You are on page 1of 249

nl Rus airi Ar;eniy Tarkovski'nin olu olan Andrey

Tarkovski (1932-1986) 1960 ylnda Moskova Devlet Sinema


Enstitsnden (VGIK) mezun oldu. lk filmi uan'n ocuklu
u ile uluslaras alanda adn duyurdu. Venedik Film enli
inde Altn Aslan dl kazanan bu filmin ardndan 1966'da
ektiiAndrey Rublov da 1977 Cannes Film Festivalinde d
le layk grld. Dier filmleri arasnda Solaris (1972); Stal
ker (1979);Nostalghia (1982) ve sve yapm olarak gerekle
tirdii Kurban (1986) adl filmlerini sayabiliriz.

AFA- Sinema:

27
7

AFA-Yaynlar:

ISBN 975-414-177-0

Birinci Bask: Ekim,


kinci Bask: Aralk,

1986
1992

(Yeniden gzden geirilmitir.)


Bu evirinin
Trke eviri haklar
AFA Yaynclk A..'ye aittir.

Dizgi: AFA Yaynclk A..


Bask: Glen Ofset
Cilt: Gven Mcellithanesi

AFA. 'fa
clk A.., Shhiye

Apt. 19/8 C aalolu-STANBUL


( 1) 526 39 80

. ANDREY TARKOVSK

Mhrlenmi Z aman

eviren:

Fsun Ant

,
AFA

YAYINLARI

iindekiler

Giri
Balang
il Sanat: deale Duyulan zlem
111 Mhrlenmi Zaman
iV nceden Belirlenmilik ve Yazg
v Filmsel Grnt
Zaman, Ritm ve Kurgu zerine
Zamandan Heykeltralk
Film Tasarm ve Senaryo
Film Grntsnn Oluturulmas
Sinema Oyuncusu zerine
Mzik ve Ses zerine
VI Sanat ile Halk Arasndaki iliki zerine
VII Sanatnn Sorumluluu zerine
VIII Nostalghia'n Ardndan
IX Bitiirken
Dipnotlar
1

16
42
64

95
120

132
142
144
156
162
180
184
199
221
234
245

Giri

15 yl nce bu kitabn ilk taslaklar zerinde alrken zaman za


man tereddte kaplmaktan kendimi alamamtm: Acaba bunca
emee deer mi? st ste film ekmek ve bu arada ortaya kan te
orik sorunlar kendini iin, ylesine, pratikte zp gemek daha iyi
olmaz m?
Ne var ki ahma hayatm, uzun yllar, yeni bir filme balama
dan nce katlanmak zorunda olduum, insana eziyet veren bekleyi
lerle geti hep. almalarmn amac, sinema sanatn dier sanat
lardan ayran zellikler ve bu ayrmdan doan sinemann kendine
zg olanaklar zerinde dnecek bol zamanm oldu benim de
bylece. Kendi deneylerimi meslektalarmn edindikleri bilgilerle
karlatracak kadar bol zamanm ve frsatm vard. Sinema teorisi
ile ilgili saysz yaz okudum ve okuduklarm beni ok az tatmin etti;
.atta tam tersine, btn bu yazlar bende itiraz etme istei uyandr
d, itiraz etmeli ve sinema sanatnn grevleri, amalar ve sorunla
ryla ilgili kendi grlerimi savunmalydm. almalarma yol gs
teren ilkelerin bilincine vardka, bildiim, rendiim sinema teo
rilerinden uzaklayordum. te yandan, btn benliimle bal ol-

duum sanatn temel yasalaryla ilgili grlerimi dile getirme arzu


su da giderek gleniyordu.
Kald ki :filmlerimi seyretmi olan insanlarla giderek daha sk
yz yze gelmem, beni, mesleimle ilgili grlerimi ve alma tar
zm, esasl ve olabildiince ayrntl bir biimde dile getirmeye zor
luyordu. Filmlerimle kendilerine aktardm olaylar kavrama ve so
rularna cevap bulma konusunda seyircilerimin gsterdiiJ"i srarl a
ba, sinema ve genel anlamda sanat hakkndaki eliki dolu ve dzensiz dncelerimi iyi kt toparlamama neden oldu.
tiraf etmeliyim ki film ektiim btn bu yllar boyunca seyirci
lerimden aldm ve her zaman byk bir dikkat ve ilgiyle okudu
um mektuplarn zaman zaman beni fkelendirdii oldu. Ama ge
nelde benim iin olaanst bir ilham kayna oluturduklarn da
inkar edemem, her eyden nce, birbirinden farkl bir yn soru ve
dnceyle dolu olduka tevik edici bir paket.
Seyircilerimle aramdaki, zaman zaman yanl anlamalarn ar
bast ilikimi akla kavuturmak iin zellikle tipik bir iki mek
tubu rnek gstermek istiyorum.
Leningrad'dan inaat mhendisi bir kadn, rnein, bana yle
yazmt:
"FilminiZJ\yna'y izledim. Hem de sonuna kadar. Oysa biraz ol
sun bir eyler anlayabilmek, filmdeki kiileri, olaylan, anlan bir e
kilde birbiriqe balayabilmek iin samimiyetle kendimi zorlamak
tan daha ilk yarm saatte bama arlar girmiti... Biz zavall seyirci
ler iyi, kt, hatta genelde ok kt filmler izleriz; bazen vasat da
olabilirler, bazen de tam anlamyla srad. Bir biimde hepsini de
anlamak mmkn. Onlar ya beenirsiniz ya da burun kvrr, unu
tup gidersiniz. Ama ya bu?..

."

Gene bir mhendis, bu kez Sverdlovsk'dan, filmime duyduu


nefreti saklamaya bile gerek duymuyor: "Ne zevksizlik, ne sama
lk! ren bir ey! Bence filminiz tam bir fiyasko. Seyirciye biraz ol
sun yaklaamyor bile, oysa en nemli unsur seyirci deil midir?"
Mektubun yazan, ii, sinema dalndan sorumlu siyasi komiserden
8

hesap sormaya kadar vardrm: "Nasl oluyor da Sovyetler Birli


i'mizin sinema sorumlular byle bir kepazelie gz yumabilmi
ler?" Film piyasasn denetleyen siyasi komiserler adna unu syle
yebilirim ki bu tr "kepazeliklere" son derece seyrek gz yumulur.
Ortalama be ylda bir. Bu tr mektuplar okuyunca umutsuzlua
kaplp kimin iin ve ne adna altm sormaktan endimi alam
yorum.

Moralimi dzelten mektuplar almyor deildim. Geri bunlar


da almalarmn hibir ekilde anlalmadn kantlyorlard ama
en azndan perdede olup bitenlerden bir eyler anlama gayretini
yanstyorlard. Bu seyirciler rnein yle yazyorlard: "una inan
yorum ki Ayna'nzla baedemeyip son are olarak yardmnz dile
yen ne ilk ne de son kiiyim. Tek tek episodlar eklinde ele alnd
nda film ok gzel. Ama bunlar birbirleriyle nasl birletireceiz?"
Veya Leningrad'dan baka bir kadn seyircinin mektubu:
"Filme nasl yaklaacam bir trl bulamadm, hem ierik
hem de biim olarak bana hibir ey anlatmyor. Bunun sebebi ne
dir? Sinema konusunda hi de cahil saylmam ... van'zn ocukluu
ve Andrey Rublov adl eski filmlerinizi de izledim. Her ey akt. Ay
n ey, bu film iin kesinlikle sylenemez... Bence her gsteriden n
ce, seyirci onu bekleyen eye hazrlanmal. Yoksa kendini aresiz ve
yetersiz hissetmekten kaynaklanan bir bkknln o yavan tad kap
lyor iini. Sayn Andrey! Mektubuma cevap verecek durumda deil
seniz, ltfen, sizden rica ediyorum, bu film hakknda bir eyler oku
yabileceim kaynaklan bildirin, hi deilse!" ...
Ayna zerine yazl hibir kaynak olmad iin mektubu yant
layamadm ve bundan duyduum :nty belirtmeliyim. Ayna
hakknda hi yaz yaynlanmad; Goskino ve Filmbirlii1 oturumla
rnda "sekincilik" damgas vurarak Ayna'y reddeden, sonra da bu.
grlerini Iskusstvo kino''da2 yaynlayan meslektalarmn resmi
sulamalar dnda tabii. Ancak bu sulamalar beni pek fazla etkile
medi. nk artk bir seyirci kitlesine sahip olduuma, filmlerimi
9

seyre gelen ve seven insanlarn varlna giderek daha fazla inanma


ya balamtm.
Bilimler Akademisi Fizik Enstits alanlarndan biri, ensti
tnn duvar gr..zetesinde kan bir yazy gndermiti bana:
"Tarkovski'nin filmi Ayna, btn Moskova'da olduu gibi Bilim
ler Akademisi Fizik Enstitsnde de byk ilgi toplad.
Filmin ynetmeniyle ahsen tanma isteini, ne yazk ki, ok
az kii gerekletirebildi (maalesef bu notu gnderen de bunu baa
ramad). Tarkovski'nin filmsel malzemeyle nasl olup da felsefi a
dan bu denli derin bir yapt ortaya karabildiini kavramakta g
lk ekiyoruz. Sinema seyircisi almtr, gittii filmde bir yk, bir
eylem, kahramanlar ve genellikle bir happy end ' le karlamay bek
ler. Tarkovski'nin filmlerinde de bu tr unsurlar aryor, sonra da ha
yal krkl iinde evine dnyor, nk umduklarnn hibirini bu
lamamtr.
Bu film ne anlatyor? nsanlar. Ama, off-uoice'u nokenti
Smoktunovski'nin3 stlendii somut bir insan deil. Hayr. Bu, da
ha ok senin hakknda, baban ve bykbaban hakknda bir film.
Bu, senden sonra yaayacak ama yine de 'sen' olan insan anlatan
bir film. Dnyann bu yznde yaayan bir insan anlatyor. nsan,
dnyann bir paras ama dnya da onun bir paras. Gemie ve ge
lecee kar kendi hayatn ortaya koymal. te filmin konusu. Bu
filmi hibir iddia tamadan, ylesine izleyin ve kendinizi Bach'n
mziiyle Arseni Tarkovski'nin4 iirlerine kaptrp gidin! Tpk yl
dzlan, denizi, gzel bir rnaray izler gibi... Matematiksel bir
manta bu filmde rastlayamazsnz. Zaten matematiksel mantn
insann ne olduunu ve yaamnn anlamm aklad nerede gr1m ki?!"
tiraf etmeliyim ki, profesyonel eletirmenlerin aklamalar 'l
yorumlan, vc nitelikte olsalar bile, beni sk sk hayal krklna
uratmtr. En azndan eletirmenlerin almalarma eninde su
nunda kaytsz kaldklar, belki de kendilerini aresiz hissettikleri
duygusunu iimden bir trl skp atamam. Kendi grdklerint ve
11)

yaadklarna inanmaktansa, sradan sinema teorilerinin basmaka


lp grlLrine ve tanmlanna bel balamaktan nedense pek kurtu
lamyorlar. Filmlerimin etkisinden henz kurtulmam seyircilere
rastladmda ve yabanc yaamlann itiraflarla dolu mektuplanm
ckuduun<la gerekte niin altm daha iyi kavnyorum. Ve ite
o zaman, gerekten onayladm hissediyorum. Ama bu insanlara
borlu olduum, yaygn deyimiyle, grevlerimi ve sorumluluumu
da ... Bir sanatnn yalnzca kendisi iin bir eyler yaratabilecei d
ncesini hibir zaman kabullenemedim. Bir eserden, sanatnn
kendisinden baka hi kimsenin yararlanmayaca inancnda dei
lim... Neyse, bu konuya ilerde tekrar dneceim...
Gorki'den bir kadn seyirci yle yazmt:

"Ayna iin ok teekkrler. Her ey, aynen ocukluumdaki gi


bi... Bunu nasl renebildi'nizi merak ettim dorusu. O zaman da
tpk byle bir rzgar, byle bir firtna esmiti... 'Galka, kediyi da
n at!' diye baran bir bykanne... Karanlk bir oda... Gaz lambas
da snmt... ve anne yolu gzlemekten skan ruhlar... ocukta
bilincin uyanmas, filminizde ne de gzel anlatlyor!... Tannn, her
ey ne kadar da doru... gerekten de annelerimizin yzlerini tan
myoruz. Ve her ey ne kadar da yaln, ne kadar doal. Biliyor musu
nuz, o karanlk sinema salonunda, yeteneinizin klandrd bir
perde parasna bakarken, hayatmda ilk kez yalnz olmadm his
settim."
Filmlerime kimsenin ihtiya duymad, kimsep.in hibir ey an
lamad o kadar ok bama kaklmt ki, bu tr itiraflar adeta ru
humu stt, yaptklanma anlam kazandnp tuttuum yolun rastlan
t deil, doru olduuna inandrd beni.
Leningrad'dan bir ii yle yazmt:
"Mektubumun nedeni Ayna. Hakknda sz sylemeye bile c
ret edemediim, ama iinde yaadm bir film bu.
Dinleme ve anlama yetenei ok deerlidir... Bir kez olsun, ay
n eyleri hissetmeyi baarabilen iki insan birbirini hep anlayacak
tr. Bunlardan biri buzul, dieri isterse atom anda yaam olsun,
11

fark etmez. Tannn, insanlarn hi deilse en temel insani drtleri


-hem kendilerinin hem de bakalarnn- anlayp duyabilmelerini
sala!"
Seyircilerim beni savunup yreklendirirler:
"Bu mektubu, kimi dostum, kimi tandm olan eitli meslek
lerden seyircilerin ricas zerine, hepimiz adna yazyorum.
ncelikle unu sylemeliyim ki, yeteneinize hayran olanlarn
ve sinemalarda gsterilen filmlerinizi seyredenlerin says Sovyetski
ekran5 dergisinde yaynlanan istatistiklerin ok daha stnde. Ger
i bunu kantlayamam, nk bugne kadar dost ve tandk evrem
den hi kimse bu tr anketlere katlmamtr. Ama sinemaya gider
ler. Fazla sk deil, ama giderler ite. zellikle de Tarkovski'nin
filmlerini tercih ederler. Ne yazk ki, fazla filminiz yok."
Nobosibirsk'den bir kadn retmen:
"Bugne dek herhangi bir ynetmen ya da yazarla izlenimleri
mi paylamay hi dnmedim. Ama imdi ok zel bir durum sz
konusu: Bu film, ruhunu ve dncesini, huzursuzluk ve kibirli g
iiler yknden kurtararak insan dilsizlik lanetinden azat ediyor.
Filminizin tartld bir toplantya katlmtm. Fizikisi, edebiyat
s, hepsi ayn grteydi: nsancl, drst ve gerekli bir film; yaza
rna teekkr borluyuz. Tartmada sz alan tek tek herkes yle
dedi: 'Bu film beni anlatyor!"'
Ve bir yaz daha:
"Bu mektubu siz; meslei gerei -radyo teknisyeni- sanattan
uzak, ama sinema ile yakndan ilgili, oktan" emekli olmu yal b
insan yazyor.
Filminiz beni ok sarst. Siz hem ocuklarn hem de yetikinle
rin duygu dnyasna nfuz etme yeteneine sahipsiniz. Bizi saran
dnyann gzelliklerine gzlerimizi ap bu dnyann sahte deerle
rini deil, asl deerlerini gsterme yeteneine. Her eyi dillendirip
her ayrnty simgeletirebiliyorsunuz, elinizdeki az malzemeyle fel
sefi genellemelere vanyor, her bir plana ayn bir iirsellik, bir m12

zik katyorsunuz... Btn bunlar yalnz ve yalnz size zg zellik


ler..."

Dorusunu sylemek gerekirse ben, dnceleri ncelikle polemik


iinde gelien insanlardanm (gerein tartmalardan doaca g
rne katlyorum). Tek bama kaldm m, muhtemel fikir ve a.nla
ylarn az ok belirgin iskeletine duygusal malzeme salamann te
sinde bir ie yaramad iin her trl yaratc dnme sreciyle e
lien, ayrca metafizik yapma da pek uygun den bir inceleme tar
zna kendimi kaptrp gidiyorum.
Ksacas, beni bu kitab yazmaya iten, seyirciyle aramdaki bu
yazl ve kiisel iliki oldu. Sonu ne olursa olsun, soyut sorunlarla
urama kararm knayanlara serzenite bulunmayacam; bana
gsterilecek olumlu tepkilere de ayn ekilde pek fazla armayaca
m.
Bir ii kadn bana yle yazm:
"Filmi :.izi bir hafta iinde tam drt kez seyrettim. Sinemaya git
mekteki tek amacm, filmi seyretmek deildi. Birka saat olsun ger
ekten yaamak, hayat, gerek sanatlar ve insanlarla paylamakt
isteim... Her eyi; bana ac veren, eksikliini duyduum, zlemini
ektiim her eyi, beni bunaltan veya sevindiren, beni mahveden ya
da bana yaama gc veren her eyi filminizdeki bir aynadan izle
dim. Benim iin ilk kez bir film gereklii.n ta kendisi olmutu. te
tam da bu nedenle gidip gidip filmi seyrediyorum, nk onunla ve
ondayaamak istiyorum."
Bundan daha byk bir vg olabilir mi? Filmlerimi ekerken
gzden karmamaya altm tek hedef, kendi bak am baka
sna. zorla kabul ettirmeye kalkmadan, olabildiince drstlk ve
tutarllkla kendimi anlatmakt. Sonra insan bir bakyor, yalnzca
kendine ait olduunu sand hayat anlay bakalarnca da paylal
makta, o gne kadar hi dile getirilmemi ama tam anlamyla zgn
bir ey olarak; tabii ki bu, almalarnda insana muazzam bir te13

vik salyor. Bir kadn, kzndan ald mektubu bana yollamt. y


le sanyorum ki, bu mektupta tm yaratc eylem ve bu eylemin ileti
imsel ilevi ve olana, alacak derecede kapsaml ve duyarl bir
biimde dile getirilmitir:
"Bir insan ka szck bilebilir ki?" diye soru yneltiyor kz anne
sine: "Gnlk konumada ka szck kullanyoruz ki? Yz, iki yz,
yz? Duygularmz szcklere brnr; szcklerle acy, sevin
ci, i dnyamzda olup bitenleri dile getiririz, yani aslnda dile getiri
lemez eylerin tmn szckler le aktarmaya kalkrz. Romeo,
Juliet'e harikulade szler sylemiti, son derece parlak ve gl.
Ama bu szler, yreinden taan d uygulann acaba yarsn olsun ifa
de edebiliyor muydu? Kendi nefesini kesen, Juliet'in ise aktan ba
ka bir ey dnmemesine yol aan btn o duygulan?
Anlamann bambaka bir dili, baka bir ekli daha var: Duygu
lar ve grntler. Bu tr bir iletiimle ayrlklar alr, snrlar yk
lr. stekler, duygu ve taknlklar, bugne kadar aynann her iki ta
rafnda, kapnn nnde ve arkasnda durup kalm olan insanlar
arasndaki engelleri alp gtrr... Beyazperdenin erevesi geni
ler, o gne kadar bize kapal bir dnya serilir nmze, bu dnya ar
tk yeni bir gerekliktir... Btn bunlar sadece kk Aleksey'in
araclyla olmaktan oktan kmtr: Artk dorudan Tarkovski' nin kendisi, perdenin te tarafnda oturan seyirciye seslenmekte
dir. Artk lm yok ama lmszlk var. Zaman tek ve yok edilmez
bir birimdir. Tpk iirde denildii gibi: 'Tek bir masa, dedeler ve to
runlar iin... ' Bu filme baka alardan da yaklamak mmkn; ben
daha ok duygusall setim. Sen iin nasl oldu? Ltfen bana
yaz ...

"

zellikle eylemsizlie mahkum edildiim o uzun dnemde (im


di kaderini kendi ellerime alarak bu dneme var gcmle son ver
meye alyorum) oluan bu kitapla amacm kimseye bir ey ret
mek ya da kendi bak am zorla kabul ettirmek deil. Sinema de
nilen bu gencecik ama harikulade sanatn sunduu, henz tam anla
myla kefedilmemi olanaklar karmaas iinde kendime bir yol
14

bulma zorunluluu bu kitabn domasna yol at. Bu yzden diyebi


lirim ki bu kitap benim iin bir tr benlik araydr, kapsaml, ba
msz bir benlik. nk yaratc alma, asla deimez mutlak l
tlere vurulamaz. Ne de olsa bu eylem, dnyay sahiplenmek gibi
genel bir zorunlulua, yani insan yaayan gereklie balayan say
sz yoruma yakndan baldr.
Son olarak unlar sylemek istiyorum: Bu kitap gnlk olarak
tuttuum notlarma, verdiim konferanslara ve film eletirmeni 01ga Surkova ile yaptm konumalara dayanmaktadr. Olga Surko
va, Andrey Rublov'un ekim almalarna henz bir renciyken ka
tlm, daha sonraki yllarda bizimle ilikisini srdrm deerli bir
eletirmendir. Bu kitap zerinde alrken bana her frsatta destek
olduu ve benden yardmlarm esirgemedii iin kendisine ayrca te
ekkr etmek istiyorum.

15

Balang*

Yaammn bir dnemi daha kapand. Kendini bulma diye tanmla


nabilecek bir sreti bu. VGIK'daki6 renim sresi, tez almas
olarak yaplm ksa metrajl bir film 7 ve ilk uzun metrajl filmimi
ektiim 8 aylk dnemi kapsayan bir sre.
almalarmn bundan sonra izleyecei yol asndan van'n
ocukluu'ndan edindiim deneyimleri tahlil etmek, bana kanl
maz geliyor. Film estetii konusunda kesin bir tavr -en azndan ge
ici olarak- almak ve bundan sonra ekeceim filmde zmekle y
kml olduum sorunlar akla kavuturmak zorundaym. Tabii
bu sorunlar dnsel dzeyde ele alnp speklasyona da bavurula
bilir. Ancak bu durumda, aslnda pek balayc olmayan sonulara
varma tehlikesi ortaya kar, daha dorusu mantk zinciriyle kendili
inden olumu sezgisel balar birbirine kartrlabilir.
Dncelerimi bu tr gereksiz gayretkeliklerle yormama iste
i, kada kaleme sarlma kararmda bana destek oldu.

Bu makale AndreyT11rkovski'nin yaynlanm ilk uzun makalesidir ve 1964"de Moskova Yay


nev.i "Iskusstwo" tarafndan derlenen Film Tamanlwdktan

16

Sonra adl kitapta yer almtr.

Vladimir Bogomolov'un8 yksnde beni eken neydi?


Bu soruyu cevaplandrmadan nce, her yazl yknn filme e
kilemeyecei olgusu zerinde durmak istiyorum.
Ancak sinemay da dzyazy da ayn oranda kmseyen biri
nin filme ekmeye kalkaca yaptlar vardr. yle bayaptlardr
ki bunlar, etmenlerindeki birlik, resimlerindeki mkemmellik ve
zgnlk, szcklerle canlandrlan karakterlerindeki inanlmaz de
rinlik, olaanst bir kompozisyon ve edebi inandrclk aracly
la bize yazarnn esizliini kantlarlar.
Artk edebiyat ile sinemay birbirinden ayrma zamam gelmitir.
yle dzyaz anlatlan vardr ki, bunlarn gc, bulunan konu
da, somut ve ak iskelette ya da, daha doru bir deyimle, konunun
zgnlnde yatar. Bu tr bir edebiyat, ierdii fikirlerin sanatsal
dzenlemesine hi aldr etmez gibi grnr.
Kanmca Vladimir Bogomolov'un van ' da byle bir yapt.
Salt sanatsal adan baktmda onun, yknn kahraman s
temen Galzev'in kiiliiyle ilgili lirik saptamalarla dolu uzun soluk
lu, ayrntlara fazla nem veren, kuru anlatm tarzm olduka itici
bulmutum. Hele Bogomolov'un sava atmosferini rktc bir ti
tizlikle tasvir etmeye bu denli nem verip anlatda geenleri bizzat
kantlayabileceini durmadan tekrarlamas yok mu ...
Ama bu olgu bana, bu uzun ykden filme ekilebilecek bir dz
yaz paras yakalamada yardmc oldu.
Ayrca, filme uyarlamakla bu yk, ierdii dnceye yaam
tarafndan onaylanm bir hakikat katabilecek estetik ve duygusal
bir gerilime de sonunda kavuabilirdi.
Bogomolov'un yks, okurken beynime kazld.
Hatta onun baz zellikleri beni byledi de.
Bu, zellikle, kahramann.n lnceye dek peini brakmayan
yazgs iin geerli. Tabii ki konu yeni saylmaz. Ancak konusunu bu
denli isel dncelerden alan ok az yk vardr. Gene baka hi17

van 'n ocuklugu: van, "su lar altnda kalm l ormanda" iz sryor
bir ykde ilk tasarnn kat kurallara bal geliimi van'n yk
sndeki kadar tutarl ilenmemitir.
Kahramann lm bu ykde zel bir anlam tar.
Burada, buna benzer edebi durumlar yazanlarn teselli edici
k yollan nerdikleri yerde, kesin bir nokta konmu. Ardndan ba
ka hibir ey gelmiyor.
Sava kah'.amanlklarm ileyen yazarlar genelde dayanamaz,

bakiilerine zafer haleleri takarlar. Zorluklar ve zulmler gemite .


kalm, yaamn ac dolu bir aamasndan baka bir ey olmadklar
n ispatlamlardr.
Bogomolov'un yksnde ise yaamn lmle apanszn sona
eren bu aamas tek ve nihaidir. van'n yaamnn tm z ve trajik
cokusu burada younlar. te tam da bu noktada, savan anlam
szl beklenmedik-bir iddetle hissedilir ve kavranr.
18r

Beni etkileyen ikinci nokta, bu sava yksnde tehlikeli aske


ri atmalardan ya da karmak cephe harekatlarndan hibirine
yer verilmeyii oldu. nsan burada hibir kahramanlk tasviri bula
myor. Bu yknn malzemesini keif kollarnn kahramanl de
il, bu tr iki eylem arasndaki dinlenme oluturuyor. Yazar bu din
lenmeye, hibir dsal arala ifade edilemeyecek, sarsc ve etkileyi
ci bir gerilim katyor. yle bir gerilim ki insana son noktasna kadar
kurulmu bir gramofonun gergin yaym hatrlatyor.
Savan bu tr bir tasviri, iinde barndrd filmsel olanaklar
la gz kamatryordu. nmzde, avan asl atmosfrihi yeni bir
biimde yeniden sergileme yolu almt; hem de olaylarn yzeysel
rts altnda sakl duran ve en iyi artlar altnda bile ancak derin
lerden gelen bir ses olarak alglanabilen btn o cokusu, o olaa
nst sinirsel gerilimiyle...
nc olarak da, bu kk ocuk tipi, adeta ruhumun derin
liklerine ilemiti. Bandan itibaren bana kendisini, sava yzn
den rotasndan km, dejenere olmu bir karakter olarak sundu.
van'm ocukluk dnemine ait olabilecek bir sr ey, daha doru
su her ey, burada sonsuza dek yitip gitmi. Ve kaybettikleri yerine
kendisine verilen savan btn o meum armaanlar onda kor
kun bir gerilim yaratm.
Bu tip, isel dramatikliiyle beni, keskinleen buhran anlann
dan ve insanlara zg btn temel atmfilardan geerek adm
adm gelien karakterlerden ok daha fazla etkiledi. Gelimeyen,
nerdeyse durgun bir karakterde, ihtirasn basks an derecede yo
unlar ve bu yzden adm adm gelien bir insanda olduundan
ok daha belirgin ve inandrc bir ekle brnr. te Dostoyevs
ki'yi de bu tr bir ihtiras anlatt iin seviyorum. Benim btn il
gim, grnte dingin, ancak esiri olduklar ihtiraslar yznden i,,.
sel gerilimle dolu karakterlere yneliktir.
Szn ettiim ykdeki van da byle ,bir karaktere sahip. Bo
gomolov'un yksnde hayal gcm harekete geiren de bu oldu.

Ancak bu anlattklarmn dnda Bogomolov'u pek anladm'


19

syleyemem. yknn duygusal yaps bana yabancyd. Bogomo


lov bilinli olarak olayn uzanda duruyor ve onu nerdeyse yalnzca
belgelerle sunuyordu. Ben, byle bir eyi perdeye aktaramazdm,
bu benim inanlarma aykr derdi.
Yazar ve ynetmenin estetik kayglar farklysa arada bir uzla
ma salanamaz. Byle bir uzlama, kanlmaz olarak film ekmt: fik
rini zedeleyecek ve sonunda film hi gerekleemeyecektir.
Yazarla ynetmen arasnda ortaya kacak byle bir sorunun
tek bir zm vardr: Edebi senaryo, belli bir alma aamasnda
"ekim senaryosu" olarak adlandrlan yeni bir yapya dntrl
melidir. Ve gelecek filmin yaratcs (yalnzca senaryonun deil, fil
min de yazar!) bu ekim senaryosu zerinde alrken edebi.senar
yoyu kendi grleri dorultusunda yeniden biimlendirme hakk
na kesinlikle sahiptir. Yeter ki btn gznnde bulundursun ve
senaryoda yer alan her szc kendine zg yaratc deneyimle yo
ursun!
nk yazlan her senaryo sayfasndan, oyunculardan, seilen
ekim yerlerinden, sanat ynetmeninin tasarlarndan, hatta parlak
diyaloglardan sadece ve sadece ynetmen sorumludur. Ynetmen,
btn bu yaratc sre iinde son sz syleme hakkna sahip yega
ne kiidir.
Senaryonun yazar ve ynetmen ayn kii deilse, o zaman, hi:
bir eyle nne geilemeyecek bir elikiye tank olacaz demektir.
Tabii bu, ilkelerine bal iki sanatnn kar karya geldii durum
lar iin sz konusudur, yalnzca.
te zellikle bu nedenle, Bogomolov'un yksnn ierii, be
nim iin, akla yatkn bir k noktasndan baka bir ey olamazd.
Bir anlamda bu k noktasnn zn oluturacak olan ise ekile
cek film hakkndaki benim kiisel grlerimdi.
Tabii burada da karmza yle bir soru kyor: Bir ynetme
nin senaryoyu bizzat kaleme almas ne derece istenen bir eydir ve
buna ne derece hakk vardr? Bu sorunun yant, bazen, ynetme
nin her trl yaratc ve dramatrjik inisiyatifinin kknden redde20

van 'n ocuklutu: uan cephenin en n sfnda keifte

dilmesine kadar varabiliyor. Senaryolarm yazmaya merakl ynet


menler, kararl bir direnile karlarlar.
Ancak birtakm edebiyatlarn, ynetmenlere oranla kendileri
ni sinemadan ok uzak hissettikleri de gerektir. Bu durumda
edebiyatya film dramatrjisi yapma hakknn verilmesi, ama

bir ynetmene bu hakkn

her
hi

tannmamas ok gariptir. Ynetmenden

istenilen tek ey, nlerine srlen senaryo taslana rza gstermele


ri ve onu kesmelerle bir ekim senaryosuna dntrmeye alma
lardr.
Neyse, biz gene kaldmz yere dnelim.
Sinemada beni eken, allmam iirsel balantlar, iirselli
in mantdr. Kanmca bu, btn dier sanatlar iinde en gereki
si ve en iirseli olan sinemann olanaklarna da ok uygun dn
mektedir.
Her durumda bu bana, dz bir izgi dorultusunda gelitiril
mi ve mantkl bir neden sonu ilikisine dayal bir konuyla grn
tleri birbirine balayan geleneksel dramatrjiden ok daha yakn
geliyor. Bu tr an "kusursuz" olaylar zinciri, genelde, soukkanl
hesaplamalarn ve speklatif dncelerin gl etkisiyle oluur.
Byle bir ey sz konusu olmasa ve konu, aktrleri tarafndan belir
lense bile u her seferinde yeniden kantlanmtr ki grntleri s
ralama mant, karmak yaam gerekliinin sradanlatrlmas
na dayanr.
Ancak filmsel malzemenin sentezini yapmann baka bir yolu
daha varqr: nsan dncesinin mantn sergilemek. Bu durum
da olaylarn srasn ve her eyi bir btnsellik iinde biraraya geti
ren kurguyu da bu mantk belirler.
Dncelerin oluumu ve geliimi belli yasalar izler. Ve bunu
ifade edebilmek iin de mantksal-speklatif yaplardan farklln
aka gsteren biimler gerekir. Kanmca, iirsel mantk, hem d
nce gelitirmenin yasalarna hem de genel olarak yaamn yasala
rna klasik dramatrjinin mantndan ok daha yakndr. Ne var ki
22

klasik drama, yllardr, dramatik atmalar ifade edebilmenin ye


gane rnei olarak ele alnagelmitir.
iirsel balantlar, olaanst duygusal bir ortam yaratarak se
yirciyi harekete geirir. Seyircinin yaam tanma faaliyetine katl
masn zellikle salar nk ne hazr bir sonu sunmakta ne de ya
zarn kat talimatlarina dayanmaktadr. Kullanma: ak olan tek
ey, canlandrlan grntlerin derin anlamm bulup kefetmeye ya
rayan eydir. Karmak bir dnce ve iirsel bir dnya gr, as
la, ne pahasna olursa olsun, fazla ak, herkese bilinen olgular er
evesine sktrlmamaldr. Dolaysz, genelgeerli sonular. kar
ma mant, insana fazlasyla geometri teoremlerinin ispatm anm
satyor. Oysa ussal ve duygusal yaam deerlerinin birbirine balan
d armsal balar, hi phesiz, sanat iin ok daha zengin ola
naklar salar. Sinemann bu olanaklardan bu kadar seyrek yararlan
mas gerekten zcdr. Zira bu yol olduka ok ey vaadediyor.
Bu yol barnda, bir grnty oluturan malzemeyi adeta "patlata

cak" bir g barndryor.


Bir nesne hakknda her ey hemen bir rpda sylenmezse, in
san bu konuda ahsi grler retme olanana kavumu olur. Oy-

sa genelde sonu, seyirciye hi akl yrtme frsat tanmakszn tepsi iinde sunulmaktadr. Seyirci zahmetsiz elde ettii bu sonula ne
yapacam bilemez. Yaratc, bir grntnn yaratlmasndaki zah
meti ve mutluluu seyirciyle paylamadan ona bir ey anlatabilir

"?
m.

Yaratma srecini bu ekilde ele almann baka bir yaran daha


var: Seyircinin, tek bana, kendi dncelerini de katarak, filmin
paralarndan yeniden bir btn oluturmasn salarsa sanat, se
yirciyi alglama srecinde kendisiyle eit bir dzeye ekebilir. Evet,
sanatyla izleyicinin karlkl birbirini saymas iin de bu tr bir
iliki, en uygun sanatsal iletiim biimidir.
Burada iirden sz ederken aklmda belli bir tr yok. iir be
nim iin bir dnya gr, hakikatle olan ilikimin zel bir biimi
dir.

23

Bu adan bakldnda, iir, insanlara btn yaam boyunca


elik eden bir felsefedir. Aleksandr Grin9 gibi sanatlarn yazgsn
ve karakterini hatrlayn. Grin, alktan lmeden nce eline kendi
yapt yay alp dalara avlanmaya kmtr. Bu insann yaad
dnemi gzmzn nne getirdiimizde; karmza, hayalci bir in
sann trajik figr kar.
Van Gogh'un yazgsn hatrlayn.
ehresi, sonsuz bir sevgiyle baland Rus doasna giderek
benzeyen Michail Privin'i,10 hatrlayn.
Ya da, Mandelstam', Pasternak', Chaplin'i, Dovenko'yu ve
Mizogui'yi hatrlayn. 11 Ancak o zaman, yeryznde bu denli ykse
len, daha dorusu yeryznn zerinde, bolukta gezinen grnt
lerin o muazzam duygusal gcn kavrayabiliriz. Bu g0rntlerde
sanat kendini yalnzca yaam aratran kii olarak kantlamakla
kalmaz, o ayn zamanda yksek manevi deerlerin ve yalnzca iire
zg o gzelliin yaratcsdr da.
Byle bir sanat, varoluun iirsel yap zelliklerini alglayabi
lir. Dz mantn snrlarn aarak krlgan ilikilerdeki farkl z
ve tm karmakl, tm gereklii iinde hayatn en gizemli grn
glerini olduu gibi yanstabilir.
Yok, eer bu olmuyorsa, o zaman yaratcnn btn yaama ya
knlk iddiasna karn yaam sradan ve tekdze kalr. nk y
zeysel bir canllk yanlsamas yaratcnn burada, yaam keskin
gzlerle inceleyip algladm kantlamaktan ok uzaktr.
Aynca una da kesinlikle inanyorum ki yaratcnn znel izle
nimleriyle gerein nesnel canlandrl arasndaki organik ban
tesinde baka hibir inandrcla ve isel dorulua, evet, hatta
yzeysel bir benzerlie bile ulalamaz.
Bir sahne belgelere dayandrlabilir, kiiler son derece doal
bir titizlikle giydirilebilir ve asl yaamla bariz bir benzerlik salana
bilir. Fakat gene de ortaya gereklikten ok uzak, son derece sra
dan grnml, yani yazarn tm iyiniyetine karn gerekle hibir
ilikisi olmayan bir film kabilir.
24

Tuhaftr ama nedense algladklarmz arasndan bize en basit


ve gnlk gelenler, sanata uygulandklarnda olaanst sradan ve
yapma kaarlar. Bunun nedeni, yaamn, mutlak doa taraftarlar
nn hayallerini aan bir iirsellik iinde rgtlenmesi olsa gerek.
Kalbimize ve beyninlize, rnein, bu yzden bir sr ey salt itepi
olarak yerleiyor. Ve sz edilen bu iyiniyetle hayat yakalamaya a
lan filmlerde itepiye giden yol bulunamad gibi aka gz boya
maya ynelik canlandrmalarla iyiden iyiye tannmaz hale getirildi
i iin de sonunda ortaya otantiklik deil -en hafif deyimiyle- yapay
lk kyor. Ama ne yazk ki ben, sinemann hayata olabildiince ya
kn olmasn istemekten vazgeemiyorum. Baka trl yaamn asl
gzelliklerini hibir ekilde alglayamayacamza inanyorum.
Uzun bir sre birbirlerini mkemmel bir ekilde tamamlad
sylenen sinemayla edebiyat arasnda gzle grlr bir aynm yapl
maya balanmasndan duyduum sevinci daha nce belirtmitim.
Kanmca bundan sonraki gelimesi iinde sinema, yalnzca ede
biyattan deil, dier sanat dallarndan da ayrlacak ve giderek daha
bamsz hale gelecektir. Ancak bu, hibir zaman istenilen abuk
lukta olmayacaktr. Burada farkl aamalaryla uzun bir sre sz
konusu. Bu da, aslnda dier sanat dallarna ait olan, ama film ynet,
menlerinin bir trl kullanmaktan vazgemedikleri birtakm zgn
ilkelerin sinemaya belli llerde yerl,emesini aklamaktadr. Bu
nun sonucunda sinema; edebiyat, resim veya tiyatro gibi dolayl et
kilere dayanmadan, kendi aralaryla dorulan aklama yetkisini
kaybetme tehlikesiyle kar karyadr.
Dier bir ilgin nokta da, u veya bu tablonun dorudan beyaz
perdeye aktarlmaya alld yerlerde gzel sanatlarn sinemaya
yapt etkidir. Tek tek baz dzenlemeler ya da -sz konusu olan
renkli filmse- grsel ilkeler sinemaya zellikle ok aktarlmaktadr.
Ancak bu saydmz durumlarn her birinde sanatsal sonu, yarat
c bir bamszlktan yoksundur: Tam bir taklit.
Baka sanat dallarna ait zelliklerin beyaz perdeye aktarla
s, filmin sinematografik zelliini zedeler ve zgn bir sanat olarak
25

sinemann muazzam kaynaklarna dayanan zmler bulmasn zor


latrr. En kts de bu gibi durumlarda ynetmen ile yaam ara
snda bir uurum olumasdr. Birtakm araclar, eski sanat trlerin
den kalma uygulama ekilleri, durmadan bu ikisi arasna girer. Bu
da yaamm, insann aslnda grp alglad ekliyle filme yanstl
masn zellikle engeller.
Bir gn geirdik. Diyelim ki o gn bamzdan ok nemli ve an
laml eyler geti. Bir filmin k noktas olabilecek, bir fikir at
masn canlandrmaya yetecek tohumlar iinde barndran eyler ...
Peki, byle bir gn aklmzda nasl yer etmitir?
Henz iskeleti, emas olmayan, ekilsiz ve akc bir ey ola
rak... Yalnzca o gnn esas olay, tutanaklara gemiesine somut
lamtr, berrak bir dnce, belli bir biim halini almtr. Geri
- planda kalan dier olaylarn yannda bu olay, sisler arasndan gr
len bir aa gibidir. (Benzetme biraz belirsiz kat, nk sis ya da
bulutla kastettiim olaylar birbirlerine tpatp benzemezler.) O gn
k izlenimlerimiz bizde birtakm itepiler, armlar yaratmtr.
Zihnimizde kalan ise belirgin izgileri olmayan, tamamlanmam,
ele avuca smayan ve rastlantsal nesneler ve durumlardr. Bu tr
bir izlenim, sinemann olanaklaryla yeniden canlandrlabilir mi?
Hi phesiz, evet! Dahas, btn sanatlarn en gerekisi olan sine
ma ve yalnzca o bunu yapabilir.
Hayati duygularn tpatp kopya edilmesi, tabii ki asla bal ba
na bir ama olamaz. Ancak bu tr bir yanstma olana da estetik
adan yorumlanarak idealimizdeki byk genelletirmelerin can
landrhru,snda kullanlabilir.
Olaslk ve isel hakikat, benim iin salt olgulara sadk kalmak
tan deil, ayn zamanda duygularn da sadk bir ekilde yanstlma
sndan geer.
Diyelim ki sokaa ktnz ve gzleriniz, yoldan geen birinin ba
klayla karlat. Bu bak sizi rahatsz etti. iniztle garip bir hu
zursuzluk yaratt. Ruhsal olarak sizi etkiledi, sizi belli bir havaya
soktu.

ic,

van 'm ocuklulu

imdi, byle bir karlamann btn koullan aynen yeniden


yaratlsa, oyuncular ayn ekilde giydirilse ve olayn getii mekan
aynen canlandrlsa dahi siz, gene de bu ekimin sonunda o an yaa
dnz duygularnzn hibirini bulamazsnz. nk byle bir e
kimde, o yabancnn baklarna zel bir anlam katan, kendi ruhsal
konumunuzu akla kavuturacak psikolojik nkoullar gz ard
edilmitir.
Yok eer, bu ybancnn baknn seyirci zerinde de bizdeki
gibi bir etki yaratmas isteniyorsa, o zaman bizim asl karlamam
za benzer bir ortamn seyirci iin de yaratlmas gerekir.
Ama bu, atk ek bir ekim almasdr. Tamamlayc bir senar
yo malzemesidir.
Yzyllardr varolan tiyatro dramatrjisinden yola karak ok
27

sayda kalp ve ema gelitirilmi, genellemelere varlmtr. Bun


lar, ne yazk ki sinemaya da girmitir. Dramatrji ve sinemasal anla
tm mantna ilikin grlerimi daha nce belirtmitim. Bu nokta
da daha somut, yani daha anlalr olmak iin, imdi de sahneleme
kavramm etraflca aklamak zorundaym. zellikle mizanseni ele
al eklimizde, ifade ve ifade edilebilirlik sorunsaln nasl kuru, bi
imsel bir tarzda zmeye altmz aka ortaya kmaktadr.
Kald ki sinemasal mizansenle bir yazarn aklndan geirdii mizan
sen arasnda yaplacak bir karlatrma, sinemasal sahnelemenin
biimselliinin aslnda ne olduunu bize ok daha abuk kavratacak
tr.
Genelde anlatm gc yksek bir mizansen oluturmaya al
lr; bir sahnenin anlamm, ierdii fikri ve alt mantn ifade etme
nin en kestirme yolu budur nk. Zamannda Ayzentayn da bu
nun zerinde srarla durmutu. Sahnenin gerekli derinlie, anlam
tarafndan belirlenen anlatmcla ancak byle kavuaca da genel
kamlardan biridir.
Sanatsal grntnn canl dokusunu bozan gereksiz bir sr
uzlamaya dayal bu anlay son derece ilkeldir. Bilindii gibi, mi
zansen, oyuncu ile d dnya arasndaki karlkl ilikiyi belirleyen
taslaktr. Yaamdan alnan bir episod, ou kez, olaanst etkili
bir mizansenle bizi atr. "Byle bir eyi insan dnyada dne
mez" dedirtecek raddeye getirir. Peki, ama bizi bu kadar heyecan
landran ey nedir? Byk bir olaslkla, olayn anlamnn mizansen
ile akmamas. Bizi atp heyecanlandran, bir anlamda, sz ko
nusu mizansendeki uyumsuzluklardr. Tabii, bu, aslnda, barnda
derin bir anlamn gizlendii szde bir uyumsuzluktur. te mizanse
ne mutlak inandrclk gc.n veren de budur. Bizi olayn dorulu
una kesinlikle inandrr.
Ksacas: nsan, karmak olandan kap her eyi basite indirge
meye kalkmamaldr. Tabii bunun iin gerekli olan, mizansenin
uydurulmu bir konu izmeyip kiilerin karakterlerine, ruhsal du
nmlarna, yani yaama bal kalmasdr. Bir mizansenin grevi, i28

te bu yzden, yalnzca diyaloglar zerinde ya da herhangi bir eylem


zerinde bilinli bir ekilde dnmeyi salamakla snrlanamaz.
Sinemada mizansen, gsterilen eylemlerin olabilirliiyle, g
rntlerin gzellii ve derinliiyle (ama ierdii anlam, resimlerle
bomamak kouluyla) bizi sarsmak ve etkilemekle ykmldr.
Her yerde olduu gibi burada da anlatlmak istenenin stne basla
basla aklanmas seyircinin hayal gcn kstlamaktan baka bir
ie yaramaz. Seyircinin nne, etraf epeevre bolukla sarl bir fi
kir yuma kartmak demektir bu; yani bu tr bir aklamayla d
ncenin snrlar korunmu olmaz, aksine, o dncenin derinine
inme yollar tkanm olur.
Buna ilikin rnekler bulmak pek zor deil. Sevgilileri ayran
saysz parmaklklar, ukurlar ve itleri dnmek yeter.
Mizansenin ok manidar dier bir biimi ise dev inaat blgele
ri zerinde, grltl, korkun bir panoramik gezinti yapmaktr.
Bu yolculuklarn amac da kendini bilmez bireycilerin akln bana
getirip onlara emek, ii snf sevgisi alamaktr. Ancak nasl birbi
rine tpatp benzeyen kahramanlar yoksa, bir mizansenin de tekrar
lara bavurha hakk yoktur. Bir mizansen salt bir imge, bir kalp ve
ya (ne kadar orijinal de olsa) bir kavram haline gelirse, ite o zaman
her ey -kiilerin karakterleri, yaadklar ve ruhsal konumlar- ko
caman bir yalan olur.
Dostoyevski'nin Budala adl romannn sonunu hatrlayalm.
Karakterlerin ve koullarn insan saran doruluunu dnn bir
an:
Koskoca bir odann ortasndaki iki sandalyede, dizlerini hafife
birbirine dedirerek oturan Rogoin ve Mikin, bu mizansenin gr
nrdeki samal ve anlamszlyla, ama ayn zamanda da kendile
rinin iinde bulunduklar ruhsal durumun mutlak doruluuyla bizi
sarsarlar.
Derinlemesine dnmekten feragat etmesiyle, yalnzca bu
yzden, mizansen, burada, yaamn kendisi kadar inandrcdr.
Genelde bir ynetmenin baarszla uramasnn altnda
29

onun kontrolsz ve zevksiz bir saplantyla ok anlamllk peinde


komas yatar; insan davranlarna, varolan deil kendince gerekli,
zorlama bir anlam ykleme abas yatar. Szlerimin doruluuna ik
na olmayanar, arkadalarndan, tank olduklar bir lm olayn an
latmalarn istesinler, rnein. nsan o zaman, koullar ve davran
biimleri, byle bir lmn dile getirilmesindeki tutarszlk ve abar
tl anlatm (bu konudaki kaba deyimlerim balansn!) karsnda
aracak, ok etkilenecektir. te bu nedenle, filmsel anlatm adna
uydurulmu sahte bir yaamn kalplar ve ruhsuz iskeleti yerine ya
amn kendisinden izlenimler toplamak ok daha yerinde olur.
Baz mizansenlerin szde ifade.gc zerne kendimle girdiim
polemikler, bana bir zamanlar duymu olduum iki episodu hatrlat
t. Kimse buna benzer eyler uyduramaz; bu olaylar tamamen do
rudur ve "grsel dnme" denen eyin belli rnekle.inden olumlu
ynde farkllk gsterir:
Bir grup insan, ihanetlerinin cezas olarak kuruna dizilecek
tir. Bir hastane duvarnn dibinde, amur birikintileri arasnda bek
leirler. Mevsim sonbahar. lme mahkum bu insanlara paltolarn
ve ayakkablarm kartmalar emredilir. lerinden biri, bu emir
zerine gruptan ayrlarak yrtk oraplaryla uzun sre amurda ge
zinir. Amac, bir dakika sonra kullanamayaca paltosunu ve izme
sini koyacak kuru bir yer bulmaktr.
kinci episod: Yola den bir adamn bacaklar zerinden bir
tramvay geer. Tayp bir duvar dibine dayarlar. Adam burada ev
resini saran merakllarn utanmaz baklar altnda cankurtarann
gelmesini beklemeye balar. Bir ara dayanamaz, pantolonunun ce
binden bir mendil kartarak ezilmi bacann stn rter.
Yeterince anlatm gc var m? Hem de nasl! Beni bir kez da
ha mazur grmenizi isteyeceim. Tabii ki sz konusu olan, bu tr e
itli durumlarn keyfi olarak biraraya toplanmas deildir. Sz konu
su olan, daha ok, "grsel" zmlerin yzeysel gzellii yerine ka
rakterlerin ve olaylarn doruluu peinde komaktr. Ne yazk ki,
saysz terminolojik yaftalar, bu grnglerin kuramsal adan de30

erlendirilmelerini daha da zorlatryor. nk bu yaftalar, dile ge


tirilen eylerin anlamn bulamklatrmaktan ve kuramsal tartma
ya ikin dzensizlii salamlatrmaktan baka bir ie yaramyor.
Bir sanat eseri: Bu, herart altnda, dnceyle biimin orga
nik birlii demektir.

van'n ocukluu filmine baladmda henz bu dnceler


olumamt. Bu dnceler, bu film zerindeki almann bir r
n olarak ortaya kt. Nasl ki bugn bana ak gelen pek ok ey

van'n ocukluu ' ndan nce kafamda henz olduka mulakt.


Tabii ki grlerim tamamen znel. Sanatta baka trls de
olamaz. Bir sanatnn yaptnda yaam, k;isel alglamalarn priz
masnda krlr; bir daha tekrarlanamaz planlarda hakikatn eitli
yanlan grlr. Ancak sanatnn znel grlerine ve kiisel dnya
grne verdiim byk deere karn keyfilie ve anariye de kar
ym. Tayin edici olan, dnya gr ve etik,

dnsel amalardr.

Bayaptlar, etik ideallerini ifade etme abasndan doarlar.


Bir sanatnn hayal gcn ve duygularm belirleyen, bu abadr.
Sanat eer yaam seviyorsa, onu tanmak, deitirmek ve daha
iyi olmas iin katkda bulunmak zorunluluunu da iinde duyacak
tr. Ksacas, sanatnn tek amac yaam daha yaanlr klmaksa; o
zaman yaamn kendisinin yanstlmas srecinde her eyin sanat
nn znel grlerinin ve ruhsal konumunun szgecinden gemesi
fazla byk bir tehlike oluturmaz. Bu durumda sanatnn yapt,
her zaman iin, insanln mkemmellie ulamas adna gsterilen
zihinsel abamn sonucu; bizi duygu ve dnce arasndaki uyumu,
saygnl ve sadeliiyle esir alan bir dnya grnn ifadesi ola
caktr.
Bu szlerimle genel olarak unlar kastediyorum: Salam bir
etik zemin zerinde duran bir insan, aralarnn seiminde olduka
zgr davranmaktan korkmamaldr. Dahas, bu zgrl, insan

iki farkl zm arasnda karar vermeye zorlayan ak seik bir tasa


ryla bile kstlamaya pek gerek yoktur. Yeter ki insan, kendiliin
den ortaya kan zmlere yrekten inansn. Tabii, bu arada seyir31

ciyi de gereksiz bir karmak


lkla rktmemek ok nem
lidir. Ancak bnunsalanma
s iin de birtakm sinemasal ,,_.-
yntemleri batan dlayan
muhakemelere dalmamak :::.....;;:::::.
gerekir. Aksine insan, daha
nceki almalardan edindi
i deneyimleri bir de, doal
ve kendiliindenci bir yarat
ma srecinde alabilecek
kr noktalar asndan elden
geirmelidir.
Drst olmak gerekir
se, bu ilk filmimden edindi
im deneyimlerin, ynetmen
olup olamayacam sorusunu
akla kavuturmada bana ..-'"'""""""2
.. - -]\
...-..,._ ,.._,.
yardmc lmasn da istemi- .
lcn 'n O<'tklu.u: A. Drer, "Kyamet"
tim. Bu yzden dizginleri olduka serbest braktm. Hibir kstlama getirmeksizin kendimi ol
duu gibi filme yanstmaya altm. O sralar yle dnyordum:
"Bu film bir eye benzerse o zaman film yapma hakkn da elde .et
mi olurum." te zellikle bu yzdenvan'zn ocukluu'nun benim
iin zel bi'l' nemi vardr. Bu film, benim iin, yaratc alma yap
ma hakkna sahip olup olmadm gsterecek bir tr snavd.

Tabii ki film almalar anari iinde yrtlmedi. Yalnzca


kendimi hibir ekilde kstlamamaya alyordum, hepsi o kadar.
Kendi zevkime, iimde varolan estetik eilimlere gven duymaly
dm. Bu almann neticesi bana, Herdeki yaratcrfaaliyetlerimde
nelere gvenebileceimi, nerelerde yetersiz kaldm gstermeliy
di.
O sralar zerinde durduum eylerin ok aznn ayakta kalma

ia11 'n ocu kltu: dam edile ua ' Gestapo dosyulardaki fotoruf
.eteneine sahip olduu sonradan ortaya kt. Film ekibi iinse ko
nunun getii yerlerin ve evrenin tasarlanmas, yani senaryonun dialoga dayanmayan blmle rini somut bir sahneler ve episodlar or
tamna dntrme almas ok retici oldu. yksnde Bogo
molov, olay y,erini, yksn temel ald konulara ilk elden tank
birinin kskanlacak ihtimamyla betimlemiti. Yazarn izledii
ilke, zamannda kenCli gzleriyle grd cephedeki olaylar bel
'= sel olarak yeniden ina etmekti .
Yap olarak bu yerler benim iin l i1,l i r anlam tamayan en-,
tanelerdi: Dman kylarndaki allk. G ulzev'in snann
kamuflaj, tpatp buna benzeyen shhiye merkezi, nehrin ke
daki sefil gzlem kulesi, siperler... Btn bunlar etraflca be
nroiti, ama bende hibir estetik duygu yaratmyor, hatta aksi
epki uyandryordu. Bu ortam, van'n yksnn bende can-

_-

33

}andrd duygularn hibiriyle badatramyordum. O sralar, bu


filmin baarsnn, bende birtakm anlar ve iirsel armlar uyan
drmak zorunda olan ekim yerinin ve evresinin etkileyici bir bi
imde inasna bal oldl\U duygusundan bir trl kendini kurtara
madm. Bugn, aradan geen yirmi yldan sonra, tahlil edilmesi zor
bir fenomene inanyorum: Bir sinemac, setii ekim yerinden etki
lenir, bu yer anlarna kazlr, hatta son derece znel armlar ya
ratabilirse, bu bir ekilde seyirciye de aktarlabilir. Ynetmenin z
nel konumunun izini tayan eitli episodlarda bir "kaynaac koru
su" vardr, shhiye merkezinin kaynaac ktklerinden yaplm
ayaklar, "son rya"nn arka plannda grlen manzara, su altnda
kalm, l bir orman . . .
Btn ryalar (tam olarak drt adet), ayn ekilde olduka so
mut anmlara dayanmaktadr. Birinci rya, rnein, bandan
sonuna kadar, yani "Anne, bak bir guguk kuu" szlerinin sylendi
i yere kadar benim bir ocukluk anmdr. Bu benim, dnyayla ilk
tanmamd ve ben o sralar drt yandaydm.
Genelde anlar ok deerlidir. Bu yzden olsa gerek, insan her
zaman onlan iirsel renklerle ssler. En gzel anlar ise ocukluk
anlardr. Tabii sanatsal bir yapya kaynaklk etmeleri iin nce ha
fzaya biraz yardm etmek gerekir. nemli olan, bu arada o zgn
duygusal atmosferin yitip gitmemesidir. Aksi takdirde, en ince ay
rntsna kadar yeniden yaratlm da olsalar iimizde hayal krkl
nn buruk tadm uyandrrlar. nsann uzun yllardr grme.dii evi
ni tahayyl etmesiyle aradan geen uzun bir zamandan sonra bu evi
dorndan karsnda grmesi arasnda ok byk bir fark vardr
nk. Genelde, anlarn somut kajTayla yeniden karlama, bu
anlarn iirsel niteliini zedeler. Ben, bundan son derece ilgin bir
film iin olduka orijinal bir ilke karlabileceine inanyorum:
Olaylann mant olsun, kahramann eylem e davran tarznn
-,

mant olsun d grnte bozulur; sonuta ortaya kahramann d


nceleri, anlar ve dleriyle ilgili bir yk kar. Kahramann hi,
daha dorusu, geleneksel dramatrjiden alld ekliyle ortaya
34

kmad durumlarda bile bu, olaya muazzam bir anlam katmam


za, olduka zgn bir karakter gelitirmemize, bu kahramann i
dnyasn gzler nne sermemize yarayabilir. Bir bakma bu yn
tem, lirik kahramann edebi, hatta iirsel olarak ekillendirilmesiy
le akmaktadr da: Kahramann kendisi hi ortalkta grnmez.
Ancak onun neyi nasl dnd konusu, onun hakknda belirgin
ve ak bir fikir edinmemizi salar. Ayna ite bu ilkeden hareket ede
cektir.
Bu tr iirsel bir mantk aray iindeki insann karsna say
sz engeller kar. Her admda pusuda bekleyen bir dmanla kar
lalr, hem de iirsel mantn bu ilkesinin en az edebiyat ve tiyatro
dramatrji ilkesi kadar meru olmasna, aradaki tek farkn ina ilke
lerinde ortaya kan belli baz kaydrmalar olmasna ramen. Her
mann Hesse'nin u hzndolu szlerini hatrlayalm: air olundu
mu bir kez, bir daha dnlemez! Ne doru bir sz!

van 'n ocukluu almalar srasnda konu balantlarnn


yerine iirsel balantlar geirmeye altmz anda sinema yetkili
lerinin protestosuyla karlatk. Halbuki biz o sralar bu yntemi
ok dikkatli kullanyor, yalnzca kendimize bir yol bulmaya al
makla yetiniyorduk. O sralar ben, sahneye koyma ilkelerimi tutarl
bir ekilde yenilemekten ok uzaktm. Ancak dramatik yapda en
kk bir deiiklik yapmaya kalktmz an, evrenin mantna bi
raz daha zgrce yaklamaya altmz an, kanlmaz olarak pro
testolarla karlayorduk. En sk bavurulan yntem de nmze
seyircileri srmekti: Seyircinin kesintisiz gelien bir olaya ihtiyac
vard ve konusu zayf bir filmi bandan sonuna kada.r izleyebilmesi
imkanszd. Ryadan hakikate ya da hakikatten ryaya atladmz
"!!1-!!!!:; !! g!ler, rnein kilisehin bodrumundan birden Ber

lin'deki zafer yryne geilciil sahne pek ok kiiye aykr' geli


yordu. Ancak daha sonra seyircinin bu gr pyJamadn se
\inle tespit ettim.
nsan hayatnn yle ynlei vardr ki, bunlar ancak iirsel ara
larn yardmyla olduklar gibi yanstlabilirler. Buna ramen film
35

ynetmenleri, genelde, iirsel mantktansa teknik prosedrn kaba


gelenekiliini yelemekte srarllar. Sonuta ryalar da somut bir
yaam fenomeninden modas gemi film hileleri karmaasna dn
yor.
Filmimizde ryalar ekmeye balamadan nce, bu iirsel so
mutluu hangi aralarla ve nasl yakalayabileceimiz sorusuna bir
zm bulmak zorunda kaldk. Speklatif bir karar vermemiz sz
konusu olamazd. Geerli bir zm bulmak iin armlara ve sez
gilere dayal birka pratik deneme yaptk. nc ryada grnt
negatifleri kullanma fikri byle dodu. Aklmzdaki planda karla
kapl aalarn arasndan karanlk bir gnein klar imek gibi
akyor, aydnlk bir yamur bardaktan boalrcasna yayordu.
Parlayan imekler kurgulamada pozitif malzemeden negatif malze
meye gemek iin harika bir imkand. Ama btn bunlar gerekd
bir atmosfer yaratmaktan te bir ie yaramazd. Ya ierik? Ya rya
nn mant, o ne olacakt? Bu mantk, burada, anlarn kendisinden
fkryordu. Bir yerlerde slak otlar grntye giriyordu, elma dolu
bir araba, yamurdan slanm, gt;nein altnda dumanlar tten at
lar; bunlarn hepsi dorudan yaamn iinden grntye girmiler
di, yani hibiri gzel sanatlarn yakn dallarndan tretilmi malze
me deildi. Dsel gerekdl en basit zmlerle yanstma aray
bizi sonunda, aalarn ve arka planda beliren ve her seferinde de
iik bir ifade tayan bir kz ehresinin negatif grntsn kez
geni a iinde vermeye itti. Bu planda amacmz, kanlmaz felake
ti kzn nsezileriyle algladn vurgulamakt. Bu ryann son plan
da bir su kenarnda, bir kyda ekilecek, bylece van'n son ryas
na balanm olacakt.
Ama biz gene ekim yerinin seimimle -karlalan soruhlara
dnelim.
Somut ekim yerlerinin bizde yaratt canl duygulardan kay
naklanan armlar, soyut dnceler ya da senayoya sadk kal
mak adna bastrdmz yerlerde filmin zayf kaldn grmemek
mmkn deil. rnein yanm iftlik ve delirmi ihtiyar sahnesi
36

bu yerlerden biridir. Bununla, bu sahnenin ieriini ve bu ortamda


yaratmay baaramadmz plastik etkiyi kastediyorum. Balang
ta bu sahne baka trl planlanmt.
lk dncemiz, yabanilemi, yamur altnda inleyen bir tarla
ve arasndan geen ukurlarla dolu amurlu bir yoldu.
Bu yolun etrafm ise ksa budanm, sonbahar aalar evrele
yecekti.
Yanm, yklm bir iftlik bu ilk tasarda yoktu.
Yalnzca uzaklarda btn yalnzl iinde tek bir baca grle
cekti.
Yalnzlk duygusu bu sahneye btnyle hakim olacak: Deli
ihtiyarn ve van'm iinde oturduu kan arabasna iskeleti km
bir sr koulmu (Kapiyev Efendi'nin12 cephe raporlarn hatrla
yalm). Kan arabasnda yere tnemi bir tavuk, ayrca bir kede
de kirli uvallarla sarmalanm olduka byk bir ey. Uzaktan al
bayn arabas grndnde van, koarak uzaklaacak, tarlann
iinde gzden yitecekti. Cholin'in onu bulmas uzun srecek, ar
izmelerini amurdan zorlukla ekecek, sonra "Dodge" marka araba
geldii gibi gidecek, geride yalnzca ihtiyar adam kalacakt. Rzgar
uval havalandracak, paslanm bir saban gzkecekti uvaln al
tndan.
Bu sahnenin uzun ve yava planlar halinde ekilmesini dn
mtk, yani sahnenin apayr bir ritmi olacakt.
Yalnzca yapm orluklan yznden baka trl ektiimiz sa
nlmasn. Hayr, ortada ayn sahnenin iki ayr versiyonu vard ve
ben ktsn setiimizi ne yazk ki hemen fark edemedim.
Bu filmde, anlarn iirsellii balamnda daha nce sz edilen
idrak annn oyuncular, dolaysyla da seyirciler tarafndan alglana
JT'<mas yznden zayf kalm yerler vardr. rnein van'n yr
y halindeki ktann ortasndan, askeri aralarn arasndan parti
zanlara kat sahne. Bu sahne ne b"ende ne de seyircide herhangi
bir duyguya yol at.
van'm keif kolunda Albay Griyasnov ile konutuu sahne de,
37

bu anlamda baarsz bir sahnedir. Olann heyecan dtan da gr


lebilir bir dinamik yaratmakla birlikte aslnda i dinamii hi hare
kete geiremiyor. Yalnzca arka planda bir pencerenin arkasnda a
lan bir asker sahneye, zerinde dnmeye deer, armlar ya
ratan belli bir canllk katabilmi.
sel anlam, ynetmenin kendi bak asn iermeyen bu tr
sahneler insan yadrgatyor, nk bunlar, filmin genel plastik er
evesinin dna tayor.
Btn bunlar, bir kere daha, btn dier sanatlar gibi sinema
nn da bir yaratcnn sanat olduunu gsteriyor. Film ekibinin ela
manlar ynetmene ok yardm edebilir. Ancak, sadece ve sadece y
netmenin hayal gc filmi nihai btnselliine kavuturabilir. An
cak ynetmenin kendine zg, znel izleme szgecinden geenler,
sanatsal malzemeyi oluturur ve bu malzemeyle daha sonra, hakika
tn grntsnn bir yansmas olan o deitirilemez ve karmak
dnya kurulabilir. Tabii ki ynetmenin tad bu sorumluluk di
er elemanlarn yaratc katklarnn nemini ortadan kaldrmaz.
Ama ancak yaplan neriler ynetmen tarafndan deerlendirilip uy
gun bir ekilde kullanldnda gerek bir zenginlik salanabilir.
Yoksa eserin btnsellii yok olur.
Filmimizin baarya ulamasnda hi phesiz oyuncularn rol
bykt. zellikle de Kolya Burlayev'in, Valya Malyavina'mn, en
ya Sharikov'un ve Valentin Subkov'un. . . ou ilk kez kamera kar
sna kmlard ama istisnasz hepsi de byk bir ciddiyetle ie sa
rld.
van' oynayan Kolya Burlayev13 ilk kez VGIK'da, henz reni
mimi srdrdm srada dikkatimi ekmiti. van'zn ocuklu
u nu filme uyarlama konusunda kesin karann vermemde onu ta
mm olmann tayin edici bir rol oynadn sylerken hi de abart
m saylmam. Bize tannan sre o kadar acnacak derecede azd ki,
ciddi ciddi barol oyuncusu avna kmamza imkan yoktu. Ayrca
baka bir sanat kolektifinin zerinde alt ilk "van" projesinin
suya dmesi yznden btemiz de o kadar snrl tutulmutu ki
'

38

bu projeyi birtakm garantiler olmasayd, imkan yok kabul etmez


dim. Bu garantiler ise . . . Kolya Burlayev, kameraman Vadim Yusof,
Vyaeslav Ovinnikov ve sanat ynetmeni Yevgeni erneyev idi.
Valya Malyavina d grnyle Bogomolov'un hayalindeki
hemirenin tam zddyd. ykye gre bu kadn koca Il}emeli, mavi
gzl, balk etinde bir sarnd.
Ve birden karmza Valya Malyavina kt. Bogomolov'un hem
iresinin tam zdd: Kahverengi salar, kahverengi gzler ve dar kal
alar. Ama btn bunlarla birlikte Malyavina, filme ykde yer al
mayan son derece zel, son derece bireysel ve beklenmedik bir ey
ler de getiriyordu. Ve bu, ok daha nemli, ok daha karmakt;
Maa tipi hakknda ok ey anlatyor ve ok ey vaadediyordu. By
lece bir moral destek daha elde etmi olduk.
Malyavina bu role ok uyuyordu. O kadar naif, el dememi ve
gven verici bir hali vard ki daha filmin banda i belli oluyordu:
Maa/Malyavina savan aresiz bir kurbanyd ve savala ortak hi
bir yan yoktu. Doasmn ve yann cokusu aresizliiydi. indeki
faal olan ey, yaama kar alaca tavr belirleyecek olan ey ise he
nz uyuklamaktayd. Bu, aresizliiyle silahszlandrd Yzba
Cholin ile arasnda otantik bir iliki kurma olana yaratyordu. Bu
yzden Cholin'i oynayan Subkov tam anlamyla Malyavina'ya ba
ml bir hale geldi ve baka bir kadn oyuncuyla olsa sahte ve ahlak
nutuklar atan biri olarak grlecei yerde en doru davran gste
rebildi.
Bu ayrntlar kimse bir tartma zemini, uan'n ocukluu. fil
minin nasl olutuunu anlatan bir temel olarak ele almamal. Bu,
bir film almas srasnda ne tr akl yrtmelerin ortaya kabile
cei ve bu akl yrtmelerin hangi dnsel balamda yer ald gi
bi sorulan akla kavuturma denemesidir. Bu filmden edindiim
.,teneyimler benim inanlarm glendirdi. Bu inanlarmn doru

h iseAndrey'in htiraslar ' nn senaryosu zerinde yaptm alma


da '\'e 1961 'de tamamladm Andrey Rublov'un yaamn konu alan
filmin ekimi srasnda bir kere daha kantland.
39

Senaryoyu bitirdikten sonra dncelerimi gerekletirme fr


sat bulacamdan ok pheye dtm. Ama bir ey benim iin ok

kesindi: ayet bu olanak bana tannrsa yapacam filmin tarihi ya


da biyografik trle hi alakas olmayacakt. Beni bambaka bir ey,
bu byk Rus ressamnn iirsel yeteneinin z ilgilendiriyordu.
Ben, Rublov'un kiiliinde yaratc eylemin psikolojisini, ayn za
manda da bu denli olaanst nemli etik deerler yaratabilen bir
sanatnn ruh halini ve toplumsal duygularm aratrmak istiyordum.

Bu film, karde katlinin ve Tatar boyunduruunun hakim oldu


u bir dnemde nasl milli bir kardelik zleminin d oabildiini, bu
nun ise Andrey Rublov'un dahiyane "lemesini", yani kardelik,
sevgi ve uzlatran bir inan idealini nasl ortaya kardn anlat

malyd. Senaryonun ideolojik ve estetik taslann temelini ite bu


dnceler oluturuyordu.

Bu senaryo tek tek episodlardan oluuyordu. Rublov ahsen

her episodda yer almyordu. Ancak bu durumlarda da zihninin canl


l, dnyayla ilikisini belirleyen atmosferin soluu aka hissedile

bilmeliydi. Bu ksa ykler kronolojik bir sralamayla artlarda dizil


memitir. aralarndaki ba, Rublov'u nl "lemesini" yaratmaya
zor1ayan iirsel mantktr. Her biri kendi iinde bir konuya ve kendi

ne zg bir dnceye sahip episodlar arasndaki btnl sala


yan sadece ve sadece bu mantktr. Bu episodlar hem birbirlerini ta
mamlamakta hem de birbirleriyle atmaktadr.
Senaryoda ngrlen sralamaya gre bu episodlar iirsel man
tn yasalar uyarnca iddetle birbirlerine arpmalydlar. Sanki
yaam ve yaratc eylemin elikilerini ve snrllklarn grsel ola
rak ekillendirmiesine . . .

Tarihi adan film yle b i r ekilde ele alnmalyd k i seyirci bir


adan izliyormu duygusuna kaplmalyd. Bu yzden tarihi olay
lar, kiiler ve somut, maddi kltrn geleri, yaplacak bir antn
malzemeleri olarak grlmemeli, aksine son derece canl, hayat do
lu, hatta sradan olmalyd.
40

Ksacas, ayrntlar, kostmler ve kullanlan aletler, mzeleri


iin tehir malzemesi toplayan tarihilerin, arkeologlarn ya da et
nograflann gzyle grlmemeliydi. Bir koltuk rnein, mzelere
yarar bir para deil, zerinde oturabilen somut bir nesne olmaly
d.
Oyuncular, gnmz insannn da yakndan bildii duygulan
yaayan, anlalr insanlar oynamalydlar. Genelde tarihi rollerin
oyuncularnn yerletirildii ykseltilmi sahne gelenei kesinlikle
reddedilmeliydi, nk bu yerler filmlerin sonuna doru giderek
salt ayaklara dnrler. Btn bunlar gerekletirebilirsek o za
man az ok iyi bir sonu elde etme umudu tayabiliriz, diye dn
yordum. Bu filmi birbirine dosta sevgiyle bal bir ekibin gcyle
gerekletirebilmek iin btn gayretimle altm. Sonunda kame
raman Vadim Yusov, sanatynetmeni erneyev ve besteci V. Oyin
nikov'un da dahil olduu "kavgaya hazr" bir ekip olduk.
Bu kitapla ulamaya altm gizli amacm artk itiraf etme
nin zaman geldi: Bu yazyla hi deilse ksmen ikna etmeyi baard
m okuyucularmn manevi yoldalarm da olmalar benim en b
yk arzum. Sfkendilerinden hibir ey saklamadm iin duyduk
lar kran yznden olsa da...

41

il

Sanat: deale Duyulan zlem

Sinemaya zgr sorunlara gemeden nce sanat anlaym akla


makta yarar gryorum.
Sanat niin vardr? Sanata kim ihtiya duyar? Esasen sanata ih
tiya duyan herhangi bir kimse var m? Btn bunlar, yalnzca sa
natlarn deil, sanat kabullenen, daha dorusu gnmzde kulla
nlagelen deyimiyle "tketen" (ne yazk ki bu "tketen" deyimi, 20.
yzyldaki sanat-kitle ilikisinin zn belirtmekte, dahas adeta
tehir etmektedir) her insann cevabm arad sorulardr.
Herkes bu soruyla ilgili; ve dediimiz gibi, sanatla uraan her
insan bu soruya bir cevap aryor. Aleksander Blok, 14 " air, kargaa
dan uyum yaratr," demitir... Pukin, airi peygamberlik yeteneiy
le donatr ... Her sanat, dier sanatlar iin balayc olmayan,
kendine zg yasalarla tanmlanr.
Ne olursa olsun, yalnzca bir meta olarak "tketilmek" istenme
yen her trl sanatn amac, hi phesiz, kendine ve evresine, ha
yatn ve insan varlnn anlamn aklamak, yani insanoluna geze
genimizdeki varolu nedenini ve amacn gstermek olmaldr. Hat
ta belk de hi aklamaya bile kalkmadan onlan bu soruyla kar
karya getirmelidir.
42

En genelinden balayacak olursak: Bence sanatn hi tartlma

bilgilenme dncesidir, bir sarsnt, bir


katharsis ekline brnen etkidir. Havva'nn, bilgi aacndan elma

yacak ilevlerinden biri,

y koparp yemesiyle birlikte insanolu da sonsuz bir gerek arayna mahkum edildi.

Bilindii gibi, Adem ile Havva her eyden evvel, plaklklar


nn farkna vardlar ve ok utandlar. Utandlar, 'nk

kavradlar

ve birbirlerinin farkna varmann zevk dolu yolunda ilerlediler. Bu,


sonu olmayan bir yolun balangcyd. Ulvi bir bilgisizlikten, fanili
in dman ve bilinmedik topraklarna frlatlp atlanlarn trajedisi
hi de anlalmaz deildir.
"Ve alnnn teriyle ekmek yiyeceksin. . . "
Ve insan, "yaradln bu batac", yeryzne ite byle indi ve
onu sahiplendi. O gnden bugne katettii yol, genelde evrim ola
rak adlandrlr. Bu, ayn zamanda da insann kendisinin bilincine
varmasnn ac dolu sreci oldu.
Bir anlamda insan, hayatn znn ve kendisinin, olanaklar
nn, amalarnn bilincine her seferinde yeniden varr. Tabii ki varo
lan bilgi birikiminden de yararlanr. Gene de ahlaksal-tresel bi
linlenme sreci, her bir insann, her seferinde kendisi iin yeni ba
tan edinmek zorunda old.uu tayin edici bir deneyimdir ve yle de
kalacaktr. nsanolu bkp usanmadan, kendisi ile dnya arasnda
bir iliki kurar; bu dnyay sahiplenmek, sezgisel olarak alglad
idealiyle bu dnya arasnda bir uyum salamak iin yanp tutuur.
Bu istein yerine getirilemez olmas, insanlarn honutsuzluunun
ve kendi benliindeki eksikliin yaratt acnn bitip tkenmeyen
bir kaynam oluturur.
Demek ki sanat ve bilim, dnyaya sahip olma biimleri; insa
nn szmona "mutlak gerek"e gidenyol zerindeki bilgi edinme bi
imleridir.
Yaratc insan dehasnn bu iki ifade biimi arasndaki ortak
yan da sadece bundan ibarettir ve ben, yaratcln keifle deil, bir
eyler var etmekle e anlaml olduunda srar etmekten hi ekinmi43

yorum. Burada, bu noktada, her eyden nemlisi, bilgilenmenin bi


limsel biimiyle estetik biimi arasndaki ilkesel farkllktr.
Sanatta insan, gerei, znel deneyimler sonucu sahiplenir. Bi
limde ise insan bilgisi, sonu olmayan bir merdivenin basamaklarn
trmanr ve atlan her admla dnya hakkndaki bilgiler yerlerini ye
nilerine terk eder. Demek ki bu, nesnel aynntlann bilgisine daya
narak birbiri stne, mantken ina edilen kavraylarn basamak
basamak ykselen yoludur. Buna karn sanatsal kavray ve keif,
her seferinde dnyann yeni ve benzersiz bir grunts, mutlak ger
ein bir "hiyeroglifi" olarak ortaya kar, kendini bir vahiy olarak
sunar. Sanat, sanatnn tm dnya yasalarn sezgisel olarak yaka
lama arzusu eklinde ortaya kar: Gzellik ve irkinlik, insancllk
ve acmaszlk, sonsuzluk ve snrllk. Btn bunlan sanat, "mut
lak" yakalayan grnty yaratma aamasnda kendine zg bir ta
vrla yeniden ekillendirir. Tinin maddeyle, sonsuzun sonla snrlan
drlmasyla ifade edilen sonsuzluk duygusu, bu grntnn yard
myla yakalanabilir. Sanat, olgucu-faydac bir pratiin bizden gizle
dii, mutlak tinsel gerekle i ie gemi hu dnyann bir simgesidir
grn bile ileri srebiliriz.
Bir insan u ya da bu bilimsel sisteme katlmak istediinde,
mantkl dnme yeteneini harekete geirmek, belli bir eitim sis
temine iyice vakf olmak, onu anlamak zorundadr. Sanat ise herke
se ynelir, herkes tarafndan hissedilebilen bir etki oluturmay, duy
gusal sarsnt yaratmay ve kabul edilmeyi umar. Sanat, insandan,
kat mantk kurallarndan ok sanatlarca iletilen manevi enerjiye
boyun emesini bekler. Ve sanat, en olgucu anlamyla da olsa bir
eitim temeli deil, manevi deneyim talep eder.
Sanat, insanlar evresinde toplamaya iten o sonsuz, dur durak
tanmayan idealin, maneviyat zleminin duyulduu yerde ortaya
kar ve geliir. Modern sanatn setii yol yanltr, nk hayatn an
lamn arama adna salt kendini onaylama peinde komaktadr. Bu
yzden bu yaratc ura, kendi bireyci eylemlerinin bir kerelik de
erini hakl gstermeye alan egzantrik kiilerin garip bir abas44

na dnmtr. Ne var ki, bireyin kendini sanatta kantlamas ola


nakszdr, nk sanat daha farkl, genel ve yksek bir dnceye
hizmet eder. Sanat, kendisine neredeyse bir mucize sonucu bahe
dilmi sayabileceimiz yeteneinin bedelini demek zorunda olan
bir hizmetkardr. Gnmz insan hibir ey feda etmeye yanam
yor; oysa gerek bireysellie varmann tek yolu zveriden geer. Ne
yazk ki, bu gerei giderek unutuyoruz, dolaysyla insan olma duy
gusu da yitip gidiyor.
Burada gzele ulamaktan sz ederken, yani ideale zlemden
doan sanatn hedefinin ite bu ideal olduunu sylerken, amacm
asla, sanatn dnyevi "pislikten" kanmas gerektiini vurgulamak
deildir... Aksine, sanatsal grnt daima, birinin yerine tekini,
byn yerine k geiren bir gstergedir. Canldan sz etmek
isteyen sanat lden bahseder, sonsuz hakknda konuabilmek
iin snrl olan sunar. Bir yedek! Sonsuzu maddeletirmek mm
kn deildir, ancak onun yanlsamas, grnts yaratlabilir.
irkin, nasl gzelin iinde varsa, gzel de irkinin iinde var
dr. Hayat, bu samala varan muazzam elikinin iine gmlm
tr ve bu eliki sanatta ayn zamanda hem uyumlu hem de drama
tik bir birlik olarak belirir. Her eyin birbirine yakn olduu, her e
yin i ie getii bu btnl alglamak ise ancak grntyle mm
kndr. Bir grntnn dncesinden sz edilebilir, grntnn
z, szcklerle ifade edilebilir, nk dncenin szel ifadesi, e
killendirilmesi mmkndr. Ancak bu tanmlama da grnty an
latmaya yetmez. Bir grnt bu eylemin ussal anlam asndan kav
ranamaz. Sonsuzluk dncesi, szcklerle ifade edilemez, hatta ta
nmlanamaz bile. Sanat ise insanlara bu olana baheder, sonsuzu
denenebilir klar. Sanatnn kendi sanat uruna verdii mcadele
nin vazgeilmez koullar, kendine inanmak, hizmet etmeye hazr ol
mak ve taviz vermemektir.
Sanatsal ura, sanatdan gerek bir "zveri" talep eder, hem
.
de kelimenin en derin anlamyla. Bu yolda, mutlak gerein "hiye
roglifleri" ile alan sanatta, bu hiyerogliflerin her biri, sonsuza dek
45

bu sanat eserinde ilenmi olarak kalacak dnyann bir grnts


n oluturur. Ve eer gerekliin bilimsel ve duygusuz bir ekilde
kavranmas, hibir zaman sonu gelmeyen bir merdivenin basamak
larn trmanmakla e anlama geliyorsa, sanatsal kavray da insa
na, kendi iinde mkemmel ve btnlemi, sonu olmayan bir alan
lar sistemini hatrlatr. Bu alanlar, bazen birbirlerini tamamlar ba
zen de birbirleriyle eliir, ama hibir at altnda birbirlerinin yeri
ni dolduramazlar. Aksine, birbirlerini zenginletirir, btnsellikle
riyle sonsuza dek uzanan, her eyin zerinde zel bir alan oluturur
lar. Kendi iinde sebeplendirilmi ve her daim geerliliini koruya
cak olan bu iirsel vahiy, insann kimin kopyas olduunu kavrad
n ve bunu ifade etme yeteneine sahip olduunu kantlamaktadr.
Btn bunlar ek olarak, sanatn kkl bir iletiim ilevi var
dr, nk insanlararas anlama, yaratc son amacn en nemli yan
larndan birini oluturur. Ayrca bir sanat eseri, bilimden farkl ola
rak, maddi deeri olan herhangi p ratik bir hedef peinde de ko
maz. Sanat bir st-'dildir, insanlar da bu dilin yardmyla kendileri
hakknda bilgi verip bakalarnn deneyimlerini benimseyerek bir
birlerine ulamaya alrlar. Ama gene bu da herhangi bir pratik
fayda salama adna deil, faydacln tam zdd olan zveride ken
dini bulan sevgi adna gerekletirilir. Bir sanatnn yalnzca "ken
dini gerekletirme" gibi bir nedenle yaratmaya kalkabileceine
inanasm gelmiyor. Karlkl anlamaya dayanmayan bir kendini
gerekletirme son derece anlamszdr. Bakalaryla arasnda ma
nen bir ba oluturma ullna kendini gerekletirmeyi istemek ise
hibir yarar salamad gibi aksine, insandan ok zveri bekleyen,
son derece eziyetli bir itir. Ama kendi sesine kulak veriyor olmak
btn bu eziyete demez mi acaba?
Ama belki de sezgiler, sanat ve bilimi, gereklii ele aln bu
ilk bakta son derece zt grnml iki biimini birbirine yaklatn
yordur? Doal olarak yaratc urata bilimsel alandan ok farkl bir
rol oynamalarna karn, hi phesiz, her iki durum iin de sezgile
rin nemi byktr.
46

Ayn ekilde anlama kavram da her iki alanda farkl eyleri ta


nmlar. Bilimsel adan anlama, mantk ve akl dzeyinde uyuma
demektir; bir teoremi ispatlamaya benzeyen aklc bir eylemdir.
te taraftan bir sanatsal grnty anlamak demek, duygusal, hat
ta zaman zaman, duygu -"st" dzeyde sanatsal gzelliin benim
senmesidir.
Bilim adamnn sezgisi bir aydnlanma, bir ilham gibi gzkse
dahi, yalnzca mantksal gelimeyle eanlamldr. Bunun da nedeni,
mantksal deikenlerin varolan bilgiler nda yeni batan ele
alnmasndansa doal bir sonu olarak alglanmalar, yeni bir aama
olarak grlmeleridir; yani mantksal dncedeki bilinli srama,
bilimin her alannda nceden tespit edilmi yasalara dayandrlr.
Bilimsel bir kefin, bir ilham sonucu yapldn varsaysak bile, bir
bilginin ilham ile bir airin ilham arasnda gene de ok fark vardr.
nk sanatsal bir grntnn -akc olmayan, baka bir dzlemde
yaratlm ve bu dzlemdeki varln koruyan, kendi iinde btn
sellemi, benzersiz bir grntnn- ortaya kn, akln yardmy
la yaplacak deneysel bir bilgi sreciyle aklamak mmkn deil
dir. Yaplacak i, terimler konusunda bir anlamaya varmaktr.
Bir sanat, bir grnt yaratt m, onun asndan bir vahiy
olan dnyann duygusal dzeyde alglanm grnts karsnda
bir hi olan kendi dncesini zorluyor demektir. nk, dnce
ksa mrl, grnt ise mutlaktr. Bu yzden manen duyarl bir in
sann sanat eseri karsnda algladklaryla salt dinsel bir deneyim
arasnda paralellikler vardr. Sanat, her eyden nce insann ruhu
na seslenir ve insann manevi yapsn ekillendirir.
air, bir ocuun hayal gcne ve ruhsal yapsna sahip bir in
sandr. Hangi dnya grn savunursa savunsun, dnyadan edin
dii izlenim dolayszdr; yani sanat dnyay "tanmlamaz'", dnya
onundur.
Bir sanat eserinin kabul grmesinin vazgeilmez nkoulu, bir
sanatya gvenmeye, ona inanmaya hazr olmaktr. Ama bazen,
salt duygularla kavranmas gereken iirsel bir grntden bizi ay47

ran anlamazlk derecesini amak ok gtr. Tpk Tanrya duyu


lan gerek inan gibi bu inancn da koulu, belli bir ruhsal tutum ve
zel, saf bir manevi gtr.
Burada Dostoyevski'nin

Ecinniler

adl romannda yer alan,

Stavrogun ve atov arasndaki konuma yeniden akla geliyor:

'Yalnzca sizin Tanrya inanp inanmadnz renmek istiyo


rum. ' Nikolay Vsevolodovi onu sert bir ifadeyle szmektedir.
'Ben Rusya'ya ve onun iman gcne inanyorum... sa'nn bede
nine inanyorum. sa'nn Rusya'da yeniden doacana inanyo
rum... nanyorum, ' diye kekeledi Satov heyecanla.
'Peki ya Tanrya? Tanrya inanyor musunuz?'
'Ben, Tanrya. .. inanacam. '
Buna eklenecek baka ne var ki? Ruhsal iktidarsz diye tanmlayabi
leceimiz gnmz insannn giderek en belirgin zellii halini alma
ya balayan karmak ruhsal yaps, manevi yoksulluu ve yetersizli
i burada, nasl da dahice bir ustalkla tespit edilmi!
Gzel, gerein peinden komayanlardan kendini gizler. Sana
tn anlam ve varlk nedeni hakknda dnmeye yanamadan onu
ele alp deerlendirmeye kalkanlarn ruhsuzluu ne yazk ki, sk
sk, kaba bir ekilde basite indirgenmi birtakm szlere neden
olur: "Bunu hi beenmedim!", "Hi de ilgin deil!" . . . Bunlar ok id
dial savlar, ama ne yazk ki gkkuan tanmlamaya alan dou
tan kr bir adamn savlarndan hi fark yok! Bu kr insan, bir sanat
nn gerei bakalarna aklayabilmek uruna ektii aclara kar tamamen duyarszdr.
Peki ama gerek nedir?
Bence, amzn en zc zellii, sradan insann bugn, gze
li ve geici olmayan yanstmakla ilgili olan her eyden koparlm ol
masdr. " Tketicilere" gre biilmi gnmz kitle kltr -bir pro
tezler medeniyeti- ruhlar sakatlyor; insann kendi varlyla ilgili
en temel sorular sormasn, bir ruhsal varlk olarak kendisinin bi48

lincine varmasn giderek artan bir ekilde engelliyor. Ama bir sa


nat, gerein sesine kulaklarn tkamamaldr, tkayamaz, nk
ancak ve ancak bu ar, yaratc iradesini belfrleyecek ve disiplin al
tna alacaktr. Sanat ancak bu sayede inancm bakalarna da akta
rabilme yeteneine kavuacaktr. Bu inanca sahlp olmayan bir sa
nat ise doutan kr bir ressama benzer.
Bir sanatnn konusunu "aradn" sylemek yanl olur. Ko
nu, onun iinde tpk bir tohum gibi olgunlar ve ekillendirilmeyi
bekler. Bu tpk bir douma benzer. u farkla ki airin elinde gurur
duyaca hibir ey yoktur. Sanat, durumun hakimi deil, hizmet
kardr. Yaratclk, onun iin mmkn olan yegane varolu biimi
dir ve yaratt her eser, onun iin, gnll olarak kaamayaca bir
eylemdir. Belirli, tutarl admlarn gereklilii ve ierdikleri dzen
konusunda bir duyarllk gelitirebilmek ancak ideale duyulan
inanla mmkndr; ancak ve ancak inan, grntler sistemini
(hayatn sistemi diye okunmal) destekler.
Dinsel gerein anlam umutta yatar. Felsefe, gerei, insan ak
lnn snrlarm, insan eyleminin ve insan varlnn anlamnn snr
larm belirleyerek arar. (Bir filozof, insan varlnn ve eyleminin
son derece anlamsz olduu sonucuna varsa bile bu, geerliliini yi
tirmez.)
Sk sk sanldnn aksine, sanatn ilevsel belirlemi, dnme
yi tevik etmek, bir dnce iletmek ya da bir rnek oluturmak de
ildir. Hayr, sanatn amac, daha ok, insan lme hazrlamak,
onu i dnyasnn en gizli kesinden vurmaktr.
nsan bir bayaptla karlatnda kendi iinde, sanatya da
ilham veren sesi duymaya balar. Byle bir sanat eseriyle karlat
nda izleyici, derin bir sarsnt yaar, adeta temizlenir. Sanatsal bir
bayaptla onu alglayanlar arasnda oluan o zel gerilim alannda
insanlar, varlklarnn, o andan itibaren serbest kalmak iin bask
yapan en iyi yanlarnn bilincine varrlar. Byle anlarda, olanaklar
mzn tkenmezliinde, kendi duygularmzn derinliinde kendimi
zin farkna varr, kendimizi kefederiz.
49

1
j

Andrey

Ru.blo

Eer insanlarn ve
Meleklerin dilleriyle konuursam,
Ama sevgim olmazsa,
Ses karan bir bakr ya da
ten bir zil olmu olurum.
Eer peygamberlikte bulunabilirsem,
Ve btn srlan bilir
Ve h er trl bilgiye sahip ol ursam,
Eer dalan yerin den oynatacak kadar
Byk bir imanm olursa
Ama sevgim olmazsa,
Bir hiim.
Eer btn malm sadaka olarak datr
Ve bedenimi yaklmak zere teslim edersem
Ama sevgim olmazsa,
Bunun bana hibir yaran yoktur,
Sevgi sabrldr, sevgi efkatlidir.
Sevgi kskanmaz,
vnmez,
Bbrlenmez.
Sevgi kaba davran maz,
Ken di karn aramaz,
Kolayca fkel enmez,
Ktl anmaz.
Sevgi hakszla sevinmez
Ama gerek olanla sevinir.
Sevgi her eye katlanr,
Her eye inanr,
Her eyi mit eder,
Her eye dayanr.
Sevgi asla son bulmaz.
Peygamberlikler ise ortadan kalkacak,
Diller sona erecek
Bilgi ortadan kalkacaktr.

(1. Korintlilcr.

13)

51

Bir bayapt: Bu, mutlak geerlilii iinde gereklik hakknda


verilmi kusursuz ve tam bir yargdr ve bu yargnn deeri, manevi
olanla karlkl iliki iinde insan kiiliini ne kadar kapsaml ifade
etmeyi baarm olmasyla llr.
Byle byk bir sanat eseri hakknda konumak ne kadar da
zordur! Hi phesiz, bir bayapt dier almalar ynndan e
kip karmamza yarayan son derece genel bir uyum duygusu dn
da baka baz kesin ltler de vardr. Ayrca bir sanat eserinin de
eri onu alglayanlara gre de deiebilir. Genelde bir sanat eseri
nin tad nemin, insanlarn bu esere gsterdikleri tepkiyle, eser
ile toplum arasnda oluan ilikiyle llebilecei sanlr. En genel
anlamyla bu dorudur. Garip olan, yalnzca, byle bir durumda sa
nat eserinin onu alglayanlara tmyle baml klnmas, bu algla
ycnn eseri hem bir btn olarak dnyaya hem de insann varolan
bireyselliine balayan eyi bulmay becerip beceremeyeceine ba
ml klnmas ve bu arada bizzat bu bireyselliin, insann gerek
likle olan ilikisinin bir rn olduunun unutulmasdr. Goethe,
bir kitap okumak bir kitap yazmak kadar zordur, derken son dere
ce haklyd. Bir insan, verdii kararlarn, yapt deerlendirmele
rin nesnel olduunu hibir zaman ileri sremez. Bir kararn en gre
ce nesnel olma olasl bile yorum eitliliine baldr. ayet bir sa
nat eseri, kitlelerin, ounluun gznde hiyerarik bir deerlilik
kazanrsa bu, genelde rastlantsal bir durumun, rnein eserin, yo
rumcular asndan ansl olmasnn bir sonucudur. Ayrca bir insa
nn estetik beenisi de sanat eserinden ok o insann kendisi hakkn
da ipular verir.
Sanat eserini yorumlayan bir kimse, genelde belli bir soru kar
snda ald tavr sergilemek amacyla belli bir alana ynelir, bunu
yaparken de eserin kendisinden yaylan, duygu bakmndan canl
ve dolaysz ilikiyi ele almaktan kanr. nki) bu tr katksz bir
alglama iin, olaanst derecede gelimi, zgn, bamsz ve de
yim yerindeyse "masum" bir yarglama yeteneinin varolmas gere52

kir. Halbuki genelde insan, o ana kadar bildii rnekler ve olgular


balamnda kendi fikrinin onaylanmas peinde koarak sanat eser
lerini znel tahminleriyle ya da kiisel deneyimleriyle benzemesi
ne gre deerlendirir. te taraftan bir sanat eseri de, hakknda veri
len saysz yarglar sonunda deiik, deiken bir yaama kavua
rak zenginleir ve bylece varl belli bir doygunlua ular.

"... Byk airlerin eserleri henz insanolu tarafndan okuna


mad, ancak byk airler bu eserleri okuma yeteneiyle donan
mtr. Kitleler onlar yldzlar okur gibi okurlar, yani en fazla
bir mneccimba olarak; bir astronom bile deil. ou insana
okuma yazma srf onun rahatl iin retilir, tpk harcamala
rnda ar gitmesini engellemek iin retilen toplama karma
gibi. Bu insanlardan hibirinin, soylu bir zihin altrmas ola
rak okumadan haberi yok; ayrca en ulvi duygularmz krelte
rek bizi tatl tatl uyutan bir okuma deil, parmak ularmzda
yaklamamz gerektiren, en uyank saatlerimizi ayrdmz bir
okuma, kelimenin en yce anlamyla okumadr. "
Bu szleri Thoreau, aheser esir Walden'de sylemitir.
B ence sanatta gzellik, kusursuzluk ve ustalk, iinden dn
sel ya da estetik anlamda tek bir blmn bile ancak btne zarar
vermesi pahasna kartlabildii ya da vurgulanabildii yerde orta
ya kar. Bir bayaptta, baz etmenleri dierine yelemek mmkn
deildir. Nihai amalarn ve grevlerini ekillendiren yaratcsna,
deyim yerindeyse "yol gstermek" mmkn deildir. Bu konuda r
nein Ovid, sanat gze arpmaktadr derken, Engels de "yazarn g
rleri ne kadar iyi gizlenmise sanat asndan o kadar iyidir," de
mitir.
Her doal organizma gibi sanat da birbiriyle elien gelerin
mcadelesi sonucu yaar ve geliir. Ztlklar burada i ie geer, ya
ni bir anlamda dnceyi sonsuza dek tekrarlar. Bir eseri sanat hali
ne dntren dnce, temelinde yatan elikilerin dengesinde ve
53

,\111/ny Hublo

uyumunda gizlidir. Sonuta, sanat eseri zefode nihai bir "zafer1' el


de etmek, anlamn ve grevini kesin bir akla kavuturmak
mmkn deildir. te bu yzden Goethe, sanat eseri yarglamaya
ne kadar kapalysa o kadar deerlidir, d enitir.
Bir bayapt, ne fazla souk, ne fazla scak; kendi iinde kapal
bir mekandr. Gzellii paralarn ahenginden d oar. Tuhaf olan,
byle bir eserin kusursuz olduu oranda az arnlara yol amas
dr. Kusursuz olan, benzersizdir. Ya da ayn anda sonsuz arm
retecek durumdadr, ki bu da son tahlilde ayn anlama gelir.
Sanat tarihilerinin bir sanat eserinin anlamyla ya da bir ese
rin dierine oranla stnlyle ilgili szlerinde ne kadar da ok
rastlant biraraya gelmitir, acaba?
Bu b alamda, tabii hibir nesnellik iddias tamadan, gzel sa54

natlar, zellikle talyan Rnesansmn tarihinden birka rnek ver


mek istiyorum: Bu konuda, bana olduka garip gelen ne kadar da
ok yargya varlm!
Raffaello ve " Sistina Madonnas" hakknda kimler neler yazma
m ki! Bu giilere gre, yzyllar boyunca Ortaa Tansnn
nnde diz kp kalm ve gzleri ondan bakasn grmedii iin
de ahlaksal glerini yeterince gelitirememi, ama sonunda kesin
kimliine kavuarak kendi iindeki ve evresindeki dnyay, Tanr
y kefeden insan canlandrmakla U rbino'lu dahi, bu resimde insan
dncesini tutarl ve mkemmel bir ekilde temsil etmitir.
nce bu giilerin doru olduunu varsayalm. nk gerek
ten de bu sanatnn elinde Kutsal Meryem, resimde yanstlan ruh
hali yaamn gerekliinden kaynaklanan sradan bir orta tabaka
kadm olup km. nsanlara kurban edilen olunun akbetind en

Andrey Rubwv: Tatarlar Vladimir kentini igal ediyor; lecavz sahnesi

endieli. Olunun, insanlar kurtarmak, onlarn gnah ilememek


adna verdikleri mcadeleyi hafifletmek iin kurban edileceini bil
se de bu endiesinden kurtulamyor.
Burada her ey, hakikaten de aka "yazl" dr. Hatta kanmca
fazla ak, nk sanatnn gr ne yazk ki fazlasyla n plana
km. Bu ressamn, tm biime hakim olan, stelik de grnt
nn salt resimsel niteliini de belirleyen o tatlms alegori sevgisi in
san ok rahatsz ediyor. Sanatnn burada gtt tek ama, bir
dnceyi akla kavuturmak, almasnn speklatif bir tasla
n yaratmak; bunun da bedelini resminde grlen o yzeysellik ve
kocaman bir bolukla dyor.
Burada zerinde durulmas gereken, gzel sanatlarn vazgeil
mez geleri olan istek, enerji ve gerilim yasalardr. Gzel sanatla
rn bu yasalarn, Raffaello'nun bir adanda, Venedikli ressam
Vittore Carpaccio'nun5 eserlerinde bulmak mmkn. Bu ressam,
Rnesans devrinde zerlerine yaan "insancl" gereklikle adeta
krleen insanlarn karlatklar btn ahlaksal sorunlar ilemek
tedir. Ve bunun iin kulland tek ara resim tekniidir; biraz vaaz,
biraz ulviyet kokan "Sistina Madonnas"nda olduu gibi edebiyat
tekniine snmak aklnn ucundan gememi. Carpaccio' da birey
ile maddi gereklik arasndaki yeni iliki cesur ve onurlu bir ifadeye
kavuuyor. Ressam, an duygusalla kaplmyor, insann zgrle
me sreci karsnda duyduu cokuyu, yrekten destei, frenleme
sini biliyor.
1848 ylnda Gogol, ukovski'ye 16 u satrlar yazmt:

". . . vaaz verer<'k retmek benim iim deil, sanat zaten bal ba
na bir renme sreci. Benim iim, yaayan grntler aracl
yla konumaktr, yarglar araclyla deil. Hayat, hayat ola
rak ele almal ve asla ucuzlatmamalym. "
Ne kadar doru! Aksi takdirde her sanat kendini izleyenlere ken
di grlerini zorla kabul ettirmeye alrd. Ama kim, sanatnn
56

salonda oturan ya da elinde bir kitap tutan bir kimseden daha akll
olduunu iddia edebilir ki? Sanatnn tek stnl, grntlerle
dnebilmesi ve kendisini izleyenlerden farkl olarak dnya gr
n bu grntlerin yardmyla dzenleyebilmesidir. Yoksa ara
mzda sanatn hi kimseye hibir ey retemeyecei dncesini
paylamayanlar m var? nsanolu, drt bin yldr hibir ey rene
mediini yetirince gstermedi mi?
Sanatn deneyimlerini, sanatta ifade edilen idealleri hakikaten
benimseme yeteneimiz olsayd, hi phesiz, ok daha iyi insanlar
olurduk. Ancak ne yazk ki sanat, insan ruhunu yalnzca sarsntyla,
katharsis'le iyiye yneltebiliyor. nsann iyi olmay renebileceini
sanmak samalk olurdu. Bu imkanszdr, Sovyet edebiyat derslerin
de iddia edildiinin aksine, Pukin'in kadn kahraman Tatyana'nn
"olumlu" rneinden "sadk" bir kadn olmann renilmeyecei gi
bi.
Ama biz, bir kere daha Rnesans devri Venedik'ine dnelim.
Carpaccio'nun bol figrl kompozisyQll}an insan masals gzellikle
riyle bylyor. nsan, bu resimlere baktnda heyecan verici bir
umuda kaplyor: Yoksa aklanamaz olan burada birden aklana
cak m? Bu tablonun bizi neredeyse korkutacak derecede sarsmas
yznden etkisinden kolay kolay kurtulamadmz o psikolojik geri
lim alannn nasl olutuunu uzun bir sre kavrayamamtm. Car
paccio'nun resimlerindeki uyum ilkesini grmeye balayana dek
muhtemelen saatler geer. Ancak bu ilke sonunda kavrand m da,
artk kimse, bu gzelliin ve ilk bakta edindii izlenimin cazibesin
den bir daha kendini kurtaramaz.
Aslnda bu, son derece sade bir uyum ilkesidir ve kaynan b
yk lde -hatta bence Raffaello'dan daha fazla- Rnesans sanat
nn insancl ruhundan alr. Burada benim kastettiim, Carpaccio' nun bol figrl kompozisyonlarnn merkezini, odak noktasn, figr
lerinin her birinin oluturduu olgusudur. nsan dikkatini bu figr
lerden herhangi birinde younlatrdnda, derhal alacak bir
aklkla, geri kalan her eyin, ortamn ve evrenin bu "rastlantsal!"
57

figiin yalnzca bir ykseltisi olduunu fark ediyor. Daire kapan


yor ve izleyicinin dalgnlam iradesi, sanatnn amalad duygu
lann mantm, hi farkna bile varmadan ama srarla izliyor; kala
balk iinde kaybolmu bir yzden tekisine dalyor.
Burada okuyucuya b u iki byk sanat hakkndaki giileri
mi zorla kabul ettirmek istediim, Raffaello'ya karlk Carpac
cio'yu desteklemeye ardm sanlmasn. Sylemeye altm
yalnzca u: Her trl sanatn neticede bir eilimin gstergesinden
baka bir ey olmamasna, esasen stilin kendisinin de bal bana
bir eilim olmasna karn bu eilim ya grntnn ok katmanl de
rinliklerinde kaybolur ya da Raffaello'nun "Sistina Madonnas"nda
olduu gibi afie benzer bir aklkla hemen gze arpar. Marx bile,
sanattaki eilimin mutlaka gizlenmesi gerektiini, bir koltuktaki
yay misali asla kendini belli etmemesi gerektiini belirtmiti.
Benim yaratc eylemden ne anladm akla kavuturmak
iin imdi de kendimi zellikle yakn hissettiim bir film sanats
na, Lui Bunuel'e geelim. Bunuel'in filmlerinde her zaman kar
mza konformizme kar olmann ycelii kar. Onun iten, uzla
maz ve acmasz protestosu, her eyden nce, insan duygusal a

dan etkileyen filnlerinin ayn ekilde duygusal yapsnda dile gelir.


Bu, hesaplanm, rafine, zekice dzenlenmi bir protesto deildir.
Bunuel, bir sanat eserine dorudan yanstldnda bir sahtekarlk
tan baka bir ey olmayan salt politik bir cokuya kendini kaptrma
yacak kadar duyarl bir sanatdr. Ancak, Bunuel'in filnlerinde va
rolan politik ve toplumsal p rotesto, daha az nenli pek ok ynet
mene sonsuza dek yeter.
Bunuel, her eyden nce iirsel bir bilince sahiptir. Estetik bir
yapnn baka bir klamaya ihtiya duymadn bilir. Sanatn g
cnn bambaka bir yerde, duygusal ikna kabiliyetinde yattn,
yani Gogol'un daha nce deindiim mektubunda szn ettii ben
zersiz canllnda yattm bilir.
Bunuel'in yaptlar klasik spanyol kltrne kk salmtr.
Cervantes ve El Greco, Goya, Lorca ve Picasso, Salvador Dali ve Ar-

58

rabal'sz bir Bunuel dnlemez. O nlarn fke ve sevgi, gerilim ve


p rotesto.dolu ihtiraslaryla bezenmi eserlerinin kayna hem derin
bir yurt sevgisidir hem de hayata dman k3.lplara, beyinleri acma
sz ve soukkanl bir biimde ezenlere kar ilerinde duyduklar de
rin nefrettir. Gzleri nefret ve pheden kamam, insanla organik
bir ba tamayan, tanrsal bir kvlcm oluturmayan, spanya'nn
tal ve kzgn toprann yzyllardr iine ektii o alldk acyla
dolup tamayan her eyi evrelerinden silip atarlar.
Ayn zamanda peygamberce olan misyonlarna gsterdikleri sa
dakat bu spanyollar adeta yceltmitir. El Greco'nun manzara re
simlerindeki gerilim dolu, kkrtc coku, figrlerindeki iten kv
raklk, abartlm orantlarndaki ve ihtiras dolu souk renklerinde
ki dinamik yle havadan gelmez. B tn bunlar, aslnda, modern re
sim hayranlarna ne kadar yaknsa El Greco'nun kendi ana o ka
dar uzaktr. Sanatnn astigmatik olduu masal bo yere kmam
tr; yle ya, sanatnn eyalar ve mekan bu ekilde deforme edil
mi orantlar iinde vermesini aklamann baka yolu mu var myd
ki! Tabii, bence, son derece ilkel bir aklama.
Goya, krallk iktidarnn o acmasz kanszlna kar teke tek
mcadeleye giriip engizisyona kar isyana cret eder. O dehet do
lu "Caprichos"u ("Kapriyolar"), kzgn bir nefret ile hayat korkusu
arasnda, aulu bir phe ile aklszla ve cehalete kar yrtt
Don Kiotvari bir atma arasnda onu oradan oraya srkleyen ka
ranlk glerin timsalidir..
nsann bilgi edinme sistemi asndan bakldnda dahinin ka
deri dikkat ekici ve ok anlamldr. Hareket ve yenileme adna yk
maya mahkum edilen bu Tanr tarafndan seilmi kurbanlar, bir
yandan mutluluk peinde koarlar, te yandan bu mutluluun hi
bir zaman somutlaabilir bir gereklik, gerekletirilebilir bir du
rum olarak varolmayacam bilir, bu iki eliik olgu arasnda durma
dan gidip gelirler. nk mutluluk, soyut ve ahlaksal bir kavram
dr. Hakiki mutluluk, "mutlu" mutluluk ise, bilindii gibi, mutlak
deerlilii iinde insanlar iin eriilemez olan bu mutlulua ulama
59

Andrey Rubwv: Andre_y Rublov ve Deli Kadn

abasndan baka bir ey deildir. Gene de biz, mutluluun, hem de


kelimenin en geni anlamyla, insanlara eksiksiz bir irade zgrl
tanyan ekliyle mutluluun, bir an iin kapsn insanlara at
n varsayalm. Daha hemen o an, insann bireysellii yok olurdu. n
san, tpk iblis gibi yapayalnz ortada kalverirdi. nsan tohumu ile
arasndaki ba, tpk yeni domu bir bebein gbekta gibi kopar
d, sonuta toplum da ortadan yok olurdu.
Mutluluu, insann kendi kendine edindii, cepte hazr duran
bir id eal olarak adlandrmak ok zor. Ne demi air?

"Dnyada mutluluk yoktur, yqlnzca bar ve zgrlk!"


Bayaptlar dikkatle incelemek, kendinizi bu yaptlarn glen60

dirici ve gizemli gcnn etkisine brakmak yeter, birden bunlarn


melun, ama ayn zamanda da kutsal anlamlan ortaya kveriyor.
Tpk felaket dolu bir tehlikenin habercileri gibi insann yolunu ke
sip uyaryorlar: "Dikkat! Daha fazla ileriye gitme!"
Sanatlar bu tehlike snrm adalarndan ok daha nce si
lerler. Ve ne kadar erken davranrlarsa dahilikleri o denli artar. Bu
yzden de, genelde, tarihin kozasndan Hegelci atmann domas
na dek anlalmaz kalmay srdrrler. Ve bu atma en sonunda
patlak verdii zaman da, stnl elde edecek ilerleme izgisini,
yanl anlamalara yer vermeyecek aklkta simgeleyerek yeni geli
melerin g ve umut dolu eilimini ok daha nceden ngren bu in
sana, bu iten ok etkilenen ve d uygulanan adalar bir ant di
ker.

O zaman bu sanat ve dnr bir ideolog, modernliin savu


nucusu, ngrlen dnmn bir katalizatr olur. Sanatn b yk
l ve iki anlaml, " Dikkat! Radyoaktivite! Hayati Tehlike!" diye
uyar levhalar ast yerlerde bile herhangi bir ey

ispatlamaya,

aklamaya ya da cevaplamaya almamasnda yatar. Sanatn etki


si, tresel ve ahlaksal sarsntlarla yakndan ilgilidir. Kim sanatn
duygusal tezlerinden etkilenmez, onlara inanmazsa o, radyoaktif
bir hastala bilinsizce ve hi farkna bile varmadan- yakalanma
tehlikesiyle kar karyadr. . . Hem de, dnyann balinann srt
na yerletirilmi bir tepsi olduuna inanan insanlarn geni yzn
de beliren o aptal, huzurdolu tebessmle . . .
Bunuel'in

'c

Endls Kpei'nin gsterime girdii sralarda kz

gn vatan alarn saldrsna kar kendini nasl savunmak zorunda


kaldm, hatta evini ancak beline takt bir tabancayla terk edebil
diini hatrlayalm. Bu yalnzca bir balangt, ancak Bunuel daha
iin hemen banda kurallar inemeye balamt bile. Sinematog
rafiyi medeniyetin onlara bahettii bir armaan olarak kabul etme
ye hazrlanan darkafal insanlar, aslnda gerekten de dayanlmaz
olan b u filmin ruhlar allak bullak eden, rkten grntleri ve im
geleri karsnda dehete kaplmlar, adeta ileden kmlard. An6 1.

cak burada, bu filmde bile Bunuel, seyircileriyle yzeysel deil, duy


gusal olarak allak bullak edici bir dilde konumay baaran bir sa

nat olduunu kantlamtr. Leo Tolstoy, 21 Mart 1885'de, gnl


ne son derece isabetle u satrlar kaydetmiti: "Politika sanat
dlar, nk bir hedefe varmak iin tek tarafl olmak zorundadr!"
Tabii ki bu, byledir. Ama sanatsal grnt hibir zaman tek tarafl
olmaz. Gereklie olan balln gstermek istiyorsa, grnglerin
diyalektik elikilerini kendi barnda birletirmesi gerekir.
Bu adan bakldnda, bir eserdeki dnceyi tahlile girien
sanat tarihilerinin bu eserin iirsel grselliini de ayn titizlik iin
de incelemeyi baaramamalarna amamak gerekir. Oysa sanatta
ki bir dnce grsel ifadesinin dnda varolamaz. Grnt ise ger
ekliin sanat tarafndan bil(i!rek ve isteyerek benimsenmesinden
baka bir ey deildir ve sanat bu konuda yalnzca kendi eilimle
rini ve kendi zel dnya grnn n planda tutar.
Tolstoy'un Sava ve Bar adl romann bana ilk kez annem
okumam iin vermiti. Tolstoy'un anlatmndaki belli baz incelikle
re ve ayrntlara dikkatimi ekmek iin de uzun yllar bana bu kitap
tan pasajlar okudu. Sonuta Sava ve Bar benim iin bir tr sanat
okulu, estetik beeninin ve sanatsal derinliin bir lt oldu. O
gn bugndr hibir samal irenmeden okuyamam.
Merekovski 17 Tolstoy ve Dostoyevski zerine yapt inceleme
de, kahramann hibir snr tanmadan aka felsefe yapt, szle
riyle yaam hakkndaki kesin grlerini biimlendirdii Tolstoy
pasajlarm baarsz addeder. Edebi bir eserde dncenin yalnzca
usa bavurarak, speklatif bir biimde sergilenmesine benim de ke
sinlikle kar olduumu belirtmeliyim.
Merekovski'nin eletirisini son derece hakl buluyorum. Gene
de bu, benim Tolstoy'un Sava ve Bar:na duyduum sevgiyi azalt
myor, "baarsz" blmler bile beni pek fazla rahatsz etmiyor. Ne
de olsa bir dahi, tek bir eserinde mutlak kusursuzlua erimesiyle
deil, kendine olan sadakatiyle, kendi ihtiraslarn ele alndaki tu
tarllkla yerini salamlatrr. Bir dahinin, gerein p einde, dnya62

y ve kendini tanmann peinde canla bala komas, eserin gl ol


mayan, hatta "baarsz" diye adlandrlan blmlerine bile zel bir
anlam ykler.
Dahas: Baz zayf noktalar iermeyen, yetersizlerden tama
men arnm olan tek bir bayapt dahi tanmyorum. Dahileri yara
tan kiisel ihtiraslar, bireysel bir eser yaratma dncesine saplan
mlk, yalnzca onlarn byklklerinin deil, baarszlklarnn da
nedenidir. Ancak, organik olarak genel dnya grne smad di
ye bir eyi "baarsz" addetmek acaba ne dereceye kadar dorudur.
Bir dahi zgr deildir. Thomas Mann, bir keresinde yle bir sz
safetmiti: zgr olan, yalnzca kaytszlktr. Kiilik sahibi olan z
gr deildir, aksine kendi damgasnn izini tamak, gereklerine uy
mak ve esiri olmak zorundadr. . .

63

ili

Mhrlenmi Zaman

Stavrogin: " ... Apocalyps'te melek, bundan byle zamannn ol

mayacan ilan eder."


Krillov:

"Biliyorum. Orada bu, yoruma yer braktrmayacak


aklkta yer alm. Btn insanlar mutlulua ka
vutuunda zaman da ortadan kalkacak, nk ar
tk gerekmeyecek. .. ok doru bir dnce."

Stavrogin: "Peki ama, zaman nereye saklayacaklar?"


Kirillov:

"Hibir yere. Zaman bir eya m, hayr, yalnzca bir


dnce. Zihinlerden silinip gidecek." s

Zaman, "ben"imizin varlna bal bir kouldur. Zaman bizi besle


yen atmosferdir. Varlk ve varlk koullar arasndaki ba kopunca,
kii ve onunla birlikte kiisel zaman lnce, zaman da lr. Bu ise,
lm yaamn, geride kalanlarn alglamalarna kapanm olmas
demektir; yani yaam onlara gre lmtr.
Zaman insanlar iin, ortaya kmalar, kendilerini birey olarak
gelitirebilmeleri iin elzemdir. B ununla, yokluunda hibir eyle
min yaplamad, hibir admn atlamad dz zaman kastetmiyo
rum, tabii ki. Ancak admn kendisi de eninde sonunda bir sonu
tur. Ama benim iin nemli olan insan etik adan (ahlaksal olarak)
besleyen temeldir.
Ne taih zamandr ne de gelime. Her ikisi de pepeelii belir
tir. Zaman ise bir d urnmdur. Semender atete nasl evindeyse, za
ma n da insan r u h u na yle yerlemitir, ona can veren gedir.
(.j

Zaman ve an birbirine alr; bir anlamda bir madalyonun iki


yz gibidirler. Zamann dndan an da olamaz, bu ok ak. te ta
raftan an da son derece karmak bir kavramdr. Btn zellikleri
ni tek tek saymaya kalksak bile bizde yol at etkilerin tmn
kavrayamayz. An, zihinsel bir kavramdr. Bir kimse bize, rnein
ocukluk anlarn anlattnda elimize, o insan hakknda geni bir
bilgiye sahip olmaya yetecek malzeme gemi olur. Anlarn, hafza
sn kayb etmi bir insan, hayali bir varolua hap solup kalmtr. O,
artk zamann dna dm ve grnr dnyayla arasnda bir ba
kurma yeteneini yitirmi bir insandr. Bu ise, onun delilie mah
kum edilmesi anlamna gelir.
Ahlaksal bir varlk olarak insan, yle bir anmsama yeteneiyle
donatlmtr ki kendi snrlarnn farkna yine kendisi varr. Anlar
bizi saldrlara ak, ac ekmeye hazr klar.
Sanat kuramclar ya da eletirmenler, edebiyat, mzik ya da
resimdeki zaman incelerken, kendi saplantlarnn tr ve ekliyle
daha ok ilgilidirler. rnein J oyce'un ya da Proust'un bir yaptn
m inceliyorlar, bu yaptlarda yer alan ve bir insana kendi deneyim
leriyle ilgili anlar koruma olana veren geriye baklarn estetik
yaplarn zmlemeye kalkrlar. Sanattaki dondurulmu zama
nn biimlerini incelerler. Beni ise, zamanda ikin olan i dnyann
nitelikleri, ahlaksal nitelikler ve yalnzca bunlar ilgilendiriyor.
Bir insan, yaad zaman sresince kendini gerek peinde
koma yetenei olan ahlaksal bir varlk olarak kavrama folanana
saiipttr: Zamall,-rllsa.;verilmi hem tatl hem de ac bir armaan
dr. Yaam, varolmak iin kendine koyduu hedeflere uygun bir ruh
gelitirmesi iin insana tannm bir sreden baka bir ey deildir
ve insan bu geliimi gerekletirmek zorundadr. Yaammzn sk

trld o acmasz derecede dar ereve, bizim kendimize ve dier


insanlara olan sorumluluumuzu aka gzler nne serer. nsann
vicdan da zamana baldr ve yalnz onunla varolur.
Zaman geri getirilemez, derler. Bir bakma ,1.oru, gemi geri
getirilemez. Ancak herkes gemite, imdiki zamami, geip giden
65

her bir ann geici olmayan gerekliini bulduuna gre "gemi" ne


demek oluyor ki? Gemi, bir anlamda, iinde yaanlan zamandan
ok daha gerektir, en azndan ok daha dayankl, ok daha srekli
dir. imdiki zainan akp gider, kaybolur, parmaklanmzn arasn
dan kum gibi kayar. Madd arlna ancak anlarda kavuur. Bilin
dii gibi Hazreti Sleyman'n yzne u satrlar kazlmtr: "Her
ey gelip geicidir." Buna karlk ben, etik anlam iinde zamann
tersine evrilebilirliine dikkati ekmek istiyorum. nsan asndan
zaman, arkasnda hibir iz brakmadan ortadan yok olmaz, nk in
san iin zaman znel, manevi bir kategoriden baka bir ey deildir.
inde yaadmz zaman, ruhlarmza, zaman iinde kazanlm de
neyimler olarak yerleir.
Neden ve sonu, durmadan deien balantlarla birbirini etki
ler. Biri bir eyi otaya karr ve daha hemen o anda, acmasz bir
kesinlikle, teki olur; biz, bu dnmlerin tmn annda ve eksik
siz olarak ka\Tayabilseydik ite bu, bizim sonumuz olurdu. Neden
ve sonu arasndaki bu ba, yani bir durumdan tekine gei, zama
nn bir varolu biimi, zaman kavramnn gnlk hayat deneyimi
iinde maddelemesidir de ayn zamanda. Ancak, belli bir sonuca
ulatktan sonra, neden, grevini yerine getirir getirmez yok edilen
roketin bir paras gibi asla frlatlp atlamaz. Sonularla urarken ister istemez kaynaa, yani nedenlere geri dneriz, yani, biim
sel olarak konua,:;cili olursak, bilincin yardmyla zaman geri dn
dfrz! Ahlaksal anlamda tl1 re9e n ve sonu srekli birbiriyle yer
deitiren bir ba olutururlar. Ve bu durumii i!!:!, ie!Er s1ef!1f:clZ
gemiine geri dner.
Sovyet gazeteci Ovinnikov, Japonya anlarnda yle der: " Bu
rada zaman, tek bana, sanki eylerin yapsn gn na kar
yor. Japonlar, bu yzden, bymenin izlerini incelemekten zel bir
haz alyorlar. Yal bir aacn koyu rengi, btn sivriliklerini yitir
mi bir ta paras, hatta zerinde gezinen saysz ellerden kenarla
r ypranm bir resim onlar korkun etkiliyor. Yalanmann bu izle
rine saba diyorlar, yani kelimesi kelimesine evirecek olursak:

'Pas'.

Saba; bu yapay

olarak elde edilemeyecek bir pastr, eskinin

bysdr, mhrdr, zamann 'patinas'dr."


Gzelliin bu

saba

gesi, sanat ile doa arasndaki ba temsil

eder. Bir anlamda Japonlar, bu yolla, zaman bir tr sanat malzeme


si olarak sahiplenmeye alyorlar.
Bu balamda insann aklna ister istemez, Marcel Proust'un an
neannesini anma tarzyla ilgili armlar geliyor:

"e yarar bir hediye, rnein bir koltuk, bir tabak ya da bir bas
ton vermek zorunda kalsa bile, bunu mutlaka 'antikalam' e
yalar arasndan seerdi. Bunlarn, uzun zamandr kullanlmad
iin yararlanlma zelliini yitirmi, yani gnlk ihtiyalarm
z karlamaktan ok eski sahiplerinin hayatlarna dair birtakm
tarihi menkibeler anlattklarna hkmederdi. . . "19
"Anlann dev binasn canlandralm"; bu cmle de Proust'un. Ve
bence, bu "canlandrma" srecinde sinema sanatnn zel bir yeri
vardr. Japonlarn saba lks, bir anlamda son derece sinematog
rafik bir lkdr, yani yepyeni bir malzemedir ve bylelikle zaman,
sinemann bir arac olacaktr, yeni bir ilham perisi, hem de kelime
nin tam anlamyla.

Hi kimseye sinema sanatyla ilgili grlerimi dayatmak istemiyo


rum. Yalnzca hitap ettiim herkesin -ve ben, sinemay bilen ve se
ven kimselere hitap ettiimi dnyorum- bu sanatn ileyi ve et
kileme ilkeleri hakknda kendi zel tasavvurlar ve grleri olduu
nu varsayyorum.
Bizim meslekte, mesleimizle ilgili grlerde hkm sren
>ek ok nyarg vardr. Gelenek demiyorum; allm ekilde bu ge
:eneklerin etrafnda kmelenmi, hatta zamanla bu gelenekleri r
:.en nyarglan, dnce kalplarm ve genel kanlan, yalnzca onla
kastediyorum. Oysa yaratclk alannda bir yerlere varmak iste67

yen bir insan nce bu tr nyarglardan synlmaldr, yani kendi ko


numunu, kendi bak asn -tabii salkl bir fikre dayal- gelitir
meli ve bunlar, btn almalar b oyunca gzbebei gibi korumal
dr.
Film ynetmek ne dramaturgla senaryonun gzden geirildii
an balar ne de oyuncularla alld ya da besteciyle buluulduu
an. Film ynetmek, daha ok, filmin resimleri, b u filmi yapacak ve
herkes tarafndan ynetmen olarak adlandrlan kiinin i gznde
olutuu an balar. Bu resimlerin ayrntl bir episodlar dizini mi
oluturduu yoksa yalnzca, perdeye yanstlmak istenen olay ve
duygusal atmosferle ilgili bir ipucu mu olduu iin en nemsiz yan
dr. Bir sinemac, ancak kafasndaki tasarlar hakknda ak bir fik
re sahip olur ve bunlar, ekibiyle almalar srasnda gerekten hi
kesintiye uratmadan, aynen uygulayabilirse ynetmen sfatn ta
maya hak kazanr. Ancak, zanaatln snrlarn amaya henz bu
da yetmez. Geri ortaya bir sanat eseri karmak iin bu gereklidir,
ancak sanat sfatn tayabilmesi iin bir ynetmenin ok daha
baka eylere de gereksinimi vardr.
Ne zaman ki bir ynetmen elinde tuttuu taslakta, hatta filmin
kendisinde, bakasnn izini tamayan, kendine zg bir grnt
yaps ortaya karr, sonradan, en gizli dlerini paylat seyircile
rinin kararna terk edecei dnyann gerekliiyle ilgili yorumlar
belirginleir, ite o zaman sanat sfatn da hak etmi olur. Ancak
olaylar kendi asndan sunabilmeyi, yani bir tr filozof olmay ba
ardnda ynetmen gerek bir sanat, sinematografi de film sana
t saylr.
Tabii ki ynetmen ancak en dar anlamyla bir filozoftur. Paul
Valery'nin bir deyiini hatrlayalm: "air filozoflarm! Bu, tpk de
niz resimleri iziyor diye ressan gemi kaptanyla kartrmaya ben
zer!"
Sanatn her dal, kendi yasalar uyarnca oluur ve yaar.
Ne zaman sinemann zgn yasalarndan sz alsa hemen ede
biyatla arasndaki benzerliklerden dem vurulur. Bence, edebiyatla
68

sinema arasndaki karlkl ilikiyi ok daha derinlemesine kavra


yp ortaya karmak gerekir, her ikisini, bugn yapldnn aksine,
birbirlerinden kesin izgilerle ayrmak ancak byle mmkndr.
Sormamz gereken soru udur: Edebiyat ile sinema ne lde birbi
rine benziyor, birbirine yakn? Ortak noktalan nelerdir?
Aralanndaki ortak nokta, her eyden nce, gerekliin sundu
u malzemeyi yourmak ve yeniden dzenlemek konusunda sanat
lann sahip olduu esiz zgrlktr. Belki fazla geni ve genel bir ta
nmlama oldu ama bence bu tanm, sinema ile edebiyat arasnda as
lnda varolan ortak noktalann hepsini birden, btnyle iermekte
dir. Bu noktann dndaki her noktada szel ile grsel-filmsel ifade
tarz arasndaki temel farhlklann bir sonucu olan uzlamaz aynlk
lar ortaya kar. Aralanndaki en temel farkllk ise edebiyatn, dn
yay dilin yardmyla tanmlamaya almas, sinemannsa byle bir
dile sahip olmamasdr. Sinema dolaysz bir aratr, bize dorudan
kendini yanstr.
Filmsel zgnlk sorunu bugne dek kesin, genelgeer bir
zme kavuturulamamtr. Bu konuda, birbiriyle elien ya da, da
ha kts, akan ve bu yzden semesi bir karmaaya dnm
bir sr farkl gr vardr. Her ynetmen sinemann zgnl so
rununu kendine uygun gelen bir tarzda ele alabilir, cevaplayabilir
ya da kavrayabilir. Ama ne olursa olsun, bilinli bir ekilde yaplm
her sanat eseri derinlemesine bir kavray gerektirir. nk, kendi
sanatnn yasalarm bilmeyen bir kimse asla yaratc olamaz.
Peki, o zaman sinema nedir? zellii nedir? Hem biimsel hem
de -eer bylesi daha uygun gelirse- ruhsal adan olanaklan, ilem
leri ve resimleri nelerdir? Bir filmin ynetmeni sonuta hangi malze
meyle almaktadr?
Henz hi birimiz,

getini:. yzyl gsterilen ve gsterilmesiy

le birlikte her eyi balatan Treh Geliyor adl dahiyane filmi unut
mu deiliz. Auguste Lc.rut e , a:..1l bu herkese bilinen filminin tek
evrilme nedeni, o gnlerde kffedilen film kameras, eridi ve gs
terim aygtyd Yarm d: _acla fazla srmeyen bu eritte, gne
70

na boulmu bir istasyon, bir aa bir yukan gezinen hanm


efendiler ve b eyefendiler ve nihayet dosdoru kamerann stne ge
len bir tren grlmektedir. Ve tren yaklatka o gnn seyircileri
nin panii daha da artm, hatta yerlerinden frlayp salonu terk
edenler bile olmutu. Film sanat ite o an domutur. Sz konusu
olan yalnzca teknik bir olay ya da grnr dnyay yanstmann ye
ni bir biimi deildi. Hayr, orada o an, estetiin yeni bir ilkesi do
maktayd.
Bu ilkeyle insan, sanat ve kltr tarihinde ilk kez, zaman ilk el
den dondurma ve zamam istedii sklktan yeniden yanstma olana
na, yani istedii sklkta, aklna estike zamana geri dnme olana
na kavumutur. Bylece insana, gerek

zamann bir kalb veril

mi oldu. Artk grlm ve kaydedilmi zaman, uzun bir sre (hat


ta teorik olarak sonsuza dek) metal kutularda muhafaza edilebile
cekti.
lk Lumiere-filmleri ite tam bu anlamda estetiin yeni ilkesi
nin zn ieriyordu. Ama sinematograf hemen ardndan, kanl
maz olarak, sanatd bir yola, kk burjuva deerlerine ve karla
rna en uygun den bir yola itilmitir. Tam yirmi yl iinde, yakla
k tm dnya edebiyat ve tiyatro oyunlar "filme alnd". Sinema
basit ama ekici bir tiyatro buzluu olarak kullanld. O gnlerde si
nema yanl bir yoldan gidiyordu ve bugn biz, hfila bu yanlgnn
zc meyvelerini toplamakta olduumuzu hi hatrdan karmama
lyz. Sz konusu olan, yalnzca resimlendirmekle yetinme felaketi
bile deildi. Bence en byk felaket, sinemada ikin olan, tasavvur
edilemeyecek kadar deerli, olaanst bir olanan, zamann ger
ekliini selloit bir eritte dondurma olanann sanata uygulanrl
n grmezden gelmekti.
Sinematografide zaman donduran bu biim nasl bir eydir?
Ben onu

olgusal bir biim olarak tanmlamak isterim. Bu olgu, bir

yk olabilir, bir insann bir hareketi ya da herhangi bir nesne (bu,


hareketsiz ve deimez bir ey olarak da yanstlabilir, yeter ki gr
ek zaman ak iinde de hareketsiz olsun).

Andrey Rublov: ikence sa/ r.<i fPa :iky'i

, , , .van

Yu riy Nikulin)

Film sanatnn z ite burada yatar. imdi bana, zaman soru


nunun mzikte de ayn ekilde tayin edici bir nem tadn syle
yenler olacaktr. Ne var ki, mzikte so bambaka bir ekilde
zlr: Yaamn maddesellii tamamen zlp gitmenin snnnda
dr. Buna karlk sinematografinin gcnn kayna, zaman, bizi
her gn, hatta her saat saran gerekliin maddesine zlmez ve ha
kiki balarla balam olmasdr.
Bir saat olarak filmin temel ta, olgusal biimleri ve grntle
ri iinde kaydedilmi zamandr. Bu temel dnce, sinemann bug
ne kadar kullanlmam olanaklarnn zenginlii ve muazzam gelece
i zerinde insan dnmeye zorlar. te ben, pratik ve teorik var
saymlarm zellikle bu noktadan hareketle gelitirdim.
nsanlar neden sinemaya gider? Onlan, karanlk bir salonda
72

oturup bir perdeye yanstlm gtgelerin oyununu iki saat boyunca


seyretmeye iten nedit? Orada gnlk dertlerini unutmay, elenme
yi mi umarlar? Yoksa zel bir uyuturucu tr m aryorlar? Dnya
nn her yerinde, dier btn grsel sanat olduu gibi sinemay ve
televizyonu da kendi amalan iin smren elence trstlerinin ve
tekellerinin varolduU bilinen bir olgudur. Gene de bu noktadan ha
reket etmektense insanlarn dnyay sahiplenme ihtiyacyla yakn
dan ilgisi olan sinemann temel yapsndan hareket etmek ok daha
doru olur. Genelde insan, yitirilmi, karlm ya da henz eriile
memi zaman yznden sinemaya gider. Yaan deneyimleri aray
iinde oraya gider, nk sinema, baka hibir sanat trnn baa
ramayaca kadar insann olgusal deneyimini geniletir, zenginleti
rir ve derinletirir, hatta yalnz zenginletirmekle de kalmaz, adeta
gzle grlr bir ekilde ur,atr da. Sinemann esas gc budur, yok
sa "star"lar, b kknlk ver:: n konular, gnlk hayat unutturan elen
ce deil.
Ynetmen sinemasnn zellii nedir? Bir anlamda bunu, zama
nn ekillendirilmesi olarak tanmlamak mmkn. Bir heykeltra
nasl iinde, ortaya karaca heykelin eklini hissederek mermer
parasndan btn gereksiz paralan yontup atyorsa sinema sanat
s da dev boyutlu, ayrntlar belirlenmemi yaamsal olgular bt
nndell: btn gereksiz eyleri ayklayarak geride yalnzca yapaca
filmin bir gesi, sanatsal btnn d eitirilemez bir an olmasn is
tei eyleri brakr.
Sinemann bir sentez olduu, d ram, iir, oyunculuk; resim, m
zik . . . gibi pek ok yakn sanat trlerinin birbirleriyle kaynamasyla
ortaya kt sylenir. Ama aslnda "kaynama" srasnda bu sanat
dallar sinema sanatna yle korkun ekillerde hcum ederler ki,
film birden semeci bir kyamete ya da, artlarn daha elverili oldu
u durumlarda, szde bir uyuma dnr; tabii bu arada sinema sa
natnn gerek ruhundan eser bile kalmam, ruhu daha o an uup
gitmitir. Sinemann, eer bir sanat olacaksa, dier yakn sanat tr
lerinin ilkelerinin bir bireimi olamayacam kesin bir ekilde tes-

73

An drey Rubwv: Adrey Turkovski /ilmin hu;:uyuu,u:;uyla '"'il

pit etmekte yarar var. Ancak o zaman sinema sanatnn u mehw


sentez olma nitelii sorusu cevaplandrlabilir. Edebi bir dncey
le resimsel bir yorumlamann birleiminden ortaya henz film sana
tna yarar bir grnt kmaz, ksa ksa tanmlanamaz ya da gs
terili bir talslit kar. Sinemada zamansal hareke ve dzenleme ya
salarnn bile tiyatronun yasalarndan farkl olmas gerekir.
Tekrarlamak gerekirse, sz konusu olan, olgu biimini alm za
mandr! Benim iin ideal film, bir film tr olarak deil, yaamn ye
niden yaratlmas olarak grdm film kroniidir.
Bir gn, teybime rastlantsal bir diyalog kaydetmitim. nsan
lar seslerinin kaydedildiini fark etmeden sohbet ediyorlard. Bu
band sonradan dinlediimde, her ey mkemmel bir mizansen, bir
"kayt" m gibi geldi bana. Kiile rin hareket mantklar, duygular
74

ve enerjileri aka hissedilebiliyordu. Seslerdeki o harika tn, o ola


anst duraklamalar... Hibir Stanislavski bu duraklamalar imka
n yok aklayamaz. Hemingway'in o nl biemi de bu diyalog yap
s karsnda takliti ve naif kalr...
deal bir film almas benim iin yle yrtlr: Bir ynet
men, milyonlarca metre film eridi zerinde her saniyeyi, her gn,
her yl, kesintisiz kaydeder, rnein bir insann doumundan l
mne tm yaamn, hi kesintiye uratmadan an be an, gn be
gn, yl be yl kaydeder. Sonra kesmelerin de yardmyla ortaya
2500 metre uzunluunda bir film karlr, yani yaklak bir buuk
saatlik bir film. (Bu milyonlarca film metresinin birok ynetmenin
elinden getiini ve her birinin bu malzemeden birbirinden tama
men fark] filmler kardn dnmek daha da ilgin olur herhal
de.)
Her ne kadar, hibir .anan b u tr milyonlarca film metresi ol
mayacaksa da bu "ideal" alma artlan dncesi hi de sanld
kadar sama deil. Amalanan hedef bu olmal, hem de bir olgular
btnnn paracklarn seip aralarnda bir iliki kurarken elimiz
de nelerin bulunduunu, nelerin bu paracklar kopmaz bir ekilde
birbirine baladn ok iyi bilmek, grmek ve iitmek anlamn
da. . . Sinema budur. teki trl, bir de bakarz, alldk tiyatro dra
matrjisine, nceden belirlenmi kiiliklerden yola kan bir konu
ya dayal yapya saplanp kalmz. Oysa sinema, iste,ilen byklk
te ve uzunlukta bir "zaman paras"ndan oluan olgularn seiminde
ve birbiri arasnda kuraca balantda zgr olmal. Tabii bu, hi
durmadan tek bir adam izlemek gerekir demek deildir. Beyaz per
dede bir insann davran mant, tamamyla farkl (grrde
nemsiz) olgulara ve fenomenlere dnebilir. Dahas film ynetme
ninin olgular ele alna yn veren dncesi asndan gerekli gr
lrse bata seilmi kiilik, perdeden tamamen kaybolarak yerini
bambaka bir eye terk edebilir. rnein iinde herhangi bir anah
tar kiiliin yer almad, buna karlk her eyin znel, insan bir
bakn hayat ele al asndan kavrand bir film de ekilebilir.

75

Sinema, akla gelebilecek her trl olguyu ileyebilir, hayattan


istedii kadar ok eyi eleyebilir. Edebiyatta zel bir durum olutu
ran ey (rnein Hemingway'in "Zamanmzda" adl yksnde yer
alan belgesel giri), sinemann en temel sanatsal yasalarnn bir ifa
desidir. Akla gelebilecek her ey; bir tiyatro oyununun ya da bir ro
mann yaps asndan bu, izgiyi amak olurdu. Sinemada ise du
rum hi de byle deildir.
nsan, snrlan olmayan bir mekana oturtmak, hem yanndan
hem de uzandan geen byk insan kalabalyla onu kaynatr
mak, tm dnyayla girdii ilikiyi gstermek; sinemann anlam bu
deil de nedir?
Bir de, artk olduka ayaa dm "iirsel sinema" kavram
var. Bundan, resimleri asl hayatn olgusal somutluundan cretkar
bir ekilde uzaklaan, buna ramen kendine zg bir btnsellie
ulaan filmler anlalyor. Ama bu yaklam ok nemli bir tehlikeyi
de, yani sinemann kendisinden uzaklamas tehlikesini de iinde
barndrr. iirsel sinema, genelde simgeler, alegoriler ve bunlara
uygun retorik tipler ortaya karr. Bunlarn ise filmin doasn be
lirleyen resimsellikle hibir ortak yan yoktur.
Bu noktada bir eyi daha akla kavuturmak gerekiyor: Sine
mada zaman, l;ir olgu biiminde sunulduunda bu, bu olgunun ya
ln, dolaysz bir gzlemle verilmesi anlamna gelir. Sinemann en te
mel gesi, filmin en belirsiz karesinden en sonuncusuna dek varo
lan ve onu belirleyen en nemli ey, gzlemdir.
Eski Japon iirinin geleneksel trHaiku herkese bilinir. Ser
gey Ayzentayn, Haiku rnekleri verir:21

ok eski bir manastr


Yarm bir ay
Bir Kurt uluyor

Ovada sessizlik
Bir kelebek uuyor
Kelebek uyumu.

Ayzentayn iin bu dizeler, birbiriyle ilikilendirildiklerinde alaka-

76

sz ayr genin yeni bir nitelik kazanabileceine rnek. Ama bu il


ke tabii ki yalnzca sinemaya zg deil, dediimiz gibi Haiku 'lar
iin de geerli. Beni ise Haiku'larda en ok etkileyen, bunlarn haya
t en saf, yumuak ve karmak haliyle gzlemlemeleridir:

Dalgalarda oltalar
Mehtap
Yalayp geiyor.
Ya da:

Bir gl yapraklarn dkyor


Her dikenin stnde
Asl duran damlacklar
Bunlar saf gzlemlerdir. Kusursuzluklar ve doruluklaryla son de
rece dikkatsiz bir gzlemcinin bile iirin gcn ve yazarn hayattan
yakalad bu grnty hissetmesini salyorlar.
Dier sanat dallaryla sinema arasnda bir benzeme kurmada
olduka ekingen davranmama karn bu iir rnei filmin zne
ok yaknm gibi geliyor bana. Tek unutulmamas gereken ey, si
nemadan farkl olarak edebiyatn ve iirin kendine zg bir dili ol
masdr. Film, hayatn dolaysz gzleminden doar. Bu, benim iin,
filmsel iirin en doru yoludur. nk filmsel grnt, z itibary
la zamann iine yerlemi bir fenomenin gzlemlenmesidir.
Sergey Ayzeniay'n Korkun van ' dolaysz gzlem ilkesinden
olduka uzaktr. Bu film yalnzca bir btn olarak bir hiyeroglif f i]
turmakla kalmaz, stelik bir sr irili ufakl, hatta ufack hiyeroglifi
de biraraya getirir. Burada, ynetmenin amalarnca belirlenme
yen tek bir ayrntya dahi rastlanmaz (verdii bir derste bizzat Ay
zentayn'n bu hiyerogliflerle, bu gizli anlam yklemeleriyle alay et
tiini duydum: van1n zrh zerine bir gne resmedilmiti, oysa
77

,\ndrey

Rubl.ov: Boriska .(Ku.yu BurlyayeuJ iuerrnlcrin nnde diz kyor

Kurbski' ninkinin zerinde yalnzca ay vard, "nk ayn esas zelli


i kardan ald yanstmasdr. . . ") Buna karn bu film, kula

a ho gelen ritmik yapsyla alacak bir gce sahiptir. Kurgu sra


lamas, ekim alarndaki dikenlik, grnt ile ses arasnda sa
lanan uyum, ancak mzikte rastlanabilecek bi titizlik ve ciddiyetle
ilenmitir. Korkun van bu yzden bu kadar i nandrc olabilmek
tedir. Zamannda bu ritm beni ok etkilemiti. Ama kiiliklerin olu
turulmas, yorumsal grntlerin inas ve genel atmosferi Korkun
van' o denli tiyatroya -daha dorusu mzik tiyatrosuna- yaklat
rr ki benim anladm anlamda bir sinema yapt olmaktan kar.
Bir mesleknn filmiyle ilgili olarak Ayzentayn'm syledii gibi:
78

Bu film de, yalnzca bir "gndelik opera", baka hibir ey deil. Ay


zentayn'n 20'li yllarda ektii filmler, zellikle Potemkin Zrhls
bambakayd. Hepsi de hayat doluydu, iir doluydu.
Demek ki filmsel grnt z itibaryla, yaamn biimlerine
ve yasalarna uygun bir ekilde dzenlenen, zamann iinde varolan
yaamsal olgularn gzlemlenmesidir. Gzlemin nkoulu ise seme
dir. nk bir film eridine yalnzca ortaya kmasn istediimiz
filmsel grntye yararl olabilecek paralan kaydederiz.
Bunu yaparken de filmsel grntnn, doal zamanla eliecek
ekilde ayrlp blnmesine, zamann ak iinden ekilip karlma
sna izin veremeyiz. nk filmsel grntnn "gerekten" sinema
tografik Qlabilmesi iin, dier zelliklerin yan sra, yalnzca zama
nn iinde yaamas deil, zamann da onun iinde, hem de ban
dan itibaren, her karesinde yaamas nkoulunun her art altnda
korunmas gereklidir. Tek bir "l" cisim, ekimin iine bilinli ola
rak sokuturulmu tek bir masa, sandalye ya da bardak bile somut
olarak geen zamann dndaki olmayan bir zamann iareti gibi su
nulamaz.
Bu nkouldan en ufak bir sapma, yakn sanat dallarnn say
sz zelliini filme sokuturma olanana da kap aar. Evet, onlann
yardmyla olduka etkileyici filmler yaratmak mmkn. Ama sine
matografik biim asndan bunlar hem doann doal gelime ak
yla hem de filmin z ve olanaklaryla eliirler.
Zamann iine yerlemi ve srekli deien olgular ve olaylar
yakalamadaki gc, mkemmellii ve acmaszl sinemay baka
herhangi bir sanat dalyla karlatrmay olanaksz klyor. Gn
mz "iirsel filmleri"nin olgulardan, zamann gerekliinden kendi
lerini kurtarma iidialan ite bu yzden bu kadar tepki uyandryor.
Bunlarda ortaya kan tek ey snobizm ve manierizmdir.
ada sinema, biim gelimesinin birka temel eilimi zeri
ne kurulmutur ve bunlardan olaylarn belli bir zaman sralamas
iinde verilme eiliminin zellik arlk kazanmas hi de rastlant
deildir. Bu ok nemli ve ok ey vaadeden bir eilimdir ve bu yz79

d en sk sk, nerdeyse salt taklide varacak ekilde kopya edilir. Ne


var ki gerek olgulara ve kronie b al kalmann anlam, sabit olma
yan bir kamerayla bulank resimler ekmek olamaz ("una bakn,
kamerann objektifini net ayarlamay bile b ecerememi" ). Sinema
sanatsnn grevi, olup bitenlerin yalnzca somut ve tek bir biimi
ni yeniden vermek olamaz. Amasz gibi grnen ou planlarn, za
vall simgecilikleriyle " iirsel sinema"nn titizlikle ilenn lanla
nndan ok daha ustalkl ve
mantkl olmas hi de az rastlanan

bir

durum deildir.

nk her iki durumda da


filme ekilen nesnenin canl
ve somut ieriiyle duygusal
ierii akmaktadr.
Sanatsal snrllk (uslov
nost) sorunu da belli bir dik
kat gerektiriyor. nk sa
natta gerekten art koulan
snrllklar olduu gibi daha
ok nyarg diye adlandrl
mas gereken alkanlklar
da vardr.
Belli bir sanattrne z
g nitelikleri belirleyen snr
lamalar, rnein bir ressa
mn renklerle ve bu renklerin kulland malzeme zerindeki karlkl ilikiyle u-

A nrlr<71 R u l/,,, ,.

,-.. ' " : :

i :.i m;

rat gerei bu iin bir yam. B ir de daha ok rastlant-

salln sonucu olan yanl alkanlklarn getirdii snrllklar var;


yani rnein sinemann znn yzeysel olarak kavranmasnn, bu
ifade aracnn zamana bal olarak kstlanmasnn ya da sanatn spe-

80

klatif ilenme tarzlarnn ve basmakalplklarn sonucu olarak yer


lemi snrllklar. Bir filmsel ekimde grnt snrn, "ereve" gi
bi son derece dsal kavranm bir "snrll", bir resim sehpasnn
snrllyla karlatrn bir kere. nyarglar ite byle doar.
Sinemann hi kaamayaca snrlamalardan biri de filmde ge
en olayn, o an iinde bulunulan zamandan, geriye dnlerden . . .
bamsz bir nedensellik iinde gelimek zorunda olmasdr. ki ya
da daha ok olay arasndaki ezamanll ya da koutluu yanstabil
mek iin bunlar mutlaka tutarl ve nedensellii izleyen bir kurgu
iinde vermek gerekir. Bunun baka yolu yoktur. Aleksander Dov
enko'nun

Toprak adl filminin bir yerinde zengin kyl, kahrama

na ate eder. Ynetmen bu sesi yanstmak iin, birdenbire yklan


kahramann grntsn baka ekimlerle kar karya getirir:
Dmeye kout olarak tarlalarn birinde atlar rkerek balarm kal
drr, cinayet mahalline ancak ondan sonra dnlr. Seyirciler a
sndan balarn kaldran bu atlar, silahtan kan grltnn doru
dan yanklanmasndan baka bir ey deildi. Sesli film yaygnlk ka
zandktan sonra bu tr kurgulara gerek kalmad. Bugn artk hi
kimsenin, gnmz sinemasnda hibir temeli olmayan "kout" kur
gulara kataki dncesizlii hakl gstermek iin Dovenko'nun
bu dahiyane kurgusunu ne srmeye hakk yoktur. rnein bir in
sann suya der ve bir sonraki planda "Maa'nn baklar"yla kar
larz, hem de durup dururken. Bu tr ekimler insanda daha ok
.sessiz filmin iirselliinin yeni bir basks izlenimini uyandryor.
Bu, nyargya dnm, basmakalplam, zorlama bir snrlama
dan baka bir ey deildir .
Sessiz film dneminin kapanmasndan sonraki yllarda film tek
niinde grlen gelimeler, pek ok badndrc yenilii de bera
beinde getirdi, rnein geni perde ekimlerinin birbirine kout
iki ya da daha ok olay ayru anda ("simultane" ) sunabilen birok
sektre blnebilmeleri. Bence bu, izlenmemesi gereken bir yol, si
nemann zne yabanc, bu yzden de verimsiz olan speklatif d
nce dorultusunda seilmi sahte bir snrlamadr.

81

Baz eletirmenler, ayn anda pek ok -diyelim ki alt- perdede


gsterilebilen bir sinemann olmasn ok isterdi. Bir film ekimin
deki hareketin, mzikteki sesten farkl, kendine zg bir yaps var
dr ve bu anlamda "ok perdeli" sinema ne bir akorla kyaslanabilir
ne de bir armoni ya da okseslilikle. lle de benzetmek gerekiyorsa
bu, daha ok, her biri ayr bir melodi alan birka orkestrann ayn
anda ses vermesine benzetilebilir. Bu ise perdede tam bir karmaa
yaratr, nk alglama yasalar birbirine karr ve "ok p erdeli" fil
min ynetmeni bir biimde bir ezamanllk ve nedensellik zinciri
oluturmak, yani her perdeye zel, hesapl bir kullanma sistemi uy
gulamak zorunda kalr. Gene de ortaya sa elle sol kulaktan geip
sadaki burun deliine ulalmasndan baka bir ey kmaz. O za
man neden btn gcmzle sinemann yaln, kurallara uygun snr
llna bal kalp bu snrllktan yola kmayalm? Hi kimse bir
ka olay ayn anda izleyemez. Bu onun hem ruhsal hem de fiziksel
olanaklarn aar.
Demek ki sz konusu olan, iki snrllk arasnda ayrm yapmak
tr: Bir yanda belirli bir sanat trne zg snrllklar vardr, te
yanda ise gerek hayatla bu belirli sanatn kendine zg biimi ara
sndaki snr gsteren snrllklar vardr; yani ya basmakalplklara
boyun emeye ya da, aksine, sorumsuz fantezilere yol aan, baka
bir deyile, yakn sanat dallarnn kendilerine zg ilkelerinin st
ste ylmasna yol aan dnlp de bulunmu, herhangi bir ilke
ye dayal olmayan rastlantsal snrllklar.
Sinemann en nemli snrllklarndan biri, filmsel grntle
rin ancak ve ancak grsel ve iitsel olarak alglanan hayatn olgulara
dayal doal biimlerinde kendini temsil edebilmesidir. Gteri, do
alc olmak zorundadr ve burada "doalc" szcnn edebiyatta
ki yaygn kullanm (Zola ve evresi) deil benim aklmdan geen.
Benim iin nemli olan, daha ok, film grntsnn duygusal ola
rak alglanabilen biiminin niteliidir.
imdi bana u ekilde kar kanlar olacaktr: Peki ama ynet
menin kendi hayalgc, bir insann kendi i dnyas ne olacak? Bu
82

durumda bir insann "kendi iinde" grdkleri, btn o "gndz ve


gece dleri" nasl yanstlacaktr?

.
Btn bunlar yaplabilir ama tek artla: Perdeye yansyan "r
yann yks" hayatn grnr, doal biimlerinden oluturulmal
dr. Ama bazen yk u ekilde de yanstlabiliyor: Ar ekim ya da
bir sis bulutu yardma arlyor, modas gemi yntemlere bavu
rulabiliyor ya da uygun bir grlt yaplyor. Ve bu konuda artk
eitilmi seyirci de hemen beklenen tepkiyi gsteriyor: "Evet, bak
imdi hatrlamaya balad!" - " Kadn bunu ryasnda gryor de
mek!" Ne var ki bu tr esrarengiz grnl betimlemelerle rya
nn ya da anlarn filmsel bir etkisini yaratmak mmkn deildir.
Film yapmak, tiyatrodan birtakm hileler dn almak deildir, as
la da olamaz.
Peki ama sinema hangi hilelere bavurmal? zellikle ve her
eyden nce insan, kahramanmzn nasl bir rya grdn bil
mek zorundadr. nsan bu ryaya temel olan gerek ve olgusal ne
denleri bilmeli, bu gerekliin daha sonra gecenin uyank bilincine
(ya da bir insann herhangi bir resmi aklna getirmeye alt sra
da bavurduu bilince) dnecek btn gelerini nnde grebil
melidir. Sonra btn bunlar herhangi bir gizemlilie ya da dtan
mdahaleye meydan vermeden perdeye yanstlmaldr. Mutlaka
imdi de yle bir soru sorulacaktr: Ryann karkl, okanlaml
l ve gerekdl ne olacak p eki? Buna verebileceim tek cevap,
ryan1! "karmakl"nn ve "sylenebilmezlii"nin sinema iin net
grntlerden vazgemek anlamna gelemeyeceidir. Burada sz
konusu olan, daha ok, ryann mantnn yaratt zel bir etki,
tam anlamyla geree dayal gelerin allmadk ve artc bir e
kilde birletirilmesi ya da kar karya getirilmesidir. Byk bir ti
tizlikle grntye getirilmesi gereken ey budur. Sinema zaten do
as gerei, gerei rtbas etmekle deil, aksine aydnlatmakla y
kmldr (aynca en ilgin ve de korkun rya, zellikle en ince ay
rntsna kadar hatrlanabilen ryadr).
Sinemann vazgeilmez nkoulu, hatta filmin her trl plastik
83

yaps asndan nihai lt yaayan gereklik, olgusal somutluk.


tur. Bunu tekrar tekrar hatrlatmakta yarar gryorum. Filmin e
sizlii de buradan kaynaklanr, yoksa ynetmenin zel bir plastik ya
p ina ederek bunu srdolu dnce sreleriyle birletirmesinden,
yani filme bir anlam yklemesinden deil. Simgeler de byle doar,
ama ne yazk ki kamuya mal olarak hemen basmakalplar.
Sinemann safl ve aktarlamaz gc, grntlerin, bunlar is
tedii kadar cretkar olsun, simgesel netliiyle deil, gerek bir ol
gunun somutluunu ve tekrarlanabilmezliini ifade etmesinde ya
tar.
Luis Bunuel'in Nazarin adl filminde veba salgnnn kasp ka
vurduu kk, yoksul, bir kyde geen bir sahne var. imdi baka
lm ynetmen, terk edilmilik duygusunu yaratmak iin ne yapm.
Odak derinliiyle ekilmi bir yol ve perspektif iinde uzanan iki s
ra ev grrz nce. Evlerin cepheleri bize dnk. Yol kvrla kvrla
bir da trmanmaktadr, bu yzden gkyzn gremeyiz. Sokan
sa taraf glgede, sol taraf ise gnee boulmu. Yol tam anlamyla
ssz. ekinin en net noktasnda bir ocuk arkasndan beyaz, bem
beyaz bir ey srkleye srkleye kameraya dou. yrmektedir.
Kamera raylar zerinde yavaa hareket eder. Ve tam ikinci plana
geilecei srada, tam son anda, gne nda parldayan ak be
yaz bir kuma paras grnty kaplar. Bu da imdi nereden kt?
Yoksa bu beyazlk, oralardaki bir amar ipine asl araflardan bi
ri miydi? Ve ite tam bu noktada "vebann soluu"nu btn dehe
tiyle ensenizde hissedersiniz, hem de tbbi bir olgu olarak.
Bir baka ekim. Bu sefer ki Akira Kurosava'nn Yedi Samuray
adl filminden. Ortaa' da bir Japon ky. Ata binmi samuraylarla
yerdekiler arasnda kyasya bir sava sryor. Korkun bir yamur
yayor. Her yer amur iinde. Eski Japon kyafetleri iindeki samu
raylar paalarn kvrmlar, amura bulanm baldrlar grn
yor. Birden samuraylardan biri vurularak yere dyor ve yamur
btn amurunu ykayarak adamn bacaklarn bembeyaz ortaya 84

karyor. Mermer gibi beyaz. Bu adam lm. te bu, ayn zamanda


olgusal da olan bir grnt. Her trl simgeden uzak bir grnt.

Ama belki de btn bunlar bir rastlantnn sonucudur. Oyuncu


kotu, dt; yamur da stne yapm amurlar ykad; biz ise
imdi kalkm btn bunlar ynetmenin bir buluu olarak ele alyo
ruz. Hi yle ey olur mu?
Bu balamda biraz da mizansen konusuna deinelim. Bilindii
gibi sinemada mizansen, seilmi nesnelerin bir ekim alam zerin
deki dzenini ve hareketini b elirler. Peki ama, mizansen ne ie ya
rar? On kiiden dokuzu bu soruya, mizansenin olaylarn anlamn di
le getirmeye yaradn syleyecektir. Yalnzca ve yalnzca bu ite.
Ama bana kalrsa mizansenin ilevini bununla snrlamamak lazm.
nk o zaman tek bir yne, soyutlama ynne giden tek bir yol s
tnde kalakalrz. Anna Zaccheo'ya Bir Koca adl filminin son sahne
sinde De Santis, kadn ve erkek kahramann dikenli tellerin iki ya
nna yerletirir. Dikenli tellerin bildirisi ok aktr: Bu iftin aras
na ayrlk girmitir, aralarnda mutluluun hkm srmesine im
kan yoktur; bir iliki kuramayacaklardr. Bu olayn somut, bireysel
esizlii, zorla stne bindirilen biim yznden birdenbire sradan
lar b ylece. Ynetmenin yrtt szmona mantk seyircinin
adeta kucana der ve ne yazk ki ou seyirci de bundan hola
nr. Sonucu " mantken izleyebildikleri''. ve anlamn aka grebil
dikleri iin, yani perdede olup bitenlere dikkatini vermek adna bir
de b eyinlerini ve gzlerini yormak zorunda kalmayacaklar iin bu
nunla yetinmeyi yelerler. Bu tr hazr lokmalara alm seyircinin
sonunda seviyesi de der, demoralize olur. Dikenli tellere, itlere
bir sr filmde rastlar dururuz; anlamlan hi deimez, hep ayn
dr.
Peki o zaman mizansen nedir? yi edebiyat yaptlarna dnp
bir bakalm: Dostoyevski'ninBudala'snn son sahnesini yeniden ha
trlayalm: Prens Mikin, Rogoin ile birlikte odaya girer. Odada bir
perdenin ardnda, ldrlen Nastasia Filipovna yatmaktadr. Ka
dn, Rogoin'in de dedii gibi "kokmaya" balamtr. ki adam, o ko-

85

caman odann iinde karlkl iki sandalyeye, birbirlerine dizlerini


dedirecek kadar yakn otururlar. nsan bu sahneyi gznn nne
getirince bir tuhaf oluyor. Buradaki mizansende iki adamn o anda
ki ruhsal konumundan yola klm; aralarndaki ilikinin karma
kl b elirgin bir biimde gze arpyor. Demek ki ynetmen, bir
mizansen kurmak istediinde kahramanlarnn ruhsal konu:qun
dan, bir ann kendi i dinamiinden yola kmal ve b tn b unlar
esiz, ama ayn zamanda da dolaysz yoldan gzlemlenmi bir olgu
nun ve bu olgunun tekrarlanamaz olaynn gereklii iine yerletiri
lebilmelidir. Ancak o zaman mizansende tartlmaz gerein somut
luu ile ok y.nl anlamll birbiriyle kaynatrlabilir.
Oyuncularn bir mekana nasl yerletirildiklerinin hi nemi ol
mad gr zaman zaman karmza kar. O duvarn nnde du
rup konusunlar ite! nce ad.m sonra da kadm yakn ekimde g
rntleriz, sonra birbirlerinden ayrlrlar. yi de, bu arada en nem
li ey gzden kat ite; stelik bu, yalnzca ynetmenin sorunu da
deil, senarist de -hem de genellikle- iin iinde.
Bir senaryonun (sonu olarak bir senaryo az ok b.ir "yarm ima
lattr") bir filmi batan ne kadar belirledii konusunda ak bir fikri
miz yoksa iyi bir film ekmemize imkan yoktur. Senaryodan bam
baka bir ey kartlabilir, yeni bir ey, hatta iyi bir ey ekilebilir;
ama sonu ne olursa olsun, senarist her zaman ynetmenden ika
yeti olacaktr. "lgin bir tasary bozdu" diye ynetmene ou za
man haksz yere kzlr, nk genelde tasan o kadar edebidir (ve
ancak bu anlamda ilgintir) ki ynetmenin tek yapaca bunu bozup
yeni bir eye dntrmektir, bu tasardan ancak bu ekilde iyi bir
film kartabilir. Diyaloglar bir yana brakrsak, senaryonun edebi
yam, ancak ve ancak bir an, bir sahnenin ya da genel olarak bir
filmin btnnn isel duygusal ieriini yanstt kadaryla ynet
meni ilgilendirir. (rnein Friedrich Gorentayn22 bir senaryoda
unlar yazm.t: "Oda toz, kurutulmu iek ve kurumu mrekkep
kokuyordu." Bu benim ok houma gitti, nk ortamn havasm ve
"ruhu" nu bulmama yardmc oldu. Sanat ynetmeni dekor paralan86

n getirmeye baladnda hemen kolaylkla bu sahneye neyin uyabi


leceini syleyebiliyordum. Ama, gene de, filmin temel grntselli
ini bu tr szlere dayandrmak olmaz; bu tanmlar genelde yalnz
ca uygun bir atmosferi bulmaya yarar.) Gerek senaristler bu yz
den bitmi nihai bir etki peinde komamal, bu etkinin ancak film
de eitli dnmler sonucunda nihai biimine kavuacan aklla
rndan karmamaldr.
Gene de senaristlerin, gerek bir yazar duyarlln gerektiren
ok nemli ilevleri var. lk aklma gelen ruhbilimsel grevleri. zel
likle bu noktada edebiyat, zn saptrmadan ve daraltmadan sine
maya gerekten yararl, gerekli etkilerde bulunabilir. Bugn sine
mada, karakterlerin isel gereini kavrama ve canlandrma anla
mnda ruhbilim kadar yzeysel kalm ve ihmale uram baka bir
ey yoktur. Oldu bittiye getirilir, olup biter. Halbuki olay, bir insa
nn yrrken neden birden en rahatsz bir tavrla donup kaldm
ya da beinci kattan aaya atladn anlatmaktr.
Sinemaclk hem ynetmenden hem de senaristten tek tek her
durum hakknda geni bilgi ister. Bu anlamda bir film yaratcs (y
netmen) yalnzca bir ruhbilimci grevi stlenen senaristle deil, bir
ruhzmleyici ile de ayn kafada olmal. nk filmsel yorumsallk
ok byk, hatta tayin edici lde bir insann tek tek her somut du
rumda iinde bulunduu somut ruhsal konuma baldr. Bu ruhsal
konum hakkndaki engin bilgisiyle bir senarist ynetmeni mutlaka
etkisi altna almaldr. Bu noktada ynetmene ok ey verebilir, ver
melidir de. Mizansenin kurulmas da bunun bir parasdr. Tabii
yle de yazlabilir: " Kahramanlar duvarn nnden ayrlmazlar."
Ve arkasndan diyalog metni gelir. Peki ama, diyaloglarn, duvarn
nnde dikilme durumuna uygun bir ekilde sylenmesi neye gre
belirlenecek? Kahramanlarn syledikleri szcklerin sadece anla
mna taklp kalmak olmaz. "Szckler, szckler, baka hibir ey
yok" - gerek hayatta szckler zaten yeterince anlamszlar. Szck
le d"avrann, szckle meselenin znn, szckle dncenin bir
an iin olsun uyutuuna o kadar az tank oluruz ki! Genelde insa
nn szleri, ruhsal konumu ve fiziksel davranlar farkl farkl dz-

lemlerde gerekleir. Birbirleriyle ibirlii yapar, zaman zaman bir


birlerini tekrarlar, daha ok eliir, hatta zaman zaman da iddetli
atmalara giderek birbirlerinin maskesini drrler. Ancak ve
ancak ayn anda btn bu "dzlem"lerde neyin neden meydana gel
dii ok iyi bilinirse, szn ettiim olgunun esizlii, inandrcl
ve gc yakalanabilir; mizansen ve konuulan szck arasndaki
karlkl ilevsel iliki btn yn zenginliiyle tam anlamyla somut
bir grnt yaratabilir.
Bir ynetmen eline bir senaryoyu alp zerinde almaya bala
d m onu kanlmaz olarak deitirecektir, hem de anlay ve ama
c ne olursa olsun. Bir senaryo hibir zaman-kelimesi kelimesine, ay
nen perdeye yanstlmaz. Her art altnda ortaya baz bozukluklar
kar. Bu yzden genelde senaristle ynetmenin almas atmala
ra, iddetli gr ayrlklarna yol aar. Ama sonunda senaristle y
netmen arasnda bir kopma meydana gelse ve ilk taslaktaki fikirler
yar yolda kalsalar da ortaya deerli bir film kabilir. nk bu du
rumda "kalntlar" stnde yeni bir kavray, yeni bir organizma
ykselebilir.
Bir ynetmenin katksn bir senaristin katksndan ayrmak gi
derek zorlayor,, btn sorun bu. ada sinema sanatnda ynet
men, "ynetmen filmi"ne giderek daha byk bir eilim gsteriyor,
bu ise bugn bir senaristten ok daha fazla ynetmenlik bilgisine sa
hip olmasn beklemek kadar doal. Bir yaratclk almasnn en
normal deikeni, bu durumda, ana dncenin yarda kalmamas,
ekil bozukluuna uramamas, aksine canl bir ekilde gelimesi
olurdu. Bu da ancak bir film ynetmeni kendi senaryosunu yazd
ya da bir senarist film ekimini de stlendii takdirde gerekleir.
Bir yaratclk almasnn bir dnceler yumayla, herhangi
nemli bir eyden sz etme zorunluluuyla baladn belirtmekte
yarar var. Bu t>k ak, zaten baka trls de olamaz. Bir ynetme
nin salt biimsel sorunlar zme aamasnda kendisi iin yeni bir
bak asna arpmas, esasl bir sorun kefetmesi de mmkndr
(eitli sanat dallan bu konudaki rneklerle doludur). Ama btn
88

ris: ekim aras Aynal Oda'd.

bunlar ancak ve ancak temel sanatsal durum grnrde beklenme


dik bir ekilde bu insann, izleinin, dncesinin ruhuna nfuz
ederse gerekleir, ynetmen btn bunlan bilerek ya da bilmeye
rek btn bir mr bannda tamsa. . . Bu tr bir yapta rnek
vermek gerekirse, Godard'n Nefes Nefese'si -eer doru anlady
sam- ileri srlebilir.
Belli ki iin en zor yam, insann kendine koyduu kstlamalar
dan (bunlar istedii kadar acmasz olsun) korkmadan, zgn bir ta
san gelitirmesi, sonra da b unlara sadk kalmasdr. Halbuki bir
ona bir buna el atmak, i daarcmzda istemediimiz kadar ok
bulunan basmakalp eylere bavurmak ne kadar kolay! Hem ynet
men iin daha hafif hem de izleyici iin daha kolay. Ne var ki burada
tehlikenin en by yatar: Kendini yitirmek.
Bence dehann en belirgin iareti, bir sanatnn grlerini ve
ilketerini, esinleri ve isel gerei zerindeki denetimini hibir za
man kaybetmeyecek kadar tutarl bir ekilde izlemesidir. sterse
bu yalnzca kendini tatmine yarasn, hi fark etmez.
Dahilere, sinema tarihinde ok az rastlanr: Bresson, Mizogui,
Dovenko, Paradyanov, Bunuel... Bu ynetmenlerden hibirini bir
dieriyle kantrmak mmkn deil. Her biri kendi yolundan gi
der. Uzun susamhklar, zayf taraflar, hatta saplantlarla da olsa
ok ak bir hedef, kendi iinde b tnl olan bir kavray adna
yryp giderler.
Uluslararas sinema alannda hayata daha yakn, olgulara daha
doru yaklama eilimini yanstan yeni anlaylar gelitirme abas
na az rastlanmyor. John Cassavetes'in Glgeler, Shirley Clarke'n
Mahkum ya da Jean Rouch'un Bir Yazn Kronii, adl yaptlan bu
arayn rnleridir. Bu dikkate deer filmlerde dier baz eylerin
yam sra bir de ilkelere sadakatsizlik gze arpyor. Bu, kaytsz
artsz, olgusal ve tam doru peinde koma avna km olanlar a
sndan tutarszlktr.
Zamannda Sovyetler Birlii'nde Kalatosov ve Urusevski'nin

Gnderilmeyen Mektup adl filmi zerinde ok konuuldu. Her ey90

den nce film, ematik olmakla suland; karakterler yeterince geli


tirilmemi, ilkel bir "l iliki yks" ilenmi ve konu doru d

rst yaplandrlmamt. Ama bence filmin zayflklar, daha ok, ge


nel sanatsal ileniinde olsun, tek tek karakter taslaklanmn ileni
inde olsun, ynetmenlerin bata amaladklan yolu tutarl bir ekil
de izlememelerinden kaynaklanmaktadr. Tayga'daki insanlarn
szde otantik yazglanm yanlmaz bir kamerayla sonuna kadar izle
meleri, senaryoda ngrlen konu balantlarna taklp kalmamala
r gerekirdi. Balangta nlerine srlen hazr senaryoya isyan
eden ynetmenler sonra birden ona boyun eerek karakterlerini or
tada brakyorlar; en azndan yer yer. Ynetmenler yollarnda zgr
ce, sonuna kadar gidememiler, nk geleneksel bir konunun ka
lntlarna bal kalmaktan kendilerini kurtaramamlar. Bu yz
den de kahramanlarn yepyeni bir adan grerek ekillendirme yo
lunu kendilerine kapamlar. Demek ki filmin talihsizlii, ilkelere
ballkta gsterilen yetersizlikten kaynaklanyor.
Bir sanat itidalini korumakla ykmldr. Olaya iinden ne
kadar katldm aka ilan etmeye, en zel meraklarm fazlasyla
kesin bir ekilde sergilemeye hi hakk yoktur. Bir olay karsnda
ki en iten duygulan mutlaka Tanrlara has, sakin biimlere dn
trmelidir. Bir sanat, kendini etkileyen olaylardan ancak byle
sz edebilir.
imdi aklma Andrey Rublov'la ilgili olarak yaptmz alma
lar geliyor.
Filmin konusu 15. yzylda geiyordu ve o gnlerin neye benze
diini gzmzn nne getirmemiz olduka g bir iti. Akla gele
bilecek her trl kaynaa, yazl belgelere, mimariye, ikonografiye
bavurmak gerekiyordu.
Resim geleneini, o gnlerin resim dnyasn yeniden canlan
drmak yolunu seseydik, ortaya stilize edilmi, eski Rus gereklii
kard ki bu da insana en fazla o an minyatrlerini ya da ikonlar
n hatrlatrd. Ama film asndan bu,

yanl olurdu. Ben rnein na

sl olup da bir tablodan hareketle bir mizansen kurabildiini hi an91

layamammdr. nk bu, hareket katlm bir tablo yaratmaktan


baka bir anlam tamaz; en fazla "o dnem nasl da gzel verilmi!
Bunlar ok akll insanlar galiba, aferin onlara" eklinde vgler top
lamaya yarard. Tabii bu arada film de kesinlikle berbat olurdu. . .

15. yzyln dnyasn o ekilde yeniden ina etmeliydik ki bu


gnn seyircileri kostmlere, konuma tarzna, evre dzenlenmesi
ne ve mimariye bakp kendilerini mzede sanmasnlar. B urada,
dorudan gzlemlenmi bir hakikate, yani "fizyolojik" bir hakikate
varmak iin arkeolojik ve etnografik hakikatin tesinde bir yol izlen
meliydi. Bu da tabii kanlmaz olarak bizi, canlandrmada snrll
a gtrd. Ancak bu snrllk, hareketli tablo"ya dayanan snrlan
drlm alkanlklarla tam bir tezat oluturuyordu. 15. yzylda ya
am bir insan bu filmi izleme olana bulsayd herhalde kulland
mz malzeme ona ok tuhaf gelirdi. Biz, 20. yzylda yayoruz ve bu
yzden dodan alt yzyl ncesine ait, gemiten kalma malze
meyle bir film evirme olanamz yok. Gene de ben, hedefe en zor
atlar altnda dahi ulalacandan o zaman da en az imdiki kadar
eminim, yeter ki insan bir kere setii yoldan inatla gitsin, hem de
bu "tnelin sonundaki n" grlmedii bir alma tarzn gerek
tirse bile. Tabii ki Moskova'daki bir caddeye kp gizli kameralar
harekete geirmek en kolay . . .
Kaynak aratrmalanmz n e kadar derinletirirsek derinleti
relim, 15. yzyl kelimenin tam anlamyla canlandrmamza imkan
yoktu. Ne de olsa biz, o dnemi, o gnlerde yaayan insanlardan ok
daha farkl deerlendiriyoruz. Andrey Roblov'un " Kutsal leme
si" ni bile adalarndan ok farkl yorumluyoruz, ikon gene de yz
yllardr yaamay srdryor. q zaman da yaad, bugn de ya
yor. Bylece 20. yzyln insanyla 15. yzyln insan arasnda bir
kpr oluturuyor.
Bu "Kutsal leme" yalnzca bir ikon olarak ele alnabilir. Ya
da muhteem bir mze paras olarak, belli bir dnemin resim bie
mini yanstan esiz bir rnek olarak. Ama bu tarihi belgeyi baka al
glama olanaklar da mutlaka vard. rnein " leme"ye 20. yzy92

ln ikinci yarsnda yaayan bizler iin canlln ve anlalabilirlii


ni koruyan insancl-ruhsal ierii asndan yaklamak b yle bir yol
olabilirdi.

" leme"yi yaratan gerei biz

de ite bu yolla yakaladk.

Ancak bu tr bir yaklam bizim baz planlarda egzotiklii ve mze


lik bir yeniden canlandr bkp usanmadan silip yok etmemizi ge
rektirdi.
Senaryoda yle bir sahne vard: Kylnn bii kendine kanat
takar, bir katedrale trmamr, oradan aaya atlar ve yere yapa
rak parampara olur. Biz bu sahneyi, bu sahnenin ruhbilimsel z
n gzmzn nne getirmeye alarak "yeniden ina" ettik. Belli
ki o dnemde mr boyunca umamn hayaliyle yaam bir insan
vard. Bu olay nasl cereyan etmi olabilirdi? Mutlaka peinden in
sanlar kouturmu, o da acele davranmak zorunda kalm ve atla
mt. Hayatnda ilk defa uan bu ada:p neler grm, neler algla
mt? Hibir ey grm olamazd. Yldrm gibi yere aklp kalm
t. Alglayabildii tek ey, olsa olsa, o umulmadk korkun d
nn kendisiydi. Umann cokusu ve simgesellii silinip gitmitir,
nk burada dile getiilen anlam kesinlikle dolaysz ve artk sra
danlam amlar asndan birinci ve aslidir. Bu yzden perde
de yalnzca basit, kirli bir kyl grntlenmeliydi. Sonra d,
yere arp ve l. Somut bir olay, insani bir felaket. Bugn, so
kakta yryen bir adam herhangi bir nedenle aniden kendini bir
arabann altna atsa, sonra da caddenin ortasnda yatsa biz ne hisse
deriz? te o gn, o insanlar, o olay ayn gzle izlemi olmallar.
Uzun sre bu episodun kaynanda yatan plastik simgeyi yok
etme olanaklarm aratrdk. Sonunda ktln kanatlarda sakl
olduunu kefettik. Bu episoddaki karus anmndan uzakla
mak amacyla derilerden, kuma paralarndan, iplerden yaplm
iren grnml bir balon icat ettik. Kanmca, bu episodun sahte
cokusunu bozarak onu hi akldan kmayacak, benzersiz bir olaya
dntren de ite bu balon oldu.
ncelikle ve her eyd en nce olayn kendisi tanmlanmal, an
cak ondan sonra bizim bu olayla ilikimiz ele alnmal. Bir olayla ara93

mzda kurduumuz iliki btn belirlemeli ve bu btnn yaratt


birlik nda kavranabilmeli. Tpk bir mozaik resim gibi: Her
tan kendi zel rengi vardr, ya mavidir, ya beyaz ya da krmz,
ama bir btn olarak farkldr. Ancak her ta yerine yerletiinde
yazann bu mozaikle neyi grntlemeyi amalad anlalabilir.
Sinemay ok seviyorum. Henz ok az ey biliyorum. rnein
kafamdaki tasanya dayandrdm almam, bugn beni ynlendi
ren alma varsaymlan sistemine uyacak m, bilmiyorum. evre
miz batan kartc eylerle dolu, pasmakalplklar, nyarglar, ge
nellemeler, bana yabanc yapay d nceler. Ne de olsa bir sahneyi
izleyicilerin alklann alacak gzellikte ve etkileyicilikte ekmek
ok daha kolay.. O yolu bir semeye gr... Amnda yok olursun.
Gnmzn en karmak sorunlanm, yzyllardr edebiyatn,
mziin ve gzel sanatlann tekelinde olan bir dzlemde, bu sefer si
nemann yardmyla ele almak mmkn. Yaplacak tek ey, sinema
sanatnn gitmek zorunda olduu yolu tekrar tekrar aramaktr. Sine
mann kendine has zelliklerini byk bir titizlikle ve hibir phe
ye yer vermeyecek ekilde kavramadmz, kendi iimizde ona ula
acak anahtan bulmadmz takdirde sinema alannda attmz
her pratik admn tek tek her birimiz asndan verimsiz ve umut
suz bir aba kalacandan eminim.
.

94

iV

nceden Belirlenmilik ve Yazg

Btn dier sanatlar gibi sinemann da kendine zg bir iirsel anla


m, kendine .g bir nceden belirlenmilii (predestination), ken
dine zg bir yazgs vardr. Sinema, hayatn zgl bir parasn,
dnyann henz kavranamam bir boyutunu, dier sanatlar tarafn
dan ifade edilememi bir boyutunu yanstmak zere domutur. Da
ha nce de sylemitik: Yeni bir sanatn domas her zaman dn
sel zorunluluun bir sonucudur ve bu niteliiyle, gnmzde kar
karya kaldmz, bizi derinden etkileyen sorunlarn altnn izil
mesinde zel bir rol oynar.
Bu balamda aklma, Pavel Florenski'nin konostas (kona Du
var) adl yaptnda dile getirdii "ters perspektif' ile ilgili ilgin g
r geliyor. 23 Bu kitabnda Florenski, eski Rus sanatndaki bu ters
perspektifin, Ruslarn, o zamanlar, Leon Battista Alberti'nin24 orta
ya att ve talyan Rnesansnca hemen benimsenen optik yasalar
n henz bilmemelerinden kaynakland grne kar kmakta
dr. Florenski, doann salt gzlemlenmesiyle bile bu perspektifin
kanlmaz olarak kefedileceini sylerken hi de haksz deildir.
Ama o sralar hi ihtiya duyulmamas yznden bu perspektifin ih

male uraml, hatta bilinli olarak grmezden gelinmi olmas da


95

hi uzak bir olaslk deildir. Rnesans perspektifinden farkl ola


rak eski Rus resim sanatndaki b u ters perspektif, bu yzden, eski
Rus ressamlarnn kar karya olduklar ve Quattrocento dnemin
deki talyan meslektalarnnkinden ayr bir yan olan sorunlar ay
dnlatma ihtiyacn yanstyordu. (Ayrca bir iddiaya gre de Andrey
Rublov bizzat Venedik'te bulunmutur, yani talyan ressamlarnn
perspektif sorunlaryla ok yakndan ilgilendiklerini bilmiyor ola
maz.)
Sinema, doum tarihi asndan yaklak olarak 20. yzyln bir
adadr. Bunu da asla bir rastlant kabul etmemek gerekir; bu,
yaklak 80 yl nce yeni bir ilham perisinin domasna yol aacak
yeterince nemli nedenlerin varlna iaret eder.
Sinema ortaya kmadan nce de teknolojik bir yeniliin, yaa
mak iin gerekli b elli birtakm ihtiyalara karlk yaplm bir ke
fin rn olmayan tek bir sanat trne dahi rastlanamaz. Sinema,
insanln gerei daha geni bir ekilde benimsem iin gereksin
dii teknoloji ann bir arac olarak dodu. Ne de olsa her sanat da
l, tinsel ve duygusal dnyamzn ancak bir yann kavrayabilir.
Sinemann estetik erevesini ve etki alann belirlemek istiyor
sak olduka geriye dnmemiz gerekir. Yzyl banda otaya kan
sinemadan, insanlarn hangi ruhsal eksikliini gidermesi bekleni
yordu? Etki alan neydi? Tam zamannda otaya kt doru muy
du?
nsanlk, doal afetlerin evrimleri tehdit eden etkisine kar
koyma srecinde, Oppenheimer'in Immunitaet, yani baklk di
ye adlandrd bir olguyu gelitirdi. Bu baklk bize, i ve yarat
c ura iin azani bir eneji bulma, doal olaylar karsnda ok da
ha bamsz davranabilme zgrl verir. Ancak bu srecin vazge
ilmez nkoulu, toplumsal insandr. 20. yzylda insann toplumsal
olaylara katlma oran grlmedik derecede, neredeyse llemeye
cek derecede ykseldi: Sanayi, bilim, ekonomi ve dier pek ok ha
yat alan insan, srekli bir biimde aba sarf etmeye, yorulmak bil96

meksizin dikkatini bir noktada younlatrmaya zorlamaktadr, ya

ni her eyden nce insandan zamann almaktadr.


B ylece yzylmzn banda ortaya, topluma zamanlarnn ne
redeyse te birinden fazlasn feda etmek zorunda kalan ok sayda
toplumsal grup kt. Uzmanlama yaygnlk kazand. Uzmanlarn
zaman, yaptklar ie giderek daha fazla baml oldu. nsan hayat
ve yazgs, herkesin kendi mesleine olan bamllnca belirlenme
ye balad. nsan,

deneyimlerini

en geni anlamda, yani iletiim ve

hayattan edindii dolaysz izlenimler anlamnda kkten kstlayan,


daha ie dnk, rutin bir gnlk p rograma gre yaamaya balad.
te taraftan, tek bir noktada younlam, bir alanda uzmanlam
bir deneyime sahip olma olgusu da o kadar yaygnlat ki, sonunda
tek tek gruplar aralarnda herhangi bir iletiim kurmaktan neredey
se tamamen vazgeti.
Manevi yoksulluk, tek tarafl bilgi edinme ve alma hayatnn
iine kapal dzeninden kaynaklanan tekdzelik tehlikesi bagster
di. Deneyim alverii giderek azald, insanlararas iliki zayflad.
Ksacas: nsanlarn hayat izgileri standartlatrld, hem de sanayi
lemenin gereklerine her geen gn biraz daha terk edilen kiilikle
rin bireysel zelliklerini ve ruhlarn mkemmelletirme urunda
gsterdikleri abalan hi kaale almama pahasna. Ve ite tam da, in
sann toplumsal yazgsna dorudan boyun emek zorunda brakld

, standartlatrlan bireyselliklerin ciddi bir tehlike oluturmaya


balad anda sinema imdada yetiti.
Ve sinema, allmadk bir srat ve dinamizmle seyirciyi fethet

ti, ekonominin en kar getiren kalelerinden biri oldu. Milyonlarca se


:ircinin sinema salonlarn doldurarak korku dolu beklentiler iin
de, sabrszlkla klarn snp perdeye filmin ilk grntsnn
yansyaca o giz dolu an beklemesine yol aan olay nasl aklanabi
lir?
Seyirci ald bir sinema biletiyle kendi deneyimindeki gedikle
ri kapatmaya alr, yani bir anlamda "yitirilmi" bir zamann pei97

ni kovalar. Bu sayede, huzursuzluk ve iletiimsizlikle b elirlenen a


da yaamn yaratt o manevi boluu doldurmay umar.
Tabii, insan, iindeki manevi boluu baka sanat trlerinin, r
nein edebiyatn yardrnyla da dengelemeye alr. "Yitirilen za
man" deyimi hemen akla Marcel Proust'un eserlerini getirmiyor
mu? Ne var ki, bu eski, "saygn" sanat trlerinden hibirisi, hibir
zaman, sinemann sahip olduu kadar geni bir kitlesel seyirciye sa
hip olamad. Kim bilir, belki de yaratc ynetmenin deneyimini en
youn biimde iletebildii bu biim, bu ritm, zamanszlk iinde kv
ranan gnmz !nsannn ayak uydurmak zorunda kald tempoya
ok daha uygundur. Belki de unu sylemek daha doru olacaktr:
Sinema seyirciyi fethetmede dinamik deil, seyirciyi fetheden, daha
ok, sinemann dinamiklii. Ancak hi akldan karlmamas gere
ken bir nokta da, bu tr kitlesel bir seyircinin her zaman iki yan
keskin bir kl olduudur.
Dertlerden uzaklatran bir elence ve hareket, her eyden n
ce seyircinin en uyuuk kesimini etkisi altna alr.
Bugnn seyircisinin gsterime yeni giren u ya da bu filme
gsterdii tepki, 20'li ya da 30'lu yllarn filmlerinin braktklar etki
5
den temelde farkldr. Rusya' da, rnein Vassilev Kardelerin2 a

payev adl filmini izleyen binlerce kiinin edindii izlenim ya da da


ha dorusu, bu filmin yaratt coku, filmin kalitesiyle -o zaman sa
nld gibi- doal ve eksiksiz bir uyum iindeydi. Seyirciye gerek
bir sanat eseri sunulmutu, bu doru. Ama bu filmin insanlar bu ka
dar ekmesinin esas nedeni, sinemann o sralar hala yeni ve tam an
lamyla kefedilmemi bir sanat olmasyd.
Bugnk koullara gelince, seyirci pek ok ticari samal bi
Bergman'n Yaban ilekleri'ne ya da bir Antonioni'nin Batm
Gnei ne yelemektedir. Uzmanlar, bu durum karsnda aresiz
liklerini belirtmekte, sonra da yazlarnda ok bilir bir edayla bu t
'

filmlerin zaten geni seyirci kitlesinin beenisini kazanma olasl


na hibir zaman kavuamayacan ilan etmektedirler. . .
98

Peki ama, bunun nedeni nedir? Ahlakn k m? Yoksa y


netmenin beceriksizlii mi?
Ne o ne de bakas. Bugn sinema, yeni koullar altnda varl
srdrmekte ve gelimektedir, hem de bize zorla unutturulan ko
ullardan temelden farkl koullar altnda. Bir zamanlar, 30'lu yllar
da seyirciyi epeevre saran o eksiksiz, srkleyici etki, o sralar bir
de stelik "ses vermeye" balayan yeni bir sanatn douu'na tank
olmann sarholuuyla aklanabilir. Yepyeni bir birlik, bir grnt
sellik sergileyen, gerekliin o gne dek bilinmeyen bir ynn gs
teren bu yeni sanat fenomeni, bal bana bir olgu olarak seyirciyi
fethetmeye yetmiti ve bundan b yle, seyirci bir daha asla sinema
dan vazgemedi.
m

Bizi yaklamakta olan 21. yzyldan ayran topu topu 20 ylmz


var. Doumundan b eri srdrd inili kl gelime izgisi iin
de sinema olduka zor ve dolambal bir yol katetti. Sanatsal deeri
yksek filmlerle ticari yapmlar arasndaki iliki giderek karmak
lat. Hatta aralarnda her geen gn derinleen bir uurun belirdi.
Ama gene de, hi phesiz sinema tarihinin mihenk talar olacak
filmler yaplp duruyor.
Bu, her eyden nce, izleyicinin filmlere daha farkl yaklama
sndan kaynaklanmaktadr. nk artk yeni ve ilgin bir olgu ola
rak sinema tek bana, seyircisini yeterince heyecanlandramamak
ta, seyirci daha incelmi, daha eitlendirilmi talepler ileri srmek
tedir. Artk seyircinin holand ve holanmad eyler vardr. Zev
ki zaman zaman ar ular arasnda gidip gelir. Ama bunun aptalca
ya da tehlikeli bir yam yoktur. Aksine: zgn estetik ltlerin var
l uyanmakta olan bir bilince iaret eder.
te yandan artk ynetmenler de, gerekliin ilgilerini eken
yanlarna ve sorunlarna daha ok eilmeye balamlardr. Bugn
sadk bir seyirci kitlesi ve hayranlk duyulan ynetmenler vardr.
Bu yzden mutlak bir baar salama hesaplar yapmaya hi gerek
yoktur, yaplmamaldr da. En azndan, sinemann yalnzca iyi bir
gsteri olarak deil, bir sanat dal olarak gelimesi isteniyorsa. Ne
99

Solaris: Harey'l lm

.ide dirilii

Eer Mesih'in lmden diril dii duyuruluyorsa


Nasl oluyor da bazlar ller diril mez diyor?
Eer ller dirilmezse, Mesih de dirilmemitir.
Mesih dirilmemise, bildirimiz de iman n z da botur...
Oysa ki Mesih, lm olanlarn ilk rnei olarak
lmden dirilmitir. lm bir insan aracl yla
gel diine gre, lmden dirili de b ir insan
araclyla gelir. Herkes nasl Adem'de
lyorsa, herkes Mesih 'te yaama kavuacak.
(I. Korin tliler, 15)

101

de olsa bugn bir filmin, geni bir kesimin beenisini kazanarak "ba
arya" ulamas, onun, sanatn deil kitle kltrn bir rn ol
masna iaret eder.
Geri Sovyet sinemasnn bugnk ynetimi, kitle kltrnn
Batda gelitii, buna karlk Sovyet sanatlarnn grevinin halk
iin gerek sanat yaratmak olduu konusunda srar etmektedir.
Ama aslnda onlar da kitlesel baar elde eden filmler peinde ko
maktadrlar. Byk laflarla " stn gerekilik geleneinin" gelii
minden sz etmekte, ama ayn zamanda halkn gereinden ve esas
sorunlarndan tamamen uzak bir film yapmclm bilinsizce te
vik etmektedirler. Gzlerini 30'lu yllarda Sovyet filmlerinin elde et
tii baarlara dikmi, hfila kitlesel bir seyirci hayali iinde yayor
ve ne pahasna olursa olsun, o gnden bugne sinema ile seyirci ara
snda hibir deiikliin olmad izlenimini uyandrmaya alyor
lar.
Neyse ki gemi olan geri gelmiyor. Bireysel bilin ve insann
kendine zg grlerinin deeri artyor. Sinema ite bu olgu saye
sinde geliiyor, biimi karmaklayor. Sorunlarn daha derinleme
sine ele alarak farkl yazglaryla, birbirleriyle elien karakterleriy
le ve hi badamayan mizalaryla her trden insanda ortak olan
sorular ortaya atyor. Bugn iin hakikaten benzersiz ve olaanst
bir sanat olay karsnda ayn tepkiyi almak hemen hemen imkan
sz hale geldi. Yeni sosyalist ideolojinin yerletirdii kolektif bilin,
yaamn gerek zorluklarnn basksyla yerini bireysel bilince terk
etmektedir. Sanat-seyirci ilikisinin nkoulu bugn, her iki tara
fn da istedii ve gerekli olan amaca ynelik bir diyalogdur. Sanaty
la seyirciyi ortak karlar, eilimler, benzer grler ve nihayet or
tak bir fikri seviye birbirine balar. Aksi takdirde tek tek son dere
ce ilgin olan kiilikler bile birbirlerini skmak, bozmak, d krkl
na uratmak tehlikesiyle kar karya kalrlar. Bu, son derece do
al bir sretir. Gereklii alglaylarndaki znellik iinde her bir
klasik ustann kendini bambaka ekillerde yanstt bir sr deil,
ne de olsa.

102

Sanatn tadna varmasn bilen bir insan en sevdii yaptlar


kendi eilimlerine gre semi ve snrlamtr. Ancak bir obur, ken
dine zg seimleri ve kararlan olmayan ortalama bir insandr.
Zevkleri incelmi, i dnyas zengin bir insan iin ise kalplam, s
zmona "nesnel" bir yarg olamaz. "Nesnel" yarg adna dnyaya te
peden bakan bu yarglar da kim oluyor? Sanat-seyirci ilikisinde
gerek bir nesnelliin varl, en azndan, geni bir kesimin olduka

znel bir sanat zevkine sahip olduunu ispatlar.


Filmsel sanat yaptlarnn amac, filmlerinde gerekliin yalnz
ca bir yanlsamas, bir grnts ortaya ksa da sanatnn bir de
neyim btnn yeniden dzenlenmesini salamaktr.
Ynetmenin bireysellii dnyayla olan ilikisinin belli bir kal
bm ortaya dker; yani dnyayla olan ilikisi iinde bu bireysellik
bal bana bir kstlamadr. Sanatnn seimi, alglad dnyann
znelliini derinletirir.
Bir film grntsnn gereklii grnte gerekliktir. Uygu
lamaya geirme aamasnda ynetmen tarafndan seilmi, yani y
netmenin konumunun bireyselliinden domu zellikleri gzler
nne seren bir dten, bir arzudan baka bir ey deildir. Kendi
gereine ulamaya almak (zaten baka "genel" bir gerek de ola
maz) demek, zgn fikirlerini ekillendirmek iin zgn bir dil ara
mak demektir. Ancak farkl ynetmenlerin yaptklar filmlerin top
lamndan dertleriyle, sorunlaryla ada dnya hakknda nispeten
gerek, btn eilimleri kapsayan bir grnt elde edilebilir. Son
tahlilde, ada insana, fena halde eksikliini hissettii evrensel de
neyimi ileten bir grnt. Ve zellikle ite bu noktada ditJ>r btn
sanat dallan gibi sinema da son derece nemli bir ilevi } rine geti
rir.
lk uzun filmim van'zn ocukluu'nu tamamlayana dek kendi
mi bir ynetmen olarak grmediimi, ayrca sinema dnyasnn da
benim varlmdan hi haberi olmadn itiraf etmeliyim.
Yaratc faaliyetimin gereklilii konusundaki fikirlerim akla
kavuana dek, yani van'zn ocukluu'ndan nce, sinema benim
1 Q_ ,

iin o kadar kendi iinde kapal bir konuydu ki, retmenim Mihail
Ilyi Romm'un26 beni buna hazrlamasna karn burada oynayaca
m rol ancak byk zorluklarla kafamda canlandrabiliyordum.

Gelecekte sahip olacam dnsel ilev hakknda hibir fikrim yok


tu, amacm henz nmde gremiyordum, o ama ki insan ancak
kendisiyle mcadelesi sonunda elde edebilir ve o andan itibaren so
runlarn yn kesin ekline kavuur; bundan sonra yalnzca taktik
lerde bir deime meydana gelebilir, amacn kendisi, etik ilev ise
hep ayn kalr. Bu dnem, benim iin her eyden nce filmsel ifade
olanaklar hakknda teknik deneyimler topladm bir dnem oldu.
Ama ayn zamanda da ncleri, evr.ensel gelenek izgisinin babalar
n tanmaya baladm; saygsz ve cahil addedilmek istemiyordum.
Ksacas, bu dnemde kendimi, ilerde almay dndm sine
ma denen olaya yaknlatrmaya verdim. Yeri gelmiken, o yllarda
edindiim deneyimler, yksek okullarda sanat olmay renmenin
olanakszln bir kere daha ispatlad. Sanat olmak iin, bilgi da
arcm geniletmek, konuyu ele almada profesyonelce ustalklar
ve yaklamlar edinmek asla yeterli deildir. Dahas, birinin bir za
manlar dedii gibi, iyi yazabilmek iin nce dilbilgisi kurallarn
unutmak gerekir.
Ynetmen olmaya alan bir insan btn yaamm tehlikeye at
m demektir. Ve bu tehlikenin tek sorumlusu da kendisidir. Bu
yzden ancak olgun bir insan bu tehlikeyi gze almaldr. Gelecein
sanatsn "yetitiren" byk eitimciler kolektifi, genelde okul sra
larndan yksek okullarn kaplarna hcum eden talihsiz insanla
rn bo yere feda ettikleri yllarndan sorumlu tutulamazlar. Bu sa
nat yetitirme merkezleri, talebe seiminde salt dar deneyci bir
yol izlememelidir, nk bu da birtakm ahlaksal sorunlara yol
aar. renimlerini tamamlayan tm ynetmenlik ve oyunculuk ta
lebelerinin yzde sekseninin mesleki adan ie yaramazlar safnda
kalp, mrlerinin sonuna kadar anlamsz bir ekilde sinema evre
lerinde dolanp durmalarndan kartlacak nemli dersler vardr.
Bu insanlarn ezici ounluu asla sinemaya bo verip kendine yeni
1 04

bir meslek arama gcn gsteremez. nsan tam 5 (!) yln sinema
renimine hasrettikten sonra, dorusu, bir zamanlar besledii
umutlardan yle kolay kolay vazgeemiyor.
Bu adan bakldnda ilk Sovyet sinema kua zerimizde
ok daha doal bir etki brakr, nk onlar seimlerinde yalnzca
yreklerinin sesini dinlemilerdir. Byle bir ey balang dnemle
rinde son derece doald ve kimse buna fazla pay bimeye kalkm
yordu. Bugn ise pek ok kimse, klasik Sovyet sinemasnn yaptkla
n iin anlamn kavram, bunun sorumluluunu slenmekten e
kinmeyen neredeyse ocuk denecek yata, gencecik insanlar tarafn
dan gerekletirildiini unutmua benziyor.
Btn bunlar bir yana, benim VGIK deneyimim gene de ok
reticiydi, en azndan, o zamanlar edindiim deneyimleri bugn sa
lkl bir ekilde deerlendirebilmem iin gerekli temeller, ben fark
na bile varmadan orada atlmtr. Hermann Hesse Boncuk Oyu
nu 'nda ne doru bir sz sarf etmi: Gerek yaanlr, renilmez.
Haydi savaa!
Bir hareketin, gelenei gerekten de toplumsal enerjiye dn
trebilen gerek bir hareket olabilmesi iin, yazgs, yani bu geli
menin ve hareketin eilimi, mevcut gelime mantyla akmal,
hatta onu amaldr.
Bu balamda, biraz nce szn ettiimiz Hesse alntsn ada
yabileceimiz Andrey Rublov'a yeniden dnmek istiyorum.
Andrey Rublov'un karakteri, geleneksel bir "kendi benliine.
geri dn" kalbna gre izilmitir. Ancak umarm filmde bu, per
deye yansyan yaamnn "serb est" ak iinde, az ok doal bir so
nu olarak alglanmtr. Andrev Rublov'un yaam yks, "nce
den b elirlenmi", zorlama bir kavrayn yksyd; ve bu, yaamn
gerekliini saran atmosferde nce iyice bir tututurulup yaklmaly
d ki, sonra bu kllerin arasndan neredeyse yeni kefedilmi bir
gerek, tpk bir Phoeniks gibi ykselebilsin.
Andrey Rublov, Zagors'taki Sv. Sergey leme Manastrnda
Sergey Rodenski'nin himayesinde huzur iinde renim grd
105

sralarda "sevgi, birlik ve kardelik" onun temel slogan oldu. lke


iinde paralanmln ve karde kavgasnn hkm srd bir d
nemde Sergey Rodenski'nin siyasi uzak grllnden ilhamn
alan bu slogan, Tatar ve Mool boyunduruuna karn hayatta kal
mann, milli ve dini saygnl korumann tek yolunun birlemekten
ve merkezilemekten getiini dile getiriyordu.
Gen Andrey, nceleri bu grleri salt mantken benimser; bu
grler ona eitim yoluyla verilmi, "ezberletilmitir" . . .
Ama Andrey sonunda Kutsal leme Manastrn saran duvar
larn dna kar ve kar kmaz da beklemedii, ummad ve ger
ekten de son derece acmasz olan gereklikle kar karya gelir.
Bir deiim geirme zorunluluunun olgunlamakta olduu bir d
nemin btn aclaryla. . .
O gne kadar, ok uzaklarda yaanan gerekliin orantlarn

bozan manastrn kaln duvarlar tarafndan korunmu olan And


rey'in gerek hayatla yzyze gelmeye hi hazr olmadn tahmin
etmek zor deil. Halknn kaderini paylaabilmesi iin Andrey'in n
ce acnn cehenneminden gemesi gerekliydi. Bu sre iinde, And
rey, ilk elde, iyilik dncesiyle somut gerein badatnlabilirlii
ne duyduu inanc yitirir. Ama her eye karn, sonunda balang
noktasna, sevgi, merhamet ve kardelik fikrine geri dner. Ancak
artk, ac eken bir n zlem dolu umudunu iinde barndran
bu grlerin doruluunu bizzat kendi benliinde hissetmitir.
Geleneksel dorular, ancak bireysel deneyimlerle onaylanrlar
sa doru olarak kalrlar. . . Ve gene aklma renim yllarm geliyor.
Bugn artk mrmn sonuna kadar almaya mahkum edildiim
bu meslee ilk admm attm o yllar. . . imdi sahip olduum mes
lek deneyimim asndan baktmda o renim yllarnn deneyimi
olduka garip kayor. . .
O sralar ok sk "mekan" almas yapyor, ynetmenlik ve
oyunculuk altrmalaryla urayorduk. Adeta grafoman olmu
tur, aynca ektiimiz altrma :filmlerinin senaryo1ann da kendi
miz hazrlyorduk. Ancak ok az film seyredebiliyorduk. Bildiim
106

kadaryla bugnk VGIK talebeleri daha da az film seyredebiliyor


lar, nk retim grevlileri ve yneticiler, gen talebelerin, Bat
sinemasnn kt etkilerini hi kar kmakszn benimseyebilecek
lerinden endie ediyorlar. . . Ne sama! Uluslararas ada sinemay
bilmeden sinemaclk nasl renilir ki? Bu, kanlmaz olarak, tale
belerin bisikleti yeniden icat etmelerine yol amaz m? Mzelerde
dolamayan, meslektalarnn atlyelerinde gezmeyen bir ressam
dnlebilir mi? Kitap okumayan bir yazar? Ya da film seyretme
yen bir sinemac? te, karnzda duruyor: Bu enstitnn duvarlar
iinde ada dnya sinemasnn hemen hemen hibir rneini sey
retmeyen VGIK-talebesi.
VGIK'mn giri snavndan bir gece nce seyretme olanam bul
duum ilk filmi hala hatrlarm: Jean Renoir'n Les Bas-Fonds'u
(Gorki'nin ayn adl eserinden bir uyarlama) . . . Film bende garip, gi
zemli bir etki brakt, yasaklanm, gayr tabii bir ey izlemi gibi
bir duygu. . . Vaska Pepel'i Jean Gabin; Baronu, Louis Jouvet oynu
yorlard.
Okuldaki 4. ylmda metafizik, hayalci yaklamm birden dei
ti. in iin kaymyorduk. Tm enerjimizi yapm pratiine, sonra da
snf arkadam Aleksander Gordon ile birlikte ynettiimiz tez a
lmamza yneltmitik. Sz konusu film, nispeten uzundu ve VGIK
ve Merkezi Televizyon stdyolarnn kaynaklaryla gerekletirili
yordu. Sava zamanndan kalm }?ir Alman cephaneliinin boaltl
mas konusunu iliyorduk.
Filmin senaryosunu -becerisizliklerle dolu bir senaryoydu
ben hazrlamtm ve sinema denen olguya azck dahi yaklaamad
m duygusu iindeydim. , bizim hatal bir anlayla " sahici", yani
bir akam dolduracak bir film yapma hevesimiz yznden daha da
zorlamt. Ksa metrajl bir filmi uzun metrajl bir filmmi gibi ek
mek gerekte ok daha zordur; olaanst gl bir biim duygusu
gerektirir. Ama biz o sralar kendimizi her eyden nce dzenleme
ci-retken hrslara kaptrmtk ve bir sanat eseri olarak film ek
me anlay avcumuzdan kayd gitti. Ksacas, bu ksa film alma107

sndan, estetik grevlerimizi b elirleyecek ve akla kavuturacak


bir ara olarak yararlanma olanam elimizden kardk.
Ancak gnn birinde bir ksa film ekmeyi baarma umudumu
henz yitirmi deilim. Hatta not d efterimde hazr b ekleyen birka
taslak bile var. rnein babam, air Arseni Aleksandrovi Tarkovs
ki'nin kendi sesinden bir iiri zerine . . . Kendi sesinden! Onu bir da
ha hi grebilecek miyim, acaba? iir yle:

ocuktum; hastalandm
Korkudan, alktan. atlam dudaklarm
Kemirdim, yalandm sonra. O serin,
O tuzlu tat htila hatrmda.
Durmadan yryorum - Daha telere, telere.
Kapnn eiinde merdivene oturmu snmaya alyorum;
Hummal dler iinde, sanki
Fareli Kyn Kavalcs slyla beni nehre ekiyor,
Yrdm; sonra oturdum,
Isttm kendimi, rperdim gene de.
te annem orada beni yanna aryor, sanki
Yanmda, yanzbamda;
Ulaamyorum gene de. Ben yak !ayorum o kayor
telere; sonra gene yanzbamda;
Ve ben yaklayorum- o kayor, telere;
Sonra gene yanzbamda.
Ate basyor,
Yakam ayor, yatama uzanyorum, Birden bir trompet sesi, gzlerimi delen bir k,
Atlar geiyor nmden, deli gibi ve annem
yolur. stnde uuyor, el sallayarak beni
Yanna aryor ve uup gidiyor.
Hala dlerimde
Elma aalarnn altnda o beyaz hastane,
Bana gzlerini diken beyaz bir doktor,
108

Ve ayak ucumda duran ufak tefek bir hemire


Bembeyaz kanat rpyor. Herkes orada..
Ama annem geliyor ve elini sallayarak beni
Yanna aryor ve uup gidiyor...
Ve ite uzun zamandr kafamda ekillenmekte olan bu iirin ekim
plan:

1. Plan

Toplu ekim. Tepeden bir ehir grnts. Mevsim ya


sonbahar ya da k balangc. Svalan dklm bir ma
nastr duvarnn nnde duran aaca doru ar ar kay
drma (200 m) yaplr.

2. Plan

Yakn Plan ekimi. Kubak panoramik bir manzara ve


ayn anda kaydrma: Bir su birikintisi, yakn plandan e
kilmi otlar, imen; hepsi manzara resmini andrmal. lk
planla balayan ehrin kulaklar sar eden uultusu ikin
ci plann sonunda tamamen kesilir.

3.

Plan

Yakn plan ekimde bir kamp atei. Bir el, eski, buruuk
bir zarf snmekte olan atein stnde tutar. Ate birden
parlar. Tepeden ekim. Aaca yaslanm duran . Baba
(iirin yazan) atee bakmaktadr. Sonra atei canlandr
mak iin eilir.
Odak uzakl toplu ekime kaydrlr. Usuz bucaksz, h
znl bir sonbahar manzaras. Uzaklarda, tarlalarn orta
sndaki bir aacn yannda yanan kamp atei. Baba atei
canlandrr, ayaa kalkar ve srt kameraya dnk tarlaya
doru yrr.
Yavaa yan genel ekime kaydrma. Baba tarlalarn orta
snda yrmeye devam etmektedir. Yaplan kaydrmalar
la babann hep aym byklkte kalmas salanr. Sonra
baba hafife yan dner, p rofili gzkr.
Baba aalarn arkasna saklanr. Aalarn arkasndan

109

ayn hareket ynnden olu kar. Olann yzne ar


ar kaydrma yaplr. ekimin sonunda oul adeta kame
rann stne yrmektedir.

4. Plan

Oulun Perspektifinden. Kamera yukardan aaya doru


panoramik kaydrmalarla hareket eder: Yollar, ayrlar,
kurumu otlar. B eyaz bir ty yukardan dne dne ay
rn stne der.

5. Plan

Yakn plan. Oul nce aaya dmekte olan tye, sonra


da gkyzne bakar. Odak uzakl toplu ekime kaydr
lr. Oul ty yerden kaldrarak yoluna devam eder. Aa
larn arkasna saklanr. Ayn yerden b u sefer de airin to
runu karak yola devam eder. Elinde beyaz bir ty tut
maktadr. Hava kararr. Torun tarlay geer. . .
Yakn plan ekiminde torunun profiline kaydrma. Torun
ekim erevesinin dnda kalan bir ey fark etmi ve dur
mutur.
Torunun bakt yne geni a ekimi. Genel ekimde ka
ranlk orman, orada, ormann kenarnda bir melek dur
maktadr. Hava kararr. Bulanklaan grnt ve karart
ma.
iirin dizlerinin seslendirilmesi, yaklak nc plann
bandan drdnc plann sonuna kadar srmeli. Yani
kamp ateiyle gkyznden den ty arasnda. .Hemen
ayn anda, belki de biraz daha nce Haydn'n "Veda Senfo
nisi" balamal, karartmayla birlikte tamamlanmal.

Bu filmi bir gn evirebilirsem, mutlaka not defterimde yer alan tas


laktan bambaka bir ey ortaya kar. "Ben filmim kafamda tasar
lar, tamamlarm - geriye yalnzca ekmesi kalr" diyen Rene Cla
ir'in bu grn kesinlikle paylamyorum. Benim amdan, kale1 10

me alnm bir senaryonun filme dntrlme sreci bambaka


bir yol izler. Yalnz u da var ki, tasardan uygulamaya geirme sre
cinde ilk dncemin zn hi deitirmek zorunda hissetmedim
kendimi. u ya da bu filmi yapma isteini uyandran ilk itepi ben
de hibir zaman deiiklie uramaz ve alma sresince uygulan
may bekler. Ama senaryo almalar, kurgu ve seslendirme aama
larnda bu tasar, daha kapsaml, daha ayrntl uygulan biimleri
iinde billurlar. Film, benim iin son ana kadar tamamlanm sa
ylmaz. Ne tr olursa olsun, bir sanat eseri yaratmak malzemeyle
boumak demektir ve sanat b u malzemeye dayanarak ilk dolay
sz duygusu tarafndan emredilen (ilham edilen!) temel dnceyi
eksiksiz ve kusursuz bir biimde gerekletirmeye alr.
Ancak alma aamasnda en nemli ey, bu filmi yapma d
ncesine nereden gelindiinin asla unutulmamasdr! Bu, ilk tasar
gerek film malzemesiyle, yani gerekliin grntleriyle hayata ge
irildiinde daha da geerlilik kazanr. nk tasan, var olan dn
yann gerekliiyle dorudan iliki iinde filme dnmelidir.
Bence sinemann gelecei nnde dikilen en zararl eilim, ka
tta yazl olan, kelimesi kelimesine almaya aktarmak, daha n
ceden dnlm, genelde speklatifyaplar dorudan beyaz per
deye yanstmaya kalkmaktr. Filmsel yaratclk, doas gerei, can
l, deiken, srekli hareket halinde olan dnyay dolaysz bir ekil
de gzlemlemekten zevk almay gerektirir.

van 'n ocukluu'nu tamamladmda, ilk defa, sinemann ya


knlarndan getiim duygusuna kapldm. Tpk "Scak Souk" oyu
nundaki gibi. nsan kapkaranlk bir odada nefes almaya bile eki
nen teki insann varln nasl hissederse ben de sinemay yle his
setmitim. Sinema yaknlarda bir yerlerdeydi. Avnn kokusunu al
m bir taznn huzursuzluuna benzer heyecanmdan bunu anlyor
dum. Bir mucize gerekleiyordu. Film baarlmt! imdi benden
bambaka bir ey talep ediliyordu: Sinemann ne olduunu kavra
mam.
Ve ite tam bu noktada bende, sabitletirilmi, mhrlenmi
111

zaman dncesi ekillenmeye balad. Biim ve grnt arayn


da fantezilerimi snrlayarak bir ereve oluturacak bir ilk gr
taslam gelitirmeme olanak salayacak bir dnce. Bu yle bir
ilk gr olacakt ki ellerim serbeste hareket edebilecek, gereksiz,
yabanc, balayc olmayan her trl eyden kolaylkla syrlmama
izin verecekti. Artk bir film iin nelerden vazgeilemeyeceine, ne
lerin aykr deceine ben kendim karar verebilecektim.
Bu arada, ilk grlerini uygulamada en uygun biimi bulmak
iin acmasz ama gnll "at gzlkleri" ile alan iki ynetmen da
ha tamdm: Gen Dovenko (Toprak) ve Bresson (Bir Ky Papaz
nn Gnl). Bana kalrsa Bresson, sinemada, nceden kuramsal
olarak belirledii tasary sanatsal pratiiyle tam bir uyum iinde
gerekletiren yegane insandr. Bu konuda ondan daha tutarl bir
sanat tanmyorum. Bresson'un temel ilkesi, "anlatmclk" denen
eyi tam anlamyla ykmakt. Yani Bresson, grnt ile gerek ha
yat arasndaki snn ortadan kaldrmak istiyordu. Baka bir deyi
le, Bresson, gerek hayatn kendisinin grntsel, anlatmc bir et
ki yaratmasn istiyordu. Filmlerinde ne zel bir malzeme ilenii
ne, ne ekillendirmelere ne de annda gze arpan, isteyerek yapl
m genellemelere rastlanr. Paul Valery, Bresson hakknda unlar
sylemiti: " . . . Ancak bilinli bir abartmaya yol aacak her trl
aratan vazgeenler mkemmellie eriebilir." Bresson'da her ey,
.hayatn talepkar olmayan, mtevaz gzleminden kaynaklanm gi
bidir. Bu niteliiyle Dounun Zen sanatna iyice yaklamtr. Zen
sanatnda hayat o kadar titiz bir ekilde gzlemlenir ki, sonunda e
liik gibi gzkse de bizim alglaymzda hayat, daha sanatsal bir
grntsellie ykselir. Biim ve ierii bu kadar olaanst, nere
deyse tanrsal bir dzenlilik iinde i ie geirebilen tek bir kimse
daha vardr: Aleksander Pukin.
Hedeflenen amalara soukkanl ve kararl bir bak, saysz de
nemelere gerek kalmadan dncelere ve duygulara tam anlamyla
uyan edeer bir benzer bulmaya yardmc olacaktr. Hem u sz
ck: Deneysellik? Bu ne demek oluyor? Ya da aray? rnein "de1 12

neysellik" gibi bir kavramla aadaki dizeleri yazan bir airin ne


alakas olabilir?

Grusin tepelerinde gece karanl;


Aragva Nehri grl grl nmde
.
Yreim kederli, yreim hafif, acm apak
Acm seninle dopdolu,
Seninle ve yalnzca seninle... ekingenliim
Beni zen, beni endielendiren bir ey yok,
Ve kalbim yanyor ve yeniden seviyor- nk:
Sevmekten baka ne gelir elinden.
Hayr, "aray" ya da "deneysellik" gibi szleri sanatla badatrma
ya almaktan daha sama bir ey olamaz. Bu szlerin ardnda g
szlk, kofluk, hakiki bir yaratc bilincin eksiklii ve acnacak bir
kibirlilik yatyor. "Aray iinde olan bir sanat": Bu szlerin ardn
da ne de cansz bir kk burjuva zavalll yatar. Sanat, bir bilim
deil ki deney yapmaya izin versin. Deney, yalnzca deney dzeyin
de kalrsa, yani her sanatnn bir filmi tamamlamak iin amas gereken o sanatya zg almann bir aamas olarak kalmazsa, o za
man sanatn asl hedefine ulalamam olur.
20. yzyln ikinci yansnda sanat her trl gizemini kaybetmi
tir. Gnmzn sanats, tam bir kabul grmek istiyor, hem de he
men, manevi baarlarn annda paraya evrilmesini istiyor. Zavall
Franz Katka! Yaad srece hibir eseri baslmayan ve vasiyetna

mesinde btn metinlerinin yaklmasn talep eden Katka'nn dra


m ne kadar sarsc! Bu adan bakldnda Katka, ahlaken modas
gemi bir dnemin parasyd. Zaten bu yzden de Kaflrn bu kadar
ac ekti, nk zamanna "ayak uydurmasn" bilemedi.
Buna karn szde ada sanat ou kez yalnzca bir kurmaca
dan ibarettir, nk yntem, tek bana, sanatn anlam ve amac
olabilirmi gibi bir yanlgdan hareket eder. Bu yntemi sergilemek
113

ise -ki bu snrsz bir tehircilikten baka bir ey deildir- ada sa


natlarn ounluunun ilgilendii temel konudur.
Avantgard diye adlandrlanlarn ortaya attklar sorunlar, an
cak geleneksel llerin ve gzellik ideallerinin tartld bir dn
m dneminde oluabilirdi. Bundan en ok etkilenen gzel sanat
lar oldu! Gzel sanatlar iinde barndrd manevi deerleri byk
lde yitirdi, hem de karlnda yeni deerlere kavumadan. Ge
nelde, byle bir durumun, toplumun iinde bulunduu bir buhran
dan kaynakland sylenir. Bu korkun durumun yalnzca tespiti
ne yard srece, bu gre katlrm. Evet, hakikaten de byle bir
buhran olaylan; yansr, ama sanatsal dzeye deil. nk sanat
aklszl amakla ykmldr, aynca manevi deerlerin eksiklii
ni manevi yollarla giderme yeteneine sahiptir, tpk Dostoyevski' nin yzyl balangcnda hastal ilk grenlerden biri olarak bunu
dahice dile getirmesi gibi.
Sanatta avantgard kavram hibir anlam tamaz. Avantgard
kabul etmek demek sanatta ilerlemeyi de kabul etmek demektir!
Teknolojik alanda ilerlemeden, giderek daha da mkemmelleen
makinelerin kendilerine verilen grevleri giderek daha mkemmel
ve daha doru yapmasn anlyorum. Peki ama sanat alannda bir in
san baka bir insandan nasl daha ilerde olabilir? Yoksa Thomas
Mann, Shakespeare'den daha m iyiydi?
Genelde deneyden ve sanatsal araytan avantgard balamnda
sz edilir, ncelikle. Peki ama sanatta deney szc ne anlama ge
lir? Bir kere deneyelim grelim, bakalm altndan ne kacak? Ama
ya ortaya bir ey kmazsa? Yoksa bu, yenilgiye uram insann kii
sel sorunu mu? Bir sanat eseri eninde sonunda estetik ve dnya g
r asndan kendi iinde bir btndr, kendi yasalarna gre ya
ayan ve gelien bir organizmadr. Bir ocuun doumu srasnda
deneyden sz edilebilir mi? Bu son derece ahlakd, anlamsz bir
ey olmaz myd?
Ama belki de avantgarddan ve deneyden sz etmeye balayan
lar sap samandan ayramayanlardr? Yeni estetik yaplar karsn1 14

Ayna: Eski folog-aflara baklarak yeniden ina edilen ''anlatcnn " evi

da kafas karanlardr. Bu gerekten yeni ey iinde kendi yerini


bir trl bulamayanlardr. O rtaya kendilerine zg ltler koyma
becerisini gsteremeyerek her eyi nce byle bir kavram altnda to
:
parlayp bir kenaa atmaya alanlardr. Kim yanl yolda olduu
nu gstermek ister ki! Bir keresinde Pablo Picasso'ya sanatsal aray
ile ilgili soru soranlar aldklar cevap karsnda kim bilir ne ko
mik duruma duruma dmlerdi. Picasso hi holanmad soruya
ak ve net bir cevap vermekte gecikmemiti: "Ben aramam, yalnz
ca bulurum!"
Evet: Sanatsal aray kavramn rnein Leo Tolstoy. gibi bir
devle badatrmak mmkn m? Bakn bakn, ihtiyar nasl da ar
yor! Hayr, byle bir ey mmkn deil! Gln bir ey bu! Ho, bu
anlama gelecek bir mantk yrtmekte gecikmeyen insanlar kma1 15

d deil. Baz Sovyet edebiyat kuramclar Tolstoy'un "Tanr aray"


ve "ktle kar gelememek" inancnn, aslnda onun "aray" iin
de olduunu gsteren " aknlnn" belirtisi olduuna iaret et
mekten bile ekinmediler.
Sanatsal aray srecinin bir sanat eserinin btnsellemi bir
liiyle olan ilikisi ancak, oktan bulduu ve sepetine doldurduu
mantarlar aramak iin insann ormanda oradan oraya kouturma
syla kyaslanabilir. Ama yalnzca dolu sepet burada bir sanat eseri
anlamna gelmektedir. Sepetin ierii de, asl ve kesin sonutur.
" Ormanda oradan oraya kouturma" ise temiz havada yry yap
may sevenlerin kiisel sorunudur. Bu dzlemde aldatmaca kt ni
yetle e tutulur.

Leonardo da Vinci'nin Sistemine Giri adl eserinde

daha nce de deindiimiz Paul Valery alayc bir dille yle der:
"Metonimi bir keif, metaforu bir ispat, kelime kalabalkln olaa
nst derin bir bilgi fkrmas ve kendini bir peygamber olarak ele
almak gibi aptalca alkanlklar; b unlar daha beikten bize verilen
felaketlerdir."
"Aray'', " deney" gibi kavramlar sinemada daha zor bir uygula
ma alanna sahiptir. Biri elinize film malzemesi ve gerekli aletleri s
ktryor, sonra da uruna film ekmeye kalktnz o z bir eri
de tespit etmenizi bekliyor.
Bir filmin tasla ve amac daha iin banda ynetmen iin ak
olmal. Bu arada, sonu belli olmayan deneyleri demeye hazr birile
rini bulma zorluklarndan sz etmek bile gereksiz. Sonu ne olursa
olsun, bir ey ok ak: Bir sanat istedii kadar denemelere girie
bilir. Bu tamamen onun kiisel sorunudur. Ama arayn bir film e
ridine tespit ettii andan itibaren (ilave ekimlere ok az rastlanr
ve yapm dilinde buna rk mal adi verilir), yani tasarsn nesnel
letirdii andan itibaren, seyirciye sinema yoluyla sylemek istedii
eyi

bulduu varsaylr.

Demek ki atk aray karanl iinde ken

dine yol bulmaya alamaz.


Tasar ve onun dnm biimleri zerinde bundan sonraki b
lmde etraflca durulacaktr. Ama nce bir filmin "ok abuk eski-

1 16

na: Ant' (\lurgarila Tereoua)

dii" ve bu zelliin neredeyse onun zn oluturduu eklindeki


yanl gr dzeltmemiz gerekiyor. Bundan, zellikle "filmin ah
laksal amac" balamnda da sz etmek gerekiyor.
Dante'nin lahi Komedyas'nn modasnn getiini iddia etmek
insana son derece sama gelir. Ancak daha birka yl nce b yk
olay omu filmler, bugn insana birden, umulmadk derecede za
yf, beceriksizce, hatta neredeyse amatrce yaplm gibi gzkr.
Bence bunun esas nedeni, bir sinemacnn genelde yaptm kendisi
iin hayati nem tayan bir eylem, ahlaksal bir aba olarak ele alma
masnda aranmaldr. Eskiyen, hem gl bir ifade tarzna sahip
olup hem de moda asndan zamana ayak uydurma niyetidir; ilgin'
olmak uruna ilgin olunmaz.
Sinema dilinin ne gibi bir zellik tad sorusu hi de kolay bir
soru deildir, uzmanlar bile buna kesin bir yant getiremezler. Bu
gn modern ve modern olmayan bir film dilinden sz edilirken yap
lan yegane ey, genelde, bugn iin biimsel adan moda olan uygu
lamalar daarcyla bu dili birbirine kartrmaktr, stelik de bu
daarck, ou kez, kaynan yakn sanat trlerinde bulmuken.
Ve bylece biz, ksa mrl, zamanla snrl ve rastlantsal nyargla
rn esiri oluruz. nk bugn "geri dnler en son yenilik" olarak
ileri srlrken yarn da ayn bilgilik iinde "zamanla her trl oy
namann gerilik" olduu, "sinemann artk klasik yntemlerle geliti
ren konulara eildii" ilan edilir. Ama herhangi bir uygulama ynte
mi kendiliinden eskiyebilir ya da kendiliind.en zamann ruhunu
yanstabilir mi? Muhtemelen nce bir yazarn ne sylemek istedii
ni ve neden u ya da bu biime ba vurduunu anlamaya almak
her eyden ok daha nemlidir. Tabii insan uygulama tarzlarn tak
liti bir biimde dn de alabilir. Ancak o zaman dncelerimiz sa
natsal sorunsaln snrlarn aar, taklitilik ve zanaatkarlk n pla
na kar.
Filmde canlandrma aralar mutlaka dier sanat tarzlarnda ol
duu gibi deiiklie urar. Bilindii gibi zerlerine bir lokomotifin
'
geldiini gren ilk sinema seyircileri, dehet iinde salonu terk et1 18

1!1lerdi. Perdede ilk defa yakn ekimde kesik bir kafa grdklerin
de de ayn ekilde korkudan dleri patlad. Bugn ise buna benzer
eyler hi zel bir tepkiye yol amyor. Ve daha dn, derinden sar
san bir yenilii bugn biz, genelgeer, allm ve olaan bir " nokta
lama iareti" olarak kullanyoruz. Hi kimserun de aklna yakn eki
min modasnn getii gibi bir ey gelmiyor. . .
Sinema diline getirilen bir yenilik herkese kullanlan, sradan
bir orta malna dnmeden nce, bir sanatnn dnyaya getirdii
kendi yorumunu ancak bu dil araclyla olabildiince kapsaml yan
stabilecei, yalnzca bu dilin doal ve yegane olanak olduu kantlan
mal, yani her eyden nce bu yenilik kendini kantlamal. Bir sanat
yalnz estetik kayglarla yeni uygulama tarzlar peinde komaz.
O, daha ok, yaratcnn gereklie olan ilikisini en uygun biimler
de ekillendirecek aralar byk aclara katlanma pahasna bulma
derdindedir.
Becerikli bir zanaatkar, son tahlilde kendine yabanc bir eyi,
ada film teknolojisinin en yksek dzeyine bavurarak anlatrsa
ve biraz da zevk sahibiyse seyircileri mutlaka bir sre aldatabilir.
Gene de bu tr bir filmin geici nemi kendini ok abuk belli eder.
Ei bulunmaz bir kiiliin en derin inancnn ifadesi olmayan her e
yi zaman, er veya ge, acmasz bir ekilde aa karr. nk yara
tc alma, nesnel olarak varolan bilgilerin biraz mesleki beceri ge
rektiren canlandrlma biimi olmakla kalmaz. Yaratc alma, da
ha ok, bir insann varolu biimi, onun yegane ifade biimidir. Dil
sizlii amak iin bkp usanmadan gsterilen insanst gayret, "ara
y" ya da "deney" gibi selmu szcklerle nasl bir tutulabilir ki?! .

1 19

Filmsel Grnt

Bu blmde, sanatsal grnt gibi bir kavram kolayca anlalr bir


ekilde toparlamak istediimi sanmak saflk olur. Byle bir eyi ger
ekletirmek ne mmkndr ne de gerekli. Bu konuda syleyebile
ceim tek ey, grntnn sonsuza ulamaya alt ve mutlak ola
na doru gittiidir. Evet, hatta bir grntnn "dncesi" olarak
adlandracamz ey bile, ok yanll ve ok anlamll iinde sz
cklerle deil, yalnz ve yalnz sanatla ifade edilebilir. Bir fikir, sa
natsal bir grntyle ifade ediliyorsa bu, yazarn dncesine,
ideale ulama abasna olabildiince edeerde bir ifale biimi bu
lunmu demektir.
Gene de, genelde grnt sistemi diye adlandrlan ve benim
kendimi rahat ve evimdeymi gibi hissettiim, muhtemel bir siste
min erevesini izmekten de kendimi alkoyamayacan.
nsann, akp gitmi olan hayatna yle bir dnp bakmas bi
le, bandan geen olaylar birbiriyle hi kartrmadn hayretle
fark etmesine, karlat kiilerin benzersizliini tespit etmesine
yetiyor. Tekillik ve kartrlmamak varolmann her anna stn ge
liyor. Hayatn kendisi de benzersiz ve kartnlmazdr. Sanat ite
bu hayat, her seferinde yeniden kavramak ve biimlendirmek is120

ter. Her seferinde bo yere, insan varlnn hakiki grntsn so


nu gelmez gibi gelen kaynandan bulup karacam umarak. . . G
zellik, hayatn gereinde sakldr; sanat tarafndan bir kere daha
kavrayp byk bir drstlkle ekillendirildiinde gzellik de orta
ya kar.
Az ok zeki bir insan, her art altnda kurmaca ile gerek, sahte
karlk ile drstlk, yapmack davran ile doal davran arasnda
ayrm yapmasn bilir. nsann hayat tecrbesiyle gelitirdii belli
bir alglama szgeci vardr ve bu szgele insan, bilinli ya da ceha
letten kazara bozulmu iletiim yaplan grnglerine gvenmek
ten kendini saknabilir.
Yalan syleyemeyen insanlar vardr. Byk bir zevkle, nere
deyse inandrc bir ekilde yalan syleyen insanlar vardr. nc
bir grup insan ise aslnda yalan sylemeyi beceremez, ama gene de
yalan sylemeden duramaz, umutsuzca ve beceriksizce yalan syle
meyi srdrr. Belli artlar altnda, yani kendi hayatlarnn mant
n sadk bir ekilde izleyen ikinci grup ve yalnzca o, hakikatn nab
zm elinde tutarak hayatn dolambal yollarna neredeyse geomet
rik bir titizlikle ayak uydurabilir.
Grnt yle bir eydir ki asla elle tutulamaz, hele snflandr
mak imkanszdr. Grnt, ayn zamanda onu dile de getiren maddi
dnyann stne ina edilmitir. Ve bu dnya bulmacalarla dolu ol
duuna gre onun grnts de bulmacalarla doludur. Grnt, bi
zim, klidvari bir mekanla snrl olan bilincimizle hakikat arasnda
ki karlkl ilikiyi tanmlayan bir tr denklemdir. Biim, dnyann
yapsn btnsellii iinde alglamay beceremeyiimizi hi kaale al
madan bu btnsellii ifade edebilir.
Grnt; ite bizim, kr gzlerimizle bakmamza izin verilen
hakikatten bir izlenim. . .
Vyaeslav vanov, 27 simge zerine incelemesinde simgeyle olan
ilikisini yle tanmlamtr (onun si mge dedii yere ben grnt
y oturtuyorum): "Simge ancak sonu olmayan, snrsz bir anlam ta
d, gizemli diliyle zerinde konuulamayan, szcklerle ifade edi1 21

lemeyen bir eye de


indii ya da dokundurduu zaman, ancak bu takdirde ger
ek bir simge olur.
Simge, ok ynl, ok
anlamldr, gene de
en derin anlam. her
zaman kara nlkta ka
lr. K ristal gihi orga
nik bir yapya sahi p
tir. Hatta bir mo
nad'a (ilk maddeler)
benzedii bile syle
nebilir, onu ok kat
manl, karmak bir
alegoriden, bir para
bol ya da kyaslama
dan farkl klan da bu
dur. Simgeleri kavra
mak imkanszdr, sz
cklerle de tekrarla
namazlar."
,

Yeri gelmiken,
elde edilen bir grn
tnn aslna sadk
olabilmesi iin, iin
de yaam gereklii
ni dile getiren geleri
barndrmas, ayman
da da bu gereklii
benzersiz ve tekrarla
namaz klmas gere122

kir, nk en gze
arpmayanfenomen
lerinde bile yaam
byledir.
Bir gzlem ola
rak grnt . . . Japon
iirini akla getirme
clen bu konu hi ele
ulabilir mi?

Japon iirind_e
grntnnaslanla
mna en ufak bir gn
derme yapmaktan
kesi nlikle k a n lma
s, grntnn anla
mn tpk b i r bulma
cada nl ch. gibi ya
va ya\'a el ei frr rt.

m e zon l l heni
he r zama k etkil e
miti r. llaik gr n

tlerini yle b i r tarz


da "b esler" ki, ayn
zamanda hem ken
dinden baka hibir
ey deildir hem de
birden ok anlam ba
rndrr, yle ki en
sonuncusunuyakala
mak
olanakszdr.
Bunun anlam u:
Grnt kavramsal,
speklatif bir kalba
1 23

ne kadar az sokulursa asl amacna o kadar ok yaklar. Haiku oku


yucusu, doada kendini kaybettii gibi iirde de kendini kaybetme
li, iire dalmal, alt ve st olmayan uzayn derinliinde kaybolmal
dr.
te Bascho'dan bir Haiku rnei:

Kuytu bir gl
Bir kurbaa zplayp dald
Sessizlikte fsltlar.
Ya da:

atlar rtmek iin kamlar kesildi


Unutulmu otlarn stne
Sessizce den karlar.
Ya da:

Bu atalet nedir?
Bugn beni zor uyandrdlar...
lkbahar yamuru kulaklardanlyor.
Nasl da basit ve kusursuz bir gzlem!
Nasl da disiplinli bir dnce! Bu ne zevkli bir hayal gc. Bu
dizeleri bu denli gzel klan, sonsuzlua karmadan nce yakalana
bilen ann tekrarlanamazldr.
Japon airleri, yalnzca gzlem noktasndan hareketle ger
eklikle olan ilikilejni ifade edebilmiler. Yalnzca gzlemlemekle
kalmamlar, hi sabrszlk gstermeden ve kibirlilie kaplmadan
bu ilikinin sonsuz anlamn bulmaya almlar. Ve gzlem ne ka
dar iyi yaplrsa o kadar benzersiz olur. Ve ne kadar benzersiz olur
sa grntye o kadar yaklar. D ostoyevski'nin bir keresinde demi
olduu gibi, hayat insann tahmininden ok daha harikadr. .
lk hali sabitletirilmi fotoraf olan filmsel grntde gzlem
ok daha tayin edicidir. Filmsel grnt, gze uygun bir drt boyut124

lulukta cisimleir. Gene de her filmsel fotoraf, dnyann bir grn


ts olma iddiasn tayamaz. Bu fotoraf, genelde, yalnzca dnya
nn somutluunu tanmlar. Doal olgular sabitletirmekle bir film
gornts yaratmak arasnda ise ok mesafe vardr. Bir filmde g
rnt, kiinin bir nesne hakkndaki

duygularn

bir

gzlem

olarak

sunabilme yeteneine dayanr.


Yine edebiyata dnelim ve Leo Tolstoy'un "van lyi'in l

m" 28 adl hikayesinin sonunu inceleyelim. Kt, dar kafal bir


adam kansere yenik dmeden nce huysuz karsndan ve en az
onun kadar aksi olan kzndan zr dilemek istemektedir. te tam
o srada, hi beklemedii bir ekilde ruhunda, evin ufak tefek ile
rinden baka sorunlar olmayan duygusuz ve dncesiz ailesine
kar ylesine bir merhamet belirir ki, birden onlar acnacak dere
cede mutsuz bulur. lm deindeki son anlarnda kendini uzun,
yumuak, hortuma b enzer, karanlk bir b oruda srnrken grr. . .
Uzakta bir k p arlamaktadr, ama bir trl oraya ulaamaz. nce
son bir snr daha, yaam lmden ayran snr da amas gerek
mektedir. Yatan ayak ucunda kars ve kz durmaktadr. Onlara
"balayn"* demek isterse de azndan son anda yalnzca "brakn
geeyim" * szckleri dklr. . .
B u kadar sarsc bir grnty kolayca vermek mmkn m?
Bu grnt iimizdeki en gizli duygulara o derecede baldr ki (yok
sa iimizde belli b elirsiz baz anlar m uyanr?) bir vahiy gibi ruhu
muzu sarsar, dahas, adeta deitirir. Evet, basitliimi balayn,
ama olaanst gereklii ve hayata yaknlndan kaynaklanyor
bu. Ve burada biz, yaptmz kefin, daha nce yaanm ya da gizli
gizli hayal edilen bir durumla alakal olabileceini sezinleriz. Bir da
hi tarafndan ifade edilen bu ey, Aristo'ya gre daha nceden biline
nin, yeniden grlp hatrlanmasdr. Bu yeniden tanma, onu alg
layan kiinin akl dzeyine gre eitli derecelerde derinlik ve ok
ynllk kazanr.

Rusada prostite/propuslile l N ) .
'

1 25

rnein, Leonardo da Vinci'nin "Brtlenler nnde Gen


Bir Kadnn Portresi" adl tablosu. Ayna' da babann sava srasnda
ocuklaryla ksa bir sre iin bulutuu sahnede yer verdiim tab
lo . . .
Leonardo da Vinci'nin tablolar her zaman iki zelliiyle insan
etkiler: Sanatnn, bir nesneyi dardan, son derece sakin bir bak
la ele almak gibi alacak yeteneiyle, ki ayn bak Johann Sebasti
an Bach'da ve Leo Tolstoy'da da vardr; ama ayn zamanda da, bu
tablolara son derece zt duygular iinde yaklalabilmesiyle. Bu tab
lonun bizde yaratt nihai etkiyi tanmlamak mmkn deil. Daha
s bu kadnn gzel ya da irkin, cana yakn ya da skc olup olmad
konusunda bile kesin bir ey sylemek mmkn deil. Kadn in
sam ayn anda hem ekiyor hem de itiyor, hem aklanamaz bir g
zellii iinde barndryor hem de insan rkten, sessiz bir eytanl
. nsana hi de romantik anlamda ekici gelmeyen eytanca eyle
ri. Ksacas, iyi ve kt kavramlarnn tesinde bir eyleri . . . Olum
suz iaretli bir byy, neredeyse kokumu ama gene de olaans
t gzel bir byy. . . Ayna' da bu tablodan olaya sonsuzluk boyutu
nu katmak iin yararlandk. Ayrca filmin kadn kahramanna da iyi
bir gnderme olacakt, nk bu rol oynayan Tereova da ayn e
kilde hem ekici hem de itici olabiliyordu.
Leonardo'nun tablosunu gelerine ayrmaya almak gereksiz
bir aba olurdu; en azndan hibir ey aklamazd. nk zellikle
ak ve kesin sonular karma olanakszl bu kadn portresinin b
rakt duygusal etkiye temel oluturmaktadr. Bu tablodaki her
hangi bir ayrnty btnden koparp kartmak ya da o an edinilen
izlenimi dier bir izlenime yeleyerek bunu nihai bir ey olarak ke
sinletirmek ve btn bunlar b urada sunulan grnt ile dengeli
bir iliki kurmak ad altnda yapmak, kesinlikle yanltr. Tablo bi
ze, sonsuzlukla aramzda bir iliki kurma olana yeriyor ve bu ola
na yakalamak da nemli bir sanat eserinin en yce amacdr . . .
Benzer bir duyguyu d a resimdeki btnsellik yaratyor, btn
sellik ise etkisini ite bu blnmezliinden alyor. Tekbana ele
126

alndnda, btnden ayrlm bir ge ldr. Buna karlk resim


deki en nemsiz gede bile, kendi iinde kapal resmin btnne ha
kim olan zelliklerin ayns tespit edilebilir. Bu zellikler, anlamlan
birleik kaplar benzeri birinden tekine akan uzlamaz gelerin kar
lkl etkileiminin bir sonucudur: Leonardo'nun resmettii kadn
ehresi yce dncelerin izlerini tar, ne var ki kadna belli bir s
radanlk da hakimdir, sanki dk ihtiraslarn penesine dm bi
ridir kadn. Bu portre bize iinde sonsuzluk kadar ok ey grme
olana sunuyor. Anlam ve z peinde koarken insan, k olma
yan dev bir labirentte kaybolup gidiyor. Bu portrenin, en son nokta
s hibir zama akla kavuturulamayacak tkenmez bir kaynaa
sahip olduunu duygusal olarak kavramamz, zaten gerek bir haz
duymamzn balca nedenleridir. Otantik bir grnt dncesi, iz
leyicisinde ayn anda hem son derece karmak hem de elikili, hat
ta zaman zaman birbirini tamamen dlayan duygular yaratr.
Olumlunun tersine dnt ya da olumsuzun olumlunun ii
ne nfuz ettii an yakalamak mmkn deildir. Sonsuzluk grnt
nn atsna ikin bir eydir. Ancak insan gnlk hayatnda kanl
maz olarak birini tekine yeleyebiliyor, seiyor ve sanat eserini
kendi kiisel deneyimleri balamnda ele alyor. Ve nasl insan, dav
ranlarnda ister istemez faydacl n planda tutuyorsa, yani
nemli nemsiz her konuda kendi gereini savunuyorsa bir sanat
eserine kar da keyfince davranyor. Eseri kendi hayat balamn
da grp belli baz dnsel formllerle arasnda bir ba oluturu
yor. nk byk sanatsal bayaptlar doalar gerei deikendir
ve birbirinden apayr saysz inceleme ekillerine olanak salarlar.
Kastl eilimselcilik, bir sanaty her zaman bir grnt siste
mine boyun emeye zorlayan o dogmatizm benim hi dayaname.d
m bir eydir. Ayrca, bence, bir sanatnn kulland yntem hi
bir zaman anlalmamaldr. Ne yazk ki kendi filmlerimde bile, tu
tarszlm yznden uygulamaya koyduum ve bugn kesinlikle uz
lama saydm ekimler var. rneinAyna' daki horoz sahnesini d127

zeltebilmeyi ok isterdim, hem de seyircilerimin bu sahneden hayli


etkilenmi olduklarn bilmeme ramen.
Filmin kadn kahraman, yan kendinden gemi bir halde horo
zun kafasn kesmeye karar verdiinde, onun bu eylemden sonraki
halini gs ekiminde, saniyede doksan resimlik bir yavalatlm
hareketle ve yapay bir klandrmayla verdik. ekim perdede ya
valatlm olarak yansdndan insanda geniletilmi bir zaman
duygusunu uyandryordu, bu da seyircinin kadn kahramanmzn
o an iinde bulunduu ruhsal konumu anlamasna yol ayordu.
Kahramanmzn konumunu yavalatarak tespit etmi ve bylece
zellikle vurgulam olduk. Ama bu yaptmz son derece ktyd,
nk ekime salt edebi bir yaklam getirmitik. Oyuncunun ehre
sini, onun hi katks olmadan ekil bozukluuna uratmtk, yani
onun yerine biz oynamtk. Burada biz, ynetmenliimizin yard
myla gerekli grdmz duyguyu ekillendirmi, zorla "yaratm
tk". Kadn kahramanmzn konumu bu ekimde fazlasyla belirgin,
zmlenmesi fazlasyla kolayd. Halbuki bir oyuncu tarafndan can
landrlan insann konumunun her zaman gizemli bir yan olmas ge
rekir.
Bir baka Ayna ekiminde bu yntem ok daha baarl bir e
kilde uyguland. Matbaa sahnesinde baz ekimleri yavalatlm ha
reketlerle ektik, ama bu sefer bu hareketi kolayca fark etmek
mmkn deildi. Sahneyi olabildiince saygl ve dikkatli ekmeye
zel gayret gsterdik. Amacmz, seyircinin yavalatlm sahnenin
farkna hemen varmamasn, ancak garip bir eyler oluyormu ama
ne olduunu karamyormu gibi bir duyguya kaplmasn sala
makt. Yavalatlm hareketle zel bir dncenin altn izmek de
il, "oyuncusuz" olmasna kar bir atmosferi belirtmek istemitik.
Bu balamda aklma Kurosava'nn Machbeth'inden bir episod
geliyor. Kurosava, Machbeth'in ormanda kaybolduu sahneyi nasl
zmlemiti?29 Kt bir ynetmen oyuncusunu yn aray iinde
delil.er gibi oradan oraya koturur, sisler arasnda aalara, allkla
ra arpmasn isterdi. Ya usta Kurosava? O ne yapm? nce bu sah1 28

ne iin kolayca aklda kalacak, dikkat ekici bir aacn bulunduu


bir mekan aram. Atllar kere bu aacn evresinde dolanyor,
yle ki aac yeniden grdmzde onlarn dnp_ dolap ayn ye
re geldikleini, yani yollarn kaybettiklerini hemen kavryoruz. . . At
llar ise henz bunun farknda deil, nk onlar yollarn kaybedeli
ok olmu. Mekan sorununa getirdii bu zmle Kurosava, hibir
yapmackla ya da kandrmacaya bavurmakszn son derece yaln
bir biimde ifade edilmi seviyeli bir iirsel dncenin ne demek ol
duunu bize kantlyor. Bir kameray yerletirip yollarn kaybeden
lerin dnp durduklar yolu kez ekmekten daha basit ne olabilir
ki? Ksacas: Grnt, ynetmen tarafndan yle ya da byle ifade
edilen bir anlam deil, yamur damlalarnda yansyan btn bir
dnyadr.
Sinemada, insan ne syleyeceini ok iyi bilirse, ekecei filmin
her satrn kafasnda canlandrabiliyor, aka alglayabiliyorsa tek
nik adan zlemeyecek hibir ifade sorunu yoktur. Bu konuda r
nein Ayna' daki kadn kahramanmzla Anatoli Solonizin tarafndan
canlandrlan mehul adamn karlat sahnede, grnrde tesa
dfen karlaan bu iki insan arasndaki ba, adam grntden k
tktan sonra da srdrp ilemek bizim iin ok nemliydi. Bu
adam giderken kadn kahramanmza dnp "anlaml" bir bak fr
latsa her ey fazlasyla belirgin, tek boyutlu olur, yanl bir anlam
kazanrd. Aklmza tarladaki rzgar sahnesi byle geldi. Rzgar o
kadar ani kar ki mehul adamn dikkatini eker onu o yne bakma
ya zorlar. . . Byle durumlarda kimse yaratcnn elindeki kozlar g
remez, somut bir maksat peinde olduunu kimse kantlayamaz.
Seyirci, ynetmenin u ya da bu yntemi kullanmasna yol aan

nedenleri bilmedii srece perdede yanstlan olaylarn, gzlemlei


ni perdeye aksettirerek yeniden reten sanatnn " gzlemledii" ya
amn gerekliine inanmaya hazrdr. Buna karlk seyirci, ynet
menin amacn sezip o anda seyrettii "anlatm" eylemini sanatnn
neden gerekletirdiini anlarsa, o zaman perdede gsterilen olayla
ra duygusal olarak katlmaktan hemen vazgeer. Bunun yeine, ta129

sary ve onun nasl gerekletirildiini deerlendirmeye balar. K


sacas Marx'n nl yay gene dekten dar frlar; dnce, ama
fazla belirgindir nk.
Gogol'un yazd gibi grnt yaam hakkndaki kavramlar ya
da tahayylleri deil, ya;1.mn kendisini ifade etmekle ykmldr.
Yani grnt yaamn bir gstergesi ya da simgesi deildir. Grn
t yaamn tekilliini dile getirerek onu cisimlendirir. Peki ama, ti
pik ne demektir? Sanatta tekil tekrarlanabilmezlik ile tipiklik ara
snda ne gibi bir iliki olabilir? Grntnn ortaya k tekilliin
ortaya kyla zde olduuna gre tipikliin yeri neresidir?
Tuhaf olan, bir grntde ekillenen esiz tekilliin ve tekrarla
nabilemezin garip bir ekilde tipiklie dnmesidir. nsana ne ka
dar garip gelirse gelsin, tipiklik benzersiz tekillie ve bireysellie
dorudan bamldr. Tipiklik, genel olarak yerletirildii, fenomen
lerin ortak noktalarnn ve benzerliklerinin saptand yerde deil,
bunlarn zellikleri'nin b elirdii yerde ortaya kar. Hatta ben bunu
yle formle etmek isterim: Tipiklik bireysellikte srar edip genel
olan gzden kardnda gze arpan yeniden retimin erevesini
aar. Ancak u da var ki bu genel olan, daha ok, tam anlamyla te
kil fenomenlerin varlna neden olarak gsterilir.
Bu. ilk bakta insana garip gelebilir. Ama sanatsal bir grnt
den armlar deil, yalnzca ve yalnzca hakikatle ilgili anlar
uyandrmasn beklediimizi de unutmamak gerekir. Burada nem
li olan grnty alglayacak olan kii deil, grnty var eden sa
natd.r: e koyulan bir sanat, belli bir fenomeni ilk ekillendire
nin kendisi olduuna inanmaldr. lk kez ve yalnzca kendisinin
duyduu ve anlad tarzda . . .
Sanatsal grnt, daha nce d e belirttiimiz gibi kesinlikle te
kil ve tekrarlanamaz bir fenomen ama.ayn zamanda da sz konusu
olan yaamla ilgili bir fenomen olduu iin. son derece sradan da
olabilen b.ir fenomendir. Tpk u Haik u rneinde olduu gibi: "Ha
yr, hayr, bana deil, komuya utu emsiye. " Tek bana ele alnd
nda emsiyesiyle nmzden geen bir kimse bizim iin hi de ye-

ni bir ey deildir. Bu insan yamurdan kamak iin bir yerlere ye


timeye alan sradan biridir. Ancak yukardaki alntda yaratlan
sanatsal grnt balamnda ele alndnda da, yaratcs iin ifade
gc kuvvetli bir mkemmellik ve yalnlkla saptanm tekil ve tek
rarlanamaz bir andr. Bu iki dizenin yardmyla insan kendini yarat
cnn yerine koyabiliyor, onun ruhsal konumunu, yalnzlm, pence
resinden grd griye b oyanm yamurlu havay, terk edilmi,
unutulmu evine birilerinin urama umudunu beslemekten vazge
meyiini anlayabiliyor. Burada, sanatsal anlatmn alacak genili
i ve kapsam, durumun ve genel havann kesin bir ekilde saptan
masyla salanyor.
Bu akl yrtmelerimizin banda karakter grnts denilen
eyi bilinli olarak atladk. imdi artk biraz bu konudaki grleri
mize yer vermenin zaman geldi. rnein Bamatkin ya da One
gin!30 Sanatsal tipler olarak Bamakin de Onegin de onlarn byle
olmalarm koullandran b elli bir toplumsal yasalln yeleridir.
te taraftan insanlara zg baz genel gdleri de ilerinde barnd
rrlar. Edebi bir kiilik, kendisine yakn birtakm fenomenleri tem
sil etmekle tipikleir. Bu yzden hayatta, Bamakin ve Onegin'in
ynla benzeri vardr. EveJ, onlar birer tiptirler! Son derece doru!
Ancak sanatsal grnt olarak gene de son derece tekildir/er ve tek
rarlanamazlar. Yaratclar tarafndan fazlasyla sivri, fazlasyla b
yk grlmlerdir, stelik yaratclarnn genel olarak insan ele
allar bu kiiliklerde o kadar aka grlmektedir ki kimse onla
rn hemen yanbamzda oturduklarm, komumuz olduklarn sy
leyemez. Ya da Raskolnikov'un nihilizmi3 . . . Bu da tad b elli ta
rihsel ve sosyolojik hatlar nedeniyle tabii ki son derece tipik, ama
ayn zamanda da kiisel zellikleri, bireysellii nedeniyle bizim iin
son derece tekil bir durum. Evet, Hamlet de kesinlikle bir tiptir.
Ama kim kp da kabaca yle bir ey syleyebilir; "Buna benzer
Hamlet'lei ben bir yerlerde grmtm, deil mi?!;, . .
.

Demek ki ortaya, tipikliin en kapsaml ifadesinin grnt ol


duu eklinde elikili bir durum kyor. Grnt hem bunun ifade131

si olacak ama ayn zamanda da ne kadar bireysel ve tekil olursa ti


piklii o kadar kusursuz ifade edecek. Grnt ne muhteem bir
ey! Bir anlamda bizzat yaamdan bile daha zengin, nk mutlak
gerek dncesini ifade ediyor.
levsel adan Leonardo da Vinci ve J ohann Sebastian Bach'n
ne anlam var? Bu son derece bamsz iki sanatnn kendileri iin
tad anlamn dnda hibir ey. Sanki btn deneyimlerden
uzak, dnyay ilk kez grmler. Bamsz baklar, yeryzne ad
mn yeni atm uzayllarn baklarna benziyor.
Her eser yalnla, mmkn olabilen en yaln ifade ekline ula
maya abalar. Yalnln peinde komak demek yeniden retilen
yaamn derinletirilmesi demektir. Ancak insann sylemek ya da
ifade etmek istediklerinden tamamlanm grntde grdmz
yeniden retilmi son ekle giden

en ksa yol, yaratma srecinin

en

zahmetlisidir. Yalnln peinde komak demek sanat tarafndan


kavranan dorunun en uygun ifade biimini aramak demektir. Ne
eziyet dolu bir aray!
Mkemmellie ulama abas, sanaty manevi keifler ve son
derece ahlaksal hedefler peinden gitmeye tevik eder. Muilakla
ulama abas insanolunun gelimesindeki itici eilimdir. Ve bu te
mel eilim, bence sanatta gerekilik kavramna sk skya baldr.
Sanat, ancak ahlaksal bir ideali ifade etmek iin aba gsterirse ger
ekidir. Gerekilik, geree ulama abasdr ve gerek her za
man gzeldir. Burada estetik kategori etik kategoriyle akr.

Zaman, Ritm ve Kurgu zerine

Filmsel grntnn zgn niteliklerini ele almadan hemen nce,


filmsel grntnn szmona sentezci doasndan sz eden yaygn
kuramsal gre kesinlikle kar olduumu belitmek istiyorum.
1 32

Bu bence ok sama, kanlmaz olarak insann aklna sinemann ya


kn sanat trleri zerine ina edildii, zgn ifade aralarndan yok
sun olduu dncesini getiriyor. Bu, sinemann sanat olmadm
sylemekle e anlama gelir. Oysa sinema, bir sanattr.
Filmsel grntye, bir ekim sresince zaman akm yanstan
ritm, tam anlamyla egemendir. Zaman aknn kiilerin davranla
rnda, canlandrma biimlerinde ve ses dzeyinde de gzlemlenebi
lecei olgusu tamamen talidir ve -kuramsal olarak ele almdnda
bunlardan tamamen vazgeilse bile gene de sz konusu filmin varl
zedelenmez. rnein, oyuncusuz, mziksiz, dekorsuz, hatta kur
gusuz bir film kolaylkla tasavvur edilebilir. Bir plannda zaman ak
m sezemediimiz bir film asla dnlemez. Daha nce de szn
ettiim Lumiere Kardelerin Tren Geliyor adl filmi byle bir film
di. Amerikan "avantgard" sinemasnda da bu tr filmlere ok rastla
nr. Hatrladm kadaryla bunlardan birinde uyuyan bir insan g
rntlenmiti. Sonra bu insann uyanna tank olduk, beklenme
dik ve artc estetik bir efektin tm bys bu uyanta saklyd.
Bu balamda, Pascal Aubier'nin, 32 on dakika sren tek planlk
filmini de anmakta yarar var. Film, insann huzursuzluuna ve ihti
raslarna kaytsz, heybetli bir skunet iindeki bir doann grnt
lenmesiyle balar. Olaanst bir ustalkla ynlendirilen kamera
nn yardmyla kck bir nokta giderek uyumakta olan bir insan
ekline dnr. Adam, tepenin yamacndaki otlarn arasnda nere
deyse kaybolmutur. Giderek dramatik gerilim artar. Merakmz
kamlayan zaman ak fark edilir bir ekilde hzlanr. Kamerayla
birlikte usulca adama yaklarz. yice yaklatmzda birden yerde
yatan bu insann l olduunu kavrarz. Bir saniye sonra bu konuda
daha fa,zla bilgi ediniriz: Bu insan yalnzca lm deil, ldrlm
tr. Ald yaralar sonucu len bir asidir ve artk o kaytsz ama son
derece gzel doann kucanda, gzlerini hayata ebediyen kapat
m, yatmaktadr. B elleimiz ise bizi, iddetle gnmz dnyasnn
sarsc olaylarna geri dndrr.
Bu filmde tek bir kurgu kesimi, tek bir dekor, tek bir oyuncu133

luk gsterisi olmadn tekrar b elirtirim. Buna karlk, aslnda ol


duka karmak bir dramatrjiye gre dzenlenmi ekimindeki za
man aknn yol at bir ritm var. . .
Sinemada btn iinden alnm bir blm kendi bana bir an
lam tamaz. Film, btnsellii iinde bir sanat eseridir. Blmler
zerinde ise ancak, salt kuramsal bir tartma iin btnden kopa
rldklar zaman, son derece dar anlamda konuulabilir.
Kurgunun bir filmi ekillendiren en nemli gesi olduu gr
ne de katlmak ok zordur. Ayzentayn ve Kuleov'un " Kurgu Si
nemas" taraftarlarnn iddia ettikleri gibi, filmin kurgu masasnda
doduunu sylemek ok gtr.
Her trl sanatn kanlmaz olarak kurguya bavurduu, yani
blm ve paralar arasnda bir seme yapp sonra onlar yeniden bi
raraya getirdii sk sk tekrarlanan doru bir szdr. Film grnt
s ise yalnzca ekim almalar srasnda oluur ve bir plann iin
de varln korur. Bu yzden evirim aamasnda, plann iindeki
zaman akna ok zen gsterir, bu ak eksiksiz bir ekilde yeni
den ina edip sabitletirmeye gayret ederim. Kurgu ise, yalnzca, za
man artk belirlenmi planlar dzenler, bu planlardan, damarla
rnda canllnn gvencesi olan zamann deiik ritmler iinde
pompaland timin canl organizmasn yaratr.
" Kurgu Sinemas" temsilcilerinin, kurguyla iki ayr kavramdan
nc bir dnceyi oluturma niyetleri, bence sinemann doas
na tamamen aykndr. 33

Kavramlarla oyun oynamak hibir sanat t

rnn amac olamaz, aynca z de hibir keyfi kavram balantsn


da yatmaz. Pukin, "iir, biraz saf olmal" derken gizem ve by yo
luyla manevi bir etki alanna erimeye alan grntnn bal ol
duu maddenin somutluunu dnm olmal.
Sinemann iirsellii, simgesellie aykrdr ve bizim her an kar

karya olduumuz o son derece dnyevi maddi tze ok yakndan

baldr. Bir sanatnn ite bu malzeme iinden seimini nasl yapt


na, bu malzemeyi nasl sabitletirdiine bakp -tek bir plandan134

bir ynetmenin yetenekli olup olmad, sinema bakyla donatl


m olup olmad anlalabilir.
Kurgu, eninde sonunda, birbirine yaptrlm ekim birimleri
nin ideal bir deikeninden (variant) baka bir ey deildir, bu de
iken de nceden film eridinde sabitletirilmi malzemede mev
cuttur. Bu filmi doru drst kurgulamak demek, bu arada, nere
deyse kendi kendilerine nkurgulanm olan tek tek sahnelerin ve
planlarn arasndaki organik ba b ozmamak demektir, nk onla
r birbirine balayan yle canl bir yasa vardr ki, tek tek paralar
keser ve yaptrrken o duyguyu hi yitirmemek gerekir. Zaman za
man ekimler arasndaki karlkl ilikiyi ve ba alglamak hi de
kolay deildir. zellikle sahne pek ak ekilmemise. te o zaman
kurgu mas.:_snda tek tek eritleri, mantkl ve doal bir ekilde ko
layca birletirmek yerine ekimleri birletiren otak ilkenin arand
eziyetli bir sre balar. Sonra adm adm ilerlenir, ta ki bu malze
menin iinde sakl duran birlik ortaya kana dek . . .
Burada garip bir olguyla karlarz: ekim almalar srasn
da malzemelerde toplanan zellikler yznden filmin iskeleti kurgu
srasnda kendiliinden dzenlenir. Kesim ya da yaptrma yerleri
nin zellii arasndan filme ekilmi malzemenin z yansr.
Kendi deneyimlerimden yola kacak olursam, rnein Ayna'
mn kurgusunun olaanst aba gerektirdiini syleyebilirim: Bu
filmde yaklak yirminin zerinde kesim deikeni bulunmaktayd.
Bununla deitirilen her bir kesim yerini d eil, iskelette, episodlar
-

sralamasnda yaplan deiiklikle ri kastediyorum. Hatta, bu filmin


hibir ekilde kurgulanamayacan dndm anlar bile oldu, ki
bu, evrim almalar srasnda balanamaz kusurlarn ilendii
ni gsterirdi. Film ikide birde kyor, bir trl ayakta durmak iste
miyor, gzlerimizin nnde dalp gidiyordu; hibir btnl, el ba, tutarll, mant yoktu. Ama son bir mitsiz denemeye
kalktm gzel bir gn. birden ortaya filmsel olarak bt k'n i
bir grnt birimi kt. Malzeme birden canland, filmin f l'k tr
her bir b lm karlkl iliki iine girerek b elirgin, organik J , i sif'

tem iinde birleti. Odada bu son umutsuz abama gz gezdirdiim


de birden filmin gzlerimin nnd.e ekillendiini fark ettim. Uzun
sre bu mucizeye inanamadm, ama filmin kesin kurgusu gerekten
de tamamlanmt.
Btn bunlar, bizim ekim yerinde nelerin stesinden geldii
mizi gsterecek tayin edici bir provayd. Tek tek her film sekansnn
birlemesi, ekilen malzemenin "isel konumuna" balyd, bu ok
akt. Ve bu isel konum, ekim almalar srasnda malzemeye
katlabilmise, bizim hayalimizde deil de gerekten ordaki yerini
alabilmise, o zaman film de zorunlu olarak bir birlik olutracak e

kilde kurgulanabilirdi. Baka trls olamazd. Sekanslann ve b


lmlerin organik ve uygun bir birliine varmak iin yaplacak tek i,
ekilen film malzemesindeki temel dnceyi, isel hayatn ilkesini
bulup karmakt. Ve sonunda, Tanrya kr, bu gerekleti ve he
pimiz derin bir soluk aldk.

Ayna, tek tek her plan da belirleyen ayn zaman zerine ina
edilmitir. Filmde yaklak 200 plan vardr. Bu uzunlukta bir filmin
genelde 500 plandan olutuu dnlrse olduka az bir say. Plan
larn sayca azl filmimizde uzunluklarn da belirledi. Kurgu kesi
mi ve yaps, sanldrun aksine, filmin ritminin dourmaz.
Filmin ritmi, daha ok, bir plan sresince geen zamana benze
im iinde oluur. Ksaca sylemek gerekirse: Filmin ritmini, kurgu
lanm planlarn uzunluu deil, onlarn iinde geen zamann yarat
t gerilim belirler. Yani, eer kesim kurgusu, ritmi belirlemeyi ba
aramamsa kurgunun kendisi de biimsel bir aratan baka bir
ey olamaz. Dahas: Filmde zaman, kurgu sayesinde deil, ona ra
men akp gider. B, planda sabitletirilen zaman akdr. Ve ynet
men ite bu zaman, nndeki kurgu masasnda yatan blmlerin
iinden yeniden ekip karmaldr. . .
zellikle bir plann iine yerletirilen zaman, ynetmene sz
konusu uygun kurgu ilkesini kabul ettirir. Film blmlerinin "kur
gulanamaz" olmas, yani biraraya getirilememesi demek, bu blm
lerin {arkl zaman dilimlerine ait olmalarndan baka hibir anlama
136

gelmez. "Real-time" denilen eyle yapay olarak yaratm zaman bir


letirmeye kalkmak, farkl aplardaki su borularn birbirlerine
balamaya kalkmaktan f;rkl bir ey deildir. Bir plan sresince va
rolan zaman sabitini, zamann artan ya da "hafifleyen" gerilimini
biz, bir plan iindeki zaman basnc (basks) diye adlandryoruz.
Demek ki kurgu, film blmlerini, ilerinde hkm sren zaman ba

sncn gz nne alarak birletirmenin bir biimidir.


Farkl ekimler arasndaki birliinin izi, ancak bir filmin ritmi
ni belirleyen basknn birliiyle bulunabilir.
Peki, ama, bir plann zaman nasl sezilebilir? Grnr olann
ardnda belli, anlaml bir hakikat sezilebiliyorsa plann zaman da
sezilebilir. Yani, bu planda grdklerimiz, burada grsel olarak can
landrlm olanla yetinmeyerek bu plann tesinde snrszca geni
leyen bir eye deindiinde, yaamn bizzat kendisine iaret ettiin
de, zaman da aka sezilebilir bir hale gelir. Bu, aynen, daha nce
de sylediimiz, grntnn snrszlna benzer. Sinema, aslnda
olduundan daha fazlasdr (tabii eer sz konusu olan tam anlamy
la hakiki bir filmse) . Ayn ekilde, filmin dncesi ve grleri de
her zaman, filmin ynetmeninin bilinli olarak ona atfettii anlamn
daha fazlasdr. Nasl durmakszn akan ve deien hayat her insa
na, her bir an kendince hissetme ve kendince anlaml klma olana
tanyorsa, bir film eridinde kusursuz bir ekilde sabitletirilmi,
ama ekimin snrlarndan taan bir zaman ieren hakiki bir film de
ancak zaman onun iinde yaayabiliyorsa zaman iinde yaayabilir.
Sinemann zgnl ite bu karlkl etkiletiimde yatar.
Byle bir durum gerekletirilebildiinde film de ekilip birbi
rine eklenmi bir film eridinden daha fazlasn ifade eder. Salt bir
ykden, bir konudan daha fazlasn. Bu tr bir film, kendini yarat
csndan syrr ve seyircinin kiiliiyle kar karya geldiinde hem
biimsel hem dnsel alanda deien bamsz bir hayat srmeye
balar.
Kurgu sinemasn ve ilkelerini reddetmemin nedeni, filmin be
yaz perdenin snrlarm aarak genilemesine izin vermemesi, yani
137

seyircinin perdede grdklerini kendi deneyimleriyle badatrma


sna olanak tanmamasdr. Kurgu sinemas, seyircisini bulmacalar
la kar karya getirir, simgeler zdrr ve alegoriden zevk almas
n bekler, seyircinin entelektel deneyimine seslenir. Ancak bu tr
bulmacalardan her birinin eksiksiz bir biimde formle edilmi s
zel zmleri vardlr. Bana kalrsa, bn yntemiyle Ayzentayn, per
dede grdklerine kai sezgisel olarak kendi tavrn belirleme ola
nan seyircisinin elinden almaktadr. Ayzentayn, rnein Ekim
filminde, sosyal demokrat konumacyla bir balalayka arasnda bir
iliki kurd'uunda, Valery'nin de dedii gibi. yntem ve ama eanla
ma gelir. O zaman da bir grntnn iskeletini kurma tarz bal ba
na bir ama olur ve ynetmen seyirciye kar adeta genel bir taar
ruz balatarak perdede gsterilen olaylar konusunda zorla kendi g
rtilerini kabul ettirmeye alr.
Sinemay, mzik ya da bale gibi zamanla snrl sanat tforiyle
karlatrdmzda sinemann farkl nitelii daha da belirginleir.
Dier iki sanat trnde zaman, gerekliin grnr bir biimi ola
rak sabitletirilmitir. Buna karn bir film eridi zerinde sabitle
tirilmi bir fenomen, son derece znel bir zaman ele alm olsa bile
blnmez btnl iinde alglanr. . .
ki tr sanat vardr: Kendi dnyalarn ekillendirenler ve
gereklii yeniden retenler. Hi phesiz ben, birinci gruba dahi
lim. Ama bu, benim yarattm dnyay bazlarnn ilgin bulmasna
karn bazlarn kaytsz brakt, hatta rahatsz edip artt olgu
sunu da deitirmez. Ayn ekilde bu, filmsel aralarla yeniden re
tilen bu dnyay, ne olursa olsun, dolaysz yoldan sabitletirilmi an
larn nesnel olarak yeniden ina edilmi bir gereklik olarak algla
ma gerekliliini de deitirmez.
Bir mzik paras eitli ekillerde alnabilir, farkl uzunlukta
olabilir. Bu durumda zaman, belirli, verilmi bir dzenleme iinde
yer alan neden ve sonucun bir koulu olmaktan ileriye gidemez, ya
ni bu durumda zaman, soyut felsefi bir nitelie brnr. Buna kar
n sinema, zaman dsal, duygusal, ulalabilir zellikleriyle sabit138

letirmeye alr, bylece sinema iin btn temellerin temelini


oluturur. Tpk mzikte ses, resimde renk, tiyatroda karakter gi
bi. ..

Ritm, film blmlerinin metrik bir dzen iinde birbirini izleme


si demek deildir. Ritm, daha ok, planlar iinde oluan zaman bask
s araclyla oluur. Bir filmdeki en belirleyici genin herkesin san
d gibi kurgu deil ritm olduuna kesinlikle inanyorum.
Kurgu aslnda her sanat trnde vardr. Hem de sanatnn
yapmakla ykml olduu seimlerin ve yeniden dzenlemelerin
bir sonucu olarak. Kurgusuz hibir sanat tr varolamaz. Ancak, e
kilmi film blmlerinde sabitletirilmi zaman egdmleyen film
kurgusunun zellii biraz daha farkldr. Kurgu, farkl zamanlar
iindeki bykl kkl film blmlerinin birbirine yaptrlmas
dr. Ve ancak onlarn birletirilmesi, kesimde kartlp atlan yerde
oluan boluklarn bir sonucu olan yeni zamann varln duygular
mza aar. Ne var ki kurgu Lesiminin zellikleri, daha nce de dein
diimiz gibi, burada kurgulanm paracklarla oktan belirlenmi
tir. Tek bana kurgu yeni bir nitelik yaratmad gibi bu nitelii ye
niden de retemez. Kurgunun tek ilevi birletirilen planlara nce
den yerletirilmi eyleri yeniden gn na karmaktr. Kurgu,
daha ekim almalar srasnda ekillenir, bandan itibaren eki
lecek olann niteliini belirler. Zaman uzunluklar, kamerayla sabit
letirilmi varlklarn younluu, hep kurguya tabidir. Yoksa spek
latif, kafa kartrc simgelere, tablo gzelliindeki mevcut olgulara
ya da rgtlenmi, ustalkla sahneye konmu dzenleme biimleri
ne deil. Malum sinema kuram uyarnca, kar karya geldiklerin
de bir "nc anlam" yaratan iki belirgin ka\Tama da deil. Hayr
btn bunlarn hibirine deil. nemli olan yalnzca alglanan ve e
kimde sabitletirilmi yaamn eitliliidir.
Grlerim, Ayzentayn'n deneyimleriyle dorulanyor. Ay
zentayn'n kesim kurgusuna dorudan bal addettii ritm, zellik
le sezgileri deiiklie uratt ve kurgu paralarnn mevcut kesim
kurgusunca gerekli zaman basksyla donatlamad noktalarda Ay139

zc ntayi'n kuramsal koullarnn dayankszln aka gzler


onne seriyor. Ayzehtayn'n filmi Aleksander Nevski'de Peipus G
l zerinde geen muharebeyi rnek olarak alabiliriz. . .
Ayzentayn

burada,

planlara uygun bir zamansal


gerilim verme zorunluluu
zerinde kafa yormaya hi ge
rek duymadan atmann i
sel dinamiini ksa, hatta yer
yer an ksa b lmlerin pe
pee sralanmas pahasna
yanstmak istiyor. Ancak e
kimlerin imek gibi parla
malarna karn perdede gs
terilen olayn kuruluu ve do
adl seyircinin gzn
den hi kanyor, zellikle
bu seyirci henz, bunun bir
"' klasik
film"
olduu,
VGIK'da "klasik kurgu" diye
h unun etildii szleriyle
dold urulua getirilmemise.
Btn bunlara sebep, Ayzentayn'm planlarnda zamansal bir olasln bulunmamas. Plan
lar tek b ala;ma ele alndklarnda durgun ve cansz. Sonuta, tabii
.
ki, herhangi bir zaman sreci tespit etmemi bir ,ekimin ierii ile
tamamen yapay ve dsal olup o ekimde geen zamana kar kayt
sz kalan kurgunun hz arasnda bir eliki ortaya kyor. Seyirci
Ayna: Margarita Tereova

nin zerinde sanatnn amalad etki yaratlamyor, nk sanat


ekimleri bu efsanevi atmaya uygun gerek zaman duygusuyla
donatma zahmetine girmemi. Olay, yeniden yaratlmak bir yana
yapaylk ve bir tr keyfilik iinde kmsenmi.
140

Sine'mada ritm nesnenin ekimde grlen sabitletirilmi yaa


m araclyla aktarlr. rnein kamlarn hareketinden nehrin
aknn niteliini, nehrin basncn tanyabiliriz. Ayn ekilde, hare
ket ak iinde ekime yansyan yaam sreci de bize, zamann ha
reketi zerine bilgi verir.
Bir ynetmen bireyselliini her eyden nce zaman sezinleye
bilmesiyle, ,ritmle kantlar. Ritm, eserini biemsel niteliklerle dona
tr. Ritm uydurulmaz, keyfi ve salt speklatif bir biimde ina edil
mez. Filmde ritm, ynetmeninin zgn yaamsal sezgilerine, onun
"zaman aray" na orantl bir organiklie kavuur. Ksacas ben, e
kimdeki zamann bamsz ve belli bir saygnlk iinde gemek zo
runda olduunu dnyorum. erdii dnceler, ancak bu ekil
de huzursuzlua yol amadan yerli yerine oturabilir. Ritm duygusu,
rnein edebiyatta sahip olunmas gereken szck hassasiyetiyle
eanlamldr. yi seilmemi bir szck edebiyatta nasl eserin ger
ek olma zelliini bozarsa ritm de filmde ayn eye yol aar.
Ancak burada da karmza doadan kaynaklanan bir glk
kyor. Diyelim ki ben, seyircide tecavze urama duygusu doma
sn, sanatnn " esaretine" gnll olarak boyun emesin, filmin mal
zemesini kendi mal addetsin, bu malzemeyi zg, yeni bir deneyim
olarak benimsesin diye ekimde mevcut zamann kendine zg ve
bamsz bir ekilde gemesini istiyorum. Btn bunlara ramen g
rnrde karmza bir eliki kar. nk bir ynetmenin zaman
duygusu, tabii ki, ne olursa olsun, seyircinin tecavze uramas de
mektir. Ayn ekilde seyirciye zorla dayatlan da ynetmenin kendi
i dnyasdr. Seyirci ya kendini senin ritmine (senin dnyana) kap
trr ve bylece senin mttefikin olur ya da bunu yapmay reddeder
ve arada hibir iletiim salanamaz. Zaten bu yzden de sana ok ya
kn ya da ok uzak seyirciler vardr: Doal ve kanlmaz bir durum.
Bu nedenle benim mesleki grevim zgn, bireysel bir zanian

ak yaratmak, dlere dalm, ar aksak ritmlerden taan, coan,


hareket ritmlerine kadar uzanan iimdeki tm zgn zaman duygu
mu yanstmaktr.
141

Snflandrma tarz, kurgu, zaman akm bozar, kesintiye ura


tr ve ona yeni bir nitelik kazandrr. Zamann deimesi ritmik ifa
denin bir biimidir.

Zamandan Heykeltralk
Ancak u da var ki, bilinli olarak farkl tutulmu zamansal gerilimli
ekimlerin snflandrlarak dzenlenmesi, hayat, keyfi tasarmlar
uyarnca temsil etmemeli, aksine isel zorunluluklarla belirlenmeli,
bir btn olarak filmin konusuna organik bir biimde balanmal
dr. Zira bu tr geilerde organik btnln salanamamas halin
de ynetmenin aslnda tbas etmek istedii kurgu vurgular derhal
gze arpar.
Farkl zamanlara sahip planlarn egdmlenmesi, ister iste
mez, ritmde kopuklua yol aar. Ancak, egdmlenen ekimlerin
isel hayatyla amalanan buysa, o zaman ritmik kopukluk, burada
elde edilmek istenen ritmik grntnn vazgeilmez bir koulu da
olabilir. Zamansal gerilimin farkl farkl biimlerini dnn! Simge
sel olarak konumak gerekirse dere, nehir, rmak, alayan ve okya
nv.s . . . Bunlarn egdmlenmesi esiz bir ritmik tablo, yaratcsnn
zaman duygusuyla hayat bulan organik bir yenilenme oluturur.
Zaman duygusu, ynetmenin hayat dolu sezgilerinin bir para
sysa ve kurgulanan blm kesitlerinde varolan ritm basks uygun
kurgu kesimlerini belirliyorsa, o zaman kurgu da ynetmenin imza
sn onaylar. Kurgu, ynetmeninin tasarmyla arasndaki ilikiyi di
le getirir ve gene kurguyla, ynetmenin dnya gr kesin hatlar
na kavuur. Bana kalrsa, fazla dnmeden filmlerini birka biim
de kurgulayabilen bir ynetmen derin olmaktan ok uzaktr. Berg
man, Bresson, Kurosava ve Antonioni'nin kurgu kesimleri hemen
ilk bakta tannr. Baka birilerinin kesimleriyle kartrlmalar
142

olanakszdr. Zira ritmde ifadesini bulan zaman duygular her za


man ayndr.
Tabii ki, kurgu yasalarn, zanaatn btn dier yasalar gibi
ok iyi bilmek gerekir. Ancak gerek yaratclk, bu yasalarn inen
dii ya da biim bozukluuna uratld an balar. Bu yzden, rne
in Leo Tolstoy'un van Bunin34 kadar tutarl bir biemci olmad
ve romanlarnn Bunin'in yklerindeki zarafete ve mkemmellie
ulaamad gereinden Bunin'in Tolstoy'dan " daha iyi" bir yazar
olmas sonucu kartlamaz. Yaplan, daha ok, Tolstoy'un ar ve
bazen sebepsiz yere uzatlm cmlelerini, hantal anlatmn ho gr
mektir. Dahas bunlar, Tolstoy'un bireyselliini belirleyen zellik
ler olarak deer bile kazanr.
Dostoyevski'nin eserlerinin balamndan, ilerinde yer alan in
san tanmlamalar kartlp alndnda karmza dolgun dudaklar
ve soluk yzleriyle son derece gzel insanlar kar. Ancak burada
sz konusu olan yalnzca bir zanaatkar deil, ayn zamanda bir sa
nat ve bir filozof da olduundan bunun pek de o kadar nemi yok
tur. Tolstoy'a olaanst deer veren Bunin, Anne Karenina'y baa
rsz bulur ve bilindii gibi, bu roman yeniden yazmaya kalkar, ta
bii ki beceremez. Bunlar, tpk organik yaplar gibidir. ster iyi ister
kt olsunlar canli organizmalardr ve kimsenin onlara dokunmaya
hakk yoktur.
Kurgu da ayn eydir. Kurgulamada yalnzca usta olmak nem
li deildir. fade edilmek istenen zel konum iin gerekten organik
bir gereklilik oluturduunu insan hissedebilmeli . . . Her eyde n d e
nce, insan neden sanatlar iinden sinemay setiini, ne sylemek
istediini, neden bunlar ille de filmin iirsellii araclyla dile ge
tirmeyi dndn bilmeli. Artk aka sylemekte yarar var:
Son yllarda sinema okulunu bitirir bitirmez Rusya iin "gerekli"
olan ya da Batda iyi para edecek filmler ekmeye hazr gen insanla
rn says giderek artmaktadr. Gerek bir felaket! Zanaatkarlk so
runlar eninde sonunda talidir! Bunlar, renilebilir. Tek renile1 43

meyen ey bamsz olarak, saygn bir biimde dnebilmektir.


Tpk kiilik sahibi olmann da renilemeyecei gibi. . .
lkelerine bir kere ihanet eden bir insan bir daha hayata kar
lekesiz bir tavr alamaz. Bir film ynetmeni, ektii filmi ylesine
yaptn, bunun).a aslnda ilerde yapmay dnd film iin g
toplayacan sylyorsa bu, byk bir aldatmacadr, hatta, daha da
kts, kendini kandrmadr. Zira bu durumda bu ynetmen, kendi
filmini asla eviremeyecektir.

Film Tasarm ve Senaryo

Atlan ilk admdan filmin tamamlanmasna kadar geen sre iinde


ynetmen o kadar ok insanla karlar, o kadar byk zorluklarla,
hatta bazen zmsz gibi gzken sorunlarla karlar ki! Sanki
bu filme girime nedenini gzden kaybetmesini salayacak btn
koullar hazrdr.
Benim iin tasarm sorununun en nemli yan onun "ocuksu"
ilk biimini korumaktr. Bu tasarmn ortaya kmasndan da, al
may uyarmasndan da, yaplacak filmin simgesi olmasndan da ok
daha nemlidir. nk tasarm, yapmn tela iinde giderek bozul
ma, ekil bozukluuna urama ve yok olma tehdidi altndadr.
Tasarmn ilk ortaya kndan son kopyann elde edilmesine
kadar, filmin yolu saysz engelle kapldr. Ve burada sz konusu
olan yalnzca film yapmclnn son derece karmak teknolojisi de
il, ayn zamanda da bir filmi gerekletirmek iin yaratc srete
katklarna bavurmak zorunda olduumuz byk insan kalabal
dr.
Ynetmen, oyuncularla almas srasnda rolle ilgili anlayn
kabul ettiremezse kafasndaki tasarmn hemen o an dengesi bozu
lur. Kameraman grevini tam olarak anlayamazsa, o zaman film, bi144

imsel olarak olaanst bir biimde ekilmi olsa bile onu tayan
dncenin dorultusundan sapm olur, yani sonu olarak btn
selliini yitirir.
Sanat ynetmeninin gsn kabartan en muhteem dekorlar
ve yaplar, eer ynetmenin ilk p roj esinde b elirlenen temel drtle
ri yanstmyorlarsa, filmi bozacak, hatta baarszla neden olacak
tr. Ve eer bir besteci ynetmenin denetiminden karak film mzi
ini kendi bildii gibi yazacak olursa, o zaman filmin gerekten ge
reksindiinden bambaka bir ey o rtaya kacak ve ana dnce ger
ee dntrlememe tehlikesiyle karlaacaktr.
Hi abartmakszn syleyebiliriz ki att her admla ynetmen,
senaristin ne yazdm, oyuncunun ne oynadm, kameramann ne
ektiini ve nihayet kurgucunun filmi nasl kesip yaptrdn gz
lemekle yetinen salt bir tank olma tehlikesiyle yzyze gelir. Zaten
ticari fabrikasyon yapmlarda da bu, genellikle b yledir. yle du
rumlarda ynetmenin tek grevi, film ekibinin tek tek her yesinin
profesyonel abalarm egdmlemektir. Ksacas: nsann kafasn
da bir kere ekillenmi dncelerin dalmamas iin gsterdii b
tn abalar, sradan yapm dzeniyle arptnda kendi ynetmen

filminde srar etmesi olduka zordur.

Ynetmen, ancak ana dn

cesindeki tazelii ve canll koruyabildii takdirde baar salaya


bilir.
Hemen batan syleyeyim: Senaryo benim iin hibir zaman
zel bir edebi olarak deer tamad. Asla! Bir senaryo ne kadar

filmselse,

edebi baar salama umudu o kadar azdr. Bu ynyle

pek ok tiyatro oyunundan farkl bir konuma sahiptir. Ayrca, ger


ek bir edebi deeri olan bir film senaryosuna bugne kadar hi
rastlanmamtr.
Aslnda, edebi yetenee sahip bir insann, maddi gerekeler ha
ri, hangi akla hizmetle senarist olmaya kalktn hibir zaman an
layamadm. Bir yazar yazmal. Filmsel grntlerle dnmesini
beceren birisi ise ynetmenler ordusuna katlmal. nk dnce,
tasarm ve bunlarn bir filme dntrlmesi elbetteki bir yaratc

145

ynetmenin sorumluluk alanna girer, baka trl ekim almala


rm doru drst ynetemez.
Tabii ki ynetmen, sk sk da yapld gibi1 kendine yakn bul
duu bir edebiyatnn yardmm isteyebilir. Bu durumda edebiyat
adam, senaryonun ikinci yazar olarak " edebi temelin" oluturulma
sna batan katlr. Tabii, ynetmenin ilk taslam paylamas ve
onu yaratc bir ekilde gelitirme, ynetmenle birlikte kararlatr
dklar dorultuda zenginletirme yeteneini kaybetmeden bu tasla
a tamamen boyun emesi kouluyla.
Bir senaryo, edebi bir eserin btn gzelliini ve bysn ta
yorsa, o zaman dzyaz olarak kalmaya devam etsin. Ancak eer
biz, bu eserin her eye karn, gelecek filmimizin edebi temelini
oluturmasn istiyorsak, o zaman nce bu metni bir senaryoya d
ntrmek gerekir, yani filmin ekilebilmesini salayacak gerek
bir temele. Ama zaten burada elimizde tuttuumuz metin oktan
filmsel bir edeere kavumu, zerinde allm, yeni bir senaryo
olacaktr.
Bir senaryo bandan itibaren filmin ayrntl bir proje tanmla
mas ise, yani tek ierdii ey, neyin nasl ekilecei ise, o zaman da
elimizde tuttuumuz ey, yapacamz filmin bir tr tutanandan
baka bir ey deildir ve edebiyatla gene uzaktan yakndan hibir il
gisi yoktur.
lk gsterim senaryosu, evirim almalar aamasnda aka
deiiklie urarsa (tpk benim hemen hemen her filmimde olduu
gibi), o zaman da mutlaka ana hatlarn yitirir ve bundan byle yal
nzca u ya da bu filmin yksn merak eden uzmanlarn ilgisini e
ker. Srekli deiiklie urayan gsteim senaryolar ancak sinema
eserleinin doasn inceleyen aratrmaclar ilgilendirebilir, ama
asla bamsz bir edebiyat tr olma iddiasn tayamaz.
Kusursuz edebi bir biim alm bir senaryonun tek ie yarad
yer, yapmcy yapacamz filmin karl bir yatrm olduuna ikna et
me aamasndadr. Tabii byle bir senaryo -aka itiraf etmeliyim
yapacamz film iin hibir gvence oluturmaz. Szmona "iyi" se1 46

naryolara dayanlarak yaplm dzinelerle kt film biliyoruz. Ter


si de ayn ekilde geerlidir. Bir senaryonun zerinde allabilme
si iin nce kabul edilip satn alnmas gerektii de kimse iin bir sr
deildir. Bu almay yrtebilmesi iin ynetmen ya kendisi yaza
bilmeli ya da yardmc yazarlarla, edebiyat dostlaryla yakn bir i
birliine girerek onlarn edebi yeteneklerini ustalkla gerekli yne
eke b ilmelidir. Tabii, btn bu sylediklerim ynetmen sinemas
nn gerektirdii alma biimleriyle ilgilidir.
Eskiden evirim senaryosunun zerinde alrken yapacam
filmin grntlerini en ince ayrntlarna kadar kafamda canlandr
maya alrdm. Bugn ise, daha ok, nmzdeki sahne ya da eki
mi kabaca gzmn nne getirmeye alyorum, o kadar. evirim
aamasnda olabildiince doalamadan davranabilmek iin bu at
tr. evirim yerinin d koullar, setteki genel hava, oyuncularn
ruhsal konumlan beni bambaka, deiik ve umuhnadk zmler
aramaya itebiliyor. Hayat her zaman hayal gcmzden daha zen
gindir. Bu yzden evirim almalarna hazrlkl, ana hibir konu
da koullanmadan gelme grn giderek daha fazla benimsiyo
rum. ektiimiz sahnenin genel havasnn etkisine kendimi amak
ve mizansen konusunda daha zgr davranmak iin bundan daha
faydal bir yntem olamaz. Eskiden ekeceimiz episodu nceden
iyice iime sindirmeden sete gelmezdim. Artk bu tr taslaklarn o

u zaman havada kaldklarn, hayal gcn kuruttuklarn dn


yorum.
Proust'un sylediklerini anmakta yarar var:

"Kilise kuleleri o kadar uzakta gibi grnyor ve biz sanki onla


ra o kadar az yaklayor gibiydik ki, birka dakika sonra tam
Martinville Kilis.esinin nnde duruverince ok armtm.
Tam nnde bulunduum bu kilisenin kulelerini, biraz evvel
ufukta seyrederken neden o derece heyecana dtm imdi
anlayamyor, nedenini aratrmak mecburiyeti bana adeta st147

rap veriyordu. Kmldayan izgilerin ansn kafamn iinde sak


lamak ve artk dnmemek istiyordum. . .
Kendi kendime itiraf etmemekle beraber, Martinville kulelerinin
ardnda ve iinde gizlenen cevherin bir cmledeki gzellii. and
rr bir ey olduunu sezmitim, zira bunlardan aldm haz, im
di, bende birer kelime, birer sz eklini almt. Hemen, doktor
dan kat ve kalem isteyerek ve arabann sarsntlarna kulak as
mayarak srf vicdanm rahatlatmak ve heyecanma sadk kal
mak endiesiyle, sonradan pek az deitirip dzelttiim u k
k dzyaz parasn yazdm... Bir daha bu satrlar hi anma
dm. Fakat, doktorun arabacsnn Martinville pazarndan satn
ald tavuklarla dolu sepetin yan banda, bunu yazp bitirdi
i_m zaman iimde yle bir sevin duymu, bu ilk taslak beni an
kulelerinden ve bunlarn ardnda gizlenen eyleri kefetmek
zntsnden yle bir kurtarmt ki, sanki yumurtlayan tavuk
lardan biri de benmiim gibi avaz avaz ark sylemeye bala
dm. ,,:s

Ayn ey benim de bama geldi. Yllar boyunca peimi brakmayan,


huzurumu bozan ocukluk anlarmla ilgili grntler birden dal
dlar. ok uzun yllar iinde oturduumuz ve yllardr dzenli bir e
kilde ryalarma giren evimin ryasn grmez oldum. . . Bunlar bu
rada anlatmakla tabii ki aceleci davranm oluyorum. Kendimi unu
tup Ayna 'y tamamladktan sonra bama gelenleri sralamaya bala
dm.
Bir zamanlar, yani bu filmin ekim almalarna balamadan
yllar nce, bana ac veren bu anlan kada dkmeye karar vermi
tim, hemen bir film olmas at deildi. Bir keresinde de sava ylla
rnda evlerin boaltlmasyla ilgili bir yk kaleme almak istemi
tim, askeri eitim olay ana konuyu oluturacakt. Ama bu konu
nun, uzunca bir yknn ya da novella'nn arlk noktasn olutu
ramayacak kadar nemsiz olduu ortaya kt. Ben de vazgetim.
148

Ayna: Eski bir kitab karlr rke kurlaslan Leonardo'nun resimleri


Ama ocukluumda beni bu denli etk\leyen bu yk bana eziyet et
seydi, anlarmda yaamay srdrd, en sonunda da filmimin k
k bir episodu olaral\ yerini ald.
Nihayet, o sralar "Beyaz Beyaz Bir Gn" adn tayan Ayna'
nn ilk gelitirim senayosunu elimde tuttuumda, birden filmle ilgi
l i h e r eyin kafamda son derece mulak olduunu fark ettim. Bu
denli hazmedemediim, at dolu bir yas ve nostaljik bir ocukluk
zlemiyle ykl filmsel bir any ekmek istemiyordum. Bu senaryo
.da, yapacamz filmle ilgili bir eyler eksikti, nemli eyler, bunu
-

aka sezinliyordum; ilk defa senayonun bana oturup zerinde


konumaya baladmzda gerekten de ortada filmin ruhuna ben
zer hibir ey yoktu ve film bolukta bir yerde yzyordu. Bu filmi,
salt lirik anlar yn dzeyinden kurtaracak yapc bir dnce bul
ma zor:unluluu artk hi p eimi brakmyordu.
149

Ve bylece ortaya yeni bir gelitirim senaryosu kt: ocuklu


a ait episodlann arasna annemle yapacam otantik sylei blm
leri yerletirecektim. Gemiin iki b enzer (anlatcnn ve annesinin)
kavray burada yz yze getirilecekti, seyirciye de deiik kuak
lardan gelen birbirine yakn iki insann anlan deiik alardan su
nulmu olacakt. Bu sayede ilgin, beklenmedik ve pek ok adan
nceden kestirilemeyen bir etki ortaya kard. Bundan bugn de
eminim.
Sonu ne olursa olsun, bu olduka dolaysz, hatta biraz da kaba
kompozisyondan uzaklaarak senaryoda annemle konumann ng
rld yerlerde bunu oyunlatrm olmamdan dolay hi piman
deilim. nk her eye karn, kurmaca ve belgesel gelerin aklm
dan geirdiim gibi organik olarak birbirine balanmayacam his
setmitim. Bu iki ge birbiriyle daha ok atma halindeydi ve onla
rn kurgusu bana salt biimsel, speklatif ve ideolojik bir birleim
mi gibi geliyordu, yani son derece pheli bir birlik. Bunun nedeni
her iki genin de birbirinden uzak malzeme taslaklaryla belirlen
mesiydi. Deiik gerilim altndaki farkl zamanlar sz konusuydu:
Konumann belgesel kesinlikteki gerek zaman ile yazarn, kurma
ca yoluyla yeniden rettii anlardan oluan episodlardaki zaman.
Ayrca btn b unlarn Jean Rouch'un cinema verite sine benzeme
'

olasl vard ki, bunu da hi istemiyordum.


Biim bozukluuna uram, znel zamandan gerek, belgesel
zamana geiler bana her zaman son derece pheli, sradan ve ol
duka tekdze gelmitir. . . Tpk masa tenisi gibi.
ki ayr dzlemde ekilmi filmin kurgulanmasna kar kmak
la kurmaca ve b elgesel malzemenin kurgulanmas esas olarak ola
nakszdr demek istemiyorum. Aksine: Kanmca zellikle Ayna'da
"Haftann Olaylar" belgesellerinden yaplan alntlarla sinema sah
neleri. arasnda son derece doal gzken bir karm elde edilmiti.
O kadar doal ki, ou kimse Ayna'ya eklenmi belgesel blmlerin
benim tarafmdan "belgelendirilmi", yani sahte olduklar kansn1 50

dayd. Bu tr d0al bir btnsellik salayabilmemin tek nedeni, eli


me geirdiim son derece deerli haber program malzemesiydi.
Sovyet ordularnn Siva Glnden gei sahnesini b ulan8: dek
binlerce metre film seyretmem gerekti. Korkun bir sahneydi, ben
zerine daha nce hi rastlamamtm. Genelde, cephe hayatndan
"'manzaralar" olarak sunulan bu belgeseller nitelik olarak p ek olaa
nst saylmayacak "sahnelemeler"di. Bunlar, gereinden fazla pla
nn, gereinden az otantikliin sezinlendii gsteri ekimleri olurlar
d daha ok. Btn b u kt kanmdan btnlemi bir zaman duy
gusu yaratma olanan bir trl bulamyordum. Ama birden bir
olay, daha dorusu bir episod yakaladm; zaman, yer, mekan ve ey
lem birlii iinde olan (haber p rogramlarnda biraraya gelmesi
mmkn olmayan eyler) ve 1943 ylndaki ilerleyiin dramatik olay
larn gsteren bir episod . Ne esiz bir malzeme! Uzunca bir gzlem
iin bu kadar ok film malzemesi "feda" edilsin"! nanlmaz bir ey!
Birden nme bu insanlar, glerini aan insanlkd b ir almay
la lesiye tkenmi, korkun ve trajik bir kaderin b u kurbanlar k
tnda, otantik lirik bir an olarak balayan filmimin merkezini, ka
nn ve cann bu episodun oluturacam hemen anladm.
nmde insan sarsan gte ve dramatiklikte bir grnt duru
yordu. Ve tam da bu, kiisel olarak beni fazlasyla ilgilendiriyor, be
ni en gizli yanmdan yakalyordu . . . Goskino bakannn b e nden tam
da bu sahneyi atmam istemesi de ok anlaml! Bu grntler sz
nona "tarihi ilerleme"nin hangi aclar ve zorluklar pahasna elde
edildiinin ak kantlaryd. Verilen saysz kurban; "tarihi ilerle
me" de zaten bunun zerine kurulu deil midir? Bu aclarn anlam
szlna inanmak kesinlikle olanakszd. Bu malzeme lmszl
dile getiriyQrdu ve Arseni Tarkovski'nin iiri bu episoda belli bir
ereve salyor, adeta tamamlyordu. Bu sinema b elgeseline
olaanst duygnsal bir g katan estetik saygnlk bizi ok etkile
miti. Bu yaln ve kusursuz bir biimde tespit edilmi, bir film eri
di zerinde dondurulmu gerek bu yzden yalnzca gerekliin kop
yas olmaktan bir anda kmt. Birden kahramann ve kahra151

manln bedelinin bir grntsne dnmt. nanlmaz bir be


delin dendii tarihi bir dnmn grntsne dnmt. Ku
kusuz, bu malzemeyi filme eken son derece yetenekli bir insan ol
mal! Bu grntnn bu kadar b yk bir ac verip bizi derinden et
kilemesinin bir nedeni de yalnzca insanlar gstermesiydi. B eyaz,
dz bir gkyznn altnda dizlerine kadar amura bata ka ilerle
yen insanlar, ta batakln ufuk izgisiyle birletii yere kadar. Ora
dan bir daha geri dnen hemen hemen hi olmad. Btn bunlar,
film eridine tespit edilmi dakikalara zel bir okboyutluluk ve de
rinlik vermi, sarslmaya, katharsis'e yakn duygularn uyanmasna
yol amt.
Bir sre sonra, bu malzemeyi cephede filme eken kamerama
nn, evresindeki olaylar alacak bir duyarllkla tespit ettii o
gn ldn rendim. . .

Ayna iin elimizde yalnzca 400 metre, yani o n dakikalk bir


ekme sresi kaldnda film daha ortada yoktu. Tasarlanm ve e
kilmi olan yalnzca anla4tnn ocukluk anlaryd. Ama bu anlar da
filme bir btnlk salayamyordu. Film, kesin yapsna ancak biz,
anlatnn rgsne anlatcnn kendisini de katma fikrine gelince ka
vutu. Bu ne tasarmda ne de senaryoda ngrlmt.
Anlatcnn annesi roln oynayan Margarita Tereova'nn a
lmalarndan ok memnunduk. Ama, ilk dnld ekliyle bu
roln, Tereova'nn olaanst yeteneini iyi yanstmad izleni
minden de kendimizi bir trl kurtaramyorduk. Sonunda yeni epi
sodlar eklemeye karar verdik ve Tereova ikinci bir rol daha stlen
di: Anlatcnn kars roln. Ve ancak ondan sonra, kurgulamada
anlatcnn gemiine ait episodlar imdiki zamanY,la iie geirme
grn benimsedik.
Yetenekli yardmc yazar Aleksander Miarin ile kafa kafaya ve
rip nce yaratc uran estetik ve ahlaksal temeli hakkndaki prog
ramlanm gnilerimizi yeni episodlarn diyaloglarnda uygulama
ya kalktk. Ama neyse ki, sonradan bundan vazgeerek bu dnce1 52

!erden bazlarm gze arpmayacak bir ekilde -umarm- filmin b


tn iinde vermeye altk.

Ayna'mn aslnda nasl olutuunu anlatmaktaki amacm, senar


yonun benim iin nasl hassas, her zaman deitirilebilir bir yapya
sahip olduunu ve filmin ancak btn almalar tamamen sona er
dikten sonra meydana ktn gstermektir. Senaryonun esas gre
vi dnmeyi uyarmaktr ve ben, son ana kadar, filmin baarsz ola
ca duygusundan bir trl kurtulamam . . .
Ancak, zellikle Ayna zerindeki almalar srasnda yaratc
lk ltlerimin bazlarnn olaanst berraklkta ortaya ktm
da belirtmeliyim. Daha nceki filmler zerinde alrken yeni ey
eklediimiz, evirim aamasnda pek ok eyi genilettiimiz olmu
tu, hem de bu fil!_lllein kompozisyon olarak ok daha belirgin senar
yolara dayanmalarna ramen. Ama Ayna'ya baladmzda bilinli
olarak, bu filmi nceden programlamak istemedik. Burada, ekim
almalar srasnda, oyuncularla iliki kurar, dekorlar ye rletirip
dekim mekanlarm " canlandrrken" bir filmin nasl kendiliin
den bir "dzene" kavuacam grmek benim iin ok daha nemliy
di.
Bu yzden elimizde, grsel olarak biimlendirilmi bir birim
olarak herhangi bir ekim ya da episodla ilgili b elirli bir taslamz
yoktu. Hepimiz genel ortam kokluyor, sette derhal grntye d
nmeyi bekleyen ruhsal konumlan alglayp kefediyorduk. e
kim almalarndan nce "grebildiim", tasarlayabildiim tek ey
kendi durumum, filme ekilecek sahnenin isel gerilim zellii ve
aktrlerin ruhsal konumu ile ilgilidir. Ama btn bunlar dile getir
memi salayacak biim henz kafamda ekillenmi deildir. Sete gi
der ve bu durumun bir film eridine nasl kaydedilebileceini kesin
olarak kavramaya alrm. Kavradm an da ekmeye balann.

Ayna' da,

anlatcnn ocukluunu geirdii eski ev temas var,

anlatcnn doduu, annesiyle babasnn yaad bir bina. Zama


nn arklar altnda yklm bu evi eski fotoraflara bakarak aynen
yeniden ina ettik, tam krk yl nce durduu yerde eski temelleri

153

stnde yeniden ykselttik. G enliini o yerde, o evin iinde gei


ren annemi oraya getirdiimizde gsterdii tepki benim en cret
kiir beklentilerimi bile at. Annem hemen gemiine dnd. Ve i
te o zaman doru yolda olduumuzu anladm. Ev onda, tam da bi
zim filmde ifade etmek istediimiz duygulan uyandrmt . . .
. . . Evin nnde bir tarla vard. O zamanlar evle komu kye gi
den yol arasnda bir kara buday tarlas olduunu hatrlyorum. Ka
ra budaylar beyaz beyaz iek atnda ok gzel grnr. Tarlay
adeta karla kaplym gibi gsteren beyaz renk, anlarma, ocukluk
gnlerimin en belirgin, en temel ayrnts olarak ilenmitir. Ama
bir ekim yeri aray iinde oraya gittiimizde tek bir kara b uday
tanesine bile rastlamadk. Kolhoz iftileri buralarda yllardan beri
yalnzca yonca ve yulaf ektiklerini sylediler. Oraya bizim iin kara
buday ekmelerini rica ettiimizde srarla burada kara budayn ye
timeyeceini, topran bunun iin hi uygun olmadn sylediler.
Ama biz gene de tehlikeyi gze alarak bu.topraklardan bir para ki
ralayp kara buday ektiimizde kolhoz iftilerinin hayret dolu ba
klar arasnda budaylarmz dolu dolu filizlenip boy verdi. Baar
mz iyiye yorduk. Btn bunlar, ayn zamanda da, anlarmzn
nemli bir zelliini, zamann rts altndan kabilme yeteneini
sergiliyordu. Ve filmin konusu da ite tam buydu, temelinde yatan
dnce buydu.
Kara budaylar iek amasayd film ne olurdu bilemiyorum. . .
iek amas benim iin o sralar ne kadar da nemliydi!
Ayna'nn almalarna baladmda ister istemez u dence
aklma takld kald: nsann ciddi bir biimde kendini adad (he
men misyon laf etmemek iin) doru drst bir film, yalnzca sra
dan bir alma deil, senin kaderini belirleyen insan davrannn
bir eylemi' dir. Bu filmde ilk kez, hi ekinmeden, dorudan doruya
b enim iin en nemli, en deerli ve en zel olan eyden sz etmeye
karar vermitim.
nsanlar Ayna'y grdkten sonra bu filmin ardnda, ifrelen
mi gizli ve farkl herhangi baka bir gaye yatmadna onlar ikna
1 54

etmek ok g oldu. Filmin gerei sylemekten baka bir amac ol


madn aklamaya altmda hep kukuyla karlandm, insan
lar hayal krklna urad.
Baz seyirciler iin bu aklamalarm gerekten de pek tatmin
edici olmad. Gizler, simgeler, gayeler peinde kotular durdular.
nk onlar filmsel, grntsel iire alk deildiler; ki bu da beni
byk hayal krklna uratt.
Seyircilerin tepkisi buydu. Meslektalarm ise stme ulland
lar, ' drst olmaya davet ederek beni, yalnzca kendimle ilgili bir
film yapmakla suladlar. Bizi kurtaran bir tek ey olmutur: Bu a
lmay seyircilerin de en az bizim kadar nemli bulaca inanc.
Film, canmdan ok sevdiim ve ok iyi tandm insanlarn hayatla
rm yeniden canlandrmak amacn tayordu. Kendisi iin deerli
olan insanlarn hakkn deyemeyeceini, kendisin; gsterilen sev
giyi, verilen onca eyi hibir zaman gereince karlayamayacam
dnen bir insann ektii aclar anlatmak istiyordum. Bu insan,
onlar yeterince sevmediine inanyor ve bu, onun iin gerekten ac
veren, katlanlmas zor bir dnce.
nsan ok nemli grd eyler hakknda konumaya balad
syledii ve savunduu eylere gsterilen tepkilerden ok etkile
niyor. Ne pahasna olursa olsun anlalamamaktan korunmak isti
yor. Seyircilerin filme ne gibi bir tepki gstereceklerini endieyle
m,

bekliyorduk. Ve her eye karn, inanlmaz bir istekle onlarn filmi


anlamalarn bekliyorduk. Daha sonraki olaylar beklentilerimizi
dorulad. Bu kitabn banda verdiim seyirci mektuplan bu konu
da olduka aklaycdr.

Ayna'da benden deil, bana yakn olan insanlara kar duygula


rmdan, onlarla olan ilikimden, hi tkenmeyecek anlaymdan,
ama ayn zamanda da onlara kar ilediim ve hibir zaman dzelte
meyeceimi dndm gnahlarmdan ve baarszlmdan sz
etmek istemitim. Kahramann, iine dt ar buhran srasn
da en ince ayrntsna kadar hatrlad olaylar ona ac vermekte,
onun iinde bir zlem, bir huzursuzluk yaratmaktadr.
1 55

Bir tiyatro oyununu okuduumuzda onun anlamm karabili


riz. Bu anlam, farkl sahnelenmelerde farkl ekillerde yorumlanabi
lir. Ama oyunun ana hatlar batan bellidir. B una karn senaryo
dan, yaplacak filmin ana hatlarn okumak mmkn deildir. se
naryo filmle birlikte lr; ve diyaloglarm edebiyattan alm bile ol
sa sinemann z itibaryla edebiyatla hibir ilgisi yoktur. Bir sahne
eseri, edebiyatn bir parasdr, nk dnceler, zelliklerini diya
loglarla dile getiren karakterler tarafndan canlandrlr. Diyalog ise
edebiyattr. Sinemada ise diyalog, maddi yapnn paralarndan yal
nzca biridir.
Bir senaryoda, edebiyat ya da dzyaz olma iddiasn tayan en
ufak bir nokta bile filmin oluturulma sreci iinde kararl ve tutarl
bir biimde ayklanmal ve yeniden ilenmelidir. Edebiyat, sinema
sanat iinde eritilmelidir. Ksacas, film tamamlandktan sonra or
tada edebiyat diye bir ey kalmamaldr. Film almalar sona er
dikten sonra geriye kalan yalnzca bir kurgu listesidir ve kimse de
bunu artk edebiyat diye tanmlayamaz. Daha ok, bir krn gr
dklerini, bir bakasnn anlatmasna benzer bu.

Film Grntsnn Oluturulmas

Sanat ynetmenleri ve kameramanlarla ilikide kan en byk g


lk, onlar da, tpk ekibin btn dier yeleri gibi tasarmn olutu
rulmasna yardm eden kafadarlara dntrmektir. Onlarn, pasif,
kaytsz, verilen mirlere itaat eden grevliler deil, filmin olutu
rulmasnda eit derecede katklan olan, duygularmz ve dncele
rimizi paylatmz insanlar olmalar ok nemlidir. Ama bazen,
sz gelimi, bir kameraman kafadar haline getirmek iin adeta bir
diplomat olmak gerekir. Hatta bunun iin ynetmenin tasarmn,
nihai amacn sonuna kadar saklayarak kameramann kendi grle-

156

rine en uygun kamera almasn yrtmesini salamas bile gere


kebilir. Zaman zaman benim, kameraman doru yola ekebilmek
iin tasarm tmyle gizlemek zorunda kaldm bile olmutur. Bu
konuda, Solaris dahil btn filmlerimi eken kameramanm Vadim
Yusov ile ilgili son derece anlaml bir anm var.
Yusov, Ayna'nn senaryosunu okuduktan sonra bu filmde al
may reddetti. Buna neden olarak da filmin kendisine ahlaken tffi's
gelecek kadar otobiyografik zellikler tamasn gsterdi. Aynca an
latm tarznn btnne hakim olan an lirik vurgulama olsun, y
netmenin yalnzca kendinden bahsetme arzusu olsun (daha nce de
indiim meslektalarmn Ayna ya gsterdikleri tepkilere bir r
'

nek), bunlar kabul edemeyecei eylermi. Yusov kendi asndan


drst ve doal davranmt. Belli ki benim davranm gerekten
de mtevaz olmaktan ok uzak gryordu. Sonralan, film baka bir
kameraman, Georgi Rerberg tarafndan tamamlandktan sonra Va
dim Yusov bana u itirafta bulunmaktan da ekinmedi: "ok zg
nm, Andrey, bu senin en iyi filmin!" Bu szlerin de samimi olduu
nu sanrm.
Belki de ben, zellikle Vadim Yusov'u ok uzun zamandr tan
dm iin daha kurnaz davranmal, tm tasarm ona amak yerine
senaryoyu ona blm blm okutmalydm. Ama kendimi gizlemek,
arkadalarma diplomas uygulamak bana zor geliyor.
Bugne kadar yaptm tm filmlerimde, kameraman benim
iin ok nemli olmutur, her zaman en yakn yardmclarmdan bi
ridir. Bir film zerinde alrken dier alanlarla aranda yalnzca
sk bir ba kurmak yetmez. Szn ettiim diplomas gerekten de
gerekli, ama iin dorusunu sylemek gerekirse bu gre ancak
"sonradan", salt kuramsal adan varabildim. Pratikte hibir za
man, birlikte altm insanlardan hibir ey gizlemedim. Tam ter
sine, ekibimiz her zaman birbirine bal kafadarlardan oluan bir
topluluk oldu. nk tm ekip ortak bir "kan dolamna" sahipmi
esine birlikte almad srece do'U drst bir film ortaya k
maz.
157

Ayna'y ektiimiz sralarda hep birarada kalmaya altk, bir


birimize bildiklerimizden ve sevdiklerimizden, deer verdiklerimiz
ve nefret ettiklerimizden sz ettik. Ve hep birlikte, filmimizin gele
cei zerinde hayallere daldk. Ekip yelerinin almada oynad
roln bykl ya da kkl hi nemli deildir. Besteci Ar
temyev, rnein, bu film iin ok az melodi yazd, ama filmde onun
katks hi phesiz tekilerden az olmad, nk o olmasayd film,
kesinlikle bu son eklini alamazd.
Evin eskiden durduu yerdeki dekor almalar nihayet ta
mamlandnda tm film ekibi sabahn erken saatinde oraya gide
rek gnein domasn beklemeye balad: Yrenin zelliklerine
almak, gnn deiik saatlerinde deiik havalarda ald ekli ta
nmak istiyorduk. Bir zamanlar bu evde oturmu ve bundan yakla
k krk yl nce b urada gnein douunu ve batn, yamuru ve
sisi yaam o insanlarn neler hissedebileceini anlamak istiyor
duk. Evden yaylan havadan, hfila taze anlardan o kadar etkilendik
ve birlikteliimiz o kadar glendi ki almamz sona erdiinde ca
nmz hayli skknd. i bitirdiimizin farkna bile varmamtk. O
derece birbirimize balanmtk.
Ekibin kafaca birliinin de son derece nemli olduu ortaya k
mt. Buhran anlarnda (birka kere bamzdan geti), rnein ka
meramanla gr ayrlmz ktnda p erian oluyordum. Hibir
eye el sremiyordum, bazen gnlerce alamadmz bile oluyor
du. Ancak bir tr anlama salandktan, yeniden dengemize kavu
tuktan sonra yeniden ie koyulabiliyorduk. Ksacas, bizim filmi
miz, olumasn sk bir aln planna ve demir gibi bir disipline
deil, ekibimizin genel havasna b orludur. Ve btn bunlara ra
men gene de iimizi vaktinden evvel bitirebildik.
Film almas, her trl yaratc yazarlk almasnda da oldu
u gibi dsal grevlere deil kendi iindeki grevlere gre ynlendi
rilmelidir. dari ve yapmclk grevlerine gerektiinden' fazla nem
verilmesi, kanlmaz olarak alma sratinin dmesine neden
o1 ur. Bir dncenin gerekletirilmesinde alan insanlar, farkl

158

Ayna: "Brtlen qllp nnde Ger Bir Kadrn "

ka-akterlerde, yaradlta ve yata olsalar da, ayn heyecan payla


an tek bir ailenin fertleri olmay baarrlarsa dalar devirebilirler.
Byle bir toplulukta samimi, yaratc bir ortam yaratlabildii tak
dirde u veya bu dncenin kir.in kafasndan kt, kimin u ya
kn ekimden ya da olaanst k oyunlarndan sorumlu olduu,
bir nesneyi zel bir adan ekme dncesini ilk kimin o rtaya att
son derece tali kalr. Bu yzden de kameramann, ynetmenin ya
da sanat ynetmeninin hakimiyetinden sz etmek son derece anlam
szdr. B i r sahne filme ekildii an at.k organi bir eye dnm
tr, yani artk her trl kiisel hrs ve kendini beenmilik ortadan
silinip gitmitir.
Somut olarak Ayna'y ele alacak olursak, nde kendine ya
banc, son dere:.:e zel b tasarm kendi tasarnuym gibi benimse1 59

ye bilmesi iin tm ekibin gstermek zorunda kald anlayn dere


cesini hesabetmek acaba mmkn mdr? stelik de bu yle bir ta
sarmd ki ben bile arkadalarma zor aktarabiliyordum -belki de
seyircilerden bile daha zor. Ne de olsa ilk gsterim gnne kadar se
'yirci ok uzak bir kavramdr.
Ekibin, senin tasarmnla gerekten zdeleebilmesi iin baz
engellerin almas gerekir. Bu yzden Ayna tamamlandnda, hi
kimse filmi benim ailemin yks olarak ele almaz olmutu, nk
bu arada geen sre iinde bu yk farkl insanlardan oluan koca
bir grup tarafndan paylalmtr; ailem garip bir ekilde genile
miti.
Bir grup, yaratma srecine bu kadar canla bala katld m tek
nik sorunlar kendiliklerinden geri planda kalr. Kameraman ve sa
nat ynetmeni bu film iin yalnzca ok iyi bildikleri, daha dorusu
kendilerinden talep edilen eyleri yapmakla kalmadlar, hayr, her
seferinde mesleki bilgilerini daha da amaya altlar. Yalnzca ye
terli olan yapmakla kalmadlar, mutlaka gerekli grdkleri eyleri
yaptlar ve bu, rnein kameramann, ynetmen tarafndan yaplan
teknik nerileri uygulamaya koymasndan ok daha fazla bir gayret
gerektiriyordu. Gereklie ballk, drstlk ancak bu koullar al
tnda gerekleir. Seyird, dekorlar canlandran eyin insan ruhu ol
duundan bir an iin olsun tereddt etmemeli.
Filmde canlandrma sorunlar arasnda tabii ki renk gesi de
nemli bir yer tutar. nsan,

rengin, gerek duygularn beyaz perde

ye sadk bir ekilde aktarlmasn olduka gletirdii olgusu ze


rinde mutlaka bir kere oturup dnmeli. Sinemada renk, her ey

den nce ticari bir taleptir, estetik bir kaygyla alakas yoktur. Tek
rar tekrar siyah-beyaz filmlere el atlmasnn, siyah-beyaz filmler
den bir trl vazgeilememesinin nedenlerinden biri de budur.
Belli niteliklere sahip bir rengi kaydetmek fizyolojik ve ruhbi
limsel bir fenomendir ve genelde insan buna p ek flikkat etmez. Ge
nelde yalnzca kopya kalitesinin mekanik bir sonucl.t olan ekimin

160

resimsel zellii, canlandrlan olaya, almas gereken ek bir sra


danlk getirir, tabii eer hayata balla deer veriliyorsa.
Rengi olabildiince tarafszlatrmak, rengin seyirciler zerin
de aktif bir etki yaratmasn engellemek gerekir. Tm zellikleriyle
renk, bir ekimdeki hakim ge haline gelirse, bu, ynetmenle kame
ramann seyirciyi etkilemek iin grsel sanatlardan etkileyici yn
temler dn aldklarm gsterir. Elle tutulur, profesyonelce ekil
mi vasat filmlerin alglan biimi, bugn, her eyden ok, "lks"
baskl renkli dergilerin algla,n biimlerine benzemektedir. Renk
li fotoraflar acaba nereye kadar yeterli bir ifade gcne sahip.tir?
Belki de rengin aktif etkisini, monokron sahnelerle kartra
rak tarafszlatrmak ve bylece renkliliin getirdii etkiyi yumua
tarak azaltmak daha doru bir yntemdir. Kamera aslnda yalnzca
gerek hayat film eridinde tespit etmekle yetinir de bize bu renkli
grnt neden her seferinde yapay, hatta yanl gelir? Btn bunla
rn bence tek nedeni, rengin mekanik bir bige yeniden"retimi
srasnda sanatnn kendi tavrm aa karamam olmasdr. Sa
nat ekillendirme roln elinden karm, dolaysyla bu alanda
seme yapma olanam yitirmitir. zgn bir gelime mantna sahip olan renk partisyonu eksik kalm, teknik sre sonucunda ynetmenin elinden alnmtr. Gerek dnyann renk unsurlarn bi
linli bir seimle vurgulamak da ayn ekilde imkansz hale gelmi

tir. nsana tuhafgelebilir ama, bizi evreleyen.dnyann renkli olma


sna karn siyah-beyaz ti.lmin grnts ruhbilimsel, doal ve iir
sel gereklie ok daha yakndr ve bu yzden, esas olarak, grmeye
dayal bir sanatn zne ok daha iyi uyar.
Aslna baklacak olursa, asl renkli ti.lm, renkli ti.lm teknolojisiy
le bizzat renk arasndaki atmann bir rnnden baka bir ey
deildir.

161

Sinema Oyuncusu zerine

Bir film ekerken, oyuncularn kardklar oyun da dahil her eyin


tek sorumlusu eninde sonunda benim. Tiyatroda ise oyuncunun,
oyun boyunca rol ve ilevi asndan tad sorumluluk ok daha
byktr.
Film ekimi iin ekim yerinde boy gsteren bir oyuncu iin y
netmenin kafasndaki tasarmn tmn bilmesi zaman zaman za
rarl bile olabilir. nk tek tek her blmde oyuncuya olaanst
bir zgrlk tanmasna karn (tiyatroda byle bir zgrln sz
bile edilemez) roln kendisini esas olarak ynetmen ekillendirir.
Rol oyuncunun kendisi ekillendirmeye kalksa, tasarmda ngr
len ve eylemlerini belirleyen olaylar karsnda iinden geldii gibi,
bilinsizce davranma rahatln kendi elleriyle yok etmi olur. Bir
yonetmense oyuncusunu istenilen duruma sokarken yanl bir nota
nn araya szmamasna ok dikkat etmek zorundadr. Sinema oyun
cusu ok eitli yollarla gerekli olan ruh haline sokulabilir. Bu, d
artlara ve birlikte allan oyuncunup. doasna gre deiir. Asln
da oyuncu kendini oynamayacak bir ruhsal durum iinde bulmal
dr. Bir insann cam sklyorsa bunu ok zor saklar. Filmde de bu
byledir: ekimde baka bir yere aktarlamayp tbas da edileme
yen bir ruh hali btn gerekiliiyle sergilenmelidir. Tabii ki roller
bltrlebilir: Ynetmen, filmin tipleri iin bu "hallerin" dkm
n yapar, oyuncular da bunlar oynar ya da daha dcrn, ekim s
rasnda kendilerini bu hallerin iine sokarlar. Ancak sette bu.rJan
btnletirmek oyuncunun yapabilecei bir i deildir. Bu yzden,
tiyatroda olsa yapaca eylerin aynsn yapmakla yetinir.
Kamerann objektifi karsnda oyuncu, o anki dramatjik ko
ullara uygun bir Gffintikiik ve dolayszlk iinde olmaldr. Ynet
me!! fionradan sz konusu kopyalar eline ald m, onlara, sanki
oyuncu sahiden kamera nnde duruyormu gibi yaklar. Sonra
bunlar, sanatsal amac dorultusunda kurgular.
1 62

Tabii ki sinemada, tiyatroyu ok etkileyici klan oyuncu seyirci


arasndaki dolaysz ilikinin ekicilii kaybolmaktadr. Bu yzden
de sinema hibir zaman tiyatronun yerini alamayacaktr. Buna kar
n sinema sanatm da ayakta tutan, ayn olay beyaz perdede istenil
dii kadar yeniden yaatma olanadr. Sinema, doas gerei nostal

jiktir.

Tiyatroda ise hareket vardr, geliir, iletiim kurar. Yaratc

dehann bambaka bir ifade biimidir.


Bir film ynetmeni bir koleksiyoncuya benzer. ekimler katalo
u ynla kendince deerli ayrnt, alnt zerine ina edilmi ve son
suza dek tespit edilmi bir hayat sunar. Bu hayatn bir blmnde
oyuncular ve yarattklar tipler de yer alabilir, ama art da deil.
Kleist'n bir zamanlar ok doru bir ekilde belirttii gibi tiyat
ro oyuncusu kardan heykel yapan birine benzetilebilir. Bu yzden il
ham geldii anda seyircisiyle iliki kurmaktan ok mutlu olur. Ve se
yirciyle tiyatro oyuncusunun aralarnda kurduklar iliki aracly
la sanat yaratp ortaya kardklar o birlik anndan daha nemli,
daha yce bir ey yoktur. Bir tiyatro gsterimi, oyuncu yaratc gibi
davrand, orada olduu, maddi manevi orada yaad srece var
dr. Oyuncusuz tiyatro olmaz.
Sinema oyuncusunun aksine tiyatro oyuncusu, ynetmenin ida
resi . altnda roln kendi iinde yaplandrmak zorundadr; hem de
bandan sonuna kadar. Yani sahneye koyma tasarm temelinde
duygularnn tm izgisini kendisi ekillendirme.k zorundadr. Sine
mada ise, aksine, bu tr bir yaplandrmaya, vurgulamann, seslen
dirmenin oyuncu tarafndan datlmasna kesinlikle kar kmak
lazm, nk oyuncu filmi oluturacak olan paralan bilemez. Oyun
cunun tek grevi yaamak ve ynetmene gvenmektir. Ynetmen,
onun varlndan, filmin konusunu en ak ekilde ifade eden anlan
seer. Oyuncu, kendine engel kartmamal, esiz, hatta neredeys!
tanrsal olan zgrln abartmamaldr.
Film almas srasnda ben, oyuncular konumalarla skma
maya zellikle dikkat ederim. Oyuncunun oynad blm kendi
bana filmin btnyle birletirmeye almasna da kesinlikle kr-

163

ym. Hatta birbirini izleyen sahnelerde bile bunu yapmaya kalk


mamaldr. rnein, Ayna'nn kadn kahramannn, ocuklarnn ba
basn, kocasn, elinde sigara bir itin zerine oturmu beklerken
gsteren sahnede kadn oyuncu Margarita Tereova'nn senaryo
nun konusunu bilmemesi ok iyi olmutu. Bu sahnede iyi oynayabil
mesi iin teki sahnelerde kocasnn ona dnp dnmeyeceini bil
memesi gerekiyordu. Oyuncudan konuyu saklamtm, yoksa onu

uygun bir biimde oynamaya kalkabilirdi. Hayatm canlandrd, o


sralar yarnn ona ne getireceini bilmeyen annemle ayn ruhsal du
rumu paylamalyd. Bu sahnede Tereova kocasyla bundan sonra
ki ilikisinin ne olacam bilseydi baka trl oynamaya kalkard,
herhalde bunu herkes kabul eder. Davranlar yalnzca baka ol
makla da kalmaz, doru da olmazd, nbilgisi yznden arptlm
olurdu. yknn sonuna yarar bir tevekkl gsterirdi. Halbuki
Margarita Tereova, hi farkna varmadan, sanki ynetmen bile by
le istemiyormu.asna, bu sahneye son bir umut tad, biz de bunu
aka hissedebildik. Sinemada btn dier eylerden kopmu ola
rak bu ann tekliini aka hissedebilmeliyiz.
Oyuncunun irad.esine ters gelen ey, ynetmenin srtna ykle
nir. Buna karn tiyatroda bizden her bir sahnedeki grntnn fel
sefi tasarmn grmemiz istenir. Tiyatro iin bu doal ve tek doru
olabilir. Yani eer oyuncu Ayna'nn kadn kahramannn yazgsn
nceden bilseydi, bu onun iin sonusuz kalamazd. Bizim iin ise,

onun bu am, "senaryosunu" ok kr bilmedii hayatnn gerek


bir paras olarak yaamas nemliydi. Bilseydi, muhtemelen umut
ve tevekkl arasnda gidip gelecekti. Mevcut koullar altnda -yani
kocasnn dnn beklerken- kadn oyuncunun tamamen karan
lklara gmlm kendi hayatnn srlarla dolu parasn yeniden ya
amas gerekiyordu.
Oyuncunun maddi-manevi, duygusal ve dnsel yapsna uy
gun olarak yalnzca kendine zg olan bir ruhsal konumu, yalnzca
kendine zg bir biimde ifade etmesi ok nemlidir. Bunu nasl
i
yapt .rk etmez. Bence bir oyuncu, kiiliinin gerek bir par-

164

as olan belli bir ruh haline sahipken ona baka bir ifade tarzm be
nimsetmeye hi hakkmz yoktur. Her insan ayn olay kendine z
g, tekil bir biimde yaar. znt ve karamsarlk dolu insanlarn
bir ksm "ilerini dkmeye", kendilerini amaya alrken, dier
bir ksm da aclaryla yalnz kalmak isterler.
Pek ok iilmde, oyuncularn ynetmenin tavrlarm ve davran
biimlerini nasl kopya ettiklerini gzlemledim. Sergey Gerasi
mov'un etkisi altnda olan Vassili ukin de bu byleydi, 36 u
kin'in ynetimi altnda oynayan Kuravlov da . . . Kuravlov'un u
kin'i bir ebek gibi taklide kalkt pek ok an yakaladm. Oyuncu
lara hibir zaman belli bir rol anlaym zorlamaya kalkmam ve onla
ra olabildiince zgrlk tanmaya hazrm, yeter ki ekim alma
larndan nce temel tasarmdan bamsz davranabileceklerini ba
na ispatlam olsunlar.
Ynetmen de oyuncusunu b elli bir duruma sokmadan nce o
durumu kel)di iinde hissedebilmelidir. Doru rotay ancak byle
bulabilir. rnein, baka bir yerde allm bir sahneyi oynamak.
iin hi bilinmedik bir eve gidilmez. Buras eninde sonunda, iinde
tanmadk insanlarn yaad yabanc bir evdir. Ve bu yzden, ba
ka dnyalardan gelen insanlara kendini ifade etmede yardmc ol
maz.
Bir sahnenin hazrlan srasnda ynetmenin en nemli grevi
oyuncuyu gerekli otantik, inandrc bir ruh haline sokabilmektir.
Tabii ki her oyuncuyu ele al ekli baka olmaldr. rnein Tereo
va, filmin senaryosunu bilmiyordu, yalnzca iinden baz blmleri
oynuyordu. En nihayet ona filmin konusunu da rolnn gerek anla
mm da aklamaya niyetim olmadn anladnda ok ard. K
sacas, daha sonra grsel olarak btnletirdiim mozaik paralar
r

gerekten sezgisel olarak tamamlad. Balang_ta zor oldu. Yalnz


ca banagvenmesi, benim onun yerine, bir anlamda "onun adna" ro
ln sonunda ortaya ne kacam bileceime inanmas kolay olmad.
Zaman zaman tasarma sonuna kadar pek gvenemeyen oyun
cularla da altm oldu. Btn film boyunca kendilerini yaplan fil165

min balamndan kopararak kendi rollerinin ynetmenliini yapma


ya kalktlar. Bu tr oyuncular profesyonel bulmuyorum. Benim
iin bir oyuncunun profesyonel olmas iin ona anlatlan oyun kural
larndan herhangi birine, en doal haliyle ve her eyden nce gr
nr bir aba harcamadan hzla uyalrilmesi gerekir. Her doalama
duruma kendiliinden ve bireysel olarak tepki gsterebilmelidir.
Ben, yalnzca byle oyuncularla almay seviyorum. Dierleriyle
almay anlamsz buluyorum, nasl olsa onlar yalnzca az ok basit
letirilmi "genellemeler"i oynarlar.
Anatoli Solonizin ne harika bir oyuncuydu! Ne yazk ki ld.
Yokluunu o kadar hisediyorum ki! Margarita Tereova da Ayna a
lmalar srasnda kendinden bekleneni sonunda anlad ve ynet'
menin kafa.Sndaki taslaa tam anlamyla gvenerek son derece rahat ve hafif bir oyun kard. Bu oyuncular ynetmene ocuklarn
inancyla sarlrlar. Ve bu gven bana olaanst ilham verir.
Anatoli Solonizin gerekten doutan oyuncuydu, sinirli, duyar
l bir insand, kolayca etkilenir, duygusal olarak kolayca alevlenirdi;
onu gerekli ruhsal duruma getirmek hi zor olmazd.
Geleneksel Stanislavski eitiminden gemi her oyuncu iin so
rulmas zorunlu addedilen, bana ise son derece sama gelen "neden,
niin ve hangi temel dnceye dayanarak" sorularm kendilerine
sormaya kalkmayan oyuncular yelerim. Tanrya kr, Anatoli So
lonizin beni hibir zaman bu tr sorularla rahatsz etmedi. O, sine
mayla tiyatro arasndaki fark anlam biriydi.
Ya da, filmlerimde sk sk grlen Nikolay Grigoryevi Grinko
gibi bir oyuncuyu ele alalm. Grinko, son derece tatl, asil bir insan
ve bir oyuncudur. Onun drstln, duyarlln ve zengin i
dnyasn ok severim.
Bir keresinde Rene Clair'e oyuncularyla almas hakknda
bir soru sorulduunda, Clair, oyuncularla "almadn", yalnzca
onlara para dediini sylemiti. Zamannda Sovyet eletirmenleri
nin siniklikle suladklar bu cevapta aslnda oyuncu mesleine kar
duyulan byk sayg gizlidir. En azndan mesleinde gerekten
166

Ayna: SoJyet Ordusunull Siva. Gci/

z'l"indeki yryyle ilgili belgeselden

usta olanlara duyduu derin gven. . . Gene de bir ynetmen zaman


zaman oyuncu olarak be para etmez insanlarla almak zorunda
kalr. Buna karn, Antonioni'nin Serven'indeki ya da Orson Wel
les'in Yuf(tQ Kane'nindeki oyunculuk almas ne mthitir! nsan
seyrederken benzersiz inandrcla sahip tiplerle kar karya ol
duu duygusuna kaplyor. Ama bu, bir tiyatro oyuncusunun anlat
mndan temelde farkl, yalnzca sinemaya zg bambaka bir ikna
gcdr.
Bu yzden Solaris'in baoyuncusu Donatas Banionis ile hibir
zaman yaratc bir alma iine giremedik. nk Banionis " ne
den" ve "niin" bir eyi oynadklarm kavramadka almayan
zmlemeci oyuncular kategorisine dahildir. Annda, iinden geldii
gibi oynama yetenei yoktur, nce roln kafasnda ekillendirmek
zorundadr. Tek tek blmler arasndaki, yalnz onun sahnesinde
deil, btn filmde oynayan dier oyuncular arasndaki balant
hakknda ayrntl bilgiye ihtiyac vardr. Bu ekilde kendini, ynet
menin yerine koymaya alr, ki bu herhalde uzun yllar tiyatroda
almann getirdii bir alkanlk olmal. Donatas, bir sinema oyun
cusunun bitmi filmi kafasnda canlandramayaca dncesini bir
trl hazmedemedi. Ne istediini ok iyi bilen bir ynetmen bile ba
zen bunlar gerekletiremez. Gene de Donatas, Kelvin rolnde ok
baarl oldu ve bu rol zellikle onun oynamasn salayan rastlant
lara mteekkirim. Ama onunla almann kolay olduunu hi sy
leyemeyeceim.
Her oyuncuya baka trl davranmak gerektiini daha nce
sylemitim. Dahas bazen ayn oyuncuya -rolne gre- bile farkl
davranmak gerekebiliyor. Bu konuda istedii etkiyi yaratmak iste
yen bir ynetmen yaratc olmak zorundadr. rnein Andrey Rub

lov' da an yapmcsnn olu Boris'i canlandran Kolya Burlayev'i

- ele alalm. van'zn ocukluu'ndan sonra bu benimle ikinci alma


s olacakt. ekim almalar srasnda asistanlarm araclyla on
dan hi honut olmadm, muhtemelen ayn sahneyi bir bakasna
tekrarlatacam sylentisini yaydm. Benim iin onun, srtnda yak168

laan bir felaketin yknn hissederek kendine gvenini kaybetme


si ve tabii bu gvensizlii rolne de baarl bir ekilde yanstmas
ok nemliydi. Burlayev, son derece dank, efekt peinde koan
yzeysel bir oyuncudur ve duygulan da ayn eklide yapaydr. zel
likle ite bu yzden, onun gvenini krmak benim iin ok nemliy
di. Ama btn bu nlemlere karn roln hibir zaman rma
Rausch, Anatoli Solonizin, Nikolay Grinko ya da B eenova ve Nasa
rova dzeyinde oynayamad.
Bence Kiril rolnde fazla n plana kan van Lapikov da bu fil
nin genel oyunculuk dzeyinin ok dna tayor. Fazla teatral; ya
ni o, kendi tasarmm, rolyle olan kendi ilikisini ve kendi karakte
rini oynuyor.
Benim ne demek istediini anlamak iin Ingmar Bergman'n

Utan adl filnine bakaln . Bu filmde, bir oyuncunun, ynetmenin


dncesini "sunduu", yani bir karakter taslan ve onunla olan
ilikisini sanki onu bu temel dncenin bir perspektifi olarak gr
yormuasna oynad tek bir oyunculuk gsterisi dahi bulunmaz.
Oyuncu; canl bir insann arkasna snmtr, onunla tam anlamy
la btnlemitir. Bu filmin kahramanlar her eyleriyle boyun e
mek zorunda olduklar artlarn oradan oraya att toplardr ve bu
na uygun bir davran sergilerler. Bize ne bir dnce ne de olayla
rn bir sonucunu iletmeye alrlar, btn bunlar bir btn olarak
filnin kendisine ve ynetmenin dncesine brakrlar. Ve bu gre
vi olaanst bir baaryla yerine getirirler. Bu insanlar hakknda
hi kimse, ilerinden hangisinin "iyi", hangisinin "kt" olduunu
ak ak belirleyemez. rnein ben Max von Sydow'un kt bir in
san olduunu hibir zaman syleyemem. Bu filmde her insan biraz
iyi biraz ktdr. Kimse yarglanamaz, nk oyuncular en ufak
bir eilim bile hissettirmezler. nk ynetmen d koullan, insa
nn btn ahlaksal deerlerinin sorguland olaanst hallerde
ne gibi tepkiler gsterdiini aratrmak iin yaratmtr. Yani bura
da ynetmen daha nce belirlenmi bir dncenin uygulayclar
olarak onlardan yararlanmaz.
169

Max von Sydow'un o akl almaz incelikle ilenmi rolne bakn!


Bu, aslnda iyi bir insandr. Yumuak ve duyarl bir mzisyen. Gr
nrde bir korkak. Ama her cesur insann iyi olmas gerekmedii gi
bi her korkan da serseri olmas gerekmez. Ancak Bergman'n
Utan filminin kahraman kesinlikle zayf bir insandr. Kars ondan
ok daha gldr. Adam korkularm yenme gcn ondan alr.
Ama bu da her zaman yeterli olmaz. Zayfl, hassasiyeti, kar ko
yacak gc bulamay karsnda ezilir. Saklanmaya, bir keye kv
rlmaya, hibir ey grmemeye ve duymamaya alr ve btn bun
lar bir ocuk safl ve drstl iinde yapar. Ancak hayat onu
kendini savunmaya zorladnda birden, gzle grlr bir ekilde
bir serseriye dnr. inde barndrd en iyi yanm yitirir, ama
olayn btn sama ve dramatik boyutu da burada yatar ite: Bir
den kazand yeni zelliiyle kans iin nem kazanr. O gne ka
dar onu hor gren kadnn imdi ona ihtiyac vardr, korunmak ve
kurtarlmak ister. Hatta adam yzne bir tokat indirip evden dar
att halde peinden srklenir. Burada yeniden karmza yi'nin
pasif, Kt'nn ise aktif olduu dncesi kar. Ama ne kadar da
karmak bir ekilde yanstlmtr! Bir tavuk bile kesemeyen bir
adam, sonunda kendini ispat edebilecei bir yntem bulduu anda
sinik bir insana dnr. Bu karakterde Hamletva bir eyler var
dr.
nk bence, Danimarka Prensi, fiziksel lm tatt dello
nun sonunda lmez. Bu, "fare kapanndan" hemen sonra gerekle
ir; onu, hmanist ve aydn Hamlet'i, Elsinore'a yerlemi, hibir
deeri olmayan bu mahluklar gibi davranmaya zorlayan hayat kav

Max von Sydow tarafndan


canlandrlan o mehum tip de artk hibir eyden ekinmez, acma
szca ldrrken, bakasn kurtarmak iin parmam bile oynat
maz. Yalnzca kendi iyiliini ve karm dnerek davranr. nsa
nn, adam ldrme zorunluluu karsnda dehet ve korku duyabil
mesi iin gerekten de son derece drst olmas gerekir. Bu koru
yu kaybeden, yani "cesur" olan bir insan ise sonunda tinselliini, ay-

gasnn acmaszln fark ettii anda .

170

..

dm drstln ve masumiyetini yitirir. zellikle sava insanlar


da insanla aykr, korkun gleri aka harekete geirir. Berg
man'n filminde sava, ynetmenin insanlaryla aka ortaya kan
bir fenomen olur, tpk Ayna daki Gibi filmindeki kadn kahraman
'

nn hastal gibi.
Genelde, almaya balamadan hangi oyuncuya filmimde rol
vereceimi bilmem. Bunun tek istisnas, hayatta olduu srece mut
laka her filmimde yer alm olan Anatoli Solonizin'di. Onunla aram
da neredeyse batl iti.kata dayal bir iliki vard. Nostalghia'nn se
naryosunu da onu dnerek yazmtm. Bu oyuncunun lmyle
benim hem sanatsal -hem de kiisel hayatmn ikiye b lnmesi ara
snda neredeyse simgesel bir ba var: Rusya' da kalanla ondan son
ras.
Oyuncu seimi benim iin, genelde, son derece skntl, uzun
bir sretir. ekim almalarm yanlayana dek seimin doru mu
yanl m olduunu sylemek tam anlamyla imkanszdr. Belki de
iin en zor yan seimimin doruluuna gvenmesini renmek, se
ilen oyuncunun kiiliinin benim kafamdaki kiilie gerekten de
uyduuna inanmaktr. Seim konusunda asistanlarm bana ok yar
dmc olurlar. Solaris'in hazrlklar srasnda karm ve en byk
desteim Larisa Pavlovna Tarkovskaya, Snauts roln oynayacak
uygun bir oyuncu aramak zere Leningrad Film Stdyosuna gitti ve
o sralar Grigori Kosinzev'in Kral Lear filminde oynayan olaanst
oyuncu, Litvanyal Juri Jarvet ile dnd.
Snaut rol iin, saf, rkek ve ekingen bakl bir oyuncu arad
mz bandan beri biliyorduk. O gzel mavi, ocuksu gzleriyle
Jarvet, aklmzdaki tipe mkemmel bir ekilde uyuyordu. Bugn
ona Rusa konuturduumuza ok pimanm. Onu Litvanya dilinde
konuturup sonradan senkron yapsaydk ok daha iyi olacakt. O za
man mutlaka daha rahat, daha ak ve daha ayrntl oynard.
Bir keresinde, bir sahnenin provas srasnda ondan btn sah
neyi batan bir kere daha ve bu sefer "biraz daha zgn" oynamas
n rica etmitim. Jarvet, istenileni aynen yapt. Sahnenin ekilme171

sinden sonra da bana o korkun Rusasyla unu sordu: "'Biraz da


ha zgn' ne anlama geliyor?"
Daha nce de belirttiimiz gibi, sinemay tiyatrodan ayran ey,
filmin, kiilikleri bir mozaik eklinde film eridine kaydetmesi, y
netmenin de sonradan bunlardan sanatsal bir btnlk yaratmas
dr. Buna karn tiyatro, speklatif zmlemeciliin ok byk
.

nem tad bir oyunculuk almasnn yrtlmesini talep eder.


Tiyatroda btnn gz nnde tutularak kiiliklerin ilkesinin belir
lenmesi, oyunda rol alan insanlarn eylem emasnn ana hatlaryla
izilmesi, oyuncularn birbirlerini ne ekilde etkileyeceinin, oyun
daki davranlarnn ve nedenlerinin genel olarak ilenmesi gere
kir. Oysa sinemada nemli olan, o anki durumun, ruh halinin asln
bulmaktr. Bazen bu doruya ulamak, oyuncular ekim boyunca
kendihayatlarm yaamaktan alkoymak ne kadar da zordur! Rol
n canlandran bir oyuncuya, kendini en iyi ekilde ifade etme ola
na tanyan ruhsal durumunun en derin kelerine nfuz etmek ne
kadar da zordur!
Sahneye konan bir hayat, belgesel bir hayat olamaz. Bir sine
ma (filmini) oyununu tahlil ederken, bu eylemi filme eken kamera
mann hangi yntemlerden yararlandn deil, ynetmenin nesne
nin nndeki hayat nasl ve hangi, ekillerde dzenlediine bakmak
gerekir. Otar oseliani,37 rnein Yaprak Dkm'nden Bir Zaman

lar ten Bir Ard Kuu Vard'ya,

oradan da Pastoral'e ulamakta

dr. Yalnzca son derece yzeysel ve kaytsz bakmaya alm bir


gz, burada sergilenen ayrntlara taklp kalarak en nemli nokta
ya, oseliani'nin iirsel dnya grne dikkat etmeyi unutur.
Onun kamerasnn -yani filme al tarznn- "belgesel" mi yoksa iir
sel mi olduu, benim iin hi fark etmez. Her sanat az ok ayn kay
naktan su ier. Ve bir Pastoral'in yaratcs iin, tozlu bir yolda gi
den bir kamyondan, yaz misafirlerinin sradan ama gene de iir do
lu gezintilerini tutarl ve acmasz bir ekilde izlemekten daha deer
li bir ey yoktur. O, hibir zel romantizme, cokuya bavurmadan
bunu dile getirmek istemektedir.

172

Bu yolla dile getirilen bir ak, rnein Nikita Mihalkov-Kona


lovski'nin Sevgililer Romans'nda gsterilen szde iirsel anlatm
dan yz misli daha inandrcdr. Konalovski'nin filminde, ynetme
nin daha ekim almalar srasnda veciz ve tepeden bir ifadeyle
kamuoyuna yeni kefettiini aklad trn yasalar uyarnca b
yk byk konumalar yaplr. Nasl da souk, nasl da dayanlmaz
bir cret ve namussuzluk yaylr bu filmden! Dnyadaki hibir tr,
bir ynetmenin souk bir sesle tamamen kaytsz "kald eylerden
sz etmesine bir gereke olmamal. Otar oseliani'nin filmlerini
"dyaz", Nikita Machalkov-Konalovski'nin filmlerini ise korkun
"iirsel" olarak ele almaktan daha byk bir yanlg olamaz. Arada
ki fark, oseliani'nin iirselliinin gerekten sevdii eylerle ifade
edilmesidir, hayata bakndaki sahte romantizmi sergilemek iin
kafadan uydurulan eylerle deil.
Zaten btn bu etiketleri ve ekmeceleri hibir zaman seveme
dim. rnein, Bergman'n simgeselciliinden sz edildi mi rahatsz
olurum. Bence tam tersi sz konusudur. Bergman, neredeyse biyo
lojik bir doalclkla, manevi anlamda, kendisi iin nemli olan in
san gereine ular.
Bir ynetmenin sahip olduu derinlik, filme ekme nedeninde
belirginleir demek istemiyorum. Filmi nasl veya hangi ynteme
bavurarak yapt son derece nemsizdir.
Bir ynetmen, "iirsel'', "entelektel" ya da "belgesel" biem
zerinde deil, yalnz ve yalnz, kendi dncesini tutarl bir ekil
de sonuna kadar gtrmek zerinde kafa yormaldr. Bu ama uru
na nasl bir kamera kulland yalnzca onu ilgilendirir. nk sa
natta belgesel bir otantiklik ve nesnellik olamaz. Nesnellik her za
man iin ynetmen esnelliidir, yani zneldir. Bu, ynetmenin bel
gesel bir malzemeyi birletirdii durumlarda bile byledir.
Oyuncular, benim istediim ekilde yalnzca hayata yakn bir
oyun karacak' olurlarsa o zaman komedi, fars ya da melodrama ne
demek gerekecek? Oyuncular burada abartmak zorunda deiller
m.?.
173

Tiyatroya has kavramlarn hibir eletirel szgeten geirilme


den sinemaya aktarlmasna kesinlikle karym. Tiyatronun bam
baka alldk verilerle alt olgusu bal bana yeterli bir ne
dendir. Sinema "trnden" sz edildiinde, genelde ticari yapmlar,
durum komedileri, kovboy filmleri, psikolojik dramlar, polisiyeler,
mzikaller, korku ve felaket filmleri, melodramlar vs kastedilmek
tedir. Ama btn bunlarn sanatla yakndan uzaktan bir ilgisi var
mdr? Bunlar "kitlesel iletiim"dir, tketim mallar demek belki de
daha doru. Artk ne yazk ki her yerde rastlanlan bu biimler sine
maya, dardan, ticari karlar tarafndan zorla dayatlmaya all
maktadr. Ancak esas anlamyla sinema, dnmenin ancak bir bii
mini tanr: Birletirilemezi ve elikiyi birletiren, sinema sanatm
yazarnn dnce ve duygularyla zdeletiren iirsel dnce tar
z.
Gerek bir film grnts, trnn snrlarnn almas zeri
ne kuruludur. Ve bir sinema sanats burada, aka tek bir trn
boyutlar iinde hapsedilemeyecek olan idealini ifade etmeye al
r.
rnein bir Robert Bresson hangi tr kullanrd? Hibirini.
Bresson, Bresson'dur. O, bal bana bir tr zaten. Antonioni, Felli
ni, Bergman, Kurosava, Bunuel, son tahlilde, yalnzca kendileriyle
zdetirler. Ya Chaplin? Chaplin yoksa sinemada komediyi mi tem
sil etmektedir? Hayr, o, Chaplin'dir, ei bir daha bulunamaz bir fe
nomen, ite o kadar. "_Tr" kavramndan dondurucu bir souk yayl
maktadr. Ama sanatlar, bal bana birer alemdir. Onlar tutup
herhangi bir trn dar kalplarna sktrmak mmkn m? Berg
man'n ticari kalpta bir sinema komedisi evirmeye kalkmas ayr
bir konu. Aynca bu konuda baarl olduu da sylenemez. O, dn
ya apnda salad nn dier filmlerine borludur.
Chaplin'i ele alalm. Burada sz konusu olan, abartma retimi
dir, ama ok daha nemlisi Chaplin'in canlandrd kahramanlarn
geree yakn davranyla insan her an hayrete drmesidir. Kah
ramanlar en garip durumlarda bile doallklarn korur ve bu yz174

den insanlar kahkahaya boar. Chaplin'in kahramanlar, zellikle


evrelerindeki abartlm dnyann samal yznden daha da
inandncdrlar. Bazen, sanki Chaplin 300 yl nce lm gibi geli
yor. O kadar klasik, o kadar byk!
Spagetti yemekte olan bir insann farkna varmadan tavandan
sarkan katlar da yuttuu o inanlmaz sahneden daha garip ne ola
bilir ki? Ama Chaplin'in oyunculuk tarz son derece tabii, yapay hi
bir ey yok. Elbette ki hepimiz, btn bunlarn kurmaca olduunu,
durumun abartlm olduunu biliyoruz. Ama bu abartlm dn
cenin geree sadk, doal bir biimde canlandrlmas yznden bi
ze ok daha inandrc ve olaanst komik geliyor. Chaplin burada
oynamyor. Bazen son derece aptalca durumlarda bile byk bir do
allk iinde yaamn srdryor.
Sinemann kendine zg bir oyunculuk anlay vardr. Bu, ta
bii ki, sinema ynetmenleri oyuncularn her zaman ayn ekilde kul
lanrlar demek deildir. Fellini'nin oyuncular Bresson'unkilerden
ok farkldr. Bir kere her ikisi de farkl insan tiplerinden yararlan
maktadr.
Zamannda Rus seyirci kitlesi arasnda ok popler olan Yakov
Protasanbv'un38 ektii sessiz filmlere bugn tekrar baktmzda
oyuncularn nasl tiyatronun kurallarna bal kalmaya zorlandkla
rm byk bir honutsuzlukla tespit ederiz.
Bu filmlere hi utanmadan tiyatro kalplan aktarlm, oyuncu
lann yorumsall zorla salanmtr. Bu filmlerde, komedilerin ko
mik, dramatik sahnelerin olabildiince "etkileyici" olabilmesi iin
ok aba sarf edilmitir. Ama zorlama ne kadar fazlaysa "yntemleri
nin" dayanakszl da o kadar ak bir biimde ortaya kmtr. Es
ki filmlerin pek ounun bu kadar abuk yalanmasnn nedeni,
oyunculuk davranlarndaki zellii bulup karamamalar olmu
tur.
Buna karn, kanmca, Bresson'un filmlerindeki oyuncular hi
bir zaman eskimi izlenimi yaratmayacaktr, tpk filmlerinin de es
kimeyecei gibi. nk bu filmlerde hibir sivrilik, hibir tantana
175

yoktur. Varolan, insann zduygusunun en derin gereidir. Bres


son'un oyunculan grntleri taklit etmezler, ksine en derin bir bi
imde zmsedikleri hayatlann gzmzn nnde yaarlar. Mou
chette'i dnn bir kere. Bu filmde herhangi bir kimse, ba kadn
kahramann bir an iin olsun seyircileri dndn iddia edebilir
mi? Seyircilerine yaadklannn "derinliini" nasl iletmesi gerektii
ni? Seyircisine, kendini ne kadar "kt" hissettiini gsteriyor mu?
Hayr, asla; bir an iin bile bunlar dnmyor. Kendi hayatnn
bir gzlem konusu olduunu, herhangi bir eyi ispatladn bile
fark etmez grnyor. Kendi kapal, derin ve youn dnyasnda ya
yor ve bu yzden de bizi etkisi altna alyor. Ve eminim, bu film yl
lar sonra da bizi ayn ekilde etkileyecektir. Tpk Carl Theodor
Dreyer'in Jeanne d'Arc39 adl sessiz filminin bizi hfila etkilemeyi sr
drmesi gibi.
Ama herkesin de bildii gibi kimse tarihten dersler karmaya
yanamaz. Ve ite bakn, gnmz sinemaclar, oktan alm oldu
unu sandmz gemiin teatral oyunculuk anlayna geri dnme
peinde. Larissa epitko'nun Ykseli adl filminde stne basla
basla vurgulanmaya allan okanlaml "anlatmclk" bana hi de
inandrc gelmedi; sonunda tam anlamyla tekanlaml bir anlatm
tarz km ortaya. Tpk dier pek ok ynetmen gibi Larissa epit
o da, hangi sebeple bilinmez, ba kadn oyuncusunun abartl bir
biimde vurgulanm deneyimlerinden hareketle seyirciyi "sarsma
ya" alm. Yeterince anlalamayacandan korkmu olmal ki,
oyuncusunu inanlmaz ykseklikteki bir krsye kartm. Oyun
cunun klandrlmasnda bile, anlatnn zel bir "ok anlamlla"
brnmesi kaygsndan yola klm. Ama ne yazk ki sonuta orta
ya anlamsz bir tantana ve inanlmaz bir yk km. Seyircilerde
zorla acma duygular uyandrmak adna, bu kadn ynetmen, oyun
cularn canlandrdklar tiplerin ektikleri aclar sergilemeye zorla
m. Filmde her ey, gerek hayatta olduundan ok daha eziyetli
ve ac dolu. Bu yzden de filmden inanlmaz bir soukluk ve kayt
szlk akyor. Belli ki ynetmen kendi tasanmn kendisi bile anlaya176

mam. nsan, "seyirciye bir dnce alayacam" diye uramama


.
l, bu son derece faydasz ve anlamsz bir grev. Seyirciye hayat gs
termek ok daha iyidir, o nasl olsa bunu doru bir ekilde deerlen
dirmesini bilecektir. Larissa epitko gibi son derece yetenekli bir
ynetmen hakknda bunlar sylemek zorunda olduum iin zg
nm.
Sinemann "oynayan" oyuculara ihtiyac yoktur. Nasl tepki
gstermesi gerektiini oktan kavram seyirciye hala srarla ve hi
bir ayrnty atlamadan metinlerini aklamaya alan oyuncular
grmekten insann midesi bulanyor. Oyuncular bu konuda srar et
mekten vazgemeyerek seyircilerinin hayal gcne ne kadar gven
diklerini ispatlam oluyorlar! Peki amr, o zaman bu oyuncularla
van Mozuhin gibi, devrim ncesi Rus filminin "yldzlan" arasnda
ne fark kalyor? Tek fark, filmlerin teknik olarak artk baka bir d
zeyde evnliyor olmas m? Sanatta tek bana teknik dzeyin hibir
anlam yoktur. Olsayd, o zaman sinemann bir sanat dal olduunu
nasl ileri srebilirdik ki!? Sinemada tek sorunun, meselenin :ne,
yani filmsel etkinin gizemine yaklamak gibi bir derdi olmayan salt
ticari gsteri sorunu etrafnda dndn syler, ii bitirdik. Bu
gn de bizi ne bir Chaplin ne bir Dreyer ne de Dovenko'nun Top

rak ' bu denli yorard. Ama ne yazk ki hala kendimizi onlarn etki
sinden kurtaramadk, bizi hala en az dnk kadar yormaya devam
ediyorlar.
Gln olmak demek birinin glmesini salamak demek deil
dir. Ayn ekilde acndrma duygusu uyandrmak da seyircinin gz
yalar kanallarm harekete geirmek olamaz. Bir abartma ancak,
eserin tmn kapsayan yap ilkesi olarak, grnt sisteminin bir
zellii olarak mmkndr, yoksa yntemlerden biri olarak deil.
Bir oyuncunun el yazs ne gsterili olmal ne de okunmaz. Bazen
tam anlamyla gerekd olan bir ey gerein ta kendisini dile geti
rir. Dimitri Karamazov, 40 daha o zaman yle demiti: " Gerekilik
- ne kt bir aka!"
Her sanat, kavramann bir biimi olarak gerek olana eilir, an177

cak gereklik, evre tanmlanmas ve doalclkla eanlaml deil


dir. Yoksa Johann Sebastian Bach'n bir "Choral Preludium"unun
gerekle hibir alakas yok mudur? Bu anlamda gereki deil mi
dir?

Moskova Genlik Tiyatrosunda Hamlet'i sahneye koyarken Po


lonius'un katlini u ekilde canlandrmak istedik: Hamlet'in ldr
c darbesiyle Polonius sakland yerden karken krmz apkas
n sanki yarasn rtmek istercesine gsne bastrr. Sonra onu ye
re drr, kaybeder, yerden almak iin dnmeye alr, sanki ar
kasn toplamaya almaktadr: Efendisinin nnde yerleri kanla
kirletmek yakk almaz! Ama gc tkenir. Polonius'un yere dr
d krmz balk gerek bir balktr, ama ayn zamanda da ka
nn bir gstergesi, onun mecazi anlamdr. Tiyatroda gerek kan, be
lirgin doal ilevi iinde kullanldnda inandrc bir iirsel gerek
lik sergileyemez. Sinemada ise kan, kandr, yani ne bir simge, ne
baka bir ey. Andrzej Wajda'mn Kller ve Elmaslar'ndaki kahra
man, kurumalar iin aslm amarlar arasnda vurulup yere d
erken sarld beyaz bir amarda koyu krmz bir kan lekesi
-Krmz-Beyaz, Polonya bayrann rengidir- beliriyorsa, burada
biz edebiyattan alnma bir grntyle kar karyayz demektir, si
nematografik bir grntyle deil; bu grntnn son derece gl
bir duygusal etki yaratmas bu olguyu deitiremez.
Sinema hayata fazlasyla bamldr, btn dikkati onun stn
de younlamtr. Bu yzden hibir tre sktrlamaz, tr kalpla
rnn yardmyla herhangi bir duygu yaratmas beklenemez. Tiyatro
da ise, aksine, dncelerle allr, insan karakterleri bile bir d
nceden ibarettir.
Hi phesiz, tm sanat yapmadr. Gerei yalnzca simgeleti
rir. Bu ok bilinen bir hakikattir, ama, yalnzca mkemmel olma
yan bir beceriye, yetersiz bir profesyonellie dayal bir "yapayl"
da bilinli yaplm bir biem olarak ileri srmemek gerekir, zellik
le eer bu tanm belirli bir grntselliin gereklerine deil, yalnz178

ca abartlm ve zorlanm bir abaya ve ne pahasna olursa olsun et


ki yaratma arzusuna dayandrlyorsa.

hgin, hem de ne pahasna olursa olsun ilgin bir yaratc sanat


olma arzusu yalmzca taralln bir gstergesidir. nsan, seyircisi
ne de kendi onuruna da saygl olmaldr. Seyircinin yzne duman
fle memelidir. Kediler kpekler bile bundan pek holanmaz.
Bu, tabii ki her eyden
nce seyirciye gvenme soru
nudur. Sinema salonunda
oturan tek tek her bir seyirci
yi gz nne almak zorunda
olmasak da dorusu budur.
Serciye mesajnn ancak
ok ufak bir blmn ileti
yor olsa da her sanatnn d
mmkn olduu kadar
ok anlalmaktr. Ama asln
da ok da fazla dertlenmeme
si gerekir: Sanatnn srarla
zerinde durmas gereken
tek nokta, dncesini mm
kn olduunca drst bir e
kilde ifade etmek olmaldr.
/
Genelde 'oyunculara, u ya
Ayna: Cepheden geri de Baha
da bu dnceyi iletmekle
ykml olduklar sylenir. Sonu olarak da onlardan uslu birer
"dnce tayclar" olarak yararlanlm olur. Grntnn gerek
lii de bu arada kaynar gider.

Otar oseliani'nin Bir Zamanlar ten Bir Ard Kuu Vard adl
filminin en dikkate deer zellii profesyonel olmayan oyunculara
gvenmesiydi. Bu ne demektir? Baoyuncunun otantiklii konusun
da hi tereddt uyanmyor: Perdede canlandrd hayat kesinlikle
179

gerek, gzlerden kamayacak ekilde kanl canl; her birimize, her


birimizin yaad olaylara yakndan bal otantik bir hayat.
Sinema oyuncusu olarak etkilemenin tek koulu, anlalr ol
mak deildir. Drst ve inandrc da olmak gerekir; ne yazk ki bu
drstlk ou zaman yeterince anlalmaz.

Mzik ve Ses zerine


Bilindii gibi sinemada mzik sessiz film dneminde kullanlmaya
balanmtr. Piyanonun banda oturan biri, gsterilene ritmik a
dan uyan, gerilimi yanstan . mzikal bir parayla beyaz perdede
olup bitenlere elik ederdi. Bu, grntnn olduka mekanik, rast
lantsal ve illstrasyon asndan ilkel -bir seslendirme biimiydi.
in tuhaf, sinematografide ses kullanmnn bu ilkesi, neredeyse
kelimenin tam anlamyla geerliliini bugn de koruyor. Bir bak
yorsunuz bir episod mzikle "desteklenmi'', bir baka seferinde
ana konu gene mzik araclyla canllk "kazanm" ya da duygusal
ierik "glendirilmi". Bir baka seferinde ise mzikten baarsz
bir sahneyi "kurtarmas" istenmi.
Benim grme gre, mzii iirsel bir nakarat olarak kullan
ma yntemi ok daha dorudur. Bir iirde iirsel bir nakaratla kar
latk m, biraz nce aldmz bilgilerle donatlm olarak balang
noktasna, yazan ilk dizeleri yazmaya iten balang noktasna geri
dneriz. Nakarat, bizim iin yeni olan bu iirsel dnyaya adm atma
mz salayan o ilk durumu iimizde yeniden uyandrmamz salar.
Ayn zamanda da bize dolaysz ve yeni bir deneyim yaatr. Ksaca1
s: Kaynaa geri dneriz.
B yle bir durumda mzik yalnzca, kout bir grntnn ieri
ini gfendirmek ve canlandrmakla kalmaz, ayn malzemenin, ni
teliksel olarak deimi daha yeni bir ekilde ifade edilmesi olana
n da yaratm olur. Kendimizi duruma uygun, nakarat eklinde d180

zenlenmi temel bir mzik gcne terk ettiimizde, yeni duygusal


deneyimlerle zenginlemi olarak daha nce yaadmz duygulara
tekrar tekrar geri dneriz. Byle bir durumda bir mzik gesinin
kullanm iin rengini hayli deitirir, hatta zaman zaman ekimde
sabitletirilmi hayatn zn bile deitirebilir. Bu kadarla da kal
maz: Mzik, kullanlan malzemeye, ynetmenin deneyimini yans
tan belli lirik nanslar da katabilir. rnein, biyografik bir film
olan Ayna' da mzik gerek hayattan alnmadr, ynetmenin manevi
deneyiminin bir parasdr ve bu filmin lirik kahramannn dnyas
n yaratmada nemli bir rol oynamtr.
Grsel film malzemesini izleyici alglamasnda belli bir bii:p.
bozukluuna uratmada mzik ilevsel bir rol oynar. Alglama sre
cinde daha ar veya daha hafif, saydam ve yumuak ya da kaba ve
elle tutulur bir etki yaratlmak istendiinde mzik glme yardma ko
ar. Bir ynetmen u veya bu mzii kullanarak seyircilerin duygu
larm kendi istedii yere yneltmek, onlarn grsel olarak sergile
nen nesneyle ilikilerini geniletmek olanana kavuur. Nesnenin
anlam bu yzden deimez ama bu yolla ek bir nans kazanr. Se
yirci, bundan byle mziin de organik yap.talar arasna katld
yeni bir birim balamnda bu nans alglar, en azndan potansiyel
olarak. Ksacas alglamaya yeni bir boyut getirimi olur.
Filmlerimde mzik tek boyutlu "grnt illstrasyonu" olarak
kalmyordur, umarm; ayrca filmlerimdeki mziin, seyircileri gs
terileni benim istediim vurgulamayla grmeye zorlayan olaylarn
etrafndaki duygusal bir rt olarak alglanmasn da asla istemem.
Film mzii, benim iin her halkarda sesli dnyann, insan hayat
nn doal bir parasdr. Kuramsal adan tutarl bir ekilde ilen
mi sesli bir filmde mzie hi yer kalmayaca, bunun yerine filme,
sinema sanah asndan giderek daha da ilginleen seslerin hakim
olaca -son iki filmin Stalker ve Nostalghia'da bunu gerekletirmeye altm- gerei doru da olsa benim iin fark etmez.

Filmsel grnty gerekten kapsaml bir ekilde seslendire


bilmek iin muhtemelen bilinli olarak mzikten hepten vazgemek
181

gerekir. Aslna baklacak olursa hem filmsel olarak ekillendirilen


dnya hem de mziksel olarak ekillendirilen dnya birbirine para
lel, birbiriyle elikili iki ayn dnya olutururlar. Geree uygun
bir ekilde dzenlenmi sesli bir dnya z itibariyle mzikaldir, ya
ni tam anlamyla sinematografik bir mziktir.
Otar oseliani, rnein, sesle harikulade bir biimde oynar, ge
ne de yntemi benimkinden tamamen farkldr. oseliani, doal g
delik hayatn seslerinden oluan bir atda srar eder, hem de bizi
perdede gsterilenin yasallna inandracak bir sebatla, yle ki so
nunda bunlar artk en ince ayrntlarna kadar dnlm bir fo
nogram (ses yazs) olmadan dnemeyiz.
Doann kusursuz bir yanks olma zelliini tayan sesli bir
dnya ne anlama gelir? Anlam ne olursa olsun, sinemada bu d
nlemez bile, nk tekbir ekim iinde her eyin ayn anda varol
masm gerektirir: Admlar, grlt patrt, szck paracklar, rz
garn uultusu, kpek havlamas, ten bir horoz vs. ekime alnan
her grntnn fonogramla (ses yazs) da kaydedilmesini bekler.
Bundan da ortaya sadece bir ses cmb kar, sonuta film, bir
ses dzeninden tam anlamyla mahrum kalr. Ses seiminin yapla
mad bir film, eninde sonunda sessiz filmden farkszdr, nk g
rntden sesli dnyayla ilgili, sesli anlatmla ilgili her ey yok olup
gitmitir.
Bergman'da, rnein, bo bir koridorda ayak sesleri, saatlerin
tiktaklan ya da elbise hrtlar duyulduunda zannedilir ki ynet
men sesleri doal ekliyle kullanm. Oysa bu "doalclk", aslnda,
seslerin stn rtm, onlar ayrtrp abartmtr. Bergman, tek
bir grlt ortaya kararak bizim gerek hayatta duyacamz b
tn dier nemsiz, tali, iitsel olaylan gz ard eder. Bu yzden, r
nein badet Edenler filmindeki intihar eden kadn cesedinin sahile
vurduu sahnede yalvzca suyun rlts duyulur. Toplu ekimiyle,
yar genel ekimiyle btn bir episod boyunca bu suyun kesilmek
bilmeyen prtsndan baka hibir ey duyamayz, baka hibir g
rltye kulak kabartamayz, ne ayak seslerine ne de sahilde duran

182

insanlarn szlerine. te bu, her eyiyle Bergman'a zg akustik ifa


de biimidir.
. Aslnda ben, dnyann kendiliinden ok gzel bir sese sahip ol
duu, sinemann mzie hi gereksinimi olmad grndeyim,
yeter ki biz duymasn bilelim. Ancak modern sinemada olaanst
ustalkta mzik kullanm rneklerine de rastlamak mmkn. rne
in Bergman'n Utan'nda felaket bir transistrl radyodan para
zit yznden zaman zaman kesilen son derece gzel klasik mzik
sesleri ykselir. Ya da Nino Rota'nn, Fellini'nin 8 1/2 adl filmi iin
yapt o ahane mzik! Hem kederli, hem duygusal hem de hafif
alayl ...
Ayna'nn baz sahnelerinde besteci Artemyev ile birlikte elek
tronik mzik kullandk. (Bence elektronik mziin sinemada ok ge
ni bir uygulama alan vardr.) Elektronik mziin bu filmde uzak
bir yank, dnyevi olmayan bir hrt ve bir inleme etkisi yaratmas
n istemitik. Bununla hem yedek bir gereklilik dile getirilmi hem
de somut ruh halinin, i dnyann sesleri yeniden retilmi olacak
t. Artemyev'in tnlarn ok karmak yoldan elde ettii elektronik
mzii o kadar dikkatli kullanmtk ki, tam mzik duyulduu, na
sl yapldnn kavrand an sesler aniden kesiliyordu. Elektronik
mziin her trl deneysel-sanatsal kkenini ortadan yok etmek ge
rekiyordu, dnyann hayat dolu arks olarak alglanmasnn tek yo
lu buydu.
Buna karlk enstrmantal mzik o kadar zgn bir sanat dal
dr ki, onu filmin organik bir paras olarak filmle btnselletir
mek olduka zordur. Bu yzden onu kullanmak aslnda her zaman
bir tavizdir; o hep ilstratiftir. Aynca elektronik mzik bir filmin
ses dzeni iinde kaybolabilir, kendini grltlerin ardna gizleyebi
lir, bir tr belirsiz bir ey olarak yansyabilir. Kendini tpk doann
sesiymiesine, belirsiz duygularn iareti olarak sunabilir, ama bir
insann nefes alm da taklit edebilir. Ben bu belirsizlii seviyorum
ite. Ses hep ortalarda bir yerlerde yzmelidir, ister mzik, ister bir
konuma ya da yalnzca bir rzgar eklinde olsun, hi nemli deil.
183

VI

Sanat ile Halk Arasndaki liki zeri ne

Sanat ile snai-ticari retim arasndaki ikili durumdan etkilenen si


nemalar, zellikle film yapmcs ile seyirci arasndaki ilikide tayin
edici bir rol oynarlar. Bu ok bilinen olgudan hareketle, aada, bu
durumun sinema iin yol at saysz dnceler zerinde baz g
rlerimi dile getirmeye alacam.
Bilindii gibi her retim verimli olmak zorundadr. retimin
sadece yatrmlan karlamas yetmez, belli bir miktar kazan da ge
tirmesi gerekir. nsana tuhaf geliyor ama, meseleye retim endeksi
asndan yaklatmzda, "arz" ve "talep" gibi kavramlar, yani ka
tksz piyasa yasalar, bir filmin baarsn ya da baanzln, este
tik deerini belirleyebiliyor. Bylesine ller, bugne kadar baka
hibir sanata uygulanmamtr. Sinemann iinde bulunduu bu ko
ullar srdke sinema alanndaki gerek sanat eserlerinin geni
bir seyirci kitlesine-ulamas bir yana yaplabilmesi bile zor olacak
tr.
"Sanat'', "sanat olmayan"dan ve ak taklitlerinden ayrmak
iin ba vurduumuz ltler ylesine greceli ve kaypaktr ve nes
nelletirilmeleri ylesine olanak.szdr ki, hi farknda bile olmadan
bir de bakmsnz, estetik deerlendirme ltlerinin yerini ya aza184

Stalke: Andrey Tarkovski filmin settinde


mi kar dncesi ya da eitli ideolojik amalarn belirledii faydac
deerlendirme ltleri alm. B e nce, her ikisi de sanatn asl gre
vinden ayn lde uzaktr.

Sanat, doas gerei aristokrattr ve dolaysyla halkn aras.nda


bir tr semeye bavurur. Zira tiyatro ve sinema gibi "kolektif' sanat
lar bile yarattklar etkide, sanatla temas eden tek tek her insann
yaad olaylara ok yakndan b aldr. Sanat, bireysel alglamala-

185

rnda insanlarn ruhsal yapsn ne kadar sarsabilirse nemi de o de


rece artar. Ne var ki, sanatn bu aristokratik zellii bile sanaty
halka -insanlara da diyebilirsiniz- olan sorumluluklarndan uzun
sre kurtaramaz. Tam tersine. Sanat, zaman ve dnyay eksiksiz
kavrayan bir kii olduundan, gerekle ilikilerini tam olarak yans
tamayan ve dile getiremeyen insanlarn sesi olur. Bu anlamda sanat
, gerekten de halkn sesinin ta kendisidir. te sanatnn kendi
yeteneiyle birlikte halka da hizmet etme zorunluluu buradan ge
lir. Ya yeteneini son damlasna kadar ve btnyle ortaya koymak
ya da ruhunu kurua satmak; sanatnn yapaca tercihlerdir.
Leo Tolstoy, Dostoyevski veya Gogol'un ruhlarnda esen frtnalarn
temeli ite tam da bu noktada, yklendikleri rollerin ve verecekleri
kararlarn bu derece bilincinde olmalarnda yatmaktadr.
una inanyorum ki, kendi dncelerini gerekletirme aray
iinde olan sanat, eserleriyle ilgilenecek birinin mutlaka varol
duu inancn tamasa, bu ie hi kalkmazd. te yandan sanat,
yaratrken, kendisi ile dierleri arasna bir perde ekip anlamsz ve
nemsiz gnlk olaylardan kendini soyutlamaldr. Zira sanatnn
yaratc geleceine gerek anlamda sahip kabilmesinin biricik g
vencesi, sonsuz bir samimiyet ve drstlk, buna ek olarak da in
sanlar adna yklendii sorumluluk bilincidir.
Sovyetler Birlii'ndeki almalarm srasnda, "geteklerden
uzak olmak" ve kendimi halkn acil taleplerinden tecrit etmekle su
landm. Hayret verecek kadar yaygn bir grt bu. tiraf etmeli
yim ki bu sulamalarn asl anlamm hibir zaman doru drst kav
rayamadm. Genelde bir sanatnn veya herhangi bir baka insa
nn, yaad toplumun, kendi ann dna "1kabilmesi", kendisi
ni doduu zaman ve mekandan bamsz klabilmesi, ulalmak is
tenen ideal bir durum olarak kabul edilir. yle sanyorum ki, her in
san, dolaysyla her sanat (ada sanatlarn dnsel ve estetik
konumlar arasnda farkllklar olsa bile), ister istemez, kendisini
evreleyen gerein meru bir rndr. Bir sanat bu gerei biri
lerinin houna gitmeyen bir tarzda da yanstyor olabilir. Ama bu,
186

onun "gereklerden uzak" olmasn m gerektirir? phesiz, her in


san, kendi am dile getirir ve onun geerli yasalarn zmser, is
ter bu gerei benimsesin isterse grmezden gelsin, hi fark etmez.
Daha nce de belirttiim gibi, sanat, insann mantna deil
duygularna seslenir. nsann ruhunu "yumuatmay", iyiye kar du
yarl klmay amalar; zira deerli bir film izlediimizde, gzel bir
resme baktmzda ya da iyi bir mzik dinlediimizde bizi silahsz
landran, adeta elimizi kolumuzu balayan herhangi bir dnce,
balbana bir gr deildir ilk aklmza gelen; yeter ki sanat "bi
zim" sanatmz olsun. Thoma:s Mann'n da belirttii gibi, byk sa
nat eserlerinin her zaman ift ynl ve ift anlaml, tpk hayatn
kendisi gibi belirsiz ve ok boyutlu olmalar bu grn geerliliini
daha da artrmaktadr. Bu nedenle yazar, salt kendi izlenimleriyle
bezedii eserinin tek anlamyla benimseneceini asla varsayamaz.
Sanatnn yapt, sadece, kendi dnya grn dile getirme dene
mesidir; insanlar dnyaya bir de sanatnn gzyle baksn, dnyay
bir de sanatnn duygulan, pheleri ve dnceleriyle rensin di
ye.
Aynca una inanyorum ki, halkn sanat beklentileri, hangi sa
nat eserinin kitlelere ulatrlaca konusunda karar sahibi olanla
rn zannettiklerinden ok daha ayrntl, ilgin ve sprizlerle dolu
dur. Bu nedenle en karmak ve en sekinci olanlar da dahil, her sa
nat anlay, bazen ok mtevaz de olsa mutlaka kamuoyunda yan
k uyandrr; dahas buna adeta mahkumdur. Belli bir sanat eseri
nin, moda deyimiyle "geni kitleler", yani o efsanevi ounluk asn
dan anlalr olup olmad tartmas, aslnda sanatnn halkla, ya
ni kendi ayla arasndaki ilikiye glge drmekten baka ie ya
ramaz.

"air, gerek eserlerinde hep halkdr. Ne yaparsa yapsn, yarat


clnda hang{amalarz ve dnceleri gderse gtsn, istesin
ya da istemesin, mutlaka ve mutlaka halkn karakterinin doal
gcn ifade eder; bunlar bu halkn kendi tarihinden daha de
rin ve belirgin bir ekilde dile getirir. "
187

Herzen, byle yazmaktadr.


Sanat ve halk birbirlerini karlkl koullandrr. Sanat ken
dine sadk ve gnlk deer yarglarndan uzak kald srece, hal
kn hem alglama dzeyini yaratr hem de bunu ykseltir. Bu yolla
artan toplumsal bilin ise, yeni sanatlarn domasna yol aacak o
toplumsal enerjiyi biriktirir.
Byk sanat eserlerinin -yaratclarndan ve halktan bamsz
olarak- doann bir paras, edebi gerekliin bir paras olduklar
n itiraf etmeliyiz. Tolstoy'un
Mann'n

Yusuf ve Kardeleri,

Sava ve Bar'

ya da Thomas

hi phesiz, yaadklar an deer

siz eilimlerinin ve modalarnn ok uzandadr; ,kendi deerlerini


yine kendi ilerinde tarlar.
Bu uzaklk, belli bir ahlaki ve ruhi gzetleme kulesinden olayla
ra bu bak, sanat eserine tarihi bir hayat baheder, ona durmadan
yeni ve deiik ekillerde alglanma olanam tanr.
rnein lngmar Bergman'n

Persona'sn,

her seferinde farkl

bir gzle olmak zere birok kere seyrettim. Otantik bir sanat eseri
olmas nedeniyle bu film, seyircisine her seferi.nde bu filmin dnya
syla tamamen kiisel, yeni bir iliki kurma, bu filmi her. seferinde
yeniden yorumlama firsatn vermektedir.
Sanat, eserini daha anlalr ve kabul edilir klmak adna her
hangi bir ortalama dzeye inme hakkna sahip deildir. Biz, sanatn
serpilip gelimesini bekler, sanatda henz ortaya kmam p otan
siyel olanaklara inanrken, daha dorusu inanmak isterken onun
byle bir tutum benimsemesi sadece ve sadece sanatta rmeye
yol aar.
Marx yle demiti: " Sanatn tadna ancak sanatsal zevkleri ge
limi bir insan varabilir." Sanat "anlalr" olma peinde komay
dnemez. Bu, en az "anlalmaz" olmay istemek kadar samadr.
Sanat, eseri ve onu alglayanlar ayrlmaz bir btn oluturur
lar, tek bir kan dolam sistemiyle birbirine bal tek bir organizma. .
B u organizmann paralar arasnda bir uyumsuzluk ba gosterdi188

Stalker: Filmin kahraman


inde uzman ellerin "tedavisine" gerek duyulur ve dikkatle kendini
gzlemlemeye . . .
u ok ak hakikat burada tekrar vurgulamakta yarar gryo
rum: Ticari filmlerde ve sradan televizyon yapmlarnda tutturulan
ortalama l izleyicinin gerek sanatla iliki kurma olanaklarm
bsbtn yok ederek beenilerini balanamaz llerde mahvet
mektedir.
Benim iin ideale ulama anlamna gelen sanatta gzellik gibi
olaanst nemli bir kategori neredeyse tamamen yok olmann ei
ine gelmitir. Her dnem, gerei arayyla belirlenir. Sonunda or
taya kan gerek ne kadar korkun olursa olsun, bir ulusun yeni189

den salna kavumasna katkda bulunabilir. nk gerein bi


lincine varlmas, salkl bir dnemin balangcn mjdeler, byle
bir eyin ahlaksal ideallerle elikiye deceini de herhalde kimse
iddia edemez.
Bu gerei rtbas edip gizlemeye kalkmak; bu ho olmayan ger
ein ideali inkar edecei iddiasyla yanl yorumlanm bir idealle
bu gerek arasnda yapay bir eliki yaratmaya kalkmak, estetik l
tlerin yerine salt ideolojik-faydac ltler koymakla e anlaml
dr. Ancak ve ancak bir dnemin byk gerekilii gerek bir
ideali, yani yapay propagandalarla ayakta tutulmayan gerek ahlaki
bir ideali dile getirebilir.

Andrey Rublov'da ben,

bu konuya temas etmeye altm. Ba

langta filmin kahraman, yaamn korkun gereklii ile sanatsal


yaratclnn uyumlu ideali arasnda uzlamaz bir eliki bulundu
unu sanr. Ancak filmin temelinde yatan esas dnceye gre, a
nn ahlaksal ideallerini dile getirebilmesi iin bir sanatnn nce a
nn kanl yaralanna korkmadan bakmay renmesi, onlan bizzat
kendi bedeninde, kendi iinde yaamas gerekmektedir. Bilincine
vanlan korkun ve "alak" gerei daha yksek bir dnsel eylem
adna amak; z itibariyle olduka dinsel bir anlam tayan, ulvi fik
ri ykmlln kutsanm bilincine varmak demek olan sanatn
gerek misyonu ite budur.
Ruhsuz sanat, kendi traj edisini de iinde tar. Kendi ann
ruhsuzluu, bilgisi bile sanatdan belli bir tinsellik talep eder, n
k gerek sanat her zaman lmszln hizmetindedir. Bu dn

yay ve z rinde yaayan insanlan lmsz klmay amalar. Bunu

yapmaz, mutlak gerein peine dmez, nihai ama yerine deer


sizlii tercih ederse, parlamasyla snmesi bir olan bir bcek iibi yi
ter gider.
Bir filmi tamamlayp da ve film, ksa ya da uzun bir sre iinde,
az ya da-ok bir aba sonucu piyasaya ktnda, artk onun zerin
de dnmeye de son veririm. Niin dneyim ki? Film, artk ben-

190

den kopmutur, "babasndan" bamsz, kendi "yetikin" yaamna


admm atmtr. Artk onun zerinde hibir etkim kalmamtr.
Seyircinin ortak bir tepkisiyle karlamayacam da batan bi
lirim. Gene de mesele, yalnzca filmin bazlarnca beenilmesi, baz
larnca ise tamamen reddedilmesi deildir. Daha da tesinde, unu
da hep hesaba katmak zorundaym ki filme kar hi de kaytsz ol
mayan insanlar bile filmi farkl ekillerde alglayabilir. Laf aramz
da, filmlerimden biri gerekten de farkl " okuma tarzlarna" olanak
tanyorsa bu, beni ancak mutlu eder.
Bence, daha film ortaya kmadan olas "baarlar"n hayalleri
ne dalmak, filmi seyretmeye gelecek insanlarn saysn tahmin et
meye almak, matematiksel hesaplara girimek son derece anlam
sz ve faydaszdr. Hibir ey hep ayn tarzda ve tek anlamyla alg
lanmaz, bu ok ak. Sanatsal bir grntnn anlam, daha ok, bek
lenmedik etkisinde yatar, nk dnyay kendi znel nitelikleriyle
alglayan bir insann bireyselliiyle yorulmutur.
Bu alglama biimini, bu bireysellii, bazlar kendilerine ok
yakn, bazlar da sonsuz uzak bulabilirler. Burada yapacak hibir
ey yoktur! Sanat, yle ya da byle, herhangi bir kimsenin iradesin
den bamsz olarak, kendi geliimini srdrecektir, tpk bugne
kadar olduu gibi. Ve bugn savunulan estetik ilkeler, yarn, bizzat
sanatlar tarafndan tekrar tekrar inenecektir.
Meseleye bu adan bakldnda bir filmin baars beni, belli
bir anlamda hi ilgilendirmemektedir. Film tamamlanmtr, artk
onu deitiremem. te yandan, seyirdlerin grlerini umursama
dklarn iddia eden ynetmenlere pek inandm da syleyemem.
Cesurca iddia edebilirim ki her sanat, ta yreinin derinliklerin
de, seyirciyle karlamay arzular, kendi eserinin an can damar
na dokunaca, bu nedenle de seyirci iin ok nemli olaca, onu ru
hunun en gizli kalm ke!etjnden vuraca inancn ve umudunu
tar. Bir yandan seyircinin houna gitmek iin zel bir aba sarf et
meyip te yandan korkudan titreyerek filmim kabullenilsin ve bee
nilsin diye dua etmem asla kendi iinde bir eliki deildir. Zira ben19 1

ce, sanat-halk ilikisinin -ok derin ve dramatik bir iliki- z i


te bu noktada dorulanr.
Ynetmenin asla yalnz kalmamas gerektiini herkes kabul
eder. Az veya ok, ama

kendine ait bir seyirci kitlesine sahip olma

hakk, sanat bireyselliinin normal bir varolma kouludur. Bir top


lumda kltrel gelenein gelimesi de buna benzer. Her birimiz,
milmkn olduu kadar ok insana yakn ve onlar iin gerekli olmak,
onlar tarafndan kabul edilmek isteriz. Bu doaldr. Fakat hibir sa
nat, daha iin banda baar hesab yapamaz; veya mmkn olan
en byk onay garanti edecek alma ilkelerini seemez. "Seyirci
nin eilimlerine" ncelik tannan yerlerde, sadece elence sanayiin
den, ov merkezlerinden ve kitlelerden sz edilebilir, ama kanl
maz olarak kendi i yasalarm izlemek zorunda olan sanattan asla!
ster beenelim, ister beenmeyelim, bu byledir.
Yaratma sreci her sanatda farkl yollar izler. Ancak b ence,
btn sanatlar, gizli ya da ak, halkla bir iliki kurma, onlar tara
fndan anlalma umudu tamalar ve uradklar her baarszln
altnda ezilmeleriyle birbirlerine benzerler. Meslektalar tarafn
dan takdir edilen, dahas tanrsallatrlan Cezanne' bir komusu
nun ressam olarak kabul etmemesi, onun iin ne byk bir felaket
olmutu. Ancak bu yzden resim tarznda herhangi bir deiiklik
yapmaya kalkmayan da gene ayn Cezanne'd.
Bir sanat, herhangi bir konuyla ilgili bir sipari kabul edebi
lir, bu bence ok normal. Ancak b ence, sanatnn konuyu ne ekil
de ele alacann, ileyi tarznn denetlenmesi kadar sama bir ey
olamaz. Sanatnn halkn veya herhangi baka bit'kimsenin bam
ll altna girmesini yasaklayan nesnel nedenler vardr. Bunlara
uyulmadnda sanatnn en derin isteklerinin, aclarnn ve hzn
lerinin yerine kendisine kesinlikle yabanc, dtan aktarlm eyler
geer. Sanatnn en zor ve en ypratcl grevi kesinlikle ahlaksal bir
yapya sahiptir. Bu yap, sanatdan, kendi kiiliine kar ar d
rst ve iten davranmasn bekler, bu ise halka kar da iten ve so
rumlu olmay getirir.

192

Stalker

Bir ynetmenin, herkesin houna gitmek gibi, muhtemel baa


rlar dncesiyle almasnda kendini denetlemek gibi bir hakk
olamaz. Bu tr bir denetimin kanlmaz bedeli, seyirciyle arasnda
ki ilikinin temelden farkllamasdr. Farkl:aan bu iliki iinde y
netmen tasarmndan da tasarmn gerekletirmekten de uzakla
r. Aln ite size "elim sende" oyunu! Ve sanat seyircisinin tepkisi
nin zayf kalacam batan sezinlese bile, sanat yazgsn deitir
mek elinden gelmez!
Pukin, bu konuyu harikulade bir ekilde yle aklamtr:

"ar sensin. Yalnz yaa. Kendi zgr yolundan git. zgr kafan
seni nereye srklerse srklesin. Deerli dncelerinin rn
lerini gerekletir. Yce eylemlerin iin asla dl isteme. dl
sensin, dl senin kendi iinde. Kendinin en yce yargcsn sen:
Kendi yaptn amanszca yarglama gcn herkesten fazladr.
Sen, iddial sanat. yaptndan honut musun? "
Burada, seyircinin benimle olan ilikisi zerinde hibir etkim olma
dm sylemekle film ynetmeni olarak stlendiim grevi akla
kavuturmak istiyorum. Aslnda olduka basit bir grev: Olanaklar
erevesinde iini yapmak ve kendini acmaszca eletirmek. Du
rum byleyken, bir de nasl "seyircinin houna giderim" diye, Sov
yet sanatlarna hep sylendii gibi "seyirciye rnek olacam" diye
mi uraaym? Bu seyirci de kimdir? Anonim bir kitle mi? Robotlar
m yoksa? . .
Sanat zmleyebilmek iin ok a z ey gereklidir. Yalnzca uya
nk ve duyarl bir ruh yeter de artar bile, yeter ki giizeie ve iyiye
ak, estetik ze dorudan ulama yeteneine sahip olsun. rnein
Rusya'da seyircilerimin arasnda bilgi durumu ve eitim dzeyi yk
sek bile olmayan byle pek ok insan vard. Bana kalrsa, insana al
glama yetenei daha beikte verilir ve bu, insann tinsel yapsna
yakndan baldr.
"Halk bunu anlamaz" laf, beni teden beri mthi kzdrmtr .
194

Bu da ne demektir? Halk adna konuma, ounluun szcln


yapma hakk kime verilmi ki? "Halkn" neyi kavrayp kavramad

m, neye ihtiyac olduunu, neyi reddettiini kim bilebilir ki? Yoksa,


halkn gerek meraklar, dnceleri, zlemleri, umutlan ve hayal
krklklar zerinde fikir sahibi olmak amacyla herhangi bir zaman
da, bizzat halka gidip, hi deilse mtevaz, ama drst bir sorutur
ma yapan birileri mi var? Ben halkmn bir parasym. Ayn toprak
lar zerinde yurttalarmla birlikte yaadm ve onlarla -yamla
orantl olarak-ayn tarihi deneyimleri edindim, ayn yaam srele
rini gzlemledim ve yansttm. Ve imdi de burada, Batda bile, hal
kmn bir evlad olarak yayorum. Onun kk bir damlas, ufack
bir parasym; kkleri kltrel ve tarihi geleneklerin derinliklerin
de yatan dncelerini dile getirmeyi umuyorum.
Film eviren bir insann, kendisini ilgilendiren ve heyecanland
ran eylerin, bakalarna da ilgin geleceinden, doal olarak, hi
kukusu yoktur. Bu dncenin doal sonucu olarak da seyirciden
olumlu bir tepki alacam varsayarak seyircisine "ya ekmeyi", i
rinlik yapmay aklnn ucundan bile geirmez. Seyircisini gerekten
sayan bir sanat, onun kendisinden daha aptal olmadm da bilir.
Ancak, baka bir insanla konuabilmenin asgari koulu her iki taraf
iin de anlalr, ortak bir dildir'. Bir zamanlar, Goethe, zekice d
nlm bir cevap almann art, zekice soru yneltmekten geer de
miti. Sanat ile seyirci arasnda gerek bir iletiim d e ancak iki ta
raf da ayn kavray dzeyine sahipse gerekleir. E n azndan her
iki tarafn da, sanatnn yaptnda hedefledii amalarn ayn ekil
de bilincinde olmas gerekir.
Edebiyat, rnein, yaklak iki bin yllk bir gelenee sahiptir.
Edebiyatla b oy lemeyecek kadar gen olan sine;:'la, ann so
runlarnn bilincinde olduunu kantlamtr, hfilii da kantlamaya
devam etmektedir._Sinema sanatnn, dnya edebiyatnn bayapt

ianmn yarateilaryla gerktenliof Dilecek kiilikler ortaya

kartp kartmad konusu ise tartmaya aktr. Ben kg,.rtt


na inanmyorum, dahas bunun nedenlerini bile sayabilirim: Sine-

195

ma sanat, henz kendi dilin arama.y srdryor, zaman zaman bu


dilin yaknlarnda gezinip duruyor, ama o kadar. . . zgn bir sine
ma dili sorunu bugne kadar henz zme kavuturulamad. Asln
da bu kitap da sadece, bu soruna bir baka zm arama giriimi
dir. ada sinemann iinde bulunduu durum, insan, sinema sa
natnn deeri zerinde derin derin dndrtmektedir.
Bir ressam bilir ki malzemesi renktir. Bir yazar iin sz, okuyu
cu zerinde etki kurmasn salayan silahtr. Sadece biz sinema y
netmenleri, gelecein sinemasn "ekille ndirecek malzeme" konu
sunda henz kesin bir yargya varabilmi deiliz. Sinema, genelde,
henz zgnlk aray iindedir. zelde ise her bir sinema sanat
s, sinemann genel gelimesi iinde hlla kendine bireysel bir ses

bulma peind ir. Sinemann gerekten de "kitleleri en ok etkile

yen sanat" olabilmesi iin, sinema sanatlarnn ve seyircilerinin da


ha ok aba sarf etmeleri gerekmektedir.
Burada konuyu, bilinli olarak sinema sanatsnn ve seyircisi
nin bugn kar karya olduklar nesnel zorluklar zerinde youn
latrdm. Sanatsal bir grntnn kamuoyunda birbirinden apayr
tepkiler yaratmas dolaysyla seici bir etkiye sahip olmas ok do
aldr. Ancak sinema sanatnda b u, ok daha farkl bir boyuta ula
maktadr, nk film yapmcl olduka pahal bir elencedir. Bu
nedenle ortaya yle garip bir durum kmtr ki, seyirci en azndan
dnce olarak kendine yakn b ulduu bir ynetmen seme hakk
na sahip olmu, ama te yandan ynetmen, sinemay salt bir elen
ce, gnlk yaamn dert ve endielerini unutma yeri olarak gren
bir blm seyircinin kendisini hi mi hi ilgilendirmediini asla be
lirtmemeye mahkum edilmitir.
Ayrca kt zevkinden dolay btn suu da seyircinin zerine
atmak doru deildir, nk yaam bize estetik ltlerimizi m-

lermede frsat eitlii tanmamaktadr. te durumun ger


ek trajiklii de burada ya_tar.

imdi kalknz ve bir sanat iin "en

yksek yarg mercii" seyircidir grn savununuz; buyrun! Peki,


ama bu yarg kim olabilir? Hangi seyirci? Kltr politikas sorum-

1 96

lular, zahmet olmazsa kol


tuklarndan

kalksnlar

da

zevkleri iflah olmaz bir biim


de krelten bilinli taklitler
le ve kartmalarla seyirciyi
tka basa

doyuracaklarna,

ltfedip, belli dzeyde bir


kltrel ortam, belli bir sa
nat

retimi

oluturulmas

iin aba. harcasnlar. Bu, ne


yazk ki sanatlarn deil, so
rumlu kltr politikaclar
nn verecekleri bir karardr.
Biz sanatlarn tad tek
sorumluluk, kendi yaptlar
mzn dzeyini ykseltmek
tir. Bir sanat, kendisini ilgi
lendiren her ey hakknda, i
tenlikle ve kararllkla gr
lerini aklar. Setii konu
nun gerek derinlii ve ne
mi olup olmadna da varsn
seyirci karar versin.

Ayna'y

tamamladktan

sonra, hi de kolay gemeyen


yllarm verdiim film al
malarma atk son verme d
ncesiyle oynadm aka
itiraf etmeliyim. Ancak, n
szde de szn ettiim y
nla seyirci mektubuyla kar
lanca, byle radikal bir

Stalker: Aatoli Solonizin

adm atmaya hi de hakkm


1 97

olmadn dndm. Madem bozulmam yarglara sahip bunca


ak yrekli insan vard, madem benim filmlerime yrekten ihtiya
duyan insanlar vard, ben de, her ne pahasna olursa olsun, sinema
etkinliimi srdrme sorumluluunu zerimden atamazdm.
Benimle girecei diyalogu kendisi iin nemli ve yararl bulan
tek bir seyircinin varl, almalarmn en byk tevikisidir. Be
nimle ayn dili konuan seyirciler varsa, neden onlarn karlarn
bana yabanc ve uzak insan gruplarna feda edeyim? Varsn bu in
san gruplar, bizimle hi ilgisi olmayan hazr tannlanna, putlarna
tapmay srdrsnler.
Sanatnn elinde, malzemesine kar yrtt teke tek mca
deleyi drst ve iten bir biimde kamuoyuna sunabildii tek bir
olanak vardr. Seyirci, sanatnn gsterdii bu abann anlamn
kavrar ve ona teekkr etmesini bilir.
Seyircisinin houna gitmek isteyen, onun zevk ltlerini oldu
u gibi kabul edip benimseyen bir insann seyircisine sayg yoktur.
Bu tutumunun tek bir anlam olabilir, o da, seyircisinin cebindeki
paralan kendi cebine aktarma isteidir. Bu dncede olanlar yk
sek sanatin ideal rneklerini vererek kamuoyunu eitmektense di
er sanatlara para kazanmann yollann retmeye kalkarlar. Se
yirci ne yapsn, kendi doruluundan emin, kendi b eenmilii iin
de yaamay srdrr. Kendi yarglana kar eletirel bir tutum al
may retmediimiz srece seyirciyi nemsiyor saylmayz.

198

Vll

Sanatnn Soru mluluu zerine

nce bir kez daha edebiyat ile sinemann kyaslanmasna, daha do


rusu atmasna geri dnelim. Bu iki soi derece zgn ve bamsz
sanat dalnn tek ortak yn, malzemeyi yourmaktaki geni zgr
lklerdir.
Daha nce de belirttiimiz gibi bir film, yaratcsnn ve seyirci
sinin yaantlarna bamldr. Geri btn dier sanat dallan gibi
dzyaz da duygusal, dnsel ve entelektel okuyucu alkanlkla
ryla oynama olanana sahiptir. Ancak edebiyatn gerek ayrcal,
yazarn kitabn her sayfasnda harcad nein younluundan ba
msz olarak, okurun kendi iinde belli tat alma normlarn ekil./

lendiren deneyimlerine ve yapsna gre bu sayfalar "okumas",


"kefetmesidir" . Okur her eye karn znel olarak alglamadan vaz
geemedii iin en doalc ayrntlar bile sanki yazarnn denetimin
den kurtulurlar.
Buna karlk sinema, bir yazarn kendisini, snrsz bir gerek
liin ve kelimenin tam anlamyla znel dnyasnn yaratcs olarak
kabul edebilecei biricik sanat daldr. nsanlarn iinde varolan
kendini kantlama eilimi, en kapsaml ve en dolaysz ifadesini sine-

199

matla bulur. Film, duygusal bir gerekliktir ve seyirci tarafndan da

ikinci bir gereklik olarak kabul griir.


Bu yzden, sinemay bir gstergeler sistemi olarak ele alan yay
gn gr son derece ahmaka ve temelde yanl buluyorum.
Bana gre yapsalclarn temel yanlgs nedir? Burada sz ko
nusu olan, sanat dallarnn temelini oluturan ve her biri iin ayrde
dici yasalar gelitiren gereklikle kQrulacak ilikinin trdr. Dilin
araclna gereksinimi olmayan sinemay ve mzii bu anlamda, do
laysz sanatlar arasnda sayyorum. Bu temel ve tayin edici zellik,
mzik ve sinemay birbirine yaklatrrken her eyin dil araclyla,
yani bir gstergeler ve hiyeroglifler sistemiyle ifade edildii edebi
yatla aralarndaki alamaz uzakln da nedenlerini sergiler. Bir
edebiyat eserinin alglanmas bir simge, szckle temsil edilen bir
kavram araclyla gerekleir. Oysa film ve mzik, bir eserin dolay
sz ve duygusal alglanmasna aktr.
Edebiyat, yazarn yeniden retmek istedii bir olay, i ve d
dnyay szckle betimler. Sinema ise, doada varolan, za'man ve
mekan iinde kendiliklerinden ortaya kan, evremizde gzlemle
yebildiimiz ve iinde yaadmz malzemeleri kullanr. Yazar nce
dnyann belli bir griintsnn hayalini kurar, sonra da bu hayali
szcklerin yardmyla kada dker. Oysa bir film eridi, kamera
nn grii alanna giren dnyadan kesitleri, dorudan doruya me
kanik bir ekilde kaydeder. Bu kesitlerden daha sonra bir film bt
nnn grntleri yaratlr.
Film ynetmenlii, bu yzden, kelimenin tam anlamyla "
karanlktan, suyu karadan ayrma" yeteneidir. Bu olanak ynetme

nin kendisini bir Yaratc olarak alglamas

aldatmacasna yol aar.

Ynetmenlik zanaat hakknda bu kadar mulak grlerin varolma


snn nedeni de ite budur. Bir ynetmenin tamak zorunda oldu
u, neredeyse "ceza" niteliindeki o korkun sorumluluu meselesi
de ite bu balamda gndeme gelir. Ynetmenin tutumu seyirciye
ak seik, neredeyse bir fotoraf kesinliiyle ularken seyircinin

200

duygular da, ynetmenin duygular olmak bir yana adeta bir tan
n duygularna dnr.
Sinemann tpk mzik gibi gereklikle uratm bir kez daha
vurgulamak istiyorum. Bu nedenle yapsalclarn bir ekimi bir ba
ka eyin gstergesi, bir anlamlama olarak ele almalarna kesinlikle
kar kyorum. Bu, baka sanat dallan zerinde yaplan aratrma
yntemlerinin hibir eletiri szgecinden geirilmeden salt biimsel
olarak aktarlmasndan baka bir ey deildir. Mzikte tek bir ge
nin hibir ilgin yam yoktur ve hibir ideolojiye sahip deildir. Ayn
ekilde filmsel bir ekim de, gerekliin hibir gr iermeyen kesi
tidir yalnzca. Film ancak bir btn olarak belli tarzda ideolojik bir
anlam tayan gereklii ierir. Szck ise bal bana bir dnce
dir, bir kavramdr, belli bir soyutlama dzeyidir. Bir szck anlam
sz bir ses olamaz.
Leo Tolstoy Sivastopo' Oykleri'nde bir askeri hastanenin kor
kunluunu en ince ayrntsna kadar gereki bir biimde betim
ler. Ancak bu rktc ayrntlar ne kadar titiz ve geree uygun
bir biimde betimlerse betimlesin, okuyucu, doalc bir acmaszlk
iinde verilmi bu grntleri kendi deneyimlerine, arzularna ve
grlerine gre uyarlama olanana sahiptir. Zira okuyucu kendi
tasarmlarnn yasalarna uygun olarak her metni seici bir biimde
alglar.
Bin kez okunan bir kitap bin ayr kitaptr. Hayal gc snrsz
bir okur, ksa ve z tutulmu anlatmlar bile bazen yazarn dn
dnden daha ak grebilir (yazarlar da aslnda bu tr geniletil
mi okumalara bel balamlardr). ekingen, ahlaki nyarglara sa
hip, darkafal bir okur ise acmaszca anlatlm btn ayrntlar, sa
hip olduu ahlaksal-etik nyarglann szgecinden geirerek atlaya
atlaya okuyacaktr. Bylece ortaya yazar-okur ilikisinin temel feno
meni olan znel izlenimlerin garip bir tashihi kar. Ancak bu feno
men tpk Truva atna benzer, iindeki yazar buradan okurun ruhu
na szar. Sonu okurun da ikinci bir yazar gibi yaratcla zorlanma
sdr. Bir kitap okuman bir film seyretmekten ok daha zor ve yo201

rucu olduu eklindeki gr de ite buradan kaynaklanr. Film, ge


nelde tamamen edilgen olarak tketilir: " Seyirci koltuuna kurulur,
makinist de makaralar harekete geirir. . . "
Sinemaseverlerin acaba herhangi bir seme zgrl var m?
Tek bir ekimle, sahneyle ya da episodla bir eylemin, bir manzara
nn ya da bir ehrenin deil betimlenmesi, kelimenin tam anlamyla
sabitletirilmesi nedeniyle sinemada bambaka estetik deerler,
yalnzca tek anlama izin veren somutluklar ortaya kar, ki kiisel
seyirci deneyimimi sk sk buna kar isyan eder.
Resim sanatndan bir rnek verelim: Resim ile ona bakanlar
arasnda belli bir mesafe vardr. Bu mesafe, temsil edilen eye gste
rilen belli bir saygyla, bunun gerekliin anlalr, anlalabilir bir
grnts olduu bilinciyle nceden programlanmtr. Gerekliin
bu grntsn yaamla zdeletirmek kimsenin aklnn ucundan
bile gemez. Belki de tek stnde durulan ey, temsil edilenin ger
ek yaamla olan "benzerlii" ya da "benzersizlii"dir. Yalnzca sine
mada seyirci, beyaz prdede gsterilen yaamn dolaysz olgulara
dayand duygusundan kendini bir trl kurtaramaz, b u yzden
de filmi her zaman yaamn yasalar uyarnca deerlendirir. Tabii
bu arada da yaratcm filmini ina ettii ilkelerin yerine kendi gn
lk yaam deneyimlerinin ilkesini geirir. te seyirci alglamasnda
bildiimiz aykr grler de buradan kaynaklanr.
Seyirci kitlesi sinemada acaba neden kendlyaamyla hibir il
gisi olmayan egzotik konular yelemektedir? Anlalan, kendi ha
yatlarm yeterince bildiklerini dnyorlar, kendi yaamlarndan
gna getirdiler ve sinemada bilinmedik deneyimler edinmek istiyor
lar. Setikleri filmler ne lde egzotik ve kendi hayatlarndan uzak
sa o kadar ilgin, elendirici ve bilgilendfci geliyor.
Ama bu durum daha ok sosyologlar ilgilendiren bir sorun:
Acaba neden bir grup seyirci sinemada yalnzca elence p einde ko
arken baka bir grup, akll bir dert orta bulma umudunu tar?
Niin bazlar iin, gerekte zevksiz ve yeteneksiz bir zanaatkarlk
demek olan yzeysellik ve szmona " gzellik" nemliyken dierle202

Stalker: "Vaftizci Yahya "

ri, son derece duyarl, gerekten estetik olaylar yaama yeteneine


sahipler? nsanlarn byk ounluunun estetik, hatta zaman za
man da ahlaksal vurdumduymazlnn nedenleri nedir? Bunun so
rumlusu kimdir? Bu insanlar, bir ycelie, bir gzellie, tinsel bir
cokuya ulatrmann yolu yok mu? nsanda sanat duygusu bunlar
olmadan geliebilir mi?
Cevap ortadadr, biz yalnzca baz saptamalarla yetinmek istiyo
ruz. eitli toplumsal sistemler, farkl nedenlerle de olsa seyirci kit
lesini felaket yapay gdalarla " doyurmakta", beeninin alanp geli
tirilebileceini hi dnmemektedirler. Aradaki tek fark, Batda
her insann zgrce seimini yapabilmesi ve isterse gidip en nemli.
ynetmenlerin filmlerini de kolaylkla seyretmesidir. Ancak, Batda
sanat sinemas ticari sinemayla eit olmayan bir mcadele iinde ol203

duundan bu farklln etkisi de olduka nemsiz gibi grnmekte


dir.
zellikle ticari sinemayla arasndaki bu rekabet, ynetmene se
yircileri adna zel sorumluluk yklemektedir. Zira sinemann ken
dine zg etkileme gc (yani filmle yaamn birbirine e tutulma
s) yznden en sama ticari pler bile eletirel ve talepkiir olma
yan seyircide gerek sinema sanatnn iddial sinemaseverler zerin
de yaratt sihirli yanklanmaya benzer bir yank uyandrrlar. Ara
daki tayin edici, daha dorusu trajik farkllk, sanat sinemasnn se
yircilerde duygular ve dnceler uyandrabilmesi, buna karlk
kitle sinemasnn b elirgin tek yanll ve etki peinde komasyla se
yircisinde varolan son dnce ve duygu krntsn da silip spr
mesidir. Gzele ve maneviyata artk ihtiya duymayan insanlar film
lerden tpk Coca Cola ieleri gibi yararlanmaktadrlar.
Bu yzden sanatlar nasl olur da mutlak yaratma zgrln
den sz.ederler, bir trl anlayamam. Bence, durum tam tersi: Ken
dini yaratc eylemin iine atan herkes birden kendini grevlerine,
sanat yazgsna saysz iplerle bal bulur.
Her ey ve herkes birtakm zorunluluklarn esiridir. Bir insa
nn gerekten tam bir zgrlk iinde yaayabileceine inanmak de
rin su baln karada grdgne inanmaktan farkszdr. Byle bir
eyi hayal bile etmek ok zor. Dahi Rublov bile kilise yasalar ere
vesinde alyordu!
Ac olan, bizim gerekten zgr olmay bilemeyiimiz. Bizler,
.
bedelini bakasna dettiimiz bir zgrlk istiyor, bakalar adna
isteklerimizden vazgemeye yanamadmz gibi, bunu kiisel hak
larmza ve zgrlklerimize yaplan bir saldr olarak grmekten
de ekinmiyoruz. Bugn, her birimizin en belirgin zellii an bi
reyciliimizdir. Fakat zgrl burada aramak bouna. zgr ola
bilmemiz iin, hayattan ve evremizdeki insanlardan bir ey bekle
mek yerine nce kendimizden talep etmesini renmeliyiz. zgr
lk; bu, sevgi adna fedakarlkta bulunmak demektir.
204

Yanl anlalmamak iin: Szn ettiim zgrlk, kelimenin


en yce ve etik anlamyla zgrlktr. Amacm, Avrupa demokrasi
lerini belirleyen tartma gtrmeyen deerlere kar bir polemik
yrtmek deil. Ancak bu demokrasilerde de maneviyat eksiklii
ve insanlarn yalnzl sorunlar ortaya kmaktadr. Bana yle geli
yor ki, gnmz insan, kesinlikle ok nemli olan siyasi zgrlk
uruna yrtt mcadele Srasnda insanolunun ezelden beri sa
hip olduu zgrl, yani a ve toplumu iin zveride bulunma
zgrln unuttu.
Bugne kadar gerekletirdiim :filmlerimde, birlikte yaadk
lar insanlara olan bamllklarna, yani zgr olmamalarna ra
men ilerindeki zgrl korumasn bilen insanlar anlatmak iste
dim. Grnrde bunlar zayf insanlard. Ancak bu zayfln, ahlak
sal inanlarndan ve konumlarndan doan gcnden de sz ettim.
Stalker, grnrde zayf bir insandr. Ama inanc ve bakalar
na hizmet etme arzusu onu yenilmez klar. Sanatlar da: meslekleri
ni yalnzca birilerine bir eyler anlatmak iin icra etmezler. Bu yolla
insanlara hizmet etmek arzularm vurgulamak isterler. Baz sanat
larn, zgrlklerini kendi abalaryla kazandklarn savunmalar
beni her zaman artmtr. Artk sanat iin, iinde yaad an
ve birlikte yaad insanlarn bir rn olduunu kavrama vakti
gelmitir. Pasternak yle diyor:

"Uyuma, sanat, uyuma,


Kendini uykuya asla kaptrma
lmszlk krbac sen
an tutsa. . .
"

Sanat bir eyler yaratmay baarabilmise, bu bence, henz bilinci


ne varmam bile olsa, insanlarn varolan ihtiyalarn karlad
iindir. te bu yzden kazanan, bir zafer elde eden her zaman yal
nzca seyircidir, sanat ise her zaman bir eyler yitirir ve karr.
205

Stalker
nsann diledii gibi yaad, keyfince davrand, can isterse
yapt, istemezse yapmad, tamamen zgr bir hayat benim hi
aklmn almad bir eydir. Tam tersine ben, belli bir aamada ba
na ok nemli ve gerekli olan eyi yapmaya kendimi adeta zorunlu
hissederim. Seyirciyle kurulacak en doru iletiim, insann kendine
sadk kalmasndan geer, hem de bilinmez nedenlerden dolay biz
ynetmenler tarafndan elendirilmeyi bekleyen seyircilerin yzde
seksenini hi kaale bile almadan. Ancak biz film ynetmenleri seyir
cilerin bu yzde seksenini o kadar ok hor grmeye baladk ki, ar
tk onlar elendirmeye de hazrz, ne de olsa ilerde yapacamz fil
min finansman onlara bal. Olduka aresiz bir durum!
Bizi gene, her eye karn sinemadan estetik izlenimler bekle
yen aznlk seyirciye geri dnelim, yani her gerek sinema sanats206

Stalker: Aleksandr Kaydaovski


nn bilinsizce hedef ald ve ancak yaratcsnn gerekten ban
dan geen, acs altnda ezildii deneyimleri yanstan filmlerle ruhu
na nfuz edilebilen o ideal seyirciye . . . Seyirciye o kadar sayglym
ki onu aldatmak elimden gelmiyor. Ona gvenim sonsuz, bu yzden
de ona, ok nemli ve deerli saydm eylerden, yalnzca onlardan
sz etmeye kesinlikle kararlym.
Vincent van Gogh, sorumluluun mutlak bir ey olduunu ve
basit, sradan insanlarn resimlerini odalarna ya da altklar yer
lere asmalar kadar baka hibir baarnn onu sevindiremediini
belirtmi; "sanat kelimenin tam anlamyla senin iin, halk iin" yap
lr diyen Hubert von Herkomer'i dorulamtr; ama gene de Van
Gogh, herhangi bir insann houna gitmek, onun arzusuqu yerine
getirmek iin uramaya hibir zaman yanamad. Kendi gereine
207

kar bu denli sorumlu davrand iin bu gerein toplumsal nemi


ni btnyle kavrayabildi ve sonuta sanat olarak tek grevinin,
yaamn olaylan ile " cebellemek"ten getiine inanarak son nefesi
ne kadar bu olaylarn iinde sakl duran ideal gerei ekillndir
mekle urat. Van Gogh gnlne yle yazar:

"Bir insann sylemek istedii eyi aka ifade etmesi yoksa ye


terli deU mi? Dncelerini gzel ifade etmesini bilen birini din
lemek ok daha ho oluyor, bunu kabul ediyorum. Ancak zaten
gzel olan geree ek bir gzellik kattn sanmyorum. "
nsanolunun manevi gereksinimlerini ve umutlarn dile getiren
bir sanatn, ahlaki eitimdeki rol inanlmaz derecede nemlidir.
Aslnda tayin edildii grev de bundan baka bir ey deildir. Sana
tn grevini yerine getirmede baarsz olmas toplumda bir eylerin
bozuk olduuna iaret eder. Sanat salt dar deneyici ve faydac g
revlerle de kar karya getirmemek gerekir. Bir filmde byle bir
gayenin aa kmas onun btn sanatsal birliini yok eder. n
k btn dier sanatlar gibi sinemann da etkisi olduka karmak
ve derindir. Sinema plak varlyla bile insanlar olumlu ynde et
kileyerek onlar bir topluluk haline dntren zel manevi balan
ortaya karr. Ayn zamanda da sanatn kendini yineleyebilecei ve
mkemmelletirebilecei ahlaksal ortam yaratr. Bu ortam salana
mazsa tpk yabanilie terk edilmi bir bahedeki aacn elmas gibi
sanat da mahvolur gider. Tayin edildii grevler uyarnca kullanl
mayan sanat lr; bu, artk kimsenin sanata ihtiyac yok demektir.
Bir filmin seyirciler zerinde duygusal bir etki yaratmas isteni
yorsa duygusal grnt yapsnn d kabuu yaratcsnn belleine
dayandrlmal; grntde gsterilen, yaratcnn yaamdan edindi
i zgn izlenimlere uymal; bu ilkeleri kendi pratiimde sk sk s
nadm. Yok, eer bir sahne speklatif bir biimde ina edilmise, o
zaman istedii kadar zenli ve inandrc olsun, hatta edebiyattan
208

alnm reetelere dayandrlsn, gene de bu sahneye seyirci kaytsz


kalacaktr. Bu tr bir film beyaz perdede bazlarna ilgin ve baar
l gelse de ger.ekte hibir zaman hayatta kalmay baaramayacak,
lm kesin olacaktr.
Ksacas; her okurun alglamasnda gerekleecek estetik uyar
lamay art koan edebiyatn aksine sinemada hibir zaman seyirci
deneyimleriyle oynanamayaca iin ynetmen de bakalarna ken
di deneyimlerini olabildiince drst bir ekilde yanstmaldr. Bu,
sanld kadar kolay bir i deildir, her eyden nce kararl olmay
gerektirir. Zaten bu yzden bu sanat, tm dnyada ancak bir avu
insan tarafndan stesinden gelinebilen bir sanat olarak kalmaya
mahkumdur, bugn artk sinemalarn kaplarn ok daha fazla insa
na am olmas bu olguyu deitirmez.
rnein, ben, Sergey Ayzentayn gibi ekimlerde ifrelendiril
mi, entelektel formllerle allmasna kkten karym. Benim
seyirciye deneyimleri iletme tarzm, Ayzentayn'nkilerden temel
den ayrlr. Tabii imdi bu ynetmenin hakkn yememek iin onun
hibir zaman deneyimlerini iletmek gibi bir sorunu olmadm da
belirtmek gerekir. Onun yapmak istedii ey, daha ok, dncele
ri ve grleri en saf halleriyle vermekti. Bunun ardnda bana kesin
likle aykn gelen bir sinema anlay yatmaktadr. Ayzentayn'n
kurgu diktas da bence, sinemann zgn etkisinin genel temellerini
zayflatr. . . Bu yntem, edebiyat ve felsefeden farkl olarak sinema
nn zgn alglan biimi sayesinde sunduu en byk imtiyaz, se
yircisinin elinden almaktadr; yani seyircisini beyaz perdede olup bi
tenleri kendi yaam olarak alglama, zaman dondurulmu bir dene
yimi en kiisel deneyim olarak devralma ve kendi hayatyla perde
de gsterilen arasnda bir iliki kurma olanandan mahrum brak
maktadr.
Ayzentayn'n dncesi despotiktir. nsann adeta "havasm"
keser, belki de sinemann en gze arpan zelliklerinden olan bir
eyleri, seyirciye kendini filmle btnletirme olana tanyan bir
209

eyleri yok eder. Ayrca ben, ssl szle rle dolu propaganda amal
filmler deil, insan derinden sarsan filmler yapmak istiyorum. Be
nim seyircilere olan sorumluluum bu dorultudadr ve sanrm, si
nemann karanlk salonunda oturmay gze alacak kadar ok ihtiya
duyduu benzersiz bir deneyimi de seyircime iletebiliyorum.
steyen herkes, filmlerimi, iinde kendini grd bir aynaya
bakar gibi seyredebilir. Sinema sanat, tasarmm yaam benzeri bi
imlerde sabitletirip duygusal olarak alglanabilecek ekilde rgt
lerse seyirci de kendi deneyimlerini anmsayarak olaya katlabilir.
Ancak bunu, " iirsel ekim" diye adlandrlan o speklatif biimde,
yani dnce arlkl bir mizansen ekiminde srar ederek gerek
letirmek olanakszdr.
Daha nce de belirttiim gibi, insann amalarm fazla n plana
karmamas kanlmazdr. zerl rinde fazla durulursa ortaya bel
ki sradan anlamyla nispeten gncel bir sanat eseri kabilir. Ama,
kukusuz, mr uzun olmayacak, nemi geici kalacaktr. Byle bir
durumda znn derinliklerine inmeye alan bir sanattan p ek sz
edilemez, olsa olsa propagandann, gazeteciliin, felsefenin ve dier
yakn bilim dallarnn hizmetine girmi bir sanattan sz edilebilir,
yani salt faydac bir grev stlenmi bir sanattan. . .
Sanatta yeniden retilen bir fenomenin doruluk pay, mahtk
sal yaam ilikilerinin btnyle yeniden ina edilmesi denemesin
de aa kar. Ancak rasgele aptaki bir "zaman dilim" ine ait olgula
r semede ve birletirmede sinema sanatsnn snrsz bir zgrl
e sahip olduu da asla sylenemez. nk sanat kiilii, kanl
maz olarak, mutlaka gn na kacaktr.
Fakat gerek, sanatnn ancak belli bir blmn kavrayabil
dii saysz nedensel balantlara dayanr. O halde sanat, yalnzca
yakalanmasn ve yeniden retmesini bildii balantlarla ilgilene
cektir. te sanatnn bireysellii ve tekillii de bu noktada ortaya
kar. Demek ki bir yaratcnn sorumluluu, canlandrd olaylar
aslna yaklatrabildji lde artar. Bir sanat drst olmaldr.
Onun temiz ellere ihtiyac vardr.
210

ansszlk (ya da sinema sanatnn ortaya knn temel nede


ni), kamera objektifi karsnda hi kimsenin kendi gereini yeni
den yaratmasn bilememesinden ileri gelmektedir. Bu nedenle,
Sovyet eletirmenlerinin kfr sayd " doalclk" kavramn film
de kullanmann hibir anlam yoktur. ("Doalc" diye ar vahetin
yer ald ekimler gsteriliyor, " doalclk" Andrey Rublov'a ynelti
len balca sulamalardan biriydi. iddeti, kendini beenmilik iin
de kastl olarak estetikletirmeye altm dnlyordu.)
Her insanda dnyan n, grd ve alglad ekilde varolduu
nu sanma eilimi vardr. Ancak ne yazk ki dnya bambakadr!
" Kendisi iin var olan ey" ancak insan pratii sreci sonunda "bi
zim iin olan eyler"e dnr. nsann zorunlu bilgi edinme aama
lar da buradan geer. nsann dnya hakknda edindii bilgi, ona
doa tarafndan verilmi duyu organlaryla snrldr. Nikolay Gu
milyov'un4 bir keresinde dedii gibi, "altnc duyu" iin de bi!-' or
gan gelitirebilseydik, dnyay bambaka boyutlarda grrdk. Ay
n ekilde sanat da sahip olduu dnya gryle, kendisini saran
dnyay birarada tutan nedeni kavrayyla snrldr. Kamerann
hibir seme yapmadan, yani hibir sanatsal ilkeye dayanmadan,
"doada durduklar ekliyle" sabitletirdii filmsel doalclktan bir
fenomen olarak sz etmenin anlamszlm gstermeye bu bile ye
ter. Bu tr bir doalclk yoktur.
Eletirmenlerce ortaya atlan ve sanatsal bir olgu sralamasnn
doruluundan duyulan pheyi kuramsal, nesnel ve bilimsel ola
rak temellendirmede kullanlan " doalclk" ise bambaka bir ey
dir. Bu doalclk, bir de seyirciyi vahete kar koruma bahanesiyle
n plana kartlr. Bu "sorun"u yaratanlar, halkn gznn ve kula
nn yalnzca okanmasn buyuran, seyircilerin " hami"leridir. Bu
"hamiler" sulamalarn bugn artk amtlatrlm olan Sergey Ay
zentayn ve Aleksander Doveriko'ya kar da yneltsinler! Ya da
toplama kamplarnda insanlarn ektikleri aclar ve lmleri akla
smayan bir gereklikle yansttklar iin dayanmas ok zor olan
belgesellere kar . . .
211

Adrey Rublov filminden koparlp alnan tek tek sahnelerin ve


episodlarn (rnein "krleme" episodu ya da "Vladimir'in Fetihle
ri" nden baz sahneler) " doalclk"la sulanmasn, dorusu ne dn
ne de bugn pek kavram saylrm. Ben bir salon sanats deilim
ki mterilerimin hoa vakit geirmelerinden sorumlu olaym!
Benden hesap, sanatmda yalan sylediimde sorulsun. Sine
ma sanatnn bariz " otantikliini" istismar ederek, yani bu sanatn
en inandrc etkileme biimlerinin yardmyla nce gereklie ya
knlk iddiasn .ortaya atp sonra herhangi bir amala bunu saptr
maya yeltenirsem, ite o zaman benden hesap sorulsun!
Bata sinema sanatsnn " cezai" sorumluluundan sebepsiz ye
re sz etmedim. Bu, bazlarna varsn abartlm gelsin. Bu abart
mayla tek amacm, sanatlar iinde en byk etkiye sahip bir sanatta
farkl bir sorumluluk duygusu iinde almak gerektiini vurgula
maktr. Zira insan, filmsel etkinin olanaklarm kullanarak halkn di
er eski, geleneksel sanat dallarna oranla ok daha kolay ve abuk
perian edebilir, fikren aciz brakabilir.
Bir keresinde Dostoyevski yle yazmt:

"Denir ki sanatsal yarat, hayat vs yanstmal. Ne sama! Hayat


yaratanlar yazarlarn/airlerin ta kendileridir, stelik yle bir
hayat ki bu apta asla varolmamztr... "
Bir sanatnn dncesi benliinin en gizli kalm derinliklerinde
bir yerlerde oluur. Dsal, "maddi" bir tasarmla asla b elirlenemez;
sanatnn ruhu ve vicdanyla bantl, sanatnn genel yaam gr
nn bir rndr. Aksi takdirde tasarlar daha bandan sanat
sal adan bo ve verimsiz kalmaya mahkumdur. Tabii insan mesle
ki adan sinema ya da edebiyatla ilgilenebilir ve gene de sanat s'

fat tamaz, yalnzca yabanc dncelerin uygulaycs olur, ite o


kadar.
Gerek bir sanatsal dnce sanat iin her zaman ac demek
tir, hayati tehlike demektir. Bu dncenin gerekletirilmesi ise

212

ancak insann hayatta att tayin edici bir admla kyaslanabilir.


Bu, kendini sanatn kollarna atan herkes iin her zaman byle ol
mutur. Gene de zaman zaman, sanki biz, ok ok eski hikayeleri az
ok yeniden anlatyormuuz gibi bir izlenim domaktadr, yani san

ki halk ba rtl rg ren byk annesine gidermi gibi bize geli


yo:, biz de onu binbir trl masalla elendiriyormuuz gibi bir izle
nim. . . Bir yk az ok elendirici ve oyalayc olabilir. Ancak halka
tek yarar, bo gevezeliklerle vakit geirtmesidir.
Film almalarmzda sorumluluk stlenmekten neden bu ka
dar korkarz acaba? Neden sonu, gereksiz olduu lde tehlikesiz
ksn diye daha batan kendimizi gvence altna almaya alrz?
Sakn bunu nedeni, almamz karlnda bir an nce paraya ve
rahata kavuma istei olmasn? Bu balamda gnmz sanatsnn
kibirliliini bir kere de C hartres Katedralinin ismi bilinmeyen ya
pmcsnn mtevaziliiyle karlatrlabilseydi keke! Bir sanat,
grevini fedakarca yerine getirmesiyle nlenmeli. Ama maalesef
bu, hepimizin oktan unuttuu bir ey.
Makine banda duran ya da tarlada alan, yani maddi deeri
ureten insan sosyalizmde kendini hayatn efendisi olarak grr. Bu
efendi bir gn gider "hizmet etmek in rpnan" sanatlarn kendi
si iin hazrlad "elence"ye karlk parasn harcar. Ne var ki hiz
met vermek iin rpnan bu " sanat"larn en belirgin zellii, kayt
szlklardr. Byk bir utanmazlk iinde bu namuslu, alkan insa
nn bo zamann harcarlar, bununla da yetinmez, onun zayflm,
kavray eksikliini ve estetik cehaletini frsat bilip hem onu fikri se
falete mahkum ederler hem de bundan para kazanrlar. Bu tr "sa
natlarn" faaliyetleri deersizdir. Gerek bir sanat ise, ancak ken
disi iin hayati bir orunluluksa yaratma hakkna sahiptir, bu ura
kendisi iin salt rastlantsal bir yan ura deil, yeniden retilen
kendi "ben" inin yegane varolu biimiyse . . .
Edebiyatta fikri adan nasl bir kitap yazld pek d e o kadar
nemli deildir. Bir lye kadar bu, yazarn kendi zel sorunu ad
dedilir, ne de olsa hangi kitab satn alacana, hangisini kitap dk-

213

kannn raflarnda tozlanmaya terk edeceine karar verecek olan


okurdur. Sinemada bu tr bir benzetme ancak biimsel bir dzeyde
yaplabilir. Evet, burada da hangi filme gitmek istediine karar ve
ren seyircidir. . . Ancak iin dorusu, film yapmcl ok byk, hat
ta zaman zaman ba dndrecek ykseklikte sermeye yatnn ge
rektirir, stelik yapm srasnda masraflar daha da artarak datm
cy maksimal kar salamak zorunda brakr. Biz filmlerimizi nere
deyse daha "tarlada" iken satarz, bu ise, doal olarak, "malmz"la il
gili sorumluluumuzu artrr.
. . . Robert B resson'un youn alma tarz beni her zaman art
mtr. Tek bir filmi dahi rastlantlara ya da "geici zmlere" terk
edilmemitir. fade aralarndaki tutumluluu insann adeta nefesi
ni keser. Ciddiyeti ve derinliiyle B resson, filmleri her zaman mane
vi varlkJannn bir olgusuna dnen usta ynetmenler arasnda ye
rini alr. Bresson, belli ki, ancak, i dnyasnn ar ularda gezindi
i anlarda alr. Neden? Cevabn kimse b ilmiyor.
Ingmar Bergman'm filmi, lklar ve Fsltlar'da ok gl bir
episod vardr, belki de filmin en nemli episodu: ki kzkarde baba
evine gider, abla orada lr. Bu filmin k noktas bu lm bekle
yitir. Orada ylesine, hep birlikte otururlarken, birden kendilerini
birbirlerine ok yakn hissederler, konuurlar, konuurlar, birbirle
rini pp okarlar. . . Btn bunlar inanlmaz bir scaklk duygusu
yaratr, zlenen ve her an krlabilir. . . Bu yaknln bu denli zenir
olmasnn bir nedeni de Bergman'n filmlerinde bu tr anlara ok
az rastlanlmas ya da ylece bir dokunulup geilmesidir. Genelde
birbirleriyle barmayan, lm deinde bile birbirlerini bala
mayan kzkardelere rastlanr; ileri nefretle dolu, hem kendilerine
hem de bakalarna eziyet etmekten zevk alan. . . Ksa yaknlamay
gsteren bu sahnede Bergman herhangi bir sze bavurmak yerine
bize, Bach'tan bir keman suiti dinleterek hem izlenimleri glendir
mi hem de olaanst bir derinlik katm.
Hi phesiz, Bergman'n daha ulvi yceliklere doru yapt
bu olumlu yolculuk bir yanlsama, bir ryadr, nk hibir ey yok214

tan varolmaz. nsan ruhunun varmaya alt, hayalini kurduu


ey de ite tam budur: . Neredeyse o an ele tutulur hale gelen bir
ideal olan uyum. Ancak bu yanlsamal yolculuk bile insanda belli
bir katharsis'e yol aar, sanatn yardnuyla ruhun temizlenmesini
ve kurtulmasn salar.
Bu satrlarla vurgulamak istediim, benim ideale duyulan zle
mi, ideale erime abasn dile getiren bir sanattan yana -olmamdr.
Ben, insanlara umut ve inan alayan bir sanattan yanaym. Sanat
nn anlatt dnya ne kadar umutsuzsa bunun tam zdd olan ide
ali belki de o kadar belirgin hissettirecektir - yoksa yaanun anlanu
kalmaz!
Sanat, varlnuzn anlanun simgeselletirir.
Sanat hangi nedenle toplumun ulamaya alt yerleik d
zeni, istikrar bozmaya kalkar? Thomas Mann'n Sihirli Da'nda
Settembrini yle der:

"Yoksa ktle kar msnz, Mhendis Bey? Benim gzmde


ktlk, karanln ve irkinliin glerine kar akln sahip ola
bilecei en muazzam silahtr. Ktlk, baym, eletiri ruhudur,
eletiri ise ilerlemenin ve aydnlanmann kayna. "
Sanat toplumun istikrarn ideale ulama abas adna bozmya a
lr. Toplum istikrar, sanat ise sonsuzluk ister. Onu tek ilgilendi
ren ey mutlak gerektir, bu nedenle daima ileriye bakar; herkes
ten nce baz eyleri grmesi de bu yzdendir.
Filmlerimde benim derdim, insanlar biraraya getiren balant
lar (salt fiziksel karlar bir yana) yaratmakt. rnein benim kendi
mi insanla balayan, biz hepimizi, evremizi saran her eye bala
yan ipler. . . Ben, srekliliimi, yani bu dnyada oluumu rastlantla
ra borlu olmadm gereini mutlaka hissedebilmeliyim. Her biri
mizin iinde belli bir deer tablosu olmaldr. Ayna' da aktarmak is
tediim, Bach'n, Pergolesi'nin, Pukin mektubunun, Siva Gln
geen askerlerin ve son derece scak evcil sahnelerin bir anlamda
215

btn insanlar iin ayn deeri tad duygusuydu. nsann manevi


deneyimimi asndan bakldnda bir akam nce kiisel olarak ba
na gelenlerle insanln yzyllar nce bana gelenler edeer ola
bilir.
Btn filmlerimd; b abaevine, ocukluuma, vatanma ve yer
yzne olan balann ve kklerim nemli bir yer tutar. Bir gelene
e ve kltre, belli bir insan ve dnce evresine aitliim mutlaka
ortaya kmaldr.
D ostoyevski'den kaynaklanan Rus kltr gelenei benim iin
olaanst byk nem tar. Gnmz Rusyas'nda bu gelenek,
ne yazk ki, pek o kadar gelitirilemen\itir. Hatta ihmale uradkla
r, dahas tamamen yok farz edildikleri bile sylenebilir. B unun bir
ok nedeni vardr, en nemlisi d e bu gelenein temelde materya
lizmle badatrlamaz olmasdr. B ugnn Rusyas'nda Dostoyevs
ki'nin bu tr bir ihmale uramasnn bir nedeni de yazarn kahra
manlarnda rastlanan, daha dorusu yazarn tm eserine sinmi, ay
nca takipilerinin de en belirgin zelliklerinden biri haline gelmi
"fikri bunalm" olsa gerek. Gnmz Rusyas'nda "fikri bunalm" ol
gusundan niye bu kadar ok korkuluyor acaba?
Benim iin "fikri bunalm" her zaman bir shhat belirtisi olmu
tur. Zira bence, "fikri bunalm" kendini bulma, yeni inanlara kavu
ma abasrdr. Fikri bunalma, fikri sorunlarla yzyze gelmekten e
kinmeyen herkes, eninde sonunda dmek zorundadr. B aka trl
olmas da beklenebilir mi? Hayatn uyumsuzluklarla dolu olmasna
karn ruhumuz uyum diye yamp tutumaz m? te bu eliki, hare
ketin uyarcs, ama ayn zamanda da aclarmzn ve umutlarmzn
kaynadr. Bizim fikri derinliimizin, manevi olanaklarmzn ona
ydr.

Stalker,

ite bu dnceler etrafnda dner. Filmin bakiisi

umutsuzluk anlar yaar. nanlar sarslr. Gene de her seferinde,


umutlarn ve hayallerini yitirmi insanlara hizmete adanm oldu
unu yeniden hisseder. Senaryonun, yer, zaman ve mekan birliini
korumas bu filmde benim iin son derece nemliydi. Ayna' da filmin

216

kahramanm kanlmaz varolma sorunlaryla yz yze


getiren olgular karmaasn;
belgesel malzemeyi, ryala
r,

hayalleri, umutlar, ng

rleri ve atular kurgulamak


beni daha ok cezbederken
Stalker' de kurgu paralar
arasnda zamansal bir atla
mayla karlamamaya ok
zen gsteriyordum. Zaman
aknn bu filmde, tek bir e
kim iinde anlalmasn, ya
ni kurgunun yalnzca eylem
sralamasn belirtmekle ye.
Nosthalgia: Piero della Francesca bir eseri
"
ti nmesns
ti"yord um. ek m

de ne bir zaman fazlal olmalyd ne de ekim, yalnzca dramatrj ik bir malzemeyi dzenleme ilevini yrtmeliydi. Her ey, sanki
ben btn filmi tek bir ekimle tamamlamm gibi qir etki yaratma
lyd. B u tr sadelik, hatta tutumluluk bana ok byk bir olanak
salarm gibi geliyordu. Sonuta d etkenleri olabildiince az kul
lanmam engelleyecek ne varsa hepsini senaryodan attm. Genel
filmsel inada sade ve mtevaz bir yapya kavumak istiyordum.
Ayrca seyirciyi de sanatn bir arac olan sinemann, dzyaznn
kileri aratmayacak olanaklara sahip olduuna daha fazla inandrma
y umuyordum. Seyirciye, sinemann hayat, gerek akn grnr
de neredeyse hi bozmadan gzlemleme yeteneini de tantmak isti
yordum. nk bence sinem: sanatnn gerek iirsel z burada
yata r.
Tek korkum, biimdeki bu ar sadeletirmenin fazla yapma
ck ve zenti bulunmasayd. Bunu da, genelde filmin "iirsel atmos- .
fe ri" diye adland rlan her trl sis perdesini, belirsizlikleri ekim
d e n atarak engellemeye altm. Aslnda bu tr "iirsel atmosferle217

ri" yaratmak ok aba gerektirir. Ancak ben, bunlarla hibir ekilde


ilgilenmemeye kararlydm. Sinema ynetmeninin esas grevini ger
ekletirmesi srasnda bunlar naslsa kendiliklerinden yerlerine
yerleirler. Esas grev, yani gsterilmek istenen eyin anlam ne ka
dar ak bir ekilde formle edilirse atmosfer de o kadar belirgin
olur. Sonra da olaylar, manzaralar ve oyuncularn vurgulamalar b u
temel olaya cevap vermeye balarlar. H e r ey birbirine balanr,
rastlant denen ey ortadan kalkar. Her ey, iie geer, birbiriyle
kesiir, yle ki atmosfer bir sonu olarak, en nemli olan zerinde
baaryla younlamann bir neticesi olarak yerini alr. Atmosfer ya
ratacam diye atmosfer yaratmak dny:>nn en sama iidir! Aynca
benim resim sanatnda o anda uup gideni, bal bana ann kendi
sini canlandrmay grev edinmi olan izlenimcileri sevmememin
bir nedeni de budur. Esas zerinde younlamaya altm

ker de atmosfer adeta "kendiliinden" ortaya kt.


'

Stal

Bana kalrsa, te

ki filmlerime oranla da ok daha aktif ve duygusal olarak ok daha


"bulac" oldu.

Stalker' de hangi ana tema duyulmalyd? ok genel olarak zet


lersek burada tartlmak istenen insann deeridir, saygnlm
kaybetmenin acsn eken bir insann nasl biri olduudur.
Bu filmde, "blge"ye giden insanlarn hedefinin aslnda en gizli
isteklerinin yerine getirildii bir oda olduunu hatrlatmak isterim.
Oraya ulamak iin ktklar yolda Stalker, "blge"nin garip toprak
larndan geerken yazara ve bilgine bir zamanlar gerekten yaam
efsanevi Dikoobras'n yksn anlatr. Dikoobras, bu zlem diyar
na lmne neden olduu kardeinin yeniden hayata dndrlmesi
ricasyla gelmi, bu "odadan" kp evine dndnd e zenginlikten
baka hibir ey bulamamtr. Zira "blge" onun gerek, en gizli is
teini yerine getirmitir, istemesinin iyi olacan dnd eyi
deil. Dikoobras, bunun zerine-kendini asmtr.
Kahramanlarmz pek ok olaya karp kendileri hakknda
pek ok dndkten sonra hedeflerine ularlar. Ama pek ok teh
likeyi gze alarak geldikleri bu odann snrnda ieri girmeye tered-

218

dt ederler. Birden ahlaksal olarak acnacak eksikliklere sahip ol


duklarnn bilincine varmlardr. lerinde kendilerine inanmay
salayacak manevi gc bulamamlardr. Gleri bir tek kendileri
ne bakmaya yetmektedir. Ve grdkleri onlar dehete drr!
Stalker'in kars, nn mola verdii meyhaneye geldiinde
yazar ve bilim adam gizemli ve anlalmaz bir fenomenle kar kar
ya kalrlar: Karlarnda kocasnn srdrd hayat ve dourdu
u sakat ocuk yznden ok ac ekmi olmasna karn kocasn
ilk genlik gnlerinin ak ve fedakarlyla seven bir kadn durmak
tadr. Bu ak ve ballk, ada dnyann inanszlna, sinikliine
ve boluuna kar kartlabilecek son mucizedir. Ve sonunda ya
zar ve bilim adam da modern dnyann bir kuran olurlar.

Stalker'de belki de ilk defa, insann ve ruhunun beslendii o


ok nemli olumlu deeri ak ve net bir biimde ele alma zorunlulu
unu duydum.

Solaris, uzayda kaybolmu insanlardan sz eder. Bu insanlar


zorunlu olarak yeni bir bilgi edinmek zorunda kalrlar. nsana adeta
dardan dayatlan bu bilgiye ulama gayreti kendince olduka dra
matiktir, nk huzursuzluk ve mahrumiyet, ac ve hayal krkl
eliinde geliir her ey: Son geree varmak imkanszdr. Buna ek
olarak, insana bir de vicdan verilmitir. nsan, davranlarnda ah
lak yasalaryla elikiye dt an vicdann eziyeti balar. Buna g
re vicdann olmas da bir anlamda trajik bir olaydr.
Bu blantlar, bir an alevlenip sonra snen duygulardan deil,
en derin, sonsuz duygulardan sz eden Ayna' da bile, bu duygular
adna, bu sevgi ve ba adna sonsuza dek ac ekmek zorunda olma
sn kavrayamayan kahramann anlayszlna ve kavrayszlna
dnr. Stalker'de dnyamzn umutsluu zerine yaplan kuru
akl yrtmelere kar baaryla direnecek olan mucizenin insan
sevgisi olduunu ak ve kesin bir biimde dile getiriyorum. Ancak
ne yazk ki biz, artk sevgiyi de unuttuk . . .

Stalker'de yazar, rastlantnn bile bizim henz kefedemedii


miz bir yasalln sonucu olduu, yasallam bir dnyadaki hayatn
219

skcl zerine dncelere dalar. Muhtemelen onu artan, hay


rete dren, bilinmedik eylerle karlat bu "blge" den holan
masna neden olan da budur. Gerekte onu en ok hayrete dren
ise ball ve insani deerleriyle bu basit kadndr. Acaba, gerek
ten her ey hala manta m tabi? Hala her eyi gelerine indirgeyip
hesaplama olana var m?
Stalker ve Solaris'de benim iin nemli olan bilim kurgu deil. di. Gene de Solaris z gzden kartacak kadar ok bilim kurgu
zellikleri tayor. Stanislav Lem'in romannda ngrlen uzay ge
mileri, uzay istasyonlar gerekten de olduka ilgin yaplmlard.
Ama imdiki grme gre, btn bunlardan tamamen vazgesey
dik filmin esas dncesi ok daha ak olacakt.
Stalker' de "bilim kurgu"; bizim iin arlkl olan ahlaksal buna
lm yorumsallatrmay kolaylatran taktik bir k noktasyd.
Film o ekilde ele alnmt ki seyirci her eyin gnmzde getii,
"blge"nin de hemen yaknlarda olduu duygusuna kaplsn.
Sk sk "blge"nin aslnda neyin simgesi olduu sorulur, olaa
nst sama tahminler yaplr. Bu tr sorular ve tahminler karsn
da korkun bir aresizlie kaplyor, adeta deli oluyorum. Hibir fil
mimde simge kullanmadm. "Blge", bir "blge" ite. nsann katet
mek zorunda olduu hayat, hepsi o kadar. nsann ya yok olduu ya
da dayand bu yerde ayakta kalmay baarp baaramayaca ken
dine olan saygsyla, nemliyi nemsizden ayrma yeteneiyle belir
lenir.
Her birimizin iinde olan o zgn insanilik ve ebedilik zerinde
dnmeyi tevik etmeyi grevim sayyorum. Ne yazk ki bu sonsuz
hk ve z, insann kendi yazgsn kendi elinde tutmasna karn sk
sk grmezden geliniyor. Birtakm aldatc idealler peinde koulma
s yeleniyor. Ancak gene de geride insann varln ina ettii ufa
ck bir krnt kalyor: Sevme yetenei. te bu krnt insan ruhun
da, hayatn belirleyecek bir yer igal edebilir, varlna anlam kata
bilir.

220

Vlll

Nostalghia 'nn Ardndan

Kendi lkem dnda ektiim ilk film de sonunda tamamland. Ger


i Sovyet sinema yetkililerinin resmi onayna henz sahiptim; bu iz
nin verilmesine de o sralar pek o kadar armamtm, ne de olsa
lkem iin, . lkem adna film yapyordum . . . Kimsenin de bundan
kukusu yok gibi grnyordu, ancak daha sonraki gelimeler,
amalarmn ve filmlerimin Sovyet sinema dairesine ne kadar uur
suz bir biimde yabanc kaldm bir kez daha gsterecekti.
Bu filmde, yurdumuzdan ok uzakta olduumuz anlarda biz
Ruslar saran, Ulusumuza zg o ruhsal durumu, nostaljinin Rus bi
imini anlatmak istemitim. Bu, bence, benim hissettiim ve kavra
dm ekliyle yurtseverlik grevimdi. Ruslarn Ulusal kklerine,
gemilerine ve kltrlerine, vatan topraklarna, dostlarna ve akra
balarna olan o kkl ballklarndan; kader onlar nereye savurur
sa savursun, tm yaamlar boyunca bir daha asla kopamadklar o
mUkadder ballktan sz etmek istemitim. Ruslar, girdikleri yeni
evreyt oyle kolay kolay ayak uydurup uyum salayamazlar. Rus
gmenlerinin tarihi, Ruslarn, Batllarn deyimiyle "kt gmen
ler" olduunu kantlar. Asimile olmakta gsterdikleri trajik yetersiz
likleri, yabanc hayat tarzlarna uyum salama kaygsyla giritikle-

221

ri o hantal, aptalca abalar herkese bilinir. Nostalghia zerinde a


lrken bu filme batan sona damgasn vuran o kasvetli, aresiz
hznn benim hayatmn da bir paras olacam nereden bilebilir
dim ki? mrmn sonuna kadar bu amansz hastaln peneleri al
tnda bizzat kvranacam hi tahmin edebilir miydim?
talya'da, en halisinden bir Rus filmi ektim, hem de tm ahlak
sal ve geleneksel, siyasal ve duygusal boyutlaryla tam bir Rus filmi.
talya' da uzun bir aratrma gezisine kan bir Rus insanm ve onun
bu lke hakkndaki izlenimlerini konu edinen bir film yaptm. Her
kesin belki binlerce kez grd turistik talya'nn kartpostal gzel
liklerini bir kez daha beyaz perdeye yanstmay, tabii ki, hibir za
man dnmedim.

Nostalghia, aksine, zerine izlenim stne izlenim yaari, zeri


ne tamamen yoldan km bir Rus insannn filmidir. Ne yazk ki,
bu izlenimlerini ona yakn insanlarla paylaamamakta, edindii ye
ni denyimleri de talihin garip bir cilvesi olarak, varlnn son dam
lasna kadar bal olduu gemiiyle birletirememektedir. Buna
benzer duygulan ben de yaadm: Uzun bir sre iin yurdumla veda
lap bana ekici gelen bir dnya ve kltrle kar karya kaldm
da birden kendimi bu yeni dnyayla kltrn yol at bilinsiz,
ama umutsuz bir gerilim iinde buldum, sanki karlksz bir aka
tutulmu gibi. Bu, kavranamaz kavramak, uzlailamaz uzlatr
mak gibi olanaksz bir eyi gerekletirmeye almakt. Gezegeni
miz zerindeki hayatmzn snrll konusunda yaplan bir hatrlat
mayd; bundan byle d etkenlere deil, kendi i "tabu"suna teslim
edilmi yaammzn snrlln, nceden b elirlenmiliini vurgula
yan bir ikazd.
Ortaa Japon ressamlar beni her zaman bylemitir. Feo
dal beylerin saraylarnda almalar kabul grp kendi okullarn
kurduktan sonra, hretlerinin doruunda, aniden yaantlar.m te
peden trnaa deitirerek yeni bir yerde, baka isimler altnda ve
baka tarzda resimler yaparak yaratclklarn srdrrlerdi. le
rinde bazlarnn, fiziksel yaamlar sresince, birbirinden tama222

men farkl be ayr kiilik yaadklar bilinir. Btn bunlar imgele


me gcm srekli megul etmitir. Hayat anlaymda, insancl ve
sanatsal eilimlerimde herhangi bir ey deitiremememin bunda
rol byk olsa gerek.

Nostalghia'mn kahraman Gorakov bir airdir. Kle Rus bes


teci Pavel Sosnovski42 hakknda belge toplamak iin talya'ya gelir,
amac bestecinin yaamn konu alan bir opera librettosu yazmak
tr. Sosnovski diye biri gerekten yaamtr. Mzie yetenekli oldu
unu fark eden efendisi tarafndan talya'ya renime gnderilmi,
uzun yllar burada kalm, ok baarl konserler vermitir. Fakat
kanlmaz Rusya zlemine yakalannca, aradan geen onca yldan
sonra, klelik Rusyas'na geri dnmeye karar vermi, dndkten k
sa bir sre sonra da kendini asmtr. Tabii ki bu bestecinin yks
filme tesadfen konu olmamtr; Gorakov'un yazgsn ve ona rast
ladmz srada iinde bulunduu durumu ana hatlaryla ksaca
zetlemektedir. Gorakov, kendisini "dlanm" hissetmenin acs
iindedir. Kendine yabanc bir yaam uzaktan gzlemekte ve gemi
in anlarna, tamdk yzlerin, baba ocainn sesleri ve kokularnn
anlarna dalarak kendinden gemektedir.
evrilen filmin malzemesini ilk seyrediimde grntlerdeki
karanlk beni ok artmt. Malzeme, ekim srasndaki genel ha
vay, ruhsal durumumuzu olduu gibi yanstyordu. Oysa ben byle
olmasn hi istememitim. Ne var ki benim tipik zelliimdir: So
mut olarak planladm hedeflerden bamsz olarak kamera, ekim
almalar srasmdaki ruhgal drumnna hemen ve ncelikle uyum
salar. Ailemden ac verecek kadar uzun bir sredir ayrydm, alt
m yaama koullarn bulamyordum, retim ekli benim iin ye
niydi ve hepsinin stne dile yabancydm. Sonu hi baka trl
olabilir miydi? akndm, ama sevinliydim de. te, karmdaki
perdede ilk kez akp giden u grntler kantlyordu: Sinema sana
tnn aralaryla insan ruhunun bir kopyasn elde etme, benzersiz
bir deneyime ulama hayalim, bo dncelerin ie yaramaz bir r
n deil; kesinlii su gtrmez bir gerekti.
223

Dsal olaylar, entrikalar, olaylar arasndaki balantlar b eni


pek ilgilendirmemitir dorusu, her filmle de daha az ilgilendiriyor.
nsann i dnyasdr benim esas ilgimi eken. Kahramanmn ruh
dnyasnda, onu b esleyen felsefede, fikri temellerinin dayand
edebi ve kltrel geleneklerinde bir geziye kmak, bu yzden bana
daha doal gelmitir. Filmde evirim yerlerini srekli deitirmi,
allmadk kamera efektlerine bavurmu, egzotik d ve "etkileyi
ci" i ekimlere yer vermi olsaydm ticari adan ok daha karl olur
duk, bu ok ak. Ancak bu dsal efektler ilgilendiim konulardan,
btn uram younlatrdm amatan uzaklamama ve hedefin
dalmasna yol aard. Koca bir evreni iinde tayan insan: te be
nim tek ilgi odam. Bu dnceyi, insan yaamnn anlamn dile e
tirebilmek iin ise olaylar zincirine gerekten de ihtiya yoktur.
Btn bunlara ek olarak, sinema anlaymn, Amerikan mace
ra filmleriyle ortak hibir yam olmadn belirtmeme her halde ge
rek yok. van 'n ocukluu'ndan Stalker'e kadar btn filmlerim
de dsal hareketlikten kanmaya ve giderek eylemi klasik bi
rim zerinde, yer, zaman ve meka birlii zerinde younlatrma
ya altm. Bu adan baktmda, Andrey Rublov'un kompozisyonu
bile fazlasyla dank ve paralanm geliyor.

Nostalghia'nn senaryosunda, esas grevimden beni uzaklat


racak herhangi bir fazlaln ya da nemsiz bir ayrntnn yer alma
masna ok dikkat ettim. Hedefim, dnya ve kendisiyle derin bir a
maza dm, gereklik ve arzulanan uyum arasnda denge kurma
y baaramam bir insann, yani salt vtanndan corafi uzaklkta
bulunmasndan deJ, ayn zamanda varoluun btnyle ilgili ge
nel bir hznden kaynaklanan o zleme, nostaljiye kendisini kaptr
m bir insann durumunu olduu gibi yanstabilmekti. Sonunda b el
li bir metafizik birlik ortaya kana dek senaryo bir trl iime sin
medi.
talya ile Gorakov, bireyin taleplerine asla cevap vermeyen ha
yatla (hayatn yzeysel grnleri deil, tabii ki) ve gereklikle tra
jik bir uyumsuzluk iine dt b ir srada karlar. Ve talya ken224

Nosthalgia

disini yoktan varolan heybetli harabeleriyle gsterir. Btn insanl


a ait ama yabanc da olan bu uygarln ykntlar, insana zg hrs
larn beyhudeliinin antlardr aym zamanda, insanln tuttuu o
uursuz yola iaret eden mezar talan. Garakov lr, nk iine
dt manevi bunalm aacak, zaman aknda kendisinin de
fark ettii rmeyi durduracak gten yoksundur.
Gorakov'un bu ruhsal durumuyla bantl olarak, balangta
insana. olduka ganp gelen talyan Domenico tipi de son derece
nemlidir. Toplum dna atlm bu akn insan, iinde, insanlar
yok eden geree kar koymasna yetecek kadar bjk bir g ve
akl bulunduunu kefeder. Eski matematik retmeni, yeni "serse
ri" kendini aar ve kamuoyuna dnyann iinde bulunduu felaketi
anlatp insanlar direnie armaya karar verir. Szmqna "nor
mal" insanlarn gznde o bir "deli"dir. Oysa acyla yorulmu akl
1
salt bi reysel bir kutullJ. peinde deildir; ada uygarln lgnlndan ve a ']Ilaszlndan insanlgenel olarak kurtarmaktr hedefi.

Az ek btn filmle i..:n insann b o bir dnya evinde yalnz ve


225

terk edilmi yaamad, tersine, gemie ve gelecee saysz iplerle


bal olduu grnden yola kar. Her insann kendi yazgsn,
dnyann ve insanln yazgsyla birletirebileceini savunur. Ne
var ki her bir insann ha:..-atna ve davranna bilinli olarak nem
verilmeye balanaca umudu, ister istemez, bireyin gezegenimiz
zerindeki yaamn genel akna olan sorumluluklarn da ola
anst llerde artrmaktadr.
Her eyi mahvedecek bir savan, inanlmaz b oyutlardaki top
lumsal skntlarn ve aclarn tehdidi karsnda insanln ve tek
tek her bireyin en kutsal grevi gele:ek adna birlemektir. Gora
kov, Domenico ile birleir. Domenico'yu yalnzca utar verici bir
"deli" addeden, egoiste kendinden honut bu karn tok srt pek ap
tallarn "genel" kanaatlerine kar onu korumas gerektiini ta iin
de hisseder. Ancak, Domenico'yu sonuna kadar gitmeye kararl ol

duu yolundan alkoyama acaktr.


Domenico'nun bu ocuksu megalomanl Gorakov'u byler,
nk o da btn "yetikin" insanlar gibi uzlamaya hazrdr. Dome
nico kendini yakmaya karar verir. Bu arpc eylemiyle kendinden
feragat ediini ispatlamak istemektedir. nsanlarn bu son ikaz l
n duyacaklar gibi lgnca bir umuda kaplmtr. Domenico'nun
bu eylemi, i huzuru, bir anlamda kutsall Gorakov'u derinden et
kiler. Gorakov sadece yaamn mkemmeliyetsizlii zerinde d
nmekle yetinirken bir bakas kalkm, buna aka tepki gste r
meye, ortaya kesin bir eylem koymaya cret etmitir. Domenico' nun

byle bir eyleme kalkma cesareti, yaam karsnda duyduu

gerek sorumluluktan kaynaklanmaktadr. Domenico'nun yannda


Gorakbv, salt kendi tutarszlnn bilinciyle kahrolan darkafal bir
insandan baka bir ey deildir. Bu lmn onu seYindirdiini bile
.

syleyebiliriz, nk bu olay yaa;:w:-,;

lar kefetmesini

salamtr.
Daha nce de belitmi tim, ek il mi malzemeyi K. k ez gzden
geirdiimde, evirim almala r

rasndav: hisi e rimin otaya kt

n grmek beni ok atmt. O sral:..r. vatanmdan, bir zaman-

226

lar hayatmn her anna damgasn vuran yaknlarmdan uzak kal


mann hzn beni yiyip bitiriyordu. nsan kendi gemiine bala
yan bu uursuz bamllk duygusunun, her an daha da ekilmez ha
le gelen bu hast.aln ad nostaljidir... Gene de okuyucular, bu satr
larn yazarm kendi lirik kahramanyla zdeletirme konusunda .
uyarnn. Yaratan insann dorudan kendi yaam deneyimlerini de
erlendirmesi ok doaldr, zaten genelde elinde kullanabilecei
baka bir deneyim de yoktur. Ne var ki, kendi ruh hallerini ve konu
larn kullanmas, sanatya, yapt ilerle kendini zdeletirme iz
nini genelde vermez. Bu durum bazlarm hayal krklna uratabi
lir. Ne var ki bir yazarn lirik deneyimleri ancak ok nadir durumlar
da gnlk hareket biimiyle akr.
Yaratcnn evresini saran gerei alglamasnn rn olan
iirsellii gerein zerine kabilir, onunla ihtilafa debilir, hatta
uzlamaz bir atmaya bile girebilir. B tn bunlar, ynetmenin sa
dece "d" deil, i gereini de kullanarak yapmas hem ok nemli
dir hem de garip bir paradokstur. Baz edebiyat kuramclar, rne
in Dostoyevski'nin aslnda kendi ruhundaki derin uurumlar ke
fettii, romanlarndaki azizler ve iblislerin ayn zamanda kendisi ol
duu grn savunurlar. Gerekte ise Dostoyevski, sz konusu
tiplerden hibijne benzemez, karakterlerden her biri Dostoyevs
ki'nin yaam izlenimleri ve yansmalarnn bir toplamdr, ne var ki
hibiri Dostoyevski'yi, onun kiiliinin btnln canlandrmaz.
Nostalghia'da benim btn meselem, grnte sava olma
yan ama benim iin bu hayatn yegane galibi olan "zayf' insan konu
sunu srdrmekti. Stalker kendi kendisiyle konumasnda, zayfl
biricik doru deer ve yaamdaki tek umut olarak savunur. Faydac
rrereklie uyum salayamayanlar her zaman houma gitmitir.
lvan' saymazsak, filmlerimde kahramanlar yoktur. Hepsi de kendi
inanlarndan ve bakalarnn sornmluluklann stlenmelei (bu
nokta tabii ki van iin de geerlidir) olgusundan g alan insanlar
dr. Bu tr insanlar aslnda, byklerin cokusuna sahip ocuklar
227

Nosthalgia: Gorakov kavgadan sonra


Sevgili Pi.yotr Nikolayevi,
Tam iki yldr talya'daym, son derece nemli iki yl, hem bestekar
lk mesleim hem de zel hayattm asndan.
Bugn g arip bir kabus grdm: Efendim kontun tiyatrosunda byk
bir opera sahnelemekle grevlendirilmiim; birinci perde heykel dolu b
yk bir parkta geiyor

ve

bu heykelleri, uzunca bir sre hi kprtsz dur

mak zor.unda olan, her taraftan beyaza boyanm, plak adamlar canland
nyor. Ben de bu heykellerden biriyim ve hareket ettiim an ok ar cezala
ra maroz kalacam biliyorum, nk efendim gzn bizden ayrmyor.
Ayaklanmdan ykselen souu hissediyor, gene de hi kprdamyorum.
Yorgunluktan artk dayanamayacam fark ettiim an birden uyandm.
ok korkmUtum, nk bunun bir rya deil, berim gereim olduunu
ok iyi biliyordum.
Rusya 'ya geri dnmemeyi deneyebilirim, ama dncesi bile ldr
yor. Doduum lkeyi bir daha mrm boyunca grmemek olabilir mi? Ka
yn aalann, ocukluumun havasn . . .
Terk edilmi zavall arkadandan selam lar.
Pavel. Sosnovski
228

anmsatrlar, nk tutumlar " salkl insan mant" asndan ke


sinlikle gerekddr, hepsi de kendilerini unutur.
Kei Rublov, dnyay nceleri aresiz bir ocuun gzleriyle
grmekte, ktye kar koymamay ve en yaknndakini sevmeyi va
az etmektedir. Daha sonra, belki de dnyann en acmasz vaheti
nin tan olmasna, en byk hayal knklklann yaamak zorunda
kalmasna ramen, insan yaamnn biricik deerini yeniden bulur:
yilik ve insanlarn birbirlerine hfila verebildikleri balayc, mte
vaz ak. Solaris'te nceleri sradan darkafal bir insan izlenimi
uyandran Chris Kelvin ruhunda, vicdannn sesini iitmezden gel
mesine, kendi yaam ve yabanc yaamlar iin duyduu sorumlu
luk ykn frlatp atmasna izin vermeyen insanlara zg o gerek
"tabu"lan gizlemektedir. Ayna'mn kahraman, hibir kar gzetme
yen, zveri dolu bir sevgiyi yaknlarna veremeyecek kadar zayf bir
egoisttir. Tek gerekesi ruhsal bunalmlardr ve hayata kar henz
denmemi borlan olduunu kavramas iin :tayatnn son demle
rinde bu bunalmlar yaamak zorundadr. Kolaylkla isteriye kap
labilen, ender grlr insanlardan biri olan Stalker'i batan kar
mak olanakszdr; drt bir yan sarm faydacln taarruzu altnda
ki dnyaya, inand deerleriyle kafa tutmaktan ekinmez.
Stalker gibi Domenico da kendine zg bir felsefe gelitirmi
tir. Maddi kazanlar peinde komamak, dnyay saran genel sinik
lie kaplmamak iin kendine aclarla dolu bir yol seer. Kendini
kurban ederek, ldrm insanl uuruma yuvarlanmaktan alkoy
mak amacyla son bir denemeye giriir. Bir insann sahip olduu en
nemli ey, gnl rahatlyla hayatn tadn karmasn engelleyen
her zaman huzursuz bir vicdandr. Gorakov'un kiiliinde, sorum
luluunun bilincinde, kendi mutluluuyla yetinmek istemeyen, dn
yadaki tm mutsuzlarn straplarn yrekten paylaan ve itenlik
le inan, iyilik ve ideal peinde koan parlak Rus aydnlannn gele
neksel ruhsal durumlarn bir kez daha vurgulamak istedim.
Yksek ideallere hizmete hazr olmalar, darkafal insanlarn s
radan "erdem"leriyle yetinmeyi reddetmeleri, hatta bu konudaki ye229

teneksizlikleri, insanlarn en ok ilgi duyduum ynleridir. Varol


ma nedenini ktye kar mcadelede bulan ve bu yzden yaam
nn ak iinde ruhsal adan hi olmazsa bir basamak daha ykse
e trmanan insan; ite ben bu insanlarla ilgilenirim. Manen m
kemmellie ulamann dndaki tek seenek, manevi dzeyi dr
mektir ve ne yazk ki, gnlk yaammz ve bu yaama uyum sala
ma sreci adeta buna davetiye karmaktadr.
Bundan sonraki filmim Kurban'n kahraman da kelimenin
tam anlamyla zayfbir insan olacaktr. O bir kahraman deil, en b
yk idealleri uruna kendini kurban edebilecek gte, dnen, d
rst bir insandr. Zaman geldiinde, sorumluluktan kamaz ve so
rumluluu bakalarnn zerine atmaya kalkmaz. En yaknlarnn
bile kendisini anlamamasn gze alarak kararllkla, hatta daha
nemlisi ldrc bir umutsuzlukla davranr. nsanlarn kendisini
deli olarak damgalayabileceklerini bile bile, btnn ve dnyann
kaderinin bir paras olduunu biraz olsun hissedebilmek iin, "ka
bul e dilebilir" ve "normal" insan davrannn snrlarn aar. Asln
da btn bu yaptklar da yreinin sesine boyun emekten baka
bir ey deildir, yani asla bir efendi deil, sadece kaderinin bir hiz
metkardr. Bu rpnlarn belki de kimse fark etmeyecektir bile,
ancak dnyamzn huzuru bu rpnlara baldr.
Zayflk beni, da taan kiiliin, baka insanlara ve yaamn
tmne kar saldrgan tutumun, kendini kantlamak amacyla in
sanlara kendi amalarm kabul ettirmek arzusunun kart olduu
iin ilgilendirir. Maddecilie dayal sradan yaama direnen her tr
l insan enerjisine hayranm. Bundan sonraki filmlerimin ierikleri
de hep bu konu zerinde younlaacaktr.
Yaknda sinemaya uyarlamay dndm Shakespeare'in
Hamlet'iyle43 bu adan ilgileniyorum. Bu, btnyle olaanst
. dram, iren ve irkef gerekle zorunlu bir ilikiye giren fikir dzeyi
yksek bir insann ezeli sorununu ele almaktadr, bu, sanki bir insa
n kendi gemiini yaamaya zorlamak gibi bir ey. Hamlet'in traje
disi, bence, onun fiziksel sonunda deil, lmnden ksa bir sre n-

230

ce btn yce ilkelerinden vageerek tamamen sradan bir katil ol


masnda yatmaktadr. Artk lm onun iin kurtuluun ta kendisi
dir, yoksa intihardan baka aresi yoktur.
Bundan sonraki film alimamda, gerek ve inandrc ekimler
elde etmede daha kararl davranacam. k noktam, en belirgin
zellikleri zerlerine kazlan zamanla belirginleen d evirim yer
lerinin dorudan zlenimleri olacaktr. Doalclk, filmde doann
bir varolu biimidir. Doa ne kadar doal bir ekilde ekime girer
se elde edilen grnt de o kad;r saygn olacaktr. Sinemada doa,
doalc bir olaslk araclyla ruh kazanp canlanr.
Son zamanlarda seyircilerimle konumak iin bol frsatm oldu.
Bu sohbetler srasnda onlar, filmlerimde simgelere ve mecazlara
asla yer vermediime ikna edemedim. zellikle de yamurun anla
m konusunda beni ok sktrdlar. Neden yamur? Neden ikide
birde beliren rzgar, ate ve su? Bu tr sorular beni bsbtn ile
den katyor.
Yamurun, iinde bydm doann bir zellii olduu syle
nebilir. Rusya' da insan hzne boan, ard arkas kesilmeyen ya
murlar yaar. Byk kentleri deil doay sevdiim ve Moskova' dan, uygarln nimetlerinden yz kilometre uzaklktaki tipik
Rus ky evimde kendimi hep ok mutlu hissettiim de sylenebilir.
Yamur, ate, su, kar, iy ve tarlalar, iinde yaadmz maddi ev
renin paralardr, buna yaamn gerei de diyebilirsiniz. Bu ne
denle insanlarn, duyarak grntye aktarlan doann keyfini sre
ceklerine, iinde birtakm gizli anlamlar aradklarn duyduumda
fazla sevinemiyorum, dorusu. Bakalarna yamurun kt havay
artrmasna karlk ben yamuru, filmdeki eyleme damgasn
vuran bir tr estetik ereve olarak kullanrm. Tanr akna, bu s
zm sakn yanl anlalmasn, doann filmlerimde herhangi bir e
yi simgeletirmesini asla istemem. Ticari filmlerde bazen sanki ha
va diye bir ey yokmu gibi davranlr. Bu filmlerde her ey, mkem
mel bir klandrmayla belirlenir: Ama, hzl evirimdir. Orada
her ey senaryoda ngrlen konuya uygun, akar gider. Ve kimse
23 1

ylesine dzenlenmi bir evrenin basmakalplna, ayrntnn ve


atmosferin ihmale uram olmasna kzmaz. Fakat sonra sinemac
nn biri kalkp, dnyay seyirciye gerekten yaklatrmaya, seyirciye
gerek dnyay btn ayrntlaryla alglama, ayn zamanda da "key
fini srme", slakln kuruluunu kendi teninde hissetme olana
vermeye altnda bir de bakar seyirci, bu izlenimlere duygusal
olarak, dorudan estetik anlamda kendini kaptrma yeteneini ok
tan yitirmi, kendini denetlemek zorunda hissederek durmadan "a
caba", "niin", "nedep." diye pheci gzede sorular sormakla yetini
yor.
Aslnda bunun nedeni de benim, ideal dnyam, en mkemmel
ekliyle, kendimin benim tarafmdan alglanan ekliyle beyaz perde
de gstermek istememdir. Seyircilerden gizlediim zel bir maksa
dm yok, onlara baz imalarda da bulunmay dnmyorum. Seyir
ciye dnyay, bana gre en anlaml, en yaln, varlmzn yakalana
mayan zn en iyi dile getirdiini sandm haliyle gsteriyorum.
Bergman'dan bir rnekle bu konudaki dncelerimi daha
akla kavuturmak istiyorum: Kaynak filminde vahice tecavze
urayan kz kahramann ld sahne beni hep sarsmtr. lkba
har gneinin szld dallarn arasndan henz lmekte, belki
de lm bir kzn yzn grrz ... Artk acnn zerresini duymu
yordur. Buraya kadar anlalmadk bir ey yok, gene de sanki bir
eyler eksikmi gibi. . . Sonra kar y; allmadk ilkbahar karla
rndan biri balar. . . Lapa lapa :Karlar kzn kirpiklerinde asl kalr,
gz kapaklarn rter. . . Zaman izlerini brakr. . . imdi kalkp da la
pa lapa kar yann anlam zerinde konumak doru olur mu? Ve
ya bu sahnenin, uzunluu ve ritmi ile duygusal kavraymz doru
a kartmay amaladn syleyebilir miyiz? phesiz ki hayr! Zi
ra ynetmenin bu ekimde gtt tek ama olay olduu gibi yan
stmak, kzn gz kapaklarna yapp kalan karlarn erimediini gs
tererek kzn ldn vurgulamak. Yaratc istek ile ideoloji birbi
rine kartrlmamaldr, aksi takdirde sanat dorudan, ruhsal ya
nyla, olduu gibi alglama olanam elimizden karm oluruz.
232

Nostalghia'da, Rusya'daki ky evimin birden bir talyan kate


dralinin tam ortasnda belirdii sahnenin ksmen mecazi bir anlam
ierdiini itiraf etmeliyim. Bu dzenlenmi grntnn biraz edebi
bir yam vardr. Ayn zamanda da Gorakov'un ruhsal durumunun,
ona artk yaama olana vermeyen paralanmlnn bir modeli
dir. stenirse tam tersi de savunularak bu grntnn Toscana tepe
leriyle Rus kyn organik ve ayrlmaz bir btnde kaynatran ye
ni bir birlii yansttm ve bu birliin ancak Rusya'ya geri dnlme
si halinde gereklik tarafndan paralanacam sylemek de mm
kndr. te tam da bu yzden Gorakov, onun iin yeni olan bu
dnyada lyor; lyor nk garip bir biimde koullandrlm
varlmzn olaylar bu dnyada, herhangi bir kimsenin bilinmez
nedenlerle sonsuza dek bozmu olduu doal ve organik bir birlik
oluturuyor. Kaba bir simgesellik iermedii umudunu tamama
ramen, bu sahnenin sinema asndan pek baarl olmadm itiraf
etmeliyim. Fikrimi soracak olursanz, bu sahne olduka karmak
tr ve birden ok anlam iermektedir: Gorakov'un bana gelenleri
grsel olarak dile getirmekle birlikte, zmlenmesi gereken her
hangi bir eyi simgeselletirmekten de uzaktr.
Bu rnekte tutarszlkla sulanabilirim. Ama unutulmasn ki sa
nat her zaman kendine sonradan ineyecei ilkeler koyar. San
rm, yaratclarnn benimsedii estetik doktrinlere uygun eser say
s ok azdr. Genelde sanat eserleri, yaratclarnn estetik idealleriy
le olduka karmak bir iliki iine girerler.
Sanat eserleri kendilerini asla estetik ideallerle smrlandra
mazlar, nk sanatsal yap, zerinde ykseldii kuramsal emalar
dan her zaman ok daha zengindir. Ben bile, bu kitabn sonuna ge
lirken, burada kendim iin izdiim ereeyle elimi kolumu biraz
fazla baladm endiesine kaplmadan edemiyorum.

Nostalaghia, artk geride kald. Film almalar srasnda ki


min aklna gelirdi ki benim de ruhum, ok gemeden, son derece ki

isel ve somut bir nost:a1jinin penesinde kvranp duracak.

2.33

IX

Bitirirken

Bu kitap, birka yl da tamamland. Bu yzden, imdiye kadar syle


nenleri bugnn bakyla toparlamay zellikle gerekli addediyo
rum.
Her eyden nce: Tabii ki bu kitap, sanki "bir nefeste" yazlm
asna sona ermiyor. Ancak bu kitab ben, biraz da, ilk film al
mamdan bugne dek karlatm sorunlar btn gelime evrele
riyle sergileyen bir tr gnlk olarak ele alyor;m.
Aradan geen yllardan sonra sanat zerine, daha dorusu sine
matografinin grevi zerine dnmek bana eskisi kadar nemli gel
miyor. Hayatn kendisi bugn benim iin ok daha nemli. Yaama
nn anlamm kavramayan bir sanatnn aslnda syleyecek pek faz
la bir eyi de yoktur, herhalde.
Grevlerimi yalnzca bir sanat olarak deil bir insan olarak
da tanmlamak istediimden, b urada uygarlmzn bugn iinde
bulunduu duruma da eilmem ve bireyin, yaad tarihi sreteki
kiisel sorumluluu sorununa deinmem gerekiyor.
Topluma "adil" bir dzen verip yksek bir ama uruna rgtle
me saplantsna kaplm "byk sorgucular", liderler ve " nemli
ahsiyetler"le dolu tarihi bir dnemin, gnmzde yava yava ka234

Nosthalgia: zlenen vatan aark:

panmakta olduu gibi bir duygu var iimde. Bu insanlarn byk


amac, kitlelerin bilincini istedikleri yne ekmek, yeni ideolojik ve
toplumsal fikirlerle donatmak ve halkn ounluunun mutluluu
adna hayatn rgtlenme ekillerini yenileme arsnda bulunmak
t. Zamannda Dostoyevski, baka insanlarn ait mutluluunun so
rumh.luunu stlenmek isteyen "byk sorguculara" kar bizi uyar
mt. Bu arada biz de insanln genel kan ve "halkn iyilii" adna
konutuunu ileri sren bir grubun karlarnn ya da tek bir snfn
karlarnn, topluma uursuz bir ekilde yabanclatrlm bireyle
rin karlarna nasl stn geldiini somut olarak yaadk.
Aslnda btn uygarlama srecinde insanlara verilen tek ey,
dnyay kurtarmak ve kendi d uumunu dzeltmek konusunda ide
ologla.n ve siyaset adamlarnn bu kez "en dorusu" olma iddiasyla

yumurtladklar neriler olmutur. Genel deiimle,re ayak uydura


bilmek iin her seferinde bir ksm aznlk kendi dncelerini bir
kenara atmak ve bylece hi deilse darya kar, nerilen davra
n modellerine boyun emek zorunda kald. "lerleme" adna, insan
ln geleceini gvence altna alma adna yaplan grnrde dina
mik eylemlerin koullan altnda insanlar, bu genel dinamik iinde
yitip giden kendi bireyselliklerini tamamen unuttular. Herkesin
karn koruyan insan, sonunda kendi karm korumay unuttu,
sa'nm u emrini unuttu: " Komunu kendin gibi seveceksin! " Oysa
bu yasann anlam u deil mi: nsan kendini o kadar sevecek ki ml
kiyeti zel karlar yasaklayan, buna karlk komusuna sonsuz
bir zveri ve sevgi duymasn salayan iindeki o stkiilii ve tanr
sall saymas da mmkn olacak. Ancak bu da tam anlamyla ken
dini bilmekten geer; u dnyadaki hayatmn merkezi olan "ben"in
manevi bir mkemmellik peinde kotuu ve kendini ben-merkez
ci hrslardan kurtard lde bir anlam ve nesnel deeri olduu
bilincinden geer. nsann kendisini dnmesi, yani kendi ruhu u
runa mcadele etmesi, byk bir kararllk ve muazzam bir gayret
gerektirir. Ben merkezci-faydac karlardan kendini biraz olsun
kurtarmaktansa ahlaksal ve etik adan kendini brakmak ok daha
kolaydr.
nsanlar arasnda iliki yle bir ekil almtr ki, sonuta hi
kimse kendinden bir ey beklememekte, herkes kendisini etik aba
lardan soyutlayarak kendisiyle ilgili talepleri dier insanlarn, bir
anlamda tm insanln srtna ykmaktadr. Uyumlu olmak, kendi
ni feda etmek, gelecein inasna katlmak; bunlar hep bakalarn
dan beklenen hasletlerdir. Kiinin kendisi bu srece hibir ekilde
katlmamakta, dnyada olup bitenlerden kii olarak kendisini so
rumlu tutmamaktadr. Bu sorumluluktan kamak, kendi bireyci
karlarm genelin yce grevlerine feda etmemek iin de binlerce ne
den ne srmektedir. Hi kimsede dnp yle bir kendine baka
cak, kendi hayatna, kendi ruhuna kar olan sorumluluunu ele ala
cak ne bir istek ne de cesaret vardr.
236

Baka bir deyile: zgn deil "genel" abalarn bir rn olan


bir toplumda yayoruz. Tek tek bireylerin karlarn kaale almaks
zn insanlarn enerjilerini ve gayretlerini ekillendiren ve kullanan
yabanc dncelerin ve hrslarn, daha dorusu liderlerin bir aleti
olmaktadr insan. Sonuta, kiisel sorumluluk sorunu adeta orta
dan kalkni ve insann kendine kar sorumsuzca davranmasna
gz yumanyanl bir "genel"in karna feda edilmitir.
Ne var ki, kendi sorunlarmzn zmn bakalarna devretti
imiz an, maddi ve manevi geliim arasndaki uurum da derinleir.
Bakalarnn bizim adamza kesip bitii bir fikirler dnyasnda ya
yoruz. Bu demektir ki, ya bu fikirlerin standartlarna gre kendi
mizi gelitiriyoruz ya da bu fikirlere giderek daha da umutsuz bir bi
imde yabanclaarak pnlarla elikiye dyoruz.
Kanmca, kiisel ile genel arasndaki buhran, ancak insan top
lumsal eilimlere uyum saladnda zlebilir. Peki ama, kendini
genel bir dava adna feda etmek ne demektir? Kiisel olanla toplum
sal olan arasndaki trajik buhran da zaten buradan kaynaklanmyor
mu? Bir insan, toplumun geleceinden kendini sorumlu tutmaz, ba
kalarn ynetme, onlarn kaderlerini, toplumsal gelimede onlara
uygun grd role tabi klma hakkn kendinde grrse, ite o za
man birey ile toplum arasndaki paralanmlk giderek daha da
keskinleir.
rade zgrl, hem toplumsal fenomenleri hem de bizim ba
kalarna kar taknacamz tavr belirleme, iyiyle kt arasnda z
grce seim yapabilme yeteneini garanti eder. Ancak zgrlk so
rununun hemen ardndan vicdan sorunu gelir. Toplumsal bilincin
gelitirdii btn kavramlarn evrimci olmalarna karn vicdan kav
ram tarihi srelere bal deildir. Vicdan, insann iinde hep var
dr, insana zgdr. Bizim tam anlamyla baarsz olan uygarlm
zn bir rn olan toplumun temellerinde delikler aar. Biyolo
jik-evrimci adan vicdan kategorisi neredeyse anlamszdr. Gene
de varln srdrr ve tm geliinlnde insana elik eder.
Bugn, maddi mallara sahip olmakla manevi adan mkem'237

mellie erimenin asla atba gitmediini herkes bilir. yle bir uy


garlk yarattk ki, artk tm insanl yok etmekle tehdit ediyor. Bu
tr global bir felaket karsnda benim iin ilke olarak yegane nem
li sorun, insannkiisel sorumluluu sorunudur. Manevi bir fedakar
la hazr olup olmamas sorunudur. Bu olmadan maneviyatla ilgili
her soru gereksiz olacaktr.
Burada szn ettiimiz fedakarlk, tabii ki zorlamayla olmaz;
ancak gnll, kendiliinden ve doal olarak tekine yaplan bir hiz
met eklinde gerekleebilir. Peki, en genel ekliyle insanlararas
iletiim bugn ne anlama gelir? ou kez bunun tek bir anlam var
dr: Birlikte yaad insanlardan kendisi iin mmkn olduunca
ok yarar salamak; bedeli ne olursa olsun, kendi karlarndan vaz
gememek. Ancak tuhaftr ki, son tahlilde bizim benzerimiz olan in
sanlar aaladka kendimizi bu dnyada daha bir bolukta, daha
bir yalnz hissederiz.
u anda biz, yalnzca, manevi deerlerin nasl ldne tank
lk etmekteyiz. Buna karlk, saf materyalizm, sistemini iyice sa
lamlatrd, fel olma tehlikesiyle kar karya olan hayatmzn te
meli oldu. Herkes, maddi ilerlemenin insana mutluluk getirmeyece
ini biliyor. Gene de lgnlar gibi onun "kazanlarn" artrmaya al
yoruz. Bu konuda o kadar ilerledik ki, Stalker'de de belirtildii gi
bi, iinde yaadmz zaman aslnda gelecekle akyor; yani imdi
ki zamann iinde yakn gelecekte meydana gelecek nne geilmez
bir felaketin btn nkoullar mevcut. Hepimiz bunu hissediyor,
gene de nne geip bunu durduramyoruz.
Bu yzden, insann eylemi ile yazgs arasndaki balant derin
lemesine zedelenmi gibi grnyor. Bu trajik paralanmlk, a
da dnyada yaayan insann kendine duyduu gvenin zayflnn
balca nedenidir. nsan, aslnda, tabii ki ncelikle eylemlerinin esi
ridir. Ama ne yazk ki hibir ey kendisine bal deilmi, gelecek
zerinde hibir etkisi olamazm gibi eitilen insann iinde, son tah
lilde, kaderi zerinde hibir paynn olmad duygusu, bu yanl ve
mahvedici duygu yava yava bymektedir.
238

Benim iin ilk ve en nemli grev, insann kendi kaderine kar


sorumluluk bilincini yeniden ykseltmektir. nsan, kendi ruhu kav
ramna geri dnmeli, bu ruhu yznden ac ekmeyi, eylemlerini
vicdanyla badatrmay yeniden kefetmelidir. Olaylarn gidii,
kendi dnceleriyle elitiinde vicdannn rahat vermeyeceini
kabullenmeye yeniden balamaldr. Kendi ruhunun verdii ac in
sana olaylarn gerek yzn fark etme olana tanr; s.orumluluk
duygusu artar, sululuk bilinci geliir. te o zaman insan kendi tem
belliini ve ihmalkarln, bu dnyada olup bitenlerin kendi suu ol
mad, btn bunlarn dier insanlarn kt emelleri tarafndan be-.
lirlendii eklindeki bir bahaneyle hakl gstermeye kalkmaz.
Bence dnyaya huzur, ancak ve ancak kiisel sorumluluun yeni
den yerlemesiyle gelir.
Marx ve Engels, bir keresinde, tarihin gelimek iin her za
man, varolanlar iinde en zayf deikeni setiini sylemilerdi. Bu
soruna yalnzca varolmann maddi yanndan bakldnda syledik
leri dorudur. Tarih, idealizmin en son kvlcmn da kaybettii ve
manevi anlamyla kiilik tarihi sre zerinde etki brakmaz hale
geldii zaman bu tr bir sonuca varmak kanlmazdr. Ksacas
Marx ve Engels nedeni tahlile kd.lkmadan yalnzca mevcut durumu
gznne almakla yetindiler. Oysa neden, insann kendi aklnn il
kelerine kar sorumluluunu unutmasdr. nsan bir kere tarihi
ruhsuz ve yabanclatrlm bir sisteme dntrdkten sonra, bu
tarih makinesinin ileyebilmek iin tek ihtiya duyduu ey, insan
hayatnn knntlanyd.
Sonuta insan, her eyden nce, toplumsal adan yararl bir
varlk olarak ele alnd. Tabii bu arada da bu toplumsal yararn as
lnda ne olduu sorusu ortaya kt. nsan eyleminin toplumsal ya
rarll zerinde bu kadar srarla durulursa kanlmaz olarak kii
nin ihtiyalar unutulur gider. Bu da affedilmez bir yanlgya, insan
lk trajedyasnn en temel nkoulunu oluturan yanlgya yol aar.
zgrlk sorunuyla birlikte ortaya, deneyim ve eitim sorunu
da kar. Zira gnmz insanlnn zgrlk mcadelesi bireysel z239

grlk, yani bireyin kendi yararna olacak her eyi yapmasna izin
veren olanaklar etrafnda dner. Ancak bu hayali bir kurtulutur,
nk bu yolda insanl yalnzca yeni hayal krklklar beklemekte
dir. nsan ruhundaki enerjinin kurtuluu ancak, korkun bir i at
ma sonucu gerekleebilir ki bu atmaya girip girmemeye de an
cak bireyin kendisi karar verebilir. nsann eitimi yerine z-eitim
gemelidir, aksi takdirde elde ettii zgrlkle ne yapacan, onun
kaba, salt tketmeye dayal bir anlayla ele alnmasna nasl kar
kacam bilemez.
Bu konuda Batnn deneyimi, eni konu dnmemizi salaya
cak kadar zengindir. Batnn sahip olduu demokratik zgrlklere
ramen hi kimse, "zgr vatandalarnn" iinde bulunduu ruhsal
buhran grmezden gelememektedir. Burada ne olmutur? Kiilie
tannan bu zgrle ramen neden Batda birey ve' toplum arasn
daki buhran bu derecede iddetlenmitir? Bence Batnn deneyimi
bize, insann zgrl, tpk tek bir kuru bile demeden kulland
kaynak suyu gibi doal addettii srece zgrln kaynaklarn
dan daha iyi bir hayat iin yararlanmadn gstermektedir.
Gerekten zgr bir insan, bireyci anlamda zgr olamaz, ayn
ekilde bireyin zgrl de toplumsal bir abann rn olamaz.
Geleceimiz bizden baka kimseye bal deildir. Biz ise, her eyi
yabanc emek ve skntyla demeye o kadar almz ki. Bu dnya
da her eyin birbirine bal olduu, elimizde tuttuumuz irade z
grl ve iyiyle kt arasnda karar verme hakk nedeniyle rast
lantya hi yer olmad gereini btn basitline karn grmez
den geliyoruz.
Tabii ki bireysel zgrln olanaklar dierlerinin iradesiyle
snrldr. Ancak, zgr olamamann her zaman kendi korkaklm
zn ve ataletimizin bir sonucu, kendi vicdanmza uygun irade bildi
rimlerinde bulunmamz engelleyen kararszlmzn bir rn ol
duunu tekrar tekrar vurgulamakta yarar gryorum.
Rusya'da yazar Korolenko'nun u szleri sk sk tekrarlanr:
" Ku umak iin, !;_san mutluluk iin doar!" Bana kalrsa, insan
240

varlnn zne bundan daha aykr bir gr olamaz. Mutluluk


kavramnn ne anlama gelecei hakknda en ufak bir fikrim yok.
Memnuniyet mi? Huzur mu? nsan hibir zaman memnun deildir
ve daima somut, elde edilebilir grevlerin zmyle deil, aksine
sonsuzlua ynelir. . . Kilise bile insann mutlak deerlere olan bu z
lemini dindiremez, nk ne yazk ki kilise, kof bir dekordan, pra
tik hayat rgtleyen toplumsal kurumlarn bir karikatrnden ba
ka bir ey deildir. En azndan gnmz kilisesi, maddeci-teknolo
jik stnl dinsel bir uyan arsyla yeniden dengelemeyi baa
ramadn ispatlamtr.
Bu koullar altnda benim iin sanatn grevi, insandaki fikri-
tinsel olanaklar, mutlak zgrlk dncesini ifade etmektir. Ben
ce sanat her zaman, ruhunu bomakla tehdit eden maddeye kar
mcadelesinde insann en gl silah olmutur. Sanatn, Hristiyan
ln neredeyse iki bin yl bulan varl boyunca uzun sre, dini d
nceler ve grevler dorultusunda gelimesi hi de rastlant deil
di. Sanat, yalnzca varlyla bile uyumsuz insanda uyum dncesi
ni uyarr.
Sanat ideale vcut vererek etik ve maddeci geler arasndaki
dengeye rnek oluturmutur. Bu dengenin ne salt bir mit ne de bir
ideoloji olduunu, bizim boyutlarmzda da gereklie kavuturula
bileceini ispatlamtr. Sanat, insann uyuma duyduu ihtiyac dile
getirmitir, zlemini ektii maddeyle ruh arasndaki dengeyi b enli
inde yaatmak iin insann, gerekirse, kendisiyle bile mcadele et
meye hazr olduunu gstermitir.
Madem sanat, ideali ve sonsuzlua ulamay ifade ediyor, o za
man, faydac gzle deerlendirilecek amalara da bamszln
risk etmeden hizmet edemez. deal, gnlk gereklik iinde rastlan
makla birlikte manen vazgeilmez olan eyleri ortaya karr. Bir sa
nat eseri, gelecekte tm insanln benimseyecei, ama imdilik yal
nzca ok az kimsenin, her eyden nce de allagelmii, sanatlarn
da ekillendirdikleri ideal bilinle attrma hakkna sahip kan
dahilerin grebilecei ideali ortaya serer. te bu nedenle sanat, z
241

itibariyle aristokrattr _ve yalnzca varlyla bile kiilii fikri-tinsel


mkemmellie ulatrmak amacyla manevi enerjinin en alaktan
en yksee doru ileri hareketini garanti altna alan iki g arasn
daki fark salamlatrr.
Burada sanatn aristokrat karakterinden sz ederken, tabii ki,
insan ruhunun ahlaksal birdorulanmaya ulama abasn, insann
bu yolla mkemmellie biraz daha yaklaan varlna anlam kazan
drma gayretini kastediyorum. B u adan bakldnda hepimiz, son
tahlilde, ayn konum iindeyiz ve ruhen aristokrat sekinlere katl
ma ansmz eit. Ancak sorunun z de zaten burada yatyor: Bu
ans kullanmak isteyen insan says ok fazla deil. Oysa sanat in
sanlara, dile getirdii ideal balamnda kendilerini snama konusun
da teklifler getirmeyi srdiiyor.
Gene insan varlnn anlamm mutlu olma hakk olarak tanm
layan Korolenko'ya dnelim. Bu bana, Eytp'un kitabn artrd.
Kitapta Elifaz yle der: "nk dert topraktan kmaz ve zahmet
yerden bitmez; fakat insan meakkate doar; kvlcmlar yukar
uar gibi" (Eski Ahit, Eyup, 5;6). Acnn kayna memnuniyetsizlik
tir, insann o an iinde bulunduu durumla ideal arasndaki atma
dan doar. nsann gerek bir Tanrsal zgrlk uruna mcadeley
le ruhunu glendirmesi, " mutluluk" duygusundan ok daha nemli
dir.
Sanat, bir insann muktedir olduu en iyi eyi, yani umudu,
inanc, ak, gzellii ya da istedii ve umduu en iyi eyi glendi
rir. Yzme bilmeyen bir insan suya atladnda vcudu -kendisi de
il- kendini kurtaracak igdsel hareketler yapmaya balar. te
sanat da suya atlm bir insan bedeni gibidir, insanln manen bo
ulmasn engelleyecek bir igddr. Sa.pat, insanln manevi i
gdsnn temsilcisidir.
Genel anlamda sanat nedir? yi midir kt m? Tanr vergisi
midir yoksa eytanlk arac m? nsann gcnden mi doar yoksa za
yflndan m? nsanlarn birlikteliinin bir gvencesi ve toplumsal
uyumun bir gstergesi midir? levi bu mudur? Sanat ilan ak gibi
242

bir eydir. nsann dier insanlar bamllnn bir itirafdr. Bir ay


dnlanmadr. Bilinsiz bir eylemdir ama hayatn asl anlamm, yani
sevgiyi ve fedakarl yanstr.

Ancak geriye dnp bakarsak, insanlk yolunun tarihi afetler


ve felaketlerle dolu olduunu grrz. Yklm uygarlklarn kalnt
larm kefederiz. Bu uygarlklara ne olmutur? Neden nefesleri ke
silmitir? Yaama azimleri ve ahlaksal gleri neden tkenmitir?
Herhalde hi kimse, btn bunlar saf materyalist kusurlara bala
maya kalkmayacaktr. Bana bu tr bir yaklam,, canavarlkn gi
bi geliyor. te taraftan, bizim bugn yeniden bir uygarln ykl
na tank olmak zere olduumuzdan da kesinlikle eminim. nk
tarihi srecin fikri-tinsel yamru tamamen gzard ediyoruz. nk
giderek affedilmez derecede gnaha ve umutsuzlua daha fazla bula
nan maddeciliimizle insanlk. zerine saysz felaketler yadrd
mz itiraftan kanyoruz. Ksaca, kendimizi bilim adamlar yerine
koyuyor ve bilimsel olduunu ileri srdmz amalarmza daha
fazla inandrclk katma bahanesiyle insanln blnmez srecini
iki ayr paraya blyor ve sonra da bu srecin itici glerinden yal
nzca bir tanesini her eyin tek nede! haline dntryoruz.
Bu yolla yalnzca gemite ilenen hatalar hakl gstermeyi de
il, ayn zamanda geleceimizi de yanstmaya alyoruz. Bu tr ya
nlglarda ortaya kan tek bulgu, belki de tarihin ne kadar sabrl ol
duudur. O sabrla, insann sonunda yapaca doru seimle yeni
den kmaz sokaa saplanmaktan kurtulaca, baarsz denemele
ri, yeni, baarl abalarla dzeltecei gnleri bekliyor. Tarihten hi
kimsenin hibir ey renmedii ve insanln onun de fleyimlerini
grmezden gelmeyi yeledii eklindeki yaygn inanca bu adan ka
tlmak gerekiyor.
Baka bir deyile, uygarln bana gelen her felaket uygarl
n baarszlnn bir gstergesidir. Ve insan her seferinde yolunu
yeni batan izmek zorunda kaldna gre, demek ki o gne kadar
tuttuu yol, fikri-tinsel mkemmellikten hayli uzakm.
nsan nasl da biraz durup i nsan varlnn anlam konusunda
243

mevcut dier grlerden herhangi birisine eilmek ihtiyac duyu


yor. Dou her zaman ebedi geree Batdan daha yaknd, ama Bat
uygarlklar maddi hayat b eklentileriyle Douyu yutuverdi. Bunu
anlamak iin Dou mziiyle Bat mziini karlatrmak yeter de
artar bile.
Bat: "te ben buyum! " diye baryor. "Bana bakn! Dinleyin,
ac ekmeyi ve sevmeyi bir tek ben biliyorum! Yalnz ben hem mut
suz hem mutlu olabiliyorum! Ben! B en! Ben!J" Dou ise kendisiyle il
gili tek bir kelime sylemez. Kendini, Tann'nn, doann, zamann
iinde tamamen kaybeder, kendini onlar iinde yeniden bulur. Her
eyi kendi iinde kefetmesini bilir. Taocu mzik - in, sa' dan n
ceki 600 yl...
Peki ama, neden bu ycegnll gr stnlk salayamad
da aksine yok oldu? Ve neqen bu dnceden doan uygarlk, m
kemmellie erimi belli bir tarihi sre biiminde bize ulaamad?
Anlalan bu grler, kendilerini saran materyalist dnyayla fena
halde kapm.
Birey nasl toplumla kapyorsa bu uygarlJ.::. da tekisiyle ka
pm. Ancak yalnz bu yzden d eil, materyalist d unyayla, onun
"gelimilii" ve teknolojisiyle de kar karya geldii iin de yok
olup gitmi. Dou uygarlnn grleri bir sonutur, topraktaki tu
zun tuzudur, gerek bilgi ancak ondan fkrr. Mcadele ise bu Do
u mantna gre gnahtr.
in asl, bizim kendi yarattmz bir hayaller dnyasnda yaa
mamzdr. Onun kusurluluuna tabiyiz, keke onun yararlarna ve
deerlerine de tabi olabilseydik.
Ve laf aramzda: nsanlk, sanatsal grnt kadar bireyci olma
yan baka bir ey kefedememitir ve belki de insan varlnn anla
m gerekten de sanat eserleri yaratmada amasz ve bireyci olma

yan sanatsal eylemlerde aranmaldr. Belki de bu ekilde, bizim


Tanrnn bir kopyas olarak yaratldmz dorulanmaktadr.

244

Dipnotlar

1. Goskino: Sovyetler Birlii'nde film ilerinden sorumlu organ; en yksek

karar ve ynetim hakkna sahip bakanlk dzeyinde bir kurulu.


2. Iskusstvo kino ( Sinema Sanat): Goskino ve Film Birlii tarafndan

kartlan, 193 l'de kurulmu, aylk kuramsal sinema dergisi. "Mhrlen


mi Zaman"n pek ok blm nce burada yaynlanmtr.
3. nokenti Smoktunovski ( * 1925): nl Sovyet tiyatro ve sinema oyuncu

su: ilk defa A. Tarkovski'nin hocas Michail Romm ynel timinde oyna
d. Ayna'da " anlatcnn" metnini okumaktadr.

4. Arseni Tarkouski ( * 1 905): Rus - Sovyet air ve evirmeni. Andrey Tar

kovski'nin babas. iirleri, Andrey Tarkovski'nin filmlerinde sk sk yer


alr.
5. Sovyetski ekran (Sovyet Filmi): Goskino ve Film Birlii tarafndan ge

ni halk kesimleri iin kartlan, 1929' da kurulmu sinema dergisi.


6. VGIK Dnyann en eski sinema okulu (kuruluu: 19 19). Buradaki be

fakltede sinema ve televizyon iin yerli ve yabanc uzmanlar eitilmek


tedir.
7. Sz konusu olan, Michail Romm'un snfnn gerekletirdii

Katok i

skripka adl ksa metrajl filmdir.


8. Vladimir Bogomolov ( * 1924 ) : Rus - Sovyet hikayecisinin "van" adl y

ks 1958'de yaynlanmtr.
9. Aleksandr Grin ( 1880 - 1932) : Rus hikayecisi, air. Devrimden nce ba

lk, gemici, altn araycs ve demiyolu iisi olarak tm Rusy:'y ge


zer, arlk gizli polisi tii-arndan takibata urar. sava srasnda da
Maksim Gorki tarafn dan destek grene dek yoksul! uk iin de yaar.
245

10. Michail Privin ( 1873 - 1954): zellikle doa betimlemeleriyle nl

Rus hikayecisi ve airi.


1 1. Qsip Mandelstam ( 1891 - 1938) : Rus airi, mankeizmin temsilcisi.
AJ.eksander Dovenko ( 1894 - 1956) : Ukraynal- Sovyet film ynet

meni.
Kenyi Mizogui ( 1898 - 1956): Japon film ynetmeni, ressam oyuncu
ve gazeteci. Filmlerinde, olduka uzun planlar ve stste bindirmeler
le kadnn fedakarca sevme yeteneini ilemitir.
12. Kapiyev Efendi ( 1909 - 1944), Dastanl - Sovyet hikayecisi ve evir

meni. Gnl, lmnden sonra 1956'da yaynlanmr.


13. Nikolay Buralayev (* 1946): Sovyet sinema oyuncusu ve ynetmeni.

van'n ocukluu'nda barol, Adrey Rublov'da ise Boriska'y


oynamtr.

14. AJ.eksander Al.eksandrovi Blok ( 1880 - 192 1 ) : Rus airi. Rus semboliz

minin en nemli temsildlerinden


15. Vittore Carpaccio ( 1455 - 1526) : Erken Rnesans dnemi, talyan res

sam.
16. Vassili ukovski ( 1 783 - 194 1): Rus air ve evirmeni.
17. Dimitri Merekovski ( 1866 - 194 1): Rus eletirmeni, deneme ve ro

man yazar, air. Rus yeni romantizminin nclerinden. Dini ve felse


fi bir evrenin ve Novy puti adl derginin kurucusu. 1920'de Paris'e

g etmitir.

18. Dostoyevski'nin 187 1/72'de yaynlanan

Ecinniler adl romanndan


bir alnt. (Trkesi iin bkz.: C inler, Can Yaynlar, stanbul, 1984,
s. 227)

19. Marcel Proust'un 1913 - 27 yllar arasnda yaynlanan

Gemi Za
Peinde adl yedi ciltl1k romanndan alnt. [Swann' larn
Semtinden, 1. Cilt: Combray, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, 1942,

man

s.

58 - 59.)

20. Auguste Lumiere ( 1862 - 1954) ve kardei Louis sinemann mucidi ve

ncleridir. "Sinematografler"inin en nlleri arasnda L'arrivee


d'un train en gar adl film yer almaktadr.
21. Sergey MAyzentayn: "ekim tesi Sinema Sanatnn ilkeleri zeri

ne."
246

22. Friedrich Gorentayn, Rus edebiyats ve senarist

(Solaris). Bugn

Bat Berlin'de yaamaktadr.


23. Pavel AFlorenski, "Trudy poznakovyim sistemam", Cilt

111, Tartu

1967, s. 384 - 392.


24. Leon Battista AJ.berti ( 1404 - 14 72): Erken Rnesans dnemi, talyan

mimar ve sanat tarihisi.


25.

Georgi ve Sergey Vassilev kardelerin klasUtlemi


devrim filmi bugn "sosyalist gerekilie" rnek gsterilmektedir.

apayev ( 1934):

26. Michail Romm ( 190 1 - 197 1): Sovyet film ynetmeni. Ayzentayn'n

rencisi, Tarkovski'nin retmeni. Tarkovski onun snfndan me


zun olmutur.
27. Vyaeslav vanovi vanov ( 1866 - 1949): Metafizik ynl bir semboliz

min kuramcs ve air.


28. Leo Tolstoy'un "van lyi'in lm" adl uzun yks 1886'da yayn

lanmtr. [van lyi'in lm, Can Yaynlar, stanbul, 1983.)


29. Sz konusu olan Akira Kurosava'nn

rmcein atosu adndaki

Machbeth uyarlamasdr.
30. Akaki A Bamatkin: Gogol'un Palto adl romannn bakahraman

dr; Yevgen Onegin ise Aleksander Pukin'in ayn adl manzum roma
nnn bakahramandr.
31. Sz edilen, Dostoyevski'nin

Su ve Ceza adl romannn bakiisi

dir.
32. Pascal Aubier ( * 1942): Fransz film ynetmeni. Jean - Luc Godard ve

Miklos Jansco'nun asistanln yaptktan sonra bu ynetmenlerin


yntemleriyle ustaca alay eden filmler yapmtr.
33. zellikle Sergey Ayzentayn'n "Kavramlarn Entelektel Bir Sinemo

tografisi" tasarmna kar dorudan yrtlen bir polemik.


34. van Bunin ( 1870 - 1953): Rus sembolizminin en nemli hikayecile

rinden. 1933'de, srgndeyken Nobel dl ald.


35. Marcel Proust'un

Gemi Zaman Peinde'sinden Swan'larn Sem


tinden, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, 1942, s. 194- 195.

36. Vassili ukin ( 1929 - 1974) : Rus Sovyet film ynetmeni, oyuncu ve

yazar. Tarkovski ile birlikte Michail Romm'un snfndan mezun ol


mutur ( 1960).

247

Sergey Gerasimov ( * 1906): Sovyet film ynetmeni, oyuncu ve peda

gog. Mesleine Kosintzev/Trauberg'in Egzantrik Oyuncu Fabrika


s'nda balamtr. Bugn "sosyalist gereki" sinemann en klasik
temsilcilerin dendir.
37. Otar oseliani: Grc sinema ynetmeni. En nemli filmleri arasnda

Bask dilinde evirdii Enskad.i bulunmaktadr.


38. Yakov Al.eksandrovi Protasanov ( 1881 - 1945): Daha devrimden nce

en nller arasna girmi film ynetmeni (Rus Dekadans biemine


uygun olarak eytani- erotik fil nler, aynca Sergey Baba gibi klasik
lerden uyarlamalar). nce Berlin ve Paris'e g etmi, 1923'de yeni
den Moskova'ya geri dnmtr. Burada solcu avantgardlarn iddetli
eletirilerine urayan "kitle iin filmler" yapmtr.
39. La Passion de Jeanne D 'Arc, Danimarkal ynetmen Carl Theodor

Dreyer( 1889 - 1968) tarafndan ekilmi, ald olumlu eletirilere kar


n tam bir ticari fiyaskoy urayan bir sessiz film rnei.
40. Dimitri Karamazov: Dostoyevski'nin 1879/80'de yaynlanan Karama
zov

Kardeler adl romannn bir kahraman.

41. Nikolay Gumilyov ( 1 886 - 192 1 ) : Rus airi, hikayeci, eletirmen, dene

me yazar .ve evirmen. nce sembolistler arasnda yer alm, daha


sonra akmeist airler grubunu kurmutur ( 19 12).
42. Pavel Sosnovski

Ma/similian Beresovski ( 1 74 5 - 1777): Ukraynal


bestekar, Bolonsk Filarmoni Koro Konserlerinin bir yesi. Demo
font ( 1773) adl bir opera yazmtr. Uzun sre talya'da yaamtr.
=

43. Tarkovski, Moskova'da ve Lndra'da Shakespeare'in Hamlet'ini sah

neye koymutur.

248

You might also like