ve Davut Çelik’in açıklamaları faydalı cevaplar içeriyor. Takip edilmesi yararl
ı olur umuduyla.. Ismail Yurdakok ismailyurdakok@gmail.com Tatvan Özgür-Der Şubesi bayan seminerlerinde bu hafta (Nisan 2010) ‘KURAN VE TAR İHSELCİLİK’ konusu işlendi. Semineri Zeynep Okuducu sundu. Seminerde Zeynep Okuducu özetle şunları söyledi; "Biz tevhidi düşünceye sahip olan Müslümanlar için, Kur ana yaklaşım tarzı çok ö nemlidir. Zira dinin temel kaynağı Kur andır ve dini doğru yaşamak için Kur an ı n doğru anlaşılması gerekir. Aslına Kur an kendini tanıtmakta, onu nasıl okumamı z gerektiğini ve nasıl anlamamız gerektiğini çok iyi anlatmaktadır. Yine Peygamb er efendimizin sünnetinde de Kur an ın nasıl anlaşılacağı çok iyi bir şekilde if ade edilmiştir. Ancak ne yazık ki, asrısaadetten bu yana Kur ana yaklaşım tarzı vahyin özüne uygun olmamış, mü minler Kur anın gerçekleştirmek istediği misyonda n uzak, hatta ona aykırı bir şekilde Kur ana yaklaşmışlar. İşte bu yaklaşımlarda n biri de tarihselciliktir. Tarihsellik, sosyal bilimlerde farklı anlamları olan bir kavramdır. Tarihsellik, tarihsel olanın tarihsel bir durumu ifade etmesi, anlamın bu durumla sınırl ı olması ve bugün için geçerliliğini kaybetmesi demektir. Genel anlamıyla tarihs ellik bazı anlam ve yargıların ancak belli bir tarihsel çerçeve için geçerli old uklarını varsayar. Tarihselcilik, tümeli. Tikele, geneli özele, ilkeyi konjoktör e, ve mutlak izafi olana bağımlı kılar. Onlarla sınırlandırır. Mantıki sonuçları na götürdüğümüzde, bu yaklaşım ilahi olanı beşeri olana, evrensel ve ebedi olanı tarihsel ve kültüre bağlar. Tarihselcik anlayışını savunanlara göre; Kur an ı a nladığımızda hakikati değil, tarihsel gerçekliği elde etmiş oluruz. Çünkü Kur an da Allah ın söyledikleri, O nun bizden istedikleri değil, Hz. Muhammed in çağda şlarından istedikleridir. Yani Kur an, müstakbel muhataplarını dikkate alarak in memiştir. Elde mevcut haliyle çağımıza hitap etmemektedir. Onun tarihsel bağlamı nı gerekirse kendimiz kurgulayarak tekrar söz ortamına taşımalı ve günümüze hita p etmesini sağlamalıyız." Tarihsel bakış açısıyla Kur ana yaklaşımlar Kur anın özellikle hukuk ve ekonomi gibi alanlarla ilgili hükümlerin yeniden yorumlanarak günümüz şartlarına uygun b ir şekle getirilmesi gerektiğini savunur. Kuranın, özellikle şeriat diye tanımla yabileceğimiz hükümlerinin kendi inmiş olduğu dönemin ihtiyaçlarıyla ilgili oldu ğunu, günümüz sorunlarına cevap veremeyeceğini, günümüzde uygulanamayacağını sav unur…. Konuşmacı, tarihselciliğin köklerinin Yunan mitolojisine kadar dayandığını, daha sonraki dönemlerde bu yöntemle İncili açıklama yoluna gidildiğini belirterek; b ilimsel çalışmaların ilerlemesi sonucu Kitab-ı Mukaddes teki bazı varilerin bili msel verilerle çatıştığı görüldü. Bu nedenle ya Kitabı Mukaddesin insan ürünü ol duğu kabul edilecek veya ilahi kaynaklı olmakla birlikte onun ifade ve kurgusunu n tarihsel olduğu belirtilerek yorumlanması ve anlaşılması yoluna gidilecekti ve nihayetinde ikinci yol seçildi. Zira, İncili modern akla tasdik ettirmenin baş ka yolu da yoktur. İşte Müslümanlar da bu düşünceden hareketle tarihselciliği ça re olarak gördüler, tıpkı Hıristiyanlar gibi çağa uydurmak adına vahiy ve aklı u zaklaştırdıkları gibi onlar da Kuranı çağa taşımak adına Kuranı tarihselci mantı ğıyla yorumlamaya çalıştılar. Tarihselciliğin Müslümanların dünyasına girişi ve ilk savunucuları arasında Seyy id Ahmed Han, Ali Abdurrazık; Taha, Hüseyin; Emin el Hilti, Muhammed Ahmed Halef ullah, yaşayan bir isim olarak, Nasr Hamid Ebu Zeyd, ve Cezayirli olup Fransa da yaşayan Muhammed Arkun zikredilebilir. Bunlardan en çok tanınanlarından Seyyid Ahmed Han, İngiliz sömürgesi altındaki H indistan da batıya hayran duruşuyla Kuranı da batı kaynaklarına göre yorumlamışt ır. Ona göre, Kuran da geçen şeytan, melek gibi gaybi hakikatler sembolizme göre yorumlanmalı, miras, ceza, muamelat gibi konular tarihsel olarak yorumlanmalıdı r. Yine, İslam bir din olarak toplumsal bir sisteme sahip değil, hatta Kuran baz ı dini nazariyeler ve ahlaki kurallardan öte bir işleve sahip değildir diyor. Diğer bir örnek Fazlur Rahmandır. Fazlur Rahman mesela Kuranın savaş ve barış il e ilgili hükümleri yöreseldir. Ona göre, Kuranın bazı hükümleri genel bazıları i se tikeldir. Genel hükümlerin genel, siyaset hukuk ekonomi tikeldir…. Tarihselcilik, Kur ana uygulanamaz, çünkü Kuran ilahi kaynaklıdır ve bütün kural ları Allah tarafından vazedilmiştir. Tüm hükümler evrenseldir, ilahi kaynaklı ol an bu hükümleri beşeri hükümler iptal edemezler. Elbette Kuran ayetlerinin bugün algılanmasında ve hatta onların inzali sırasında, sosyal ve toplumsal olaylar t amamen fonksiyonsuz değildir. Bu evrensel Kuran mesajının yaşanbilir olduğunu ve olabilirliğini göstermek için gereklidir. tarihsellik Kuranı anlamada ve yaşama da bize yardımcı olup, kolaylık sunabilir.esas değil yardımcı fonksiyon olabilir . Ama asla belirleyici olamaz. Tarihselciliği savunanlar bunu içtihad gibi sunmaları ise tutarlılık ve ciddiyet ten uzaktır. zira içtihadın temel kuralı nass ın bulunduğu yerde içtihadın olam aycağı kabulüdür.oysa tarihsellikbir metni tarih içinde oluşan şartların incelen mesi ile anlayıp günümüze taşımak için tarihsel bağlardan kurtarma iddiasındadır . Son olarak tarihsellik bizi şu tehlikeli sonuçlara götürür —İlahi olan Kurana beşeri müdahalenin yapılması, Kur anın, tıpkı Hıristiyanların yaptığı gibi modern akılla uzlaştırılmasıdır. —bu yaklaşım tarzı Kur anın hayat üzerindeki işlevini nerdeyse ortadan kaldırmak tadır. İnsanı idame eden rolünü ortadan kaldırarak, dini yalnızca vicdana ve mab etlere hapseder. İslam böylece sosyal bir düzen, bir yönetim biçimi olmaktan çık arılarak, yalnızca birey hayatının sınırlı ahlak boyutuna yön verir. Konuşmacı Kur an dan örnekler vererek semineri sonlandırdı. —ilahi bir kitap olduğunu, 10/37 — korunmuş bir kitap olduğunu, 18/27 —müminlerin anlamaları için mübin olduğunu, 15/1 —müminler için yol gösterici olduğunu ve bu dinin son din olarak kemale erdirilm iş olduğunu bize bildiriyor. 27/23 Konu üzerine Davut Çelik’in yorumu da şöyle: Tarihselci yaklaşım bir tahriptir.. Değerleri toz duman eden, mutlak hakikat fikrini reddeden ve bu anlamda postmode rnizm ve rölativizmle de ilişkili olan tarihselcilik tezi, insanın hevasını devr eye sokan, Kur an ın mübin olma, hidayete erdirici olma, furkan olma gibi niteli klerini ve vakıayı dönüştürme hedefini ortadan kaldıran ve bu noktada egemen güç lerce de desteklenen bir yaklaşımdır. Oysa Kur an da vahyin tarihsel olabileceği ne dair en ufak bir ima olmadığı gibi Kur an, tarihin değişik kesitlerinden kuşa klardan bahsederken evrensel bir üslupla konuşmaktadır. Bu anlayış, ilerlemeci bir mantıkla olaya yaklaşmakta ve Kur an ın burada bize n asıl uyacağının arayışını yapmaktadır. Kur an metnine onun talep ettiği bir vasa tta yaklaşılmamakta, "dinlemeyi" esas alan bir tutum takınılmamaktadır. Bir anla mda modern insanın her şeyi denetimi altında tutma isteği, vahyi de kuşatmakta v e Kur an denetim altına alınmak istenmektedir. Bu tutum, Kur an da ifadesini bul an, kendi kendine yeten müstağni insanın tutumuna benzemektedir. Şu bilinmelidir ki Kur an, akademik çevrelerin, bilgi-üretim mekanizmalarının, kullanışlı bir h ammaddesi konumuna indirgenemez. Bu durum, Kur an ı, belirleyen, dönüştüren bir kitap olmaktan çıkarmakta ve belirlenen, dönüşen, edilgen bir nesne haline getir mekte ve Kur an a yönelen zihinleri bulandırarak Kur ani uygulamanın sadeliğinde n uzaklaştırmaktadır. Ve son tahlilde bu Kur an ın tahribi anlamına gelmektedir. www.haksozhaber.net/news_detail.php?id=13808