çok sonra vuku bulmas›d›r.
yabilece¤i bir yol aramaya bafllam›fllard›r. ‹flte ça¤›-
da tam düstur edinmifl insanlarla karfl›laflt›klar›nda Nitekim Katolik Kilisesi daha bugüne kadar Hz.
m›zda bir çok insan, ‹slâmiyet'in özünde, hayatlar›-
mümkün olabilir. Bu insanlar›n, hoflgörülü olan ve
n›n her aflamas›nda uygulayabilecekleri, Allah'›n ira- Muhammed'in (asm) risaleti hakk›nda kesin ve net
hayat›n› bar›fl içinde yaflamaya adam›fl Müslümanlar
desine ve iste¤ine uygun kapsaml› ve flümullü bir bir aç›klama yapmam›fl, kural koymam›flt›r. Bunun
ile do¤rudan bir iliflki ve diyalog içine girmeleri ge-
program bulmaktad›r. manas› fludur ki, Katolik H›ristiyanlar kendi anlay›fl-
rekmektedir. Ça¤›m›z›n insan› bu tür Müslümanlar-
Yap›lan baz› araflt›rmalara göre ‹slâmiyet'i seçen lar› ve tercihlerine göre Hz. Muhammed'i (asm) bir
la karfl›laflmad›¤› sürece, medyada gördükleri önyar-
insanlar›n bir ço¤u kad›nlardan olufluyor. Halbuki peygamber olarak kabul etmekte serbesttirler. Be-
g›lara ve hurafelere inanmak durumunda kalacak-
lard›r. biliyoruz ki, biraz da medyan›n kötü propagandas› nim flahsî kanaatim ise, yüce yarat›c›m›z Allah'›n,
Bütün dünyada özellikle de Avrupa'da Müslü- yüzünden bat› dünyas› için ‹slâm'da kad›n imaj› ol- Hz. Muhammed'i (asm) insanlar› tek olan Allah'a
man nüfus giderek artmakta. Sizce neden bu insan- dukça olumsuzdur. O halde bu kad›nlar neden ‹slâ- ibadet etmeye ça¤›rmas› için görevlendirmifl oldu¤u-
lar ‹slâmiyet'e ilgi duyuyorlar? miyet'i seçiyor? dur. T›pk› antik ça¤da yaflam›fl Edessal› (bugünkü
‹slâmiyet'i seçmifl olan ve benim tan›d›¤›m kad›n- fianl›urfa) Patrik Timothy'nin söyledi¤i gibi söylüyo-
Uzun süre boyunca seküler bir toplumun içinde lar›n hepsi birbirinden farkl› sebeplerle bu dini seç- rum: "Muhammed'in yürüdü¤ü yol peygamberlerin
yaflayan insanlar art›k bundan bunal›p, kendilerini mifl kiflilerdi. Bunlar›n hepsini tek bir kategori alt›n- yoludur..."
19
dünyan›n genel jeopolitik görünümünü anlam- ça¤›nda imana ve yüce Kur’ân’a hizmetle efl
land›rmaya tak›ld›¤›m zamanlarda Bediüzzaman anlaml›.
Said Nursî’nin ilk olarak “Hutbe-i fiamiye” isimli Üstad Bediüzzaman Said Nursî ilham eseri
Nazeema eserini okuma imtiyaz›na erifltim. olan Risale-i Nur’u modern asr›n soru sorarak
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hutbe-i ö¤renmeye çal›flan zihinleri için yazd›. Ancak
Ahmed fiamiye’de bu ça¤›n ruhsal ve sosyo-politik sebepli delil ve argümanlarla tatmin olan zihinlere
hastal›klar›n›n canland›r›c› ve keskin bir analizini Üstad Said Nursî bütün delilleri yüce Kur’an’dan
yap›yor: Keder ve umutsuzluk, ihtilaf ve husumet, alarak mükemmel bir flekilde cevap verdi.
Güney Afrika Cum. zorba yönetim ve sosyal uyum eksikli¤i. Üstad Üstad Said Nursî bu dünyaya Risale-i Nur
Başkan Vekili Bediüzzaman Said Nursî bu derin yaralara gerek- ad›nda fevkalade bir hazine b›rakt›. Bunun ispat›
Parlemento Memuru
li olan ayd›nlat›c› ve sa¤lam çözümü öneriyor: olarak Afrika k›tas›n›n en güney noktas›ndaki bu
Ümit ve do¤ruluk, devaml› kardefllik ve sosyal kad›n›n da dâhil oldu¤u dünya üzerindeki mil-
hayatta müzakere. yonlarca kifli flevkle Risale-i Nur’u okuyor. Üstad
Röportaj: Zübeyir Tercan
Bediüzzaman Said Nursî ismi sizede hangi Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur’u, be-
..................................
manalar› ça¤r›flt›r›yor? nim hayat›m› geri dönülmesi mümkün olmayacak
Bediüzzaman’› nas›l tan›yorsunuz?
Benim için Bediüzzaman Said Nursî ismi, flekilde sonsuza dek de¤ifltirdi.
Bu ülkede baflka bir resmî tabu da Said Nursî… Tabiî ki. ‹man tazelemeye hepimizin ihtiyac› var
Cumhuriyeti, meflrûtiyeti, parlamenter sistemi sa- ve Risâle-i Nur Külliyat› iman tazelemek için bire
vundu¤u halde devlet Said Nursî’ye neden bu kadar Hakan bir. Üstad›n Türk-Kürt beraberli¤i konusundaki fi-
tepkili?
Tek parti dönemindeki tepki, her fleyden evvel Albayrak kirleri ve gayretleri ile meflveret ve flûrâya yapt›¤›
vurgular da çok önemli. Bunlar do¤ru dürüst bilin-
din düflmanl›¤›ndan kaynaklan›yordu. ‘Din terakki-
ye manidir’ diyerek imana savafl açan kadrolar, ima- seydi, bunlar›n mânâ ve ehemmiyetleri idrak edilsey-
n›n ihyas› için canla baflla çal›flan Said Nursî’ye el- di, ülkemiz her halde daha güzel bir ülke olurdu.
Yeni Şafak
bette difl bileyeceklerdi. Çok partili dönemde ceberut Devlet Said Nursî’yle ne zaman bar›flacak dersi-
yazarı
laiklik biraz yumuflad›, din düflmanl›¤› irtifa kaybet- niz? Bu konuda yap›lmas› gerekenler neler?
ti, ama Said Nursî’ye tepki sürdü. Said Nursî’nin TRT’de Bediüzzaman’›n hayat›n›, mücadelelerini
cumhuriyetçi olmas› fayda etmedi, zira ona düflman
bunda Bediüzzaman’›n pay› büyük. Cenâb-› Hakk ve çekti¤i çileleri anlatan bir dizi -belgesel yahut dra-
olanlar genellikle cumhursuz bir cumhuriyet istiyor-
ganî ganî rahmet eylesin. ma- güzel bir bafllang›ç olacakt›r. fiükür ki, art›k
lar ve fakat Said Nursî cumhuru temsil ediyor.
Said Nursî sizce Türkiye’nin siyasî ve sosyal ha- Entelektüel veya ayd›n dedi¤imiz kimselerin ço¤u böyle bir fley imkâns›z görünmüyor.
yat›na nas›l etki b›rakm›flt›r? Said Nursî’nin düflüncelerini bilmiyor. Bu Türki- (Yeni Asya, H.Hüseyin Kemal’in röportaj›,
Bu ülke hâlâ ‹slâm ülkesi diye an›labiliyorsa, ye’ye bir kay›p olarak geri dönüyor mu sizce? 8.3.2010)