You are on page 1of 183

SCHOPENHAUER

Toplu Eserleri

DN ZERNE

DN ZERNE

Arthur Schopenhauer
(d. 1788, Danzig - . 1860, Frankfurt am Main)
nl Alman filozofu. 1813'te Jena'da ber die vierfache Wurzel

des Satzes vom Zureichender Orunde (Yeterli Sebebin Drtl K


k) adl bir tez savundu ve 1818'de byk eseri Die Welt als Wil

le und Vorste/lung'u (sten ve Tasarm Olarak Dnya) yaymland.


Berlin nivesitesi'nde doent

(l 820)

oldu; 183 l 'de retim yeli

inden ayrlarak Frankfurt'ta mnzevi bir hayat yaad; alayc ve


nkteli eserleri arasnda, ber den Willen in der Natur (Tabiatta ra
de stne) (1836), ber die Freiheit des Menschlichen Willens (n
san radesinin Hrriyeti stne) (1839), Die beiden Qrundproble

me der Ethik (Ahlakn ki Temel Meselesi) ( 1841), Parerga und Pa


ralipomena (1851) yer alr. ki eseri de lmnden sonra
yaymland: Hayatta Saduyu stne zdeyiler ve Dnceler ve
Paralar.
Schopenhauer felsefesi, hem Kant idealizmine hem de Nint filo
zoflarna dayanr. Btn doktrinini, zneyi de nesneyi de kapsa
yan tasavvur (Vorstellung) ve irade gc kavram stne kurar.
Dnya bir tasavvurdur yani o aklda tasavvur edildiinden baka
bir ekilde dnlemez (idealizm). Schopenhauer, bu fenomen
ler dnyasnn dayanana, "irade" (isten) adn verir ve her kuv
veti bir irade olarak grr (iradecilik). Bu irade varlklarda, yaa
ma istei veya yok etme sebeplerine kar direnme ve onlara ha
kim olma eilimi olarak belirir. Zeka bile yaama isteinin hizme
tindedir; bununla birlikte, insan, her yaantda ve abada ktlk
ve acnn bulunduunu anlaynca, yaama isteinden kendini ge
ne zeka yoluyla kurtarabilecektir. Bu, hayat artlarnn karamsar
bir analizidir ve Schopenhauer, kendisine n salayan keskin ze
kasn ve ac belagatini bu konuda ortaya koymutur. Ona gre,
inkar eden cinsel perhiz, tutkularla isteklerin grltl alayan
n kurutan ilecilik yoluyla yaplmaldr. Schopenhauer'in ahlak,
insanlarn zdeliinden ileri gelen acma duygusuna dayanr.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

eviren:
Ahmet Aydoan

Say Yaynlan
Schopenhauer /Toplu Eserleri 7

Din zerine
zgn ad: Parerga und Paralipomena,
Bd.

il: Kap. VV: ber Religion

Kap. V: Einige Worte ber Pantheismus


ISBN 978-975-468-831-3
Sertifika No: 1 0962
Yay n Haklar Say Yaynlar
Bu eserin tm haklar sakl d r. Yaynevinden yazl izin alnmakszn
,sm e n veya tamamen a l nt yaplamaz, hibir el,ilde kopyalanamaz,
oalt lamaz ve yaymlanamaz.
Yayn Ynetmeni: Asl Kurtsoy Hsm
eviren: Ahmet Aydoan

Bask: Kurti Matbaas


opkap-istanbul
Tel: (0212) 613 68 94
1. Baslu: Say Yaynlar, 2009
2. Bask: Say Yay nlar, 2011

Say Yay nlar


An kara Cad. 22 / 12

TR-341 1 O Sirkeci-stanbul

Telefon: (02 2) 5 12 2 1 58
www.sayyayincilil,.com

Faks: (021 2) 5 2 50 80

e-posta: say@sayyayincilik.com

Genel Datm: Say Datm Ltd. ti.


Ankara Cad. 22 / 4

TR-31> J 1 O Sirl-1eci-stanbul

Telefon: (0212) 528 7 54

Faks: (0212) 5 2 50 80

e-posta: dagitim@sayl-1itap . com

online sat: www.saykitap.com

NDEKLER

SCHOPEN.HAUER, f'eLSl!.rn ve

DlN. ..................................7

DN OmRlrm
Bir Diyalog

. . .. . .. .. .. . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . ... .. .. . ... . . . . .. . .. ... .. . . ... .. 61

inan ve Bilgi
Vahiy

..

.....

............

.............

119

.......... ...............

121

........ . . .......... . . . ...................... . . . .........................

Hristiyanlk zerine
Eski ve Yeni Ahitler
Mezhepler

PAl'fmlZM

....... . . . . . .

ve

123

. ....... . . . . ........... . .. . . .......... ......... . . . .

......... . . . . . . .................. . . .................

... ....... .......... . .

. . . . . .......

. .............. .

147
163

DN. ZERNE BIRM. SZ

Teizm zerine

...........

Panteizm zerine

........ ...........

.........

. .
.

... . . . ......

........ . . . .

. 175

...... . . . . . .......................... ........

177

SCHOPENHAUER, FELSEFE
Willlam

ve

DN*

M. Salter

ffarvard Theological Review, c. 4, s. 3, (Temmuz 1 9 1 1 ) , s. 27 1 -310.


(Bir sunu yazs iin bir hayli uzun olduundan makalenin tamam
buraya alnmamtr, tam metni iin Say Yaynlan UFikir Mimarlar"
dizisi iinde yaymlanan uSchopenhaueru kitabna baknz. Metinde
ve dipnotlarda yer alan keli parantez iindeki aklama ve notlar
evirmene aittir.)

Schopenhauer'in teolojiyle temasndan sz etmeye


cret ederken aklmdaki tabirin daha geni anlam, bir
bakma eylerin ilk ilkelerine dair akla dayal inceleme gi
bi bir eydir. Kastettiim Schopenhauer'in teolojinin me
gul olduu ayn temel sorulara ilgi duyduu ve yaygn (ve
ya en azndan) tarihsel teoloji retileriyle karlatnlabi
lecek grlere sahip olduudur. Hatta teolojinin-her ne
kadar teoloji (ya da onun belli trleri) kukusuz felsefenin
(veya onun belli trlerinin) gz ard edecei nverileri ka
bul edebilirse de-felsefenin karsna yerletirilmekten
ok onun zel bir formu olduu bile sylenebilir. Teoloji
nin zmeye alt mahrem ve kkleri derinlere uzanan
glklerle uramayan bir felsefe kolay kolay felsefe is
miyle anlamaz. Bir felsefe, szgelimi Nietzsche'ninki gi
bi, teoloji kart bile olabilir ama yine de, hatta daha da
fazla, teolojiyle karlatrlabilir.
Schopenhauer'in genel dnya gr grece idealist,
fakat mutlak realisttir. Maddi olan fenomenaldir, fakat
dnyann nihai gereklii insann duygu veya bilgisine
bal deildir.1 Nihai gereklik iradedir-bilincin (ister
kendi ister bir gzlemcininki) onunla zorunlu deil, an
cak gelip geici bir ba vardr. Bilincin ilevi tamamen
pratik veya pragmatiktir:2 o bir eylem klavuzu (veya Schopenhauer'in bu konuyla ilgili grn Monist, Ocak, 9 'de

yaymlanm "Schopenhauer's Type of ldealism" balkl makalem


de ele alm ve ayrntl olarak incelemitim.
2 Burada Philosophical Review, Mart, 1 91 O'da yaynlanm "Schopen
hauer's Contact with Pragmatism" balkl makaleme atfta bulun
mak isterim.
9

Arthur Schopenhauer

Din

zerine

) olarak belli koullar altnda ortaya k.ar, iradenin


amalarna ulamasna-yani snrlar dahilinde, nk ira
denin nihai tatmini iin doas gerei imkanszdr-hiz
met eder. fakat irade igdsel olarak ve bilinsizce ha
reket edebilir ve inorganik. ve alt organik. dnyalarda,
hatta hayvanlarda ve insanlarda da hatr saylr lde
byledir. liaddizatnda bilincin pratik-pragmatik bir rol
den daha fazlasn oynamaya alt zamanlar olur;
eyleri pratik kullanmlarndan bamsz olarak, varol
duklar haliyle grmeyi dener. Bu kar gzetmez (Selbs

tlosigkeit) tecesss ve safi tefekkrden felsefe ve sanat


doar. Fakat felsefe ve sanat nadir rnlerdir-bunlar an
cak mstesna kimselerin ve nadiren kymeti bilinmi
olanlarn elinden gelir. Aslnda hepimiz ender ve mutlu
anlarda bunlarn getirdii ulvilik ve neeyi paylaabiliriz;
ama temelinde bizler akl deil iradeyiz ve gnlerimizin
mterek seyri iinde paymza den doamzn icap
ettirdii eylerdir.

I. NSAN DOASI RETS

rade olmak-dnyay sadece onun nda grp yo


rumlamak (felsefe) deil, fakat insann kendisinin (tecr
be-felsefeden ya da herhangi bir zihinsel etkinlik.ten
ok farkl bir ey) irade olmas ne anlama gelir?
Schopenhauer bu soruyu btn dnya ile ilgili olarak
sorar, fakat fiilen tecrbe olarak iradenin biz insanlar
iin ne anlama geldii, aratrmasnn nplannda yer
alr; sadece burada bu soru dorudan cevaplanabilir, n
ki sadece kendimizi dorudan biliyoruz, hayvanlar, bit
kileri ve elementleri ancak muhakeme ve karm yoluy
la bilebiliyoruz.

Schopenhauer, felsefe ve Din

Elbette soru gayet kiisel bir sorudur; yreimize ve


iliimize kadar iner. Cevabn ho ya da tatmin edici
olacana dair bir gvencemiz de yoktur. oumuz ken
dimize dair dnmektense neredeyse her eyi yapma
ya-ellerimizle almaya, seyahat etmeye, kitap oku
maya, hatta matematik ya da felsefi sorunlar zmeye
istekli grnrz; bunun nedeni acaba kendimizde ho
olmayan bir ey sezinlememiz midir? Her neyse, kendi
mize imdilik Schopenhauer'i klavuz kabul ederek biz
yine de b u soruyu soralm.
irade, der Schopenhauer, istek ya da ihtiya duyulan
eyden kaynaklanr-istein yahut ihtiyacn kendisi ho
olmayan bir duygudur. O bir eyin yokluu ya da yok
sunluu anlamna gelir ve bu ac vericidir-dolaysyla
bir anlamda irade ya da en azndan istemenin kkeni
acdadr-ve edimsel isteme acdan kurtulmaktr. Ve is
tediimiz eye eritiimizde ve belki de uzunca bir m
cadeleden sonra, duyulan tatmin ya da haz geicidir
ona sahip oluruz ve ardndan elimizden uar gider. Evet,
o ilkesel olarak, menfi bir eydir, der Schopenhauer, ve
artk

ac

iinde

olmadmzdan

fazla

bir

anlam

tamaz; ac verici istek yahut ihtiya artk yoktur-hep


si bundan i baret. Platon , der, hazzn menfiliini fark et
miti ve buna sadece iki istisna getirmiti, ho kokular
ve ruhi neeler. 3 Ve biri tatmin edildiinde ayn trden
bir bakas, ve er ya da ge, ayn geici ve menfi neti
ceyle, ortaya kar. Bu ekilde ihtiyalarn ard arkas
kesilmeyen zinciri ardnda srklenir grnrz, nasl
ki aklama aray iindeyken akl da sebeplerin ka
nlmaz ve sonu gelmez ardklna kaplrsa-Scho
penhauer her iki ardklk yahut silsilenin de bezdirici
olduunu dnr.
3 Platon, Devlet, IX, s. 264.

il

-------

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Eer bir an iin yeni bir ihtiya ortaya kmaz ise, da


ha da mutsuz bir duruma deriz, hibir ey bizi megul
etmedii iin bir boluk duygusuna, can skntsna kap
lnz; bir ey yapabilirdik, ancak yapacak bir ey yoktur
bezginliin, bitkinliin, Langeweilein sebebi budur. Bu
ihtiyacn kendisinden daha katlanlmaz bir durumdur ve
yle anlar olur ki ondan kurtulmak iin alnan nlemler
beyhudedir. Ve bylece irade bu ikisi arasnda salnp
durur; bir yandan ihtiya ve acnn atei iinde, dier yan
dan bezginlik ve can skntsnn penesinde kvranr.
ihtiyalarn kimisi tutkulara dnr; bunlar her eyi
nlerine katp srkler, hatta akl perdeler, bilinci bo
up susturur-cinsel hazlar bilhassa byledir. Dehalar
da bunlar hisseder, der Schopenhauer; gklere ykse
lirler ve ardndan dnyevi drtler karlarna kar ve
aa derler. Schopenhauer'in niversite gnlerinde,
hi kukusuz ksmen bu fenomenle ilgili olarak, hayat
akl ve iimizdeki ezeli-ebedi olann hayvani olanla, az
saydaki parlak, mutlu hayat anlarnn aldatc zevkin bu
naltc saatleriyle huzursuz, ac verici bir atmas ola
rak tasvir ettiini grrz. Yeryz-ruhunun asas insan
larn zerine ar biimde biner-ve Schopenhauer'in
kendisi bunu hissediyordu. 4 Nitekim sonradan daha se
rinkanl ve daha nesnel tarzda, genel olarak istek yahut
ihtiyalar hakknda sylenmi olan eyin onun iin nasl
bariz biimde geerli olduunu gsterdii cinsel ak
zerine bir blm yazd;5 o acyla balar ve doyumla so
na erer--doyum esas itibariyle arzunun yatmasndan,
geici olarak snmesinden ibarettir.

Schopenhauer' e

4 Kr. J. Volkelt, Arthur Schopenhauer (Leipzig, 3. Bask, 1907),

s. 45-46.
5 "Metaphysik der Geschlechtsliebe'', Werke (Frauenstadt ed.), c. ili,

s. 5 1 1 -523 (Trkesi iin "Schopenhauer Kitapl" dizisinin ilk ki


tab olan Aka ve Kadnlara Dair kitabna baknz).

Schopenhauer, Felsefe ve Din

gre hayatn ana gereinin (irade sz konusu olduu ka


daryla) ac olmas btn bunlarla uyum iindedir. Bu
mspet eydir. Altmz ho eyler artk zevk vermez
olur; fakat ac eylerin verdii ac kesilmez. Sahipken en
byk iyinin-salk, genlik ve zgrlk-nadiren
farkndayzdr; ama hastalk ve yallk byle deildir.
Ho ve haz vericiyken saatler ok abuk geiverir; ac do
luyken dakikalar gemek bilmez. ok deerli olan haz
daha nceki bir acya karttr; daha nce sylendii gi
bi kimi zaman zevkimiz acdan uzak olmaktan biraz faz
lasdr.
htiyalardan ve onlarn tatmininden sz ettik; fakat
bunlarn doyurulmad zamanlar da olur-ve ite bura
da yeni bir tecrbe tr ortaya kar. htiya straptr ve
onun tatmini mspet deil sadece menfi bir eydir; fa
kat kar gelinmesi, engellenmesi daha da ktdr. Ve
bu az ya da ok insannn kaderidir. Kimilerinin, belki
birounun veya oklarnn istekleri karlanmaktan da
ha ok engellenir. Onlar sadece yaarlar, yalnzca varlk
larn

srdrrler-hayatn zenginliini ve doluluunu

tecrbe edememelerinden hi sz etmiyoruz. Zaruret


hayatlarnn bir gn olsun yakalarn brakmaz, dolay
syla onlarn dnce ve tefekkrn hazlarn tatmalar
na izin vermez. Schopenhauer aikar ki bizim kalabalk
lar dediimiz kitlenin iler acs durumunu keskin biim
de hissediyordu. 6 Zenci klelerin durumundan, fabrika
lardaki iilerin , gnde on, on iki, on drt saat altr
lan krpecik ocuklarn durumundan sz eder. Bu veya
benzeri eyler milyonlarn kaderidir. Onlarn hayatlar
hayatta kalma mcadelesinden pek farkl deildir. Ve ar
dndan m cadele ettikleri ey-l m-sonunda anszn
6 Werke, c. il, s. 368; J. Volkelt, op. cit., s. 9'da on alt on yedi yala

rndayken Fransa seyahati esnasndaki dnceleriyle karlatnn.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

yakalar onlan; nadiren de olsa kimi zaman bezginlik ve


umutsuzlu ktan glerek karlarlar onu.
Hatta hayatta baarl olarak adlandrlanlar, yksek
mevkidekiler bile her zaman istediklerini elde edemez
ler ve korku, endie ve sknt az ya da ok onlarn da
peini brakmaz. Dndaki ta, kafadaki i huzurun g
vencesi deildir; masumlar ve iyiler de aksi tesadflerin
ve hak edilmemi ktlklerin kurban olur; Opheliala
nn, Desdemonalann, Cordelialarn ne kusuru vard? di
ye sorar Schopenhauer. Aynca oklarnn bana gelen
kazalarn ve hakszlklarn tmnden kurtulmay baar
sak, kendilerini btnyle mutlu addeden aznln iin
de yer alsak bile bu ancak ksa bir zaman iin byledir
er ya da ge en mtevaz iiyle ayn kaderi paylaacak
ve istesek de istemesek de leceiz.
Evet, Schopenhauer daha ileri gider. Ona gre lm
de normal olmayan, sadece iradeye deil akla da kar
olan bir ey; acda, acnn her trnde normal olmayan
ve akla kar bir ey vardr. Hazza dair sorular sormayz,
fakat ac-neden olsun,

neden kanlmaz olsun o?

Onun kk bir zerresi her eyin tadn karmaya yeter.


O kyas kabil olmayan bir ey-ne kadar olursa olsun
hazla dengelenemeyen bir eydir. Binlerin mutluluu,
der Schopenhauer, tek bir ruhun strabn ve strap
iinde lmn dengeleyemez. Gerekte varolandan
yz kat daha az strap olmu olsayd bile srf strabn
varl b u dnyay lanetlemeye yeterdi. Eer dnya ku
sursuz, amac kendinde bir ey (Selbstzweck) olacaksa
onda strap--ve lm olmamaldr. 7 Dil tuhaf ve abart
l grnebilir, o ada ruha btnyle yabanc bir ide
alizmi seslendirir; ancak yine de arkasnda derin bir ha
kikat gizlidir.
7 Werke, c. III, s. 662.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

Fakat insan sadece istemez ve strap ekmez--o ey


lemde bulunur: Nasl davranr o? Birbiriyle iliki iinde ey
lemde bulunan varlklar olarak nasl varl klarz biz?
Schopenhauer dnyada kar gzetmez insanlarn oldu
unu sorgulamaz, gerek ahlaktan kuku duymaz: fa
kat onun dncesine gre bu insanlara ve byle bir
ahlaka her yerde rastlanmaz. Hatta zaman zaman ger
ek ktln, garazkarln, kt niyetin8 var olduu
nu kabul eder; ve doru eylemlerimizin byk blm
nn hukukun ve umumun kanaatinin etkisinin sonucu
olduunu dnr. Bencil olmayan sevgiye, hesapsz,
kendiliinden adalete nadir rastlanr; bunlar hayatn
olaan seyri iinde beklediimiz eyler deildir, grd
mzde arr mteessir oluruz; Hamlet'in syledii
gibi, "drst olmak bu dnyada on binlerin iinden se
ilmi olmaktr."9 Hukuk ve idarenin, yani rgtlenmi
gcn zorlamas kendiliklerinden byle olmayacak bu
insanlar ksmen doru olmaya ve oklarnda frsat bu
lur bulmaz depreen vahilii dizginlemeye zorlar. Do
al olarak insanlar bencildir ve yaptmz i anlamala
rna bal kaldmzda bile onlar elimizden geldiince
kendi lehimize evirmenin yollarn ararz. Bu i dnya
snda bildik alldk bir durumdur; herkes kendi kar
nn peindedir; bir zmre elde edebildii kadar ok c
ret, bir bakas kar, bir bakas faiz, bir bakas kira ge
tirisi ister. iktisat politikamz kiisel karn farkl du
rumlarda takip ettii yasalar izlemekten baka bir ey
yapmaz; eer insan ideal olarak adil ve kar gzetmez
8 Werke, c. ili, s. 393, .398; bununla herhangi bir kazan beklentisi
ierisinde olmakszn srf bakalanna zarar vermenin ve strap ek
tirmenin aray iinde olma hali kastedilir. C. il, s. 429-4.30'daki
psikolojik aklamay karlatnn.

9 Werke, c. il, s. J 91. Theognis'in yeryznde gerekten drst ve


gvenilir bir gemi dolusu insan bulamazsnz anlamndaki dizeleriy
le (8.3--86) karlatnn.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

olsayd , bir bilim olarak genel karakteri kiisel kar bir


ilke olarak kabul etmesine bal olduu iin b u i ktisat
politikas parampara olurdu. Dolaysyla toplum, zel
likle sanayi toplumu bir karlar savadr: bellum om

nium contra omnes.


Bir zamanlar iddet yaygn , sonu klelikti; iddet
azald iin savan da kesileceini d nmemeliyiz.
Schopen hauer ayn derecede gl bir sava silah ola
rak kurnazla dikkat eker ve hatta onun gten daha
az saygn bir silah olduunu dnr. 10 Gene de ister
kiiler ister zmreler yahut snflar arasn da olsun bu
m cadelede, bu savata birbirimize zarar veririz; evet,
insann bana gelen en ciddi ktlk ve belalarn en ba
ta gelen kayna, der Schopenhauer, yine insan n kendi
sidir (bu yargnn gerek anlamn daha sonra grece
iz): hama hamini lupus. Kant'n, kendisiyle elitii
iin b i r doa yasas olarak dnlmesini b ile imkan
sz grd hakkn yerine gcn hak.imiyeti, gerekte
der Schapenhauer, doada-sadece hayvanlar alemin
de deil insanlarn d nyasnda da grdmz cari ve
tabii yasadr; toplum byk lde varolduu haliyle,
sadece dnsel o larak. deil fakat fiilen de, kendi
kendisiyle elien byle bir eydir.

Sokrates lme

mahkum edilir. Mesih armha gerilir; insann karakte


ristik zellii bu tr ilerde ifadesini bulur. Bu adan
Schopenhauer d nyay Dante'nin cehennemiyle kar
latrr-u farkla ki burada insann kendisi hemcinsle
rinin eytandr; ve Schopenhauer baeytan yzbin
lerce insan birbirine kar saf tutturup sonra da "ine
o Werke, c. ll, s. 394-399, kr. s. 428. Lakadaimonia'ya eli olarak

gnderilen Atinalnn konumasyla karlatnn: "i nsanlar haksz


la iddetten daha fazla gcenirler, nk birisi denk birinin el
de ettii haksz kazan gibi grnr, dieri stn birinin kar ko
nulmaz gcdr" (Thukydides, 1, 7 7 ) .

Schopenhauer, Felsefe ve Din

doduunuz ey strap ve lmdr, yleyse ate an


birbirinize top ve tfeklerle" diye baran d nya fatih
lerinde bulur. Ve onlar, der, bunu yaparlar11 (anlalan
dnyada eytanlar kadar ahmaklarn d a olduunu d
nr).
Bu muazzam, pervasz bencilli kten baka, her gn
lrnrlatmz uysal, basit bencillik vardr. ou kimse,
diye dnr Schopenhauer, kendi yaknlarndaki insan
larn strap iinde olduunu bilir, fakat bunlarn strab
n hafifletmek ya da dindirmek iin hibir ey yapmaz,
nk bu onlarn kendi adna nefislerinden feragatte
l)Ulunmalarn gerekli klar. Bir yabancyla karlasak,
ilk dncemiz "Bize bir yarar dokunabilir mi?" olur.
eer dokunmazsa onunla zel olarak ilgilenmeyiz. Dier
yandan, bir bakasndan bilgi ya da tavsiye istediimiz
de eer onun bu konuda yle veya byle bir kar oldu
unu anlarsak ona kar btn itimadmz kaybederiz.
Byk lde bencil ya da kiisel karnn peinde ko
an varlklarz; bu ho bir manzara deildir ve bunun bi
lincinde olmak (aldanmayan bir bilince sahip olduu
muzda) da ho deildir.
Bu da bizi bir baka noktaya gtrr: Schopenhauer
biz insanlarn byk lde kendi kendini aldatan var
lklar olduumuzu savunur. Bakalarnn gznde iyi g
rnmeyi isteriz-sradan insan bakalarnn kendisi hak
knda ne dndyle ilgilendiinin yars kadar kendi
1
sinin ne olduu ile ilgilenmez 2 ve bu dnyadaki birok
Werke, c . lll, s. 663; kr. c . iL s. 383, "Woher denn anders hat

Dante den Stoff zu seiner Holle genommen, als aus dieser


unserer wirklichen Welt?"
2 Schopenhauer'in Volkelt op. cit. s. 264-265'de zetlenmi "rit
terliche Ehre" grn karlatrn; ayrca insanlarn yzlerine
geirdii (erdem, yurtseverlik, din) maskeleri ve zellikle nezaket
maskesi-evet hatta zaman zaman "Freude und Glck" maskesi
ile ilgili gr iin bkz. a.g.e., s. 268-269.

17

----

Arthur Schopenhauer

Din zerine

kanklm ve ou perianln nedenidir, fakat (daha k


ts) kendi gzmzde de iyi grnmeyi isteriz, dolay
syla kendimizi kendimizden gizleriz, gerek saiklerimi
zin stn rteriz, kendimizde bir kusurun olmadn

dnmeyi severiz'3-nk utan kadar naho bir ey


yoktur. Zaman zaman bakalarnn kmsemesine kat
lanabiliriz-fakat kendi kendimizi hakir grmek katlanl
maz bir eydir ve buna izin vermektense her eyi yap
may ve dnmeyi gze alrz. Bu tr bir varlk, teolog
larn diyecei gibi, yapp ettikleri kt olduu iin k
tan ok karanl seven bir varlk ne kadar zavalldr!
Hi kukusuz Schopenhauer gerek insan doasna
dair gurur okayc bir gr sunmaz, ve bu gnmzn
gler yzl liberalizminden ok eski teolojik grlerle
ve Yeni Ahit'le uyum iindedir. Fakat bir eyin gurur ok
ayc ya da ho olmamas onun gerekten uzak olmas
n gerektirmez. Schopenhauer eylerin nce bu vahim
yann dnrken sradan ahlaklardan aynlr ve insan
dnyasn cehennemden balayarak tasvir eden Dan
te'nin yolunu tutar. Ve o farkl bir yol tutmann bir ei
tim yanl olduunu dnr ve ocuklara dnya hak
knda ho bir resim sunma siyasetini, onlarn genel ola
rak takip edilen d sturlarn drstlk ve erdem olduu
nu dnmelerini salama yntemini sorgular. ocuklar
er ge gerei renecekler ve o zaman retmenleri
hakknda hi de iyi eyler dnmeyeceklerdir der; n
ce drstlk ve itenliin rneini sunarak, "Dnyann
ktlk iinde yzdn; insanlarn olmalar gerektii
gibi olmadklarm; dolaysyla yanltlmaya, kandnlmaya
frsat vermemelerini ve daha iyi olmaya almalarn"
sylemek daha iyidir.
13 Wir betrgen und schmeicheln Niemandem durch so feine

Kunstgriffe, als uns selbst." Werke (Grisebach ed.), c. 1. s. 386,


kr. 421; c. iV, s. 459 d.; c. V, s. 215 vd.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

Ve imdi, mcadele ettiimiz eylerin fani, iindeki


her eyle birlikte zamann gelip geici oluu szn et1 limiz btn olgularn tesindedir-ki bu irade tecrbe

sinin onu nesnel olarak dnmekten ne kadar farkl ol


duunu gsterir. Dnyann saf fenomenallii, iindeki
her eyin d benzeri karakteri Schopenhauer zerinde

lerin etki brakm olmaldr. eyler vardr ve yoktur

Mezmurlarn ve Marcus Aurelius'un baz pasajlar bir ke


ara braklacak olursa bu olgunun Schopenhauer'in ka
leme ald satrlardan daha etkileyici tasvirini bulmak
wrdur. Sanki ruhu ebedi olan aram ve onu bulamam
nibidir.14 Gerek olan sadece mevcut olandr ve o da iin
deki her eyle birlikte geip gider. 15 Schopenhauer bir
<,:ocukken bile bunu hissetmitir. Bu kendisi ile annesi
arasndaki miza ztlnn temelini oluturuyordu ve d
iincelerini belli bir hzn ve kasvetle renklendiren de
6
buydu. 1
On be, on alt yanda fransa'dayken ykntlarn zi
yaret ettii Nimes'deki arenadan gelip gemi olan bin
lerce insan dnm; Toulon'da devrim ncesinin se
alet iindeki krek mahkumlarnn neesiz ve umutsuz
hayatn zihninde canlandrm; Lyons'da daha birka yl
nce meydana gelmi olan Devrimin sald dehet ve
korkuyu imdi infaz yerlerinde sregiden ve bunlarla hi
ilgisi olmayan i ve kouturmalarla karlatrmtr.
"Akl almaz," diye yazmt, "zaman kudretiyle en canl
ve en korkun izlenimleri nasl da yok etmektedir". Ve
bu seyahatler esnasnda onun Milton'dan, zamann hk
mnden ka zlemini dile getiren bir iir tercme etti14 Kr. "des Menschengeistes, der gerade weil er so verganglich ist,

das Unvergangliche zu seiner Betrachtung wahlen sollte", Werke,


c. ili, s. 505.
15 Mevcut olann varl "ein silites Sterben"dir, Werke, c. il, s. .367.
1 6 Elbette anne ile oulun arasn aan sadece bu deildi; ayrntlar
iin bkz. Volkelt, s. 1 .3- 1 6.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ini gryoruz. 17 nk eer eyler gelip geici ise, on


lara gnl vermemizin ne yarar vardr? "Bir sonraki an
da artk var olmayan, bir d gibi btnyle kaybolup gi
diveren ey hibir ciddi abaya demez," diye yazar
Schopenhauer.

18

Unutmamalyz ki o mcadele etmeden ve mcade


le edilen eyi elde etmeden-yani irade asndan-sz
eder; felsefi veya sanatsal, irade-siz tefekkrden, ger
ek ahlaki eylemden deil, ki bunlarn her ikisi de bizi
neelendirir ve deiime tabi, fani dnyadan btnyle
uzaklatrr. iradenin abalarnn boluu ona gre d
nceninkinden daha fazladr, o bir his ve sandan iba
rettir. Bunca zahmete girer, bunca emek sarf ederiz,
sonunda ne geer elimize? diye sorar. Elde ettiklerimiz
elde etmeyi umduumuz eyler deildir. Bu konuyu bil

hassa

onur

ve hretin aldatc zyle ve cinsel cazibe

nin yanltc doasyla ilgili olarak geniletir; ve genel


olarak hayat, diye dnr, beklentide tecrbedekin
den daha parlaktr. 1 9 Fakat bundan daha fazlas, eyle
rin eritikten veya elde ettikten sonra devam etmeme
sidir. Hayatn kendisi de byledir. Onun iin nasl da a
balarz! oumuz iin en bata gelen iyidir o, onun iin
her eyi veririz-peki nedir o? insanlarn ou iin emek,
zahmet, endie, sukutuhayal. Schopenhauer kleleri,
fabrika iilerini, ocuk iileri grr; ve dokuma tezga
h banda oturmann, ayn mekanik ileri gnde on, on
iki, on drt saat tekrar tekrar yapmann nefes alma ay
rcal iin ziyadesiyle pahalya mal olduunu d
nr. 20 Ve elde edilen kazancn maliyeti karlayp kar 7 Volkelt, s. 9; kr. "Nachlass" (Grisebach ed.), c. iV, s. 365.
a Bunu Volkelt aktarr, s. 26 1 .
19 Bkz. Volkelt s. 262-267.

20 Hayat "ein Geschaft, dessen Ertrag bei weitem nicht die Kasten
deckt"tir (Volkelt tarafndan aktarlr, s. 245).

Schopenhauer, Felsefe ve Din

l<madn sorar. 21 Ayrca bunca zahmetle kazandmz


layat ok abuk kaybederiz. nsan sadece lm hak
h.nda ak bir fikre sahiptir-ve geri kalanlardan ak bi
)mde daha duyarl ve daha dncelidir; ve bu yzden
c'iliim korkusu insann, hepsinden nemlisi yksek insa
n yakasn brakmaz. On yedi yandayken anszn,
Schopenhauer bize syler (daha sonra yazar), vaktiyle
l\uda'nn hastal, yall, strab ve lm dnr
l.cn varoluun strap ve sefaletiyle ilgili genliinde his
.... dmi olduu ayn duyguya kaplmtr.
Schopenhauer

btn bunlarda insann

dnyadaki

yazgsnn ve karakterinin daimi zelliklerini yakalad

dnr. nsann ok fazla deitiine ya da deie

' eine inanmaz. nsann gelecei konusunda idealist ya

la topyac deildir. Aslnda, insanlarn btn ihtiyala

karlanm, hedeflere ulalm ve topya burada ger

<,:cklemi

olsayd,

korkun

bir Langeweifn balayp

alamayacan-evet sonunda mcadele ve ihtiyac

yeniden balatacak ar bir nfus artnn ortaya kp


<;kmayacan sorar. 22 Hatta topya kalc olsayd bile in
'->anlar hala lecek, dolaysyla bu yeryznde gerek do
yum yine imkansz olacakt. Fakat bu uzak ihtimallerle
uAramamz iin bir sebep yok.
Schopenhauer her eye karn, son yllara kadar genel

larak dnyann da dnd gibi, insan zerine ok

fazla dnr. nsanlk tarihinde ilerleme dncesi gibi


l ir eye ne kadar nadir rastlandna zannediyorum Sir
l lcnry Maine iaret etmiti. Bunun bir batl uydurmas ol

duu sylenebilir. Ne Platon'un haberi vard bundan, ne


< le Aristoteles'in. Ne de grnrde Hristiyanlk byle bir
eyi tanr-en azndan Mesih'in "nsan geldiinde (yani
1 1 "Nachlass", c. IV, s . .350 .
."2 Werke, c. il, s. 1 1 .3-1 1 4.

------

21

-------

Arthur Schopenhauer

Din zerine

yeryz tarihi son noktasna eritiinde) yeryznde


inan bulacak m?" diye sorduunu grrz ve Yeni
Ahit'te bildiimiz ekliyle tasvir edildii zere, geli yava
yava gelierek mkemmellemi bir eyi selamlamak
deil, fakat kty iyiden ayrmak ve deitirilemez bir
yargy tesis etmektir. nsann yava yava, hi durmadan
mkemmeliyete doru ilerledii tasavvurunun gemii
belki de iki yzyl bile bulmaz. Schopenhauer bunun bir
yanlsama olduunu dnr. O duraan diyebileceimiz
bir insan grne sahiptir. Nesiller birbirini takip eder,
fakat byk lde ayndrlar. nsan belli deimez nite
liklere sahip olduu iin, byk lde dierleri-may
mun, aslan, herhangi bir aa yahut bitkiibi bir tr
dr. Gittike daha mkemmel mee aalarna ya da da
ha mkemmel aslanlara doru bir ilerleme yoktur; gide
rek daha mkemmelleen insan diye bir ey de olamaz.
Byle bir gr insan hayatn anlamndan yoksun b
rakmaz, fakat anlam deiime urar. Bir ara artlar elve
rilidir ve mkemmel bir aa ile karlarz. Dolaysy
la uygun artlarn bir araya gelmesiyle nadir zaman ara
lklarnda (grece mkemmel) insan trnn mkem
mel rnekleriyle karlarz. nsan hayatnn anlam bu
rnekleri vcuda getirmesinde aranmaldrbunlar za
mann tayapraklardr; fakat bunlar zorunlu olarak za
mana bal evrim denen eyin sonunda grnmezler,
orada burada, artlar elverili olduunda ortaya kar
lar. 23 Schopenhauer'in aklnda felsefi ve sanatsal deha2.3 Schopenhauer

felsefesindeki "aristokratischer Zug" ve onun


"aristokratischindividualistische Erlsungsphilosophie"siyle ilgili
olarak kr. Volkelt, s. 3, 303. Nietzsche'nin "stninsan" retisi
nin hareket noktasnn burada sakl olduuna iaret edilebilir;
Schopenhauer'den aktarr (Werke, c. il, s. 266, "Taschenausga
be"): "die Menschheit soll fortwahrend daran arbeiten, einzelne
grosse Menschen zu er-zeugen-und dies und nicht Anderes sonst
ist ihre Aufgabe."

Schopenhauer, Felsefe ve Din

ya sahip insanlar, ve ermiler ya da azizler vardr. Scho


penhauer insan ilikilerinin genel yapsnda bir deiim
beklentisi iinde deildir. Bir anlamda "varolanlann t
mnn kendisine doru hareket ettii ok uzak bir Tan
rsal hadise"yi kabul etse bile, bu dnyevi bir hadise de
fiildir. insan tekleri (din deitirmeyle karlatrlabile
cek bir buhran bir tarafa) esasl biimde deimez; ey
lemleri az ya da ok deiebilir ama karakterinin ilkele
ri deil. 24 Deiimler bilgidedir, iradede deil; bir ta par
as ne kadar altna dnebilirse kt insanlar da o ka
dar iyiye dndrlebilir; kedi, fare yakalama drtsn
ne kadar kaybederse bir kimse bencilliine de o kadar
ikna edilebilir ya da bundan vazgeirilebilir. Schopen
hauer insanlarn karakterlerinin makul dncelerle tel
,inde, ricada bulunarak, yalvararak yakararak vb. dei
ebileceine inanmann ocuka olduunu dnr;25
bilgi artabilir, fakat hepsi bundan ibarettir. Dolaysyla
toplum kkl ve esasl biimde deimeyecektir. Bencil
liin devam edeceini ve muzrln srdreceini bek
lemek gerekir; kalabalklar yine kendilerini feda edecek
ve strap ekeceklerdir ve ancak serbest vakit, deha iin
frsat byle doabilir. nsann yeryznde payna den
yine byk lde yanlsama ve sukutuhayalden ibaret
olacaktr; hastalk, yallk ve lm mukadder akbet
'1.4 Werke, c. il, s. 347. Karakter, sylemeye bile lzum yok, yava ya

va geliip tam ifadesini ancak hayat sreci ierisinde bulabilir;


fakat geliim deiim deildir.
25 Werke, c. il, s. 359; kr. c. il, s. 320, "Die Tugend wird nicht ge
lehrt, so wenig wie der Genius, vd.; aynca s. 434. Theognis'in
429-438 dizeleriyle karlatrn: "Bir ocuu dnyaya getirip ye
titirmek iyi ilkeler alamaktan daha kolaydr. Ahmak.lan ak.llla
trmann ya da ktleri iyiletirmenin bir yolu imdiye dek buluna
mamtr; . . . ne retilirse retilsin bu kty iyiletirmeye yet
mez''. Bu dizeler hem Platon hem Arlstoteles tarafndan iktibas
edilmitir (Symonds, The Oreek Poets, c. L s. 26.3-264).

Arthur Schopenhauer

Din zerine

olarak hcila herkesi bekleyecektir. Dahilerin herkesin na


diren tadabilecei mutlu anlan olacak ve lmsz eser
ler reteceklerdir; kendini unutan, nefsini inkar eden,
seven ve hizmet eden ermi neeyi bilebilir, fakat

im

Orossen und Oanzen insanlk bugn naslsa byk l


de yine yle olmaya devam edecektir.

26

Okur belki de insan dnyas hakknda btn bunla


rn yeterli olduunu syleyecektir. Fakat Schopenhau
er'in doayla ilgili gr daha rahatlatc deildir. Do
ay gzlemlemek, eylerin idealarn grmek, grnen
her eyin gzelliini hissetmek baka bir ey-f akal
bizzat onlar gibi olmann nasl bir ey olduu baka bir
sorudur. Tek bir anlamsz eilimle ebediyen den ya
da dmeye alan bir ta olmak nasl bir eydir? Ne
mutlu ona ki bilinsiz! diyebiliriz. Uan, saknan, birle
en, ayrlan u kpr kpr kimyasal elementler, frlayan,
srayan, tslayan u elektrik kvlcmlar, dur durak bil
meksizin didinip duran ve hep yenilen, kalc hibir ey
youramayan, srf onlarn da geip gittiini grmek iin
hep eskilerin yerini alacak yeni eyler douran, asla bir
hedefe ulamakszn, bireyler kadar trlerin de kaybol
duunu grmeye mahkum ve ellerinden kan son kal
c rnlerin yerinde yeller eserken zamana tahamml
etmek zorunda olan u yaamsal gler olmak nasl bir
eydir? Bandan mukadder sonu bilmedikleri-insan26 Schopenhauer bir yerde durumu daha da umutsuz hale getiren

a priori dnceler dile getirir. Hatta kusursuz zekalar bile, der,


zaman iinde dnyay tketecektir ve o zaman yenilik eksikliin
den dolay dnyay skc bulacaklardr. Dnya yalnzca iradenin
tezahr olduu iin kapal bir dnyadr. "Weil niimlich das We
sen aller Dinge im Grunde Eines ist, so ist aile Erkenntniss dessel
ben nothwendig tautologisch; ist es nun ein Mal gefasst, wie es
von jenen vollkommensten lntelligenzen bald gefasst sein wrde;
was bliebe ihnen brig, als blosse Wiederholung und deren Lan
geweile, eine endlose Zeit hindurch?" Bu Schopenhauer dnce
sindeki en karanlk noktadr.

Schopenhauer, felsefe ve

Din

c l. l\smi bilince ulaanlar hari-hi bilmedikleri iin

ldk.i de mutludurlar! Ve bu, aa hayat formlar ara


.claki grnrde kanlmaz atma hakknda hibir
'.W.Y
a

sylemiyor.

Schopenhauer,

Darwin'in kafamza

hluu eyleri daha nce biliyordu ve varlklarn bir

llini tketerek ayakta lmldklar, her yrtc hayvann


l ljcrinin canl mezar olduu ve hayatn-kanlmaz
"olar byle bir lm olan-btn bir diziye borlu ol

d11!\U

bir dnya ruhunda bir tr dehet uyandrm ol

; l d

Vahi bir hayvan, hatta avn yakalayan bir

l;yvan, bir tr korkun gzellie sahiptir-sanat bunu


.h sk ele alp iler; fakat byle bir hayvan olmak-bu
i tarafa. onun av olmak nasl bir eydir? Bu dn
e neredeyse midemizi bulandrr ve insanlar bu tr

.,a-.ylerin cereyan ettii ve neredeyse kural haline geldi

qi hir dnyann mmkn en iyi dnya olduunu syle


dil\.lerinde Schopenhauer cevap verir: Sama, apak
lir samalk. 21 nk ne yanndan bakarsanz bakn

lwp byle grnr: Hayvanlar ksmen birbirleriyle bes


l'.nirler; insanlar ksmen hayvanlarla beslenir; birbirle
iyle beslenmeyen hayvanlar veya insanlar da daha

;adaki akrabalar olan bitkilerle beslenir; bitkilerin


IH'.ndisi canavarca bir itihadr, sessiz sedasz topra ve
suyu tketirler. insan toplumunda bu denli yaygn olan
l\;rdelikten uzak mcadele btn dnyaya hakimdir

' cr yerde karmza kan a bir iradedir; ve hepsi tek


v'. ayn trden olduundan Schopenhauer onu Grek ef

;anesinin ocuklarn yiyen,


hyestes'ine benzetir.

yani kendi etini tketen

fnsan dnyasnda ne kadar de

qlme ve ilerleme varsa daha aa dnyada da o ka


lar vardr; ebediyen aslan bir aslan, kaplan bir kaplan,

ylan bir ylan olarak kalr.


.'/

Werke, c. Ill, s. 667 .

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Schopenhauer'in grd biimiyle dnyann-yani


irade-siz bir aklla gzlemlendii ve dnld bii
miyle deil. fakat tecrbe edilen, hissedilen biimiyle
dnyann-onun bir paras olarak bilinen haliyle dn
yann genel hatlar byledir. Btn grnmlerinin arka
snda dnya iradedir ve bu genel hatlaryla sylemek ge
rekirse iradenin doas ve yazgsdr.
Browning feryat eder,
"All's right with the world;"28
Schopenhauer cevap verir, "Bu dnyada bozuk ve ku
surlu olan bir ey var," ve belki de Schopenhauer en de
rin insan bilincine yaklar. Hayatn mutsuz ya da kt ya
nyla ilgili abartlarn inkara lzum yok: Szgelimi hazzn
menfi bir ey olduunu sylerken ayrm gerek olmaktan
ok akademik grnr; iradenin hibir zaman tatmin edil
meyeceini sylerken, bu onun zerine eilen herhangi
bir dnceden ok onun snrszln artrabilir. Mil
yonlarn strap iinde olduklarn sylerken onlarn strap
ekmek zorunda olduklarn syleyebiliriz; ilerleme yok
derken ilerlemenin olup olamayacan sorabiliriz; bencil
lik ve mcadelenin varolduunu sylerken sevgi dolu ve
neeli ibirliinin olup olmayacan sorabiliriz. Fakat va
rolduu haliyle dnyann bozuk ve kusurlu olmas, ne
olursa, olabilirse, olacaksa olsun, derin ve esasl biimde
bozuk ve kusurlu olmas farkl bir meseledir ve dnyann
byk dinlerinden kimisini-szgelimi sadece Budach
deil, fakat tarihsel Hristiyanl da skntya sokan bir g
rtr. Olmas gerektii gibi olmayan eyler vardr, ama
yine de vardrlar. Bu naho bir elikidir. ama yine de on
da, daha dorusu bu iki nermenin ilkinde, insanda en
28 (: Dnyada her ey yerli yerinde.)

Schopenhauer, Felsefe ve

Din

ytiksek olan ey ifadesini buluyor olabilir. Kusursuz bir


< lfi nya hakknda Schopenhauer belli belirsiz de olsa bir
1 11\re sahip olmam olsayd varolduu haliyle bu dnyay
asla eletirip mahkm edemezdi-ve dier yandan eer

hiz, dnyay tatminkar buluyorsak bu ancak bizim idealiz


ninizin aa dzeyde ya da tkenmi olmas sayesinde
c

>labilir. Bu her zaman byle olmutur. Mesih'e dnyann

evcut kraJiklarn kendisine bir karanlklar vadisi gibi


steren gklerin melektu dncesiydi. i nsann mev
c ut hayatn bylesine hazin ve ackl hale getiren Sakya

nouni'nin ne hastaln, ne yalln, ne strabn, ne de


lmn olduu mmkn bir dnya durumu tasawuruy
ctu. Aynca nda gerei grd ideal, insann iinde
onu dntrebilecei ilham uyandrabilir. Kahraman, s
lahat, kurtarc olan iyimser deil, idealist kimsedir. i n
sann iyilemesine katkda bulunanlar dnyann ktl
n hissedenlerdir. Byk kurtulu dinlerinin, Budacln
ve Hristiyanln sm burada sakldr. Sadece idealizm de
i1il, fakat bir kurtulu yolu bulmaya alan ruhun en de
rin aratrmalar ve iradenin en hararetli abalan da saf
doa ve doal dinlerden farkl olarak, bu trden dinler
iin harcanr ve harcanm tr.
Dnya esasl biimde bozuk ve kusurludur. u halde
Schopenhauer'in syledii budur. O bunu d nyay su
layan ve mahkum eden, birisi gibi sylemez, onun kii
sel bir ikayeti yoktur, huysuzlua, merd mgirizlie, (mi

santhropie) hastalk kuruntusuna herkes kadar saygs


vardr;29 grlerine yaygn biimde yaktrlan Ktm
serlik tabirini nadiren kullanro ve kullandnda esas iti29 Kr. szgelimi, Werke, c. il, s. 468; c. iV ("Ole beiden Grundprob

leme der Ethik"), s. 1 99 .


.'30 Bailey Saunders, "Schopenhauer"de tam da bu konu zerinde durur
(Landon, 1 905), s. 84 (Monografinin Trkesi iin "Fikir Mimarlan"
dizisi iinde yaynlanan "Schopenhauer" kitabna baknz).

------- 27

-------

Arthur Schopenhauer

Din zerine

bariyle yimserliin kart olarak kullanr, ki bu sonun


cusu ona baya ve aalk bir dn tarz ve insan
larn saysz strabyla bir alay olarak grnr; o yalnz
ca ieriden bir tecrbe olarak alnan dnyay-sadece
ona baktmz felsefi ve sanatsal dnmenin ender
anlarndan ve ahlakn temel anlam olan iimizdeki a
knlktan ayn olarak-kusursuz bir dnya olarak dn
dmz eyin kart olarak grr; bu asla huzurun ol
mad bir bencilce m cadele dnyas; eylerin birbiri
nin yolunu kestii ve birinin dierini tuzaa drd
bir dnya, strap, yallk ve lmn dnyasdr. Bir yer
de bunun mmkn btn dnyalarn en kts olduu
nu syler, fakat bununla dnlebilecek olanlarn en
ktsn kastetmediini aka belirtir. Kastettii eyi
bir tccarn yryen, fakat sadece yryen ve eer da
ha ktye gidecek olursa batacak olan skntl iiyle kar
latrarak misallendirebilirim; dolaysyla dnya da sa
dece varolacak ekilde dzenlenmitir. Daha kts va
rolmamay gerektirirdi. 31 Bir baka yerde daha kts
nn olabilecei zel halleri zikreder;32 baka bir yerde
de daha iddetli bir yaama iradesinin, daha ar strap
larla dnyay bir cehenneme evireceini syJer3-n
k daha nce aktardm kuvvetli karlatrmaya karn
mevcut dnyamz, Schopenhauer'in dncesine gre,
bu arln gerisinde kalr. Doada da byk lde du
rum ayndr, doa ve insan esas itibariyle ayndr: -Yeni
3 Werke, c. llI, s. 669. Dolaysyla Leibniz'in iyimserlii bunun soyut
olarak en ok istenen dnya olduunu deil, rakat var olabilecek
ya da mmkn olan btn dnyalarn en iyisi olduunu savun
mutur.
32 Werke, c. 1 1 1. s. 670; atmosferin kimyasal yapsndaki bir dei
iklik ve yer krenin scaklndaki bir ykseli bunun rnekle
ridir.
33 Werke, c. iL s. 468.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

/\ l il 'in harikulade dilini kullanmak gerekirse, " btn ya


. l l mlar inler ve doum ars eker. "34

lyle bir dnya-tac ve en i zn ac olarak in


.a n l a birlikte-nasl olmutur da varolmutur? Bu karan
l h ve esrarl sorundur. Schopenhauer olgulara bal kal
aya alr ve kaba speklasyonlarda bulunmaktan ka
; n r. Ancak yine de sanki kendisine veya en azndan id

d i a larna5 kar krlemesine kanaatleri, tahminleri ve


r ii phem grleri vardr. Gizli idealizminin ve dolayl
larak anlalan mutlak ahlak duygusunun bunlarda or-

1 . ya k biimi harikuladedir.
Bugnlerde dnyay bulduumuz haliyle doru olarak
habul etme eilimindeyiz; Schopenhauer byle deil
dir-esaslar ak olmayan kendine zg mantna gre
ancak iyi ve kusursuz olan sorgulanmakszn doru ola
rak kabul edilebilir; eylerin ilk ve asli hali, ilkel veriler
her trl aklamann tesindedirler, nk buna gerek
sinim duymazlar, grdmz b u kusurlu dnyann bu
a benzer bir yan yoktur. Istrap ve hastal, yallk
:H Schopenhauer Aristoteles'i tasvip ederek anar, i <t>OO. &uovia

c{A).,.' ou 0da eml

(De divinat., c. 2, s. 463) ve kendisinin bizimki

gibi bir dnyaya dnmesine rza gsteren bir tannnn eytann


sktnp bunaltmasnn kurban olmu olmas gerektiini syleyerek
tmtanncla kar kar, Werke, c. ili, s. 398; tmtannclarn l!v vai
'vna inanr fakat miv

0;6'una kar kar, c. ili, s. 739.

"Unendlicher Naturgeist" sadece "beharrlicher Wille zum


Leben"dir; manevi ya da i yanyla dnya bir theophaniadan
baka her eydir, c. Ill, s. 678; kr. Volkelt, s. 89.
35 Werke, c. 111, s. 679, 736-737; kr. Frauenstadt's Einleitung,
Werke, c. L s. 38-39.
36 Burada schopenhauer dncesinin implicaonlann veiyorum,
onu dorudan aktarmyorum; fakat ( Werke, c. HL s. 1 94) o doann
dzeninden eylerin tek ve mutlak dzeni diye sz etmez ve ahlakn
bu kanaatten ayrlamayacan syler; kr. c. 111, s. 740, ki burada,
"dass bei mir die Welt nicht die ganze Mglichkeit altes Seins
ausfllt" panteizmden farkl olarak felsefesinin ayrt edici zelliklei
arasnda saylr. Tekrar tekrar "ein ganz anderartiges Dasein, eine
andere Welt"ten, szgelimi c. 111, s. 495, 497'de sz eder.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ve lm eylerin doal dzeninin bir paras olarak g


rrz; fakat hayr, der Schopenhauer, bunlar doal de
ildir; olamazlar, eylerin mutlak yasasnn bir ihlalinin
sonulan, bir yerde kt bir ey yapmann cezalandr.37
imdi gelin kendimizi yaadmzdan ok farkl bir
atmosfere yerletirelim ve Dante'nin tasavvur ettii gibi
bir mddet Arafta elenirken d nelim-kendimizle il
gili olarak grdmz eylerin eyann doal, normal
dzeni olduunu dnseydik, eer bunun sebebinin ve
amacnn kendi dnda olduunu, kusur ilemi ve im
di daha iyi eyler yapmasn renmekte olan ruhlar iin
bir gei durumundan, btnyle geici bir dnyadan
baka bir ey olmadn kabul etmemi olsaydk kim bi
lir dorudan ne kadar uzak olurduk? Schopenhauer'in
iinde yaadmz u tuhaf ve tatmin edicilikten uzak
dnya ile ilgili olarak srklenmi olduu trden spek
lasyonlar byle bir

analogia

ile belki de anlalabilir ha

le getirebiliriz. Bu kendi meruiyetine sahip bir dnya


deildir, Schopenhauer bunu tekrar tekrar ifade eder; o
kendisiyle aklanamaz-onun kendisi iin, salt kendi
yararna varolduuna dair tek bir delil yoktur. Ve Scho
penhauer'in sunduu veya daha dorusu cesaret edip
giritii ak.lama ahlakidir.
Balarna bir felaket ya da musibet geldiinde ttome
ros dnyasnn Grekleri nasl ki bir yerde bir kusur ile
mi olduklarndan dolay tanrlarn imdi kendilerini ce
zalandrmakta olduunu belli belirsiz de olsa hissetmi37 Schopenhauer "dass Schmerz und Tod nicht liegen knnen in der

ewigen ursprunglichen und unabanderlichen Ordnung der Dinge,


in Dem, was in jedem Betracht sein sollte0yL Werke, c. lII, s. 1 88,
kabul eden dinlerden sempatiyle sz eder. "Denn die Verneinung
des Willens zum Leben ist nicht Verneinung des Urseienden, der
absoluten Substanz, sondern nur Verneinung jenes intelligibelen
Willensakts, dessen Erscheinung diese unsere raumlich-zeitliche
Welt ist", Werke, c. L Einleitung, s. 87.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

!erse, :1a Schopenhauer de "ister bedensel ister ruhsal ol


sun, her byk strap bize layk olduumuz eyi syler,
nk eer buna layk olmam olsaydk bamza gele
mezdi, "39 der. Bu trden sayfalarla ilk kez karlatm
da kendi kendime, Schopenhauer'in farknda olduun
dan daha fazla insanln eski teolojik dncelerinin et
kisi altnda olduunu sylediimi hatrlyorum-ve on
dan sadece ada dnyamzn par
zikisi olarak deil, fakat par

excellence metafi
excellence ahlak-metafi

zikisi, teologu diye sz etmek belki de m balaa olma


yacaktr. 40 O ancak kendi trnde bir teologdu ve belki
de ilahiyat okullarnn tarzna uygun deildi. Her ne ka
dar teizme Spinozaclktan veya tmtannclktan daha
dostane hisler besliyorsa da, bu dnyann olmad bir
zaman dnd iin bir teist deildir. 4 1 Fakat ayn za38 Bir kimse straba duar olduunda bunun gnaha bal bir Tann

sa! Nemesis olduu yorumu ile ilgili bkz. Aiskhylos, (Jebb, Classi
cal Oreek Paetry, s. 1 8 1 ) .
.39 Werke, c. ili, s. 666. Volkelt. s. 28 1 'de, "in der Tuat. es tritt uns bei
Schopenhauer in selner Lehre von der Weltschuld elne altehrwrdige
Weisheit. ein uraltes dsteres Ahnen der Menschhelt entgegen," der.
40 Volkelt s. 279'da, "Schon in seiner Jugend bemerkte Schopenhau
er gegen Schelllng. dass das Moralische das Allerrealste sei. dem ge
genber alles, was sonst ats real erscheint. in Nichtigkeit versinke,"
der; kr. Schopenhauer'in yoruma gerek duymayacak kadar ak
szleri (Werke, c. ili. s. 506). "Das Moralische ist es, worauf nach
dem Zeugniss unseres innersten Bewusstseins alles ankommt". Da
has Schopenhauer, her ne kadar teizmin ahlaktan kopanlamayaca
grne iddetle kar karsa da ayn eyin genel olarak metafi
zik hakknda da sylenebilecelni kabul etmez, bununla doann d
zeninin eyann tek ve mutlak dzeni olmad grn ifade eder:
dolaysyla, diye ekler, bu btn doru ve iyi insanlann zorunlu cre
dosu olarak teklif edilebilir: "Bir metafizie inanyorum", Werke, c. ili,
s. 1 94, kr. c. iV ("Die beiden Grundprobleme der Ethik0), s. 1 09.
4 1 Werke. c. HL s. 1 89; aynca doalcl kyasya eletiren, dnyaya
"bloss eine physische, keine moralische Bedeutung sunmann
bir "fundamentaler" ve 0verderblichster lrrthum' evet gerekte
bir "eigentliche Perversitat der Gesinnung" olduunu syleyen
sert ifadeleri vardr. Schopenhauer'in panteizme kar tavnyla ilgi
li olarak kr. Votkelt. s. 1 89.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

manda hayat ve insandaki ktl durumlara ve art


lara balayan ve bencil, pervasz iradeyi gz ard eden
insann doasyla deil fakat alkanlklar ve eylemleriy
le ne ise o olduunu dnen ada aklcl n42 s ve
kolayc tavrndan da uzaktr. Schopenhauer, Pelagius'a
kar Luther ve Augustinus'un safnda yer alr. 43 O insa
nn sadece davranmas gerektii gibi davranmadn de
il, fakat olmamas gerektii gibi olduunu; evet, eylem
lerinin doasndan kaynaklandn, harici durum ya da
vesilelerin onlar sadece ortaya kardn dnr, tp
k doa glerinin etkinliini bu tr durumlarn, var et
meyip sadece ortaya karmas gibi-iyi bir insan yre
indeki iyi hazinesinden iyi eyler karr, kt bir insan
iindeki ktlk hazinesinden kt eyler karr (Scho
penhauer Mesih'in bu szn kaytsz artsz tasvip ede
rek zikreder) .44
Bu sebepten tr insan, davranlarndakinden ok
doasndaki deiime ihtiya duyar.45 nsann ihtiyac,
ve gnah daha derinde-ve su tecrbi bilgisine sahip
olduumuz herhangi bir eyin tesinde, daha derinde
dir. insan bu dnyaya bu pervasz, ftursuz, vicdansz,
zaman zaman vahi ve kan dkc yaama iradesiyle
gelir, artlarn bunda bir dahli yoktur-hayvan nasl ira
desini yiyip bitirici, bitki iradesini nasl bulabildii her
42 Werke, c. I. n O ber die vierfachen Wurzel", s. 1 22; c. III. s. 7 1 8.
43 Werke. c. ili, s. 69.3, 694, 7 1 8.
44 Werke, c. iV, "Die beiden Grundprobleme", s. 25 1 , Luka 6, 45'den

alntlar.
45 Werke, c. 111, s. 69.3. Schopenhauer burada Paulos'un grn

zikreder, fakat aslnda onunla ayn fikirdedir: "Wenn auch die


Schuld im Handeln, im operari, liegt; so liegt doch die Wurzel der
Schuld in unserer esentia et existentia, da aus dieser das operari
nothwendig hervorgeht. wie ich in der Preisschrift ber die Freihe
it des Willens dargethan habe." Volkelt, a.g.e. s. 285'de unu sy
ler: "Kant's Lehre vom radikalen Bsen ist der Schopenhauerisc
hen vom Leben als einer Schuld nachstverwandt. "

Schopenhauer, Felsefe ve Din

yerde besinini yakalayc hale getirmise, insan da za


man iindeki herhangi bir eylemle kendisini byle yap
mtr. Byle bir olguyu nasl aklayabilir, yaadmz
dnyann cinnet hali iinde gayriahlaki bir dnya olduu
sonucundan nasl uzak durabiliriz?
Schopenhauer cevap verir: Deiik biimleri itibariy
le bu dnyann itici gc ve z olan iradenin eylerin
geni erimi ve snrsz uzam iinde bir yerde doru yol
dan ktn, eylerin kkenindeki byk mutluluktan
uzaklatn; ve ite ekillendirdii bu dnyada-nk
yce, yaratc ve Tanrsal bir g ona hala baldr ve o
ard sra utancn glgelerini olduu kadar ihtiamn bu
lutlarn da srkler-ve ite bu dnyada imdi kefareti
ni demekte, 46 kendisi hakknda bir bilgiye ulamakta
olduunu; ve bylece bizatihi strap ve snrllyla, has
talk, yallk ve lmle nefsini terk etmeye, kendisini
amaya; eer sadece yaamak ve abalamak hayatsa,
artk bu abalayan, dier bireylerden koparlm ve on
larla mtemadiyen sava halinde olan bir birey olarak
varolmay brakmay; btnyle varolmaktan vazgeme
yi, bilakis iinden kt ve dzensiz, belirsiz, mcade
leyle dolu hayat olarak bildiimiz her eyin kartn bir
tarafa brakrsak baka trl adlandramayacamz veya
tasavvur edemeyeceimiz ebedi mutlulua, huzura ve
skuna yeniden dnmeyi istemeye ynlendirildiini var
sayarak. Aslnda nsann D retisine-gn mz
de bylesine sama bulunan, f a kat Schopenhauer'in
kendisini, genel olarak hibir derinlii olmayan iyimser
46 "Das Leiden ist in der That der Li uterungsprozess, durch welchen
allein, in den meisten Fiillen, der Mensch geheiligt, d. h . von dem
Irrweg des Willens zum Leben zurckgefhrt wird" (Werke,

c. llI,

s. 73 1 ). Kr. Volkelt, s. 357. Belki de metinde "ekillendirdii bu


d nyada" yerine "kendisini izhar ettii bu dnyada" ifadesini
kullanmam daha doru olurdu.

Arth u r Schopenhauer

Din zerine

umutlarla dolu bulduu Eski Ahitle ayn noktada bulu


turan tek reti olduunu bildirdii bir retidir47-gt
ren de bu ayn derin ahlaki-felsefi dn tarzdr.
Bugnlerde biz bir d fikrinden ok kolay vazge
iyoruz, nk mkemmeliyet hakknda bir fikrimiz var
sa bile (ki ounlukla yoktur) bunu eylerin sonuna ya
da doruk noktasna yerletiriyoruz; ama eer mkem
meliyeti, Hristiyanln Tanr fikrinde48 ya da Schopen
hauer'in esas itibariyle yapt gibi, eylerin balangcna
ya da temeline yerletirirsek, o zaman bir dn ol
mu olmas gerekir-baka trl, bulduumuz kusurlu
dnyay aklayamayz.49 rade niin ve nasl yanld, na
sl yanlm olabilir? Schopenhauer bunu sylemez, ve
47 Werke, c. 111, s. 666, 7 1 3.
48 Mr. Bernard Shaw'n tanrs kendisinden daha m kemmel bir
ey yaratabilen bir tanrdr; t1ristiyanln tanr tasavvuru byle
deildir.

49 Weimar'da niversiteye hazrlanrken ve Sophok.les'i n tragedyala


rn okurken kendisinde oluan kanaat. "dass aile zeitlichen bel
gegrndet seien in einem unbedingten ewigen Urtibel"di (Volkelt.
s. 1 1 , bahseden W. Gwinner, Schopenhauers Leben, 2. Bask. s.

746-747). eylerin temel doruluunu korumak iin Schopen


hauer t1ristiyan teolojisinden daha ileri gider. nk o insann bu
d nyaya iradesi olmakszn konulduunu dnr, ki Schopen
hauer buna bir "schreiende Ungerechtigkeit," der (Werke, c. lll, s.

692); Schopenhauer'e gre insan iradesi dolaysyla buradadr


bu d nyay ve iindeki eyleri oluturan onun iradesidir, dolaysy
la strab ve sukutuhayali iinde yapm olduundan baka bir e
yi tecrbe etmez ve onun zc karakterini bulur. Aslnda tam
aklla bunu yapmazd. Fakat burada var olduu haliyle insan ken
disinden

farkl

bir varln eseriyse eer, yapt eyin (seine

Schuld) sorumluluu onu vcuda getirmi olana der. (Werke, c.

ili, s. 676). "Daher ist er nur in dem fail, dass er selbst sein eige
nes Werk sei, d. h. Aseitat habe, fr sein Thun verantwortlich"
(Werke, c. iV, "Die beiden Grundprobleme", s. 7.3). Dolaysyla te
selli eylerle ilgili maddi deil fakat manevi-ahlaki grte aran
maldr (Werke, c. lll, s. 676) ve kendi felsefesinin ahlaka hakkn
tam olarak veren yegane felsefe olduunu savunur (a.g.e., kr.
Volkelt. s . .3.3 1 ).

Schopenhauer, felsefe ve Din

syleyemeyeceini bilir-bunlar her trl cevaplandr


m a gcn aan sorulardr. Fakat bir d fikri

Abirrung, Verirrung,

(Abfall,

Wahn-onun kulland deyimlerdir

bunlar) ona m etafizik ve ahlaki bir zorunluluk olarak g


rnr.
u halde bu dnyada bir keyfilik yoktur; bilakis eze
li-ebedi bir hakllk vardr (Schopenhauer bu deyimi tek
rar tekrar kullanr) ; mutsuz olmamz gerekir, o yzden
mutsuzuz. Kr krne bireysel hayat seeriz ve imdi
yaarken setiimiz eyi gryoruz. Su ve strap birbiri
nin dengidir; ve eer zel bir durumda biri gnah ilerse
bir bakas katlanr, ama daha derinden bakldnda g
nah ileyen de katlanan da birdir-tr bakmndan birdir,
z bakmndan ayndr. Bir bakasn gerekten inciten,
tpk Thyestes gibi, kendi etini srr. Ebedi dzen haksz
lk yapmaz. Biz, irade--insanlarda, hayvanlarda, bitkiler
de ve cansz eylerdeki-biz, dnya, dnyada ektikleri
mizin sorumlusuyuz. Schopenhauer'in theodiceesi. eer
byle bir ifade kullanama izin verilirse, ite byle bir
eydir.

il. KURTULU RETS


Eski Hristiyanlarn grne gre o zamanki haliyle,
yani gnah, strap ve lmle dolu dnya, varln sr
drmeyi hak etmiyordu, dolaysyla sonunu bekliyordu
ve onu ok gemeden bulacakt. Hakkn hkmran ola
ca, keder. gzya ve strabn artk kendisine yer bu
lamayaca, lmn varln srdrmeyecei yeni bir
dnya-doann yznn yenilenecei, insann artk sa
vamayaca, dahas aslann kuzuyla, leoparn olakla
koyun koyuna yataca, byk bir sevginin ve m uhte-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

em bir barn her eyi kucaklayaca bir dnya doa


caktr. Bu bir halkn aklnn ve yreinin idealizminin yo
unlat bir ryayd .
Mesih, Paulos v e Vahiy Kitabnn yazarnn gnlerin
den bu yana dnya ne yazk ki ok ey rendi; ve bi
zim gvenilir bilimimize, kanatlarn yitirmi felsefemize
ve snrl ahlaki taleplerimize bu dnce tuhaf grne
cektir. Yine de zaman zaman, zihin ve ahlaki muhayyile
lerinde duyularndan daha fazla yaayanlar buna benzer
dncelere kaplrlar ve dnce ikliminin deien ko
ullar gz nnde bulundurulduunda Schopenhau
er'de de benzer bir dnce ile karlarz. Eer gerek
ten lm doal, eyann tabii dzeninin bir parasysa,
eer ac ve strap mit etmemiz gereken yegane ey
ise, eer gnah ve kusur sorgusuz sualsiz kabul edile
cekse, bir baka deyile, bulduumuz haliyle dnyada
tuhaf, iren, naho ve gayritabii bir ey yoksa, o zaman
Schopenhauer'in dncesi samadr ve byle bir sonu
ca ulamak iin .kat ettii dnce sreci bouna skn
tdan baka bir ey deildir; ama eer byle ise, m te
rek cennet dncesinde btnyle deimeksizin bize
kadar ulam olan tarihsel Hristiyan tasavvuru ayn de
recede samadr. Schopenhauer'in ve Hristiyan gr
n can alc noktas kusur, strap ve lm n bize bir
lde .kar, gnle olduu kadar akla da kar, anormal
ya da akld bir ey, aklama gerektiren, eylerin mer
kezine akldlk ve eytanlk yerletirilmedike m uhte
melen mutlak olarak dnlemeyecek bir ey olduu
dur; nk grdmz ve tecrbe ettiimiz ey, dnya
nn kasvetli ve i karartc genel grnm doal olma
d iin, Schopenhauer ve ilk Hristiyan gelenei ikinci
bir doay, bir stndoay, kafamz kartran, bizi g
cendiren ve aknla dren her eyin kaybolduu

Schopenhauer, Felsefe ve Din

bir baka eya nizam ve emasn dnmeye zorlan


mtr. Kiel'den Profesr Deussen, Schopenhauer'den
bir christianissimus filozof diye sz eder-ve Schopen
hauer'in metafizik varsaymlarnn kimisi ve ahlaknn
belli ynleri bakmndan bu dorudur.
Schopenhauer'in dnyay ve onun ktln irade
nin ilk sapmasyla akladn ve kusurlu eylerin asli
doasn, strap iradeye ait olduuna gre su da ona
ait olmaldr diyerek izah ettiin i grdk. Bununla, Scho
penhauer'in Kant ile birlikte bal olduu temel irade z
grl dolayl olarak dile getirilmitir ve eer yer kal
sayd bu konudaki grnn akland o kk hari
kulade inceleme hakknda bir aklama sunmak beni zi
yadesiyle memnun ederdi. 50
Schopenhauer insann insan olarak btn eylemleri
nin belirlendiini savunur: Belli bir karakterle (ve her in
sann doutan sahip olduu bir karakter vardr) belli bir
uyar yahut durum kanlmaz olarak belli bir eylemi or
taya karr-doal olaylarda olduu kadar ve aslnda ay
n zorunluluk insan davrannda da vardr. Ancak yine
de insan davranlarndan dolay sorumluluk hisseder,
b unlarn bakasnn deil kendi eylemleri olduunu bi
lir-biz kendi ilerimizin failleriyiz: ve eer bu derin bi
lin ve hissiyatta herhangi bir anlam varsa o zaman yan
l bir ey yaptmzda, bir kusur ilediimizde, bizim
iin baka trl davranmann mmkn olmas gerekir;
ve eer eylemimiz kanlmaz olarak karakterimizden
kaynaklanyorsa, bu karakter iin farkl olmann mm
kn olmas gerekirdi; ve bu dnya hayatnda bu karak
teri belirlemek bizim iin mmkn olmasayd, bunu
baka bir yerde yapmamz gerekirdi. Sorumluluk olmak50 "Die beiden Grundprobleme der Ethik, 1. ber die Freiheit des

Willens", Werke, c. iV, s. 3- 1 02.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

szn ahlaf{ olmaz-szcn herhangi bir sahih anla


mnda ne ahlakllk ne de ahlakszlk olur; ve mutlak z
grlk, baka bir tercih imkan olmakszn sorumluluk
olmaz; eer bizatihi kendi iimizde biz ilerimizin faille
ri deilsek onlardan sorumlu tutulamayz.
Temellendirme byledir; Schopenhauer'e gre biz so
rumlu varlklarz. Bizi ne isek o yapan en i irademiz
dir-bu irade bize hayatn birbirini takip eden durumla
ryla sadece aklanr, onlar tarafndan biimlendirilmez
ya da oluturulmaz. Bu zgrl anlayamayz: drak ya
hut anlay mutlak temelleri olarak buna balanabilecek
m n ferit eylemlerle snrldr; fakat zgrln kendisi
anlalamazdr; onun yerin i ve zorunluluunu anlayabili
riz fakat onu kavrayamay z, hatta ak ve nesnel biimde
onu tasavvur edemeyiz-o, Schopenhauer itiraf eder, bir
srdr ve onun gznde kutsal bir srdr, nk hayatn
btn kutsallklar ona baldr. irade yanl yola sapm
tr-ve bu suretle ve bu lde dnya bozuk ve kusur
ludur: Schopenhauer'in mant byledir.
Fakat eer dnyann ktl byleyse, ve onun k
ken i buysa, o zaman ondan nasl kurtulacaz-esas iti
bariyle bir Araf olan bu dnyadan nasl kacaz? ok
lar,

bu

emelleri

hayatta dkrklna,

mal ubiyete

suya dm

intihar yolun u seer.

oklar

uram,

Schopenhauer'in felsefesinin kendine zg ve ayrt edi


ci karakterini hibir ey onun intihar yaklam kadar
aa karmaya katkda bulunmaz. Schopenhauer inti
har bir su olarak nitelendirmez, ama onun dncesi
ne gre bu bo ve budalaca bir itir-bu sknty sona
erdirmez; nk sknt kiinin mutluluk aray ve onu
elde edememesidir-ve o mutluluu arayarak lr, n
k ona ulaamaz; bir baka syleyile, hayat ve mutlu
l u k isteyerek lr-iradesi hayatta olduu kadar lmde

Schopenhauer, Felsefe ve Din

de canldr, o lmnn nedenidir; yine de btn skn


tnn kk, hayat ve hayat mutluluunu arayan bu ira
dededir nk strap ve sukutuhayalin skunete erme
sini salamak ve bu iradeyi teskin etmek yerine her za
manki kadar gl ve ehvetli bir ekilde arzulamaya
devam eder ve tpk-kendisini iyiletirecek-ac verici
bir tedavinin tamamlanmasna katlanmak yerine hasta
kalmay tercih eden bir hastaya benzer. nk Scho
penhauer' e gre irade hayatn ve maddi dzenin sonu
cu deil. bunlarn nedeni, daha dorusu gerekliidir;
ve iyilememi irade, hayatn gerek derslerini ren
memi irade, intiharla hibir ey kazanmaz-sadece bu
umutsuz eylemle yanlsamalar derinlemi ve pekimi
olur. Bir baka syleyile, intihar hayatn anlamn bul
ma ansn yitirmitir-o bu kadar yldan sonra, perva
sz, ftursuz iradeyle dopdolu, geldiindekinden daha
fazla bir ey renmemi olarak hayat terk eder. Bede
li denerek kurtarlmam irade. bo ve beyhude irade
mutlu olmaz veya mutluluun ne olduunu bilmez-in
tiharn Schopenhauer'in dncesine sunduu manzara
byledir.
Istraptan dnyay terk ederek deil, fakat ancak bu
dnyay oluturan yaama iradesini teskin ederek kurtu
luruz. Her nerede ayrlk gden, ferdi varoluu iddia
eden, kendi ayr, ferdi refahn ve mutluluunu arzula
yan irade varsa, kanlmaz olarak strap vardr, onun
varolutan kard ders budur. D nya-bildiimiz ha
liyle bu dnya-bu nitelikteki saysz iradenin etkinlik ve
atmasnn sonucudur; hepimizin er ge tatt stra
bn sebebi budur. nsann gerek grevi straptan ka
mak deil, fakat onun anlamn bulup karmaya al
maktr.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

O halde sorabiliriz, Schopenhauer lmszle inan

yor muydu? Bir anlamda-derin bir anlamda-buna evet


diye cevap vereceim. Bilincimiz, aklmz gidebilir, fakat
irade ve onun brnd zel tip, karakter-bir baka
deyile, en derin varlmz, kendi hayatmzda bizim tara
fmzdan ou zaman bilinmeyen-bu kaybolmcz; o yok
edilemez olann alanna aittir-bu dnyay oluturan o ve
ona benzer olandr ve o dnyann i zne aittir. Scho
penhauer'in kulland deyim, "yokedilemezlik", lmsz
lkten daha kesin ve mutlak bir tabirdir. Doada, yani bit
kiler ve hayvanlarn dnyasnda, bir trn fertleri arasn
da esasl bir fark yoktur, hepsi tek bir ideadr ve fertlerin
devamll iin bir sebep yoktur-burada sadece trn
yani onunla btnlemi ya da onda nesnellemi irade
nin yok edilemezlii sz konusudur. Fakat insan tekleri
arasnda kkl ve esasl farkllklar mevcuttur; Schopen
hauer'in ifade ettii gibi "her bir insan zel bir idea", "b
tnyle kendine zg bir idea"dr; bu yzden insan sz
konusu olduunda ideann yok edilemezlii beraberinde
ferdi n asli yok edilemezliini getirir. Akl, bilin az ya da
ok geici eylerdir, fakat irade yok edilemez-ve eer o
yaamay isterse yaayacaktr; eer mutluluu aramay is
terse, m utluluu arayacaktr; ve eer o, ounlukla intihar
eden kimsenin ld gibi, dindirilemeyen bir mutluluk
ve hayat zleminden dolay lrse o zaman bir baka va
rolu tarz iinde ister istemez buradakine benzer yanlt
c aratrma ve abalamay srdrecektir. Schopenhau
er'in grnn bildik grlerden fark-en azndan bir
fark-l mszln onun iin sair her eyden ok bir ka
der olmas, baka bir yerde mcadeleyle dolu ayr bir ha
yatn buradakinden daha iyi olmamas; ve yce grevin
doyurulmaz itiha ile hayat ve hazz arayan bu bencil ira
denin ebediyen almasdr.

Sclopenha uer, Fels efe ve D i n

u halde intihar b i r k yolu deildir. Gerek yol


baka bir karakterde olmaldr-o skntnn merkezini
dikkate almaldr. Aslnda Schopenhauer biri ksmi die
ri tam-iki yol gsterir. Sknt, tekrara gerek grmyo
rum, kendi kar peinde koan, arzu ve istekle dolu
irademizdir. Pekala, felsefede ve sanatta olduu gibi,
yollardan biri iradenin bak asn btnyle terk et
mek-saf, gzlemleyen, dnen anlay ve dn
haline gelmektir. Felsefe almasnda kendimizi kay
bettiimizde, kiiliimizi ve kiisel kaderimizi bir kenara
brakp, doada gzel, yce, ya da rktc olan tefek
kr ve temaa ettiimizde bize benzer bir ycelme ve
huzur gelir-o an iin endieler, tasalar, umutlar ve kor
kular, talih ve talihsizlik, meziyet ve kusur gider, " un d

uns ist vollig wohl " . Epikuros'un e n yksek iyi v e tanr


larn durumu olarak vd, der Schopenhauer, bu ac
sz hald ir-nk o an iradenin sefil drtsnden kurtu
lur, mahkum edildiimiz meakkatlerin abbatn kutlarz
ve Iksion'un5 1 ark durur. Felsefe ve hepsinden nemlisi
sanat, Schopenhauer' e gre hayatn ieidir, zaman
zaman kulland ifadeler olaanst ve neredeyse es
riklikle doludur-o bireyselliimizden, onun snrlln
dan, onun keder ve straplarndan hakiki kurtulutur.
Goethe'nin msralarn iktibas eder:
"Was im Leben uns verdriesst,
Man im Bilde gem geniesst"
5 1 ( : Grek mitol ogyas n da ye ryz n d e ki tak n l klar ndan tr l
mnden sonra ebedi cezaya mahkm edilmi d rt byk gnah kar
dan biri ( dierleri Sisyphus, Tantalus, Tityus'dur). Kay n pederi n i l
drdkten s o n ra k i m s e o n u g n a h l ar n d a n a r n d rmak iin ge
rekli trenleri yapmaya yanamaz, Zeus o n u ar ndrr ve Olym pos'a
davet eder. A ncak orada da bo d u rmaz Hera'y batan karma
ya alr. S o n u nda yeralt dnyasnda sons uza dek dnecek olan
alevli b i r arka balan r.)

41

Arthur Schopenhauer

Din zerine

("Hayatta canmz skan ey, bir resimde houmuza


gider") ve genliindeki, srekli olarak kendisini ve yap
tklarn

dardan

grmeye

ve

onlar-muhtemelen

onun ekledii gibi, onlar daha ho ve elenceli hale ge


tirmek iin zihninde canlandrmaya alt bir dnemi
hatrlar. Keke felsefe ve sanatn neeli anlar devam
edebilseydi!-onlar tpk gne nn kimi zaman bir
frtnann arasndan szlen ve her ne kadar onun orta
snda da olsa, ondan etkilenmeyen ualar gibidir. Asln
da az sayda kimse iin, talihin hayatlarn fiilen felsefi
etkinlie veya sanatsal yaratmaya adayabilecek ekilde
yetenek ve artlarn kayrd kimseler iin bunlar kalc
olabilir. Bunlar insan trmzn mkemmel rnekleri
dir. bunlar dnyada kayrlm olanlardr-Nietzsche'nin
Schopenhauer ile znde ayn duyguyu paylaarak ne
srd zere, dnyann ve insanln geri kalannn
kendileri iin varolduu kimselerdir; onlar bir bakma
dnyann mevcudiyetini merulatrrlar. Fakat bunlar en
der karlalan kusursuz kimselerdir ve oumuzun onla
rn eserlerinden zevk duyabilecei anlar nadirdir. Byk
ounluk iin hayat esas itibariyle felsefi ve estetik d
nme ya da yaratma deildir. fakat mcadele, hayat m
cadelesi, strap, sukutuhayal, hastalk, yallk, lm
evet hatta dahiler bile bu son zikredilen akbetlerden ka
amaz; ve kimi zaman deha bir tragedyadr, nk gr
me ve yaratma gcne sahip olup da artlarn kendileri
ni buna brakmad kimseler vardr.
Dolaysyla insann-hatta dehann da bir baka kur
tulu yoluna ihtiyac vardr. Gerek u ki yaarz ve sa
dece hayata dardan bakamayz; yaarz, ve felsefe ve
sanat hayatmz deitirmez; yaarz, ve yaayan eyler
den, doum, deiim ve lmden paymz alrz; yaa
rz, ve hayatn taleplerini bamzdan savamayz-kimi

Schopenhauer, Felsefe ve Din

zaman

kendimizi bu

hayat mcadelesinde tketiriz;

kendimizi var ettik ve ite imdi yarattmz zorunlulu


un boyunduruk-kaylarn hissediyoruz. Hatta az say
da kimsenin kaygy amas iin kalanlarn daha ok ta
sa ve kaygyla almas gerekir-alan kabalklar dahi
leri srtlarnda tarlar. 52 Dolaysyla bu kanlmaz ger
eklerle karlatrldnda feJsefe ve sanat sadece ks
mi deil, fakat aldatc bir kurtulu olarak da grnebi
lir. Bunlar insan hayattan uzaklatrr, peki o yaamak
tan baka aresi olmayan kimselere nasl yardm ede
cektir? Bylece Schopenhauer daha derin bir retiye
zorlanr.
Bu reti, daha bandan kabul etmek gerekir, iitil
medik derecede sert ve u bir retidir-yan i genel ola
rak krlmam btn saf itimadmzla birlikte, nabz h a
yat iin arpan bat dnyasndaki bizler iin byledir. Vi
kinglerin ve ilkel insann kan hala damarlarmzdadr
dnyaya ehvet ve istekle dolu olarak geliriz ve sonsuz
ca arzulamaya, istemeye devam ederiz. Pekala, der Scho
penhauer (ilkesel olarak) , durum bu merkezde olduu s
rece sizin iin bir ila, bir are neremem-sadece hasta
olanlar iin

ila nerebilirim;

irade kadiri mutlaktr,

onun iin kural koymam. Ama eer dnya size gre de


ilse. herkesin kaderi olan kaderiniz size gre deilse,
bizzat siz kendiniz kendi istediiniz gibi deilseniz, eer
bu sizden bakas olmayan a. h uzursuz, arzu dolu, hi
doyuma ulamam, malup olmu, b tn emelleri su
ya dm varlktan farkl bir ey olmay istiyorsanz.
belki size bir k yolu gsterebilirim-ve bu. kestirme
den, yaln bir ekilde sylemek gerekirse, ayr. ferdi bir
hayat yaama arzusunu sona erdirmektir. nk, diye
iddiada bulunur, (ve bu onun genel felsefesinin ana fik52 Nietzsche'nin bir dier hareket noktas da budur.

A rthur Schopenlauer

Din zerine

ridir) dnya ve hayat i radenin, benim irademin, sizin ira


denizin ve hayvan, bitki, ve tataki iradelerin tezahr,
daha dorusu nesnellemesidir; dnya ve hayatn el i
kileri ve karmaalar, i radenin kendisinin i elikileri ve
karmaasnn tezahrdr, onun her bir bireysellemesi
kendince bir i stekte bulunduu, benim kendimin, sizin
kendinizin, onlarn kendilerininkini istedii, her biri l<.en
d ini ne srerek ve bakalarna boyun edirerek ya da
kendilerine tabi klarak ve onlara ancak kendilerine hiz
met ettikleri (beni daha fazla ben yaptklar) kadar katla
narak, her biri st rtl olarak "ben", "ben" dedii
iin dnya ancak bu el ikil erin devamnn zorunlu kl
d kadar bir dzene sahip olabilir. Bu sebepten tr
dr ki, bi reysel hayat iin arzul ama her trl skntnn
kkeni olduu iin, bu i ddetli arzu lamay d i n d i rmenin,
lp varlnn sona ermesine izin vermeni n dnda
baka bir kar yol yoktur.
Schopenhauer'in " i d d i a ettiini" syledim, hatta has
talara "ila nerdii"nden sz ettim. Fakat asl nda onun
nazarnda iddia etmenin ve ila nermenin pek bir ky
meti yoktur. Bu en nihayet her bir insann tecrbesiyle,
her bir insann sezgisiyle, her bir insann iradesiyle ilgili
bir meseledir. Tecrbe edilen hayatn tatmin edicilikten
uzakl hatta tad acyla ilgil i sylenmi olan bunca
sze karn eer hala yaayacak cesareti ve i radesi var
sa yaamaya devam edebil i r ve lmden korkmasna
gerek yoktur-nk lmn temel irade zerinde b i r
gc yoktur ve birisi yaamak isterse u veya b u form
da yaayacaktr; irade dnyann zdr, doum ve lm
onun muhtevasn deil anca!<. tezahrn etkileyebilir.
Bhagavad-Gita'da Krina, harp dzenine gi rmi !<.alaba
lklarn manzaras karsnda pimanlk btn ruhunu
kap l ay p da (bir lde Kserk.es gibi) cesaretini yitirdi
inde ve binlerce kiinin l mn nlemek iin sava

Schopenhauer, Felsefe ve Din

alann terk etmeyi arzuladnda gen talebesi Arju


na'nn ruhunu bunlara benzer dncelerle yceltmiti .
Krina onu bu bak asna gtrr ve bunun zerine
binlerin lm artk kendisini snrlamaz; hcum iareti
ni verir. Bu Goethe'nin Prometheus'unun bak asdr,
unu syler o,
"Oturup buraya biimlendiriyorum
Kendi suretimde insanlar,
Benim gibi bir soy,
Ac ekecek, alayacak,
Elenecek ve sevinecek,
Ve dinlemeyeceksin sen
Benim gibi. "
Bir kimse, doum v e lmden, ayr, bireysel bir haya
t srdrme mcadelesinden bkp usanan, bu bireysel
mcadelenin harici ve grnr ifadesine kavutuu by
le bir dnyann elikilerinden, arpmalarndan, m ut
suzluk ve sefaletlerinden bezip yorulan birisi gibi, ba
ka bir varolu trnn, bildiimizden farkl bir trde bir
dnyann zlemini ve hasretini duyan birisi gibi ancak
tecrbe veya dnce ile farkl bir gre ular-Scho
penhauer'in sunduu dier tercihin ancak byle pratik
bir anlam ya da onun iin geerlilii olabilir. 53 rade h
kmrandr ve o tercihte bulunabilir.
Fakat eer bir kimse farkl bir varlk olmay ve farkl
bir dnyaya kavumay tercih ederse onu olabilir ve ona
kavuabilir. Bu dnyann varolmamas varolmas kadar
mmkndr. rade eylerin normal ve ebedi nizamn
dan sapmtr (Schopenhauer'in belli belirsiz dnd53 Seenekler Werke, c. il, s. 334-336'da gl ve etkili bir ekilde

dile getirilmitir.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

, fakat m utlak biimde bal olduu bir dncedir


bu) ve tekrar ona ykselebilir. Schopenhauer'in dn
cesini genellikle, izah-anlam ve gc olmayan bir var
lk olarak ktmser insan gr diye vasflandnlan
eyden kesin biimde ayrmalyz; Schopenhauer'in k
tmserlii dnyann b/aselerinin, ya da insanlar hor g
renlerin ve onlarla ayaklarna kapanan insanlarn srtla
rna binen Napolyon ve askeri ya da ticari sahadaki di
er btn fatihler gibi oynayanlarn ktmserliinden
n karanlktan farkl olduu kadar farkldr. nsann
yeryzndeki hayat botur, fakat insan deil-ve Scho
penhauer'in temel dncesi insann daha iyi, daha an
laml bir ura iinde olabilecei. olduundan daha iyi
bir ey olabilecei ynndedir.
Glk insann yaama iradesini nasl aabileceinin
tasavvurunda ortaya kar-nk varolma, kendimizi
nesrrne, gnlerimizi uzatma ve hatta bu belli mnfe
rit varlk olarak sonsuza dek yaama arzumuz bizzat do
amza ait grnr. Ancak, der Schopenhauer, lm
cesurca ve ilgisizce karlayan (aklndaki her trden as
ker ya da kahramandr) yaama iradesine kar galip ge
lir; byle birisi iin hayattan daha fazlas vardr ve o bu
arya kulak vermektense lmeyi tercih eder-ve onun
ancak tekrar yaamay umduu iin byle yaptn sy
lemek bilin halinin btnyle tersine evrilmesi, psiko
lojik bir yalan yahut aslszlktr. Schopenhauer Schiller'i
onaylayarak iktibas eder: "Das Leben ist der Gter hch

stes nicht. "54 Ona gre ahlakn kendisi, kar gzetme


yen sevgi gibi, bireysel yaama iradesi ni aar; o mutlu
l u k, refah ve hayata doru olann tam tersi yndeki bir
mcadeledir; o sevgiyle kiinin hayattan vazgeebilece
inin farkndayd. Schopenhauer Raymond Lull'dan, da54 Werke, c. III, s. 498, atf Braut von Messina'yadr.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

ha sonra kilise kroniklerinde hrete erimi olan


gen saray mensubundan sz eder. Gzel bir kadna
a k olmu ve sonunda odasna davet edilmi, arzusu
nun tatminini umarak gittii odadan bunun yerine, ka
d n e lbiselerini syrp kanserin korku n bir ekilde yi
yip bitirdii gsn gstermesi zerine nedametle

ayrlmtr. Bunun zerine dnp saray terk etmi ve


kefaret iin ln yolunu tutup yaayan bir l haline
gelmitir. Dolaysyla aresi olmayan bir hastaln , ya
va yava ilerleyen ihtiyarl n ya da yakn lmn
manzaras insann

hayattan yz evirmesine vesile

olabil ir-bunlar sayesinde hayatn gvenilmezlii ve


gelip geicilii bu denli gl bir ekilde hissedilebi
lir. Ya da tarihin sayfalar, ilkesiz ve soysuzlarn zafe
ri, zayf ve zavalllarn kk d rlp horlanmas,
her yerde karlalan alaklk insan bezdirip her ey
den vazgeirebilir-btn zenginlik ve "terakki"mizin
ortasnda, hatta bugn bile, Amerikal airlerin sz
n ettii " insan n devam eden kazanc"n gremeyebi
lir, Matthew Arnol d ' n msra,
"The millions suffer stili and gri eve , " *
doru grnebilir. Evet, dnyann temelinde bir tr tra
gedya yatyor grnebilir ve nasl ki Perikles ann ih
tiam klelie (ounluun zorunlu itaatine) dayanyor
sa imdi de mutatis mutandis byle olabilir; dehann
serbest zaman olabilmesi iin geri kalanlarn alp di
dinmesi gerekir. Dolaysyla tragedyann kknn ve her
trl hayal krklnn ve her trl strabn nkoulunun
kedisinde fakna vard ve bkp bezerek frlatp atmay
arzu edebilecei gl yaama iradesinde, her ne paha

(Yak. ev. "Milyonlar ac ve strap iinde hala.")

------- 4 7

-------

i\rthur Schopenhauer

Din zerine

sna olursa olsun yaama isteinde bulunduu gr


sonunda insanda galip gelebilir.
Dolaysyla ya idd etli sarsnt ve strapla ya da dn
yann durumu zerine d erin tefekkr ve d oal dnme
yoluyla oumuz iin bu denli karakteristik olan idd et
li arzuyla dolu buyurgan irade dinginletirile bilir, yatt
r labilir, kreltilebilir. nsanlar mcadele ve skntyla
dolu bir hayata srkleyen olaan gdler o zaman ile
mez h al e gelir. Eer zaman zaman olabilecei gi b i orta
ya kacak olurlarsa iradenin abas o zaman onlar inkar
etmeye,

krp kreltmeye ynelecektir.

Schopenhauer

destekledii riyazet uygulamalarnda ileri gider; ve nefsi


l'-rletmenin yksek, h ain ve ar formlarn neredeyse
huu ile tasvir eder. imd i resmini izdii dahi deil
azizdir. Aziz, yaama iradesinin en youn formunu, sz
gelimi cinsel drty reddeder. Sadece b akalarna yar
dm etmek iin deil, fakat arzularn tatmini, hayat tatl
hale getiren d nyevi eylerin sahiplii iradesini yeniden
ayartp yoldan karmamas i in yoksulluu ve datma
y seer. O bakalar kendisine kar hakszlkta b ulun
duunda ya da bir kusur ilediinde mcadele etm ez
yaralanm kibir, incinmi gurur onu artk h eyecanl an
drmaz. Onu glendirip dinletirerek sonunda iradeyi
yeniden uyandrmamas iin b edenini ancak ayakta \'-a
lacak ekilde besler; yaama iradesini krp yok etmek
iin daha ok oru tutar ve onun tezahr olan b edeni
cezalandrr. Ve lm kapsn aldnda, o strap da
h ayal krkl da deil, fakat kurtuluun ta kendisidir;55
nki Schopenhauer kendi kendini tutmann gl
n, atmann ateini bilir ve beden varln srdr
dke zaferin asla tam olamayacan syler.
55 Werke,

c.

4 7 4-47 5 .

il, s. 449-45 1 : oru alktan l m e kadar gidebilir, s.

Schope nhauer, Felsefe ve Din

Bu karanl k ve kasvetli bir tablo g i b i grnebilir, fa


lmt lo arka planda Schopenhauer'in grne gre bir
Lr d nyevi olmayan bir k-tpk bir manastr mabedi
nin ya da talya' da karlaabileceiniz ve dardan ba
kldnda gzellii ya da zarafeti olmayan, ama ii ay
dnlk olan kiliselerin loluundaki k gibi b ir k var
dr. nki Schopenhauer' e gre aziz ya da aziz olma yo
lunda ve bu lde yol kat etmi olan birisi dnyada
kimsenin olmad kadar zgrdr, en gurur verici dn
yevi zaferin ardndan elde edilemeyecek bir dinginlie
ve kelimelerin anlatmna kifayet etmedii bir neeye sa
hiptir. Dahi, filozof ya da sanat-o da tefekkr ya da
yaratm anlarnda iradenin bak asn aar, o ou
kimsenin gnlerini geirdii ateli, heyecanl atmosferin
d nd a b ir baka iklimde yaar, o yce ve yksek bir
neeye sahiptir; fakat bunlarn hepsi anlarla snrldr ve
irade kendisini yeniden ne srdnde, hayatn ihti
yalar ve iddetli arzular hissedildiinde, yeniden Ara
fa, strap yerine dner. Azizin terk-i iradesi ne kadar de
rinse neesi de o kadar derin ve o kadar kalcdr. Hatta
hayattan yeniden zevk alyor gibi grnebilir, fakat bu
hayatla balarn koparm birinin zevkidir. yilik yapma
ya alyor olabilir, glebilir, ark syleyebilir, hatta
dans edebilir (Schopenhauer Shakenar, Harmonistle
ri, 56 Rus Raskolniklerini, kadim Essen ileri zikreder) fakat
kendisinden bu kadar uzakta huzur ve skun iinde ol
duu, istedii ve gereksinim duyduu hibir ey olmad
iin ve imdi d eyi yerin de ise her ey kendisinde, her
ey nee ve huzur olduu iin byledir. Eer dardan
bana ac ve strap verici bir ey gelirse, o tpk Horati
o gibidir,
56 ( ngi l tere'de kp Amerika'ya yaylan ve ilk Hristiyanlar gibi evlen
me yasa n a riayet eden, ortak m l kiyeti benimseyen bir mezhep.
Sallanarak ayin yaptkl ar i i n bu ismi almlardr. )

Arthur Schopenhauer

Din zerine

"As one, in suffering ali, that suffers nothing," *


-nk varlnn z strabn eriebilecei alann te
sindedir; onda yaama iradesinden daha yksek bir ey
vardr ve ite bu hibir eyden etkilenmez.
Schopenhauer'in konuyla ilgili btn pasajlarn bu
raya aktarmakszn azizi tasvir ederken gsterdii heye
cana dair bir fikir vermek imkanszdr. Belki de kendisi
bir aziz olmad ve yle grnmek istemedii iin, de
yi yerinde ise, ruhunu ele geiren ve kendisine ramen
onu kendine eken bu fikir zerinde durmay daha ok
sever. Aziz her ne kadar dardan bakldnda durumu
fakir, neesiz ve ou eyden mahrum gibi grnyorsa
da ii neeyle ve gklerin gerek huzuruyla doludur. ih
tiyalarn tatmin eden kimse sadaka alan ve yarn yine
ackan dilenciye benzer; aziz ise kendisine miras kalm
olan birine benzer-o lnceye kadar endie ve ihtiya
tan azadedir. Ona artk hibir ey sknt veremez, hibir
ey cann skamaz, nk o bizi dnyaya sk skya ba
layan ve-arzu, korku, haset, fke gibi-bizi urada bu
rada srekli ac ve straba srkleyen iradenin btn
balarn kesip atmtr. O imdi geri dnp, bir zaman
lar ruhunu heyecanlandrp aclara gark edebilecek g
te olan, fakat imdi oyun bittiinde oyuncular iin sat
ran talar nasl duruyorsa nnde yle ilgisiz grnen
ya da bir karnaval gecesinde bizi endielendirip huzuru
muzu karm olan karlp atlm maskeli balo elbise
si gibi duran bu dnyann vehimlerine glerek ve huzur
iinde bakar. Gerekliin iinden titrek bir k gibi s
zld, kandrcl olmad iin kendimizden geme
diimiz hafif bir sabah ryas yan uyank biri iin neyse,

"Her acy ektin ama hi gstermedin." W. Shakeaspeare, !fam/et,


ev. Blent Bozkurt, Remzi Kitabevi, 2007, lstanbul

Schopenhauer, Felsefe ve Din

hayat ve onun formlar da onun iin yledir ve nnden


suret-fenomen olarak geer ve tpk bu rya gibi onlar
da keskin bir deiim olmakszn sonunda kaybolup gi
der. Buradan, diye ekler Schopenhauer, Madame Gu
yon ' u n hayat hikayesinin sonuna doru sk sk tekrarla
d: "Benim iin her ey farksz grnyor; hibir ey is
temiyorum; var mym yok muyum ou zaman bilmiyo
rum"u57 hangi anlamda sylediini an layabiliriz.
Btn bunlardan bildik ktmser dncelerin Scho
penhauer'in gryle ne kadar az badatn karabi
liriz. O daha ok John Tauler ve Meister Eckhart gibi mis
tikler, dinginciler, irakiler58 arasnda saylmaldr. Katolik
ttristiyanla ve Budacln ruhuna esasl bir yaknlk du
yar. Aslnda byk lde birbirinden farkl olan inan
lar erevesinde z itibariyle ayn olan bir fenomen
den, herhangi zel bir dnsel ortamdan ok insan do
asna ait olan bir fenomenden saygyla sz eder-biz
zat kendisi bu konu zerine yorumda bulunur.
Schopenhauer'in kendinden geen iradenin nihai ka
deriyle ilgili dncesi bildiimiz ktmser ruhla daha
da az badar. Burada bnyesinde byk glk barn
dran bir meseleye yaklatmn farkndaym; fakat ok
larnn Schopenhauer'in retisinden edindii izlenim
ziyadesiyle yzeyseldir. Onlar Schopenhauer'in dnya
nn koskoca bir yanlg, sonunun da Hilik olduunu d
ndn sanrlar. Yaama iradesinin kesilmesinin va
rolmaktan kesilmek, kendisi ve btn insanlar iin gp
ta ettii eyin de bo yokluk olduunu dnrler. Hat
ta Otto Pfleiderer gibi bir dnr bile onun eskhatolo
gias n nihilizm olarak adlandrr. 59
57 Werke, c. 111, s. 720-7 2 1 ; c. il, s. 244; c. II, s. 46 1-462.
58 (Schopenhauer'in kavramla ilgili kendi aklamas iin bkz.

versiteler ve Felsefe, (Schopenhauer Kitapl,


59 Religionsphilosophie, 2 . Bask, c. L s. 563.

ni

V. Kitap) s. 2 1 vd.J

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Fakat Schopenhauer azizlerin bekledii hiliin mutlak


deil, izafi bir hilik olduuna60-orada bu dnyadan hi
bir eyin olmadna birok kez iaret eder. ou kez kul
land

szck

(Budaclarn

lgatesinden

ald)

bir

sn( dr)me anlamna gelen Nirvanadr; fakat bunun kesin


ve belirli bir anlam yoktur, nk azizde yaama iradesi
ve onunla birlikte er ya da ge hayat da sner ve bu tabi
rin yegane mspet anlamdr-fakat insanda yaama ira
desinden baka bir eyin ve hayat dediimizin dnda ba
ka hal ya da durumun olup olamayaca btnyle belir
sizdir. Schopenhauer Budaclarn syledii eyi zikreder:
" Nirvanaya, yani drt eyin-doum, yallk, hastalk ve
lmn var olmad bir duruma ulaacaksn. " Bu duru
mun bir hilikten ibaret olduu haddi aan bir varsaym
dr. lmle ilgili olarak da genelde ayn durum sz konu
sudur ve Schopenhauer, aslnda onun hakknda kaybetti
1
imiz eyi biliriz, onunla kazandmz eyi deil, der. 6
Kesin, mspet bilgimizin tamam bu dnya hakknda
dr; ve onun ilkesi olan yaama iradesinin sona erdii l
de kendisi de sona erer. Ve Schopenhauer'in bu ko
nudaki az sklklar bakmndan, Brahma ile yeniden
birlemekten sz eden eski Brahmanlara kar bir tutum
iinde olan Budaclarla ayn gr paylatn grrz.
Budaclara gre Nirvana sadece Samsarann (ya da bu
dnyann) kartdr; ve hililk olarak tanmlandnda,
bu Samsarann Nirvanann tanmna ya da oluumuna
hizmet edebilecek tek bir unsur iermediini sylemek
ten baka bir anlam ifade et:mez.62 Fakat Nirvana hak
knda en ufak bir bilgi, en snk bir resim olmasa da
Schopenhauer tekrar tekrar onun bir gerek olduunu
ne srer; bu gr dorudan ileri srmedii yerde bi60 Werke, IIL c. 222, 70.3, kr. 699_
6 Werke, c. VL s. 289-292.
62 Werke, c. III, s. 698.

5chopenhauer, re lsefe ve Din

le st rtl olarak tekrarlamaktan ekinmez; ve bir


anlamda denilebilir ki ona duyulan inan btn felsefe
sinin zirve noktas, bir baka adan temeli, nihai varsay
mdr. Bu bir bakma Kant ile paylat, fenomenlerin ar
dnda bir gerekliin, bir Ding an sichin olduu ynnde
ki

sarslmaz

itimatla

karlatrlabilir-bununla btn

idealist ya da deneyci okullarla yollar ayrlm olur. Asln


da o Ding an sichin gerek zn kefettiine inanyor ve
bunun rade olduunu savunuyordu. Fakat hibir zaman
belirli bir gre ulamam olsayd bile yine de akn bir
gereklie bal kalrd. Dolaysyla mademki bu iradenin
(yaama iradesi olarak) bizatihi sndrlmesi, yok edilme
si gerekiyor, Schopenhauer geriye yaama iradesinin d
nda, kendisini bu dnyada asla gstermeyen bir eyin
kaldn dnr, ya da dolayl anlatmlarla iin doas ge
rei, bu "bir ey" hakknda, bildiimiz irade ve dnyann
ztt olarak, ancak menfi bir fikre sahip olabiliriz.
zin verin bunu onun dilinden aktaraym. radesini
terk etmi olan birinden sz ederken unu syler: "im
di onun olduu ey hakknda kavramlar, tasavvurlar iin
veri bize kifayetsiz gelir. Onu ancak yaama iradesi ol
ma ya da olmama zgrlne sahip ey diye adland ra
biliriz. "63 Ayn d nce iradenin mutlak zgrl tart
lrken de dolayl olarak ifade edilir: rade (unutmamak
gerekir ki bu dnyadan domaz, fakat sadece burada
grnr) bandan, diye dnr, burada grnmemeyi
ve olmamay ya da olduundan esas itibariyle farkl bir
ey olmay seebilirdi-ki bu durumda onun btn fe
nomenal tezahrler silsilesi farkl olabilirdi. 64 Schopen63 Werke, c. I I I , s. 642 .
64 Werke, c. i l, s. 338-339; Werke, c. I I I , s. 22 l -2 22 ' de, m kemme
l en ak b i r ifade vardr ve irad e n i n (yani yaama iradesi n i n ) "das
D i ng a n sich schlechthin und absolut" ol madn b i l dirir. C. I I I , s .
582-583'de v arl mzn "Kei m" ya da " i n n erster Kern"i sah i p . / ..

Arthur Schopenhauer

Din zerine

hauer ' i n akln irade tarafndan sevk edilme, kullanlma,


ona yabanc ve kart olmasyla ilgili grnde irade
n i n yzeyde grnenin tesinde daha esrarl derinlikle
re sahip olduu dolayl olarak dile getirilir. 65 Sonra
Schopenhauer'in "Eer bir yaama iradesi olmasaydm
ne olurdum?"66 sorusun u beyhude bir soru olarak ad
landrmas bir bakma ikna edicidir, nk eer ben ya
ama

irademle

kesin

biimde

zdesem

bu

soru

beyhude olmaktan ok anlamszdr. Ayrca iradenin


balangtaki d ya da yoldan kmas (Abfall, Abir

rung, Verirrung) ile i lgili yukarda aklanm olan genel


d nce yaadmzdan farkl bir varolu trn ima
eder-nk

bir eyden olmadka bir d nasl

mmkn olabilir ya da batan dosdoru ve hakiki var


lk yolu varsaylm olmadka bir yoldan kma nasl
gerekleebilir?
Btn

bunlara

daha

mspet

ifadeler

eklenebilir.

Schopenhauer felsefesinde dnyann (bu dnyann) b


tn varlk imkann doldurmadn aka dile getirir.
Metafizik, der, doa dzeninin eylerin yegane ve m ut
lak dzeni olmad bilgisidir-ve ahlak bu kanaatten
koparlamaz. Erdem alannn. her ne kadar gereklii
kendisi iin kesin ve kukulanlmaz olsa da bu dnyaya
ait olmadn gsterdii iin Kant' bilhassa takdir eder.
irademizi hayattan yz evirmeye, artk onu istememe
ye ve sevmemeye zorlandmz hissettiimiz tragedya
ya tank olurken iimizde hala baka bir eyin, hayat is
temeyen bir ey olduu dnda mspet hibir fikre ve-

.. /. olduum uz haliyle yaama iradesiyle ve brnd karakter


le ak biimde karlatrlr; kr. Volkelt. s. 1 90 vd.
65 Schopenhauer bilen zneyle isteyen znenin temel zdeliine
"das Wunder Kat' i:oxfv" der (Werke. c. iL s. 296); kr., benim
daha nce zikredilen "Schopenhauer's Contact with Pragmatism".
66 Werke, c. III, s. 737.

Schopenhauer, Felsefe ve Din

ya tasavvura sahip olmadmz bir eyin kaldnn far


kna varrz; ve bu farkl isteme tr iin karlk gelen
farkl bir varlk tarznn olmas gerekir-nk eer ol
masayd, tragedya zerimizdeki hayrl ve yceltici etkisi
ni nasl gsterebilirdi? Bu noktada "btnyle farkl bir
varolu", "baka bir dnya" gibi ifadeler kullanr ve "uyan
mamz gereken kc1busumsu bir rya"67 hayattan sz eder.
Hatta eyleri tersine dndrmeye kalkr. Her ey, der,
bizim bak amza baldr. Yaama iradesinin iinde
btnyle kaybolmu olanlar ve bundan baka bir irade
ve onun dourduundan baka bir dnya tanmayanlar
iin bu iradenin krletilmesinden, Nirvana'dan kacak
ey aslnda hiliktir. Ama eer gzlerimizi bu iradeyi
terk etmi olanlarn, yar effaf bedenleri can ekiirken
kaybolulann bile skunet iinde bekleyenlerin zerine
evirirsek karmzdakinin ne hilik ne boluk olduu
nu, her trl akli izahn tesinde bir huzur, durgun de
nizlerinkini andran bir sknet, bir dinginlik, bir teslimi
yet, bir berraklk olduunu grrz. Evet, "hilik" izafi
bir eydir, der Schopenhauer, her ey bak amza
baldr. Hibir ey bir eyin kartdr; ve eer bu dnya
bizim sadece bir eyimizse, o zaman bu dnyann olum
suzu hibir eydir; ama eer bu dnyay yadsr ya da
olumsuzlarken tavrmz bizim iin yce bir ey ise o za
man bu dnyann kendisi hibir eydir, ve onun btn
67 Werke, c. llI, s. 495; doa dzeninin kendisiyle ilgili fevkalade ce

sur bir cmleyle karlatrn, ki bu durumda, iaret ettii zere,


aa inorganik eyler sonsuza dek saldrya uramakszn yaar
lar, halbuki snrsz lde karmak ve kavranlamayacak derece
de "kunstvolle" rgenlemelerle daha kusursuz, canl varlklar s
rekli olarak ortaya kp kaybolurlar. "Dies ist etwas so augensche
inlich Absurdes, dass es nimmermehr die wahre Ordnung der Din
ge sein kann, vielmehr bloss eine Hlle, welche diese verbirgt,
richtiger, ein durch die Beschaffenheit unseres Intellekts beding
tes Phanomen."

Arthur Schopenhauer

Din zerine

yldzlan ve gkadalan onu bu esasl aslszlktan koru


maz-her ey, onun her bir zerresi yaama iradesinin te
zahrdr ve bu irade gittiinde o da gider, her ey gi
0
der. 6
Nirvana durumu f elsef olarak tasvir edilemez, der
Schopenhauer, sadece tecrbe edilebilir ve bu tecrbe
bireyseldir, ifade edilemez, aktarlamaz. Vecd, esrime,
kendinden geme, aydnlanma, Tanr ile birleme, ve
benzeri isimlerle anlr--onda zne ve nesne alr;69 o bir
tr dolaymsz duygudur-felsefenin byle bir duyguyla
balad ve en nihayet yine onunla sona erdii sylene
bilir, u farkla ki son aama, vecd yahut esrime her tr
l akli zmleme ya da aklamann tesindedir.
Bitirirken Schopenhauer'in hayatn anlamyla ilgili yoru
munu izin verin hlasa edeyim. Kimileri iin ktmserlik,
hayatn bir anlamnn olmad anlamna gelir. Onun iin
byle deildir. Onun dncesi unun gibi bir eydir:Dnya bizi mutlu edecek ekilde tanzim edilmemitir
ve mutluluk hayatn gayesi deildir. Doutan getirilen
tek bir hata vardr, Schopenhauer dokunakl bir dille ifa
de eder, bu da burada mutlu olmak iin bulunduumuz
dur. 70 Hayat bize farkl bir ders retir-hayatn strapla
r bize farkl bir ders verir. lm kanlmaz. Hayat onun

gznde bir zevk deil, fakat bir grevdir. Biz buradayz


Schopenhauer hakknda oklar, hatta kimi aratrmaclar
68 Werke, c. il, s. 48.3-487 ; Die Welt als Wille und Vorstellung, cilt
111. s. 70.3'teki bu konuyla ilgili yorumlarla karlatnn; aynca cilt
III, s. 58.3, "Das Dasein, welches wir kennen, giebt er (der Resig
nierte) willig auf: was ihm statt dessen wird, ist in unsern Augen
nichts; weil unser Dasein. auf jenes bezoge n. nichts ist."

69 Werke, c. il. s. 485.


70 Werke. c. III. s. 729; Schopenhauer'in dncesine gre .Kant'n ah
laka byk hizmeti onu her trl

eudaimonia fikrinden

temizlemesi

dir (c. IV. "Die beiden Grundprobleme", s. l 1 7 ) ; Schopenhauer ./ . .

Schopenhauer, Felsefe ve Din

gibi. sathi dncelere sahip olanlara tuhaf gelebilirse de,


bir filozoftan geldii iin byle bir dil acayip grnebilirse
de-biz kurtanlmak iin buradayz. doal gereksinimleri
mizi ve arzulanmz tatmin etmek (yani mutlu olmak) iin
deil. Biz bu dnyadakiler yoldan ktk, ezeli-ebedi d
zenin dna saptk ve hayat bizi geri getirecektir. Bu yz
den ortaya ktk, bu yzden mekan ve zaman iine ko
nulduk, ta ki zamanla. eitli ve birbirini kovalayan ey
lemlerimizle ve hayatmzn seyri iinde nasl bir varlk t

r olduumuzu bulup ortaya karabilelim. Ac, strap,


hayal krkl ve lmle karlama bizi kendimizi unut
maktan uzak tutacak-hayatta bu en yksek gayeden
baka bir gayemiz olduunu dnmekten alkoyacaktr.
Istrap, doru bir ekilde ele alndnda, bir arnma
vastasdr (Uiuterungsprocess) ; strap ve sknt hayatn
gerek gayesi iin alr, nasl ki hasta birisi uzun ve ac
verici bir tedaviyi kabul eder ve acnn iyilemesinin bir
paras yahut iareti olduunu bilirse-tecrbe ettiimiz
srekli aldan ve hayal krkl, deyi yerinde ise, bize
gnlk ura ve abalarmzn beyhudeliini sezdirmeyi
amalar.71 Evet, lmn kendisi Schopenhauer'e gre
teleolojik bir boyut ierisindedir; sadece kendisi bir ha
trlatc72 ve bir terk (evet, "terk", nk onun mantna
gre, eer biz olmamz gereken ey olmu olsaydk l
mezdik, Schopenhauer bu noktada Paulos ile temelde
../. eudaimonla taraftarlann mahkum ettii iyimserlerle ayn zm
reye dahil eder (c. IIL s. 507) (Gr. eudalmonia (bir daimona sahip
olma): i nsann, dolaysyla doru eylemin en yksek gayesini mut
luluk olarak aklayan ahlak teorisi.).
71 K.r. Werke. c. III, s. 7 31 (c. II, s. 464); c. HL s. 658.
72 Werke. c. III, s. 699. lmden "die jedesmalige und unermdlich
wiederholte Anfrage der Natur an den Willen zum Leben: Hast du
genug? Willst du aus mir hinaus?" diye sz eder. Hayatn bizatihi
ksal bir ama iin aratr: "Damit sie (imdi sz edilen mesele)
oft genug geschehe, ist das individuelle Leben so kurz. "

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ayn dnceleri paylar)73 olmasndan dolay deil, fa


kat ayn zamanda iyi insan iin bir kurtulu olmasndan
dolay byledir; ve "lm ve Asli Varlmzn Yokdile
mezlii" balkl muhteem denemesinin sonunda Scho
penhauer kendisiyle ve kusurlaryla mcadele eden,
bunlarn kendisinin kalc bir paras olup olamayaca
n merak eden herkese gerek bir teselli sunabilecek bir
dil kullanr, nk o insann bilinebilir bireyselliinden
ayrld bu ciddi hadiseyle ayn zamanda mcadele et
tii eyden de ayrlabileceini, bylece lmn bir z
grlk kaps olabilecein i ima eder.
Evet, lnceye kadar zgrl asla bilemeyiz ve do
laysyla her iyi insann lm genellikle huzurlu, hafif
ve latif bir eyse de bundan daha fazlas, bile isteye
lm, honutluk iinde lm, neeli bir lm, azizlerin
ayrcaldr. Schopenhauer bir yerde "lm gzlerimizi
kapatrken, gne mzn ancak glge olarak kald
bir a gark oluruz,"74 derken belki de aklndaki buydu.

73 Werke, c. lll, s. 58 L "Der Tod sagt: Du bist das Produkt eines

Aktes, der nicht hatte sein sollen; darum musst Du, ihn
auszulschen, sterben. Aynca, wr slnd im Grunde etwas, das
nicht seln soilte: darum hren wir auf zu seln. fu. c. ili, s. 652.
74 Nachlass, c. iV, s. 1 85 (s. 290). Bkz. Volkelt, s. .378, burada bu
ve Schopenhauer'in bu konuya k tutan dier pasajlar aktarlr.
Dier atflar unlardr: Werke (Grisebach ed.), c. V, s. 28 l vd.;
Nachlass, c. iV, s. 1 78, l 90; Grisebach, Schopenhauers Briefe, s.
1 1 6, 1 85; Lindner-Frauenstadt, s. 526; Brlefwechsel zwischen
Schopenhauer und Becker (Leipzig, 1 88.3), s. 66.

Parerga und Parallpomena,

Bd. il: Kap. XV: Ober Religion.

BiR DiYALOG
Demopheles: Aramzda, aziz dostum, felsefeye olan
yeteneinizi sergileme tarznzdan zaman zaman hazzet
mediimi bilmenizi isterim; dini ineleyici dnceler,
hatta aktan aa alay iin malzeme yapyorsunuz.
Herkes kendi dininin kutsal olduunu dnr ve bu
yzden siz de ona sayg gstermelisiniz.
Philalethes: Nego consequentiaml 1 Bakalarnn kaln
kafallndan dolay yalanlara ve sahtekarlklara neden
sayg duymam gerektiini anlamyorum. Her yerde haki
kate sayg duyarm ve bu sebepten tr ona kar olan
hibir eye sayg duyamam. insanlarn akllarna byle
pranga vurduunuz srece bu yeryznde hakikat asla
ldamayacaktr. Benim bu konudaki dsturum, hukuk
unun Fiat justitia, et pereat mundusu ile ayndr: Vige

at veritas, et pereat mundus. 2 Her melekenin, her mes


lein takip edecei benzer bir dsturu olmaldr.
Demopheles: O zaman hekimlerin takip edecei ds
tur da Fiant pilulae, et pereat mundus3 olacaktr herhal
de ki kolayca gerei yerine getirilebilecektir.
(: Sonucun doruluundan kukuluyum.)
(Srasyla: isterse dnya iin felaket olsun yeter ki adalet tecelli

etsin. isterse dnya iin felaket olsun yeter ki hakikat hkmran


olsun. Deiik ekli: Fiatjustitia ruat coelum.)
3 ( : isterse dnya iin felaket olsun yeter k i tabletler yaplsn.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Philalethes: Tanr saklasn! Her eyi cum grano salis'


ele almak gerekir.
Demopheles: Kesinlikle. Ben de bunun iin dini

cum

grano sa/is ele almanz ve insanlarn ihtiyalarnn anla


y glerine gre karlanmas gerektiini anlamanz is
tiyorum ya. Din gnlk hayatn iren uralar ve angar
yas iinde kaybolmu kitlelerin kaba aklna ve sakar an
laylarna hayatn yksek nemini bildirmenin ve his
settirmenin yegane yolunu sunar. nk kural olarak s
radan insan esas itibariyle maddi ihtiyalarn ve zlem
lerini tatmin eden ve dolaysyla bir para elendiren ve
hoa vakit geirmesini salayan eylerden baka bir e
ye ilgi duymaz.

Din kurucular ve filozoflar dnyaya

onun bu uyuukluunu sarsmak ve ona varoluun yk-


sek anlamn gstermek iin ge.lirler; filozoflar zgrl
ne kavumu olan5 aznlk iin, din kurucular ounluk,
insanln byk blm iin. nk Platon'un da syle
dii gibi

4>Aooo4>ov 1tAij9ocr ac5UvaaTOV dva6

ve bunu

u n u tmamanz gerekir. Din kalabalklarn metafiziidir,


herhalde onlarn dini olmal ve dolaysyla ona haricen
sayg gstermeliler; nk onu gzden drmek dini
onlarn elinden almak anlamna gelir. Nasl k i bir halk
iiri ve darbmesellerde bir halk bilgelii varsa bir halk
metafizii de olmaldr; nk insanlar kesinlikle bir
hayat yorumuna ihtiya duyarlar ve b u onlarn anlay
gleriyle uyumlu olmaldr. Bu yzden bu yorum her
zaman hakikatin alegorik-mecazi

bir anlatmdr ve

pratik hayat ve duygularmz sz konusu olduu kada4 ( : i htiyat kaydyla, ihtiyat elden brakmakszn.)
5 ( : Bunu "herkesin tabi olduu kurallardan muaf olanlar" diye anla

mak gerekir.)
6 ( : phllosophon p/aethos adynaton elnai: Kalabalklan felsefi olarak

aydnlatmak imkanszdr.)

Bir Diyalog

ryla, yani davran iin bir klavuz ve strap ile lm


halinde bir i rahatl ve teselli olarak, eer sahip ol
saydk muhtemelen hakikatin kendisinin baarabilec e
i kadar, ok ey baarr. Onun inanlmaz. tuhaf ve g
rnte sama formu karsnda fkelenmeyin; nk
alm olduunuz eitim ve sahip olduunuz bilgiyle in
sanlara eitilmemi, kaba halleri iinde derin hakikat
leri anlatmak iin kullanlmas gereken dolambal yol
lar hakknda en ufak bir fikre sahip olamazsnz. Fark
l dinler insanlarn yaln haliyle kendi bana anlayama
yacaklar hakikati kavrayp anladklar deiik sistem
lerden ibarettir; onlar iin hakikati bu form yah u t sis
temlerden koparmak mmkn deildir. Bu yzden,
aziz dostum, bu sistemleri alaya almann hem d ar ka
fallk hem de hakszlk olduunu sylersem gcenip
darlmayn sakn.
Philalethes: Fakat halkn ihtiyalarna ve anlay g
cne uygun gelecek ekilde kesilip biilmi olann dn
da baka bir metafizik olmasn demek de bir o kadar
dar kafallk ve hakszlk deil mi? Neden onun retile
ri insan aratrmalarnn snn ve her trl dncenin
miyar veya klavuzu olsun ve aznln, sizin syledii
niz ekliyle, muaf olanlarn metafizii neden bu kalaba
lklarn metafiziine uymak, onu glendirmek ve yo
rumlamak zorunda kalsn? Ve insan aklnn en yksek
melekeleri etkinlikleri srf halk metafiziini baltalamasn
diye neden kullanlmam ve gelimemi, hatta daha to
murcuk halindeyken kesilip budanmak zorunda kalsn?
Aslna bakarsanz dinin iddialarnn da bundan farkl bir
yan var m? Bizzat kendisi tahammlszlk ve insafsz
lk timsali olan birinin tahamml. i tidal ve sabr tavsiye
etmesi biraz fazla olmuyor mu?

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Sapknlar iin kurulan mahkemeleri, e ngizisyonlar,


din savalarn, Hal seferlerini, Sokrates'e iirilen bal
dran zehrini, Bruno ve Van in i ' nin yaklarak ldrlme
lerini dn n . Btn b u nlar bugn iin gemite kal
m olan eyler mi? Hakiki felsefe abasna, samimi
hakikat aratrmasna, en soylu insanlarn b u en soylu
arsna bir devlet tekeliyle uydurulmu olan bu ana
nevi7 metafizikten daha kart bir ey olabilir mi? Onun
dstur ve dogmalar her kafaya en erken yalarda y
lesine byk bir gayretle, ylesine derin ve salam bir
ekilde kaznmaktadr ki o kafa, mucizevi bir esnekli
e sahip olmadka, bir daha mr boyu bunlarn etki
sinden kurtulamamaktadr. Bu ekilde her salkl ak
l n temeli bir daha iflah o lmamak. zere bozulup alt st
edilmektedir; bir baka deyile, kendi ban a yeterince
zayf olan zgn dnce ve yansz yarg yetenei, ilgi
li old uklar eyler bakmndan ebediyen fel ve harap
edilmektedir.
Demopheles: Ki yle zannediyorum bu, insanlarn ye
rine sizinkilerini kabul etmek iin vazgemeye yanama
yacaklar bir kanaat edindikleri anlamna gelmektedir.
Philalethes: Ah, keke bir kanaat derin kavraya da
yansayd! O zaman kant ve deliller ileri srlebilir, sa
va da eit silahlarla yaplabilirdi. Fakat dinler temellen
dirmelerle kanaate deil, fakat vahiyle inanca hitap
ederler. i nanca yatknln en gl olduu dnem o
cukluktur; bu yzden insanlar ncelikle ve en fazla bu
n azik dnemi ele geirmek iin her yolu denerler.
inan retileri mucize hikayelerinden ve korkutmalar
dan ok daha fazla bu ek.ilde kk salarlar. Eer erken
7 (: konventionell.I

Bir Diyalog

c,:ocukluk dneminde belli temel grler ve retiler


allmadk bir huu ve baka herhangi bir eyde asla
nrlmemi ciddiyette bir tavr ile tekrar tekrar anlatlr
sa ve bunlar hakknda ortaya kabilecek bir kuku ih

Iimali ya btn yle gz ard e dilir ya da kukunun son


suz felakete gtren ilk adm olduuna iaret etmek
iin yle bir deinilip geilirs e , bunlarn brakt iz ya
da etki ylesine derin olacaktr ki kural olarak, yani ne

redeyse her durumda, onlardan kukulanmak hemen


hemen kiinin kendi varl n d a n kukulanmas kadar
imkansz olacaktr.
Dolaysyla binlerce kii iinden ciddiyetle ve d
rstl kl e bunun u yoksa u n u n mu doru olduu n u
soracak ruh gcne sah i p bir k i i zor kacaktr. By
lelerine gl ruhlar, esprits forts demek zannedildi
1inden ok daha uygun bir tariftir. fakat geri kalanlar
iin e n salam inan cn, eer bu ekilde talim ettirilip
,afalarna kazndysa, kendilerinde kk salmamas ka
dar insana sama ya da itici gelen bir ey yoktur. Sz
nelimi bir sapkn ya da b i r d i n sizin ldrlmesi gele
cekte ru hunun kurtul uu iin elzem olsayd hemen
herkes bunu hayatnn e n bata gelen, ilk srada halle
dilmesi gereken ii yapard ve ldrrken baard, el
de ettii eyi hatrda tutmaktan g ve teselli bulurdu ;
n itekim eskide n neredeyse h e r spanyol bir auto da
feyi0 Tanr'y en ziyade honut eden, en dindar bir i
olarak gryordu.
ttindistan'da bunun bir benzerini ancak yaknlarda
ngilizler tarafndan yasakl a n m ve ok. sayda mensuH (Lafzi anlam "inan ii"; engizisyon nne karlanlara verilen ce

zalarn okunmas esnasnda yaplan halka ak tren; cezalarokun


duktan sonra siyasi otoritelerce kaza geirilerek yakma biih1inde
infaz edilirdi. ilki 1 48 1 'de Sevilla'da. sonuncusu 1 850'de 11eksi
ka'da gereklemitir.}

Arthur Schopenhauer

Din zerine

bu idam edilmi olan Thuglann9 dini cemaatinde gr


yoruz. Bunlar din duygularn ve tanra Kali'ye hrmet
lerini, mallarn mlklerini ele geirmek iin her frsatta
kendi dostlarna suikast dzenleyerek ve yolcu kafilele
rinin yolunu kesip katliam yaparak gsteriyorlard ve
bylelikle takdire deer bir ey yaptklarna ve sonsuz
mutluluklarna katkda bulunduklarna

ciddi biimde

inanyorlard . *
Dolaysyla erken yalarda belleklere kaznm olan
dini dogmalarn gc o kadar oktur ki vicdan ve so
nunda her trl merhamet ve insani duyguyu boup yok
edebilir.

Ama eer erken

yalarda akllara kaznm

inancn ne yaptn kendi gzlerinizle ve yakndan gr


mek istiyorsanz lngilizlere bakn. Doann baka her
kesten ok kayrd, baka herkesten ok aklla, anla
yla, yarg gcyle ve karakter salamlyla donatt
bu ulusa bakn; kiliselerinin alad ve dier yetenekle
ri arasnda bir saplant ya da sabit bir fikir gibi grnen
ahmaka bo inanlaryla baka btn milletleri geride
brakarak nasl da kk drldklerini, hatta alay ko
nusu yapldklarn grn. Bunun iin baka bir eye de
il, sadece eitimin ruhban snfnn eline braklm ol
masna kretmeliler. Onlarn zerine titredii tek bir
ey vardr, en erken yalarda btn inan umdelerini
krpe dimalara kazmaktr, yle ki bu tekrarl talim be
yinlerinin bir bakma ksmen fel olmasyla sonulanr.
Bu da btn hayatlar boyunca kendisini ahmaka bir
banazlkla da vurur. Aralarndaki yksek derecede ze9 (: Tanra Kali'ye tapnmalar mensuplarnn en korkun sular i

lemelerine yol aan bir Hindu mezhebi; Hindistan'n byk bl


mne yllarca korku ve dehet salm, sonunda baya bir sulular
etesine dntnden l 828- l 8.35 arasnda l ngiliz hkm eti ta
rafndan yasaklanp datlmtr.)
Illustrations of the 11lstory and Practice ofthe Thugs, Londra, 1 8.37;
aynca Edinburgh Review, Ekim-Ocak 1 8.36- 1 8.37.

Bir Diyalog

l.i ve anlayl kimseleri bile bu banazlkla kendi dzey


lerine indirirler ve biz bunlar hakknda ne dnecei
mizi ya da ne yapacamz bilemeyiz.
Eer byle bir aheser iin erken yata krpe dima
lara inan esaslar nn yerletirilmesinin ne kadar nem

li olduunu dnecek olursak, misyonerlik sistemi, a


yet kendisini H otantolar, Kaffirler, Gney Denizi Adalan
Yerlileri vb. gibi hala ocukluk anda olan ve aralarn
da gerekten baarl olduklar milletlerle snrlandrm
yorsa, artk sadece insanlara zg usandrc srar, bo
l<,.ibir ve kstahln doruu olarak deil, fakat ayn za
manda bir samalk olarak da grnr. Ama beri yanda
Hindistan'da Brahmanlar misyonerlerin retilerini ya
kmseyici bir onaylama glmseyiiyle hogrrler
ya da omuzlarn silkerek reddederler. Ve genel olarak
ifade etmek gerekirse, misyonerlerin bu insanlar dinle
rinden dndrme abalar, en uygun frsat ve koullara
karn, tam bir hezimetle sonulanmtr.

1 826 tarihli

Asiatic Joum ali n XXI . saysnda yer alan sahih bir rapor
Hindistan'n btnnde (ki sadece ngilizlerin ellerinde
tuttu k.lan blgenin nfusu, Nisan

1 852 tarihli The Ti

mes'a gre, yz elli milyonu bulmaktadr) bunca yllk


misyonerlik almasnn neticesinde dininden dnenle
rin saysnn yz gemediini gstermektedir; ve ay
n zamanda H ristiyanl kabul edenlerin ar ahlaksz
lklaryla tannm kimseler olduklar kabul edilmekte
dir. Bu kadar milyon kii arasndan ka ka kurua
ruhunu satm yz rveti kmaktadr. Hindistan'da
hibir yerde Hristiyanh k bakmndan ilerin b undan da
ha iyi gitmesi iin bir sebep gremiyorum, her ne kadar
misyonerler imdi, Hindularn byk bir ihtimamla sak
narak gzclk ettikleri snrlar delip Hristiyanh lke
ye sokmak iin , mnhasran laik lngiliz eitimine tahsis

Arthur Schopenhauer

Din zerine

edilmi okullardaki ocuklarn, anlamann artlarn hi


e sayarak, krpe ruhlar zerinde almay deniyorlar
sa da. nk sylediim gibi, inan tohumlarn ekmek
iin en uygun dnem yetikinlik deil ocukluktur; zel
likle daha nceki bir inan zaten kklemise bu daha
da fazla byledir.
Fakat yetikin dnmelerin sahip olduklarn iddia et
tikleri edinilmi kanaat kural olarak kiisel bir karn
maskesinden baka bir ey deildir. Olgunluk anda
dininden dnen bir kiinin her zaman her yerde ou
kimse tarafndan kmsenmesine neden olan da bu
n u n kolay kolay baka trl olamayaca yolundaki his
siyattr, her ne kadar onlar bu ekilde dini akla uygun
bir kanaat meselesi olarak deil, fakat erken yalarda,
herhangi bir snamaya tabi tutma imkanna sahip olmaz
dan nce, yerletirilmi bir inan meselesi olarak gr
dklerini gsterirlerse de. Onlarn dine b u ekilde bak
makta hakl olduklar sadece kr krn e her eye ina
nan kitlelerin deil, fakat her dinin, bu sfatlaryla dinin
kaynaklarn, delillerini, dogmalarn ve tartmal konu
larn i n celemi olan ruhban snfnn da toplu olarak l
kelerin i n dinine evkle, sadakatle ve gayretle bal ol
malarndan anlalr. Dolaysyla bir dinin rahibinin bir
baka dine veya inan sistemine gemesi dnyada en
nadir rastlanr eydir.
Szgelimi Katolik rahipler zmresi kiliselerinin akide
leri n i n tmnn hakikatine, ayn ekilde Protestan ra
hipler de kendi akidelerinin kine tam olarak inanmlar
dr ve her ikisi de inan esaslarn , onun dogmalarn ve
dsturlarn benzer bir evk ve gayretle savun urlar. An
cak bu kanaat yine de her birin i n doduu lkenin art
larnn bir sonucudur sadece; dolaysyla G ney Alman
ya'daki rahipler iin Katolik dogmann, Kuzey Alman-

Bir Diyalog

ya'daki rahipler iin de Protestan dogmann hakikati


mkemmelen ak ve aikardr. u halde eer bu kana
atler nesnel temeller zerine oturuyorsa, o zaman iklim
koullarnca belirlenecek demektir ve tpk bitkiler gibi
kimisi bir yerde kimisi bir baka yerde geliip serpile
cektir. Fakat imdi insanlar her yerde mahalli koullarda
ikna olmu olanlarn kanaatlerini inan ve gvenle ka
bul etmektedirler.
Demopheles: yi ya ite, bunda ne ktlk var, hem
deien de ok fazla bir ey yok; szgelimi Protestanlk
aslnda Kuzeye, Katoliklik de Gneye daha uygundur.
Philalethes: yle grnyor; fakat ben daha yksek
bir bak asndan baktm ve gz nnde bulundurdu
um ey daha nemli bir konu, yani insanlar arasnda ha
kikat bilgisinin ilerlemesi. Ve bu adan, bir kimse her
nerede domu olursa olsun, daha ocukluktan genlie
adm atar atmaz, onun zihnine belli nerme yahut kazi
yelerin yerletirilmesi ve sonsuz kurtuluunu tehlikeye
atmakszn kendisine belletilen eylerden asla kuku du
yamayacana kesinkes ikna edilmesi korkun bir eydir.
Szn ettiklerim dier her trl bilgimizin temelini etki
leyen, dolaysyla ebediyen bak amz belirleyen ner
melerdir. Bunlarn kendilerinin yanl olmas halinde ba
k amz ebediyen bozulup arptlm olur. Ayrca bu
nermelerin doal sonular her yerde her noktada b
tn bilgi sistemimizi etkiledii iin karlaacamz ey
bilgi bakmndan tam bir arptma ve sakatlanma olur.
Her edebiyat bunun misalini ya da kantn sunar, en ar
pc olanyla Ortaa edebiyatnda karlarz, ama 1 5.
ve 1 6. yzyl edebiyatlannn da bu bakmdan pek geri
kald sylenemez. Hatta btn bu dnemlerin en b-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

yk kafalarna bakn ve zihinlerinin bu yanl temel fikir


ya da faraziyelerle nasl fel olduunu ve bilhassa doa
nn hakiki z ve ileyiine dair derin kavraylarn, deyi
yerinde ise, nnn nasl tkandn grn .
Btn Hristiyanlk tarihi boyunca teizm (tanrclk)
her trl dnsel ve zellikle felsefi abann nnde
bir kabul gibi durur ve her trl ilerlemenin nn tkar
veya gelimesini engeller. Tanr, eytan, melekler, cinler
btn tabiat dnemin bilginlerinden gizlemitir; hibir
aratrma sonuna kadar gtrlmemi, hibir mesele
derinlemesine tetkik edilmemitir; en ak ve anlalr il
liyet bann tesinde yer alan her ey derhal bunlara at
fedilmitir; dolaysyla byle bir mesele ele alndnda
tpk Pomponatius'un yapt gibi: Certe philosophi nihil
verisimile habent ad haec, quare necesse est, ad Deum,
ad ange/os et daemones recurrere (De incantationibus,

bl. 7 ) . 1 Kukusuz Pomponatius'un bu ifadesinde bir alay


ya da istihza havas sezinleyebiliriz, nk onun sada
katsizlii baka ekillerde de bilinen bir eydir, ama bu
ereve ierisinde o sadece ann genel dnce tar
zn dile getirmitir.
Dier taraftan eer bir kimse, prangalar krp atacak
n adir rastlanr bir dnce esnekliine sahip olsayd,
tpk Bruno ve Vanini'nin bana geldii gibi, kendisi ve
yazdklar atee verilirdi. fakat sradan kafalarn metafi
ziin bu ilk hazrlk aamasyla nasl fel olduklar, by
lelerinin yabanc ve bildik olmayan bir inan sisteminin
retilerini eletirmeye girimeleri durumunda en arp
c biimde ve en gln yanyla grlebilir. O zaman
byle bir adamn kural olarak sadece, onun dogmalaro

(: Bu konu ile ilgili olarak kesinlikle filozoflar akla uygun bir ey


sunamazlar, bu yzden Tanr, melekler ve daimon lara geri git
mekten baka are yoktur. )

Bir Diyalog

nn kendi inancnn dogmalaryla uyumadn dikkatli


bir ekilde gstermekle ilgilendiin i grrz. nk o
bunlarn sadece kendi inancnn dogmalarnda dile geti
rilenle ayn eyi sylememekle kalmayp, kesinlikle ayn
anlama da gelmediklerini aklamak iin didinir durur.
Bylelikle o ocuka dnceleriyle, yabanc inan sis
teminin sahte zn aa kardn hayal eder. Asla
bu ikisinden hangisinin doru olduu sorusunu sormak
gerekten aklna gelmez; bilakis kendi inan esaslar
onun iin a priori kesin ilkelerdir. Mh. Mr. Morrison Asia
tic Joumaln inlilerin din ve felsefesini eletirmeye kal
kt 20. cildinde bunun elendirici bir rneini sunar;
gerekten elendiricidir.
Demopheles: Demek ki sizin yksek bak as dedi
iniz bu; fakat ben sizi bundan daha yksek bir bak
asnn olduuna temin edebilirim. Primum vivere, de
inde philosophari 1 1 ilk bakta zannedilenden daha et
rafl ve kucaklayc bir anlama sahiptir. Her eyden e v
vel iddete bavurmaktan, haksz ve gaddarca ya da yz
kzartc n itelikte olan herhangi bir ey yapmaktan al
koymak iin kalabalklarn kaba ve kt eilimleri diz
ginlenmelidir. imdi eer onlar hakikati tanyp kavra
yncaya kadar beklemek isteseydik hi kuku yok ok
ge kalrdk. Ve zaten bulunduunu varsaysak bile haki
kat onlarn anlay glerini katbekat aacaktr. Her ha
lkarda onun alegorik dile brndrlm bir anlatm,
bir mesel, bir mitos onlarn amalarna hizmet eder.
Kant'n syledii gibi doru ve erdemin ak, aleni bir
m iyar olmaldr; ve dorusunu sylemek gerekirse b u
her zaman ykseklerde kanat rpmaldr. Kastedileni
iaret ettikleri srece bir yreye veya blgeye mahsus fi

( : nce yaa, sonra felsefe yap.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

grlerin onun zerine kazd eyin pek bir nemi yok


tur. Byle bir alegorik hakikat tasavvuru her zaman her
yerde bir btn olarak insanlk iin, asla eriemeyecek
leri hakikatin ve genel olarak hibir zaman anlayamaya
caklan felsefenin uygun bir i kamesidir; bu hakikat yahut
felsefenin her gn biimini deitirmesinin ve henz ge
nel kabulle karlanan bir biime sahip olmamasnn s
zn bile etmiyorum. Dolaysyla, sevgili Philalethes, pra
tik hedefler her bakmdan teorik olanlann nnde gider.
Philalethes: Sylediiniz ey Lokroili Pythagorasc Ti
maios'un eski tavsiyesine ok benziyor:

amdpyoev 'i'euixn A.Oyo, ::r

-ra

'i'uxa

Ka T UYT)Tat .A.aef:m12 (De

anima mundi, s. 1 04, Stephanus). Ve neredeyse kuku


duyacam geliyor, gnn modasna uygun olarak, her
halde bana hatrlatmak istiyorsunuz:
Doch guter Freund, die Zeit kommt auch heran,
Wo wir was Gut's in Ruhe schmausen mgen. 13
Ve sizin salk verdiiniz ey, tatmin edilmemi, huzur
suz fkeli kalabalklar dalgalar halinde gelip bizi masa
mzda rahatsz etmesinler diye (zaman gz nnde bu
lundurup) gerekli nlemleri almamz gerektii anlamna
geliyor. Fakat bu bak asnn btn gn mzde yay
gn ve revata olduu lde yanltr da; bu sebepten
tr ona kar kmakta acele ediyorum. Dinin ve onun
inan esaslannn yardm olmakszn devlet. adalet ve
h ukuk ayakta tutulamaz, adalet ve kol luk gc hukuk
ve dzenin tesisi ve idamesi iin zorunlu tamamlaycla 2 (: Hakiki olanlarn bir yaran yoksa biz ruhlar aldatc ve kandrc
szlerle dizginleriz.)
13 ( : Vakti yakn aziz dostum

Huzur iinde yiyip imenin. )

Bir Diyalog

olarak dine ihtiya duyarlar: bu yanll.tr. Yz kere de

tekrarlansa yine yanltr. nk eskiler, zellikle Grek


ler bize vakalara dayal arpc ve etkileyici bir instantia

in contrarium'4 sunarlar. Nitekim onlar bizim bugn din


dediimiz eyin en kk bir parasna bile sahip deil
lerdi. Kutsal metinleri yoktu, renilip bellenecek, kabu
l herkesten beklenen, ilkeleri gen yalarda belleklere
kaznan dogmalar yoktu. Dinin hizmetkarlar ahlak hak
knda o lde az vaaz ve nasihatlerde bulunur, rahip
ler de ahlakla veya genel olarak insanlarn yaptklar ya
da ihmal ettikleri eylerle pek fazla ilgilenmezlerdi. By
le bir ey bilinmiyordu. Rahiplerin grevleri tapnaklar
daki trenlerle, ibadetlerle, ilahilerle, kurbanlarla, yr
y alaylanyla, kuttrenleri ve benzeri eylerle snrlyd,
ki b unlarn hibiri kiinin ahlaki-manevi geliimi gibi bir
eyi hedeflemiyordu . Din diye adlandrlan eyin tama
m, bilhassa kasabalarda, deorum majorum gentium'5
iin urada burada tapnaklann kurulmasna dayanyor
du. Tapnaklarda ibadetler sz edilen tarzda bir devlet
ii olarak gerekletiriliyordu ve dolaysyla byle bir
klt aslnda siteye ait bir meseleydi. badetlerin gerek
letirilmesinde yer alan grevliler hari hi kimse her
hangi bir ekilde hazr olmaya, hatta ona inanmaya da
hi zorlanmyordu. Eski dnyann tmnde herhangi bir
dogmaya inanma ykmllnn bir izine ya da ema
resine rastlanmaz. Ancak aktan aa tanrlarn mev
cudiyetini reddeden ya da onlar tahkir ve tezyif eden
cezalandnlyordu; nk o byle yapmakla bu tanrlara
hizmet eden devlete hakaret etmi oluyordu; bunun d
nda herkes onlar hakknda istedii eyi dnmekte
serbestti. Eer bir kimse dua veya kurbanla ahsi olarak
14 (: Kart rnek.)
15 (: Byk aile ya da kabilelerin tan nlan.J

Arthur Schopenhauer

Din zerine

bu tanrlarn ltfuna mazhar olmak istiyorsa bunu kendi


payna ve zararna yapmakta zgrd; eer yapmyorsa
kimsenin ve hele devletin ona syleyecei bir eyi ola
mazd. Her Romalnn evinde kendi Larlar ve Penatlan
vard, ki bunlar aslnda atalarnn sayg deer portrele
rinden baka bir ey deildi (Apuleius, De deo Socratis,
bl. 1 5, c. il, s. 237; ed. Bip. ) . Eskilerin ruhun lmsz
l ve lmden sonraki hayat hakknda kesin, ak ve
hele hele dogmatik, sabit fikirleri yoktu, bu konulan
herkes kendince, kah gevek, kah mtereddit, kah ku
ku iinde dnyord u; ve Tanr tasavvurlar da o l
de eitli, kiiye zg ve m phemdi. Dolaysyla eskile
rin dnyasnda szcn bizim anladmz anlamnda
gerekte din diye bir ey yoktu. Peki, bu sebepten t
r onlarn dnyasnda h u kuksuzluk ve kural tanmazlk
m egemendi? Hala bizimkinin temelini oluturan, b
yk lde onlarn eseri olan h ukuk ve dzen deil mi?
Nfuslarnn byk blm klelerden olumasna kar
n m l kiyet tam olarak gvence altnda deil miydi?
Ve bu dzen iki bin yldan fazla bir zaman hkm sr
medi mi?
Dolaysyla iaret ettiin ve gnmzde her yerde yay
gn olan anlamda dinin pratik hedeflerini ve zorunlulu
unu, daha ak bir deyile, dinin her trl h ukuk ve d
zen i n vazgeilmez temeli olduunu kabul etmem mm
kn deil ve buna kesinlikle kar kacam . nk
byle bir bak asndan k ve h akikat uruna verilen
saf ve kutsal mcadele, en hafif deyimiyle, donkiotva
ri bir ey, hatta eer adalet duygusuyla, itibar ve itaat
edilen baskn inanc hakikatin tahtn ele geirmi ve
onu yalan ve aldatmayla elinde tutmay srdren bir
gasp olarak mahkum etmeye kalkacak olursa cezay
mstelzim bir su olarak grnecektir.

Bir Diyalog

Demopheles: Ama din hakikatin karsnda deildir


ki; bizzat kendisi hakikati retir. Onun faaliyet alan ya
hut tesir sahas kk bir derslik deil, fakat bir btn
olarak dnya ve insanlk olduu iin din bu kadar kala
balk ve karmak bir dinleyici kitlesinin taleplerini ve
anlay glerini grmezden gelemez. Din hakikatin p
lak haliyle grnmesine izin veremez; ya da tbbi bir te
bih kullanmak gerekirse, onu ila olarak saf haliyle ne
remez, fakat deyi yerinde ise, bunun iin zc veya
eritici bir madde olarak mitoslardan yararlanmaldr. Bu
bakmdan hakikati kendi balarna gaz halinde bulunan
ancak, baka trl buharlaacaklanndan tr, tbbi
kullanm ve ayrca muhafaza ve tama iin kararl, kat
bir bazla birletirilmesi gereken belli kimyasal maddele
re benzetmek de mmkndr. Szgelimi klor gaz b
tn bu amalar iin ancak klorr formunda kullanlr.
Ama eer hakikat saf, soyut ve m itoslara benzer nitelik
teki her eyden yaltlm olursa bizim iin ebediyen ula
lmaz kalacaktr, buna filozoflar da dahildir, ite o za
man h akikat kendi bana ila olarak bile verilemeyen,
ama ancak baka maddelerle birletiinde grlebilir,
elle tutulabilir hale gelen flor gazna benzetilebilir. Ya da
daha basit bir dille ifade etmek gerekirse, mitoslar, me
seller ve misaller dnda baka bir ekilde dile getirile
meyen hakikat bir kap olmakszn tanamayan su gibi
dir; fakat onu saf ve yaln haliyle elde etmekte srar
eden filozoflar suyun kendisine sahip olmak iin kab k
ran kimseye benzerler. Belki bu iin zn kavrayan ha
kiki bir benzetmedir. Herhalde din misal, mesel ve mi
toslarla ifade edilmi ve bu haliyle bir btn olarak in
sanlk iin anlalp hazmedilmesi m mkn hale getiril
mi hakikattir. nk insanlar saf ve yaln haliyle haki
kate asla tahamml edemezler, nitekim saf oksijenle ya-

75

-------

Arthu r Schopenhauer

Din zerine

ayamayz, oksijenin drt kat nitrojen ilavesine gereksi


nim duyanz.
Mecaz ve tebih dilini bir tarafa brakrsak diyebiliriz
ki hayatn derin anlam ve yksek hedefi kitlelere ancak

simgesel bir dille gsterilip takdim edilebilir, nk on


lar hayat gerek anlamyla kavrayamazlar. Buna karlk
felsefe Eleusis mysterlumlar gibi kk bir aznlk ve
sekinler iin olmaldr.
Philalethes: Anlyorum. Nihayetinde bu yalan kisvesi
ni zerine geirmi hakikat anlamna geliyor. Fakat by
le yaparak o kendisi iin lmcl olan bir mttefikle it
tifak yapm oluyor. Yanl hakikatin kab ya da arac
olarak kullanma yetkisine sahip olanlarn ellerine byle
likle ne tehlikeli bir silah verilmi oluyor! Eer durum
buysa korkarm yanln yol at zarar hakikatten elde
edilen faydadan daha byk olacaktr. Elbette alegori
nin, tebih ve mecaz dilinin byle bir ey olduu kabul
edilseydi buna bir diyeceim olmazd; fakat onun kabu
lyle birlikte hakikat her trl saygnlk ve dolaysyla te
sir gcnden yoksun kalacaktr. Bu yzden alegori, en
iyi haliyle sensu allegorlco doru olduu halde, sensu

proprlo'6 doru olduu iddiasnda bulunmal ve bu iddi


asn sonuna kadar gtrmelidir. te iflah olmaz uur
suzluk, savulamayan musibet burada yatmaktadr; ve i
te bu sebepten trdr ki din her zaman soylu ve tut
kulu saf h akikat zlemiyle atma ierisinde olmu ve
hep atma iinde olacaktr.
Demopheles: Ah, hayr! Bu da dnlm ve bunun
nne gemek iin her ey yaplmtr. Din alegorik do
asn tam olarak kabul etmese bile herhalde buna ye
teri kadar iaret eder.
16 (Srasyla: Mecazi ve gerek anlamda.)

76

----

Bir Diyalog

Philalethes: Peki bunu ne ekilde yapyor?


Demopheles: Srlaryla. Aslnda sr da (mysterium) di
n i n alegorik dili iin bir termin us technicustan baka bir
ey deildir ve btn dinlerin srlar vardr. Aslnda bir
sr aikar biimde sama bir dogmadr ve bu haliyle o,
kendi bana kaba ve eitimsiz kalabalklarn sradan ak
l iin asla anlalamayacak olan yksek bir hakikati sak
lar. Kalabalklar onu b u klk iinde gvenle ve inanla
kabul ederler ve onlar iin bile aikar olan samalnn
kendilerini yoldan karmasna frsat vermezler. Bylece
imdi onlar gleri yettikleri nispette meselenin zne
itirak ederler. Buna bir aklama ve misal olarak; sz
gelimi ayn zamanda hem sofu, hem de matematiki ve
filozof olan Pascal bu l karakteriyle: Tanr her yerde
merkezdir ve hibir yerde evre deildir, dediinde sr
larn felsefede dahi kullanmna dnk bir giriimde bu
lunulduunu ekleyebilirim. Malebranche da gayet hakl
olarak iaret etmitir: La Jiberte est un mystere. 17
Daha da ileri gidilebilir ve dinlerde her eyin gerek
te sr olduu sylenebilir. nk sensu proprio hakikati
kaba ve cahil halleriyle kalabalklarn kafasna sokmak
mutlak olarak imkanszdr; onlarn payna ancak onun
mecaz, tebih ve mitoslarla bezeli yansmas debilir
ve bu haliyle o onlar aydnlatabilir. plak hakikatin ba
ya kalabalklarn h uzurunda yeri yoktur; 18 o ancak on
larn nnde kaln bir perdeyle grnebilir. Bu sebepten
tr bir dinin sensu proprio doru olmasn beklemek
akld bir eydir; ve bu, yeri gelmiken iaret edeyim,
bugnlerde hem aklclarn hem de tabiatstclerin 19
7 ( : zgrlk bir srdr.)
18 (Ya da: plak hakikatin yeri baya kalabalklann h uzuru deildir.)

9 ( : der Supematuralisl)

77

-------

Arthur Schopenhauer

Din zerine

sama kanaatidir. nk her ikisi de dinin sensu prop

rio doru olmas gerektii varsaymndan yola kar. Bu


durumda ilki bu nun byle olmadn ispatlar, ikincisi
de inatla bunun byle olduunu ileri srer; veya daha
doru bir deyile, ilki tebih ve mecaza dayal anlatm

sensu proprio doru olabilecek ekilde kesip bier ve


keyfince dzeltir, fakat o zaman da ortaya basmakalp,
yavan bir ey kar; buna karlk dieri uzun boylu d
np tanmakszn bunun sensu proprio doru oldu
unu ileri srer ki bu onlarn da bilmeleri gerektii ze
re, engizisyonlar ve kazklar olmadan muhtemelen ka
bul edilemeyecek bir inantr. Buna karlk mitos ve
alegori dinin asli unsurlardr, fakat byk kitlelerin zi
hinsel-dnsel snrl lklar nedeniyle kanlmaz olan
bu durumda din insann sklp atlamaz nitelikteki
metafizik gereksinimlerini uygun biimde tatmin eder
ve eriilmesi son derece g ve belki de imkansz olan
saf felsefi hakikatin yerini alr.
Philalethes: Ah, evet, bu bir bakma tahta bir bacan
doal olann yerini almasna benziyor; tahta bacak kay
bedilenin yerini doldurur, onun yapt ii zar zor yerine
getirir, doal bir bacak olarak grlmesini talep eder ve
az ya da ok mahirane biimde bedene ilitirilir. Tek
fark udur, doal bir bacak kural olarak tahta bacaktan
nce gelirken, din her yerde felsefenin nne gemitir.
Demopheles: Btn bunlar doru olabilir, fakat doal
baca olmayan birisi iin tahta bacak byk bir kyme
te sahiptir. unu aklnzdan karmayn, insann metafizik
gereksinimleri mutlaka tatmin edilmelidir, nk onun
dncelerinin ufkunun bir sonu olmaldr ve snrsz hu
dutsuz braklamaz. Kural olarak insann illetleri tartacak

Bir Diyalog

ve buna bal olarak doru olan ile yanl olan ayrt ede
cek bir yarg gc yoktur. Ayrca doann ve doal ge
reksinimlerin onun omuzlarna ykledii i bu tr ara
trmalar iin ya da bunlann talep ettii eitim iin ona
zaman brakmaz. Dolaysyla onun durumunda makul,
yani illetlere ve temellendirmelere dayal bir kanaatten20
bahsetmek botur; ona inan ve otoriteden baka bir
ey kalmamtr. Gerekten hakiki bir felsefe dinin yeri
ni alm olsayd bile insanlarn en azndan onda dokuzu
onu ancak otoriteye bal olarak kabul ederdi; dolaysy
la bu yine bir inan konusu olurdu. nk Platon'un

<l>tA.6cro<l>ov 1tA.i;0ocr 1tOUVamv dvm21 sz her zaman ge


erliliini koruyacaktr.
Ne var ki otorite ancak zamanla ve koullarla tesis
edilir, dolaysyla ona sadece mantk ve delillerin des
tekledii eyi tahsis edemeyiz; bu sebepten tr, bu
alegorik olarak temsil edilmi hakikatten22 ibaret olsa bi
le, ona ancak tarihin ak iinde ulalm olan eyi sun
mamz gerekir. Otoritenin destekledii bu hakikat tr
dorudan insann metafizik mizacna, yani ne yapsa g
r ufku iinden karp atamad bu varolu muamma
s karsnda hissettii theoria ihtiyacna, dnyann mad
di boyutunun arkasnda yle veya byle metafizik olan
bir eyin, srekli deiimin temeli olarak hizmet eden
deimeyen bir eyin varolmas gerektii bilincinden
kaynaklanan bir ihtiyaca seslenir. O aynca srekli ihti
ya iinde yaayan lmllerin iradesine, korkularna ve
umutlanna seslenir; din bunlar iin yakarabilecei, tarzi
yede bulunup teskin edebilecei, Itfunu ya da inayeti
ni kazanabilecei tanrlar, daimonlar yaratr. Nihayet din
inkar edilemez biimde insann iinde mevcut olan ah20 (Ya da: . . . delil ve temellendirmelere bal olarak ikna olmaktan . . . )
2 1 [Bkz. 6 numaral dipnot . )
2 2 [Ya da: . . . hakikatin alegorik bir temsilinden ibaret olsa bile . . . )

Arth ur Schopenhauer

Din zerine

lak bilincine seslenir ve ona dardan teyit (onaylama)


ve destek salar. Byle bir destek olmasayd bunca ba
tan karcya kar mcadelede ahlak bili nci varln
kolaylk.la srdremezdi . Hayatn saysz dert ve kederi
karsnda din tam da bu yandan tkenmez bir teselli ve
ferahlk kayna sunar, ki bu insan lm annda dahi
terk etmez, bilakis tam da bu zamanda kendisinden bek
lenen hakiki fayday sunar. Dolaysyla din kr birinin
elinden tutup yeden kimseye benzer, nk onun gre
cek gzleri yoktur; krn btn istedii, yrrken her
eyi grmek deil, gitmek istedii yere ulamaktr.
Philalethes: Bu yam kesinlikle dinin en parlak yan
dr. Eer o bir fraus ise gerekten bir pia fraustur, 23 bu
inkar edilemez. O zaman rahipler de aldatclar ile ah
laklar arasnda bir eye denk gelir. nk biliyor olsa
lar bile, ki zannetmem yle olsun, gayet doru bir e
kilde akladnz gibi, gerek hakikati retmeyi gze
alamyorlar. Herhalde gerek, doru bir felsefe olabilir,
ama gerek bir din olamaz, szn ettiim sizin syle
diiniz ssl ve alegorik anlamda deil, kelimenin ger
ek. anlamnda "gerek"tir. Szn ettiiniz anlamda
her din gerek.tir, sz konusu olan sadece bu gerekli
in deiik dereceleridir. Bu en nemli, en yce, en kut
sal hakikatlerin ancak bir yalanla birlikte ortaya kabil
mesi, hatta insanlar zerinde daha gl bir etkiye sa
hip olan bir ey olarak ondan g ve kuvvet bulabilme
si, kesinl i kle, dnyann her yerde bize sunduu, bahti
yarlk ve talihsizliin, drstlk. ve sahtekarln, iyilik
ve ktl n, soyluluk ve alakln iinden klmaz,
girift karmyla uyum iindedir. Hatta bu olgu manevi
ahlaki dnya zerine vurulmu bir m hr olarak d23 (Srasyla: Hile, aldatmaca; dindarca aldatma.)

Bir Diyalog

n iebilir. Ne var ki yine de bir gn insanln bir taraf


tan gerek felsefeyi ortaya koyabilecek, dier yandan
onu zmseyebilecek bir eitim ve olgunluk dzeyine
ulaacana dair olan umudumuzu terk etmiyoruz.
Simplex sigillum veri: 2"' plak hakikat ylesine yaln ve
anlalr olmaldr ki mitoslar ve masallarla (bir sr yalan)
kartrlmakszn, dier bir deyile, grnmn dei
tirip din kisvesi iine sokulmakszn gerek formu iin
de herkese bildirilebilmelidir.
Demopheles: Kalabalklarn acnacak anlayszl ve
yetersizlii hakknda en kk bir fikriniz dahi yok.
Philalethes: Bunu bir umut olarak dile getiriyorum sa
dece, ama byle bir umudu yitirmeye gnlm raz ol
maz. u halde eer hakikat daha yaln ve anlalabilir bir
form iinde olsayd, onun vekili ya da temsilcisi olarak
bunca zamandr igal ettii, ama tam da bu ekilde onun
iin ak tuttuu konumdan dini alaa ederdi elbette.
te o zaman din vazifesini yerine getirmi ve mrn
tamamlam olacaktr; o zaman olgunlamasna nayak
olduu insan soyunun kendisinden uzaklamasna ses
karmayabilir, kendisi de huzur iinde son nefesini ve
rebilir; bu dinin rahat, strapsz lm olacaktr. Fakat
din yaad srece biri hakikat dieri yalan ve aldatma
olmak zere iki yz vardr. Birine veya dierine bakma
mza gre ona dosta ya da dmanca tutum taknrz.
Bu

yzden din zorunlu ktlk olarak kabul edilmelidir;

(buradaki) zorunluluk hakikati kavramaktan aciz ve do


laysyla gerek duyulduunda onun yerini alacak bir e
ye ihtiya duyan byk ounluun hazin dar kafall
na dayanr.
24 (: Yalnlktr hakikatin alameti farikas. l

Arthu r Schopenhauer

Din zerine

Demopheles: Gerekten insan siz filozoflarn hakika


ti b u l up da kafese kapattnz, yaplacak tek eyin onu
kavrayp anlamak olduunu zanneder.
Philalethes: Eer onu bulamadysak bunun ba so
rum l usu dinin btn dnemlerde ve btn lkelerde
felsefe zerinde icra ettii baskdr. nsanlar ruhlarn
istedikleri gibi ekillendirip kendi karlarna kullanmak
iin ocuklar en erken yalarda rahiplerin ellerine bra
karak hakikatin sadece dile getirilmesini ve iletilmesini
deiL dnlmesini ve ortaya karlmasn da imkan
sz hale getirmeye altlar. Gelecekte ocuklarn te
m e l d ncelerinin takip edecei yolu rahipler ylesine
salam bir ekilde belirliyorlar ki ou kez btn bir ha
yat boyunca bu fikirler hi deimeksizin naslsa yle
kalyor. Hatta l 7. ve l 8. yzyllarn en sekin kafalar
n n eserlerine, bilhassa dou aratrmalarnn ardndan
bakp da her yerde drt bir yandan temel Yahudi anla
yyla ksteklenip fel edildiklerini grdmde, za
man zaman aknlktan donup kaldm itiraf etmem
gerekir. O zaman kendime herhangi birinin byle bir
hazrlkla gerek felsefeyi nasl dnebileceini sor
madan edemem.
Demopheles: Sonra u da var ki, bu gerek felsefe
bulunup ortaya karlm olsayd bile din sizin dn
dnz gibi ortadan kalkmazd. nk herkes iin tek
bir metafizik sistem olamaz; bir insan i le dieri arasn
daki zihinsel yeterlilik bakmndan doal farkllk ve
b u nlarn geliiminde ortaya kan ilave farkllk byle
bir eye asla izin vermeyecektir. nsanlarn byk o
unluu ister istemez, tm insan soyunun ihtiya duy
d uu saysz eylerin elde edilmesi iin kanlmaz ola-

Bir Diyalog

rak gerekli olan ar bedeni ilerde almak zorunda


dr. Bu onlara eitim, renim veya dnme iin za
man brakmamakla kalmaz, fakat salt bedensel ve zi
hinsel nitelikler arasndaki sert atma yznden, ar
bedensel alma anlay gcn kreltir ve onu battal,
atl ve hantal hale getirir, dolaysyla gayet basit ve so
mut meseleler dnda herhangi bir eyi kavramasn
imkanszlatrr. i nsan soyunun en az onda dokuzu bu
snfa dahildir.
Fakat insanlar yine de bir metafizik sisteme, yani
dnyaya ve varol uumuza dair bir aklamaya muhta
trlar, nk bu onlarn en doal gerelIBinimlerinden bi
ridir. Aslnda onlarn i htiya duyduklar ey bir halk me
tafiziidir ve bunun onlarn anlayna uygun olabilme
si iin ok sayda nadir nitelii bir araya getirmesi gere
kir. Dolaysyla bunun kolaylkla anlalabilir olmas ve
ayn zamanda tam gereken noktalarda belli lde ka
ranlklara, hatta anlalmazlklara sahip olmas gerekir.
u halde doru ve tatmin edici bir ahlak sisteminin
dogmalar olmal ve her eyden evvel strap ve lm
karsnda bitmez tkenmez bir teselli sunmaldr. B
tn bunlardan dinin sensu proprio deil, ancak sensu

allegorico doru olabilecei sonucu kar. Ayrca ardn


da brakt byk zaman dilimi, genel kabul grml
, ifadeleri ve ifadelerindeki ses tonuyla birlikte kayt
ve belgeleri bakmndan etkileyici olan bir otorite kay
na veya dayana olmaldr. Bunlar bir araya gelmesi
fevkalade g niteliklerdir, bu yzden birok insan, me
seleyi btn ynleriyle dndnde, bir dinin zayfla
masna yardma hazr ve istekli olmayacak, fakat dinin
insanlarn en kutsal hazinesi olduunu hep aklnda tu
tacaktr. Din konusunda her kim bir kanaat oluturmak
isterse dinin hedefledii kitlelerin doasn her zaman

Arthur Schopenha,uer

Din zerine

gz nnde bulundurmal ve dolaysyla onlarn ahlaki


ve zihni bakmdan iinde bulunduklar sefil ve aalk
durumun tablosunu kafasnda canlandrmaldr. Bunun
boyutlarn n nerelere kadar uzanabileceini tasavvur
etmek m mkn deildir. Tuhaf masallarn, garip mera
simlerin en kaba rts altnda kk bir haki kat kvl
cm nasl da inatla srarla belli belirsiz ldamay sr
drr, insann akl almal!:. Bunun kaldrlmas, her ne
olursa olsun bir eye bulamas iin bir kez demesi ye
terli olan , sonra onu artk bir daha kolay kolay brakma
yan misk kokusun u kaldrmak kadar zordur.
Bunun bir misali olarak Upaniadlarda kaydedilmi
derin bilgelii dnn, sonra da kutsal yolculuklarnda,
dini alaylarnda ve enlilklerinde, keza Sannyasilerin25
lgn ve gln maskaralklarnda grld gibi, bug
nn ttind istan'ndaki tuhaf ve abartl putperestlie ba
kn . Ancak yine de btm bu lgnlk ve samalklarn
geri plannda gzden sakllanan bir eyin, az nce sz
n ettiim derin bilgelikle uyumlu veya onun bir yans
mas olan bir eyin var olccluu inkar edilemez. Fakat b u
vahi kalabalklar iin bumun byle bir kla brnmesi
gerekiyordu. Bu kartlk iiinde bir yanda tek tek kiile
rin bilgelii, dier yanda kalabaln vahilii olmak ze
re insanln iki kutbunu gryoruz. Ne var ki bunlarn
her ikisi de ortak uzlama noktalarn ahlak alannda bu
lurlar.
25 (: Brahmanlar iin b uyurulam hayatn drdnc aamasn (ashra

ma) gerekletirip, mistik. bilginin en yk.sek. zirvesine ulam,


zihni melekelerini yce hak.iik.at zerinde tek.sif ederek., maddi ve
dnyevi her eyi btnyle terk. etmi Hint mnzevisi. Ancak. ta
bir gnmzde ok. geni biir anlama sahip olup, dini bir vecibe
olarak. sadaka iin kap k.ap dolaan (ve genellikle iva'ya bal
olan) "fak.ir"lein eitli trfleri iin kullanlr. Sanyassi dnda

Brahmachari (bek.ar), Grihas;tha (hanereisi) ve Vanaprastha (mn


zevi) hayatn dier aamasdr.)

Bir Diyalog

Sz buraya geldiinde kim ffuraln :26 "Ayaktakm in


sanlara benzer grnr, fakat ben asla onlarda insana
benzer bir ey grmedim" ( 1 . 1 07 1 ) szn hatrlamaz?
Daha yksek eitim alm birisi dini yine de kendince

cum grano salis27 yorumlayabilir; bilgin, dnr ortal


velveleye vermeden onun yerine felsefeyi koyabilir. Fa
kat burada da tek bir felsefe herkese uygun gelmeye
cektir; benzerlik yasalarna28 gre her bir sistem eitim
ve zihinsel yeterlilik bakmndan kendisine en ziyade
uyan topluluu ekecektir. Dolaysyla eitimli kalabalk
lar iin ikinci snf okul metafizii, sekinler iin yksek
metafizik sistemler her zaman olacaktr.

Szgelimi

Kant'n yksek metafizik sistemi kanlmaz olarak, Fri


es, Krug, Salat ve benzeri kimselerce okullarn gerekle
rini karlamak iin bozulup basmakalp hale getirilmi
tir. Szn z Goethe'nin nl sz, baka yerde oldu
u gibi burada da geerlidir: "Ayn ey herkese uymaz. "
Vahye saf iman ve saf metafizik bu iki kesim iin ar
ulardr, arada kalanlar iin saysz terkip ve dereceleri
ile her ikisinin karlkl uyarlamalar sz konusudur.
Doa ve eitimin bir insanla dieri arasna koyduu s
nrsz farkllklar bunu zorunlu hale getirir. Dinler dn
yay doldurur ve ynetir, b yk insan kalabalklar on
lara boyun eer. Ayn zamanda yatknlk ve eitim bak
mndan onlar anlayacak yeterlilie sahip olan aznlk
iin byk srrn zmyle uraan filozoflarn sessiz
geit resmi yava yava i lerler. Ortalama olarak her yz26

(:

Gelenee gre Tiruvaiiuvar'a (MS 2. yzyl) atfedilen ve Tamil di

linde yazlm 1 .3.30 maksimden oluan bir ahlaki dsturlar topla


mas. Tamillerin Vedas olarak kabul edilir.)
27
28

(: ihtiyat elden brakmakszn . )


( : Qesetzen der Wahlverwandtschatlen:

lafzi karl: seici yakn

lk yasalar. M. similis simili gaudet, similia similibus percipiuntur,

similia similibus curantor vb. eklinde deiik formlar mevcut


tur.)

Arthur Schopen hauer

Din zerine

ylda bunlardan bir tane ortaya kar; hakiki manada


kefedilir kefedilmez her zaman cokuyla karlanr ve
d ikkatle dinlenir.
Philalethes: Bu bak as bana cidden az nce sz
n ettiiniz eskilerin srlarn hatrlatmaktadr. Bunlarn
temel amac i nsanlarn zihinsel yeterlilik ve eitim farkl
lklarndan kaynaklanan ktle are olmak gibi gr
n r. Burada onlarn amac plak hakikate ulamalar as
la mmkn olmayan kitlelerden byle bir hakikatin belli
bir noktaya kadar aklanabilecei aznl, bunlardan da
daha fazla anlama kabiliyetleri olduu iin daha da fazla
snn ifa edilebilecei dierlerini ayrmakt. Ve bu ayrm
bylece kademe kademe ulu erenlere29 kadar gider. Do
laysyla eski dnyada Kpa, Kai

d, Kai

eycrm

ucripta30 vard. Burada iin esas insanlar arasndaki zi


hinsel-dnsel eitsizliin doru kabul zerine oturu
yordu .
Demopheles: Bizim ilk, orta v e yksek okullarmzda
ki eitim, belli bir lde srlara farkl intisap derecele
rine karlk gelir.
Philalethes: Doru ama ancak ok yaklak olarak ve
o da ancak yksek bilgi konular mnhasran Latince ya
zld kadaryla. fakat bu byle olmaktan kal beri her
trl sr dnyevileti. 31
Demopheles: Bu byle olsa bile size din sz konusu
olduunda ona teorik yanndan ok pratik yanndan
29 {: Epopt; G. tnontda: Eleusis mysterionlannda nc ve en yk
sek intisap derecesi; bu dereceye erimi olanlar.)
30 ( : Kk, daha byk ve en byk srlar.)
3 1 (Ya da: . . . kutsal yahut dini vasfn kaybetti. )

Bir Diyalog

bakmanz hatrlatmak isterdim. Her halkarda m ah


has hale gelmi metafizik dinin dman olabilir, ama
mahhas hale gelmi ahlak onun dostu olacaktr. Muh
temelen btn dinlerdeki metafizik unsur yanl fakat
her trl ahlaki unsur dorudur. Bunun byle olduu il
ki sz konusu olduunda dinlerin birbiriyle kyasya a
tmasndan, halbuki ikincisinde hepsinin birbiriyle ayn
eyleri sylyor olmasndan karlabilir.
Philalethes: Ki bu yanl ncllerden doru sonu
karlabilir mealindeki mantk kuralnn bir aklamasn
tekil eder.
Demopheles: imdi bu sonuca bal kalp, dinin iki
yannn olduunu aklmzdan hi karmayalm. Eer di
ne sadece teorik ve dolaysyla zihinsel-dnsel yann
dan baklacak olursa herhangi bir geerliliinin olama
yaca ortadadr, ama ahlaki adan bakldnda may
munla akrabal kaplana olan yaknln dlamayan

u aklla m cehhez hayvanlar soyunu ynetmenin, diz


gi nlemenin, terbiye etmenin ve sakinletirmenin yega
ne arac olarak ortaya kacaktr. Kural olarak din ayn
zamanda onlarn kaba metafizik i htiyalar iin yeterli
bir tatmin salar. Sizin bilgili, grgl, d nme sana
tnda hnerli ve aydnlanm insannz ile insan soyu
nun yk hayvanlarnn kt, arkanl, sakar, sarsak bi
linci arasndaki devasa farkllk, derin uurum hakknda
bana yeterli bir fikre sahip gibi grnmyorsunuz. On
larn dnceleri geim kayglarnn tesine gemez ve
baka bir konu iin harekete geirilmeleri mmk n de
ildir. Kas gleri zerine ylesine byk bir yk biner
ki zekay reten sinir gc byk lde basklanr ve
ok dk bir seviyede kalr. Bu tr insanlarn kesinlik-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

le, hayatlarnn kaygan ve skntl yolunda sk skya tu


tunabilecekleri salam bir eyi, suret ve meselle anla
tlmadka kafalarna yer etmeyecek eylerin sayesinde
kaba akllarna sokulabilecei gzel bir masallar olma
s

gerekir.
Philalethes: Adalet ve erdemin yalan dolandan ibaret

olduuna, bu yzden onlar masallarla bezememiz ge


rektiine inanyor musunuz?
Demopheles: Ne m nasebet! fakat insanlarn ahlaki
d uygularn ve eylemlerini izafe edecekleri bir eyleri
nin olmas gerekir. Derin aklamalar ve ince, girift ay
rmlar onlarn takatin i n tesindedir. Dinlerin hakikatini

sensu allegorico anlatmak yerine onlar, Kant'n ahlak


teoloj isi gibi, pratik bir ama iin varsaymlar, temel e
malar, dzenleyici ilkeler olarak adlandrabiliriz; nite
kim doabiliminde manyetizmay aklamak iin elek
trik akmyla ya da kimyasal bireimlerin orantlarn
aklamak iin atomlarla ilgili vb. varsaymlar bu tr
dendir. :n Bunlarn nesnel adan da doru olarak kabul
edilip yerlemesine kar dikkatli olmalyz, ama yine
de fenomenler arasnda bir iliki ya da balant kurabil
mek iin bunlardan yararlanrz; nk deneyler ve so
n ular bakmndan bunlar da aa yukar hakikatin
kendisinin yapt eyi yaparlar. Bunlar tefekkr esna
sndaki hareket tarz ve znel skunet iin klavuz yl
dzlardr. Eer dini bu ekilde ele alr ve hedeflerinin
baskn biimde pratik ve ancak snrl lde teorik ol
duunu aklda tutarsanz size en yksek saygya deer
ey olarak grnecektir.
32 Hatta yerkre zerindeki kutuplar, ekvator ve paraleller de benzer
bir nitelie sahiptir; gklerde bunlara benzer bir ey yoktur, n
k gkler dnmez.

Bir Diyalog

Philalethes: Byle bir sayg elbette nihayetinde am


arac meru klar ilkesi zerine oturacaktr. Ancak ben
yine de b>U temel zerinde bir uzlamaya yanamaya ta
raftar deIDilim. Her n e olursa olsun din bu ters, kaln 1<-a
l 'al ve artt n iyetli iki ayakl hayvan soyunun uysallatrl
mas ve t(erbiyesi iin kusursuz bir ara olabilir; fakat ta
kikatin dostunun gznde her yalan, dindarca bir gaye
ntse bilfe, behemehal mahku m edilmelidir. Erdemi ya
lan ve alldatma ile yerletirmek ve ayakta tutmak tut af
bir yol ollacaktr. zerine yem i n ettiim bayrak hakikat
tir. Ona lher yerde sadk kalacam ve ister baarl ola
ym isterr olmayaym k ve hakikat iin savaacam .
Eer dimi dman saflarnda grecek olursam, o a
manDemrnpheles: Fakat onu orada grmezsiniz! Din yalan
dolan dEeildir; o gerektir ve btn hakikatlerin en
nemlisHdir. Fakat daha nce sylediim gibi onun re
tileri yllesine yce ve yksek bir karaktere sahiptir ki
kitleler asla onu dorudan kavrayamazlar; keza onun
alelactle gzleri kamatrp gremez hale getirir; ite
bu yzdren din alegori rtsne sarlm grnr ve ken
di bama doru olan deil, fakat elbette onda ieri len
yksek canlam bakmn d an doru olan retir. Bu e kil
de anlaldnda din hakikattir.
PhilaHethes: Eer din kendisinin sadece alegorik ola
rak dorru olduunun i lan edilmesine izin vermi olsay
d bu s}ylediinize kimsenin bir diyecei olmazd. Fakat
szcin lafzi anlamnda kesin ve mutlak olarak doru
olduu

iddiasyla ortaya kyor. te aldatma bunda

kendini

gsteriyor ve hakikatin dostu da tam burcda

ona kar hasmane bir tutum taknmaldr.

Arth ur Schopenhauer

Din zerine

Demopheles: Fakat bu aslnda bir conditio sine qua

nondur.33 Eer din retilerinde doru olan eyin sade


ce alegorik anlam olduu n u34 kabul etmi olsayd hibir
tesir gc olmazd , insanlarn yrekleri ve ahlaki anla
ylar zerindeki paha biilmez ve hayrhah etkisini
byle zenli bir yaklam tarzyla kaybederdi. Dolaysy
la ukalaca bir dikballkla bu konu zerinde srar etmek
yerine, gerek davran rehberi, gerekse yaamda ve
lmde strap eken insanlara destek ve teselli kayna
olarak pratik alandaki, ahlak ve hissiyat sahasndaki
b yk baarlarna bakn. O nedenle bo teorik mna
kaalarla kitlelerde phe ve tereddt uyandrlmasna
ve b ylece sonunda onlar iin tketilmez bir teselli ve
skunet kayna olan ve esasen daha zor talihleriyle biz
den daha fazla ihtiya duyduklar bir eyin ellerinden
zorla ekilip alnmasna kar daha fazla dikkatli olmal
snz. Bu sebepten tr din kesinlikle kutsal bir eydir
ve her trl saldrdan masun olmaldr.
Philalethes: Dorusu endljanslarn satlmasna sal
drdnda byle bir temellendirmeyle Luther'i bile yenip
bozguna uratabilirdik. nk dnn, endljans ka
tlarndan kim bilir ne kadar ok insan baka hibir e
yin veremeyecei bir teselli ve tam bir gnl huzuru bul
mu ve bylece bunlardan lm annda sk skya elin
de tuttuu tomara en eksiksiz itimat hissi iinde ve san
ki bunlar dokuz kat gn hepsine kabul salayan
kartlarm gibi en kk bir kuku duymakszn neeyle
hayata veda etmitir. Demokles'in klc gibi srekli en
sesinde yanlsama ihtimalinin soluunu hisseden bir te
selli ve gnl h uzurunun faydas ne olabilir? Tek salam
3 .3 f: Olmazsa olmaz art.)
34 (Ya da: .. .iindeki hakikat unsurunun retilerinin alegorik anla
mndan ibaret olduunu . . . )

Bir Diyalog

ey, dostum, hakikattir; sadece o deimez ve gvenilir


lmhr; tek dayankl ve muteber teselli odur; o yklmaz,
yok edilmez elmastr.
Demopheles: Doru, eer h akikat cebinizde ise ve is1 ediim i zde

bizi onunla kutsamaya hazrsanz. Fakat sa

hip olduunuz tek ey metafizik sistemlerdir ve orada


yol atklar ba arlar dnda hibir ey kesin deildir.
fr kimseden bir ey almazdan evvel onun yerine koya
cak daha iyi bir eye sahip olmamz gerekir.
Philalethes: Keke ayn eyleri daha nce tekrar tek
rar di nlemek zorunda kalm olmasaydm ! Bir insan

bir yanltan kurtarmak ondan bir ey almak deil, fa


kat ona bir ey vermektir; nk bir eyin yanl oldu
u bilgisi bir hakikattir. Ne var ki h ibir yanl zararsz
deildir; bilakis her yanl ona iinde yer veren kimse
ye n nde son unda zarar verecektir. Bu yzden kim
seyi al datma, tersine kimsenin bilmedii eyi bilmedi
ini itiraf et ve brak herkes kendi inanlarn kendisi
olutursun . Belki sonu nda o kadar da kt olmadkla
r ortaya kar, zellikle birbirlerinin kelerini trple
yip yum uatacaklar ve karlkl olarak birbirlerinin ha
talarn dzeltecekleri iin. Her halkarda ok sayda
farkl gr hogrnn temelini atar. Fakat bilgi ve ye
tenek sahibi olanlar filozoflarn aratrmasn stlenebi
lir ve hatta kendileri felsefe tarihini bir adm daha ile
riye gtrebilir.
Demopheles: Bu gzel bir ey olurdu! Btn bir kaba
metafizikiler gruhu doann yla eya ve hadiseleri
izah edip lzumsuz mnakaalar yaparak birbiriyle itiip
durmakta!

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Philalethes: Ona da eyvallah, zaman zaman atma


da hayatn tuzu biberidir, sonra ruhban snfnn sulta
syla, rahip zmresinin dnda kalanlarn soyulup ya
malanmasyla, sapknlarn ikencelere tabi tutulmasyla,
engizisyon mahkemeleriyle, Hal seferleriyle, din sava
laryla, San Bartolomeo katliam ve benzeri eylerle kar
latrldnda herhalde ok kk bir ktlktr bu.
Bunlar ayrcalkl, icazetli halk metafiziinin sonularyd
ve dolaysyla ben deve dikeninden zm ya da yalan ve
hilelerden kurtulu bekleyemeyeceimizi bildiren eski
vecizeye balym.
Demopheles: Dinin her ey olabileceini, ama ona
asla yalan dolap gibi eylerin yaktrlamayacan daha
ne kadar tekrar etmem gerekecek? Tersine o mitos ve
alegori kl iinde de olsa hakikatin ta kendisidir. Fakat
siz herkesin kendi dininin kurucusu olmas gerektiin
den sz ederken byle bir bana buyrukluun insan do
asna btnyle kar olduunu, dolaysyla her trl
toplumsal dzeni ortadan kaldracan hatrlatmam ge
rekirdi. insan bir animal m etaphysicumdur: bir baka
syleyile o dier btn gereksinimlerini geride brakan
metafizik bir i htiyaca sahiptir. Bundan dolaydr ki o ha
yat ncelikle metafizik anlam iinde grr ve her eyin
bundan karldn veya b u nunla uyum iinde olduu
nu duyumsamak ister. Dolaysyla her trl dogmann
belirsizlii veya kesinlikten uzakl karsnda tuhaf g
rnebilirse de, metafiziin temel unsurlarnda uzlama
onun iin, hakiki ve kalc birliktelik ancak bu konularla
ilgili ayn grlere sahip i nsanlar arasnda mmk n ol
duu lde, en bata gelen eydir. Uluslarn ynetim
lerden hatta dillerden ok din lerle tannmas ve dinleri
sayesinde birbirinden ayrmas bunun bir sonucudur.

Bir Diyalog

Dolaysyla toplumu bir arada tutan ey, yani devlet an


cak herkes tarafndan kabul edilen bir metafizik sistem
zerine oturduunda mkemmelen salam olacaktr.
Doal olarak byle bir sistem ancak bir halk metafizii,
yani din olabilir. Bu durumda din devletin esas tekilat
yapsnn, milletlerin hayatnda karlatmz her trl
kamusal tezahrlerin ve ayrca zel hayattaki bilumum
kutsal ilerin ayrlmaz bir paras haline gelir.
Eski Hindistan'da, Persler, Msrllar, Yahudil er, Grek
ler ve Romallar arasnda durum byleydi; Brahmanlar,
Budaclar ve Mslmanlar arasnda hala byledir. in'de
farkl inancn olduu dorudur, ki bunlardan en yay
gn olan Budaclk devlet tarafndan en az h imaye edile
ni veya desteklenenidir. Ancak in'de gnlk kullanm
da "bu reti gerekte birdir" veya ksaca bunlar
esasta birbirleriyle uzlarlar anlamna gelen evrensel
geerlilikte bir sz vardr. mparator da bu n eza
manh olarak ve tam bir birlik iinde takip eder. Nihayet
Avrupa dediimiz ey bir Hristiyan devletler konfederas
yonudur; Iiristiyanlk yelerinin h er birinin temeli ve
hepsinin ortak badr. Bundan dolaydr ki Trkiye, her
ne kadar ayn corafi alan iinde yer alsa da, gerekte
Avrupa'nn bir paras olarak kabul edilmez.
Benzer ekilde Avrupa'daki prensler "Tann 'nm ltfu "
sayesinde prenstirler ve Papa, Tann'nn yeryzndeki ve
kilidir; onun konumu ve otoritesi en yksek noktada yer
ald iin o btn tahtlar kendisinden alnm bir tr t
mar yahut zeamet olarak grr. Keza bapiskoposlar ve
piskoposlar da bu hviyetleriyle dnyevi bir gce sahip
tiler; ve ingiltere'de bugn hala Lortlar Kamaras' nda
sandalyeleri ve oy haklan vardr. Protestan krallar bu h
viyetleriyle kiliselerinin badrlar; ingiltere'de birka yl
nce bu on sekiz yanda bir kzd.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Papaya bakaldrarak Reform Hareketi Avrupa'nn si


yasi yapsn alt st etti, fakat bilhassa inan birliini or
tadan kaldrarak Almanya'nn gerek. birliini paralad.
Dolaysyla fiilen mrn tamamladktan sonra bu birli
in daha sonra suni balarla ve tamamen siyasi aralar
la onarlmas icap etti. Bylece inan ve birliinin her
devletin toplumsal dzeniyle ne kadar yakndan irtibatl
olduunu gryorsunuz. inan her yerde yasalarn ve
devletin esas tekilat yapsnn dayana ve dolaysyla
toplumsal dokunun da temelidir. Eer din h k.met oto
ritesi ve yneticinin saygnlk. ve hreti lehine arln
koymam olsayd bunlarn varln srdrmesi mm
kn olmazd.
Philalethes: O, evet prensler Tanr'y bir tr cin veya
gulyabani gibi grrler ve sair her eyin yararsz olduu
grldnde byk ocuklar onunla birlikte yataa
gnderirler; bu yzden Tann'ya ok nem verirler ve
ona ziyadesiyle bamldrlar. Buna bir diyeceim yok;
bu arada yeri gelmiken ynetim mevkiinde bulunan
her yksek yneticiye Samuel'in ilk Kitab'nn on bein
ci blmn her alt ayda bir belli bir gnde dikkatle ve
ciddiyetle okumasn nermek isterim, bylece sunan
zerine taht kurmann ne anlama geldiini akllarndan
karmam olacaklardr. Aynca ultima ratio theologo

rum, 35 yani kazk, kullanm mrn tamamlayp gemi


in karanhna gm leli beri bu ynetim arac tesir g
cnden ok ey kaybetmitir. nk bildiiniz gibi din
ler ate bceklerine benzer, parlayabilmek iin karanl
a ihtiya duyarlar. Belli bir cehalet dzeyi btn dinle
rin nkouludur ve onlarn iinde varl klarn srdrebi
lecek.teri yegane unsurdur. Dier yandan, gkbilim, do35 (: llahiyat lann nihai delili. )

Bir Diyalog

abilimi, yerbilimi ve tarihin bilgisinin n her yere


yaymas, lkeler ve halklar arasndaki bilgi aknn art
mas ve sonunda felsefenin konumasna izin verilme
siyle birlikte vahiy ve mucizeye dayal her inan er ge
kaybolacak ve o zaman felsefe onun brakt boluu
dolduracaktr. Avrupa'da bilgi ve bilim ann afa,
(Bizans'n dmesinin ardndan) Grek filozoflarnn (ital
ya'ya) ulamasyla birlikte, 1 5. yzyln sonuna doru sk
meye balad, gnei fevkalade verimli olan 1 6. ve 1 7 .
yzyllarda gittike ykseldi v e Ortaa'n karanln da
tt. Ayn lde Kilise ve inan zaman iinde doal ola
rak yava yava geriledi; ve bylece 1 8 . yzylda lngiliz
ve Fransz filozoflar onlara kar, sonunda Byk Frede
rick dneminde Kant gelinceye kadar, dorudan cephe
alabildi.
Kant dini inanc o zamana kadar sahip old uu felse
fenin desteinden yoksun brakt ve bu ancilla theologi
aey:IB zgrlne kavuturdu; ayrca meseleye Alman
dikkatlilii ve sabryla saldrarak ona ciddiyetten yoksun
bir eda yerine vakur bir hava kazandrd. Neticede Hris
tiyanln 1 9 . yzylda byk lde zayfladn, nere
deyse btn ciddi inan umdelerinden yoksu n kaldn,
hatta ayakta kalmak iin savatn; te yandan tela ve
endie ierisindeki prenslerin, lmek zere olan bir has
tay hekimlerin eitli uyarclar teneffs ettirerek haya
ta dndrmeye almalar gibi suni aralarla tekrar aya
a kaldrmaya altklarn gryoruz. Fakat Condor
cet'nin Esquisse d'un tableau des f'Togres de J'esprit hu
mainndan bir pasaja kulak verin, ki gnmze bir ikaz
olarak kaleme alnm gibidir: Le zele religieux des phi

/osophes et des grands n 'etait qu'une devotion politique:


et toute religion, qu 'on se pennet de detendre comme
36 (: Teolojinin hizmetkan. )

Athur Schopenhauer

Din zerine

une croyance qu 'il est utile de laisser au peuple, ne pe


ut plus esperer qu 'une agonie p/us ou moins pro
longee. 37 (Beinci r).
Tasvir ettiim hadiselerin genel seyri iinde inan
ve bilginin bir terazinin iki kefesine benzediini. dola
ysyla biri ykselirken dierinin alaldn her zaman
gzlemleyebilirsiniz. Esasen terazi o kadar hassastr ki
anlk etkileri bile gsterir. Szgelimi l 9. yzyln bala
rnda Fransz ordusunun Bonaparte komutasndaki ya
mac istilalar ve akabinde b u apulcular gruhunu s
rp karmak ve cezalandrmak iin gerekli olan byk
abalar bilimin geici olarak ihmal edilmesine ve neti
cede bilginin genel olarak yay lmasnda belli bir gerile
meye yol at. Bunun zerine kilise derhal ban kal
drmaya ve inan yeniden canlanmaya balad . Bu, za
mann ruhuyla uyum iinde ksmen iirsel mahiyette
bir can lanmayd . Buna karlk takip eden otuz yl a
kn bir bar dnemi boyunca, serbest zaman ve refah,
bilimlerin gelimesin i ve bilginin yaylmasn grlme
dik derecede tevik etti. Bunun neticesi, sylediim gi
bi, dinin gerilemesi ve korkulan k oldu. Belki de
Avrupa'daki insanl ar, tpk bakcsna ihtiyac kalma
m ve daha i leri eitim i artk zel bir retmene dev
redilmesi gereken bir ocuk gibi, dine veda ettiklerin
de bu kadar sk kestirilmeye allan o zaman, umu
landan daha abuk gel mi olacaktr. Ortalama insan
mr altm yl olarak kabul edilecek olursa, toplam
gemiinin yz nesilden teye gitmedii her trl mad'37 {: filozoflann ve byk adamlarn sergiledii dini heves ve gayret
siyasi bir ballktan baka bir ey deildir; insanlarn sahip olma
sna gz yumulmasnda fayda olan bir inan olarak savunmay g
ze alabileceimiz her din iin bundan byle uzun ya da ksa bir
can ekime dnemi veya lm kalm sava umulabilir ancak. "
(eviri E. F. J. Payne'ye aittir.))

Bir Diyalog

di ve tarihsel veriyle dorulanan bir soyun henz ilk


ocukluk aamasnda olduunu herhalde h erkes kabul
edecektir.
Demopheles: Gizleme lzumu d uymadnz bir
memnuniyetle Hristiyanln kn kestirmek yeri
ne Avrupa insanlnn, aradan geen uzun bir zaman di
liminden sonra Doudaki gerek ve kadim yurdundan
(devralarak) takip ettii bu dine ne kadar ok ey bor
lu olduun u dnmenizi bilseniz ne ok isterdim! Av
rupa Hristiyanltk sayesinde hayatn kendi bana bir ama
olamayaca, varoluumuzun gerek gayesini onun te
sinde aranmas gerektii yolundaki temel h clkikatin bil
gisiyle o zamana kadar kendisine yabanc olan bir ei
lim kazanmt. Nitekim Grekler ve Romallar bu gayeyi
bizzat hayatn iine yerletirmilerdi, dolayyla bu an
lamda onlara kesinlikle kr putperestler de nilebilir. Ve
bu hayat grne uygun olarak onlarn bti1n erdemle
ri toplumun refah ve gnencine hizmet ede,.,, ksaca ya
rarl olan eye indirgenebilir. Aristoteles gayet naif bir e
kilde unlan syler: "Bakalarna en yararl o.:n erdemler
zorunlu olarak en byk erdemler olmaldr.'' (avayK11 of:
EytO"ta dvm apEta ta dUot XPTlffi(J)'{ata. Reto
rik, lib. L c . 9 ) Dolaysyla eskilerin nazar rda bir kim
senin lkesi iin besledii sevgi en yksek erdemdi,
her ne kadar dar kafallk, nyarg, bo gunr ve anla
labilir bencillik ya da kiisel karn bundc byk bir
pay old uu iin gerekte ok ku ku l u bir e rdem olsa
da. Az nce alntlanan pasajn hemen yukarsnda Aris
toteles bunl ar tek tek aklamak iin btn erdemleri
sayp sralar. Bunlar adalet, cesaret, itidaL ihtiam
(EyaA.on:pf:n:f:la), ycegnlllk, cmertlik, nezaket,
saduyu ve b ilgeliktir. Hristiyanln erde mlerinden ne
-------

97

--------

Arthur Schopenhauer

Din zerine

kadar farkl ! Hristiyanhk ncesi eski dnyann karla


trmasz en transendantal filozofu Platon bile adaletten
daha yksek bir erdem tanmaz; sadece o adaleti kayt
sz artsz ve kendisi iin, kendisinden tr tavsiye
eder, halbuki dier btn filozoflar mutlu bir hayat-vi

ta beata-her trl erdemin hedefi ve ahlak da buna


e rimenin yolu haline getirirler. Avrupa'da Hristiyanlk
insanl kendisini bu kof, mrsz, kararsz, sallantl
varolula kaba ve s bir ekilde zdeletirmekten
kurtard ,

. . . coelumque tueri
Jussit, et erectos ad sidera tollere vultus. 38
Dolaysyla Hristiyanlk sadece adaleti deil, onun
yannda insanlk sevgisini, efkati, merhameti, yardm
severlii, balaycl, kiinin kendi dmann sev
mesi n i , sabr, tevazuuyu, tevekkl, inanc ve umudu
da vazeder. Hatta daha da i leri gider ve dnyann kt
olduunu ve bizim kurtulua m uhta olduumuzu
retir. Dolaysyla o dnyann hor grlmesini, feragat
ve fedakarl, iffeti, kiinin kendi iradesin i terk etme
sini, yani h ayattan ve onun aldatc zevklerinden yz
evirmeyi buyurur. Esasen o strabn saaltc, kutsal
latrc gc n n kabul edilmesini retir; n itekim bir
ikence arac Hristiyanln simgesi olmutur. Bu ciddi
ve tek doru h ayat grnn, imdi bile H ristiyanhk
tan bamsz olarak varln srdrd zere, binler
ce yl nce btn Asya' da yaylm olduun u ; fakat Av
rupa'daki insanlk iin bunun yeni ve byk bir vahiy
olduunu kabule hazr m . nk Avrupa n fusunun
38 ( : Ve onun ban kaldrp ge bakmasn ve gzlerini yldzlara e
virmesini salad. )

Bir Diyalog

y urtlarndan srlp uzun sre babo dolatktan


....onra zaman iinde yava yava Avrupa'ya yerl emi
/\sya kkenli rklardan mteekkil oldugu gayet iyi bi
linmektedir. Bu uzun gezginlik dnemi esnasnda yurt
l arnn asli dinlerini ve onunla birl i kte doru hayat g
lin kaybettiler; ve dolaysyla yeni bir i klimde bir
lde i ncelikten yoksun, m etafizik muhtevas fevka
lade s ve nemsiz olan kendi d inlerini oluturdular.
t'ncelikle Kelt, fskandinav ve Grek d inleri bunlara r
nek olarak gsterilebilir. Bu arada Grekler arasnda ga
yet zel , denilebilir ki, igdsel bir gzellik duygusu
neliti. Yeryznde gelmi gemi btn uluslar arasn
<la sadece onlara zg, ince v e doru bir d uyguydu bu.
Dolaysyla airlerinin dillerinde ve sanatkarlarn n elle
rinde mitologyalar fevkalade gzel ve ho bir b iime
brnd . Buna karlk Grekler ve Romallar iin haya
ln gerek, ciddi ve doru anlam kaypt ; thristiyanlk
nelip de onlar hayatn ciddi yanyla tekrar kar kar

ya getirinceye kadar byk ocuklar gibi yaamay sr


drdler.
Philalethes: Byle bir sonu hakknda doru bir ka
naat edinebilmek iin eski dnyay takip eden Ortaa
ile, szgelimi Perikles dnemini 1 4 . yzylla karlatr
mamz gerekli ve yeterlidir. Ele alacamz her iki d
nemde ayn trden varlklarla kar karya olduumuza
inanamayz neredeyse. Bir yanda insanln en i n ce ve
en gzel gelimesini, hayranlk uyandrc devlet kurum
larn, bilgece yasalar, dirayetle datlm devlet grev
lerini. akllca dzenlenmi zgrlkleri, iir ve felsefe
dahil en gzel halleriyle tm sanatlar; aradan binlerce
yl getikten sonra bile hala emsalsizlik vasfm kaybet
memi olan ve kendileriyle asla boy lemeyecei-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

miz yksek trden varlklar tarafndan vcuda getiril


diklerini syleyebileceimiz eserlerin yaratmn ve b
tn bunlara ilave olarak, Ksenophon'un len'inde tas
vir edildii zere en soylu dostlukla sslenip gzelle
mi bir hayat buluruz.
Eer elinizden geliyorsa imdi bir de dier yanda ne
ile karlaacamz tasavvur etmeye aln. insanlarn
ruhlarn kilisen in esir ald, bedenlerini g ve idde
tin prangalad, bylece valyelerin ve rahiplerin ha
yatn btn ykn ortak yk hayvanlar olarak nc
snfn omuzlarna ykledii bir dnemi grrsnz. Bu
rada hak olarak kuvvet i le feodalizm ve banazln ya
kn bir dayanma iinde olduunu ve bunlarn olutur
duu uzun silsile iinde insan a rtan bir cehalet ve zi
hin karan ln, bunun ayrlmaz paras olan bir hog
rszl, inan uyumazlklarn, din savalarn, Ha
l seferlerini, engizisyonlar ve ikenceleri grrsn z.
Dostluk tarz olarak, doru , valyelii-kabalk, baya
lk, samalk ve maymunluun karm olan bir eyi
ve onun yapmack tavrlarla ve ukalalkla rl sistemi
n i , alaltc bo inanlarn ve kadnlara maymunca say
gsn bulursunuz. Kadnlara kar nezaket bu saygnn
bir kalntsdr ve kadnlarn kibriyle hakl olarak acs
karlp bedeli detilmektedir; ve bu haliyle Asya k
kenli btn rklara srekli bir glme malzemesi sun
maktadr ki herhalde Grekler de bu konuda onlara ka
tlrd. zlemle yad edilen Ortaa' da elbette btn bu
eyler kadnlara hi kimsenin yadrgamad dzenli,
sistemli bir h izmete kadar gitti; kanlmaz olarak bu
kahramanca ileri, cours d'amoun, tumturakl Trouba
dour arklarn ve benzeri eyleri dourdu. Ne var ki,
entelektel yan da olan bu sonuncu maskaralklar,
esas itibariyle fransa'y yurt edinmi olup, arkanl ve

Bir Diyalog

gzleri nin grdne teslim olan Almanlar arasnda


valyelerin daha ok iki dknl ve yamaclkla
nam saldklar gzden karlmamaldr. Kadehler ve a
tolar bu soyguncu baronlarn iiydi, her ne kadar saray
larda tatsz, yavan ak arklar eksik olmuyorduysa da.
Peki bu sahne nasl deiti byle? Gler ve Hristiyan
lkla birlikte.
Demopheles: Bana bunu hatrlattnz iin size m te
ekkirim. Bu ktln kayna gler, Hristiyanlk da
onun nn kesen su bendiydi. Hristiyanlk nce dalga
lar halinde akn akn Avrupa ilerine yaylan bu kaba ve
vahi kalabalklar uysallatrp denetim altna almann
arac oldu. Bu kaba insan nce diz kp hrmet ve ita
at etmeyi renmeliydi; ancak bundan sonra uygarlaa
bilirdi. Bu rlanda'da St. Patrick, Almanya'da, daha son
ra St. 1. Boniface olmu olan Sakson Winifred tarafndan
gerekletirildi. Eski dnyann insanln alp gtrm
olan ite bu kavimler g, Asya kkenli rklarn Avru
pa'ya doru bu son ilerleyiiydi. Atilla, Cengiz Han ve Ti
mur nderliinde yaplm olan sonusuz aknlar onu ta
kip etmi ve ingenelerinki de onun gln bir hatime
si olarak kalmt. Fakat Hristiyanlk kabalk ve bayal
a kar savam olan ilkenin ta kendisiydi; hatta daha
sonralar bile, btn Ortaa boyunca, hiyerarik yap
syla kilise maddi gce sahip olanlarn, yani prensler ve
valyelerin kabalk ve vahiliini dizginlemek iin fev
kalade gerekliydi. Dolaysyla ttristiyanlk bu byk ta
knn zerindeki muazzam buz ktlelerinin buz krcs
oldu. Ancak Hristiyanln genel hedefi yine de bu haya
t ho ve sevimli hale getirmekten ok, bizi daha iyi bir
hayat hak edecek duruma getirmekti. O bu ksack za
man aralnn, b u gelip geici ryann tesine bakar ve

Arthur Schopenhauer

Din zerine

bizi ebedi kurtulua gtrmenin yolunu arar. Onun ei


limi eski dnyann ahlak ve diniyle Hristiyanlmkini
karlatrarak daha nce gsterdiim zere szcn
en yksek anlamnda ahlakidir ve bu o zamana kadar
Avrupa'da bilinmeyen bir eilimdir.
Philalethes: Teori sz konusu olduu kadaryla buna
diyecek yok; ama bir de uygulamaya bakn. Takip eden
Hristiyan yzyllarla karlatrldnda eski dnya hi
kukusuz, korkun ikencelerle lmleriyle, kaza gei
rip yakmalaryla Ortaa'dan daha az gaddard. Ayrca
eskiler hogrlyd, adalete zellikle byk sayglar
vard, sk sk kendilerini vatanlar iin feda ediyorlard,
alicenaplk ve cmertliin her trn, halis ve hakiki bir
insanl sergiliyorlard; bu yle bir insanlkt ki bugn
bile onlarn dnce ve eylemleri hakknda bilgi ve ma
lumat beeri bilimler9 olarak adlandrlmaktadr. Hristi
yanln meyveleri din savalar, dini katliamlar, Hal
seferleri, engizisyonlar ve bunlara ilave olarak yerleik
retinin dna kanlar iin yarglamalar, Amerika yer
lilerinin kknn kaznmas ve Afrikal klelerin yerle
rinden yurtlarndan edilmesidir; eski dnyada bunlara
benzer, yahut herhangi bir ekilde bunlarla mukayese
edilebilecek bir ey bulamazsnz; nk eski dnyada
kleler,

familia, vernae,40 halinden memnun bir zmrey

di ve efendilerinin hizmetine sadakatle balydlar. Ve


insanlk iin bir yz karas olan b yk eker iftliklerinin
talihsiz zenci klelerinden, bu iki renk birbirinden ne
kadar farklysa o kadar farklydlar. Kesinlikle mahkum
edilmesi gereken ve eski dnyann ahlak sz konusu
edildiinde en bata ayplayp knadmz olancla
kar msamahann, az nce szn ettiim Hristiyan
39
40

(: die Humanitiit: L. humanitas. J


(: Bamllar; hane halknn bir paras

olarak kle doanlar.)

Bir Diyalog

mezalimiyle karlatrldnda laf bile edilmeye de


mez. Kald ki bizim dnyamzda bile bu melanet ilk ba
kta zannedildii kadar seyrek rastlanr bir ey deildir.
Btn bunlar dnlp deerlendirildiinde insanln
Hristiyanlk sayesinde ahlaken gerekten daha iyi hale
geldiini savunabilir misiniz?
Demopheles: Eer sonu her yerde retinin safl
ve hakikatiyle uyumlu deilse bunu byle bir retinin
insanlk iin (hayata geirilemeyecek) kadar yce ve soy
lu, hedefinin de yksek olmasna balamalyz. Doal
olarak putperest yahut slam ahlakyla"1 uyumak ok da
ha kolayd. Her yerde istismara ve sahtekarla en fazla
ak olan kesinlikle en soylu ve yce olandr:

abusus op

timi pessimus. 42 Dolaysyla b u yce retiler bile za


man zaman en yz kzartc iler ve gerekten gaddar
ca zulmler iin bir bahane olarak kullanlmtr. Eski
dnyann gerek devlet kurumlarnn gerek bilim ve sa
n atlarnn k, sylediim gibi, yabanc barbarlarn
istilalarna balanabilir. Dolaysyla cehalet ve vahiliin
galip gelmesi, neticede iddet ve sahtekarln iktidar
ele geirmesi ve bylece bir yk olarak valye ve ruh
ban snfnn insanlarn omuzlarna binmesi kanlmaz
d. Bu ksmen, yeni dinin dnyevi deil de ebedi saadet
dersini vermesiyle, kalp safln akli bilgiye tercih et
mesiyle ve her trl dnyevi zevke, hatta bilimlerin sa
natlarn katkda bulunduklarna bile yz evirmesiyle
izah edilmelidir. Ancak bunlar dine hizmet ettikleri ka
daryla tevik edilmiler, hatta belli lde gelime de
gstermilerdir.
4 [Yani sz edilen her iki ahlak sisteminin hayatn gerekleriyle
badamas . . . )
42 (Platon'un Devletinden Latinceye corrupo opmi pessimi diye
aktanlan derin hakikatin bir baka vehesi: En kt en iyinin is
tismar edilmi [ilk halinde: bozulmu) biimidir. )

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Philalethes: ok dar bir alanda. Bilimler her zaman


gvenilmez klavuzlard ve bu yzden denetim ve snr
lama altnda tutuldular. Buna karlk dini retiler iin
bylesine zorunlu bir unsur olan sevgili cehalet titizlikle
koruyup kollanm ve desteklenmitir.
Demopheles: Ama yine de insanln o zamana kadar
bilgi olarak elde ettii ve eskilerin yazlarna kaydedilmi
olan ey ruhban snf sayesinde zellikle manastrlarda
yok olmaktan kurtulmutur. ayet Hristiyanlk kavimler
gnden ksa sre nce ortaya kmam olsayd ne
olurdu, bir dnn.
Philalethes: Eer en byk drstlk, serinkanllk ve
tarafszlkla dinlerin salad fayda ve zararlar tam ola
rak ve doru bir ekilde tartlp deerlendirilmeye all
sayd bu gerekten fevkalade yararl bir aratrma olur
du. Kukusuz bunun iin her ikimizin de eriim alan
iinde olandan daha byk bir tarihsel ve psikolojik ve
ri miktarnn mevcut olmas gerekir. Akademiler bunu
dll bir denemenin konusu yapabilirler.
Demopheles: Onlar bunu yapmamak iin ellerinden
geleni yapacaklardr.
Philalethes: Bunu sylemenize ardm, nk b u
dinler i i n kt b i r iaret. Ayrca b i r yarma konusu
tespit ederken dln kendi grlerinin nasl seslen
dirileceini en iyi bilen kiiye verilmesini gizli bir koul
olarak belirleyen akademiler de var. Bir istatistiki k
sa da bize nce her yl ne kadar suun dini, ne kadar
nn da baka saiklerle nlendiini syleyebilseydi ke
ke; ilkinin hanesine ok az bir ey yazlrd herhalde.

Bir Diyalog

Eer bir kimse yoldan kp da bir su ilemeye meylet


se aklna gelecek ilk eyin (ceza kanunlarnda) onun
iin belirlenmi ceza ve (kolluk glerince) yakalanma
ihtimali olduu kesindir. D necei ikinci nokta say
gnlnn kar karya kald tehlikedir; eer yanlm
yorsam, dini m lahazalardan herhangi birisi aklnn k
esinden bile gemezden evvel, saatlerce bu iki engel
zerine d necektir. Onu sua kar koruyan bu iki
duvardan yakasn kurtarmay gzne kestirirse eer,

tek bana dinin onu bu suu ilemekten nadiren alko


yabilecei grndeyim.
Demopheles: Ancak ben bunun ou kez byle oldu
una inanyorum; zellikle dinin etkisinin rf ya da adet
araclyla kendisini gsterdii durumlarda. Bu sayede bir
kimse kt ve ahlakszca bir harekette bulunma dn
cesini derhal terk eder. Bu ilk izlenimin etkisi deil de ne
dir? nk ilk izlenimler kolay kolay kaznmaz. Szgelimi
verilmi olan bir sz yerine getirmek iin sk sk ar fe
dakarlklarda bulunan, zellikle, soylu ailelerden saysz
insan dnn; bunun altnda yatan tek neden, ou kez
babalarnn daha ocukluk anda onlarn zihinlerine e
refli bir insann, bir beyefendinin yahut valye ruhlu bir
kimsenin her zaman, her ne pahasna olursa olsun sz
ne sadk kalacan ciddiyetle kazm olmasdr.
Philalethes: Doutan gelen belli bir

probitas"3 olma

dka bunun da bir faydas olmaz. Genel olarak syle


mek gerekirse, doutan sahip olunan karakter iyiliin
den kaynaklanan eyi dine balayamazsnz. nk bu
rada kiiyi su ilemekten alkoyan ey sutan etkilene
cek kimseye duyduu yaknlk veya merhamettir ve bu
43 (: Doruluk, drstlk. )

Arthur Schopenhauer

Din zerine

onun yaradlna balanmaldr. Hakiki ahlaki saik ya


da drt budur ve bu hviyetiyle o btn dinlerden ba
mszdr.
Demopheles: Fakat bu bile kitleler zerinde, onu her
halde glendiren dini bir kisveye brndrlmedike
nadiren messirdir. Ancak byle bir doal temele sahip
olmadan da dini saikler ou kez kendi balarna suu
nlerler. Kalabalklar dndmzde bunun da bizi
artmamas gerekir. Bu durumda yksek eitime sahip
insanlarn bile zaman zaman, hi olmazsa alegorik ola
rak doru olan bir eyin zerine oturan dini saiklerin de
il, fakat en sama bo inanlarn etkisi altnda kaldk
larn ve btn hayatlar boyunca bunlarn boyunduruu
altnda hareket etmeye ses karmadklarn grrz;
szgelimi Cuma gn bir ie balamamak, masaya on
nc olarak oturmamak, talih iaretlerine gre hare
ket etmek ve benzeri. Eer eitimli insanlarda durum
buysa, kalabalklar sz konusu olduunda ne olur, vann
siz hesap edin .
Eitimden gememi kafalarn nndeki duvarlar
ve bunlarn beraberinde getirdii snrlamalar tam ola
rak anlayamazsnz; bu kafalarn ileri btnyle ka
ranlktr, zellikle temelinde iyilikten ve adaletten yok
sun, kt niyetli bir yrek bulunuyorsa, ki ou kez
olan da tam

budur.

insanln

byk ounluunu

oluturan bu tr insanlar daha doru ve daha iyi saik


lere duyarl hale gelinceye kadar bir mddet, isterse
fiilen hurafe kabilinden saiklerle olsun, mmk n oldu
u lde idare edilmeli ve denetim altnda tutulmal
dr. talya'da ska karlalan bir durum dinin doru
dan etkisine rnek olarak gsterilebilir, burada bir hr
szn itiraflarn dinleyen rahip eer ald eyi yerine

Bir Diyalog

koymazsa kendisini dinlemeyeceini ve gnahnn ba


lanmayacan syler; hrsz bu art kabul ederse ra
hip gnahlarnn affedildiini bildirir ve bylece ald
eyi yerine koymasna izin verilir. Keza dinin en kesin
ve belirgin etkisini gsterdii yemini dnn. Bu ister
bir kimse kendisini dorudan safi

ahlaki bir varln ye

rin e koyduu ve bu hviyetiyle kendisine (ar bir so


rumluluk deruhte edilerek) ciddiyetle bavurulduunu
dnd iin olsun-ki Fransa' da grne baklrsa
bu ereve ierisinde yemin teklif edilir ve yeminin
ekli de salt je le juredir, ayrca vakur bir "evet" veya
"hayr"n yeminin yerini ald Quakerler arasnda da
by ledir-isterse bir kimse gerekten ceza olarak ebe
di mutluluun u kaybedecei bir eyi anlattna inand
iin olsun-ki bu ilk h issiyatn klk deitirmi bir
eklinden baka bir ey olmayan bir inantr-fark et
mez. Herhalde dini dnceler veya telakkiler onun
ahlaki doasn harekete geirmenin ve iin iine sok
mann bir aracdr. ou kez yle ol ur ki bir insan ya
lan yere yemin etmeye raz olur, fakat i b u noktaya
geldiinde birden bire b u n u reddeder, bylece hakikat
ve doruluk galip gelmi o l u r.
Philalethes: fakat bunda n daha da fazla, tankln
ak bilgisine ramen yalan yere yemin edilir. hak ve
hakikat ayaklar altna alnr. Yemin h ukuk adamlarnn
metafizik

pons asinorumudur""' ve tpk onun gibi olabil

diince seyrek kullanlmaldr. Kanlmas m mkn ol


madnda ya da mutlaka kullanlmas icap ettiinde
byk bir ciddiyet ve vakarla, her zaman rahibin huzu
runda-hatta mahkemeye b itiik bir kilise veya apelde
44 (: Eselsbrcke, "Eek kprs": Yeniyetmelere skolastikte bir te
oremi ve ispatlanmasn anlatmann dourduu glk eeklerin
kprden geirilmesiyle ilikisi iersinde verilirdi.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

edilmelidir. Fevkalade kukulu veya karanlk olaylarda


okul ocuklarnn bile hazr bulunmas izin verilmesi
belki doru olmayan ama sonuca gtren bir are ola
bilir. Bu sebepten tr Franszlarn soyut yemin bii
minin hibir faydas yoktur. Kesin olarak verilmi olan
yemin biiminden karma veya eksiltme herkesin al
m olduu terbiye ve eitim seviyesine gre kendi d
nce eilimine braklmaldr. Sras gelmiken ifade
edeyim ki dinin pratik etkisinin inkar edilemez bir rne
i olarak yemini zikretmekte tamamen haklsnz. An
cak yine de btn bu sylediklerinize karn yeminin
etkisinin bundan teye gidip gitmeyeceinden emin de
ilim. Bir an iin, btn ceza yasalarnn halka ilan edi
lerek birden kaldrldn dnn, yle zannediyorum
ki ne siz ne ben tek bana dini saiklerin korumas al
tnda, hatta buradan, eve gidecek cesarete sahip olur
duk. Buna karlk benzer ekilde btn dinlerin aslsz
olduu ilan edilmi olsayd nceden olduu gibi, korku
larmzda ve gvenlik nlemlerimizde zel bir art ol
makszn, tek bana yasalarn korumas altnda yaa
may srdrrdk.
Fakat daha da ileri gidip, dinlerin ou kez kati ve be
lirgin biimde ahlak bozucu bir etkisinin olduunu da
syleyeceim size. Genel olarak Tanr'ya kar vecibele
re eklenen eyin insanla kar grevlerden karld
sylenebilir; nk insanlara kar iyi davranma lzumu
nu Tanr'ya yaltaklan !llayla telafi etmeye al mak ok
kolay ve kestirme bir yoldur. Dolaysyla btn alarda
ve lkelerde ounluun, istedii eyi gzel iler yapa
rak hak etmek yerine yalvarma ve yakarmayla elde et
meyi ok daha kolay bulduunu grrz. Her dinde Tan
rsal iradenin insanlardan bekledii eylerin banda ah
laki eylemlerden ok inan, tapnak trenleri ve ok

Bir Diyalog

farkl trde ibadetlerin geldii aklanr, bu ilk bata g


ze arpan bir keyfiyettir; hatta bunlar zaman iinde, bil
hassa rahiplerin maalaryla yakndan irtibatlysalar, ah
laki eylemlerin yerini tutacak eyler olarak grlr ol
mutur. Tapnakta kurban edilen hayvanlar, missa sy
leme, apel ina etme ya da yol kenarna ha dikme vb.
eyler ok gemeden hrmete layk eylemler haline gel
mitir, yle ki bunlarla ciddi sular bile balanr ol
m utur. gnah karma ve papazn nerdii kefareti ye
rine getirme, rahiplerin otoritesine boyun eme, kutsal
yerleri ziyaret, tapnaklara ve rahiplerine ba, manas
trlar ina etme ve benzeri de bunlara dahil edilmelidir.
Neticede rahipler tanrlarla iliki kurmada neredeyse
rvetle satn alnabilir birer arac kurum haline gelmi
kimseler izlenimini uyandrr. Hatta bu iler bu kadar
rndan kmasa bile yine de sormaya zorlanyoruz:
mensuplar veya mntesipleri, dualar, hamd ve kr
ilahilerini ve ok eitli dini vecibe ve uygulamalar ah
laki davran iin en azndan ksmi bir ikame olarak gr
meyen din nerede?
Mesela ngiltere'ye bakn, Yahudilerin "abbat"lar
na kar Byk Constantinus tarafndan tesis edilmi
olan H ristiyan "Pazar"lar, kstah rahiplerce yalan do
lanla, h atta ismine kadar, Yahudilerinkiyle zdeleti
rilmitir. Bu Yehova'nn abbat, yani yorulmu olan
.Kadiri Mutlak'n alt gn almadan sonra dinlenmeye
ekildii gn (ki bu sebepten tr

aslmda haftann

son gndr) iin buyruklar H ristiyanlarn Pazar g


n,

dies solis, haftay grkemle aan bu ilk gn , bu

i badet ve n ee gn iin de geerli olabilsin diye yapl


d. Bu sahtekarln sonucunda, "abbat yasaklarn ih
lal" ya da "abbat'n kutsallna saygszlk", daha ak
bir ifadeyle, ister i iin ister zevk iin, en kk bir u-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ra, her trl oyun, mzik, diki dikme, el bise yama


ma ve her trl dnyevi i, lngiltere'de byk gnah
olarak kabul edildi. Sradan insan, ruhani rehberlerinin
kafasna soktuu gi bi, sadece kutsal abbat'a titizlikle
riayette ve Pazar ayinine dzenli olarak katlmada ih
mal gstermezse, dier bir deyile, Pazar gnleri vakti
ni boa geirmeyip kilisede iki saat boyu nca oturarak
ayn mnacat bininci kez dinlemeyi ve herkesle birlik
te mrldanarak

a tempo ezbere okumay savsaklamaz

sa zaman zaman kendisini tutamayp iledii kk


gnahlarn balanacana gvenebileceine inanma
ldr. insan klndaki bu i blisler, Kuzey Amerika ' n n
zgr Eyaletlerindeki (bun lara Kle Eyaletleri denme
si gerekir) kle sahipleri ve kle tccarlar gen ellikle,
Pazar gnleri alman n byk gnah olduun u d
nen, bundan e n kk kuku d uymayan, dzenli ola
rak Pazar ayinlerin e kat lan, dolaysyla ebedi saadeti
elde edeceklerini uman ortodoks, m utaassp Angli
kanlarn ta kendileridir.
Dinin ahlak bozucu etkisi ahlaki etkisinden daha az
sorunsaldr. Buna karlk dinlerin, zellikle ttristiyanlk
ve Mslmanln, yeryznde sebebiyet verdii gaddar
lklar ile meydana getirdii sefalet ve ktlklerin telafi
si sz konusu olduunda bu ahlaki etkinin byklk ve
kesinliinden ne kadar sz edilebilirdi, dnmek gere
kir. Banazl, sonu gelmez ikenceleri, din savalarn,
eskilerin hibir fikre sahip olmad bu kanl lgnl
dnn; mazur gsterilebilecek hibir yan olmayan ve
tam iki yzyl srm olan Hal seferlerini, onlarn sa
va lklarn-"Bu Tanr'nn iradesi! "-dnn. Sev
giyi, hogry, m samahay vazetmi olann mezarn
ele geirmekti amalan gya. Maribilerin ve Yahudile
rin lspanya'dan gaddarca srlp karlmasn ve kk-

Bir Diyalog

terinin kaznmasn; kan banyolarn, engizisyonlar, ve


sapknlar iin dier mahkemeleri; ayrca Mslmanlarn
ktadaki korkun ve kanl fetihlerini dnn. Sonra
Amerika'daki ve Kba'daki Hristiyanlar dnn; ilki
nin yerlilerini byk lde yok ettiler, ikincisininkinin
ise kkn kazdlar. Las Casas'a gre krk yl iinde on
iki milyon insan katledildi ve hepsi de kukusuz in ma

jorem Dei gloriam45 ve incil'in yaylmas iin-nk on


lar iin Hristiyan olmayan insan olarak bile kabul edil
miyordu.
Doru bu konulara daha nce temas etmitim, fakat

Neueste Nachricliten aus dem Reiche Coltes'in46 basld


gnmzde dahi bu eski haber balklarn stp stp
insanlarn nne koymaktan yorulup usanmadk. zel
likle Hindistan', bu kutsal topra, insan rknn ya da
herhalde bizim mensup olduumuz blmnn beii
ni, nce Mslmanlarn ardndan Hristiyanlann, insanl
n bu kutsal ve ilk inancnn takipilerine fkeyle ve
gaddarlkla saldrdklar topraklan dnn. Eski tap
naklarn ve suretlerin ebediyen esef edilecek, keyfice ve
zalimce yok edilmesi ve irkinletirilmesi bugn bile ha
la Mslmanlarn tektanrc gazabnn izlerini sergile
mektedir. Bunlar melun hatras hala taze olan Gazneli
Mahmut ile balayp, karde katili Evrengzib' e kadar s
rer ve tapnaklar yok ederek ve Gao'daki Engizisyonun

auto da teleri47 ile Portekizli Hristiyanlar bunlarn en sa


dk taklitileri olduklarn gsterirler.
Bu arada Msr' daki eski ve sadk arkadalarndan
kendilerine dn verilmi olan altn ve gm kaplan
aldktan sonra Tanr'nn zel ve dorudan buyruuyla,
45 (: Tann'nn ann yceltmek iin . )
4 6 ( : Tann'mn Krallndan En Son Haberler, krknc says 1 856'da

km olan misyonerlik yayn.)


47 ( : Kaza geirip yakma.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

balarnda daha nce bir cinayet ilemi olan Musa pey


gamber olduu halde,48 meru sahiplerinden gasp et
mek zere nlerine kan ykp yamalayarak Vaat Edil
mi Topraklara saldrm olan Tann'nn seilmi kavmi
ni de unutmayalm. Yine hatrdan. karmayalm ki Yeho
va'nn dorudan ve srekli tekrarlanan buyruklaryla
bunlar, o topraklarn btn sakinlerini. hatta kadnlar
ve ocuklar da ( /aya, X ve XI. Blmler) acma nedir
bilmeksizin, aman vermeden katliamdan geirdiler ve
48 Tacitus (flistoriae, lib. v, c. 2) ve lustinus (lib. XXXVI, c. 2) bize
'k'n tarihsel temelini ulatrmtr, okunmas eitici olduu ka
dar elendiricidir ve buradan Eski Ahit'in dier kitaplarnn tarih
sel temeli bakmndan meselelerin nasl ve nereye oturtulduu
konusunda bir karmda bulunabiliriz. iktibas edilen pasajda Fi
ravunun Msr'da artk Yahudi halkna, bulac olduun u n anlal
mas nedeniyle tehlikeli ve tehdit edici olan pis bir hastala
(uyuz) tutulan bu korkak, alak, sinsi ve mlevves halka taham
ml etmek istemediini gryoruz. Bu yzden onlar gemiye bin
dirir ve Arap kylarna yar. Arkalar ndan Msrllarn bir birlik gn
derdikleri dorudur, fakat bunlar snrd edilmi kymetli dostla
rn geri armak iin deil, aldk/an eyleri onlardan geri almak
iin gnderilmitir; nitekim onlar tapnaklardan altn ve gm
kaplar almlard. Byle bir ayaktakmna kim bu tr eyleri
dn verir? Yukarda sz edilen birliin doal bir olayla yok ol
duu da dorudur. Arap kysnda byk bir ktlk, zellikle su kt
l vard. Bunun zerine cesur ve macerac birisi ortaya km ve
onlara eer kendisini takip eder, buyruklarn yerine getirirlerse
her eyi elde edecekleri vaadinde bulunmutur. O yaban eekle
rini grdn sylemi vs. Bunu tarihsel temel olarak gryo
rum, nk ak ki 'k' iirinin zerine ina edildii nesir bu
dur. Her ne kadar lustinus (yani Trogus rompeius) burada muaz
zam bir anakronizme dmse de (demem o ki bizim k'a da
yanan varsaymlarmza gre) bu beni fazla rahatsz etmiyor, n
k yz anakronizm tek bir mucize kadar kuku uyandrc deildir.
Aynca bu iki Latin yazardan btn zamanlarda, btn milletlerin
Yahudilerden ne kadar nefret ettiklerin i ve onlar nasl hakir gr
dklerini anlyoruz. Bu belki de ksmen onlarn insana bu hayatn
tesinde herhangi bir varolu umudu vermeyen ve bu yzden in
sanln davarlar, ayaktakm, ama gemite yalan sylemenin
byk ustalar olarak grlen yeryzndeki tek halk olmasndan
kaynaklanyor olabilir.

Bir Diyalog

bunu da srf snnetsiz olduklar ve Yehova'y tanmadk


lar iin yaptlar-ki bu onlara kar her trl gaddarca i
ve eylemi merulatrmak iin yeterli nedendi. Nitekim
ayn sebepten tr daha eski zamanlarda srail kavmi
nin ilk atas Yakup peygamberin ve onun seilmi kav
minin ekem Kral Hamor'a ve halkna kar ok irkin
dzenbazl onun hanesine bir zafer olarak kaydedile
rek anlatlr (Tekvin,

34) , nk o kentin halk inansz

dr. 49 Bir dinin inananlarnn btn dier dinlerin men


suplarna kar kendilerinde her suu ileme hakkn
grmesi ve dolaysyla onlara kar en byk canilik ve
gaddarlkla davranmas gerekten dinlerin en kt yan
dr; mesela Mslmanlar Hristiyanlar ve Hindulara kar
, Hristiyanlar Hindular, Mslmanlar, Amerika yerlile
ri, Siyahlar, Yahudiler, sapknlar ve dierlerine kar.
49 Kim branice anlamadan Eski Ahit'in ne olduunu bilmek istiyor
sa btn evirilerin en dorusu, en hakikisi, ayn zamanda en g
zeli olan Greke eviriyi, Septuaginta'y okumal; nk bunun
btnyle farkl bir havas ve rengi vardr. LXX'in slubu byk
blm itibariyle asil ve naiftir; kiliseye ait bir eye ve Hristiyan
la ait herhangi bir ize rastlanmaz. Bununla kyaslandnda Lut
her'in evirisi hem kaba hem banaz kalr; ou zaman zuhulen,
kimi zaman da kastl olarak yanl ve hataldr ve batan sona ka
nonik ve dinsel bir slubu muhafaza eder. Yukarda zikredilen pa
sajlarda Luther arptma olduu sylenebilecek aklamalar yap
maya kalkmtr; nitekim onun "verbannen" (srgn) szcn
kulland yerde Greke szck 1<I6vEuaavdr (ldrlm, katle
dilmi) vs.
Aynca LXX'i okuduktan sonra bende brakm olduu izlenim

Eya j}aaW:l Naj}oau:x.oBov6aop (byk Kral Nabukednazar) sami


mi ballk ve derin sayg ifadesidir, her ne kadar o Tanrlar kom
ularnn topraklarn kendilerine vermi veya vaat etmi bir halka
kar bir bakma ok yumuak ise de. Ardndan onlar b uralarn
mlkiyetini katliam ve yamayla ele geirdiler ve burada Tanr'ya
bir tapnak ina ettiler. Tanrs civar lkeleri "Vaat Edilmi Toprak"
yapan her halk tez zamanda Nabukednazar'n ve aynca Antiok
hos Epiphanes'ini bulsun ve artk kimseyi kendilerine trene te
rifata mecbur etmesinler.

Arthur Schopenhauer

Belki de

Din zerine

btn dinler diye genellemede bulunduum

da ok fazla ileri gittim; hakikate sadk kalarak bu ilke


den kaynaklanan banazca gaddarlklarn gerekte sa
dece tektanrl dinlerin, dolaysyla Yahudilik ve onun iki
kolu, Hristiyan lk ve Mslmanln takipilerinde bildi
imiz bir ey olduunu eklemeliyim. Hindular ve Buda
clar hakknda bu tr bir ey iitmiyoruz. Her ne kadar
MS

5. yzyl dolaylarnda Budaclarn Brahmanlar tara

fndan Hint yarmadasndaki asli yurtlarndan srlp


karldklarn ve ardndan buradan btn Asya'ya yayl
dklarn biliyorsak da, bu sre ierisinde iddetin kul
lanld sulara, savalara ve gaddarlklara dair, bildi
im kadaryla, belirli bir bilgiye sahip deiliz. Bu durum
kukusuz bu lkelerin tarihlerini rten karanla bala
nabilir; yine de

btn canl eylere kar srekli olarak

hogr ve tahamml telkin eden bu dinlerin fevkala


de yumuak karakteri ve kast sistemi nedeniyle gerek
te dininden dnenleri kabul etmeyen Brahman dininin
kendine zg yaps takipilerinin byk lekte kan
dkmekten ve her trl gaddarlktan sakndklarn umut
etmemize imkan tanmaktadr. Spence Hardy

Eastem

1'1onachism isimli hayranlk uyandrc kitabnn 4 1 2 . say


fasnda Budaclarn olaand hogrlerini ver ve ar
dndan Budaclara ait vakayinamelerin baka herhangi
bir dine ait olanlardan ok daha az dini ikence rnei
kayd ihtiva ettii yolundaki kanaatini ilave eder.
Aslnda

hogrszlk

sadece

tektanrc

dinlere

mahsustur; tek tanr doas gerei baka bir tanrnn var


olmasna izin vermeyecek kskan bir tanrdr. Buna kar
lk oktanrl dinlerin tanrlar doal olarak hogrl
dr; onlar yaar ve yaamaya izin verir. ncelikle onlar
ayn dinin tanrlar olarak hemcinslerine seve seve ta
hamml ederler; ve bu tahamml daha sonra yabanc

Bir Diyalog
tanrlar iine alacak ekilde geniler, dolaysyla, konuk
severlikle ayn dinin iine alnr, hatta zaman zaman bu
yabanc tanrlar onlarla ayn hak ve ayrcalklara eriir
ler. Nitekim Frigya, Msr ve dier yabanc tanrlar seve
seve kabul edip kutsallatrm olan Romallarn duru
munda bunu gryoruz. Bu sebepten tr din savala
rn, ikenceleri, yerleik inanlarn dnda kalanlar iin
kurulan mahkemeleri, ayrca ikonlarn krlmasn, ya
banc tarn suretlerinin imhasn, bin yldr gnee ba
kan Hint tapnaklarnn ve Msr sfenkslerinin yerle bir
edilmesini bir tablo olarak bize sunan sadece tektanrl
dinlerdir ve btn bunlar srf kskan bir tanrnn "Suret
kazmayacaksn" demesi zerine yaplmtr vs.
Fakat ana meseleye dnmek gerekirse insann meta
fizie duyduu gl gereksinim zerinde srar ederken
kesinlikle haklsnz. Fakat din bana bu gereksinimin tat
mininden ok ktye kullanlmas olarak grnmekte
dir. Her halkarda ahlakn desteklenmesi konusunda
yararnn byk lde kukulu ve sorunsal olduunu,
buna karlk sakncalarnn ve zellikle bir dizi halinde
uzayp giden gaddarlk ve mezalimlerin gn gibi aikar
olduunu grdk. Elbette dinlerin tahtlar iin payanda
olarak faydasn dnecek olursak bu tamamen farkl
bir meseledir; n k Tanr'nn ltfuyla bahedildii ka
daryla taht ve sunan birbiriyle yakndan irtibatl oldu
u aktr. Dolaysyla tahtn ve ailesini seven her akll
kral halknn banda her zaman gerek dini hissiyatn
mcessem ve mkemmel rnei olarak grnecektir.
Nitekim Machiavelli, kitabnn

1 8. Blm'nde hkm

darlara dini hissiyat desteklemelerini hararetle tavsiye


eder. Ayrca vahye dayal dinlerin durumu felsefe kar
snda ne ise "Tanr'nn Itfuyla (muktedir) hkmdarla
rn" "halk egemenlii" karsndaki durumu da tam ola-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

rak odur; dolaysyla bu mukayesenin ilk iki terimi doal


uyuma iindedir.
Demopheles: Ah, bu tavr taknmayn . Unutmayn ki
bununla avam idaresi ve kargaa, yani her trl yasa ve
dzenin, her trl uygarlk ve insanln badman ile
ayn havay alyorsunuz.
Philalethes: Haklsnz; benimki bir laf cambazlndan,
eskrim ustalarnn yanltma hareketi dedikleri eyden ba
kas deildi. Sylediklerimi geri alyorum. Fakat ite g
rn, tartma kimi zaman drst bir adam bile nasl hak
sz ve kt niyetli hale getirmektedir. Onun iin keselim.
Demopheles: Olanca abama karn dinlere kar tav
rnz deitiremediim iin zlmekten bakas gelmi
yor elimden; buna karlk ne srdnz her eyin
dinlerin yksek deeri ve gereklilii konusundaki kana
atimi en kk bir ekilde deitirmediine sizi temin
edebilirim.
Philalethes: Size inanyorum; nk Hudibras'da da50
sylendii gibi:
He that complies against his will
Is of his own opinion stili. 51
Tartmalarda ve kaplca s ularnda hakiki etkinin an
cak sonradan ortaya kaca dncesiyle kendimi avu
tuyorum .
5 0 (Samuel

Butler'n blm v e dokuz

( 1 663- 1 678).)
51 (Kendi iradesi hilafna ikna olan kimse,
Hala kendi grndedir. )

kantoluk hiciv iiri

Bir Diyalog

Demopheles: Pekala, o halde ben de size byle bir


hayrl etki diliyorum.
Philalethes: Belki de yle olur, eer bir ispanyol ata
szn doru dzgn syleyebilirsem . . .
Demopheles: N e sylyor bu?
Philalethes:

Detras de la cruz esta el Diablo.

Demopheles: Anladm dilde ne anlama geliyor bu,


sizi gidi yal ispanyol?
Philalethes: "armhn arkasnda iblis durur . "
Demopheles: Gelin birbirimizden alay v e istihzayla
ayrlmayalm. Aksine dinin tpk
Brahmanlarn lm tanrs

Janus ya da daha iyisi


Yama gibi ve yine tpk onun

gibi biri dosta dieri fevkalade hain, ift yzl bir tan
r olduunu grelim. Her birimiz gzmz onun sade
ce bir yz zerine dikiyoruz.
Philalethes:

Tamamen haklsnz, ihtiyar dostum.

iNAN ve BiLGi
Bir bilgi dal olarak felsefe neye inanmamz gerektii
veya neye inanabileceimiz ile zerre kadar ilgili deildir,
onun tek ilgilendii ey ne bi/ebi/eceimizdir. imdi eer
bu, inanmamz gereken eyden farkl bir eyse o zaman
bunun inanca bile bir zarar olmayacaktr; nk o bile
meyeceimiz eyi rettii iin inantr. Eer onu bilebil
seydik o zaman inan, tpk bir inan retisinin mate
matikle birlikte ilerlemesi gibi, yararsz ve gln bir ey
olarak grnrd.
Buna karlk inancn felsefeden daha fazlasn, ok
daha fazlasn retebilecei ileri srlebilir ama yine
de felsefenin vard sonularla tutarl olmayan hibir
eyi retemez, nk bilgi inantan ok daha sert ve
salamdr, dolaysyla eer bu ikisi arpacak olursa
inan paralanr.
Her halkarda bu ikisi birbirinden esasl bir ekilde
farkldr ve karlkl menfaatleri gerei sert biimde bir
birinden ayr kalmaldr, bylece her biri dierini dikka
te almakszn kendi yolunda ilerleyebilir.

VAHiY
Ksa mrl insan kuaklar birbirlerini hzla takip
ederek gelir ve geerler, buna karlk endie, ihtiya ve
strabn penesindeki insan tekleri lmn kollarnda
dans ederler. Onlar balarna gelenin ne olduunu ve b
tn bu trajikomik farsn ne anlama geldiini sormaktan
asla usanmazlar. Bir cevap iin biteviye ge feryat eder
ler, fakat erien sessizlikten bakas deildir kendilerine.
Buna karlk rahipler ve papazlar vahiylerle kagelirler.
insann payna den pek ok zor ve ac verici ey
arasnda nereden gelip nereye ve ne amala gittiini bil
meksizin var olmak kolay hazmedilir ey deildir. Bunu
kendisine dert edinen ve tm boyutlaryla bunun idra
kinde ve etkisi altnda olan herkes bu mesele hakknda
zel bir malumata sahip olduu iddiasyla arz endam
edenlere kar, kendisini fke ve hiddet duygularna ka
plmaktan kolay kolay kurtaramayacaktr. Bunlar kendi
lerine gkten bilinmeyen eylerin srlarn ifa eden bil
gi indii iddiasndadr ve bunu bizimle paylamak iste
diklerini sylerler. Gnmzde bu iddiayla ortalkta arz
endam eden beylere gkten gelen ve bilinmeyenleri
kendilerine ifa eden bilgi hakknda ok fazla konuma
malarn tavsiye ederim, aksi halde ok gemez gnn
birinde kendilerine byle bir bilginin gerekte ne oldu
u kolaylkla ifa edilebilir.
Fakat her kim insan olmayan varlklara varolula, so
yumuzun ve dnyann amacyla ilgili zel bilgi verildii-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ni ciddi bir ekilde dnebiliyorsa henz koca birer o


cuktan baka bir ey deildir. Bilgelerin dnceleri d
nda gkten indii sylenen byle bir bilgi yoktur, her
ne kadar bunlar da insani olan her ey gibi yanlla ma
lul ise de. Bunlar ou zaman tuhaf alegori ve mitosla
rn klf iine sokulur ve o zaman bunlara "din" denir.
Dolaysyla bir kimsenin kendi fikirlerine mi yoksa ba
kalarnnkine mi gvenerek yaayp ldnn bu l
de nemi yoktur: nk bunlar her zaman onun itimat
ettii, insana mahsus fikir ve grlerden ibarettir. Ne
var ki genellikle insanlar zayftr ve kendi akllarna g
venmektense doast kaynaklara sahip olduklarn id
dia eden bakalarna gvenmeyi tercih ederler. imdi
eer bir insanla dieri arasndaki fevkalade byk akli
ve zihni farkll gz nnde bulundurursak o zaman
bir lde birinin dnceleri dieri tarafndan pekala
gksel bilgi olarak kabul edilebilir.
Buna karlk gelmi gemi tm zamanlarda ve btn
dnyada, ister Brahman veya Mslman, ister Budac ve
ya ttristiyan, btn rahiplerin temel srr ve hinlii, i nsa
nn metafizie olan gereksiniminin byk gcn ve
onun yok edilmezliini doru bir ekilde grp anlama
lardr. Onlar imdi bu byk muammann srrn ze
cek bilginin kendilerine dorudan ve bir lde olaan
d olarak eritiini syleyerek bunu tatmin edecek ara
ca sahip olduklar iddiasndadrlar. Bu dnce bir kez
insanlarn kafasna sokulduktan sonra rahipler onlar di
ledikleri ekilde ynlendirip denetim altna alabilirler. Ve
dolaysyla dirayetli ve basiretli yneticiler de onlarla itti
fak yaparlar; kalanlar dizginlerini onlarn eline vermi
olur. Ama eer olur da btn istisnalarn en nadir gr
leni olarak tahta bir filozof kacak olursa btn komed
ya iindeki en sknt verici rahatszlk ortaya km olur.

HIRISTIYANLIK OZE.RINE
Bu dini doru ve adil bir ekilde deerlendirmek in
ondan nce ve onunla birlikte varolan dinleri de z
nnde bulundurmamz gerekir. nce Grek-Roma pa
ganl vard. Bir halk metafizii olarak dnldnde
bunlar herhangi gerek ve belirli bir dogmatik ya da ka
ti biimde aklanm ahlak sistemi olmayan, dorusu
nu sylemek gerekirse, gerek bir ahlak temaylnjen
ve kutsal yazlardan yoksun fevkalade nemsiz fmo
menlerdir, d olaysyla bunlar din ismiyle anmak ok g
tr, bunlar daha ok hayalgcnn bir oyunundan, air
lerin halk hikayelerinden derledii eylerden ve byk
lde doa glerinin ak birer kiiletirilmesirden
ibarettir. Olgun insanlarn bu ocuka dini ciddiye a dk
larna pek ihtimal veremeyiz. ama yine de eskilerden,
zellikle Valerius Maximus'un ilk kitabndan birok ay
rca tterodotos'dan ok sayda pasaj bize byle yaJtk
larnn kantn sunar. Bunlardan sadece son kitap,

65.

Blm' zikredeceim. tterodotos burada kendi g


n dile getirir ve tpk yal bir kadn gibi konuur Za
man geip de felsefe ilerledike bu ciddiyet doal ola
rak kaybolmu ve bylece ttnistiyanln, harici destek
ilerine ramen, bu devlet dininin yerini almas nm
kn olmutur. Ne var ki Greklerin en iyi dnemince bi
le bu devlet dini. H ristiyanln yakn zamanlarda veya
Asya'da Budachn, Brahman dininin, hatta lslam 'm cid
diye alnd kadar kesinlikle ciddiye alnmamtr. Dola-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ysyla eski dnyann oktanrcl, tektanrcln salt


oul halinden tamamen farkl bir eydi. Bu Aristopha
nes'in Kurbaalar'nda gayet aktr, burada Dionysos ta
savvur edilebilecek en sefil, korkak ve zppe bir kiilik
olarak grnr ve bir alay kon usu haline getirilir; ve bu
oyun kendi enliinde, Dionysia'da halka ak olarak
sergilenir.
Hristiyanln yerini almak zorunda olduu ikinci din
Yahudilikti ve onun kaba dogmasn yceltip st rtl
olarak alegorik bir kla brndrd. Hristiyanlk genel
olarak btnyle alegorik bir mahiyete sahiptir; nk
dnyevi eyler sz konusu olduunda alegori olarak ad
landrlan ey din alannda "sr" ismiyle anlr. Hristiyan
ln kendinden nceki bu iki dine sadece ahlaken de
il, dogmatik yap bakmndan da faik olduu kabul edil
melidir. Ahlak alannda caritas, 52 nezaket, feragat, kii
nin kendi iradesini yadsmas, dmann sevmesi gibi
retiler, elbette Batda mnhasran Hristiyanla zg
dr. Hakikati kukusuz dorudan kavramaktan aciz olan
kalabalklara hem gnlk hayat iin bir klavuz hem de
bir umut ve teselli engeli olarak mkemmelen yeterli
olan gzel bir alegoriden daha iyi ne sunulabilir? Ne var
ki az miktarda samalk karm, byle bir alegori iin
zorunlu bir unsurdur; nk bu onun alegorik mahiyeti
nin gsterilmesine yardmc olur. Eer ttristiyan dogma
lar sensu proprio anlalacak olursa o zaman Voltaire
hakldr; ama buna karlk alegorik (mecazi veya temsi
li olarak) alnrsa o zaman bunlar birer kutsal mitos, ba
ka trl anlama glerinin tesinde kalacak olan haki
katleri insanlara anlatmann bir aracdr. Bunlar, aka
gayritabii ve imkansz olan eyleri temsil etseler de, pe52 ( : Gr. agape: "kardee sevgi". Tabir iin bkz. G. T. Bettany, Dnya

Dinleri Ansiklopedisi, (Say Yaynlan, 2006) s. 722 . l

Hristiyanlk zerine

kala derin bir anlam karlabilen Raffaello'nun ya da


Runge'nin arabeskleriyle karlatrabiliriz. Hatta kilise
nin dinin dogmalar sz konusu olduunda akl meleke
sinin btnyle yetersiz, zayf ve kr kald yolundaki
iddias bile, aslnda bu dogmalarn alegorik bir yapya
sahip olduu anlamna gelir; dolaysyla b unlar her eyi
sadece

sensu proprio kabul eden akl melekesi iin ge

erli olabilecek ltle deerlendirilmemelidir.


Dogmadaki samalklar mecazi ve temsili unsurlarn
ayrt edici iaret ve gstergelerinden baka bir ey deil
dir; her ne kadar bunlar, verdiimiz rnekte grld
zere, Eski ve Yeni Ahitlerinki gibi birbiriyle badama
yan iki retinin bir dieriyle telif edilebilmesi gerein
den kaynaklanyorsa da. Bu byk alegori ancak harici
ve tesadfi koullarn bir araya gelmesiyle tedricen orta
ya kmtr ve Augustinus tarafndan mkemmel hale
getirilinceye kadar, insanlarn aka bilincinde olmadk
lar, derinde yatan bir hakikatin sessiz sakin etkisi altn
da aklanp yorumlanmtr. Augustinus onun anlamna
en derin biimde nfuz etmi ve o zaman onu sistema
tik bir btn olarak kavrayp eksik olan unsurlar ta
mamlayabilmitir. Dolaysyla mkemmel ttristiyanlk,
"vahyi"

sensu proprio olarak kabul eden ve bu yzden

onu tek bir kiiyle snrlayan bugnn Protestanlarnn


tasavvur ettii gibi, ilkel Hristiyanhk deil, Luther tara
fndan da dorulanp glendirilmi olan Augustinus
retisidir; nitekim yenilebilir olan tohum deil meyvedir.
Ne var ki btn dinlerin zayf noktas her zaman me
cazi ve temsili unsurlarn bu niteliini aktan aa ve
alenen deil, fakat ancak rtl olarak kabule yanama
lardr; dolaysyla retilerini tam bir ciddiyet iinde

sensu proprio olarak beyan etmek zorunda kalrlar. Bu


yzden, yer verdikleri ve esas itibariyle zorunlu olan

Arthur Schopenhauer

Din zerine

samalklarla birlikte bu srekli bir aldanmay berabe


rinde getirir ve byk bir saknca tekil eder. Daha da
kt olarn zaman iinde bunlann artk

sensu proprio

doru olmadktan bir gnn gelmesidir ve ite o zaman


kleri kamlmaz olur. Bu lde alegorik yaplanm
peinen kabul etmeleri onlar iin daha iyi olacaktr; fa
kat bir eyin ezamanl olarak hem doru hem doru ol
mayabileceini insanlann kafasma kim, nasl sokacak
tr? imdi btn dinlerin az ya da ok byle bir yapya
sahip oluuyla karlatmz iin, dier fenomenlerle
de teyit edildii zere, samalm belli bir lde insan
soyuna uygun bir ey, aslnda, hayatm bir unsuru, aldat
ma ve esrarengiz hale getirmenin de insan iin vazgeil
mez olduunu teslim etmemiz gerekir.
Samaln Eski ve Yeni Ahitlerin telif ve terkibinden
kaynaklanan ve yukarda sz edilen kaynayla ilgili bir
rnek ve kantn, baka birok eyin yan sra, Luther'in
klavuz yldz Augustinus tarafndan tafsilatl olarak ak
lanp sistematik haJe getirilmi olan Hristiyanlktaki tak
dir53 ve ltuf retisi sunar. Bu retinin sonucuna gre
bir kimse dieri zerinde ltuf bakmndan bir stnle
sahiptir, ki bu doumla elde edilmi ve dnyaya hazr ola
rak getirilmi bir ayncahk anlamna gelir. Esasen bu b
tn meselelerin en nemlisidir. fakat bu retinin itici ve
sama yan yalnzca Eski Ahit'in insann bir bakasmm ira
desinin eseri olduu ve dolaysyla yoktan yaratld var
saymmdan kaynaklanr. te yandan, insann aslnda ha
kiki ahlaki nitelikleri doutan getirdii sz konusu edildi
inde, mesele Brahmanlann ve Budaclann ruhg var
saym erevesinde btnyle farkl ve daha akli bir an
lam kazanr. Buna gre bir insanm doumuyla birlikte di
eri zerinde sahip olduu stnlk ve dolaysyla bir ba5.3 (: Kiinin cennet veya cehenneme gideceinin doumundan nce
tayin ve takdiri.)

Hristiyanlk zerine

ka dnyadan ve daha nceki hayattan kendisiyle birlikte


gtrd ey bir bakasnn ltfu keremi deil, bu te
dnyada gerekletirdii i ve fiillerin meyvesidir.
Augustinus'un bununla ilgili, insan soyunun yozla
m ve bozulmu, bu yzden ebedi lanete mahkum edil
mi byk kitleleri arasndan doru ve dolaysyla kut
sanm/kurtulmu saylanlarn yalnzca ok kk bir
aznlk olduu ve bunlarn da Tanrsal takdir ve ltufla
seildii; kalanlarn cehennem azabn, sonu gelmez
eza ve ikenceyi hak ettikleri yolundaki retisi de bir
baka mektir.s.

Sensu proprio alndnda buradaki dog

ma iticidir; nk bu, zar zor yirmisinde olan bir genci.


ngrd sonsuz cehennem cezalan nedeniyle. kusur
larndan hatta inanszlndan dolay. sonsuz azap ve
ikenceye katlanmak zorunda brakmakla kalmyor, fa
kat bu neredeyse evrensel lanetin gerekte ilk gnahn
sonucu ve dolaysyla Dn zorunlu neticesi olduu
nu da ne sryor. Fakat her halkarda bunun. ncelik
le insanlar olduklarndan daha iyi yaratmam olan,
sonra. her ey istisnasz onun eseri olduu ve hibir ey
ondan gizli kalmad iin, deceklerini mutlaka bilme
si gereken bir tuza onlara hazrlam olan bir yaratc
tarafndan nceden grlmesi gerekirdi. Dolaysyla o
gnaha mahkum zayf. iradesiz bir soyu yoktan varla
davet etmi ve bunu da onu sonsuz azap ve ikenceye
terk etmek iin yapmtr. Son olarak u da var ki her
trl saldn ve tecavze kar. hatta dmann sevme
ye kadar. sabr ve balaycl buyuran Tanr kendisini
bu nlarn hibiriyle bal grmemekte, hatta tam tersini
yapmaktadr. Her eyin ebediyen sona erip defterinin
drld dnyann sonunda gerekleen bir ceza ne
slah ne de caydrmay hedefleyebilir ve bu yzden sa
dece i ntikamdan ibarettir. Fakat bu adan dnld54 Bkz. Wiggers, Augustinismus und Pelagianismus, s. 335.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

nde btn insan soyu, kimsenin nedenini bilmedii


takdir ve ltuf sayesinde kurtarlm ok kk bir azn
lk dnda, dorudan ebedi azap ve lanet iin yaratlm
ve kesin olarak ona mahkum edilmi grnr. Fakat
bunlar bir tarafa, sanki Kadiri Mutlak dnyay i blis ele
geirsin diye yaratm gibidir, ki bu durumda hi yarat
mam olsayd ok daha iyi olurdu.

Sensu proprio alnmalarn durumunda dogmalar iin


bu kadar yeterli olsun; halbuki

sensu allegorico olarak

anlalmalar halinde, btn bunlarn yine de makul bir


aklamas yaplabilecektir. ncelikle yukarda syledi
im gibi bu retinin sama hatta iren ve itici taraf,
yoktan yaratma retisiyle Yahudi teizminin ve onun bu
retiyle balantl olarak ruhg retisini gerekten
elikili ve artc reddinin bir sonucudur; oysa ruh g
retisi doal, belli lde kendiliinden aikar ve do
laysyla Yahudiler hari zaman zaman neredeyse btn
insan soyu tarafndan kabul edilmi bir retidir. Bundan
kaynaklanan byk sakncay srf ortadan kaldrmak ve
dogmann itici boyutunu yumuatmak iin

1 6. yzylda

Papa 1. Gregorius gayet akllca bir manevra ile, z itiba


riyle zaten Origenes'de bulunan (kr.

Bayle,

Origene

maddesi, N. B) Araf retisini ekillendirmi ve onu bi


imsel olarak Kilise akidesinin umdeleri arasna dahil et
mitir. Bu suretle mesele byk lde yumuatlm ve
bir lde ruhg retisinin yerini almtr; nk te
ki gibi bu da bir arnma sreci salamaktadr. Her eyin
ilk

halin e

dndrlmesi

ya

da

onarlmas

retisi

(anoKatacrtacn noavtrov) de bu ayn amaca matuf ola


rak sokulmutur; buna gre dnya komedyasnn son
sahnesinde her bir insan teki, hatta gnahkarlar bile

in
integrum55 geri dndrlr. Cehennemde ebediyen ceza

55 (: Asli mkemmeliyet haline.)

Hristiyanlk zerine

ekeceklerine inanmaktan vazgeirilemeyen sadece, Ki


tab M ukaddes'e kat inanlaryla, Protestan lardr. Nispet
verici bir eda ile birisi kp bunlara "Hadi dediiniz gibi
olsu n ! " diyebilir. Onlarn tam olarak buna inanmamalar,
bilakis yreklerinin derinliklerinde bunun bu kadar kt
olamayacan dnerek bu meseleyi zihinlerinin kuytu
kesinde beklemeye brakmalar tek tesellidir.
Kat sistematik kafa yapsnn bir sonucu olarak Au
gustinus, Hristiyanlm inan esaslarn sert ve kati bi
imde dogmalatrp Kitab Mukaddes'te ancak st ka
pal olarak zikredilen ve her zaman karanlk bir temel
zerinde sallanan retilere deimez tanmlar getirerek
bunlara yle keskin hatlar ve Hristiyanla da yle msa
mahasz bir yap kazandrd ki gnmzde bu grler
doal olarak kzgnlk ve ksknlklere sebep olmakta
ve kendi zamannda Pelagiusuluun muhalefetiyle kar
lat gibi imdi de aklcln imeklerini zerine ek
mektedir. Szgelimi

De civitate dei, lib. XII, c. 2 1 , in abs

tracto ele alman temellendirme u ekilde ilerler: Bir


Tanr bir varl yoktan yaratr, ona yasaklayc emirler ve
rir, ve bunlara itaat edilmedii iin onu tasavvur edilebi
lecek her trl ac ve strapla ebediyen azaba mahkum
eder, bunun iin beden ve ruhu ayrlmaz ekilde birbiri
ne balar

(De civitate dei, lib. Xll l , c. 2) ta ki azap ve i

kence dalmayla bu varl asla yok etmesin ve bylece


onun kurtulmasna izin vermesin; tam tersine o ebedi
azab ekmek iin sonsuza dek yaasn. Yoktan yaratlm
bu zavall yaratk! Hi olmazsa balangtaki

hilii iin

bir hakka sahiptir ve herhalde ok kt olamayacak bu


son snak miras kalm bir mlk olarak kendisi iin g
vence altnda tutulmaya devam edecektir.
Her neyse, halini anlyor ve ona acmaktan kendimi
alamyorum.

imdi eer buna

ilave

olarak Augusti-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

nus'un retilerinin kalann, yani btn bunlarn ger


ekte bir insann yapt ya da yapmay savsaklad e
ye dayanmayp ezelden ltfu ilahi i le belirlendii dn
cesini ele alacak olursak sylenecek ey bulamayz. Do
al olarak bizim yksek eitim grm aklclarmz o za
man diyeceklerdir: "Btn bunlar doru deildir ve yer
siz korku uyandrmak iin uydurulmu eylerdir sadece;
tam tersine her zaman ilerlemeli ve adm adm daha b
yk bir mkemmeliyete doru ulamak iin hi aralksz
alp abalamaly z . " Ne yazk ki daha erken balama
dk, nk o zaman oraya imdiden ulam olurduk.
fakat bu tr ifadeler karsndaki aknlmz, Vani
ni'nin, kaza geirilip yaklm olan gnahkar bir sapk
nn sesine kulak verdiimizde daha da artmaktadr:

Si
nollet Deus pessimas ac nefarias in orbe vigere actio
nes, procul dubio uno nutu extra mundi limites omnia
flagitia exterminaret profligaretque: quis enim nostrum
divinae potest resistere voluntati? quomodo invito Deo
patrantur scelera, si in actu quoque peccandi scelestis
vires subministraf? Ad haec, si contra Dei voluntatem
homo labitur, Deus erit inferior hamine, qui ei adversa
tur, et praevalet. ffinc deducunt, Deus ita desiderat
hunc mundum qualis est, si meliorem vellet, meliorem
haberet. 56 (Amphitheatrum mundi, exercit. 1 6, s. 1 04).
Daha nce s. l 03'te de unlar syler: Si Deus vult pec56

(:

Eer Tann en kt ve en baya eylerin dnyaya musallat ol

masn istememi olsayd hi kukusuz elini kaldm, btn bu al


ak ve iren eylerin tmn dnyann snrlanndan srp ka
nrd; nk hangimiz Tannsal iradeye kar koyabiliriz? Bir gnah
ilendiinde mcrimlere onu ileyecek gc veriyorsa eer, su
lann Tann'nn iradesine kar ileneceini nasl varsayabiliriz?
Ama eer bir kimse Tann'nn iradesi olmadan bir kusur ileyebili
yorsa o zaman Tann kendisine kar gelen ve bunu ileyecek g
ce sahip olan insandan daha zayftr. Buradan anlalr ki Tann
dnyay var olduu ekliyle istemitir, nk eer daha iyi bir dn
ya istemi olsayd daha iyisine sahip olurdu.)

Hristiyanlk zerine

cata, igitur facti: si non vult, tamen committuntur; erit


ergo dicendus improvidus, vel impotens, ve/ crudelis,
cum voti sui compos fieri aut nesciat, aut nequeat, aut
negligat. 57 Ayn zamanda gnmzde dahi zgr irade
safsatasna neden mordicus58 sk skya bal olunduu
aktr, her ne kadar Hobbes'tan bana kadar btn cid
di ve drst dnrler bunu, dl kazanm olan dene
mem "rade zgrl zerine"de grld

zere,

sama diye reddetmil erse de. Vanini'yi kaza geirip


yakmak rtmekten kesinlikle daha kolayd. lki nce
dili kesilip karldktan sonra tercih edildi; sonuncusu
buna teebbtis etmeyi gze alabilecek herkese hala
aktr, ancak bu s laf kalabalyla deil akl ve dn
ce ile ciddi bir ekilde yaplmaldr.
Augustin us'un gnahkarlarn sayca muazzam dere
cede ok, ebedi saadeti hak edenlerinse fevkalade az
olduu yolundaki gr znde dorudur. Bu da yine
Brahman dininde ve Budaclkta karlalan bir eydir,
ancak burada ruhg retisine bal olarak savunul
duu iin kimseyi kzdrp kstrmez. nk gerekten
ok kk bir aznlk Brahman dininde nihai kurtulua,
Budaclkta Nirvanaya (her ikisi de bizim ebedi saadeti
mizin59 muadilidir) eriir. Ancak bunlar ayrcalkl aznlk
deildir, bilakis dnyaya daha nceki hayatlarnda yap
tklar erdemli ilerin toplamyla birlikte gelmilerdir ve
imdi ayn yolu yrmeyi srdrmektedirler. Ne var ki
57 ( : Eer Tanr gilnahlan istiyorsa, onlar ileyen odur; yok eer gil
nahlar dilemiyorsa onlar yine de ilenmektedir. Dolaysyla onun
ya ngrilsz, ya iktidarsz, ya da zalim olduunu sylemek gere
kir. ilnkil o hkmiln ne nasl icra edeceini biliyor, ne onu icra
edebiliyor, ne de buna aldr ediyor. (eviriler E. F. J. Payne'ye
aittir. ))
58 ( : mordicus tenere: lgnca, kuvvetle ve azimle tutmak, brakma
mak. )
59 (: ewigen Seligkeit: L. beatitudo (beati sunt. . . ) . )

Arthur Schopenhauer

Din zerine

geri kalanlarn tm ate ve kkrtten mrekkep bitevi


ye yanan ukurlara atlmaz, sadece hal ve vaziyetlerine
uygun den d nyalara gnderilirler. Dolaysyla kurtu
lua eriememi olan btn bu geri kalanlar imdi nere
de ve ne durumdadr diye bu dinlerin muallimlerine so
ran birisi aadaki cevab alacaktr: "Kendine bak, on
lar orada greceksin, bu onlarn oyun sahnesi, bu Sam

sara, yani arzunun, lmn, strabn, ihtiyarln, hasta


ln ve lmn dnyas . " Buna kar lk eer Augusti
n us'un sz konusu dogmasn, bizim felsefemizin gs
terdii dorultuda yorumlamak iin, sadece sensu al/e
gorico, yani ok kk bir seilmi aznlk ve ok byk
bir lanetlenmiler kalabal (massa damnata) olarak an
layacak olursak o zaman kesinlikle ancak kk bir
aznln iradeyi yadsma ve dolaysyla bu dnyadan
kurtulma aamasna eritii (nitekim Budaclardan ok
kk bir aznlk Nirvanaya eriir) hakikatiyle badar.
te yandan bu dogmann ebedi lanet olarak kabul etti
i ey u bizim dnyamzdan bakas deildir; buras b
tn bu geri kalanlarn (srgne) gnderildii yerdir. Bu
ras gerekten yeterince ktdr; buras arnma yeridir;
buras cehennemdir ve burada iblislere gerek yoktur.
Bir dnnn insanlarn zaman zaman kendi hemcins
lerinin balarna getirdikleri felaketleri: ne dayanlmaz
ac ve straplarla biri dierine nasl da lmne ikence
eder, iblisler daha fazla ne yapabilirlerdi? Bunu kendini
ze sorun. Tuttuklar yoldan dnmeyip yaama iradesinin
olumlanmasnda srar edenler de bu dnyada ebediyen
kalacaklardr.
Fakat bir Asyal kp da Avrupa'nn ne olduunu so
racak olsayd ona bir cevap olarak dnyann bu paras
nn batan baa, bir insann doumunun onun mutlak
balangc olduu ve onun yokluktan geldii yolundaki

Hristiyanlk zerine

duyulmam ve inanlmaz bir dncenin hkmranl


altnda olduunu sylemem gerekirdi.
znde ve bu iki dinin mitologyalarndan bamsz
olarak ele alndnda Buda'nn Samsaras ve Nirvanas,
Augustinus'un dnyay bld iki civitateyle, yani De
civitate dei'nin kitaplarnda, zellikle lib. XIV, c. 4 et ul
tim. ; lib. XV, c. 1 ve 2 1 ; lib. XVIII in tine; lib. XXI, c. l 'de
kendisinin tasvir ettii zere, civitas terrena ve civitas
coe/esti0 ile ayndr.
Hristiyanlkta eytan btnyle saf-iyilik ve saf-bil
gelik olan Kadiri Mutlak Tann 'nn kar kutbu olarak fev
kalade zorunlu bir kiiliktir; nk byle bir Tanr kar
snda dnyadaki baskn, saysz, hesapsz ktlklerin,
btn bunlardan sorumlu tutulabilecek bir eytan olma
dka, nasl ortaya kabileceini anlamak mmk n de
ildir. Dolaysyla aklclar onu ortadan kaldrd iin
br yanda ortaya kan saknca, akidenin sadk ve sa
lam takipileri tarafndan ngrlmesi gerektii ve n
grld zere, kendisini gittike daha fazla hissettir
mitir. nk yapnn kalann tehlikeye atmakszn bir
stunu yerinden oynatmanz mmkn deildir. Aynca
bu baka yollardan tahkik edilen eyi, yani Yehova'nn
Ahura Mazda'nn, Seytan'n da ondan koparlamayacak
olan Ehrimen'in bir baka ad olduunu teyit eder; fakat
Ahura Mazda da bizatihi ndra'nn bir baka addr.
ttristiyanlk saf bir retiye sahip olmamann kendi
ne zg sknt ve sakncasn ayn durumda olan baka
dinlerle paylar. Hristiyanlk z itibariyle ve ncelikle
bir anlat veya bir tarih, bir olaylar dizisi, kiilere ait ol
gular, eylemler ve straplar btndr. Ve bizatihi bu
tarih dogmay oluturur, ona inanmak da kurtulua g
trr. Dier dinlerde, zellikle Budaclkta, elbette kuru60 (Srasyla: Yeryz Devleti ve Gksel Devlet.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

cularn hayatlar iinde tarihsel bir tamamlayc e bu


lunur; ne var ki bu bizzat dogmann bir paras deildir,
sadece ona elik eder. Szgelimi Lalitavistara'y,60" Sak
ya Muni'nin, imdiki dnya-evriminin Buda'snn, hayat
hikayesini ierdii kadaryla ncil ile karlatrabiliriz.
fakat bu dogmadan, dolaysyla Budacln kendisinden
tamamen ayr ve bamsz bir ey olarak kalr, nasl ki
daha nceki Budalarn yaamlar tamamen farkl idiyse
ve gelecein Budalarnn yaamlar da farkl olacaksa.
Burada dogma hibir surette kurucunun yaamyla geli
memi ve mnferit kiilerin ve olgularn zerine oturtul
mamtr; burada dogma evrensel bir nitelie sahiptir ve
ayn derecede btn zamanlar iin geerlidir. Dolaysy
la Lalitavistara ttristiyanlarn anladklar anlamda bir n
cil, bir kurtulu olgusunun m jdeli-sevindirici haberleri
deil, fakat herkesin kendisini nasl kurtarabileceinin
yolunu gstermi kimsenin hayat hikayesidir. inlileri
misyonerlerle hikaye anlatclar diye alay etmeye sevk
eden ey H ristiyanln ite bu tarihsel doasdr.
Hristiyanln bu ereve ierisinde zikredilmesi ge
reken ve izah edilemeyecek bir dier temel kusuru-ki
hazin sonular her gn kendisini gstermektedir-insa
n, her eye karn znde mensup olduu, hayvanlar
aleminden en gayritabii biimde koparm olmasdr. H
ristiyanlk insan kendi bana kabul etmeye alr ve
hayvanlar kesin biimde eya olarak grr; halbuki
Brahman dini ve Budaclk hakikate bal kalarak insa
nn genel olarak tabiatn btnyle, zel olarak hayvan
larla ak akrabaln kabul eder ve onu ruhg re
tisi ve dier yollardan hayvan dnyasyla yakndan ba
lantl olarak gsterir. Brahman dini ve Budaclkta hay60" (: Gautama Buda'nn efsanevi hayat hikayesi. zellikle Mahayana
Budaclnda kutsal saylr ve bu ekoln sanat eserlerine ilham
kayna olmutur.)

ttristiyanlk zerine

vanlarn genel olarak oynad nemli rol, Yahudi (le


mi) Hristiyanlkta bir hi lsne indirgenmi konum
laryla karlatrldnda, her ne kadar Avrupa'da bizler
byle bir samala alm olsak da, mkemmeliyet ba
kmndan61 bu sonuncuyu mahkum eder. Bu temel ku
suru nemsizmi gibi gstermek iin iren olduu ka
dar arsz da olan ve zaten Ahlakn ki Temel Meselesi,
"Ahlakn Temeli" s. 1 9 (7 ) 'de kyasya eletirmi oldu
um bir hileli yola tevessl ederiz; ama aslnda byle
likle onu daha da bytp iinden klmaz hale getir
mekten baka bir ey yapm olmayz. Szn ettiim
yeme, ime, gebelik, lm, l beden ve benzeri gibi
hayvanlarn bizimle ortak olarak sahip olduklar ve sair
her eyden fazla bizim doamzla onlarnki arasndaki
zdelii gsteren btn doal ilevleri (ve durumlar)
insan sz konusu olduunda tamamen farkl tabirlerle
anlatma kandrmacasdr. Bu kesinlikle alak ve iren
bir oyundur.
imdi az nce sz edilen temel kusur yoktan yarat
mann bir sonucudur; buna gre Yaratc (Tekvin, 1 ve 9)
btn hayvanlar, bunlar sanki safi birer eyaymasna
ve onlara dzgn bir ekilde davranlmasna ilikin her
hangi bir tavsiyede bulunulmakszn insana teslim eder,
oysa kpeini satan birisinin bile yetitirdii hayvandan
ayrlrken eklemeyi unutmayaca eyler vardr. Yaratc,
onlar zerinde hkm srebilsin ve dolaysyla onlara di
lediklerini yapabilsinler diye hayvanlar insann emrine
teslim eder; ardndan ikinci blmde insan, gelecekte
tayaca isimleri hayvanlara vermekle grevlendirerek,
ilk hayvanbiJim profesr olarak seer. Bu da yine hay
vanlarn btnyle insana bamllnn, yani hibir hak6 (: Yani hangi sistemin mkemmeliyete daha yakn olduu sorusu

bakmndan . . . )

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ka sahip olmakszn varolularnn bir simgesinden ba


ka bir ey deildir. Kutsal Ganga! Irkmzn anas ! Bu tr

hikayeler benim zerimde Yahudi ziftinin ve foetor Juda


ieusun62 braktna benzer bir etki brakr.
Buradaki kusur hayvanlar insann kullanm iin imal
edilmi bir eya olarak gren Yahudi grnden kay
naklanmaktadr. Fakat ne yazk ki Hristiyanla getii
iin bunun sonulan bugn bile hissedilmektedir. Tam
bu sebepten tr bu dinin en mkemmel ahlaka sahip
olduuna inanmaktan vazgemeliyiz. Buyruklarn insan
larla snrlayp btn hayvan dnyasn her trl haktan
mahrum brakt iin o gerekten ciddi ve tek bir kusur
la maluldr. Bu yzden ou zaman hayvanlardan daha
da vahi olan kaba ve duyarsz kalabalklardan onlar
korumak iin dinin yerini kolluk gc almaldr; ve bu
yeterli olmad iin hayvanlar koruma cemiyetleri bu
gn btn Avrupa' da ve Amerika'da hzla yaylmaktadr.
Buna karlk snnetsiz Asya'da byle bir koruma dn
yadaki en lzumsuz ey olacaktr; nk orada din hay
vanlara yeterli korumay salar ve hatta onlarn yararna
yaplacak hayrseverlikleri tevi k eder.
Szgelimi bunun meyveleri Surat'taki byk hayvan
hastanelerinde grlr. Hristiyanlar, Mslmanlar ve
hatta Yahudiler hasta hayvanlarm buraya gnderebilir
ler. Ne var ki baarl bir ekilde tedavi edilip iyiletikten
sonra bu insanlar gayet hakl olarak hayvanlarn bura
dan tekrar alnmasna izin vermezler. Benzer ekilde her
ne zaman bir Brahman ya da Budacnn bana iyi bir
ey gelse bir Te Deum duas sylemek iin komaz, bu
nun yerine pazaryerine gider, ehir kaplarnda kafesle
rini ap azat etmek iin ku satn alr. Btn dinlerin
mensuplarnn birbirleriyle karlatklar Astrakhan'da
62 [: Yahudi kokusu.)

Hristiyanlk zerine

bunlar gzlemlemek iin pek ok frsat kar; ve onlar


benzer trde yzlerce ey yaparlar. br tarafta bir de
bizim Hristiyan ayaktakmnn hayvanlara kar davra
nlarnda takndklar iren, korkun ve acmasz ha
bislie bakn, onlar sebepsiz amasz ldrrken gler
ler, sakatlayp ikence ederler, sayelerinde ekmek para
larn kazandklar yal atlar, kamlarn altnda dayana
mayp sonunda yere ylncaya kadar, clz kemiklerinin
iindeki son damla ilii kurutuncaya dek altrrlar.
Gerekten insanlarn bu yeryznn iblisleri, hayvanla
rn da ikence gren ruhlar olduklar sylenebilir. Bun
lar Cennet Bahef;ine kurulmu sahnenin sonulardr.
Bu ayaktakm ancak cebirle ya da dinle dizginlenebilir;
fakat burada Hristiyanlk bizi yzst ve utan iinde
brakmaktadr.
Gvenilir bir kaynaktan iitmitim, bir cemiyet hay
vanlarn insanlarn vahilik ve gaddarlklarna kar ko
runmas iin vaaz talebinde bulunmas zerine bir Pro
testan din adam u cevab vermi: dnyadaki en byk
iyi n iyet ve en iyi iradeyle bile bu konuda bir ey yapa
mam, nk bu konuda din bana hibir destek sunmu
yor. Adam drst ve haklyd. 27 Kasm 1 852 tarihli bir
genelgede Mnih'te hayvanlara salad koruma nede
niyle vgye deer bir cemiyetse, gayet iyi niyetle, Kita
b Mukaddes'ten "hayvanlara saygy b uyuran dsturlar"
iktibas etmeye alm ve unlar zikretmitir: Meseller,
1 2 : 1 0; Vaiz 7: 24; Mezmurlar 1 47 : 9; 1 04: 1 4; Eyp
38 :4 1 ; Matta 1 O: 29. Fakat bu, bizim sayfalar ap bak
mayacamza gvenen sofuca bir hilekarlktan baka
bir ey deil; ilk srada zikredilen pek iyi bilinen pasaj,
her ne kadar zayfsa da, konuyla ilgili bir eyler syler.
Dierleri, doru, hayvanlardan sz eder, ama onlara say
gdan deil. Bu ilk pasaj ne sylyor? "Doru kii hayva-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

nnn hayatn gzetir. " "Hayat gzetir!" Ne ifade ama?


Gnahkar ya da sulu birine kar merhametli, fakat o
u kez efendisinin sayesinde ekmein i kazand ve kar
lnda da samandan baka bir ey grmeyen gnahsz
sadk bir hayvana kar deil. Gerekten merhametli!
Hayvanlara merhamet deil, adalet borluyuz, ve bu
bor Avrupa'da ou kez denmeden kalan bir bortur;
nk burada, " hayvan z itibariyle insanla ayndr," gi
bi ak ve basit hakikat, iren ve itici bir paradoks ha
line gelmitir ve bu foetor Judaieusun b u ktann her bir
J\esine ilemesi sayesinde olmutur. 63 Bu yzden hay
vanlarn korunmas kolluk glerine ve bu amala kurul
mu olan cemiyetlere kalmaktadr, fakat azlan dilleri
olmayan ve yzlerce vahet tablosundan zar zor birinin
gnna kt, ayaktakmnn bu yaygn vahiliine
kar, zellikle cezalar da ok hafif olduu iin, bunlarn
elinden ok az ey gelmektedir. ngiltere'de krbalama
yaknlarda telaffuz edilebilmitir ve bu ceza bana gayet
uygun bir cezalandrma yntemi olarak grnmektedir.
Ancak insan ve hayvann asli doalarnn zdeliin i ka
bul etmek yerine insan zel hayvan kategorisi iine da
hil eden ya da insanla empanze ve orangutan arasnda
ki byk benzerlii gzler nne sermeye alan d
rst ve akl banda meslektalaryla fkeli bir tartma
ya giriecek kadar banaz ve dar kafal olan bilginler ve
hatta hayvanbilimciler varken kitlelerden ne umabiliriz?
Fakat sofu Jung Stilling banazlk derecesine varan
tlristiyan kafa yapsyla Scenen aus dem Qeisterreich,
63 Tevik edici beyan ve bildirilerinde hayvanlar koruma cemiyetle

ri asla sonu vermeyecek bir temellendirmeye bavurmaktadr:


Buna gre hayvanlara kar gaddarln, sanki insan ahlaki devin
dorudan konusuymu da hayvan sadece dolayl objesi, bizatihi
bir eymi gibi, insanlara kar gaddarla gtrecei sonucuna
varlmaktadr. Yazk! (Bkz. Ahlakn iki Temel Meselesi, "Ahlakn
Temeli" s. 8 ve l 9 (7)'de).

ttristiyanlk zerine

c. i l , Bl. , s. 1 5'te aadaki karlatrmay delil gster


diinde gerekten tiksindiricidir: "Tpk younlat
ran bir cam parasnn odana tutup da cerahat benze
ri kan slk sesi kararak akkor scaklkta kaynarken b
yk bir bahe rmcei nasl kuruyup bzlrse, iskelet
de birdenbire bzlerek bir ccenin tarifi imkansz de
recede iren biimine brnd." Demek ki bu Tanr
adam bylesine iren bir alakl ilemi ya da souk
kanllkla seyretmi, ki bu durumda bu da ayn kapya
kar. Aslnda bunda ylesine ufak ve zararsz bir ktlk
gryor olmal ki hibir saknca grmeden ve tam bir se
rinkanllkla onu bize anlatabilmektedir. Bunlar Tekvin
kitabnn ve genel olarak tabiata Yahudilere zg btn
bir bak tarznn sonulardr. Buna karlk Hindular ve
Budaclarda geerli olan anlay Mahavakya (byk sz)
"tat tvam asi"dir (bu sensin!) ve davranlarmzda bir k
lavuz olarak onun i doasyla bizimkinin zdeliini g
zmzn nnde bulundurabilmemiz iin her hayvan
iin her zaman dile getirilmelidir. Btn ahlak sistemleri
nin en mkemmeliymi! Aln onu ne haliniz varsa grn .
Gttingen'de renciyken Blumenbach fizyoloji dersle
rinde bize gayet ciddi bir eda ile terih masasndaki deh
et saatlerinden sz eder ve bunun ne kadar zalimce ve
sarsc bir ey olduunu anlatrd. Bu yzden buna nadi
ren ve ancak bize dorudan faydas olan ok nemli ara
trmalarda bavurulmas gerektiini sylerdi. fakat o za
man da btn tp rencilerine davetiye gnderildikten
sonra byk ders salonlarnda ve mmkn olduu l
de herkese ak olarak yaplmaldr, ta ki bu bilim suna
nda gaddarca kurban edilmi canldan mmkn olan en
byk fayda salanabilsin. Ne var ki imdilerde her arla
tan hekim ikence odasnda, zm kitaplarda oktan
yer alm olan, fakat ap bakamayacak kadar tembel ve

Arthur Schopenhauer

Din zerine

cahil olduu sorunlar zmek iin hayvanlara en gaddar


ca ikenceleri yapmaya kendisini ehil ve yetkili saymakta
dr. Hekimlerimiz artk klasik bir eitim almyor, oysa ge
mite byle deildi, neticede byle bir eitim onlara belli
bir insanlk ve soyluluk ruhu alyordu. Oysa gnmzde
m mkn olduunca abuk niversitenin yolunu tutmak
talar, oradan da ksa yoldan hekim olmay renmek ve
sonra da dnyada hoa vakit geirmek istiyorlar.
Burada anlalan taklit edilecek modeli Fransz biyo
loglar koyuyor. Almanlar da, salt teorik ve ou kez bo
ve beyhude sorulan zmek iin, oun lukla byk sa
yda, masum hayvana en acmasz eziyet ve ikenceleri
yapmada onlarla boy lyor. imdi bunu beni bil
hassa tiksindirip bezdirmi olan birka rnekle aydnl
a kavuturmaya alacam; bunlar hibir surette
mnferit vaka deildir, benzer trde yzlerce rnek sa
ylabilir. Marburg'tan Profesr Ludwig Fick ber die Ur
saehen der Knoehenfonnen ( 1 857) isimli kitabnda gz
ukurlarn kemiklerin doldurduun u gzlemleyip varsa
ymnn doruluunu saptayabilmek iin hayata gzleri
ni yeni am hayvanlarn gz bebeklerini kardn an
latmaktadr! (Bkz. 24 Ekim 1 857 tarihli Central Blatt).
Nuremberg'te Baron von Bi bra tarafndan ilenmi ve
anlalmaz bir saflk rneiyle Vergleichende Untersuc
h ungen ber das Qehim des Menschen und der Wirbelt
hiere sinde (Mannheim, 1 854, s. 1 3 1 vd.) tanquam re be
ne gesta64 kamuoyuna duyurulmu olan gaddarlk da
'

zellikle zikredilmeye deer bir rnektir. Baron alktan


lm halinde beynin kimyasal bileenlerinin orantsnda
bir deiiklik olup olmad konusunda yararsz ve l
zumsuz bir aratrma yapmak iin bilerek ve isteyerek
iki tavan alktan lme terk etmitir! Bilim yararna,
64 (: Sanki matah bir ey yapm gibi . )

Hristiyanlk zerine

n'est-ce-pas?65 nce insan sonra kimyager olduklar bu


neterli ve potal beylerin aklna hi gelmez mi? Zararsz
hayvanlar analarnn koynundan alp yava yava ve ac
ierisinde alktan lm tatmalar iin kilit altna kapat
tklarnda h uzur iinde nasl uyuyabiliyorlar acaba? Uy
kularnda kabus grmezler mi? Ve bu Bavyera'da olmu
yor mu? Orada Prens Adalbert'in himayesinde sekin ve
vgye deer anslye Pemer, btn Almanya'y zalim
lik ve vahilie kar hayvanlar savunmasyla parlak bir
rnek olarak gstermemi miydi? Mnih'te faaliyet gs
teren fevkalade yararl cemiyetle yakn iliki iinde olan
bir demek yok mu Nuremberg'de? Bibra'nn gaddarca
hareketi nlenemediyse eer, cezalandrlmadan brakl
d m?
tter halkarda kitaplardan hala Bibra' nn renecei
kadar renecei olan herkes, nihai cevaplar gaddarlk
yoluyla66 zorla almann bilgisini geniletmek iin doaya
ikence etmekten, muhtemelen uzun sreden beri bili
nen srlarn zorla syletmekten farksz olduunu un ut
masn. Byle bir bilgi iin, zavall aresiz hayvanlara l
mne ikence etmek zorunda kalmadan, baka birok
gnahsz zararsz yol ve imkan mevcuttur. Zavall zarar65 ( : yle mi?)
66 Szgelimi beynin arlnn vcudun geri kalannn arlna

orantsyla ilgili aynntlar konusunda aratrmalar yapar; halbuki


bunu bulup ortaya karm olan keskin kavrayl Smmering'ten
bu yana, beynin arln btn bedenin arlyla deil. fakat si
nir sisteminin geri kalannn arlyla nispet iinde deerlendir
memiz gerektii genel olarak bilinir ve tartma konusu yaplmaz.
(Kr. Blumenbach, lnstitutiones physiologicae, edit. quart., 1 82 1 ,
s. l 73. Bir eyi nce ren sonra tartmaya katl. Yeri gelmiken
bu, cahillikleri dnda hibir eyi kantlamayan kitaplar yazan he
veskarlan da iine alacak ekilde geniletilmelidir. ) Ak ki bu in
sanlann ve hayvanlann beyinleriyle ilgili deneysel aratrmalara
balamazdan evvel nbilgiye sahip olmamz gerekli klar. Fakat
zavall hayvanlar yava yava lme gtren ikencelere tabi tut
mak bir ey renmekten kukusuz daha kolaydr.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

sz tavan ne yapmtr da yakalanp alktan ac ve i


kence iinde yava yava lmeye terk edilerek kurban
edilmitir? Aratrma konusu yaplan meseleyle ilgili ki
taplarda bulunabilecek her eyi daha nceden renip
anlamayan hi kimse terih masasnda yaptklarn me
rulatracak veya mazur gsterecek bir ey bulamaz.
Avrupa'da doayla, ama her halkarda hayvanlarla il
gili Yahudi fikriyatnn ve bak asnn sonunun yakla
t ve gerek bizde gerekse hayvanlarda yaayan ezeli
ebedi zn bu haliyle tannmasnn ve onlara saygyla ve
zenle davranlmasnn zamannn geldii, hatta getii
aikardr. Bunu aklnzdan karmayn ve unutmayn ki
bunun aka kaldrabilir bir yan yoktur ve btn Avru
pa'y sinagoglarla donatacak olsaydnz bile tek bir sz
geri alnmayacaktr. Btn temel zellikler bakmndan
hayvann bizimle mutlak olarak ayn olduunu, farkn
irade olan zde ya da cevherde deil, sadece arazda, ya
ni zekada aranmas gerektiin i grmemek iin bir insa
nn her trl d uyu ve algdan yoksun olmas ya da foe
tor Judaieus ile btnyle baylp kendinden gemi ol
mas gerekir. Dnya bir makine paras, hayvanlar da bi
zim kullanmmz iin retilmi eya deildir. Bu tr g
rler z itibariyle birbirinden ok da farkl olmayan si
nagoglara ve felsefe derslerinin verildii snflara brakl
maldr. Buna karlk yukardaki bilgi bize hayvanlara
kar doru hareket tarznn ilke yahut kuraln sunar.
Banazlara, gayretkelere ve papazlara burada buna
kar ok fazla konumamalarn tavsiye ederim, nk
bu kez sadece hakikat deil ahlak da bizim yanmzda. 67
67 Bunlar "doru inanc telkin etmek iin Brahmanlara ve Budacla

ra misyoner/er gnderiyorlar; fakat bu insanlar Avrupa'da hayvan


lara nasl davranldn iittiklerinde ilerinde Avrupallara ve on
larn dini retilerine kar en derin nefret duygusundan baka bir
ey uyanmyor.

Hristiyanlk zerine

Demiryollannm en byk faydas milyonlarca yk


beygirinin ileli bir hayattan kurtulmu olmasdr.
Kuzeye doru ekilmi ve bu yzden derisinin rengi
beyazlam olan insann, her ne kadar lngiltere'de de
vejetaryenler var ise de, hayvani gdaya ihtiya duyduu
ne yazk ki dorudur. Fakat yediimiz hayvanlarn l
m kloroformla bayltmak suretiyle ve lmcl nokta
dan en hzl ve keskin darbeyle olabildiince acsz ger
ekletirilmelidir. Bunu Eski Ahit'in ifade ettii gibi, "do
ru insann hayvannn hayatn gzetmesi"nden dolay de
il, fakat bizim iimizde yaad gibi btn hayvanlarda
da yaayan ezeli ebedi ze mecburi vazifemizden dola
y yapmalyz. Boazlanacak btn hayvanlar nce klo
roformla bayltlmaldr; takip edilecek soylu yol budur
ve i nsanlk iin bir onurdur. Burada Batnn yksek bi
limsel bilgisiyle Dounun yksek ahlak kol kola yrye
cektir, nk Brahman dini ve Budaclk dsturlarn "ki
inin komusu"yla snrlandrmaz, "btn canl varlkla
r" da korumas altna alr.
Her trl Yahudi mitolojisine ve papazlarn korkutup
yldrrnalarna ramen akln yitirmemi ve foetor Juda
ieusla sersemlememi herkese kendiliinden aikar
olan dorudan ve kati hakikat Avrupa'da dahi nnde
sonunda kabul edilecek ve daha fazla rtbas edilemeye
cektir. Szn ettiim hayvanlarn btn temel ynler
bakmndan bizimle ayn olduu ve farkn sadece zeka,
yani beyin etkinlik derecesinde yatt, bu sonuncusu
nun da eitli hayvan trleri arasnda byk farkllk gs
terdii hakikatidir. Bu ekilde hayvanlara kar daha in
sanca bir yaklama tank olacaz. nk ancak bu ba
sit ve su gtrmez yce hakikat kitlelere ulatktan son
ra h ayvanlar haksz hukuksuz yaratklar olarak grl
mekten ve bylece her menfur alakln habis hevesi-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

ne ve zalimliine terk edilmekten kurtulacaktr; ancak o


zaman her arlatan hekimin, gnmzde tank olduu
muz gibi, cehaletin verdii cretle ve saysz hayvana en
korkun ikencelerle, her tuhaf ve acayip gelge hevesi
nin keyfi tecrbesine tabi tutulmasnn nne geilecek
tir. Kukusuz imdilerde hayvanlarn ou durumda klo
roformla bayltlldklan ve bylece terih esnasnda ac
dan kurtarldklar, ardndan da sratle ldrldkleri
teslim edilmelidir. Ne var ki bu yntem sinir sistemi ve
duyarlnn etkinliiyle ilgili olarak gerekletirilen ve
imdilerde ok yaygn olan anatomi almalarnda, gz
lemlenecek eyin bizatihi kendisi byle bir durumda
durdurulaca iin, zorunlu olarak terk edilmektedir. Ne
yazk ki terih iin en sk alnan hayvan ahlaken btn
hayvanlarn en soylusu ve ayrca yksek derecede geli
mi sinir sistemi nedeniyle acya en fazla duyarl hale
gelmi olan, yani kpektir.68
Avrupa'da hayvanlara kar vicdansz-insafsz davra
nlarn nne m utlaka geilmelidir. Hayvan dnyasna
68 Kpeklerin. insann yegane hakiki yolda ve en sadk arkada.
Fr. Cuvier' nin syledii gibi. insann imdiye dek kaydettii en
harikulade fetih olan bu hayvanlann zincire vurulmas zerine
birka sz. ince hisli ve yksek derecede zeki olan bu yaratk.
tpk bir sulu gibi. zincire vurulur ve sabahtan akama kadar
srekli yenilenen ve hi dinmeyen zgrlk ve hareket arzusu
iinde yanp tutuur. yle ki hayat hi bitmeyen bir ikenceye
dnr. Byle bir zalimlik neticesinde bu hayvan sonunda bir
kpek olmaktan kar ve sevgisiz. vahi. gvenilmez bir hayvana,
iblis insan grmesiyle titreyen. yaltaklanan bir yarata dnr.
Neden olduum byle bir acyla her zaman karlamaktansa
dorusu kpein benden alnmasn tercih ederim. (Benim lngiliz
Lordu ve onun zincire vurulmu kpeiyle ilgili The Times'da
kan haber zerine dncelerim iin bkz. P. u. P. s. 1 53 (bu dizi
iinde #Hayatn Anlamn balkl nc kitabn 23. sayfasna
baknz)). Kafeslere konulmu her trl ku da rezilce ve ahmaka
bir gaddarlktr.

Behemehal yasaklanmal ve burada da polis

insanln yerini almaldr.

ttristiyanlk zerine

Yahudi bak as gayriahlakilii nedeniyle Avrupa'dan


srlp karlmaldr. Bizim ve hayvanlarn her trl ni
yet ve amalara karn mutlak olarak ayn olduumuz
dan daha aikar ne olabilir? Bunu kabulden sarfnazar
etmek iin bir kimsenin her trl duyu ve algdan yok
sun olmas ya da gnnek istemiyor olmas gerekir, n
k onun iin bahi hakikatten daha makbuldr.

ESK

ve

YENl AHlTLBR

Yahudiliin temei ayrt edici zellikleri, birbiriyle ya


kndan balantl olan ve gerek teizmin artlar olarak
kabul edilebilecek gerekilik ve iyimserliktir. nk bu
maddi dnyay mutlak olarak gerek, hayat da bize bah
edilmi ho bir ba olarak grr. Buna karlk Brah
man dini ve Budacln temei ayrt edici zellikleri idea
lizm ve ktmserliktir, nk bunlar dnyaya ancak d
sel bir varlk atfederler ve hayat bizim gnahmzn bir
sonucu olarak grrler. Bildiimiz kadaryla YahudiJiin
kkeni durumunda olan Zendavesta retisinde ktm
ser unsuru Ehrimen temsil eder. 69 Fakat Yahudilikte bu
eytan olarak ancak ikincil bir konumdadr, ne var ki Eh
rimen gibi o da ylanlarn, akreplerin ve bilumum haara
tn msebbibi ve dourucusudur. Ayn zamanda Yah udi
lik onu derhal iyimserlik konusundaki temel hatasn d
zeltmek, yani D iin kullanr; ve imdi bu dine en
aikar ve somut hakikat iin gerekli olan ve onun en do
ru temel fkri diyebileceimiz ktmser unsuru sokar;
her ne kadar bu onun temeli ve mukaddemi7 olarak gs
terilmesi gereken eyi varoluun ak iine tarsa da.
Septuaginta'daki71 Ezra'nn ilk kitab Yehova'nn Ahu
ra Mazda olduunu arpc bir ekilde dorular, nitekim
69 (Bir karlatrma iin bkz. G. T. Bettany, Dnya Dinleri Ansiklope
disi, s. 4 1 5 vd.)
70 (Yani, onun altnda yatan ve onu nceleyen eyi . . . )

7 (Bkz. 46 numaral dipnot.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Luther'in atlam olduu 6.. iEpEu A (6: 24) : "Kral Kyros


Yerualim'de Rabbe bir ev yaptrmt, orada ona srek
li yanan atele kurbanlar sunuluyordu." Aynca Makabile
rin ikinci kitab, 1 . ve 2. blmler ve 1 3 : 8 Yahudilerin
dininin Perslerinkiyle ayn olduunu gsterir, nk Ne
hemya'nn nderliinde Babil esaretine gtrlm olan
Yahudilerin daha nce kutsal atei suyu ekilmi bir sar
nta gizlemi olduklar, orada suyun altnda kald ve bir
m ucizeyle, Pers kralnn byk buyruu sayesinde yeni
den tututurulduu anlatlr. Yahudiler gibi Persler de su
retlere tapmay hor grrler ve bu yzden bu ekilde tan
rlara asla takdime sunmazlard. (Spiegel, ber die Zen
dreligion, aynca Zend dini ile Yahudilik arasndaki yakn
ilikiye dikkat eker, fakat o ilkinin sonuncudan geldiini
dnr. ) Nasl ki Yehova Ahura Mazda'nn dnm ge
irmi bir formuysa eytan da Ehrimen'in buna karlk
gelen dnm biimi, yani Ahura Mazda'nn hasm ya
da kartdr. (Septuaginta'nn "eytan" szcn kullan
d yerde Luther "hasm" tercih etmitir, mesela bkz. .
Krallar 1 1 : 23. ) Anlalan Yehova'ya ibadet Hilkiya'nn yar
dmyla Yeu dneminde balam, dier bir deyile, Me
cusilerden veya Zerdtilerden alnp Babil srgnnden
dnte Ezra tarafndan tamamlanmtr. nk Yeu ve
Hilkiya dnemine kadar ve ayrca Sleyman peygamber
dneminde (bugnk israil'in gneyinde) aikar ki doal
din, Sabiilik, Bel, Atarte tapm ve dierleri yaygnd.
(Krallar'n Yeu ve Hilkiya ile ilgili kitaplarna baknz. )n
72 Ezra'ya

gre Kyros ve Darius'un, tapnaklarnn yeniden


yaplmasna izin verdikleri Yahudilere gsterdii baka trl izah
edilemeyen tevecch , Babil'de o zamana kadar Baal'e, Atarte'ye,
Molokh'a ve dierlerine tapn olan Yahudilerin Perslerin
galibiyetinin ardndan Zerdtilii benimsemelerine ve bundan
byle Yehova ismi altnda Ahura Mazda'ya ibadet etmelerine
balanabilir mi? Kyros'un lsrail'in tanrsna dua etmesi de byle ./..

Eski ve Yeni Ahitler

Yeri gelmiken. Yahudiliin Zend dinindeki kkeninin


teyidi olarak Eski Ahit'e ve dier Yahudi otoritelere gre
kerubimin Yehova'nn zerine oturtulduu bir boa ka
fasna sahip yaratklar olduu zikredilebilir. (Mezmurlar,
99: 1 . Septuaginta'da

ll.

Krallar 6: 2 ve 22: 1 1 ; Kitap 4,

1 9: 1 5: 6 Ka9fevo trd TCV XEpoud. )'3 Yar boa, ya


r insan, ayrca yar aslan gibi figrler Ezekiyel'in tarifine
( 1 ve 1 O. Blmler) ok benzer ve Persepolis'teki heykel
paralar zerinde, ama zellikle Musul ve Nemrud'da
karlalan Asur heykelleri arasnda bulunur. Hatta Viya
na' da bile byle bir boa-kerubiye binen Ahura Mazda'y
gsteren oyma bir ta vardr. Bunun ayrntlar Wiener
Jahrbcher der Litteratur, Eyll 1 833, lran Seyahatleri
Kaytlar'nda bulunmaktadr. Ayrca J. G. Rhode Die heili
ge Sage des Zendvolks isimli kitabnda bu kkenin ayrn
tl aklamasn sunmaktadr. Btn bunlar Yehova'nn
soy ktn aydnla kavuturmaktadr.
Buna karlk Yeni Ahit, ahlak ilecilik noktasna g
tren baskn Hint ahlak anlayyla, ktmserlii ve ava
tarasyla'4 da doruland zere bir lde Hint kkenli
/ bir ihtimali desteklemektedir. ki bu baka trl sama olacak
tr (Septuaginta'da 1 Ezra 2: 3). Eski Ahit'in Ezra'dan nceki kitap
larnn tm daha sonra ve dolaysyla Babil esaretinin ardndan
kaleme alnmtr, veya her halkarda Yehova retisi daha son
raki bir tarihte dahil edilmitir. Ayrca 1 Ezra 8 ve 9'dan Yahudili
in en iren tarafn reniyoruz. Burada seilmi kavmin davra
n atalar lbrahim peygamberin haksz ve menfur rneiyle
uyum iindedir. Nasl ki o lsmail ile birlikte Hacer'i srgne gn
dermise. Yahudilerin Babil esareti srasnda evlendikleri kadnlar
da, Musa peygamberin soyundan olmadklar gerekesiyle ocuk
laryla birlikte ortada braklmlard. Btn lsrail kavminin daha
byk alakln rtbas etmek iin belki de lbrahim peygambere
byle alaka bir davran atfedilmedike bundan daha alaka
bir hareket kolay kolay tasavvur edilemez.
73 (: Rab, lsrail'in Tanrs kerubilerin arasnda oturur.)
74 [: Skr. avatarati - avatarana; bir tanrnn yeryznde insan veya
hayvan biiminde bedenlenmesi. . . )
..

Arthur Schopenhauer

Din zerine

olmaldr. Tam bunlar sayesinde Eski Ahit'e keskin bi


imde ve taban tabana zttr, dolaysyla bu ikisini birbi
rine balayabilecek bir ba ancak D hikayesi suna
caktr. nk bu Hint retisi Vaat Edilmi Topraklara
yol bulduunda, ortaya feragat ve pimanla dayal bir
ahlak anlay ile birlikte ryp bozulan bir dnya ve
onun bir avatara tarafndan kurtarlmas ve selamete ka
vuturulmas ihtiyacnn bilgisiyle Yahudi tektanrcl
ve onun n:av'ta KaA.6. A.iavnn15 birletirilmesi sorunu
kyordu. Ve sorunun zm olabildiince, yani bu tr
den farkl, hatta birbiriyle elien iki retinin birletiri
lebilecei lde baarlyd.
Duvar sarma destee ve tutunacak bir eye gerek
sinim duyduu iin kaba yontulmu bir diree dolanr,
her yerde kendisini onun eri arpk biimine uydurur
ve onu taklit eder, ama ayn zamanda diree yaam ve
zarafet rts giydirir, bylece bize plak direin yerine
ho bir grntii sunar. Benzer ekilde kkleri Hint bilge
liinde olan Mesih'in retisi eski ve tamamen farkl ka
ba Yahudilik gvdesinin zerini rtm ve asli formdan
muhafaza edilmesi gereken eyi bu retiyle gayet fark
l, doru ve canl bir eye dntrmtr. Ayn gibi g
rnr, fakat gerekte farkl bir eydir.
Nitekim yoktan yaratan ve dnyadan ayr olan Yaratc
Kurtarcyla ve onun sayesinde insanlarla zdeleir. Kur
tarc onlarn temsilcileridir, nk onda ve onun sayesin
de kurtulurlar, nasl ki Adem ile dmler ve o zaman
dan beri gnah, rme, bozulma, strap ve lmn ba
larndan kurtulamamlardr. Budaclkta olduu gibi bura
da da dnya artk kendisini, "her ey(i) ok gzel" (nav'ta
KaA.a A.iav) bulmu olan Yahudi iyimserliinin nda de
il, bu saylanlarn toplam olarak izhar eder. Tam tersine
75 {: Her ey ok gzeldi (Tekvin 1: 3 1 ). )

Eski ve Yeni Ahitler

imdi iblisin kendisi "dnyann prensi", orx.roov


K6aov 'tOutou

'tO

(Yuhanna, 1 2: 3 1 ) dnyann hakimi ola

rak adlandrlr. Dnya artk bir ama degil, bir aratr;


ebedi nee ve mutluluk alemi onun tesinde ve lmn
ardndadr. Bu dnyadan yz evirme ve umutlarmz da
ha iyisine dndrme Hristiyanln ruhudur. fakat byle
bir dnyann yolu uzlama ile, yani dnyamzdan ve onun
hallerinden kurtulma ile alr. Ahlakta "dmann sev
me" ksas ya da misilleme hakknn, ebedi hayat vaadi ise
saysz soy ve nesil vaadinin yerini alr ve babann gnah
larnn ve drdnc nesle kadar ocuklarn bana be
la olmas kalkar ve onun yerine hepsini glgede brakan
ve herkese kol kanat geren Kutsal Ruh ile karlarz.
Bylece Eski Ahit retilerinin Yeni Ahit retileriyle
dzeltildiini ve yeni bir yorum kazandrldn grrz;
ve bu sayede kadim Hint dinleriyle znde temel bir uz
lama ortaya km olur. Hristiyanlkta doru olan her
ey ayn zamanda Brahman ve Buda dinlerinde de bulu
nur. fakat bu iki dinde Yahudilere mahsus yoktan yarat
lp hayat verilmi, zaman iinde vcuda getirilmi, ihti
ya, sefalet, keder ve endie ile dolu ksack bir hayat
iin Yehova'ya kr ve hamd edecek kadar alakgnl
l olamayacak bir varlk fikrini bouna ararz. nk Ye
ni Ahit'te Hint bilgeliinin ruhu uzak tropik diyarlardan
rzgar esintisiyle tepelerin, derelerin zerine yaylm bir
iein kokusu gibi alnabilir. Buna mukabil Eski Ahit'te
bununla karlatrlabilecek ve ayn zamanda iyimser te
izmi dzeltmek iin eklenilmesi bir gereklilik olan D
dnda hibir ey yoktur; Yeni Ahit eskisine D saye
sinde balanr. nk D kendisini Yeni Ahit'e sunan
ve onun da salamca tutunabilecei tek konudur.
imdi bir trn tam ve eksiksiz bilgisi iin nasl ki cin
sin bilgisi gerekliyse-her ne kadar bu sonuncusu da an-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

cak trleriyle bilinirse de-Hristiyanln tam olarak an


lalmas iin de dnyay reddeden dier iki dinin, Brah
man dini ve Budacln bilgisi; ayrca mmkn olduu
kadar bunlar hakknda salam ve doru bir bilgi gerek
lidir. Zira Sanskrite Greke ve Latince'nin gerekten

tam ve doru bir ekilde anlalmasna katkda bulundu


u gibi Brahman dini ve Budaclk da Hristiyanl anla
mamamzn yolunu aar.
Hint dinlerine aina olan Kitab Mukaddes bilginlerinin
bir gn kp ok hususi zellikler vastasyla bunlarn H
ristiyanlkla ilikisini ortaya karabilecekleri umudunu
ben de muhafaza ediyorum. Bu arada imdilik sadece
geici olarak aadaki hususlara dikkat ekmek istiyo
rum. Yakup'un Mektubunda (Yakup 3: 6) "doann gidi
i", o tpox_ tfi YEVECJEffi, (kelimesi kelimesine "olu
um ve doumun ark") ifadesi vardr, ki her zaman bir
crux interpretum16 olmutur. fakat Budaclkta ruhg

ark ok bilindik bir kavramdr. Abel Remusat'nn Foe


Kue f evirisinin 28. sayfasnda unlar sylenir: la roue
est l'embleme de la transmigration des ames, qui est
comme un cercle sans commencement ni tin; s. 1 79: la
roue est un embleme familier aux Bouddhistes, il expri
me le passage successif de l'ame dans le cercle des di
vers modes d'existence. 282. sayfada Buda kendisi sy

ler: qui ne connait pas la raison, tombera par le tour de


la roue dans la vie et la m ort. 11 Burnouf'un lntroduction
a J'histoire du Bouddhisme'inin 1. cildinin 434. sayfasn

da u nemli pasaja rastlarz: 11 reconnut ce que c'est que


76 (: Yorumcular iin bir glk.)
77 (: ark ruhlarn gnn simgesidir ve tpk bir daire gibi ba so

nu yoktur . . . ark Budaclarn aina olduk.lan bir remzdir; bu ru


hun farkl varolu formlarndan birbirini takip eden geiini ifade
eder. . . Bu hakikatten haberdar olmayan kimse arkn hayata ve
lme doru dn konusunda yanlacaktr. )

Eski ve Yeni Ahitler

la roue de la transmigration qui porte cinq marques, qu


i est a la fois mobile et immobile; et ayant triomphe de
toutes /es voies par lesqeulles on entre dans le monde,
en les detmisant, ete. 10 Spence ttardy'nin Eastem Mo
nachism'inin (Londra, 1 850) 6. sayfasnda unlar okuyo
ruz: Like the revolutions of a wheel, there is a regular
succession of death and bith, the moral cause of which
is the cleaving to existing objects, whilst the instrumen
tal cause is karma (action).79 Ayrca ayn eserin 1 93, 223 ve
224. sayfalarna baknz. Keza Prabodha Chandrodaya'da

(Perde iV, Sahne 3; ev. Tylor, Londra, 1 8 1 2, s. 49) u


sylenir: lgnorance is the source of Passion, wbo tums
the wheel of this motal existence.00 Buchanan'n Burma
metinlerine gre Budaclk tasvirinde (Asiatic Researc
hes, c. VI, s. 1 8 1 ) , birbirini takip eden dnyalarn srek
li gelip getiinden sz edilir: The successive destructi
ons and reproductions of the world resemble a great
wheel, in which we can point out neither beginning nor
end. 01 (Ayn pasaj, sadece daha uzun ekliyle, Sangerma
no'nun Description of the Bunnese Empire, Roma,
1 833, s. 7'de de mevcuttur. )02
78 (: O be alameti bulunan ve ayn zamanda hem hareketli hem ha

79

80
81
82

reketsiz olan ruhg arknn ne olduunu biliyordu; ve insann


dnyaya girdii yollarn tmnden, bunlar yok ettii iin, galibi
yetle ktktan sonra. . . (eviriler E. F. J. Payne'ye aittir. ))
(: Tpk bir arkn dnleri gibi doum ve lm de dzenli olarak
birbirini takip eder, bunun ahlaki nedeni, varolan objelere balan
mak. arasal nedeni ise .karmadr (eylem).")
(: Cehalet bu lml hayatin arklm dndren Tutkunun kkenidir.)
(: Dnyann yok olu ve yeniden var olular, zerinde ne balan
gc ne sonu gsterebileceimiz byk bir arka benzer.)
Manu, XII. 1 24 . Sancara, s. 1 03. Obry, Nirvana; s. 30 ve 31 'de u
nu syler: "La transmigration porte en Sanscrit le nom vague de
Samsara, cercle ou mouvement circulaire des naissanees." {Ruh
g Sanskritede mulak Samsara isminin karldr, doumlar
evrimi ya da evrimsel hareketi anlamna gelir.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Graul'un szlne gre Hansa. sannyasinin3 ean


lamlsdr. Muhtemelen Johannes ismi (bizim Hans' al
dmz) onunla (ve onun ssz yerlerde sannyasi hayaty
la) balantl olmaldr. Her ikisinin de artk doduklar
topraklarda hkm srmemeleri Budacln Hristiyanl
a btnyle zahiri ve tesadfi benzerliidir; dolaysyla
her ikisi iin de sylemek gerekir: 7tpO<l>rrti EV ti; tll

1ta-tpif ttTv ouK EX,El ( vates in propria patria honore


caret) .84
Eer Hint retileriyle bu uyumay aklamak iin
her trden zan ve tahmine teslim olmak isteseydik n
cil' de bildirilen Msr'a kala ilgili haberin tarihsel bir
geree dayandn; Mesih'in dinleri Hint kkenli olan
ve kendilerinden Hint ahlakn ve avatara fikrini alm
olduu Msrl rahipler taraf ndan eitildiini; ve daha
sonra bunlar kendi lkesinde Yahudi dogmalarna
uyarlamaya ve eski gvdeye alamaya altn varsa
yabilirdik.. Kendi ahlaki ve akli stnl konusunda
sahip olduu hissiyatn nihayetinde kendisini bir avata
ra olarak grmeye ve safi insandan daha fazlas olduu
na iaret etmek. iin kendisini insan Olu olarak adlan
drmaya ikna ettii varsaylabilir. Hatta i radesinin yo
unluu ve saflyla ve genellikle kendinde ey olarak
irade ile birlikte anlan ve bizim canllara zg manye
tizma ve bunlarla ilgili sihirli etkilerden bildiimiz kadi
ri mutlaklk sayesinde mucize diye adlandrlan eyleri
gerekletirebildii, dier bir deyile, iradenin metafizik
etkisiyle hareket edebildii dahi anlalabilirdir. Bu du
rumda Msrl rahiplerin verdii eitimi n kendisine fay
das doku nmu olurdu. Rivayet ve menkbeler daha
sonra bu mucizeleri bytm ve abartm olmaldr.
8.3 (Bkz. 2.3 numaral dipnot.]
84 (: Bir peygamber kendi lkesinde sayg grmez. ]

Eski ve Yeni Ahitler

nk gerek bir m ucize her yerde doann kendisinin


verdii bir dementi05 olacaktr.86
Bu arada mektuplaryla ilgili sahtelik iddiasnda bulu
nulamayacak Paulos'un tam bir ciddiyet iinde, ada
larndan Gu hala hayatta olacak kadar yakn bir zaman
iinde terki dnya etmi olan birini nasl bedenlenmi
Tanr ve dl nyann yaratcsyla zde gsterebildii an
cak bu trden varsaymlara bal olarak bir lde ak
lanabilir. Zira bu trde ve byklkte tanrlatrmala
rn-ki aksi takdirde ciddi olarak kabul edilmeleri gere
kir-tedricen olgunlamalar iin yzlerce yln gemesii
gerekir. Buna karlk bir btn olarak Paulos'un mek
tuplarnn hakikiliine kar delil ne srebilir.
Genel olarak incillerimizin zgn bir eye, her hal
karda Mesih'in kendisinin zamanndan ve yakmlarmdam
kalma bir paraya dayandklarn, tam da, vaatte bulu nulduunda orada olan birinin hayatnda gerekleece
i umulan. dnyann sonuyla ve Mesih'in bulutlar iinde
harikulade dnyle ilgili tatsz kehanetten karmalk
mmkndr. Bu vaadin gereklememi olmas fevkala
de sknt verici bir durumdur ve sadece daha sonraki
zamanlarda rahatszlk kayna olmakla kalmam, Pau.85 (: Yalanlama, tekzip.)
86 Kitlelerin tek anladklar delil mucizelerdir; bu yzden btn diin

kuru c ular bunlar gerekletirmitir.


Kutsal metinler muhtevalarn dorulamak ya da bu konuctla
uyanablecek kukular ortadan kaldrmak iin mucizelere yer
verirler; fakat bunlarn tam tersi sonucu douracaklar bir zaman
gelir.
indiler nmcizelere yer vererek inanhrlklann desteklemelYe
almlar, fakat bu ekilde sahihliklerine zarar vermilerdir.
Mucizelerin lncillerin dorul uunu kantlamas gerekir fakat tam
tersi bir etki doururlar.
Tanrbillmciler bunlardan bir lde kurtulmak iin mucizele:re
ya mecazi bir anlam vermeye ya da onian doal bir temel zerime
oturtmaya alrlar. nk onlar miraculum sigillum mendaciinin
.

(bir mucize bir sahtelik iaretidir} farkndadrlar.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

fos ve Petrus' un da mahcup olmalarna yol amtr. B


tn bunlar Reimarus' un Vom Zwecke Jesu und seiner
Jnger balkl okunmaya deer kitabnn s. 42-4 b
lmlerinde ayrntl olarak ele alnp tartlmtr. imdi
eer nciller o dnemde elde mevcut olan ada belge
lere sahip olunmakszn birka yzyl sonra yazlm ol
sayd, ncillerin yazarlar gereklemedikleri daha o za
man belli olduu iin huzursuzluk kayna olan kehanet
leri (metne) dahil etmemek iin ellerinden geleni yapar
lard. Yazarlar bu tr pasajlar ieren ada belgeler te
melinde alm olmasayd, btn bu pasajlar fncillere
o lde az dahil edilirdi, ki bu yzden Reimarus bunla
r, ilk havariler Mesih'i sadece Yahudilerin dnyevi kur
tarcs olarak grdkleri iin gayet kurnazca, ilk havari
ler sistemi olarak adlandrd eye balar. nk ina
nanlar arasnda azdan aza nakledilen bir rivayet bile
inanc glkler iinde brakacak kimi eyleri bnyesine
dahil etmekten uzak durur. Yeri gelmiken, Reimarus
tpk Matta 2 7 : 28-30, Luka 23: 1 -4, 3 7 , 38 ve Yuhanna
1 9: 1 9-22 gibi nkabul iin bilhassa elverili olan Yu
hanna 1 1 : 48'i ( 1 : 50 ve 6: 1 5 ile karlatrn) aklana
mayacak biimde gz ard etmitir. Fakat bu nkabul
eer ciddi biimde ileri srmek ve sonuna kadar gtr
mek istiyorsak, Hristiyanlktaki dini ve ahlaki unsurlarn
Hint ve Budist retiler hakknda bilgi sahibi olan lsken
deriyeli Yahudiler tarafndan bir araya getirildiini ve
kasvetli talihiyle siyasi bir kahramann da bu retilerle
iliki kurmak iin seildiini varsaymamz gerekirdi;
nk balangta o dnyevi bir Mesih'ti, gksel Mesih'e
daha sonra dntrld. Fakat hi kukusuz buna kar
sylenecek ok ey vardr. Yine de lncillerin hikayesi
ni aklamak iin Strauss'un ileri srd mitoslarla ilgi
li ilke doruluunu, en azndan ayrntlar bakmndan,

Eski ve Yeni Ahitler

korur; ve bu ilkenin nereye kadar geniletileceini kes


tirmek kolay olmayacaktr.
Mitoslar andran ey sz konusu olduunda genel
olarak bunu, bize daha yakn ve daha az kukulu olan
rneklerden hareketle aklamalyz. Szgelimi btn
Ortaa'da, Kral Arthur ingiltere'de olduu kadar Fran
sa'da da her zaman ayn karakter ve ayn mai)ietle bir
likte grnen salam, kararl, kendine fazla gvenen ve
olduka faal, ilgin bir ahsiyettir. Yuvarlak Masas,
valyeleri, benzeri grlmemi kahramanlklar, tuhaf
terifats, sadakatsiz kars ve onun Lancelot'u ve ben
zeri eylerle Kral Arthur yzyllardr airlerin ve yk ya
zarlar n n srekli kendilerine konu edindikleri bir figr
olmutur. Btn bu yazarlar bize ayn karakterlere sahip
ayn kiileri, hatta birbirileriyle ok fazla ihtilafa dme
dikleri olaylar iinde sunarlar; sadece giysiler ve tavrlar
bakmndan, yani her birinin yaad aa uygun olarak
birbirl erinden belirgin biimde ayrlrlar. Birka yl nce
Fransz devleti M. de la Villemarque' Kral Arthur efsane
lerinin kkenini aratrmak zere f ngiltere'ye gnderdi.
Teme l olgularla ilgili olarak ortaya kan sonu uydu: 6.
yzyln balarnda Galler'de, srekli olarak Sakson isti
laclarla savam, ancak nemsiz ileri unutulmu olan
Arthur adnda bir kabile reisi yaamtr. Bundan, Tanr
bilir n iin, yzyllar boyunca saysz ark, romans ve hi
kayelerde nlenmi harikulade bir figr ortaya kmtr.
Bkz . , Th. de la Villemarque, Contes populaires des an
ciens Bretons, a vec un essay sur l'origine des epopees
sur la table monnde, iki cilt. 1 842; ayrca Ritson, The Li
fe of King Arthur !rom Ancient Historians and Authentic
Documents, 1 825, ki burada uzak, belli belirsiz, bulank

bir figr olarak gzkmekle birlikte gerek bir nveden


yoksun olduu sylenemez.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Roland'da da neredeyse tamamen ayn durum sz


konusudur. Btn Ortaa'n kahraman olan Roland sa
ysz arkda ( Chanson de Roland), destans ykde, hi
kayede, hatta Roland Stunlar ile nlenmi, sonunda
Ariosto'ya malzemesini sunup bylece yce bir nitelik
kazanmtr. imdi bu isim , tarihte sadece tek bir du
rumda ve cmleyle zikredilir, yani Einhard onu Ron
cevaux'da Hroulandus, Britannici limitis praifectuS31 ola
rak kalm olan ileri gelenlerden biri olarak sayar; onun
hakknda bildiklerimizin tm bundan ibarettir. Benzer
ekilde Mesih hakknda gerekte bildiklerimizin tamam
da Tacitus'da yer alan pasajdan (Annals, lib. XV, c. 44)
ibarettir.
Bir baka rnei, efsaneler ve kroniklerle, fakat her
eyden evvel nl ve ok gzel Romancero'daki halk
arklaryla ve son olarak Comeille'in en iyi tragedyasy
la da yceltilen dnyaca nl lspanyol El Cid sunar. Bu
rada da bunlarn hepsi ana hadiselerde birbiriyle uyu
ur, zellikle Chimene konusunda. Buna karlk yeter
siz tarihsel veriler bize onun hakknda cesur ve beyefen
di bir valye ve sekin, fakat ok zalim, hain, hatta pa
ragz bir karaktere sahip, neredeyse bir condottiere66 gi
bi nce bir tarafa ardndan dierine ve Hristiyanlardan
ok Serazenlere hizmet eden, ama yine de bir Chimene
ile evlenmi bir nder olduu dnda hibir ey syle
mez. Ayrntlar, doru bilgiye ulamak iin ilk kaynak
olarak grlen Dozy, Recherches sur l'histoire de l'Es
pagne, 1 849, c. I'de grlebilir. Hatta lyada' nn tarihsel
temeli ne olabilir? Aslnda bu meselenin kkne inmek
iin, aslszln P. u. P. s. 86'da tarttm Newton ve
elmas hakknda anlatlan hikayeye iaret edelim; ne var
87 (: Hrouland, Bitanya snr blgesinin komutan.)
88 (: Avrupa'da zellikle 1 4. ve 1 5 . yzyllarda prenslerin veya dev

letlerin hizmetine girmi paral askerlerin kumandan.)

Eski ve Yeni Ahitler

ki hikaye bu aslszlna karn binlerce kez tekrar edil


mitir. Hatta 13ir Alman Prensese Mektuplarnn ilk cil
dinde Euler de yky con amore resmetmeyi ihmal et
memitir. Eer genel olarak b u btn tarih bakmndan
byk neme sahip bir mesele olacaksa o zaman , ne
yazk ki halen olduu gibi, insanlara byle iren bir ya
lan sylenmemelidir.

lk gnah dogmas ve onunla irtibatl her eyle birlik


te Augustinusculuk sylediim gibi kolaylkla anlalabi
lecek gerek 11ristiyanlktr. Buna karlk Pelagiusu
luk89 Hristiyanl btii n iyimserliiyle kaba ve s Yahu
dilie indirgeme teebbsdr.
Kiliseyi srekli blen Augustinusculuk ile Pelagiusu
luk arasndaki atma nihai temeline, yani ilkinin eyle
rin kendinde znden sz etmesine, buna karlk so
nuncunun fenomenden sz edip bunu z olarak kabul
etmesine gtrlebilir. Szgelimi Pelagius taraftarlar ilk
gnah reddeder, nk oniar henz hibir ey yapma
m olan ocuun masum olmas gerektiini ileri srer
ler. Dolaysyla ocuun bir lendinde ey olarak deil,
kesinlikle bir fenomen olarak varolmaya baladn an
lamazlar. rade zgrl, Kurtarcnn kefaret mahiye
tindeki lm, ltuf, ksaca geri kalan her eyde de du
rum ayndr. Ak ve s doasnn sonucu olarak Pelagi
usuluk g, etki ve nfuz bakmndan her zaman bas
kndr ve imdi aklclk olarak her zamankinden daha
fazla baskndr. Rum Ortodoks kilisesi Pelagiusu an
lamda mutedildir ve Concilium Tridentinum' dan90 beri
Katolik kilisesi de yledir, ki bylece kendisini Augusti
nuscu, dolaysyla mistik kafa yapsna sahip Luther'e ve
89 (Konuyla ilgili ayrntl bilgi almak iin bkz. G. T. Bettany, Diinya

Dinleri Ansiklopedisi,

s.

820 . ]

90 (Ayrntl bilgi iin bk.z. G. T. Bettany, a.g. e., s. 824.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

aynca Calvin'e kart bir konuma getirmeye almtr.


Ayn lde Cizvitler yan-Pelagiusudurlar. Buna karlk
Jansenistler Augustinuscudur ve bak alan pekala tt
ristiyanln en hakiki ekli olabilir. nk Protestanlk
evlenme yasan ve genel olarak gerek ilecilii ve
onun temsilcilerini, yani azizleri reddedeli beri, Hristi
yanlk gayesini kaybetmi, krelmi, daha dorusu (yu
karda sz edilen) ek yerinden dalm bir din haline
gelmitir.91

91 Protestan kiliselerinde en ok gze arpan obje krs, Katolik ki

lisesinde ise sunaktr. Bu Protestanln ncelikle anlaya, Kato


likliin ise inanca hitap ettiini simgeler.

AKILCILIK
Hristiyanln merkezi ve kalbi D, ilk gnah, do
al durumumuzun gnahkarl, doaya gre insann bo
zulmas retisinden oluur. inan sayesinde bir para
s olduumuz Kurtarc vastasyla efaat ve kefaret de
bununla balantldr. Fakat Hristiyanlk bylelikle ken
disinin ktmser olduunu gsterir ve dolaysyla Yahu
dilie ve onun hakiki mirass olan slam'a taban taba
na zttr; buna karlk Brahman dini ve Budaclk ile ya
kndan ilikilidir. Adem ile hepimiz gnah iledik ve la
netlendik; halbuki Kurtarc ile hepimiz kurtuluruz. Bu
ayn zamanda insann gerek znn ve hakiki kknn
tek bir kiide deil, fakat (Platonik) insan deas olan tr
de bulunduunu, bireylerin zamana yaylm ideann
salt fenomenal grnm olduunu ifade eder.
Dinlerdeki temel farl\llk, kesinlikle tektanrc, ok
tannc, lemeci (Trimurti ya da Trinitas), tmtanrc ve
ya Tanrtanmaz (Budaclk gibi) olup olmadklar deil,
fakat iyimser mi yoksa ktmser mi olduklar sorusun
da aranmaldr. Bu sebepten tr Eski ve Yeni Ahitler
birbirine taban tabana zttr ve bunlarn karm katksz
bir kentauros oluturur. Eski Ahit iyimser, Yeni Ahit k
tmserdir. Daha nce gsterildii gibi evvelkinin kk
Ahura Mazda retisindedir, sonraki i zne gre, Brah
man dini ve Budaclkla irtibatldr ve dolaysyla her tr
l ihtimal iinde bir bakma tarihsel olarak bundan tre-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

tilebilir. Eski Ahit majr perdesi, Yeni Ahit minr perde


sidir. Eski Ahit'teki tek istisna D'tr, fakat Hristi
yanlk gelip de onu yegane uygun temas noktas olarak
tekrar devralncaya kadar burada tpk bir

hors d'oeuvre

gibi kullanlmadan kalr.


Fakat gnmzn aklclar Pelagius'un ayak izlerini
takip ederek, H ristiyanln yukarda sz edilen ve Au
gustinus, Luther ve Melanchthon 'un gayet doru bir e
kilde yorumlayp ellerinden geldii kadar sistematize et
tikleri karakteristiklerini ortadan kaldrmak iin btn
glerini kullanmaktalar. Hristiyanl, tutarl bir ekilde
savunulduu takdirde byle bir iyimserliin gerekli kld
zere, daha iyi bir ahlak ve gelecek hayat ilavesiyle
tatsz, yavan, bencil, iyimser bir Yahudilie indirgemek
iin bu yorumlar yok etmeye alyorlar. Ve bu zevk ve
ihtiamn ok abuk sona ermemesi, iyimser hayat g
rne kar daha da yksek sesle baran ve mermer
heykel gibi sonunda mutlu ve neel i Don Juan'a gelen
lm e rteleyebilmek iin yaplyor. Bu aklclar drst
ama Yeni Ahit mitosunun derin anlamna dair en kk
bir fikirleri olmayan ve Yahudi iyimserliinin tesine ge
emeyen s ve modas gemi adamlar. Anladklar Ya
hudi iyimserlii ve bu tam onlarn zevkine gre . Onlar
hem tarihsel hem dogmatik anlamda plak, kupkuru,
yavan hakikatin peindeler. Onlar eski dnyann Evheme
rosularna92 benzetebiliriz. Tabiatstclerin bize sunduk
lar ey elbette esas itibariyle bir mitologyadr; fakat bu
baka trl kalabalklarn anlay menzili iine tana
mayacak derin ve nemli hakikatlerin aracdr.
92 (Mitologyadaki tanrlarn yalnzca tanrlatrlm lml ler-b
yk insanlar, kahramanlar, savalar vb.-olduunu, insanlarn
bu kiilere besledikleri hayranlkla kark korku ve saygnn ken
di elleriyle kendi tanrlarn yaratmaya yol atn ileri sren Eski
Yunan dnr Euhemeros'un retisi.)

Aklclk

Buna karlk bu aklclarn ttristiyanln anlam ve


ruhuna dair her trlii bilgiden, hatta sezi gcnden ne
kadar uzak olduklarn, szgelimi byk havarileri Wegs
cheider Institutianes Thealogiae Christianae Dogmatica
isimli naif eserinde gsterir. Wegscheider burada (not
ve yorumlaryla birlikte s. 1 1 5) Cicero'nun De offidis lnln
'

muhtelif kitaplarndaki s ve s kc zrvalar Augusti


nus' un ve reformcularn ilk gnah ve doada karlal
d haliyle insann asli gnahkarl ile ilgili derin ifade
lerinin karsna karmakta tereddt etmez; nk bu
tr zrvalar tam ona gredir. Bu adamn kuruluunu, ya
vanln, sln sergilerken gsterdii naiflik ve basit
lik, hatta Hristiyanln ruhunu kavrayacak sezi gcn
den zerrece pay almamlk karsnda insan gerekten
armadan edemez. Fakat o sadece unus e mu/tisdir.93
Bretschneider Kitab Mukaddes yorumlarndan ilk gna
h kaldrmtr, halbuki ilk gnah ve kurtulu ttristiyan
ln zn oluturur. Dier yandan taibatstclerin za
man zaman daha da kts, ya da kelimenin en kt
anlamnda rahip olduklar da inkar edilemez bir gerek
tir. O halde iki ate arasnda nasl yol bulacan ttristi
yanlk dnsn.
ki yann ortak hatas dinde ak, kuru, lafzi ve yaln
hakikati aramalardr. Fakat byle bir eyi ancak filozof
lar yksek bir gaye edinebilirler. Dinde ancak insanlar
iin uygun, dolayl, m ecazi ve simgesel bir hakikate yer
vardr. ttristiyanhk doru bir dnceyi yanstan bir ale
goridir, fakat kendi bana alegori doru olan ey deil
dir. Ne var ki gerek tabiatstclerin gerekse aklclarn
dtkleri hata bunun byle olduunu kabul etmektir.
Tabiatstcler alegorinin kendi bana doru olduunu
savunmaya; aklclar ise kendi ltlerine gre doru
93 (: oklarndan biri.]

Arthur Schopenhauer

Din zerine

oluncaya kadar ona yeni bir anlam kazandrmaya alr


lar. Dolaysyla her bir taraf bu ekilde birbiriyle tartr
ve yerinde, gl deliller kullanrlar. Aklclar tabiatst
clere: "Sizin retiniz doru deil , " der. Tabiatstcil
ler karlk verir: "Sizin retiniz ttristiyanlk deil," her
ikisi de hakldr. Aklclar akl ltleri olarak kabul ettik
lerini dnr, fakat aslnda bu amala teizm ve iyim
serliin varsaymlaryla snrl akl, her trl aklcln ilk
rnei olan Rousseau'nun Profession dejoi du vicaire

Savoyard'una benzer bir eyi alrlar. Dolaysyla Hristi


yanhn dogmas hakknda sensu proprio olarak doru
grdkleri ey, yani teizm ve lmsz ruh, dnda hi
bir eyi kabul etmeyeceklerdir.
fakat cehaletin verdii cretle b urada saf akla m ra
caat edecek olurlarsa, akli olduundan alkonmak iin
seilmi olan bu dogmalarnn sadece ikin ilkelerin a
kn bir uygulamasna dayand ve dolaysyla bunun yal
nzca eletirel olmayan ve bu yzden savunulmas im
kansz bir felsefi dogmatizm oluturduu grn ka
bule zorlamak iin bizim onlara Saf Akim Eletirisiyle
hizmet etmemiz gerekir. SafAkln Eletirisi her sayfasn
da buna kar kar ve bunun beyhude bir ey olduunu
gsterir; dolaysyla bizatihi bal onun aklcla kar
dmanln aa vurur.

Bu yzden tabiatstclk

alegorik de olsa bir hakikate sahipken, aklcla hakika


tin hibir tr atfedilemez. Aklclar yanl yoldadrlar.
Kim bir aklc olmay istiyorsa bir filozof olmal ve bir fi
lozof olarak da kendisini her trl otoritenin boyundu
ruundan kurtarmaldr; hep ilerlemeli ve hibir eyden
ekinmemelidir. Ama eer bir Tanrbilimci olmay isti
yorsa o zaman tutarl olmal ve otoritenin temelini, hat
ta bu onu akl almaz ve izah edilmez bir eye inanmay
davet ediyorsa bile, terk etmemelidir. Kimse iki efendi-

Aklclk

ye birden hizmet edemez; dolaysyla bu ya akl ya da


kutsal metin olmaldr. Juste milieu9" burada iki eye
birden sahip olmak isterken hibirine sahip olamamak
anlamna gelir. Ya inan ya felsefe yap! Hangisi seilirse
tmyle kabul edilmelidir. Belli bir noktaya kadar inanp
daha tesinden sarfnazar etmek. benzer ekilde belli
bir noktaya kadar felsefe yapp daha i leri gitmemek.
bunlar aklcln temel karakteristiklerini oluturan sat
hiliklerdir. 95 Dier yandan aklclar drst bir ekilde a
lp sadece kendilerini aldattklar kadaryla ahlaken
mazur grlebilirler; halbuki taibatstcler salt alegori
iin sensu proprio hakikat iddialaryla ou zaman ba
kalarn da kastl olarak yanl yola sevk etmeye alr
lar. Ne var ki abalar sayesinde alegoride ierilen haki
kat korunur. halbuki kuzeyli skc krlkleriyle aklclar
bunu ve beraberinde Hristiyanln btn zn pence
reden aa atarlar. Aslnda adm adm. Voltaire'in sek
sen yl nce ykselmi olduu sahneye ularlar sonun
da. Bu aklclarn Tanr'nn niteliklerini ( quidditas yahut
zn) deimez hale getirip saf "Tan r" szcnn ve
parolasnn artk yeterli gelmedii noktada nasl dikkatli
bir ekilde, insan ile bir tabiat gc arasnda juste mili

euyu tutturmay-ki elbette byle bir ey ok gtr


hedetlediklerini grmek ou kez elendiricidir. Aynca
aklclar ile tabiatstcler arasndaki bu mcadelede
iki taraf. Kadmos'un diktii ejderha dilerinden ortaya
kan silahl adamlarn yapt gibi. birbirlerini yok eder.
Burada belli bir ynden yaygn ikiyzllk meseleye
l m darbesini indirir. Dolaysyla nasl ki talyan ehir
lerinin enliklerinde ciddi bir ekilde ilerinin peinde
koan gereki insanlarn arasnda lgn maskeler dola94 ( : Orta yol. )
9 5 (die Halbheit: Kifayetsiz nlem.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

yorsa, Almanya'da da imdilerde filozoflarn, doabi


limcilerin, tarihilerin, eletirmenlerin ve aklclarn ara
snda, oktan gemite kalm bir dnemin kyafetleri
iinde, sr halinde dolaan Tartuffeler96 ya da din m
railerini gryoruz; ve ortaya kan etki, bilhassa uzun
ve tumturakl konutuklarnda gl ntr.
Bilimlerin ilerlemeyi srdrp gittike daha fazla yay
lacan ve bunun da dinin yeryznde varln srdrp
gelimesini engellemeden olabileceini dnenler ciddi
bir yanlgya dyorlar. Fizik ve metafizik dinin doal
dmanlardr, din de onlarn hasmdr ve her zaman on
lar bask altna almaya almtr, buna karlk tekiler
de onun gcn azaltmak iin uramtr. Bu ikisi ara
snda bar ve uyumdan sz etmeye kalkmak kesinlik
le glntr; bu bir bellum ad intemecionemdir. 91 Dinler
cehaletin ocuklardr ve analarndan uzun mrl olma
lar beklenemez. lskenderiye ktphanesini yaktrdn
da Halife mer aslnda bunu anlamt ve o zaman bu
nun iin u savunmay yapmt: kitaplarn iindekiler ya
Xuran'da zaten mevcuttur ve dolaysyla fuzulidirler, ya
yoktur, bu sefer de lzumsuzdurlar. Bu gerekenin buda
laca olduu kabul edilir, ama eer cum grano salis anla
lacak olursa gerekten kurnazcadr. Demek istedii
uydu: Eer bilimler Xuran'n tesindeyse dinlerin d
manlardr ve bu yzden msamaha gsterilmemelidir.
ayet H ristiyan yneticiler Halife mer kadar zeki olmu
olsaydlar Hristiyanlk iin ok daha iyi olurdu. Ne var ki
insanlar Ortaa'da bulunduklar noktaya geri gtrmek
iin vakit artk ok getir; bunun iin btn kitaplar ya
klsa, akademiler lavedilse, pro ratione voluntas9 ni96 (: Moliere'in ayn isimli oyunundaki bakahraman ikiyzl, iyakar

papaz.)
97 (: Bir lm kalm sava. J
98 (: i radem aklmdr.)

Aklclk

versitelerin iliine ilense de botur. nk bir avu ge


rici ile hibir ey yaplamaz; bugn bunlar bize hrszlk
yapmak iin klar sndrenlere benzer grnyor.
nk inkar edilemez derecede aikar ki milletler yava
yava akllarndan inancn boyunduruunu silkip atmay
geiriyor; bunun belirtileri her yerde grlmektedir, her
ne kadar bunlar her bir lkede farkl bir kla brnm
ise de. Bunun nedeni aralarnda yaylan bilginin oklu
udur. Her gn artan ve her dorultuda gittike daha ge

ni bir alana yay1 lan

her trden bilgi bulunduu yere

ve

ya duruma gre herkesin ufkunu geniletmektedir ve bu


sonunda ister istemez yle bir bykl e eriecek ki H
ristiyanln iskeletini oluturan mitoslar rkp sinecek
ler, dolaysyla inan artk onlara tutunamaz olacaktr.
Din insanla tpk ocukluk elbiseleri gibi kk geliyor;
onu durdurmann yolu yoktur; elbiseler sklp patla
maktadr. Ayn kafada inan ve bilgi birbiriyle uyumaz;
onlar tpk bir sr iindeki kurt ve koyun gibidir ve ku
kusuz bilgi komusun u yemekle tehdit eden kurttur. Di
nin can ekiirken kendisini anas olarak gstermek is
tedii ahlaka sk skya tutunduunu gryoruz; fakat
bunun da faydas olmayacaktr. Hakiki ahlak ve ahlakl
lk dine bal bir ey deildir, her ne kadar her din bun
lar yaptrm gcyle pekitirip glendiriyorsa da. Ba
langta orta snflarn zorlamas ile ortaya kan Hristi
yanlk bir toplant kurumu olarak grnd en alt snf
lara ve bir siyasi mesele olduu st snflara snmakta
dr; fakat burada Goethe'nin sznn geerli olduunu
aklmzdan karmayalm.

So fiihlt man Absicht und man ist verstimmt. 99

(Tassa, iL 1 ) .
99 (: Maksat sezilir ve dzen bozulur.)

Arthur Schopenhauer

Din zerine

Okur Condorcet'nin yukarda zikredilen pasajn ister


istemez burada bir kez daha hatrlayacaktr.
inan ak gibidir; zora gelmez. Bu yzden devlet n
lemleriyle onu bir yere sokmaya ya da orada yerletir
meye kalkmak tehlikeli bir itir. nk nasl ki ak zor
lama abas nefreti dourursa, inanc zorla ( benimset
me) giriimi de tam bir inanszlkla sonulanr.

100

nan

eer tevik edilmek isteniyorsa bu ancak dolayl ve do


laysyla nceden gereince yaplan hazrlklarla olabilir.
Bu hazrln en bata gelen unsuru iinde geliip boy
ataca verimli bir topran nceden hazrlanmasdr;
byle bir toprak da cehalettir. Bu yzden ingiltere'de
ok eski zamanlardan gnmze kadar, halkn te iki
sinin okuma yazma renmemesi iin her ey yaplm
tr; dolaysyla bugn bu lkede baka bir yerde bo ye
re arayacamz kadar kr ve kat bir inan egemendir.
Ama ingiltere'de bile hkmet eer halk eitimini pa
pazlarn elinden alrsa ok gemeden inan iin her ey
bitmi olacaktr. Ve dolaysyla genel olarak bilimlerin
etkisiyle gc srekli zayflad iin ttristiyan lk yava
yava sonuna yaklamaktadr. Bu arada ancak kutsal
metinleri olmayan dinlerin yok olduu dncesi onun
iin bir umut olabilir. Greklerin ve Romallarn, bu dn
ya glerinin dinlerinin yerinde bugn yeller esmekte
dir. Ama buna karlk bu aalk kk Yahudi soyu oo Dinin ne kadar kt bir vicdana sahip olduu alay etmenin ve e

lence konusu yapmann ar ceza tehdidiyle yasaklanm olma


sndan kanlabilir.
Avrupa hkmetleri yerleik dine her trl saldny yasaklar
lar. Ne var ki kendileri Brahman ve Buda dinlerinin lkelerine,
kendi ithal mal dinlerine yer amak iin bu dinlere banazca bir
edayla ve hararetle kkten saldran misyoner/er gnderirler. Ve
bir in imparatoru ya da Tunkinli bir mandarin bu tr insanlann
balann kopardnda barp ararak yaplanlar protesto
ederler.

Aklclk

nun dini korunmutur; ve benzer ekilde Zend kavminin


dini de Zerdtiler arasnda korunmaktadr. Halbuki
l'\eltleri n, lskandinavlann ve eski Almanlarn dinleri kay
bolmutur. Ne var ki gerek Brahman gerekse Buda dini
varln ve gelimesini srdrmektedir; b unlar btn
dinlerin en eskisidir ve her birinin tam ve tafsilatl me
tinleri vardr.
* * *

Temelini tek bir hadisede bulan ve esasen belirli bir


zamanda ve yerde vuku bulmu olan bu h adiseyi dn
yann ve btn varoluun dnm noktas haline getir
meye alan bir din zayf ve cansz bir temele sahiptir;
nk insanlar bu konu zerine dnmeye baladkla
r

an muhtemelen varln srdremeyecektir. Buna

karlk BudacJkta, Mesih 'in dnyay kurtard ve on


suz kurtuluun mmkn olmad Hristiyanlk dininde
gzkt gibi gzkmemesi iin binlerce Buda varsay
m ne kadar akllcadr! Fakat Msrda, Asya'da ve Avru
pa'da abideleri btn byklk ve ihtiamlaryla varolan
drt bin yl onun hakknda hibir ey bilemiyor ve btn
ycelik ve ihtiamlarna karn bu alar onu bir kerecik
bile olsun gremeden eytann kucana dmtr!
Her bir kalpann sonunda dnya ve onunla birlikte re
ti sona erdii ve dolaysyla yeni bir dnya yeni bir Bu
da'ya ihtiya duyduu iin pek ok Buda gereklidir. Kur
tulu her zaman iin mmkndr.

Uygarln Hristiyan uluslar arasnda en yksek d


zeyde olmas Hristiyanln onun iin elverili olmasn
dan deil, fakat bu dinin gerileyip km ve artk ok
az bir tesir gcnn kalm olmasndan kaynaklanr. Et
kisi olduu srece, szgelimi Ortaa'da olduu gibi uy-

Arthur Schopenhauer

Din zerine

garlk ok geriydi. Buna karlk lslam, Brahman dini ve


Budacln hayat zerinde hata belirleyici bir etkisi var
dr: in'de bu etki henz asgari dzeydedir ve dolaysy
la burada uygarlk bir bakma Avrupa'dakine benzer du
rumdadr. Her trlii din kltre dmandr.
Geen yzyllarda din ordularn ardnda durup gizlen
meye altklar bir ormand. Gnmzde bunu tekrar
lama abas keskin bir pskrtmeyle karlamtr.
n!il bunca kesimden sonra geriye ancak, hilekar, d
zenbaz ve dolandrclarn zaman zaman ardna kendile
rini gizleyebildikleri allk ve fundalklar kalmtr. Bu
sebepten tr onu her eye uzatmak isteyenlere kar
dikkatli olmamz ve onlar daha nce iktibas edilmi
olan: detras de la cruz esta el diablo101 vecizesiyle kar
lamamz gerekir.

(: armhn arkasnda iblis durur.)

PANTEZIM ve mtzM OzeRlrm


BRKA SZ

oktanrclk nasl ki doann mnferit blm ve g


lerinin kiiletirilmesiyse, tektannclk da doann bt
nnn tek bir darbede kiiletirilmesinden ibarettir.
unlar sylediim bir varln n nde d urduumu ta
savvur etmeye alyorum : "Yaratcm. bir zamanlar
ben bir hitim. sen beni yoktan var eyledin ve ben im
di bir eyim ve gerekten ben benim"; ve ekliyorum:
"Sana bu iyilik iin krediyorum"; ve son olarak syl
yorum: " Eer ben deersiz ve hibir eye yaramaz ol
duysam. bu benim kusurumdur"-bunu tasavvur etti
imde felsefe ve Hindoloji almalarm neticesinde ka
famn byle bir dnceyi almadn itiraf etmek zorun
da kalyorum. Ayrca bu Kant'n Saf Akln Eletirisi'i nde
("Kozmolojik Bir Delilin imkanszlna Dair" blmde)
bize sunduu eyin m ukabilidir: "btn mmkn varlk
lar aras nda en yksei olarak tasavvur ettiimiz bir var
ln kendisine: "Ben ezelden beri ve ebede kadar va
rm. benimle birlikte ancak benim irademle varolan ey
vardr; fakat ben nereden geliyorum?" diye syleyecei
ni dnmekten sarfnazar edemeyiz ya da byle bir d
nmeyi destekleyemeyiz." Yeri gelmiken ifade ede
lim. bu son soru, yukarda zikredilen blmn tamam
gibi, Kant'n zamanndan beri felsefe profesrlerini Mut
lak', ya da dz b ir anlatmla. hibir kayda ve sebebe
bal olmayan varl. yaptklar btn felsefenin srekli

Arthu r Schopenhauer

Din zerine

ve ana konusu haline getirmekten alkoymamtr. Bu


onlar iin gerekten iyi bir fikirdir. Genel olarak ifade et
mek gerekirse bunlar iflah olmaz adamlardr ve okura
vakitlerini bunlarn yazlar ve dersleriyle boa harcama
malarn tavsiye etmekten bakas elimden gelmez.
ster bir aa, ta veya maden parasndan bir put ya
pn, isterse onu soyut kavramlardan oluturun fark et
mez, hepsi birdir. Deil mi ki nmze kurban sundu
umuz, yakarp krettii miz kiisel bir varlk koyuyo
ruz, bu nihayetinde putperestlik olarak kalr. Aslnda is
ter koyunumuzu isterse istek ve eilimlerimizi kurban
edelim bu ok byk bir fark tekil etmez. Her trl iba
det ya da yakar biimi putperestliin su gtrmez ka
ntdr. Ve ite bu yzdendir ki btn dinlerin mistik
mezhepleri statlar iin her trl ibadet biimini kaldr
makta uzlarlar.

PANTeZIM ZERiNE*
Felsefe profesrleri arasnda teizm ve panteizm ile ilgi
li ekime Milano' daki bir tiyatronun orkestrasnn arka
sndaki girintide, bir oyunun sergilenmesi esnasnda iki
kii arasnda cereyan eden bir konumayla alegorik veya
dramatik bir yap iinde verilebilir. Konumaclardan biri,
Girolamo'nun nl byk kukla tiyatrosunda olduundan
emin olan, ynetmenin kuklalar dzenleyip hareketleri
ni ynlendirirken sergiledii maharete hayran kalr. Fakat
teki hemen atlr: "Hi de deil! Biz Teatro della Scala'da
yz, sahnede oynayanlar ynetmen ve oyuncularn kendi
leri; ve aslnda onlar grdmz karakterlerde gizleni
yorlar; airin kendisi de oyunda rol alyor. "
Fakat felsefe profesrlerinin panteizmle yasak mey
veymi gibi nasl flrt ettiklerini ve uzanp dalndan ko
parmaya nasl da yreklerinin yetmediini grmek e
lendiricidir. Onlarn bu konudaki tavrn daha nce "ni
versitelerde Felsefe" balkl denememde102 dile getir
mi ve bize 1'1idsummer Night's Dream'deki dokumac
Bottom'u hatrlattklarn sylemitim. Ah ! Bir felsefe
profesrnn hayat gerekten de zor bir hayattr. nce
papazlarn h avasna gre oynamasn bilmeli; ama bu
kadar kendini gvende hissetmesi iin yeterli deildir.
Parerga und Paralipomena, Bd. iL Kap. V: Einige Worte ber
Pantheismus.
1 02 (Schopenhauer Kitapl'nn beinci kitabna, niversiteler ve
f'e/sefe'ye kitabna baknz; s. 37 vd. )

Arthur Schoperhauer

Din zerine

Bunu gerekten gzelce yaptnda bu sefer de dar


dan, yrtc insan-yiyici gerek filozoflarn saldrsna ma
ruz kalabilir. Bunlar onu paketleyip ceplerinden arabi
lir ve zaman geldiinde elenmek ve kafa datmak
amacyla bir cep-soytars olarak ortaya karabilirler.
Panteizme ynelttiim en temel itiraz hibir ey sy
lememesidir. Dnyaya "Tanr" demek onu akla ka
vuturmaz; sadece "dnya" szc iin gereksiz bir
eanlaml szckle dilimizi zenginletirmi olur. ister
"dnya Tanr"dr, ister "dnya dnya"dr diyelim sonun
da ayn kapya kar. Haddi zatnda sanki aklanacak
verili bir eymi gibi, Tanr'dan yola kp da "Tanr dn
ya"dr dersek o zaman, bilinmeyenin izini daha iyi bili
nene doru srd kadaryla ortada belli lde bir
aklama vardr; ama eer fiilen verilen eyden , dolay
syla dnyadan yola kp da "dnya Tanr"dr dersek,
bununla hibir ey sylenmedii ya da herhalde ignotu
mun per ignotius10' akland aikardr.
Dolaysyla panteizm teizmi kendisini nceleyen bir
ey olarak varsayar; nk ancak bir Tanr' dan yola k
tmz, dolaysyla ona zaten aina olduumuz bir ey
olarak sahip olduumuz kadaryla onu gerekten dnya
ile zdeletirebiliriz; bunu yaparken gttmz ama
onu nazik bir ekilde bir kenara brakmaktr. Bir baka
syleyile tarafsz biimde, izah edilecek ey olarak
dnyadan yola kmadk, fakat verili ey olarak Tan
r' dan hareket ettik. Ne var ki bu Tanr'dan kurtulmann
artk mmkn olmad bir noktaya gelince onun roln
dnyann stlenmesi gerekti. Panteizmin kken i budur.
lk ve tarafsz bir noktadan bakldnda bu dnyay bir
Tanr olarak grmek asla kimsenin aklna gelmeyecek
tir. Herhalde bu hepsi de bir bakas tarafndan yen ilip
1 03 (: Bilinmeyenin . . . daha fazla bilinmeyenle.)

Panteizm zerine

yutulmak iin , amasz lsz, sadece ksa bir an iin


vcrolan says meh ul milyonlarca can sahibi, fakat s
knt ve eziyet iindeki varl k formunda, ondaki acya, s
traba, sefalete, yoksun l u k ve lme katlanmak iin,
kendisini bizimki gibi bylesine a bir d nyaya dn
tilrmekten daha iyi bir elence d nemeyen makul ol
mayan bir Tanr olmaldr. plak bedenlerinde gnde
o rtalama altm mi lyon krba aklamas duyulan alt
milyon zenci l\.le, alk ve yoksullua katlanan ya da
h avasz bodrumlarda, tavan aralarnda yahut skc ve
kasvetli imalathanelerde dermansz takatsiz, kuru ve an
lamsz bir hayat sren milyon Avrupal dokuma ii
si biiminde ve daha pek ok baka formda bu sefalete
tank oluyoruz szgelimi. Bir tanr olarak tamamen fark
l bir eye alm olmas gereken bir varlk iin n e e
le nce ama!

104

Dolaysyla teizmden panteizme szm ona ilerleme


yi ciddiye alyor ve bunu yukarda iaret edilen trden
k lk deitirmi bir yadsma olarak grmyorsak bu ka
n tlanmam ve zor anlalabilir olandan btnyle sa
ma olana geitir. n k Tanr ile irtibatlandrdmz
k avram n e kadar karan l!,, belirsiz ve karma k ol ursa
olsun u il"i yklem, yani stn g ve en yksek bilge
li k ondan koparlamaz. imdi bu nitel iklere sahi p bir
v arlm kendisini daha n ce tarif edilen bir konuma yer
letireceini dnmek kesinlikle samadr. nk bi
z im bu dnyadak.i durumumuz aikar ki, saf akl olan bir
v arlk yle dursun, ak l l birinin bile kendisini yerleti
necei bir durum deildir. Panteizm kanlmaz olarak
i)Vimserdir ve bu yzden yanltr. Buna karlk teizm sa
dlece kantlanmam bir eydir ve snrsz evreni ancak
U04 Ne panteizm ne Yahudi mitolojisi yeterlidir; eer dnyay akla

maya kalkyorsanz gzlerinizi sadece onun zerine dikin.

Arthur Schopenhauer

Din zerine

canllarn doasndan bildiimiz trden kiisel, dolay


syla bireysel bir varln eseri olarak tasavvur etmek
g olsa bile yine de tam olarak sama olduu sylene
mez. nk hem kadiri mutlak hem safi iyilik olan bir
varln ac ve azap iinde kvranan bir dnya yaratma
s, her ne kadar "neden byle bir ey yapsn?" sorusunu
cevaplayamasak bile, yine de her zaman anlalabilirdir.
Bu yzden ona en yksek iyili k niteliini atfetsek bile,
hkm ve kararnn akl almaz esrar byle bir retinin
samalk sulamasndan yine de her zaman kurtulaca
sna sunar. Ne var ki panteizm varsaymyla, sadece
bu kk yeryznde her dakikada bir can veren ve bu
nu kendi zgr iradesiyle yapan yaratc Tanr'nn kendi
si sonsuza dek azap iindedir, ki bu samadr. Theolo

gia Oermanica'nn sayg deer yazarnn yapt gibi,


dnyay eytanla zdeletirmek ok daha doru ola
caktr; lmsz eserinin 93.

sayfasnda (dzeltilmi

metne gre, Stuttgart, 1 85 1 ) unlar syler: "Bu yzden


kt ruh ile doa birdir ve doann alt edilmedii yerde
kt dman da alt edilmez. "
Belli ki bu panteizm taraftarlar Samsaraya Tanr ismi
ni vermektedirler; buna karlk mistikler onu Nirvana
diye adlandrmay tercih ederler. Ne var ki bunun hak
knda bilebileceklerinden daha fazlasn anlatrlar; Buda
clar bunu yapmaz; onlara gre Nirvana izafi bir hiliktir.
Yahudiler, ttristiyanlar ve Mslmanlar Tanr szcn
doru ve gerek anlamnda kullanrlar. Eer teizm yanl
lar arasnda Tanr szcyle Nirvanay anlayanlar var
sa onlarla b u szck zerine tartmayz. Onu bu ekil
de anlar gzkenler mistiklerdir. Re enim intelleta in

verborum usu faciles esse debemus. 105

1 05 (: Eer meselenin kendisi doru bir ekilde anlalrsa, kullarilan

szcklerle ilgili glklerle karlamayz.)

Panteizm zerine

Gnmzde sk sk iitilen "dnya kendi bana bir


amatr" ifadesi onun panteizmle mi yoksa saf kaderci
likle mi aklanaca sorusunu ak brakr. Fakat her ha
lkarda bu dnyann manevi-ahlaki deil, fakat maddi
nemini kabul eder, nk dnyay daha yksek bir
ama iin bir ara olarak grmeden manevi-ahlaki anla
m varsayamazsnz. Ancak dnyann manevi-ahlaki de
il, sadece maddi bir anlama sahip olduu gr bile
en byk ruhi terslikten kaynaklanan en hazin yanlgdr.

You might also like