You are on page 1of 2

Bu hikaye küçük bir fare hakkındadır. Bir zaman küçük bir fare varmış. Köyde yaşardı.

Evi bir
ağacın içindeydi. Küçük fakat güzeldi. O küçük köy faresi tüm gün çalıştı, bahçeyi temizledi,
sebze ve meyveler yetiştirdi vesair…

Bahar idi. Hava sıcak ve güneşliydi. Her taraf yeşildi. Her renkte güzel çok çiçekler vardı. Orman
zor uzun bir kıştan sonra canlandı.

Bir sabah köy faresi etraftaki boş fındık kabuklarını süpürüyordu. Birisini gördü. Yoldan aşağı
doğru geliyordu. Kuzeniydi. O şehirde yaşıyordu.

Merhaba kuzen dedi şehir faresi. Şehirden bıktım. Köyde biraz dinlenmek istedim ve buradayım.
Tatilimi seninle geçirebilir miyim?

Hoş geldin evime dedi köy faresi. Seni görmekten muyluyum. Benimle kalabilirsin. Zevk
alacağını düşünüyorum. Kuzenini küçük evine götürdü. Konuşacak çok şeyleri vardı. Fakat gece
vakti köy faresi iyi uyuyamadı. Çünkü şehir faresi gelip onu uyandırdı.

Problem nedir kuzen? Diye sordu köy faresi. Neden uyumadın.

Kuzenim dedi şehir faresi. Üzgünüm fakat uyuyamıyorum. Senin saman şilten çok rahat değil.
Oda çok küçük ve karanlık. Bundan dolayı korkuyorum. Köy faresi bnları duyduğuna çok üzüldü.

Senin için ne yapabilirim kuzen? “Bir mum yakacağım ve odana koyacağım” dedi üzülerek köy
faresi. Çünkü o kuzeninin rahat etmesini istiyordu. Fakat bir şey yapamıyordu.

Ertesi gün köy faresi çok meşguldü her zaman ki gibi. Küçük meyve ve tohumları topluyordu.
Onları kış için saklıyordu. Biraz da odun yapmak için eski ağaçları kesti.

Gel bana yardım et dedi kuzenine. Fakat şehir faresi çalışmak istemiyordu ve ellerini kirletmek
istemiyordu.

Üzgünüm dedi. Burada çalışmak istemiyorum. Biraz yürüyüp temiz hava alacağım. Köydeki
hayatın nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum. Belki bundan sonra seninle kalabilirim.

Öbür gün köy faresi kibar olmak istedi. İşimi bitirince piknik yapabiliriz dedi. Güzel bir piknik
sepeti hazırladı. Biraz peynir, kek ve meyve koydu. Ormanda güzel bir yere gittiler. Köy faresi
çimenliğe bir kumaş serdi ve her şeyi üzerine koydu. Çok mutluydu. Çünkü kuzeninin geçen
geceyi unutup sevineceğini düşündü.sonunda şöyle dedi: gel kuzen öğle yemeğimizi yiyelim.

Önce iyiydi. Yemeye ve konuşmaya başladılar. Şehir faresi şehirdeki hayatıyla ilgili bazı
hikayeler anlattı. Gelecekle ilgili planları hakkında konuştu. O sırada şehir faresi korkuyla
bağırdı. Aman allahım. Bu da ne? O büyük yeşil bir çekirgedir. Kekin üzerindeydi. Sakin ol. O
sadece bir çekirge. Bir şey yapmaz dedi köy faresi. Ve yemeye devam ettiler. Fakat Birkaç
dakika sonra şehir faresi tekrar bağırdı. Bir inek çalıların arasından onlara bakıyordu. Yüzünde
bir gülümseme vardı. Şehir faresi kaçmaya başladı. Eve gidiyorum dedi. Sen de benimle gel.
Şehirdeki hayat çok güzeldir. Seveceksin.

Köy faresi bavulunu topladı ve kuzeniyle şehre gitti. Şehir çok büyük ve ilginç idi köy faresi için.
Çok şaşırmıştı. Çünkü her şey köydekinden farklıydı. Uzun binalar, arabalar, sokaklarda insanlar
ve özellikle de gürültü.

Uzun bir seyahatten sonra evdeydiler. Bu bizim otuma odamız. Bak masada çok yiyecek var.
İstediğini yiyebilirsin. Koltuğa otur, çok rahattır dedi şehir faresi.

Sonra şehir faresi köy faresini onun odasına götürdü. Köy faresinin odası çok güzeldi. Büyük bir
yatak vardı. Yastıklar ve yorgan çok yumuşak ve temiz görünüyordu. Vay be. Ne kadar güzel
dedi köy faresi. Evet öyledir. Burada hiç iş yoktur kuzen. Tüm gün uyuyabiliriz, lezzetli
yiyecekler yiyebiliriz ve oyun oynayabiliriz diye anlattı şehir faresi.

Şüphesiz eve geri gitmek istemiyeceksin.. Odam seninkinin yanında. Bir şeye ihtiyacın olursa
beni çağırabilirsin.

Bir şey yiyebilir miyiz kuzen dedi köy faresi. Çok açım. Tamam dedi şehir faresi. Haydi mutfağa
gidelim. İstediğini yiyebilirsin. Yiyebildikleri kadar yiyecek yediler. Sonra köy faresi yorulduğunu
fark etti. Çünkü bu onun yaşadığı en uzun gündü. Yatağa gitmek istiyorum. İyi bir uyku çekmem
gerektiğini düşünüyorum dedi köy faresi.
Şehir faresi köy faresini odasına götürdü. Elbiselerini değiştirip uzandı yatağa. Çok rahattı ve
gözleri kapanmak üzereydi. Fakat ayağa sıçradı. Çok araba vardı sokakta ve korkunç gürültü
yapıyorlardı.

Şehir faresi çok yorgundu ve tekrar uykuya dalmaya çalıştı. Fakat imkansızdı. Sokak lambaları
ve trafiğin gürültüsü onu tüm gece uyutmadı. Bu nedenle şehir faresini çağırdı ve dedi ki
uyuyamıyorum. Yatağım çok yumuşak. Çok gürültü ve sokak lambası var ve çok keskin. Şehir
faresi şaşırmıştı. Peki halının üzerinde uyuyabilirsin haydi pencereyi kapatalım dedi. Yapacak
başka bir şey yoktu. Bu nedenle köy faresi zorla uyuyabildi.

Köy faresi sabahleyin erken uyandı. Şehir faresinin odasına gitti ve onun uyuduğunu gördü.
Etrafa baktı ve kuzeninin uyanmasını bekledi. Sonunda şehir faresi uyandı. Haydi kahvaltı
yapalım dedi. Mutfağa gittiler. Masada çok yiyecek vardı. Fakat hepsi de ev sahiplerinin
artıklarıydı.

Sorun değil diye düşündü köy faresi. Önemli olan yiyecek bulmaktır. Yemeye başlar başlamaz
köy faresi korkunç bir sesle bağırdı. Bir kedi, o bir kedi. Panik yapma. O bu evde yaşıyor. Eğer
güzel yiyecek yemek istiyorsan bazı riskleri almalısın dedi şehir faresi. Köy faresi çok
korkmuştu. Çok teşekkürler her şey için. Fakat ben eve geri dönüyorum dedi köy faresi.

Ertesi gün köy faresi eve döndü. Belki lüks içinde yaşamak iyiydi fakat huzur içinde yaşamak
daha tehlike içinde yaşamaktan daha önemlidir.

Sonunda o evindeydi. Yatağı sertti fakat hiçbir tehlike yoktu. Onun üzerine uzandı. Yüzünde
büyük bir sevinç vardı. Kuzenimi ziyaret etmek güzeldi dedi kendi kendine. Fakat yaşamak için
ev gibisi yok. Ve küçük evinde ama huzurlu evinde mutlu bir şekilde yatmaya gitti.

You might also like