You are on page 1of 307

Nietzsche'nin Son Ryas

NETZSCHE'NN SON RYASI

Orijinal ad:

Kari

Niezsches lezer Traum

Blessing Verlag GmbH, 2000

Yazan: joachim Khler


Almanca aslndan eviren: Aysel Bora
.
Trke yayn haklar:

Doan

Kitapl!k A

Bu kitabn yayn haklar Gamma Medya Ajans araclyla satn alnmtr.


1. bask I ekim 2003 / ISBN 975-293-147-2

Bu kitabn 1. basks 2 000 adet yaplmtr.

Kitaba katklarndan dolay

irketler Grubu Holding A'ye teekkr ederiz.

Kapak ve kitap tasarm: DPN Design


Bask: Alu, Mubaaclk

I Yzyl

Mahallesi

Matbaaclar Sitesi 222JA Baclar - IST ANBUL

Doan Kitaplk A Hrriyet Medya Towers, 34544 Gneli - ISTANBUL


Tel. (212) 677

06

20 - 677 07 39 Faks (212) 677 07 49

www.dogankitap.com
www.dk.com.tr

Nietzsche'nin Son Ryas

Joachim Khler

eviren: Aysel Bora

Df>GAN
-KiTAP

Bir filozof srekli olaanst eyler yaayan, gren, iiten,


kuku duyan, umut eden, dleyen bir insandr; dardan, yukar
dan ve aadan, kendine has olaanstlkler ve yldrm arp
malar halinde kendi dnceleriyle vurulan biridir; belki kendi
si de yeni yldrmlara gebe bir frtnadr; etrafnda daima gk g
rltlerinin, uultu ve_ nlarnalann ykseldii ve dehet verici
olaylarn cereyan ettii meum bir insandr.
Friedrich Nietzsche

Al
Btn hayata srt evinniim iiyamda.

Gece

ve

mezar bekisi olmuun

yukarda, lmn o ssz ahikas nda .


Tabutlann bekliyonmum ykseklerde:
kf kokulu k ubbel er zafer simgeleriyle doluydu.

Alt edilmi hayat camdan tabutlardan bana bakyordu.

Friedrich Nietzsche

Weimar, 25 austos 1900


Bir ses.
Bir ses duyuyorum.
"Fritz, Fritzc.iim" diye fsldyor. "Haydi uyan."
Onu duyduumu bilmiyor. oktan uyandm da bilmiyr. Ne
reden bilecekti ki? Uyuyor gibi yapyorum.
Kz kardeimin ad Elisabeth, herkes ona Eli der. Ama ben ona
Lama diyorum. Lama her zaman etrafmdadr. Bana dilimlenmi
elma getirir, hazm ay koyar. imdi bana gene elma dilimleri ye
direcek. Elmay sevdiimi sanyor. Brakalm yle sansn. Braka
lm. Elinden baka trls gelmez onun.
Ona neden mi Lama diyorum? Yoo, o tknnez. Bir ra gibi
kurudur. Onu yle aryonm, nk armhta len onu yle
amut. Bir rahibin olu olarak bunu bilirim. yle diyordu:

"EU, El'i, lama asabtari", yani "Tannn, Tanrm, neden beni terk
C'ttin ?" yi bir soru. Daha nce sorsaym ya.
Gelelim Larna'ya. armhta len'in..son szlerini ailevi amala
ra alet etmeyi nasl m dndm '? te gene iyi bir cevab hak
eden iyi bir soru. Cevap yle: ben de a111ha gerildim. Grn
e bakarsak, hala da amuha gerili saylrm. nk doktorlar be
ni ok uzun sreli olarak armha gerdiler. Bu yzden Eli ve lama

10

gibi son szler zerinde doal bir hakkm var.


Lama beni aralksz besliyor. Azm kapal, iniyorum. Gzle
rimi amasam da, onu karmda grebiliyorum: sivri bumunu, i
lek pembesi boyal dudaklarn, kanatl balnn altndaki bukle
lerini. ok nem verdii o tuhaf bal ona bir rahibe grnts
veriyor. Kyafetinden ocukluumdan beri iime dehet salan ir
yal kadn kokusu ykseliyor. Anneciim de her zaman siyahlar
giyerdi. Bu yzden Lama da tpk onun gibi dul kalmakta acele et
ti. Frster adnda Yahudi dman bir budalayla evlenmi, onunla
bir gemiye atlayarak Paraguay'a gitmi ve orada bir Alnan kolo
nisi kurmutu. nceden de tahmin edilecei gibi, bunlar iflasa s
iiklenmiler ve kocas, tahminen bir delilik krizi srasnda bana
bir kurun skmt. Lama, dndkten sonra kocasnn bir timsah
tarafndan yutulduunu anlatmt. O timsah bilirim ben.
Yemek fasl sona erdi. "Fritz" diyor, "Fritzciim, imdi tekrar
uyumalsn." Kapal gzlerimle onun kan iine dan1latrken
damlalarm nasl saydn gri.iyorum. "A azn" diyor. imdi
ona bakyornm. "Fritz" diye soruyor ararak, "ilacn gene ken
din mi imek istiyorsun?" Yava yava elimi kaldryor, ka'? a
zma gtryorum. 'Lama kalp gibi elbisesinin iinde hrdaya
rak oktan odadan kt bile. Tabii hibir eyin farknda deil, na
sl olabilirdi ki?
Haftalardr damlalar yuttum1aya ahma<>na kar kyorum.
Bunun yerine onlar, deerli hazinemi, mantarn dilerimle at
m bir ienin iinde biriktiriyorum. Benim gibi yatalak bir deli
nin bun becermesi bir mucize. Bu mucizeyi irademe borluyum.
Mezarlar paralayan bir irade afyonu da damla damla kck
bir ienin iinde biriktirebilir, ta ki ie gnn birinde azna
dek dolana kadar. Bugn ite o gn. ieyi burnuma gtryo
rum, bir kuyunun dibinden geliyonma benzeyen bir koku bana
.

doru ykseliyor. Dilimi .zatyorum, ucu slanyor. Mor bir im-

ek akyor.
Uyumuum, rya gryorum. Denizin iinden bir ada kyor,
sarp kayal yamalar ftnal, kapkaranlk bir ge don yksel
mekte. Adann stnde bir ev gryorum, etraf hrdayan servi
'

11

aalanyla evrili, eik atl, tulal bir ev. inde ben yatyorum,
yaayan bir lym. Etrafmda hep geceyars aydnl hkm
sryor, yanma yalnzlk ve arkada;;larmn en kts olan hrl
tl bir lm sessizlii km. Snm yldzlar adann zerin
den ayor, kurun gibi dalgalar onlara tempQ tutuyor. Yoksa za
vall kalbimin at m bu? Bunu syleyemem.
Lama pencereleri kapal tutar. Btn odalar scaktan hamam
gibi. Lama backl izmeleriyle evin iinde ptr ptr dolarken
tatl tatl kolonya kokan dantel mendilleriyle yelpazelenip serin
ler. Oysa beyni zehir saar. Kara dul hayatm toplad, kemikleri
mi ve klleimi sprp ince elekten geirdi. Yaadm her saati
kilit altnda tutuyor. Azmdan kan her sz o kk defterine
hapsediyor. Yazdm her sayfay matbaaya gtrd. Y zmn ve
elimin al kalbn karttrd, bir vitrinde tehir ediyor. Bana ka
lan ise gzleri ak lmek
Beyaz bir kefene sarlm gibi yatakta uzanyorum. Lama by
le istiyor. Her sabah bam dzeltiyor, ellerimi vakur bir ekilde
st ste koyuyor, stme kokulu esanslar skyor. Bir am10Sy
la, hizmetkarlar trnaklarm kesmek, byklarm krpmak, sala
rm taramak iin kouuyor. Giyimli bedenim gnden gne bes
lenip temizleniyor. Srtmda yaralar aldnda, Efendimizin naa
gibi merhemler srp beni kutsuyorlar. Hizmetkarlar benden
ireniyor, bunu onlarn gzlerinden okuyorum. Grevlerini yeri
ne getirir getimez kabrimden svp gidiyorlar. Tekrar yalnz ka
lyorum, nefes alan bir kadavraym. lmszlkten nceki lm.
Sanki bir odun ynnn stne uzanmm gibi srtm acyor.
Haftalardr, yoksa aylar m oldu bilemiyorum, oynatmadm ba
caklanm en kk bir harekette dalverecek kurt yenii iinde
ki rk bir tahta paras gibi. Bir keresinde Palermo'daki mezar
ukurlarnda mumyalar grmtm, sE1ssiz bir lk atmak zere
alm az ve gz ukurlaryla kaskat kesilmi kurumu derili
bebekler. Sizi kutsuyorum, benim gibi rmek zorunda kalma
yan, kuruyup kalm kz ve erkek kardelerim benim.
Yer alt mezarlarndaki serinliin tersine benim etrafm cehen
nem sca sann. Alnmdaki terlere sinekler yor, suratmda

12

ptr ptr yiiyor, ineleriyle beni bir gzel emiyorlar. Onlarn i


renmesi yok. ou zaman birka birden misafr gelip kirpikleri
me, balmumuna dnm ellerime konarak eleniyorlar. Konuyor
ve iiyorlar. Krplan bir gz, titreyen parmakfar onlar rahatsz et
miyor. Gdklanan yollar ayorlar, durup durup emiyor.ve sanki
camdan kanatl filozoflam1 gibi derin dncelere dalyorlar,
.
Ama burada hibir yaama tahamml edilmez. Kara dul ller
adasn sk skya gzetliyor. Zaman vuran hibir saat yok, pen
cerelerdeki iekler asla solmuyor, hatta u kt mzisyen sinek
ler bile ireti yayorlar. Er ya da ge Lama'nn tuzana dyor
lar. Ba ucumda bal rengi ve kokulu bir spiral asl: sineklik. le
rinden biri yapp fkeli lm arksna balar balamaz, merak
tekileri de oraya ekiyor. Tam filozof usul, grmek, tatmak, d
nmek istiyorlar. ok gemeden btn bir sr yapkan eridin
stnde debelenip rpnyor ve vzltl lm ilahileri sylyor.
Kz kardeim byle istiyor. Sineklerin bir le gibi stme me

sine izin veremez. O ok hassastr. Yanma kard ziyaretiler


bundan rahatsz olabilirler.
Lama, kabrimde hibir aynaya da tahamml edemiyor. Byle
likle beni kendimi seyretme dehetinden kurtarm oluyor. Ba
mn imdiden kuru kafa gibi bir deri bir kemik kalp kalmadn
bilmiyorum. Bunu kz kardeime borluyum. Buna ramen yan
ma yabancl getirdiinde utanyorum. Onlarn gzlerinden, ne
grdklerini okuyorum. Kapldklar dehetten ok daha baskn
kan meraklarndan nefret ediyorum. Ama her eyden ok dii
bir kpek gibi beni koklayp yalayan merhametlerinden nefret
ediyorum.
Kalbimde bir an iin parlayan son hayat kvlcmyla onlardan
nefret ediyorum ve onlar lanetliyorum. Onlar benim bakm
almaya geliyorlar. Sonra alt katta toplanp angrtlar iinde ka
deh tokuturuyor, benim sevgili piyanomu tngrdatyorlar. Gn
dzleri arivde benim dncelerimi, benim kutsal varlm bas
kya verecek kalemlerin czrdadn duyuyorum. Geceleri ii
yor, grlt ediyorlar. Salma nasl kadeh kaldrdklarn iiti
yorum. Srekli oalyorlar, srler halinde ieri dalyor, merdi-

13

venlerde seslerinin nlamasndan zevk alyorlar. Sonra da avaz


avaz yukarya, bana kyorlar.
O zaman bir "Ooo" ekip, nefeslerini tutuyor ve bayramlk su
ratlarn takmyorlar. Sanki oktan lmm gibi fsltyla konu
uyorlar. Kz kardeim, "Yava olun" diyor ve baldan tatl glm
syor, "canm kardeim uyuyor." Merdivenler tekrar onlarn
admlaryla sarslmadan nce, anahtar kilidin iinde dnyor. Ka
bir odasnn nne kaya yuvarlanmtr.
Gne beni fena halde styor, yorganmn altnda slak ve ya
p yap yatyorum. Austos gnei, austos teri. Havada bir h
rt yok mu? Darda gk grlyor, pencere camlan angrdyor.
Bugn bunu hissediyonm, kabrimin kulukasndan bir eyler
kacak. araflarn altnda bir ey hareket ediyor, sanki uzun bir
uykudan sonra gerinir gibi. Bir ey dirilme istiyor. Sinekler l
gnca zikzaklar izerek etrafta uuuyor, spiral kadn zerine
snyorlar, gvenecekleri son dal.
Gene bi:: gk grlts, daha rahat nefes alyonm. Kfnatn
gazab boanyor, bunu sa diplerinie kadar hissediyorum. Aykr
insanlarn zerine boanan gazap. En aykrlar olan ben, ey ilahi
en stnlk sfat, aslnda tpk benim gibi oktan lm bulunan
dnya Tanrsnn, lna kulak veriyonm. Yldrmlar yumruk
lar gibi dyor,. kunyan ehri tututuruyor, kral mezarlarndaki
Goethe ile Schiller'in ruhlarn uyandryor. Beni uyandrmalarna
gerek yok. Ben imeklerle akyor, gk grltleriyle gmbr
dyorum. Ben bir frtnaym.
Aadan sesler ykseliyor, yeni konuklar gelmi. Onlarn i
lek pembesi koltuklara oturup, benim iin kadeh kaldrdklarn
gryorum. Havann gmbrtsne Lama'nn kahkahalar kar
yor. Onlara tka basa dolu kitap dolaplarn, hatra eyalaryla do
lu vitinleri ve yksek bir kaide zerindeki, adm tayan rnerner
bst gsteriyor.
Ben henz merdivenlerden kabiliyorken, Lama bana, "Tan-.
dm m kendini?" diye sormutu. Olums.uz anlamda bam salla- .
nutn. Sonra bana bir kitap gsterniti. "Bunu se11 yazdn" de
miti. Onu yttm. O zaman ellerimde hala g vard. bir de

14

duvardaki resimleri paralayacak cesaretim olsayd. Sanki ayna


lardan kendime bakyor gibiydim, zppe delikanlnn solgun y
z, saygnlk peindeki profesrn sabit bak, posbynn al
tnda kaybolan smsk dudaklaryla, kovulmuun kskn ehre
si. Gk giiltsnn dalarn yamalarnda yanklanmas gibi,
aynalar da benim giintm yanstyordu. Kulaklarm lm ses
sizliindeki grltden sarlamt .
Gene bir imek, ama gk grlts yerine bir akrt kopuyor.
Saanak yamur boanyor, bir alayan savaklar ayor, bam
dan aa akr akr sular dklyor. Fkran sular giiyorum,
serpintiler kuruni havada hayaletler misali asl kalyor. Etrafm
daki her ey hafifliyor. Artk uyuyabilir miyim?
Glme sesleri yaklayor, ahap merdiven gmbrdyor. La
ma'nn tp tp aceleci yiiyn, ona yetimeye alan bir
adanun ar admlarndan netlikle ayrt ediyorum. Anahtarn ev
rilmesiyle birlikte, kap aralndan yatama i bir k vuruyor.
Ipek bonesi bir lambann nda parldayan kz kardeim, "Ya
va, uyuyor" diye fsldyor. Srtnda ressam sehpas tayan bir
adan1la birlikte ieri giriyor. Adam birka admda ba ucuma di
kiliyor ve pervaszca gzlerimin iine bakyor. Cevap olarak ben
de delici bakmla ona bakyorum . Pes edip baka tarafa dn
yor.
Yabanc, "Uyumuyormu ki" diye atlp, parmayla beni gs
teriyor. "Aabeyiniz bana dik dik bakt. Korkun . Sahiden beni ta
nm olabilir mi'?"
Lama yastmn zerine tuttuu lambayla beni kr ediyor. "Si. zi neden tanmayacakm ki?" diye karlk veriyor. "lmedi ya.
Bazen, onunla yalnz kaldm zamanlar salkl gnlerindeki gibi
konutuu bile oluyor. Bir dahi hastalkta bile dahi olarak kalr.
Allm llere vurulam.<ra. Onun daha yimilerinin ortasnday
ken niversite profesrlne atandn biliyor muydunuz? Bil
miyor muydunuz'? Richard Wagner gibi bir adam, o zamanlar on
da byk bir gelecek grmt. Ben bunu keneli kulaklarmla
duydum. Zaten sonunda da yle oldu. una bir bakn, Olde. Hat
larndaki soyluluk hasta halinde bHe kaybolmuyor. ey gibi, akl

15

ma daha uygun bir ifade gelmiyor, neredeyse insanst gibi bir


hali yok mu?"
O budalaca konumas srasnda ne yazk ki Lama benim k
k ieyi buluyor ve el abukluuyla ekmeceye atp ortadan
kaldrveriyor. Hayal krklndan kalp atlarm hzlanyor, ama
k uykusuna yatm bir srngen gibi hareketsiz kalyorum. "y
le deil mi" diyor ve sesi ana bir heyecanla atal atal kyor,
"Fritzciimden bugn hayat fkryor."
Yabanc duraksyor. "Daha fazla k iyi olurdu" diye cevap ve
riyor ve bir aybal\ gibi burnundan hava kartyor.
Lama, "Hemen dnerim" diye seslenerek dar kyor, bu ara
da adan1 evik el hareketleriyle bam dzeltiyor. Biraz sola ei
yor, sonra enemi geri itiyor, sanki ben tahta bir kuklaym. Dile
rimi gcrdatyorum. Eskiden olsa boardm onu.
Elisabeth mumlar ve gaz lambalaryla kabrime bir donanma
atei tayan hizmetkarlaryla birlikte geri geldi. "Onu gzelleti
receim" diyor ve byklarm kemik bir tarakla taryor. Sonra b
yk ularm buruyor, sam pomatla arkaya doru taryor. "Gr
dn m bak, canm Fritzciim benim" diyor ve bam okuyor.
"imdi artk gzelsin, imdi resmin yaplacak. Bay Olde Leip
zig'den zellikle kalkp buraya geldi. Bay Olde'ye elini ver."
Bunu yapmay hi dnmyorum. Bay Olde benim l elimi
skyor. "Memnun oldum" diyor aptal adam. Kz kardeimin ona
deer vermesine hi amamal.
"Fritz, duyuyor musun?" diye yeniden balyor ve tabuttaki bir
cesetrniirn gibi pannaklarm dzeltiyor, "bugn byk bir gn.
rencilerinle arkadalarn arivi ziyaret edecekler. Yeni kitabn
kutlamak iin dnyann drt bir yanndan geliyorlar. Belgelerin
deki karkl hatrladn m, hani u ezeli dank notlarn? Ben
onlarn hepsini zdm ve dzenledim. Bylece senin felsefi
eserlei gerek anlamda tamamlanm oldu. Byle bir admn
atlmas g<::rekliydi Fritz, buna inan. Ben, senin kk kz karde
in, senin iin bunu yapabildiimden

?olay ne kadar mutluyum.

Ama dier almalarn da yeniden yaymlanaca . r,arkndasn,


deil mi, gece gndz bunun iin alyonz. Avupa'nn en asil

16

ruhlan bunu istiyor. Adnn bugn nasl da l l parladn bir


bilseydin." Bir ocuk gibi el rpyor ve asabi hareketlerle gene
beni okuyor. Ben ona bir kere, sadece bir kerecik sarldm. V
cudu tahtadan gibiydi.
Yabanc adam masaya geiyor, antasndan bir yn ey kar
tyor, sehpay kuruyor ve burnundan hzl hzl nefes alp veriyor.
Kstah bir tavrla, "Aabeyinizin arkada var m?" diye soruyor.
"Elbette var" diye cevap veriyor Lama, "sadece nemli kiiler.
Roma'da ve Paris'te ona gsterilen sayg, Sen-Petersburg ya da
Kopenhag'dakinden hi de az deil. Bizim sanat konyucumuz
yksek soylu snftan, aslnda svire' den geliyor, ad sizin iin bir
ey ifade ediyorsa, Meta von Salis. Srf aabeyime ve onun soylu
insanlna olan hayranlndan villasn bize tahsis etti. Ba
sel'den byk ilahiyat Profesr Franz Overbeck ile refikas
da'y bekliyonz, stinsan meselesiyle ilgisi olmasa da, bandan
beri hep bizimle olmutur."
Lan1a gene yanma gelmi ve sevinten kolumu drtklyor.
"Bir dnsene Fritzciirn, ruh hekimi Wille de geliyor. Bunca yl
dan sonra seni tekrar grmek iin sabrszlanyor. Ve bir zamanlar
ona tlediin gibi, kendine hep Peter Gast diyen sadk maest
ron Heinrich Kselitz. ocukaz kuziniyle evlendi, ilk ocuunu
beklediinden, ne yazk ki kars gelemiyor. Bebee senin adn ve
recekler, Friedrich Wilhelm, ne tatl deil mi?"
Ressam kum kum ksryor. Bu gevezelikler onu ne ilgilen
<lirsin, bir sipari alm, onu bitinnek istiyor. Kalemlerini yontup
sivriltiyor, lambalan itiyor, tekrar enemi dzeltip kafam dnd
riiyor. "Oldu" diyor ve adamakll ksryor. Hali tavr bir balta-.
cdan farksz, ama benim kz kardeim bunun farknda deil. Da
ha ocukken bile ne grmek isterse onu grrd o.
Daha bitinnemi. Ciddi bir yz ifadesiyle, "Doktor Mbius'u"
diyor, "herhalde iitmisinizdir. Hemcinslerim iin pek o kadar
ho sonular olmasa da, kadn sorunlar zerine ok sayda kita
b yaymland. Ama imdi kendini tamamen Nietzsche'ye verdi ve
zellikle hastaln dikkate alarak biyografisini yazyor."
Ressan1 ilgileniyor. Sanki nezaketen, "Aabeyinizin nesi var ki?"

17

_yor. Bu arada btn tekiler gibi o da beni meraknn te


.sna yatrmak iin yanp tutuuyor.

bir bilseler, sevgili. Olde" diye karlk veriyor Lama, an

laml ban sallayarak. "Uzmanlar tartyor. Kimisi onu,


rk bilimsel adn aklmda tutamadm esrarengiz bir
on hastalnn kurban olarak gryor. Ben bu sav d
tna buluyorum. Kimisi de kabahati omm ar alma
lyor. Aabeyiniz, diyorlar, ok fazla almak yznden
i. Olabilir, hakl yanlar var. Ama bu onun Torino'daki ani

aklamaya yetmiyor. nk yldrm arpar gibi bin


"ine, ben bunu kald odann sahibinin azndan bizzat
O halde Zerdt'n yaratcsn yataa dren nedir?
e syleyeceim, zaten bir sr deil: Fritz kendini uyku ila

hvetti. Olan buydu. Dnceleri, bilmelisiniz ki, onu sa


Kadar uyutmuyordu. Ne de olsa, Avnpa'nn, belki de b
sanln geleceinin karar verildii dncelerdi bunlar.
:luk iinde klora! tozu alyordu, hem de gitgide daha yk
ide daha tahrip edici dozlarda. O soylu beyni, nasl ifade
!emiyorum, ruhunu teslim edip de, o muazzam yaratc
>ir son verene kadar. Aslnda yas tutup susmaktan baka
.
. Burada nasl soylu bir ruh mahvoldu, insann Shakes
haykraca geliyor."
m konumay sineye ekiyor, ama ancak yarm kulak

"Artk balayabilir miyim?"


eth buruuk ilek dudaklarnn en irin tebessmyle,
" diye cevap veriyor. "Bu arada ben de bir ricada bulun
karn sizin usta ellerinizden kma bir taslak gsterebil
: isterim. Ona hangi balarn eileceini bir dnsenize:
sun uz, olabilecek mi?"
mr

yumuak rltsna ve at oluklarndan gelen gurul

n derece naho, yeni bir grlt daha karyor. Bir kur1

kaba bir kadn stnde sinirli sinirli dolayor, oraya

Liti.inyor, hrsla czrdyor. Lama resmimin yaplmasna


iyor, uzun zamandan beri biliyorum bunu. Daha nce de
boyalar iinde lmszletirdi, bir alay fotoraf o pis

18

kokulu flalaryla bana nian aldlar, heykelciler bamn kil ve


sert tatan kalbn .karttlar. Herhalde hepsini satyor. Onun g
znde aabeyi iin hibir fiyat yksek deil.
Lama Olde'nin srtna eiliyor, kelimenin tam anlamyla kula
nn iine flyor nefesini. "Neredeyse en nemlisini unutuyor
dum" diye tekrar balyor. "Bu akam Belikal mimarmz Henry
van de Velde de geliyor, ad di.nya apnda nldr. Daha ok ye
ni, belki dikkatinizi elmtir, arivimizi art nouveau tarznda,
sarmaklar ve sannal izgiler halinde yaylan bezemelerle ssledi. Bu arada, mobilya demesinin rengi benim fikrimdir."
Olde kalemini czrdatarak cevap veriyor. Tabii ben kprdama
dan duruyorum, Larna'mn beni zorlad eye katlanyorum. Eli,
Eli, lama asabtani . Onun gl iradesine kar kmann bir anla
m yok. Gney Amerika'da Germen yerlemesini karaya oturttuk
tan sonra, imdi de geimini hatra satlar ve benim kitaplar
mn yaymlanmasndan karyor. stelik benim tek bir szm
bile anlamamtr. Genken, onun bana yemek yapmasna ve va
zolanma iekler yerletirmesine izin verirdim, anla onu dn
celerimin iine sokmamtm. te yan<fa.n, bu durumun ona pek
de zarar dokunmam gibi grnyor. O salak kocas balta gir. memi om,.:..nda rr, aabeyi camdan kafesinde yatarken, o
serpilip alyor. Felsefemi sarholua dntren umut dolu
genler ona kur yapyor. Kim bilebilir, sakn onlar ana dr
mek iin beni yem ola'lk kullanyor olmasn? Onlar hac iin Zer
dt'e geliyorlar ve karlarnda aka susam bir Lama buluyor
lar. Lama'nm gzleri, irenerek gryorum bunu, kurumu erkek
dknlnden alanak akmak olup tutuuyor. Zerdt, kz. m bir diinin dlerine girmektense, bir caninin eline dmeyi
tercih ederdim, der.
Ama ben onun iin bir srpriz hazrladm. Bu akgz sivrisi
nek akll , ama aabeyi ondan belki de bir nebzecik daha akll.
Belki hasta dahiyi oynamak onu skmaya balamtr.

u zavall ressam bozuntusu orada oturuyor ve beni grmeden


gzlerini bana dilani. Delice bir hrsla iziyor, karalyor, siliyor,
katlar buruturup yere atyor. Dudaklann yalyor ve terlemeye

19

balyor. lkide birde alnn bir mendille siliyor ve bir yandan da of


layp pufluyor. Suratmn terden nasl parladn grmyor mu?
Mektep grm bir kei oban diyebileceim bu tatsz ahsla
yaknlk kurmak bana zor gelmiyor. Ruhsal hijyen nedeniyle kz
kardeim ve sma.k seyirciler iin pamam kprdatmak iste
memitim. Bir kez bile gz krpmadm onlara. Ama imdi uyan
dm ve kendi irademe, o mezar paralaycya itaat edeceim. Re

sim yapan kei oban, dikkat!


Bam yana dyor. Ressam iinden, aaa, diyor ve dilerinin
arasndan slk alyor. Beni dzeltmek iin yatama yaklat bi
le. Kafa sallayarak sehpasna geri dnyor, karakalemini kullan
maya balyor ve tek gzn ksarak br gzn bana dikiyor.
Ama tuhaf y, az nce saa yatan kafam tekrar teki yana dt.
Hdk herif kfr basyor, havaya frlyor. Bir yere tkrmesi ek
sikti. "Sen benimle dalga geiyorsun, ihtiyar" diye zerime doru
kkryor. Oysa kendisi benden yal.
Bakn yakalyorum. Bana ihtiyac olduundan, bu defa bak
na hakim oluyor. Ancak ben sakin durursam resmimi yapabilir,
neyse bunu anlad. Riyakar bir nezaketle, "Sevgili bay profesr"
diye balyor, "banz azck sola doru oynatma iyiliinde bulu
nursanz, ben de izme ye dvam edebilirim. Kz kardeiniz he
men bu akam istiyor da ...

"

Duruyor, gzlerim hfila gzlerinde, kelimenin tam anlamyla


gzlerine yaptm kaldm. Hatta ona glmsyorum. Meraklanp
kalkyor ve yakma geliyor. Ona glmsediime inanamyor. Be
nim oyuncam, orada az ak dikiliyor. Frtnal hava beni zin
deletirmi olmal, imekler bir elektrik etkisi yaratmaz m? im
di glmseyiime cevap geliyor. Baka trl yapamaz. Ona iyi ol
d1Jum yanlsamasn armaan ediyorum ve o keyiflenip samitni
bir ekilde yatamn kenarna oturuyor, farknda olmadan kendi
liinden, daha nce Lama'nn yapt gibi sal okuyor.
"Ltfen balayn" diye geveliyor ve her kelimenin ardndan
duraksyor. "Bilemezdim ki sizin ...

"

efkatle elinin stne koyduum elimden manyetik bir scak


lk yayyor. qzleri byyp, azndan grltl bir ekilde nefes

20

almaya balarken, bakn komodinin zerine doru ekiyorum.


Bir isteim olduunu hemen anladndan, bana yardm etmek
iin hi beklemiyor. Baklar odann iinde drt dnyor, ta ki
parmam ona yeri gsterene kadar. Alttaki ekmece. Gvensiz
ce ksryor, burnundan hava soluyor. ekmeceden bir ey
kartmasn isteyip istemediimi soruyor, evet anlamnda kafam
sallyorum. ekmeceyi bir ekite anca, benim kk ie ona
doru yuvarlanyor.
"Yorgunum." Tek bir szck, haftalardan beri ilk szck dk
lyor dudaklarmdan. "Yorgun" diyorum.
Aybal rahatlam gibi ve istediimi yapm olmaktan dolay
son derece gururlu, "Anlyorum" diyor. "Biraz istiralat etmek is
tiyorsunuz ve uyku ilacnz m arzu ediyorsunuz, sevgili bay pro
fesr?" A celeyle ienin mantarn ayor. Hrnetkar bir ifadey
le, ilac kaa damlatmasn isteyip istemediimi soruyor.
Bam sallyorum ve kapya ksack bir bak atyorum. Beni
nasl da abuk anlyor, nasl da abucak frlayp gidiyor, kolay
renen Bay Olde. Dar karken sessizce bir ba iareti yapyor.
"Yorgunum" diyorum nc kez. Yorgun ve neredeyse hede
fine ulam.
Artk kabrimde beni rahatsz eden kalmad. Tek varlm olan o
kk ie orada duruyor. Geri kalan her ey Lanrn'ya ait, olsun,
umurumda deil. Kk ie azna kadar dolu. Metz'deki katli
amdan beri bu damlalardan doan mucizeyi biliyorum ve lmn
o ho n tadn zlyorum. Beni lkeme geri getiren hastane tre
ninin yuvarlanan tekerleklerinin gmbrtsnde bana teselli ver
miti. Bazen hfila sava alannda lenlerin hrltlarn iitiyorum,
oysa hrltlar hafifledi ve pek yaknda kesin olarak susacak.
imdi elimden, ieye uzanmasn rica ediyorum. taat ediyor.
Bu bombeli trnakl, mum gibi, morarm mumya bana acyor. Yo
lu bildiinden, gzlerimi amama artk gerek yok. Serin cam clu
daklanma deiyor. Azma burnuma keskin bir koku doluyor. Zi
firi gkyz mor bir imekle sarslyor, bende mi, benim dm
da m, bilemiyornm. Hibir gk grltsnn takip etmedii bir
imek Dilim sv billurdan tadyor, daha ok istiyor, ltfen, k-

21

k bir yudum. Grtlamdan parldayarak akan bfr sznt. Yastk


larn zerine devriliyorum, derine, daha derine. Kk ie bo
lyor, uyuan elimden kayyor ve yere dp paralanyor.
Artk yamur yamyor, sessizlik geri geldi. Arlarn dar oda
s alp beni serbest brakyor. Usuz bucaksz, n ad
u zaklarda szlyorum, saylamayacak kadar ok yldzn orta
snda, tpk onlar gibi kendi sonsuz yrungemde yava yava d
nerek szlyorum.
Sevin, altn sevin, gel artk diyorum. imde bir ey glmse
meye balyor ve yldzlar yanp snerek karlk veriyorlar. Gk
yzndeki klarn yansd camdan bir denizde szlyorum.
Etrafnda yldzlarn dans ettii bir kaykta tatl tatl sallanyorum.
Sevin, altn sevin, gel, sen lmn habercisi, en gizli, en tat
l ilk tad. Son ri.iyam balad ve ruhum buna glmsyor.
Gms, hafif bir balk imdi kaym, aklara doru szl
yor .

1
Gnn birinde
beni azizlik mertebesine
kartmalarndan fena halde korkuyorum.
Ben aziz falan olmak istemiyorum,
soytar olaym daha iyi.
Belki de bir soytarym. Ve gene de...
dorular kyor azmdan.

Friedrich Nietzsche

Sesler.
Sesler mi duyuyordu?
nlayan ses uzaktan gelen bir mzik miydi, yoksa insanlar
onunla m konuuyordu?
Hayr, kuleler uyandrd onu. Israrla alan an sesleri Sinyor Lu
igi'yi ryasndan kopard ve keyfini kard. lkence dolu uykusuz
gecenin ardndan zerine ken tatl sabah uykusu onu yldzl bir
gkyznn durgun sulara vurduu uzak denizlere gtrmt.
Grnmeyen krekilerin ektii kayg artk alt st olmayan
parlak bir evrenin ortasnda salnmaktayd. Etrafrida dnp du
ran dnyalardan gelen zlem dolu bir mzik duyduuna inanm- .
ken, ak duran balkon kapsndan ieri dolan an sesleriyle hayal
leri tpk bir sis perdesi gibi yrtld. Sinyor Luigi bu rahatsz edici
mzikten nefret ediyordu. "Hassas kulaklar iin bir hakaret" diye
syleniyordu yksek sesle, "stelik de kum grlt."
Pencereden baktnda onu bir srpriz bekliyordu: kar yam
t ve Torino'nun zeri yumuak beyaz bir rtyle kaplanmt. Ne
ho, diye dnd. Aada, ok katl evler ile manr saraylarn
arasnda ])i(l.zza yani nwydan uzanyordu. zerinde karnca sr
lerinin dola-t bembeyaz bir masa rtsn andryordu. e
lenkler tayan ya da matem eritli bayraklar havaya kaldrp sal-

24

!ayan siyah giyimli adamlardan bir cenaze alay meydanda kirli


izler brakarak ilerliyordu. Ve Sinyor Luigi'nin balkonundan gre
bildii kadanyla hepsi de ayn hedefe doru yryordu.
"Biraz acele etmelisin Luigi" diye yreklendirdi kendini, bir
yandan da ban sallyordu. Ad houna gidiyordu. Asl adndaki
tmsz yabanc nsz sesleri kartamadklarndan, ev sahibi

nin iki kz takmlard ona bu ad. Buna karlk, babalar Sinyor.


Fino ona

professore diye

hitap etmeyi tercih ediyordu.

Sahiden de ok ge kalmt. Klora! tozu gerek etkisini ancak

sabaha kar gsenni ve onu yle derin bir uykuya srklemi


ti ki, uyandnda o gnk btn plan lan a klndan uup gitmiti.
Kulelffden gelen iddetli \'an sesleri tnp:,rlannasna yardm etti:
cenaze vard, aa.al bir trenle t... ._ ;k lir cenaze alay ha-.
.

zrlanmaktayd,

1888 yl iindek

l .. ;;:.,; onemli vaka daha. O

yl iki Alman kayseri ebedi istiral:rt.gahlanna kavumu, Sinyor


Luigi'nin balkonundan hayran baklarla seyredebildii o ge

ykselen, dahice sivriltilmi kulenin yaratcs esiz mimar Alcs


sandro Antonelli halknn omuzlannda kabrine tanmt. Luigi
manr bir ifadeyle, "Ama ben de" dedi, ;'ben de krk drdnc

yam gmm bulunuyorum. yiydi, donsu."

Bu defa da, ehirden vadesi dolup ebe d i istinhatgahna davet


edilen nemli bir ahsiyet sz konusuydu. Ama, dedi iinden Sin

yor Luigi, gzlerini muzipe yuvarlayarak, bunun nne tanrlar


dur durak bilmeyen skc bir angrt yerletirmi. Mteveffann
adn biliyordu, nk ne de olsa gittii kahvehanede gazeteler
vard: Prens Eugenio Emanuele Giuseppe di Carign a no , byle bir
isme bir krallk. Sinyor Luigi, byk altndan glerek, o kuyucula
nna kar ksmen kendini tantmak, ksmense gizlemek amacyla
kulland bir sr ad hatrlamt. zgr ruh olarak Prens z
giirku, gezgin ve ayn zamanda, ne incelik, Gezginin Glgf:'si ola

rak ortaya km, Zerdt'n p eygamber harmanisini kuau


ve c retkarca bir imayla kendini Deccal olarak tantmt. imdi
lerde ise mektuplarn kl Dionisos, ki.l en u kartlk kadar, en
umulmadk yaknl da keyfini kamak iin anmha G<rilen

olarak imzalyordu.

25

Buna karlk vaftiz edildii ad baka bir dnyaya aitti. Ky pa


paz olan bahas, bu ad ona bir kraln erefine semiti, ki bu
kral doum gnn Friedrich Wilhelrn Nietzsche'nin doduu
gnle ayn gn kutluyordu. Ama imdi, diye dnd, karmda
grlnen\ ihtiamda bir tren var. renci fiyatna kiralad
tavan arasndaki odasnda, eimli tavan ile ncil'den konularn
ta5Vir edHdii yalboya rprodksiyonlanyla zerindeki

muh

teem cenaze haleti nhiyesini mahvetme tehdidi tayan bir du


var arasnda hafife skm t)ir halde, omzunu iyice drerek
duruyor ve bir adn atsn m atmasn m diye dnp dunyor
du. Yataa girdii kyafetler hala zerindeydi, annesinin Naum
burg'dan yollad uzun yn idonu ve diz alt oraplar. Ylba
yakla.-yordu ve odaya bir soba koymay akl etmemilerdi.
Kaskat olmu ellerini ovutunrken, Sinyor Luigi'nin aklna,
imdi etraf keskin kokulu iekler ve baltal muhafz erleriyle
evrili olarak, .tahnit edilmi bir halde ak tabutunda yatan ve
halihazrdaki dunrnu yznden kaderin bir azizlik ederek ona
hayatnn en byk gsterisini karttrd mteveffa prens gel
di. Kendi kendine yksek sesle, "Benim t<un tersime" dedi, "hem
bundan marazi bir zevk almadm sylersem yalan olur." He
men ardndan, abartl bir duygusallkla, "Karamayacam ve
koulsuz sayg duyduum eyler de vardr benim" diye ekledi.
"Anavatanna donanma amirali olarak hizmet eden bu prensin yi
itlii, Savoia hane<lannn bir evlad olarak Prens Eugen'le akra
balndan dolay zaten kukuya yer brakmyor."
Parmaklan sinirli hareketlerle byklarnn ularn yoklarken,
.
kalarn atm bunlar dnyordu. Ne yazk ki, dedi sonra,
zevkimin iine edildi. Birbirimize herkesin kestirebileceinden
daha yakndk biz ve ben onunla bilmeden tanmtm. nk o
tam kardaki Palazzo Carignano'da ot.unyordu ve herhalde tp
k benim gibi, ama meydann teki tarafmdan Carla Alberto'nn
bronzdan atl heykeline bakyordu ve henden farkl olarak, Carlo
Alberto'yla akrabayd. Neyse ki, hu fakllk ancak iyice baknca
ortaya <;kyordu. Ben de kral ;:.ilesine mensubum, hu yzden bu
gn amiralin akrabas olarak, hem de deyim yerindeyse tebdili k-

26

yafetle o mamum cenaze saflarnda onlarla birlikte yryece


im. Kk bir aka ite.
Nietzsche kendini dncelerinin artc akna brakp hi
klprdamadan ylece durduundan, meye balad. Aslnda oda
kn oturulamayacak durumda, diye dnyordu. Bundan byle
Palazzo Carignano'ya tanacam, imdi orada birka oda boal
mtr herhalde. "Cenazelerin" dedi, "insann aklna byle komik
dnceler getirmesi ne tuhaf." ne yatak rtsn omuzlarna
sard ve tahta bir sandalyeye kti. Almanya'dan zel olarak ge
tirttii mucizevi natron kmr sobas imdi ok iine yarard.
Ama u anda aada Fino'larda duruyordu. Kendini hie sayan
bir cmertlik hevesine kaplp o deerli eyi bir uval yaktyla bir
likte ev sahibine hibe etmiti. yi insanlar rahat etsinler, diye ken
dini aldatrken, o ruhun buzullarna g etmiti.
imdiyse, bunun acele verilmi bir karar olduu ortaya km
t. te yandan, garantili dumansz sobadan kurtulurken art d
ncelerden de yoksun olmadn hatrlad. Yetkililer cephesin
den, patentli cehennem makinesinin patlayabileceine dair uya
rlar gelmiti. Alrnanya'da oktan yasaklanmt bile. Havaya u
makmsa, azck titremek daha iyi, diye dnd ve bir an iin
kendini huzurlu hissederken, surat bir amar yemi gibi karard.
Soba patlayacak olursa, o da unlarla birlikte havaya umayacak
myd? Hemen st katlarnda kalyordu onlarn, bitmek tken
mek bilmeyen gevezeliklerini, akan suyun sesini, kzlarnn, kula
na tamamen kendine has bir ikence gibi gelen piyano alma
larn duyuyordu. Ne

zamandan

b('ri onlara ait deil miydi, lm

de ve yaamda? Bu dnce onu neelendirdi. "Ben, btn bin


yllarn ilk insan olan ben. Fino ailesine katlmtm" dedi ve ken
dini tutamayarak kahkahalarla gld. "O tanrsal bakalam ma
haretimin yeni bir kant daha."
Al boazn yakarcasUla artyor. Bir gn nce leyin Cafe
Florio'da yemek yemiti, herhalde bir hamur ii, bu arada her za
manki gibi kendi peetC'sini

ve

gm ay kan da yanna al

may ihmal etmemiti. Yoksa bu daha nceki gn myd 9 O za


mandan beridir leziz griss-ini. Torinesi'ye, yani inerken, sanki

27

kaln bir kar tabakas zerinde yryormu gibi sesi kulaklara


dolan Torino usul ince ubuklara pek bir dkn olmutu. e
rez niyetine yenen bu ubuklar insan uzun sre tok tutmuyordu,
bunu biliyordu. zerine, gene ehrin bir spesiyalitesi olan Torino
vemmtunu boca edince daha houna gidiyordu.
Kendine bir kadeh vermut koydu, yannda da kuru pasta ke
mirmeye balad ve kadehini tekrar doldurdu. Alkol onun iin en
iyi ilat. Kitap rafnda teki ila ieleriyle ayn srada daima bir
ka ie bulundururdu. Klora! tozuyla birlikte, savata canyla ve
yalnzlkla bouurken ona ok :yardm dokunan o kk kristal
ienin de orada olduunu bilirdi. ou zaman yirmi damla yeter
di, etkisini ok abuk gsterirdi ve gn boyunca dnya ona _ay
dnlk ehresiyle giinrd.
nce bir tabaka halinde buz tutmu lavaboya gitti, plak olan
belden yukarsn ykad ve aynann karsnda bynn sarkan
ularn kesti. Yanaklanndaki kllan usturayla tra etti, arkasn
dan da tepeden laubali bir ekilde o dnen alnna den kk
sa peremini kesti. Sadece bir utu, ama onu rahatsz ediyordu
ve kesilmeliydi.
an sesleri kesilmi, havada biraz o mmlt halindeki ilahi ses
leri ve dank halde bir uultu asl kalmt. Nietzsche tekrar
kalkmt ve hfila i amarlaryla ve ne yapacan bilmeden oda
nn ortasnda titreyerek dikilip duruyordu. Elbise dolab akt,
ama seenekleri pek zayft. Haftalardr stn ban ihmal et
mi, scakta ve toz toprakta ehrin bir ucundan br ucuna gider
ken hep ayn pantolonu, hep ayn ceketi giymiti. Kyafetlerini fr
alamaya ve urasnda burasnda sallanan bir dm'.eyi dikmeye
bo vermiti. Ne yazk ki, aslnda bunu artk yakn gremeyii y
znden yapamyordu, aynca Sinyora Fino'dan byle bir hizmet i
ca etmeye de gunn izin venniyordu. Geenlerde Naumburg'dan
ald klk ceketi dzeltmesi iin terziye gtrdnde, terzinin,
Almanya'da bylesine kt dikilen kyafetler giyildiinden haberi
olmad eklindeki hakaret unsuru tayan laflarn iitmek zo
runda kalmt. Byle kt terzi olur muymu!
izmeleriyle de sknts vitrd. Peneleri gitmiti ve ilkbahar-

28

dan beri onlardan ba.-ka izmesi olmadndan, kunduracya da


gtremezdi. Aynca, zaman da yoktu, en byk eserini tarnanla
malyd, felsefesinin tapnan, teki kitaplarnn ancak giri b
lmn oluti.rduu G Jst.erri'ni. Dnceleri en ok Tori
no'nun kemerleri altnda yrrken aklna den her eyi kz kar
deinin temin C'ttii not defterlerinden birine kurunkalemle ann
da aktarrken byk bir zenginlikle fkryordu. Bylece gn bo
yu dola.-p dunyor, ayrca ba.'?ka hibir eyle ilgilenmiyordu ve so
nunda grnnn bir serseriden fark kalmamt. Neyse ki e
hirde onu tanyan tek kul yoktu, Fino'larsa o kendilerine has soy
llukla onun p her daim bohemvari d grnn gm1ezden
geliyorlard.
Bir tek o yakas krkl ve ii lacivert ipek astarl paltosu hala
idare ederdi. Onu sadece caje"lere ya da trattoria'lara gittiinde
giyiyordu ve bylece gvenilir bir izlenim brakyordu. Elbise do
labnn karsnda sessizce kendini incelemeye dalmken, son
derece k, diye dnd, oysa o gsterili para duruma pek de
uygun dmyordu. Acelesi olduundan, gene de onu giydi; ba.-
ka paltosu yoktu, mendilini azck tkiikleyerek izmelerini
parlatt, altn erevelisi ok daha gzel olmasna ramen, kya
madndan kaln caml gm ereveli gzln takt ve do
lap kapandaki aynada kendini seyretti.
enlik balamadan nce son bir ey daha. Kristal ila iesin
den madeni bir ka.-a her zamanki n1iktarda ila damlatt ve ba
n son derece keyifli bir hareketle geriye atarak yuttu. "Dnya
aydnland ve btn gkyz seviniyor" dedi kendi kendine derin
bir memnuniyetle ve gld. "Yalnz, bunu hi kimsenin fark etme
mesi yazk."
Merdivenlerden a.-a inerken, Fino'lann dairesinin kaps aild
ve ev sahibinin keli griind. Dudaklarnn ucunda her zaman ne
eli bir sz bulunan bu gazete bayii ve insan dostunu, kiracsn gr
mesiyle birlikte daima mC'rakl bir tela.'? alr, onun azndan bilin
meye deer ne' varsa koparmadan da ii rahat etmezdi. Profesii
fark eder etmez elindeki gazete tonanm havada yle bir sallayp
yle yksek sesle adn haykrd ki, dne dne a.'?a inen merdiven

29.

boluu bu sesle n n nlad.

"Carissimo professore"

diye yal

takland ardndan, "Bu kar ve buzda erkenden nereye byle?"


Muhatab, numaradan bir nefes nefese kalmlk edasyla ya
nndan telala geti. Omzunun zerinden
bir yandan da

"Scusi"2 diye bard,


dkme demir parmakla tutunarak dikkatle aar

iniyordu. "Acelem var, grdnz gibi, ok telalym."


"ok mu telalsnz, professore '?" diye seslendi Fino, hi inan
mam gibi.

Nietzsche'nin sesi derinlerden nlad: "Gerekten, yoksa ken

di cenaze trenimi karacam."


Eldivenlerini takarak, ta deli, gaz lambasyla ancak nn
grecek kadar aydnlatlm kemerli bir geitten dar kt. Tit
reyen burun kanatlaryla ge doru bakt, sonra gzlerini mey
dana doru evirdi ve kollarn arkada kavuturarak yryne
balad. Elindeki Baedeker rehberiyle, sokak alar konusunda.
sistemli bir alkanlk edindiinden, ehri uzun zamandan beri ta
nyordu. ay nce geldiinden beri her gn bir kilometre uzun
luundaki kemeraltnda belli bir blm gezerek, maazalarn ve
k kahvehanelerin nnden geiyor, gzlerini saraylarn bol s
tunlu n cephelerinde gezdiriyor ya da kiliselerin kf kokulu se
rinliinde dinleniyordu. ehriyeli yemeklerle ve minestrone'y1e3
yayor, arada kk bir fincan kahveyle; bir meyve erbetiyle ya
da kendisini yanndan geip giden kupalarn iindeki yksek ta
bakann lksne yakn hissettiren o sevdii purolarndan biriyle
kendine ziyafet ekiyordu. Pantolon cebinde dank bir halde
madeni liretler ve buruuk kat paralar tayordu1 daima yanna
ald eski mein antann iinde msveddelerinin ve okunmu
gazetelerin yan sra peete, gm kak ve basit bir su barda
da bulunuyordu. Her ke banda emelerden ve borulardan
grl grl akan Torino suyu tam da Alman profesrn damak
tadna greydi ve bu sudan kana kana iiyordu. Bu arada bu su-

1. it. "Sevgili Profesr." (.n.)


2. t. "Affedersiniz." (.n.)
3. ine pirin ya da hamur paralar e zel bir peyn i r
ze

orbas. (.n.)

konulan hiltanlzra
zgu. seb..

30

yun, solgun san ufuklarda bir serap gibi beliren karl donklary
la sra sra yollara bakan u Alpler'den getirtilerek, eski Roma su
kemerleriyle buralara kadar tandn hayal etmek onu heyeca
na bouyordu. Ama byle yksek dalarn arasna gizlenmi, gl
lerden yana zengin bir yksek yaylada bir baka konutu daha var

d onun, kartal yuvas Sils-Maria. Gms uzaklklardan marur


Torino'yu selamlyor, Sinyor Luigi de yal gzlerle bu selama
karlk veriyordu.
"Ne kadar vakur ama bir o kadar da neeli bir ehir" diye m
rldanarak yryor ve "Kuzeyde onunla kyaslanabilecek hibir
yer yok. Krallk saraynn aristokrat zevki insan tipleri gibi mima
riye de damga5n vurnu ve her eyde yce bir rehavetin nabz
atyor. Ayrca dahice bir ehir planlamasyla rahat bir ulam ola
na salanm Insan yazn glge veren, knsa yalardan ko
ruyan harika porl'i.co'lardan4 geerek dolayor, arada bir kendi
ni, demokrasi ann bir istisna olarak selamlanacak bir kazan
m olan otobslere brakyor ya da her ke banda yol yorgun
larna hizmet vermek iin bekleyen faytonlara biniyor, raylar s
tnde gcrdayarak ve kvlcmlar saarak modernliin yolunu
aan tramvaylardan ise hi konumayaln1. Torino ayaklar iin,
gzler iin ve btn insanlar iin bir cennet" diyerek hayranln
dile getiriyor, bu arada insan artan btn bu mkemmellikle
ri kutsarcasna elini havaya kaldnyordu.
Miyopluu yznden burnunun ucundaki caddeyi gremeyen
Nietzsche biraz soluklanmak iin bi_ r kap siperinde kald. Silin
dir apkasn bembeyaz eden kar paltosunun zerinde erimeye
balamt bile. Telala yanndan geen insanlara aldm1adan, du
yulabilecek bir sesle, "Mucize deil" dedi, "bu ehrin salm en
st noktasna kartmas bir mucize deil. Sindirim sistemim bir
yan tanrnnki gibi, geceleri akrdayarak piazza'dan geen atl
arabalara ramen derin bir uyku uyuyorum, u amatac sofu an
sesleri bile beni ancak, ben izin verdiimde yani kendimi yeni bir
gne hazr hissettiimde uyandryor." Elini alnna gtrerek, "n
san inanr myd" diye sordu kendi kendine, "ac ve yoksunluk
4. it. kap siperi, revak. (.n.)

31

dolu yllardan sonra burada, kuzeyin, buzun v e lmn tesinde


yaadma ? Ksaca sylemek ve isti snai olarak bir defalna
kendimden alnt yapmak gerekirse: iyinin ve ktnn tesinde. "
Yoluna devam etti, dk omzu ve tp tp admlayla Piaz
za Castello'dan geip katedrale doru yrd. Bazen duruyor, silindir apkasn vurarak silkeliyor ya da gzlerini ksarak olma
dk eyler aranyordu. Az sonra vard katedralin n bir arena
gibi doluydu, ama kalabaln arasndan geip nlere gelmesi zor
olmad. Sanki insanlar ona nezaketen yol veriyor gibiydi . u To
rinolular, dedi iinden, beni ho eylerle artyorlar. Ve ne yce
bir rastlant: katedralin basamaklarnn hemen nndeki ilk sra
ya geldii anda, bir orkestradan kulaklarnn duyduu en kederli,
ayn zananda en gln bir korno sesi ykselmez mi ! Alamakl
ezgiler karsnda dizginlenemeyecek bir glme krizine tutuldu
unu hissetti ve patlamanak iin eliyle azn rtt.
anlar ncekinden daha byk hir iddetle yeniden almaya
balad ve Monte dei Cappucini'de mevzilenen bir topu batarya
sndan atlp katedralin stunlu n cephesine arpan ve bomlu
lar orkestrasndan kan cenaze mziiyle birbirine kaan se
lam atla byk bir gmbrtyle yankland. Kulaklar sar
eden bu grltnn doruk noktasnda kilisenin ana kapsnda
sanki bir hayaletin belirmesi gibi, amiralin tabutu grnd.
Tabut bir an orada durdu, sonra nifom1al tayclarn uygun
adm yryleriyle merdivenlerden aa kayd 'e orada hazr
bekletilen, st siyah rtl, batan baa elenkl w' i litirilmi
ieklerle kapl bir top arabasna bindirildi. Nietzs
mteveffa
amirale dorudan yakn birinin ciddiyetiyle, gzleri
rdiince
bu aaal g steriyi inceliyor ve lkenin, daha ncele unda olsa
olsa hogrl bir glmseme uyandracak olan barok zevkiyle,
hem de ilk defa da deil, derin, hatta tutkulu bir beraberlik ii
de olduunu hissediyordu.
Ama onun asl ilgisini, naa kendilerine emanet edildii an, te
pelerindeki tyl siyah sorgularyla byk bir evkle ba salla
maya koylan kara yaz sekiz at ekti. Arkalanda, siyahlar i in
deki ailesi ve glgelikler altnda ilerleyen Bizans tarznda giyin

32

mi rahipler arasnda kederden i k i bklm olmu dul, cenazeyi


dura dura ekiyorlar. Sonra, baltal muhafzlar ve emsiye tutan
hizmetkarlar alayn n eliinde, ll bir ihtiam iindeki kral
lk saraynn temsilcileri ile yksek soylular grnyor, arkasn
dan yksek, orta karar ve en dk soylu snf geliyor, bunlarn
grtinnesiyle birli kte o traj ikomik flemeliler orkestras yeniden
gr alanna giriyor, ta ki her zamanki Torinolu halk kalabal
cenaze alaynn ardndan tpk srailoul lar'nn arkasndan kapa
nan sazl deniz gibi kapanp birbirine karncaya kadar.
Cenaze mziinin uzaklaan iniltisiyle iinde bir an uyand
nda, gzleri kapand. Ak bir mezar grd, annesi eli onun ba
nda, mezarn nnde dunyorclu, bu arada, siyah bantl bir fle
meliler orkestrasnn da ilerinde bul nduu, kederli bakl ya
banclardan oluan yzleri rtl bir alay onlarn arkasnda diki
liyordu. Annesi, " Babanza elveda deyin" diye fsldad ve o da k
k Elisabeth'le birlikte ne doru, dimdik derin ukurun kena
rna kadar ilerledi. Gzleri karard ve bilincin i kaybetti.
Bir yan sokakta yanklanan askeri komutlar onu kendine getirdi. Kalabalkla srklenen Nietzsche vcudunda ani bir hareket
lenme hissetti. Ne de olsa askerdeyken topu svarisiydi ve emir
lere itaat etmeye alknd. imdi terden srlsklam ve bir omzu
dk olduu halde, ene ilerde, kollar i ki yana yapk, sert
adnilarla ilerliyor. Onu byle yrrken grenler bir sava gazisi,
hatta belki de meslektalarnn sadakalaryla geinen eski bir
hassa eri olduuna hkrnedec eklerdi. Aslnda Naumburg'da ge
en askerlii, idi at Balduin onu eyerinden attnda kl ve
topuluk eitimiyle birli kte apansz sona ermiti. O zamandan
beri atlardan uzak durmu ve geri hizmet sayesinde hibir silaha
el srmemiti. Ama yreinde bir topu svarisi olarak kalm ve
dncelerinde onu gsnden yaralayan gece karas atma bal
kalmt.

Bir sonraki ke bana henz gelmiti ki, cenaze arabas tek


rar giind. Burun deliklerine kadar gm ilemeli matem r
tsne brndrlm sekiz at, Nietzsche'de karlkh gizlice
iareleen akll yaratklar izlenimini uyandrd. Sinirli sinirli ku-

33

laklarn oynatyorlar, ilgin hal ve gidi hakknda birbirlerini


uyarmak amacyla hafife ksryorlar, ya da kineyip ardndan
sessiz bir grti birlii iinde balarn sallyorlard. Bu arada,
sanki arkalarnda ne srtiklediklerini pekfila da biliyorlarm gi
bi, hi armadan tren admlaryla ilerliyorlard.
Dosta bir yz ifadesiyle, miferinde o siyah sorgularn ayn
sn tamas akas bir tesadf olmayan bir polis memuruna
yaklat, nal ve trombon seslerinin grtiltsn bastrabilmek
iin sesini ykselterek ona o harika hayvanlarn adn bilip bilme
diini sordu. Jandarma biraz eildi, dikkatini vererek dinledi ve
sonra siyah eldiveniyle, ilerlemekte olan atlan tek tek iaret ede
rek bir laf kalabal halinde bilgi verdi. Nietzsche kulan ne ka
dar zorlasa

da, emsiyelere yamur boanmaya baladndan ne

yazk ki onu anlayamyordu. Jandarma gerekten Orestes ve Pi


lades mi demiti, bu mmkn myd ? Sorusunu tekrarlamak is
tiyordu, ama Nietzsche atlara son bir defa daha bakm bakma
mt ki, sorgulu adam kalabaln arasnda kayboldu.
Cenaze alay imdi baka bir piazza'ya varm, profesriin
abartl selamlar gnderdii bir yn anttan gemi ve sanki ses
sizce szlemiler gibi atlarn deme talarn taze gbreyle ss
ledikleri Palazzo Madama'nn grkemli cephesi nnde durmu
tu. Burada da, diye dnd, bir oda bulabilirim, mmknse hiz
metkarlar, zel doktor ve arabacyla birlikte yerleebileceirn b
tn bir kat. Ay da unutmamal. Flavio'yu, lazanya ya da

buco5

osso

gibi en rafine tatlarla bile sindirim sistemini okamasn bi

len o dahi sanaty geenlerde bir trattoria'da kefetmiti. Ona


daha almamt, ama uygun bir palazzo bulunur bulmaz, onu
btn an ve erefiyle yeni grevinin bana aracakt.
Nietzsche emsiyesini evde unuttuundan, stunlarla bln
m st kat, mermer Yunan tanrlarnn slanan cenaze alayna te
peden bakp glmsedii bir korkulukla ssl olan saray hi en
gellenmeden btnyle seyredebilirdi. Yamurdan grmesini en
gelleyen gzlklerini oktan karp cebine soktuu iin tannlan
geri tam olarak gremiyordu, ama glmsediklerini hissediyor
5. it. ilikli kemiklerle piirilen dana incii yahnisi. (.n.)

34

ve onlara glmseyerek karlk veriyordu. Gzlerini kapayp, yl


dzl bir gecede bir kereliine kendisinin de yukardaki o Antika
harikalarnn arasnda durduunu ve meale tayan kalabalkla
rn ona sayglarn sunduunu hayal etti. Yamurdan slanan ya
naklarndan sevin gzyalar szlnieye balad. Daha geenler
de, Alman mparatorluu'nu ortak bir askeri harekatla demir cen
derenin iine smsk hapsetmek iin, hem de mmkn olduu ka
dar acil bir prensler meclisi toplamak istememi miydi ? Elbette
ve imdi bunun iin en uygun yeri de kefetmi bulunuyordu.
Sanki aralar.na kinn kartn hissetmi gibi ona ekingen
likle kark saygl baklar atan kalabaln arasna itilerek m
teveffa amirali selamlamak zere baka askeri birliklerin de ha
zr bulunduu Via Po ynnde ilerlemeye balad. Alay sancakla
r yarya indirilmiti, yeni komutlar nlyor ve saflarda dalga dal
ga hareketlenmelere yol ayordu. izmeler gcrdyor, tfekler
kaldrlp indiriliyor ve her ey Nietzsche'nin memnuniyetle sap
tad gibi, artc bir simetri iinde olup bitiyordu.
Akll atlarn ektii tabut geldi. Yamurda sadece onlarn nal
sesleri duyuluyordu ve flemeliler orkestras, i karartc bir e
liki olarak sesini kesip mola verdiinden meydanda derin bir
sessizlik hkm sryordu. Zaman durmutu. Sadece tabut hare
ket etmekteydi, Nietzsche aknlkla fark etmiti- bunu. Doru
mu gryordu ? Tpk denizin ortasndaki bir ada gibi elenklerin
iinden ykselen prltl siah sanduka, sanki iinde bir hayat
varm gibi ileri geri hareket ediyordu. Nietzsche gzlerlni krp
trd. Rya m gryordu yoksa uyank myd ? Sadece grnte
l olan amiraJin uyanp ierden kendi cenaze trenine katlma
s olmayacak bir ey miydi ? O halde bir an nce bir eyler yapl
malyd. Ama iin asl byle olamazd. Herhalde ceset mevzuata
tamamen uygun olarak ve mimar Antonelli'den de aa kalmak
szn l durumda, diye rahatlatt kendini, tabut herhangi bir giz
li yay dzeneinin etkisiyle denizdeki dalgalar gibi yavaa aa
yukar salnyordu. Amiral ebedi uykusunda beik gibi sallanyor
du, byle de olmalyd.
ncekinden de crlak seslerle nlad ortalk. Tiz, telala n

35

n ten madeni bir sesi, tok bir sesle gmbrdeyen dier anlar
orkestrasndan netlikle aynt edebiliyordu. Hi durmamacasna
yamur yamasna ramen silindir apkasn bandan kartt ve
daha iyi duymak iin bir sancak direine yasland. Ama o, sanki
ona nemli bir ey bildirecekmi gibi kulaklarn trmalayan o tek
an sesini tanyordu. Bir zamanlar kyde biri ldnde kilisenin
kulesinde alan o lm annn sesiyle, ta uzaklardan buraya ge
liyordu.

Papaz evindeki odasnn penceresinden sarktnda

onun bir o yana bir bu yana sallann grebiliyordu.


Yz acyla burutu. Eldivenini zntyle kulaklarna bastrd.
Bu ana artk tahamml edemeyecekti. Elisabeth'in elinden tut
mu, mezar ukurunun kenarnda duruyor ve sanki onu iine
elanek ister gibi ayaklarnn dibinde ufalanarak dalan uu
rumdan aa bakyordu. Daha sonra annesi anlatmt, kuleden
tek bir an sesi geldiinde, babas yava yava yere decekmi.
Ayn akam odada teyzelerinin, rahibin beyninin, o daha hayat
tayken iflas ettiini fsldadklarn duymutu, lm onun iin bir
kurtulumu. Ama baba gerekten lm myd ? Olu mear
ukuruna baktnda tabutun kapa kmldamam myd ?
Nietzsche alak bir sesle, "lm babann" diye mnldand,
"bir yl sonra nasl geri dndn hatrlyor musun ? an gece
yarsn yeni vurmutu ve ay gmi bir dilim halinde kilisenin
atsnn zerinde duruyordu. Pencereye gittin ve aadaki kili
se bahesine baktn. Birden yosun tutmu talar ve elenkler ara
snda bir ey kmldamt: babann mezar tmsei alm ve
iinden kefen giynli bir hortlak kmt. Beyaz glge sessizce
kiliseye doru szlm, bir an iin kilisenin kapsnda kaybolup
kolunun altnda beyaz bir bohayla geri dnmt. Bir gn son
ra kardein kk Joseph, sanclar iinde lmt. Ve lm an
gene glmt ve sen teyzenlerin Tann'nn sana kehanet yetene
i bahettiini fsldadklarn duymutun. nk o kesinlikle en
kk ocuunu yanma alrhaya gelen l rahipmi."
Yamur kesilince, rzgar ile bulutlarn arasnda meneke ma
visi kk bir boluk alm ve gne eiyen kar sularna vur
mutu. Kalabaln, ana kaps kara bir uurum gibi alm bir ki-

36

liseye doru ilerlediini honutsuzlukla fark etti. Bir cenaze ayi


ninin yaplaca anlalyordu, gnlk duman ierden cehenne
min nefesi gibi dar vuruyor, siren sesi gibi gelen ilahiler giren
leri sise bouyordu. Nietzsche kzarak, "Eski fare kapan" diye
sylendi ve insan selinden uza!<l aarak' meydann kar tarafna
geti. Tann'nn ldn bilmiyor muydu bunlar ?
Hayr, nereden bilecekler ki zaten ? Bu Vatikan zehirleyicileri
nin amatasna pabu brakyorlar. Bunlarn eski Tann 'nn lm
anlarn duyacak kula, rmlnn kokusunu alacak bur
nu, bu kiliselerdeki kabirleri onun cesedi olarak grecek gzleri
yok mu ? Yoo hayr, hibiri yok
"Gene de bunu bilmeliler" diye yksek sesle sylendi. "u be
nim Deccal' talyanca'ya evirmek art olmal. Hristiyanla l
mne sava atm cretkar slup, gneyli mizalaryla onlar
dpedz mest edecektir. Buraya bakn, diye sesleniyorum, yre
i henz Hristiyanhn kle ahlakndan kurtlanmam cesaret
sahiplerine, btn silahlarla, kl ve toplarla ve kim bilir, kara
papazlarn u anda katklan ok daha korkutucu bir silahla h
cuma geiyorum. Benim, edep yerini kapamas iin hibir neden
olmayan o utanmaz tannnn mezi olmam bouna deil. Ama
Hristiyanhn ylan yumurtalarn brakt lanet qlas mekanlar
yerle bir edilmeli ve gelecek kuaklara dnyann en rezil yeri ola
rak ibret olsun diye gsterilmeli." Nietzsche yumruunu skp g
e doru kaldrd. "Doru, orada zehirli ylanlar yetitimeli." Se
vinle yaknda bir eme bulunduunu grd ve bardan temiz
suyla doldurdu. Kana kana iti, tekrar doldurdu ve sakaln kolu
na sildi.
leye don gne artk tam olarak yzn gsterdi, mantola
rn dmeleri zlyor ve dkkanlarn nndeki albenili tenteler

alyordu. Nietzsche bildii yollara sapm, n cephelerin sarm


.
s kahverengi mavi gkyznde parldamasn seyretmi ve sk sk
yapt gibi, bir Claude Lorrain tablosuna nakledilmi de, orada
keyfince dolayormu hissine kaplmt. Bumuna kzarm et ve
kzgn zeytinya kokusu geldi, cebindeki bozukluklar sayd. Bon
cuklu bir sineklikten geerek, darda asl yemek listesini uygun

37

bulduu trattoria'ya girdi ve listeyi bir kez daha ve daha etraflca


incelemek iin yuvarlak mermer bir masaya kt.
Duvardaki aynadan biri kendisine l l glerek bakyordu.
Gzlklerini takt ve hafiften korkarak, bunun kendisi olduunu
kefetti: hi bu kadar harika grrun myd ? Gneten yan
m, ka ya genlemi. Kvrck sakaln nasl da titrete titrete
glmsediini grd ve tam aynadaki ikizine aka yapp takla
cakken, arkasnda karalara brnm biri belirdi. Nietzsche san
ki sust yakalanm gibi baklarn listeye doru evirdi, sei
mini yapt ve twrak antasndan kartt peetesini sabrszlkla
boynuna balad. ok gemeden nne duman stnde bir mi
nestrone geliyor, bunu risotto ile kzarm souk et, ardndan da
cezvesi yirmi santime bir kahve izliyordu. Otuz santimlik bir ge
lato'yla6 len tamamlanyordu.
Pantolonunun cebindeki kat paralar tekrar yoklayp emin
olduktan sonra kendine krmz arap getirtti ve sanki kovalayan
varmasna aceleyle iti. kinci bir srahi de ayn ekilde hara
retle boaltld, oysa artk susuzluu tamamen gemiti. Ateli i
ki ona gven vermi, iini stm, duyduu kran karsnda, ka
dehini bu keyfi borlu olduu, asma yapraklaryla rtnm tan
n Dionisos'a kaldrmt. aprtyla yiyip iiyor, sanki yalnz ol

madn unutmu gibi memnuniyetini sesli i ekilerle da vu


ruyordu ve mterilerden hi kimsenin ona aldrmamasna ok
anyordu. Bylesi iyi, diye dnyordu ve bunu dnrken
de, kendi kendine yksek sesle konuuyordu. Onu tanmyorlar
d, bunun sonsuz yararlar vard. Bir puro syledi ve dumana bo
uldu.
Ardndan, acil mektuplarn yazmak iin mrekkep hokkas ve
kalemlik istedi. Kk masann fetforje ayana dayad evrak
antasndan birka tabaka kat kartt ve yazmaya balad. Y
zn o kadar emiti ki sanki by kada srtnyor gibiydi, k
sa, ilek darbelerle kalemini aa yukar oynatyordu. Kalem g
crtsn btn lokanta duyuyordu. Bazen kpkrmz kesilmi ka
fasn kaldrp bakyor, alnndaki peremlerle oynuyor ve akmak
6. it.

Dondurma. (.n.)

38

alanak gzlerle yan masalara bakyordu. Acaba mektuplarn


yazarken yksek sesle kendi kendine konutuu iin kzmaya
yelte Pn biri mi vard ? Yoksa insanlar derbeder kyafetine bakp
eleniyorlar myd ?
Gaip adamn ba hareketini zerine alman garson, peete tak
l kolu vcuduna iyice yapk bir halde, anlaml bir hareketle ne
doru eilerek, faturann arzu edilip edilmediini sordu. "Hayr,
katiyen" diye karlk verdi Nietzsche. Bir kere, bu balamda ar
zularn laf bile olmazd, ikincisi, sadece sorann gznden kam
olmal, o ok meguld. He:p.en ardndan, sylediklerini pekitir
mek istercesine kalemini bsbtn tela'l hareketlerle kadn
zerinde gezdiriyor ve gya hayali bir dinleyici topluluuna kon
ferans veriyormu gibi, kendi kendine konumay srdryordu.
Arada bir, yazd sayfalar dikkatlice katlyor ve iyice grnecek
ekilde masaya yayd zarflara koyuyordu. Gzlerini ondan ayr
mayan garson ve mterilerin karlanndakinin kim olduu hak
knda l;ir fi kirlerinin olmas hi de fena olmd.
Tahminen onun hakknda ok yanlyorlard. Dili yznden ak
la yakn gelse de, o ne etrafta kaynayan turist kalabalna dahildi,
ne de sabahtan akama kadar sokak kafelerini doldurarak kel ka
falarn

Revue des Deux MondRs7 dergisine gmen avare filozofla

ra Garsona iaret etti, kendini fena halde bardaklar alkalamaya

kaptrm olan garsonun gelmesi uzun srd. Sabrszlkla, "Bana


ey getirsenize" diye seslendi ve elini biraz yapmack bir havayla
ytikan kaldrarak,

"Journal des Debat,s,

zahmet olmazsa" diye ek

ledi. Atk karlarndakinin kim olduunu anlamlar myd ?


Gen adam isteneni masaya getirdiinde, Nietzsch'nin iin
den srf kendi zevki iin ona bir sr ifa etmek geldi. Aznda ya
banc bir renge brnen lke dilinde, "Herhalde inanmayacaks
nz, ama ben u olaanst derginin yaz ileri mdrn tanrm,
ad Bourctieu, benimle mektuplar. Mkemmel 'bir insan olduu
nu sylemeliyim. Aynca, Journal'in saygn yazarlarndan Hip
polyte Taine'i hayranlarm arasnda sayyorum. Taine, u kadar7. Fransa'nn kltr, sarat, dnce ve politika yaamnda geni yanklar olan bir
dergi. (.n.)

39

n syleyeyim, koca bir hayvandan farkszdr. "


Frakl budalann kvrlm kolu ve peetesiyle karsnda dikilip
aknlktan syleyecek sz bulamamas, Nietzsche.'ye ba dnd
rc bir keyif verdi. Garsonu ylece brakp tekrar aynaya dnd.
"Salnza, Msy Bourdieu ve zellikle sizinkine, Msy Taine,
ya da Hippolyte diyebilir miyim ? nk Yunanca isimlere kar za
afm vardr da." Nietzsche kadehini ald ve ciddiyetle aynadaki ak
sine doru kaldrd, bu arada zarflarn zerine birka damla arap
dkld. Ald1!ffiaz bir tavrla, "Ne komik, deil mi?" diye yorumda
bulundu. "Aksilikler hayatn tuzu biberidir. " oktan bir melodi m
nldanmaya balamt bile, elinde olmadan kulak kabartan garso
na Carmen'den iek aryalarn hatrlatan, son derece popler bir
melodi. Hemen ardndan tuhaf mterinin ba mermer masaya
sarkt ve bir sre hi sesi kmad.
Nietzsche'nin ii gemiti. Mezar sessizlii hakimdi ve koyu
karanlk. Sanki o kstal1 an alyomm, sekiz at ona gz krp
yormu ve ykselen sorgularyla srayla ba sallyorlarm gibi
geliyordu. Ama, o kadc:r itip kaklmadan sonra azck huzura ka
vuan tabut, bir iek deryasnn zerinde muhteem bir yalnz
lkta salnyordu. Orada onu nefis bir lm iirsellii kuatyordu,
ne kadar yabanc ve bir o kadar da bildik. Nietzsche sadece bir
an kapamt gzlerini, ite tabutun kapa sinsice alyordu, i
te kara sandn iinden bir ey ykseliyordu, bo yere kamaya
alt dayanlmaz bir ey. Bakmak zonndayd ve orada kendi
ni grmekten kurtulamad, grnmez iplerle yukan doru eki
len soluk bir cisim. Haykrarak uyand.
nnde bir fatura duruyordu. Telala elini cebine gtrp ma
deni paralarn sayd ve hfila deyebilecek durumda olup olmad
ndan kukuya dt. Gzn sevdiimin paras. Daha dn ya
da nceki hafta myd, dostu Franz Overbeck'in karamsar kor
kaklyla imdiye kadarkilerin hepsini geride brakan mektubu
na sinirlenmiti. niversite maan ekebilmek iin tam yetkili
bir vekaletnameye gerek olduu bahanesiyle, gndermesi gere
ken havaleyi erteledike ertelemiti. Nietzsche postanede drt
gzle bu havalenin gelmesini beklerken ve veznedara her soru-

40

unda kendini gitgide daha kukulu bir duruma drrken, dost


Overbeck kendini en sevdii urana veriyordu, para biriktir
mek ve yine para biriktirmek. Ne iin ? Nietzsche'nin gelecei
iin mi ? Ama gelecek imdi oluyor.
Aslnda Basel'den gelecek paraya sadece ksa bir sre iiri ih
tiyac olacakt, sonra kolayca vazgeebilirdi bundan. ok yakn
da dnyann her tarafndan yeni kitaplarnn yzdeleri akmaya
balayacakt. Basm haklarn elinde tuttuundan beri, artk ol
mayacak hibir ey yok gibi grnyordu. Emile Zola, hani u
irkinliklerin peygamberi, bir fahieyi anlatt roman Nana ile
milyoner olmam myd ? Neden o, stinsann retmeni olan o
daha azyla yetinecekti ki ? Kkrtclk hesapl;lllyla Ecce Homo
baln verdii en yeni kitabyla bile Nana'nn sat rakamlarn
kat kat geecekti. Yuvarlak hesap bir milyonluk bir bask ve tah
mini buuk franklk sat fiyatyla gereken kk para toplan
m olurdu. Bu hesaba byk miktarlardaki Franszca, ngilizce
ve Danca basklar da katld m, Palazzo Madama'daki gelecei
sonsuza kadar garanti altna alnm oiacakt.
Sonsuzluk, ne kadar da tahrik edi.::i bir szck. "Ek iimde
Y4ksek sosyetenin tefrika yazan olarak" diye alayc bir srtla
ekledi, "gelecek seferki sonsuzluu kt fkralarla besleyeceim
den, i yokluundan ikayet etmeyeceim." Dncelerinin can
landrmasyla ayaa kalkt, kmser bir jestle masann zP.rine
epeyce bir bozukluk ve bir kat para frlattktan sonra, sabahn
ilk klaryla savaa yrtiyen bir kheylan gibi ba yukarlarda
trattoria'dan ayrld.
Darda umulmadk bir gz sonu kaynyor, gkyzn koyu
Verona mavisine boyuyor ve sokaklar Claude Lorrain'in erimi
altn rengiyle parlatyordu. Yrrken kendi kendine, "u mkem
mel gnde" diye mrldanyordu; "hayatma bir gne bak do
uyor. Arkam gryorum, dary grtiyorum ve hibir zaman
ayn anda u kadar ok ve bu kadar ho eyi bir arada grmemi
tim." Kabna smaz bir halde silindir apkasn havaya frlatt, ar
tk ona ihtiyac yoktu, yas zaman geride kalmt.
Nietzsche postanede Basel'den havale gelip gelmediini sor-

41

du, ama memur zlerek bayla olumsuzlad. Hayr, gelen bir


ey yok, dedi sfenksvari glmsemesiyle, sanki bu yabancnn ar
tk hibir szne inanmyor gibiydi. O ise hibir ey sylemeden
dnd ve kararsz admlarla mektup giesine gitti, kuyrukta bek
ledi ve kalan parasn sayd. Zarflarla birlikte son kat liretini de
yarm daire biimindeki aklktan attktan sonra, camekann ar
kasndaki gen adam hafif bir add'io'yle selamlad ve yan yan
ilerleyerek k buldu.
"Sinyor" diye arkasndan seslendi delikanl, "paranzn stn
unuttunuz." Nietzsche srf nezaketen geri dnd, bir tek para sz
cn anlamt, ama paradan ona neydi ? "Sinyor" diye tekrar
denedi memur, "siz bana yz liretlik banknot verdiniz. Ama pul
creti sadece be buuk liret tutuyor."
Pos bykl yabanc dinlemiyordu, akl baka yerde gibiydi, elle
riyle elbisesinin stndeki grnmez tozlan silkeliyor, gmleinin
yakasyla oynayp duruyor ve ikide birde ellerini kahverengi gr
salarnn arasna daldryordu. "Sizi doru mu anladm ?" diye sor
du renkli talyancasyla, "D grnmden rahatsz m oldunuz ?"
Delikanl fal ta gibi alm gzlerle ona bakyordu. "Ltfen
ok affedersiniz, ben size sadece paranzn stn vermek istiyo
rum."
Yabanc, "malara hi gelemem" diye sert bir tonda karlk
verdi. "Kmseyen baknzn gzmden katn sanmayn.
Gie memurunun arkasnda gri elbiseli bir bey belirdi, memur
hemen saygyla geri ekildi. Kuyrukta bir ses, "Posta mdr" di
ye fsldad.
"Daha iyi ya" diye homurdand Nietzsche ve ona dnceli d
nceli bakan kel kafalya dnd. "Sayn mdr" diye sze bala
d Alman, kendini toplamakta glk ektii akt, "ben burada
kendimi, ortadan kaldrlmas her iki tarafn da karna olacak
bir yanl anlamann kurban olarak gryorum. zetlersek: in
sanlar, benim grnm, derbeder kyafetimi, partal izmeleri
mi, uzam pejmrde salarm karakterimin topyekin d
nn belirtisi olarak grmek zorunda hissediyorlar kendilerini.
Ben buna itiraz ediyorum ve siz, stn geni grllnzle

42

nasl hakl olduumu hemen kabul edeceksiniz. nk kendimi


hi bugnk kadar salkl ve iyimser hissetmemitim. Burada
baklarnza sunulan ey, sayn mdr, ancak bir maske, baka
bir deyile, sizin ve sizin gibilerin karsnda, hem de hakl neden
lerle gizlenmek zorunda kalan ok yksek bir varln karikat
r. Gryorum, beni anlamyorsunuz. Ya da fazlasyla anlyor, be
ni fazlasyla zorlamak iin anlamam gibi yapyorsunuz. Maksa
dnz biliyorum, baym, hi zlmeyin. Siz benim kendimi akla
mam istiyorsunuz.

O halde, buyrun, tehlikeyi gze aln."

Bir adm ne geldi, kollarn armha gerilmi gibi iki yana at ve


yzn, altn sars akam nn szlup posta ilemleri blm
ne vurduu kubbeye doru kaldrd. Tumturakl bir tavrla, "Ben
tanrym" diye haykrd, "sizler, gerek ehresine dayanamayaca
nz iin maske takan bir tanr. Sevgili insanlar, ben size sonsuz bir
enlik gi.in yaatmak iin yeryzne indim."
Nutku srasnda arya kaan el kol hareketlerine balam ve
i1k bata konutuu insanda younlaan baklar giderek emre. der bir tavrla veznelerin nnde bekleyenlerde dolamaya bala
mt. Sesi gitgide tizlemeye, hareketleri telal ve teatral olmaya
baladndan, annaa etrafnda bu acayip yabancnn iyice azt
masn bekleyen ve dosta ba sallamalar ve tevik edici jestlerle
bunu krklemeye alanlardan bir ember olumutu. Grev
yerinde takmlklara katlanamayan mdr, az nce arkasna ge
tii veznenin yanndaki kk bir kapdan fkeyle dar frlad.
"Baym" diye tslad yabancya, "makammda Tanr'ya kfredil
mesini hogremem. Ltfen, paranzn stn alnz ve gidiniz."
Bunlar sylerken yabancnn eline bir tomar kat para tututu
np onu, ilgilerinin karln alamadklarndan kendilerini kan
drlm gibi hisseden seyircilerin protesto mrltlar arasnda
ka gtrd. Yabanc hi kar koymuygr, tersine, bir ocik gibi
uysal dawanyor ve alm parmaklarla kendisine dary gste
ren mdre kran dolu bir veda bakyla bakyordu.
Kapdan karken ellerini balanmak ister gibi bir hareketle
kaldran Nietzsch..:, 'Ben dilenci klna girmi bir Tanr'ym" di
ye bard. Sylenenlerin arkasndan kulak kabartyordu, ama ar-

43
t k ipler kopmutu. Geni meydana bakt, s u birikintilerinin ara
snda kendilerine yollar bulan ve at arabalarnn nnden gln
sramalarla kaan insanlarn karncalar gibi didinmelerine
alayla glmsedi. Meydann etrafndaki binalar sanki unutulmu
oyuncak evler gibi iyice geri ekilmi ve her :zamankinden daha
kkm gibi grnyordu. Kukuyla tanrsnn adn mrlda
narak etrafna baknd ve dilerini gcrdatt.
Ustaca bir dnce zinciriyle postanedeki olaydan nceki ruh
durumuyla bir balant kurmaya alt, ama yapamad. Meydan
dan geerken, kendi kendine, "O halde, dmanlar tarafndan
paralanan Tanr'y oynamalym" dedi. "Doktorlar tarafndan
uzun sre armha gerilmek, dmanlarm tarafndan aalanp
grmezden gelinmek her zaman tanrlmn bir parasyd. ste
lik u anda hznn kara sularnda boulacak bile olsam, tanrl
mn zmrt yeili gzellii asla bozulmaz. nk Dionisos, yunus
larla oynamak iin kayyla ebediyyen geri dnyor. " Hafiften bir
opera melodisi mrldanmaya balad, kapal pencere ve kaplary
la sap kayalar gibi nne dikilen ev cepheleri boyunca yolunu
arad ve kafasn sallayarak yolunu kaybettiini teslim etti.
Bir araba dura umutlarnn yeniden artmasna neden oldu. Pa
ra kesesini dncesizce nnde tayarak dikkatli admlarla yk
sek tekerlekli, parlak siyah sandkl bir arabann yanna gitti. Ar3;ba
sanki onu bekliyormu gibi botu, ama ortalkta arabac falan g
rrunyordu. ne edii bayla, sabrszca bir naldan brne ei
nen ata yaklat. Hayvann aznda yere kadar inen bir yem torbas
aslyd, itahla ve alabildiine alm gzlerle yemleniyordu. Ara
da bir brnde sinirli bir seyirmenin dolatn, sivri kulaklardan
birini yasslttn fark ediyordu, ama o bu iaretleri anlamaktan
ok, ok uzakt. At myor muydu acaba? O ise buz kesmiti ve
akam ayaz elbisesinin iine kadar ilmiti, onu titretiyordu. Si
lindir apkasna uzand, ama onu bulamad. Ya paltosu neredeydi,
astarl eldivenleri ? Haff bir sesle, "Sakin ol, ruhum" dedi, "bu sa
dece vatanndan sm bir selam olarak seni sevgiyle sarmalamak
iin uzaktaki karl dalardan kopup gelen bir ayaz. Grdn m,
imdi gene glmsyorsun. Gel ey altn nee gel, ey sen lmn en

44

gizli, e n tatl n tad." Gzlerinden yalar szlmeye !>alad.


Biri ona ymnuak bir Saksonya aksanyla, "Hatrladn m ?" di
ye soruyordu, "Naumburg'daki sirki hatrladn m ?" Ses uzak ge
miten ylesine bildik geliyordu ki, yksek bir ses, insan alata
cak kadar ocuksu. Elisabeth olabilir miydi ? "Elbette hatrlyor
sun" diye devam etti ses yava ve yaltaklanr bir tonla "Biliyorsun
ite, sorgulu iki kk at, marur marur dairenin iinde yr
yor ve balarn sallyorlard. Biz en nde oturuyorduk ve terbiye
cileri onlar zarif bir dansa davet ettiinde alklamtk. Canm
Fritzciim, sihirle ata dnm prenslermi gibi o kocaman gz

leriyle bize nasl baktklann, sonra davu gmbrtsyle elence


nin dorua lan nasl da haber verdiklerini hatrlyor musun ?
Elbette hatrlyorsun. Terbiyeci Orestes ve Pilades'e, atlarn adla
n byleydi, en yaramaz ocuu sormutu ve Orestes hi duraksa

madan Wilhelm Pinder'e doru tmsa kalkm ve naln yere vurup


karsnda onu kmser gibi .einmiti. Terbiyeci, bravo, benim
k Orestesim demi ve azna bir para eker sokuturmutu.
Sonra, en dindar nerede oturuyor diye sormutu. Orestes bileme
mi, ama Pilades hemen harekete gemi ve, hatrlarsn canm
Fritzim, dosdoru sana gelmi, minik bacan lavnp ban kum
lara doru emiti.

Minik dldl

defa reverans yapm, sense

utan ve alanhktan yzn ellerinle saklamken, retmen La


utensack yanmza gelmi ve sana, bu sevimli hayvanlar bile k
k rahibin nnde eildii iin utanmamalsn, demiti."
"Elisabeth" diye hngr hngr alad Nietzsche, araba dura
nn yanndaki banka kmt, "neredesin, kk Lama ?"
*

Arabann sahibi geri dndnde, sarho bir serserinin geceyi


g_eirmek iin banlana yaylp yattn sand. Aslnda onu oradan
sepetleyecekti, ama ertesi gn polislere verdii ifadesinde de
syledii gibi adam bumuna bir tomar para uzatmt. Sonra ya
banc arabaya binmi ve gidecei yer olarak Palazzo Madama'nn
adn vermiti. Dorusu o parayla insan onu rahat rahat Mila-

45

no'ya kadar bile gtrebilirdi.


"Dldln yem

torbasn kartp yerime getim" diye akla-

mt arabac, carabiniere'ye. 8 "Ama beygirin hi gidesi yoktu.


Yemlenmesi yarda kesildiinden, bunu hi istemiyordu, inad
tutmutu. Bunun zerine ona iki tane aklattm, hayvan baka
trlsn de beklemezdi zaten. te olanlar o anda oldu. Benim
dldl tam gidiyoruz diye dnmken, yolcu kendini imek
gibi arabadan att, elimden kamy koparrcasna ald ve Rosi
nante'nin, benim st beygirin.in yani, boynuna atld. Bir yan
dan da alyor, anlalmaz kelimelerle hkryor, hayvan oku
yor ve 3.k gibi gzlerinin iine bakyordu. Rosinante korkudan
donakalm, sonra da iddetle dksn koyuvermiti, ama zpr
herifin bundan

rahatsz olmu gibi bir hali yoktu. Hayvann yele

sine smsk yapm, hi durmadan onul'lla konuurken, iki ca


rabiniere ginmt, buna tanklk edebilirler. Zrdeli polislerin
gelmesine sevinmi, onlara tekrar tekrar elini uzatm ve artk
konutuna kadar ona elik edecekleri iin teekkr etmiti, konu
tum derken Palazzo Madanrn'y kastediyordu. Sonunda emniyet
te gzaltna alnmak zere kendisini tutukladklarnda, aralarn
da benim de bulunduum bir sr merakl da arkalarndan gidi
yorduk. Adam bir sr dilde karman orman bir eyler sylyor
ve bir yandan da tekrar tekrar Ariadne diye bir kadn ad saykl
yordu, sanki onun gelip kendisini kurtarmasn bekliyordu, ama
.
durum hi de yle deildi. Hala nazik bir tavrla eiliyor ve elen
ce olsun diye kendisine uzatlan elleri s kmaya devam ediyordu.
Az nce Piazza Carlo Alberto'daki gazete bayiini kapatan Davide

Fino tesadfen oradan geiyormu, tutuklanan adamn evindeki


Alman kiracs olduunu grd. Hemen carabiniere'yi adamn za
rarsz biri olduu konusunda ikna etmeye alt. Adam itibarl
bir adamm, Basel'de profesrlk etmimi, kirasn dzgn
dermi v srekli dnce alannda altndan bu duruma d
yormu, ama her defasnda dzelip tekrar akl bana geliyor
mu. Buna kefilmi ve ite o kadarn$. Polisler bunu yeterli bul
dular, neeyle orada ylece duran profes; bund?n sonra bu tip
8. it. lcalyan polisi, jandarma. (.n.)

46

davranlardan kanmas konusunda uyardlar ve kalabal da


ttlar. Ama ben, kulelerde akam an alarken, gazete satcs
adam ile profesrn krk yk dost gibi kol kola kemeraltnn ka
ranlnda kaybolduklann grdm."

2
Denizi hafife dalgalandran o hafif, lk soluu hissettiinize inana
na kadar, glgelerin karanlk dnyasnda hayallere dalabilirsiniz. Muh
teem sessizlii grltl bir szckle bozmaktan rkene kadar.

Arnold Bcklin,

l/,er Adas

zerine

Mezarlar adas oras, suskun.


Mezarlar da orada genliimin. . .
Sizden bana, en sevdiim lmlerim
ho bir koku geliyor.

Friedrich Nietzsche

Yln ilk karlan Noel'e doru bastnn, yortu gnlerinden son


ra iyice artarak Friedrnatt'n zerini beyaz bir arafla rtmt.
Yukardan bakldnda, yani kubakyla, Basel'e hakim tepeler
yumuack, bembeyaz bir l deniz gibi grnyor, tam ortasn
da akl hastanesini oluturan adalar topluluu tehditkar bir ka
ranlkla kendini belli ediyordu.
Mercanadasnn tam ortasnda, kat grnts davetkar bir ge
nilikle yukardaki giri kapsna kan merdiven sayesinde yumu
am olmasa, zemin katndaki demir parmaklkl pencereleriyle
bir hapishaneyi hatrlatabilecek kk benzeri bir ta yap yer al
yordu. Caml kapnn iki yannda yann stunlar vard, pirin bir
levhada ktuucunun ve bilim kurulunun isintleri yazlyd. Ziyaret
inin emaye bfr levhadan kardna gre, klinik ve idare blm
orada bulunuyordu ve st kattaki geni bir pencereden girie do
ru bakan ki sakall bey de enstitnn yneticisi olmalyd.
Kurumun kalbi, yldz eklinde denmi

ta yollarla, kla gi

bi tekdze grnleriyle kasvetli bir yarm daire oluturan esas

48

hasta blmne balanyordu. Orman tarafnda, apeli olan sade


bir mezarlk bulunuyordu; mezarln insan aya dememi kar
rts ile hemen yakndaki iki tmarhanenin beyaz damlar a
marhanenin bacasndan ka\ kurumdan kararm gibiydi.
Etraftaki yollarda, uzaktan bir ocuk yuvasnn sevin lkla
rn andran ne olduu belirsiz bir grlt duyuluyordu. Ne var ki,
yaklatka, ektii ikenceleri dnyaya duyurmaya abalayan
insanlarn sesleri ayrt edilebiliyordu. Umutsuz birinin inleyileri
adeta uuruma yuvarlanan birinin uzadka uzayan avazna d
nyor, crlak bir kadn sesi sevdiine lanetler okuyor ve hnzr
bir erkek papaandan aznn payn alyordu. Bu karmakark
grlt azl deliler avlusundan geliyordu, ama teki binalarn
smsk kapal parmaklkl pencerelerinden de yrek paralayan
dehetli mesajlar ykseliyordu.
Neden baryorlard ? Bunu sadece bahekim Wille bilirdi. Al
tn ereveli gzl sayesinde keskinleen gzlerinden hibir
ey kamazd onun. Kime baksa, karsndaki cierinin okundu
.unu hissederdi. Ama Ludwig Wille'nin cierini kimse okuyamaz
d. Hayr, bunun mmkn o lmad ortaya kmt ve kim dene
meye kalksa, onun stn zekas karsnda apa oturuyordu.
Onunla her gn bir arada bulunan hastabakclar, hemireler ve
kurum doktorlar bile, bahekim hakknda soru sorulduunda sa
dece omuz silkmekle yetiniyorlard. "nsan onu tandn sanr"
demyi alkanlk haline getirmilerdi, "ama onu tanyan var m
ki ? En azndan bizim karmzda maskesini asla indirmez."
Bahekimin gndzleri taknd maske, onun hastalaryla
olan ilikilerinde ie yaryordu.

yi doktor bey roln oynamak

iin hibir zahmete girmiyordu. Ama karsna kan her eyin la


yk olduu ekilde malwolmasn dileyen Mefisto rol de ona pek
uymuyordu. Hayr, kr kei sakalna ve delici baklarna ramen,
iinde bir iblis saklanm deildi. Sadece ister hasta, ister mes
lekta, hatta ister ayana kapanan cmle Friedmatt alemi olsun,
karsndakini kesinlikle onlarn istedii ekilde ciddiye almad
n byk bir zevkle ve alayla sfne basa basa anlatmaya bay
lyordu. Krplm sakallarnn arasndan incecik dudaklaryla g-

49

lmser, bu arada, sanki sylenecek her eyin sylenmi olduu


nu ve daha ayrntl bir incelemeyi gerektiren .yeni bir ey bekle
menin gere!csizliini ima etmek ister gibi gzlerini ksard. Wille
kendisiyle bark biriydi, ona yaklaanlarn gznden kamad
gibi bundan mthi bir keyif de alyordu.
Klasik bir deli doktoru olduu kadar modem tarzda nh tera
pisti olarak da n kazanan akl hastanesi yneticisi itinasz insan
lardan deildi. Donsu zaman zaman bu izlenimi brakt da
oluyordu. Sylentilere baklrsa, kendisine bel balayan ha.c;tala
rnn dertlerine isteksizce cevap verir, Friedmatt'ta eksiklii hi
ekilmeyen kader oyunlarn neeli bir laf kalabalyla geitirir
ve hi saklamad bir kendine dnklkle glmseyerek btn
gn eller skar, eilmi kafalar okar ve hemire bloknotlarna re
eteler yazdrrd. Arkasndan, "Hele bakn" ya da "Olur byle
eyler" der ve sonunda ou zaman hakl kard.
Otoritesinin gcn seyrek olarak kullandndan insanlar on
dan aman aman korkmazlard, ama yanna gergin bir saygyla
yaklar, evet, ondan zlmek bilmeyen bir bulmaca gibi eki
nirlerdi. Wille hizmete hazr evresiyle hastane gmleini uura
uura koridorlar boyunca topallarken - doduundan beri bacak
lar eit ekilde gelimemiti- o kadar korkun grnyordu ki,
rastlantyla karsna kan hastalarn iine tam bir dehet sal
yordu. Buna karlk onu sivil kyafetiyle, szgelimi ehirdeki bir
arap evinde grenler, o an iin bu gerekten pek kltrl zama
ne adamnn tamamen zararsz olduuna ikna olurlard. Aralarn
da, Basel'li nl ressam Arnold Bcklin'in de bulunduu dostlar
onun ineli fkralarn anlata anlata bitiremiyor ve ksmen derin
anlaml, ksmense zpr fikirleri karsnda aknla dmekten
kendilerini bir trl alamyorlard.
K manzarasnn kasvetli tekdzeliiyle kaynama benzeyen
Noel'den sonraki gnesiz gnlerden birinde, Wille bir kez daha
artc bir ey sunmaya hazrlanyordu. Aklna esmi, tablolara
kar belli bir duyarlk bekledii doktorlar heyetinden b az kiile

ri muayenehanesine artmt. Bahekimi o mehur divannn


zerinde duvara dayal bir tabloyu sessizce seyreder vaziyette

50

bulduklarnda oktan akam olmaya balamt. Wille bacaklar


n iki yana am, eJleri arkasnda, ban yana doru emi ayak
ta duruyordu. O hib'.r ey sylemediinden, konuklar da, ak
azlardan ve atk alnlardan okunduu zere kendilerini sessiz
ve yorucu bir incelemeye kaptrmlard. Bakp hayrete dyor lar ve onun sessizliine ne kadar uzun sre uyum gsterirlerse,
efleri de o kadar keyifleniyordu. Sonunda ellerini kalalanna
dayayp pimi kelle gibi srtt.
"Haydi bakalm, beyefendiler" diye sordu, "dikkatinizi eken
nedir? Ne gryorsunuz, bana syleyin, hibir rizikosu yok" Ce
saretlenen ama byk lgat paralama abalanna ramen ancak
basmakalp eyler yumurtlayan bir doktor, Wille tarafndan sabr
sz bir el hareketiyle susturuldu. Meydan okurcasna, "Yce sanat
havanzda deil misiniz bugn yoksa?" diye sordu konuklanna
Ama beyaz gmleklilerden hibiri zerine alnmyordu. Hayr, bu
gn gn deildi galiba Wille'nin gnlsz konuklan eflerinin
kaprisleri karsnda bir kez daha hayrete dyor, karken kar
lkl bakyorlard. Akas, ancak W'ille'nin holanabilecei,
gnn modasna uygun bu tekdze resmde dikkati ekeek ne
olabilirdi ki: grdkleri Akdeniz tarznda bir ada, iinde bir kadn
. ol3.!1 bir kayk Backaca hibir ey yoktu.
Tekrar yalnz kaldnda, kei sakall elleri nlnn cebinde,
oraya kk salm gibi ylece durdu ve keskin gzlerini muazzam
bir kasvet iindeki yalboya tabloya evirdi. Onu ehirdeki arka
dann evinde kefettiinden beri, resmin bilinaltnn en derin
katmanlanna iletir gibi grnd gizli mesaj hakkndaki kesin
gerei ortaya karrngya alyordu. Konu aslnda ona ok tan
dk, evet, bildik geliyordu ama bir o kadar da kendinden emin
olarak, onu daha nce hi grmediini de syleyebilirdi.
Duvar saatinin tik taklar duyuluyor, odann lolap bal
rengine dnyor, akam oluyordu. Pencerenin nnde kar yu
maklan uuup oynamaya balamt. Wille yerinde duramyor,
resme yalzlayor sonra tekrar uaklap odann drt bir kesin
den onu szmeye balyordu. Sonund boyann kokusunu alm
t, dorudan beynine girmie benzeyen yalboyann tatlms ko-

51

kusu. Gzlerini kapad ve uzun zaman nce len annesi beyaz n


lyle, resim sehpasnn karsna oturmu boya tplerini bir
paletin zerine skp, uzun sapl bir fray kk vurularla ya da
renkleri kartrrrak palette dolatrdktan sonra, sonunda zarif
bir hamleyle tuvalde bir iz brakrken karsnda belirdi. O da el
leri pantolonunun cebinde orada dumm ve anneciinin uucu
boya kokusunu burnuna ekmiti.
Wille altn ereveli gzln karm ve miyop gzlerini
resmin olabildiince yaknna yaklatrmt. Bir mumya gibi be
yazlara brnm ve gsnde kavuturduu kollaryla herhangi
uzak, efsanevi bir zamanda bir saray olannn krek ektii ka
ykta dimdik ayakta duran kadna bakt. Etrafn, gotik pencere
camlarndan szlen a benzer epeevre bir k sarmt ve
insann snm gnlk kokusunu aldna inanas geliyordu.
Tabloyu seyreden Wille'nin arkasnda batan gne kadn yle bir
aydnlatt ki beyaz tabutun zerinden gelen bir glge ayaklarna
dt. Kayk iindeki ykyle sessizce kayyor, ritimle ekilen
krekler suyu aprdatyor, dalgalar kayn kenarlarnda halka
lar oluturuyor, yolunu arm klar siyah derinliin zerinde
yakamozlanyordu. Sonsuzluun tatl soluu, diye dnd Wille
ve ceketinin cebinden saatini kard.
"Bak hele" diye mrldand, "Bayan Dnskowitz gecikti. " Wille
komik bir ekilde, aheste kayn iinde ona doru gelenin hasta
s, siyah bal dimdik gsleriyle azl erkek dman Dr. Helene
von Druskowitz olduunu hayal edip gl;nsedi. Bu onun kesin
.

likle houna giderdi, diye dnd. O yn gsterir, adam da krekleri ekebilirdi. Ama iyi para dyordu, bu da kupayla ehir
den: kalkp oraya gelen kadn hastanede srekli kalmalar gere
ken gerek hastalardan ayryordu. Bayan Druskowitz kendile
rinde uyandrd iyileme beklentisinin karln bol bulama
deyen asabi zel hastalarndan biriydi. Wille onun kendine

venini glendiriyor, ou dzenli olarak hunu amaya ar


yor ve tatl tatl sktran sorular yneltiyordu. Hanriefendi ge
ciktiinde, giden onun zaman, diye dnyordu, benim zama
nm deil. Ayrca ona gitgide daha az deer veriyordu.

Karun er-

52

keklerden nefret ediyordu, ama parfm srnmeyi asla ihmal et


miyordu.
Odann iinde aksak yryyle ileri geri dolamaya balad,
uzun sre pencerede kalp, aadaki karla kapl kapnn nne
bakt. Uygun adm sedye tayan iki hastabakc grnd, kukla
lar gibi diye dnd, ama tek atl arabadan grnrde eser yok
tu. Lambalar yaklm, yaylan k huzmelerinde lapa lapa yaan
karlar parldyordu. Wille yaz masasna oturdu, katlarn ve bo
ya kalemlerini dzeltti, mrekkep hokkasnn yerini deitirdi.
Baklar tekrar resme takld, dorusu ya, yapacak daha iyi bir e
yi yoktu. Ruh klavuzuna gelen Bayan Druskowitz'in tersine, de
nizlerde elence olsun diye dolamayan kayktaki kadn dn
d, hayr, o lm kocasn ebedi istirahatgahna gtryordu.
Her eyde bir yas soluu vard, okyanus bile ac ekiyordu.
Dul kadnn gzlerinin nnde sularn iinden yarm daire ha
linde sarp kayalar ykseliyordu, belki de bir yanarda patlamas
nn donup kalm lavlar, iinden kule boyunda ve bir cenaze ala
y gibi vakur serviler fkran bir amftiyatro. Serviler sanki be

yazl kadn beklerken, yarlarda! mezar oyuklar da onun adm


larna kulak kesilmi gibiydiler. Yoksa bunlar kap m, diye d
nd Wille, tyler rpertici bir uuruma indirip kartan ?
.

Rsmi daha dn kefetmiti. Bcklin'in Eskia mitolojisin

den neeli sahneler resmettii teki tuvallerin arasnda bu tablo


yabanc kalmt. Dans eden Faunalardan ve atall kuyruklary
la sulan yaran cilveli denizkzlarndan farklyd. Resim Wille'ye
tuhaf bir biimde o kadar ekici gelmiti ki, etraflca, ayn zaman
da anatomik adan da uygun bir ekilde incelemek iin hemen
diz kmt. Posbykl ressam yanna gelmiti ve akl hfila
o.ullan hakknda Wille'nin verdii rapordayd. Ac bir kader y
znden iki ocuu muhtemelen sonuna kadar Friedmatt'ta kala
cakt. Bcklin'in oullar Wille'nin sorunlu ocuklar arasndayd
ve iki akl hastasnn artk tanmad kederli baba, onlarla ancak
doktor araclyla iletiim kurabiliyordu.
"Ne biim bir lm sessizlii yaylyor u resimden" demiti
Wille. Ressam, amacn da, daha dorusu, siparii veren kadnn

53

aka vurgulad dileinin de bu olduunu belirtti.


"Siparii kadn m? Yoksa beyazl kadn iin modellik mi yapt ?"
"O kadar da deil." Bcklin kahkahayla gld. Sz konusu ki
i yuvarlak hesap sekiz bin mark karlnda, aka belirterek,
insan hayallere srkleyecek sessiz bir tablo isteyen, daha yeni
dul kalm, Frankfurtlu varlkl bir kadnd.
"Hayal kurduracak sessiz bir -resim iin beice fahi bir fiyat
denmi. "
"Ona kar bu Kadar kat olma" diye kar kt Bcklin. "Ne is
tediini tam olarak bilemiyordu. O kadar gen ve hayat14 yapayal
nz kalm, stelik miras kalan servet ve villa. Neredeyse acyor
dum ona. Bu arada paray annda masann zerinde bir uaa say
drd. " Bcklin bu szlerle tabloyu sehpadan kard ve arkada
na uzatt. "Korkma" dedi, "boyalar oktan kurudu. stediin za-

.nan geri getir. Hanmefendiyi ilkbahardan nce beklemiyorum."


Wille tabloyu bir ganimet gibi havaya kaldrrken, "Unutma
dan" dedi. "Bir isim taktn m ona ? Ben olsam 'ller Adas' der
din. "
Bu dn olmutu. erevesiz tablo imdi karsnda, terapi di
vannn stnde duruyor ve onun yorumlamadaki maharetine
meydan okuyordu. Ayakl saat sekizi vurur ve o yava yava an
larndan syrlp kendine gelirken, ne ho, diye dnd, bugn
beni kimsenin rahatsz etmemesi ok ho, nihayet dncelerimi
bir sona balayabileceim. nl.nn cebinden bir mendil
kartt, gzlk cam.larn hohlad ve silmeye balad. Uzun uzun ve
iyice ovalad, ardndan sakaln svazlad ve acktn hissetti. Ba
yan Druskowitz artk gelecek gibi grnmediinden, yaz:i m?Sa
sndan kalkp stn deitirdi. Kk mendilini katlayp gri ce
ketinin cebine koyarken, dncelerinde gediklisi olduu lokan
tann yemek listesini batan sona taramaktayd.
Bu arada resim konusunda da harika bir ekilde sonuca ula
mt. Her eyi kavramt, konunun ve yaratcsnn smn z
mt. Zihnini inatla istila eden bir dnceyi mutlu sona bala
yan o derin nfuz yeteneine srgit dayanamazd tablo ve nce
direnerek, sonra daima gnll olarak smri ona ifa etmek zo-

54

runda kalacakt. i keyifle dolarak son b ir kere daha kendisine


meydan okuyan tuvalin karsna geti ve zaferle glmsedi.
" Beyazl kadn" dedi, tehisini dikte ettirir gibi toparlayarak,
"bir dulu temsil etmiyor, hele hayal kurmak iin bir eylere ihti
ya duyan Almanyal o zengin mirasyedi kadn hi. Kayktaki fi
gr o yaln vakar iinde insan ruhunu cisimletiriyor. ller Ada
s'na gitmesinin nedeni, oraya teslim etmesi gereken bir ey oldu-.
undan deil ve bunu yapar yapmaz tpk o gen dul gibi abucak
yaayanlarn toprana dnmeyecek, tam tersine geip giden
dnya hayatna dair btn anlaryla birlikte sonsuza kadar ora
_
da kalmaya gidiyor. "
Wille yaz masasnn karsndaki dolaba kotu ve bir ie kon
yak ile kristal bir kadeh kard. Bumunu dayayp koklad, tadna
bakt ve kafaya dikti, sonra da hazla bzd dudaklanyla sanki
yanp tutuuyormu gibi havay iin ekti. Ne kadar ho, diye d
nd, hastalar gelmeyerek zgrlklerini kullanyorlar, bana da
istemeden ve hi farknda olmadan zgrlm veriyorlar.
"Yani ruh" diye tabloyu incelemeye devam etti, "ller Ada
s'na giden basanaklardan kyor ve bu arada rpererek, yaban
c bir dnyaya nfuz edeceini hissediyor, kayalarn iine oyul
mu ve bir anda dikleip derinliklere inen hinlerce geitten olu
an bir labirente. Zavall mh hatralaryla birlikte sonsuz gecenin
hkm srd o uurumun dibinde barnacak. Kendisi hi ol
mam ya da hi geip gitmemiken, oluun ve geip .gidiin deni
ziyle evrili karanlk labirente inen, ama hibiri dan alq.ayan
ne ok kap. Kayktan merdivene adm atarken, ruh bunlarn hep
sini sezmektedir. imdi btn umutlarn geride brakmak zorun
dadr, o buraya teslim edilmitir, delikanl hzl krek ekileriy
le yeniden gvenli sulara almtr ve ruha merhametlerini fsl
dayan ulu serviler ona o gzel dnya gnnn veda olarak sun
duu en son eydir. " Byle buyurdu Ludwig Wille ve bylece ko
nu onun iin halledilmi oldu. Muzaffer bir ehre ve verecei
doygunluun sezgisiyle, elinde anahtar tomaryla kapya kotu.
Kap vuruluyordu, Wille'nin d koptu. Doru mu duymutu ?
Kulan kapya dayad, hafif bir ksrk sesi duydu. Hi phe

55

yoktu, biri ieri girmek istiyordu. Ama Wille bunu istiyor muydu
bakalm ? Sorun buradayd. Muayene saatleri oktan gemiti,
hemireler paydos edip gitmilerdi. Kap, bu kez daha da srarl
bir ekilde tekrar vuruldu, bunun zerine Wille, derhal yaz masa
sna gemeyi de ihmal etmeden, raz oldu. Kap kararsz bir ekil
de ald, bir bilgin kafas belirip gzlklerinin arkasndan ieriyi
szd.
"Profesr Wille ?" diye sordu ekinerek, bsbiitn ieri girme
ye cesaret etmeden nce. Elinde, profesrlerin katlarn ve te
reyal elanek paketlerini koyduklar cinsten domuz derisi bir ev
rak antas tayan, gri takm elbiseli, yalca bir bey du:r:uyordu.
Adam, "Ama sizden rica ediyorum" diyerek hemen lafa girdi,
"Tanr akna, adm sylemekten beni affediniz. Tpk herhangi
bir insan gibi benim iin de kimliimin bilinmemesi nemli, ok
nemli, belki de ok tehlikeli. Ksaca sylemem gerekirse, bir in
sann hayat sz. konusu. "
Wille kei sakalyla anlaml anlaml ban sallad , b u tuhaf ko
nua hastalar konusunda son derece ketum davrandna dair
gvence verdi ve halden anladn gstererek onu masann te
ki tarafndaki sandalyeye buyur etti.
"Sayn beyefendi, o halde sizi bu ge saatte bu tmarhaneye ge
tiren nedir?" diye sordu cesaretlendirici, neredeyse. pek arkada
a bir tonda. Bir yandan da irin irin glmsyor, gzlerini iki in
ce izgi halinde ksyor ve ilk i, kendini ok ey vaat eden ifaatn
o ho n tadna vem1ek iin akam, yemeinin hazzn erteliyordu.

3
ki binyl geti ve
bir tek yeni tann bile yok.
Friedich Nietzsche

Profesr Wille ou zaman altn ereveli gzlnn arkasn


dan tek bir bakla insann cienni okurdu. Adn sylemek iste
meyen, sinirli ve gergin haliyle ireti bir ekilde konuk sandalye
sinin ucuna ilien bu gei konukla da, bu denenmi igd ocuk
oyuncayd. Adam daha esrarengiz ricasn dile getiremeden, Wil
le'nin imek akyla ruhunun en cra kelerine kadar aydnla
tlm, onun atmaca gzlerinin nnde adeta rlplak soyulmu
bir vaziyette oturuyordu ve yzndeki ifadeden kendisinin de bu
mm farknda olduu ve bu yzden ac ektii anlalyordu.

Ya profesr ne gryordu ? Kendisi ve dnyayla bark olma


y baaramam, elli ya civarnda kltrl bir adam. Geni aln
kendine gvensizliin izlerini tayordu, endieyle kalkm kalar
burun kknn zerindeki deriyi sanki orada bir migren frtnas
kopuyormuasna krtnyordu. Gzlerse, sanki ya kalmama
casna alam gibi donuk ve kederli bakyor, ama doktorun deli
ci baklarna uzun sre dayanamyordu. Bunun yerine, sanki
yardm arar gibi odann iinde dolayor, sonundaysa kucana
koyduu ellerini aa sarktlyordu. Burun kanatlanndan aznn
kelerine kadar, Wille'nin kronik mide rahatszlklarnn fizyo
nomik belirtisi olarak grd derin izgiler iniyordu. nce du
dakl az sanki iren bir tat alm gibi smsk kenetlenmiti ve
o daha hafif bir i ekile ackl bir hikayeyle iini d kmeye ba
lamadan nce, doktor hi de hayra yorulmayacak tehisini ok
tan koymutu bile.
Yabanc, "yle oldu" diye sze balad, bu arada gzkapakla
n asabi bir seyineyle titriyordu, "yle oldu, ziyaretime neden

58

olan eyin derinine inmeden nce dorudan konuya girmek gere


kirse, dn leden sonra saat e doru oldu, katedralin an ku
lesinden duydum nk, dediim gibi yle oldu, karm da ve
ben alma 0damda yan yana oturup, yllardr alk olduumuz
gibi, Sen-Petersburg kkenli ailemden yadigar bir Rus semave
rinden ay ierken . . .

"

Grne baklrsa ka<>tl olarak konuyu datyor, dedi ku


kuyla akl hastanesi yneticisi iinden ve sabrsz hareketlerle
sivri sakaln svazlad. Nevrasterk olduu aka gzlenen bu
adamn gzkapaklannn seyinnesinin yan sra sakalnn da titre
meye balamas zerine, Wille saatin ge olmasn da dikkate ala
rak, durumu biraz mizahla abuklatrmak iin adama, acaba ha
la kar yayor mu, diye sordu.
Adam bn bn bakt. "Evet, elbette" diye cevap verdi, sorunun
anlamn kavramamt, "biz o malum mektubu aldmzdan beri
kar yayor. Evet, biz ya.IH ben ve karm da sokaa bakan pence
renin kenarnda otunrken, davetsiz bir misafir, kendisi ehrin ta
nnm bir kiisidir, kk n bahemizin kapsn at ve ben o
an imek hzyla onun dostum yznden gelmi olduu dn
cesine kapldm."
"Ltfen aklaynz" diye szn kesti Wille, "neden ziyareti
nizi grdnz an dostunuz aklnza geldi '?"
"Daha nce bizi hibir zaman ziyaretiyle onurlandnnam olan
bu nl adamn gelii, her bakmdan bir bilmece gibiydi; nk
ortak dostumuzla olan ilikimizi hesaba katmazsak, kendisiyle
hibir yaknlmz yoktu. "
"Belirttiiniz dostunuzun dnda sizinle ortak hibir eyi ol
mayan profesrn ziyareti sizi telaa m verdi yani ?"
Dehetle, "Profesr" diye devam etti ziyareti, "nerden biliyor
sunuz bunu ?"
Wille elenerek, "Sadece balant kuruyorum" diye karlk ver
di, "hatta imdi bir adm daha ileri gidiyor ve size aka, sizin ve
o esrarengiz dostunuzun ayn meslek grubundan olduunuzu sy
lyorum."
"Elbette" diye cevap verdi dertli beyefendi, "gerektiinde by-

59

l e de kabul edilebilir. Ama ltfen bundan sonra bir dedektif gibi


iz srmeyi brakn. Dediim gibi, son derece gizli tutulmas gere
ken nazik bir durum sz konusu. Neyse, bizi beklenmedik ziyare
tiyle onurlandran o profesr yannda bir mektup getirmiti, or

tak dostumuzdan henz gelmi ve benim en yakn dostu" olmam

,'

nedeniyle hi zaman kaybetmeden bana getirmek zorunda kald


bir msaj . Yani o birden karla kapl gl bahemizde beliriverdi
ve akamst aymz imekte olduumuz pencere:ye doru z
gn zgn bakt. "
"Ve siz d e onu ieri bir fincan ay imeye davet ettiniz, yle de
il mi ? Ama ltfen bana grne baklrsa bir niversite hocas
n bile allmam admlar atmaya iten ve ne yazk ki ad benlen
saklanan siz profesre, sayn baym, bir uzman ziyaret etmenin
'
uygun olacan dndren blmler ieren u yazy gsterin,
hakl mym ? Ve benim durumumda ruh alannda ya da daha ok
ruh bozuklukl:n alanuda bir uzmanlk sz konusu olduundan,
u mahut mektup ikinize de iindekilerin yle biri tarafndan ya
zldn dndrm olmal. Haydi imdi unu masadan bana
uzatn" dedi Wille laf dolatrmadan, artk sadede gelsin istiyor
du. inden klmaz gerekleri bir anda kavrama yetenei bu de
fa muhteem biimde kendini gstermiti.
Byle parlak bir yaklamla gafil avlanmaya alk olmayan
konuk akademisyen yelkenleri suya indirip, tpk siyah papyonlu
gri takm elbisesi ve kstekli saati gibi Basel'li profesrler cema
atine ait olan domuz derisi evrak antasn at. Sanki srrn ger
ekten gn na karp karmamakta hala kararszm gibi bir
sre antann iini kartrd, ama sonra bir tomat kt ekip
kararak en sttekini masann zerinden uzatt.
Wille'nin uzatlan kada ksa bir gz atmas yetti, d.aha onu eli
ne almadan, hatta bir satr bile okumadan tehisi yaklak olarak
tamamd. Bir stnlk havasyla glmseyerek tekrar koltuuna
yasland ve sanki yle demek ister gibi kollarn gsnde ka
vuturdu: Olay zlmtr, sradaki ltfen.
"Ltfen bir saniye" dedi adam, evrak antasri bir renci gibi
smsk dizlerinin stnde tutuyordu ve artik mektup elinden k-

60

tndan kaygyla bakyordu. "Okumaya balainadan nce . . .

"

Ne de kolay sylyor, bir saniyeymi, sonra da kalkp bana ge


ne bir roman anlatacak, diye dnd Wille sabr taarak, bir
yanda.l. da ayakl saate bakp dunyordu. "O halde" diye cevap
verdi, "ltfen biraz daha sade bir ekilde toparlamaya alrsa
nz, ok uzun bir ign geirdim de."
"Elbette, ok affedersiniz. Ama siz onun kaderi, bizim kaderi
miz zerinde etkili olacak kesin sonulara varmadan nce, be
nim size mektubu yazan kii hakknda gerekli eyleri aklamam
gerekmez mi ?" Wille aresiz ban sallaynca, ziyaretinin y
zndeki o panik havas kayboldu, ama kendini daha rahat bir
oturma ekliyle de ifade eden bu ani deiiklik, Wille'nin gzn
de salkl bir rahatlamadan ok, doktora ts sesi kararak hava
s boalan, bzen ve geride sadece buruuk klf kalan iyice i
irilmi gergin bir balonu dndren bir gevemeydi. Ziyareti
nin havas boalmt, bitkin vaziyette sandalyesine kt ve san
ki kendi kendine konuuyonnu gibi ban eip raporunu verme
ye balad.
"Epey zaman oluyor" diye balad anlatmaya, "O dostum Ba
sel'e geleli neredeyse yirmi yl oluyor, Leipzig'den umut dolu
gen bir aratrmacyd, klasik filolojidalndan. Gen oluuna ba
klmadan ehrimizde kendisine doentlik kariyeri iin ok parlak
bir gelecek vaat ediliyordu, bu arada daha nce kendi ehrindeki
niversitenin de ona doktorluk payesi verdiini belirteyim. Ken
dini fazlasyla hirpalayan eitiminin etkisiyle midir; zaten nce
den de bozuk olan, savata kapt ve tam olarak iyilemedii bir
enfeksiyonla daha da ktye giden sal yznden midir; mes
leki evresinin kann bana sratan ok sayda yayn yznden
bilimsel n dibe vurduu iin, bu harika Alm?-n akad;misyene
akn akn gelen renci selinin gitgide clzlap sonunda tkenip
kesilmesinden midir bilinmez dostumun niversitemizde hzla
ykselen yldz gene ayn hzla snverdi . O zamanlar yar acya
rak, yar sevinere k, bir kuyrukluyldz kayd demilerdi."
Wille'nin yorgunluu: bir anda gemiti, dikkat kesilmi dinli
yor, notlar alyordu. Tuhaf bir ad olan o adamdan orda hurda ko-

61

nuulduunu elbette duymutu , ama yksekokulun tarihi iin


matah bir sayfa olmadndan, her defasnda zerinde durulma
yp derhal baka konuya geilmiti. imdiyse neler olup bittii
konusundaki ann kapandn hissediyordu, akam yemei
ve yatak istirahati gibi baka dnceleri elinin tersiyle bir yana
itti ve bunu da cesaretlendirici ba sallamalarla karsndakine
hemen belli etti. Arada bir "Devam edin" ya da "ok ilgin" diyor
du, bylece konuunun hatrlama akn hissedilir derecede hz
landryordu. "Ve siz btn bunlan dorudan onunla birlikte ya
adnz, yle mi ?"
"Daha beter, onunla birlikte ektim. Zavall dostum btn gn
devam eden ve ou zaman, konumasndan anlald zere bir
hayal knkl ya da bir incinmenin yol at ba anlaryla kv
ranarak ka ke oturma odamzda yatmtr. Eline kalemini ald
nda tartmay o kadar ok seven ve kavgac olan o, zel haya
tnda her eye ar duyarl tepki gsteriyordu ve her trl ztla
maya, hatta en kk bir itiraza dahi kendisini yataa dren
hastalyla karlk veriyordu. Bizim ikimize de, ki karm kendi
ni bandan beri daha usta bir insan sarraf olarak grrd, ken
disiyle ve dnyayla kavgal bir insan gibi grnmt, hem de
niversitemize an ve erefle giriinin zerinden ancak birka yl
gemiken. O srada verdii birka konferansla hi de azmsan
mayac bir aknlk uyandrmt. Herhalde kimden sz ettii
mi imdi anlamsnzdr. " .
"Hi merak etmeyin, teki fakltelerin ileriyle asla ilgilenme
miimdir" diye gvence verdi Wille. "Ama dostunuz olduka b
yk yeteneinin ezicilii altnda, daha nceden de ruhsal alkan
tlar geirmi gibi grnyor. Bu arada, bu hi de seyrek rastlan
an bir durum saylmaz. Ama dostunuzun o ilgin rapodar hak
knda bana bir eyler aklamak istemez misiniz ? Klasik Eski a
zel meraklarm arasndadr

da. "

"Bunlarda Sokrates'ten sz ediyordu" diye cevap verdi ziyaret


i, "Yunan kltrnn knden onu sorumlu tutuyordu ve es
ki Atina ile modem uygarlmz arasndaki, bir Aishilos trajedi ti
yatrosu ile Bayreuth'taki-Richard Wagner Ulusal Tiyatrosu arasn-

62

daki muazzam zaman araln dev bir yorum admyla aan , ger
ekten r ac bir gle ona balyordu. "
"Doru mu duyuyorum ?" diye atld Wille, armt, "Aishilos
ile Wagner arasnda m ? Bu imdiye kadar duyduum en heyecan
verici ey. Dostunuz olduka gz kara biri gibi."
"'tam isabet buyurdunuz" diye karlk verdi ziyareti ve elini
onaylar biimde Wille'nin yaz masasna vurdu. "Dostumuzun if
te tabiat ite tam bu noktada yatyor. zel ilikilerinde bir gen
kz gibi ne kadar ekingen ve tutuksa, kalabalk karsnda da bir
o kadar cretkar ve tal1riki davranyor. Bu atlak, yllar getik
e bir uurum gibi derinleti ... "
"Ziyaretinizden de anlald zere, problem ocuumuz artk
kesin olarak bu uurumurr iine yuvarlanm gibi. Ama ar!idaki
zaman iinde neler oldu, demek istediim, niversitedeki kariye
ri sona erdikten sonra ne oldu ? Kuyrukluyldz iz brakmadan Ba

sel gklerinden kayp gitti mi ?


"Tamamen iz brakmadan deil, ama gerekten ortadan kay
boldu. Onu hfila ehrimize balayan tek ba, alp telgraf havale
siyle ona, Alpler'in en cra kesine, Cenova etrafndaki ky e
ridine, Nice'e ve Napoli'ye gnderdiim emekli maandan ibaret.
Adresini ok nadiren biliyordum, ou zaman postrestant arac
lyla haberleiyorduk"
'Bu mektup Torino'dan atlm" dedi Wille.
"Merkez postanesinden, emekli maan aydan beri oradan
alyordu. "
"Sizi doru mu anladm ? Dostunuz gen yana ve kendisine
keyifli bir gezgin hayatn mmkn kld anlalan salna ra
men tam bir emekli maa m alyor yani ?"
"niversite, retim grevinden ayrlm bulunan faklte ye
sine bu' pek de anlalr gibi olmayan demeyi hemen hemen on
yldan beri yapyor. Benim dostluk grevim, ki dal1a fazlasna fr
satm olmuyor, parann bir ksmn dzenli olarak onun arzu etti
i yerlere havale etmekten, geri kalann da gelecek ne gsterir
hi belli olmadndan, yallnda hi olmazsa gi.benilir bir li
man olmas iin, yediemin olarak deerli katlara yatrmaktan

63

oaret. Ben bu konuda ailesiyle anlatm sanyordum, dul an


nesi ve kz kardei Elisabeth'le yani, yanlmyorsam ona bugne
kadar bir ocuk gibi baktlar, yiyecek paketleri yolladlar, oysa o
buna karlk onlara kirli amarlann gnderdi. Son derece se
vimsiz, zorba bir insan olan kz kardei birka yldan beri Gney
Amerika' da yayor ve aabeyinin gidiatn oradan drt gzle iz
liyor. Bu arada, dostum ondan korkuyor da, her eyi yanl anla
madysam, haksz da deil."
"Kz kardei ondan nefret mi ediyor yoksa ?"
"Tam tersine, ona tapyor. Yaratt tehlike de burada ite. Dos
tumun hakl ya da haksz, onda uyandrd beklentilerle ondan
ok ey bekliyor ve ben, dostum hayatta olduu srece kz kar
deinin bu kat hkmnden kurtulamayacandan korkuyorum. "
"Hayatta olduu srece m i dediniz '?" diye sordu Wille. "Bu ha
yatn, mektuptan anlald gibi, rayndan km olduunu siz
aslnda ne zamandan beri fark ettiniz '?"
"Bunu tam olarak bilebilseydim, karnzda olmazdm. Tori
no'dan gnderdii mektuplan okurken benim ve dacmn se
zinledii bir eyler vard kukusuz. Her zamanki yazlarndan pek
ok ynden farklyd.

O Basel'den ayrldndan beri mektupla

yorduk ve dostumun yzlere kadn da yaz masasnn ekme


cesindf saklyorum. An ruh hallerinin neden olduu istisnalar
dnda, hepsi de ak bir. zihnin ve son derece dzgn bir slu
bun kant."
"Peki ne zamandan beri" diye araya girdi doktor, 'bu istisnalar
kural haline gelmeye balad ?"
"Sonbahardan beri. Mektuplarndan, sanki, geri hata kendisi
ne ait olan ama her bir dncesine, ou zaman son derece p ar
lak o ifade biimine biraz laubali bir abart katan bir sesle konu
uyormu gibi, maalesef sylemeliyim, rol kesen taral bir oyun
cuYt andran yabanc bir ton ykseliyordu. Aktard her olay
gln bir kendini beenmiliin aynasndan yansyormu gibiy
di. Bu mektuplann ounda hatr saylr bir yer ayrd eitli
hastalk durumlarn, ister btn gn sren bir migren krizi ol
sun, ister alelade bir nezle, sanki ondan nce hibir insan asla

64
byle ey ekmemi gibi korkun cehennem azabyla dolu bir
uurum olarak anlatyordu. ifa bulmasn, tannsal gler saye
sinde onu adeta bir mancnkla manevi cokunun en yce doruk
larna frlatan gerek bir dirili gibi kutluyordu. Bu kendinden ge
ercesine heyecanl durumlarnda, nne gelen her eye ok s
tn karakterler atfediyordu. Az ok bir rastlant sonucu geldii,
.

hatta karaya vurduu bile sylenebilir, ehir ona harikalkta btn ehirleri fersah fersah geride brakm gibi geliyor, iine ka
pankl yznden dostumun hibir zaman hibir ekilde ileti
im kuramad ehir sakinleri ise dnyann en sevilmeye deer
insanlan oluyordu. Yrmyor, tersine szlyordu ve ou za
man tembel alan sindirim sistemi Fransz pastilleri sayesinde
istenen mlayimlie geldiinde, bana bu konuda uzun uzun rapor
veriyor, yedikle.rini yar tanri gibi hazmettiini anlatyordu. dac
mm o ou zaman son derece dolaysz yaklamyla bu konuda
neye dikkat ettiini biliyor musunuz ? 'Dostunun' demiti karm
gz krparak, 'kaleme sanlmadan nce bir para imi olmas
mmkn m acaba ? Baksana, herkesin dedii gibi, bizim Torino
kral kafay ekmie benziyor.' Karm dostunmzun arlklarn
byle aklyordu, ne var ki bir para sadakat duygusuyla onunla
bu konuda hemfikir olmakta tereddt ediyordum. "
"Bizim bilimsel olarak tanmladmz gibi, byle bir forinin "
diye araya girdi Wille, "ou zaman bir ruh hastalnn n belir
tisi olarak ortaya kt dncesi bu durumda hi aklnza gel
memi gibi grnyor. "
"Hemen deil. Ancak ekim ortalanndaki doum gnyle bir
likte bir kez daha, ama ok daha vahim bir deiim husule geldi.
yle syleyebilirim, o keyifli hali iddetlenerek gerek bir mega
lomani nbeti halini alyordu. Borlenerek, kaderin onu bir e
it dnyn efendisi olarak setiini ileri sryordu ve buna ger
ekten inanyor muydu, yoksa sadece yeni bir poz taknmaktan
m holanyordu, bunu anlayan beri gelsin. Her neyse, durmadan
insanln geleceinin kendi ellerinde olduunu, hem de kelime-

1 . Fr. euphorie'den; ar ekilde kendini zinde, gl ve halinden memnun h isset


me. (.n}

65

nin tam anlamyla byle olduunu tekrarlyordu. Bir keresinde,


u anda, diye yazmt bana, sa elime biraz endieyle bakyo
rum, nk o dnyann kaderini avucunda tutuyor; bir baka se
ferindeyse insanlk tarihini ikiye ayrmak istediini sylemiti,
nk bir mesih evkiyle anlatt gibi, ona, kendinden nceki za
man dibe vuran yaamlar ve Hristiyan kle ahlak a olarak,
kendinden sonraki zaman ise Tann'ya e stinsanlann efendili
inin balayaca binlerce yllk hkmdarln afa olarak ilan
ettiren bir vahiy gelmiti. Dnya bylece blnrken, bu arada
sahte Mesih'in doumuyla balayan eski Hristiyan takvimine de
byk bir ciddiyetle son verip onun yerin. yeni bir zaman, ste
lik de kendi doum tarihiyle balayan, yani kolaylk olsun diye

1 888 ylnn O yl olarak kabul edilecei bir takvim kabul edilme


sini nermiti. Ne yazk ki bu teklifini kendisine bile kabul ettire
memiti, bu yzden de, dnyann yeni kurtarcs Dionisos'tn ge
liini haber veren ve neredeyse ayn solukta, izmesinde saysz
delik aldn ya da annesinin Naumburg'dan yollad domuz
pirzolasnn ap gibi tuzlu olduuna dair ikayetlerini dile getidi
i kendi mektuplarn bile sahte sa'nn kronolojisine gre imza
lamaya devam ediyordu."
"Ciddi konumak gerekirse, sayn baym, akln karm olan
dostunuza hi olmazsa bu m ektuptan sonra yardm iin acele et
meliydiniz. Neden yapmadnz bunu ?"
Yal ve yorgun giinen ziyaretinin yznde bir seirme belirdi. Bu soruyu bekliyor olmasna ramen, gene de mthi bir skn-
tya kapld. Seyrek salaryla oynad, gzln dzeltti. Ar ak
sak bir tonda, "Bmm ben de biliyorum" diye karlk verdi, "akl
karan zavall dostumuza destek olmalydm. Ama neye yarard,
sorarm size. Byle bir karar, benin1 hibir ekilde yetkili olmad
m temel bir tbbi bilgi gerektirir, bunu anlasanza Delilik konu
sunda bir ocuun bak asna sahip olan ve dostumun yaam
koullan hakknda en ufakbir bilgisi dahi olmayan ben, bana ya
banc bir ehirde ne yapabilirdim ? Her Tanr'nn gn akademik
grevlerin iba.'?na ard ben, neden susaym ki, aylardr id
detli bir uykusuzlukla cezalandrlan, varlmn kkn kemiren

66

derin bir ruhsal rahatszln peini hi bralanad ben."


Ayn anda yerinden frlayan gri elbiseli adam odann iinde he
yecanl bir ekilde gidip gelmeye balad, bu arada sanki grnme
yen bir dmanla bouur gibi el kol hareketleri yapyordu. "Ayn
ca" diye banrken bir yandan da iddetle gsne vuruyordu,
"arpntm var benim, midemde ekim var, inann yllardr dokto
uma sindirim sistemin1in iren hassaslndan ikayet ederim,
yardm dokundu mu bana? Hayr, dostum, hayr, bana yardm edi
lemez, ne yazk ki bu yzden ben de kimseye yardm edemem, eer
bana vicdane.: sulu olduuma dair bir gereke gsterebileceini
ze inanyorsanz . . .

"

"Sznz tekrar kestiim iin balayn beni" diye gld Wil


le, adn vermeyen adamn kaamak yollu konumalarn alayc
bir yz ifadesiyle izliyordu ve artk kendini tam fommnda hisse
diyordu. "Bana, sizin gerekten temiz vicdannz rahatsz etmek
kadar uzak b ir ey olamaz" dedi ve o garip mektuba bir kez daha
gz att. "Biliyor musunuz, ben kendimi pragmacl ardan sayarm
ve amaca h izmet tanrsna dua ederim. Ama bana bir sr daha ver
meniz lazm sayn profesr. Hangi fakltedensiniz siz ?"
Ziyareti misafir koltuuna dayand. "Ben ilahiyatym" dedi
ksaca ve hissedilir bir yadrgan1ayla.
"Ah, bir Tanr adan" diye karlk verdi Wille, yalandan bir

aknlkla. "Yani imdi bu, zavall dostunuza ibadet yoluyla yar


dm ediyorsunuz, demek ni oluyor ?"
Alayc tondan incinen ilahiyat hafife ksrd ve ban sal
lad. "Siz beni yanl anladnz, ben ilahiyat dersi veriyorum, ama
ne Tann'ya inanrm ne de dinde teselli bulmaya, bir rahip evinde
yetimi olan dostumla bu konuda tamamen ayu fikirdeyiz. Ak
am duasndan ancak niversite rencilii srasnda vazgeen
bendenizin tersine o daha yatl okuldayken babasnn inancna
kar sert bir muhalefet gelitin.ni ve sonradan bunu 'Tanr ld'
paradoksuyla formle etmiti. "
"Paradoks e n uygun terim" diye atld Wille. "nk bir eyin
lmesi iin daha nce yaam olmas lazm. Ama, tanm olarak
Tanr sonsuz bir hayata sahip olduundan . . .

"

67

"Griiyorsunuz" diye szn kesti ilahiyat, b u arada ilk kez


hafife glmsemi ve btn yz incecik krklklarla gerilmi
ti. "Griiyorsunuz ite, benim dostuma beylik kavramlarla yakla
lamaz. Tanr'nn ldn ilan ediyor, ama kim bilir daha ka
tanrnn mmkn olabileceini eklemeden de edemiyor."
"Nihayet mektubun ban anlyonm" dedi Wille, son derece
sevinliydi, burnunun ucuna kayan gzln iaret pamrnyla
yukar itti ve mektup kadn lambaya tutup teatral bir sesle oku
maya koyuldu: "Sevgili profesr, eskiden tanrdan ok Basel'li bir
profesr olmay fazlasyla tercih ederdim; ama bencilliimi onun
yznden dnyann kuruluunu ihmal edecek kadar ileri gtr
meye cret edemedim. . . " Wille mektubu yaz masasmn zerine
brakt. "Aramzda kalsn, sevgili bay ilahiyat, biz burada akla
gelebilecek en ince kfrlerle uramak durumundayz. Benim
hayran kaldm anrn ayn zamanda rahatsz olduumu griiyor
sunuz, nk bu szlerden duymazdan gelinmeyecek bir biimde
deliliin sesi ykseliyor. " Wille kad kaldrp bir kez daha gzle
rine yaklatrd. "unu bir dinleyin: 'Ho olmayan ve benim alak
gnlllm rahatsz eden ey, tarihteki her ismin temelinde
benim olmam."' Wille glyordu. "nanmad aka bilinse de,
griine baklrsa bu kendini sa da sanyor. urada, geen yl
Alnan doktorlar beni ok uzun bir sre iin amuha gerdiler, di
ye yazm. . .

"

"Hayr, kafasna vur lokmasn al bir salak olarak grd sa'y


la hibir zaman bir tutmad kendini. Geri son haftalarda ara sra
'armha Gerilen' diye imza atyor, ama bunu herhalde srf talu-ik
etmek amacyla yapyor. Gerekte o kendini Dionisos olarak g
iiyor, daha Basel'deki yllarnda kendini Dionisos'un gizli mezi
olarak tanmlamt. Daha sonra Torino'da, en azndan o kark
beyninin iinde bir mucize oldu ve tann mezin iine girdi ve
akn insanla mesajlarn onun cismani azndan iletti. Bu ara
da, akn insanlk topu topu benden, dacmdan ve bana delilik
haberini getiren saygn niversite hocasndan oluuyordu."
Wille, dnceli bir tavrla, "Dionisos" dedi, "arap tanrs, m
kemmel, hatta daha fazlas, ok isabetli. Arkadanz, sizin syle-

68

diiniz gibi yksek zekal olmann yan sra yksek alkolden de


mi mustaripti acaba?"
Papyonlu konuk soruyu duymazdan geldi. Telala mektuplan
kartryordu, ilerinden birini ekip bir kant arac gibi havada
sallad. "Byklk iddias" dedi arkasndan, "elbette, ama arka
damda bu her zaman durumun sadece bir yzn oluturuyor.
teki yz ise onu, nasl ifade edebileceimi bilemiyorum, okuyu
cusunu dehete drerek, onun bu haliyle keyifle elenen mara
zi bir akac olarak gsteriyor. uradaki gibi rnein: 'Az nce,
olabildiince a giyimli olarak kendi cenazeme gittim. Her yere
renci cppemle gidiyorum, onun bunun omzuna vurarak yle
diyorum: Siamo contenti ? So n dio , ho fatto questa caricatu
ra. "2 imdi bu, sevgili doktor, elbette yksek alkoldenmi gibi
grnyor sanki dostum tanrlama yolunda drtnala koarken
azck yardm alm gibi."
"Mutlaka bu anlama gelmesi gerekmez" dedi Wille. "Bence bun
larn hepsi, k haber veren kendini iyi hissetme haline iaret
ediyor, nasl sylemeli, tpk frtnadan nceki boucu scak gibi."
"Yani sizin grnze gre o kanlmaz o larak bir kn
eiinde mi duruyor?"
"Korkarm, o oktan knt iine girrni" dedi ynetici ve
mektubu tekrar gzden geirdi. "urada da" dedi ve iaret parma
yla bir yeri gsterdi, "sonsuza kadar srecek bir enlii mjde
lemek iin yeryzne inen aferle tal Dionisos olarak gryor
kendini. stelik bir de gelini var gibi, harika."
"Son zamanlarda dzenli olarak o hanmefendi dnlyor."
ilahiyat telala bir sayfay kaldrd. "urada rnein: 'Benim
Ariadne'yle birlikte sahip olduklarm, ancak her eyin altn ola
rak karldr. ' Dikkate deer bir ifade, ama akas deliliin et
kisiyle yazlm, yle deil mi ?"
"Kim bilir, belki Torino'da kendine kk bir sevgili buldu da,
mitolojik bir isimle onu azck gizemli hale getim1ek istedi ? Altn
deerinde olmasnn altnda ise, gerektiinde klasik mitolojiyi
buyur etmeksizin de tamamen dnyevi bir eyler aranabilir." Wil2. t. "Memnun muyuz ? Ben tanrym, bu karikatr ben yaptm." (.n.)

69

le glyor ve kei sakaln svazlyordu. "Olamaz m yani?"


"Dostum ve bir sevgili ha?" diye kar kt konuk. "Dnle
mez bile. Onu tandm bunca zamandan beri, tek bir Kadna do
kunmamtr. Hayr, bu bana hi olmayacak bir ey gibi grn
yor. Onu zavall dostuma sunmay ne kadar istesem de, bu Ariad
ne asla etten kemikten bir varlk olamaz . "
"Dostunuz b i r kei gibi mi yayor ? Aka sylemeliyim,
eer yleyse, bu benim hayatm boyunca karlatm ilk kei
olacak. Sizin !annzda, Efendimizin bir bakireden domas gibi,
aslnda o kadar da fazla nemsemeden bu szde erdemle vnen
btn bir meslek grubu var tabii. Btn o bakalam sanatna
ramen etten kemikten bir insan olan dostunuzda da durum bun
dan farkl olamaz. Bu arada, u Ariadne'nin cinsiyetinin ne oldu
u sorusu da bana ilk planda nemli gelmiyor."
Papyonlu adam tekrar gld ve sanki zerinden bir arlk
kalkm gibi ellerini ovuturdu. O ne korkular ve ne karanlk ku
runtularla buraya komutu, oysa karsnda anlayl, hatta son
derece esprili bir tmarhane yneticisi bulmutu. Tam bu nazik
konuyla ilgili olarak bir baka mektup gstermek istiyordu ki,
Wille kukulu bir ksrkle onu durdurdu.
Resmi bir ton ve anlalmaz bir yz ifadesiyle, "Bu arad::< hi
zaman kaybetmemelisiniz" dedi. "Dostunuzun acilen yardma ih
tiyac var. En iyisi hemen bugn harekete gein ve onu buraya ge
tiin. u Ariadne'nin esrar perdesini de daha sonra kaldrrz. "
lahiyat sanki yldrm arpm gibi sandalyesine yld. "Ha
yr" de ii titrek bir sesle itiraz ederek ve kucandaki dosyay kal
drp masann zerindeki mektuplan toplamaya balad. "Bu ke
sinlikle sizin greviniz, sayn ynetici . Bir doktor olarak yardm.
etmelisiniz, eer zamann.z yoksa, dorusu ya, ynettiiniz bir
klinik var, o zaman, ne bileyim bir hastabakc gnderin, masraf
neyse ben seve seve stlenirim, ya da en iyisi siz iki kii gnde
rin, herhalde bu mmkndr. "
Wille, hiddetle, "Azizim, siz rya gryorsunuz" diye kprd.
"Ltfen syler misiniz bana, bir hastabakc nasl yabanc bir l
kedeki kocaman bir ehre gidecek de mehul bir adamn izini bu-

70

lacak ? Budalaca bir dnce. Hayr, dostunuza, tabii onu hfila


dost gm1eye devam ediyorsanz, sadece siz bu iyilii yapabilirsi
niz ve bunu yapmak zonmdasnz. Aksi halde kendisi Teseus'un
labirentte kaybolmas gibi o korkun talyan tmarhanelerinde
kolayca yok olup gider ve onu oradan kartmaya hibir Ariadne
de yardm Pdemez."
lahiyat inatla, " Orann dilini bilmem k i ben" diye karlk
verdi, dudaklarn ocuk gibi smsk kapamt ve ayaa kalkt.

Onu bir atmaca gibi gzne kestiren Wille de koltuunda do


masann zerine dayad. " Baym, sahi. siz neden

rularak kollarn

bana geldiniz ? Zaten oktan bildiiniz bir eyin dorulandn


grmek iin m i ? Hi de deil. Siz beni aradnz, nk dostunuz
dan ve bu arada kendi kendinizle karlamaktan korkuyorsunuz.
nk siz tpk bir devaynasmda kendi arpk suratnzn size s
rttn grmekten korktuunuz kadar hibir eyden korkmuyor
sunuz. Tahamml edemediiniz bir manzara. "
Wille gnah karan bir vaiz gibi konumu ve anlalan tam
yerine isabet ettirmiti. Kalorifer borularnn trtsndan ve
ayakl saatin tik taklarndan baka hibir eyin bozmad sessiz
likte, hafif bir hkrk ykseldi. Vcudu tir tir tireyen konuk y
zn elleriyle kapatarak divana oturdu. Wille'nin iin iin mem
nun olmaktan da geri kalmadan saptamada bulunduu gibi adam
bir

alama kriziyle sarslyordu. Sesini yumuatarak,

"

L tfen ri.
,

ca ederim" dedi, "rahatnza bakn, divana uzann, sadece bir an


iin, tekrar sainleinceye kadar. " Bcklin'in tablosunu kenara
ekti ve ziyaretisinin bacaklarn kaldm1asma yardm etti.
ok gemeden ilahiyat uyuyan biri gibi derin ve dzenli ara
.
lklarla soluk almaya balan1t. "Rahat olun ve geveyin,, diye f
sldad Wille, divann kenana oturmutu. "Ve imdi gzlerinizi
an. uradaki cep saatine bakn, bykbabam armaan etmiti,
geen yzyldan kalma parlak altn. u gizemli pmltnn gzleri
nizin nnde genilemeye baladn fark ediyor musunuz?" Wil
le saati zinciriyle yava yava sallarken, ziyareti de ban sall
yordu. Divandaki adam, gzbebeklerinin nnde byyen bir
halka halinde k saan sarka hareketini takip ediyordu.

71

Wille, sarkac seyre dalan divandakinin kulana, "imdi ona


kadar sayyorum" diye mrldand. Doktor biliyordu ki, bu du
rumdayken, ziyareti gizemli dostu, hakknda o ana kadar gizle
dii eyleri gnll o larak ifa edecekti. Ona ya da daha ok
onun bilinaltna yneltecei sorular imdiden hazrd. Wille ses
sizlikte fslt halinde sayyordu. Ksa bir sre sonra yavaa, ne
redeyse flercesine, "Beni duyabiliyor musunuz ?" diye sordu.
Cevap yerine kap ald, dardan gelen i bir k divana vur
du. Wille, "Aklnz m kardnz siz ?" diye bard ve bir ayan
biimsizce skleyerek mnasebetsizden yana seyirtti.
Bu mnasebetsiz bir kadnd, bir hanmefendiydi. Siyah ipek
ler iinde, san Cannen tarznda arkaya doru smsk taram
ve kvrk bir kemik tarakla bann arkasnda toplam bir halde
kapnn kenarna yaslanm, alayl alayl glmsyordu. Sklm
yumruklan ve hiddetten kpm1 suratyla burnundan soluya
rak nne dikilen adann karsnda dolgun dudaklar parlyor
du. Wille, "Aklnz m kardnz siz ?" dedi dilerinin arasndan,
ama ataklyla yneticiyi ileden karan dik gsl hanme
fendinin hi de onu fark etmi gibi bir hali yoktu, tersine hi du
raksamadan onun yanndan geip doruca hasta odasna dald ve
uyku sersemi bir halde divann yannda duran ilahiyatya elini
uzatt.
"Profesr Overbeck" diye seslendi apak bir sevinle, sanki
kaybettii sevgilisine yeniden kavumutu, "byk Zerdt'n dos
tunu ve koruyucusunu burada bulmak ne olaanst bir zevk, na
sl bir srpriz, hem de hipnoz tedavisi altndayken. O kk saati
ni size de gsterdi mi ?" Yapmack bir itenlikle beyefendinin elle
rini tutuyor, gergin yz hatlarndaki donukluk ile hi dumadan se
yiren gzleri merhamet uyanqracak kadar elien solgun beyefen
diyse gzlerini aresizce onun gzlerine dikerek saldndan kurtul
maya alyordu.
sterik gll kadnn ellerinden synldktan sonra, "Rosalie
Nielsen" diye bard, "ne istiyorsunuz benden ?" Onun cevabn
beklemeden, bu olaydan doktoru sorumlu tutarm gibi Wille'ye
dnerek hiddetle ekledi: "Tanr akna, iinde bulunduum du-

72

rumda bu hanmefendiyi nasl olur da ieri alrsn z ?"


Soukkanlln toplayan Wille, "Ltfen , sakin olun, profesr"
diye yumuatt onu. "Burada zc bir yanllk sz konusu. Tak
dim edebilir miyim ?" diyerek ikisine doru eildi, "Baron es Hele
ne von Druskowitz, felsefe doktoru . "
"Samalk" diye bard Overbeck, masann zerindeki mek
tuplar toplayp cebine soktu. Selam bile vermeden yanlarndan
hzla geerek, bir vitrayla rengarenk aydnlanm karanlk merdi
vene doru seyirtti. Girie geldiinde, Wille'nin sesi yeniden n
lad.
"Profesr Overbeck" diye yankland merdiven sahanl, " lt
fen dostunuzu unutmayn . Gotthard Tneli zerinden gece treni
ni tavsiye ederim, bylece yarn sabah erkenden onun yannda
olursunuz."
Aada kap zangrdayarak kapand. Wille, baronesin dik ya
kasn gsne kadar atktan sonra divana serilip glmseyerek
kurtarcsn bekledii odasna merakla geri dnd.
Will kadnn nabzn tuttu ve bir yandan da, u byk Zerdt
de kimmi, diye sordu.
Kadn yumuack, hafif bir sesle, "Bir baka sefere, doktor" di
ye cevap verdi ve dllendirilmeyi bekleyen bir ocuk gibi gzle
rini yumdu.

4
Neyi perinliyordu Yunanl o esrik enliklerle ?
Hayatn sonsuz dnn,
iftlemeyle, cinsellik oyunlanyla
lmden sonra da srecek btn bir hayat
demek olan gerek hayat.
Friedrich Nietzsche

nili kl darack sokaklar, tuhaf isimli ve farkl yllardan


kalma sivri cepheli evleriyle Ren kysndaki ehrin zerine gece
indi. lkeyi bir kefen gibi saran kar, Basel'i sokak lambalannn
ve aydnlk pencerelerin nda pudral bir oyuncak ehre dn
drmt. Uykusuzluktan bitap dm ehirliler kuty yatak
larnda saat kulesinin vurularna huzur iinde kulak verirken,
nal sesleri kar rtsnn iinde boulup giden gecikmi bir kupa
caddeler boyunca ilerliyordu.
Herkes henz rahat yatanda uykuda deildi. Baz yerlerde tu
haf konumalar oluyor, iki ift D ionisos konusunda fikir alveri
inde bulunuyor ve ok uzaklarda, Torino'da kck odasnda
sou ktan titreyen kak bir filozof hi belli etmeden ve imdilik
sadece zihninde ehre tanmay isti1or. iftler onun hakknda ko
nuuyor, onun yznden tartyor, onun esinlendirdii takn d
ncelerle byleniyor ve farknda bile olmadan kendilerini onun
onunna bir Satir oyununa kaptryorlard.
Profesr Overbeck koltuunun al nda delilik mektuplarnn
bulunduu anta, yreinde lm ve kamnda bir sancyla, st
ne stlk kaderinden kaamayacana dair o korkun gerein
basks altnda karlara bata ka evine giderken, yukarda, Fried
matt Ruh Hastalklar Klinii'nin idare bina5nda, bahekim mu
ayene odasnn perdelerini ekiyordu. Soukkanllkla, Goya'nn

74

Maya's rnei divana sere serpe uzanm hastasna- bakt.


Kadn hlyal bir pozla ban arkada kavuturduu ellerinin
stne dayam, divann ayana dayal duran Bcklin'in

ller

Adas'nn yaknlna ramen Wille'den btn dikkatini kendisi


ne vemlesini istiyordu. Bayan Druskowitz hafif aralk duc,iaklar

Wi]
Gi.yi

arasndan soluk alyor, onun kokusunu duyduunu hisseden


le ise hayal gcnn yardmyla iki kalp arpnts boyunca

nik }Vfa.ya'nn yerine plan koyuyordu. Saate son bir bak ve


artk terapi balayabilirdi.
"Ne byk bir zevk verirdi" diye sze girdi, "sizi zamannda
gelmediiniz iin cezalandrmak." Szlerini bir para geitim1ek
iin, alma masasnn zerindeki lambay abajurdan sadece do. nuk bir k yaylana kadar kst.
"Birinin ieri girebileceinden korkmuyor musunuz, doktor?"
"Olacak ey deil. "
"Ama benim ge kalp ieri girrnem d e ayn kapya kmyor
mu ?"
"Siz bir istisnasnz, barones, msaadenizle siz ete kemie b
riinen olanakszlksnz. Hayr, ciddi olarak konumak gerekirse,
alma arkadalarmn odalar yandaki binada ve biz burada ya
payalnzz, demek istediim, gemiiniz ve huzura kavumam
hortlaklarla yalnzz.
"Grdnz gibi, onlarn aksine ben huzura kavumak iin u
raya yatp uzandm" diye fsldad hanmefendi, akacktan Wille'yi
taklit ederek gz krpyor ve uyuyan ocuk nwnaras yapyordu.
Wille az kuruyarak, "Ama siz hi de bir hortlak deilsiniz" di
ye karlfk verdi.
" Btn bu esprilerin yannda, bana vaat ettiiniz eyi unutmu
a benziyorsunuz."
"Ben size bir ey m i vaat etmitim ?"
"Beni cezalandracaktnz. Ve btn erRekler gibi mzk oldu
unuzdan, imdi sra bende. Haydi botlarmn backlarn zn,
abuk olun, u zavall ayaklanm uygarl k cenderesinden kurtar
manz rica ediyorum."
Derhal dizlere eilen Wille, vazifesini b yiik bir maharetle ifa

75

etti ve zamann uygun olduuna kanaat getirse, hanmefendinin


kyafetindeki dier uygarlk backlarn zmede de ne kadar
mahir olduunu seve seve gsterirdi. Bunun yerine zarif ayakka
blar dzgn biimde divann nne yerletirdi ve hemen arka
sndan alkn hareketlerle hanmefendinin sa bileini kavrad.
_
"Sevgilim" dedi kaygl bir yiz ifadesiyle, "istirahat halinde olma
nza ramen , nabznz hzl ve bir para dzensiz atyor. Sizi ste
toskopla daha esasl bir biimde dinlemeye almam gerekiyor."
Bayan Dnskowitz hafif bir lk-att. Sonra kararl bir ekilde
"Her eye tamam" dedi, "ama stetoskopa hayr. plak tenime ol
maz. "
"lgin" diye yorumlad Wille, "peki bu dinleme aygtndan ne
den bu kadar korkuyorsunuz?"
"Soukluundan. Dinlenmekten korkmuyorum, dokunulma
sndan dehete kaplyorum. Ayrca zaten o olmadan da rperiyo
rum, daha dorusu yanmaya balyorum, sanki oda an scakm
gibi geliyor bana. Birazck rahatlamama izin var m, doktor ?" El
bisesinin gs dmelerini zerek dokunakl bir yz ifadesiyle
doktoru plak tenine yaklatrd. Yapmack bir emir tonuyla,
"Kulanz ite uraya dayayn" dedi, "O zaman o uzun, buz gibi
ey olmadan da dilediiniz her eyi duyabileceksiniz."
Wille zaman kazanmak iin masasna gitti ve lambay evirip
sonuna kadar at. Druskowitz abartl hareketlerle ellerini yz
ne kapad. Kzarak, "Gzm kr ettiniz, doktor" diye bard.
"Beni oktan sokmu olduunuz o ho havay kasten bozmak m
istiyorsunuz ? tiraz ediyorum."
"O zan1an benim itirazm da dikkate aln; beni beklettiniz ve
bunun iin zr dilemediiniz gibi, bir terapi seansnn ortasnda
ieri daldnz ve hastam incittiniz . "

"Overbeck sizin hastanz m?"


"Hayr, ama eninde sonunda olabilirdi. Bu arada, kendi ayb

nz rtmek iin laf kartryorsunuz. Kapy vurmadan muayene


haneme girdiniz ve u ana kadar da balanmak iin ricada bu
lm1madnz. "
"yleyse artk beni cezalandrn siz de."

76

"O kadar kolay yapmam bunu. nce zr. "


"Dorusu sizin khnemi formalitelere deer verdiiniz hi ak
lma gelmezdi. Ama ltfen. Yolda gelirken bama ufak bir tatsz
lk geldi. St beygiri rkt, yoldan kt ve araba bir kar yn
nn iine saplanp kald. Arabac karlar kremek zorunda kald.

O buz gibi soukta durup bek_lemek bana zevk mi verdi sanyor


sunuz ?"
"Arabac nnzdeki karlan kremek zorunda m kald, dedi
niz ? imden bir ey size inanmaktan kesinlikle alkoyuyor beni."
"inizdeki o bir ey sizi bana tbbi destek salamaktan da al
koyuyora benziyor. Artk grevinizi yapn, baym ve kulanz
bana uzatn. Tanr akna, dinleyin beni, hfila ne bekliyorsunuz ?
!im yanyor. "
Wille oyuna katlmaya karar verdi. Kr sal kafasyla byk bir
dikkatle n ak bluza yaklat, b u arada ter ve parfm karm
kokuyu hrsla iine ekti, birden madam tarafndan iki kulandan
tutulup aa ekildiini hissetti.

O an iin kurtard kendini, gz

ln dzeltti ve doruldu. "Bayan Von Druskowitz" dedi hi de


yapmack olmayan bir hiddetle, "Kendinizi kaybediyorsunuz."
Kadn sessizce duvara doru dnd. Sonra Wille'yi inciten i
neleyici bir tonla,

"u erkekler"

dedi.

Alarm hazrlndan yava yava artan bir teyakkuz durumuna

geen gcenik doktor kendini divann ba ucundaki deri terapi kol


tuna brakt ve notlarn incelemeye balad. Hanmefendinin sa
kinletiini ve kendi erkeke kararll sayesinde kutsal mekan
kirleteck planndan dndn merrnuniyetle fark etti. Yznde
zarif bir glmsemeyle, hanmefendinin kendiliinden anlataca
her eyi kaydetmeye hazr, ucu sivriltilmi kurunkalemini not ala
ca kadn zerine koydu ve yan gzle uzanm durumdaki kadna
bakt. Bayan Druskowitz sngs den

iri gibi szlanyordu.

Wille heyecansz bir doktor sesiyle, "Geen sefer bana erkek


cinsiyetinden yz evirdiinizi anlatmtnz" diyP sze balad.
"Sizi buna ne itti ? Sizi rahatsz eden ey ok gibi bir olay myd,
bir travma myd ? Anlatn artk, sizi dinliyorum. "
Druskowitz bir defa daha, "Erkekler" diye sylendi, yan tarafa

77

dnd v e parke zemine kadar sarkan rtnn saaklaryla oyna


maya balad. Wille, bir odalk, diye geirdi \:inden, remek iin
itah ac bir yemek. "Erkekler ne kadar da merakl" dedi kadn
ve inanmasn istermi gibi ak ak doktorun yzne bakt.
"Normalde cinsinize zel bu tip srnrclklar karsnda omuz sil
ker geerim, ama bugn sizin u insarn burgu gibi oyan bilme tut
kunuz bir istisna olarak tatmin olm'..il ki, bu akam hi olmazsa
bir eyler biraz tatmin edilmi olsun. " Heyecan daha da artrmak
amacyla bir an sustu, sonra o kadar bouk bir sesle fsldamaya
balad ki, Wille terapi koltuunda dnmek ve hafif bir rahatsz
lk duymadan da edemeden, kulan neredeyse kadnn aznn
iine dayamak zorunda kald.
"imdi size srrm aklyorum" diye fsldyordu ses, "aslnda
erkek kulaklar iin dnlmemi bir esrar. " Kadnn, bu szleri
Wille'nin kulana fsldamasyla, divana dayad elini alp im
ek hzyla gsne gtrmesi bir oldu . Bahekim oradaki yumu
ak etin ksnl bir uysallkta bir eit yastk oluturduunu his
sedince allak bullak oldu, dokunuuyla bu yumuaklktan tama
men farkl sert bir doku geldi eline.
Wille ani bir refleksle bacak bacak stne att, bu arada not
defteri yere dt. Eli kadnn eline hapsolmu vaziyette o malum
scak yerdeydi, dncelerini yeni bir sava dzenine sokmak iin
gzlerini yumdu.
*

Yalnz bir yolcu karlar arasnda sokak lambalanmn birinden di


erine bata ka ilerliyor, lan1balarn konik soluk k huzmesi ade
ta sihirli bir glge, etrafnda kayarcasna gezinip karanln iinde
onunla karp yok olan apraz bir ikiz yaratm. Zavall Franz Over
beck nasl da titriyor, nasl da kederler iinde, yznn kan ekil
mi, dudaklan mosmor, az sonra evde olaca dncesi bile nee
lendirmiyor onu. Gecikmi, a, kararszlktan hasta olmu bir halde
.
yuvasna geliyor ve bekledii gibi, yemek odasnn
uZ perdele

ri karsnda sitemli sitemli ldyor, bahe kaps onu bir strap g-

78

crtsyla karlyor. imdi, her biri hznl birer kar bal tayan
bu,danm gl sralarndan geiyor ve evin kapsnn nnde dun
yor. Ey hder, seni takip ediyorum, diye dnyor Franz Over
beck, skntl zamanlarnda Nietzsche byle i ekerdi, kader, seni

takip ediyorum, istemezdim, o sa yapmalym, hem de i ekerek.


Kap mandalna basyor ve onu scak tutulmu havulu lahanal bir
yemek kokusumn karlad karanlk antrede duruyor.
Kaklyor, yutkunuyrdu. da sofraya iecek hibir ey koy
madndan yemek kolay gitmiyordu. Yutkunuyor, kaklyordu.
Kans suskundu. Overbeck, havay biraz yum uatmak iin ka
n

bir yana b rakt ve kapal azyla gld. da hassas aba i

gdsyle yemee balad bu yersiz sese sinirlenerek sordu.


"Demin Bach'n neeli bir liedini dnyordum" dedi Over
beck, "Szleri yle: 'Lahana ve havu beni uzaklara srgn etti.'
ylesine aklma geliverdi ite ... "
"Gidebilirsin sen de" dedi kars.
"Gideceim de" diye karlk verdi Overbeck, kendisini bile ar
tan bir hazrcevaplkla "Yarn sabah ilk trenle Torino'ya gidiyorum."
"Gitmeyeceksin." Onu bir zamanlar korkutan annesinde de
olan itiraz tanmaz ses tonuydu bu.
"Friedrnatt'n yneticisi bunu bir an nce yapmam neriyor"
dedi, tatsz giden konumalarna biraz nesnellik getirmek istiyor
du. "N ietzsche'nin acilen yardma ihtiyac varm, artk kesin ola
rak delirmi."
"Ben bunu deli doktoru sylemeden de biliyordum. "
" O halde hasta dostumuzu aresiz kaderine terk edemeyecei
mizi de bileceksin. O, hem de hi bekletmeden, do ktor bakmna
muhta."
da hi etkilenmeden, "O zaman o ok akll adam kendi gitsin
oraya" dedi. "Ona yabanc gelmeyecek bir yerde olacak ve senin
tersine delilerle baa kabilir. Ne bekliyor ki ?" natla kocasnn
yzne bakyordu.
Overbeck sandalyesine ya5Jand. Daha da kt olabilirdi, diye
dnd. da frlayp toz almaya1 bardaklar a tutup kontrol
etmeye baclamt, iten yana sknts yoktu.

79

Overbeck cesaretlenerek, "imdi eyalanm toplayacaun" dedi.


da fkeyle, "Bunu yapmayacaksn" diye itiraz etti ve kkreye
rek elini masaya indirdi. "Bir kere: pekala da bildiin gibi, sen ken
din de hastasn , midenden ve kalbinden, ayrca muhtemelen nev
rasteniksin de, bunu neden anlatmadn doktora '? kincisi: Nie
tzsche nerede oturuyor, bunu biliyor musun acaba '?" Overbeck
susunca, kadn itirazlann srdrd. "Gryorsun ite Franz, bir
kez bile adresini vemledi bize. Peki neden vem1edi '? Cevab sen
de biliyorsun. Kendisini hi kimse bulamasn diye, gln bir inat
tan. O gizem saplantsnn kendisini nereye gtrdn imdi
grsn ite. " Darbeleri altnda Overbeck'in cesaretinin nasl yok
olup eridiini hissediyordu. "stelik zavallnn sakland yeri bul
san bile" diye devam etti, "onunla buluabileceinden nasl bu ka
dar emin olabiliyorsun '? Buradaki

ruh doktorunun ilk hamlede


Bal

fark ettii eyi, Torinolulann anlamayacan m sanyorsun ?

se gireim, dostun oktan bir tmarhaneye yatnlrntr ve izninle


syleyeyim, onun yeri ok nceden beri orasyd. "
Overbeck bu tarz bir konunaya itiraz etti, sonuta o onun
dostuydu ve u anda iinde bulunduu zor durum kendi kabaha
ti deildi. Kararllkla, "Torino'ya gideceim ve orada bir otele
yerleip bilgi edineceim. Sonra ne yapacama bakarn1" dedi.
da'nn buruuk kocakan surat bir glmsemeyle aydnland.
"Peki kim karlayacak bu masraf ?"
"Kim karlayacak, kim kar layacak ? Bu meselede aklna ge
len tek ey bu mu ? Elbette getirilmesi iin gereken masraflar
kendi birikimlerinden kesilecek. Dal1a geende bana emekli ma
a zerinde tasarruf hakk tanyan bir genel vekaletname yolla
d. Bir ksmn havaleyle ona gnderiyonm, bir ksmn menkul
deerlere yatryonm, kalann da masraflarm iin kesiyomm,
seyalatimi de bunlar arasnda saymaya hakkun var. "
"Paray blme ii benim fi krimdi" diye atld da, sanki b iraz
sakinler gibiydi. "Sana iecek bir eyler ikram edeyim n?"
diye sordu, bir yandan da taban t;>plnyorclu. " Hrsmdan az
m m i i kurudu da."
da iyi niyetini gstennek iin bodruma kotu: Ama kadn ko-

80

cas iyice cesaretlenip kadeh kaldma annda dostunu hatrlayn


ca, yeniden bozuldu. "Neden bizim salmza deil?"
"Elbette da, ilkin ve her eyden nce bizim salmza." Gz
lerini birbirlerinden kararak kadeh tokuturuyorlard.
da, "Para konusunda" diye kadn tonuyla yeniden balad,
"Nietzsche sana bir mektupta ak talimatlar vermiti. " Overbeck
byk bir hayretle, kansnn nlnn cebinden katlanm bir
mektup kardn ve on3: daha da insafsz bir grn kazandran
gzlklerini taktn grd. "uray gryor musun ?" dedi kadn,
"Yanl anlalmayacak bir ifadeyle aka yazm, be yz frank
Zanaatlar Bankas'na yatrman rica ediyorum. nmzdeki yl
olaanst basm masraflarn karlayabilmem iin, artk btn
gcmle tutumlu davranmalym. imdi geliyor" dedi da tela
iinde, sayfay evirdi ve parmayla bir yeri iaret etti. "Yl sonun
da akas acilen bir be yz franga daha ihtiyacm olacak Over
beck" diye sert bir tavrla bitirdi ve gzlklerini kard, "u anda
o tarih gelmi bulunuyor ve ben, elde u baya yksek meblan
dnda, acilen bir de yol masraflarn karlayacak kadar yeterli
para var m diye soruyorum kendime, hele onun buraya getirilme
si konusunu hi amayalm. Endieliyinl, Overbeck."
"Yeterli miktarda birikim oldu, ben yarn gidip ekerim. " ste k
m havalarda glmsedi. "Nietzsche sandndan ok dal1a zengin."
"Buna ihtiyac olacak, demek istediim Friedmatt Klinii'nde
yani, tabii onu bulabilirsen."

"O halde onaylyorsun, yle m i ?"


"Sadece parayla ilgili olan ksmn. Onu talya'dan kimin geti
recei konusunda fikrimi sylemedim. Bundan byle ondan ka
zan salayacak olan tmarhane oraya bir hasta.bakc gndermeli, akl hastalaryla uramakta deneyinli birini . . . laftan anlamayanlarla, intihar eiliminde olanlarla, zrdelilerle . . . "
imdi masaya vunna sras Overbeck'e gelmiti, yle ki kadeh
lerdeki arap salland. "ok rica ederim, da" diye bard, ama
ayn anda, fkesini bastnnak iin ieye sarlp kadehini doldur
du. Raftan Nietzsche'nin en sevdi\ arap olan Veltliner'i ekip al
mas rastlant deildi. "da, inan bana, dostumun yardma ihtiya-

81

<' I

var ve gitmeye karar veriimin nedeni macera tutkusu deil."


"Peka.Ja da paray ona havaleyle gnderebilirsin."
"Yahu, artk konumuz bu deil, da. Nietzsche gerekle balan

tsrn kopamu, parann deerini hfa bilip bilmediinden kuku

luyum. Bir hafta nce, byk bir heyecan iinde, btn eserleri
zerindeki basm haklarn yaymcdan satn almak iin on bir bin
marka ihtiyac olduunu yazmt." Overbeck deri antasn ka
rtrp yakn tarihli bir mektup kard. "urada yazyor: 'lerki
yllarda deme gcm hi de azmsanmayacak bir dzeye kabi
leceinden, bunun iin borlanabilirim. nk bask adedinde
Zola'nn Nana'sn geeceim. ' Ve arkasndan sevgili Deccahmz
l ize neeli bir Noel yortusu diliyor. da, ben gidiyonm. "
da glmsyordu. "Sen onun yalnz yaadndan tam olarak
l'rnin misin ?"
Overbeck akn akn bakt.
Kadn kalann kaldrarak, "Son mektuplanndan birinde bir
kadn hakknda ima yollu eyler yazdn hatrlamyor musun ?
Ariadne diye biri" devam etti. "Hatta bir keresinde, onun, gelini
olduunu da aklamt. "
Overbeck kahkahalarla gld v e adehini bir dikite bitirdi.
"da, sen o ii yanl anlamsn. Onda sk sk grld gibi, gene
mitolojik bir telmih sz konusu. Ariadne, nl Yunanl kahraman
sevgilisi Teseus'a labirentte yardm eden Giritli prensesin adyd. . . "
"Teseus boa bal canavan ldrdkten sonra, yle deil mi? Sen
karn o kadar

kltrsz m sanyorsun, ha? Ama, onun bu efsanevi

isimle gerek bir sevgiliyi kastetmediini nereden biliyorsun ? Belki


de Torinolu gen bir hanmefendidir, bu gven nerden geliyor sana .. "
"Ben Nietzsche'yi yirmi yldr tanrm, o gven bana oradan ge
l iyor."
*

Druskowitz'in zaferinden ok emin olan sesi, "Ant verin bana"


diye fsldad, "hayran olduunuz vcudumun kutsall zerine,
smm konusunda ketum kalacanza ant verin, profesr. "

82

"Mezara kadar" diye cevap verdi Wille ve o an bunu ciddi ola


rak m yoksa alayla m sylediinden emin deildi. Panie kapla
rak, bu kadn beni berbat bir gvensizlie srkledi, diye geirdi
iinden. Kan bilim adam gvdesinin en cra noktalanna kadar
hcum edip zonklamaya balayarak, huzursuzluk ve kabardka
kabaran bir faaliyet bahederken, elleri sanki beyninin kontroln
den km gibi, sertleen meme ucunu iaret parma ile bapar
mann arasnda deneme mahiyetinde ovalamaya balamt.

"O halde" diye derin bir i geirile inlemeye balad kadn,


"bu vcut en derin srryla size kendini sunsun. Bu vcut . . . hi er
kek tanmamtr."
Kendini tamamen elinin faaliyetine kaptrm olan doktor yan
l duyduunu sand. "Efendim ?" dedi. "Ben sizin boanm bir
kadn olduunuzu sanyordum."
"Ah, Wille" diye devam etti kadn fslt halindeki itirafna,

"siz de hibir eyin farknda deilsiniz. Kimse farknda deil.


Leopold von Druskowitz gibi benimle evlilik ba olan bir adam
da olsa bekaretimin o canavarca uzan: tarafndan lekelenmesi
ne katlanam azdm." Dilerinin arasn nan serte bir hava ekti
iine ve Wille'nin eli kadnn gs kafesiylp birlikte ykseldi.
"Beni uyandran erkek deil. . . bir kadn oldu."
Wille'nin nutku tutulmutu, parnakular yanm gibi kendili
inden ekildi, bu arada ayakl saatin ve bouk bouk tkrdayan
kalorifer bonlarnn sesi yeniden duyulmaya balad. Eli zr di
leme adna faaliyetine geri dndnde kadnn bedeninden bir
inilti ykseldi, organlarn bir titremedir ald. Bir isteri krizinden
fena halde k orkan Wille, iin iin, onu incitmeyecek ama tahrik
de etmeyecek bir cevap bulmaya alyordu. Neyse ki kadnn
bedenine huzur ok abuk geri geldi ve doktor kk gemiyi sa
kin sularda seyrettirmeye karar verdi.
"Demek bir kadn tahrik etti sizi" diyerek elinden geldiince
kuku uyandrmamaya alarak tekrar sze girdi. "Bu bana, ifa
de asndan, Wagner'in Siegfried'inin uyuyan bakire Brnnhil
de'yi kadn yapan, herkesin bildii o unutulmaz szlerini hatrlat
t: Uyan, kutsal kadn."

83

Meme ularnn yeniden o ac veren ho kskacn iine alnd


n hisseden Druskowitz, "Gerekten de byle oldu" diye onay
lad. "Wagner'in bununla bir ilgisi olaca hi aklnza gelir miydi,
doktor? Hatrlasanza, yiit Siegfried, stadn talep ettii gibi, na
sl da stne basa basa, srarc bir ifadeyle unlar eklemiti: te
en tatl dudaklardan hayat iiyorum, artk lsem de gam yemem.
Ve benim de bama ayn ey geldi. "
"Ama sizin vakanzda kahraman falan yoktu, yle deil mi?"
"Bir Siegfried yoktu, hayr, ama ona ok yakn bir ey vard.
Beni Wagner yorumcusu bir kadn uyandrd, en tatl dudaklarla
canm ald."
"Bir Briinnhilde yani ?"
"ylesi fazla gzel olurdu" diye kahkahalarla gld Drusko
witz. "Ama maalesef uan atyla Wotan'n kz deil, tersine nl
lm erbetiyle !solde'ydi o. Therese, Wagner an Eitim Oku
lu'ndan geliyordu, Budapete'den Damstadt'a kadar byk sah
nelerde byk baarlar kazanmt ve elimde bir buket iek, e
kingen bir hayranlkla girdiim soyunma odasnda beni uyandr
d. Son olarak yorumlad parann, akn lmnn arksnn
son szleri hala kulaklarmda nlyordu, o szleri bilirsiniz, sev
gili doktor: sulara gmlp bolmu, kendinden gemi, akn
arabn imi, ite ben de aynen yle onun kanepesinde sulara
gmldm ve hayatmda ilk defa akn arabn, var olmann bah
edebilecei en byk hazz tattm. Therese'nin hfila solde mas
kesiyle, anahtarna sadece onun sahip olduu kutuyu amas ve
bana, bilirsiniz, o korkun etkisi tpk lm erbetininki gibi geli
en ak iksirinden tattrmas. Onun kollarnda, lsolde'nin kolla
rnda bin lmle ldm ve o iksirden tekrar tadabilmek, coku
lklaryla binlerce pce dirilmek iin ayn anda yeniden
uyandrldm." Druskowitz derin derin nefes ald, sonra hzl hz
l ban sallad ve kendini kaptrd heyecan dalgasna bakla
keser gibi bir son verdi. "Ama aslnda asla anlayamayaC'anz bu
sm size neden ifa ettim ki, size ... bir erkee."
Wille bir an iin, kadnn duyduu aalama yznden, elini
memesinden itebilecei korkusuna-kapld. Oysa o bunu aklndan

84
bile geirmedii gibi, pekitinnek istercesine kendi elini d e oraya
koyup basky yle artnnt ki; Therese'nin hatrasyla yanp tutu
arak kavuan eller yava daireler halinde zirveye ykseliyordu.
ini sknt basan Wille alnnn terlemeye baladn hissetti, san
ki kalorifer son haddinde gibiydi. Belki u salak doktor gmleini
kartsam iyi olur, diye dnd ve kalkmak istedi, ama elini kad
nn demir penesinde hissetti.
Dnskowitz, "Kutumu ayordu benim" diye tekrarlayp dun
yor ve bir yandan da, aalad erkek cinsinden dn alnan ya
banc elle yapt hareketleri hzlandryordu, "onu ayor ve beni
ak iksirini, lm erbetini imeye aryordu." Son szleri yk
sek perdeden bir sesle, yani bir solde iin bouk bir sesle teren
nm etti ve kar koymasnn ne kadar gereksiz olduunu gster
mek iin yeniden hzl ve talepkar devinimlerle Wille'nin elini e
kitirmeye balad. Ruh dokton, an heyecanlanan hasta akut
tekrarlama drtsnden rahatsz eklinde not ald iinden. Ger
ekten de Dnskowitz imdi ayan b eyan ve neredeyse hi utanma
dan doktonnun divanda yanna uzanmasn talep ediyor ve yak
ksz isteine yapmack bir dayanlmazlk kondurmak amacyla,
sanki Therese ona bu arkyla sahip olmu gibi, ak hastas sol
de'nin arklarndan en heyecanlsn terennm ediyordu: "Yrei
na5l da cesaretle kabaryor" diyerek, kararsz erkei yreklendi
riyordu, "dolgun ve yce gsten fkrarak. ..

"

Wille teslim oldu. Doktor gmleini katlayp terapi koltuunun


zerine koydu ve kollarn sk sk iki yanna yaptrarak kadnn
yanna sokuldu. Yan bandaki kzm ve kaslmalar halindeki
bedene dokunamamak zordu. Onu koklad, ayn anda annesiyle
ho bir leden sonrann uzak ans beliriverdi, kvrck bukleler
bumunu gdklyor ve kpr kpr bir dirsek onu lgnca eylere
kkrtyordu. Aman kendini kaybetme, dedi iinden ve kendini
batmaktan kurtarp su yzne kartmaya yardm edecek ikinci
soruyu planlad.
Druskowitz gene ondan nce davrand. "Hatrlyor musun, ka
dn cinsinin sefil klesi" diye sze balad ve onu bir kez daha ya
na itti, "Brnnhilde'nin zerine yatan Siegfried'i, klcnn keskin

85
eliiyle onun gonca halindeki kamn nasl ikiye ayrdn hatr
l yor musun ? Elbette, demin kendin

andn ya onu. Senin de ayn

sn bana yapman istiyorum, benim kk kahramanm." Asln


da hanmefendinin abuk sabuk sralad bu eyleri ciddi olarak
kastettii falan yoktu, tersine krmz dudaklar arasndan sesli
sesli nefes alarak, anlalarna alet ettii Wagner bysnn ne
kadar baar l olduunu kontrol etmek iin soku!uyordu ona.
Wille artk cevap veremez haldeydi, delici keskinliini yitirmi
fal ta gibi ak gleriyle suskun ve donuk, kadnn yannda y
lece yatyordu. Druskowitz'in bluzunun dmeleri artk tamamen
zlmt ve daha nce gizledii ey imdi ak bir kitap gibi
baklanna sunulmutu. Kadn tekrar eline yapt ve bu kez onu,
Wille'yi artmad bu, gbeinden on pannak aada sk tyl
bir tepenin zerine koydu. Etei, son kalesi de yani, dmt ar
tk. Wille'nin eline yumuak basklarla ayn ekilde gitgide hzla
nan daireler izdiriyordu ve bir yandan da grtlandan kesik ke
sik sesler kartyordu.
Son bir lk, sonra eli gevedi, adeta Wille'nin elinin zerinde
uykuya dald. Bir bahekimin muayenehanesinde cereyan eden
bu olayn korkunluunun bilincine varan Wille, bitkin Bakha'dan
kurtulmaya abalyordu, ama kadn ona smsk kenetlenmi ve
ban omzuna dayamt. Wille sinir iinde, beni kulland, diye d
nd, muhtemelen baka erkekleri de kulland gibi. "Erkek
cinsinden vazgemenize daha ok var" diye aalayarak laf att.
Wille'nin szlerindeki ineleyici alayn farkna varmayan Drus
kowitz, "Aslnda o noktaya hi gelmemeliydi" diye karlk verdi.
"Her halkarda bu Therese'nin suu deildi. O beni sadece uyan
drmak istemiti, asla kuvvetli cinsten sonsuza kadar vazgeirt
mek deil, sonradan bu konuda gvence vermi.ti bana. Hem za
ten kendisinin bir i da vard, Darmstadt tiyatrosunda ikinci
batenor. Ann rzas hilafna yeni bir anlama yapnca, yemin
le syledi bunu, yrek burkucu bir ayrlk sahnesi yaanm.

gn bugndr hep kendime sorarm, acaba bylesine kederler


iindeyken hi birbirlerinin kollanna atlmlar mdr diye. Muh
tC'melen hayr. "

86

"Peki siz bundan sonra m hibir erkek grmek istemediniz ?"


"Bu daha sonra oldu. Benim ilk ak uyanmn gerekletii
soyunma odasndaki o bol gzyal veda sahnesinde, ayrlk ac
sndan neredeyse hi konumayan Therese gsme bir kitap s
ktrd. Bu kitap, yle diyordu kesik kesik, artk dili bana ulaa
madnda onun yerine konuacakm. Ve kitap, bana There
se'nin elinden ve azndan aldm hazz her satrnda hatrlatmak
iin, akmzn gizinin son mhii olarak konutu da"
"Muhtemelen yazarnn a,d Richard Wagner olmal."
Gevekliini gz kamatrc biimde stnden atan ve ban
rahat rahat doktorunun omzuna yaslamak gibi naho bir dunmu
um\rsamakszn neeyle sohbete devam eden haumef;'ndi, "Ne.
redeyse isabet" diye cevap verdi. "Neredeyse isabet, diyorum,
nk yazar Wagner okulundan gelmeydi. inde eski bir Yunan
tanrsnn canlandna kesinlikle inandm gen bir dahiydi bu.
Bugn bile ara sra ap iindeki Therese'min ithaf yazsn pt
m eser Mzi_in znden Tragedyann Douu adn tayor,
hemen anlamtm, nk, yle ya, sizin de bildiiniz gibi bana da
ayn ey olmutu: mzik beni solde'me gtrm, ayrlk bizim
iin bir trajedi olmutu. Ama o kitapta henz bunlar yoktu. Bili
yor musunuz o kitab ?"
O anda anatomik bir ilgiyle kadnn kvnnl kulak yolunu ince
leyen Wille, "Hayr" dedi.
"Hi armadm" diye karlk verdi Druskowitz. "Gizli gzel
likleri hakknda dnyann hibir ey bilmedii bu kitap sadece
srdalara ait. solde'min beni aka uyandrmas gibi, kitap da be
ni Eskia'a srkledi. Ne var ki, bir zamanlar Wagner'in en sev
dii hayranlarndan biri olan yazann, yazan bir Yunan tanrsna
hi layk bulmadn biraz sradan bir ad var. Bu yzden, ondan
bahsederken takma adn kullanmay tercih ediyonm. Byk
Zerdt' daha nce hi duymu muydunuz ?"
"Duydum" diye cevap verdi Wille sabrszlkla, "az nce, siz zi
yaretime ondan bahsederken. Bir Pers peygamberi de ayn ad
kullanmt sanki. "
"Bu konuda bir ey bilmiyorum" diye kar kt Dnskowitz k-

87
saca v e bluzunu ilikleyerek divandan kalkt. Gzlerini doktorun
gzlerine dikerek, bir o yana bir bu yana kvrtt, sonra ellerini bir
rahibe gibi yukar kaldrp

ylankavi hareketlerle salarna gtr

d ve salarn ap ban sallayarak siyah dalgalar halinde srtna


brakt. Kemik taran geni bir yay izerek odann iine frlatt.
Alayla, "Byk Zerdt'n bu kitabnn benim iin ne anlama
geldiini renmek iin yanp tutuuyorsunuz,

eil mi ?" diye sor

uu ve ellerini kalalarna dayayp hafife alkalad. O artk Brnn


hilde deil, diye lnd Wille, ama u mehur ipeksi kirpikleri
krparak batan karma numarasyla Carmen. Dalgn dalgn ba
n sallad, kollaryla bann zerinde bir eit aziz halesi yapan
Bayan Dmskowitz gnahkar bir glmseme armaan etti ona.
"Bu kitapta" diye sze balad ve sanki daha yce ifadeler aryor
mu gibi duraksad, "seilmilere adanan bu hazinede, yazar bana
felsefi bir aklkla, solde'min kucanda edinmeme izin verilen
ksnl gizemli deneyimlerin bir aklamasn sunuyordu. En sy
lenilmeyecek eyleri ismiyle anyordu. En susturulmu eylere
szckler buluyordu. Tanrsallatrlm esriklie, bu her eyin i
ie geip birbirinde eridii aracya Yunan tanrs Dionisos'un ad
n vermiti. Therese'min bana rettiklerini, glen ak ve kl
lm o Dionisos felsefesinin yasa.51 haline getirmiti. Bu arada,
asl ad N ietzsche, o hi de ho olmayan tslama sesiyle Friedrich
Nietzsche. Naumburg'da domu ve migrenden ok elrmesine
ramen byk bir tutkuyla Wagner'e canla bala hizmet etmi.
Ama bana bizzat Tanr'nn dirilii gibi grnd. "
"Sahi, u dirilen Tanr akna, Dionisos felsefesinden n e anla
mamz gerekiyor ?"
"Anlamak deil, aksine onu yaamak, ona katlanmak, onun ac
tatl stn gc karsnda iniltiler arasnda .eriyip yok o lmak
Dionisos retisi btn snrlar kaldrr, hepsinden nce de er
keklerle kar cinsle ehvet iinde eriyip giden diiler arasndaki
snrlan, aina bu arada, bu retinin gizemli deilse bile artc
taraf da burada baliyor, Dionisos retisi erkei diiye, diiyi
erkee dntryor, bir kendinden geile kartna dnen ki
i kendi cinsiyetiyle iftleiyor. Anlyor musunuz '? Hayr m '?

88

Bunda alacak bir ey yok sevgili doktor, nk iin can alc


noktas burada yatyor, farkllklarn ortadan kalkmasnda yani.
Yunan tragedyasnn bilgeliinden rendiimize gre, Dionisos
kendini diilere erkek, erkeklere dii olarak gsterirmi, onu ka
bul eden herkes onunla tekvcut ama ayn zamanda iki vcut
olum1U. Bunun pratik anlamda tam olarak uygulanmasnn ko. lay, hatta ho olduunu kavramak zor gelebilir. Bu retinin sr
larna vakf olmaya balayanlar bunu annda kavrayarak aydnla
nrlar. O perian klkl dier btn dnya vatandalar iinse
bunlar sonsuza )<adar kapal kalacaktr, evet, hatta koku alarak
srarla her yere sokulan baz hassas burunlar bundan gocunacak
lar i<;in, gn ndan bile kaacaklardr."
Divandaki Wille, ellerini her eyi kucaklarcasna aarak, sal
verdii bukleler alayannn arkasna gizledii ban omzuna
dren Bayan Druskowitz'e doru bakt. Kadn kendini venne
ve kaynap tekbeden olma simgesine son bir inandrclk daha
katabilmek iin, bluzunu tekrardan fora etmiti ve gslerinin
yumuak hareketlerle bir o yana bir bu yana sallanmasndan bel
den yukars kpr kprd. Tanra aydnland, diye dnd Wil
le, kapal gzkapaklannn ardnda grd bir eyler nedeniyle
mutluluktan kpr kpr. Benim yapabildiim, bunu sadece sez
mek, olaslkla o tanryla ilgili bir ey bu. Yoksa, diye geirdi iin
den hekimce bir uyanklkla, yoksa bu hanmefendi karmda ti
yatro mu sergiliyor ? O sz konusu olunca bu ihtimali pek de ya
bana atmamak lazm, aynca bu davran isteriklefo repertuanna
dahildir. Wille her eyle kaynap birleme tehlikesine dmemek
iin hi durmadan kendi kendine telkinler yadryordu. Heyeca
n oktan gemi ve tatmin olmamln, kurtulu umudu olma
yan bitkinliin, hi dinmeyen bir aresizlik iinde zoraki mecal
sizliin eziyet duygusuna dnmt. Aah, u cad onunla nasl
da oynuyordu. Wille trnaklarn kemimleye balad.
Birden o ehvet taan vcut yanna gelip oturdu ve gsler
den birini o esmer halesiyle yan banda gverince doktoru bir
titremedir ald. Dokunmak geldi iinden, anrn ayn anda bunu
kendine yasaklad. Wille'nin i sava gznden kamadndan,

89

D ruskowitz onu okamaya balad ve kendisini tutsak alan sihri


bir elektrik a km gibi doktorun kocanu bedenine aktt. Dokto
run gzkapaklan oktan arlamaya balam, kollar kurun gi
bi olmutu ve yorgunluktan ii geti, derine, daha derine dald.
Kadn on hipnotize mi ediyordu ? Ho geldin, tatl unutu, diye
dnrken, kadnn misyonerce evki yeniden kendini gster
mi ve dunnadan gevezelik ederek onu kendini unutu dlerin
den skp karmt.
Kadn, "Esriklik" diyordu, yeniden alevlenerek, "beni cinsiyet
ayrm, dar ahlak kalplar zerinden artt, Therese'nin kollarn
da iyinin ve ktnn tesinde bir dnyaya doru szlyordum.
Dionisos'un mezi oluyordum. Sevgilim binlerce gzya ve son
suza kdar birbirimize ait olma yeminleri arasnda Darmstadt'tan
ayrldktan sonra, onu bir daha asla gremeyeceim zc gere
ine ramen, ksaca sylemek gerekirse o orak gnlk hayatm
da zel eitilmi bir mrit olarak yeniden tek bama kaldmda
tek bir umudum vard. Bana bu gizin yolunu aan bir an nce ta
nmak istiyordum. Bylece Bas el'deki tanrma, sayfalar dolusu
.
bir mektup yazdm, ifreli szcklerle en ksa zamanda gerekle
ecek bir eriyi umuduna imada bulunan ateli bir iman getir
meydi bu. Birlememizin iareti niyetine me ktuba, zerinde gu
rurla ban kaldm11:, tabii plak ve mermer bir Yunan heykeli
sz konusu olmakla birlikte, fotoraf sanki o an ekilmi gibi du
ran bir delikanly gsteren bir kartpostal da ilitinnitim. pek
gibi przsz bedeni, uzuvlarnn yumuakl ksnlce ne uzat
t dudaklaryla bu gen, bizlerin nasl olmusa yaamak zorun
da brakldmz bu irkin dnyaya zaferle kar <yor ve gz
lerimizin nnde o sihirli erkek-dii bilmecesini zyordu. Be
nim kendimi u ya da teki cinsiyete mi ynelttiim konusunu
kasten ortada brakyor ve ona, bilindii gibi cinsiyet farknn ge
erliliini yitirdii Dionisos'un mezi olarak yazyordum. Mek
tubu meslek hayatmda kullandm adm R. Nielsen olarak imza
lanutm, bu Robert de olabilirdi, Rosalie de ve o zamanki nh ve
duygu durumuma gre iin zne de uygun dyordu. "
Dnskowitz, Wille'nin elini alp defalarca skt. "Basel'den mck-

90

tup geldiinde o mtevaz drt duvanmn arasnda nasl sevindi


imi ta.lunin edersiniz. Onun her satryla

Tragedyann Douu

yazarna layk mektubu, benim cinsiyet ayrmnn kaldnlmas


oyunuma katlyordu. Dorudan beni en sevdii dostu olarak se
lamlyor ve mritlerin diliyle, uygun kurban tannya sunabilme
miz iin derhal ona komam iin bana yalvaryordu. Sonra bana,
le saatlerinde tannnn sihirli bir denekle mezlerine dokun
duu ve onlar dansa ve Bakha a lalanna srkledii Akdeniz la
ylanna, Peloponnesos'un kayalk tepelerine birlikte seyahate k
mamz ngren o pervasz plann ayordu. Sanki kardelik ba
mzn mhr gibi, bir de tannmzn ehresini gsteren bir kartpos
tal gndermiti, ne var ki tuhaf, irkiltici derecede yabanclam

bir yzd bu: mezin yznn bir yarsndan yaama arzusu f


lanyorken, dier yars gevek bir ekilde aa sarkyor ve acyla
alm azyla sanki armhta len'in son szlerini tekrarlyordu.
rpertiyle, ruh kardeimin bununla bana kendini akladn kav
radm. Yars Dionisos gibi yanp tutuurken, dier yars kurtulu
u bekliyordu. O kurtuluu ona gtrmeye hazr olarak Basel'e
kalkan ilk trene atladm. " Kadn duygulanarak sustu.
. Birden bambaka bir sesle, "Ey, iren hatra" diye haykrd ve
bir traj edi kahramau gibi salarn yzne dkt. "Kendimi gen
liin yaz ksnll iinde onun Schtzengraben'deki evine ko
arken gryorum, bir elimde Therese'nin veda am1aan1 olan
ak mavi bir emsiye, dierinde taze am bir gl buketi. Kap
ngran ekerken kalbim yerinden frlayacakm gibi atyor,
neredeyse baylacam. Wille" diye bard anszn inleyerek ve
Wille'yi bir an iin boulacana inandracak kadar, kendini olan
ca arlyla onun zerine att. " Wille, imdi beni dinleyin, cinsi
nizin hangi kepazeliklere kadir olduunu duyun, rezil adam, en
byk umutlanmn amar yemi gibi nasl h\ olup sndn
dinleyin. Sadece bunu hatrlamak bile" diye bir lk koptu iin
den, "kalbimi paralyor. "
"Ama ltfen, sakin olun" diye uyard Wille ve yzn rten sa
lar fledi, "bu yllar nce olmu . "
"Hayr" diye haykrd kadn inatla, "daha dnm gibi hissedi-

91

yorum, nasl diyeyim, u anm gibi. Mavi boyal beyaz ereveli


kaplar karmda gyorum , k enarda onun ismi yazl pirin
levha, neredeyse levhay peceim. Kap alyor, karmda rop
dambryla bir beyefendi duruyor, gzlkl tipik bir kitap kur
du, son derece sradan bir dnyal yani, o da yetmezmi gibi su
ratn n ortasnda fra gibi taraz taraz bir byk, mavi renkli gz
lklerinin arkasndan gzlerini bana dikmi. Evet, ltfen, diyor
ve anc ik o zaman, anlarsnz ya, szlerinin renginden tanyoum
onu. Karmda Leipzig cliyalektiyle konuan bir Saksonyal dur
makta. Size nasl hizmet edebilirim, diye soruyor sabrszlkla.
Uurumlar kadar derin bir d krkl dilimi balam. Ben, di
ye kem km ediyorum, sizin meziniz, Rosalie Nielsen. Bir ka
r ak azyla dik dik bana bakyor, elini ak alnna gtryor,
keliill enin tam anlamyla bembeyaz kesiliyor ve ardndan, o sra
dan yzn bir maskeye dntn gyorum. !ren. Gzle
rini benden ayrmaJ<?zn, kap aralnda bir adm geriliyor ve
gerekten de bet bir sesle haykryor: defol, yalanc kadn, beni
aldattn. Kap byk bir gltyle arplyor, srgs ekiliyor
ve merdivenden kan ayak sesleri duyuluyor. Mahvolmutum."
Bayan Druskowitz alyordu ve gzyalar, hi kprdayama
dan onun altnda yatan ve kadn vcudunun yerekimi zerine
dncelere dalan Wille'nin yanaklarna damlyordu. Ruh dokto
ru daha sonra, bir eyi anlan1yorum, diye geirdi iinden. Ni
etzsche birka dakikadr btn

arlyla zerinde yatan u son

derece alml yarata neden yalanc demiti acaba?


*

Overbeck bir ie Veltliner dal1a at, mineye birka ktk


att ve bir an iin, dostu gemi yllarda sk sk yapt gibi, bacak
bacak stne atm olarak odann bir kesinde oturmu da ku
lak kesilmi gibi geldi ona. Onun dikkat kesilerek dinleme tarz,
konuan herkesi adeta kanatlandrr ve zellikle her zaman dili
nin ucunda hazr bekleyen parlak cevaplardan kand iin, kar
sndakini zihinsel bir ykselie kkrtrd. Hangi karsndakini

92

yani ? Overbeck dncelere dald, kadehini bir dikite bitirdi ve


tekrar da'ya dnd.
"Nietzsche ve ak" diye sze girdi, "o konuda biz, benim u ana
kadar dncelerimde dahi geni bir kavis izerek uzak durdu
um zorlu, sakncal b\r meseleye dokunmu olduk kimiz de
Schtzengraben'de oturuyorduk, ben onun akla mekle ilgili
eylere olan zel ilgisini dostluumuzun balangcndan ok son
ra, daha ok bir tesadf sonucu renmi bulunuyordum. Hemen
sorunun znden sz etmek gerekirse, o zan1ana kadar ben onun
kadn cinsine kar o dikkat ekici utangaln bir bilim adam
nn her eyden el etek ekmesinin bir sonucu olarak grmtm.
Akamlarn daha ok tek tek kk evine davet ettii ve mkem
mel bir konukseverlikle arlad lise ve niversite rencileriy
le birlikte geirmekten holanyordu. Etrafnda katlanabildii tek
dii "arlk, onun ev ilerini yrten, ama akam sohbet1erinden
kesnlikle uzak tutttuu o okbilmi kz kardei Elisabeth'ti.
Bir yaz akam gene evindeki ngran aldn iittim, ou
zaman bu ses kpkrmz suratyla, ekingen bir gencin geldiini
haber verirdi. Niet.zsche konuunu ieri almak iin, her zamanki
gibi telala medivenlerden aa seyirtti. Ne var ki, kapnn alma
syla birlikte duylma5 gereken konumalar yerine avaz avaz bir
bar ve arkasndan arplarak kapanan bir kap sesi duydum.
Benim tandm Nietzsche'ye uygun dmeyen bir davrant
bu. Koridora ktm, ba eik vaziyette hzla yanmdan geip mer
divene yneldi, ben de arkasndan gidip odasna girdim. Yatann
kenarna oturmu, sanki iddetli ba arlar ekiyomrn gibi elle
rini akaklarna bastnyor, bir yandan da sarho gibi bo bo n
ne bakyordu. Sonra tutuk szcklerle,

J1agedyann

Dou

u'ndan beri bir kadnla mektup araclyla yaknlatn ve im


di bu kadnn kelimenin tam anlamyla zerine gelip kendisini ta
ciz ettiini anlatt. Kadn o kadar iticiydi ki, diye devam etti, insan
bunu hayal bile edemez. Bu gudubet ey imdi olaslkla evini is
tilaya kalkacandan, benden bir arkadalk grevi stlenerek,
hortla, kadna byle diyordu, geri pskrtmenin bir yolunu bul
m an rica etti. "

93

"Peki ya sen, bunu gerekten stlendin mi ?" diye sordu da.


"Her zaman o kadar sevimli olan dostumun bu davran kar
snda ne yapacam bilemeden kapya gittim, szde hortlak ger
ekten de orada srarla beklemekteydi. Gen kadnn sradan
ama asla itici olmayan yz gzyalaryla srlsklam olmutu,
elindeki iek buketi solan umutlarn hatrlatyordu. Onu kap
eiinden geri evirmeye gnlm elvem1ediinden, kendini to
parlayp evine dnebilmesi iin onu kendi evime davet ettim.
Gzyalarna ve ac umutsuzlua ramen, onun belli bir gen kz
ekiciliini sergiledii birka nezaket cmlesi etmi etmemitik
ki, dostum Nietzsche, na<l syleyeyim, ieri dald, atal atal bir
sesle o malum onu aldatan gudubet kadn cmlesini tekrarlaya
rak, kadnn ondan korkup kalkt sandalyeyi kapnn nne ko
yuverdi. Bu arada, sa elinin iaret parman dimdik uzatm, d
ary gsteren mermer bir stun gibi odann iinde dikiliyordu.
Aklm almyordu. Karmdakinin bir tiyatro sahnesi olup olmad
sorusu hi de uzak gelmiyordu bana, ama en azndan o zama
na kadar Nietzsche iin beslediim ne kadar duygu varsa, o an
hepsi tepetaklak oldu."
"Beni aldattn" diye te krarlad da dnceli dnceli.
"Nietzsche'nin bu szlerle ne dernek istediini karabildin mi ?"
"Birka gn sonra Bayan Nielsen'den, safl yznden neden
olduu utan verici olayla ilgili olarak affn dileyen bir mektup
aldm. Nietzsche'nin deyiiyle ihaneti, ksa olduu kadar ateli
mektuplamalar boyunca onu gerek cinsiyeti konusunda belir
sizlik iinde brakmasndan ibaretmi. Mektubunu dine uyanan
bir kadnn diliyle yazan Nielsen, kendisi Dionisos'un erkek ve
dii mezleri arasnda ayrm gzetmeyi oktan geride brakt
halde, kaynap birlemenin ikiyzl vaizi N ietzsche'nin indinde
anlalan durum byle deilmi. Gen kadnn yaayan bir tanr
olarak grd o, bir erkek bile olamam."
"O halde Nietzsche kendisine gz koyup peine den kadn
lardan korkuyor" diye zetleyiverdi da Overbeck. "Bu Nielsen'i
bir daha hi grdn rnj.i ?"
"Maalesef evet, hem de uygunsuz bir anda" diye cevap verdi

94

kocas mahcup bir srtla. "Onu bugn leden sonra ruh hasta
lklar kliniinin bahekimi Wille'nin yannda grdm, beni der
hal tand ve doktora kendimi tantmak istememe niyetim giime
gitti. En berbat da, beni ani hir bitkinlik krizi yznden uzand
m divanda yakalamas."
"O Kadar yldan sonra onu gerekten bugn m grdn ? Ne
kadar anlaml. Grnen o ki, kadn ne Nietzsche'nin puslu atmos
ferinden, ne de, ben buna hi amadm, kendi ruhsal dengesizli
inden kurtulabilmi. Wille'ye tedavi iin mi gelmi ?"
"Akl banda gibi grnmesine ramen, yle sanrm. Bana ba
kar balanaz, dummu derhal anlad ve beni dostumla birlikte ma
karaya almaktan kendini alamad. Bu arada ad da artk Nielsen
deil, Helene von Druskowitz olmu ve yle bir fark ettim, tli
butlu bir Rubens gzeline dnm. Hayat ok etrefilli yollardan
geiyor, yle deil mi ?"
"Hayr, asla ve kesinlikle yle deil. Dmdz yollar da var, ama
sen onlan dikkate almaktan kanyorsun. Sen onunla neler yaa
m olursan ol, Schtzengraben'deki olay, Nietzsche'nin senin hi
giremeyecein kapal bir evrende yaadn ve senin onun uru
na kendini feda etmenin hibir ie yaramayacan bana bir kez
daha kantlyor. Kendisinin bunun deerini bilip bilmediini ise
hi kartrmayalm. Siz ikiniz ayr gezegenlerde yayorsunuz,
artk anla bunu. Brak o kendininkinde yaasn, sen de kendinin
kinde."

"Vaaz iin teekkrler" diye karlk verdi Overbeck, "ama se


nin bile grmezden gelemeyecein bii zorunluluklar yasa.<> var.
Nietzsche bir keresinde ne demiti ? Kader seni izliyorum ve iste
mezdim . . . "
da fkeyle, "Her trl hayat tecrbesinden yoksun olan u do
kunakl laflannla canm skma" diye itiraz etti, bunun zerine ko
cas birka kelimeyle ertesi sabah ok erken saatte kalkmas ge
rektiini belirterek kalkt. da peinden geldi, o uzun zamandr pes
etmiyordu. Lavabodan akr akr su sesleri geliyor, diler grl
tyle fralanyordu, Overbeck hi meden geceliini srtna ge
irdi. Bak hele, diye geirdi iinden kran duygularyla, lda soba-

95

y yakm. Hemen gece lambasn sndrd ve yrei azna geldi.


Baka zaman uzanmaktan holanmayan kars orada yatyordu.
"Franz" dedi ve kolunu yumuak ve ar bir hareketle kocas
nn geceliinin gsne koydu, elini yaka oyuntusundan ieri
kaydrarak seyrek tyleriyle oynamaya balad. "r,ranz, bir kez
olsun u Nietzsche'ni unutamaz msn ?" Sobada bir ktk trda
d. Edepli bir ekilde giyimli iki vcut, sessizce szlemi gibi
karlkl devinmeye balad, ta ki smsk kenetlenip hafife fsl
daarak inleyen, dinlenme halinde bir yay oluturana kadar.
Overbeck kendini yapaca iin btn sorumluluunu elinden
alan bir yaya hapsedilmi gibi hissediyordu. Bir gsn yumu
ack basks, ensesinde yabanc bir soluk, evliliinin btn al
kanlklarndan ve dile getirilmeyen kurallarndan tamanwn kur
tulmu bedeninde keif gezisine kan ok parmakl eller onu
Veltliner'in verdii sarholuu fersah fersah geride brakan hari
ka bir esriklie sklyordu. Uzand, kendini akna brakt. Ka
dnlar, u tuhaf ve ne yapacaklar hi belli olmayan tr, dedi iin
den ve neredeyse son kontroln de kaybedecekti. Sonunda diz
ginleri da'ya m b rakyordu ?
Hayr, Overbeck yoldan kartlmaya izin veremezdi, et ve ten
le olmaz, da tarafndan olmaz. da'nn kpr kpr parmaklarndan
ok daha.evik olan dnceleri Alpler'i aarak salarnda asma
srgnleri, elinde sarmakl bir denek, bir ocuk taburesinde
oturup kendini Dionisos olduuna inandran bir Alman profes
n kck sefil odasna uzanyordu. Bu hayalin gzlerinden
yalar getirmesine kendi de at ve sanki azap verici manzaradan
kurtulmak iin teki tarafa dnd. Karsnn arap kokan soluu
nu, ona utanmazca bir hava veren kuruyup dm hazan yapra
ve ekimi meyve kokusunu alnca ard. Ve o an kansnn, bi
lincinde bir yana atlm, neredeyse unutulmu bir yere apansz
seslenmesiyle etinin ayaklandn hissetti, buna kar direnmek
bouna gibiydi. Ruh sz dinler, diye dnd kendinden geerek,
ama etin zaaflar var, hfila bundan phe eden varsa. . .
S o n b i r iniltinin ardndan Profesr Overbeck yatakta l gibi
yatyordu. Karsndan uzun sredir ses kmamt, ok ura-

96

mt da ve soluu hzlansa da, imdi gevemi bir ekilde onun


hayata dnmesini bekliyordu. Yoksa uykuya m dalmt kocas ?
Hayr, Overbeck kansnn elini azna gtrp, bir ziyafetin ar
dndan parmaklarn yalayan aznn tadn bilen biri gibi par
maklarn tek tek pt. da duygulandn hissetti.
Ona ok uzun gelen bir sre sonra, "Uyuyor musun ?" diye sor
du.
"Hayr. "
"Gidecek misin ?"
"Sen de gelebilirsin. "
da sustu.
"O halde gitmiyorum" dedi Overbeck ve oflayp puflayarak
teki yana dnd.

lda incinmi, hala susuyordu. Sonunda, sanki uzun zamandan

beri sona erdirilmi bir dnce zincirini kapatmas gerekiyor


muasna neredeyse telala konutu. "Gerekten emin misin?"
diye balad sze, "Nietzsche'nin seni makaraya almayacandan
ve bir zamanlar Yunanl genci ya da yce Zerdt' oynad gibi,
ka oynamayacandan emin misin ? imdi deiiklik olsun di
ye, grmek isteyen herkes iin yzne Dionisos maskesini takyor
ve deitirdii sesiyle kendi tasarlad bir komediyi oynuyor. "
"rkn, ama maalesef tamamen reddedilemeyecek bir fikir"
diye cevap verdi Overbeck. "Ben onun takt birbirinden inand
rc ama sonuta kolayca anlalan ve ii grnen ve bunu ilk fark
eden Nietzsche tarafndan ou zaman tam zdd bir dieriyle yl
drm hzyla deitirilen maskelerle bizzat bir yn zc dene
yim yaadm. Ateli Bayreuth misyoneri kin dolu bir Wagner d
manna dnt, Lou Salome'ye olan tutkulu ak ilanlar, onu bir
zamanlar mezi olan bu kz takma gsl iren bir maymun
paras olarak karalamaya iten ak bir kin halini ald . "
"Sen bana bunu anlatrken, ben onun aklndan zoru olduun
dan kukulanmtm bile. Ama sence btn bu maskelerin altn
da ne gizli ?" diye sordu da.
" Kim bilebilir ki . . . Her neyse, dostluumuzun balarnda da bu

harika ocuWl sahiciliini sorgulamay gerektiren durumlar orta-

97

ya lant. Kukusuz dar anlamyla bir oyuncu deil, oynad her


rolle koulsuz zdeletiine inanyor. Kendini oynarken, dekor
daarcndan birbiri ardnca szmona sahneler bulup kartyor,
istedii etkiyi elde ettikten sonra bunlar tekrar rafa kaldryor.
n

Ay

kitapta, hep ayn inandrclk ya da nasl istersen, hep ayn ku

ku uyandrclkla, Voltaire tarznda bir aydnlanma ruhu ile mistik


bir cehalet yanll arasnda ordan oraya srayabiliyor."
"Bana hep zarif ve kibar grnmtr, sanki her hareketinde
soylu bir acnn izi var gibiydi. Elleri gzmn nnden gitmiyor,
ekli sanat eli gibiydi, ama bilinmez hangi tuhaflktan onlar o
u zaman hafiften eilinni gibi nnde t;tard. Trnaklar ilgin

biimde bombeliydi, ular ie

dom lovrkt . . . "

"Umarm bir de bu yzden sulamyorsundur onu. Onun her


eyi sonradan edinme deil ya, baz eyleri de doa ana yle ya
ratm. Neyse, bu ayn bir konu. Bu arada, Nietzsche'yle daha ilk
karlamamda kyafetindeki sekinlik dikkatimi elanitir, ak
renk pantolonlar, frak altna giydii ipek yelek, hatta btn Ba
sel' de triinn son rnei olduundan baz meslektalarnn ona
taklmasna da neden olan yksek silindir ftr apkalar. Kelime
nin en yzeysel anlamyla da olsa, zenirdi kendine, demek iste
diim, srd pomattan salar

prl

prl parlard ve bizim o

es

ki ayan hrmet enstitdeki tek kii olarak, koridorlarda yrr


ken arkasnda bir parfm dalgas brakrd. Bu ekilde son dere
ce azin1li ok kibar birini oynamaya alrd ve anlalan bu ko
nularda dant kz kardeinin evde kalm kz zevkleri sayesin
de Saksonya taras tarznda bunu baarrd da. Geri bazlar
onu daha bandan zppenin teki olarak grrd, anla bazlar
da, sanki karlarnda gerek bir ruh aristokrat varm gibi b
yk bir sayg gsterirdi."
da hrn bir tavrla, "Benimse, daha ok hrsl bir ruh ve kol
lanma sayesinde, en sradan tara koullanndan ykseklere tr
manmay becermi bir ruh zpkts diyeceim geliyor. "
"Bir bakma doru, ama gene de geree tam olarak uymuyor.
Babann erkenden lm yznden kk aile varlkl bykan
nenin ehirdeki evine snmak zorunda kalm, kk Fritz ora-

98

da olaanst yeteneiyle dikkat ekmi. lm babas gibi vaaz


verir, ateli dualarla yal bal insanlar gzyalarna boarm,
ilahiler bestelenni ve bu sayede kk rahip unvann hak et
mi. Bu arada, dul kalan gen kadn da kkleriyle birlikte zar
zor stlan arka odalara yerletirilmi; mtevaz bir gelir ve koca
snn zaman zanan eitmenlik yapt

Atenburg Saray'nn yar

dmlaryla geiniyonnu. Nietzsche daha ilerde, yatl okul ve ni


versite yllar srasnda da bakalannn cmertliine baml kal
m, ho bugn bile yle ya, gemi yllardaki burslar neredeyse
hi eksiksiz bizim ekmek teknesi niversitemizin dedii emekli
maana aktanld."

"Onun o uydum1a kibarl , ba-kalannn eline bakma gibi by


le utan verici durumlarn telafisi iinmi gibi grlebilir."
"Dostumun evin yardmna ihtiyac olduu iin ne kadar zl
dn ve ihtimal ocukluundan beri iinde tad kendini b
tn insanlann stnde grme kibrine dnyevi h ibir zenginliin
dayanamayacan biliyorum. Ana ile kz karde, kk harika o
cuu byk baanlar kazanmas iin drtklemeh'te birbirleriyle
yaryorlar ve bugi.in <lalli, paket paket salamlar, kovalar dolusu
ballar ve elleriyle rdkleri oraplarla kranlarn belirtiyorlard.
te yandan, tan1 da bu bamllk yznden o da onlar aalyor,
hatta onlardan nefret ediyordu. Kkeniyle ilgili her eyden kuku
landndan, bu sofu Naumburgluluk erdeminin hayat boyunca
peini brakmad hissiyle, keydine yeni bir kimlik yaratt. Kendi
ni sekin smftanm gibi satyor, yapmack davranlarda'bulunu
yor ve etrafnda bir kibarlk halesi yaratyordu. Benim son derece
kuku uyandnc bulduum bu huyu onu sadece yzeysel olarak
tanyanlarda zellikle hayranlk uyandnyordu. "
Hanidir Nietzsche'nin kocasn yeniden eline gei:diinin ve
ortak yataklarna saldrdnn farknda olan da muzrca atld,
"Giine baklrsa sende de. "
"Buna itiraz etmek zorundaym. Geri onun yeteneklerine hay
randm, ama senin ok isabetli bir ekilde tanmladn gibi o
sahte kibarln, zellikle de bir arkada olarak, onun en zayf ve
en endie verici ze lliklerinden biri gibi gryordum. Bu naho

99

sayfaya n e yazk ki bir de Polonyal bir aristokratn soyundan gel


dii gibi bir fantezi de dahil. Hayat boy.nca ileyip durduu bu
kkene nasl geldii konusunda elbette bir yorumda bulunaman1,
anla bunun da onun o muazzam tek kiilik oyunlarna inandrc
lk katmak iin kendi uydurduu efsanelerden biri olmasndan
endie ediyorum. "
Kocasnn bir kez daha elinden kayp gittiine ve iin iin To
rino kurtarma operasyonuna katlmakta olmasna ierleyen lda,
"Ama yazar ve dnr olarak dehas her trl tartmann dn
da, yle deil m i ?" diye lakrtt.
Overbeck biraz dndkten sonra, "En geni anlanuyla deha
s konusuna gelince" ctiye cevap verdi, "dehasnaya da baka bir
deyile kendisine en az inanan kii olmutur. Ama bakalarn bu
na inandnnay iyi biir. Torino'dan gelen mektuplarda ba dn
diic boyutlara ulaan kendini beenmiliin o sz edilen a
rlklan, benim iin tersine kPndine kar derin gvensizliinin
belirtilerinden baka bir ey

deil "

"Ben senin her zaman iin ondan tisnm olduunu biliyordum: "
"Hayat tecrbesi olarak belki, u kn

gereklerle Yz yze

gelmekten daima rkmtr ve yzle H 'iil <.;ou zaman yanl so


nulara vamutr. Ama yetenek olarak, beyin olarak benden fer
sah fersah st!ldr, bunu da aman an1a1 dert etmemiimdir. Ona
bir dahi denilebilir belki, ama kesinlikle kendisinin can att bo
yutlarda deil. Nietzsche ne yeni bir Platon, ne yeni bir Voltaire,
ne de Wagner. Eer kendini bir Pers peygamberi olal Zerdt'le
ayn basamaa oturtuyor ve kendi insan yetitim1e fantazmagori
lerini onun azndan syletmeye kalkyorsa, ben onda onun gs
termek istedii gibi dnya apnda bir dahi deil, ama ibandaki
kukla oynatcsn, becerikli sahne iisini gryonm."
"Sen imdi arlatal gibi birini tarif etmedin m i ?"
"Bu yanl bir szck olu"rdu. N ietzsche'de hibir ey hesapl
olarak fkm1az, tersine her ey bir itkiyle gelir. Gz kamatr
mak ve hoa gitmek ister, ama herkesten nce kendisinin. O tek
kiide oyuncuyu, ynetmeni ve seyirciyi cisimletiir. Ve grd
n gibi, sonunda faturay da der. "

1 00

"Ama sen hala onun yeteneinden bahsediyorsun. Yani gerek


bir yetenei var myd ?"
"Son derece o laanst bir yetenek, ama gene de onun kendi
sinden bekledii kadar deil. O bir sanat deildi, pardon, daha
imdiden ondan gemi gibi bahsediyorum, o sanat deil, buna
ne kadar inansa ve zorlasa da bir byK eserler yaratcs deil.
Nietzsche'nin dehas kendinde e letirici o larak tad cevherde
yatyor. Son derece kvrak bir kalemin elik ettii zmleyici ze
kas hibir dogma tanmyor. Wagner'in sanatym ya da Hristi
yan ahlakym,. alayla ifade ettii gibi, Nietzsche'nin puttan bal
yozunu sallamasyla birlikte yeryzndeki her ey sars lyor. Us
tal, sonular bakrnndari en isabetli o l arak da kiiliklere sal
drdnda ortaya kyor. O zaman meslektam David Friedrich
Strauss'u durumunda olduu gibi operasyon lmcl sonulara
yol aabilir. te madalyonun br yz de tam bu noktada ken
dini gsteriyor. Tekrarlyorum, o dahice yeteneini hep en tehli
keli biimde kullanmtr, sadece bakalarna kar deil, ne ya
zk ki kendine kar da, hem de gerekten lmcl biimde. Ken
dini, hayatn, hatta ruhunu byle snr tanmadan ve byk bir
enerjiyle, o her eyi didik didik eden analiz tutkusuna teslim
eden kim olursa olsun, sonunda elinde ykntlardan ve krntlar
dan baka bir ey kalmadna hi amamaldr. Onun delilii,
bana hayat boyu kendini tanrlatrma ve kendini yiyip bitirme
arasnda gidip gelen kin1lik

eitirme nbetinin zorunlu sonucu

gibi geliyor, da."


"Anlalan bu dengesizlik Basel'den ayrlndan yllar nce ar
t.aya km."
"Ben buna ayrltan ok bir ka derdim. N ietzsche o zaman
bizi hasta ve mutsuz olarak terk etmiti, o sralar tam otuz be ya
ndayd ve yklm bir adamd. Hala eskisi gibi en yakn dostu
olan benim iin ne byiik znt. Ama en y;kn olmam dolay
syla, imdi hzlanma benzeyen sonunu dalrn o zamandan ka
nlmaz grdm konusunda daha fazla yalan syleyemem. Ca
nna kyna dncelerinin istilas altnda derin bir depresyon ha
linde kanepemizde yatarken, birden dnyasn aydnlatan ve rast-

101

Jantyla kollarna den her insan ona tanrlarn bir annaan gi


bi gsteren sevinli bir kendinden gei haline girmesi_. ..
"Ta

ki

"

kendini ta.nrlatrana kadar '.' diye tamamlad da ve so

ba getiinden kuty yorgan enesine kadar ekti, "ve kendi


ni, mkemmellii iin ya da bize yazd gibi her eyin altn dee
rine kavumas iin sadece sevgilisi Ariadne'ye ihtiyac olan yeni
Dionisos olarak arana kadar. "
"Ya da tersi" dedi Overbeck, alar saatin i son bir kez daha
kontrol etti ve esneyerek kendi tarafna dnd.
*

Bayan Druskowitz divandan kalkt, Wille nefes alabilirdi.


D ruskowitz, "Asla" diye tutuk bir ekilde yeniden hikayesine
dnd ve yzndeki gzyalarn sildi, "yeryznde hibir insan
beni asla Nietzsche kadar iyi tanmad ve ayn zamanda da o ka
dar yanl tanmad. Hibir insan beni asla bu kadar mutlu etme
di ve beni bu kadar incitmedi. Kalbim parampara bir halde
Darmstadt'a giden trene bindim. O maskesini aklma getirdike
iim hala buz gibi rperiyor. Ve dnp dnp kendime, neden di
ye soruyorum. Onun iindeki o tyler rpertici iren deiimi
yaratan neydi ? Kendime ikence ediyor ve kafa patlatyordum,
ama cevabn ancak yllar sonra bulabildim."
"Neyn" diye sordu Wille merakla, bu arada dizlerinin zerin
de dorulmutu.
"Bunu size gstereyim mi ?" Keyfi gitgide yerine gelen doktor
ikiletmeden ban sallad. Bayan Druskowitz cevap yerine o ak
am ikinci kez, zarif bir yavalkla eteini kard, i amam na
mna ne varsa Wille'nin ter.api koltuuna frlatt, o kadar ki, seyir
cisi Batl kyafet adabndan pek az ey hatrlayabilecek hale gel
di. Gerisini hilesiz kat ksz doa sundu doktora. Fazla mesai bir
yandan, ypratc hatrlatma almalar bir yandan, doktorun s
klganlnn temel duvarlarna kadar alalmasna ayn oranda
yardmc oldular. Wille rahat edebilmek adna yatar vaziyette ve
k olmayan cambazlklardan olabildiince kanarak pantolo-

1 02

nuildan kurtuldu ve sakin sakin uzanm istirahat eden ama asln


da ilemeye hazr bir bahe tanrsna, ortasnda erguvani erguva
ni parldayan nlem iaretiyle soluk tenli, kapkara kll bir Her
mes'e dont. iddetli bir ksnllk iinde, antik modele uygun
olarak dilini dudaklarnda dolatrrken, sanki oradan bir eyin
belifmesini -bekliyormu gibi Druskowitz'in kucana doru bak
yordu. Sonra dramaturjinin gerektirdii ekilde ona doru uzand.
Kadn dolgun gslerini hoplatan ylan gibi zarif bir kvrlla
ekti kendini ve aptal aptal kkrdad, Wille de onun isteine uy
mu gibi yapt, ama aksakl yznden fena halde dengesini kay
betti. Kei ayakl Faunus epeyce iko gbei ve heyecandan !G
zarnu haliyle gln grmesine aldrmadan ayana abuk
davranp kalkt ve etli butlu su perisinin peine derek ani bir
hamleyle onu yakalamaya alt.
Aslnda kadnn ka bir hayli davetkard. Wille saygnlna
mal olsa da onun oyununa katld ve o parmayla nndeki sal
lantnn komikliine iaret edip katlrcasna alay ederek, nn
den bir.balerin gibi krtarak katndan, eli hep bota kald. Wil
le'nin zellikle cretkar bir sray yznden sendeleyip yere
kapaklanmas zerine, elinde olmadan kard yanl vurgula
malarn farkna varan kadnn glmesi sonunda dinmek tken
mek bilmeyen bir cyaklamaya dnt, bir yandan da gene par
mayla iren bir ekilde onu gsteriyor ve kendini kaybettiini
gsterircesine teki eliyle gzlerini kapatyordu.
"Tanra" diye yalvannaya balad Wille ve rlplak vaziyette
divanda.esneyen ve gururlanmaktan da geri kalmadan gslerini
hoplatan su perisine bakt. "Beni bu halde mahvolmaya terk ede
mezsiniz. "
"Yerin dibine gir, topal hayvan. tiiniz and unuttunuz mu, te
rapi saatimizi bana saldrarak ktye mi kullanyorsunuz '? Bir da
ha geici zayflmdan yararlanmay aklnzdan geirecek olur
.
sanz vay halinize, sylediim gibi, vay halinize. Hayr, size yalva
ryorum, erdem ve bilim yoluna dnnz, hastanz dinleyiniz.
Onu dinlemek zorundasnz, eer bir daha onun o masum bakire
kucana yaklarsanz, vay halinize."

1 03

Wille anlatklar anlamnda iaret ederek oturdu. Bunun sonu


nereye varacakt ? Bilemiyordu. Gene de soluk alacak bir ara ona
iyi gibi geldi. "Daha ne bekliyorsunuz ?" diye sordu laubali bir ha
vayla

"Sizi bekliyorum" diye cevap verdi Bayan Druskowitz ve Wil

le'nin elinde olsa ondan saklamak isteyecei d krkl ayan


beyan ortada olan o malum yeri iaret etti. "Eer ok uslu olup
dinlerseniz, sylediim gibi, ancak ondan s onra, Nietzsche'yi o
zaman panie srkleyen eyi size belki gsteririm."
"Nietzsche'yi mi ? imdi anlyorum. Siz u yce Zerdt' kas
tediyorsunuz, yle deil mi ? O zamandan beri ondan nefret etme
nize katlyorum."
"Duygular paylama gcnz zorlamayn" diye alay etti Drus
kowitz. "stelik yanlyorsunuz. Ben ona son derece minnettarm,
nk o benin1 yeniden domama yardmc oldu. Therese tarafn
dan uyandrhmdan sonra ikinci bir adm daha gerekliydi, erkek
cinsini tamamen amak. En ac k anmda, ki siz bundan ders
alabilirsiniz, iimdeki kaQ.n asla bilmediim ycelere doru yk
seldi. Bir tokat yemiesine, erkeklerin tannsalla kaynap erime
ye asla muktedir olamayacaklar kafama dank etti. te bu yzden
kendi kendime srekli, bu iren trden kurtul, uzakla diyor
dum, ki siz Ludwig Wille, siz de o tre aitsiniz."
"Yapmayn bunu" diye yaltakland doktor ve bir tiyatro sah
nesindeyn1i gibi yalvararak ellerini birletirdi. "u benim had
dinden fazla kll ve menhus cinsiyetimle barn. Merhamet edin,
gelin divanda yanma uzann. "
Kadn yumruklarn havaya kaldrarak, byk bir hiddetle, "Ke
sin sesinizi'' diye haykrd. Wille ii_ giderek, tpk Pallas Athena di_
ye dnd, ya da tepesin e duran hilalle Diana." Druskowitz kut
sal bir vecd iinde, "Ve imdi hakkndaki hkm dinle, solucan"
diye seslendi. "Kadn evrendeki en yce idealdir, doa onun irade
siyle geliir, saysz trler ortaya koyar ki herhangi bir zaman onu,
yani tanray yaratabilsin. Evren bu en soylu an1a unma ister
istemez, aralarnda sonular bakmndan en etkilisi ve en korkun
cu olan erkek cinsinin de bulunduu hilkat garibelerine, azgeli-

1 04

mi yaratklara da katlanmak zorundadr. Giiyorum ki, beni


onaylyorsunuz, ben de bunu ceza konusunda hafifletici neden
olarak hesaba katacam." Her an ortaya kmaya hazr ve plak
kalalann titreten olanca bayalyla glyordu.
Artk Nietzsche'yi tamamen unutmua benzeyen Bayan Dns
kowitz, Wille'nin de fark ettii gibi imek hzyla vecd haline gir
miti. Kapal gzler ve alabildiine iki yana alm kollaryla di
vann zerine dikilmi etten kemikten bir heykel gibi duruyor,
besbelli yukardan gelen kendi szlerine kulak veriyordu ve bu
arada, sanki dnya okyanus!arnn kristal akntlarnda, onunla
birlikte i deal kadn da ehresini buluyomrn gibi baygn bir ifade
ta.knmt. Kpklerden doan bu Vens slak slak parldyor ve
akaklarndan tuzlu terler szlyordu.
"Kadn, batan beri var olan ik saan tanrdr" dedi, ifa eder
gibi bir tonla, "ve sonunda evren, erkek denen o maskara ara na
mesini oktan unutmu olduunda, bir takmyldz gibi l l bir
mkemmellikle dnyann karanln ardnlatacak olan tanrdr.
Kusursuz mkemmellikte" diye bard, bir yandan da kalalarn
okuyordu. "Ama erkek, Vens'n o yumuack nda, mutlak
ruhun armha gerildii yerde snp kalacak. "
Bu tasavvur onu azdnnasna ban geriye att, salar sav
ruldu ve bir lokomotif sl gibi bouk, tiz ve uzun tek bir lk
att. Kita.p ln vitrinleri hafife angrdad. Kendi vahiliinden
dehete kaplarak gzleri fal ta gibi ald ve tanrnn iine gir
dii Bakha'nm tkenmeyen enerjisiyle etraf kolaan ederek, me
rakla bakarak, elleyerek odann iinde gezinmeye balad.
Baklar divann glgesinde kalan tabloya takld. Yaz masa
snn zerindeki lambadan gelen eik k huzmesi sadece kaya
lklarn bir ksm ile servilerin tepelerini aydnlatyordu, ama bir
Delfoi kahini gibi puslar arasndaki kaya atlaklarndan gelecei
gren Bayan Dnskowitz tek bir gz atla sanat E'Serini delip ge
mi ve iine naketmiti. Bir hayalle birlikte iinden, a.< alk
duygusundan bzlm vaziyette aada yerde yatan ve o iren
erkek suratn elleriyle kapatan Wille'ye aktarmak iin uygun sz
ckler ykseldi.

1 05

Buulu bir sesle, "Bu resim" diye sze balad, "az nce fark et
tim onu. Onun daha nce burada olmadn sanyorum, yoksa
gzmden kamazd. Her neyse. O orada duruyor ve her eyi sy
lyor. Tekrar ediyorum, her eyi. imdi ok iyi dinleyin, Wille, o
zavall biare trnze acmay unutun ve u r_esmin mesajna ku
lak verin. Kadn lme yol gsteriyor, resim byle diyor."
"Efendim ?" diye sordu Wille, gerekten de armt.
"lm rehberi. Kayktaki o rahibe gibi beyazlara brnerek,
sona giden yolda, en son, en kesir. sonun sonuna giden yolda in
sanl srkleyecek. Erkek olmann alakl nihayet unutulu
un tabutu iinde kaybolup gittiinde, tanra ezeli gzelliiyle
kutsal adann kylarna ayak basacak. Ve b izler, beyaz rahibeler
orada onun mkemmelliinin h i snmeyen mealesini bekleye
ceiz."
"Amin" diye tamamlad Wille. "En azndan bugn, u sonun so
nuna itiraz edecek halim yok. Yalnz ben, sizin onu bulamayaca
nzdan korkann."
Onu yanl anlayan Bayan Dnskowitz fkeden kprd. Gr
leyen bir sesle, "Onu bulmak yerine, kendini insandan sayp ii
nen erkek denen solucana irin mi grneceiz, ha ! Rezilliinize
ramen u sm da renin. nsanln sonu evlilikten sabrla ka
tan gelecek. Ne bakyorsunuz yle '? Tpk Antika'daki Vesta
Rah ibeleri gibi tamamen tanrann mealesine ait olmak iin er
kein ehvetinden kayoruz. Bundan byle artk hibir evlilik
ba olmayacak, artk hibir soy dllenmeyecek. Ey muhteem
zamanlar, ey yozlam insanln o tatl yok oluu. Yeryz, tan
rann sabah gneinin nura boduu dnp duran bir kl tepe
cii haline gelecek. u resme bir bakn, Wille, o zaman her eyi
kavrayacaksnz. "
Wille kutusun dan frlayan bir hacyatmaz gibi yerinden frlayp
doru divana kotuu gibi Vesta Rahibesi'ni dolgun kalalarn
dan ka"Tad. Iki azdan tek bir lk duyuldu, dm dm ol

mu bedenler nce yastklarn zerine, oradan da parke zemine


dt, ama hrs ve kr ehvet yznden hibir ac hissetmiyor,
tersine tenin yatmas onlar yeniden kzmaya srklyordu.

1 06

Tanra ile hilkat garibesi arasndaki bouma, kadnn derin i


ekileri, erkein bastrd zafer naralar eliinde bir

o yana bir

bu yana srkleniyordu ve lambann nda dolgun beyaz et


paralar balina misali derinlerden su yzne kar ve kll uzuv
lar taratindan smsk kuatlrken , divann altndaki karanlkta
kvranan drt bacak geici birlemenin yolunu oktan bulmu

lard. Ik snd, tanr Dionisos'un esrarengiz bir glmsemeyle


birbiri iinde eriterek kavuturduu iki insan tarafndan hrltlar
la selamlanan yeryz gecesi ykseldi.

5
Denizin san leden sonrasnda yzerek yaklaan kokular,
yrein, sanki o unutulmu adalan hatrlarcasna,
bir zamanlar yaad, sonsuza dek yaamas gereken
adalan hatrlanasna hop ettii.
Friedrich Nietzsche

Sinyor Luigi kurtarcsna tek

laf

sylemeye tenezzl etmedi.

Kolunun altndaki evrak antasyla dm kral misali, hi ko


numadan gazete satcsnn ard sra tp tp yryordu. Sol
omzunu diip ban yle bir emiti ki, akamn o saatinde
sokaktan gelip geenler, kaderin arl altnda ezilmi gibi gr
nen bu zavall adama bakp acyorlard.
Artk ad epeyce bir sredir Sinyor Luigi deil, o ok gerilerde
kald, gizlenme yllar geti gitti. Yaknda, belki de bugn, Torino
lu hemerilerine tantacak kendini. Bu dnceyle gvdesi kas
lrken, b acaklar adeta kendiliinden mar admlarna geiyor.
Hayr, daha unutmam byle yrmeyi. Mektuplarndaki mehul
kiilii oktan uup gitti, maskesi kalkt. Mektuplarnn altn im
zalarken, sanki o ana kadar b undan baka imza atmam gibi, ka
leminden kendiliinden Dionisos adnn ktn fark etmiti. El
bette mektuplar alanlar hibir eyin farknda deillerdi, bu tan
rsal vahyi bir kr gibi gnnezden gelmilerdi. Kpek muamelesi
gmeye alkn olduundan, hi ikayet etmemiti.
Fino nasl olduunu sormak iin profesre dndnde, ald
tek yant bir homurtu oldu. Bu enesi dk kel kafa, o men
hus mdahalesiyle sonuta onun carabinieri'nin onursal eliin
de Palazzo Madama'ya yerlemesini engellemiti. Hizmetkarlar, .
as, zel doktoru, bunlarn isimleri oktan not edilmiti, araba
c konusuna gelince, onu atlara, o son derece fevkalade akll ya-

1 08

ratklara kar daha saygl bir tavr taknmaya tevik edecekti.


Dionisos atlar severdi. Her birinin bir ad vard , bir tek kendisi
nin iki ad vard: bir papaz evinde Friedrich Wilhelm Nietzsche
o larak domu, Alman do ktorlarn ve Basel'li dar kafallann elin
den ekmi, armha gerilmi ve be para etmez bir tepenin alt
na gmllm, cehennemin dibne tanm, nc gn Dionisos
olarak gazete satcs Davide Fino'nun sanda oturarak Torino
semalarna amt ve bu sonsuza kadar byle srecekti, amin.
ylesine kendinden geercesine glyordu ki, ev sahibi rkerek
dnd, ama o ona b ir b ak bile ok grd. Cezalandrmak la
zmd, bu beyefendi onun tanrsal durumlarna burnunu hi sok
mamalyd.
Fazla yrmekten scaklamt, buzlu havay rahata iine ek
mek iin nce ceketini, sonra dmelerini zmek ona artc
derecede kolay gelince, gmleini ve nihayet kemerinin tokasn
da at. Arabaclarn atlarn durcturmak iin kard sesi taklit
ederek klavuzuna durmas iin iaret etti. Fino kiracsnn ruhsal
dengesini tamamen yitirip sokak ortasnda soyunduunu fark
edince dehete kapld. Bir acele ceketini giymesi iin ona yardm
etti, profesr onun te1an ocuksu bir glmsemeyle takip eder
ken, kemerini ve dmelerini ilikledi. "Professore" diye saygyla
hitap etti Fino, "gne oktan batt, akam rzgfu da serin esiyor.
tmek istemezsiniz herhalde ?" Kirac cevap vern1ek yerine,
dmmu bir saat gibi kalakald ve bir sre hi kmldamad.
Bir ey Dionisos'un dikkatini datmt. Baklarn ileri doru
diktii h?-lde , gz ucuyla siyah bir parmak gibi akam gne
don ykselen sevgili kulesinin siluetini fark etmiti. Her gn
at penceresinden seyrettii ve kendi ruhsal varlna ilhak etti
i sivri kulenin tam da onurunun son derece inendii u anda
kendini onun baklarna sunmas kars;.da duygulanmt. san
k.i bir gkkua grmi.iesine sevin iinde, "una bir bakn" de
di ev sahibine.

"Mle

Antonelliana" diye aklad Fino gunrla, Torinomuzun

alameti farikas. Mimarn iki hafta nce topraa v<>rdik. "


"Aa sahi mi ? Yani sizce bu tesadfen mi old

?"

1 09

"Scusi, professore ?"l


"Benim hayatmda artk tesadflere hi yer yok, sevgili Fino.
Alessandro Antonelli,

Ecce Homo'mun tamamland o

ilgin gn

vefat etti. Kuleyi bu kitabn ismiyle vaftiz ettiime inanr msnz ?


Yeni ismi yzne ok yakyor, yle deil mi ? Kulenin sivri tepe
si, tpk Hristiyan ikinci binylnn hnzrca hesaplamas olarak
tasarladm kitabm gibi saygszca ge saldryor. Bu imdiye
kadar insan eliyle dikilen gelmi gemi en yce yap , bana tam
anlamyla insanst geliyor. Kanz attnz, San Pietro Katedra
li'nin ya da piramitlerin size ok daha dahice geldiini ileri sre
rek itiraz m ediyorsunuz ? Baym, bu mmkn olamaz. Ancak bir
Dionisos'un muktedir olduu mutlak bir ykseli igdsyle in
a edildii iin, en yksek sfat derecesini kullanyor ve bu kuleyi
en dahice yap olarak adlandnyonm. Artk ona neden Ecce Ho
mo adn vermem gerektiini ve zihnimde,'insanln onun azame
ti hakknda bir fikir sahibi olabilmeleri iin, neden etrafnda mu
azzam bir serbest alan yarattm anlayn artk ahsmda takdim
etmek onurunu tadm Dionisos sadece ses sanatndan deil,
mimari el sanatlarndan da anlar ve ben onun sonunda Alessand
ro Antonelli'nin ta kendisi olduunu hi de gz ard etmek iste
mem. Bu da bu yapnn mimarna yeniden dou vaat etmem gibi
yadsnmaz bir avantaj beraberinde getiriyor. Beni dinliyor musu
nuz ? Hayr m ? Ey Fino, ev sahiplerinin en soylusu, gazete bayile
rinin en ok okunan, ayda1 beri atnzn altnda yayorum ve
kaderin size kimi getirdii konusunda en kk bir fikriniz bile
yok Sadece u Ecce Homo'ya bir bakn, nasl da marur ve zlem
le yldzlara doru uzanyor. Onlara hibir zaman eriemeyecek ol
mas, sizce de trajik deil mi ? nsann yrei burkuluyor. Burada
ki simgeyi anlayabiliyor musunuz ? Malzemenin inatl yzn
den frenlenen ve hareketsizlie nahklm edilen mutlak ykselme
igds. Donmu ve l, Alessandro Antonelli iin bir mezar an
t. Anla ben sizi rahatlatabilirim, sevgili Fino. Gerekte Alessand
ro Antonelli hala yaayanlar arasnda. Bana inanmak istemiyor.
musunuz '? Anla daha demin onun grnleini iliklediniz ya."
1 . it. "Affedersiniz anlamadm, profesr." (.n.)

1 10

Ecce Homo karsndaki coku uzun sm1eyecekti. Dionisos


defalarca slak kaldnmda kaym ya da Fino'ya ikayet ettii gibi
kasten yol stnde braklm cisimlere arpp tkezlemiti. Bir
defasnda dizini yle sert arpt k onu bir ocuk gibi yattnnak
gerekti. S{lnki her ey parlakln kaybetmi de hissizlemi gibi
geliyordu ona ve ehir sabahki cenaze alaynn aaasn oktan
unutmua benzediinden, aslnda en sevdii cadde olan Via Carlo
Alberto'nun incitici bayalkta vzr vzr bir trafik damanna d
nmesi de a.'rtmamt onu. O tannsal, sonsuz gzellie alkn
gzleriyle dnyaya bakt ve hayal kmkl iinde ban sallad.
Sonbahann bandn beri, insanlk hakknda dnya tarihini etki
leyecek apta pek ok kitap kard be katl apartmann gr
n bile bariz olumsuzluklarla deimi gibiydi. ok deil daha
dn bir palas yani bir saray yavrusu sayd ey, pislikten dklen
duvarlar ve ya iindeki kap aklklaryla, iinde oturanlarn ay
dnlk perdelerinin arkasnda kuklalar misali saa sola gidip gel
dikleri paspal bir kira evi olarak karsna kyordu. Aylardr onu
uyutmayan giltleri ilk defa net olarak alglyordu, farelerin
cikciklemesi ve gider borularnn, btn dairelerden ykselen in
san gevezelikleriyle karan, akrdayan gurultusu.
imdi hala Fino'nun peinde, kf kokan giri kaps kemerinden
insanda ba dnme duygusu uyandran sarna! bir merdivenle yu
karya, ay yla aydnlanm buzullara deil, yldzl gecenin ya
np snen tacna deil, aksine onu souk bir odann bekledii ta
van ara.Sndaki gvercinlere karan merdiven sal1anlnda yr
mekte. Ama Fino'nun aklnda baka bir ey vard. Kiracsna, zel
likle hu kk hali yznden, ho bir jest yapmak istedi ve onu ye
mee davet etti. Alman reddedip yoluna devam edince, Fino arka
sndan seslendi, herkese yetecek yemeimiz var. "Ltfen Professo
re" diye yaltakland ardlndan, " ltfen bize bu tevecch gsteri
niz." Ama kirac konumunun getirdii ezeli aalk duygusundan
mustarip olan Dionisos hi aldr:nadan kmaya devan etti. ene
si oynarken, ey kader, seni takip ediyorum, diyordu iinden.
Vay canna, o gerekten burad , ay yla aycl r lanan bu kabir

odasnda m kalyordu ? ayn perian oda

<ukada:;;ln olan bu

1 1 1

yatakla, bu masayla ve bu sandalyeyle mi geimti ? Peki yans


bo arap kadehini, yrtk grissini kese kadn kim brakmt
byle ? Kap alnca irkildi, eikte herhalde onu gzetlemek iin
olacak arkasndan szlp gelen ev salbi duruyordu. Ben yok
ken otal niye toplamadn, diye dnd Dionisos ve tehditkar
bir edayla kalarn att. Fino'nun yakt lambann i nda
her yan krntlarla dolu masay, ince bir rmcek ayla kapl du
varlar grd. Yoksa bu, gecenin buz gibi soluunun ak balkon
kapsndan ieri fledii krann pnlts myd ?
"Beni bir kpek kulbesinde yaamaya mahk1m ettiler" diye
fl<:eyle bard Dionisos ve ayan yere vurdu. Yumruklarn sal
laya sallaya, terslenerek odadaki iren derbederlii yaratan za
vall ev sahibinin stne yrd ve adan1caz gerisin geri kapya
doru gitmek isteyince yolunu kesti. Kyamet gnndeki bir me
lek gibi, "mansz" diye bard, "sen tanrnn tapnan bir oros
punun evine .evirdin. "
"Tanrnn tapna m ?" diye tekrarlyordu Fino, iindeki korku
byn1eye balamt ve zr dilercesine el hareketleriyle duvar
daki, sa'y iyi oban olarak ve armhta haydutlar arasnda gste
ren altn ereveli yalboya basklar iaret ediyordu. Sanki m al1ztm baklaryla, ,sizce bunlar yeterince dindar deil mi, diye sorar
gibiydi. Ama byle yapmakla baltay taa vummtu. Bsbtn i
leden kan Dionisos onu bir yana iterek kan beyne sram bir
halde resimlere saldrd, kancalarndan skp kard ve peygam
berlere yarar bir gazapla yere frlatt. Gz kapnn yanndaki k
k ahap haa ilimese, li kuku yok ki resimleri bir de izme
lerinin altnda ezerdi. "Kim bunu bmaya asmaya cret etti ?" diye
haykrd, ayn anda cevab bile beklemeden odann orta.sna frla
yp nefret edilen nesneyi geni bir kavisle, cam knklar yere dal
m bulunan resim frtnasnn dier kurbanlar arasna frlatt.
Ev sahibi konnak isteyen bir hareketle ha yerden kaldrd
ve gsne' bastrd. "Bunu yapamazsnz, sinyor" diye kt tit
rek bir sesle.
"yle bir yaparm ki" diye itiraz etti Dio isos dilerinin arasn
dan, "iki bin yl yetti de artt bile." Adeta onu delloya dayet eder-

1 12

cesine sert admlarla gazete satcsnn zerine yrd, adamca


z bu kaktan gzn ayrmadan gerisin geri kapya doru ka
yp annda svnca da arkasndan, " Korkak herif' diye bard ve
gld. Birka dakika odada ne yapacan bilemeden ylece di
kildi. Nasral budala da bezirganlar krba darbeleriyle tapmak
tan kovmam myd ? Dnceler kafasnn iinde bcekler gibi
vzldyordu. Uyku vakti oktan gelip gememi miydi ? Yeillik
leriyle ayn ora bile oktan mor kzllklar arasna sokulmu,
aalara, glgeliklere Knemi miydi ?
Kap m alnd ? Derin dncelere gark olmu bir halde yata
n kenarnda oturan Dionisos glkle kalkt ve kapy at. Ka
ranlkta kimseler yoktu, ama eikte duman stnde tepeleme bir
tabak duruyordu. Demek onu tavlamak istiyorlard, diye geirdi
aklndan ve hcresine ekilmeye kesin kararl enesini kaldrd.
Ne var ki doa gururuna galip geldi. Az sulanarak yemei masa
ya gtrd ve saldrrcasna yemeye balad. Her ne kadar kaln
eriteleri tercih etse de, imdi domates krmzs spagetti onu ken
dine getinniti. Yznden mutluluk akyordu ve defalarca sakal
m

svazlad. Lokmalarn inerken, ila rafnn stnde unutul

mu gibi duran krk vermut iesini indirmek gibi dahice bir fikir
geldi aklna, keyfi tam anlamyla yerine gelmiti. Dionisos barda
n kaldrd, hlyalar iinde balkon kapsnn nnde asl duran
ve buluttan koyunlarn gden ayn erefine iti ve iye hitaben bir
ark tutturdu, sessizce yeryzne szlen, nk tatl tatl avutan
her ey gibi yumuack pabular giyen avutucu iye. Bir yandan
mrldanrken bir yandan da mutluluktan alyordu, arlaan ba
masann stne sarknca, glmseyerek brakt kendini.
Dionisos'un bir kat altnda, Fino'larn mutfanda huzursuzluk
egemendi. Drt kii dirseklerini yemek masasna dayam bir hal
de ukur tabaklarn bana kmt. Davide Fino piazza'daki
olay ve Sinyor Luigi'deki deiiklikleri btn o deh:etengiz ay
rntlaryla anlatmt. Kzlan rene ile Giuliana babalarn dinler
ve arada bir ellerini azlarna gtrerek zntlerini sessizce
belli ederken, asl ismi Candida olan anne Bian ca, sanki olacak
lar oktan biliyormu gibi, dinlediklerini onaylarcasna ikide bir-

1 13

de ban hzl hzl sallyordu.


"Ben olacaklar ok nceden biliyordum" dedi taban iterek,
"ama siz bu Alman'n byle bir kak olabileceine tahamml
edemediiniz iin bunu kendime saklamtm. " Esmer teni ve ke
merli burnuyla neredeyse Maripli gibi grnen Bianca Ana kuz
gun karas gzleriyle gkyzne bakt ve i-stavroz kard.
"Yani sen professore' nin deli olduunu bandan beri biliyor
dun, yle mi '?" diye tekrarlad kocas ve sinirli sinirli kelini oka
d. "Bize bu konuda bir ey tlatmadn iin ok yazk "
"Ben size delilikten bahsetmedim, nk bundan hi anla
mam. Ama ben daha ktsnden korkuyorum. Size syleyeyim,

onu cin arpm. Birka zamandr bir ey onu eline geirmi ve


bu ey, bu eyin adn anmadan nce ltfen siz de benimle bera
ber stavroz karn, bu ey eytann ta kendisi. "
Kzlar

bartlar, baba Fino elinde olmadan ban sallad. "Bi

anca, byle bir samal nasl yayarsn ?"


"Samalk

da ne demek" diye isyan

etti kadn.

"Bizim Pactre2

Pio her gn byle vakalarla urayor. Byle eyler hi de az de


il, sadece laf edilmiyor. Ben de konuamazdm" dedi Bianca ve
ban edi, "Sustum, nk utanyorum, demek istediim Sin
yor Luigi iin yani. Kiracmz cin arpm ! Bunu ne zaman m
fark ettim ? Aa yukar bir hatta kadar nce. Efendimizin kefe
ni3 huzurunda dua etmi, sabah ayininden eve yeni dnmtm
ki, yukardan sesler duydum. O zaten oldum bittim, nasl syle
sem, acayip davranrd, ama o sabah sahiden de delirmi gibiydi.
Nasl konutuunu ve arada bir yksek sesle nasl gldn bi. lirsiniz ite, sanki yannda misafirleri varm da onlarla sohbet
ediyormu gibiydi, ama asla misafiri olmaz onun, sonra ark s
tne ark tutturdu, bu arada bir aa bir yukar mar admlary
la yryordu. Bu bizi ok daha nce dndrmeliydi. Hi nor
mal bir insan yapar m bunu '? Tanr esirgesin. Ama bu defa, dedi
im gibi, sesler baka trl kyordu, nasl syleyim, her zal . it. peder. (.n.)
3. Torino'da San Giovanni Battista Kateerali'nde sergilenen ve Hz. lsa'ya ait oldu
una inanlan keten bez. (.n.)

1 14
mankinden daha vahi ve tehditkar, szn ksas kendimi tutama
dm ve anahtar deliinden ieri baktm."
"Annee" diye bard kzlar bir azdan.
"Syledim ya, eliinde deildi, bakma riskini gze almalydm
ve ltufkar Tann ahidim olsun, buna ok pimanm. nk gr
dm ey, Kutsal Bakire esirgesin, benim gcm ayordu.

Az

daha baylacaktm, kaarcasna merdivenlerden aa indim ve


dairenin kapsn arkamdan kilitledim. Diz kp profesrm
zn zavall ruhu iin defa tespih ekip dua ettim.
"Peki anahtar deliinden ne grdn ?" diye sordu Davide, me
raktan kvranarak. "Bunu bize ifa etmelisin. "
"lrene ile Giuliana'nn nnde olmaz."
"Biz artk ocuk deiliz, anne, haydi anlat unu, eytan nasl
grnyo rdu ?" Kzlar kkrdyorlard.
"Sizin sand'iuzdan ok daha berbat. Ama daha nce, sabah
ayininde kutsal kefenin huzurunda profesrn zavall ruhu iin
dua edeceinize si vereceksiniz. Tamam o zaman, Tanr sizin
sz verdiinizi duydu. eytann nasl grndun soruyorsunuz.
Size syleyeceim. Kendisi, lrene ve Gi..lina, stavroz karn ba
kaym, tamamen plakt. "
" plak m ?" diye bart kzlar srtarak.
"inyor Luigi" diye devam etti Bianca, "anahtar deliinden gre
bildiim kadaryla, Tann nasl yaratmsa o haldeydi. Hemen Kut
sal Bakire'ye seslenerek elimle gzlerimi kapadm. Ama merak
eytan nuyd, yoksa bana byle bir ibret dersi vermek isteyen Tan
n'nn kendisi miydi, bilemiyorum, her neyse ite bir ey beni drt
t, elini gzlerinden ek dedi. Ve grdm ey damarlarmdaki

kan dondurdu. Sinyor Luigi tpk Adem'in gnah ilemeden nce


ki hali gibi ok keyifli grnyordu. Hem dans ediyor, hem de ara

da tannmaz bir sesle, nce bouk ve bir boa gibi brerek, ar


dndan sanki yatann altna bir kadn saklam gibi ince ve tiz bir
sesle arklar sylyordu. Ama ben u bizim sinyorun bu kadar g
nahkarca eyler yapacan asla tasavvur edemezdim.
"Sen onu bir eytana benzetsen de" diye atld trene, "Sinyor
Luigi benim iin her zaman bir aziz olarak kalacaktr. "

1 15

"Ama eytann hilesi de esas burada yatyor ya" diye itiraz etti
Bianca, iaret parman tehdit edercesine havaya kaldrarak.
"eytan en ok aziz klna gim1eyi sever, hatta rahip klna,
Tanr biliyor ya, b.u konuda epey tecrtibem olmutur."
"Sonra da sana minik boynuzlarn gstermitir, yle deil mi ?"
diye alay etti Davide.
"yle olmad, ama ok gemeden, o plak haliyle tpk bir
dans dersindeymi gibi hoplayp zplamaya balad, grrunez bir
kiiyi zarif bir ekilde dndrtip duruyordu. Bir yandan da ezgi
ler mrldanyordu. O kadar komikti ki, yksek sesle glmemek
iin kendimi zor tuttum. Ama daha sonraki marifetiyle o ana ka
dar olan biten her eyi fersah fersah geride brakt. Bizim ciddi
profesiimz odann iinde kei gibi srayarak dans ediyordu,
adeta bir kurbaa gibiydi, ve tabii btn o takm taklavatyla tam
allahlk bir manzara sunuyordu ve bir yandan da sanki bir ie
vermutu iip bitirmi gibi sevin naralar atyordu."
"Peki eytan bunun neresinde ?" diye sordu rene steleyerek.
"ocuum, eytan onun kendisiydi. Bizim Sinyor Luigi'mizin
byle eyler becerebilecei hi aklna gelir miydi ? Olacak i de
il. eytan onun iine girmi, syleyey_im size. yi saatte olsunlar
da alld zere, yabanc diller de konuuyordu.
"Ama anne" diye itiraz etti lrene, "kiracmz yalnzen zaten
hep Almanca konuur.
"Gryorsun ya ite" diye hakl kard kendini Bianca "te
bu da hi yanltmayan alallletlerden biri. Sadece eytan arpm
lar kendi kendine konuur. "
O anda balarnn stnde bir .tangrt duyuldu. Bu sesi bir ce
hennem numaras olarak gren anne hararetle duaya balarken, .
sadece gazetelerde yazl olan eylere inanan baba kukuyla g
lmseyerek kulaklarn tkad.
"Bir doktor aumalyz" :'edi, "en iyisi de bir deli doktoru."
"Ona ancak Padre Pio yardm edebilir" dedi anne duasn yar
da keserek.
"Doktor bulamazsam polis getiriyorum" dedi Fino ve kararl
bir ekilde Bianca'nn kara gzlerine bakt.

1 16

rene dehete kapld. "Ltfen baba n'olur yapma, Sinyor Luigi


ne bir hrsz ne de bir tk Bize kar daima ne kadar nazik ol
duunu ve kirasn pein pein dediini unuttunuz mu ? Ayrca
bana piyanoda ne ok ey rettiini ? u srada sinirleri bozuk
olsa bile, o hala bizim sevgili p rofessore'miz. Sahiden bu zor za
mannda ona ihanet mi edeceksiniz ?" trene ateli bir konuma
yapm, zellikle de tncil'e gndermelerle amacna ulamt.
"imdi yukar kyorsun, Davide" diye kestirip att Bianca, " ve
neler olduuna kendin bakyorsun. "
Kocas dudan bkerek baklarn teatral bir edayla, komut
seslerinin ve mar admlarnn devaq ettii tavana kaldrd. "Pro
fessore yukarda tepinirken olmaz" diye itiraz etti.
"Sen ona sadece damlalarn vereceksin" diye ekledi Bianca
"Zaten sonra sakinleecektir. "
"Hangi damlalar ?" diye sordu Davide.
"Hangi damlalar m? Sen hi anahtar deliinden bakmadn m?
inde ne var bilmiyorum, ama minik ielerde ve bunlardan bir
kak ald m huzura eiyor ve tpk katedraldeki Aziz Sebastianus
gibi glmsyor."
Dq.vide sorunu geitirmek iin, "Hani demin eytan girmiti
.iine" diye ta gediine koydu. Tepelerinde bir kez daha yle bir
bairt koptu ki hepsi irkildiler. Sadece trene, korku anndan ya
rarlanarak ayaa frlad ve rglerini uura uura kapdan svt.
"Derhal arkasndan gidiyorsun" diye bard Bianca ve Davide
ayaa kalkt, ama sonra masada kald.
"Korkma annecik" dedi ve yattrmak ister gibi elini kaldrd,
"trene'nin yannda kuzu gibi oluyor. Bahse girerim ki, az sonra
onunla birlikte aa inecektir. "
Tepelerinde bir sessizlik oldu, merdivenlerden ayak sesleri geli
yordu, dairenin kaps ald. Ve Nietzsche, Bianca'nn rahat bir ne
fes alarak fark ettii zere giyinik olarak odada duruyor ve elinden
tutan gen kza minnetle bakarak glmsyordu. "Buona sera"
dedi kibarca eilerek ve bu arada sa elini zarif bir hareketle hava
da dolatrarak reverans yapt.
"Buona sera, professore" diyerek hep bir azdan karlk ver-

J 17

diler neredeyse rkek bir saygyla, gelip oturmasn ve kendile


riyle birlikte bir kadeh arap imesini rica ettiler, sanki yce bir
hkmdard da, geliiyle onlarn darack kulbesini onurlandr
mt. Aslnda korkuyorlard, nk Bianca'nn cin arpmlk
phesi profesrn stne yapp kalmt ve bir dahaki sefere
aklna neler eseceini kimse bilemezdi. Tutuk bir tavrla kadehi
ni azna gtrd, bir dikite devirdi ve biraz kibarlktan uzak bir
j estle azn koluyla sildi. Daha istiyordu, kadehini tekrar doldur
dular. Grtlanda .tek bir yutkunma belirtisi bile olmad halde
ikisi tekrar bitti . Kafas yanmaya balad, dudaklarnn nnde
ki darmadan kvrc k kl yumann arasnda arap damlalar
parldyordu. Fino bir an iin kadehi yeniden doldurup doldurma
makta tereddt edince, kirac bo kadehini ieye doru uzatp
sert bir hareketle masaya koydu. Odaya bir sessizlik kt.
rene yakasz siyah renci nlnn iinde doruldu ve par
maklarnn ucuna basa basa, cereyandan oda palmiyelerinin tit
retii salona geti. Piyanodan yumuack dklen ve asl kafes
lerde uyuyan kanaryalar ta.rafndan ortal velveleye vererek se
lamlanan bir akor oday doldurdu. N ietzsche fark etti, ban ha
fife yana edi ve elini sessizlik ister gibi kaldrarak kulak verdi.
inci tanesi gibi birbiri ardnca dizilen notalardan kulaa ho gelen
bir ezgi nlad, belki de Chopin'den bir parayd ve mziin b
ys hem bouk hem grltl seslerle ak kapdan mutfaa do
luyordu. Anne Bianca ve Giuliana huu iinde gzlerini kapam!arken, baba Davide nasl olduunu bilemeden, kznn mziinin
yattrc bir etkiyle yreine ilediini hissediyordu. Bir ie kr
mz arap daha at, kiracsna cesaretlendirircesine glmsyor,
hatta bir halden anlarl k ifadesiyle sessizce gz krpyordu.
Fino, bu Tatar sakall adamn ilk defa ilkbaharda bayiinin nn
de ortaya ktn hatrlad. Gne gzlnn ardndaki hain
baklaryla daha da vurgulanan kavgac grn, her hareketin
de belli ettii aresizlikle komik bir eliki yaratyordu. Bir ngiliz
turist gibi kolunda kk diz battaniyesi ve elinde, sonradan anla
laca ere, kitaplar ile kyafetlerinin karman om1an tktml

d partal bir valiz tayordu. Aln geni kenarl pamuklu bir ap-

1 18

kayla glgelenmiti, kioska yaklarken neredeyse hrmetkar bir


edayla apkay bandan kamt. Alman aksanyla konuan ya
banc, burann yabancs o lduunu sylemi, hesapl ve sakin bir
yer bulmas iin yardmn rica etmiti. Derhal anlamlar ve Fi
no tezgahn kapattktan sonra Via Carlo Alberto'ya gitmilerdi,
yabanc adam ikide birde durup, nerede olduklarn anlamak iin
elindeki ehir planna bakmt. Polonyal soylu kkenini anmak-
tan da geri kalmadan kendini Profesr Nietzsche olak takdim

eden yabanc, gazete satcsna, neredeyse seminere giden bir ra


hip, hatta bakm&z demesek de biraz kendini brakm

grn

yle, gnll bir yoksulluk iinde mahrumiyetlerle dolu bir haya


t setiini dndren bir kei gibi gelmiti. Kck at odas
iin abartl vg szleriyle teekkr eden yeni kiracsna d g- .
rnne gre deil, varlnda ve aristokrat kkeninde mevcut
imkanlara gre davranmaya karar vermiti. Fino bu kararna uy
mu ve . bu ayrcalktan iki ay yararlanan tutumlu misafiri, Alp
ler'de geirdii yazn tertazeliiyle tekrar Fino'nun ats altna
geri dnm ve bugne kadar da burada en mutevaz koullar al
tnda yaayp yazlarn yazmt.
Fino btn bunlar, belki de profesr o sabaha kadarki nor
mal insan haline geri dndrmek gibi kk bir unutla ona ar
maan ettii gz krpna yklem !ti. Ama profesr tepki gster
miyor, sabit baklarla dikkatle dinliyordu ve elini kutsar durum
daki ahap ermi heykellerinden biri gibi havada sallamaya de
vam ediyordu. Aslnda Fino onun hakknda pek az ey biliyordu.
Kiracsnn drt bir yana gnderdii mektuplan sk sk postaya
gtrrd, ama bundan pek bir ipucu kmamt. Btn arama
taramalara ramen profesr nfuz edilemez olarak kalmt. B
tn gnn ehirde geiriyor, ara sra piazza'da geni kenarl bir
apka halinde bir grnp bir kayboluyordu. Asla misafir kabul
etmemesini Fino'lar, ya temelde insanlarla yaknlktan kat ya
da yakn o lmak istedii insanlar davet etmekten ekindii ek
linde aklamlard kendilerine, ki bu da o insanlarn ya eve da
vet edilmeye uygun olmamas ya da tersine, onlara olsa olsa
renci isteklerine cevap verebilecek at katn takdim etmekten

119

ekinmesiyle aklanabilirdi. Bu yzden de saatlerce kafa patla


tyorlar ve gece ge vakitlere kadar mutfak masasnn etrafnda
toplanp oturarak, merdivenlerden dinlene dinlene kan ekin
gen ayak seslerinin yaklamasn bekliyorlard.
Salonda alnan mzik profesrn uykusunu getirmiti, ban
kavuturduu kollarna yaslam oturuyor ve rya gryordu.
Yoksa rene'yi mi gryordu ? ki$i arasnda karlkl kk bir
gven olumutu, ak mek deildi yoksa, asla, buna en bata ya
fark engeldi, ama gen kzn on sekiz yann gitgide kabaran
o lanca tutkusunu boaltt ciddi bir piyano arkadalyd. Bir
likte drt el piyano alnyor, metronomun ritmine uyarak omuz
omuza sallanlyor, diller dilerin arasna sktrlarak ezginin do
ruk noktalanna klyordu. Sinyor Luigi bazen yannda karame
lalar getiriyordu, bunlar gizlice rene'nin azna vermesine izin
vard. alrken bol bol frsat doduu halde, herhalde kibarlk
tan olacak, kolunu asla kzn beline dolanrnyan gizli fun yz
hznlendiinde, kz Richard Wagner'in notalarn ayordu. Bir
ka akor yeterliydi, kz onun bir yandan ii alp neelenirken,
bir yandan da gzyalarQ.a gark olduunu gryordu. rene'ye
ise, iinden klmaz armonilerden dklen, evet, iinde bir ter
mometre misali ykselen o belirsiz zlemi hissetmesi iin profe
srn dolu dolu olan gzlerini grmek yetiyordu. Ama tam duy
gularn eyleme dnt o yere gelecekken, piyano arkada
oktan gzlerini silmi ve yeni bir nota sayfas am oluyordu.
Tabii bu da Wagner'dendi. Ona'_?ir keresinde byk besteciyle
dost olduunu anlatm, o da onun hatrna buna inanmak iste
miti. Bir baka sefer, gen kz

Tristan ve isolde nin


'

preldn

prova ederken ve durmadan kahramann aktan bitap dn


simgeleyen o nl melodi zerinde alrken, professore odadan
kap gitmiti. Gene de, ou zaman kza sanki odada bir l otu
ruyormuana korkun gelen bir durgunlua saplanp kalyor
du. Ama kalbi akaklarnda atyor, soluu sakalnn tellerini.titre
tiyordu. Kz nihayet Wagner'in dinleyiciyi sinirleri ypratc traje
dilerinden azat ettii o sakin pasaj lara geldiinde, professore ya
va yava tekrar canlanmaya balyor, sersemlemi bir halde ve

1 20

kurumu dudaklarla bir uyurgezer gibi dnya yzne geri dn


yordu.
Bir defasnda nota sayfasnn zerinden bakarken onun slak
yanaklaryla piyanoya yaslandn grnce, ona en sevdii bes
teciden sz etmiti. "Sevgili Sinyor Luigi" demiti, "herhalde sev
gili dostunuz artk hayatta olmad iin bu kadar zgnsnz."

Profesr donup kalm ve ardndan sormutu. "Wagner ld

. . ?"

mu .

"Dostu olarak sizin bunu bilmeniz lazm. O be yl nce Vehe


dik'te ld. "
Profesiin baka eyleri d e artyordu onu. Balangta on
lara Qk seyrek ziyarette bulunur, anne baba'nyla sohbet der ya
da o piyano alrken tpk bir retmen gibi notalara bakard.
Birka haftadan beri neredeyse her gn kaplarn alyor, her
hangi bir ey iin ricada bulunuyor .ya da sanki tesadfenmi gi
bi rene'nin leden sonralar alt salona gz kayar gihi ya
pyordu. Ama ondan belli bir istei yoktu, rene bundan son de
rece emindi. Onu bir mknats gibi eken piyanoydu. Yoksa kap
kara bir tahta sand m kskanyordu rene ? Ne yazk ki, profe
sr drt el alta alak bir sesle kendi kendine konumay adet
haline getirmiti, kzn duyduu ses kulana yabanc geliyor ve
onun gzlerini grebilmek iin zaman zaman bir parann orta
snda mzie ara veriyordu. O zanan, o da soran baklarla ona
bakyordu. Ne var ? Yanl m aldm ?
u anda kendini tamamen kaybetmi gibiydi ve rene buna hi
armyordu. O mutfakta arap kadehine gmlm otunrken,
gen kz da onu sakinletirmek iin, onunla sk sk omuz omuza
altm\a yaptklar, Venedik'te bir gondolun dalgala zerinde sal
lann antran, Chopin'den Barkarol'i.i alyordu. Kendisi de
Polonya kkenli olduundan, bir keresinde gururla Chopin'i mem
leketlisi sayabileceini sylemiti. Kz ona inanmak istiyordu, ar
kada btn o sakal ve her eyiyle bir Polonyalya benzemiyor
muydu ?

u sert hatl yzde gzya<;>lan ne kadar da acayip dnyor,

diye geirdi iinden.


Ama kanarya cvltlarnn eliinde gondolcunun arksnn ilk

121

notalarm yeniden almaya balamt ki, Dionisos yerinden frla


d ve bir dizinden tekine yaylanarak bir .ay gibi oy1amaya bala
d, bu arada kendinden gemi bir yz ifadesiyle, sanki aylar ale
minin en sevdii paray ynetiyormu gibi kollarn indirip kal
dryordu. Buna bir de barnn derinliklerinden kopan hayvani
bir hazzn ifadesi haykrlar eklenince, Bay ve Bayan Fino bun
dan byle tehiste fikir birlii iinde olduklarn iaret eden bak
larla birbirlerine baktlar. Bir eyler olmu olmalyd, ama ne ?
trene mutfaa geri dndnde, nce mziin bittiini fark et
memie benzeyen cezbeye kaplm dansya, sonra da znty
le yere bakan anne babasna bakt. "Professore" diye seslenince,
beriki titreyerek sakinleti, "size Richard Wagner'in notalarn. ha

zr ed p braktm . " Profesr elinden tutulup salona gtrlmesi


ne ses karmad. Uzun sre sanki okuyormu gibi tularn zeri
ne eildi kald, ardndan tan1 bir akor alarak, ayan yavaa pe
dala bast ve yumuaqk notalarla yaylp genileyen an sesleri
ne kulak verdi. Madeni ses henz susmutu ki, ban geriye ata
rak, sanki bir engelin karsndaym gibi alabildiine ak elleri
ni klavyeye indirmesiyle oksesli bouk bir inleyi ykselip h
znl bir tnyla yankland. Kz karanlkta oturmutu. akmak
akmak gzlerle onun her hareketini takip ediyordu.
imdi alann elleri tularn zerinde tamamen bana buyruk,
amasz ve anlamsz gezinir gibi olsa da arada bir, rene'nin T'ris
tan'dan tand bir motife dnmekteydi. Hep ayn noktada d
np dunyora benzeyen ani klarna, babann horlamal ar ve
arada bir alt kattaki grltye hassas Piacenza'l terzinin tavana
vurularyla ritmik olarak hzlanan annenin mutfaktan gelen m
rl mrl dualar da karyordu.
Notalar Nietzsche'nin parnaklarndan, sanki oyuncak bir m
zik kutusu tarafndan harekete geirilmi gibi dklrken, gzle
rinin nnde engin bir denizin utku alyordu. Deinin zerin
de uyku nedir b ilmeden alkalanp duran, nefes al p veren bir ca

navar, ta ki sanki grnmez bir el tarafndan ekilerek zerinde


ykselen ve akn gzlerle okyanusun kpr kpr pullu tenini
seyreden yldzlar kana kadar, karsnda tpk1 piyanonun lake

1 22

alnl gibi simsiyah ve prltlarla uzanyordu.


Uzaklarda bir ada yumuack bir kla aydnlanm, oradan
tatl bir hanmeli ve hurma kokusu ona kadar geliyor, rzgar ku
lana, beni hatrlyor musun diye fsldyor, elbette, diye cevap
veriyor, sen uzaklarda yan adasn. Deniz ehvetle senin glm
seyen sahilinde oynar, binlerce dille kumlu tenini yalar, bir hay
van gibi kayalklarna srtnr, haz ve acdan inler. Sen tanrlarn
dans ederken her trl giysiden utand, eskilerin Mutluluk Ada
s dedikleri adasn. Burada gecelHi sularn iinden slak ve prl
prl bedenleriyle Kastor ve Polideukes kar, Orestes ve Pilades
denizin zerinde imek gibi akarak, bir kuyrukluyldz yamu
ru halinde hrdayarak dalgalar arasnda kaybolup giden kahka

halar yadrr.
Ellerini aa yukar hareket ettiren mzik kutusu, imdi za
man zaman onun, gecenin siyah kadife rtsnde elmas yldzla
n

parlatt ksa, tiz tonlarla kesilen

Barkarol'n

uzayp giden

ar ritmiyle dnyordu. Mutluluk Adas ykselen sisler arasnda


kaybolurken, onun ii hznle dolmu ve gzlerini yeniden p iya
nomn lakesinin donuk parltsna dikmiti. ok aada, ok de
rinlerde, yldzlarn nda parlayan beyaz bir hamrnniye brn
m bir siluetin i lerledii bir kumsal uzanyordu. Mem1er basa
maklardan inerek eritii denizin eteklerinde, sevgilisinin kay
bolduu uzak ufka zlemle bakyordu. Onu yalayan rzgar gz
yalar gibi tuz ko kuyor, dalgalar i ekilerini grnmez bir du
vara arpm gibi geri atyordu.
Ve ark sylemeye balad. nce, sanki iine dolan o tablo hak
knda uygun kelimeleri arar gibi yava, sonra isabet ettirdiine da
ir gitgide artan gvenle, daha yksek ve iddetli. Piyanodaki adam,
sanki kk insanlktan ve onun hayhuyundan sonsuz uzakta, Fi
no'larn telal seslerinin, duvara indirilen darbelerin ve kanaryala
rn dehet lklarnn eriemeyecei bir kyda gece yapayalnz
nu gibi avaz avaz ark sylyordu. Ellerine de hayat geri gelmi
ti, hep sesinin hizmet.ine sunmak ve kelimelerin altn izmek iin
tularda gl vurularla geziniyor, hrn stakkatolarla, bir o ka
dar tuhaf akorlan yumuak bir geile birbiriyle kaynatryordu.

1 23

Sanki bu tuhaf Almanca iiri ve ona uygun mzii iindeki bir


esin perisi telkin etmiti, btn o kendinden geie ramen bu
nun tamamen bilincindeydi ve piyano taburesinin stnde ma
nr ve dimdik otuuyordu. Kayda deer bir dinleyicisi olmasa da,
onu esinlndiren tanrnn kulak verdii denizin kysndaki yalnz
bir ses iin mthi bir zlem arks tutturdu.
"Ey benim ruhum" diyen sesi, ne yapacaklarn bilemeden et
rafn saran, arada bir sesi fazla yksek knca ocuklar gibi bir
birlerinin kolunu ekitiren Fino'larn salonunu nlatyordu. Se
si duvarlar zorlayp, az nceki alyla zerine kvlcmlar akan
bir tl ektii uzayn derinliklerine tayordu. "Ey benim ruhum"
diye ark sylyordu telli alglar iin yas koralincle, "her gne
i sana dktm ve her geceyi ve her suskunluu ve de her zle
mi. imde bir asma gibi boy verdin sen. Ey ruhum, sevgilinin
kumsalnda bekleyen ruhum, ey yedinci yalnzln eken Ariad
ne." Nietzsche'nin iinden dalga dalga ezgilerle siiklenen keli
meler fknyor, bu takn seller arasnda tek tek notalar tpk
zplayan yunuslar gibi kpr kpr su yzne kyordu. "Ey ru
hum" diye tekrar balad, yava yava snen akarlara kulak vere
rek, "iimde bir asma gibi boy verdin sen. imdi dolgun memele
ri ve knal altn zmleriyle bir asmasn, zengin mi zengin ve
ykl, orada duruyorsun. Ey ruhum, hznnn glmsemesini
anlyonn. Dolgunluun kpk kpk denizin tesine bakyor,
anyor ve bekliyor."
Yaban trks susmu, ses karmaas kesilmiti. Dionisos san
ki p iyanonun kasasnn iinden bir eyin kmasn beklermi gi
bi kafasn uzatp arand. Az be kar ak, kulak kabartyordu,
ama t yoktu. Kular susmu, terzi bile tavana vunnaktan yor
gun dm gibiydi. Salonda sessizlik hkiim sryordu. Kapda
ki ani grlt, birer nbeti gibi profesiin iki yanna mevzilen
mi bulunan Fino ile rene'yi irkiltti. Her eye hazrlklydlar, hat
ta pol isin ya da fkeli komunun kapya dayanmasna, ama gr

dkleri ey her trl beklentinin zerindeydi: karartlm sa


lon ile lambalarn yand mutfak-yemek odasnn aras ndaki
eikte, tpk Meryem Ana gibi Bianca Ana kprdamadan dimdik

124

duruyordu. Sa eliyle Fino'nun at katndan kurtard ahap ha


a yapmt, dieriyle ise yzndeki o sert Maripli ifadesiyle
bakt ak bir kitap tutuyordu.
Titrek bir sesle, " Sana emrediyorum, i htiyar ylan" diye bar
d, "her kimsen sana ve Tann'nn bu kuluna zor kullanan btn o
gruha: efendimiz sa'nn ilesi, dirilii ve ge ykselmesi ve k
yamet gnnde geri dn hakk iin: bana ismini ver ! " Bianca
son cmleyi hiddetten kendinden geercesine telaffuz etti, sonra
ban kaldrd ve cin arpma dnerek defa stavroz kard.
Korumak istercesine kolunu kzna dolayan Davide Fino'nun
yznde bu eytan kanna sahnesi karsnda kapld dehet
okunuyordu. Kansn tanyamyordu. Ermilere mi karmt,
yoksa profesrn delilii ona da m bulamt ? Keskin hatlary
la bir cadya, bir bycye benzemiyor muydu ? Divanda derin uykulara dalm olan Giuliana bile annesine hortlak gm1 gibi
bakyordu. Alamakl bir sesle, "Anne, ltfen yapma ! " diye bar
d, trene de bu korkun sahneye bir son verilmesi iin can gnl
den bu l tfene katld.
eytan kannann, hi kp rdamadan piyanoda otum1aya de
vam eden hedefi taburede hafife dnd. Hangi isim, diye dn
d, hangi ylan ? Evin hanmn grnce yzn bir tebessm
kaplad, sonra te krar tulara dnd, akorlar ald, konumal ar
ksna yeni ktalarla devam etti. inde konuan bir tannyd ve
hi kimse, hele kstah Kurtarc ve onun akl kt kadn peygam
beri onu durduranrnzd. Taptaze bir cokuyla, "Ey ruhum" diye
rek yeniden balad o kkreyen nakaratna, "dolgunluun kpk
kpk kkreyen denizlere glmseyerek bakyor ve gerek u ki,
ey ruhum, senin glmseyiini kim grr de gzyalarna boul
maz ? Senin glmseyiindeki gzellik ve sonsuz iyilik karsnda
melekler bile gzyalarn tutamaz. "
Bianca szleri anlam gibi sesini tekrar ykseltti v e dokunak
l bir sesle Tann'ya ve yce taifesine yakard. "Yalvarrm sana"
diye hayknyor ve havada tekrar tekrar stavroz karyordu, "se
ni ihtiyar ylan. Benim azmdan seninle konuan Efendimiz biz
zat buyurdu, kelanuyla gklerin yksekliklerinden cehennemin

1 25

dibini boylayacaksn. Denize, iizgarlara ve frtnalara emreden o


bwm sana bizzat buyurdu. Dinle iblis, seni insanlar yoldan kar
tan, neden u zavall kuluna musallat oldun ?"
"Ey ruhum" diye karlk verdi arkc ve dolaptaki bardaklar
angrdatan bir frtna esintisi koptu piyanonun tellerinde, "imdi
sen kkreyen trkler tuttunualsn ki, kk kayk zlem dolu
durgun denizin zerinde szlsn, etrafnda yunuslarn srad
altn mucize, iinde elmas ba bayla bacnn, senin byk
kurtarcnn oturduu gnll kayk, ey ruhum. "
Bianca, "Ey benim kurtarcm" diye baryor, gzlerinden s
cak yalar dklyordu, "kuluna, yapt bu ite yardm et. Ve sen
iblis, yaratcn ve kainatn yaratcs adna, fkeli taifenle birlikte
derhal ve korkuyla Tanr'nm bu kulundan uzak dur. Tann azizdir,
azizdir, azizdif, kalabalklarn efendisi ve et olan kelamdr, kya
mette meleklere geri dnecek olan kurtancmzdr, seni yerlerde
sri.kleyecek ezecektir. . . "
"Ey Dionisos, seni ehvetli bal rengi gzl tanr, beni katma
kar. . . "
"Ey gn ve yerin Tanrs, alaynla aa in de u knlunu 12netli eytandan kurtar. . . "
" . . . ve bana en zalim dikenini batr. . . "
" . . . fe onu bu zavall kulundan alp bir domuz srsne yolla . . . "
Kap defa vuruldu. Btn balar ayn anda daire kapsna
evrildi. Kutsal kefenin bulunduu bu ehirdeki mucizenin kendi
evinde ortaya ktna inanan Bianca diz kt ve haa sk sk
yapt. Sanki eytan ensesine binmi gibi atal atal bir sesle
"Efendimiz sa" diye bard ve ha eytan defetme konumunda
eik bir ekilde tutarak, daha ilk grltde yerinden srayan cin
liye doru yneltti.
Nietzsche ifadesiz bir sesle,"Dionisos" dedi ve telala stnde
kileri karmaya balad, ceketini, ter iinde kalm gmleini.
Pantolon kemerini amaya davrannca kzlar pelerinde babalar
ve anneleri, lk la koridora koup dar frladlar.
Kap yeniden iddetle vuruldu ve kzlar kaarken eytan kov
ma amacyla kulland ha ve kitabn odada brakan anneleri-

1 26

ne kenetlendiler. Davide Fino yle bir silkindi ve kapnn srg


sn ekti. O daha kapy amamt ki, imdi artk tepeden trna
a soyunan profesr maskaraca kei sraylar yaparak ve se
vin iinde defalarca Dionisos 'un adn haykrarak koridora dal
d ve sonra cretkar bir dans figrnn ortasnda sanki yere a
kln gibi kalakald.
"Sen ha?" diye fsldad, bir ryadan uyanyormuasna. Kap
da stnden sular damlayan, kapy alan elinde bir kam tutan,
tekiyle ise yanndaki gzlk camlar buulanm, kaln klk
paltolu yalca bir beyefediyi iaret eden yam urluklu bir araba
c duruyordu.
Merdiven kmaktan nefes nefese kalm

arabal misafir bo

uk bir sesle, " Msaadenizle, Basel'den Franz Overbeck" dedi ve


siyah silindir apkasn hafife kaldrd. "Burada bir Alman profe
sr aryorum, ismi . . . " Duraksad, karanlkta daire kapsnn nn
de karsnda kimin durduunu grebilmek iin pannayla bu
ulanan gzlklerini sildi. Sonra da dilini yutmua dnd.

6
Bugnn insan -ben onun pis nefesinde
bouluyorum . Btn binyllan
tmarhane dnyasnda ilerliyorum.

Friedrich Nietzsche

Sabah eftali rengi ihtiamyla dalarn tepesinde ykseldi, tit


rek yldz klarn fleyip sndrerek yerlerine elmaslardan, do
nup ta kesilmi buz kristallerinden bir denizi tututurdu. Uzak
ufuklara doru titreerek parlaklyla gz alan karl di.zlklerle
kuatlm gece siyah kayalk Friedmatt ktlesi uyanyordu. Bu
gn daha berrak ve grltl bir nlayla dalga dalga Fried
matt'a doru ykselen akc madeni sesleriyle vadideki anlar da
uyand, koridor ve hollerden gelen karmakark sesler an sesle
rine karyor, arka binada arklar syleyen yalnz kadnn sop
rano sesi ilk kez ve ok cretkar bir gam ekile ge y kselerek
dnyann yeni gnn selamlyordu.
Arkalarnda dosyalarn tayan hemirelerle bir gnp hekim
ana binann merdivenlerinden telala indi ve azlarnda neeli
buhar'bulutuklar ve arkalarnda ayak izleri brakarak aalkl
yola sapt. Keskin gnee kar ellerini gzlerine siper ediyor ya
da yrrken karn beyazlnda turkuvaz mavisi i; : er brakan iz
melerinin burnuna bakyorlard. Grup plak aalar arasnda
ba<hekimin villasnn belirdii yerde durdu. nk bahekim
kollarn arkasnda kavuturmu, k havasn iine e}anek ister
gibi ban arkaya atm vaziyette yalpalaya yalpalaya geliyordu.
Onlara doru belli belirsiz bir ba iareti yapt, onlar da iyi sabah
lar dileyerek karlk verdiler, ama onun o mahut sabah huysuz
luklarndan uzak durmak iin olabildiince hzl admlarla yolla
rna devam ettiler.
Wille yeni doan gn dolu dolu iine ekerek keyif

ald. Buz-

128

lu havay derin derin solurken arada bir ksiiyor, azndan siga


ra duman gibi buharlar karyordu. Geceyi iyi geirmiti, elinde
o mehur kak profesrn kitab uyklam ve kunyan boaz
ne zaman gck yapp onu uyandracak olsa krmz arap sayesin
de gvenilir bir ekilde tekrar uykuya dalmt. Rya grm my
d ? Belki de, Alpler'den gelip de tpk masallardaki gibi gnele
ve hayvanlarla konuurken, sonunda sabrszlanarak mesajn va
dilere ileten kitap kahramann grmt. Mesajn m ? Ben size
stinsan retiyorum, diye okumutu Wille. nsan alt edilmesi ge
reken bir eydir. E yani, ona gre hava hotu. Ama hastalk yzn
den iinden uzaklaan lir profesrn azndan ciddi ciddi ve zl
bir ekilde kan ve tersine evrilmi bir ncil'den alnma bu sz
ler Wille'de, her eit acayip kafa karklndan zevk alm<l:Snn
dnda, bilimsel bir ilgi de uyandrmt. Satr aralarnda, bundan
hi phesi yoktu, deliliin o bildik surat srtyordu. Ama sanki
yazar da bunu biliyormu gibiydi. Alanmanz gereken delilik ne

rede diye soruyor ve Wille'nin Friedrnatt'ta her gn karlat


cinsten, muhteem lszlkte bir j estle cevabn da hemen biz
zat kendi veriyordu. Bakn, diyordu sevinle haykrarak, ben size
stinsan retiyorum, o bu deliliin ta kendisi. Ve arkasndan
adam bir de kendine Zerdt diyordu.
Wille merdivenin altna gelince gerindi, ban kaldrp alt b
lmleri karlara gmlm gk kubbeye doru ykseliyormu gi
bi grnen krmz tulal binann cephesine bakt ve sonra basa
mak basamak topallayarak caml giri kapsna kt, buradan
a boulmu fuayeye ve onu grme odasna gtrecek merdi
vene yneldi. Ama bunun iin daha zaman vard, nce vizitler ge
liyordu ve ondan nce de giri blmnde bir para nefes alma
s gerekiyordu. Bir omzuyla duvara yaslanarak azna bir sigaril
lo yerletirdi ve hzl ekilerle tttrrken, kire beyaz odaya
bir gz att. o ktandr onu bekliyorlard, iki doktor sessizce n
lerine bakarak arka arkaya ieri girdiler, hararetli bir sohbete
dalm hemire ve hastabakclar ikide birde naho bir ekilde
yanklanan aptalca kahkahalar atyorlard. Anlalan geldiini
kimse . fark etmemiti.

129

Wille, mozaikleri zerinde beyaz gmlekli personelin blm


den blme deiip, kah aletleri iterek, kah amar sepetlerini
srkleyerek ya da arklar syleyen bir hastay sedyeyle taya
rak geip gittii kusursuz bir kare zeminin tam kenarnda duru
yordu. alanlar tepeden gelen kta gidip geliyorlar ve glgede
kald iin onu fark etmiyorlard. Baklar daha ok tesadfen,
zamann derin atlaml mitoloji zevkine uygun olarak zemine d
enen mozaikler zerine kayd ve prltl ufak talarla tpk bir
Roma hamamnn zemini gibi dzenlenmi motiflere ilk kez tak
lp kaldn hayretle fark etti.
Wille'nin karsnda menderesler ve sarmallarla dolambal
yollardan oluan, iinde ksmen plak, ksmen antik giysileri
iindeki figrlerin ne evrilmi yzleri ve felakete bakan fal ta
gibi alm gzleriyle, anlalan nereye gideceklerini bfme
den gezindikleri bir labirent duruyordu. Kimisi savunmaya hazr
bir tavrla kollarn kvrmt, kimisi ani bir darbenin gelecei
beklentisiyle el leriyle ban korumaya alyordu. Bunlarn ara
snda, Wille'nin hi uygun bulmad ve sanki Girit'in Lairin
tosu'nda atall balk kuyruklaryla, deniz kabuklan tayan Tri
tonlara el sallayan masal yaratklar koup oynuyordu.
Acaba sanat mozaikler zerinde ima edilen trajediyi geitir
mek mi istemiti '? Birbirine geen yollarn ald orta ksmda
heybetli bir boa ba b oynuzlarn havaya dikerken, onun deva
m olan erkek gvdesi de ldrc grzn sallayarak yer alt
dnyasndaki tapnana hibir ziyaretiyi yaklatrmama niye
tinde olduunu gsterir gibiydi. nsann boa bal adam Minota
uros'un fke ve yok etme arzusuyla haykrdna inanas geliyor
du. Ayaklarnn dibinde bir sr ceset yatyordu ve sanat kan
krmzs mozaikler kullanmay da ihmal etmemiti. Ama lk,
grze yaklaan u ya da bu kurban yznden deildi. Yuvarlak
boa gzleriyle, tam da Wille'nin derin dncelere dalm vazi
yette yasland Labirintos'un kenarna doru yan yan bakyordu.
Wille insan gvdeli canavarn baklarn takip edince orada iki

fi-

1 . Kral Minos'un, Minotauros iin m imar Daidalos'a yaptrd ii labirentlerle dolu


saray. (.n.}

1 30

gr fark etti: elinde ksa sapl parlak bir hanerle, ba omuzlar


nn iine gmlm bir adam ve ona bir adak sunan, uzun boylu,
beyaz bir tunik giymi, siyah topuzlu ve Msrllar gibi snneli
gzl bir kadn. Adak bir ip yumayd, Wille bu ayrnty byle
yorumlad ve resmin btnnde, Ariadne'nfo, Minotauros'un kal
bine haner saplayacak olan sevgilisi Teseus'a Labirintos'ta yolu
nu bulabilmesi iin uzatt o malum ip yumann gsteriliinde
ki apaklk karsnda glmsemesini tutamad.
Wille gizemli. bir igdnn etkisinde topallaya topallaya mo
zaiklerin ortasna kadar ilerledi, boa bal insann grzn salla
d yere bast ve ban yukar doru kaldrp, kar rtsyle bu
ulanm buzlu bir n dt tavan p enceresine bakt. imdi
fark etmilerdi onu, seslendiler, hep birlikte glerek etrafn sarp
tam on be dakikadr onu beklediklerini sylediler. Bahekim y
znde komik bir hayret ifadesiyle omuzlarm kaldrarak kendisi
nin de epeydir orada bekledii konusunda srar etti, nasl da gr
memilerdi onu. Yeleinden altn saatini karp, ban sallaya
rak ve serbest kalan eliyle kei sakaln svazlayarak, saate kont
rol edercesine bakarken taknd ciddiyet karsnda yeni gl
meler olpu. Ardndan enerj i dolu davetkar bir kol hareketiyle ne
esi yerinde grubun nne dt ve hastalarn bulunduu blm
lere giden karanlk geitlerden birinde hep birlikte kayboldular.
Wille'nin sesinin bir sre daha ana kapda bouk bir ekilde
nlad duyuldu, sonra sanki biri dayanlmaz bir espri yapm
gibi tiz kahkahalar yayld ve en sonunda etrafa bir sessizlik ya da
dal1a ok, uzaklardan gelen alama ve feryat seslerinin, hayvani
brtlerin ve sopranonun aniden ykselip den gam yap
nn ve fuayeden gelen geenlerin yanklanan ayak seslerinin akp
birletii o tekdze uultu kt.
ri bir karalt karlar arasndan Friedmatt'.a geliyordu, altndan
iyi oturmam bir ceketin griind n iliklenmemi bir U lster
paltoyla biraz topluca bir adam. Banda, kulaklklarn laubali
bir ekilde yukar kaldrd ve her admda sallanyonnua benze
yen ngiliz mal spor bal vard ve bu arada gezinti bastonunu,
c;anki stn hayat tarzn ifag e etmek ister gibi, kann sadece y-

131

zeyini okayan bir sarka gibi sallyordu. Yaklatka ii iine s


myordu, n taraftaki merdivenleri birka srayta kverdi ve
kaplardan birinden geerek giri blmne girdi, rahat hareket
lerle balndaki ve rnuzlarndaki karlar silkeledi ve azna bir
nan_e ekei att. Esrarengiz mozaiklem, koridorlardan gelen f
sltlarm, ne bunlara aldrd, n e de orada nce hep birlikte, son
ra birbirlerinden ayrlp tek tek oradan oraya kouan insanlar
kale ald, donca birinci katta bulunan klinik bahekiminin tera
pi salonuna kan ana kaplarn sanlaki dner merdivene y
neldi. Pirin ubuklarla tespit edilmi kmuz yolluklarn zerin
den donca yukar kt; tesadfen ona bakan herkes, o un yu
kar giden yolu son derece kararl ve emin admlarla tnnanan bi
ri olduunu hissedebilirdi.

Ne var ki, bekleme salonu meguld. Henz tepelere trman


mam olan gnein, uzam gz kan1atrc k huzmeleriyle par
alara ayrd bu erken saate ramen hasr sandalyelerden birin
de oktan yerini alm ve okumaya dalm biri vard. Bir kadnd
sz konusu kii. Beyefendi ieri girerkenki enerjik salnn ann
da frenleyerek sessizce paltosunu kard ve ngiliz baln bir
engele ast, krk yakal hanmefendi onu hi umursamadn
dan, beylik selam fasln yutmak zorunda kald. Hayr, kadn bir
kez olsun ban kaldrp bakmamt, insann birbirini kale alma
s iin hibir neden yoktu. Giine baklrsa, toplum adabnn
deerlerini yitirdii, artk konumun ve ismin deil, sadece nesnel
bilimin kaytlarna isimsiz olarak geirilen acl ruhlarn nem ta
d bir no man's land lkesindeydiler.
Beyefendi gvenini yitirmiti, ksack tra edilmi kafasn ok
amaya balad, arada sanki slk almak istiyonnu gibi dudak
larn bzyor, yuvarlak tel gzlklerinin arkasndan merakl ba
klarla duvardaki anatomi tablolarn szyordu. Bir yandan da,
sanki ok deerli bir dnceler silsilesi ondan katksz bir yo
unlama talep edermi gibi, arada bir kst gzlerini krptrp
duruyordu. hmal edilmi bir traa iaret eden favorilerindeki
mavi glgeler solgun ve pelte gibi yznn asabi hareketliliiyle
daha da ortaya kyordu. ok gemeden ceketinden kard ve

1 32.

hem marur bir ekilde yukan kaldrd ban emek zorunda


kalmamak, hem de baln etrafa gsterebilmek iin, omuz hi
zasnda gzlerinin nnde tuttuu bir kitaba dald.
Hanmefendi okumasn kesti, kitabn etrafa hi bakmadan
zerinde aslan biimli bronz bir sigara tablasnn durduu bir ha
sr sehpann stne brakt ve sigara imeye balad. Ayn anda,
yeni gelen holanmadn gsterircesine dudaklann bzerek ne
don uzatt ve gzle giilr biimde huzursuz olarak st ste at
t bacakl ann. sallamaya balad. Ani yanmann etkisiyle satrdan
satra atlayan, sonunda klp tamamen kapanan gzne ince
mavi dumanlar giriyordu. Beyefendi sulama dolu bir oflayla bir
mendil kartarak gzyalarn sildi, sonra da okuma zahmeti onu
terletmi gibi kk dokunularla alnn kumlad, en sonunda da
abartl bir ekilde grlt kararak bumunu sildi.
Sigara ien kadn, bu hareketi, artk kendisinin de evindeyni
gibi davranabileceine bir an gibi kabul ederek, hasr sandal
yeye gcrtlar arasnda iyice yerleti ve sigarasnn dumann ya
n aralk azndan ve burnundan ayn anda dan fleyerek, bu

gi.riiltc bey karsndaki saygszla varan umursan1azln


gstermi oldu. Beyefendi imdi ksryordu, duraksayarak aya
a kalkt, pencereye koup srgsn ekti ve at. itilebilecek
bir keyifle havay iine ekip iirdii yanaklanndan tekrar da
n brakt. Muzaffer bir yz ifadesiyle geri dndnde hanme

fendi ban kaldrm ona bakyordu. eri akn eden a az bacak


larna hassas bir ekilde doknunu, mnasebetsizin kaba davra
n ise iindeki fkeyi bytmt. Anla artk l kamt. Bu
kez onu kale ald, ama gene de kendinden ok ok aa snftan
biri olarak ald ve suratna kar yle dedi: "Affedersiniz, ben siz
den pencereyi amanz rica etmemitim."
Beyefendinin mimiklerinden bir hayret ifadesi okunuyordu,
kalar kalkt, dudaklar sarkt . nceleyen baklarla hanmefendi
nin fkeden koyulmu gzlerine, sonra tokalarla tutturularak
aln ve kulaklann etrafnda siyah peremler halinde kvrlan, bu
arada arkadan toplanp, spanyol tarznda kemik bir tarakla ks
taha tepede tutturulan tehlrkeli bukle kompozisyonuna bakt.

133

"Sizi mutlu edecekse" diye karlk verdi, isteneni yapt v e san


ki durnm halledilmi de silah b rakmas yaplm gibi ba yu
karda koltuuna geri dnd. Tam kitabna brakt yerden de
vam edecekken, esmer hanmefendi tekrar konumaya'balad.
"Kukuluyum" dedi meydan okurcasna ve bu arada yzndeki
duman yelpazeledi, "sizin herhangi birini mutlu edeceinizden
kukuluyum, hele bir hanmefendiyi hi kartrmayalm. " Ksa bir
kahkahayla ve ona tekrar bakmaya tenezzl bile etmeden, yeni
den kendisinden btn dikkatini vem1esini ister gibi grnen
okum<.sna dnd. Yz hatlar yumuamt, hatta parman tk
rkleyip sayfalar eviriyor, her eyiyle tamamen bamsz bir ka
dn grnts iziyordu ve arada bir can skntsyla beyefendiye
doru kaldrd baklar, var m bana yan bakan, der gibiydi.
Ne var ki ona bakan biri vard ve bu ahs, tesadf bu ya, umu
mi bir yerde sigara ien bu kadndan odaya girdii andan itibaren
rahatsz olan Dr. Paul J. Mbius'tan bakas deildi. Delici bak
laryla, kadnn kendinden honut bir halde kitabna eilmi y
zn hedef alp, sanki belagatinin kudretiyle onu dikkate zorla
mak istermi gibi tumtrakl bir tonla konumaya balad, adeta
bir zamanlar kekelemekten zorlukla kurtulmu biri gibi konuu
yor ve kelimelerini ylesine zenli, ylesine kesin bir bic,:irnde
oturtuyordu ki, verdii konferansla, hatta akla gelebilecek baka
her konuyla ilgili her trl tartma daha bandan kestirilip atl
ma benziyordu. Tarafndan ele alnan temann felsefi tartma
alann, tam o larak sylersek, cinsiyetler aras kavgay ilgilendir
mesi de bir tesadf deildi, nk Dr. Mbius'un bu alanda yarar
lanabilecei zengin bir bilgi hazinesi vard. D ikkati ekercesine
inceledii, yeil kei derisiyle ci ltlenmi kitapn zerinde altn
harflerle onun ad yazlyd. Bu kitapta yazar olarak onun imzas
vard ve eseini tekrar ceketine sokuturduktan sonra Wille'nin
bekleme salonunu tok sesiyle z enginletiren de gene onun fikir
lerinin rnyd.
"Mutlulu ktan bahsediyorsunuz, hanmefendi" diye hitap etti
karsndakine, bir yandan da Druskowitz'i tepeden bakan bir g
lmsemeyle artmaya alyordu, ama yz kaslarndaki kasl-

134

malar yznden beceremedi. "Kadnn istedii b u m u yani ? N e


pahasna olursa olsun, hatta kendi aptall pahasna mutlu ol
mak m ? nk, hanmefendiciim, bunu siz de benim kadar iyi
bilirsiniz. Aslna bakarsanz, kendini dii olarak hisseden doa
ana sizin cinsinize, tarihin balangcndan beri her trl eitim
tedbirini hie sayan kaytsz artsz bir mutluluk aray igds
vermi, ne yazk ki bu arada, bunu baaryla yaptn da eklemek
zorundaym. Bunu hi ekinmeden tekrarlyorum, benim cinsi
min, erkek cinsinin yani, en ince hogr ve saygyla dahi gr
mezden gelemeyecei, gitgide artan bir aptallama pahasna."
Sigara ien kadn ban bile kaldrp bakmadan bunm delikle
rinden cilman stunlar kartyor ve dncelere gark olmu bir
halde kln tablaya silkeliyordu. Konumac iin, hanmefendi
nin sylevini ciddiye alp almad ya da grne baklrsa, ger
ekten hi eksilmeyen bir ilgiyle okuduu kitaba devam edip etme
dii mehul kald; mesajnn anlamyla kyaslandnda, bu dunm
beyefendinin hibir ekilde umurunda deil gibi grnyordu.
Koltuundan kalkarak, "Dii" diye devam etti ve odann iinde
el kol hareketleri eliinde kaslarak gezinmeye balad, "nasl ki,
ait olmaktan gurur duyduum erkek cinsi, bu arada isim Dr. Mb
bius'tur, ne diyordum, nasl ki erkek cinsi zeka tarafndan, en ge
ni anlamyla beyin tarafndan ynetiliyorsa, dii de igdleri ta
rafndan ynetilir. Dii hisseder, talep eder ve gasp eder. Buna
karlk erkek dnr, plan yapar ve aklna koyduunu hedefine
uygun biimde hareket ederek gerekletirir. Btn ilerlemeler
erkekten kmtr, hem de ounlukla diinin, yani doa tarihi ta
rafndan erkee dayatlan uydusunun, ak konutuum iin ba
layn, bir kurun gibi ona yapan kuyrnunun engellemelerine
ramen kmtr. nsanln ilerlemesi iin gerekli zihinsel koul
lar diide yetersiz kalr. Tersine, kt niyetle deil ama sadece or
ganik ve igdsel yaps yznden, onun ilerlemenin nndeki
en byk kstek olduu ortaya kmtr. Nereye doru ilerleme,
diye soracaksnz. Evrensel tarihin hedefi olarak sadece erkein
gerekletirebilecei soylu insanla doru. Dii btn yaratc
glerin dorua kt bu muazzam oluumu kavrayamaz bile."

1 35

Mbius asabi tavular ve gz seyirmeleriyle altn izdii bu


szlerle, kei derisi kapl kitabn tekrar karp, adeta kant niye
tine, anm bronz aslann yanna koydu. Bakt ki hanmefendi
oltaya taklmad. "Eserim" diye aklama yaparak konumasn
srdrd,

Diinin Fizyolojik Zayfl1 zerine baln tayor,

stnze alnmamanz rica ederim, benim tezimi temellendiren


saysz m2k ortaya koyuyor. Bu kitapta ispat klfeti yznden
diiyi aka hayvana benzerliiyle tanmlamak zorunda kalyor
sam da, onun ve btn alttrlerin en byk ve en imrenilecek ay
rcal olan keyifle kendinden emin olma ayrcaln da onayla
maktan hi ekinrniyonm. En sevdiim filozofun szn herhal
de biliyorsunuzdur, saygdeer hanmefendi, ona gre kadnlarn
kediler ve kulardan, en iyi kla da ineklerden farla yoktur, de
mek istediim rafine yrtc hayvanlar ve gevi getiren dourma
makineleridir onlar. Bunu ok mu sert buldunuz ? Ama erkein
stnl tam da burada yatyor ite. En sevdiim filozof btitn
erkeklere, sert olun, diye seslenirken, kadn en eski zamanlar
dan beri tpk ayrlardaki srler gibi mutluluu, igdlerinin
tatminini aramakla mgul olarak gryor. ok sert, yle deil
mi ? Ama erkek sert, kadnsa yumuaktr."
Hanmefendi koltuundan tam bir kmsemeyle, "Siz bunlar
dan ne an larsnz ?" diye sordu. Adam konuurken bir tek defa bi
le ban kaldrp bakmam, aksine rahat rahat sigarasn tttr
meye devam etmi ve okuyormu gibi kitabnn sayfalarn kar
trmt. Aslnda, konumacnn sesinin ykseklii ve dur durak
bilmeyen hareketlilii yznden, elbette olacak i deildi bu. u
trasz zevzekten, erkek cinsinin aalk kompleksine dair ken
dine ait kuramn ayakl bir kant olarak dolap duran u muhal
lebi ocuundan nasl, nasl kurtulabilirdi ? O sabahn mutlu bir
ekilde gemesi iin bu soru ok nemli geliyordu ona Adamn
bir deli doktorunun bekleme odasnda oturmasnn bir tesadf
olmadn dnd ve alnna den kvrm kvran bir peremi
.fl edi, ama adam gnn grecek, sabrn snamak zorunda ka
lacakt. Aslnda yardmlk bir hali de kalmamt artk.
Mbius, "Pek bir sustunuz, sayn hanmefendi" diyerek yeni

1 36

bir ataa kalkt. O an hnzrca bir alayclk babnda aklna gelen


en son ey buydu belki. Szlerinin etkisini glendinnek iin a
znn kenann aa doru arptrken, keli enesi ani titreme
lerle ne doru hareket ediyor, bu arada el bileinin eklemlerini
trdatmaktan da geri kalmyordu. Kendini hie saylm ve kad
nn ksack cevaplan yznden filozofluk onuru incinmi gibi his
sediyordu. imdi bir de dumann ona doru flemez m i ! Ama i
te bu da, sadece ve bir kez daha kuram dorulayan bir kant olu
yordu. Neden kadnn fizyoloj i k zayfl tam da bir deli doktoru
nun bekleme odasnda. sona erecekti ki ?
"Sustum" diye cevap verdi hanmefendi serte, "ve sizin de ay
nn yapmanz dilerdim."
"Hadi canm siz de" diye alaya ald Mbius, oturduu yerde
doruldu, imdi bir dileke sahibine yasalarn ne kadar kat oldu
unu hissettiren bir memur gibi grnyordu. "!nsan geree
kar kar. ok anlalr ve tamamiyle benimsenebilecek bir ey.
Ama ben sizin bu konumaya neden hibir ekilde katlmadn
z a klayaym: nk diliniz tutuldu. nk, izninizle, kendinizi
benim aynamda grdnz. nk b dmmda yiitliin onda do
kuzunun ka:ak davranmakta yattn anladnz. Binlerce neden
var ve bunlar onlardan " dnken ksrk gibi kan bouk bir
kahkaha att. Yzndeki her delikten edepsizce dar szan bu
dumandan nefret ediyordu. Kadnlara bu eit eyler iin hak ta
nnmas rezalet, diye dnd, stelik de uluorta.
Yeni bir evkle, "Neden dilinizi yuttuunuzu syleyeceim si
ze" diye tekrar kon umaya balad ve bir yandan da geni adm
larla oday arnlyor, bu arada dolaplardan, artk eline ne gelirse
geliigzel kitaplar ekip alyor, ap sayfalarn kartryor ve
duvardaki basz insan emasnn altn sars izgiyle belirlenmi
kas yapsn inceliyordu. "Size sylyorum: nk benim gerek
elerim karsnda diliniz tutuldu sizin. nk dil kadnn hizme
tindedir. . . Ah, ya siz sadece dinlemiyormu gibi yapyorsunuz ya
da Alnan dilini ancak Yahudice gibi konuulduunda anlayan
Dou Avrupa'nn o malum blgesindensiniz." Hiddetle yumruu
m

skt ve ayan yere vurdu. "Dil diyonm, madam, aznzn

137

iindeki o slak kas, bedensel zayfl yznden gerek dv


iin gereken g, mesela elleriyle dvmek iin gereken gc
yetmediinden kadna haner vazifesini gren u dil." Adm ata
cakken bu utanmaz kadna mahvedici bir bak frlatmak zere
durdu. "Hayr, bilek gc size yasakland ve bu yzden sizler ge
vezelik alanna sapyorsunuz, kadnlara has spor trne, onlarn
gerek tutkusuna. Ama bu arada dncesizce dnyaya yayd
nz zayflnz rtbas etmek iin de korkun bir laf kalabalna
yaslanyorsunuz. Kabul edin, sizler o hi bitmeyen konumalar
nzla her erkei bezdiriyorsunuz. Yapyorsunuz bunu, saygdeer,
pardon . . . "
"u nezaket zrvalarn bir yana brakn, doktor bey, nedendir
bilinmez, urada oynadnz gerek bir kadn dmannn bana,
u zavall cinse mensup birine pardon demesine hi gerek yok.
Ben bunu beklemiyonm. Ama bir eyi aklamnz rica ediyo
rum : insann kendisini inanlr bir kadn dman haline getirme
si iin, nce kadnlar tanmas lazm. zellikle sizde buna itira
zm var. Daha plak bir kadn baldn grnekle vahm hallere d
en sizin gibi soluk benizli ve yontulmanu bir hdk, sayn dok
tor, kadnlara meydan okumaya kalkmadan nce bir erkek ol
mal, bir erkek, anladnz m ? Ama bu sizin ok uzanzda, ton
ton Doktor Mbius, bunu bana kadnlmn btn o fizyoloj ik za
yfl sylyor, ok, ok uzanzda ve eer olur da sert erkekle
rin boy att yere varrsanz, sizden bana bir kartpostal gnder
menizi rica ederim. "
Mbius hasr koltuktan frlad v e sanki delloya davet edecek
mi gibi hanmefendinin nne dikildi. Yz alev alev kzarm,,
bu yzden stla gibi yanaklar daha da maskemsi bir hal alm
t. Az nceki gibi skl yumruklarla kadnn nnde duruyor ve
sanki cevap vermek iin dve hazrlanyordu. Kekelemesini
bastrmak iin abartl bir biimde tane tane vurgulayarak, "Cen
tilmenlik" diye parlad sonunda, "centilmenliim beni mna5e
betsizliklerinize mnasip bir karlk vennekten men ediyor. Bu
nun iin gerekli her eyi kitaplarmda ve sevgili filozofumun her
kes ve hi kimse iin yazd, yeni bir r a:n eserinde bulur-

1 38

sunuz. Yani szlerini eyleme dntrebilecek kadar sert herkes


ve dii cinsi gibi sadece kendi yumuakln ve gevekliini sr
dren hi kimse iin."
Druskowitz yle bir kahkaha att ki,

hametli gs kafesi

kesik kesik sarsntlarla hoplamaya balad. "Yumuaklk ve gev


eklik" diye tekrarlyor, kendini tutamayarak kahkahalar atyor
du, sonunda azn dantelli bir. mendille kapamak zorunda kald.
"nayet buyurunuz, yaratln efendisi, evrenin tac, btn sert
liklerin ve erkeke katln timsali. Yce Mbius herkes ve kim
se iin bilgeliinizle balaynz beni, yoksa imdi patlayaca
m . " Ve o an gerekten de glmekten kpkrmz kesilmiti.
Baston yutmu gibi koltuun yannda durarak kol dayama ye
rine sk sk yapan felsefe yazarnn yznden ise o an tam ter
sine btn kan ekilmiti. l gibi bembeyaz suratyla hakareti
kadna dikmiti gzlerini. Kararl ve hiddetten titreyen bir sesle,
"Tekrarlyonm" diye konumaya balad, "Siz benim centilmen
liimi en edepsiz biimde istismar ediyorsunuz. Ama ben bu nok
tada da kendimi sizin sayenizde, saygdeer hanmefendi, m
kemmel bir ekilde onaylanm gryorum. Dii, hayvana benze
yen bu yaratk ezelden beri yreke adaletsizdir. in iin yasalar
la, gerekle, hatta ahlakla, erkek iin en kutsal olan o yasayla
alay eder. Alay eder, diyorum ve utanmadan havailiiyle bbrle
nir. Buna bir de, syleyeceklerimde ltfen kendinizi grnz
muhterem hanmefendi, ani heyecanlarn dizginlenemez iddeti
ni, kendine hakim olmadaki yeteneksizlii, kskanl ve incin
mi bir kibri ekleyin . . . "
"Sonunda siz de bir kadn olmayasnz sakn" diye karlk ver
di hanmefendi alayc bir ifadeyle, ama karsndakine gzlerini
kapayarak laf kalabalna devam eden Mbius bunu duymazdan
gelir gibiydi ve bu arada sanki hareketindeki gi.ihnln fark
.na varm gibi, skl yumruklarn derhal ceketinin ceplerine so
kuturmaya davrand.
" ... incinmi ya da tatmin olmam kibir, ki bu da ihtiras rzgar
larn tututurur ve btn ahlak snrlarn yerle bir eder. Eer di
i bedensel ve zihinsel olarak azgelimi olmasayd, Tann'ya -

L)9

kr, dediim gibi koullar yznden genelde zararsz olarak yara


tlmasayd, tehlikeli alna asndan, bildiimiz btn hayvan tr
lerini fersah fersah geride brakrd."
Kadn, "Tanr'ya kr" diye taklidini yapt onun ve bir kibrit
akt, kibritin kk alevi, o sigaray iine ektike byrken, d

ar verdii duman iinde kaybolup snd. "Tann'ya kir, dedi


im gibi dii bu haliyle de hala yeterince tehlikeli." Bir an durdu.
"En azndan sizin iin. " imdi kadn suratna kar aka, hatta
beyefendinin grne gre edepsizce glyordu. Aslnda u in
ce takm misyoner bozuntusu bu adamda hi de fena durmuyor
mu, diye geirdi iinden ve baklarn adamn viicudunda tepe
den trnaa gezdirerek onu bir gzel tartt. insan istemeye gr
sn, adamn zrvalamasn ve kitaptan renme fanatizmini ko
layca unutabilirdi. Mizah duygusundan yoksunlukla atba giden
"hep ben haklym" diyen olan ocuu tavn da bir kenara atla
bilirdi. nsan bu kadn dmann,

geveze enesini kapatmas

kouluyla sevebilirdi. "Ka yandasnz ?" diye sordu ve bu atak


lna, adam kadar kendi de at.
Ezberini okuyan bir renci gibi, "stihzanz" diye olanca cid
diyetiyle cevap verdi adan1, "keyfimi yerine getim1ede, ahsmn
ahsnz elendirdiinden hi geri kalmyor, her ne kadar benim
daha iyi nedenlerim varsa da. Sizin esprinizi madam, yersiz ve bu
yzden de ahlakd buluyorum. nk hibir ey ahsma y
nelttiiniz u kadn dmanl kadar iftira olamaz. Gerek bu
nun tersidir: fizyolojik zayfl bir kusur olarak deil, bir erdem
olarak anlamak lazm. nk sadece o, kadnn en soylu meslei
ni yerine getim1esini, anne olmasn mmkn klar, baka hibir
ey deil. Bu yzden ebedi bilgelik dourma ilevi iin erkein
yanna gene baka bir erkei deil, bu yce grev iin gereken
her eyle daha beikte donatlan diiyi koymutur. Bunun iin,
Tanr bilir neden, erkein beyin gcne ve sertliine ihtiya yok
tur. Nietzsche yle yazar, "Kadnda her ey...

"

"Nietzsche mi dediniz ?" dedi hanmefendi oturduu hasr is


kemleden ve sanki az nce onda tiksinti uyandran bir hastalk
kefetmi gibi merhamet dolu bir zntyle gzlerini adama dikti.

1 40

" . . . Nietzsche

Zerdt

adl eserinde, kadnda her ey bilmece

dir ve kadndaki her eyin tek bir zm vardr -bunun ad da


gebeli ktir, diye yazar. Ama bunun dnda her evcil hayvan iin
tavsiye edilenler geerlidir. Kadnlara m gidiyorsun, krbacn
unutma, tavsiyesinde bulunur. " Lafnn densizce kesilmesine k
zan Mbius sa elini sylediklerine elik edercesine hanmefen
diye doru kaldrmt.
Hanmefendi bacak bacak stne atp geriye yac:;lan arak, yine
o rahat ve pervasz tavryla, "Bu arada, siz ve sevgili filozofunuz
kadnlara kar pek de naziksiniz" dedi. " Neredeyse hissetmitim
bunu, zaten baka trls de olamazd. N ietzsche yani." Ban
sallyor, siyah bukleleri upuyordu. Ardndan alayla, "ten sem
patilerim" diye ekledi.
Mbius tekrar ayaa kalkm ters ters bakyordu. "Elbette,
yzyln en nde gelen dehas olan ve kuramlarna tamamen ka
tldm Nietzsche'ye bal olduumu kabul ediyorum. Sizin en
kk bir fikriniz dahi olamayacak olan ku ramlar, saygdeer ha
nmefendi. Onun fikirlerinin saf buzul havas yumuak kadn b ey
nine iyi gelmez. SadecE' tir ve onun aforizmalarnn ltl
kristallerinde berbat souk algnl klarna yakalanrsnz. Szgeli
mi, dii erkein yannda kend.irw haklar edinmesini bilen bir ev
cil hayvandr, gibisindPn bir cmleyi anlayabilir misiniz acaba ?
Anlayamazsnz, yle deil mi, glyorsunuz ite. Ama bunu, de
mek istediim bylesine yce sadelikte bir dnceyi kavrayabi
liyor musunuz ? Bundan kukuluyum. "
"Demek onu tanyorsunuz, u Bay Nietzsche'yi yani ?"
"Elbette, eserlerinin her satrn. ahsen de, bir seyahatim sra
snda uradm Engadin'deki b i r da kynde ona yaklamak
mutluluuna nail oldum, kmnz emsiyesi ve gzlerinde lacivert
caml gzlklerle ineklerin otlad b i r ayrdan geiyordu, o
manzaray hi unutmayacam."
Hanmefendi fanatik hayrann baklarna yakalanmamak iin,
byk altndan glmsedi. Sonra, "Ben sizin sevgili profesrnz
sadece ayrlardan geerken grmekle kalmadm" dedi, "hem za
ten kendisi her trl baka eyden de geer, edep ve terbiyenin s-

I4I

nrlanndan mesela, ahlakn, lnn snrlarndan, buna onun o


salaka kadn nefretini ve komiklikte ond2.1 aa kalmayan er
kek methiyeciliini de ekliyorum. Korkann, kendisi salkl insan
idrakinin snrlarn da gerilerde brakm ve artk, bir keresinde
syledii gibi, tam tamna mantn kendi kuyruunu srd ve
kaosun, deliliin, ruhun lmnn t alad en son, en u snrda
durmakta Demek siz bu kendi kendini mahveden ok tehlikeli
oyuncuyu en sevdiiniz filozofunuz olarak setiniz ?"
Mbius koltuunda dilini yutmu ve hanmefendinin de sezdi
i gibi, nefret dolu bir halde oturuyor, mnasip bir cevap ve kar
lk aryordu, ama beceremedi. Bu kadn onu tua m getirmiti ?
O berbat sessizliini geitirmek iin, ancak zerine ken ac
veren gerginliin izin verebilecei trden yaln ve laubali bir soru
yneltti. "Madam, yoksa onunla ahsen clntnz m iddia edi
yorsunuz?"
"phesiz evet" diye karlk verdi hanmefendi ban sallaya
rak. "Ba5e!'deki profesrl srasnda kendisini yldz ykselen
bir akademisyen olarak yaamtm, yaamtm derken, Nietzsc
he'nin srekli snr ihlalleri karsnda iitme ve grme duyumu
yitirmitim demek istiyorum. Y llar sonra kendisiyle, <...-:: eken
ve gya insanlardan kaan bir zppe olarak hayranlk uyandrd
dalarda bir ayr gezgini olarak karlatm, ama iini ok a
buk grdm onun: gerekte insanlarn yaknlna at . ve srekli
metafizik konferanslar veriyordu, bunlarda u hasr sandalyede
ot.ran en parlak rencisiyle sakalnn klna kadar benzeerek,
insanln o malum aalk kesimine duyduu sevgiyle her eyin
ilac olarak ncelikle krbac tavsiye ediyordu." Hanmefendi so
luksuz kalmasna ramen imdi glmsyordu ve iveli bir eday
la alnndaki bukleyi itti. Bir sre dndkten sonra tekin olma
yan bir ifadeyle ekledi, "Ve eer olanlar beni yanltmyorsa, n
c bir karlamadan da mahrum kalmayacam, hem de bu defa
tamamen farkl koullarda. "
Deme tahtalarndan biri gcrdad ve hanmefendi korkarak
dnd, Wille sessiz admlarla ieri girmiti. Mphem bir glmse
meyle, "Gryorum ki, sigara iiliyor" dedi ve altn ereveli gz-

1 42

ln burnunun stnde dzeltti, bu arada hanmefendi de iin


den gelen teklifsizliinin iareti olarak onun iin bir sigara yak
m ve dudaklarnn arasna sokutunnutu. "Benim mtevaz
fndk kabuumda bu kadar felsffe. Tantnz m ?"
Deli doktoru valyece bir eilile, koltuunda sust yaka
lanm gibi oturan krpk sal adama dnd. "Size en sevdiim
hastalarmdan Dr. J. Mbius'u takdim edebilir miyim, kendisi ka
dnn fizyolojik zayfl zerine, r aan bir almann yazar
olarak nl ve kskanlan biridir, bu arada syleyeyim, bu eser
kendi el yazsyla yazd bir ithafla uzur zamandan beri komodi
nimin stn sslyor. " Hanmefendi ban geriye atp, bu alay
c espriyle tanamen hemfikir olduunu gstem1ek iin kahka
hayla gld, bunun zerine Wille yznde gller aarak ona dn
d. "Voifa" dedi panayr tiyatrosuna yarar bir abartyla, "ite bu
rada kesinlikle bir dii oturuyor, kadnln ta kendisi , ksaca5
stkadn, adi sepetten u koltua gmlm, Bayan Dr. Helene
von Druskowitz, nam dier Gzel Helena. Ait olduu cinsiyet,
ademoullarnn nnde geilmez bir srama yapmasn onun
beyin gcne borlu, byle derken bir kitaba imada bulunmak is
tiyordum, nk o da kendine yazar diyor, kitap

Diinyann La

neli Olarak Erkek balyla frtnalar koparacak.

Bu arada, sev

gili Mbius, o da sessiz bir ban iinde sakin sakin komodinimin


stnde sizinkinin yan banda duruyor ve ben bugnlerde her
ikisinden de ciddi biimde yararlanmak niyetindeyim . "
Mbius, Dnskowitz'e gvensiz bir bak att, ama o btn dik
katin i konumacya verdiinden karlk vermedi. Wille ise zarif
bir hareketle sigarasn azma gtrken, "Sevinle fark ediyo
rum ki, siz ikiniz kendi usulnzce ama gene de tamamen farkl
biin1de, hakir grdnz kar cinse yaknlk duyuyor ve bu ko
nuda enine boyuna felsefe yapyorsunuz. zerinizde zel bir eki
cilik uyandrn gibi, yle deil m i '? Kendinizi mknatsla ekilmi
gibi hissediyorsunuz. tiraz dj.nlemem, ben bunu hissediyorum. "
Hnzrca parlayan gzlerle srtyordu. Hayr, dnyay dzeltmeye
kalkan bu ikiliye bunlar sylemeden duramayacakt.
Sonra, "Aklma gelmiken" dedi ve dar karken hatrlam

I 43

gibi, kap tolanan kavrad, "Herhalde Bay Nietzsche hakknda,


u byk Zerdt hakknda sohbet ediyordunuz. Hakl mym ?
imdi sevgili Mbius, sizden anlay rica edeceim gecilm1emin
sorumlusu, btn dnyann ban dndm1e benzeyen bu es
rarengiz beyden baka5 deil. Bu telgraf az nce Torino'dan gel
di" dedi ve hastane gmleinden uzunlamasna katlanm bir ka
t kard, "Bu yaznn ieriinden anladma gre, birtakm tb
bi talimatlar vermem gerekiyormu. Bakyorum, ilgilendiniz . "
Fena halde heyecanlanan Mbius kad doktorun elinden ka
parcasna ald ve titrek bir sesle o kumaya balad: "Profesr Wil
le Friedrnatt. Stop. Hastay buldum. Stop. Manzarann sefaleti an
latlr gibi deil. Stop. Saat dokuz buukta oradayz. Stop. Over
beck." Mbius yutkundu. "Saat dokuz buuk "
"Biliyorum" diye cevap verdi Wille, "anrn saat sonra byk
Zerdt varlyla tmarhanemizi onurlandracak."
Mbius, "Bu da ne dernek ?" diye isyan etti.
"Ne dernekse o dernek ve sizden rica ederim, bunu gizli tutun. "
Wille b u ricayla birlikte nihayet kapy amt, ama terapi tapna
na gemek iin deil, dili tutulan hasmna omzunun stnden
glmseyen hanmefendiye nden yol vermek iin. "Yarm saatik
daha sabrederseniz, azizim Mbius" dedi Wille kapdan girerken.
"tiraz ediyorum" diye baryordu Mbius, o solgun yzne
gene kan hcum etmi, yanaklan pene pene olmutu, "bu be
nim terapi saatim ve yerine getirilmesinde srar ediyorum. " i
yanaklaryla doktora dikmiti gzlerini.
"Tarafnzdan kantlanan erkein stnl" diye ta gediine
koydu Wille ve kap aralndan glmsedi, "tam da zayf cinse
mutlaka nden yol vemwkten gemiyor mu, sevgili Mbius ? O
halde, nemli bir nedenle zanrnnsz gelen madama bu ayrcal
tanyn . " Nihayet kapy arkasndan ekip kapatmadan nce de,
hnzrca fsldad, "Biraz ansla, bakarsnz N ietzsche'nizi de g
rebilirsiniz. Kendinizi biraz snrlar aan bir eylere hazrlayniz.'.'

7
Seni zavall gezgin, uuup duran yorgun kelebek seni !
Bu akam dinlenmek ve bir yuva m istiyorsun ?
Friedrich Nietzsche

Dionisos saat dokuz buua doru Gotthard treniyle Basel


Merkez Gar'na indiinde allmn dnda hibir ey olmad.
Lokomotif kazanlarndan kan ince kmr tozu havada uuu
yordu, son gnlerde yaan kar giri kapsnn nnde kirli sulu
bir bala dnmt, var peronunun ats altna srler ha
linde gvercinler tnemiti ve gelip geeni tedirgin ediyorlard.
ehirliler tpk bin yldr yaptklar gibi ilerine gidiyorlard ve o
yaknlarda kendilerine, Zerdt'n kehanette bulunduu gibi, bir
gn gelecek gkteki ate kuleleriyle ilan edilecek bir hedef ve
son tayin edilmemi olsayd, hi sylenmeden bir o kadar zaman
daha bu ii yapmaya devam edeceklerdi.
Hayr, imdilerde kendine armha Gerilen adn veren eski
niversite profesr Friedrich Nietzsche eski almalarnn eh
rine geri dndnde hibir ey olmad. Katedralde hibir perde
yrtlmad , toprak donarak sertleti ve mezarlar da almay unut
tu, geri yeni gelenin gizli yer alt deneyimlerine gre zellikle
bunlar, belirsiz kalmak zorundayd. Birka yl Yunanca ders ver
dii pedagoji blmnde, rencilerin isimlerinin, arada bir de
bir kalple sslenmi olarak onun isminin kaznd eski sralarn
zerinde hala o zamanki ders kitaplar duruyordu. Kendinden ge
en dinleyici topluluu karsnda ders verdii Rheinspnng'daki
niversite binas sarmaklarla sarl pencereleriyle tpk eskisi
kadar can sklm bir halde rmaa ve ta kprye tepeden ba
kyordu.
talya'dan gelen ekspres gece treni fren gcrts ve beyaz buhar
bulutlaryla gara vardnda gene de sradann dnda bir eyler

1 46

oldu. Helene von Druskowitz, mstakbel hastas hakknda kendi


sine nemli bilgiler verecei bahanesiyle sevgili doktoru Wille'den
bir griime kopardnda, ad geenin oktan Gotthard Tneli
zerinden yolda olduu hakknda en ufak bir bilgisi dahi yoktu.
Erkek adam ve Nietzsche hayran Dr. Mbius'un ise mesihinin ge
leceini rendikten sonra mutluluktan ylesine ba dnmt
ki, diinin zayfl hakkndaki deri kapl eserinden, bire bir dn
almasa da, yaamda rnek ald kiiye borlu olduu malum b
lmleri okumaya koyulmutu. Yksek sesle nutuk atarcasna ve
en sevdii blmlerde hindistancevizi hasrndan zemine koca
man pabularyla vura vura, yznde muzaffer bir edayla bekleme
odasnda dolanp duruyordu ve bu yzden de Polonyal ya da
Srp-Hrvat karm bir ismi olan kstah bir hanmefendinin gz
gre gre ald terapi saati konusundaki btn kzgnln unut
mutu. Nietzsche geliyordu ya, dnya batabilirdi artk.
Kzlk ad Rothpletz olan da Overbeck'te de belli bir deiik
lik vard. "Sevgili hanmefendi" diye balayan ve kocasnn Tori
no'daki arama seferindeki gelimeler h<.kknda bilgi verdii arka
arkaya telgraf aldndan beri iinde ona kar yepyeni, o za
mana kadar hi bilmedii bir tutku yanp tutumaya balamt,
bu tutkuyu kocasnn zlemle bekleyecei dnnden sonra, o
veda gecesinde bir ift olarak yaadklar ahenkle birletirmeyi
umut ediyordu. arklar sylyor, temizlik yapyor ve bir yandan
da ho k okmak uruna karanfiller iniyor, bu arada ilahiyats
nn sevdii usulde bol miktarda krmz araba yatrd dana k
zartmasn da frnda unutmamaya bakyordu. Daha vagon kap
lar svireli niformal bir istasyon memuru tarafndan alma
mt, ama Dionisos ite byle bir mucize yaratmt.
Peronda, beyaz hastane gmlekleriyle daha uzaktan fark edi
len Friedmatt'n adamlar bekliyordu, bu arada garn arkasnda,
ana giriten grlmeyecek biimde Torino Meydan'ndakinden
pek de farkl olmayan bir fayton park etmiti. Koum hayvan tp
k talyan meslekta gibi, halkalar gzlk sap gibi kulaklarnn
etrafndan geirilen bir yulaf torbasna dalm, her eyi unutmu
vaziyette yemleniyordu.

1 47

Uyku sersemi yolcular bavullarn, sandklarn, sepetlere tkl


m her eidinden kmes hayvann yklenip, tpk sallantl bir
yolcul uktan sonra karaya ayak basan gemi yolcular gibi arla
m bir halde vagonlardan indiler. Beklenen ahs ufak tefek ya
pl, fazlasyla ykl halkn arasnda hafiften fark ediliyordu.
Marur bir durula yukar kaldrd bann uzunluuyla kalaba
ln arasndan syrlyor, pos byklar ve geni fikir adam alny
la tpk Wille'nin tarifine uyuyordu. zerinde klk bir palto va:
d ve iki yanndan kendisini smsk tutan iki beyin desteiyle k
sa ve gvensiz admlarla yryordu. kisi de koyu renk palto giy
mi olan refakatiler ksa siyah silindir apka takmken, koru
maya aldklar kii, herhalde dikkatlerinden kam olacak, kafa
sna beyaz bir gecelik takkesi geirmiti. Derinlere dalm nne
bakan kendisi de bunun farknda deil gibiydi, bu yzden de, ol
sa olsa, trende kk bir ekerleme yapm da, daha sonra iner
ken bu ok sevdii paray bandan karmay unutmu olduu
dnlebilirdi.
abucak buluulmu ve tokalaarak selamlalmt, Friedmatt
cephesinden asistan Dr. Miescher ve hastabakc Augustin,
Nietzsche cephesinden Profesr Overbeck ve kendini her trl
hasta tamaclnda uzman olarak takdim eden Dr. Bettmann.
Nietzsche bu iki yabancyla el skmaktan o kadar keyif almt
ki, bu samimi olay arabaya gidene kadar btn yol boyunca tek
rarlad durdu. Srekli dik dunnasna ve enesini bir

condottiere1

gibi ne dom karmasna ramen, kesik hareketlerle ikide bir


de sola doru kayklyordu, yle ki Bettmann'n kolu olmasa ka
nlmaz bir ekilde yere debilirdi. Ask bir suratla susuyordu, an
cak o maskara takkesini bandan almak istediklerinde dudakla
rndan bir kelime kt. "Brakn tacm" diye homurdand ve atn
farkna bile varmadan arabann siyah kasasna bindi.
Bu arada fayton partisi bir yesini kaybetmiti. Nakil iinin at
latlmasyla gzle grlr derecede rahatlayan Overbeck, da'sn
kollarna alabilmek iin bir acele ayrlmt. Torinolu Bettrnann
hemen yannda oturan Miescher'e, eliyle azn saklayarak, "G-

1 . it.

komutan, lider. (.n.)

1 48

leceksiniz ama" diye fsldan1t, "ikisinin en delisi kesinlikle


Overbeck'ti. O tabansz tavann, kondktr vagona bile gelse ne
hale dtn bir grecektiniz. Nietzsche'nin her mmltsnda
yerinden sryor, yannda kalmam iin bana sesleniyordu. " Ha
yatta az ok bir eyler grm geirmi, kuru bir adam olan
Miescher glmemi ve hibir yorumda da bulunmamt. Ama ka
ba grnmemek iin bir an durduktan sonra, "yle deil midir
zaten" demiti, "ou zaman hastalar salkllardan daha salkl
ya da salkllar hastalardan daha hasta grnr ya da artk ne is
terseniz, yle."
Nietzsche hastabakcmn yannda deri minderinin stnde kas
kat oturuyordu ve grne baklrsa kasten etraf tanmazdan
geliyordu. Tandk bir eyler grebilecei pencereden dan bak
myor, arabann iindekilerle gz gze gelmekten de kanyordu.
Dikkati ekercesine irileen gzbebeklerini karsndaki ahap
blmeye yle bir dikmiti ki, alamt. Torinolu hasta refakat
isi bu konuda da asistan doktora bilgi vermi, kaamak gzlerle
hastaya bakarak ak belirtilerden birkan fsldamt, beriki ise
bu defa da bir an susmu, sonra birka defa ban sallamt.
Parke talan stnde uzun ve rahatsz bir yolculuktan sonra
toynak ve tekerlekler gcrdayan bir zemine gelmi, hayvann y
ry yavalamt. Karlan tertemiz krenmi giri rampasn
daydlar ve birazdan arabacnn uzatt eli tutarak dar ka
caklard . Siyah boyal araba kasasndan bir hayli rahatsz bir e
kilde iki bklm inen hasta paltosunu silkeledi ve sonra dorulup
btn cssesiyle ortaya dikildi. Karlama komitesi nerede bekli
yordu ? Gzlerini ana binann m avi glgesinin dt n alanda
gezdirdi, sonra soran baklarla yanndakilere bakt ve o yumua
ck tac hala yerinde duruyor mu diye ban yoklad.
Derin bir hayal krkl kt zerine. Yoksa geleceini haber
vermeyi unutmular myd ? Gneyin tam ortasnda btn renkle
ri yutan ve hassas gzlerini kamatran bunca kar nerden geliyor
du ? Peki a misafir ne zaman sofraya buyur edilecekti ? Dostu
Overbeck kutlama vaatleriyle onu tapnandan alp getirdiin
den beri tek lokma verilmemiti kendisine. imdi bir de grme-

149

!erden sonra onu memleketine en abuk nasl geri gtrecekleri


meselesi vard. Tekrar takkesini yoklad. Onu ev sahibinden el
abukluuyla rehin almt, imdi de hakk olan bir ta gibi ta
yordu. Overbeck'e danacam, diye dnd. Ama dostu nere
deydi ? Yoksa onu bu gsterisiz niformal ahsiyetlerle bir ba
na m brakmt ?
Gzlklerini takmasyla, yz ifadesinin aydnlanmas bir oldu,
evet, ask suratl adam ldamaya balad. ocuksu bir sevinle
defalarca, "Palazzo" diye bard ve onu bin bir zahmetle merdi
venlere doru gtren beylere ban sallad. "Siz beni bir saraya
getirdiniz. Gvenirliinizden kukulanmaya baladm itiraf et
mek zorunda olduum iin utanyonm. Ama imdi ne mutluluk
verici bir deiikik bu byle" dedi ve giriin yanndaki yarm s
tunlara daha rahat biimde hayranlkla bakabilmek iin basa
maklara aklp kald.
Bettmann doktorlar arasnda adetten olduu zere hastann
bilgisini ortaya dkme evkini canlandrmak iin, "Ekselanslar
bizim mtevaz saray yavnsunu deerlendirebilirler mi acaba ?"
diye sordu. Nietzsche'nin eski yzl bavulunu ve kendisine per
vasz bir hava veren denizci tarznda omzuna ast, seyahat an
tasna benzer bir torba tayordu. Torinolu doktor gerekten de
en hazin hayat dunmlannda bile, ki akl banda olmayan bir
hastay akl hastanesine teslim etmek kesinlikle bunlara dahildi,
mizahi bir yan bulmay bilen insanlardand. Derin bir reveransla,
soru sorduu hastaya caml kapy tuttu ve yukardan aa sze
rek glmsedi.
"Bana bu nl yapnn houma gidip gitmediini soruyorsu
nuz, aziz baym" diye cevap verdi Nietzsche ok dzgn bir pro
fesr Almancas'yla. "Bunu ne ekilde anlamalym ? Sanat tarihi
asndan m bir deerlendirme isterdiniz ?" Yar ak azyla fu
ayeye bakt, ban hayretle tepedeki a kaldrd ve sonra deli
baklaryla kaplar arasnda telala oraya buraya gidip gelen be
yaz gmleklileri takip etti. Bettmann'n koluna yapt. "Yalvar
rm, syleyin bana, sahiden Quirinale'de mi bulunuyonz ?"
Silindir apkal ksa boylu adam kahkahayla gld, yeni gele-

1 50

ne almas iin biraz zaman tanyan iki Friedrnatt grevlisi de


buna yrekten katlyorlard. ou zaman ii akaya vuran Bett
mann daha yolda suratsz ha<taya yaltaklanm ve bu arada im
di de vazgemeye hi niyeti olmad bir strateji gelitirmiti.
"Ekselanslar az nce Palazzo del Quirinale'ye girmi bulunuyor
lar" diye tasdik etti, " talyan kral ve kraliesinin ve daha pek ok
tal ban resmi konutu . " Bu arada neeyle ksa silindir apkas
n hafife kaldryor, bu da yeni glmelere yol ayordu.
"Aa" dedi Nietzche, "ben buray daha farkl dnmtm. "

"Elbette ekselanslar" diye telala aklamaya giriti akac,


"u ara. tadilat halinde bulunuyor. Alman Reich'ndan mmkn
mertebe uzak kalarak, Avrupa' da yeni bir dzen kurulmas ve H
ristiyanln kesin olarak lavedilmesini hkme balamak iin
buradaki hkmdar konutlarn bir araya topladnzdan beri, in
aatta deiiklik yapmak bize zaruri grnmt . Drste sy
lemek gerekirse, Quirinale sizin yce konsiliniz iin bize dpedz
ok kk geldi."
Nietzsche sarard. "Benim p lanlarm kim satt size ?"
"Ekselanslar, bana bizzat siz anlatmtnz" diye karlk verdi
Bettmann ve iki beyaz nlkly gldrmeye devam etmek iin
el ayalarn iki yana aarak, talyan usul ben masumum demeye
getirdi. "Ve hem de, tam olarak sylemem gerekirse, aktarma
yaptmz Novara'daki peronda. "
" lgin" diye mrldand Nietzsche, gecelik takkesini bandan
karm, sanki zihninde yava yava bir balant kvlcm ak
m gibi seyrediyordu. " lgin" diye tekrarlad Bettmann'a dne
rek. "Novara, Toino'nun kuzeyindedir ama."
"Ekselanslar, sizi Roma'ya gtrmeye sz vermitim ve szm
tutuyorum" dedi Bettrnann byk bir ciddiyetle ve bu arada akn
ln saklamak iin sabrszlkla cep saatine bakan Miescher'den
yana srtt.
"Geri her yol Rorna'ya karm" diye karlk verdi Nietzsche
alayc bir tebessmle, "ama tarafnzdan seilen ve Novaro ze
rinden geip Gotthard Tneli'nden ho bir ekilde karlarla kapl
Basel'e varan yol, akas tam bir saattir Basel'deyiz nk, ger-

151

ekten de tam bir deli samas."


Bettmann ve Miescher kulaklarna inanamadan birbirlerine
.
baktlar. Neler olmutu ? Nietzsche'nin akl yerine mi gelmiti ?
Augustin asistan doktorun kulana bir eyler fsldadktan sonra
merkezdeki kaplardan birinde kayboldu, asistan ise bagaj tek
rar yklenip, bir ba iaretiyle hastadan kendisini takip etmesini
istedi.
Ama Bettmann pes edecek gibi deildi. "Elbette yolu bir par
ack uzattk" dedi silindir apkas elinde, "ama neden uzattk , i
te asl soru bu. E kselanslar, bunu size syleyeceim. Biz buraya,
bu palazzo'ya gelmek iin acele ettik, bakn siz bile onun bir pa
lazzo o lduunu hi tereddt etmeden anladnz, nk burada
kalan ve aralarnda birka prensin ve Dastan annn da bulun
duu nfuzlu beyleri Roma'daki konsile getirmemiz gerekiyordu.
Yolu dolatrmaya dedi, sizce de yle deil mi ?" Bettmann tak
dir bekleyerek etrafna baknd, ama artk Nietzsche'den baka
onu dinleyen yoktu.
Filozof hfa glmsyor ve ba sallyordu. "Tepkimi bir espri
olarak anlamak gerekiyordu, grne baklrsa siz bunu anla
mamsnz. Burac; sizin inanmaya meyilli olduunuz gibi hibir
ekilde bir saray ya da Quirinale falan deil, tam tersine. . . ey, et
rafnza yle bir dnp bakmanz yeter. Biz bir tmarhanede bu
lunuyoruz, eer bana sorarsanz, siz de tam buralksmz. " imdi
Nietzsche kahkahalarla glyor, destekle geri dnen Augustin'e
ellerini uzatyordu. "Harika" diye bard, "sonunda beni almaya
geldiniz. Uzun bir yolculuu arkamda braktm ve nmde m
kemmel bir karlama var. Banyo mmknse ltfen ve arkasn
dan le yemei. " N ietzsche neeli bir hava ve iki yannda iki has
tabakcyla zemindeki labirent desenli mozaiklerin zerinden

rd, ama kararszca arkasndan bakan Bettmann'a bir kez daha


dnp bakt ve Augustin'e dnerek yle dedi: "Bu beye dikkat
etmenizi neririm. Bana kafac; pek yerinde deilmi gibi geldi. "
d e havann n e kadar souk olduu konusunda hemfikir
olarak ikayet ettikten sonra merkeze girdiler, artk sadece
N ietzsche'nin giriten yanklanan gr ve neeli sesi duyuluyordu.

1 52

"Sizlere ey iyi insanlar, yarn en nefis havay getim1ek istiyorum"


diye baryor ve neden olduu iten gller ok gemeden ko
ridorlarn uultusu ve mrlts tarafndan yutulup gidiyordu.
*

Wille'nin bekleme odasnda hala Druskowitz'in duman asl


kalmt ve aslan biimindeki sigara tablasndaki izmaritlerden
keskin bir koku yaylyordu. Ama oda iyi stlmt ve darda ye
niden lapa lapa kar yamasna ramen, kitap raflar ve duvarda

ki anatomik tablolaryla, koltuklarda oturan iki beyde rahat ve s


cak bir etki uyandryordu. Gne battndan beri yaklan ok
kollu bir amdann altnda iki do ktor, Bettmann ve Miescher,
asistan doktorun ksa servis yolu zerindeki kantinden temin et
tii sosisli ekmekle karnlarn doyuruyorlard. Hastane baheki
mini beklemeyi kolaylatrab ilecek bira ya da arap gibi dili
zen ikiler hastanede mekruh sayldndan ses karmadan e
me suyuyla serinliyorlard. Bettmann yerli meslektan bouna
konuturmaya alyordu.
Deli doktoru azn amyordu, onu zoraki bir iki karlk ver
meye iten nezaketi de uup gitmi, imdi sadece sosisli ekmeine
ve pencerelerin nnde, cephedeki ykselen havayla harika bi
imde younlaan kar yana dalm gibiydi. Torinolunun aklna
tehditkar can skntsndan kurtulmak iin son bir are geldi, o
cuka zevksiz ama karsndakini uyuukluundan ekip kara
cak bir fikir. Gerekten de Miescher'in lokmas aznda kald, n
k talyan, Friedrnatt'n bahekimlik bekleme salonunllll orta ye
rinde, btn o deri kapl koca koca kitaplarn ve duvarlardaki ke
silip biilmi insan tablolarnn karsnda kalkm azna takma
bir di yerletimti, daha dorusu hokkabazca hareketlerle kal
drd st enesine kendisini bir lnnduza benzeten n diler tak
mt. Ve gerekten de deli doktoru inemeyi unutmu, aznda
ki inenmemi lokmay glmekten hindistancevizi hasrndan ze
mine dmit. Sonra, "nanlr gibi deil" diye kahkahay bas
m, bir felaket daha yaamamak iin eliyle azn kapamt.

1 53

Miescher durumun yakkszln neden sonra fark etti. Hal


nn zerine dklen krntlar toplayp, dikkatle bronz aslann
iindeki izmaritlerin yanna koydu. Ardndan sulayc baklarla,
maskarala kendini iyice kaptrarak yeniden dilerini gsteren
Bettmann'a dnd. Glme krizini glkle bastrarak, "Msaade
nizle, sayn meslektam" diye sze balad, "tehis konusunda

hi dndnz m acaba ? Demek istediim, ortak h astamz


hakknda yani. "
Soru karsnda aran Torinolu azn kapad. "Tehis m i ?"
diye tekrarlarken takma dii karp avucuna saklad. "Bunu ba
na soramazsnz. Ben di hekimiyim. "
Mischer kendini koltuuna brakt ve ban ellerinin arasna al
d. Teatral bir edayla, " Buna inanamyorum" deyip duruyordu.
Bettmann, "te kant" diye cevap verdi ve ceketinden kunduz
dilerini kartp gsterdi. "Byle sanat eserlerini kendim yapyo
rum, hem de elence olsun diye deil. Yllardan beridir Torino e
hir merkezinde baarl bir ekde di hekimlii icra etmekteyim.
ene cerrahisi, di ekimi, az nce olduu gibi takma di. Hepsi
de firmamn tabelasnda garanti edildii gibi acsz.
"Ya doktoranz, onu da Torino'da m yaptnz?" diye sordu Mi
escher alayla.
"Oralarda di skmek iin unvana ihtiya yoktur. "
"Bir hastann nakline hekim olarak elik etmek iin de yok an
lalan . "
Bettrnann biraz eilip Miescher'in kulana yaklat. Sonra,
"Tamamen aramzda kalsn arkada" dedi, "imdiye kadar bu e
it maceral yolculuklar hakknda en kk bir tecrbem bile
yoktu. inizden benim bu onura nasl nail olduumu soruyorsu
nuzdur herhalde ?"
Miescher bunu sormay hi dnmemiti. Bildii kadar fazla
syla yetmiti ona. Onu gldrebilen insanlardan holanmazd za
ten ve stne stlk adam bir de yetki gaspyla katmerlenince,
hekimlik mevkiinin arballna snarak kendisini ekti. Ar
tk sadece ifadesiz bir yzle nne bakyor, bir yandan da sabr
szlkla bahekimin dnmesini bekliyordu.

1 54

Bettmann bu sessizlii kendince yorumlamt, yani konuma


ya devam etmesini istiyordu Miescher. "Dn leden sonra oldu"
diye sze balad, "Profesr Overbeck ile Alman Konsolosluu'n
dan bir memur, ellerimdeki kan ykamakta olduum srada mu
ayenehanemde bittiler. Ynni ya dii uzmanlk alanmdr. Akl
belki biraz gidik bir memleketlilerine, tabii onlar byle ifade et
miyorlard ama ben yle anladm, iilkesine giderken elik edecek
bir Alman doktor aradklanm s:-rlediler. Ziyaretlerinin sebebi
buymu, Basel'e giden gece treni>'.de ona elik edecek ve gerekli
hallerde ilgilenecekmiim. Ve ne de olsa, korkmama gerek yok
mu, Profesr Overbeck hastann ok yakndan tand b iri ola
rak beraber gelecekmi."
Bettmann laf yamurunu kesti. Btn hayat boyunca sosis ek
mek tknp sindirmekten baka hibir istei yokrnu gibi duran Mi
escher'in apak ilgisizlii canm skmt. te yandan dinleyici ol
madan hikayesinin sonunu zor getirecekti, bu yzden, ruhsal den
gesi adna, frsat bu frsat deyip konuya girdi. "imdi doru syle
yin, meslektan Miescher, siz olsanz bu i iin ne isterdiniz ""
Sorunun muhatab sanki derin dncelerden syrlm gibi
gzlerini krptnyordu.
"Yani hastay buraya kadar getirmenin creti olarak demek is
tiyorum" diye steledi Bettmann.
"Yz frank ''"
Bettnann muzafftr bir gulmseyile iki parman havaya kal
drd. "nce ben de byle dnmtm, ak sylemek gerekir
se, uygun bulmutum bunu, insan agzl davranmak istemiyor,
zor durumdan yararlanmak vesaire. Ama sonra, o ikisinin o gn
iinde bul unduklan skk durum, her ey apar topar ve mm
kn mertebe ipak olacak. Ben de ne dedim o zaman ?" Durmu,
parmaklar alabildiine ak elini aa indiriyordu. "Neden bana
yle bakyorsunuz ?" diye sordu Miescher'e, "Bu bakla ne ima
etmek istiyorsunuz ? Beni utanmaz m buluyorsunuz ? Ltfen. El
ler ak oldu mu, alacaksnz. ler byle. " Bettmann incinmi bir
halde frtmalann kopup lapa lapa karlarn uutuu dardaki
karanlk ufka bakyor, dnceleri yakn gelecee kayyordu. Ka-

1 55

rarl bir tonda, "Wille'den paray

alr almaz, u sizin buzhaneyi

terk edeceim" dedi. "Hem dn yolculuumu da o paradan


demek zorundaym."
Miescher tekrar saate bakt. "Burada saplanp kaldmza g
re, sylesenize: Nietzsche'nin deli olduunu nesinden fark ettiniz
siz ?"
Bettmann mteekkir bir edayla iini ekti, ciddiye alnyordu.
"Bunun cevab ok kolay" dedi ve sesini daha iyi duyurmak iin
tekrar eildi. "Profesr tanmadan nce, o iki ziyaretinin tarifi
zerine

ilgilendirilmitim, dorusu onlar o kelimeyi kullanmak

tan kanmlard, nk onlara zc geliyordu. abucak anla


tk, pazarla kalkmadlar, cretimi kabul ettiler, ben de knm
hazrlayp, karma ocuuma sarlp vedalatm ve Via Carla Al
berto' dan yayan olarak arkalarndan gittim, herhalde hiliyorsu
nuzdur, Carignano Saray'nn tam kars. Kk bir mimari m
cevheri. "
"Aslnda bana Nietzsche'den bahsedecektiniz" diye szn
kesti M iescher.
"Elbette, ba stne, anla insann bir dereceye kadar bile uy
gun yaamasna yetecek kadar paray bulamazken, Torino'nun
gbeinde muazzam kk ve saraylarn bulunduu bir semte yer
lemesi o insan hakknda ok ey sylyor zaten. Bildiim kada
ryla, dzenli bir emekli geliri de vann. Neyse, onunla bir at
katnda gerekten ok kstl koullar altnda yaad bir kira
evinde karlatk, neredeyse resimlik bir derbederlik iinde ve o
kadar dar ki, ba atnn eimine deerken, ayn anda dirse kleri
ni de duvara dayayabiliyordu." Esprisine kendi de gld.
"Ve siz de hemen karnzdakinin bir deli olduunu mu fark et
tiniz ?"
"Davranlarndan deil.

ok aceleci olan Profesr Over

beck'in aksine Nietzsche huzunn ta kendisi gibi duruyordu. Ona


boca edilen ilalardan olmal herhalde. Bir rafta sra sra iele
rin durduunu fark ettim, hatta alm bir arap da vard, odann
her yannda kendi dzenledii reeteler uuuyordu. Yerler ise,
nedendir bilmiyonm, cam krklaryla kaplyd. Ama btn bun-

1 56

!ar onu en kk bir ekilde bile rahatsz etmiyordu. Sadece me


me emen bir bebek gibi sessiz ve mutlu bakyordu."
"Halarn n e olduunu karabildiniz mi ?"
"Hayr, buna hi zaman yoktu. Her ey aceleyle paket edildi ya
da topland, buna bakacak halim yoktu. Bana bir baka, son dere
ce tatsz bir baka grev verilmiti. Biri ona imdi oradan gtr
leceini sylemek zorundayd, karar verecek olan Overbeck ise
angaryay bana ykledi. Yani Nietzsche'ye gidip, haydi yaadnz,
byk yolculuk var, diyeceim, bu tonda yani. Bata, o akam son
derece yksek misafirler beklediini aka gz ard ettiimiz iin
bunu komik buldu. En nemlisi kral ve kralie Roma'dan geliyor
larm, odalar da oktan hazrlanmm. Onu sinirlendinnemek
iin, gryorum, dedim, ama ziyaret gerekleemeyecekmi, iptal
edilmi dedim. Onu bir gmeliydiniz: bana kan hcum etti,
yumruklarn sallyor ve yle bir baryordu ki, duvarlar sallan
yordu, bunu kendine yediremezmi, bunun arkasnda gen kayse
rin, o asil salan bulunduunu anlanum, ama eline derse vay
halineyrni, o zaman onun iini tamamen bitirecelani. Bu kadar
da deil, yatann stne snyor, kollarn havaya kaldrp nara
atyordu. Kendine ne isim verdiine inanamayacaksnz. Bende
Torino'nun tiranm grn, diye baryordu. te bu yzden, sevgi
li aziz meslektaun, ok bal olduu o gecelik takkesini de byle
deerlendirin, zira o takke tirann tacn temsil ediyor."
"Peki sonra tiran trene nasl getirdiniz ?" diye sordu Miescher,
ilgisi gitgide artm gibiydi. "Herhalde pek kolay bir i deildi . "
"Yoo hayr, tam tersine o k kolay oldu" diye cevap verdi Bett
mann kabararak. "Ona sakin sakin, Quirinale'de Vittore mmanu
ele ile zevcelerinin o gn manileri olduu iin ok zlerek gele
meyeceklerini haber verdim ve o tekrar bir para akl yerine gelip
de yataktan aa inerek, nedenlerini sorunca, onlarn o

gn yol

culuk yapamayacak durumda olduklann akladm. Nietzsche


bard: Neden bunu hemen sylemediniz ki ? Bunun zerine ben:
Konuman1a izin vermediniz ki. O: Burada dnya tarihi iin nasl
bir ansn domakta olduunu kavrayamyor musunuz ? Ey takdi
ri ilahi, diye bard ve bir sre odann iinde dans etti, bylece

157

ben de frsattan istifade Quirinale'yi incelikli soylu bir j estle plan


larmn iine kattm. Dinleyin, dedi ve iki eliyle yakama yapt:
Derhal Roma'ya gidiyoruz. Torino tiran emrediyor. "
"Dahice" dedi Miescher.
"ocuk oyunca, yle deil m i ? Aada piazza'da bekleyen
faytonun nnde ne yazk ki baka bir karklk daha meydana
geldi. Nietzsche, Roma konsilinden sonra tapnana geri getirile
ceine dair garanti istiyordu. Overbeck aresizce susarken, ben
tirana byk yeminler ettim, Tanr'nn yardmyla bana gvensin
di. Bunun zerine hiddetten kprerek: Tanr ld. Aynen byle
syledi. Ve Tanr'y kendisine szmona kefil gsteremeyecei
mizden, Fino'nun gecelik takkesini rehin olarak ald. Ama sonra
onu bir ta gibi bana talanas gene benim fikrimdi. "
"Hasta refakatisi niteliiniz" dedi bunun zerine Miescher,
" artk her trlu kukunun stne lan grnyor. Bir bardak
daha sunabilir miyim size ?"
"Elbette, memnuniyetle, burada ok lezzetli ime suyunuz var,
biliyor musunuz ? Yolculuun geri kalan ksm, ksa keseyim,
uarcasna geti. Kim olduunu kesinlikle belli etmemesi iin
Nietzsche'ye sk sk tembih ettim, kolayca akl yatt. Kendine
has o mthi keskin zekasyla, tarih tek bir patavatszln dahi
en ince politik baarlar lanaza sokabileceini gstermitir, di
ye onaylad. O andan itibaren de insann yannda olmasn isteye
bilecei eker gibi biri olarak yerinde sakin sakin oturdu ve ben
den yana su orta havasnda sk sk gz krpt. ok gemeden
ii geti ve sadece arada bir Roma'ya geldik mi diye sormak iin
uyand . "
Miescher dikkatini datmakszn yemeinin geri kalann ye
meye balad, kuvvetli ene hareketleriyle iniyor, her lolanay
eme suyuyla slatp mideye indiriyor ve sonra kesici dilerini
diliyle temizliyordu.
"Hangi di tozunu kullanyorsunuz ?" diye sordu Bettmann.
Ama az sosisli elanekle dolu o lduundan, Miescher cevap ver
medi. "Size bir tavsiyede bulunabilirim" diye devam etti di heki
mi, "Kendi imalatm, yal ve bozuk dilerde mucizeler yaratyor,

158

o iren sarl yok ediyor, anlarsnz ya, sizi ka ya genletiri


yor. Size bir deneme paketi versem . . . "
"ok teekkr ederim" diye szn kesti reklamn muhatab.
"Ben tamamen suyun ifa gcne gveniyonm."
"Tamam, yle olsun. " Bettmann alnarak sustu, ama hemen ar
kasmdan yarda kestii raporunu brakt yerden alp konuma
sna devam etti. "Anlayacanz, bizi kuzeye gtren trende ki
i oturuyorken, bizim hasta da Roma' daki kraliyet saraynn ha
yalini kunyordu, aslnda dier vagonlarn hepsi dolu olduu hal
de bize btn bir kompartman ayrlmt ki, hastann sakin kala
bilmesi iin bunun son derece yararl olduu otaya kt. Bunu
nasl baardm bir de bana sann. Buna ister komiklik deyin,
ister deha deyin, karar veremiyonm. Ama ne zaman merakl bir
yz kompartmann can1l kapsna dayansa ya da kapy amaya
yeltenecek olsa, hemen cebime davranyor ve . . . " Bettmann evik
bir hareketle talana dii azna yerletirdi ve gcrdatarak dileri
ni gsterdi. "Etkisi kesindi, syleyeyim size, insanlar istavroz
karyor, koridorda lklar atarak kayorlard. Glmekten
Nietzsche'nin gzlerinden yalar akyordu." Miescher de glmek
ten karnn tuttuundan, di hekimi kendinde zel bir tiyatro gs
terisi iin cesaret buldu ve gz dnme tslayp, alabildiine
at peneleriyle, keyiften ve kahkahadan tkanarak kiner gibi
glen Miescher'e bir vampir gibi saldrd.
Sert bir mandal akrtsyla kap ald, amata kesildi, muhte
em di Bettmann'n avucunda kayboluverdi. "nsan kendini tmar
hanede zannedecek" diye bard Wille elini beline koyarak. Mie
scher kekeleyerek zr dileyip ha<>r koltuundan frlarken, Wil
le'nin esprisini anlamayan Bettmann, hastann sa salim nakledil
me iinin ne de olsa bu tiksinti verici alet sayesinde tamama erdi
rilebildiini ileri srd. Wille bir talana diin bir hastann nakliyle
ne gibi bir ilgisi olabileceini sorduunda, Bettmarn frsat gani
met bilip zaferini bir kez daha anlatmaya koyuldu.
O hikayesini bitirdikten sonra su bardan bir dikite boalta
rak gsterisine son noktay koyarken, hastane bahekimi ona ru
tin zellikte birka soru dalla sordu, sonra laf balarcasna elini

159

uzatt, ama beriki gitmeye niyetli gibi gzkmediinden, gara g


trmek zere arabann aada kendisini beklediini belirtti.
"Biliyorum" diye karlk verdi Bettmann, "ama ne yazk ki
elimde hi svire paras yok."
"Ne kadara ihtiyacnz var?"
"Tam olarak sylersem, iki yz frank "
"aka ediyorsunuz" diye sinirlendi Wille.
"Hi de deil" diye itiraz etti Bettmann, yerinden kalkm, an
tasn omztna atmt, "Profesr Overbeck'le anlatmz miktar
bu. "
Bir aklabanla tartmak istemeyen Wille bekleme odasndan
demir kasay getirtti, istenen miktar kard ve ybancnn eline
tututurdu, o da parmaklarnn ucuyla tek tek sayd. Wille arka
sndan,

"Addio Signore" diye

seslendi, "Bay Fino'ya takkeyi geri

gtrmeyi de unutmayn. "


"Ama o bende deil ki" diye cevap verdi Bettmann merdiven
lerden.
Wille, "Kapcda bulacaksnz" diye gld parmaklklardan aa
doru, "hastamz enstitye girerken oraya brakm. "
Bettmann Labirintos'un ortasnda karl paltosuyla can1l kap
dan ieri gimli olan kayp Overbeck'le karlat. Wille onlarn el
sktklarn, birka kelime konutuklarn, daha sonra da el sal
layarak vedalatklarn grd, ardndan Torinolu dii bir hemi
reye yanap bir eyler sorarken, Overbeck st katn merdivenle
rini kmaya balad. Wille onu da hemen terapi o dasna soktu,
tpk ilk karlamalarnda olduu gibi kendisi hemen yaz masa
snn arkasna geerek, misafirine kar taraftaki sandalyeyi gs
terdi.
Wille meslekta yaklamyla, "Yolculuk size iyi gelmi gibi,
aziz profesr" diyerek sze balad ve iinden bir puro alp kok
ladktan sonra kontrplak kaplama tahta kutuyu Overbeck'e uzat
t, bekledii gibi geri evirdi Overbeck
"Peki bunu nereden fark ettiniz, sayn bahekim ?"
Wille tuhaf bir bakla, "Karmda deimi birini gryorum"
dedi, "sanki bir kez kendinizi zorlayarak bu ie kalkma konu-

1 60

sundaki cesur kararnz, eritii baarnn yan sra teninizi de p


rzszletirmi, almaktan yorgun gzlerinizin ferini geri getir
mi gibi birka ya birden genlemi birini gryorum karm
da. Bu yzden ok hakl olduumu hissediyorum. Benim sizi, o
tehlike dolu yolculukla dnyann bilmediiniz bir kesine srf
dostunuz iin gnderdiimi sanmayn sakn, kesinlikle yle deil.
Bizzat siz bende bir ilgi uyandrdnz, zr dilerim, sizin o ezik ve
bezgin haliniz yani. Sizi kendine gvensizliin derin vadisinden
kendinden emin olmann kl ycelerine ancak zorlu bir cret
karlk eyleminin karabileceini o saat anlamtm. Meslekta
m, haydi sizinle yle oir kadeh tokuturalm . "
vlen kadar methiyeciyi d e heyecanlandran kk selam
konumasnn ardndan doktor aksayarak konyak iesinin dur
duu dolaba gitti. Hala divann yanndaki duvara dayal duran
Bcklin'in tablosunun yanndan geerken, omzunun stnden,
"Ne dersiniz" diye sohbete devam etti, "rzgarn esmedii okya
nusta huzurlu bir yolculuk zor gemi olmal. Dorusunu isterse
niz, aziz meslektam, bunu baarabileceinize inanmamtm,
sahiden. Sadece hastay bulmanz bile tasavvurlarmn tesindey
di ve bu konuda ansnz yaver gitse bile, hastann tanmasnda
yaya kalacanz dnyordum, hem deliler insanst bir kuv
vete sahip olabiliyor, size sylemi olaym. imdi dnnzn
ve yeniden douunuzun erefine."
Ayakta iiyorlar ve tekrar tekrar karlkl kadeh kaldryorlar
d. Overbeck g ururunun derinden okandn hissediyor ve a
krkeyif olan deli doktoruna nasl teekkr edeceini bilemiyor
du. Sonunda ksrp boazn temizledi ve sabit baklarla Wil
le'nin gzlerinin iine bakarak konutu: "Beni acemilikle nitelen
dirirken haklsnz, sayn bahekim ve ifademe msaade buyu
run, iyiliksever insan, ama ben elbette N ietzsche'nin arkadaym

da ve bu sfatla, geen birka saatte ruhuma nasl bir yk bindi


ini ancak size aabilirim."
"Aln" dedi Wille ve ilk karlamadaki gibi divan gsterdi,
Overbeck yatmaya hazrlanr gibi derhal divana uzand ve arkas
na geen doktora anlatmaya balad.

161

"Durum oktan ayyuka km. Ben Torino'ya ok daha nce


den gitmeliymiim. Daha o leden sonra o lay ak bir rezalete
dnm, ilk i yarm yamalak talyancarnla her eit resmi
mercie girip kp bilgi edinmek zorunda kaldmdan, bulunma
s benim iin ok tuhaf koullar altnda sal:nan ev sahibi, lafn
ksas bir arabacnin yardmyla geceyans uykusundan uyandr
dm ev sahibi, zavall dostumuzu o akamzeri bir piazza'dan
toparlam, o srada dostumuz c arabinieri tarafndan tutuklan
mak zereymi. Dostum tutuklanyor, akl alr gibi deil. Fino is
minde bir gazete satcs olan ev sahibinin sayesinde serbest bra
klmasna ramen, Nietzsche'nin ehirdeki bir tmarhanede ka
yplara karma tehlikesi hi de kmsenecek bir olaslk deil
mi, hem de kelimenin gerek anlamnda, nk bir doktora ok
tan haber verilmi bile. Bu yzden evi, byle hallerde talya'da
her yerdekinden de abuk en bir sr meraklnn kuatmas
altnda buldum. nann bana, sayn mdr, zora bavurmadan
onu gtm1enin hfila mmkn olabildii en son anda yetimiim.
Bir saat sonra gitsem. .. "
"Siz mthi bir ey ba<ardnz" dedi Wille ifadesiz bir zle ve
kei sakaln svazlayarak, "gz pek davrannz sayesinde dos
tunuz artk emin ellerde. " Wille baz madde balarn not ettii
defterinden bir sayfa evirdi. "Sizi hemen tand m ?"
"Tersini som1ahydnz" diye cevap verdi Overbeck, "cevabm
yle: evet ve hayr. nk kendimi ne kadar zorlarsam zorlaya
ym, Nietzsche'nin bu kadar, bunu aka sylyorum, bu kadar
feci koullar altnda sefl bir hayat yaayacan aklma getire
mezdim, btn o d grnnden de okunan ve insann iini
burkan, gm1elere layk son derece kstl koullar. "
"Ama ondan mektuplar almsnz . . . "
" . . . Sadece Torino'ya methiyeler dzd ve kald yerin ne
kadar ucuz olduunu, Po kysndaki ho gezintileri anlatt ve
sindirim sisteminin ne kadar harika altndan bahsettii mek
tuplar. Bunlarn arkasnda neler yatt aklmn ucundan gemez
di. Benden adresini de saklamt zaten, imdi bunun nedenini bi
liyorum. Vekili olarak havaleyle gnderdiim onca para ona du-

1 62

rumuna yakan bir hayat salayabilirdi, ama bu para nasl olmu


yok olmu, at katndaki odasnda bulabildiim birka kat pa
ra da yrtk prtkt. ve toplanmam kahvalt masasnda ylece
dunyordu. Hayr, bu tam ona gre ve hi ona gre deil. Eskiden
onun ne kadar k giyindiini, evini ne kadar sekin bir zevkle da
yayp dediini bir grseydiniz, her yerde iek sslemeleri ve
kolonya kokusu. Burada ise gze batc bir ztlk. Dner basa
maklarla karanlk bir merdiven boluundan atya kan yol bi
le, izninizle ayrntlara girmeyeyim, bizim buzul gezginimizin an
!attm nceki hayat tarzyla taban tabana zttr. Bu arada onun
takntl haller alabilen temizlik ihtiyacn hatrlyorum, o hassas
bumunu, her trl insan kalabalndan rkmesini, burada ise
dip dibe yayor onlarla, yukar kmann eziyetini ise hi kar
tm1ayal m. Bir de, biz ev sahiplerinin dairesinin nnde durur
ken karlatmz o korkun manzara var, dostwrnn sahanlkta
duran l talyanlarn arkasnda koridorun sonunda srtarak beliri
vermesi . . . ve de plak."
Kap vuruldu ve ieri giren hemire Wille'ye bir eyler fslda
d, bahekim olumlu anlamda ban sallayarak, ama hi yorum
yapmadan dinledi. Overbeck divanda doruldu. "Arkadam na
slm ?" diye sordu.
"Keskin kulaklannz var. Hastamz artk deyim yerindeyse sor
guya ekil ebilecek durumda, yani Friedmatt'n adetlerine uygun
olarak ykanm paklanm ve merhemler sriinm, yedirilmi
iirilrni. Bu arada biraz patrt da kann. Duyduuma gre,
nce banyo telaesindc hastabakclan tepeden trnaa slatm,
sonra da cennetteki kadar plak vaziyette banyo blmlerinde
komaya balam. Siz de onu bu halde mi grmtnz ?"
"Ancak ikinci defa baknca tandm onu, o kadar solgun ve a
kn bir hali vard ki. zerime atld, hkrarak sanld, korkun
bir manzara, imdi bile hatrladka gzlerim yaaryor. "
"Bir mendil ister miydiniz ?"
"Teekkrler, geti bile. Bir zamanlarn marur filozofu nm
de sefil bir halde yerlere eiliyor, avaz avaz alayarak, dileri ade
ta

birbirine vura vura bacaklarma yapyor, hem de sra halinde

163

duvara dizilmi, onun zavall ruhu iin dua eden o ailenin kar
snda. Bu ekilde hatralarma kaznd. Ve azizim Wille, arka.c;n
dan hi b eklenmedik bir ey oldu. N ietzsche dnp sofaya kotu
ve dudaklarnda zarif bir tebessmle giyinik olarak geri dnd.
Sanki az nceki rezalet hi olmam gibi, sevgili Franz dedi, b
yklarnm m:unu Kayser Wilhelm gibi yukar doru kvrrken, bir
yandan da, bir mirasyedi gibi ya7adm, herhalde bana sz verdi
in ilalan getirmek iin geldin, diyordu. O kadar amutm ki,
azizim Wille, oturmak zorunda kaldm."
"nanlmaz eyler bizim srekli gndemimizde olma.c;na ra
men, bunlar deneyimli bir ruh doktoru iin bile kulaa inanlmaz
geliyor. "
"Sonra beni en st kata kan m erdivenlerden tepedeki k
ck odacna gtrd. Orann nasl acnacak bir halde olduunu
tasavvur dahi edemezsiniz. Ykanma suyunu bile donduran buz
gibi bir souk vard. Ben zerimde paltom var diye sevinirken, za
vall arkadam karmda gmleiyle oturuyordu. Orada bana
p lanlad eyleri at. at katna verdii isimle tapnanda tal
yan kral ve kraliesini arladktan sonra, Avrupa'nn taksimi
hakknda bir konsil toplayacakm ve bylece, nedendir bile:ni
yorum, amanszca n efret ettii Alman kayserinin elini kolunu
balayacakn ve crm imparatorluunu, bunlar onun szleri,
demirden bir cendereyle boacakn. Aynca o gnlerde, yani o
konsilde kacak kararla Hristiyanln ortadan kaldrld an
yeni bir tarihin balangc saylacakm. Bunlar sylerken, onda
ocukluundan beri var olan ve bizim sevdiimiz yumuak huylu
Nietzsche'ye hi yakmad iin benim hi holanmadm o
okbilmi vaiz sesine brnyordu. Sonunda yatan stne s
rad, halkn karsna km bir hatip gibi dnyay ynetenlere
haykrarak sesleniyor, bana da bunlar sineye ekmek kalyordu.
Sonra alayarak yere indi, hkrarak ve inleyerek yerdeki cam
krklaryla boya.c.;z pabular arasna ylp kald. Ona doru ei
lince, kollarm boynuna dolad ve tpk okullu bir kz gibi cilve
yaparak yapmack bir tonla fsldad, Frmz, ben seni her zaman
sevmiimdir. "

1 64

"Bir kz gibi, diyorsunuz."


"Sadece o anda, ben de a.-;; k nlktan donakalmtm. N eyse ki,
uzattm klorali ald da kendini bilmeden onu yatana tadm.
Ertesi gn bir hastabakc bulduktan sonra, zavall dostumu o k
k odasndan alp gtrdm , Fino'lar eyalarn dal1a nce top

lamlard, ev sahibine demeyi yaptm. . .


"

"Bu arada yeri gelmiken" diye sze girdi Wille, "az nce sizin
adnza refakatiye karlk olarak iki yz frank dedim."
"Ah, Bettmann' kastediyorsunuz, .ilgin biri. Hemen size bir

banka senedi yazyorum."


.
"Peki, tren yolculuu przsz geti mi '?"
"unu iddia edebilirim ki, dostum kontrol altndayd. ou za
man bir cep aynasyla oyalanyor, kah neeyle suratn arptarak,
kah her trl vakur yz ifadesini deneyerek saatlerce kendini sey
rediyordu. Arada bir normal insanlar gibi sohbet de ediyorduk
Roma'ya gittiimize inanyordu ve ben de bunu yalanlamak iin
hibir neden gremiyordum. Yukar kaldrd bacaklaryla ba
nnde uyukluyor, byklarnn arasndan dmanlar tarafndan
paralanan Tanr'nn Po kysnda dirildiini ve onunla birlikte b
tn dnyann da kurtulduunu ve aydnlandn, gklerin snrsz
sevince boulduunu mmldanyordu, tpk mektuplarnda ima et
tii gibi bu eit bir srii amlk, ama bu defa i tamamen ciddiydi. Arkadamn akln kardndan artk kukum kalmamt. "
"Gotthard trenine mi bindiniz '?"
"Evet, Novara zerinden, en direkt balant. Tnele girerken
onu sanki bir ey hatrlyormu gibi bir titremedir ald. Alpler'den
ilk defa trenle gemiyordu ki. Kompartmann iinde huzursuzca
dolamaya ve alak sesle kendi kendine ark sylemeye balad.
nce bir kz sesi kartyordu, yani bende byle bir izlenim uyan
drd ve bana Torino'daki at katnda herhalde kendini bilmez
bir haldeyken ilan ak ettii o sesi hatrltmt. Tuhaf ve doku
nakl bir sahne: tren dalarn iinden hzla ilerliyor, rzgar pence
relerde slk alyor, raylar tekdze tempolaryla takrdyor,
Nietzsche ise arksn sylyordu. Hayr, Nietzsche deil, aksi
ne . . . Bilmiyorum. " Overbeck bumunu sildi.

1 65

"Kelimeler anlalyor muydu ?"


"Raylarn grlts hi de azmsanmayacak kadar yksek ol
duu halde. Ama dostumun niversite gnlerinden beri berrak
bir telaffuzu olmutur. zlemle yukarlara doru fkrarak ora
dan tekrar aalara den bir fskyeyle layaslad ruhunun ac
larndan, kendisi de akn dilini konuan dindirilemez bir ak ar
zusundan bahsediyordu arksnda, alak sesle kendi kendine
byle eyler mrldanyordu, ah, karanlk ve gece olmay, n
memelerinden emmeyi ne ok isterdim, ah, iimde bir susuzluk,
sizin susuzluunuza hasret bir susuzluk var iimde ve ite byle
devam edip gidiyordu, o talan ruh haline o an ne eserse artk
Kompartman aydnlatan bir k yoktu, sadece alevli kmr k
vlcmlar akan yldzlar gibi czrdayarak yanmzdan geip gidi
yordu. arks ya da daha ok erkek grtlandan kopan o davudi
ses gecenin iinde berrak ve ak seik nlyordu, sevgili arkada
mn ok kendine has, kulaa neredeyse Marip tarznda gibi
gelen bir ezgi halinde syledii her kelimeyi, Gotthard Tneli'n
deki o gece iirinin her kelimesini anlayabiliyordum. Duymak is
ter miydiniz, bahekim ?
"Rica e diyorum, meslektam."
"Kprde duruyordum geende, koyu esmer gecede, byle
balyordu galiba "
"Esmer gecede" diye tekrarlad Wille gzlerini kapayarak, "ok
gzel bu, bana dostum Bcklin'in bir resmini hatrlatyor. "
"Bir kere daha. . . yle: Kprde duruyordum geende, koyu
esmer gecede. Uzaklardan arklar ykseliyor, altn damlalar ya
yordu titreen sularn yzeyine. Gondollar, klar, mzik, hep
si mest olmu alacakaranla doru yzyordu . . .

"

"Muhteem bir ey bu, bylesini hi duymamtm. Ve bu bir


akl hastasnn m ? Bunun ona ait olduundan emin misiniz ?"
"Devam da var" dedi Overbeck. "Nietzsche son ktadan nce
ayn ekilde bir ara koymu. Ben sadece kelimeleri tekrarlyorum,
ark syleyemem nk . . . alacakaranla doru, ilk blm byle
bitiyordu. kinci blm u ekilde hatrlyorum: Ruhum, bir telli
saz, grnmeden dokmmlan, bir gondol arks sylyordu gizli-

1 66

ce, rengaren k erinten titreyerek. Dinleyen oldu mu onu ?"


"Ama elbette yani" dedi Wille glerek, sanki etrafn saran bir
sihirden kurtulmak ister gibiydi. "Bizzat siz dinlemisiniz ya onu."
Overbeck divandan kalkp pantolonunun paasn dzelterek,
"Yanl anladnz" diye itiraz etti.

"Bunu ben sormuyonm,

Nietzsche arksn bu szlerle bitiriyor. yle de diyebilirdi: be


ni dinleyen oldu mu, ama arky syleyen ruhu, o yzden . "
"Peki, bizim hasta airimizin dinleyici olarak hangi uzak ruh
dostunu istediini dnyorsunuz ?" Ruh doktoru cevab bekle
meksizin terapi sandalyesinden kalkt ve ayan sryerek kap
ya gitti.
"Hemire" diye seslendi kabul odasna, "imdi artk yeni getiri
len hastay ieri getirebilirsiniz. smi Nietzsche ya da her neyse. "

8
Labirintos'a kar bir

m erak

var iimizde,

didinip duruyoruz, tanmak iin Bay Minotauros'la

Fiedicl Nietzsche

F'ranz Overbeck yrei arlam bir halde Friedmatt'tan va


diye dnerken, hava oktan kararm ve donan amurlu karn s
tne yeniden kar yamaya balamt. Aada uzanan ehirde ilk
klar yanyor ve sarp kayalklar arasndan

kara ylan

gibi sz

len nehirde yansmalar yapyordu. Kpiinn yanndaki eski ni


versite binas donanma gibi klandrlmt, grne baklrsa
n iversite onun yokluunda da tam hzla alyordu.
u son gnlerde temkinli kiil iine p lanlanmn dnda yaptr
ch onca eyden sonra kendinden honut olabilirdi. Geri kom
partmanda oturmaktan st hala aryordu, ama yiirne k ona iyi
gelmi, hava almt. Buzlu bir zeminin zerinde dengesini bulma
ya alrken, gemi akamlardan bilinde dostuyla i avludaki re
vaklar arasnda dolat katedralin bouk an seslerini duydu ve
dier kulelerin an seslerinin ona cevap vermesini bekledi. Her
zamanki gibi, zaman tartyorlar, diye dnd neelenerek. Ha
yr, da'nn onu aya bekledii vadiye inmek iin gerekten

a'.drn

larn biraz daha aabilirdi. Dndnde, kans kulana seninle


ne kadar gurur duyuyorum, diye fsldam ve itenlikle dudakla
rndan pmt. Gurur ne kadar olaanst bir duygu diye d
nerek, eldiveninin tekini karp gzlnn nnde biriken kar
lar parmayla itti.
Ne yazk ki, araya bir ey girmiti, son derece huzursuzluk ve
ren bir ey. Sonunda vadiye yaklatnda son mutluluk krntla
r da tkenmi gitmiti. Midesinde bir tatszlk ba gsteriyor ve
bayr aa inerken serin burnuyla mr mr ederek peine taklan
bir kpek gibi arkadm esen riizgfu bile imdi dostluktan uzak bir

168

ekilde yzne yzne vuruyordu. Onu takip eden sadece rzgar


deildi. Daha Friedmatt'n fuayesinde paltosunu srtna giyerken,
stunlarn arasndan be kar sakall karanlk bir bey ortaya k
m ve ona aynen, biraz arkadalk etmek istediini sylemiti.
Baka bir ey sylemeden peine taklm ve Overbeck onun ma
nidar bir yz ifadesiyle kendini Nietzsche'ci olarak tanttn du
yunca kulaklarna inanamamt. Overbeck'in sorusu zerine M
bius isimli asknt bey, sanki bir madalyadan sz edermi gibi
kendine yaktrd bu tanm byk bir afra tafrayla tekrarla
mt. "Ben kendimi can gnlden Nietzsche'ci olarak ilan ediyo
nm" eklindeydi szleri, "stelik hayatm bu binyln dehasna
adamaya karar vermi bulunuyorum. " Bu samala bir son ver
meye hazrlanan Overbeck yanndaki adamn bir tmarhanede
karsna kmasnn hi de tesadf olmadn anlamaya bala
mt. Onu kzdrp dncesizce bir harekette bulunmasna mey
dan vermemek iin de hogrl davranyordu.
Yan yana karlara bata ka yrrken, "Siz Friedrich Nietzsche'nin
en yakn dostlanndansuuz" diyerek .Overbeck'i pohpohlad, "ve ite
bu durum, size ustann halihazrdaki durumu hakknda som sor
maktan beni alkoyuyor Maltun, gerek kibarlk ancak mesafeyi ko
nyandadr. Gene de, durumunun iyi olduunu

umarm."

Overbeck

deliyi yattrmak iin bunu memnuniyetle onaylayp, bir yandan da


ona, u srada akam yemeine hazrlandklarn tahmin ettii Fried
matt'a dnmesini tavsiye ettiinde, adam glerek ortada bir yanl
anlama olduunu, kesinlikle tmarhanede kalmadn ve grn
yle olsa da kesinlikle kak olmadn sylemiti. Celallenerek,
"nsanlarn biz Nietzsche'cileri aklndan zoru olan biri gibi grdkle

rini biliyorum, nk bizler szmona salkl insan aklndan, yani


kitlelerin kstl beyin faaliyetinden hi holanmayz . Hem zaten
Nietzsche'nin her zaman iin yldzlar kadar uurumlara da yakn zi
hinsel donklara trmanlarn icraya kalkmak yle herkesin harc
deildir, insan bu arada tebilir, yle deil mi, hat.ta belki de uu
nmlara yuvarlanr. "
Overbeck vaaza bir son vermek iin, "Korkarm, siz de te
ceksiniz" diye lafn kesti. Gerekten de Nietzsche'ci altnda ince

1 69

bir ceketin grnd paltosunun n ak vaziyette kmt d


arya ve sanki scaklam gibi spor baln da elinde tayordu.
"Buz ve kar" diye hi aldrmadan szne devam etti Mbius,
"benim en gvendiim yoldalarmdr. nk daha yce bir in
sanla ykselmek, Nietzsche'nin rettii gibi, ancak ruh ve be
denin elik gibi dayankl olmasyla mmkndr. Brakn frtna
lar patlasn, vadiye lar yuvarlansn, yeni insan gzn bile
krpmaz. Ve bu hedefe ulamak iin de maalesef Tanr'y kurban
etmek gerekiyor. Friedrich Nietzsche, bu ileci idrak havarisi bu
m tatan oyup madene dken ilk insandr: daha yce bir insan

lk yaratma idealine ac eken kurbanlar pahasna ula-lrnal, ite


o zaman kimin gl, kimin muhallebi ocuu saylacana karar
verilecek. Dikkat buyurun, Franz Overbeck. Kurbanlar verilmesi
art, diyorum size. Ancak btn hastalarn, yozlamlarn, soy
suzlarnlarn, yaamaya layk olmayanlarn imha edilmesinden,
yani insanln bir kesiminin, ki bu arada ok byk bir kesim de
sz konusu olabilir, kararllkla icra edilecek yok ediliinden son
ra, ancak bundan sonra, der Nietzsche ve ben de ona seve seve
katlyorum, tkenmi bir dnyann riim enkazndan stinsa
nn tan kzll ldayarak ykselecek." Deli adam, sanki yeni
sylevlere hazrlanr gibi bir soluk ald.
Sabr tkenen Overbeck, "Affnz rica ediyonm" diye szn
kesti, "ama siz radikal Nietzsche yorumlarnz iin dinleyici ola
rak benim gibi, idolnz bir insan olarak, hem de kelimenin tam
anlanuyla zayf, hasta, yardma muhta ve nihayet u anda kendi
sini grenlerde, son yazlarnda Hristiyanln sinsi bir kalnts
olarak grp sava ilan ettii merhamet duygusu uyandran zih
nen rahatsz bir insan olarak tanyan birini sememeliydiniz. "
Mbius, "Ne kadar yanlyorsunuz" diye bard iddetle ban
sallayarak. "Nietzsche hibir ekilde hasta olamaz. Yeni saln,
serpilip iek aan bedenin peygamberi olarak o her trl zayf
l derinlere gmd. Durup dinlenmeden stinsann hizmetinde
ki dnce almalarnn neden olduu geici bir uyumsuzluk
yayor olabilir. Ama hasta olmaya gelince ? Asla. Nietzsche yl
dan yla bir kendini ama ve kei hayat yaad, krbalamaktan

1 70

yorulmad, bedene dman Hristiyanln tersi olarak Dionisos


keilii diyeceim bir hayat. Buzullara yakn yayordu o , kendi
ne kat bir sertlikle, ancak bir iddet h kmdarnn buyurduu gi
b i elik bir iradeyle emretti ve bu muazzam grev karsnda ken
di kendine huu iinde itaat etti . "
"Tam bir samalk, baym, siz sadece hayattan umudunu kes
mi birinin hummal hezeyanlarn te krarlyorsunuz."
"Bunu bilmediimi mi sanyorsunuz ? Anlaysz evresi, hibir
eyden anlamayan arkadalar yznden ne kadar ok umutsuzlu
a dt olmutur, ana Bay Overbeck, bk lmez iradesiyle g
revi iin yeni bir g bulup kartmay ba7arntr. Hi kimse tara
fndan tannmadan, kartallarn ve bozulmam sradan insanlarn
yaknlnda gnll yoksulluk iinde yayordu idrakin havarisi.
Siz, krs profesii bilgin, bundan ne anlarsnz siz, ha? ddia edi
yomm: hi, hibir ey.

Gardez votre distance, nonsieur. "

Ateli taraftar veda filan etmeden ve sanki Zerdt gibi doa


glerine kucak amak istermi gibi gs bar ak vaziyette
yan sokakta gzden kaybolurken mesafe nihayet almt. Over
beck yumuak davranarak o pjmrde klkl adam bandan at
madna piman olmutu. Bunlar gerekten Nietzsche'nin re
tileri olabilir miydi ? Onun son yazdklarn yle bir kantrm
ve dostluunun hatrna, hemen ortadan kaldrmt. Tahmncn,
gerekten de insann tyleini byle di ken diken eden dnce
lerini aktarm olmalyd onlara. Ama bunlar bir not defterinde
saklamakla geree uygulamak birbirinden tamam en farkl ey
lerdi. Bunlarn, dnyaya yabanc yalnz bir insann dleri, kitap
larda kalacak, gereklik karsnda asla dayanamayacak takn
ve pervasz iirleri olduunu kafas almyor muydu adamn ?
ehrin iinde yolu uzadka, Overbeck'in keyifsizlii de o ka
dar derinleiyordu. Youn kar ya altnda Ren kprsnde yu
muam karlar zerinde yalpalayan saygsz arabaclardan sa
knmak zorunda kalarak ilerlerken, hasta dostu iin yapt ey
ler ona tamamen baarszla uram gibi geliyordu. Neden
sanki, henz belki kurtarlabilecek durumdayken, haftalar nce
1 . Fr.

"Mesafenizi koruyun, baym." Eskrimde bir deyim. (.n )

171

gitmemiti ? Telafisi olmayan bir hataya, kararszlna yklene


cek bir gecikmeye neden olduu hissi ona daha da byk bir ac
veriyordu: denemeliydim ya da en azndan hi olmazsa bunu
kendisinin yapmas iin ona bir frsat tanmalydm. "u lanet
olas dleklik" diye bard ve elini alnna vurdu, "sana o k pa
halya mal ol uyor. "
Dnceleri

intihar etrafnda dolanyordu.

Neden dostuna

kendi kendini kurtarma frsatn vernemi ya da bunu yaparken


eline rehberlik etmemiti '? Nietzsche'yi tandndan beri o, Hris
tiyanln gnah sayd ama onun gznde soylu bir eylem olan
kendi canna kyma konusunda kendisini neredeyse atel i bir e
kilde etkilemeye almt. Kim ki hayatn kabaran selleri zerin
de ve uunmlarla evrili var oluunu, diye aklamt, acyla de
il ama kutsayarak huzurlu bir yzle dindinneye cesaret eder, o
bilgelie ok yaklamtr. Daha gen bir p ro fesrken bile, bu k
krtc dnce ona kendi deyiiyle hayattan ayrlmann yasl de
il, aksine gler yzl bir yolu gibi geliyordu. Overbeck bunlar
dnyor ve karlarn yapp kald gzlk carnlannn arkasn
da yz, avurtlar km bir mumyay andnyordu.
Gzlerinin stnde slak bir bez, kanepeye uzanm yana yak
la tersliklerle dolu hayat hakknda iini dken gen Nietzsche'yi
getirdi gzlerinin nne. "Neden her eyim ters gidiyor, Franz '?"
diye szlanmt, "niversitede renciler derse girmiyor, kitapla
rm sessizce geitiriliyor ya da paralanp atlyor. Ve neden" di
ye sorup durmutu, "neden her arkadalk darlarak son bulu
yor?" Umutsuz monolounun sonunda, nk her trl acya ra
men konumas hi bozulnuyordu, konuyu dzenli olarak intiha
ra getiriyordu. "Douumuzu engellemek elimizde deil" demiti
bir defasnda, "ama bu hatay, bu arada bu bir hatadr, telafi ede
biliriz. nsan kendini halledince", byle bir ifade kullanmt, "var
olan en saygdeer eyi yapm olur. " Bir baka sefer de, "Dn
celerim bana intihan sk sk en byk teselli aresi olarak sun
mutur" diye derinlere dalmt, "Ben baz kt geceleri ancak
byle, tetii ekilen bir tabanca ya da an dozda alnan afyon d
nerek atlatabilmiimdir. " Ardndan, "Nee, altn nee, gel artk"

1 72

diye fsldamt o kk kz sesiyle, "en mahrem, en tatl haberci


si, tad lmn." O zaman bu zehrin mutluluk verici etkisini ite
byle, yavaa lme kayan bir rya olarak tarif etmiti.
Dostundan esirgedii sevgi hizmeti, yalnz yolcuya ikence
eden eylerden sadece bir tanesiydi. br ise dlekliiyle ba
lantlyd. Ne da'ya ne de tmarhane mdrne N ietzsche'yle
karlamasndaki gerekleri anlatmamt. Kendi kat deer l
lerine gre yapt yalanclkt. Ketum davranm da ne olmu
tu sanki ? Dostunu kurtarmak iin mi yapmt bunu ? Yoksa da
ha ok kendini kurtarmak iin m i ?
Olay, oraya vardnda, Nietzsche'nin onu o yoksul at katnda
kabul ettii gece olmutu. ren bir hatra. Ama susup geitir
mekle ya da deitirmekle onu belleinden kazyacan nasl d
nebilmiti ? Hayr, bu hatra iine smsk reklenmi ve onu
penesine almt. Eve varr vamaz, ay ierken ba baa kaldk
larnda olanlar karsna anlatp gnah kartmaya karar vermiti.
Sylenmeyece kleri syleyebilmek iin, imdiden uygun szckle
ri aramaya koyulmutu bile. Durum edep d geliyordu, yani sah
ne iin, gn uygun deildi. Kapal perdeler arkasnda olacak
eydi yani. Elbette dostu edep d davranmt, sanki sk ahlakl
ilahiyatya gerekten o lmasa bile, en azndan ilahiyatnn kendi
alglamasna gre Dionisosa bir iddet uygulamaya kalkmt.
Hayr, Nietzsche hibir eyi esirgememiti ondan.
Overbeck sahneyi gzlerinin nne getirdi ve bir ba dnmesi
dir ald onu. Gzlerini kapatarak Nietzsche'nin sanki karsnda
yabanc biri varm gibi gzlerini dikip ona nasl da utanmazca
baktn, sonra stn ba.m yrtarak iki admda stne atlayp
sarln ve bu arada, insann gerek hayattan ok bir Yunan va
zosunun deseninde gmek isteyecei bir ey gsterip ona doru
uzatm hatrlad. Azgn dostu adeta bir amfora resminden frla
masna sevin naralar atarak etrafnda dans edip oynamaya
ve kendinden geerek kolunu bacan oynatmaya balamt.
Hemen arkasndan da ani bir darbe yemi gibi kle halinde ye
re ylvermiti, hngr hngr alayan bir paket plak etten
ibaretti artk ve balamas iin ona yalvarmt.

1 73

Overbeck bahe kapsna geldiinde o her eyi syleyen, ama


esas susup geitiren cmle toparlanm,. Kars da ak dolu
baklarla ayn koyarken ona yle alacakt, oraya vardm
da dostum bana, tpk tragedyalarn temelinin dayand kutsal
lgnl iren bir ekilde canlandran bir gsteri sundu. te bu
kadar, diye dnd honutlukla, omuzlarndaki karlar silkeledi,
ngran ipini ekti ve silindir apkasn hafife kaldrarak kar
sn bekledi.
*

K gecesi abuk inmiti, oyuncak ehir karanlk kar rts al


tnda sanki topran deinliklerinden gelen donuk bir alacakaran
lk yla aydnlanm gibi grnyordu ve her ey yaklaan don
gecesinden ikayet edip szlanr gibiydi. Friedmatt'n her ke
sinde rzgar eit eit seslerle slk alyordu, zaman zaman so
uktan ve yitip gitmilikten inleyip alayan zavall ruhlardan bir
koroydu sanki.
Wille'nin odasnda kalorifer ayakl saatle mnavebeli olarak hu
zur verici bir ekilde

trdyor ve renkli camdM abajurdan duvara

ve tavana, mekann ciddiliine azck da olsa sahte bir egzotizm ka


tan tuhaf ekiller vuruyordu. Mobilyalar kadar sessiz ve ifadesiz
kii bir araya gelmi, sanki gerek insanlar gelene kadar sadece
onlar iin yer tutuyorlarmasna bolua dalp gitmilerdi.
Wille'nin masasnn yannda beyaz gmlekli gen bir hemire
oturuyordu, st ste att ve eteinin altndan biimli olduu
belli olan bacaklarnn stnde bir nof defteri tutuyor ve kurun
kalerninin sivri ucuyla defterin kapana dokunuyordu. Onun ar
kasnda, yan tarafta cebinden geliigzel bir ekilde uzun bir din
leme aletinin sarkt hastane nlyle Miescher durnyordu ve
kzn omzunun zerinden baklar atyordu. Aznn iinde bir
o kalipt,s ekeri dndrrken, akl ismi Amalie olan gen hemi
redeydi.
Kede, divann yannda ikisinden bir nebze daha hareketsiz ve
sessiz, acayip kesimli koyu renk sivil kyafetiyle onlarn mesleki

1 74

niformalarndan ayrlan biri daha duruyordu. Yabanc adam, ya


banc saylabilirdi, nk kibarlk nedir bilmiyordu, o yamulmu
srtn odaya dnmt ve iine ektii kafasndan grnen tek
ey sa ularyd. Gariptir, duvarda deil de, unutulmu gibi bir ka
nepenin kenarna dayal duran bir resmi seyre dalm, aa bak
yordu. Karanlkta bir eyler seebiliyor muydu acaba ? Yabancy
gz ucuyla huzursuz bir halde izleyen hemire Arnalie kalkp bir
lan1ba gtrd ona, lambmun nda tablo scak sonbal1ar tonla
rna bi.ind. "Molte grazie, s'ignorina"2 dedi beyefendi ve ince
elini ona uzatt, bunun zerine asistan doktor, sanki st ste hata
yapm gibi sulan1ayla dolu bir ifadeyle hemireye bakt. Gen
karln yaz masasnn yMndaki yerine dneceine, elini brakmak
L<temeyen ve kendisiyle yumuak talyMca ivesiyle konuan ya
bancnn yannda kalmakta srar etti. Adam resmi gstererek
melancolia

del'anima"3

"La

diye a klyordu. Miesd1er kzarak k

srd. Bu adam yeterince tanyordu. Asla gerek bir talyan falan


yoktu ortada, hibir eyden haberi olmayan hemire bunu bilme
liydi, bu adam tersine btn bu ilgi ve dikkati hi hak etmeyen pe
rian bir Alnan profesryd. Artk bahekimin gelmesinin ve i
lerin dzene girmesinin zarnannm geldiini dnd.
Sessizce Wille girdi odaya Ksa bir bakla ieriyi kolaan etti,
sonra aka hayret etmi gibi bard: "u yeni gelenirnize de ba
kn hele" deyip topallayarak divana doru yrd ve yabancnn
halini tavrn takli t ederek, tpk onun gibi tablonun karsna ge
ti. "Peki orada bu kadar gzel ne griiyonz, professore ?"
Yz olmayan ses, hafif, mllarnl bir sesle, "Demin diyordum
ki" diye sze balad, hem de hemire Arnalie'yi a7rtan akc bir
Alrnanca'yla, "ressam frtnalarla dolu bir yolculuktan sonra ak
amzeri sakin ve araf gibi bir denizde limana dnen ruhun
hznn resmin iine hapsetmek istemi. "
Wille psikoloj i k bir tehisle, "Byle bir eve dn bana daha
ok sevindirici bir olaym gibi grnyor" dedi hemen. "Bizim
beyazl hanmefendi neden bu yzden hzne kaplsn k i ?"
2. it. "ok teekkrler, sinyorina." (.n.)
3. it. "Ruhun hzn." (.n.)

1 75

"Ama e kselanslar" dedi Nietzsche ve bykl yzn bir an iin


doktora evirerek, "gnnyor m usunuz ? Kadnn yurdu, btn
sevdiklerinin tatan mezar odalarnda istirahat ettii bir ller
Adas'na dnm. Venedik'teki San Michele m ezarlk adasn bil
mez misiniz, hani vaporeUo'nun Murano'ya giderken urad ?
Ryamda sk sk oray grrm ve esmer gecede bir erkek sesi
nin zlemle !'eni ardn duymu gibi uyanrm. "
B u artc da vunmlar Wille'nin nh didikleme igdsn
harekete geirnliti. lk grte umutsuz bir vaka olarak kendisi
ne teslim edilen bir hastann bu derece mantkl ve yerli yerine
otunnu szckler kullanabileceini asla mmkn gm1erniti
ve mesleinin o lanca mah aretiyle rahatszln ekirdeine nfuz
etmeye karar verdi. "Bir ey daha professore, bunu bana akla
malsnz. ller Adas'na giden kayktaki bu tllere sarnm si
luetin baklarmzdan saklanmas sakn tesadften te bir ey ol
masn ? Tamamen varsayma dayanarak sylyorum, bu gizemli
kadnn togasn ya da stndeki her neyse, ayu zamanda bir
maske olarak da kulland dnlemez mi ? Arkasnda belki
de. . . professore'nin sakland bir maske ?"
Diyalou gerilim dolu bir dikkatle takip eden Miescher ve
hemire Arnalie, aralarndaki mevki farkna aldrmadan dehet
iinde birbirlerine baktlar.
Sorunun muhatab hi etkilenmemi grnerek, "Ruh bir ka
dn" diye cevap verdi, "Bcklin olduunu sandm ressam bunu
bizden sak lamam . Kendisiyle tarnmadys;:m da, sanrm fena
deil o Basel'li usta. Bize yurduna geri dnen ruhu gsteriyor de
mitim, uzun zaman nce ayJcl lkesine dnyor. Ama bu sz
de yurt ezelden beri hep yer alt dnyasym, Hades'rni, bunu
ancak imdi anlyor. . .

"

"Labirint:os mu ?" diye sordu Wille aratran bir tonla.


"Siz galiba benim eserlerimi tanyorsunuz" diye gld Nietzsche,
"Bunu hail<a buluyonm. Bana Labirintos'm benim iin belli bir
kader olduunu sylyorlar. inanr msnz, hatta Bay Minotauros'la
t<nacarn iin seviniyomn bile, gzel Ariadne'yle ilgili ksma ge
lince, size o pheli hanmefendiden bir lied syleyebilirim."

1 76

"Anladm" diye bararak el pt Wille, "Nihayet anladm. Bck


lin ln San Michele'ye doru krek eken hanmefendisinin iinde
ki kii Prenses Ariadne'den bakas deil. te anahtarmz bulduk,
kutlarm, profesr... " Wille bir an durup bekledi.
"Friedrich Nietzsche. Peki, cSormamda bir saknca yoksa, sizin
u beyaz kyafetinizin iinde saklanan kim bakalm ?"
Nietzsche imdi taman1en ne doru dnmt, nce doktora,
sonra sanki ilk defa gryormu gibi onun yardmclarna bak"t ve
yz d krklyla asld. Bu kt giyinlli adam nasl da hziinle
bakyordu. Btn n stne dt u anda baka zamanlar
dan, hatta baka bir dnyadan gelip Friedmatt'a konan biri gibi g
rnyordu. arpk duruyordu, bu daha nce de dikkati ekmiti,
ama sanki pos byklar VP bakmszlkta ondan aa kalmayan
kalar onu aa doru ekmi gibi, imdi kafas da sarkmaya ba
lamt. Bir Kazak'a, bir yn maceradan ve frtnal yolculuklar
dan sonra akln kaybeden vahi bir adama benzemiyor muydu ?
Ana ayl zamanda tersi de gerek gibi grnyordu. Hemire
Amalie'nin igdsel olarak kulak verdii sesi odada ho bir t
nyla nlyordu, sanki kalabalk karsnda konumaya alkn gi
biydi. Kalarnn glgesinden adeta szlen ar baklar inek
gzlerini hatrlatyordu, ama gzlk camlan yznden arplp
gei kayordu. Bazen parmaklarn bynn iinden geirip oy
nuyor, bu arada bir baka insana, belki bir saati ustasna ya da
narin kumalar diken bir terzi kadna aitmi gibi grnen ince ya
pl, tamamen tysz, ie dnk, bombeli trnakl elleri dikkat e
kiyordu. Klk kyafet stnde pek durmak istemiyordu hemire,
d grnyle ele alndnda adamn sanki geceyi parkta bir
bank zerinde geirmi biri gibi dknt bir hali vard.
"Professore" diye sze balad Wille ve onu gene iine dm
e benzedii alacakaranlktan ekip uyandrd, "alma arkada
larm size takdim etmem gerekirdi. Zarafetin temsilcisi ve bizirn
kk muayenemizi kayda geirecek olan hemire Arnalie. Kale
minizin ucunu sivrilttiniz m, hemire ?" tekilerin glmelerine
katlan Nietzsche, An1alie'nin elini skt. "Mthi" dedi ve anlam
l alaml ban sallad. Her trl trensellikten byk zevk alan

1 77

bahekim, "Burada da" diye devam etti, "hemire Amalie'nin de


onaylayaca gibi, kendine kar olduu kadar dier ciddi bilime
de kar olan ciddilerin temsilcisi olarak isminin sylenmesini
bekleyen . . . tanttraym, meslektam Miescher. "

Can

hi aka ekmeyen Miescher, "Biz daha garda tanm

tk" diye vurgulad.


Wille oral olmad. "Ve imdi de, last but not least, 4 gelelim
ahsma" diyerek brakt yerden devam etmek istedi, ama
Nietzsche szn kesince elenerek ilgilendi. Bahekimin akac
konukanlnn alevlendirdii hasta gerekten de tekrar konu
maya balamt ve onun oturakl ve scak tnl sesiyle syledii
eyler Wille'yi tam bir aknla srkledi.
"Sannn" diyordu Nietzsche son derece nazik bir edayla, "ben
sizi yllar nce bir kere grmtm ve isminizi u anda hatrlaya
madm iin zgnm. Sylemek ister. . . "
"Bana kalrsa sizin benimle tanm olmanz tanrnmen olanak
sz. Aynca ismim de . . . "
Nietzsche bir kez daha s:,, Jn kesti onun. "Biliyorum, isminiz
Wille. Siz deli doktorusunuz, yle deil mi ? Birka yl oluyor, din
sel delilik zerine bir sylei yapyorduk, o zamanki meslektala
rmdan birinin . . . "
"Adolf Vischer'i mi kastediyorsunuz ?"
" . . . ta kendisi, Adolf Vischer'in delirip kendini aka armha
gerilen o larak ilan etmesinden sonra. ok zc bir hikaye . "
Hastann konumas boyunca fal ta gibi alm gzlerle iki
yardmcsna bakan ve kulaklarna inanamyormu gibi elini ya
nana dayayan Wille noktas noktasna ona katlmak zorunday
d. "Elbette, yetmilerin ba olmal, siz Rheinsprung'daki niver
site binasnda bana doru koup, hissedilir bir skntyla, bir uz
man olarak benim tavsiyemi istemitiniz." Wille tam ona, o za
mandan beri hala iyileememi olan o zavall hastay bu at al
tnda memnuniyetle ziyaret edebileceini syleyecekti ki, zihnin
de bir imek akt ve o ana kadar gzden kard eyi olanca
aklyla kavrad: Nietzsche nerede bulunduunu bilmiyordu.

4. lng. "Sonuncu ama nemsiz deil." (.n.)

1 78

Ve bu da Wille'ye, eer hastada bu konuda bir deiiklik olmazsa,


bundan sonraki kontrol iin en pratik ey olarak grnd.
"Ama imdi" diye devam etti bahekim fazlaya kamadan i
konuur gib bir tonla, "bu akamn esas nemsiz konusuna ge
lelim, minik bir bil bakalm oyunu, sevgili professore, bunun iin
sizi u sandalyeye davet diyorum. Doktor Miescher ve Bayan
Arnalie, hazr msnz ?" diye sordu ardndan ve bir adm geriledi.
Yardmc doktor muayeneye henz balamt ki, geriden Wil
le'nin sesi duyuldu. "smi aliniz?" diye sordu. Miescher sinirlene
rek cevap verdi: "Sizin de bildiiniz gibi Nietzsche." Bunun ze
rine hemire Arnalie kalemini ilk kez harekete geirdi. sminin
sylendiini duyan hasta, iddetle kafasn sallyordu. Aksi bir
tavrla, "N iet-sche deil" dedi. "Futl nsz sesine dikkat et
menizi rica ederim. Ben Nietz-sche diye telaffuz ediyorum. Po
lonyal soylu ismi Nietzky'nin Almancalatrlm Lr hali sz ko
nusu burada. "
"O halde u andan itibaren size bay kont diye mi hitap etmeli

yin

acaba ?" diye atld Wille alayla.

Miescher, " Doum tarihi ?" diye sordu ve Nietzsche'nin sustu


wm grnce nlnn cebinden st ste katlanm bir kat
kartarak, zabt katibesinin nne yayp elleriyle dzeltti. "te pa
saportu burada, tarihleri ve ahsi zelliklerini hi deitirmeden
alabilirsiniz sanrm. " Arnalie Hemire sa rengi ve yz biimi de
dahil, yazdklarn yksek sesle okudu, her seferinde gzn blok
notundan kaldnp Miescher'in bayla onaylamasn bekliyordu.
Okumak onu elendimi olmalyd, maddelerin sonuna geldikten
sonra bile okumasn srdrd, geldii yer Basel, tarih 29 eyll

1879, diye ekledi, hatta, ibu kat sadece bir yl iin geerlidir,
eklinde bir ibarenin yer ald dipnotu bile atlamadan okudu.
"Vay canna" diye bard Wille ve yaz masasna koarak Arna
lie Hemire'nin zerinden belgeye eildi: "Hi kuku yok" dedi,
kada tepeden gz gezdirerek, "belge geersiz, hatta Franszca
olarak da okunabiliyor:

valable pour un an. 5

imdi karmzda

koca bir yasa ineyici var" diye takld Nietzsrhe'ye otuz iki diS. Fr. ""Bir yl iin geerlidr." (.n.)

1 79

iyle srtarak. "Aslna bakarsanz, o uzak Torino'larda hi kalma


malymsnz, ne pahasna olursa olsun suurdan Basel'e geri dn
meliymisiniz, hukuki ada1, aziz hastamz, u anda banbaka
bir yerde olabilirdiniz, mesela kanton polis merkezinde." Wille pis
pis gld ve su orta havalarnda bir ifadeyle bakt.
Wille'nin oyununu Mlayan Miescher, "ok komik" dedi.
Nietzsche'nin yz kpkrmz oldu, akaklar atmaya balad.
Titrek bir sesle, "Bana gre bu imkansz" diye kar kt. "Bu pa
saport beni Afrika yaknlarndan Mutluluk Adalar'na kadar, dn
yann her yerine gtrd, anlyor musunuz ve asla .. "
aka yaptna piman olan Wille hastann szn kesti. " i
niz ralat etsin, aziz professore, her eye okta1 gz yumuldu ve
zaten bizde btn pasaportlar snrsz geerli saylr. Ama imdi"
dedi Miescher'e dnerek, "dal1a ayrntl zelliklere geelim."
"Ltfen stnzdekileri karn" diye homurdand asistan dok
. tor.
Hasta Miescher'in isteini can gnlden yerine getirdi, bacak
larnn stnde zplayp, stndekileri tam anlamyla yrtarcasna
kartt , sanki bahekimin kendisini yeniden azarlamasndan kor
kuyormu gibiydi, sonra hafife ne doru eilerek lambann k
emberi iine girdi. Ellerini ise utarrnaktan ok alkanlktan ka
vuturup gevek bir ekilde karnnn stne sarktmt. Kitapta
yazd gibi bir Ecce homo, dedi Wille dnceli bir tavrla ve du
dak bkt . .
Miescher, "Mtenasip yapl, yakkl bir adam" diye yazdrd,
" kas yaps ve ya dokusu orta karar sklkta, buna karlk ol
duka gl bir kemik yaps var. "
Wille, "ok hareketli misinizdir, professore ?" diye cesaretlen
dirdi hastay.
"Bana Gezgin ve Glgesi derler. "
"Bu ok ho, hatta son derece zgn, kutlarm, professore" di
ye karlk verdi bahekim, dalgnlndan syrlmt, ne doru
gelerek Nietzsche'nin pazlarn elledi. "Peki ama biz sizi bw1lar
dan hangisi olarak grmeliyiz ?" diye sordu ve oyun oynar gibi
lambay sndrd. "Yani Gezgin olarak m, Glge olarak m ?"

1 80

"Bunu ben de bir bilebilsem" diye cevap verdi hasta, hemire


nin karsnda anadan doma grnmekten hi de utanr gibi bir
hali yoktu, hemire ise gzlerini bloknotundan kaldrmyordu.
"Bir keresinde, kendi dncelerim beni bir yere gtrmediin
den, glgemden bilgi istedim. Ama tam bana cevap verirken, g
ne tepemi yle bir yakt ki, bir an iin aalarn altna ekilmek
zorunda kaldm. Tasavvur edin bir, o an glgem kaybolup gitmi
ti. Glgeler ok sabrszdr. "
Bu kez yksek sesle glme sras Miescher'deydi. Wille saraka
ya alnmaktan, hele bir de hastas tarafndan sarakaya alnmak
tan pek holanmadndan, gnlszce katld buna Bu yzden
glmeleri yanda keserek, bu kadar laftan sonra artk nihayet
ie koyulmas iin asistan doktoru uyard. Heyecanl el kol hare
ketleriyle, "imdi gelelim yeni eylemlere, deerli kahraman" diye
seslendi ve Nietzsche'nin kulak kabarttn grnce de merakla
ekledi: "Wagner'i tanr msnz ?"
Hasta cevap vermeden nce, asistan doktor ayakkablarnn
burnu plak hastann neredeyse ayak parmaklarna deecek ka
dar yaklaarak, rutin gse vurma ve dinleme faslna balad.
Sessizce yapt ii arada bir b rakp, yannda duran Wille'ye bul
gular fsldyordu. "Akcierlerin dinlenmesinde anormallie rast
lanmad" dedi, ban sallayarak bulgular onaylayan Wille bunla
r not almakta olan hemireye doru alak sesle ama duyulabile
cek bir ekilde tekrarlyordu. nce "Kalp kasnda genileme yok"
diye fsldand, sonraki bulgularsa glenen bir yankyla yksek
sesle telaffuz edildi: "Kalp at hafif, temiz. Nabz atlar dzen
li, nabz yetmi."
Bir katr gibi sessiz duran hasta imdi iddetle itiraz ediyordu:
"Tutanaklar deitirilmeli. Benim nabzm tpk Napolyon'unki gi
bi dakikada tam altm vurula atar. "
Wille hemen hastann suyuna gitti. "Dzeltin, hemire; diye
emir verdi ve bu arada hayretle ban kaldran gen kadna gz
krpt, "elbette nabz altm olacak Ve imdi de gelelim sevgili
gzlere, bu gzler imdi yldzl::r grecek."
Miescher hastaya bir aletin arkasna geip dosdon ileri bak-

181

masn syledi. i k Nietzsche'nin gznde akp snyor, ar


kasndan ikinci bir defa batarcasna yanyor, bu arada vaat edilen
yldzlar gerekten de kor klaryla parlayarak yava yava da
lp yere serpilen havai fiekler gibi grnyordu. Yeniden, ama
bu defa heyecanl fsldamalar duyuldu, arkasndan Wille dile
rinin arasndan tslarcasna bir fla daha aklmasn istedi, k
N ietzsche'nin kaslarak at gzn nc defa actarak ka
matrd.
Wille, Miescher'in deerlendirmelerini beklemeksizin, gzya
larn bir mendille silen hastann fkeli homurtular arasnda k
sa ve z bir ifadeyle yazdrd: "Gzbebeklerinde farkllk, sa sol
dan daha iri, reaksiyon ok yava, ltfen bunun altn izin. Bura
dan" diyerek hastaya don dnd ve sandalyeden kalkmas iin
ona yardm etti, "olayn zne yaklaab iliriz. Professore, brakn
da reme organlarnza bir uzman bak ataym, sanrm henz
hibir zrriyet hayat bulmad kendilerinde, yoksa?"
Nietzsche hogrl bir tebessmle ban sallarken, Wille of
laya puflaya diz kt, kavuturulmu ellerin arkasnda sakla
nanlara parmaklarnn da yardmyla bir gz att ve bulgularn
pek manidar bir "Evet"le zetledi. zerindeki ileme hi tepki
gstem1eden izin veren hasta, Wille'nin kastettiinden b irazck
daha alayc ve bilgilik taslayan bir edayla bu eveti tekrarlarken
kalarn att.
Doktor, baklarn rengarenk klandnlm duvarlarda gezdi
ren hastay hi kale almakszn, neredeyse bir asker sertliiyle,
"Yazn" dedi. "unlar yazn: cinsel blgede yaygn kronik egzama
Frenulumun sanda yara izi." Amalie Hemire duraksyor ve bu
yabanc szc bir kere daha hecelemesi iin Wille'nin gznn
iine bakyordu. "Frenuium derken, hemire, belki hayatnzda as
la karlamayacanz iin size iyice aklayacam bunu, kastedi
len ey, erkeklik organnn szgelirni kocalk grevini ifa ederken
tan1arnen geri ekilmemesi ve bu yzden ona verilen glans koru
ma grevini, heceliyorum, glans penis, kaba dilde haefe, ihmal et
memesi, tersine reme organnn ba.aryla tamamlanan eylemin
den sonra da onun etrafn sarna ilevini hi etkilenneden yeni-

182

den yerine getirebilmesi iin, doa anamzn erkeklik organnn


nndeki snnet derisini arka tarafa smsk yaptrd ince, es
nek deri kvnmdr. "
"Anlyonm" diye mrldand Amalie kzarnrak. "Ama yara izi
ne anlama geliyor?"
Wille, sanki aradaki mnasebetsiz soruyu duymam gibi ce
vap verdi: "Ltfen unun altn izin: frenulumun sanda yara izi.
Sonra normal yazyla devam edin: zellikle muayene edilen sol
blgede ok sayda gdde imesi. Ve bu, sayn baylar ve bayan
lar, bir atclar enliinin kalntsdr. Meslekta.<;> m M iescher ve
bakire, pardon, hemire Amalie, bilimsf'l i ncelemeler yeterince
ifa edilmitir, imdi artk cokulu teekkrlerimle paydos yapabi
lirsin iz."
Tekerlekli fla aletini arkasndan srkleyen Miescher oktan
kapya vanm, Amalie Hemire bloknotunu sk sk gsne bas
trm gitmeye hazrlanyorlard ki, Wille'nin o szc bir kez
daha telaffuz etmesiyle, ikisi de hareketleri iinde donup kaldlar.
Bahekim yapmack bir kukuyla, "Yara izi, yara izi" diye seslen
miti arkalarndan, "yara izini nasl unutab ilirim, ltfen affedin
hemire, ama bu laf azma takld ite .

imdi laf aramzda. nce

derinin kenarndaki bu iz, st kapal sylersek, keyifli saatler


den kalma ciddi bir hatra, Tann sizi gnn birinde buna benzer
bir ey yaamaktan esirgesin . Siz de mesle ktam Miescher, bu
dindarca temennime kesinlikle siz de dahilsiniz."
Nietzsche ypranm pasaportunun stnde kulu kaya yatm
gibi divanda rlplak oturuyordu. Wille cesaretlendirmek iin,
"Professore" diye seslendi, "imdi artk biz bizeyiz" ve elinde bir
konyak iesi ve iki kristal kadehle gz krpt, "artk rahata ko
nuabiliriz, hatta tek l i fsizce. Bu yzden sizden pl ptnz tekrar
zeri nize giymenizi rica edeceim, ok daha ho duruyor da on
dan, sizce de yle del mi '?" Az sonra okuma lambasnn ie ye
ili nda, masada karlkl oturuyorlar ve yarya kadar doldu
nlmu kadehlerin to k u tu ru p nefe kald ryorlard.

Nietzsche tereddt ederek, "Pasaportumla ilgili u tatszlk" di


ye sze balad ve gzlklerinin arkasndan gz krpt, "hunu ih-

1 83

bar etmeyeceksiniz ya, h a ?"


"Erkek sz" diye karlk verdi bahekim. "Ve bizler oktan
hayatn glklerini am olduumuzdan . . . Erkek erkee biraz
laflamaya var msnz ?" Deri koltuuna yaslanarak kadehini kafa
ya dikti ve kristal kesmeler zeindeki farkl eimler arasndaki
k yansmalarn merakla seyretti. Dncelere dalp giden Nie
tzsche onun her hareketini takip ediyordu.
"Pekfa" diye sze balad Wille ve gsnde kavuturduu
kollarn masann stne dayad. "Muayenenin sonucunda kuku
ya yer brakmayacak biimde hasta olduunuz o rtaya kt, Bay
Nietzsche, ok hasta."
Nietzsche konyan bir dikite b itirdi ve byndaki damlala
r sildi. Bir an dndkten sonra, "ok iyi an lyorum " dedi, "ka
dehinizi neden a tutup dndrdnzii yani. Perdahl<u- lam
bann donuk ve tek biimli n bir demet halinde topluyor,
gkkua renklerinde alevlendiriyor ve her C'Virite bir kaley
doskop gibi d;ms C'tti riyor, dndryor, her df'fa<>n da yppymi ta
kmyldzlar yaratyor. Ne demek istediimi anlyor musu nuz '?
Burada hayat, orada sanat. Ve hastalk olmadan da hibir sanat
olamaz. Mecazi anlamda konuursak; kristal perdallarmda karle
hin hastal yatyor. Hayatn onda at gedii gsteriyor. Ve ha
yat btn batan kartclyla sadece orada, keskin k:?elerde
abp parlyor. " Glmseyerek kadehini masann zerinden Wil
le'ye doru itti, o da incf' boyunlu ieden kadehi doldurdu.
"Sannn anladm" diye cevap verdi Wille ve kadehini nlatt,
"ama ya siz benim sylediimi anladnz m '?"
"Hasta olduumu sylyordunuz. Bu u anda benim iin taze
haber saylmaz. Maalesef ben her zaman hasta olmuumdur, ana
kvlcmlar da akmmdr. Ben hastalksz, arsz szsz, kade
hin zerindeki o bahsettiimiz gedikler olmadan bir hayat d
nemem. ocukluumdan beri ac ekerim ve bugne kadar da
hep yle oldu. Her zmnan hastaydm, diyorum ama bu tmn olarak
gerei yanstmyor. nk ben ancak o halimle zel bir vaka, bir
birey oluyordum. Tifsken hayat boyu salkl olduum iin sevi
niyordum, bu yzden de kendimi kabna smayan bir dnyaya

1 84

evet demenin cisimlemesi olarak gyorum, belki sizin de bildi


iniz gibi onu antik bir tanrnn adyla vaftiz etmi bulunuyorum. "
" Dionisos."
"Bravo, ite kitaplarm okuyan biri."
"Hayr, mektuplarnz. Son zamanlarda mektuplarnz bu isim
le imzalamak gibi bir akayla dostlarnz az artmamsnz."
"yle m i ? Yaptm m bunu ? Siz de bunun bir aka olduuna m
inanyorsunuz ? Hadi ielim, kristal kadehlerimizde o tanrnn ar
maannn ldamas bir rastlant deil. Salnza doktor. "
"Hastalnz hakknda konualm."
"Bundan daha iyi bir ey olamaz. Sizin ima ettiiniz Torino'da
o kadar hastaydm ki, u paradoksa msaade edin, tanrsalln
_
eteklerine yaklatm ve insanst bir g ve yaama zevkiyle du
varlara trmanmak istedim. Sokakta hi tanmadm insanlara
sarlyor, kitap stne kitap yazyordum, yaknda dnyann her
diline evrilecekler, diyeceim, ben lm yeniyordum, her gn
lmlle kar verilen sava kaybeden bir hekim olarak, bu si
zi zellikle ilgilendinneli. Glyor musunuz ? Bu nasl olur, diye
mi sanyorsunuz kendi kendinize ? Ben kendi cenaze merasirnim
dc hazr bulunduumu bir sr olarak saklamyorum. zellikle bu
tasavvurdaki incelii anlyor musunuz ? Ben burada canlym , ay
n zamanda oradaym, katafalkn zerindeki lym, solmu ka
ranfiller arasndaym, yer yer nimeye balamm. Ne kadar i
ren ve bir o kadar da mthi. Btn duygularn stnde bir duy
gu. imdi sarholuk tanrsnn iimde yeniden doduuna inan
yor musunuz ? Yeniden doua inanyor musunuz ? Sonunda ebe

di hayat olduuna ? Ama Tanr ld, bunu bir kenara not edin."
Bahekim yaz masasnn zerindeki vazoda bultnan kuru i
ekleri dzeltti. Yeni hastann deli samas dnce seli karsn
da efsunlanm gibiydi, ondan divana gemesini rica etmek ve
cep saatiyle biraz hipnotize etmek filaine kapld. "stirahat et
mek istemez miydiniz, professore" diye sordu masum bir tonla,
"u rahat divanda dernek istiyorum, ben le ekerlernelerimi
orada yaparm."
inisiyatifi elden bralanak istemeyen N ietzsche, "Henz bitir-

1 85

mi deilim" dedi. "Korkarm, siz heni tam olarak dinlemediniz,


doktor, belki de gene kadehinizdeki prltlara dalp gittiniz ?"
"zr dilerim, birinci olarak, burada sorular ben sorarm" di
ye kt Wille, yan aka yan ciddi, "aynca, nerden kapldnz bu
fikre ?"
"Pekala, Toino'daki tanrlm anlatrken aslnda hasta oldu
umdan bahsetmitim. O halde, kulak vemeniz gerekirdi diye
dnyorum."
"Torino'da hastalandnz ben zaten biliyorum. "
"Ama hastalmn n e olduundan haberiniz yok. "
"Yoo, var. "
"Oh hayr, nasl olabilir ki ? Siz de benim Zerdt gibi olacakla
r m griiyorsunuz yani ? Ama madem imdi yan yana gzel g
zel otunnuuz, size ifa edeceim: kendimi bir tanr gibi hissedi
yordum ve bu yzden de, yedi gmleiyle bana sarlan bir yalnz
lktan dolay ac ekiyordum. Dnyann efendiliinin ellerimde
olduunu biliyordun - ve kpei balasanz dunnaz bir yerde ya
yordum. Ev sallibim hana yakan bir yer vemeye lzum gr
medi. Esinlenmenin kabna smaz lavlar iime dolarken, par
maklarm donup mosmor kesiliyordu, ciddi sylyorum, ancak
eldivenlerle yazabiliyordum, arna imdi onlar da kaybettim. "
Nietzsche elleriyle yzn kapad. Kafasn sallayarak, "Kpek
kulbesinde yaamak" diye tekrarlyordu, "salmn srgit kal
dramayaca bir hayatt. "
Wille, "Bana bunlar anlattlar, sevgili profesr" diye teselli
ederek kadehine iki doldurdu. "Elbette biraz kstl koullarda
yayordunuz, ana filozoflardan da bu beklenmez , Diogenes'i
bir dnsenize."
Nietzsche bir yudum ald, byn sildi ve elbisesinin kollarna
bakt. "Galiba siz bana, o saygl tar.muzla, bir berdu gibi giyin
diimi anlatmak istiyorsunuz."
"Bir Kinik'e6 yarar ekilde. "
6. Kinikler; insann dnya nimetlerinden el ekerek ac ve glklerle ycelmesi
esasna dayanan ve en nl temsilcisi Sinoplu D i ogenes olan Kinik dnce okulu
na bal filozoflar. (.n.)

1 86

"Daha nce bana Gezgin ve Glgesi dedikleini size aklam


tm. zellikle akamlan, hznn ruhu zerime ktnde, birin
den dierine geiler seller gibi akyor. u anda kendimi daha ok
Glge gibi hissediyorum, hatta belki de glgeler imparatorluunun
bir sakini gibi." Sandalyesinde dnp karanln iinde divandan
tarafa dikti gzlerini. "Homeros'w1 dedii gibi, u anda beyazl bir
hanmefendinin girmek zere olduu o glgeler imparatorluunu
kastediyorum. Bcklin houma gidiym" dedi ve sonra, "bunu ben
yapm olmay ok isterdim. Bunun yerine, onu anlyonm. "
" B e n tab) oya ller Adas adn verdim."
"Bunu benden saklamantn z" d:di Nietzscle, "Bana ok iyi
oturan bir isim gibi geldi. nanr mydnz, mecazi anlamda syle
mek gerekirse, ben hep bu adada ya.';)adm. Sizce abartyor mu
yum ? Hi de deil. te bir paradoks dalla, ben hayatmda hayat
tan ok lme yakn durmuumdur. Gzel bir deyile,

vita,

rnedia

in

yani hayatn ortasnda ya da Italyan yurttamn deyiiyle,

nel mczzo

del

carmin

di nostra vita,7

ki bu yol da tepe st

doruca cehenneme gider. Cehennem." Kelimeyi fslt halinde


tekrarlad ve agzn yle bir srtla arptt ki, o sac,:ak saak b
_yklanna kei ayakly andran bir hal geldi. "Bu arada, cehennem
ile Hades arasnda hibir fark olmadn biliyor muydunuz ? ze
rinde bir defa dndkten sonra, sizin o tatl bir huzurla dolu
ller Ada..s'n bambaka bir gzle greceksin iz. "
" Bu serviler adas pek d e cehenneme benzc>miyor. "
"Ah, siz ne anlarsnz. Ben . . . oradan geliyorum. Ben bir insan
olarak bir rahibin >v1 nde dodum, mezarln kysnda bir bitki
gibi. Anlyor musunuz ? I3en ller diyanndan geliyorum. Eskile
i Dionisos'a yer alt tanrs olarak taptklarn biliyor muydu
mz ? Eskiden etrafnda kyn kazlannn tslayp doland o ra
hip evindt> , ben henz konumay bile renmemiken, babamn
dili tutuldu, ektii cehennem azabndan kekeleyen yabanc bir
ses c,:kyordu azndan. lm yanna aryordu ve ld, aile
kabrine gmld ve nc gn ller arasndan dirilip ayaa
kalkt. Glyor musunuz ? Ltfen neenizi daha sonraya saklayn.
7. it. Dante'nin "Hayat yolumuzun tam ortasnda" anlamndaki nl deyii.

(.n.)

1 87

Havamz deisin diye aka yapmyorum ben. Babam hortlak ola


rak geri dnd, nce sonsuza kadar kekeleyen yakarn tekrar
layp duran bir ses olarak kulamda, sonra beyaz kefen iinde
ceset olarak gzlerimin nnde. Ben bunu ondan zellikle iste
mediim halde o, glgeler lkesinin babas bana sadk kald ve
btn saatler durduunda, zellikle gece vak"ti ':Jtn saatler dur
duunda omzunun zerinden bana bakar. O zamandan beri asl
korktuum ey sandalyemin arkasndaki korkun karalt deil,
aksine onun sesi. Fsldad szckler deil, aksine tyler rper
tici anlalmaz ve insanca olmayan ton. Evet, o ses hfila insanla
rn konutuu gibi, konutuunda."
"Peki siz b u sesi tpk nceki gibi duyuyor musunuz ?" diye sor
du Wille.
"Torino'da yaadmdan beri hayr. imdi eski gezginin kendi
si de, korkuya kaplan dostlarnn kulana tyler rpertici anlal
maz szckler fsldayan bir glge haline geldii iin mi acaba ?
Ama cidden; babam otuz alt ya.7nda beyin sulanmasndan ld.
Benim de delireceime mi inanyorsunuz ?"
Wille uzun sre sustu. Lambadan vuran eik kta yz masa
nn zerinde her yan kraterlerle dolu solgun bir ay gibi szlyor,
gzlklerinin yansmalar yapan ovalleri her hareketinde bir

an

iin

parlayp snyordu. Nietzsche yorgunluktan kendininkileri kar


m, btmn direini ovutunyordu. Bahekim tekrar yazmaya ba
lad, bu arada dunp dunp hastasna bakyordu. Daha nce bana
byle bir vaka gelmemiti. le zeri zihin bulankl nedeniyle
klinie sevk edilen ve akam keneli hakknda keskin gzlemler su
nan bir adan, nce durumu hakkndaki gerei btn plakly
la kabul etmi grnyor, sonra da kalkm acaba deli miyim diye
soruyor.
Wille, "A5Jmda kaldnz bu yerin neresi olduunu b iliyor mu
sunuz ?" diye sorarak yeni bir stratej i den emeye kalkt, kendisi de
gzl klerini kartp, sapJ n kPn irneye ha<lart.
Nietzsche haywtle, ":\Terede miyim ?" diyerek soruya soryla
kar l k verdi. "Bunu size gerekten sylemeli miyim ? Saysz
Gne Sistemi'nden l l aan kfuratn herhangi bir kesinde.

1 88

Benim bulunmadm sonsuzluklar vard ve imdi de ben gp


gidince, kim bilir, belki de pek yaknda, hibir ey olup bitmemi
olacak. Ama bana kalrsa, aziz do ktor, siz de bu kaderi payla
yorsunuz . "
Wille b ir a n iin altst olmu gibi h issetti kendini. Zaman ka
zanmak iin, "O halde gelin kader otaklmza kadeh tokutura
lm" dedi.
Nezaketin ta kendisi olan hasta masann zerinden eilerek
kadehini n latt. "O halde, sizin de glgeler lkesinin ortak saki
ni olarak, Labirintos'a yazgl biri olarak, son derece yerinde bir
deyile ifade ettiiniz gibi kader ortaklmza. . . " diye tekrarlad.
"Labirintos'a m, ne demek istiyorsunuz ?"
" Birbirimizi anladmz sanmtm" diye' karlk verdi Nie
tzsche ve soran baklarla Wille'ye bakt. "Oraya binlerce yoldan
girilir, cuna yolunu annlar hi;biri te krar dar kartamaz.
nk ierde boa bal Minotauros topuzunu kaldrm pusuda
beklemektedir. Bu size bir ey hat rlatmyor mu ? Her gn mani
dar bir ierii olan malum hir simge zerinde gidip gelmiyor mu
sunuz -7"
"Ah, mozaiklei mi kastediyorsunuz?" Wille kahkahalarla gl
yordu, ama aslnda misafiri ona yava yava rknt vermeye
balamt.
"Bwnnla ne demek istediimi biliyorsunuz, deil mi '?"
"Bu konuda bir fikrim var. "
"Sylemediiniz bir fikir" diye karlk verdi Nietzsche ve b
Y1klarnn altndan dileri parlad. "Bir istem ve tasavvur o larak
dnya, ne anlaml. Ama sizi benim bir labirenti andran kam1aka
rklnn derinliklerine daha fazla srklememek iin" diye
vurgularken, baklar stne renkli bir etiket yaptrlm kk
bir kutuya takld, "bir puro isek nasl olur ?"
WillP hasta5n n dnce gzergahn n sapt yeni dneme
ten yararland ve kutuyu aarak ona uzatt. "Hadi ltfen" diye m
rld;narak bir kibrit c;akt.
"Hayatm iin seve seve iC'rin" dedi N ietzsclw ve ilk duman
n bir salon adam gibi tavana fledi. " Dolayl olarak bunun ac

1 89

eken insanlk durumuyla da, feryatlar ve zangrdayan dilerden


oluan bu cehennem labirentiyle de balants var. Savata sah
ra hastanesini ibanda, tabiri caizse ilerin en parlak gittii d
nemlerde gm1e frsatnz oldu mu hi ? Ben Pnsya-Fransa Sa
va'nda shhiyeye yazlmtm ve daha dn manr birer sva
riyken bugn gsnden vurulup, yarn souk bir mezara atlan
lar anlatan o hazin trknn gerek olduunu renmek zonn
da kalmtm, hem de saylmayacak kadar ok eitlemesiyle,
ltfen izninizle ayrntlara girmeyeyim. O gnlerden kulamda
tyler rpertici bir feryat asl kald ve kanla, ryen etle ve
kimyasal mikrop ldrclerle kark pis bir koku genzimi ya
kyordu ve buna kar tek bir are vard: puro duman. Mayala
rn, bizi var olmann dehetinden saklamak ltfunda bulunan o
hareli tl."
"Ama tarnan1en tbbi gzle bakldnda, oradan sapasalam
kabildiniz mi ?" diye sordu Wille ve kalemiyle bir izgi izip al
tna yl gsteren bir tarih koydu.
"Bir hasta sevkiyat srasnda dizanteri mikrobu kaptm, tam
iyilemediinden mide ve barsak arlar kald bende. Bundan
yllarca nce bir salgn srasnda Leipzig'de, dizanterinin tam an
lamyla kz kardei olan kolerayla tantm, ama ksa bir misafir.
likten sonra geti gitti. Btn okul yllarmn tuzu biberi olan ba
arlar, nevraljiler, Basel'deki profesrlm srasnda mzmin
migrene dnt, nasl imek akar da arkasndan gk grler,
tpk onun gibi migrenin arkasndan safra karmalar ve devaml
ba dnmesi hissi geliyordu. Karada yaadm halde, gnlerce
deniz tutmasndan yattm. Bir zamanlar karaya oturmu olmam
sizi artr m ?"
"Sallanan kaykta, ller Adas'na giden yolda m ?"
"Gryorum ki, beni takip ediyorsunuz, doktor. " Nietzsche g
lyordu. "Kesin k hastalktan ziyade, hastaln efendisi ol
ma konusundaki beceriksizce abalara borluyum. Meslektala
rnz suluyorum, Doktor Wille. Her geen gn biraz daha yk
sek dozlarla canna okunan midem yznden beynim de acna
cak bir hale geldi. Derslerden sonraki sinirsel kaslmalar ve ayn

1 90

zamanda, baba tarafndan iren bir miras olarak konumam en


gelleyen, beni yaayan bir l gibi yataa balayan yan fel du
rumlar izliyordu. Merhametle yanma gelen birka ziyareti a
zmdan kan szleri anlayamyordu. Sonunda bir de iristeki bir
mik,roplanma grme duyumu o kadar abuk bozdu ki, benim iin
dnya kesin olarak ocukluumdan beri dinlediim o glgeler
filemine dnd. Yukarda, urada, doktor" dedi ve parman bom
beli ak alnna bastrd, "hastalk burada duruyor. Daha fazlasn
sylememe gerek var m ?"
Wille, "Korkann yok, professore" diye cevap verdi ve yaz ma
sasnn arkasndaki yerinden kalkt. "Kendiniz hakkndaki bu son
derece bilinli ve ne yazk ki bir hekim olarak onaylamak duru
munda olduum deerlendirmeler iin size ok teekkr ederim. "
Elini babacan bir tavrla Nietzsche'nin omzuna koydu. Rutin bir
ciddiyetle, "Geriye tek bir soru kalyor" diye ekledi, sanki bir sz
lemenin nihai karara balanmas hakknda konuuluyordu. "Siz
kendiniz, yakalandnz bir beyin rahatszlndan sz ettiniz. So
rum u: bu hastaln karakteri hakknda net bilginiz var m ? Ya
da yle: Neye yakalandnz tam olarak biliyor musunuz ?"
"Nasl bilmem ?" diye cevap verdi Nietzsche yorgun yorgun,
purosundan bir nefes ekti ve kan donuk mavi bulutun arkac;n
da yz kayboldu.
"Hades'le yaknl da iinde tayan kaltm param, ne yazk
ki her eit kkenden mikrop ve bakterilerin zerime erek,
en abuk tarafndan limanma geri dnmeme, eve dnmeme,
mutlu sona ermeme ya da artk nasl derseniz, ona yardm etme
lerini de beraberinde getiriyor. "
Wille artk daha fazla dayanamayacakt. "Korkarm" dedi ksa
ve kestirmeden, "sizin rahatszlnz firengiden kaynaklanan iler
lemi ve hibir iyileme umudu olmayan bir paralizi. Yani tpk
topra bol olsun babanz gibi, beyin sulanmasndan ...
Nietzsche, "Topra bol olsun babam" diye tekrarlad ve avu
cunda yava yava evirdii konyak kadehine dald. "Iklara ba
kn" dedi yavaa, kendi kendine konuur gibiydi, "dnp duru
yorlar. "
"

191

Bahekim sessizliin iinde, "Gelin" dedi ve dncelere dal


m hastann elindeki puroyu ald. "Ge oldu artk, ikimiz iin de."
Muayene odasn terk ederlerken, sadece ayakl saatin tik tak
lar duyuluyordu ve karanlkta kl tablasndan ince beyaz bir du
man izgisi ykseliyordu.

9
"nsanlk" -genel manzara, tm zamanlar
iinde rasgele blk prk bir eylerin kotanld,
saylmayacak kadar k eyin de
baanszlkla sonuland
muazzam bir deney laboratuvar.
Friedrich Nietzsche

Friedrnatt'n zerini kaplayan b eyaz araf, altnda derin ve


rahat bir uyku ekilecek yumuack bir yorgana dntren lapa
lapa kar yana ramen, o gece akl hastanesinin btn sakinle
ri hak ettikleri uykuyu uyuyamadlar. Hepsinin en huzur bulrnaz
Torino'dan gelen kt, p atrt kararak zamanm, disiplinmi al
dmadan, gardiyanlar ve nbetiler dahil herkesi ayaklandrd.
Bol m iktarda kloralhidrat da bana msn demediinden, asistan
hekim Miescher uyandrld, o da kkreyen sesiyle huzur bozucu
ya derhal haddini bildirdi.
Bunun zerine hasta bir fke krizine kaplarak kendini yerden
yere att , lazmln paralad ve ncekinden beter grltl bir
sesle majesteleri Torino tirannn ok daha sekin muamele gr
meye alkn olduunu haykrd. Tekrar yatr gibi olduunda, k i
bu gardiyann d a ikillendii gibi sadece b i r yanltma manevras
da olabilirdi, izmesine ieyip, "erefe, zarif insan

1"

diyerek iin

ce, tpk kendisi gibi beyin felli oda arkadalarndan birini iste
rik bir glme krizi tuttu. Ancak Miescher'in baka bir ey syle
meden, kendisine kollarndan balanan deli gmleini giydirme
sinden sonra pes etti ve hor gren baklarla kendini yatana at
t. Ve annda szd.
Friedrnatt'n yatl olmayan ve aada ehirde kalan bir hasta
sna byle bir mutluluk bahedilmemi gibiydi. Dr. Paul J. l\1bi-

1 94

us trasz enesini avularna dayam., gzlerini at katndaki


odasnn penceresinden dardaki kar frtnasna dikmi, kendi
kendini yiyordu. Overbeck'le bir yere vamayan grmesinin ar
dndan, tapt insann hi olmazsa bir bakn yakalan1ak ama
cyla tabii ki akl hastanesine geri dnmt. Kabul blmnde
bir sraya oturup sessizce dudaklarn kprdatarak Byle

du Zerdt'ten

Buyur

en sevdii pasajlar o kuyarak vakit geirmi, d

ncelere dalarak geen saatlerce bekleyiin ardndan idolnn


bahekimin kolunda merdivenlerden aa ar ar indiini gr
mt.
Nietzsche ban bir hasta gibi yanndakinin omzuna dayam
t, son derece yava ve burnundan duyulabilir ekilde nefes ala
rak basamaklar tek tek iniyordu. Dnya dahisi onun oturduu s
rann hemen yanndan gemiti, ona dokunmak iin sadece kolu
nu uzatmas yeterliydi. Ama yerinden frlayp mesela, "Ben bura
daym, sizin mezinizim, hayatm size adamak iin buradaym,
aln onu istediiniz gibi kul lann" gibi szlerle Nietzsche'nin
ayaklarna kapanacana, onu tekin olmayan bu deli doktonnun
elinden derhal kurtarp kiik havadar odasnda bekleyen zgr
lne kavuturacana, olduu yere ivilenmi ve ikilinin arka
sndan bir aptal gibi az be kar ak bakakalmt. fkeden
pannakl arn srd.
Fazla kafa yormaktan bitap dm ve efendisi Zeytinda'n
da oktan lm anandan ierken uyuyup kalan mezin hu
zursuz uykusuna yuvarlanm, sonra sulamalarla kendini yiyip

bitirerek uyanmt. Buz gibi odasnda umutsuzca, "Bir saat olsun


uyank kalp onun ban beklemedin" diye bard ve ac ac a
lad.
Bu arada Doktor Wille kliniin hemen yannda, yiiriime mesa
fesindeki loj mannn yatak odasnda yatakta dimdik otuuyor ve
gn iinde karlat eitli olaylar, zellikl de ilahiyatnn ge
tirdii yeni hasta hakknda kafa yoruyordu. Onun parlak olduu
kadar gelgitli varl hakknda yonm yapmakta zorlanyordu.
Hasta szck seimi ve mimikleriyle bir tiyatro oyuncusu gibi,
hayali bir seyirci topluluunun karsna kma benzeyen kak

1 95

biri gibi, btn bir insan topluluundan kopuk acayip bir adam
gibi davranmyor muydu ? Yazk. Wille dncelerini gelitirmeyi
srdrd, btn bir sohbet boyunca, hastaln ykc glerine
meydan okuyan o ne mthi bir entelektel enerj iydi yle, sanki
yaam gc kafatasnn altndaki ykma kar ahlanyor gibiydi.
n k hi kuku yok ki, bu ykm balamt ve hastann kar
sndakini oyalayarak iinde bulunduu durumu sezdinneme ko
nusundaki o artc zihinsel baary, ancak oktan zarar gr
m blgelerin grevlerinin, henz salam durumdaki blgeler
tarafndan vekaleten stlenilmesini safayan beynin ani fikir ve
bulutan yana zenginlii mnll<iin klabilirdi.
Dncelerinde hastann onu durmadan gafil avlad, o son
derece zeki, laf istedii yne evinne yollarndan bir kez daha
geip giderken bir puro yakt. Kokulu dumanlar arasnda kar
snda onu grd. Dikkat eken iki koca bombeli alnn vakur bir
edayla eiiyle, elini sekin bir tavrla sanda gezdiriiyle ya da
fra gibi byklaryla oynarken, dier eliyle kk pannan ha
vaya kaldrarak puroyu tutuuyla, bir de o partal kl olma;sa,
tam bir dandi, serseri maskesi altnda saklanan ince zevkli, zarif
bir insan saylabilirdi.
Kontrolden sonra Nietzsche'yi blme geri gtrdnde, dok
torun boynuna sarlmt. Alamakl bir sesle, "Bana gsterdiiniz
onca dikkat iin size nasl teekkr edeyim, sayn doktor ?" demi
ti, "Bende bir tanrnn dahi yreini burkacak szler var, nk
msaadenizle ben, her insan evresinde ancak alt bin fersah kat
edilerek edinilebilecek deneyimlerin buluma yeriyim. "
"Bunu sylerken ciddi misiniz ?"
"Tabii ki deilim" diye cevap vemliti bu muanmrn gibi adam,
ellerini Wille'nin omuzlarndan indirmi ve Friednatt'taki haya
letler lkesine yerlemiti.
zerinde hkm srd bu lke, o uykusuz gecede Wille'ye
korkun tehditkar grunut: hibir eyin grnd gibi olma
d, her eyin annda tam tersine dnd bir fanteziler ve sanr
lar labirenti. Wille, bu labirentte bir anlam aramann beyhude oldu
unu dnd ve hangi lanet bynn onu bu yere kskvrak ba-

1 96

tadn kendi kendine sorarken, gzkapklar ar ar kapand.


Blk prk ve sama sapan ryalarn m usallat olmas y
znden uykusunda ikide birde dehetle irkiliyordu. Friedmatt ka
fasnn iinde perili ev gibi dolayordu. Her gn bitmek bilmeyen
bir rya gibi yaamyor muydu bunu ? Her odayla birlikte nnde
kavranamazla giden bir kap alyor, gr alanna hi bilmedi
i oyunlarn temsil edildii yepyeni kulisler sokuluyordu. Her
hasta gnn birinde, farknda olmadan tuhaf bir roln peine ta
klan bir oyuncu olarak ortaya kmyor .muydu ? Oysa o btn
paralar byk bir evkle aratrarak, ksmen komik, ksmen do
kunakl senaryolar halinde tanmlayp snflandrmam myd ?
Hastaln bin bal Hidrasn bilimsel aratrma drtsyle ke
ye sktran o deil miydi ?
Yatakta dnp dururken, bin adet ejderha ba sabit baklar
la beni szyor ve kopardn1 her ban yerinde yz yenisi biti
yor, diye dnd. Hayr, bu simge houna gitmemiti, bir baka
s daha uygun gibi geldi: benzer mstehcen jestlerle perdelerini
aan ve tek seyirci olarak onu paranoyaklarn takip edilme ske
lerine, isteriklerin melodranlanna, izofrenlerin bakalam ko
medilerine, depresyon geirenlerin matem atlarna ve nihayet
oyun plannn doruu olarak, beyin felli megalomanlarn kahra
manlk skelerine katlmaya davet eden bin adet sahneydi bu.
Byk ilekelerin her gn armhlarn srtlannalar, tannlarn
dnyann yeni batan yaratlmas iin didinmeleri ya da cinnet
getiren Kirke tarafndan baldn plak maskaralara evrilerek bir
Satir doalamasnda perendeler atmalar ne muhteem bir g
rntyd.
Wille yatanda dorulup, dudaklarndan ip inceliinde ykse
len duman seyretti. Labirintos'taki canavara kar arpan kah
raman olmak iin domamt o. Ama oyun ynetmeni olmak iin
belki, diye dnd alayla. Skeler onun taraf: ctan deil, hasta
lar tarafndan yazlsa

da,

bu bin sahnenin oyun plann ezbere

biliyordu. Hibir szck, hibir jest, hibir tutkulu haykn onu


artan1azd. Hepsini bin defa yaamt. Kabul etmeliydi ki, ite
tam da bu yzden en byk sorun buydu onun iin: bu ok eit-

1 97

!ilikte yavan bir tekdzelik egemendi. Bir kez bitmeye grsn,


her ske baa geri dnyordu. G rnte yeni olan her ey eski
sinin kaba bir taklidi olarak b eliriyordu. Purosunu yanya kadar
iilmi olarak kl tablasna brakrken, "Friedmatt'ta" diye iini
e kti, "sonsuz dn hkm sryor." Ve bu yasadan hibir ka
yoktu, gna getirene kadar renmiti bunu.
*

O gn bahekim, Basel niversitesi rencilerinin de katld


vizitinde, gzleme dayal daha ayrntl ders vermek amacyla be
yin felli hastalarn yannda uzunca bir sre kalmak istedi. "Gelin
u dumura uram kafalara bir de yakndan bakalm." Wille'nin
kendisini dinleyenlerin ekingen bir neeyle karladklar espri
li imas aynen byleydi. Btn hnzrlna ramen, bu deyim tb
bi gereklere sahiden de uyuyordu. Beraberindekilerle ilk hasta
kouuna girerken, "Beyin felci byk beyinde ve aln loplannda
abuk ilerleyen, hatta drtnala koan, bahsettiimiz o bzlp
dumura uramaya yol aar" dedi dersine devam ederek, "arlk
da buna paralel olarak azalr. " "Tann'nn selam stnze olsun,
sayn beyler" diyerek seslendii hastalar balann bile kaldrma
dan uralanna devam ettiler.
Wille aklamalarn srdrd: "Beyin kabuunun klmesi,
hastann davranlannda farkl m odelleri harekete geiren birta
km belirtilerin ortaya kmasna elverili bir ortam salar. iirsel
alntm ho grrseniz, ben bunlann deiken grntsn bir
gnbatmyla kyaslamak istiyorum. nce yaratmann ehvetin
den kor kzllna brnen batan gne, akam gndeki hari
ka k oyunlarn renklendiriyor. B ununla, hastalarn gitgide ka
baran benlik duygulanyla yakaladklar keyfi kastediyorum. Ne
var ki akam hi durmadan ilerlemekte, gne ufukta batmakta
dr, demek istediim, aln loplar yumuayp gever ve byk res
samn renk cmb tekrenklilie der, geri ok daha anlaml
dr, nk iten gelen bir k gcyle doludur, an1a daha nceki
ihtiamn ancak bir yansmas olarak. Gnein batndan sonra,

1 98

solgun tekdzeliin zerinde bir cenaze elengi gibi sralanan ka


ra veda bulutlan gecenin kylarn okar. Bununla sonun balan

gcn haber veren, bilinsiz en son belirtileri kastediyorum . Be


yinden, aslnda hi bozulmam ama lme mahkfm bir beden
deki o rm adadan hibir mecazi k gelmemektedir artk .
Gkyzu boalmtr, souk bir elik mavisi alr bolua. lm
olay . gere kleir. "
Wille krlp dklerek rencilerin hayran baklarn selam
lad, ama cokuyu bir el hareketiyle kesip tadnda braktrarak
devam etti. "Kendisine grnen hayalleri ve epilepsileriyle, dozu
gitgide artan hareketlilik-beslenme-iftleme igdsyle ve ad

infinitum l

ya da daha ok da capo

alfine2 maskeli tiyatro oyun

larnda dile gelip coan byklk tutkusuyla bu muhteem havai


fiek gsterisinin ardnda, btn bu dnyaya veda trajedisinin ve
ba dndrc tek kiilik gsterinin arkasnda, tekrarlyorum,
sadece ve sadece, tedrici paralizi de denilen son derece sradan
bir beyin bozukluu yatmaktadr. "
Bir kez daha takdir dolu m rltlar duyuldu, sonra renciler
saygyla hastalarn yataklarna yakla."tlar. ster byk bir ciddi
yetle borsa gazetesine dalm olsunlar, ister kk bir kat par
asn notlarla doldursunlar ya da bir efin dzgn ve akc hare
ketleriyle hayali bir orkestray ynetsinler -her ey sanki bir ca
mn arkasnda gibi son derece youn ve sessiz cereyan ediyordu.
Ksack kesilmi salar ve ulan acayip bir ekilde yukar doru
kvrlm byklaryla yalca bir bey olan biteni gazetesinin arka
sndan pheci gzlerle izliyor, ziyaretileri tepeden trnaa sz
yor ve sonra, kmseyen bir dil aprtsyla okumasna geri d
nyordu. " Karmzda" diye aklad bahekim, "kanl canl Kay
ser II. Wilhelm'i gryoruz, kendisi Kayser I. Wilhelm'in de biti
ikteki odada yattn byk bir kesinlikle iddia etmektedir. " Ga
zete o kuyan can sklm gibi bakt. "Onun hibir szne inanma
yn" dedi ters ters, "bu adam dzenbazn tekidir. "

1 . Lat sorsuza kadar anlamnda deyim. (.n.)


2. it. batan sona anlamnda deyim. (.n.)

1 99

Bir sonraki yatakta bumunu sk sk tutan ve naslsn sorusu


na hibir tepki gstermeyen aptal suratl gen bir adan!- oturuyor
du. Bahekimin efkatle yaklaarak o deerli organ hakknda bil
gi almak istemesine de sadece omuzlarn kaldrarak karlk ver
di. Wille alak

bir

sesle, "Bay Schusterbauer eski

terzi kimliin

den tamamen vazgeti" dedikten sonra sesini ykselterek ekledi:


"Msy Eyfel." Ilgili, yatana yaklap nabzn yoklayan baheki
me fal ta gibi alm gzlerle bakyordu. Schusterbauer,

re disposition,

cher

Monsieur" 3

"A vot

derken, aznn kenarnda m

teekkir bir tebessm belirdi. "imdi bize ifa ediniz, azizim Ms


y Eyfel" diye devam etti Wille, " dnya apndaki bu nnz ne
reden geliyor ?" Soru Schusterbauer'i mutlulukla doldurmua
benziyordu.

"Pa.rbleu"4

diye kt, "bunu bilmiyor musunuz ?

Eyfel Kulesi tabii ki, la Tour Eiffe l . " Ve rencilere dnerek ekle
di. "Sizlere kk bir sr vereyim mi ? Onunla burnuma sadece
unutulmaz bir ant dikmek istiyordum. " Arkasndan iddetle hap
rd ve vizit ekibi ok yaa diyerek oradan ayrld.
Wille, "Bu odada birka ilerlemi muhteem gnbatm yaad
nz" diye aklayarak, topallaya topallaya ve gmleini uura uu
ra beraberindekilerin nnde kotururken, bir yandan da ona
ayak uydum1akta glk eken bir hemirenin bloknot.una alak
sesle bir eyler dikte ettiriyordu. 1\runun son durana gelmeden
nce, Wille genleri tekrar karsna ald. "imdi de biraz yazalm,
beyler. Aslnda, adna paralizi denen bu deiim zengini beyin ko
medisinin nasl tehis edileceini soruyorsunuz bana ya da asln
da sormalydnz. Her halkarda, hasta size o derin mahremiyeti
ni aana kadar beklemenize gerek yok Bunlar tamamen ikinci de
receden eyler, tbben hibir ey ifade etmiyor. Emin olmanz sa
dece baknz salayacak, bu vakada gze ve cinsel blgeye sa
lam bir bak. Alttaki kk yara izi stnden ok uzun zaman
gemi ak zevklerini mahcubiyetle hatrlatrken, ki bu arada,
Franszlar byle anlarda vcuda duhulden uzak dururlard, hasta
lk st tarafta, gm1e organnn merkezinde n hakkn vereme3. Fr. "Hizmetinizdeyim baym." (.n.)

4. Fr. "Lanet olsun." (.n.)

2 00

yen gzbebeklerinin tembelliinde hazin karln bulur. Bunun


adna, ltfen not aln, Argyll-Robertson belirtisi denir, gzbebei
refleksinin kaybolmas. Doru deil mi, bakn ite ?"
"Ama imdi" dedi Wille ve kap kolunu yavaa evirdi, "size
armak neymi retecek gerek bir niversite profesrnn
tek kiilik odas. Takdim edebilir miyi m ? . . " Kapy at, ama ok
sayda dii grtlaktan ykselen dehet l zerine tekrar kapa
d. "Pardon" diye aklad, "KorifaeyiS galiba sabah tuvaletinde
yakaladk. Kapy vurmazsanz ite byle olur" diye srtrken,
eliyle azn kapatarak kendini ayplar gibi yapt. "Bay profesr
imdi kabule hazrlar m ?" diye seslenip beklerken, bir yandan da
paralizi ve ou zaman onyllarca sren geliimi hakknda daha
baka aklamalarda bulundu. Ho bir ses, "Buyursunlar" diye
cevap verdi ve ieri girdiler.
Wille ikinci defa, "Takdim edeyim" diye sze balad. "Friedrich
Nietzsche. Bir ara buradaki niversitede profesrd, dal da .. "
" Klasik filoloji" diye tamamlad beriki.
Doktor cmlesini, " . . . bugn az nce konutuumuz alanda
dikkate deer bir vaka" diyerek bitirdi.
Bir tahta sandalyede bacak bacak stne atm oturan, gri has
tane pijamal ve posbykl adam ziyaretilerini kaln caml gzl
nn arkasndan merakla seyrediyordu. "Tp m okuyorsunuz ?"
diye sordu gruba ve evet anlamndaki bir sr ba sallamadan ce
saret alarak ve bir yandan da glmseyerek, bir zamanlar orduda
salk olarak grev yaptn, ama kan grmeye tahamml ede
mediini ekledi. Herkes kibar kibar gld ve Wille sorgulamaya
giriti.
"Bugn naslsnz, profesr?"
"ok teekkr ederim. Btn gece beste yaptmdan, hi bu
kadar iyi olmamtm. Bugn de 'Acya vg'mn alnmas iin
alacam, hem de akustiin koronun sesini kanatlandrd
herkese malum byk katedralde." Hasta, kenarlarna kadar kac
nnca duas gibi karalamalarla doldurulmu birka nota kadn
elinde kant olarak tutuyordu.
5. Eski Yunan'da. cezbeye kaplarak dans eden Kibele rahipleri. (.n.)

201

"Uykusuzluk dnda, baka bir ikayetiniz yok mu ?"


"Efendim ? Siz benim uykusuzluumu bir rahatszlk olarak m
deerlendiriyorsunuz ? Tam tersine, sevgili doktor, ben onu fk
ran bir salk belirtisi olarak hissediyorum. Beni uyutmayan ey
sizin inanmak istediiniz gibi sinir gerginlii deil, tersine tanr
sal vahiylerin p arlamas, evet efendim . "
renciler b u bilgince cokuyu neye yoracaklarn bilemeden
kararszca birbirlerine baktlar. Hem hasta da hi hastaya benze
miyor, tersine o nlarda sayg uyandran bir zgven yayyor
du. Yatann ba ucunda, hastaneye giri tarihi ile meum bir
TP6 ksaltmasnn yazl olduu bir levha olmasa, insan onu has
tanenin doktorlarndan ya da olsa olsa oktan iyilemi hastalar
dan biri sanabilirdi. Ama aklamalarn yaparken, az nce kendi
si iin ok ey ifade ediyormu gib i grnen nota sayfalarn im
di neden saygszca yere atmt ki ?
"Demek tanrsal vahiyleriniz" diye tekrarlad doktor ve ren
cilere ksa bir bak att.
Wille'nin alayc bakn yakalayan Nietzsche, "Az nce benim
le alay etmeyip, sadece tanrsal konulardaki snrsz bilgisizliini
zi ifade etmek istediiniz iin, size mteekkirim" dedi. "Tek kii
siz deilsiniz. Tren ve kalorifer, telgraf ve makineli tfek a olan
on dokuzuncu yzyln sonunda hibir insann, gl alardaki
ozanlarn esinlenme dedii ey hakknda net bir fikri yok. Bunu si
ze ve beraberinizdeki bilgiye susam insanlara memnuniyetle an
latmak isterim doktor, bir zamanlar, hem de bu ehirde rencile
ri klasik Antika hakknda aydnlatma olana bulmu olmam
dolaysyla, bu benim iin kolay olacak

halde, kaba kulaklar a

yaramayacak eyleri dinleyin, hem de anlayarak."


Gerekten de dinleyiciler daha uzun bir ders beklentisi iinde
odadaki bo yatan stne dalrken, bu hi hazrlkl olma
d eyi sabrszlkla izleyen Wille de elleri nlnn cebinde,
gzlerini tavana dikerek beyaz boyal bir gmme dolaba yasland.
imdi kendisini dinleyenlerin karsnda ayakta duran Niet7.sche,
"Aslnda insann iinde kck bir batl inan knnts varsa" diye
6. Tedrici paralizi. (.n.)

2 02

sze balad, "kendisinin, kar koyamad glerin sadece bir ci


simlemesi, bir szcs ve aracs olduu dncesini pek reddede
mez. Vahiy kavram bir eyin, insan derinden sarsan ve altst eden
bir eyin, anszn anlatlmaz bir kesinlik ve incelikle grlebilir, du
yulabilir hale gelmesi anlamnda bu dununun bir ifadesidir. nsan
duyar, aramaz. nsan alr, kim yeriyor diye sormaz. imek gibi bir
dnce akar, zorunlulukla ve biininde hibir tereddde yer yok
tur. Ben asla bir seim yapma durumunda kalnadn."

Nietzsche el kol hareketleriyle kendini konumasna kaptr


dka kaptrp, o tuhaf tezini syleyiindeki atele sslemeye a
lrken, Wille iaret parman bir retmen edasyla havaya kal
drarak, arada bir, canla bala notlar alan rencisi genlerle ba
kyordu.
Hibir eyin farknda olmayan konumac, "Bir imek gibi"
diye devam etti, "muazzam gerilimiyle iimden gzya selleri

kopartan, kah frtna gibi esip, kah yavalayan istemd ritmiyle


bir vecd hali beni bir imek gibi yakalar. Bunun sonucu olarak
da: tepeden trnaa ince bir rperti ve titreyilere gark olmann
ak se ik bilincinde olmakla birlikte, tam bir kendinde olmama,

kendinden geme hali. inde en ac veren ve en kasvetli duygu


larn bir kartlk olarak deil, bir koul olarak, talep edilmi ola
rak, byle bir k selinin iinde zorunlu bir renk olarak yaand
derin bir mutluluk. stelik her ey son derece istemd ama
sanki bir zgrlk duygusu, snrsz var olu, g, tanrsallk fr
tnas iinde cereyan etmektedir. En tuhaf olan ise hayal ve me
cazlarn istemdldr. Her ey kendini en yakn, en doru, en
yaln ifadesiyle sunar. Benim Zerdt'n bir szn hatrlarsak,
gerekten de sanki eyler kendiliinden yaklap kendilerini bi
rer mecaz olarak sunmaktadrlar. " Kendi szlerinden cokuya
kaplan Nietzsche, kapal gzler ve dua etmek zere kaldrlm

a benzeyen ellerle hastane odasnn iinde oraplaryla dans et

meye balarken, konumas yabanc, neredeyse kadns bir ses


le, kulaa Dou ezgisi gibi gelen notalarla bir ark mrltsna
dnmt.
"Sonunda yeniden aaya dostlarmn yanna incbileceim

2 03

iin" diye ark sylemeye balad ve bir yandan da iki yana at


kollaryla bedeni etrafnda derviler gibi dnyordu, "mutlulu
um bir frtna gibi gelmedi mi bana? Zerdt gene konuacak ve
armaan edecek ve sevdiklerine sevgisini gsterecek. Benim ye
rinde duramayan sabrsz sevgim doua ve yok o lua don sel
ler halinde akyor. Ruhum suskun dalardan ve acnn frtnala
nndan vadilere doru alayarak boalyor. Ben tepeden trnaa
bir az kesildim ve sarp kayalklar iinden kpk kpk ala
yan bir dere oldum. Dostlarmn kald Mutluluk Adalar 'n bula
na kadar, bir lk ve bir sevin haykryla engin denizlere al
mak istiyorum . . .

"

Hasta ok fazla konumu gibi, cmlesinin ortasnda durdu. El


yordamyla dikkatle bir sandalye arand ve oturdu. N erede bulun
duunu ve kimlerin onu dinlediini ancak imdi hatrlar gibiydi.
zr dilercesine, "Ltfen, beni yanl anlamayn" dedi, "burada,
kendisine esin gelmi, iine tanr girmi birinin iirleri sz konu
su." Ama Wille yanna gitmiti bile ve yattrmak istercesine om
zunu tuttu. Yumuak bir sesle, "Bravo ,

bravissimo,

ok etkilen

dik profesr" dedi, "ve bizler tasvirinizin gerekliinden kukula


nacak en son kiileriz. " Nietzsche doktorun bu szlerle ona uzat
t bir bardak suyu o kadar byk bir agzllkle kafaya dikti
ki, bardak elinden kayp yerde tuzla buz oldu. Hi oral olmadan
ban yorgun bir halde geriye att, az adeta feryat eder gibi ak
kald ve kollar bir kukl:. gibi omuzlarndan aa sarl.
Birka renci kr klar yerden toplarken, bahekim Wille has
tasna bir kez daha dikkat edilmesini rica etti, ellerini rpt ve za
rif bir jestle oturan adama iaret etti. "Sizin bize sunduunuz ey
profesr, bizim bilimsel beklentilerimizi fersah fersah a-yor. Ne
var ki, siz bize ruhunuzun gneinin nasl bir havai fiek tututu
rabilecek durumda olduunu gsterdikten sonra, imdi de sizin
baka bir alanda da bu kadar yksek baarlar sunmanzm mm
kn olup olmadn anlamak istiyoruz. Bu yzden, ncelikle
kendinizi tmerneniz iin pantuflalarnz giymelisiniz. Bakn,
u harika eyler sanki sizin iin yaplm gibi tpatp uydu. imdi
ltfen odada aprazlamasna bir gidin gelin. Geri ekilin, profe-

2 04

sre yol an" diye bard rencilere ve bir hayvan terbiyecisi


tavryla ona yol at.
Nietzsche ba eik vaziyette ayaa kalkt ve bir kr gibi sak
na sakna ilerledi. Kaba saba terlikler yznden zorlanp admla
rn tek tek atyordu, ince bir buz tabakasnn stnde gitgide ar
tan bir hzla yryen korkak. bir ocuk gibiydi. Odann kesine
varnca, Wille'ye medet uman bir ifadeyle bakt. "leri" diye y
reklendirdi beriki, "bilimin yararna bir hizmettir bu." Bunun ze
rine Nietzsche geri dnd ve Wille'nin tevik edici el rpmalary
la hzlandrmaya alt tereddtl admlaryla rencilere ya
nat . Hasta tkezledi, merhamet dolu birka el tam zamannda
uzanmam olsayd, Wille'nin ayaklarnn dibini boylayacakt.
Doktor, yapmack bir hayal krklyla, "Ama profesr" dedi,
"siz buna yrmek mi diyorsunuz ? Ltfen, rica ederim. Sizin gi
bi eski bir asker h:llii dzgn bir ekilde yryebilmeli." Wil
le'nin sesindeki askeri ton Nietzsche'yi elektriklemi gibiydi.
Geriliyor, gsn ne doru kabartyor ve ellerini hazr o l vazi
yetinde pantalonunun yan dikileri stne koyuyordu. Gerek
ten de mdrn tekrar el rpmasyla gaza gelip nce sk, sonra
gitgide sarsaklaan admlarla oday arnlad, ama topuu ze
rinde geri dnmeye alrken pantuflalarna takld ve derken
yataklardan birinin kenarna smsk tutundu. Wille gsteriyi
yksek sesle vd. "Olamaz, profesr, hem de sizin yanzda"
diye bard. "Bir zamanlar Prusyallar bu kaz admlaryla Fran
szlar bozguna uratrlard. Zaferde sizin de paynz vard, yle
deil mi ?"
Hasta artk doktonn s: ' ediklerine aldrmayarak yatana gir
di ve yorgann gr kalarna kadar ekti. Wille, "Tabii byle de
il" diye yorum yapt ve elini bir an alnna gtrdkten sonra
rencilerini vizitin bir sonraki elencelerine katlmaya ard.
Odadan karken, gzle grlr bir ciddiyetle rencilere, " Has
ta tamamen heteroj en bir grnm sunmaktadr" diye yazdrd.
"Hareketlerine yn veren sinir-kas sistemindeki bozukluk en st
snrn da tesine gemiken, hastann kendini tasvir konusunda
ki bilin berrakl nceki gibi artc dzeyde. " Ve koridora

2 05

doru admlarn sklatrrken, dedikodusunu yapar gibi, "Bir


dnsenize" diye tamamlad cmlesini, "l<endini gerekten de
arap tanrs Dionisos'un yerine koyuyor ve hatta Bayan Ariad
ne'yle lgn bir iliki yaadn gsteren inandrc belirtiler de
var." Wille'nin bunlar sylerken suratn alayc bir irenme ifade
siyle arptmas yeni glmelere neden oldu. "Ama daha fazla
yapamayacak bunu" diye ekledi, "gnei oktan ufkun arkasnda
batm onun."
Nietzsche'nin odas boalp, etrafnda sadece plak duvarlar
ve adet bo hastane yata kaldktan soma geceleri bir trl
huzur bulamad uyku nihayet bir kurun gibi zerine kver
di. Derin derin soluyan hastay tutsak alan hayaller canl ve ger
ee ok yakn gibiydi, nk pencereden giren gz kamatnc
kar gzlerine vuruyor ve onu gzkapaklarnn altndaki renk
yansmalaryla bylyordu. zerinde, sanki frtnayla sprl
m gibi bulutsuz bir gk kubbe ykseliyor ve o bu gklerde ha
fif, arlksz ve yeryzndeki her eyden alt bin fersah yukarda

bir ku gibi szlyordu, ta ki yumuak bir inile yere doru al


almaya balayp, gitgide artan yerekimini karnnda ho bir ka
rncalanma olarak hissedene kadar.
Yumuac k bir szlle Torino'nun kiremit dan1lar zerin
den, glgesinin vurduu glen an k1lelerinin yanndan geti,
belli bir piazza'da, ferforje parmaklklarna dayanp yldzl gk
yzn sk sk seyre dald belli bir balkonu aryordu. Bakala
m geirdiinden, hi zorlarunadan kapal kaplardan giriyor,
sonra uzun koridor ve dik merdivenlerden o malum odaya sz
lyor, kanarya cvltlar ve kanat rplarnn esintisiyle titreen
palmiye yapraklarnn heyecanl hrtsyla selamlanyordu.
Piyanoda yannda oturan rene, alarken saa sola sallanyor,
kalalar birbirine deiyordu, ama o kaskat duruyordu ve parma
n bile oynatamyordu. Onca hafiflik nereye gitmiti ? Yaval
na kzan kz, etd yarda kesti, onu drtt ve o tatl gen kz g
lmsemesiyle gzlerinin ta iine bakt. Uzun kirpiklerini oynata-
rak, "Bu arada" dedi anlaml anlaml, "artk ismimi iki r'yle7 yaz7,

rene ve Almanca "deli" anlamna gelen lrre'yle yaplan bir sz oyunu, (.n.)

206

yorum. " Kz avutacak bir eyler sylemek isterdi, ama dili de tu


tulmutu.
Kendini hafiflemi olarak yeniden Po kysnda buldu. Ayakla
rnn altnda dosdoru Alpler'in karl dnyasna giden geni bir
yol uzanyordu. Im1an kar ya\<asnda, akam gneinde altn
kakmal gibi parldayan ve yanp snen kulesi Ecce Homo, pem
be_ kzl bulut sralarn dimdik yaran mzrak gibi kulesiyle mavi
liklere doru ykseliyordu. Ykseklerdeki ayaz tepelere doru
uzanan sivri klah sanki ona glmsyonnu gibi altn ltlarla
parlyordu, sonra kule klahndan yava yava kopuyor ve grn
mez gler tarafndan hzlandrlarak bit top gllesi gibi klarla
bezeli gecenin sonsuz maviliine at lyordu. Ban arkaya atp to
pun kvlcmlar saa saa ykseliini takip etti, ta ki, top prlt
larla titreen usuz bucaksz uzayn ortasnda yeni bir yldz k
mesi olarak sakinleip durana kadar.
Uyuyan hasta mutlulukla iini ekti ve n vurmad teki
yana dnd. imdi artk gne batmt ve o bir adann ssz
kurnsallarndaym gibi Po'nun kysnda duruyordu. Vcudu
nun gecenin rzgarnda uuan beyaz bir harmaniyle sarldn
ve kule ve m1ak manzaral Torino'nun yerinde kl rengi bir de
nizin uzandn hayetle fark etti. zerinde yldzlarn yakamoz
land okyanus sonsuzlua kadar yaylyor ve iinde kalbini
adeta burkan bir zlem ykseliyordu. Alak bir sesle, "Ey ru
hum" diye ark sylemeye balad, "glmsemen gzyalarna
ve titreyen dudan hkr klara ne kadar hasret. Ey ruhum, o
mor hznn alayp boaltmak ve o kayk sakin zlem denizle
rinden szlp gidinceye kadar acn asma ktklerine dkmek
istemez misin ?" Yanaklar buz gibi uyand, gzlerinden yalar
boanyordu.
Yalnz deildi. Kapnn yannda b iri duruyordu, gzlksz g
rebildii kadaryla sessizce ona bakan bir adam. u akac Wille
ona yeni grevlerini bildim1ek iin bir haberci mi gndermiti ?
Ama hi kprdamadan duran bu zpktnn zerinde hastane
gmlei deil, smsk otunnu ve k rpk salar ve iki gnlk sa
_
kalyla kendisine pej mrde bir kk memur grnm veren

207

kahverengi b i r ceket vard. Nietzsche sorarcasna ksrnce,


adam bir adm daha yaklat ve imdi btn k zerine vurdu
undan, Nietzsche'ye bir kitap uzatt grlyordu.
Kekeleyerek, "ok saygdeer stat" diye balad sze, "yllar
dr bu vuslatn zlemini ekip durdum. Sizin felsefenizle kaleme
aldm kitab nihayet ellerinize tevdi edebilmem iin beni size
getiren ansma krler olsun. Kitabm o yce Zerdt narnn
bir meyvesidir ve yeni cennet meyvesi olarak btn Havva kzla
rnn boaznda kalacaktr. Saygdeer stadm" diye tekrarlad
titrek bir sesle ve diz kt, "arrr aanm alnz, diinin fizyolojik
zayfl hakkndaki naiz eserimi kabul buyurunuz. O sizin mhu
nuzun ruhu."
"Siz de kimsiniz ?" diye sordu Nietzsche ters ters.
Diz kerek armaann sunan adama bu soru o kadar beklen
medik geldi ki, susup kald ve korkun bir an boyunca, ismini ne
olduunu gerekten unuttu. Sonra, o gln duruu iinde don
mu bir halde, "Ben" dedi kekeleyerek, "klinik bahekiminin has
talanndanm, kendisi benim mezliim hakknda ve haliyle de si
zin hakknzda, saygdeer stat, tamamen malumat sahibidir. "
Ban yksekte duran yasta dayayan Nietzsche acayip hava
riyi gzlklerinin arkasndan kukuyla szyordu. "Siz bana biri
ni hatrlatyorsunuz" diye sze balad. "Leipzig niversitesi'ncle
alm mydnz ?"
Adam, "Ne olursa olsun size birini hatrlatabilmem ne kadar
gurur o kayc, saygdeer stadm" diye karlk verdi ve bece
riksiz hareketlerle eildii yerden doruldu. "Maalesef bu hak
edilmemi mutluluu baka biiyle kartrlmaya borluyum ga
liba, nk ben Heilbronn'da gittim okula, orada bana, birka yl
nce tabii ki, _Dr. Paul J. Mbius ismini verdiler. Yani bu unvan
ben ancak ok sonra Tbingen'deki yksekokulda elde ettim.

Ama te yandan, beni birka yl nce kaldm Engadin'de ssz


bir da vadisinde grm olmanz da mmkn. Birlikte Maloja'ya
giden otobs duranda bekliyorduk, siz bana hi unutamadm
bir ifadeyle baktnz, en azndan ben yle sandm, gerek bir Zer
dt bakyd. "

2 08

"O halde siz memur falan deildiniz ?" diye sordu Nietzsche.
"Kesinlikle hayr, saygdeer stat" diye cevap verdi adam al
akgnlllkle, "ben kanyla canyla sizin mezinizim. nsanlk
gzlerini bir kez Dr. J. Mbius'a dikecek o lsa, unu hi tereddt
sz kabul edecektir: benim retmenim ve stadm byk Zer
dt't. Yaasn o ve peygamberi Friedrich Nietzsche."
Mbius heyecandan nefsine hakim olamayarak, elini pmek
zere tekrar Nietzsche'ye eildiinde, onun derin derin nefes al
dn ve aka tekrar uykuya daldn fark etti. "Huzur iinde
uyu" diye fsldad mez ve burnunun zerinden gzlklerini e
kip ald. Gzleri ne kadar da koyu karanlk ukurlarn derinlikle
rinde yatyor, diye dnd, insan karsnda bir l var sanacak.
Hem yce, hem meum. Elini hemen ekti.
Bak Nietzsche'nin yatann stndeki duvarda asl olan ah
ap bir haa takld. Deccal'n odasn byle bir tarihsel arpklk
la sslemek, ne kadar byk bir saygszlk, diye dnd. Dile
rinin arasndan, "Tanr ld ve l olarak kalacak" diyerek san
dalyeyi yaklatrd ve Nietzsche'nin yatann zerinde dengesini
bulmaya alarak, aykr kaan simgeyi ivisinden kartt. Aa
bakarak, lm uykusunda gibi uyuyan stinsana doru, "Bunu
senin iin yapyorum" diye fsldad.
stinsann krallnda her ey ne kadar da yoksul, diye dn
d, demir ayakl karyola stnde birka ilte ve yatan nnde
hasr bir yolluk. Ne de olsa kartal ve ylanyla birlikte bir maa
rada on yln geiren ve pekala da kutynden ve parfmlerden
kolayca vazgeebilen Zerdt byle istemiti. Sadece gnei ken

di ayarnda gren mutlak

zgrl semiti. Ve o da gne gibi,

yer altna n gtrmek iin derinliklere inmek zorundayd.


Bak o zaman, sen ey parlayan yldz, ey gne, diye szn ta
mamlad mez ve a gz krpt, imdi sen o parltnla onun
yoksul hasta odasn da dolduracaksn.
Mbius belli bir zgrlk itkisiyle, iei temiz hava dolmas
iin pencereye gittiinde, onu srglenmi ve dardan ar de
mir parmaklklarla korunmu buldu. Ac ac gld ve elini alnna
vurdu: "Onu ieri tkmlar, Zerdt hapishanede oturuyor. " Hzl

209

admlarla Nietzsche'nin yatana geri dnp nc bir kez diz


kt ve trensel bir havayla sa elini kaldrarak ant iti. lah! bir
cokuyla, "Yce Zerdt, ben senin zincirlerini kracam" dedi,
"henz mam daha ok tan kzll var. "

10
stinsan hayatn dolgunl uundan
afyon yutann hayallerini, delilii
ve Dionisosa dans almtr.

Friedrich Nietzsche

Nietzsche yatann kenarnda hastabakcy fark edince byk


bir sevinle, "Ah, nihayet Prens Bismarck" <tiye bard, "onca s
radan insandan sonra insann iine su sepibyor. Bir dnsenize,
az nce rya gryordum, olduka pejmde !<lkl delinin biri
odama dald ve mezim olduu bahanesiyle, iinde kadnlarn za
yfln ispat ettii kitabn bana adad. imdi kendi kendime soru
yorum" diye glerek ekledi, "nce, cmle filemin bildii bu eyi is
pat etmek iin gerekten koca bir kitaba ihti va var m, ikincisi ... "
"Ama kitap burada duruyor" dedi hastabakc keyifli ve gevrek
bir svire Almancas'yla
Nietzsche afallayarak bakt. "O sinir bozucu ahsn sahiden de
buraya gelmi olduunu mu iddia ediyorsum z, sevgili Bismarck '?"
Hastabakc endielenerek, "Bilmiyorum" diye cevap verdi,
"buna burnumu sokmay da pek istemem. ' Bu szlerle madeni
bir kabn kapan kaldrarak yle dedi: "Arzu ederseniz, akam
yemeiniz. Size ben yedireyim mi ?"
Nietzsche yeil kitabn her yann hay etle evirip evirirken,
hastabakcnn lapay kakla yedirmesine izin verdi. Alman an
slyesine benzerlii sayesinde yeni hastan .n sempatisini kazanan
bu iyi yrekli Bay Augustin insanlann hfila inlere cinlere inand
Ltschental'den geliyordu, ama bunun dnda kendini ak fikirli
bir insan olarak tantyordu ve tedavi ve jimnastik konusunda
Friedmatt'a bir hayli byk hizmetlerde bulunuyordu. Ltschen
tal'li kelinin ve bakmn stlendii hastannkini de geen bykla
rnn yan sra, gnlk almalar srasnda iini ok kolaylatran

212

mkemmel gelimi kas yapsyla da takdir topluyordu. Otuzlu


yalarnn ortalarna gelen Augustin nallar bkecek gte biriydi,
ama ayn zamanda ince bir hassasiyetle hastalara yemeklerini ye
dirir, onlara masaj yapar ya da altlarn temizlerdi.
Nietzsche yemek faslnn sona ermesinden sonra, "Beni o kita
ba ve onu buraya brakan gizemli ahsa kzm olarak grmenizin
nedeni" diyerek brakt yerden lafna devam etti, "gerek ile r
yay birbirinden ayrmakta her zaman ok zorlarum olmamdr."
Augustin yumuak bir tavrla, " Bunu dert etmeyin" dedi ve ona
bir bardak su verdi, "Burada herkese ayn ey oluyor. Ama imdi
biraz ykanalm, nk ancak temiz bir vcutta temiz bir kafa bu
lunur, yle derler, deil mi ?"
"Biz hkmdarlar arasnda kalsn, ama sevgili Bismarck" diye
karlk verdi Nietzsche, "eskiler Lunu aslnda salam vcut iin
sylemilerdir, ancak ben sizin versiyonunuzun da zgnlk a
sndan aslndan hibir ekilde geri kalmad dncesindeyim."
Beyaz fayanslarla kapl ykanma blm zevkten buhara bo
ulmu gibiydi ve kulaklar gen seslerin barlaryla dolan
Nietzsche yatl okul zamanndaki temizlik fasln ve o zamanlar
uyuturucu gibi bumuna dolan o keskin dezenfektan ve sabun
kokusunu hatrlad. Buulanan gzlklerini sildikten sonra, sis
perdesi araland ve akr akr sularn grla gittii hummal bir
banyo faaliyeti ortaya kt.
N ietzsche'nin de mutlulukla fark ettii gibi, ierde temizlik ba
hanesiyle antik bir plaklk iinde sularla oynayan bir dzine er
kek vard. Pskren sularn altnda gerilip bklyor, geni atla
ma havuzuna sulan yararcasna srtst atlyor ya da hortumdan
gelen buz gibi sularla kol ve bacaklarna ikence ediyorlard. Bir
ka arkalarndan frlatlan sngerler yznden hoplayp zplyor,
bakalar musluklar fskye gibi havaya fkrtyor ya da gurulda
yarak ve kprerek gider deliklerinde kaybolan sabunlu sularda
yuvarlanyorlard.
Rutubetli scaktan bunalan Bismarck hastasn aceleyle bir g
zel soyup bo olan dulardan birinin altna soktu ve sonra plak
kolunda bir havluyla soyunma odasna ekildi. Uzun zamandan

213

beri ilk kez yalnz kalan Nietzsche tepesinden sivri oklardan bir
saanak gibi zerine boanrken, alttan Delfoi yarndan fknr
gibi kaynar buhar halinde ykselen slak maddenin iinde ho bir
ekilde gevemenin keyfini kartyordu. Dairesel hareketlerle sa
bunlanmaya balar balamaz vcudu kvr kvr kpkl szntlar
la kapland, bir ark takld dudaklarnn ucuna, tekilerin yank
l anan amata ve uultularna katld bir Dionisos arks.
Hrdayan yamur perdesinin arkasndan hemen dikkatini
ekmiti, langur lungur hoplaylarla, kendilerinden daha ho,
daha endam yerindekileri kovalyor gibi grnen kara tylerle
kapl, ya tulumu iko gbekler geip gidiyordu nnden. Oyun
dan usanan avclar s bir havuza dalp zemindeki mozaii titre
tirlerken, eriiln:ez yakkllar uzun uzun gerinip esneterek er
kek vcudunun kas yapsn tehire koyuluyorlard. Islaklktan
parlayan ya da kpkle kapl gne yan esmerlemi vcutlar
mekanda canl heykeller gibi salnr\<en, kocam ikolar kei
ayakl Satirler gibi onlarn peinden ayrlmyorlard.
Bu manzara duun altndaki profe8 ylesine sarmt ki, sa

bun elinden kayd ve gzleri yerde sabunu ararken, bambaka bir


ey, kendi etinden merakla ne doru uzanan elenceli ve rezilce
bir ey fark etti. Hogrl bir tebessmle, "una da bakn" dedi,
"Dionisos enli kleri daha balamad, ama sen bir kr tanrsna d
nmsn bile. Bunun sonu ne olacak ?" Banyoda ykananlar
dan birka da onun aknln paylam, sularn arasndan
gzlerini kendini tehir eden bu plakla dikmilerdi. iekle
nen hayatn tanrs olarak onun saklayacak hibir eyi olmadn
dan, herkesin di kkatini eken nesneyi okamaya balad ve in
sanlarn srtarak parmaklaryla onu gstermeleri karsnda da
hi istifini bozmad.
Satirlerin hayranlndan cesaret alarak vcudunun tm ha
metiyle dutan kp, enlik camiasna kk bir kei dans gs
terisinde bulunmak isterken, Bismarck araya girdi. Sunturlu laf
l arla toplananlar kovalad ve derhal bir musluk at, buz gibi su
lar Nietzsche'nin zerine boand ve tm debdebe sona erdi. Tit
reyen kollarn kamnda kavuturan Nietzsche, kendisini kasten

214

ldrmek istedi diye hastabakcdan fkeyle hesap soruyordu,


ama buz kesen teninin havluyla ovalanmasna kar kmyordu.
Hastabakcnn onu ruhsuz bir ekilde kurularnasmdan adamn
cann sktn anlad. Prens neyle suluyordu ki onu ? Hastane
kurallarn, egemen ahlak, evrenin yasalarn ihlalle mi ? Oh ol
sun, dedi iinden ve ayak diredi.
"imdi yatmaya gidiyonz" dedi Augustin ve Nietzsche'yi dirse
inden tutup ka doru srkledi.
"Kesinlikle olmaz, bay prens" diye kar kt beriki, kolunu sil
keleyip kurtard ve alnndaki slak salar kaldrd. "Serinletici
banyo, tanrsallimda bu alayan sular k"allnda biraz daha
oyalan;na istei uyandrd."
"Benimle birlikte gelmek istemiyor musunuz yani ?" Augustin
tereddtle bakyordu. "Peklla" dedi sonra, "yatak istirahatini ka
racaz, ama size bir nevi uykuya gei olarak bir geveme ban
yosu takdim edebilirim."
imdi havluya sar.1m haliyle bir Romal gibi grnen
Nietzsche, "Prensim" diye karlk verdi, "sizin yaam kltriin
ztin inceliinden asla phe etmedim. " Sevinerek hastabakcnn
kll ellerini tutup gzlerinin ta iine bakt: "Dinleyiniz: ben bata;.
Roma mparatorluu'nun esas mjdesi olarak, kmekte olan
kltrmzn dndnn tersine, bedeni iteri. ie ldren
Hristiyanl deil, bedeni dardan canlandran mnasip scak
lkta bir banyo kvetini buluyorum. Evet mi diyorsunuz ? Bu da
benim iin nezaketinizin tir baka kant."
Yuvarlak bir kap kemerinin altndan geerek girdikleri bir
sonraki blmde loluk hakimdi. Aslan bacaklaryla antik lahitle
re benzeyen emaye kvetlerden tek tek ba.clar uzand ve istilac
lara, Nietzsche'ye yle grml, dmanca baklar frlatld.
Nietzsche beyaz buhar eritleri halinde tavana ykselen am i
nelerinin kokusunu derin derin iine ekti ve yeil sularn stn
de salar darmadan bir kafadan baka bir ey grnmez hale
gelinceye kadar bir memnuniyet iniltisiyle kendini bo olan tek
kvete brakt.
"Gryorum ki, scaklk hounuza gitti" dedi Augustin. "Sou-

215

duu an, yani bir eyrek saat kadar sonra, bir kova scak su geti
rip dkeceim. " akacktan elini kalarna gtrp bir asker se
lam akt. "imdi kyorum, maj esteleri. imdilik size iyi rahat
lamalar dilerim."
Kvetin karanlndan Nietzsche'nin, "Ama sevgili Bismarck"
d iye itiraz eden sesi ykseldi. "Beni u soysuz insanlarla yalnz
brakmayacaksnz herhalde ?"
Oysa hastabakc oktan kapdan kp gitmiti bile ve :'\'ie
tzsche'ye ancak burnuyla nefes alabilecek kadar derine dalmak
tan baka yapacak ey kalmamt. Sanki artk mevcudiyeti orta
dan kalkm gibi, bu ona ok iyi gelmiti. Dionisos saklan1ba
oyununun piri olarak gene yapacan yapt, diye dnd byk
altndan glerek. Ama yleyse neden titriyordu ? Elbette, Bis
marck gittiinden beri bir

lm sessizlii kmt.

Kendisinden

baka hi kimse nefes almyor gibiydi ve ykand suya ar al


an bir metronom tekdzeliiyle tavandan sular damlamasa, ok
tan ldn sanacakt. Kvet onu bir tabut gibi sarmalamanu
myd ? nsann kimseyle paylamak zonnda olmad, ii beslen
mi bir kabir gibi rahat gnini.iyordu aslnda. Yorgun yorgun g
lmsedi, ban kvetin kenarna yaslad ve uykunun yeniden
bastrdn hissetti. Yoksa lm myd ? Umurunda deildi.
Augustin zor durumda n e yapmas gerektiine dair tavsiye ve
talimat almak iin yola dmt. Yetkili doktor, yani Miescher,"
muayene odasnda ruhsal skntlarna bir de bedensel skntlar
eklenen hastalaryla meguld. Bir kulan sska bir gs kafe
sine dayam, dieriyle Augustin'in anlattklarn dinliyordu. Ka
burga kemiklerinden ban bile kaldmadan, beklemekte olan
hemireye raporunu yazdryor ve bir yandan da hastabakcya k
sa cevaplar veriyordu. Hastay srtn dinlemek zere evirirken,
"Her eye ramen" diyerek ekledi, "yeni gelenin becerikli kmas
ok memnuniyet verici. O kadar memnuniyet verici olmayan, hat
ta son derece dndrc olarak gnilmesi gereken eyse onun
an taknl. Brom ve bol miktarda kloralhidrat verilsin, zel
dunmlarda da morfin. " Miescher bkl parmaklaryla hastann
plak tenine vurarak sesler kartrken, bir kulayla da Augus-

2 16

tin'in saygda hi kusur etmeden, sayn doktor, bu zararsz hasta


nn genel bir uyuukluk iine sokulmas pek o kadar da gerekli de
il, diyen itirazn dinliyordu. Belki de belli bir noktay hissizletir
mek yeterli olacakt. Miescher nemli iini yarda kesip kaba bir
kahkaha att. "Neden bunu hemen sylemediniz ? Bu durumda
yardma ancak Kuhne'nin oturakl masaj banyosu yetiebilir."
"Efendim ?"
"Bilmiyor musunuz ? Cinsel tedavide e n son yenilik, son dere
ce etkili kabul ediliyor. imdi bahemire Dagmar'a gid i n , size
anlatsn. Ve ltfen gereksiz utanmalardan da kanalm."
Augustin yarm saat sonra problemli ocuunu nasl b rakty
sa o h 3;lde buldu. Nietzsche uyuyordu ve suyun souduunu far
kna varmamt, dierleri uygulamalarn oktan tamamlamlar
d. Augustin b i r lamba yakarak, yan klanan mekanda, "Profesr"
diye seslendi, " artk uyanmalsnz. Genel gece istirahati balad,
maalesef buray kapatmak zorundaym."
N ietzsche suyun iinden, "Biliyor musunuz, sizin paradokslar
nza baylyorum" diye cevap verdi. "Siz uyumayan uyandmnak
ve geceyi ilan ederken gnei dodurmak istiyorsunuz . "
"Sahiden b iraz olsun uyumadnz m ?" diye sordu hastabakcL
"Saraynza tandmdan heri, sevgili Bismarck kendimi yle bir
ilahi esinle kanatlanm gibi h issediyorum ki, uyursam sadece ok
deerli zamanm harcam olacam. Daha demin, Torino'da, orada
ki konutundan fazla uzak olmayan bir yerdeki bir kom;er salonun
da oturur gibiydim. Geri biraz sertti ve ayaklarm da souk bir hava
akm hissediyordum, ama ylesine olaanst bir mzik alyor
du ki, gzlerim yala doldu. Ama bana en byk hazz veren, ritmiy
le annoni dalgalarna prltl klar serpitiren bir genden ykse
len o tiz zil sesleri oldu. Ve imdi sevgili prens, uyandmda, gen
sandm o eyden kan seslerin, tavandan aaya p p ederek
kvetteki suya dam layan su dan1lacklar olduunu fark ettiim an
daki aknlm gznzn nne bir getirin. "

"O zaman uyudunuz yani '?"


"Samalk. Sadece ruhum gezintiye kt. Ve sizden, o korkun
yatakhaneye kapat lmak yerine. bu yce gezintileri birazck dala

217

devam ettirmeme izin vennenizi srarla rica ediyorum. Neptn'n


imparatorluunda birazck daha elenemez miyiz ?"
Augustin glerek yandaki blmde kayboldu ve iki koluyla zar
zor kucaklad metalden koca bir alametle geri dnd. "Bu aca
yip eyay merak edecek olursanz, size oturakl bir banyo tekne
si getirdim " eledi hastabakc ve iine souk su doldurdu. "u an
dan itibaren size Dr. Miescher'in talimatyla Kuhne'nin oturakl
masaj banyosu tatbik edilecektir. "
Nietzsche inat bir ocuk gibi, "Ben Dr. Miescher'i sevmiyo
rum" diye karlk verdi.
Augustin, "Yok yok, tedaviyi uygulamaya bizzat ben yetkili
yim" diye sakinletirdi onu. Tekneyi suyla doldurduktan sonra
iine tahta bir oturak yerletirdi ve neeli bir "Otunnuz ltfen"lc,
cpeevrc borularn dolat tahta kmas iin Nietzsche'ye yar
dm etti.
"Souk" diye sylendi Nietzsche, kollarn karnnn zeri.nele
kavuturmutu ve dilerini abart l bir takrtyla birbirine vuru
yordu.
"Ama tedavinin etkili olmas iin byle olmak zorunda, sevgili
profesr. "
"Hangi tedavi, Bismarck ?"
Hastabakc cevap yerine hastasnn kucana eilerek, keten
den sert bir bezle friksiyon krne balad. yle bir ovalyordu
ki, teknedeki su alkalanyordu.
"Gdklanyor, Bismarck" diye ks ks gld Nietzsche.
"e yarayacaksa, byle olmal, sevgili profesr. Biraz ackl
eyler dnsenize siz."
"Ama tam da imdi btn ackl eyler ok komik geliyor ba
na" dedi Nietzsche ve dnd. "Ciddi konuacak olursam, hibir
ey bana bir cenaze treninden daha komik gelmiyor. Daha ge
enlerde kendi cenaze trenime katldmda, neredeyse glmek
ten lecektim. Srf hnzrlk olsun da, katafalk zerlerinden geip
gitsin diye g:: relerini yola salveren sekiz yaz at bile yeterdi
glmeme. Gerekten mide bulandrc, yle deil mi, ama ayn za
rnnda da kahkahalarla glnecek kadar komik. En azndan ben

218

bunun tadn kardm ve yle bir elenip oynadm ki, tabutum


yerinden frlad ve kapa ald. Bana inanmadnz giiyo
rum, oysa ben sizi yaanm paradokslarn dostu olarak kabul
ediyordum."
Dnce cambazlklarn artk takip edemez hale gelen Augus

tin alnnda terler birikinceye kadar alyordu. Bir

an

eli yanm

gibi durdu.
"nanmadm sevgili

Tannn" di:,; e fsldad

Ni etzsche, "Ne ya

pyorsunuz orada bakaym ?"


Masr, "Bilmiyorum" dedi ve elini sudan e kti . "Tedavi balan

gta, sonda uyan raca etkinin tersini uyand rab ilir. Ben bunu
basur tedavisinden bilirim. Belki siz tekrar sakinleene kadar bi
raz beklesek daha iyi olacak, profesr."
"Bunun gerekli olduundan kukulu yum . Rahata devam ede
bilirsiniz, sorumluluk benim" diye steledi hasta ve cesaretlendi
rircesine hastabakcnn gzleri n i n iine bakt. " E vet, ok iyi, da
ha imdiden iyiletir ici etkiyi hissetmeye baladm. "
Au gustin , "ansnz vamu ki, ben masrlk eitimi grdm"
diyerek tekrar b alarke n , bu defa daha yum uak bir m asaj yap
maya alyordu. Nietzsche bir sre hi sesini karmad , sonra
dilerinin arasndan tslayarak "Bir dakika" dedi, hastabakc bir
an tepki gsterip durdu.

"Ama imdi s evgili Bisnarc k, u , nasl diyeyim"' dedi Nie


tzsche ve muzip bir ifadeyle nnP bakt, "u ykseltici terapinin
nasl bir ey olduu konusu beni son derece ilgilendiriyor. Yanl
anlamayn. terapiye hibir itirazm yok. Ama bu konudaki ak
lk, kendimi kasmaya gerek kalnada keyfimi ykseltece k. "
Augustin kahkahalarla glyor ve Nietzsche'nin suratna par
maklarnda asl kalan su danlacklarn serpitiriyordu. Ardn
dan o da szck oyununu srdrerek, "Ykselin bakalm" dedi.
"Hayr hayr, olmaz, bu bir akayd, elbette oturnaya devam ede

b il irsiniz. "
"Ve siz de oturakl banyo tedavisi hakknda aynntl malumat
verirken, u rahatlayan bilinci ilemeye devam e debi lirsin iz."
" Siz e b ahem ire Dagmar'n bana akladklarndan baka ey

219

syleyemem. Bakn, bu yeni ve bu yzden de fazla bilinmeyen sa


nat, sizin memleketinizden km, profesr. Mucidi, Leipzig'de
yaayan Kuhne, kendisi fizyoterapi konusunda son derece iyi bir
uzmandr, sinir sistemiyle ilgili hastalklarn istisnasz tek bir
n oktadan, yani malum yerden tedavi edilebileceini ispatlam.
Hayat aacnn kk orada, diye yazyor ve bu kk sadece do
al souklukta suyun altna oturtup malum eyi yarm saat kadar
yumuak hareketlerle ovalamal, sonra da. . . "
"Neden durdunuz ?

"

"Sadece buna inanamayacam iin."


"Burada sz konusu olan inan deil, pozitif bilim. Peki malum
ey yarm saat kadar ovalandktan sonra ne gibi bir etki yarat
yomrn ? Ltfen gereksiz bir mahcubiyete ginneyelim."
" . . . sonra, Kuhne'nin iddiasna gre, ne kadar sinirsel rahatsz
lk, n evrasteni, kanama ve kabzlk varsa hepsi tedricen yok olu
yormu, bu arada unutmadan . . . cinsel blgedeki inat uyarlma
dunnlan da. "
"Oh" dedi Nietzsche. "En alas."
Bunlar duymam gibi yapan hastabakc teknedeki suyu dal
gal and rarak ha gayret devam ediyor, bu arada gzlerini dnce
li bir tavrla duvardaki b ir nok1:aya dikmi b akyordu . Sessizlik
fazla uzaynca, durumun tartmasz glnln geitirmeye

yardm olsun diye, konumay tekrar kendi at.


Ge saate ramen, hasta da neeli bir konukanlk hava5nday
d ve masr ona hastaneye ne ekilde getirildiini sorduunda, iki

letmedi. Nietzsche'nin anlattna gre, yazdan beri talyan ehir


lerinin en aristokrat olan Torino'dayd, kilometrelerce kemerleri
ve muhteem saraylaryla ziyaretilerini martan, son derece mi
devi mutfayla yanan ehirde. nsan hem keyiflendiren, hem

besleyen u ince uzun, grissini denen erez ubuklarn da unut


marnal. Biliyor muydu grissi n i yi ? Augustin hayr anlamnda ba
'

n sallaynca i l k ziyaretinde kendine onlardan getirmeye sz verdi.


"lk ziyaretinizde mi

9"

diye sordu hastabakc ve bir ihtiyat

molas verdi.
Nietzsche azametli bir glmsemeyle, "Elbette" diye cevap

220

verdi, "sonsuza kadar burada kalacama ciddi ciddi inanmyor


sunuz herhalde. Bu i ac saraynzda kalmak ne kadar ho g
rilnse de, ismi lazm deil bir prensten ise hi bahsetmeyelim, ge
ne de mali kaneme dnmem art. Bu doal deil mi ?"
"Siz bir malikanede m i yayorsunuz ?"
" Kukusuz sevgili Bismarck, sizden aa kalmyorum. Burada
izlediim kat tannmama kurallar kendi ehrimde pek ie yara
mayacak. Orada herkes beni Torino tiran olarak tanr. Bu sfat
tayan biri olarak tabii ki btn ehirdeki en gz alc yeri kendi
me konut olarak setim, demek istediim, tanr heykelleriyle ta
lanm anti k cephesiyle katedrali ve lsa Peygarnber'in kefeninin
muhafaza edildii apeli saygyla selamlayan Palazzo Madama."
"Bunu duymutum" diye laf dndrmek istedi Augustin ve el
lerini kumlad, " kefenin mucizeler yarattm iddia ediyorlar, ama
buna inanmak bana zor geliyor. "
Nietzsche su sratarak, "Bu konudaki her trl kuku komik
olurdu" diye kt. "Torino tabii ki sahte bir kefeni muhafaza et
mez. Ayrca kefenin zerinde efen dimizin aziz cismi glge halinde
seiliyormu, bunu bana zel am Flavio ifa etti. Dnya tarihin
deki u ironiyi anlyor musunuz, sevgili B ismarck ? Dmanlar ta
rafndan armha gerikn gezici vaiz, sonraki nesiller iin bin yl
bir glge olarak muhafaza edilmi. Gezgin ve Glgesi, baka bir
ey sylememe gerek var m ? Ama ltfen Kuhne metoduna gre
biraz daha masaj yapn, gitgide yorum da."
Augustin ifal masaj larna tekrar balamak iin bezini suya
daldrd, ama fazla srmedi, birden durdu. "Anlamyorum" d iye
sordu kurnazca, "daha nce Tann'nn ldn iddia etmiken,
nasl olur da sa Peygamber'e inanrsnz ?"
"Ben sa'ya inanmyonm ki" diye cevap verdi Nietzsche ve ta
vana bakarak gld, "ben onun tpk benim gibi sarayn Tori
no'da semesi bir rastlant olm ayan glgesine inanyorum. "
"Saray derken tam olarak ne kastediyorsu n uz ?"
"Bu soru, stelik de sizin aznzdan beni artyor, sevgili Bis
marck. Her hkmdar kendini her eyden nce byk po litikaya,
demek istediim, dnyann g merkezleri ve hanedanlar halinde

22 1

paylalmasna adad bir hkfmet merkezinde oturur. Bylece


ar resmi iler ve trenlerle ilgilendikten sonra, ben kime ne an
latyorum, kendini hemen sanata ve bedenin eitimine adayabilir,
bu konuda size aklama yapmam gereksiz. Ben Po kysnda do
lamay da severim, aalkl geni yolun bir ucunda sizi Alpler'in
beyaz doruklar selan1lar. Basel'e hareketimden hemen nce tal
ya kral ve kraliesi iin byk bir kabul planlamtm, bu resmi
kabulde bir Roma konsili hazrlanmas konusunda Vittorio Ena
nuele ve zarif zevcelerine Hristiyanln yklmas konusunda fi
kir danacaktm. Ama tam da o nemli akam, palazzo'rn bay
ram gibi sslenmi ve sa'y komik pozlarda gsteren btn o ra
hatsz edici yalboya tab lolar bizzat tarafmdan kaldrlmken,
nceden hesaplanmayan bir ey oldu. Beni kardlar, bunun an
lam u, en iyi arkada-n1 sandm adam sahte vaatlerle beni sa
raym dan kard . "
"Sizi Friedmatt'a getiren Profesr Overbeck mi ?"
"Ben onu niversitede meslektam o larak severdim ve o da
kendini benim dostum olarak grrd" diye i ekti Nietzsche,
"ama imdi otuz gm paraya satt beni. Bunun ne demek oldu
unu siz anlarsnz, sevgili Bismarck. "
"Elbette anlarm. Ama bir eyi anlamyorum" diye itiraz etti
Augustin. Suyun altnda elini gstermeden altryor ve arada
bir alnndaki teri gmleinin koluna siliyordu. "Kendinizi profe
sr olarak zikrediyorsunuz, sonra bakyoruz tekrar Torino'daki
hkt1met ilerinizden sz ediyorsunuz, bir baka sefer ise falanca
tanr olduunuzu iddia ediyorsunuz . . . "
"Msaadenizle, Dionisos."
"Ama siz aslnda kimsiniz ?"
"Sevgili Bismarck, ben bu soruyu, durun hesaplayaym, krk
drt yldan beridir kendime sorar dururum. Ama aka bir yana.
Size grevinizi yerine getirecek ve bu arada uzun uzadya mola
verdirtmeyecek kadar konuup cevap vereceim. nk ara ver
m e k ifa etkisini engelliyor. " Nietzsche'nin yeniden patlayan kah
kahas yank yapan odada kulaa biraz korkun geldi, hastabak
cnn byklarnn ucunu akacktan ekitirerek gizemli bir eday-

222

la fsldad: "Bana kalrsa sizinki benimkinden daha byk gibi."


Augustin'in prtlar eliinde su alt yourma ilemine devam
ettii ve hastann gzlerini yumarak hayallere dald bir an ge
tikten sonra hasta doruldu ve yapmack bir zntyle seslendi:
"Ama sevgili Bismarck, benim size bir cevap borcum var, hem de

en nemlisinden. Daha geenlerde bunu yapmay denedim, hem


de pek yaknda insanln karsna, imdiye kadar ona yneltilen
gelmi gemi en etin istekle kacam gz nne alarak. Ken
dimi inceleyiimin sonularm, saygya layk

Ecce Homo baln

tayan bir kitapta ortaya koydum. nsanln, birincisi benim kim


olduumu, ikincisi olduum hale nasl geldiimi, ncs neden
bu kadar bilge ve akll olduumu, drdncs bu arada nasl bu
kadar iyi kitaplar yazabildiimi en az sizin kadar bilmeye hakk ol
mas nedeniyle sevgili prens, kendime hayranlm dizginleyeme
dim ve mecazi konuursak , aynada kendime uzun uzun baktm.
Grdm ey artt beni. Kendimi bulmaktan ancak zevk duya
cam, gneten esmerlemi bir yz bana bakyordu. Ama onun
yannda ve arkasnda kimi ldayan, kimi glgeli, ama hepsi de
ayn hakla kendini benim suretim olarak ilan eden baka yzler de
fark ettim. Evet, ben gzlerimi krptmda onlar da gz krpyor,
ben dilimi karp burnumun ucuna dedirdiimde onlar da bu
eine az rastlanr mahareti eksik<>iz tekrarlyorlard."
"Ltfen, profesr, yapn da greyim."
"Hayr, gerekten bu ok aptalca o lurdu" diye cevap verdi
Nietzsche yapmack bir tavrla. "Ama siz u andaki gibi duyarl
bir ekilde terapiye devam ederseniz, kim bilir, belki o zaman si
zi dilimin ucuyla dllendiririm. Ama bu arada daha acili, dilimin
ucunda sizin oktan hak ettiiniz belli bir cevap var. Ben kim mi

yim ?

nce, Basel'de bir n olan ve o zamandan beri muazzam

sayda kitabyla dnyay grlmemi b iimde sarsan profesr.


Sevgili Bismarck, ben sizin Fransa Sava'nn kahraman olarak
ok iyi kavramanz gerektii gibi atele yazyorum ve kitaplarm
da yeryzn ikiye ayrp uuracam dinamitleri topluyorum.

imdi

gelelim ikinci yze: halim selim niversite profesrnn

imek hzyla nasl korkun bir dnya hakimine dntn

223

herhalde siz de fark etmisinizdir. Hayret verici, deil mi ? Yani u


anda karnzda etrafna dehet salan mkemmelliiyle Torino ti
ran duruyor ve kendini byk politikaya adayarak, para para
edilen bir kltr yeniden dzenleyip blmlere ayryor. Gemi
in enkaz stnde, yaknda, tahmin edin bakalm, biz stnin
sanlarn tepesinde duraca muazzam bir hiyerari ykseliyor.
Tabii ben evrenin yazgsn elinde tutan tiran olarak, siz ise sevgi
li Bismarck, benim yazgm kelimenin tam anlamyla elinde tutan
masr olarak . . "
"Vay canna" diye bard Augustin ve elini sudan kard.
Hastas yapmack bir tavrla, "Eer imdi cesaretinizi kaybe
derseniz" diye tehdit savurdu, "her eyi mahvedersiniz. Gzel,
politikanz h3;_kknda sitayikar bir ekilde sylendii gibi bir

elan

vital'le, hayati bir hamleyle harekete getiinizi imdiden hisse


diyorum, sevgili Bismarc k. lerleyiniz, diyorum size, mehul kta
y fethediniz, ar topu atelemeden nce acele ediniz. Ey ilahi
cretkarlk. . . "
Nietzsche kendini Augustin'in karn blgesine uygulad rit
mik kaldrmalara dayanan tedavi abalarna brakt, bu arada
dengesini kaybetmemek iin hastabakcnn kasl pazlarna ya
pmt. Masr bu mthi ekici hastaya olan merhametinden ve
ayn zamanda onun szleriyle akl tamamen kartndan, Kuh
ne'nin oturakl masaj banyosuna kar her trl ihtiyat kaydn
bir kenara brakp, hastann kesik nefes allarla talep ettii sonu
ca doru gayrete giriti.
"Kesin finalden nce bir ey daha bilmeniz lazm" dedi Nietzsche
soluu kesilmi bir halde. "Yani, Torino tirannn ne ekilde Dionisos
haline geldiini. Bir dnyal nasl lmszle eriebilir? Cevap u,
eriemez.

Asla Ama buna karlk, herhangi bir insanda cisimle

mek, ncillerde zamannda baarya ulaamanu teebbs hakknda


ifade edildii ekliyle ete kemie brunek her tanrya aktr. V
cudunu yal Yehova'dan ok daha bYk duyarllkla seen Dioni
sos'ta bambaka olmutur bu... ah, biraz yava olalm ltfen, Prusya
llar bu kadar hzl ate etmez."

"Yani tanr, ltfen imdi rahat durun, sizin iinize girdi. "

224

"Kendisini ancak kutlayabileceim b i r seim. Kutsal Ruh'un


bakirenin iine girdii gibi iime girdi o, tpk u elin, ilahi gl
erkek elinin eldivene girdii gibi. Nasl ifade edeyim, dardan de
il, o ilahi duyarllkla ierden geldi zerime, ancak byk bilin
meyenin, bilincin fare avc snn sahip olabilecei bir duyarllk. . . "

"Nasl yani fare avcs ?"


"nk o, ahlak faresinin kemirdii bilinci zgrlne kavu
tummtur. Dionisos insann vcudundaki btn sinirlerle arzula
d. . . , byle iyi Bismarck, bu ekilde vcudumdaki btn sinirle
ri hayata dndryorsunuz . . . ve belli nedenler ve korkakl klar y
znden vazgemek zorunda kald eyleri byk bir kesinlikle bi
lir. imdi o kanat rpa rpa byk kurtarc olarak insanlara ge
liyor, onlarn yreklerini her trl yanl saygdan arndryor ve
bylece sonsuza kadar yrein dehas olarak ortaya kyor ve
onun sesini her ruhun yer alt dnyasna, en gizli arzular o derin,
uyuyan gzel uykusundan uyandrabilmek iin benim tercih etti
im uraklarmdan biri olan o glgeler lkesine ulatryor, beni
anlyor musunuz Bismarck, siz de u anda byle bir arzumu yeri
ne getirmektesiniz ve ben sizin ustalnz takdir ediyorum. .. "

"Ha.Ja

durmamam gerektiinden emin m isiniz ? Artk uyku za

man ve dorusu, kolum da yoruldu. "


"Ben d e sizi szlerimle kanatlandracam Bismarck, tpk sa
kar ve tela bir eli yavalatarak daha nazike kavramaya iten . . .
siz b u bakmdan e n hasndan bir Dionisos mezi olduunuzu
oktan gsterdiniz . . . bulank, kaln buz tabakasnn altnda sakl
kalm ve unutulmu hazineyi, bir damlack iyilii ve tatl mane
viyat ortaya karan. . . siz beni anlyorsunuz, bunu hissediyo
rum. .. ve uzun sre bir zindanda amur ve kumlar altnda gm
l kalan her altn zerresinin yerini bulup karan sihirli bir de
nek olan yrein dehas gibi. . . bu arada, nasl bu deyim hounu
za gidiyor m u ? Onun temasyla, iyi dinleyin sevgili Bismarck, in
san kendini eskisinden daha taze, dnyaya yeni gelmi gibi, lk
bir rzgar yemi de buzlar zlm gibi, daha narin, daha krl
gan, daha ince hisseder, evet, aynen byle, tepeden trnaa yep
yeni isten ve sellerle, tepeden trnaa yepyeni direni ve tersine

225

akan sellerle dopdolu, tepeden trnaa . . Istirham ederim, pren


sim,

oh

evet, imdi btn bent kapaklar alyor, oh evet, imdi

sular al al akn ediyor, hissediyor musunuz ? imdi sratli


krek ekileriyle kay1nda tanr geliyor,

oh

evet, yanat.

Ho

sanna. 1 "
Kulne'nin oturakl masaj banyosunun

tamamlanmasndan son
Augustin hastay kurulad, giydirdi ve tek kiilik odasna geri
gtrd. Ne var ki, lo kl koridorda kapnn nne geldi klerin
ra

de Nietzsche ieri girmek istemedi. "Ben sizinle geleceim Bis


narck " dedi kararllkla, "ve Dou' da

yldzn mavi gzlerini

ken

dilerine rehber edinen u mneccim kral gibi, yeni tanry bulana


kadar birlikte mavi

gzlerinizin yldzn takip edeceiz.

Ltfen he

ni de yannza al n . " Ve telala ekledi: "Kar<nlktan korkuyonm."


Augustin, "I ak brakacam" diyerek yattrd onu ve ka
py at.

"Ama sesler,

onlar bei bekl iyor. Ltfen beni o korkun fslt

larla yalnz b rakmayn" diye yalvard N i etzsclw.


Yreinin acdn hisseden Augusti hastaya bir defaya mah
sus, hastabakc ve h e mi rel ere ge saatte yemek servisinin
pld yemekhaneye

gitmeyi

ya

teklif etti. Nietzsche ta.kn bir te

ekkr seli halinde Augustin'in boynuna atlarak, koridordan ge


im1esi iin adamn eline yapt .
.Merdiven inerek, merdiven karak, Fiedmatt labirent inin
iinde dolru;; rlarken, hastabakc, "Bir eyi anlayamadm" dedi.

"u tanr iinize nasl girdi ?"


Netzsche

gld. Augustin

o nu odasndaki tehli kelerde n kur

tardndan bei keyfi pek bir yerine gelmiti ve yeni


son

gizleine

arkadan

vakf etmekte gecikn eyecekti.

!Iastabakcnn renmek m i, yoksa elenmek m i iste d i i nden

emin

deilmi gibi akac ve soran b ir y z ifad esiyle, "Cisimle

men i n gizemini merak ediyorsunuz" diye

balad,

" byl e c e ilahi

yatlarla ayn fikird e olduunuzu kararl biimde kantlam bu


lunuyorsunuz.

Ama

aka b ir yana, sevgi l i

Bismarck,

siz vaftiz

1 . Eski Ahit'te geen "ku rtar bizi" anlamnda mutluluk ve nee ifade etmek iin
okunan dua. (.n.)

226

edildiniz, yle deil mi, v e size yal Tanr'nn, sular zerindeki o


grnmeyen ruhun bir zamanl ar, deyim yerindeyse Incil anda,
insan suretinde yeryzne inmek iin iddetli bir ihtiya duydu
unu rettiler. Sonu sizce malum . " .
"sa Peygamber."
"Mkemmel, sevgili Bismarck" diye gld Nietzsche. "Ama im
di sk durun, daha dorusu bana sk sk tutunun: nk ben ayn
zamanda oyum. Beni de or.un gibi

arrha gerdiler,

cehenneme

gittim ve nc gn onun gibi dirildim ve her ey yolunda gider


se, bu yaknlarda o gzel mavi gzlerinizin nnde sevgili Bis
marck, ge yk5eleceirn. "
" B u gzel" diye karlk verdi Augustin. "Peki Dionisos nerede
kald ?"
"Elbette benim iimde. Paralanm tanr Dionisos kendini ar
mha gerilende cisimletirdiine gre, ben de kendimi ayn anda
hem o , hem teki olarak hissedebilir ve bunun iin d grn
m bile deitirmek zorunda kalmam. Tasavvur gcnz k
ck bir miktar zorlanrn tehlikesini gze alarak, unu da ekleyeyim
ki, u anda arkadalna yaslanmaya nail olduunuz bu tanr,
dnyaya hayreti retme k iin Hintliler arasnda Buddha olarak,
Makedonya' da Byk Iskender olarak, Roma'da Sezar olarak g
rnd. Ayn ekilde Shakespeare olarak tannan air Lord Ba
con'2 da takn ruhuyla doldurdu, ardndm maalesef pek irkin
biri olan Voltaire'in ve hazr Fransa'ya uramken, onu,n parlak
kart dnya hakimi Napolyon'un iine girmekte tereddt etme
di, Napolyon 'un tpk benim gibi yava.; bir nabz atna sahip ol
mas ise tannlrnn bir ba?ka kant. "
"Bunu b e n d e fark etmitim" diye onaylad Augustin , iinden
endie verici bir duygunun ykselmeye baladn hissediyordu.
"yle deil mi, nabzn altm, bazen de daha az . "
"Peki Napolyon'un lmnden sonra b u tanr doruca sizin
iinize mi sokuldu ?"
"Kk bir sapna yapt" dedi Nietzsche, "byk besteci Hic
harci Wagncr'i kendi cisimlemesine layk biri sand . "
2.

Shakes p eare'in eserlerinin 3 s lrnda Lord

sylentiler vard.

(.n.)

Bacan

tarafndan kaleme alndna dair

227

"Opera bestecisini mi ?"


"Onu tanrsnz tabii, bana bir keresinde, size, sevgili Bisrnarck,
Bayreuth iin maddi destek salanmasn rica eden bir dileke
gnderdiini kendisi anlatmt. Ama, anladm kadaryla, siz b u
mzikinin nce parasndan, sonra tahtndan ettii, b u yzden ha
yatndan olan zavall Bavyera Kral Ludwig'in kaderini gz nn
de tuttuunuzdan, onu gei evinne alalllni gsterdiniz. Ben de
oktan yapmalydm bunu, ama aklm sonradan bama geldi."
.

"Demin Wagner'in de Dionisos olduunu sylememi miydi?''

nz .

"Elbette sanat olarak o yrek dehasna sahipti, insan olsun,


bir sahne figr olsun el abukluuyla her canlnn kalbna girer,
o n u tpk Kuhne'nin oturakl masaj banyosu gibi yumuack nh
masajlaryla yce doruklara doru karrd. O yaklamaya gr
sn, hayvanlar bile uyurgezerl i k haline girerdi, kans Frau Cosi
ma'dan ise hi bahsetmeyelim. "
"Kansn tanr mydnz ?"
"Wagner nce batan kard onu, nk Dionisos apkn . bi r
tanrdr, tabii sonra onun esiri oldu, evet, korkarm, o b u Kirke ta
rafndan adeta bir domuza evildi. Tanr.'ya krler olsun, ben
den rak bir kader. "
"Dionisos'a k rler olsun" diye espri yapt hastabakc ve
hastay caml bir kapdan yemekhaneye soktu. Drt pencerenin
p erdeleri ekilip kapanmt, yinni kadar masann zerine tavan
dan lo bir k dyordu, sandalyelerde alak sesle gevezelik
eden ya da tabaklarna eilmi beyaz nlkl birka kii oturu
yordu,

bu

yzden yeni gelenl er pek dikkat ekmedi. Nietzsche

Augustin'in kolunda kk admlarla ho bir yere geti ve ktlk


tan krnasna orba kaklayp yanmda ekmek yedi.
"Benim etimi aln, yle deil miydi ?" diye seslendi Nietzsche
ar bir neeyle. "Peki ya kan nerede ?"
Augustin az bir kar ak ve doldurduu ka havada asl
vaziyette, "Efendim ?" diye sordu.
"yle de denir ya: benim kanm aln" diye aklad hasta,
"efendimizin bedeninin onun hatrasna yendii ve arabn da el-

228

bette kannn simgesi niyetine sofrada eksik olmamas gerektii


anlamna gelir bu."
"te imdi tam sa gibi konutunuz, sevgili profesr. "
Beriki ararak, "Ama bunu nasl dnrsnz ?" diye itiraz
etti. "Bunlar Dionisos'un szleriydi. Her zaman en kk bir fa
aliyette dahi tanrsallna katlabilmeleri iin insanlara zm
baheden oydu. Bir zamanlar etraf asma dallaryla rlm kay
n iinde Yunanllara giden, gizemli tebessm ve o keskin ba
bayla sadece ba bozup zmlerin kann kprtmekle kal
mayp, vicdan larn zgr kld insanlarn bastrlm zlemleri
ni en yce doruklarna karan ve sonunda alayanlar halinde
boalmasn salayan da o. Bu tanr bize kendini sunuyor, bld
mz ekmekteki etiyle, itiimiz scak kanyla canmza can ka
tyor. Dionisos'u arsak, nasl olurdu prensim ?"
"Korkarm, hibir ie yaramazd" diye karlk verdi Augustin
hayflanarak, "nk arap ve alkoll iecekler burada iddetle
yasak, tpk klinik kurallarna gre baka bir blmde tutulan ka
dnlarla yaknlk kurnaktan uzak durulmas gerektii gibi."
Ne kadar yazk" dedi Nietzsche ve bir para ekmekle taba
n ayna gibi syrd, "o halde sizin palazzo'da ruhlar glgede yaa
maya lanetlenmi. Bizim tanr , kadnlar konusunda bunu tam ola
rak kabul etmese de. Onun deha5, ister kadn olsun ister erkek,
ancak o altn glmsemesiyle zgr kld kalpleri tanr ve sk
sk dii bir ruhu bir erkek bedenine hapseden zincirlei iddetle
krmak zorunda kalr. "
"Anlamyorum" diye irkildi Augustin v e gsn iaret ederek,
"yan i urada bir kadn sakl olabilir mi demek istiyorsunuz siz ?"
dedi.
"Elbette, hatta insan bunu grebilir de" diye gld Nietzsche
kahkal1ayla. "Baz erkeklein kadn gibi yumuack bir sesle ko
nutuunu ve hir kadnn gzyle srarla birine baktm imdiye
kadar hi fark etmediniz mi, sevgili Bismarck ? Doann bir cilvesi
olarak babalarnn gvdesi, ama ayn zamanda annelerinin ruhu
verilmitir onlara. te bu yzden dii, dudaklarnn stnde koca
bir byk ve bacak arasnda utanlacak bir organla bu hain hapis-

229

hanede oturur ve yabanc bir bedenin iinde, kendisinden bekle


nen btn o erkeklik grevleriyle kendini yiyip bitirir. Ve iinde
onu bu zincirden azat eden kurtarcya, o sert derisi altna gml
kalm mhunu kefeden yrek dehasna kar ad korunanu bir ar
zu boy verir. Tpk kumsalda terk edilen Ariadne gibi, asma yaprak
lanyla talannu kntarcs sandalla ona geliyor mu, rkek ve ar
zudan len kadn baknn tpk bir ayna gibi iinde kendini gr
d o tanrsal bal rengi gz nihayet geliyor mu diye zlemle ufka
bakar.
"Dionisos'un gz, yle deil mi ? Peki siz bu bala sahiden
hi grdnz m ?"
"Onu grdm, onun o durgun denizler gibi glmseyiini ve
kfil. derin ve buulu, kfil. yeil ve ehvetli grnen bal rengi gz
lerini, ehvetten kpr kpr yzeyini. . . "
"Deniz gibi mi ?"
"Oh evet, ehvetli, mahmur, titrek, f kryor deniz gzlerin
den."
Profesr bylenmi gibi dinleyen hastabakc nndeki or
ba taban iterek kan tertemiz yalad. "Ge oldu" dedi sonra
ciddi bir sesle, "u sizin acayip Dionisos zerine sohbetimize ya
rn devam ederiz artk Yalnz son olarak bir ey daha: sahi u ka
dn gzl tanr nerede karnza kt sizin ?"
"Antik dnyada, Akdeniz kylan boyunca ktm macera se
yahatlerinde. Onu orada grdm, hem bir defa da deil. Kalbim
byle bir gzellik karsnda durdu. lk defa meneke renkli ak
am gnn zerine bir adr gibi gerildii, tatl dalgalarla ev
rili uzak bir adada oldu. Anlyor musunuz, Homeros'un daha o za
mandan szn ettii o mutlu adalardan biriydi sz konusu ada.
Hani okyanusun derinliklerinden bir tepe ykselir, eteklerinden
aa, stunlarla ssl bir Yunan tiyatrosu kkreyen volkana ba
kar, yzn akama dnm br yamataki gr ayrlarda ise
koyun ve keiler yaylr. Mehtapl bir gecede, kulamda tiz bir
crcrbcei konseriyle orada dinleniyordum, mezler ayrlar
da toplanp tef seslerinin eliinde dans ederek halka olurlarken,
kendimi kadn gzl Tann'nn armaannn sarmalamasna brak-

230

tm. mezler kah sevin lklar iinde ortaya frlayp dans


ederek, kah sessizce b irbirlerine kenetlenerek bir sitar sesinde
bir o yana bir bu yana sallanyorlard, sonunda bu ses de kesildi,
solgun ay nn vurduu sessizliin iinde bir atrt koptu ve
kln dallardan bir alev ykseldi, kvlcmlar saan atein arkasn
da, kor halindeki ylanlarn sarmalad tanr belirdi. "
"Tanr m ?" diye tekrarlad Augustin donup kalarak. "Bu mm
kn deil. "

Hasta, "Oh mmkn" dedi yz ldayarak. "Etna'nn Afi


ka'dan gelen l rzgannda beyaz lavlardan bayran at gece
oldu. Tanrlarn dans ederken zerlerindeki giysilerden utandkla
r o mehtapl gecede kadn gzleriyle bana bakt o." Nietzsche'nin
gl hkrklarna kart ve iki eliyle birden azn kapad.
zlerek kolunu onun omzuna atan hastabakc bir kez daha
kalkmalar iin uyard

ve

N ietzsche bu

defa

kalkt, gzyalarn

sildi ve baka hibir ey demeden Augusti'in kolunda yemekha


neden kt.
Pek az aydnlatlm dolambal koridorlarda kaplarn nn
den getiler, yaklatklarnda ierden grltler geliyordu, orada
bir homurtu, burada bir guguk kuu t, sonunda bir sr ko
ridonn kesitii yerde dokunakl bir reform ilahisi syleyen bir
erkek sesi duyuldu. Hastabakc derhal arkya katlan ve dura
dura yryen hastasn e kitirerek bir merdivenden kartt,
sonra kirli yatak araflar yl olduu iin Nietzsche'yi kzdran
bir koridordan getiler. Sonunda ban dndren bir dner mer
divenden geerek kendilerini ktklar blmde buldular.
"Arp sesi duyuyorum" dedi Nietzsche ve aranarak etrafna bak
t. Gerekten de, madeni bir tnyla nlayan ve ezgilei an sesle
ri gibi yanklanarak gitgide ykselen bir sitardan vcuduna elekt
rik akm verilmi gibiydi. Augustin oda kapsna doru ilerleyip
kurtulmann sz konusu bile olamayacan anlad, onu raz et
mek iin sarf ettii uyar szleri ise sar kulaklara toslad. Nie
tzsche Tanr ateine kaplmt ve onu var gcyle sihirli seslerin
geldii odaya doru srklediinden, Augustin o akam ikinci de

fa pes etti ve hastay kak mzikiye gtrd.

23 1

Klinikte uzun zamandan beri kalan ve kendine Kayser I. Wlhelm


adn veren bir hastayd bu. Byklarn tpk ada gibi ve yandaki
odada kalan rakibi Kayser II. Wilhelm gibi ularndan ifte kvrm
halinde yukar doru kvnyordu, yle ki ular neredeyse gzlerine
deiyor, bu da ona hcre arkadalarnn hayranln kazandnyor
du. Aslnda Wilamowitz-Moellendori baronu olan kayser, sevilmesi
ni ise, akamlar btn blmlerden insanlar oraya eken ve san
tur ya da simbal da denen telli algya borluydu. Friedmatt'n kay
serleri arasnda yllardr

Prirnus inler pares3 olduunu iddia edi

yordu.
Augustin'le, yeni gelenin farknda bile olmayan kayser bir hay

gl'is
sando lar4 kartrken, hkmdar ban sallyor, her sallaynda
ran kitlesinin baklar altnda kk arpinden dalgalanan
'

etrafa ter damlalar salyordu. Uultulu da rzgarlarnn yank


lanmasn hatrlatan sratli bir ara namenin ardndan, bir doa
lama halinde iinden kp ykseldii Alpler'in dansna geri d
nnce, o basit ritirn etrafta toplananlar ylesine sarmt ki, ok
gemeden i.izerlerinde gecelikleriyle el rpp oynamaya balad
lar. Hastane odas canlanmt ve kayser keyifli l'irol naralar at
maya balaynca, hasta adamlarn kala kvrp plak bacakl ar
n havalara kaldrd tam bir halk dans kmt ortaya.
Nietzsche usta bir kvrtmayla hastabakcnn elinden syrld,
bir panter gibi kala kvran kalabaln iine dalarak, kollarm ba

le yapar gibi oynatp olduu yerde dnerek dikkati derhal zerin


de toplad. O kendini neredeyse soluk almadan gsterisine kapt
rrken, bir ustann glgesinde kalarak kendilerini bir anda seyirci
konumunda bulan dierlerinin canll sndi.i ve bir halka halinde
geri ekilerek el rpmaya baladlar. Kpkrmz surat ve bir med
yum gibi kapal gzleriyle, sitar algcsnn mzikal klarn son
derece artc jest ve figrlerle yorumlayan yeni gelen, ilgi mer
kezi olma konusunda kayserin bile pabucunu dama atacaa benzi
yordu. Kayser tek bir dansyla yara girerek alndaki younlu3. Lat. eitler arasnda birinci anlamnda deyim. (.n.)
4. it. "kaydrarak" anlamna gelen mzik terimi. Bir sesten hzla bir baka sese ge

mek. (.n.)

232

u srekli artmp, kendini helak edercesine titrek tellere aslnca,


dans dmemek iin gitgide daha zirzopa kei sraylanna ve
anbean hzlandndan daha cretkarca dnlere kalkt. ki b
yk stad, gitgide atelenip evke gelen seyircileri elendirmek
iin, her ikisinin de kan ter iinde kalarak stlerindekini karma
ya balad gerek bir srat dellosuna giriti. Sita.rc yeil Tirol
hrkas ile kmuz kareli gmleini fora ederken, dur durak bilme
yen dans hastane pijamasnn iki parasn birden geni bir kavis
izerek havaya frlatt . Telaa kaplan Augustin imdi sadece i a
marlaryla kalan hastasnn akln bana getirmek ve sitardan
ykselen siren namelerinden ekip kurtarmak iin yanna kotu.
Sitarn yava bir sesle tngrdatmaya balayan kayser kendini
galip gelen taraf olarak hissedebilirdi artk, an1a rakibine vgle
rini ileterek soyluluunu da gstermi oldu. Tok bir bas sesiyle,
"Beyefendi" diyerek Nietzsche'yi iaret etti, "genlik yllarnda
kwak bir dans olmal, nk ben hayatmda bylesine eytani
bir dn gnnedim."
Hasta bakc manidar bir edayla ceva'.J verdi: "Bunun volkanla
rn patlad Akdeniz lkelerinde yapianlar gibi bir Dionisos dan
s olduunu bilmelisiniz."
"Ben de buna benzer bir ey dnmtm" diye onaylad kay
ser ve byklarnn ularn burmaya koyuldu.
Augustin, Nietzsche'nin elinden tuttu ve onu bir ocuk gibi ka
pya gtrmt ki , hasta bir kez daha seyircilerine dnp derin
bir reveransla yerlere kadar eilerek hayali bir silindir apkay
sallayp selam verdi.
Hastabakcnn ieri girer girmez at Nietzsche'nin oda
s, o scak mzik salonuyla layaslanmca bir cenazenin gmlme
sini bekleyen souk bir kabristan gibi grnd. Daha admn
atarken, "Ben burada kalmak istemiyonrn" diye h omurdand
hasta, "ben yataa girer girmez glgeler canlanyor. "
"I ak brakacam, demitim ya. "
"Ltfen kaln Prens Bismarck , arkamda bir fslda'?ma duyuyo
nm ayn ca. "
"Aln unu . " Augustin bir bardak suyun iine klora! tozu atp

233

kartrd. "Bundan iince o k gemeden, akam balayn, ke


sinlikle ne gm1eniz kalacak ne de iitmeniz."
Nietzsche, "u cehennem bulamacn alp beni rahat brakm"
diye sinirlenerek barda nnden itti. Duraksayarak, "Eer gu
ek"ten dostum olmak istiyorsanz" diye devam etti ve Augustin'in
elini tuttu, "o zaman b ana ey getirin. . . "
"Friedmatt'ta hibir yerde arap yok, anlasanza."
Nietzsche gld. "Korkann, bu gece onun da faydas olmaz
bana. Size yalvanyorum, bana bir iecik bulun bir yerlerden . . . "
"Afyon mu istiyorsunuz ? Bunun iin Miescher'in o nay gereki
yor. "
"Yirmi damla yeter, sevgili Bismarck ve bir masumu korkun
bir azaptan, ona kar giriilecek suikast ve domuzluklardan kur
taracaksnz. Bugn gzlerine bakm olduunuz o tanr adna si
ze yalvaryorum, ltfen yardm edin bana."
Augustin o akam nc defa garipseyerek hastasnn istekle
rine teslim olduunu hissetti. Maddeyi getireceine dair kutsal ye
minler ettikten sonra, kabirde srprizlere kar korunmak iin ya
takta yastklara dayanp oturarak b ekleyen rkek bir Nietzsche
brakt. Felaketin gelecei giriler olduunu dndnden, bir
kapy, bir parmaklkl pencereyi kollayp durmasna ramen ok
gemeden uykuya dald ve sadk Augustin'in su gibi berrak bir s
vyla dolu kk bir ieyi komodinin zerine koyup lambay sn
drdn fark etmedi.
Hasta kulanda yreini hoplatan iren bir nlamayla derin
bir karanla uyand. Sanki arkasnda bir ses, bir haber getim
de bunu a klamak istemiyormu gibi slk alarcasna srarla f
sldayp duruyordu. Nietzsche etrafna baknd, ama nnde par
maklklarn ykseldii pencereden gelen donuk n dnda
hibir ey seemedi. Srtndan dondurucu bir rperti geti. Karal
tnn yaklaarak kulana buz gibi bir hava flediini hissetti, bu
mn zerine btn . vcuduyla titreyerek yorgan bann stne
ekti. Oysa karalt yannda kalm ve artk duyulabilir bir ekilde
nefes alarak yanna uzanmt. Barmak, Bismarck' yardma a
m1ak istiyordu, ama dili tutulmutu. Kalkmaya alyordu, -

234

n yand ve insanlarn gidip geldii koridora komak istiyordu,


ama karalt onu felce uratmt. Ak gzleriyle orada bir l gi
bi yatyordu ve sanki aznn ii lapayla doluymu gibi onunla ko
p u k kopuk konuan hortlan sesini aresizce dinlemek zorun
dayd. Hibir insan diline ait olmayan bu dur durak bilmeyen zm
brt beynini oyarken, karalt da kurun bir arlk gibi zer\ne
abamyor ve cierlerindeki so n efesi de tketiyordu. Bouk bir
hrltnn arkasndan kopard tiz bir lkla uyand.
Nietzsche yatakta dimdik oturuyor ve alnnda biriken terin ha
vann nefesiyle souduunu hissediyordu. Dakikalarca bir an
sesi bekledi, ama tpk baka zamanlar uykusunun arasnda dem
eken, saak altndaki yuvalarndaki gvercinler gibi, Torino 'nun
an kuleleri de suskunlua brnm gibiydi. Piazza'da o ge sa
ate kalm faytonlardan hibiri angrtlarla gemiyor, balkon ka
psndan ieri ona doru hibir yldz parlamyordu. Sadece de
mir parmaklkl k lekesi karanln iinden gzn dikmi ona
bakyordu.
"Ariadne" dedi yumuak bir ses.
Nietzsche kulak kesildi. Gerekten bu ismi mi duymutu ? Pe
ki nerede bulunuyordu ? Elbette Tori no'da, ama hava yle yaban
c kokuyordu ki. I yakmak iin yatan zerinden eildi, ama
ne komodin bulabildi, ne de lamba.
"Ariadne" diye te krarlad ses, "ey sen sahildeki yalnz kadn.
Beni duyuyor musun ?"
"Seni duyuyorum" diye fsltyla cevap verdi Nietzsche. "Ama
seni gremiyorum. Neden benden saklanyorsun ? Yoksa felaket
ten zevk alan gzlerinle saklandn yerden benim acm seyret
menin keyfini mi kan.y orsun ?
Ses kesildi ve belden yukars terden srlsklam olup titreme
ye balayan Nietzsche onunla oyun oynayan o karalty nihayet
bulmak iin bam drt bir yana eviiyordu. Sesin ne kadar ho
bir tns olduunu dnd, tpk bir fatihin emreden tonu kar
snda bir kadn dilinin tatllnn erimesi gibi. Ama bana tekrar
ikence etmek iin, ard arkas kesilmeyen hrtlarla ve ayn za
manda, can ekien biri gibi hrltlar kararak, ne tyler rper-

235

tici bir karm , kulaklarma dolmak iin pusuda bekliyor olma


sn sakn ? "Necle b;ma eziyet ediyorsun" diye karanla doru
bard, ama gelen tek cevap duvarlardaki yanklanmalar oldu.
Ariadne buz gibi rzgarda kumsaln yurnuack minderlerine
uzanm yatyor ve akta kalan kolunun ve bacann buz kesti
ini lissediyord . Ban kvrd koluna dayayarak, "nsanlar ve
tanrlar tarafndan terk edilmi, urackta yatyorum" diye h kr
d, "nerede olduumu karamadan ve neyi beklediimi bilmeden
bekliyornm. Kim str beni, kim sever beni yine ?" diye bir lk
koptu gsnden. "Boylu boyunca uzanmm, ayaklan ovulup
stlan can ekienlerden farksz, rpertiler iindeyim,

ah,

bilin

mez atelerle rpnyonm, sivri, buzdan kllannla vunlrnu


um, titriyorum, ey Adlandrlamaz, Aklanamaz, Tyler rperti
ci. Senin yldrmnla arplm yatyorum, ey karanlklardan ba
na bakan alayc gz. Btn o sonsuz ezalannla vurdun beni, sen
ey zalim avc, sen ey mehul. . . tanr. "
iddetli bir atrt duyuldu, Nietzsche dehetle yerinden sra
d. Ban yorgann altndan karnca bir an yatann zerinde
yanp snen bir imek gzn ald, sonra etrafn tekrar zifii ka
ranlk sardnda gzlerinin iinde zmrt yeili yansmalarla yer
alt alevleri parlad. " Dionisos" diye seslendi ekinerek, ama ce
vap ::larnad. Nefes alp nhunun derinliklerinden ikinci bir defa
daha bard: "Dionisos, sen ey imekler ardna gizlenen, btn
gzyalarm sana dorn akyor ve kalbimdeki son alev senin iin
yanyr. Ah , gel b ana benim mehul tanrm, benim ... labirentim. "
Nietzsche kendini tanrsnn baklarna sunmak iin sert bir
kol hareketiyle yorgann yere att, sarsak hareketlerle p ijamas
n yle bir yrtarcasna kard ki dmeler kopup etrafa sald,
ellerini dua eder gibi, atrt ve imek seslerinin geldii kapya
don uzatt.
Orada, karanlkta tannmaz bir halde Dr. Mbius duruyordu.
Savruk aceleciliiyle. kapda grltye sebep olmu, ieri girer- .
ken de Nietzsche'nin yatana bir k huzmesinin vunnasma yol
amt. imdi de, Dinoisos ile Ariadne'nin karlkl konumala
rn sadece kendisi iin oynanan bir tiyatro oyunu gibi dinlemi

236

ve stadn yaknlndan mest olmu bir halde karan kta bekli


yordu. Tapt adam tekrar sakinleip derin derin sol k almaya
balaynca leden sonradan bei yannda gezdirdii o szleri te
lafftz etmek iin bir adm ne doru ilerledi.
"Ben buradaym, stadm" dedi bouk sesli solgun insan, bir
adm daha ilerledi ve karanlk duygulara kaplarak diz

kt. "Ha

yatmn efendisi, yce Zerdt" diye bararak ant im k zere el


lerini havaya kaldrd. "Seni tutsaklndan krtarrn ay geldim. "

11
Uykudalar hala, o stn insanlar, oysa ben uyanm:
gerek yoldalarm deil benim onlar.
Hfila geceyanlanm kemiriyor onlarn ryalar.
Friedrich Nietzsche

Bahekim lene don kinselere grnmeden ve haber de


venneden kliniinden svmt ve eer gnlerdir bir alay yoru
ma neden olan o karanlk tablo da, bahemire Dagmar'm kefet
tii gibi, tahminen doktorun koltuunun altnda, o kilitli muaye
ne odasndan kalkp gitmemi olsayd, alma arkadalar ara
snda by k bir endieye yol aacakt. Wille'nin sratle azdan
aza yaylan yokluu, neredeyse yakalarn zp serbeste do
laan a5tlan arasnda keyifli bir h ava yaratmt.
K hava<;na ramen i avlular alm ve byk bir sevinle
bu frsattan yararlanan hastalar ok gemeden hastabakclar
tarafndan spora tevik edilerek kendilerini bir kartopu sava
nn iinde bulmulard. Bahe yollarnda dolaan yalnz gezerler
heyecanl bir ekilde kendi kendilerine konuuyorlar ya da bas
tonlaryla b yk bir keyif iinde all klarn stndeki kar yn
larna vuruyorlard . Baz lar atk ka ve eller enede, sessizce
ehri seyrediyor, bu halleriyle de kliniin bahesine gecikmi bir
rokoko zevki veren o kvrm kvrm ta figrlere benziyorlard.
Gle oynaya imenler zerinde hoplayan hastalar gze arpyor
du ve bu arada rzgar hzyla kol kola vadiye don koan, biri
paltosu uuan, karanl k bakl, sakalli bir adam, dieri ise ze
rinde hastane gmlei b ulunan di k kat ekici bir ift de vard.
Sanki hastane kurallar ksa bir karnaval iin geersiz klnm
gibi kini.senin onlara aldrd yoktu. Muhteem bir ekilde aan
hava da kutlamaya katlmak ister gibiydi ve gkteki harman ye'r
lerini son bulut saaklarndan temizleyen gney rzgar, kar y-

238

nlarnn stne k gneinin altnda gkkua gibi ldayan


sihirli bir kristal tl gemti.
Havada insana c anllk veren, hatta elektrik yayan bir ey var
gibiydi. Wille de kendisini servis yolundan dolatrarak sratle
bir faytona atp vadi ynne gtren bir telkinin etkisi altnday- .
d. ller Adas dizlerinin stnde, sarsla sarsla ilerleyen ara
bann iinde glmseyerek oturuyor ve arabann izlemesi gere
ken yolu p lanlyordu. nce stat B c klin'e urand, stat dn
verdii eserin abucak geri getirilmesi karsnda hayrete kap
larak, oullarnn durumu hakknda bilgi ald. Doktor, beklendi
i gibi, b u konuda farkl bir gelime olmadn, ama u gnler
de klinie nl bir hastann, sabk bir niversite profesrnn
getirildiini aklad.
"u Nietzsche, biliyorum" diye atld Bcklin.
"Onu tanyor musun ?"
"ahsen deil" diye aklad ressam, "ama byle bir, ifademi
mazur gr, byle bir cennetkuu bizimki gibi bir ehirden hi iz
brakmadan geip gidemez, zellikle hi beklenmedik bir ekilde
oraya geri getirilmise . "
"Tam anlamyla eksantik bir herif u Nietzsche, yle deil m i ?"
diye onaylad Wille. "Hastalnda bile kendine sadk kalyor ve da
ha ilk be lirtileriyle bile herkesten ok farkl olduunu oiaya koyu
yor. Insan kadeinin her trl cilvesinin ressanu olarak onunla ta
nmak ister miydin '?"
B c klin bunu ta.- kn bir sevinle kabul edip, glerek ekledii
gibi, bir de hasta rahat durursa bir poiresini yapmay planlayn
ca, arkadann le yemeinde aklna gelen o cretkar planla
onu mest etmesi c;ok kolay oldu. Wille, Nietzsclw'nin btn arka
d<L7larn ve bir hayli ilgin bir rnek olan Mbius isminde biri ta
rafndan temsil edilen mezlerini arp burada, Bcklin'in
atlyesinde bir araya getirmek istiyordu.
"Bir bakma bir Basel Konsili" diye atld Bcklin.
"ok yerinde" diye km;nlk verdi Wille, "her ne kadar bu defa
hibir reform yanls yaklmayacaksa da."
"Kk bir yanl" dedi ressam glerek. "Korkann, b u Kon s -

239

tanz Konsili'nde olmutu."


"Aslnda konsillerde zel bir yan vardr. Bizimkinde de, b o l
miktarda dalamann dnda, s fikir alverileriyle yetinmeyip
ok daha tehlikeli alanlara girmeye cesaret etmek istiyonz. Kat
lanlarn kiisel tecrbeleri ve orbada benim tuzum olacak gizli
tbbi bilgiler sayesinde kesin konsi1 kararlarna varabileceiz ve
bu, rpererek itiraf ediyorum, sessiz kalma grevimi kesin bir bi
imde ihlal ederek olacak."
"Yani tehisinin n e olduunu bize ifa edeceini m i sylemek
istiyorsun ?"
"Daha ela fazlasn" diye alayla karlk verdi Wil le, "hep bera
ber onun ruhunun labirentine gireceiz ve eer orada Minotauros
diye biriyle karlamazsak, hayret edeceim. "
Bcklin b iraz dndkten sonra, "imdi anlyonm kurnazl
" diye cevap verdi, "sen benim mtevaz mekarnmn, bu mitolo
jik perdenin kaldrlaca bir sahne haline gelmesine karar ver
misin. Anladm kadaryla, ba7oyuncunun hazr bulunmayaca
bu oyun ancak benim tablolarmdaki son derece alkantl efsa
nevi deniz ve kaya kulislerinin ara<nda oynanabilecek."
"Konsil toplanrken" diye karl k verdi Wille, "Dionisos yatanda istirahat ediyor olacak Omm emin ellerde olduunu biliyorum. "
"Ona Dionisos demen ilgin."
"O kendisine byle diyor."
"Her halkarda serin u garip tanrna bugnlerde zerinde a
ltm resim ok tandk gelecektir. " Bcklin dostunu, zerinde
kontra'5tlann ar ba'it byk bir tuvalin asl olduu bir vale
ye gtrd. Gene duvara daya l duran ller Adas'nn tersine bu
resimde neeli bir hare ketlilik egemendi: \'Iplak gvdelerini alev
lein yalad kei ayakllardan bir danslar siiiis, tanrlarnn
bst etrafnda halka olmu, kk boynzlan vahice havaya
d i kerek kollarn bacaklarn oynatarak dans etmekteydiler. Ne
kadar ken'clilerinden gemi gibi giinseler de, hepsinin de gzle
ri, bir stun zerindeki, sanki canl ymasna etrafna kaanrnk
baklar atan ve tapnanlan byk altndan glerek izleyen tatan
ehreye dikiliydi. Pozitif bilim ad am dmdz rnei:nerin ortasn

240

dan bir aatan kan ktk gibi, iftlemeye hazr bir cinsel orga
nn kmasnn nedenini anlamaya alrken, ressam bunda hi
bir ekilde sanatsal uydurmacln sz konusu olmadn, tersi
ne bunun bu eit bstlerdeki bir zellikten ileri geldiini akla
d. "Hem zaten, tamamlanm da deil" diye ekledi sanattan anla
yan dostuna,

i c;; "' altn ereveli gzlklerini aluna kaldrarak

belli anatomik ayrntlar

..m.. ..

'-rian inceliyor ve ban salla

yarak defalarca, "Muhteem" diye syleniyon....,.


Apansz, "Buna ne kadar istersin ?" diye sordu.
"Maalesef satlk deil" diye cevap verdi. Bcklin zlerek. "Bu
bir sipari ii ve tam olarak da siparii verenin isteklerine gre
yapld, bu yzden birtakn1 tuhaflklarn benim zel fantezilerim
den kmayp, tersine zellikle talep edildii konusw1da bana
inanabilirsin." Bcklin glyordu, gzn sahneden alamayan
Wille de rahatlayarak ona katld.
"Resmin ad ne ?" diye sordu \Ville.

"Dionisos 'un

mezleri. "

Doktor afallayarak bakt. "imdi anlyorum" diye mrldand


kendi kendine ve vedalamay ksa kesti, nk akan1a btn
davetleri yerlerine iletmek ve sipari tablodaki dans eden mez
lere dorusu yeterince cesaret vermie benzeyen o malum iki
den unutmadan kk bir f tedarik etmek zorllildayd.
Hareket eden faytonun iinden Bcklin'e, " Dionisos'a" diye
haykrd ar bir neeyle.
"Ve de hasta ruhlu mezlerine" diye cevap verdi ressam, ama
sesi tekerlek grltsnn arasnda kayboldu.
*

Bcklin'in atlyesindeki IWnesans tarll heybetli minede sa


atlerdir bir ate trdyor, atein titrek hallarla kapl ini ze
mine vuruyor ve ocan asma yapra klanyla ssl tepe frizlerini
ya11 iki plak karyatit ' in kwamlarla canlanmasna olanak
veiyo rdu. Ssl mine pervaznn stnde aralarnda boyanm
1 . Antik yaplarda stun yerine kullanlan kadn heykeli. (.n.)

24 1

testilerin ve bronzdan aslan gvdesi taklm bir insan kafatas


nn da bulunduu eitli paralar insan seyre davet ediyordu. Sa
lon benzeri mekann esas gsterisini, yani stadn aa yukar
bir dzine valey dalm tablo sergisini. aralarndan bir de
nizkznn memelerinin grnd, geyik boynuzundan ok kollu
bir amdan aydnlatyordu.
Tablolar arasnda gezinen herkes, gece lambasnn titrek
nda kendini adeta sihirli bir denekle, iinde her iki cinsten tr
l trl karma varln tamamen plak, doal grevleriyle har
neir vaziyette hayvanlar aleminin ayrcalklarnn tadn kard
, masallar kadar uzak bir zamana nlanm gibi hissedecekti.
Satirler ehvetli diiler eklinde ellerine den yal avlar uruna
Kentauroslarla pene leirken, balk kuyruklu denizkzlan yarad
ln bir cilvesi olarak pullu gvdelerine insan ba taklm ele
rinin nnden saa sola bakmadan ak bir istekle karanlk Ve
ns maaralarna doru yzyorlard. Antik kr inanlarn yarat
t bu fantazmalar, sanki gerein bir yansmasym ve renkli
fotoraf tekniiyle zemine :espit edilmi gibi, seyredenler zerin
de canlym izlenimi yar< tp onlar hayrete dryordu. Oysa
burada optik, mekanik hic bir alete yer yoktu, marifet sadece d
nlebilir olan her eyi ra ve boyann yardmyla grnebilir
hale evinnesini bilen at lye sahibinin ustalndayd.
Bu ilgi ekici mze gi 1dzleri atnn yansn kaplayan eimli
bir camekanla tepeden k alyordu, imdi camlarn zerindeki
karlar temizlendiinde

gtiml ayasyla yldzl gkyzn

grmek mmknd. E' sal ibi yeni p omatlanm byklaryla ba


n yukar kaldrarak, m !? akamnda kuzey gnn sunduu
takmyldzlara meral? bi

bak atp, renme merakn tatmin

ettikten sonra, aty pi ,yan camekan arasndan grnen prl


tl sonsuzluu bir tal 1o g

oi iine ekti. Sanatsever dostlarna, en

son yapt kendi pc rtre ;inden tandk gelecek bir klkta bekli
yordu konuklarn. J .enlf ,i ipek eritlerle ssl Drer beresine uy

di de b alanan klot pantolon ile ucu sivi,


Jlb Jabular giymi, zarif bir hareketle bacak

gun krmz yelek v


arkalksz, dz tab

bacak stne ata ker , elini gevek bir ekilde Floransa ii bir

242

sandalyenin pel arkalna dayamt.


Konuklar, uak Ferdinand'n yol gstericiliinde konua ko
nua merdivenlere ynelirken, ssl sanat bana iyice oturtul
mu beresiyle onlar karlamak zere kapya kadar geldi ve se
lam niyetine syledii eski moda birka sz neeli kahkahalarla
karland. Kk topluluk, kendilerini buraya getiren nderleri
klinik bahekimi Wille tarafndan ev sahibine takdim edildi, ko
nuklar ressamn yerlere kadar eilerek verdii selamlar ve gnl
okayc nktedan szleriyle iltifatlara mazhar oldular. Iltifatla
nn en sonuncusu da dekoltesinin derinliklerine kadar kzaran ve
ressama kendini gizli bir hayran olarak takdim eden felsefe
doktoru

Barones

H e lene

von

Druskowitz'e

ksmet

oldu.

Hanmefendinin kendisini adeta bir saray reveransyla selamla


mas zerine, Bcklin valyece bir kvraklkla onun elini p
meye davrand.
Tpk o andan itibaren dibinden aynlmayan kostml apkn
gibi, Barones Von Druskowitz de sanki az nce ressamn bir tab
losundan frlam gibiydi. Kvrck siyah salarn spanyol tarz
tepede toplam, kadife sslemeli ergm an rengi bir elbise giymi
ti ve elbisesinin sivri dekoltesinden siyah lake yelpazeyle serin
lettii gerek bir tablo gibi duran gsleri meydana kmt.
teki konuklan kendi hallerine ve niformal uak Ferdinand'a
brakan Bcklin, hanmefendiyi yanlsanlalarn kol gezdii atl
yesine gtrd, o da Amazon admlaryla tablolar arasnda bir
resmi geide balayarak, yzne tuttuu yelpazesinin arkasndan
bouk h ayranlk nidalar koyuverdi. zellikle kk bir tablo
onu kskvrak yakalama benziyordu, hakknda yaratcsyla
uzun uzun sohbet etti, ona durmadan yeni sorular sordu ve fsl
danan cevaplara ba sallamalaryla itirazlarda bulundu. Neeli
kk tablo kayalk bir Arkadia manzarasnn nnde mitolojik
olma iddiasndaki bir ekime iindeki efsanevi iki plak figr
gsteriyordu: bir Satir gz dnm bir halde st beyaz bir su
perisine yapmt, perinin aslnda kama refleksiyle alabildii
ne i ki yana alm kollan aka alttan alan bir kucaklama vaat
ederken, ki baronesi rahatsz eden de buydu, kk kadnn kar-

243

m a yaratn zafer tebessmyle panie kaplarak donup kalan


yznde ehvetin can ekimesi okunuyordu.
"Hanmefendiye ne kadar da zalimce davranmsnz" diye f
sldad Druskowitz sularcasna, bu arada kadife kola da gitgide
daha sk aslmaya balamt, "tekeye ise, sevgili Bcklin, ne ka
dar tevecch gstermisiniz."
"Ama kibarla hi smayan byle bir tercih sz konusu deil,
sayn hanmefendi" diye itiraz etti ressam yumuak bir tonla,
"nk ben ancak doa anamza tevecch gsteririm ve onun is
teklerini tuvale geiririm framla "
Druskowitz'in alev alev yanan bir amdanla aydnlanan derin
kzarkl, resim salonunun lo bir kesinden tablolar incele
yen ifti gzetleyen klinik bahekiminin gznden de kamad.
Wille tablolarn nnden geerken keyifli ruh haline uygun ola
rak, sergide daha ok bilimsel ve gereki bir paraya ilgi gster
di ve onu bu konudan anlayan bir uzmann gzyle inceledi. Bu,
metal bir askya aslm ve btn iskelet adamlarn srtyla gz
ukurlarndan karsndakini seyreden bir insan iskeletiydi, bu
da Wille'yi hazrlanp kotarlm lnn elini tutup, grne ba
klrsa, derin dncelere dalmaya srkledi.
Dikkat ekmeyen grilere b rnm Overbeck ifti de tablola
rn arasnda dolarken bir manzara karsnda durmak zorunda

kald, farkl nedenlerden dolay ikisi de uzaklamak istemiyordu.


Kk salm gibi kol kola ve kafa kafaya vem bir halde, sipari
tablo Dionisos'u n mezleri'nin karsna dikilmi hararetle fsl
dayorlard. ki yana ayrd salarna tll siyah ipek bir bone
oturtmu olan Bayan da serbest eliyle tekrar tekrar o malum re
zil ayrnty iaret ediyor, profesr kocas ise yattrma amacyla,
bunu tamamen bir metafor olarak yorumlarken, serbest eliyle de
arkadan adeta siler gibi bir hareket yapyordu. Overbeck karsnn
bu konudaki ksa cevab zerine suskunlua brnd ve bir an
iin ban ne emiti ki, bararak uygun adm yryle, akam
nda bir aa glgesinde rahibelerin secdeye kapandklar kut
sal all gsteren bir tabloya doru yneldiler.
"Peki ya bunlar kime kurban adyor, affedersiniz ?" lda iaret

244

pannan uzatm, ba ksmnda alevlerin oynat bir stunu


gsteriyordu.
Kocasnn cevap vem1esine gerek kalmadan salonun kar k
esinden bir gl ykseldi ve valelerin arasndan erguvanl
hanmefendiyle sk fk vaziyetteki e v sahibi ortaya kt. D u a
eder gibi, "Tanrlarna kurban veriyorlar" diye aklarken, sa eli
ni yldzl gkyzne don kaldrd. "Ve imdi biz de, sevgili ko
nuklar, kendi Tanrmza hizmette bulunalm. Ferdinand, ey saki,
grevini ifa et ve Dionisos'un annaann kpk kpk kupalara
doldur. "
Srtkan iskeletten , kendisini bylemekte ondan hi de aa
kalmama benzeyen yahboya tablolara gemi olan sivri sakal
l da, bu espri dolu davete kulak verip lye gelmeyen bacakla
rnn sarsak admlaryla kk fya doru seyirtti. Ferdinand
soylu bir saki olarak ilk yudumu ona doldurdu, arkasndan Bayan
Druskowitz ve Overbeck iftine, ge kalan ve biraz bakmsz g
ri.inen Dr. Mbius'a da servis yapld, son olarak sra ev sahibine
geldi ve inko kupasn madeni bir sesle tekilerin dolu kupala
ryla tokuturdu.
Wille'nin bamsz bilim. adam ve cinsiyetler aras mcadele
konusunda bir kitabn yazan olarak tantt Dr. Paul

J.

Mbius

asabi konukanlyla ve gzlerindeki srarl seyirmeyle dikkatle

ri ekmekte gecikmedi. Kupasn bir acele boalttktan sonra ha


lis Dionisos kan olarak ifade ettii araba, sonra daha ocukluk
tan beri e n sevdii ressam olan ev sahibine ve nihayet, aslnda
kendisine srtlarn dnen hanmefendilere vgler yadrd . Ku
pa<;n Ferdinand'a doldurttuktan sonra kekelemeye eilimli sz
"selini kesmeksizin, p lastik sanatlar uzman olarak, sergilenen
paralarn yorumuna giriti. nsanlar kk gnplar oluturarak
onu kendi haline braktlar ve onun, yeil bir akntda yzen de
niz tanrsn kendisine elik eden plak diilerin zeine su ps
krtrken gsteren b ir tablonun karsnda kollarn arkasnda
kavuturmu kendi kendine konuarak, tabloya bakp deniz tan
rsnn balk azn taklit ettiini grdler.
Mbius salonun teki ucundaki ressama kadeh kaldrarak,

245

"Bedenlerin ahlakn zincirlerinden kurtulmasnn erefine" diye


seslendi.
Ressam bir tepki vem1ekten kand, nk sanatnn bu ekil
de yonmlanmas ona uzak bir eydi. Druskowitz'le, tema ve renk
uyumu asndan o aydnlk Akdeniz masallaryla arpc bir eli
ki olutmduu gerekesiyle, baronesin hibir ekilde onun elin
den km olamayacan dnd bir resim konusunda tart
maya balamlard. "Ama tam da bu yzden ya, sevgilim" diye
karlk veriyordu Bcklin hararetle ve alnndaki terleri silmek
iin beresini hafife kaldmyordu, "tam da bu yzden, gece ile gn
dz ya da hayat ile lm nasl birbirine aitse bu da o neeli manza
ralara ait. O mahut Arkadia yanlsamas uruna hayatn karanlk
yanlarn paletimden karp atmam m bekliyorsunuz benden ?"
"Mesela u

ller Adas,'ndaki

gibi biraz hzne bsbtn kar

deilim" diye itiraz etti hanmefendi. "Sadece dehet verici ey


ler bende tiksinti uyandryor, zellikle de sizin gibi bir deha bu.n
larn iinde kayboluyorsa. "
"Size bu tablonun beni sk sk yoklayan bir ruh halini yanstt
n itiraf etsem, belki ok daha derin bir tiksinti duyacaksnz.
Bu akam konuklarm iin zerime geirdiim zirzopa eyler sa
dece birer maske. Buna karlk, sizi rahatsz eden tablo benim
gerekliimden kyor."
"Tanr akna" diye bard Dn.skowitz ve yzn yelpazesiyle
rtt, "beni hangi uun.mlara baktnyorsunuz siz ?"
Yksek sesle yaplan bu dnce alverii dikkatini eken ve
gidiatnda kukuya yer brakmayacak ekilde bir otorite o larak
kendisinin muhatap alnacan hisseden klinik bahekimi resim
leri inceleyen ifte yaklama cesaretin i buldu . inko kupasndan
kk yudumlar alrken ve kupann zerinden Druskowitz'in ka
ra gzleriyle gz gze gelmeye alrken, gya tarafsz hakem
olarak resmin incelenmesine karmak iin ikiliyi cretkarca ke
nara itti.
"Bana gcenmezsen" dedi Wille ressam arkadana, "Bayan Von
Dnskowitz'in konuya ilikin itirazlarn kendim bir denemeden
geireceim.

Yani imdi biz

ne

gryoruz ?" diye sorarak Bcklin'i

246

neelendirdi, ressam parmayla tablonun bir kesini iaret edi


yordu ve orada siyah haflerle "Salgn" bal okunuyordu. Wille
ellerini retmen havalarnda ceketinin nnde kenetleyerek, "Bu
aslnda bize yardmc olacak, sevgili dostum" dedi. "Hanmefendi
ye katlmam gerekiyor ki, biz burada her zaman rastlanmayan, son
derece kat ve gereki bir aklkta sunulan bir temaya bakyonz.
Bir kunkafa ve inmeye hazr bir trpanla tannan lm karde ya
ni Azrail, oymu buymu demeden her nne geleni kesip bierek
frtna hzyla bir ara sokaa szlrken, sanatnn singe niyetine
ekledii yarasa kanatlarnn karan lk glgesi yerlere serilmi ya
tanlarn zerinden geiyor. Bu kadaryla dostumuz, ancak seve se
ve onaylayacam gibi, alegori erevesine uygun bir tavr benim
semi oluyor. Ancak bu arada bununla yetinmiyor, aksine iskelet
adamna, dediim gibi fazlasyla hakl olarak hanmefendinin tep
kisini uyandran ikinci bir dehet simgesi daha bahediyor. Azra
il'in gergin karnnn altndan hi allmadk biimde, hem de bir
hayli iren, ylan misali kam gibi aa ykar hareket eden, bir
maara gibi oyk ucundan zehir saan bir kuyruk sarkyor, kurba
n olan insanlara grnmeyen sinsi, apansz etkileyen bir zehir. Sa
natnn niyetini anlamak iin hibir tp eitimine gerek yok, o sal
gnn lmcl aletini gln trpanda deil, kuyruun esrarengiz
salgsnda canl bir tasvir haline getim."
Grnte hi nedensiz glmeye balayan Bcklin'in karlk
vermesine kalmadan, Dnskowitz kendi tezinin bu kadar parlak
bir ekilde zafer kazanmasna yardmc olan cesur yonmcuy al
klayp yanana bir pck kondurdu. Sonra o zamana kadar
sevgilisi olan doktora dnerek, "Hekimlik mesleinin bylesine
itah kapatc srlan uluorta konu edilmemeli, yle deil mi ve
bunlar gzel sanatlar krallna ykselten kimse, bir hanmefen
di, nasl sylesem, frasna azck vunrsa, hi armasn . " Bunu
sylerken, akna dnen Bcklin'e bir pck kondurdu.
Wille, Dnskowitz'in szlerini tekrarlayarak, "Hekimlik mesle
inin srlar" diye balad ve tartanlarn etrafn merakla saran
dier konuklar da muhatap alarak devam etti, "aslnda ortala
dklecek eyler deildir ve en ok da, o malum salgnn kay-

247

nakland, utanla gizlenen aclar alannda durum byledir. Oy


sa ince duygularn korunmas uruna hayatn bu dehet verici
yannn bastrlmasn salayan susklUlluk, bizzat hastaln, o s
rtkan iskeletin hesabna alr. nk onun tarafndan zehir
lenmeye gz yuman herkes, ou zaman farknda olmadan, biz
zat kurban olduu o yarata dnr. Genel huzurun ileyiine
kk bir ark olarak katlmak isteyen drst adam, kam kuy
ruuyla zehir saarak salgn hastalk yayan ve yeni insanoulla
rn drt nala koan lm ailesine ilhak eden felaket habercisine
dnr."
Akamn o rahat havasn sessizlie eviren deli doktonnun
aklamalarna kulak kesilenler etkilenmilerdi, ama dehet tab
losunu seyrederek arap stne arap deviren konu klarn elen
cesi hibir ekilde bozulmamt.
Bir sredir elik ettii hanmefendinin kolunu huzursuzca s
kan ve ona defalarca anla.51lmaz biimde gz krpan ressam da
sonunda sesini duyurdu: '"C ; tT<;ekten ne kadar da artc bir yo
rum, sevgili Wille" diye sfize balad alayc bir glmsemeyle,
"abartarak sylerst>k, ata et, ite ot yedirtse de, bulu zenginliiy
le tablonun yaratcsn bile glgede brakan bir yorum. nk
senin kendinden bu kadar emin olarak kuynk diye tanmladn
vcut paras kesinlikle Azrail'in anatomik donanmna ait deil,
aksine senin deyiinle lm kardein zerinde szlen kanatl ej
derhalardan birinin uzatt boynunu gsteriyor. Korkun yanl
bir yorum, sevgi li Wille, orijinallii iinse seni ancak kutlayabili
rim. "
Etraftakiler glrken Wille canla bala savunmaya geti.
" Fantezimi tam da senin fantezilerinin hi ekinmeden hayatn
tadn kartabildii yerden budamak istemen dar kafallk olu
yor, sevgili Amold. Ve aynca" diye ekledi kendisi de glerek, "is
ter ba olsun, ister kuyruk, kanatl ej derhalar trnde bu ancak
alt sralarda bir sonndur. Buna karlk bu zehir saan kntnn
insanlk iin ne kadar ldrc bir tehdit oluturduu meselesi
bana ok daha nemli grnyor. . .

"

Mbius, "Ve haddinin bildirilmesi gerektii" diyerek telala

248

atld. "Kim b u ej derha sriisne arkadaki bir valede stadn


elinden kma ve sorgucu ve inik mzrayla bize bakan Aziz Ge
orgius gibi kar koyacak ? Sonyorum size, kim bu irenlie bir
son verecek ?" Bu szler srasnda, sanki iini okumak ister gibi
gzlerini kupasna diken konumac imdi sularcasna Wille'ye
bakyor ve sarholann dili dolam steleyiciliiyle, bu cevab
insanla borlu tek kiinin doktor olduunu ekliyordu.
Wille gzlnn sapn kemirerek, "Kabul ediyorum" diye ce
vap verdi, "burada tbbi aratrmalar bir m uamm ayla kar kar
ya. Geri dm;m uzun zamandan beri tehis edilmi ve belirtile
ri her trl temenni edilir aklkla ortaya konmutur, bunlar
Bcklin'in aheserinde de ok iyi verilmi, ne var ki, tpk eski
den beri zrh ve silah kuanan ej derha savalarna yarat gi
bi, bu aratrmalarda ldrc darbe iin gereken keskinlikte bir
mzrak eksik. Demek istediim; korkun salgn yayan etken bi
zim bilimsel analizimizden kat srece, onu zapturapt altna al
mamz salayacak areyi de bu lamayz."
"Ne korkun" diye bard Druskowitz ve Bcklin'in koluna sa
nld, "ba kuyruundan ayrt edilemeyen byle bir canavara a
resizce teslim edilmek. . . "
"Tamamen aresiz deil, sevgili barones" diye itiraz etti Wille,
"nk biz tehlikenin bilincind :: olduumuz ve artk ne derseniz

deyiniz, zehir pskrten organ tavsiye edilen mesafede tuttuu


muz srece, canavar bize bir ey yapamaz."
"Biz kendi kendimize hastalk bulatnnayz demek istiyor" di

ye bard Mbius ve stnlk taslayan bir glmseyile kupas


n kaldrd.
Wille ona evet anlamnda ban sallad. "Biz bu tehlikeyi sade
ce ve sadece utan dolu bir suskunlukla karladka, salgn da
ha da kasp kavuracak. Ancak dmann yzne bakarsak, onu
ismiyle anarsak ve ejderhaya kar aydnlanma savan balatr
sak onu kovabiliriz. Ve tartmamza geri dnersek, tablonun er
demi de burada yatyor. Elbette sevgili barones, insan oke edi
yor, ama ayn zamanda bizi grnmez bu lacln tehlike leri
hakknda da aydnlatyor. Geri o melun iskelet adam yarasa Pj-

249

derhalanyla oktan alegorinin eskici sandn boylad, ama zehi


ri sinsice ilerleyerek ve aynarak gerekliimizin iine tecavz
ediyor. Bunu size" derken gzlklerini tekrar takp ima yollu drt
bir yana eildi ve "her gn bu dmanla yz yze gelen bir uzman
olarak sylyorum" diyerek esas konunun epey dna kan sz
lerini bitirdi.
"Aydnlanmaya kaldralm" diye seslendi Druskowitz ve kir
piklerini krptrarak her iki sohbet eiyle de kadeh tokuturdu,
bunun zerine Overbeck'ler de tra gelmi Mbius'la kadeh to
kutunp kupalann kafalarna diktiler. Hanmefendisiyle birlikte
gcrdayan alr kapanr koltuklara oturan Bcklin'i rnek ala
rak, titrek mum nda sohbetin iyi gittii Apulia ii ahap san
dalyfler, antik ayakllar ve kapitone geni deri koltuklar ara
sndan kendilerine oturacak bir yer setiler. Beyler Ferdinand'n
dikkat ekmeden uzatt kk bir tahta kutudan bilirkii edala
ryla aldklar kokulu tl1tn sarp, yanan bir ra yardmyla tu
tuturarak ilerine eke eke imeye koyuldular. Sohbetin nce
ki gibi hata ev sahibinin ressaml ve huzur veren, aydnlk man
zaralar ile kasvetli dE het sahneleri arasnda ortaya kan uu
rum etrafnda dolat akanun konuklann mavimsi dumanlar
sarnalyordu.
Aada kap ngrann alnmasyla sohbetin kesilmesi ze
rine, Fc>rcbnand koarak merdivenlerden indi, Bcklin de ge ge
len misafirini karlamak iin biraz daha ardan alarak peinden
gidiyordu. Az sonra antreden sesler geldi ve ressam dosta kolu
n a girdii k giyin bir beyefendiyle geri dnd . "Tantrabilir
.
miyim ?" dedi toplulua ve beresini silahrlerden biri gibi re
verans yaparak sallad, "kendisi iyi gnde de kt gnde de sad k
bir dosttur, birtakm sipari olanaklar salamasyla, benim dert
li bir aile babas olarak iinde bulunduum darboazlardan ge
memde yardmn esirgemeyen sadk bir dost: grnbunuz Ludwig
von Scheffler'i selamlar. "
Btn eller skl dktan sonra, gri takm elbisesinin iine dik ya
kalk ve papyon takm olan yeni misafir ngiliz tarz bir koltua
oturdu ve bacak bacak stne atarak, i cebinden kard g-

250

m bir tabakadan b i r sigarillo ald. Bcklin'in uzatt, yanan


kibriti nazike glmseyerek kabu l etti ve yldzlarn t
at penceresine misafirlerin zerinden bir bak att.
Alr kapanr koltuuna dnen Bcklin son derece neeli bir
tonla, "Dostum Ludwig iin bitirmek zorunda olduum en son
eser" diye devam etti, "iskelet adamn yan ndaki valede duru
yor ve fark etmisinizdir herhalde, adeta canl gibi duran hir hey
kelden tahrik olmu bir halde salaka cambazlklarla onun etra
fnda dnp duran, tamamen :'rkek kalbnda bir tr dans toplu
luunu gsteriyor. Doru tarif ettim mi, sevgi li sipariim '?"
Scheffler burnundan duman kararak tavana hakt. Ho bir
ses tonuyla, "Tarifindeki komiklie, sevgili dostum, hibir ey eri
emez" dedi, beklercesine kendine bakan kalabala. "Ama gene
de, sevgil i Amold, burada bulunanlarn akann iindeki derin
anlam gerektii gibi sezebilmeleri iin bu komik hikayenin ba
ln da belirtmelisin."
"Sahi ben bunu unuttum m u ?" diye cevap verdi, sulu sulu
kadife gsn iaret ederek. "Resmin ad, baka trls de bek
lenmeyecei iin, Dionisos 'nn

mezleri

ve b undan byle pek

yaknda iinde Akdeniz kltrnn ruhunu soluyan bir evi ssle


yecek. nk , kendisini bu toplulua en gzel ekliyle tantmam
gerekirse, dostum Ludwig von Scheffler nl klasik filoloji bilgi
ni Friedrich Nietzsche'nin derslerini takip ettiinden heri, yani
neredeyse yaklak hayatnn yarsndan beri kendini tamamen
bu alana vakfetmitir. "
Scheffler ban emi sigarillosunu incelerken, kk toplu
luk ona aknlkla bakyordu, Barones Druskowitz ise vatkal er
guvan rengi elbisesini uzun uzadya dzelterek ayaa kalkt ve
Ferdinand'dan kupa<;n bir kez daha doldum1ac;n rica etti. Bu
arada Mbius da yerinden frlam ve koca ayaklaryla yeni gelen
den tarafa geerek, kendini onun yanndaki deri bir .osephine'e
brakmt.
Scheffler ahsna gsterilen aslnda koltuk kabmtc ilgiye ra
men, effaflktan uzak bir glmsemeyle susmak ve arada bir lrn
pasndan kk bir yudum almakla yetiniyordu. Yunanca profe-

251

sryle yaadklaryla ilgili sorulara sadece kaamak cevaplar


veriyordu ve onu bu sr halesiyle kendi haline braktlar, o ise
bakalarnn aklamalarn pr dikkat takip edip, azndan tek
kelime kmasa da evet ya da hayr anlamnda ba sallamalarla
yorumlamaya koyuldu.
Ferdinand'n atei besledii odunlar heyecanla trdamaya
balarken, klinik bahekimi tekrar oturduu yerden kalkt ve kol
larn gsnde kavuturup topallayarak topluluun ortasna iler
ledi. Toparlad ilk cmleler dudaklarndan dklmeden nce,
gzleri bir kez daha konuklara kayd, hafif bir hznle, imdi ra
hatsz tahta koltu ktan kaarak pel bir kanepeye ekilen resim
gibi iftin zerinde durdu ve bakn ondan zellikle karan sus
kun Sc).eftler'e taklp kald.
Wille kupasn bir rahip gibi iki eliyle birden kaldrarak, "Sev
gili dostlar" diye sze balad , "gecemizin asl amacn sizlere
aklmnadan nce, kendisi aramzda bulunamasa da, bizleri bu
rada bir araya getiren o adama imek istiyorum,

Friedrich

N ietzsche'ye." Herkes kalkt, karlkl kadeh kaldrd ve ayya


Mbius'un kupasn gmleinin nnden aa boca t>ttiini bile
rek grmezden geldi. "Hayr" diye devam etti Wille, "kendisi ya
knda bir yerde ikamet etmesine ramen, ne yazk ki onun iksir
gibi etkili varlndan mahrum kalmak zorundayz. nk ger
ekte kader onu bizlerden ok uzaklara att ya da daha dorusu
frlatt, sonunda o da tamamen, kelime oyunumu balayn ama
dayanlmaz bir ekilde dilime takld, sonunda tamamen oynatt."
"Bir kelime oyunu iin bir krallk" dedi dili dolaarak Mbius
'
ve ayn mda bacaklan kesilerek yere yld. Halnn saaklarn
sayarak, "Ama sevgili doktor, aslnda nereye varmak istediinizi
belki bize ifa edersiniz artk."
Wille, "Dostumuz N ietzsche" diye devam etti, "tal1minen hepi
nizin de b ildi i gihi bir klinikte, daha dorusu benim kliniimde,
yani yu karda Friedmatt'ta kalyor ve deliksiz bir uykunun tadn
karyor. "

"O halde oturarak uyuyor" diye gld Mbius.


Bcklin kanepesinin derinliinden, konuana dikkat buyuru!-

252

masnu rica edince, Wille tekrar konumaya balamadan nce te


ekkr etti ve hafife ksrd. "Deliksiz bir uyku dedim, nk
sizler onun dosttan ve yaknlar olarak, kliniimizde hastann
keyfinin yerinde olmasndan, itahnn yerinde olmasndan ve ba
zlarnn alaylarna maruz kalsa da, zindeletirici bir gece uykusu
uyumasndan daha ata ne beklersiniz ? Hastabakclardan birin
den duyduuma gre, zellikle Kuhne usul oturakl masaj ban
yosu ok yararl oluyormu."
Uzun sreden bei hi sesi v.mayan Druskowitz, "Oturakl
masaj banyosu mu dediniz ?" diye hatrlatt kendini, "acaba bu
nun benim cinsiyetim iin de uygulanmas sz konusu mu ?"
"Tabii ki, neden olmasn" diye cevap verdi Wille ve gzlkleri
ni yukar itip dzelterek ona ineleyici bir bak frlatt. "zellik
le siz barones, ok byk yarar salayabilirsiniz, nk bu souk
su tedavisinin sinir sisteminin uyarlma durumlarn yattrd
ispat edilmitir, nk bu su hayatn kkleri zerinde sakinleti
rici bir etki yaratmaktadr. "
"Hayatn kkleri m i ?" diye k krdad Druskowitz. " Kuru bir he
kim azndan bu ne iir byle." Konumacnn da gznden ka
mad gibi, hanmefendinin ikili gl Bcklin'i, kolunu onun
hallice kalalarna daha sk dolayacak, bir yandan da kulana
apknca szler fsldayacak kadar cesaretlendirmiti ve kskan
lktan atlayan doktor, sylenenleri arkadann dudaklarndan
okuduundan emindi. Siz ey ok sevilen kadn, lk bir bahar ya
muru gibi hayatmn kklerine iniyorsunuz, dememi miydi res
sam ? Yoksa Wille sadece kafasnda m kurmutu bunu ? Mbius
gibi dilinin dolamamas iin bir dnme zaman tand kendine
ve bundan yararlanp dudaklarn slatt. Aklamasnn en can
alc ksmna gelmeden nce, trajediye varan o muazzam yksek
likten d nedeniyle bile olsa, hastaya kk bir kadirinas
lk gsternek zorunda deil miydi ?
Yeni bir cokuyla, "Friedrich Nietzschc" diye devam etti, "kla
sik fil oloji alannda ardnda kl bir iz brakmtr, bunlarn tek
tek deerlendirilnwsini uzmanlarna brakyonm. Bna karlk
bugn bizi harekete ge 7 iren sorun hi kuku yok ki benim kendi

253

tehis alanma giriyor: yani b u kuyrukluyldzn kvlcmlar saan


kuyruunun ilerde de gk kubbemizde dolap dolaamayaca,
ya da, bu trajik manzaray vurgulamakta bilinli olarak tereddt
ediyorum, evet ya da. . . snp snmeyecei sorunu."
Mbius'un, "Ben sizin doktor olduunuzu sanyordum" diyen
sesi ykseldi, "yldz bilimci deil. "
"Korkarm" diye cevap verdi Wille, "bu ruh meteorunun ate
saan nn Friedmatt'n omanlarla kapl tepelerinde oktan
batm olmas gibi basit bir gerei saptamak iin ne birine ne
tekine ihtiya var. "
"Batt m ?" diye te krarlad Bcklin soran bir sesle, bunun ze
rine Druskowitz onun sevgiyle sarlan kollar arasndan ks ks
gld: "Neden batmasn ?"
Wille iaret parman kaldrarak devam etti. "Yaldzl metafor
lar alanndan uzaklaarak, bilimsel gerekleri btn plaklyla
konuturmaya alrsak, izninize dayanarak, sizi kabaca somut
tehisim konusunda aydnlatmak isterim: Nietzsche iyilemesi
olanaksz bir beyin hastalndan rahatsz, artk bunda hibir
mantkl kukuya yer yok. Dostumuzun bu en deerli ve bu yz
den de en nazik organ k, bozulma ve hzl bir yumuama du
rumuna gemitir, hem de geriye dn mmkn olmayacak bir
ekilde. Nietzsche'nin zihinsel varl, len ler hcreyle birli kte
kne doru ilerliyor ve geride bitkisel ;recin insafna kal
m bir canl cenaze olarak deyim yerinde se ii kemirilmi bir
gvde kalyor, ta ki bir hayli uzun zaman

onra ton kvlcm da

snene kadar. " Wille bir nefes ald, kupa5Pdan tekrar bir yudum
cuk ek'ti ve toplad bilimsel verilerin di lkmn ya 1arak tam
byk finale doru yaklayordu ki, sz 'cesildi.
Wille'nin konumas boyunca can skJ.111 gibi gzn yerden
ayrmayan Franz Overbeck endi:;;eyle b1a kaldrd ve haber kim
se iin beklenmedik bir ey deilse de,

dl re ekleyerek, herkes ad

na zntlerini dile getirdi. Gene de, ger dnn gya olanaksz


m gibi grnmesi konusunda bir ku'?k t pay vard, nk bunun
iin kesin bir tehis gerekiyordu ve bi.c.I; gi kadanyla da henz by
le bir tehiste bulunulmamt. Bu y d. m, artk masaya doru d-

254

rust bir arap2 getirilip konacak olursa, elbette bunu herkesin ad


na saygyla karlayacakt. Konuulanlar yarm kulak dinleyen
Ferdinand bunu bir emir olarak anlayp, herkesin kahkahalar ara
snda elinde taze doldunlmu bir sral arapla koturdu.
Klinik bahekimi glmesini bastmaya alarak, "steyenin
bir

Yz"

diye cevap verdi ve tekrar dorularak tam bir hatip gi

bi durdu. "stat Bcklin'in bize pitoresk simge diliyle zehir saan


salgn olarak tasvir ettii eyi, tp yaln bir dille adlandrr: frengi;
duygulan olan her gs titreten, ama artk gnlk gereimize
yerlemi bir kelime. Arzu edildii gibi, Nietzsche vakasndan sz
etmek istersek, frengiyle kastettiim ey virsleri kelimenin tam
anlamyla beyne srayan olas bir enfeksiyon. Orada hzl bir ge
lime otam bulan tahrip mekanizmasnn ad ktye giden ted
rici paralizi, bu sylenenlerden sonra Almancas'na hi gerek
yok."
Druskowitz ifadesiz bir sesle, "Bu benim aklma gelmiti, Bck
lin" dedi ve siyah yelpazesinin zerinden baklaryla topluluu
szd.
Doktorun aklamalarn heyecanl bir ilgiyle izleyen Overbeck,
"Kk bir soruya msaade edin" diye atld. "Pozitif bilimin bir
temsilcisi olarak, neden o kk olas kelimesirie bavunyorsu
nuz ? Bir lm kalm meselesinde hibir kesinlik olamaz m ?"
"Ben daha da ileri gideceim" diye atld Mbius ve elini yere
vurdu, "sayn doktoru aka yanltc olmakla, sahtekarlkla ve
arlatanlkla suluyorum, evet beyler, doru duydunuz. nk
btn bu rezil varsaymlar, baka bir ey olamaz zaten, ruk te
mellere dayanyor. " Bu szlerden sonra tafas tral adam yerden
kalkt ve pannan tehditkar bir ekilde kaldrarak, sarsak adm
larla oturanlarn zerine doru yrud. "u palavracnn kafanza
sokmak istedii eylerin hibirine inanmayn. Ben Nietzsche'yi
daha yeni grdm, kendi gzlerimle grdm ve yle olsa, dokto
rumuz Her-eyi-Ben-Bilirim'in iddia ettii gibi, halinde o kadar
dramatik bir deiiklik olsa dikkatimi ekerdi. Hi de yle bir ha2. Almanca'da "gerekleri olduu gibi ortaya koymak"' anlamnda kullanlan deyim.
( .n.)

255

li yoktu. Bizim N ietzsche'miz, bunu dostlarnn, dzeltiyorum,


gerek dostlarnn ii rahat etsin diye sylyorum, bana kalpleri
mize, nasl diyeyim, kazd o byk filozof olarak giind ve
btn varlmla kalbm basarm ki, sal tamamen yerinde
olan bu peygamber ilerde ve elbette btn bir gelecekte kendi
mesajnn k saan rnei olarak kalacaktr. "
Wille, tekrar yere kerek kendini emniyete alan sarhoa tek
kelimeyle olsun cevap vem1eye tenezzl etmedi. "Sizin phenize
gelince sevgili Overbeck, belli lde hakl olduunuzu reddede
mem. Bilimin byk bir sratle ilerlemesi pek yakrn:.ia bu alanda
bir aydnlanma vaat ediyorsa da, bu kadar ak belitilerle gz
mze arpan bu hastaln virsnn, mikroskopla keskinleen
gzlerinzi kurnazca aldattn imdilik ancak utanarak itiraf
edebiliriz. Bula.7c hastal k tpk Bcklin'in resmindeki gibi iren
simgelerle alm satarken, lme neden olan asl ey ancak hafif
bir soluk halinde, bir sis eridi halinde sezilebilmektedir. "
Alayc glmeler duyuldu ve Mbius yalpalayarak, bir masa
dan destek alarak ve dier elini ant ier gibi havaya kaldrarak
te krar ortaya kt. fkeden kpkrnuz kesilmi bir suratla, "Siz o
malum tehisinizi kahve falndan okudunuz herhalde" diye bar
d, "bu gln sonuca nasl varrdnz yoksa? Size syleyeyim he
kim msveddesi arlatan. Siz bu asrn dahisini sradan bir kont
role tab i tuttunuz, nk siz o bilimsel eitleyici tavrnzla, istis
nai insanlarn da kalplam ltlerle deerlendirilebileceine
inanyordunuz. Peki imdi bu h addini aan tavrnz nasl bir so
nu bekliyor? Koca bir soru iareti. Sanki Fiedrich Nietzsche za
ten en bandan beri sadece soru iaretlerinden ibaret deilmi,
sanki kitaplarnda defalarca ve defalarca btn b u kltre ve
onun k iinde yer alan kle toplumuna kar gerekten y
kc soru iaretleri yneltmemi gibi." Konumac sanki b u d
ncesinin altn izmek istercesine, ba zlm dizleri ve ma
saya dayanm gvdesiyle, imdi kendisi de son szleriyle enerj i
sinin son knnts da uup gitmie benzeyen, alkole batm bir so
ru iaretine dnmt.
Kanepeden Overbeck'in kk bir el hareketiyle susturmaya

256

alt kesik glmeler duyuldu. "Bana gre" diye sze balad


Overbeck, "az nce ifade edilmi bulunan dncelerin, konu
mann slubu dnda hibir neelendirici yan yok nk ben
de kukuluyum, affedersin sevgili Wille, tehisin zaten tahmine
dayal olmas do laysyla sorunun derinine inebildiinden kuku
luyum lme mahkm edilen dostumun sonsuza kadar bir t
marhanenin drt duvar arasnda yok olup gittiini gm1enin ne
redeyse dayanlmaz tasavvurunda, beni onun metabolizmasn d
ardan hangi hastaln ya da virsn girip etkiledii sorusundan
ok, bizim burada da Nietzsche'nin, onu iten ie etkileyen, an
cak tedricen ykselen, onun drten eytan olarak daha bandan
itibaren karmza zm olanaksz bir bilmece getirip koyan
tuhaflyla yzleip yzleemeyeceimiz sorusu ilgilendiriyor.
"Harika" dedi Mbius ac bir alayla araya girerek, "bunu dost
lua eine az rastlanr bir ihanette bulunan Profesr Overbeck'in
azndan duymak harika. nk Nietzsche'nin Doktor Demirsa
kal tarafn dan saptanan szde deliliini, normal duurnunun an

Traged
Deccal'a kadar btn o dev eserlerini ister

cak tedrici bir ykselii olarak tanmlayan herkes, onun

yann

Douu'n dan

istemez sadece akl hastalnn bir aamas olarak grmek duru


munda kalacaktr. Zerdt' potansiyel bir tmarhane sakini ola
rak grmek, Bay Overbeck, kutsalla ne biim bir hakarettir."
Son szn sylerken yumrnunu yle bir skt ki, sanki Over
beck'e indirecek gibiydi.
Profesrlkten gelen soukkanllyla, kendinden nceki ko
numacnn alkoll hrnl karsnda ho bir tezat yaratan
Overbeck, "Kutsalla kfr ve gereklik birbirinden o kadar da
uzak eyler deildir belki de" diye karlk verdi. "Dostum
Nietzsche, sulamalannza ramen ben bu tanmda srar ediyo
rum, dostum Nietzsche bugn karmda durduu haliyle, hastal
nn d belirtileri bana gerekten de entelektel geliiminin
mantkl sonucu olarak grnyor. An coku ve knt arasn
da gidip gelen, deyim yerindeyse onu bir anda yalvaln en ssz
ycelerinden kendine gvensizliin cehennemine srkleyen o
srekli deiim, basit bir ekilde ifade edersek, ayaklarn yle bir

257

yerden kesiyor ki , sanki alk olduu yere kon umlanmak yerine,


her trl snr aarak kendini en yersiz yurtsuz, en endie verici,
evet gerekten en insanlkd konumda kaybediyor. Bu ilgin ge
cede Doktor Wille tarafndan kesin olarak dorulanan ey, benim
Nietzsche'yle ilgili dncelerin1de uzun zamandan beri saptad
m bir husustur: ad konmam bir musibet beklentisi . "
ken sessizlikte minenin atei daha da belirginleti v e ba
klar tablolarn zerinden, gm hilalin oktan terk ettii kl
gece g manzarasnn yumuak hareketlerle aa doru ze
rinden geip gittii camekanl at penceresine doru kayd. S
kntl havay atlatmak iin uak Ferdinand tarafndan ikram edi
len kanepelere saldrld ve yce namevcuda duyulan sayg y
znden ancak ok gerektike fsldald. Bylece, hardal ica
eden " ltfen"ler ya da Barones Druskowitz'in ate isteyen fslt
halindeki ltfeni duyuldu, bunun zerine Wille, hanmefendinin
sigaillosunu derhal kor halindeki bir rayla tututurmay bir g
rev bildi.
Rahatszlk gene Mbius'un salaml elanek tknd halmn
zerinden geldi. "Hibir eyden haberiniz yok sizin" dedi laf ge
veleyerek ve lokmasn inerken gld, "zaten nasl olacakt ki ?
Siz ona deli olarak bakyorsunuz, ama sonunda kim budalaym
greceiz. Hatta belki de deli olan bizleriz, buna tamamen inan
yorum, onun olacaklar gren tek varlk olarak ilahi bir tebes
smle zerinde taht kurduu bizler. Ve sanki etrafmz dar gr
l lmzn hapishane duvarlaryla kuatlm da, demir par
maklklar arasndan darya, oktan tmarhaneden kam olan
ona bakyormu gibiyiz, deil m i ?"
Apulia ta-z tahta sandalyesine aklp kalan ve o akam koca
sna elik etmekten baka hibir ilevi yokmu gibi grnen da
Overbeck, derbeder giyimli ve sarho ka k rolne gitgide dal1a
bir ot.uran cinsiyet feylosofuna hanidir bir acma halindeydi. Dili
dolaan teselli edecek bir sz sylemeyi ya da teskin etmek iin
omzunu svazlamay ne kadar isterdi, arna genel konumalar ona
bu frsat verecek gibi deildi. Ancak imdi, herkes bir kede ve
hatta halnn stnde son derece teklifsizce yemek yemeye ba.'?-

258

!aynca sz ald hanmefendi, dantelli _bir mendille azn n kena


rn sildikten sonra ekingen bir sesle konumaya ba';;J a d.
"Msaadenizle ben" diye kt Bayan Overbeck'in ksk sesi ve
ksrp rahatladktan sonra devan etti, "ben ayaklannn dibin
deki beyefendiye ille de kar kmyoum. "
"smi Mbius" diye geveledi k en d inden bahsedilen beyefendi
ve bir salatal k srd.
"Yani ben sadece, burada Nietzsche'nin gerekte mr boyu
srecek deli l iinden sz eden konumalardaki koulsuz taVTa ka
t lamayacam belirtmek istiyornrn. Burada azck sana kar
kyorsam , beni bala sevgili Franz. Ama kendisini o n i ki yl ya
da daha fazla zamandan beti tandm kadaryla, N ietzsche bana
ne atlak bir pofesr n e de gerek bir deli gibi gelmitir. O yumu
ak ve nazik tavryla bana neredeyse candan bir kz arkada gibi
grnmtr. Onun duygularnda bir gen k z zarafeti vard, sz
ciiklerini seiini, pafrn kullann ve odasna her gn taze i
ek koyuunu, hatrlarsn, d eil mi

Franz '? Oysa kadnlarla hi

ii

olmazd. Bildiim kadayla tek eVTesi, evi n e davet ettii ve o k


gzel arlayarak Eski Yu nan'm byleyici dnyasna srkledii
lise ve niversite rencilerinden ibaretti. "
Bu aklamalar karsnda fena halde ral1atsz olan Overbeck,
kolunun altndan dterek

ve

g. z gze gelmeye alarak kars

nn aklamalarn frenlemeye almt geri, ama da kendini


o ktan hat ralarnn akntsna kaptrmt. "Madem konumaya
baladm" diye devam etti heyecanla, "u olay ela an latmadan ge
\'eneyecein. Bugn hepimiz geree dayanmak istiyornz, yle
d0il mi > Her neyse, bizim :-.Jietzsche zellikle ok gen bir
rencisiyle ilgilenir, onunla yrylere kar ve zel olarak evin
de onunla ba ba.7a buluurdu. Bir keresinde ona yakkl deli
kanlyla i lgili bir aka yaptmda fena halde utanarak o gencin
onn Yunanl kahraman idealine en yakn kii olduunu itiraf et
miti. Mitoloj i k bir alnt yapmama izin verin, o k k Ahilleus\
onu nankrce terk ettiinde ve bizim sakall Patroklosumuz de
ri n ak

acsndan

neredeyse lecek hale geldiinde, o ne byk

ya.-;t yle, hatrlyor musun Franz '?"

259

Overbeck karsnn patavatsz konuma seline bir set ekmek


iin frsat karmad. "Elbette hatrlyorum, ancak bu olayn zaval
l dostumuzu delilik phesinden nasl kurtaracan bilemedim."
"Ama Nietzsche'nin a k aclarn akl bozukluu olarak gster
meyeceksin herhalde ?"
Overbeck imdi ciddi bir yzle tanrnmen kansna doru dn
mt. "Sevgili dacm" dedi yalvarrcasna, "onun alayarak di
vanmza uzandn ve hayatna lanetler okuduunu unuttun mu ?
iddetli bir ba arsyla nasl gn boyu yataktan kmayp hibir
ey yemediini ve mesleini brakmak istediini ? O ak felaketi
nin ilesini ekerken, art k hayatn ona kesinlikle zehir olduunu
ve ancak ani bir lm dncesiyle bir para teselli bulduunu id
dia ettiinde, senin de dostumuzun aklndan kukuya kapldn
ok iyi hatrlyorum. "
Ida, "Tabii ki hatrhyomm" diyerek kocasna katld, "arkada
a bir taklmayla ona salilde sadece lm bekleyen Ariadne is
mini takmam mydn ?"
Kendisini kaybetmesine ramak kalan Overbeck, "Gene de" di
ye devam etti, "hayatnn hibir anlamnn kalmadn gryordu
ve ilk i, aclarnn kentinden, yeni admlar atabilecei cra b i r
yere, bir varoa ekilmeye karar verniti. Dars hala yaz gne
iyle kav..lduu halde, o bu sonbal1ar diye szlanyordu, bu son
bahar diyordu ve bu hfa kalbimi yaralar. O anda bana deliliin
souk eli onu kskvrak yakalam gibi gelmiti . "
O ana kadar konumalar sessizce takip eden Ludwig v o n Scheff
ler bu szler zerine sanki bir ey sylemek isterni gibi ayaa fr
lad, ama son anda aklna baka bir ey gelmi gibi camekanl at
penceresine ynelerek, elinde iin iin yanan sigaillosuyla kaina
t n yanp snen klann seyre koyuldu. tekilerin dikkatini ancak
bir

an

i;in zerine ekmiti, hemen arkasndan tekrar konumala

rna ve salan tabandan artakalanlara dnmlerdi. arap kupala


r

madeni seslerle nlyor ve hafiften akrkeyif bir halde, defalar

ca gecenin gzeline, Helene von Druskovvitz'e iiliyordu .


arap keyfinden al al ohm ve kendisine gsterilen by k ilgi
den etkilcw bames mineye dorn giderek adeta nc bir

260

karyatit olarak asma dallaryla ssl pervaza yasland ve kyafeti


ne heykelsi bir canllk veren alevlere doru bakt. plak kolu
nazl nazl kaln mumlardan birine doru uzand, mumu dudakla
rnn arasndaki snm sigarilloya dpru kaldrd, gzlerine do
lan duman iki hayrannn kalplerinin daha da hzla arpmasna ne
den oldu. arap hanmefendinin de bana vurm utu, ama o uzuv
larndaki tutukluu ksnl bir rehavet ve pervaszlk gibi gster
mesini biliyordu. Orada atele oynayan

irfemmefatale, yani me

um bir kadn vard ve kr sal iki talibi arasndan o gece iin uy

gun olan seiyor gibiydi. Ne var ki, akl cilvelemede deil, ko


numakta olduundan, kurukafay yakalad gibi, bir Hamlet tav
ryla gzlerinin hizasna kaldrd ve hayranlarnn ve dier m isafir
lerin akn baklar altnda onunla konumaya balad.
"Dostum" diyerek hayran hayran kunkafann gz ukurlarna
bakyordu, "sen oktandr hepimizin gidecei yerde bulunuyor
sun. Senin bizden stnln var, biliyor musun ? Pimi kelle
gibi srtyorsun bize, yle deil mi ve bunun iin hakl nedenle
rin de var, mesela usuz bucaksz yldzlarla dolu u gzel aka
m bir kan arkasndan matem tutarak geirmemiz gibi. Ya da
n hibir yere varmayan laf kalabalna ne diyorsun, sylesene ?
Susuyorsun, nk bu seni irendiriyor. Yoksa seni ummunda
bile olmayan bir tartmann iine ekmek istediim iin benden
tiksiniyor musun ? Ya.-;; ayanlara hibir dncesini amak zorun
da olmamak, llerin ayrcalklarndan biri elbette. Peki ya o de
li, sorarm sana, o yayor saylr m yani ? Son derece skc ha
yatlanmz yapay yollarla renklendinneye altmz saysz
fantazmalarnzdan birine ait deil mi o ? Yoksa lm sonunda
daha da m can skc olacak ? O deli bize bu konuda bilgi vere
bilir mi acab a ? nk ben onu yaayan bir l sayyorum, hem
de o grnmez bulac hastalk zehrinin iine nfuz etmesinden
ok daha nceden beri. Sylesene sevgili k.irukafa, bilge adam
larn bizi inandrmak istedii gibi, o zehir daha bandan beri
onun damarlarnda m dolayordu yoksa ? Konusana, seni ks
tah beyin yuvas, yoksa dilini mi yuttun ?"
Druskowitz'in vecd iindeki monolou srasnda Bcklin, ya-

26 1

va yava yere kme tehlikesi gsteren hanmefendiye destek


olmak iin kanepeden kalkmt. Ama hekim gzyle bir sinir kri
zi tehlikesi sinyali alan Wille de yardma kotu. yle oldu ki, iki
beyefendi birer valye gibi, hi durmadan mrldanan hanme
fendiyi koltukladlar ve yakn kala temasyla, onu uzanaca mo
bilyaya geri gtrdler, o ise keyifli bir i ekile nazl bir uyku
ya dald.
Dakikalar sonra, genel konuma devam ederken filozof han
mefendinin neesi tekrar yerine gelmi gibiydi. Sanki kulaklar
kendinden baka her sese tkalym gibi, laf, yapt kunkafa
gezintisi yznden, tartmann sona erdii yerden alp davudi bir
sesle konumasna devam etti.
"Deliliin souk elinin" diye haykrd etrafa glerek ve sanki
bunu gstermek ister gibi sa elini yumruk yapp havaya kaldrd,
"dostumuza, stinsanm mjdecisine uzandn ben de grdm.
Be yl kadar olmal ya da daha fazla, etrafmda ringa bal ve sa
l atalk turusu flaryla kk bir bakkal dkkanndaydun ve
onu, bir zamanlar beni kapya koyan Zerdt'n yazan bekliyor
dum. Zaten buzullarn buz gibi gllere aksettii ve ngiliz tuistle
rin tabldottan kanl biftekler istedii yukar Engadin'de bulundu
umdan beni ona eken bir merakt. Ne var ki, onu az sa)'daki
Saint-Moritz'li kr mterilerine ka yeri olarak hizmet veren iki
klasik ky otelinden birinde deil, orann bakkal dkkannda bul
mutum. Aristokrasiye has _kibarlktan dem 11ran dostumuz ken
dine gnl bir franka, ucuz tarifeden bask ve karanlk kck
bir oda dm1t. Her neyse, ben un ve eker tartmakla megul
Alp dalsnn kukulu baklar altnda orada dikilirken, merdi
venden onun temkinli ayak sesleri duyuldu."
Dnskowitz bir an uyandrd merakn ke)'fni kard, ttn
nn dumann havaya savurdu ve ar hareketlerle tekrar en yakn
daki deri koltua brakt kendini. "Onu byndan hemen taurn
tn." Esprisine glerek etrafna bakt. "Eskisinden daha uzundu."
ki eliyle uzunluu gstererek kahkahalarla gld. "Nietzsche ilti
fatlarla

1 1z 1 1

birlilctP,

boylu vakit kaybetmeksizin, daha elimi skmasyla

kadar dayanlmaz aclar iinde olduundan sz etmeye

2 62

ba. lad. Gelecekteki kahramanlar rknn mjdecisi olarak, art


c derecede kendine acma ve szlaruna halindeydi. Ama ben alay
etmek istemiyorum, sonuta bugn btn bu hikayenin nasl bitti
ini biliyoruz. Gerekten de o zaman yznde sanki odasndan de
il de, cehennemin nc katndan gelir gibi ylgn bir ifade var
d. Hatta bu szlanma teranesine alk bir halde hazinelerini tart
may srdren ev sahibinin orada bulunuu bile onu en kk bir
ekilde rahatsz etmiyordu. n ak rme hrkasndan yamal fa
nilas sarkan N ietzsche teklifsiz bir ekilde kap direine yaslan
mt ve ayaklarndaki pantuflalar da sahnenin ailevi karakterini
vurguluyordu. Burkulmu bir ayak parmann da dahil olduu
ha.c;talklarn bir bir sayarken, yznde bir seyinne belirdi, yz
hatlar karard ve kvrd parmayla yanna yaklamam iaret
etti. Sonra kulama, bir tmarhane dnyasndan dernek istemiyo
rum, ama bambaka bir dnyadan kma benzeyen cmleler f
sldamaya balad. Tylerim diken diken olmutu. Bizim nl sa
lk propagandacs ne sylyordu peki '? Gzlerimi kapar kapamaz,
diye fsldyordu kulama ve bir yandan da yan gzle bakkal s
zyordu, gzlerimi kapar kapamaz, karanln iinden birbirine sa
nlm ve sratle geliip serpilen bir y1n fanta.c;tik iek boy ver
meye ba.lyor, her yeri saran yabani bitkiler bukalemun gibi renk
ten renge ve biin1den biime giiyor, egzotik dolgtnluklaryla b
tn bir zam dolduruyor. Nietzsche ku lama bunlar fsldyordu.
Daha ben hayTetini ifade etmeye frsat b ulamadan, szlanan bir
tonla hi huzur bulamadndan, bu samaklarn sonsuza kadar
sararak, herhalde gnn birinde, byle diyordu, gelip onun her ya
nn saracaklarndan yaknyordu. Hemen arkasnctan da, neredey
se dna tam gzbebeklerini zeime diktii koyu renk gzleiy
le sordu, sesinden insan huzursuz eden bir srar ykseliyordu, so
ruyordu ve elbette bunu bakkal da duyuyordu: bu durumun delilik
balangcnn bir belirtisi olduuna inanyor musunuz, saygdeer
hanmefendi ? Ben dehetle bam sallaynca, beni tekrar kendine
ekti ve tslarcasna kulama fsldad: sakn aldanmayn, babam
da beyin sulanmasndan ld. Bunlar bana Friedrich Nietzsche
syledi, size yemin ederim, Dionisos yardmcm olsun ki." Drusko-

263

witz glerek inko kupasn uaa doru uzatt. "Tann'ya kurhan


verelim" dedi havaya kaldrarak, "biz ona kurban edilmeden nce"
ve Ferdinand'n annda doldurduu kadehi, kendisini dinleyenle
rin tiz perdeden hayret nidalar arasnda yere frlatt.

Uzmanlk yetkisi iinde kendini muhatap kabul eden Wille,


"ok manidar" diye lafa girdi, "Nietzsche'nin kendi kendini tehi
sinde bu sanrlar delilik balangcna balamas ok manidar,
nk gndz grd geliip serpilen cennet bahesi iiyas ba
ka trl yornmlanamaz. Kaltsal nedenleri de hesaba katnca, te
his sonuta isabetli de olsa, bu trden optik olaylarn ok daha ba
sit bir aklamas vardr: bu eit hayaller ou zaman haha to
humundan elde edilen afyonun ve onun ana alkoloidi morfin gibi
uyku ilacyla alnan an dozdan ileri gelmektedir. in'den gelen
seyyahlarn

anlatt afyon

tekkelerinde edinilen uyuturncu de

neyimleri de dostumuzun tasvirinden pek farkl deil. "


Overbeck, " N e yeni b i r bak anla, ayn zamanda afallatc da"
diye sesini ykseltti. Oturduu yerden frlam heyecanla etrafn
dakilere bakyordu. "Evet, elbette, burada Delfoi Tapna'nn ya
da, izninizle, Dante'nin cehenneminin anahtar var elimizde. Ben
de dostumu, tpk Bayan Drnskowitz'in tasvir ettii haliyle gz
mn nne getiiyorum, hem de tam olarak sylemek gerekirse,

bugne kadar bir muanma gibi belleime akl kalan teatral bir
sahnede. Saime Nietzsche'nin yllar nce ltalya seyahatinden d
nte geceledii ve her zamanki gibi daha ilk akamdan bir mig
ren kriziyle yataa serildii bugnk Hotel Zum Weissen Kreuz'da
cereyan etmektedir. Ricas zerine ar kesici damlalarn verdik
ten sonra, beni yanma ekmi, tekinsiz bir sesle, kendi deyiiyle
korkun sm kulama fsldamt. "
Salona b i r sessizlik kt v e gemeye balayan ate bile iin
iin yanarken sadece hafife inliyordu. Elinde arap srahisiyle
kk salm gibi duran Ferdinand bile ne yapacan bilemez hal
de kalakalmt.
"Ama o uursuz ses" diye devam etti Overbeck, "benimle bir ar
kadatan ok, yakama yapan yabanc bir varlk gibi konuuyor
du. Gnn ya da gecenin birinde bir eytan en koyu yalnzlna

264

sokulsa, diye fsldyordu b u ses, ve sana u an yaadn hayat


bir defa daha ve saysz defalar yaayacan ve bu hayatta hibir
yenilie yer olmayacan ve her hazzn ve her acnn, bir dn
sene ey mh, yrek paralayc her acnn geri geleceini ve u k
edeki iimcein ve perdeden iei vuran ay nn geri dnece
ini ve senin de sonsuza kadar geri dneceini sylese. Inan bana,
var oluun ebedi kum saati tekrar tekrar tersine evrilecek ve sen
de onunla birlikte, ey tozdaki toz zerresi. Nietzsche'nin azndaki
yabanc ses snd ve sadece hnltl bir soluk kmaya balad ve
elime sarlan el de gevek bir ekilde yorgann stne dt. Ben
kan ter iinde ve tir tir titreyerek yatan kenarndan kalkarken,
zavall dostum oktan derin bir uykuya dalmt. Dar karken
gzm, iinde su berraklnda bir ey bulunall ve az nce iinden
yirmi damla alp bir kaa damlatarak kendisine iirdiim kk
ieye takld . "
Wille alak sesle, "Afyon" diye tamam lad.
H krklar duyuldu ve da Overbeck' i antasndan bir mendil
karp burnunu sildii grld, bu arada bu duygu boalmasna
neden olduunun bilincindeki kocas d;; onu kollarna alm, hafif
e sallyordu. Kendisini hastann kmarl muhalifi ilan eden Dns
kowitz bile etkilenmi gibiydi. Gsnn derinliklerinden bir i e
ki ykseldi. Bir tek Wille, rahatsz edici bir yalnz kalmlk halin
de nne bakyordu ve yalnzln zaten oktall uyumua benze
yen sarho Mbius'un varl da hafifletmiyordu. Tekrar oturduu
yere dnp sessizliini srdren gei misafire gelince, onunla e
leebilirdi, ama Wille'nin kardelik gsterilerine eilimi yoktu ve
gzlerinin nndeki duygusal boalmalara ramen

o ralrntsz roko

ko sandalyesinde kollarn kavuturup otlrn1aya devam etti.


Kendini

ilk toparlayall, mavi gzlerindeki yalar silen da

Overbeck oldu. Sanki herkesin duygularna tercnall olmakla g


revlendirilmi gibi, ortaya kan gerekliiyle, bilgilerinin smrla
nu insann yzne arpM bir hastaln nedenleri hakknda b
tn bu ileri geri konumalarn bounalndan sz etti. Gzlerini
gkyzime kaldrp sesini ykselterek ekledi: "Ama bize den za
vall hasta dostumuza kar duyduumuz derin merhamet. Merha-

265

met, efkat ve mafiretli bir son bahetmesi iin yce Tann 'ya yal
varmak." Yeniden boanan gzyalar o gzel dncelerini ak
lamaya devam etmesini engellediinden, hemcinsi derhal yard
mna kotu: Bcklin'in kendisini srkledii minder yn ara'>n
dan, heyecandan titreyen bir sesle onunla birlikte seslendi: "Mer
hanet diyorsunuz, sevgili hanmefendi arkadam, hurada yakp
ykan bu soylu ruha kalan sadece merhamet. Gerisi sessizlik. "
Wille tuhaf ve telal admlarla Ida Overbeck'in yanna kotu,
derin bir reveransla elini pt, nk bu arada Druskowitz'in eli
oktan ressamn azna yapmt, ha. hekim duygulu ba salla
malar ara..,nda, insanln en son nedeninin ancak merhamet ve
yrekten payla.;;rnada bulunabileceini aklad ve arkasndan, al
kol ve duygusallktan ezilmi bir halde baronesin ayaklarnn di
bine kverdi.
Yabanc bir ses ykseldi ve herkes ona kulak verdi. Ludwig von
Scheffler grne baklrsa salondaki tek ayk kii gibi duuyor
du ve hazr bulunanlara kar geri tn olarak ho ama anlam ola
rak ho olmayan szlerle yklendi. "Ne akam ama" diye bara
rak bir elini pantolonun cebine soktu, teki elinin sivri pannakla
n arasnda ise purosunu tutuyordu. "Nietzsche hakknda ahkam
kesiiniz, onu kendi zekanzla keye sktrmanz, onu merakn
zn terih masasna yatnmz. Muhteem. Ve imdi de ona kar
merhamet dileniyorsunuz. Bu ne karanlk bir talandnnadr, bey
ler, :-.J'ietzsche'ye acmakrn. Ama sizi rahatlatabili;m, o yank y
reinizi uzun sre dolatrmak zorunda deilsiniz. N ietzsche'nin
sizin rnnhanetinize ihtiyac yok. D obralm balayn, ama si
zin merhametinize ihtiya duyacak kadar klmedi o . "
Scheffler sigarillosunu ayakkabsnn tabanna bastrp sn
drd ve yeniden kendine gelen Mbius'un alklar arasnda git
meye davrand. A-ada kap ngra alnd. Bcklin gmld
ukurdan zahmetle dorulurken, Ferdinand oktan merdiven
lerden a-a paldr kldr komaya balamt bile. Yabanc biriy
le avaz avaz konuarak geri dnd. Zaten Scheffler'in densizlii
yznden bozulan akamn konuklar tam kadro ayaa kalkmaya
hazrlanyordu ki, Drer beresini alnna yan yatrm olan ev sa-

266

hibi gei m isafiri kapda karlad.


"Augustin" diye bard Wille ararak.
" Profesr" diye cevap verdi hastabakc endieli bir yzle. "O
kam."
"Tanr akna, kim ?"
"Torino tiran" diye kekeledi. hastabakc, "daha donsu Dioi
sos, yani . . . "
"Yani ey mi demek istiyorsunuz?" diye fkeyle szn kesti
Wille, "yani hastamz N ietzsche kat m demek istiyorsunuz siz ?"
Augustin aresizce omuzlarn kaldnnca, Dnskowitz inleye
rek minderlere brakt kendini, da Overbeck ise yzn Franz'n
gsne gmd. lk konuabilen, dorudan kendi sorumluluu
sz konusu olan Wille oldu ve hazr bulunanlardan, hi ikiletme
den kendisiyle birlikte Friectrnatt'a gelmelerini istedi. Ferdinand
paltolar getirirken, Bcklin baylan baronesle ilgilenmesi gerek
tiinden affuu rica etti ve doktonn ha.'?in baklar altnda baro
nesi yandaki odaya tad ve kapy arkadan kapad.
Scheffler de tekilerle birlikte arabaya binmek iin acele eder
ken, bir el tarafndan tutulduunu hissetti. Trasz Nietzsche
mezi hafften yalpalayarak arkasnda duruyor ve sinsi sinsi g
lmsemeye alyordu. Dili dolaarak, "Neden o salaklarn pein
den gidiyorsunuz ?" dedi. "Artk ona yardm edemezler ki."
Scheffler dehet iinde, "Yani kendini ldrd m demek isti
yorsunuz ?" diye sordu.
Mbius ks ks glerek, "Konu o olunca hi olmayacak ey de
deil" dedi. "Ama ben b uraya gelirken,

lfa hayattayd . "

Scheffler gzn ondan ayra myordu.


Sarhou yle bir glme krizidir tuttu ki, soluu kesildi. Sonra
pu11ayarak devam etti. "Sahiden benim yce Zerdt'i.i bu kak
arlatanlarn eline brakacam m sandnz siz ? Ryada b ile ol
maz. Bugn onu klinikten kardm ve evimin gvenliine gtr
dm. Yanndan ayrlrken, kendisi huzurlu bir ekerlemeye dal
m bulunuyordu."

12
Hayatmz,

rn ut! ul uurn uz,

kuzeyin, buzlann, lmn tesi nd e.


Biz mutluluu kefettik,
binlerce yln labirentinden k yolunu bulduk

FriPnrich NiPtzsche

Sabaha kar, aaran gn n neredeyse btnyle yutan


youn bir kar ya balad, yle ki klini k yapay kla uyanmak
zorunda kald. Daha dn parlak k gneinden koruyan pt>rde
lerden dan baknca grnen, inen perdeler misali derinliklere
doru suzlen saysz benekten oluan dank ve telal bir tipiy
di, ama bu soluk kemeke, klinik ynetiminin durup dinlenme
menin verdii asabiyetle btn bir Fricdmatt'a yayd o her eyi
felce uratan huzursuzluunun bir yansmas gibiydi.
Geceyarsndan beri Wille'nin aksak ayak sesleri btn kori
d orlardan duyuluyor, ler kap a:lyor, sert sorular yneltiliyor
ve gizlenilebilecek en kk delik bile didik didik aranyordu.
Arama seferleri teki b inalara da yayld, kmrlkler ke bu
cak tarand ve dik merdivenlerden tavan aralarna trnanld. id
detli kar yana ramen, binann donanma gibi klandnlrnas
sayesinde aydnlanan evresi tarand ve bulma umuduyla, bah:P
deki heykellerin zerindeki km- tabakalm- bile silkelendi. Sabaha
kar kayp kiinin ekalini almak zere polis merkezinden bir
grevli geldi ve kendi ifadesiyle, btn bir ehir ve blge civarn
da zerinde tmarhane gmlei olan, orta boylu, bykl birinin
aranmasna geilecei konusunda gvence verdi.
Dahili arama eyleminin karargah olarak Wille'nin muayeneha
nesi kullanld, atlyedeki elencenin dalmasndan sonra, ak
amclarn geri kalan annda haber alabilmek zere burada top
lanmt. Bahekim kafasnda bir durum deerlendirme plan yla

268

derhal bir demet acil arama tedbiri uygulamaya koydu, buna g


re yatakhanelerdeki t m personel alarma geirilecekti, bu arada
kendini sulamaya bir an bile ara vem1eksizin, neredeyse gzya
larna boulan, perian haldeki hastabakc Augustin'e de grubun
organizasyonu angaryasn yklemiti. Karlarna kan ve ikisi
nin tamamen zdd olarak onlar aksi ve esnemeye eilimli bir s_u
ratla kabul eden Dr. Miescher, deneyimlerine gre kaaklarn
kahvalt saatinde kendilikleinden geri dndklerini ileri srerek
sakin olma uyarsnda bulundu. Overbeck ifti de ayn grtey
di, sabah niversitedeki zoru nluluklar yiiznden gitmek iin ace
le etmiti profesr, ya byle diyordu, ya da ka zamandr korktu
u gibi, hasta hayatna kendi eliyle son vemti, da'nn da ekle
dii gibi kaln kar rts adeta buna davetiye kanyordu.
Endieli iftin ayrl masndan sonra, bir hayli gecikmeyle klini
e gelm Dr. Mbius yeni bir huzursuzluk kayna oldu, o zilzur
na sarho hali yerini a7rtc biimde son derece heyecanl bir zi
hin aklna brakmt ve hi durmadan hastann nerede olabi
lecei konusunda parlak varsaY1ffi lar ileri sryordu. Herkes ara
mak iin gruplar halinde koridorlara dalrken, o hastalarna k
sa sorular sormakla yetinen Wille'nin yannda dalkavuka duru
yordu, elbise dolab ve malzeme oda<> aratrmalarnda sraya
rak yardmc olan ya da kukulu biimde ikinlik yapan perdele
r e saldrp ekitiren bir polis kpei gibiydi.
Arama ekipleri perian ve uykusuz vaziyette genel uy<nma sa
atinde labirent desenli mozaiklerin stnde tekrar hir araya geldik
lerinde, btn umutlar yaklamakta olan sabal1a kald, o da gn
yla birlikte kaa u ya da bu ekilde ortaya kmak zorunda b
rakacakt . Ama dardaki alacakaranlk gitmek istemiyor ve

k,

daha dn ipek bir yelken gibi Friedmatt'n stne yaylan ltl


maviliin yerine. kliniin etrafna o kaln perdesini ekiyordu.
*

Basel kara gmlmt. Geceden beri lapa lapa oynaan kar


lanlan sessiz bir ehrin stne dyor, caddelere setler eki-

269

yor, ara sokaklar tkayp evlerin kaphn mhrlyordu. Den


buz rtsnn arkasnda btn renkr kayboluyor ve kendini
her eyi birbirinden farksz hale getirea bu doa olayna brakan
lar san solunu aryordu. Bu renksi:i:. kaos karsnda aldanan
duyular, tipi olan yerlerde siluetler gn' in sanyor ya da ses
sizliin hkm srd yerlerde sesler duyar gibi oluyorken, kar
dan kamaan gzler yanndakini grmeden ve sarm gibi sela
mn almadan geip gidiyordu. Geceye akp duran bir tekdzelik
km ve nceden birer ekli olan her ey kasvetli tipide hile
ip dalmt.
O sabah kar laistalleriyle ssl pencereleriyle ehir dnda bir
ev, geni yolun zerindeki st ste ylm kar beklerine bak
yordu. Her iki yannda kavaklarn ykseldii tula yapnn iinde
insan yaadn gsteren hibir' iaret yoktu. Alacakaranlkta
hibir k szmyordu ve gi;in nndeki kar birikintisi kubbe gi
bi ykselmi ve hi dokunulmamt. Yalnzca st katta, ehre ba
kan taraftaki pencereler ince bi sabah kzllyla tutumu gi
biydi.
erde de sessizlik hakimdi. Sadece minenin yarm daire bi
imindeki ocak ksmnda bir parlayp bir snen birka odun k
t szlanp durmaktayd. Korlar, bir kahve takmnn cilal pi
rin parlak.lnda yansmalar yapyor, uzun ibikli cezvenin altn
da bir mum yanyordu. Odann ortasndaki sekizgen masay oy
mal camdan kre biiminde bir gaz lambas sslyor, onun etra
fnda da egzotik sigara paketleri ve pipolar duruyordu. Tpk bir
bedevi adrnda gibi, bir nargile kollarn bir ger kiliminin ze
rinde iyice ortaya kan deri minderler ve sanatkarane yaplm
talta taburelerin arasna uzatmt.
Krmz ipek sabahl kl bir bey bacak bacak stne atm, ar
ve dnceli ekilerle sigari llosunu tttryor ve arada bir Arap
fincanndan kahvesini yudumluyordu. Uykusuzluktan gzkapak
lar ikide'birde kapansa da, Ludwig von Scheffler adeta bylen-,
mi gibi tvit battaniyelere sarnm vaziyette iki pencere ar.sn
daki deri kanepcdt> uyuyan misafirine bakyordu. Ancak dzenli
soluk alp veriler hafif bir i ekile kesince, Scheffler kalkt ve

2 70

ieri hibir k szrnadndan, lambay sonuna kadar at.


Geriye don geniler gibi olan salon renkli eitliliiyle lda
maya balad ve lolukta kara delikler gibi duran duvardaki tab
lo lar, imdi Bcklin'in elinden kma her eit plak masal yara
tyla dolu ltl engin deniz ve vahi da manzaralanna ald.
Ama stadn bir sihir gibi ylesine ustaca davet ettii Antika
neesi, atein stnde uursuz, hatta tehditkar bir eye dn
yordu. minenin pervazndan tavana kadar ykselen siyah er
eveli ve isminin ba.-h artleriyle ssl tabloda irin bir Akdeniz
kasabasnn zerinde bir alev ftnas hkm sryor, gneli
gn kirli duman stunlaryla evili ate duvanm ardnda kay
boluyordu. Gkyznde hayalet gibi dt atl drtnal kouyor,
sska ve lagar atlar kasabann ve blgenin stne ken felaketi
hissetmie benziyorlard. Dehet fgrlPi, imdi akkor halindeki
sobada paralcma11 gzel insanlk alem inin tepesinde uursuzluk
alametlerin i sunmaktayd: bir cadnn sallad nealelerden sa
va.5 tannsnn haneri ve gazab imekler halinde akyor, salgn
felaketini yayan nwdusa bal ylanlar dillerini efendilerine yani
muzaffer lme doru uzatyorlar, defne yapraklarndan elenk
le ssl kun kafa.<;yla srtan lm, maheri tamamlyordu.
Scheffler i karartc resme gz ucuyla bakp, acaba burada

Dionisos'un mezleri

nasl dururdu diye dnrken, c ezve

den kahve koydu kendine ve yan k ttn kokusuyla kanan aro


may iine ekti. Baktan yava yava yatan adama geri dn
yordu. O kadar ok zlenen adam burada yatyordu ite, ba.51 i
lemeli iki yasta gmlm b i r halde ve her nefes alta posby
nn ince kvrck kllarn titreterek. Onunla son kez on yl a
k bir zanan nce karla.;m t, o yetenekli hoca hasta ve krgn
bir halde ehri terk etneden nceydi. Oysa o, kendisinde derin
duygular ve ktsal koruluklarda bakirelerin kurbanlar sunduu
ve ya gibi parlayan uzuvlaryla ringlerde gr0e tutuan kahra
man figrlerinin bulunduu uzak, gler yzl kylara b ir zlem
uyandran, sekin hal ve tavrlaryla o rkek ad.ama daima hay
ranlk duymutu. ProfPsriin her dersinden sonra Antika m
zesine komu, disk atan heykellerle ylanlarla bouan yar tan-

271

rlar arasnda, Homeros savalarnn silah k :rdeliini hayal et


mi ya da ltl menner tanrlarn ayakla dibine kerek d
ncelerinde hayatn onlarn gzelliine adamay dlemiti. Bir
korint stununun arkasndan birinin, profesr rna<;kesinin arka
sna saklanan arkadann karak elini ona uzatmas umudu iin
de, burnunda deme cilas kokusu salonlarda tek bana gezi
nip dunnutu.
Sonra gizlice tapt adam, dediklerine gre gney diyarlarna
kam ve kim bilir belki de tapnaklarn ve kutsal konluklarn
glgesinde yldan yla daha da cretkarla7an balklarla dikkatle
ri zerinde toplayan ve onun, yani rencisinin gemiteki umut
larn diri tutan kitaplar yazmt. Ressamn kendisini kukulu
imalarla akan1ki toplantya davet ederek btn hayallerini ald
dne kadar. Doktorun yakk almayan aklarnalann ikence
ler ekerek dinlemi, beyin olarak bir l olduunu ilan ettikleri
dostlar hakknda saygszlk yapan teki m isafirlerin konumala
r ise onun o ukalaca kendini beenmiliini fersall fersall geride
brakmt. Hastan n kaybolduu .haberinin yaratt oku, kak
Dr. Mbius'm profesr evinde saklad ve Scheffler'in gidip
onu oradan alabileceini ifade ettii a.-;; rtc aklama izlemiti,
ne kadar erken giderse o kadar iyi olacakt. Gerekten de adam
karann, polis aratnnas korkusu yznden en ince ayrntla
rna kadar ayarlad nakil ii przszce halledilmi ve ilalarla
sersemleyen profesr .ksa bir fayton yolcu luundan sonra evine
getirilmiti.
Bir mucize olmutu, Scheffler kuku duymuyordu bundan, kla
sik dnemde ancak tamlarn yaratab ilecei bir tansk gerekle
miti. Odisseus uzun sren maceral yok:uluklardan sonra, herkes
onu ld sanrken Penelope'nin sadakatle kendisini bekledii yur
duna, thaki'ye nasl dndyse, dnyay gC'zip dola.-;;an profesr
dnp

dola.p

ona gelmiti. Ar

hastalk

de

Nietzsche'yi sarsmt,

Scheffler lc phe etmiyordu bundan ve doktorun hi utanmadan


anlatt eylerin sadece bir ksm hile don olsa, yeniden topar- .
!anmas n iin k i i n <,!sa da, bunun o kadar abuk gereklemeyece
ini hesaba katmak lazmd. Ama te yandan, diy dnyordu

2 72
knnz ropdambrl adam ve uyuyan profesrne glmsyor
du, seni buraya bir tann gnderdi, hem de Dionisos'tan hi de aa
kalmayan bir tann, Pallas Atena'nn korumas altndakilei a
bila dilenciler olarak geri getirmesi gibi, sen de imdi karmda
yle hasta, bitkin ve acma uyandracak denli klksz bir halde ya
tyorsun. Ama ne sylyorum ben sana hasta diyerek ? Dionisos
etrafn saran mezlerini dolambal yollardan ok daha emin bir
ekilde hedefine srklemek iin delilikle vurmuyor muydu anla
n ? Sevdiklerini anlan bomakla tehdit eden elikiler yuman
dan, o esriklik verici lgnla srkleyerek ekip kartmam
myd ? Ve belki de sen sonunda gnlk hayatn deliliinden kur
tularak salna kavuurken, dn senin hakknda o riyakar kome
dilerini sergileyen szde akll dar kafallar tam anlamyla Fried
matt'lk olmayacaklar myd ?
Bouk, anlalmaz bir haykm Scheffler'i hayallerinden uyan
drd ve korku dolu baklar karlat. "Bismarck" diye seslendi
Nietzsche emredercesine ve yerinde doruldu. "Siz de kimsiniz ?"
diye bard Scheffler'e. "Peki ya Bismarc k hangi cehenneme git
ti ? Artk hizmetkarlara da m gvenilemeyecek ?" Kendini tuta
mayp elini ba:na vurdu. "Ben byle i taatsizliklere tahamml
edemem, bir Torino tiran snf rtbe meseleleinde kendisiyle
alay edilmesine izin veremez. " Son bir defa daha hastahakcsna
ismiyle seslendi, sonra hibir karlk gelmeyince alamakl oldu
ve kendini tutamayp hkrarak yzn ya5tklara gmd.
"Ltfen beni balayn, sayn profesr" dedi Scheffler yatt
rc bir sesle, bu arada deri bir tabure ekip yana.-rnt, "maale
sef size Prer..s Bisrnarc k'la hizmet edemem, ama onun yerine size
btn saygmla kendi konukseverliimi sunmak isterim. "
"Ben Bismarck'la konumak istiyorum" diye sylendi Nietzsche
ho olmayan set bir asker tonuyla, bu arada fra gibi kalarnn
ardndaki gzleri alev alev titremeye ba-lam, bklen dudakla
ryla birlikte yukar kalkan byklar bumma kadar dayanp kabar
mt. Ne yapacan bilemeyen Scheffler, Nietzsche'nin yz hatla
rnda derin bir nefret okuduunu sanarak, balanmas iin tekrar
rica etmeye kalknca, beriki esip grleyerek, ona burada ne ii ol-

2 73

duunu sordu, yle ya buras kapal zel bir blmd, aynca anla
lan Prens Bismarck Kuhne usul oturakl masaj banyosunun ha
zrlyla megul olduundan, buray derhal terk etmesini de em
retti. "Tiranlarn gazabndan korkun" diye haykrd ve hemen arka
sndan da ipiriri. yumuack bir glckle, banyoda imdiye ka
dar bylesine enfes bir hayvann, aynen byle diyordu, eksikliini
ektiinden, ipek ropdambn dn alp alan1ayacan sordu.
Nietzsche'nin ruh halindeki deiiklik zerine rahatlayan
Scheffler parlak kuma, bir boa grei al gibi kanepenin st
ne yayd, misafiriyse parman kuman stnde oynar gibi kay
drarak ocuksu bir hayretle onu izliyordu. Ev sahibi zerine si
yah kadife bir ropdambr geirdikten sonra tekrar misafirinin
yanna oturdu ve bir sigarillo ikram ettiyse de, o bunu geri evir
di. Gz krparak daha sert ttne alkn olduunu vurgulad, bu
nun anlam da en ok kaln bir puroyu tercih ettiiydi. Sekizgen
masann stnde byle bir tane bulununca, uzatlan kesme aleti
ni umursamakszn puroyu bir ucundan dileyip kahverengi t
tn yapran keyifle bumuna ekti. Derin bir ekiten sonra du
man geni halkalar halinde cierlerinden fledi. Dostane bak
larla karlkl baktlar ve halka halka tavana ykselen duman
bulutlarn izlediler.
Scheffler bir sre sonra, "imdi kendinizi daha iyi hissediyor
musunuz, profesr?" diye sorarak konumaya alt.
Muhatab dumandan sulanm kederli gzlerle ona bakyordu.
"Maalesef' dedi, rencisinin niversiteden bildii, o yumuak,
neredeyse yaltaklanan ses tonuyla, "maalesef, ucuz atlatmak iin
bile, on misli olanakszlk mevcut. "
Scheffler yutkundu.
"Ama gene de" diye devam etti Nietzsche konumasna, "be
nim soyut hastane odama uzun seyahatlerimden alkn olduum
dekorlar sayesinde bir nebze olsun dnya apnda bir karakter
kazandrma abalarn takdir ediyorum. Tahminen siz, sevgili
prens, af buyurunuz, ne yazk ki isminizi u anda hatrlayamadm,
siz u kaba saba keten partallar iinde benim damarlarmda da
soylu bir kan, gururla ekleyeyim, Polonyal kan dolatn gre-

2 74

miyorsunuz. Ve seyahat eden soylu bir insan ya da, izninizle sa


yn bay baron, aristokrat bir dnya gezgini olarak, ben de kendi
mi, etrafm yumuack hallar ve insan hlyalara srkleyen de
ve semerleriyle evrili bir vaziyette, ruhu sevgilileriyle nargilenin
hortumlar araclyla haberleen Peri Morgana'nn o ark efsu
nuna kaptrabilirdim. Neyi ima ettiimi anlarsnz."
Scheffler, "Ama sevgili profesr" diye patlad, "ben ne prensim
ne de baron, tersine sizin renciniz Ludwig von Scheffler'im.
Hatrlasanza, dersinizde en n srada otururdum. Genliin ver
dii dncesizlikle, teki rencilerin bir demet meneke brak
t krsnze tebeirle bir kalp izen bendim ite. Herkes gler
ken sizin kzarmanz ve gznz krpmadan ileri doru bakarak
kalbi antanzla kapatmaya almanz hala gzmn nnden
gitmiyor. Ben oyum, Scheffler'im ve bunun iin bugn bile hala
utanyorum."
Toparlanp oturan ve srtn yastklara rahata yaslayan profe
sr bu tutkulu hatrlatmaya hibir tepki gstermedi. Zahmetle
doruldu, kendini tantmak istermi gibi Scheffler'e elini uzatt ve
bu arada o kkal gzel b ir. kahveden keyi". almasn bildiini de ek
ledi. "nk" diye devam etti, "beni epeyce bir zamandr bylesi
itina ve zenle martan dostum Prens Bismarck galiba emekliye
ayrld. Ben burada kalc deilim. Arif olan anlar, Demir anslye
galiba yumuad. Geri ondan bir hatra sakladm. " Nietzsche bu
szlerle ceketinin cebinden kk bir ie karp iindeki berrak
svy ok ey ifade eden yz ekitmeleriyle Scheffler'in gzleri
nnde kafaya dikip boaltt. "Ac ve yaralar iin merhemlerim
var burada" diye yapmackl bir kadn sesiyle bir ark tutturdu,
"kt zehirler iin panzehir, en derin aclar ve en yce kederler
iin . . .

"

"Bunlar Wagner'den, yle deil m i ?"


"Ben o insan tanmyorum" diye karlk verdi Nietzsche ters
bir tavrla, ama tpasn kapatp ieyi yerine koyar koymaz, y
znde nazik b ir ifadeyle rencisine bakt ve duman tten kah
ve fincann fledi. "Oralarda, gneyin en gneyinde" diye anlat
maya balad ilk yudumunda, "dudaklarmda akn buruk tad, u

2 75

iyi kavrulmu tanelerin zn boazmdan aa lavlar gibi ne


ok aktmmdr. " Bir kez daha hprdetti, ucu bir an iin yana
cak kadar purosundan bir nefes ekti, dumann savurdu ve yeil
perdeleri amak iin donldu. "Sizin buralarda hi gn domaz
m ?" diye sorarken, yar yarya erimi kar kristalleri arasndan d
ar bakt. "nsan hilikten hibir ey gremiyor" diye gld kah
kahayla. "Benim lkemde, Torino'da da, biliniz ki, ok kar olur ve
insan yannda daima kk bir krek tarsa iyi eder, bu arada bu
bir aka. Ama bylesine kar yandan ve donmu buz bulutla
rndan ortaya kan bu mthi o kyanusa Torino'da rastlamak zor
dur. Gya kar yadnda ben saraymn atsn kretirim ve ken
dime Bernini'nin nl

Tritonlar emesi'nin ssledii i

avluda,

banda kayser tacyla bir kardanadam yaparm. Bu karikatrn


kime dokundurduunu anlamsnzdr. Anlamadnz m ? Hayr
m ? Tabii ki II. Wilhelm'e, bana kuleleri hatrlatan iren byk u
lar vardr ama, bu arada gayet gzel sitar aldn da kabul et
meliyim. Bunu bilmiyor muydunuz ? nemli deil, ben sizi byk
politika konularnda seve seve eitirim. "
Nietzsche ark stili ksa bacakl kk bir sofrada deri tabure
lere oturarak birlikte ettikleri kahvaltdan sonra ekildii yan
blmedeki lavabodan zindelemi ve yapk olarak geriye ta an
m salarla dnd. Bu defa keyfi yerinde olarak srtn bir deve
semerine verdi ve her iki taraftan hohlad gzlklerini bir men
dille temizlemeye koyuldu. Ev sahibi ban sallayarak yanna
geldi. "Sevgili profesr" dedi, "sizi son defa byle pr dikkat gz
lk camlarnz temizledikten sonra a tutup kontrol ederken
seyretmemin zerinden on yldan fazla bir zaman geti. Oysa, ar
kasndan hafif bir glmsemeyle bana doru bakarak annda gz
kapaklarnz indirmeniz, bana daha dnm, hatta bir saat nce
siymi gibi geliyor. Hatrlyor musunuz ?"
Nietzsche parmak ularn akaklarna bastrd. Uzun uzun
dndkten sonra, "Hem hatrlyorum, hem hatrlamyorum"
dedi. "Bana yakn ama yabanc gibi geliyorsunuz. Acaba, Bay
Von Scheffler, benim kaybolup, sizin de beni bulmak iin yolla
ra dm olmanz mmkn m ? Buna deer" diye gld ve

2 76

kahverengi kl perdesinin arka5ndaki dzgn dileri ilk kez g


rnd. "Bulana mkafat veriyorum nk." Tekrar gld ve eli
ni azna gtrd. "ncilci yle demez mi: arayn, bulacaksnz.
Zerdt ise yle konutu; kim ki beni bulur, o kendini de bula
caktr. Bu labirent aratrmalarnda size azck yardmc olabilir
miyim ? Ama bunun iin bana uradaki ieden yirmi damla ver
melisiniz, zahmet olmazsa kakla. "
Esrarengiz ilac yutmasyla, Nietzsche'nin oturduu deri min
derden halya kayp aralkl sarsntlar ve derin i ekilerle nefes
almaya balamas bir oldu, bu arada elleri iddetle titriyor ve gz
bebekleri bir izgi halinde aralk gzkapaklarnn arkasnda kay
boluyordu. Ama Scheffler'i neredeyse panie dren birka sa
niyelik iddetli kaslmann ardndan, vecd halindeki profesr k
yafetinin stndeki hayall tozlar silkeledi ve hafife mrldana
rak kendini kanepeye brakt.
aresizce odada dikilen ve yardm armay dnen Scheff
Ier rahatlayarak kanepenin ayaklar dibine kt. "Beni ne kadar
korkuttunuz, sevgili profesr" dedi, "sizi neredeyse Friedmatt'n
tbbi himayesine geri gtrmeye kalkacaktm, orada sizi o malum
oturakl masaj banyosu da uzun zamandr bekliyordur herhalde."
Niet;::sche akay.a hafife glmsedi. "Buna sakn kalkmayn,
sevgili Scheffler. nk imdi beni bulmuken tekrar kaybetme
niz size zor gelecektir. Hem zaten ben o deliler evinden holanm
yorum, koridorlarndaki grlt benim hassas kulaklarm iin ta
hamml edilmez bir eydi. "
Scheffler sevinle, "O halde beni tandnz" diyerek Nietzsche'nin
eline sarld.
"Sizi kelimenin gerek anlamyla tanyp tanmadm, baka
bir konu. Gene de sizi hatrlayabiliyorum, bu kadarndan eminim.
Siz sarn bukleli kafanzla en n srada oturuyordunuz ve beyaz
gmleinizin yakasna taktnz puanl papyonunuz size rnek
bir renci grn veriyordu. Benim baklarm son derece
inanarak yanstan mavi gzleriniz, yanaklannzdaki sevimli gam
zeler ve bir soru sormak iin kalkan pannanzn o ekingen ha

li. biraz '..: rkek, havaya kalkm ve tarafmdan arlmay bekle-

277

yen o ince pannak. Doru hatrlyor muyum ?"


Scheffler nutku tutulmu bir halde Nietzsche'nin ellerine do
ru bakyordu. "Size bunu asla ifade edemem, sevgili profesr" di
ye sze balad, sanki syleyecei kelimeleri aryonnu gibi du
raksyordu, "u anda, bir trl aarmak bilmeyen u k sabahn
da yeniden bulumamz beni yle mutlu ediyor ki. Sanki Rheinsp
rung'daki konferans salonunda o zamandan beri zaman durmu
ya da, ne bileyim, bir zan1anlar inanlan geri dnm gibi birbiri
mizle konutuumuzu duyuyorum. Sanki saatler zerimizdeki
gcn yitirmi gibi hibir ey deimemi, biz hep ayn kalmz
ve her ey hafzanza o kadar canl bir ekilde nakedilmi ki. "
Yalarla ldayan gzleriyle Nietzsche'ye bakt. "Ama az nce siz
de bir mucize gerekleti, yle deil mi, profesr ? Ve grdm
kadaryla, bunu u kk ieye borluyuz. Hangi sihir iksirini
saklyorsunuz onun iinde '? Hani u hunhar Hagen'in, ej derhala
r ldren Siegfried'in iki boynuzuna damlatt damlalardan m
yoksa ?"
"Wagner'in

Tanrlarn Gn ba tm 'nda yazd gibi unutkanlk

la zihni bulanm kahramanlarn hatrlamalarn salamak iin


m i ? Ama bunun iin hibir iksire gerek yok. Sevgili Scheffler, siz
bana az nce adna afyon da denilen haha znden bir kak uy
ku ilac verdiniz."
Scheffler ararak ieyi ald ve koklamak iin mantann
kard. "Geri bu ila hakknda ok ey biliyorum ama" diyerek di
lini bir damlayla slatt, "ama hi sizde grlen etkisinden bal1se
den olmamt. " Scheffler bu szlerle sekizgen ttn masasna gi
derek, camdan kre lambann aydnlnda tahta bir kutudan
kahverengi minik bir pastil ald. "Koklayn. " Onu N ietzsche'ye
uzatt. "Hayr, sandnz gibi uyduruk bir ey deil bu, kurutul
mu hintkeneviri reinesi."
"Salden hahan nasl koktuunu b ilmeyeceimi mi dn
yorsunu z ? Sevgili Scheffler, siz beni ne sanyorsunuz ? eyrek
Veltliner itikten sonra gkteki meleklerin arklar sylediini
duyan fosillemi bir niversite profesr m ? Byk yanlg.
Ben de o kurnaz Odisseus gibi ilahi unutma sanatn rendiim

2 78

Lotusyiyenler lkesi'nde bulunuyor ve gemiin glgelermi geri


getirmek iin Hades'in kapsnda kurbanlar yakyordum. nk
bana en yce yaam sanat gibi grnen tek ey her zaman iin
u olmutur ve onu elde etmek iin hibir areden kamamm
dr: geip gidiini ve dnp geliini salamak iin zamana hakim
olma gc. Bana ikence eden eyleri unutmay ve zlediklerimi
geri armay ben ite byle rendim . "
"ok mtevaz llerde de olsa, bana b u hizmeti gren ha
ha olmutur" diye cevap verdi Scheffler, gemeye yz tutan ate
e b irka ktk att ve nargileyi hazrlad. Nargilenin pirinten l
lesi kzarmaya balamt. minenin alevlenen karsnda
d dnya kl rengi hilikte kaybolup giderken, iki adam dizleri
nin z e rinde tvit bir battaniye, kanepede yan yana oturuyor ve
fildii marpulardan nargilenin serin dumann ilerine ekiyor
lard.
Scheffler, "Sevgili profesr" diyerek sze ba-?lad ve bzd
dudaklarndan mavimsi bir duman fledi, "hatrladklarnzm
bendeki bire bir karln o kadar ok anlatmak isterim ki, eski
den ya da daha ok imdi, u anda, hani o konferans salonunda
parmam kaldrarak dikkatinizi ekmeye alrken , baklar
nz ararken . . . "
" te buldunuz ya, sevgili Ludwig. Ama byle samimi bir ekil
de Alaeddin'in sihirli nargilesi etrafnda oturduumuza gre, eski
ger adetlerine uygun olarak bu kutsal nefesten kardelie i
memiz gerekmez miydi ?"
"Yrekten katlyorum, sevgili profesr. "
" Dostlarm bana Fritz der, ama sen Ludwig, sen bana Luigi de
melisin, bununla ilgili ok ho anlarm var. "
"Luigi mi ? Ama bu benim ismimin talyancas oluyor. "
"Daha iyi ya" diye gld Nietzsche ve ksrd, bunun zerine
Scheffler srtna vurdu. "Daha da iyi Ludwig, ama daha sonra ne
ler olacan bana amayacak msn ?"
"Nasl neler olacak ?"
"Konferans salonunda, ok irin bir ekilde ifade ettiin gibi
kaldrdn p armanla dikkatimi ekmeye alrken . "

2 79

"Brak da, en bandan anlataym, sevgili Luigi" diye cevap ver


di Scheffler. Bu arada Nietzsche nargileden bir nefes ekiyordu,
"Yani Rheinsprung'dan, niversite binasna yaklamakta oldu
um o gneli ama hafif kar yal ilkbahar gnnden. Hava de
li bir rzgarla dolu ve ben kprnn korkuluklarndan eilmi,
buz ktleleri ve enkaz paralaryla kabarm rman geni ta
ayaklara arpn seyrediyornm. Gmbrt o kadar iddetli ki,
konferans salonuna kadar kulaklarmdan gitmiyor. Kpk kpk
alayan mahere bir kez daha bakyor, sonra kendime bir yer
aryorum, ahap kaplama bask salonda sadece iki renci oldu
undan, bu hi de zor olmuyor, Luigi."
Nietzsche ksrerek, "O gnlerde biraz modam gemiti" diye
belirtirken, bir bardaktan su iiyor.
"Ve sen ieri giriyorsun" diye devam etti Scheffler gzlerini ka
payarak, "ama bu yanl oldu; gzlerini ksa bir bakla dinleyici
lerinde gezdirir gezdirmez, bylenmi gibi eikte kalakalyor
sun . . . "
"Byleyen sendin, Ludwig."
"Neyse, gzlklerinin arkasndan koyu gzlerinle bana bak
yorsun ve benim bakm da, bala ama, o zamanlar bile ti ksin
dirici bulduum o onnan gibi posb yklarma taklyor, bu byklar
sana, senin gerek varlna hi mi hi uymayan , biraz nemruta
bir hava veriyor nk."
"Beenmiyor musun ?" diy-e sordu Nietzsche ve cilveli bir
edayla sarkk ularn yoklad. "Onunla gerek varlm sakla
mak istemi olamaz mym ?"
"O ho kyafetinle ksa, dikkatli admlarla krsye doru iler
lerken de mi yan i ? Ak renk pantolonunun stne, gs cebin
den zarif bir dantel mendilin sarkt fndk rengi bir kadife ceket
giymisin. Uuan ularn okula gelince beyaz yakalnn stn
den balayp dzelttiin san ipek kravat, mendilinle ok k uy
mu. Gzlklerini hohlayp siliyor ve on lar burnunun stne yer
letirmeden nce camlarn arkasndan sert bir bak atyorsun,
sonra da clz topluluu tan1amen ifadesiz bir yzle bir kez daha
inceliyorsun. Drst olaym m ? Oradaki ki.irsi.ide karmda du-

280

ran adam hibir ekilde bir niversite profesr deil, aksine o


moda olan ngiliz romanlanndan km bir dandiydi. stelik bir
de parfm smli.itn. "
'"imdi sen de abatma ltfen. Kolonya srmekten holanr
dm, kz kardeimin yapt gibi mendilime kolonya damlatrdm.
O zan1anlar senin bunu fark ettiini bilseydim, Ludwig, buna ok
sevinirdim. nk daha ilk girite dikkatimi elanitin, bu konu
da yanlmamsn ve notlar datrken, ben de senin gzlerini
aramtm. "
"Hemen senin krsnn yannda oturduum ve sanki bella
donayla genilemi gibi dar taan o tuhaf gzbebeklerini ok
yakndan grebildiim iin bu hi de zor olmamt."
"yi gzlem. O sralarda konjonktivit olmu, bu doal ifa veri
ciyi kullanyordum. Bu ismin nereden geldiini biliyor musun ?
Sarholuk veren mrverden elde edilen bclladon, ak eken ka
dnlarn gzlerini tpk kalpleri gibi hasretten dar uratrrn.
Aslnda etkisi kesin eski bir kocakar ilac."
"Senin o kadnca baklann karsnda hafif bir dehet geiri
yorum ki, bir baka endie kaplyor iimi: neredeyse salonun
iinden alayarak akar gibi grnen Ren'in o kkreyen org sesi
ne kar direnecek misin acaba? Ve senin bir sese gerekten hk
metmen karsnda bir kez daha aknla uruyorum."
"Sen beni dilsiz m i sanyordun ?"
"Beni yanl anlyorsun, Luigi. Benim demek istediim, senin
dardan gelen grlty hi zorlanmadan bastrarak, o scak,
ahenkli sesinle yaptn konumann beni bir hatibin eitim gr
m sesinden ya da teki profesrlerin dinleyenleri kamyla ter
biye edercesine, kulak trmalayc vurgulamalardan geilmeyen
tumturakl laf kalabalndan fersah fersah fazla etkiledii. Nasl
syleyeyim, ruhunla konuuyorsun sen."
"Ben uzun bir filozof hayat boyunca ruhun varln rtmek
iin didindim durdum, sense onu, ne tatl bir hayaldir bu, bedeni
min en gizli kesinde yeniden arayp buluyorsun. Bense her za
man dilim ve haneremle konutuuma inanrdm. "
He:inenin tatl dumanyla canlana1 ev sahibi glmekten katl-

281

yor, konuu da keyiften yaannaya balayan gzlerini kapatyor


du. Scheffler, "Sana bir puro daha ilaam edebili miyim ?" diye so
rarak, ttn sehpasnn zerindeki nimetlere b:: knd ve sonra ara
dn bulmak iin lambay hafife at. Nietzs he srtn yastkla
ra vererek ilk duman iaretlerini havaya g derirken, Schcfflcr
mine pervazndaki gm amdan mum!<> donatt ve kkrtl
bir ubukla mumlar yakt, daha sonra ayn .;ubukla bir deste
ray tututurdu. "Gnlk ve mirra" dedi N . etzsche, "Doulu bir
varlk iin gerek bir am1aan. "
ok gemeden oday dolduran youn d l mana, Scheffler de
retmenine ho niteliklerini vd bir sigr rilloyla katld. "Bilme
lisin, Luigi, insan buna ok abuk alyor. llk kez deve srtnda
Cezayir ilerinde seyahat ederken . . .

"

Nietzsche kocaman alm gzlerle cna bakt. "Cezayir'dey


din ha, Sahra'nn hemen eteindeki Bisk a vahasnda m yoksa?
Orada deil mi ? ok yazk, nk bir keresinde ayam nere
deyse scak hum1alarn, buz gibi souk gen kz dilemelerinin
zlemiyle palmiyelerden aa yuvarland o ufack irin vaha
ya ba5acaktm, geri sadece bir AvTUpalsn ama, ne demek iste
diimi anlyor musun ? O altn gln Ludwig, beni anladn
ele veriyor. Ama imdi dinle: Hedefim daha varmadan, Biskra
vahann gbeindeki btn azlarn n ho kokulusuyla beni
yutmadan nce, ben orada kalakaldm. Hayatmda sk sk ba
ma geldii zere, hedefime ulamam ramak kalmken, Kalip
so tarafndan batan karlarak ak kapanna tutulan Odisseus
misali bir yol beni cezbetti. Etna'nn, gl taknl.k konularn
da byk idealim olan Etna'nn ba la duman rettii Sicil
ya'dan sz ediyorum. Bu isim sana bir ey ifade ediyorsa, Zer
dtmde bu lav lkesine o lmsi.' z Mutluluk Adalar ismini
vermitim."
Scheffler sevinten alklamak iin sigarillosunu brakt. "Ama
bu deyi Homeros'undur" diye bard, "biz bunu birlikte Yunan
ca aslndan okumutuk, hibir kn uramad Mutluluk Adaia
r'yd, deil mi ? . .

"

"Bu arada sykneliyim ki, bununla mutluluk benim iin he-

2 82

men hemen tanmlanm o lmaktadr. Zerdt'n krall ancak


kuzeyin ve kuzey souunun tesinde balar. Kendisinin de bunu
I-Iomeros'tan rendiini gz ard edemem. "
"Daha senin h e r b i r sznn derin etkisinde kaldm i l k ders
te apak, deyim yerindeyse alabildiine uzaklara seslenen sz
lerle ondan bahsetmi tin . "
"Salonumuzu, yeri g sarsan Poseidon gibi kulaklar sar
edici bir gmbrtyle dolduran Ren'e kar konumak zorunday
dm ya ondan" diye aklad Nietzsche. "
"Dinlerken, senin o dolgun dudaklarn gizleyen byn ikide
birde sinirli hareketlerle svazladm fark ediyorum."
"Sen benim dudaklarmn nasl grndn nereden biliyor
sun ki, Ludwig ?"
Scheffler kendini Nietzsche'nin yanndaki kanepeye b rakm,
kapal gzlerle iin iin yanan rann kokusunu iine ekiyordu.
"Nereden mi biliyorum ? Bir kere, glmsediin zaman, en azn
dan kk bir ksm da olsa grnyor. Bu arada izninle, gzel,
ehvetli bir azn var. "
Nietzsche yapmack bir terslikle, "Hibir ekilde izin vemyo
rum" diye itiraz etti. "Aynca benimle byle konuamazsn. "
Scheffler laf deitirdi. "O gnlerde Homeros dersini nasl bi
tirdiini hatrlyor musun ? Biz dinleyiciyi i flah olmaz bir ekil
de zorlayan o uzun, dolambal cmlelerinden biriyle, sonra ani
den hi beklenmedik bir ekilde keskin, ineleyici bir dnle
sentaks canavarm alt ederek,

ana kadar sylenenl ei artc

bir espriyle toparlayverirdin. Bu espri bir imek gibi akar ve


iinde Poseidon'un kkreyen alk tufan yanklanrd. Biz de al
klardk, ama sen bizi duymaz, geldiin gibi sessiz sedasz kap
ya ynelirdin.''
"Ama seni de yanmda gtrrdm."
"Beni mi ?"

"Senin

Veronese'nin bir tablosundaki gkyz gibi l l gz

lerle bana apak bakarak ldayan yzn" diye cevap verdi


Nietzsche, kabna smayan bir cokuyla. "Konferans salonun
dan karken ruhum grnmez bir telli saz olmu usul usul bir

283

ark tutturmutu. Duymu muydu n ?"


Scheffler mineye gitti, odun att ve cereyandan snen bir
mumu tekrar yakt. Ban emi, dumanl kafasnda Bcklin'in
tablosundaki dnya yangn gibi alevlenen harl atein karsnda
dikiliyordu: alev dilleri odunlara oburca saldryor, eytani bir
ruhla canlanp duvarlar yalyordu.
Nietzsche bir ryada gibi, "Gelsene" diye sesimdi. "Prensesi
ancak h ikayesini sonuna kadar anlatrsan kurtarabilirsin."
Scheffler, Nietzsche'nin ayaklarnn dibine kp, enesini bir
renci gibi dizlerine dayad. "Sen salonu terk ediyordun, Luigi
ve salon sszlayordu. Ya da nasl ifade etsem ? Seni o zlem do
l u kadns gzlerinle karmda griiyor ve . . . "
"Di kkatli ol, sevgili dostum, Ariadne'nin yzn kzartyorsun"
diye fsldad Nietzsche.
Scheftl er, "Ariadne mi ?" diye karlk vererek ban kaldrd
ve sorarcasna retmenine bakt. "Dn senin kendini yeniden
domu Dionisos olarak grdn duymutum. "
"Ah, sizler tanrlardan ne anlarsnz ki ! " Nietzsche kon uyu ters
hir tavrla deitirdi.
Scheffler hayal krklyla, "Anlyorum" diye cevap verdi, "sen
maskelerle sadece oynuyorsun. Bunu elbette dikkate almak la
zm. "
Nietzsche bir sre getikten sonra, "Ludwig, biliyor musun,
kendimi yle yorgun, yle akn h issediyorum ki" dedi gnl
alrcasna, "bu yzden feveran ettiim iin bana gcenme. Sen
imdi, benim aslnda zerinde hi konumadm son derece na
zik bir no ktaya dokundun. Ama u anda, ikimiz de tamamen za
mann dna dm bir haldeyken ve etrafmz rzgar ve kar ta
nelerinden acnas bir hilie indirgenmiken, merakllara sade
ce kendi yansmalarn gsteren Sais'in aynasna benzeyen per
deyi azck aralanak istiyonn. Yani ona cesurca bakarsan, ora
da dostum, bedeninin parlak gzelliiyle dnyay tek bir haz
enliine dntren gler yzl bir Dionisos greceksin. Ama
ayna sanki kt bir ruhun nefesi demiesine bulanklamaya
ba..7 lar ve tanr n n

gz

a l c maskesinden, solgun ve snk gzle-

2 84

riyle zlem eken Ariadne belirir, ne zc bir manzaradr bu.


Kayp sevgiliye duyduu kalp arsndan lm zlemektedir. Ve
aynadaki grnt bir kez daha karp dalr, ama bu defa san
ki bir perinin eli demiesine aydnlanr ve Ariadne'nin beyaz
kefeninden, utanmak bilmez bir plaklk iindeki zevk tanrs
kar ve yeni uyanan yaama sevincini dimdik gkyzne doru
kaldrr. "
"Peki imdi kanepemde o turan

kim ?" diye karlk verdi

Scheffler, "ve bana pek manidar brklarla bakan ? Dionisc" mu,


Ariadne mi ?
"Bu o kadar basit olsayd" diye gld retmeni. "Ama dn
memi kolaylatrnak iin, Dionisos'un ielere doldurulabilen o
armaann belki buraya getirebilirsin. Eer kalmsa, Velt.liner
makbule geerdi. "
renci elinde istenen arap ve iki kadehle dndnde, Nie
tzsche deve semerine oturmu, yapkan bir srarla hikayenin so
nunu dinlemek istiyordu. "Ancak ondan sonra" dedi ve ldayan
kadehini Scheffler'e don kaldrd, "kayp hayatm bana yeni
den amlaan edebilirsin."
renci arabn tek dikite bitirdi ve aznda snm sigaril
lo, pencerelerden birine gidip titreen klaryla "aran gne dal

-:.maya bala

d. "Birdenbire kafamn iinde binlerce dnce


d" dedi sonra, "ve her biri dierini itip kendir

"''-r

-. Hayr,

ne kadar istesem de, artk hatrlayamyon


"Ama ben seni, o derin koltuklardan bi

1.e gmlm, dudak

larnn etrafnda kpk izleri, sivri parma l arrla bir ampanya


kadehi tutar gibi tuttuun gm bir anakL. n K1 1lmbacher b ira
s ierken grebiliyorum, Ludwig." Nietzsche pencereye gitmi,
kolunu Scheffler'in omzuna atmt. "Sana peete tzattm, se
nin de peeteyi alp dikkatlice azndaki kpe bastrdn ha
trlamyor musun ?"
Yava yava retmenine yaslanan Scheffler gzlerini yumdu.
"imdi gene hatrlyorum: sarn bir hanmefendinin kibarca diz
krarak reveransla at bir kapya kan beyaz boyal merdiven
lerde gri.iyonm kendimi . . . "

285

" O sralar ev ilerime bakan kz kardeim Elisabeth. "


" . . . beni karanlk bir koridordan, mis kokulu perdelerden ilkba
har nn neredeyse hi engelsiz gz kamatrc bir parlaklkla
ieri dolduu salona gtryor. Gzlerimi kapyorum ve kekeleye
rek selam veriyorum, galiba sol keden huzur verici bir ses, senin
sesin geliyor. Oraya baktmda, iek desenli, kocaman bir koltu
a gmlm, elindeki gm kupay glerek kaldran seni gr
yorum. Daha sonra bana ho geldin ikisi uzatrken, odann iinde
bir sr kristal vazoya datlm ve renkleriyle duvarlardaki sulu
boya tablolarla yaran gl demetlerini fark ediyorum. Ve sen beni
koltuuma gtrrken, kulamn tam dibinde sesini duyuyorum,
kolonya kokusunu iime ekiyor ve heyecandan tir tir titreyerek
kendimi sihirli bir

fileme srklenmi gibi hissediyorum."

"Ama sen de bana daha gzel baka bir alemden gelen bir ya
ratk gibi grnyoNun ve hemen karna oturup, ilk defa baka
lar tarafndan rahatsz edilmeksizin mimiklerini, jestlerini ve o
Veronese gzlerindeki parlak baklarn iime almak iin daha
fazla bekleyemiyorum."
"Dncelerimde" diye devam etti Scheffler ve yzn teki
ne evirdi, yle ki yanaklar bir an iin birbirine dedi, "elimde
bira, beklenti iinde sana bakar, sen ise ara<;tran gzlerle beni
szerek bir yandan da byklarn svazlarken, dncelerimde
bunlardan hibiri yok Kupalan yeniden doldurduun bir aradan
sonra, nihayet benimle konuuyorsun, biraz donuk ifadelerle zi
yaretim iin teekkr ediyorsun ve ardndan, damdan der gi
bi, aslnda antik eserler blmnde ne aradm soruyorsun. Ay
n anda o prl prl iri gzlerini zerime dikip, benim plastik sa
natlara olan dknlm verek, en sevdiin heykellerden, o
harika diken karan Apollon'dan ve daha bakalarndan sz
edince, ben sahiden de biraz sersemlemi bir halde bakakalyo
rum."
Nietzsche kahkahayla glerek, "O halde" diyor, "o krpe ya
na saygmdan olsa gerek, o utanmaz kr tannsn senden saklam
m, hani sonsuz bir can skntsyla bacaklarn aynp duran . . . "
"Yoksa feci ekilde utanrdm. Hayr, sen o sarho Dionisos -

286

mezini uzak tuttun benden. Ama imdi iek desenli koltuunda


gzlklerini sallarken ne kadar deimi grnyorsun, sanki ko
nu seni elektiklendirmi gibi. Ve konuyu Basel'li usta ressam
Yal Holbein'a getirip, onu tanyp tanmadm soruyorsun. Gu
rurlanmaktan da geri kalmadan, elbette diyorum, onun desenle
rini ok daha nl olan tablolarndan daha ok beeniyorum. Aa,
diye araya giriyorsun, o halde kendi portresini mutlaka biliyorsu
nuzdur. "
"Bunu hatrlatmarnalydrn" diye fsldyor Nietzsche.
"Dizlerinin stnde bira kupas, bir renci tutukluuyla kol
tukta oturan benim iin sonunda bu bir anahtar szck oluyor.
Hakim olduum konuyu Holbein'da buluyorum. Siz, desenler sa
lonundaki Sanat,nn Gen Adam Olarak Portresi 'ni kastediyor
sumz, diyorum. Arkasndan, o resmin bysn yaatmak iin
stadn dnceli ehresini tasvir ediyorum ve yerine oturan sz
cklerimin seni nasl kskvrak baladn fark edince, sahici bir
profesr aklamalarmla hayran brakma zaferinin tadn kar
yorum. Dikkatin karsnda deyim yerindeyse evke gelerek Hol
bein'n resmi hakknda sohbete giriyor ve bu resimlerdeki ekici
lii, tamamen alm erkeklik ile genliin rkek ekiciliinin en
der grlen bir karm olarak aklamaya alyorum. Birann
sayesinde tam anlamyla konukan biri olup karak, yzdeki her
izgiyi tek tek anlatyorum ve sra aza gelince dilim tutuluyor. O
adeta zevk almak iin yaratlm da doru kk dolgun ve yumu
ack dudaklar gzmn nne geliyor ve tam ksnllk dolu
holuunu anlatmak isterken, yzm scak basp kan hcum edi
yor ve bu azn seninkine benzediini fark ediyorum. Hi durma
dan, bir az, diye kekeleyip duruyorum ... "
"plesi bir az." Bunu syleyen Nietzsche'ydi. "Sanki senin
sesinle srklendiim derin bir ryadan dilimde bu szcklerle
uyanmtm ve bunlar telaffuz ederken dehete kapldm. ple
si bir az, diyordum ve yzm ellerimin arkasna saklyordum. "
"Sanki kulamn dibinde bir perde yrtlm gibi ben de korku
yorum. Her ey zerime devriliyor, yanl bir eyler sylemi ol
ma endiesi, gevezeliimin neden olduu beklentileri boa kar-

287

m olma korkusu. Bam dnerek koltuktan kalkp telala dar


komaya davranrken, sen annda beni yakalyorsun ve ben, ace
le ev devim olduu bahanesini ileri srnce de, bana evime ka
dar elik etmeyi teklif ediyorsun . "
"Uzun zamandan beri Blumenrain'e tanmay dnyordum,
biliyor musun ? Bana inanmyor musun ?"
"Sen bunu syleyip, merdivenlerden inerken tutunmak zere
koluma yaptnda buna inanmyorum. stelik gzlerinden ve
eri br parke talarndan ikayet edip Rheinsprung'da kpr
ye gelene kadar kolumu brakmyorsun. Orada korkuluklara ko
up a.7adaki cokun sulara bakyorsun, neyse ki, senin de iaret
ettiin gibi nehir yatana geri ekilmi. Baklarm l l bir
akam gnn zerimize kt ykseklerde gezdiriyonm.
Azck baralm diye, u cam gibi berrak havadaki bulut gemile
rine baksanza diyorum, sanki Veronese yapm."
"Ve ben de, tpk sizin gibi Scheffler, zlemle kabarm bir hal
de gneye don yol alyorlar, diye cevap veriyonm ve iki elimle
seni kollarndan kavnyonm. Sonra duraksayarak, yaknda yol
culua kacam, diye ekliyonm ve kkreyen rmaa kar, ya
knda tatil var, siz de bana elik etsenize, diye haykryonm. Ve
ronese'nin yurdunda bulutlarn yol aln birlikte seyretmek iste
mez miyiz ?"
"Veronese'nin yurdunda bulutlarn yol aln birlikte seyretmek
istemez miydik ?" diye tekrarlyor Scheffler. Ba Nietzsche'nin
omzuna dyor. "O zamandan beri binlerce defa bu cmlenin ku
laklarm da yanklandn duydum . . .

"

" . . . ve binlerce defa karmda, senin bana cevap vermeksizin,


duygulanm bir halde eilen yzn grdm."
Gzleri yala dolan Scheffler, "Susuyorum" diye fsldad, "ve
bugne kadar bunun korkudan m, aresizlikten mi, yoksa isten
diini ve ilgi grdn bilmenin verdii kendini beenmilikten
mi ileri geldiini bilmiyorum. Ama inatla susuyor ve nme bak
yonm ve o anda bunun asla telafi edilemeyeceini biliyorum.
Dostluumuzun sonu anlan1na gelen bu sahneyi bilincimde b
tn aynntlaryla tekrar tekr<>r yaadm ve senin o nazik yakla-

288

mn ylesine souk bir tavrla geri evirdiim iin bir o kadar da


kat kalpliliime lanetler okudum. "
"Sannn, ben ondan sonra kendimi kaybettim" dedi Nietzsche
alak sesle ve arkadann san okad.
Boaz dm dm olan Scheffler gzlerine mendilini bast

ryordu. "Ellerin kollarmdan aa kayp dyor ve az nce ba


na l l bakan yzn cansz bir maske halinde donup kalyor.
Sanki bana bir eyler, belki de bir veda szc sylemek ister gi
bi, yan aralk azn ve titreyen altdudanla karmda duruyor
un. Ama sessiz kalyorsun ve sonsuzluk gibi gelen bir saniye
sonra elini uzatyor ve arkan dnp gidiyorsun. Bitmek tken
mek bilmeyen hznyle o gzlerin uzun sre gzlerimin nnden
gitmiyor ve kendi kendime neden imdi her eyin geip gitmek
zorunda olduunu, neden her eyin en bandan tekrar balaya
mayacan soruyorum . "
Scheffler susunca, Nietzsche onu kollarnn arasna ald. "Ama
her ey dnp yeniden balar" dedi neeyle, "bu senin gznden
kam olabilir mi ?"
Scheftler retmeninin elini alp pt. "Hayr" dedi, "kesinlik
le gzmden kam deil. Eer yanlmyorsam, bu mucize u an
da gereklemekte."
"Sonsuzluk kadar sren, yle deil mi ?"
Kap alnd. Biri tela iinde kap ngrana aslp duruyor
du. Scheffler, "Bu olsa olsa bir kardanadam olabilir" dedi glerek
ve aceleyle merdivenlerden aa indi, birka saniye sonra da ge
ri dnd. Koyu renk gzlerindeki gzlkleriyle, deve semerinin
oradan alayc ve abartl bir merakla ona bakan Nietzsche'ye,
"Bir telgraf" diye seslendi. "nsann bu kalnlktaki karda bata
ka yolunu bulabileceine asla inanmazdm" dedi zarf yrtarak.
"Ama galiba svire posta idaresini yabana atmm." Telgrafta
yazlanlar okurken yz karard. "Mbius'tan geliyor" dedi,

ricula in mora. "


"Anibal ante portas ?"2 Anibal kapya m dayanm ?
1 . Lat. "Tehlikenin eli kulanda." (.n.)
2. Lat. "Anibal kapda m 1" (.n.)

"pe

289

"Anibal deil, filleri. " Kad dostuna uzatt. Nietzsche geniz


den gelen kk memur sesiyle, "vedi haber" diye okumaya ba
lad. "Karma yasaya aykr. Stop. Aramalar balad. Stop. Wille
yaklamakta. Stop. Teslim neriyorum. Stop. Aksi halde zindan
kanlmaz. Stop. Dr. Mbius." Ni etzsche k?d gzlerine iyice
yaklatrm, ban sallyordu. "Anlamyonm . . . "
"Seni klinikten kutaran adam galiba bizi ele verdi. imdi de
seni alp geri gtmek iin geliyorlar."
"Tmarhaneye mi geri gtrecekler?" diye itiraz etti Nietzsche.
"Asla Saklanr m . "
"Korkarm, seni bulurlar. "
"Maskelerimden birini taktm srece b ulamazlar."
"Yoksa klinik hekiminin karsna Dionisos olarak m kmak
istiyorsun ?"
"plak m ?" Nietzsche glyordu. "Bundan daha fazla hou
ma giden bir ey olamazd, ama herhalde beni yzmden tanrlar.
Tabii, gerek bir maske takmazsan . "
"Ya d a maskeni indim1ezsen" diye karlk verdi Scheffler ye
dostuna iyice yaklaarak yzn ellerinin arasna ald. "imdi sen
benim senin gerek ben'ini grdm m sanyorsun ? Ben bun
dan kukuluyum. Gzlerin donuk bir maskenin arkasnd:n h
znle bakyor. Herhangi bir zaman onu yzne geirmisin ve o
senin bir paran olmu. Ama imdi sevgili Luigi, artk onu kaldra
lm. Ve bunun iin de gerekli olan sadece sradan bir tra ba."
"Sen benin1 bym m kesmek istiyorsun ?"
"Byn ve izninle, sana bir l evliyas grn veren o dal
budak sam11 kalar n . "

"O evliya deve semerinin zerinde, ayaklar seccadendc ve


hahatan kafas. dumanlanm bir halde, o ktan karnda otun
yor olmasn sakn ? Zerdt adnda bir l evliyas ! Buna ne di
yorsun ?"
"Anlyorum" dedi Schefflcr sabrszlkla, "sen tmarhaneye
dnmek istiyorsu n . "
Nietzsche doruldu, komik bir kader teslimiyetilii iinde
omuz silkt i ve ev sahibinin arkasndan mutfaa gitti. Ama eie

2 90

gelmeden, sanki kararndan piman olmu gibi kolundan yakala


yp durdurdu onu. "Benim Zerdt'n bir zamanlar bana ne sy
lediini b iliyor musun ? Ancak kendini deitiren, benimle hsm
kalabilir. Git o halde Figarorn benim, grevini yap ki, kitabn de-

gelsin."

dikleri yerine

Kar ynlar ikinci bir defa daha mucizevi bir ekilde a.lm
olmalyd, nk ok ksa bir sre sonra, tula evin giriinde ger
ein buz gibi nefesini Scheffler'in bedevi adrna so kmaya al
an bembeyaz olmu iki kii dunyoru.

ngran

tekrar aln

mas zeine Scheffler telala kotu ve iki ziyaretiyi ieri ald.


Palto ve berelerin alnmasndan sonra bunlarn kim olduu mey
dana kt: yolun btn meakkati yznden okunan klinik ba
hekimi Wille, beraberindeki kiiyi hastabakc Augustin olarnk
tantt. Hastabakcnn yerlere kadar eilip selam vennesi zeri
ne, Scheffler de ikisine talyan konuu Sinyor Luigi'yi takdim et
ti. Oysa bir deve semerinin zeinde okumaya gmlm olan o,
gelenlerle en kk bir ekilde lgilenmedi bile.
B eraberindeki adam gibi beyaz gmlek giymi olan do ktor
octay pheci baklarla szp, burnu h avada etraf koklaya
rak, etnoloj i k incelemeler gibi b i r C'yler mrl dandktan sonra,
i kram edilen puroya can gnlden saldrp birka ekite iini
sakinletirici dumanla doldurdu. Hastabakc da onun yaptn
yapt. Wille p uroyu tutan e li kendinden honut bir halde hava
da, dier elini beline dayam, komplo hazrl i indeymiesi

ne srtarak Scheft1er'e sordu: "Hadi bakalm, hangi delikte sak


lanyor o ?"
Muhatab siyah kadife ropdambnnn vakarna yarar bir e
kilde beyaz gmleklileri otunnaya davet ettiyse de reddedildi.
"Kim nerede saklanyonm, sevgili bahekim ?" diye sordu hay
retle ve arkasndan , sanki aniden aklna gelmi gibi alnna vurup
ekledi: "Elbette ya, anladm, siz ressam d ostum Bcklin'den sz
ediyorsunuz, hani dn, siz pala._<; pandras ayaklanmadan nce,
konukseverliinden birlih"te yararlandmz Bcklin. Sanrm, si
zin de pek gzel i fade ettiiniz gibi, kendisi hangi delikte saklan
yor derseniz . . evet, hangi del i kte, ihtimal atlyesinde diyeceim
.

29 1

ve yatanda hasta baronese bakyordur. Hatrlyorsunuz, yle


deil mi ?"
Wille azn buruturdu. Sorusuna daha ciddi bir tonda devam
etmeden nce havaya keyifsiz bir duman bulutu fleyerek, ara
dan alayc bir ifadeyle Augustin'le bakt. "Bay Von Scheffler"
diye sze balad, "burada kaybedecek zamanmz yok. Dr. Mbi
us bir yaramazlktr yapm. imdi siz kendinizi sulu durumuna
dryorsunuz, bllllu biliyor musunuz ? Klinikten kaanlar res
mi makamlardan saklayan herkes, ki ben de. u anda sizinle zel
bir kii olarak konumanrnktaym, iddetli kovutunnaya urat
lacan bilmelidir. Arcak, hemen u anda ibirliini kabul etme
niz kouluyla, hafifletici nedenler ileri srebilirim. Ieri bakma
mz engellemenin de size hibir yarar olmaz, karnzdaki hasta
snn tedavisiyle megul bir ruh hekimidir."
Wille'nin arkasnda mevzilenerek hi dunnadan fldr fldr gz
lerle evi didik didik tarayan Augustin, "unu da eklemek gerekir
ki" diye araya girdi, "hastamz fke patlamalarna eilimlidir ve
acilen uzmanlk gerektiren bir sakinletirilmeye, zellikle de

Kuh

ne'nin oturakl masaj banyosuna ihtiya duymakta.dr. Baka bir


nokta.ya da dikkat ekmek isterim ki, hasta bana gvenmekte ve
bana Prens Bisrnarck diye hitap etmektedir."
"Anlyorum" diye ban sallad Scheffler, bu arada dudaklarn
da bir glmseme gezindi. "Siz Nietzsche'nin kamasna gz yum
dunuz, yle deil mi ve bunllll sizin bir ihmaliniz oldullllu, olas
lkla ceza gerek'tiren bir denetim hatasyla eanlarna geldiini hi
tartmak istenuyorum. Biz ok daha ufak nedenler yznden zin
danlarda ryp giden hasta.bakclar grdk. " Augustin'e ters
ters bakt, etkilenen hastabakc ban emiti. "imdi gelmi,
Scheft1er'i de felakete bulatmnak istiyorsunuz."
Wille gvenini kaybederek, "Yani onu siz saklanadnz m?" di
ye sordu.
Scheffler davetkar bir el hareketiyle cevap verdi: "Evimin sak
lanmaya uygun bir yer olup olmad konusunda ltfen kendiniz
ikna olunuz."
Hemen vazgemek niyetinde ol mayan Wille frsattan yararla-

292

np, odann lo bir kesinde b i r kitaba.gmlm oturan yaban


cya yaklat. "Scusi Signore, almanz bldysem, zr dile
rim" dedi, "ama belki siz bana yardmc o l abilirsiniz ? Dilimizi an
lyorsunuz, yle deil m i ?"
Deve semerinin zerinde oturan ve talyan kkenini yalanc
karmayan zarif giysili beyefendi yavaa ban kaldrd. Wille'nin
tahmi.nine gre ya krk civarnda olmalyd, yumuak kavisli
kalarnn altndaki koyu renk gzleriyle ona bakan sekin bir ki
ilik. Salarn yurdunda adet olduu zere arkaya doru yapt
rarak taramt ve bu arada bir briyantin parlts kendini belli
ediyordu. Etraf dmdz tra edilni dolgun dudaklar kk bir
tebessm halinde bzlmt.
"Pardon ?" diyerek soruya soruyla karlk verdi, kalar hain
bir ekilde yukar kalkmt.

"Sinyora burann diline hfdm olup olmadm sanyordum. "


talyan evet anlamnda belli belirsiz ban sallaynca, Wille artk

kendini tutamad. Garsonvari bir reveransla aklanaya koyuldu,


"Balaynz ama kaak bir hastay aryoruz biz, belki de onu tanr
snz, Nietzsche, delirip geri getirilmeden nce sizin oralar mekan
tutan kak bir profesr, intihar eilimli, aslnda ne yazk ki bu hi
kalyor, nk dediimiz gibi fke krizine giriyor ve bu haliyle top
lum iin genel bir tehlike sz konusu. Umutsuz bir vaka, frengi
hastalmn neden olduu beyin felci, anlayacanz tedrici paralizi
ya da aka yollu ama isabetli bir ifadeyle belirtirsem, mumula ka
fa Pejmrde bykl dikkat ekici bir tip olan bu Nietzsche'yle, aca
ba bir yerlerde karla'?m olabilir misiniz, S inyor?"
Yabanc dnceli bir tavrla alnn att ve sesinde hafif bir g
neyli kmseyiiyle karlk verdi: "Bu insan tanmyorum ben . "
Esner gibi yapt v e Kuzey Afrika'nn l blgelerini kapsayan bir
seyahat rehberinden ibaret olan okumasna dnd. Bunu fark
eden Wille hayranlkla ban sallad ve Augustin'in yandaki oda
larda yapt aramalar da sonusuz kalnca, sorutumrny kesti.
Schefflcr merdivenlerden inerken, "Bir eyi yoktur" diyordu, "bir
yerlerde kara uzanp kalm olmal. En ge ilkbaharda bulurlar
onu. Zavall ruhu huzur bulsun." Buz gibi bir esintide, smsk gi-

293

yimli srcsyle bir atl kzan bekledii kapnn nnde gl


meler arasnda vedalatlar.
Scheffler basamaklar ikier ikier karak Arap tarz odasna
geri dndnde oday bo buldu. Afyonun etkisiyle bir an iin
kendini yabanc bir mekanda sand, nk oda ona terk edilmi
bir sahne gibi grnmt. Bitiikteki yat:ak odasnn kaps al
d, elinde deri eldivenler, paltosunun yakasm yukar kaldrm
gitmeye hazrlanan bir centilmen odaya girdi. Scheffler, "Beni ge
ne mi terk edeceksin ?" diye sordu.
Nietzsche ona yaklat, ellerini tuttu ve neredeyse korku dolu
baklarla gzlerinin iine bakt. Duraksayarak, "Bir zamanlar bi
zi birbirimizden koparan kader" diye sze balad, "imdi bizi, as
la deimeyecek kainat yasasna gre yeniden ayrmak iin bir
araya getirdi . " Sesi alalm, bir fsltya dnmt. "nk,
bak her ey dnp yeniden balyor ve biz bu hayat yaadmz
ekliyle bir kez ve defalarca kez daha ya<arnak zorunda kalaca
z ve tpk u andaki gibi kucaklru;,acak, birbirimize sarlacak,
dudaklarmz birbirine bastracaz . . . "
Scheffler bir a, dndkten sonra, "Ama ben hep byle kal
masn istiyorum ya zaten" diye kekeledi ve utanarak alnnda gez
dirdi elini. "Bu ann sonsuza kadar tekra tekrar geri dnmesini
istiyorum. stiyorum, dostum."
"Ama bizim yrek burkucu vedalamamz da gei gelecek, bu
m biliyorsun" diye cevap verdi Nietzsche, "ve onunla birlikte ay
rln yllar sren azab, Ariadne'nin lm zlemi, iine ancak ka
inatn lm sessizliindeki dadaasnn nfuz edebildii yedi
yalnzlk da. Labirintos. Ve ancak ezeli kum saati ters evrildiin
de, tanrmzn mucizesi olarak birbirimize sarl kalacaz. imdi
gel, Ludwig, atk kaybedecek zamanmz yok" dedi canl bir ifa
deyle ve onu elbise dolabna doru srkledi. Scheffler orada
zerine aceleyle bir palto att.

"O iren klinik bahekimin kovalad zavall deli. gibi don


mak m istiyorsun darda ?" diye sordu Scheffler merdivenlerde.
"Neden olmasn ?" diye gld beriki ve dar kt. "Ben buzul
yarklandan sramaya, keskin srtlarda dengemi kaybetmeden

294

durmaya, buz tutmu alayanlardan yukar trmanmaya alk


nm. Bekleyi yllarmda volkanmn evresinde kaln bir buz zr
h olutu ve her kim ki izinsiz b ana dokunur, sana yemin ederim,
buz saa halinde donar kalr."
kili, yaramaz ocuklar gibi diz boyu karda bata ka kol kola
ilerliyor ve lapa lapa yaan karlar kardklar dillerinin zerinde
eriyip kayboluyordu. Srtlarna vuran buz gibi riizgarda, ehrin gi
riinde, kpr kpr griliin iinde cad sprgeleri gibi ge yk
selen

kule boyunda kavaklarn sraland caddeyi getiler.

Scheffler'in de gznden kamad gibi, Nietzsche'nin belli bir


hedef gzeterek yneldii Ren kprsne gelince, iki arkada
kabaran nehrin kkreyii karlad. Sra evler sayesinde korun
duklar rzgar da ayn anda yzlerine ince buz kistallerinden i
neler yadryor, yokua geldiklerinde, iddetli bir tipiye dnp
younlayordu. Yapm gzlkleri ve derinlerden yanklanan
uultudan sarlam kulaklaryla, yollarn arm iki gezgin
gibi kpriinn orta5ma geldiler.
Nietzsche kuduran kar frtnasna kar yanna iyice sokulan
dostunun kulana, "Buraya neden gelmek zorunda olduumuzu
biliyor musun ?" diye haykrd. "Yasa, iitiyor musun, sonsuz d
n yasas. Her ey geri dnecek, her ey ayu sra ve hizayla,
ayaklarmzn altndaki kpi.i ve fkesini havaya kusan u azgn
sular da, gk grltsn bir kuyruk gibi peinden sriikleyen u
zorba glyle imek de, ayn zamanda u an ve onunla birlik
te biz de. Oysa biz, Ludwig, kainatn tuntan ya5asn biz kpr
den itip, bir zamanlar iinden ykseldii kaosa atacaz. Biz son
suz dn yasasn kracaz."
Gen olan nefes nefese, "Kimi kracaksn ?" diye baryordu.
"Anlanyorum . "
"Sonsuz dn yasasn . " Nietzsche o n u hoyrata kollarndan
yakalayp kendine ekti. imekler akyor ve etraflarnda hare
ket halindeki sis perdelerinden usuz bucaksz bir deniz yayl
yordu. zerlerine boanan gk grltleri derinlerden gelen dar
belerle birbirine karyor, ardndan yeni akan bir imek anlan
bir kalp at kadar sreyle i bir a bouyordu. Sonra rzgar

295

drt bir yanda yan klanan gk grltsyle bir an iin hzn kay
bediyor ve kar tanelerini o yumuack, hi durmayan szlle
riyle bir bana brakyor gibi oldu.
"Yaknda yolculua kyonm" dedi Nietzsche, gzlerini onun
gzlerinden ayrmayan Scheffler ise kkreyen gmbrtye ra
men, onun sylediini anlad. Yals, "Tatil geldi att" diye de
vam etti. "Siz de benimle gelsenize. Veronese'nin vatannda bulut
larn srkleniini birlikte seyretmek istemez miyiz ?"
Belki bir saat sonra, aslna baklrsa, byle ilerin hi zaman
yoktur ya, kar frtnas dinip, byk ehrin o vzr vzr hareket
lilii geri dndnde, btn b ir gn klinik k aan kollayan
Ba5el'Ji bir jandarma garda ellerinde hafif bagaj laryla iki ada
mn Italya'ya hareket eden Gotthard trenine bindiklerini grd.
Ancak kayp Ni etzsche'nin ekali hibir ekilde ikisine de uymu
yordu.
*

Lokomotifin aral kl sarsntlaryla ii gemiti. Ba arkada'?


mn omzuna dmt ve kurum paracklar her iki yandan ate
ten kuynkluyldzlar gibi tnelin karanlnda parlayp snyor
du. Traverslerin vcuduna ho olmayan bir titreme ileten takrt
s ok gemeden daha mzmz bir ritme dnt, sonunda sarsn
t iyice yavalad ve uyuyan birinin dzenli nefes allaryla birbi
rine karr gibi oldu.
Yoksa 011u uyuukluundan uyandran bir krekinin tekdze
krek ekileri miydi ? Hafif aprtlarla suda aa dogru kay
yor, yumuak bir daltan sonra damlalar saarak tekrar su yz
ne kyor. Cerilen ve aral klarla geveyip zlen bu gcn hi
dinmeyen ini klaryla beik gibi sallanrken, Ren kprsnde
imek ve gk grltlerinin eliinde burgalar halinde zerle
rine boanan tipi gzlerinin nnde tekrar belirir gibi oluyor.
ken sis perdelerinden bir denizde zamann ve mekann dna
karak birbirlerinin kollarna atlp pmler, sonra birlikte s
ratle Ludwig'in evine dnerek, ellerinde gney yolculuu iin va-

296

!izleriyle son trene yetimilerdi.


Dostunu yannda hissetmeyince ok korktu ve o sevgili ismi
ard, ama cevap veren yalnzca krekler ile aknt arasndaki
tekdze konuma sesleri oldu. Ludwig onu terk mi etmiti, yok
sa sadece acele edip nden mi gitmiti ? Gzlerini anca hafif bir
dehet geirerek, artk kompartmandaki srada oturmadn
fark etti. Ba dnd ve bacaklar titremeye balad. Artk otur
muyordu, hayr, ayakta duruyordu ve belki de ok uzun zamandr
byleydi. Yzn ileri evirmi, kollann gsnde kavutumm,
bir kaykta direk gibi dimdik dikiliyordu. Vcudu da deiiklie
uram gibiydi. Daha demin zerinde Ludwig'in giysileri varken,
imdi daha dolgun grnyordu ve kukuletas alnna kadar inen
ve bak a lann daraltan beyaz giysinin altnda kadns hatlar
belli oluyotdu.
Deniz gzlerinin nnde lekesiz bir ayna gibi enginlere uzan
yor ve kayk bir elmas ba gibi suyun yzeyini yaryordu. Te k
ne nereye gidiyor, bilmiyordu. Krekleri eken kim, bilmek iste
miyordu. Dikkat kesilmi, soluk sis perdesinin arkasnda gizle
nen ufku taryordu .
Uzaklarda, h e r krek darbesinde sis bulutunun iinden biraz
daha ykselen ve szlen bir akam bulutuna benzeyen bir karal
t belirdi, sonra kayn karsna tehlikeli biimde dimdik ykse
len yamalaryla suya akseden sarp bir kaya ktlesi kt. Etraf
bir krater misali yksek kaya duvarlaryla evrili bir amfitiyatro
gibi alan yarm daireyi aka fark edebiliyordu. Glgeli i ke
simlerinde bir servi kornsu ge doru ykseliyordu.
Tekne, sudaki aksiyle kendisine kapkara diller uzatan adaya
yanat an, geleni karaya ayak basmaya davet eden, yeil sular
altnda kalm beyaz mermer basamaklar tand. Kumlu zemin
den ok ykseklerdeki kaya duvarlarna, galeriler gibi sralan
m, blmelere ya da koridorlara alan kap benzeri aklklar
oyulmutu.
plak ayaklarla kayn kenarndan basamaklara indi ve ge
doru incecik ykselen, denizden esen rzgarla salnan tepeleriy
le ona ok tand gelen fsltlarla karlayan servilie doru iler-

297

ledi. Sk ineli gvdeler arasndan, &?p geldii kuruni denize


son bir kez daha bakt. Gkyz de bir ayna gibi ayn renge b
riindnden, hibir ufuk izgisi gremiyordu artk. araf gibi
su sonsuzlua doru uzanr gibiydi, sis diye bir ey kalmamt ve
beklenti iinde arkasndan bakt kay tek bir dalga bile hatr
latmyordu.
Dudaklarnda bir glmseme belirdi ve daha nce hi tanma
d bir mutluluk nsezisiyle aalarn glgesindeki kaya duvar
na doru ilerledi, orada onu taze gl elen kleriyle ssl ve ier
den ritmik bir tef sesinin ykseldii mermer bir kap bekliyordu.

Kapan
Elbette gler var orada, muazzam gler ama vahi,
ilkel ve hi mi hi aman vermeyen.
nsan onlara bir cad kazanna bakar gibi
korkulu bir bekleyile nutku tutularak bakar:
her an fokurdayp imekler akabilir
kt alametleri haber vermek iin.
Yzyldr kendimizi bir sr derin altst olua hazrladk biz.

Friedrich Nietzsche

Weimar, 25 austos 1 900


Geri p landa bir m eydan sava gmbrtsyle ehrin zerine
boanan, den yldnmlar ve saanak ya yznden ar hasa
ra yol aan yaz frtnas fkesinde direttikten sonra akama do
ru tamamen dindi. evredeki tepelerden aalara srklenen
derecikler caddelerde toprak rengi bir rt h ralamt. Batan g
ne bulut kmelerini yararken, atlar gmi bir pnltya bulan
d. Ama malup bir ordu gibi ekilen, hareket halindeki puslu
bekler zerinde, btn bir vadi anana boydan boya hakim,
buzlu doruklan kainatn mm.iliine doru uzanan , gz kamatr
c beyazlkta b a.- dumanl bir ktle ykseliyordu.
Aa doru inildike rengi koyulaan bu kaya duvannn etek
lerindeki plak bir tepenin stnde, etraf kavak aalanyla ev
rili muhteem bir ev gze arpyordu. Dik ve zerinde penc ereler
alm eimli at akam gneinde bir ayna gibi parlyordu. n
deki dzle dikili Reich bayra , elenklerle ssl iki siyah ara
ba tarafndan istasyondan alnan ve ksa mesafe ulam aracyla
gidecekleri yere ta.-nan akam misafirlerini daha uzaktan selam
lyordu.
Bir rastlantyla bir araya gelmilerdi ve dirsek dirsee otum-

3 00

yorlard. Kendini Basel'den Profesr Wille o larak tantan sivri sa


kall solgun b eyfendi, birlikte seyahat ettii Overbeck iftin i di
er yolculara takdim etti, onlar da kendilerini tanttlar. Kara ya
z iki at ar toynaklaryla yoku yukar trmanmaya gayret eder
ken, yolcular leden sonraki frtnann deheti zerine sohbet
ediyorlard, ta ki bir dnemec in sonunda akam gneinin arnba
_
nn iine i bir k huzmesi yollamasyla, zerlerindeki tepenin
srtnda aniden Nietzsche villas belirene kadar.
"una bakn" diye bard Wille, heyecanl bir ekilde parma
yla gstererek, "ariv binas buradan bile grnyor, hatta ya
nlmyorsam, hastann herhalde zaman zan1an ho b irka saat ge
irdii veranda da. Kliniimize nasl getirildiini hala dn gibi ha
trlann, akn ama ayn zamanda da son derece esprili, o hasta
haliyle bile istisnai biri olduunu belli ederdi. Bendeniz dahi has
tay tedavi etme ansna sahip ilk doktor olduumdan, sadece
mesleki meraktan bile o lsa, kz kardeinin davetini sevinerek ka
bul ettim ve onca yldan sonra, bu deyim eski bir tp savasna
hi uygun der mi bilemiyonm ama, bu bulumay adeta sahne
gerginlii iinde beklemekteyim. " Dierleri glerek hak verdiler,
nk, nasl sylemeii, akl hastas olan b i rini ziyarette hi he
sapta olmayan eylerle karlalabileceinden, onlar da benzer
duygular iindeydiler. "Hi endielenmeyin" dedi Wille, "dostu
muz azn bile amayacaktr. Daha klinikte kald ilk gnden iti
baren durn m u bana o kadar ak grnmt ki, n tehisimde
ancak en ktsn dnebilmitim. Apak sylemek gerekirse,
beyin ktlesinde geri dn olmayan bir hasar oktan yer etmi
durumdayd ve her geen gn kesin bat beklenmekteydi . "
"Bundan tamamen e m i n misiniz ?" diye sordu Van de Welde is
minde Belikal bir mimar ve monoklunun ardnda< Wille'yi ku
kuyla szd.
"Tehis konusunda, evet" diye cevap verdi dokt0r. "Ancak ba
t ngrs hastamz tarafndan parlak bir biimde rtld.
Tedrici paralizi tehisi konduktan sonra, grnrde lme mah
Krn dostumuzun yirminci yzyl da grecei ve bu arada veran
dasnda kahve iecei o gnlerde kimin aklna gelirdi ki ? Hayr"

301

dedi tekilerin glmeleri arasnda, "Nietzsche'mizin hayatta


kalma gc cidden mucize gibi bir ey. "
Banda tabak gibi bir hasr apka, koca karnndaki ilii,
omuzlarn plak brakan bol bir elbisenin kvrmlar arkasna
saklayan Helene von Dnskowitz, "Tartmasz bir mucize" diye
sze kant. "Ama bana gre bu ml.cize, hastann kz kardeinin
kendini feda edercesine bakm sayesinde uzayan mrnden ok,
nnn ancak delirmesiyle balamas, ya da paradoksu daha da
abartarak sylemem gerekirse, zihnindeki n btn parlakl
yla yanamadan snmek zorunda kalmas gibi insan hayrette b
rakan bir gerekte yatyor. Hepimizin azn akta brakan muci
ze ite burada yatyor, profesr. "
"Zavall dostwnuz" diyerek, bu defa sz, ellerini bir emsiye
ye dayan1 bulunan Franz Overbeck ald, "akln, deyim yerindey
se dil kard her ey gibi tercih ettii paradoksu da byk bir
tutkuyla kullanrd. Bu yzden, ok yakndan yaadm zihinsel
lmnden on bir yl sonra bugn bize her zamankinden daha
canl grnmesi beni hi artmyor. Bazlan ancak postum, ya
ni lmden sonra doar, demiti bir keresinde. "
apkasnn siyah tl arkasndan ariv binasna don bakan
da Overbeck, "Ah, o zaman bir bilseydi" diye tamamlad kocas
nn szlerini, "nnn bir gn gelip nasl bir kuyrukluyldz gibi
ykseleceini. Anlalmas o kadar kolay olmad halde, imdi
den klasikler arasnda anlyormu. Daha dn Boxer Ayaklanma
s'nm bastnlmas hakknda bir yorum okudum ve bilin bakalm,
hangi szlerle b tiyordu ? nsan sertletiren eylere vgler ol
sun. Nasl gururla dolduumu anlatamam . "
Araba, kasasn saVl!ran iddetli bir sarslla villann nnde
ki bayraklarla ssl alana sapt, ne knt yapan giriin zerin
de "Nietzsche Arivi" yazlyd. Pirin levhann altnda, iki yan
bodur servi sakslanyla ssl giri kapsnn yksek ifte kanat
lar alyo- ve bir yas trenindeki gibi mealelerin yand karanlk bir i mekan grlyordu.

.
"Bu arada, bir eyi unutmamalsnz, sevgili Ba;:an Overbeck"

diye karlk verdi Druskowitz, ayn anda emsiyesinin sapn

3 02

kavram ve deri minder zeindeki ar gvdesiyle ne doru


kayklmt, "Hasta, bugn N ietzsche ismini btn Avrupa'ya ya
yan ann, sadece kz kardeine borlu. Her zamanki gibi" diye
bilmi bilmi glerek ekledi, "by k bir adamn glgesinde on
dan da byk bir kadn bulunuyor."
Wille iddetle dizginleri ekilen atlarn kinemeleri arasnda,
"Doru olan, saygdeer hanmefendi, bunun tam tersi" diye itiraz
etti. "Elisabeth Frster-Nietzsche, aabeyi olmasayd, o smrge
macerasndan geri dndnde grtlana kadar borca batm bir
dul olarak kalrd. "
Araba durmu, kaps alm ve yere kadar inen demir ayakl
n basamaklarndan niformal b i rinin koluna dayanm bir hal
de Dnskowitz inmiti, alandaki akllarn zerinden dikkatle ge
erek, emsiyesini selam mahiyetinde kaldmu villaya doru y
ryordu. Arkasnda arabann dier yolcularyla birlikte, ssl ana
kapya geldiinde, i mekann karanlndan, ilgin bir balk ta
yan ba havalarda, ki.i, k bir siluet kt.
Ev sahibesi kollarn iki yana aarak, "Nietzsche Arivi'ne ho
geldiniz" diye bard. "Soylu dahiyi iinde barndran eve ho
geldiniz." nceydi ve hatlar dmdzd, gney l kelerindeki rahi
beler tarznda siyah ipekten bir balk takmt, baln altndan
hoppa bir edayla alnna den tirbon biimindeki lleleri gr
nyordu. Yzn hafife yana eerek, ak mavi gzleriyle gr
nte h i ekinmeksizin konuklarna balayordu ve bir ilek gibi
parlayan kck az o kadar koyu boyanmam olsa, insan onu
rahibelik yemini eden gen bir kz sanabilirdi. Balyla uyumlu,
vcudunun hatlarn ortaya karan ve dik yakasndan ayaklanna
kadar uza1an an biimi geni eteine kadar, ona tanamen kas
vetli bir ciddiyet havas veren siyah brokar bir elbise giymiti.
Ba..7lnn zerindeki siyah dantelin altndan parldayan soluk te
ni ile sadece kollar ortadayd, zaten onlar da dirsekten itibaren
eldivenler iinde kaybolmutu.
Kk bir kzn grtlandan lana benzeyen tiz ve ince se
siyle, "Evet, ho geldiniz" diye tekrarlad ve bir yelpaze aarak,
bir erkek gvercinin kuyruk tyferini sallamas gibi, aralkl ola-

3 03

rak sallamaya balad. "Tahmin edeceiniz gibi, bana Paraguay'n


bugnk gibi frtnalarn gnlk olaylardan olduu balta girme
mi om1anlann hatrlatan bu gerekten tropikal boucu scak
iin zr dilerim . "
Overbeck bir reveransla kadnn elini pmek zere eildiinde
burnuna kolonya kokusu geldi ve pudralanm yznden szlen
ince ter izlerini grd. Onun kun teekkr konumasn Wille ta
mamlad ve ustaca araya girerek, ehre tepeden bakan geni
manzaray, onun ev dedii saray yavrusu binann m imarisini ve
ni hayet, en nemlisini sona saklayarak, hanmefendinin neredey
se kutsal grntsn zellikle vd ilgin gardrobunu kapsa
yan bir dizi zarif komplimanda bulundu.
Gunn okanan, tarikat giysisi iindeki ev sahibesi dik yakas
iinden ban oynatarak kei sakallya, hzlandrd yelpaze sal
lay1 lanyla da altn izdii anlaml bir bak bahetti. Ardndan,
davetkar bir jestle ve bir eli rzgardan kabaran balnda, titre
erek yanan ya anaklar ve defne elenklerinin antik bir atmos
fer yaritt giri blmne ynelerek, yeni gelenleri evin dahisi
nin bitkisel motiflerle bezenmi baharfleriyle ssl, kapal bir
mee kapnn nne gtrd.
Kk rah ibe konuklann ieri sokmak zere arivin kap ko
lunu aa indirmiti ki, dardaki kk alandan duyulan nal ses
leri ve krba aklamalan ba..7ka ziyaretilerin de geldiini haber
verdi. Arabadan ilk kan solgun benizli, tra olmam, golf pan
tolonlu bir bey oldu, ayaklm en st basamanda kaslp kald
ve elini ne don uzatp kaldrarak ev sahibesini Ifoma usul se
lanllad. Ardndan, kolunda bir buket iekle nereye gittiini bi
len bii gibi, uygun adm giri kapsna don yryp, ev sahibi
nin uzatt eli askerce bir eilile pt.
"Hogeldiniz, sevgili Doktor Mbius" diye seslendi hanmefen
di, "bu ok nemli akam da sizi selamlayabilmek ne by k bir
mutluluk bil emezsiniz. Hastaln zellikle d ikkate alarak, o b
yk Nietzsche biyografisi zerinde altnzdan beri, aabeyi
nn maruz kald o irkin iftiralara nihayet bir n o kta koyaca
nzdan eminim. Siz benim en byk unuclunsunuz, Mbius, b

304

nu biliyor musunuz ?"


"Ben sadece lmsz dahiye hizmet edeceim, sayn hanme
fendi" dedi soluk beniz ve sanki onu pmek istermi gibi dudak
larn ne doru uzatt. "Sadece ona ve onun yiit kz kardeine
adyorum bu eseri. Ve diinin fizyolojik zayfl konusundaki ki
tabmda oldu gibi, amansz dmanlklar zerime ekecek ol
san1 bile."
Ev sahibesi kahkahayla glerken azn yelpazesinin arkasna
gizledi. "Ama bende, sevgili Mbius, aabeyimin, sizin teekkre
ayan bir biimde susup gemediiniz gibi, eserlerinde temsil et
tii tezlerinizin ateli bir taraftarn bulacaksnz. G istemini hi
bozulmadan hayata ancak bir erkek geirebilir, bunu bana hayat
boyu tecrbelerim retti, stelik, dorusunu isterseniz, kendimi
dii bir stinsan olarak tasavvur etmem ok zor. Aa bakn, bizim
maestro Pietro Gasti de geliyor" diye glerek, Mbius'un omzu
zerinden seslendi. "Sevgili zevceniz nasl, iyi mi ? Ne mutluluk."
"ok saygdeer hanmefendi" diye cevap verdi nl Nietzsche
rencisi, kr sal ban eerek Wagner beresini kard. "BL ak
am byk hocam ve dostwnun huzunnda iin1den ykselen duy
gular ancak mzikle ifade edebilirim. Bu yzden, bestelerinden
birkan onw1 piyanosundan dinletmeme ltfen msaade buyuru
nuz." Gast'n szleri sanki kskanln uyandm1 gibi Bayan
Frster-Nietzsche hafife souk bir tavrla msaade etti. "Ancak,
aabeyimin rahatsz o lmamas iin, gene de ok alak sesle alma
nz rica ediyorum. "
Yeni gelenler ev salbesinin y o l gstericiliinde hep birden, da
ha imdiden kalabalk bir misafir ordusunun topland kutlama
salonuna girerlerken, golf pantolonlu bey kendine yol ap bir
acele Wille'nin yanna geldi ve onu kolundan tutarak giri bl
mnde bir keye ekti. "lmsz dahiye olanlan ltfen ok cid
diye almayn, sayn profesr" eledi, hamur gibi yzne biraz are
siz bir hava veren son derece endieli bir ifadeyle. "Sizin, zavall
Nietzsche'mizin frengi hastalnn yol at, iyilemesi olanaksz
beyin felcinden rahatsz olduuna dair tehisinize elbette katlyo
rum. Hatta ben, bana zg bir cesaretle bir adm daha ilci gidiyo-

305

rum . " Bunlar sylerken, sanki ayak ularnn zerinde durur gibi
enesini yukar kaldrm, boynunu dimdik germiti. "Aslnda
haddinden fazla deer verilen btn bir felsefesiHi deliliin belir
tileri olarak deerlendirip foyasn ortaya dkyorum. Ne diyorsu
nuz sayn profesr, bu artc dnceye scak bakmaz myd
nz? Kitabm iin vg dolu bir cmle beni mutlu ederdi" diye giz
li bir i evirircesine fsldarken, Druskowitz nemli bir ey ka
nnm endiesi iinde, zararsz bir glmsemeyle iki beyefendinin
yanna yaklat. Wille yapkan heriften kibarca kurtulmak iin fr
sattan yararlanp hanmefendiye kolunu verdi ve soluk benizin ka
ranlk baklar altnda onu arive gtrd. Yanna sokulan dolgun
vcutla mest olmu bir halde kar beyaz kei sakaln svazlad ve
kavalye rol iinde adeta topallamay da unutur gibi oldu.
Cereyana kar duyarl olan ev sahibesinin pencerelerin al
masna izin vermemesi zerine, ariv salonunda meale anakla
r ve yanan sra sra amdanlarla ar snan hava yznden ege
men olan boucu scak ok gemeden bir sera scaklna ulat.
Dzinelerce mumla ssl bronz amdanlardan duvarlar boyunca
huzursuz bir k yaylyor, ilek pembesi demeleriyle keler
deki mobilyalar, kurun ubuklarla birbirine tutturulmu renkli
camdan abajurlarla aydnlatlyordu.
Alak sesle sohbet edip, an scaklamalarna sessizce are ara
yan konuklar salonda dolayor ve sonunda bulduklar her trl
katla yelpazelenip serinlemeye alyorlard. Sanki scaa katla
nabilmek iin kollarn vahice uzatp Wagner yelesini savuran Pe
ter Gast'n ald piyanonnn notalarna sessizce ac ekerek kulak
verdiler. Scak yznden kulaklar mzik dinletilerine sar kala
cak kadar perian olan dierleriyse, sanki donup kalm sarmak
lar halinde kitap vitrinlerinin etrafn saran ahap sslemeleri ba
tan sona takip ediyorlard, balarn ediklerinde raflardaki kitap
larn deri srtlarndaki balklar okunabiliyordu.
Hizmetkarlar yldrm hzyla boalp, kristal srahilerden ann
da yeniden doldurulan su bardaklaryla dolu tepsileri dolatrr
ken, iindekilerin kutsal emanetler gibi krmz kadife zerinde
sergilendii vitrinlerin nnde merakllar toplanmaya baladlar.

306

stadn vcudundan eitli blgelerin kalplan dikkatle incelendi,


lise rencisinin erken olgunlam iirleri hayranlkla okundu ve
kurun ereveli fotoraflar arasnda hararetli kyaslamala yapl
d. Filozofun resimleri kitap raflar arasndaki bo duvarlardan da
ziyaretilere bakp adeta yaamnn farkl zaman kesitlerinden on
lar selamlar gibiydi.
Terleyen alnlar silinirken, bir yandan da, dahinin olgunlama
syla kendini gstererek, ancak hastalnn patlak vermesiyle en
eksiksiz ve kesin eklini kazanan fzyonomik deiiklikler zerine
sohbetler ediliyordu. Nietzsche'nin, bir rahip gibi beyazlara br
np, yatakta dimdik oturduu ve ellerini dzgn biimde kvrp
ya da kutsar gibi bir hareketle kaldrarak orman gibi kalarnn
arasndan nfuz edilme z bir ifadeyle bakt neredeyse kendi
boyutlarnda byltlm bu son dnem fotoraflan, mezleri
nin inanna gre onu, stinsanla ulat o malum doast y
celii iinde gsteriyordu. Bu muhteem alnn gerisinde oktandr
rme evresine gemi bir beyin olduuna, hazr bulunanlardan
hangisi ciddi ciddi inanrd ? Kei sakalln ve kmseyerek g
lmseyen ama anadan dpma kurnazl la, fikir eserinin sonucu
nu sakl tutan Dr. Mbius dnda hi kimse.
Hasta filozofun resimlerine doyanlar, eski bir Yunan tann ba
gibi, yksek ve cilal bir kaide zerine yerletirilmi olan ve hat

n saylr kk bir grup oluturan Antika merakllarnn Her


mes olarak adlandrabilecekleri, nomrnlden ok byk bir mer
mer heykele yaklatlar. Wille elini azna siper ederek, Drusko
witz'e, en azndan zevk dkn Yunanllara gre boy heykelinde
sihirli g kayna olarak kabul edilen o malum tamamlayc sim
genin eksik olduunu iaret edince, hanmefendi annda kkrda
maya balad. Eksik olann yerinde, taze defne elenkleriyle ss
l ve mermer kaidesinin iki yanna, zerlerinden iri damlalarn
akt kol kalnlnda iki mumun yerletirildii, zellikle tatan
byklaryla dikkat eken, sert bakl ehre vard.
Bir cam sesi duyuldu, Peter Gast mzii kesti ve son bir kez
alnlardaki terler silindi ve ev sahibesi Hermes'in arkasndan, ka
ranln iinden kp salonun ortasna kadar geldi, orada balk-

307

l a ssl ban sessiz bir dua halinde eerek, son grlt de kesi
lene kadar bekledi.
"Byk dahinin sevgili mezleri" diye sze balad, "arive
yardm eden hayrseverler. Zerdt bir keresinde, mutluluum an
cak bugn tamam olacak, demiti. Ben de size, mutluluumun an
cak bugn tamam olduunu sesleniyorum. " Kendini toplad, ara
tran gzlerle kalabala bakt ve sonra ban titrek mum klar
yznden hareket ediyormu gibi grnen Hermes'e evirdi.
"Mutluluumun neden bugn tamam olduunu soruyorsunuz.
imdi size syleyeceim. Dahinin sevgili mezleri, Nietzsche'nin
btn eserleri nihayet hak ettii mkemmellie kavutu.
Siyah eldivenleriyle, mermer heykelin kaidesine dayal, oktav
boyda deri ciltli bir kitab bann stne kaldrd ve bir kutsal a
nak gibi her tarafa evirip gsterdi. "Aabeyim gerek felsefesini
dnyaya aka gstermek istedii bu kitap zerinde yllarca a
lt, ama hain kader kalemini ondan esirgedi. Ve bylece, sevgili
mezler, en byk eserinin, esas mirasnn tamamlanmas gre
vi benim ellerime kald. Bizzat kendisi bana, kk kz kardei
ne, oraya buraya dalm notlarn deifre etme ve bir dzene
koyma grevini verdi. Arivdeki yorulmak bilmeyen yardmcla
rm

sayesinde gerek bir Herkl grevi olan bu grevi imdi yeri

ne getirmi bulunuyorum. Ve ben burada size ve btn bir insan


la Nietzsche'nin son eseri

Willen zur Macht'1

sunuyorum. "

Kendi szleriyle an duygulanan konumac gzyalarna bo


ulurken, kalabalk nce ekingen, sonra gitgide artan bir cokuy
la alklamaya balad, ta ki deli doktoru Wille etraftakilerin tak

dir dolu seslenileri arasnda hanmefendinin eline uzun bir val


ye pc kondurana kadar. Peter Gast dner piyano taburesin
den, "Hanmefendi iin bir tezahrat" diye bard ve o ann b
yldnn etkisine kaplan dierleri de terden parldayan yzle
riyle hep bir azdan haykrdlar. Mbius topluluun cokulu at
mosferi iinden, "Ne r ac bir aklama ama" diye haykrarak
trasz bo:Ynunu uzatp suratn yapmack bir ifadeyle buruturdu:
"Nietzsche'nin dnyay ayaa kaldran fikir eserinin, Bat bilgelii1 . G

istemi. (.n.)

308

nin bu doruk noktasnn, imdi artk hak ettii ta.ca kavumu ol


mas yani, stelik de onun bilgisi dnda. " Szlerinin yaratt ger
gin aknl bir zafer gibi alglayp keyiflendi. nsanlar bir ona,
bir de ba nde, saygsza yaklaan ev sahibesine bakyordu.
"Bilgisi dnda derken, ne kastediyorsunuz ?" diye halad golf
pantolonlu adam, o ise korkudan bir adm geri ekilmiti. "Ben
her eyi ama her eyi, yukarda istirahat ettii odada aabeyime
danarak yaptm. Bu kita.pta onun cesur ruhundan kmayan tek
bir szk bulunmuyor. Aabeyim bu yzden minnettar, daha
birka gn nce ald bana Kk kz kardeim benim, seninle
gurur: duyuyrum, dedi ve elimi skt. " Ev sahibesinin gzleri ye
niden yalarla doldu ve surat pene pene kzaran Mbius, te
kilerin sulayc baklarn sineye ekmek zorunda kald. En a
buk davranan Wille oldu ve mendilini hanmefendinin eline tutu
turdu, Elisabeth gzyalarn sildikten sonra mendili kk do
kunularla uzun uzun alnnda gezdirdi.
Balkl hanmefendi daha sakinlememiti ki, herkesin akn
baklar altnda glerek el rpmasyla birlikte, dip ta.rafta. alan
kanatl kaplardan, tepsiler zerinde ampanya dolu kadehler
ieri tanmaya balad. "Dahimizin erefine" diyen bir erkek se
si duyuldu ve insanlar hi ummadklar bu serinletici ikram kar
snda keyiflenerek birbirleriyle kadeh tokuturmaya balam
lard bile. Prlt geri gelmiti, Wille'nin uzatt kadehi, stne ba
sa basa syledii gibi, istisnai olarak kabul eden ev sahibesinin
de katld kahkahalar nce ekingenken, gitgide daha yksek
perdeden kmaya balamt.
imdi herkes meraklanm, kita.ba bir gz atmak istiyordu, tek
tek cmleler yksek sesle aktarlyor ve ba sallamalar arasnda
alklanyordu, yaasn

G istemi diye haykran sesler orta.l

nlatyordu. Gast piyanoda hareketli melodiler almaya kalkn


ca, bir soru zerine bunlarn retmeninin eserleri olduunu
aklad, an ekmedii nadir saatlerde ona dikte ettiriyomu.
renci o ho Engebirge lehesiyle bilgi vermeye en merakl ki
i olarak orta.ya knca, ona o gn herkesi artarak gn na
kan bu esrarengiz

G istemi hakknda da sorular soruldu.

309

Kr favorili mzisyen, "Hocam yllardr bo yere bununla ura


t durdu" diye cevap verirken, igzarlndan neredeyse kekele
meye balamt, "ve not defterleri doldurdu, ba ans ve sindi

rim

rahatszlklar yznden serilip yatmad zamanlarda bana

bile bunlarn iinden pasajlar dikte ettinnitir, bu arada bu dn


celerin yksek anlamn belirtmeyi de asla unutmamtr. Bir ke
resinde bana, tarihi paralayp ikiye ayralm demiti . Ama bt
ne kesin eklini vermek iin onda bir eyler eksikti, bilmiyorum
ne, belki de cesaret ? Yoksa ona engel olan hassasl myd, tipik
zellii olan kararszl, kartal baklaryla grd ac gerekler
karsnda geri ekilmesi mi ? Bunu syleyemem. " Telala kadehi
ni boaltt ve yutkundu, hemen ardndan Wagner bereli ban ar
kaya atarak, N ie;,zsche ruhunda bir eyler almaya devam etti.
Frster-Nietzsche tekrar el rpnca piyano sustu ve heyecanl
sohbetler kesildi ok nemli bir haber sunma tonunda, "Bana so
nyorsunuz, dahinin sevgili mezleri" diye sz balad, "bana aa
beyimin en byk eserini bir araya getirmeye yetkim olup olmad
n soruyorsunuz. Akademik alanda ne felsefe, hatta ne de herhan
gi bir eitim grme mutluluunu yaamayan ben, kendini sadece
aabeyinin kk kz kardei olarak tanmlayan ben nasl olur da
Willen znr

1\fa,cht' tamamlamaya kalkanrn ? Hayr, hibir ey sy

lemeyin. Ben b unlar sizin gzlerinizden okuyorum. Byk dfil na


sl olur da, diye soruyorstnuz, kk Eli'yi yce fikirlerinin szc
s ve borazan olmakla grevlendirir? Hem de akl hastal

yzn

den yatarken ve artk kendi kitaplarn dahi anlamaz hale gdni


ken. Sevgili mezler, ben bu phe yznden size almmayacam.
Daha geenlerde aabeyimin bilincinin ald bir anda beni

len zur Madt'm

Wil

mjdecisi atadm nereden bileceksiniz ?"

Ellerini bir rahibe gibi gsnde kavuturmu, yar aralk


gzleriyle szlerini phe ve hayranlk arasnda gidip gelerek
pr d i k kat dinleyen cemaate bakyordu. Kitab tekrar havaya
kaldrd ve deri cilde iaret parmayla defalarca vurdu. Vecd
iindeym iesine gl mseyerek devam etti: "Beni hasta yata
na arn ve elime sarlarak fsldayn asla unutmayaca
n: E l i , art k rhunu senin ellerine teslim ediyorum. Ama in-

310

di syleyeceklerimi dinle ve onlar mezlerimin yreklerine ta


. Snp giden sesiyle byle dedi bana. Ama ben onu sarsp
uyandrdm, o an bana, olacaklar gren birinin ifadesiyle bakt
ve yle dedi: Sevgili kardeim, gryorum ki bana acyorsun.
Ama en byk tehlike hastalara ve gszlere acmakta yatar.
nk var oluumuzun anlam hayatta kalma uruna verilen o
sefil mcadelede deil, g isteminde yatmaktadr. Onu gerek
letirmek iin gsmzde ta gibi bir yrek tamalyz. Den,
tekmeyi de yemeli, der Zerdt. Bu ne demektir ? Bu, sevgili Eli,
ke doru giden hayat yok etme gcn kendimizde bulma
mz gerektii anlamna gelir, ki ykselen hayat kendine bir yer
bulup serpilebilsin. Korkma kardeim, dedi ve tekrar elimi skt.
Bizzat hayatn kanunu byle istiyor. G istemi gelecekteki dn
ya hakimine en yce hedefleri uruna muazzam sayda insan
kurban etme hakkn tanyacaktr. Aabeyim bu szlerle yata
nda doruldu ve kahin baklaryla, o an kan krmzs bir g
nein batmakta olduu ufka bakt. Ardndan yalva sesiyle de
vam etti: Ama gelecein nderinin g istemi iin hedef talep
edilecek: klie geen hayatn imhas, hayat dolu iyimser bir r
kn yetitirilmesi ve yerkre zerinde hakimiyet. Ancak zayfla
rn ve hastalarn bu dnyadan kovulmasndan sonra stinsanm
afa skecek, bin yllk krall, sonsuzluktaki gc ve saltana
.
t balayacak. Ann. "
Etraf k ah sarslm, kah duygulanarak suskunlam bir dinle
yici topluluuyla evrilen vaazc rahibe aabeyinin bst nnde
yava yava diz kt, yutkunma<>m bastrrken, bititirdii elle
riyle sanki dua eder gibiydi. Mrldanmalar ykseldi, ho olmayan
gergin hava onaylayan sesleniler ve aresiz aknlk hareketleri
arasnda yumuamaya balad, sonunda btn ampanya kadeh
leri havaya kalkt ve gzleri yal Peter Gast stinsanm mjdecisi
ev sahibesine tezahratta bulundu. Elisabeth'in kehanet vecizele
riyle coan ya da en azndan etkilenen herkes buna katld.
Sylev srasnda transa gemiesine donup kalan ve bu hali
nin gceniklikten mi, yoksa cokulu bir katlmdan m kaynak
landn kimsenin bilmedii Mbius bile koltuundan frlayp ba-

311

rarak btn sesleri bastrd. uHeil diesem Fhrer, 2 bizzat haya


tn hayatlar yok etme hakk tand, bin yllk imparatorluu
ykseltmek iin muazzam insan kurban edecek olan, yerkreyi
en soylu erkeklik cennetine evirecek olan o nder. Yaasn, nez
dinde stinsan kavramnn nihayet gerekten hayat bulaca o
nder. ok yaknda bizlere merhametli bir tanr gnderecek o lan
o yaasn." Mbius al al olmu yz ve fal ta gibi alm gzle
riyle, sanki titreip trdayan mumlarn arasndan Mesih'in kt
n grmesine donup kalm gibi ileri bakyordu. O an biraz
eytani, biraz dindarca bir meczuplua yakn bir eyler vard ha
linde, yle ki, vecde gelme ayncaln ancak kendi hakk olarak
gren vaazc rahibe cemaat zerindeki etkisinin zayflamasndan
korktu. Ama Mbius sannl halinden abuk silkinip kendine gel
mi ve sarsak admlarla gidip hizmetkarlardan birine kadehini
tekrar doldurmasn rica ediyordu. O halde, uzun sre gzden
kamayaca gibi, sarhoken konumutu, aynca ceketinin kolu
da ok ksayd.
Elisabeth'in tam hakimiyeti yeniden ele almay istedii bir an
da, o ana kadar kapal bir yz ifadesiyle bir kede otunnu bulu
nan kr sal bir hanmefendi sz alm ve imdi yeniden kol
tuuna oturarak suratn asan eserekliye karlk vem1eyi onur
meselesi haline getirmiti. "Hayretle iitiyonm ki, Tann'ya biz
lere bir stinsan gndem1esi iin dua ediliyor. stinsann oktan
aramzda yaadn anlamas iin, insann ne kadar kr olmas
lazm" dedi ve sylediklerini vurgularcasna gezinti bastonunu
defalarca yere vurdu, "Inayetli bir Tanr nicedir onu Friedrich
Nietzsche'nin cisminde hize armaan etti ve bizler burada bey
hude yere onun hakknda konuup dunrken, o etiyle kemiiyle
gerek olarak odasnda yatyor ve belki de bizi dinliyor."
Tekrar aabeyinin bstnden ayrlan Frster-Nietzsche, "Sev
gili Meta" diye seslendi, "arivimizin kocaman yrekli destekisi,
ne kadar haklsn, sahiden de o bizlerin arasnda, daha dorusu
zerimizde yayor ve biz burada byk dahiye sayglarmz su
nacamza lafla zaman kaybediyonz. Hepiniz onu grmek isti1. Alm. "Yaasn o nder." Yazar Hitler'e gnderme yapyor. ( .n.)

312

yorsun uz, yle deil mi ?" diye seslendi ev sahibesi ve btn gt


laklardan ampanya yorgunu bir "evet" ykseldi.
Wille her anlanrn ekilebilecek bir glmsemeyle, "Etiyle kemi
iyle gerek stinsan " diye tekrarlad ve kadehini avulannn ara
snda tutarak, mum nn candaki yansn1asn seyre koyuldu.
nce alay anla.mayan Frster-Nietzsche, "Tamam" diye onay
lad, "ve aabeyimden tpk eskisi gibi yaylan o harika, neredey
se muhteem dirilii btn gelecek zamanlar boyu korumak iin
Leipzig'li byk ressam Hans Olde'den onun karakalem bir port
resini yapmasn _rica ettim. Aabeyim lenden beri oturarak
ona modellik ediyor ve biz de imdi gidip hep birli kte sanatnn
bu almasna bakabi liriz."
Top luluk keyifli bir nh hali iinde ayakland. Wille o akam ilk
kez herkesten abuk davranarak, ok gze arpan topallayn
herkese gstenni oldu; arkasnda balkl ev sahibesi ve iki ser
visi yapan hizmetkarlardan yol az niyetine bir yudum daha is
teyen mezler gnbu olmak zere, mem1er bstn ve tehir vit
rinlerinin yanndan geerek, bir ran yolluu zerinden ilk basa
maklar trmand. Bir eliyle cilalanm allap trabzana tutunan
kei sakall doktor basamaklar o kadar byk bir telala kyor
du ki, evin hanm elbisesinin eteklerini toplanrnsna ramen to
pala ayak uyduramad. st saha1la geldiinde, kalarn kald
rp arkadan gelenlere tepeden bakarken, merdiveni, arkada dahi
nin dairesinin bulunduu blmden ayran krmz kadife perde
yi kaldrd ve ev sahibesinin gemesine izin verdi.
Karlarna toz ve keskin ila kokan karanlk bir koridor kt.
abucak kapya varld ve vurmadan ieri giren ev sahibesinin pe
inden, ellerinde ampanya kadehleri ve sallanan yelpazelerle b
tn akamclar odaya daldlar. plak odann tavanndan helezo

ni,

sinee. doynu bir sineklik sarkyordu. Merdiven ve koridor

lardan geip bambaka bir dnyaya m gelmilerdi., aclar ve yok


sunluklar alemine m i ? Her ey en bayasndan bir dknler evi
ni hatrlatyordu. Tahta bir tekerlekli sandalye ve nne keten
bezden perde ekilmi el ykama koesi, ay.ca ressamn zcrleri
ne denemelerini yayd tahta s;udalyeler. Perdclein arkasndaki

pencereler kapalyd ve ressamn karakalern desenlerine pskrt


t sabitleyicinin geniz yakan kokusu boucu havada asl kal
mt.
Ev sahibesi aabeyinin yatana yavaa yaklaarak , "Fritzci
im" diye fsldad. "Hadi uyan. mezlerin geldi, bak seni selam
lamak istiyorlar. "
"Aabeyiniz uyumuyor ki" diye nlad ressamn kulak trmala
yan grltc sesi. valesinin karsnda bacaklarn alabldii
ne am oturuyor ve hi ara vermeksizin, karakalemini czrda
tarak kadn zerinde gezdiriyordu. "Grdnz gibi otunp
bana modellik ediyor. "
Gerekten de Nietzsche ba hafife eik vaziyette yatada
oturuyordu, srtnn dolgun yastklarla beslendii gzden kam
yordu ve bu haliyle, kahverengi salar ve sanki yzne yapk
gibi duran pas rengi byklar hari, giri katndaki nem1er bs

tn

kltlm bir eitlemesiyni gibi dunyordu. Sarkk ka

larnn altndan sabit bir ifad eyle bakyordu ve gzn krpma


mas onun stinsanlna yoruluyordu.
Bir ses, "Bizi tand m acaba ?" diye fsldad, ama ounluk ta
rafndan ayu anda it diyerek susturuldu. Derin i ekilerle
boalan kederin sPsi, mezlerin sevin nidalar duyulur hale gel
miti. Her konuk, dahinin siyah gzbebeklerinin zellikle kendisi
ne daldn h issediyor ve hzlanan kalp atlarn ve genizdeki ku
ru ksrt u (i bastrarak kendine hakim olmaya alyordu. Me

ta von Salis baylacak gibi olurken, "Etiyle kemiiyle gerek stin


san" diye inledi.
Bu arada, aabeyinin hi kprdamadan dunna haline alm
olan ev sahibesi tp tp yryerek valeye doru gitti ve tek
caml gzln gzlerine tuttu. "Ne muhteem bir resim" diye
bard ve konuklan yanna gelerek hayranlna ortak olmaya
ard. "Aabeyimin bu karlar hayat dolu hali ok ender olarak
yakalanabilm itir. Alndaki u soyluluk, inde en uzak gelecein
bile yer ald u kahin bak. apka karyorum, sevgili Olde,
stinsann portres gerekten ok baar l

lmu."

Kyaslayc baklarn sanat esf'ri ile modeli ar<L'inda

gezdiren

314

konuklar balarm hayretl e sallayarak vgye katldlar. Herkesi


iterek en n sraya geip ressamn omzundan portreye bakan sol
gun beniz Mbius'un grtlandan ahenksiz bir, "stinsana" nida
s kt. Kadeh kaldrmak ne kadar yakksz kasa da, sf neza
keten bundan kanlamad ve kadehler tokuturuldu; grne
baklrsa bu tokuturmalar hain baklarla takip eden mermer
kafann erefine iildi.
Hastaya bir lde alp cesaret enince yataa daha da yak
latlar. Rahat bir ekilde yatan k:narna kurulmu bulunan Ba
yan Frster-Nietzsche aabeyiyle fsldayarak konuuyor, o ise
hi kprdamadan dinliyordu. Arada bir, sanki ba baalarm da
aabeyi kendisine zellikle komik bir eyler anlatyormu gibi k
krdyor ve onun m osmor kesilmi, y ere sarkan balmumu gibi eli
ni ok-uyordu. Bir ey durdurdu onu. Dehetle, "Ama yerde cam
krklar var" diye bard. "Fritz, kk ieyi drmedin, deil
mi, drdn m yoksa ?"
Bu sorudan kendisinin suland sonucunu karma benze
yen ressam, "Ben hibir ey fark etmedim" dedi. "Ama sayn pro
fesrn rnek alnacak mkemmel bir model olduunu size ga
ranti edebilirim. Tam bir saattir bir heykel gibi duruyor, daha ba
ka ne syleyeyim. Nefes al bile fark edilmiyor. " Olde kendin
den memnun bir halde yeniden kadna eildi.
Bayan Frster-Nietzsche crlak bir sesle, "Fritz, oyunbozanlk
yapmasana" diye bard ve kolunu

yle

bir iddetle sarst ki,

arlaan ba, koparlm gibi g sn stne dt. "Haydi uyan


artk."
"Korkann, o artk sizi hi duyamayacak" diye nlad kei sa
kallnn sesi, alayc bir ifadeyle bzd dudaklaryla, topallaya
rak yataa yaklam ve Nietzsche'nin cansz elini bileinden tut
mutu. "Oyun bitti, stinsan

ld. "

Son deyi

Bu roman Nietzsche'nin yazlarna, notlarna, mektuplarna,


kne ve hastalk yllarna ait belgelere dayanyor. Kiilerden
o u gerek, dnceleri o u zaman kelimesi kelimesine alnt.
Buna karlk roman n. ele aln ve ileni biimi byk lde
kurguya dayanyor.

Nietzsche' nin Son Ryas


Joachim Khler
Byk dnr Nietzsche'nin son gnlerine tank oluyoruz. Dnya apndaki
dahiyi bazen Dionisos taklitisi olarak To:ino'daki odasnd rlplak dans
ederken, bazen kak bir akademisyen haliyle, bazen ecinsellie dayal sohbetlerde
yakalyoruz. iyi bir biyografi yazarnn kaleminden bir dnr insani ynleriyle
tanyoruz. Onun son dne elik ediyor ve bu macerann yaatt zevki
hissediyoruz damarlarmzda.. Nietzsche konusunda uzman olan'Joachim Khler'in
gerekler ile kurmacay ustaca birletirdii romann bitirdiinizde buruk bir
glmseme yaylacak yznze. "Evet, o byk bir dnr" diyeceksiniz, "ama
her eyden nce birinsan . "

"Bir adm ne geldi, kollarn armha gerilmi gibi iki yana at v e yzn,
altn sars akam gnn szlp posta ilemleri blmne vurdugu kubbeye
dogru kaldrd. Tumturakl bir tavrla, 'Ben tanrym' diye haykrd, 'sizler,
gerek ehresine dayanamayacagnz iin maske ta'4zn bir tanr. Sevgili insanlar,
ben size sonsuz bir enlik gn yaatmak iin yeryzne indim '. "
1 952 doumlu olan Joachim Khler 1 977'de Nietzsche'nin en Bilim'i zerine
bir alma hazrlad ve eletirmenlerce vgyle karlanarak ksa srede on bir
dile evrilen iki kitap yaymlad: Zarathustras Geheimnis ( 1 9 8 9 ) ve Friedrich
Nietzsche und Cosima Wagner ( 1 99 6 ) . Yazar ve serbest gazeteci olarak
Hamburg'da yaayan Khler'in ayrca Wagners Hitler ( 1 997) adl bir kitab da
vardr.

Kapaktaki rcim: //r Adas, Arnold Bcklin.

.1l3DOGAN
..
KiTAP

I S B N 9 7 5 - 2 9 3 - 1 47 - 2

11 111 1 1 111

9 789752 93 1 473

You might also like