You are on page 1of 3

Referandum, ama ne için?

Hükümetin hazırladığı Anayasa paketi, eğer BDP’den yeterli sayıda ilgiyi görmezse ve AKP
içinden de bazı çatlaklar olursa büyük bir ihtimal ile referanduma götürülecek. Türkiye daha
önceleri beş defa referanduma gitti ama bunlardan ikisi referandum kelimesinin sözlük
anlamının tersi bir şekilde, gizliden gizliye ya da alenen bir baskıyla gerçekleşti. (1961 ve
1982) Öngörülen oylama, tüm kesimlere o dönemde dayatılan ve çoğu kesimin şu an sıkıntı
duyduğu 1982 Anayasa’sının bazı maddeleri üzerine olacak. Bu maddelerin ayrıntılarına
gazetelerde ve televizyon kanallarında sıkça değinildi. Anayasa paketinin değişen
maddelerinden ziyade, öncelikle gelişmiş ülkelerde sıkça başvurulan bu oylama şeklinin tam
olarak ne olduğunu, ülkemizde nasıl algılandığını ve nereye doğru gittiğini anlamaya
çalışacağız.

Öncelikle referandum, Anayasa değişikliklerinde ve bazı yasaların kabulü gibi ülke için önem
arz eden meselelerde halkın siyasi ve idari iradesine başvurmaktır. Halkın iradesini doğrudan
bir şekilde yansıtması bakımından demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Öte
yandan Anayasa da, ortaklaşa iradenin sonucu ortaya çıkan, imtiyazları değil, “hak”ları
garanti altına alan bir belgedir. Bu bağlamda referandum, doğru bir şekilde yapıldıktan ve
halkın büyük bir çoğunluğu bu konuda aydınlatıldıktan sonra olumlu bir girişimdir. Ama
gidişata bakıldığında öngörülen referandumun tam olarak neyi tartacağı muallaktadır. Ortada
muhalefetin daha içeriğini dahi görmeden reddettiği, kamu kesiminin ve diğer temsil
mercilerinin üzerinde ortaklaşa bir görüşe varamadıkları bir taslak bulunmaktadır. Tabi ki
Anayasa, hukuki yanlarının yanı sıra siyasi nitelikler taşıyan bir belgedir ve siyasetin bu
tartışmalarda varlığı, su götürmez bir gerçektir. Ancak bu referandumda Anayasa değişiklileri
mi oylanacaktır, yoksa AKP’nin iktidardaki icraatları mı? AKP iktidarının devamı mı yoksa
başka bir siyasi seçenek mi? Yoksa bu referandum seçim için bir ön hazırlık mı? Hükümet
halkın çoğunluğunu kapsayan demokratik bir yöntemle resmi ve kapsamlı bir anket
çalışmasına mı hazırlanıyor? Neye evet neye hayır diyeceğiz? Eğer bu şekilde bir tablo
zamanla oluşur ve referandum sonuçlanırsa, sonuç ne olursa olsun bunun bir siyasi kargaşaya
yol açacağı söylenebilir mi?

Nasıl bir anayasa, hangi şekilde?

Keşke Anayasa taslağının içeriğini incelemeden elinin tersiyle onu geri çevirenler daha başka
öneriler sunsa. Sonuçta bu hükümet sivil bir Anayasa girişimini daha önce denedi ve bu tür
bir değişikliğin gündemlerinde olduğunu sık sık dile getiriyorlardı. AB raporları da özellikle
yargı hususunda değişikliklerin yapılmasını sürekli dillendiriyor. Öte yandan uzun zamandır
HSYK ve Anaysa Mahkemesi de kendi içlerinde bir reformun gerekliliğinden söz ediyor. Bu
süreç zarfında neden muhalefet veyahut bu değişikliğe karşı olan diğer tüm kesimler, üstelik
darbe Anayasa’sının niteliklerinden oldukça sıkılmışken, yeni bir Anayasa önerisi getirmiyor?
Şöyle bir durumda mevcut ki, 2008’de öne sürülen ve çoğu konuda oldukça net çizgiler içeren
Anayasa taslağını(türban serbestliği, YÖK’ün kaldırılması gibi) mahkeme iptal etmişti. İptal
sebebinin de –anayasaya aykırılık- içinde çelişkiler taşıdığı malum ve oldukça tartışılabilir bir
durum. Peki, aynı durumun bir kez daha yaşanmaması için nasıl bir Anayasa gerekli ve hangi
şekillerde referanduma gidilmeli?

Öncelikle değinmemiz gereken bir nokta da, bu parlamentonun Anayasa yapması muhtemel
midir? Ülkemizde ki yüzde 10 seçim barajı sebebiyle şimdiki parlamento halkın çoğunluğunu
temsil etmemektedir. Bu sebepten dolayı, halkın bir kısmının iradesini yansıtan parlamento,
halkın geneli için belli hükümler belirleyecektir. Bu ne kadar kabul edilebilir bir durumdur?
Şunu da belirtmek gerekir ki bu meclis, eski Anayasaya göre seçilmiş bir meclistir ve yeni bir
Anayasa yapması hukuken ne kadar doğrudur?

Olumlu yanlarının(geçici 15. madde, askere sivil yargı, kişisel verilere güvence, memura grev
hakkı, pozitif ayrımcılık, insan haysiyeti gibi) yanında, Anayasa taslağının oldukça tartışılan
yönleri de mevcut bulunmaktadır. En çok tartışılan konuların başında HSYK’nın yapısında ki
değişiklik gelmektedir. Adalet bakanının ve müsteşarın HSYK’nın içinde yer alması, yargının
siyasallaştırıldığını düşünenlerin en önemli varsayımlarından biridir. Ama AB üyesi ülkelerin
bir kısmında bu durum varlığını korumaktadır. Ama Anayasa ile ilgili bir referandum
sürecinin bile seçim kampanyası haline ister istemez geldiği bu noktada yargının
siyasallaşmasını tartışmamak ve az önce örnek verdiğimiz bu yapıya sahip AB üyesi
ülkelerdeki toplumsal bilinçle ülkemizdekini kıyaslamamak içten bile değildir. Tüm
tartışmaların dışında önemli olan konu şudur ki, eğer şimdiki meclis tarafından yeni bir taslak
referanduma götürülecekse bu Anayasa; bütün din ve düşüncelere eşit uzaklıkta durmayı
başarabilen, toplumun tüm kesimlerinin isteklerini biraz olsun karşılamaya elverişli ve bu
kesimlerin kaidesiz temsil edildiği ve en önemlisi “hak”ların garanti altına alındığı yeni bir
Anayasa olmalıdır. Yeni bir Anayasa’ya olan ihtiyacımız oldukça acildir. Artık insanlar kendi
düşünceleri dışında “televizyondaki adam”ın düşüncelerini taşımaktadır. Sadece “başlıkları”
okuyan belli bir kitle vardır ve bu referandum sürecinde bu kitle asla içerikten yoksun
bırakılmamalıdır. İnsanların evet-hayır yolunda kendi düşüncelerinin oluşturulması
sağlanmalı, eğer gerekiyorsa anayasa önerisinin paket halinde oylanması dışında belli
kategorilerle sınırlandırılması ve bu şekilde oylanması gerçekleştirilmelidir. Belki bu sayede
oldukça ihtiyaç duyduğumuz ve eskilerinden farklı bir Anayasa’ya sahip olabiliriz.

Şevket Uyanık

İ.Ü., Yüksek Lisans öğrencisi

You might also like