You are on page 1of 498

ngiliz filozof ve siyaset kurarncs Thomas

Bobbes'un (1588-1679) bayapt kabul


edilen Leviathan, zellikle, bir "din ve
dnya devleti"nin oluturulmasnda bireyler
aras toplumsal szlemeye verdii nem ve
ahlak kurallarn tamamen laik ve doal bir
temele oturtuuyla dikkat eker. Hobbes,
165l'de yaymlad bu kitabnda, "Tanr'nn
buyruklar" olan doa yasalarndan yola
karak, ideal devletin oluturulmas yollarn
gsterir; ayrca hem dinsel, hem de toplumsaleitimsel gerekelerle ann niversite
sistemine eletiriler yneltir. Leviathan, Bat
siyaset biliminde Machiavelli'nin Hkmdar'
lsnde nemli bir ba yapttr.

Thomas Hoh!bes

LEVRA TJHIAN

KAZIM TAKENT KLASiK YAPITLAR DZS

JLEVKATHAN
vey&
Biir Diin ve Dt1ny& Devletiinin

Keriiii 9 Biiiirr_ii ve Kudretii


eviren:
Semih Lim

O IIIO
iSTANBUL

Yap

Kredi

Yaynlar-

319

Kazm Takent

Klasik

Yaptlar

Dizisi - 9

Leviathan veya Bir Din ve Dnya Devletinin erii, Biimi ve Kudreti/ Thomas Hobbes
zgn ad: Lcviathan; or the Matter, F orme, and Power of a
Commonwealth, Ecclesiasticall and Civil
eviren: Semih Lim
Redaksiyon: Selahattin zpalabyklar
Kitap Editr: Selahattin zpalabyklar
Kapak
Yzyl

Tasarm:

Mehmet Ulusel

Bask: -Er Ofset


Mah. Massit S. Cad. No: lS Baclar 1stanbul

ngilizce lk Bask: 16Sl


eviriye Temel Alnan Bask: Collier Books
(Macmillan Publishing Co., Ine.), 13. Bask, New York, 1977
1. Bask: stanbul, Aralk 1993
6. Bask: stanbul, Ocak 2007
ISBN 97S-363-138-3
Yap

Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret. ve Sanayi A.. 1992


Btn yayn haklar sakldr.
Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda
yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Yap

Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A..


Yap Kredi Kltr lVIerkezi
stiklal Caddesi No. 28S Beyolu 34433lstanbul
Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23
http://www. yapikrediyayinlari.com
e-posta: ykkultu@ykykultur.com.tr
nternet sat adresi: http://yky.csrore.com.tr
http://www.yapikredi.com.tr

nsz (Mehmet Ali Klbay) 9


Yazarn Sunuu

17

Birinci Ksm 1insan zerine


1. Alg zerine 23

2. Tahayyl zerine 24
3. Tahayyllerin Birbirini zlemesi zerine 29
4. Konuma zerine 33
S. Akl ve Bilim zerine 41
6. radi Hareketlerin, Genellikle Duygular Denilen,
sel Balanglar ve Bunlarn fade Edildii
Szler zerine 46
7. Diskur Sonlar zerine SS
8. Genellikle Dnsel Denilen Erdemler ve
Bunlarn Kart Olan Kusurlar zerine S8
9. Deiik Bilgi Konular zerine 67
1.'Kudret, Deer, Haysiyet, eref ve
Liyakat zerine 6R

1. Davranlarn Farkll zerine 76

2. Din zerine 82
3. Mutluluu ve Mutsuzluu Bakmndan
nsanln Doal Durumu zerine 92
4. Birinci ve kinci Doa Yasalar ve
Szlemeler zerine 96
s. Dier Doa Yasalar zerine o6
6. Kiiler, Arniller ve
Kiiletirilmi Nesneler zerine 7
evirmetit Notlar

kinci Ksm 1Devlet zerine


7.

Bir Devletin Nedenleri, Douu ve


Tanmlanmas zerine 27
8. Szleme ile Kurulmu Egemenlerin
Haklar zerine 3
9. Szlemeyle Kurulmu Deiik Devlet Trleri ve
Egemenliin Tevars Edilmesi zerine 39

20. Pederahi ve Despotik Hakimiyet zerine 47


21. Uyruklarn zgrl zerine 54
22. Siyasal ve zel Baml Sistemler zerine 64
23. Egemen Gcn Kamu Grevlileri zerine 74
24. Bir Toplumun Beslenmesi ve remesi zerine 78
25. Tavsiye zerine 83
26. Toplum Yasalar zerine 89
27. Sular, Mazeretler ve
Hafifletici Nedenler zerine 205
28. Cezalar ve dller zerine 28

7
29. Devleti

Zayflatan

ve kmesine Yol Aan

eyler zerine 225

30. Egemen Temsilcinin,Grevi zerine 234


31. Tanr4n Doal Krall zerine 247

evirmenin

Notlar

257

iincii KtStm 1Hristiyan Bir Devlet zerine


32. Hristiyan Politikasnn lkeleri zerine 263
33. Kutsal

Kitab'n

Gzlerinin

Says,

Eskilii, Amac, Otoritesi ve Yarumcular zerine 267


Kitab'n

34. Kutsal

Gzlerinde Ruh, Melek ve

lhamn Anlam zerine 276

35. Kutsal Kitap'ta Tanr'nn

Krall,

Kutsal, Mukaddes ve Ayinin Anlam zerine 286


36. Tanrnn Sz ve Peygamberler zerine 292
37. Mucizeler ve Onlarn Faydas zerine 305
38. Kutsal Kitap'ta Ebedi Hayat, Cehennem,
Kurtulu,

Ahiret ve Gnahtan

Kurtulmann

Anlam zerine 311

39. Kutsal Kitap'ta Kilise Kelimesinin


Anlam zerine 324

40. brahim, Musa, Yksek Rahipler ve


Yahuda

Krallar'nda, Tanr'nn Krall'nn

Haklar zerine 326

41. Mbarek Kurtarcmz'n Makam zerine 334


42. Ruhani ktidar zerine 341
~ 43. Bir nsann Gkyz Krall'na

Kabul Edilmesi in Gerekenler zerine 403

evinnmin

Notlar

415

8
Drdiincii Ksm 1Karanln Krall zerille

44. Kutsal

Kitab'n Yanl Yorumlanmasndan

Gelen

Manevi Karanlk zerine 421


45. Demonoloji ve Pagan Dininin
Dier Kalntlar zerine 442
46. Beyhude Felsefe ve
Sama Geleneklerden Gelen Karanlk zerine 459
47. Bu Karanlktan Elde Edilen Kazan ve
Bu Kazancn Kime Gittii zerine 474
evirmmin Notlar 482
Deerlendirme

ve Sonu 487
evirmenin Notlar 495

NZ
Aimez done la raison; que toujours vos ecrits
Empruntent d'el!e seufe et leur lustre et leur prix
Nicolas Boileau

Boileau, Klasik tarzn birinci ilkesini (yleyse akl seviniz; yazlarnz


hep 1 Hem ltlarn, hem de deerlerini ondan alsnlar) byle koymaktayd. Ama Klasisizm bir geceden ertesi sabaha olumam ve ortaya kmamtr. Bobbes'un yaad ve eserlerini verdii dnem
(1588-1679), Klasik tarzn belrnesine ve pekinesine tank olmutur.
Daha ak bir ifadeyle, Thomas Hobbes, Rnesans ile Aydnlanma
arasndaki gei, fermantasyon ve balant dnemine rastgelmitir.
Rnesans, bireyi kefetmesine karlk, Machiavelli'nin hemen
her zaman yanl anlalan Hkmdarnda altn izmesine ramen, ne
modern ulus kavramna, ne de modern ulus-devlet oluumuna ulaa
bilmitir. Bu kavramlarn olumas iin, alet kutusu yeteri kadar donanml deildir. Bu eksiklikleri, Aydnlanma'ya giden yol zerindeki bu
ara dnem veya mutlaka bir ad vermek gerekirse, "akln kefedildii
dnem" tamamlayacaktr. Tpk, bu ad ilk tayannn da yapt gibi,
kopuu bu "Orta a" salayacaktr.
Taril~yle yol almyor olmakla birlikte, sahne klarnn zerlerine evrildii kiiler, bu dnemin tiyatrosu hakknda kabaca bilgi verebilirler. 'ice bli dnyann ulular. ngiltere'de "Byk Kralie" veya
"tatl Bess" adlaryla anlan, Mavi Sakal'n cisimlemi biimi olan ba-

bas VIII. Henry'nin ralle-i tedrisinden gemi I. Elizabeth; nce s


koya. sonra ngiltere kral olan I. James, kafasn eellada teslim eden
Charles ve ikincisi, ve her ikisinin dneminde birer i sava. span
ya'da nl Charles Quint'in "temkinli kral" nvanl olu IL Felipe ve

onun ardndan III.'s ve Velazquez ile iflaslarn nl kld IV.'s.


Fransa'da Catherine de Iv!edicis, Valoislarn sonuncu krallar olan
olu, Paris uruna din deitiren IV. Henri, Richelieu ve J\!Iazarin, onlarla birlikte, nce glgede, sonra nde Louisler, XIII.'s silike,
XIV.'s iki kardnaiden kurtulduktan sonra ar parlak, gne kadar
parlak.
Sonra devirlerini gelecee aktaranlar, alarnn tanklar ve yarglar. ngiltere'de Shakespeare ve yalnzca o. talya'da Tasso, Bernini, Galileo, Giordano Bruno, Vanini ve Campanella. spanya'da Cervantes, Lope de Vega, Calder6n, EI Greco, Veh1zquez, I\1urillo.
Flandre'da Rubens, Van Dyck. Ve Fransa'da Montaigne, Corneille,
Poussin, Bodin ve Descartes. Nihayet, Polonyal Copernicus, ek
Kepler ile Bollandal Hugo Grotius ve Rembrandt.
ngiltere'de parlamento ile ta arasnda; Fransa'da protestanlada
katalikler arasnda i sava. Alak lkeler ayaklanmas ve Hollanda'da
cumhuriyet iHin. Atiantik devrimlerinin ilki ve khne spanya'nn k srecine girmesi.
Ulus-devlet bu hercmer iinde ortaya kacaktr; zaten bu karmaa, onun doum sancsdr. XI. yzyldan itibaren balayan, XVI.
yzylda hzlanan sre iinde, kapitalizm nce belirmi, sonra kendini kantlamtr; Bobbes'un dneminde ise, ana varolu koulu olan
ulusal pazar ina etmektedir. ngiltere, kklnn ve adasall
nn da yardmyla, bu oluumun ban ekmektedir. yleyse, yeni
ekonomi yeni siyaset olduundan, eski siyasal sekinlerin tasfiyesi gerekmektedir. ou zaman olduu gibi, bu noktada da iktisat siyaseti
ncelemitir. Yani, kapitalizm ekonomik alanda feodaliteyi rastiye etmitir, ama kapitalistler feodalleri siyaset sahnesinden silememiler
dir. ngiliz i savalar, bu dengesizliin bedeli ve sonucudurlar.
Dnce alannda, Rnesans fermantasyonu esnasnda belirmeye
balayan ve elyordamyla tanmlanmaya allan dnsel aletler, artk kavramsallatrlma noktasna gelmilerdir. Yani felsefe artk szn sylemektedir. Kartezyen kukuculuk akl ne kartrken, doal
hukuk retisi Hugo Grotius'Ia zirvesine ulamaktadr. I\bchiavelli ve
Bodin tarafndan gelitirilen ulusal ve mutlak devlet doktrini, artk
birok cephede taraftar bulmaktadr. Galileo ve Kepler'de ifadelerini

bulan cisim ve hareket evreleri, Newton ve Einstein'a giden yolu dBtn bunlar, Bobbes'un escrini hem oluturmakta,
hem de aklamaktadrlar.
Bobbes'un ilk kez 165 l'de yaynlanan Leviathm adl eserinin i
kapak resmi, lkenin ut1mndan itibaren domakta olan, ok byk
boyutlardaki bir kral temsil etmektedir. Yakndan bakldnda, bu
kraln birok ins:mdan meydana geldii grlmektedir. Bir vatandalar
topluluunun simgesi (rommomttealth) olan bu kraln bir elinde kl,
dier elinde bir meale bulunmaktadr. Eski Msr firavunlarnn bir
ellerinde kam, dierinde kancayla temsil edilmeleriyle yakn bir
benzerlik gsteren bu simgeselletirmenin atf noktas, ilahi devletlerinkinden ok farkldr. ncelikle, Bobbes'un Leviathan' bir yurtta
lar irketinin (commmwea!th, res pub!ica), bu irketin kurucularnn karlkl anlamalarnn sonucu ortaya kmtr. Yani kkeni tanrsal deil, insanidir. Hobbes, Leviathan' toplumsal szlemenin rn olarak sunarken, siyaseti tanr katndan insan katna indirmekte ve Rnesans bireyselliini ulusal bireysellik haline getirme konusunda bir
adm daha atarak, klasik ulus-devlet anlayna yaklamaktadr. kinci
si, Bobbes'un Leviathan'nn elinde tuttuu kl, bireyi toplumsal
szleme yapmaya yneiten en temel ihtiyacnn, yani gvenlik ihtiyacnn garantisidir.
Hobbes bir topyalar ann ocuu ve rndr. Yurtta ve bu
tre adn veren eserin sahibi Thomas Morus bir yana, Campanella gibi daha birok topyac bu dneme damgasn vurmutur. Her topya,
bir cennet veya bir cehennem senaryosudur ve modelini, haritada terra incognita diye gsterilen yerlerden alr. XVI. yzyl topyalarnn
!erra incognita's Amerika olmutur, tpk daha nceki yzyllarnkile
rin bilinmeyen Asya olduu gibi. Aydnlanma'nnkiler ise Gney denizleri ve Afrika olacaktr. Gei dnemi insan olan Bobbes'un zamannda, Amerika artk yeteri kadar tannmakta ve incognita'lktan cognita'la gemekte, ama buna karlk Gney denizleri ve Afrika henz
hayallerde bile yer almamaktadr. Bobbes'un topyasnn atif noktas
olan doal durum soyutlamas, bir cehennem tasvir etmek zorunda
kalmtr. Eit, ama gvenlikten yoksun insanlarn ortam, tek bana
ve toplumdan yoksun insanlarn alemi, "homo homini !upus".
Hobbes'un, bu balang noktasndan hareketle, toplumu tanm
lamak zere elinde tek bir alet bulunmaktadr. Orta adan gelme
szleme k~vra~; . te yandan, doal duruma ikin gvensizlik de, feodal siyasal atomizasyona yaplan bir gndermedir. Veya yle syleemektedirler.

12
meliyim, Bobbes'un doal durumu, feodalitenin allegorisinden baka
birey deildir. Bu iki unsurun birlemesiyle, Hobbesgil toplumsal
szleme teorisi ina edilecektir. nsanlar anari ve gvensizlikten
kurtulmak zere, yani feodal kiisel bamllk ilikilerinden kurtularak, modern devletin gayriahsi ilikilerini kurmak Zere, zgrlklerinden vazgemekte ve devleti kurmaktadrlar. Ama burada vurgulan' mas gereken iki noktadan biri, Bobbes'un ana kavramnn doal yasadan ok doal hak olmasdr. Bu, esas olarak, insann varln srdrme hakkdr. Hibir insan, eer kendi gvenliine aykr gryorsa,
doa yasasna uymak zorunda deildir. Doa yasalar tanrnn emri olduuna gre, insan buna uymama hakkn kendine alarak, bir yandan
siyaseti kurmakta, te yandan da sivil toplumu ina ederken, ynetim
olgusunu laikletirmektedir. Alt izilecek ikinci nokta ise, szleme
ye taraf olmayan Leviathan'n lml bir tanr olmasdr. Szlemenin
feodal uygulamadan gelen bir kavram olmas, bylesine bir dzey farkn zorunlu klmakta, ancak lmsz tanrnn dnyevi alandan uzaklatrlarak, yerine lml bir tanr ikame edilmesi, devletin sivil ve
dnyevi kimliini ne kartmakta, onun byle yaplanmas gerektii
ni iddia etmektedir. Leviathan'n elinde tuttuu meale ise, uzaktan
Aydnlanma'nn "aydn despot"unu haber vermektedir.
Bobbes'un siyasal adan bir mutlakiyeti olduunu sylemek
adet olmutur; bu yanl deildir, ama nerme bu haliyle eksik kalmaktadr; nk dnr ayn zamanda ve bizatihi bu tutumundan
tr, liberalizmin kurucular arasnda yer almaktadr. Siyasal ve
ahlaki kurumlarn varolu nedeninin ve ilk varolu devlerinin vatandalarn gvenliini salamak olduu konusundaki srar, onun hareket noktasnn birey olduunu gstermektedir. Ancak, birey tek ba
na yalnzca zgr olabilmekte, gvenli olamamaktadr. Burada devreye, Calileo'nun mekanik alanndaki varglarndan etkilenmesi sonucu,
hereyi hareket ve beden terimleri iinde aklama gayreti girmektedir. Birey esastr, ama bireyin srebilmesi iin beden haline gelmesi
gerekir. Leviathan, bireyin bedensellemi biimidir. Ama bu ayn
Leviathan, yapay bir bedendir. Zaten toplumun bizzat kendi de, bireyin mal ve hizmet mbadelesinde bulunabilecei ortam yaratmak
zere varolan, yapay bir bedendir.
Hobbes, tam bir Orta a ve dolaysyla feodalite kartdr. Bu
balamda, Orta a ideolojisinin balca mimar olan Kilise'yle de anlamazlk iindedir. nsann doa tarafndan eit yaratlm oldub iddias, Hristiyanln, insan tanrnn ve eitsiz yarattna ilikin taba-

kalar teorisiyle tam bir ztlk iindedir. Keza, Hristiyanln dnyevi


iktidar ile ruhani iktidar, kl, dua ile emei farkl tabakalarn dev
ve grevi olarak kuran retisine karlk, Hobbes egemenliin blnmez ve mutlak olduunu koymakta;' bu dorultuda Kilise'yi egemene
balayarak, papatk~n ayrmak istemekte, bylece onun feodal bir
g oda olmasn engellemeye almaktadr.
Bobbes'un devleti bir Leviathan'dr, ama hi kimse bu Leviathan' sevmek ve ona tapmak zorunda deildir. Bylece, Hobbes siyasal dnceler tarihinde, Kutsal Devlet inancn krma konusundaki
ilk doruu temsil etmektedir. Onun devleti yarar fonksiyonuna indirgenmitir; kendi iin varolmaktan kmtr; bireysel gvenlie hizmet
etmek zorundadr. Bu durumda, Hobbes retisine ilikin en engebeli
grnt, onun gelenein gcn, ilk kez bir rasyonalizm ile krmaya
balamas erevesinde ortaya kmaktadr.

Mehmet Ali Klbay

En iyi dostum Godolphit 'li


Mr. Francis Godolphin 'e

Saygdeer Efendim,

ok

deerli kardeiniz,

Mr. Sidney

Godolphit,

hayatta iken,

al

malarma nem verir ve, bildiiniz gibi, bizatihi byk olan ve kiilii

nedeniyle daha da byyen olumlu grleriyle beni onurnk insan, Tanr'ya ya da kendi lkesine hizmet etmeye
veya topluma veya bireyleraras dostlua ynehip de onun kiiliinde
bulunmayan hibir deer yoktu, ve bu deerler mecburiyer sonucu
kazanlm veya duruma gre taklit edilmi olmayp onun kalender tabiatnda mndemi olarak ldyordu. Dolaysyla, onun onuruna ve
ona olan minnettarlmn ve size ballnn bir nianesi olarak,
Devlet hakkndaki bu ineelememi zat- alinize ithaf ediyorum. nsan
larn bu kitab nasl bulacan veya onu beenecek olanlar hakknda
ne dneceini bilmiyorum. nk, bir yanda ok fazla zgrlk,
te yanda ise ok fazla otorite olmasn talep edenlerle kuatlmken,
bu iki gr arasndan zarar grmeksizin syrlmak zordur. Fakat, benim fikrimce, devletin kudretini arttrma gayretinin devlet tarafndan
knanmamas gerektii gibi, bireyler de, onu eletirerek, bu kudretin
ok fazla olduunu dndklerini beyan etmenelidirler. Ayrca, ben,
insanlardan ~deil, genel olarak iktidar makamndan sz ediyorum,
(Roma Meclisi
Capital'dekileri kim olduklar iin deil de orada ol.,
duldan iin tantana ile savunan Capital'deki o yaln ve tarafsz insanlar
gibi); bylece, onlar tutan dardakiler veya, eer varsa, ierdekilernin

deeri

landrrd.

.~

den baka kimseyi gcendirmiyorum. Muhtemelen, burada en ters


gelebilecek olan ey, benim, bakalar tarafndan genellikle kullanld
ndan baka bir anlamda kullandm Kitab- Mukaddes'ten baz metinlerdir. Fakat, bunu saygda kusur etmeyerek, ve ayrca konumla
balantl olarak gerekli olduu biimde yaptm; nk bunlar dma
nn savunma noktalardr, toplumsal iktidara oradan kp saldrrlar.
Buna ramen, alman genel olarak yetersiz bulursanz, kendinizi
mazur grebilir ve kendi fikirlerini beenen ve her sylediinin doru
olduuna inanan bir insan olduumu, kardeinizi saym ve sizi de
saymakta olduumu ve buna dayanarak, izniniz olmadan, ben neysem
yle olmak hakkn kendimde grdm syleyebilirsiniz.
Efendim,
En aciz ve en itaatkar kulun uz,
Thomas Hobbes
Paris. 15/25 Nisan. 1651.

YAZARliN
Tanrnn dnyay

onunla

a, baka

eyde olduu

SUNUU

ve ynettii sanat olan dogibi bunda da, yapay bir canl yaratacak ekilde, insann sanat ile taklit edilir. nk hayat, organlarn,
balangc ierdeki bir temel parada bulunan, hareketinden baka bir
ey deildir; btn otomatlarm (yaylar ve arklar yardmyla kendi
kendine hareket eden makinalarn, mesela bir saat) yapay bir hayata
sahip olduklarn syleyemez miyiz? Kalp nedir ki bir yaydan baka; sinir/er nedir ki ok sayda yaylardan baka; ya eklemlet~ yapcnn planlad ekilde btn gvdeyi harekete geiren ok sayda arkiardat
baka? Sanat daha da ileriye gider, doann o rasyonel ve mkemmel
eserini, insan taklit etmeye kadar. Sanat iledir ki, yapay bir insandan
baka bir ey olmayan, Latince'de CrVITAS denilen, DEVLET adl o byk EJDERHA yaratlr; bu, doal insann korunmas ve savunulmas
iin tasarlanm olup ondan daha byk bir cesamete ve kudrete sahiptir ve onda, egemenlik btn gvdeye canllk ve hareket veren yapay bir ruhtur; yarglar ve dier yarg ve yrtme grevlileri, yapay ekletnler; egemenlik makamna bal her eklem ve organa kendi grevini
yaptran dl ve ceza, doal gvdede ayn ii yapan sinirlerdit~ tek tek
organlarn/yelerin servet ve zenginlikleri ise kuvvettir; salus popu/i halkn
esenlii onun grroidir; bilmesi gereken her eyi ona bildiren hukukular, hafzadr; adalet ve yasalar yapay bir akl ve iradedir; uyum, salktr;
pek ok

yaratm olduu

18
nifak, hastal/..tt~ i sava ise liim. Son olarak, bu siyasi varl en bata
kuran, bir araya getiren ve birletiren siJzlemeler ve ahitler, Tanr'nn
yaratlta buyurduu Fia!, veya l11sfl!u yaratalm emrine benzer.
Bu yapay insan n doasn anlatmak iin:
lk olarak, onun iniini ve yaptctsm, ki her ikisi de t1/Sfl1ldtr;
kinci olarak, on un 1/f!St! ve hangi siJzlemelede yaratldn; bir egemeni11 haNart1llll ve adil kudretinin yani otoritesinin neler olduunu; ve
onu korryan ve h!1et eyin ne olduunu;
nc olarak, bir H11istiym devletinin ne olduunu;
Son olarak da, karan!tm kmlltnmJ ne olduunu; ele alacam.
Birincisi ile ilgili olarak, son gnlerde fazlaca kullanlan bir sz
var: bilgelik, kitap okuyarak deil, insanlar tanyarak renilir. Bilgelikleri hakknda esas olarak baka hibir kant sunamayan insanlar, birbirlerinin arkasndan birbirleri aleyhinde ho olmayan eletiriler yaparak,
insanlar hakknda ne kadar ok ey bildiklerini belirtmekten byk
zevk alrlar. Fakat, son zamanlarda pek anialmayan bir baka sz daha vardr ve, eer zahmet edecek olsalard, bu szle birbirlerini gerekten tanmay renebilirlerdi. Bu sz udur: nosce teipsum, hndini tam:
bu sz, imdi kullanld gibi, iktidardaki insanlarn aadakilere ynelik barbarca tavrlarn onaylamak iin veya dk snftan insanlar
kendilerinden daha iyi olanlara kar terbiyesizce davranmaya tevik
etmek iin deil, bir insann dnceleri ve duygularnn bir baka insann dnceleri ve duygularna benzerlii nedeniyle, her kim kendine bakar ve diiiilldtiii, srmdtt, a/..t! yiiriittiiii, umduu, /..'orhuu, vs. zaman ne yaptn ve hangi nedenlerle yaptn dnrse, o insann,
ite bylelikle, benzer durumlarda dier insanlarn dncelerini ve
duygularn anlayabilccei ve bileceini bize retmek iin sylenmi
ri. Arzu, kor/m, ttmJt!, vs. gibi btn insanlarda ayn olan duygulam1 benzerliinden szediyorum; duygularn, arzulanan, korkulan, umulan
eyler olan nesnelerinin benzerliinden deil: nk bunlar kiinin
karakteri ve ald eitim o kadar deitirir ve bunlarn bizim bilgimizden saklanmas o kadar kolaydr ki, ikiyzllkle, yalanelkla, sahtecilikle ve yanl fikirlerle kirlenmi ve karm olan insan ruhunun
zellikleri, sadece ruhlar aratranlarea kefedilebilir. nsanlarn eylemlerinden onlarn amalarn renebilirsek de, bunu, kendimizinl
ile karlatrmakszn ve olay deiiklie urarabilecek btn durumlar ayrdetmeksizin yapmak, bir anahtar olmadan amaya benzer ve
ok fazla gvenmek veya ok fazla ekingenlik yznden aldanmak-

19
danmaktr;

bir

nk

tanyan kiinin

kendisi de bizzat ya iyi ya da kt

insandr.

Bir insan, yapt ilere bakarak bir baka insan tam olarak tan
yamaz, bu ancak, o insanla ahbap olmasna yarar, ki bu da pek nadirdir. Btn bir lke)' ynetecek olan kii, kendini tannaldr; u veya
bu insan deil, btn insanl tanmaldr: bunu yapmak zor olsa da,
herhangi bir dili veya bilimi renmekten daha zor olsa da, kendi anlaym bir kez dzenli ve ak ve seik biimde ortaya koyduumda,
bakalarnn katlanaca tek zahmet, ayn eyi kendilerinde de bulup
bulmadklarn dnmek olacaktr. nk, bu dnce baka bir kant kabul etmez.

BITRITNCli KRSRM
liNSAN ZERNE

Blm 1

Alg zcr:iw

Alg. nsann dnceleriyle ilgili olarak, ilkin, onlar

tek tek, daha sonra


da bir dizi halinde, yani birbirine bamllklar iinde, ele alacam.
Tek tek, her biri, bizim dmzdaki, genellikle nes11e denilen bir varl
n bir nitelii veya bir baka zelliinin simgesi veya grntsdr.
Bu nesne, gzler, kulaklar ve insan vcudunun dier ksmlar zerinde iz brakr; bu iz brakmalarn eitlilii nedeniyle bir grntler eitlilii yaratr.
Bunlarn

kkeni, ALGI dediimiz eydir, nk insann zihninde


ilk olarak tmyle veya ksmen duyu organlarnda vcuda gelmemi
hibir alglama yoktur. Btn dierleri ite bu bu kkenden trer.
Algnn doal nedeninin bilinmesi, u anda uratmz konu bakmndan ok gerekli deildir; baka bir eserimde0l(*) bu konudan geni ekilde sz etmitim. Yine de, buradaki yntemi tam olarak gstermek iin, ayn eyi aada ksaca anlatacam.
Algnn nedeni, tat alma ve dokunnada olduu gibi ya dolaysz
olarak, veya grme, iitme ve koklamada olduu gibi dalayl olarak, ilgili organ duyulara doru iten d varlk veya nesnedir; bu iti, sinirlerin ve vcudun dier yaylarnn ve zarlarnn aracl ile beyne ve kalbe doru devam ederek, orada, bir diren veya kar-itie veya kalbin
kendini ifade etme abasna neden olur ve bu aba, d,wrya doru yneldii iin, dardaki bir madde olarak grnr. Bu g.rtii, veya hayal, insanlarn alg dedii eydir; ve gzde Jk veya Jeklli retk; kulakta
ses; b urunda koktt; dil ve damakta lezzet; ve vcudun dier ksmlarnda
scaklk, soukluk, settlik, yumufaklk ve bizim duygu dediimiz dier niteliklerd6n oluur. Hissedilebilir dediimiz btn bu nitelikler, maddenin eitli >hareketleriyle organlarmz eitli biimlerde etkileyen
(*)

11

cvirmenin

Notlar

11

her ksmn sonunda

verilmitir.

24
nesnede, bu niteliklerin kayna olan nesnededir. Bunlar, bizim alg
lamamzda farkl hareketlerden baka bir ey deildir; nk hareket,
yine hareketten baka bir ey retmez. Fakat bunlarn bize grn
hayaldir, uyankken de, tpk rya grrken olduu gibi. Ve gz bastrmak, outurmak veya ona vurmak bizde bir k grdmz hayalini nasl yaratrsa; veya kula bastrmak nasl bir nlama duymamza
neden olursa, grdmz veya iittiimiz nesneler de gl ancak
gzlen~meyen hareketleriyle ayn etkiyi yaratrlar. nk bu renkler
ve sesler, onlara neden olan varlklarda veya nesnelerde olsa idi, onlardan ayrlamazlard; oysa bir ayna veya bir yankda olduu gibi, bunlarn birbirinden ayrlabilir olduunu, nesnenin bir yerde, grnrnn
bir baka yerde olduunu biliyoruz. Belirli bir mesafede, gerek nesne, bizde yaratt hayaile sarmalanm gibi grnse de; nesne baka
bir ey, imge veya hayal bir baka eydir. Yani alglama, her durumda,
daha nce sylediim gibi, dardaki nesnelerin gzlerimiz, kulaklar
mz ve dier alglayc organlarmz zerindeki etkisinin veya hareketinin yaratt ilk hayalden baka bir ey deildir.
Fakat, Hristiyan lkelerdeki btn niversitelerde Aristoteles'in
belli baz metinleri zerine kurulu felsefe okullar bir baka dnceyi
savunur ve gnneni nedeni olarak, grlen eyin her tarafa grlebilir
bir madde, grlebilir bir grtii, tezahr veya vehe veya bir grlme
iJze!lii yaydm ve bunun gz tarafndan alnmasnn gmek olduu
nu; i{itmenin nedeni olarak, iitilen eyin i{itilebilir bir madde veya bir
i{itilne zellii, hassast yaydm, bunun kulaa girmesinin i{itmeyi vcuda getirdiini; hatta, anlamann nedeni olarak da, anlalan eyin bir
mlaplabilme maddesi, zellii veya hassas yaydm ve bunun zihnimize girmesiyle anlamann gerekletiini iddia ederler. Bunu, niversitelerin faydasn inkar etmek iin sylyo~ deilim; fakat, ilerde, niversitelerin bir devlette alacaklar yerden bahsedeceim iin, her vesileyle, niversitelerde nelerin dzeltilmesi gerektiini size gstermek
zorundaym. Anlamsz laflarn skl bunlardan biridir.

Bsliiim 2
zerine

T ahayyiili

Tahayyiil. Bir ey hareketsiz dururken, baka bir ey onu drtmedike


daima hareketsiz kalaca hi kimsenin phe etmedii bir gerektir.
Fakat, bir ey hareket halinde iken, baka bir ey onu durdurmadka

25
sonsuza kadar hareket halinde olaca ise, neden ayn olsa da, yani
hibir ey kendi kendini deitiremez ise de, o kadar kolayca kabul
edilmez. nk insanlar sadece dier insanlar deil baka her eyi
kendilerine gre leiier; ve, hareketten sonra ac ve yorgunluk duyduklar iin, bakac:her eyin hareketten yorulduunu ve kendi abasyla hareketsizlie doru yneldiini dnrler; kendi ilerinde bulduklar o dinlenme arzusunun baka bir hareketten oluup olumad
n pek fazla dikkate almadan. Bundan dolaydr ki o felsefe okullar
ar cisimlerin, hareketsiz kalma ve kendileri iin en uygun olan yerde
niteliklerini koruma istei nedeniyle, aaya doru dtklerini sylerler, ve bylece, sama bir biimde, cansz varlklara, insann sahip
olduundan daha fazla bir istek ve kendilerini korumak iin neyin iyi
olduu bilgisini izafe ederler.
Bir cisim hareket halinde iken, baka bir ey onu engellemedike, sonsuza kadar hareket eder; ve onu engelleyen her ne olursa olsun,
onu bir anda deil, zaman iinde ve tedrici olarak durdurabilir; ve suda olduu gibi, rzgar dursa da, dalgalar uzun bir sre daha devam
eder: insan grrken, d kurarken, vs. onun iinde oluan harekette
de ayn ey olur. nk, nesne gr alanndan ktktan veya gz kapandktan sonra da, onu grdmzdekinden daha belirsiz de olsa,
hala grlen eyin bir imgesi bizde kalmaya devam eder. Bu, grrken oluan imgeden, Latinler'in tahayyiil (imagination) dedii ve, tam
anlamyla olmasa da, btn dier duyulara uyguladklar eydir. Fakat
Grekler ona, griintii anlamnda hayal derler ve bu btn duyular iin
ayn lde geerlidir. Dolaysyla, TAHAYYL zayflayan algdan baka
bir ey deildir ve, hem uyurken hem de uyankken, insanlarda ve
baka pek ok yaayan varlklarda bulunur.
Uyank bir insandaki alg zayflamas, alglanan hareketin zayfla
mas deil, gnein nn yldzlarn n rtmesi gibi, algnn zayflamasdr; yldzlar, kendilerini grnr klan zellii, geceye kyas
la gndzleyin daha az ortaya koyuyor deildirler. Fakat, gzlerimizin,
kulaklarmzn ve dier organlarmzn d csmlerden ald ok say
daki etkilerden sadece baskn olan etki alglanabilir; dolaysyla, gne
baskn olduu iin, yldzlarn bizi etkilemez. Bir nesne gr alanmzdan ekildiinde, onun bizde brakt izienim devam etse
bile, yine efe arkadan daha belirgin ve bizi daha fazla etkileyen nesneler geldiinde, ge:mie ait imge, gnn grlts iinde bir insann
sesi gibi, belirsizleir ve zayflar. Buradan u kyor ki bir nesnenin
grlmesi veya alglanmasndan sonra ne kadar uzun bir zaman geer-

26
se, o nesnenin imgesi o kadar zayflar. nsan vcudunun srekli dei
imi, zaman iinde, algda harekete gemi olan ksmlar yok ettii
iin, zamann ve mekann uzakl ayn etkiye sahiptir. Uzak bir yerden, baktmz ey puslu ve ayrntlar belirsiz biimde grnr; sesler ise zayflar ve ayrdedilemez hale gelir; ayn ekilde aradan uzun
bir zaman geince, gemie ait tahayylmz de zayflar; szgelimi,
grdmz kentleri, caddeleri, hareketleri ve pek ok zel durumlar
unuturuz. Olayn kendisini ifade edecek olursak, bu zayflayan alg,
yani hayal, daha nce sylediim gibi, tahayy/ dediimiz eydir: ancak, zayflamay, yani algnn solduunu, eskiyip gemie kartn
ifade edecek olduumuzda, buna am deriz. Bylece, tahayy/ ve am
ayn ey olup, deiik amalarla deiik isimler alrlar.
Am. ok fazla an veya pek ok eyin ans deneyim olarak adland
rlr. Yine, tahayyl, ya tmyle ya da farkl zamanlarda ksmi biimde, gemite alglanm eylerle ilgili iken, algya kendini sunduu
ekliyle btn nesnenin tasavvur edilmesi olan an ise, bir kimse daha
nce grd bir insan veya bir at dnd zaman olduu gibi, basit tahayyldr. Dieri ise bi!eiktir; belirli bir zamanda grdmz
bir insan ve baka bir zamanda grdmz bir attan esinlenerek, zihnimizde bir Kentaur 0 > yaratmamz gibi. Birisi, ok fazla masal okuyanIara sk sk olduu zere, kendini bir Herkl veya bir skender olarak
hayal ettiinde olduu gibi, insan kendi kiiliinin imgesini bir baka
snn hareketlerinin imgesi ile birletirdiinde, bu bileik bir tahayyldr, daha dorusu zihnin bir kurgusundan baka bir ey deildir. n
sanlarda, uyank durumda olsalar bile, algda oluan byk etkiden
gelen baka tahayyller de olur: gnee uzun zaman baktmzda,
aradan hayli bir zaman gese bile, gzmzdeki gne imgesinin devam etmesi gibi; veya, uzun bir zaman ve youn bir biimde geometrik ekillerle uramaktan tr, karanlktaki bir adamn, uyankken
bile, gzlerinin nnde izgi ve a imgeleri olmas gibi; bu tr hayallerin belirli bir adlar yoktur, nk bunlar insanlarn sylemine pek
fazla girmezler.
Ryalar. Uyuyanlarn tahayyllerine ryalar deriz. Btn dier tahayyller gibi, bunlar da, tamamen veya ksmen daha nce algda yer
almlardr. Duyu iin gerekli organlar, uyku halinde, d nesnelerin
hareketinden kolayca etkilenmeyecek kadar uyuuk olduklar iin,
uykuda tahayyl, dolaysyla rya olmaz; sadece, vcudun deruni k
smlarnn kaynamasndan doan eyler olur; o deruni ksmlar ki, beyin ve dier organlada olan balantlarndan tr, uyarldklar za-

27
man, beyin ve dier organlar hareket halinde tutarlar; bylece, daha
nce vuku bulmu tahayyller, insan sanki uyankmasna, ortaya
karlar; ancak u farkla ki, onlar daha gl bir izienim ile bastrabile
cek ve geriye irebilecek yeni bir nesne olmadndan duyu organlar
uyuuk durumcia oJ-d uu iin, bir rya, ite bu alglama yokluunda,
uyankkenki dncelerimizden daha ak seik olmak zorundadr. Bu
nedenle, alg ve rya arasnda kesin bir ayrm yapmann zor, hatta bazlarna gre imkansz, bir i olduu sanlr. Benim amdan, ryalarm
da sk sk veya srekli olarak, uyankken dndm kiileri, yerleri,
nesneleri veya ileri dnmediimi, veya rya grrken, dier zamanlarda olduu gibi, dzenli bir dnceler dizisi takip ettiimi hatrlamadm gznne alrsam ve, uyankken, ryalarn samaln
sk sk mahade ettiim fakat uyank durumda iken aklmdan geen
eylerin samaln asla dnmediim iin, rya grrken kendimi
uyank sandm halde, uyank iken rya grmyor olduumdan gayet
emnm.

Rya grmenin nedeni, vcudun baz i ksmlarnn uyarlmas


olup, deiik uyarlar deiik ryalara neden olmaldr. Bylece, soukta yarmak korkulu ryalar retir ve korkun bir nesne dncesi
ve imgesini uyandrr, beyinden i ksmlara ve i ksmlardan beyne
doru karlkl bir hareketle. Biz uyank iken, fke vcudun baz k
smlarnda snmaya yol at gibi, uyku halinde iken vcudun baz
ksmlarnn ar snmas da fkeye yol aar ve zihinde bir dman
hayali uyandrr. Ayn ekilde, biz uyank iken doal yaknlk arzuya
neden olduu ve arzu da vcudun baz ksmlarnda scakla yol at
gibi, uyku halinde iken o ksmlarda ok fazla scaklk olmas da, zihinde, gsterilen bir yaknlk hayali uyandrr. zet olarak, ryalar
mz, uyank haldeki hayallerimizin tersidir; bir yanda biz uyank iken
balayan hareket ve dier yanda rya grrken balayan hareket.
Grntler veya hayal/er. Bir insann ryalar ile uyank haldeki dnceleri arasnda ayrm yapmann en zor olduu durum, demek ki, u
veya bu nedenle, uyumu olduumuzu farketmememizdir; korkulu
dncelerle dolu, vicdan rahatsz ve, yataa gitmeden veya giysilerini karmadan,. bir koltukta uyuklar gibi uyuyan bir insanda bu durumun hasl olmas kolaydr. Uyumak iin gayret eden ve byk zahmet
eken birife, kaba saba ve abartl bir hayal grndnde, o kii bunun bir ry.adar baka bir ey olmadn kolayca anlayamaz. (Julius
Caesar taraf~nd;rl'hayat kurtanim olduu ve onun en sevdii kii olduu halde onu ldrm olan) Marcus Brutus'un, Philippi'de, Augus-

28
tus Caesar ile savandan nceki gece, korkun bir grnt ile kar
tatn okuruz, ki tarihiler, ounlukla, bunun bir hayal olduunu
nakleder: fakat, o zamanki artlar dnldnde, bunun ksa bir ryadan ibaret olduu kolayca anlalabilir. nk, dneeli ve o hesapsz eylemin rknl ile vicdan rahatsz bir halde adrnda oturur ve soukta uyuklarken, onu ok korkutan o eyi ryasnda grmesi
zor degildi; onu yava yava uyandran bu korku, o grnty de yava yava yok etmi olmaldr; ve uyumu olduundan da emin olmad iin, grd eyin bir rya veya baka bir ey deil de bir grnt olduunu dnmesi iin yeterli neden vard. Bu, ok az rastlanan
bir olay da deildir; eer bir insan rkek ve hurafelere inanan biri ise
ve korkun hikayelerin etkisi altnda ise, karanlkta yalnz bana iken,
tamamyle uyank durumda olsa bile, benzer hayaller grmeye yatkn
olup kilise bahelerinde ruhlar ve hordaklar grdne inanr; oysa
bu, ya sadece kendi muhayyilesinin bir rndr ya da gitmeyecekleri sanlan yerlere doru geceleyin tannmadan gidebilmek iin bu gibi
hurafelerden yararlanan kiilerin kurnazlnn bir sonucudur.
Ryalarn ve dier gl hayallerin ryet (vision) ve algdan nasl
ayrdedileceini bilmemekten, gemite, satirlere, geyiklere, nemflere
ve benzer eylere tapnan pagan dinlerinin ou ve, imdilerde, cahil
insanlarn perilere, hordaklara, cinlere ve cadlarn gcne olan inanc
dodu. Cadlarla ilgili olarak, onlarn bylerinin hibir gerek temeli
olmadn, kt eyler yapabilme gcne sahip olduklarna inandk
lar ve frsatn bulduklarnda da kt eyler yapmaya altklar ve
yaptklar ey bir meslek veya bilimden ziyade yeni bir dine daha yakn olduu iin, hakl olarak cezalandrldklarn dnyorum. Perilere ve yryen hordakiara gelince, yle sanyorum ki onlara olan
inan, eytan kovmann, halarn, kutsal suyun, ve hayaletler hakkn
da benzer icadarn faydal olduu inancn diri tutmak iin, bilerek
retilmekte veya reddedilmemektedir. Fakat, phe yok ki, Tanr ve
sadece Tanr doast grntler yapabilir; fakat Tanr'nn, byle
eyleri, insanlarn doann seyrinin durmas veya deimesinden, ki
Tanr bu seyri hem durdurabilir hem de deitirebilir, daha fazla olarak bu gibi eylerden korkmasn gerektirecek kadar sk yapt Hris
tiyan inancnda yeri olmayan bir dncedir. Ancak kt niyetli 'insanlar, Tanr'nn her eyi yapabilecei bahanesi altnda, yanl olduunu
bilseler de, kendilerine yarayacak her eyi syleyecek kadar
cretkardrlar; bilge bir insan, onlarn dedikleri eylerden, akln n
da inanlr grnenler tesinde hibir eye inanmaz. Ruhlarla-ilgili bu

29
ve, onunla beraber, ryalardan, sahte kehanetlerden ve bat! korkuya
dayanan pek ok baka eyden hareketle gelecekten haber verme ii
yok edilse, ki kurnaz ve hrsl insanlar bu hurafeleri kullanarak saf insanlar istismar etmektedir, insanlar toplumsal itaat iin imdikinden
ok daha uygun-lu:lard.
te, okullarn ii bu olmaldr: oysa onlar, tersine, bylesi fikirleri
yaymaktadrlar. nk, muhayyile veya duyularn ne olduunu bilmediklerinden, rendikleri eyleri aynen retirler: bazlar, tahayyllerin kendi kendilerine ortaya ktn ve hibir nedeni olmad
n; baka bazlar ise, bunlarn genellikle iradeden kaynaklandn, iyi
dncelerin Tanr, kt dncelerin ise eytan tarafndan insana
telkin edildiini sylyorlar. Bazlar da, duyularn maddeleri alglayp
saduyuya naklettiini, saduyunun bunlar muhayyileye, muhayyilenin hafzaya, hafzann da muhakemeye aktardn syler, elden ele
eya tanmasnda olduu gibi. Oysa bu kadar ok laf hibir eyi anlalr klnyor.

Anlama. Kelimeler veya baka bilinli iaretlerle, insanda veya


dnme yeteneine sahip baka bir yaratkta uyanan tahayyle, genellikle, anlama deriz; ve bu, hem insanda hem hayvanda ortaktr.
Szgelimi bir kpek, alkanlk sonucu, sahibinin armasn veya
azarlamasn anlar. Dier pek ok hayvan da byledir. nsana zg
olan anlama ise, teyitler, redler ve dier konuma biimleri halinde,
nesne adlarnn dizilii ve yaps yoluyla, sadece kendi iradesine deil,
kavramiarna ve dncelerine ilikin olan ailamadr; ve aada ite
bu anlama trnden sz edeceim.

Bslm 3
T alhayyiiHerin Bnribirini Kzlemesi zerime
Dncelerin birbirini izlemesinden, onu szl diskurdan ayrdetmek
iin zihinsel diskur denilen, bir dncenin ardndan bir bakasnn gelmesini anlyorum.
Bir insan, her ne olursa olsun bir ey hakknda dndnde,
daha sonraki
dncesi sanld kadar tesadfi deildir. Dnceler
#.,
birbirini geliigzel izlemez. Daha nce tamamen veya ksmen alglanmam i.r ey;i tahayyl edemediimiz gibi; bir dnceden, daha
nce zihnimizde bir benzeri olmayan bir baka dneeye de geeme-

yiz. Bunun nedeni udur. Btn hayaller, iimizdeki hareketlerdir, daha nce alglanm eylerin kalntlardr: ve alglamada birbirini izleyen hareketler algdan sonra da birlikte olmaya devam ederler: hatta o
kadar ki, daha nceki tekrar gelir ve baskn karsa, daha sonraki de
zorunlu olarak onu izler; tpk, dz bir masa zerindeki suyun, parnakla nereye doru ekilirse, o tarafa doru gitmesi gibi. Fakat algla
nan ayn ey bazen bir ey bazen bir baka ey tarafndan izlendii
iin, herhangi bir eyin tahayylnde, daha sonra neyi tahayyl edeceimiz kesin deildir; sadece ras kesindir ki bu, daha nce u veya
bu zamanda, onu izlemi olan ey olacaktr.
Dil"ncelerin birbirini geliigzel izlemesi. Bu dnceler dizisi veya
zihinsel sylem iki trldr. lki, geliigzel, amasz ve sreksizdir; burada, belirli bir arzunun amac ve ierii olarak, kendini izleyen dnceleri ynetmeye ve ynlendirmeye ynelik youn bir dnce
yoktur: bu durumda, bir ryada olduu gibi, dncelerin babo gezindikleri, birbiriyle ilgisiz olduklar sylenir. Byle dnceler, yalnz
ve hibir eyi umursamayan insanlarn dnceleridir genellikle; ancak, byle iken bile, onlarn dnceleri dier zamanlardaki kadar youn, fakat uyumsuzdur; akortsuz bir lavtann kard veya, akortlu
olsa da, onu almasn bilmeyen birinin elinde kard ses gibi. Yine
de, zihnin bu geliigzel dolamasnda bile, insan genellikle bunun istikametini ve bir dncenin bir baka dneeye balln farkedebilir. Szgelimi, halen cereyan etmekte olan i savala ilgili bir konu
mada, bir Roma kuruunun deeri nedir sorusunu sormaktan, ki birisi
sormutu, daha ilgisiz ne olabilirdi? Ancak, bu sorunun olayla ilgisi benim iin olduka akt. nk, sava fikri kral dmaniarna teslim
etme fikrini, bu ise sa'nn ele verilmesini, sa'nn ele verilmesi de bu
ihanetin dl olan otuz kuru fikrini artryordu; buradan da, o fesat soru kaynakland ite, ve hepsi ksack bir zaman iinde; nk dnce hzldr.

Dzenli dnceler dizisi. kincisi, bir arzu ve amala dzee sokuliin, daha sreklidir. nk, arzuladmz veya korktuumuz
eylerin brakt izienim gl ve sreklidir veya, bir sre iin yok olsa bile, abuk geri dner: bu bazen o kadar gldr ki uykumuzu engelleyip blebilir. Arzudan, amaladmzn benzerini rettiini grdmz bir ara dncesi ortaya kar; ve bunun dncesinden de
o arzuya uygun bir ara dncesi ortaya kar; ve bylece, bu, kendi
gcmz dahilindeki bir balangca varncaya kadar, devam eder. Izlenimin bykl yznden, sonu sk sk akla geldii iin, dnceduu

31
lerimiz, babo dolamaya baladklarnda yedi bilge adamdan birinin
insanlara verdii u ok kullanlan szn ifade ettii eye dnverirler: Respice finem<1); yani, btn ilerinizel e, hedefe varmak iin btn
dncelerinizi ynlendiren ey olarak, elde edeceiniz sonuca bakn
sk sk.
~ '""".
Hatrlama. Dzenli dnceler dizisi iki trldr; biri, tahayyl
edilen bir sonucun nedenlerini veya onu ortaya karacak aralar aradmz zaman: bu, insanda ve hayvancia ortaktr. Dieri ise, herhangi
bir eyi tahayyl ederken, onun yaratabilecei btn muhtemel sonular aratrmamzdr; yani, o eye sahip olduumuzda, onunla ne
yapabileceimizi dnmemizdir. Bu dnce tarznn belirtisini sadece insanda grdm; nk bu, aik, susuzluk, ehvet ve fleden
baka hibir duygusu olmayan canl varlklarn tabiatnda hemen hi
bulunmayan bir zelliktir. zetle, zihnin sylemi, aratrmadan veya
icat melekesinden baka bir ey olmayp, Latinler buna sagacitas\ 2) ve
sole~tia!3l derler; imdiki veya gemiteki bir sonucun nedenlerinin veya imdiki veya gemiteki bir nedenin sonularnn aratrlmas. Bazen, insan kaybettii bir eyi arar; ve ona nerede ve ne zaman sahip olduunu bulmak iin; yani, aramaya balayaca belirli ve snrl bir zaman ve yer bulmak iin, zihninde, onu kaybettii yer ve zamanda geriye doru gider. Buradan hareketle, hangi i nedeniyle veya baka
hangi vesileyle onu kaybetmi olduunu bulmak iin, dnceleri bu
yer ve zamanlar zerinde gezinir. Buna, hattr/ama veya akla getirme
deriz: Latinler buna, sanki gemite yaptmz ilerin bir J'etzidm iJgrenilmesi gibi, reminiscettia derler.
Bazen de, insan, snrlar iinde arama yapaca belirli bir yer bilir;
ve dnceleri o yerin btn ksmlar zerinde gezinir; tpk bir n
cevheri bulmak iin bir aday sprmek gibi veya bir kpein koku
buluncaya kadar tarlay dolamas gibi veya insann bir kafiye bulmak
iin alfabeyi tekrarlamas gibi.
ngrii. Bazen, insan bir iin sonucunu bilmek ister; ve o zaman
gemite yapt benzer bir ii ve onu izleyen sonular dnr, benzer ileri benzer sonularn izleyeceini varsayarak. Bir sulunun ba
na ne geleceini tahmin etmeye alan birisi, daha nce benzer bir
suu nelerin izlediini dnr; u dnce dzeni iinde: su, memur, hapisllane, yarg ve daraac. Bu tr dneeye ngr, basit~:!
veya takdir .denilir; bazen de hikmet; bu tr tahminler, btn artlar
gzlemlemenin zorlu u nedeniyle, aldatc olsa bile. Fakat uras kesindir: bir insan, dier bir insana gre, gemiteki eylerle ilgili ne ka"''

1.-_fi

dar fazla deneyim sahibi ise, o kadar daha fazla basiretlidir ve beklentileri daha ok gerekleir. Sadece jimdiki halin doada bir mevcudiyeti vardr; gemij eyler ancak an da mevcuttur; gelecek o/at eyleriuse
hi mevcudiyeti yoktur; gelecek, gemiteki ilerin sonularn imdi
kilere uyariayan zihnin bir kurgusudur sadece; ki bu uyarlaria, en kesin biimde, en fazla eleneyimi olanlar tarafndan yaplabilir, ama yeterli kesinlik olmakszn. Ortaya kan sonu beklentimize uygun olduunda, buna basiret deniyor olsa da, tabiat itibariyle, bu varsaym
dan baka bir ey deildir. nk, olacak eylerin ngrs, ki bu
takdirdir, sadece, bu eyleri kendi iradesiyle olduran kiiye aittir. Kehanet, sadece byle bir insandan ve doast biimde gelir. En iyi
kahin, elbette ki, en iyi tahmin edicidir; en iyi tahmin edici ise tahmin
ettii konular en iyi bilen ve en fazla incelemi olan kiidir: nk,
kendilerinden hareketle tahmin yapaca jaret!ere en fazla o sahiptir.
iaretler. Bir jaret, sonucun aikar ncelidir; ve te yandan, benzer sonular daha nce gzlenmi ise, ncelin sonucudur: ve bu sonular ne kadar sk gzlennise, iaret de o kadar kesin olur. Dolaysyla,
herhangi bir ite ok fazla deneyimi olan kii, kendilerinden hareketle
gelecei tahmin etmek iin en fazla iarete sahip olan ve, bu nedenle
de, en basiretli olan kiidir: ve o tr ite yeni olan birinden o kadar daha basiretlidir ki, pek ok gen insan tersini dnse de, herhangi bir
doal ve kendiliinden zeka stnl bile ona yerineye yetmez.
Fakat, insan hayvandan ayran ey, hasiret deildir. yle hayvanlar vardr ki, henz bir yanda iken, bir ocuun on yanda iken yapabileceinclen daha fazla ey gzlerler ve, daha basiretli bir ekilde,
kendileri iin iyi olann peinden giderler.
Gemiin yorum!anmas. Nasl ki basiret, gemiin deneyimferi temelinde gelecein tahmin edilmesi ise: bir ele, gemiteki olaylarn yine gemiteki olaylardan hareketle tahmin edilmesi vardr. Gelien bir devletin nasl olup da, hangi aamalardan ve derecelerden geerek, nce
bir i savaa, sonra da ykma srklendiini grm olan birisi, bir
baka devletin ykntlarna bakarak, ayn savan ve ayn aamalarn
daha nce de geildiini grecektir. Fakat bu tr bir yorumlama, gelecein yorumlanmasyla hemen hemen ayn lde kesinlikten uzaktr;
nk her ikisi de sadece deneyimlere dayanr.
nsan zihninele doal olarak var olan baka hibir zellik yoktur
ki, kullanlnas iin, bir insan olarak domak ve be duyuyu kullanarak yaamaktan baka bir ey gerekli olsun. Birer birer szn edeceim, ve sadece insana zg gibi grnen, o dier melekeler inceleme

ve alma ile kazanlr ve gelitirilir; insanlarn ounda eitim ve disiplin ilc renilir; ve szcklerin ve konumann bulunmasndan doarlar. nsan zihninin, alg ve dnceler ve dncelerin birbirini izlenesindcn baka bi{hareketi yoktur; ancak, konuma ve yntem yardmyla, bu mctelutler, insan btn dier canl yaratklardan ayracak
bir dzeye kadar gclitirilebilir.
Sonsuz. Tahayyl ettiimiz bir ey, son/udur. Bu nedenle, sonsuz
dediimiz herhangi bir eyin dncesi veya kavram yoktur. Hi
kimse, zihninde, sonsuz byklkte bir imgeye sahip olamaz; veya
sonsuz hz, sonsuz zaman, sonsuz g veya sonsuz kudret tasarlayanaz. Bir ey sonsuzdur dediimizdc, o eyin sonlarn ve snrlarn alglayamadmz kastederiz sadece; o eyin kendisini deil, kendi alglama yetersizEimizi anlarz bundan. Bu nedenle, Tanr'nn adn
kullanmamz, onu anlamamz iin deil, nk o anlalamazdr ve bykl ve gc de asla tasavvur edilemez, ona sayg gsterchilmemiz iindir. Ayrca, daha nce sylediim gibi, her neyi tasavvur edersek edelim o ey, tamamen veya ksmen, nce alglanm olduu iin,
insan, algya tabi olmayan herhangi bir ey hakknda dnce sahibi
olamaz. nsan, herhangi bir eyi, paralara blnmesi mmkn belirli
bir bykle sahip olarak, belirli bir yerde alglayabilir ancak. Herhangi bir ey de, ayn anda, tmyle bir yerde ve tmyle baka bir
yerde olamayaca gibi, iki veya daha fazla ey, ayn anda, tek ve ayn
yerde olamaz: bunlardan hibirinin alglanmas mmkn deildir ve
olmamtr. Bunlar, aldanm filozoflarn ve aldanm veya aldatan
alimlerin, kantSIZ inanlan ve hibir anlam olmayan sama ifadelerinden baka bir ey deildir.
Bi:ililm
K.m'lll111tUt

4
U zreJJ'inre

Konumann kkeni. Dahice de olsa, basknm icad, hmflerit icadna k


yasla byk bir olay deildir. Harfleri kullanmay ilk defa icat edenin
kim olduu bilinmiyor. Onlar Yunanistan'a ilk olarak getirenin, Fenike Kral Agenar'un olu Kadmos olduu sylenir. Gemi zamann
ansn ve insanlarn birliini devam ettirmek iin yararl bir icat olarak
yeryznn muhtelif ve uzak blgelerine yayld; ve zorlukla da olsa,
dil, damak~ ducla:ldar ve dier konuma organlarnn eitli hareketlerinin, onlar hatrl~mak iin, ok sayda farkl karakterler yaratacak e-

kilde, dikkatle gzlenmesinden dodu. Fakat, btn icatlar iinde en


soylu ve yararl olan, adlar ya da adimdrma/ardan ve onlarn balan
tsndan oluan, KONUMA idi; insanlar, bu sayede, dncelerini ifade etmekte, gemite kalan dncelerini hatrlamakta ve karlkl
fayda ve haberleme iin onlar birbirlerine sylemektedirler. Onlar
olmadan nce, insanlar arasnda, aslanlar, aylar ve kurtlar arasnda olduundan fazla devlet veya toplum veya anlama veya bar yoktu.
Konumann ilk yaratcs, Adem'e, onun grmesi iin sunduu yaratk
lar nasl adlandracan reten Tanr idi; Kutsal Kitap bu konuda
daha fazla bir ey sylemez. Fakat bu, hayvanlarla ilgili deneyimleri
ve hayvanlar kullanmas gerekli kldka, Adem'i yeni adlar eklerneye
ve bunlar, derece derece, kendini ifade edecek ekilde birletirmeye
yneltmek iin yeterli idi; ve bylece, zaman iinde, ihtiyac olduu
kadar bir dil yaratlabildi; ancak bu dil, bir hatip veya filozofun ihtiya
duyaca lde zengin deildi: nk Kutsal Kitap'ta, Adem'e btn
ekillerin, saylarn, llerin, renklerin, hayallerin adlarnn; hele hele, genel, iizel, teyit edici, reddedici, soru ifade edici, istek belitten, eylemsel
szck adlar ve konuma biimlerinin; ki hepsi yararldr; ve zellikle
de sonsuzluk, ama, nitelik szcklerinin ve dier nemsiz okul szcklerinin retildiini, dorudan veya dolayl olarak, gsteren bir ey olduunu sanmyorum.

Ancak, yaratlan ve Adem ve soyu tarafndan gelitirilen bu dil,


insanlar Babil'de, isyan ettikleri iin Tanr tarafndan dillerini unutmakla cezalandrld zaman, kayboldu. Bylece, dnyann eitli yerlerine dalmak zorunda kalarak, bugn mevcut olan eitli diller, btn icadarn anas olan ihtiyacn onlara dikte ettii ekilde, aama aa
ma, o dilden tredil er; ve zamann ak iinde her yerde oaldlar.
Konumann yarar. Konumann genel yarar, zihinsel diskurumuzn szel diskura veya dnceler zincirimizi szckler zincirine evirmektir; bunun da iki yarar vardr. Birisi; hafzamzdan syrlp gitmesinler ve biz tekrar zahmete girmeyeJim diye, onlar ifade eden szcklerle geri arlabilmeleri iin, dncelerimizin kaydedilmesidir.
Bylece, adlarn ilk yarar iaretler veya hatriama notlar olarak hizmet
etmeleridir. Dieri ise; ok sayda insann, her bir konuda ne dn
dklerini, arzularn, korkularn veya dier duygularn birbirlerine
aktarmak iin aralarndaki balant ve dzenden dolay ayn szckleri
kullanmalardr. te bu yarar nedeniyle, onlara iaretler d enilir. Konu
mann zel yararlar ise unlardr; ilk olarak, dnme yoluyla, imdiki
veya gemiteki bir eyin bulduumuz nedenini ve imdiki veya ge-

35
miteki eylerin bulduumuz

rnlerini veya sonularn kaydetmektir; yani, zetle, bilim yaplmasdr. kinci olarak, elde ettiimiz bilgileri bakalarna sunmak, yani birbirimize tavsiyelerde bulunmak ve
retmektir. nc olarak, yardmlaabilelim diye, bakalarna, isteklerimizi~ve amalarmz bildirmektir. Drdnc olarak, zevk veya
ss iin, szcklerle masumca oynayarak, kendimizi veya bakalarn
sevindirmek ve memnun etmektir.
Ko11upnant k"tye kullanlmas. Bu yarariara karlk, drt eit de
ktye kullanm vardr. Birincisi, insanlar, hi anlamadklar bir eyi
kaydetmekte kullandklar szcklerinin anlamnn deikenlii nedeniyle dncelerini yanl kaydettikleri ve bylece kendilerini yanlttklar vakit. kincisi; szckleri mecazi anlamda, yani onlar iin tayin edilmi anlamlar dnda kullandklar ve bylece bakalarn yanlttklar vakit. ncs, aslnda yle olmad halde, bir eyi kendi
niyetleri olarak ifade ettikleri vakit. Drdnc ise; szckleri, birbirlerini taciz etmek iin kullandklar vakit; doann, dmanlarn taciz
edebilmeleri iin, baz canllar dilerle, bazlarn boynuzlarla, bazla
rn da ellerle silahlandrm olduuna baklrsa, birini dil ile taciz etmek konumann ktye kullanlmasndan baka bir ey deildir. Ancak, o birisi, bizim ynetmekte ykml olduumuz bir kii ise, burada szkonusu olan taciz deil, slah ve terbiye etmektir.
Konumann, nedenler ve sonular zincirini hatrlamaya hizmet
etmesi, adlar oluturulmas ve bunlarn birbirine balanmas yoluyla
olur.
zel adlar ve citls adlar. Genel adlar. Baz adlar zeldir ve tek bir
eye aittir, Peter, John, bu adam, bu aa gibi; bazlar ise pek ok eyi
ortak ifade eder, adam, at, aa gibi; bunlardan her biri, tek bir ad olduu halde, ok sayda mnfert nesnenin addr; btn bu mnfert
nesnelerin tm bakmndan, buna bir gmel ad denir; dnyada, adlardan baka hibir ey genel deildir; nk adlandrlan nesnelerin her
biri mnfert ve tektir.
Belirli bir nitelik veya baka bir zellik nedeniyle birbirlerine
benzedikleri iin ok sayda nesneye bir tane genel ad verilir; bir zel
ad, akla tek bir eyi getirirken, genel adlar ise o ok saydaki nesnelerden herhangi birini hatrlatr.
Genel 'ldlardan bazlar daha geni kapsaml, bazlar ise daha dar
kapsamldr;.geqi~ kapsaml olanlar daha dar kapsamllar iine alr; bazlar ise eit kapsamdadr ve karlkl olarak birbirlerini ierirler. Szgelimi: varlk szc, insan szcnden daha geni bir anlama sa-

36
hiptir ve onu kapsar; insan ve akti sahibi szckleri eit kapsamdadr
ve karlkl olarak birbirlerini ierirler. Ancak burada dikkat etmeliyiz
ki, gramerde olduu gibi, tek bir addan her zaman tek bir szck anlalmaz; bazen, dolambal ifade yznden, pek ok szck anlalr.
Hareketleriflde lkesinill _1'asalarna uym hi; btn bu szckler, tek bir
ad oluturur, u tek szce edeerdir: adil.
Bazlar daha geni, bazlar ise daha kstl anlamdaki adlarn bu
ekilde kullanlmasyla, zihinde tahayyl edilen nesnelerin dzeninin
dnlmesini, adlandrnalarn dzeninin dnlmesine eviririz.
Szgelimi, sar ve dilsiz doduu ve yaad iin konuma yetenei
olmayan bir insan, bir karenin keleri gibi iki dik a ve onlarn
yannda duran bir gen grdnde, dnmek suretiyle, bu genin asnn onun yannda duran iki dik aya eit olduunu kefe
debilir. Fakat, ona, farkl bir biime sahip baka bir gen gsterilirse,
tekrar urap dnmeden, bu genin asnn iki dik aya eit
olup olmadn bilemez. Szckleri kullanmay bilen birisi ise, bu
eitliin kenarlarn uzunluuna veya o gendeki herhangi bir zel e
ye deil, kenarlarn dz ve alarn olmasna bal olduunu ve ona
gen denilmesinin btn nedeninin bu olduunu mahade ettiin
de, alar toplamnn btn genlerde ayn olduu sonucuna cesurca
varacak ve bu bulgusunu u genel ifadeyle belirtecektir: Herhangi bir
itgenin atsmm toplam iki dik apzm top/amma eittir. Bylece, tek bir
eyde bulunan dzen genel bir kural olarak kaydedilir ve zihinsel dnmz zaman ve mekann snrlarndan, bizi de, en bataki hari, btn zihinsel zahmetten kurtarp, burada ve imdi bulunan eyi
btitt zamanlarda ve yerlerde doru klar.
Ama, dncelerimizin kaydedilmesinde szcklerin kullanm,
hibir eyde, saymada olduu kadar belirgin deildir. Bit~ iki, ii vs.
eklinde, say szcklerinin srasn asla ezberleyemeyen doutan aptal biri, saatin her vuruunu farkedebilir ve bir, bir, bir diye kafasn
sallayabilir, fakat saatin ka vurduunu asla bilemez. yle anlalyor
ki, bir zamanlar, bu say adlar kullanlmyordu ve insanlar, hesabn
tutmak istedikleri eylere bir veya iki ellerinin parmaklarn uyguluyorlard; ite bu yzdendir ki, say szcklerimiz btn lkelerde sadece ona kadar, hatta baz lkelerde bee kadardr ve ona veya bee
gelindikten sonra baa dnlp saylr. Ona kadar sayabilen birisi, saylar yanl srada sayarsa, kendini kaybedecek ve saynay ne zaman
bitirdiini de bilemeyecektir. Hele toplama, karma ve dier aritmetik ilemlerini hi yapamayacaktr. Yani, szckler olmadan, saylarn,

37
hele hele byklklerin, hzn veya kuvvetin dnlmesi veya insanln varl veya refah iin dnlmeleri gerekli dier eylerin
dnlmesi imkan yoktur.
ki ad, bir sonu veya dorulata retecek ekilde bir araya getirildiinde: ~zgclimi~ insm canl bir yaratthr; veya o bir itsan ise, can lt
bir yaratktr gibi; eer u sondaki ad, catl yaratk, daha nceki ad olan
i1san szcnn ifade ettii hereyi ifade ediyorsa, o zaman dorula
ma veya sonu dorudut~ aksi takdirde, yan!ttr. nk doru ve yanl,
nesnelerin deil, konumann vasflardr. Konumann olmad yerde, ne doruluk ne de yanllk vardr. Hata olabilir, olmayacak bir eyi
beklediimizde veya olmam bir eyin olduunu dndmzdeki
gibi; fakat iki durumda da, insan doruyu sylememekle sulanamaz.
Tatttmlarn gereklilii. Gerein, yaptmz beyanlardaki adlarn
doru sralanndan olutuunu grm bulunduumuza gre, kesin
gerei arayan bir insan, kulland her bir adn neyi temsil ettiini hatrda tutmak ve onu uygun biimde kullanmak zorundadr; yoksa, kseye yakalanm ve rpndka kseye daha fazla bulanan bir ku gibi,
kendini szcklerin karmaasnda bulacaktr. te bu nedenledir ki,
Tanr'nn imdiye kadar insanoluna bahetmekten memnun olduu
tek bilim olan geometride, insanlar kullandklar szcklerin anlamlarn belirleyerek ie balarlar; bu anlam belirlemelerine tamn derler ve
onlar dnlerinin en bana koyarlar.
Gerek bilgiye ulamak isteyen bir insann, daha nceki yazarlarn tanmlarn incelemesinin ve, eer yanl iseler, onlar dzeltmesi
ve kendisinin yeni tanmlar oluturmasnn ne kadar gerekli olduu i
te bundandr. nk, tanmlardaki yanllar, dn ilerledike, oalrlar ve insan samalklam gtrrler, insan bu samalklar sonunda grr; fakat, tekrar en batan dnmeye balamadka onlardan
kanamaz, nk hatalarnn kayna balangta yer almaktadr. te
bu nedenledir ki, kk yeknlar daha byk bir yekna toplarken,
kk yeknlarn doru toplanp toplanmadkianna bakmakszn i
lem yapan ve, en sonunda hata grnr hale geldiinde, ilk verileri
hala doru kabul ettikleri iin, k yolu bulamayan insanlar gibi, kitaplara gvenenler de kitaplarnn sayfalarn deli gibi evirerek vakit
ldrrler; tpk, bacadan ieri giren ve kendilerini bir odann iinde
mahpus btl,an, nasl ieri girdiklerini dnemedikleri iin de, bir
pencerenin,,.saqts nnde rpnan kular gibi. Konumann ilk
yarar olan bilgi edinilmesi adlarn doru tammlanmasnda yatar; konumann birinci yanl kullanm ise yanl tanmlardan veya tanm

yokluundan kaynaklanr;

btn yanl ve anlamsz inanlarn kaynabudur; bu yanl ve anlamsz inanlardr ki eitimlerini kendi
tefekkrlerinden deil kitaplarn otoritesinden alan insanlar okumam insanlarn durumundan daha da aa,da bir duruma sokar; gerek
bilim sahipleri ise, bu gibi insanlar cahillerin ne kadar altnda ise, o
kadar yksekte bulun\ular. nk, gerek bilim ve hatal inanlar
arasnda, cehalet ortada bir yerdedir. Doal alg ve tahayyl samalk
tan uzaktr. Doann kendisi yanlmaz; insanlar ise, dilleri zenginle
tike, daha bilge, veya normalden daha lgn, hale gelirler. Yaznn
yokluunda, insann son derece bilge veya, hafz__s hastalkla veya organlarn bozukluu ile malul olmadka, son derece aptal olmas da
mmkn deildir. nk szckler bilge insanlarn aralardr, sadece
onlarla dnebilirler: fakat szckler, onlar bir Aristoteles'in, bir Cicero'nun veya bir Tommaso'nun<O veya bir baka bilginin otoritesiyle
len aptallarn harcad paradr ayn zamanda.
Adlartil ko11usu. Adlarn konusu, bir hesaba girebilen veya bir hesapta dnlebilen ve birbirine eklenip toplanabilen veya birbirinden karlp bir bakiye brakan hereydir. Latinler para hesaplarna
rationes, muhasebeye de ratiocinatio derlerdi: senetlerde veya hesap
defterlerinde kalen/er dediimiz eylere onlar nonina, yani adlar derdi: yle grnyor ki, ratio kelimesini btn dier eylerde hesaplama
melekesine yaymalar buradan kaynaklanmaktadr. Grekler ise, hem
kotupa hem de akti iin tek bir kelime, A.oyo [logos -ev.] kelimesini kullanrlar; ancak, akl olmadan konuma da olmadn dndk
leri iin deil, konuma olmadan akl yrtme olamayacan dn
dkleri iin: akl yrtme eylemine ise, bir ifade ile dier bir ifade
arasndaki zincirleme balantlarn tm anlamnda, silojizm (kyas)
dediler. Ayn bir ey, farkl durumlar iin hesaba sokulduurrdan tr, onlarn adlar, bu eitlilii gstermek iin, deiik ekillerde bkmlenir ve farkllar. Adlarn bu eitlilii drt genel bala indirgenebilir.
Adlar. lk olarak, bir ey madde veya varlk olabilir; ya;aym, hisseden, akl sahibi, scak, souk, hareket halinde, hareketsiz olarak; madde veya
varlk szc ite bu adlarla anlalr; ve btn bunlar maddenin ad ite

lardr.

kinci olarak, bir ey, onda mevcut olduunu kavradmz bir


zellik veya nitelik olarak gznne alnabilir veya dnlebilir; hareket halinde olmak, belirli bir uzu11lukta olmak, scak olmak, vs. gibi; daha
sonra da, o eyin kendisinin adndan, biraz deitirerek veya-eip b-

39
kerek, dndmz o zellik iin bir ad yaparz; yaayan iin yaam,
hare/:et!i iin hareket; stcak iin scaHtk; uzm iin uzuJlluk, vs.; btn bu
adlar, bir maddeyi veya varl dierinelen ayran zellikler veya niteliklerin acllardr. Bunlara; maddeelen deil ama, maddenin anlatmn
dan soyurlanmr alBukiar iin, soyut adlar denir.
nc olarak, kendi vcutlarmzn zelliklerine geliyoruz; szgelimi, bir ey grdmzde, o eyin kendisini deil, grnn,
rengini, zihindeki imgesini alglarz: ve bir ey iittiimizde ele, yine o
eyin kendisini deil, onun kulakla iittiimiz sesini alglarz sadece; ve
ite bunlar alglarn adlardr.
Olumlu adlanil kullamm. Drdnc olarak, adlarn ve konumala
rm kendilerini ele alyor, dnyor ve onlara adlar veriyoruz: nk
genel, evrensel, iJzel, miiphem, adlarn adlardr. Teyit, soru, emir, anlatttn,
hyas, vaaz, 1utuk ve dierleri, konumalarn adlardr. Bunlar, mevcut
olan veya mevcut olduu dnlen varlklar olarak, doada varahin
veya insan zihni tarafndan hayal edilebilen eylerin veya varolan veya
hayal edilebilen zelliklerin veya szcklerin ve konumann eitli
olumlu adlardr.
Kullammlaryla

birlikte, olumsuz adlar. Olumsuz denilen ve bir szszkonusu olan eyin ad olmadn belirten iaretler olan, ba
ka adlar da vardr; hibir ey, hi[;' kimse, so11sztz, retilemez, drt deildir
vb. gibi; bunlar, yine de, anlamada veya anlamann dzeltilmesinde
yararldr ve gemi clncelerimizi bize hatrlatrlar; fakat herhangi
bir eyin ad deildirler, nk doru kullanlmam adlar reddetmemize yararlar.
cn

Anlamsz

adlar. Btn dier adlar anlamsz sesler olup iki eittir


ler. Birincisi, yeni ve anlamlar aka tanmlanmam olanlar, ki bunlar, alimler ve akn filozoflar tarafndan bol miktarda uydurulmutur.
Dieri ise, insanlar, iki ayr addan, anlamlar elikili ve tutarsz
bir ad yaptklar vakit olur; cisimsiz bir varlk veya (ki bu da ayn ey
dir,) cisimsiz nesne ve pek ok bakalar gibi. nk, bir beyan yanl
ise, bir araya getirilip tek bir szck yaplan ve onu oluturan iki ad
hibir anlama gelmez. Szgelimi, d'1tgen yuvarlaktr yanl bir beyan
ise, J'Uvarlak diJ'rtgen sz hibir anlam ifade etmez ve sadece bir sesten ibarettir. Benzer ekilde, erdemin dklebileceini, patlatlabile
ceini ya a de;:rilebileceini sylemek yanl ise, dklm erdem veya patlatlmt erdem szckleri de, bir yuvarlak drtgen kadar anlamsz
dr. Latince veya Greke adlardan yaplmam anlamsz bir szce

pek rastlanmaz. Bir Fransz, Hazreti sa'nn paro/e adyla ankln


seyrek, verbe adyla anldn ise sk duyar; geri 'Verbe ve paro/e artk
birbirinden farkl deildir, ama biri Franszca, biri Latinccclir.
Anlama. Bir insan herhangi bir konumay iitti,indc, o konuma
nn szcklerinin ve bu szeLikler arasndaki balantnn ifade etmesi
amalanan dnceler o insann aklma geliyorsa, o konuma anlalm
dene.ktir; nk a!llama, konumann neden olduu alglamadan ba
ka bir ey deildir. Dolaysyla, eer konuma insana zg ise (ki bence yledir) o zaman anlama da ona zg demektir. Dolaysyla, sama
veya yanl bcyanlarn, evrensel olmalar halinde, anlalna imkan
yoktur; yine de pek ok insan, szckleri usulca tekrarladklar yahut
iyice kafalarma yerletirdikleri vakit onlar anladklarn sanrlar.
Duygulardan bahsettikten sonra, hangi konuma trlerinin insan
zihninin isteklerini, kand eyleri ve tutkularn ifade ettiini ve
bunlarn kullanm ve kt kullanmlarn ele alacam.
Anlam kesit olmaym; adlar. Bizi etkileyen, yani sevindiren veya
mutsuz eden eylerin adlar, btn insanlar ayn eyden ayn biimde
etkilenmedikleri veya bir insan ayn eyden daima ayn biimde etkilenmedii iin, insanlarn genel konumalarnda, kesit olmayat anlamlara sahiptirler. Btn adlar algladmz eyleri ifade etmek zere
konulduu ve btn duygularmz da alglardan ibaret olduu iin, ayn eyleri farkl biimlerde grdmzde, onlar farkl biimde adlandrmaktan pek kananayz. Algladmz eyin doas ayn olsa bile;
farkl bnyeler ve grler nedeniyle, ona ilikin alglarmzn eitlili
i, her eye, farkl duygularmzdan bir renk katar. Dolaysyla, bir insan dnrken szcklere dikkat etmelidir; szckler, onlarn dndmz doasnm anlam yansra, konumacnn doasn, kiili

ini ve ilgilerini de ifade ederler; erdemierin ve ktlklerin adlar i


te byledir; birinin bilgelik dediine baka biri korkaklk; birinin vahJe!
dediine baka biri adalet; birinin tutunsuzluk dediine baka biri b)'klk; birinin ciddiyet dediine baka biri aptallk diyebilir, vs. Dolaysyla, bu gibi adlar asla doru muhakene zeminleri olamazlar. Benzetmeler ve mecazlar da byledir: fakat bunlar daha az tehlikelidirler,
nk anlamlarnn kesin olmad batan bellidir; dierlerininki ise
belli deildir.

AJ
Ht1tin

/\k] YC Bilm v.eriDe


Akti nedir. Bir insan !il:tl yirttiiiinile btn yapt, paralarn toplanmas11tda1l o1uan--bir.,toplam veya bir toplann bir baka toplamdan
kanlmasmdall oluan bir bakiye dnmektir; bu, szcklerle yapl
yorsa, btn paralarn adlarnn dier parann ad ile ilikisinin d
nlmesidir. Toplama ve karnann yansra, saylar gibi baz eylerde,
insanlar, arpma ve blme gibi baka ilemlerden de bahseder, fakat
bunlar ayn eydir; nk arpma, eit eylerin toplanmasndan; blme ise, bir eyin, mmkn olduu kadar fazla karlmasndan baka
bir i deildir. Bu ilemler sadece saylara zg olmayp, birbiri ile toplanabilen ve birbirinden karlabilen her ey iin geerlidir. Aritmetikiler nasl ki sayt!an toplamay ve karmay retiyorlarsa, geometriciler de ayn eyi izgiler, ve iki boyutlu je/:iller, alm~ oran/m; defa/ar, hz, kuvvet, gii dereceleri ve benzerleri biiminde retirler;
. nantklar da, bir beyan oluturmak iin iki ad yanyana getirerek; bir
tasm (k yas) oluturmak iin iki beyam birletirerek; bir sonu karmak
iin de birden fazla tasm kullanarak, ayn eyi sbz zincirleri biiminde
retirler; ve bir tamnn toplammdan, veya sotucundan bir b"Jermeyi
karp bir bakasna varrlar. Siyaset yazarlar, akitleti bir araya getirip
insanlarn gorevlerini bulurlar; hukukular ise, zel ahslarn ilerinde
neyin doru, neJ'in yanl olduunu bulmak iin yasalan ve olaylan bir
araya getirirler. zet olarak, toplama ve katma iin hangi konuda
olursa olsun bir yer varsa, akl iin de vardr; bunlarn olmad yerde,
akl iin yapacak birey yoktur.
Akln tamm. Ne olduunu tanmlayabileceimiz, yani belirleyebileceiniz, btn eylerden akl szcyle kastedilen, zihnin melekeleri arasnda bulunur. Bu anlamda, AKIL, diijiinme yetenei, yani
dncelerimizin iJaretlenmesi ve ifade edilmesi iin zerinde anlalm
genel adlarn hesaplamnasndm, yani toplannas ve karlmasndan,
baka bir ey deildir; kendi kendimize dnrken, dncelerimi
zin iaretlenmesi, dncelerinizi bakalarna gsterir veya bildirirken
ise ifade edilmesi diyorum.
Doru akl nerededir. Aritmetikte, eitimsiz insanlar nasl yanlyor
ve yanl tdplama yapyorlar, hatta retmenler bile sk sk yanlabili
yor ve yanl toplama yapabiliyorlarsa; herhangi bir dier akl yrtme
alannda da, en y6tenekli, en dikkatli ve en deneyimli kiiler yanlabi
lir ve yanl sonular karabilirler; sadece, akl daima doru akl o'Idu-

u iin veya aritmetik kesin ve yanlmaz bir bilim olduu iin deil;
fakat, tek bir kiinin akl veya ok sayda kiinin akl kesinlik salama
d iin; tpk, ok sayda kii onu oybirliiyle kabul etti diye, bir hesabn doru yaplm olduu sylenemeyecei gibi. Dolaysyla, bir
hesapla ilgili bir anlamazlk olduunda, taraflar kendi rzalar ile, bir
hakem veya yargcn akln doru akl yerine koymal ve onun kararna
uymaldrlar. Aksi takdirde, doa tarafndan bahedilmi bir doru akl
olm~dndan, aralarndaki anlamazlk kavgayla bitecek veya zlmeden kalacaktr; ne trden olursa olsun btn tartmalarda durum
byledir. Bakalarndan daha akll olduklarn dnen insanlar, yarg olarak doru akl yaygara ile talep ettikleri, fakat her iin sadece
kendi akllaryla belirlenmesinden baka ey istemedikleri vakit; bu,
insan toplumunda, kat oyununda koz belirlendikten sonra bir oyuncunun kendi elinde hangi renkten en ok kat varsa her durumda o
rengi koz olarak kullannas kadar msamaha edilemez bir eydir.
nk onlar, ilerine doan her bir duygunun doru akl olarak kabul
edilmesini stemekten baka bir ey yapmazlar ve bylece kendi tartmalarnda, sahip olduklarn iddia ettikleri doru akldan aslnda
yoksun bulunduklarn aa vururlar.
AJ:Iw faydast. Akln faydas ve amac, adlarn ilk tanmlarndan ve
belirlenmi anlamlarndan uzak bir veya birka sonucun toplamnn ve
doruluunun bulunmas deil, bu ilk tanm ve anlamlardan hareketle, bir sonutan bir baka sonuca ilerlemektir. nk, nihai karsa
mann zerine dayand btn teyitler ve redler kesin olarak doru
olmadka, o karsamann da kesin doruluundan sz edilemez.
Tpk, bir aile reisinin, hesap yaparken, her bir faturann faturay veren satc tarafndan nasl toplanm olduuna veya ne iin deme yaptna bakmakszn, btn harcama faturalarnn toplamn almasnn,
muhasebecilerin beceri ve drstlne gvenerek hesab yekn olarak kabul etmesine gre, kendisi iin daha yararl olmad gibi: baka
eylerle ilgili akl yrtmelerele de, yazariara gvenip sonular olduu
gibi kabul eden ve onlar her bir hesaptaki (adlarn tanmlada belirlenmi anlamlar olan) ilk kalemlerden tretmeyen birisi emeini ziyan
eder ve hibir eyi bilmez, sadece inanr.
Hata ve samalk iizerille. Herhangi bir eyin grlmesi zerine,
ondan nce ne gelmi olduunu veya onu neyin izleycbileceini tahmin etmemizde olduu gibi; bir insan szckleri kullanmadan dn
d zaman, ki belirli baz eylerde bu yaplabilir, izleyebilecei dnlen ey izlemez ise veya nce gelmi olduu dnlen ey nce

gelmemise,

buna hata denir; ve en basiretli kiiler bile bundan uzak


deildir. Ancak, genel anlaml szcklerlc dndmz ve doru
olmayan bir genel karsamaya vardmz zaman, buna genellikle hata
denilse de, bu gerekte bir samalk veya anlamsz konumadr. nk, hata;- bir e~in:v-o ,ey olmad veya olmayaca halde ve bu olanakszln kefedilmesi mmkn deil iken, olduu veya olacann
sanlmasndaki yanlmadr. Fakat, genel bir beyanda bulunduumuz
da, bu doru bir beyan olmadka, onun olabilirlii tasavvur edilemez.
Ve sesten baka hibir ey alglamadmz szlere sama, anlamsz ve
abes de riz. Dolaysyla, adamn biri bana, yuvarlak bir diirtgen, veya peynirde ekmein zellikleri, veya maddesiz cisimler veya zgr bir uyrtk, veya
zgr irade, veya engellenmekten zgr olmak dnda, herhangi bir
zgr oluta~ sz etseydi, onun hatal olduunu deil, fakat szlerinin
anlamsz, yani sama olduunu sylerdim.
Daha nce, ikinci blmde, insann, herhangi bir eyi algladn
da, o eyin sonular ve kendisinin onunla neler yapabilecei konusunda dnmeye yatkn olmas yeteneiyle btn hayvanlardan stn olduunu sylemitim. imdi de, insann, szcklerle, bulduu
sonular teoremler veya aforizmalar denilen genel kurallara indirgene
yeteneiyle ayn derecede stn olduunu; yani, sadece saylarla deil, biri dierine eklenebilen veya dierinden karlabilen btn dier eylerle dnebildiini ekliyorum.
Fakat bu ayrcalk bir baka ayrcalk tarafndan, insan dnda
hibir canlnn sahip olmad samalama ayrcal tarafndan bir lde giderilnektedir. Ve, btn insanlar iinde, buna en fazla tabi olanlar felsefe ile uraanlardr. Cicero'nun onlar hakknda syledii u sz
ne kadar dorudur: filozoflarn kitaplarnda bulunanlardan daha sana
bir ey olamaz. Bunun nedeni aktr. nk onlardan bir teki bile,
muhakemesine, kullanaca adlarn tanmlarndan veya aklamalarn
dan hareket ederek balamaz; ki bu sadece geometriele kullanlm
olan bir yntemdir ve ite bu nedenle geometrinin sonular tartl
maz kesinliktedir.
Samalm 11edmleri. 1. Sama karsamalarn ilk nedenini yntemsizlie balyorum: yle ki, onlar muhakemelerine tanmlardan yani
kullandklar szcklerin belirlenmi anlamlarndan balamazlar: sanki, bi1~ iki/' gibi say szcklerinin deerini bilmeden hesap yapabilirlermi gi~i.

Btn variktar farkl dncelerle hesaba katld halde, ki bundan nceki blmde bahsetmitim, bu dnceler deiik biimlerde

adlandrldkl::r

yanl

iin, onlarn adlarnn kartrlmasndan ve beyanlara


biimde b::lanmalarndan muhtelif samalklar tremektedir.

Dolaysyla;

2. Sama beyanlarn ikinci nedenini var/tkiann adlarnn zelliklere


veya zelliklerin adlarnn var/tkiara verilmesine balyorum; hibir
ey, maddeden baka herhangi bir eye zerkedilemez veya verilemez
olduu halde, inan zerkedilir veya verili1~ mekan maddedir;fmtazmalar
ruh/ardr, vs. diyenierin yapt gibi.
3. nc nedeni, bizim dtpmtzdaki varlklam zelliklerinin adlarnn kendi var!tklanm!Zt1l ze/likinine verilmesine balyorum; renk
naddeni11 irinde lmlumtr; ses havada bulmur; vs. diyenierin yapt gibi.
4. Drdnc nedeni, vadtklartlt adlarnn adiara veya konupnalara verilmesine balyorum; evrensel o/m eyler vardtt~ canl bir yaratk
bir trrliir veya genel bir eydi1~ vs. diyenierin yapt gibi.
5. Beinci nedeni, zelliHerin adlarnn adiara ve konumalara verilmesine balyorum; bir F:yin doas omm tammdtr; bir insantt emri
onun iradesidi1~ vb. diyenierin yapt gibi.
6. Altnc nedeni, doru dzgn szckler yerine benzetmeler,
mecazlar ve dier sz sanatlarnn kullanlmasna balyorum. Gnlk
konumada, yol uraya veya buraya gider; ataszii ,wntt veya bunu syler
gibi eyler sylemek geerli olsa da, yollar gidemez, ataszleri ise konuamaz; ancak, dnrken ve doruyu ararken, bu gibi szler kabul
edilmelidir.
7. Yedinci nedeni ise, hibir anlam olmayan, fakat okullarda
retilen ve ezberletilen hypostatical, transubstantiate, co1substmtiate<n,
sonsuz-imdi, ve alimierin dier anlamsz laflar gibi adlardr.
Bu eylerden kanmay bilen birisi iin herhangi bir samala
dmek kolay deildir, meer ki bir hesabn ar uzunluu nedeniyle
daha nce neler getiini unutsun. nk doru ilkelere sahip olduklarnda, herkes doal olarak benzer biimde ve iyi muhakeme yapar.
Baka biri ona hatasn gsterdiinde srar edecek kadar aptal bir insan
var mdr?
Bilim. Grlyor ki akl, alg ve bellein tersine, doutan gelmez, hasiret gibi deneyimle de edinilmez; fakat alnakla kazanlr;
ilk olarak, adlarn doru kullanlmasyla; ve ikinci olarak da, adlar olan
unsurlardan onlarn birbirine balanmasyla oluturulan beyanlara; ve
oradan da, bir beyann baka beyanlara balanmasyla olan tasmiara
ilerlerken, ta ki eldeki konuyla ilgili adlar, btn sorunlarn bilgisine;
yani, BiLiM denilen eye varncaya kadar, iyi ve dzenli bir yntemin

benimsenmesiyle kazanlr. Alg ve bellek, olmu bitmi ve geri dndrlmez bir olgunun bilgisi olduu halde; bilim, sonularn ve bir olgunun bir baka olguya bamllnn bilgisidir: bilim sayesinde, halen yapabileceimiz eylerden, istediimizde nasl olup da baka bir
ey veya aka1:JP:?:amanda benzer bir ey yapabileceimizi biliriz;
nk bir eyin nasl, hangi nedenlerle ve ne ekilde meydana geldiini bilirsek, benzer nedenleri denetleyebildiimiz vakit, o nedenlerden benzer sonular kmasn da salayabiliriz.
Bu nedenle, ocuklar, konuma yeteneine eriene kadar, akl sahibi deildir, fakat onlara, ileride konuma yeteneine erimeleri olanana sahip olduklarndan dolay, akla eilimli yaratklar denilir. n
sanlarn ou ise, bir lye kadar, saylada hesap yapmak gibi, bir
miktar muhakeme yeteneine sahip olsalar da, deneyim farklarna,
bellek hzlarna, eitli amalara yatknlklarna; fakat zellikle iyi ve
kt talihe ve birbirlerinin hatalarma gre, kendilerini kah daha iyi
kah daha kt ynettikleri yaamda, bu muhakemc yeteneini pek
fazla kullanmazlar. nk, bilim bakmndan veya hareketlerine ili
kin belirli kurallar bakmndan, ondan o kadar uzaktrlar ki onun ne
olduunu bilmezler. Geometrinin gzbaclk olduuna inanmlardr:
dier bilimler bakmndan ise, nasl elde edildiklerini ve retildiklerini grebilmeleri iin, onlarn temelleri ve geliimi kendilerine retil
mcmi olan kiiler, bu noktada, reme hakknda fikirleri olmayan ve,
anneleri tarafndan, erkek ve kzkardelerinin domu deil bahede
bulunmu olduuna inandrlan ocuklar gibidir.
Ancak, bilim sahibi olmayan insanlar kendi doal saduyular ile,
yanl muhakeme sonucunda veya yanl muhakemc yapanlara inanmak yznden yanl ve sama genel kurallara varan insanlardan daha
iyi ve daha soylu bir durumdadrlar. nk, nedenlerin ve kurallarn
bilinmemesi, yanl kurallara dayanmak ve aratrdklar eylerin nedenleri olarak yanl nedenleri semek kadar yoldan karmaz insan.
Sonu olarak, insan zihinlerinin ak szcklerdir, fakat belirsizlikten tmyle arndrlm kesin tanmiara dayal ak szckler;
hareket noktas akldr; bilimin gelimesi y-ntem; insanln yarar ise
ama. Benzetmeler ve anlamsz ve belirsiz szckler ise ignes fatui (Z)
gibidir; ve onlara dayanarak dnmek saysz samalklar arasnda dolamaktr; bunlarn etkisi ni fak ve ifsat veya istihfaftr.
Basiret.ve hi~;net, aralarndaki fark. Deneyim okluu basirettir; bilimin okluu is~ hikmet. Biz, her ikisi iin de bilgelik szcn kullandmz halde, Latinler prudettia(3) ve sapientia<4 ) arasnda daim'a bir

ayrm yapmlar, birinciyi deneyime, ikinciyi ise bilime balamlardr.


Ancak, aradaki fark daha ak gstermek iin, silahlarn kullannada
mkemmel bir doal beceriye sahip bir adam dnelim ve bir baka
snn da, bu beceriye, her bir durumda rakibine nereden saldrabilece
i ve rakibi tarafndan da nereden saldrya urayabilecei bilimini
renip eklediini varsayalm: ite burada, basiret hikmete gre ne ise, .
birincinin yetenei de ikincinin yetenei karsnda odur; her ikisi de
yararldr; fakat ikincisi yanlmaz niteliktedir. Fakat sadece kitaplarn
otoritesine gvenerek, krleri krce izleyenler, bir eskrim ustasnn
yanl kurallarna gvenip rakibine kibirle saldran ve sonra da rakibi
tarafndan ldrlen veya aalanan birisi gibidir.
Bilimin iJaretleri. Bilimin iaretlerinden bazlar kesin ve amaz,
bazlar ise kesinlikten uzaktr. Herhangi bir eyin bilimine sahip olduunu iddia eden birisi onu retebiliyorsa; yani, onun doruluunu
ak bir biimde bakasna gsterebiliyorsa iaret kesindir; sadece baz
zel olgular onun iddiasn doruladklarnda ve pek ok durumda ise
onun sylediinin aksine ktklarnda ise, kesin deildir. Basiretin
iaretleri ise tmyle belirsizdir; nk, baary etkileyebilecek btn durumlar deneyimle gzlernek ve hatrlamak imkanszdr. Fakat,
insann klavuz olarak kullanaca yanlmaz bir bilimin olmad bir i
te, kendi doal muhakeme yeteneini frlarmas ve kitaplardan okun"
mu ve pek ok istisnaya tabi genel cmlelere gre hareket etmesi bir
ahmaklk iaretidir ve, genel olarak, kitabilik eklinde eletirilir. Resmi kurullarda siyaset ve tarih hakkndaki bilgilerini gstermeye bay
lan insanlardan pek az bunu kendi aitevi ilerinde yaparlar; nk
kendi zel ileri iin yeterli basirete sahiptirler: Fakat, kamunun
nnde iken, baka insanlarn baarlarndan ok, kendi zekalarnn
hreti zerinde dururlar.

Blm

:6

Jlrai1i HareJkd1rerin, Genelli!k1re DHygular Dre111ilren,

ls1l Ba~l&nglar ve Bunla:rm :aa~le E<lildii Szler :zerinre


Hayati ve iradi hareket. aba. Canllarda, onlara zg iki tr hareket vardr: birine, doum ile balayan ve btn hayatlar boyunca kesintisiz
devam eden hayati hareket denir; kan dolapm, nabz, solttk alma, sindirim, beslenme, boJaltm vs. gibi. Bu hareketler iin muhayyilenin yard
mna ihtiya yoktur. Dieri ise, hayvansal ya da iradi harekettit~ gitmek,

47
konupnak, ellerimizi ve kollarmz oynatmak gibi, yle ki ilk nce zihnimizde tasarland biimde. Algnn, grdmz, iittiimiz, vs.
eylerin neden olduu, insan vcudunun organlar ve i ksmlarnda
meydana gelen hareket olduu ve Rayalin ise ayn hareketin algdan
sonraki kalmtlan olduu, birinci ve ikinci blmlerde belirtilmiti.
Gitmek, konupnak ve benzeri iradi haeketler, daima, nereye, ne yoldan
ve neyi gibi bir n dneeye dayandklar iin, aktr ki muhayyile
btn iradi hareketlerin ilkisel balangcdr. Eitimsiz insanlar, hareket eden ey grnmez veya onun iinde hareket ettii mekan, k
sal nedeniyle, alglanmaz olduu zaman, herhangi bir hareketin varln dnemezlerse de, bu bylesi hareketlerin olmad anlamna
gelmez. Bir mekan o kadar kk olsun ki, o kk eyin bir parasn
oluturduu daha byk bir mekanda hareket eden bir ey nce onun
stnde hareket etmelidir. Yrme, konuma, vurma ve dier grlebilir eylemler biiminde tezahr etmeden nce, insan vcudundaki
bu kk hareket balanglarna, genellikle, ABA denir.
jtah. Arzu. Alk. Ststtzluk. stikrah. Ona neden olan eye ynelik
olduunda, bu aba TAH veya ARzu adn alr; ikinci szck bu olgunun genel ad olup, dieri ise yeme arzusunu, yani alk ve susuzluu, ifade etmekle snrldr genellikle. aba bir eyden kanmak biiminde olduu zaman, genel olarak, sTKRAH adn alr. pah ve istikrahOl szcklerini Latinler'den almz; bunlarn her ikisi de hareket
ifade eder, biri yaklamay, dieri ise uzaklamay. Bunlarn Greke
karlklar olan szckler de byledir: Opf.11J ve arpOpf.11J [horme ve
aforme -ev.] nk doann kendisi, doa tesinde bir ey aradkla
rnda daha sonra yzyze geldikleri bu gerekleri insanlara dayatr sk
sk. Okullar, salt gitmek veya hareket etmek arzusunda, hibir fiili hareket grmezler: ancak, bir hareketin varln da kabul etmeleri gerektii iin, buna metaforik hareket derler; oysa bu sama bir szdr.
Szckler metaforik olabilse de; cisimler ve hareketler metaforik olamaz.
Sevgi. Nefret. nsanlar bir eyi arzu ettiklerinde, o eye SEVG besledikleri, bir eyden kandklarnda ise o eyden NEFRET ettikleri de
sylenir. Yani, arzu ve sevgi ayn eydir; u farkla ki, arzu ile, daima
nesnenin yokluunu ifade ederiz, sevgi ile ise, genellikle sevilen nesnenin varolduu aniatlmak istenir. Ayn ekilde, istikrah ile, nesnenin yokluu;.nefre; ile ise, nesnenin varl anlatlr.
stihfaf Arzu ~e istikrahlardan bazlar doumla balar; yemek,arzusu, boaltma ve rahatlama arzusu. Bunlar, belki de, vcutlarnda his-

settkleri bir eyden [altk, skmtt, vs. -ev.] kanma olarak ad!andr
labilir. Ayrca, sayca ok olmayan baka baz doal arzular da vardr.
zel eylere ilikin arzular olan dierleri ise, deneyimden ve bunlarn
etkilerinin kendileri veya baka insanlar zerinde denemnesinden
kaynaklanrlar. Hi bilmediimiz veya varolmadklarn sandmz .
eyler iin, tadna bakmak ve denemekten baka bir arzumuz olamaz,
fakat sadece bize ac vermi olan eylerden deil, bize ac verip vermeyeceklerini bilmediimiz eylerden de kamrz.
Ne arzu ne de nefret ettiimiz eyleri istihfaf ettiimiz sylenir:
STHFAF, kalbin belirli eylerin hareketine yant vermedeki hareketsizliinden veya kaytszlndan baka bir ey olmayp, kalbin daha
gl dier eylerden veya bunlar yaamam olmaktan dolay baka
bir etki altnda bulunmasndan kaynaklanr.
Bir insan vcudunun yaps srekli bir deiim iinde olduu iin,
ayn eylerin onda daima ayn arzular ve istikrahlar uyandrmas
imkanszdr: ve btn insanlarn ayn nesneye arzu duymakta birle
meleri ihtimali bundan daha da azdr.
yi. Kr. Bir insann itah veya arzusunun yneldii ey, o insan bakmndan, iyi bir eydir: onun nefret ve istikrahnn yneldii
nesne kt, istihfafnn nesnesi ise sfli ve deersizdir. nk, iyi, kt ve deersiz szckleri, onlar kullanan kiinin bak asndan
kullanlr: mutlak ve basit olarak iyi, kt ve deersiz olan hibir ey
yoktur; devletin olmad yerde kiinin kendisinden, devlet varsa
onu temsil eden kiiden veya ihtilaf iindeki insanlarn anlaarak
tayin ettikleri ve verecei kararla ihtilaf zecek olan bir hakem veya
yargtan baka, iyinin ve krnn ne olduu hakknda, nesnelerin
kendi doalarndan alnabilecek herhangi bir genel kural da yoktur.
"Puichrum". "TUJpe". Latif. Yararl. NahoJ. Yamrsz.<Z) Latin dilinde, anlamlar iyi ve ktye yaklaan, fakat tam olarak ayn olmayan iki
szck vardr: Pulchrum ve ttlpe. Bunlardan ilki, birtakm aikar belirtilerle iyiyi, ikincisi ise kty vaad eden eyler iin kullanlr. Fakat,
bizim dilimizde, onlar ifade etmek iin byle genel adiara sahip dei
liz. Yine de pulchrum yerine baz durumlarda uygun; baz durumlarda
ise gzel veya yakpk/ veya yiit veya saygn veya a!beni!i veya cana yakn deriz; tupe yerine ise, durum neyi gerektiriyorsa, iren, biimsiz,
irkin, alak, mstekreh ve benzeri szckler kullanrz; btn bu szckler, doru kullanldklar vakit, iyiyi veya kty haber veren ifade
veya grnt anlamna gelirler. Bylece, tr iyi vardr; vaat edilen
ey olarak iyi, yani pu!chrum; arzulanan ama olarak gerekleen iyi, ki

buna jtcutdm/ 3 ) yani ho denilir; ve ara olarak iyi ki buna da yararl


veyafaydal denir; tr de kt vardr: trrpe dedikleri, haber verilen
ey olarak kt; sonu bakmndan kt, yani molestum(4l, ki naho veya rahatsz edici deriz; aralar bakii1ndan kt: yararsz, faydasz, zararl.

;..;.T'

Ho/anma. Rahatsz/k.

Daha nce sylediim gibi, algda gerekten bizim iimizde olan ey, sadece, dtai-d nesnelerin eyleminin neden olduu hareket olduuna gre; gzde, k ve renk; kulakta, ses;
burunda, koku, vs.: ayn nesnenin eylemi gzlerden, kulaklardan ve
dier organlardan kalbe doru devam ettiinde, orada oluan gerek
etki, hareket eden nesneye ynelik arzu ve ondan kanma isteinden
oluan hareket veya abadan baka bir ey deildir. Bu hareketin grnt veya algsna, ya hofatma ya da rahatszlk deriz.
Haz. Taciz. Arzu ve, grn itibariyle, ho/anma ve haz denilen
bu hareket, hayati hareketin bir dorulanmas ve yardmcs gibi grnmektedir; dolaysyla, haz yaratan eylere, yardm eden veya glendiren anlamnda, bouna }ucunda, juvando denmemi tir. B unlarn
tersi olan eylere de, engellemek ve hayati hareketi taciz etmek anlamnda, molesta, tacizkar denmi tir.

Bu nedenle, haz veya ho/anma iyiliin grn veya algsdr; taciz veya rahatsz/l.' ise ktln. Dolaysyla, btn itah, arzu ve
sevgilere az veya ok holanma; btn nefret ve istikraha ise u veya
bu lde rahatszlk ve taciz elik eder.
Nefsin haz/ar. Ak/uz haz/ar. Sevin. Ac. Keder. Haz ve zevklerden
bazlar varolan bir nesnenin alglanmasndan doarlar; bunlara nefsit
hazlar denilebilir; sadece knayanlar tarafndan kullanld ekliyle,
nefsani szcnn yasalar oluncaya kadar yeri yoktur. Bu tr hazlar
arasnda, vcudun btn klfetleri ve rahatlamalar ve ayrca grlmesi, iitilmesi, koklamnast, tadlmas veya dokunu/mas ho olan her ey
vardr. Dierleri ise, duyumsandklarnda ister zevk ister rahatszlk
versinler, eylerin sonucunun tahmin edilmesinden kaynaklanan beklentiden doarlar. Bunlar, bu sonular karann aklmn hazlar olup
genellikle SEVN olarak adlandrlrlar. Ayn ekilde, baz rahatszlk
lar duyumsamada yer alr ve Ac olarak adlandrlrlar; dierleri ise sonularn b&!entisindedir ve KEDER adn alrlar.
itah, arztt;- .sevgi, istikrah, nefret, sevin ve keder denilen bu yaln
duygular, farkl dncelere gre, farkl adlar alrlar. ilkin, birbirlprini
izlediklerinde, insanlarn arzu ettikleri eye ulama ihtimaline dair g-

GO
rleri bakmndan; ikinci olarak, sevilen veya nefret eelilen ey bak
mndan; nc olarak, bunlardan pek ounun birlikte dnlmesi
bakmndan; ve rd;Linc olarak da, bu birbirini izlemenin farkll
bakmndan, farJd adlar alrlar.
Uinut. Jlrzu, arzu edilen eye ulama ihtimali ile birlikte var olduunda, UMUT adn alr:
Umutsuz/u!:. Byle bir ihtimal yoksa, UMUTSUZLUK adn alr.
Kor/m. ltiira!, kendisinden kamlan nesnenin zarar verecein
den korkuluyorsa, KORKU olarak adlandrlr.
Cesaret. Kendisinden kanlan nesnenin verecei zararn ona direnerek nlenecei umudu varsa, CESARET'ten szedilir.
tl;:e. Ani cesaret, FKE adn alr.
Giivell. Srekli umut, kendimize GvEN.
ekinge11/ik. Srekli ttmttsuzluk, kendimize GvENMEMEK.
11jia!. Zarar vermek kastyla baka birine yaplm olduunu dndmz byk bir hakszlk karsnda duyduumuz fke, NFAL.
Hayrseverlile.f:vi kalpiilik. Baka birine iyilik arzusu, HAYIRSEVERLK, Y NiYET, HAMYET. Genel olarak insanoluna ynelik olduun
da, Yi KALPLLK.
Afg"zliiliil'. Mal ve mlk arzusu, AGZLLK; daima sulayc
anlamda kullanlan bir ad; nk mal ve mlk peinde koan insanlar,
yekdierinin bu konuda baarl olmasndan rahatsz olurlar; ancak soyut olarak mal ve mlk edinme arzusu, hangi yntemlerin kullanld- ,
na bal olarak knanmal veya onaylanmaldr.
Hrs. Makam veya nde gelme arzusu, HIRs: yukarda belirtilen
sebeplerden tr, daha kt anlamda da kullanlan bir ad.
PtsmkM. Amalarmza ynelik kstl bir arzu ve pek byk engel tekil etmeyen eylerden korkmak, PsRIKLIK.
Biiyiil,liik. Kk engel ve zorluklar istihfaf etmek, BYKLK.
Yiit/ik. lm veya yaralanma tehlikesi karsnda biiyiikliik, YiGTLK, METANET.
C-mertlik. Mal ve mlkn kullanlmasnda bi)'iikltJ:, CMERTLK.
Hasislik. Yukarda belirtilen ayn eylerdeki psnklk, ALAKLIK,
HASSLK veya NEKESLK; beeniJip beenilmediine gre.
efkat. nsanlara bir btn olarak beslenen sevgi, EFKAT.
Doal Jehvet. nsanlar, sadece nefsi sevindirmek iin sevmek, DoCAL EHVET.
Sefa. Gemi hazlar dnerek elde edilen mal ve mlk sevgisi,
SEFA.
Ak tutkusu. Kskanlk. Tek bir insana beslenen sevgi ve onun tara-

fndan,

sadece kendisinin, scvilmc arzusu, AK TuTKUSU. Ayn ey,


korkusuyla birlikte, KrsKANLIK.
Htikam. Birisini yaptna piman etmek iin o kiiye zarar verme
arzusu, NTKAM.
Jlferak. Neden .eve nasl bilme arzusu, MERAK; bu yle bir eydir
ki sadece insanda vardr: yani, insan dier hayvanlardan ayran, sadece
akl deil, ayrca bu zel duygudur; hayvanlarda, yeme ve ime arzusu
ve dier nefsani hazlar baskn olduu iin, sebepleri renme ihtiyac
bulunmaz; bu ihtiya akln bir tutkusu olup, srekli ve yorulmak bilmez bilgi retiminden srarla zevk alnmas nedeniyle, herhangi bir
cinsel hazzn ksa sreli iddetini aar.
Di11. Hurafe. Getyek din. Zihnin uydurduu veya herkese kabul
edilen hikayelerden hayal edilen grnmez bir gten korku/mas,
DiN; eer bu hildyelcr herkese kabul cdilmiyorsa, HuRAFE. Hayal
edilen g, gerekten hayal ettiimiz gibi ise, GEREK DiN.
Deh,et. Korku, nedeni veya nesnesi bilinmcdiindc, DEHET; aslnda, nedenini veya nesnesini bilmeden korku duyan biri, ilk bata,
korkusunun nedenini bilir; ama, daha sonra, herkes yekdierinin bildiini varsayd iin, bu unutulup gider ve geriye dehet kalr. Bundan tr, bu duygu, tck bir insanda deil, bir insan topluluunda ortaya kar.
Hayra1lltk. Deiik ve yeni bir eyin verdii sevin, HAYRANLIK;
insana zgdr, nk nedenini bilme arzusunu ateler.
Gurur. Beyhude gurur. Bir insann kendi gc ve yeteneinin dnlmcsinden gelen sevi17, GURURLANMA denilen ycelik duygusudur: eer bu duygu, insann gemi eylemlerine dayanyor ise, gvm
ile ayn eydir: ancak, bakalarnn iltifatlarna dayanyor ise, BEYHUDE
GuRuR'dur: bu ok uygun bir adlandrnadr; nk, doru temellere
dayal bir gvet gayrete yol aar; oysa bir insann kendinde g ve yetenek vehmetmesi byle deildir ve bu nedenle, gayet hakl olarak,
beyhude diye adlandrlr.
Yeis. Gszlk hissinden gelen keder, YEis adn alr.
Bir insann, kendisinde bulunmadn bildii yetenekierin bulunduunu sanmas veya buna inanmas olan beyhude gurur, en ok
genlerde grlr ve yiitlik hikayeleri veya masallaryla beslenir; ancak olgunla~rra ve meguliyet bu duyguyu genellikle yok eder.
Ani sevi.. Glme. Ani sevin, GLME denilen yz hareketlerille yol
aan duygu ~lup, ya kiinin kendini mutlu eden anlk bir hareketi nedeniyle, ya da baka birinde yanl bir ey grmesi nedeniyle ortaya
akn karlkl olmad

52
kar;

ki, bu ikinci durumda, kii o yanl eyin kendisinde bulunmasevinip memnun olur. Bu, en fazla, kendilerinde fazla bir yetenek olmadnn farknda olan ve bakalarnn hatalarn gzleyerek
kendilerini memnun etmek mecburiyerinde olan kiilerde bulunur.
Dolaysyla, bakalarnn yaniiarna pek fazla glmek, bir psrklk
iaretidir. Yce insanlar iin en iyi ilerden biri, bakalarn alaydan
korumak ve kurtarmak ve kendilerini sadece en yetenekliler ile kyas
dma

lamaktr.

A11i yeis. Alama. te yandan, ani yeis AGLAMA'ya neden olan duygudur ve iddetli bir umudu veya insann gcn ayakta tutan bir
destei aniden ekip alveren olaylar nedeniyle ortaya kar. Kadnlar
ve ocuklar gibi, esas olarak dtan gelen yardmiara dayananlarda en
ok grlr. Dolaysyla, bazlar arkadalarn kaybettikleri iin, baz
lar onlarn anlayszl iin, bazlar ise barma nedeniyle intikam
planlar sekteye urad iin alar. Fakat btn durumlarda, hem glme hem de alama ani hareketlerdir ve zaman iinde yok olurlar.
nk, hi kimse eski akalara glmez veya gemite kalm bir felaket iin alamaz.
Utan. Yz kzarmas. Bir yetenek eksikliinin meydana kmasn
dan tr meydana gelen keder, UTAN veya kendini Yz KrzARMASI
olarak gsteren duygudur; ve utanlacak bir ey yapldnn anlal
mas ile oluur; gen insanlarda, bu iyi bir isim sahibi olma isteinin
bir iaretidir ve vgye deerdir: yallarda da ayn eyin iareti olmakla birlikte, ok ge geldiinden, vlecek bir yan yoktur.
Pi{ki11fik. yi isim sahibi olup olmamann umursanmamas FiKiN
LK olarak adlandrlr.
Acma. Bir bakasnn bana gelen felaketten keder duymak ise
AcrMA'dr; ve benzer bir felaketin kendi bamza de gelebilecei dncesinden doar; ve dolaysyla, ayn zamanda, BiRLiKTE Acr EKME(S) veya, gnmzn deyimiyle, HALDEN ANLAMA<6 ) olarak da adlandrlr. Bu nedenle, en iyi insanlar, byk fenalktan ileri gelen bir
felaket iin en az acma duyarlar; ve bu tr bir felakete en az ak olduklarn dnenler acmarlan nefret ederler.
tsafszlk. Bakalarnn bana gelen felaketleri istihfaf etmek veya pek umursamamak, NSAFSIZLIK olarak adlandrlr ve insann kendi durumunu gvenceye almak istemesinden kaynaklanr. nk, bir
insann, baka bir amac olmadka, bakalarnn byk zarara urama
sndan zevk alabileceine ihtimal vermem.
Taklit. Haset. Bir rakibin servet, eref veya baka bir iyi eydeki

53
baarsndan

duyulan kedet~ kendi yeteneklerimizi onunkilere eitle


me veya onunkilerden fazla klma abas ile birletiinde, TAKLiT ad
n alr: fakat, rakibin ayana kaydrmak veya ona engel olmak abasyla birletiinde; HASET olarak adlandrlr.
TeemmiilY) Jn~wn zihninde, ayn eyle ilgili olarak, arzular ve istikrahlar, umutlar ve korkular gidip geldiinde ve dnlen eyi yapmann veya yapmamann eitli iyi ve kt sonular birbiri ard sra
aklmzdan getiinde; yle ki bazen onu yapmak isteriz; bazen ondan
kanrz; bazen yapmay umut ederiz; bazen umutsuzlua kaplrz;
bazen de o ie girimekten korkarz; ite, byle durumlarda, o ey yaplncaya veya yaplmasnn imkansz olduuna karar verilineeye kadar
devam eden arzular, istikrahlar, umutlar ve korkularn tmne birden
TEEMML deriz.
Dolaysyla, gemite kalm eyler iin teemmiil szkonusu olamaz; nk onlar deitirmek aka imkanszdr; imkansz olduu
bilinen veya sanlan eyler iin de olamaz; nk insanlar byle eyler
iin teemml etmenin bouna olduunu bilirler veya sanrlar. Ancak,
inkansz olduu halde mmkn sandmz eyler iin, bouna olduunu bilmeden, teenml edebiliriz.
Arzu, istikrah, umut ve korkularn bu geli ve gidii, insanda olduu gibi, dier canl yaratklarda da vardr: ve bu nedenle hayvanlar
da teenml edebilir.
Bir teemmiil, teemml edilen ey yapld veya yaplmas
imkansz bulunduu vakit, sona erer; nk, o ana kadar arzunuza veya istikrahnza gre, yapma ve yapnama zgrlmz elimizdedir.
Azim. Teemmii!de, eylemden veya eylemin yaplmamasna karar
verilmesinden hemen nceki en son arzu veya istikrah, AziM dedii
miz eydir; azinetme yetenei deil, fiili. Ve teemml sahibi hayvanlarn,
ayn zamanda, azim sahibi olmalar gerekir. Okullarn verdii azim tanm, yani aznin bir ak/i arzu olduu, iyi bir tanm deildir. Eer bu
doru olsayd, akla aykr hibir iradi hareket olamazd. nk bir iradi hareket, sadece azimden kaynaklanr. Ancak, akli bir arzu yerine, bitmi teemmlden kaynaklanan bir arzu dersek, o zaman, bu tanm burada verdiimin ayns olur. Dolaysyla, azim, teemmii!deki et son arzudut~ Genel konuma syleminde, bir insann bir eyi yapmak azminde
olduunuNakat daha sonra bundan vazgetiini sylesek de; bu, iradi
hareket olpturnayan bir eilimden baka bir ey deildir; nk eylem ona d;il,c ia son eilime veya arzu ya dayanr. nk, ara arzul~r
bir eylemi iradi klsayd; o zaman, ayn mantkla, btn ara arzular bu

eylemi iradi klard; ve bylece, ayn eylem hem iradi hem de gayriiradi olurdu.
Buradan aka grlyor ki, sadece, agzllkten, hrstan, eh
vetten ve dnlen eye ynelik dier arzulardan kaynaklanan hareketler deil, istikrahtan ve yapmamay izleyen sonularn korkusundan kaynaklananlar da iradi hareketlerdir.
, Duygularm aJZlatm biimleri. Duygularn ifade edildii anlatm bi~
imleri, dncelerimizi ifade ettiimiz anlatm biimleriyle ksmen
ayn, ksmen de farkldr. ilkin, genel olarak, btn duygular bildirme
kipiilde ifade edilebilir; seviyorum, korkuyorum, seviniyorum, diiJ11J'Orum, emrediyorum gibi: fakat, bunlardan bazlarnn kendi zel anlatm
lar vardr, ki bu anlatmlar yine de beyanlar niteliinde deildir; meer ki, kaynaklandklar duygunun yansra baka karsamalar yapmaya da yarasnlar. Teemml, Jart kipi11de ifade edilir; bu kip, sonulary
la birlikte varsaymlarn ifade edilmesine zgdr; eer bu yaplrsa, o
zamm Jtt olocaktr gibi; ve muhakeme dilinden farkl deildir, u farkla ki muhakeme genel szcklerle olup, teemml ounlukla zel
szcklerledir. Arzu ve istikrahn dili emir kipi11dedit~ bttt yap, Jttttt
yapma gibi; ve kar taraf yapmak veya yapmamak mecburiyerinde ise
emi1~ deilse 11asihat veya 'iit niteliindedir. Beyhude gurur, infial,
acma ve intikamn dili ise istek kipidir: fakat, bilmek arzusu iin zel
bir ifade biimi vardr ve buna soru kipi denir; bu ner!it~ ne zamm tzasl
yapt!r ve 11ede11 )ledir? gibi. Duygularn anlatm iin baka konuma
biimleri bulamyorum. Lanetleme, svme, hakaret etme ve benzerleri ise, konuma deil, allm bir dilin ilerinden ibarettir.
Bu konuma biimlerine, duygularmzn ifadeleri veya iradi ia
retleri diyorum: fakat bunlar kesin iaretler deildir; nk, onlar kullanan kii bu duygulara sahip olsun veya olmasn, keyfi biimde kullanlabilirler. Varolan duygularn en iyi iaretleri yz ifadesinde, vcudun hareketlerinde, hareketlerde, ve insann sahip olduunu bildii
miz ama veya hedeflerde bulunur.
G'rii1liir iyilik ve k'tiilk. Teemml esnasnda, arzular ve istikrahlar, teemml ettiimiz iin iyi ve kt sonularnn ve akbetinin nceden grlmesiyle hasl olduu iin; o iin iyi veya kt etkisi, pek
az insann tmn grebilecei uzun bir sonular zincirinin tahmin
edilmesine dayanr. Fakat, insann grebilecei kadaryla, eer bu sonulardaki iyilik ktlkten daha fazla ise, btn sonular zinciri, yazarlarn dedii gibi, g'riitrde iyidir. te yandan, ktlk iyilikten fazla ise, g'rtiirrle k'tii olduu sylenir: bylece, deneyim veya-akl sa ye-

sinde, sonulardan en fazla emin olan kii en iyi teemml edendir ve,
zaman, bakalarna en iyi tler verebilendir.
Mutlu/u/:. nsann zaman zaman arzu ettii eyleri elde etmede srel:li baJar gstermesi~, yani srekiL olarak muvaffak olmas, insanlarn
MuTLULUKdedi~.f.eydir; ben bu hayatn mutluluunu kastediyorum.
nk, hayatmz boyunca srekli bir zihinsel dinginlik diye bir ey
yoktur; hayat hareketten ibarettir ve, alg olduka, asla arzusuz veya
korkusuz olamaz. Tanr'nn, kendisine imanla bal olanlar iin nasl
bir mutluluk hazrlad, onu yaamadan nce bilinemeyecektir; nk bu, imdiki halde, iilimler'in mesut hayaf 9l szc gibi anialamaz
niteliktedir.
vgti. Yiia:ltme. JlCYXapCYJlO. [makarismos. -ev.] nsanlarn~ bir
eyin iyilii hakkmdaki grlerini ifade etmekte kullandklar anlatm biimi vc'dr. Bir eyin gcn ve bykln ifade etmekte kullandklar ise YcELTME'dir. Bir insanm mutluluuna ilikin dncelerini ise, Grekler'in JlCYKCYPWJlO [malmismos -ev.] dedikleri
eyle anlatrlar. Bu szck iin, dilimizde bir karlk yoktur. DuYGULAR hakkmda yukarda sylenenler, hali hazrdaki amacmz bakmn
dan yeterlidir.
istedii

Blii:rn

D1sb.r S<!mlar1 zerine


Bilgi isteinin ynlendirdii btn diskurlarn bir sonu vardr, ya istenilen amaca ulaarak veya diskuru yarda keserek. Diskur zinciri iinde de, ne zaman bir kesintiye urarsa, o zaman iin bir son vardr.
Sonu veya nihai hkm. phe. Diskur sadece zihinsel olduunda,
bir eyin olup olmayaca veya olup olmad dncelerinden oluur.
Bylece, bir insann diskur zincirini bir noktada kestiinizde, onu, bir
olacak veya olmayacak; veya o/mu,> veya o!matltJ varsaymnda durdurursunuz. Btn bunlar kanaattir. yi ve kt hakknda teemml edilmesinde, giden ve gelen arzu ne ise; gemij ve gelecek hakkndaki gerein aratrlmasnda da, giden ve gelen gr odur. Ve teemmldeki
en son arzuya azim denildii gibi; ayn ekilde, gemi ve gelecek
hakkndaki gerein aratrlmasnda da en son benimsenen gr,
diskur yaean ,kiinin vard SONU veya kesin ve nihai hkm olarak
adlandrlr. Ve~bir eyin iyi mi yoksa kt m olduu hakknda gidip
gelen arzular zincirine teemmii! denildii gibi; ayn ekilde, biF eyin

56
doru mu yoksa yanl m olduu konusunda
nin tmne de PHE denir.

deien grler

zinciri-

Hibir diskur, gemi veya gelecek gerein mutlak bilgisiyle sonk gerein bilgisi algdan ve, daha sonra, bellekten
kaynaklanr. Daha nce, bilim denildiini sylediim nedenlerin ve
sonularn bilgisi de mutlak deil, arta baldr. Hi kimse, diskur yoluyla, bunun veya unun varln, varolmu olduunu veya olaca
n bilemez; bu, mutlak bilgidir. Sadece unlar bilinebilir: eer bu byleyse, u yledir; eer bu olmusa, u olmutur; eer bu olacaksa,
u olacaktr: bu, arta bal bilgidir; ve bir eyin bir baka eyi izlemesi
de deildir; fakat, bir eyin adnn ayn eyin bir baka adn izlemesidir.
nulananaz.

Bilim. Kallaat. Bilin. Dolaysyla, diskur konumaya dkld


ve, szcklerin tanmlarndan hareketle, bunlarn birbirleriyle birleti
rilmesi suretiyle, genel beyanlara ve bunlardan hareketle de tasmiara
doru ileriedii vakit; sonu veya son toplam karsama olarak adlandrlr; ve bunun ifade ettii zihinsel dnce artl bilgi veya szcklerin birbirini izlemesinin bilgisidir ki genellikle BiLiM denilir. Ancak,
diskurun hareket noktas tanmlar deilse; veya tanmlar, tasnlar
oluturacak biimde, doru olarak birletirilmezse, o zaman sonu veya karsama KANAAT adn alr; yani, bazen anialma imkan olmayan sana ve anlamsz szcklerle de olsa, sylenen bir eyin dorulu
u hakknda [kanaat bildirilmesi, -ev.]. ki veya daha fazla insan ayn
gerei biliyorlarsa, onun BiLNCiNDE olduklar sylenir; ki bu da, onu
birlikte bilmek demektir [ngilizce'de bili11: cot-science: ortak-bilgi Ed.]. Byle insanlar, yekdieri veya nc bir kii hakkndaki gereklerin en salkl tanklar olduklar iin; bir insann bilinci11e [burada
ottak-bi!gisi1Ze -Ed.] aykr olarak konumas veya baka birini buna
ayartnas veya zorlamas, her zaman, ok kt bir hareket olarak bilinmitir ve bilinecektir: o kadar ki bilin savunmasna btn alarda
dikkatle kulak verilmitir. Daha sonralar, insanlar, kendi gizli gereklerinin veya gizli dncelerinin bilgisi anlamnda, ayn szc nc
eazi olarak kullanmlardr; bu nedenle, bilin bin tane tana eittir
denilir nceazi olarak. Son olarak, daha sama olmas imkansz da olsa
kendi yeni kanaatlerine iddetle ak ve onlar inatla savunmak eili
minde olan insanlar da bu kanaatlerine o saygdeer szc, bilin
szcn, yaktrrlar, sanki bu kanaatierin deitirilmesini veya onlar aleyhinde konuulmasn yasaklamak istermiesine; ve bylece,

57
aslnda

sadece doru olduunu sandklar halde, bu kanaatierin


bildikleri iddiasnda bulunurlar.

doru

olduunu

lum. ma11. Bir insann diskuru tanmlardan yola kmad vakit,


insana
ait bir baki'tefekkrden ~balar, ki buna da kanaat d enilir;
0
veya, gere-i bihneryeteneinden veya drstlnden phe etmedii baka birinin bir sznden balar; bu durumda diskur, ele alnan
eyden ok, kii ile ilgilidir; ve varlan sonu NAN ve MAN adn
alr: kiiye olan iman; hem kiiye hem de onun syledii eyin doru
luuna olan illaJt. Bylece, inanta iki kanaat vardr; birisi adamn
sylediine, dieri ise onun erdemine ilikin. Bir insana irimat etmek,
veya gvenmek veya inanmak ayn ey demektir; yani, insann doru
szll hakknda bir kanaat sahibi olmaktr: ancak, siJ)'leJe1 feye
ita11mak sadece sylenen eyin doruluu hakknda bir kanaat sahibi
olmaktr. Fakat dikkat edilmelidir ki; i11amnmO> veya Latince credo i11
ve Greke narwm c:v; [pistevo eis -ev.] ifadeleri sadece kutsal yaz
larda kullanlr. Dier yazlarda, bunlar yerine, o11a iJtamnm(Z); o11a gve!lirim; o11a itimat ederim veya Latince credo illi; jido illi ve Yunanca
narwm avrm [pistevo avto -ev.] ifadeleri kullanlr: ve szcn
dinsel kullanmnn bu zellii Hristiyan inancnn gerek nesnesinin
ne olduu hakknda pek ok tartmalara neden olmutur.

Fakat, dinsel akide anlamndaki inaJZmak szyle, kiiye olan


inan deil, dinsel akidenin kabul edilmesi ve tannmas kastedilir.
nk, sadece Hristiyanlar deil btn insanlar, Tanr'ya o ekilde
inanrlar ki, anlasnlar veya anlamasnlar onun sylediini iittikleri
her eyi doru kabul ederler; ki bir insanda bulunabilecek olan btn
iman ve inan bundan fazla olamaz: fakat btn insanlar dinsel akidenin doktrinine inanmazlar.
Buradan u sonuca varabiliriz ki: herhangi bir eyin doru olduu
na, o eyden veya doal akln ilkelerinden deil, o eyi sylemi olan
ve hakknda iyi bir kanaat sahibi olduumuz kiinin otoritesinden
alnm kantlar temelinde inanyorsak; o zaman, o kiiye inanyor veya gveniyor ve onun kelamn inancmzn nesnesi olarak kabul ediyoruz demektir; ve inannakla sunulan sayg sadece ona yneliktir.
Dolaysyla, bizzat Tanr'dan bize dolaysz bir vahiy gelmed halde,
Kutsal Kitaplar'nO> Tanr kelam olduuna inandmz vakit, inanc
mz, imanr:z ve gvenimiz kiliseyedir; nk kabul ettiimiz ve tandmz ey onnn, szdr. Bir peygambJXn Tanr adna onlara aktardklarna nananlar, onun aktardklarnn doruluuna sadakat iin-

GB
de, bu peygamber ister gerek isterse sahte bir peygamber olsun,
onun szn kabul ederler, ona sayg gsterirler, ona gvenip inanr
lar. Btn dier tarih de byledir. skellrler veya Sezar'n yiitlikleri
hakknda tarihiler tarafndan yazlan her eye inan'nazsam, ske11der
veya Sezar'n veya, tarihi dnda, baka bir kimsenin ruhunun rahatsz olacan sanmam. Livits,< 4 > Tanrlar'n bir defasnda bir inei konutl!rduunu syler ve biz de buna inanmazsak; burada Tanr'ya deiL Livius'a gvenniyoruzdur. Bylece u husus aktr ki, sadece insanlarn otoritesine ve, Tanr tarafndan gnderilmi olsun veya olmasn, onlarn yazlarna dayanarak herhangi bir eye inandmzda, bu
sadece insanlara inannaktr.

Blm 8
GcneHiJdc Dnscl Den1lcn ErdemlcT ~'C
Bunlarm Ka'l'\lli: ]~;m 1K.usurlar zerine

Dit}ii11sel erdemill tamm. Genel olarak ERDEM, btn K.onularda, ycelii nedeniyle deer verilen bir eydir ve mukayese ilc ortaya kar.
nk, btn eyler btn insanlarda eit olarak varolsayd, hibir e
ye fazladan deer verilmezdi. Djiitsel erdemler ifadesiyle, daima, insanlarn vdkleri, deer verdikleri ve kendilerinde de olmasn istedikleri, ve genellikle zeka adyla anlan zihnin yetenekleri kastedilir;
ancak, zehi szc belirli bir yetenei dierlerinden ayrdetmek iin
de kullanlr.
Doal ve satradan kazamlmtJ zeka. Doal zeka. Bu erdem/er iki trdr; doal ve so11radat kazam/m,. Doal zeka ile, ins~nn doutan sahip olduu eyi kastetmiyorum: nk bu, algdan baka bir ey deil
dir; ve, bu bakmdan, insanlar birbirlerinden ve hayvanlardan pek fazla farkl deildir. Dolaysyla, bu [alg, -ev.] erdemler arasnda sayl
mamaldr. Kastettiim ey, sadece pratik ve deneyle, yntemsiz, ei
timsiz ve retimsiz, elde edilen zekadr. Bu DoGAL Zm<A esas olarak
iki eyden oluur; dnme abukluu, yani, bir dncenin dierini
hzla izlemesi ve belirlenen bir amaca doru kararl biimde yb.!lelj. te
yanda, pnmede yavalk; KALIN KAFALILIK, aptallk denilen ve,
bazen de, hareket yaval veya hareket etme gl ifade eden dier adlar ile anlan zihinsel kusuru oluturur.
yi zeka veya hayal gcii. yi muhakeme, Takdir. Dnme abukluundaki bu farklln nedeni, bazlar bir eyi dier bazlar ise baka

59
bir eyi seven ve sevmeyen insanlarn duygularnn farkl olmalardr:
bu nedenle, baz insanlarn dnceleri bir tarafa eilimli iken dier
bazlarnn dnceleri ise baka bir tarafa eilimlidir; ve muhayyilelerinden geen eyiertdeiik biinilerde gzlemlerler. nsanlarn dncelerinin b.rbifbirini izleyiinde, ncierde birbirlerille benzediHeri,
veya ncierde birbirietine bmzemediHeti, veya ha11gi amaca yaradklan
veya btt amaca nast! yararitk/an dnda, zerinde dndkleri eyler
de gzlemlenecek baka hibir ey olmad halde; aralarndaki benzerlikleri gzlemleyenlerin, eer bunlar bakalar tarafndan nadiren
. gzlemlenen trdeyse, iyi bir zektiya sahip olduklar sylenir: burada,
-lmtunla kastedilen iyi bir hayal gcdr. Ancak, farkllklarn ve benzemezlikleriPi gzlemleyenlerin ise, ki buna farkl eyler arasnda ayrtm yapma ve !.'at-ar veme denilir; eer bu ayrm kolay deilse, iyi bir
muhakeme yeteneine sahip olduklar sylenir: zellikle konuma ve ticaret alannda; zamanlar, yerler ve kiilerin tefrik edilmesi gereken
konumada ve ticarette, bu erdem TAKDR olarak adlandrlr. Hayal
gc, muhakeme yeteneinin yardm olmakszn, bir erdem olarak
tavsiye edilmez. yi bir hayal gc iin gerekli olan, zamanlar, yerler
ve insanlarn ayrdedilmesi yannda, dncelerin amaca; yani, onlardan elde edilecek bir faydaya uygulanmas da gereklidir. Bu yapld
nda, bu erdeme sahip olan kii, sadece gzel konuma rnekleri vererek ve konumasn yeni ve uygun mecazlarla ssleyerek deil, bunlarn ilginlii ile de, ho benzernelere uygun olacaktr. Ancak, kararllk ve bir amaca yneli olmazsa, byk bir hayal gc bir tr lgn
lktr; bir konumaya baladklarnda, akllarna gelen her bir ey yznden, esas konudan uzaklap ok sayda sapmalara dalan ve parantezler aan ve sonuta neden szettiini unutan insanlar gibi: bu tr
bir delilik iin zel bir ad bilmiyorum: fakat bunun nedeni, bazen, deneyimsizliktir; bakalarnn yeni ve nadirattan saymadklar bir eyin
kiiye yle grnmesi gibi: bazen de psrklktr; bakalarnn solda s
fr saydklar bir eyin o kiinin kafasnda muazzam bir ey olarak dnlmesi gibi: ve bylece yeni veya muazzam olduu, dolaysyla anlatlmaya deer olduu dnlen her bir ey, kiiyi, konumasnn
amalanan gidiinden adm adm uzaklatrr.
Epik veya dramatik olsun, iyi bir iirde veya sonelerde, epigramlarda
ve dier es'erlerde, hem muhakeme yetenei hem de hayal gc gereklidir; qk h;ilik yntemde, dorulukta, ve bilinen en yararl eylemlerin seimind'edir. Hayal gcnn, slubu sslemekten baka yeri yoktur.

60
vg nunkiarnda ve svglerde baat olan hayal gcdr;
nk ama, doruya varmak deil, yceltmek ve kltmektir, ve bu
da soylu veya kt benzetmelerle yaplr. Hkm, sadece, hangi durumlarn bir ii vgye deer veya sulannaya mstahak kldn belirtir.
Nasihatlerde doruluk, yalvarmalarda da sz dalandrma amaca
en iyi hizmet ettii iin, birinde muhakeme, dierinde ise hayal gc
en ok gereklidir.
Kantlamada, hukukta ve geree ynelik btn sistemli aray
larda, btn ii muhakeme yapar; u kadar ki, bazen, anlatm kolaylatrmak iin uygun bir benzetme gerekebilir; ve ite o zaman bir lde hayal gcne gerek olur. Mecazlara gelince, onlarn bu alanda
hi bir yeri yoktur. Mecazlar, aka aldatmaya ynelik olduklar iin;
onlar hukuka veya muhakeneye sokmak tam bir lgnlk olurdu.
Herhangi bir diskurda, takdir kusuru gze arpyorsa, hayal gc
ne kadar renkli olursa olsun, btn diskur zeka eksikliinin bir iareti
olarak yorumlanacaknr; hayal gc son derece sradan olsa bile, takdir
yetenei aka grlyorsa, diskur asla byle yorumlanmayacaktr.
Bir insann gizli dnceleri, utan veya sulama olmakszn, kutsal, adi, temiz, mstehcen, ciddi ve gayr ciddi her eye yaylabilir; oysa szl diskur, muhakemenin zaman, mekan ve kiiler bakmndan
onayladnn tesinde, bunu yapamaz. Bir anatan bilgini veya bir
doktor pis eyler hakkndaki yargsn syleyebilir veya yazabilir; nk ama, hoa gitmek deil, yararl olmaktr: fakat, bir bakasnn bu
konulardaki arpc ve ilgin fantezilerini yazmas, bir adamn amurun iine yuvarlandktan sonra gelip kendini temiz insanlar arasnda
sunmasna benzer. Aradaki fark oluturan ey takdir eksikliidir. Yine, bir insan, serbest bir kafayla ve tandk insanlar arasnda, szcklerin sesleri ve kapal anlamlaryla ve bir o kadar olaanst hayal gc
bulularyla oynayabilir: fakat ciddi bir konumada veya halkn nnde veya tanmadmz veya sayg gstermemiz gereken insanlarn huzurunda; bylesi szck oyunlar budalalk olarak grlecektir; ve yine aradaki fark takdir eksikliindedie Bu nedenle, zekann eksik olduu yerde, eksik olan hayal gc deil, takdirdir. Dolaysyla, hayal
gc olmayan muhakeme zeka olabilir, fakat muhakemesiz hayal gc zeka deildir.
Basiret. Bir amac olan bir kiinin eitli eyler zerinde gezinen
dnceleri, bu eylerin o amaca ne lde uygun olduunu veya onlarn nasl bir amaca uygun olabileceini gzlemledii vakit; eer

onun gzlemleri kolay veya allagelmi trden deilse, onun bu dolarak adlandrlr ve deneyim fazlalna ve benzer eylerin ve onlarn konuyla ilgisinin hatrlanmasna dayanr. Bu
konuda insanlar arasnda, hayal glerinde veya muhakeme yeteneklerinde olduu kadar ok fark yoktur; nk yaa eit olan insanlarn
deneyimleri nicelik bakmndan ok farkl deildir; fakat, her insann
kendi zel amalar olduu iin, bu deneyimler nitelike deiik durumlarla ilgilidir. Bir aileyi veya bir krall iyi ynetmek deiik hasiret dereceleri deil; deiik trden ilerdir; tpk, nesnenin gerek boyutlarndan daha kk veya ona eit veya daha byk bir resim izmenin farkl sanat dereceleri olmas gibi. Sade bir aile reisinin kendi
ailesinin ilerindeki basireti, bir kraliyer zel meclis yesinin<!) baka
bir kiinin ilerindeki basiretinden daha fazladr.
Kumaz/k.nsanlarda genellikle korku veya yoksulluun yol at
haksz veya sahtekarca yntemlere bavurulmasn basirete eklerseniz;
KuRNAZLIK denilen ve bir alaklk iareti olan o arpk bilgelii elde
edersiniz. nk byklk, haksz veya sahtekarca yollarn hakir grlmesidir. Latinler'in versutia< 2 ) dedikleri, bir insann baka bir insana
deme yapmak iin bir bakasn soymasnda olduu gibi, mevcut bir
tehlikeyi veya rahatszl savuturmak iin daha byk bir ktle
girinesi olan ve ngilizce'ye hilekarlk ("shifting") olarak tercme
edilebilen ey, [Latillce -ev.] mevcut faiz demesi iin tefecilerden
bor almak anlamndan gelen versura'dan, versutia<Z) denilen daha basiretsiz bir kurnazlktr.
Sonradm kazam!nJ zeka. Yntem ve eitim yoluyla s01radall kazamltnJ zeka olarak, konuma yeteneinin doru kullanlmasna dayanan ve bilimleri reten akl vardr sadece. Ancak, akl ve bilimden, daha nce beinci ve altnc blmlerde bahsetmitim.
Zekalar arasndaki bu farkn nedenleri duygularda bulunur; ve
duygularn farkll, ksmen bnye farklarndan, ksmen de eitim
farkndan kaynaklanr. Bu farkllk beynin durumundan ve, harici veya dahili, duyu organlarndan kaynaklansayd, insanlarn grme, iitme
ve dier duyularndaki farkllk, hayalierindeki ve takdir yeteneklerindeki farkllktan daha az olmazd. Dolaysyla bu farkllk, sadece
insanlarn kiiliklerindeki farktan deil, ayrca, gelenekleri ve eitim
lerinin de "farkl oluundan dolay farkllaan duygulardan kaynaklancelilii BASRET

nr.

En fazla zeka' farkll yaratan duygular, esas olarak, az veya, ok


kudret, mal mlk, bilgi ve saygnlk arzusudur. Btn bunlar, lkine,

62
yani kudret arzusuna indirgenebilir. nk mal mlk, bilgi ve saygn
lk sadece deiik kudret trleridir.
Ztptr!tk. De/ilik. Dolaysyla, bunlardan hi biri iin herhangi bir
duygu beslemeyen bir insan, kaytsz bir insandr; bu insan, bakalar
n rahatsz etmemek anlamnda, iyi bir insan da olabilir; ancak, byk
bir hayal gcne veya pek fazla muhakeme yeteneine sahip olamaz.
nk, dncelerin arzularla olan ilikisi, lke dnda dolap arzu
edilen eye giden yolu bulmaya alan kaifler ve casuslar gibidir: akln faaliyetinin btn kararll ve abukluu buradan gelir: arzusu olmamak lm olmaktr; gsz duygular olmak ise donukluk; te
yandan, her bir ey iin geliigzel duygulara sahip olmak ZIPIRLIK ve
lgnlktr; her bir ey iin normalden daha gl ve daha iddetli
duygulara sahip olmak ise insanlarn DELLK dedii eydir.
Bunlarn, duygularn kendisi kadar fazla trleri vardr. Bazen, olaanst ve ar duygular vcudun organlarnn bozukluundan veya
onlardaki bir hasardan kaynaklanr; ve bazen de, organlardaki hasar
veya bozukluk iddetli veya uzun sreli bir duygudan tr meydana
gelmitir. Ancak, her iki durumda da, delilik ayn niteliktedir.
iddeti ve uzunluu delilie yol aan duygu, genellikle kibir ve
/:endini beemnijlik denilen ok byk beyhude gururdur veya ok byk bir yeistir.
fke. Kibir insan kzgnla gtrr; bunun ars ise, FKE ve
GAZAP denilen deliliktir. te bu yzden denilir ki ar intikam arzusu, sregen bir hale geldiinde, organiara ac verir ve fl'-eye dnr;
ar sevgi de, kskanlkla birlikte, &eye dnr: bir insann, tanr
sal esin, bilgelik, kltr, gzellik, vs. bakmndan kendini ar been
nesi de delilik ve zprlk olur: bu ar beenme, kskanlkla biraraya
geldiinde, &e haline gelir: ayn ekilde, herhangi bir eyin dorulu
una dair iddetli bir kanaat bakalar tarafndan kabul edilmedii takdirde, yine &eye dnr.
Me!ankoli. De/ilik. Yeis, insan, nedensiz korkulara srkler; buna,
genellikle, MELANKOL denir ve bir deliliktir; tenha yerlere ve mezarIkiara sk sk gidilmesi, irrasyonel davranlar, ve kah bir eyden kah
baka bir eyden korkulmas gibi deiik ekillerde ortaya kar. zet
olarak, garip ve olaand davranlara neden olan btn duygular,
delilik genel adyla adlandrlr. Ancak, deiik delilik trleri iin, eer
uralrsa, daha pek ok ad bulunabilir. Ve eer arlklar delilik ise,
phe yok ki tutkular da, ktle yaklatklar lde, deliliin dereceleridir.

Szgelimi, kendilerine ilham geldiine inanan kiilerde deliliin


etkisi, byle bir duygudan kaynaklanan ar bir hareketle, tek bir insanda her zawn iin belirgin olmasa da, bylesi insanlar bir araya geldiklerinde, btn hepsinin ihtiras'kafi derecede belirgindir. En iyi
dostlarmza bafr~armak, vurmak ve ta atmaktan daha byk
hangi lgnlk iareti olabilir ki? Ancak, byle bir insan topluluu
bundan bile daha fazlasn yapacaktr. Btn hayatlar boyunca kendilerini korumu ve tehlikeden saknm olanlara barp aracaklar,
onlara kar savaacaklar ve onlar yok edeceklerdir. Ve eer kitledeki
lgnlk byle ise, mnfert kiilerde de ayndr. Denizin ortasnda,
insan nasl ki hemen yanndaki sularn sesini alglamasa bile, onlarn,
denizin kkremesine, en az ayn kitlenin dier paralar kadar katkda
bulunduunu gayet iyi biliyorsa; ayn ekilde, bir veya iki kiide ar
bir huzursuzluk grnesek bile, onlarn bireysel duygularnn huzursuz
bir toplumun isyanidr grlemesinin bir paras olduundan hayli
emin olabiliriz. Onlarn lgnln gsteren baka hibir ey olmasayd bile, o kstaha ilham yeterli kanttr. Tnarhanede adamn biri size akl banda laflar ettikten sonra, ayrlmadan nce, ona kim olduu
nu sorduunuzda, size Tanr olduunu sylerse, onun, deliliinin kant olarak lgnca bir hareket yapmasna gerek duymazdnz.
Halk arasnda "ermek" denilen bu ilham geldii inanc, genellikle, bakalarnca doru kabul eelilen bir eyin yanl olduunun tesadiifen kefedilmesinden kaynaklanr; ve nasl olup da bu kadar zel bir
hakikare (veya hakikat sandklar bir eye; nk, ou zaman, rastgele bulduklar ey hakikatten ok uzak olabilir) vardklarn bilmedikleri veya hatrlamadklar iin; bunun, onlara, Tanr tarafndan doast
bir ekilde aldaneln ve Tanr'nn sevgili kullar olduklarn d
nerek, kendilerine hayran olurlar.
Yine, deliliin ok fazla zuhur eden ihtirastan baka bir ey olmad, organlardaki bir bozukluun etkileriyle ayn olan arabn etkilerinelen anlalabilir. ok fazla imi olan insanlardaki davran eitlili
i, delilerdeki ile ayndr: bazlar fkelenir, bazlar sever, bazlar gler ve baat durumda olan eitli duygularna gre, hepsi de bunu
anormal bir tarzda yapar: nk arabn etkisi, utanma duygusunu yok
eder ve kiiyi hal ve hareketlerinin biimsizliini grme yeteneinden
yoksun klii. yle sanyorum ki, en ayk insanlar bile, dalgn ve amasz bir halde-tek balarna gezinirkenki dncelerinin uarlnn ve
olaanddnn bakalar tarafndan renilmesi ni istenezlerdi;, bu,
denetimsiz duygularn bir tr delilik olduunun bir itirafdr.

64
Eski ve yeni alarda, deliliin nedeniyle ilgili iki gr olmutur.
Baz insanlar, delilii, duygulara balam; bazlar da, insann iine girip onu esir alelna ve onun organlarn, delilerin yapt gibi, garip
ve grgsz bir tarzda hareket ettirdiine inandklar iyi veya kt baz cinlere veya ruhlara balamlardr. Birinciler, byle irisanlar, deli
olarak adlandrm; ikinciler ise demotiacs, yani cinler tarafndan esir
aln,mlar [cinli/er -ev.], veya bazen de enetgumeni, yani cinler tarafn
dan hareket ettirilenler, olarak adlandrmlardr. Gnmzde ise,
talya'da onlara sadece pazzi deil, ayn zamanda spiritati, yani cinlerin
esir ald insanlar da denilmektedir.
Bir Grek ehri olan Abdera'da, ok scak bir gnde, Atdromeda
tragedyas sahnelenirken, seyircilerin byk ounluu, ar scaklk
ve tragedyann etkisiyle, kendilerini kaybedip, k gelinceye kadar,
Perseus ve Andromeda'nn adlar ile msralar okuyup durmular. Bu
deliliin, tragedya etkisiyle ortaya ktna inanlm. Bir baka Grek
ehrinde de, gen kzlara musallat olan ve onlar, kendilerini asmaya
gtren bir lgnlk krizi yaanm. Pek ok insan, bunun, eytan'n
bir ii olduunu dnm. Fakat, gen kzlardaki bu yaama isteksizliinin zihinsel bir straptan ileri geldiinden phelenen birisi, bu
kzlarn yaamiarna deilse bile on urlarna deer verdiklerini dne
rek, yneticilere, kendilerini asan bu gen kzlar soyup rlplak salIanmaya brakmay tavsiye etmi. Hikayeye gre, bu tavsiye, o delilii
tedavi etmi. Fakat te yandan, ayn Grekler, delilii, genellikle, Eumenides veya Furia'larn< 3 l; ve bazen de Ceres< 4l, Phoibos<5l ve dier
tanrlarn ilerine balamlar; insanlar fantazmalara o kadar ok ey atfettilcr ki onlar havada yaayan varlklar olarak tahayyl ettiler ve onlar, genel olarak, ruhlar diye adlandrdlar. Bu konuda, Romallar ve
Yahudiler de, Grekler ile ayn inantaydlar; delilere, peygamber veya,
ruhlarn iyi ya da kt olduklarn dnmelerine bal olarak, demoniacs dediler: bazlan ise, delileri, hem peygamber hem de demoniacs olarak adlandrd; baka bazlar da, ayn kiiyi, hem demoniac hem de deli
olarak. Ancak, paganlar iin bu normaldir. nk hastalklar ve salk,
ktlkler ve iyilikler ve pek ok doal olaylar bu terimlerle nitelenir
ve onlara cinler olarak tapnlrd. yle ki, cin (dem01), bazen bir stma
nbeti bazen de bir iblis olarak anlalrd. Ancak, Yahudilerde byle
bir inann olmamas bir lde gariptir. nk ne Musa ne de bra
him, peygamberlik iddialarn, bir ruhun kendilerini ele geirmi olduuna dayamadlar; onlar, iddialarn, Tanr'nn sesinden veya bir hayal veya ryadan aldlar: ayrca, onlarn kanununda, byle bickendin-

65
den gei veya ruhlarca zapt edili olduunu gsteren ahlaki veya trensel herhangi bir ey de yoktur: Tanr'nn Musa zerinde olan ruhtan ald ve yetmi iluiyarn zeri:e koyduu sylendiinde (Say/at;
XL 25)<6>, Tanr'nn ruhu (yani Tanr'nn z) blnmemitiL Kutsal
Kitaplar insandaki"'Tanr Ruhu ile, o insann ruhunun tanrsalla ei
limli oluunu kastederler. "Harm'a giysileryapmalar iin bilgelik ruhuyla do/durduk/arm" (ktf, XXVIII. 3)<6l ifadesiyle, onlarn iine, giysiler
yapabilecek bir ruhun konulmas deil, kendi ruhlarnn bu tr bir i
teki bilgelii kastedilir. Ayn anlamda, insan ruhu, kirli iler yaptn
da, genellikle, kirli bir ruh olarak adlandrlr. Her zaman olmasa da,
yle tanmlanan iyilik veya ktln olaanst ve nemli olu skl
nda, dier ruhlar da byledir. Eski Ahir'in dier peygamberleri de,
kendinden gemilik veya Tanr'nn onlarn iinde konunuluu iddiasnda bulunnanlar; Tanr'nn, ses, hayal veya rya yoluyla onlara
hitab ettiini sylemilerdir sadece. Tanr'nn sz, ruhun ele geirilmesiyle ("possession") deil, emirle iletiliyordu. O halde, nasl oldu da
Yahudiler bu inanca debildiler? Btn insanlar iin ortak olan bir
nedenden baka bir neden dnemiyorun. Yani, doal nedenler arama meraknn olmamas: ve mutluluu duyularn kaba hazlarnn edinilmesinde ve bunlara en ksa yoldan gtren eylerde aramak. nk, bir insann kafasnda herhangi bir olaand yetenek veya kusur
grp de bunun hangi nedenden ileri gelebileceini dnemeyenler,
bunun doal bir ey olabileceine akl erdiremezler ve onun doast
bir ey olduuna inanrlar; ve bu, o insann iindeki Tanr veya ey
tan'dan baka ne olabilir ki? te bu yzden denilmitir ki, Kurtarc
mz (Markos, III. 21) insanlar tarafndan kuatldnda, evdekiler
onun deli olduundan phe ettiler ve onu tutmaya davrandlar: fakat
yazclar onda Beelzebub olduunu ve cinleri bununla kardn sylediler; sanki daha fazla deli olan birisi, daha az deli olan birisinden
korkarm gibi: ve (Yuhanna, X. 20) bazlar da, onda cin vardr, delidir
derken, onu peygamber kabul edenler ise, bunlar cine tutulmuf bir adamn szleri deil dediler. Keza, Eski Ahir'te Yeu'yu takdis etmeye gelen kii (2. Krallar, IX. ll) bir peygamberdi; fakat onun etrafnda bulunanlardan bazlar Yeu'ya sordu, bu deli buraya neden gelmiJ? Yani, k
saca, her kim olaand bir ekilde davranrsa, Yahudiler onun iyi veii._,
ya kt bir cin tarafndan ele geirilmi olduuna inanrlard; br uta yanlp, dolaylF'ateizme ok yakn olan cinlere hi inannama noktasna kadar giden Sadukiler hari; bunlar, dierlerini o derece tahrik ettiler ki byle insanlar, delilerden ziyade cinliler olarak adlandrmaya

ittiler onlar.
Fakat o halde Kurtarcmz, niin, deli deil de cinli imilercesine
tedavi etmi byle insanlar? Bu soruya, dnyann hareket ettii grne kar benzer biimde Kutsal Kitaplar' kullananlara verilenden
baka bir cevap veremem. Kutsal Kitaplar, dnyay ve dnya hakkn
daki felsefeyi, doal akllarn kullanmalar iin, insanlarn tartmasna
bra~p, insanlara, Tanr'nn kralln gstermek ve onlarn kafalarn,
itaatidr kullar olacak ekilde hazrlamak iin yazld. Gn ve geceyi
dnyann veya gnein hareketinin oluturup oluturmad; veya
insanlarn sapkn davranlarnn ihtirastan m yoksa eytandan m
kaynakland, eer eytandan ise ona tapmamz gerekip gerekmedii,
Tanr'ya olan itaatimiz ve tabiyerimiz bakmndan hep ayn eydir~ ve
Kutsal Kitaplar ite bunun iin yazlmtr. Kurtarcmzn adeta bir insanla konuuyormu gibi hastala hitap etmesine gelince; bu, sa'nn
yapt gibi ve, bir iblisle konusunlar veya konumasnlar, bycierin yaptklarn iddia ettikleri gibi, sadece szcklerle tedavi edenlerin
mutad slubudur. sa'nn rzgarlar azarlad (Matta, VIII. 26) sylenmez mi? Onun bir stmay azarlad da (Luka, IV. 39) sylenmez mi?
Fakat bu, stmann bir iblis olduu demek deildir. te yandan, ibiisIerin pek ounun sa'y tandklar sylendii halde, bu pasajlar, deliIerin onu tandndan baka bir ekilde yorumlamak gereksizdir. Kurtarcmz (Matta, VII. 43), bir insandan kp, rahat arayarak kurak yerIerden geen ve, rahat bulamayp, kendisinden daha kt yedi ruhu
daha yanna alarak ayn insana geri dnen murdar bir ruhtan szeder;
aktr ki, bu, ehvani duygularndan kurtulmak iin biraz abaladk
tan sonra, onlara yenilen ve eskisinden yedi kat daha kt olan bir insan ima eden bir kssadr. Bu nedenle, Kutsal Kitaplar'da, perili insanlarn delilerden baka bir ey olduuna inanmamz gerektiren hibir ey grmyorum.
Anlamsz konupna. Baz insanlarn diskurlarnda bir baka kusur
daha bulunur; bu kusur delilik trleri arasnda da saylabilir; szcklerin yanl ve kt kullanlmas ki bundan samalk ad altnda beinci
blmde bahsetmitim. nsanlar, bir araya konulduunda hibir anlam olmayan ve, duyduklar szckleri yanl anlayan baka insanlarca
rastlanlan ve ezbere tekrar edilen, baka bazlar tarafndan ise kasten
mulaklk yaratmak iin kullanlan szler ederler. Bu, alimler gibi, anlalmas olanaksz konularda veya belirsiz felsefe konularnda muhavere eden kiilere zgdr. Sradan insanlar, pek nadiren anlamsz konuurlar ve, bu nedenle, o mahut kiilerce aptal kabul edilirler. An-

67
szlerinin kafalarndaki herhangi bir eye karlk gelmeemin olmak iin, baz rneklere ihtiya var; bir alimi ele alalm ve bakalm, teslis, uluhiyet, sa'nn doas, "transubstantiation"(7),
zgr irade, vb. gibi herhangi bir zor konuyla ilgili bir blm, anla
lr bir eki1de, modern dillerden birine veya, konuulduu zamandaki
biimiyle, anlalr bir Latince'ye evirebilecek mi? u szlerin anlam
nedir: lk neden, i;!emesine yardnnc olabilecei ikincilnedenlerin temel batml!mn gcyle, herhangi bir ;eyi, zorunlu olarak ikinci nedene sokmaz.
Bu, Statc>z'in< 8 > ilk kitabnn, Tatr'm birlii, hatc>keti ve inayeti balkl
altnc blmnn balangcnn evirisidir. nsanlar, byle eylerle
dolu kocaman cilder yazdklarnda, deli deil midirler veya bakalarn
delirtmeye almamakta mdrlar? zellikle "transubstantiation" konusunda, belirli baz laflar edildikten sonra, hepsi de cisimsiz olan beyaz/k, yuvarlak/k, nitelik, bozulabilir/ik, vs. ekmekten kp mbarek
Kurtarcmzn bedenine girmitir diyenler, bu hk, liik ve /ik1eri onun
bedenini ele geiren ruhlar yapm olmuyorlar m? Onlar, ruhlar szyle, cisimsiz olduklar halde, bir yerden bir baka yere gidebilen
eyleri kastederler her zaman. Bu tr samalk, farkl delilik trleri
arasnda rahata saylabilir; ve, daima dnyevi ehvetlerinin ynetimi
altnda, baz vazh ksmlar mstesna, bunu tartmak veya yazmaktan
kanrlar. Dnsel erdemler ve kusurlar hakknda syleyeceklerim
cak,

onlarn

dinden

bunlardr.

Bs1lm '9
De;i1ll~ Bilgi K:muln' zerine
Bilgi. ki tr BiLGi vardr; biri, olgularm bilgisi: dieri ise bir beyan!a bir
ba;ka beyat arasndaki i!i;kitin bi!gisidir. lki, alg ve bellekten baka
bir ey deildir ve, bir eyin yaplmakta olduunu grdmz veya
onun yaplm olduunu hatrladmz vakit olduu gibi, mutlak bilgidir: ve bu, bir tankta aranan bilgi dir. Dierine ise bilim denilir ve ;arta
baldr; eer bir ;eki! daire ise, o zaman merkezden geet bir dz izgi ott
iki e;it paraya biilecektir hususunu bildiimizde olduu gibi. Bu, bir filozofta yal1J. dnme ile uratn syleyen birinde aranan bilgi trdr.
'
dr:

0/gulat;n btl!;isinin kaydedilmesine tarih denilir. ki tr tarih varinsan iradesine bal olmayan doal olgularn veya sonularn tarihi;

68
madmlet~

bitkiler, hayvalllat~ blgeler ve benzerlerinin tarihleri byledir.


ise, toplum halinde yaayan insanlarn iradi eylemlerinin tarihi
olan toplumsal tarihtir.
Bilimin kaytlar, bir beyann bir baka beyan nasl izlediinin
kantlarn ieren ve genellikle felsefe kitaplar denilen kitap/ardr; konunun trne gre, bu kitaplarn trleri oktur; ve ekteki tabloda yaptm gibi snflandrlabilirler.
Dieri

Blm 10
JK.uJrd, Deer, }[--J[aysiyd, erd Ye Liyakat zerine
Kudret. Bir illsam kudreti, genel olarak ele alnrsa, iyi gibi grnen
gelecekteki bir eyi elde etmeye yarayan u anki aralar dr; ve, ya doal ya da arasaldr.
Doal kudret, bedenin veya zihnin melekelerinin stnldr:
olaanst g, biim, saduyu, maharet, hitabet, cmertlik, soyluluk
gibi. Arasal kudretler ise, bunlar yoluyla veya talih sayesinde elde
edilir ve mal mlk, hret, arkada ve Tanr'nn gizli ilerinden daha
fazla elde edilmesine yarayan yol ve yntemlerdir, ki insanlar buna
ans derler. nk kudretin zellii, gittike oald iin hrete
benzer; veya, ilerledike hz kazanan ar cisimlerin hareketi gibidir.
nsann kudretlerinden en by, insanlarn ounluunun kendi rzalaryla gerek veya tzel bir kiide topladklar kudretlerden
oluur, yle bir kii ki btn bu bireysel kudretierin toplamn kendi
iradesine gre kullanmak yetkisine sahip olsun. te, bir devletin kudreti byledir; veya her bir yesinin iradelerine bal olarak, bir hizbin
veya bir araya gelmi eitli hiziplerin kudreti de byledir. Dolaysy
la, hizmetileri olmak kudrettir; arkadalar olmak da kudrettir: nk
bunlar birletirilmi glerdir.
Cmertlikle birlemi servet de kudrettir; nk bu, arkadalar
ve hizmetiler salar: ancak, cmertlik yoksa bu byle deildir; nk
bu durumda servet insan korumaz; tersine, insan kskanlklarn
nnde bir yem yapar.
Kudretin hreti de kudrettir; nk, kendi yannda, korumaya
ihtiyac olanlarn balln getirir.
Ayn nedenle, bir insann lkesinin sevilcliinin hreti demek
olan poplarite de kudrettir.

Yine, bir insann ok sayda insan tarafndan sevilmesini veya o


insandan korkulmasn salayan herhangi bir nitelik; veya byle bir niteliin hreti de kudrettir; nk bu, insanlarn yardm ve hizmetini
elde etmeye yarayan oiraratr.
Baar da k\Itlr~tir; nk bilgelik veya iyi talihe ilikin bir hre
te yol aar; bu ise, insanlarn, ondan korkmasna veya ona gvenmesine neden olur.
ktidar mevkiinde bulunan insanlarn sevilirlii, kudreti daha da
artrr; nk bylece sevgi kazanlr.
Bar veya savata basiretli olmann hreti de kudrettir; nk,
dierlerine kyasla, basiretli insanlarn bizi ynetmesini daha ok isterz.

Soyluluk da kudrettir, fakat her yerde deil, sadece soyluluun


imtiyazara sahip olduu devletlerde: nk onlarn kudreti bu imtiyazlardan oluur.
Hitabet de kudrettir; nk o grnen basirettir.
Biim de kudrettir; nk, bir iyilik belirtisi olduu iin, insan,
kadnlara ve yabanclara beendirir.
Bilimler byk bir kudret salamaz; nk bunlar yaygn deildir
ve, bu nedenle, herkes tarafndan deil fakat az sayda insan tarafn
dan ve ancak ksmen tannrlar. nk bilim yle bir eydir ki, belirli
bir lde ona ulam olanlar dnda, kimse onun ne olduunu bilemez.
stihkamlar, makineler ve dier sava aralar yapm gibi kamu
ileri de, savunmaya ve zafere hizmet ettikleri iin, kudrettir: ve onlarn gerek kayna bilim veya, esasnda, matematik olsa bile, ustann
eliyle meydana getirildikleri iin, ahalinin ebeyi ana sanmas gibi,
onun eseri olarak kabul edilir.
Deer. Bir insann kymeti veya DEGER, btn dier eylerde olduu gibi, onun fiyat, yani onun kudretinin kullanm iin verilmesi gereken eydir ve, bu nedenle, mutlak olmayp bakalarnn ihtiyacna
ve yargsna gre deiir. Askerlerin iyi bir yneticisi sava zamannda
veya bir sava arifesinde ok deerlidir; bar ta ise o kadar deil. Bilgili ve drst bir yarg bar zamannda ok deerlidir, sava zamannda
ise o kadar;,leil. Pek ok baka eyde olduu gibi, insanlarda da, fiyat belirleyen satc deil alcdr. nk, genellikle olduu gibi, bir insan kendin~ ne kadar yksek bir deer bierse bisin, onun gerek
deeri bakalarnca takdir edilenden fazla deildir.

70
Birbirimize verdiimiz deerin iareti, genellikle, onurlanduma
ve hakir grme denilen eydir. Bir insana byk bir lde deer vermek onu oJuia11dmaktt~ dk bir lde deer vermek ise, onu hakirgmektir. Ancak, burada byk ve kk, her insann kendine bitii deere kyasla anlalmaldr.

Haysiyet. Bir insanin toplum indindeki deeri, genellikle HAYS


YET denilen eydir. Toplumca ona verilen bu deer, ynetim, yarg,
kamu grevi makamlar ile ve bu deerin ifadesi iin verilmi adlar ve
unvanlar ile anlalr.
Herhangi trden bir yardm iin baka birine bavurmak NURLANDIRMAK'tr; nk bu, o kiinin yardm etme gcne sahip olduunu dndmz gsterir; ve yardm ne kadar zor ise, onur da o
kadar byktr.
Onur/andm ak ve hakirgrmek. itaat etmek onurlandrmaktr, nk kimse, kendisine yardm etme veya zarar verme kudretine sahip
olmadn dnd kiilere itaat etmez. Dolaysyla, itaat etmemek
hakir grmek demektir.
Birine byk hediyeler vermek onu onurlandrmaktr; nk bu,
o kiinin himayesinin elde edilmesi ve kudretinin teslim edilmesidir.
Kk hediyeler vermek ise hakir grmektir; nk bu, sadakadan
baka bir ey deildir ve kk yardmiara ihtiya duyulduu inanc
nn bir iaretidir.
Bir bakasnn iyiliine hizmette ihtimaml ve gayretli olmak veya
o kiiye iltifat etmek de onudandrmak demektir; nk bu, onun himayesini veya yardmn istediimizi gsterir. Birini ihmal etmek ise,
onu hakir grmektir.
Birine herhangi bir konuda kolaylk gstermek veya ncelik vermek, o kiinin daha byk bir kudrete sahip olduunun kabul olduu iin, onudandrmak demektir. Birine kstaha davranmak ise onu
hakir grmektir.
Birini sevdiimize veya ondan korktuumuza ait herhangi bir ia
ret gstermek onu onurlandrmaktr; nk hem sevgi hem de korku
deer vermekten gelir. Kmsemek veya o kiinin beklediinden
daha az sevmek veya korkmak ise hakir grmektir; nk bu, o kiiye
fazla deer verilmediini gsterir.
Birini vmek, yceltmek veya ondan iyi szetmek onu onurlandrmaktr; nk sadece iyilik, kudret ve mutlulua deer verilir. Aa
lamak, alay etmek veya acmak hakir grmektir.
Bir bakas ile saygl bir ekilde konumak, onun nnde terbiye

71
ve tevazu ile durmak onu onudandrmak demektir; nk bu, oiu gcendirmekten korkulduunu gsterir. Onunla geliigzel konumak,
onun nnde ayp, irkin ve saygszca eyler yapmak onu hakir grmektir.
Bir irsan_n .tay_iyelerine veya szlerine kulak vermek onu onurlandrmaktr; nk bu, o kiiyi bilge veya gzel konuan veya zeki
bir insan olarak grdmzn bir iaretidir. Birisi konuurken uyumak, geip gitmek veya lafa karmak ise onu hakir grmektir.
Birine, onun onur verme iaretleri olarak kabul ettii veya yasa
veya adetn onur verme iaretleri olarak emrettii eyleri yapmak o kiiyi onurlandrmaktr; nk, bakalar tarafndan verilen onuru onaylarken, bakalarnn kabul ettii kudreti de kabul etmi oluruz. Bunlar yapmamak ise, onu hakir grmektir.
Birinin grne katlmak onu onurlandrmaktr; nk bu, onun
muhakeme yetenei veya bilgeliinin kabul edildiinin bir iaretidir.
Katlmamak ise, onu hakir grmektir ve yanl bir eyin knanmasdr.
Eer o kiinin sylediklerinden ouna itiraz ediliyorsa, onun aklsz
lnn knanmasdr.

nk bu, iddetle onaylamaktr.


Bir insann dmann taklit etmek ise o insan hakir grmektir.
Bir bakasnn onurlandrdklarn onurlandrmak, o insana onur
vermektir; nk bu, o insann muhakeme yeteneinin kabul edilmesinin bir iaretini gsterir. O insann dmanlarn onudandrmak ise,
onu hakir grmektir.
Bir insann tavsiyelerinden veya zor ilerde yardmndan yararlanmak, onun bilgeliinin veya baka bir kudretinin bir iareti olarak,
onu onudandrmak demektir. Tavsiye veya yardmda bulunmak isteyenleri refze etmek ise, onlar hakir grmektir.
Btn bu onurlandrma yollar, hem devlet iinde hem de devlet
dnda, doal yollardr. Fakat, en byk yetkiye sahip olann veya
olanlarn istedikleri her eyi yapabildikleri bir devlette, baka onudandrma yollar da vardr.
Bir egemen, uyruklarndan birini, onu onurlandrma isteinin bir
iareti olarak kabul edecei herhangi bir unvanla, makamla, grevle
veya ile onurlandrr.
ran kral, Mordehay'n, kraln onur/andrmak istedii bir insana My/e
yap!acaktt;diyerek, banda bir ta ve nnde bir prens olmak zere,
kraln atlar~nn. biri zerinde ve kraln giysileri iinde caddelerde dolatrlmasn emrettiinde onu onurlandrmt. Fakat bir baka' ran
Taklit etmek

onurlandrmaktr;

72
kral veya ayn kral bir baka zamanda, byk bir hizmet yapt gerekesiyle kraln giysilerini giymek isteyen birine, bunu yapmas iin
gerekli izni vermi; ancak u artla ki onlar kraln soytars olarak giyecek; bu ise, onurlandrma deil, hakir grme idi. Yani devlete
onurlandrnann kayna devletin kiiliinde bulunur ve egemenin
iradesine baldr; ve bu yzden geicidir ve kamusal o11ur diye adlandrl,r; yarglk, resmi grevler, unvanlar; ve baz yerlerde nianlar ve
arnalar gibi: ve insanlar, devlet indinde saygnlk iaretleri olarak kabul ettikleri bu eylere sahip olanlar onurlandrrlar; nk bu saygn
lk kudrettir.
Saygdeer/il:. Bir kudret iareti olan herhangi bir sahiplik, i veya
ni teli k saygdeerdir.
Sayt!mamak. Dolaysyla, pek ok kii tarafndan onurlandrlmak,
sevilmek veya korkulmak, kudret iaretleri olarak, saygdeer olmak
demektir. Pek az insan tarafndan on urlandnimak ise, say!mamaktr.
I-Iakimiyet ve zafer, kudretle kazanld iin, saygdeerdir; zaruret veya korkudan kulluk ise byle deildir.
yi talih, kalc ise, saygdeerdir; nk Tanr'nn sevgisinin bir
iaretidir. Kt talih ve iflas ise byle deildir. Mal mlk saygdeer
dir; nk kudrettir. Yoksulluk ise byle deildir. Byklk, cmertlik, umut, cesaret, gven saygdeerdir; nk kudretli olma bilincinden doarlar. Psrklk, cimrilik, korku, gvensizlik ise saygdeer deildir.

Azin veya insann yapaca eyde kararl olmas saygdeerdir;


nk bu kk zorluklarn ve tehlikelerin nemsenmedii anlamna
gelir. Kararszlk ise saygdeer deildir; nk, insann kk engeller ve kk avantajiara gereinden fazla deer verdiini gsterir:
nk bir insan, eyleri, zamann elverdii sre kadar tartm ve karar
verememi ise, arlk fark pek az demektir; ve dolaysyla, karar vereniyor ise, kk eylere gereinden ok nem veriyor demektir ki
buna psrklk denir.
Deneyimden, bilimden, takdir yeteneinden veya zekadan kaynaklanan veya kaynaklanr grnen btn iler ve konumalar sayg
deerdir; nk bunlar hep kudrettir. Hatadan, bilgisizlikten veya aptallktan kaynaklanan eylemler veya szler ise saygdeer deildir.
Belirli bir konuda dikkatini toplam bir zihinden kaynakland
srece, ciddiyet saygdeer bir eydir; nk dikkatin toplanmas bir
kudret alametidir. Ancak, ciddi grnme arzusundan kaynaklanyorsa,
saygya deer deildir. Birinci trden ciddiyet, ticari emtia ile ykl

bir geminin kararll gibidir; ikincisi ise, kum ve ie yaramaz malzeme ile dolu bir geminin hantallna benzer.
nl olmak, yani servet, makam, byk iler veya nemli bir iyilikten dolay tannmlfolmak da saygdeer bir eydir; nk bu, o kiinin n yapt-k.u,ketin bir iaretidir. Tannmanlk ise, saygdeer
deildir.

nl bir aileden gelmek saygdeerdir; nk onlar, atalarnn


daha kolay elde ederler. Kkeni bilinmemek ise saygde

yardmlarn

er deildir.
Kiisel

zarar ve ziyana neden olsa da adil olmaktan kaynaklanan


iler, bir byklk iareti olarak, saygdeerdir: nk byklk bir
kudret alametidir. Kurnazlk, sahtekarlk, adaletsizlik ise saygdeer
deildir.

Mal mlk arzusu ve byk onurlara erime tutkusu, onlar elde


etme kudretinin iaretleri olarak, saygdeerdir. Kk kazanlar veya
tatminler elde etme arzusu ve tutkusu ise saygdeer deildir.
Byk ve zor ve dolaysyla bir kudret iareti bile olsa, bir iin
adil olmas veya olmamas onur halini deitirmez: nk onur sadece
kudret inancndan oluur. Bu nedenledir ki eski paganlar, rza geme,
hrszlk ve dier byk, fakat haksz veya kirli ileri yaparken, kendi
tanrlarn iirlerinde andkiar vakit onlar kk drdklerini deil,
tersine onlara sayg gsterdiklerine inanrlard: o kadar ki Jpiter'de
hibir ey iledii zinalar kadar; veya Merkr'de hibir ey onun
sahtekarlklar ve hrszlklar kadar ok vlmezdi: Homeros'un bir i
irinde, ona yaplan en byk vglerden biri udur; sabahleyin do
mu, leyin mzii icat etmi ve, gece olmadan, srtmalarndan
Apolion'un srlarn almtr.
Yine, byk devletler kuruluncaya kadar, insanlarn gznde, bir
korsan veya soyguncu olmak, sadece Grekler'in arasnda deil, btn
dier lkelerde de, erefsiz bir i olmak bir yana meru bir meslekti;
eski zaman tarihlerinde grld gibi. Gnmzde, dnyann bu
ksmnda, dellolar, yasal olmasa da, ereflidir ve yle olacaktr, ta ki
bir delloyu reddetmek eref, bir delloya davet etmek ise knanacak
bir ey olana kadar. nk dellolar genellikle cesaret testleridir ve
cesaretin temeli de, daima, ldrme gcdr ki bu da kudrettir; ancak
dellolar, gepellikle, ateli szlerin ve, aalanmadan kanmak iin
heyecanla d.v _!lleydanna frlayan dlerdeki, erefine leke srlmesi korkusunun sonulardr.
Anna ve nia11!ar. nemli imtiyazlar tadklar vakit atalardan ge-

len armalar ve nianlar saygdeerdir; aksi takdirde, deildir: nk


bunlarn kudreti, herkesin sayg duyduu imtiyazlar veya mal mlk
veya buna benzer eylerden kaynaklanr. Genellikle asaler denilen bu
onur, eski Germenler'den gelir. Germen adetlerinin bilinmedii yerlerde byle eyler yoktu. Byle eyler, Germenler'in iskan etmedii
yerlerde de kullanlmaz. Savaa gittikleri vakit, eski Grek komutanlar, kfllkanlarna istedikleri iaretleri boyatrlard; hatta boyal olmayan
bir kalkan bir yoksulluk belirtisi saylr, sradan bir askere ait olduu
kabul edilirdi; fakat bu iaretler atalardan gemezdi. Romallar ise, ailelerinin sembollerini kullandlar: fakat bunlar, atalarnn iaretleri deil, simgeleriydi sadece. Asya, Afrika ve Amerika halklar arasnda,
byle eyler hibir zaman olmamtr ve halen de yoktur. Bu adet sadece Germenler'de vard; ngiltere, Fransa, spanya ve talya'ya bu
adeti getirenler, byk kitleler halinde Romallar'a yardm etmi olan
veya dnyann bu bat ksmlarnda kendi fetihlerini yapm olan Germenler'dir.
nk Germen lkesi, eskiden, btn dier lkeler gibi, birbirIeriyle srekli olarak sava eden ok sayda kk lordlar veya aile reisleri arasnda blnmt; bu reisler veya lordlar; ksmen, silahlarla
donanmken adamlar kendilerini tanyabilsin diye; ksmen de, ssleme amacyla, zrhlarna veya madeni ksmlarna veya urbalarna u veya bu hayvann resmini boyatrlar; ve, ayrca, miferlerinin sorgucuna
gsterili ve grnr bir iaret koyarlard. Hem silahlarda hem de sorguta yer alan bu ssleme, miras yoluyla, ocuklarna; en byk ocua ve, en yal aile yesinin, Felemenke Here-alt denilen kiinin uygun grd ekilde, biraz farkla dier ocuklara geerdi. Fakat, bu
aileler oalp birletikleri ve daha byk bir monari meydana getirdikleri vakit, Herealt'n grevi olan arna ve nianlarn ayrlmas ii,
zel bir grev haline getirildi. te bu lordlarn soyu, o ~amanlar cengaverlik dnda hibir eye hrmet edilmediinden dolay, mazgallar,
kuaklar, silahlar, ubuklar, hendekler ve dier sava malzemelerini
simge olarak tayan byk ve eski soylular snfdr. Daha sonralar,
sadece krallar deil, halka dayanan devletler de, tevik amacyla veya
yaptklar hizmetin karl olarak, savaa gitmi veya savatan dnm olanlara muhtelif nianlar ve armalar verdi. Dikkatli bir okuyucu,
btn bunlar, Germen halk ve adetleri hakknda yazlm eski Grek
ve Latin tarihlerinde bulabilir.
Onur unvan!ar. Dk, kont, mark ve baron gibi onur unvanlar,
devletin egemen gc tarafndan onlara atfedilen deeri gsterdii

75
bu unvanlar, eskiden, makam ve komutanlk unise Germenler ve Fransz
lardan kaynaklanmtr: dk, Latince'de duce olup, general demektir:
kont veya com i te, arkadalktan gene! dostluk yaratan demek olup, fethedilen ve di-siptin.ial:tna alnan yerleri ynetmek ve savunmakla grevlendirilmi kiidir: mark, marchione, imparatorluun hudutlarn
veya snrlarn korurdu. Dk, kont ve marki unvanlar, Germen militia(ll'snn geleneklerinden, imparatorlua, Byk Constantinus dneminde girdi. Baron ise, Galyallar'a ait bir unvana benzemektedir ve
byk bir adam anlamna gelir; krallarn savata kendi evrelerinde
bulundurduklar kraln veya prensin adamlar gibi; ve bu kelime, Latin dilindeki vitl..Z) ile ayn anlam tayan, Galyallar'n dilindeki vit~
ber ve bar'dan tremie benzemektedir; ve buradan bero ve baro'ya dnmtr: bylece, bu adamlara berones ve barones denilirdi; spanyol
ca'da ise varones. Ancak, onur unvaniarnn kkeni hakknda daha ayrntl bilgi edinmek isteyenler, benim yaptm gibi, Bay Selden'n< 3 l
bu konudaki mkemmel kitabnda bu bilgileri bulabilirler. Zamann
ak iinde, bu onur unvanlar, sorun yarattklar iin ve iyi ve barl
ynetim amacyla, devletteki uyruklarn nceliini, yerini ve dzenini
ayrdetmek iin, salt unvaniara dntrldler: ve insanlar, sahiplik
veya denetimleri altnda olmayan yerlerin dkleri, kontlar, markileri
ve baronlar yapldlar: ve ayn amala baka unvanlar da ihdas edildi.
Liyakat. Uygunluk. LiYAKAT, bir insann kymeti veya deerinden;
ve ayrca fazilet veya layndan baka bir ey olup, o insann deerli
olduu alandaki zel bir kudreti veya yeteneinden oluur: bu zel
yetenee, genellikle, UYGUNLUK veya yatknlk denir.
nk, bir komutan, bir yarg veya baka bir grev sahibi olmaya en uygun kii, o grevin iyi bir ekilde yerine getirilmesi iin
gerekli niteliklere sahip olan kiidir; mal mlk sahibi olmas en uygun
kii de, onu iyi kullanmak iin en gerekli niteliklerin biri veya die
rinden yoksun olsa da, baka bir ey iin uygun ve deerli biri olabilir.
Yine, bir insan mal mlk, makam ve grev almaya layk da olsa, baka
birinin nne geip onu almaya hak iddia edemez. nk, liyakat bir
hakk gerekli klar ve layk olunan ey ahitle alnr: bundan, daha sonra, szlemelere geldiimde bahsedeceim.
iin,

saygdeerdir:

vanlar

olup,

-,it,.

bazlar Romallar'dan bazlar

76
Blm ll
DaYranlnm F arl:lh zerine
Burada, davram;lar sziiyle ne kas/edilmektedir. DAVRANI szyle, birbirimize nasl selam vereceimiz, veya azmz nasl ykayacamz,
veya bakalarnn nnde dilerimizi nasl temizleyeceimiz ve bu gibi qier grg kumllamm emrettii eyleri deil; insanlarn, bar ve
birlik iinde yaamalar ile ilgili nitelikleri kastediyorum. Bu anlamda,
bu dnyadaki mutluluun, doyumlu bir kafann dinginlii olmadn
dnmeliyiz. nk, eski ahlak felsefecilerinin kitaplarnda bahsedilen byle bir finis ultimus, nihai ama, veya summum bonum, en byk
iyilik, diye bir ey yoktur. Ne de, arzular sona ermi bir insan, duyular ve tasavvurlar durmu bir insandan daha fazla yaayabilir. Mutluluk, bir nesneden dierine, arzunun devaml ilerleyiidir; bir eyin elde edilmesi bir baka eye giden yoldur sadece. Bunun nedeni udur:
insan arzusunun nesnesi bir defa ve sadece bir anlk haz almak deil;
gelecekteki arzularnn yolunu daimi olarak gvence altna almaktr.
Dolaysyla, btn insanlarn iradi eylemleri ve eilimleri, doyumlu
bir hayatn sadece elde edilmesine deil, gvence altna alnmasna
yneliktir; ve, sadece, deiik insanlardaki duygularn farkllndan
ve, ksmen de, her bir insann istenilen sonucu yaratan nedenler hakknda sahip olduu bilgi veya grlerin farkllndan doan yntemler bakmndan farkllarlar.
Btn insanlardaki durmak bilmez kudret arzusu. Bylece, ilk sra
ya, btn insanlarda varolan ve ancak lmle sona eren srekli ve durmak bilmez bir kudret, daha fazla kudret arzusu eilimini koyuyorum.
Bunun nedeni, insann halen elde ettiinden daha byk bir hazza
ulamay istemesi; veya ll bir kudretle yetinmemesi deil; iyi yaamak iin halen sahip olduu kudret ve imkanlar, daha fazlasn elde
etmeksizin, gvence altna alamayaca gereidir. Bundan dolaydr
ki, en byk kudrete sahip olan krallar, bu kudreti yurt iinde yasalarla, yurt dnda ise savalada gvence altna almaya alrlar: bu bittiinde, arkadan yeni bir arzu gelir; bazen, yeni fetihlerin hreti; bazen, refah ve sefahat; bazen, bir sanat veya bir baka zihinsel yetenekte gsterilen baardan tr hayran olunma veya iltifat edilme arzusu.
Rekabetten gelet yar;ma istei. Mal mlk, eref, huyurma veya ba
ka bir kudret konusunda rekabet, yarmaya, dmanla ve savaa gtrr: nk bir rakibin arzusuna ulama yolu, dierini ldrmek, tabi
klmak, yerinden etmek veya kovmaktr. zellikle, vg yarmas

77
gemie ar sayg

gsterilmesine yol aar. nk insanlar llerle


deil yaayanlarla yarrlar; llere gereinden fazla sayg gstererek,
rakibin baarsn glgelerneye alrlar.
Rahatlk isteindeti;olm veya yal'alamna korkusundm sivil itaat. Rahatlk ve tensel fiaztdUzusu, insanlar, ortak bir kudrete itaat etmeye
yneltir: nk, byle arzularladr ki insan, kendi almas ve emei
ile salamay umduu korumay terkeder. lm ve yaralanma korkusu da, ayn nedenle, insanlar ayn eye yneltir. te yandan, yoksul
ve zorluk iinde bulunan, durumlarndan honutsuz kiiler ve, ayrca,
askersel huyurma ihtiras iindeki kiiler ise, sava nedenlerini devam
ettirmeye ve nifak yaratmaya eilimlidirler: nk askeri onur ancak
savala kazanlr; ve kt bir oyunu dzeltmek iin de, kartlarn yeniden datlmasndan baka bir umut yoktur.
Sanatlar sevmekten gelen sivil itaat. Bilgi ve bar sanatlar sevgisi,
insanlar, ortak bir kudrete itaat etmeye yneltir: nk bu sevgi, bo
zaman isteini; ve dolaysyla kendilerininkinden baka bir kudretten
korunma isteini ierir.
vgye djknlkten gelen erdemlilik istei. vgye dknlk, yargianna deer verilen kiilerin houna gidecek hareketler yaplmasna
neden olur; nk kk grdmz insanlarn vglerini kk grrz. lmden sonra hret arzusu da ayn eye neden olur. lmden sonra, Cennet'in anlatlamaz zevkleri iinde yutulan veya Cehennem'in korkun ikenceleri iinde yok olup giden sevinler olarak, bu
dnyada yaplan vglerin alglanmas szkonusu olmasa da, hret arzusu bouna deildir; nk insanlar, onun hayalinden ve bunun, ocuklarna ve torunlarna salayabilecei faydalar tasavvur etmekten
haz duyarlar; btn bunlar imdi grmesefer de, hayal ederler; ve alglanmas zevk veren bir ey, tahayylde de zevk verir.
Byk ihsan!ar demenin zor/uundan gelen mfret. Kendimize eit
kabul ettiimiz birinden, karln deyemeyeceimiz kadar byk
hsanlar elde etmek, insan, sahte bir sevgiye yneltir; fakat bu gerekte, gizlenmi nefrettir; ve insan, alacaklsn grmekten kand
iin, onun, asla gremeyecei bir yerde olmasn iten ie arzulayan
zordaki bir borlunun durumuna sokar. nk ihsan insan borlu k
lar ve borlu olmak kleliktir; denemeyecek bir bor ise, srekli kleliktir; ve isann dengine olduunda, nefret vericidir. Ancak, bizden
stn oldu.nu ,Andmz birinden hsanlar almak, insan, sevgiye yneltir; nk bu durumdaki borluluk insan zmez: ve minnettarlk denilen, sevinerek kabul etme, bizi borlu klana verilmi o 'ka-

78
dar byk bir onurdur ki genellikle karln deme olarak kabul
edilir. Ayrca, bize eit veya bizden aada olduunu dndmz
birinden hsanlar almak da, karln vermek umudu olduka, insan
sevgiye yneltir: nk, hsanlar alan kiinin gznde, onun borcu
karlkl yardm ve hizmettir; ve ite bundan, kimin en fazla ihsanda
bulunaca rekabeti doar; en soylu ve en yararl rekabet; burada galip
gel=n galibiyerinden memnundur, dieri ise bunu itiraf ederek kar
lk verir.
Nefret edilmeyi hak etmenin bilinmesinden gelen nefret. Bir insana, kabul edebileceinden veya etmeye raz olduundan daha fazla zarar
vermek, zarar vereni, zarara urayandan nefret etmeye yneltir. nk o, ya intikam ya da af beklemeli dir; bunlardan ikisi de sevilmez.
Zarara urama korkusu. Zulm korkusu, insan, toplumdan yardm beklerneye veya istemeye yneltir: nk, insann hayatn ve zgrln salamasnn baka bir yolu yoktur.
Ke11di zekasma gvenmemekten. Kendi kurnazlkianna gvenmeyen
kiiler, kargaa ve nifak ortamnda, kendilerini zeki veya kurnaz sananlari} kyasla, zafere daha yakndrlar. nk bunlar bakalarna danmay severken, dierleri, tuzaa drlmekten korktuklar iin,
ilk darbeyi vurmay severler. Nifak ortamnda, birlikte olmak ve gcn btn stnlklerini kullanmak iin, insanlarn daima surlarn
iinde kalmas, kurnazla dayal herhangi bir stratejiden daha iyi bir
stratejidir.
Bo; gururdan bo; i,rler. ok yetenekli olduklarn dnen ve kendilerini yiit insanlar olarak hayal etmekten zevk alan kendini been
miler sadece gsterie eilimlidirler; i yapmaya deil: nk bir tehlike veya zorluk belirdiinde, yeteneksizliklerinin anlalnasn engellemeye almaktan baka bir eyin peinde olmazlar.
Kendilerini tam olarak tanmaktan gelen salam bir gven olmakszn, baka insanlarn iltifatlar veya gemiteki bir iin talihiyle
kendilerine deer bien bu vngen kiiler, dnp tanmadan vaadlerde bulunmaya; ve tehlike veya zorluk yaklatnda da, mmkn
olursa, kamaya eilimlidirler: nk, gvenlie giden yolu gremedikleri iin, bir kez kaybedildikten sonra kurtulu aresi olmayan hayatlarn tehlikeye atmaktansa, bir bahane ile kurtarlabilecek olan e
reflerini tehlikeye atmay tercih ederler.
Yetenek inanct~tdan gelen hn.Hkmet ilerinde bilge olduklarna
kuvvetle inanan kiiler hrsl olmaya eilimlidir. nk mecliste veya
yargda kamu grevine gelinmedike, bilgeliklerinin onuru yokolur

79
gider. te bundandr ki iyi hatipler hrsl olmaya eilimlidir; nk hitabet hem kendilerine hem de bakalarna bilgelik iareti olarak grnr.
Kk eylere geti:jfindet fazla deer verilmesinden gelen kararszlk.
Korkaklk insanrkararszla ve, dolaysyla, frsatlar ve en iyi hareket
imkanlarn karnaya gtrr. nk, harekete geme zaman geldiinde insan, hala, ne yaplmas gerektiini dnmekte ise, bir ve dier taraftaki gd farklar byk deil demektir: bu nedenle, o anda
karar vermemek, nemsiz eyleri lp bierken frsat karmaya neden olur; bu ise, psrklk, ekingenliktir.
Tutumluluk, yoksul insanlarda bir erdem olsa da, kiiyi, ok say
da insann gcn gerektiren iler yapmaktan alkoyar: nk bu,
mkafat ile beslenmesi ve canl tutulmas gereken alkanl zayf
latr.

Bilgelik ve incelik iJatt:tlerini bilmemekfen i/tr, baJkalarna giivet


mek. Hitabet, iltifatla birlikte, insanlar, ona sahip olanlara gvenmeye
gtrr; nk hitabet bilgelik olarak, iltifat ise incelik olarak grnr. Bunlara askeri hreti de eklediimizle, insanlar, bunlara sahip
bir kiiye balanmaya ve kendilerini ona tabi klmaya eilim gsterirler. lk ikisi, insanlara, ondan gelecek tehlikelere kar koruma salar
ken; dieri, onlar, bakalarndan gelecek tehlikelerden korur.
Doal nedenlerin bilimnemesindm tr ba,kalarma giivemnek. Bilimden yoksun olmak, yani, nedenleri bilmemek, insan, bakalarnn gr ve otoritesine dayanmaya yneltir, daha dorusu dayanmak zorunda brakr. nk, gerein ne olduu ile ilgilenen herkes, eer kendi
grne gvenmiyorsa, kendisinden daha akll olduunu sand
baka birinin g~ne dayanmak zorundadr ve bu baka birinin onu
aldatmas iin bir neden grmez.
AnlaytJ ktlndan "trii baJkalarma gvenmek. Szcklerin anlam
n bilmemek, yani anlay ktl, insan, sadece bilmedii dorular
sorgusuz sualsiz kabul etmeye deil; ayn zamanda yanl eyleri de
kabul etmeye yneltir; hatta, gvendikleri kiilerin samalklarn da:
nk ne yanl eyler ne de sama eyler, szckleri tam olarak anlamadan, farkedilemez.
te bundan dolaydr ki insanlar, duygularnn farkll nedeniyle, ayn efe Jarkl adlar verirler: kiisel bir gr onaylayanlar buna
dnce deder;~ qnu beenmeyenler ise, sapknlk: ancak, sapknlk
bireysel bir grten baka bir ey olmayp; sadece, biraz daha fazl~ lde bir kiisellik ierir.

ki insanlar, inceleme ve byk bir kavray olok sayda kiinin bir hareketi ile bir ktlenin ok sayda
hareketleri arasnda ayrm yapamazlar; szgelimi, btn Romal senatrlerin Catilina'y ldrmelerindeki tek hareket ile, belirli sayda senatrn Sezar' ldrmelerindeki ok sayda hareket arasnda olduu
gibi; ve dolaysyla, belki de tek bir kiinin tahriki ile, bir insan ktlesi
tarafndan yaplan ok sayda hareketleri, halkn hareketi olarak grmek eilimindedirler.
Doru ve ymltm 11e olduunu11 bilimnemesinden iHiir, gelenee ba
/anma!.'. Hak, hakkaniyet, hukuk ve adaletin nedenleri ve kkendeki
yapsn bilmemek, insan, gelenek ve emsali, hareketlerinde kural kabul etmeye yneltir; yle ki, cezalandrlmas gelenek olmu bir eyin
haksz olduunu; ve cezalandrlmamas ve hatta onaylanmas bir rnek oluturan veya, bu yanl adalet ltn kullanan hukukularn
sama sapan adlandrmasyla, bir emsal tekil eden eylerin ise hakl
olduunu dnrler; tpk, ana ve babalarndan ve efendilerinden aldklar cezadan baka, iyi ve kt davranlar iin hibir kural bilmeyen ocuklar gibi; u farkla ki ocuklar kurallarna baldr, bykler
ise deil; nk, yalandka ve inat insanlar haline geldike, ileri
ne geldii gibi, gelenekten akla, akldan gelenee bavururlar; karla
r yle gerektirdii vakit gelenekten uzaklaarak, ve akl onlarn yannda olmad srece de akla kar tavr alarak: ite bu yzdendir ki
doru ve yanln ne olduu hakkndaki grler hem kalem hem de
kl arasnda devaml bir tartma konusudur: izgilerin ve ekillerin
bilimi ise byle deildir; nk bu konuda alan kiiler, hi kimsenin ihtiras, kar veya ehvetinden gemeyen bir ey olarak, gerein ne
olduu hakknda endie etmezler. nk, hi phem yoktur ki, bir
getin as bir karmin iki asna eit olmaldr fikri eer herhangi bir
kimsenin egemenlik hakkna veya egemenlik sahibi insanlarn kar
na aykr bir ey olsayd, doruluu tartlmasa bile, ilgili kiinin elinden geldii lde, btn geometri kitaplarnn yaklmas suretiyle
yeryznden silinirdi.
Baarnn nedenlerini bilmemektet dolay, zel kiilere balanmak. Derindeki nedenleri bilmemek, insan, btn olaylar hemen gze arpan, arasal nedenlere balamaya yneltir: nk hemen alglad nedenler bunlardr. Bu yzdendir ki devlete deme yapmakla ykml
olanlar, fkelerini, devlet grevlilerinden, yani, mltezimlerden, tahsildarlardan, ve dier maliye memurlarndan karrlar; ve hkmeti
kusurlu bulan kiilere balanrlar; ve bylece, geri dn umudu olYine

makszn,

bundandr

81
mayacak kadar balanma altna girdiklerinde, ceza korkusuyla veya affedilme utancyla, en byk otoriteyle kavgaya girerler.
Doa]'t bilmemekte11 liirii safdillik. Doal nedenleri bilmemek, insan, safdillie, yani, inidnsz eyler~ inanmaya yneltir: nk byle in~
sanlar, imkanszln farkna varamadklar iin, bu gibi eylerin doru
olabileceinden baka bir ey bilmezler. Safdillik ise, insanlar szlerine
kulak verilmesini sevdikleri iin, yalan sylemeye gtrr: bylece, iyi
niyetli cehalet, bir insan, hem sylenen yalaniara inandrabilir, hem de
0 insana yalan syletebilir; ve bazen de yalanlar icat ettirebilir.
Gelecekten kayg dttymatml getirdii bilme istei. Gelecekten kayg
duymak, insan, eylerin nedenlerini aratrmaya yneltir: nk bu
nedenleri bilmek, insann, imdiki zaman kendi avantajna uygun
olarak daha iyi bir ekilde dzenlemesini salar.
Ayttt jeyin getirdii doal di11. Merak veya nedenleri bilme istei,
insan, sonularn dnlmesinden, nedenleri aramaya gtrr; ve
ayrca, nedenlerin de nedenlerini; insan, bylece, zorunlu olarak, daha
nceki baka bir nedene dayal olmayan, ezeli bir nedene varr; insanlar buna Tanr derler. Dolaysyla, ba ve sonu olmayan bir Tanr'nn
varolduu inancna ynelmeksizin, doal nedenlerin derin bir aratr
masn yapmak mmkn deildir; ancak insanlar, kafalarnda, onun
doasna uygun bir Tanr fikrine sahip olamazlar. nk, szgelimi,
insanlarn kendilerini atele srtklarn sylemelerini iiten ve kendisi de atele snan, doutan kr bir adamn, insanlarn atej dedikleri
bir eyin varolduunu ve hissettii eyin nedeni olduunu kolayca
kavrayabilmesi ve bundan emin olabilmesi fakat onun nasl bir ey olduunu tasarlayamamas; veya, onu gzleriyle grenler gibi, kafasnda
ona ilikin bir fikre sahip olamamas gibi; insanlar da, bu dnyadaki
grdkleri eylere ve onlarn hayranlk verici dzenine dayanarak, btn bunlarn Tanr denilen bir nedeni olduunu kavrayabilir; fakat,
kafasnda, ona ilikin bir fikir veya imaj oluturamazlar.
eylerin doal nedenlerini pek az aratran veya hi aratrmayan
Iar, onlara bu kadar ok iyilik veya ktlk yapma gcne sahip olan
eyin ne olduunu bilmemekten gelen korkuyla, eitli trden grnmez gler varsaymaya ve kendilerini bunlara inandrmaya; ve kendi
tahayyllerinin nnde huu iinde durup; zor durumlarda bunlarn
yardmna s1nmaya; ve, ayrca, baarl olduklar vakit, onlara kran
larn sunmaya ,eilimlidirler; bylece, kendi hayallerinin rnlerini
kendi tanrlarna dntrrler. te bu yolladr ki, insanlarn, hayal
gcnn saysz eitlemelerinden, bu dnyada saysz trde tanrlar

82
yaratmlardr. te,

grlemeyen eylerden duyulan bu korku, herkesin din dedii eyin; ve, bakalarndan farkl biimde o gce tapanlar
veya ondan korkanlarda bulunan bat! inancn doal kkenidir.
Dinin bu balangcn tesbit etmi olanlardan bazlar, bunu beslemi, sslemi ve yasa haline getirmiler; ve, ona, gelecekteki olaylarn nedenlerine ilikin,kendi uydurduklar grleri eklemiler, bylece b~kalarna hkmedebileceklerini ve kudretlerinden en byk fayday elde edebileceklerini ummulardr.

Bl:rn

12

Din zerine
Din itsana zgdiit: Dinin iaretleri ve. meyvesi sadece insanda olduu
na gre, dinin kkeninin de sadece insanda olduu; ve dier canl yaratklarda bulunmayan zel bir nitelikten veya bu zel nitelin byke
bir derecesinden olutuundan phe etmek iin neden yoktur.
lk olarak, nedenleri bilmek arzusundan. lk olarak, grd olaylarn nedenlerini merak etmek, insan doasna zgdr, baz insanlarda
daha fazla, bazlarnda daha az; fakat, en azndan, btn insanlar kendi
iyi ve kt talihlerinin nedenlerini bilmek arzusundadrlar.
eyleril ba;;/angcmm dii;tiilmesinden. kinci olarak, bir balangc
olan bir eyin grlmesi zerine, er veya ge, onun balamasn sala
yan bir nedenin olduunu dnmek.
eylerin birbitini izlediinin gzlemnesinden. nc olarak, gelecek
ngrsne hi veya pek az sahip olmaktan dolay ve grdkleri ey
lerin dzeni, sras ve birbirlerine bamlln gzleyememek ve haf
zaya kaydedememekten dolay, hayvanlar, gnlk gdalarn, rahatlk
larn ve ehvetlerini elde etmekten baka bir mutluluk bilmezlerken;
insanolu, bir olayn nasl baka bir olay tarafndan meydana getirildiini gzler; ve onlarn ncesini ve sonrasn hatrlar; ve eylerin gerek
nedenlerinden emin olamad vakit, (nk iyi ve kt talihin nedenleri genellikle gzle grlemez), ya kendi hayal gcne dayanarak; ya da arkada kabul ettii veya kendisinden daha akll olduunu
dnd baka insanlarn otoritesine gvenerek, eyler iin nedenler bulur.
Dinin doalnedmi, gelecek kaygsdr. Yukardaki ilk iki neden, kaygya yol aar. nk, imdiye kadar olmu veya bundan sonra olacak
eylerin nedenleri olduundan emin olunduu iin; korktuu kt-

83
ve arzu ettii iyilikleri elde etmek iin
mutlaka, srekli bir gelecek endiesi
iindedir; bylece her insan, zellikle ar ihtiyatl olanlar, Prometheus'unkine benzer bir durumdadrlar. 'nk, kelime anlam olarak dilimize evrildiin~e ljpsiretli, gelecei griren adam demek olan Prometheus, gr alan byk bir yer alan Kafkas tepesine balanmt ve, burada, onun karacieri ile beslenen bir karta!, onun geceleyin yenilenen karacierini gndz yiyordu: yani, gelecekten kayg duyduu iin
ok ileriye bakan bir insann kalbi, btn gn, lm, yoksulluk veya
baka bir felaketin korkusuyla tkenip durur; ve sadece uykuda iken
bu insan huzura kavuabilir veya kayg dolu kalbi dinlenebilir.
Gelecek korkusu yznden, insan/at~ griimneyen ;e]'/erin gcnden korkarlar. Karanlkta imiesine, nedenlerin bilgisinden yoksun olan insanlarda bulunan bu srekli korkunun bir nesnesi olmaldr. Dolay
s)r!a, grlecek bir ey olmadnda, insann, iyi veya kt talihinden
dolay, bir g veya griimnez bir varlktan baka, su! ayaca bir ey de
yoktur: belki bu anlamdadr ki eski airlerden bazlar tanrlarn ba
langta insann korku~u tarafndan yaratldn sylediler: tanrlar
dan, yani, paganlarn ok saydaki tanrlarndan bahsediliyorsa, bu
ok dorudur. Ancak, sonu ve ba olmayan, gc hereye yeten bir
tek Tanr'nn kabul; insann gelecekte bana geleceinden korktuu eylerden duyduu korkudan ziyade, doal cisimlerin ve onlarn
deiik zellik ve ileyilerinin nedenlerini bilmek arzusundan kaynaklanr. nk, herhangi bir sonucun vuku bulduunu gren bir
insan, onun dolaysz nedenini ve, buradan da, o nedenin nedenini
arayacak ve kendini derinlemesine nedenlerin aratrmasna verecek; ve nihayet, sapkn dnrlerin bile itiraf ettikleri gibi, her eyi
en bata harekete geirmi olan bir g olduu; yani, btn eylerin
bir ilk ve ezeli nedeni olduu grne varacaktr; ite, insanlarn
Tanr kavramyla kastettikleri ey budur: ve btn bunlar, yazglarn
dnmeksizin olur; yazgdan endie edilmesi, nan hem korkuya
yneltir hem de baka eylerin nedenlerini aramaktan alkoyar; ve
bylece, onlar uyduran insanlarn says kadar tanrlar uydurulmasna
yol aar.
Gelecek korkusu yznden, insan/at~ grnmeyen ;ey/erin soyut olduk!am dii;nfiteJ~ Bu ekilde hayal edilen grnmez varlklarn ierii
veya esas ol?rak; doal tefekkr yoluyla, bunun insan ruiuyla ayn ol"
duu; ve ins;n r~hunun da, uykudaki bir insann ryasnda veya uyank bir insann aynada grd eyle ayn olduundan baka bir lklerden kendini

saknmak

devaml alalayan insanolu,

nceye varamazlar; bu grntlerin hayal gcnn rnlerinden ibaret olduunu sanrlar; ve, bu nedenle; Latinler'in imagittes ve umbrmfO
dedikleri ve ruhlar, yani ince havai varlklar, olduuna inandklar gibi;
onlar hordaklar olarak adlandrrlar; ve korktuklar bu grnmez varlklarn byle olduuna inanrlar; u farkla ki bunlar, istedikleri zaman
grnp, istedikleri zaman kaybolurlar. Ancak, bu ruhlarn soyut veya
gayri-naddi olduklar fikri, doal olarak hi kimsenin aklna gelemezdi;'nk, insanlar, rth ve soyut gibi elikili anlamlara sahip szckleri bir araya getirebilseler de; bunlara karlk gelen herhangi bir ey tasavvur edemezler: ve dolaysyla, kendi tefekkrleriyle, tek, sonsuz,
her eye gc yeten ve ezeli bir Tanr'nn kabulne varan insanlar, bu
Tanr'nn doasn soyut rtth ile tannlamaktansa, onun anlalmaz olduunu ve kendi kavraylarnn zerinde olduunu itiraf etmeyi tercih eder ve, daha sonra da, ona ilikin tanmlarnn anlalmaz olduu
nu itiraf ederler: veya, ona byle bir unvan verdikleri takdirde; bu,
tanrnn niteliinin anlalnas amacyla iiretisel olarak deil; onu, grnr varlklarn somutluundan olabildiince uzak anlamlardaki s
fatlarla onudandrmak amacyla, dindarcad11:
Fakat bu11lar1! herhangi bir }eyi nasl meyda11a getirdiklerini bilmez/er.
Bu grnmez varlklarn, sonularn nasl yarattklar; yani, eylerin
vuku bulmasn salarken, hangi dolaysz nedenleri kullandklar konusunda, bizim 11eden olma dediimiz eyi bilmeyen insanlar, yani, hemen hemen btn insanlar, nce gelen ve sonra gelen olay arasnda
hibir balant veya iliki gremeyecek, baka bir zamanda veya daha
nceki zamanlarda benzer bir sonutan nce vuku bulduunu grdkleri eyleri gzlemek ve hatrlamak dnda, tahmin etmek iin hi bir
kurala sahip deildirler: ve bu nedenle, gemiteki benzer eylerden,
benzer sonularn meydana gelmesini bekleyip, hurafeperest bir biimde, ona neden olunmasnda hibir pay olmayan eylerden iyi veya
kt talih umarlar: tpk Atinallar'n, Lepanto'daki savalar iin, bir
baka Phormio; Pompei hizbinin ise, Afrika'daki savalar iin, bir ba
ka Scipio<2> talep etmeleri gibi; ve bakalarnn da, baka muhtelif durumlarda yaptklar gibi. Ayn ekilde, yazglarn, bir tali etkene,
uurlu veya uursuz bir mekana, sylenen szlere (zellikle Tanr'nn
ad geiyorsa) balarlar; cadlarn arpc ve gz boyayc aynlerine o
kadar inanrlar ki, onlarn ta ekmee, ekmei insana, bir eyi baka
bir eye evirme kudretine sahip olduklarn dnrler.
Fakat, onlara insanlara sayg gsterdikleri gibi sayg gsterirler. nc olarak, insanlarn grnmez varlklara doal olarak tapnmalar, ba-

ka insanlara kar kullandklar sayg ifadelerinden baka birey deil


dir; hediyeler, ricalar, kran duygular, vcudun teslim edilmesi, saygl hitaplar, arbal davranlar, iyi dnlm szler, yeminler, yani, birbirlerini vaadleHnden emin klmalar. Bunun tesinde, akl bir
ey nermez; ya ~nlar orada brakr, ya da, baka trenler iin, kendilerinden daha akll olduunu dndkleri kiilere gvenneye yneltir.
Ve btn olaanst olaylar onlara balar/ar. Son olarak, bu grnmez glerin vuku bulacak eyleri insanlara nasl bildirdikleri ve,
zellikle, insanlarn genel olarak iyi veya kt talihleri veya herhangi
bir giriimdeki baar veya baarszlklar ile ilgili olarak, insanlar doal olarak bir ey yapamazlar; u kadar ki, gelecek zaman gemi zamanla tahmin ederek, bir ka defa karlatklar geici eyleri daha
sonra karlaacaklar benzer eylerin habercileri olarak kabul etmeye
ve, ayrca, kendileri hakknda iyi bir gre sahip olduklar kiilerden
de benzer habercilere inanmaya eilimlidirler.
Dii doal kkenieri olan drt ey. u drt ey, dinin doal kkenini oluturur: hayaletiere nanmak, ikincil nedenleri bilmemek, korkulan eylere ballk ve geici eyleri haberci olarak kabul etmek. Bunlar, insanlarn eitli hayal gleri, muhakeme yetenekleri ve duygular nedeniyle, o kadar farkl treniere yol amlardr ki bir insan tarafndan kullanlanlar bir baka insan iin genellikle gln olmaktadr.
Kltr/e farkllamlardr. nk bu kkenler iki tr insandan
kltr almlardr. Bir tr, onlar kendi icadarna gre beslemi ve dzenlemi olanlardr. Dieri ise, bunu, Tanr'nn emri ve ynlendirmesi
ile yapmtr: fakat her iki tr de, bunu, onlara inanan insanlar itaate,
yasalara, bara, yardmseverlie ve topluma daha eilimli klmak amacyla yapmlardr. Birinci tr din, insan politikasnn bir parasdr; ve
bu, ksmen, dnyadaki krallarn uyruklarndan talep ettikleri grevleri
retr. kinci tr din ise ilahi politikadr; ve Tanr'nn krallnn kullar olmay kabul etmi olanlara ynelik ilkeler ierir. Btn devletlerin kurucular ve paganlarn yasa yapclar birinci trden idi. brahim,
Musa ve Mbarek Kuttarcmz ise ikinci trden idi; ite bunlarladr ki
Tanr'nn krallnn yasalar bize tebli edilmitir.
Pagalarn sama inamlar. Grnmez glerin doas hakknda
ki inanlardan oluan dinlerde, urada veya burada paganlar tarafndan
bir tanr veya ~y}an olarak adlandrlmam; veya airleri tarafndan u
veya bu ruhun harekete geirdii, mekan tuttuu veya tutsak ald
olarak hayal edilmemi hibir ey yoktur.

8G
Dnyann

biim

almam

maddesi, Kaos

adyla anlan

bir

tanr

idi.
Gkyz, okyanus, gezegenler,

ate,

yeryz, rzgarlar hep

tarir

lard.

Erkekler, kadnlar, bir ku, bir timsah, bir dana, bir kpek, bir y
lan, bir soan, bir prasa tanrlatrlrd. Bunun yansra, paganlar hemen her yeri cinler dedikleri ruhtarla doldururlard: ovalar Pan ile, ve
Panister veya Satyr'ler ile, ormanlar Faun'lar ve Nympha'lar ile; denizi
Triton'lar ve baka Nympha'lar ile; her akarsu ve pnar ayn adda bir
ruh ile ve Nympha'lar ile, her evi onun Laris'iyle veya ev tanrsyla;
her erkei kendi Genius'uyla; cehennem ise Kharon, Kerberos ve Furia'lar olarak hayaletler ve ruhani grevliler ile; ve gece vakti, btn
yerleri larva:, lemures, lmterin ruhlar, ve daha ok sayda periter ve
umaclarla. Ayrca, zaman, gece, gndz, bar, uyum, sevgi, rekabet,
erdem, onur, salk, kir, ate ve benzeri eylere tanrsallk atfederler
ve bunlar iin tapnaklar ina ederlerdi; sanki bu adlarn, kafalar zerinde sallanan ve olmas veya olmamas iin dua erttilderi iyiliin veya
ktln olmasn veya olmamasn salayacak ruhlar varm gibi,
bunlara dua ederlerdi. Ayrca, kendi zekalarn Musa'larn adyla; bilgisizliklerini Fortuna adyla; ehvetlerini Cupido adyla; fl(elerini Furia'larn adyla; edep yerlerini Priapos adyla anarlar; ve kirliliklerini
Incubi ve Succube'ye atfederlerdi: o kadar ki bir airin iirinde bir kii
olarak takdim edebildii ve bir tanr veya bir eytan haline evirmed
hibir ey yoktu.
Faganlarn dinini kuranlar, dinin ikinci nedeni olan insanlarn nedenler hakkndaki bilgisizliini ve dolaysyla kendi iyi veya kt talihlerini ilgisiz nedenlere balama eilimlerini gzlemleyerek, bu bilgisizlik zerine, ikinci nedenlerin bilgisi yerine, bir tr ikincil ve vekil
tanrlar koymulardr; bereketin nedenini Vens'e, sanatlarn nedenini
Apollon'a; kurnazlk ve hileyi Merkr'e; frtna ve kasrgalar Aiolos'a;
ve dier sonular ise dier tannlara balamlardr; o kadar ki, paganlar arasnda, mesleklerin qitlilii kadar ok sayda tanr vard.
Doal olarak insanlarn tanrlarna ynelik olarak kullanlmasn
uygun bulduklar ibadetlere, yani adaklar, dualar, kranlar ve daha
nce anlan dierlerine, paganlarn ayn yasa koyucular, hem resim
hem heykcl olarak bu tanrlarn suretlerini eklediler; ki bylece cahiller, yani halkn ounluu veya byk ksm, bu resim ve heykellerin
kendilerini temsil etmek iin yapld tanrlarn adeta gerekten de
bunlarn iinde yaadklarna inanarak, onlarn nnde daha byk bir

87
korkuyla dursunlar diye: ve btn dier insani kullanm alanlarndan
ayrdkiar topraklar, binalar ve grevlileri tahsis ettiler bu tanrlara;
yani, tanrlarna, maaralar, koruluklar, ormanlar, dalar ve btn adalar adadlar ve takdis ettiler; ve -onlara, sadece bazen insan, bazen
hayvan ve-baze.n ~.,e canavar biimleri deil, ayrca alglama, konuma,
cinsiyet, ehvet, reme gibi insan ve hayvan melekeleri ve duygular
da atfettiler, ve bunu tanrlarn trn aaltmak iin birini dieriyle
karurarak yapnakla kalmadlar; ayn zamanda, Bakkhos, Herakles
ve dierleri gibi sadece gkyznde yaayan melez tanrlar yaratmak
iin tanrlar insanlarla kartmrak da yaptlar; ve, fke, intikam, ve
canl varlklarn dier duygular ve bunlardan kaynaklanan sahtecilik,
hrszlk, zina, olanclk gibi hareketleri, ve bir kudret belirtisi veya
bir haz nedeni olarak grlebilecek ktlkleri; ve insanlar arasnda,
onura kar olmaktan ok yasaya kar olduu kabul edilen btn bu
gibi fenalklar da tanrianna atfetmekten geri kalmadlar.
Son olarak, doal bakmdan gemi deneyimlere dayanarak yap
lan tahminlerden ibaret olan, doa st olarak da tanrsal vahiy olan
gelecek ndeyilerine ise, paganlarn dininin ayn kurucular, ksmen
uydurma deneyimler ksmen de uydurma vahiyler temelinde, saysz
miktarda dier abes tanrsallk biimleri eklediler; ve insanlar, Delphoi, Oelos, Arnnon ve dier nl kehanet ocaklarndaki rahiplerin ift
anlaml (ift anlaml, nk kehanet konusu olay gereklese de gereklenese de hakl klmak amalanyordu) veya gizemli (nk bu
gizem, kehanet ocann, kkrtl maaralarda sk rastlanan o byleyici havasyla salanyordu) cevaplarndan; bazen, belki de Nostradamus'unkilere benzeyen (nk gnmze kadar gelmi paralar sonradan uydurulmu gibidir) kehanetleri hakknda, Roma cumhuriyeti
zamannda nl baz kitaplar bulunan Sybilla'larn< 3 l sayfalarndan; bazen, tanrsal bir ruh tarafndan ele geirildii dnlen, ki buna co
ku derlerdi, delilerin sama konumalarndan; ki bu falclk trleri teomansi<4l veya kehanet olarak kabul edilirdi; bazen, yldz falcl denilen ve yasal astrolojinin saygn bir paras olarak grlen, yldzlarn
doum tarihlerindeki durumundan; bazen, hiss-i kabi-el vuku< 5l veya
nsezi denilen kendi umutlarndan ve korkularndan; bazen, nekromansi, C6l sihirbazlk veya byclk denilen fakat aslnda gzboyac
lk ve toJilu hilekiirlktan baka birey olmayan, llerle haberletikle
rini iddia eden cadlarn szlerinden; bazen, "augury"< 7l denilen, kula
rn gelii~z~l uuu veya beslenmesinden; bazen, aruspicina denilen,
kurban edilmi bir hayvann barsaklarndan; bazen ryalardan; ba-

88
zen kuzgunlarn barndan veya kularn tnden; bazen metoposkopi denilen yz izgilerinden; veya, omina denilen, lastikli laflarla
sylenen el fallarndan; bazen, portenta< 8 ) ve ostenta<9 ) dedikleri, gne
ve ay tutulmalar, kuyruklu yldzlar, gktalar, depremler, sel basmalar, acayip doumlar gibi olaanst olaylardan (nk bu olaylarn,
ileride olacak byk bir felaketi haber verdikleri veya nceden bildirdiklerine inanrlard): bazen de, ha ve kazk gibi, basbaya kura; bir
elekteki delikleri saymak; Homeros ve Vergilius'taki dizeleri kartr
mak; ve bu trden saysz dier beyhude fikirler gibi, salt talihten geleceklerini okumalarnn mmkn olduuna inandrdlar. te, insanlarn, gvendikleri kiiler tarafndan suhulet ve marifetle, korkular ve
cehaletleri istismar edilerek, herhangi bir eye inandrlmas bu kadar
kolaydr.

kurucularmn amalar.

Bu nedenle, tek amalar halk itaat ve bar iinde tutmak olan pagan devletlerinin ilk kurucular ve yasa koyucular, her yerde; ilkin, insanlarda, dinle ilgili olarak
koyduklar hkmlerin kendi icadarndan deil, bir tanrnn veya ba
ka bir ruhun buyruklarndan kaynakland; veya kendilerinin lmlIerin zerinde bir nitelikte olduklar inancn oluturmaya gayret etmilerdir, ki bylece koyduklar yasalarn daha kolayca kabul edilebilmesini amalamlardr: ite bu nedenle, Numa PompiliusOO), Romal
lar arasnda ihdas ettii ayinleri EgeriaOO adl nemfren aldn iddia
etmitir: ve Peru krallnn ilk hkmdan ve kurucusu, kendisi ve
karsnn Gne'in ocuklar olduunu iddia etmi; ve Muhammed
ise, yeni dinini kurmak iin, gvercin klndaki Kutsal Ruh ile konutuunu iddia etmitir. kinci olarak, yasalarca yasaklanan eylerin
tanrlarn da houna gitmediine inanlmas iin uratlar. nc
olarak, trenler, yakarlar, kurbanlar ve enlikler dzenleyerek, bunlarla, tanrlarn fkesinin yartnlabilecei inancn; ve askeri yenilgilerin, byk salgn hastalklarn, depremierin ve bireysel sefaletierin
tanrlarn fkesinden ve bunun da, ibadetin ihmal edilmesinden veya
gerekli trenierin unutulmas veya yanl yaplmasndan kaynakland
inancn oluturmaya altlar. Eski Romallar arasnda, insanlarn, o
devlette byk otorite ve arlk sahibi kiilerce konumalarnda ak
a alay edilmi olan, teki dnyann aclar ve hazlar hakknda airler
ce yazlan eyleri inkar etmeleri yasaklanm olmasa da; bu inan, ounlukla aziz tutulmutur.
Bunlar ve bu gibi dier kurumlar sayesinde, toplumunasayii de~
mek olan amalarna varmak iin, sradan insanlarn, ters giden ileriFaganlarm dininin

ni, ayinleri ihmal etmelerine veya ayinleri yanl yapmalarna veya yasalara uymamalarna balayarak, yneticilerine kar isyan etmeye daha az eilimli olmalarn; ve tanrlarn onuruna yaplan enlikler ve
spor lenlerinin atafat ve elencesiyle honut edilerek, onlar devlete kar muhalef~ttgn, fsldamadan ve hareketlilikten alkoymak iin
ekmekten baka bir eye gerek olmamasn salamlardr. Bu nedenle, 0 zaman bilinen dnyann byk ksmn fethermi olan Romallar,
Roma ehrinde herhangi bir dine msamaha gstermekten geri durmamlardr; meer ki o dinde, devlet ynetimlerine aykr bir ey olsun; ayrca, Tanr'nn has krall olduklar iin, lml krallara veya
devletlere biat edilmesini gayrimeru kabul eden Yahudiler'in dini d
nda, Roma'da herhangi bir dinin yasaklandn da tarih kitaplar
yazmaz. te bylece grlmektedir ki paganlarn dini, onlarn devlet
dzeninin bir paras idi.
Gerek din ile Tanr 'nn krallm n yasalar ayndr. Ancak, doast
vahiy yoluyla Tanr'nn kendisi bir din getirdii vakit; o, kendisine zg bir krallk yaratm: ve, sadece kendisine ynelik davranlar hakknda deil, insanlarn yekdierine ynelik davranlar iin de yasalar
koymutur; ve bu nedenle, Tanr'nn krallnda, devlet dzeni ve yasalar di nin bir parasdr; ve dolaysyla fani ve ruhani egemenlik ayr
mnn burada yeri yoktur. Tanr'nn btn yeryznn kral olduu
dorudur: fakat o, belirli ve seilmi bir kavmin de kral olabilir. Nasl
ki btn bir ordunun komutan olan kii, kendisine zg bir alay veya
ble sahip olabilirse, bu da aynen byledir. Tanr, kudretiyle, btn yeryznn kraldr: kendi seilmi halknn ise, ahde dayal kral
dr. Ancak, hem doal hem de ahde dayal olarak Tanr'nn kralln
dan daha ayrntl olarak bahsetmek iin, ileriki sayfalarda ayr bir blm tahsis ettim (Blm 35).
Dinde deiiimin nedenleri. D inin douundan hareketle, bir tanrya
ve grnmez, doast glere olan inantan, insan doasndan asla
sklp atlamayacak bu inantan ibaret olan ilk kkenierine veya ilkelerine ayrmasnn nedenlerini ve, bu amala tannan kiilerin icadyla, onlardan yeni dinler yaratlabileceini anlamak zor deildir.
Btn dinler, ncelikle, ok sayda insann, sadece bilge bir insan
olduuna ve mutluluklar iin altna deil, ayn zamanda, Tanr'nn, kendisine, iradesini doast yollardan tebli etme iini emanet ettii ku"tsal,bjr kii olduuna da inandklar bir insana duyduklar
imana dayandnir gre; bundan u kar ki dinsel otorite sahibi kii
lerin bilgelii, itenlii veya sevilirlii pheye dtnde veya bu

kiiler tanrsal

vahye ilikin herhangi bir inandrc kant gsteremez


ayakta tutmak istedikleri dinin de phe konusu olmas
ve, devletin klcndan korkulmadan, tekzip ve reddedilmesi gerekir.
mkdtsz Jey!ere inam/masm emretmek. Bir dini kuran kiinin bilgelik hretini azaltan veya, o din bir kez artk kurulmu ise, bu hreti
arttran, elikili eylere inanlmasn emretmektir: nk bir eliki
nin her iki ksm birden doru olamaz: ve dolaysyla bunlara inanl
m~sn emretmek bir cehalet belirtisidir; bu, kurucunun cehaletini
aa vurur; ve doast vahiyden geldiini syleyecei btn eyler
de onu gvenilmez yapar: bir insan, doal akln zerinde pek ok ey
le ilgili vahiy alabilir, fakat doal akla aykr vahiyler alamaz.
Kurduklar dite aykr Jey!er yapmak. Baka insanlarca inanlmasn
istedikleri eylere kendileri tarafndan inanlmadnn iareti olarak
grnen eyler yapmak veya sylemek, itenlik hretini azaltr; dolaysyla, btn bu yapmalar veya sylemeler utan vericidir; nk
bunlar, adaletsizlik, vahet, kfr, tamah ve sefahat gibi, insan din
yolundan saptran engellerdir. Bu kklerden kaynaklanan ileri devaml olarak yapan birisinin, daha kk kabahatler iin baka insanlar korkutmakta kulland grnmez bir g olduuna kendisinin
inandn kim syleyebilir ki?
zel amalar peinde koulduunun aa kmas, sevilme h
retini azaltr: bakalarndan talep ettikleri inancn, sadece veya zellikle kendileri iin g, servet, an ve eref veya rahatlk elde etmeye
yarad veya yle grnd zaman, szgelimi. nk, bir insann,
sadece kendisine fayda salayan bir eyi, bakalarn sevdii iin deil,
kendi kar iin yapt dnlr.
Mtcize!er hakknda kant olmamas. Son olarak, tanrsal ar hakknda insanlarn gsterebilecei kant, mucizeler yaratmak, veya bir
mucize olan gerek kehanet, veya olaanst mutluluktan baka bir
ey olamaz. Dolaysyla, bylesi mucizeler yaratan kiilerden gelmi
olan dinsel hususlara, bir mucize ile yaptklar ary kandayamayan
kiilerce eklemeler, onlarn eitim grdkleri yerlerin gelenek ve yasalarmn onlara ilediinden daha byk bir inan elde etmezler.
nk, muhakeme yetenei sahibi kiilerin doal konularda .doal
iaretiere ve kantiara gerek duymas gibi; doast konularda, gerekten ve yrekten kabul etmeleri iin, doast iaretlere, yani mucizelere, gerek duyarlar.
nsann inancnn zayflamasnn btn bu nedenleri, aadaki
rneklerde aka grlmektedir. lk olarak, srailoullar rnei var;
olduklarnda,

yaratt

mucizelerle ve onlar Msr'dan selametle kararak arsn


olan 1vlusa'nn sadece krk gnlk yokluunda, onlara emrettii gerek Tanr'ya ibadetten sapmlar; ve tanr olarak bir altn buzay (h,r, Xt'\XIL"l,Z) kabul ecferek, ksa bir sre nce gazabndan
kurtarimr- olduklar l'visrllar'n putperestliine geri dnmlerdi. Yine, l\1usa, Harun ve Yeu, ve Tanr'nn srail'deki byk ilerini grm olan o nesil, (Habmle1~ II. ll) ldkten sonra; bir baka nesil ortaya kt ve Baal'e0Z) hizmet etmeye balad. Yani, mucizeler yok olduunda, inan da yok oldu.
Yine, Beer-eba'daki yarg babalar tarafndan atanan Samuel'in03l oullar (1. Samuel, VIII. 3) rvet almaya ve haksz kararlar
kantlam

verneye baladklarnda, srail halk, Tanr'nn, baka halklarn tanrs


olduundan baka

bir biimde, onlarn kral olmasn artk kabul etmediler; ve Samuel'e, baka lkelerde olduu gibi, onlara bir kral semesi iin yalvardlar. Yani, adalet yok olduunda, inan da yok oldu; o
kadar ki, kendi Tanr'larn onlar ynetmekten azlettiler.
te yandan, Hristiyan dininin douunda, Roma mparatorlu
u'nun her yerinde kehanet ocaklar ortadan kalkyor ve, Havariler'in
ve ncikiler'in vaazlar sayesinde, Hristiyanlarn says her gn ve her
yerde hayranlk verici bir ekilde artyordu; bu baarnn nemli bir
ksm, o zamanki pagan rahiplerinin, pislikleriyle, hrslaryla ve hkmdarlar arasnda saf deitirip durmalaryla kendi stlerine ektikleri nefret duygularna balanabilir. Roma kilisesinin dini de, ngilte
re'de ve Hristiyan aleminin pek ok dier kelerinde, ksmen ayn
nedenle ilga edildi; nk din adamlarnn ahlak bozulduunda,
halktaki inan zayflar: ve ksmen de, Aristoteles'in felsefe ve retisi
nin alimler tarafndan dine sokulmas nedeniyle; bundan dolay o kadar ok eliki ve samalk ortaya kmt ki din adamlar hem cahil
hem de sahtekar olarak nam kazand; ve insanlar, Fransa ve Hollanda'da olduu gibi kendi hkmdarlarnn iradesi hilafna veya, ngilte
re'de olduu gibi, onlarla birlikte, din adamlarna isyan ettiler.
Son olarak, Roma kilisesi tarafndan ruhun kurtuluu iin gerekli
olduu ilan edilen artlar arasnda, Papa'nn ve dier Hristiyan hkmdarlarn topraklarnda yaayan ruhani uyruklarnn aka menfaatine olan o kadar ok ey vard ki, bu hkmdarlarn karlkl rekabeti
olmasayd~ sava veya kargaa olmakszn, bu hkmdarlar btn yabanc gkri, tn,giltere'de olduu gibi, dar atabilirlerdi. Bir piskopos
ona ta giydirmetlike bir kraln yetkisini sa'dan almadna; bir kraln, eer ayn zamanda bir rahipse, evlenemeyeceine; bir hk,mda-

92
rn yasal evlilik iinde doup danadnn Roma'nn otoritesiyle belirlenmesi gerektiine; Roma mahkemesi kraln bir sapkn olduuna
karar verirse, uyruklarn ballk borcundan kurtulacana; bir kraln
(Fransa'da Childeri! 14 l gibi) bir papa (Zacharias gibi)0 5l tarafndan hibir neden olmadan grevden alnabileceine; ve krallrn uyruklarndan birine verilebi]eceine; din adamlar snf ile rahiplerin, hangi
lk~de olursa olsun, cezai davalarda kendi krallarnn yarg yetkisinden, muaf olacaklarna inanlmasnn kimin karna olduunu grmeyen birisi var mdr acaba? Sylediim gibi, yarg ve gelenek, ret
menlerinin kursall, bilgelii ve drstl hakkndaki grlerin
den daha fazla ayakta tutmasaydlar onu, en canl inanc bile ldrmeye yetecek dier zel menfaat iaretleriyle birlikte, zel aynierin cretlerinin ve gnah karma paralarnn kimin cebine gittiini grmeyen var mdr? Bu nedenle, dnyadaki btn din deiimlerini tek bir
nedene balyorum; kt din adamlar; ve byleleri sadece Katalikler
arasnda deil, Reformasyon'dan gemi kiliselerde de bulunur.

Bsln:

13

J\1.tluluu ve ~1l:uisuzhJl1L1 JBeJun:nmllan

linsanhn Doal Dunm. zerine


11sa1llar doufiat eJittir. DoGA, insanlar, bedensel ve zihinsel yete-

nekler bakmndan yle eit yaratmtr ki, bazen bir bakasma gre
bedence ok daha gl veya daha abuk dnebilen birisi bulunsa
bile, herey gznne alndnda, iki insan arasndaki fark, bunlardan
birinin dierinde bulunmayan bir stnle sahip olduunu iddia etmesine yetecek kadar fazla deildir. nk, bedensel g bakmn
dan, en zayf olan kii, ya gizli bir dzenle ya da kendisi ile ayn tehlike altnda olan bakalaryla birleerek, en gl kiiyi ldrmeye yetecek kadar gldr.
Zihinsel yeteneklere gelince, szcklere dayal sanatlar ve, zellikle, pek az kimsenin pek az konuda sahip olduu ve doutan gelen
bir meleke olmayan veya, hasiret gibi, baka eyler peinde koarken
kazanlmayan, bilim denilen genel ve yanlmaz kurallara dayanarak
ilerleme ustal bir yana braklrsa, zihinsel yetenekler konusunda,
insanlar arasnda, kuvvet bakmndan olduundan daha byk bir
eitlik buluyorum. nk basiret, eit zamann btn insanlara eit
olarak balettii ve insanlarn kendilerini eit lde verdikleri iler-

93
lde edindikleri deneyimden baka bir ey deildir. Bu eit
hemen herkesin, bakalarndan, yani kendileri ve
nl olmalar veya kendileriyle ayn fikirde olmalar nedeniyle onaylad;klar birka kii drhda herkesteh daha fazla lde sahip olduklar
n dndkler.t k'?ndi bilgelikleri hakkndaki bo bir kibirden kaynaklanr. nk insanlarn doas yledir ki, baka biroklarnn daha
zeki veya daha gzel szl veya daha bilgili olduklarn teslim etseler
de, kendileri kadar zeki ok fazla insan bulunduuna kolay kolay
inanmazlar; nk kendi zekiUarn iyi tanrlar, bakalarnn zekasn
ise uzaktan. Fakat bu, insanlarn bu alanda eitsizliini deil, tersine,
eit olduklarn kantlar aslnda. nk, bir eyin eit pay edildiinin
en byk kant, herkesin kendi payndan memnun olmasdr.
Ejitliktm gvensizlik doar. Bu yetenek eitliinden, arnaiannza
erime umudunun eitlii doar. Bundan tr, iki kii ayn anda sahip olamayacaklar bir eyi arzu ederse, birbirlerine dman olurlar ve,
esas olarak varln korumak ve bazen de sadece zevk almak olan
amalar uruna, birbirlerini yok etmeye veya egemenlik altna almaya
alrlar. Bu nedenledir ki, bir istilacnm herhangi bir baka tek kii
nin gcnden korkmad bir durumda; eer ekilir, biilir, yap kurulur ve kendisine iyi bir yer edinilirse, bakalarnm onu yalnzca emei
nin rnnden deil, canndan veya zgrlnden de yoksun kl
mak iin glerini birletirip gelmeleri beklenebilir. Ancak yeni istilac da baka bir istilaemn tehdidi altndadr.
Giivensizlikten savaj doar. Herhangi bir kimsenin bakalarna olan
gvensizliinden kurtulmas iin, kendisi iin tehlikeli olabilecek kadar byk baka bir kuvvet kalmadn grneeye kadar, cebren veya
hileyle, olabildii kadar ok insan hakimiyeti almasndan baka akla
yatkm bir yol yoktur: ve bu, o kiinin kendi varln korumas iin gerekli olann tesinde bir ey deildir ve buna genellikle cevaz verilir.
Ayrca, fetihler yoluyla glerini, gvenliklerinin gerekli kldndan
daha fazla arttrmak isteyenler olduu iin; durum byle olmasayd
mtevaz snrlar iinde kalnakla yetinecekti olan bakalar, istila yoluyla kendi glerini arttrmazlar ise, sadece savunma yaparak uzun
zaman dayanamazlar. Dolaysyla, bir insann kendi varln korumak
iin baka insanlar zerindeki egemenliini bu ekilde arttrmas gerekli olduundan, buna da cevaz verilmelidir.
Hepsini korkutmaya yeterli bir g olmad vakit, insanlar arkacialktan zevk alinazlar, tersine bir hayli znt duyarlar. nk, herkes, arkada tarafndan, kendi kendine bitii deer lsnde deer
de

eit

lie inanlmamas,

""

,j!i'

verilmesini ister: ve, hakir grme veya kmscnme belirtileri grdnde ise, doal olarak, cesaret edebildii kadar (ki bu cesaret, insanlar bar iinde tutacak bir gcn yokluunda, herkesi birbirine saldrtnaya yetecek kadar byktr) kendisini kmseyenlerden, zarar
vererek, bakalarndan da, korkutma yoluyla, daha byk bir deer
koparmaya alr.
, Bu durumda, insan doasnda temel kavga nedeni buluyoruz.
Birincisi, rekabet; ikincisi, gvensizlik; ncs de, an ve eref.
Birincisi, insanlar, kazan iin; ikincisi, gvenlik iin, ncs
ise, hret iin mcadele etmeye iter. Birincisi, baka insanlarn kii
liklerine, karlarna, ocuklarna ve hayvaniarna egemen olmak iin
iddet kullanr; ikincisi, kendilerini korumak iin; ncs ise, kendi
kiiliklerine ynelik olarak dorudan doruya veya hsmlar, arkada
lar, milletleri, meslekleri veya adlar dolaymyla, bir sz, bir glmseme, farkl bir gr ve baka bir aalama iareti gibi kmsernelere
kar iddet kullanr.

Devlet olmadtA'fA herkes herkese karp daima sava,r hali11dedir. Buradan u aka grlr ki, insanlar hepsini birden korku altnda tutacak
genel bir g olmadan yaadklar vakit, sava denilen o durumun iindedirler; ve bu sava herkesin herkese kar savadr. nk SAVA,
sadece muharebeden veya dvme eyleminden ibaret olmayp; mcadele etme iradesinin yeterince bilindii bir zaman sresinden oluur: dolaysyla, savan doasnda zamm kavram, havann<n doasn

daki gibi dnlmelidir. Nasl kt havann doas bir veya iki ya


mur saanandan ibaret olmayp, bir ok gnlerin eiliminden oluursa: savan doas da, arpma eyleminden ibaret olmayp, tersine
bir gvencenin bulunmad, arpmaya ynelik kesinlemi eilim
den oluur. Bunun dndaki btn zamanlarda BARI vardr.
B"yle bir savaJll getirdii skntlar. Dolaysyla, herkesin herkese
bir sava zaman nelere yol ayorsa; insanlarn, kendi
glerinden ve yaratclklaryla saladklar eylerden baka gvenceleri olmadan yaadklar bir dnem de ayn eylere yol aar. Byle bir
ortamda, almaya yer yoktur; nk almann karl belirsizdir:
ve dolaysyla topran ilenmesine de yer yoktur; ne denizcilik; ne
deniz yoluyla ithal edilebilecek mallarn kullanlmas; ne rahat yaplar;
ne fazla g gerektiren eyleri kaldrmak ve tamak iin gereken ey
ler; ne yeryz hakknda bilgi; ne zaman hesab; ne sanat; ne yaz; ne
de toplum vardr. Hepsinden kts, hep iddetli lm korkusu ve
dman olduu

tehlikesi

vardr;

ve insan

hayat yalnz,

yoksul, kt,

vahi

ve

ksa

s-

rer.
Doann, insanlar, bu ekilde ayrmas ve bir dierini yamala
maya ve yok etmeye eilimli klmas, bu konular iyice dnmemi
birine garip~geleb-ilmve byle bir insan, duygulardan hareketle varlan
bu sonuca inanmayarak, bunun deneyimle dorulanmasn isteyebilir.
O halde, kendisini dnsn; yolculua karken silah kuanr ve yannda insanlar olsun ister; yatmaya giderken kaplarn kilitler; evde
olduu zaman bile, ekmeeelerini kilitler; ve btn bunlar, ona verilecek zararlarn cn alacak yasalarn ve silahl kamu grevlilerinin
varolduunu bildii halde yapar; silah kuanp yolculuk ederken vatandalar hakknda, kaplarn kiliderken hemerileri hakknda, ekmeeelerini kiliderken ocuklar ve hizmetileri hakknda ne dn
mektedir? Bu kii hareketleriyle, insanl, benim szlerle suladm
kadar suluyor deil midir? Fakat hibirimiz bunda insan doasn
sulamyoruz. nsann istek ve duygular kendi balarna gnah deil
dir. Onlar yasaklayan bir yasann varln reninceye kadar, bu duygulardan kaynaklanan eylemler de gnah deildir. Byle yasalar yap
lncaya kadar onlar bilmek mmkn deildir; onlar yapacak kii zerinde bir anlama salanmad srece de, hibir yasa yaplamaz.
Byle bir sava zaman veya durumunun hi varolmad belki
dnlebilir; ve ben de, dnyann her yerinde durumun hep byle
olduuna inanmyorum: ancak, gnmzde bile, dnyada insanlarn
byle bir durumda yaad pek ok yerler vardr. Amerika'nn birok
yerlerindeki vahiler, doal istekler sayesinde bir arada yaayan kk
ailelerin ynetimi dnda, hibir ynetim ekline sahip deildirler; ve
bugn bile, daha nce belirttiim o vahi durumda yaarlar. Korkulacak genel bir g olmasayd hayatn nasl olaca, nceden bar bir
ynetim altnda yaam olan insanlarn bir i sava durumunda iine
dtkleri hayata bakarak anlalabilir.
Rastgele insanlarn bir dierine kar sava durumunda bulunduklar bir dnem hi olmamasna ramen; btn dnemlerde, krallar
ve hkmranlk sahibi kiiler, bamsz olular nedeniyle, srekli luskanlk iinde olup birbirlerine silahlarn dorultmu ve gzlerini
dikmi gladyatrler gibidirler; yani, krallklarnn snrlarna kalelerini,
ordularn v'e, toplarn dikmiler ve komular na srekli casuslar gndermilerdir~. bu)~ir sava duruudur. Fakat onlar, bylelikle, uyruklarnn ilerini koru)rorlar diye, belirli insanlarn zgrl yansra sefaletn bulunmas gerekmez.
'

96
BiJ)/e bir sava-J!a hibir Jey adalete aykm deildir. Bu herkesin herkese kar savann bir sonucu da, byle bir savata hibir eyin adalete aykr olamayacadr. Orada, doru ve yanl, adalet ve adaletsizlik
kavramiarna yer yoktur. Genel bir gcn olmad yerde, yasa yoktur;
yasa olmayan yerde de, adaletsizlik yoktur. Cebir ve hile savata en
byk iki erdemdir., Adalet ve adaletsizlik ne bedenin ne de zihnin
melekeleridir. Byle olsalard, dnyada yapayalnz olan bir insanda da,
duyular ve duygular gibi varolmalar gerekirdi. Bunlar, tek bana deil, toplum iinde yaayan insanlara ait niteliklerdir. Herkesin herkese
kar savann bir baka sonucu; mlkiyetin, egemenliin, benim ve senill ayrmnn bulunmamas; sadece, herkesin eline geirebildii eye,
onu elinde tutabild srece sahip olmasdr. nsann, doa tarafndan
iine konulduu ve biraz duygularyla biraz da aklyla iinden kabi
lecei bu kt durum hakknda bu kadar sz yeter.
tsmlar banJa yoneftet duygular. nsanlar bara yne! ten duygular unlardr: lm korkusu, rahat bir hayat iin gerekli eyleri elde etmek arzusu ve alarak onlar elde etme umudu. Akl, insanlarn zerinde anlaabilecekleri uygun bar artlarn gsterir. Bu artlara Doa
Yasalar da denilir. Sonraki iki blmde, bunlardan daha ayrntl olarak bahsedeceim.

Bliim

Birinci

Y<C

l4

Jtbn:ci Doa Yasalar -ve zlc;mclcr zerine

Doal hak tedit~ Yazarlarn genellikle jus naturale dedikleri OOGAL


HAK, kendi doasn, yani kendi hayatn korumak iin kendi gcn
diledii gibi kullanmak ve, kendi nuhakenesi ve akl ile, bu amaca
ulanaya ynelik en uygun yntem olarak kabul ettii her eyi yapmak zgrldr.
zgrlk nedir. zGRLK'ten, kelimenin doru anlamyla, d
engellerin yokluu anlalr: bu engeller, ou zaman, insann diledii
ni yapma gcnn bir blmn elinden alabilirler; fakat, kendisinde
kalan gc, nuhakene ve aklnn enrettii ekilde kullanmaktan onu
r

alkoyanazlar.

Doa yasas nedir. Hak ile yasa amsmdaki fark. DocA YAsAs, lex
naturalis, aklla bulunan ve insann kendi hayat iin zararl veya hayatn koruma yollarn azaltc olan eyleri yapmasn yasaklayan veya
insann hayatn en iyi ekilde koruyabileceini dnd bir ilke

97
veya genel kural dr. Bu konuda yazp izenler, jus ve lex, yani hak ve
,asa terimlerini kartragelmilersc de, bunlarn birbirinden ayrlmas
1
gerekir; nk HAK, yapmak veya yapmamak zgrlnden oluur;
YASA ise, bunlardan birini tesbit ve llzam eder: yani, yasa ve hak, ayn
konuda birbir1yl~ artarl olmayan ykmllk ve zgrlk kadar ayr
eylerdir.

Doal olarak, herkesin herjeye hakkt vardtr. Temel doa yasas. nce-

ki blmde ifade edildii gibi, insanlk durumu, herkesin herkese


kar sava durumu olduu iin ve, bu durumda, herkes kendi aklyla
hareket ettii ve kendi hayatn dmaniarna kar korumak iin ona
yardmc olabilecek hereyi kullanabilecei iin; byfe bir durumda,
herkesin hereye hakk vardr; hatta bir bakasnn bedenine bile. Dolaysyla, herkesin herey zerindeki bu doal hakk devam ettii srece, ne kadar gl veya akll olursa olsun, hi kimse, doann normalde insanlarn yaarnalarna izin verdii srenin sonuna kadar hayatta kalma gvencesine sahip olamaz. Dolaysyla, herkesin, onu eldeetme umudu olduu lde, barp salamak iin alpnas gerektii; onu sala
yanyorsa, savapn biitiin yardm ve yarariarm aramas ve kullanmas gerektii ilkesine veya akln bu genel kuralna varlr. Bu kuraln ilk blm, birinci ve temel doa yasasn ierir: barp aramak ve izlemek. kin
ci blm ise, doal hakkn zetini verir: btn yollar kullanarak keJtdinizi korumak.
kinci doa yasas. nsanlarn bara ulamak iin almalarn emreden bu temel doa yasasndan u ikinci yasa kar; bir insan, bajkalar; da ayn }ekilde djndkleritde, barp ve kendini korumay istiyorsa, herey zerindeki bu hakkm brakmal ve bajkalama karJ, ancak kendisine
!.arJ onlara tamyaca kadar zgrlkle yetinmelidir. nk, herkes her
dilediini yapma hakkn elde tuttuu srece, btn insanlar sava
durumundadr. Fakat, baka insanlar da, onun gibi, haklarn brak
mazhrsa, o zaman onun da kendi hakkn brakmas iin bir neden
yoktur nk byle bir ey, onu, bakalar iin bir av yapard ve hi
kimse de, bartan yararlanmak yerine, byle bir duruma dmek istemez. Bu, ncil'in u yasasdr; bajkalamm sata ne yapmalarm istiyorsat!, sen de onlara onu yap. Btn insanln da u yasas; quod tibi fieri
non vis, al/eri ne feceris<O.
Bir hakk brakmak nedir. Bir insann herhangi bir ey zerindeki
hakkm bra/:mas. .pakalarnn, o ey zerindeki hakknn meyvelerinden ya~arlanmalarina engel olma zgrlnden vazgemesi demel}.tir.
nk, hakkmdan feragat eden veya hakkn sona erdiren bir insan,

98
baka birine, daha nce sahip olmad bir hakk vermi olmaz; nk
herkesin herey zerinde doal olarak bir hakk vardr; bu kiinin btn yapt, kenara ekilerek, o baka birinin zaten sahip olduu hakkn, bakalarndan deil ama, ondan bir engelleme olmakszn, kuBanabilmesine msaade etmektir. Bylece, bir insann hakkndan feragat etmesinin baka bir insana salad tek yarar, o bakasnn kendi
orijinal hakkn kullannas nndeki engellerin bu lde azalmas
dr.

Bir haktan feragat etmek nedir. Bir hakkt devretmek nedir. Ykmllk. Grev. Adaletsizlik. Bir hak, ya ondan sadece feragat edilerek ya da
onu baka birine devrederek braklr. Hak sahibi, hakkn salayaca
faydann kime geeceini nemsemiyorsa, o hakkn sadece FERAGAT
EDEREK brakr. O haktan belirli bir kiiyi veya kiileri yarariandrmak
istediinde ise, hakkn DEVREDEREK brakr. Bir insan, hakkn bu iki
yoldan biriyle braktnda, hakkn kendilerine verildii veya brakl
d kimselerin ondan yararlannalarna engel olmamakla YKMLDR veya BAGLIDIR: ve kendi iradesi ile yapt bu ilemden dnmemesi gerekir ve bu onun GREViDiR: ve hak daha nce fera veya devir
edildiinden, byle bir engeileme sine jure<Zl olduu iin ADALETsizLK veya HAKSIZLIK'tr. nsanlar aras ihtilaflarcia haksz/tk veya ar!aletsizli!., alimierin tartmalarnda samalk denilen eye benzer. nk,
orada bir insann balangta doru kabul ettii bir eyle elimesine
samalk denildii gibi: insanlar arasnda da, balangta isteyerek yapm olduu bir eyi sonradan isteiyle bozmasna adaletsizlik ve hakszlk denir. Bir insann hakkn sadece fera etmesi veya devretmesi,
o hakk kabul eden kiiye, hakkn fera ettiini veya devrettiini gsteren, iradi ve yeterli bir iaretle veya iaretlerle yaplan bir bildirim
veya aklama ile olur. Bu iaretler, ya sadece szler ya da sadece eylemler, veya ou zaman olduu gibi, hem szler hem de eylenlerdir.
nsanlarn kendileriyle bal ve ykml olduklar AKTLER de byledir: akitler ki glerini kendilerinden almazlar, nk hibir ey bir
insann vaadinden daha kolay bozulmaz, ihlal sonucu kt sonular
doaca korkusundan alrlar.
Btn haklar devredilebilir nitelikte deildir. Bir insan hakkn devreder veya ondan fera ederken; ya buna karlk kendisine de bir
hakkn devredilmesini bekler veya bundan tr baka bir fayda sa
lamay umar. nk bu iradi bir eylemdir ve herkesin iradi eylemlerinin amac kendisine bir fayda salamaktr. Dolaysyla, hi kimsenin,

99
herhangi bir sz veya iaretle, brakm veya devretmi kabul edilemeyccei baz haklar vardr. lk olarak, insan, cann almak iin kendisine ccbren saldranlara direnmek hakkn brakamaz; nk, bu hakk brakmakla, kendisi iin herhangi bir yarar elde etmeyi amalad
dnlemez. AynJ,--ey, yaralanmak, zincire vurulmak ve hapis edilmek iin de sylenebilir; nk, byle durumlarda sabretmekten gelecek bir yarar yoktur; bir bakasnn yaralannas veya hapsedilmesine
izin vermekten gelecek bir yarar olmad gibi; ve ayrca, insan birilerinin kendisine iddetle yaklatklarn grdnde, onlarn kendisini
ldrmeye niyetli olup olmadklarn da bilemez. Son olarak, hakkn
fera ve devrinin saiki ve amac, insann can gvenliini ve cann koruma yollarnn gvenliini, bu konuda endieli olmayacak ekilde
salamaktan baka birey deildir. Dolaysyla, bir insan, szlerle veya
baka iaretlerle, bu iaretierin yaratlma nedeninden yoksun klyor
gibi grnrse; istedii eyin bu olduu veya iradesinin bu ynde olduu deil; bu szler ve eylemlerin anlam hakknda bilgisiz olduu
dnlmelidir.

SzleJme tedir.
dedikleri eydir.

Karlkl

hak devredilmesi,

insanlarn SzLEME

Bir ey zerindeki hakkn devredilmesi ile o eyin kendisinin


devredilmesi veya verilmesi arasnda bir fark vardr. nk, eyin
kendisi, nakit para ile alm ve sanmda olduu gibi veya mal veya toprak mbadelesinde olduu gibi, hakkn devri ile birlikte teslim edilebilir: ve eyin kendisi daha sonra teslim edilebilir.
Ahit tedir. Yine, taraflardan biri kendi adna taahht ettii eyi
teslim edebilir ve, ona irimat ederek, dier tarafn kendi taahhdn
ileriki bir tarihte yerine getirmesini bekleyebilir; ve bu durumda szleme, onun asndan, ANLAMA veya AHT adn alr: veya her iki
taraf da, ileride ifa etmek zere, imdi szleme yapabilirler: ki bu durumda, ileride ifa yaplmasna gvenildii iin, ifann yaplnasna sziin tutulmas veya sadakat denilir; ifann yaplmamas ise, eer iradi
ise, sadakatit ih!alidir.
Ba;. Hak devri karlkl deilse ve taraflardan biri, bir bakas
nn veya arkadalarnn dostluunu veya hizmetini kazanmak umuduyla; veya hayrsever veya yce gnll olarak tannmak arzusuyla;
veya vicda1in rahatlatmak amacyla; veya teki dnyada karln almak umud11yla,b~r hakk devrediyorsa; bu bir szleme deil fakat BAc, HiBE, YiLiK' tir: bu szcklerin hepsi ayn anlama gelir.

wo
Almi szleme iaretleri. Vaat. Szleme iaretleri ya aleni ya da z11nniteliktedir. Ne anlama geldikleri bilinerek sylenmi szler aleni
iaretlerdir: ve byle szler ya imdiki ya da gemi zamandadr; veriyorum, bat!yorum, verdim, baladm, bunun se11in olmasm istiyorum: veya gelecek zamandadr; vereceim, batlayacatm gibi: gelecek zamanla
ilgili bu szlere VAAT d enilir.
Zmti szleme iaretleri. Zmni iaretler, bazen szlerin; bazen
sktun; bazen hareketlerin; bazen de bir eyi yapmaktan imtina etmenin sonucudur: ve bir szlemenin zmni bir iareti, genellikle, szlemeye taraf olan kiinin iradesini yeterli biimde gsteren herhangi
bir eydir.
Bat, imdiki veya gelecek zama11 szletiJle geer. Tek bana szler,
eer gelecek zamana ait ve basit bir vaatten ibaret iseler, bir baa
ilikin yeterli bir iaret olmayp, bu nedenle balayc deildirler.
nk, J'Clf"ZJI vereceim gibi, gelecek zamana ait iseler, henz vermemi olduumu gsterirler ve dolaysyla hakkm devredilmemitir ve
onu baka bir hareket ile devredinceye kadar bende kalr. Fakat szler, verdim veya yartt teslim eddmek zere veriyomm gibi, imdiki veya
gemi zamana ait iseler, o takdirde yarnki hakkm bugnden verilmitir; ve irademin baka bir iareti olmasa da, szlerden dolay bu
byledir. Volo hoc tuun esse cras ve cras dabo; yani, bunun yant senin olmasm istiyomm< 3l ve bunu sana yan1 vereceim< 4 l szlerinin anlam arasnda byk bir fark vardr: nk istiyorum<5 l sz, yukardaki ilk anlamda, imdiki zamana ait iradenin bir iareti demektir; ikinci anlamda ise, gelecek zamana ait bir iradi eylem vaadini ifade eder: dolaysy
la, imdiki zamana ait birinci cmle gelecekteki bir hakk devrederken; gelecek zamana ait ikinci cmle hibir ey devretmez. Fakat, bir
hakk devretme iradesinin, szlerin yansra, baka baz iaretleri de
varsa; o zaman, ba karlksz olduu halde, hakkn, gelecek zamana
ait szlerle devredildii dnlebilir: bir insann, bir yarta birinci
gelen kiiye bir dl koymas durumunda, ban karlksz olmas
gibi; ve burada szler gelecek zamana ait olduu halde, hak yine de
geer: nk o insan szlerinin o ekilde anlalnasn istemeseydi,
onlar o ekilde kullanmamas gerekirdi.
Szlqme iaretleri, hem gemi, hem imdiki, hem de gelecek zamana ait
siJzlerdir. Szlemelerde hak, szlerin sadece imdiki zamana deil, ayn zamanda gemi veya gelecek zamana ait olduu durumlarda da geer: nk btn szlemeler karlkl hak devri veya mbadelesidir;
ve dolaysyla, onu almak iin vaat yapt eyi artk alm olmas neti

101
deniyle vaatte bulunan kii, hakkn gemesini istemi gibi anlalmal
dr: nk, szlerinin bu ekilde anlalnasna raz olmasayd, dier
taraf kendi ykmlln ilk nce ifa etmezdi. Bu nedenle, alm ve
sannda ve dier szlemelerde, bir vaat bir szlemeye edeerde
olup, bundan ffiriFbalaycdr.
Alaca!. nedir. Bir szlemede ilk ifay yapann, dier tarafn ifasyla
elde edecei ey zerinde ALACAK hakk olduu sylenir; ve onu vadesinde elde eder. Ayrca, ok sayda kii arasnda sadece kazanan kii
iin bir dl konulduu zaman; veya bir topluluun iine, kim yakalarsa onun olsun diyerek, para atldnda; bu karlksz bir ba olduu halde; yar kazanmak veya paray yakalamak, alacak hakkm elde etmek ve vaadedilen eyi VADESNDE almak sonucunu verir. nk hak, dln konulmasyla veya parann atlmasyla, devredilmitir;
fakat hakkn kime devredildii, ancak yarmann sonunda belli olacaktr. Yine de, bu iki tr alacak hakk arasnda yle bir fark vardr:
szlenede, kendi gcmle ve dier tarafn ykmll nedeniyle
alacak hakkn kazanrm; karlksz ba durumunda ise, ba yapann iyilikseverlii sayesinde. Szlemede, dier tarafn imza koymak
suretiyle hakkn bana braknas nedeniyle alacak hakkn kazanrm;
ba durumunda ise, ba yapann hakkn brakmas ykmll
ile deil, fakat hakkn brakt vakit, onun, baka birinin deil, benim olmas ile. yle sanyorum ki alinierin meritum congrui ve neritum
co1digni arasnda yaptklar ayrmn anlam budur. Kadir-i Mutlak Tanr'nn, ehevi arzulara gzleri kapal olan ve bu dnyada onun tarafn
dan konulmu ilkelere ve snrlara gre yaayabilen insanlara Cennet'i
vaat etmi olmas ile ilgili olarak, bu ekilde yaayan insanlarn Cennet'i ex co1gruo hak edeceini sylerler. Fakat, hi kimse, sadece Tanr'nn karlksz ihsan olmadka, ne kendi erdemlilii ve ne de kendinde bulunan baka bir gle, Cennet'e gitme hakkna sahip olduu
nu iddia edemeyecei iin; hi kimsenin Cennet' i ex cmdigno hak edemeyeceini sylerler. Sanyorum ki bu ayrmn anlam ite budur; fakat tartmaclar, kendi bilim terimlerinin anlamlar zerinde, ilerine
gelmedii srece anlaamadklar iin, tam olarak ne demek istediklerini daha fazla dnmek istemiyorum. Sadece unu syleyeyim; onu
kazanmak iin yarlmas gereken bir dl gibi, kime verilecei belirli
olmayan bfr ba yapldnda, kazanan kii alacak hakkna sahip olur
ve dl zaman ,geldiinde talep edebilir.
Karplkl gv~te dayatat ahitler te zamat geersizdir. Herkesin,herkese kar sava halinde olduu basit doa durumunda, taraflarn he-

102
men ifa etmedikleri, fakat birbirlerine gvendikleri bir ahit yaplrsa,
bu ahit, herhangi bir makul phe halinde, geersizdir: fakat her ikisinin de stnde, ifaya zorlamak iin yeterli hak ve gce sahip genel bir
g olursa, bu abit geersiz deildir. nk ilk nce ifa eden taraf, dier tarafn da bilahare ifa edeceinden emin olamaz; szle yaplm
vaadler, zorlayc bir gcn korkusu olmadka, insanlarn hrsna, tamaqna, fl(esine ve dier duygularna gem vuramayacak kadar zayf
tr; byle bir zorlayc g ise, herkesin eit olduu ve kendi korkular
nn hakllna kendisinin karar ve(dii basit doa durumunda varolamaz. Dolaysyla, ilk nce ifa eden, kendini, dmannn ellerine b
rakmakla kalr; bu ise, asla terkedemeyecei, hayatn ve geimini koruma hakkna aykrdr.
Fakat bir devlette, o devlet olmasayd szlerini tutmayacak olanlar engellemek iin kurulmu bir g varolduundan, bu korkuya artk gerek yoktur; ve bu nedenle, alele gre ilk ifa edecek olan ifa etmeye mecburdur.
Byle bir ahdi geersiz klan korkunun nedeni, ifa etmeme niyetine ilikin yeni bir kant veya baka bir iaret gibi, daima, szleme
nin yaplmasndan sonra ortaya kan bir ey olmaldr: yoksa ahit geersiz olmaz. nk, bir insann vaatte bulunmasna engel olmayan
bir eyin, ifaya bir engel olarak kabul edilmemesi gerekir.
Ama{ /zerindeki hak, ara zerinde de bir hak ierir. Bir hakk devreden kii, kendi gc elverdii lde ondan yararlanmann aralarn
da devreder. Bir araziyi satan kii, onun zerinde byyen bitkileri ve
dier eyleri de devretmi demektir: bir cleirmeni satan kii de onu
hareket ettiren akarsuyun yatan cleitiremez. Bir insana, hkmranlk iinde ynetme hakkn verenler ise, ona, askerleri beslemek
iin vergi toplama ve adaletin idaresi iin yarglar atama hakkn da
vermiler demektir.
Hayvanlarla ahit yaptlmaz. Vahi hayvanlarla ahit yapmak
imkanszdr; konumamz anlamadklar iin, herhangi bir hak devrini
anlayamaz ve kabul edemezler veya bir bakasna herhangi bir hakk
clevredemezler: karlkl kabul olmad srece de, ahit olamaz.
zel vahiy olmadka Tanr ile de ahit yaplamaz. Doast vahiy
yoluyla veya onun otoritesi altnda ve onun adna yneten vekilieri
yoluyla, Tanr'nn kendilerine konutuu kiilerin aracl olmaks
zn, Tanr ile ahit yaplmas imldnszdr: nk, aksi takdirde, ahiticrimizin kabul edilip edilmediini bilemeyiz. Dolaysyla, doa yasasna aykr herhangi bir ey vaat edenler bouna vaatte bulunmular-

dr;

nk bu vaat edilmesi haksz olan bir eydir. Eer bu, doa yabir ey ise, o zaman, kiiyi balayan vaat deil yasa-

sasnn emrettii
dr.

mka11stz Jey!errleahit

olmaz. Bitaldin ierii, ya da konusu daima,


konustt'olan bir eydir; nk ahir yapmak iradi bir eylemdir;
yani, bir dnce eylemi ve en son dnce eylemidir; ve dolaysyla,
her zaman, ileride olacak olan ve ahdi yapan kii tarafndan ifa edilmesi mmkn kabul edilen bir eydir.
dnce

Bu nedenle, imkansz olduu bilinen bir eyi vaad etmek ahir saFakat, nceden mmkn olduu sanlan bir eyin daha sonra
imldnsz olduu anlalrsa, ahir yine de geerli ve balaycdr; ahir
konusu eyin kendisi bakmndan olmasa bile, onun ifade ettii deer
bakmndan; veya, bu da imkansz ise, ifa iin itenlikle ve alabildii
ne gayret etmek bakmndan: bundan daha fazlas da kimseden istenemez.
ylmaz.

Ahit!er 11ast! geersiz k!mr. nsanlar, ahirlerinden iki yolla kurtulurlar; ifa ederek; veya affedilerek. fa, ykmlln doal sonucudur; affetme ise, ykmll oluturan hakkn yeniden devri suretiyle, zgrln iadesidir.
KorkUJ'Ia yaplan ahit!ergeer!idir. Salt doa durumunda, korku yznden yaplan ahirler balaycdr. Szgelimi, canm kurtarmak iin,
bir dmana fidye demek veya bir hizmet sunmak vaadinde bulunursam, bu sz beni balar: nk bu, bir tarafn cann kurtard, dier tarafn ise bunun karloda para veya hizmet ald bir szle
medir; ve bu nedenle, salt doa durumuoda olduu gibi, ifay yasaklayan bir yasa yoksa, ahir geerlidir. Dolaysyla, sava esirleri, fidye
demeye sz vermilerse, onu demekle ykmldrler: ve zayf bir
hkmdar, korkudan tr, daha gl bir hkmdarla elverisiz bir
bar anlamas yapmsa, daha nce sylendii gibi, sava yeniden
balatmak iin yeni ve hakl bir korku nedeni ortaya kmadka, bu
anlamaya uymak zorundadr. Hatta, devletlerio varl halinde bile,
kendimi bir hrszdan kurtarmak iin ona para vermeyi vaat etmisem,
yasalar beni kurtanneaya kadar, o paray vermek zorundaym. Zoruoluluk olmadan yasal olarak neyi yapabiliyorsam, korku nedeniyle ayn
eyde yas~~ olarak bir ahir de yapabilirim: ve yasal olarak abdettiim
bir eyi yasal olarak bozamam.
Biriyl/yap!t; 11ceki ahit so11radan baJka biriyle yaplam geersiz k
lar. nceki bir ahir, soorakini geersiz klar. Kendi hakkn bugn bi-

olan bir insan, onu yarn baka birine devredemcz: ve


dolaysyla sonraki ahit hibir hak devretmez, ve geersizdir.
Bir i1sam11 kmdilli korumamak iin yapti ahit geersizdir. G kullanmaya kar, kendimi g kullanarak savunmamak iin yaplm bir
ahit her zaman iin geersizdir. nk, daha nce gsterdiim gibi,
hi kimse kendisini i,ilmden, yaralanmaktan ve hapsedilmekten korumak hakkn devredemez veya brakamaz, nk bunlardan kanl
maS herhangi bir hakkn braklmasnn tek nedenidir zaten; ve dolaysyla iddete d irenmeme vaadi hi bir szlemeele bir hak devretmez
ve balayc deildir. nk, bir insan bm ,r)'le veya ,ryle yapmazsam,
belli "lrliiriill eklinde bir ahir yapabilir; fakat ,r:vle veya j)'le yapmazsam, be11i bldiimeye geldii11izde size dire11meyeceim eklinde bir ahit yapamaz. nk insan, doal olarak, ehven-i eri seer; yani, bu durumda, direnmeyince mutlak ve kesin olan lm yerine, direnirken lme
tehlikesini seer. Bunun doru olduu herkes tarafndan kabul edilir:
yle ki sulular kendilerini mahkum eden yasay nceden kabul ettikleri halde, idama ve hapishaneye silahl adamlar eliinde gtrlrler.
Hi kimse kelldiJZi sulamaya zorlmamaz. Bir insann af gvencesi
olmakszn kendini sulad bir ahit de geersizdir. nk, herkesin
yarg olduu doa durumunda sulamaya yer yoktur: devletin varl
nda ise, sulamann ardndan, gce dayal olduu iin, insann direnmemek zorunda olduu cezalandrma gelir. Ayn ey, bir baba, e veya
velinimet gibi, mahkum olmalar sonucunda insann yoksullua de
cei kiilerin sulanmas iin de dorudur. nk, byle bir sulayc
nn ifadesi, kendi isteiyle verilmemise, doal olarak bozuktur ve bu
nedenle kabul edilmemelidir: ve bir insann ifadesi kabul edilmeyecekse, o insan byle bir ifade vermek zorunda deildir. ikence ile elde edilen sulamalar da ifade olarak kabul edilmemelidir. nk i
kence, gerein daha sonraki aratrma aamalarna k tutmak iin
yaplr: ve bu durumda yaplan itiraf, ikencecilerin bilgi edinmesine
deil, ikence edilen kiinin rahatlamasna yarar: ve dolaysyla yeterli
bir ifade olarak kabul edilmemelidir: nk itiraf eden kii kendisini
doru veya yanl bir sulama ile teslim ederse, bunu kendi cannko
ruma hakkna dayanarak yapar.
Alldt amac. A!ldtt ,rekli. Daha nce iaret ettiim gibi, szlerin
gc, insanlar ahirlerine balamak iin yeterli olmadndan, insan
doasnda bunu glendirmekte ie yarayaca dnlebilecek sadece iki ey vardr. Bunlar, szn rutnamann sonularndan duyulan
rine

devretmi

105
korku ve szn ntmamann gerekli olmadn gstermenin bykl veya gururudur. Bu ikincisi, zerinde varsaymlar kurmak iin,
zellikle insanlarn nal mlk, huyurma yetkisi veya tensel haz pein
de koan byk oui1luunda, pek nadiren bulman bir cmertliktir.
Dayanlnas gerek-en duygu, korkudur; bunun ok genel olarak iki
nesnesi vardr: birisi, grnmeyen ruhlarn gc; dieri, zarar verecekleri insanlarn gc. Bu ikisinden, birincisinin gc daha byk olsa
da, ou zaman ikincisinin verdii korku daha byk olur. Birincinin
korkusu, her insanda, uygar toplum ncesi insan doasnda bulunan,
insann kendi dinidir. kincisi byle deildir; en azndan, insanlar szlerine bal klmaya zorlayacak lde insan doasnda bulunmaz;
nk g eitsizlii, basit doa durumunda, ancak kavgada anlalr.
Bylece, uygar toplumdan nce veya uygar toplumun savala kesintiye uramasnda, stnde mutabk kahnm bir bar anlamasn, tamal, hrs, ehvet veya dier gl arzulara kar glendirecek, herkesin Tanr olarak tapt ve vefaszlklarnn cn alacandan korktuu o grnmez gcn korkusundan baka hibir ey yoktur. Dolay
syla, devlet gcne bal olmayan iki kii arasnda yaplabilecek tek
ey, korktuklar Tanr stne birbirlerine yemin etmelidir: yemin veya
ANT, yaplan bir vaade ekietten bir ifade olup; bu ifadeyle, vaat eden kiJi,
vaadini tutmad takdirde, Tanr'smn merhametinden yoksun kalacam
veya onun kmdisinden alacam beya11 eder. Faganlarn ant ime ekli
yle idi: ben bu /ayvam ldiirdiim gibi, Jpiter de beni ldrstil. Bizimki ise yledir: fU11U ve ,wnu yapacam, Tatmn ba11a yardm et. Bu
ant ime, sz tutmamann korkusu daha da byk olsun diye, herkesin kendi dininde kulland aynler ve trenlerle yaplr.
Yemin sadece Tanr zerine olur. Dolaysyla, yemin edeninkinden
baka bir ekil veya ayine gre iiimi bir ant geersizdir ve ant deil
dir: ve yemin edenin Tanr saymad herhangi bir ey zerine yemin
edilmez. nsanlar, bazen, korkudan veya yaltaklanmak iin, krallar
zerine yemin etmilerse de; bylelikle onlara tanrsal bir onur atfetmek istemilerdir. Tanr zerine gereksiz yere yemin etmek ise, onun
adnn kutsallna yaplm bir saygszlktr. nsanlarn gnlk konu
ma iinde baka eyler zerine yemin etmeleri de, yemin deil, ok
fazla konumakla edinilen saygsz bir alkanlktr.
Yemin,"valaycla bir Jey katmaz. Yeminin, balaycla bir ey
katmad d;; bi:Mece anlalyor. nk yasal bir szleme, yemin olsa da olmasa da, Tanr'nn gznde balaycdr: yasal olmayan bir ~z
leme ise, bir yeminle destekiense hile balamaz.

Hl6
Bvh:m

'
D
! oa
D er
J

lG
1 'U"yzer .ne

'F
_ E.sa ar:

iincii doa yasas, adalet. Elimizde tutarsak insanln barn engel-

devretmekle ykml olduumuz o doa yasonra, bir ncs gelir; insanlar yaptklar ahitleri yerine getirmelidir/et~ bu olmazsa, ahider bounadr ve anlamsz szcklerden
iba.rettir; ve herkesin herey stndeki hakk devam ettiinden, hala
sava durumunda oluruz.
Adalet iX adaletsizlik nedi: ADALET'in kayna ve balangc, ite
bu doa yasasnda yatar. nk, daha nce bir ahit bulunmadka,
hibir hak devredilmemitir ve herkesin herey zerinde hakk vardr;
ve dolaysyla hibir eylem adaletsiz olamaz. Fakat, bir ahit yaplm
ise, onu ihlal etmek adaletsizdir: ve ADALETSZLGN tanm, ahdit ifa
edilmemesitden baka bir ey deildir. Adaletsiz olmayan herey de
adildit:
Adalet ve miilkiyet devletin kurrlut]'la balar. Fakat, daha nceki
blmde sylendii gibi, her iki tarafn da dier tarafn szn tutmamasndan korktuklar, karlkl gven ahideri geersiz olduu iin;
adaletin kkeni ahiderin yaplmas olduu halde; bu korkunun nedeni
yok edilene kadar, hibir ey adaletsizlik saylamaz; ve insanlar doal
sava durumunda iken bu korkunun yok edilmesi mmkn deildir.
Bu nedenle, adil ve adil-olmayan kavramlarndan sz edilebilmesi
iin, ahit sahiplerinin uymamakla elde etmeyi beklediklerinden daha
byk bir cezann korkusuyla, insanlar ahiderini ifa etmeye eit olarak zorlayacak ve terkettikleri evrensel hakk telafi etmek zere kar
lkl szlemeyle edindikleri mlkiyeri koruyacak bir zorlayc g gereklidir; ve devletin kurulmasndan nce byle bir g yoktur. Bu,
okullardaki adalet tannndan da anlalabilir: adalet herkese kendisinin
o/ant siirekli olarak vermek iradesidir. Bu nedenle, kendisinin olattt, yani
mlkiyetin, olmad yerde, adaletsizlik de yoktur; ve kurulmu bir
zorlayc gcn, yani, devletin olmad yerde de, mlkiyet yoktur;
herkes herey zerinde hak sahibidir: dolaysyla, devletin olmad
yerde, adalete aykr hibir ey yoktur. Adaletin doas, geerli ahidere uyulmasdr: fakat ahiderin geerlilii, insanlar onlara uymaya zorlayacak bir devlet gcnn kurulmasyla balar ancak: ve mlkiyet de
o zaman balar.
Adalet akla aykm deildir. Aptal kii, herkesin kendi varln korumas ve mutluluu kendi sorumluluunda olduundan, herkesin buna
leyen

haklar bakasna

sasndan

l07
yararl sand eyleri yapmamas iin bir neden bulunmadn ve, bundan tr, ahirleri yapmak veya yapmamamn, tutmak veya tutmamann, eer kiinin yarar bunu gerektiriyorsa, akla aykr olmadn ciddi
ciddi iddia ederek, aciaet diye bir e);in olmadn iinden geirmi; ve
bazen de diliyle"S1femitir. O, ahirlerin varolduunu; ve bazen bozulduklarn, bazen de tutulduklarn; ve bozulmaianna adaletsizlik, tutlllmalarna ise adalet denilebileceini inkar etmenektedir: fakat, Tanr
korkusu kaldrldnda, nk ayn aptal Tanr'nn olmadn da iinden geirmitir, adaletsizliin herkese kendi iyiliini aramasn emreden akla baz dtrunlarda aykr dmeyebileceinden; zellikle bunun,
insana, bakalarnn sadece knama ve ktlemelerini deil kudretini de
unutturacak bir yarara hizmet ettii zaman, akla aykr dmeyebilece
inden kukulannaktadr. Tanr'nn krall iddet yoluyla kurulur: peki adaletsiz iddetle kurulursa ne olur? Bu yoldan zarara uramak szkonusu deilse, onu bu yoldan kurmak akla aykr m olurdu? Bu, akla aykr deilse, adalete de aykr deildir; eer aykr ise; adalet iyi bir ey
saylmamaldr. Byle bir akl yrtmeyle, baanya ulaan ktlk erdem adn alm; ve baka btn eylerde szn tutulmamasn yasaklayan bazlar, bir kralln kurulmas bakmndan buna cevaz vermiler
dir. Satrn'n, olu Jpiter tarafndan yerinden edileliine inanan paganlar ise, ayn Jpiter'in adaletsiziiiderin intikamcs olduuna inanr
lard. Bu, Coke'unOl Commentaries o1 Littletmz<Zl adl eserinde, eer tahtn gerek varisi ihanetle sulanrsa, tahta yine de o kacak ve eo iJlstaJtte<3l sulama hkmsz olacaktr deyiine benzer. nsan, bu rneklerden hareketle, bir veliahtn, srada kendisinden nce geleni, babas bile
olsa, ldrdnde; buna ister adaletsizlik, isterse baka herhangi bir
ey denilsin; insanlarn btn iradi eylemleri kendi karlarna hizmet
ettiine gre, bunun hibir zaman akla aykr olamayaca; ve insann
kendi amalarna en iyi hizmet eden eylemlerin en akla uygun eylemler
olduu sonucuna varmaya eilimli olacaktr. Ancak, bu yzeysel muhakeme tarz yanltr.
nk, szlemenin taraflar stnde devlet gcnn bulunmad durumda olduu gibi, taraflarn szlerini tutacaklar gvencesinin
olmad karlkl szler deildir buradaki sorun; nk byle szler
ahit saylmaz: ancak, taraflardan biri szn tutmu ve ykmll
n yerine getirmi ise veya onu ifaya zorlayacak bir g varsa; burada
szkonusu olalh.t:y, szn tutmann akla, yani, dier tarafn karna
aykr olup olmadldr. Bu, bence, akla aykr deildir. Bunun g<;isterilmesi iin, ilk olarak unu dnelim: bir insan bir ey yaptnda ve,

108
ey nceden grlp hesaplanamad halde, bu ey onun yk
neden olacak bir nitelikte olduunda, beklemedii bir rastlant
sonucu olarak, onun iin faydal bir duruma gelebilir; ama yine de
bylesi rastlantlar, onun, akllca veya bilgece yaplm olduu anlamna gelmez. kinci olarak, btn insanlar korku altnda tutacak genel bir gcn olmamas nedeniyle herkesin birbirine dman olduu
sa~a durumunda, mttefiklerin yardm olmakszn, sadece kendi gc veya zekas ile kendisini yok edilmekten korumay mit edebilecek hi kimse yoktur; ve herkes, ittifaktan, baka herkesin bekledii
korumann aynsn bekler: ve, bu nedenle, kendisine yardm edenleri
aldatmann akllca olduunu dndn syleyen birisi, sadece
kendi gcyle salayabilecei gvenlik imidnlarndan daha fazlasn
bekleyemez. Dolaysyla, ahdini bozarak akllca bir i yaptn syleyen bir kimse, bar ve savunma iin birlemi hibir topluma kabul
edilemez, meer ki byle bir adam kabul edenler yanlm olsunlar;
kabul edilse bile, toplumun bu yanlmay grmemesi ve o adam ilerinde tutmas imkanszdr; ki bir insan, gvenliini salamann yolu
olarak, byle bir yanlmann grlmemesine bel balayamaz: ve dolaysyla byle bir insan topluma alnmaz veya toplumdan atlrsa, hayatn srdremez; ve eer toplum iinde yaarsa, bu, dier insanlarn,
ngrmesi veya tahmin etmesi mmkn olmayan yanlmalar ile olur;
ve dolaysyla kendini koruma gereine aykrdr; ve bu nedenle, insanlar, byle birini yok etmeye almazlar ve balarlarsa, bu, onlarn, kendi karlar bakmndan neyin uygun olduunu bilmemelerinden ileri gelebilir ancak.
Cennet'in gvenli ve kalc mutluluunu baka bir yoldan kazanmak beyhudedir: nk bunun tek bir yolu vardr ve o da, ahdi bozmamaktr, ahde uymaktr.
Ayaklanma yoluyla egemenlii ele geirmeye gelince; bu mmkn olsa bile, byle bir eyin makul olarak beklenemeyecei ve, egemenlik bu yoldan ele geirilirse, bakalarnn onu ayn yoldan ele geirmeyi dnecekleri, ve dolaysyla buna teebbs etmenin akla aykr olduu aktr.Bu nedenle, adalet, yani ahdin tutulmas, hayatm
za zarar verecek bir ey yapmamz yasaklayan akln bir kural ve dolaysyla bir doa yasasdr.
Daha da ileri giderek, doa yasasn, insann yeryzndeki hayatnn korunmasna deil, lmden sonra sonsuz mutluluk salanmas
na yarayan kurallar olarak kabul edenler vardr; byleleri, ahdin bozulmasnn, bu amaca hizmet edebileceini ve dolaysyla adil ve akla uy-

hibir

mna

109
kendi rzalar ile onlar zerinde kurulmu olan egemen gc ldrmeyi, devirmeyi veya ona kar ayaklanmay iyi bir i olarak dnenler de byledir. Fakat, insann lmden
sonraki durumu ve, zdlikle, orada vaatten dnmeye verilecek kar
lk hakknda, bmQ.,.doast yollardan bildiklerini syleyen kiilere
veya bunu doast yollardan bilen bakalarn tandklarn syleyen
kiilere dayal bir inantan baka, hibir doal bilgi olmad iin, vaatten dnlmesi bir akl veya doa kural saylamaz.
Ahit!er, karp taraflll kb"tliiii yiizJldet hkmsz olmaz. Sznde
durmann bir doa yasas olduunu kabul eden bakalar ise, dinsel
sapknlar ve bakalaryla yaptklar ahideri yerine getirmeyenler gibi
belirli kiiler iin buna bir istisna getirirler: fakat bu da akla aykrdr.
nk, bir insann herhangi bir kusuru, yaplm olan ahdimizi hkmsz klmaya yeterli ise, ayn kusurun, normal olarak, ahdimizin
yaplmasn nlemeye de yeterli olmas gerekirdi.
1lsaJ11arJ1 adaleti ve eylemleriJl adaleti 11edir. Adil ve adil deil sfat
lar, insanlara atfedildiklerinde bir anlama gelir; eylemiere atfedildikIerinde ise baka bir anlama. nsanlara atfedildikleri zaman, davran
larn akla uygun oluu veya olmay anlamna gelirler. Eylemiere atfedildikleri zaman ise, davranlarn veya hayat tarznn deil, belirli
eylemlerin akla uygun oluunu veya olmayn anlatrlar. Dolaysyla
adil bir insan, eylemlerinin tmyle adil olmas iin elinden gelen btn dikkati gsteren bir insandr. Adaletsiz, adil olmayan bir insan ise,
bunu ihmal eden bir insandr. Byle insanlar, anlam ayn olsa da, dilimizde, adil veya adil deil sfatlarndan daha sk olarak, drst ve drst deil sfatlaryla anlrlar. Bu nedenle drst bir insan, nesneler
veya kiilerle ilgili ani bir duygudan veya yanlgdan kaynaklanan bir
veya birka adaletsiz eylemden tr bu sfat kaybetmez. Drst olmayan birisi ise, korkudan yapt veya yapmaktan kand eylemlerden tr bu niteliini kaybetmez: nk onun iradesi, adaletle
deil, yapaca eyin grnrdeki faydasyla belirlenmitir. nsan eylemlerine adalet katan ey, kiinin, hayatndan memnun olmak iin
sahtekarla veya sznden dnmeye muhta kalmaya tenezzl etmedii, pek az bulunan bir soyluluk veya byklktr. Davranlarn bu
adillii, adaletin bir erdem, adaletsizliin ise bir ktlk olarak adiandnimas ile'kastedilen eydir.
Fakat eyleml~rin adil oluu, insan sadece adil yapmaz, lekesiz de
yapar. Eylemlerin adil olmay ise, ki buna hakszlk da denir, ins~na
sadece lekeli sfatn verir.
gun

olabileceini dnrler;

Davrtt711Jitrml adaleti ve eylemlerin adaleti. Yine, davranlarn adaletsizlii, hakszlk

yapma eilimi veya hakszlk yapmaya yatknlktr;


ve eyleme geilmeden nce ve herhangi bir kiinin hakszla urarl
masn varsaymakszn adaletsizliktiL Fakat bir eylemin adaletsizlii,
yani hakszlk, zarar verilmi bir kiiyi ima eder; yani kendisiyle ahit
yaplm bir kiiye verilmi bir zarar. Dolaysyla, zarar baka birine
geldiinde tek bir insann urad hakszlk o kadar daha fazla olur.
S:'gelii, efendi, hizmetisine, bir yabancya para vermeyi emrettiin
de; bu emir yerine getirilmezse, hakszlk, hizmetinin itaatle ykml olduu efendiye yaplm olur; zarar ise, hizmetinin kendisine kar ykml olmad ve dolaysyla hakszlk edemeyecei yabancya
verilmitir. Ayn ekilde, toplumlarda da, zel kiiler birbirlerine borlarn devredebilirler; fakat madur olduklar soygunlar veya dier
iddet olaylarn devredemezler; nk borcun tutulmas kendilerine
yaplm bir hakszlktr; soygun ve iddet olaylar ise devletin kiilii
ne yaplm hakszlklardr.
Bir i11sa11a hndi nzasyla yapla11 bir,ey !akstzlk olamaz. Bir insana
yaplan ve yapan kiiye bildirilmi kendi iradesine uygun olan bir ey,
o insan iin hakszlk deildir. nk, onu yapan, daha nceki bir ahit
ile, istedii eyi yapma hakkn elinden brakmam ise, ahdin ihlali
szkonusu deildir; ve dolaysyla ona bir hakszlk yaplmamtr. Elden brakm ise; o zaman, onun yaplmas iradesinin bildirilmi olmas, o ahdin iptalidir: ve burada da ona yaplm bir hakszlk yoktur.
Jlfbadelede ve bb"liijiimde adalet. Eylemlerin adillii, yazarlar tarafndan, miibadelede adalet ve biJiiiplmde adalet olarak ikiye ayrlr: birincinin aritmetik oranda; ikincinin ise geometrik oranda olduu sylenir. Bylece, mbadelede adaleti, kendileri iin szleme yaplan ey
lerin deerindeki eitlie; blmele adaleti ise, eit liyakat sahibi insanlara eit faydann datlmasna balarlar. Satn aldmzdan daha
pahalya satmak veya bir insana hakettiinden fazlasn vermek adaletsizlik imiesine. Kendileri iin szleme yaplan eylerin deeri,
taraflarn arzusu ile llr: ve dolaysyla adil deer, vermeye raz olduldar deerdir. Liyakat ise (bir tarafn ifasnn dier tarafa da ifay
gerekli kld durumda ahitle ortaya kan ve, blmele deil, mbadelede adalet kapsamna giren liyakat dnda) adaletin bir gerei
olmayp; sadece nezaketen dllendirilir. Dolaysyla, aklanmas iin
kullanld anlamda, bu ayrm doru deildir. Tam olarak sylemek
gerekirse, mbadeleele adalet szlemeye taraf olan kiinin adaletidir;
yani, satn alma ve satma; kiralama ve kiraya verme; bor verme ve

bor alma; mbadele, takas ve dier szlemelerde ahdin ifasdr.


Blmde adalet ise bir hakemin adaletidir; yani, neyin adil olduunun belirlenmesi iidir. Burada, ona gvenenlerce hakem tayin
edilen kiinin, eer b'u gvene uygun davranrsa, herkese kendi hakkn daftfsyle:rit: ve bu gerekten de adil blmdr ve, tam
doru olmasa da, blmde adalet olarak adlandrlabilir; fakat daha
dorusu onu hakkaniyet olarak adlandrmaktr; ileride gsterilecei gibi, bu da bir doa yasasdr.
Drdnc doa yasas, minnettar/k. Adalet nasl ki daha nceki bir
ahde dayanrsa; MiNNETTARLIK da nceki bir iyilie; yani, nceki bir
baa dayanr; ve drdnc doa yasasdr; bu yasa yle ifade edilebilir, bir baj/.'aszdan salt iyilik amacyla birfayda elde etmiJ olan bir kii, o
fayday salayamn, iyi niyetindm pipnmltk rluymamas iin gayret etmelidir.
nk hi kimse, kendine bir iyilik gelmesinden baka bir amala,
kimseye bir ey vermez; ba gnll olduu iin ve btn gnll
eylemlerin amac insann kendi iyilii olduu iin, ins:mlar kendi iyiliklerinin gereklemeyeceini grdkleri takdirde, hayrseverlik veya
itimat; ve dolaysyla karlkl yardm; ve insanlar arasnda uyum olmayacaktr; ve dolaysyla hep sava} durumunda kalacaklardr; ki bu
da insanlara barp aramay emreden birinci ve temel doa yasasna aykrdr. Bu yasann ihlaline nank"diik denilir ve, adaletsizliin ahde dayal ykmllk karsndaki durumu ne ise, bunun da iyilik karsn
daki durumu odur.
Be.,>incisi, kar,lkl uyum, veya nezaket. Beinci doa yasas
UYUM'dur; yani, herkes dier insanlarla uyumlu olmaJ'a alpnaldr. Bunun anlalmas iin, insanlarn toplu olarak yaama eiliminde, duygularn eitliliinden kaynaklanan bir doa eitliliinin olduunu
gznne alabiliriz; bu, bir bina ina edilmesi iin bir araya getirilmi
talardaki eitlilie benzer. Kabal ve biimsizlii yznden, dier
talardan, kendi doldurduu hacimden daha fazla bir hacim alan ve
bu nedenle inaat gletiren bir ta, yararsz ve zorluk verici bulunarak ustalar tarafndan nasl bir kenara atlrsa: ayn ekilde, doasnn
kabal yznden, kendisi iin gereksiz fakat dierleri iin gerekli
eyleri elinde tutmaya alan ve inatl yznden de slah edilmesi
mmkn olmayan bir insan da, toplumun zerinde bir yk olarak,
toplumun Bnda braklr veya toplumdan atlr. Herkes, sadece hakk olduu iin d~il fakat ayn zamanda doal zorunluluk nedeniyle,
kendi varln korumak iin gerekli olan eyleri elde etmek iin elinden gelen gayreti gstermek durumunda olduuna gre; gereksiz ey-

112
ler uruna buna kar gelen bir kimse, meydana gelecek olan savatan
sorumludur ve dolaysyla bar aramay emreden temel doa yasasna
aykr bir ey yapm olur. Bu yasaya uyanlar ise GEML olarak adlandrlabilir, Latinler bylelerine commodi derler; uymayanlar ise,
inat, geimsiz, sa-ke;, dikkafal olarak adlandrla bilir.
Altuas; ajfetmek. -Altnc doa yasas udur, gelecei dikkate alarak,
bir ki;i pipnm olup af dilt:)'etlerin gemipef.>i srlanm ajfetmelidir. nk
AF, bar ihsan edilmesinden baka bir ey deildir; ancak, dmanlk
larnda inat edenlere hsan edildiinde, bar arzusundan deil, korkudandr; gelecek hakknda basiret gstereniere ihsan edilmediinde
ise, bartan kanma iaretidir; ve bu nedenle doa yasasna aykrdr.
Yedincisi, alrkm insanlar sadece gelecekteki fayday d;mnelidirler.
Yedinci doa yasas udur, alu-ken, (yani ktle ktlkle karlk
verirken,) ki;i gemi;teki k'tln byklne deil, meydana gelecek faydmm byklne bakma/dr. Sulunun slah veya bakalarnn ynlendirilmesi dnda hi bir amala ceza vermemeliyiz. nk bu yasa,
gelecek zamann gvenlii asndan, bir nceki doa yasasnn sonucudur. Ayrca, emsal oluturmaya ve ortaya kacak faydaya bakmaks
zn alma, bakasnn urad zarardan vn duymaktr ki bu hibir amaca hizmet etmez; nk ama, daima, elde edilecek bir eydir:
ve amaszca vnmek beyhude gururdur ve akla da aykrdr. Nedensiz yere zarar vermek, savaa yol aar; bu ise doa yasasna aykrdr ve
genellikle vah;et olarak adlandrlr.
Sekizincisi, a;alamaya kar;dr. Nefret veya ha kir grme iaretle
rinin hepsi kavgay kkrttklar iin; o kadar ki insanlarn ou, bunun cn almamaktansa canlarn tehlikeye atnay seerler; sekizinci doa yasas olarak u kural belirtebiliriz, hi kimse eylemle, s'zle, yz
ifadesiyle veya jest/er/e, ba;ka birindm nefret ettiini veya onu hakir grdn gstermemelidir. Bu yasann inenmesine, genellikle, a;alana
denilir.
Dokuzuncusu, kibre karpdr. Kimin daha iyi bir insan olduu sorusunun, daha nce gsterildii gibi, herkesin eit olduu doa durumunda yeri yoktur. imdi varolan eitsizlik, toplum yasalaryla getirilmitir. Aristoteles'in, Politika adl eserinin birinci kitabnda, retisi
nin temel bir ilkesi olarak, doal olarak baz insanlarn buyurma yetkisine daha layk olduklarn, yani felsefesinden tr kendisini de yle
kabul ettii bilge kiilerin buna daha layk olduklarn; bakalarnn
ise, yani gl bedeniere sahip olan fakat kendisi gibi filozof olmayanlarn, hizmet etmeye daha uygun olduklarn iddia ettiini biliyorum;

H3
sanki, efendi ve uak, insanlarn rzasyla deil de zeka farkll nedeniyle meydana getirilmi gibi: bu, sadece akla aykr deil; gerekiere
de aykrdr. nk, kendi kendilerini ynetmektense bakalar tarafndan ynetilmeyi teftlh edecek kadar aptal pek az insan vardr. Kendilerini akH sanftnl& da kendi akllarna gvenmeyenler ile arptk
larnda, her zaman veya genellikle veya hemen hemen ou zaman,
zafer kazanmazlar. Dolaysyla, doa insanlar eit yaratm ise, bu
eitliin kabul edilmesi gerekir. Yok doa insanlar eit yaratmam
ise, kendilerini eit sayan insanlar ancak eit artlarda bar yapmaya
raz olacaklar iin, bu eitliin de kabul edilmesi gerekir. Bylece, dokuzuncu doa yasas olarak unu ifade ediyorum, herkes bir ba;kasm
doal olarak e;iti kabul etmelidir. Bu kuraln ihlali kibirdir.
Onuncusu, kstahla karpdr. Bu yasaya, bir baka yasa dayanr,
bar; ;artlarna girildiinde, hi kimse ba;ka herkese verilmesine raz olmad bir hakk kendisine vememelidit~ Bar arayan herkesin, belirli doal haklar brakmas; yani, diledii her eyi yapma zgrlnden vazgemesi gerekli olduu gibi: kendi bedenine sahip olmak; hava, su, hareket, bir yerden bir yere gitmenin yollar; ve onlarsz insann yaayamayaca veya iyi yaayamayaca btn dier eyle
ri kullanmak hakk gibi baz haklar elde tutmaya devam etmek de
insan hayat iin gereklidir. yleyse, eer, bar yaplrken, insanlar
bakalarna da verilmesine raz olmadklar eyleri kendileri iin isterlerse, doal eitliin kabul edilmesini emreden nceki yasaya
uyanlara alakgb"nll, uymayaniara ise kstah denilir. Grekler, bu yasann ihlaline nA..sov.sa [pleoneksia -ev.], yani, payndan fazlasn ste
mek derler.
Onbirincisi, hakkan]et. Bir ki;inin, insanlar arasnda hakemlik yapmakla gorevlendirilmi; ise, onlar arasmda tarafsz olmas da doal hukukun bir baka kuraldr. nk, byle olmadka, insanlar arasndaki
anlamazlklar ancak savala zme balanabilir. Dolaysyla, kararn
da tarafl olan bir kii, insanlar, hakem ve arabuluculara bavurmaktan
caydrr ve, bylece, temel doa yasasna kar gelerek, sava nedeni
olur.
Bu yasaya uyulmas; yani, herkese, akla gre ona ait olan eit olarak datmak, HAKKANYET olarak adlandrlr ve, daha nce sylediim gibi, blmde adalettir. Bunun ihlal edilmesi ise, adam kayr
ma'dr, npoqmnOATJIJila'dr [prosopolepsia'dr -ev.].
O!likincisi, ;,tak ;ey/erin e;it olarak kullanlmas. Bundan bir baka
yasa kar, bb"liinemeyen ;eyle1~ eer mmknse ve miktar esirgemeksizin yeti-

114
yorsa, ortakla,a kullamlmalt; blnebilir ise, hakk olan ki,ilerin sa)'lSt)'la
orantl olarak ktllamlmaldr. nk, aksi takdirde, blm eitsizdir
ve hakkaniyete aykrdr.
Oniinciisii, kura. Fakat, ne blnebilen ne de ortaklaa yararlan
labilen baz eyler vardr. O zaman, hakkaniyet emreden doa yasas,
btn hakkm; veya, yararimma d.n,>ml J'aplrsa, ilk zilyetliin; kura ile
belirlemnesiili gerektirir. nk eit blm doal hukukun bir gereidir 've burada baka bir eit blm yntemi dnlemez.
OndrdiiJJciisii, ekberiyef4l ve ilk zilyetlie ili,kindir. ki tr kura vardr, karar!aprlm, ve doal. Kararlatrlm kura, rakiplerce zerinde
anlalm olandr: doal kura ise, ya Greklerin KA1JpOVOJla [klerrmomia -ev.] dedikleri ve kura ile verilmi, anlamna gelen ekberi)'et'tir; ya
da ilk temel!iik'tr.
Dolaysyla, ortaklaa yararlanlamayan ve blnemeyen eyler
ilk zilyete; ve baz durumlarda ilk doan ocua verilmelidir, ki ikisi
de tesadfi olarak kazamlm sfatlardr.
Ottbe,incisi, araetiara ili,kindir. Bar, iin arac/tk yapanlam gvenlik iinde gemelerine izin verilmesi de bir doa yasasdr. nk ama
olarak bar emreden yasa, ara olarak da aracl emreder; ve arac ya
yardm etmek, onun gvenlik iinde gemesine izin vermektir.
Otaltttlctst, hakem !.:ararna raz olmak iizeriedi1: nsanlar bu yasaIara her zaman uymadklar iin, bir insann eylemi ile ilgili sorunlar
doabilir; ilk olarak, o eylemin yaplm olup olmad; ikinci olarak,
eer yaplm ise, yasaya aykr olup olmad; birinciye, bir olgu sorunu; ikinciye ise bir hak sorunu denilir. Soruna taraf olan kiiler, baka
birinin kararna raz olmaya karlkl olarak sz vermedikleri srece,
bartan uzaktrlar. Kararna raz olduklar o baka birine HAKEM denir. Dolaysyla, anla,mazlk iinde olan ki,ilerin bir hakemin kararna nza giJstermeleri doal hukukun gereidir.
Onyeditcisi, hi kimse kendinin yargc deildir. Herkes, her eyi,
kendi yararna uygun olarak yapacana gre, hi kimse kendi davasnda uygun bir hakem olamaz; ve eer uygun olsa idi; hakkaniyet her
bir tarafa eit hak verilmesini emrettiinden, taraflardan birinin yarg
olmasna msaade edildii takdirde, dier taraf iin de ayn eye msaade edilmesi gerekirdi; ve bylece anlamazlk, yani sava nedeni,
doal hukuka aykr olarak devam ederdi.
Onsekizincisi, kendisinde doal bir tarafllk nedeni olan ki,i yarg olamaz. Ayn nedenle, taraflardan birinin zaferi sonucunda kendisine daha fazla kar veya onur veya haz salanacak olan hi kimse hibir da-

------------------------

BS

vada hakem olarak kabul edilmemelidir; nk o, kanlmaz da olsa,


bir rvet almtr; ve hi kimse ona gvenmekle ykml deildir.
Bylece, anlamazlk ve sava durumu, doal hukuka aykr olarak,
devam eder.
OndoktZU1lC!fSU, tamk/ara ilikindir. Olgular hakknda bir anlamaz~
lkta, yarg bir i:arafa dierinden daha fazla gvenmeyecei iin, ba~
ka bir delil yoksa, nc bir kiiye; veya nc veya drdnc ir
kiiye; veya daha fazla sayda kiiye gvenmelidir: yoksa, sorun zmsz kalr ve doal hukuka aykr olarak, zorla zmlenneye bra
klr.

Toplu halde yaayan insanlarn korunmasnn yolu olarak, bar


emreden ve sadece uygar toplum doktrinini ilgilendiren doa yasalar
ite bunlardr. nsanlarn mahvna yol aan, dolaysyla doal hukukun
yasaklad eyler arasnda saylabilecek olan sarholuk ve dier her
tr arlklar gibi baka eyler de vardr; fakat bunlar belirtmek gerekmez, ayrca bu konuyla yeterince ilgili deildirler.
Doa yasalarm11 kolayidda aniapimasm salayall bir kural. Btn
bunlar, doa yasalarnn, pek ou yiyecek bulmaya alnakla megul
durumda olan, dierleri de anlayamayacak kadar ihmalkar olan btn
insanlarca kavranmas mmkn olmayacak derecede incelikli bir tretimi gibi grnebilse de, btn insanlar zrsz brakmak iin, bunlarn hepsi, en kt anlayl bir insann bile kavrayabilecei u kolay zete sdrlmtr; ke11dille yap1lmasm lcabttl etmeyecein bir eyi bakasma
yapma. Bu, insana, doa yasalarn renmek iin, baka insanlarn eylemlerini kendininkiler ile tartarken onlar fazla ar grnyorsa, onlar teki kefeye kendininkileri de onlarn yerine koymasn ve kendi
duygularnn ve z-sevgisinin tartya hibir ey eklernemesine dikkat
etmesini gsterir. Bylece, bu doa yasalarndan hi biri onun gznde akla aykr grnmeyecektiL
Doa yasalar

vicdanen hep

balayctdtJ~

ama fiilen sadece gvenlik ol-

duunda balaycdrlar. Doa yasalar it foro inteno< 5 l

olarak; yani, onlarn var olmas arzusu bakmndan balaycdr!ar: fakat in foro externo<6l olarak; yani, uygulannalar bakmndan her zaman balayc deildirler. nk, bakalarnn kendisi gibi davranmad bir zaman ve
yerde, bir insann alakgnll ve uysal olmas ve btn szlerini tutmas, varln korunmasna hizmet eden btn doa yasalarnn temeline aykr olarak, insan bakalarna av yapnaktan ve kendi kesin
mahvna yol an;aktan baka bir eye yaramaz. Fakat, bakalarnn
onunla ilikilerinde ayn yasalara uyacana dair yeterli gvencesi olan

H6
bir kimse, bu yasalara kendisi uymad takdirde, bar deil sava ve,
dolaysyla, kendi varlnn iddet yoluyla yok edilmesini istiyor demektir.
Yasalarn in foro intemo olarak balad eyler, sadece bir kimsenin yasaya aykr bir eylemi ile deil, yasaya uygun fakat o kimsenin
aykr sand bir eylemi ile de bozulabilir. nk bu durumda o kii
nin eylemi yasaya uygun olsa da, niyeti yasaya aykrdr; ve, balln
in joroi11temo olduu durumlarda, bu da bir yasa ihlali saylr.
Doa J'asalan ebedidir. Doa yasalar deimez ve ebedidir; nk
adaletsizlik, nankrlk, kstahlk, kibir, hakszlk, adam kayrma ve
buna benzer eyler asla yasal klnamaz. Savan hayat korumas, bar
n ise yok etmesi asla mmkn olamaz.
Doa yasalar kolaydr. Bu yasalar, sadece bir istei ve gayreti, iten ve srekli bir gayreti kastediyorum, gerektirdiklerinden, uyulmalar kolaydr. Gayretten baka hibir ey gerektirmedikleri iin, onlar
uygulamaya alan kimse onlara uymu olur; ve onlara uyanlar adildir.
Bu yasalarn bilimi, gerek ahlak feLejesidit: Bu yasalarn bilimi, gerek ve tek ahlak felsefesidir. nk ahlak felsefesi, insanlarn konu
malarnda ve toplumlarnda, neyin iyi neyin k"tii olduunun biliminden baka bir ey deildir. iyi ve ktii, insanlarn deiik huylar, adetleri ve dncelerinde farkl olan eilimlerimizi ve kandmz ey
leri ifade eden sfatlardr. Farkl insanlar, sadece tad alma, koklama,
iitme, dokunma ve grme duyularyla neyin ho neyin naho olduu
konusundaki yarglarnda deil, ortak hayatn eylemlerinde neyin akla
uygun neyin akla aykr olduu konusunda da birbirinden ayrlrlar.
Hatta, ayn kii, farkl zamanlarda farkl olur; bir vakitler vd, yani
iyi bulduu bir eyi, bir baka vakit yerer, yani kt bulur; anlamaz
lklar, atmalar ve nihayet sava ite bundan doar. Bir insan doa
durumunda (ki bir sava durumudur) bulunduu srece, iyinin veya
krnn ls kiisel zevki olduu iin, btn insanlar barn ve barn yolu veya aralarnn, ki bunlarn adalet, minnettad1k, hakkaniyet ve
dier doa yasalar olduunu daha nce gsterdim, yani ahlaki erdemierin iyi, bunlarn karsnda yer alan erdemsizlik/erin ise kt olduu stnde anlaacaktr. Erdem ve erdemsizliin bilimi, ahlak felsefesidir;
ve bu nedenle doa yasalarnn gerek doktrini, gerek ahlak felsefesidir. Fakat ahlak felsefesi yazarlar, ayn erdemleri ve erdemsizlilderi
kabul ettikleri halde, erdemierin iyiliinin ve barl, uyumlu ve rahat
yaamay salayan yollar olarak vlmelerinin nereden ileri geldiini
gremedikleri iin; cesareti cesaret yapan gzpekliin nedeni deil

117
de derecesi imi gibi veya cmertlii cmertlik yapan bir armaann
nedeni deil de miktar imi gibi; erdemleri bir duygular sradanlna
balarlar.

nsanlar, akln buc buyruklarn: uygunsuz bir biimde, y~salar di. ye adlandrriar:"b~uygun bir adiandrma deildir, nk bunlar, insanlarn kendilerini korumasna ve savunmasna nelerin yarayl olduu ile ilgili karsamalar veya teoremlerdir; yasa ise, tam anlamyla,
bakalar zerinde huyurma yetkisine meru olarak sahip olan kiinin
szdr. Ancak, bu teoremleri, her ey zerinde buyurma yetkisine
sahip olan Tanr'nn sz biiminde tebli edilmi olarak dnrsek,
o zaman onlara yerinde olarak yasalar denilebilir.

Blm 16
Kiiler, AmiHer ve Kiileiirilmi Nesneler zerine
KiJi nedir. Bir Kii, szleri veya eylemleri J'a kendisine ait olarak ya da, gerekten veya uydurma yoluyla, bu sz veya eylemlerin kendisine aifedildii bir
baJka kiJinin veya baJka herhangi bir Jeyin szlerini veya eylemlerini temsil
ediyor olarak kabul edilen dir.
Doal kiJi ve yapay kiJi. Szler ve eylemler kiinin kendisine ait
ise, o bir doal kiJi olarak adlandrlr. Bir bakasnn szlerini ve eylemlerini temsil ediyorlarsa, o bir yapma veya yapay kijidir.
KiJi kelimesi nereden gelir. Kii ("person") kelimesi Latincedir.
Grekler, bunun yerine, surat anlamnda rcpoCYwrcov [prosopon -ev.]
derler. Ayn ekilde, Latince persona kelimesi de, bir insann sahnede
taklid edilen sureti veya dJ gornJ anlamna gelir; ve bazen de, daha
zel olarak, bir maske veya siperlik gibi, onun, yz saklayan ksm
anlamna gelir. Bu kelime, sahneden aktarlp, konuma ve hareket
tasviri yapan herkese uygulanmtr. Bylece, hem sahnede hem de
gnlk konumada, kiJi ve jail ( "actor") ayn eydir; ve kiJileJtirmek ("to
personate"), rol yapmak ("to ad') veya kendini veya baka birini temsil
etmektir ("to represent''); ve baka birini temsil edenin, onun kiiliini
stlendii veya onun adna hareket ettii sylenir; Unus sustineo tres
personas; m ei, adversarii, et judicis: ben tane kiilik tann; kendi kiiliim, raklbiminki ve yargcnki, derken Cicero kelimeyi bu anlamda
kullanyordu; VG !;aka birini temsil eden, deiik durumlarda, deiik
biimlerde adlanchrlr; temsilci veya mmessil, vekil, naip, yetkili, murahhas, kayym,jaifl), vs.

118
Fail. Amil. Yetki. Yapay kiilerden baz;lar, szlerini ve eylemlerini, temsil ettikleri kiilerden alrlar. Bu durumda kiifaildit~ onun szleri ve eylemlerine sahip olan ise AMiL'dir: ki burada fail, yetkiyle hareket eder. nk, mallar ve eyalar bahis konusu olduunda, sahip
("owner") ve Latinceele dominus, Grekeele ise eylemler bahis konusu
olduunda ropo [kw'ios -ev.]clurununcla olan kii, amil olarak adlandrlr. Elde tutma hak]zna zilyetlik denildii gibi; herhangi bir eylemi yapma hakkna da YETKi clenilir. Bu nedenle, yetki sznden,
her zaman, bir ii yapma hakk anlalr; yetkiyle J'aplm, sznelen ise,
hak sahibince verilmi izin veya ruhsatla yaplm anlam kar.
Yetkili olarak yaplmJ ahitler, amili balar. Buradan u sonu kar:
fail, yetkili olarak bir ahit yaptncla, bu ahit sanki anil tarafndan yaplm gibi ve amili ahclin btn sonularna eit lele tabi klarak,
onu balar. Dolaysyla, kiiler arasnda kendi adiarna yaplm ahiderin nitelii hakknda daha nce (Blm 14) sylenmi olan her ey, kiilerden yetki alm olan failleri, temsilcileri veys vekilieri tarafndan,
yetki snrlar iinde olmak artyla, yaplan ahider iin de geerlidir.
Bu nedenle, fail veya temsilci ile, onun sahip olduu yetkiyi bilmeden, ahit yapan birisi, bunun btn rizikosunu stlenmek durumundadr. nk hi kimse amili olmad!i bir ahit ile veya verdii
yetkiye aykr olarak veya o yetkinin snrlar dnda yaplm bir ahit
ile bal deildir.
Fakatfaili balamaz. Fail, amilin enriyle, doal hukuka aykr bir
ey yaptnda, eer daha nceki bir ahitic onun emirlerine uynaya
sz vermi ise, doal hukuku ineyen o deil, amildir; nk, eylem
doal hukuka aykr almakla birlikte; bu, failin eylemi saylmaz: tersine, onu yapnay reddetmek, ahdin bozulmasn yasaklayan doa yasasna aykr olur.
Yetki ibraz edilmelidir. Fail aracl ile ve failin sahip olduu yetkiyi bilmeden, sadece onun szne gvenerek, anil ile bir ahir yapan
kii, bu yetki istei zerine kendisine ibraz edilmedii takdirde, artk
ahitic bal deildir: nk fail ile yaplan ahit, onun teminat olmakszn geerli deildir. Ancak, bu ekilde ahit yapan kii, failin sznden baka bir teminat beklemesi gerektiini nceden biliyordu ise, o
zaman ahir geerlidir. Dolaysyla, yetkinin aka belli olduu durumda ahdin faili deil amili balamas gibi, yetki sahte olduunda,
ahir sadece faili balar; nk kendinden baka bir amil yoktur.
KijilejtirilmiJ, cansz nesneler. Yapay olarak temsil edilmesi mmkn olmayan baz eyler vardr. Bir kilise, bir hastane, bir kpr gibi

H9
eyler

bir rahip, ynetici veya beki tarafndan kiiletirilebilir. Ancak,


nesneler amil olamaz ve dolaysyla failierine yetki veremezler;
yine de failler, bu nesnelerin sahipleri veya yneticileri tarafndan
kendilerine verilmi yetkiyle, onlarn bakmn salayabilirler. Dolay
syla, bu gibinemg.er, bir devlet ynetimi olmadan nce de, kiileti~
rilebilir.
Akl sahibi olmayan varlklar. Ayn ekilde, akl sahibi olmayan ocuklar, deliler ve aptallar veliler veya vasiler tarafndan kiiletirilebi
lir; fakat, yapm olduklar herhangi bir eyin, akl yeteneini kazandklar vakit, akla uygun olduuna karar vermelerine kadar o eyin
amili olamazlar. Bununla birlikte, delilik sresinde, onlar ynetme
hakkna sahip olan kii, vasiye yetki verebilir. Fakat, uygar bir durumda bunun da yeri yoktur, nk byle bir durumdan nce, kiiler zerinde egemenlik yoktur.
Sahte tanr/m: Devlete tayin olunan grevliler tarafndan kiile
tirilen ve insanlarn zaman zaman onlara adadklar mallar ve dier e
yalar ve haklara sahip olan pagan tanrlar gibi, putlar veya insan kafasnn uydurmalar da kiiletirilebilir. Fakat bir put amil olamaz: nk o hibir eydir. Yetki devletten gelmitir: ve dolaysyla devletin
kurulmasndan nce, pagan tanrlar kiiletirilemezdi.
Gerek Tanr. Gerek Tanr kiiletirilebilir. Kendi halk deil,
Tanr'nn halk olan srailoullar'n, hoc dicit Moses< 4 l ile kendi adna
deil, hoc dicit Domius< 5 l ile Tanr adna ynetmi olan Musa'dr onu
ilk kiiletiren. kincisi ise, insann olu, onun kendi olu, Mbarek
Kurtarcmz sa Mesih'tir: kendi kendine deil, babas tarafndan gnderilmi olarak, Yahudileri dzeltmek iin ve btn milletleri babas
nn krallna sokmak iin aramza gelmi olan sa Mesih. ncs
de, Havariler'in iinde konuan ve alan Kutsal Ruh veya Ruh-l
Kuds: o Kutsal Ruh ki kendi kendine ortaya kmayp, her ikisi tarafndan gnderilmi ve her ikisinden domutur.
ok sayda insan nasl tek bir ki;ilik olur. ok sayda insan, onlardan
herbirinin rzasyla, tek bir insan tarafndan temsil edildiinde tek bir
kiilik haline gelir. nk kiilii tek yapan, temsil edilenlerin birlii
deil, temsil edenin birliidir. Kiilii ve ancak tek bir kiilii tayan,
temsilcidir. Yoksa, okluk iinde birlik baka trl anlalamaz.
H erk~. amildir. oklu k, doal olarak, tek deil ok olduu iin; herkes kendi prtak temsilcilerine bizzat yetki vererek ve, ona esirgemeden yetki" ver;r::ilerse, temsilcinin yapt btn ileri stlenerek,
temsilcilerinin kendi adiarna syledii veya yapt her eyin dk sacansz

][20
ydaki

arniiieri olarak anlalmaldr: aksi takdirde, temsilciyi, onlar


hangi konularda ve nereye kadar temsil edebilecei bakmndan snr
lamlar ise, onlardan hibiri, ona verdikleri hareket etme yetkisinden
fazla bir sorumluluk stlenmezler.
Bir amil, oy okluuyla tek yapt!m; ok saytda itsa11 olabilir. Temsilci ok sayda insandan oluuyor ise, onlarn ounluunun oyu, onlarn tmnn oyu olarak dnlmelidir. Szgelii, aznlk olumlu gr beyan eder ve ounluk ise olumsuz. gr beyan ederse, olumsuz
oylar olumlulardan fazla olacak; ve bu nedenle olumsuz oylarn fazlal
, aksi kantlanmadka, temsilcinin tek oyu olacaktr.
ift saytda temsilciler yararl deildir. Temsilcilerin says ift olduunda, zellikle bu say byk deilse ve bylece kart oylar sk sk
birbirine eit oluyorsa, temsilcilik genellikle karar veremez ve harekete geemez. Ancak, baz durumlarda, sayca eit olan kart oylar, bir
konuda karara varabilir; mahkum etme veya aklarnada olduu gibi,
eit oylar, mahkumiyet karar verilmiyorsa, aklama karar vermi olurlar; fakat, aklama karar verilmediinde, mahkumiyet karar vermi olmazlar. Bir davada, mahkum etmemek aklamaktr: fakat, aklama karan verilmemesi mahkum etmek anlamna gelir demek doru deildir.
Kararn hemen mi uygulanmas yoksa baka bir zamana m ertelenmesi gerektii dnlrken de durum buna benzer: nk, oylar eit olduunda, kararn uygulanmasna karar verilmemesi bir erteleme karardr.

Olumsuz oy. Say tek ise, veya daha fazla gibi, ve her biri, olumsuz oyu ile, btn dierlerinin olumlu oylarn geersiz klma hakkna
sahip ise, bu say temsil edici deildir; insanlarn gr ve kar farklar nedeniyle, pek ok baka eylerde olduu gibi, zellikle sava zamannda, ounluun ynetiminde de, byle bir temsilci ok nemli
konularda genellikle kararsz ve yeteneksiz bir hale gelir.
ki tr amil vardr. Birine, sadece amil denilir; ki daha nce, ba
ka birinin eyleminin sorumluluunu stlenen kii olarak tanmladm.
kincisi ise, bir bakasnn bir eylemini veya szlemesini artl olarak
stlenen kiidir; yani, o kii, dieri onu belirli bir zamanda veya belirli
bir zamana kadar yapmaz ise, onu yapmay taahht eder. Bu artl
amiller genellikle KEFiL olarak anlrlar. Latince'de ise, fidejussores ve
spotsores olarak; zellikle bor ilerinde praedes olarak; bir yarg veya
magistra huzurunda bulunurken ise, vadesolarak anlrlar.

121
EVlRMENlN NOTLARI
Blm 1
1) A Sho11 Tm ct on First PriJI(iples, 1630.

Blm 2
1) Kentaur: Gre.k

mi.rolc~nde

insan

bal

Blm3
1) "Sonuca bak": (Lat.)
2) Sagacitas (Lat.): Zeka, kurnazlk.
3) So!ettia (Lat.): H ner, marifet, ustalk,

at.

yaratclk.

Blm4
1) Aquino'lu Tommaso.
Blm S
1) Hypostatical: Teolojik hipostaz ile ilgili. Tratlsubstmtiate: Roma Katalik Kilisesi'nin
retisine gre, ekmek ve arab n, lsa'nn vcudu ve kanna dnmesi. Consubsta

tiate: sa'nn son akam yemendeki ekmek ve arapla, lsa'nn vcudunun, fiili
maddesel
2)

!gtesfattti

varl ve birlii anlamndaki teolojik reti.


(Lat.): (Burada) parlak, ama bo ve aldatc eyler (tekili:

igisfatuus:

"aptal

atei".)

3) Pnidettia (Lat.): Basiret, saduyu.


4) Sapientia (Lat.): Hikmet, bilgelik.
Blm 6
1) ltah: appetite; istikrah: aversiot.

2)
3)
4)
S)

6)
7)
8)
9)

Pulchrum (Lat.): Gzel. Turpe (Lat.): irkin.


Jucundum (Lat.): Ho, latif, memnun edici
J'r!olestum (Lat.): Naho, sknt verici, rahatsz edici.
"Birlikte ac ekme" ifadesini, orijinal metindeki "compassio" szcnn karl
olarak setim. Bu szcn lugatlardaki Trke karl "merhamet", "acma" olmakla birlikte, bunlardan birini kullanrsam, Hobbes'un vermek istedii anlam
Trke'ye aktaramam diye dndm. nk Latince kkenli bir szck olan
"compassio", "birlikte" anlamnda bir nek olan "com" ve "ac ekme, strap duyma"
anlamna gelen ''passio" szcklerinden oluur ve Hobbes'un da burada vermek istedii anlam budur.
"Halden anlama" ifadesi, "fellow-feeling"yerine kullanlmtr.
"Dnp tanma, kafada evirip evirme, vs." anlamndaki "deliberatio11" szc yerine kullanlmtr.
"Teemml": "de!iberatiot"anlamnda dnmek.
"Mesut hayal": beatijical visio.

Blm 7
1) "! believe i ".

2) "! believe hitp". Bu iki ifade arasndaki nemli ayrm Trke'ye aktarmak, kanaatimce, imkans;dr. "! believe in (him)" ifadesinin anlam, o kiinin deerine, varlna, vs.
inanlddli. "/ be!jeve him" ise, o kiinin syledii eyin veya dncelerinin, vs.
doru olduunu dlnmek anlamna gelir. Szgelimi, "to believe in Cod" demek,
"Tanr'ya, Tanr'nn varlna inanmak" demektir. "To believe someo11e" ise, "birisinin

122
syledii bir eye veya o kiinin ifade ettii bir d nceye, vs." inanmaktr.
3) Eski Ahit/Tevrat ve Yeni Ahit/ncil.
4) Titus Livius (1\L. 59-l\1.5. 17): Romal tarihi.

Blm 8
1)

"Privy-cou11cillor".

2) Venutio (Lat.): Kurnazlk.


3) Eummides ya da Furio1ar: Yunan-Roma mitolojisinde tanrlar.
4)

Cer:es: Roma dininde bereket tanras.

.'i) Ph;1ibos: Gne tanrs Apollon; gnein kii letirilm i biimi.


6) Eski Ahit/'l'evrat.

7) Bkz. Bliim 5, dipnot 1.


8) Fransisco Sarez (1548-1617): Uluslararas hukukun kurucularndan spanyol d
nr. Cizvitlerin en byk ilahiyatlar arasnda yer alm, skolastik felsefenin Aquino'lu 'J'ommaso'dan sonraki en nemli diinr saylmtr.
Blm 10
1)

ilfilitio (Lat.): Ordu.

2) Vir (Lat.): Adam, erkek, yetikin, cesur adam, kahraman, koca, piyade eri, vs.

3) John Selden (1584-1654): ngiliz eski hukuk yaptlar uzman, Doubilimci ve siya-

set adam. (Daha fazla bilgi iin bkz. AnoBritmmico Gme/ Klltiir AmiNopedisi, 1986,
Ci lt 19, s. 217. Hobbes'un burada szn ettii kitap John Selden'n 'J'itles of Ho11or
(1614) adl kitab olmal. AnaBritomicrt'da, bu eserin bal deme Smetleri eklinde
~evrilmi, dorusu

Onur Uvmlrm olmalyd.)

Blm 12
1) "lmogines" ve "mbroe" (Lat.): Hayaller, hortlaklar, glgel er.
2) Scipio Africanus Minor (1\'l.. 185/184-129): Kartaca'y ykarak III. Pn Sava'na
son veren ve Ispanya'y Roma'ya balayan Romal komutan (Ana!Jritomico, 1986,
Cilt 19, s. 180-181)
3) Syhilla (bkz. AaBritomiw, Cilt 19, s. 342).
4) Teomansi: Kendini tanr kabul etme.

S) "Thnnomocy".
6) Nekronami: llerle haberleerek, gaipten haber verme, fal bakma.
7) Auguy: Eski Roma'da, kulara bakarak kehanette bulunma sanat.
8) Portelfo (Lat.): Bir eyler olacan gsteren olaand , doast olaylar.
9) Ostenta (Lat.): Iaretler, belirtiler.
10) N uma Pompilius: Roma'nn ikinci efsanevi kral; Romulus'un halefi Roma'daki
tm dini kurumlarn onun tarafndan dzenlediine inanlrd.
ll) Egeria: Eski Roma inannda bir akarsu perisi. Efsaneye gre, Kral N uma Pompilius'un kars ve danmanyd.
12) Baal: Bat Samilerinde, bereketli yamurlarn ve ykc yldrmlarn tanrs Hadad'a
(en gl efendi) verilen ad. Kitab- Mukaddes'te btn uydurma tanrlar anlatmak
iin kullanlr.
13) Samuel: Filistinliler karsnda yenilgiye urayan sraillileri bir araya toplayan ve
hkmdarlar olan brani peygamber.
14) Childeric: 8. yzylda hkm srm Frank krallarndan biri. 751 'te tahttan indirildi.
15) Zacharias: 41-752 yllar arasnda hkm sren Yunan asll Papa. Childeric'in tahttan indirilmesini salad.

123
Bllim 13
1) "Air" (hava)

deil,

"w.eather" (hava durumu)

anlamnda.

Blm 14
1) "Sana yaplmasn isteme~liin eyi sen de'bakalarna yapma": (Lat.)
2) "Hukuk d, hak..z,:.~ukuka aykr": (Lat.)
3)

4)
5)

"[~-il/ that this be thille to-motTOZ2' ".


"! wi/1 give it thee to-morrow".
"! wi/1". Bu ifadeyi ve Hobbes'un burada anlatt eyi tam olarak dilimize evirmenin imkansz olduu grndeyim: "[ink[i "~i//" szc. lngilizce'de, bir yardmc
fil olarak gelecek zaman anlatr; tek bana bir fil olarak ise "dilemek, istemde" anlamna gelir.

Blm 15
1) Bkz. Blm 26, Not 1.
2) Bkz. Blm 26, Not 2.
3) Eo i11stmte (Lat.) o anda.
4) "Primogeniture": Ayn ana ve babann ilk ocuu olmak: ilk
kma hakk; "ekberiyet".
S) lllforo ittemo (Lat.): ierideki mahkemede; vicdanen.
6) In fo ro exlerno (Lat.): dardaki mahkemede.

ocua

ait olan tahta

Blm 16
1) "Fail" kelimesini "actor" karl olarak kullandm. ngilizce'de "actor" kelimesi "to
art" (oynamak, rol yapmak, yapmak, ifa etmek, vs.) fiilinden gelmekte olup, Latince'deki "actor" (temsilci, vekil, vs.) ile ilgilidir. 1-Jobbes, bu blmde, bu kelimeyi
"temsil eden kii" veya "temsil edilen adna belirli bir ii yapan kii" anlamnda,
"author" kelimesini ise "temsil edilen kii" veya "bakasna kendisi adna belirli bir
ii yapmas iin yetki vermi kii" anlamnda kullanmaktadr. "Author" iin, "amil"
karln kullandm. Bunlarn okuyucu tarafndan tatmin edici bulunmayabilecei
ihtimalinin farkndaym. Ancak, ngilizce baz kelimelerin Latince ve Greke kkenleriyle ilikilendirilerek akland bu blm n evrilmesinin beni genel olarak
bir hayli zorladn ve bu zorluklardan bazlarn, Trke'ye eviri bakmndan, a
lamaz nitelikte grdm belirtmeliyim.
2) "Bu, l'vlusa'nn szdr": (Lat.).
3) "Bu, Tanr'nn szdr": (Lat.).

ITKKNCIT KKSKM
DEVLET ZERITNE

Bi:ilthn

J7

Bir Drcvlciin Ncdc11cr1, Dcguu


DevletJJ

YC

T a:n:rtlanmes zcr:inc

amact, birej'sel giivet1lihir. Doal olarak zgrl ve bakalar


na egemen olmay seven insanlarn, devletler halinde yaarken kendilerini tabi kldkhm kstlamann nihai nedeni, amac veya hedefi,
kendilerini korumak ve bylece daha mrlu bir hayat srmek; yani,
daha nce gsterilmi olduu gibi (Blm 13), insanlar korku iinde
tutacak ve onlar, ceza tehdidiyle, ahiticrini ifa etmeye ve andrdnc
ve onbeinci blmlerde anlatlan doa yasalarna uymaya zorlayacak
belirgin bir g olmadnda, insanlarn doal duygularnn zorunlu sonucu olan o berbat sava durumundan kurtulmaktc
Bu giivetlik doal hukttkla salmamaz. nk adalet, hakkaniyet, tevazt, merhamet ve, zet olarak, bize 1e yaplmasm istij'orsak baJkalama
da ott yapmak gibi doa yasalar, bunlara uyulmasn salayacak bir
gcn korkusu olmakszn, bizi taraf tutmaya, kibrc, almaya ve
benzer eylere srkleyen doal duygularmza aykrdr. Klcn zoru
olmadka ahider szlerden ibarettir ve insan gvence altna almaya
yetmez. Dolaysyla, doa yasalarna ramen, (bu yasalara uyulmak istendiinde ve gvenlik iinde uyulmas mmkn olduunda) kurulu
bir iktidar yoksa veya bu iktidar gvenliimiz iin yeterince byk
deilse; herkes, btn dier insanlara kar korunmak iin, kendi gcne ve kurnazlna dayanacak ve stelik bunu meru olarak yapabilecektir. nsanlarn kk aileler halinde yaadklar yerlerde, birbirlerini soymak ve yamalamak bir geim yolu olmu ve, doa yasasna
aykr olarak bilinmek yle dursun, daha byk yama yapan daha
byk bir eref kazanm, ve insanlar, eref yasalarndan baka yasalara, yani zulijn yapmamay, insanlar kendi hayatlar ve iftilik aralaryla babaa brakmay emreden yasalara uymamlardr. O zaman kk ailelerin~yaptl).larn, imdi de, daha byk ailelerden ibaret olan
ehirler ve krallklar yapmaktadr. Onlar da, tehlike bahaneleri ve isti-

128
korkusu ile veya istilaclara yardm edilmesinden korktr, kendi gvenlikleri iin, egemenliklerini geniletir
ler ve, baka tedbir olmamas nedeniyle, hakl olarak, cebren ve hileyle, komularn egemenlik altna almak veya zayflarmak iin ellerinden geleni yaparlar ve bundan tr alar sonra bile erefle anlrlar.
Birkar; ki,ri 'l)ff)'a ailenin bir/epnesiyle de salanamaz. Az sayda insann ~irlemesi de onlara bu gvenlii salamaz; nk kk saylar
da, bir veya dier tarafa yaplan kk eklemeler, g stnln,
zafer kazanmaya yetecek kadar arttrr; ve dolaysyla saldrganl te
vik eder. Gvenliimiz iin itimat edebileceimiz okluk, herhangi
bir say ile deil, korktuumuz dmana kyasla belirlenir; ve dma
nn, savan sonucunu belirleme ans, onu teebbs etmeye itecek
kadar belirgin ve kesin olmadnda bu okluk yeterli gte demektir.
Tek bir karar verici tarafndm yiJnelti!meym bir ounlukla da sala
namaz. Son derece byk bir ounluk da olsa, bu ounluun yelerinin eylemleri, kendi bireysel muhakemelerine ve isteklerine gre
belirlenmekte ise, bu ekilde, ne ortak bir dmana ne de birbirlerine
zarar vermelerine kar savunma veya korunma bekleyemezlee nk, glerinin en iyi nasl kullanlaca ve uygulanaca konusunda
farkl grlere sahip olduklar iin, birbirlerine yardm etmek bir yana engel olurlar ve karlkl muhalefetle glerini hi mertebesine indirler: bylece, sadece, birlemi az sayda insan tarafndan kolayca
egemenlik altna alnmakla kalmazlar; ayn zamanda, ortak bir dman
yoksa, bireysel karlar iin kendi aralarnda sava ederler. Byk bir
insan topluluunun, onlarn hepsini korku iinde tutacak genel bir
g olmadan da, adalet ve dier doa yasalarna uymay kabul edeceini varsayabilirsek, btn insanlarn ayn eyi yapacan da varsayabiliriz. Bu durumda, uygar bir ynetim veya devlet olmazd, olmas da
gerekmezdi; boyun edirme olmakszn bar salanrd nk.
Tek karar verici srekli olmaldr. nsanlarn btn hayatlar boyunca srmesini arzu ettikleri gvenlik iin, bir arpma veya bir savata
olduu gibi, belirli bir sreyle tek bir karar verici tarafndan sevk ve
idare edilmeleri yeterli deildir. nk, ortak bir dmana kar birlemi gayretleriyle zafere ulasalar bile; daha sonra, ortak bir dman
lar olmad veya bazlarnca dman kabul edilen birisi baka bazla
rnca dost sayld vakit, farkl karlar nedeniyle dalacaklar ve
kendi aralarnda sava edeceklerdir.
Akldan ve konupnadan yoksun baz yaratk/m~ zorlayc bir g o!makszm, niin toplum halinde yaarlar. Aristoteles'in siyasal yaratklar
!aya

urama

tuklarndan

129
arasnda sayd arlar

ve karncalar gibi baz canllarn, bireysel muhakemeleri ve arzular dnda bir gdleri veya birinin genel kar iin
uygun bulduunu dierlerine anlatabilmesi iin bir dilleri olmad
halde, yine de toplum: halinde yaadklar dorudur: ve bu nedenle insanlarn ayneyi 11iiB yapamayacaklar sorulabilir. Buna cevabm:
lk olarak, insanlar eref ve itibar iin srekli bir rekabet iindedirler, bu yaratklar ise deil; ve bundan dolay insanlar arasnda ks
kanlk ve nefret, ve en sonunda da sava, doar; bu yaratklar arasn
da ise byle eyler olmaz.
kinci olarak, bu yaratklar arasnda ortak kar zel kardan
farkl deildir; ve doalar gerei zel kara eilimli olduklar iin,
bylelikle ortak kariara da hizmet ederler. Fakat, kendini bakalary
la kyaslamaktan zevk alan insanolu ancak deerli eylerden holanr.
nc olarak, bu yaratklar, insanolunun tersine, akldan faydalanamadklar iin, ortak ilerinin ynetiminde herhangi bir yanl
lk gremez ve dnemezler; oysa, insanlar arasnda, bakalarna k
yasla daha akll ve toplumu ynetmeye daha yetenekli olduklarn
dnen pek ok kii vardr; ve bu kiilerden bazlar belirli bir yolda,
bazlar da baka bir yolda yenilik ve deiiklik yapnaya alrlar; ve
bylece kargaa ve i savaa neden olurlar.
Drdnc olarak, bu yaratklar, arzularn ve dier duygularn dierlerine iletmek iin sesten faydalanabildikleri halde, baz insanlarn
bakalarna iyiyi kt, kty de iyi gibi gsterebilnelerini ve iyi ile
ktnn grnrdeki bykln arttrp azaltabilmelerini ve bylece insanlar diledikleri gibi rahatsz edip huzur ve s knlarn bozabiimelerini salayan o sz sanatndan yoksundurlar.
Beinci olarak, akl sahibi olmayan yaratklar haksz/tk ile zarar
arasnda ayrm yapamazlar; ve, bu nedenle, rabatta olduklar srece,
hemcinsleri ile dalamazlar: oysa insan en fazla rabatta iken sorun yaratr: nk, bilgeliini gstermeyi ve devleti ynetenlerin eylemlerini denedemeyi o zaman sever.
Son olarak, bu yaratklarn mutabakat doaldr; insanlarnki ise
ancak ahde dayaldr, yani yapaydr: ve bu nedenle, onlarn mutabakatn sabit ve srekli klmak iin, ahit dnda baka bir ey daha gereklidir; yani, hepsini korku iinde tutacak ve eylemlerini ortak faydaya
yneltecek ~enel bir g.
Bir devlftit, ojuJunu. Tamm. nsanlar yabanclarn saldrsndan
ve birbirlerinin zararlarndan koruyabilecek ve, bylece, kendi emekleriyle ve yeryznn meyveleriyle kendilerini besleyebilnelerini ve

130
mutluluk iinde yaayabilmelerini salayacak bylesi bir genel gc
tek yolu; btn kudret ve glerini, tek bir kiiye veya hepsinin iradesini oylarn okluu ile tek bir iradeye indirgeyecek bir heyere devretmeleridir. Yani, kendi kiiliklerini tayacak tek bir kii veya bir heyet tayin etmeleri ve, herkesin, bu kii veya heyetin, ortak
bar ve gvenlikle ilgili ilerde yapaca veya yapuraca eylerin
arnili plmay kabul etmesi; ve kendi iradesini o kii veya heyetin iradesine ve muhakemesini de onun muhakemesine tabi klmasdr. Bu
onaylamak veya rza gstermekten te bir eydir; herkes herkese, senin de hakkm ona brakman ve onu btn eylemlerinde aym ;ekilde yetkili
klman ;artyla, l:endimi ynetme hakkm bu ki;iye veya bu heyete brakyo
rum demiesine, herkesin herkesle yapt bir ahir yoluyla, hepsinin
bir ve ayn kiilikte gerekten birlemeleridir. Bu yapldnda, tek bir
kiilik halinde birlemi olan topluluk, bir DEVLET, Latince CrvrTAS,
olarak adlandrlr. te o EJDERHA'nn veya, daha saygl konuursak,
lmsz tmnm11 altnda, bar ve savunmamz borlu olduumuz, o
lml tamtztn douu byle olur. nk, devletteki her bir kimsenin
ona verdii yetkiyle onun elinde o kadar ok kudret ve g toplanm
olur ki, o kii, bu kudret ve gcn dehetiyle, btn insanlarn yurtta
bar ve yurtdnda dmaniara kar yardmlama ynndeki iradelerini birletirip biimlendirmeye muktedir hale gelir. te devletin z
o kiide toplanmtr; tanmlamak gerekirse, bu z, byk bir top!u!uutl
ye!eritit birbirleriyle yapttklar ahit!er!e, her birinin huzur ve sitkilnu ve ortak savunmalar iin, ilerinden birinin, Ollttt uygun bu!acat ;eb/de, hepsinin birden gcn ve imkanlatn kul!anabi!mesidir.
Egemen ve uyrttk nedir. Bu kiilii tayana EGEMEN denir ve onun
egemenlik kudretine sahip olduu sylenir; onun dnda kalan herkes
ise, onun UYRUGu'dur.
Bu egemenlik iki yoldan elde edilir. Birincisi; bir kimsenin, kabul etmezlerse onlar yok etmek kudretiyle, ocuklarn veya onlarn
ocuklarn kendi ynetimine boyun edirmesinde; veya dmanlarn
sava yoluyla kendi iradesine tabi klmas ve ancak bu artla hayatlar
n balamasnda olduu gibi, doal zor iledir. kincisi ise, bir kiiye
veya bir kurula, onun kendilerini bakalarna kar koruyaca inancy
la, tabi olmak iin insanlarn gnll olarak kendi aralarnda anlama
lardr. Bu ikincisi, siyasal bir devlet veya sz!e;me ile kuru/mu; bir devlet olarak; birincisi ise, edini!mi; devlet olarak adlandrla bilir. lk nce,
szleme ile kurulmu devletten bahsedeceim.
kurmann

131
Blm 18
Szlcm<C i]c K.uru1mu:; Egemenlerin J-J[a.kla' zerine
Bir devlet kmnak nedit.. Bir insan topluluu, ke11di arasmda ahit yaparak,
hepsinin birden kiiliini temsil etmek, yani onlarn temsilcisi olmak hakktt]l hangi ki,riye veya heyete verilecei konusunda ounlukla anlat
vakit, bir devlet kurulmupur denir; bmm lehi11de oy verenler gibi, aleyhinde oy verenler de, bar iinde birlikte yaamak ve bakalarna kar korunmak amacyla, o kii veya heyetin btn eylemlerini ve kararlarn,
bunlar kendi eylem ve kararlar imiesine, yetkili klacaktr.
DevletiJZ kurulmasmit soJZulan JU!tlardr: Bir devletin bu ekilde
kurulmasndan, halkn rzas ile kendisine egemenliin devredildii
kii veya heyetin btn haklar ve yetkileri doar.
1. Uyruklarhkmet,rek/ini deipiremezler. ilkin, szleme yaptkla
r iin, daha nceki bir szleme gerei olarak buna aykr herhangi bir
eye bal olmadklar anlalmaldr. Ayrca' bunun bir sonucu olarak,
bir devlet kurmu bulunan ve bylece egemenin eylem ve kararlarn
szleme gerei benimsemekle ykml olanlar, egemenin izni olmakszn, herhangi bir konuda baka bir egemene tabi olmak iin
kendi aralarnda yasal olarak szleme yapamazlar. Dolaysyla, bir
monarkn uyruklar, onun izni olmakszn, monariyi terk edip dank
bir topluluun kargaasna geri dnemezler; veya kiiliklerini tayan
kimseden onu alp baka bir kimseye veya heyete de devredemezler:
nk herkes herkese kar, halen egemenleri olann yapaca veya
yaplmasn uygun bulaca hereyi kabul etmek ve byle hereyin farazi anili olmakla ykmldr: yle ki, herhangi bir kii itiraz ettiin
de, btn dierleri o kii ile olan ahiderini bozar ve bu adaletsizliktiL
Ayrca, herkes egemenlii kendilerini temsil eden o kiiye verdiin
den, onu alaa ederlerse, onun olan ondan alm olurlar ve bu da yine adaletsizliktiL Ayrca, egemenini alaa etmeye teebbs eden birisi, bu teebbs nedeniyle ldrlr veya cezalandrlrsa, devletin
kurulmasyla egemenin btn yapacaklarnn anili olduu iin, cezalandrmann anili de kendisidir. Bir kimsenin, kendi yetkisiyle cezalandrlabilecei herhangi bir ey yapnas adaletsizlik olduu iin, bu
nedenle o da hakszdr. Baz kiiler, egemenlerine itaat etmeme nedeni olarak, in~anlarla deil fakat Tanr ile yaplm yeni bir szleme iddiasnda bulvnnu_lardr; fakat bu da hakszdr: nk Tanr'nn kiili
ini temsil eden birinin aracl olmakszn Tanr ile szleme yapla
maz; Tanr'nn kiilii ise, sadece, Tanr'nn altnda egemenlie s~hip

132
vekili tarafndan temsil edilir. Tanr ile szleme yapl
iddia sahiplerinin kendi vicdanlarnda bile o kadar ak
bir yalandr ki, bu sadece haksz bir kimsenin hareketi deil, ayn zamanda aalk ve alaka bir mizacnda sonucudur.
2. Egemm giitetl vazgeilemez. kinci olarak, hepsinin birden kiili
ini tama hakk, egemenin onlardan herhangi biriyle deil, onlarn
birbirleriyle yaptklar ahit ile egemen tayin ettikleri kiiye verilmi
olduundan, egemen asndan herhangi bir szleme ihlali szkonusu
olamaz; ve bu nedenle onun uyruklarndan hibiri, vazgeme mazaretini ne srerek, uynkluktan kurtulamaz. Egemen tayin edilen kimsenin uyruklaryla nceden bir ahit yapmad aikardr; nk ya btn topluluk ile, aldin bir taraf olarak, ahit yapmas gerekir; ya da
herkesle ayr birer ahit yapmas. Btn topluluk ile, bir taraf olarak,
ahir yapmas imkanszdr; nk onlar henz tek bir kiilik deildirler.
Topluluktaki btn insanlarla ayr ayr ahider yaptnda ise, egemenlii ele geirdikten sonra bu ahider hkmszdr; nk herhangi bir
kimsenin ahdin bozulmas olduunu iddia ettii bir eylem, hepsinin
kiilii adna ve her birinin hakkna dayanarak yaplm olduundan,
hem o kimsenin hem de btn dierlerinin eylemidir. Ayrca, onlardan herhangi biri egemenin kuruluta yapt ahdi ihlal ettiini iddia
ederse ve bakalar veya uyruklardan biri veya sadece egemenin kendisi byle bir ihlal olmadn ileri srcrse, bu durumda anlamazl
zme balayacak bir yarg yoktur; dolaysyla i yine kl kuvvetine kalr; ve herkes, kurulutaki amalarna aykr olarak, kendini kendi gcyle koruma hakkn tekrar kazanr. Bu nedenle, ahit yoluyla
egemenlik vermek bounadr. Bir manarkn iktidarn ahitten, yani
arta bal olarak ald dncesi, kelimelerden ibaret olan ahitlerin,
devletin kl kuvvetinden, yani egemenlie sahip olan ve eylemleri
herkese kabul edilen ve onda birlemi herkesin gcyle yaplan o
kii veya heyetin serbest ellerinden baka, insanlar zorlayc, denetleyici, snrlayc veya koruyucu hibir gc olmad gereinin, bu basit gerein anlalmamasndan doar. Fakat bir heyet egemen olarak
tayin edildiinde: hi kimse kuruluta byle bir ahit yapldn dnmez; nk, szgelimi, Roma meclisinin Romalrlar ile, egemenlii
u veya u artlada elde tutmas iin bir ahit yaptn ve bu ahit ifa
edilmedii takdirde, Romallar'n Roma meclisini yasal biimde alaa
edebileceklerini syleyecek kadar kaln kafal kimse yoktur. nsan
larn bir monaride ve bir halk hkmetinde durumun benzer oluu
nu grememeleri, katlmay umduklar bir heyetin ynetimini, yararolan

Tanr'nn

d iddias,

133
lanmay beklemedikleri monari ynetimine tercih eden baz kiilerin
tutkusundan kaynaklanmaktadr.
3. Hi kimse, om/u!. tarofmdan belirlenen egeme11in krulu;una,
adaletsizlik etmeden kat'fl gelemez. nc olarak, ounluk, muvafk oylada bir egenen~a;in ettii iin; kar oy vermi olan da dierlerine
uymal; yani, egemenin yapaca btn eylemleri kabul etmeye veya,
kabul etmediinde, dierleri tarafndan hakl olarak yok edilmeye raz
olmaldr. nk, toplanm olanlarn birliine gnll olarak girmi
ise, orada iradesini gerektii biimde aklam ve, dolaysyla, oun
luun karar verecei eye uyacana znmen sz vermi demektir: ve,
dolaysyla, bu karara uymay redderler veya onlarn kararlarndan herhangi birine kar gelirse, ahdine aykr ve bu nedenle de adaletsiz
davranyor demektir. O kii birlikten olsun veya olmasn; ve onun r
zas istensin veya istenmesin, ya onlarn kararlarna boyun emeli ya
da daha nce iinde bulunduu sava durumunda braklmaldr; ki bu
durumda iken, herhangi bir kii tarafndan adaletsizlik olmakszn yok
edilebilir.
4. Egemenin eylemleri u_yntk tarafindan elepirilemez. Drdnc olarak, her bir uyruk, kurulmu olan egemenin btn eylemleri ve kararlarnn amili olduu iin; egemenin yapt hibir ey uyruklarna yaplm bir hakszlk olamaz; ve ayrca egemen, uyruklanndan herhangi
biri tarafndan adaletsiz olmakla sulanamaz. nk, bir bakasndan
ald yetkiyle herhangi bir ey yapan bir kimse, yetkisine dayanarak
hareket ettii kiiye bu eyle hakszlk etmez. Bir devletin bu ekilde
kuruluu ile, herkes egemenin btn yaptklarnn arnilidir ve, dolay
syla, egemeninden hakszla uradndan ikayet eden bir kimse,
bizzat kendisinin amili olduu bir eyden ikayet ediyor demektir; ve
bu nedenle kendisinden baka hi kimseyi sulamamaldr; hatta kendisini bile hakszlk yapmakla sulayamaz; nk bir kimsenin kendisine hakszlk yapmas imkanszdr. Egemen gce sahip olanlarn insafszlk edebilecekleri dorudur; fakat onlar, kelimenin doru anlamnda, adaletsizlik veya hakszlk etmezler.
5. Egemenin yapt hibir ;ey, uyruk tarafindan cezalandr/anaz. Beinci olarak ve son sylenen eyin bir sonucu olarak, egemen gce sahip olan hi kimse, uyruklar tarafndan adil olarak ldrlemez veya
baka bir biimde cezalandrlamaz. Her bir uyruk, egemeninin eylemlerinin q_mili olduuna gre; kendisi tarafndan yaplm eylemler
iin bir bakas,' i:ezalandrm olur.
6. Uyruk/armt bar; ve savunulmas iin neyin gerekli olduuna' ege-

men karar verir. Bu kuruluun amac, btn herkesin bar ve savunulmas olduu ve bu amaca ulamaya hakk olann ona ulamaya yarayan aralar kullanmaya da hakk olduu iin; hem bar ve savunma
aralar hem de bar ve savunma nndeki engeller ve sorunlar hakknda karar vermek hakk ve hem, nceden, yurt iinde uyumsuzluu
ve yurt dnda dmanl nlemek suretiyle bar ve gvenliin korunmas iin; hem de, bar ve gvenlik kaybolduu vakit, bunlarn
yenien tesis edilmesi iin yaplmasn gerekli grecei her eyi yapmak hakk, egemenlii elinde bulunduran kiiye veya heyete aittir.
Dolaysyla;

Uyruklam hangi dJnce!erin gretileceine egemen karar verir. Altnc


olarak, hangi gr ve dncelerin bara aykr, hangilerinin ise uygun olduuna; ve dolaysyla, hangi durumlarda, nereye kadar ve hangi insanlarn topluluklar karsnda konumalarna izin verileceine; ve
yaymiannadan nce kitaplardaki dnceleri kimin inceleyeceine
karar verilmesi de egemenliin bir parasdr. nk insanlarn eylemleri onlarn dncelerinden doar; ve, bar ve uyumu salamak
iin, insanlarn eylemlerinin iyi ynetilmesi dncelerinin iyi ynetilmesine baldr. Dnceler konusunda, doruluktan baka hibir
eyin dikkate alnmamas gerekirse de; bu, dncelerin bar iin
ynlendirilmesi ile elimez. nk, bara aykr bir dnce ne kadar doru olabilir ise, bar ve uyum da doal hukuka o kadar aykr
olabilir, daha fazla deil. Yneticilerin ve retmenierin ihmali veya
beceriksizlii nedeniyle yanl dtlcelerin zaman iinde ounluk
tarafndan kabul edildikleri bir devlette, doru fikirlerin genel olarak
itici olabilecei dorudur. Fakat yeni bir gerek ne kadar ani ve paldr
kldr bir ekilde ortaya karsa ksn, hibir zaman bar bozmaz,
sadece bazen sava uyandrr. nk, bir dnceyi savunmak veya
kabul ertirmek iin silaha sarlmay gze alacak kadar kt ynetilen
insanlar hala sava halindedirler; ve iinde bulunduklar durum, bar
deil, sadece, birbirlerinden korktuklar iin bir atekes durumudur;
ve byle insanlar srekli olarak adeta sava mevzilerinde gibi yaarlar.
Dolaysyla, bar iin gerekli bir ey olarak; yani, nifak ve i sava nlemek amacyla, grler ve dnceler hakknda karar vermek veya
bu konularda karar verecek yarglar atamak yetkisi, egemen gc
elinde tutana aittir.
7. Uyruklardan her birinin, baJka hibir uyruun adaletsizlik etmeden
ondan alamayaca hangi }ey/erin kendisine ait olduunu bilebilecei kurallar yapmak hakk. Yedinci olarak, her bir uyrua, dier uyruklarca en-

gellenmeden, yararlanabilecei eyleri ve yapabilecei eylemleri gsteren kurallar koyma yetkisinin tm, egemenliin bir parasdr; ve
bu, insanlarn mlkiyet dedikleri eydir. nk, egemen gcn kuruluundan nce, dahacnce de gsterildii gibi, btn insanlar btn
eyler zerinde-h~ sahibi idi; ve bu zorunlu olarak savaa neden oluyordu: ve dolaysyla bar iin gerekli olan ve egemen gce bal olan
bu mlkiyet, kamu bar amacna ynelik olarak o gcn eylemidir.
Bu mlkiyet kurallar, veya mettm ve tttttm,Ol ve uyruklarn eylemlerinde iyi, kb't, yasal, ve yasal olmayana ilikin kurallar toplum yasalardr;
yani, her bir devletin yasalardr; ancak toplum yasas ad, bir zamanlar
dnyann byk bir ksmnn ba olduu iin, yasalar o zamanlarda
dnyann o ksmndaki toplum yasalar demek olan Roma kentinin eski toplum yasalar anlamyla snrl tutulmaktadr gnmzde.
8. Yarglama ve anlapnazlklan iJzme hakk da ona aittir. Sekizinci
olarak, yarglama hakk; yani, toplumsal veya doal hukukla veya olgulada ilgili olarak ortaya kabilecek btn anlamazlklar dinleyip zme balama hakk da, egemenliin bir parasdr. nk, anlamazlk
lar zme balanmaz ise, bir uyruk bir baka uyruk tarafndan verilen
cezalara kar korunamaz; mettm ve tttttm hakkndaki yasalar bounadr;
ve herkes, kendini korumann doal ve gerekli isteinden hareketle,
kendini kendi gcyle koruma hakkna sahip olmaya devam eder ki bu,
sava durumu olup, devletlerin kurulu amacna aykrdr.
9. Uygun giJrd ekilde sava ve ban yapma hakk da ona aittir.
Dokuzuncu olarak, dier milletler ve devletlerle sava ve bar yapma
hakk; yani, bunun ne zaman kamu menfaatine olduuna ve bu amala hangi byklkte glerin toplanacana, silahlandrlacana ve
bunlara deme yaplacana karar vermek ve bunun masraflarn kar
lamak iin uyruklara vergi salmak hakk da egemenliin bir parasdr.
nk, halkn savunulaca kuvvet ordulardan oluur; ve bir ordunun
gc de, onu oluturan askerlerin glerinin tek bir komuta altnda
birlemesinden oluur; bu komuta, kurulmu olan egemen gcn
elindedir; nk militia'ya<Zl komuta etmek, baka bir kurulu gerekli
olmakszn, komutay elinde bulunduran egemen yapar. Dolaysyla,
bir orduya kim komutan yaplrsa yaplsn, egemen gc elde bulunduran daima bakomutandr.
1O. Bfitn ban ve sava damman/arn ve bakanlarn semek hakk
da ona aittir. Onuucu olarak, hem barta hem de savata btn danmanlarn, bakanlarn, yarglarn ve memurlarn seilmesi de egemenliin bir parasdr. Egemen, genel bar ve savunma amacyla ykm...

$'

136
l olduuna gre, bu grevi iin uygun grecei aralar kullanma yetkisine sahip demektir.
11. r/iii ve ceza vermek ve ("!ceki bir yasa, liisiiml belidemem i,<; ise)
bumr diledii gibi yapmak hakkna da sahiptit: Onbirinci olarak, nceden
yapt yasaya gre veya, byle bir yasa yoksa, insanlar devlete hizmet etmeye zendirmek veya devlete zarar vermekten caydrmak iin
uygun bulaca ekilde, uyruklar mal mlk ve eretle dllendirmek
veya' bedensel veya parasal cezalada veya kk drerek cezalandrmak yetkisi de egemene aittir.
12. eref ve paye vermek hakkt da ona aittit: Son olarak, durmaks
zn aralarnda yarma, kavga, hizipleme ve sonunda savaa yol aan
ve birbirlerini yok etmeye ve ortak bir dmana kar glerinin azalmasna neden olan, insanlarn doal olarak kendilerine vermeye ei
limli olduklar deer, bakalarndan beldedikleri sayg ve bakalarna
ne kadar az deer verdikleri dikkate alndnda; eref yasalarnn olmas ve devletin ihsanna layk olan veya layk olabilecek kiilerin deeri iin genel bir lnn olmas; ve bu yasalar uygulamaya koymak
iin, u veya bu kiinin elinde bir kuvvet olmas gerekir. Ancak, sadcce devletin btn militia veya glerinin deil; btn anlamazlklar
da yarglama yetkisinin de egemene ait olduu daha nce gsterilmi
ri. Bu nedenle, eref unvaniar vermek; ve herkesin hangi paye ve
soyluluk derecesine sahip olacan; ve kamusal veya zel bulumalar
da birbirlerine hangi sayg iaretlerini gstereceklerini belirlemek de
egemene aittir.
Bu haklar bliinemez. Egemenliin esasn oluturan, ve egemen
gcn hangi kiide veya heyette olduunun anialmasna yarayan ia
retler ite bunlardr. nk bunlar devredilemez ve blnemez. Para
bastrma; reit olmayan miraslarn mallarn ve kendilerini ynetme;
piyasalarda ilk alc olma hakk ve dier btn yasal haklar egemen tarafndan devredilebilir; fakat uyruklarn koruma yetkisi braklmaz.
Fakat, militia'y devrederse, yasalar yrtemeyecei iin, yarg yetkisini bouna elde tutmu olur: veya vergi toplama yetkisini bakasna
verirse; militia bounadr; veya dncelerin ynetimini brakrsa, insanlar ruhlarn korkusuyla ayaklanmaya itilirler. Bu haklardan hangisini gznne alrsak alalm, salt dierlerinin elde tutulmas, btn devletlerin kurulu amac olan bar ve adaletin korunmasnda, birazdan
greceimiz gibi, etkisiz kalacaktr. Yerkilerin bu blnmesi iin u
sylenmitir, kendi ii11de bl11mii, bir krallk ayakta dummaz: nk,
needen bu blnme olmadka, kart ordulara blnme asla olamaz.

137
Bu yerkilerin Kral, Lordlar ve Avam

Kamaras arasnda

blnmesi d-

ncesi ngiltere'nin ounluu tarafndan en bata kabul edilmemi


olsayd,

savaa srklenmezdi; nce siyasi


sonra da din zgrl konusunda anlaanayanla:f ac\if!Snda olmak zere; ve bu blnme ve i sava,
egemenlik hakk konusunda insanlara yle bir ders vermitir ki, bugn (ngiltere'de) bu haklarn niin blnemez olduunu ve bar geri
geldiinde bunun ounluk tarafndan kabul edileceini, ve i savan
straplar unutuluncaya kadar, meer ki cahil tabaka imdiye kadarkinden daha iyi eitilsin, bunun byle kabul edilmeye devam edeceini grmeyen pek az insan vardr.
Bu haklar, egemen gten feragat eriilmesi dmrla, asla yokolmaz.
Bunlar, temel ve blnemez haklar olduklar iin, onlardan herhangi
biri u veya bu beyanla terkedilmi gibi grnse bile, egemen gcn
kendisinden ak biimde feragat edilmemi ise ve bu gcn kendilerine terkedildii kiiler terkedene artk egemen sfatn vermiyorlar
ise, terk hknszdr; nk egemen terkedebildii hereyi terketmi olduundan, biz ona egemenlii geri verirsek, btn herey blnmez olarak ona bal olduu iin, herey eski haline dner.
Uyruklann giicii ve erefi, egemen gii kat;smda yokolur. Bu byk
yetki blnenez olduu ve egemenlie ayrlmaz biimde bal bulunduu iin, egemen krallar hakknda, singulis majores(3) olarak uyruklar
nn her birinden daha fazla kudrete sahiptir, fakat universis minores< 4!
olarak onlarn toplamndan daha az kudrete sahiptir diyenierin gr
iin pek fazla dayanak yoktur. nk, onlarn toplam ifadesiyle, tek
bir kiilik gibi kollektif bir varlk kastedilmiyor ise, o11larn toplam ve
her biri ifadeleri ayn anlama gelir; ve bu sz sama olur. Ancak, 01tlar1l
toplam ifadesiyle, onlar, egemenin temsil ettii tek bir kiilik olarak
anlyorlar ise, o zaman onlarn toplannn kudreti egenenin kudreti
ile ayndr; ve o sz yine sama olur: egemenlik bir heyette olduu vakit bu samal yeterince grebiliyorlar; fakat bir manarkta olduu
vakit, gremiyorlar; oysa egemenlik kudreti, her kimde olursa olsun,

halk asla blnmez ve bu i

grlerde anlaamayaflar arasnda;

ayndr.

Egemenin kudreti gibi erefi de, uyruklarnn herhangi birinden


veya tmnden daha byk olmaldr. nk, erefin kayna egemenliktedir:' Lord, kont, dk ve prens unvaniar egemen tarafndan
yaratlr. Ef(.;pdiJe_!inin huzurunda hizmetiler nasl eit ve ereften
yoksun iseler; uyn1klar da egemenin huzurunda byledir. Onun gr
alan dnda iken bazlar daha ok, bazlar daha az parlarsalar 'da,

138
onun huzurunda, gnein karsndaki yldzlardan daha fazla parlamazlar.
Egemell g, yok/uu kadar zararl deildir ve zarat~ ge11ellikle, daha
kk bir zarartt kabul edilmemesi11de1l gelir. Fakat, burada, elinde bu
kadar byk bir kudret bulunan bir kii veya heyetin ltiraslan ve dier anormal duygularna tabi olduklar iin, uyruklarn durumunun
son derece berbat olduu itiraz ne srlebilir. Genelde, bir monarkn egemenlii altnda yaayanlar, bunun, monarinin kabahati olduunu dnrler; ve demokrasi veya baka bir egemen heyetin ynetimi altnda yaayanlar da, btn sorunlar bu devlet biimine balar
lar; (oysa, iktidar btn biimlerde, eer uyruklan korumak iin yeterince mkemmel ise, ayndr) ve insanlk durumunun asla sorunlardan
uzak olmadn; herhangi bir ynetim biiminde genel olarak halkn
bana gelebilecek en byk ktln, bir i savan neden olduu
straplar ve korkun felaketierin veya yama ve intikamdan alkoya
cak yasalara ve zorlayc bir gce tabi olmadan yaayan babo insanlar anarisinin yannda bir hi olduunu; egemen yneticilerin byk
basksnn, uyruklanna zarar vermekten veya onlar zayflarmaktan
bekleyebilecekleri herhangi bir zevk veya kazantan kaynaklanmad
n (nk egemeningc ve grkemi uyruklarnn refah ve saln
dan gelir); tam tersine, uyruklarn kendi savunmaianna isteksizce katkda bulunmalarndaki inatlar yznden, herhangi bir acil durumda
veya ani bir ihtiya karsnda, dmaniarna direnmek veya stn gelmek iin gerekli aralarn hazr bulunmas amacyla, bar zamannda
onlardan ne alabilirlerse almak zorunda olmalarndan kaynaklandn
hi dnnezler. nk, btn insanlar, en kk bir demeyi bile
byk bir strap gibi gsteren bytc gzlkler, yani tutkular ve
z-sevgilerini tarlar; fakat kendilerini bekleyen ve byle demeler
yaplmakszn kanlnas mmkn olmayan felaketleri grebilmeleri
iin gerekli uzak gzlklerinden, yani ahlak ve uygarlk biliminden
yoksundurlar.

139
Blm 19
.Si:izlemeyle Kurulmu Deiill~
DeYlct T:,1er:i Ye Egenenl1:in T cvadls jf:i:lilmesrr zerjne
DeiJik

devletbiimlgi sadece ii tanedir. Devletler arasndaki fark, egemenin, veya toplumun tmn ve her bir yesini temsil eden kiinin
farkl oluunda yatar. Egemenlik ya tek bir kiide ya da bir heyette olduu iin; ve bu heyete, ya herkesin ya da sadece belirli kiilerin girme hakk olduu iin; sadece tr devlet olabilecei gayet aktr.
nk temsilci ya bir kii veya birden fazla kii olmaldr: eer birden
fazla ise, o zaman temsilci, herkesin veya sadece bazlarnn heyetidir.
Temsilci bir kii olduunda, devlet bir MONAR'dir: bir araya gelecek
herkesten oluan bir heyet ise, DEMOKRASi'dir veya halk devletidir:
sadece bir kesimin heyeti olduunda ise, ARSTOKRAS adn alr. Ba
ka trde bir devlet olamaz: nk, (blnemez bir btn olduunu
gsterdiim) egemen g ya bir kiide, ya birden fazla kiide, ya da
herkeste birden olmak zorundadr.
Tirm!Jk ve oligarJi, monari ve aristokrasinit farkl adlarndan ibarettir. Tarihlerde ve politika kitaplarnda, tiranlk ve oligari gibi baka
hkmet adlar vardr: fakat bunlar, deiik hkmet biimlerinin adlar deil, ayn biimlere verilmi ktleyici adlardr. nk, monar{i
ynetimi altnda memnun olmayanlar ona tiranlk derler; aristokrasi'den memnun olmayanlar ise, onu oligari olarak adlandrrlar: yine,
demokrasi ynetiminden zarar grdklerini dnenler, ona, ynetimsizlik anlamna gelen anari adn verirler; ancak, hikimsenin ynetimsizlii farkl bir ynetim biimi olarak grdn sanmyorum: ayrca, ynetimin, holarna gittiinde bir tr, holarna gitmediinde veya yneticilerin zulmne uradklarnda ise baka bir tr olduu d
nlmemelidir.
kinci/ temsilciler tehlikelidir. uras gayet aktr ki, tam bir zgrle sahip olan insanlar, eer isterlerse, kendilerinden her birini temsil etmesi iin tek bir kiiye yetki verebilecekleri gibi, bu yetkiyi herhangi bir heyete de verebilirler; ve dolaysyla, eer uygun bulurlarsa,
kendilerini bir mutlak monarka veya baka herhangi bir temsileiye de
tabi klabilirler. Bu nedenle, bir egemen g kurulmu bulunuyorsa,
egemen taro~ndan tesbit edilmi belirli amalarla snrl olma durumu
mstesna, bu insanlarn baka bir temsilcisi olamaz. nk bu, iki ayr
egemen tesis edilmesi demek olurdu. Bu ise, failierin birbirine kar
gelmesiyle, egemen gc blerdi; oysa bu g, insanlar bar iinde

140
yaamak

istiyorlarsa, blnenez. Bylece, toplum, egemenliin kuruolarak, sava durumuna srklenirdi. Dolaysyla,
bir egemen heyetin, kendi ynetimi altndaki insanlar, gr ve isteklerini bildirme yetkisine sahip vekilierini gndermeye davet ederek,
halkn mutlak temsilcileri olarak, kendisini deil de, bu vekilieri kabul etmesi nasl sama olursa: bir monari iin de ayn eyi dnmek
o kadar samadr. Bir monaride, alt yz yllk bir soydan egemenlie
sahip bulunan, tek egemen olarak anlan, uyruklarndan her birinden
Majeste sfatn iiten ve onlar tarafndan sorgusuz spalsiz krallar olarak kabul edilen kiinin, btn bunlara ramen, yine de asla onlarn
temsilcisi olmad gereinin, bu ak gerein, son zamanlarda niye
bu kadar az anlaldn ben bilmiyorum. Dilekelerini tamak ve,
eer o msaade ederse, grlerini ona bildirmek iin emri altndaki
halk tarafndan gnderilen kiiler iin, elikili olduu dnlme
den, bu sfat kullanlmaktadr. Bu vesileyle; halkn gerek ve mutlak
temsilcisi olanlar, grevlerini yerine getirmeyi cidden istiyorlarsa, o
makamn nitelii hakknda insanlar eitmeli ve herhangi bir durumda
genel heyetleri nasl kabul ettiklerine dikkat etmelidirler.
MotarJini1l egemen meclisler/e mukayesesi. Bu devlet tr arasn
daki fark, iktidar farknda deil, bu devletlerin kurulu amac olan halkn bar ve gvenliini salamak bakmndan uygunluklar veya istidatlarnda yatmaktadr. Monariyi dier ikisi ilc mukayese edecek
olursak, unlar gzlemleyebiliriz; ilkin, halkn kiiliini temsil eden
veya onu temsil eden meclisin bir yesi olan her kimse, ayn zamanda
kendi kiiliini de temsil eder. Kamu karn salamak iin siyasi kii
liinde dikkatli olsa da; kendisinin, ailesinin, akrabalarnn ve arkada
larnn zel karn salamakta daha az deil, daha fazla dikkatlidir; ve
kamu yarar zel karla attnda da, zel karn tercih eder genellikle: nk insanlarn tutkular akllarndan ounlukla daha baskn
dr. Buradan, kamu ve zel karn biribirine sk skya bal olduu
yerde, kamu karnn en fazla gelitii sonucu kar. Monaride, zel
kar kamu kar ile zdetir. Bir nanarkn zenginlii, kudreti ve e
refi, uyruklarnn zenginlii, gc ve hretinden gelir sadece. nk,
dmaniarna kar bir sava srdremeyecek kadar yoksul veya rezil
veya, yoksulluk veya muhalefet nedeniyle, zayf uyruklara sahip bir
kral ne zengin, ne grkemli, ne de gvenli olabilir: demokrasi veya
aristokraside ise, kamunun refah, yolsuz bir kimsenin zel servetinden ok, zararl grlerden, haince eylemlerden veya i savatan etkilenir.
lu amacna aykr

kinci olarak, bir monark, istedii kimselerin tavsiyelerini, istedii zaman ve istedii -yerde alr; ve dolaysyla, hangi snf veya nitelikten olursa olsun, dnd konu hakknda bilgili kimselerin dn
celerini, eylem zamanndan istedii'kadar nce ve istedii kadar gizliIikle, dinleyebili. Ancak, egemen bir meclis tavsiye ihtiyac duyduunda, sadece, en bandan itibaren orada bulunma hakk olanlardan
baka hikimse kabul edilmez; ki bunlar, ounlukla, bilgiden ok
servet birikiminde ileri gitmi insanlar olup, dncelerini, insanlar
eyleme iten fakat eylemde ynlendirmeyip yalnz brakan uzun konumalarla bildirirler. nk, tutkularn atei anlamaJ't asla kolayla
trmaz, tersine ileri kartrp anlalmaz klar. Ayrca, kalabalk olmas
nedeniyle hibir meclis gizlilik iinde gr alamaz.
nc olarak, bir manarkn kararlar, insan doasnn elikileri
dnda, hibir elikiye tabi deildir; meclislerde ise, insan doas yannda, bir de kalabalktan gelen elikiler ortaya kar. nk, alnm
olsayd kararn salam bir ekilde srmesini salayacak olan bir ka kiinin bulunmamas, ki gvenlik, ihmal veya zel engeller nedeniyle
olabilir, veya kart grteki bir aznln gayretke grnts, dn
karar verilmi olan her eyi bugn bozar.
Drdnc olarak, kskanlk veya menfaat nedeniyle bir monark
kendi kendisiyle anlamazla demez; bir meclis ise debilir; o kadar ki bir i sava bile karabilir.
Beinci olarak, monaride u saknca vardr; herhangi bir uyruk,
gzde bir kiinin veya bir dalkavuun zengin edilmesi uruna, tek bir
adamn gcyle, btn sahip olduklarndan yoksun klnabilir, ki bunun byk ve kanlmas imkansz bir saknca olduunu kabul ediyorum. Ancak bu, egemen g bir mecliste olduu vakit de meydana gelebilir: nk bir meclis de ayn kudrete sahiptir; ve, nasl bir manark
dalkavuklar tarafndan yanl yola srklenebilirsc, meclis de hatiplerin kt fikirlerine ve yanltmalarna aktr; ve meclis yeleri biribirlerinin dalkavuklar haline gelerek, biribirlerinin hrs ve tutkularna s
rayla hizmet ederler. Manarklarn gzdeleri sayca az olduu ve bunlarn kendi akrabalar dnda kayracak kimseleri olmad halde; bir
meclisin gzdeleri sayca oktur; ve meclis yelerinin akrabalar, bir
monarknkilerden ok daha kalabalktr. Ayrca, bir manarkn hibir
gzdesi yolt'tur ki manarkn dostlarna iyilik, dmaniarna da ktlk
etmesin. Hatiple,r; yani, egemen meclisierin gzdeleri ise, ktlk
yapmak iin byk gce sahip olduklar halde, iyilik yapmaya pek
fazla gleri yoktur. nk insann doas yledir ki sulamak, b~-

lamaktan daha az hitabet gerektirir; ve mahkum etmek, balamaya


kyasla, adalete daha ok benzer.
Altnc olarak, monaride, egemenliin bir ocua veya iyi ile kty biribirinden ayramayan birine intikal edebilmesi bir sakncadr;
ve ite bundandr ki, egemenin gcnn kullanm, onun kiilii ve
yetkisinin yneticileri ve koruyucular olarak, onun hakkna istinaden
ve onun adna hkm srecek olan bir baka kii veya heyetin elinde
olmal;dr. Ancak, egemen gcn kullanlmasn bir kii veya heyete
brakmakta saknca vardr demek; herhangi bir ynetimin kargaa ve
i savatan daha sakncal olduunu sylemek demektir. Dolaysyla,
ne srlebilecek btn tehlike, bu kadar erefli ve kazanl bir makam iin birbirlerine rakip olabilecek kiilerin ekimesinden doma
ldr. Bu sakncann, monari dediimiz ynetim biiminden kaynaklanmadn gstermek iin, nceki egemenin, ya vasiyetname yoluyla
aka ya da, byle durumlarda geerli olan adeti deitirmeyerek,
znnen, veliaht oluna nezaret etmesi iin birini tayin etmi olduunu
dnelim: ite o zaman bu saknca, eer olursa, monariye deil, uyruklarn hrs ve adaletsizliine atfedilmelidir; ki bu hrs ve adaletsizlik, halkn, grevleri ve egemenlik haklar konusunda iyi eitilmemi
olduu her yerde, ayndr. te yandan, nceki nonark, velialtn nezareti iin hibir talimat vermemi ise, doa yasas u yeterli kural ngrr: ocuun yetkisinin korunnasnda doal olarak en fazla kar olan
ve onun lm veya zayflamasndan en az yarar elde edecek olan kii
veliahta nezaret edecektir. Her insan doal olarak kendi kar ve iyilii peinde olduuna gre; bir ocuu, onun mahvyla veya zarara ura
nasyla kendilerine kar salayabilecek kimselerin eline brakmak,
nezaret deil, vatan hainliidir. Bir ocuun emri altndaki hkmet
hakknda yaplabilecek btn iriraziara bylece karlk verildiine
gre, kamusal dirlii bozacak herhangi bir anlamazlk ortaya karsa,
bu, nonariye deil, uyruklarn hrsna ve grevleri hakkndaki cehaletine balannaldr. te yandan, egemenliin byk bir mecliste olduu ve bar ve sava grmeleri ve yasa karlnas bakmndan,
ynetirnde bir ocuun bulunduu durumun bir benzerinde olmayan
hibir byk devlet yoktur. nk, nasl ki bir ocuk, ona verilen tavsiyeyi sorgulamak iin gerekli nuhakene yeteneinden yoksun ise
ve, bu nedenle, emanet edildii kiilerin veya kiinin tavsiyelerini
doru sayp kabul etmek zorunda ise: ayn ekilde, bir meclis de, iyi
veya kt olsun, ounluun grnden ayrlma zgrlne sahip
deildir. Nasl ki bir ocuk, kiiliini ve yetkisini korumak iin, bir ve-

H3
liye veya hamiye muhta ise: ayn ekilde, byk devletlerde, egemen meclis de, byk tehlike ve zorluklarda, custodes libertatis'e<O; yani, diktatrlere veya yetkilerinin koruyucuianna muhtatr; ki bunlar,
ada manarkiardan pel farkl olmayp; meclis tarafndan, belirli bir
sre iin, btn iktidttrn icras onlara verilebilir; ve onlar da, bu srenin sonunda, ocuk krallarn yetkilerinin onlarn koruyucular, naipleri
veya dier vasileri tarafndan ele geirilmesinden daha sk olarak,
meclisin yetkilerini tmyle gasbetmi olurlar.
Monat}i tanm ve dier biimleri. Gstermi olduum gibi, egemenlik trleri sadece tane olduu halde; yani, egemenliin tek bir
kiide olduu monari; egemenliin uyruklarn genel meclisinde olduu demokrasi; ve tayin edilmi veya dierlerinden baka bir ekilde
ayrlm belirli kiilerden oluan bir mecliste olduu aristokrasi: dnyada varolmu ve varolan somut devletler dnlecek olursa, onlar
kolayca e indirgemek mmkn olmayabilir ve, dolaysyla, bunlarn
karmndan oluan baka biimler de olduu dnlebilir. Szgelimi, egemen gcn belirli bir sre iin krallara verildii seime dayal
krallklar; veya kraln snrl bir gce sahip olduu krallklar: ancak,
pek ok yazar, bu ynetimleri monari olarak adlandrmaktadr. Yine,
bir halk devleti veya aristokratik bir devlet bir dmann lkesine boyun edirdii ve bu lkeyi, bir bakan, temsilci veya baka bir yksek
grevli ile ynettiinde; bu, ilk bakta, demokratik veya aristokratik
bir ynetim gibi grnebilir. Ancak durum byle deildir. nk seilmi krallar, egemen deil, egemenin bakanlardr; snrl krallar da
egemen deil, egemen gce sahip olanlarn bakanlardr: bir baka
devletin demokrasisine veya aristokrasisine tabi klnm lkeler de,
demokratik veya aristokratik tarzda deil, monarik tarzda ynetilir.
ilkin, gnmzde Hristiyan lkelerin pek ounda olduu gibi,
iktidar sadece kendi yaam sresiyle snrl olan; veya, Romallar'da
diktatrn yetkisi gibi, belirli yllar veya aylarla snrl olan seilmi bir
kral ile ilgili olarak; eer bu kral halefini tayin etme hakkna sahip ise,
seilmi deil, miras bir kraldr. Fakat, halefini tayin etme hakkna
sahip deilse, onun lmnden sonra yeni bir kral seebilen bir baka
kii veya meclis var demektir; yoksa, kraln lmyle birlikte devlet
de lr ve dalr ve sava durumuna dnlr. Kraln lmnden sonra egemenli;'i bakasna verme yetkisinin kimde olduu biliniyorsa,
egemenliin dah<!, nce onda olduu da biliniyor demektir: nk hi
kimse, sahip olmak ve, eer yle uygun grrse, elinde tutmak hakk
na malik olmad bir eyi, bakasna vermek hakkna malik deildir.

Ancak, ilk olarak seilenin lmnden sonra egemenlii baka birine


verebilecek kimse yok ise; o zaman, ilk seilen [lmerle11 "!m: -ev.]
halefini tayin ederek, ynetimi ona vermi olanlarn, [liimii!lrleJJ SOlira
-ev.] o korkun i sava durumuna dmemelerini salamaya yetkilidir; dahas, doa yasas bunu yapmasn emreder. Dolaysyla, o kii,
seildii zaman, aslnda mutlak egemen olmutur.
kinci olarak, iktidar snrlanm olan kral, onu snrlamak yetkisine sahip olandan veya olanlardan daha stn deildir; ve stn olmayan da, hkmran yani egemen deil demektir. Dolaysyla egemenlik, kral snrlama yetkisine sahip olan mecliste olmutur hep; ve
ynetim monari deil, ya demokrasi ya da aristokrasidir; eski Sparta'da olduu gibi; orada, krallar ordulara komuta etme yetkisine sahipti; fakat egemenlik Ephori'de< 2l idi.
nc olarak, Roma halk szgelimi Yahudiye'yi bir bakan ile
ynettii halde; Yahudiye bir demokrasi deildi; nk, her bir
Yahudiye'linin girme hakkna sahip olduu bir meclis tarafndan ynetilmiyordu; bir aristokras de deildi; nk, her bir Yahudiye'linin
onlarn seimiyle girebilecei bir meclis tarafndan ynetilmiyordu:
Yahudiye tek bir kii tarafndan ynetiliyordu ve bu tek kiinin ynetimi, Roma halk bakmndan bir halk meclisi veya demokrasi olsa da;
ynetime katlna hakkna hi mi hi sahip olmayan Yahudiye halk
bakmndan, bir monari idi. nk; halk, kendi iinden kendisi tarafndan seilmi bir meclise ynetildiinde, bu ynetim bir demokrasi
veya aristokras olarak adiandnid halde; kendi semed bir meclise ynetildii vakit, bu bir monaridir; bir insann baka bir insan
zerindeki ynetimi deil, bir halkn baka bir halk zerindeki ynetimi.
Tevariis hakk iizerite. Btn bu ynetim biimlerinde, ynetici
lml olduu, sadece manarklar deil meclisler de ldne gre,
nasl ki yapay bir insan iin karar alnyorsa, yapay bir ebediyet iin de
karar alnmaldr; yle bir ebediyet ki, onun yokluu halinde, bir meclis tarafndan ynetilen insanlar [meclis yeleri ldnde -ev.] tek
bir kii tarafndan ynetilenler de yneticileri ldnde, srekli sava durumuna dnerlerdi. Bu yapay ebediyet, tevariis hakk denilen
eydir.

Tevarsn kullanlmasnn, imdiki egemene ait olmad mkemmel bir ynetim biimi yoktur. nk; eer bu, baka herhangi
bir insana veya zel bir meclise ait ise, bal bir kiide bulunuyor ve
egemen tarafndan istedii zaman alnabilir demektir; ve dolaysyla

hak aslnda egemenin kendisindedir. te yandan, tevars hakk belirIi bir insanda deil ve yeni bir seime bal ise; o zaman devlet dalr
ve, geici deil srekli gvenlikleri iin devleti kurmu olanlarn amacna aykr olarak,tevars hakk onu ele geirendc kalr.
Bir demokraside, ynetilen topluluk hata yapmadka, btn
meclis hata yapamaz. Dolaysyla, tevars hakk ile ilgili sorunlar bu
ynetim biiminde szkonusu deildir.
Bir aristokraside, meclis yelerinden biri ldnde, onun yerine
bir bakasnn seilmesi, btn danmanlar ve memurlar semek
hakkna sahip olan egemen sfatyla meclise aittir. nk temsilcinin
fail olarak yaptn, uyruklardan her biri amil sfatyla yapm demektir. Egemen meclis, yeni yeler semek iin bakalarna yetki verebiIirse de; seim, meclisin yetkisine dayanarak yaplmaktadr; ve yine
meclisin yetkisiyle, halk isterse, bu seim yetkisi geri alnabilir.
imdiki monark tevarse kararverme hakk11a sahiptir. Tevars hakk konusunda en byk glk, monaridedir: ve bu glk, ilk bak
ta, varisi tayin edecek olann ve, ou zaman da, onun kimi tayin ettiinin aka belli olmamasndan doar. nk, her iki durumda da,
insanlarn alkn olduundan daha kesin bir muhakeme gereklidir.
Egemen gce sahip bir manarkn varisini kimin tayin edecei; yani,
tevars hakkna kimin karar verecei (nk seilmi krallar ve prensler egemen gcn kendisine deil, sadece onu kullanma hakkna sahiptir) sorunu bakmndan; ya, egemenlik hakkna sahip olan kii tevarse karar verme hakkna da sahip olacak, ya da bu hak yine devletsiz kalm toplulukta olacaktr. nk, egemen gce sahip olann lm, topluluu, tmyle egemensiz brakr; yani, zerinde birleecek
leri ve onun sayesinde herhangi bir eylem yapabilecekleri bir temsilciden yoksun klar: ve dolaysyla, yeni bir monark seemezler; nk
herkes, kendisini en iyi koruyabileceini dnd kiiye tabi olmak; veya yapabiliyorsa, kendini kendi klcyla korumak hakkna sahiptir; bu ise, monarinin en bataki kurulu amacna aykr olarak,
herkesin herkesle sava durumuna ve kargaaya geri dnmektir. Dolaysyla, monarinin kurulmas zerine, varisin belirlenmesi, daima,
imdiki hkmdana kararna ve iradesine braklm olur.
imdiki monarkn, iktidarnn tevars ve devralnmas iin kimi
tayin ettii'"sorunu ise; ki bu sorun bazen ortaya kabilir; manarkn
ak seik siizle~iyle ve vasiyetiyle; veya yeterli baka zmni iaretlerle
bir zme bala~r.
Ak szlerle tevars. Roma'nn ilk imparatorlarnn, velialtn kim

olacan

ilan etmeleri gibi; manark tarafndan hayatta iken viva voveya yazyla ilan edildiinde, tevars ak szlerle veya vasiyetle
belirlenir. Veliaht szc, bir insann ocuklar veya en yakn akrabalar anlamna gelmek zorunda deildir; onun, yerine geeceini u
veya bu biimde belirttii herhangi birisidir. Bu nedenle, blr monark,
szle veya yazyla, belirli bir kiinin onun veliaht olacan aka
ilan ederse, o kii, selefinin lmnden sonra, derhal manark olma
hakk;na kavuur.
Bir gelenei rleijtimemek yoluyla tevars. Vasiyet ve ak szler olmadnda, iradenin dier doal iaretlerine itibar edilmelidir: bunlardan biri gelenektir. Dolaysyla, en yakn akrabann kesin olarak varis
olmas gelenei varsa, en yakn akraba tevars hakkna sahiptir; nk, egemenlik sahibinin iradesi baka trl olsa idi, bunu yaarken
kolayca ilan edebilirdi. Ayn ekilde, en yakn erkek akrabann varis
olmas gelenei varsa, ayn nedenle, tevars hakk en yakn erkek akrabadadr. Gelenek, kadn akraba lehinde olduunda da, durum ona
gre olur. Bir kimse, bir gelenei szyle deitirebilecekken deitir
mez ise, o gelenein srmesini istiyor demektir.
Doal yaknlk varsaym ile tevars. Bu konuda ne bir gelenek ne
de bir vasiyet varsa, ilk olarak, manarkn iradesinin, manarnin devam ynnde olduu kabul edilmelidir. kinci olarak, erkek veya kz olsun, manarkn kendi ocuu bakalarna gre ncelik alr; nk insanlar, doal olarak, bakalarnn ocuklarndan daha fazla kendi ocuklarn; ve, kendi ocuklar arasnda da, kzlardan daha fazla olan
ocuklarn kayrnaya eilimlidirler; nk erkekler, zor ve tehlikeli
ilere, kadnlardan daha uygundur. nc olarak, manarkn kendi
ocuu yoksa, bir yabanc deil kardelerinden biri varis olur; yani,
kan olarak kendine daha yakn birisi; nk bir akraba ne kadar yaknsa, onun daha fazla sevildii kabul edilir; ve uras aka bellidir
ki, dnlecek olursa, bir kimse en yakn akrabasnn bykln
den en fazla onur kazanr.
Veraset hakkm bajka bir lkenin kralna vermek yasaya aykr deil
dir. Fakat, bir monarkn, szleme veya vasiyet ile, tevars konusunda
karar vermesi yasal ise, byk bir saknca ne srlebilir: manark ynetme hakkn bir yabancya verebilir veya sa tabilir ve, yabanclar; yani, ayn ynetim altnda yaamam ve ayn dili konumayan yabanc
lar biribirlerini genellikle kk grdkleri iin, uyruklarna zulm
yapmaya ynelebilirler. Bu, gerekten de byk bir sakncadr: fakat,
bir yabancnn ynetimine tabi olmaktan deil, siyasetin doru kuralce(3)

larn

bilmeyen yneticilerin beceriksizliinden kaynaklanr. Bu nedenle Romallar, yeni lkelere boyun edirdikleri zaman, ynetimlerini kabul edilir klmak iin, bazen lkelerin btn insanlarna, bazen
de fethettikleri her lkenin nemli -kiilerine, sadece imtiyazlar deil,
Romallar adn da ~rerek, bu ikayeti ortadan kaldrmaya almlar
ve onlarn pek ounu senaraya ve, hatta Roma ehrinde, devlet grevlerine sokmulardr. En bilge kralmz olan kral James< 4 ), iki lkesi
olan ngiltere ve skoya'nn birliini salamaya alrken, ite bunu
amalyordu. Eer baarl olsayd, byk bir ihtimalle, bu krallklarn
her ikisini de [ngiltere ve skoya, -ev.] perian etmekte olan i sava
Iar nlemi olurdu. Dolaysyla, bir manarkn vasiyet yoluyla varisini
belirlemesi halka yaplm bir hakszlk deildir; ancak, ok sayda
prensierin hatas sonucunda, bu bazen sakncal bulunmutur. Manarkn byle yapmasnn yasallnn bir kant da udur; bir krall bir
yabancya vermekle ortaya kabilecek sakncalar, yabanclada evlenmek yoluyla da ortaya kabilir, nk tevars hakk bu yabanclara
geebilir: ancak bu fyabmctlarla evlemne, -ev.] herkese yasal kabul
edilir.

Bslm

Pre(ft<eralhi

Y<e

20

Des;oiil 1Hla:kimiyef zrerinc

Zorla kurulnuJ bir devlet. Zorla kurulnuJ bir DEVLET, egemen g zorla ele geirildii zaman olur; ve tek tek insanlar veya ok sayda insan,
oy okluu ile, lm veya esaret korkusundan, onlarn hayatn ve zgrln elinde tutan insann veya meclisin btn eylemlerini kabul
ettiklerinde, egemen g zorla ele geirilmitir.
Szlepne ile kurulmu bir devletten fark. Bu hakimiyet veya egemenlik tr, szleme ile kurulmu egemenlikten sadece u noktada
farkldr; egemenlerini seen insanlar, bunu, birbirlerinden korktuklar iin yaparlar, tayin ettikleri kiiden korktuklar iin deil; bu durumda ise ["zorla kurdnuJ devlette", -ev.], korktuklar kiiye boyun
eerler. Fakat her iki durumda da, bunu yapmalarnn nedeni korkudur: lm veya iddet korkusundan doan btn szlemelerin hkmsz old.Jlunu savunanlar buna dikkat etmelidir: ki bu gr do
ru olsayd, hibir devlet trnde insanlar itaat ykmll altnda olmazlard. Szlemeyle veya zorla kurulmu bir devlette, lm veya
iddet korkusundan kaynaklanan vaatlerin, vaad edilen ey yasalara

aykr olduunda, szleme

hkmnde olmadklar ve stelik balay


c da olmadklar dorudur; fakat bunun nedeni, vaadin korku nedeniyle yaplm olmas deil, vaat eden kiinin vaat edilen eyde hak
sahibi olmaydr. Yine, kii yasaya uygun olarak vaadini yerine getirebilecek iken yerine getirmiyor ise, onu balayan ey, szlemenin
geersizlii deil, egemenin karardr. Yoksa, bir kimse yasaya uygun
olarak bir vaadde bulunduunda, vaadini tutmamas yasaya aykr
olur: 'fakat egem.en, ki o faildir, onu baladnda, bu balamann
amili tarafndan balanmasna, vaadi elde eden kii tarafndan balanm demektir.
Egemmlik haklar her ikisinde de aymdr. Fakat egemenlik haklar
ve sonular her ikisinde de ayndr. Egemenin gc, onun rzas olmadan, baka birine devredilemez: egemen gcnden vazgeemez:
uyruklar tarafndan hakszlkla sulanamaz: onlar tarafndan cezalandrlamaz: bar iin neyin gerekli olduunun ve fikirlerin yargcdr:
tek yasa koyucudur; ve anlamazlklara; ve bar ve sava zamanlarna
ve nedenlerine o karar verir: yksek devlet grevlilerini, danmanlar,
komutanlar, ve btn dier memurlar ve bakanlar semek ve dlleri, cezalar, paye ve unvaniar datmak hakk ona aittir. Bunun nedenleri, bir nceki blmde szlemeyle kurulmu egemenliin haklar ve sonular iin sylenenler ile ayndr.
PedetJahi egemeJZ!ik JZasl kazamltr. Soyla deil, sijzleJmeyle. Egemenlik iki yoldan kazanlr; soyla ve fetihle. Soyla kazanlan egemenlik
hakk, ana ve babann ocuklar zerindeki egemenliidir ve PEDERAH olarak anlr. Bu hak, ana veya babann ocuu yaratt iin
onun zerinde hakimiyet sahibi olmasndan deil, ocuun, aka veya dier yeterli iaretieric rzasn belli etmesinden gelir. nk, soyun srmesi iin, Tanr erkee bir yardmc vermitir; ve eit lde
ebeveyn olan iki kii vardr daima. Dolaysyla, ocuk zerindeki
hakimiyet her ikisini de eit lde ait olmaldr; ve ocuun her ikisine de eit lde tabi olmas ise imkanszdr; nk hi kimse iki
efendiye itaat edemez. Bazlar, daha mkemmel cins olarak sadece
erkee hakimiyet atfederlerse de, bunda yanlrlar. nk, erkek ve
kadn arasnda, hakkn kavgasz belirlencbilmesine yetecek kadar fazla bir g veya hasiret fark yoktur. Devletlerde, bu anlamazlk medeni hukukla zlr; ve, genellikle fakat her zaman deil, karar babann lehinedir; nk devletlerin ou analar deil babalar tarafndan
kurulmutur. Fakat, evlilik yasalarnn olmad; ocuklarn eitimi
hakknda yasalarn olmad; sadece, doal hukukun ve cinslerin bir-

149
birlerine ve ocuklarna doal eiliminin olduu doa durumunda yatmaktadr sorun. Bu doa durumunda, ebeveyn, ocuk zerindeki
hakimiyere szlemeyle karar verirler veya hi karar vermezler. Buna
karar verirlerse, hak szlemeye gre geer. Tarihte gryoruz ki
Amazonl:n;dl <rlm::k iin, komu lkelerin erkekleriyle, doan ocuk
erkekse geri gnderilmesini, kz ise kendileri tarafndan alkonulmas
n ngren szlemeler yapmlar: yani, bylece, kz ocuklar zerindeki hakimiyet anada kalyordu.
Vt:}'a yetitirmeyle. Szleme yoksa, hakimiyet anadadr. nk,
evlilik yasalarnn olmad basit doa durumunda, ana tarafndan belirtilmedike, babann kim olduu bilinemez: ve dolaysyla ocuk
zerindeki hakimiyet hakk onun iradesine baldr ve bu nedenle
ona aittir. Yine, onu isterse besleyebilecei isterse terk edebilecei
iin, ocuk ilk bata anaya baml olduuna gre; eer beslerse, ocuk
hayatn anaya borlu olur; ve bu nedenle ona itaat etmekle ykmldr; ve dolaysyla onun zerindeki hakimiyet anaya aittir. Fakat onu
terkeder ve onu bir bakas bulup beslerse, ocuk zerindeki hakimiyet onu besleyen kiiye ait olur. ocuk onu koruyan kiiye itaat etmek zorundadr; nk, hayatn korunmas ama olduundan ve bundan dolay bir kimse baka bir kimseye balandndan tr, herkes,
kendisini korumak veya mahvetmek gcne sahip olana itaat borcu
altndadr.
Veya ebeveynden birinin dierine "tceden boyun emi olmasyla. Ana,
babann uyruu ise, ocuk babann iktidar altndadr. Baba, anann
uyruu ise, bir egemen kralie uyruklarndan biri ile evlendiinde olduu gibi, o zaman da ocuk anaya tabidir; nk baba da onun uyruudur.

ki ayr kralln manarklar olan bir erkek ve bir kadn, bir ocuk
sahibi olurlarsa ve ocuk zerindeki hakimiyetin kime ait olaca konusunda bir szleme yaparlarsa, hakimiyet hakk szlemeyle geer.
Szleme yapmazlarsa, hakimiyet, onun ikamet yerinin hakimiyetini
izler. nk her bir lkenin egemeni, o lkede yaayan herkes zerinde hakimiyet sahibidir.
ocuk zerinde hakimiyet sahibi olan bir kimse, o ocuun ocuklar zerinde; ve ayrca onlarn ocuklarnn ocuklar zerinde
de hakimijet sahibidir. nk bir insann kiilii zerinde hakimiyet sahibi olan.birisi, o insana ait olan her ey zerinde de hakimiyet sahibidir; bu 'olmakszn, hakimiyet etkisiz bir unvandan ibaret
olurdu.

150
Tevars hakkt, miilkiyet hakk kurallarm izler. Pederahi hakimiye-

te tevars hakk, manarnin tevars hakk ile ayn ekilde gider;


bundan, bir nceki blmde yeterince bahsettim.
Despotik hakimiyet Ilasl elde edilir. Fetih yoluyla veya savata zafer
kazanarak elde edilen hakimiyet, ejelldi veya sahip anlamna gelen
f1Emror1J;'tet [Despotes -ev.] yazarlarn DESPOTK dedikleri eydir ve
efen!inin ua zerindeki hakimiyetidir. Yenilen kii, onu bekleyen
lm darbesinden kanmak iin, ak szlerle veya iradesinin dier
yeterli iaretleriyle, hayat ve bedensel zgrl kendisine brakld
srece, yenen kiinin, hayatn ve bedenini diledii gibi kullanacana sz verdiinde, bu hakimiyet yenen kiiye geer. Byle bir szleme yapldktan sonra, ama daha nce deil, yenilen kii bir UAKc
olur: nk, ister hizmet etmek anlamndaki servire'den, ister kurtarmak anlamndaki servare'den gelsin, ki bunu tartmay dilbilimcilere
brakyorum; Ufak kelimesi, ele geirmi olan veya onu ele geirmi
olandan satn alm olan malik, ona ne yapacana karar verene kadar
hapiste veya esaret altnda tutulan bir tutsak anlamna gelmez: nk,
genellikle kle denilen byle kiiler hibir ykmllk altnda deil
dirler; adalete uygun olarak, zincirlerini krabilirler veya hapisten kaabilirler; efendilerini ldrebilir veya karabilirler: fakat, ele geirildikten sonra bedensel zgrl kendisine balanan ve kamamaya
ve efendisine kar iddet kullanmamaya sz vermi olan birisi, onun
elindedir.
Zafer kazanmakla deil, ye11ilenill rzasyla. Dolaysyla, yenilen
zerinde hakimiyet hakk veren ey, zafer deil, onun kendi rzasdr.
Yenildii iin; yani, dvld ve ele geirildii veya kamaya zorland iin [yeneJZe karJ -ev.] ykmllk altna da girmez; ykmllk
altna girmesinin nedeni, yenene boyun emesidir; yenen de, varln
balama vaadi olmadka, bu boyun eme yznden, dmann teslim olmasyla onu affetmek zorunda deildir; bu boyun eme, yeneni,
kendi muhakemesine gre uygun greceinden daha uzun bir sre
balamaz.

Gnmzdeki adyla qumter'- 2> denilen, Greklerin sa ele geirme


anlamnda Zmypa [zogria -ev.] dedikleri eyi talep ettiklerinde, insanlar, boyun eerek galibin o andaki fkesinden kurtulmak ve fidye
veya hizmet yoluyla canlarn kurtarmak peindedirler: ve bu nedenle,
"quarter" alan kii cann baiatm olmayp, ileride verilecek karara
kadar kurtarmtr sadece; nk bu, can balama artna bal bir
boyun eme deil, takdire boyun emedir. Ancak galip ona bedensel

151
zgrln baladktan sonradr

ki hayat gvencededir ve hizmet


borcu balar. nk, hapisanelerde veya zincirler iinde alan kleler, bunu, hizmet ykmll nedeniyle deil, onlar altranlarn
zulmnden kanmak iin yaparlar:
Uan ef~@i, onun sahip olduu her eyin de efendisidir: ve
onun sahip olduu her eyi; yani, mallarn, emeini, onun kendi
uaklarn, ve ocuklarn diledii zaman kullanma yetkisine sahiptir.
nk uan hayat, efendisine itaat ahdine; yani, efendisinin yapt
her eye rza gsterecei ve izin verecei vaadine baldr. Reddettii
takdirde, efendisi onu ldrr veya zincire vurursa veya itaatsizlii nedeniyle baka bir biimde cezalandrrsa, bunun arnili uan kendisidir ve efendisini hakszlkla sulayamaz.
zet olarak, hem peder;ahi hem de despotik hakimiyetin haklar
ve sonular, ayn nedenlerden dolay, szlemeyle kurulmu bir egemeninkilerle tamamen ayndr: bu nedenler daha nceki blmde
gsterilmitir. Bylece, iki ayr lkenin monark olan ve bunlardan birinin egemenliini, meclis halinde toplanm halkn atamasyla; dieri
nin egemenliini ise, fetih yoluyla, yani lm veya tutsaklktan kan
mak iin o lkenin her bir insannn boyun emesiyle elde etmi olan
bir kimsenin, fetih hakk nedeniyle, fethedilmi bir lke olarak, bir
lkeden dierine gre daha fazla ey talep etmesi, egemenlik haklar
n bilmernekten ileri gelen bir eydir; nk egemen, her ikisi zerinde de mutlak egemenlik sahibidir; aksi takdirde, hibir egemenlik
yok demektir; ve herkes, eer yapabiliyorsa, kendini kendi klcyla
yasal olarak koruyabilir demektir ki bu sava durumudur.
Bir aile ile bir krallk arasndaki fark. Buradan u kar ki; byk
bir aile, eer bir devletin paras deilse, egemenlik haklar bakmn
dan, kendi bana kk bir monaridir: bu aile, ister bir adam ve ocuklarndan, ister bir adam ve uaklarndan, isterse bir adam, ocuklar
ve uaklarndan olusun; baba veya efendi, egemendir. Fakat bir aile,
kalabalk oluu veya baka olanaklar sayesinde, sava riski gze aln
makszn boyun edirilemeyecek kadar gl olmadka, tam anlamyla bir devlet deildir. nk, nasl ki kk bir askeri birlik, bir
ordu tarafndan gafil avlandnda, kltan geirilmektense, silahlarn
brakp balanma taleb edebilir veya kaabilirse; ayn ekilde, toplu
haldeykefi., kendilerini savunamayacak kadar zayf olan bir grup insandan her biri de, tehlike annda, ya kaarak ya da dmana boyun ee
rek cann kurtatmak iin kendi akln kullanabilir. Devletler kurarken
ve kendilerini korumak iin yeterli gle donatlm monarklar' veya

meclisiere biat ederken insanlarn amalar, ihtiyac ve bunun doa


hareketle egemenlik haklarna ilikin akl yrtme ve tmdengeJim yoluyla vardm sonular hakknda bu kadar sz yeter.
Kutsal Kitaplar'da motm}initl haklar. imdi, bu konuda Kutsal
Kitaplar'n ne buyurduuna bakalm. Musa'ya, srail oullar yle der:
Bizimle sen syle ve din!eyelim;fakat Allah bizimle sjlepnesin h lmeye/im
(tkt, XX. 19). Bu, Musa'ya mutlak itaattir. Krallarn hakkyla ilgili
olarak, bizzat Tanr, Samuel'in azndan, der ki (1. Samuel, VIII.
11,12, vd.) zerinizde hkm slrecek o/m kra!m hakk u olacak. Oullar
mz alacak ve onlara sava arabalarm srdrecek, ve 01lar kmdi atllar
yapacak, ve ket~di sava arabalar iim"inde kotuttacak; ve kendi hasadm
bitirecek; ve 01lara kmdi sava aletleri ile sava araba!armtl tehizattt
yapttJtacak; ve kz!armz da, ko ktlar yapmalar, onun a!ar ve ekmekileri olmalar iin alacaktr. Tar!alarmz, balarnz ve zeytilllik!erllizi
alacak ve onlar hizmetilerine verecektir. Tahlnzm ve arabmzn OJ!da
birini alp kendi maiyetine ve dier hizmetilerine verecektir. Erkek hizmetileri7lizi ve cariyelerinizi ve ge7llerinizit en iyilerilli alp ot!ar kendi iine
koacakttr. Srlerinizin onda birini alacak ve siz otun hizmetileri o!acakstz. te bu, mutlak gtr ve en sonda yer alan u szlerde zctlenir, siz onun hizmetileri o!acaksmz. Yine, insanlar krallarnn hangi gce sahip olacan duyduklarnda, buna yine de raz oldular ve yle
dediler (msra 19 vd.) biz de dier milletlergibi o!acatz, ve kralmz bizim
iler"mizde yarg olacak ve savalamnz yihetmek iin bizim "tmzde gidecek. te burada, egemenlerin, hem ordu hem de yarg bakmndan
sahip olduklar hak teyit olunmaktadr; ve bir insann baka birine
devredebilecei mutlak iktidar ite bu haktan oluur. Yine, kral Sleyman'n Tanr'ya yakar yle idi (1. Krallar, III. 9): Kavmitti yargt!amak ve iyi ile kty ayrdetmek iin kuluna anlay vet: Dolaysyla, yarg
olmak ve iyi ile kty ayrdetme kurallarn koymak egemene ait olup
bu kurallar yasalardr; ve dolaysyla yasama yetkisi de ona aittir. Saul,
Davud'un peindeydi; ancak; Saul'u ldrme frsat eline getiinde
ve hizmetileri onu ldrmesini ondan istedikleri halde, Davud buna
izin vermedi ve unu syledi, (1. Samuel, XXIV. 6) Tanr gstermesin ki
Efendime, Tanr'nn mesihine kar byle bir i, yapaym. Hizmetilerin itaati hakknda Aziz Paulus der ki: (Ko!ose!ilere, III. 22) Ey hizmeti/er, her
eyde efendi/erinize itaat edin; ve, (Koloselilere, III . 20) Ey ocuklar, her
eyde ana babalarmza itaat edin. Pederahi veya despotik hakimiyet altnda olanlarda basit itaat vardr. Yine, (Matta, XXIII. 2,3) Yazalar ve
Ferisiler Musa'nn koltuunda otururlar ve butdat tr size syledikleri
sndan

153
biitiin Jeyleri _vapttt ve tutm. Burada da basit itaat vardr. Ve Aziz Paulus,
(Titus, IIL 2) Hkmdadam ve yetb sahiplerine itaat etmelerini ihtar et. Bu
itaat de basittir. Son olarak, bizzat Kurtarcmz, Sezar't hakkm Sezar'a
verin diyerek, hkmdadar tarafndan konulan vergilerin denmesi gerektiini

kabul eem~ve bu vergileri kendisi de demitir. Hkmdar


sznn, ihtiya olduunda, herhangi bir uyruktan herhangi bir eyi almak iin yeterli olduunu; ve bu ihtiyaca hkmdarn karar verdiini
de kabul etmitir: nk bizzat kendisi, Yahudiler'in hkmdan olarak,
akirtlerine, KarJnzdaki k)'e gidin,

ve orada bal bir efekle yamnda spas


n bulacaksmz, ot!an zn ve bana getirin. Eer kimse size bir Jey sorarsa,
Rabbin bunlara ihtiyac var dersiniz: ve onlar alp g'tiimCJize izin vereceklerdir (Matta, XXL 2,3) diyerek, kendisini Kuds'e gtrecek olan eei

Onun ihtiyacnn yeterli bir hak olup


olmadn; veya bu ihtiyaca onun karar verip veremeyeceini sormayacaklar; ve Rabbin isteine rza gstereceklerdir.
Bu pasajlara, Tekvin'den u cmleyi ekleyebiliriz, (llL 5) iyiyi ve
k'tiiyii bilen tannlar gibi olacaksn. Ve (mtsra ll) plak olduunu sana
kim syledi? Ondan yeme diye sana emrettiim aatan yedin mi? Adem'in
itaatinin bir snanmas olarak, bilgi aacnn meyvesinin adyla yasaklanan iyi ve k'tniin bilinmesi veya tefrik edilmesi iin; o meyvenin
zaten kendisine gzel grnm olduu kadnn tutkusunu ateiemek
isteyen eytan, ona, bu meyveyi tadarak, iyiyi ve k'tyii bilen tanrlar
gibi olacaklarn syledi. Bunun zerine, her ikisi de o meyveyi yiyerek, Tanr'nn yetkisini, yani iyi ve ktye karar verme yetkisini zerlerine aldlar; fakat bunlar doru olarak ayrdetmek iin yeni bir yetenek kazanm olmadlar. Meyveyi yemi olmakla plak olduklarn
grdler ifadesini, hi kimse, sanki daha nce krmler de kendi bedenlerini grmemiler eklinde yorumlamamtr. Buradaki anlam
aka udur: Tanr'nn onlar irkin yaratma iradesini yanstan plak
lklarn ilk o zaman anladlar; ve utan duyarak, bizzat Tanr'y zm
nen suladlar. Bunun zerine Tanr, "bana itaatle borlu olan siz benim buyruklarm yarglamay kendi zerinize mi alyorsunuz?" dercesine, Ondan yemeyin diye emrettiim aatan jediniz mi.P dedi. Burada, alegorik bir tarzda da olsa, aka u sylenmek isteniyor: buyurma yetkisine sahip olanlarn buyruklar, onlarn kullar tarafndan sulanmamal veya tarttlmamaldr.
Egemen .g ,bjitn devletlerde mutlak olmaldtr. Benim fikrimce,
hem akldan hem de Kutsal Kitaplar'dan u husus aka grlyor ki
egemen g, ister monaride olduu gibi tek bir adamda olsun, ister
ve

spasn almalarn emretmitic

halk devletinde ve aristokratik devlette olduu gibi, bir mecliste olsun, insanlarn hayal edebilecekleri kadar byk bir eydir. Bu kadar
byk bir gten pek ok kt sonular doabilecei dnise bile,
bunun yokluunun sonular, yani herkesin kendi komusu ile srekli
bir sava durumunda olmas, ok daha ktdr. nsann bu dnyadaki
hayat asla sorunsuz olmayacaktr; fakat bir devlette, uyruklarn itaatsizliinden ve devletin varln borlu olduu szlemelerin ihlalinden' kaynaklanma yan hi bir byk sorun yoktur. Her kim ki egemen
gcn ar byk olduunu dnerek onu azaltmay isterse, kendini, onu snriayabilecek baka bir gce; yani, daha byk bir gce tabi
klmak zorundadr.

En byk itiraz, insanlar bu gcn uyruklar tarafndan nerede ve


ne zaman kabul edildiini sorduklarnda olduu gibi, uygulama ile ilgilidir. Fakat onlara, nifak ve i savatan uzun zaman uzak kalm bir
krallk ne zaman ve nerede olmu diye sorabiliriz. Devletleri uzun zaman ayakta kalm ve ancak d sava ile yklm olan lkelerde, uyruklar egemen gc asla tartmamlardr. Fakat, devletlerin nedenlerini ve doasn kesin akl ile tartmam ve konuyu derinlemesine incelememi ve bunlarn bilinmemesinden doan korkun eyleri her
gn yaamakta olan insanlarn uygulamasndan getirilen bir kant geersizdir. nk, dnyann her yerinde insanlar evlerinin temelini kumun zerine kursalar bile, bundan, bunun byle olmas gerektii sonucu karlamaz. Devletleri kurma ve srdrme becerisi, tenis oyununda olduu gibi sadece uygulamaya deil, aritmetik ve geometride
olduu gibi kesin kurallara baldr: ki bu kurallar bulmak iin, ne
yoksullarn bo zaman vardr, ne de bo zaman sahibi insanlar onlar
bulmak iin gereken merak veya ynteme sahiptir.

R:lG:n

21

Uymklarm zgUirlii zerine


zgdiik nedit~ zGRLK veya HRRiYET tam olarak, engelleme olmamas demektir; engelleme ile, hareketin nndeki dsal engelleri
kastediyorum; ve bu, rasyonel yaratklar kadar, irrasyonel ve cansz yaratklar iin de geerlidir. nk, dsal bir varln engellemesiyle
belirlenen belirli bir mekann dna kamayacak ekilde balanm
veya kuatlm herhangi bir ey iin, onun daha teye gitme zgrl olmadn syleriz. Ayn ekilde, duvarlar veya zincirlerle hapse-

155
dildiklerinde veya kstlandklarnda canl varlklar iin; ve setler veya
kaplada bir yerde tutulan ve, eer ylece tutulmasayd, daha byk
bir alana yaylacak olan su iin de, bu engeller olmasayd hareket edecekleri tarzda hareketetme zgrlUnde olmadklarn syleriz. Fakat, hareket nttndeki engel eyin kendi yapsnda ise, zgrlkten
yoksun olduunu deil, hareket yeteneinden yoksun olduunu syleriz; hareketsiz duran bir kaya veya yatalak bir hasta gibi.
zgr olmak nedir. Kelimenin bu doru ve genel olarak kabul edilen anlamna gre, zGR bir insan, gc ve zekdsyla yapmaya muktedir
olduu ;ey/erde, istedii ;eyi yapmas engellememi; olan birisidir. Fakat, zgr ve bzgrliik kelime leri, varlklar dnda bir eye uygulandklarn
da, yanl kullanlrlar; nk harekete tabi olmayan bir ey, engellemeye de tabi deildir: dolaysyla, szgelimi, yol serbesttir denildiin
de, yolun zgrl deil, o yolda engelsiz yryenierin zgrl
kastedilir. Yine, bir ba zgrdr dediimizde, bunun anlam ban
herhangi bir zgrl olduu deil, onu vermek iin herhangi bir yasa veya szleme ile snrlanmam olan ba yapann zgrl kastedilir. Yine, zgrce konu;tuumuzda, burada sesin veya konumann
zgrl deil, onu baka bir biimde konumaya hibir yasann zorlamad kiinin zgrl szkonusudur. Son olarak, zgr irade sznden, iradenin, istein veya eilimin zgrl deil, kiinin zgrl anlalr; u anlamda ki o kii, yapmak istedii, arzu ettii veya
eiliminde olduu eyi yaparken bir engelle karlamaz.
Korku ve zgrlk tutar/dr. Korku ve zgrlk tutarldr; szgelimi, geminin bataca korkusu ile, bir kimse mallarn denize attnda,
bunu yine de isteyerek yapmaktadr ve isterse bunu yapmayabilir: dolaysyla bu, zgr olan bir kimsenin eylemidir. Ayn ekilde, insan bazen borcunu hapis korkusu yznden der; hi kimse onu, borcunu
dememekten alkoymad iin, bu da zgr bir insann iidir. Genel
olarak, insanlarn devletlerde yaptklar btn eylemler, o eylemleri
yapan kiilerin yapnama zgrlne sahip olduklar fakat yasa korkusu
ile yaptklar eylemlerdir.
zgrlk ve zorunluluk tutar/dr. zgrlk ve zorunluluk tutarldr:
nasl ki su, sadece, kanaldan aaya doru akma bzgiirliiiite deil, ayn zamanda zorunluluuna da sahiptir; ayn ekilde, insanlarn isteyerek yaptkfar eylemler de, iradelerinden kaynakland iin zgrlkten kaynakkmdkJar gibi; insan iradesinin her eylemi ve insann her
arzusu ve eilimi,' bir nedenden kaynakland ve o nedenin kendisi
de, ilk halkas btn nedenlerin ilk nedeni olan Tanr'nn elinde 'olan

156
srekli bir zincir iinde, baka bir nedenden kaynakland iin, ayn
zamanda zonm/u!ttktan kaynaklanrlar. Bylece, bu nedenie'rin birbiriyle balantsn grebilen birisi iin, insann btn iradi eylemlerinin
zorm/u/uu aka grnecektir. Dolaysyla, hereyi gren ve kararla
tran Tanr, insann istedii eyi yapma zgrlne, Tanr'nn istedii
eyin, ne fazla ne eksik, yaplmas zonmlu/uttlltll elik ettiini grr.
nsanlar, Tanr'nn emretmedii ve dolaysyla amili olmad pek ok
eyi 'yapabilirlerse de; hibir eye ynelik olarak, Tanr'nn iradesinin
neden olmad bir duygu veya istek sahibi olamazlar. Onun iradesi,
insan iradesinin ve dolaysyla insann iradesine dayanan her eyin zonm/u!tztmt salamasa idi, insan zgiir/iiii, Tanr'nn kadir-i mutlakl
na ve ozgdii11e bir engel olurdu, onunla elikili olurdu. Doru
olarak sadece zgdiik denilen o doal 'zgr/iik hakknda bu kadar sz
yeterlidir.
Yapay balar veya sbz/epne/er. nsanlar, barn salanmas ve bylece kendi varlklarnn korunmas iin, nasl ki bizim devlet dedii
miz yapay bir insan yaratmlarsa; ayn ekilde, kendi aralarnda kar
lkl szlemelerle, bir uta, egemen gc kendisine verdikleri kiinin
veya meclisin rludakiarna bal, teki uta ise kendi kulaklarna bal
olan ve top/um yasalar denilen yapay zincirler yaratmlardr. Bu ba
lar, kendi doalar bakmndan zayf olsalar da, onlar krmann zorluu
deilse bile tehlikesi nedeniyle, varolmaya devam ettirilirler.
Uyruk/art bzgiir/iiii, sz/epnelerden bzgiir olmaktr. te sadece bu
balarla ilgili olaraktr ki, imdi, uyrtk!arn zgiir/iiiindm bahsedeceim.
Dnyada insanlarn btn eylemlerini ve szlerini dzenlemek iin yeterli kurallarn olduu bir devlet olmadna gre; ki byle bir ey
imkanszdr: yasalarca msaade edilen btn eylemlerde, insanlar, kendileri iin en yararl olacak ekilde, kendi akllarnn nerecei eyleri
yapmak zgrlne sahiptirler. nk, zgrl doru anlamyla,
bedensel zgrlk olarak; yani, tutsaklk ve mahpusluktan zgr olmak
eklinde anlarsak; insanlarn, aka sahip olduklar ve yararlandklar
zgrl yaygara ile talep etmeleri ok sama olur. Yine, zgrl yasalardan muaf olmak eklinde anlarsak, insanlarn, kendi hayatlarnn
efendileri olabilme zgrln talep etmeleri de daha az sama deil
dir. O kadar sama olduu halde, ve yasalarn onlar uygulamaya koymak iin bir kiinin veya kiilerin ellerinde bir kl olmadka insanlar
koruma gcnden yoksun olduklarn bilmeksizin, talep ettikleri budur
ite. Dolaysyla, bir uyruun zgrl, egemenin, uyruklarn eylemlerini dzenlerken, yasaklamam olduu ilerdedir sadece: birbirleriyle

JL57
alm

yapmak ve baka trden anlanalara girmek; evlerini, g


dalarn ve mesleklerini semek, ve ocuklarn uygun grdkleri ekil
de yetitirmek zgrl; ve benzeri gibi.
Uyruu11 (jzgiidii, egemeni1l stlursz giiciiy!e tutar/dr. Ancak, bu
zgrlkler, ld~inu,eye ve yaatnaya kadir egemen gcn lavedildi
i veya snrland anlamna gelmez. nk daha nce gsterildi ki,
egemenin hangi gerekeyle olursa olsun bir uyrua yapabilecei hibir ey, adaletsizlik veya hakszlk olarak adlandrlamaz; nk her
uyruk, egemenin yapt her bir eylemin amilidir; bu nedenle, kendisi
Tanr'nn bir uyruu olmas ve bylece doa yasalarna uymak zorunda olmasndan baka bir biimde, hibir ey zerinde haktan yoksun
deildir. Dolaysyla, devletlerde, bir uyruk egemen gcn emriyle ldrlebilir; ve yine de, ne uyruk ne de egemen birbirlerine hakszlk
etmi olmayabilir: szgelimi, Yefta'nn<l) kzn kurban ettirmesinde
olduu gibi: bu ve buna benzer durumlarda, bylece len kii, ondan
tr hakszlk olmadan ldrld eylemi yapma hakkna sahiptir.
Ayn ey, masum bir uyruun cann alan bir egemen hkmdar iin
de geerlidir. Uriah'n Oavud tarafndan ldrlmesinde olduu gibi<Zl, bu eylem, hakkaniyete aykr olarak, doal hukukla elikili olduu halde; bu Uriah'a deil, Tanr'ya yaplm bir hakszlk idi. nk, [Davud'un -ev.] istedii her eyi yapabilmesi hakk, ona [Davud'a -ev.] bizzat Uriah tarafndan verilmiti: eylemin Tanr'ya yapl
m bir hakszlk olmasnn nedeni ise, Davud'un Tanr'nn bir uyruu
olmas ve Tanr'nn, doal hukukla, btn adaletsizlikleri yasaklam
olmasdr. Bu ayrm, bizzat Davud tarafndan, sadece sana karp gtah
iiiedin denmek suretiyle, olaydan piman olduunu belirttiinde teyit
olunmutur. Ayn ekilde, Atinallar kendi toplumlarnn en deerli
yesini on yllna srgn ettiklerinde, herhangi bir adaletsizlik yaptklarn dnmyorlard; fakat onun hangi suu ilediini kendilerine hi sormamtlar bile; sadece ondan geleceine inandklar zarar
dnmlerdi bunu yaparken. Hatta, kim olduklarn bilmedikleri
kiilerin srgn edilmesini emrederlerdi; ve her yurtta, zerinde srgn edilmesini istedii kiinin ad yazl olan deniz kabuuyla, ve aslnda onu herhangi bir eyle sulamakszn, pazar yerine gelerek, kah
adaletiyle tannan bir Aristides'i:(3l; kah, alay etmek amacyla, Hyperbolous gibi "bir az bozuk soytary srgn eder! erdi. Fakat yine de
hi kimse, egem~; Atina halknn onlar srgn etme hakkndan yoksun olduunu; ve bir Atnal'nn alay etme veya adil olma zgrl
olmadn syleyemez.
ve

satm

158
Yazarlarm vd zgrlk, zel insaniann deil, egeme11lerit zgiirEski Grekler'in ve Romallar'n tarihlerinde ve felsefesinde
ve politika hakkndaki btn bilgilerini onlardan alm olanlarn yaz
larnda ve konumalarnda sk sk ve saygyla anlan zgrlk, tek tek
insanlarn zgrl deil, devletin zgrldr. Devletin zgrl, toplumsal yasalar ye devlet hi olmasayd her bir insann sahip olaca zgrlkle ayn eydir. Onun etkileri de ayndr. Nasl ki efendisiz insanlar arasnda, herkesin komusuna kar srekli sava varsa;
oula geecek veya babadan gelecek miras yoksa; mallar veya topraklar zerinde mlkiyet yoksa; gvenlik de yoksa; sadece, tek tek her
insanda tam ve mutlak bir zgrlk varsa: birbirine bal olmayan
devletlerde de, her devlet, ama her insan deil, yani onu temsil eden
kii veya meclis kendi karna en uygun bulduu eyi yapmak iin
mutlak bir zgrle sahiptir. Fakat, bylece, srekli bir sava halinde, muharebe hatlarnda, snrlar silahlanm olarak ve toplar civardaki komularna evrilmi vaziyette yaarlar. Atinallar ve Romallar zgrdler; yani, zgr devletlerdi: fakat, tek tek insanlar kendi temsilcilerine direnmek zgrlne sahip olduklar iin deil; onlarn temsilcisi, bakalarna direnme ve onlar istila etme zgrlne sahip olduu iin. Lucca< 4) ehrinin surlarnda, bugn hala, byk harflerle
LIBERTAs(S) kelimesi yazldr; ancak hi kimse, bundan, herhangi bir
insann, Konstantinopolis'te olduundan daha fazla bir zgrle veya
devlete hizmetten muafiyete sahip olduu sonucunu karamaz. Bir
devlet, ister monarik isterse popler olsun, zgrlk ayndr.
ldiir.

Fakat, insanlarn, zgrln gzel adna aldanmalar ve, ayrm


yapmak iin gerekli muhakeme yeteneinin yokluundan dolay, bunu, doumla elde ettikleri bir hak olarak grmeleri kolaydr. Ayn hata, bu konu zerindeki yazlaryla tannm kiilerin otoritesiyle teyit
edildii vakit, bunun, nifak ve ynetim deiikliine yol amas ar
tc deildir. Dnyann bat blgelerinde, devletlerin kuruluu ve haklaryla ilgili grlerimizi, Aristoteles, Cicero ve dier Grek ve Romal
kiilerden alrz. Halk devletlerinde yaayan bu kiiler, devletin haklarn, doal ilkelerden tretmemiler ve onlar, kitaplarna, kendi halk
devletlerinin pratiinden aktarmlardr; tpk gramercilerin, dil kurallarn, zamann pratiinden hareketle; ve iir kurallarn, Homeros ve
Vergilius'un iirlerinden hareketle tanmlamalar gibi. Atinallara, onlar, hkmetlerini deitirme arzusundan uzak tutmak iin, zgr insanlar olduklar ve monari altnda yaayanlarn ise kle olduklar -

retildii

iin; Aristoteles, Politika adl eserinde bunu yle ifade eder


(kitap 6. blm IL) Demokraside, zGRLK olduu kabul edilmelidir:
nk baka hibir ynelimde insam11 zGR olmadna genel olarak ita
mlr. Aristoteles gibi, Cicero ve dieryazarlar da, devlet teorilerini, ilk
bata, egemenlerffiislevirip Roma'nn egemenliini kendi aralarnda
paylaanlar; ve daha sonra da, bunlarn haletleri tarafndan, manar
den nefret etmeleri retiimi olan Romallar'n grleri zerine kurinulardr. Bu Grek ve Latin yazarlar okuya okuya, insanlar, ocukluklarndan itibaren, sahte bir zgrlk kisvesi altnda, kargaal sevme ve egemenlerinin eylemlerini babozuk bir biimde denetleme
ve denetileri de denetleme alkanln edinmilerdir; ve bu o kadar
ok kan dklerek olmutur ki, sanrm hakl olarak syleyebilirim, u
bat blgelerinin Grek ve Latin dillerini renmek iin dedikleri
yksek fiyat, hibir zaman ve hibir ey iin denmemitir
Uyruklarn zgrl nasl llne!idir. imdi,

bir

uyruun

gerek
emredildii halde

zgrlnn ayrntlarna; yani, egemen tarafndan


bir uyruun, adalete aykr olmakszn, yapmay reddedebilecei ey
lerin neler olduuna gelince; bir devlet yarattmzda, hangi haklardan vazgetiimizi; veya, bir baka ifadeyle, egemenimiz yaptmz
kii veya meclisin istisnasz btn eylemlerini kabul etmekle, kendimizden hangi zgrl esirgediimizi dnmeliyiz. nk, hem
ykmliiliiiimiiz hem de zgiirliimitz, boyun ememiz eyleminden oluur. Btn insanlar doal olarak eit olduu iin, hi kimse, kendi yapt bir eylemden domayan bir ykmllk altnda olmayacana gre; zgrlk, bu boyun emeden alnan kantlardan karlmaldr. Bu
gibi kantlar, onun btn eylemlerini onaylyorum eklinde ak szlerden
veya kendini onun gcne teslim edenin niyetinden alnmaldr; ki bu
niyet, onun boyun eerken gtt amala anlalmaldr. Uyruun
ykmll ve zgrl, ya bu szlerden veya ayn anlamda baka
szlerden; ya da egemenliin kuruluundaki amatan, yani, uyruklarn
kendi aralarnda barn kurulmas ve onlarn ortak bir dmana savunmasnn salanmas amacndan tretilmelidir.

Uyruklar, kendilerine yasal olarak saldranlara kar bile, kendi varsavunma zgrlne sahiptirler. Dolaysyla ilkin, szlemeyle
kurulan egemenlik herkesin birbiriyle szleme yapmas suretiyle olduuna; ve ~zorla kurulan egemenlik de, yenilenin yenene veya ocuun babaya boyun;eme sz vermesi suretiyle olduuna gre; hakkn
szlemeyle devredilemeyecei btn eylerde her uyruun zg~ ollklarn

160
duu aktr.
nn

kendi

Ondrdnc blmde gstermi olduum gibi, bir insasavunmamak iin yapt szlemeler geersizdir.

varln

Dolaysyla,

Uyntklar kendilerine zarar venneye zodmamazlat: Egemen, adalete


uygun olarak mahkum edilmi bile olsa bir kimseye, kendisini ldrmesini, yaralamasn v,eya sakatlamasn; veya ona saldranlara direnmemesini; veya gda, hava, ila, veya onsuz yaamas mmkn olmayan baka bir eyi kullanmaktan kanmay emrederse; o kimse, itaat
etmeme zgrlne sahiptir.
Eer bir kimse, iledii bir sula ilgili olarak, egemen veya onun
grevlileri tarafndan sorgulanrsa, o kimse, af gvencesi olmakszn,
itiraf etmek zorunda deildir; nk hi kimse, ayn blmde gsterdiim gibi, kendini sulama ahdiyle ykml tutulamaz.
Yine, bir uyruun egemen gce rza gstermesi, onun btn eylemlerini onaylyor Vt)'a st/eniyorum szlerinde ifadesini bulur; fakat bu
szlerde, uyruun daha nceki doal zgrl hakknda hibir kst
lama yoktur: nk, onun bmi ldrmesine izin vermekle, bana emretse bile kendimi ldrmek zorunda olmam. stersen, beni veya hemerimi
ldr demek bir eydir; kendimi veya hemerimi ldreceim demek ba
ka bir eydir. Buradan da u kar:
Hi kimse, sadece szlerle, kendini veya bir bakasn ldrme
borcu altnda deildir; ve dolaysyla, herhangi bir tehlikeli veya onursuz grevin yerine getirilmesi iin egemenin verdii buyruk zerine
bir insann sahip olabilecei ykmllk, boyun eiimizin ifade edildii szlere deil, bunun amacyla anlalmas gereken niyete baldr.
Dolaysyla, itaat etmeyi reddediimiz, egemenliin kurulu amacna
ters dyorsa, reddetme zgrl yoktur: ters dmyorsa, vardr.
Uyruk!at~ g"tllii olarak teebbiis etmedikleri srece, savamaya da
zor!mamazlar. Bu temelde, bir asker olarak dmanla savamas emredilen bir kimse, onun egemeni bu emre itaat edilmemesini lmle
cezalandrma hakkna sahip olsa bile, baz durumlarda, adalete uygun
olarak, bu emre uymay reddedebilir; kendisi yerine, baka birini, yeterli bir asker olarak ikame ettiinde olduu gibi: nk bu durumda
o kimse devlete hizmetten kamyor demektir. Ayrca, sadece, bu gibi
tehlikeli grevlerin kendilerinden beklenmedii kadnlar iin deil,
kadns cesaret sahibi erkekler iin de, doal rkeklik dikkate alnma
hdr. Ordular arptnda, bir tarafta, veya her iki tarafta da, kaanlar
olur; ancak, hainlikten deil korkudan kayorlarsa, bunu yapmakla
haksz deil onursuz davrandklar kabul edilir. Ayn nedenle, arp-

madan kanmak adaletsizlik deil, korkaklktr. Fakat, bir asker olarak orduya yazlan ve devletten para alan bir kii, rkek yaradl gerekesini ne sremez; ve sadece savaa gitmekle deil, ayn zamanda, komutannn izni'~Imakszn, sava meydanndan kanamakla da
ykmldr. A1fwr, devletin savunulmas, silah tayabilecek btn
uyruklarn yardmn gerektirir ise, herkes buna katlmakla ykmldr; nk, aksi takdirde, uyruklarn korumak iin irade veya cesaret
gstermedikleri bir devletin kurulmas bouna olurdu.
Hi kimse, sulu veya masum baka birini savunmak iin devletin klcna direnmek zgrlne sahip deildir; nk byle bir zgrlk, egemenden, bizi koruma aralarn alr; ve dolaysyla hkmetin gerek zn tahrip eder. Fakat ok sayda insan toplu olarak
egemen gce hakszca direnmiler, veya beklenen cezas lm olan
byk bir su ilemiler ise, bir araya gelip birbirlerini kollamak ve savunmak zgrlne sahip midirler? Kesinlikle sahiptirler: nk
yaptklar ey canlarn korumaktr ki susuzlar gibi sulular da bunu
yapabilir. Grevlerinin ilk ihlalinde, gerekten de adaletsizlik vardr;
daha sonra silahianmalar ise, yaptklar eyi srdrmek iin bile olsa,
yeni bir adaletsizlik deildir. Ayrca bu, sadece, kendi varlklarn savunmak iin ise, hi mi hi adaletsizlik deildir. Fakat balama nerisi, bu nerinin yapld insanlar, z-savunma gerekesinden yoksun
brakr ve birbirlerini kollama ve savunmaya devam etmelerini yasad klar.

Uyruklarn m biiyk iizgiirl, yasann sessizliine dayamr. Dier


zgrlklere gelince, bunlar yasann sessizliine dayanr. Egemenin
kural koymad durumlarda, uyruk, kendi takdirine gre, yapmak veya yapmamak zgrlne sahiptir. Dolaysyla bu zgrlk, egemenlie sahip olanlarn uygun bulaca ekilde, baz yerlerde daha fazla,
baz yerlerde daha azdr; ve bazen daha fazla, bazen daha azdr. Szgelimi, bir zamanlar ngiltere'de bir kimse, kendi toprana girip onu
haksz ekilde elinde tutanlar zorla dar atabilirdi. Ancak daha sonra,
zor kullanarak girme zgrl, kral tarafndan, parlamentoda yaplan
bir yasayla kaldrld. Dnyann baz yerlerinde de, erkekler birden
ok kadnla evlenmek zgrlne sahiptir: baka yerlerde ise, bu zgrle msaade edilmez.
Eer bh,uyruk, mevcut bir yasaya istinaden, bor konusunda, veya toprak ve-ya mallarn sahiplik hakk konusunda, veya kendisinden
talep edilen herhangi bir hizmetle ilgili olarak, veya herhangi bir ,bedensel veya parasal cezayla ilgili olarak, egemeniyle bir anlamazlk

162
iinde olursa; sanki bir uyruk aleyhinde imiesine ve egemen tarafn
dan atanm yarglar nnde, hakk iin dava amak zgrlne sahiptir. Egemenin talebi, kendi gcne deil, mevcut bir yasaya dayandna gre; egemen bylece beyan etmektedir ki btn talep ettii, o yasada kendi hakk gibi grnen eyden ibarettir. Dolaysyla, dava egemenin iradesine aykr deildir ve uyruk davasnn dinlenmesini ve ? yasaya gre bir karar verilmesini talep etmek zgrlne sahiptir. Fakat egemen, kendi gcne dayanarak, herhangi bir ey talep
eder veya alrsa, bu durumda yasal ileme yer yoktur; nk onun
kendi gcne dayanarak yapt her ey, her bir uyruun vermi olduu yetkiyle yaplmtr, ve dolaysyla egemene kar dava aan bir
kimse onu kendine kar am demektir.
Bir manark veya egemen meclis, herkese veya baz uyruklarna,
bir zgrlk hsan ederse, bu ihsan devam ettiinde, onlarn gvenliini salayamaz hale geliyorsa, bu zgrlk ihsan hkmszdr; meer ki egemenlii tmyle brakm veya baka birine devretmi olsun. nk burada, eer iradesi yle olsayd, aka egemenlii bra
kr veya devrederdi, fakat braknam ve devretnenitir; ite buradan u anlalmaldr ki egenenin iradesi bu deildir ve szkonusu zgrlk ihsan, byle bir zgrlkle egemen g arasndaki uyumazl
n bilinmemesinden kaynaklanntr; ve dolaysyla egemenlik hala
korunnaktadr; yani, sava ve bar yapma, yarglama, devlet grevlileri ve danmanlar atama, vergi toplama, ve onsekizinci blmde belirtilen dier yetkiler gibi, egemenliin kullanlnas iin gerekli olan
btn yetkiler yerli yerinde durmaktadr.
Uyruklar hangi durumlarda egemenlerine itaat borcundan kurtulurlar.
Uyruklarn egenene olan ykmll, egenenin uyruklar onunla
koruyabildii g devam ettii srece devam eder. nk insanlarn,
onlar koruyabilecek baka hi kimse olmadnda, doal olarak sahip
olduklar hak szlemeyle braklamaz. Egemenlik devletin ruhudur;
ve bu ruh gvdeden bir kez ayrldnda, organlar hareket yeteneklerini artk ondan almaz olurlar. taatin amac korunnadr; bir kimse, bu
korumay, kendisinin veya baka birinin klcnda buluyorsa, doa, o
kimsenin buna itaat etmesini ve bunu srdrmek iin gayret etmesini
enreder. Egemenlik, onu kuranlarn niyetine gre, lmsz olsa da;
kendi doas bakmndan, sadece, d sava sonucunda zorla yok edilneye ak olmayp; ayn zamanda, insanlarn cehaleti ve tutkular yznden, kurulduu andan balayarak, i kargaayla doal bir lnl
ln tohumlarn da iinde tar.

Tutsaklk durumunda.

Bir uyruk savata tutsak alnrsa; veya kiili


i veya yaam olanaklar dmann elinde bulunuyarsa ve, galibin uyruu olmak artyla, yaam ve bedensel zgrl ona balanyorsa,
bu art kabul etmek'zgrlne sahiptir; ve onu kabul ettikten sonra, onu tutsak abnll'l:' uyruu olur; nk kendini korumak iin baka
aresi yoktur. Yabanc bir lkede, ayn artlar altnda hapsedilmi ise,
durum yine ayndr. Ancak, bir kimse hapisanede veya zincire vurulmu halde tutulur veya bedensel zgrl ona balanmaz ise; szlemeyle itaat borcu altnda olduu kabul edilemez; ve dolaysyla,
eer yapabiliyorsa, hangi yoldan olursa olsun kama hakkna sahiptir.
Egemen, kendisi ve varisieri adna, yonetimi brakrsa. Eer bir monark, hem kendisi hem de varisieri adna, ynetimi brakrsa; uyruklar
mutlak doal zgrle geri dnerler; nk, oullarnn ve en yakn
larnn kim olduklar doann beyan ile belli olsa da; tahtn varisinin
kim olaca, daha nceki blmde sylendii gibi, manarkn kendi
iradesine baldr. Bu nedenle, varis yoksa, ne egemenlik ne de uyrukluk vardr. Manark ocuk brakmadan veya varisini ilan etmeden
ldnde de, durum ayndr. nk o zaman belirli bir varis olamaz
ve dolaysyla uyrukluk borcu kalmaz.
Srgn durumu11da. Manark uyruunu srgn ederse, srgn dneminde, o uyruk deildir. Fakat, bir haber iletmek iin gnderilen
veya seyahat etmek iin ayrlan bir kimse, hala uyruktur; fakat bu, uyrukluk szlemesine deil, egemenler arasndaki szlemeye dayanr.
nk, bir bakasnn egemenlik alanna giren bir kimse, orann yasalarna tabi olur; neer ki, egemenlerin dosta ilikileri veya zel bir
izin sayesinde, bir ayrcala sahip olsun.
Egeme11 bajka bir egene11e teslim oldut1Zda. Savata yenilmi bir
monark, galibe teslim olursa; uyruklar daha nceki ykmllklerinden kurtulurlar, ve galibe tabi olurlar. Ancak, nanark tutsak alnm
ise, veya bedensel zgrlnden yoksun ise; egemenlik hakkn b
rakm olarak kabul edilmemelidir; ve dolaysyla uyruklar, daha nceden atanm olan ve onlar adna deil onun adna hkmet eden
devlet grevlilerine itaatle ykmldrler. nk, manarkn hakk
devam ettiine gre, tek sorun, ynetimle; yani, devlet grevlileri ve
memurlada ilgilidir ki, bunlar isneo belirleme imkanndan yoksun
ise, daha ilx:e atam olduklarn onaylad varsaylr.

Jl6~1

Blm 22
Siyasa] ye ze] Baml Sistemler zerine
Deiik trde;

insan sistemleri. Bir devletin douu, biimi ve gcnden


bahsettikten sonra, imdi de devletin dier ksmlarndan bahsedeceim. lkin, doal bir bedenin ksmlarna veya kaslarna benzeyen sistemlerden. SisTEMLER szyle, bir konuda veya bir ite birlemi olan
insanlaf kastediyorum. Bunlardan bazlar dz.etli, bazlar da dzensizdir. Dzenli olanlar, bir kii veya meclisin, tmnn temsilcisi olarak
atand sistemlerdir. Btn dierleri dzensizdir.
Dzenli olanlardan bazlar mutlak ve bamsz olup, kendi temsilcilerinden baka hi kimseye tabi deildirler: sadece devletler byledir; bundan nceki son be blmde bunlardan szettim. Dierleri ise
bamldr; yani, temsilcileri dahil her birinin uyruk olduu bir egemen
gce tabidirler.
Baml sistemlerden bazlar siyasal, bazlar da ze/dir. Kamusal
kurulular ve tzel kiiler denilen siyasal sistemler, devletin egemen gcnden alnm yetkiyle kurulurlar. zel baml sistemler ise, uyruklar tarafndan kendi aralarnda veya bir yabancdan alnm yetkiyle tesis edilirler. nk, bir bakasnn hakimiyeti iinde, yabanc gten
alnm hibir yetki kamusal deildir, fakat zeldir.
zel sistemlerden bazlar yasal, bazlar da yasaddr. Yasal olanlar, devlet tarafndan msaade edilenlerdir: btn dierleri yasaddr.
Dzmsiz sistemler, temsilcisi olmayp, sadece insanlarn toplanmasn
dan oluur ki; devlet tarafndan yasaklanm deillerse veya fesat bir
amala meydana getirilmemilerse, szgelimi insanlarn pazar yerlerinde veya elencelerde veya baka bir zararsz ama peinde toplanmalar gibi, o zaman yasaldrlar. Fakat kurulu amac fesat ise, veya (insan
says hayli fazla olduunda) bilinmiyorsa, bunlar yasal deildir.
Btn kamusal kurulularda temsilcinin yetkisi smrldr. Kamusal
kurulularda, temsilcinin yetkisi daima snrldr: ve bunun snrlarn
belirleyen egemen gtr. nk snrsz yetki mutlak egemenliktiL
Her devlette, egemen, btn uyruklarn mutlak temsilcisidir; ve dolaysyla ondan baka hi kimse, onun izin verdii lden fazla, toplu- .
mun herhangi bir ksmn temsil edemez. Uyruklardan oluar bir kamusal kurulua, her konuda tam yetkili mutlak bir temsileiye sahip olma izni verilmesi, devletin o kadar byk bir ksmnn ynetimini terketmek ve insanlarn bar ve gvenliine aykr olarak hakimiyeti
blmek demek olurdu ki; egemenin, insanlar uyrukluktan aka ve

Hi5
dorudan doruya

kurtarmayan hibir ihsanla, byle bir ey yapaca


dnlemez. nk szlerin sonular, dier sonular aksine iaret
ettiinde, onun iradesinin iaretleri deil, hata ve yanl hesap iaret
leridir ki, btn insiilar hataya ve yanl hesap yapmaya fazlasyla
yatkndr.
~ '-"'
Bir kamusal kuruluun temsilcisine verilen yetkinin snrlar, iki
eyden anlalmaldr. Birisi, egemenin ferman veya yazs: dieri de,
devletin yasalardr.
A!eni yazlar ile: Szlemeyle veya zorla bamsz bir devlet kurulmasnda, temsilcinin yetkisi, yazl olmayan doal hukukun koyduklar dnda hibir eyle snrlanm olmad iin, herhangi bir yaz gerekmese de; baml kurulularda, bunlarn ileri, zamanlar ve yerlerine ilikin olarak o kadar eitli snrlamalar vardr ki, bunlar yaz olmadan aklda tutulamayacaklar gibi, bu yazlar mhrl olarak veya egemen otoritenin mhrleri veya baka kalc iaretleriyle t~sdik edilmi
olarak insanlara okunacak ekilde aleni olmadka, insanlarca reni
lemez de.
Yasalarla. Bylesi snrlamalarn yazl olarak anlatlmas her zaman kolay olmad veya belki de imkansz olduu iin; btn uyruklarca bilinen olaan yasalar, egemenin yazlarnn kural koymam olduu btn durumlarda, temsilcinin yasal olarak yapabilecei eyleri
belirlemelidir. Dolaysyla,

Temsilci tek bir kii olduunda, yetkisiz yapt ilemler onun kendi i
lem/eridir. Bir kamusal kuruluta, temsilci tek bir kii ise, yetki yaz
snda veya yasalarda yetki verilmeksizin kuruluun kiiliinde yapt
her ey, o kuruluun veya kendisi dndaki bir yenin deil, kendi ii
kabul edilir: nk bu temsilci, yetki yazs veya yasa tarafndan konulan snrlarn tesinde, sadece kendi kiiliini temsil eder. Fakat,
bunlara uygun olarak yapt eyler, her bir yenin ilemidir: nk,
egemen onlarn snrsz temsilcisi olduu iin, onlardan her biri egemenin ilemlerinin amilidir; ve egemenin yazsn amayan birinin i
lemi, egemenin ilemidir, ve dolaysyla kuruluun her bir yesi o ile
min amilidir.
Temsilci bir meclis olduunda, ilem, sadece onu kabul eden!erindir. Fakat temsilci bir meclis ise; o meclisin yetki belgesi veya yasalarca ngrlmemf .olan bir karar, meclisin veya kamusal kuruluun ilemi,
ve oyu ile karauq alnd her bir kiinin ilemidir; fakat hazr bulunan
ve aksi ynde oy'kullanan; veya, vekaleten oy vermedike, hazr bulunmayan bir kiinin ilemi deildir. ounluk tarafndan ayland

166
iin, meclisin ilemidir; ve eer bir su ise, meclis, feshedilerek veya
(bu gibi yapay ve kurmaca varlklar iin sermaye demek olan) yetki
belgelerinin iptal edilmesi yoluyla veya, masum olan yelerden hibirinin pay sahibi olmad ortak bir mal varl varsa, para cezas verilerek, mmkn olduu lde cezalandrlabilir. nk doa, btn kamusal kurulular, bedensel cezadan muaf tutmutur. Fakat meclis,
yetki belgesinde ngrlmemi eylerde, hi kimseyi temsil edemeyecei' iin, kar oy vermi olanlar masumdur ve dolaysyla dierleri
nin oylaryla bal deildir.
Temsilci tek bir kiJi ise, sz/epneyle bor a/dmda VtJ'a borlu olduunda,
sadece o sorum/udut~ yeler deil. Kamusal kuruluun tek kiiden

bortat

ibaret olan temsilcisi, bir yabancdan, yani ayn kuruluun yesi olmayan birinden bor alrsa, (dn verilen parann snr insanlarn kendi
takdirine bal olduuna gre, yetki belgesinin borlannay snrlamas
gereknedii iin), bor temsilcinin borcudur. nk temsilci, yetki
belgesinden, bor ald paray yelere detme yetkisini alsa idi, bundan tr onlar zerinde egemenlik sahibi olurdu; ve dolaysyla verilen
yetki, insan doasnn ortak zellii olan yanlmadan kaynakland iin,
ya hkmszdr ve yetkiyi verenin iradesinin yetersiz bir iaretidir; ya
da, eer bor yetki veren tarafndan kabul ediliyorsa, o zaman temsilci
egemendir ve bu, baml varlklar hakkndaki konumuzun kapsamna
girmez. Dolaysyla, temsilci dnda hibir ye bu ekilde alnm bir
borcu demekle ykml deildir: nk, yetki belgesine ve kuruluun niteliine yabanc biri olan dn verici, sadece ykmllk altna
girenleri borlular olarak kabul eder: ve temsilci kendinden baka hi
kimseyi ykmllk altna sokamayacana gre, tek borlu odur; ve, eer varsa, ortak nalvarlndan veya, eer bir ortak nalvarl yoksa,
kendi servetinden borcu demesi gerekir.
Szlemeyle veya para cezasyla bor altnda girdiinde de, durum ayndr.
Temsilci bir meclis o/duutda, sadece olumlu oy veret!er sorumludur.

Fakat temsilci bir heyet olduunda ve bor bir yabancya ise; sadece
ve sadece, borcun alnmasna veya onu muaccel klm olan szleme
ye veya para cezas kesilen ileme olumlu oy vermi olanlar bortan
sorumludur; nk onlardan her biri, oy vermekle, kendisini deme
taahhd altna soknutur: borlanmann arnili olan kii, btn borcun denmesiyle bile ykmldr; ancak, bor onlardan herhangi biri
tarafndan dendii zaman, o kii bortan kurtulmu olur.
Bor, meclisit bir yesite ise, sadece meclis sorum/udut~ Fakat bor

167
meclisin bir yesine ise, demeden sadece meclis sorumludur, eer
varsa, ortak malvarlndan: nk oy verme zgrlne sahip olan
ve bor para alnmas ynnde oy kullanan birisi, o borcun geri deneceine de oy vermi 'demektir; eer bor alnmamas ynnde oy verirse veya eylan.ad~cbulunmaz ise, bor verirken, bor alnmasna da
oy vermi olduu iin, daha nce verdii oyla elikiye der ve hem
bor alan hem de bor veren haline gelir ve dolaysyla sadece ortak
hazineden deme talep edebilir, her hangi bir kiiden edemez; ortak
bir hazine de yoksa, hibir hak arama yoluna sahip deildir ve kendinden baka kimseye ikayeti olamaz; nk meclisin ilerini ve deme imkanlarn bildii ve mecbur olmad halde, kendi aptall yznden, parasn bor vermitir.
Kamusal kurufuJiarn kararlarna itiraz bazen J'asaldr, fakat egemen
gce itiraz asla biiyle deildir. uras aktr ki, bir egemen gce bal ve
tabi olan kamusal kurulularda, temsilci meclisin kararlarna aka itiraz edilmesi ve bu tirazn kaydettirilmesi veya bu tirazn tank huzurunda yaplmas sadece yasal deil, bazen gereklidir de; nk, aksi
takdirde, alnan borlarn denmesinden ve bakalar tarafndan ile
nen sulardan sorumlu olunur. Fakat egemen bir mecliste, bu zgrlk yoktur, nk egemen meclise itirazda bulunan bir kii, onun
egemenliini inkar etmi olur; ve ayrca egemen g tarafndan emredilen her ey, Tanr'nn gznde her zaman byle olmasa da, uyruk
bakmndan, gerekesini o emirde bulur: nk her uyruk egemen
gcn emirlerinin amilidir.
Bir eya/et, kolon i veya ]ehrin ynetimi iin kamusal kurulu]lar. Kamusal kurulu trleri neredeyse sonsuzdur: nk onlar, kurulma amalar olan son derece eitli faaliyetlerle deil; ayrca zaman, yer, ye saylar ve tabi olduklar snrlamalar bakmndan da birbirlerinden ayr
lrlar. Bunlarn faaliyetlerine gelince, bazlar ynetimle grevlendirilmitir; szgelimi, bir eyaletin ynetimi, btn kararlarn ounluk oylarna dayand bir meclise verilebilir; o zaman, bu meclis bir kamusal
kurulutur ve yetkileri resmi talimatla snrldr. Eyalet ("province")
kelimesi, bir grev anlamna veya bir ie nezaret edilmesi anlamna<!)
gelir ki onunla grevli olan kii, onu, kendisi iin ve kendi emri altn
da yrtlmek zere baka bir kiiye yklemitir; bu nedenle, biribirlerinden f>arkl yasalara sahip ve biribirierine uzak eitli lkelerin bulunduu bir devlette, ynetim deiik kiilere yklendii iin, egemenin ikame~ et~bdii, fakat vekaleten ynettii bu lkelere eyalerler
denilir. Fakat, bir eyaletin o eyalette ikamet eden bir meclis ta'rafn-

168
dan ynetilmesinin rnekleri azdr. ok sayda eyaletin egemenliine
sahip olan Romallar, Roma ehrini ve evresindeki blgeleri ynettikleri gibi, bu eyaJetleri meclislerle deil, bakanlar ve praetorlar<2l ile
ynetmilerdir. Ayn ekilde, Virgina'y ve Sommer Adalar'n ilernek
iin ngiltere'den kolonilerin gnderildii dnemde, buradakilerin ynetimleri Londra'daki meclisiere bal idiyse de, bu meclisler, oradaki
hi bir meclise, kendileri adna ynetim yetkisi vermemiler, her koloniye bir vali gndermilerdir. Herkes, doal olarak bulunduu yerde,
ynetime katlmak istese de; bulunamad yerde, ortak ilerinin ynetimini, popler deil monarik bir ynetim biimine teslim etmeye
doal olarak eilimlidir. Byk zel malikanelere sahip olan ve, kendi
ilerini idare etme zahmetine girmek istemeyip, bu ilerin idaresini,
arkadalar veya hizmetilerinden oluan bir meclis yerine, tek bir hizmetiye brakmay yeleyen insanlar iin de durum byledir. Fakat,
gerek hayatta nasl olursa olsun, bir eyaJet veya koloninin ynetiminin bir meclise brakldn dnelim: durum byle olduunda, syleyeceim ey udur; o meclis tarafndan alnan bir bor veya karar verilen bir yasad i, yukarda aklanan nedenlerle, kar oy verenlerin
veya oylamada hazr bulunmayanlarn deil, olumlu oy verenlerin ii
dir. Ayrca, ynettii koloninin snrlar dnda ikamet eden bir meclis, baka bir yerde yarg veya yetki sahibi olmadndan, koloninin
kendisi dnda bir yerde, bor veya baka bir ykmllk nedeniyle
koloni yelerine haciz koymak iin, onlardan hibirinin kiilikleri veya mallar zerinde yetki cra edemez ve sadece orann yasalarnn cevaz verdii zm yollarna sahiptir. Meclis, yapt yasalar ihlal eden
koloni yelerine para cezas verme hakkna sahip olsa da; koloninin
kendisi dnda, buna hakk yoktur. Bir eyaletin veya bir koloninin ynetimi iin bir meclisin haklaryla ilgili olarak burada sylenenler, bir
ehir, bir niversite, bir kolej veya bir kilisenin ynetiminden veya insanlarn kiilikleri zerinde baka bir ynetimden sorumlu olan bir
meclis iin de geerlidir.
Genel olarak, btn kamusal kurulularda, herhangi bir ye, ba
l olduu kurulu tarafndan hakszla urarldn dnyorsa, bu
ikayetin karara balanmas, egemen ve egemenin bu gibi ikayetler
iin yarg olarak grevlendirdii veya grevlendirecei kiilere aittir,
szkonusu kurulua deil. nk bu durumda kuruluun tm, o ye
dahil, egemenin uyruklardr. Bir egemen mecliste ise yle deildir:
nk orada, egemen kendi davasnda bile yarg deilse, hibir yarg olamaz.

169
Ticaretitt dzenlemnesi ii11 kamusol /.>urulu/ar. D ticaretin yrtlmesi iin kurulmu bir kamusal kuruluta, en uygun temsilci btn
yelerden oluan bir meclistir; yani, yle bir meclis ki, sermaye koyan
herkes, eer isterse, meclisin btn grmelerinde ve kararlarnda
hazr bulunabilsi+. c.unun kantlanmas iin, alan ve satan, ihracat ve
ithalat yapan taeirierin tek bir irket iinde rgtlenirken gttkleri
amac dnmeliyiz. Yurt iinde emtia satn alarak, onlar ihra etmek
iin; veya yurt dnda emtia satn alarak, onlar yurt iine getirmek
iin gemi kiralayabilecek gte olan ve herkesin, sermayesi orannda
kazantan pay alabildii veya, kendi sermayesini alp, tad veya ithal ettii eyleri uygun grd fiyatlardan sarabildii bir irkette birlemek ihtiyacnda olan pek az tacir olduu dorudur. Fakat bu,kamusal bir kurulu deildir; nk, onlar, btn dier uyruklarn tabi olduu yasalar dnda baka herhangi bir yasaya balayacak ortak bir
temsilci yoktur. Birlemelerinin amac, kazanlarn daha byk kl
maktr ki bu iki yoldan yaplr; hem yurt iinde hem de yurt dnda,
tek alc olarak ve tek satc olarak. Bu nedenle, bir tacirler topluluu
na bir irket olma hakk verilmesi, onlara, ikili bir tekel hakk verilmesi demektir ki bunlardan biri tek alc olmak; dieri de tek satc olmaktr. nk, belirli bir yabanc lke iin kurulmu bir irket olduu
vakit, o lkede satlan emriay sadece o irket ihra eder ki bu, yurt
iinde tek alc, yurt dnda da tek satc olmaktr. nk yurt iinde
tek bir alc, yurt dnda da tek bir satc vardr: her ikisi de tacir iin
kazanldr, nk bylece yurt iinde dk fiyattan alp, yurt dna
daha yksek fiyattan satar: ve yurt dnda tek bir yabanc emtia satc
s vardr; bunlardan her ikisi de iadamlar iin kazanldr.
Bu ikili tekelin bir ksm, yurt iindeki halk iin, dier ksm ise
yabanclar iin zararldr. nk yurt iinde tek ihracat olarak, halkn tarm ve zanaat rnlerine istedikleri fiyat bierler; ve tek ithalat olarak da, halkn ihtiyac olan btn yabanc emriaya istedikleri fiyat koyarlar ki bunlardan her ikisi de halk iin zararldr. te yandan,
yerli emtiann yurt dndaki tek sarcs olarak ve yabanc emtiann da
yerinde tek alcs olarak,yabanclarn zararna olacak ekilde, birincilerin fiyatn ykseltip ikincilerin de fiyatn drrler: nk tek bir
satc varsa, meta daha pahaldr; tek bir alc olduunda ise, daha
ucuz. Bu ne'denle, bu gibi birlemeler tekelden baka bir ey deildir;
ancak, yabaqp piyasalarda tek bir kurulu olarak rgtlenmiken, yurt
iinde, herkes aai'ildii fiyattan almak ve satabiiecei fiyattan satmak
zgrlne sahip olursa, bunlar bir devlet iin ok kazanl olurdu.

Gemilerin ina edilmesi, satn alnmas, erzak ve tayfa ile donatl


iin, bireysel sermayelerden kesilen miktar dnda ortak malvarl olmayan bu tacir kurulularnn amac, btn kuruluun ortak yarar deil, her bir sermayedarn zel kar olduu iin, her birinin kendi sermayesinin kullanm konusunda bilgi sahibi olmas; yani, onu
ynetme yetkisine sahip olan herkesin meclisin bir yesi olmas; ve
onun hesaplarn bilmesi akla uygundur. Dolaysyla, byle bir kuruluun telnsilcisi, eer isterse her bir yenin toplantlarda bulunabilecei
bir meclis olmaldr.
Taeirierden oluan bir kamusal kurulu, onu temsil eden meclisin ilemiyle, bir yabancdan bor alrsa, kendi bana her ye btn
bortan sorumludur. nk bir yabanc, onlarn kendi zel yasalarn
bilemez ve onlar, birisi tarafndan yaplan deme btn dierlerini
bortan kurtanneaya kadar, her biri borcun tamamndan sorumlu insanlar olarak grr; fakat bor, ortakln bir yesinden alnm ise,
alacakl btn bortan dolay kendi kendisine borlu olur ve, dolay
syla, alacann eer varsa ortak malvarlndan denmesini talep edebilir ancak.
Devlet, kurulu zerine bir vergi koyarsa, bu verginin her bir
yeye kendi sermayesiyle orantl olarak konulduu kabul edilir. nk, bu durumda, yelerin kendi sermayeleri dnda bir ortak malvarl yoktur.
Eer, yasad bir i nedeniyle, kurulua bir para cezas kesilirse,
sadece, o ie karar verilmesinde olumlu oy verenler veya o iin uygulanmasnda yardmc olanlar sorumludur; nk dierlerinin, kuruluun yeleri olmaktan baka bir sular yoktur; ve eer bu bir su ise,
(kurulu devletin yetkisiyle kurulduu iin) onlarn suu deildir.
yelerden birisi kurulua borlu ise, kurulu tarafndan dava edilebilir; fakat, devletin yetkisiyle olmadka, kuruluun yetkisiyle bu
kiinin mallar alnamaz veya bu kii hapsedilemez: nk kurulu
bunu kendi yetkisiyle yapabilirse, kendi yetkisine dayanarak, borcun
muaccel olduuna da hkm verebilir; bu ise, kendi davasnda yarg
mas

olmaktr.

Egemene tavsiye veren bir kamusal kurulu;. nsanlarn veya ticaretin


ynetimi iin ihdas edilmi bu kurulular, ya sreklidir ya da yazl
olarak belirlenmi bir sre iin varolurlar. Fakat, faaliyetlerinin doas
gerei sreleri snrlanm olan kurulular da vardr. Szgelimi, bir
egemen manark veya bir egemen meclis, uyruklarn durumu ve ihtiyalar hakknda kendisine bilgi vermeleri veya btn lkeyi temsil

171
eden bir kiilik olarak ona, iyi yasalar yaplmas iin veya baka bir
ama uruna tavsiyelerde bulunmalar iin, kentlerden ve lkenin dier blgelerinden vekiller gnderilmesini emretmeyi uygun bulursa,
kendilerine bir toplariii yeri ve zaman bildirilmi olan bu vekili er, o
yerde ve o zamam:Ja,"'"-lkenin her bir uyruunu temsil eden bir kamusal kuruluturlar; fakat bu kurulu, sadece, egemenlik yetkisine dayanarak onlar arm olan kii veya meclis tarafndan kendilerine bildirilen konular iindir; ve artk grlecek veya tartlacak bir ey
kalmad bildirildiinde, kurulu dalr. nk, bu vekiller halkn
mutlak temsilcileri olsayd, o zaman egemen meclis olurlard; ve ayn
halk zerinde iki egemen meclis veya iki egemen olurdu ki bu, halkn
bar ve huzuru ile badamazd. Dolaysyla, bir egemenlik mevcut
ise, halk sadece onun tarafndan mutlak olarak temsil edilebilir. Byle
bir kuruluun btn halk ne lde temsil edeceinin snrlar ise,
vekilieri aran yazda gsterilir. nk halk, egemeni tarafndan
kendilerine yazyla bildirilmi olan dnda hi bir amala vekilierini
seemez.
Dzenli, yasal zel kurulujlar, rnein bir aile. Dzenli ve yasal zel
kurulular, btn uyruklarn tabi olduklar yasalar mstesna, yetki
belgesi veya baka bir yazl izin olmakszn kurulanlardr. Bunlar, tek
bir temsilcinin kiiliinde birletikleri iin, dzenli olarak kabul edilirler; babann veya aile reisinin btn aileyi ynettii aileler ite byledir. nk o, yasann izin verdii lde, ocuklar ve hizmetileri
ynetir; fakat bu lnn tesinde deil, nk ocuklar ve hizmetilerden hibiri, yasann izin vermedii ilerde itaatle ykml deildir.
Ailevi ynetim altnda olduklar sre iinde, btn dier ilerde, en
yakn egemenleri olarak, babalarna ve aile reisierine baldrlar. nk, devletin kuruluundan nce kendi ailelerinin mutlak egemenleri
olan baba ve aile reisi, yetkilerinden, devletin yasasnn ekip ald
kadarn kaybederler sadece.
Dzenli, fakat yasadJ zel kurulular. Dzenli, fakat yasad olan
zel kurulular, hibir kamusal izin olmakszn, bir temsilcinin kiili
inde birlemi olanlardr; dilenrnek ve hrszlk faaliyetlerini daha iyi
bir ekilde yrtmek amacna ynelik dilenci, hrsz ve ingene ortaklklar; ve devlet iktidarna kar fikirlerin daha kolay propaganda edilmesi ve ddHet iktidarna kar bir hizip oluturulmas amacyla, bir yabancdan al;lkl;.q yetkiyle ve bir baka lkede rgtlenen kiilerin
ortaklklar ite byledir.
Dzensiz sistemler, rnein zel ittifaklar. Nitelikleri bakmndan it-

tifaklar, veya, herhangi bir belirli ama zerinde birlik olmakszn,


karlkl ykmllk ile deil, sadece bir istek ve eilimler benzerliinden kaynaklanan basit toplamalardan ibaret olan dzensiz sistemler, onlarn iinde yer alan her bir kiinin amacnn yasal olup olmay
ma gre, yasal veya yasad olurlar: ve kiinin amac da duruma gre
anlalmaldr.

Genellikle karlkl savunma amacyla uyruklar arasnda kurulan


ittifaklar, btn uyruklarn ittifakndan baka bir ey olmayan bir devlette, esas olarak gereksizdir ve yasad bir ama ima ederler; ve bu
nedenle yasaddrlar ve genellikle hizip veya fesat yuvas adyla an
lrlar. nk, szlemeyle birlemi insanlar demek olan bir ittifak,
salt doa durumunda olduu gibi, onlar szlerinde durmaya zorlayacak bir kii veya meclise yetki verilmi deilse, hakl bir gvensizlik
nedeni ortaya kmad srece geerlidir: bu nedenle, zerlerinde,
hepsini korku iinde tutacak bir beeri gcn kurulu bulunmad
devletleraras ittifaklar, devam ettikleri srece, sadece yasal deil,
yararldr da. Fakat, herkesin hakkn egemen g sayesinde alabildii tek ve ayn devletin uyruklar arasndaki ittifaklar, bar ve adaletin idamesi bakmndan gereksizdir ve, bunlarn amac kt ise veya
devlete bilinmiyorsa, yasaddr. nk zel kiilerin g .birlii
yapmalar, eer kt bir amaca ynelikse, adaletsizdir; amacn bilinnedii durumlarda ise, kamu iin tehlikelidir ve adaletsizce gizlenir.
Gizli hizip/n: Egemen g byk bir mecliste ise ve baz meclis
yeleri, yetkileri olmad halde, dier yeleri ynlendirmek amacy
la baka bir yerde kendi aralarnda toplantlar yapyorlar ise; kendi
zel karlar iin meclisin drst olmayan bir biimde erkilenmesine
ynelik bir alma olduundan, bu yasad bir hizip veya komplodur.
Fakat, kendi zel kar mecliste grlecek ve bir karara balanacak
olan bir kii, elinden geldii kadar fazla insanla dostluk kurarsa, bu
adaletsizlik olmaz; nk o kii meclisin bir yesi deildir. Meclisin
iinden, parayla dostlar edinse bile, buna kar ak bir yasa olmadk
a bu da adaletsizlik deildir. nk bazen, insan davranlar yledir
ki, para olmadan adalet elde edilemez; ve herkes, grlp karara
balanncaya kadar, kendi davasnda hakl olduunu dnebilir.
zel ailelerin maiyetleri. Btn devletlerde, zel insanlar, malikanelerinin idaresi ve yasalara uygun ilerinin gerektirdiinden fazla sayda hizmeti istihdam ediyorlarsa, bu hiziptir ve yasaddr. nk
devletin korumas altndaki bir kii iin, zel savunma gc gerekmez. Tam olarak uygarlamam olan lkelerde, baz kalabalk aikler

iinde yaam ve birbirlerine kendi zel gleriyle


saldrm olduklan halde, bunu adalete aykr olarak yapm olduklan
yeterince aktr; veya bir devletten yoksundurlar.
Ynetim iin hiziplel. Papaclar, Protestanlar, vs. gibi dinsel ynetim hizipleri-ve esh-,Roma'daki patrici ve plebler ve eski Yunan'daki
aristokras taraftarlan ve demokrasi taraftarlar gibi siyasi hizipler, halkn bar ve gvenliine aykr olduundan, adalete de aykrdr ve
egemenin elinden klcn alnmasdr.
nsan toplapna!an. nsanlarn toplamas, yasall veya yasadl
duruma ve toplananlarn saysna bal olan bir dzensiz sistemdir. Durum yasal ve aikar ise, toplama yasaldr; kilisede veya halka ak bir
gsteride insanlarn mutad saylarda mutad biimde toplanmas gibi: te
yandan saylar olaanst bykse, durum aikar deildir; ve bu nedenle, onlarn arasnda bulunuunun ayrntl ve iyi bir aklamasn yapamayan bir kiinin, yasad ve fesat bir amatan haberdar olduu kabul
edilmelidir. Bir yarg veya yksek devlet grevlisine verilecek bir diJekeye bin kiinin katlmas yasal olabilir; fakat dilekeyi sunmaya bin
kii birden gelirse, bu fesat bir toplamadr; nk bu ama iin bir veya
iki kii yeterlidir. Ancak, bu gibi durumlarda, toplamay yasad klan
ey belirli bir say deil, oradaki grevlilerin basmamayaca ve adalet
nne karamayaca kadar byk bir saydr.
Mutad olmayan sayda insan, suladklar bir adama kar topla
tklarnda; bu toplama, yasad bir kargaadr; nk, bir veya birka
kiiyle, sulamalarn yarga arzedebilirler. Aziz Paulus'un Ephesos'taki durumu byleydi; burada, Demetrius ve ok sayda baka baz
insanlar, kendi dinlerine ve mesleklerine kar dnceleri halka
retenlere kar adalet talep etmek iin kullandklar Ephesos'!u!arn Diata's Byktr slogann bir azdan bararak, Aziz Paulus'un yolda
larndan ikisini yarg nne getirmilerdi. O halkn yasalar gz nne alnrsa, buradaki durum adalete uygundu; fakat bu toplamann
yasad olduu kararlatrld ve yarg onlar u szlerle knad (Resul/erin jleri, XIX. 38-40), Demetrius ve dier ji!er herhangi bir kijiyi hersrekli

dmanlk

hangi bir jeyle suluyor/arsa, savunmalar ve vekil!er vardr, brakn biribirlerini sulasnlar. Ve eer talep ettiiniz bajka bir jey varsa, talebiniz, yasal
olarak arlmJ bir mecliste karara balanabi!ir. Biz bu gnk kargaja nedeniyle sularnma tehlikesi iindeyiz; nk hi kimse bu insan toplafmas iin
herhangi bir ltakl tteden g:Steremez. Yarg, burada, insanlarn hakl bir
neden gsteremeyecei bir toplama y bir kargaa olarak adlandrmak
tadr. Ve, daha nce sylediim gibi, insan bedeninin, kaslar gibi' ya-

JL74
bis svlarn doal olmayan birleimiyle meydana gelen urlar, safralar
ve b anlar gibi yasad ksmlarna benzetile bilecek insan sistemleri ve
topluluklar hakknda syleyeceklerim bunlardan ibarettir.

Bslm 23

Egemen Gcn Kamu GsrevHleri zerine

Son blmde, bir devletin benzer ksmlarndan sz ettim: bu blmde ise, kamu grevlileri olan organik ksmlardan sz edeceim.
Kamu grevlisi, kimdir. Bir KAMu GREVLisi, belirli bir alanda
devletin kiiliini temsil etmek yetkisi ile, ister bir manark ister bir
meclis olsun, egemen tarafndan istihdam edilen kiidir. Egemenlie
sahip olan her kii veya meclis, birisi doal dieri kamusal olan, iki kiilii temsil eder veya, daha yaygn olarak sylendii gibi, iki sfata sahiptir: bir monark, sadece devletin deil, ayn zamanda bir insann kiiliine sahiptir; bir egemen meclis de, sadece devletin deil, ayn zamanda meclisin de kiiliine sahiptir. Bunlara doal yoldan hizmet
edenler kamu grevlileri saylmaz; kamu grevlileri, onlara, kamu ile
rinin ynetiminde hizmet edenlerdir. Bir aristokraside veya demokraside, sadece meclisin rahatl amacyla meclise hizmet eden kapclar,
bekiler ve dier memurlar; ve ayrca, bir manarkn ikametgahnn
kiihyalar, vekilharlar, hazinedarlar veya dier grevlileri de, bir monaride, kamu grevlileri saylmazlar.
Genel ynetimden sorumlu kamu grevlileri. Kamu grevlilerinden
bazlarna, btn lkenin veya onun bir ksmnn genel ynetim sorumluluu verilmitir. Bir ocuk kraln selef, krallnn btn ynetimini, onun ocukluu sresince, bir koruyucuya veya naibe verebilir.
Byle bir durumda, her bir uyruk, koruyucunun veya naibin alaca
kararlar ve verecei emirler kraln adna olduu ve onun egemen gcne aykr olmad srece, itaatle ykmldr. Bir manark veya bir
egemen meclis, lkenin bir ksmnn veya bir eyaJetinin ynetimini
bir valiye, vekile, yneticiye, veya genel valiye tevdi edebilir: bu durumda da, o eyaJetteki her bir uyruk, valinin egemen adna yapt ve
egemenin hakkna aykr olmayan her eye uymakla ykmldr.
nk bu gibi koruyucular, genel valiler ve yneticiler, egemenin iradesine dayanmayan hibir hakka sahip deildirler; ve onlara verilen
hibir yetki, o amaca ynelik ak ve kesin szler olmadka, egemenliin devredilmesi isteinin bir ifadesi olarak yorumlanamaz. Bu tr-

den kamu grevlileri doal bir bedenin


ren siniriere ve kirilere benzerler.

eitli organlarn

hareket etti-

Ekonomi gibi, zel ynetim iill. Dier kamu grevlileri zel ynetimden sorumludurlar; yani, yurt iine veya dnda, zel bir ile ilgili
grevlere sahiptirle:coJk olarak, yurt iinde, bir devletin ekonomisi
bakmndan, hazille ile, yani vergiler, harlar, kiralar, para cezalar veya
dier kamu gelirleri ile ilgili olarak, bunlar tahsil etme, toplama, koyma ve hesaplarn tutma yetkisine sahip olanlar, kamu grevlileridir:
nk bunlar temsilci kiilie hizmet ederler ve onun emrine aykr
olarak veya onun izni olmakszn hibir ey yapamazlar; ayrca, ona,
[zel deil-ev.] siyasal sfat iinde hizmet ederler.
kinci olarak, militia bakmndan, silahlar, kaleleri, limanlar korumak; asker toplamak, askerlere deme yapmak veya onlar ynetmek; veya karada yahut denizde sava iin gerekli dier eyleri sala
mak yetkisine sahip olanlar da kamu grevlileridir. Fakat, komuta yetkisi olmayan bir asker, devlet iin savayorsa da, devletin kiiliini
temsil etmez; nk, devleti kendisine temsil edecei kimse yoktur.
Komuta yetkisine sahip herkes, onu, sadece komuta ettiklerine kar
temsil eder.
Halkn eitimi iin. retmek yetkisine veya bakalarnn, halk,
egemen gce olan grevleri konusunda eitmelerini salamak ve onlara neyin hakl neyin haksz olduu bilgisini kazandrmak ve bylece
dindarla ve kendi aralarnda bar iinde yaamaya ve halk dman
Iarna direnmeye daha hazr klmak yetkisine sahip olanlar da kamu
grevlileridir: nk, bunu, kendi yetkileriyle deil bakasndan, egemenden aldklar yetkiyle yaparlar veya yapmalar gerekir. Sadece monar k veya egemen meclistir ki halk eitmek iin dorudan doruya
Tanr'dan yetki almtr; ve sadece egemendir ki yetkisini salt Dei
gratid olarak alr; yani, sadece Tanr'nn inayetiyle: btn dier insanlar, yetkilerini, Tanr'nn ve egemenlerinin inayerinden ve takdirinden alrlar; bir monaride olduu gibi Dei gratid et regis; veya Dei
providentid et voluntate regisO )_
Yarg ii. Kendilerine yarg yetkisi verilmi olanlar da kamu grevlileridir. nk onlar, mahkemelerde, egemenin kiiliini temsil
ederler; ve onlarn verdii hkm egemenin hkmdr: nk, daha
nce ifade "edildii gibi, btn yarg yetkisi esas olarak egemenlie
baldr; ve ,iJolaysyla btn dier yarglar egemen gce sahip olan
kiinin veya kiilerin vekilleridir. Anlamazlklar iki trden olduu
iin, yani olgu ve hukuk ile ilgili anlamazlklar; ayn ekilde, hkum-

olgu, bazlar hukuk ile ilgilidir; ve dolaysyla ayn


birisi olgu ile, dieri hukuk ile ilgili iki yarg olabilir.
Bu anlamazlklarn her ikisinde de, yarglanan taraf ile yarg
arasnda bir anlamazlk doabilir; hem yarglanan taraf hem de yarg
egemenin uyruklar olduundan, bu anlamazlk, her ikisinin rzas ile
belirlenmi kiiler tarafndan hakkaniyet iinde zlmelidir; nk
hi kimse kendi davasnda yarg olamaz. Egemen, her ikisi tarafndan
yarg olarak kabul edilmi bulunduuna gre, davay dinleyip karara
balayacak veya her iki tarafa zerinde anlalan birisini yarg olarak
tayin edecektir. Bu anlamann, onlar arasnda, deiik ekillerde yapld kabul edilir; ilk olarak, davalnn, menfaatleri nedeniyle kendilerinden phe ettii yarglara itiraz etmesine izin verilirse, (davacya
gelince, o zaten kendi yargcn semitir), itiraz etmedii yarglar
kabul etmi demektir. kinci olarak, baka bir yargca bavurursa, artk
baka bir bavuru yapamaz; nk onu kendisi semitir. nc olarak, egemenin kendisine bavurur ve egemen de, bizzat veya taraflarn kabul edecekleri vekiller eliyle, hkm verirse; bu hkm kesindir: nk daval kendi yarglar, yani, kendisi tarafndan yarglanm
lerden de

bazlar

anlamazlkta,

tr.

Adil ve akla dayal yargnn bu zellikleri dnldkte, ngilte


re'de hem Sulh hem de Amme Davalar iin kurulmu adalet mahkemelerinin mkemmel yapsn belirtneden geenem. Sulh Davalar
ile, hem davac hem de davalnn devletin uyruklar olduu davalar;
Ta Davalar da denilen amme davalar ile ise, egemenin davac olduu davalar kastediyorum. Birisi Lordlar, dieri Avam olmak zere iki
snf insan olmakla, Lordlar btn byk sularda sadece baka Lordlar tarafndan yarglanma imtiyazna sahip olmulardr; ve onlardan da,
hazr bulunanlar ka kiiyse; bu her zaman iin bir ayrcalk olarak kabul edilmekle, onlarn yarglar, sadece arzu ettikleri Lordlar olmu
tur. Btn anlamazlklarda, her uyruk (ve ayrca sulh davalarnda
Lordlar), anlamazlk konusunun yer ald lkenin insanlar tarafn
dan yarglanmtr; zerinde anlamaya varlm istisnasz oniki kii
hkm verene kadar, uyruk onlara itiraz edebilmitir. Bylece, kendi
yarglarnca verilmi hkmn kesin olmad yolunda hibir tarafa
bir iddia ne srlemez. nsanlar eitmek veya yarglamak iin egemen gten yetki alm bu kamu kiileri, doal bir bedende ses organlarna pekilla benzetilebilecek olan devlet organlardr.
cra iin. Verilen kararlarn crasn salamak; egemenin emirlerini
yaynlamak; kargaalklar bastrmak; sulular yakalamak ve cezaevi-

177
ne koymak; ve barn korunmasna hizmet eden dier ileri yapmak
iin egemenden yetki alm olan btn kiiler de kamu grevlileridir.
nk bu kiilerin, egemenden aldklar yetkiyle yaptklar her ey
devletin eylemidir; ve onlarn hizmeti, doal bir bedende ellerinkine
benzer.
Yurt dndaki kamu grevlileri, kendi egemenlerinin kiiliini
yabanc devletler nnde temsil edenlerdir. Kamu otoritesi tarafndan
gnderilen eliler, haberciler, temsilciler ve ulaklar byledir.
Ancak, kargaa iindeki bir devletin zel bir blmnn yetkisiyle gnderilenler, huzura alnsalar bile, devletin ne kamusal ne de zel
grevlileridir; nk onlarn eylemlerinin arnili devlet deildir. Aym
ekilde, bir trende kutlamak, basal dilemek veya yardmc olmak iin bir prens tarafndan gnderilen bir eli; yetki kamusal da olsa; i zel bir i olduu ve doal varl iinde prens ile ilgili olduu
iin; zel bir kiidir. Yine, baka bir lkeye, o lkenin planlarn ve
kuvvetini gizlice aratrmak iin bir insan gnderilirse; onda, kendisinden baka bir kiiliin olduu anlalmayaca iin; o insan, zel bir
grevlidir; fakat yine de devletin bir grevlisidir; ve doal bedende
kulaa benzetilebilir. Halkn dilekelerini veya dier maruzatn kabul etmekle grevlendirilen ve adeta halkn kula olanlar da kamu
grevlileridir ve bu sfatla egemeni temsil ederler.
G"rJ bildirmekten baJka iii olmayan danpnmlar kamu grevlileri
deildir. Yarg veya buyurma yetkisine sahip olmayan ve sadece, istenildii zaman egemene gr bildiren veya istenilmedii zaman gr
sunan bir danman veya devlet uras, bir kamusal kiilik deildir.
nk gr sadece egemene verilmektedir ki egemenin kiilii, o
varken, baka biri tarafndan ona kar temsil edilemez. Fakat, bir cianmanlar kurulu, yarg veya dolaysz ynetim yetkisinden asla yoksun
deildir: bir monaride, bu danmanlar manarkn buyruklarn kamu
grevlilerine iletmek suretiyle, manark temsil ederler: bir demokraside ise, ura veya senato, grmelerinin sonucunu halka ilan eder; fakat yarglar tayin ettikleri, davalar dinledikleri veya elileri kabul
ettikleri vakit, bu, halkn bir vekili sfatyladr: ve bir aristokraside,
devlet uras egemen meclisin kendisidir; ve kendisinden baka kimseye gr bildirmez.
~-

178

Bir toplumut beslenmesi, detiz ve topran nietleritde yatar. Bir toplumun BESLENMES, yaamaya yarayan maddelerin bol/uu ve datmma:
yetitirilmesi veya hazrlattmasma; ve yetitirildikten sonra, uygun aralarla halkn kullanm iin sutulmas!Jla baldr.
B'olluk ise, ortak anamzn iki memesi olan deniz ve topraktan,
Tanr'nn insanlara karlksz veya emek karlnda verdii mallarla
doal olarak snrl tutulmutur.
Hayvanlar, bitkiler ve madenierden oluan bu beslenmenin maddesini, Tanr, yeryznde veya yeryznn hemen altnda bizim nmze koymutur; yle ki onlar elde etmek iin emek ve almadan
baka ey gerekmez. Bolluk, Tanr'nn lutfondan sonra, sadece insanlarn emek ve almasna baldr.
Genellikle mallar denen bu madde, ksmen yerli, ksmen de yabancdtl~ devletin snrlar iinde elde edilenlere yerli denir: dardan
getirilenlere ise yabatc. ok byk olmadka, tek bir devletin lkesi
iinde, btn varln idamesi ve canll iin gerekli olan her eyi
reten bir blge olmad; ve bir eyi gerekli olduundan fazla retmeyen pek az lke olduu iin; lke iinde elde edilen fazla mallar artk gereksiz olmazlar ve, ya mbadele, ya sava, ya da emek yoluyla,
yurt dndan temin edilebilecek olan mallarn ithal edilmesiyle, yurt
iindeki ihtiyalar gidermeye yararlar. nk insan emei, fayda iin
veya baka bir ey iin mbadele edilebilen bir metadr da: ve ancak
skan iin yeterli topraa sahip olan ve, buna ramen, kah bir yerden
baka bir yere mal alp satarak, kah baka yerlerden lkeye getirdikleri hammaddeleri ileyip satarak, glerini korumakla kalmayp arttr
m olan devletler vardr.
Otlarn adil blm. Bu beslenme maddelerinin blm, benimki, ve setitki, ve onutki'nin oluumudur; yani, tek bir kelimeyle,
mlkiyet; ve bu blm, btn devlet trlerinde, egemen gce aittir.
nk, daha nce gsterildii gibi, devletin olmad yerde, herkesin
komusona kar sava vardr; ve dolaysyla herkes ele geirdii ve
zor kullanarak elinde tuttuu eyin sahibidir; burada artk ne mlkiyet,
ne de toplum olmayp; sadece belirsizlik vardr. Bu o kadar aktr ki,
ateli bir zgrlk savunucusu olan Cicero, bir kamu davasnda, btn
mlkiyeri toplum yasasna balar. Toplum yasas terkedilirse, demitir,
veya zenle korunmazsa, hele hele yok edilirse, insann atasndat almay ve-

ya ocuklarna brakmay gvenle bekleyebilecei hibir ey kalmaz. Ayrca;


toplum yasasn kaldrn, hi kimse neyin kendisine, neyin bakasna ait olduunu bilemez. yleyse, mlkiyetin balamas, ancak onu temsil eden kiinin

yapabilen devletin bir sonucu olduuna gre, sadece egemeniniiclir;"'~e egemen gce sahip olmayan hi kimsenin yapmas mmkn olmayan yasalarda yer alr. Eskiden, ona Nopo (!) yani
blm diyenler, ki biz hukuk deriz; ve adaleti, herkese kendine ait
olam bltrnek olarak tanmlayanlar bunu gayet iyi biliyorlard.
eliyle bir

ey

Btn zel araziler,

balangta, egemenit yapt

keyfi

blmden

kaynaklanr.

Bu blmde, ilk yasa topran kendisinin blm


burada egemen, herhangi bir uyruun veya bir uyruklar
topluluunun deil, kendisinin, hakkaniyet ve toplumun iyiliine uygun bulaca ekilde, herkese bir ksm tahsis eder. srail oullar,
Vaad Edilen Topran efendileri oluncaya kadar, lde bir devlet
idiler; ve yeryznn nimetlerinden yoksun idiler; ondan sonra bu
toprak, onlar arasnda, kendi takdirlerine gre deil, Rahip Eleazar ve
generalleri Yeu'nun takdirine gre pay edildi. Oniki kabile mevcut
iken, onlar, Yusufun kabilesini ikiye blerek, onlar on yaptklar
halde, topra oniki ksma ayrdlar; ve Levi'nin kabilesi iin toprak
ayrmayp, btn rnlerin onda birini o kabile iin tahsis ettiler ki bu
blm keyfi idi. Sava yoluyla bir topra ele geiren bir halk, Yahudiler'in yapt gibi, eski sakinleri daima yok etmese ve pek ouna,
byk ksmna veya hepsine kendi topraklarn braksa bile; uras
aktr ki eski sakinler, topraklarn, galibin blmyle elde tutarlar;
ngiltere halknn, kendi topraklarn, Fatih William'n yapt blmle ellerinde tutmu olmalar gibi.
hakkndadr:

Bir uyruu n mlkiyeti, egemen in deil, sadece bir baka uyruun hakimiyetini d/ar. Buradan u sonucu karabiliriz ki, bir uyruun kendi topraklar zerindeki mlkiyeti, btn dier uyruklar onlar kullanmaktan men etme hakkndan oluur; fakat bu, ister bir meclis ister bir monark olsun, egemeni men etme hakkn iermez. Egemen, yani, onun
temsil ettii devlet ortak bar ve gvenlii amalamayan hibir ey
yapmayacana gre, topraklarn blmnn de ayn amala yapld
kabul edilmelidir: ve bu nedenle, egemenin buna aykr olarak yapaca bir blm, kendi bar ve gvenliini onun takdirine ve vicdanna brakm olan her uyruun iradesine aykr demektir; ve bundan tr, herbir uyruun iradesiyle, geersiz saylr. Bir egemen monarkn, vey~ b1r "egemen meclisin ounluunun, vicdaniarna aykr
olarak, tutkularna hizmet eden pek ok eyin yaplmasn emredebil-

H30
emredebildikleri ve bunun, bir gven ihlali, doa yasasnn bir ihlali
olduu dorudur; fakat bu, hibir uyrua, egemene kar savamak,
veya onu adaletsizlikle sulamak, veya onun hakknda kt konu
mak yetkisini vermez; nk uyruklar, egenenin btn eylemlerine
izin vermiler ve, ona egemen gc bahetmekle, onun eylemlerini
kendilerinin klmlardr. Fakat, egemenin buyruklarnn hangi durumlarda hakkaniyete ve doa yasasna aykr olduu, ileride baka bir
yerde de alnacaktr.
Devlete pay aJ'rtlmamaldr. Topran blmnde, devletin kendisinin bir pay almas ve bunu, halkn temsilcisi eliyle kullanmas ve
gelitirmesi; ve bu payn, ortak bar ve savunma iin gereken btn
harcamalar karlamaya yeterli olmas dnlebilir. Beeri tutkulardan ve zaaflardan uzak bir temsilci tasavvur edilebilseydi, bu ok do
ru olurdu. Fakat insanlarn doas byle iken, ortak toprak ayrlmas
veya belirli bir gelirin devlet iin tahsis edilmesi bounadr; ve, egemen g, kamu mallarn uzun ve masrafl bir savata kullanacak kadar
savurgan veya dikkatsiz bir manarkn veya meclisin eline geer gemez, ynetimin dalmasna ve doa durumuna dnlmesine yol aar.
Devletlerin perhize tahamml yoktur: nk, devletin harcamalar,
kendi itahlar tarafndan deil, dsal olaylar ve komularnn itahlar
tarafndan snrlandna gre, kamunun serveti, ortaya kan durumlarn gerektireceinden baka snrlada snrlanamaz. ngiltere'de, Fatih
[kral William -ev.] tarafndan, kendi keyfi veya ormanlarn korunmas iin, korular ve aviaklar yannda, kendi kullanmna tahsis edilmi
topraklar, ve uyruklarna verdii topraklar zerinde ayrlm eitli
hizmetler vard; fakat yle grnyor ki bunlar, onun, resmi sfatyla
deil, doal sfatyla hayatn idame ettirmesi iin ayrlmt. nk o
ve onun halefleri, gerekli bulduklarnda, btn bunlar iin, uyruklarn
topraklar zerine keyfi vergiler koymulardr. Eer bu kamu topraklar ve hizmetleri, devletin idamesi iin tasarlanm olsayd, devletin
kurulu amacna aykr olurdu; nk bunlar, daha sonra karlan vergilerden anlaldna gre, yetersiz ve, devletin son zamanlardaki dk gelirlerinden anlaldna gre de, sata ve azalmaya tabidir. Dolaysyla, devlete bir pay tahsis etmek bounadr; devlet bu pay satabilir veya elinden karabilir; ve, temsilcisi tarafndan yapldnda, satar ve elinden karr.
Ticaret yerleri ve mallar, onlarn b'ljm gibi, egenme baldr.
Topraklarn yurt iindeki blm gibi; uyruklarn hangi yerlerde ve
hangi mallar iin daryla ticaret yapacaklar da egemenin takdirine

181
aittir. nk, uyruklar bu konuda kendi takdirlerini kullanmak hakk
na sahip olsalard, onlardan bazlar, para kazanmak iin, dman devlete zarar verecek aralarla donatmaya ve, insanlarn houna gitse bile,
onlar iin zararl veya'en azndan yararsz eyler ithal ederek, bizzat
kendileri devlete zar-ar vermeye ynelirlerdi. Dolaysyla, hem d ticaret yerlerini hem de d ticaret maddelerini onaylamak veya yasaklamak yetkisi sadece devlete, yani egemene aittir.
Mlkiyet devrine ilijki yasalar da egemete aittir. Ayrca, herkesin bir
toprak parasna, veya baz mallara, veya yararl bir meslekte doal bir
yatknla sahip olmas bir devletin ayakta durmas iin yeterli olmad
na, ve hemen herkesin yaamas veya iyi yaamas iin gerekli olanlar dnda dnyada hibir meslek olmadna gre; insanlarn, tketmekten saknabilecekleri eyleri blmeleri ve, mbadele ve szle
me yoluyla, bu eylerdeki mlkiyet haklarn karlkl olarak birbirlerine devretmeleri gereklidir. Dolaysyla, uyruklar arasnda, satn alma,
satma, mbadele, dn alma, dn verme, kiraya verme ve kiralama
gibi szlemelerin ne ekilde yaplacan; ve bu szlemelerin hangi
kelimeler ve iaretlerle geerli saylacan belirlemek yetkisi egemene aittir. Bu eserin btnl dikkate alnacak olursa, yaama aralar
nn ierii ve toplumun yeleri arasnda blm konusunda bu kadar yeterlidir.
Para, bir toplumun kandr. imdiki zamanda tketilmeyip gelecekte tketilrnek zere saklanan btn mallarn, insanlarn bir yerden
baka bir yere hareketini engellemeyecek lde tanmas kolay ve
eit deerde bir eye indirgendiini dnyorum; o amala ki insan,
nerede olursa olsun, o yerde bulunan tketim maddelerini bylece
edinebilsin. Bu, altn ve gmten baka bir ey olmayan paradr.
nk altn ve gm, dnyann btn~ulkelerinde deer verilen ey
ler olmakla, lkeler arasnda btn dier mallarn deerinin uygun bir
lsdr; para ise, bir devletin egemeni tarafndan hangi madde zerine baslrsa baslsn, o devletin uyruklar arasnda btn dier mallarn deerinin yeterli bir lsdr. Bu llerin yardmyla, tanabilir
veya tanmaz btn mallar, insann mutat karnet yerinin iinde ve
dnda, insann bulunduu her yere onun yansra giderler; ve bu ller, toplumun her kesimini besleyerek dolap dururlar; yle ki bu,
adeta, toplfmun kan dolam gibidir: nk doal kan da, benzer e
kilde, yeryzqp meyvelerinden oluur; ve dolap durarak, insan
vcudunun her bit organn besler.
Gm ve altn, deerlerini, maddenin kendisinden aldklar 'iin;

182
bunlar u zellie sahiptirler ki onlarn deeri, bir veya bir ka devletin gcyle deitirilemez; nk onlar, btn yerlerdeki mallarn ortak lsdrler. Fakat dk parann deeri kolayca arttrlabilir veya
azaltlabilir. kinci olarak, gm ve altn, gerekli olduunda, devletlerin hareket edip kollarn yabanc lkelere uzatabilmesini salarlar: ve,
sadece seyahat eden bireysel uyruklarn deil, btn ordularn erzak
n vermeye yararlar. Fakat, zerine basld maddesi iin deil, sadece zerindeki damga iin deer tayan para, hava deiimine tahamml edemedii iin, sadece yurt iinde geer; ki orada da, yasalardaki
deimelere tabi olup, onu elde tutmu olanlarn saysyla orantl olarak, deeri azalr.
Paray kamusal kul/amma gtren kanallar ve yo!!ar. Paray kamusal
kullanma tayan kanallar ve yollar iki trdr: birisi, onu kamu hazinesine gtrendir; dieri ise, onu, kamu demeleri iin tekrar piyasaya karandr. Tahsildarlar, veznedarlar ve hazinedarlar birinciye girer;
ikinciye ise, yine hazinedarlar ve kamusal veya zel grevlilere deme
yaplmasyla grevli memurlar girer. Burada da, yapay insan [devlet ev.], damarlaryla, vcudun eitli ksmlarndan kan alp; vcudun
btn organlarn canl ve hareketli tutabiirnek iin, arterler yoluyla
onu tekrar darya gnderen doal insanla olan benzediini srdrr.
Bir devletin ocuklar, koloniler. Bir devletin zrriyeti veya ocuklar,
sijmrgeler veya koloni/er dediimiz eylerdir ki; bunlar, ya daha nce
kimsenin yaamad, ya da yaayanlarn savala etkisiz klnd bir
yabanc topraa yerlemek iin, bir ynetici veya valinin idaresi altn
da, devletten darya gnderilen insanlardr. Bir kolani kurulduu vakit, u ikisinden biri olur: ya, bu kolani kendi bana bir devlet olur
ve, eskiden pek ok devlet tarafndan yapld gibi, onlar gnderen
egemene itaat borcundan kurtulur, ki bu durumda kendisinden ayrl
dklar devlet onlarn metropolisi veya anas olarak adlandrlr ve onlardan, sadece, aile ii ynetimden azat ettikleri ocuklarndan babalarnn beklediklerini bekler, ki bu da sayg ve dostluktur; ya da, Roma
halknn kolonilerinde olduu gibi, metropolise bal kalrlar; ve bu
durumda ayr devletler olmayp, onlar gnderen devletin eyaJetleri ve
paralar olurlar. Bylece, metropolise sayg gstermek ve onunla ittifak yapmak dnda, kalanilerin hakk, tmyle, egemenlerinin onlara
yerleme yetkisi verdikleri izin veya heratlara baldr.

183

Tavsiye nedir. eylerin[doasna, kelimelerin sradan ve deiken kulbakarak !~ar vermenin ne kadar sama olduu, her ikisinde
de ve ayrca pek ok baka durumlarda emir kipiyle konumaktan
kaynaklanan, tavsiyeler ve emirlerin birbiriyle kartrlmasndaki kadar belirgin deildir. nk, bunu yap kelimeleri, sadece emir veren
bir kiinin deil; ayn zamanda, tavsiyede bulunan birinin; ve tenbih
eden birinin de szleridir; konuan kiinin kim olduunu, konuma
nn kime yneltildiini ve konumann balamn aniayp da, bunlarn
ok farkl eyler olduunu gremeyen veya onlar arasnda ayrm yapamayan pek az insan vardr. Fakat, bu ifadeleri yazl olarak grdklerinde ve balan dnemediklerinde veya dnmek istemediklerinde, insanlar bazen, karmak istedikleri sonular veya onayladklar
eylemiere nasl daha uygun dyorsa, tavsiye edenlerin beyanlarn
emir verenlerin beyanlar gibi; ve bazen de, emir verenlerin beyanlar
n tavsiye edenlerin beyanlar gibi alrlar. Bu hatalardan kanmak ve
emir verme, tavsiyede bulunma, ve tenbih etme terimlerine doru ve
kesin anlamlarn vermek iin, onlar yle tanmlyorum.
Emir ve tavsiye arasndaki farklar. EMiR, onu syleyenin iradesinden baka bir neden beklemeksizin, bir kimse bunu yap, veya bunu
yapma dedii zaman olur. Buradan, aka u sonu kar ki, emir veren kii bununla kendi karn gzetir: nk onun emrinin nedeni,
sadece kendi iradesidir, ve her insann iradesinin asl amac kendisine
bir iyilik salamaktr.
TAvsiYE ise, bir kimse bunu yap veya yapma dedii ve, bunu demekle, bunu kendisine dedii kii iin bir yarar salamay amalad
zaman olur. Buradan da u kar ki, tavsiyede bulunan bir kimse, niyeti ne olursa olsun, sadece, tavsiyede bulunduu kiinin iyiliini gzetir durumdadr.
Dolaysyla, tavsiye ve emir arasndaki bir byk fark, emrin kii
nin kendi karna ynelik olmas; tavsiyenin ise baka bir kimsenin
karna ynelik olmasdr. Buradan da baka bir fark kar; bir kimse,
itaat etmeye sz vermi ise, kendisine emredilen eyi yapnaya zorlanabilir: fa~at tavsiye edileni yapmaya zorlanamaz, nk tavsiyeyi izlememekten gelecek zarar kendisinindir; veya onu izlemeye sz vermi ise, o zamat,tavsiye bir emir niteliine brnr. Bunlar arasndaki
nc bir fark da udur ki, hi kimse bir bakasndan tavsiye almak
lanmna

184
hakkna

sahip olduunu iddia edemez: fakat baka birine tavsiyede


bulunma hakknn talep edilmesi onun planlarn renmek veya kendisine bir baka yarar salamak arzusunu gsterir ki bu, daha nce
sylediim gibi, herkesin iradesinin doal amacdr.
Tavsiyenin bir baka zellii de; bu her ne olursa olsun, onu isteyen kiinin, tavsiyeyi vereni sulamak veya cezalandrmak hakkna sahip olmamasdr: nk bir bakasndan tavsiye istemek, onun, uygun
grecei ekilde tavsiyede bulunmasna msaade etmektir; ve dolay
syla, ister bir monark isterse bir meclis olsun, talep zerine egemenine tavsiyede bulunan bir kimse, bu tavsiye ounluun grne veya
tartlan neriye uygun olsun veya olmasn, bundan dolay cezaland
rlamaz. nk, tartma sona ermeden nce, meclisin gr anlala
biliyorsa, baka tavsiye talep etmemeleri ve almamalar gerekir; nk
meclisin gr tartmann sonuca balanmas ve btn teemmln
bitmesidir. Genel olarak, tavsiye talep eden kii onun amilidir; ve bu
nedenle tavsiyeyi cezalandramaz; ve egenenin yapamad bir eyi
baka hi kimse yapamaz. Fakat, bir uyruk, bir dier uyrua, yasalara
aykr bir ey yapmay tavsiye ederse, bu tavsiye ister kt niyetten isterse sadece bilgisizlikten kaynaklansn, bu tavsiye devlet tarafndan
cezalandrlabilir; nk, herkes tabi olduu yasalar bilmekle ykml olduundan, yasann bilinmemesi geerli bir mazeret deildir.
Tmbih ve takbih nedir. TENBR ve TAKBH, onu veren kiide, onun
izlenmesi iin iddetli bir isten bulunduunu gsteren iaretierin e
Jik ettii tavsiyedir: veya, daha ksa ifade edilirse, ;iddetli biimde verilen tavsiyedir. nk tenbih eden kii, yaplmasn nerdii eyin sonularn dnmez ve kendini doru muhakemenin disiplinine ba
lamaz; fakat, tavsiyede bulunduu kiiyi davranmaya tevik eder.
Takbih eden ise, kiiyi o davrantan caydrr. Dolaysyla, onlar, nedenlerini tretirken, szlerinde insanlarn ortak duygular ve dnce
lerini gz nne alrlar; ve, dinleyicileri, tavsiyelerini izlemenin yarar,
saygnl veya doruluu hakknda ikna etmek iin, benzetmelerden,
mecazlardan, misallerden ve dier hitabet aralarndan yararlanrlar.
Bundan ilk olarak u karlabilir; tenbih ve takbih, tavsiyeyi verenin iyiliine yneliktir, onu isteyen kiinin iyiliine deil; bu, bir
danmann grevine aykrdr; bir danman, tanm gerei, kendi yararn deil, tavsiyede bulunduu kiinin yararn gzetmelidir. Tavsiyesini kendi yararna yneiten bir kimse, uzun ve iddetli sraryla veya
tavsiye verirken taknd yapmack tavrla, kendini belli eder; byle
bir tavsiye, ondan istennedii ve dolaysyla kendi ihtiyalarndan

185
kaynakland iin, esas olarak kendi yararna, ve tesadfen de tavsiyede bulunulan kiinin yararna dnktr, veya sadece kendi yararna.
kinci olarak, tenbih ve takbih, sadece, bir kimse bir toplulua hitab ederken olur; nk tek bir kiiye hitap edildiinde, o kii onun
szn kesebilir47e~ onun nedenlerini bir topluluk iinde yaplabile
ceinden daha gl bir biimde sorgulayabilir; nk bir topluluk,
onlarn tmne birden ayn anda hitab eden kiiyle tartma ve diyaloa giremeyecek kadar kalabalktr.
nc olarak, kendilerinden tavsiye beklenildii yerde tenbih
ve takbih edenler, kendi kadaryla hareket eden kt danmanlar
dr. Verdikleri tavsiye ok iyi bile olsa; byle bir kimse, bir karlk
mukabilinde adil bir hkm veren bir yarg ne kadar adil bir yarg
olabilirse, ancak o kadar iyi bir danmandr. Fakat, bir aile reisi veya
bir ordu komutan gibi, bir kimsenin emir verme yetkisine sahip olduu yerde, onun tenbilleri ve takbilleri sadece meru deil, ayn zamanda gerekli ve vgye deerdir. Fakat bunlar artk tavsiye deil,
emirdir; ve, zor grevlerin yaptnlmasna ynelik olduklarnda, bazen
gereklilik ve daima insaniyer nedeniyle, verilirken tevikle yumuatl
mal ve kat emir dili yerine tavsiye tonu ve slubuyla ifade edilmelidirler.
Emir ve tavsiye arasndaki farkla ilgili rnekleri, onlar Kutsal Kitap'ta ifade eden konuma biimlerinden alabiliriz. Benden bajka Tanrlam olmast; kendine putlar yapma; Tanr'nn adm bojuna anma; a
bat'zCO kutsal tut; ana ve babana sayg gb:Ster; iJidnne; alma; vs. Bunlar
hep emirdir; nk bunlara uymamz gerektiinin nedeni, itaat etmekle ykml olduumuz efendimiz Tanr'nn iradesinden gelir.
Fakat, sahip olduun her jeyi sat; onu yoksullara ver; ve beni izle szleri
tavsiyedir; nk bu ekilde davranmamz gerektiinin nedeni kendi
karmzdan kaynaklanr; o da udur ki Cennet'te hazine sahibi olacaz.
Kar;.nzdaki kye gidin, orada bal bir ejek ve onun spasm bulacaksnz;
onu b'zn ve bana getirin szleri ise bir emirdir: nk bu szlerin gerekliinin nedeni, onlarn Efendisinin iradesinden gelir: fakat, nedamet getir ve sa'nn adyla vaftiz ol szleri tavsiyedir; nk byle yapmamz gerektiinin nedeni, biz istediimiz kadar isyankar olalm yine
de efendi olarak kalmaya devam edecek olan Kadir-i Mutlak Tanr'nn deilrgnahlarmz iin tepemizde sallanan cezadan kanmak
iin baka hibir Y.olu olmayan bizlerin yararna yneliktir.
Ehliyetli ve ehliyetsiz danJmanlarn farklar. Kendisine tavsiyede
bulunulan kiinin elde edecei fayda veya urayaca zararn, tavsiye

186
veya muhtemel sonularndan hareketle
tavsiyenin doasndan, tavsiye ile emir arasn
daki fark bylece tretilmi olduu gibi; ayn eyden, ehliyetli ve ehliyetsiz danmanlar arasndaki farklar da tretilebilir. Deneyim, daha nce
gzlemlenmi olan benzer eylemlerin sonularnn bellekte birikimi
olduuna ve tavsiye de bu deneyimin bir bakasna bildirildii konu
ma olduuna gre; tavsiyenin erdemleri ve kusurlar, zihinsel erdem
ve kusurlada ayndr: ve bir devleti temsil eden kiiye, bellek ve zihinsel sylem yerine, onun danmanlar hizmet ederler. Fakat, devletin doal bir insana bu benzerlii ile birlikte, byk nem tayan bir
de benzemezlik vardr; doal bir insan, deneyimlerini, kendilerine ait
duygu ve karlar olmakszn o insan zerinde etkide bulunan doal
alg nesnelerinden alr; oysa bir devleti temsil eden kiiye tavsiyelerde
bulunanlar, tavsiyelerini daima pheli ve ou zaman da sadakatsiz
klan kendi zel amalarna ve duygularna sahip olabilirler ve genellikle de sahiptirler. Dolaysyla, iyi bir danmann ilk art olarak,
amalarnn ve pkadanmn, tavsiyede bulunduu kiji1liJZ amalar ve kar
lar ile uyumsuz olmamas artn koyabiliriz.
kinci olarak, bir danmann grevi, bir eylem zerinde dn
lecei vakit, tavsiyede bulunulan kiinin gerekiere uygun ve ak seik bir biimde bilgilendirilebilmesi iin, bu eylemin sonularn ak
a ortaya koymak olduuna gre; danman, tavsiyelerini, gerei en
ak biimde belirtecek bir ifade tarzyla; yani, kantlarn msaade
edecei en salam muhakeneyle, en anlaml ve uygun dille ve en zl bir ekilde bildirmelidir. Dolaysyla, sadece rneklerden veya kitaplarn otoritesinden karlan iyi dJnlmemiJ ve mulak sonulm~ neyin iyi neyin kt olduunu gstermeyip, olgu veya grlere tanklk
ederler sadece; belirsiz, karpk ve mulak ifadeler, ayrca duygularn tahrik edilmesi11e ytelik btn metaforik szler, bir datJmamJ grevine ayk
rdtr, (nk bylesi akl yrtneler ve ifadeler, tavsiyede bulunduumuz kiiyi yanltmak ve baka amalara yneltmekten gayr bir ie
yaramaz.)
nc olarak, tavsiye verne yetenei deneyimden ve uzun alma ve incelemeden kaynakland; ve hi kimse byk bir devletin
ynetimi iin bilinmesi gereken btn eylerde deneyim sahibi olanayaca iin, hi kimse, iyi eitilmiJ olduu ve ayrca zerinde ok djnd ve kafa yorduu konular djtda hibir konuda iyi bir damJman olamaz. Bir devletin ii, halk yurtta bar iinde korumak ve onlar yabanc istilaya kar savunmak olduuna gre, bu i; insan karakteri koolunan eylemin

kanlmaz

karlmasndan oluan

187
nusunda, hkmetin haklar konusunda, ve hakkaniyetin, yasalarn,
adaletin ve haysiyetin doas konusunda, okuma ve inceleme olmaks
zn edinilmesi mmkn olmayan derin bilgi; ve hem kendi lkelerinin hem de komularinn kuvveti, ~imkanlar ve yerleri hakknda; ve
ayrca kendilerini herhangi bir ekilde rahatsz edebilecek olan btn
lkelerin eilimleri ve planlar hakknda bilgi sahibi olunmasn gerektirir. Bu ise, byk bir deneyim olmadan elde edilemez. Bu eyle
rin sadece tm deil, ayn zamanda ayrntlarndan her biri, olaan
dan daha bilgili ve eitimli bir insann uzun yllarn ve gzlemlerini
gerektirir. Tavsiye iin gerekli olan zihinsel yetenek, daha nce sylediim gibi (Blm 8), takdir yeteneidir. Bu noktada insanlar arasn
daki farklar, bazlar bir tr eitim veya ie, dier bazlar da baka trden eitim ve ilere bal olarak, eitim farklarndan gelir. Makineler
ve binalarda geometri kurallar gibi, bir eyin yaplmas iin kesin kurallar var ise, dnyann btn deneyimi, o kurallar renmi veya
kefetmi olan bir kiinin tavsiyeleri kadar deerli olamaz. Bylesi kurallar olmadnda ise, o zel i trnde en fazla deneyime sahip olan
kii, o konuda en iyi takdir yeteneine sahiptir ve en iyi danmandr.
Drdnc olarak, bir baka lke ile ilgili bir ite bir devlete tavsiyede bulunabilmek iin, oradan gelen istihbarat ve yazlar ve bu iki
devlet arasndaki btn antfaJmalar ve dier iiiemierin kaytlarn tan
mak gerekir; ve bunu, temsilcinin uygun grecei kiiler dnda kimse
yapamaz. Buradan da grebiliriz ki, tavsiyede bulunmaya davet edilmeyen kiiler, ortaya kacak olaylarda iyi tavsiye sahibi olamazlar.
Beinci olarak, danmanlarn saysnn eit olduu dnlrse,
onlar toplu halde dinlemek yerine, ayr ayr dinlemek daha iyi bir gr edinilmesine yarar. lk olarak, onlar ayr ayr dinlemekle, her birinin tavsiyesini alrsnz; fakat toplu halde iken, onlarn ou, kendi
akllaryla hareket etmeyip bakalarnn hitabetinden etkilenerek, veya konumu bulunanlara veya btn meclise ters dme korkusuyla;
veya aksi gr destekiemi olanlara kyasla kt anlayl grnme
korkusuyla, grlerini, evet veya hayr eklinde, veya elleri veya ayaklar ile bildirirler. kinci olarak, bir toplulukta, karlar kamununkilere
aykr baz insanlar olmas kanlmazdr; ve bunlar, karlarn tutkuyla ve belagatla savunurlar, ve belagat dierlerini de ayn gre eker.
nk, ayf ayr olduklarnda, tek bir ktn harareti gibi, lml olan
insan tutkqlar, soplu halde iken, birbirlerini ateleyen ktkler gibidir; zellikle, de\tete gr bildirmek rts altnda, devleti atee verircesine, birbirlerini sylevlerle tahrik ettikleri vakit. nc ofarak,

her birini ayr ayr dinlenekle, mdahale ve itiraz etmek suretiyle,


bildirilen grn gerekeleri ve nedenlerinin gereklii ve olasl,
ihtiya olduunda incelenebilir; her bir g meselede, tutmas gereken yol hakknda bilgilenmek yerine, o mesele hakknda ortaya atlan
grlerin eitlilii ilc insann akna dnd bir toplulukta bunun
yaplmas imkanszdr. Ayrca, belagatli ve siyaset konusunda bilgili
grlmek arzusuna sahip olan ve grlerini, tartlan konuya dikkat
ederek deil, yazarlardan yaptklar muhtelif alnt ve paralardan oluan karmakark nutuklar iin alacaklar vgy hesaplayarak bildiren kiilerin bulunmad, tavsiye amacyla arlm bir meclis olamaz; bu, en azndan, ciddi stiare zamanndan alan ve teke tek grme yoluyla kolayca nlenebilen bir sakncadr. Drdnc olarak,
gizli tutulmas gereken grmelerde, ki kamu ilerinde bu trden grmelere ihtiya sk sk olur, ok sayda kiiden oluan danma kurullar, zellikle meclislerde, tehlikelidir; ve dolaysyla byk meclisler, bu gibi ileri, en bilgili ve sadakatierine en fazla gvenilen kiiler
den oluan daha kk gruplara brakrlar.
Sonu olarak, ocuklarn evlendirmek, topraklarn, ailesini veya
zel mlklerini ynetmek szkonusu olduunda, bu gne kadar, byk bir danmanlar meclisinden gr almay doru bulan, bunun s
kntlarna katianan veya raz olan kim vardr; zellikle, bu danman
lar arasnda, onun iyiliini istemeyenler varsa? Her biriyle kendi alannda ayr ayr grt ok sayda ve ehliyetli danmanlarn yard
myla ilerini yapan bir kimse, tenis oyununda yetenekli elerle oynayan birisi gibi, en iyisini yapar. kinci en iyiyi, sadece kendi takdirini
kullanan yapar; tek bana oynayan birisi gibi. Fakat, kskanlk veya
menfaat yznden, uygulanmas muhalefete geciktirilen elikili grler oulluu olmakszn hareket edemeyen bir kurulu danma
meclisi iinde gtrlp getirilen bir kimse en ktsn yapar ve iyi
oyuncular tarafndan bile olsa, hem kendisi ar olan hem de onu srenlerin elikili fikirleri ve gayretleri nedeniyle hareketi yavalarlan
bir el arabas veya baka bir eyin iinde, topa doru gtrlp getirilen bir oyuncuya benzer; el arabasn srenlerin says ne kadar fazla
ise, durum o kadar daha kt olur; ve en kts de, onlar arasnda bir
veya daha fazlas, o kiinin kaybetmesini istedikleri vakit olur. ok sayda gzn tek gzden daha ok ey grd doru olsa da; ok sayda
danman iin bu byle anlalmamaldr; sadece, nihai karar tek bir
adamda olduu takdirdedir ki bu sz geerli olur. Yoksa, ok sayda
gz ayn eyi farkl izgilerde grecei ve kendi zel karlarna gre

189
bakmaya eilimli olaca iin; ska gememek isteyenler, iki gzleriyle
baktklar halde, sadece tek gzle nian alrlar; ve dolaysyla, onu birletiren bir yabanc dman; veya kendi iinde byk bir adamn h
reti; veya az sayda kiiden oluan bir gizli kurul; veya eit gte hzip
Ierin biribirlerindeQ.,korkmas gibi nedenlerdir bir byk devleti ayakta tutan; meclisin aleni grmeleri devleti ayakta tutmaz. ster halk
devleti ister monarik devlet olsun, ok kk devletlere gelince; hibir beeri bilgelik yoktur ki, onlarn gl komularnn kendi aralarndaki rekabet sona erdikten sonra, onlar ayakta tutmaya yetebilsin.

Blm 26
T

l});plum Y asalr1

:Czerine

Toplum Yasalar. TOPLUM YASALARI'ndan benim anladm, insanlarn u veya bu toplumun deil fakat bir toplumun yeleri olduklar
iin uymak zorunda olduklar yasalardr. Belirli yasalarn bilgisi, eitli
lkelerin yasalarn incelerneyi kendilerine meslek edinmi olanlara
aittir; genel olarak toplum yasas kavram ise herkese bilinir. Roma'nn eski yasalar, toplum anlamndaki civitas szcnden, onlarn
toplum yasalar olarak anlrd. Gemite Roma mparatorluu egemenlii altnda bulunmu ve o yasalarla ynetilmi olup bugn hala o
yasalarn uygun grdkleri blmlerini kullanmay srdren lkeler,
onlar, kendi toplum yasalarndan ayrdetmek iin, toplumsal hukuk
olarak anarlar. Fakat burada bahsetmek istediim bu deildir; amacm, urada veya burada yasalarn nasl olduklarn gstermek deil,
Platon, Aristoteles, Cicero ve dierlerinin yapt gibi ve hukukuluk
mesleini iin iine katmadan, yasann ne olduunu gstermektir.
lk olarak, uras aktr ki genel olarak yasa bir tavsiye deil bir
emirdir; herhangi bir kiinin bir bakasna verdii bir emir de deildir
ama; daha nce belirli bir kiiye itaat etmeye zorunlu klnm birine,
o kii tarafndan verilmi bir emirdir. Toplum yasasna gelince, burada
sadece emri veren kiinin ad eklenir ki bu persona civitatis'tir, yani
devlettir.
Sonuta, toplum yasasn ben yle tanmlyorum: TOPLUM YASAs, her uyFuk iin, szle, yazyla veya iradenin bir bajka yeterli ijaretiyle,
doru ve yanltt avrdedilmesi iin,yani neyin kurala aykr olup neyin olmadnn ay;rdeddmesi iin kullamlmak zere, devletin uyruklarta emrettii kurallardr.

190
Bu tanmda, ilk bakta herey gayet ak gibidir. nk herkes
grebilir ki baz yasalar genel olarak btn uyruklara hitap eder; baz
lar belirli blgelere, bazlar belirli mesleklere, bazlar da belirli insanlara, ve bylece yasalar sadece emrin yneldii insanlar iin geerlidir. Yine grlebilir ki yasalar hakl ve haksz gsteren kurallardr;
haksz olarak bilinip de bir yasaya aykr olmayan hibir ey yoktur.
Yine grlebilir ki devletten baka kimse yasa yapamaz; nk tabiyetirniz sadece devletedie Ayrca, emirler yeterli iaretlerle gsterilmelidir; nk, aksi takdirde, kii onlara itaat etmesi gerektiini bilemez. imdi, bu yukardaki tanmdan karlan btn sonular doru
kabul edilmelidir. Ben u aadaki sonular karyorum.
Yasa koJ'UCU egeme11 gtr. 1. Monaride olduu gibi ister tek bir
adam olsun, demokraside veya aristokraside olduu gibi isterse bir heyet olsun, btn devletlerde, tek yasa koyucu egemen gtr. Ayn
nedenle, egemen gten baka hi kimse yrrlkteki bir yasay kaldramaz; nk bir yasa, onun uygulanmasna son veren bir baka yasayla kaldrlabilir ancak.
Egeme11 g toplum yasalarma tabi deildir. Z. ster bir heyet isterse
tek bir kii olsun, bir devletin egemen gc toplum yasalarna tabi
deildir. nk, yasa koyma ve kaldrma kudretine sahip olduun
dan, ne zaman isterse, onu rahatsz eden yasalar kaldrp yenilerini
koyarak kendini bu tabiyetten kurtarabilir; yani, egemen g aslnda
o yasalar varken de zgrd. stedii zaman zgr olan bir kii zgr demektir. Kiinin kendi kendine baml olmas da mantkl deil
dir; nk baiayabilen bir kii, ayn zamanda salverebilir demektir.
Dolaysyla, sadece kendine baml olan bir kii aslnda baml deildir.

Bir yasa,

zanata deil,
kullanlmas

egemm gcn

rzastta

dayallarak

kullalllr.

bir yasann otoritesini saladnda, otoriteyi


salayan ey srenin uzunluu deil, egemen gcn susmakla gsterdii iradesidir; nk susmak bazen bir rza alametidir. Egemen g
susmakla bu rzay gstermed zaman, artk o yasa bir yasa olmaktan
kar. Dolaysyla, egemen g, u andaki iradesine deil de nceden
yaplm yasalara dayal bir hak sorunuyla kar karya olduunda, aradan geen zaman ilgili kiinin hakkna hale! getirmeyecek ve sorun
hakkaniyet kurallarna gre sonuca balanacaktc Pek ok haksz davalar ve haksz hkmler, hi kimsenin hatriamad kadar uzun bir
zaman srebilmektedir. Hukukularmz sadece akla uygun rf hukukunu dikkate alr ve akla uygun olmayan rflerin kaldrlmasn savu3. Uzun sre

191
nurlar. Ancak, neyin akla uygun olduuna ve neyin kaldrlacana yasa koyucu karar verir. Yasa koyucu ise, meclis veya hkmdardr.
Doal hukuk ile toplum yasalar birbirini ierir. 4. Doal hukuk ile
toplum yasalar birbirini ierir ve ayn kapsamdadr. Adalet, hakkaniyet ve kadirbilir+ikg:n ve bunlara dayal dier ahlak erdemlerinden
oluan doal hukuk, onbeinci blmn sonunda ifade ettiim gibi,
salt doa durumunda, tam anlamyla yasa deil, insan bar ve uyuma
tevik eden niteliklerdir. Doal hukuk, ancak bir devlet kurulduun
da, gerekten yasa hkm kazanr, daha nce deil; nk ancak o zaman devletin buyruu ve devletin yasas haline gelir. nsanlar ona uymaya zorlayan ey egemen gtr. Bireyler iin, neyin adalet, neyin
hakkaniyet ve neyin ahlak erdemi olduunu ilan etmek ve bunlar
balayc klmak zere egemen gcn buyruklarna ve bunlar ihl~l
edecek olanlar iin cezalara gerek vardr. Dolaysyla, doal hukuk
dnyann btn devletlerinde toplum yasalarnn bir parasdr. Adalet, yani aldin ifas ve herkese hakk olann verilmesi doal hukukun
bir gereidir. Bir devletin her uyruu, toplum yasalarna uymaya sz
vermitir; ya, ortak bir temsilci semek zere toplandklar vakit, birbirlerine kar, veya kl zoruyla ve hayatta kalabilmek iin, her bir
uyruk hkmdara kar sz vermitir. Dolaysyla, toplum yasalarna
uymak doal hukukun bir parasdr. Doal hukuk ve toplum yasalar
farkl yasa trleri olmayp ayn btnn paralardr; bunlardan yazl
olanlara toplum yasalar, yazl olmayanlara da doal hukuk veya doa
yasalar denir. Ancak, doal haklar, yani insann doal zgrl toplum yasalaryla snrlanabilir: gerekte, yasa koymann amac bu snr
lamadan baka birey deildir. Doa yasalar toplum yasalaryla snr
lannazsa zaten bar ve huzur da olmaz. Hukukun yaratl nedeni, insanlarn doal zgrln snrlamaktan baka birey deildir; yle ki
insanlar birbirlerine zarar vermesinler, fakat yardm etsinler ve ortak
dmaniarna kar bir araya gelsinler.
Yerel yasalar rfle deil egemen gcn iradesiyle konulur. 5. Bir devletin egemen gc, baka yasalar altnda yaam bir halk kendi egemenlii altna sokar ve daha sonra da bu halk ayn yasalarla ynetmeye devam ederse, bu yasalar fetbedilen devletin deil fetbeden gcn
yasalardr artk. nk yasa koyucu, yetkisini kullanarak gemite o
yasalar yaptrm olan deil, yetkisiyle o yasalarn yrrlkte kalmas
n buyurand~r. Dolaysyla, bir devletin egemenlii altnda eitli lkeler varsa ve bu ikelerde genellikle her bir lkenin adetleri denilen
eitli yasalar varsa, bu yasalar glerini eskiliklerinden almazlar. B'un-

192
lar, gemite kendi egemen glerinin mevzuat olarak yazlm veya
bir baka yoldan bildirilmi eski yasalar olmakla birlikte, artk, aradan
geen zamann uzunluuna dayanarak deil, fakat imdiki egemen
gcn iradesi sayesinde yasa olmaya devam ederler. Fakat, bir bal
lkenin btn illerinde yazl olmayan bir yasaya herkese Uyuluyorsa
ve bu yasann kullanlmasnda bir adaletsizlik olmad anlalyorsa,
bu yfsa, btn insanlar ayn biimde balayan bir doa yasasndan
baka birey olamaz.
Yasama hakknda hukukulant baz geersiz griileri. 6. Yazl ve yazsz btn yasalarn, yetki ve glerini, devletin iradesinden, yani, bir
monaride monarktan, dier devletlerde ise, o devletin temsilcisi olan
egemen meclisin iradesinden aldklarn grdkten sonra, eitli lkelerdeki saygn baz hukukularn kitaplarnda grlen, yasama gcn
dorudan veya dalayl olarak zel kiilere veya yarglara balayan grlerin nereden kaynaklandn insan merak edebilir. Szgelimi,
parlamentodan baka bir yasa koyucunun olmad g"r. Bu dorudur,
ama ancak parlamento mutlak iktidara sahipse ve ancak kendi isteiy
le toplanabiliyor ve dalabiliyorsa. nk, baka bir kii parlamentoyu datma hakkna sahipse, ayn zamanda, parlamentoyu denetim altnda tutma hakkna ve ayrca parlamentonun denetim altnda tuttuklarn da denetim altnda tutma hakkna sahip demektir. Byle bir hak
yoksa bile, yasalar yapanparlamentum deil, rex in par!amento'dur. Ayrca, egemenliin parlamentoya ait olduu bir yerde, hangi nedenle
olursa olsun, bu parlamento kendine tabi lkelerden yeterli sayda ve
bilgelikte insan toplayamazsa, hi kimse byle bir meclisin yasama
yetkisine sahip olduuna inanmayacaktr. Bir devletin iki kolu g ve
adalettir; bunlardan ilki kralda, dieri ise padamentotut ellelinde toplanmtr. Gcn kimde olduu belirsiz bir devlet ve adaletin huyurma ve
yapurma yetkisinden yoksun olduu bir devlet olamaz.
Sir Edw. Cokem, Littleton(ZJ zerine, kitap 2, blm 6, sayfa 97b. 7.
Hukukularmz, yasann asla akla aykr olamayaca konusunda ve
yasann lafznn yani her bir kelimesinin deil, fakat yasa koyucunun
yasay koyarkenki niyetinin asl olduu konusunda hemfikirdirler. Bu
dorudur: ancak sorun, yasa olarak kabul edilecek eyin kimin aklna
uygun olacadr. Aklla kastedilen, herhangi bir bireyin akl deildir;
yoksa yasalarmzda okullardaki kadar ok eliki ve tutarszlk olurdu.
Bu, Sir Edward Coke'un savunduu gibi, uzun inceleme, gijzlem ve deneyimle elde edilen yapay bir ideal akl da deildir. nk, uzun inceleme
ve aratrma yanl fikirleri oaltp glendirebilir. Hatal temeller

193
zerine ne kadar ok ey ina edilirse felaket de o kadar byk olur ve
byk bir zenle inceleyip aratranlarn nedenleri ve vardklar sonular da birbirini tutmaz. Dolaysyla, yasalar yapan, juris prudentia
veya hukukularn bilgelii deil, bizim u yapay varlmz devlet ve
onun buyruudur.4Jevleti tek bir kii temsil ettiinde, yasalarda
uyumsuzluk pek olmaz; olduu zaman bile, egemen temsilci, yorum
veya yasa deiiklii yoluyla, bu uyumsuzluu giderebilir. Mahkemelerde yarglayan aslnda yarglar deil, devletin kiiliini temsil eden
egemen gtr. Yarg, egemen gc yasay yaparken harekete geirmi olan manta uymal, verdii karar buna uygun olmaldr. te o
zaman yargcn verdii karar aslnda egemen g tarafndan verilmi
demektir; yoksa, yargcn kendi karardr ve adil deildir.
Yaplmtj ama duyurulmamJ bir yasa, yasa deildir. 8. Yani, yasa bir
buyruktur ve bir buyruk, onun szle, yazyla veya bir baka yoldan
duyurulmas veya aklanmas ile oluur. Devletin buyruklar, onlar
aniayabilecek olanlar iin geerlidir sadece. Doutan akl hastas
olanlar, deliler veya ocuklar zerinde yasalar hkm ifade etmez,
tpk vahi hayvanlar zerinde hkm ifade etmedii gibi. Bunlar iin,
adil veya adil deil gibi sfatlar da kullanlamaz; nk herhangi bir taahht yapma ve bu taahhdn sonularn aniayabilme yeteneinden
yoksundurlar ve, kendileri iin bir devlet oluturan insanlarn tersine, herhangi bir egemenin tasarruflarna boyun emekle ykml deildirler. Ayrca, doa anann veya bir kazann, kendilerini genel olarak yasalar bilgisinden yoksun klm olduu insanlar ve kendi kusurundan kaynaklanmayan bir kazann, belirli bir yasann varlndan
haberdar olma imkann kendisinden alm olduu bir insan, eer
yasalara veya o belirli yasaya uymad takdirde, sulu kabul edilemez.
Daha dorusu, yasalar veya o yasa byle kiiler iin yasa hkmnde
deildir. Dolaysyla, hem monarilerde hem de dier ynetim biimlerinde, neyin yasa olduu, yani, egemenin iradesinin ne olduunun
bilinmesi iin hangi kantlarn ve iaretierin yeterli olacan ele almak
gerekir.
Yazl olmayan yasalar doa yasalardr. lk olarak, eer istisnasz
btn uyruklar balayan ve yazl olmayan veya insanlarn grebilecei bir yerde ilan edilmemi olan bir yasa varsa, bu bir doa yasasdr.
nk insa!Jarn, baka insanlarn syledikleri temelinde deil, kendi
akl ve mantcklarna dayanarak yasa olarak bildikleri bir ey her insann akl ve mantg iin uygun olmaldr; bu da ancak bir doa yqsas
olabilir. Dolaysyla, doa yasalar iin herhangi bir ilan veya duyum

194
u szde olduu gibi: Ba;kas tarasana yaplmasm uygun bulmadn bir ;eyi sen de ba;kasna yapma.

gerekmez; herkese kabul edilen


fndm

kinci

olarak, sadece belirli artlardaki insanlar veya belirli bir insan balayan ve yazl olmay.an veya szl olarak da ilan edilmi olmayan bir yasa varsa, bu da bir doa yasasdr ve o belirli artlardaki insanlar dier uyruklardan ayrdeden kantlar ve iaretlerle bilinir. nk bir yasa, yazl deilse veya o yasay koyan tarafndan bir baka yoldan duyurulmu deilse, ona uymas gereken kiinin kendi aklyla bilinebilir ancak, ve sadece bir toplum yasas deil ayn zamanda bir doa yasasdr da. Szgelimi, egemen g, neler yapmas gerektii konusunda yazl talimat olmakszn bir hkmet grevlisi istihdam ediyorsa, bu grevli kendi aklnn emrettiklerini talimat olarak kullannakla
ykmldr. Ayn ekilde, egemen g bir yarg atandnda, yarg,
verecei kararlarn, her zaman iin adalet olarak anlalmas gereken
eemenin aklna gre olmasn salayacak ve bir doal yasa olan adalete bal olacaktr. Eer bir bykeli szkonusu ise, yazl ynergelerinde yer almayan btn konularda, doal akln, egemenin yararna en
uygun olduuna hkmettii eyleri ynerge olarak kabul edecektir.
Bu, ister zel ister resmi olsun, egemenin btn dier grevlileri iin
de byledir. Doal akldan gelen btn ynergeler, doal adaletin bir
kolu olan sadakat kapsamnda anlalmaldr.
Szle, yazyla veya egemen gten geldii bilinen bir baka ia
retle, onlara uymas gereken herkese bildirilmesi, doa yasalar dn
daki btn dier yasalarn bir zelliidir. nk, bir insann iradesi,
ancak o insann kendi sz veya hareketiyle veya onun ama ve niyeti
temelinde akl yrtmek suretiyle anlalabilir. Bu ama ve niyet ise,
eer devlet szkonusu ise, daima adalet ve akl ile eanlamldr. Eski
alarda, henz yaz yaygn deilken, yasalar ou zaman msralarla
ifade edilirdi; ki bylece onlar terennm etmek veya sylemekten
holanan cahil insanlar onlar daha kolay aklda tutabiisin diye. Yine
ayn nedenle, Sleyman (Mesel/et~ VII. 3), birine on emri on parmana
balamasn tavsiye eder(3l. Ahdin yenilenmesinde srail halkna verdii yasa iin, Musa bu yasay ocuklarna retirken, srail halknn,
evde ve yolda, yatmaya giderken ve yataktan kalkarken onu ocuklarna anlatmalarn (Tesniye, XI. 19), direkiere ve evlerinin kaplarna
yazmalarn, erkek, kadn ve ocuk herkesi toplayp onun sesli olarak
okunmasn emreder (Tesniye, XXXI, 12).
Yasa yapc bilinmiyorsa hibir ;ey yasa dei/dil: Teyit ve yetki arasn
daki fat-k. Yasann yazl olmas ve ilan da yeterli deildir; ayrca, ege-

195
menin iradesinden doduunu gsteren ak iaretler de olmaldr.
nk bireyler, adaletsiz planlarn gerekletirmek ve ltirasl amalarna ulamak iin yeterli gce sahip olduklarnda veya sahip olduklarn sandklarnda, yasama organ dnda ve ona kar, istedikleri eyi
yasa olarak~iJan edilirler. Dolaysyla, yasann sadece ilan edilmesi
yetmez. Ek olarak, yasay yapana ve onun yetkisine ait yeterli iaretler
de olmaldr. Yasay yapann veya yasama organnn her devlette aikar
olduu kabul edilir; nk egemen g, herkesin rzasyla iktidarda
bulunan ve herkese yeterince tannan bir kimsedir. Devletlerinin ilk
anayasas artk unutulmaya yz tuttuunda, insanlarn pek ou, kimin kudreti sayesinde dmaniarna kar savunulduklarn, kimin
kudretiyle geim olanaklarnn korunduunu ve onlara hakszlk yapld vakit kimin kudretiyle bu hakszln dzeltildiini dnme
seler de, bunu dnen hi kimse ondan phe ederneyecei iin,
egemenliin nerede olduunu bilmernek bir mazeret olamaz. Kimsenin, himayesini bizzat talep etmi olduu veya himayesinden bakala
rna kar yararianm olduu iktidar zayflatmamas, doal akln bir
buyruu ve dolaysyla ak bir doa yasasdr. Bu nedenle, (yanl yoldaki insanlar ne derse desin), kimsenin, egemenin kim olduu konusunda bir kukusu olamaz ve eer bir kukusu varsa bu kendi kusurudur. Glk, egemenden kaynaklanan yetkinin kantlanmasnda yatar; bu yetkinin geri alnmas, resmi kaytlarn, resmi kurallarn, resmi
grevlilerin ve resmi mhrlerin bilinmesine baldr. Btn yasalar,
yeterli bir biimde bunlarla teyit olunur; teyit olunur diyorum, yetki
verilir deil. nk teyit, tanklk ve kayttr, yasann gcn ald
kaynak deil. Yasa, bu gc, sadece egemenin buyruundan alr.
Yasa, yarg taraj11dat teyit edilir. Bu nedenle, bir kii, doa yasas
na yani genel adalete dayal bir zarar davas aarsa, egemenin verdii
yetkiyle byle davalara bakmaya ehliyetli yargcn verecei karar, o
zel durumda doa yasasnn yeterli bir teyididir. nk, hukuk bilgisine sahip bir insann tavsiyesi, anlamazlklarn nlenmesi iin yararl
olsa da, bu sadece bir tavsiyedir; taraflarn dinlenmesinden sonra neyin yasa olduunu onlara sylecek olan, yargtr.
Yasa, resmi kaytlada teyit edilir. Ancak, dava, yazl bir yasaya dayal bir zarar veya su hakkndaysa, istedii takdirde herkes, ister bir
zarar olsun;;ister olmasn, bu zarar vermeden veya suu ilemeden nce, bizzat v~ya p~kalar eliyle, resmi kaytlara bavurarak yeterli bilgi
sahibi olabilir; ve 'hatta olmaldr da. nk, yapaca iin adil olup olmad konusunda pheli ise ve istedii takdirde gidip bilgi sahibi

yasal deildir. Ayn biimde, bizzat veya bakalar eliyle


ve dikkate alabilecei yazl hukuka belirlenen bir durumda madur olduunu iddia eden bir kimse, yasal yollara bavurma
dan ikayet edip szlanrsa, yanl yapyor ve kendi hakkn aramaktan
ok bakalarn rahatsz ediyor demektir.
Yasa, resmi yazlar ve mhrler/e te;it edilir. Sorun, bir kamu grevlisine iraade ilgiliyse, o grevlinin resmi mhrl yetki yazsn grmek ~e bu yaznn okunmasn iitmek veya, istendii takdirde, bu
yetki belgesi hakknda baka bir yoldan bilgi sahibi olma imkann
edinmek, o grevlinin yetkisinin yeterli bir teyididir. nk herkes,
gelecekteki hareketleriyle ilgili btn yazl yasalar hakknda bilgi
edinmek iin elinden gelen hereyi yapmakla ykmldr.
Yasalann yorumu egemen gce aittir. Yasa koyucunun bilinmesi ve
yasalarn, yazl olarak veya doal yollardan, yeterince ilan edilmesi gerekli olmakla birlikte, onlar balayc klmak iin bir baka koul daha
vardr. Bir yasann z, onun lafz deil, o yasa konulurkenki ama veya
niyet, yani, (yasa koyucunun ona verdii anlam olan) yasann asl anlamdr. Dolaysyla, yasalarn yorumu egemen gce aittir; ve yarumcular
da, uyruklarn itaat borlu olduklar tek makam olan egemen gcn tayin edeceklerinden bakas olamaz. Yoksa, bir yarumcunun kurnazly
la, yasaya, egemen gcn niyetine ters bir anlam verilebilirdi ve bylece yorumcu yasa koyucunun yerine gemi olurdu.
BtJt yasalann yorumlanmaya ihtiyac vardr. Yazl olsun veya olmasn, btn yasalarn yorumlanmaya ihtiyac vardr. Tarafgirlik ve
hrs iinde olmayp, doa vergisi akllarn kullanabilenler iin doal
hukukun anlalmas kolay olsa da ve bu nedenle onu ihlal etmenin
bir mazereti yoksa da, baz durumlarda bencillik veya bir baka hrsn
kr etmedii ok az insan olduu ve belki de hi olmad dnlr
se, doal yasalar, yetenekli yorumculara en fazla ihtiya duyan haline
gelmitir. Yazl yasalar ise, eer ksa iseler, birka kelimenin deiik
anlamlarndan tr kolayca yanl yorumlanabilirler: eer uzun iseler,
bu defa da ok sayda kelimenin farkl anlamlaryla belirsizleebilirler:
o kadar ki, uzun veya ksa hibir yazl yasa, o yasa yaplrken dn
len nihai amalar tam olarak bilinmedike iyi anlalamaz. Bu nihai
amalar ise ancak yasa koyucu bilir. Dolaysyla, yasa koyucu iin, yasalarda zmsz hibir dm olamaz; yasa koyucu, bir dm varsa,
ya o yasann konulu amalarna dayanarak veya, skender'in Gordiyon Dm'nde klcyla yapt gibi, istedii amalar bizzat belirleyerek o dm zer; bunu baka hibir yorumcu yapamaz.
olabilirse o

grebilecei

197
Yasalann gerek yorumu yazariann yapt yonm deildir. Bir devlette, doa yasalarnn yorumlanmas ahlak felsefesi kitaplarna bal
deildir. Devletin otoritesi olmakszn salt yazarlarn otoritesi, ne kadar hakl olursa olsun, onlarn grlerine yasa nitelii vermez. Ahlaki
erdemler ve .onh:rn-"barn salanmas ve srdrlmesi bakmndan
nemi zerine bu kitapta yazdklarm, gerein ta kendisi olsa da, toplumsal hukukun bir paras olmadka yasa deillerdir. Bunlar, doal
akla uygun olsa da, ancak egemen g sayesinde yasa olurlar. Yoksa,
doa yasalarn yazl olmayan hukuk olarak nitelernek byk bir yanl olurdu; ve bu yanl gre dayanan o kadar ok eser ve bu eserlerde o kadar ok eliki ve tutarszlk gryoruz ki.
Yasann yorumcusu, her bir "zel dunmda katan viva voce okuyan
yargtr. Doal hukukun yorumlanmas, doal hukukla ilgiliihtilaflar
dinlemek ve zme balamak zere egemen g tarafndan grevIendirilmi yargcn karandr ve hukukun yarg nndeki olaya uyguIanmasndan oluur. nk, yarg srecinde yargcn btn yapt,
davac tarafn talebinin doal akla ve adalete uygun olup olmadn
dnmektir; ve dolaysyla yargcn verdii hkm doal hukukun
yorumudur ve bu yorum dorudur; bu hkm, yargcn kendi bana
verdii bir hkm olduundan deil, fakat onu egemenin yetkisiyle
verdiinden dolay. Bylece o, aslnda egemenin verdii bir hkmdr ve daval ve davac taraflar iin yasadr.
Bir yargcn hkm, kendisini veya bir ba;ka yargc, daha sonraki ben. zer davalarda benzer hkmler vermeye balamaz. nk, muhakemesinde asla yanlmayacak hibir yarg veya egemen yoktur; daha sonraki
benzer bir davada, zt ynde bir karar vermeyi adalete daha uygun bulursa, o ekilde davranmak zorundadr. Hi kimsenin yani onun
kendi yasas olamaz ve o kimseyi de o yanlta srar etmeye mecbur
klmaz. Ayn nedenle, o yanl, dier yarglar iin de bir yasa deildir.
nk, deiebilir yasalarda egemenin yetkisine day'anarak verilmi
yanl bir karar, eer egemen onu biliyor ve ona msaade ediyorsa da,
en kk ayrntnn bile ayn olduu davalarda yeni bir kararn temeli
olsa da; doa yasalar gibi deimeyen yasalar bakmndan, daha sonraki benzer davalarda ayn veya baka yarglar iin yasa deildir. Krallar
gelir geer; bir yarg gider, dieri gelir; hatta, yer ve gk bile gidicidir;
fakat doafhukukun en kk paras bile her zaman geerli olacaktr; nk o. T.np'nn ebedi hukukudur. Gemiteki btn yargla
rn verdikleri kaniriann tm bile, doal adalete aykr bir yasa olutu
ramazlar: daha nceki yarglarn kararlar da akla aykr bir karar ~e-

198
ru klmaz veya bir yargc, nndeki davada neyin adil olduunu kendi doal aklnn ilkelerinden hareketle aratrma klfetinden kurtarmaz. rnek vermek gerekirse, masumlar ceza/mdrmak doal hukuka
aykrdr; ve yarg nne kp yarg tarafndan masum olduuna karar verilen bir insan masum demektir. Varsayalm ki, adamn biri byk bir sula itharn edilmektedir ve, bir dmann gcn ve errini
ve yar~larn yaygn yozlamlk ve tarafgirln grerek, korkusundan kaar. Daha sonra, yakalanr ve mahkeme huzuruna karlr ve o
suu ilemedii anialp beraat eder; fakat yine de serveti elinden
alnma, yani msadere, cezasna arptrlr. Bu, aka, masum bir insann cezalandrlmasdr. Dnyada hibir yer yoktur ki bu bir doa yasasnn yorumu olsun veya ayn ekilde hkm vermi daha nceki
yarglarn kararlaryla bir yasa haline gelsin. nk, bu davaya ilk defa bakan yarg adil olmayan bir karar vermitir ve adil olmayan bir karar daha sonraki yarglar iin bir emsal tekil etmez. Yazl bir yasa,
masum insanlarn adaletten kamasn yasaklayabilir ve insanlar bu
kurala uymadklar iin cezalandrabilir: fakat, zarar grme korkusuyla
kamann, bir insan yarg nnde o sutan beraat ettikten sonra bile,
bir sululuk karnesi olarak alnmas karine denilen eyin doasna aykrdr. Verilen bir hkmden sonra, artk karneye yer olamaz. Fakat
bu, byk bir hukuku tarafndan, ngiltere gelenek hukuku olarak
ne srlmektedir. Bu hukuku diyor ki eer masum bir adam cinayetle
ithan edilmekteyse ve korkusundan iitr kaarsa, sonunda o sutan beraat
etse bile, adaletten kat aniaitld takdirde, masumiyeline ramen, btn
serveti, mallar, alacak ve borlar msadere edilecektir. nk yasa, msadere ile ilgili olarak, kaJyla belirlenen yasal kmineye karJ hibir kamt kabul etmez. Burada, bir kmineye dayanarak, kamasn yasaklayan herhangi bir yazl yasa olmad halde ve masumiyetine ramen, yarg nnde
beraat etmiJ bir insann, stelik bematnden sonra, sahip olduu here
yin elinden alnmasna mahkum ediliiyle kar karyayz. Eer yasa,
bir insann kamas zerine bir ar su<4J karnesi bina ettiyse, hkm
de ar<SJ olmalyd: fakat karine ar bir sula ilgili deilse, o zaman
kiinin serveti neden elinden alnsn ki? Bu, ngiltere yasas deildir;
msadere cezas da bir hukuk karinesine deil, mahkeme heyetinin
nyargsna dayanmaktadr. nk, ister tabi ister egemen olsun herhangi bir yarg, kantlar dinlemeyi reddettii takdirde, adil olmay da
reddediyar demektir. Verilen hkm adil olsa bile, sunulan kantlar
dinlemeden ceza veren bir yarg adaletsiz bir yargtr ve karnesi de
bir nyargdan baka birey deildir. Gemi hangi hkmleri veya r-

199
nekleri izieyecek olursa olsun, hi kimse adalet makamna nyarglar
getirmemelidir. Gemiteki rneklere gvenmek suretiyle insanlarn yarglarnn saptrlm olduu bunun gibi baka eyler de vardr.
Fakat bu kadar, yargcn hkm davann taraflar iin balayc olsa
da, ileride o yar-gq.n yerini alacak dier yarglar baiamacln gstermeye yeter.
Ayn ekilde, yazl yasalarn anlam szkonusu olduunda, onlarn yorumcusu, onlar zerine bir erh yazan kii deildir. nk yasalar hakknda yazlan erhler, metnin kendisinden daha fazla itiraza
aktr ve dolaysyla yeni erhler gerektirirler. Byle bir yorumlamann sonu olmaz. Gelenek hukuku davalarnda durum byledir. Yarg
Iarn kararlar her bir davada o davann taraflar iin yasa hkmnde
olmakla birlikte, dier yarglar, benzer davalarda benzer kararlar vermeye mecbur klmaz. nk bir yarg yazl yasalarn yorumunda bile yanla bilir; fakat bir yargcn hatas, egemeningenel iradesi olan hukuku deitiremez.
Yasalarn lafz ile ruhu arasndaki fark. Yazl yasalarda, yasann lafz ile ruhu arasnda bir ayrm yaplr ou zaman. Lafzdan kastedilen,
salt szcklerden anlalanlar olduunda, bu ayrm olduka aktr.
nk hemen btn szckler, ya kendi balarna veya mecazi biimde kullanldklar vakit, anlarnca kesin deildir ve onlara pek ok anlam verecek ekilde uzun tartmalara konu edilebilir. Fakat yasann
tek bir anlam vardr. Ancak, lafzla kastedilen harfi anlamsa, Q zaman,
yasann lafz ve ruhu veya amac ayn eydir. nk, harfi anlam, yasa
koyucunun yasann lafzyla iletilmesini istedii eydir. Yasa koyucunun amac, her zaman iin adalet olarak kabul edilir. Bir yargcn, egemene baka bir ama atfetmesi byk bir hakaret olurdu. Dolaysyla,
yarg, yasann lafz makul bir karar verilmesine tam olarak msaade
etmiyorsa, onu doal hukukla tamamlamak veya, eer nndeki zor
bir dava ise, daha geni yetki alncaya kadar kararn ertelernek zorundadr. Szgelimi, yazl bir yasa, evinden zorla dar atlan bir insann
yine zor kullanarak evine iade edileceini hkm altna almakta olsun: ve diyelim ki adamn biri dalgnlkla kapy kilitlerneden evinden
ayrlsn ve daha sonra evi igal eden tarafndan dnte ieri alnma
sm. imdi burada zel bir yasa ~lmamakla birlikte, aka bellidir ki
bu dururrf.aslnda ayn yasann kapsamna girer. Aksi takdirde, o kii
iin hibir "hak
arama yolu olmazd ve elbette ki bu, yasa koyucunun
....
amacna aykr olurdu.
Devam edersek, yasann lafz kantiara gre hkm verilmesini
n

200
biri, bizzat yargcn baka biri tarafndan
yapldn grm olduu bir eyden dolay yanllkla sulanmaktadr. Bu durumda, ne yasann lafz o masum kiinin mahkum edilmesine neden olmal, ne de yarg, yasann lafz aksini emrettii iin, tanklarn ifadesine gre hkm vermelidir: fakat, egemenden, bir ba
ka yarg atamasn ve kendisinin de tank olarak dinlenmesini istemelidir; ki bylece, yazl bir yasann salt szcklerinden doan bir
terslik'ten hareketle, yarg, yasann amacna ulaabilsin ve bylece yasay daha iyi yorumlamak mmkn olsun. Ancak, byle hibir terslik
yasaya aykr bir karar hakl klmaz. nk, yanln ve dorunun ne
olduuna karar veren her yarg, devlet iin neyin ters neyin uygun olemreder. Diyelim ki,

adamn

duunun yargc deildir.

Bir yargta aranan nitelikler. yi bir yasa yorumcusunda, yani iyi


bir yargta, aranan nitelikler, bir avukatta aranan niteliklerle, yani hukuk bilgisiyle, ayn deildir. Bir yarg, gerei sadece tanklardan, hukuku da, sadece, iddia ve savunmada belirtilen veya onlar ilan etmek
iin egemen gten yetki alm olanlar tarafndan kendisine bildirilmi olan egemenin yasalar ve kararnamelerinden renmeli ve neye
karar vereceini nceden dnmemelidir; nk olayla ilgili olarak
ne diyecei, tanklarn ne diyeceklerine baldr; hukuksal adan ne
diyecei ise, onu maruzatlarnda gsterip konuya gre yetkiyle yorumlayacak olanlardan gelir. ngiltere Parlamentosu'nun Lordlar yarglk
yapm ve en zor davalar dinleyip karara balamtrlar; ancak onlardan pek az, yasalar hakknda derin bilgi sahibidir ve hatta daha bile
az meslekten hukukudur: fakat, o amala atanan hukukulara dan
rlar ve sonuta hkm verme yetkisine sahip olanlar sadece onlardr.
Ayn ekilde, sradan hukuk davalarnda, halktan oniki kii yargtr
ve, sadece hakikare deil ayn zamanda hakka karar verir ve davac
veya daval lehine bir hkm beyan ederler; yani, sadece olay deil,
ayrca ne yaplmas gerektiini de karara balarlar. Bir ceza davasnda
ise, sadece suun ilenmi olup olmadn deil, ayn zamanda bunun
bir cinayet mi, adam ldnne m, kym m, saldr m, yoksa baka bir
ey mi olduunu tayin ederler. Bunlar yasalarla tanmlanm sulardr.
Fakat, kendileri hukuk alannda bilgili olmalar gereknedii iin, hkm verecekleri zel olayla ilgili olarak, onlara bilgi vermeye yetkisi
olan biri vardr. Ancak, o kiinin onlara sylediine gre karar vermezIerse de, herhangi bir cezaya tabi olmazlar; meer ki vicdaniarna ayk
r bir karar vermi veya rvetle yoldan karlm olsunlar.
yi bir yarg veya yasalarn iyi bir yorumcusunda olmas gereken

201
eylerden birincisi, adalet denilen o temel doa yasasnn iyi kavranm;
. olmasdr. Baka insanlarn yazdklarnn okunmasna deil, bir insann
kendi doal aklna ve dncesine bal olan adaletin, en ok bo vakti olanlarda ve bu konuda dnmeyi en ok sevenlerde en ok olduu kabul edilir. kiD;ei olarak, gereksiz servet ve unvaniara deer vermemek. nc olarak, hkm verirken kendini btn korku, fke, nefret, a;k
ve ihtiras duygularndm uzak tutabi!mek. Drdnc ve son olarak, dinleme sabr; dinlerken dikkat; ve dinledii ;eyi bel!ekte tutma, iJzmleme ve uygulama yetenei.
Yasa trleri. Yasalarn farklar ve snflandrlmas, bu konuda yazm olan kiilerin farkl yntemlerine bal olarak, farkl biimlerde
yaplmtr. nk bu, doaya deil, yazarn ilgi alanna baldr ve
herkesin kendi yntemine gre deiir. Justinianus Yasalar'nda yedi
tr toplum yasas bulunur:
1. Hiikiimdam ferman/ar, kararnameleri ve yazl buyruklar; hkmdarn, yani imparatorun; nk btn iktidar ondayd. ngiltere
krallarnn beyanlar da bunlar gibidir.
2. Btn Roma halknn kararlar: yani, senato tarafndan grl
dklerinde, senatonun kararlar. Bunlar, ilk olarak, egemenlik halka
ait olduu iin, yasa hkmndeydiler; ve bunlardan, imparatorlarca iptal ~dilmemi olanlar, imparatorluk otoritesiyle yrrlkte kalrd.
nk, balayc btn yasalar, onlar iptal etme yetkisine sahip olann iradesiyle yasadrlar. ngiltere'de Parlamento Yasalar bunlara benzer.
3. Sradan halkn kararlar; bunlar, senato tarafndan deil, halk
meclisi tarafndan grlrd. Onlardan, imparatorlarca iptal edilmemi olanlar imparatorluk otoritesiyle yrrlkte kalrd. ngiltere'de
Avam Kamaras'nn kararlar bunlara benzer.
4. Setatus consulta, senatonun buyruklar; Roma halk sayca o kadar
artmt ki onlar biraraya toplamak artk kolay deildi; bu nedenle,
imparator, dorudan halk meclisi yerine senatoya danlmasn uygun
grd; bunlar, konsey< 6> tasarruflarna bir lde benzemektedir.
S. Praetor ve (baz durumlarda) aedile ferman/arm: ngiltere mahkemelerinde ba yarglarn kararlar gibidir.
6. Responsa prudentum<8>: mparator tarafndan, kendilerine, yasalar yoruml:fma ve hukuksal konularda gr isteyenlere gr bildirme yetkisi v~rilpi olan hukuk bilginlerinin kararlar ve dnceleri
dir. Yarglar, hkm verirlerken, onlarn grlerini dikkate almak
zorundaydlar. ngiltere yasalar gereince, yarglarn uymak zorunda

202
olduklar bilirkii yazlar byledir. nk, ngiltere rf hukuku yarglar, tam anlamyla yarg deil,juris co7sttlti'dirC 9 >. Asl yarglar ve-

ya halktan oniki kii, bunlardan, hukuksal konularda gr isterler.


7. Yazl olmayan if ve adet/er: Doal hukuka aykr olmadklar
srece ve imparatorun zmni onay ile, yasa hkmnde olup yasalara
benzerler.
Yasalarn bir ba;ka sniflandr!mas. Yasalar, doal ve pozitif yasalar
olarak da snflandrlr. Doal yasalar, ezelden beri yasadrlar ve, sadece doal deil, ayrca ahlak yasalar olarak da adlandrlr. Bunlar, ondrdnc ve onbeinci blmlerde bahsetmi olduum, adalet, hakkaniyet, ve bar ve iyilik telkin eden btn ahlaki erdemlerden oluur. Pozitif yasalar ise, ezelden beri varolmayp, baka insanlar zerinde egemenlik sahibi olanlarn iradesiyle konulmular ve yazyla veya
yasa koyucunun iradesini gsteren bir baka yntemle insanlara bildirilmilerdiL

da i!ahi'dir; beeri pozitif


da ceza yasalardr. Hak yasalar, uyruklarn haklarn belirleyen, her bireyin mlkiyet ve dier haklarn dzenleyen ve btn uyruklara hitab eden yasalardr. Ceza yasalar ise, yasalar ineyenlere hangi cezalarn verileceini gsteren ve
cezalarn infazndan sorumlu kamu grevlilerine hitab eden yasalardr.
Aslnda herkes iledii suun cezasnn ne olduunu nceden bilmelidir; fakat ceza yasalar, kendi kendisini cezalandraca farzedilemeyecek olan suluya deil, cezann infazn gerekletirmekten sorumlu
olan kamu grevlilerine hitab eder. Ceza yasalar, genellikle hak yasalaryla birlikte yazlr ve bazen de hkmler olarak adlandrlr; nk,
aslnda btn yasalar yasa koyucunun genel hkmleri veya kararlar
dr; her bir tekil hkm de, davas grlen kii iin yasa gibidir.
lahi pozitif yasalarn yasa olduklar nasl bilinir. lahi pozitif yasalar (nk, ezeli ve evrensel olduklar iin, btn doa yasalar ilahidir), ezelden beri varolmayan, genel olarak btn insanlara deil sadece belirli bir halka hitab eden Tanr buyruklar olarak, Tanr tarafn
dan onlar bildirme yetkisi verilmi olan kiilerce ilahi yasa olarak ilan
edilen yasal ardr. Fakat, bu ilahi pozitif yasalar ilan eden kiinin yetkisini Tanr'dan ald nasl bilinebilir? Tanr, doast bir yoldan, bir
insan dierlerine kendi yasalarn tebli etmekle grevlendirebilir.
Ancak, yasaya uymakla ykml olan kiinin, yasay ilan edenin yetkisinden emin olmas bir yasann en temel esidir, ve elbette ki bunu Tanr'nn kendisinden renemeyiz. Doast esinden yoksun bir kiPozitif yasalardan
yasalardan bazlar hak

bazlar

be;eri,

bazlar

yasalar, bazlar

203
i, tebli edene

vahiy indiinden nasl emin olabilir ve ona itaat etmesi nasl


salanabilir? Birinci soruyu ele alrsak, zel olarak kendisine vahiy inmemi bir kimsenin baka birine gelen vahiyden emin olmas elbette
ki imkanszdr. Yaptig(grlen mucizelerden veya hayatnn olaans
t kutsallna tank-olmaktan veya yapt ilerin derin bilgelii veya
olaanst nimetlerinden hareketle, bir insana vahiy inmi olduuna
inanlabilir belki; ama bunlar tanrsal mjdenin amaz kantlar deil
dir. Mucizeler harika eylerdir gerekten: fakat birisi iin harika olan
bir bakas iin yle olmayabilir. Kutsallk taklit edilebilir. Bu dnyann zahiri nimetleri ise, doal ve olaan nedenler yoluyla ou zaman
Tanr'nn iidir. Sonu olarak, hi kimse, doal akl yoluyla, bir insana
Tanr'dan vahiy inmi olduunu kesinkes bilemez; bu sadece bir
inan olabilir; iaretierin gllk veya zayflna bal olarak, gl
veya zayf bir inan.
kinci soruya, yani ilahi yasalara itaat edilmesi nasl salanabilir
sorusuna gelince; bu o kadar zor bir soru deil. Tebli edilen yasa, hi
phesiz Tanr yasas olan ve kiinin uymakla ykml olduu doal
hukuka aykr deilse, kii o yasaya da uymakla ykmldr; uymakla
ykmldr diyorum, inannakla deil: nk insann inan ve kendine ait dnceleri, buyruklara deil, Tanr'nn olaan ve olaanst
ilerine baldr. Doast hukuka inanmak deil, fakat sadece itaat
etmek yeterlidir; bu inan, Tanr'ya olan bir veeibemiz de deildir;
Tanr'nn istedii kullarna balettii bir eydir sadece. nanszlk,
O'nun yasalarndan herhangi birinin ihlali deildir; doa yasalar hari,
O'nun yasalarnn tmne bir inanszlk olmadka. Bu dediklerim,
konuyla ilgili olarak kutsal kitaptan rnekler ve kantlarla aklanabi
lir. Tanr'nn brahim ile, doast bir yoldan, yapt ahit yleydi
(Tekvin, XVII. 10): Seninle ve senden sonra senin zrriyetin!e benim aramda tutaran ahdim budur. brahim'in ocuklar ve torunlar deildi bu
vahyi alan, ve onlar o zaman daha dnyada yoktular bile; ancak yine
de, bu aldin taraflardrlar ve brahim'in onlara Tanr yasas olarak bildirdii eye itaat etmekle ykmldrler; nk onlar, brahim gibi,
ocuklar ve hizmetileri zerinde egemenlik hakkna sahip olan analar ve babalarna itaatle ykmldrler. Yine, Tanr, brahim'e, yeryznn btn milletleri sende mbarek klnacaktr; nk biliyorum ki sen,
ocuk!arna~ve ev halkna, senden sonra da Rabb'in yolunu tutma/arn, hak
ve adaletten uyr!!l!,ama!arn emredeceksin0>, derken, aktr ki vahiy almam ev halkn: itaat borcu, kendi efendilerineOO daha nceki itaat
borcundan gelmekteydi. Sina Da'nda sadece Musa, Tanr'nn h~zu-

204
runa kmt; halkn oraya yaklamas lm cezasyla yasaklanmt;
ancak yine de Musa'nn onlara Tanr yasas olarak bildirdii hereye
uymakla ykmlydler. Bu itaat edilerinden baka hangi nedenle,
Bize konuf, biz seni duyarz, fakat Tanr bize kotuJmasn, yoksa "lrzOZ)
dediler? Bu iki alnnda aka grlyor ki, bir toplumda, Tanr'nn
iradesini gsteren kesin bir vahye nail olmam bir uyruk, devletin
emrincp Tann emri olarak itaat edecektir: yoksa, insanlar kendi dle
rini veya tasavvurlarn Tanr'nn emirleri olarak alacak olsalard, Tanr
emrinin ne olduunda mutabk kalacak iki kii bile zor bulunurdu.
Sonu olarak, ahlak yasalarna yani doa yasalarna aykr olmayan btn ilerde, her uyruk devletin yasalarnca ilahi yasa olarak ilan edilenlere itaatle ykmldr. Bu, herkes iin gayet aktr; nk, doaya
salarna aykr olmayan herey egemenlik sahibi g adna yasalatr
labilir; ve Tanr adna ilan edildiinde insanlarn onunla daha az bal
olmalar iin bir neden yoktur. Ayrca, dnyann hibir yerinde, insanlarn, devlete Tanr buyruu olarak ilan edilenler dnda baka Tanr
buyruklarn benimsernelerine msaade edilmez. Hristiyan devletler,
Hristiyan dininden sapanlar cezalandrrlar. Ayn ekilde, dier devletler de, kendileri tarafndan yasaklanm bir dini gelitirip yayanlar
cezalandrr. Devlet tarafndan dzenlennemi olan hereyde, herkes
zgrlnden eit biimde yararlanabilsin diye, bir doa yasas ve
dolaysyla Tanr'nn ebedi bir yasas olan adalet geerlidir.
Yasalartt bir baJka smj!andr/mas. Yasalar, temel ve temel olmayan
biiminde de snflandrlr; ancak ben, hibir yazarda, bir temel yasann ne demek olduunu grebilmi deilim. Yine de, yasalar bu biimde bir dierinden ayrdedilebilir.
Bir temel yasa nedir. Her devlette, bir temel yasa, kaldrld takdirde devletin zayftad ve sonunda, temeli tahrip olmu bir bina gibi, tamamen kt bir yasadr. Bir temel yasa demek, uyruklarn, ister bir monark ister bir meclis olsun, egemen gce verilmi olan btn
yerkilere itaat etmeye zorunlu klndklar ve onsuz devletin ayakta
kalamayaca. bir yasa demektir. Sava ve bar ilan etmek, yarg, devlet grevlilerinin seilmesi ve kamu yarar iin egemenin gerekli grecei btn dier ilerin yaplmas egemen gce verilmi olan yetkiler
arasndadr. Temel olmayan bir yasa ise, kaldrld takdirde, devletin
yklmasna neden olmayan bir yasadr. Uyruklar arasndaki anlamaz
lklarla ilgili yasalar byledir. Yasalarn trleri ve snflandrlmas hakknda syleyeceklerim bunlardan ibarettir.
Hukuk ve hak arastdaki ayrm. En bilgili yazarlarda bile, lex civilis

205
ve jus civile, yani hukuk ve hak terimlerinin birbiriyle kartrldn
gryorum. Hak demek, zgrlk demektir, yani toplum yasalarnn
bize verdii zgrlk. Toplumsal hukuk ise, bir ykmllktr ve doal
hukukun bize verdifzgrl ger! alr. Doa, herkese, kendini kendi gcyle koruma :Ye pheli bir komu yu engellemek iin ona baskn yapma hakkn vermiti: fakat, yasann himayesi varsa, toplumsal
hukuk bu hakk bizden alr. Lex ve jus, ykmllk ve zgrlk kadar
bir dierinden farkldr.
Bir yasa ile bir berat arasndaki ayrm. Yasalar ve beratlar da birbiriyle kartrlr ve ayn ey sanlr. Beratlar, egemenin uyruklarna tand lutuflar olup yasa deildir, yasalardan muafiyet niteliindedir
ler. Bir yasa u szle anlatlr: jubeo, injungo, yani emreder ve buyururum.
Bir berat ise yle: dedi, concessi, yani verdim ve bahjettim. Bir kiiye verilen veya baledilen bir ey, yasa zoruyla ona yklenmez. Bir yasa,
devletin tm uyruklarn kapsayacak ekilde yaplabilir. Oysa bir imtiyaz veya berat sadece tek bir kiiye veya halkn bir ksmna yneliktir.
Bir devletin btn uyruklarnn herhangi bir eyde zgr olduklarn
sylemek, o eyle ilgili bir yasa yaplmam olduunu veya, yaplmsa
bile, artk yrrlkte olmadn sylemekle eanlamldr.

Bl:n

27

Smlar, Mazercdcr ve HafiHe6ci N eJenlcr zcrine


Gnah, nedi1: Bir gnah, sadece bir yasann ihlali deil, ayrca yasa koyucuya kar gelinmesidir. nk, byle bir kar gelme, yasa koyucunun btn yasalarnn birden ihlalidir ve dolaysyla, sadece bir eylemin ijlenmesinden, yasalarla menedilmi szlerin sarfedilmesinden, veya yasann emrettii bir eyin yaplmamasndan deil, ihlal etme niyeti
veya amacndan da oluabilir. nk yasay ihlal etme amac, yasann
uygulanmasn salama hakkna sahip olana kar gelinmesidir. Baka
birisinin mallarna, hizmetilerine veya kansna sahip olmay sadece
tasavvur etmekten zevk almak, bunlar ondan zorla veya hileyle almak
niyeti yoksa, tamah etmeyeceksin diyen yasann bir ihlali deildir: yaa
masndan, sadece zarar ve rahatszlk bekledii bir kiinin lmn tasavvur veya#hayal etmekten bir kimsenin alabilecei haz da bir gnah
deildir; gflah l~n ey, bu tasavvur ve hayallere ynelik bir eylemi
uygulamaya koyma iradesidir. nk, gerek olsayd insan sevindirecek olan bir eyin hayal edilmesinden haz duymak, hem insann hem

206
de dier canl varlklarn doas ile o kadar yakndan balantl bir
duygudur ki, bunu bir gnah kabul etmek insan olmay bir gnah saymak olurdu. Bunu dnmek zihnin ilk hareketlerinin, Tanr korkusuyla denetim altnda tutolduklar halde, yine de gnah olduunu iddia edenlerin hem kendilerine hem de bakalarna hakszlk ettiklerini dnmeye yneltti. Fakat itiraf edeyim ki bu iddiada yanlmak,
dierinde yanlmaktan daha iyidir.
Su nedir. Bir Su, yasann menettii bir eyin szle veya eylemle
yaplmasndan veya yasann emrettii bir eyin yaplmamasndan oluan bir gnahtr. Bylece, her su bir gnahtr; fakat her gnah bir su
deildir. almaya veya ldrmeye niyet etmek, szle veya eylemle tezahr etmese de, bir gnahtr: nk, insann dncelerini gren
Tanr bu gnah onun hesabna yazabilir: fakat bu, yaplm veya sylenmi bir eyle tezahr edinceye ve bylece niyet bir insan yarg tarafndan ispat edilebilinceye kadar, bir su olarak adlandrlmaz: Grekler, bu ayrm, apapn]f..lCX ve EYKA1Jf..1CX veya ara [anartema ve egk!ema veya aitia -ev.] kelimeleriyle tespit etmiler; bunlardan gnah olarak tercme edilen birincisi, yasadan herhangi bir ayrlma demektir;
su olarak tercme edilen dier ikisi ise, sadece, bir kimsenin baka
birini sulayabilecei gnah demektir. Fakat, herhangi bir harici eylemle asla tezahr etmeyen niyetlerden dolay, insanlar birbirlerini
sulayamazlar. Ayn ekilde, gnah demek olan peccatun kelimesiyle,
Latinler yasadan sapan btn davranlar ifade ederler; alglamak anlamna gelen ceno kelimesinden trettikleri erimen ile, bir yarg
nnde grnr klnabilen ve dolaysyla salt niyetten ibaret olmayan
gnahlar kastederler.
Toplum yasalarmn olmad yerde, su yoktur. Gnahn yasayla ve
suun da toplum yasas ile bu ilikisinden, ilk olarak, yasann olmad
yerde gnahn da olmad sonucu kar. Fakat doa yasas ebedi olduu iin, szleme ihlalleri, nankrlk, kstahlk, ve ahlaki deerlere
aykr btn eylemler daima gnah olmaya devam edeceklerdir. kin
ci olarak, toplum yasalar yoksa, sular da yoktur: nk, doa yasas
dnda baka bir yasa olmamakla, sulama iin yer olmaz; herkes kendi kendinin yargcdr ve sadece kendi vicdan tarafndan sulamp
kendi niyetinin dzgnl ile aklanr. Bu nedenle, niyeti dzgn
ise, eylemi gnah deildir: niyeti dzgn olmadnda ise, eylemi gnahtr; ama su deildir. nc olarak, egemen g yok olduunda,
su da yok olur; nk byle bir g olmadnda, yasalarn korumas
da olmaz; ve dolaysyla herkes kendini kendi gcyle koruyabilir:

207
nk hikimse, egemen gcn kurulmasyla, kendi bedenini koruma
hakkndan vazgemi olarak kabul edilemez; egemenlik, kiinin can
gvenlii iin kurulmutur. Fakat bu, sadece, onlar koruyan gcn
yok edilmesine katkida bulunmam olanlar iin geerlidir; nk
byle bir ey, ta batan itibaren bir su olurdu.
Doa yasasn bilmemek kimseyi mazur klmaz. Her suun kayna,
anlay yeteneinde bir kusur; veya muhakemede bir yanlg; veya
duygularn ani bir itilimidir. Anlay yeteneindeki kusur bilgisizliktir;
muhakemedeki kusur ise, hatal gorJ. Bilgisizlik trdr; yasaya, egemene, ve cezaya ilikin. Doa yasasn bilmernek kimseyi mazur klmaz;
nk akln kullanma yeteneine erimi herkes, kendisine yaplma
sn isterneyecei bir eyi baka birine yapmamas gerektiini bilmelidir. Dolaysyla, bir kimse hangi yere gelirse gelsin, o yerin yasalarna
aykr bir ey yapt takdirde, bu bir sutur. Bir kimse, Hindistan'dan
buraya gelip, buradaki insanlar yeni bir dine girmeye ikna eder veya
onlara, bu lkenin yasalarna bakaldrlmasna yol aan herhangi bir
ey retirse, rettii eyin doruluundan son derece emin olsa da,
bir su ilemi olur ve bundan tr hakl olarak cezalandrlabilir; sadece retisi yanl olduu iin deil, ayn zamanda, baka birisi tarafndan yaplmo.sn onaylamayaca bir ey yapt iin; yani, buradan
bir insann onun lkesine gidip, oradaki dini deitirmeye almas.
Fakat toplum yasalarn bilmemek, yabanc bir lkedeki bir kimseyi,
bu yasalar ona bildirilineeye kadar mazur klar; nk toplum yasalar
o ana kadar balayc deildir.
Toplum yasalarn bilmemek bazen bir mazerettir. Ayn ekilde, bir
insann kendi lkesinin toplum yasalar, isterse renebilecei ekilde
yeterince bildirilmemi ise; doa yasasna kar eylemler hari; bilmernek geerli bir mazerettir: baka durumlarda ise, toplum yasalarn
bilmernek kiiyi mazur klmaz.
Egemenin bilinmemesi kiJiyi mazur klmaz. Bir kimsenin olaan ka
rnet yerindeki egemen gc bilmemek, o kimseyi mazur klmaz; nk o yerde kendisini korumakta olan gcn farknda olmas gerekir.
Cezantll bilimnemesi kiJiyi mazur klmaz. Cezann bilinmemesi, yasa
ilan edilmi ise, kiiyi mazur klmaz: nk, yasay ihlal ederken; ki
arkadan ceza gelecei korkusu olmasayd bir yasa olmaz, bo szlerden ibaret Iea\rd; kii, onun ne olduunu bilmese de, cezay kabul etmektedir; )1kQ, Nkendi iradesiyle bir i yapan bir kimse, bu iin bilinen btn sonularn kabul ediyor demektir; ceza ise, her devlette,
yasalarn ihlal edilmesinin bilinen bir sonucudur; bu ceza yasa ile 'be-

208
lirlenmi olduunda, kii ona tabidir; yasa ile belirlenmemi olduun
da ise, keyfi cezalandrmaya tabidir. nk, kendi iradesininkinden
baka bir snrlama olmakszn bir hakszlk yapan bir kimsenin, yasas
ihlal edilmi olann iradesininkinden baka bir snrlama olmakszn
ceza ekmesi akln bir gereidir.
Olaydm nce ilan edilmi ceza/ar, olaydm sonra daha byk cezalar
verilmesinden kiiyi kurtarr. Fakat, bir ceza, yasann kendisinde sua
balanm ise veya benzer durumlarda genellikle verilmi ise; burada
sulu daha byk bir cezadan kurtulur. nk, nceden bilinen ceza,
insanlar eylemden caydrmak iin yeterince byk olmadnda, eyleme bir davettir: insanlar, ileyecekleri hakszln faydasn, grecekleri cezann arl ile mukayese ettikleri vakit, doal olarak, kendileri
iin en iyi grneni seerler: ve dolaysyla, yasann nceden belirlemi olduundan daha fazla veya bakalarnn ayn sutan tr alm
olduklar cezadan daha fazla cezalandrldklar vakit, yasaya aldanm
lar, kanmlardr.
Hibir ey, olaydan sonra yaplm bir yasayla su haline getirilemez.
Bir olayn meydana gelmesinden sonra yaplan hibir yasa, onu bir su
haline getiremez: nk, eer olay doa yasasna aykr ise, yasa olaydan nce yaplm demektir; ve dolaysyla balayc olamaz. Fakat, bir
olay men eden yasa, olay meydana gelmeden nce yaplm olduu
halde; az nce belirtilen nedenle, ne yazl olarak ne de emsal yoluyla,
daha hafif olmayan bir ceza nceden bildirilmi deilse, olay yapan
kii konulan cezaya tabidir.
Doru ve yanl su nedenleri hakkwda hatal ilkeler. Muhakeme yeteneindeki kusurdan, yani yanlgdan tr, insanlar yasalar u
yoldan ihlal etmeye yatkn olurlar. lkin, yanl ilkelerin benimsenmesi yoluyla: insanlar, btn lkelerde ve btn alarda, haksz eylemlerin, onlar ileyenierin gc ve zaferleriyle nasl hakl karldn
ve, lkelerinin yasalarn delip geerek, gszleri ve baarszlar
ezen gl kiilere nasl itibar edildiini gzlemlemek sonucunda, u
trden szleri, ilke olarak ve muhakemelerinin temeli olarak kabul ettikleri vakit olduu gibi: adalet bo bir szdr; bir kimsenin kendi abas
ve gzpekfii ile elde ellii her ey on undur; btn lkelerdeki uygulama haksz olamaz; gemiin emsalleri, benzer eyleri yeniden yapmann iyi bir gerekesidir; ve bu trden daha pek ok szler. Bunlar kabul edilecek olursa, kendi bana hibir eylem bir su olamaz ve, yasayla deil, onu i
leyenlerin baar derecesine bal olarak, bir su haline getirilmelidir;
ve ayn eylem, talih neyi gerektiriyorsa, erdemli veya erdemsiz bir ey

209
olabilir; yle ki Marius'un<O bir su kld eyi, Sylla< 2l bir erdem yapacak, ve Sezar(3), ayn yasalar geerli olmaya devam ettii halde, tekrar bir su haline di,intrecektir. Bu durum, toplumsal barn hep
aleyhinedir.
Doa yasasm yan/; yorumlayan sahte 'retmmler. kinci olarak, doa yasasn yanl yorumlayan ve bylece onu toplum yasasna ters gibi
gsteren; veya bir uyruun greviyle elikili kendi fikirlerini veya eski zamanlarn geleneklerini yasalar niyetine reten sahte retmen
ler yoluyla.
retmen/erin, doru ilke/erden, yan/; sonular karma/ar. nc
olarak, doru ilkelerderi hatal sonular karmak yoluyla; ne yaplmas
gerektiine karar verirken aceleci davranan insanlarda buna sk sk
rastlanr; hem kendi anlay kabiliyederine ok gyenen, hem de bu
trden eylerde uzun zaman ve incelemeye deil, sadece sradan deneyime ve iyi bir doal zekaya gerek olduunu sananlar ite byledir;
ve hi kimse qeneyim ve zekadan yana eksik olduunu dnmez:
daha az zor olmayan hakl ve hakszn bilgisine gelince, hikimse, zahmetli ve uzun sren bir renme dneminden gemeksizin, buna sahip olduunu !ddia etmeyecektir. Akl yrtme yeteneincieki kusurlardan ise, hibiri, kendi zel ilerini ynetme hakkna sah-ip bir kimsenin suunu balatmaz, u kadar ki bu kusurlardan bazlar hafifletici olabilir; kamu grevi yapan bir kimsenin suum{ ise hi balat
maz; nk byle bir kimse akl sahibi olmak iddiasndadr; yoksa,
mazeretini akl eksiklii zerine dayandrrd.
Duygular yznd_en. En sk rastlanan su nedenleri olan duygulardan biri, beyhude gurur veya kiinin kendi deerini aptalca abartmas
dr; sanki deer farkll, kiinin zekas veya zenginlii veya soyu veya baka bir doal niteliinin bir sonucu imi ve egemen gce sahip
olanlarn iradesine bal deil imi gibi. Buradan yle bir inan k
yor ki, yasalarn koyduu ve genel olarak btn uyruklar kapsayan
cezalar, kendileri zerinde, avam ad alt1nda toplanan yoksul, tann
mam ve basit insanlar zende uygulandklar serdikle uygulanmamaldr.

Zenginlie gvenmek. te

bu nedenle, kendilerine, servetlerinin


byklne gre deer bien kiiler, genellikle, cezadan kaabilecekleri, ada1eti ynlendirebilecekleri, veya para veya dier dllerle
balama elde ed~bilecekleri umuduyla, su ilerneyi gze alrlar.
Ve dost/ara gUvenmek. Gl akrabalar olanlar ve toplum iip.de
hret kazanm popler insanlar da, yasalar uygulama yetkisine sahip

210
olan gce baskn kabilecekleri umuduyla, yasalar inemeye cret
ederler.
Bilgelik. Kendi bilgelikleri hakknda abartl ve yanl bir inan
sahibi olanlar ise, ynetenlerin eylemlerini eletirrnek ve otoritesini
sorgulamak ve, kendi amalar bakmndan neyin su olmas gerekiyorsa sadece onun su olacan dnerek, kamu nndeki konuma
laryla yasalar sarsmak hakkn kendilerinde grrler. Ayn ey, sahtekarlk. ve komularn aldatmak gibi sulara yatkn olan kiilere de
olur; nk bunlar, planlarnn farkedilemeyecek kadar kurnazca olduunu dnrler. Ben derim ki bunlar kendi bilgeliklerine ilikin
yanl bir inancn sonulardr. Devlet dzeninin sarslmasnda, ki bu
sarslma asla bir i savasz olmaz, ilk tahrik edicilerden pek az, planIarnn gerekletiini grecek kadar uzun yaarlar: bylece onlarn
sularnn faydalar ocuklarna ve torunlarna ve byle bir eyi hi arzu etmeyecek olan kiilere geer: bu da gsterir ki o kiiler sandklar
kadar bilge deildir. Farkedilmez umuduyla aldatan kimseler ise, aslnda, kendilerini kandrrlar genellikle. inde saklandklarna inandklar karanlk, kendi krlklerinden baka bir ey deildir. Bylesi
kimseler, kendi gzlerini saklayarak hereyin gizlenmi olduunu dnen ocuklardan daha akll deildirler.
Genel olarak, beyhude gurur iindeki btn insanlar, ayn zamanda rkek yaratlta olmadklar srece, fkeye eilimlidirler; nk, konumann olaan serbesdiini istihfaf olarak yorumlamaya, ba
ka insanlardan daha yatkn olurlar; ve fkenin neden olmayaca pek
az su vardr.
Nefret, jehvet, hrs, haset, suun nedenleri. Nefret, ehvet, ihtiras ve
tamal duygularna gelince, bunlarn hangi sulara yol ama eiliminde
olduklar, herkesin deneyim ve anlay bakmndan o kadar aktr ki
bunlar hakknda herhangi birey sylemeye gerek yoktur, u kadar ki
bunlar hem insann hem de dier canl yaratklarn doasna o kadar
baldr ki onlarn etkileri, ancak, akln olaanst kullanmyla veya
onlar cezalandrmakta srekli bir kararllk yoluyla nlenebilir. nk insanlar, nefret ettikleri eylerde, srekli ve kanlmaz bir rahatszlk hissederler; yle ki ya insann sabr sonsuz olmal veya onu rahatsz eden eyin gcn uzaklatrmak yoluyla insan rahatlatlmal
dr. Birincisi zordur; ikincisi ise, yasalar ihlal etmeksizin, ok daha
fazla imkanszdr. htiras ve tamal srekli varolan ve kendilerini hissettiren duygulardr; akl ise, onlara direnmek iin, srekli mevcut deildir: ve dolaysyla cezasz kalma umudu var gibi grndnde, bu

2H
duygular eyleme geer. ehvete gelince, bu duygunun sreksizlii
onun iddetiyle telafi olunur ki bu iddet btn hafifveya belirsiz cezalarn endiesini bastrmaya yeterlidir.
Korku bazen suun-nedenidir, mesela tehlike yakn veya bedensel olmadmda. Btn dyg_ular iinde, insan, yasalar ihlal etmeye en az yne! ten duygu korkudur. Hatta, baz alicenap kiilikler mstesna, yasalar ihlal etmekten bir kazan veya zevk elde edilecek gibi grndnde, insanlar yasalara uymaya yneiten tek eydir korku. Ancak,
yine de pek ok durumlarda korku nedeniyle su ilenebilir.
nk, her korku rettii eylemi hakllatrmaz, fakat sadece bizim bedensel korku dediimiz ve insann ondan kendini kurtarmak iin
o eylemden baka bir yol grerned bedensel zarar korkusu. Bir kimse saldrya urar ve orackta ldrlmekten korkarsa ve ona saldran
yaralamaktan baka bir kurtulu yolu grmyorsa: onu yaralayarak lmne yol at takdirde, bu su deildir; nk hi kimsenin, devletin kurulmasyla, yasa onun yardmna zamannda gelemiyorsa, cann
veya bedenini korumaktan vazgetii dnlemez. Fakat, bir insann
eylemleri veya tehditlerinden hareketle, o insann eline frsat getiinde beni ldreceini dndm iin onu ldrmem, egemen
gten korunma talep etmek iin gereken zamana ve olanaklara sahip
olduuma gre, bir sutur. Yine, bir kimse, yasalar yapanlarn herhangi bir ceza ngrmemi olduklar veya akln kullanabilen bir insann
dikkate almaya deer bulmayacan dndkleri bir takm aalay
c szlere veya kk zarariara maruz kalr ve, bunun cn almad
takdirde, saygnln kaybedeceinden ve dolaysyla bakalarndan
da benzer eylere maruz kalacandan korkarsa; ve bundan kanmak
iin, yasay iner ve kendini, kiisel intikamnn dehetiyle, gelecek
iin korursa, bu bir sutur: nk zarar bedensel deil, hayalidir ve, yine de, dnyann bu blgesinde, gen ve akl havada insanlar arasnda
yaygn olan ve gemii ok geriye gitmeyen, yiit ve kendi cesaretine
gvenen bir kimsenin dikkate alamayaca kadar gayr ciddi bir gelenekle aklanr. Yine, bir kimse, ya kendi batl inanlarndan tr ya
da ona garip ryalar ve hayallerden bahseden dier insanlara ok fazla
gvenmekten tr, ruhlardan korkmakta ise; ve bylece, yaplmas,
veya yaplmamas, yasalara aykr olan muhtelif eyleri yapt, veya
yapmaktan>. kand, takdirde ruhlarn kendisine zarar vereceine
inandrlm~ise, bylece yaplan, veya yaplmasndan kanlan, ey bu
korku tarafndan-"hakllatrlmaz ve bir sutur. nk, daha nce ikinci blmde gstermi olduum gibi, ryalar, uyank iken duyulatm-

212
zn alm olduu

izienimlerden sonra uykuda devam eden hayallerden


ibarettir doal olarak; ve dolaysyla kendisinin veya baka birinin ryasndan veya szde vzyonundan veya grnmez ruhlarn gcne ili
kin devlete izin verilcnin tesinde bir sandan hareketle yasay i
neyen bir kimse doa yasasndan ayrlmtr, ki bu kesin bir sutur, ve
kendisinin veya baka bir z_el kiinin kafasnn imgelerini izlemitir.
Bu kimse, bylesi imgelerin herhangi bir anlama gelip gelmediini
veya ryasn anlatan insann doru mu yoksa yalan m sylediini asla
bilemez; eer her zel kii onlar izlemekte serbest olsayd; ki, doa
yasas gereince, tek bir kii bu serbestlie sahip olduunda, dier
herkesin de sahip olmas gerekirdi; ite o zaman, hibir yasa ayakta
durmaz ve btn devlet kerdi.
Sular e;it deildir. Bu farkl su kaynaklarndan grlmektedir ki
btn sular, eski Stoaclarn iddia ettikleri gibi, ayn alamdan deil
dirler. Sadece, su olduu sanlan bir eyin yle olmadn gsteren
MAZERET iin deil; ayn zamanda, byk grnen bir suu daha az
byk klan HAFFLETC NEDEN iin de yer vardr. Stoaclarn hakl
olarak iaret ettikleri gibi, dz bir izgiden btn sapmalar nasl eri
lik ise, btn sular adaletsizlik adn haketseler bile: btn eri izgilerin ayn erilikte olmay gibi, btn sular da ayn lde adaletsiz
deildir; bunu gremeyen Stoaclar, yasa nnde, bir tavuu ldrmenin, insann kendi babasn ldrmesi kadar byk bir su olduunu
savundular.
Kesin mazeret/er. Bir suu tam olarak mazur klan ve onu bir su
olmaktan karan bir ey, ayn zamanda, yasay da balayc olmaktan
karr. nk yasaya kar yaplan eylem, eer onu yapan kii yasaya
bal ise, sutan baka bir ey olamaz.
Yasay bilme imkannn olmay kesin bir mazerettir. nk bir
kimsenin renme imkan olmayan bir yasa balayc deildir. Ancak,
aratrma abasnn olmay, renme imkannn yokluu olarak grlemez; ayrca, kendi ilerinin ynetimi iin yeterli akla sahip olduunu
iddia eden hi kimse, doa yasalarn-bilme imkanndan yoksun olduunu ileri sremez; nk doa yasalar, o kimsenin sahip olduunu
iddia ettii akl ile bilinebilir: sadece ocuklar ve deliler doa yasasna
kar ilenen sulardan mazur grlrler.
Bir kimse tutsak olduunda veya dmann gc altnda bulunduunda (ki insann kendisi veya geimaralar dmann gc altn
da olduunda insan dmann gc altnda bulunuyor demektir), eer
bu kendi kusuru sonucunda byle olmam ise, yasa balayc olmak-

213
nk ya dmana boyun eecek ya da lecektir; ve dolay
syla byle bir durumda dmana boyun emek su deildir: nk
herkes, yasann korumas olmadnda, elinden gelen hereyle kendini koruma hakkna sahiptir. Eer bir kimse, derhal ldrlmek korkusuyla, yasaya ayktn Bir i yapmak zorunda kalrsa, tamamen mazurdur;
nk hibir yasa, bir insan, kendini korumaktan vazgemeye zoflayamaz. Byle bir yasa zorunlu olsa idi bile; insan ylt: drird,
Eer onu yapmazsam, hemen bliirm; eer yaparsam, daha sonra iflrm;
dolaysyla, onu yaparak daha fazla ya;arm; bylece doa, o kill!seyi, O'
ii yapmaya zorlar.
Bir kimse, gdaya veya yaamas iin gerekli baka bir eye muhta ise ve ancak yasaya kar bir eylemle hayatn srdrebilecek ise;
szgelimi, byk bir alkta, para veya hayrseverlik karlnda elde
etmesi mmkn olmayan gday zorla veya kurnazlkla ele geirirse;
veya cann kurtarmak iin baka birinin klcn onun elinden ekip
alrsa; yukarda anlatlan nedenden dolay tmyle susuzdur.
Amile kar; mazeret/er. Ayrca, baka birinin yetkisiyle yasaya kar
yaplan iler de, o yetkiyle, amil karsnda mazur klnr; nk hikimse, kendi eylemini, onun aracndan ibaret olan baka birinde sulamamaldr: fakat bu, zarar gren bir nc kiiye kar mazur kln
maz; nk yasann inenmesinde, hem amil hem de fail sulu durumdadrlar. Buradan u sonu kyor ki egemen gce sahip olan kii
veya meclis, birisine, daha nceki bir yasaya aykr bir i yapmasn
emrettiinde, bu iin yaplmas tmyle mazur klnr: nk, kendisi
amil olduu iin, onu mahkum edemez; ve egemen tarafndan adalet
iinde mahkum edilemeyen bir ey, baka biri tarafndan adalet iinde cezalandrlamaz. Ayrca, egemen, kendisinin nceki bir yasasna
aykr birey yaplmasn emrettiinde, o ile ilgili emir yasann bir iptalidir.
Eer egemen gce sahip olan kii veya meclis, egemenlikle ilgili
herhangi bir temel haktan vazgetii ve bylece uyruk, egemen gcn yani devletin varl ile uyumlu olmayan herhangi bir zgrlk elde ettii zaman, uyruk, tannan zgrle aykr herhangi bir konudaki buyrua uymay reddederse, bu yine de bir kabahattir ve uyruun
grevine aykrdr: nk o, egemenlikle elikili olan eyleri bilmekle ykmlddr, nk egemenlik onun rzas ile ve onun korunmas
amacyla ku.rulrpytur; ve bununla elikili bir zgrlk, bu zgrln zararl sonufarnn bilinmemesi nedeniyle verilmi demektir. Fakat uyruk, yle bir buyrua sadece itaat etmez, ayrca onun icras;nda
tan

kar;

214
bir kamu grevlisine direnirse, ite o zaman bu bir sutur; nk uyruk, bar bozulmakszn, ikayet zerine, urad zarar giderebilirdi.
Suun dereceleri deiik leklerde ele alnr ve llr; nce,
kaynan veya nedenin habislii ile; ikinci ci larak, emsal in yaylmasy
la; nc olarak, suun etkilerinin zararyla; ve drdnc olarak, zamanlar, yerler ve kiilerin akmasyla.
(;, inatc suu arlaprr. Yasaya kar yaplan bir eylem, eer yasay uygulayacak olanlara direnmek iin g, servet veya dostlara sahip olunduu inan ve gveninden kaynaklanyorsa, kefedilineme
veya kama umudundan kaynaklanma durumuna kyasla, daha byk
bir sutur: nk, g kullanarak cezasz kalnaca inancndan, btn
zamanlarda ve her trl batan karmalar sonucunda, btn yasalarn
hafife alnmas doar; oysa, dier durumda, bir insan kamaya ynelten tehlike endiesi, onu, gelecek iin daha itaatkar klar. Su olduu
nu bildiimiz bir su, onun yasal olduu yolundaki yanl bir inantan
doan ayn sua kyasla, daha byktr; nk onu kendi vicdan hilafna ileyen kii, onu, ayn eyi yeniden ilemeye tevik eden kendi
gcne veya baka bir kudretine gvenmektedir: fakat, onu yanllk
la yapan kii, yanll ona gsterildkten sonra, yasaya uyar.
K"t retmenler suu hafijlepirir. Yanlgs, bir retmenin veya
yetkili klnm bir yasa yarumcusunun otoritesinden kaynaklanan bir
kimse, yanlgs kendi ilkeleri ve muhakemesinin keyfice izlenmesinden kaynaklanan bir kimse kadar kusurlu deildir: nk devletin
verdii yetkiyle reten tarafndan retilen eyleri devlet retiyar
demektir ve bunlar, ayn otorite tarafndan kontrol edilene kadar, yasa
gibidirler; ve egemen gcn bir inkarn ilerinde tamayan ve ak
bir yasaya da kar olmayan btn sularda, bunlar tmyle mazur k
lar: oysa, eylemlerini kendi muhakemesine dayayan bir kimse, muhakemesinin doruluk veya yanllna gre, ayakta kalmal veya d
melidir.
Cezasz kalma emsalleri suu hafif/etir. Ayn su, baka insanlarda
srekli olarak cezalandrlm ise, gemite ok sayda cezasz kalma
emsallerinin olduu duruma kyasla, daha byk bir sutur. nk bu
emsaller, bizzat egemen tarafndan verilmi, cezasz kalma umutlar
dr: ve bir kimseyi su ilemeye tevik edecek lde bir umut ve affedilme inanc yaratm olan egemen, suta bir pay sahibi olduu iin,
suluyu btn sula itharn edemez.
Taammt suu arlatrr. Ani bir tutkudan kaynaklanan bir su,
ayn suun uzun sreli bir dnmeden kaynakland duruma gre, o

215
kadar byk deildir: nk birinci durumda, insan doasnn yaygn
zayflnda yatan bir hafifletici neden vardr: fakat suu nceden dnerek ileyen bir kimse, lp bimi ve suun cezasn ve bunun
insan toplumu bakmndan sonularn dnmtr; ve, suu ile
mekle, btn bunl~p kendi arzusundan daha kk grm ve nemsememitir. Fakat, tam bir mazeret iin yeterli hibir ani tutku yoktur:
yasann ilk bilinmesi ile eylemin yaplmas arasndaki btn sre, bir
teemml sresi olarak kabul edilecektir; nk, yasay dnerek,
tutkularnn olaandln dzeltmesi gerekirdi.
Yasann, alenen ve zenle, btn insanlarn nnde okunup ak
lanmas durumunda yasaya kar yaplan bir eylem, insanlarn, byle
bir aklama olmakszn, zorlukla, belirsizlikle ve kendi ilerinin neden olduu kesintilerk yasay renmeye terkedildikleri ve zel kii
ler tarafndan bilgilendirildikleri duruma kyasla, daha byk bir sutur: nk bu ikinci durumda, kusurun bir ksm, herkeste bulunan
yanlma eilimine aittir; fakat, ikinci durumda, belirgin ihmal vardr ki
bu, egemen gcn u veya bu lde kmsenmesi ile birlikte varolur.
Egemenin rtl OJ/ay suu hafif/etir. Yasann aka mahkum ettii;
fakat, yasa yapcnn, iradesinin baka ak iaretleriyle, rtl olarak
onaylad eylemler, hem yasa hem de yasa yapc tarafndan mahkum
edilen eylemiere kyasla, daha kk sulardr. Yasa yapcnn iradesi
bir yasa olduuna gre: bu durumdaiki elikili yasa var gibi grnmektedir; yle iki yasa ki insanlar, egemenin, onun buyruu ile ifade
edilenler dndaki dier iaretlerle ortaya konulan onayn dikkate almak durumunda olsalard, tam bir mazeret olurdu. Fakat, sadece onun
yasasnn ihlalinden deil, ayn zamanda ona uyulmamasndan da doan cezalar olduu iin, ihlalden ksmen egemen sorumludur ve dolaysyla suun tmn suluya ykleyemez. Szgelimi, yasa dellolar
yasaklar; ceza arlatrlr: te yandan, delloyu reddeden bir kimse
telafisiz bir aalanma ve kk grlmeye maruz kalr: ve bazen de,
bizzat egemen tarafndan, savata herhangi bir sorumluluk veya grev
almaya layk olmayan birisi olarak grlr. Btn insanlarn, meru
olarak, egemen gce sahip olanlarn gzne girmeye altklar dikkate alndnda, o kiinin delloyu kabul etmesi durumunda, sert bir
ekilde cezalandrlmamas gerekir; nk kusur, ksmen, cezalandra
na atfedile,bilir: bunu, kiisel alma zgrln veya baka bir itaatsizlik trn- s'hvunmak iin deil, yneticilerin aka yasak ettikleri bir eyi belli belirsiz bir ekilde tasvip etmemeye zen gstermeleri

216
iin sylyorum. Hkmdarlarn davranlaryla ortaya koyduklar emsaller, onlar grenler iin, kendi davranlarn ynlendirmekte, yasalarn k_endilerinde;n daha etkilidir ve her zaman da byle olmutur. Bizim grevimiz, oiJarn yaptklarn deil, sylediklerini yapmak olsa
da; Tanr, ins~na, bu ilkeyi izlemesi iin olaganst ve doast bir
lutuf verinceye kadar bu grev asla yerine getirilmeyecektir.
Sularn," somilama gre karlatrlmas. Yine, sular, sonular
nn ktl bak.mndan karlatrrsak; ilk olarak, ayn bir olgu, pek
ok kiinin zararna olduu vakit, az sayda kiinin zararna olduu
duruma gre, daha byktr. Dolaysyla, bir olgu sadece imdiki
zamanda deil, fakat ayrca, emal oluturarak, gelecekte de zarar veriyorsa, sadece imdiki zamanda zarar vermesine .kyasla, daha byk
bir sutur: nk birincisi, dourgan bir sutur ve pek ok kiiye zarar
verecek ekilde oalr; ikincisi ise ksrdr. Toplumda kurulu dine
kar dnceler savunmak, zel bir kiiye kyasla yetkili bir ret
mende, daha byk bir yanlgdr: ayn ekilde, adice, iffetsizce yaa
mak veya dine aykr hareketlerde bulunmak da byledir. Yine, bir
hukuk profesrnn, egemen gcn zayflamasna yol aan herhangi
bir gr savunmas veya bir i yapmas, bir bakasnn ayn eyi y;p
masndan daha byk bir sutur: ayrca, pek ok kii tarafndan tavsiyeleri izlenecek veya hareketleri taklit edilecek lde bir bilgelik
hretine sahip olan bir kiinin yasaya kar bir harekette bulunmas,
bir bakasnn ayn eyi yapmasndan daha byk bir sutur: nk
byle kiiler sa~ece su ilemi olmaz, ayrca bakalarna bunu yasal
imi gibi retirler. Genelde ise, btn sular, oluturduklar kt ~pr
nek nedeniyle; yani, gittikleri yoldan ok, bakalarnn onlarn nne
tuttuklar izleyen zayf kiilere ynelik kt etkileri nedeniyle
daha byktr.
Laeste Majestas< 4l. Devlete kar hasmane eylemler de, zel kiile
re ynelik hasmane eylemlerden daha byk sulardr; nk zarar
herkesi kapsar: devletin kuvvetlerinin veya srlarnn dmana ifa
edilmesi byle bir sutur; ayrca, ister bir monark ister bir meclis olsun, devletin temsilcisinin canna ynelik giriimler; ve imdiki veya
gelecekteki temsilcinin otoritesini azaltnay hedefleyen szl veya
eylemli abalar da byledir: Latinler'in erimina laeste majestatis<5l dedikleri bu sular, temel bir yasaya aykr planlar veya eylemlerden oluur.

Rvet

ka

ve yalanc

tanklk. Yargy

etkisiz klan sular, bir veya birdaha byk sulardr; yanl

kiiye yaplan hakszlklara kyasla,

217
hkm veya tanklk vermek iin para almann, bir insan benzer veya
daha byk bir parayla aldatmaktan daha byk bir su olmas gibi;
nk byle hkmlere dayanan kii yanlmakla kalmaz; ayrca, btn hkmler yarannzhale gelir ve--g kullanmaya, kiisel almaya
giden yol alm~Iw.
htilas. Kamu hazinesi veya gelirlerinin soyulmas ve arlmas,
zel bir kiinin soyulmas veya dolandrlmasndan daha byk bir
sutur: nk kamuyu soymak, herkesi birden soymaktr.
Kalpazanlk. Kamu grevlisi sfatnn sahtecilikle ele geirilmesi,
kamu mhrleri veya kamu parasnn taklit edilmesi de, zel bir kii
nin ahsiyetinin veya mhrnn taklit edilmesinden daha byk bir
sutur; nk bu alanda sahtecilik ok sayda insana zarar verir.
zelkijiler aleyhine sularn karplaJ!rlmas. Yasaya kar zel kii
lere yaplan eylemlerden en byk su olan, insanlarn ortak grn
de, zarar en fazla hissedilir olandr. Dolaysyla:
Yasaya kar ldrmek, can kayb iermeyen baka herhangi bir
hakszlktan daha byk bir sutur.
ikence ederek ldrmek, sadece ldrmekten daha byk bir
sutur.-Bir organn kesilmesi, bir kimsenin mallarnn soyulmasndan daha qyk bir sutur.
Bir kimsenin mallarn onu ldrmek tehdidiyle soymak, gizlice
almaktan d~ha byk bir sutur.
Gizlice almak, kiinin rzasn onu aldatarak elde etmekten daha
byk bir sutur.
Bekaretin zorla bozulmas, ayn eyin tatl dille yaplmasndan daha byk bir sutur.
Evli bir kadnn iffetinin bozulmas, evli olmayan bir kadnn iffetinin bozulmasndan daha byk bir sutur.
nk btn bu eylere genel olarak deer verilir: ayn sua kar baz kiiler daha duyarl, baz kiiler de daha az duyarl olsa bile. Fakat yasa, insanlarn zel deil genel eilimini dikkate alr.
Dolaysyla, insanlarn, szle veya hareketle ifade edilmi hakaretten gcenmeleri, bu szler veya hareketler gceneo kiinin o anI~_ zntsnden baka bir zarara neden olmad vakit, Grekler' in,
Romallar'n ,ve dier eski ve yeni devletlerin yasalarnda gznne
alnmamt(; bu zntnn gerek nedeninin, kendi erdemlerine gvenen kiileri et~Hemeyen hakaretre deil, hakaretten gceneo kii, nin alaklnda yatt varsaylm tr.

Yine, zel bir kiiye kar ilenen su, kiiye, zamana ve yere ba
olarak arlar. Bir kimsenin kendi anasn veya babasn ldrmesi,
baka birini ldrmesinden daha byk bir sutur: nk ana ve baba,
glerini toplum yasasna teslim etmi olsalar da, bir egemenin onuruna sahip olmaldrlar; nk, balangta buna sahiptiler. Yoksul bir kiiyi soymak, varlkl bir kiiyi soymaktan daha byk bir sutur; nk bu, yoksul iin, daha fazla hissedilen bir zarardr.
ibadet iin ayrlm zamanda veya yerde ilenen bir su, bir baka
zamanda veya yerde ilenmi ayn sua gre, daha byktr: nk
byle bir su, yasann daha byk bir istihfafndan doar.
Pek ok baka arlatrma ve hafifletme nedenleri saylabilir: fakat burada belirttiklerimle, herkes, nerilen baka herhangi bir suun
bykln kolayca lebilir.
Kamu sular nedir. Son olarak, hemen btn sularda, sadece zel
kiilere deil, ayn zamanda devlete de bir hakszlk olduu iin; bir
su, itharn devletin adna yapldnda, kamu suu olarak adlandrlr:
zel bir kii adna yapldnda ise, zel bir su olarak; ve davalar da
buna gre, judicia publica, yani kamu davalar veya zel davalar olarak
adlandrlr. Szgelimi bir cinayet ithamnda, itharn eden zel bir kii
ise, dava bir zel Dava'dr; itharn eden egemen ise, dava bir Kamu
l

Davas'dr.

B~m

28

Cezllllar ve JHcr zerinc


Cezann tanmlanmas. Bir CEzA, kamu otoritesi tarafndan bir yasa ihlali olarak grlen bir eyi yapm veya ihmal etmi olan birine, insanlar itaate daha eimli olsunlar diye, ayn otorite tarafndan verilen bir
ktlktr.
Cezalandrma hakk nereden gelir. Bu tanmdan herhangi bir sonu
karmadan nce, cevaplanmas gereken ok nemli bir soru vardr;
herhangi bir durumda ceza verme hakk veya yetkisi nereden kaynaklanmtr? nk, daha nce sylenmi olanlara gre, hikimsenin,
szleme gerei, iddete direnmeme ykmll altnda olduu dnlemez; ve dolaysyla hi kimse, baka birine, kendisi zerinde
iddet uygulama hakkn vermi olamaz. Bir devlet kurulurken, herkes baka birini savunmak hakkn brakr; fakat kendini savunmak
hakkn deil. Ayrca, yine herkes, egemenlie sahip olan kiiye, ba-

219
ka birinin cezalandrlmasnda yardmc olmay ykmlenir; fakat kendisinin cezalandrlmasnda deil. Fakat, baka birine ceza vernede
egemene yardmc olmay taahht etmek, taahht eden kii bizzat ceza verme hakkna saJ1ip olmadka, egemene, cezalandrma hakk vermek deildir. Dtl~syla uras aktr ki devletin, yani, onu temsil
edenin veya edenlerin, ceza vermek iin sahip olduklar hak, uyruklarn herhangi bir bah veya ihsanna dayanmaz. Fakat yine daha nce
gsterdim ki, devletin kurulmasndan nce, herkesin, her eye ve
kendi varln korumak iin gerekli bulduklarn yapmaya hakk vard; yani, kendi varln korumak amacyla, herhangi birini boyun e
dirmeye, yaralamaya veya ldrmeye. te bu, her devlette kullanlan
cezalandrma hakknn temelidir. nk uyruklar egemene bu hakk
vermemiler; sadece, kendi haklarn brakrken, btn uyruklarn korunmas amacyla egemenin uygun grecei ekilde kendi hakkn
kullanmas iin onu glendirmilerdir: bylece bu hak verilmemi,
fakat ona ve sadece ona braklmtr; ve (doal hukukun egemen iin
koyduu snrlar mstesna), herkesin kendi komusuna kar sava
iinde olduu salt doa durumunda olduu gibi, eksiksiz biimde ona
braklmtr.

Kijisel yaralamalar ve intikamlar ceza deildir. Cezann tanmn dan,


ilk olarak, ne kiisel intikamlarn ne de yaralamalarn ceza olarak adlandrlamayaca sonucunu karyorum; nk bunlar kamu otoritesinden kaynaklanmazlar.
lgi g'sterilmemesi de ceza deildir; kinci olarak, kamu makamlar
tarafndan ihmal edilmek ve ilgi gsterilmemek de ceza deildir; nk bylece herhangi bir kiiye yeni bir ktlk yaplm olmaz; kii
sadece daha nce iinde bulunduu durumda braklr.
Kamu davas olmakszn verilen strap da ceza deildir; nc olarak, nceden yarglama ve mahkumiyet olmakszn kamu otoritesi tarafndan yaplan bir ktlk de ceza adyla anlamaz; bu, dmanca bir
hareketten ibarettir; nk bir kimsenin cezalandrlma nedeni olan
eylem, ilk nce, kamu otoritesi tarafndan bir yasa ihlali olarak takdir
edilmelidir.
Gaspedilmij iktidar tarafindan verilen strap da ceza deildir; Drdnc olarak, gaspedilmi iktidar tarafndan ve egemenden gelen yetki olmaks&n yarglar tarafndan verilen ktlk de bir ceza deil; sadece bir di.LmanJk hareketidir; nk gaspedilmi iktidarn eylemlerinin amili, mahkum edilen kii deildir; ve dolaysyla kamu otoritesinin eylemleri deildir bunlar.
'

220
Gelecek iyilie bak/madan verilen strap da ceza deildir. Beinci olarak, suluyu veya, emsal yoluyla, dier insanlar yasalara uymaya yneltme niyeti veya ihtimali olmakszn verilen ktlkler de ceza deildir; sadece dmanca eylemlerdir: nk byle bir ama olmadka,
verilen hibir zarar ceza kapsamna girmez.
Doal kiit sonular; da ceza deildir. Altnc olarak, bir kimsenin
baka birine saldrrken kendisinin ldrlmesi veya yaralanmasnda
olduu gibi; veya yasal olmayan bir ey yapt iin hastalanmasnda
olduu gibi, baz eylemlere, doa tarafndan muhtelif zararl sonular
eklenmitir; doann yaratcs olan Tanr bakmndan, bu gibi sonularn tasarlanm ve dolaysyla ilahi cezalar olduklar sylenebilirse de;
insanlar bakmndan, ceza kapsam iine girmezler, nk beeri otoriteyle verilmemitirler.
Verilen zara1~ yasa ihlalinin faydasndan az ise, ceza deildir. Yedinci
olarak, verilen zarar, ilenen suu doal olarak izleyen fayda veya ho
nutluktan daha az ise, bu zarar da suun tanm iine girmez; ve bir suun cezalandrlmasndan ziyade, bedeli veya denmesidir: nk cezann zellii, amacnn, insanlar yasaya uymaya yneltmesidir; verilen zarar yaplan ihlalin faydasndan az olduunda, bu amac salamaz
ve tersine bir etki yaratr.
Ceza yasaya ilijik olduunda, daha byk bir zarar ceza deil dJmanlkttt: Sekizinci olarak, yasada belirlenmi ve ngrlm bir ceza varken, su ilendikten sonra daha byk bir ceza verilirse, cezadaki fazlalk ceza deil bir dmanlk eylemidir. Cezalandrmann amac intikam deil korkutma olduu, ve bilinmeyen bir byk cezann korkutuculuu, dahaJkk ?ir cezann yasada ilan edilmesiyle giderildii
iin, beklenmeyen eklenti cezann bir paras deildir. Fakat yasada
belirlenmi hibir ceza yoksa, sutan tr sulunun arptrld ey,
cezalandrma zelliine sahiptir. nk, cezas belirlenmemi bir yasa
ihlaline karan kii, belirsiz, yani keyfi bir cezaya arptnlacan bilir.
Yasadan nce yaplmJ bir eylem iin verilen zarar da ceza deildir.
Dokuzuncu olarak, bir eylem iin verilen zarar, daha nceden o eylemi yasaklayan bir yasa yoktu ise, ceza deil dmanca bir harekettir:
nk yasadan nce yasann ihlali olamaz: cezalandrma, yasann bir
ihlali olarak deerlendirilmi bir eylemi gerektirir; dolaysyla, yasa yaplmazdan nce verilmi bir zarar bir ceza deil dmanca bir eylemdir.
Devletin temsilcisi cezalandrlamaz. Onuncu olarak, devletin temsilcisine verilen zarar, cezalandrma deil, dmanca bir eylemdir:

221
nk cezalandrmann zellii kamu otoritesi tarafndan verilmesidir
ki bu otorite temsilcinin kendisidir sadece.
isyan eden uyrukltira, cezalandrma yoluyla deil, sava hakkyla zarar
verilir. Son olarak, alehi bir dman'-a verilen zarar, cezalandrma kapsamna girmez; lf'n,>;;ii onlar ya hibir zaman yasalara tabi olmamlar
dr ve dolaysyla yasalar inemeleri szkonusu olamaz; ya da, gemite yasalara tabi olduklar halde, artk olmadklarn beya1"ettikleri
iin, yasalar ihlal ettiklerini kabul etmezler; bu nedenle, onlara verilebilecek btn zararlar hasmane eylemler olarak grlmelidir. Aleni.
dinanlkta ise, her trden ktln yaplmas yasaldr. Buradan u
sonu kar ki bir uyruk, hareketle veya szle, bilerek ve isteyerek,
devletin temsilcisinin otoritesini inkar ederse (vatana ihanet iin daha
nceden belirlenmi ceza ne olursa olsun) o kii, temsilcinin istedii
herhangi bir eye meru olarak katlanmak zorunda braklabilir. nk, uyrukluu reddetmekle, yasalarn koyduu cezalar da reddetmi
olmaktadr ve dolaysyla devletin bir dman gibi ac eker; yani,
temsilcinin isteine gre. Yasalarda belirlenmi cezalar, uyruklar iindir, dmanlar iin deil; onlar, gemite kendi istekleriyle uyruk olmular, fakat bilerek bakaldrmak suretiyle, egemen gc reddetmi
lerdir.
Cezalarn ilk ve en genel snflandrmas, ilahi ve beeri cezalar
olarak yaplr. Birinci tr cezalardan, daha sonra yeri geldike bahsedeceim. Beeri cezalar, insan emriyle verilen cezalardr; ve ya bedensel
ya da parasal, veya itibarn alma, veya hapis veya srgn, veya bunla~
rn bir karm.
Bedensel ceza/ar. Bedensel ceza, dorudan bedene uygulanan ve
onu uygulayann niyetine gre uygulanan cezadr; krbalama, yaralama, veya daha nce yasal biimde yararlanlan bedensel zevklerden
mahrum brakma ite byle cezalardr.
lm cezas. Bu cezalardan bazlar blm cezas, bazlar da ondan
daha hafif cezalardr. lm cezas, kiinin hayatna son verilmesidir;
ve bu, ya basit biimde ya da ikenceyle yaplr. lm cezasndan daha hafif olan bedensel cezalar, kendi doalar bakmndan lmcl olmayan krbalama, yaralama, zincire vurma ve dier bedensel aclar
dr. Bir cezann uygulanmas srasnda, uygulaycnn niyeti hilafna
lm meydtna gelirse, verilen zarar nceden tahmin edilmemi bir
kaza sonucunda lmcl bir nitelik kazanm olsa da, ceza lm cezas
olarak grlmemelidir; byle bir durumda lm empoze edilmemi,
sadece hzlandrlmtr.
...

"!'

222
Parasal cezala11drma, sadece bir miktar paradan deil, ayn zamanda para karlnda alnp satlan toprak veya dier mallardan
mahrum braklnay da ierir. Byle bir cezay ngrm olan yasa,
yasay ineyenlerden para toplamak amacyla yaplm ise, bu tam
anlamyla bir ceza deil yasadan bak olmann bedelidir ki ihlal eylemini kesinlikle yasak)amayp sadece paray deyemeyecek durumda
olanlar iin yasaklar: ancak, yasann bir doa yasas olmas veya dinin
bir paras olmas durumu bunun dndadr; nk bu durumda szkonusu olan, yasadan baklk deil, yasann inenmesidir. Szgelimi, bir yasa Tanr'nn adn bo yere aza alanlar iin bir para cezas
ngryorsa, bu cezann denmesi kfr etme zgrlnn bedeli
deil, temel bir yasann ihlalinin cezalandrlmasdr. Ayn ekilde, bir
yasa, yaralanan bir kiiye bir miktar para denmesini art kouyorsa;
bu, ona yaplan zarar iin bir tazminattan ibarettir; ve yaralanan tarafn
sulamasn yok eder, yaralayann suunu deil.
tibarm alma. itibarn alma, devlet tarafndan kltc klnan
bir ktln yaplmas; veya yceitici klnan bir iyilikten yoksun b
raklmaktr. Doa tarafndan yceitici klnm baz eyler vardr; cesaret, byklk, kuvvet, bilgelik ve dier bedensel ve zihinsel yetenekler gibi: devlet tarafndan yceitici klnm eyler de vardr; nianlar,
unvanlar, makamlar veya egemenin tevecchnn dier iaretleri. Birinciler, doal nedenlerle veya kazayla tkenebilseler de, bir yasayla
elden alnamazlar; ve dolaysyla onlarn kayb cezalandrma deildir.
Fakat ikinciler, onlar saygdeer klm olan kamu otoritesi tarafndan
elden alnabilirler ve bu, kelimenin doru anlamyla, bir cezalandr
madr: insanlar, nianlarndan, unvaniarndan ve makamlarndan yoksun klarak aalamak; veya onlarn, gelecekte de byle eylerden
yoksun kalacaklarn ilan etmek ite byledir.
Hapis. Hapislik, bir insann, kamu otoritesi tarafndan zgrlkten yoksun klnmasdr; ve iki ayr amala olabilir; biri, sulanan bir
kiinin gzetim altnda tutulmas; dieri ise, mahkum edilmi bir kii
ye strap ektirilmesidir. Birincisi ceza deildir; nk hi kimse,
mahkemede iitilip sulu ilan edilmeden nce, cezalandrlamaz. Dolaysyla, bir kimse, yarglanmadan nce, onun gzetim altnda turulmasn salamak iin gerekli olann tesinde ve stnde, hapislik veya
kstlama altnda tutulursa, bu doa yasasna aykrdr. Fakat ikincisi
cezadr; nk bu, kamu otoritesi tarafndan bir yasa ihlali olduuna
karar verilmi bir ey iin, ayn otGrite tarafndan uygulanan bir ktlktr. Bu hapislik kelimesiyle; ister, insanlarn onun snrlar iinde

223
tutulduu

bir ada olsun; ister, eskiden ta ocaklarnda, imdi ise kadr


galarda insanlarn almaya mahkum edilmelerinde olduu gibi, insanlarn altrldklar bir yer olsun; ister, zincir veya buna benzer
eyler olsun, dsal birengelle hareketin her trden kstlanmasm anlyorum.
:- .,.,
Srgn. Srgn (tehcir), bir insann, bir sutan dolay, devletin
topraklarn veya bu topraklarn belirli bir ksmn terk etmeye; ve belirli bir sreyle, veya sonsuza kadar, oraya geri dnernemeye mahkum
edilmesi olup, dier artlar olmakszn, kendi bana bir ceza olarak
deil, bir ka olarak veya kaarak cezadan saknmaya ynelik bir kamu buyruu olarak grnmektedir. Cicero, Roma kentinde asla byle
bir ceza verilmediini syler; ve onu, tehlikedeki insanlarn bir melcesi olarak adlandrr. nk srgn edilen bir insan, buna ramen mallarndan ve topraklarnn gelirinden yararlanabiliyorsa, salt hava dei
imi ceza deildir ve btn cezalarn kendisi iin konulduu devletin
yararna, yani, insanlar yasalara itaatkar klmaya deil; pek ok defa
devletin zararna alr. nk srgn edilen bir insan, onu srgn
etmi olan devletin yasal bir dmandr; nk artk o devletin bir
yesi deildir. Fakat bu insan, ayn zamanda, topraklarndan veya
mallarndan da yoksun klnrsa, o zaman ceza sadece srgnden ibaret olmayp parasal cezalar arasnda kabul edilmelidir.
Masum uyruklarn cezalandrlmas doa yasasna aykrdr. Masum
uyruklara verilen cezalar, ister byk ister kk olsun, doa yasasna
aykrdr; nk ceza, sadece yasa ihlali iindir, ve dolaysyla masumlarn cezalandrlmas olamaz. Dolaysyla byle bir cezalandrma; ilk
olarak, insanlara, intikamlarnda, mutlaka ve sadece bir gelecek iyilie
bakmay emreden doa yasasnn bir ihlalidir: nk, masumlar cezalandrmakla, devlete hibir iyilik gelemez. kinci olarak, nankrl
yasaklayan doa yasasnn bir ihlalidir: nk, btn egemen g, ba
langta, itaat ettikleri srece korunmalar amacyla, uyruklardan her
birinin rzasyla verilmi olduuna gre; masumlarn cezalandrlmas,
iyilie karlk yaplm bir ktlktr. nc olarak, hakkaniyet, yani adaletin eit datlnasn emreden yasann bir ihlalidir; masumlar
cezalandrldnda, bu yasaya uyulmam olunur.
Fakat sava{ta masumlam verilen zarar doa yasasna aykr deildir.
Fakat uyrtH~ olmayan masum bir insana herhangi bir ktlk verilmesi, eer ,bu Aevletin yararna ise ve daha nceki bir szlemenin
ihlali yoksa, doa yasasna aykr deildir. nk uyruk olmayan btn insanlar ya dmandrlar ya da daha nceki baz szlemeierle

224
uyruk olmaktan kmlardr. Fakat devletin kendisine zarar vermeye muktedir olduunu dnd dmaniara kar sava etmek, orijinal doa hakkyla merudur; savata, gemi zaman bakmndan, k
l, sulu ve susuza bakmad gibi, galip de bunlar arasnda ayrm
yapmaz ve, kendi halknn iyiliine hizmet etmedike, insaftan anlamaz.
Aleni isyanc/ara verilen zarar da doa yasasma aykr deildir. te
bu n~denledir ki, kurulmu olan devletin otoritesini kasten inkar
eden uyruklarda, intikam, sadece babalara deil, ayn zamanda henz
dnyada olmayan ve cezasn ektikleri olayda sular olmayan nc
ve drdnc kuaa da meru biimde uzanr: nk bu suun nitelii
uyrukluun reddedilmesinde yatar ki; bu, genel olarak isyan diye bilinen, sava durumuna bir geri dntr; ve bu suu ileyenler, uyruklar olarak deil, dmanlar olarak karlk grrler. isyan, tekrar bala
tlm savatan baka bir ey deildir.
dl ya maaJ ya da ihsandr. DL, ya batf yoluyla ya da szleimeyle olur. Szlemeyle olduunda, maaJ ve cret adn alr; ki bu, yap
lan veya vaad edilen hizmet iin karlktr. Ba yoluyla olduunda
ise, insanlar, kendilerine hizmet etmeye evklendirmek veya hizmet
edebilmelerini olanakl klmak iin, onu verenlerin ihsanndan kaynaklanan bir faydadr. Dolaysyla, bir devletin egemeni herhangi bir
kamu grevine bir maa baladnda, onu alan kii, adalet gerei, grevini yapmaya mecburdur; veya, onur gerei, bunun deerini teslim
etmeye ve karln vermek iin aba gstermeye mecburdur. nk, insanlar, dl veya maa olmakszn kamuya hizmet etmek iin
zel ilerini brakmalar emredildiinde, yasal itiraz hakkna sahip olmasalar da; hizmet baka bir biimde yaplabilir olmadka, ne doa
yasasyla ne de devletin kurulmas nedeniyle, buna mecbur deiller
dir; nk egemen g onlarn [uyruk/arnn -ev.] btn imkanlarn
kullanabilir, hatta o kadar ki en sradan asker bile savamasnn cretlerini bir bor olarak talep edebilir.
Korkudan yaplan iyilikler dl deildir. Bir egemenin bir uyrua,
devlete zarar verecek bir g ve yetenee sahip olduundan korktuu
iin yapt iyilikler, kelimenin doru anlamyla dl deildir; nk
bu durumda bir szleme szkonusu olmayp herkes devlete zarar vermemekle zaten ykmldr: bunlar hsan da deildir; nk korku
sayesinde ekilip alnrlar, ki byle bir eyin egemen iin varit olmamas gerekir; bunlar, daha ziyade, egemenin devletin kiiliinde deil
kendi doal kiiliinde, kendisinden daha kudretli olduunu dn-

225
d kiiyi yattrmak iin yapt fedalardr; ve itaatkarla deil,
tam tersine, hara almann artarak devam etmesine yararlar.
Dze11!i ve dzensiz naa;lar. Baz maalar dzenlidir ve kamu hazinesinden karlar; b~~lar ise beli;siz ve dzensiz olup maan kendisi iin konulduu~grevin yaplmasndan doarlar; bu ikincisi, baz
durumlarda, devlet iin zararldr; yargda olduu gibi. nk, yarg
larn ve mahkeme grevlilerinin elde ettikleri fayda, onlarn nne
gelen davalarn okluu ile orantl olursa, bundan iki saknca doa
caktr: bir tanesi, davalarn oalmasdr; nk ne kadar fazla dava
olursa, elde ettikleri fayda da o kadar byk olur: ve buna bal olan
ikinci saknca, her mahkemenin kendisine ekebild kadar ok say
da dava ekmeye almasyla, mahkemeler arasnda rekabet olmas
dr. Fakat cra makamlarnda bu sakncalar yoktur; nk bu makamlarn i miktar, kendi abalaryla arttnlamaz. Bir devletin organlarn
ve eklemlerini hareket ettiren siniriere ve kirilere benzeyen cezalandrma ve dllendirmenin doas zerine bu kadar yeter.
Buraya kadar, yneticisinin byk gcyle birlikte, gururu ve dier duygular kendisini ynetime itaat etmeye yneltmi olan insann
doasn ortaya koydum. Bu yneticiyi ise, Tanr'nn Leviathat denilen o byk gc yaratp ona Gururlu nsanlarn Kral adn takt
Eyub kitabnn krkbirinci babnn en son iki msrandan esinlenerek,
Leviatha11 'a benzettim. Yeryiiz11de oJZun be11zeri yoktur. Korkmayacak ;ekilde yaratlmtr. A!tmdaki her ;eyi grt~ ve btn gurur oul!arm11 kraldr. Fakat, btn dier yeryz yaratklar gibi, lml olduu ve yakalmaya mahkum olduu iin; ve, yeryznde olmasa da, gkyznde korkmas ve yasalarna uymas gereken bir ey olduu iin; bundan
sonraki iki blmde, onun hastalklarndan ve lml oluunun nedenlerinden; ve uymak zorunda olduu doa yasalanndan szedeceim.

Bsl:rn

29

Devleti Zayflatan ve kmesine Yol Aan eyler zerine

Devletlerin iJk;, kusurlu yap!armda11 kay11ak!amr. lmllerin yapt


hibir ey lmsz olamasa bile; eer insanlar, sahip olduklarn iddia
ettikleri akl;;kuLla;abilselerdi, devletleri, en azndan dahili hastalklar
yznden yok olmaktan kurtul urdu. nk devletler, yaplannn ;doas gerei, onlara hayat veren insanlk veya doa yasalar veya adale-

226
tin kendisi yaad srece yaarlar. Dolaysyla, d iddetle deil de,
dahili kargaa nedeniyle ktkleri vakit, kusur, onlarn ko11usu olarak
deil, onlarn yapc/art ve dzenleyicileri olarak insanlarda dr. nk
insanlar, en sonunda, birbirleriyle geliigzel itiip kakmaktan ve
vurumaktan bktklar ve, btn kalpleriyle, kendilerini salam ve
kalc bir yap iinde birletirmek istediklerinde: hem, kendi eylemlerini dzenlemek iin uygun yasalar yapma sanatndan; hem de, o andaki byklklerinin ilkel ve sknt verici ynlerinin giderilmesine
katlanmak iin gerekli tevazu ve sabrdan yoksun olduklar iin, ok
yetenekli bir mimarn yardm olmakszn, kendi hayat sreleri kadar
ancak ayakta durabilen ve kesinlikle ocuklarnn stne kecek
olan sakat bir yapdan baka bir eyin iine toplanamazlar.
Dolaysyla, bir devletin kusudar arasnda, ncelikle, hatal bir
yapdan kaynaklanan ve bir doal bedenin sakat bir doum sonucu
olan hastalkianna benzeyen kusurlar sayacam.
Mutlak iktidar yok/uu. Bu kusurlardan biri udur: bazell bir i11Sa11,
bir krall elde etmek iit, dev!eti11 savuNulmas ve selameti ii11 gerekli ola11da11 daha az bir kudretle yetiJZir. Buradan u kar ki, kullanlmayan kudretin, kamu gvenlii iin yeniden kullanlmas gerekli olduunda, bu
adaletsiz bir i gibi grnr; bu ise, ok sayda insan, frsat olduunda,
isyan etmeye yneltir; tpk, hastalkl ebeveynlerden olmu ocuklarn bedenlerinin, ya zamansz lme ya da, sivilee ve deri hastalklar
peyda ederek, salksz yaradliarndan gelen kt nitelii atmaya
yatkn olmalar gibi. Krallar byle bir gerekli gten kendilerini yoksun braktklarnda; bunun nedeni, her zaman, stlendikleri makam
iin neyin gerekli olduunu bilmemeleri deil; fakat, genellikle, bu
gc istedikleri zaman geri alabilecekleri umududur. Bu noktada yanl dnmektedirler; nk onlar vaadlerine bal tutacak olan ey,
kendi uyruklarnn iyilii uruna komularnn devletini zayf/atmak
iin pek frsat karmayan yabanc devletler tarafndan onlara kar
srdrlecektir. te byledir ki Canterbury bapiskoposu Thomas
BecketOl, Papa tarafndan, kinci Henry'ye< 2l kar desteklenmitir;
Farih William(3l, tahta knda, kilisenin zgrlne karmamaya
yemin ettiinde, din adamlarnn devlete tabi olmalarn kaldrmt.
Ayn ekilde, aabeyinin yerine tahta gemekte onlarn yardmn sa
lamak iin, William Rufus<4 l tarafndan, egemen gle badamas olanaksz bir derecede glendirilmi olan baronlar da, kral John'a< 5 l kar
isyanlarnda Franszlar tarafndan desteklenmitir.

Bu, sadece

monaride

olmaz. nk, eski Roma devletinin bii-

227
mi Senato ve Roma Halk< 6 > olmakla; ne senato ne de halkbtn iktidara sahip deildi; bu durum, en sonunda demokrasilerinin yokolmas
ve monarinin kurulmasna yol aacak ekilde, nce Tiberius Gracchus(7>, Caius GracchUs-\8>, Lucius Saturninus(9) ve dier isyanlara; ve
daha sonra da, Mariu.s0> ve Sylla,O 1) sonra da Pompeius ve Sezar nderliinde, senato ve halk arasnda savalara neden oldu.
Atina halk ise, kendilerini, tek bir eylemden menetmilerdi; hikimse, Salamis adas iin savan yeniden baiatlmasn savunmayacakt ve bunun cezas lmd; ancak, eer Solon0 2> deli olduu sylentisini yaymasayd ve daha sonra da, bir delinin hareketleri ve szleriyle, bunu [ "Sa!amis adas iin savaJtn ymiden bajlat!masn" -ev.] etrafna toplanan insanlara savunmasayd, ehrin kaplarnda srekli hazr bekleyen bir dmanla kar karya olurlard; glerini snrlam
olan btn devletler ite bu gibi zarariara katlanmak veya bylesi
oyunlara bavurmak zorundadrlar.
yiye ve k"tye kiji/erin karar vermesi. kinci olarak, bir devletin,
mfsit fikirlerin zehirinden kaynaklanan hastalklarn gryorum ki
bu fikirlerden biri udur: her zel kiji, iyi ve k"t hareketlerin ne olduuna
kendisi karar verir. Bu, toplum yasalarnn olmad basit doa durumunda; ve ayrca devlet ynetimi altnda yasalarn belirlememi olduu durumlarda dorudur. Fakat dier durumlarda, iyi ve kt eylemlerin lsnn toplum yasas olduu; ve iyinin ve ktnn yargc
nn, her zaman iin devleti temsil eden yasa koyucu olduu aktr. Bu
yanl fikir yznden, insanlar kendi aralarnda tartmaya ve devletin
buyruklarn sorgulamaya; ve ayrca, kendi kiisel deerlendirmelerine
gre uygun grecekleri ekilde, bu buyruklam uymaya veya uymamaya ynelirler; ite bylece, devlet taciz edilir ve zayf/atlr.
Hatal vicdan. Devlete zararl bir baka fikir de udur: bir insann
kendi vicdanna kar yapt jey gnahtt~ ve bu, insann kendisinin iyi
ve ktnn yargc olarak kabul edilmesine dayanr. nk bir insann vicdan ve muhakemesi ayn eydir, ve muhakeme gibi vicdan da
hatal olabilir. Dolaysyla, toplum yasalarna bal olmayan bir kimse,
kendi akln izlemekten baka bir kurala sahip olmad iin, vicdan
na kar yapt her eyde gnah iliyor olsa da; bu, bir devlet iinde
yaayan bir kimse iin byle deildir; nk yasa, kiinin uymaya sz
vermi olduu kamu vicdandr. Aksi takdirde, kiisel grlerden ibaret olan kiiel yi,9danlarn bu eitliliinde, devletin de dikkati da
lacak ve hi kimse, egemen gce, kendi nazarnda uygun grnenden
fazla itaat etmeyecektir.
'

228
/ham iddias. Genellikle dnlmtr ki inan ve kutsallk, inceleme ve akl yoluyla deil, doast ilham vcva ie doma J'Oiuyla kazanlr.
Bu kabul edildiinde, bir insann inanc iin niin bir sebep gstermesi gerektiini; veya niin her Hristiyann ayn zamanda bir peygamber
olmamas gerektiini; veya insann, eylemlerinin klavuzu olarak, kendi ilham yerine niin lkesinin yasalarn almas gerektiini anlamyo
rum. te burada, yine, btn devlet ynetiminin zlmesine yol aacak ekilde, iyinin ve ktnn ne olduuna karar verme yetkisini zerimize alma; veya doast ilham sahibi olduklarn iddia eden kiile
re bu yetkiyi verme yanlgsna dyoruz. nan iitmekle gelir, ve
bizi, bize konuanlarn varlna inandran; Kadir-i Mutlak Tanr tarafndan tasarlanm; ve doast olmayp sadece, her sonula uyumlu
olan ounluu bakmndan, gzlenemez nitelikteki olgular iitmek
le. nan ve kutsallk gerekten de ok sk olmaz; fakat yine de bunlar
mucize olmayp, eitimle, disiplinle, slah ile, ve Tanr'nn uygun grd zamanlarda kendi tercihine gre onlar yaratt dier doal yollardan meydana getirilir. te, bara ve devlete zararl bu fikir,
dnyann bu ksmnda, Kutsal Kitab'n szlerini akla aykr biimde
bir araya getirerek, insanlar, kutsallk ve doal akln birlikte varolamayacana inandrmak iin ellerinden geleni yapan cahil din adamlarnn dillerinden ve kalemlerinden kaynaklanmtr byk lde.
Egemen gcn toplum yasalanna tabi klnmas. Bir devletin doas
na aykr bir drdnc fikir udur: egemen gce sahip olan, toplum yasalarma tabidir. Btn egemenlerin doa yasalarna tabi olduklar doru
dur; nk bu yasalar tanrsaldr ve hibir insan veya devlet tarafndan
ilga edilemezler. Fakat egemen, kendisinin, yani devletin yapt yasalara tabi deildir. nk yasalara tabi olmak, devlete, yani egemen
temsilciye, yani kendi kendine tabi olmaktr; bu ise, tabiyet deil, yasalardan zgr olmaktr. Bu yanlg, yasalar egemenin stne koyduu iin, ayn zamanda, onun zerine bir yarg ve onu cezalandrabile
cek bir g koymaktadr; bu ise, yeni bir egemen yapmaktr; ve ayn
nedenle, bu ikinciyi cezalandrmak iin onun zerine bir nc egemen konulur; ve bu bylece, devletin karmas ve zlmesine kadar,
srer gider.03l.
Uyruklara mutlak mlkiyet hakk verilmesi. Devletin dalmasna yol
aan beinci bir fikir de udur: herkes, egemenin hakkm dtJiayacak Jekilde,
kendi mallarmda mutlak bir mlkiJ1et hakkna sahiptir. Gerekten de herkes, dier btn uyruklarn hakkn dlayan bir mlkiyet hakkna sahiptir: ve bu hakk, egemen gten alr; egemen gcn korumas ol-

229
masayd,

zerinde eit hak sahibi olurdu. Fakat, egeegemen, onu iine koyduklar grevi; yani,
onlar, hem d dmanlardan, hem de birbirlerine zarar vermekten
koruma grevini yapamaz; ve sonuta ortada devlet kalmaz.
Ve eer uynldann mlkiyet hakk, egemen temsilcinin onlarn
mallar zerindeki hakkn dlamyorsa; bizzat egemeni iine koyduklar yarg ve yrtme makamlar zerindeki hakkn hi dlamaz.
Egemen gcn blnmesi. Devletin zne dpedz ve aka kar
olan altnc bir fikir vardr: egemen g blnebilir. nk bir devletin
gcn blmek, onu datmaktan baka birey deildir; nk kar
lkl olarak blnm gler birbirini yok eder. te bu fikirler yznden insanlar, yasalar meslek semi olup bunlar yasama gcne deil
kendi bilgilerine dayandrmaya alan baz kiilere balanmaktadrlar.
Kom;u lkelerin taklit edilmesi. Yine yanl bir fikir olarak, komu bir
lkedeki deiik ynetim biimini rnek almak insanlar, sk sk, yerleik ynetim biimini deitirmeye yneltir. te bylece Yahudiler, kargaaya dp Tanr'y reddettiler ve, baka lkelerin tarznda bir kral
iin, peygamber Samuel'e bavurdular; yine bylece, Yunanistan'n kk kentleri, aristokratik ve demokratik hzipierin nifaklaryla srekli
kargaa iinde yaadlar; hemen her devletin bir kesimi Lakedemonyallar' [Sparta//m-' -ev.] dier kesimi ise Atinallar' taklit etmek arzusundayd. Ve hi phem yok ki pek ok insan, zenginlemek iin, Hollandallarn yapm olduklar gibi, sadece hkmet biimini deitirme
nin gerekli olduunu dnerek, bu lkeye zentiden dolay, ngilte
re'deki son karklklar0 4 > grmekle mutlu olmulardr. nk insan
doasnn kendisi yenilii arzu etmeye yatkndr. Dolaysyla insanlar,
yenilik sonucunda zengin olmu lkelere komuluktan tr, yenilik
yapmaya tahrik edildiklerinde, onlar deiime davet etmi olanlardan
memnun kalmamalar ve, kargaann devamndan zarar grseler de, ilk
balanglar sevmemeleri neredeyse imkanszdr; tpk, uyuz olmu kpeklerin, artk acya tahamml edemez hale gelinceye kadar, kendi tr
naklaryla kendilerini hrpalayp durmalar gibi.
Grekler'in ve Romallar'n taklit edilmesi. zel olarak monariye isyan edilmesine gelince; bunun en sk grlen nedenlerinden biri, politika kitaplannn ve eski Grekler'e ve Romallar'a ait hikayelerin
okunmasd'ir; gen insanlar ve akl denilen o panzehirden yoksun olan
btn dierleri, bu tr kitaplar ve hikayelerden, onlarn ["Grekler ve
Romallar" -ev.r ordularnn komutanlan tarafndan kazanlm, byk sava ganimetieri hakknda gl ve keyif veren bir izlenime kamenin

herkes

ayn ey

hakk dlanrsa,

230
plarak, baka

neler yapm olduklarna ilikin ho bir dnce edinirbyk zenginliinin, mnfert kiilerin gayretinden deil, halk ynetim biimlerinden kaynakiandn dnrler: bu arada, onlarn kusurlu politikasnn neden olduu sk grlen kargaa ve
i savalar dikkate almazlar. Ben derim ki, byle kitaplar okumak yznden, insanlar krallarn ldrmeye teebbs etmilerdir, nk
Grek ve Latin yazarlar, kitaplarnda ve politik konumalarnda, bir insann kraln ldrmesini, ldrmeden nce onu bir tiran olarak nitelemek artyla, meru ve vgye deer yapmlardr. nk, Regicide'in, yani bir kraln ldrlmesinin deil, Tyrannicide'in, yani bir tirann ldrlmesinin, meru olduunu sylemilerdir. Bu kitaplardan,
bir monari altnda yaayan kimseler, bir halk devletinin uyruklarnn
zgrlk sahibi olduklar; monaride ise btn uyruklarn kle olduklar fikrini peyda ederler. Bir monari altnda yaayan insanlarn byle
bir fikir peyda ettiklerini sylyorum; halk bir ynetim altnda yaa
yanlarn deil: nk onlar iin byle bir ey szkonusu deildir. zet
olarak, monariye, bylesi kitaplarn, onlarn zelrini almaya ehil az
sk efendilerin tedbirlerini uygulamakszn herkese okunmasna izin
verilmesi kadar zararl baka birey dnemiyorum: bu zehri, hekimlerin hidrofobi veya su korkusu dedikleri bir hastalk olan, kuduz bir kpein srmasna benzetmekte tereddt etmeyeceim. nk bu e
kilde srlan bir kimse, srekli bir susamlk duygusu iinde kvranr
ve buna ramen sudan kaar; ve yle bir durumdadr ki sanki zehir
onu bir kpee dntrmeye almaktadr: keza bir monari, bu ynetim biimine srekli olarak hrlayan u demokratik yazarlar tarafn
dan kemie kadar srldnda; bir tiranofobi veya gl bir ekilde ynetilmek korkusundan tr katklar, sevmedikleri, gl bir monarktr tek gerekli ey.
Devlette birden fazla egemen olduu g'r{. Bir insann iinde tane ruh olduunu savunan doktorlar olduu gibi; bir devlette birden
fazla ruh, yani egemen olduunu dnen kiiler de vardr: bunlar;
egemenlie kar, bir ycelik; yasalara kar, temel ilkeler; ve devlet otoritesine kar, bir ruhani otorite koyarlar; insanlarn zihinlerinde, kendi bala
rna hibir ey ifade etmeyen, fakat belirsiz olularyla imalarda bulunan szler ve ayrmlada etkide bulunmaya alrlar; bazlar da, karanlkta, adeta bir periler krall gibi, grnmez bir baka kralln yrdne inanrlar. Toplumsal g ve devlet iktidar aka ayn ey olduuna, ve temel ilkeler oluturma ve ruhsatlar verme yetkisi bir devletin varlna iaret ettiine gre; biri egemen, dieri yce olduunler; ve

onlarn

231
da; biri yasalar, dieri temel ilkeler koyduunda; ayn uyruklarn iki
devleti olmas gerekir; bu ise, kendi iinde blnm bir krallktr ve
ayakta duramaz. nk, cismani ve ruhati arasndaki nemsiz ayrm bir
yana braklrsa, bunlar hiWi iki krallktr ve her uyruk iki efendiye birden tabidir. Ruh.4ni4~tidar neyin gnah olduunu ilan etme hakkn sahiplendiine gre, neyin yasa olduunu ilan etme hakkn da salipieni
yor demektir; nk gnah, yasann ihlalinden baka. bir ey deildir;
ve yine, devlet iktidar da neyin yasa olduunu ilan etme hakkn sahiplendiine gre, her uyruk iki efendiye birden itaat etmekle ykml olmak gerekir ve bu efendilerin ikisi de kendi buyruklarna yasa olarak
uyulmasn talep edeceklerdir ki bu imkanszdr. Veya, eer tek bir
krallk varsa, ya, cismani, yani devlet iktidar, ruhani olana tabi olmaldr,
ve o zaman sadece ruhani egemenlik var demektir; ya da, ruhani iktidar
cismati olana tabi olmaldr, ve o zaman da cismani olandan baka bir ycef"k yok demektir. Dolaysyla, bu iki g birbirine kar geldiklerinde,
devlet byk bir i sava ve dalma tehlikesi iine dmekten kaamaz. Daha ok gze grnr olan ve doal akln daha ak nda duran cismani otorite, her zaman iin, halkn byke bir ksmn kendine
ekmezlik edemez. Ruhani otorite ise, Okul ayrmlar ve sert szlerin
karanlnda dursa da, karanlk ve hordak korkusu dier korkulardan
daha byk olduu iin, bir devleti rahatsz etmeye ve bazen de yok etmeye yeterli bir kesimden yoksun olamaz. Bu, Yahudiler'in, vcudun
ruhlar tarafndan bir tr ele geirilmesi olduuna inandklar epilepsi
veya saraya benzetilmesi yanl olmayan bir hastalktr. nk, sara hastalnda nasl ki; kafada, sinirlerin kklerini engelleyen ve, onlar id
detle sarsarak, beyindeki ruhun gcnden doal olarak almalar gereken hareket yerisinden insan yoksun brakan, ve bylece organlarda ihtila denilen iddetli ve dzensiz hareketlere neden olan anormal bir
hava veya esinti varsa; yle ki bu hastala yakalanan kii, duyularndan
yoksun bir insan gibi, bazen suya ve bazen de atee derse; ayn ekil
de devlette de, ruhani iktidar, devletin organlarn, devletin z olan
cismani otoriteyle hareket ettirilmek yerine, devletin sinirleri olan cezalarn deheti ve dllerio beklentisiyle hareket ettirir; ve bunlarn ["ceza/ar ve dller" -ev.] anialmasn garip ve sert szlerle zorlatrrsa,
bylece halk huzursuz edecek ve toplumu ya zulmle bastracak veya
bir i savan ateine frlatacaktr.
Karmq hkmet. Bazen de; besleyici kuvvet olan para toplama yetkisinin bir .ge~efmeclise; hareket ettirici kuvvet olan yrtme ve buyurma yetkisinin tek bir kiiye; ve rasyonel kuvvet olan yasalar yapma

232
yetkisinin de, sadece bu ikisinin deil, ayn zamanda bir nenn
rastlant eseri mutabakatna bal oluundaki gibi, cismani hkmetin
kendi iinde birden fazla merkez olur; byle bir durum, bazen iyi yasalar zerinde mutabakat yokluu: fakat ou zaman, hayatiyer ve hareket iin gerekli besinierin yokluu yznden, devleti tehlikeye sokar. nk, byle bir hkmetin aslnda hkmet deil, devletin
ksma ayrlmas olduu pek az kii tarafndan farkedilir ve buna karma
monati denilir; gerekte ise bu, tek bir bamsz devlet deil, tane
bamsz ksmdr; tek bir temsilci de yoktur, tane vardr. Tanr'nn
krallnda, hkm sren Tanr'nn birlii ihlal edilmeksizin, bamsz
kii olabilir; fakat, grlerin farkllamasna tabi insanlarn hkm
srd yerde bu olamaz. Dolaysyla, kral halkn kiiliini tayorsa,
genel meclis de halkn kiiliini tayorsa, ayrca bir baka meclis halkn bir ksmnn kiiliini tayorsa, burada tek bir kiilik ve tek bir
egemen deil, ayr kiilik ve ayr egemen vardr.
Bir devletteki bu kusuru doal vcudun tam olarak hangi hastal
na benzetebileceimi bilmiyorum. Fakat, yan tarafndan, kendine
ait bir kafas, kollar, gs ve karn olan bir baka adamn kt bir
adam grdm; eer bu adamn, dier yanndan bir baka adam daha
ksayd, benzetme o zaman tam olurdu.
Parasz/k. Buraya kadar, bir devletin, en byk ve en tehlikeli
hastalklarn belirttim. O kadar byk olmayan bakalar da vardr;
ancak bunlarn gzden karlmas doru olmaz. lk olarak, devletin
ihtiyalar iin para toplanmasnda zorluk; zellikle sava yaklarken.
Bu zorluk, her uyruun, kendi topraklar ve mallarnda, egemenin
bunlar kullanma hakkn dlayan bir mlkiyet hakkna sahip olduu
grnden kaynaklanr. te bundandr ki, devletin ihtiyalarn ve
nndeki tehlikeleri gren ve, halkn inatl yznden kamu hazinesine para aknn engellendiini farkeden egemen g (oysa halk,
bu tehlikeleri daha balangta karlamak ve nlemek iin devlete
yardmc olmaldr), kendini olabildiince ksar, ve artk daha fazla k
snt yaplmas imkansz duruma geldiinde de, kk meblalar elde
etmek iin yasal manevralarla halk ile mcadele eder, ve bu kk
meblalar yetersiz kaldnda, en sonunda, hemen ver veya yok ol zmne ynelmek zorunda kalr; ve bu arlklara sk sk maruz bra
karak, en sonunda halk yola getirir; aksi takdirde devlet yokolur gider. Bu durumu, son derece uygun biimde, stmaya benzetebiliriz;
edi ksmlar phtlat veya aulu madde ile tkand iin, doal seyirleri iinde kalbe boalan damarlar, gerektii ekilde, arterlerden

233
beslenmezler, bylece nce organlar souyup titremeye balarlar; ve
sonra da, kan iin bir geit salamak amacyla kalp kendini zorlar; ve
bunu yapabilmezden nce, bir sre iin serin eylerin verdii canllk
larla yetinir, ta ki, eer'bnye yeterince salamsa, tkal ksmlarn inadm en sonunda::kr,p auyu terle dar atnca ya; veya, eer bnye zayfsa, hasta lnceye kadar.
Tekeller ve vergi tahsildar/arnn suistimalleri. Yine, devlette, satlca
na benzer bir hastalk vardr; normal seyri iinde akp gelen devletin
geliri, tekeller nedeniyle veya kamu gelirlerinin iltizama verilmesiyle,
tek bir kiide veya az sayda kiinin ellerinde toplanr; tpk, satlcan
da, akcier zarna giren kann, ate ve iddetli sanclarla birlikte, orada
bir yanma meydana getirmesi gibi.
Popler insanlar. Ayrca, gl bir uyruun poplaritesi de, devlet
bu kiinin ballndan tam olarak emin olmadka, tehlikeli bir hastalktr; nk, egemenin otoritesine gre hareket etmesi gereken halk,
hrsl bir adamn gzel szleri ve hretiyle, yasalara itaatten uzaklap,
erdemleri ve planlar hakknda bilgi sahibi olmadklar bir insan izlemeye ynelirler. Bu, bir halk hkmette, monaride olduundan daha
tehlikelidir; nk bir ordu o kadar byk bir g ve saydadr ki, kolaylkla halkn kendisi olduuna inandrlabilir. Halk [meclisi -ev.] tarafndan senatonun karsna karlan ]ulius Caesar, ordusunun sevgisini
kazanarak, kendini hem senatonun hem de halk [meclisinin -ev.] efendisi ite byle yapt, Popler ve hrsl insanlarn bu davran, aka isyandr; ve bycln etkilerine benzetilebilir.
Bir kentin a;r bykl, ;irketlerin okluu. Bir devletin bir baka
zayfl, kendi iinden, byk bir ordunun saysn ve masrafn kar
layabilecek kadar byk bir kentin olmasdr: ok sayda irketlerin
varl da byledir; bunlar, doal bir insann barsaklarndaki kurtlar
gibi, bir devletin iinde bulunan devletiklere benzer.
Egemen gce itiraz etme zgrl. Buna, politik hasiret sahibi olduunu iddia edenlerce mutlak iktidara itiraz etme zgrl eklenebilir; bunlar, genellikle halkn en aa katmanlarnda yetimekle birlikte, yanl fikirlerin etkisiyle, devleti taciz edecek biimde, srekli olarak temel yasalara karrlar; tpk, doktorlarn askarid dedikleri kk
barsak solucanlar gibi.
Ayrca~etki alann geniletmenin doymaz itihasn, veya Boulimia'sn05) qa ila;:,e edebiliriz; bu nedenle dmandan ou kez alnan
onmaz yaralar; ve ou kez bir yk olan ve, az bir tehlike karsnda,
elde tutulmayp kaybedilen, elbirliksiz fetihlerin kistleri ite bunun

234
sonulardr; rahatln

ata/etini, ve amata ve bouna masrafn getirdiisrafi da ekleyebiliriz.


Devletin dalmas. Son olarak, harici veya dahili bir savata, d
manlar kesin bir zafer kazandklarnda; ve, devletin gleri artk yerlerini korumaz olduklar iin, uyruklarn sadakatleri artk koruma sala
maz olduunda; ite o zaman devlet DAGILIR, ve herkes kendi takdirine uygun yollardan kendini korumakta zgrdr. Egemen, devlete
hayat ve hareket veren kamusal ruh olduu iin, bu ruh bittii zaman,
yeler artk onunla ynetilmezler. Tpk, bir insann cesedinin, bedenden ayrlan, fakat lmsz olan, ruhuyla ynetilmedii gibi. Bir
egemen monarkn hakk, bir bakasnn eylemiyle yok edilemese de;
yelerin ykmll yok edilebilir. nk koruma isteyen onu herhangi bir yerde arayabilir; ve korumay elde ettiinde, korkudan dolay kendini tabi klmln sahte grn olmakszn, korumasn, yapabildii kadar uzun sre korumakla ykmldr. Ancak, bir meclisin
iktidar bir kez yok edildiinde, onun hakk tamamen ortadan kalkar;
nk meclisin kendisi yok olmutur; ve dolaysyla, egemenliin geri
gelme imkan yoktur.
i

Egemen T

Bsliim 30
m:silcinin Grevi zerin- c

Halkn iyiliinin salanmas. ster bir monark olsun ister bir meclis,

egemenin grevi, kendisine egemenlik gcnn verili amacnda, yani halkn gvenliinin salanmasnda yatar; egemen, bu greve doa yasasyla baldr ve bunun hesabn, doa yasasn yaratan Tanr'ya ve
sadece ona vermekle ykmldr. Gvenlikle burada kastedilen, sadece koruma deil; ayn zamanda, her insann meru emeiyle, devlete tehlike veya zarar gelmeksizin elde edecei, hayatn btn konforlardr.
Eitim ve yasalar yoluyla. Bu grev, ikayet zerine madur olmaktan korunmalar tesinde, bireylerle tek tek ilgilenerek deil;
hem fikir hem de emsal bakmndan kamunun eitilmesi kapsamnda
genel bir rehberlik yoluyla; ve, bireylerin kendi durumlarna uygulayabilecekleri iyi yasalar yaplmas ve cra edilmesi yoluyla yerine getirilmelidir.
Temel bir egemenlik hakkm terketmek egemenin giirevine aykrdr. Daha nce onsekizinci blmde tanmlanm olan temel egemenlik hak-

235
lar kaldrldnda,

devlet dald ve herkes, bu hayatta olabilecek


olan en byk ktlk olan, herkesin herkesle sava durumuna ve
felaketine dnd iin; bu haklar eksiksiz olarak srdrmek egemenin grevi olup, buri1afdan herhangi birini bakasna devretmek veya
terketmek egemenffi grevine aykrdr. nk aralar terkeden
amalar da terkeder; ve aralar terkeden, egemenin kendisi olduun
da, devlet yasalarna tabi olduunu kabul eder; ve en st yarg yetkisini; veya kendi otoritesiyle sava veya bar yapma yetkisini; veya devletin ihtiyalarna karar verme yetkisini; veya, kendi vicdanna gre
gerekli bulduu zaman ve lde, para ve asker toplama yetkisini; veya hem sava hem de bar zaman iin memurlar ve grevliler atama
yetkisini; veya retmenler atama ve hangi dncelerin halkn savunulmasna, barna ve iyiliine uygun olduklarn ve hangi dncele
rin bunlara aykr olduklarn inceleme yetkisini brakr.
Egemenlik haklarnn nedenlerinin halka bgretilmesini salamamak da
egemenin grevine aykrdr. kinci olarak, bu temel haklarnn gerekeleri ve nedenleri hakknda halkn bilgisiz kalmasna veya yanl bilgilendirilmesine gz yummak da egemenin grevine aykrdr; nk
bylece insanlar, kolayca yoldan karlr ve, devlet bu yetkileri kullanmak istediinde, egemene direnmeye ayartlrlar.
Bu haklarn gerekeleri, titiz ve doru bir ekilde retilmelidir;
nk bunlar, herhangi bir toplum yasasyla veya yasal cezalandrma
korkusuyla ayakta tutulamazlar. isyan etmeyi (ki temel egemenlik
haklarna btn direniler byledir) yasaklayan bir toplum yasas, bir
toplum yasas olarak, herhangi bir ykmllk olmayp, sadece, verilen szn ihlalini yasaklayan doa yasas sayesinde bir ykmllk
ifade eder; eer insanlar bu doal ykmll bilmezler ise; egemenin yapt hibir yasann hakkn bilemezler. Verilen cezay ise sadece dmanca bir eylem olarak grrler; yeterli gce sahip olduklarn
dndklerinde, dmanca eylemlerle, bundan kanmaya alacak
lardr.

M utlak egemenlik iin ak/i ilkeler olmadn syleyenierin itiraz. Adaletin ieriksiz bir szden ibaret olduunu; ve, sadece sava durumunda
deil, bir devlet varsa bile, zorla veya kurnazlkla, bir insann elde ettii
her eyin o insana ait olduunu (ki bu dncelerin yanlln daha
nce gstefdim) syleyenler yansra: egemenlii mutlak yapan bu temel haklar~dese$kleyici hibir gereke veya akli ilkeler olmadn iddia edenler de vardr. nk, eer olsa idi, urada veya burada bunlar
ortaya karlrd; oysa bu haklarn kabul edilmi, veya tartma ko-

236
nusu edilmi, olduu hibir devlet imdiye kadar olmamtr. te burada yanl akl yrtyorlar, sanki Amerika'nn vahi halk, henz bu
kadar iyi yaplm bir ev grmedikleri iin, malzemeler dayand srece dayanacak bir ev yapmak iin herhangi bir gereke veya akli ilke
olduunu inkar edermi gibi. Zaman ve emek, her geen gn yeni bilgiler retir. yi inaat sanatnn; insanlk, kt de olsa, yaplar ina etmeye baladktan ok sonra, malzemelerin zelliklerini ve biim ve
oranrnn eitli sonularn uzun sre incelemi alkan insanlar tarafndan gzlemlenmi akl ilkelerinden tretilmi olmas gibi: insanlar,
mkemmel olmasa ve kargaaya geri dnmeye eilimli olsa bile, devletler kurmaya baladktan uzun zaman sonra, devletleri, dahili iddet
mstesna, kalc klmak iin akli ilkeler alkanca tefekkr yoluyla
bulunabilir. te bu kitapta, bu ilkeleri ortaya koymaya altm: bu ilkelerin, onlar kullanma gcne sahip olanlarn ilgisini ekip ekmeyecei, u an iin, beni pek fazla ilgilendirmiyor. Fakat, benim bu ilkelerimin akl ilkeleri olmad varsaylsa bile; bunlarn, Kutsal Kitaplar'n otoritesinden gelen ilkeler olduuna eminim; Musa tarafndan
ynetilen, szlemeli halk Yahudiler zerindeki Tanr'nn kralln
dan bahsedeceim zaman, bunu aka gstereceim.
Avamn yetersizliinden gelen itiraz. Fakat, ilkeler doru olsa da, s
radan insanlarn bunlar anlamak iin yeterli kapasiteye sahip olmadklar da sylenir. Bir kralln varlkl ve gl uyruklar veya en bilgili kabul edilenler, avamdan daha kapasiteli olsalard sevinirdim. Fakat herkes bilir ki bu dnce tarznn nndeki engeller, konunun
glnden ok, renecek olanlarn menfaatinden kaynaklanr.
Gl insanlar, onlarn eilimlerine snr koyacak bir g oluturan
hemen hibir eyi kabul etmezler; okumular ise, yanllarn ortaya
karan ve bylece otoritelerini azaltan hibir eyi kabul etmez: oysa
sradan insanlarn zihinleri, gllere bamllkla lekelenmi veya
retmenlerinin dnceleriyle iziktirilmi olmadka, kamu otoritesi
tarafndan onlara baslacak hereyi kabul etmeye yatkn temiz kat
gibidir. Koskoca uluslar, akln stnde olan Hristiyan dininin byk
gizemlerini nasl kabul eder/erdi, ve milyonlarca insan, akla aykr olan,
ayn varln ayn anda birden fazla yerde olabilecei dncesine nasl inandrabilirdi; ve insanlar, yasa tarafndan korunan retim ve propagandalar yoluyla, nyargsz bir kiinin onu renmek iin onu iit
mesinden baka bir eye ihtiya duymayaca lde akla uygun olan
bunu kabul ettiremezler mi? Dolaysyla u sonuca vanyorum ki, egemenliin doal ve temel haklarnn halka retilmesinde, egemen b-

237
tn iktidara sahipken, kendi hatasndan veya devletin ynetiminde
grev verdiklerinin hatasndan kaynaklanan sorunlar dnda, hibir
zorluk yoktur; ve dolaysyla, halk bu hususta eittirrnek onun grevidir; ve sadece grevie deildir, ayn zamanda onun yararnadr ve
bakaldrmadan :lol::iij kendi kiiliine gelebilecek tehlikelere kar
onun gvencesidir de.
Uyruklara, ynetimi dei;tirmeye zenmemeleri gerektii de "retilmeli
dir. Ayrntlara inmek gerekirse, halka, ilk olarak, komu lkelerde
grdkleri herhangi bir ynetim biimini kendi ynetim biimlerinden daha fazla sevmemeleri ve, baka trl ynetilen lkelerde grdkleri zenginlik ne olursa olsun, deiiklik arzu etmemeleri de re
tilmelidir. Aristokratik veya demokratik bir meclis tarafndan ynetilen bir halkn zenginlii, aristokrasiden veya demokrasiden deil, uyruklarn itaati ve uyumundan gelir; bir monaride de halk, tek bir kii
onlar ynetmek hakkna sahip olduu iin deil, fakat ona itaat ettikleri iin zenginleir. Herhangi bir devlet trnde, halkn itaatini ve
dolaysyla uyumunu yok edin, halk sadece zenginlememekle kalmayacak fakat ksa bir srede dalacaktr da. Sadece devleti reforme etmek iin itaatsizlik yapanlar, bylelikle devleti tahrip ettiklerini greceklerdir; tpk, masalda, ihtiyar babalarnn genliini geri getirmek
isteyen Peleus'un<O ahmak kzlannn, Medea'nn< 2 l tavsiyesiyle, onu
paralayp tuhaf otlarla kaynatmalan, fakat ondan yeni bir insan yapamamalan gibi. Bu deiiklik arzusu, Tanr'nn buyruklanndan ilkinin
ihlaline benzer: nk Tanr der ki, Non habebis Deos alienos; dier lkelerin Tannlarn almayacaksn; ve krallar ile ilgili bir baka yerde,
onlarn Tanrlar olduu sylenir.
Uyruklara, egemen kar;snda, popler ki;i!ere ba/anmamalar da "
reti!melidir. kinci olarak, ne kadar yksekte durursa dursun veya toplum iinde ne kadar gz alc biimde pariarsa parlasn, uyrukdalarn
dan herhangi birinin erdemine hayranlkla; veya, egemen meclis d
nda, kendi makamlan iinde temsil ettikleri egemene, sadece ona
uygun den ballk veya onuru onlara verecek ekilde, herhangi bir
meclise hayranlkla hareket etmemeleri; ve onlardan, egemen g tarafndan onlara aktanlan dnda hibir etki kabul etmemeleri gerektii de uyruklara retilmelidir. Halkn kskanmayan ve ona, popler
insanlarn dalkavukluu ile katianan bir egemenin, halkn gereince
sevdii dul~Il)eZ. O popler insanlar ki, sk sk olduu gibi, sadece gizli olarak degil, alenen de, konumaclada ve bunu caddelerde
ilan ederek, halk ile in facie ecc!esia(3l ittifak duyurusu yapacak ekilde,

halk

egemene sadakatten uzaklatrrlar: bu, on emrin ikincisinin ihlaline benzetilebilir.


Egeme11 gce itiraz etmemeleri de. nc olarak, bundan dolay, ister bir insan ister bir meclis olsun, egemen temsilci hakknda kt konumann; veya onun iktidarn tartma konusu yapmann veya ona
itiraz etmenin; veya, halknn gznde kk drlecek ekilde ve
halkn itaatini, ki devletin gvenlii buna baldr, gevetecek ekil
de, onun adn saygszca anmann ne kadar byk bir hata olduu da
halka retilmelidir. Bu dnce ise, nc emre benzemektedir.
Grevlerilli grenmeleri iill belirli gnler ayrma/ar. Drdnc olarak, onlara eitim vermeleri iin grevlendirilmi kiileri dinleyebilecekleri belirli sreler normal i sreleri dnda tahsis edilmedike, insanlara bunlar retilemeyeceine gre, veya, bir kez retildkten
sonra, insanlar bunlar hatrlayamayacakianna gre, veya, aradan bir
kuak getikten sonra, egemen gcn kimde olduunu dahi bilemeyeceklerinc gre; bir araya toplanabilecekleri ve, egemenlerin egemeni olan Tanr'ya dua.Jar ve vglerden sonra, grevlerinin onlara anlat
laca ve genelde hepsini ilgilendiren pozitif yasalarn okurrup akla
naca ve onlar yasa yapan otoritenin kafalara yerletirilecei belirli
zamanlar tespit edilmesi gerekir. Bu amaladr ki Yahudiler, yedi gnde bir gn, abat gnn, dinlenme iin ayrmlar, bu gnde yasa
okunmu ve aklanm; ve bu gnn ciddiyeti iinde, Tanr'nn onlarn kral olduu, Tanr'nn, dnyay alt gnde yarattktan sonra, yedinci gnde dinlendii; ve o gn almayp dinlenmeleri suretiyle,
onlar Msr'daki srgn ve angaryadan kurtarm ve onlara, Tanr'y
kursadktan sonra, yasal biimde elenmeleri ve dinlenmeleri iin bir
zaman vermi olan Tanr'nn onlarn krallar olduu kafalarna yerleti
rilmitir. Bylece, emirlerin ilk levhas, tmyle, Tanr'nn mutlak iktidarn belirtmek iin kullanlmtr; sadece Tanr olarak da deil, fakat zel olarak Yahudiler'in szlemeye dayal kral olarak; ve dolay
syla, egemen gcn kendilerine insanlarn rzasyla verilmi olduu
kiilere, uyruklarna hangi doktrini retmeleri gerektii konusunda
k tutabilir.
Ebeveynlerille sayg gstermeleri. ocuklarn ilk eitim! eri, ebeveynlerinin ihtimarnma dayand iin, ocuklar, onlarn nezareti altnda olduklar srece, onlara itaat etmelidirler; ve ayrca, daha sonra da, sayg
iaretleriyle, ebeveynlerinden aldklar eitimin yararn takdir ettiklerini gstermelidirler, nk kadirbilirlik bunu gerektirir. Bu amala,
balangta herkesin babasnn, ayn zamanda, onu yaatma ve yok et-

239
me kudretine sahip olan efendisi de olduu; ve aile babalarnn, bir
devlet kurmakla bu mutlak kudreti brakm olmakla birlikte, verdikIeri eitim iin onlara borlu olunan saygdan yoksun kalmalarnn asla
amalanmad ocuklara retilmelidir. nk bu hakkn terkedilmesi egemen gcn~sisi iin gerekli deildi; ve ayrca, eer ileride
onlardan, dier insanlardan alacaklarndan baka bir fayda almayacak
olsalard, hi kimse ocuk sahibi olmay istemez veya sahip olduu ocuklar besleyip eitme zahmetine girmezdi. Bu ise, beinci emre uymaktadr.

Hakszlk yapmaktan kammalar. Yine, her egemen, hi kimseden


ona ait olan bir eyin alnmamas demek olan adaletin retilmesini;
yani, insanlara, iddet veya kurnazlkla komularn, egemen otorite
sayesinde kendilerine ait olan eylerden yoksun brakmamalar gerektiinin retilmesini de salamaldr. Sahip olunan eyler iinde, bir
insan iin en deerli olanlar, kendi hayat ve vcududur; ve ikinci olarak, pek ok insan bakmndan, ailevi mutluluk; ve daha sonra da, servet ve yaama aralardr. Dolaysyla insanlara, kiisel intikam yoluyla
bir bakasnn bedenine kar iddet kullanmaktan; aile namusunu ihlal etmekten; ve bakasnn mallarnn zorla yamalanmas ve kurnazIkla alnmasndan kanmalan gerektii retilmelidir. Bu amala,
insanlara, yarglar veya tanklar ifsat ederek sahte hkm kartma
nn sonular; yani, bylece mlkiyerin zelliini kaybedecei ve adaletin etkisizleecei de gsterilmelidir: ite btn bunlar, altnc, yedinci, sekizinci, ve dokuzuncu emirlerde ima edilmektedir.
Ve btn bunlar yrekten yapmalar. Son olarak, insanlara, sadece
haksz eylemlerin deil, ayn zamanda, gereklemesi engellenmi
haksz eylem niyetleri ve planlarnn da adaletsizlik olduu retilme
lidir; adaletsizlik, sadece eylemin deil, ayn zamanda iradenin de bozukluudur. te bu, onuncu emrin anlam ve ikinci levhann zetidir;
ve karlkl sevgiye dair u tek emre indirgenebilir, komJunu kendin gibi seveceksit: tpk birinci levhann znn, o zaman krallar olarak daha yeni kabul etmi olduklar Tanr'mn sevilmesine indirgendii gibi.
niversitelerin faydas. Halkn bu eitimi alabilecei aralar ve kanallara gelince, insanln barna aykr ve rk ve yanl ilkeler
zerine dayal bu kadar ok fikrin, hangi yollardan, halka bylesi derin
kkler saldgn aratracaz. Daha nceki blmde belirtmi olduum fikirleri,..kat_;;diyorum: insanlar, neyin meru neyin gayrimeru
olduuna, yasaya gre deil, kendi vicdanlarna; yani, kendi kiisel
takdirlerine gre karar vermelidirler; uyruklar, devletin buyruklarnn

meru olduuna ilk nce kendileri karar vermedike, onlara uymakla


gnah ilemi olurlar: servetleri zerindeki mlkiyet haklar yledir
ki, devletin bu servetler zerindeki hakkn dlar ; uyruklarn, tiran
dedikleri kiileri ldrmeleri merudur: egemenlik blnebilir, ve
benzeri; ite bu gibi fikirler, insanlarn kafasna u yoldan sokulurlar.
Yoksulluk veya tamal yznden, srf kendi ileri ve gleriyle megul
olan kiiler; ve, dier yandan, ar zenginlik veya tembellik yznden, bedensel keyif peinde giden kiiler; ki bu iki tr insan byk
ounluu oluturur; sadece doal adalet konusunda deil, fakat btn dier bilimlerde de gerei renmenin gerektirdii derin tefekkrden alkonduklar iin, kendi grevleri hakkndaki dncelerini,
esas olarak krsdeki din adamlarndan ve, ksmen de, kolaylkla ve
mantkl biimde konuma melekesine sahip olup, yasa ve vicdan konularnda kendilerinden daha bilge ve daha bilgili grnen komular
veya yaknlarndan alrlar. Din adamlar ve bilgileriyle gsteri yapan
dierleri ise, bilgilerini, niversitelerden ve hukuk okullarndan veya
bu okullarda ve niversitelerde n sahibi kiilerce yaymianm kitaplardan alrlar. Dolaysyla uras aktr ki halkn eitimi, tmyle,
genliin niversitelerde doru biimde eitilmesine baldr. Fakat,
bazlar diyebilir ki, ngiltere'nin niversiteleri bunu yapabilmek iin
yeterince bilgili deil mi zaten? veya, niversiteleri eitecek olan sen
misin? Zor sorular. Ancak, ilk soruya cevap vermekte tereddt etmem; Sekizinci Henry'nin saltanatnn sonlarna kadar, Papa'nn iktidarnn, esas olarak niversiteler tarafndan, srekli olarak devletin iktidarna kar savunulmu olmas; ve bu dncelerin, kraln egemenliine kar, eitimlerini oralarda alm ok sayda vaiz ve hukukular
ve dier bazlar tarafndan srdrlm olmas, niversiteler bu yanl
fikirlerin yaratclar olmasalar da, onlarn yerine doru dnceler
koymay bilmediklerini yeterince kantlar. nk, byle bir grler
elikisinde, yeterince eitilmemi olduklar gayet kesindir; ve hi a
rtc deildir ki, devlet otoritesine kar ilk olarak beyinlerini ykam
olan o badndrc arabn tad hala damaklarndadr. kinci soruya
gelince, evet veya hayr demem, ne uygun ne de gereklidir: nk benim ne yapmakta olduumu gren herkes, ne dndm kolayca
aniaya bilir.
Halkn gvenlii, ayrca, egemen gce sahip olan veya olanlardan
adaletin btn halk katmaniarna eit biimde datlmasn; yani, varlkl ve gller gibi, yoksullar ve tannmam kiilerin de, onlara yap
lan hakszlklara kar telafi edilmelerini gerektirir; yle ki gller,

zayflara

herhangi bir saldr, hakaret veya hakszlk yaptklarnda, zagllere ayn eyleri yaptklarndaki duruma kyasla, daha byk bir cezasz kalma umudu beslemesinler: nk hakkaniyet bundan oluur; doal huk'tikun bir ilkesi olan hakkaniyete, bir egemen,
halknn en aai ureleri kadar tabidir. Btn yasa ihlalleri, devlete
kar sulardr: fakat, ayn zamanda zel kiilere kar da su olan baz
yasa ihlalleri vardr. Sadece devleti ilgilendiren sular, hakkaniyet ihlal edilmeksizin, affedilebilir; nk her insan, kendisine kar yaplan
bir eyi, kendi takdirine gre affedebilir. Fakat zel bir kiiye kar i
lenen bir su, madur olan kiinin rzas veya makul bir telafi olmaks
zn, hakkaniyet iinde affedilemez.
Uyruklarn eitsizlii, egemen iktidarn eylemlerinden kaynaklanr; ve dolaysyla, egemenin nnde, yani bir adalet mahkemesinde,
krallarn Kral'nn huzurunda krallar ve onlarn uyruklar arasndaki
eitsizlikten daha fazla bir yere sahip deildir. Byk insanlarn eref,
daha aa snftan insanlara verdikleri fayda ve yardmlar iin takdir
edilir, veya hi edilmez. Onlarn yaptklar tecavzler, zulmler ve
hakszlklar ise, kiiliklerinin byklnden tr haffletilmez, tersine arlatrlr; nk onlar, bu tr eyleri yapmaya en az ihtiyac
olanlardr. Byk insanlara ynelik bu tarafgirliin sonular u ekil
de gider. Cezasz kalmak, kstahla neden olur; kstahlk, nefrete;
ve nefret de, devletin yklp kmesiyle de olsa, btn zalim ve tahkir edici bykln yklmasna almaya.
E;it vergiler. Eit vergi konulmas da adaletle ilgilidir; verginin
eitlii, servetin eitliine deil, herkesin savunmas iin devlete olan
borcunun eitliine dayanr. Bir insann, hayatn srdrmek iin al
mas yetmez; ayrca, eer gerekirse, emeinin rnlerini gvence altnda tutmak iin savamas da gerekir. Ya, srgnden dnleri sonrasnda, tapna onanrken, bir elle ina edip, dier elde de kl tutan
Yahudiler'in yapt gibi yaplmal; ya da kendimiz iin savaacak ba
ka insanlar tutulmaldr. Egemen g tarafndan halk zerine konulan
vergiler, eitli meslekler ve uralarnda alrken zel kiileri savunmak iin kamunun klcn tayaniara denecek cretlerden baka bir
ey deildir. Bylece elde edilen fayda, hem varlkl hem de yoksul
iin ayn lde deerli olan hayatn srdrlmesi olduuna gre;
yoksul bir ii'isann, hayatn koruyanlara olan borcu, varlkl bir insann
kendi hayatmnJwrunmas iin olan borcunun aynsdr; u farkla ki,
yoksullar istihdam eden varlkllar, sadece kendi kiilikleri iin deil,
pek ok bakalar iin de borlu olabilirler. Bu dnldnde, veryflar

242
gilemede eitlik, tketilen eyin eitliinde yatar, onu tketenierin
servetlerinin eitliinde deil. nk, ok alan ve, emeinin meyvelerini tasarruf ederek, az tketen bir insan, tembelce yaayan, pek
az ey elde eden ve elde ettii hereyi de harcayan bir kiiye gre niin daha ok vergilendirilsin ki; stelik, dierine gre, devletten daha
ok koruma almad halde? Fakat vergiler, insanlarn tkettii eyler
zerine konulduunda, herkes, kulland miktar iin eit lde
der: 'devlet de, zel kiilerin lks sarfiyatyla aldatlmam olur.
Kamusal yardm. Pek ok insan, kanlmas mmkn olmayan
olaylar yznden, hayatlarn kendi emekleriyle srdrenez duruma
gelmektedir; bunlar, zel kiilerin hayrseverliine terk edilmemeli;
doal ihtiyalarn gerektirdii lde, devletin yasalar tarafndan korunmaldr. nk, herhangi bir kiinin gszleri ihmal etmesi merhametsizlik olduu gibi; bir devletin egemeninin, onlar, kiisel hayr
severliin tesadfne maruz brakmas da yledir.
Tembelliin ihlenmesi. Ancak, salam vcut sahibi olanlar iin, durum farkldr: bunlar almaya zorlanmal; ve i bulamama bahanesinden yoksun braklmal; denizcilik, tarm, balklk, ve emek gerektiren her tr retim gibi, btn meslekleri tevik eden yasalar olmal
dr. Yoksullar oald ve, bununla birlikte, gl insanlar da artmaya
devam ettii takdirde, bunlar pek fazla skan edilmemi lkelere yerletirilmelidir; ancak bu insanlar, orada bulduklarn yok etneneliler;
fakat, biraz daha skk bir biimde yaamak zere, onlar zorlamallar
ve, ok byk bir araziye yaylp ne bulurlarsa toplamak yerine, her
kk toprak parasn, onlara vakti geldiinde rzklarn verecek biimde, hnerle ve enekle ilenelidirler. Btn dnya insanlarla dolduunda ise, son are, zaferle veya lmle herkesin aresine bakan savatr.

yi yasalar nedir. yi yasalar yaplnas egenenin sorumluluunda


dr. Fakat iyi bir yasa nedir? yi bir yasayla, adil bir yasay kastetniyo
rum: nk hibir yasa adaletsiz olamaz. Yasa, egemen g tarafndan
yaplr, ve bu g tarafndan yaplan her ey halkn her bir yesi tarafndan taahht ve kabul edilir; ve herkesin bylece taahht ve kabul
etmi olduu bir ey iin kimse adaletsiz diyemez. Bir devletin yasalarnda, kumarn yasalarnda olduu gibi; btn kumarbazlarn zerinde
anlat bir ey, onlardan hibirine adaletsizlik deildir. yi bir yasa,
halkn iyilii iin gerekli olan ve ayrca vazh olan eydir.
yi yasalar gerekli olanlardr. Tasdik edilmi kurallardan ibaret
olan yasalarn faydas, insanlar, btn iradi eylemlerden menetmek

243
deil; fevri arzular, telalar veya dncesizce hareketleriyle kendilerine zarar vermeyecek ekilde onlar ynlendirmektir; yolcular durdurmak deil, onlar doru yoldan ptrmek iin konulan itler gibi.
Dolaysyla, gerekli olmayan ve bir~yasann gerek amacna sahip olmayan bir yasa, ~i tJ:ir yasa deildir. Egemenin yarar iin olan, fakat
halk iin gerekli olmayan bir yasann iyi bir yasa olduu dnlebilir;
ama yle deildir. nk egemenin ve halkn iyilii ayrlamaz. Zayf
uyruklar olan bir egemen zayf bir egemendir; ve egemeni, onlar istedii ekilde ynetme yetkisinden yoksun bir halk da, zayf bir halktr. Gereksiz yasalar, iyi yasalar deil; para tuzaklardr: bu tr yasalar,
egemen gcn hakk tannm ise, gereksizdir; tannmam olduunda
ise, halk savunmak iin yetersizdir.
yi yasalar vazhtr. Vazhlk, yasann kelimelerinde deil, yasann
yapl nedenleri ve amalarnn beyannda yatar. Bu bize, yasa koyucunun amacn gsterir; ve yasa koyucunun amac bilindiinde, yasa,
ok szden ziyade az szle daha kolay anlalr. nk btn kelimeler belirsizlie aktr; ve dolaysyla yasa metninde kelimelerin fazlal
, belirsizliin de fazlaldr; ayrca bu, unu da ima eder ki, ar ihtimamla, kelimelerden saknan bir kimse, yasann pusulasndan yoksun
kalr. nk, eski zamanlarn yasalarnn ne kadar ksa olduklarn; ve
zamanla nasl giderek uzadklarn dndmde, yasalar{ yazanlar
ve uygulayanlar arasnda bir ekime grmekteyim; birinciler, ikincileri kstlamaya alrken; ikinciler de, onlarn kstlamalarndan kanmaya alrlar; ve sonuta uygulayclar zafer kazanmtr. Dolay
syla, yasann yapl nedenini vazl klmak; ve yasa metnini, olabildiince ksa tutmak, fakat uygun ve anlaml biimde yazmak, (ister bir
kii, ister bir meclis olsun, btn devletlerde en stn temsilci olan)
yasa koyucunun grevidir.
Ceza/ar. Cezalar ve dlleri doru bir ekilde uygulamak da egemenin grevidir. Cezalandrmann amac, intikam veya fkenin yat
trlmas deil; ya sulunun ya da, emsal yoluyla, dier insanlarn slah
olduuna gre; en sert cezalar, kamuya ynelik tehlikesi en fazla olan
sular iin verilmelidir; kurulu ynetime ktlk yapma niyetinden
doan sular; adaletin kk grlmesinden kaynaklanan sular; halkta byk infiale neden olan sular; ve, makam sahibi kiilerin oullar,
hizmetileri veya gzdeleri tarafndan ilendiklerinde olduu gibi, cezalandrlmtdkla! takdirde, gz yumuluyor gibi grnen sular. nk infial, insanlari, adaletin sadece failierine ve arnillerine deil; onlar
koruyabilecek btn iktidara da kar gelmeye gtrr; Tarquini-

us'un<4) durumunda olduu gibi; oullarndan birinin kstaha hareketi yznden, Tarquinius, Roma'dan srlm, ve monari de dal
mt. Byk tahrikten, byk korkudan, byk ihtiyatan veya cehaletten kaynaklanan sular gibi zaaf sularna gelince, ister byk ister
kk bir su olsun, devlete zarar gelmernek artyla, bu tr sular
iin genellikle mlayimlik uygun olur; ve mlayimlik, uygun olduu
yerde, doa yasasnn bir gereidir. Bir nifak durumunda, batan ka
rlm 'yoksullarn deil, elebalar ve akl verenlerin cezalandrlmas,
emsal oluturmak suretiyle, devlete fayda getirir. Halka kar sert olmak, onlarn daha iyi eitilmesini salamamaktan kusurlu olan egemene byk lde balanabilecek olan cehaleti cezalandrmaktr.
dller. Ayn ekilde, dllerini, devlete yararl olacak biimde
uygulamak da egemenin grevidir; dllerin faydas ve amac da budur; ve devlete iyi hizmet etmi olanlar, bakalarn da, devlete olabildiince bal kalarak hizmet etmeye ve bunu daha iyi yapabilmelerini
salayacak olan sanatlar renmeye tevik etmek iin yeterli bir miktarda ve kamu hazinesine en az ykle dllendirildikleri zaman, bu
ama gerekletirilmi olur. Hrsl ve popler bir uyruun, rahat durmas ve halkn kafasnda kt fikirler oluturmaktan geri durmas
iin, ona para veya payeler vermenin, dln mahiyeti ile hibir ilgisi
yoktur; (nk dl, kt iler iin deil, gemite yaplm hizmetler
iin verilir;) bu, bir kran belirtisi deil, korku iaretidir; ayrca, kamunun yararna deil, zararnadr. Bu, hrs ile yarmaktr; ok sayda
kafas olan ve, biri kesildiinde, yerine tane kan canavar Hydra<5>
ile He akles'in<6> mcadelesi gibi. nk, benzer biimde, popler
bir adamn inad dlle savuturulduunda, benzer bir fayda elde etmek umuduyla, (rnek alarak) ayn fenal yapan baka adamlar
kar: ve her tr emtia gibi, ktlk de, satlabilir olduunda oalr. Bazen bir i sava bu gibi yollardan ertdenebilse de, tehlike daha da byr ve kamunun felaketi daha da kesinleir. Dolaysyla, lkelerinin
barn bozarak byklk peinde koan insanlar dllendirmek, kamunun gvenliinden sorumlu olan egemenin grevine aykrdr.
Tersine, bir sre sonra daha byk bir tehlikeyle karlamaktansa, bir
miktar tehlikeyi gze alp, bu gibi insanlar en bata durdurmaktr
onun grevi.
DanJmanlar. Egemenin bir baka ii de, iyi danmanlar semektir; burada, devlet ynetiminde tavsiyelerini alaca kiileri kastediyorum. nk, considium kelimesinin bozulmu hali olan consi!ium'dan
gelen bu danmanlk ("counsel") l;:c!imesi, ok geni bir anlama sa-

245
tir ve, sadece bundan sonra ne yaplacan dnmek iin deil, ayn
zamanda gemi olaylar hakknda ve imdiki yasa hakknda karar vermek iin toplanan her trden meclisi kapsar. Burada, bunu, sadece ilk
anlamda alyorum; ve~bu anlamda, :te demokraside, ne de aristokraside, danman se~mi-:-szkonusu deildir; nk danmanlk hizmeti
veren kiiler, danmanlk hizmeti verilen kiiliin yeleridir. Dolay
syla, danman seimi sadece monariye zgdr; monaride, her
alanda en yetenekli kiileri danman semeye gayret etmeyen bir
egemen, grevini gerektii gibi yapmyor demektir. En yetenekli danmanlar, kt tavsiyelerde bulunmaktan en az kar olan ve devletin bar ve gvenliine yarayan eyleri en fazla bilen kiilerdir. Toplumsal kargaalktan kimin fayda beklediini bilmek zor bir itir; fakat
hakl bir pheye gtren iaretler, gelirleri alkn olduklar harcamalar karlamaya yetmeyen kiiler tarafndan, halkn, makul olmayan
veya karlanmas imkansz isteklerinin pohpohlanmas olup, bu ia
retler, onlar bilmek durumunda olan biri tarafndan kolayca gzlenebilir. Fakat, kamu ilerinde kimin en bilgili olduunu bilmek daha da
zor bir itir; ve bu ileri bilenler, onlara ok daha az gerek duyarlar.
nk herhangi bir sanatn kurallarn kimin bildiini bilmek, bu sanat hakknda byk lde bilgi sahibi olmaktr; hi kimse, bir baka
snn kurallarnn doruluundan, onlar anlamay renmi olmadka

emin olamaz. Fakat herhangi bir sanatn bilindiinin en iyi iaretleri, o


konuda iyi konumak ve onun srekli iyi sonulardr. yi danman
lk, rastgele veya miras yoluyla gelmez; ve dolaysyla, varlkl ve soylulardan, devlet konusunda, bir kalenin boyutlarnn belirlenmesinde
olduundan daha fazla iyi tavsiye beklemek iin neden yoktur; meer
ki, geometrinin tersine, siyasetin renilmesinde herhangi bir ynteme gerek olmadn dnyor olalm; oysa durum byle deildir. Siyaset, dierinden daha bile zordur. Avrupa'nn bu ksmlarnda, veraset yoluyla devletin en yksek meclisinde yer almak belirli kiilerin
hakk olarak grlmtr; bu, eski Germenlerin fetihlerinden kaynaklanr; dier lkeleri fetherrnek iin birleen lordlar, gelecekte, kendi
ocuklar ile uyruklarnn ocuklar arasndaki farkn iaretleri olacak
imtiyazlar olmakszn ittifaka girmezlerdi; bu imtiyazlar egemen gle
uyumaz nitelikte olmakla birlikte, egemenin lutfuyla devam ettirilmektedir; fakat kendi haklar olduunu iddia ettikleri iin, bunlar
tedricen bre.kmal ve kendi yeteneklerine doal olarak bal olanlar
dnda baka bir paye tamamaldrlar.
Danmanlar bir konuda ne kadar ehil olurlarsa olsunlar, tavsiye-

246
lerini ve bunlarn nedenlerini, nutuklar atarak bir meclis halinde vermektense, tek tek ve ayr olarak verdiklerinde; ve, ayakst konu
mak yerine, nceden dnp tandklarnda, verdikleri tavsiyenin
faydas daha byk olur; nk bu ekilde, tavsiye ettikleri hareket
tarznn sonularn dnmek iin daha fazla zamanlar olur; ve, ks
kanlk, zenti, veya gr farkllndan kaynaklanan dier duygular
nedeniyle elikiye srklenmekten kanm olurlar. (7)
Dier lkeleri deil, sadece, ie ynelik yasalarla uyruklarn istifade edebilecekleri rahatlk ve fayday ilgilendiren ilerde en iyi tavsiye, kendi ihtiyalarn en iyi bilen ve, dolaysyla, temel egemenlik
haklarna aykr bir ey talep etmedikleri srece, zenle dikkate aln-
mas gereken her eyaletin halknn genel bildirimleri ve ikayetlerin
den alnr. nk, daha nce sk sk sylediim gibi, bu temel haklar
olmakszn, devlet varolamaz.
Komutanlar. Bir ordunun komutan, eer popler olmazsa, kendi
ordusu tarafndan gereince sevilmeyecek veya korkulmayacak; ve
dolaysyla, grevini baaryla yerine getiremeyecektir. Bu nedenle,
bir komutan, askerleri nazarnda hem yeterlilik hem de sevgi kazanabilmek iin, alkan, cesur, mfik, cmert ve talihli olmaldr. te
bu, poplaritedir ve, askerlerde, kendilerini ona beendirmek iin
hem bir istek hem de cesaret uyandm ve, gerekli olduunda, komutann isyankar veya ihmalkar askerleri cezalandrmadaki sertliini korur. Fakat askerlerin bu sevgisi, eer komutann sadakatine dikkat
edilmez ise, egemen g iin tehlikeli bir eydir; zellikle ordu, popler olmayan bir meclisin elinde ise. Dolaysyla, egemenin ordularn
teslim ettii kiilerin hem iyi nderler hem de sadk uyruklar olmalar
halkn selameti bakmndan gereklidir.
Fakat, egemenin kendisi popler olduunda; yani, halk tarafn
dan saylp sevildiinde, bir uyruun poplerliinden hibir tehlike
gelmez. nk askerler, sadece kiiliini deil davasn da sevdikleri
egemenlerine kar, onu sevseler bile komutanlar ile saf tutacak kadar adaletsiz deillerdir genellikle. Bu yzden, zor kullanarak meru
egemenlerinin iktidarn yok eden kiiler, onun yerine oturmadan nce, halk, kendilerini kabul etmenin utancndan kurtarmak iin, kendilerine unvanlar uydurmak zahmetine girmilerdir daima. Egemenlik
zerinde tannan bir hak sahibi olmak, o kadar popler bir niteliktir
ki, ona sahip olan kiinin, uyruklarnn kalplerini kendine evirmesi
iin, onlarn, egemenin kendi ailesini kesin olarak ynetebildiini grmeleri yeterlidir: dmanlar asndan ise, sadece onlarn ordularnn

2.47
datlmas. nk insanlarn en byk ve en hareketli kesimi, bugne kadar asla, mevcut olandan honut olmamtr.
Genellikle milletleraras hukuk denilen yasalar kapsamnda, bir
egemenin dierinealan grevleriyle ilgili olarak, burada bir ey sylemem gerekmezri.iJ?.k milletleraras hukuk ve doal hukuk ayn ey
dir. Her egemen, kendi halknn gvenliini salamaya alrken,
herhangi bir insann kendi bedeninin gvenliini salamaya alrken
sahip olabilecei hakkn aynsna sahiptir. Devlet ynetimi altnda yaamayan insanlara, yekdieri bakmndan ne yapmalar ve nelerden
kanmalar gerektiini bildiren yasa, ayn eyleri, devletlere, yani,
egemen krallarn ve egemen meclisierin vicdaniarna da bildirir; doal
adaletin tek mahkemesi vicdandr; ve orada insan deil Tanr hkm
srer; Tanr karsnda btn insanl ykmllk altnda sokan
Tanr yasalar, doay yaratan o olduu iin, doal; ve ayn Tanr kar
snda, krallarn Kral o olduu iin, yasa'drlar. Fakat, krallarn Kral
olarak ve ayrca belirli bir halkn Kral olarak Tanr'nn krallndan,
bu sylemimin geri kalan ksmnda bahsedeceim.

lB [!JJ:m 3 }l
1

Tau; nm Doal Krall zernm


Sonraki blm/erin konusu. Ne egemen ne de uyruk olanlarnki gibi,
salt doa, yani, mutlak zgrlk durumunun, anari ve sava durumu
olduunu: insanlar bu durumdan kanmaya yneiten ilkelerin doa
yasalar olduunu: egemen gten yoksun bir devletin bo bir sz olduunu ve ayakta duramayacan: Tanr'nn yasalarna aykr olmamak artyla, uyruklarn egemenlerine mutlak itaatle ykml olduklarn, buraya kadar yazdklarmda yeterince gsterdim. Toplumsal grevin tam bilgisi iin imdi, eksik kalan tek ey, bu Tanr yasalarnn
neler olduunu bilmektir. nk, bu olmakszn, insan, devlet iktidar tarafndan kendisine bir ey huyurulduu zaman, bunun Tanr'nn
yasasna aykr olup olmadn bilemez: ve bylece, ya devlete ar
itaat ederek lahi Majeste'yi kzdrr; ya da, Tanr'y kzdrmak korkusuyla, devletin buyruklarn ihlal eder. Bu kayalklarn her ikisinden
de kanmak iin, ilahi yasalarn neler olduunu bilmek gerekir. Yasalarn bilinpesi egemen gcn bilinmesine bal olduuna gre, aa
da TANRI'NIN KiRALLIGr'ndan bahsedeceim.
Tanr'nn krallnda uyruk!ar kimlerdir. Mezmur yazar, Tanri kral-

248
dr,

;ad ol yeryz diyor (XCVII. 1). Ve yine (Mezmut~ XCIX. 1) Tanr


kavimler kzsa da; Kerubiler zerinde oturur, yeryz sars/sa da.
nsanlar, isteseler de istemeseler de, daima ilahi gce tabi olmak zorundadrlar.Tanr'nn varln ve inayerini inkar etmekle, insanlar i
huzurlarn atabilirler, ama boyunduruklarn atamaz!ar. Fakat, sadece
insan deil, hayvanlar, bitkileri ve cansz varlklar da kapsayan bu
Tanr iktidarn krallk adyla anmak, kelimenin mecazi bir kullanm
dr sadece. nk, ancak, uyruklarn szyle ve ona uyanlara dller
vaadetmekle ve uymayanlar da ceza ile tehdit etmekle yneten birinin tam anlamyla hkm srd sylenir. Dolaysyla, Tanr'nn
krallnda uyruklar, cansz varlklar veya irrasyonel yaratklar deildir;
nk bunlar onun ilkelerini anlayamazlar: ateistler ve Tanr'nn insanlarn eylemleriyle ilgilendiine inanmayanlar da bu kralln uyruklar deildir; nk byleleri, hibir sz onun sz olarak kabul
etmezler ve onun dllerini almak beklentisi iinde olmadklar gibi
onun tehditlerinden de korkmazlar. Dolaysyla Tanr'nn uyruklar,
Tanr'nn dnyay ynettiine, insanla ilkeler verdiine, dller ve
cezalar koyduuna inananlardr; dierleri, dmanlar olarak anlalma
kraldr,

ldr.

Tanr'nn

e;it siiz, akl, vahiy ve risa!et. Szlerle ynetmek, bu


bilinmesini gerektirir; yoksa bunlar yasa olmaz: nk
yasalarn doasnda, bilmezlik mazeretini yok edebilecek kadar yeterli
ve ak bir duyum vardr; bu, insanlarn yasalarnda, tek bir trdendir;
yani, insan sesiyle duyum veya ilan. Fakat Tanr yasalarn yoldan
ilan eder; doal akl ilkeleriyle, vahiy yoluyla ve, Tanr'nn mucizeler
yaratarak dier insanlar nnde inanlrlk kazandrd bir adamn sesiyle. Buradan Tanr'nn eit sz kar ki bunlar rasyonel, a!gt!anabilir ve peygamberate'dir. Bunlara, eit iitme tekabl eder; doru
akl, doast a!g, ve iman. Vahiy veya ie domadan oluan doast
alg iin verilmi evrensel yasalar yoktur, nk Tanr sadece belirli
kiilere o ekilde konuur ve, o ekilde konutuunda da, deiik kii
lere deiik eyler syler.
Tann'mn iki e;it krall, doal ve peygamberane. Tanr'nn di:r iki
eit sz olan rasyonel ve peygamberane arasndaki farktan, Tanr'ya,
doal ve peygamberane olmak zere iki eit krallk atfedilebilir: doal
krallnda Tanr, doru akln doru ilkeleriyle, inayerini kabul etmi
insanlar ynetir; peygamberane krallkta ise Tanr, uyruklar olarak,
belirli bir kavmi, (Yahudiler'i) semi ve onlar, sadece onlar, sadece
doal akl ile deil, kutsal peygamberlerinin azlarndan onlara verdi-

szlerin

aka

249
i

pozitif yasalar ile de

ynetmitir.

Bu blmde,

Tanr'nn doal

kral-

lndan bahsedeceim.

Tanr 'nn

egemenlik hakk, onun kadir-i mutlaklndan gelir. Tanr'nn insanlar zerinde hkm srmesi ve yasalarn ineyenleri cezalandrmas doal Wkk, insanlar yaratm olmasndan deil, sanki
insanlara yapt iyilik karlnda kran borcu olarak onlardan itaat
beklermi gibi; fakat onun dayanlmaz kudretinden gelir. Daha nce,
egemenlik hakknn szlemeyle nasl doduunu gsterdim: ayn
hakkn doadan nasl ktn gstermek iin, onun hangi durumda
asla geri alnmadn gstermek yeterlidir. Btn insanlar, doal olarak, btn eyler zerinde hak sahibi olduklarna gre, herbiri btn
dierlerini ynetmek hakkna da sahipti. Fakat, bu hak zorla elde edilemeyeceine gre, bu hakk terketmek ve, ortak rza ile, onlar ynetmek ve savunmak zere egemenlik yetkisine sahip kiiler belirlemek herbirinin gvenlii iin gerekliydi: oysa, dayanlmaz kudret sahibi bir kimse olsayd, bu kimsenin, bu kudrete dayanarak, kendi takdirine gre, hem kendini hem de onlar ynetmemesi ve savunmamas iin bir neden olmazd. Dolaysyla, btn insanlarn ynetilmesi,
kudreti dayanlmaz olanlara, mkemmellikleri veya kudretleriyle doal olarak aittir; ve dolaysyla ite bu kudrettendir ki, insanlar zerinde hkm srme ve onlar diledii ekilde cezalandrma hakk, doal
olarak Kadir-i Mutlak Tanr'ya aittir; Yaratan ve balayan olarak deil; fakat gc hereye yeten olarak. Ceza sadece gnah iin de olsa,
nk bu kelimeyle gnaha karlk strap ektirilmesi anlalr; ceza
verme hakk, daima insanlarn gnah ilemesinden deil, Tanr'nn
kudretinden gelir.
Btn strabn nedeni gnah deildir. u soru, neden kb"t insanlar genellikle zenginle;ir, iyi insanlar ise terslikler/e kar;la;r, eskiler tarafndan
ok tartlmtr ve bizim u sorumuzla ayndr, Tanr hangi hakla bu
hayatn nimetlerini ve kljetlerini datr; ve yle zor bir sorudur ki, sadece cahillerin deil, filozoflarn ve hatta Azizler'in lahi nayet hakkn
daki inancn sarsmtr. Davud der ki (Mezmur, LXXIII. 1,2,3). sra
il'in Tanrs yrei temiz olanlara ne kadar iyidir; fakat benim ayam srmek zere idi ve admiarm az daha kayacakt; nk, allahsziar bu kadar
ze;ginlik iinde grdmde, iim burkuldu. Eyub ise, drstlne ra
men katlanm olduu straplar iin Tanr'ya ne kadar iten sitem etmektedir. Eyub'un durumunda bu soru, Eyub'un gnahndan deil,
kendi kudretindei- gelen kantlarla bizzat Tanr tarafndan zme
balanmaktadr. nk, Eyub'un dostlar, onun strabn gnahlarina

250
balarken ve o da, kendini, masumiyernn bilinciyle savunurken, konuyu bizzat Tanr ele alr ve, Eyub'un straplarn, Ben yeryznn temellerini atar/m, sen nerede idit? (Eyub, XXXVIII. 4) gibi, kendi kudretinden trettii kantlarla aklayp, hem Eyub'un masumiyerini onaylar, hem de dostlarnn yanl dncesini knar. Kr domu adamla
ilgili Kurtarcmz'n u cmlesi bu dneeye uymaktadr, Ne bu adam
ne de onun atalan gnah iJledi; Tmm'mt iiieri onda aka g'rlsn diye
oldu bu. Ve lm dnyaya gnahla ginniJtir denilse de, (yani, eer
Adem gnah ilememi olsayd, hi lmeyecekti, yani, ruhu bedeninden ayrlmayacakt,) buradan hareketle, Tanr'nn, gnah ileyemeyen
dier canl yaratklara strap ektird gibi, gnah ilemeseydi
ona [Aden'e -ev.] adil biimde strap ektirmi olamayaca sylenemez.
lahi yasalar. Tanr'nn sadece doa zerine dayal egemenlik
hakkndan bahsettikten sonra; ilahi yasalarn veya doal akln ilkelerinin neler olduuna bakacaz; bu yasalar, bir insann bir baka insana
olan doal grevleri veya lahi Egemenimize doal olarak borlu olduumuz sayg ile ilgilidir. Birinciler, bu incelemenin 14. ve 15. blmlerinde bahsetmi olduum doa yasalardr; yani, hakkaniyet, adalet,
acma, tevazu, ve dier ahlaki erdemler. Dolaysyla, lahi Majeste'ye
sayg ve tapnnayla ilgili, Tanr'nn baka bir sz olmakszn, insanlara sadece kendi doal akllar tarafndan dikte edilen ilkelerin neler
olduunu dnmek kalyor geriye.
Sayg ve tapnma nedir. Sayg, bir bakasnn gc ve iyilii hakknda sahip olunan isel dnce ve grten oluur; ve dolaysyla
Tanr'ya sayg gstermek demek, onun kudretine ve iyiliine olabildiince byk bir deer vermektir. Bu deer veriin, insanlarn szleri
ve eylemlerinde grnen harici iaretlerine taptna denilir; bu, Latinler'in cultus kelimesinden anladklar eyin bir ksmdr. nk cultus,
tam anlamyla ve daima, bir insann ondan fayda salamak iin herhangi bir ey zerinde harcad emek anlamna gelir. Fayda elde ettiimiz eyler ise, ya bize tabidir, ve verdikleri rn onlar zerinde harcadmz emei doal bir sonu olarak izler; ya da bize tabi deildir,
fakat kendi iradelerine gre bizim emeimize karlk verirler. lk anlamda, yeryz zerinde harcanan emek kltr olarak adlandrlr; ocuklarn eitilmesi de, onlarn zihinlerinin ilenmesi ("a culture of their
minds") olarak. kinci anlamda, yani insanlarn iradeleri, zorla deil
gzellikle, bizim amacmza uygun olarak etkilenmeye gayret edildi- .
inde, vglerle, onlarn kudretini tanyarak, ve fayda beklediimiz

251
kiilerin houna giden eylerle, gnl kazanlmaya allmas demektir. te buna, doru olarak, tapnma denilir: bu anlamdadr ki Publicola<O halka tapan biri olarak anlalr; cultus Dei ise, Tanr'ya tapnma
olarak.
eitli sayg iaretleri. Kudret ve iyilik inancndan oluan isel saygdan duygu kar; ak, ki iyilikle ilgilidir; ve umut ve korku, ki kudretle ilgilidirler: ve eit dsal tapnma kar; vg, yceltme, ve k
ran: vgnn konusu, iyilik; yceitme ve krann konusu, kudret; bu
ikisinin sonucu ise, mutluluktur. vg ve yceltme, hem szlerle
hem de hareketlerle ifade edilir: bir insan iyidir veya byktr dedii
mizde, szlerle: cmertlii iin ona teekkr ettiimizde ve onun kudretine boyun ediimizde ise, hareketlerle. Bir bakasndan memnunluk, ancak szlerle ifade edilebilir.
Doal ve belirlenmi tapnma. Hem atflar hem de hareketlerde doal olarak yle olan baz sayg iaretleri vardr; iyi, adil, cmert, ve benzeri atflarda; ve dualar, kranlar, ve itaat hareketlerinde olduu gibi.
Dier sayg iaretleri ise, kurumsal olarak veya insanlarn adetleriyle
byledir; ve baz zamanlar ve yerlerde sayg; baka zamanlarda ve yerlerde ise saygszlk anlamna gelir; bazen de, hibir ey ifade etmez:
farkl zamanlarda ve yerlerde farkl biimlerde kullanlan selamlama,
dua ve kran bildirme tarzlar byledir. Birinciler doal; ikinciler ise
belirlenmi tapnmadr.

Zorunlu ve zgr tapnma. Belirlenmi tapnmada iki farkl tr vardr: bazen zorunlu, bazen de "zgr tapnma: kendisine tapnlan tarafndan art koulduunda zorunlu: tapann uygun bulduu ekilde olduunda ise zgr. Zorunlu olduu vakit tapnma, szler veya vcut
hareketleri deil, itaattir. zgr olduunda ise, tapnma, gzlemcilerin
grne baldr: nk, sayg ifade etmek iin kullandmz szler
veya yaptmz hareketler, onlara gln grnyor ve hakarete yaklayorsa, bu szler ve hareketler tapnma deildir, nk sayg iaret
leri deildir; ve sayg iaretleri deildir, nk bir iaret, onu verene
deil, onun verildii kiiye, yani, gzlemciye ynelik bir iarettir.
Kamusal ve zel tapnma. Yine, bir kamusal ve bir de zel tapnma
vardr. Kamusal tapnma, bir toplumun tek bir kiilik olarak yapt tapnmadr. zel tapnma ise, zel bir kiinin sergiledii tapnmadr.
Kamusal tfpnma, btn toplum asndan, serbesttir; fakat tek tek insanlar asndan,,,byle deildir. zel tapnma, gizli yapldnda, serbesttir; fakat topluluk nnde, ya yasalardan ya da insanlarn grn
den gelen bir kstlamasz olmaz; ki bu, zgrln doasna aykrdr.

252
Tapttmann amac. nsanlar arasnda tapnmann amac

kudrettir.
birine tapnldn grdnde, onun gl
olduunu dnr ve ona itaat etmeye daha fazla yatkn olur; bu ise,
onun kudretini daha da byk yapar. Fakat Tanr'nn hibir amac
yoktur: ona yaptmz tapnma, bizim grevimizden kaynaklanr ve,
fayda beklentisiyle, zarar grme korkusuyla veya aldmz iyilik iin
kran ifadesi olarak, zayflar tarafndan gllere yaplmasn akln
emrettii sayg kurallar gereince bizim kapasitemize gre uygulanr.
lahi saygnn vasflar. Doann tarafndan bize retilen
Tanr'ya tapnma biimini bilebilmemiz iin, nce, onun vasflarndan
balayacam. lk olarak, uras aktr ki ona varlk atfetmemiz gerekir: nk hi kimse, herhangi bir varolua sahip olmadn dn
d bir eye sayg gstermek gereini duymaz.
kinci olarak, dnyann veya dnyann ruhunun Tanr olduunu
syleyen filozoflar ona saygszlk etmiler ve varln inkar etmiler
dir. nk Tanr dnyann nedenidir; ve dnya Tanr'dr demek,
onun hibir nedeni yoktur, yani Tanr yoktur demektir.
nc olarak, dnya yaratlmamtr ve sonsuzdur demek, sonsuz olan bir eyin nedeni olmadna gre, bir Tanr olduunu inkar
etmektir.
Drdnc olarak, Tanr'ya kaytszlk atfederek onu insanlkla ilgisiz klanlar, onu saygdan yoksun brakrlar: nk bu, insanlarda
Tanr sevgisi ve korkusunu yok eder; oysa bu sevgi ve korku, saygnn
nk bir kimse

baka

kaynadr.

Beinci

olarak, byklk ve kudret ifade eden eylerde; onun


sonlu/belirli (''finite") olduunu sylemek, ona saygszlk etmektir:
nk Tanr'ya, atfedebileceimizden daha azn atfetmek onu sayma
isteinin bir iareti deildir; ve sonlu/belirli demek, atfedebilecei
mizden daha az bir ey demektir; nk sonlu/belirli olan bir eye ekleme yapmak kolaydr.
Dolaysyla ona biim atfetmek sayg deildir; nk btn biimler sonlu/belirli dir:
Onu kafamzda canlandrmamz, hayal etmemiz veya ona ilikin
bir fikir sahibi olmamz da sayg deildir: nk kafamzda canlandra
bileceimiz, hayal edebileceimiz her ey sonlu/belirlidir:
Ona, sonlu/belirli eylerin vasflar olan paralar veya btnlk atfetmek de sayg deildir:
O, u veya bu yerde bulunur demek de sayg deildir: nk bir
yerde bulunan her ey snrl ve belirlidie

253
Onun hareket ettiini veya durduunu sylemek de sayg deildir:
nk bu vasflar ona yer atfeder:
Birden ok Tanr olduunu sylemek de sayg deildir; nk
bu, onlarn hepsinii-'s6nlu/belirli olduunu ima eder: oysa sadece tek
bir sonsuz olabilir: ~--.
Ona, piJman!tk, fke, merhamet gibi, esef ieren; veya i{tah, umut,
arzu gibi gereksinme ieren; veya herhangi bir edilgin yeti ieren duygular atfetmek de (mecazi olarak, yani duygunun kendisini deil,
onun etkisini ifade ederek olmadka) sayg deildir: nk duygu,
baka bir eyin snrlad gtr.
Dolaysyla, Tanr'ya bir irade atfettiimiz vakit, bu, insan iradesi
gibi, rasyonel bir istek olarak deil; onun hereyi yapabilme kudreti olarak anlalmaldr.
Ona, gnne ve bilme, anlama gibi dier alglar atfettiimizde de
durum yledir; bu alglar, insan vcudunun organik ksmlarn etkileyen dsal nesneler tarafndan zihinde yaratlan bir hareketten baka
bir ey deildir: oysa Tanr'da byle bir ey szkonusu deildir; ve doal nedenlere dayal eyler olarak, bunlar ona atfedilemez.
Tanr'ya, sadece doal akln izin verdii eyleri atfedecek olan bir
kimse, ya sonsuz, ebedi, anla;lmaz gibi negatif sfatlar; ya da en yksek,
en byk ve benzeri tafdil sygalar; ya da iyi, adil, kutsal, yaratc gibi
belirsiz sfatlar kullanmaldr; ve bunlar o ekilde kullanmaldr ki,
onun ne olduunu tanmlamak deil, (nk bu, onu, hayal gcmzn snrlar iinde hapsetmek olurdu,) fakat ona ne kadar hayran
olduumuzu ve ona boyun emeye ne kadar hazr olduumuzu bildirmek amalansn; bu, bir tevazu iareti ve ona olabildiince ok sayg gsterme isteimizin bir belirtisidir. Onun doasna ilikin kavraymz ifade etmek iin tek bir kelime vardr, ve o da BEN'dir ("I
AM"): ve onun bizimle olan ilikisini tek bir kelime ifade eder, ve o
da Tanr 'dr; bu kelimede Baba, Kral ve Efendi ierilir.
lahi sayg iJaretleri olan hareketler. lahi tapnma hareketleriyle ilgili olarak, bunlarn, ilk olarak dualar gibi, Tanr'ya sayg gsterme niyetinin iaretleri olmas en genel bir akl ilkesidir. nk, putlar yaptklar vakit, onlar tanr haline getiren, oymaclar deil, onlara dua eden
insanlard.

kinci 'Olarak, Jkran bildirme; bunun, ilahi tapnma srasnda sylenen dualacdaq t-ek fark udur ki istenilen iyilikten nce dua gelir,
sonra ise kran; her ikisinin de amac, gemi ve gelecek btn iyiliklerl arnili olarak Tanr'y kabul etmektir.

254
nc olarak, hediye/et~ yani, kurbatlar ve adak/at~ en iyisinden
nk bunlar, kran bildirimleridir.
Drdnc olarak, Tatr 'dat baka hibir ey zeritc yemin etmemek
doal olarak bir sayg iaretidir: nk bu, sadece Tanr'nn kalpte ne
olduunu bildiinin; ve hibir insann zekii veya kuvvetinin, bir kimseyi, Tanr'nn yalancl:;rdan intikam almasna kar koruyamayaca
nn teslim edilmesidir.
Beinci olarak, Tanr'dan saygl bir biimde bahsetmek de akli
tapnmann bir parasdr; nk bu, ondan korkulduunu gsterir, ve
korku onun kudretinin bir itirafdr. Buradan u sonu kar ki, Tanr'nn ad geliigzel ve amaszca kullanlmamaldr; nk bu, beyhude olduu kadar, hibir eye hizmet etmez, meer ki yemin vesilesiyle ve, hkmleri kesinletirmek iin, devletin emriyle olsun; veya
devletler arasnda, savatan kanmak iin. Tanr'nn doas hakknda
tartmak da ona saygszlktr: nk, Tanr'nn bu doal krallnda,
herhangi bir eyi bilmenin, doal akldan, yani, doal bilimin ilkelerinden baka bir yolu yoktur; bu ilkeler ise, bize, kendi doamz veya
en kk canl yaratn bile doasn retemedikleri gibi, Tanr'nn
doas hakknda herhangi bir ey retmekten ok uzaktrlar. Dolay
syla insanlar, doal akln ilkelerinden hareketle, Tanr'nn niteliklerini tarttklar vakit, ona saygszlk etmi olurlar sadece: nk, Tanr'ya verdiimiz niteliklerde, felsefi gerekliin anlamn deil; sadece,
gsterebileceimiz en byk saygy ona gstermek dindarca niyetinin anlamn dnmeliyiz. Bu dncenin eksikliinden, onu deil,
kendi bilgilerimiz ve zekiimz yceltmeye hizmet eden ve onun kutsal adnn saygszca ve bou bouna istismarndan baka bir ey olmayan, Tanr'nn doasna ilikin cltler dolusu tartma kaynaklanmtr.
Altnc olarak, dualar, kran bildirimleri, adaklar ve kurban/arda,
bunlardan her birinin kendi trnde en iyi olmas ve en fazla sayg ifade etmesi doal akln bir gereidir. Szgelimi, dualar ve kranlarn
geliigzel, hafif veya kaba saba deil, gzel ve uyumlu szler ve ifadelerle yaplmas gerekir. Yoksa, Tanr'ya olabildiince ok sayg gstermemi oluruz. Paganlarn putlara tanr olarak tapmalar sama idi:
fakat bunu, iir biiminde ve hem sesli hem algl mzikle yapmalar
makul idi. Ayrca, kurban olarak sunduklar hayvanlar, verdikleri hediyeler ve tapnrken yaptklar hareketlerin itaat dolu olmalar ve alnan
iyilikleri hatrlatc olmalar da, akla uygundu, nk ona sayg gsterme isteinden kaynaklanyordu.
Yedinci olarak, Tanr'ya sadece gizli olarak deil, ayn zamanda
olduklarnda, sayg iaretleridir:

255
ve zellikle alenen ve herkesin gz nnde taplnas da akln bir
emridir. nk, bu olmadan, saygda en makbul olan, yani bakalar
nn da onu saymalarn temin etmek, kaybolur.
Son olarak, onutryasalarna, yani, bu durumda doa yasalarna itaat etmek, er- byk., tapnmadr. nk, itaat Tanr iin kurbandan
daha makbul olduu gibi; onun emirlerini hafife almak en byk saygszlktr. te bunlar, doal akln insanlara emrettii ilahi tapnma yasaiardr.

Kamusal tapnma tek biimlidir. Fakat, bir devlet tek bir kiilikten
ibaret olduu iin, Tanr'ya da tek bir tapnma sergilernesi gerekir; bunun, zel kiiler tarafndan, alenen sergilenmesini buyurduunda olduu zere. Bu, kamusal tapnmadr; zellii ise, tek biimli olmas
dr: nk farkl insanlar tarafndan farkl biimlerde yaplan hareketlerin bir kamusal tapnma olduu sylenemez. Dolaysyla, zel insanlarn farkl dinlerinden kaynaklanan eitli tapnma ekillerine izin verilirse, herhangi bir kamusal tapnmann varolduu veya devletin herhangi birdinesahip olduu sylenemez.
Btn vasflar, toplum yasalarna dayanr. Kelimeler ve dolaysyla
Tanr'nn vasflar, anlamlarn, insanlarn anlamas ve birlemesinden
aldklar iin, insanlarn sayg iareti olarak niyet ettikleri btn vasf
lar sayg iareti olarak kabul edilmelidir; ve tek tek insanlarn iradesiyle yaplabilecek olan her ey, akldan baka bir yasa olmadnda, toplum yasalar yoluyla, devletin iradesiyle de yaplabilir. Bir devlet, egemen iktidara sahip olann veya olanlarn iradesiyle yaplanlar dnda
yasalar yapmad ve bunun dnda bir iradeye sahip olmad iin;
egemenin, Tanr'ya tapnmada sayg iaretleri olarak emrettii vasflar,
zel insanlar tarafndan, kamusal tapnmalarnda ylece kabul edilmeli
ve kullanlmaldr.
Btn hareketler deil. Fakat, btn hareketler sonradan icat edilmi iaretler olmayp, bazlar doal olarak sayg ve saygszlk iaretle
ri olduklar iin; insanlarn, hrmet ettikleri kiiler nnde yapmaktan
utan duyduu bu ikinciler ["saygszlk iaretleri" -ev.], beeri gle,
ilahi tapnmann bir paras klnamazlar; edepli, mtevaz, alakgnll davranlar olan birinciler ise ["sayg iaretleri" -ev.], ondan ayr
lamaz. Fakat, sayg veya saygszlk bakmndan bir anlam olmayan
ok sayda ibareket ve jestler olmakla birlikte; bunlardan, sayg iaret
leri olarak ve Tanr'ya tapnmann bir paras olarak alenen ve her yerde kullanl~as '&;vlete emredilmi olanlar, uyruklar tarafndan ylece kabul edilmeli ve kullanlmaldr. Kutsal Kitap'taki u ifade, insan

256
yerite Tanr'ya

itaat etmek daha iyidir, Tanr'nn doal deil szlemeye


dayal krallnda geerlidir.
Doal ceza/ar. Tanr'nn doal krallndan ve onun doal yasalarndan ksaca szettikten sonra, bu blme, onun doal cezalar hakknda ksa bir aklama ekleyeceim. Bu hayattaki her insan eylemi,
hibir beeri zekann, en sonunda ne olacan sylemesi mmkn olmaya'1 ok uzun bir sonular zincirini balatr. Bu zincirde, hem ho
hem de naho olaylar birbirine balanmtr; yle ki, kendi keyfi iin
hereyi yapacak bir kimse, ona bal btn straplara da katlanmal
dr; ve bu straplar, iyilikten ok ktln balangc olan hareketlerin doal sonulardr. te byledir ki, lszlk doal olarak hastalkla cezalandrlr; acelecilik, tersliklerle; adaletsizlik, dmanlarn
iddetiyle; gurur, ykmla; korkaklk, zulmle; krallarn kt ynetimi,
isyanla; ve isyan, katliamla. Cezalar yasalarn ihlalinin sonular olduklarna gre; doal cezalar da, doa yasalarnn ihlalinin sonulardr; ve
onlar, keyfi deil doal sonular olarak takib ederler.
kinci ksmn sonu. Buraya kadar, egemenlerin aranmas, doas ve
hakk ve uyruklarn grevi doal akln ilkelerinden tretilerek ortaya
kondu. imdi, bu dncenin, dnyann byk ounluunun ve
zellikle, ahlaki bilgilerini Roma ve Atina'dan alm olan bu bat blgelerinin uygulamalarndan ne kadar farkl olduunu ve egemenlie
sahip olan kiilerde ne kadar fazla bir ahlak felsefesi derinliine gerek
olduunu dndmde, benim u almamn, Platon'un devleti
kadar faydasz olduuna inanmak noktasndaym. nk o da, egemenler filozof oluncaya kadar, devletin hastalklarnn ve i savala ynetimlerin deimesinin yok edilerneyecei grnde idi. Fakat, doal adalet biliminin, egemenler ve onlarn belli bal grevlileri iin
gerekli olan tek bilim olduunu; ve egemenler ve onlarn grevlilerinin, Platon'un yapt gibi, insanlar onlar renmeye tevik edecek
iyi yasalar tesinde, matematik bilimlerle yklennderine gerek olmadn; ve ne Platon ne de baka herhangi bir filozofun, imdiye kadar,
btn ahlaki dnce teoremlerini, insanlarn hem ynetmeyi hem de
itaat etmeyi renmelerine yetecek lde dzene sokmadn ve
kantlamadn dndmde; benim u eserimin, gnn birinde,
menfaati veya kskan yorumcularn yardm olmakszn, onu kendi
bana inceleyecek (nk o ksa ve sanyorum aktr) ve, btn egemenlik hakkn kullanp, onun halka retilmesini salayarak, bu teorik dorular uygulamann hizmetine sokacak bir egemenin eline geebilecei ynndeki umudumu tekrar kazanyorum.

257
EVIRMENIN NOTLARI
Blm 18
1) meum: benimki, tuum: seninki (Lat.).

2) militia: ordu (Lar.).


3) singulis majores: tekil o.Jandaki ounluk (Lat.).
4) universis minores: genel~ landaki aznlk (Lat.).
Blm 19
1) Custodes libertatis (Lat.): zgrln muhafzlar.
2) Ephori (Greke): Eski Sparta devletinde, Sparta halk tarafndan her yl seilen be
"magistra" (yksek devlet grevlisi).
3) viva voce: ifahi, szl olarak (Lat.)
4) I. James (1566-1625); 1603 ve 1625 yllar arasnda Ingiltere kral ve, VI. James olarak, 1567 ve 1625 yllar arasnda da lskoya kral.
Blm 20
1) Uak: "the servant".
2) quarter (ng.): Malup edilen bir
lama. (Buradaki anlam.)

dman

ldrmeyerek affetme; merhamet,

ba

Blm 21
1) Yefta: srailli hakim veya kabile reisi; "eer Ammonlular yenersem, dnmde

2)
3)

4)
S)

karma kan ilk caniy kurban edeceim" diye sz verdii iin kzn kurban etti.
(Bkz. Eski Ahit, Hakimler).
Uriah, Davud'un ordusunda subayd ve Beteba'nn kocasyd. Davud, Beteba ile
evlenebilmek iin, Uriah' ldrd.
Aristides: (M.. 540-468) Atinal general ve devlet adam; kendisine "namuslu" veya
"haksever" denilirdi; Marathan savanda kabilesine komuta etti; 489'da Arkhan oldu, fakat daha sonra grevinden alnp srgn edildi. Tekrar devlet grevine arl
d, fakat yoksulluk iinde ld.
Lucca: Kuzey talya'da bir ehir.
Libertas (Lat.): zgrlk.

Blm 22
1) ngilizce'deki "province" kelimesinin anlamlarndan biri, gerekten de, "i, grev, so-

rumluluk alan, vs."dir. Kelimenin Trke'deki karl olan "eyalet" byle bir yan
anlama sahip olmadndan, okuyucu eviri-metindeki ifadeyi yadrgayabilir.
2) Prmtor: (Lat.) Eski Roma'da "consul"dan aada yer alan bir yksek devlet grevlisi.
Blm 23
1) Dei gratifi et regis: (Lat.) Tanr'nn ve kraln ihsanyla. Dei providentifi et voluntate regis
(Lat.) Tanr'nn inayeti ve kraln iradesiyle.
Blm 24
1) Nomos:

(GJ~ke)

Hukuk, yasa.

Blm 25
1) abat: Yahudilerin kutsal tatil gn, cumartesi.

258
Blm 26
1) Sir Edward Coke (15S2-1634): ngiliz hukuku ve siyaset adam.
2) Sir Thomas Li ttieton (1422-1481): ngiliz hukuku.
3) "Onlar (emirlerimil parmakianna bala ... " (Tevrat, Sleyman'n Meselleri, Bap 7,3).
4) lmle cezalandrlan sular: cinayet, vatana ihanet, vs.
S) lm cezas.
6) Eskiden, ngiltere krallarna tavsiyelerde bulunan ve soylulardan oluan bir meclis.
Bugnk Lordlar Kamaras'rin gemii bu meclise dayanr.
7) Praetor: Eski Roma'da, "consul"dan aada yer alan bir yksek devlet grevlisi. Aedi/e: E'ski Roma'da. tapnaklar ve dier kamuya ait binalarn onarmna, sokaklarn
bakm ve temizliine, l ve tartlara, gda maddeleri fiyatlarna ve buna benzer
kamusal ve kentsel ilere bakan memur.
8) Responsa prodmtum: Eski Roma'da, hukuk bilginlerinin, ilgililere verdikleri ve mahkemeleri balayc nitelikteki yazl veya szl cevaplar.
9) luris consu!ti: Hukuku, hukuk bilimine vakf olan kimse.
10) Tevrat, Tekvin, XVIII. 18-19.
ll) Ev halk reisi, brahim Peygamber.
12) Tevrat'tan. Musa'nn kavmi, Musa'ya hit:iben.
Blm 27
1) Marius: (M..1S7-l.. 86) Yedi kez konsl olan Romal komutan ve siyaseti.
2) Sylla (Su Ila): (M.. 138-M.. 78) Romal diktatr ve yasa koyucu.
3) Caesar (Sezar): (M.. 100-M.. 44) nl Romal komutan, devlet adam ve diktatr.
4) Laesm Majesta.r (Lat.): Vatana ihanet.
S) Crimita laesm majestatis (Lar.): Vatana ihanet sular.
Blm 29
1) Thomas Eecket (1118-1170): ngiltere kral IL Henry'nin saray katibi. 1162 ve 1170
yllar arasnda Canterbury bapiskoposu. IL Henry ile ekinesi nedeniyle, 1170
ylnda ldrld. Papa III. Alexander tarafndan 1173 ylnda azizler listesine aln
d.

2) kinci Henry (1133-1189): 1154 ve 1189 yllar arasnda hkm sren ngiltere kral.
Kilise zerinde krallk denetimini kurmak ve kilise mahkemelerinin yetkilerini k
stlamak iin 1164'te Ciarendon Constitution denilen belgeyi kard .
. 3) Fatih William (1027-1087): Normandiya Dkas; ngiltere tahtnda hak talep ederek, ngiltere'yi istila etti ve Hastings Sava'nda (1066) Kral Harold'u yendi. 1066
ve 1087 yllar arasnda hkm srd.
4) \Villiam Rufus (1056-1100): (Kzl William): Fatih William'n olu; 1087 ve 1100 yl
lar arasnda ngiltere tahtnda oturdu.
S) John (1167-1216): Il. Henry'nin en kk olu; 1199'dan lmne kadar ngiltere
tahtnda oturdu; Yurtsuz John olarak da bilinir; baronlarn basksyla Magna Cana'y
imzalad.

6) Roma Halk: Halk Meclisi.


7) Tiberius Gracchus (lvi.. 169-133): Romal asker, devlet adam ve "tribunus".
8) Caius Gracchus (M.. 160-121): Romal, asker, devlet adam ve "tribunus"; Tiberius
Gracchus'un kardei; aabeyinin reformlarn yeniden uygulamaya ve soylular snf
nn gcn kstlamaya alt.
9) Lucius Saturninus (1\l..?- 100): Romal siyaseti, "quaestor" ve "tribunus".
10) l'vlarius (lvl.. 155-86): Romal general ve konsl.

259
ll) Sylla (1\tl.. 138-78): Sulla; Romal general ve diktatr; Senato'nun gcn arttran

anayasal reformlar yapt.


12) Solon (M.. 630-S60): Atnal devlet adam ve filozof. Salamis adasn ele geirmek
iin komu l'vfegarallar ile yaptklar savata baarsz olan ve umutsuzlua kaplan
Atinallar, onun bu koriliyl tic ala iir biimindeki arsndan cesaret alarak, Salamis adasn ele geiriP zafer kazandlar.
13) Hobbcs, bu dnccsinl;")'ani egemenin kendi koyduu yasalarla bal olmadn,
daha nce "Toplum Yasalar zerine" balkl 26. blmde savunmaktadr.
14) Hobbes, burada, 1642 ve 16Sl yllar arasnda meydana gelen ngiliz Sava'n
kastediyor.
lS) Kkeni: bous (kz) + limos (alk). Anlam: Tpta, marazi alk, srekli alk duygusu.
Blm 30
1) Peleus: Grek mitolojisinde, Tesalya'da yaayan Myrmidonlarn kral. Su perisi Thctis'in kocas ve Troya Sava'nn kahraman Akhillcus'un babas.
2) Mcdca: Grek mitolojisinde, Kolkhis kral Aietes'in byc kz.
3) Jnfacie ecclesiae: Din adamlar huzurunda (Lat.).
4) Tarquinius: M.. 6. yzylda yaad sanlan ve Roma'nn yedinci ve son kral olarak kabul edilen adam. Bobbes'un burada atf yapt "kstaha hareket", olu Sexrus ("Altnc") tarafndan Lucretia'nn zorla karlmasdr. Shakespeare, The Rape of
Lucrece (1S94) adl iirinde bu konuyu iler.
S) Hydra: Grek mitolojisindc, dokuz bal dev canavar.
6) Heraklcs (veya Hcrkl): Grek-Roma mitoloji kahraman. nana gre, dokuz bal
canavar Hydra'y ldrmtr.
7) Hobbes, bu diinccyi, daha nce, "Tavsiye zerine" balkl Blm ZS'te ilemek
tedir.
Blm 31
1) Publicola: ~L. 3. yzylda yaam Romal konsl. Kelimenin Latincedeki anlam
"halka tapan"dr.

j
j
j
j
j
j
j
j
j
j

NC KliliM
HliRRSTRYAN BRR DJEVLET
ZERRNJE

k.

j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j
j

Bi:m 32

Hu1siiy.an P<01iil1.asmm :1Jkeler1 zerine


Peygamberler tarajmdm iletilen Tan n 'nt sz, Hristiyan politikasmn temel ilkesidir. Buraya kadar, egemen gcn haklarn ve uyruklarn grevini, sadece, tecrbenin dorulad veya kelimelerin kullanm zerindeki anlamann doru kld doal ilkelerden; yani, tecrbeyle
bildiimiz insan doasndan ve siyasi dnce iin gerekli ve herkese
kabul edilen kelimelerin tanmlarndan trettim. Ancak, bundan sonra
ele alacam bir HRisTiYAN DEVLET'in doas ve haklar konusunda,
ki burada pek ok ey Tanr'nn iradesinin doast aklanmaianna
dayanr; diskurumun temeli, Tanr'nn sadece doal sz deil, ayn
zamanda peygamberler tarafndan iletilen sz olacaktr.
Ancak, doal akldm vazgeilmeme!idir. Bununla birlikte, ne duyularmz ve tecrbemizden; ne de, Tanr'nn tartma gtrmez sz
olan, doal aklmzdan vazgememeliyiz. nk bunlar, kutsal Kurtarcmz'n geri dnne kadar kullanmamz iin Tanr'nn elimize
koyduu yeteneklerdir; ve dolaysyla, mutlak bir imann rts iine
sartp kaldrlmamal, adalet, bar ve gerek dinin elde edilmesinde
kullanlmaldrlar. Tanr'nn sznde, akln zerinde olan; yani, doal
akl ile ispat veya cerh edilemeyen pek ok ey olmakla birlikte; doal
akla aykr bir ey de yoktur; fakat doal akla aykr hir ey var gibi grnyorsa, kusur ya bizim beceriksiz yorumumuzda, ya da hatal akl
yr tmemizdedir.
Dolaysyla, orada, bizim anlaymz iin ok zor bir ey olduun
da, anlaymz kelimelerle snrlamal; ve anlalmas olanaksz gizemlerdeq mantk yoluyla felsefi bir gerek karmaya almamal ve
it;
de doal bilimin herhangi bir kuralna bavurmamalyz. nk, btn olarak 'yutul;luunda tedavi edici olan; inendiinde ise, esas olarak etkisiz kalp giden tabietler naslsa, dinimizin gizemleri de yledir.

264
Anlaypmz smrlamak

nedir. Anlaymz snrlamaktan kastedilen ey, anlama melekesinin dier insanlarn grne deil; iradenin,
gerekli olduu yerde, iraare tabi klnmasdr. nk alg, hafza, anlay, akl ve gr, deitirilmesi bizim gcmz iinde olan eyler olmayp; her zaman ve kanlmaz olarak, grdmz, iittiimiz ve
dndmz eylerin bize telkin ettikleri gibidir. Dolaysyla, eli
kiye dmekten kandmzda; meru otorite tarafndan bize emredildii gibi konutuumuzda; ve hayatmz buna uygun olarak srdrdmzde, anlaymz ve aklmz snrlam oluruz; ksaca bu,
zihnimiz konuulan szlerden hibir ey anlayamaz olduu halde, konuan kiiye gvenmek ve inanmaktr.
Tanr insanlara nasl konujur. Tanr insanlara konutuunda, ya
dolaysz olarak; ya da, daha nce dolaysz olarak konumu olduu bir
baka insann aracl ile konumaldr. Tanr'nn bir insana dolaysz
olarak nasl konutuu, kendisine bu tarzda konumu olduu insanlarca yeterli olarak anlalabilir; fakat bunun, baka bir kimse tarafn
dan nasl anlalacan bilmek, imkansz olmasa da zordur. nk bir
kimse, bana, Tanr'nn dolaysz olarak ve doast yollardan ona konutuunu iddia etse, ve ben de buna inanmadm sylesem, beni
buna inandrmak iin nasl bir kant gstereceini dnemiyorum.
Bu kimse benim egemenim olduunda, beni itaate zorlayabilecei
dorudur. Bu durumda, eylemle veya szle, ona inanmadm beyan
edemem; fakat kendi aklmn beni ikna etmedii biimde dnmeye
de zorlanamam. Fakat, benim zerimde byle bir otorite sahibi olmayan bir kimse ayn eyi iddia ettiinde, ne inan ne de itaat gerektiren
hibir ey yoktur.
Kutsal Kitap'ta Tanr'nn birisine konutuu sylendiinde bunun anlam, Tanr'nn o kiiye dolaysz olarak deil, fakat, btn H
ristiyanlara hitaben, peygamberlerin, veya havarilerin, veya kilisenin
aracl ile konumu olduudur. Tanr'nn bir kimseye ryada konutuunu sylemek ise, o kimsenin, ryasnda Tanr'y kendisine
konuurken grdn sylemekten baka bir ey deildir; ryalarn
genellikle doal olduunu ve daha nceki dncelerden kaynaklandn bilen biri iin buna inanlmas gerekmez; ve kendi kendini aldatmadan, aptalca kendini beenmilikten, ve bir kimsenin kendi
kutsall veya baka bir erdemine ilikin hatal inanndan dolay kii, bu gibi ryalarla, olaanst vahye nail olduunu dnr. Bir
kimsenin bir ryet grdn veya bir ses duyduunu sylemek ise,
uyku ile uyanklk arasnda d grdn sylemektir: nk byle

265
durumlarda, insan, uyukladnn farknda olmad iin, grd d genellikle bir vizyon sanr. Bir kimsenin doast ilhamla konutu
unu sylemek, o kimsenin, gl bir konuma istei duyduunu veya kendisi hakknda, dtigal ve yeterli bir neden gsteremedii, iddial
bir gre sahip oldutnu sylemektiL Bylece, Kadir-i Mutlak Tanr
bir kimseye ryalar, ryetler, ses ve ilham yoluyla konuabilse de; hi
kimseyi, Tanr'nn kendisine bu yollardan biriyle konumu olduunu
iddia eden birine inannay emretmez; nk byle biri, bir insan olduu iin, yanlabilir ve hatta bu daha oktur, yalan syleyebilir.
Peygamberler hangi iaretler/e bilinir. yleyse, doal akl yolu mstesna, kendisine Tanr tarafndan iradesi dolaysz olarak asla aklan
mam olan bir kimse, bir peygamber olduunu syleyen bir insan tarafndan aktarlan szlere ne zaman itaat edeceini veya etmeyeceini
nasl bilebilir? srail kralnn, Ramoth Gilead'a kar at sava hakknda gr istedii drt yz peygamberden
sadece Mikaya gerek
bir peygamberdi (1. Krallar XXII). Yeroboam tarafndan kurulan sunaa kar kehanette bulunmas iin gnderilen (1. Krallar XIII) ve,
onun nnde yapt iki mucize ile, Tanr tarafndan gnderilmi bir
peygamber olduu anlalan peygamber, bir baka eski peygamber tarafndan, onunla yiyip imesi iin, Tanr'nn azndan kandrlmt.
Bir peygamber bir dierini aldatabiliyorsa, akl yolu dnda, Tanr'nn
iradesini bilmekten nasl emin olunabilir? Buna, Kutsal Kitap'tan u
cevab veriyorum; gerek bir peygamberin bilinmesi iin, ikisi birarada olmas gereken iki iaret vardr. Biri, mucizeler yaplmasdr; dieri
ise, halen kurulu olan dnda baka bir dinin retilmemesidir. Bunlardan sadece biri yetmez; ikisinin birlikte olmas gerekir. Aranzdan
bir peygamber, veya bir d giJrc, kar ve bir mucize yapacan iddia eder
ve mucize gerek olursa; ve daha sonra, tanmadmz yabanc Tanrlan iz/eye/im derse, ona kulak vermeyeceksiniz. Fakat o peygamber ve d grcy
ldreceksiniz;nk o, sizden, Tanr 'nz Rabb'e kar isyan etmenizi istemi
tir. (Tesniye XIII.l-5) Bu szlerde iki ey grlr; ilk olarak, Tanr, bir

peygamberin arsnn kabul iin, mucizelerin yeterli kant olmad


n sylemektedir; fakat, nc msradaki gibi, bunlar, ona sadakatteki aznimizin birer snavdr. nk, Msrl byclerin ileri de
Musa'nnkiler kadar byk olmasa bile, byk mucizelerdi. kinci
olarak, bir md"ci.ze ne kadar byk olursa olsun, eer krala veya onun
izniyle ynete;. kiiye kar isyana tevik edici nitelikte ise, bu mucizeyi yapan kii, sadikatimizin snanmas iin gnderilmi kabul edilmelidir. nk u szler, Tanr'nz Rabb'e kar isyan, burada, kralmza

266
karp isya11 ile ayn anlamdadr. nk onlar [Yahudiler -ev.], Sina
Da ereinde szlemeyle Tanr'y krallar yapmlard;

ve Tanr da
sadece Musa eliyle ynetmiti; nk sadece o, Tanr ile konumu ve zaman zaman Tanr'nn emirlerini halka bildirmiti. Ayn
ekilde, Kurtarcmz sa, havarilerine kendini Mesih olarak kabul ettirdikten sonra, (yani, Yahudiler'in her gn krallar olarak bekledikleri,
fakat geldii vakit reddettikleri, Tanr'nn kursad kii olarak kabul
ertirdikten sonra,) onlar mucizelerin tehlikesine kar uyarmay ihmal
etmedi. Sahte sa'lar ve sahte peygamberler kacak, dedi, ve byk harikaonlar

lar ve mucizeler yapacak/m~ hatta, mmkn olduu takdirde, et sekiflleri


bile baf{at karacak {ekilde. (Matta XXIV. 24.) Buradan da anlalyor

ki, sahte peygamberler mucizeler yaratma gcne sahip olabilirler; fakat onlarn retilerini Tanr'nn sz olarak kabul etmemeliyiz. Aziz
Paul us ise, Galatyallara yle der (Galatyallar I. 8), kendisi veya gkte11
bir melek, ot!ara, vaz etmi{ olduundm bajla bir i11a1Z vaz ederse, latet o!sttfl ota. O inan u idi, sa Kral idi; bylece kabul edilmi kraln gc-

ne kar btn retiler, Aziz Paulus tarafndan lanetlenmektedir.


nk onun konumas, onun vaazlar sonucunda, sa'y Mesih, yani
Yahudilerin Kral olarak kabul etmi bulunanlara hi tab etmektedir.
Eski yasada bir peygamberit i,raretleri, mucizeler ve yasaya uygun

're

Tanr'nn belirlemi olduu reti

vaaz edilmeksizin sadece mucizeler yeterli olmad gibi; doru retinin vaaz edilmesi de, mucizeler olmakszn, dolaysz vahy iin yeterli bir kant deildir. nk,
yanl retiler yaymayan bir kimse, hibir mucize gstermeden, bir
peygamber olduunu iddia ederse, bu iddias kabul edilmemelidir,
Tesniye XVIII. 21, 22'de belirtildii gibi, inizdet1 derseniz ki bu szt
(peygamberin sznn), Rabb'in sj/edii sz olmadtm 11asl bileceiz?
ti.

Peygamber, Rabb'it adma, gerekleJmeyeJ bir sz s)'!ediillde, bu, Efendi'nin deil, peygamberit, ketJdi ka!bi11ifl kibri!ldet s)'ledii bir szdr, ve
o!ldm korkmaytfl. Fakat burada yine sorulabilir ki, peygamber bir eyi
verdiinde, bunun gerekleip gereklemeyeceini
nk, insan hayatnn sresinden daha uzun, olduka uzun bir sre sonra; veya belirsiz bir sre iinde, bir eyin olacan
ngrebilir: bu durumda, bir peygamberin byle bir iareti faydaszdr;
ve dolaysyla bir peygambere inanmamz emreden mucizeler, ok
sonraya ertelenmi deil, yakn bir olayla dorulanmaldr. Bylece,
Tanr'nn kurmu olduu dinin retilmesi ve yakn bir mucizenin
gsterilmesi, Kutsal Kitab'a gre, gerek bir peygamberin, yani, dolaysz vahyin kantlanmas iin gerekli yegane iaretlerdir; bunlardan tek

nceden haber
nasl bileceiz?

267
biri, sylenen eye inanlmas iin yeterli deildir. Mucizeler bittiin
de peygamberler de biter, ve onlarn yerini Kutsal Kitap alr. Mucizeler artk bittiine gre, herhangi bir zel kiinin iddia ettii vahiyleri
veya ilhamlar kabul'etmemiz iin hibir iaret kalmam olup; Kutsal
Kitab'a uygun oJ.mhw: dnda hibir retiye kulak vermek ykmnde deiliz. O Kutsal Kitap ki, Kurtarcmz'n zamanndan bu yana,
btn bunlarn yerini almtr ve her trden risalet eksikliini yeterince telafi etmektedir; ve ondan, akll ve bilgili yorumlama ve dikkatli
muhakeme yoluyla, cokunluk ve doast ilham olmadan, hem Tanr'ya hem insana ynelik grevlerimizin bilgisi iin gerekli btn kurallar ve ilkeler kolayca tretilebilir. te bu Kitap'tan, Hristiyan devletlerin yeryzndeki en stn yneticilerinin haklar ve Hristiyan
uyruklarn egemenlerine ynelik grevleri hakkndaki incelememin
ilkelerini karacam. Bu amala, bir sonraki blmde, Kutsal Kitap'ta yer alan czler, bu czlerin yazarlar, Kutsal Kitab'n kapsam ve
otoritesinden bahsedeceim.

Bitililm

33

Kuisa1 Kiial'm Czlerinin SayH,


Eskilii, Amac, iori1Les1 YC Y orumcular zerine
Kutsal Kitab't czleri zerine. KuTSAL KiTAB'n Czleri'nden, kanon<O,

yani

Hristiyanca hayatn kurallar olmas

gerekenler anlalr.

nsanlarn vicdanen uymakla ykml olduklar btn hayat kurallar

yasalar olduu iin; Kutsal Kitab'n sorunu, btn Hristiyanlk


aleminde, doal ve toplumsal yasann ne olduu sorunudur. nk,
Kutsal Kitap'ta, her Hristiyan kraln kendi lkesinde kayaca yasalar
belirlenmemi de olsa; hangi yasalar koymamas gerektii belirlenmitir. Dolaysyla, kendi lkelerinde egemenlerin tek yasa koyucular
olduunu kantlam olduuna gre; her lkede, sadece egemen otorite tarafndan belirlenmi olan kitaplar kanonik< 2l yani yasadr. Tanr'nn btn egemenlerin egemeni olduu; ve dolaysyla, bir uyrua
konutuu vakit, herhangi bir dnyevi hkmdar tersini huyursa bile,
ona [Tam-'ya -ev.] itaat edilmesi gerektii dorudur. Fakat sorun,
Tanr'ya itaat deil, Tanr'nn te zamat ve ne syledii sorunudur; bu
ise, doastfi va,hiy sahibi olmayan uyruklarca, onlar, bar ve adaletin
salanmas iin; devletlerini n, yani, men., egemenlerinin otoritesine
boyun emeye yneiten doal akldan baka bir yolla bilinemez. Bu

268
ykmlle

gre, ngiltere Kilisesi tarafndan yle kabul edilmesi


olanlar dnda, Eski Ahir'in hibir kitabn Kutsal Kitap
olarak kabul edemem. Bu kitaplarn neler olduu, onlar burada srala
maya gerek olmadan, yeterince bilinir; ve bunlar, Aziz Hieronymus tarafndan kabul edilenlerle ayndr. O, btn dier kitaplar, yani, Sleyman'n Hikmeti, SirakKitab, Yudit, Tobit, Makkabi!er'in birincisi ve
ikincisi, (birinciyi branice olarak grm ise de,) ve Esdras'n nc
ve drdncsn Apokrija<3l olarak saymtr. mparator Domitianus<4 l
dneminde yazm bilgili bir Yahudi olan Josephus< 5l brani harflerinin saysna uyarak, yirmi iki tane kanonik kitap olduunu syler. Aziz
Hieronymus da aynsn yapmaktadr, fakat onlar farkl ekilde sayarlar. Josephus, Musa Kitaplarn be; olarak, Peygamberlerden on tane
olarak, (ki bunun, Kitab Mukaddes'de yer alan peygamberlerin yaz
laryla nasl uyutuunu ilerde greceiz,) ve ilahiler ve ahlak ilkelerinden de drt tane olarak sayar. Aziz Hieronymus ise, Musa kitaplarndan be;, Peygamberlerden sekiz, ve, hogiograja<6 l dedii, dier kutsal
yazlardan dokuz tane sayar. Msr kral Ptolemaios< 7l tarafndan, Yahudi yasalarn branice'den Greke'ye evirmeleri iin arlm yetmi
bilge adam olan Yetmiler, ngiltere Kilisesi'nde kabul edilenden ba
ka, Grek dilinde hibir Kutsal Kitap braknadlar bize.
Yeni Ahit Kitaplar ise, btn Hristiyan kiliseleri ve herhangi bir
kitab kanonik kabul eden btn Hristiyan mezhepleri tarafndan kanon olarak tannmaktadr.
Eski!ik!eri. Kutsal Kitab'n eitli kitaplarnn orijinal yazarlar, olgularn tek kant olan tarihin yeterli herhangi bir tankl ile gsterilmemi olup; doal akldan gelen kantlarla da gsterilemez: nk
akl, olgularn deil, sonularn doruluunu gstermeye yarar sadece.
Dolaysyla, bize bu konuda yol gsterecek olan k, kitaplarn kendilerinin bize tuttuu k olmaldr: ve bu k, her bir kitabn yazarn
bize gstermezse de, kitaplarn yazld tarih hakknda bize bilgi verbuyrulmu

nede faydasz deildir.


Pentateukhoi8J Musa tarafndm yaz!mad.

ilkin, Pentateukhos ile ilonun Musa tarafndan yazlm olduunun yeterli bir kant deildir; tpk, Ye;u Kitab, Hakimler Kitab, Rut Kitab, ve Kralfar Kitaplar'nn, Ye;u,
Hakimler, Rut ve Kralfar tarafndan yazld sylenemeyecei gibi.
nk kitap balklarnda, yazar kadar konu da belirtilir. Livius Tarihi,<9l yazar belirtir; fakat Scanderbeg Tarihi,(1l konusuna gre adlandrlmtr. Musa'nn mezar ile ilgili olarak, Tesniye'nin son babnda
gili olarak,

Musa'nn be kitab adyla anlyor olmas,

269
msra

6'da, unu okuyoruz, bugne kadar hi kimse otun mezann bilmemi/it~ yani, bu szlerin yazld gne kadar. Dolaysyla uras aktr
ki bu szler onun gmlmesinden sonra yazlmtr. Kehanet yoluyla
da olsa, Musa'nn kend mezarndan~bahsettiini ve hala hayatta olduu o gne kadar:m~nn bulunamacln sylemek tuhaf bir yorum
olurdu. Fakat belki u iddia edilebilir ki Pettateukhos'un dier ksmla
r deil, sadece bu bab baka birisi tarafndan yazlmtr. Dolaysyla,
Tekvin kitabnda (XII. 6) bulduumuz u szleri dnelim, Ve brahim
lkeyi geip ekem denilen yere, More ovasna kadar geldi, ve Ketml/ar o
zaman lkede idiler; bu szler, Kenanllar lkede deilken yazm birine ait olmaldr; ve dolaysyla, oraya gelmeden nce lm olan Musa'ya ait olamazlar. Ayn ekilde, Saylar XXI. 14'te, yazar, Musa'nn
Kzldeniz'de ve Arnon aynda yaptklarnn yazlm olduu Rabb'in
Cenkleri Kitab balkl daha eski bir kitab zikretmektedir. Dolaysyla
yeterince aktr ki Musa'nn Be Kitab onun zamanndan sonra yazl
mtr, fakat ne kadar sonra olduu belli deildir.
Musa btn bu kitaplar u anda elimizde bulunan biimiyle derlemi olmasa da; orada kendisi tarafndan yazlm olduu sylenen
eyleri yazmtr: szgelimi, Kenan lkesine girilerinde talar zerine
yazlmas emredilmi olan, Testiye'nin altnc babnda yer alan Yasa
Cildi, ve Kenan lkesine girilerinde talar zerine yazlmas emredilmi yirmi yedinciye kadarki izleyen bablar. Musa bunlar kendisi yazd, (Tesniye XXXI. 9, 10) ve, Gl Bayram'nda toplandklar vakit her
yedi ylda bir btn srail'e okunmak zere, srail'in rahiplerine ve
yalianna teslim etti. te Tanr'nn, o ynetim biimini kurduklarn
da, krallarnn, rahiplerden ve Levililer'den bir nshasn almalarn
emretmi olduu ve Musa'nn rahiplere ve Levililer'e ahit sandnn
kenarna koymalarn emretmi olduu (Tesniye XXXI. 26) yasa budur;
ve bu yasa, kaybolduktan uzun zaman sonra, Hilkiya tarafndan bulunmu ve, onu halka okurturarak (2. Krallar XXIII. 1,2,3), Tanr ile
onlar arasndaki szlemeyi yenileyen, kral Yoiya'ya (2. Krallar XXII.
8) gnderilmitir.
Yeu Kitab ondan sonra yazld. YeJU kitabnn da Yeu'nun zamanndan ok sonra yazlm olduu, kitabn kendisinden anlalabi
lir. Yeu, glerinin [srailoullar'ntt Msr'dan Filistin'e g etmeleri ev.] ansrra, rdn'n ortasnda oniki tane ta dikmiti; yazar bu ta
lar hakknda yl~ diyor, Bunlar bugne kadar orada dururlar (YeJU IV.
9); bugne kadar, insan hafzasn aan bir gemi zaman anlamna gelen bir ifadedir. Ayn ekilde, Tanr'nn, halk Msr'n utancndan kur-

270
dn sylemesi zerine, yazar unu diyor, Buras bugiine kadar Gilgal
diye am/mtr (Yeu V. 9); bunun Yeu zamannda sylenmi olmas uygun olmazd. Yine, Akan'n kampta yaratt nifaktan, Akar vadisinin
ad, diyor yazar, bugne kadar gelmitir (Yeu VII. 26); dolaysyla bu,
Yeu'nun zamanndan ok sonra olmak zorundadr. Bu trden baka
kantlar oktur; Yeu VIH. 29, XIII.13, XIV. 14, XV. 63 gibi.
Htikim/er ve Rut kitaplan tutsaklhm ol soJJm yaz/dt. Ayn husus,
Hakimler kitab, bab I. 21, 26, VI. 24, X. 4, XV. 19, XVII. 6, ve Rut I. 1;
fakat zellikle lidkim/er, XVIII. 30'dan gelen kantlarla grlmektedir.
Orada [Ht/kimler XVIII. 30 -ev.] deniyor ki Yonatan ve oul/an, lkenin tutsak edildii giine ladm~ Dmlabilesinin rahipleri idi.
Sanmel kitaplan iin de durum bo)/edir. Samuel kitaplarnn da onun
zamanndan sonra yazldna dair benzer kantlar vardr, I. Samuel, V.
5, VII. 13,15; XVII. 6, ve XXX. 25. Burada, Davut eyay korumu
olanlar ve savam olanlar arasrda ganimetieri eit ekilde pay ettikten sonra, diyor yazar, Damd, bunu, gnilmiize kadar siiren bir !srail yasast ktld. Yine, Rabb'in, ahit sandn tamak iin elini uzattndan
tr Uzzah' ldrm olmasndan mutsuz olan Davud, o yeri, PerezUzzah olarak adlandrd vakit, yazar diyor ki (2. Samuel VI. 8) oras
bugne kadar yle anlmtr: dolaysyla, o kitabn yazl zaman, olayn meydana geldii zamandan; yani, Davud'un zamanndan ok sonra
olmaldr.

Krallar i-itap/an ve Tarih/et~ I. Km/lar, IX. 13, IX. 21, X. 12, XII.
19; 2 Krallar, IL 22, VIII. 22, X. 27, XIV. 7, XVI. 6, XVII. 23, XVII. 34,
XVII. 41, ve I. Tarihler, IV. 41, V. 26 gibi, yazarn dedii zere, kendi
ana kadar srm antlardan bahseden yerler yannda, Krallar'n iki
kitab ve Tanh/er'in iki kitabna gelince: onlarn hikayesinin o zamana
kadar devam ediyor olmas, Babil'deki tutsaklktan sonra yazlm olduldarnn yeterli kantdr. nk kaydedilen olgular, daima kayttan
daha eski; ve kayttan bahseden ve alnt yapan kitaplardan ise ok daha eskidir; bu kitaplar, eitli yerlerde, Yahuda Krallarnn Tarihleri'ne, srail Krallarnn Tarihleri'ne, peygamber Samuel'in, peygamber
Nathan'n, peygamber Abiya'nn Kitaplar'na; Yedo'nun ryetine, peygamber Serveya'nn ve peygamber Acido'nun kitaplarna atf yapmaktadr.

Ezra ve Ne!emya. Ezra ve Nehemya kitaplar, kesinlikle, tutsaklk


sonra yazld; nk bu kitaplarda, onlarn dn,
Yerualem'in duvarlar ve evlerinin sslenmesi, aldin yenilenmesi ve
onlarn politikasnn belirlenmesi yer almaktadr.

tan

dnlerinden

271
Ester. Kralie Estn'in hikayesi, tutsaklk zamanna aittir; ve dolaysyla

veya daha sonra yaam olmaldr.


Eyub. Eyub kitabnda, ne zaman yazlm olduuna dair bir iaret
yoktur; ve onun hayaltbir kii olmad yeterince ak ise de (Ezekiel,
XIV. 14 ve Yakub!ut..Jft:ktubu, V. ll); kitabn kendisi, bir hikaye deil,
eski zamanlarda ok tartlm bir soru olan, l!iye bu dii11yoda ktii i1lsut
lar getlellikle bolluk iinde yaJatltf, iyiler ise sttmp elemipir sorusu hakkn
da bir inceleme gibi grnmektedir; ve bu daha muhtemeldir, nk
balangtan, Eyub'un ikayetinin balad nc babn nc ns
rama kadar, Aziz Hieronymus'un tanklk ettii gibi, branice nesir biimindedir; ve oradan son babn altnc msrana kadar, alt lsnde
msralar biiminde; ve o babn geri kalan ksm ise yine nesir biiminde.
Yani, tartma hep nazm biimindedir; ve nesir, sadece, balangta bir
nsz olarak ve bitite de bir sonsz olarak eklenmitir. Fakat nazm, ya
Eyub gibi kendi balarna yce olanlarn; ya da dostlar gibi onu teselli
etmeye gelenlerin normal stili olmayp; felsefede, zellikle ahlak felsefesinde, eski alarda sk sk kullanlmtr.
Zebur. Mezmurlar'n ou Davud tarafndan koro iin yazlmtr.
Bunlara, Musa ve dier kutsal kiilerin baz arklar eklenir; ve bunlardan bazlar, 137nci ve 126nc gibi, tutsaklktan dn sonrasnda
yazlmtr. Buradan da anlalyor ki, Zebur, Yahudiler'in Babil'den
dnlerinden sonra derlenmi ve imdiki biimine sokulmutur.
Mesel/er. Bazlar Sleyman'a, bazlar Yakeh'in olu Agur'a, ve bazlar da kral Lemuel'in anasna ait bilgece ve kutsal deyiierin bir derlernesi olan Mesel/er, Agur veya Lemuel'in anas tarafndan veya Sleyman tarafndan toplanm olamaz; ve cmleler onlara ait olsa da, onlarn bu kitapta derlenmesi ve toplanmas, onlardan sonra yaam bir
baka kutsal kii tarafndan yaplmtr.
Sirak Kitab ve lahi/er. Sirak Kitabt ve ilahiler, balklar veya yazlar
mstesna, Sleyman'n olmayan hibir ey iermez. nk Vaizi11 Szleri, Davud'w olu, YeruJalim'deki kral; ve Sleyman'a ait olan arklar
arks, Kutsal Kitab'n kitaplar tek bir yasa metni halinde topadand
vakit, onlarn ayrdedilmesi iin; ve, sadece retinin deil, onlar yaratanlarn da baki kalmas amacyla yaplm gibi grnmektedir.
Pe)'gamberler. En eski peygamberler, Yahuda krallar olan Amaziya
ve Azariya, iVeya Oziyas, zamannda yaam olan Tsefanya, Yunus,
Amos, Hoea_. ay_~, ve Mikaya'dr. Fakat Yunus kitab, onun peygamberliinin tam bir kayd deildir; nk bu, u bir ka szle snrldr,
Krk giit ve Ninova mahvo!acaktr; fakat, onun inatlnn ve Tanr'nn
yazar

ayn ada

272
buyruklarna kar geliinin

bir hikayesi veya anlatmndan ibarettir;


bylece, kendisi bu kitabn konusu olduuna gre, onu yazm olmas
kk ihtimaldir. FakatAmos kitab onun kehanetidir.
Yeremya, Obadya, Nahum, ve Habakkuk peygamberler, Yoiya
zamannda peygamberlik etmilerdir.
Ezekiel, Daniel, Haggay, ve Zekeriya ise tutsaklk dneminde.
Yoel ve Malaki'nin ne zaman peygamberlik yaptklar onlarn
yazdklarndan anlalmamaktadr. Fakat, onlarn kitaplarnn yazlar
veya balklar dnldnde, Eski Ahir'in tamamnn, Yahudiler'in
Babil'deki tutsaklklarndan dnnden sonra, ve onun Greke'ye
tercme edilmesi amacyla Yudea'dan gnderilen yetmi kiiye onu
Greke'ye tercme ettiren Ptolemaios Philadelphos'un<7l zamanndan
nce bugnk biimine sokulduu yeterince aktr. Kanonik kitaplar
olarak deilse de, eitimimiz iin yararl kitaplar olarak, kilise tarafn
dan bize tavsiye edilen Apokrifa kitaplarna bu hususta gvenilebilirse, Kutsal Kitap bugnk biimine Esdras tarafndan getirilmitir:
ikinci kitapta (bab XIV, msra 21, 22, vd.), Tanr'ya konuurken, bizzat syledii gibi, Senin yasat yatd; bu nedenle, hi kimse setin yaptn
jeyleri, veya bajlayacak ijleri bilmiyor. Fakat senin nnde itibanm var ise,
kutsal ruhu bana itdir, ve bajlangtm bu yana dnyada olan, ve senin yasanda yazlmtj, her JCYi yazacam, ki insanlar setii yolunu bulsunlar, ve
ahiret gnnde yajamak isteyenler yajayabilsinler. Ve msra 45: Ve krk gn
dolduunda, en yce olan konutu ve dedi ki, lk yazdn jeyi aka ilan et,
ki deerliler ve deersizler onu okuyabilsin;fakat en son yetmiji sakla ve onlan, insanlar arasnda sadece bilge olanlara ver. Eski Ahit kitaplarnn
yazl zaman hakknda syleyeceklerim bu kadar.
Yeni Ahit. Yeni Ahit'in btn yazarlar, sa'nn ge ykselmesinden ksa bir sre nce yaadlar ve, Aziz Paulus ve Aziz Luka hari,
Kurtarcmz' grd veya onun tilmizleri oldular; ve dolaysyla onlar
tarafndan yazlan her ey, havarilerin zaman kadar eskidir. Fakat, Yeni Ahit kitaplarnn yazl tarihinin kilise tarafndan kabul edilip
onaylanmas o kadar eski deildir. nk, Eski Ahit kitaplar, kayp
iken, Tanr'nn ruhunun emriyle Esdras tarafndan bulunduklar zamandan bize gelmiken: nshalar pek fazla olmayan ve hepsi birden
tek bir kiinin elinde olmas pek f!lUhtemel olmayan Yeni Ahit kitaplar, adlaryla anldklar havariler ve tilmizlerin yazlar olarak kilise
yneticileri tarafndan toplandklar, onaylandklar ve bize tavsiye
edildikleri zamandan daha geriye gitmezler. Hem Eski hem de Yeni
Ahit'in btn kitaplarnn ilk saym, (Aziz Petrus'tan sonraki) ilk Ro-

273
su olan Clemens tarafndan derlendii sanlan havarilerin kanonlarn
dadr. Fakat bu sadece sanld ve pek ok kii tarafndan da sorguland iin, bildiimiz kadaryla Laodikeia 01 l Konsili ilk defa olarak
Kitab Mukaddes'i o<iamariki Hristiyan kiliselerine peygamberlerin
ve havarilerin y2fZlan olarak tavsiye etmitir: ve bu Konsey, sa'dan
sonraki 364'nc ylda toplanmtr. O zamanlar, kilisenin byk
alimlerinin hrs, Hristiyan olan imparatorlara, halkn obanlar olarak,
ama sadece koyunlar iin, sayg gstermek; ve Hristiyan olmayan imparatorlara da kurtlar olarak sayg gstermekle snrl olmakla birlikte,
ve bu alimler retilerini, vaizlik yaparak, tavsiye ve bilgi olarak deil
de; mutlak yneticiler biiminde, yasalar olarak kabul ettirmeye al
tklar; ve halk Hristiyan retisine daha yatkn klmaya hizmet eden
sahteciliklerin helal olduunu dndkleri halde; Yeni Ahit kitaplar
nn nshalarnn sadece din adamlarnn ellerinde olmasna ramen,
Kutsal Kitaplar tahrif etmedikleri inancndaym; nk bunu yapmak
isteselerdi, kesinlikle, onlar ["Kutsal Kitaplar" -ev.] Hristiyan hkmdarlar ve cismani egemenlik zerindeki kudretlerine imdikinden
daha uygun bir hale sokarlard. Dolaysyla Eski ve Yeni Ahit'in, u anda elimizde olan biimiyle, peygamberler ve havariler tarafndan yaplm ve sylenmi eylerin doru kaytlar olduundan phe edilmesi iin hibir neden grmyorum. Belki de, o kitaplardan apokrifa
denilen bazlar, dierlerine uygun olmadklar iin deil, sadece bra
nice olmadklar iin kanon dnda braklmlardr. nk, Byk s
kender'in Asya'y fethinden sonra, Grek dilinde mkemmel olmayan
pek az eitimli Yahudi vard. nk, ncil'i Greke'ye eviren yetmi
tercmann hepsi de brani idi; ve ikisi de Yahudi olan Philo ve Josephus tarafndan Greke olarak belagatle yazlm eserler gnmze kadar gelmitir. Fakat, kitab kanonik yapan ey, yazar deil, kilisenin
onaydr.

Amalar. Bu kitaplar farkl kiiler tarafndan yazlm olmakla birlikte, btn yazarlarn, tek bir amala, Baba,-Oul ve Kutsal Ruh'un yani Tanr'nn Krall'nn haklarn ortaya koymak amacyla hareket etmeleri anlamnda, tek bir ruh iinde olduklar kesindir. Tekvin kitab,
dnyann yaratlndan Msr'a gidie kadar, Tanr'nn insanlarnn e
ceresini karmaktadr: Musa'nn dier drt kitab ise02 l, onlarn kral
olarak Tanfl'nn seilmesini ve Tanr'nn onlarn ynetimi iin buyurduu yasalap ierir: Yeu, Hakimler, Rut, ve Samuel kitaplar, Saul'un

ana kada~, Ta'hr'nn insanlarnn, Tanr'nn boyunduruunu atp


komularndaki

gibi bir kral istemelerine dek

yaptklar ileri anlatr.

27'Ci
Eski Ahit'in geriye kalan ksm ise, tutsakla kadar Davud'un soyunun silsilesini karr. Bu soydan, gelii peygamberlerin kitaplarnda
ngrlm olan kutsal kurtarcmz Tanr-Oul, Tanr'nn Krall
'nn yeniden kurucusu kacakt ve o yeryznde yaarken hayat ve
eylemleri ve krallk zerinde hak iddia edii ncilciler< 13 ) tarafndan
yazld: ve son olarak, Resul/erin J!eri ve Havariler'in Mektup/an, Tanr
Kutsal ~uh'un geliini ve, Yahudiler'in ynetimi ve Paganlar'n doru
yola arlmas iin, onlara ve halefierine verdii yetkiyi ilan eder.
zet olarak, Eski Ahit'in hikayeleri ve kehanetleri ve Yeni Ahir'in n
cilleri ve mektuplar tek bir amaca ynelikti, insanlar Tanr'ya itaate
yneltmek; I., Musa'da ve Rahipler'de; II., insan sa'da; ve III., Havariler ve onlarn haleflerinde. nk bu , deiik zamanlarda, Tanr'nn kiiliini temsil ettiler: Musa ve onun halefieri olan Yksek Rahipler, ve Yahuda Krallar, Eski Ahit'te: sa'nn kendisi, yeryznde
yaad dnemde: ve Havariler ve onlarn halefleri, Kutsal Ruh'un
onlarn zerine indii Hamsin gnnden bugne kadar.
Kutsal Kitap!ar'tt ototilesi sorunu. Hristiyan mezhepleri arasnda
ok tartlan bir sorun, Kutsal Kitap!ar'm otoritefetini nereden aldNar
sorunudur; bu sorun bazen baka biimlerde ifade edilmitir; bm!arm
Tmr ke!am o!duk!anm nasl bi!i1iz veya onlara niin ittala!tm; ve bu
sorunu zmenin zorluu, sorunun ifade edildii kelimelerin uygun
olmayndan kaynaklanr esas olarale nk, her tarafta, onlarn ilk
ve orijinal yaratcsttlt!l Tanr olduuna inanlr; ve dolaysyla tartlan
sorun bu deildir. Yine aktr ki bunlarn Tanr kclarn olduu, (btn gerek Hristiyanlar buna inansa da,) Tanr'nn onlar doast
yollardan kendilerine aklam olduu insanlardan baka hi kimse
tarafndan bilinemez; ve dolaysyla ona ilikin bilgimiz sorunu doru
bir biimde ortaya konulmamaktadr. Son olarak, sorun inancmz biiminde ifade edildiinde; bazlar bir nedenden, bazlar ise baka nedenlerden hareketle inand iin; hepsi iin tek bir genel cevap olamaz. Sorun doru biimde ifade edilirse yledir, onlar hangi otorite)'!e
yasa haline ge!it:
Onlarn

otoritesi ve )'Ortm!anmast. Bunlar doa yasalarndan farkl


lde, hi phe yoktur ki Tanr'nn yasasdrlar ve, doal
akl sahibi herkese grlebilecei gibi, otoritelerini kendi ilerinde
tarlar: fakat bu, akla uygun btn dier ahlak retilerinin otoritesinden baka bir otorite olmayp; onun emirleri, yapt!tntf deil, ebedi
yasalard r.
olmad

275
Eer Tanr'nn

kendisi tarafndan yaplmlarsa, yazl yasa nitelive sadece, Tanr'nn, onun olduklarn bilmediini syleyerek hi kimsenin kendini mazur klamayaca ekilde, onlar beyan
indedirler

etmi olduu kiiler iihyasadrlar.

Dolaysyla, Tanri'-nn, onlarn

kendisine ait olduunu veya onlar


kendisi tarafndan gnderildiini doast yollardan akla
mam olduu bir kimse, buyruklar zaten yasa gcne sahip olan
Tanr'nnki dnda hibir otorite tarafndan; yani, yasa yapma yetkisine sahip tek kii olan egemenin ahsndaki devlet otoritesi dnda
hibir otorite tarafndan onlara uymaya zorlanamaz. Yine, onlara yasa
gcn veren ey devletin yasama otoritesi deilse, zel veya kamusal, Tanr'dan kaynaklanan baka bir otorite olmaldr: eer zel ise,
sadece, Tanr'nn onu aklamak istedii kiiyi balar. nk eer, kibir veya cehalet nedeniyle, kendi dlerini ve abartl hayallerini ve
lgnlklarn Tanr'nn ruhunun beyanlar olarak alan; veya hrs nedeniyle, yalan syleyerek ve kendi vicdaniarna aykr olarak, ilahi beyanlara muhatap olduklarn iddia eden kiilerin her sylediini Tanr
yasas olarak kabul edecek olsaydk, hibir ilahi yasann tannmas
mmkn olmazd. Eer kamusal ise, devletin veya kilisenin otoritesidir.
Fakat kilise, eer tek bir kiilik ise, Hristiyanlardan oluan bir devletle ayn eydir; buna bir devlet denilir, nk tek bir insann, egemenlerinin kiiliinde birlemi insanlardan oluur; tekine ise bir kilise denilir, nk tek bir Hristiyan egemenin kiiliinde birlemi Hristi
yanlardan oluur. Fakat eer kilise tek bir kiilik deilse, hibir otoritesi yoktur: ne buyurabilir, ne herhangi bir i yapabilir; ne herhangi
bir gce, ne de bir ey zerinde herhangi bir hakka sahip olabilir; ne
de herhangi bir iradesi, akl veya sesi vardr; nk btn bu nitelikler kiiseldir. imdi, eer btn Hristiyanlar tek bir devlet iinde birlememiler ise, tek bir kiilik oluturmazlar; ne de onlar zerinde
herhangi bir otoritesi olan bir evrensel kilise vardr; ve dolaysyla Kutsal Kitaplar evrensel kilise tarafndan yasa haline getirilmez: veya eer
tek bir devlet ise, o zaman btn Hristiyan manarklar ve devletler
zel kiilerdir ve btn Hristiyanlk aleminin evrensel bir egemeni
tarafndan yarglanmaya, tahttan indirilmeye ve cezalandrlmaya tabidirler. Bylece, Kutsal Kitaplar'n otoritcc3i sorunu una indirgenir, H
ristiym kral/ar ve Hristiyan devletlerdeki egemen meclis/er, Tanr 'n hemen
altmda, ketdi~topraC/arnda mutlak g sahibi midirler; yoksa, evrensel kiliseden oluJan tek bir Pupa'ya ve, ortak iyilik iin uygun veya gerekli giirecei
yayanlarn

276
;ekilde, yargilaJtmaya, mahkum edilmeye, tahttan indirilmeye ve ldrlmeye
mi tabidir/er?
Bu sorun, Tanr'nn Krall hakknda daha ayrntl bir irdeleme
yaplnakszn, zlemez; bu irdeleneden hareketle, Kutsal Kitab
yorumlama yetkisini de ele alacaz. nk, bir yazy yasa haline getirmek iin yasal bir yetl}.iye her kim sahipse, ayn zamanda onun yorunlanmasn onaylamak veya reddetmek yetkisine de sahiptir.

Blm 34
Ku:tsal Ki:iab'm Ct:derimfte
Ruh, .[Ylelel Ye Jl:!J1amm Anlam zerine
Kutsal Kitap'ta madde ve nth 11edir. Doru muhakemenin temeli, kelimelerin deimez anlamlara gelmesi olduuna gre; ki aadaki blmde kullanlan kelineler, doal bilimde olduu gibi, yazarn istei
ne veya, alelade sohbette olduu gibi, amiyane kullanma deil, Kutsal Kitap'ta tadklar anlama dayanmaktadr; ncelikle, belirsiz olu
laryla, onlara dayanarak karacam sonular anlalmaz veya tart
nal klabilecek kelimelerin anlamn, Kursal Kitap'tan hareketle
belirlemek gerekir. MADDE ve RuH kelimeleri ile balayacan, ki
bunlar Okullar'n dilinde maddi ve gayri maddi cisinler olarak adland
rlr.

Madde kelimesi, en genel anlamda, belirli bir mekan veya tasavvur edilen yeri dolduran veya igal eden bir ey demektir; ve muhayyileye bal olmayp, evrm dediimiz eyin gerek bir parasdr. Evret btn maddelerin toplam olduuna gre, onun, ayn zamanda
madde olmayan hibir gerek paras yoktur; btn maddelerin toplam olan evreni11 bir paras olmayan hibir ey de madde deildir. Maddeler deimeye tabi olduklar, yani, canl yaratklarn algsna deiik
biimlerde grnebildikleri iin, madde cisin olarak da adlandrlr, ve
eitli durumlara tabidir: bazen hareket halinde olmak; bazen durgun
halde olmak; ve duyularmza bazen scak, bazen souk, bazen bir
renk, koku, tat veya ses olarak, bazen baka bir renk, koku, tat veya
ses olarak grnmek. Maddelerin, duyu organlarmz zerindeki etkilerinin eitliliinin yaratt bu grn eitliliini, etkide bulunan
maddelerin deiimlerine balarz ve bunlara maddelerin dummlar
deriz. Kelimenin bu kablne gre, cisim ve madde ayn eyi ifade
eder; ve dolaysyla gayri maddi cisimler kelimeleri, sanki bir gayri mad-

277
di madde denebilirmi gibi, bir araya getirildiklerinde yek dierini geersiz klan kelimelerdir.
Fakat sradan insanlarn algsnda, tm evren madde olarak anl
mayp, sadece, evreti dokunma veya grme duyularyla alglayabil
dikleri ksmlar ma4de olarak adlandrlr. Dolaysyla, halkn dilinde,
hava ve havai cisimlet~ maddeler olarak kabul edilmeyip, (insanlar onlarn etkilerini alglayabildikleri srece) rzgar veya nefes, veya (Latincede spiritts denildii iin) ruhlar ('~rpirits") olarak adlandrlr; canl yaratklarn bedeninde ona canllk ve hareket veren havai cismi, hayati
ruhlar olarak adlandrdklarnda olduu gibi. Fakat maddeleri, bir aynada, bir ryada veya uyanmakta olan rahatsz bir beyinde olduu gibi, bulunmadklar yerlerde bize gsteren beynin bu yanlsamalar, havarinin genel olarak btn yanlsamalar iin syledii gibi, hibir ey
deildir; grndkleri yerde kesinlikle hibir ey deildir; ve beynin
kendisinde, nesnelerin hareketinden veya duyu organlarmzn bozukluundan kaynaklanan bir karmaadan baka hibir ey deildir.
Bunlarn nedenlerini aratrnakla ilgilenmeyen insanlar, onlara ne ad
vereceklerini kendi balarna bilemezler; ve dolaysyla, bilgilerine
ok gvendikleri kiiler tarafndan, onlara madde demeye ve doast
bir g tarafndan sktrlm havadan olutuklarn dnmeye ikna
edilir, nk bunlar cismani bir grnm tarlar; ve bazlar da, onlara
ruh demeye ikna edilirler, nk dokunma duyusu, onlarn grnd yerde, parmakianna bask yapan hibir ey alglamaz: bylece, halkn dilinde ruh kelimesinin anlam, kolayca farkedilmeyen, akkan ve
grnmez bir maddedir veya bir tayf veya muhayyilenin bir baka yanlsamas veya hayalidir. Mecazi anlamlar ise pek oktur: bu kelime,
bazen, zihnin eilimi veya yatknl anlamnda kullanlr; baka insanlarn szlerinin doru olup olmadn aratrma eilimi iin, bir tetakuz ruhu; pislie yatknlk iin, pis bir ruh; dikbajllk iin, inat bir ruh;
iine kapanklk iin, yalnz bir ruh; ve dindarlk ve Tanr'ya hizmet eili
mi iin, Tanr Ruhu dediimizde olduu gibi: ve bazen bir byk yetenek veya olaanst duygu veya zihnin hastal iin, byk bilgelik,
bilgelik ruhu olarak adlandrld; ve delilerin bir ruh tarafindan ele geirilmj olduu sylendii gibi.
Ruh kelimesinin baka bir anlamn bulamyorum; ve bunlardan
hibiri Kuclal Kitap'taki anlam karlamyorsa, konu insann anlay
iine girme4,; ve o,na inancmz, dncemize deil, itaatimize dayanr;
Tanr'nn bir Ruh'olarak adlandrld; veya Tanr'nn Ruhu ifadesiyle
bizzat Tanr'nn kastedildii btn yerlerde olduu gibi. Tanr'nn do-

278
as anialamaz olduu iin; yani, OJ! tm Jle o!rlru hakknda hibir fikrimiz olmad ve sadece 0111111 var olrlumu bildiimiz iin; ona verdii
miz sfatlar, birbirimize, omm 11e o!duuJttt sylemek iin veya onun doasna dair fikrimizi bildirmek iin deil, kendi aramzda en saygl kabul ettiimiz isimlerle ona sayg gstermek steimize yneliktir.
Tann'tt ruhu Kutsal Kitap'ta bazen bir rzgar, bazm bir nefes olarak mt!apltr. Tekvi11 I. 2. Tanr'mJt Ruhu sularn yiiznde gezzyordu. Eer
burada, Talln'tm Ruhu ifadesiyle aniatlmak istenen ey bizzat Tanr
ise, gayri maddi cisimler iin deil, sadece maddeler iin anlalan hareket ve dolaysyla mekat Tanr'ya atfedilmi olur; bu nedenle bu ifade, hareket eden fakat yer deitirmeyen bir ey dnemeyen anlaymzn zerindedir; ve boyutlar olan her ey maddedir. Ancak, bu
szlerin anlam, en iyi biimde, ayn yerde (Tekvin VIII. 1), balangta
yeryz sulada kapl iken, sular alaltmak ve kuru topra yeniden
ortaya karmak isteyen Tanr'nn kulland u szlerle anlalabilir,
Ruhumu ynyiiz11e koyaraun ve sular ala!arak: burada, Ruh ile anlalan
ey bir rzgar, yani bir hava veya hareht edet ruh 'tur ve buna, daha nceki yerde olduu gibi, Ta11r'mn Ruhu denilebilir, nk o Tanr'nn
iiydi.

ki11ci olarak, olaam"istii an!aytj bahjetmeleri olarak. Tekvin XLI.


38'de, Firavun, Yusufun Hikmeti'ni Tanr'mn Ruhu olarak adlandrr.
Ona, akll ve hikmetli bir adam bulup onu Iv1sr diyar zerine koymasn tavsiye etmi olan Yusuf iin yle der, Bunun gibi, kendisinde
Tanr'mt Ruhu ola11 bir adam bulabilir miyiz.? Ve kJ XXVIII. 3'te,
Hikmet ruhu ile do!dttrdttm bitln akll kiji/ere, der Tanr, s)'leyeceksin,
Harun'u takdis etmek ii11, o11a giysi!erj'apsm!ar: burada, Tanr'nn bahjetmesi olarak, sadece giysiler yaplmasnda da olsa, olaanst anlay
Tann Ruhu olarak adlandrlmaktadr. Ayn eye, ktJ XXXI. 3, 4, S, 6
ve XXXV. 31'de de rastlannaktadr. Ve peygamberin Mesih'ten bahsederken u szleri syledii jaya XI. 2, 3'te, Rabb'in Ruhu, onun zerite, hikmet ve anlaytj ruhunu, giit ve kuvvet ruhutu, ve Rab korkusu ruhunu koyaca!:. Aktr ki burada, Tanr'nn ona verecei ruhlar deil, deerli lu tutlar kastedilmektediL
iincii olarak, olaanst zellikler anlammda. Hakimler cznde,
Tanr'nn kavmini savunmada olaanst bir evk ve cesaret Tanr
Ruhu olarak adlandrlmaktadr; bu ruhun, Otniel, Gideon, Yefta, ve
imon'a, onlar klelikten kurtarmak iin cesaret verdiinde olduu
gibi, Hakimler III. 10, VI. 34, XI. 29, XIII. 25, XIV. 6, 19. Ammonilerin, Yabe Gilead'n adamlarna ettikleri saygszln haberi geldiin-

279
de, Saul hakknda yle denir, (1. Sanuel XI. 6) Tanr'mn Ruhu Saul'un
zerine geldi, ve onun ofkesi alevlendirildi. Burada kastedilen bir ruh deil, fakat Ammanilerin vahetini cezalandrmak iin olaanst bir
evktit: Ayn ekilde, Tanr'y arklar ve mzikle vm peygamberler
arasnda iken Sa_ul'Qp zerine gelen Tanr Ruhu ifadesinden, bir ruh
deil, onlarn azminde onlarla birlernek iin beklenmeyen ve ani bir
istek anlalmaldr.
Do"rd11c olarak, djler ve ryetler yoluyla ngor yete11ei bahedilme
si anlamnda. Sahte peygamber Tsedekiya, Mikaya'ya yle der (1.
Krallar XXII. 24), Rabb'in Ruhu setinle lwumak iin benden ne yana gitti? Bu, bir ruh olarak anlalamaz; nk Mikaya, srail ve Yahuda
krallar nnde, sava olayn, onun iinde konuan bir ruh'tan deil,
bir ryetten anlatmtr.
Ayn ekilde, Peygamberler czlerinde, Tanr'nn ruhu ile, yani,
zel bir ngr lutfu ile konumularsa da; onlarn gelecek hakkndaki
bilgisi, ilerindeki bir ruh deil, doast bir dii veya ryet sayesinde
oluyordu.
Beinci o/aral', hayat anlamnda. Tekvin Il. 7'de, Tanr yerin toprandan erkei yaratt ve otm burnu1a hayat nefesini (spiraculum vi tae) fledi, ve erkek J'aJayan bir can oldu denilmektedir. Burada, Tanr tarafn
dan flenen hayat nefesi, Tanr'nn ona hayat verdiinden baka bir anlama gelmemektedir; ve (Eyp XXVII. 3) Tar'mn Ruhu benim burun
delik!etimde olduu siirece ifadesi, yaJadtm srece demekten baka bir
ey deildir. Yine, Ezekiel I. 20'de, hayat ruhu tekerleklerde idi ifadesi,
tekerlekler canl idi ifadesine edeerdir. Ve, (Ezekie!II. 2) Ruh iime girdi ve beni ayaa kaldrd, yani, ya,wma gcm geri geldi; bir ruh veya gayri
maddi cisim iine girdi ve bedenini ele geirdi anlamnda deil.
Altnc olarak, otoriteye tabi olma an!ammda. Saylar'n onbirinci babnda, m s ra 17'de, Senin zerindeki Ruh 'tan alacam, der Tanr, ve onlarn zerine koyacam, ve onlar kavmin ykn seninle birlikte tayacak
lar; yani, yetmi ihtiyar zerine: bunun zerine, yetmi ihtiyardan ikisi ordugahta peygamberlik yapt; bazlar onlardan ikayet etti, ve Yeu Musa'dan onlar menetmesini istedi; Musa ise bunu yapmayaca
n. Burada grlyor ki Yeu, onlarn peygamberlik yetkisi alm olduklarn ve Musa'nn rzasna uygun olarak, yani, ona tabi bir ruh veya otorite ik peygamberlik yaptklarn bilmiyordu.
Benze,r bir anlamda, unu gryoruz ( Tesniye XXXIV. 9), Yeu hikmet ruhu il; doluydu, nk Musa elfetini onun zerine koymutu: yani nk Yeu, balam olduu, fakat lm nedeniyle bitiremedii ii; yani

Tanr'nn

kavmini

vaadedilmi

lkeye getirme

iini tamamlamas

iin

I'vl usa tarafndan ta)'tt edilmi,rti.


Yine benzer anlamda denir ki, (Romalt!ara Mektup VIII. 9), Eer
bir kimse sa'mn Ruhu1ta sahip deilse, sa'da11 deildi1: yani, sa'nn ruhu
deil, fakat onun retisine bal/tk anlamnda. Yine, (Yuhama'mn Birillri Jlfektubu IV. 2) Tmr'tm ruhu11u ~vle tawyaraksmz; bunun anlam,
gerek Hristiyanlk ruhu, veya sa'nn Mesih olduu yolundaki temel
Hristiyan inancna ballthr; ve bir ruh olarak yorumlanamaz.
Yine u szler, (Luka IV. 1) Ve ra, Kutsal Ruh ile dolu olarak, (yani,
lifatta IV. 1 ve Marlcos I. 12'de belirtildii gibi, Ruhiii Kudiis ile,) Tanr
Baba tarafndan gnderili amac olan ii yapma istei olarak anlala
bilir: fakat onu bir ruh olarak yorumlamak, bizzat Tanr'nn, nk
Kurtarcmz Tanr idi, Tanr ile dolu olduunu sylemektir; bu ise
son derece uygunsuz ve anlamszdr. Spirits kelimesini, ne teki dnyada ne de bu dnyada hibir anlama gelmeyen, sadece insan kafas
nn hayali sakinleri demek olan ghosts kelimesi ile nasl tercme ettii
mizi burada ele almyorunOl: fakat u kadarn syleyeyim ki ruh
("spirit") kelimesi metinde byle bir anlama gelmez; ya, doru olarak,
gerek bir cisim, veya nceazi olarak, zihnin veya bedenin olaanst
bir yetenei veya zellii demektir.
Yedinci olarak, havai maddeler a11lammda. sa'y denizin zerinde
yrrken gren havarileri, (Matta XIV. 26 ve Markos VI. 49) onun, bir
hayal deil, bir havai madde anlamnda, bir Ruh olduunu dndler;
nk onlarn hepsinin onu grd sylenir; bu ise, beynin yanlsa
malar olarak anlalamaz, (ok sayda kii ayn anda, grnebilir maddeler karsnda ortak bir yanlsama iinde olamaz; imgelerdeki farklar
nedeniyle, her bir kii kendi yanlsamas iinde olabilir ancak); ve sadece maddeler olarak anlalabilir. Ayn ekilde, sa ayn havariler tarafndan bir ruh olarak alndnda olduu gibi, (Luka XXIV. 37): Aziz
Petrus zindandan kurtarldnda da (Resulleri11 leri XII. 15), buna
inanmadklarn sylediler; fakat hizmeti kz onun kapda olduunu
sylediinde, onun meleidir dediler; bununla, bir maddi cisim kastediliyor olmaldr, yoksa bizzat havarilerin, bu gibi grnlerin hayali
deil fakat gerek olduklar ve varolmak iin insann imgelemine ihtiyalar olmad eklindeki hem Yahudiler hem de Paganlarn ortak
inancn izlediklerini sylememiz gerekirdi. Yahudiler bunlara iyi veya
kt ruhlar ve melekler derdi; Grekler ise demotlm: Bu tr baz grnler gerek ve maddi olabilir; yani, Tanr'nn, btn eyleri yaratm olduu gle yaratabilecei ve, olaanst ve doast yoldan, ne

281
zaman isterse iradesini bildirmek ve uygulatmak iin araclar ve haberciler, yani, melekler olarak kullanabilecei farkedilmesi zor varlklar olabilir. Fakat Tanr onlar bylece yarattnda, bunlar boyutlar olan, yer
kaplayan ve bir yerdenbir baka yere hareket edebilen, yani maddelere
zg vasflara sahip,..,isimler olurlar; ve dolaysyla gayri maddi ruhlar,
yani, biryerde olmayan; yani, hibiryerde olmayan; yani, bir ey gibi grnseler de, hibir ey olmayan ruhlar deildirler. Ancak, en kaba biimde,
duyularnzia alglanabilen cisimler maddi kabul edilirse; o zaman gayri
maddi cisim, hayali deil, gerek bir eydir; yani, ince ve grnmez, fakat daha byk maddelerle ayn boyutlara sahip bir ey.
Melek nedir. MELEK szyle, genel olarak, bir haberci; ve en fazla
da, Tanr'nn bir habercisi aniatlmak istenir; Tanr'nn bir habercisi szyle ise, onun olaanst varln; yani, onun gcnn olaanst
tezahrlerini, zellikle bir d veya ryet yoluyla bildiren herhangi bir
ey anlalr.

Meleklerin yaratl hakknda, Kutsal Kitaplar'da verilmi hibir


ey yoktur. Onlarn ruhlar olduklar sk sk tekrar edilir: fakat ruh szyle, hem Kutsal Kitap'ta ve halk arasnda, hem de Yahudiler ve Paganlar arasnda, bazen, hava, rzgar, canl yaratklarn yaamsal ruhlar;
ve bazen de, ryalar ve ryetler eklinde muhayyilede doan imgeler
anlalr; ki bu imgeler, gerek cisimler olmadklar gibi, iinde yer aldklar rya veya ryetten daha fazla srmezler; bu grnler, gerek
cisimler olmayp beynin arazlarndan ibaret olsalar da, Tanr iradesini
bildirmek iin doast yoldan onlar yarattnda, hakl olarak, Tanr'nn habercileri, yani, onun melekleri olarak adlandrlrlar.
Paganlar, beynin imgelerini, kendi balarna gerekten varolan ve
imgeleme dayanmayan eyler olarak dndler; ve bunlardan, iyi ve
kt demonlar hakkndaki inanlarn oluturdular; demonlar, gerekten var gibi grndkleri iin de, onlar tarafndan cisim!er olarak; ve
onlar elleriyle hissedemedikleri iin, gayri maddi cisinler olarak adlandrld: ayn ekilde Yahudiler de, ayn temelde, Eski Ahir'te onlar bu
inanca mecbur eden hibir ey olmad halde, Sadukiler mezhebi d
nda, Tanr'nn bazen kendine hizmet iin insanlarn imgeleminde
yaratt ve melekleri adn verdii grnlerin, imgeleme bal olmayan, fakat Tanr'nn kalc yaratklar olan cisimler olduklar eklinde
bir inanca suhiptiler genelde. Bunlardan, kendilerine iyilik ettiklerine
inandklarn Tanr'mn melekleri olarak saydlar, onlara zarar vereceklerini dmlklerine ise kt melekler veya kt ruhlar dediler;
Python'un(2) ruhu, ve delilerin, lgnlarn ve sarallarn ruhlar 'ite

282
byle idi: nk onlar, bu hastalklarla malul olan kiileri, demoniak
kabul ederlerdi.
Fakat, Eski Ahir'te meleklerin anld yerleri dnrsek, bunlardan ounda, melek kelimesinden anlalabilen tck ey, bir doast
iin yaplmasnda Tanr'nn varln belirtmek zere, imgelemde doast yoldan olumu bir imgedir; ve dolaysyla, ne olduklarnn belirtilmedii dier yerlerde de, bu kelime ayn biimde anlalabilir.
Rabb'in melei denilen ey (Tekvi11 XVI. 7), onuncu msrada, Hacer'e senill soyumt oa/tttka oaltacam derken; yani, Tanr'nn kiili
inde konuurken; ayn grnn, bir melek olarak deil, fakat Tanr
olarak adlandrldn okuyoruz. Bu grn, biimli bir hayal de deildi, fakat bir sesti. Bylece aktr ki o me/e/.?, Hacer'in, doast biimde, gkten bir ses duymasna neden olan Tanr'nn kendisinden
baka bir ey deildir; veya daha dorusu, Tanr'nn oradaki zel varoluunu gsteren doast bir ses. O halde, Lut Peygambere grnen,
ve adamlar olarak adlandrlan (Tekvin XIX. 12); ve kendileriyle, iki
kii olduklar halde, Lut'un tek bir kiiyle, ve o da Tanr olarak, konuur gibi konutuu (msra 18) (nk ibare yledir, Lut onlara dedi,
Ah, )!e deil, Rabbim), melekler, niin, imgelemde doast yoldan
olumu insan imgeleri olarak anlalamasn? Melek, gkten brahim'e
seslenip (Tekvi11 XXII. ll) shak' kurban etmemesini sylediinde,
grn yoktu, sadece bir ses vard; fakat bu, doru biimde, Tanr'nn bir habercisi veya melei olarak kabul edildi, nk Tanr'nn iradesini doast yoldan bildirmekteydi, ve kalc ruhlara inanmak zahmetinden kurtarmaktadr bizi. Yakub'un Gkyz merdiveni zerinde grd melekler (Tekvit XXVIII. 12) uyurken grd eylerdi;
dolaysyla, sadece bir hayal ve rya idi; fakat doast olduklar ve
Tanr'nn zel varlnn iaretleri olduklar iin, bu grnler hakl
olarak melekler biiminde anlmaktadr. Yakub'un, Rabb'iJt melei uykumda baJta g'rtd ( Tekvit XXXI. ll) dedii zamanda da ayn ey anlalmaldr. nk bir kimseye uykusunda gelen bir grn, herkesin bir rya dedii eydir, bu rya ister doal ister doast olsun: ve
orada Yakub'un bir melek dedii, bizzat Tanr idi; nk ayn melek,
msra 13'te, BeJt Beytel'in Tatrsym demektedir.
Yine (kJ XIV. 19), Kzldeniz'e kadar srail ordusunun nnde
giden ve daha sonra onun arkasna geen melek, Rabb'in kendisidir;
ve gzel bir adam biiminde deil, gndz bir bulut stuJtu ve gece bir
ateJ stunu biiminde grnd (kJ XIII. 21); ve fakat bu stun, ordusuna rehberlik iin Musa'ya vaad edilmi olan btn grn ve me-

233
/ek idi (kt XXXIII. 2): nk bu bulutlu stunun, adr'n giriine
indii

ve orada

durduu,

ve i\!Iusa ile

konutuu

sylenir.

te burada gryoruz ki genellikle meleklere atfedilen hareket

bir buJiibi atfedilmekfedir, nk bulut Tanr'nn orada


ve, bir insan veya ok gzel bir ocuk biiminde olsayd veya, sradan insanlara yanl bir fikir verecek ekilde,
genellikle resmedildii gibi, kanatl olsayd olaca kadar melektir.
nk bir melei melek yapan, biimi deil, amacdr. Meleklerin
amac, doast ilerde Tanr'nn varlnn belirtileri olmaktr; Musa,
Tanr'dan, altn buzann yaplmasndan nce hep yapm olduu gibi, ordugahla birlikte gitmesini istediinde, Tanr'nn, Gitleeeim veya
Bmim yerime bir melek g"ndereceim diye cevap vermeyip; Benim varl
m sizinle birlikte gidecektir deyiinde olduu gibi.
Eski Ahit'te melek sznn bulunduu btn yerleri anmak ok
uzun olurdu. Dolaysyla, onlar hep birden kavramak iin, diyorum ki,
Eski Ahit'in ngiltere Kilisesi tarafndan kanonik kabul edilen ksmn
da hibir metin yoktur ki, nicelii olmayan ve akl ile blnemeyen;
yani, bir ksm bir yerde ve dier ksm onun yanndaki yerde olacak
ekilde, ksmlar halinde dnlemeyen; ve, zel olarak, (bir ey olan
veya bir yerde bulunan madde olarak kabul edersek,) maddi olmayan, rtth veya melek adyla anlalan herhangi bir kalc eyin yaratld
veya yaratlm olduu sonucunu kara bilelim; tersine, her yerde, melein haberci olarak yorumlanmas akla uygundur; Vaftizci Yahya'nn
bir melek olarak anlmas, ve sa'ya Ahit'in Melei denilmesi gibi; ve,
ayn benzerneye uygun olarak, yumuak ve kzgn dillerin de, Tanr'nn zel varlnn iaretleri olarak, melekler eklinde adlandrlabil
mesi gibi. Daniel'de, Cebrail ve Mikail olmak zere, iki melek ad bulsak da; metnin kendisinden aka bellidir ki (Daniel XII. 1) Mikail
ile, bir melek olarak deil ama bir hkmdar olarak sa kastedilir: ve
Cebrail, dier kutsal adamlara uykularnda beliren grnler gibi, doast bir fantazmadan baka bir ey deil idi ve bununla, Daniel'e
uykusunda yle geldi ki konumakta olan iki azizden biri dierine,
Cebrail, dedi, btt adamn grd eyi anlamasm salayalm: nk Tanr, semavi hizmetkarlarn, sadece lmllerin ksa hafzalar iin yararl olan adlarla ayrdetmeye gerek duymaz. Yine, Yeni Ahit'te hibir
yer yoktur~ki meleklerin, Tanr tarafndan kendi kelam ve ileri iin
haberci ve ~rac apldklar vakit dnda, kalc ve ayn zamanda gayri
maddi olduklar kantlanabilsin. Onlarn kalc olduu, kyamet gnnde ktlere sylenecek olan, bizzat Kurtarcmz'n u szlerinden
ve

konuma

bulunuunun bir-iatetidir

anlalabilir, Ey lanetliler, blis ve oJtn melekleri iin hazrlmJJtf ebedi ateJe gidin (Matta XXV. 41): buras, kt meleklerin kalc olduunu ak
a gsteriyor, (meer ki blis ve onun melekleri ile, Kilise'nin muhalifleri ve onlarn yardmclarnn kastedildiini dnelim); fakat bu,
onlarn gayri maddiliine aykrdr; nk ebedi ate, duygusuz csm
ler iin, ki btn gayri maddi eyler byledir, ceza deildir. Dolaysy
la, meleklerin gayri maddi olduklar buradan kantlanmaz. Ayn ekil
de, Aziz Paulus'un u szleri, (Korintoslttlara Birinci Mektup VI. 3) Melekleri muhakeme edeceimizi bilmez misiniz? ve (Petrus'un kinci Mektubu
II. 4 ), nk eer Tanr g1ah ijleyen melekleri batjlamayp cehenneme fr
latnJ ise, ve (Yahuda I. 6) lk durumlarn korumam ve kmdi meskenlerini terketmiJ olan melekleri, kyamet gnne kadar, ebedi zincirler/e karanlk
ta saklad: meleklerin kalcln ispatlyor olmakla birlikte, onlarn
maddi oluunu da teyit ediyor. Ve (Matta XXII. 30) Kyamet gnnde
onlar ne evlenir/er, ne de kocaya verilir/er, ancak Tanr 'mn gkteki melekleri
gibidirler: fakat kyamet gnnde insanlar kalc ve maddi olacaklardr:
dolaysyla melekler de yledir.
Ayn sonucun karlabilecei pek ok baka yerler vardr. Cisim
ve gayri maddi kelimelerinin ne demek olduunu bilenler iin; gayri
maddi, farkedilmesi zor madde deil, madde olmayan anlamnda kabul
edilmek zere; bu kelimeler bir eliki ifade ederler: yle ki bir melek
ve ruhun, bu anlamda bir gayri maddi cisim olduunu sylemek, aslnda, melek veya ruh olmadn sylemektir. Dolaysyla, melek kelimesinin Eski Ahit'teki anlam, ve doal yoldan insanlara olan ryalar
ve ryetlerin doas dnldnde; meleklerin Tanr'nn, varln
ve buyruklarn insanla ve esas olarak kendi kavmine bildirmek iin,
zel ve olaanst ileriyle yaratt doast grnlerden ibaret olduu grne eilimli idim. Fakat Yeni Ahir'in pek ok yerleri ve,
Kutsal Ki tab'n tahrif edilmi olduu phesinin olmad metinlerinde yer alan Kurtarcmz'n kendi szleri, benim zayf aklmdan, maddi
ve kalc melekler de olduu yolunda bir kabul ve inan kard. Fakat, onlarn gayri maddi olduunu kabul ettirmek isteyenlerin, dolayl
da olsa, syledikleri gibi, onlarn herhangi bir mekanda olmadklarn,
yani, hibir yerde olmadklarn, yani, hibir ey olmadklarn sylemek, Kutsal Kitap'tan hareketle dorulanamaz.
/ham nedir. LHAM ("INSPIRATION") kelimesinin anlam, ruh
(''spirit") kelimesinin anlamna dayanr; bu kelime, ya doru olarak anlalmaldr; ve o zaman, insan bir balonu kendi nefesiyle nasl doldurursa, ayn ekilde, bir insann iine ince ve farkedilmesi zor bir hava

285
ve rzgarn flenmesinden baka bir ey deildir; veya, eer ruhlar
maddi deil ve sadece imgelemde var iseler, bir fantazmann ieri fIenmesinden baka bir ey deildir; ki bunu sylemek uygun deildir
ve imkanszdr; riktr fantazmalar'hibir ey deildir ve sadece bir
ey imi gibi griniifler. Dolaysyla bu kelime Kutsal Kitap'ta sadece
mecazi olarak kullanlr: Tekvin II. 7'de, Tanr insana hayat nefesini fledi ("inspired") denilirken, ona canllk verdiinden baka bir ey kastedilmemesi gibi. nk, Tanr'nn nce canl bir nefes yaptn ve
daha sonra onu, yaratldktan sonra, Adem'e flediini dnmemeli
yiz, bu nefes ister gerekte ister grnte olsun; fakat sadece yle
dnmeliyiz, (Resulleti1l ;leri XVII. 25) Tmm ona hayat ve nefes verdi;
yani, onu canl bir yaratk yapt. Eski Ahit Kitab'ndan bahsedilirken,
btn Kutsal Kitap Tanr'dan gelen ilhamla verilmipir (Timoteos'a kinci
Mektup III. 16) denirken, bu, dindarca yaama yolunda insanlarn ei
tilmesi, tedip ve slah edilmesi iin yararl olan eyleri yazacak olan
yazarlarn ruhunu ve kafasn Tanr'nn yatkn klmas anlamnda basit
bir mecazdr. Fakat, Aziz Petrus (Petrus'un kinci Mektubu I. 21), Peygambedik asla insann iradesiyle gelmemi;tir, fakat insanlar Kutsal Ruh tarafn
dm sevkolunup Tanr'dan sbylemi;lerdir derken, Kutsal Ruh ile kastedilen
ey, bir rya veya doast ryette Tanr'nn sesi olup, bu ilham deil
dir. Tilmizleri zerine nefesini fleyen Kurtarcmz, Kutsal Ruhu alnz
dediinde, bu nefes Ruh deil, onlara verdii manevi ltuflarn bir ia
retiydi. Pek ok insan iin ve bizzat Kurtarcmz iin, Kutsal Ruh ile
dolu olduu syleuse de; bu doluluk, Tanr'nn cevherinin zerkedilmesi
olarak deil, ister doast yoldan ister alma ve inceleme ile elde
edilmi olsun, hayatn kutsall, diller ve benzeri Tanr vergilerinin birikimi olarak anlalmaldr. Yine, Tanr'nn btn beJer zerine Ruhumu
dkeceim, ve oullarttz da, kzlannz da peygamberlik edecek/et~ yallamz
ryalar grecek, genleriniz de ryetler grecekler (Yoel II. 28) dediinde, bu,
sanki onun Ruhu dklmeye veya zerkedilmeye msait su gibi imiesi
ne, olaan anlamda anlalmamaldr; fakat sanki Tanr onlara peygamberce ryalar ve ryetler vermeyi vaat etmi gibi anlalmaldr. nk,
Tanr'nn ltuflarndan sz ederken, zerkedilmi kelimesini normal anlamda kullanmak, onun yanl kullanlmasdr; bu lutuflar, oraya ve buraya tanabilecek veya variliere doldurur gibi insanlarn iine dklebilecek maddeler deil, erdemlerdir.
Ayn ej\:ild,e,.. ilham ("inspiration") kelimesini normal anlamda almak, veya insanlario iine onlar peygamber yapmak iin iyi ruhlar girdiini, veya lgn, deli veya saral olanlara kt ruhlar girdiini syle-

286
mek, kelimeyi, Kutsal Kitap'taki anlamda almamaktr; nk orada
Ruh, bizim bilmediimiz nedenlerle i yapan, Tanr'nn kudreti olarak anlalr. Yine, Hamsin Yortusu gnnde havarilerin toplanm olduu evi doldurduu sylenen rzgar, Tanr'nn kendisi olan Kutsal
Ruh olarak deil; onlarda, havarilik grevlerinin icras iin gerekli olduunu dnd isel gzellikleri ve kutsal erdemleri oluturmak
iin, Tanr'nn onlarn kalpleri zerindeki zel ilemesinin bir dsal
iareti olarak anlalmaldr.

B,olm 35
1

lfLutsal JLiaJ' ia T anr nm K:ra]h,


K.uisal, lo/J(ukaddes ve Ayi1in AnJam zerine
1

Tanr'mn kmllt,

din adamlan tarafindan mecazi olarak almr,fakat Kutsal Kitaplar'da gerek anlamyla. Tann'mn Krall, din adamlarnn yaz
larnd.a, ve zellikle vaazlarda ve risalelerde, genellikle, bu hayattan
sonra ~en ~y,ksek cennetteki ebedi mutluluk olarak anlalr ve bu nedenle saadet diyar olarak da adlandrlr; ve bazen de, lrtrf alemi dedikleri, o en byk mutluluk, takdis olarak anlalr; fakat asla, monari, yani, krallk kelimesinin asl anlam olan, Tanr'nn uyruklarn kendi rzasyla onlar zerinde sahip olduu egemenlik olarak anlalmaz.
Bense, aksine, TANRI'NIN KRALLIGI ifadesinin, Kutsal Kitab'n
pek ok yerinde, zel olarak srail kavminin oylaryla kurulmu tan
anlamyla bir krallk anlamnda kullanldn dnyorum; srail kavmi, Tanr'nn onlara Kenan lkesini verme vaadi zerine, onunla yaptklar ahitle Tanr'y krallar olarak semitir; ve bu ifadenin, pek nadiren mecazi olarak kullanld kansndaym; ve mecazi olarak kullanld zaman da, giinah zerinde hakimiyet anlamnda kullanlr; (ve sadece Yeni Ahit'te;) nk Tanr'nn krallnda her uyruk, egemene
hale! gelmeksizin, byle bir hakimiyere sahip olacaktr.
Yaradltan beri, Tanr gcyle btn insanlar zerinde doal
olarak hkm srmekle kalmam; ayrca, bir kimsenin baka birine
konumas gibi, bir sesle emir verdii zel uyruklara da sahip olmu
tur. te bylece Adem zerinde hkm srmJ ve ona, iyi ve kt bilgisi aacndan saknmasn emretmitir; Adem, bu emre uymadnda
ve, bu aatan tadarak, yaratcsnn emirleriyle deil, fakat kendi aklyla, iyi ve kt arasnda karar vermeyi Tanr gibi kendi stne ald
nda, Tanr'nn ilk bata onu iinde yaratm olduu ebedi hayattan

287
yoksun braklarak cezalandrlmtr: ve daha sonra Tanr, cihanmul
bir tufanla, sadece sekiz kii olanAdem'in soyum ktlkleri iin cezalandrmtr; ve o zamanki Tann'mn kralltl ite bu sekiz kiiden
olumaktayd.
Tanr'nn~ krnllnn kkeni. Daha sonra, Tanr onunla bir ahit
yapmak iin brahim'e u szleri syledi (Te!.vin XVII. 7, 8), Sana ve
senden so1ra senin tohumma bir Tanr olmak zere, ebedi bir ahit olarak,
ben ve sen, ve senden sonra l.uJa!:lar bo_vmca senin tohumun, arasmda ahdimi tesis edeceim; ve Jimdi bir gurbet[ri olduu lhyi, btn Kenan lkesini,
senin ve sendm sonra tohummm ebedi mlkiyetine vereceim. Bu ahitte, b
rahim, ommla konupmtJ olan Efendi'ye Tanr olarak itaat etmek zere, kmdisi ve soyu adma s"z verdi; ve Tan da, brahim'e, ebedt)rm elde tutmalar
iin Kenan lkesini vaad etti. Ve bu aldin bir ans ve iareti olarak, snnet ayinini ihdas etti ( Tekvin XVII. ). te, eski ahit veya szlepne denilen ey budur; ve Tanr ile brahim arasnda yaplm bir mukaveleyi
ierir; yle ki, bu mukavele ile, brahim kendisini ve soyunu, zel bir
biimde, Tanr'nn pozitif yasasna tabi olmakla ykml klmtr;
nk ahlak yasasna, bir ballk yeminiyle, nceden zaten tabi idi.
Tanr'ya henz Kral ve brahim ve soyuna da krallk ad verilmemi
olsa bile; z ayndr; yani, brahim'in soyu zerinde Tanr'nn zel
egemenliinin szlemeyle kurulmas; Sina Da'nda bu szlemenin
Musa tarafndan yenilenmesi srasnda, aka, Yahudiler zerinde
Tanr'mn "zel bir krall olarak adlandrlan bir egemenlik: ve Aziz Paulus, o iman edenlerin babasdr; yani, sadk olanlarn ve, o zaman snnet yoluyla, daha sonra da Yeni Ahit'te vaftiz yoluyla, Tanr'ya taahht
ettikleri sadakatlerini bozmayanlarn babasdr, dediinde, Musa'y
deil, brahim'i kasteder.
Tanr' krall, donr anlamda, onun "zel bir kavim zerinde s"zlepneye dayaan egemenliidir. Bu ahit, Sina Da'nn eteinde, Tanr
Musa'ya halkna u ekilde seslenmesini buyurduunda, Musa tarafn
dan yenilendi, Be1im sztime geree UJ'acak ve ahdi tutacak olursaz,
benim has kavmim olacaksmz, nk btn yeryz benimdir; ve benim rahibl'J krallm ve kutsal kavmim olacaksmz (kJ XIX. 5). Has kavim
iin, halk Latincesindeki karlkpeculium de cunctis populis'tir: Kral James'in hkmdarlnn balarnda yaplan ngilizce eviride, btn
kavim/erin iherinde benim has hazinem ifadesi yer almaktadr; Cenevre
Franszcasncla ise, btn kavim/erin en deerli miicevheri vardr. Fakat en
doru eviri ~biri~tisidir, nk bu, bizzat Aziz Paul us tarafndan (Titus'a Mektup II. 14), yukardaki ifadeye atfen, mbarek Kurtarcmz ken-

288
dini bizim urumuza teslim etti ki b)lece bizi her fesaftan kuttarst ve bir
has, (yani olaanst) kavmi kendisi iin temizlesin diye demek suretiyle
dorulanmaktadr: nk kelime, Grekede, genellikle Enovcno
[epiusios -ev.] kelimesinin zdd kabul edilen, nEpovaw [periusiosev.] kelimesidir: ve bu ["epiusios" -ev.], sradan, gnlk veya, Rabbin Duas'nda, giinde/ik kul/amma ait anlamlarna gelirken; dieri ise,
faz/alt~, biriktiri/ni;, zel bir biimde kullanlan demektir; ki Latinler
pect!ium< 2 l derler: ve yukardaki alntnn bu anlam, Tanr'nn hemen
sonra gsterdii nedenle dorulanr, iinkii biitiil yerylzii benimdir; sanki, Dl!yamn biitiit kavimleri benimdir denesine; ve, fakat siz zel bir biimde benimsiniz: benim kudretim nedeniyle btn kavimler benimdir; fakat siz, kendi rzanz ve ahdiniz ile benim olacaksnz; bu ise,
onun btn kavimler zerindeki olaan sahipliine bir ektir.
Ayn ey, ayn metindeki u ak szlerle yine dorulanr, Benim
rahibi kralln ve kutsal kavmim olacaksmz. Halk Latincesinde bu, regnum sacerdotale olarak geer ve alntnn evirisiyle uyumludur (Petrus'un Birinci Mektubu Il. 9) sacerdotium rega/e, bir krali rahiplik; yle bir
messese ki, yksek rahipten baka hi kimse, Sanctun Sanctorum'a< 3l
giremez, yani Tanr'nn iradesini dorudan kendisinden renemez.
Cenevre evirisini izleyen, yukarda belirtilen ngilizce evirideki karlk, bir rahipler krall'dr; bu, ya yksek rahiplerin birbirini izlemesi
demektir; ya da, ne Aziz Petrus ile ve ne de yksek rahipliin icras ile
uyumlu deildir: nk Tanr'nn iradesini halka bildiren sadece yksek rahip idi; herhangi bir rahipler topluluu dahi, Sanctum Sanctorum'a girmeye yetkili deildi.
Yine, bir kutsal kavim ifadesi ayn eyi dorular: nk kutsal demek, genel deil zel hakla Tanr'ya ait olan demektir. Btn yeryz,
metinde denildii gibi, Tanr'nndr; fakat btn yeryzne kutsal denmez, sadece, Yahudiler kavmi gibi, ona zel hizmet iin ayrlm olan
kutsaldr. Dolaysyla, u tek bir alntdan aka grlyor ki, Tanr'mn
krall ile kastedilen ey, uyruklarn, toplumsal ynetimleri iin ve sadece krallar Tanr'ya deil, ayn zamanda adalet noktasnda yek die
rine ve hem barta hem savata dier kavimlere ynelik davranlarnn
dzenlenmesi iin, ona tabi olacaklarn rzas ile kurulmu bir devlettir; bu, Tanr'nn kral ve yksek rahibin, Musa'nn lmnden sonra,
onun tek naibi veya vekili olduu tam bir krallktr.
Ancak, bu hususu aka kantlayan baka yerler de vardr. lk
olarak (1. Sanuel VIII. 7), Samuel'in oullarnn bozulmasndan mustarip olan srail'in Yallar, bir kral talep ettiklerinde, bundan honut

289
olmayan Samuel Tanr'ya yalvard ve Tanr da ona cevaben unu syledi, Halkn sesini dinle, nk reddettiNeri sen deilsin, zerlerine krallk
etmeyeyim diye beni reddettiler. Buradan aka grlyor ki, Tanr o vakit onlarn kral idve Samuel hilkn ynetmiyordu, fakat sadece
Tanr'nn zamar-zaman ona bildirdii eyleri halkna aktaryordu.
Yine, Samuel halkna yle diyor (1. Samuel XII. 12), Ammon oul
lamm kral Naha,r't zerinize geldiini giirdnz zamm, Tanrmz Rab
size kral iken, bana, Hayr, bizi bir kral yiinetecek dediniz. Grlyor ki
Tanr onlarn kral idi ve devletlerini ynetiyordu. srail oullar Tanr'y reddettikten sonra, peygamberler onun geri geliini ngrdler;
yle (;aya XXIV. 23) O zamat ay kzaracak ve gne; utanacak, nk
ordularm Efendisi Sion Da 'nda ve Yeru;alim 'de krallk edecek; burada o
[;aya Peygamber -ev.] aka, Sion ve Yerualim'deki; yani, yeryzndeki krallndan bahsetmektedir. Ve (Mikaya IV. 7) Ve Tanr onlar
zerinde Sion Da'nda krallk edecektir: bu Sion Da, Yerualim'de, yani yeryzndedir. Ve (Ezekie! XX. 33) M utlaka gl bir elle ve uzanmtJ
bir ko!!a ve ta;km bir fkeyle zerinizde hkm sreceim; ve (msra 37) Sizi denein altmdan geirecek ve ahit ile balayacam; yani, sizi ynetecei m, Musa eliyle benimle yaptnz ahde bal kalmanz salayaca
m, ve Samuel zamannda bana kar isyannz ve bir baka kral semenizden dolay sizi ezeceim.
Yeni Ahir'te melek Cebrail de, Kurtarcmz hakknda yle der
(Luka I. 32,33) O biiyk olacak ve ona Yce Tatm'nn Olu denilecek, ve
Tanr ona babas Davud'un tahtm verecek, ve o Yakub'un evi zerinde ebediyen saltanat srecek; ve onun krall hi bitmCJ1ecek. Bu da yeryznde
bir krallktr; nk onun zerinde hak talep eden kii, Sezar'n bir
dman olarak, idam edildi; armhnn bal Nasral sa, Yahudilerin Kral idi; onu kk drmek iin de, kafasna, dikenli bir ta koyulmutu; ve onun tehir edilmesi iin, tilmizleri hakknda yle dendi (Resul/erin ; leri XVII. 7) On larm hepsi, ba;ka bir kral, bir sa olduunu
syleyip, Sezar'm yasalarna karp geldiler. Dolaysyla, Tanr'nn krall,
mecazi deil, gerek bir krallktr; ve sadece Eski Ahir'te deil, Yeni
Ahir'te de yle anlalr; nk krallk, kudret ve ;an senindir dediimiz
de, bu, Tanr'nn iktidar hakkyla deil, ahdimizin gcyle, Tanr'nn
krall olarak anlalmaldr; nk Tanr byle bir krall daima haizdir; bu n~denle, dualarmzda, Senin kralln gelsin demek gereksiz
olurdu; meer ki, __Saul'un seimiyle srail oullarnn isyan sonucunda
kesintiye uram"olan Tanr'nn krallnn sa tarafndan ihya edilmesi kastediliyor olsun. Ayrca, G"kyzniin krall yakmdr demek;

290
veya Kmlltm gelsin diye dua etmek de, eer bu krallk hiWi devam etseydi, uygun olmazd.
Bu yorumu dorulayan o kadar ok yer vardr ki, buna daha fazla
dikkat edilmemesi, fakat Hristiyan krallarn dinsel ynetim haklarn
grememeleri arrcdr. Bir rahibi krallk yerine, bir rahipler krall
eklinde tercme edenler bunun farkndadrlar; nk bir krali rahiplik ifadesini, Aziz Petrus'ta olduu gibi, bir krallar rahiplii eklinde de
tercme edebilmektedirler. Bir has kavim yerine, bir deerli mcevher
veya hazine koyarlarken, bir generalin has alay veya bl de, onun
deerli mcevheri veya hazinesi olarak adlandrlabilir.
zet olarak, Tanr'nn krall cismani bir krallktr; ve bu krallk,
ilk nce, srail halknn, Musa tarafndan Sina Da'ndan onlara getirilen; ve daha sonra da, yksek rahip tarafndan, Sanctum Sanc/orum'daki melaikenin nnden alnp onlara bildirilen yasalara itaat etmelerine dayanmaktayd; ve bu krallk, Saul'un seimiyle frlatlm olup,
peygamberlerin, Mesih tarafndan ihya edileceini syledikleri krallktr; ve biz, Rabb'in Duas'nda her gn, Krallm gelsin diye yakard
mzda, onun geri gelmesi iin dua ederiz; ve, nk krallk, kudret ve
y-an hep senindi1~ Amin diye ilave ettiimizde, onun hakkn teslim ederiz; ve havarilerin vaazlar onun geri gelmesi zerine idi; ve insanlar,
Kitab'n retmenleri tarafndan onun geri geliine hazr edilirler; bu
Kitab'a sarlmak, yani, Tanr'nn ynetimine itaat sz vermek, lutuf
krallnda olmaktr; nk Tanr bylelerine, Mesih, dnyaya hkmetmek ve kendi halkn fiilen ynetmek iin, ki buna ihtijamn krall denir, hametle geldiinde, Tanr'nn uyruklar, yani ocuklar olmak iznini lutfen vermitir. O tahtn ihtiam ve hayranlk veren ykseklii nedeniyle gkyznn krall da denilen Tanr'nn krall,
buyruklarn halka ileten vekilleri veya naipleri eliyle Tanr'nn yeryznde cra ettii bir krallk olmasayd; Tanr'nn bize kim vastasyla
konutuu hakknda bu kadar ok tartma ve sava olmazd; papazlar,
ruhani yarglama hakk konusunu kendilerine dert etmezlerdi ve krallar da bunu onlardan esirgemezlerdi.
Kutsal nedir. Tanr 'mn krall ifadesinin bu harfi yorum undan,
KuTSAL kelimesinin de doru yorumu kmaktadr. nk bu, insanlarn kendi krallklarnda kamusal veya krala ait dedikleri eye tekabl
eden bir kelimedir.
Herhangi bir lkenin kral, btn uyruklarnn kamusal kiilii
veya temsilcisidir. srail'in kral Tanr ise, srail'in Kutsal Olan ("the
Holy One") idi. Tek bir dnyevi egemene tabi olan kavim, o egeme-

nin, yani, kamusal kiiliin kavmidir. Bu nedenle, Tanr'nn kavmi


olan Yahudiler, bir kutsal kavim olarak adlandrlmt (k; XIX. 6).
nk kutsal szyle, daima ya bizzat Tanr, ya da Tanr'ya ait olan
anlalr; tpk, kamtfS'al sz ile daima, ya bizzat devletin kiiliinin,
ya da hibir zei---kiipin zerinde mlkiyet hakk iddia ederneyecei
biimde devlete ait olan bir eyin kastedilmesi gibi.
Dolaysyla, Tanr'nn gn olan abat bir kutsal gndr; Tanr'nn evi olan tapnak, bir kutsal ev; Tanr'nn hakk olan kurbanlar,
ondalklar ve adaklar, kutsal vecibeler; Tanr'nn vekilieri olan Mesih'in
altndaki rahipler, peygamberler ve takdis edilmi krallar, kutsal
adamlar; Tanr'nn habercileri olan semavi ruhlar, kutsal melekler; ve
benzeri: ve kutsal kelimesi asl anlamnda alndnda, rza ile elde edilen mlkiyet ifade eden bir ey vardr. Adn kutlu olsun derken, onun
ilk emri olan ondan ba;ka Tanrlar tammama emrine uymak iin
Tanr'nn inayerini talep ederiz. nsanlk btn olarak Tanr'ya aittir:
fakat sadece Yahudiler bir kutsal kavim idi. nk ahitle onun mal olmutular.

Mukaddes nedir. Baya kelimesi ise, Kutsal Kitap'ta, ortak ["comman" -ev.] ile ayn anlamda alnr; ve dolaysyla Tanr'nn krallnda
onlarn kartlar olan kutsal ve has da ayn olmaldr. Fakat mecazi ola-

rak, btn dnyevi amalarn terkedip kendilerini tmyle Tanr'ya


vermi olarak dindarca yaam kiiler kutsal olarak adlandrlr. Doru
anlamda, Tanr tarafndan kendi kullanm iin tahsis edilip ayrlarak
kutsal klnm bir eyin, drdnc emirdeki yedinci gn gibi; ve Yeni
Ahit'teki seilmilerin, dindarlk ruhu ile dolu olduklarnda takdis edildikleri sylendii gibi, Tanr tarafndan takdis edildii sylenir. nsanla
rn tahsis ediiyle kutsal klnan ve sadece onun kamusal hizmetinde
kullanlmak zere Tanr'ya verilen, tapnaklar, dier kamusal ibadet
evleri ve bunlarn ara ve gereleri, rabipleri ve papazlar, kurbanlar,
adaklar ve ayin eyalar na MuKADDES de denilir.
Kutsallk dereceleri. Kutsalln dereceleri vardr: Tanr'ya hizmet
iin ayrlm eylerden bazlar daha yakn ve daha zel bir hizmet iin
yeniden ayrlabilir. Btn srail oullar kavmi, Tanr'nn kutsal bir kavmi idi; fakat srail oullar ;:rasnda da Levi kabilesi kutsal bir kabile idi;
ve Levililer arasmda ise rahipler daha da kutsald; ve nihayet rahipler
arasnda yksek rahip en kutsal olan idi. Ayn ekilde, Yahuda lkesi
Kutsal lke~idi; fakat iinde Tanr'ya ibadet edilecek olan kutsal ehir
daha kutsald; v~ yine tapnak ehirden de kutsald; ve nihayet sanctum
sanctorum, tapnan btn dier ksmlarndan daha kutsald.

292
Ayi11. Bir ayin, onun has insanlar arasna girmek iin, Tanr'nn
kabul ediliimizin bir iareti olarak veya bunun hatrlannas
iin, grnr bir eyin ortak kullanmdan ayrlp Tanr'nn hizmetine
adanmasdr. Eski Ahit'te, kabul iareti smet idi; Yeni Ahir'te ise, vaftiz. Eski Ahir'te bunun hatrlanmas, belirli bir zamanda, yani yldn
mnde, Paska/ya Kuzusu'nun yenilmesi idi; ki bylece, Msr'daki klelikten kurtarldklar geceyi hatrlarlard; Yeni Ahir'te bunun I"Tatlr'nll kral!ttlla kabul edili;in" -ev.] hatrlannas ise, A;ai Rabba1li'nin(4) kutlanmasdr; ki bylece, Mbarek Kurtarcmz'n armhta
lerek bizi gnahn tutsaklndan kurtarn hatrlam oluruz. Kabul
ayinleri bir defa iin yaplmaldr, nk tek bir kabule gerek vardr; fakat, kurtuluumuzun ve sadakatimizin bizlere sk sk hatrlatlnas gerektii iin, hatriama ayinleri tekrar edilmek zorundadr. te bunlar,
temel aynlerdir ve sadakatimize ilikin ettiimiz yeminler gibidir.
Ayin denilebilecek baka tahsis ve takdis merasimleri de vardr, kelime sadece Tanr'nn hizmetine yaplan bir tahsis ifade ettii takdirde;
fakat Tanr'ya bir yemin veya sadakat sz olarak, Eski Ahit'te, snnet
ve paska/ya dnda hibir ayin yoktur; Yeni Ahit'te ise, sadece vaftiz
ve A;ai Rabbmi vardr.
krallna

Blm 36
T

,mruun Sz:U ve lPrcygamberlrcr zcrinc

Sz nedir. Tanr veya insan sz dendii vakit, ona anlam kazandracak


dier szlerle balantsz, gramercilerin isim, fiil veya nlem dedikleri
bir kelime tr deil; tam bir konuma veya sylem kastedilir, yle ki
konumac bununla teyit eder, reddeder, emreder, vaad eder, tehdit
eder, ister, veya soru sorar. Bu anlamda kelime demek olan vocabulum
deil; fakat sermo, (Greke A,oyo [logos -ev.]) yani, konupna, sylem,
veya syleme kastedilir.
Hem Tanr tarafndan sylenen hen de onunla ilgili sz/n~ Kutsal Kitap 'ta Tanr sz olarak am/r. Yine, Tanr veya insan sz dediimizde,
bundan bazen konumac anlalr: Tanr'nn syledii veya bir insann syledii szler gibi; ite bu anlamdadr ki, Aziz Matta ineili dediimizde, onu Aziz Matta'nn yazdm anlarz: ve bazen de bundan
konu anlalr; ite bu anlamdadr ki, Kutsal Kitap'ta srail veya Yahuda krallarnn gnlerine ait szleri okuduumuzda, kastedilen ey, o
gnlerde yaplm olan ilerin bu szlerin konusu olduudur; ve pek

293
ok branice kelime ieren Kutsal Kitap Grekesinde, Tanr sz ile
genellikle, Tanr tarafndan sylenen deil, Tanr ve onun ynetimi
hakknda sylenen eyler; yani, dinin retisi kastedilir: hatta, aa
daki alntda grldugti gibi, J.oyo? (}c;ov [!ogos theu -ev.] demekle,
bizim genelde ilnhiyt dediimiz theo!ogia demek ayn eydir, (Resu!!erin jleri XIII. 46) Pau!us ve Barnabas cesaretle dediler ki: Tmn sz i"nce
size s)letme!iydi, fakat madem ki onu kendinizdm atyor ve ebedi hayata
layk olmadmza hkmediyorsttuz, i;te biz de kavim/ere d.,yoruz. Burada Tanr sz denilen ey, yukardaki alnnda aka grld gibi,
Hristiyan dininin retisi idi. Yine, havarilere bir melek, Gidin, ve Tapnak'ta durup bu hayatn btn szlerini syleyin dediinde (Resu!!erin j
!eri V. 20); bu hayatn szleri ile kastedilen ey, Tapnak'ta yaptkla
rndan anlald ve ayn bab n son msranda Ve her giin Tapmak'ta ve
her evde sa Mesih'i gretmekten ve mjde/emekten vazgemediler eklinde
ifade edildii gibi, ncil'in retisidir: bu ifadede aktr ki bu hayatn
sziiniit konusu sa Mesih idi; veya, ayn ey olmak zere, sa Mesih
onlara sunduu bu ebedi hayattt szlerinin konusu idi. Bylece (Resu!!erin jleri XV. 7) Tanr sz, ncil'in sz olarak anlr, nk ncil Mesih'in krallnn retisini iermektedir; ve ayn sz (Romal/ara Mektup X. 8,9) iman sz olarak; yani, orada ifade edildii gibi, dirilip geri
gelen Mesih'in retisi olarak adlandrlr. Yine (Matta XIII. 19) Her
kim kralln szn duyarsa; yani, Mesih tarafndan retilen kralln
retisini. Yine, ayn szn byiidiiii ve oald sylenir (Resu!!erin j
!eri XII. 24); bunu ncil'in retisi olarak anlamak kolay, Tanr'nn sesi
veya konumas olarak anlamak ise zor ve tuhaftr. Ayn anlamda (Timoteos'a Birinci Mektup IV. 1) ibiisierin gretisi, herhangi bir iblisin szleri deil, paganlarn demonlar ve tanr olarak taptklar fantazmalar
hakkndaki retisidir.
Tanr sz mecazi olarak kullanlr, ilkin, Tanr'mn emir!er ve kudreti
iin. Kutsal Kitap'taki TANRI Sz'nn bu iki anlam dnldn
de, Hristiyan dininin retisi olarak alnan anlamyla, btn Kutsal
Ki tab'n Tanr sz olduu aktr: fakat dier anlamda, byle deildir.
Szgelimi, On Emir'in sonuna doru, Ben senin Rab A!lah'mm vs. szleri Tanr tarafndan Musa'ya sylenmi olmakla birlikte; balangtaki
Bu szleri Tanr konujtu ve syledi ifadesi, kutsal hikayeyi yazan kiinin
szleri olarak anlalmaldr. Tanr sz, onun konumu olduu ey
olarak alndnda. bazen asl anlamda, bazen de mecazi anlamda anla
lr. Asl anlamda, peygamberlerine konutuu szler olarak: mecazi anlamda ise, dnyay yaratrkenki hikmeti, kudreti ve ebedi buyr~u

294
olarak; ite bu anlamda, [fk olsun, Gkyz olsun, nsan yapalm, vs.
(Tekvin I) buyruklar Tanr szdr. Yine bu anlamdadr ki, Her ;ey
onun ile oldu, ve o/mu; olaniardat hibiri onsuz olmad (Yuhanna I. 3): ve
O btn ;ey/eri kudretinin szyle ayakta tutar (brani/ere Mektup I. 3); yani, sznn kudretiyle; yani, kudretiyle: ve (brani/ere Mektup XI. 3)
Alemler Tanr'nn szyle te;kil olundu; ve ayn anlamda pek ok baka
ifadeler: Latinler arasnda, tam olarak konu;ulat sz demek olan fate
kelimesinin de ayn anlamda alnd gibi.
kinci olarak, onun sznn etkisi iin. kinci olarak, onun sznn
etkisi iin; yani, onun szyle teyit edilen, emredilen, tehdit edilen
veya vaad edilen eyin kendisi iin; Yusuf un, onun sz yerine gelinceye
kadar; yani, grevine iade edilmesi hakknda Firavun'un ekmekisine
nceden sylemi olduu (Tekvin XL. 13) ey gerekleinceye kadar,
zindanda tutulmu olduu sylendii gibi (Mezmurlar CV. 19): nk
orada onun sznn yerine gelmesi ifadesiyle, ngrlen eyin kendisinin
gereklemesi kastedilir. Yine (I. Krallar XVIII. 36) Eliya, Tanr'ya,
senin szn veya buyruun zerine btn bu i;leri yaptm yerine, senin btn bu szlerini yaptm demektedir; ve Yapmay tehdit ettii k"tlk nerede
yerine, Rabb'in sz nerede denilmektedir (Yeremya XVII. 15). Ve (EzekielXII. 28) Szlerimden hibiri artk gecikmeyecek: burada szler ile kastedil en, Tanr'nn kavmine vaad ettii ;eylerdir. Ve Yeni Ahit'te (Matta
XXIV. 35) gk ve yer geecek,jakat benim szlerim gemeyecektir; yani, vaad
ettiim veya nceden haber verdiim hibir ey yoktur ki gerekle
inesin. te bu anlamdadr ki ncilci Aziz Yuhanna ve, sanrm, sadece
Yuhanna, Mesih'inzin kendisini, bedendeki Tanr sz olarak anar
(Yuhanna I. 14) sz beden oldu diyerek; yani, Mesih'in dnyaya gelecei
sz veya vaadi; o sz ki ba;langta Tanr nezdinde idi; yani, insanlar
ebedi hayatn yolunda aydnlarmas iin Tann-Oul'u dnyaya gndermek Tann-Baba'nn niyetinde idi; fakat bu, o zamana kadar uygulamaya konup ete ve kemie brnmedi. Bu nedenle Mesihimiz orada sz olarak anlmaktadr, vaad olduu iin deil, vaad edilen ey olduu iin. Bu ifadeden hareketle onu Tanr'nn fiili olarak adlandran
lar, metni sadece daha anlalmaz klmaktadrlar. Onu, Tanr'nn ismi
olarak da adlandrabilirler: nk, fiil ile olduu gibi, isim ile de, insanlar, ne teyit eden, ne reddeden, ne emreden, ne vaad eden, ne de
cismani veya ruhani herhangi bir varlk olan, bir kelime tr, bir ses,
bir nida anlarlar sadece; ve dolaysyla onun ne Tanr ne de insan olduu sylenebilir; oysa Mesihimiz her ikisidir. Aziz Yuhanna'nn, n
cil'inde Tanr nezdinde olduunu syledii bu sz, (ilk Mektubunda,

295
msra 1) hayatn sz' olarak; ve (msra 2) Baba'mn nezdinde olan ebedi
hayat olarak adlandrlr. Bu nedenle, o, ebedi hayat olarak anld anlam dnda sz olarak anlamaz; yani, bedende gelerek bize ebedi hayat
salam o/m anlamnda. Yine (Vahry XIX. 13) kana batm bir kyafet
iindeki Mesih~en._s_z eden havari, onun ad Tanr sziidr der; bu
yle anlalmaldr ki havari, Mesih'in adnn, Balangtan Tanr'mn
niyetine gre ve peygamberler tarafndan bildirilen szne ve vaadlerine g're
gelmj olan olduunu sylemitir adeta. Dolaysyla, burada bir szn
tecessm deil, Tann-Oul'un tecessm vardr ve buna sz denir,
nk onun tecessm vaadin yerine gelmesidir; ayn ekilde Kutsal
Ruh da vaat olarak anlr (Resul/erin leri I. 4; Luka XXIV. 49).
nc olarak, akl ve hakkaniyet szleri iin. Kutsal Kitap' ta, Tanr
sz ile, akla ve hakkaniyete uygun olan, fakat ne peygamber ne de
kutsal bir kii tarafndan sylennemi olan szlerin kastedildii yerler
de vardr. Firavun Neko<l) bir putperest idi; fakat, Karkam'a kar seferinde ona direnmemesi iin habercilerle kendisine haber gnderdii
iyi kral Yoiya'ya szlerinin Tanr'nn azndan kt; ve bu szleri
dinlemeyen Yoiya'nn savata ld sylenir (2. Tarihler XXXV. 21,
22, 23). Ayn hikaye Esdras'n ilk kitabnda anlatlrken, Tanr'nn a
zndan bu szleri Yoiya'ya Firavun'un deil Yeremya'nn syledii
dorudur. Ancak, Apokrifa'da ne yazlrsa yazlsn, bizim Kanonik
Gzler'de yazlanlara inanmamz gerekir.
Tanr s'zii, Kutsal Kitaplar'n insann kalbinde yazl olduunu
syledikleri akl ve hakkaniyetn gerekleri olarak da anlalmaldr;
szgelimi Mezmurlar XXXVII. 31; Yeremya XXXI. 33; Tesniye XXX. ll,
14, ve daha pek ok yerlerde.
Peygamber sznun dejik anlamlar. PEYGAMBER ismi, Kutsal Kitap'ta, bazen s'zc; yani, Tanr'dan insana veya insandan Tanr'ya konuan anlamna: bazen tahmin edici veya olacak eyleri nceden bildiren bir kimse: ve bazen de, kafas kark insanlar gibi, geliigzel konuan bir insan anlamna gelir. En sk olarak, Tanr'dan insanlara konuan anlamnda kullanlr. Bylece Musa, Samuel, Eliya, aya, Yeremya ve dierleri peygamberler idi. Bu anlamda yksek rahip de bir
peygamber idi, nk sadece o Tanr'ya soru sormak iin sanctum sanctorum'a gidiyor ve onun cevabn insanlara bildiriyordu. Bu nedenle, Kayafa, kavmin iyilii uruna bir kiinin lmesi gerektiini sylediinde,
Aziz Yuhauna der ki (bab XL 51) Bunu kendiliinden sylemedi, fakat o
yl barahip oldulundm, kavim uruna bir kiinin lecei kehanetinde bulundu. Ayrca, Hristiyan toplantlarnda cemaate vaaz edenlerin de

296
peygamberlik yaptklar sylenir (Korintoslulara Birinci Mehup XIV.
3). Yine bu anlamdadr ki Tanr, Harun hakknda, yle der Musa'ya
(ktj IV. 16), O senin kavim linnde sbzciill olacak; ve o sana bir a1z olacak, ve sen de o;w Tmm gibi olacaksm: burada sbzc denilen ey (b;
VII. l'de) peygamber olarak yorumlanr; Bak, der Tanr, seni Firavma
bir Tanr yapttm, ve kardejill Harm da senin peygamberin olacak. Tanr,
ryasnda Abimelek'e, imdi adamtil kansm ona geri vet~ iink o bir
peygamberdir ve senin iin dua edecektir (Te!."Uin XX. 7) dcdiinde, bra
him insandan Tanr'ya konumak anlamnda bir peygamber olarak
anlr; buradan da anlalabilecei gibi, Hristiyan kiliselerinde cemaat
iin toplu dualar syleme yetkisine sahip olan kiilere de peygamber
denilebilir. Ayn anlamda, nlerinde bir santur, bir tef, bir kaval ve bir
eng, ve aralarnda Saul olmak zere, Tanr'nn yksek yerinden veya
tepesinden aa inen peygamberlerin de (1. Samuel X. 5, 6, ve 1O)
peygamberlik ettikleri sylenir, nk onlar bylelikle herkesin
nnde Tanr'y methediyorlard. Miryam da ayn anlamda bir peygamber ["prophetess" = kadn peygamber -ev.]<Z) olarak anlr (t!.'tJ
XV. 20). Aziz Paulus'un u szleri de ayn ekilde anlalmaldr (Korintoslulara Birinci Mektup XI. 4, 5), Bap ttiii olarak dua eden veya peygamberlik edet her erkek, vd. ve bap rtsz olarak dua eden veya peygamberlik eden her kadn: nk burada peygamberlik, Tanr'y mezmurlar
ve kutsal arklada vmekten baka bir anlama gelmez; kadnlar bunu
kilisede yapabilirdi, fakat cemaate hitap etmeleri yasal deildi. te bu
anlamdadr ki tanrlarnn erefine ilahiler ve dier trden iirler besteleyen pagan airler vates< 3 ) (peygamberler) olarak anlrd; pagan edebiyatma ana olanlarca bilindii gibi, ve Aziz Paulus'un Giritliler'den
bahsederken (Titus'a Mektup I. 12) kendi aralarndan bir peygamberin
onlarn hepsi iin yalanc dediini aktarmasndan anlalaca gibi;
Aziz Paulus onlarn airlerini peygamber olarak kabul ediyor deildir,
fakat sadece peygamber kelimesinin Tanr'nn ann iirlerle kutlayan kiileri tanmlamak iin sk sk kullanldn belirtiyor.
Gelecekteki olaylarm tahmin edilmesi her zaman peygamberlik deildit:
Peygamberlik ile, gelecekteki olaylarn tahmin edilmesi veya nceden
bildirilmesi kastedildiinde; sadece, Tanr'nn szcleri olan ve Tanr'nn onlara nceden syledii eyleri bakalarna nceden syleyenler deil; ayn zamanda, cinlerin yardmyla veya, sahte nedenlerden
hareketle, gemi olaylar hakknda bat! kehanetler ile, ileride meydana gelecek olaylar nceden haber verdiklerini iddia eden btn
sahtekarlar da peygamber saylmak gerekirdi: bu kitabn onikinci b-

297
Imnde de ifade ettiim gibi; kendi amalarna gre yorumlanabilecek tek bir tesadfi olayla, sradan insanlar nazarnda, ne kadar ok baarsz olurlarsa olsunlar asla yok edilemeyen bir kehanet hreti kazanan bu sahtekarlardatq'lek k eit vardr. Peygamberlik bir hner
veya, kehanct ola:rak--,:,,lndnda, srekli bir meslek olmayp; Tanr'nn, genellikle iyi insanlar, fakat bazen de ktleri, olaanst ve
geici olarak grevlendirmesidir. Bir cine sahip olduu ve bylece Samuel'in ruhunu arp Saul'a lmn nceden bildirdii sylenen
Endorlu< 4 ) kadn, ite bu yzden, bir peygamber deildi; nk byle
bir ruhu arabilecek herhangi bir bilime sahip olmad gibi; Tanr'nn bu ynde bir emir vermi olduu da belli deildir; Tanr, sadece, bu hilenin Saul'u korkutmak ve caydrmak ve, sonuta, onun d
mesine neden olan yenilgiyi hazrlamak iin bir ara olmasn istemi
tir. Geliigzel konumaya gelince, bu, paganlar arasnda bir tr peygamberlik olarak kabul edilirdi, nk Delphoi'deki Pythian kehanet
ocann maarasndan gelen bir hava veya buhurla balar dnm
olan pagan peygamberler o zaman iin gerekten deliydiler ve deli gibi konuuyorlard; bunlarn belirsiz laflarndan herhangi bir olaya uyacak biimde bir anlam karlabilirdi, btn maddelerin materia prina'dan olutuunun sylendii trden. Bunun Kutsal Kitap'ta da ayn
ekilde deerlendirildiini u szlerden anlyorum (1. Samuel XVIII.
10), Ve Saul'un zerine kiJtii ruh geldi ve evin ortasnda peygamberlik etti.
Tanr peygamberlere nasl ko11upnupur. Kutsal Kitap'ta peygamber
kelimesinin eitli anlamlar olsa da; en sk kullanlan anlam, Tanr'nn dorudan kendisine konutuu ve kendisine syleneni baka birine veya halka aktaran bir kimsedir. Burada, Tanr'nn byle bir peygambere nasl konutuu sorulabilir. Bazlarnn dedii gibi, Tanr'nn,
bir insan gibi dili ve dier organlar olduu sylenemez ise de, ses ve
!isan sahibi olduu sylenebilir mi? Davud peygamber yle diyor,
(Mezmurlar XCIV. 9) Gzii yaratan grmez miP veya kula yaratan iiitmez miP Fakat bu, Tanr'nn doasn ifade etmek iin normal anlamda
sylenemez, sadece ona sayg gsterme isteimizin bir ifadesi olabilir.
nk grmek ve iiitmek saygdeer vasflardr ve, idrak edebildiimiz
lde, onun hereye kadir gcn ilan etmek iin Tanr'ya atfedilebilir. Fakat kesin ve tam anlamda alnacak olursa, Tanr'nn, insan vcudunun dier ksmlarn da yaratm olmasndan hareketle, onlar
ayn bizim giqi kv!land da iddia edilebilir; fakat bu o kadar uygunsuz olurdu ki onlar Tanr'ya atfetmek dnyann en byk saygszl
n tekil ederdi. Dolaysyla, Tanr'nn insanlara dolayszca konumas-

298
n, onun, iradesini anlalr klmak iin kulland her trden yntem
olarak anlamalyz.
Bu yntemler pek oktur ve sadece Kutsal Kitap'ta aranmaldr:
orada, pek ok defa, hangi yoldan olduu belirtilmeksizin, Tanr'nn u
veya bu kiiye konutuu sylenmekle beraber; onun varlnn ve
emirlerinin anlalabilecei iaretleri gsteren yerler de vardr; ve Tanr'nn dier pek oklarna nasl konutuu ite bunlardan anlalabilir.
Eski Ahir'in olaanst peygamberlerine, ryalar veya ryetler yoluyla
konupnu;tur. Tanr'nn Adem'e ve Havva'ya, ve Kabi/'e ve Nuh'anasl
konutuu belirtilmez; ve kendi lkesinden kp Kenan lkesindeki
ekem'e gidinceye kadar, Tanr'nn brahim 'e nasl konutuu da belli
deildir; ve ite o zaman Tanr'nn ona grnd sylenir (Tekvin XII.
7). yle ise, Tanr'nn varln aklad bir yol vardr; giirn; veya
ryet. Yine, (Tekvin XV. 1) Rabb'in sz brahim'e bir ryet iinde geldi; yani, Tanr'nn varlnn iareti olan bir ey, ona konumak iin,
Tanr'nn habercisi olarak grnd. Yine, Rab, brahim'e, tane melekten oluan bir grnle tezahr etti (Tekvin XVIII. 1); Abimelek'e
bir ryada (Tekvi11 XX. 3): Lut'a, iki melekten oluan bir grnle
(Tekvin XIX. 1): Hacer'e ise, tek bir melein grnyle (Tekvin XXI.
17): ve yine brahim'e, gkten bir sesle (Tekvit XXII. ll): shak'a geceleyin, ryasnda, veya rya yoluyla (Tekvi11 XXVI. 24): Yakub'a ise,
bir ryada (Tekvin XXVIII. 12); yani, metindeki szlerde olduu gibi,
Yakub ryasmda bir merdiven giJrd, vs.: ve bir melekler ryetinde (Tekvin XXXII. 1): Musa'ya da, bir alln ortasndan kan bir alev grnts ile (k; III. 2). Musa'nn zamanndan sonra, Tanr'nn insana
dorudan nasl konutuu Eski Ahit'te belirtildii vakit, daima bir ryet veya rya yoluyla konumutur; Gideon'a, Samuel'e, Eliya'ya, Elia'ya, Ezekiel'e ve dier peygamberlere konutuu gibi; ve Yeni
Ahit'te, Yusuf'a, Aziz Petrus'a, Aziz Paulus'a ve Vahiy'de ncilci Yuhanna'ya konutuu gibi.
Tanr, sadece, Sina Da'nda ve adr'da Musa'ya; ve adr'da ve
Tapnan sanctum sanctorum'unda yksek rahibe daha olaanst bir
biimde konumutur. Fakat Musa ve ondan sonra yksek rahipler,
Tanr nazarnda daha byk bir yer ve derecede olan peygamberlerdi;
ve bizzat Tanr, ak szlerle, dier peygamberlere ryalar ve ryetler
iinde konutuunu, kulu Musa'ya ise bir kimsenin arkadana konu
tuu gibi konutuunu ifade eder. Szler yledir (Say/ar XII. 6, 7, 8)
Eer aranzda bir peygamber varsa, ben Rab bir ryet iinde kendimi ona
bildireceim ve bir ryada ona konu;acam. Kulum Musa yle deildir, o

299
btn evimde sadktt~ onunla, karm/k sb'zler halinde deil, aka, azdan
aza konuacatm; ve o Rabb'in suretini grecek. Ve (k XXXIII. ll)
Rab, Musa ile, bir insan arkada ile sbjl~irgibi, yz yze sbjleirdi. Fakat
Tanr'nn Musa ile bu konumas, Resul/erin leri VII. 35 ve 53'te ve
Galatyallara Me.ftujrlii. 19'da aka grld gibi, bir melein veya
meleklerin vastasyla oluyordu; ve dolaysyla bir ryet idi, dier peygamberkre verilenden daha vazh bir ryet olsa da. Buna uygun olarak, Tanr (Tesniye XIII. l'de), Aranzdan bir peygamber, bir d gb'riicii
karsa dediinde, ikinci kelime birincinin aklanmasndan ibarettir.
Ve (Yoel II. 28) Oullarmz ve kzlamz peygamberlik edecek; yallarmz
ryalar grecek, genleriniz ise ryetln~ burada peygamberlik kelimesi, yine, rya ve ryet ile aklanyor. Yine ayn ekildedir ki Tanr, ona bilgelik, servet ve an vaad ederek, Sleyman'a konumutur; nk
metin yle der (1. Krallar III. 15) Ve Sleyman uyand ve onun bir rya
olduunu g'rd; bylece Eski Ahir'teki olaanst peygamberler, Tanr'nn szn, sadece ryalarndan ve ryetlerinden rendiler; yani
uykuda iken yaadklar tahayyllerden; bu tahayyller, her sahici
peygamberde doast olmu; sahte peygamberlerde ise, ya doal ya
da yapmack olmutur.
Bununla beraber, ayn peygamberlerin ruh ile konutuklar da
sylenir; szgelimi (Zekeriya VII. 12); Onlar, Rabb'in, Ruhu iinde daha
'nceki peygamberler eliyle gb'nderni olduu yasay ve sb'z/er' duymamak iin,
yreklerini ta gibi yaptlar. Burada aka grlyor ki, Ruh ile konu
tuu sylenenler, her yeni mesaj iin, zel bir yetki veya, ayn ey olmak zere, yeni bir rya veya ryet alan olaanst peygamberler olduunda, ruh ile veya ilham ile konumak, Tanr'nn, ryetten farkl
zel bir konuma biimi deildi.
Eski Ahil'te Tanr, daimi yetki sahibi peygamberlere, Kutsal Kitap 'ta
belirtilmemi bir tarzda, kendi tahtttdan konutu. Eski Ahit'te, daimi yetki sahibi peygamberlerden bazlar ali, bazlar da tali idi: ali ilkin Musa idi; ve ondan sonra, rahiplik krali olduu srece, herbiri kendi zamannda, yksek rahipler; ve Yahudi kavmi artk onlar zerinde krallk etmemesi iin Tanr'y reddettikten sonra, kendilerini Tanr'nn
ynetimine tabi klan krallar da onun ba peygamberleri oldular; yksek rahiplik makam ise vekalet nitelii ald. Tanr'ya danlaca zaman, onlar''['yksek rahipler" -ev.], kralnemrettii ekilde, kutsal k
yafetlerine hri)l)r ve Tanr'ya su al ederler ve, kral uygun bulduun
da da, grevlerinden alnrlard. nk kral Saul (1. Samuel XIII. 9)
yaklm takdimenin getirilmesini emretmi, ve (1. Samuel XIV. 18)

rabipiere sand ona yaklatrmalarn; ve daha sonra (msra 19) ellerini ondan ekmelerini emretmiti, zira dmanlar zerinde bir stnlk grmt. Yine ayn bapta (msra 37) Saul, Tanr'dan t ister.
Benzer bir ekilde kral Davud'un, kralla daha nce sahip olmu ise
de, takdis edilmesinden sonra, Keila'da Filistilere kar savamas gerekip gerekmedii konusunda Rab'deJZ sual ettii sylenir (1. Samuel
XXIII. 2); ve (msra 9) Davud, Keila'da kalp kalmamas gerektiini
ren~1ek iin, rahipten, efod'u<5l getirmesini istedi. Kral Sleyman
ise (1. Krallar II. 27) rahiplii Abiathar'dan ald ve Zadok'a verdi (ms
ra 35). Dolaysyla, nasl davranacaklarn veya balarna ne geleceini
btn olaanst durumlarda Tanr'dan sual eden Musa, yksek rahipler ve dindar krallar, hep egemen peygamberlerdi. Fakat Tanr'nn
onlara hangi ekilde konutuu ak deildir. Musa, Sina Da'nda
Tanr'nn yanna gittiinde, bunun, dier peygamberlerin grd gibi bir rya veya ryet olduunu sylemek, Tanr'nn Musa ve dier
peygamberler arasnda yapt ayrma (Say/ar XII. 6, 7,8) aykrdr.
Tanr'nn, kendi doas iinde olarak konutuunu veya grndn
sylemek, onun sonsuzluunu, grnmezliini, anlalamazln inkar
etmektir. Onun, ilham yoluyla veya Kutsal Ruh'un ie girmesi yoluyla
konutuunu sylemek, Musa'y, Kutsal Ruh'un anlam Cenab Hak
olduu iin, (Aziz Pa ulus'un Koloseliler'e Mektup, II. 9'da dedii gibi) onun kendisinde mukim olduu tek kii olan Mesih'le bir tutmaktr.
Son olarak, onun Kutsal Ruh ile konutuunu sylemek, ona doas
t herhangi bir ey atfetmek deildir, nk bu Kutsal Ruh'un lutuflar veya inayederini anlatr. Tanr, insanlara, reti ve emsal yoluyla,
ve doal ve sradan eit vesilerle, dindarlk, adalet, insaf, doruluk,
iman ve ahlaki ve zihni her trden erdemler datr.
Bu yollar, Tanr'nn Sina Da'nda Musa ile konumasna uygulanamayaca gibi, tahtndan, yksek rahipler ile konumasna da uygulanamaz. Dolaysyla, ondan sual etmekle grevli Eski Ahir'in egemen
peygamberlerine Tanr'nn nasl konutuu belli deildir. Yeni Ahit
zamannda, Mesih'ten baka egemen peygamber yoktu ve o, hem konuan Tanr idi, hem de Tanr'nn kendisiyle konutuu peygamber.
Daimi yetki sahibi, fakat tali peygamberlere Tanr ruh ile kollutu.
Tanr'nn, daimi yetki sahibi peygamberlere doast yoldan konu
tuunu kantlayan herhangi bir yer bulamyorum; Tanr, insanlar dindarla, inanmaya, dorulua ve btn dier Hristiyan erdemlerine
doal yoldan nasl yneltiyorsa, bu peygamberlere de ayn yoldan konumutur. Bu yol, oluturma, eitme, retme, ve insanlar Hristiyan

301
erdemlerine aran eylerden olumakla birlikte; hakl olarak, Tanr'nn Ruhu veya Kutsal Ruh'un marifetine atfedilir: nk, Tanr'nn
marifetiyle olmayan bir yiye eilim yoktur. Dolaysyla, bir peygamberin, ruhta veya Tfrir'mn ruhu ile konutuu sylendii vakit, ali
peygamber t-ara(ffidan beyan edilen Tanr'nn iradesine gre konutu
unu anlamalyz sadece. nk ruh kelimesinin en yaygn kabul edilen anlam, bir insann niyeti, dncesi veya eilimi dir.
Musa zamannda, onun yansra, srailoullar ordugahnda peygamberlik eden yetmi adam daha vard. Tanr'nn onlara nasl konutu
u, Say/m~ bab XI, msra 25'te belirtilir. Rab bir bu/utm iinde geldi, ve
.Musa'ya konuf!u, ve onun zerindeki ruhtan a!dt, ve yetmi,> ihtiyara verdi.
Ve vaki oldu ki, ruh 01!am zerine konduu zaman, peygamberlik ettiler ve
bir daha durmad/ar. Buradan aka grlyor ki, ilk olarak, onlarn
[ ')etmi,> ihtiJam" -ev.] halka peygamberlik etmeleri, M usa'nn peygamberlik ediine bal ve tabi idi; nk Tanr Musa'nn ruhundan
alp onlarn zerine koydu; bylece Musa'nn istedii ekilde peygamberlik ettiler: aksi takdirde, peygamberlik etmelerine msaade edilmezdi. nk, onlar hakknda Musa'ya bir ikayet yapldnda (msra
27); ve Yeu, Musa'dan, onlar menetmesini istediinde; Musa bunu
yapmad ve Yeu'ya ,yle dedi, benim adma kskm olma. kinci olarak, bu alntdaki Tanr'nn ruhu ifadesi, Musa'ya, hkmetin idaresinde itaat etme ve yardmc olma istei ve eilimi anlamna gelir sadece. nk, Tanr'nn hakiki ruhunun; yani, ilahi tabiatn,onlarn iine flenmi olduu kastedilseydi, ona, tpk sa gibi sahip olurlard,
oysa Tanr'nn ruhu sadece onda bedenen mukim olmutur. Dolay
syla kastedilen ey, onlar, Musa ile ibirlii yapmaya yneiten Tanr'nn lutfu ve inayetidir; o Musa ki, yetmilere verilen ruhun kayna
idi. Yine anlalyor ki (Say/ar XI.16) onlar, bizzat Musa'nn, halkn
yallar ve grevlileri olarak belirlemesi istenilen kiilerdi: nk szler yle, Kavmit ihtiyarlan ve ileri gelenleri olduunu bi!diin yetmi,> ki,>i
topla bana: burada, bildiin ifadesi, belidediin veya be/ir/emi,> olduun ile
ayn eydir. nk daha nce bize syleniyor ki (k,> XVIII. 24) Musa, kaynpederi olan Yetro'nun tavsiyesini izleyerek, halk zerinde,
Tanr'dan korkan hakimler ve memurlar tayin etmitir; ve Tanr'nn,
zerlerine Musa'nn ruhunu koyarak, kralln idaresinde Musa'ya yardmc olma~a ynelttii yetmi ihtiyar bunlar arasnda yer almaktayd:
ite bu anlapda9~r ki Tanr'nn ruhunun, Davud'un yala takdis edilmesinden hemen sonra, Davud'un zerine geldii ve Saul'u terkettii
sylenir (1. Samuel XVI. 13,14); Tanr, lutuflarn, kavmini ynetmesi

iin setiine vermi ve reddettiinden geri almtr. Bylece, ruh szyle, doast bir vahiy deil, Tanr'nn hizmetine eilimli olmak
kastedilmektedir.
Tanr bazen kurayla da konumutur. Tanr pek ok zaman kurayla
da konumutur; bu kuralar, Tanr'nn kavmi zerinde otorite sahibi
klm olduu kiiler tar,afndan dzenlenirdi. Bylece Saul'un ektird kura ile, Tanr'nn, kavim tarafndan iilen anda aykr olarak, bir
bal peteini yemek suretiyle Yonatan'n iledii kusuru gsterdiini
okuyoruz (1. Samuel XIV. 43). Yine (Yeu XVIII. 10) Yeu'tun ilo'da
Rabb'in huzurunda ektii kura ile, Tanr, Kenan lkesini srailouilan
arasnda pay etmitir. yle grnyor ki Tanr, Akan'n suunu ayn
yoldan ortaya kard (Yeu VII. 16, vd.). te bunlar, Eski Ahir'te Tanr'nn iradesini beyan etmekte kuiiand yoilardr.
O, btn bu yoilar Yeni Ahir'te de kuiland. Bakire Meryem'e,
bir melek ryeti ile: Yusura bir ryada: yine, Paulus'a, am'a giderken, Mesih'in bir ryeti eklinde: ve Petrus'a, temiz ve kirli hayvanlarn eitli etleriyle, gkyznden indirilmi bir rt ryetinde: ve Yeni Ahir'in btn Havarileri ve yazarlarna, ruhunun lutuflaryla; ve yine Havarilere, Yahuda Iskaryot'un yerine Matiyas'n seilmesinde, kurayla.
Herkes, peygamber olduunu iddia eden bir kimsenin J'etki ihtimalini incelemelidir. Peygamberlik, ryet veya rya (bu ikisi, doal olduklar vakit, ayndr), veya insanlarda pek nadiren grlen ve grld yerde
hayran olunan bir baka zel Tanr vergisi gerektirdiine gre; ve bu
Tanr vergileri ve olaanst ryalar ve ryetler, Tanr'dan, sadece
doast ve dolaysz marifetiyle deil, ayn zamanda doal marifeti ve
tali nedenlerin aracl ile de kabildiklerine gre; doal ve doast
Tanr vergileri arasnda ve doal ve doast ryetler veya ryalar arasnda ayrm yapabilmek iin akl ve muhakemeye ihtiya vardr. Dolaysyla insanlar, peygamberlik iddiasnda bulunan ve Tanr adna, bize, mutluluk yolu olduunu syledii yoldan Tanr'ya itaat etmemizi
syleyen bir kimsenin szlerine uyarken ok dikkatli ve uyank olmaldr. nk insanlara bu kadar byk bir saadetin yolunu rettiini
iddia eden bir kimse, ayn zamanda onlar ynetmek; yani, onlar zerinde saltanat ve hkm srmek de istemektedir; bu ise, btn insanIarn doal olarak arzulad ve dolaysyla ihtiras ve sahtekarlk bak
mndan phe edilmesi; ve bu nedenle, byle bir kimseye itaat etmeden nce, herkes tarafndan incelenmesi ve snanmas gereken bir
eydir; meer ki, peygamberin cismani egemen olmas veya cismani

303
egemen tarafndan yetkili klnm olmas durumunda olduu gibi, bir
devletin kurulmasyla, bu kimseye zaten itaat etmi olalm. Peygamberlerin ve ruhlarn bu ekilde incelenmesi hakk herkese tannm
olmasayd, insanlarn; <arkalarindan g1 tmeleri gerekenler ile arkalarn
dan gitmemeleri ~rekenler arasnda ayrm yapabilmeleri iin iaretler
gnderilmesine gerek olmazd. Dolaysyla, bir peygamberi (Tesniye
XIII. , vd.); ve bir ruhu (Yuhama'nn Birinci Mektubu IV. , vd.) tan
yabilmek iin iaretler gnderilcliine gre: ve peygamberlere kar,
Eski Ahir'te ok miktarda kehanet olduuna ve Yeni Ahir'te ise ok
miktarda vaaz olduuna; ve sahte peygamberler sahicilerden sayca
ok daha fazla olduuna gre; herkes, onlarn emirlerine uyarken dikkatli olmaldr, yoksa mesuliyet kiiye ait olacaktr. lk olarak, sahte
peygamberlerin sahicilerden ok daha fazla olmas uradan grlmektedir, Ahab (1. Krallar XXII) drt yz peygambere akl dantnda,
Mikaya hari hepsi sahteldrd. Tutsaklk zamanndan az bir zaman
nce ise, peygamberler ounlukla yalancyd. Peygamberler, (der Tanr, Yeremya, bab XIV. 4'te) benim adma yalan peygamberlik ediyorlar.
Onlar bm gdemedim, onlara emir veredim, konu;madm da; size peygamberlik ettikleri, sahte bir ryet, bir hi, ve kendi yreklerinin bir hi!esidir.
Hatta Tanr, peygamber Yeremya'nn azndan, insanlara, onlara itaat
etmemelerini buyurmutur (bab XXIII. 6): Rabb-l Alemin der ki, sizlere peygamberlik eden o adamlartt szlerini ditleneyit. Size bo; ;eyler gretiyorlar, kendi yrek/eritzin ryetini sylyorlar, Rabb'it azmdan konu;muJ'Or!ar.
Egemen peygamberinki hari her tr peygamberlik uyruklarca incelenmelidir. Eski Ahit zamannda, Mikaya ve drtyz peygamberden dierle
ri arasnda olduu gibi, yekdieri ile tartan, Ruh bmden ayrlp ne zaman sana gitti kiP diye soran ve yekdierinin yalann karan szde
peygamberler arasnda kavgalar olduunu (Yeremya XIV. 14'deki gibi)
ve Yeni Ahir'te de ruhani peygamberler arasnda buna benzer tart
malar olduuna gre; o zaman ve imdi, herkes, doruyu sahteden
ayrdetmemiz iin Tanr'nn bize verdii kurallar her trden peygamberlie uygulamak iin, doal akln kullanmak zorundadr. Eski
Ahir'te bu kurallardan biri, egemen peygamber Musa'nn onlara ret
mi olduu dneeye uygunluk. idi; bir dieri ise, Tesniye XIII. 1,
vd.'den hareketle daha nce gsterdiim gibi, Tanr'nn neyi olduracan nceden,,bil<;ii!menin o mucizevi kudretidir.Yeni Ahir'te ise,sadece tek bir iaret vard; sa, Mesih'tir, yani, Eski Ahir'te vaad edilmi
olan, Yahudilerin kraldr, dncesinin vaaz edilmesi. Bu dnceyi

reddeden bir kii, yapt mucizeler ne olursa olsun, sahte bir peygamberdi; bu dnceyi reten ise, sahici bir peygamber. Zira Aziz Yuhanna (Yuhama'mn Birinci Mektubu IV. 2, vd.), Tanr'dan gelip gelmedikleri
bakmndan ruhlar incelerne yollarndan sz ederken; onlara, sahte
peygamberler kacan syledikten sonra, yle der, Tanr'mn ruhunu
fy/e tamyacaksttllZ. sa'mt bedmde geldiini sb:VIeyet her ruh Tanr'dandr;
yani Tanr'nn bir peygamberi olarak tasdik ve msaade edilmitir;
sa'nn Mesih olduunu itiraf, kabul ve vaaz ettii iin deil; fakat bir
peygamber olarak ilan edilmi olduu iin bir ilahi kii veya seilmiler
den biri olur. nk Tanr, bazen, kiiliklerini kabul etmedii peygamberler aracl ile de konuur; Balaarn gibi; ve Endorlu Cad aracl ile,
Saul'a, lmn nceden bildirdii gibi. Yine ayn msrada, sa Mesih'in
bedende geldiini ikrar etmeyen bir ruh Mesih'ten deildi1~ ve bu, Deccal'in ruhudur. Bylece, kural her iki tarafta da mkenrneldir; Mesih'in sa'nn
kiiliinde gelmi olduunu vaaz eden sahici bir peygamberdir; onun
geldiini inkar eden ve, havarnn hakl olarak Deccal diye adlandrd,
o erefi yalanla zerine alacak mstakbel bir sahtekarda onu arayan ise,
sahte bir peygamberdir. Dolaysyla herkes, egemen peygamberin kim
olduunu; yani, Tanr'nn yeryzndeki muavini olan ve, hemen onun
altnda, Hristiyanlar ynetme yetkisine sahip olann kim olduunu dnmeli; ve Tanr adna retilmesini buyurduu retiyi bir kural olarak izlemeli; ve peygamberlik iddiasnda bulunanlarn, nucizeli veya
mucizesiz, ortaya atacaklar retilerin doruluunu bylece ineelemeli
ve snamaldr: ve eer byle bir retiyi o kurala aykr bulursa, Musa'ya gelip, ordugahta peygamberlik eden baz kiiler olduunu ve bunlarn yetkisinden phe ettiklerini syleyip ikayet edenler gibi davranmal; ve, Musa'ya braktklar gibi, onlarn tasdik veya men edilmesini,
onun uygun grecei ekilde, egernene brakrnaldr; ve eer onlar
[''peygamberlik iddiasmda bulunan/an" -ev.] onaylarnyorsa, onlarn sesine kulak vermemeli ve itaat etrnerneli; veya eer onlar onaylyorsa,
Tanr'nn, egemenlerinin ruhundan bir para verdii insanlar olarak, onlara itaat etmelidir. Zira, Hristiyanlar Hristiyan egemenlerini Tanr'nn
peygamberi olarak alnazlarsa; ya, kendi ryalarn, tarafndan ynetilmek istedikleri peygamberlik olarak ve kendi kalplerinin urum da
Tanr'nn ruhu olarak almak; veya yabanc bir kral tarafndan ynetilmeye veya, bazen olaar:.st bir talih ve cezasz kalma dnda, iddialarn destekleyecek bir mucize olmakszn, hkmeti karalayarak, onlar
isyana srkleyen; ve bylece, ilahi ve beeri btn yasalar tahrib ederek, btn nizam, hGkrnet ve cemiyeti, iddet ve i savan ilk kaosu-

na geri dndren

uyrukdalar tarafndan

ynetilmcye katlanmak zo-

rundadrlar.

Bir mucize, hayra11/k uyandra11 bir i;tir. Mucizeler ilc, Tanr'nn hayranlk verici ileri kastedilir: bu nedenle onlar, harikalar olarak da adlandrlr. Onlar, genellikle, onlarn yokluunda insanlarn (kiisel doal
akllarn izleyerek) Tanr'nn neyi emretmi ve neyi emrctnemi olduu konusunda kukuya dtkleri durumlarda, Tanr'nn emirlerinin bir ifadesi olduklar iin, Kadir-i Mutlak olann vaki kldraca e
yin gsterilmesi ve nceden bildirilnesinden, Latinler'in oste11ta ve
p01tenta<O dedikleriyle ayn anlamda, Kutsal Kitap'ta i;aretler olarak
anlrlar ounlukla.

Mucizeler 11adir olmaldtt~ ve o11larn bilinen hibir doal nedeni yokneyin bir mucize olduunu anlamak iin, nce, insanlarn hayret ettikleri ve hayranlk verici dedikleri ilerin neler olduu
nu anlamalyz. nsanlar, herhangi bir olaya hayret ettiren iki ey vardr: birincisi, onun garip bir ey olmas, yani, bir benzerinin daha nce
hi olmamas veya pek nadiren olmasdr: dieri ise, meydana geldiinde, onun, doal yollardan yaplm olamayacan, sadece Tanr'nn
dolaysz marifetiyle meydana gelmi olabileceini dnnemizdir.
Fakat onun olas bir doal nedenini grdmzde, onun benzeri ey
ler ne kadar nadiren meydana gelmi olursa olsun veya, eer benzerleri daha nce sk sk meydana gelmi ise, onun doal bir yolunu tasavvur etmek ne kadar zor olursa olsun, artk hayret etneyiz ve onu bir
mucize saymayz. Dolaysyla, bir at veya inek konuursa, bu bir mucize olurdu; nk hem olayn kendisi gariptir, hem de bunun doal bir
nedenini tasavvur etmek zordur. Grlmemi biimde bir canl yarat
n domas da doann garip bir sapnas olurdu. Fakat, bir insan veya
baka bir hayvan, kendi benzerini yarattnda, dierine nazaran bunun nasl olduunu daha fazla bilmediimiz halde; bu bir mucize deildir, nk olaandr. Ayn ekilde, bir insan bir kaya veya bir stun
haline dnilrse, bu bir mucizedir; nk gariptir: fakat bir para
aa ayn ey,:e di:il)rse; bunu sk sk grdmz iin, bu bir mucize deildir: fakat bunun, Tanr'nn hangi marifetiyle olduunu, dieri
ne nazaran daha fazla biliyor deiliz.
tur.

Dolaysyla,

306
Dnyada grlen ilk gkkua bir mucize idi, nk ilkti; ve dolaysyla garipti; ve gkte oturan Tanr'dan, sularn artk dnyay malver
meyeceini kullarna temin etmek iin gnderilen bir iaret olarak anlald. Fakat gnmzde, gkkuaklar sk sk olduu iin, ne onlarn nedenlerini bilenler iin, ne de bilmeyenler iin mucize deildirler.
Yine, insan hneriyle yaratlan pek ok nadir eserler vardr: fakat
onlar; yapldn bildiimizde; bylece, onlarn nasl yapldn da
bildiimiz iin, onlar artk mucize olarak saymayz, nk Tanr'nn
dorudan marifetiyle deil, insan emeinin aracl ile yaratlmlar
dr.

Bir i!lsana mucize gibi gijr!leJZ, bir baJkas!la yle g"rnmeyebilir. Ayve hayret, baz insanlarn daha ok, bazlarnn ise daha
az sahip olduu bilgi ve deneyime bal olduuna gre; ayn ey birisi
iin bir mucize olurken, bir bakas iin yle olmayabilir. te bundandr ki cahil ve bat! inanl insanlarn byk hayret ettii ilere, bunlarn (Tanr'nn dorudan deil, fakat sradan eseri olan) doadan kaynaklandn bilen baka insanlar hi armazlar: szgelii gne ve ay
turulmalar sradan halk tarafndan doast iler sanlmtr; oysa,
bunlarn doal nedenlerinden hareketle, vaki olacaklar kesin zaman
nceden syleyebilenler de olmutur; veya bir kimse, gizli istihbarat
yoluyla, cahil ve saf bir adamn kiisel eylemlerini renerek, ona,
gemite neler yaptn sylediinde; bu, ona, mucizevi bir ey gibi
grnebilir; fakat akll ve ihtiyatl kiiler arasnda, byle mucizeler
kolayca yaplamaz.
Mucize/erin amac. nsanlar, onlarn Tanr tarafndan arldn,
gnderildiini ve istihdam edildiini bilsinler ve onlara itaat etmeye
daha yatkn olsunlar diye, Tanr'nn habercileri, vekilieri ve peygamberlerine itibar salamak iin yaplmas, bir mucizenin doasnda vardr. Dolaysyla, dnyann yaratlmas ve daha sonra btn canl varlk
larn tufanda yok olmalar, hayranlk veren iler olsa da; bunlar, Tanr'nn herhangi bir peygamberine veya vekiline itibar salamak iin
yaplmadklarndan tr, mucize olarak anlmazlar. nk bir i ne
kadar hayranlk verici olursa olsun, hayranlk onun yaplabilmi olmasna dayanmaz; nk insanlarKadir-i Mutlak Tanr'nn hereyi yapabileceine doal olarak inanrlar; fakat Tanr'nn, onu, bir insann duas veya sz zerine yapmasna dayanr. Tanr'nn Musa eliyle M
sr'da yapt iler ise, gerek anlamda mucizelerdi; nk, srail halk
n, Musa'nn onlara, kendi karna dayal bir planla deil, Tanr tarafndan gnderilmi olarak geldiine inandrmak niyetiyle yaplmtrca, hayranlk

307
lar. Bylece, Tanr ona srailoullarn Msr'daki klelikten kurtarmasn emrettikten sonra, Musa (ktf IV. 1) Bana inannaJacaklar ve
Rabb'in bana giirnnemiJ olduunu siiyleyecekler dediinde, Tanr, ona,
elindeki denei hir<ylana evirmek ve onu tekrar bir denek haline
getirmek; ve elini ~sne sokarak czzaml yapmak; ve elini tekrar
gsne sokup kararak onu eski haline getirmek iin g verdi; sra
il oullar, babalarnn Tanrs'nn ona da grnm olduuna inansn
lar diye: ve bu yeterli olmazsa diye, ona, sular kana evirme gcn
de verdi. te Musa bu mucizeleri halkn nnde yaptnda, denir ki
(msra 31) ona inandlar. Ancak, Firavun'dan korktuklar iin, ona itaat
etmeyi henz gze alamadlar. Bu nedenle, Firavun'u ve Msrllar tazip etmek iin yaplan dier iler srailoullarnn Musa'ya inanmalar
n salad ve tam anlamda mucizelerdi. Ayn ekilde, esaret dnemine
kadar, Musa ve dier peygamberler eliyle yaplan btn mucizeleri;
ve Kurtarcmz ve daha sonra onun havacilerinin mucizelerini d
nrsek; greceiz ki bu mucizelerin amac, daima, kendi kendilerine
gelmedikleri, Tanr tarafndan gnderilmi olduklar inancn yaratmak veya teyit etmekti. Yine, Kutsal Kitap'ta grebiliriz ki mucizelerin amac, sekin ve sefil btn insanlarda deil; sadece sekinlerde;
yani, Tanr'nn kendi uyruklar olmalarna karar verdii kiilerde inan
yaratmakt. nk, Msr'n mucizevi felaketleri, Firavun'un imana
getirilmesine ynelik deildi; zira Tanr Musa'ya, Firavun'un kalbini
kavmin gitmesine msaade etmesin diye sertletireceini sylemiti:
ve Firavun en sonunda kavmi brakt vakit, mucizeler onu ikna etmi deildi, fakat felaketleri zorlant onu buna. Yine, Kurtarcmz
hakknda, inanmadklar iin kendi memleketinde ok fazla mucize
yaratmad yazlr (Matta XIII. 58); ve ok fazla mucize yaratmad yerine, yaratanad denilir (Markos VI. 5). Bunun nedeni, mucizeler yaratma kudretinden yoksun olmas deildi; byle bir ey sylemek Tanr'ya kar kfr olurdu; bunun nedeni, mucizelerin inansziar Mesih'e dndrmeye ynelik olmamas da deildi; nk, Musa'nn, peygamberlerin, Kurtarcmz'n ve havarilerinin btn mucizelerinin
amac, kiliseye insan kazanmak idi: bunun nedeni uydu, onlarn mucizeleri btn insanlar deil, fakat kurtarlmas gerekenleri; yani,
Tanr'nn semi olduu insanlar kiliseye kazanmaya ynelikti. Kurtarcmz, B'abas tarafndan gnderilmi olduuna gre, kudretini, Babas'nn reqdet)TI_ olduu insanlar imana getirmekte kullanamazd.
Aziz Markos'taki ,bu ifadeyi aklarken, yapmad kelimesininyapmak istemedi yerine kullanldn syleyenler, Grek dilinde bunun bir rne-

308
ine

sahip deildirler: bu dilde, irade sahibi olmayan eyler iin, yapamadt yerine bazen yapmak istemedi kullanlr; fakat yapmak istemedi yerine yapamad asla: ve bylece bunlar, zayf Hristiyanlar nne byk
bir engel koymaktadrlar; sanki Mesih sadece inananlar nnde mucizeler yapabilirmi gibi.
Bir mucizenin tammt. Bir mucizenin doas ve faydas hakknda
yazdkl~rmdan, onu yle tanmlayabiliriz: Bir MucizE, Tmr'mt seilmi itsanlamta, kurtulular iin olaaniist bir kiinin g"revletdirildii
ni bildirmek iin (yaratt!ta belirlenen doa yoluyla marifeti dpnda) yapt
bir iidir.
Bu tanmdan u sonular karabiliriz; ilk olarak, btn mucizelerde, yaplan i, peygamberdeki herhangi bir erdemin sonucu deil
dir; nk o, Tanr'nn dolaysz marifetinin sonucudur; yani onu, tali
bir neden olarak peygamberi kullanmakszn, Tanr yapmtr.
kinci olarak, hibir iblis, melek veya yaratlm bir baka ruh bir
mucize yapamaz. nk bir mucize, ya bir doal bilim sayesinde, ya
da by ile, yani, kelimeler sayesinde olmaldr. nk eer bycler kendi bamsz gleriyle bunu yaparlarsa, Tanr'dan gelmeyen bir
g vardr; ki hi kimse bunu kabul etmez: ve onu kendilerine verilen
gle yaptklarnda ise, o zaman i, Tanr'nn dolaysz elinden gelmemitir, fakat doaldr ve dolaysyla mucize deildir.
Kutsal Kitap'ta, bizzat Tanr tarafndan yaplan dolaysz mucizelere eit mucizeler yapma kudretini, baz by ve efsunculuk sanatiarna balyor gibi gzken metinler vardr. Szgelimi, Musa'nn yere
frlatlan deneinin bir ylan haline gelmesinden sonra (k VII. ll),
Msr biiycleri sihirli szleriyle aymsn yaptlar; ve Musa Msr'n akarsular, nehirleri, glleri ve su birikintilerini kana evirdikten sonra (
k VII. 22) byiicler sihidi szleriyle ayn eyi yaptlar; ve Musa Tanr'nn kudretiyle kurbaalar karaya kardktan sonra (k VIII. 7)
biiyiiciiler de sihirli szleriyle bunu yaptlar ve kurbaalar Msr toprana
kardlar gibi ifadeler okuduumuzda; insan, mucizeleri bylere; yani, szlerin etkililiine balamaz; ve ayn eyin burada ve dier yerlerde kantlanm olduunu dnmez mi? Ancak, Kutsal Kitap'ta hibir
yer yoktur ki bize bir bynn ne olduunu sylesin. Dolaysyla, pek
ok kiinin dnd gibi, byclk, sihirler ve szlerle tuhaf ey
ler yaplmas deil de, sradan yollarla yaplan sahtecilik ve gzbacl
ndan ibaret ise; ve doastlkten tamamen uzak olup, onlar yapabilmek iin bu sahtekarlarn doal nedenleri incelemesi ve renmesi
gerekli deil ise ve tek gerek duyduklar ey, insanlarn sradan ceha-

]eti, aptall ve bat] inanlar ise; byclk, cadlk ve sihirbazln


gcn destekliyor gibi grnen bu metinler, ilk bakta grndn
den baka bir anlamda olmak gerekir.
nk uras yeterince aktn ki, kelimeler sadece onlar anlayanlar zerinde-etkil_idir; ve o zaman bile, konuan kiinin niyetleri
veya duygularndan baka bir ey ifade etmezler; ve dinieyende umut,
korku, veya dier duygular veya fikirler yaratrlar. Dolaysyla, bir de
nek bir ylan gibi, veya sular kan gibi grndnde, veya by yoluyla baka bir mucize yaplm gibi grndnde; eer bu, Tanr'nn kavmini yceltmek iin deilse, ne denek, ne su, ne de baka
bir ey biiylenmi; yani, szlerden erkilenmi deildir, bylenen sadece gzlemcidir. Bylece, yaplan btn mucize, bycnn bir insan aldatm olmasna dayanr ki; bu bir mucize falan deildir, yapl
mas ok kolay bir tr sadece.
nsmlam, sahte mucize/ere kanmaya yatkw olmas. Btn insanlarn, fakat zellikle doal nedenler ve insan doas ve karlar hakkn
da fazla bilgi sahibi olmayanlarn cehaleti ve yanlmaya yatknl yledir ki ok sayda ve basit hilelerle aldatlabilirler. Yldzlarn hareketinin bir bilimi olduu bilinmezden nce, gnein u saatte ve u gnde kararacan syleyen bir insan toplum nazarnda ne kadar byk
bir mucizevi kudrete sahipm gibi grnrd? Kupalar ve dier aletleriyle numaralar yapan bir hokkabazn, eer byle eyler artk alelumum cra edilmeseydi, bu numaralar, en azndan iblisin gcyle yapt dnlrd. Nefesini iine ekerek konumay ve bylece sesinin zayflnn, konuma organlarnn zayf itmesinden deil,
mekann uzaklndan kaynakland intiban yaratmay renen bir
insan (bylelerine eskiden ventriloqui< 2l denilirdi), ok sayda kiiyi,
onlara syleyecei herhangi bir eyin Gk'ten bir ses olduuna inand
rabilir. Gemi eylemleri ve maceralar hakknda insann bir bakasna
syledii srlar ve itiraflarn aratrm olan bir kimsenin, bunlar o kiye yeniden sylemesi zor bir deildir; bununla birlikte, ite bu tr
yollardan, sihirbaz hretine erien ok insan vardr. Greklerin thaumaturgi, yani, hayret verici eyler yapanlar dedikleri bu tr insanlarn
muhtelif trlerini saymak ok uzun bir tir: fakat bunlar, btn yaptklarn, tek bir hnerle yaparlar. Gizli anlama yoluyla yaplan sahtecilikiere baktmzda, yaplmas ne kadar imkansz olursa olsun, inanlmas im~ansz olan hibir ey yoktur. Birisi topa! grnecek, dieri
de onu byyle iyiletirecek olan iki kii, aralarnda gizlice anlaarak,
pek ok insan kandrabilirler: fakat birisi topa! grnecek, bir dieri

310
onu byyle iyiletirecek ve dierleri de onlar seyredecek ok sayda
insan gizlice anlaarak, daha fazla sayda insan aldatabilirler.
Sahte mucize/ere kar tedbirler. nsanlarn yalan mucizelere hemencecik inanmaya yatkn olular karsnda, daha nceki blmde belirtmi olduum gibi, Tanr'nn, Tesniye kitabnn XIII. babnn banda
ve XVIII. babnn sonunda, Musa aracl ile emretmi olduu u redbirden daha iyi, hatta baka bir, tedbir olamaz; Tanr'nn vekilinin, ki
o zaman Musa idi, kurmu olduundan baka bir dini reten; veya,
ayn dini retse bile, yapt tahminierin gerekletiini grmedii
miz kimseleri peygamber olarak kabul etmemeliyiz. Dolaysyla, iddia
edilen bir mucizeye veya peygambere inanmadan nce, onun hangi
retiyi getirmi olduu, kendi zamannda Musa'ya ve kendi zamanlarnda Harun ve onun haletlerine ve, her zaman iin, hemen Tanr'nn
altnda yer alan, Tanr'nn insanlarnn egemen yneticisine, yani, Kilise'nin bana danlmaldr. Ve bu yapldktan sonra, bir mucize olduunu iddia ettikleri eyin hem yapldn grmeliyiz, hem de onun
gerekten yaplp yaplmadn; ve ayrca, bunun hi kimsenin kendi
doal kudretiyle yapamayaca bir ey olup olmadn ve Tanr'nn
dolaysz elini gerektirip gerektirmediini irdelemek iin mmkn
olan btn yollar kullanmalyz. Burada da, btn pheli durumlarda kiisel muhakememizi tabi kldmz Tanr'nn vekiline bavur
malyz. Szgelimi; bir para ekmek zerinde baz szler edildikten
sonra, adamn biri, Tanr'nn, onu ekmek olarak deil, bir ilah, veya
bir insan, veya her ikisi olarak yapm olduunu, fakat yine de ekmek
grntsnde olduunu iddia ederse; bunun doru olup olmadn,
vekili yoluyla, Tanr'dan sual edinceye kadar, hi kimsenin bunun
doru olduunu dnmesi ve dolaysyla ondan korkmas iin bir neden yoktur. Eer o doru deil derse, o zaman, Musa'nn u sz izlenmelidir ( Tesniye XVIII. 22) o kstahlkla sylemipir bunu, ondan korkmayacaksm. Eer o dorudur derse, o zaman ona kar gelinmemelidir.
Yine, bir mucizeyi grmez, fakat ondan bahsedildiini iitirsek, onu
anlatanlara ne kadar inanmamz gerektii hakknda, yasal Kilise'ye;
yani, onun yasal bana danmalyz. Gnmzde Hristiyan egemenler altnda yaayan insanlar asl ilgilendiren ite budur. nk gnmzde bir insann bys, sz, veya duas ile yaplan ve normal bir
akla sahip olan bir kiinin doast kabul edilecei bylesi mucizevi
iler grm hikimseyi tanmyorum: ve artk mesele, grdmz
eyin bir mucize olup olmad deil; duyduumuz veya okuduumuz
mucizenin gerek bir i mi, yoksa bir dilin veya kalemin mi ii olduu;

aka

sylersek, haberin doru mu yoksa yalan m olduudur. Bu hususta, kendi aklmz veya vicdanmz deil, kamusal akl, yani, Tanr'nn yce vekilinin akln y<>g yapmalyz; aslnda, ona, bar ve gvenliimiz iin egem~nlik yetkisi V-rmisek, onu zaten yarg yapr
z demektir. DUnse zgr olduu iin zel bir kii, her zaman iin,
mucizeler diye takdim edilen ilere, insanlarn bu ileri yaptklarn
iddia eden veya onlar destekleyenlere i:1anmasndan ne fayda gelecei hakkndaki takdirine gre, kendi kalbinde inanp inanmamak ve
bunlarn mucize mi yoksa yalan m olduklarra dnmek zgrl
ne sahiptir. Fakat, bu inancn ikrar edilmesine gelince, zel akl kamusal akla; yani, Tanr'nn vekiline tabi olmaldr. T ann'nn bu vekilinin ve Kilise'nin bann kim olduu, ileride, uygun yerinde mtalaa
edilecektir.

Bhi.m 38
Kuts&l Krrt&Jll> L& ElbeJ[ H&y&f, Ceihemem, Kurfulu,
1

Ahird ve Gn&ht&n KurLulim&nm An1&m zerine


Sivil toplumun srmesi adalete ve adalet de, devletin egemenliine
sahip olanlarda bulunan, yaatma ve ldrme kudretine ve dier dller ve cezalara dayand iin; egemenden baka birinin, yaatmaktan
daha byk dller verme ve ldrmekten daha byk cezalar dat
ma yetkisine sahip olduu yerde bir devlet ayakta kalamaz. Ebedi hayat, imdiki hayat'tan daha byk bir dl; ve ebedi jkence, doal
lm'den daha byk bir ceza olduuna gre; Kutsal Kitap'ta ebedi hayat ve ebedi jkence ile ne kastedildii; ve hangi sular iin ve kime kar
ilenen sular iin insanlarn ebediyen azap ekecek/eri; ve hangi hareketler karlnda ebedi hayat'a kavuacaklar, otoriteye itaat ederek, kargaa ve i savan felaketlerinden saknmak isteyen herkese dnl
meye deer konulardr.
Jdem 'in ebediyet yeri, eer gnah ilememj olsayd, Cennet topra olacakt. lk olarak gryoruz ki, A.dem yle bir hayat durumu iinde yaratlmt

ki, Tanr'nn buyruunu ihlal etmemi olsayd, Cennet'te bu


hayat sonsuzca kadar yaayacakt. Ona msaade edilmemi olan iyiliin ve ktjjln bilgisi aacndan yemedii srece, meyvelerini hep
radabilecei hayat aac vard. Fakat o aatan yedii anda, Tanr onl)
Cennet'te n~ kovd'v, (Tekvin III. 22) imdi elit1i uzatmas n ve hayat aacn
dan yemesin ve ebediyen yaamasn diye. Buradan bana yle grnyor ki

312
(ancak, hem bunda, hem de zm Kutsal Kitaplar'a dayanan btn
sorunlarda, Kutsal Kitap'n uyruu olduum devlete onaylanm yorumuna tabi olarak), Adem, gnah ilememi olsayd, yeryznde
ebedi bir hayat srecekti ve lmllk kendisine ve soyuna onun ilk
gnahyla geldi. Olaan lm demek istemiyorum; nk Adem asla
ocuk sahibi olamazd; oysa daha sonra da uzun zaman yaad ve lmeden nce ok sayda ocuk ve torun grd. Fakat, (Tekvin IL 17)
Ondmtyedii1 giin, kesinlikle leceksin dendii zaman, onun lmll
ve lmnn kesinlii kastediliyor olmaldr. Ebedi hayat, Adem'in
gnah ileyerek kendini ondan yoksun brakmasyla kaybedildiine
gre, bu yoksun brakmay iptal edecek olan kii, bylece, o hayat geri alacakt. imdi, Mesih ona inanan btn insanlarn gnahlarn telafi
etmi; ve bylece, Adem'in gnah ile kaybedilmi olan ebedi hayat
btn inananlar iin geri almtr. te, Aziz Paulus'un benzetmesi bu
anlamda geerlidir, (Romal/am Mektup V. 18, 19) Bir ki;inin suuyla nasl btiin insanlar lanet/emneye yarglt klt!ttm;larsa; bir ki;itin doruluu
ile, biitiin insanlam haJat ba;land; bu husus, u szlerle daha ak biimde ifade edilmektedir, (Korintoslulam Birinci Mektup XV. 21,22)
liim i11smdan geldii gibi, liilerin dirilmesi de insandm geldi. Adem'de
Ilasl herkes iJldiiyse, Mesih'te de herkes dirilecektir.
nanm/ar itin ebedi hayattt yeri hakk11daki metinler. Mesih'in insanlar iin kazand ebedi hayat insanlarn srecei yerle ilgili olarak,
yukarda atf yaplan metinler, onun yeryznde olduunu gsterir gibidirler. nk, Adem'de herkes nasl lm, yani, cenneti ve yeryzndeki ebedi hayat brakm ise, sa'da da herkes dirileceine gre;
o zaman btn insanlar yeryznde yaatlacaktr; yoksa benzetme
doru olmazd. Zebur yazarnn u sz, bu benzetme ile uyumlu grnyor, (A1ezmur CXXXIII. 3) Tanr Sio1 Da iizerinde bereket, hatta
ebedi hayat buyurdu: nk Sion, Yerualim'de, yeryzndedir: Aziz
Yuhanna'nn u szleri de yle grnyor, (Vahiy II. 7) Galip o/mza,
Tmn'mn cemetindel'i hayat aacndm yemeyi ihsm edeceim. Bu, Adem'in
ebedi hayat aac idi; fakat onun hayatnn yeryznde olmas gerekiyordu. Ayn ey, yine Aziz Yuhanna'nn u szleriyle dorulanr gibi
grnyor, (Vahiy XXI. 2) Ben, Yuhanna, kutsal }ehir yeni Yeru;alin'i, kocas iin siislemni; bir gelin gibi, ggiit iinden, Tmr'dm inerken g"rdiim:
ve yine (msra 10) ayn anlamda: sanki diyor ki, yeni Yerualim, Tanr'nn cenneti, Mesih'in geri dnnde, Tanr'nn insaniarna gkten
gelecek, insanlar yeryznden ona girmeyecekler. Bu, beyaz giysiler
iindeki iki kiinin, yani iki melein, sa'nn ge kn seyreden

313
havarilere sylediinden hi farkl deildir (Resul/erin ;leri I. ll) Sizdett ge a!mm bu sa, ttasl gge gittiitti giJrdniizse, )lece gelecektir. Sanki diyorlar ki, o, Babas altnda, onlar burada ebediyen yn~tmek iin
aaya inecek, onla: tr cennette ynetmek iin yukarya almayacak; ve
bu, Yahudilerin.yer.y.Qzndeki bir siyasi hkmeti olan, Musa altnda
kurulmu Tanr'nn krallnn geri dnne uygundur. Yine, Kurtarcmz'n u ifadesi (Matta XXII. 30), kyamette m/ar ne evlenir/er, Jte de
kocaya verilir!CJ~ fakat gkteki melekler gibiditfet~ evlilik uruna Adem'de
kaybettiimize benzeyen bir ebedi hayatn anlatmdr. Zira, Adem ve
Havva, gnah ilememi olsalard, kendi bireysel kiilikleri iinde yeryznde ebediyen yaayacaklard madem; uras aktr ki srekli olarak kendi trlerini oaltmazlard; nk lmszler, insanlarn imdi
yapt gibi oalsalard, ksa bir sre iinde yeryznde stnde durabilecekleri yer kalmazd. Kurtarcmz'a, birden ok erkek kardele
evlenmi bir kadnn kyamet gnnde kimin kars olacan soran
Yahudiler, ebedi hayatn sonularnn neler olduunu bilmiyorlard:
ve bu nedenle Kurtarcmz onlara lmszln u sonucunu hatrla
tr: melekler arasnda evlilik veya reme olmad gibi, insanlar arasn
da da reme ve dolaysyla evlilik olmayacaktr. Adem'in kaybettii
ebedi hayat ile Kurtarcmz'n lm zerindeki zaferiyle geri kazand
ebedi hayat arasndaki mukayese urada da geerlidir; Adem ebedi
hayat gnahyla nasl kaybetmi ve yine de daha bir sre yaam ise,
imanl Hristiyanlar da Mesih'in strabyla, doal bir ekilde ld
ve bir sre, yani kyamete kadar, yle kald halde, ebedi hayata yeniden kavumulardr. Zira, nasl ki lm Adem'in infazndan [doal
yoldan lmesinden -ev.] deil, mahkum olmasndan itibaren saylyor
sa; hayat da, Mesih'te seilmi olanlarn dirilmesinden deil, gnahn
affndan itibaren saylr.
Ge ykselme. nsanlarn ebediyen yaayacaklar yerin gkler olduu, (gkler ile kastedilen, dnyann, yeryznden en uzak olan k
smlardr; yldzlarn bulunduu yer veya onlarn da stnde, cm/um
empyreum<O denilen daha yksek bir baka gk; Kutsal Kitap'ta byle
bir gkten bahsedilmedii gibi, bununakli bir temeli de yoktur), benim bulabildiim herhangi bir metinden kolayca karlamaz. Gkyz Krall ile kastedilen, gkte oturan Kral'n kralldr; ve onun
krall, veki41eri olan peygamberlerle; ilk nce Musa, daha sonra Eleazar ve egemen rahipler eliyle ynettii srail kavmi idi, bu kavim Samuel zamannda isyan edinceye ve, dier milletler gibi, kral olarak
lml bir adam talep edinceye kadar. Kurtarcmz Mesih, vekilleri"'

<

_.,

nin vaazlar ile, Yahudileri dnmeye ikna ettii ve paganlar da kendine itaat etmeye ard vakit, ite o zaman yeni bir gkyz krall
olacaktr; nk o zaman taht gkte olan Tanr kralmz olacaktr: ve
Kutsal Kitap'ta, insann, mutluluuna erimek iin, Tanr'nn ayak taburesi olan yeryznden daha yksee kaca yolunda bir zorunluluk
olduu da belli deildir. Tam tersine, unu okuyoruz (Yuhanna III.
13) Hir;bir insan ge kmamtr, sadece gktm inen insanolu kmtr ve
o gktedir. Bu arada, bu szlerin, hemen daha ncekiler gibi, Kurtarc
mz Mesih'in deil, fakat Aziz Yuhanna'nn szleri olduunu gzlyorum; nk Mesih o srada gkte deil, yeryznde idi. Benzer bir ey
Davud iin de sylenir (Resullerit leri IL 34) ki burada Aziz Petrus,
Zebur yazarnn, Benim camm "ller diyarnda terketmeyeceksin, mukaddesini rmeye de brakmayacaksn (Mezmur XVI. 10) szlerini kullanarak, Mesih'in ge kn kantlamak iin, bu szlerin Davud hakkn
da deil, fakat Mesih hakknda sylendiini belirtir; ve bunu kantla
mak iin, u nedeni ekler, nk Davut ge karlmamtr. Fakat buna kolayca cevap verilebilir ve denilebilir ki, onlarn bedenleri kya
met gnne kadar ge kmayacak olsalar da, ruhlar, bedenlerini
terkeder etmez cennete gider; bu, Musa'nn szlerinden dirilii kant
larken unlar syleyen Kurtarcmz Mesih'in szleriyle de teyid olunur gibi gzkyor (Luka XX. 37, 38), Musa, allkta, Rabbimiz Efendi'yi, brahim'in Tanrs, shak'n Tanrs ve Yakub'un Tanrs diye adim
drdnda llerin kyam ettiklerini g"sterdi. Zira o, llerin deil, yaayan
Iann bir Tannsdr; nk herkes onun iin yaar. Fakat, bu szler, sadece
ruhun lmszl bakmndan anlalacak olursa, Kurtarcmz Mesih'in kantlamak istedii eyi, yani, bedenin diriliini, insann lmszln hi mi hi kantlamazlar. Dolaysyla, Kurtarcmz Mesih, o
atalarn, insann zne ve doasna bal bir zellik nedeniyle deil;
Tanr'nn, sadece kendi lutfu ile, inananlar zerine ebedi hayat baler
me iradesi nedeniyle lmsz olduklarn kastetmitiL O srada, atalar
ve pek ok dier inananlar "l idiyse de, metinde olduu gibi, onlar
Tanr'mn g"znde yayor/ard; yani, onlar Hayat Kitab'nda gnahlarn
dan balanm ve kyamette ebedi hayat sreceklerine karar verilmi
olanlar arasnda yazl idi. nsan ruhunun kendi doasnda ebedi olduu ve bedene bal bir canl yaratk olduu veya Eno ve lyas dnda
herhangi bir insann, kyamette dirili yoluyla mstesna, lmsz olduu Kutsal Kitap'ta grnmeyen bir dncedir. Dostlar deil, kendisi hakknda bir konuma olan Eyub'un XIV. babnn tamam, bu doal lmlle bir sitemdir; fakat, kyamet gnndeki lmszlkle

de elimez. Bir aa iin umut vardr, der Eyp, (msra 7) kesi/se bile :yine siirer. Kiik toprakta ya} fatsa ve kt lse bile, su kokusunu almca filizlenir ve birfidan gibi dallar karr. Fakat insan blr ve iirr, ve son soluutu verir, hani netiile"dir o?Ve (msra 12) nsan yatar ve kalkmaz, gkler yok olana kadar. Fakat gkler ne zaman yok olacaktr? Aziz Petrus,
bunun kyamet gnnde olacan syler bize. nk ikinci Mektubu'nun bab III., msra 7'sinde, der ki, imdi varolan gkler ve yetyz,
kyamet gnne ve gtahkarlam yokolujuta kadar, ateJ iin saklanmaktadr, ve (msra 12) gklerin ateJe verilecei ve parampara edilecei ve paralarn da iddetli atele eriyecei Tanr'mn zuhurunu bekleyerek ve arzu ederek. Yine de biz, vaade uygun olarak, doruluun mukim olduu yeni gkler
ve yeni bir yeryz aryoruz. Dolaysyla, E yu b, insan kalkmaz gkler yok
olana kadar dediinde; bu, ebedi hayatn, (ki can ve hayat Kutsal Kitap'ta genellikle ayn eyi ifade eder), dirili ve kyamet gnne kadar
insanda balamadn; ve bunun nedeninin, insann zel doas ve yaps deil, fakat Tanr'nn vaadi olduunu sylemekle ayn eydir.
nk Aziz Petrus, doadan deil, fakat vaatten, yeni gkler ve yeni bir
yeryz aradmz sylyor.
Son olarak, bu kitabn 35. blmnde, Kutsal Kitab'n muhtelif
sarih yerlerinden, Tanr'nn krallnn bir cismani devlet olduu, bu
devlette Tanr'nn eski ve daha sonra yeni ahi te dayanarak egemen olduu ve vekili veya naibi yoluyla hkm srd kantlanm olduu
na gre; ayn yerler unu da ispat etmektedir ki, Kurtarcmz Mesih'in
hamet ve grkemle, fiilen ve ebediyen hkm srmek iin geri gelmesinden sonra, Tanr'nn krall yeryznde olacaktr. Fakat, bu dnce, Kutsal Kitab'n ok sayda ve sarih yerlerinden hareketle kant
land halde, pek ok kiiye bir yenilik olarak grnecei iin, bunu
sadece teklif ediyorum; ve bunda veya baka herhangi bir dinsel paradoksta herhangi bir ey iddia ediyor deilim; sadece, henz benim lkemin insanlar arasnda bir zme balanmam olan, btn dn
celerin tasdik veya red edilecei; ve szl ve yazl buyruklarna, kii
Ierin zel grleri ne olursa olsun, yasalarca korunmak isteyen btn
insanlarca riayet edilmesi gereken, otorite ile ilgili kl ihtilafnn sona ermesine hizmet etmek istiyorum. nk Tanr'nn krall hakkndaki dnce noktalar, insann krall zerinde o kadar byk bir
etkiye sahiptir ki, bunlar, sadece Tanr'nn altnda egemenlii elde tutanlar tarafn{) an ,9zme balanabilir.
Asla Tanr'nn ierallnda olmam, veya olmusa bile, daha sonra d
Jar atlm olanlarn kyametten sonraki yerleri. Tartarus< 2l. Tanr'nn

3lG
krall

ve onlarn kyamet
de, Kutsal Kitab'a gre, yeryznde
olacaktr. Gmlm veya yeryz tarafndan yutulmu btn insanlarn kyamete kadar kaldklar yerin ad, Kutsal Kitap'ta, Latinler'in
ounlukla infenms ve inferi, Grekler'in ise a8nc; [hades -ev.], yani,
insanlarn gremedikleri bir yer, dedikleri yer alt anlamna gelen kelimeler,Je anlr genellikle; ve bu, mezar yannda, herhangi bir derin yeri
iine alr. Fakat, kyametten sonra lanetiiierin yeri hakknda, ne Eski
ne de Yeni Ahit'te, herhangi bir iaret olmayp; sadece, bunlarn birarada olaca belirtilir: yle ki bu kt adamlar, daha nceki zamanlarda Tanr'nn, olaanst ve mucizevi yoldan, yeryznden silip yok
etmi olduklar olacaktr: bunlar, szgelii, in !Jfeno(3>, Tattarus'ta veya dipsiz kuyudadrlar; nk Korah, Dathan ve Abiram yeryz tarafndan canl canl yurulmutular. Kutsal Kitab'n yazarlar, sadece sonlu deil, ayn zamanda, yldzlarn yksekliine kyasla, o kadar fazla
byk olmayan yeryz kresinde, Grekler'in, kendi demonoloji1erinde, (yani, demonlar hakkndaki dncelerinde), ve onlardan sonra da
Romallar'n, Tmtarts dedikleri, dipsiz bir kuyu, yani, sonsuz derinlikte bir delik olduuna bizi inandrmaya alyor deillerdi; bu konuda
Vergilius( 4l yle diyor (Aeneis VI. 578, 579),
B is patet it prmceps tantm, tmditque sub mbras,
Qttattus and mtherium cm/i suspectus 0/ympum/ 5>nk bu, yeryznn gklere olan orantsnn msaade etmeyecei bir eydir: sadece
una inanmalyz ki, Tanr'nn bu rnek cezaya arptrdklar, o adamlarn olduu yerdedirler, sonsuza kadar.
Devierin toplapnas. Ate, glii. Yine, Nuh'un zamannda, tufandan
nce yaam olan yeryznn o gl insanlar, (Grekler'in kahraman/at~ Kutsal Kitab'n ise devler dedii ve her ikisinin de, Tanr'nn
ocuklarnn insanlarn ocuklaryla iftlemesinden olduunu syledikleri bu insanlar,) kt yaamlar yznden tufanla yok edildikleri
iin; lanetiiierin yeri, bazen, bu lm devierin yan olarak gsterilir;
mesela Sleyman'n Meselleri XXI.16, Atlay, yolundan sapan ki,i, devierin top/apnamda kalacaktr; ve Eyub XXVI. S, Suyun altmda inleyen devIere ve onlarla beraber ya,ayatlara bak. Burada, lanetiiierin yeri, suyun
altdr. Ve ,aya XIV. 9, Cehennem seni (yani Babil Kraln) karplamak
iin nasl da kayna,yor ve senin iit devleri yerinden edecek: burada da lanetlilerin yeri, eer dz anlamda alnrsa, suyun altnda olacaktr.
nc olarak, Sodom ve Gomore ,ehirleri, Tanr'mn olaanst gazab ile, k"tlkleri yznden ate, ve kkrtle yutulduklar ve onlarn civarnve ebedi hayat gibi,

Tanr'nn dmanlar

sonras urayacaklar ikenceler

317
daki bblgede pis /.'okulu zift gibi bir gl olutuu iin: lanetlifnin yeri bazen
de ate; ve kzgm bir gl ile ifade edili1~ Vahiy, XXI. S' de olduu gibi, Fakat korkak/ar, iman et~J~eyenler, ve me~ruhlar, ve katiller, ve zmi!et~ ve byc/n~ ve putperest/et~ ve btn yalanclarm hissesi, ate; ve bikiittle yanat
glde olacaktr; b"U, ikllci lmdr. Aka grlyor ki, burada Sodom'un gerek ateinden benzetmeyle ifade edilen cehennem atei,
herhangi bir ikence tr veya yeri anlamna gelmeyip; genel olarak helak anlamnda anlalmaldr, Vahiy XX. 14'te denildii gibi,
lm ve cehennem ate gbl1e firlat!tm;tr; yani, yok edilmitir; yle ki,
kyamet gnnden sonra, artk lmek veya cehenneme gitmek; yani,
(muhtemelen Cehennem/"Hell" kelimemizin kkeni olan) Hades'e
gitmek olmayacaktr, ki bu artk lmemelde ayn eydir.
Mutlak karanlk. Drdnc olarak, .tvisrllar'a ceza olarak verilen
karanlk belasndan, ki bu hususta unlar yazldr (h X. 23) Birbirietini giJ"remediler ve hi /.'imse gn boyunca yerinden ka/kamadt;fakat btn
srail oullarnn evletinde ,rk vard; kyamet sonrasnda ktlerin yeri
mutlak karanlk veya, orijinalde olduu gibi, d karcm/k diye adlandrlr.
Kral, hizmetkarlarna (Matta XXII. 13), zerinde diiiin kyafeti bulunmayan adamn ellerini ve ayaklanm balayn ve onu d karanla atm diye
emir verdiinde de bu husus ifade edilmektedir: bu, mutlak karanlk
olarak tercme edilse de, karanln ne kadar biiyiik olacan deil, nerede olacan anlatr; yani, Tanr'nn seilmilerinin yaadt yerin dmda.
Tamu ve Tofet. Son olarak, Yerualin yaknnda, Hinnon ocuklarmn Vadisi denilen bir yer vard; bunun Tofet denilen bir ksmnda, Yahudiler, ocuklarn Molok putuna kurban ederek, son derece esef
verici bir putperestlik icra ederlerdi; ve yine burada Tanr dmanla
rn ok ar cezalara arptrmt, ve Yoiya, ikinci Krallar cz, bab
XXIII'de grld gibi, Molok rahiplerini kendi sunaklar zerine
gmmt: ite bu yer, daha sonra, ehirden kan pislik ve pn konulmas iin kullanld; ve zaman zaman, havay temizlemek ve lele
rin kokusunu gidermek iin ateler yaklrd. Bu iren yerden, Yahudiler daha sonra lanetiiierin yerini Tamu ("Gehenna") veya Hinnon Vadisi olarak annaya baladlar. Ve bu Tamu, imdi genellikle Cehennem olarak tercme edilen kelimedir; ve orada zaman zaman yaklan
atelerden, sonsuz ..ve sndrlmez ate fikrini aldk.
Kutsal Kitap'ta' cehememi11 diiz anlam. Kyamet gnnden sonra,
btn ktlerin sonsuza kadar Hinnon Vadisi'nde cezalandrlacakla-

r;

veya diriliten sonra daima yerin veya suyun altnda kalacaklar;


veya birbirlerini gremeyecekleri veya bir yerden baka bir yere hareket edemeyecekleri, vs. eklinde kimse yorumlamadna gre Kutsal
Kitab: sanyorum ki bundan u sonu kyor; cehennem atei hakknda sylenenler mecazi anlamda sylenmitir; ve dolaysyla hem
cehennem yeri, hem de cehemem iJkenceleri ve iJkencecileri'nin doas hakknda aratrlmas gereken doru bir anlam vardr (nk btn
mecazlar iin, olaan kelimelerle ifade edilebilecek gerek bir temel
vardr).

eytan, blis, zel adlar deil tr ad/andr. lk olarak, DJman veya


eytan; Sulayc veya Diabo!us; Mahvedici veya Abaddot< 6 l gibi adlar, i

kencecilerin doasn ve zelliklerini tam olarak ve doru biimde ifade etmektedir. eytan, blis, Abaddon gibi adlar, bize, zel adlarn yapt gibi, herhangi bir belirli kiiyi gstermez; fakat sadece bir mevki
veya nitelik ifade ederler; ve dolaysyla tr adlardr; ki bunlar, Latince ve modern Kitab Mukaddeslerde olduu gibi, tercme edilmeksizin braklnamal idi; nk o ekilde, demonlar'n zel adlar gibi grnmektedirler; ve insanlar blisler retisine daha kolay inandrl
makradr; bu reti, o srada, paganlarn dini idi ve Musa ile Mesih'inkine aykr idi.
Dpnat, Sulayc ve Mahvedici ile kastedilen, Tanr'nn krallnda olacak insanlarn dman olduuna gre; dolaysyla, Kutsal Kitap'tan hareketle daha nce yle olduunu gsterdiim gibi, Tanr'nn
krall yeryznde alacaksa, Dman ve onun krall da yeryznde
olmaldr. nk, Yahudiler Tanr'y tahtndan indirmeden nce yle
idi. Tanr'nn krall Filistin'de idi; ve civardaki kavimler Dman'n
krallklar idiler; ve dolaysyla eytan ile kastedilen ey, Kilise'nin herhangi bir dnyevi dmandr.
Cehennem iJkence!eri. Cehennem ikenceleri, bazen, M atta VIII.
lZ'de sylendii gibi, alama ve diJ gcrts ile ifade edilir. Bazen, Jaya
LXVI. 24 ve Markos IX. 44, 46, 48'deki gibi, vicdan kurdu ile; bazen,
ate ile, az nce alnt yaplan yerde olduu gibi, orada kurt lmez ve
ateJ snmez, ve muhtelif baka yerlerde olduu gibi: bazen de, utan ve
tifret ile, Danie!XII. Z'de ifade edildii gibi. Ve yerin topranda uyuyanlarn pek ou uyanacak; bazlar ebedi hayata; bazlar ise, utan ve ebedi
nifrete. Btn bu alntlar, imanszlk ve itaatsizlikleri ile kaybettikleri
o ebedi saadeti bakalarnda grmekten ileri gelen bir strap ve huzursuzluu anlatmaktadrlar mecazi olarak. Bakalarndaki bu saadet,
sadece kendi gerek strapianna kyasla alglanabilir olduu iin; bu

ve felaketleri, sadece kt ve zalim yneticiler altnda


zamanda azizierin ebedi kral olan Kadr-i Mutlak Tanr'y dman bilenler ekeceklerdir. Bu bedensel aclar arasn
da, ktlerin her bir't!in ikinci bir lm de saylmaldr. nk, Kutsal Kitap evren~! bir dirili hakknda sarih olsa da; alaklardan herhangi birine ebedi hayat vaadedildiini grmyoruz. Aziz Paulus (Korintoslu!ara Birinci Mektup XV. 42, 43) insanlarn hangi bedenlerle dirilecekleri sorusuna, yle cevap verir, Bden rmeye ekilir ve rmezlikle dirilir; Jerefsiz!ie ekilir, ihtiJamda diri/it~ zayfla eki/it~ kudrette diritil: htiam ve kudret ktlerin bedenleri iin geerli olamaz: ikinci
lm sz de, sadece bir kez lebilenler iin geerli olamaz: ve mecazi
biimde ebedi bir felaketli hayat ebedi bir lm olarak adlandrlabil
se de, tam anlamyla bir ikinci im olarak anlalamaz. Ktler iin hazrlanan ate, sonsuz bir atetir: yani, hi kimsenin kyametten sonra
hem kafaca hem de bedence ikencesiz kalamayaca durum, ebediyen srece~tir; ve bu anlamda ate sndrlmez olacak ve ikenceler
de hep srecektir: fakat buradan hareketle, atee atlacak veya bu i
kencelerle azap ekecek olan kiinin, sonsuza kadar yanaca ve i
kence ekecei, fakat asla yok olmayaca veya lmeyecei sonucu
karlamaz. Dnya srd mddete insanlarn birbiri ardna iine at
labilecei sonsuz ate ve ikenceleri dorulayan pek ok yerler olsa
da, bu yerlerde, herhangi bir birey iin ebedi hayat olacan dorula
yan hibir ey bulamyorum; tersine, ikinci lm bir sonsuz lm olacaktr: (Vahiy XX. 13, 14) lmden sonra ve mezar iindeki "lii!eri veJdikteJt ve herkes ame!lerine gre yarg/atdktan sonra; "lm ve mezar da ateJ glne atlacak/r. Bu, ikinci "lmdiir. Buradan aka grlyor ki, kya
met gnnde mahkum olan herkesin ikinci bir lm olacak ve bundan sonra artk lmeyecektir.
Ebedi hayatn sevinleri ve kurtuluJ, aym Jey. Gnahtan ve straptan
kurtuluJ, ayn Jey. Ebedi hayatn sevinleri, Kutsal Kitap'ta, KuRTULU
veya kurtarlmak ad altnda kapsanr. Kurtarlmak, ya mnferiden, btn zel ktlklere kar, ya da mutlak olarak, yoksulluk, hastalk ve
lm dahil btn ktlklere kar gvence altna alnmaktr. nsan,
yozlamadan ve dolaysyla doasnn bozulmasna yol aabilecek hereyden uzak olarak, ebedi bir durum iinde yaratld; ve Adem'in
gnahyla bu mutluluktan yoksun kald iin; gnahtan kurtarlmak,
gnahn zerimize getirdii btn ktlk ve felaketlerden de kurta"
-- ~
rlmaktr. Dolays'yla, Kutsal Kitap'ta, gnahn affedilmesi ve lmden ve straptan kurtulu, Kurtarcmz Mesih'in aadaki szlerinbedensel

aclar

yaayanlar deil, ayn

320
den de grld gibi, ayn eydir. Oul, cesur ol, gnahlam batjland
(Matta IX. 2) diyerek, felli bir adam iyiletirdikten sonra; Yazc
lar'n, bir kimsenin gnahlar balama iddiasnda bulunmasn kfr
kabul ettiklerini bilerek, onlara, hangisi daha kolaydr, Giinahlam baj
land demek mi, Joksa Kalk ve yiir demek mi diye sormutu; bununla,
hastalarn iyiletirilmesi bakmndan, Gnahlarm affedildi demekle
Kalk ye J'ttr demenin ayn ey olduunu; ve bu konuma eklini, sadece, gnahlar balama kudretine sahip olduunu gstermek iin
kullandm anlatmak istemiti. Ayrca, mantken aktr ki, lm ve
strap gnahn cezalar olduundan; gnahtan kurtulmak da, lm ve
straptan kurtulmak; yani, sa l'vlesih'in kudreti ve inayetiyle, kyamet
gnnden sonra imanllarn nail olacaklar mutlak kurtulutur. te o,
bu nedenle, Kurtarcmz olarak anlr.
Mnfert kurtulular hakknda; szgelimi (1. Samuel

XIV. 39) s
rail'i kwtaran Rab J'afadka, yani, o zamanki dmanlarndan kurtaran, ve (2. Samuel XXII. 3) Sen beJtim Kuttarcmsm, sen beni zulmden
kwtardm; ve, (2. Krallar XIII. 5) Tar srailoullarna bir Kurtarc verdi ve onlar bylece Asurlular'm elinden kmtuldular, vb., bir ey sylemem
gerekmiyor; nk, bu trden metinlerin yorumunu bozacak ne bir
zorluk ne de bir menfaat vardr.
Ebedi kuttultpm J'eti. Fakat genel kurtulula ilgili olarak, gkyz
iin, yer hususunda byk glk vardr.
Bir yandan, dmaniara ve yoksullua kar daimi gvenlikleri iin insanlar tarafndan belirlenmi bir durum olan krallk'tan, bu kurtuluun
yeryznde olmas gerektii anlalyor. nk kurtulula, zerimizde, fetihle gelen kralmzn muhteem sahtanat kurulur; ka yoluyla
bir gvenlik deil: ve dolaysyla kurtulu aradmz yerde galibiyer
de aramalyz; ve galibiyerten nce, zafer; ve zaferden nce, sava; bunun, gkte olaca farzedilemez. Ancak, bu muhakeme ne kadar iyi
olursa olsun, Kutsal Kitap'tan ok sarih kantlar olmadka, buna inanmam. Kurtulu durumu, jaya XXXIII. 20, 21, 22, 23, 24'te geni biimde tasvir edilmektedir.
krallnda olmas gerektii

Ayin!CJimizin jehri olan Sion'a bak; gzlerin Yertjalim'i, sakin bir


yurt, kazkiar asla karlmaJacak ve ip!CJinden hibiri kopmayacak sarsl
maz bir adr gibi grecektir.
Fakat orada ulu Rab bizim stmzde olacak, getif rmaklar ve aylaarasmda; bu11/arda, ne krek/i kadrgalar gidecek, 11e de cesur gemiler geecektir.
r1l

321
iink Yargcmz Rab'dit~ Yasa koyucumuz Rab'dir,
bizi kurtaracak olan odur.

Kralmz

Rab'tlit~

ipierin gevjedi, seren direini iyi tutamaz, yelkeni aamaz oldu/m~ ipe o
zamat bi(yk birganin;et paJ' ~di!it~ ga~imeti topa!!ar alr.
Ve orada J'a,wyafi;hastaym demeyecek; orada oturan kaVJni fesad ba,!anacak.

Bu szlerde, kurtuluun kaynaklanaca yeri buluyoruz, Yeru,a


!im, sakin bir yurt; onun sonsuzluu, sarslmaz bir adr, vs.; onun Kurtarcs, Rab, onlarn yargc, yasa koyucusu, kral, o bizi kurtaracak; kurtulu, Tanr onlara hzl akan sulardan bir hendek gibi olacak, vs; onlarn
dmanlarnn durumu, ipleri gev,emi,tir, seret direkleri zayftt~ ganimeti
topa! alacaktr; kurtarlanlarn durumu, orada ya,ayan hastaym demeyecek: ve son olarak, btn bunlar gnahtan balanma eklinde zetlenmektedir, orada oturan kavmi1 fesadi ba;lanacak. Buradan aktr
ki kurtulu, Mesih'in Yerualim'e geri gelmesiyle Tanr'nn saltanat
baladnda, yeryznde olacak; ve Tanr'nn krallna kabul edilecek paganlarn kurtuluu Yerualim'den balayacaktr: ayn peygamber tarafndan daha aka ifade edildii gibi, (;aya LXVI. 20, 21), Ve
onlar (yani herhangi bir Yahudiyi esaret altnda tutan paganlar) biitn
milletlerden karde,!erinizin hepsini, at!ar!a, arabalar!a, tahtrevanlar!a, katr/arta ve deve/er/e, mukaddes dama, Yeru,a!im'e, Rab'be bir armaan
olarak getirecekler, diyor Rab, tpk srai!oullarnt!Z temiz bir kapta
Rabb'in evine bir annaan getirmeleri gibi. Ve rahipler ve Levililer olmak
zere aniardat da alacam, diyor Rab. Burada aka grlyor ki, iimizden pagan olanlarn kurtuluunun kaynaklanaca, Tanr'nn krallnn esas mevkii Yerualim olacaktr: ve ayn ey, Tanr'ya ibadetin
yeri hakknda, Samiriyeli kadnla konumasnda Kurtarcmz tarafn
dan da teyid edilir; ona, Samiriyeiiierin bilmedikleri bir eye taptkla
rn, Yahudilerin ise bildikleri bir eye taptklarn, nk kuttu!u, Yahudilerdendir (ex Judaeis, yani, Yahudilerde balar), syler (Yuhanna IV.
22): adeta yle der gibi, siz Tanr'ya tapyorsunuz, fakat onun sizi kimin eliyle kurtaracan bilmiyorsunuz; oysa biz, bunun, Yahuda kabilesinden birisi eliyle; bir Samiriyeli deil, bir Yahudi eliyle olacan
biliyoruz. Bunun zerine kadn, saygl bir dille ona u cevab verir,
Biliyoruz kijl1esih gelecektir. Bylece, Kurtarcmz'n syledii, Kurtu!u,
Yahudi!erdendit~ Paulus'un u szyle ayndr (Romal/ara Mektup I. 16,
17) ncil, he/"imdn-e,dene: ilk (jnce Yahudiye ve aym zamanda YunanlJa da,
kUJtulu, iin Tanr'mn kudretidir. nk onda Tanr'mn sa!ah inandat

322
imana kefolum11~ Yahudi'nin imanndan pagann imanna. Ayn anlamda, peygamber Yoel, Kyamet gnn yle anlatr (bab IL 30, 31)
G"kte ve yerde mucizeler g:Stereceim, kan ve ateJ ve duman stunlar;
Rabb'in bJ'iik ve korkun gn gelmeden nce giineJ karanla ve ay kana
d"tecek: ve ekler (msra 32) ve )le vaki olacak ki, her kim Rabb'in adm
arrsa kurtulacaktu: !lk ktt11ultJ Sion Da'nda ve YerJalim'de olacaktr. Ve Obadiya, msra 17 de ayn eyi syler, Kurtttilif Sio1 Da zerinde olacaktr; ve orada kutsallk olacak, ve Yakub'un evi onlarn mlklerini temellk edecektir, yani, paganlarw mlklerini; izleyen msralarda,
bunlar, daha ak olarak, Esav da, Fi!isti!erin Topra, Efrain'in, Samiri)'e'tit tarla/ar, Gi!ead, ve gneyin Jehir!eri olarak ifade eder, ve u
szlerle balar, krallk Rabb'in olacak. Btn bu yerler, kyamet gnnden sonra, yeryzndeki kurtulu ve Tanr'nn krall iindir. Dier
yandan, azizierin ge; yani, bir ca:!um emp)'1t:um<O veya baka bir havai
blgeye ykseliini kantlamak iin kullanlabilecek herhangi bir metin bulmu deilim; Gkyz krall olarak adlandrlan mstesna:
oras bu ismi alabilir, nk Yahudiler'in kral olan Tanr, onlar, Musa'ya melekler tarafndan gkten gnderilen buyruklaryla ynetti; ve
bakaldrdan sonra, onlara diz ktrmek iin, gkten Olunu gnderdi; ve kyamet gnnden sonsuza kadar, onlar ve btn dier
iman sahiplerini yeniden ynetmesi iin, yine gkten onu gnderecektir: veya bundan hareketle, bizim bu yce kralmzn tahtnn gkte olduu, yeryznn onun sadece ayak taburesi olduu. Ancak,
Tanr'nn uyruklarnn onun taht kadar yksek veya onun ayak taburesinden daha yksek bir yere sahip olmalar, bir kraln erefi iin uygun deildir ve Kutsal Kitap'ta bunun iin sarih bir metin bulamyo
rum.
Gelecek olan dnya. Tanr'nn krall ve kurtulu hakknda bu sylenenlerden, GELECEK LAN DNYA ile ne kastedildiini yorumlamak zor deildir. Kutsal Kitap'ta tane dnyadan sz edilir, eski diin)'a, Jimdiki dnya, ve gelecek dnya. Birincisi hakknda, Aziz Petrus yle
diyor, (Petrus'un kinci Mektubu IL 5) Eer Tanr eski dtt)'ay esirgemedi
ve, mnafk!am diin)'as zerine tufam getil--erek, Nuh 'u, doruluun vaizi
olan sekizinci kiJiyi kurtard ise, vs. Bylece, birinci diit)'a Adem'den tufana kadar srd. imdiki dnya hakknda, Kurtarcmz yle diyor,
(Yuhanna XVIII. 36) Benim krallm bu dnyadan dei!dit: nk o, sadece, insanlara kurtulu yolunu retmeye ve retisiyle Babas'nn
kralln -yenilemeye geldi. Gelecek olan dnya hakknda ise, Aziz
Petrus unlar sylyor, (Petrus 'un kinci Mektubu III. 13) Fakat biz otut

vaadi11e gijre ye11i gkler ve yelli bir J'et)'iizii anyonrz. :tvlesih'in, byk
kudret ve ihtiamla bulutlar iinde gkteP inerek, meleklerini gnderecei ve, drt rzgardan ve yeryznn en uzak ksmlarndan seilmilerini bir araya foplayaca ve onlar zerinde, Babas altnda, sonsuza kadar saltmat-'S-recei dnyadr bu.
G11ahtan kurtulma. Bir gnahkarn ku1ulu;u, onun daha nce gnahtan kurtarlmasn gerektirir ("redemption"); nk bir kez gnahtan sulu olan bir kimse, bunun cezasna tabidir; ve kendisi veya onun
yerine baka biri, zarar gren ve onu kudreti iinde tutan kiinin talep
edecei fidyeyi demelidir. Zarar gren, her eyi kendi kudreti iinde
tutan Kadir-i Mutlak Tanr olduuna gre; bu fidye, Tanr'nn talep
ettii ekilde, kurtuluun elde edilmesinden nce denmelidir. Bu
fidye ile, gnah iin, sua eit bir telafi amalanmaz; hibir gnahkar
bizzat veya hibir drst insan, bir bakas iin asla byle bir telafi yapamaz: bir insan, baka birine verdii zarar, yerine koyarak veya tazminat yoluyla tamir edebilir; fakat gnah tazminatla giderilemez; nk bu, gnah ileme zgrln, ticari bir meta yapard. Nadim olan
kii, gnahndan, ya karlksz olarak, ya da Tanr'nn kabul etmeye
raz olduu bir cezayla balanabilir. Tanr'nn Eski Ahir'te genellikle
kabul ettii ey, bir kurban veya adak idi. Cezalandrma tehdidi ileri
srlm olsa da, gnah affetmek adaletsiz bir eylem deildir. nsan
lar arasnda bile, iyilik yapma vaadi kiiyi baiasa bile; tehditler, yani,
ktlk yapma vaadleri kiiyi balamaz; insandan ok daha merhametli olan Tanr'y ise hi balamaz. Dolaysyla Kurtarcmz Mesih,
bizim gnahlarmz baiatmak iin, Tanr'nn gnahkarlar sonsuz
lmle cezalandrmasn adaletsiz klacak ekilde kendi lmyle insanlarn gnahlarn kendiliinden telafi etmedi; fakat, Tanr'nn, nadim olup ona nanacaklarn balanmas iin talep ettii gibi, ilk geliinde kendini kurban etti ve adad. Bizim giinahtat kut1arrlmamz,
Kutsal Kitap'ta, her zaman bir kurbat ve adak diye anlmasa ve bazen
bedel olarak adlandrlsa da; bedel deyiminden, onu deyerek, madur
olmu Babas'ndan bizim iin bir af talep edebilmesi anlalmamaldr;
bu, Tanr-Baba'nn merhamet iinde talep ettii bedel idi.

Kilise, Rabb'in evi. Kilise (Ecc/esia) kelimesi, Kutsal Kitab'n kitaplarn


da muhtelif eyler ifade eder. Bazen, ok sk olmasa da, Tanr'mll evi
olarak, yani, (Korintoslulara Biri11ci Mektup XIV. 34) Kadmlarmz Kiliselerde skut etsiJt!er denildii gibi, Hristiyanlarn kutsal grevlerini topluca yerine getirmek iin bir araya geldikleri bir tapnak anlamnda
kullanlr: fakat bu, orada toplanan cemaat yerine gemek zere, mecazi anlamda kullanlr; ve o zamandan bu yana, Hristiyanlarn ve
putperesderin tapnaklarn birbirinden ayrdetmek amacyla, binann
kendisi iin kullanlmtr. Yerualim Tapna Tanr'mll evi ve ibadet
eviydi; ve Hristiyanlar tarafndan Mesih'e tapmak iin ayrlan herhangi bir bina da, Mesih'in evi; ve bu nedenle Grek pederler ona, KvnpaK1J [kuriake -ev.] Rabb'in evi derler; ve bu kelime, bizim dilimizde,
kirk ve church (kilise) haline geldi.
Ecdesia, tam olarak 11edir. Kilise, bir ev olarak alnmad vakit,
ecc!esia kelimesinin Grek toplumunda ifade ettii eyle ayn anlama
gelir, yani, magistrann onlara konumasn dinlemek iin toplanm
bir cemaat veya yurttalar topluluu; Roma toplumunda ise buna concio denilirdi: konuan kii ise, ecclesiastes ve conciotator olarak anlrd.
Yasal otorite tarafndan toplantya arldnda ise, (Resullerit jleri
XIX. 39) Ecc!esia legitima, biryasal Kilise, EVVOJ.W EKKA1]aa [emonos
Ekk!esia -ev.] idi. Fakat, babozuk ve fesat yaygara ile tahrik edildiinde, bu, yanltlm bir Kilise, bir EKKY1Jaa CYV}'l(EXVJ.1EV1] [ekklesia
sugkekhune11e -ev.] idi.

Bu kelime, bazen de, fiilen toplanmam da olsa, cemaate dahil


olma hakkna sahip insanlar anlamnda, yani, ne kadar dank olurlarsa olsunlar, btn Hristiyanlar anlamnda alnr: Saul, Kilise'yi darmadal etti denildii vakit mesela (Resul/erin jleri VIII. 3 ): ve bu anlamda Mesih'in Kilise'nin ba olduu sylenir. Bazen de, Hristiyanla
rn belirli bir ksm anlamnda; Ollu!l eviJtde bulunall Kilise'yi selamlayn
denildii gibi (Koloselilere Mektup IV. 15). Bazen, sadece seilmiler anlamnda; (Efeslilere Mektup V. 27) Lekesiz ve)'a knpksz, kutsal, ve tateniz, Jalllt bir Kilise; ki bununla, muzaffer Kilise veya gelecek o!a!l Kilise
kastedilir. Bazen de, Hristiyan mrninlerden oluan bir topluluk anlamnda kullanlr, bunlarn iman ister sahici ister sahte olsun; Matta
XVIII. 17'deki u szlerden anlald gibi, Bu1u Kilise)e s)fe; ve eer

325
Kilise'yi dinlemeyi ihmal ederse, o sana birpagat veya bir vergi nltezimi gibi olsun.
Hangi anlamda kilise tek bir kijiliktir. Kilise'nin tamm. te sadece
bu son anlamdadrKiKi/ise tek bir kiilik olarak alnabilir; yani, isteme, ilan etme, huynrma, itaat edilme, yasalar yapma veya baka herhangi bir ii yapma kudretine sahip olduu sylenebilir. nk, yasal
bir heyetten gelen bir yetki olmadka bir insan toplamasnda her ne
yaplrsa, bu, hazr bulunmu ve onun yapdnasna yardm etmi olanlardan her birinin iidir; tek bir varlk olarak onlarn tmnn birden
ii deil; orada olmayanlarn veya, orada olduklar halde, o iin yapl
masn stemeyenlerin ii hi deildir. Bu anlamda, bir KiLisE'yi yle
tanmlyorum; buyruu zeri11e toplanmalar gereken ve iz11i olmadka toplanmamalar gerekm bir egemenin ki;iliinde birle;mi; o/m, Hristiyan dinine ina11 etmi; i11sanlardan olu;an bir topluluk. Btn devletlerde, csna
ni egemenden izinsiz yaplan bir toplant yasad olduu iin; onun
toplanmasna izin vermeyen bir devlete toplanm bir Kilise de, yasad bir toplamadr.
Hristiyan bir devlet ve bir kilise ayn ;eydir. Buradan u kyor ki,
yeryznde, btn Hristiyanlarn itaat etmekle ykml olduklar
evrensel bir Kilise yoktur; nk yeryznde btn dier devletlerin
tabi olduu tek bir iktidar yoktur. Deiik hkmdarlar ve devletlerin
lkelerinde Hristiyanlar vardr; fakat onlardan her biri, yesi olduu
devlete tabidir ve, bu nedenle, baka bir kiinin buyruklarna tabi olamaz. Dolaysyla, buyurabilen, yarglayabilen, balayabilen,
mahkum edebilen veya baka herhangi bir ii yapabilen bir Kilise, H
ristiyanlardan oluan bir devletle ayn eydir; ve uyruklar insanlar olduu iin, bir dnya devleti olarak; ve yeleri ayn zamanda Hristiyan
lar olduu iin, bir Kilise olarak adlandrlr. Dnyevi ve ruhani ynetim, insanlar ift grsnler ve yasal egemenlerini bilmekte yanlsnlar diye icat edilmi iki kelimeden ibarettir. nananlarn bedenlerinin, kya
metten sonra, sadece ruhani deil, ayn zamanda ebedi olaca doru
dur; fakat bu hayatta onlar kirli ve bozulmaya aktr. Dolaysyla bu
hayatta, hem din hem de devletin, dnyevi ynetimden baka bir ynetimi yoktur; hem devletin hem dinin yneticisinin, retilmesini
yasaklad bir dncenin uyruklara retilmesi de yasal deildir. Bu
ynetici bit tane olmak zorundadr; yoksa Kilise ve Devlet arasnda; ruhaniciler ve dnyrq;iciler arasnda; adaletin klc ve imann kalkan arasn
da; ve dahas, herHristiyann kendi iinde, Hristiyan ve insan arasn
da nifak ve i sava kmas kanlmazdr. Kilise'nin retmenleri o-

banlar olarak anlr; cismani egemenler de yle. Fakat obanlar, ilerinden biri ba oban olacak ekilde, yekdierine tabi olmazlarsa, insanlara
elikili dnceler retilecektir; bunlardan her ikisi de yanl olabilir,
ve bir ranesi yanl olmak zorundadr. Bu ba obann kim olduu, doa
yasasna gre, daha nce gsterildi; yani, cismani egemen; ve Kutsal Kitab'n bu grevi kime verdiini ilerki blmlerde greceiz.

Bltim 40
:t'brah1m, .l'~'lnsec, Y ikscl R&h1)lcr ve Y ahm1&
KraJl.anHla, T au1 1 nm l[(J'<allmm lHaJdar zerine
brahim'i" egemeNlik hakkt. Mminlerin babas ve szlemeyle kurulan
Tanr'nn krallnda birinci, brahim idi. nk szleme ilk olarak
onunla yapld; bu szlemede, kendini ve soyunu Tanr'nn buyruklarn kabul etmek ve onlara itaat etmekle ykml kld; sadece, (ahlak yasalar gibi) doamn ile farkna varabiiecei buyruklar deil;
aym zamanda, Tanr'nm, ona ryalar ve ryetler yoluyla zel bir biimde bildirecei buyruklar da. nk onlar, ahlak yasalaryla zaten
ykml idiler ve, Kenan lkesinin vaadiyle, o konuda yeniden ahit
altna sokulmalar gcrekmiyordu. Hem onlarn hem de btn dier insanlarn Kadir-i Mutlak Tanr'ya itaat etme ykmllne katkda
bulunacak veya bu ykmll takviye edecek bir szleme de yoktu; ve dolaysyla brahim'in Tanr ile yapt ahit, bir ryada veya ryette Tanr adna ona buyrulanlar Tanr buyruu olarak kabul etmesi
ve, bunlar ailesine bildirip, ailesinin de bunlara uymasn salamas
iindi.
brahim, kendi kavninit diniti belirlemekte tek yetkili idi. Tanr'nn
brahim ile yapt bu szlemede, Tanr'nn kavminin ynetilmesi
bakmndan nem tayan husus gryoruz. lk olarak, bu ahdin yaplnda Tanr sadece brahim'e konutu; ve dolaysyla onun ailesi
veya soyundan hi kimse ile szleme yapmad. u kadar ki, btn
ahiderin zn tekil eden, onlarn iradeleri, szlemeden nce, bra
him'in iradesinde toplanmt; bu nedenle brahim, onlara, adiarna
abdettii hereyi ifa ertirmek iin meru bir iradeye sahip kabul edilmitir. Buna uygun olarak (Tekvit XVIII. 18, 19) Tanr der ki, Y!Jz
Jtt btt milletleri otda mbarek kltacaktr. Ketdisindell sollra ocuklanta ve ailesitc Ta11r'mt yolundm kmanalanm buyursun diye Ollu tamdm. Buradan u ilk sonucu karabiliriz, Tanr'nn dorudan doruya

327
konumu olmad kiiler, Tanr'nn

pozitif buyruklarn egemenlerinden alacaklardr; brahim'in ailesi ve soyunun, babalar, Efendileri


ve dnyevi egemenleri olan brahim'den aldklar gibi. Dolaysyla her
devlette, aksi ynde lr doast va1iy almayan kiiler, dine ait harici
arnellerde ve arklaft!ll imanda, kendi egemenlerinin yasalarna uymaldrlar. nsanlarn deruni diip'itce ve inanlarna gelince, ki hibir
beeri ynetici bunlar bilemez (nk kalpte ne olduunu sadece
Tanr bilir), bunlar, iradi olmayp, yasalarn sonucu deildirler; fakat
Tanr'nn aklanmam iradesi ve kudretinin sonucudurlar, ve dolay
syla herhangi bir ykmllk konusu oluturmazlar.
brahim 1in dinine kat'jt kiJisel ilham iddia edilemez. Buradan bir ba
ka sonu kar ki, uyruklarndan herhangi biri, brahim'in yasaklad
bir dncenin desteklenmesi iin, Tanr'dan zel bir rya veya ryet
veya baka bir haber aldn iddia ederse, veya byle bir ey iddia
eden bir kimsenin peinden gider veya ona tabi olursa, brahim'in
byle bir uyruunu cezalandrmas gayr meru deildi; ve bu nedenle, imdi, egemen kendi kiisel ilhamn yasalarn karsna koyan herhangi bir kimseyi cezalandrabilir: nk onun devlet iindeki yeri,
brahim'in kendi ailesi iindeki yeriyle ayndr.
brahim, Tanrt 1mt konupuu Jeyin tek yargc ve yoruncusu. Bundan
nc bir husus daha kyor; Tanr'nn sznn ne olduunu ve ne
olmadn, kendi ailesi iinde sadece brahim bilebildii gibi, Hristi
yan bir devlette de sadece egemen bilebilir. nk Tanr sadece b
rahim'e konumutu; ve Tanr'nn ne sylediini bilebilecek ve bunu
ailesine yorumlayabilecek olan tek insan oydu; ve dolaysyla, bir devlette brahim'in yerine sahip olanlar da, Tanr'nn ne konutuunun
tek yorumculardrlar.
Musa 1tttl otoritesi neye dayamyordu. Ayn ahit, shak ile yenilendi;
ve daha sonra da Yakup ile; fakat, srailoullar Msrllardan kurtulup
Sina Da'nn eteine vasl oluncaya kadar, artk yenilenmedi; ve o zaman Musa tarafndan yenilendi, (daha nce blm 3S'te sylediim
gibi) yle ki, srailoullar o zamandan itibaren Tanr'nn zel krall
oldu; Musa kendi zamannda Tanr'nn vekili idi; ve bu makamn tevars, Tanr'ya ebediyen bir rahibi krallk olacak ekilde, Harun'a ve
daha sonra da onun halefierine geti.
Bu yotdan, Tanr'ya bir krallk iktisap edilir. Fakat, Musa, bra
him'in hakl),nl} -~ir halefi olarak, srailoullarn ynetmek iin herhangi bir yetkiye 'sahip olmadna gre, nk bu hakk tevars yoluyla almamt, insanlarn, Tanr'nn ona konutuuna inandklarn-

328
dan teye, onu Tanr'nn vekili olarak kabul etmekle ykml olular
henz belli deildir. Dolaysyla onun otoritesi, Tanr ile yaptklar ahde
ramen, insanlarn onun kutsallna, Tanr ile konumalarnn gerekliine ve onun mucizelerinin sahiciliine olan inanlarna dayanmyordu
sadece; bu inan deitiinde, onun Tanr adna onlara bildirdii eyleri
Tanr'nn yasas olarak kabul etmekle ykml olmazlard. Dolaysyla,
onlarn ona itaat etmekle ykml olmalar iin baka hangi neden olduunu dnmeliyiz. Zira, onlar ykml klan ey Tanr'nn buyruu olamazd; nk Tanr onlara, dorudan deil, Musa'nn aracl ile
konumutu: ve Kurtarcmz kendisi hakknda der ki, (Yuhanna V. 31)
Eer ben kendim iin ehadet edersem, ehadetim doru deildi1~ Musa kendisi
iin ehadet ederse, zellikle Tanr'nn kavmi zerinde krallk iktidar
talebi szkonusu olduunda, onun ehadeti ok daha az kabul edilmelidir. Ve ite yle oldu: (1kt XX. 18, 19) kavim, gk giirlemeleriti ve im
ek/eri, borularm grltiisiin ve dam tttn g'riilce, ekildi ve uzakta
durdu. Ve Musa'ya yle dedi/o~ bizimle konu ve seni iiteceiz, fakat Tanr
bizimle kotumasm ki lmeye/im. te onlarn itaat vaadi bu idi; ve bununla, Musa'nn onlara bildirecei hereye, Tanr'nn buyruu olarak itaat
etme ykmll altna girdiler.
Rahiplik Harun'da olsa da, Musa btn kendi zaman boyunca Yahudilerin Tanr altndaki egemeni idi. Ahit, bir rahibi krallk, yani, Harun'a
geecek bir krallk kurmu olmakla beraber; bu, Musa ldkten sonraki tevars olarak anlalmaldr. nk, ister monari, ister aristokrasi,
isterse demokrasi olsun, bir devletin ilk kurucusu olarak her kim politikay emreder ve tesis ederse, o, bunu yaparken btn halk zerinde
egemen iktidara sahip olmaldr. Musa'nn btn kendi zamannda bu
iktidara sahip olduu, Kutsal Kitap'ta aka teyit olunmaktadr. lk
olarak, az nce zikredilen metinde, nk halk Harun'a deil, ona itaat sz vermiti. kinci olarak, (k XXIV. 1,2) Ve Tanr Musa'ya dedi,
Sen ve Harun, Nadab ve Abihu, ve srail'in Yallar'ndan yetmi kii,
Rabb'e kn. Ve Musa yalnz bapna Rabb'e yaklaarak, fakat onlar yakla
mayacaklar, ve kavim onunla beraber kmayacak. Buradan aka grlyor ki, yalnz bana Tanr'ya kmas istenilen Musa (ve ne Harun, ne
dier rahipler, ne yetmi yal, ve ne de kavim, nk bunlarn kma
s yasakt), sadece Musa, Tanr'nn kiiliini srailoullarna temsil etmekteydi, yani, onlarn Tanr altndaki tek egemeni idi. Daha sonra
(msra 9,10) yle denilse de, Sonra Musa ve Harun, Nadab ve Abihu, ve
srail'in yallarndan yetmi kii yukar ktlar ve srail'in Tanrsn grdii!eJ~ ve onun ayaklar altnda safir tamdan denmi bir zemin vard

329
adeta, vs.; evet byle denilse de, bu, Musa daha nce Tanr ile birlikte
olduktan ve Tanr'nn ona syledii szleri kavme getirdikten sonra
oldu. O, sadece, halkn ii iin gitti; dierleri ise, onun maiyetinin soylular olarak, kavrrie< tanninayan o zel inayete; yani, daha sonraki
msrada grldit-gjbi, Tanr'y grmek ve yaamaya devam etmek
iaayetine nail olmalar iin huzura kabul edildiler, Tann elini onlara
srmedi, onlar Tanr'y giJrdler ve yediler ve itiler, yani, yaadlar: fakat
ondan kavme herhangi bir buyruk tamadlar. Btn dier hkmet
ilerinde olduu gibi, XXV, XXVI, XXVII, XXVIII, XXIX, XXX ve
Xxxi sayl bablarda yer alan dini aynierin dzenlenmesinde de,
Tmm Musa'ya konu;tu ifadesi her yerde geer: Harun'a ise nadiren.
Harun'un yapt buzay Musa atee att. Son olarak, onun ve Miryam'n Musa'ya kar isyan nedeniyle, Harun'un otoritesi sorunu, Musa iin bizzat Tanr tarafndan yargland (Saylar XIII). Korah, Da than
ve Abiram, ve meclisin ikiyzelli beyleri, (Say/ar XVI. 3) Musa'ya ve
Harun'a karp toplandklar ve onlara, kendi zerinize ok fazla ey a!yor
sunuz, btn cemaat kutsal olduuna ve Rab onlar arasnda olduuna gre,
niye kendinizi Rabb'in cemaati zerine koyarsnz? dedikleri zaman, kavmi
ile kavmini ynetme hakkna sahip olan Musa arasndaki sorun da
byle yargland. Tanr, karlar ve ocuklaryla birlikte, Korah, Dathan ve Abiram' canl canl topra gmdrd ve ikiyzelli beyi atele
yok etti. Dolaysyla, ne Harun, ne kavim, ne de kavmin byk beylerinden herhangi bir zadegan, srailoullar zerinde Tanr'nn hemen
altnda egemenlik sahibi deildi, sadece Musa buna sahipti: ve bu, sadece devlet politikas konularnda deil, dini konularda da byle idi:
nk sadece Musa Tanr ile konumakta idi ve bu nedenle sadece o,
Tanr'nn onlardan ne istediini kavmine syleyebilirdi. Hi kimse,
lm korkusuyla, Tanr'nn Musa ile konutuu daa yaklaacak kadar kstah olamazd. Civarda kavme snrlar koyacaksn (der Rab, k;
XIX. 12) ve diyeceksin, Sakn daa kmayn ve onun snnna dokunmayn,
her kim daa el srerse mutlaka iildrlecektir. Bunlardan u sonucu ka
rabiliriz ki, bir Hristiyan devlette Musa'nn yerini tutan her kimse,
Tanr'nn tek habercisi ve onun buyruklarnn tek yorumcusudur. Ve
buna gre, hi kimse, Kutsal Kitap'n yorumunda, egemen tarafndan
konulan snrlarn tesine gememelidir. nk Kutsal Kitaplar, imdi
Tanr onlarn iinden konutuu iin, Sina Da' dr; onun snrlar ise,
Tanr'nn kjiliipi yeryznde temsil edenlerin yasalardr. Onlara
bakmak ve onlarcia Tanr'nn harikulade ilerini grmek ve ondan
korknay renmek, caizdir; fakat onlar yorumlamak, yani, Tanri'nn

330
kendisi altnda hkm srmek zere tayin ettii kiiye sylediklerini
irdelemek ve onun, Tanr'nn ona buyurduu ekilde ynetip ynetmediine kendi bana karar vermek, ite bunlar, Tanr'nn bizim iin
koyduu snrlar amak ve Tanr'ya saygsz bir ekilde bakmaktr.
Btn ruhlar Musa'mn ruhuna tabi idi. Musa'nn zamannda, onun
onaylamam veya izin vermemi olduu hibir peygamber veya Tanr
ruhuna sahip olduunu iddia eden hibir insan yoktu. nk onun
zaman.nda, Tanr ruhu ile peygamberlik ettikleri sylenen yetmi
adam vard sadece, ve bunlarn hepsini Musa semiti; bunlar hakkn
da Tanr Musa'ya yle diyordu, (Say/ar XI. 16) Bana, srail'in yaJ!tlarmdm, kavmit yaJi!ar olmak zere, tamdm yetmiJ insan topla. Fakat
daha nce gsterdiim gibi (blm 36), ruh ile, temayl anlalr; bylece bu ifadenin anlam undan ibarettir, Tanr, onlara, peygamberlik
edebilsinler diye, yani, Musa'nn vekilieri olarak ve onun izniyle,
onunkilere uygun dnceleri ortaya koyacak ekilde, Tanr adna
kavme konuabilsinler diye, Musa'nnkine uygun ve tabi bir temayl
bahetmitir. Zira onlar sadece vekil idi; ve onlardan ikisi bir arada
ordugahta peygamberlik ettiklerinde, bunun yeni ve yasad bir ey
olduu dnld; ve ayn babn 27. ve 28. msralarnda anlatld gibi, onlar bundan dolay sulandlar ve Yeu, onlarn Musa'nn ruhu ile
peygamberlik ettiklerini bilmeyerek, Musa'ya onlar yasaklamasn
tavsiye etti. Buradan aka grlyor ki, hibir uyruk, Tanr'nn Musa'nn yerine koyduu kii tarafndan koyulan dneeye aykr olarak, peygamberlik veya ruh sahiplii iddiasnda bulunmamaldr.
Jl;fusa'dan sonra egemenlik yksek rahipte idi. Harun ve ondan sonra
da Musa lnce, bir rahibi krallk olan krallk, ahit gerei, Harun'un
olu yksek rahip Eleazar'a geti: ve Tanr, onlarn ordusunun Komutan olarak Yeu'yu tayin etmesiyle ayn zamanda, onu [Eieazar' ev.] hemen kendi altnda, egemen olarak ilan etti. Tanr, bylece,
Yeu hakknda aka yle der (Say/ar XXVII. 21); O, rahip E!eazar'm ijnnde duracak ve Eleazar onun iin Rabb'in huzurunda tavsiye isteyecektil~ onun sz zerine kacaklar ve onun sz zerine gireceklerdi1~ hem
o, hem de onunla birlikte btn smi/oul/an. Dolaysyla, sava ve bar
yapma yetkisi rahipte idi. Yarglama yetkisi de yksek rahibe ait idi:
nk yasa kitab onlarn muhafazas altnda idi; ve Tesniye XVII. 8, 9,
lO'da grld gibi, sadece rahipler ve Levililer hukuk davalarnda
tali yarglar idi. Tanr'ya ibadetin biimi hakknda hibir kuku yoktu; yksek rahip, Saul'un zamanna kadar, en yksek yetkiye sahipti.
Bylece hem cismani hem de ruhani iktidar tek ve ayn kiide, yk-

sek rahipte birlemiti; ve ilahi hak, yani, dolaysz biimde Tanr'dan


gelen yetkiyle yneten her kimse, bu iki iktidar onda birlemi olmaldr.

Yept'nun zammii<ve Saul'un zamam arasttda egemenlik. Yeu'nun


lm ile Saul'm zaman arasndaki dnem, Hakimler Kitab'nda sk
sk anlr, O gnlerde srail'de kral yoktu; ve bazen u ekleme ile, her insan kendi tazarnda hakl olan eyi yapard. Buradan u anlalmaldr ki,
kral yoktu ile kastedilen, srail'de egemen g yoktu gereidir. Bu gcn
uygulanmasn ve kullanlmasn dndmzde, durum gerekten
byle idi. nk, Yeu ve Eleazar'n lmnden sonra, Ne Rabbi ne de
otun srail iin yapm olduu ileri bilmeyen, Rabb'in giJ"z nnde ktlk
yapan ve Baalim 'e hizmet eden binesil yetiti. Ayrca Yahudiler, Aziz Paulus'un kaydettii u zellie sahiptiler; sadece, Musa'nn ynetimine
boyun emeden nce deil, boyun emekle ykmllk altna girdikten sonra da, bir iaret aradtlar. Oysa iaretler ve mucizelerin amac, inandrmaktr; bir kez inanldktan sonra, insanlar, inancn ihlalinden geri tutmak deil; nk insanlar, doa yasas gerei, verdikleri
szle zaten baldrlar. Fakat, ynetme fiilini deil, hakkn dnr
sek, egemen g hala yksek rahipte idi. Dikbal uyruklarn dma
nn ellerinden kurtarmak iin Tanr tarafndan olaanst yoldan seilmi insanlar olan Yarglar'dan herhangi birine verilen itaat, yksek
rahibin, hem politika ile, hem din ile ilgili btn konulardaki egemenlik hakkna kar tartma konusu edilemez. Hem Yarglar hem
de Samuel'in kendisi, sradan deil, olaanst bir ynetme yetkisine
sahiptiler; ve srailliler, onlara, bilgelik, cesaret veya saadetlerinde tezahr eden, Tanr'nn onlara ynelik tevecchne duyduklan sayg
dan tr itaat ettiler, mecburiyetren deil. Dolaysyla, buraya kadar,
hem politikay hem de dini dzenleme hakk birbirinden ayrlamaz
nitelikte idi.
srail krallarnn haklar zerine. Yarglan krallar izledi; ve, daha
nce, hem din hem de politika alannda btn yetki yksek rahipte
iken; imdi krala gemiti. nk daha nce, sadece ilahi iktidar nedeniyle deil, srailliler'in zel bir anlamasyla, Tanr'da ve, onun hemen altnda, yeryzndeki vekili olan yksek rahipte olan halk zerindeki egemenlik, bizzat Tanr'nn nzas ile, halk tarafndan karlp
atld. ni{, Samuel'e (1. Samuel VIII. 5) Btn milletler gibi bizi yarglayacak bir Jral_yqp bize dediklerinde, artk, Tanr adna rahip tarafn
dan kendilerine verilen buyruklada ynetilmeyi istemediklerini; btn dier milletierin ynetildikleri tarzda bir kral tarafndan ynetil-

meyi istediklerini dile getirdiler; ve bylece, krallk otoritesine sahip


yksek rahibi tahtndan indirmekle, Tanr'nn o hususi ynetim ekli
ni de ilga etmi oldular. Fakat Tanr, Samuel'e (1. Samuel VIII. 7) Sana syleyecekleri herJeyde halkt sesine kulak ver; nk onlar, seni deil, onlar zerinde hkm siiroeyeyim diye beni reddettiler diyerek, buna rza gsterdi. Namna rahiplerin ynettii Tanr bylece reddedilmi olduunda, rahipler iin, kraln onlara vermeyi uygun grdnden baka
bir ye.tki kalmyordu; ki bu yetki, krallarn iyi veya kt olmalarna gre, daha ok veya daha az oluyordu. Devlet ilerinin ynetimi ise,
aka, tamamen kraln ellerinde idi. nk ayn babda, (msra 20)
onlar, biitiin milletler gibi olacaz; kralmz, yargcmz olacak ve 'nmiizden gidecek ve savaJianmz yapacak demektedirler; yani kral, hem bar
ta hem savata, tm yetkiye sahip olacaktr. Buna, dinin ynetilmesi
de dahildir: nk o srada, dinin dzenlenmesi iin, onlarn cismani
hukuku olan Musa'nn hukukundan baka bir Tanr sz yoktu. Ayr
ca, u szleri okuyoruz (1. Krallar IL 27), Sleyman, Abiathar', Rabb'in
nnde rahiplikten att: dolaysyla o, herhangi bir baka uyruk zerinde
olduu gibi, yksek rahip zerinde de otorite sahibi idi; ve bu, din hususunda hakimiyere dair nemli bir iarettir. Yine, (I. Krallar VIII)
Tapna tahsis ettiini; kavmi kutsadn; ve btn kiliseler ve ibadet evlerinin takdis edilmesinde kullanlan o mkemmel duay bizzat
onun yazdm da okuyoruz ki; bu da, din hususunda hakimiyere dair
nemli bir iarettir. Yine, (2. Krallar XXII) Tapnak'ta bulunan Yasa
Kitab hakknda bir sorun olduunda, bunun yksek rahip tarafndan
zme balanmadn, Yoiya'nn onu ve dierlerini bu konudaki
grn almak iin nebiye Huldah'a gnderdiini okuyoruz ki; bu
da, din hususunda hakimiyetin bir baka nemli iaretidir. Son olarak,
(1. Tarihler XXVI. 30) Davud'un, Haebiye ve onun biraderleri olan
Hebrunileri, Rabb'in btn ilerinde ve kraln hizmetinde, bat tarafndakiler arasnda srail'in memurlar yaptn okuyoruz. Ayn ekil
de (msra 32), dier Hebrunileri, Tanr'ya iliJkin her konu ve kralniiieri
iin Rubeniler, Gadi/er ve Manasi yarm kabilesi (bunlar, rdn'den tede yaayan dier srailliler idi) zerinde ynetici yaptn okuyoruz. Bu
tam iktidar, onu blmek isteyenlerin dedii gibi, hem dnyevi hem de
ruhani deil midir? Sonu olarak; Tanr'nn krallnn kurulmasndan
esarete kadar, dinsel hakimiyet, cismani egemenlikle ayn elde idi; ve
Saul'un seilmesinden sonra rahibin makam, buyurucu deil, sadece
trensel bir nitelik kazand.
Din alannda hakimiyetin uygulamas, krallar zamannda, bununla il-

gi!i hakka uyguJZ deildi. Hem politika hem de din konusunda ynetim,
hak bakmndan, nce yksek rahiplerde ve daha sonra krallarda olmakla beraber; ayn kutsal tarihten grlyor ki, kavim bunu anlam
yordu: kavmin byuK. bir ksm ve' muhtemelen ounluu, byk
mucizeler veya, bumnla edeer, yneticilerinin giriimlerinde byk
yetenekler veya byk bir yararlk grmedike, ne Musa'nn hreti
ne ne de Tanr ve rahipler arasndaki konumalara yeterince inanmad iin; yneticileri onlar honut etmedike, bazen politikay bazen
dini sulayarak, hkmeti deitirmeye veya dinlerine bakaldrmaya
giriiyordu: ve ite bu yzden, zaman zaman, toplumsal kargaalar, blnmeler ve felaketler oluyordu. Szgelimi, Eleazar ve Yeu'nun lmnden sonra, Tanr'nn mucizelerini grmemi olan ve, rahibi bir
krallk ahdiyle ykmllk altnda olduklarn bilmeyerek, kendi zayf akllaryla babaa kalm olan nesil, yksek rahibin buyruklarn
veya Musa'nn yasalarn artk saymad, ve kendinazarnda hakl olduuna inand eyi yapt, devlet ilerinde, onlara zulm yapan komu
milletlerden onlar kurtarabileceini dnd kiilere itaat etti; ve
Tanr'ya danmak yerine, istikbale ait tahminlerinden peygamber olduklarn dnd adamlara veya kadnlara dant; ve tapnaklarn
da bir putlar olduu halde, vaizleri bir Levili ise, srail'in Tanr'sna
taptna inand.

dier milletler tarznda bir kral talep ettiklerinde; bu,


tapmaktan vazgeme amacna ynelik deildi; fakat,
Samuel'in oullarnn adaletinden umudu kestikleri iin, kendilerini
hukuk davalarnda yarglayacak bir kral istediler; ancak, krallarnn,
onlara Musa tarafndan tavsiye edildiine inandklar dini deitirme
lerine msaade etmeyeceklerdi. Bylece, stn gelmeyi umduklarn
da, kendilerini itaat veeibesinden kurtarmak iin, ya adalet ya da dinle
ilgili olarak, yedekte her zaman bir mazeretleri oldu. Samuel kavimden honut deildi, nk onlar yeni bir kral arzu ediyorlard; oysa
Tanr zaten onlarn kral idi, ve Samuel sadece onun altnda bir otoriteye sahipti; yine de Samuel, Tanr'nn emretmi olduu gibi Agag'n
yokedilmesinde, Saul onun grne uymadnda, bir baka kral,
Davud'u, varisierinden saltanat almas iin takdis etti. Rehoboam
putperest deildi; fakat kavim onun bir zalim olduunu dnd
vakit, bu siya'si iddia, on kabile iinde, ondan, bir putperest olan Yeroboam'a kadar"dev:p etti. Genel olarak, srail krallar gibi Yahuda krallar tarihi boyunca, dinin ihlalinden ve bazen de devlet yanllarndan
dolay krallara daima hkmeden peygamberler olmutur; Suriyeiilere

Daha sonra,

krallar Tanr'ya

kar srail kralna yardm ettii iin Yehosafat' knayan peygamber


Yehu gibi (2. Tarihler XIX 2); ve hazinelerini Babil elilerine gsterdii iin Hezekiah' knayan aya gibi (XXXIX 3-7). Buradan grlyor
ki, hem devlet hem de din iktidar krallarda olsa da; kendi doal yetenekleri ve ehliyetlerinden dolay lutuf sahibi olanlar dnda, bunlardan hibiri, bu iktidarn kullanmnda serbest deildi. Bylece, bu
alarn uygulamasndan, dinde hakimiyet hakknn krallarda olmad
n ~avunmak iin herhangi bir kant karlamaz, meer ki bu iktidar
peygamberlere verelim ve, Kerrubiler nnde Rabb'e yakaran Hizkiya'ya orada ve o zaman deil, daha sonra peygamber aya tarafndan
cevap verildii iin, aya'nn kilisenin en yce bakan olduu; veya
Yoiya, Yasa Kitab hakknda nebiye Hulda'ya damt diye, din konusunda en yce otoritenin Yoiya'da veya yksek rahipte deil, nebiye
Hulda'da bulunduu sonucuna varalm; yle sanyorum ki bu hibir
din aliminin gr deildir.
Esaretten sonra, Yahudiler yerlejik bir devlete sahip olmad/ar. E sa ret
srasnda, Yahudilerin hibir devleti yoktu: dnlerinden sonra ise,
Tanr ile ahiderini yeniledikleri halde, ne Esdras ne de baka birine
verilmi bir itaat sz yoktu: ve ksa bir sre sonra, Grekler'e tabi oldular ki onlarn adetleri ve demonolojisinden ve Kabalistler'in reti
sinden dinleri ok bozuldu: o kadar bozuldu ki onlarn hem din hem
de devletteki kargaasndan, herhangi birindeki egemenlik konusunda hibir ey anlalmyor. Dolaysyla, Eski Ahit bakmndan u sonuca varabiliriz ki, Yahudiler arasnda devletin egemenliine kim sahip
idiyse, Tanr'ya toplu ibadet konusunda da en yksek otoriteye sahipti ve Tanr'nn kiiliini; yani, Baba Tanr'nn ahsn temsil ediyordu;
insanl gnahlarndan balamak ve onlar, daimi kurtulu iin, kendi ebedi krallna sokmak iin, dnyaya olu sa Mesih'i gnderinceye kadar, Baba adyla anlmasa da. Bundan, izleyen blmde bahsedeceim.

lBiil.m

"lll

M1b&relk Kurt&rwmz n~ Malkam zerrrnc


1

Mesih'in makamtiltil ksm. Kutsal Kitap'ta Mesih'in makamnn


ksmdan olutuunu gryoruz: birincisi, bir BaJiayc veya Klt!tar
c; ikincisi bir rahip, dampnan, veya 'retmen, yani, Tanr'nn kurtulu
iin setiklerini yola getirmek iin Tanr'dan gnderilmi bir peygam-

335
ber: ncs ise, kendi zamanlarnda Musa ve yksek rahipler gibi,
bir kral, ebedi bir kral, fakat Babas altnda. Bu ksma, zaman tekabl eder. nk,ilk geliinde, gnahlarmz iin kendini armhta
teslim ederek yapti<fedakarlkla gunahtan kurtuluumuz iin alt;
bizim doru yol:rgetlimizi, ksmen kendi kiiliinde o zaman salad,
ve ksmen vekilleri eliyle imdi salamaktadr, ve bir dahaki geliine
kadar da salamak iin alacaktr. Bir dahaki geliinden sonra ise, seilmiler zerinde sonsuza kadar srecek olan muhteem saltanat
balayacaktr.

olarak makam. Onun kurban edilmi olmas ve,


gibi, bizim hakszlklarmz ba zerinde tayarak
bizden uzaklatrm olmas, bir Kurtarc'nn, yani, gnahn lm olan
bedelini deyen birinin makamyla ilgilidir. Fakat tek bir kiinin lm, o kii gnahsz da olsa, adaletin sertlii iinde, btn insanlarn
sularn telafi edemez; sadece, merhameti iinde kabul etmeye raz
olduu, bylesi fedalar emreden Tanr'nn merhameti iinde telafi
eder. Eski yasada (Levili/er XVI'da okuduumuz gibi) Rab, her yl bir
defa, hem rahipler hem dierleri olmak zere btn srail'in gnahlar
iin bir kefaret denmesini art komutu; bu amala, Harun, kendisi
ve rahipler iin, gen bir boa kurban edecek; ve kavmin dier yelerinden iki gen kei alacakt, ve bunlardan birini kurban edecekti;
gnal keisi denilen dierine gelince, onun bana ellerini koyacak ve,
kavmin yapt hakszlklar itiraf ederek, btn bunlar onun bana
koyacak ve, daha sonra da, uygun bir kimsenin yardmyla, keiyi
le yneltecek ve orada, onu kartp, kavmin hakszlklarn onunla
birlikte uzaklara gnderecekti<O. Nasl ki btn srail'in fidyesi olarak bir keinin kurban edilmesi yeterli, nk kabul edilebilir, bir
bedel idiyse; ayn ekilde, Mesih'in lm de btn insanlarn gnahlar iin yeterli bir bedeldir, nk daha fazlas istenmiyordu.
Kurtarcmz sa'nn straplar, burada, shak'n adanmasnda veya
onun Eski Ahit'teki bir baka remzinde olduu kadar ak bir ekilde
sembolize ediliyor gibi grnmektedir. O,hem kurban edilen kei,
hem de gnah keisi idi; ona zulm edildi ve strap ektirildi (jaya
LIII. 7); o azm amad; salhaneye g"trlen bir kuzu gibi gtrld, ve
krkc nnde sessiz duran bir koyun gibi azm amad: o burada kurban
edilen keidit~Aclarnz o !aJtd ve elenlerimizi o yklendi (m sra 4 ): ve
yine, (msra q), Rpq hepimizin hakszlk/arm onut zerine koydu: ve ite
burada o gnah keisidir. Kavmimin gnahndan "tr yajayanlar diyarn
dan kesilip alnd (msra 8): o burada da gnah keisidir. Bylece, TanBir

Kurtarc

Tanr'nn istedii

r'nn kuzusu bu keilerden her ikisiyle ayn anlamdadr; ld iin,


kurban edilmi; ve dirildiinde, kam; Babas tarafndan vakti geldiinde kyam edilerek ve ge knda insanlarn dnyasndan alna
rak.
Mesih'in krall bu dnyadm deildir. Dolaysyla, kuttaran kii,
kurtat7na ncesinde ve fidye denneden nce, kurtarlan ey zerinde mqlkiyet hakkna sahip olmad gibi, ki bu fidye Kurtarc'nn lm idi, aktr ki, Kurtarcmz, insan olarak, lmeden nce; yani, yeryznde bedenen varolduu srada, kurtardklarnn kral deildi. Mminlerin vaftizde onunla yaptklar ahit gereince o zaman kral deil
di. Ancak, vaftizde Tanr ile yaptklar ahdin yenilenmesiyle, mminler, her ne zaman krall stlenirse, Babas altnda ona kral olarak itaat etmek ykmll altma girdiler. Buna uygun olarak, bizzat Kurtarcmz aka yle der, (Yuhantla XVIII. 36) Benim krallm bu dnyadan deildir. imdi, Kutsal Kitap sadece iki dnyadan sz ettiine
gre; birisi, imdi varolan ve, son gt de denilen, yarg gnne kadar
devam edecek olan bu dnya; dieri ise, yeni bir gkyz ve yeni bir
yeryznn olaca, yarg gnnden sonraki dnya: Mesih'in krall
genel yarg gnnden nce balamayacaktr. Ve Kurtarcmz, (Matta
XVI. 27) nsan Olu, Babasmt izzetinde, o1un me!ek!eriJle gelecek; ve o zaman herkese kendi yaptklarna gre karlk verecektir demekle bunu anlatmaktadr. Herkese kendi yaptklarna gre karlk vermek, bir kraln grevini yapmaktr, ve bu, onun, melekleriyle birlikte Babasmn
izzetinde geliinden sonra olacaktr. Kurtarcmz, (Matta XXIII. 2, 3)
Yazclar ve Farisiler Musa'mn yerinde oturnaktadrlar; dolaysyla, size
buyurduk/ar her ,eyi yapm ve tutun dedii zaman; aka, o zaman iin,
krallk kudretini, kendine deil, onlara atfettiini bildirmitir. Beni,
zerinize kim yarg veya kassam koydu.? (Luka XII. 14) dediinde de, ayn eyi mi sylemektedir? Ve (Yuhanna XII. 47) Ben, dnyay yargla
maya deil, dnyay kurtarmaya geldim. Fakat yine de Kurtarcmz, bu
dnyaya, gelecek olan dnyada bir kral ve bir yarg olsun diye geldi:
nk o Mesih, yani, Kurtarc, yani, mukaddes rahip ve Tanr'nn
egemen peygamberi idi; yani, Musa peygamberde, Musa'y izleyen
yksek rahiplerde, ve rahipleri izleyen krallarda olan btn kudrete
sahip olacakt. Aziz Yuhanna aka der ki (bab V, msra 22) Baba kimseyi yarglamaz, btn yarglamay Oul'a brakmJtr. Bu, dnyay yargla
maya gelmedim denildii yerdeki o ifadeye aykr deildir: nk bu,
imdiki dnya hakknda sylenmitir,dieri ise gelecek olan dnya
hakknda; Mesih'in ikinci geliinde, (Matta XIX. 28) Hidayette beni izle-

337
tnij olan sizler, nsan Olu izzetinin tahtna oturaca zamm, srail'in oniki
kabilesini J1arg/ayarak oniki taht zerinde oturacaksmz dendii vakit de
ayn ey szkonusudur.
Mesih'in gelijinili anac, Tanr 'ml krallnn ahdini yeni/emek ve sei/tnij/eri onu kucaklamaya ikna etmek idi. Bu, onun makammn ikinci ksm
idi. O halde, Mesih yeryznde iken bu dnyada bir krall yoktu ise,
ilk geliinin amac neydi? lk geliinin amac, eski ahit ile Tanr'nn
olan fakat Saul'un seilmesinde srailliler'in isyanyla kesintiye ura
m olan krall, yeni bir ahit ile, Tanr'ya iade etmek idi. Bunu yapmak iin, onlara, Mesih, yani, peygamberlerin onlara vaad ettii kral olduunu anlatacak; ve kavim genel olarak onu reddederse, paganlar
arasnda ona nanacak olanlar kendine itaate davet edecekti. Bylece,
Kurtarcmz'n yeryzndeki ikameti srasndaki makamnn iki ksm
vardr: biri, kendini Mesih ilan etmek; dieri ise, reterek ve mucizeler yaparak, Babasnn kralln almak zere grkem iinde gelecei
vakit mminlerin sahip olacaklar lmszle layk olacak ekilde
yaasnlar diye insanlar ikna etmek ve hazrlamak. Bundan tr,
onun vaaz dnemi, kendisi tarafndan, genellikle hidayet olarak anlr;
bu ise, tam anlamyla bir krallk deildir ve, dolaysyla, o zaman mevcut olan yneticilerden itaatin esirgenmesi iin bir izin saylmaz; zira
o, Musa'nn koltuuncia oturanlara itaat edilmesini ve Sezar'a vergi
denmesini buyurmutu; fakat sadece, Tanr'nn onun izleyicileri olma ve ona inanma lutfunu balad insanlara gelecek olan Tanr'nn
krallnn bir pey akesi olarak; bu nedenle, mminlerin, o semavi
krallkta uyruklua kabul edilmi olarak, imdiden /utuf kra//mda olduklar sylenir.
Mesih'in iiretisi, ne Yahudiler'in ne de Sezar'n o zamanki yasalarna
aykr deildi. Buraya kadar, sa tarafndan yaplan veya retilen ve
Yahudiler'in veya Sezar'n cismani hakkna hale! getiren herhangi bir
ey yoktur. Zira o srada Yahudiler arasnda olan devletle ilgili olarak,
hem onlar ynetenler hem de ynetilenler, Mesih'i ve Tanr'nn kralln beklemekteydiler; eer onlarn yasalar, Mesih geldiinde, kendini gstermesini ve ilan etmesini yasaklam olsayd, bunu beklemezlerdi. O, vaazlar ve mucizelerle, Mesih olduunu kantlamaya u
ramak dnda hi,bir ey yapmadna gre, onlarn yasalarna kar
hibir ey japmad. Onun savunduu krallk bir baka dnyada olacakt: o, Mua'np _
_yerinde oturanlara herkese itaat edilmesini retti:
insanlarn Sezar'a vergi vermelerine msaade etti, ve yarglk yetkisini zerine almay reddetti. O halde, onun szleri veya eylemleri nifak

karc veya o zamanki cismani ynetimin devrilmesine ynelik olabilir miydi? Fakat Tanr, seilmilerinin, daha nceki ahdi itaat durumlarna geri dndrlmesi iin onun kurban oluuna karar verdikten
sonra, bunu gerekletirecei yntem olarak, onlarn fesat ve nankrln kulland. Bu, Sezar'n yasalarna da aykr deildi. Zira, bizzat
Pilatus(2), Yahudileri memnun etmek iin, onu, armha gerilmek zere, ele vermi olduu halde; bunu yapmadan nce, onda hibir kusur
bulmadn aka ilan etti: ve onun mahkum edilme gerekesi olarak, Yahudilerin istedii gibi, OllUJt kral oldttuJtu iddia etmesiili deil;
fakat sadece, oJtUil Yahudiler'i11 kral oldutttt belirtti; ve Yahudiler'in
amatasna ramen, Ne yazd isem onu yazdm diyerek, bunu deitir
meyi reddetti.
Onun makamntt 11c ksm, Babas altmda, seilmijlerill kral almakt. Onun makamnn nc ksmna gelince, yani kral olmak,
onun krallnn kyamet gnne kadar balamayacan daha nce
gsterdim. Fakat o zaman, sadece Tanr olarak kral deil, ki bu anlamda kadr-i mutlak oluu nedeniyle zaten btn yeryznn kral
dr ve hep yle olacaktr; ayn zamanda, vaftizde onunla yaptklar ahit
nedeniyle zel olarak kendi seilmilerinin de kral olacaktr. te
bundandr ki Kurtarcmz (Matta XIX. 28) havarilerinin, srail'in oniki
kabilesine hkmederek, oniki taht zerinde oturacaklarn syler, ll
san Olu otun izzetini11 tahtmda oturaca vakit: bununla, o zaman insan
doas iinde saltanat sreceini ifade eder; ve (Matta XVI. 27) tsat
Olu, melekleriyle birlikte, Babasmt izzeti iinde gelecektir, ve o zaman herkese yapt ijlere gb're karplk verecektir. Ayn eyi, Markos XIII. 26 ve
XIV. 62'de de gryoruz; ve daha ak bir ekilde, Luka XXII. 29, 30,
Babam bana bir krallk tahsis ettii gibi bet de, benim krallmda soframda
yiyesitiz ve iesitiz ve, srail'in oniki kabilesine hkmederek, tahtlar zerinde
oturasnz diye size bir krallk tahsis ediyorum. Buradan aka grlyor
ki ona Babas tarafndan tahsis edilmi olan sa'nn krall, izzet iinde gelmeden ve havarilerini srail'in oniki kabilesinin hfikimleri yapmadan nce olmayacaktr. Fakat burada sorulabilir, gkyz kralln
da evlilik olmadna gre, insanlar o zaman yiyecek ve iecekler mi?
Burada yemekle ne kastedilmektedir? Fati olan yiyecek iin deil,jakat
ebedi hayata baki o/at yiyecek iin aljn, onu size nsat Olu verecektir demek suretiyle (Yuhanna VI. 27), Kurtarcmz bu konuyu izah etmektedir. Bylece, sa'nn sofrasnda yemekten kastedilen, hayat aacn
dan yemektir; yani, nsan Olu'nun krallnda, lmszle kavu
maktr. Bu ifadeler ve pek ok dierlerinden aka grlyor ki Kur-

339
tarcmz'n krall,

insan

doas

iinde, onun

tarafndan cra

edilecek-

tir.
sa'nn Tann'm11 kra!ltmdaki otoritesi, Babasttll otoritesine tabidir.

lde Musa; ve Saul'un sahanatndan nce yksek rahipler; ve ondan


sonraki krallar r.asLisfiyse, sa da, zaman geldiinde Baba Tanr'nn
madunu veya naibi olarak kral olacaktr. Zira, sa hakkndaki kehanetlerden biri de udur ki o, makamda, Musa gibi olacaktr: On/ann karde;leri arasndan, diyor Rab (Testiye XVIII. 18), size kardm gibi, bir
peygamber karacan ve kendi szlerimi o11ut amza koyacam; M usa'ya
bu benzeti, yeryznde bulunduu srada bizzat Kurtarcmz'n eylemlerinde de grlr. nk, nasl ki Musa, onun altnda hkm
srmek zere, kabileler iin oniki tane hkmdar seti ise; Kurtarc
mz da, oniki taht zerinde oturacak ve srail'in oniki kabilesine hkmedecek oniki havari seti. Ve nasl ki M usa, yetmi yal adama,
Tanr'nn Ruhu'nu almalar ve kavme peygamberlik etmeleri, yani,
daha nce sylediim gibi, Tanr adna kavme konumalan iin izin
verdiyse; Kurtarcmz da, kralln ve kurtuluu btn milletiere anlatmalar iin yetmi mrit grevlendirdi. Ve nasl ki, srail'in
ordugahnda peygamberlik yapan o yetmi adam aleyhinde Musa'ya
bir ikayet yapldnda, onlar, bu ite kendi ynetimine tabi olmakla
savunduysa; Kurtarcmz da, onun adna ibiisieri kovan bir adam hakknda Aziz Yuhanna tarafndan kendisine bir ikayet yapldnda, onu
u szlerle savundu, (Luka IX. SO) Otu yasak/ama, zira bize kar; olmayat bizim tarafmzdadr.
Yine Kurtarcmz, hem Tanr'nn krallna kabul, hem de seilmilerini sefil durumlarndan kurtarnn kutlatmos iin OJ'itler tesis
etmekle Musa'ya benziyordu. Nasl ki srail oullar, Musa'nn zamanndan nce, Tanr'nn krallna girileri iin ayn olarak, lde iken
ihmal edilen ve Vaad lkesi'ne geldiklerinde ise derhal canlandrlan
smet trenine sahip idilerse; Yahudiler de, Kurtarcmz'n geliinden
nce, srail'in Tanrs'n kucaklayan btn paganlar vaftiz etme, yani,
suyla ykama trenine sahiptiler. Vaftizci Aziz Yahya, bu ayini, adlar
n, dnyaya gelmi bulunduunu vaaz ettii Mesih'e verenlerin kabulnde kulland; ve Kurtarcmz, bu ayini, ona btn inananlarca alna
cak bir ayin olarak tesis etti. Vaftiz ayninin ilk nce hangi nedenden
kaynaklanm olduu, Kutsal Kitap'ta resmen ifade edilmemektedir;
fakat bunun1 muhtemelen, Musa'nn czam ile ilgili yasasnn bir taklidi olduu dnlebilir; bu yasaya gre, czaml kiiye belirli bir sre iin srail'in ordugahnn dnda kalmas emredilirdi; bu sre do-

340
lup, rahip tarafndan temiz olduuna karar verildikten sonra, trensel
bir ykannay mteakip o kii ordugaha kabul edilirdi. Dolaysyla bu,
vaftizdeki ykamann bir tr olabilir; burada gnahn czamndan
inanla temizlenen kiiler, vaftiz treniyle, Kilise'ye alnrlar. ok nadiren olan bir durumda, paganlarn trenlerinden hareketle bir baka
tahmin yaplabilir: ld sanlan bir kimse dirildiinde; nasl ki yeni
doan ocuklar doumun pisliinden suyla temizlenirse; ve bu bir tr
yeniden doumdur; ykanma suretiyle insanlarn arasna yeniden kabul edilmedike, insanlar, bir hortlakla konumakta tereddt ettikleri
gibi, byle bir kimseyle konumakta da ayn ekilde tereddt ederlerdi. Greklerin bu treni, Yudea'nn skender'in ve onun varisieri olan
Greklerin hakimiyeti altnda olduu ada, muhtemelen, Yahudilerin
dinine epeyce girmi olabilir. Fakat Kurtarcmz bir pagan trenini
tasvib etmeyeceine gre, bunun [vaftiz -ev.] czamdan sonra y
kanma merasiminden kaynaklanm olmas pek muhtemeldir. Dier
ayn olan Paska/ya kuzusu'nun yenilmesine gelince; bu, aka, Aai
Rabbati ayninde taklit edilmitir; burada, ekmein blnmesi ve a
rabn dklmesi, sa'nn ac ekmesiyle gnahn sefilliinden kurtar
lmz hafzada tutmaktadr, tpk Paskalya kuzusunun yenmesinin,
Yahudilerin Msr'daki klelikten kurtarliarn hafzada canl tutmu
olmas gibi. Dolaysyla, Musa'nn otoritesi tali olduuna ve Musa
Tanr'nn sadece bir vekili olduuna gre; insan olarak otoritesi Musa'nnki gibi olan sa da, Babasnn otoritesine ayn ekilde tabi idi.
Ayn ey, bize, dua ederken kullanmay rettii u szlerde daha ak
biimde ifade olunmaktadr, Babamz, kralln gelsin; ve, nk krallk,
kudret ve an hep senindir; ve, O Babas 'nn izzeti iinde gelecektir; ve Aziz
Paulus'un u szleri, (Korintoslulara Birinci Mektup XV. 24) Krall
Tanr'ya, Baba'ya teslim ettii zaman, son gelir; ve daha pek ok ak ifadeler.
Musa ve sa tarafndm temsil edilen kii, tek ve aym Tanr'dr. Kurtarcmz, hem retide hem de saltanatta, tpk Musa gibi, Tanr'nn kiiliini temsil etmektedir; ve Tanr, o zamandan itibaren, fakat daha
nce deil, Baba olarak anlr; ve, tek ve ayn cevher olmaya devam etmekle, Musa tarafndan temsil edildiinde bir kii, olu sa tarafndan
temsil edildiinde ise bir baka kiidir. Zira, kii (''person'~, temsilci
("representer") ile ilgili olup, temsilcilerin oulluunu gerektirir.

341

Blm 42
o

..

Ruhani JikiiJar U zerine


RuHAN KTDAR'n

he

olduunu ve kimde olduunu anlamak iin,

Kurtarcmz'n g~,,kndan

sonraki zaman iki ksma ayracaz;


birisi, krallarn ve egemen cismani iktidar sahiplerinin ihtidasndan
nceki zaman; dieri ise, onlarn ihtidasndan sonraki. Zira, ge ykseliten ok sonradr ki herhangi bir kral veya cismani egemen, Hris
tiyan dininin retisini benimsedi ve ona aka izin verdi.
Havari/erin zeritc dJen kutsal ruh hakknda. Aktr ki aradaki zamanda ruhani iktidar havarilerde idi; onlardan sonra ise, ncil'i ret
mek, insanlar Hristiyanla evirmek ve evrilmi olanlar kurtulu
yolunda ynetmek zere onlar tarafndan grevlendirilmi olanlarda
idi; ve bunlardan sonra, ruhani iktidar, bunlar tarafndan grevlendirilmi olan bakalarna verildi; ve bu, grevlendirilen kiilerin zerine
eller konulmasyla yapld; bununla, Tanr'nn kralln ilerietmek
zere, Tanr'nn vekilieri olarak grevlendirdikleri kiilere Kutsal
Ruh'un veya Tanr'nn Ruhu'nun verilmesi simgeleniyordu. Bylece,
eller konulmas, onlarn, Mesih'i ve onun dncesini retmek yetkisinin mhrnden baka bir ey deildi; ve bu elleri koyma treni, Musa'nn yapt eyin bir taklidi idi. Zira Musa, ayn treni, kendi vekili
Yeu'ya uygulamt, ( Testiye XXXIV. 9) Ve Nun olu YeJU, hikmet ruhuyla dolu idi; nk Musa onun zerine ellerini koymutu. Kurtarcmz da,
dirilii ve ge ykselii arasnda, ruhunu havarilere verdi; ilk olarak,
onlarn zerine fleyerek, (Yuhanna XX. 22) Kutsal Ruhu aln diyerek;
ve ge ykseliinden sonra (Resul/erin J!eri II. 2,3) onlar zerine gl bir yel ve ateten ata! diller gndererek; ellerini koyarak deil, zira
Tanr da Musa zerine ellerini koymamt: ve onun havarileri, daha
sonra, ayn ruhu ellerini koyarak aktardlar, Musa.'nn Yeu'ya yapt
gibi. Bylece, hibir Hristiyan devletin olmad o ilk zamanlarda mhani iktidarn srekli olarak kimde olduu aktr, yani, arka arkaya eller konmas suretiyle, ruhani iktidar havarilerden alm olanlarda.
Tes/is zerine. Burada, Tanr'nn kiilii imdi nc kez do
maktadr. Zira, nasl ki Musa ve yksek rahipler Eski Ahir'te Tanr'nn temsilcisi olmularsa; ve insan olarak bizzat Kurtarcmz yeryzndeki iklimeti srasnda yle olmusa: Ruh-l Kuds, yani vaaz ve
retme ma~a~~da kutsal Ruhu alm olan havariler ve onlarn halefIeri de, o zamand~n beri, Tanr'y temsil etmilerdi. Fakat daha nce
gsterdiim gibi (blm 13), bir ki~, temsil edildii sklkta temsil

edilendir; ve dolaysyla, defa temsil edilmi, yani kiiletirilmi,


olan Tanr'nn kii olduu sylenebilir; Kii veya Tes/is kelimesi n
cil'de ona atfedilmiyor olsa da. Gerekten de Aziz Yuhanna (Ythm
na'tm Birinci Ll1ektttbr V. 7) der ki, Cellnet'te ,rehadet edenler iitiir, Baba,
Kelam ve Kutsal Ruh; ve bu iiii Bir'dir. Fakat bu, kiinin asl anlamnda;
yani, bir bakas tarafndan temsil edilen anlamnda, kii olmasyla
elin:-ez, aksine uyumludur. nk Baba Tanr, Musa tarafndan
temsil edildiinde, bir kiidir; Olu tarafndan temsil edildiinde ise,
bir baka kiidir; ve havariler ve onlardan aldklar otoriteyle reten
alimler tarafndan temsil edildiinde, nc bir kiidir; ve yine de
buradaki her bir kii, tek ve ayn Tanr'nn kiiliidir. Fakat, burada,
bu nn ehadet ettikleri eyin ne olduu sorulabilir. Aziz Yuhanna
(msra ll), onlarn, Tann'tm bize Olunda ebedi hayat vemi,r olduuna
ehadct ettiklerini syler. Yine, bu ehadetin nerede grld sorulacak olursa, cevap kolaydr; o, ilk olarak Musa eliyle; ikinci olarak,
Olu eliyle; ve son olarak, Kutsal ruhu alm olan havarilerin eliyle
yapt mucizelerle ehadet etmitir buna. Bunlarn hepsi, kendi zamanlarnda, Tanr'nn kiiliini temsil ettiler ve, ya sa Mesih'in geleceini haber verdiler ya da onu anlattlar. Havarilere gelince, oniki ilk
ve biiyk havaride, onun diriliine ehadet etmek, havarilin karakteridir; Hain Yahuda'nn yerine yeni bir havari seilecek olduu vakit,
Aziz Petrus'un u szlerinde aka grld gibi (Resul/erin ,rleri I.
21, 22), YahJ'a'tltJl vaftizinden balaJ'lp, bizden almp yukar kard vakte
kadar yo!da!tmzda bulunat adamlardm biri, m m kyamma bizimle beraber ahit olmak gerekir: bu szler, Aziz Yuhanna tarafndan zikredilen,
ehadetetme'nin anlamn vermektedir. Ayn yerde, yeryznde bir ba
ka ahitler Teslis'inden bahsedilmektedir. Zira, o diyor ki (Ythm
na'mt Birinci Jl;fekttbtt V. 8), ye~yiiziinde ,rehadet edm iitiir, Rrh, ve su, ve
ka11, ve bt iiii birde toplamr: yani, Tanr'nn ruhunun lutuflar, ve iki
ayn, vaftiz ve Aa-i Rabbani, mminlerin vicdanlarn ebedi hayattan
emin klmak iin, tek bir ehadette birleirler; bunun hakknda der ki
(msra 10) nsan Olu'na inanmm ahidi kendisidit~ Yeryzndeki bu
Teslis'te birlik, eyin birlii deildir; nk ruh, su, ve kan, ayn eye
ehadet etseler de, ayn cevherden deildir: fakat gkyznn Teslis'inde, kiiler, ayr zamanda ve durumda temsil edilseler de, tek
ve ayn Tanr'nn kiilikleridir. Sonu olarak, Teslis doktrini, doru
dan doruya Kutsal Kitap'tan anlald kadaryla, z bakmndan
udur, her zaman tek ve ayn olan Tanr, Musa tarafndan temsil edilen kiilik idi; beer olarak Olu tarafndan temsil edilen kiilik idi, ve

idi. Havariler tarafndan temsil


edildiinde, onun vastasyla konutuklar Kutsal Ruh, Tanr'dr; Tanr
ve insan olan olu tarafndan temsil edildiinde, Oul o Tanr'dr; Musa
ve yksek rahipler tarafndan temsil edildiinde ise, Baba, yani, Efendimiz sa Mesih'in &bas, o Tanr'dr. Baba, Oul, ve Kutsal Ruh kelimelerinin, Uluhiyet'in tarifinde, Eski Ahit'te niye asla kullanlmad buradan anlalabilir: nk bunlar kiiliklerdir, yani, adlarn temsil editen
alrlar; farkl insanlar, Tanr altnda hkm srerken veya ynetirken,
Tanr'nn kiiliini temsil etmi oluncaya kadar, bu olamazd.
Bylece, ruhani iktidarn Kurtarcmz tarafndan havarilere nasl
brakldn; ve onlarn, bu iktidar daha iyi kullanabilsinler diye, Kutsal Ruh'a nasl haiz klndklarn gryoruz. Bu nedenle Kutsal Ruh,
Yeni Ahit'te bazen, genellikle rahatlatc olarak tercme edilse de, yardmc veya yardm iin kendisine bavurulan kii anlamna gelen paracletus olarak anlmaktadr. imdi, bu iktidarn kendisini, ne olduu
nu ve kimler zerinde cra edildiini ele alalm.
Ruhani iktidm~ retmeyetkisinden ibarettir. Kardirral Bellarmino<O,
nc genel tartmasnda, Romal papann ruhani iktidar hakknda
pek ok meseleyi ele alm olup, ununla balamaktadr; bu iktidar,
monarik mi, aristokratik mi, yoksa demokratik mi olmaldr: btn
bu iktidar eitleri hkmran ve zorlaycdr. Kurtarcmz tarafndan
onlara braklm herhangi bir zorlayc iktidar olmad; fakat sadece,
Mesih'in kralln ilan etmek ve insanlar kendilerini ona teslim etmeye ikna etmek; ve emsaller ve iyi tler yoluyla, kendilerini teslim etmi olanlara, geldii zaman Tanr'nn krallna kabul edilebilmeleri iin ne yapmalar gerektiini retmek iin bir yetki brakm
olduu; ve havariler ve ncil'in dier grevlilerinin, bizim komutanla- .,.
rmz deil, retmenlerimiz olduu ve onlarn ilkelerinin de yasalar
deil halis tler olduu anlalsayd: btn bu ihtilaf bouna olurdu.
Bunun bir kamt, bizzat J)1esih'in J'etkisidir. Son blmde gsterdim
ki Mesih'in krall bu dnyadan deildir; dolaysyla, onun vekilleri
de, kral olmadka, onun adna itaat talep edemezler. nk, en yce
kraln krallk iktidar bu dnyada deilse; hangi yetkiyle, onun grevlilerine itaat talep edilebilir? Kurtarcmz der ki (Yuhanna XX. 21) Babam beni nasl gnderdi ise, ben de seni gb"nderiyorum. Ancak, Kurtarcmz,
Yahudileri- Babasnn krallna dnmeye ikna etmek ve paganlar da
bu krall<t gir!ll,.eye davet etmek iin gnderildi, kyamet gnnden
nce Babasnn Vekili olarak dahi hkm srmek iin deil.
Yenilenme ke!imesinden. Ge ykseli ve kyamet arasndaki zahavariler

tarafndan

temsil edilen

kiilik

man, bir saltanat olarak deil, fakat bir yenilenme olarak anlr; yani,
insanlarn, kyamet gnnde Mesih'in ikinci ve grkemli geliine hazr edilmesi olarak; Kurtarcmz'n szleriyle grld gibi, (Matta
XIX. 28), Yeniletmede benim arkandm ge/mi} o/m sizler, nsan Olu izzetinin tahtwda oturduu vakit, oniki taht zeritc oturacaksmz; ve Aziz Paulus'un u szleriyle (Efeslilere Mektup VI. 15) Selametincilinin hazrl
ile ayaklanmz giJdimiJ olarak.
Oittt, balk avlamaya, mayaya ve tohuma benzetilmesitden. Ve aradaki bu zaman, Kurtarcmz tarafndan, balk avlamaya, yani, insanlar
itaate kazanmaya benzetilir, fakat zorlama ve cezalandrma ile deil,
ikna yoluyla: bu nedenle, havarilerine, onlar u kadar sayda Nemrut,
insan avcs deil; fakat insan balks yapacan sylemitir. Bu zaman, mayaya, tohum ekilmesine ve bir hardal tohumu tanesinin oal
masna da benzetilir; ve bylece, o zaman boyunca, fiili bir saltanat
olamaz. Mesih'in vekilierinin ii, ncil'i retmek; yani, Mesih'i ilan
etmek ve onun ikinci gelii iin hazrlk yapmaktr; Vaftizci Yahya'nn
vaazlarnn, onun ilk gelii iin bir hazrlk olmas gibi.
mamn doasdat. Yine, bu dnyada Mesih'in vekilierinin grevi, insanlar, Mesih'e inandrmak ve iman ettirmektir; ancak, iman zorlama veya buyurma ile ilikili olmad gibi, bunlara bal da deildir;
iman, akldan veya insanlarn zaten inandklar bir eyden karlan argmanlarn kesinliine veya olaslna dayanr. Dolaysyla, bu dnyada Mesih'in vekilleri, syledikleri eye inanmad veya onu reddettii iin bir insan cezalandrma yetkisine bu sfatla sahip deillerdir;
bu sfatla byle bir yetkiye sahip deillerdir diyorum; fakat onlar, siyasi kurumlama yoluyla, cismani egemenlik yetkisine sahipseler, o zaman, yasalarna herhangi bir iriraz meru biimde cezalandrabilirler:
ve Aziz Paulus, kendisi hakknda ve dier ncil vaizleri hakknda,
aka yle diyor (Korintoslulara kinci Mektup I. 24), Biz sizi inananz zerinde hakimiyet sahibi deiliz, sadece sevincinizin yardmclaryz.
Mesih'in cismmi hkmdar/ara b11Y1kt yetkiden. Mesih'in vekilierinin bu dnyada buyurma hakkna sahip olmadklarn gsteren bir
baka delil, Mesih'in, Hristiyan veya kafir btn hkmdarlam brak
t meru yetkiden alnabilir. Aziz Paulus der ki (Koloselilere Mektup
III. 20) ocuk/m~ her jeyde ebeveyn/erinize itaat edin; nk bu Rabb'in ho}Uta gider: ve (m s ra 22) Hizmetk!irlm~ her p:yde efmdilerinize itaat edin;
dalkavuklar gibi, gze g'rnsn diye yaplan ijle deil,jakat Tanr'dan korkatlik hulus-i kalp ile; bu szler, efendileri kafir olanlara hitaben sylenmitir; ve yine de, onlara her p:yde itaat etmeleri buyurulmaktadr.

Yine, hkmdarlara itaat ile ilgili olarak (Romallara Mektup XIII. ilk
alt msra), yksek makamlara tabi olmaya tevik ederek, yle diyor,
Tanr'dan gelmeyen iktidar yoktut~ ve sadece onlarn gazabn1 korkusuyla
deil, vicdan uruna
onlara tabi olmamz gerekir. Ve Aziz Petrus (Petrs'un Birinci Mektub-II. 13, 14, 15), Rab urunda her beeri nizama, gerek hepsine faik olduundan krala; gerek valilere, ktlk yapanlarn cezalandrlmas ve iyilik yapanlarn methi iin onun tarafndan gnderilmi olduklarndan, tabi olun; nk Tatr'nn iradesi bb"yledir. Ve yine Aziz Paulus (Titus'a Mektup III. 1), Hkmdar/ara ve hkmetlere tabi olmay ve
yarglara itaat etmeyi hatrlat onlara. Aziz Petrus ve Aziz Pa ulus'un burada bahsettikleri bu hkmdarlar ve hkmetler hep kafir idiler: dolaysyla, Tanr'nn zerimizde egemenlik gc verdii Hristiyan hkmdarlara daha da fazla itaat etmeliyiz. Pekiyi o halde, yesi olduu
muz ve koruma beklediimiz devletin kralnn veya baka bir egemen
temsilcisinin buyruuna aykr bir ey yapmamz isterse, Mesih'in
herhangi bir vekiline nasl itaat edebiliriz? te bundan dolay, Mesih
bu dnyadaki vekillerine, ayrca cismani otorite sahibi olmadklar srece, dier insanlara buyurma yetkisi brakmamtr.
Hristiyanlar zulmden kanmak iin ne yapabilirler. Fakat, denilebilir ki, bir kral, veya bir meclis, veya bir baka egemen kii, Mesih'e
inanmamz yasaklarsa ne olacak? Buna u cevab veririm, byle bir
yasaklama hkmszdr; nk inan ve inanszlk asla insan buyruklarndan gelmez. nan, insann, dller vaad ederek veya ikence
tehditleri savurarak veremeyecei veya geri alamayaca bir ilahi lutuftur. Fakat yine sorulabilir, meru hkmdarmz, inanmadmz
dilimizle sylememizi emrederse ne olacak; byle bir emre uymal
myz? Dille ikrar, sadece dsal bir ey olup, itaatimizi ifade etmekte
kullandmz herhangi bir baka jestten farkl deildir; ve burada bir
Hristiyan, kalbinde Mesih'e olan inancn salam tutarak, peygamber
Elia'nn Suriyeli Naaman'a tand zgrln aynsna sahiptir. Naaman kendi kalbinde srail'in Tanrs'na itaat etmiti; zira yle diyordu (2. Krallar V. 17, 18) Bu kulun, artk, dier ilahiara deil, sadece
Rabb'e adaklar ve kurbanlar sunacaktr. Fakat Rab u hususta kulunu balasn, benim eje11dim tapnmak iin Rimmo11 evine girdii ve benim elime
dayand vakit, Rimmon evinde ben de eiliyorum: Rimmon evinde eildi
imde Rab bu;,kulunu balasn. Peygamber buna izin verdi ve Selametle
git dedi ona. 8,ura,i~ Naaman kalbinde inanyordu; fakat, Rimmon putu nnde eilerek, gerek Tanr'y inkar etmi oluyordu, sanki dudaklaryla inkar etmi gibi. Fakat o halde, Kurtarcmz'n u szne

aa

ne diyeceiz, (Matta X. 33) Her h m insalllarn niinde beni itk!ir ederse,


ben de onu gkteki Babam niinde inkar edeceim. Bu sze unu diyebiliriz, Naaman gibi bir uyruun, kendi bana deil, lkesinin yasalar
gereince yapt ve egemenine itaat iin yapmaya zorland bir eylem, onun deil, egemeninin eylemidir; ve bu durumda, insanlarn
nnde Mesih'i inkar eden o deil, onun yneticisi ve lkesinin kanunu du~. Eer herhangi bir kimse, bu dncenin gerek ve sahici H
ristiyanla aykr olduunu iddia ederse; ona sorarm, herhangi bir H
ristiyan devlette kalben Muhammed'in dininden olan bir uyruk olmas halinde ve egemen, ona, Hristiyan kilisenin kutsal ayninde bulunmasn emreder ve bulunmazsa onu ldreceini sylerse; acaba bu
Muhammedi, meru hkmdarnn emrine uymaktansa, vicdanen bu
nedenden tr lmeye raz m olmaldr? Eer, lmeye raz olmaldr
diyorsa, o zaman zel kiilerin, doru veya yanl kendi dinlerini savunmak uruna hkmdarlarna bakaldrmasna msaade ediyor demektir: itaat etmelidir diyorsa, o zaman da, bir bakasna msaade etmedii bir eyi kendine msaade ediyor demektir ki bu, Kurtarc
mz'n u szlerine aykrdr, (Luka VI. 31) nsanlarm sana ne yapmalarn istersen, sen de onlara onu yap; ve ayrca, Tanr'nn tartmaszebedi
yasas olan doa yasasna da aykrdr, Sana yaplmasm istemediin bir
;eyi, sen de bajkasma yapma.
ehitler hakktda. Fakat o halde, Kilise tarihinde okuduumuz btn o ehitler iin, canlarn gereksiz yere feda ettiklerini mi syleyeceiz? Buna cevap vermek iin, bu yzden lme mahkum edilen kiiler arasnda ayrm yapmalyz: bunlardan bazlar, Mesih'in kralln
aka retmek ve ilan etmek iin bir grev almlardr; dierleri ise,
byle bir greve sahip deildiler ve onlardan istenilen tek ey iman
etmek idi. Birinciler, sa Mesih'in kyam edildiine tanklk ettikleri
iin lme mahkum edilmiler ise, gerek ehitlerdir; nk bir ;ehit
demek, (kelimenin doru anlamna gre) sa Mesih'in diriliinin bir
ahidi demektir; onunla yeryznde konumu ve onu kyam ettikten
sonra grm olanlar dnda hi kimse, byle bir ahit olamaz: zira bir
ahit, ehadet ettii eyi grm olmaldr, yoksa ehadeti geerli deildir. Sadece byle kimselerin, doru anlamda Mesih'in ehitleri olarak anlabilecei, Aziz Petrus'un u szlerinden bellidir, (Resul/erin ;
leri I. 21, 22) mdi, Rab sa'tw aramza girip kt biitiin zamanda, Yahya'nn vaftizinden ba;layp bizdet almp yukar karld giine kadar yan
mzda bulunat adan/ardan biri, onun kyamta bizinle birlikte bir ;ehit
(yani bir ahit) olmak gerekir: burada grebiliriz ki, sa'nn kyamnn

347
gerekliine, yani, sa'nn Mesih olduu eklindeki Hristiyan dininin

bu temel tann gerekliine ahit olacak kii, onunla konumu ve


onu, kyamndan nce ve sonra grm bir yanda olmaldr; ve dolay
syla, onun ilk yandalarndan biri ~lmak gerekir: oysa, byle olmayan
kiiler, sadece selefierinin syledii eye ahit olabilirler, ve bakalar
nn ehadetinin ahitleridir; ve ikincil ehitler veya Mesih'in ahitleri
nin ehitleridirler sadece.
Kurtarcmz'n hayatnn hikayesinden ve Havarilerin leri ve
Mektuplar'ndan kendi bana kard veya zel bir kiinin otoritesine dayanarak inand her dnceyi savunmak uruna, cismani devletin yasalarna ve otoritesine kar gelecek bir kimse, Mesih'in bir e
hidi veya onun ehitlerinin bir ehidi olmaktan ok uzaktr. Urunda
lnecek ve saygdeer bir ada layk olan tek bir inan vardr: sa Mesihtir; yani, bizi gnahtan kurtarm olan ve geri dnerek grkemli
krallnda bize kurtulu ve ebedi hayat verecek alandr. Din adamlarnn hrsna veya karna hizmet eden her akide iin lmek gerekmez; ayrca, ehidi ehit klan, ahidin lm deil, ehadetin kendisidir: nk kelimenin anlam, ehadeti iin lme mahkum edilsin veya edilmesin, ehadet eden kimsedir.
Ayrca, bu temel inanc vaaz etmek iin gnderilmi olmayan
ve, ya dorudan Mesih'in ya da dolayl olarak onun havarileri, yandalar veya bunlarn halefierinin bir ahidi ve dolaysyla bir ehidi
olsa bile, kendi yetkisiyle bu ii stlenen bir kimse, bu nedenden
tr lmek zorunda deildir; bunu yapmas kendisinden istenne
dii iin, bu iin onun ellerinde olmas gerekmez; ayrca byle bir
kimse, onu asla grevlendirmemi olanlardan bekledii dl almaz
ise, ikayet etmemelidir. Dolaysyla, Mesih bedende gelmitir dncesini vaaz etmek iin yetkisi olmayan hi kimse, ne birinci ne
de ikinci dereceden bir ehit olamaz; yani, sadece kafirlerin ihtidas
iin gnderilenler ehit olabilir. Zira hi kimse, zaten inanan ve bu
nedenle ahite ihtiyac olmayan birisi iin ahit deildir; sadece, onu
inkar eden, ondan phe eden veya onu iitmemi olanlara bir ahit
olabilir. Mesih, havarilerini ve yetmi yandan vaaz yetkisiyle gnderdi; btn inananlar gndermedi. Ve onlar, inansziara gnderdi; seni kurtlar arasna koyun gibi g"nderiyorum (Matta X. 16) diyor; dier koyunl~ra koyun olarak deil.
c
On/artl<yetki ..konu!arndan deli/. Son olarak, onlarn ncil'de gsterilen yetki konularndan hibiri, cemaat zerinde herhangi bir otorite
ie rm ez.

Vaaz etmek; lk olarak unu gryoruz ki (Matta X. 6, 7) oniki havari srail evinin yitik koyunlarna gnderildi ve onlara, Tanr'mn kral!
mn yakm olduunu vaaz etmeleri buyuruldu. imdi, vaaz etmek< 2 >,
kken olarak, bir tellal, mjdeci veya bir baka grevlinin, bir kraln
halk nnde ilan edilmesinde yapt itir. Fakat bir tellal, herhangi
bir kimseye emir vermek hakkna sahip deildir. Yetmi yanda ise,
hasad~1 Efendileri olarak deil emekileri olarak gnderilmitir (Luka X.
2); ve Tmr'mn krall yakmda zerinize gelecek (msra 9) diye sylemeleri buyurulmutur; ve burada krallkla kastedilen, lutuf krall deil,
izzet kralldr; zira, onlar kabul etmeyen ehirlere, o gt Sodom bile
byle bir Jehirdet daha az strap ekecektir diye ihtar etmeleri buyurulmutur. Kurtarcmz ise, yer ncelii talep eden yandalarna, grevIerinin hizmet etmek olduunu sylemitir (Matta XX. 28), Nitekim t
sat Olu ketdisite hizmet edilmeye deil, hizmet etmeye geldi. Dolaysyla
vaizler, krallk deil, hizmet yetkisine sahiptirler: Efendi diye ar!ma
ym, der Kurtarcmz (Matta XXIII. 10) zira sizit ve hatta Mesih'it efet
disi tektir.
Ve gretmek; Onlarn bir baka yetki konusu, Btn milletiere gretmek'tir; Aziz Matta XXVIII. 19 veya Aziz Markos XVI. 15'te belirtildii
gibi; Dnyamn her yerine gidin ve nci/'i btn hi!kate vaaz edin. Dolay
syla retmek ve vaaz etmek ayn eydir. Zira bir kraln geliini ilan
edenler, eer insanlarn ona itaat etmelerini istiyorlarsa, onun hangi
hakla geldiini de bildirmelidirler: Aziz Paulus'un, Selanikli Yahudilere yapt gibi (Resul/erin J!eri XVII. 2, 3), Sebt gn boyunca, Mesih'in ac ektiini ve llerin iinden kyam ettiini ve bu sa'mn Mesih olduunu anlatarak, onlarla Kutsal Kitaplar hakkmda kotuJ!u. Fakat, Eski
Ahir'ten hareketle, sa'nn Mesih (yani kral) olduunu ve llerin iinden kyam ettiini retmek demek, insanlarn, buna inandktan sonra, kendi egemenlerinin yasalar ve buyruklar hilafna, onlara bunu
syleyeniere itaat etmeleri gerektii demek deildir; buna inanan insanlar, o anki hkmdarlarna itaatle, sabr ve iman iinde, Mesih'in
geliini beklemelidirler.
Vaftiz etmek; Onlarn bir baka yetki konusu da, Baba'mn, ve
ve Kutsal Ruh'un adma vaftiz etmek'tir. Vaftiz nedir? Suya daldrmak Fakat, herhangi bir ey adna bir insan suya daldrmak nedir?
Vaftizin anlam udur. Vaftiz edilen kii, eskiden, Yahudiler zerinde
saltanat srd vakit Musa ve yksek rahipler tarafndan temsil edilen Tanr'nn ve bizi gnahtan kurtarm olan ve kyametten sonraki
Oul'un,

349
ebedi krallnda Babasnn kiiliini beeri tabiat iinde temsil edecek olan, Tanr'nn Olu, Tanr ve nsan, sa Mesih'in sadk bir uyruu ve yeni bir insan olmann bir iareti olarak suya daldrlr veya yka
nr; ve o kralla tek<ve emin yol olarak, bizi oraya gtrecek klavuz
lar olarak geride br:aklm olan, Baba'nn ve Oul'un ruhunun yardmc olduu, havarilerin retisini tanmak iin. Bu, vaftizdeki vaadimiz olduuna; ve dnyevi hkmdarlarn otoritesi kyamet gnne
kadar devam edeceine gre; zira bu husus, Aziz Paulus'un u szleriyle aka teyit olunmaktadr (Korintos!u!ara Birinci Mektup XV. 22,
23, 24), Adem'de 11as! herkes b'!dyse, Mesih'te de herkes dirilecektir. Fakat
herkes kendi srasna giJre, ilk "nce Mesih, ve sonra da otu11 ge!i;i11de Mesih 'inki!er; sonra, btn ynetim ve btn yetki ve iktidar iptal edip krall
Tanr'ya, Baba'ya teslim ettiinde, dnyann sonu gelecektir: bylece aka
grnyor ki, vaftizde, kendi zerimizde, bu hayattaki btn dsal
eylemlerimizi ynetecek bir baka otorite koymu olmuyoruz; sadece,
ebedi hayata giden yolda rehberimiz olarak, havarilerin retisini kabul etmeye sz veriyoruz.
Gnahlar ba;!amak ve tutmak. zme ve balama yetkisi de denilen ve bazen g"kyz krallnn anahtarlar olarak anlan, g11ah!arn
ba;!anmas ve tutulmas yetkisi, vaftiz etme veya vaftiz etmeyi reddetme yetkisinin bir sonucudur. Zira vaftiz, Tanr'nn krallna; yani,
ebedi hayata; yani, gnahn affna kabul edilecek olanlarn ballk
ayinidir; ebedi hayat, insanlarn gnahlar nedeniyle nasl yitirilmi
ise, bu gnahlarn balanmasyla geri alnr. Vaftizin amac, gnahlarn balanmasdr: ve bu nedenle Aziz Petrus, avuot gnndeki vaazyle ihtida etmi olanlar, kendisine, ne yapmalar gerektiini sorduklar vakit, gnahlarn ba;!anmas iin nedamet getirmelerini ve sa
adna vaftiz edilmelerini tledi (Resul/erin ;!eri II. 38). Dolaysyla,
vaftiz etmek, insanlarn Tanr'nn krallna kabuln ilan etmek olduuna; ve vaftiz etmeyi reddetmek de, dlanmann ilan demek olduuna gre; insanlar onun dnda veya iinde ilan etmek yetkisi de,
ayn havarilere ve onlarn vekilierine ve haleflerine verilmitir. Dolaysyla, Kurtarcmz, Kutsal Ruh'u aln diyerek (Yuhanna XX. 22), onlar
zerine fledikten sonra, izleyen msrada ekler, Sizler her kimin gnahlarn ba;!arsanz, bu gnahlar ba;!a11m; olur; ve her kimin gnahlarn
tutarsanz, !Ju g11ah!ar tutu!mu; olur. Bu szlerle, insann yreini ve
nedamet ve~ihtidf,!snn sahiciliini bilen Tanr'nn balamas veya
balamamas gibi, dpedz ve mutlak olarak, gnah balama veya

tutma yetkisi verilmi deildir; ancak artl olarak, nadimlere: ve bu


veya affetme, eer affedilen kiinin nedameti sahte ise, affedilen kiiye ynelik bir baka ilem veya hkm olmakszn, geersiz olur ve gnahtan kurtulu bakmndan hibir etkisi olmaz, fakat
tersine o kiinin gnahn arlatrr. Bu nedenle, havariler ve onlarn
halefleri, sadece harici nedamet iaretlerini izleyeceklerdir; bunlar
varsa, balamay reddetmek yetkisine sahip deillerdir; fakat bu ia
retler' yoksa, balamak yetkisine sahip deillerdir. Ayn ey, vaftizde
de grlebilir: zira havariler, ihtida etmi bir Yahudi veya pagann affedilme isteini geri evirme yetkisine sahip olmadklar gibi, nedamet getirmemileri affetme yetkisine de sahip deildiler. Fakat, hi
kimse, bir bakasnn nedametinin sahiciliini, riyakarla tabi szleri
ve eylemlerinden alnan harici iaretler dnda idrak edemeyeceine
gre; bir baka soru ortaya kyor, bu iaretierin sahiciliine karar verecek olan yarg kimdir? Bu sctru, bizzat Kurtarcmz tarafndan cevaplanmaktadr; Eer kardeJin senin hakkm inerse, ona git ve sadece ikiniz arasnda ona J'an!pt s), fe; eer seti dit!en:e, kardeJini kazamrsn. Fakat seni di1!emezse, yamna bir Vt:)'a iki kiJi daha al. Onlar da dinlemezse,
Kilise'ye syle;fakat Kilise'yi dinlemeyi de reddederse, o senin iin bir kiifir ve
bir vergi m!tezimi gibi o/sm (Matta XVIII.lS, 16, 17). Buradan aka
grlyor ki nedametin sahiciliine karar vermek yetkisi, herhangi bir
kiiye deil, Kilise'ye, yani, mrninler cemaatine, veya onlarn temsilcilerine aittir. Fakat, karar verme yannda, hkmn ilan edilmesi de
gereklidir. Bu ise, daima, szc olarak Kilise'nin havarisine veya bir
baka Kilise babasna aittir; ve Kurtarcmz onsekizinci msrada bundan bahseder, Yeryznde baladnz her ft:J', g"kyznde de balanmJ
olacaktr; ve yeryznde .zdtz her fCJ', g"kyzJde de zlmJ olacaktr. Aziz Pa ulus'un craat buna uygundu, Korintos!u!ara Birinci Mektup V. 3, 4, S'te dedii gibi, nk ben, bedence gaip fakat ruha hazr olarak, bunu bylece J!emj olan adama, hazrmtJn gibi, zaten hkm verdim;
Efendimiz sa Mesih'in adyla ve kudretiyle, siz ve benim ruhum bir araya
topland vakit, boyle bir adamn eytan'a teslim edi/nesine hkmettim; yani, bu adamn, gnahlar affedilmemi bir insan olarak, Kilise'den atl
masna. Paul us burada hkm ilan ediyor; fakat, Aziz Paulus orada bulunmad iin, cemaatin nce davay dinlemesi ve daha sonra onu
mahkum etmesi gerekiyordu. Fakat ayn babda (msra ll, 12) byle
bir olayda hkm verme yetkisi daha ak bir ekilde meclise verilmektedir: Fakat kardef denilen biri bir zani, vs. olursa, onunla yoldaJik
etmemeyi, hatta byle biriyle J'emek yenemeyi Jimdi size yazdm. nk dJarbalama,

351
da olm/ara hkmetmek ne vazifem? Siz ierdekilere hkmetmez misiniz?
Dolaysyla, bir insan Kilise'den atan karar havari veya kilise babas
tarafndan ilan edilirdi; fakat davann gerekesi hakknda karar verme
yetkisi Kilise'de idi,yahi, krallarn ve devlette egemen otoriteye sahip
olan kiilerin ihtidaswdan nceki zamanlarda, ayn ehirde yaayan
Hristiyanlarn birliinde idi: mesela Korinthos'ta, Korinthoslu Hristi
yanlar cemaatinde.
Aforoz zerine. Anahtarlar kudretinin, insanlar Tanr'nn kralln
dan atmakta kullanlan ksm, aforoz denilen eydir; ve ajoroz etmek,
kken olarak, anoavvaywyov noc:v [aposunagogon poiein -ev.] yani
sinagogdm dJar atmak'tr; yani, kutsal ayn yerinden dar; czamlla
rn, Musa'nn kanunuyla, rahip tarafndan temiz olduklar ilan edilene
kadar, srail cemaatinden ayr turulmalar gibi, fikir bakmndan bulac olduunu dndkleri bir kimseyi sinagogdan atmak eklindeki
Yahudi adetnden alnm bir kelime.
Cismmi iktidar olmadm aforozun amac. Henz cismani iktidar ile
takviye edilmi deilken aforozun amac ve etkisi, aforoz edilmemi
olanlar, edilmi olanlardan uzakta tutmak idi. Asla Hristiyan olmam
kiileri pagan olarak damgalamak yeterli deildi; nk byleleriyle yemek ve imek serbest idi; aforoz edilmi kiilerle ise, serbest deildi;
bu, Aziz Paulus'un Korintoslulara Birinci Mektup V. 9, 10, vd.'deki szlerinden de anlalmaktadr; Paul us, daha nce, zaniler ile bir arada olunmasm yasaklamt; fakat bu, dnyadan ayrlmakszn mmkn olamayaca iin, bu yasa, kendi din kardeleri iinden kan zaniler ve dier kt insanlarla snrlad; b"yle birisiyle, der, birlikte olunmamal, hatta
yeni/ip iilmemelidir. Ve bu, Kurtarcmz tarafndan sylenen u sz gibidir (Matta XVIII. 17), O size bir kfir ve bir vergi mltezimi gibi olsun. Zira,
devlet gelirlerini toplayan ve tahsil eden kiiler anlamna gelen mltezimler, vergi deyecek olan Yahudiler tarafndan ylesine sevilmiyordu
ki, nltezim ve gnahkar onlar arasnda ayn ey kabul ediliyordu: hatta o
kadar ki, Kurtarcmz, onu ihtida ertirmek iin de olsa, bir mltezim
olan Zakkeus'un davetini kabul ettiinde, ona, bunun bir su olduunu
syleyip itiraz ettiler. Dolaysyla, Kurtarcmz kaftr'e mltezim'i eklediinde, aforoz edilmi bir kimse ile yiyip imelerini yasaklad.
Bylelerini, sinagoglarndan veya toplant yerlerinden darda tutmaya gelince, ister Hristiyan ister pagan olsun, sadece o yerin sahibi
bu yetkiye sahipti. Btn bu yerler, hak gerei, devletin denetiminde
olduu iin; ~for~t,edilen de, hibir zaman vaftiz edilmemi olan da,
cismani yneticinin izniyle bu yerlere girebilirdi; tpk Paulus'un, ihti-

352
dasndan nce, yksek rahibin izniyle, erkek ve kadn Hristiyanlar
yakalamak ve onlar balayp Yerualim'e gtrmek iin, onlarn
am'daki sinagoglarna girmesi gibi (Resul/erin leri IX. 2).
Aforozun bir mrted zerinde hkm yoktu. Buradan u anlalyor
ki, cismani iktidarn Kilise'ye bask yapt veya yardm etmedii bir
yerde mrted olan bir Hristiyan zerinde, aforozun, ne bu dnyada
zarar, ne de korkutma yoluyla, hibir etkisi yoktu; korkutma yoluyla
etkisi yoktu, nk o artk bir mrnin deildi; zarar yoluyla da etkisi
yoktu, nk bylece dnya nimetlerine geri dnmt; ve gelecek
dnyada, hibir zaman inanmam olanlara gre daha kt bir durumda olmayacakt. Zarar daha ziyade Kilise'ye gelirdi, nk dar att
kiiler, bylece, ktlklerini daha cretidr bir biimde cra etmeye
tahrik edilmi olurlard.
Aforoz sadece mmin!er zerinde hkm ifade ederdi. Bu nedenle,
aforoz sadece, sa Mesih'in hem ller hem de diriler zerinde saltanat ve hkm srmek iin ihtiam iinde geri dneceine inanm
olanlar zerinde hkm ifade ederdi ve, aforoz yoluyla, gnahlar tutulmu olanlarn, yani, Kilise tarafndan aforoz edilmi olanlarn onun
krallna girmeleri engellenmi olurdu. te bu yzden Aziz Paulus,
aforoz iin, aforoz edilmi kiinin eytan'a teslim edilmesidir der. Zira, Mesih'in krall dndaki btn dier krallklar, eytan'n krall
ad altnda toplanr. Mminler, aforoz edilmi halde durduklar, yani,
gnahlarnn balanmadan kald bir vaziyette bulunduklar srece
ite bundan korkarlar. Buradan aniayabiliriz ki, Hristiyan dininin cismani iktidar tarafndan tasvip edilmedii dnemde, aforoz, sadece
davranlarn dzeltilmesi iin kullanlrd, dnce yanllarnn deil:
nk bu yle bir cezadr ki, sadece inananlar ve Kurtarcmz'n dnyaya hkmetmek iin geri gelmesini bekleyenler ona duyarl olabilirdi; ve buna inananlarn da kurtulu iin doru yaamak dnda bir dnceye ihtiyalar yoktu.
Aforoz hangi sular iin vardr. Aforoz hakszlk iin vardr; mesela
(Matta XVIII), Eer kardein [din kardein -ev.] hakkn inerse,
kendi aranzda bunu ona syle; daha sonra ahitlerle birlikte; en sonunda Kilise'ye syle; ve yine itaat etmezse, O sana bir kafir ve bir vergi m!tezimi gibi olsun. Aforoz, rezilane bir hayat iin vardr, mesela
(Korintos!u!ara Birinci Mektup V. ll) Karde denilen biri bir zani veya agzl, veya bir putperest, veya bir ayya, veya bir gasp olursa, boyle biriyle
yemek yemeyeceksin. Ancak, sa'nn Mesih olduu temel inancna bal
olan bir kimseyi, bu temel grn yklmasna yol amayan baka bir

353
goru farkllndan dolay aforoz etmek iin, ne Kutsal Kitap'ta bir
yetki, ne de havarilerde bir emsal grlmemektedir. Aslnda, Aziz Paulus'ta (Titus'a Mektup III. 10) aksine iaret ediyor gibi grnen bir
metin vardr; Mutezilo7lm bir kimseyi, irinci ve ikinci ihtartfm sonra reddet. Zira bu mutezil (..Uferetic"), Kilise'nin bir yesi olduu halde, Kilise'nin yasaklam olduu kiisel bir gr savunan kii demektir: ve
Aziz Paulus, Titus'a, byle birini birinci ve ikinci ihrardan sonra reddetmesiti tlyor. Fakat reddetmek ("reject"), burada, o kiiyi aforoz etmek deil; sadece kendisi tarafndan ikna edilecek birisi olarak ona ihtar etmeyi brakmak, onu yalmz brakmak, ommla mtk tmt,mamak anlamna gelir. Ayni havari der ki (Timoteos'a kinci Mektup IL 23) Aklszca
ve cahilce soru/artlan kan: buradaki katmak kelimesi ve daha nceki
reddetmek, orijinalde, napamv'dur fparaitou -ev.]: fakat aklszca sorulardan aforoz olmakszn da kanlabilir. Yine (Titus'a Mektup III. 9),
aklszca sorulardm kapt ifadesinde orijinaldeki nc:pwracro fperistaso ev.] (bir kenara koymak), daha nceki reddetmek kelimesiyle edeerli
dir. Temel inanca bal olan mminlerin, muhtemelen iyi ve dindar
bir vicdandan kaynaklanan kendilerine ait bir ekleme yznden Kilise'den atlmalarn desteklemek iin kullanlabilecek baka bir ifade
yoktur. Tersine, bylesi ihtilaflardan saknlmasn emreden btn k
smlar, her kk gr ayrl iin bir karar vererek, insanlar gereksiz bir vicdan yk altna girmeye zorlayan veya onlar, Kilise'nin birliinden ayrlmaya tahrik eden yeni yeni inan akideleri yaratmamalar
iin, Timoteos ve Titus gibi kilise babalarna t olarak yazlmtr.
Aziz Petrus ve Aziz Paul us, Calyallam Mektup II. ll'de okuyabilecei
miz gibi, aralarndaki ihtilaf byk olduu halde, yekdierini Kilise'den atmadlar. Bununla beraber, havariler anda, buna riayet etmeyen kilise babalar da vard; mesela Diotrefis (Yuhama'mt nc
Mektubu, 9, vd.), kendi kibri yznden, Aziz Yuhanna'nn Kilise'ye kabullerini uygun bulduu kiileri Kilise'den atmtr. te, kibir ve ihtiras Mesih'in Kilisesi'ne bu kadar erken girdi.
Aforoza tabi kiji/er. Bir kimsenin aforoz edilebilmesi iin, baz
artlar gereklidir; ilk olarak, onun aforoz edilme nedenini yarglama
yetkisine sahip bir topluluun, yani, bir meru meclisin, yani, bir H
ristiyan Kilisesi'nin yesi olmaldr. Zira cemaat yoksa, aforoz da olamaz; yarglafua yetkisi yoksa, hkm verme yetkisi de olamaz.
BuradaQ u ,s9nu kar ki bir Kilise bir baka Kilise tarafndan
aforoz edilemez: zira, ya yekdierini aforoz etmek iin eit yetki sahibidirler, ki bu durumda aforoz ne disiplin ne de bir otorite eylemi ol-

mayp hizipleme ve sevginin bitmesidir sadece; ya da biri dierine o


kadar tabidir ki, her ikisi de tek bir sese sahiptir; ve bu durumda tek
bir Kilise olurlar; ve aforoz edilen ksm artk bir Kilise deil, dank
durumda bireylerdir sadece.
Aforoz hkm, aforoz edilen kiiyle birlikte olunmamas ve hatta
onunla yemek bile yenmemesi iin bir t ierdiinden, bir egemen
hkmdar veya meclis aforoz edilirse, hkm geerli deildir. Zira
btn' uyruklar, doa yasas gerei, talep ettiinde kendi egemenlerinin yannda ve huzurunda olmakla ykmldrler; ayrca, onu, ister
adi ister mukaddes olsun, hakimiyeti altndaki herhangi bir yerden sremezler; onun izni olmadan, onun hakimiyetinden kamazlar; ve hele, onlar bu erefe ard vakit, onunla yemek yemeyi reddedemezler. Dier hkmdarlar ve devletlere gelince, bunlar tek ve ayn
topluluun ksmlar olmadklarndan, aforoz edilmi devletle birlikte
olmaktan kanmalar iin bakaca bir hkme gerek yoktur: nk
devletin kurulmas, ok sayda insan bir cemaat iinde toplarken, bir
cemaati de dierlerinden ayrr: bu nedenle, krallar ve devletleri ayr
tutmak iin aforoz gerekmez; politikann kendi doasnda zaten varolan dnda bir etkisi de yoktur, meer ki hkmdarlar yekdieriyle
sava etmeye kkrtmak iin olsun.
ster Hristiyan ister pagan olsun kendi egemeninin yasalarna
uyan bir Hristiyan uyruun aforoz edilmesi de geersizdir. Zira eer
sa'nn Mesih olduuna inanyorsa, Tanr'nn Ruhu'na sahiptir (Yuhanta'nJ Biritci Mektubu V. 1): ve Tanr otda yajar ve o da Tanr'da (Yuhatna'mJ Birinci Mektubu IV. 15). Tanr'nn ruhuna sahip olan; Tanr'da yaayan; Tanr'nn da onda yaad bir kimseye, insanlarn aforozu hibir zarar vermez. Bu nedenle, sa'nn Mesih olduuna inanan bir
kimse, aforoz edilmi kiilere ynelik btn tehditlerden uzaktr. Buna inanmayan Hristiyan deildir. Dolaysyla gerek ve yapmacksz
bir Hristiyan aforoza tabi deildir: ikiyzll davranlaryla belli
olana kadar, yani, davran kural olan ve Mesih ve onun havarilerinin
uymamz emrettikleri egemeninin yasasna aykr hareket edinceye
kadar, Hristiyan olduunu syleyen bir kimse de aforoza tabi deil
dir. nk Kilise, davranlar, sadece dsal eylemlerle yarglayabilir
ve bu eylemler de, devletin yasasna kar olmadka, asla yasad olamaz.
Bir insann babas, veya anas, veya efendisi, aforoz edilirse, ocuklarn onlarla birlikte olmalar ve onlarla yemek yemeleri yasak deildir: nk bu, byk ounlukla, yiyecek bulma imkan olmama-

sndan tr, onlar a kalmaya mahkum etmek; ve, havarilerin dsturuna aykr olarak, onlar, ebeveynlerine ve efendilerine itaat etmemeye mezun klmak olurdu.
zet olarak, aforz yetkisi, Kilise ilavarileri ve babalarnn Kurtarcmz'dan aldktan--yetkinin amacn amamaldr; bu yetki ise, buyurma ve zorlama ile ynetmek deil, insanlar gelecek dnyada kurtulu yolunda retmek ve ynlendirmektiL Herhangi bir bilim daln
da bir usta, kurallarn uygulamay inatla ihmal eden bir rencisini
nasl terkedebilir, fakat onu adaletsizlikle sulayamaz ise, nk
renci ona itaat etmekle hibir zaman ykml deildir; ayn ekilde,
Hristiyan dncesinin bir retmeni de, Hristiyan ilkelerine uygun
olmayan bir hayat srmekte inat eden taraftarlarn terkedebilir; fakat
ona hakszlk yaptklarn sylemez, nk ona itaat etmekle ykml
deillerdir. Bundan ikayet edecek bir retmene, Tanr'nn Samuel'e
verdii u cevap verilebilir, (1. Samuel VIII. 7) Onlarseni deil, beni reddettiler. Dolaysyla, bir Hristiyan devlet veya hkmdarn yabanc bir
otorite tarafndan aforoz edilmesinde olduu gibi, aforoz cismani iktidarn destei yoksa geersizdir; ve dolaysyla korkuya dayal yaptrm
dan yoksundur. Ftlmen excommunicationis, yani aforozut yldrm ifadesi, onu ilk defa kullanm olan Roma Piskoposu'nun, krallarn kral olduunu sanmasndan ileri geliyordu; tpk paganlarn Jpiter'i tanrla
rn kral yapmalar ve iirlerinde ve resimlerinde, ona, iktidarn kabul
etmeme cretini gsteren deviere boyun edirmesi ve onlar cezalandrmas iin bir yldrm vermeleri gibi. Bu san, iki yanlg zerinde
duruyordu; birincisi, Kurtarcmz'n kendi szleri, (Yuhanna XVIII.
36) Benim krallm bu dnyadm deildit~ hilafna, Mesih'in krallnn
bu dnyadan olduu yanlgsdr; dieri ise, sadece kendi uyruklar
zerinde deil, dnyann btn Hristiyanlar zerinde Mesih'in vekili olduuna inanmasdr; bunun iin Kutsal Kitap'ta hibir temel yoktur ve yeri geldiinde bunun aksi ispat edilecektir.
Cisnani egemenler Hristiyan olmadan nce, Kutsal Kitaplar'n yorumcusu zerine. Bir Yahudi sinagogunun bulunduu Selanik'e gelen Aziz
Paulus, (Resul/erin jleri XVII. 2, 3) adeti zere, onlarn yanna girdi, Mesih 'in ac ekmesi ve bllerden kyam etmesi gerek olduunu tefsir edip anlatarak, Sebt gn boyunca onlarla Kutsal Kitaplar'dan konujtu ve anlatt
bu sa'nn Mhih olduunu syledi. Burada belirtilen Kutsal Kitaplar, Yahudilerin Kutsal j(jtaplar, yani, Eski Ahit idi. sa'nn Mesih olduunu
ve llerden kyar: ettiini kantlamaya alt kiiler de Yahudi idi
ve bunlarn Tanr kelam olduuna zaten inanyorlard. Bunun zeri-

gibi) bazlar inand, ve (msra S'te olduu gibi)


hepsi Kutsal Kitab'a inandklar halde, niye
hepsi ayn biimde inanmyor; niye Aziz Paulus'un onlara yapt yorumu bazlar onaylyor, bazlar ise onaylamyordu; ve niye herkes
kendine gre bir yorum yapyordu? nk; Aziz Paulus, onlarn yan
na, herhangi bir yasal yetkisi olmakszn, ve buyurmayan, ikna eden
birisi olarak gelmiti; Tanr'nn ilerinde onun otoritesini grebilsinler
diye Musa'nn Msr'da srailoullarna yapt gibi, ya mucizeler yoluyla; ya da, Tanr kelamnda retisinin doruluunu grebilsinler
diye, o zaman mevcut olan Kutsal Kitap'tan hareketle akl yrtmek
yoluyla onlar ikna etmesi gerekiyordu. Fakat, yazl ilkelerden hareketle akl yrterek ikna eden kii, konutuu kiiyi, hem o ilkelerin
anlamnn hem de onlardan kard sonularn geerliliinin yargc
yapm olur. Aziz Paulus'un Kutsal Kitap'tan hareketle sylediklerinin
yargc, eer Selanikli bu Yahudiler deildi ise, kimdi? Eer Aziz Paulus idi ise, o zaman retisini kantlamak iin herhangi bir alnt yapmasna ne gerek vard? Ben, sizin yasalarnzn Mesih tarafndan gnderilmi yorumcusu olarak, sizin yasalarnzda, yani, Kutsal Kitap'ta
yle ve yle bir ey olduuna inanyorum, demesi yeterli olurdu.
Dolaysyla, Kutsal Kitab'n, yorumunu Selanikli Yahudilerin kabul etmek zorunda olduklar yorumcusu hi kimse olamazd: herkes, savunulan eyi, alnt yaplan yerlere uygun bulup bulmamasna gre, inanabilir veya inanmayabilirdi. Genel olarak btn durumlarda, herhangi bir kant ne sren bir kimse, hitab ettii kiiyi, kantnn yargc
yapar. zel olarak Yahudilerin durumunda ise, onlar, ak szlerle
(Tesniye XVIII), btn zor sorunlar hakknda imdilik srail rahipleri
ve yarglar tarafndan getirilen zmleri kabul etmekle ykml
idiler. Fakat burada, henz ihtida etmemi olan Yahudiler anialmak
gerekir.
Paganlarn ihtidas iin ise, inanmadklar Kutsal Kitaplar ne
srmenin faydas yoktu. Bu nedenle havariler, onlarn putperesdiini
rtmek iin akl yoluyla uratlar; ve bu yapldnda da, Mesih'in
hayat ve kyamna dair ehadetleriyle, onlar Mesih'e iman ettirmeye
altlar. Kafir olduu dnemde hi kimse, kendi lkesinin yasalar
hakknda kendi egemeninin yorumu dnda, hibir kiinin herhangi
bir Kutsal Kitap hakkndaki yorumunu izlemekle ykml olmad
na gre; o dnemde, Kutsal Kitab' yorumlama yetkisi hakknda herhangi bir tartma olamazd.
imdi ihtida denilen eyi dnelim ve onda, byle bir ykmltne

(msra

4'te

olduu

bazlar inanmad. Onlarn

357
ln

sebebi olabilecek ne olduuna bakalm. nsanlar, havarilerin


inanmak dnda bir eye ihrida etmiyorlard: havariler ise,
sa'nn Mesih olduu, yani, gelecek dnyada onlar kurtaracak ve onlar zerinde ebediyefsalta~at sre~ek olan kral olduu; ve dolaysyla
lmemi olduU, ttHerden kyam edip gkyzne kt, ve bir gn
geri dnp dnyay yarglayaca (ve dnyann da yarglanmak iin k
yam edecei) ve herkese yapt ilere gre karlk vereceinden ba
ka bir ey retmiyorlard. Onlardan hibiri, kendisinin veya baka birinin, Kutsal Kitab'n, yorumlar, Hristiyan olan herkese yasa olarak
kabul edilmesi gereken bir yorumcusu olduunu iddia etmedi. nk
yasalar yorumlamak, mevcut bir kralln ynetiminin bir parasdr;
oysa Havariler byle bir kralla sahip deildiler. Onlar o zaman ve
btn dier kilise babalar da o zaman beri, kralln gelsin diye dua ettiler; ve muhtedilerini onlarn o zamanki ulusal hkmdarlarna itaat
etmeye tevik ettiler. Yeni Ahit henz tek bir kitap halinde yaymlan
mamt. ncilcilerden her biri, }endi ncil'inin; ve her bir havari de
kendi mektubunun yorumcusu idi; ve bizzat Kurtarcmz Eski Ahit
hakknda Yahudilere yle der (Ythml1la V. 39) Kutsal Kitaplar arat
nn; nk onlarda ebedi hayata sahip oldumuza inamyorsU1uz, ve 01lar
bedm haber verirler. Eer Kutsal Kitaplar kendilerinin yorumlamalar
gerektiini kastetmemi olsayd, kendisinin Mesih olduunun kant
n onlardan almalarn istemezdi: onlar ya kendisi yorumlard, ya da
onlar rahiplerin yorumuna brakrd. Bir zorluk ktnda, Kilise'nin
havarileri ve yallar bir araya gelir ve neyin vaaz edilmesi ve retil
mesi gerektiine ve Kutsal Kitaplar halka nasl yorumlamalar gerektiine karar verirlerdi; fakat halktan, onlar okumak ve kendi kendilerine yorumlamak zgrln almazlard. Havariler, Kiliseler'e, ei
tim amacyla eitli mektuplar ve dier yazlar gnderdiler; eer onlar
yorumlamalarna, yani, anlamlarn dnmelerine msaade etmemi
olsalard, bu mektuplar ve yazlar bouna olurdu. Havarilerin anda
olduu gibi, bu durum, yapt yorum herkese kabul edilmesi gereken bir yorumcuya yetki verebilecek kilise babalar oluncaya kadar
byle olmaldr: fakat byle bir ey, krallar kilise babas veya kilise babalar kral oluncaya kadar mmkn olamazd.
Kutsal Kitab' yasa yapma yetkisi zerine. Bir yaznn kan01ik olduu
iki anlamd<f'sylenebilir; zira kanot, bir kural demektir; ve bir kural,
bir kiiyi hef.hangi bir eylemde ynlendiren bir ilkedir. Bylesi ilkeler,
bir retmen tarafndan rencisine veya bir danman tarafndan dostuna, onlara uymasn zorlama gc olmakszn verilse bile, yine de
rettiine

358
kanondurlar; nk kuraldrlar. Ancak, onlar alan kiinin itaat etmekle ykml olduu bir kimse tarafndan verildikleri vakit, bu kanonlar, sadece kural deil, ayn zamanda yasadrlar. Burada mesele, Hris
tiyan inancnn kurallar olan Kutsal Kitaplar yasa yapma yetkisiyle ilgilidir.
On emir zerine. Kutsal Ki tab'n ilk olarak yasa yaplan ksm, iki
levha zerine yazlm, ve bizzat Tanr tarafndan Musa'ya verilmi; ve Musa tarafndan da halka bildirilmi olan On Emir idi. O zamandan nce, kendi zel krall olmas iin herhangi bir kavmi henz sememi olan Tanr'nn yazl bir yasas yoktu ve Tanr, herkesin kendi kalbinde yazl olan doa yasasndan, yani, doal akln ilkelerinden baka bir yasa vermemiti insanlara. Bu levhalardan birincisi, egemenlik yasasn ieriyordu; 1. Baka milletierin tanrlarna
itaat etmemeleri ve sayg gstermemeleri, Non habebis deos a!ienos coram me, yani, dier milletierin taptklan tanrlar tanr olarak kabul etmeyeceksit, sadece bana tapacaksn: bylelikle, onlara o zaman Musa'nn, ve daha sonra da yksek rahibin, azndan konuan dnda
herhangi bir tanrya, krallar ve idarecileri olarak itaat veya hrmet
etmekten men edilmitiler. 2. Onu temsilen herhangi bir suret yapmamalar; yani, ne gkyznde ne de yeryznde, kendilerine, kendi
hayallerinin rn olan bir temsilci semeyecekler, fakat sadece
Tanr'nn o greve tayin etmi olduu Musa ve Harun'a itaat edeceklerdi. 3. Tanr'nn adm bo;una aza a!mama!ar; yani, krallar hakknda geliigzel konumayacaklar, onun hakkn veya onun vekilieri olan Musa ve Harun'un yetkilerini tartma konusu etmeyeceklerdi. 4. Her yedi gnde bir mutad i;!erine ara vermeleri, ve o sreyi ona
topluca sayg gstermek iin kullanmalar. kinci levha, insanlarn
yekdierine kar olan grevlerini ihtiva eder, ebeveyn/ere sayg gstermek; bldrnemek, zina i;!ememek, a!mamak; yalanc ;ahit!ede yargy ifsat etmemek; ve son olarak, yekdierine zarar vermek iin kendi iinde
planlar yapmamak gibi. Burada mesele, bu yazl levhalara, yasalarn
zorlayc gcn kimin verdiidir. Kuku yoktur ki bunlar bizzat
Tanr tarafndan yasalatrlmtr: fakat bir yasa, sadece onu egemenin ilemi olarak kabul edenler iin bir yasa olduu ve sadece onlar
balad iin; nasl olur da, Tanr'nn Musa'ya ne dediini duymak
iin daa yaklamas yasaklanm olan srail kavmi, Musa'nn onlara
bildirdii btn o yasalara itaatle ykml olabilirdi? Bunlardan bazlar, ikinci levhadakilerin tm gibi, gerekten doa yasalar idi;
dolaysyla, sadece srailliler deil, btn insanlar t<.rafndan Tanta

r'nn yasalar

olarak kabul edilmelidir: fakat, birinci levhadakiler gibi, sadece sraillilere ynelik olanlar iin, yukardaki soru devam
ediyor; u kadar ki, bu yasalarn ilan edilmesinden hemen sonra, u
szlerle, Musa'ya ifaat etmek iin sz vermilerdi, (kJ XX. 19), Bize kotUJ, ve biz ~ti,..iJiteceiz; fakat Tatr bize konuJmasm, yoksa lrz.
Dolaysyla, On Emir'den oluan bu ksa Kutsal Yaz'y srail devletinde yasa yapmak yetkisi, sadece, o zaman Musa'ya ve ondan sonra,
Tanr'nn bu zel kralln yneteceini Musa'nn azndan ilan ettii yksek rabibe ait idi. Fakat Musa, ve Harun, ve arkadan gelen
yksek rahipler, cismani egemenler idi. Dolaysyla o zamana kadar,
Kutsal Kitab' kanon veya yasa haline getirme yetkisi cisnani egemene ait idi.
Adli ve Levitik hukuk zerine. Adli hukuk, yani, Tanr'nn srailli
adalet dartrken ve kiiler arasndaki davalarda hkm veya karar verirken izlemeleri gereken kurallar olarak emrettii yasalar;
ve Levitk hukuk, yani, Tanr'nn rahipler ve Levililer'in ayn ve trenleri hakknda emrettii kurallar, onlara sadece Musa tarafndan verildiler; ve bu nedenle, Musa'ya itaat iin ayn vaat gereince, yasalar
haline de geldiler. Bu yasalarn, o zaman yazl olup olmadklar ve,
dada Tanr ile krk gn geirdikten sonra, Musa tarafndan halka i
fahen dikte edilip edilmedikleri, metinde belirtilmiyor; fakat onlarn
hepsi pozitif yasalard ve kutsal kitap deerindeydiler, ve cisnani egemen Musa tarafndan kanonik hale getirildiler.
kinci yasa. srailliler, Eriha karsndaki Moab ovasna gelip, vaad
lkesine girmeye hazr olduklarnda, Musa daha ncekilere eitli ba
ka yasalar ilave etti; bu sebeple bunlar Tesniye; yani, ikinci yasalar olarak anlrlar. Ve (TesniJe XXIX. 1'de yazld gibi), Tat'r'mn otlarla
Horeb'de yapt ahit yannda, Musa'ya, srail oullaryla yapmasna emrettii bir ahdin sb"zleridir. Zira, daha nceki yasalar Tesniye cznn banda akladktan sonra, onikinci babda balayan ve ayn czn yirmialtnc babna kadar devam eden baka yasalar eklemitir. Bu yasalar
(Testiye XXVII. 3), rdn'den geileri srasnda, badana edilmi byk talar zerine yazmalar emredildi: bu yasalar, ayrca, Musa tarafndan da bir kitap halinde yazld, ve srail rahipleri ve yaJllarna (Tesniye XXXI. 2). verildi, ve ahit satdnn kenarna konulmalar (msra 26)
emredildi?zira abit sandnn iinde sadece on emir vard. Bu, Musa'nn, srail krallarna bir nshasn muhafaza etmelerini emrettii yasa idi (Tesniye XVII. 18) ve bu, uzun sre kayp kaldktan sonra, Yoiya
zamannda Tapnak'ta tekrar bulunmu ve onun otoritesiyle Tanr yayarglara,

sas

olan yasadr. Fakat hem Musa, bu yasann


yazlmas srasnda, hem de Yoiya, onun bulunmas srasnda, cismani
egemenlie sahiptiler. Yani, o zamana kadar, Kutsal Kitab' kanonik
yapma yetkisi cismani egemende idi.
Bu yasa kitab yannda, Musa'nn zamanndan Esaret sonrasna
kadar, Yahudiler arasnda Tanr yasas olarak kabul edilen baka bir
kitap yoktu. Zira, birka hari peygamberler Esaret dneminde yaa
mlar;' ve dierleri de, ondan biraz nce yaamt; ve kehanetlerini
yasa olarak kabul ettirebilmekten o kadar uzaknlar ki, ksmen sahte
peygamberlerin ve ksmen de onlar tarafndan aldatlm krallarn ba
ks altndaydlar. Yoiya tarafndan Tanr yasas olarak teyit edilmi
olan bu kitap ve, onunla birlikte, Tanr'nn ilerinin btn hikayesi,
Yerualim ehrinin esir alnmas ve yama edilmesi srasnda kayboldu; 2. Esdms XIV. 21'de belirtildii gibi, senin yasan yand; btt nedenle
hi kimse senden o/at ,Jey!eri ve btJdm sonra olacak j!eri bilmiyor. Esaret
ncesinde, yasann kaybolduu zaman, (bu, Kutsal Kitap'ta belirtilmiyor, fakat Msr kral iak tapna yamalatt vakit (1. Krallar XIV.
26), Rehoboam zamannda kaybolduu dnlebilir), ve tekrar bulunduu Yoiya'nn zaman arasnda, onlar Tanr'nn yazl bir sznden yoksun idiler ve kendi takdirlerine gre veya peygamber saydk
lar kiilerin rehberlii altnda ynettiler.
Eski Ahit ne zaman lcatonik yapt!dt. Buradan u sonucu karabiliriz
ki, bugn elimizde bulunan Eski Ahit Czleri, Esaret'ten dnlerin
de Tanr ile ahiderinin yenilenmesine ve devletlerinin Esdras altnda
yeniden kurulmasna kadar, Yahudiler iin kanonik deildi, yasa hkmnde de deildi. Fakat o tarihten itibaren, Yahudilerin yasas olarak
kabul edildiler, ve Yudeal yetmi yal adam tarafndan Greke'ye
tercme edilip skenderiye'deki Ptolemaios kitaplna konuldular ve
Tanr'nn sz olarak onaylandlar. imdi, Esdras yksek rahip olduu
na ve yksek rahip de onlarn cismani egemeni olduuna gre, aktr
ki Kutsal Kitaplar sadece egemen cismani iktidar tarafndan yasa haline getirilmitir.
Yeni Ahit, Hristiyan egemenler altttda kanonik olmaya ba,Jiad. Hris
tiyan dininin, mparator Constantinus tarafndan resmen kabul edilip
onaylanmasndan nceki dnemde yaam Babalar'n yazdklarndan
anlyoruz ki, u anda elimizde olan Yeni Ahit kitaplar, o zamanki H
ristiyanlarca, kk bir aznlk dnda, (bunlar o kadar azd ki btn
dier Hristiyanlar Katolik< 3l Kilisesi olarak anld, onlar ise sapknlar),
Kutsal Ruh'un emirleri olarak, ve dolaysyla iman kanonu veya kural
olarak kabul

edilmi

361
olarak, kabul edildiler: onlarn retmenlerine olan sayglar yle idi
ki; genel olarak tilmizlerin onlardan aldklar her tr reti bakmn
dan ilk efendilerine kar tadklar sayg kk deildir. Dolaysyla
kuku yoktur ki,
Paulus ihtida ettirmi olduu kiliselere; veya
sa'nn baka-bi-havarisi veya tilmizi, o zaman sa'y benimsemi olanlara yazdnda; onlar, bu yazlar, gerek Hristiyan dini olarak kabul
ettiler. Fakat, onlarn bu yazlar kabul etmelerini salayan ey, ret
menin kudreti ve otoritesi olmayp, muhatabn iman idi; ve havariler
kendi yazlarn kanonik klm olmayp, her muhtedi onlar kendisi
iin yle yapt.
Fakat buradaki mesele, herhangi bir Hristiyann kendine bir yasa veya kanon olarak neyi yapt deildir; yoksa byle bir yasa ve kanonu, kabul ederken kulland ayn hakla daha sonra reddedebilirdi;
buradaki mesele, adaletsizlik olmadan aksine bir ey yapamayacaklar
bir kanonun onlar iin nasl tesis edildiidir. Yeni Ahit'in bu anlamda
kanonik olmas, yani, devletin yasasnn onu yle klmam olduu bir
durumda bir yasa olmas, yasann doasna aykrdr. Zira bir yasa, daha nce gsterildii gibi [bkz. B'lm 26. -ev.], hareketlerimizi uygun
bulaca ekilde ynlendirmesi iin kurallar koyma ve bunlara aykr
bir ey yaptmzda bizi cezalandrmak zere egemenlik yetkisi vermi olduumuz insan veya meclisin buyruudur. Dolaysyla, bir ba
ka kimse, bize, egemen yneticinin koymam olduu kurallar getirecek olursa, bunlar sadece t ve tavsiyedir; iyi veya kt, bu t ve
tavsiyelere, kendisine tavsiyede bulunan kii, adaletsizlik etmeden
uymay reddedebilir; ve kurulu yasalara aykr iseler, ne kadar iyi olduunu dnrse dnsn, adaletsizlik etmeden riayet edemez.
Ben derim ki, bu durumda; kendi zel retmenlerine inanmas ve
onlarn tavsiyelerini izleme zgrlne sahip olmay ve bu tavsiyeierin resmen yasa olarak kabul edilmesini dilemesi bir kabahat olmamakla beraber, kendi eylemlerinde veya dier insanlarla olan konu
malarnda bunlara riayet edemez. Zira, dahili inan doas gerei grlemez ve dolaysyla btn beeri muhakemeden baktr; oysa bundan kaynaklanan szler ve eylemler, devlete ballmzn ihlalleri
olarak, Tanr ve insan nnde adaletsizliktir. Kurtarcmz krallnn
bu dnyada olacan reddettiine, dnyay yarglamaya deil, kurtarmaya geldi~ini sylediine gre, bizi, devletin yasalarndan baka bir
yasaya tabi lplll\aptr; yani, Yahudileri, yok etmeye deil fakat gerekletirmeye geldiini syledii Musa'nn yasasna (Matta V. 17); ve
dier milletleri de, kendi egemenlerinin yasalarna, ve btn insanlar

Aziz

362
doa yasalarna; ve hem kendisi hem de havarileri, vaazlarnda, koruma
ve sonsuz hayatn olaca ebedi krallna kyamet gnnde onun tarafndan kabul edilmenin bir gerekli art olarak, bunlara uymamz tavsiye etmilerdir. Kurtarcmz ve havarileri, bizi bu dnyada balayacak
yeni yasalar deil, sadece bizi gelecek dnya iin hazrlayacak yeni bir
reti braktklarna gre; bu retiyi ihtiva eden Yeni Ahit kitaplar,
Tanr'nn yeryznde yasa koyma yetkisi vermi olduu kiiler tarafn
dan onlara itaat emredilene kadar, mecburi kanonlar, yani, yasalar deil,
sadece kurtulu yolunda gnahkarlarn ynlendirilmesi iin iyi ve sa
lam tavsiyeler idi, ve herkes, adaletsizlik etmeden, sorumluluu kendine ait olarak, bunlara riayet edebilir veya etmeyebilirdi.
Yine, Kurtarcmz Mesih'in havacilerine ve tilmizlerine verdii
yetki, haldeki deil gelecekteki kralln ilan etmek; ve btn milletIeri eitmek ve inananlar vaftiz etmek; ve onlar kabul edenlerin evlerine girmek, ve kabul edilmedikleri takdirde, ayaklarnn tozunu onlarn karsnda silkmek; fakat onlar yok etmek iin gkten ate ar
mamak veya kl zoruyla onlar itaate icbar etmemek idi. Btn bunlarda, iktidar deil ikna vardr. O, onlar uyruklarna krallar gibi deil,
kurdara koyunlar gibi gndermitir. Onlarn yetkisinde, yasalar yapmak deil; yaplm yasalara itaat etmek ve onlara itaat edilmesini telkin etmek vard; ve bu nedenle, egemen cismani iktidarn yardm olmakszn, yazdklarn mecburi kanonlar haline getiremezlerdi. Dolaysyla, Yeni Ahit Kitab, meru cismani iktidarn onu yasa kld yerde yasadr sadece. Ve ayrca kral veya egemenin onu kendisi iin bir
yasa kld yerde; ki bylece o ["kral veya egemen" -ev.], kendini, onu
ihtida ettirmi olan bilgin veya havariye deil, bizzat havacilerin yapt
gibi, dorudan doruya Tanr'nn kendisine ve onun olu sa Mesih'e tabi klm olur.
Meclis/erin, Kutsal Kitaplar yasa klma yetkisi zerine. Yeni Ahit'e,
Hristiyan retisini benimsemi olanlar bakmndan, zulm dnemlerinde ve mekanlarnda, yasa gcn veriyor gibi grnen ey, Hristi
yanlarn kendi aralarnda meclislerinde verdikleri kararlardr. Zira, havarilerin, yallarn ve btn Kilise'nin toplant slubu hakknda unu
okuyoruz (Resul/erin jleri XV. 28); Bu gerekli jeylerden daha fazlasn size
yk/ememek Kutsal Ruh'a ve bize mnasip grnd, vs.; bu, retilerini
kabul etmi olanlar zerine bir yk koymak yetkisini ifade eden bir
sluptur. imdi, bir bajkasnn zerine bir yk koJmak ifadesi, ykml
klmak ile ayn ey gibi grnmektedir; ve dolaysyla bu meclisin i
lemleri o zamanki Hristiyanlar iin yasa hkmnde idi. Bununla be-

363
raber, bunlar, u gibi dier ilkelerden daha fazla yasa deildir, Nedamet getirin; vaftiz olun; emidere uyun; nci/'e inam11; ba11a gelin; sahip oldumttz het}eyi satn; onu yoksullara verin; ve, beni izleyin; bunlar ise,
emirler deil, insanlar Hristiyanla davet ediler ve arlardr,
i;aya LV. l'dekt davet gibi; E:y, susam her adam, sulara gel, gel ve parasz arap ve st al. nk, ilkin, havarilerin yetkisi, Kurtarcmz'n
yetkisinden fazla deildi; yani, bizzat kendilerinin, henz mevcut
olmayan, ileride olacak bir krallk olduunu kabul ettikleri Tanr'nn
kralln benimsernek iin insanlar davet etmek; ve krall olmayanlar yasa yapamazlar. kinci olarak, eer onlarn ura ilemleri yasa
olsa idi, gnah ilemeden bunlara itaat etmemek olmazd. Fakat,
Mesih'in retisini kabul etmemi olanlarn bylece gnah iledikle
rini hibir yerde okumuyoruz; onlar sadece gnahlar iinde lm
lerdir; yani, itaat borlu olduklar yasalara kar iledikleri gnahlar
affedilmeden kalmtr. Ve bu yasalar, doa yasalar ile, her Brsti
yann szlemeyle kendini balam olduu devletin cismani yasalar
idi. Dolaysyla, havacilerin ihtida ertirdikleri kiiler zerine koyabiidikleri ykle anlalmas gereken ey, yasalar deil, kurtuluu arayanlara nerilmi artlardr;insanlar,bu artlar,yeni bir gnah olmadan,sorumluluk kendilerinde olmak zere, kabul veya reddebilirlerdi; ancak mahkum edilme ve gemi gnahlar nedeniyle Tanr'nn
krallndan dlanma tehlikesi olmakszn deil. Bu nedenle Aziz
Yuhanna, kafider iin, Tanr'nn gazab onlar zerine gelecek deil, fakat (Yuhanna III. 36) Tanr'mn gazab o11lar zerinde kalr; ve
mahkum edilecekler deil, fakat (Yuhanna III. 18) zaten mahkum olmulardr demektedir. mann faydasnn gnahlarn balanmas olduu da dnlemez, meer ki bununla birlikte kiifirliin zararnn
da ayn gnahlartt tutulmas olduunu dnyor olalm.
Fakat birisi sorabilir, eer hi kimse onlarn kararlarna uymak zorunda deilse, o halde Havariler ve onlardan sonra Kilise'nin dier babalar, hem iman hem de davranlar bakmndan hangi doktrinlerin
retileceine karar vermek iin niye toplansnlar? Buna yle cevap
verilebilir, Havariler ve o meclisin yallar, oraya girmeleri zerine,
orada kesinletirilmi ve retilmesi kararlatrlm olan doktrini, itaat
etmekle ykml olduklar daha nceki bir yasa aksini emretmedii
srece, fetmek mecburiyeri altna girmilerdir; btn dier Hristi
yanlar ise, qnla~l) rettikleri eylere uymak zorunda olmayacaklard.
Zira, onlardan her birinin ne retmesi gerektiini teemml edebiiseler de, dier insanlarn ne yapmas gerektii hakknda teenml ede-

mezlerdi, meer ki meclisleri bir yasama yetkisine sahip olsun; ve cismani egemenlerden baka hikimse bu yetkiye sahip olamazd. nk, Tanr btn dnyann egemeni de olsa, onun adna herhangi bir
kimse tarafndan ilan edilen her eyi onun yasas olarak kabul etmek
zorunda deiliz; Tanr'nn, aka, uymamz emrettii cismaii hukuka aykr herhangi bir eyi de.
Havariler meclisinin ilemleri, o zaman iin, yasa deil tavsiye olduuna gre; o zamandan sonra, cismani egemenin otoritesi olmakszn
toplandklar takdirde, dier alimierin veya baka bir meclisin ilemleri
hi mi hi yasa deildir. Dolaysyla, Yeni Ahit Kitaplar, Hristiyan
retisinin en mkemmel kurallar olsalar da, krallar veya egemen medisIerin otoritesinden baka hibir otoriteyle yasa haline getirilemezdi.
Halen elimizde bulunan Kutsal Kitaplar kanon yapan ilk meclis
imdi artk yoktur: Zira Havarilerin kanonlarnn, Aziz Petrus'tan sonraki ilk Roma piskoposu olan Clemens'e atfedilen koleksiyonu phe
Iidir. nk, kanonik kitaplar orada saylsa da; u ifade, sitt vobis omnibts c!ericis et !aicis libri vetermdi, vs.<4 >, Aziz Petrus'un anda kullanlmayan bir ruhhan ve avam ayrm ierir. Kanonik Kutsal Kitab'n
belirlenmesi iin, halen mevcut olmayan, ilk meclis, kiliselerde olanlar dndaki kitaplarn okunmasn yasaklayan Laodikea Konsili'dir
(Can. LIX); bu yasak, her Hristiyana deil, sadece, kilisede halkn
nnde bir ey okuma yetkisine sahip olanlara; yani, sadece din adamlarna ynelik idi.
Havari/er awda dinsel grirevli/er tayin etmek yetkisi zerine. Havariler anda dinsel grevlilerin bazlar retmen, bazlar da papaz niteliinde idi. retmen niteliinde olanlar, Tanr'nn krallnn n
cil'ini kiifirlere vaaz ederler; ayinleri ve kutsal ibadeti ynetirler; ve
iman ve davran kurallarn ihtida etmi olanlara retirlerdi. Papaz
niteliinde olanlar ise, diyakozlard, yani, mminlerin gnll bala
rndan toplanan ortak hazineden geindikleri srece, kilisenin dnyevi ihtiyalarnn idaresi iin tayin edilmi olanlard.
retmen niteliincieki grevliler arasnda, ilk olarak, Havariler
vard; bunlarn says balangta oniki idi; ve bunlar bizzat Kurtarc
mz tarafndan seilmi ve tayin edilmilerdi; ve sadece vaaz etmek,
retmek ve vaftiz etmekle deil, ayrca Kurtarcmz'n diriliinin e
hitleri, ahitleri olmakla da grevliydiler. Bu ehadet, havarilii dier
dinsel retmenlerden ayrdeden zel ve en temel iaret idi; zira bir
havari, ya diriliinden sonra Kurtarcmz grm olmal, ya da daha
nce onunla konumu ve onun ilerini ve kutsallnn dier belirtile-

365
rini grm olmaldr; ite bunlarladr ki onlar yeterli ahitler olarak
kabul edilebilir. Dolaysyla, Yahuda skaryot yerine yeni bir havarnn
seiminde, Aziz Petrus yle der (Resul/erin ,>leri I. 21, 22) Yahya'mn
vaftizindm baJiayp, fiizaet alimp yukar karld vakte kadar yoldaJi
mzda bulunan aelamlardm biri, onun ktJ'atmta bizimle beraber Jahit olmak gerekir: burada, gerekir kelimesiyle, bir havarinin, Kurtarcmz'n
bedende tezahr etmi olduu zamanda ilk ve orijinal havarilerin arasnda olmas gerektii aniatlmak istenir.
Matta, cemaat tarafndm havari yapld. Yeryznde olduu dnemde sa tarafndan tayin edilmeyen havarilerden ilki, u ekilde seilmi olan Matta idi. Yerualim'de yaklak yzyirmi Hristiyan topland (Resul/erin Jieri I.lS). Bunlar (msra 23) iki kiiyi, Adil Yusuf ve
Matta'y tayin ettiler ve kura ektiler; ve (msra 25) kura Matta'ya kt,
ve o havari/er arasmda sayld. Burada gryoruz ki bu havarnn belirlenmesi, meclisin yeleri olmaktan teye Aziz Petrus'un veya onbirlerin deil, ce-maatin iiydi.
Pau!us ve Bartabas, Antak)'a Kilisesi tarafndan havari yapld. Ondan [Matta'dan -ev.] sonra, sadece Paulus ve Barnabas havari tayin
edildi; okuduumuza gre (Resul/erin Jieri XIII. 1, 2, 3) bu i yle oldu. Antakya'daki Kilise'de baz peygamberler ve retmenler vard; Bamabas, ve Zenci denilen Simeon, ve Cyrene'li Lucius, ve Mmaen gibi; bunlar
Tetrad: Herod ve Saul ile yetipniJierdi. Onlar Rabb'e hizmet edip oru tuttuklartda, Kutsal Ruh dedi ki, Onlar ardm iJ iin Bamabas ve Saul'u bana aymn. Ve oru tutup dua ettikten ve ellerini onlar zerine koyduktan sonra, onlar gnderdiler.
Buradan aka bellidir ki, onlar Kutsal Ruh diye anlsalar da, onlarn ars ve grevi onlara Antakya Kilisesi tarafndan beyan edilmi
ve verilmitir. Onlarn havarilie arldklar ise, her ikisine de havari
denilmesinden bellidir (Resul/erin Jieri XIV. 14): ve onlarn, Antakya
Kilisesi'nin bu ilemi sayesinde havari olduklarn, Aziz Paulus, Kutsal
Ruh'un onlar anrken kulland kelimeyi kullannakla aka beyan eder (Romal/ara Mektup I.l): zira o kendini, Tanr'nn nci/'i zerine ayrlmJ bir havari olarak tarif eder; Kutsal Ruh'un u szlerine atfen, Barnabas ve Saul'u bana ayrn. Fakat, bir havarnn ii sa'nn diriliine bir ahit olmak olduuna gre, u sorulabilir, ilesinden nce
KurtarcmZ''le konumu olmayan Aziz Paulus onun kyam ettiini
nasl bilebilirli? Buna kolaylkla yle cevap verilebilir, Kurtarcmz,
am yolunda,,gg;ykseliinden sonra gkten ona kendini gsterdi;
ve onu, pagatlat~ ve krallar, ve srail oullar nnde adm ta}tf!tas iin

366
bir ara olarak seti: ve bylece, Rabb'i ilesinden sonra grm olmakla, onun diriliinin ehliyetli bir ahidi oldu. Barnabas ise, ileden nce
bir tilmizdi. Dolaysyla aktr ki Paulus ve Barnabas havari idiler; fakat sadece ilk havariler tarafndan deil, Antakya Kilisesi tarafndan
seilip yetki aldlar; tpk Matta'nn Yerualim Kilisesi tarafndan seilip yetki almas gibi.
Kilise'de hangi gijrev!er ijretmen!ik niteliindedir. Greke Episkopos
kelimesi~den dilimizde oluturulmu bir kelime olan piskopos ("bishop ''), herhangi bir ie n ezaret eden veya bakan kii ve zel olarak bir
oban anlamna gelir; ve bununla, mecazen, sadece balangta obanlk yapan Yahudiler arasnda deil, paganlar arasnda da, ister yasalarla
ister doktrinle ynetsin bir kraln grevi veya halkn bir baka yneticisi veya rehberinin grevi anlalrd. te Havariler, bizzat sa tarafn
dan tayin edilen ilk Hristiyan piskoposlardr: ite bu anlamdadr ki
Yahuda'nn havarilii onun piskopos!uu (Resullerin ;!eri I .20) olarak
anlr. Ve daha sonra, Hristiyan Kiliseleri'nde, dnce ve tleriyle
sa'nn cemaatine rehberlik etmekle grevli yallar tayin olunduun
da; bu yallar da piskopos olarak anldlar. Timoteos bir yal idi, (bu
ya;l ("e/der") kelimesi, Yeni Ahit'te, hem ya hem de grev ifade
eder); fakat o, ayn zamanda, bir piskopos idi. Ve o zaman piskoposlar,
yal unvanyla yetinirlerdi. Hatta bizzat Aziz Yuhanna, Rabbimizin
sevgili havarisi, ikinci mektubuna u szlerle balar, SeilmiJ hamma,
ya;! ... Buradan aka bellidir ki piskopos, oban, ya;l, bilgin, yani,
retmen, havariler anda ayn grevin farkl adlarndan ibaret idi; zira o
zaman, zorlama deil, sadece doktrin ve ikna ile hkmet vard. Tanr'nn krall, yeni bir dnyada henz gelmi deildi: bu nedenle,
devlet Hristiyan inancn benimseyene kadar, hibir Kilise zorlama
yetkisine sahip olamazd: ve dolaysyla, fark grevler olsa da, farkl
otoriteler olamazd. Mesih'i Yahudilere ve katiriere ilan etmek ve inananlara rehberlik ve retmenlik etmekle grevli Havariler, piskoposlar, yallar, obanlar, ve bilginler dnda, Yeni Ahit'te retmen niteliinde bir baka makam veya grev grmyoruz. Zira ineilci/er ve peygamberler ile kastedilen, herhangi bir makam deil, eitli insanlar Kilise'ye yararl klan eitli yeteneklerdir: incikiler olarak, Kurtarc
mz'n hayat ve ilerini yazarak; havariler Aziz Matta ve Aziz Yuhanna, ve tilmizler Aziz Markos ve Aziz Luka, ve bu konuda yazan dier
leri gibi, (Kilise onlarn kitaplarn kabul etmemi olsa da, Aziz Tomaso ve Aziz Barnabas'n da bu konuda yazdklar sylenir): ve peygamberler olarak, Eski Ahit'i yorumlama yeteneiyle ve bazen de zel va-

367
hiylerini Kilise'ye bildirerek. Zira ne bu yetenekler, ne dil yetenekleri, ne eytan karma, ne baka hastalklar iyi etme yetenei, ne de
baka bir ey, Kilise'de bir grevli olmaya yetmiyordu; sadece, ret
me grevine usulnce arlmak ve seilmek.
retmen!erin:ztanmas. Nasl ki havariler, Matta, Paulus, ve Barnabas, bizzat Kurtarcmz tarafndan havari yaplmayp, Kilise tarafn
dan, yani, Hristiyanlar meclisi tarafndan seildilerse; yle ki, Matta,
Yerualim Kilisesi tarafndan, Paulus ve Barnabas ise Antakya Kilisesi
tarafndan seildilerse; ayn ekilde, dier ehirlerdeki papazlar da o
ehirlerin Kiliseleri tarafndan seildiler. Bunun kant olarak, ilk nce,
Aziz Paulus'un, Barnabas ile birlikte havari olduktan hemen sonra, insanlar Hristiyan inancna ihtida ettirmi olduu ehirlerde papazlarn
atanmasnda nasl hareket ettiini dnelim. Resullerit J!eri XIV.
23'te unu okuyoruz. her Kilise'de yaJ!!ar tayin etti/et~ bu, ilk bakta,
bizzat kendilerinin onlar setikleri ve onlara yetki verdiklerinin bir
kant olarak alnabilir: ancak orijinal metni dnrsek, aka grlecektir ki onlar [''yaJ!!ar" -ev.] her bir ehrin Hristiyanlar topluluu
tarafndan yetkili klnm ve seilmilerdir. Zira, ifade yledir, XE
porov1J aavrE avr8a npEaf3vrEpov Kar EKKA1Jaav [Kheirotmesan

tes autois presbuterous kat ekk!esias -ev.], yani, her mecliste el kaldrarak
onlar yaJ!!ar olarak tayin ettik!erinde. imdi, yeterince bilinir ki, btn

ve grevliler oy okluu ile seilirdi; ve, evet


normal yolu el kaldrnakla olduu iin,
ehirlerden herhangi birinde bir grevli tayin etmek iin, oy okluu
ile seim yapnalar iin halk bir araya toplamak yeterliydi; bu, ister
kaldrlm elierin ounluu ile, ister seslerin ounluu ile, ister
olumlu ve olumsuz oylar iin ayrlm anaklara atlan toplarn, veya
fasulye tanelerinin, veya kk talarn ounluu ile olsun; zira farkl
ehirler bu hususta farkl adedere sahipti. Dolaysyla, kendi yallar
n meclis seiyordu: Havariler ise, seim iin meclisi toplayan, seilenleri ilan eden ve onlara, imdi takdis denilen kursamay veren meclis
bakanlar idiler sadece. Bu nedenle, meclisierin bakanlar olan kii
ler, havarilerin yokluunda yallar gibi, IIpoEaTOJTE [proestotes -ev.]
ve Latince'de antislites olarak anlrlard; bu kelineler, oylar saymak,
ve kimin seildiini ilan etmek; ve oylar eit ktnda, kendi oyunu
ekleyerek kdhyu karara balamak ile grevli olan, meclisin temel
yesi anlam~ ge)i!; bu ise, bir heyet bakannn nakandr. Btn
Kiliseler papazlarn ayn ekilde atadklar iin, belirlemek kelinesin~n
getii yerde, (Titus'a Mektup I. S'te olduu gibi) va Karaa.T1]01JO'
bu

ehirlerde yarglar

oylarn hayrlardan ayrnann

Kara noAv npEa{3vrEpov [ei11a katr!Steses kata po!itt presbuterous ev.), Her jehirde yajlt!ar belirleyesin diye selli Gitit'te btrakttn, ayn eyi
anlamamz gerekir, yani, mrninleri toplantya armas ve oy okluu ile onlar papaz tayin etmesi. nsanlarn, bir meclis tarafndan seilenler dnda hibir yksek memur grmemi olduklar bir ehirde,
ehrin Hristiyanlar, retmenlerinin ve rehberlerinin, yani, papazlar
nn (veya piskoposlarnn) seimi iin, Aziz Paulus'un (Resu!/erit jleri
XIV. Z3) XEporov1JaavrE [Kheirotollestlftes -ev.) kelimesinde ima
ettii oy okluundan baka bir yntem dnselerdi, bu garip olurdu. imparatorlar, onlar arasnda barn korunmas amacyla onlar denetim altna almay gerekli bulmazdan nce, piskoposlar, her bir ehir
deki Hristiyanlarn meclisleri tarafndan seilirdi sadece.
Ayn ey,

Roma piskoposlarnn seiminde, bugne kadar devam


eden uygulama ile de dorulanmaktadr. nk herhangi bir yerin
piskoposu, oradan ayrlp papazlk makamn baka bir yerde kurmaya
gittiinde olduu gibi, yerine geecek kiiyi seme hakkna sahip olsayd; en son yaad ve ld yerdeki haletlerini tayin etmek hakkna ok daha fazla sahip olurdu: ve hibir yerde, herhangi bir Roma
piskoposunun halefini tayin etmi olduunu gremiyoruz. Damasus ve
Ursicitus< 5 l arasndaki seim hakknda kan ikilikten grebileceimiz
gibi, onlar fpiskoposlar -ev.] uzun bir sre halk tarafndan seildi;
Ammianus Marcellinus<6l bu ikiliin o kadar byk olduunu syler
ki, vali Juve12tius, onlar arasnda bar koruyamayp, ehirden ayrlmak
zorunda kalmt; ve bu olayda, kilisede yzden fazla insan l bulunmutu. Onlar, daha sonra, ilkin Roma'nn btn ruhban snf ve daha
sonra da kardnaller tarafndan seilmise bile; asla seletleri tarafndan
seilmemilerdir. Dolaysyla onlar kendi haletlerini tayin etme hakk
na sahip olduklarn iddia etmemilerse, sanyorum makul bir biimde
u sonucu karabilirim ki, yeni bir yetki hakkna sahip olduklar iddiasnda da bulunmamlardr; ve byle bir yetkiyi Kilise'den deil, sadece, salt retme deil ayrca Kilise'ye emir verme otoritesine de sahip olan birinden alabilirlerdi; ve bunu cismani egemenden baka hikimse yapamazd.
Ki!ise'11i11 vekilieti tedir: Veki/ kelimesi, orijinalde L1aKovo [Diakollos -ev.], bir baka insann iini gnll olarak yapan birisi demektir; ve bir hizmetiden sadece u ekilde farkllar, hizmetiler iinde
bulunduklar durum nedeniyle kendilerine emredilen eyi yapmak
zorundadrlar; vekiller ise sadece taahhtleriyle ykmldr ve dola-

ysyla

taahht ettiklerinden daha fazla bir ey yapmak zorunda deil


dirler: bylece, hem Tanr kelamn retenler, hem de Kilise'nin
dnyevi ilerini idare edenler vekildir, fakat farkl kiilerin vekilleridir. Zira ke!amtJ vekU!eri (Resul/eri;; J!eri VI. 4) denilen, Kilise'nin papazlar, bu kelamrt-sahibi olan Mesih'in vekilleridir: fakat, masalara
hizmet edilmesi (ayn bab, m s ra 2) denilen, bir diyakozun ve killi i, Kilise'ye veya cemaate yaplan bir hizmettir: bylece ne herhangi bir kimse ne de btn kilise, kendi papazlar iin, onlarn vekili olduunu
syleyemez: bir diyakoz iin, onun grevi ister masalara hizmet etmek
olsun, ister, ilk dnemlerde olduu gibi, her bir ehirde ortak bir hazineden veya balardan geindikleri vakit, Hristiyanlara rzk dat
mak olsun, ister bir ibadethaneyi veya Kilise'nin gelirlerini veya dier
dnyevi ilerini idare etmek olsun, btn cemaat onu, doru bir biimde, vekilieri olarak adlandrabilirdi.
Zira onlarn ii, diyakozlar olarak, cemaate hizmet etmek idi;
bazen, Aziz Stefan'n yapt gibi, kendi yeteneklerine gre, ncil'i
vaaz etmeyi ve Mesih'in retisini srdrmeyi; ve, Filipus'un yapt
gibi, vaaz etmeyi ve vaftiz yapmay ihmal etseler de. Zira Samiriye'de ncil'i vaaz eden (Resu!lerill jleri VIII. 5) ve Hadm' vaftiz
eden (msra 38) bu Filipus, havari Filipus deil, diyakoz Filipus idi.
Zira aktr ki (msra 1) Filipus Samiriye'de vaaz ederken, havariler
Yerualim'de idi, ve (msra 14) Samiriye'nin Talln kelamm kabul etmij
olduunu duyduk!armda, Petrus ve Yuha11na'y otlara g11derdiler; Petrus ve Yuhanna'nn ellerini koymasyla, vaftiz edilenler (msra 15),
Filipus'un vaftiziyle daha nce kabul etmemi olduklar Kutsal
Ruh'u kabul ettiler. Zira, Kutsal Ruh'un tevcih edilmesi iin, onlarn
vaftizinin bir Kilise vekili deil, kelamn bir vekili tarafndan tatbik
veya teyit edilmesi gerekiyordu. Dolaysyla, diyakoz Filipus'un vaftiz etmi olduu insanlarn vaftizini teyit etmek iin, havariler kendi
ilerinden Petrus ve Yuhanna'y Yerualim'den Samiriye'ye gnderdiler; onlar da daha nce sadece vaftiz olmular zerine, o srada btn gerek mrninlerde bulunan Kutsal Ruh'un iaretleri demek
olan lutuflar tevcih ettiler; bunlarn ne olduklar, Aziz Markos'un u
szlerinden anlalabilir (bab XVI. 17), bu ijaretler bellim adma illallalllar takib eder; onlar jeytan!ar rkarp atacaklar; yeni diller/e kollUJacaklar; ylalltan tutup kaldracaklar; ve lmcl bir jey yerlerse, bu onlara
zarar vermeyecek; hastalar zerille ellerini koyacaklar ve olllar iyi edecekler. Bunlar yapmay Filipus onlara veremezdi; Havariler ise verebilirdi, ve, bu ifadeden grld gibi, gerekten inanan ve Mesih'in

370
bir vekili tarafndan bizzat vaftiz edilmi olan herkese verdiler: bu
kudreti ya Mesih'in bu adaki vekilieri veremezler, ya da ok az
gerek mrnin vardr, ya da Mesih'in vekilieri ok azdr.
Ve nasl seildiler. lk diyakozlarn, Havariler tarafndan deil, tilmizlerin, yani, her trden Hristiyanlarn bir topluluu tarafndan seilmi olduklar, Resul/erin fleri VI' da aka grlyor; burada okuyoruz ki On{ki!et~ tilmizlerin says arttnda, onlar toplanmaya arm
lar, ve Havacilerin Tanr'nn kelamn brakp masalara hizmet etmelerinin uygun olmadn onlara syleyerek, yle konumulardr, (ms
ra 3) KardeJier, haklamda iyi Jehadet o!Utan, Kutsal Ruh ve hikmet/e dolu
yedi kiJi araym iinizde; ve biz onlar bu iJe tayin edelim. Burada aka grlmektedir ki, Havariler onlar seilmi ilan etseler de; aslnda onlar
cemaat semitir; bu, daha ak bir ekilde, yle ifade edilmektedir,
bu sz btiin cemaati memnun etti ve yedi kiJi seti/et~ vs.
Musa'nn yasastda

ruhani gelirler zerine. Eski Ahit'e gre, Levi


kabilesi sadece rahiplik ve Kilise'nin dier ikinci dereceden grevlerini yapabilirdi. Toprak, Yusuf kabilesinin Efraim ve Manasse'ye blnmesiyle, Levi hari, hiUa oniki tane olan dier kabileler arasnda
pay edildi. Levi kabilesine ise, srlar iin varolarla birlikte, yaama
lar iin belirli ehirler tahsis edildi: fakat kendi hisseleri olarak, kardelerinin topraklarnn rnlerinin onda birini alacaklard. Yine, rahipler kendi geimieri iin, adaklar ve kurbanlarn bir ksmyla birlikte, o onda birin onda birini aldlar. Zira Tanr, Harun'a unu demiti
(Say/ar XVIII. 20) Onlarn topratda miras hakkn olmayacak; onlar
arasmda hisset de olmayacak; Ben, srail oullar arasnda senin hissen ve
setzin mirasmm. Zira Tanr, o srada kral olmakla ve kendi kamu vekilIeri olarak Levi kabilesini tayin etmekle, onlara geimieri iin kamu
gelirlerini, yani, Tanr'nn kendisine ayrm olduu ondalklar ve
adaklar onlara verdi: ve Ben senin mirasm11n derken Tanr'nn kastettii budur. Dolaysyla, Levililer'e, kura veya miras demek olan~
KA1]po'tan [k!eros' -ev.] ruhban ("c!ergy") adnn verilmesi yanl olmaz; bir bakasndan daha fazla Tanr'nn krallnn miraslar olduklar iin deil; fakat Tanr'nn miras onlarn rzk olduu iin. imdi, o
srada bizzat Tanr onlarn kral olduuna, ve Musa, Harun, ve arkadan gelen yksek rahipler de onun vekilieri olduuna gre; aktr ki,
ondalklar ve adaklar hakk cismani iktidar tarafndan tesis edilmitir.

Yeni bir kral talep etmekle Tanr'y reddettikten sonra, ayn gelirlerden yararlanmaya devam ettiler; fakat onlar zerindeki haklar,

371
krallarn bu hakk onlardan almayndan geliyordu: zira kamu gelirleri, kamu kiilii olann tasarrufunda idi; ve bu da, Esaret'e kadar, kral
idi. Yine, Esaret'ten dn sonrasnda, daha nce olduu gibi rahibe
ondalk dediler. Dolaysyla, o zan1ana kadar Kilise'nin geimlii cismani egemen ta~fuagan belirlendi.
Kurtarcmz zamamnda, ve sonra. Kurtarcmz ve havarilerinin geimi yle ilgili olarak, sadece, Yahuda Iskaryot tarafndan tanan bir keseleri olduunu; ve Kurtarcmz oniki Havariyi vaaz etmeye gnderdii vakit, onlara u emri verdiini okuyoruz (Matta X. 9,10); keselerinizde ne altn, ne gm, ne bakr tayn, zira ii cretine layktr. Buradan
muhtemeldir ki, onlarn olaan geimi, grevlerine uygundu; zira onlarn grevi (msra 8) karlksz vermekti, nk karlksz almlard; ve
onlarn geimi de, Kurtarc Mesih'in gelii hakknda tadklar mjdeye inananlarn karlksz ba idi. Buna, Kurtarcmz'n hastalkla
rn iyiletirmi olduu kiilerin kran iin verdiklerini de ekleyebiliriz; bu hususta yle deniyor (Luka VIII. 2, 3) Kt ruhlardan ve hastalklardan kurtanim baz kadnlar; iinden yedi tatte ib!isin kt Mecdelli
Meryem; ve Huza'mt kars, Herod'u11 hizmetkar Yoamta, ve Suzama, ve
birok bakalar O!lun!a beraberdi; btmlar mallar ile ona yardm ediyorlar-

d.
Kurtarcmz'n ge ykseliinden

sonra, her ehrin Hristiyanla


r, topraklar ve eyalarnn satndan gelen ve, mecburiyetren deil
iyi niyetten, Havarilerin ayaklarna braklan parayla ortaklaa yaad
lar; zira, toprak dururken, der Aziz Petrus Ananias'a (Resul/erin leri V.
4 ), se11in deil miydi/? ve satldkta11 so m-a, smin kudretin iinde deil miydi/?
Bu szler gsteriyor ki, istemedike hibir ey vermek zorunda olmad iin, yalan syleyerek topran veya parasn esirgemesi gerekmiyordu. Havariler anda ve daha sonra Byk Constantinus'a(7) kadar,
Hristiyan Kilisesi'nin piskoposlar ve papazlarnn geimi, sadece, onlarn retisini benimsemi olanlarn gnll katklarndan geldi. Henz ondalklardan bahis yoktu: fakat Constantinus ve oullar dneminde Hristiyanlarn papazlarna olan sevgisi yle idi ki, Ammianus
Marcellinus, piskoposluk zerinde Damasus ve Ursicinus arasndaki
kavgay anlatrken, bu kavgann bouna olmadn, nk o zamanlarda piskoposlarn, cemaatin ve zellikle analarn cmertlii sayesinde, muhteem bir hayat srdklerini, arabalar iinde gezdiklerini ve
yiyecek ve giyeceklerinde son derece lks iinde olduklarn syler.
ncil'in veki!!efi, cemaatlerinin hayrseverfii sayesinde geindi!er. Fa-

372
kat burada

soru sorulabilir, papazlar o zaman sadaka gibi gnll


Aziz Paulus yle diyor (Korintos!u!am Birinci Mektup IX. 7) Zira, masmfi kmdi cebinde1 olarak kim gider sava,a? veya kim bir sr besleyip stndm imez? Yine, (msra 13)
Kutsal iJieri idare edenlerin, tapnan Jf?J'Ierindet yaJadtklann; ve sma11
baJtt bekleyenlerill sunaktan hisse aldkiamu bilmez misiliz.?; yani, sunakta sunulan eylerin bir ksmn kendi geimieri iin aldklarn. Sonra,
yle balyor, (msra 14) Ve bylece nci/'i i/m edenlerin ncil'den yafamalarm buyurdu Rab. Buradan u sonu karlabilir ki, Kilise'nin papazlarnn geimi kendi cemaatleri tarafndan salanmaldr; fakat, obanlarn, rzklarnn ne miktarn ne de trn belirlemeleri ve, adeta,
kendi deerlerini kendilerinin bimesi szkonusu deildi. Dolaysyla
onlarn rzk, ya cemaatin her bir yesinin ihsan ve cmertliiyle, ya
da btn cemaat tarafndan belirlenmelidir. Btn cemaat tarafndan
belirlenebilirdi, nk onlarn ilemleri o zaman yasa deildi; dolay
syla, papazlarn geimi, imparatorlar ve cismani egemenler bu konuda
yasalar yapmadan nce, tamamen hayrseverlie dayanyordu. Sunakta
hizmet verenler, yaplan adaklarla yaarlard. Bu nedenle papazlar, cemaat tarafndan sunulan eyleri alabilirler; fakat talep edemezler.
Mahkemeleri olmayanlar hangi mahkemede bunu dava edebilirler ki?
Veya, kendi aralarnda hakemleri olsa, memurlarn silahiandrma yetkileri yokken, onlarn kararlarn kim infaz ederdi? Dolaysyla, Kilise
papazlarna btn cemaat tarafndan verilen dnda belirli bir rzk
olamazd; ve o da, sadece, onlarn kararlarnn salt kanon deil ayn zamanda yasa gcne sahip olduu zaman; ve bu yasalar, sadece, imparatorlar, krallar, veya dier cismani egemenler tarafndan yaplabilirdi.
Musa'nn yasasndaki ondalk hakk, ncil'in o zamanki vekilierine uygulanamazd; nk Musa ve yksek rahipler, Tanr altnda halkn
cismani egemenleriydi ve onlarn Yahudiler arasndaki krall halde
mevcut idi; oysa Tanr'nn Mesih eliyle krall daha gelmemitir.
Buraya kadar, Kilise'nin papazlarnn ne olduu; vaaz etmek, ret
mek, vaftiz etmek, eitli meclislerinde bakanlk yapmak gibi yetkilerinin neler olduu; ruhani yaptrmn, yani aforoz etmenin, yani, Hristi
yanln cismani yasalarla yasaklanm olduu yerlerde, kendilerini aforoz edilmilerden uzak tutmalar, ve Hristiyanln cismani yasa ile emredildii yerlerde de, aforoz edilmileri Hristiyan cemaatlerinden kar
malar; Kilise'nin papazlar ve memurlarn kimin setii, yani cemaat;
onlar [cemaati -ev.] kimin takdis ettii ve kutsad, yani papaz; onlarn hakk olan gelirin ne olduu, yani sadece kendi mallar, ve kendi
katklarla m yaamak zorundaydlar?;

373
emekleri, ve dindar ve minnettar Hristiyanlarn gnll katklar olduu gsterildi. imdi, Kilise'de Hristiyan inancn benimsemi cismani
egemenlerin hangi greve sahip olduklarna bakacaz.
HristiJm biriislnani egemen papazlar atama hakkma sahiptir. lk
olarak, hangi fikirlerin bar iin uygun olduuna ve uyruklara reti
leceine karar verme hakknn, daha nce kantland gibi (blm
18), ister tek bir kii ister bir meclis olsun, btn devletlerde egemen
cismani iktidara ayrlmaz biimde bal olduunu hatrlamalyz. Zira
en kstl idrak sahipleri iin bile aktr ki, insanlarn eylemleri onlarn
iyi ve kt hakkndaki grlerinden kaynaklanr ve bu grler, eylemler sonucunda, insanlarn kendilerine yarar veya zarar vererek geri
dner; ve dolaysyla, egemen gce itaatin, itaatsizlie kyasla, kendilerine daha zararl olacan dnen insanlar yasalara uymayacak, ve
bylece devletin dzenini bozup kargaa ve i sava karacaklardr;
ve btn cismani ynetim, ite bunun nlenmesi iin kurulmutur.
Dolaysyla, paganlarn btn devletlerinde, egemenler halkn obanlar adn almlardr, nk onlarn izni ve yetkisi dnda meru biimde halk eitecek hibir uyruk olmamtr. Fagan krallarn bu hakknn, Mesih inancna ihtida etmeleri sonucu onlarn elinden alnd
dnlemez; zira sa, krallarn, ona inandklar iin tahttan indirilmeleri, yani, kendisinden baka hi kimseye tabi olmamalar, veya, ayn
ey olmak zere, uyruklar arasnda barn korunmas ve onlarn yabanc dmaniara kar savunulmas iin gerekli gten yoksun bra
klmalar gerektiini asla sylememitir. Dolaysyla Hristiyan krallar
hi'ila kendi halklarnn en yksek obanlardr ve, Kilise'yi eitmek,
yani, kendilerine teslim edilen insanlar eitmek zere, istedikleri obanlar [papaz/an -ev.] atama yetkisine sahiptirler.
Yine, onlar seme hakk, krallarn ihtidasndan nce olduu gibi,
Kilise'de olsun; zira, bu blmde gsterilmi olduu gibi, havariler zamannda yleydi; byle bile olsa, hak Hristiyan cismani egemende
olacaktr. Zira, bir Hristiyan olmasyla, retiye izin verir; egemen olmasyla, yani bu demektir ki, temsilen Kilise olmasyla da, setii
retmenler Kilise tarafndan seilmitir. Hristiyan bir devlette, bir H
ristiyanlar meclisi, obanlarn setii zaman, onu seen egemendir,
nk seim onun otoritesiyle yaplmtr; ayni ekilde, bir kasaba
belediye 'bakann setii zaman, bu, egemenlik gcne sahip olan
kiinin il~midi~: zira yaplan her ilem, rzas olmazsa ilemin geersiz
olduu kiinin ilemidir. Dolaysyla, obanlarn halk tarafndan veya
ruhban snf tarafndan seilmesi hakknda tarihten alnab!lecek em-

saller ne olursa olsun, bunlar herhangi bir cisnani egemenin hakkna


kar kant olmazlar, nk onlar semi olanlar, egcmenin otoritesiyle seim yapmlardr.
Her Hristiyan devlette, cismani egemen, uyruklarnn tamamna
nezaret eden en yksek oban olduuna, ve dolaysyla btn elier
obanlar onun otoritesiyle oban olduuna, ve retme ve btn elier
obanlk grevlerini yapma yetkisine sahip olduuna gre; buradan u
sonu kyor ki, btn bu elier obanlar retme, vaaz verme ve bu
grevle ilgili dier ileri yapma haklarn cismani egemenelen alrlar,
ve onun vekillerinden ibarettirler, tpk, ehirlerin memurlarnn,
mahkeme yarglarnn, ve ordu komutanlarnn, btn devletin memuru, btn davalarn yargc, ve btn ordunun komutan olan kii,
yani her zaman cismani egemen olmas gibi. Bunun nedeni ise, re
tenierin deil, renenlerin onun uyruklar olmasdr. nk, bir H
ristiyan kraln, kendi hakimiyeti altndaki topraklarda papazlar atama
yetkisini bir baka krala verdiini dnelim, muhtelif Hristiyan krallarn bu yetkiyi Papa'ya brakmalar gibi; bu Hristiyan kral, byle yapmalda, kendisi zerinde bir oban veya halk zerinde bir egemen oban oluturnaz; zira byle bir ey, onu, cismani iktidardan yoksa klar
d; cismani iktidar ise, byle bir durumda, insanlarn egemene olan grevlerine ilikin ve bir baka dnyada cezalandrlmaya ilikin olarak
sahip olduklar gr yannda, sadece ihtirasa deil ayn zamanda cehalete de, dier insanlardan daha az tabi olmayan retmenierin becerisine ve sadakatine de dayanrd. Bu nedenle, retmenleri atama
yetkisi bir yabanccia ise, bu yetki ona, hakimiyeti altndaki topraklarda retmenlik yapt egemen tarafndan verilmitir. Hristiyan
retmenler, bize Hristiyanl retirler; krallar ise aile babalardr, ve
bir yabancnn tavsiyesiyle, fakat buyruuyla deil, kendi uyruklar
iin retmenler kabul edebilirler; fakat zellikle, uyruklarna kt
retmenlik yaplmas, bu retmenleri tavsiye edenin aka iine
geliyorsa, kabul etmezler: ayrca, kamu iyilii iin gerekenden daha
uzun bir sre onlar tutmak zorunda da deillerdir; krallar, baka [gretmmleri!l atmmasmdm bajka -ev.] herhangi bir temel egemenlik
hakkn elde bulundurduklar srece, kamu iyiliine nezaret etmekte
grevli dir.
EgemeJt!erin oba!l!tk yetkisi jure divillo'durf8J; dier obanlarnki ise,
jure civi!l9J. Kavmin ba rahipleri ve yallarnn Kurtarcmza, hallgi
yetkiyle bu ijleri yapyorsun, ve sana bu yetki]'i kim verdi? (Matta XXI. 23)
diye sorduu gibi, bir kimse grevinin bandaki bir obana benzer bir

375
soru sorarsa, bu soruya, kral tarafndan verilen devletin otoritesiyle veya onu temsil eden meclisin otoritesiyle bu ii yaptndan baka bir
doru cevap veremez. En yce olan hari, btn obanlar, grevlerini
cismani egemenin otoritesiyle, yani.,jure civili olarak yaparlar. Kral ve
dier btn eg~m~rler ise, en yce oban grevini, dorudan Tanr'dan gelen yetkiyle, yani, Tanr'm1 hakk iinde veyajure divito olarak yerine getirirler. Bu nedenle sadece krallar, kendi unvanlarna, salt
Tanr'ya olan itaatlerinin bir iaretini koyabilirler, Dei gratia rex< 10 l, vs.
Piskoposlar, yetki belgelerinin balangcnda, Haptetmeap Kral'n inayetiyle, falanca diyakozluun piskoposu demeli; veya cismani memurlar
olarak, Hametmeapm adna demelidirler. Zira, rtl bir biimde de
olsa Dei gratia ile ayn ey olan Divitza providentiaO> demekle, yetkilerini, cismani devletten aldklarn inkar etmi; ve, devletin birlii ve
savunulmasna aykr olarak, cismani ballklarndan kurnazca syrl
m olurlar.
Hristiyan krallar, her ttden papazlk ilerini yapmaya yetkilidir/er.
Ama eer her Hristiyan egemen, kendi uyruklarnn en yce papaz
[oban: "pastor" -ev.] ise, yle grnyor ki sadece vaaz etmeye deil, ki muhtemelen hi kimse bunu inkar etmeyecektir, ayn zamanda
vaftiz etmeye ve Aa-i Rabhani aynini ynetmeye, ve hem tapnaklar
hem de papazlar Tanr'nn hizmetine takdis etmeye de yetkilidirler;
pek ok insan bu sonuncuyu inkar eder; ksmen, krallar normalde bunu yapmadklar iin, ksmen de aynierin ynetilmesi ve kiiler ve
yerlerin kutsal amalar iin takdis edilmesi, havarilerin zamanndan
bu yana olduu gibi, bu greve atanm insanlarn ellerinin konulmasn gerektirdii iin. Dolaysyla,. Hristiyan krallarn vaftiz ve takdis
yetkisine sahip olduklarnn kant olarak, hem niin bunu normalde
yapmadklarn, hem de, elierin konulmas eklindeki mutad tren olmakszn, eer isterlerse bunu yapmalarnn nasl mmkn olduunu
aklayacam.

Kuku

yoktur ki herhangi bir kral, eer bilimlerde hner sahibi


ise, bu konularda niversitelerde ders vermeleri iin bakalarna yetki
verirken kulland hakka dayanarak, bizzat kendisi bu konularda ders
verebilir. Bununla beraber, devleti ynetme ii onun btn zamann
ald iin, kendini zel olarak bu ie ["ders vermeye" -ev.] vermesi
uygun olmazd. Bir kral, isterse, nasl ki bakalarna onu kendi adna
yapmalar iin yetki veriyorsa, yarglk makamna oturup her trden
davay din'ieyi'pc:karara balayabilir; fakat onun zerinde bulunan komuta ve ynetim ii, srekli olarak tepede olmasn ve vekalet grev-

376
lerini kendisi altnda bakalarna emanet etmesini gerektirir. Ayn e
kilde, vaftiz yetkisine kesinlikle sahip olan Kurtarcmz, hi kimseyi
bizzat vaftiz etmemi (Yuhat111a IV. 2), fakat havarilcrini ve tilmizlerini
vaftize gndermi tir. Yine Aziz Paul us, muhtelif ve uzak yerlerde vaaz
verme zorunluluu yznden, pek az kiiyi vaftiz etmitir; btn Korimoslular arasnda, sadece Crispus, Gayus ve Stephmus'u vaftiz etmi
tir (Kori11tos!ulara Biriuci Afektrp I. 14, 16); nk onun temel grevi
vaaz vermekti (Kori!ltoslulara Birillci Mektup I. 17). Buradan aka bellidir ki grev ne kadar byk olursa, mesela Kilise'nin idaresi, daha az
insanla tek tek uralr. Dolaysyla, Hristiyan krallarnn niye normalde vaftiz yapmadklarnn nedeni aktr ve bugn piskoposlar tarafndan pek az, ve Papa tarafndan daha da az kiinin vaftiz edilmesinin nedeniyle aymdr. Elierin konulmasnn, bir kraln vaftiz ve takdis
yetkisi iin gerekli olup olmad hakknda, u ekilde dnebiliriz:
Elierin konulmas, Yahudiler arasnda ok eski bir kamusal trendi ve bununla, bir kimsenin duasnda, krannda, kurbannda, kutsamasnda, Janedemesinde veya dier konumalarnda amalanan kii
veya baka ey belirtilir ve belirlenirdi. te Yakup, Yusufun ocuklarn takdis ederken (Tei.'Vitl XLVIII. 14), Saeliili kiiiil: Efraim'it zerille ve sol eli11i de ilk domu; olan Mmasse'ti7l zerille koydu; ve bunu, daha
byk olan kursamay kime vermek istediini belirtmek iin bilerek
yapt (ancak ocuklar Yusuf tarafndan ona yle takdim edilmiti ki,
onu yaparken ellerini uzatmak zorunda kald). Yanm takdimenin
kurban edilmesinde de, Harun'a (tktf XXIX. 10) e!!eti11i boamn bapna koymas: ve (nsra 15) elini kozm ba;ma koymas emredilir. Ayn ey,
Levililer I. 4, ve VIII. 14'te de sylenir. Benzer ekilde Musa, Youa'y
sraillilerin reisi olarak tayin ettiinde, yani, onu Tanr'nn hizmetine
tahsis ettiinde (Say/ar XXVII. 23) El!eJiti otm zerille koydu, ve olla
talimatm verdi, ve savata itaat edecekleri kiinin kim olduunu ak
a belirledi ve ifade etti. Levililer'e Tanr, srail oullar ellerilli Levililer iizeri11e koysm diye buyurdu. Rabb'e kfr etmi olan kiinin lanetlennesinde ise (Levili/er XXIV. 14), Tanr, onu i;itmi; olanlar e!!eJiJli
O!lttJl bama koysm, ve biitiill cemaat otu ta;last diye buyurdu. Fakat,
bir rahip, Levili, veya baka bir adalet memuru deil de, niin sadece
onu iitmi olanlar onun zerine ellerini koymalydlar ve niin kfr
etmi olan ve lmesi gerekenin kim olduunu cenaatin gzlerine ba
ka bir kimse gsteremezdi? nk bir insan veya baka bir eyi, el ile
gze gstermek, ayn eyin bir isimle kulaa yaplmasna gre, yanl
naya daha az aktr.

377
Bu trene ylesine ok riayet edilmiti ki, btn cemaati hep birlikte takdis ederken, bu i elierin konulmasyla yaplamayaca halde,
Harun (Levili/er IX. 22) kavmi takdis ederken elini onlara doru kaldrd.
Tapnaklarn kutsaii1His iii benzer bir trenin paganlar arasnda da
olduunu okuyol'Hz,-.yle ki rahip, bir yandan kutsama szleri telaffuz
ederken, ellerini tapnan bir direi zerine koyard. Tanr'ya kamu
nnde hizmetle ilgili konularda, herhangi bir eyi, kula bilgilendirmek iin szlerle belirtmektense, gzleri inandrmak iin el ile belirtmek ok daha doaldr.
Dolaysyla bu tren, Kurtarcmz zamannda yeni bir ey deil
di. Zira, kz hasta olan Yairus (Markos V. 23), Kurtarcmz'a, (onu iyiletirmesi iin deil, fakat) iyile;sin diye ellerini onun zerine koymast iin
yalvard. Ve (Matta XIX. 13) ellerini OJlarn zerille koyup dua etsi11 diye
ona kk ocuklar getirdiler.
Bu eski ayine gre, havariler, ve rahipler, ve rahiplik makamnn
kendisi, papaz tayin ettikleri kiiler zerine ellerini koyarlar, ve ayrca
Kutsal Ruh'u alabilsinler diye onlar iin dua ederlerdi; ve, yeni bir durum ortaya ktnda, bu sadece bir defa deil, bazen daha sk olurdu:
fakat ama hep ayn idi, yani, ya genel olarak papazlk grevine ya da
zel bir ie tayin edilen kiinin kesin ve dinsel bir belirlenii. Bylece
(Resul/erin ;leri VI. 6) Havari/er dua ettiler ve ellerini !.oydu/ar yedi di yakoz zerine; bu, onlara Kutsal Ruh'u vermek iin deil, (nk, hemen daha nce msra 3'te grld gibi, onlar seilmeden nce zaten
Kutsal Ruh ile doluydular) onlar bu greve tahsis etmek iin yapld.
Ve diyakoz Filipus, Samiriye'de baz kiileri ihtida ertirdikten sonra,
Petrus ve Yuhanna gittiler (Resul/erin ;leri VIII. 17), ve ellerini onlam
zerine koydu/m~ ve onlar Kutsal Ruh'u ald. Ve sadece bir havari deil,
bir rahip de bu gce sahipti: zira Aziz Paulus, Timoteos'a, Hikimse
zerine ellerini henn koymamaslll (Tinoteos'a Birinci Mektup V. 22); yani, hikimseyi aceleyle papazla tayin etmemesini tavsiye eder. Timoteos'a Birinci Mektup IV. 14'te okuduumuz gibi, btn rahipler Timoteos'un zerine ellerini koydular: fakat bu, bazlarnn, onu, rahiplik
makamnn ve byk bir ihtimalle proestes veya szclerinin, ki bizzat
Aziz Paulus olabilir, tayini ile yaptklar eklinde anlalmaldr. Zira
Tinoteos'a ikinci Mektubunda, (bab I. 6) ona der ki, Ellerimill konulmasyla setde olan Tanr'nn amaamn a!evlendir: burada dikkat ediniz ki
Kutsal Ruh ik kastedilen ey, Teslis'teki nc kii deil, papazlk
grevi iin ge;ekli liruflardr. Yine okuyoruz ki Aziz Paul us ellerini iki
kez koymu; birinde, onu vaftizi srasnda, am'da Ananias'tan. (Resul-

378
leri11 J!eri IX. 17, 18); ikincisin de, ilk kez vaaz etmeye gnderildii zaman, Antakya'da (Resul/erin J!eri XIII. 3 ). O halde, papazlarn atanmasnda kullanlan bu trenin amac, papazlk grevi verdikleri kiiyi belirlemek idi. Fakat, o zamanlar retmeyetkisini daha nce alm herhangi bir Hristiyan olsa idi; onun vaftiz edilmesi, yani, onun bir Hris
tiyan yaplmas, ona yeni bir yetki vermi olmazd, sadece, doru re
tiyi vaaz etmesine, yani, yetkisini dzgn kullanmasna neden olurdu;
ve dol~ysyla, ellerin konulmas gereksiz olurdu; ve vaftiz yeterdi. Fakat Hristiyanlk ncesinde her egemen, retmek ve retmenler
atamak yetkisine sahipti; ve dolaysyla Hristiyanlk onlara yeni bir
hak vermemi; sadece, onlara dorunun retilmesi yolunda rehberlik
etmitir; ve bu nedenle, papazlk grevinin, yani, vaftiz ve takdis etmenin herhangi birini cra edebilmeleri iin, vaftiz srasnda yaplan
dnda, ellerin konulmasna ihtiyalar yoktu. Ve Eski Ahit'te, egemenliin yksek rahipte olduu srada, rahip sadece takdis etme hakkna sahip olsa da; egemenlik kralda olduu srada, durum byle deildi. Zira okuyoruz ki (1. Krallar VIII) Sleyman halk kutsam, Tapna takdis etmi, ve btn Hristiyan kiliseleri ve apellerinin takdisi iin gnmzde kullanlan toplu duay ilan etmitir: buradan anlalyor ki o, sadece ruhani ynetim hakkna deil, ruhani grevler c
ra etme hakkna da sahipti.
Cismani egeme11, eer bir HristiJ'atl ise, kmdi hakimi)'eti altttidaki topraklarda Kilise'ni11 baJdr. Dnyevi ve ruhani iktidarn Hristiyan egemenlerde bylece birlemesinden aka bellidir ki, onlar, hem politika hem de dinde, insanlarn dsal eylemlerinin ynetilmesi iin, uyruklar zerinde, hi kimseye verilmesi mmkn olmayan her trden
iktidara sahiptirler; ve, hem devlet olarak hem de Kilise olarak, kendi
uyruklarnn ynetilmesi iin kendi uygun grecekleri yasalar yapabilirler; nk hem Devlet hem de Kilise ayn kiilerde toplanmtr.
Bu nedenle, eer isterlerse, gnmzde pek ok Hristiyan kralIarn yapt gibi, dinsel konularda uyruklarnn ynetilmesi iini Papa'ya brakabilirler; fakat bu durumda Papa onlara tabidir ve bu grevi, bir bakasnn hakimiyet alannda, jure divino olarak, yani Tanrsal
hak ile deil,jure civili olarak, yani cismani egemenin hakkyla yerine
getirir; ve dolaysyla, egemen kendi uyruklarnn iyilii iin gerekli
grdnde, bu grevden azledilebilir.
Ayrca, eer isterlerse, bu ii, yksek bir papaza veya bir papazlar
meclisine brakabilirler; ve onlara, Kilise zerinde veya birbirleri zerinde, uygun grdkleri yetkiyi; ve bapiskopos, piskopos, rahip, veya

379
papaz gibi, istedikleri unvaniar verebilirler; ve onlarn geimi iin, onveya baka bir yoldan istedikleri yasalar yapabilirler, ve bunu
samimi bir vicdanla yapmaldrlar ki bunun tek yargc Tanr'dr. Kanonik Kutsal Kitaplar'in yarglarni ve yorurncularn atayacak olan,
cismani egenendir;-zira yasalar yapan odur. Ayrca, aforozlar geerli
klan da odur; inat ahlakszlar yola getiren ve onlar cernaatin geri
kalanyla bir olmaya zorlayan yasalar ve cezalar olmasayd, aforoza aldr edilmezdi. zet olarak, eylemler ve szler bakmndan, zira sadece eylemler ve szler bilinebilir ve sulanabilir, hem ruhani hem de
cisrnani btn davalarda en byk kudrete sahip olan kraldr; sulanamaz olann ise, kalbi bilen Tanr'dan baka hibir yargc yoktur. Ve
bu haklar, ister rnonark ister meclis olsun, btn egemenlerde vardr:
zira Hristiyan bir halkn temsilcileri Kilise'nin temsilcileridir: zira bir
Kilise ve bir Hristiyanlar devleti ayn eydir.
Kardinal Bellarmino'nun kitaplar, De Sumrno Pontifice. Burada
ve bu kitabn baka yerlerinde sylediklerim, en yce ruhani iktidarn
Hristiyan egemeniere ait olduunu gsterrnek iin yeterli olsa da;
Romal Pa pa' nn bu iktidar zerinde dnya apnda hak iddia etmesi, De
Smmo Pontifice0 2l adl tartmasnda Kardinal Bellarrnino tarafndan
esasl bir biimde ve, yle sanyorum ki, olabilecek en gl ekilde
savunulduu iin; onun syleminin gerekelerini ve kuvvetini olabildiince ksa bir biimde irdelemeyi gerekli grdm.
Birinci kitap. Bu konuda yazd be kitaptan birincisi meseleyi iine alr: biri, en iyi hkmetin hangisi olduu, Motari, Aristokrasi,
veya Demokrasi; ve bunlardan nn bir karmasnn en iyi hkmet
olduu sonucuna varr: bir dieri, bunlardan hangisinin Kilise'nin en
iyi ynetimi olduudur; ve monariye en fazla arlk veren karma ynetim sonucuna varr: ncs ise, bu karna nonaride, Aziz Petrus'un monark makarnnda olup olnaddr. kard ilk sonula ilgili olarak, daha nce yeterince kantiadm ki (blm 18) insanlarn itaatle ykml olduklar btn hkmetler, basit ve nutlaktr. Monaride, sadece tek bir stn insan vardr; ve devlette herhangi trden bir
yetkiye sahip olan btn dier insanlar, buna, nanarkn izni ve arzusu
ile sahiptirler ve onu nanarkn adna cra ederler: aristokras ve demokraside ise, nonaride rnonarka ait olan ve karna deil mutlak bir
egemenlik olan il\;tidar tek bir yce mecliste bulunur. Bu nden
hangisinin en iyi ol'duu, bunlardan herhangi birinin zaten kurulu olduu bir durumda tartlnanaldr; mevcut olan, daima, terGih edi!dalklar

380
meli, srdrlmeli ve en iyi kabul edilmelidir; zira mevcut hkmetin
yol aacak bir ey yapmak hem doa yasasna hem de
ilahi pozitif yasaya aykrdr. Ayrca, hangi hkmet biiminin en iyi
olduu, herhangi bir papazn yetkisi bakmndan hibir fark ifade etmez, meer ki cismani egemenlie sahip olsun; nk papazlarn grevi, insanlar emirle ynetmek deil, onlar eitmek ve kantlarla ikna
etmek,, ve retilen doktrini kabul m yoksa red mi edeceklerini dnmeyi onlara brakmaktr. Zira monari, aristokrasi, ve demokrasi,
bize, eit egemen ifade eder, eit papaz deil; veya, diyebiliriz
ki, eit aile babas, ocuklar iin eit retmen deil.
Dolaysyla, Kilise'nin en iyi ynetim biiminin ne olduuna ili
kin ikinci karsama, kendi hakimiyeti altndaki topraklar dnda Papa'nn iktidar meselesiyle hi ilgili deildir. nk btn dier devletlerde onun iktidar, eer varsa, aile babasnn iktidar gibi deil, sadece retmenin iktidar gibidir.
nc karsamaya, yani, Aziz Petrus'un Kilise'nin monark olduuna gelince, bunun temel kant olarak, Aziz Matta'dan u alnty
yapyor (bab XVI. 18, 19) Sen Petrts'sttt, ve Kilisemi btt kaya iizerine kttracam, vs. Ve sa11a gkyznJl anahtariarm vereceim; yetyznde bala
dt her ey gkyznde de bal kalacak, ve yeryznde zdn her ey
gkyznde de zlm kalacaktr. Bu alnt, iyi dnlrse, Mesih'in
Kilise'nin temel olarak tek bir akidesi olduu; yani, btn Havariler
adna konuan Petrus'un, Kurtarcmz'n burada zikredilen szleri
sylemesine neden olduundan baka bir eyi kantlamaz. Bunu ak
a anlamak iin, Kurtarcmz'n kendi azndan, Vaftizci Yahya azn
dan, ve havarileri azndan, sadece u inan akidesini vaaz ettiini
dikkate almalyz; o, Mesih'tit~ btn dier akideler, buna dayal olandan baka bir inan gerektirmez. Yahya ilk olarak sadece unu vaaz etmeye balad (Matta III. 2), Tatr'mt krall yakndr. Daha sonra, bizzat Kurtarcmz (Matta IV. 17) ayn eyi vaaz etti: ve oniki Havariye
yetkilerini verdiinde, (Matta X. 7), onlara bundan baka bir akidenin
vaaz edildiinden sz edilmez. Bu, temel akide idi,yani Kilise inanc
nn temeli idi. Daha sonra, havariler ona geri dndnde, sadece
Petrus'a deil, hepsine birden (Matta XVI. 13), insanlar benim kim oldttttmtt syledi diye sorar; ve onlar da yle cevap verirler, bazlar dedi
ki o Vaftizci Yahya'dr, bazlar lyas, ve baka bazlar da Yeremya veya
Peygamberlerden biridir dedi. Daha sonra, sadece Petrus'a deil hepsine
birden tekrar sorar. siz benim kim oldttttmtt s]'lersiniz.? Bunun zerine
Aziz Petrus hepsi adna cevap verir, Sen Mesih'sin, yaayan Tanr'nn Ozayflamasna

381
lt'sm; ite bunun, btn Kilise'nin inancnn temeli olduunu syledim; ve bunun zerine Kurtarcmz unu syler, Kilisemi bu hlJ'a zerille
kuracam: buradan aktr ki, Kilise'nin temel kayas ile kastedilen, H
ristiyan inancnn tene+akidesidir. Fakat, bazlar yle itiraz edecektir,
peki o zaman Kwta:.mz, sen Pet171s'su1 szlerini niin araya sokuyor?
Bu metnin asl harfiyen tercme edilmi olsayd, bunun sebebi kolayca
grlrd. Bunun iin, havari Simon'un, Sryanice Cephas ve Greke
Petros kelimesiyle ayn anlama gelen Kaya ("Stone'') soyadn tadn
dnmeliyiz. te bu yzdendir ki, Kurtarcmz, bu temel akidenin
ifadesi olarak, onun adn ima ederek, (ngilizce sylenecek olursa), Sen
Kaya'sn, ve Kilisemi bu Kaya zerine kuracann demitir: bu, Ben A1esih'im akidesi, benim Kilisemin yesi olacak herkeste aradm btn
inancn temelidir demekle ayn eydir. Bir isme yaplan bu ima, gnlk
konumada olaand bir ey de deildir. Kilisesini Aziz Petrus'un kii
lii zerine kurmaya niyetli olarak, Kurtarcmz, sen bir kayasn, ve Kilisemi bu kaya zerine kuracam deseydi, bu acayip ve belirsiz bir sz olurdu; oysa, Kilisemi senin z-erine kuracam demek ok ak bir ifade olurdu; ve onun ismine ayn ima devam ederdi.
Arkadan gelen u szlere, sana g'kyiiznn anahtarlarn vereceim,
vs., gelince; bu, Kurtarcmz'n btn dier yandalarna verdiinden
daha fazla bir ey deildir, (Matta XVIII. 18), Yeryiiztde baladm her
Jey g'kyziinde de bal kalacak, ve yeryznde 'zdiiii11 herjey g'kyiiziinde
de 'zfmiiJ kalacaktr. Fakat bu nasl yorumlannsa yorumlansn, burada baledilen yetkinin btn yce papazlara ait olduuna phe yoktur; ve btn Hristiyan cismani egemenler kendi topraklarnda en
yce papazlardr. Hatta o kadar ki, sanki Aziz Petrus, veya bizzat Kurtarcmz, onlardan herhangi birini ona inanmaya ve kralln kabul
etmeye ikna etmi; fakat, onun krall bu dnyadan olmad iin, uyruklarn ihtida ettirmede en yce sorumluluu ona brakm gibi;
yoksa onu, retme hakknn ayrlmaz biimde bal olduu egemenlikten yoksun brakmas gerekirdi. Aziz Petrus'un Kilise'nin evrensel
monark, yani, dnyadaki btn Hristiyanlarn manark olduunu kantlamaya alt birinci kitabna reddiye olarak bu kadar yeter.
kinci kitap. kinci kitap iki sonuca varyor: birisi, Aziz Petrus'un
Roma Piskoposu olduu ve orada ld; dieri ise, Romal Papalarn
onun halefl@ri olduklar. Bunlardan her ikisi de, bakalar tarafndan
tartma konusu edilmitir. Fakat bunlarn doru olduu farzedilse bile; Roma Piskopos'i szyle, ya Kilise'nin monark, ya da, onun en yce papaz anlalrsa; bu piskopos, Silvester0 3) deil, ilk Hrist~yan im-

382
paratar olan Constantinus idi; ve Constantinus gibi, btn dier Hris
tiyan imparatorlar da, Roma mparatorluu'nun en yce piskoposlary
dlar: btn Hristiyanlk aleminin deil, Roma mparatorluu'nun diyorum; nk dier Hristiyan egemenler de, kendi mnfert topraklarnda, egemenliklerine bal bir makam olarak, ayn hakka sahiptiler. Bu, onun ikinci kitab iin yeterli bir cevaptr.
nc kitap. nc kitapta, Papa'nn Deccal (''Antichrist") olup
olmad' sorusunu ele alyor. Ben ahsen, Kutsal Kitap'taki anlamyla,
onun Deccal olduunu gsteren bir kant gremiyorum: ayrca, bir
baka hkmdar veya devletin topraklarnda cra ettii veya u ana
kadar cra etmi olduu otoriteyi nakzetmek iin Deccal'in niteliin
den herhangi bir kant da getirmeyeceim.
Aktr ki, Yahudiler dier milletler tarznda bir kral talep ettiklerinde, Samuel zamannda onlar tarafndan reddedilmi olan Tanr'nn
kralln onlar arasnda yeniden kuracak bir Mesih'i, yani, bir Kurtar
c'y Eski Ahir'in peygamberleri haber vermi ve Yahudiler de beklemitir. Onlarn bu beklentisi, hem krall ele geirmeye teebbs etme hrsna, hem de, sahte mucizelerle, ikiyzllkle, veya nutuklar
atarak ve inandrc grnen fkirlerle insanlar aldatma hnerine sahip
olan kiilerin sahteciliklerine maruz brakmtr onlar. Bu nedenle
Kurtarcmz ve Havarileri, insanlar, sahte peygamberler ve sahte Mesihlere kar uyarmlardr. Sahte Mesihler, Mesih olduklarn iddia
eden, fakat yle olmayan, ve hakl olarak Deccal denilen kiilerdir; Kilise'de, iki tane Papa seilmesiyle bir blnme olduunda, birisinin
dierine Antipapa veya sahte Papa demesi gibi. Dolaysyla, doru anlamda Deccal'in iki temel iareti vardr; birisi, sa'nn Mesih olduunu
reddetmesidir; dieri ise, kendisinin Mesih olduunu iddia etmesidir.
Birinci iaret, Aziz Yuhanna tarafndan ilk Mektubu'nda IV. 3'te ortaya konmaktadr, sa Mesih'in bedende geldiini kabul etmeyen hibir ruh
Tanr'dan deildir; ve bu Dercal'in ruhudur. Dier iaret ise, Kurtarc
mz'n szlerinde ifade olunur, (Matta XXIV. 5) pek ok kiji benim ad
ma gelip, ben Mesih'im diyecektir; ve yine, (msra 23) Eer birisi size derse
ki, bak! ijte Mesih, ona inanmayn. Dolaysyla Deccal sahte bir Mesih
olmal; yani, Mesih olduklarn iddia edeceklerden biri olmaldr. Bu
iki iaretten; yani, sa'nn Mesih olduunu inkar etmek, ve kendisinin Mesih olduunu iddia etmek iaretlerinden u sonu kar ki o, ayn zamanda, gerek Mesih olan sa'nn bir muhalifi olmaldr, ve bu da Deccal kelimesinin bir baka anlam dr. Fakat btn bu Deccaller iinde, o Avnxpu:rroc; [o Antikhristos -ev.] El Deccal, ("The Antichrist") veya harf-i

383
tarif-i muayyen ile Decca!, denilen belirli bir kii vardr; gayri muayyen
olarak bir Det:a! ("an Antichrist") deil. imdi, Romal Papa kendisinin
Mesih olduunu iddia etmediine ve sa'nn Mesih olduunu da inkar
etmediine gre, ona nasl Deccal'denilebileceini anlayamyorum;
onun vekili yeya"1tai#i olduunu deil, fakat bizzat O olduunu iddia
eden birisi anlamnda. Matta XXIV. lS'te bu zel Deccal'in zamanna
ilikin bir baka iaret daha vardr; Daniel tarafndan sz edilen (Datie! IX. 27) o iren yokedici Kutsal yerde duracak ve dnyann ba
langcndan beri hi olmam ve bir daha asla olmayacak yle bir musibet karacaktr ki, eer uzun srecek olsayd, (Matta XXIV. 22) hibir
beden kuttar!amazd;fakat seilmiler uruna o gnler ksaltlacaktr, yani
daha az olacaktr. Ancak bu musibet henz gelmemitir; zira bunu,
gnein ve ayn kararmas, yldzlarn dmesi, gklerin sarslmas, ve
Kurtarcmz'n bulutlar iin muhteem dn takib edecektir (msra
29). Dolaysyla El Decca! henz gelmemitir; oysa pek ok Papa gelmi ve gitmitir. Papa'nn, btn Hristiyan krallara ve milletiere yasalar vermek iini zerine almakla, bu dnyada, sa'nn bile kendi zerine almad bir krall gasp ettii dorudur: fakat o, bunu, Mesih olarak deil, Mesih adma yapmaktadr ki, burada El Deccal hakknda bir
ey yoktur.
DiJrdtc kitap. Drdnc kitapta, Papa'nn imana ve davrana
ilikin btn konularda en stn yarg olduunu, yani dnyadaki btn Hristiyanlarm mutlak monark olduunu kantlamak iin, nerme
ortaya koyuyor: birincisi, onun yarglarnn amaz olduu: ikincisi,
onun yasalar yapabilecei ve bunlara uymayaniara ceza verebilecei:
ncs, Kurtarcmz'n btn ruhani yarg yetkisini Romal Papa'ya
verdiidir.

man konularnda Papa'mn yargsnn amaz! iin metin/et~ Papa'nn yarglarnn amazl

iin, Kutsal Kitaplar ne sryor: ve ilk


olarak, Luka XXII. 31, 32'den u alnty yapyor: Simon, Simon, seni
buday gibi e!eyebi!sin diye eytan seni istedi; fakat, inancn sarslmasn ve,
kendine geldiinde, din kardelerini glendiresin diye, senin iin dua ettim.
Bellarmine'nin aklamasna gre, Mesih burada Simon Petrus'a iki
ayrcalk vermitir: birisi, ne kendisinin ne de halefierinin inanc sarslmasn: dieri ise, ne kendisi ne de halefleri, iman veya davranla ilgili herhangi bir eyi hatal biimde veya daha nceki bir Papa'nn tarifine aykr glaqk_ tayin etmesin: bu, garip ve ok zorlama bir yorumdur. Fakat, o blm dikkatle okunursa grlecektir ki, btn Kutsal
Kitap'ta, Papa'nn otoritesine yukardaki alntdan daha ok !).ar ge-

!en hibir yer yoktur. Rahipler ve Yazclar, Fsh0 4 ) bayramnda Kurtarcmz' ldrmeyi planlarken, ve Yahuda ona ihanet etme kararn
vermiken, ve ldrme gn olan Fsh bayram geldiinde, Kurtarc
mz havarileriyle birlikte bunu kutlad ve, Tanr'nn krall gelinceye
kadar, bundan daha fazlasn yapmayacan syledi; ve onlara, ilerinden birinin ona ihanet edeceini de syledi. Bunun zerine, ona, bunun kim olacan sordular; ve, efendilerinin kutlayaca bir sonraki
Fsh bayram onun krall zamannda olacana gre, o zaman en byk insann kim olacan tartmaya baladlar. Bunun zerine Kurtarcmz, onlara, milletierin krallarnn uyruklar zerinde hakimiyet sahibi olduklarn ve branice'de bereketli anlamna gelen bir isimle
anldklarn syledi; fakat ben size yle olamam, siz birbirinize hizmet etmeye gayret etmelisiniz; size bir krallk veriyorum, fakat bu Babamn bana vermi olduu bir krallktr; imdi kanmla satn alacam
ve ikinci geliime kadar malik olmayacam bir krallk; ve siz o zaman
benim soframda yiyip iecek ve srail'in oniki kabilesine hkmedip
oniki taht zerinde oturacaksnz. Ve daha sonra, Aziz Petrus'a hitaben, yle der; Simon, Simon, eytan hazr bir hakimiyet teklif ederek senin gelecee dair inancn zayfhtmaya alyor; fakat inancn
gevemesin diye senin iin dua ettim; dolaysyla buna dikkat et, ihtida etmi olarak ve krallmn baka bir dnyadan olduunu anlayarak, ayn inanc din kardelerinde de glendir. Bu dnyada daha ba
ka bir otorite beklemeyen birisi olarak Aziz Petrus buna yle cevap
verir, Efendimiz, seninle beraber sadece zi11dma deil, lme bile gitmeye hazrm. Buradan aka grlyor ki Aziz Petrus'a bu dnyada yarg yetkisi verilmi olmad gibi, btn dier _havarilerin de byle bir yetkileri olmayacan onlara sylemek grevi verilmitir. Aziz Petrus'un
iman konusundaki yargsnn amazlna ise, bu metinden, sadece u
kadar atfedilebilir; Petrus, kyamet gnnde Mesih'in geri dnecei
ne ve kralla sahip olacana inannay srdrmelidir; ve bu krallk,
buradaki metinle, onun btn halefierine verilmi deildir; zira gryoruz ki, onun zerinde, imdiki dnyada hak iddia etmektedirler.
kinci alnt, Matta XVI. 18'dendir, Sen Petrus'sun, ve Kilisemi ijte
bu kaya zerinde kuracam, ve cehetnemin kaplar onu yenemeJecektir. Bu
blmde daha nce gsterdiim gibi, bununla cehennemin kaplar
nn Petrus'un o konumaya yol aan ikrarn; yani, sa Tanr'nn Olu
Mesih'tir ikrarn yenemeyeceinden baka bir ey kantlanmaz.
nc metin, Yuhanna XXI. 16, 17'dir: Koyunlarm bes/e; bu, bir
retme yetkisinden baka bir ey iermez. Dier havarilerin de bu

koyunlar ifadesine dahil olduunu kabul edersek; o zaman bu, en yksek retme yetkisidir; fakat bu, sadece, bu yksek yetkiye zaten sahip olan Hristiyan egemenlerin bulunmad dnem iin geerlidir.
Zira, kantlam oldl'ijfum gibi, Hristiyan egemenler kendi topraklarnda en ykse&pa{tazlardr ve, bu sfat, elierin konulmas olmakszn
olsa da, vaftiz edilmeleri nedeniyle kazanmlardr. Zira, kiinin belirlenmesi iin yaplan elierin konulmas treni, uyruklar zerinde mutlak iktidar makamna getirilmesi sonucunda, egemenin, istedii dnceleri retme yetkisine sahip olduunun zaten belirlenmi olduu bir durumda, gereksizdir. nk, daha nce kantladm gibi, egemenler, genel olarak, bulunduklan makam gerei en yce retmen
lerdir; ve dolaysyla, vaftiz olularyla, Mesih'in doktrinini retmek
ykm altna girerler: ve bakalarnn kendi tebalarna retmenlik
yapmasna msaade ettiklerinde, bunu, kendi ruhlarn tehlikeye sokarak yaparlar; nk Tanr, ocuklarnn ve hizmetilerinin eitimi
nin hesabn, aile reisierinden soracaktr. Tanr, u szleri, bir uak
hakknda deil, bizzat brahim hakknda syler (Tekvin XVIII. 19)
Kendisinden sonra oul/anna ve ev halkna sa/ah ve adalet yapmak iin
Rabb'in yolunu tutmalann emretsin diye onu tandm.
Drdnc alnt, k; XXVIII. 30'dandr: Urim'i ve Tummin'i hkm gsl iine koyacaksn; Bellarmino, bunun, Kutsal Kitab'n
Greke evirisinde &Aocnv m aA1]8t:av [delosin kai aletheian -ev.];
yani, kant ve gerek olarak tercme edildiini sylyor: ve buradan u
sonucu karyor, Tanr yksek rahibe neredeyse yanlmazlk olan kant ve gerei vermitir. Kant ve gerein kendisi verilmi olsun; veya
rahibe, kendini daha ak biimde bilgilendirmeye ve doru hkm
vermeye almas iin verilmi bir htar olsun; yksek rahibe verilmekle, cismani egemene verilmitir; (nk srail devletinde yksek
rahip Tanr'nn hemen altnda yer alan idi); ve kant ve gerek iin,
yani, Papa'nn iddia edilen iktidarna kar cismani egemenlerin kendi
uyruklar zerindeki ruhani hakimiyeti iin bir argmandr. te bunlar, iman noktasnda Papa'nn yargsnn amazl lehinde getirdii
btn metinlerdir.
Davran; noktasnda Papa'nn yargsnn ;a;mazl lehinde getirilen
metinler. Papa'nn davranlarla ilgili yargsnn amazl lehinde, tek
bir metin "1e sryor, Yuhanna'dan XVI. 13: Hakikat Ruhu geldiinde,
sizi btn hakikate~g"trecektir: Bellarmina der ki, burada btn hakikat
ile kastedilen, en azndan kurtulu; iin gereken btn hakikat'tr. Fakat
bu snrlamayla, Papa'ya, Hristiyanl kabul eden ve lanetlenmeye-

cek olan herhangi bir insana kyasla daha byk bir amazlk atfetmemektedir. Zira bir kimse, kurtulu iin yanimamann gerekli olduu bir hususta yanlrsa, onun kurtulmas imkanszdr; nk kurtulu
iin tek gerekli olan, kurtuluun onsuz imkansz olduu eydir. Bu
hususlarn neler olduunu, bir sonraki blmde, Kutsal Kitap'tan hareketle belirteceim. Burada sadece unu sylyorum; Papa'nn asla
herhangi bir yanll retemeyecei kabul edilse bile, bu, ona, bir
baka hkmdarn topraklarnda hibir yarg hakk vermez; meer ki,
bir kimsenin, bir ii daha nce bir bakasna vaad ettiinde bile, her
zaman iin en iyi iiyi altrmaya vicdanen ykml olduunu da
syleyelim.
Metnin yansra, akldan hareketle unu savunuyor. Eer Papa temel eylerde yanlabilirse, o zaman sa, Kilise'nin kurtuluu iin yeterIi tedarikte bulunmam olurdu; nk o, Kilise'ye, Papa'nn talimatlarn izlemeyi buyurmutur. Fakat bu sebep geersizdir, meer ki
sa'nn bunu ne zaman ve nerede buyurduunu veya bir Papa'y akln
dan geirdiini gstersin. Hatta, Aziz Petrus'a verilen hereyin Papa'ya
da verilmi olduu kabul edilse bile; Kutsal Kitap'ta Aziz Petrus'a itaat
etmesi iin herhangi bir kimseye verilmi bir buyruk olmadna gre,
onun buyruklar meru egemenin buyruklarna aykr olduunda ona
itaat eden bir kimse adaletli davranyor olamaz.
Son olarak, ne Kilise ne de bizzat Papa, Papa'nn dnyadaki bcismani egemeni olduunu iddia etmemitir; ve
dolaysyla btn Hristiyanlar, davranlar alannda onun yarg yetkisini kabul etmek zorunda deillerdir. Zira davranlara ili]kin ihtilaflarda cismani egemenlik ve en yce yarg makam ayn eydir: ve cismani yasalar yapanlar, eylemlerin adaletlilii veya adaletsizliini sadece ilan etmezler, buna karar da verirler; zira, insanlarn davranla
rnda, egemenin yasasna uygunluk dnda, onlar doru veya yanl
klan hibir ey yoktur. Dolaysyla, Papa davranlara ilikin ihtilaflarda stnlk iddiasnda bulunduunda, insanlara cismani egemenlerine itaat etmemeyi retr; bu ise, Kurtarcmz ve onun havarilerinin
bize Kutsal Kitap'ta iletilen ilkelerinden pek ouna aykr olarak, hatal bir dncedir.
tn

Hristiyanlarn

Papa'nn yasalar yapmak yetkisine sahip olduunu kantlamak


iin, Bellarmino pek ok alntlar yapyor; ilk olarak, ( Tesniye XVII. 12),
Kibir/e by/e yapacak ve, A//ahm Rab onnde hizmet iin duran rahibe, veya
hakime, kulak vmneyecek olan adam blecektir; ve sen ktl srail'den

387
atacaksm. Buna sebep olarak, Tanr'nn altndaki yksek rahibin cismani egemen olduunu hatrlamalyz; ve btn yarglarn da onun
tarafndan tayin edildiini. Dolaysyla, gereke olarak kullanlan bu
alnt u hale geliyor: A1evcit cismani egemene veya g'revlerinin ijasmda
onun memudarmia~rherhmgi birine itaat etmeme kstahlm gsteren kii
lecektir, vs.; bu, aka, cismani egemenlik lehinde, Papa'nn evrensel
iktidarnn da aleyhindedir.
kinci olarak, Matta XVI. 19'dan u almy yapyor, Senin balad
n herey,

vs. ve bunu, Yazclar ve Ferisiler'e atfedilen (Jifatta XXIII.


4) balama gibi yorumluyor. Ar ve tapmas zor ykler balarlar ve insan/ant omuzlarna koyatim~ bununla, yasalar yapmann kastedildiini
sylyor; ve buradan u sonucu karyor, Pa pa yasalar yapabilir. Fakat
bu da, cismani egemenlerin yasama yetkisi lehinde bir kant olutur
maktadr. Zira Yazclar ve Ferisiler, Musa'nn koltuunda oturdular;
fakat Tanr'nn hemen altnda Musa, srail kavminin egemeniydi: ve
bu nedenle Kurtarcmz, kavme, onlarn btn yaptklarn deil, btn sylediklerini yapmalarn: yani, onlarn yasalarna uymalarn, fakat rneklerini takip etmemelerini buyurmutur.

nc alnt, Yuhanna XXI. 16'dr, Koyunlarm bes/e; bu, yasalar


yapmak iin bir yetki deil, retmek iin bir buyruktur. Yasalar yapmak yetkisi, aile reisine aittir; ve aile reisi, kendi takdirine gre, ocuklarna retmenlik yapacak kii olarak kendi vekilini seer.
Drdnc alnt da (Yuhanna XX. 21) onun aleyhinedie Szler
Babam beni nasl gnderdi ise, ben de seni g'nderiJ'Ortm. Fakat Kurtarcmz, lmyle, inananlarn gnahlarn baiatmak ve, kendisi
ve havarilerinin vaazlaryla da, onlar krallna giri iin hazrlamak
amacyla gnderildi; ve bizzat kendisi, krallnn bu dnyadan olmadn syledi ve onun gelmesi iin dua etmemizi retti bize, ancak
onun ne zaman geleceini havarilerine sylemeyi reddetti (Resul/erin
leri I. 6, 7); ve bu krallk geldii vakit, oniki havari, srail'in oniki kabilesine hkmetmek iin, her biri belki de Aziz Petrus'unki kadar
yksek oniki taht zerinde oturacak. Baba Tanr, Kurtarcmz, bu
dnyada yasalar yapmak iin gndermediine gre, metinden u sonucu karabiliriz ki Kurtarcmz da, Aziz Petrus'u, burada yasalar
yapmak iip deil, sarslmaz bir imanla ikinci geliini beklemeleri iin
insanlar ikna etmeye; ve bu arada, eer uyruk iseler, hkmdarlarna
itaat etmeyt::; ve pt? er hkmdar ise! er, uyruklarna bunu yaptrmaya
ikna etmek iin gnderildi; ve bu, bir piskoposun grevidir. Dolaysyyle,

388
la bu alnt, Kardinal Bellarnno'nun iddiasnn tersine, ruhani
hakimiyetin cismani egemenlie tabi olmas iin ok gl bir kant
oluturmaktadr.

Beinci alnt, Resul/erin fleri XV. 28, 29'dur, Putlara sunulan etlerdm, ve kandan, ve boulmuf ;ey/erden, ve zitadan kanmanz dJnda, stnze baJka bir yk koymqmak Kutsal Ruh'a ve bize uygun g"rnd. Bellarmino, buradaki yk koymak szn yasama yetkisi olarak yorumluyor. Fa'kat, bu metni okuyup da, havarilerin bu slubunun, yasalar
yapmakta olduu gibi, t vermekte de uygun biimde kullanlama
yacan syleyecek bir kimse var mdr acaba? Bir yasann slubu y
ledir, emrederiz: fakat, uygun buluruz, sadece t verenlerin mutad slubudur; ve t artl olsa da, yani, onu verdikleri kiiler amalarna
nail olacaklarsa, t verenler bir yk koymu olurlar: ve boulmu
eylerden, ve kandan kanmann yk ite byledir; mutlak deil, fakat yanla dmesinler diye. Daha nce gsterdim ki (blm 25) bir
yasa, bir tten yle ayrdedilir, bir yasann nedeni onu koyann
amac ve yararndan gelir; bir dn nedeni ise, dn kendisine
verildii kiinin amac ve yararndan. Fakat burada, havariler, ihtida
etmi paganlarn iyiliini amalamaktadrlar sadece, yani onlarn kurtuluunu; kendi iyiliklerini deil; zira ellerinden geleni yapm olarak,
itaat edilseler de edilmeseler de, kendi dllerini alacaklardr. Dolay
syla bu meclisin ilemleri, yasa deil, tlerdir.
Altnc alnt, Romal/ara Mektup XIII'ten dir, Her cm yksek glere
tabi olsun, zira Tanr 'dan gelmeyen hibir g yoktur; Bellarmine, bununla,
sadece cismani deil ruhani hkmdarlarn da kastedildiini sylyor.
Buna ilk olarak yle cevap veriyorum, ayn zamanda cismani egemen
de olanlar dnda bir ruhani hkmdar yoktur; ve onlarn hkmdarlklar, cismani egemenliklerinin kapsamn amaz; bu snrlar olmaks
zn, alimler tarafndan kabul edilseler bile, hkmdar saylamazlar. Zira, havari hem kendi hkmdarlarmza, hem de Papa'ya tabi olmamz
gerektiini ifade etmek istemi olsayd, bizzat sa'nn imkansz olduunu syledii bir dnceyi retmi olurdu bize, yani, iki efendiye
hizmet etmek. Havari baka bir yerde (Korintoslu!ara kinci Mektup XIII.
10), Rabb'in bana verdii yetkiye gre hazr iken Iiddetle davranmayaym diye, bu jeyleri gaip iken yazyorum; burada o, ldrme, hapsetme, srgne
gnderme, kamlama veya para cezas kesme gibi cezalar vermek
yetkisine sahip olduunu iddia etmemitir; sadece aforoz etmeye yetkili olduunu sylemitir ki, cismani iktidarsz aforoz, o insanlarn yanndan ayrlmak ve onlarla, bir pagan veya bir vergi mltezimiyle ol-

duu kadar, daha fazla deil, iliki kurmaktan ibarettir; bu ise, pek
ok durumda, aforoz eden iin, aforoz edilen iin olduundan daha
byk bir klfettir.
Yedinci alnt, Xrintos/ulam Birinci Mektup IV. Zl'dendir, Senin
stne bir denekte mi, yoksa sevgiyle ve merhamet ruhuyla m geleyim? Fakat burada da, denekle kastedilen, bir yargcn sulular cezalandrma
yetkisi deildir; sadece, aforoz etme yetkisidir ki bu, kendi doasnda,
bir cezalandrma deil, Mesih'in kyamet gnnde krallna malik olduu zaman verecei cezann bir habercisidir sadece. Ve bu, o zaman
bile, yasay inemi bir uyruk zerindeki gibi, tam anlamyla bir ceza
olmayacaktr; fakat, Kurtarcmz'n krallk hakkn inkar eden bir d
man veya asi zerindeki bir intikam olacaktr. Dolaysyla bu, ayn zamanda cismani iktidara da sahip olmayan bir piskoposun yasama yetkisini kantlamaz.
Sekizinci alnt, Timoteos'a Birinci Mektup III. Z'dir; Bir piskopos sadece tek bir karnn kocas olmal, uyamk, ayk olmal, vs.: Bellarmina bunun bir yasa olduunu sylyor. Kilise'de, Kilise'nin monark olan
Aziz Petrus'tan baka kimsenin yasa yapamayacan sanrdm. Fakat
bu ilkenin Aziz Petrus'un otoritesiyle konulduunu farzedelim; ancak
yine de, Timoteos, Aziz Paulus'un bir uyruu deil bir tilmizi olduu
na gre; ve Timoteos'un sorumlu olduu cemaat de, krallktaki uyruklar deil, sadece Mesih'in okulundaki renciler olduuna gre, buna
niin bir t deil bir yasa denilmesi gerektiini anlamyorum. Eer
onun [Petrus'un -ev.] Timoteos'a verdii btn ilkeler yasa ise, u
nun da bir yasa olmas gerekmez miydi, (Timoteos'a Birinci Mektup V.
23) Artk su ime, fakat saln iin bir az arap kullan. Pekala, iyi doktorlarn tavsiyeleri niin yasa olmasn o halde? Bir kimsenin ilkelerini
yasa yapan ey, o kimseye mutlak tabiyetten baka bir ey deildir.
Ayn ekilde, dokuzuncu alntda, Timoteos'a Birinci Mektup V. 19,
ki veya ahit ijnnde olmadka, bir ihtiyara karp ikayet kabul etme; bu
da doru bir ilkedir, ama bir yasa deil.
Onuncu alnt, Luka X. 16'dr, Seni iiten beni de iitir; ve seni sevmeyen bmi de sevmez. Kuku yoktur ki, Mesih tarafndan gnderilenlerin
tlerini sevmeyen bir kimse, bizzat Mesih'in tlerini de sevmez.
Fakat, meru otorite tarafndan papaz olarak atananlar dnda, Mesih
tarafndan""imdi gnderilmi olanlar kimlerdir? Ve egemen papaz/oban tarafndan -JJ:lplmayan bir meru atama var mdr? Ve Hristiyan
bir devlette egerr'en papaz tarafndan atanm olup da ayn zamanda o
devletin egemeninin otoritesiyle atanmam biri var mdr? Bylece

390
bu alntdan u kyor ki, bir Hristiyan olan egemenini dinleyen kii,
Mesih'i dinlemi olur; ve bir Hristiyan olan kralnn msaade ettii
dnceyi sevmeyen kii, Mesih'in dncesini de sevmemi olur: ve
bu, Bellarmino'nun burada kantlamaya alt ey deil, onun tersidir. Fakat btn bunlar, bir yasayla hi ilgili deildir. Hatta, bir Hris
tiyan kral, uyruklarnn bir oban ve retmeni olarak, dncelerini
bu ekilde yasaya evirmez. O, insanlar, inanmaya zorlayamaz; ancak,
bir cisrr1ani egemen olarak, dncelerine uygun ve insanlar belirli
eylemiere ve bazen de aksini zaten yapmayacaklar ve buyurmas gerekmeyen eylemiere zorlayan yasalar yapar; fakat yine de, bunlar buyurulduu vakit, yasadrlar; ve yrekten onay olmakszn, onlara itaat
iinde yaplan dsal eylemler, uyruun deil, egemenin eylemleridir;
bu durumda uyruk, kendine ait herhangi bir hareketi olmayan bir
aratan ibarettir; nk Tanr onlara uyulmasn emretmitir.
Onbirinci; havarinin, t yerine, insanlarn buyruk ifade etmek
iin kullandklar bir kelimeyi koyduu; veya tlerinin izlenmesini
itaat adyla and her yerdir. lk olarak, Korintoslulara Birinci Mektup
XI. 2, Onlar size teslim ettiim gibi, bmim umdelerime uyduunuz iin sizi
methederim. Grekesi yledir, Onlar teslim ettiim gibi, size teslim ettiim
,reyleri tuttuunuz iin sizi methederim. Bu, onlarn yasalar veya iyi tavsiyeden baka bir ey olduunu gstermekten ok uzaktr. Ve Selaniklilere Birinci ilktup IV. Z'den, Sana verdiimiz emirleri bilirsin: buradaki
Greke kelime; rapc:8wKaJ1EV [paredokamen -ev.], yani sana teslim ettiimiz, ile eanlaml olan rapc:yyc:J..ac; E&mcajlc:vdir fpamggelias edokamen' -ev.]; daha nceki alntda olduu gibi, bu, havarilerin t
veren kiilerden daha tede bir ey olduklarn kantlamyor; ancak,
sekizinci nsrada denildii gibi, onlar sevmeyen insan deil Tanr'y sevmez. Zira Kurtarcmz, yarglamaya, yani, bu dnyada kral olmaya deil; gnahbirlar iin kendini feda etmeye gelmi ve, insanlar, zorlama
ileri asla kabul etmeyen, sadece kalbin iten ihtidasn kabul eden
Mesih'e, (srkleneyi deil) gtrmeyi Kilisesi'ndeki retmeniere
brakmt. Zorlama iler, yasayla olur; kalbin iten ihtidas ise, yasalarn deil, t ve retinin iidir.
Ve Selaniklilere kinci Mektup III. 14'ten, Bir kimse bizim bu Mektup
ile gelen szmze itaat etmez ise, o kimseye dikkat edin, ve utansn diye onun
yamnda durnaym: Bellarmino, itaat kelimesinden hareketle, bu mektubun Selaniklilere bir yasa olduu sonucunu karmaktadr. imparatorlarn mektuplar gerekten yasayd. Dolaysyla, Aziz Paulus'un
mektubu da bir yasa ise, onlarn iki efendiye birden itaat etmeleri ge-

- - - - - - - - - . 3'91
rekirdi. Fakat, itaat etmek kelimesi, Grek dilindeki VJraKovc [upakouei
-ev.] olarak, sadece, cezalandrma hakkna sahip olan tarafndan emredilen bir eyi deil, ayn zamanda, bizim iyiliimiz iin verilmi bir
tavsiyeyi de dinlemek-veya uygulamak'tr; dolaysyla, Aziz Paulus itaat
etmeyen bir kir.use1in ldrlmesini; veya dvlmesini, veya hapsedilmesini, veya para cezasna arptrlmasn deil, utansn diye o kimseden uzak durulmasn sylemektedir: buradan aktr ki, Hristiyan
larn karsnda huu iinde durduklar ey, bir havarnn imparatorluu deil, mrninler arasndaki iyi hretiydi.
Sonuncu alnt, brani/ere Mektup XIII. 17'dir, nderlerinize itaat
edin ve kendinizi m/ara tabi kt!m; nk onlar, hesap vermesi gereket/er
olarak, canlarmza bekilik eder: burada da, itaat ile kastedilen, onlarn
dnn izlenmesidir. nk itaatimizin nedeni, obanlarmzn iradesi ve buyruundan deil, kendi iyiliimizden gelir; onlarn ilgilendii ey, kendi kudret ve otoritelerinin yceltilmesi deil, ruhlarmzn
kurtuluudur. Eer burada onlarn rettii hereyin yasa olduu kastedilse idi, o zaman sadece Papa deil, kendi mahallesinde her papaz
da yasama gcne sahip olurdu. Ayrca, obaniarna itaatle ykml
olanlar onlarn buyruklarn tartma ve inceleme yetkisine sahip deildir. O zaman, bize unlar syleyen Aziz Yuhanna'ya ne diyeceiz
(Yuhanna'tt Birinci Mektubu IV. 1) Her bir ruha itamnaym, ruhlarn
Tanr'dan olup olmadm snaym; tkii bu dtyaya pek ok sahte peygamber gelmipir. Dolaysyla aktr ki, obanlarmzn retisini tartabili
riz; fakat bir yasay hikimse tartamaz. Cismani egemenlerin buyruklar her bakmdan yasadr: eer onun yannda baka biri de yasa yapabiliyorsa, btn devlet ve dolaysyla btn bar ve adalet yok olacaktr; bu ise, hem ilahi hem beeri btn yasalara aykrdr. Bu nedenle, ne bunlardan ne de Kutsal Kitab'n baka yerlerinden, eer cismani egemenlie de sahip deilse Papa'nn kararlarnn yasa olduu
kan tlanamaz.
Papa ve dierpiskoposlar arasmda stnlk sorunu. Bellarnno'nun
kantlamak istedii sonuncu husus udur, Kurtarcmz Mesih ruhatti
yarg yetkisini Papa'dan ba;ka kimseye vermenipir. Burada, Papa ile H
ristiyan krallar arasndaki deil, Papa ile dier piskoposlar arasndaki
stnlk sorununu ele almaktadr. lk olarak, diyor ki, piskoposlarn
yarg yetkisi en azndan genel olarak de jure divino, yani, Tanrsal hak
iledir; bunu desteklemek iin, Aziz Paulus'tan u almy yapyor,
Efeslilere M;ktup 'IV. , Mesih, ge kndan sonra, insanlara hediyeler verdi, bazlarn havarilere, bazlarn peygamberlere, bazlarn' nci!

mjdeci/erine, baz/arm oban/ara, ve bazlanm retmen/ere; ve buradan


u sonucu karyor, onlar yarg yetkilerine gerekten Tanr'nn hakkyle sahiptir; fakat bunu dorudan Tanr'dan aldklarn da kabul etmek istemiyor, Papa'dan aldklarn kabul ediyor. Fakat, bir kimsenin
de jure divino yarg yetkisine sahip olduu sylenebilirse, fakat bunu
dorudan doruya [Tann'dan -ev.] almamsa; bir Hristiyan devlette, ayn zamanda dejuro divino olmayan, salt cismani bile olsa, herhangi bir meru yarg yetkisi var mdr? nk Hristiyan krallar, cisrnani
iktidarlarn, dorudan Tanr'dan alrlar; ve onun altndaki yksek
devlet memurlar, muhtelif grevlerini, onun bu yetkisine istinaden
yerine getirirler; burada yaptklar, piskoposlarn Papa'nn atamasna
istinaden yaptklarndan daha az de jure divino mediato0 5 ) deildir. Btn meru iktidar Tanr'dandr, dolaysz biimde En Yksek Yneticide, ve dolayl olarak onun altnda otorite sahibi olanlarda: bylece ya,
devlet iindeki her memurun, makamn, Tanr'nn hakkyla elde tutmasna msaade etmeli; ya da, Papa dnda herhangi bir piskoposun
makarnn bu ekilde elde tuttuunu iddia etmemelidir.
Fakat, sa'nn yarg yetkisini sadece Papa'ya m, yoksa dier piskoposlara da m brakt tartmas, Papa'nn cisrnani egemenlik sahibi olduu yerler dta braklrsa, de lana caprina0 6 ) bir tartrnadr:
nk onlardan hibiri, egemen deilseler, herhangi bir yarg yetkisine asla sahip deildir. Zira yarg yetkisi, insan ve insan arasndaki davalar dinleme ve karara balama yetkisidir; ve, doru ve yanl hakknda kurallar koymak; yani, yasalar yapmak; ve adaletin klcyla, insanlar, ya bizzat kendisi tarafndan veya tayin ettii yarglar tarafn
dan ilan edilen kararlara uymaya zorlamak yetkisine sahip olan kiiye
ait olabilir sadece; ve bunlar, cisrnani egemenden baka kimse meru
biimde yapamaz.
Dolaysyla,

Luka bab VI'dan hareketle, Kurtarcmz'n tilmizlerini bir araya toplayp ilerinden oniki kiiyi setiini ve onlar havariler
olarak adlandrdn sylediinde, onlar (Matta, Paulus ve Barnabas
hari hepsini) setiini ve onlara, insanlar arasndaki davalarda yarg
olmak deil, vaaz etmek yetkisi ve buyruu verdiini kantlarnaktadr:
zira yarglk, Beni sizin aranzda kim bir yarg yapt? ve bir baka yerde, Benim krallm bu dnyadan deildir diyerek, zerine almay reddettii bir yetkidir. Fakat insanlar arasndaki davalar dinlemek ve karara balamak yetkisine sahip olmayan bir kimsenin, herhangi bir yarg yetkisine sahip olduu asla sylenemez. Ancak bu durum, kendi

meru

egemenleri tarafndan yasaklanm olmad srece, Kurtarc


onlara dnyann her yerinde vaaz ve vaftiz yetkisi vermi olmasn engellemez: zira sa'nn kendisi ve onun havarileri, eitli yerlerde, kendi egemenierimize her konuda itaat etmemizi aka buyurmulardr.
- .. Piskoposlarn yarg yetkilerini Papa'dan aldklarn kantlamak
iin [Bel!armino'nun -ev.]kulland btn argmanlar, (Papa, dier
hkmdarlarn topraklarnda hibir yarg yetkisine sahip olmadna
gre), tamamen botur. Ancak, bu argmanlar, Bellarnno'nun kant
lamak istedii eyin aksine, btn piskoposlarn yarg yetkisine sahip
olduklar vakit bunu cismani egemenlerinden aldklarn kandad
iin, onlar zikretmeden gemeyeceim.
mz'n

lk argman, Saylar XI' den alnmtr. Burada Musa, srail kavminin btn ilerini idare etmenin btn ykn tek bana taya
mad iin, Tanr ondan yetmi yal adam semesini istemi ve
Musa'nn ruhundan biraz alp o yetmi yalnn zerine koymutur:
buradan anlalan udur ki, Tanr Musa'nn ruhunu zayflatm deil
lir; nk byle bir ey, onun ykn hi de hafifletmezdi; fakat, onlarn hepsi otoritelerini ondan almlardr; Bellarmino, bu noktay
doru yorumluyor. Fakat, Yahudi devletindeki btn egemenlik Musa' da olduuna gre, aktr ki, burada kastedilen udur, onlar otoritelerini cismani egemenden almlardr: ve dolaysyla bu metin, her
Hristiyan devlette piskoposlarn, egemenliklerini, cismani egemenden aldklarn; Papa'dan ise, baka bir devletin topraklarnda deil,
sadece onun topraklarnda bu egemenlii aldklarn kantlamakta
dr.

kinci argman, monarinin doasndandr; monaride, btn otorite tek bir adamdadr, dier insanlardaki otorite ise ondan gelir. Fakat, diyor ki, Kilise hkmeti monariktir. Bu da, Hristiyan manarklar lehinde bir kant tekil eder. Zira Hristiyan manarklar kendi halklarnn; yani, kendi Kiliselerinin gerek monarklardr; zira Kilise, H
ristiyan bir halk ile ayn eydir; oysa Papa'nn iktidar, Aziz Petrus da
olsa, ne monaridir ne de iktidarla ilgilidir, fakat sadece eitse!'dir; zira
Tanr zorlama deil gnll bir itaati kabul eder.
nc argman; Aziz Petrus'un piskopos!uk makamnn, Aziz
CyprianusOVl tarafndan, piskoposlarnn otoritesinin geldii ba, kaynak, kk, gne olaJak adlandrlmasdr. Fakat, sonuta bir insan olan
herhangi bir bilginin sznden daha iyi bir doru ve yanl ilkesi olan

doa yasas gereince,

her devlette cismani egemen btn yarg yetkikay11ak, kl:, ve gne/tir. Dolaysyla piskoposlarn
yarg yetkisi cismani egemenden gelir.
Drdncs, onlarn yarg yetkilerinin eit olmayndan alnyor.
Zira eer Tanr, diyor Bellarmino, bu yetkiyi onlara dolaysz olarak
vermi olsayd, zorunlu olarak, yarg yetkisinde eitlik de vermi olurdu, fakat gryoruz ki bazlar tek bir ehrin, bazlar yzlerce ehrin,
bazlar' da ok sayda eyaletin piskoposlardr; ki bu farklar Tanr'nn
buyruuyla belirlenmi deildir; dolaysyla onlarn yarg yetkisi Tanr'dan deil insandandr; ve Kilise'nin Hkmdan nasl arzu ediyorsa,
birisi daha fazla, dieri daha az yetkiye sahiptir. Bu argman, eer daha nce Papa'nn btn Hristiyanlar zerinde evrensel bir yarg yetkisine sahip olduunu kantlam olsayd, onun amacna hizmet ederdi. Fakat, bu kantlanm olmadna gre, ve Papa'nn byk yarg
yetkisinin, ona, bu yarg yetkisinin sahipleri, yani, Roma imparatorlar
tarafndan verilmi olduuna gre, (nk Konstantinopol Patriark,
ayn unvanla, yani imparatorluun bakentinin piskoposu olmakla,
ona eit olma iddiasnda idi), btn dier piskoposlar da, kendi yarg
yetkilerini, onu cra ettikleri yerin egemenlerinden alyorlar demektir.
Ve, bu nedenle, yetkileri de jure divino olmad gibi; Papa'nn yetkisi
de yle deildir, meer ki ayn zamanda cismani egemen olsun.
Beinci argman udur: eer piskoposlm~ yarg yetkilerini, dorudan
Tanr'do!l alyorsa, Popa bunu onlardm geri alamaz, nk Popa Tat
r'mll iradesi1e aykr birey yapamaz; bu sonu iyidir ve gzel kantlan
mtr. Fakat, der, Papa butu yapabilir ve yapmtr. Bu kabul edilse bile, Papa bunu sadece kendi topraklarnda veya ona bu yetkiyi vermi
bir baka hkmdarn topraklarnda yapabilir; fakat, Papaln hakk
na dayanarak, dnyann her yerinde yapamaz: nk bu yetki, kendi
imparatorluunun snrlar iinde, her bir Hristiyan egemene aittir. s
rail kavmi, Tanr'nn Samuel'e emriyle, kendi zerlerine dier milletlerle ayn tarzda bir kral koymadan nce, cismani hkmet yksek rahipte idi; ve ondan baka hikimse daha dk bir papaz atayamaz veya grevden alamazd. Fakat bu iktidar, Bellarmino'nun bu argmanyla ispat edilebilecei gibi, daha sonra kralda olmutur; zira, eer rahip, ister yksek rahip ister baka bir rahip olsun, yarg yetkisini do
rudan Tanr'dan alyordu ise, o zaman kral bu yetkiyi ondan geri alamazd; nk o Tatr'mt iradesine aykr hibir ey yapamazd. Fakat u
ras kesindir ki kral Sleyman (1. Krallar IL 26, 27), yksek rahip Abiathar' azietti ve onun yerine Zadok'u koydu (msra 35). Dolaysyla,
sinin

geldii bo,

395
krallar uyruklarnn iyi bir ekilde ynetilmesi iin uygun grecekleri
gibi, piskoposlar aynen tayin ve azil edebilirler.
Altnc argman da udur, eer piskoposlar yarg yetkilerini dejure divino olarak, yail; dorudan dotuya Tann'dan alyorlarsa, bunu iddia edenlerin ka:st~larak Tanr'nn bir szn getirmeleri gerekir: fakat byle hibir sz getiremiyorlar. Argman gzel; ona kar diyecek
bir eyim yok. Fakat, Papa'nn kendisinin, baka bir hkndarn topranda yarg yetkisine sahip olmadn kantlamak da, en az bu kadar
iyi bir argmandr.
Son olarak, iki papann, Innocentius ve Leo'nun tanklna ba
vuruyor; phem yoktur ki, ayn hakllkla, Aziz Petrus'tan bu yana
hemen btn papalarn tanklkianna da bavurabilirdi. nk, insanlarda doal olarak varolan iktidar ak dnldnde, her kim Papa
yaplsayd, o da ayn gre sahip olma eilimine girerdi. Bununla beraber, onlar da, tpk Innocentius ve Leo gibi konuurlard ve dolay
syla onlarn ahadeti geerli olamaz.
Papa'mn dnyevi iktidar zerine. Beinci kitapta Bellarmina drt
tane sonu karyor. Birincisi udur, Papa btn diilyam efendisi deil
dir: ikincisi, Papa btn Hristiyan aleminin efendisi deildir: ncs,
Papa, kendi topraklar dJtda, DOGRUDAN hibir diiyevi yarg yetkisine
sahip deildir. Bu karsama kolayca kabul edilebilir. Drdncs
ise udur, Papa dier hkmdarlarn topraklarnda, DOLAYLI OLARAK
en yksek dnyevi iktidarn sahibidir: bu kabul edilemez; meer ki, dolay/ olarak ifadesiyle, onu dalayl yollardan elde etmi olduunu kastediyor olsun, o zaman bu da kabul edilir. Fakat, benim anladma
gre, ona do/ayl olarak sahip olduunu sylediinde, bu dnyevi yarg
yetkisinin onun hakk olduunu, fakat bu hakkn onun obanlk otoritesinin bir sonucu olduunu kastetmektedir. Onunla birlikte dierine
de sahip olmasayd, onu cra etmesi mmkn olmazd: ve dolaysyla,
ruhani dedii obanlk iktidarna, en yksek cismani iktidar zorunlu
olarak baldr; ve bylece Papa, ruhlarn kurtuluuna hizmet ettiini
dnrse, birinden alp dierine vererek, krallklar deitirme hakkna sahiptir.
Bu dnceyi kantlamak iin kulland argmanlar ele almadan
nce, bunun sonularn ortaya koymak yanl olmaz; kendi devletleri
iinde cismani egemenlik sahibi olan hkmdarlar, bunu kabul etmenin, kendil~ri iin uygun olup olmadn ve kyamet gnnde hesab
n verecekleri uyruklarnn iyiliine hizmet edip etmeyeceini d
nebilirler.

396
Papa dier devletlerin topraklarnda en yksek cismani iktidara
olarak sahiptir denildii vakit; Papa'nn, dier cismani egemenlerin yapt gibi, ynetilecek olanlarn bu iktidara ilk boyun eilerin
den tr onun zerinde hak iddia ediyor olmadn anlamamz gerekir. nk aktr ve bu incelemede daha nce yeterince gsterilmi
tir ki, egemenlerin hakk, ynetilecek olanlarn her birinin nzasndan
kaynaklanr; onu seenler, bu seimi, onlar korumak zere bir kii veya bir m'eclis tayin etmek iin kendi aralarnda anlatklan vakit olduu gibi, bir dmana kar ortak savunmalar iin yapm olsunlar; veya, galip gelen bir dmana boyun emek suretiyle hayatlarn kurtarmak iin yapm olsunlar, farketmez. Dolaysyla Papa, dier devletler
zerinde dorudan en yksek cismani iktidar iddiasnda bulunmad
vakit; sadece, hakknn ona bu yoldan gelmediini sylemi olur; ve
bunun zerinde baka bir yoldan hak sahibi olduunu iddia etmeye
devam eder; yani, ynetilecek olanlarn nzas olmadan, papalk makamna geiiyle, dotayl olarak dedii, kendisine Tanr tarafndan verilmi bir hakka dayanarak. Bu iktidara hangi yoldan sahip olduunu iddia ederse etsin, iktidar ayndr; ve, eer bunun onun hakk olduu
kabul edilirse, hem ruhlarn kurtuluu iin hem de can istedii zaman, hkmdarlar tahttan indirebilir; zira, bunun insanlarn ruhlannn kurtuluu iin gerekli olup olmadna karar vermekte tek yetkiye
sahip olduunu da iddia eder. te, sadece Bellarmina deil, pek ok
dier alimierin de, vaazlannda ve kitaplarnda rettikleri, baz konseyierin emrettikleri ve Papalarn da, ilerine geldiinde, uygulamaya
koyduklar dnce budur. Zira, Papa nc Innocentius bakanl
nda toplanan drdnc Lateran Konsili, De Hrereticis0 8 ) balkl
nc babda, u kanonu koymaktadr: Eer bir kral, Papa'nn ihtan
zerine, kralln sapkn/ardm temizlemez ise ve, bu nedenle aforoz edildiinde, bir yl iinde telafi etmez ise, uyruklan itaat borlarndan kurtulurlar.
Bunun uyguland muhtelif durumlar grlmtr; Fransa kral Childeric'in tahttan indirilmesi; Roma imparatorluunun Charlemagne'a
devredilmesi; ngiltere kral John'un bastrlmas; Navarre krallnn
devredilmesi; ve son yllarda, Fransa kral nc Henri'ye kar tti
fak, ve daha pek ok durumlar. yle sanyorum ki bunu adaletsiz ve
uygunsuz bulmayacak ok az hkmdar vardr; fakat isterdim ki hepsi
ya kral ya da uyruk olmaya karar versinler. nsanlar iki efendiye bir-'
den hizmet edemezler. Dolaysyla hkmdarlar, ya hkmetin dizginlerini tmyle kendi ellerinde tutarak, ya da onlar tmyle Papa'nn ellerine brakarak, insanlar rahatlatmaldrlar; yle ki itaat etdotayl

397
meye raz olanlar itaatlerinde korunabilsinler. Dnyevi ve ruhani iktidar arasndaki bu ayrm, szlerden ibarettir. ktidar, dorudan bir iktidarla payialdnda nasl gerekten ve her adan tehlikeli biimde
blnyorsa, do/ayl bitiktidarla paylildnda da ayn biimde blnr. imdi de; BeHarmino'nun argmanlarna gelelim.
Birincisi udur, Cismani iktidar ruhani olana tabidir: dolaysyla en
yksek ruhani iktidara sahip olan, dnyevi hkmdar/ara emir verme ve onlar ruhani iktidar iin kut!anma hakkna sahiptir. Dnyevi ve ruhani arasndaki ayrmla ilgili olarak, dnyevi veya cismani iktidarn ruhani olana tabi olduunun hangi anlamda sylenebileceini dnelim. Bu
kelimelere sadece iki ekilde anlam verilebilir. nk bir iktidarn bir
baka iktidara tabi olduunu sylediimizde; ya, bu iktidarlardan birine sahip olann tekine sahip olana tabi olduu anlalr; ya da, amaca
ynelik aralar olarak, bir iktidarn dierine tabi olduu. nk, bir
iktidarn bir baka iktidar zerinde iktidar sahibi olduunu; veya bir
iktidarn dieri zerinde hak veya buyurma yetkisine sahip olabilmesini anlamak mmkn deildir. Zira tabiyet, buyurma, hak, ve yetki,
iktidarlarn deil, kiilerin vasflardr. Bir saracn hnerinin bir binicinin hnerine tabi olmas gibi, bir iktidar bir bakasna tabi olabilir. O
halde, cismani hkmetin, bize ruhani saadet getirecek bir ara olarak
tayin edildii kabul edilirse; yine de, buradan u sonu kmaz, eer
bir kral cismani iktidara ve Papa da ruhani iktidara sahip ise, bundan
tr, kral Papa'ya, her saracn her biniciye itaatle bor!~ olmasndan
daha fazla bir itaatle borludur. Dolaysyla, bir hnerin daha aada
olmasndan, o hnerin sahibinin tabi olduu sonucu karlamayaca
gibi; bir hkmetin daha aada olmasndan da, o hkmetin bann
tabi olduu sonucu karlamaz. Bu nedenle, Bellarmina cismani iktidarn ruhani olana tabi olduunu sylediinde, cismani egemenin mhani egemene tabi olduunu kastetmektedir. Bylece argman u
ekli almaktadr, Cismani egemen ruhani egemene tabidir; dolaysyla ruhani hkmdar dnyevi hkmdar/ara emir verebilir. Bu karsa ma, kantla
mas gereken daha nceki karsamann aynsdr. Fakat bunu kantla
mak iin, ilk olarak, u nedeni gsteriyor: Kraltar ve papa!ar, ruhban ve
halk hepsi tek bir devlet, yani, tek bir Kilise o!u;tururlar: ve btn vcutlarda organlar birbirine baldr: fakat ruhani ;eyler dnyevi ;ey/ere bal deil
dir: dolaysyla dnyevi ruhaniye baldr, ve dnyevi ;eyler de ruhani ;ey/ere
tabidir. Bu a~l yrtmede, iki byk hata vardr: birisi, btn Hristi
yan krallarn, papalarn, ruhbann, ve btn dier Hristiyanlarn tek
bir devlet oluturduklardr. Zira aktr ki Fransa bir devlettir1 span-

398
devlet, Venedik ise yine bir baka devlet, vs. Ve bunlar
ve bu nedenle farkl Hristiyan topluluklar;
yani, farkl Kiliselerdir: ve farkl egemenler tarafndan temsil edilirler
ve bylece, doal bir insan gibi, emredebilir ve itaat edebilir, yapabilir
ve strap ekebilirler; oysa, bir temsilcisi oluncaya kadar, hibir genel
veya evrensel Kilise bunlar yapamaz; ve byle bir temsilcisi de yeryznde yoktur: zira, eer olsayd, kuku yoktur ki btn Hristiyan
alemi, egemeni hem ruhani hem de dnyevi eylerde temsilcilik eden
tek bir devlet olurdu. Papa, kendini byle bir temsilci yapmak iin,
Kurtarcmz'n ona vermedii eyden yoksundur; aforoz yoluyla,
ondan renmek istemeyenlerden kanmak dnda, emretmek, ve yarglamak, ve cezalandrmak. Papa, sa'nn tek vekili olsayd bile, onun
ikinci geliine kadar, hkmetini cra edemez: ve o zaman geldiinde
de, dnyann yarglar olacak olanlar, Papa deil, dier havarilerle birlikte Aziz Petrus'un kendisidir.
Onun bu birinci argmanndaki dier hata, her devletin yelerinin, doal bir vcudun organlar gibi, birbirine bal olduklarn sylemesidir. Onlarn uyum iinde olduklar dorudur; fakat sadece, devletin ruhu olan egemene baldrlar; ve egemen zayf dtnde, devlet bir i savala dalr ve insanlar, bilinen bir egemene ortak ball
n kalmamas yznden, artk birbiriyle uyum iinde yaayamazlar;
tpk doal bedenin organlarnn, onlar birarada tutacak bir ruhun kalmamas yznden, topraa karp rmeleri gibi. Dolaysyla, bu
benzerlikten, ruhhandan olmayanlarn ruhban snfna veya dnyevi
memurlarn ruhani memurlara baml olduu sonucu karlamaz;
bunlarn her ikisi de cismani egemene baldr; ve cismani egemen,
gerekten de, cismani buyruklarn ruhlarn kurtuluuna yneltmelidir; fakat Tanr'dan baka hi kimseye de tabi deildir. te bylece,
eylemlerin ama yolundaki tabiyeri ve aralarn idaresinde insanlarn
yekdierine tabiyeri arasnda ayrm yapamayan kiileri yanltmakta ilk
argmann zorlama samal grlyor. nk her amacn aralar doa tarafndan veya doast yoldan bizzat Tanr tarafndan belirlenir:
fakat insanlara aralar kullandrma kudreti, her millette, verilmi szn ihlalini meneden doa yasasyla, cismani egemene verilmitir.
kinci argman da udur; Her devlet, mkemmel ve kendine yeterli
kabul edildii iin, kendine tabi olmayan bir bajka devlete buyruk verebilir
ve onu, hkiimet Jeklini deijtirmeye zodayabilir; hatta, eer ondat gelecek
zaradmdan keJtdini bajka bir Jekilde koruyamyorsa, hkmdan tahtndm
indirip onun yerine bajka biritti koyabilir: bir ruhani devlet ise, bir dnyevi
ya bir

baka

Hristiyanlardan oluur;

devlete, hkmet eNini de~rtirmesi11i buyurnaJ'a ve, ruhani iyilii baka bir
indirip onlam yerine
bakalamu koymaya ok daha fazla ]'etkilidir.
Bir devletin, kendini kotmak iin, Bellarmino'nun burada syledii her eyi yapamlece-i dorudur; ve daha nce yeterince kantlan
mtr. Ve eer, bu dnyada imdi, bir cismani devletten ayr bir ruhani devlet olduu da doru olsayd, o zaman o devletin hkmdar, ona
zarar verilmesi halinde veya gelecekte ona zarar verilmeyecei gvencesinin olmamas halinde, kendini savala gvence altna alabilirdi;
yani, tahttan indirme, ldrme, veya boyun edirme, veya bir baka
hasmane eylem yapma gibi. Fakat, ayn nedenle, benzer trden zararlar verilmesi veya verileceinden korkulmas zerine, bir cismani egemenin, ruhani egemene kar sava amas da en az o kadar meru
olurdu; ve sanyorum ki, Kardinal Bellarmina kendi nerisinden byle
bir sonu karlmasn istemezdi.
Ancak, bu dnyada hibir ruhani devlet yoktur: nk bu, Mesih'in krallyla ayn eydir ve bizzat Mesih krallnn bu dnyadan
olmadn; kyametten sonra teki dnyada olacan, ve orada adilane bir hayat srm ve kendisinin Mesih olduuna inanm~ olanlarn,
doal bedenler olarak lm olsalar da, ruhani bedenler olarak kyam
edeceklerini; ve o zaman Kurtarcmz'n dnyay yarglayp muhaliflerine galebe alacan ve ruhani bir devlet kuracan sylemitir. O
zamana kadar, yeryznde bedenleri ruhani olan insanlar olmadna
gre, halen yaayan insanlar arasnda herhangi bir ruhani devlet olamaz; meer ki retmek ve insanlar kyamet gnnde Mesih'in krallna kabul edilmeye hazrlamakla grevli vaizleri bir devlet olarak
adlandralm; ve bunun byle olmadn daha nce kantladm.
nc argman udur; Klifir veya sapkm bir kral, insanlar kendi
k!ifir!iine veya sapknlna ekmeye alrsa, Hristiyanlarm b'y!e bir krala kat/mmalar meru deildir. Fakat bir kra!m uyruklarm sapkm!a ekip ekmediine Papa karar verir. Dolaysyla Papa, hkmdam tahttan
indirilmesi gerekip gerekmediine kararvermek hakkna sahiptir.
Bunu u cevab veriyorum, bu iddialardan ikisi de yanltr. nk Hristiyanlar, veya baka bir dinin mensuplar, krallarnn, dinle ilgili olsa bile, yapt bir yasaya uymazlarsa, hem doal hem de pozitif
ilahi yasaya 1ykr olarak, szlerini tutmam olurlar; ayrca, uyruklar
arasnda sapknl!Jl ne olduuna karar verecek hikimse yoktur ve
buna sadece cismarii egemen karar verebilir. Zira sapkmlk, kamusal kiiliill, yani, devletin temsilcisinin iiretilmesini buyurduu giHiilere aykr
ekilde J.'oruyamyorsa, hiikiimdarlar tahtlarnda11

400
olarak, inatla savunulan bir kijiset griiJ!et baJka bir fey deildir. Buradan
aka bellidir ki, retilmesi alenen emredilen bir gr sapknlk
olamaz; byle grlere msaade eden egemen hkmdarlar da sapkn olamazlar. nk sapknlar, meru egemenleri tarafndan yasaklanan grleri inatla savunan kiilerdir.
Fakat, Hristiyanlarn kafir veya sapkn krallara katlanmamalar
gerekti~ini kantlamak iin, Testiye XXVII. lS'ten bir alnt yapyor.
Burada Tanr, kendilerine bir kral seecekleri vakit, Yahudilerin bir
yabancy semelerini yasaklamaktadr. Bellarmina buradan u sonucu
karyor ki, bir Hristiyann Hristiyan olmayan bir kral semesi me
ru deildir. Bir Hristiyan olan, yani, Kurtarcmz geri geldiinde onu
kral olarak kabul etmeyi taahht etmi olan bir Hristiyann, iddet ve
ikna yoluyla, vaadini inemeye zorlayacan bildii bir kimseyi bu
dnyada kral olarak semesinin Tanr'y ok fazla kzdmca doru
dur. Fakat Bellarmina diyor ki, Hristiyan olmayan birini kral olarak
semek ve seildikten sonra da onu alaa etmemek ayn tehlikeyi
dourur. Buna yle cevap veriyorum, burada mesele alaa etmemenin tehlikesi deil; fakat onu alaa etmenin adaletsiz oluudur. Byle birini semek adaletsiz olabilir; fakat seildikten sonra onu alaa
etmek asla adil deildir. nk bu, her zaman iin, szn inerrmesi
dir ve dolaysyla, Tanr'nn ebedi yasas olan, doa yasasna aykrdr.
Ayrca, bu dncenin, havariler anda; veya, Papalar Roma'da cismani egemenlii elde edene kadar, Roma imparatorlar anda, Hris
tiyanca bir dnce olarak kabul edildiini de okumuyoruz. Fakat buna yle cevap veriyor; eski Hristiyanlar Neron'u veya Diocletianus'u
veya Julianus'u veya bir Aryan olan Valencius'u tahttan indirmediler;
fakat bunun nedeni, dnyevi kuvvetlerden yoksun olmalar idi. Belki.
Fakat, eer isteseydi, ona yardm edecek oniki tmen lmsz, yenilmez melekler ordusuna sahip olabilecek olan Kurtarcmz, Sezar', veya en azndan adaletsiz bir biimde, onda hibir kusur bulmadan, onu
armha gerilmek zere Yahudilere teslim eden Pilatus'u alaa etmek iin gerekli kuvvetlerden yoksun muydu? Veya, eer havariler
Neron'u alaa etmek iin gerekli dnyevi kuvvetlerden yoksunduysalar, ilk Hristiyanlam mektuplarnda, onlar zerinde kurulmu ikti-'
darlara itaat etmelerini (ki bunlardan biri zamannda Neron idi) ve onlara, korkudan deil, vicdann hayr iin itaat etffideri gerektiini niye
retsindiler? Sadece itaat ettiklerini deil, kuvvet yokluu yznden, aslnda istemedikleri bir eyi rettiklerini mi syleyeceiz? Dolaysyla, kuvvet yokluundan deil, vicdann hayr iindir ki, Hristi-

yanlar pagan hkmdarlarna veya (retisi resmi reti olan birine


sapkn diyemem) bir yanln retilmesine msaade eden hkmdarIarna katlanmak zorundadrlar. Papa'nn dnyevi iktidar hakknda,
Aziz Paulus'un (KorilitoHulara Birinci'A1ektup VI), o zamanki pagan hkmdarlarn <ltnda, -6nlar tarafndan tasdik edilmemi yarglar arad
n sylyor ki; bu doru deildir. nk Aziz Paulus, pagan yarg
lar nnde birbirleriyle mahkemelik olmak yerine, aralarndaki uzla
mazlklar zme balamak zere kendi ilerinden baz kardelerini
hakem kabul etmelerini tavsiye etmektedir sadece; bu, en iyi Hristi
yan devletlerde bile uygulanmas mnasip olan, salkl ve efkat dolu
bir ilkedir. Uyruklarn bir pagan veya hatal hkmdara katianmalar
nedeniyle dine gelebilecek tehlikeye gelince; bu, bir uyruun yetkiyle karar veremeyecei bir eydir; yoksa, Papa'nn dnyevi uyruklar da
Papa'nn retisi hakknda karar verebilirler. nk her bir Hristiyan
hkmdar, daha nce kantladm gibi, kendi uyruklar zerinde, Papa'nn kendi uyruklar zerinden olduundan daha az yksek bir oban deildir.
Drdnc argman, krallarn vaftizinden alnmaktadr; burada,
Hristiyan olabilmek iin, krallar asalarn Mesih'e tabi klar ve Hristi
yan inancn korumaya ve savunmaya sz verirler. Bu dorudur; nk
Hristiyan krallar sadece Mesih'in uyruklardr: fakat, buna ramen,
Papa ile ayn dzeyde olabilirler; nk onlar kendi uyruklarnn en
yksek obanlardr; ve Papa da sadece Roma'da bir kral ve obandan
baka bir ey deildir.
Beinci argman, Kurtarcmz'm u szlerinden alnyor, Koyunlarm bes/eyin; bununla, kurtlar, ki sapknlar byledir, kovalama yetkisi gibi bir oban iin gerekli btn yetki verilmitir; ldrdklar veya
boynuzlaryla koyunlara vurmaya baladklarnda kolar bir yere kapatmak yetkisi (ki Hristiyan fakat habis krallar ite byledir); ve srye uygun gda verme yetkisi. Buradan u sonucu karyor ki, Aziz
Petrus'a bu yetki Mesih tarafndan verilmitir. Buna u cevab veririm; bu yetkilerden sonuncusu, retme yetkisi, daha dorusu emrinden baka bir ey deildir. Birinci yetki, yani kurtlar, yani sapknlar,
kovalama yetkisi iin u alnty yapyor, (Matta VII. 15) Koyun kln
da size gelen, fakat gerekte a kurtlar olan sahte peygamberlere dikkat edin.

Fakat sapkrilar sahte peygamberler deildir, hatta peygamber falan


da deildir: axrca,, srada kurtlada sapknlarn kastedildii kabul edilirse, havarilerin onlar ldrmeleri veya, eer bunlar kral ise, tahttan indirmeleri de emredilmi deildir; sadece onlara dikkat etmelceri veya

402
onlardan saknmalar emredilmitir: ayrca Matta, sahte peygamberlere dikkat edilmesi dn, herhangi bir havariye deil, onu daa kadar takip etmi Yahudiler kitlesine, pek ou henz ihtida etmemi
bu insanlara vermitir; dolaysyla bu t, eer krallar kovma yetkisi
veriyorsa bile, sadece bireylere deil, hibir biimde Hristiyan olmayan kiilere verilmitir. fkeli kolar ayrp kapatma yetkisine gelince, ki pununla Romal obana boyun emeyi reddeden Hristiyan
krallar kastediyor, Kurtarcmz o yetkiyi bu dnyada kendi zerine
almay reddetmi, kyamet gnne kadar budayn ve otlarn bymeye braklnasn tavsiye etmitir: ve bu yetkiyi Aziz Petrus'a hi mi
hi vermemitir ve Aziz Petrus da onu Papalar'a veremez. Aziz Petrus
ve btn dier obanlardan, Kilise'ye itaat etmeyen Hristiyanlar, yani, Hristiyan egenenc itaat etmeyen Hristiyanlar, paganlar ve vergi
nltezinleri gibi saynalar istenir. O halde, Papa'ya pagan hkmdarlar zerinde otorite verilmediine gre, onlar da pagan saylnas gerekenler zerinde herhangi bir otorite iddiasnda bulunnanaldr.
Ancak, sadece retne yetkisinden hareketle, Bellarnino, Papa'nn krallar zerinde zorlayc bir yetkiye sahip olduu sonucunu da
karmaktadr. oban, diyor, srsne uygun gda vermelidir: dolay
syla Papa, krallar, grevlerini yapnaya zorlayabilir ve zorlanaldr.
Buradan u kyor ki Papa, Hristiyanlarn oban olarak, krallarn kraldr: btn Hristiyan krallar bunu ya kabul etneli, ya da kendi topraklar iinde en yksek obanlk grevini stlennelidirler.
Altnc ve son argnan, ensallerdendir. Buna ilk olarak u cevab veririm, emsaller hibir eyi kantlanaz: ikinci olarak, atf yapt
ensaller, bir hak olaslndan baka bir ey tekil etmiyor. Yehoyada'nn Athaliah' ldrmesi (2. Km/lar XI), ya kral Yoa'n izniyle idi,
ya da kral Saul'un seilmesinden sonra sadece bir uyruk olan yksek
rahipte korkun bir su idi. Anbrosius'un0 9 ) inparator Theodosius'u
aforoz etmesi, eer bunu gerekten yapm ise, byk bir su idi. Papalar I. Gregorius, IL Gregorius, Zacharias ve II. Leo'nun kararlar
ise, kendi davalarnda verildii iin, batldr; ve onlar tarafndan bu
dneeye gre yaplan iler, zellikle Zacharias'nki(ZOl, insan doas
na zg en byk sulardr. Ruhani ktidar hakknda syleyeceklerim
bu kadar; eer bu argmanlar btn dier Hristiyan Hkmdarlar ve
Devletlere kar Papaln savunucusu olan bir kimsenin deil, het"
hangi bir bakasnn dnceleri olsayd, Bellarmino'nun bu argmanlarn irdelemekten kanp, tartmay daha ksa tutardm.

Bvh:im .43
Bir :lmann G:c;l.yiiz JKrJh1na
Kabul E1ilmesi J[in Gcrel~m.ler zerine
Tanr'ya ve insang av. at1da itaat etmenin zor/uu; Hristiyan devletlerde en sk nifak ve i "sava gerekesi, uzun bir zaman boyunca, henz
yeterince zlmemi bir zorluktan, buyruklar birbirine aykr olduu
vakit Tanr'ya ve insana ayn anda itaat etmenin zorluurrdan kaynaklanmtr. uras yeterince aktr ki, bir insan elikili iki buyruk ald
nda ve bunlardan birinin Tanr'nn buyruu olduunu biliyorsa, (bir
manark veya bir egemen meclis) meru egemenin veya babasnn
buyruu olsa bile, ona deil, Tanr'nn buyruuna itaat etmelidir. Zorluk uradan doar ki, insanlar, kendilerine Tanr adna bir ey buyrulduunda, pek ok durumda, buyruun Tanr'dan m, yoksa Tanr'nn
adn kendi zel amalar iin istismar eden bir kimseden mi geldiini
bilmezler. Zira, nasl ki Yahudilerin Kilisesinde sahte ryalar ve ryetler yoluyla halk arasnda hret peinde olmu sahte peygamberler
vardysa; Mesih'in kilisesinde de, her zaman, acayip ve sahte fikirlerle
saygnlk kazanmaya; ve bu saygnlkla, (hrsn tabiat gerei), insanlar
kendi menfaatleri iin ynetmeye alan sahte retmenler olmutur.
Bu zorluk, kurtulu iit neyin gerekli olduunu ve neyin gerekli olmad
m ayrdedebilenler iin bir zorluk deildir. Fakat, Tanr'nn krallna
kabul edilmeleri iin neyin gerekli ve neyin gerekli olmadn ayrde
debilenler iin, hem Tanr'ya hem de yeryzndeki cismani egemene
itaat etmenin bu zorluu hi nemli deildir. Zira, cisnani egemenin
buyruu, ebedi hayattan vazgeilmeksizin itaat edilebilecek gibiyse,
ona itaat etmemek adaletsizdir; ve burada havarnn u umdesi devreye girer: Hizmetk!irlat~ btn eylerde efendi/erinize itaat edin; ve ocuk/m~
btn eylerde ebeveyt!eritize itaat edin; ve Kurtarcmz'n u undesi,
Yazclar ve Ferisi/et~ Musa'mt ko!tuutda otururlar; bt tcdm/e m!art
her sylediine riayet edin ve her sylediilli yapt. Fakat buyruk, sonsuz
lme mahkum edilmeden riayet edilemeyecek gibi ise; o zaman, ona
uymak lgnlktr, ve burada da Kurtarcmz'n u d devreye girer, (Matta X. 28), Bedelli bldret!erdet korkmaym, ruhu ldremeym!erden korkun, Dolaysyla, hem, yeryzndeki egemenlerine itaatsizlik
nedeniyle J?u dnyada verilecek cezalardan, hem de Tanr'ya itaatsizlik nedeniyle teki dnyada verilecek cezalardan kanmak isteyen
insanlara, s~nsuz~).mrtulu iin neyin gerekli olduu ve neyin gerekli
olmad arasnda iyi ayrm yapmalar retilmelidir.

KUJtt!u iin biitiin gerekli olan, iman ve itaatte yer alr. Kurtulu iin
btn GEREKL olan, u iki erdemde yer alr, Mesih 'e iman ve J'asalara
itaat. Bunlardan ikincisi, eer mkemmel olsayd, bize yeterdi. Fakat,
sadece ilk bata Adem ile deil, ayn zamanda kendi ihlallerimizle fiilen, hepimiz Tanr'nn yasasna itaatsiziikten sulu olduumuz iin,
sadece zamanmzn geri kalan iin itaat deil, ayrca geen zamana
ait gnahlarn balanmas da gereklidir; bu balanma, Mesih'e imanmzrt dldr. Baka hibir eyin kurtulu iin gerekli olmad
undan bellidir ki, gkyznn krall gnahkarlardan; yani, itaatsizlerden, veya yasa ihlalcilerinden baka kimseye kapal deildir; hatta,
nedamet getirmeleri ve kurtulu iin gerekli btn Hristiyan akidelerine inanmalar artyla onlara bile kapal deildir.

Hangi tr itaat gerek!idit: Btn eylemlerimizde iradeyi fiil olarak


kabul eden Tanr'nn bizden istedii itaat, ona itaat etme ynnde
ciddi bir gayrettir; ve bu gayreti ifade eden btn adlarla anlr. Bu nedenle itaat, bazen tfkat ve sevgi adlaryla anlr, nk bunlar itaat etme ynnde bir iradeye iaret ederler; ve bizzat Kurtarcmz, Tanr'y
ve birbirimizi sevmemizi, btn yasann ifas klmtr: ve bazen de
nedamet kelimesiyle anlr; nk nedamet getirmek, gnahtan dn
demektir ve bu, iradenin itaate dnyle ayn eydir. Dolaysyla,
Tanr'nn buyruklarn ifa etmeyi gerekten arzu eden veya ihlallerinden dolay gerekten nedamet getiren, veya Tanr'y ve, adeta kendisi
gibi, komusunu btn kalbiyle seven bir kimse, Tanr'nn krallna
kabul edilmek iin gerekli btn iraat haizdir. Zira, Tanr tam bir masumiyet talep etseydi, hibir beden kurtulamazd.
Hangi )'asa/ara itaat. Fakat Tanr'nn bize verdii buyruklar nelerdir? Yahudilere Musa eliyle verilen btn yasalar Tanr'nn buyruklar
mdr? Eer yleyse, Hristiyanlam onlara itaat etmeleri niin retil
memektedir? Eer deilse, doa yasas yannda, hangileri [hangi yasalar -ev.] yledir [Tatm'mn buyruklardr -ev.]? Zira Kurtarcmz
Mesih, bize yeni yasalar vermemi, sadece zaten tabi olduumuz yasalara; yani, doa yasalar ve egemenlerimizin yasalarna uymamz t
Iemitir: ayrca, Da'daki vaaznda Yahudiler'e yeni yasalar yapmam,
sadece zaten tabi olduklar Musa yasasn onlara aklamtr. Tanr'nn yasalar, doa yasalarndan baka bir ey olmayp; bunlardan en
nemlisi, verdiimiz sz ihlal etmememiz, yani, birbirimizle karlk
l szlemeyle zerimizde tesis ettiimiz cismani egemenierimize itaat
etmemiz gereidir. Ve cismani yasalara itaat emreden bu Tanr yasas,

ncil'in btn umdelerine itaat edilmesini de gerektirir; o ncil ki, bir

nceki blmde kantlam olduum gibi, cismani egemenin onu yasa


yapm olduu yerde yasa hkmndedir; dier yerlerde ise, sadece
tavsiyedir; bir kim~~~in, kendi sorumluluu altnda, adaletsizlik olmakszn, uymay retldedebilecei bir tavsiye.
nam!an kiJi olan bir Hristiyana iman. Kurtulu iin gerekli olan
itaatin ne olduunu ve bu iraatn kime gsterilmesi gerektiini bylece belirledikten sonra; imdi de, imanla ilgili olarak, kime ve niin
inandmz; ve kurtarlacak kiiler tarafndan inanlmas gereken akidelerin veya hususlarn neler olduunu ele alacaz. lk olarak, inand
mz kii iin, herhangi bir kiiye inanmak imkansz olduundan dolay, onun ne sylediini bilmezden nce, onun, konuurken iittii
miz birisi olmas gerekir. Dolaysyla, brahim'in, shak'n, Yakub'un,
Musa'nn, ve peygamberlerin inandklar kii, onlara doast yoldan
konumu olan Tanr'nn kendisi idi: ve sa ile konumu olan havacilerin ve tilmizlerin inandklar kii ise, bizzat Kurtarcmz idi. Fakat,
ne Baba Tanr'nn ne de Kurtarcmz'n asla konumam olduu insanlarn inandklar kiinin Tanr olduu sylenemez. Onlar, Eski ve
Yeni Ahir'in hikayesini onlarn imanna emanet etmi olan havarilere
ve, onlardan sonra da, Kilise'nin obaniarna ve hocalarna inandlar:
bylece Hristiyanlarn iman, Kurtarcmz'n zamanndan beri, ilk
olaraK, obanlarnn iyi hretine ve, daha sonra, Eski ve Yeni Ahir'in
kabuln iman kural yapm olanlarn otoritesine dayanmtr; ve bunu, Hristiyan egemenlerden baka hikimse yapamaz; dolaysyla H
ristiyan egemenler en yksek obanlar ve gnmzde Hristiyanlarn
Tanr'dan konutuklarn iittikleri tek insanlardr; Tanr'nn gnmzde doast yoldan konutuu insanlar mstesna. Fakat ortaya
kmJ pek fazla sahte peygamberler olduu iin, insanlar, Aziz Yuhanna'nn bize tavsiye ettii gibi (Yuhama'mn Birinci Mektubu IV. 1), bu
ruhlarn Tanr'dan olup olmadklarn snamaldr. Dncelerin snan
mas en yksek obann ii olduuna gre, zel vahiy sahibi olmayan
btn insanlarn inanmalar gereken kii, her devlette, en yksek oban, yani, cismani egemendir.
Hristiyan inancnn nedenleri. nsanlarn herhangi bir Hristiyan
retisine inanmalarnn nedenleri muhteliftir. Zira iman Tanr'nn

badr; veTanr, bu iman, her bir insanda, kendine uygun grnen


yollardan ohtunr. Hristiyan inancnn herhangi bir akidesine ilikin
inancmzn en yaygn dolaysz nedeni, ncil'in Tanr kelam olduuna
inanmamzdr. Fakat ncil'in Tanr kelam olduuna neden inand-

mz, iyi ifade edilmemi btn sorular gibi, ok tartlmaktadr. nk soru, o11a 1tede1t illalldtmtz deil, o11u 11as11 bildiimiz eklinde ifade
edilmektedir; sanki i11tmmak ve bilmek aym eymi gibi. Bundan dolay, taraflardan biri, bilgisini, Kilise'nin yamlmazlna dayandrrken,
dier taraf zel ruhun tankl zerine dayandrmakta, ve taraflardan
hibiri iddiasn ispat edememektedir. nk bir insan, ilk nce Kutsal Kitqb'n yanlmazln bilmeksizin, Kilise'nin yanlmazln nasl
bilebilir? Veya bir insan, kendi zel ruhunun, retmenlerinin otoritesine ve argmanlarna veya kendi h nerlerine dair bir varsayma dayal bir inantan baka bir ey olmadn nasl bilebilir? Ayrca, Kutsal
Kitap'ta hibir ey yoktur ki Kilise'nin yanlmazl sonucu karlabil
sin; ok daha az, herhangi bir belirli Kilise'nin; ve hepsinden az, herhangi bir belirli insann yanlmazl.
man i;itmekle geli1: Dolaysyla aktr ki, Hristiyanlar Kutsal Kitab'n Tanr kelan olduunu bilnezler, buna sadece inanrlar; ve onlar inandrmann, Tanr'mn olaan yoldan insanlara verdii yolu, doal yoldur, yani, retmenlerindendir. Genel olarak Hristiyan inanc
hakknda Aziz Paulus'un retisi udur, (Romal/ara Mektup X. 17),
mall i;itmekle ge/il~ yani, meru obanlarnz iitnekle. Ayrca yle
der (ayn babn 14. ve 15. msralar), ,itmemi; olduklar birille nasl
illmsmlm:? ve bir vaiz olmadm nasl i11ansmlat:? ve g"11derileJZ!er d;mda
kim vaaz edecekti1:? Buradan aka grlyor ki, Kutsal Kitaplar'n
Tanr kelam olduuna inannann olaan yolu, inancmzn btn'dier akidelerine inanmann nedeniyle aymdr, yani, evlerde ana ve babalarmz ve kiliselerde obanlarnz gibi, yasal olarak bize retmen
lik yapmakla grevlendirilmi olanlarn iitilmesi. Bu, tecrbeyle daha
da ak bir hale gelir. nk, Hristiyan devletlerde btn insanlarn
Kutsal Kitab'n Tanr kelam olduuna inanmalarnn veya en azndan
inandklarn sylemelerinin ve dier devletlerde ise byle pek az insan bulunmasnn nedeni; Hristiyan devletlerde insanlara ocukluktan itibaren bunun retilmesi ve dier devletlerde ise baka bir ey
retilmesi deildir de, nedir?
Fakat retmek imann nedeni ise, niye herkes inanmaz? Dolay
syla uras kesindir ki, iman Tanr'nn lutfudur ve Tanr onu istedii
kiiye verir. Ancak, onu verdii kiilere onu retmenler yoluyla verdii iin, imann dolaysz nedeni iitnektir. Pek ok rencinin eitil
dii ve baz rencilerin bundan yararland, bazlarnn ise yararlanmad bir okulda, yararlanan rencilerin renmesinin nedeni ret
mendir; fakat buradan, renmenin Tanr'nn lutfu olmad sonucu

~107
karlamaz.

Btn iyi eyler Tanr'dan kaynaklanr; fakat iyi eylere


sahip olan herkes, Tanr'dan ilham aldn syleyemez; nk bu, doast bir lutfu ve Tanr'nn dolaysz elini ima eder; buna sahip olduunu iddia eden birkimse, bir peygamber olduunu iddia ediyor demektir ve Kilise'nin
snamasna tabidir.
--_,
Fakat, insanlar Kutsal Kitaplar'n Tanr kelam olduunu ister bilsin/et~ ister buna inatstnlat~ ister bunu !.abul etsit!et~ eer, belirsizlikten
uzak ksmlardan hareketle, kurtulu iin hangi iman akidelerinin gerekli ve sadece gere~li olduunu gsterirsem, insanlar bunlar bilme/i,
bunlara itamnal, veya bunlar kabul etmelidirler.
Hristiyan inancmt tek gerekli akidesi; Utum tecessarium, yani Kutsal Kitab'n kurtulu iin gerekli kld tek iman akidesi udur, sA
MESiH'TiR. Mesih kelimesiyle, Tanr'nn, Eski Ahit peygamberleriyle,
(Yahudiler zerinde ve ona inanan dier milletler zerinde) Tanr altnda ebediyen hkm srmek ve onlara, Adem'in gnahyla kaybolmu ebedi hayat geri vermek zere dnyaya gndermeyi vaad etmi
olduu kral kastedilmektediL Bunu, Kutsal Kitap'tan hareketle kant
ladktan sonra, ne zaman ve hangi anlamda baka hangi akidelere de
gerekli denilebileceini gstereceim.
ncilcilerin amamdm ispat: u akidenin, sa Mesihtir akidesinin,
kurtulu iin gerekli btn inan olduunun kant olarak, ilk argmanm ncilcilerin amacndan olacaktr; bu ama, Kurtarcmz'n hayatnn anlatmyla, u tek akideyi yerletirmek idi, sa Mesihtir. Aziz
Matta ineili'nin zeti udur ki, sa bir bakreden domu olup Davud'un soyundand; gerek Mesih'in iaretleri ise unlardr: MneccimlerOl ona Yahudilerin Kral olarak tapmaya geldiler: Herodes<Z)
ayn nedenle onu ldrmeye alt: Vaftizci Yahya onu ilan etti: o
[sa -ev.], kendisi ve havarileriyle, beklenen kral olduunu vaaz etti: bir yaz adam deil, bir yetkili kii olarak yasay retti: sadece
szyle pek ok hastal iyiletirdi, ve pek ok baka mucizeler
yapt, ki sa'nn bunlar yapaca nceden haber edilmiti: Yerua
lim'e girdiinde kral olarak selamland: onlar, Mesihlik iddiasnda
bulunacak btn dierlerine kar uyard: kral olduunu syledii
iin tutukland, suland ve ldrld; armhta yazl olan
mahkfimiyet nedeni yle idi, NASIRALI sA, YAHUDLERN KRALI.
Btn buJarn tek amac, insanlarn, sa'nn Mesih olduuna inanmalaryd. Aziz Matta ineili'nin amac da buydu. Btn ncilcilerin
amac da, o~nlai okuduumuzda grebileceimiz gibi, ayn idi. Dolaysyla, btn ncil'in amac, o tek iman akidesinin yerletirilmesiy~'

di. Aziz Yuhanna, kitabnn sonunda bunu aka belirtir, (Yuhanna


XX. 31), Biittt bunlar, sa'mn Mesih olduunu, ya;ayan Tanr 'tn Olu
olduunu bilesiniz diye yazld.
Havari/erin vaazlarndan: kinci argmanm, hem Kurtarcmz'n
yeryznde yaad dnemde, hem de onun ge kndan sonra,
Havarilerin vaazlarnn konularndan alnmaktadr. Havariler, Kurtar
cmz zamannda, Tmr'mn kra!!m ilan etmek iin (Luka IX. 2) gnderildiler. Zira ne orada, ne de Matta X. ?'de, [sa -ev.] onlara [havari!erine -ev.] undan baka bir grev vermez, Gittiinizde, gkyz krall yakndr diye vaaz edin; yani, sa gelecek olan Mesih'tir, Hristos'dur, Kral'dr diye. Ge ktan sonra da ayn eyi rettikleri, Resul/erin ;!eti XVII. 6, ?'den aka grlyor, ;te bw!ar, diyor Aziz
Luka, diityay alt st eden, Yason'un kabul etmi; olduu bu adamlar buraya da geldi/et: ve bunlar, bir ba;ka kral, bir sa olduunu siJy!eyip Sezar'tJt
kanunlamza karp gelirler diJe bararak, Yason ve bazt din karde;!erini
;ehrin y'netici!eri 'tte ekip getirdiler. Bu husus, ayn babn 2 nci ve 3
nc msralarndan da bellidir; Aziz Paul us, adeti olduu zere, onlara gitti; ve sebt gn boyunca Kutsal Kitaplar'dan hareketle on/ada konu;tu;
Mesih'in aa ektiini ve llerden kyam ettiini, ve m/att bu sa'mn Mesih olduunu beyan etti.
retinin ko!aylmdan: nc argman, kurtulu iin gerekli btn imann kolay olduunun belirtildii Kutsal Kitap metinlerindendiL Zira gnmzde retilen ve byk ksm tartmal olan Hristi
yan inancyla ilgili btn retilerin itenlikle kabul edilmesi kurtulu
iin gerekli olsayd, dnyada bir Hristiyan olmak kadar zor bir i olmazd. armhtaki hrsz, nedamet getirdii halde, Efendimiz, krall
na sahip olduunda bmi hatda demekle affedilemezdi; ki hrsz, bu
szle, sa'nn kral olduu inancndan baka bir inan beyan etmemiti.
Matta XI. 30'da denildii gibi, Mesih'in boyunduruu rahattr ve yk hafif, veya Matta XVIII. 6'da ona kk ocuklar da inanr denemezdi.
Aziz Paulus (Korintos!u!ara Birinci Mektup I. 21), Tanr, iman edenieti
vaazn aklszl ile kuttarmaya raz oldu, demezdi. Ayrca bizzat Aziz
Paulus da kurtulua eremezdi ve hele, muhtemelen "cevher deiimi"
veya Araf veya gnmzde empoze edilen pek ok dier akideler
hakknda hi dnmemi bir kimse olarak, o kadar byk bir Kilise
alimi hi olamazd.
Resmi ve vazh metinlerden. Drdnc argman, vazh ve yorumda
anlamazla meydan vermeyen metinlerden alnmaktadr; ilk olarak,
Yuhanna V. 39; Kutsal Kitaplar ara,tm; zira onlarda ebedi hayata sahip

olduunuzu djnrstz;

ve onlar bana tamk/k ederler. Kurtarcmz


burada Eski Ahir'ten sz etmektedir; zira o ada Yahudiler, henz
yazlmam olan Yeni Ahit Kitaplarn aratramazlard. Fakat Eski
Ahit'te, Mesih haJ<kn1da, geldii vakit insanlarn onu tanyabilmeleri
iin iaretlerden .Qak.: hibir ey yoktu; Davud'un soyundan gelecek
olmas; Beytllahm'da, bir Bakire'den doacak olmas; byk mucizeler yapacak olmas, ve benzerleri gibi. Dolaysyla, sa'nn O olduuna
inanmak ebedi hayat iin yeterli idi: ve yeterli olandan fazlas gerekli
deildir; ve dolaysyla baka bir akide gerekmez. Yine (Yuhanna XI.
26) Bende yafayan ve bana inanan hi kimse ebediyen olmeyecektir. Dolay
syla Mesih'e nanmak, ebedi hayat iin yeterli inantr; ve bundan
fazlas gerekli deildir. Fakat, sa'ya inanmak ve sa'nn Mesih olduuna nanmak, hemen arkadan gelen msralarda grnd gibi, ayn
eydir. Zira Kurtarcmz (msra 26), Marta'ya(3), Buna inanr msn? diye sorduunda, Marta yle cevap verir (msra 27), Evet Efendim, sen
dnyaya gelecei bilinen Mesih'sin, Tanr'mn Olu'sun. Sonu olarak, sadece bu akide, ebedi hayat iin yeterli inantr; ve bundan fazlas gerekli
deildir. nc olarak, Yuhanna XX. 31: Bu jeyler, sa'nn Mesih olduuna, Tanr'nn olu olduuna inanasnz ve, buna inanarak, onun adyla
ebedi hayata sahip olasmz diye yazld. Burada, sa'mn Mesih olduuna
inanmak ebedi hayatn elde edilmesi iin yeterli inantr; ve dolaysy
la baka bir akide gerekmez. Drdnc olarak, Yuhama'nt Birinci
Mektubu IV. 2: sa Mesih'in bedende geldiini kabul eden her ruh Tanr'dan
dr. Ve Yuhama'nn Birinci Mektubu V. 1; sa'mn Mesih olduuna inanan
herkes Tanr'dan domujtur. Ve msra S, sa'nn Tanr'nn Olu olduuna
inanatdan bajka kimdir dnyaya stn geletP Beinci olarak, Resul/erin
jleri VIII. 36, 37: Hadm der ki, jte su, beni vaftiz olmaktan meneden
nedid Ve Filipus dedi, eer btn kalbin/e inanyorsat, vaftiz olabilirsin. Ve
o cevap verdi, sa Mesih'in Tanr'tn Olu olduuna inanyorum. Dolay
syla, sa'nn Mesih olduu akidesine inanlmas vaftiz iin, yani, Tanr'nn krallna kabul edilmemiz iin yeterlidir ve gerekli olan tek
eydir. Ve genel olarak, Kurtarcmz herhangi bir kimseye, Seni kendi
inancn kurtard dedii vakit, bunu demesinin nedeni, dorudan veya
dolayl olarak, sa'nn Mesih olduu inancn gsteren bir ikrardr.
Bu, btn dier akidelerin temelidir. Son argman, bu akidenin
inancn tel11li klnd metinlerdendir: zira bu temele inanan kii
kurtulacaktr. Bu metinlerin ilki udur, Matta XXIV. 23.24: Eer bir
kimse, size, B;kn .i/te Mesih burada veya JUrada der ise, bu sze inanmayn;
zira sahte Mesihler ve sahte peygamberler kacak ve byk ijaretler.ve mitci-

zeler gstereceklerrlit~ vs. Burada gryoruz ki, aksini retecek olanlar


byk mucizeler yapsa da, sa Mesih'tir akidesine bal kalnmaldr.
kinci alnt udur, Galatya!t!ar'a Mehup I. 8: Biz veya g"kten bir melek,
size, bizim size jfrettiimizrlm ba;ka bir 11cil retirse, o lanetli o/sm. Fakat Paulus ve dier havarilerin rettikleri ncil sadece u akideydi,
sa lvlesih'tir: dolaysyla, bu akideye inan uruna, eer aksine bir ey
retirse, gkten bir melein otoritesini bile reddetmeliyiz; lml bir
insann'otoritesini ise ok daha fazla. Dolaysyla bu, Hristiyan inanc
nn temel akidesidir. nc bir alnt udur, Yuhama'm11 Biritci Mektubu IV. 1, 2: Ey sevilen/er, her ruha inmmaym: Tanr'mn Ruhu'nu ;uradan bileceksiniz; sa Mesih'in bedmde geldiilli kabul edm her ruh Ta!lr'dandr. Buradan aka bellidir ki bu akide, btn dier akideleri
deerlendirmek ve snamakta kullanlacak l ve kuraldr; ve dolay
syla temel olan tek akidedir. Drdnc bir alnt, Matta XVI. 16,
IS'dendir. Burada, Aziz Petrus bu akideyi kabul edip, Kurtarcmz'a,
Se!l ya;ayan Tmr'mn Olu Mesih'sin dediinde, Kurtarcmz yle cevap vermitir, Sen Petrus'sun ve Kilisemi bu kaya iizeri1e kuracam; buradan u sonucu karabiliriz ki bu akide, Kilise'nin btn dier reti
lerinin zerinde durduu temeldir. Beinci alnt ise, Korilltoslulara
Birinci Mektup III. ll, 12, ve dier msralardr. Hi kimse, sa'mt Mesih
oldumdm ba,ka bir temel koyamaz. imdi, bu temel zerille bir kimse alttll, giimii;, deerli ta;lm~ odun, saman, amz koyarsa; o kimsetin yapt i;
sonunda belli olacaktr; iinkii kyamet g"inii o111t belli edecekti!~ yaplan i;
ate;le belli edilecek, ve ate; onun nasl bir i; olrluuttt sttayacaktr. Eer bir
kimsenin bu temel iizerine kuntuu ;ey ayakta durur ise, o kimse bir miikdfat
alacaktr. Eer yanarsa, kaybedecektit~ fakat kendisi kmtulacaktr, ate;le de
olsa. Bu szler, ksmen ak ve anlalmas kolay, ksmen de mecazi ve
zor olup; ak olan ksmndan u sonu kartlabilir ki, sa'nn Mesih olduu eklindeki temel akideyi reten obanlar, bunu, zaman zaman
btn insanlarn iine dtkleri yanl akl yrtmelerden karsalar
da, yine de kurtulabilirler; oban deil dinleyici olan ve yasal obanlarnca onlara retilenlere inananlar ise ok daha fazla kurtulabilirler.
Dolaysyla bu akideye inanmak yeterlidir; ve bu nedenle, kurtulu
iin baka bir inan akidesi gerekli deildir.
Mecazi olan ksma gelince; szgelimi, ate; onun nasl bir i; olduu
nu snayacaktt~ ve ketdisi kt11tulacaktr, ate;le de olsa, veya ate; yoluyla da
olsa, (zira orijinal de Da nvpo<; [dia puros -ev.] kelimeleri kullanlr);
bu, ak olan dier szlerden kardm sonucu etkilemez. Bununla
birlikte, bu ifade zerine Araf ateini kantlamak iin bir argman ina

edildii

ve insanlarn
kendi yorumumu sunacam.
Burada havari, Tanr'nn krallnn yeniden kurulmasndan bahsederken peygamber Zekeriya'nn (XIII. 8, 9) u szlerine atf yapar gibidir;
Ondaki iki ksim !tesifrcek ve lecek, fakat nc ksm onda braklacaktr;
ve ben nc ksm atepet geirip getireceim, ve gm/tt saf/apnimas gibi onlar saflatracam, ve gmn smatmas gibi onlar St1la)'acam;
onlar Rabb'in adm aracak/ar, ve ben onlar iiteceim. Yarg gn,
Tanr'nn krallnn yeniden kurulaca gndr; ve ite o gndedir ki,
Aziz Petrus bize syler (Petrus'un kinci Mektubu III. 7, 10, 12), dnya
atelerle kaplanacak ve ktler yok olacaktr; fakat Tanr'nn esirgeyecei dierleri o atein iinden zarar grmeden geecekler ve orada
(gm ve altnn atele crufundan ayrlmalar gibi) snanacak ve sapknlklarndan arndrlacaklar, ve gerek Tanr'nn adn aracaklar
dr. Bu szlere atfen, Aziz Paul us burada diyor ki o gn, yani, yarg gnnde, Kurtarcmz'n Tanr'nn kralln yeniden kurmak iin gelecei o byk gnde, hangisi altn, gm, deerli ta, odun, saman,
anz diye karar vererek, herkesin dncesi snanacaktr, ve daha sonra doru olan temelin zerine yanl sonular kurmu olanlar, dn
celerinin mahkum edildiini greceklerdir; fakat kendileri kurtulacak
ve, bu evrensel atein iinden zarar grmeden geip, ebediyen yaaya
caklar ve bylece gerek ve tek Tanr'nn adn aracaklardr. te bu
anlamda, Kutsal Ki tab'n geri kalanyla uyumsuz bir ey veya Araf ateinin herhangi bir belirtisi yoktur.
Hangi anlamda dier akidelerin gerekli olduu s)'lenebilir. Fakat burada sorulabilir; acaba, Tanr'nn kadir-i mutlak olduuna; dnyann
Yaratcs olduuna; sa Mesih'in kyam ettiine; ve btn dier insanlarn son gnde llerden kyam edeceklerine nanmak, kurtulu iin,
sa'mn Mesih olduuna inanmak kadar gerekli deil midir? Buna yle
cevap veririm, evet gereklidir; ve daha pek ok baka akideye inanmak da gereklidir: fakat btn bunlar, o tek akidede ierilmi olup, u
veya bu zorlukla ondan tretilebilir. nk, sa'nn srail Tanrsnn
Olu olduuna ve srailliler'in Tanr olarak btn eylerin Kadir-i
Mutlak Yararcs'n kabul etmi olduklarna nananlarn, ayn zamanda, Tanr'nn btn eylerin Kadir-i Mutlak Yaratcs olduuna da
inandklarli gremeyen bir kimse var mdr? Veya, bir kimse, sa'nn
llerden klo/am ettiine inanmadka, onun sonsuza kadar hkm srecek kral olduuna nasl inanabilir? Zira lm bir insan, krallk yapamaz. zet olarak, sa Mesih'tir eklindeki bu temel ilkeye inanan bir
iin, size,

dncelerin

bu

ekilde snanmas

atele kurtulmasnn anlamna ilikin

412
kimse, bu temel ilkeden doru bir biimde tretildiini grd hereye aka ve onun sonucu olan hereye de zmnen inanr, bu sonucu
farketmek iin yeterli beceriye sahip olmasa bile. Dolaysyla, bu tek
akideye inanmann, nadimlerit gnahlarnn balanmas ve onlarn
gkyz krallna getirilmesi iin yeterli olduu hiWi geerlidir.
Bu inan ve itaat, ikisi birden, kuttulu; iin gereklidir. Kurtulu iin
gerekli ,btn itaatin, Tanr'nn yasasna itaat etme iradesinde, yani,
nedamette yattn; ve bunun iin gerekli olan btn inancn sa Mesih'tir akidesine inanmaktan ibaret olduunu gstermi bulunuyorum;
imdi, ncil' den, kurtulu iin gerekli olan hereyin bu ikisinde birden
toplandn kantlayan alntlar yapacam. Aziz Petrus'un, Kurtarc
mz'n ge kndan sonraki ilk avuot gnnde vaaz verdii adamlar, Ey insanlar ve karde;ler, ne yapmalyz? diye ona ve dier Ilavarilere
sordular (Resul!eri11 jleri II. 37). Buna Aziz Petrus yle cevap verdi
(bir sonraki msra) Giitah!arttl bafiatlmas iin nedamet getirin ve vaftiz
olun, ve Kutsal Ruh 'ut armaatt alacaksmz. Dolaysyla nedamet ve
vaftiz, yani sa'tt Mesih olduuna nanmak, kurtulu iin gerekli olan
hereydi. Yine, Kurtarcmz, bir ynetici tarafndan kendisine, Ebedi
hayat tevars etmek iin ne yapaym? diye sorulduunda (Luka XVIII.
18), yle cevap vermitir, (msra 20) Emirleri biliyorsun, zina yapma,
ldrme, alma, yalanc ;ahitlik yapma, babatta ve anma sayg gster. O
ynetici bunlara uyduunu sylediinde, Kurtarcmz unu eklemi
tir, (msra 22) Sahip olduun het~eyi sat, yoksullara vet~ ve gel ve beni izle:
bu, kral olan bana gven demekle ayn eydi. Dolaysyla, yasaya uymak ve sa'nn kral olduuna nanmak, bir kimseyi ebedi hayata ula
trmak iin btn gerekli alandr. nc olarak, Aziz Paulus der ki
(Romal/ara Mektup I. 17), Adil olm/ar imanla ya;ayacak; herkes deil,
sadece adil olanlar; dolaysyla imat ve adalet (yani, adil olma iradesi
veya tedamet) sonsuz hayat iin btn gerekli alandr. Ve (Markos I.
15) Kurtarcmz, Zamat geldi, ve Tatr'mt krall yaktdr, tedamet getirin ve mjdeye inamn (yani, Mesih'in geldii iyi haberine) diyerek dua
etmitir. Dolaysyla, nedamet getirmek ve sa'nn Mesih olduuna
nanmak, kurtulu iin btn gerekli alandr.
Bunlardan her biri ona nasl katkda bulunur. Nedamet kelimesinde ierilen inan ve itaat, ikisi birden, kurtuluumuz iin gerekli olduuna gre; bu ikisinden hangisiyle mazur klndmz sorusu, uygunsuz biimde tartlmaktadr. Ancak, bunlardan her birinin ["nedamet"
ve "iman" -ev.] ona ["kurtulu;" -ev.] ne ekilde katkda bulunduu
nu; ve biri tarafndan ve dieri tarafndan ne anlamda mazur klnd-

mzn sylendiini aklamak uygunsuz olmayacaktr. lk olarak, do


ruluk ile, yaplan ilerin kendilerinin ada:leti anlalrsa, kurtulabilecek
hi kimse yok demektir; nk Tanr'nn yasasn ihlal etmemi tek
bir insan yoktur. Dolaysyla, yaptmz ilerle mazur klndmz
sylendiinde; bu, T-ll:flr'nn, hem iyi hem de kt insanlarda, daima
iin kendisi yerine kabul ettii niyet olarak anlalmaldr. Ve sadece
bu anlamdadr ki bir insan adil veya gayri adil diye anlr; ve o insann
adaleti onu mazur klar, yani, ona Tanr nazarnda adil sfatn verir; ve
onu, gemite muktedir olmad, imamyla J'aJamaya muktedir klar.
Bylece adalet, hakl klmak filinin, bir kimseyi adil i/m etmek ile ayn
ey olmas anlamnda, hakl ve mazur klar; yoksa, yasann yerine getirilmesi anlamnda deil; byle bir insann gnahlarnn cezalandrl
mas adaletsiz olurdu.
Ancak, bir kimsenin, yetersiz bile olsa savunmas kabul edildiin
de, mazur klnd da sylenir; yasaya uyma niyetimiz, gayretimiz olduu savunmasnda bulunursak kusurlarmz iin nedamet getirdii
miz ve Tanr'nn bu nedameti ifann kendisi olarak kabul ettiinde olduu gibi. Tanr, bu niyeti sadece mrninlerde kabul ettii iin; savunmamz geerli klan imandr; ve ite bu anlamdadr ki sadece
iman mazur klar. Bylece, imm ve itaat, ikisi birlikte, kurtulu iin
gereklidir; fakat eitli anlamlarda, bunlardan her birinin maruz kld
da sylenir.
Ta!lr )a itaat ve, ister Hristiyall ister kafir olsuJZ, cismaJti egeme/le itaat tutarsz deildir. Kurtulu iin neyin gerekli olduunu bylece gsterdikten sonra, Tanr'ya olan itaatimizi, ister Hristiyan ister kafir olsun cismani egemene olan itaatimiz ile badatrmak zor deildir.
Eer cismani egemen bir Hristiyan ise, sa Mesih'tir akidesine veya
kurtulu iin gereken btn inan olan bu akidede mndemi veya
akl yrtme yoluyla ondan trerilen btn dier akidelere inanlna
sna msaade eder. Ve o bir egemen olduu iin, btn kendi yasalarna, yani, btn toplumsal [cismaJti -ev.] yasalara itaat talep eder;
btn doa yasalar, yani btn Tanr yasalar toplumsal yasalarda
mndemitir; zira doa yasalarndan ve cismani hukukun bir paras
olan Kilise yasalarndan baka (nk yasalar yapabilen bir Kilise devlettir,) ilahi yasalar yoktur. Dolaysyla, Hristiyan egemenine itaat
eden bir kimse, ona itaat etmekle, Tanr'ya inanmak veya itaat etmekten alkonamaz.
Fakat, bi~ Hiristiyan kraln, sa Mesih'tir temel inancndan, yanl
baz sonular kardn, yani, bu temel zerine saman veya ~nzdan

yaplar ina ettiini, ve bunlarn retilmesini buyurduunu farz edelim; ancak, Aziz Paulus onun kurtulacan sylediine gre; bunlar
buyruuyla reten biri ok daha fazla kurtulacak; ve onlar retme
yen ve sadece meru retmenine inanan bir kimse daha da fazla kurtulacaktr. Ve bir uyruk, cismani egemen tarafndan, bu grlerinden
bazlarn ikrar etmeye zorland takdirde, uyruk hangi adil gerekeyle itaatten kanabilir? Hristiyan krallar bir sonu karrken yanlabi
lir, fakat buna kim karar verecek? Mesele onun itaatiyle dorudan ilgiliyken, zel bir kii mi karar verecek? Veya Kilise, yani, onu temsil
eden cismani egemen tarafndan tayin edilmi olan dnda herhangi
bir insan m karar verecek? Veya papa veya bir havari karar verirse, o
bir sonu karmada yanlamaz m? Aziz Petrus veya Aziz Paulus, bunlardan birisi, Aziz Paulus Aziz Petrus'a yzne kar itiraz ettiinde,
bir styapda yanlmam myd? Dolaysyla, Tanr'nn yasalar ile bir
Hristiyan devletin yasalar arasnda eliki olamaz.
Cismani egemen bir kafir olduunda, ona direnen uyruklarndan
her biri, Tanr'nn yasalarna (nk doa yasalar byledir) kar gnah ilemi, ve btn Hristiyanlarn hkmdarlarna ve btn ocuklar ve hizmetilerin de btn eylerde ana ve babalarna ve efendilerine itaat etmelerini huyuran havarilerin tavsiyesini reddetmi olur. H
ristiyanlarn iJZa1lcta gelince, inan isel ve grnmezdir; Hristiyanlar
bu hususta Naaman'n< 4 l sahip olduu msaadeye sahiptirler, ve bunun iin kendilerini tehlikeye atnalar gerekmez. Fakat tehlikeye
atarlarsa, bunun mkafatn cennette almay beklemeleri ve yasal egemenlerinden ikayet etmeneleri, hele hele ona kar sava amay hi
dnmemeleri gerekir. Zira ehitlik iin adil bir frsattan memnun
olmayan bir kimse, ikrar ettii eye gerekte inannayp, kendi dikballn gizlemek iin inanr gibi grnmektedir. Fakat, hangi k:lfr
kral, mevcut dnyann yanmasndan sonra Mesih'in ikinci geliini
bekleyen ve geldiinde ona itaat etmeyi amalayan (ki bu, sa'nn
Mesih olduuna inanmann amacdr), ve bu arada da, o kafir kraln
yasalarna uymakla ykml olduunu dnen (ki btn Hristiyan
lar vicdanen bununla ykmldr) bir uyrua sahip olduunu bilip
de, onu ldrecek veya bask altnda tutacak kadar aklszdr?
So11u. Tanr'nn krall ve ruhani siyaset hakknda bu kadar yeter. Burada ben, kendime ait herhangi bir tavr savunmak deil, cisnani egemenlerin iktidarn ve onlarn uyruklarnn grevini teyiden,
Hristiyan siyasetinin ilkelerinden (ki bunlar Kutsal Kitaplar'dr) ka
rlabilir olduunu sandn sonulatn neler olduklarn gstermek

amacndaym. Kitap'tan alnt yaparken, belirsiz veya tartmal metinlerden kanmaya; ve Tanr'nn krallnn Mesih'te yeniden kurulmas iin yazlm olan btn ncil'in uyumu ve amacyla elikili olmayan ve son derece aikc olanlardan baka bir metni kullanmamaya altm. nki:i herlattgi bir yaznn yorumlannas iin gerek veren ey, sadece kelimeler deil, fakat yazarn amacdr; ve, temel amac dnmeden, mnferit metinler zerinde srar edenler, bu metinlerden ak herhangi bir ey tretemezler; ve, Kutsal Kitab'n atomlarn, insanlarn gzlerine toprak gibi atarak, hereyi olduundan daha
belirsiz ve anlalmas g klarlar; gerein deil, kendi menfaatlerinin peinde olanlarn mutad bir oyunu.

EVIRl'vlENIN NOTLARI
Blm 33
1) Kanon (Ing. "canon"): Sahici olduu kabul edilen yazlar toplam; ncil'in, Hristiyan
Kilisesi tarafndan sahici olarak kabul edilen kitaplar; bir anlamda Hristiyan "eria
t11.

2) Kanonik

(ng.

"canonical"): Kanon hukukuna uygun; geerli

olduu

resmen kabul

edilmi.

3) Apokrifa: Kutsal Kitab'n kitaplarndan, resmen kabul edilenler ("kanonik" olanlar)

4)
5)
6)

7)

dnda kalanlar; Tobit, Yudit, Sleyman'n Hilmeti, Simk Kitabt, Buru, I. Makkabi!et;
ll. Makkabiler.
Domitianus: Caesar Domitianus Augustus; M.S. 81 ve 96 yllar arasnda Roma imparatoru. Efes'te onun ansna yaplm bir tapnak vardr.
Josephus (!VI.S.37-100): Yahudi din adam, bilgin, tarihi ve asker.
Hagiografa: Azizierin hayatlarn anlatan eserler.
Ptolemaios Philadelphos (M.. 308-246); Ivi.. 285 ve 246 yllar arasnda lVIsr kral.
--

8) Pentateukhos: Eski Ahir'in


9) Bkz. Blm 7, Not 4.

ilkbe kitab;.

Tdvin,

h,r,

Levili/er, Sa)'tlat; ve Tesniye.

Bey (1405-1468); Arnavutlarn milli kahraman; Osmanl ordirenerek Hristiyan dnyasnda hret yapt; Papa III.Calixtus tarafndan, papalk ordular bakomutan yapld; lmnden sonra Arnavutluk Osmanl egemenlii altna girdi.
ll) Laodikeia: Bugnk Goncal; Denizli'de Hierapolis'e 10 km mesafede antik kent.
12) tkt,r, Levili/er, Saytlar, ve Tesniye.
13) ncikiler (Evangelistler): ncil'in drt kitabn yazanlar; Matta, Markos, Luka, ve
Yuhanna.
!O)Scanderbeg:

skender

dularna baaryla

Blm 34
1) Burada kuflanld ekliyle, "ghost" ve "spirit", ikisi birden "ruh" demektir. Bu nedenle, her il,<isi iin de ayn karl kullanmak zorunda kaldm.
2) Python: Delphi yaKnlarnda Apolion tarafndan ldrlen byk ylan.

416
Blm 35
1) "Sacerdotal kingdom": Rahibi krallk ("Saccrdotal": Rahiplik ile ilgili). Trkcde "rahiplik" veya "rahip" kelimesinin sfat ekli olmad iin, kendim bir sfat uydurmak
zorunda kaldm.
2) "Pecu/ium" (Lat.): Birikim, mal, mlk.
3) "Sanctum Sanctorum" (Lat.): Kutsallarn Kutsah.
4) Aai Rabbani: (ng. "Lord's Supper") Eukharistia ve Kudas da denilir; Hristiyan kilisesinde sa'nn son akam yemeini sembolize eden bir tren ve bu trende lsa'nn
kan ve eti olarak kursanan arap ve ekmek.
Blm36
1) Neko (Neko II): M.. 610 ve 595 yllar arasnda hkm srm, 26. slaleden M
sr firavun u.
2) Kutsal Kitab'n Trke evirisinde (Kitabt Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit, Kitab Mukaddes irketi, stanbul, 1981) kadn peygamber anlamnda "ncbiye" kelimesi kullanlm.

3) Vates (Lar.): Peygamber, air, ozan.


4) Endor: Filistin'de bir ehir; Gilboa'daki Filistiniiiere kar giriecei savatan nce
kral Saul, bu ehirde bir kadn kahine bavurarak, Samuel'in ruhunu artt; Samuel'in ruhu, krala sava kaybedecei ni ve ldrleceini bildirdi.
5) Efod: Eski srail'de, yksek rahiplerin tren giysilerinden biri. (Bkz. tk XXVIII.
6, 7, 8; XXXIX. 2, 3, 4, 5).
Blm 37
1) Ostenta, Portmta (Lar.): laretler, belirtiler, vs.
2) Ventriloqui (Lar.): Karnndan konuanlar, vantrilok!ar.
Blm 38
1) CO!Ium empyreum (Lar.): En yksek gk.
2) Tattarus (Lar.): Aadaki alem, alt-dnya, Hadcs.
3) In lnferno (Lar.): Aadaki alemde, alt-dnyada, vs.
4) Vergilius: (M.. 70-M..19) Eski Roma'nn en byk airi; Aeneis adl destany!a
nldr.
S) "(Tartarus, ller lkesi) O kadar derin bir yerdir ki, oraya inmek iin, yeryz ilc
gn en yksek yerleri arasndaki mesafenin iki misli uzunlukta bir yol gitmek gerekir." (Mealen).
6) Abaddon (branice): blis, eytan (bkz. Vahiy IX.11).
Blm 41
1) "Scape-goat" trkeye "gnah keisi" olarak evrildii iin, Hobbcs'un burada anlatmak istedii eyi tam olarak aktarmak mmkn olmad. Bu deyimdc, aslnda, "gnah" anlamnda bir kelime bulunmayp, "scapc" kelimesi "escape" (kamak, ka)
kelimesinin bir trevidir. Hobbes'un anlatt gibi, Yahudi rahip, halkn gnahlarn
bir keinin stne koyup, daha sonra keinin kamasna izin verirdi. Bylece, gnahlardan kurtulunduuna inanlrd.
2) Pilatus: lmparator Tiberius dneminde Yahudi valisi (M.S. 26-36); lsa'y yarglayan
mahkemeye bakanlk etmi ve armha gerilmesi emrini vermitir.
Blm42
l) Aziz Roberto Bellarmina (1542-1621): talyan i!ahiyat ve kardina!. Dneminin en

biridir. Hristiyan krallarn Papa'ya


eseri Disputationes e Conttroversus Christiante
Fiei Aversus Huius Temporis Haretims'dur (anuzn Sapknlarna Kar Hristiyan
Dininin tirazlar zerine Tartmalar); (1613).
2) Orijinal metindeki "to preach" fiili, "vaaz etmek" yannda, "ilan etmek, bildirmek,
retmek, mjdelemek~ibi anlamlara da gelir.
3) "Katolik" kelimesinin Greke asl "katholikos" olup, "evrensel, ounlua/btne
ait" anlamna gelir.
4) (Lat.): "Bunlar, siz btn ruhbann ve avann kutsal kitaplar olsun, ... "
S) Damasus: Ekim 366'dan 11 Aralk 384'e kadar papa; Liberius'un lm zerine seildi. Fakat bu seimden memnun olmayanlar Ursicinus'u papa ilan ettiler.
Ursicinus (Ursinus olarak da bilinir); 366 ve 367 yllar arasnda kar-papa. Damasus'a kar giritii papalk savan, 378 ylnda Roma'da toplanan Sinod'da Damasus'un meru papa ilan edilmesiyle kaybetti ve Kln'e srld. Bununla birlikte,
mcadelesine 38l'e kadar devam etti.
6) Ammianus Marcellinus: M.S. IV. yzylda yaam Grek asll Latin tarihisi. Roma
tarihi hakknda, ilk on cildi kayp olan otuzbir ciltlik eserinin ad, Rerum Gestarum
Libri'dir.
7) Byk Constantinus: M. S. 306 ve 337 yllar arasnda Roma imparatoru; Hristiyanl
yasallatrm ve bu dini benimseyip ona yar resmi bir stat kazandran ilk Roma
imparatoru olmutur.
8) J ure divino (Lat.): ll ahi hak, Tanr'nn hakk.
9) J ure civifi (Lat.): Cismani hak.
10) Dei gratili rex (Lat.): Tanr'nn inayeriyle kral.
ll) Divinli providentili (Lar.): Tanrnn lurfu.
12)De Summo Pontiftce (Lat.): En Yksek Rahip, Papa. Bellarmino'nun bir eserinin ba
ln ilk kelimeleri. Eserin tam bal: De potesiale summo pmtiftce in rebus temporafibus (Papann Dnya leriyle lgili Yetkisi zerine) (1675).
13) I. Silvester: M.S. 314 ve 335 yllar arasnda papa.
14) Fsh {"Passover"): Pesal ve Hamursuz olarak da bilinir; Yahudiler arasnda, srail
kavminin Msr'daki esaretten kurtulmasn kutlamak amacyla, 14 Nisan'dan itibaren yedi veya sekiz gn sren bayram.
15) De jure divino mediato (Lat.): Vastal/dolayl ilahi hakla.
16)De lana caprina (Lat.): Harfi anlam "kei tynden, kei ty kabilinden"; mecazi
anlam "gereksiz, beyhude, anlamsz, vs."
17) Aziz Cyprianus: M.S. 3.yzylda yaam Hristiyan din adam; 249'da Kartaca piskoposu oldu; Papa Stephan us ile arasndaki tartma nedeniyle, nce srgn edildi, daha sonra sorguya ekilip ba kesildi. En nemli eserleri: De Unitate Ecclesia (Kilisenin Birlii zerine), De Exhortatione Martyrii (ehit!iin Teviki zerine).
lS) De H!Ereticis (Lat.): Sapknlar zerine.
19)Ambrosius: M.S. 4.yzylda yaam kilise babas ve bilgin; Milano bapiskoposu.
Selanik katliamndan (390) sonra, mparator Theodosius'un Milana'ya girmesini yasaklad ve ancak uzun bir kefareuen sonra onu kiliseye kabul etti.
20) Zacharias: M.S. 741 ve 752 yllar arasnda papa. Ho b bes, burada, son Merovenj kral
III. Childeric'in tahttan indirilmesinde Zacharias'n verdii destei kastediyor olmabyk din bilginlerinden ve

yorumcularndan

bal olmalarn savunmutur. Balca

l.

Blm43
~
1) Mneccimler: Doguda grdkleri yldzn yol gstermesiyle Beytllahm'a gelip yeni
domu sa'y ziyaret eden mneccim (bkz. Matta Il. 1-12). Rubens'in bu konuyu

4Hl
ileyen "lVIneccinlerin Tapnmas" adl bir eseri vardr.
2) Herodes: M.. 40 ve 4 yllar arasnda hkm sren Yahudi kral. lsa'nn douunu
haber alnca, Beytllahm'daki btn erkek ocuklarn ldrlmesi iin emir verdi
("Susuz Azizler Katliam").
3) Marta: Lazarus ve Mecdelli Meryem'in kzkardei. Luka'ya gre (X. 38-43) lsa'y
misafir etmi, lsa da kendini ar derecede arlad iin ona sitem etmitir. Yuhanna ise (XI-XIII), onun Lazarus'un diriliine tank olduunu syler.
4) Bkz. 2. Krallar V. 17,18.

DRDNC KlilM
KARANLliGliN KRALLliGli
ZERINE

Bolm "11-4
1
Kufsal KifaL1 1n Yanh JY l(l)ru:mlanmasmCla Gelen
Manevi Karanlk 1:wri:nc
Karanln krall

nedir. Buraya kadar sz ettiim bu ilahi ve bejeri egemen gler yannda, Kutsal Kitap'ta bir baka gten, (Efeslilere Mektup VI. 12) bu dtlJ'antn karanlmn hkmdadamtt iktidarndan; ve
(Matta IX. 34) Belzebuth'un(!J cinler zerindeki hkiimdarltdan, yani,
havada grnen fantazmalar zerindeki hkmdarlndan da sz edilir ki, bu nedenle eytan, ayn zamanda, (Efeslilere Mektup II. 2) havann iktidarnn hkmdan olarak da anlr; ve eytan bu dnyann karanlnda hkmettii iin, (Yuhama_ XVI. ll) bu dnyamn hkmdan
olarak da: ve bunun bir sonucu olarak, onun hakimiyeti altnda bulunanlar, (pn ocuklar olan) mminlere kartlk iinde, karanln ocuklar olarak anlrlar. Zira Belzebuth fantazmalarn hkmdan olduuna gre, onun hava ve karanlk lkesinin sakinleri, karanln ocuklar, ve bu cinler, fantazmalar, veya yanlsama ruhlar mecazi olarak
ayn ey demektir. Bu dnldkte, karanln krall, Kutsal Kitab'n bu ve dier yerlerinde ifade edildii gibi, bu dnyada insanlar
zerinde hakimiyet elde etmek iin, karanlk ve hatal fikirler/e, onlarda hem
doann hem de ncil'in pn sijndrneye; ve onlar, gelecek olan Tanr'nn
krall iin hazrlksz brakmaya al;m bir sahtekarlargruhu'ndan ba
ka bir ey deildir.
Kilise henz karanlktan tam olarak kurtulmu; deildir. Nasl ki, doumlarndan bu yana, gzn ndan tmyle yoksun olan insanlar
k hakknda hibir fikir sahibi deillerse; ve nasl ki hi kimse, muhayyilesinde, duyularyla alglam olduundan daha byk bir k tasarlayamaz ise: ayn ekilde, hi kimse, erimi olduundan daha fazla
bir ncil ~' veya anlay hayal edemez. te bundandr ki insanlar, kendi katanhklarn farketmek iin, kendi yollarnda giderken ba
larna gelen ng;lmemi talihsizliklerden akl yrtmek d;da

422
baka

bir

vasraya

sahip

deildirler. eytan'n krallnn

en

karanlk

ksm, Tanr'nn Kilisesi dnda olan; yani, sa Mesih'e inanmayanlar


arasnda alandr. Fakat buradan hareketle, Kilise'nin, Goen< 2 > diyar
gibi, Tanr'nn bize emrettii iin yaplmas iin gerekli olan btn
a sahip olduunu syleyemeyiz. Eer aramzda karanlk veya en
azndan bir karart yoksa, niin Hristiyanlkta, neredeyse Havariler
andan beri, hem d hem de i savala insanlar bylesine birbirlerini yerl~rinden etmi; niin insanlar kendi talihlerindeki en kk bir
terslik veya bakalarnn talihlerindeki en kk bir dzelme karsn
da bylesine tkezlemi; ve saadet denilen ayn hedefe gitmekte bu
kadar farkl yollar olmutur? Dolaysyla, henz karanlktayz.
Manevi karatln diJrt nedeni. Dman, burada, doal cehaletimizin gecesinde bulunmu ve manevi hatalarn tohumlarn ekmitir; ilk
nce, Kitaplar ktye kullanarak ve onlarn n sndrerek: nk
Kitaplar bilmemekle yanlrz. kinci olarak, pagan airlerin demonolojisini, yani, insan muhayyilesinden ayr kendilerine ait herhangi bir
gereklii olmakszn idoller veya beynin fantazmalarndan ibaret olan
cinler hakkndaki efsanevi fikirlerini yayarak; l insanlarn ruhlar ve
periler, ve kocakar masallarnn dier konular ite byledir. nc
olarak, Greklerin dininin ve bo ve hatal felsefelerinin kalntlarn
Kutsal Kitap ile kartrarak. Drdnc olarak, yanl veya pheli gelenekler ve uyduruk veya belirsiz tarihleri bunlarla kartrarak. Ve
bylece, batan karc ruhlara kulak vererek, ve riyakar!k iinde ya/m
sy!eyen!erit; veya orijinalde olduu gibi, (Timoteos'a Birinci Mektup
IV.l, 2) k"rdmi birvicdm!a, yani, kendi bildiklerinin aksine, yalanclk
edenlerin masallarna aldanarak hataya deriz. Bunlardan birincisi, yani, Kutsal Kitab'n istismaryla insanlarn ayartlmas hakknda, bu blmde ok ksa konumak istiyorum.
Tmr'm11 kra!ly!a ilgili olarak Kutsal Kitaplar'm yanl yorumundan kay11akla1la1Z hata/at~ Kutsal Kitab'n en byk ve balca istismar,
ki btn dier istismarlar ya onun bir sonucudur ya da ona tabidir,
Kutsal Kitap'ta sk sk sz edilen Tanr'nn krallnn mevcut Kilise
olduunu, veya halen yaamakta olan veya, l olmakla birlikte, son
gnde kyam edecek olan Hristiyanlar ounluu olduunu ispat etmek iin Kutsal Kitab'n eilip bklmesidir: oysa Tanr'nn krall,
ilk olarak, Tanr'nn has kavmi denilen Yahudiler zerinde Musa'nn
eliyle kuruldu; ve daha sonra, Yahudiler artk Tanr tarafndan ynetilmeyi reddedip dier milletler tarznda bir kral talep ettiklerinde, Saul'un seimiyle bitti; blm 35'te daha geni bir biimde ispat etmi

423
olduum gibi, Tanr bu talebi kabul etti. Ondan sonra, szlemeyle
veya baka bir ekilde, yeryznde baka bir Tanr krall olmamtr;
u kadar ki o, iradesine gre ve sonsuz kudretiyle yneterek, btn
insanlarn ve btn yaratklarn daima kral olmutur, kraldr ve kral
olacaktr. Ancak, l:.k_.mdarlnn i h yas iin gizli olarak belirlemi olduu zaman geldiinde ve insanlar, ona, nedametle ve hayatn dzeltilmesiyle dndklerinde, hkmdarln ihya edeceini peygamberleri vastasyla vaad etmitir. Ayrca o, ihtida ve nedamet artyla, paganlar da ieri girmeye ve hkmdarlnn saadetini yaamaya davet
etmi; ve, btn insanlarn gnahlarnn kefaretini lmyle demek
ve onlar, retisiyle, ikinci geliinde onu kabul etmeye hazrlamak
zere Olunu dnyaya gndermeyi de vaad etmitir. Bu ikinci geli
henz olmad iin, Tanr'nn krall da henz gelmemitir ve biz,
kendi cismani egemenlerimiz dnda, szlemeyle hibir kraln sultas altnda deiliz; u kadar ki Hristiyanlar, onun ikinci geliinde kabul
edilme vaadine imdiden sahip olduklar lde, lutuf krallna zaten
girmi bulunmaktadrlar.
Ta11r 'nn krallm n mevcut Kilise olduu yamlgs. Mevcut Kilise'nin Mesih'in krall olduu yanlgsnn bir sonucu u dncedir;
u anda cennette olan Kurtarcmz'n, kendileri vastasyla, konutu
u, yasalar bildirdii, ve onun kiiliini btn Hristiyanlara temsil
eden bir kii veya meclis; veya bu ii, Hristiyanlk aleminin muhtelif
ksmlarnayapan muhtelif kiiler veya meclisler olmas gerekir.
Evrensel lekte Papa tarafndan ve mnfert devletlerde de o
devletlerin obanlarndan oluan meclisler tarafndan sahiplenilen,
Mesih altndaki bu kraliyer iktidar, (Kutsal Kitap bu iktidar sadece
cismani egemeniere verdii halde) o kadar ateli bir biimde tartl
maktadr ki, bu tartma doann n sndrmekte, ve insanlarn
anlaynda o kadar byk bir karanla neden olmaktadr ki, kime
kar itaat borcu altna girdiklerini gremez hale gelmektedirler.
Papa'nn onun umumi vekili olduu: Papa'nn, (ncilde kendisine
yneirildiimiz krall olduu varsaylan) mevcut Kilise'de Mesih'in
umumi vekili olma iddiasnn bir sonucu, Hristiyan bir kraln, tacn,
bir piskopostan almas gerektii fikridir; sanki kral, unvanndaki Dei
gratid ibaresini o trenden alyormu gibi; ve ancak Tanr'nn yeryzndeki ev,;ensel naibinin otoritesiyle ta giydiinde Tanr'nn inayeriyle kral o!duu; ve her bir piskoposun, egemeni kim olursa olsun,
takdis edili;ke~ Bapa'ya mutlak ballk yemini yapt fikri. Bunun
bir sonucu da, Papa nc Innocentius'un bakanlnda toplanan

drdnc Lateran Konsili'nin< 3 ) u fikridir (bab III. De Hcereticis),eer


bir kral, Papa'mt ihtan zerine, krallm sapkmiklardan temizlemez ise
ve, bu nedenle aforoz edildiinde, biryl iinde kendini baJlatmaz ise, onun
uyruklan itaat borcundm kurtulurlar. Burada sapknlklarla kastedilen,
Roma Kilisesi'nin yasaklad btn retilerdir. Ve bu yolla; Papa'nn
ve dier Hristiyan hkmdarlarn siyasi tasarlar arasnda bir ztlk olduunda, ki bu sk sk olur, uyruklar arasnda yle bir dumanl hava
ortaya kar ki, meru hkmdarlarnn tahtna hamle yapan bir yabancy, oraya otunmu olduklar adamdan [ "nepu hkmdarianndan"
-ev.] ayramazlar; ve bu zihin karkl iinde, dmanlarn dostlarndan ayramaz olup, bir bakasnn ihtiraslarnn gds altnda, birbirlerine kar savaa srklenirler.
Papazlarn ruhbat smfi olduu. Mevcut kilisenin Tanr'nn krall
olduu fikrinden, papazlarn, diyakozlarn, ve Kilise'nin btn dier
memurlarnn, kendilerine, ruhban snfi adn vermeleri kar; dier
Hristiyanlara ise avam, yani, halk ad verilir. Zira ruhban snf demek,
Tanr'nn, srailoullar zerindeki saltanat srasnda kendine saklayp, (onun kamusal memurlar olmas istenilen ve kendilerine, din
kardeleri gibi, yaamalar iin toprak ayrlmayan) Levi kabilesine
kendi miraslar olarak tahsis ettii gelirden geinenler demektir. Dolaysyla Papa, mevcut Kilise'nin, srail lkesi gibi, Tanr'nn krall olduunu iddia edip, Tanr'nn miras olarak ayn gelir zerinde kendisinin ve kendine bal vekilierinin hak sahibi olduunu iddia ettiin
de, ruhban snf terimi bu iddia iin uygun idi. Ve ite bundan dolay
dr ki, srailoullar arasnda Tanr'nn hakk olarak Leviiiiere denen
ondalklar ve dier vergiler, uzun bir zaman boyunca, din adamlar tarafndan,jun: divino, yani, Tanr hakkna dayanlarak, Hristiyanlardan
talep edilmi ve alnmtr. Bu ekilde insanlar, her yerde, iki vergi
demek zorunda olmulardr; biri devlete, dieri ise ruhban snfna;
yle ki, ruhban snfna denen ve gelirlerinin onda biri olan vergi, bir
Atinal kral ve saylan bir tirann, kamu masraflarnn karlanmas iin,
uyruklarndan ald verginin iki katdr: nk o, yirmide birden fazlasn talep etmiyor ve buna ramen, bu vergiyle, devleti rahata ayakta tutabiliyordu. Yahudilerin krallnda, Tanr'nn rahibi krallnda
da, ondalklar ve adaklar kamu gelirlerinin tamam idi.
Mevcut Kilise'nin Tanr'nn krallyla kartrlmas yanlgsn
dan, cismani ve kanon yasalar arasndaki ayrm geldi: cismani yasalar,
egemenlerin kendi topraklarndaki ilemleri, kanon yasalar ise Papa'nn
ayn topraklardaki ilemleri olarak dnld. Bu kanonlar, sadece

kanonlar, yani, tavs]e ediin kurallar olduklar ve, imparatorluk Charlemagne'a geineeye kadar, Hristiyan hkmdarlarca gnll olarak kabul edildikleri halde; daha sonra, Papa'nn kudreti bydke, emredilen kurallar haline ge1iler ve imparal:orlar, krletirilmi insanlarn srklenebilecei ~ha._byk fenalklardan kanmak amacyla, bunlar

yasa olarak kabul etmek zorunda kaldlar.


te bundandr ki, Papa'nn ruhani iktidarnn tamamen kabul
edildii btn topraklarda, Yahudiler, Trkler, ve paganlar, dinlerinin
icrasnda ve ifadesinde cismani egemene zarar vermedikleri srece,
Roma Kilisesi'nden dinsel msamaha grrler: oysa bir Hristiyann,
yabanc bile olsa, Roma kilisesinin dininden olmamas byk bir sutur; nk Papa btn Hristiyanlarn onun uyruklar olduu iddiasn
dadr. Zira, aksi takdirde, kendi lkesinin dinine bal olduu iin bir
Hristiyan yabancy cezalandrmak, bir kafiri cezalandrmak kadar,
milletler yasasna aykr olurdu; hatta daha aykr olurdu, nk Mesih'e kar olmayanlar onun yanndadr.
Yine bundandr ki, her Hristiyan devlette, ruhani imtiyaz sayesinde, cismani devletin vergilerinden ve mahkemelerinden muaf olan
baz insanlar vardr; ruhban snf, keiler ve frerler hari, sradan halka oranla o kadar byktr ki, Kilise komutan, onlardan, kendi hkmdarlarna veya baka hkmdarlara kar sava amak iin bir ordu
bile karabilir.
Takdis ve sihirbazln birbiriyle karjtmlmasndan gelen yamlg. Kitab'n ikinci bir yaygn istismar ekli, takdisin sihirbazla veya gz
baclna evrilmesidir. Takdis etmek, Kitap'ta, bir kimseyi veya ba
ka bir eyi, ortak kullanmdan ayrarak, dindarca ve saygl bir dil ve
tavr ile, Tanr'ya sunmak, vermek veya tahsis etmek; yani, onu, (blm ZS'te geni bir biimde ispat ettiim gibi), sadece Tanr'nn kendi
kamusal memurlar olarak tayin ettii kiilerce kullanlmak zere,
kutsallatrmak veya Tanr'nn klmak ve bylece, takdis edilen eyi
deil, sadece onun kullanlmasn, baya ve umumi olmaktan karp
kutsal ve Tanr hizmetine zel yapmaktr. Fakat, takdis szleriyle, e
yin kendisinin doas veya niteliinin deitirildii iddia ediliyorsa,
bu takdis deil, ya Tanr'nn olaanst bir iidir ya da beyhude ve
saygszca bir sihirbazlktr. Fakat, takdislerinde nitelik deiiklii iddiasnn skh yznden, bunun olaanst bir i olduu sylenemeyeceine g;e; bu, insann grme ve dier duyularnn tankl hilaf
na, insanlar,.ol~a-~an bir nitelik deiimine inandrmakta kullandkla
r bir sihirbazlk veya byclkten baka bir ey deildir. M<?sela, ra-

hip, Aai Rabbani ayninde ekmek ve arab Tanr'nn zel hizmetine


takdis etmek yerine, (ki bu ayn, gnahlarmzn armhnda bedeni
paralanm ve kan aktlm olan Mesih'in strabyla gnahlarndan
kurtulularn simgelemek, yani, bu kurtuluu insanlara hatrlatmak
iin, ekmek ve arabn mutad kullanmdan ayrlmasdr sadece), Kurtarcmz'n Bu benim bedeJtimdiJ~ ve Bu benim kammdr szlerini syleyerek, ekmein niteliinin artk var olmadn, onun Mesih'in gerek
bedeni haline geldiini iddia ettiinde olduu gibi; oysa alcnn grme veya dier bir duyusunda, takdisten nce zuhur etmemi olup da
sonra zuhur etmi hibir ey yoktur. Deneklerini ylanlara ve suyu
kana evirdikleri sylenen Msrl byclerin, eyleri olduundan
farkl gstererek, seyircilerin duyularn yanlttklar, fakat yine de
saygdeer bycler olduklarna inanlr. Fakat, onlarn deneklerin
de ylana benzer ve bylenen suda kana benzer sudan baka herhangi bir ey zuhur etmemi olsayd, onlarn asalar gibi grnen ylanlar
ve onun su gibi grnen kan olduuna kral inandrm olsalard, onlar
hakknda ne dnrdk? Bu, hem gzbaclk hem de yalanclk
olurdu. Fakat rahibin her gn yapt bu ite, kutsal szler, alg bak
mndan yeni hibir ey yaratmayan bir bynn tarzna dndrlerek,
tam da ayn ey yaplr; ekmein bir insana; hatta, bir Tanr'ya dn
tne bizi inandrrlar; ve insanlardan, sanki o bizzat Tanr ve insan
olarak Kurtarcmz imi gibi, ona tapmalarn ve bylece en byk
putperestlik suunu ilemelerini isterler. Bunu putperestlikten mazur
klmak iin, onun artk ekmek deil Tanr olduunu sylemek yeterli
olsayd; ayn mazeret, taptklar prasalar ve soanlarn gerek prasalar
ve soanlar deil, o trler grnmnde veya onlarn ekline girmi
bir tanrsallk olduklarn sylemek cretinde olsalard, niin Msrlla
ra da hizmet etmesindi? Bu benim bedmimdir szleri, bu beJtim bede11imi
temsil eder szleriyle eanlamldr; ve bu, olaan bir mecazi konuma
dr: fakat onu dz anlamda almak bir istismardr; ayrca bu szler dz
anlamda alnsa bile, bizzat Mesih'in kendi elleriyle takdis ettii ekmekten baka bir anlama gelmez. Zira o, herhangi bir rahibin, her
hangi bir ekmek hakknda, Bu benim bedenimdir, veya Bu Mesih'in bedenidir demesiyle, ekmein derhal cevher deiimine urayacam
[ "transubstantiated" -ev.] asla sylememitir. Ayrca, Roma Kilisesi,
nc Innocentlls zamanna kadar bu cevher deiimini ["trmsub
tantiation" -ev.] asla vaz etmemitir; bu ise, SOO yldan daha nce, papalarn iktidarnn zirvede olduu dnemde bylece vaz edildi. O dnemde karanlk o kadar bykt ki, insanlar, yemeleri iin onlara ve-

427
rilen ekmei tefrik edemezlerdi, zellikle armhta sa figr ile damgalanm olduunda. Sanki insanlar, ekmein sadece Mesih'in bedenine deil, ayrca armhnn tahtasna da dntne ve ayinde her
ikisi ni birden yediklerine inaidrlmak istenirdi.
Vaftiz ayitleri:ndtf"byclk: Takdis yerine, benzer bir byclk,
vaftiz treninde de kullanlr: burada, Tanr'nn adnn her bir ayr kiilikte ve Teslis'in btnnde ktye kullanlmas, her adda ha
karma iaretiyle, byy oluturur. ilkin, kutsal suyu yaptklarnda,
rahip yle der, Dmann btn kuvvetlerini defetmek ve dmann kknil kazyp onu yoketmek iin, byl su olasn diye, seni, sen su yaratn,
Kadir-i Mutlak Tanr~adna ve onun tek Olu olan Efmdimiz sa Mesih
adna bylyorum, vs. Ve onunla kartnlacak tuzun takdisinde de ayn eyler: Sen by/enmi tuz olasn, eytamn sahtek!irlnn btn fmtaz
malar ve hileleri senin setpildiit yerden uup gitsin; ve her pis ruh, yaa
yanlan ve lleri yarglanaya gelecek Mesih tarafndan biiy/ensin diye. Yan takdisinde de ayn eyler; Dmann btn kuvveti, eytann btn
ordusu, blis'in btn tacizleri ve jantazma!ar bu ya mah!ukUJtdat defolup
gitsinler diye. Ve vaftiz edilecek bebek pek ok byye tabi tutulur: ilk
olarak, kilisenin kapsnda rahip ocuun yzne defa fler ve y
le der: Pis ruh, ondan k ve git, ve yerini Kutsal Ruh'a brak. Sanki btn
ocuklar, rahip tarafndan fleninceye kadar, cinli imi gibi. Yine, kiliseye girmesinden nce, daha nceki gibi yle der, Seni bylyorun,
v.s. Tanr'nn bu kulundan ksn ve gitsin diye. Ayn ruh kovuculuk, bebein vaftiz edilmesinden nce bir kez daha tekrarlanr. Bunlar, ve dier baz byler, vaftiz ve Aai Rabhani ayinlerinin yaplmasnda, takdisler ve kutsamalar yerine kullanlanlardr; burada, rahibin uursuz
tkr dnda, bu kutsal amalara hizmet eden hereyin belirli bir
ruh karma biimi vardr.
Evlilikte, hastalarn ziyaretinde, ve meklinlarn takdisinde. Evlilik,
son yalama< 4 l, hastalarn ziyaret edilmesi, kiliselerin ve kilise mezarlklarnn takdis edilmesi ve benzeri dier aynler de, fantazmalar ve
hayali ruhlar defetme aralar olarak, armhn ve Davud'un kutsal sz olan Asperges me Donine hyssopo< 5l sznn ktye kullanmyla birlikte, byl ya ve suyun kullanm olduu lde, byden uzak
deildir.

Ebedi hayatn sonsuz lmle kartrlmasndan gelen hatalar: Bir ba


ka yaygn h~ta da, ebedi hayat, sonsuz lm ve ikinci 'liin szlerinin yanl yorumlanmas~dan gelir. Kutsal Kitap'ta, 2-ka, Tanr'nn Adem'i
bir sonsuz hayat durumunda yarattn, bunun arta bal, y~ni, Tan-

428
r'nn buyruuna

itaatsizlik etmemesi artna bal olduunu, lminsan doasnn asli bir zellii olmayp, hayat aac sayesinde mmkn olduunu, Adem'in gnah ilemedii srece bu aatan
yeme serbestliine sahip olduunu; ve gnah iledikten sonra, artk
aatan yemesin ve ebediyen yaamasn diye, Cennet'ten kovulduu
nu; ve Mesih'in lstrab'nn ona btn inananlarn gnahtan kurtarl
mas ve dolaysyla btn inananlara ve sadece onlara sonsuz hayatn
iadesi olduunu okuduumuz halde: bugnk ve uzun zamandr devam etmekte olan doktrin bambaka bir eydir; yani, her insan doas
gerei, yani ruhu lmsz olduu iin, sonsuz hayata sahiptir. Bylece, Cennet'in kapsndaki ateten kl, insan hayat aacna yakla
maktan engellese de, Tanr'nn gnahlar yznden ondan geri ald
lmszlkten onu menetmez; ayrca, insann, lmszln geri kazanlmas iin, Mesih'in fedasna ihtiyac kalmaz; ve dolaysyla, sadece inananlar ve drstler deil, ktler ve kafider de, herhangi bir
lm olmakszn, hele hele ikinci ve sonsuz bir lm hi olmadan,
sonsuz hayat yaayacaklardr. Bunu savunmak iin, ikinci ve sonsuz
lmle, ikence iinde gese bile, ikinci ve sonsuz bir hayatn kastedildii sylenir; bu zel durumdan baka hibir yerde kullanlmayan
bir mecaz.
Btn bu doktrin, Yeni Ahir'in baz belirsiz ksmlarna dayanr;
ancak bu belirsiz ksmlar, Kutsal Kitab'n btn meali dnldkte,
bir bakma yeterince aktr ve Hristiyan inanc iin gerekli deildir.
nk, bir insan ldnde, geride onun cesedinden baka bir ey
kalmad dnlrse; cansz topra ve kiJi szyle canl bir yarata
dndren Tanr, bir cesedi hayata geri getiremez ve onu ebediyen yaatamaz veya, yine bir szyle, onun tekrar lmesini salayamaz m?
Kutsal Kitap'ta ruh, daima, ya hayat ya da yaayan mahluku ifade
eder; beden ve ruh ise, ikisi birden, canl bedeni. Yaradln beinci gnnde, Tanr yle dedi: Sular reptile animae viventis'i, iinde yaayan
bir ruhu olan srnen eyi meydana getirsin; ngilizce eviride, hayat
sahibi olan. Ve yine, Tanr balinalar yaratt, et omnem animam viventem;
ngilizce eviride, her yafayan mah!uk. insanla ilgili olarak da benzer
bir ekilde, Tanr onu topraktan yaratt ve yzne hayat nefesini tledi, et factus est homo in animam vivettem, yani, ve insan canl bir mah!uk
klnd. Ve Nuh gemiden ktktan sonra, Tanr der, bundan byle omnem animam viventem, yani, her canl yarat vurmayacaksn. Ve ( Tesniye
XII. 23), kan yemeyeceksin, nk kan ruhtur; yani, hayattr. Eer ruh ile,
bedenden ayr bir varla sahip bir gayri maddi cisim kastediliyor olsayszln

429
d,

bu ifadelerden, bunun sadece insanda deil, dier btn canl yada olduu sonucu karlabilirdi. Fakat, inananlarn ruhlar
nn, kendi doalaryla deil, Tanr'nn zel lutfu sayesinde, kyamet
ten sonsuzlua kadif'bederilerinde' kalacan, yle sanyorum ki,
otuzsekizinci :blmnae. Kutsal Kitaplar'dan hareketle yeterince kant
ladm. Yeni Ahit'te, bir kimsenin bedeni ve ruhuyla cehennem ateine
atlacann sylendii yerlere gelince, beden ve hayattan baka bir
ey deildir bu; yani, Cehennem'in hi bitmeyen ateine canl canl
ratklarda

atlacaklardr anlamnda.

Araj d;ncesi, ve ;eytat kanna, ve azizterin arlmas gibi. ilkin


ebedi ikenceler; ve daha sonra Araf, ve dolaysyla darda, zellikle
kutsal, tenha veya karanlk yerlerde, lmlerin ruhlarnn yrmesi
inancna; ve bylece, eytan karma ve hortlak arma iddialarna; ve
ayrca llerle konuma inancna; ve bu gayri maddi cisimlerin yanarak temizlendikleri ve cennet iin uygun hale getirildiklerine inanlan
Araf ateinden bir sre iin, veya srekli olarak, muaf tu tu lduklar dncesine yol veren ite bu penceredir. nk, insanlar genel olarak,
Kurtarcmz zamanndan nce, Grekler'in demonolojisinin etkisiyle,
insan ruhlarnn bedenden bamsz varlklar olduklar ve dolaysyla,
beden ldnde, ister dindar ister gnahkar olsun her insann ruhunun, bunda Tanr'nn herhangi bir doast armaan olduunu dnmeksizin, kendi doas gerei bir yerlerde varolmas gerektii ek
linde bir inan iinde olduklar iin; Kilise a!imleri, uzun bir sre, k
yamette bedenleriyle birleene kadar ruhlarn ikamet edecei yerin
neresi olduunu dnmler; bir sre, ruhlarn sunaklarn altnda
yattna inanmlardr; fakat daha sonra, Roma Kilisesi ruhlar iin
Araf denilen bu yeri yapmay daha yararl buldu; gnmzde ise, dier baz Kiliseler bu yeri ykm bulunuyorlar.
Yukarda belirtilen djtce!ere destek gsteri!et metin/ere daha nce cevap verildi. imdi, burada deindiim bu yaygn yanln Kutsal Kitab'n hangi metinleriyle teyit olunur gibi grndne bakalm. Tanr'nn Papa tarafndan idare olunan haldeki krall lehine Kardinal
Bellarmina tarafndan atf yaplan metinleri, ki bunlardan daha iyi bir
kant yoktur, daha nce cevapladm; ve Musa tarafndan tesis edilen
Tanr'nn krallnn, Saul'un seimiyle sona erdiini; ve daha sonra
rahibin kendi yetkisiyle herhangi bir kral asla tahttan indirmediini
aka gstetdim. ~Yksek rahibin Atalya'ya yapt, yksek rahibin
kendi hakkna degil, onun [Ata!ya'nn -ev.] olu gen kral Yoa'n
hakkna dayanarak yaplmt< 6). Sadece Sleyman, kendi hak!--na da-

yanarak, yksek rahip Abiathar' makamndan indirmi ve onun yerine


bir bakasn koymutur. Tanr'nn Mesih eliyle krallnn imdiden bu
dnyada olduunu kantlamak iin ne srlebilecek yerlerden cevaplanmas en zor olan, Bellarmina veya Roma Kilisesi'nden bir bakas
deil, bu krall Mesih'in diriliinden balatan Beza(7l tarafndan ne
srlmtr. Fakat, Beza'nn bylece, Cenevre devletinde en yksek
ruhani iktidar hakkn din adamlar snfna ve dolaysyla dier her devlette de ayn hakk her din adamlar snfna m, yoksa hkmdarlara ve
dier cismani egemeniere mi vermek istediini bilmiyorum. nk din
adamlar snf, Kilise hkmetinin bu biiminin olduu yerlerde, kendi
krallarn aforoz etme ve din alannda en yksek arabulucular olma yetkisi zerinde, Papa'nn bu yetki zerinde dnya leinde hak iddia etmesinden daha az hak iddia etmi deildir.
Beza'm11, Mesih'in krall onun diriliiiilde baJ/ampr derket dayat
d mette cevap. ifade yledir (Markos IX. 1), Dorusu size derim ki, burada durat/ardat baztlar, Tanr'm1 kra//tmJ kudretle geldiini g'rmeden lmii hi tatmayacak/ardr. Bu szler dz anlamda alnrsa, aktr
ki, ya o zaman Mesih'in yannda bulunanlardan bazlar hala hayattadr; ya da, Mesih'in krall imdi bu dnyada olmak gerekir. Daha da
zor bir yer var. Havariler, Kurtarcmz'n diriliinden sonra ve onun
ge kndan hemen nce, imdi krall srail'e iade edecek misin?
(Resu//eri11 J!eri I. 6) diye ona sorduklarnda, Kurtarcmz onlara u cevab verdi, Baba'mJZ kelldi hakimiyeti a/tma koymuJ olduu zamalllar ve
mevsimleri bilmek size ait dei/dit~ fakat Kutsal Ruh sizill zetillize gelince
kudret alacaksmz, ve YeruJalim 'de, btn Yahudiye'de, Samiriye'de, ve dnyamn eJ uzak yerlerinde bellim (Jehit/erim) Jahit/erim o/acakS11tZ. Bunun
anlam yledir, Krallm henz gelmedi, ve onun gelecei zaman siz
nceden bilmeyeceksiniz; nk o, bir hrszn geceleyin gelmesi gibi
gelecektir; fakat size Kutsal Ruh'u gndereceim, ve onun gnderilmesiyle, bana inansnlar ve tekrar geliirnde sonsuz hayat beklesinler
diye, benim diriliimin ve yaptm ilerin ve rettiim fikrin btn
insanlara ahidi olmak yetkisini alacaksnz. Bu, Mesih'in krallnn
dirilite gelmesiyle nasl uyuur? Ve Aziz Paulus'un syledii u szler
(Selatik/i/ere Birinci Mektup I. 9, 10) Put/ardat yz evirip, yaJayat ve gerek Ta11r'ya hizmet etmeye ve ollUJZ O/unu!l gkten geliJini bek/emeye y'ne/di/er; burada, onun Olunun gkten geliini beklemek, onun kudret
iinde kral olmak zere geliini beklemek demektir ki; eer onun
krall o zaman mevcut olsa idi, onu beklemek gereksiz olurdu. Yine,
Beza'nn iddia ettii gibi (Markos IX. 1), Tanr'nn krall dirilite ba-

!ad

ise; Hristiyanlarn diriliten bu yana dualarnda Kral/m gelsin demelerinin bir nedeni var mdr? Dolaysyla aktr ki, Aziz Markos'un
szleri o ekilde yorumlanmamaldr. Kurtarcmz diyor ki, burada bulunanlardan bazlarTanr'nn krallhn kudret iinde geliini grmeden lm tatmayacaklardr. O zaman, bu krallk Mesih'in diriliiyle
gelecektiyse, niin hepsi deil de bazlar denmektedir? nk onlarn
hepsi Mesih dirildikten sonra da yaamaya devam ettiler.
Markos IX.l'deki ifadenin atk!amas. Bu ifadenin kesin bir yorumunu talep edenler, ilkin, Kurtarcmz'n Aziz Yuhanna hakknda
Aziz Petrus'a syledii u benzer szleri yorumlasnlar, (bab XXI. 22),
Eer ben gelinceye kadar onun kalmasm istersen, bundan sana ne.? Buna
dayanarak, onun lmeyecei sylenmitir. Ancak, bu sylentinin do
ruluu, bu szler temelinde, ne teyit edilmi ne de reddedilmi; fakat
anlalmam bir sz olarak braklmtr. Ayn glk, Aziz Markos'taki
ifade de vardr. Bunlarn anlam hakknda, hem burada hem de ayn
eyin tekrar edildii Aziz Luka'da hemen izleyen szlerden hareketle
bir fikiryrtmek caiz ise, bunlarn Suret Deiimi ["Transfiguration"
-ev.] ile bir ilgisi olduu sylenemez. Suret Deiimi, ki hemen izleyen msralarda anlatlmaktadr: alt gn sonra lsa yanma Petrns'u ve Yakub'u ve Yuhama'y (havarilerinin hepsini deil, bazlarn) ald ve onlar yksek bir daa kard, ve on/am nnde sun:t deijtirdi: esvaplar parlad ve kar gibi bembeyaz oldu; jle ki hibir amaJrc topra onlar daha
beyaz J'apamazd: ve onlara Musa ile lyas grndler, sa ile konufuyorlard, vs. [Matta XVII. 1,2,3 -ev.]. Bylece, Mesih'i, gelecei zamanki
gibi, hamet ve saltanat iinde grdler; o kadar ki ok korktular [ayn
bab, msra 6 -ev.]. te bylelikle Kurtarcmz'n vaadi ryet yoluyla
gerekleti. nk bu, ayn hildyeyi nakleden (bab IX. 28, vd.) ve
Petrus ve onunla birlikte olanlarn ok uykulu olduklarn syleyen
Aziz Luka'dan muhtemelen: fakat, ayn eyin yine nakledildii Matta
XVII. 9'dan kesinlikle karlabilecei gibi, bir ryet idi; nk Kurtarcmz onlara, nsan Olu llerden dirilete kadar, hi kimseye ryeti sjle
meyin diyerek emir verdi. Her nasl olursa olsun, buradan, Tanr'nn
krallnn kyamet gnnden nce baladn gsterecek bir kant
karlamaz.

Papa'nn iktidarn

savunmak urnna baJka baz metin/erin ktye


cismani egemenler zerindeki iktidarn kantla
makta kullaq;laq ~Bellarmino'nunkiler dnda) dier baz metinlere
gelince; yle bir iki:idar ki, Mesih ve onun havarilerinin sahip olduklar kllar, Aziz Petrus'a Mesih tarafndan verildii sylenen, rhani' ve

kullanm. Papa'nn

ve gne ile aydan birincisi Papa'y, ikincisi ise


gibi. Bu mantkla insan, Kutsal Kitab'n ilk msran
dan, gkyz ile Papa'nn ve yeryz ile de Kral'n anlatldn savunabilir. Bu ise, Kutsal Kitap'tan hareketle akl yrtmek deil, hkmdarlara ahlakszca hakaret etmekten baka bir ey deildir ve bu
ahlakszlk, Papalar, btun Hristiyan krallar hakir grecek kadar ve,
Mezmur XCI. 13'n ifadesiyle Aslan ve ellgerek zerine basp geeceksi!l;
gell ~slam ve biiyk y/am ayaklan11 altmda ineyeceksill, imparatorlarn
enselerine basarak, hem onlarla hem de Kutsal Kitap ile alay edecek
kadar kendi azametlerinden emin hale geldikten sonra moda oldu.
Kutsal Kitap'taki takdislerde jeytall karma yoktu. Takd is aynlerine
gelince; bunlar genelde, Kutsal Kitaplar'a deil, Kilise yneticilerinin
takdirine ve kararna bal olsa da; bu yneticiler, filin kendi mahiyetinin gerektirdii ynde gitrnee mecburdurlar; yle ki trenler, szler
ve iaretler hem saygl hem de anlaml olmal, veya en azndan fiile
uygun olmaldr. Musa, onlara ait olan adr, suna ve malzemeleri
takdis ettiinde, (k XL.9), onlar Tanr'nn o amala yaplmasn
buyurmu olduu yala yalad: ve onlar kutsal oldu: hordaklar kovmak iin eytan karma falan yoktu. srail'in cismani egemeni olan
ayn Musa, yksek rahip Harun'u ve onun oullarn takdis ettiinde,
sudan eytan karmakszn, onlar suyla ykad, onlara giysilerini giydirdi, ve onlar yala svad; ve bylece onlar, rahiplik makamnda
Tanr'ya hizmet etmek iin kutsanm oldular; Musa onlar Tanr'ya
hizmetkarlar olarak sunmazdan nce yaplan basit ve saygl bir temizleme ve ssleme. srail'in cismani egemeni kral Sleyman, yaptr
m olduu tapna takdis ettiinde, (1. Krallar VIII), btn srail cemaatinin nnde durdu; ve onlar kursadktan sonra, Tanr'ya, tapna
yapma fikrini babasnn kalbine koyduu ve kendisine de onu tamamlamay hsan ettii iin teekkr etti; ve daha sonra, onun sonsuz
azametine uygun olmasa da, bu tapna kabul etmesi; ve tapnan
iinde veya ona doru dua edecek olan kullarnn dualarn duymas
iin ona yalvard; ve son olarak, bir kurban kesti ve bylece tapnak
takdis edilmi oldu. Burada geit treni yoktu; kral ilk yerinde hareketsiz duruyordu; sudan eytan karma yoktu; Asperges me yoktu,- bir
baka durumda sylenmi szlerin uygunsuz biimde bir baka kullanm yoktu; sadece, saygl ve akl banda ve, Tanr'ya onun iin yaplm bir evin sunulmasnda, duruma son derece uygun bir konuma
cismani

kllarm:

Kral simgelermi

vard.

Aziz Yuhanna'nn rdn nehrinden eytan kard; veya Fili-

pus'un<8 ) Hadm' vaftiz ettii nehrin suyundan eytan kard; veya


havariler zamannda herhangi bir papazn tkrn alp onu vaftiz
edilecek kiinin bumuna koyduu ve in odorem suavitatis, yani, Rabb'e
tatl bir tezzet iin dedii hibir yerde yazmaz; burada, ne pislik iin tkrk ayini, ne ere K~tsal Kitab'n mnasebetsizlik iin kullanm, hibir beeri otoriteyle hakl klnamaz.
nsan ruhunun !mszlii11 doadan geldii Kutsal Kitap ile kamt!anamaz. Bu lmszlk Tanr lutfundat gelir. Bedenden ayrlm ruhun sonsuza kadar yaadn; sadece, zel lutuf sayesinde ve Adem'in
gnahla kaybettii ve Kurtarcmz'n kendini feda ederek btn inananlara geri verdii sonsuz hayat sayesinde, seilmilerin ruhlarnn
deil; ayn zamanda, Tanr'nn baka bir lutfu olmakszn, btn insanlara verilmi, insann zne doal olarak bal bir zellik eklinde,
g-nahkiirlarn ruhlarnn da sonsuza kadar yaadklarn kantlamak
iin; ilk bakta yeterince gl gibi grnen eitli ifadeler vardr: fakat bunlar, daha nce (blm 38) Eyub kitabnn andrdnc babn
dan yaptm alntlada mukayese edildiklerinde, bana yle geliyor ki,
farkl bir yoruma Eyub'un szlerinden ok daha aktr! ar.
ilkin Sleyman'n u szleri var (Vaiz XII.7), Sonra toprak topraa, evvelki haline, ve ruh onu vermi; olan Tanr'ya dnecektir. Bu szler,
eer buna dpedz aykr baka bir metin yoksa, bir insan ld vakit onun ruhuna ne olduunu insann deil sadece Tanr'nn bildii
yorumunu olduka iyi biimde destekleyebilir; ve ayn Sleyman, ayn kitapta, (bab III. 20, 21) ayn cmleyi ona verdiim anlamda ifade
eder. Szleri yledir: Herkes (insan ve hayvan) aym yere gider; herkes
topraktandr, ve herkes yine topraa d"nn~ insan ruhunun yukarJ'a, hayvan
ruhunun ise a;aya gittiini kim bilir? Yani, sadece Tanr bilir; ayrca,
anlamadmz eyler hakknda, Tanr bilir ne ve Tanr bilir nerede demek allm bir ifadedir. u szler, (Tekvin V. 24) Hanok Tanr ile yrd, ve g.zden kayboldu; nk Tanr onu ald; yle aklanr, (brani/e
re Mektup XI. 5), Hanok lmemek zere naklolundu; ve bulunamad, nk
Tanr onu nak!etmi;ti. nk naklinden evvel, TanrtJ't memnun ettiine ;ahadet edildi; ite bu szler, ruhun olduu gibi bedenin de lmszl
lehinde kant olmakla, Hanok'un naklinin gnahkarlar ile birlikte
olanlar kapsamayp, Tanr'y memnun edenlere zg olduunu ve,
doaya defl; lutfa bal olduunu gsterir. Fakat bunun tersine, Sleyman'n ~ s:z;le,.rine, dz anlam yannda, nasl bir yorum getireceiz (Vaiz III. 19), ~san ou!larmn ba;na gelen, hayvanlarn ba;na da, gelir; ve balarna gelen ;ey ayndr; biri nasl lrse, teki de lr; C'lJet, hepsi-

ni11 bir soluu (bir ruhu) var; )/e ki insamt hayvana stnl yoktur,
ii11k herey beyhudedit: Dz anlamyla, burada ruhun doal lmszl yoktur; ama seilmilerin lutufla sahip olaca ebedi hayata aykr
bir ey de yoktur. Ve (Vaiz bab IV. 3) helliiz domamJ o/at bun!arm ikisinden de daha iyidit~ yani, yaayanlar veya yaam olanlardan; bu sz,
eer yaam olan btn insanlarn ruhu lmsz olsayd, zor bir sz
olurd~; zira o zaman lmsz bir ruha sahip olmak, tamamyle ruhsuz
olmaktan daha kt olurdu. Yine (bab IX. 5), Yafayanlar leceklerini bi!ir,jakat lii!er birjey bilmez; yani, doal olarak, ve bedenin kyamndan
nce.
Ruhun doal lmszl lehinde gibi grnen bir baka yer,
Kurtarcmz'n brahim, shak ve Yakup yayorlar dedii yerdir: fakat
bu sz, Tanr'nn onlar diriitme vaadi ve bu insanlarn dirileceklerine
dair gvenleri hakknda sylenmitir, o zamanki fiili bir hayat hakkn
da deil; ve Tanr'nn, Adem'e, yasak meyveden yedii gn leceini;
o zamandan itibaren, hemen hemen bin yl sonrasna kadar, fiilen deil, fakat hkmen l bir insan olacan sylemesiyle ayn anlamda
sylenmitir. Bu nedenle, brahim, shak ve Yakup, o zaman, Mesih
konutuu vakit, vaad ile hayatta idiler; fakat kyamete kadar fiilen
hayatta deildirler. Zengin Adam ve Lazar hikayesi, eer onu olduu
gibi yani bir mesel olarak alrsak, bunun aleyhinde deildir< 9 ).
Fakat, Yeni Ahit'te, gnahldrlara dorudan doruya bir lmszln atfedilir grnd baka yerler vardr. Zira aktr ki onlarn
hepsi yarglanmak zere kyam edecektir. Ayrca pek ok yerde denir
ki onlar sonsuz ateje, sonsuz i,kence!ere, sonsuz ceza/ara gidecek!erdit~ ve
vicdan !:urdu asla lmez; ve btn bu, genellikle ijkence!er iinde sonsuz
hayat olarak anlalan sonsuz lm ifadesinde ierilir. Fakat, ben hibir
yerde, herhangi bir insann sonsuza kadar ikenceler iinde yaayaca
n grmyorum. Ayrca, merhametierin babas olan; yerde ve gkte
istediini yapan; btn insanlarn kalplerini elinde tutan; insanlarda
hem yapmay hem de istemeyi oluturan; ve onun karlksz lutfu olmakszn bir insann ne iyiye ne de ktlkten nedamete eilimli olmad Tanr'nn, insanlarn sularn, zaman snr olmakszn ve hayal
edilebilecek en korkun ikencelerle ve hatta daha fazlasyla cezalandracan sylemek zor grnyor. Dolaysyla, sonsuz ate} ve Kutsal
Kitap'taki benzerifadelerin anlam zerinde dnmeliyiz.
Tanr'nn Mesih eliyle krallnn kyamet gnnde baladn: o
gn inananlarn grkemli ve manevi bedenleriyle kyam edeceklerini
ve bu ebedi krallkta onun uyruklar olacaklarn: evlenmeyecek ve

everilmeyeceklerini, doal bedenleriyle yaptklar gibi yiyip imeyeceklerini; kendi trlerini retmeden bireysel kiilikleri iinde ebeciiyen yaayacaklarn: ve gnahkarlarn da, gnahlar iin ceza almak
zere, kyam edecekl~tini: ayrca, o gn dnyevi bedenleri iinde canlanacak olan ~seijmif!~rin aniden beden deitireceklerini ve manevi
ve lmsz bedeniere kavuacaklarn daha nce gsterdim. Ancak,
eytan'n kralln oluturan gnahkarlarn vcutlarnn da grkemli
veya manevi bedenler olaca, veya bunlarn ne yiyen, ne ien, ne de
reyen Tanr'nn melekleri gibi olaca; veya bunlarn hayatnn, her
imanl kiinin hayat gibi veya eer gnah ilememi olsayd Adem'in
hayat nasl olacakt ise yle olaca ynnde Kutsal Kitap'ta hibir ifade yoktur; sonsuz ikenceler hakkndaki yerler mstesna; bunlar ba
ka ekilde yorumlanabilir.
Buradan u karlabilir, nasl ki kyametten sonra seilmiler
Adem'in gnah ilemeden nce bulunduu duruma getirilccekse;
gnahkarlar da, Adem ve onun soyunun gnah ilendikten sonra bulunduklar durumda olacaklardr; uras mstesna ki Tanr, Adem'e ve
Adem'in soyundan ona nanacak olanlara bir Kurtarc vaad etmitir;
fakat gnahlar iinde lecek olanlara, gnahk&rlara, deil.
Sonsuz i~kence nedir. Bu hususlar dnldkte, soJZsuz ateJ, sonsuz
iJknceleJ~ asla bltneyeJZ kurt deyimlerinin getii metinler, liim kelimesinin doru ve doal anlamnda, ikinci ve sonsuz bir lm dncesi
ne aykr deildir. Ktler iin Cehennem'de, Tofet'te veya her nerede olursa olsun hazrlanan ate veya ikenceler ebediyen srebilir; ve
bunlarda ikence ekecek kt insanlar hi eksik olmayabilir; herbiri
veya herhangi biri ebediyen olmasa bile. Zira ktler, Adem'in gnahndan sonra iinde bulunduklar durumda braklmakla, kyametten
sonra da, evlenebilir ve kocaya verilebilir ve, btn insanlarn halen
sahip olduu gibi, irkin ve bozuk bedeniere sahip olabilir; ve dolay
syla, daha nce yaptklar gibi, kyametten sonra da srekli olarak
reyebilirler: nk Kutsal Kitap'ta bunun aksine bir ey yoktur. Aziz
Paulus, kyametten bahsederken (KoriJZtoslulara Birinci Mektup XV),
bundan, cezaya kyam etmeyi deil, sadece ebedi hayata kyam etmeyi anlar. Ve ebedi hayata kyam etme hakknda yle der, bedeJZ iirmede ekilir, iiriimesizlikte kyam eder; zayflkta ekilir, kudrette kyam eder;
doal bir beden olarak ekilir, manevi bir beden olarak kyam ede1~

Cezalanbyle bir ey sylenemez. A;n e.kilde, Kurtarcmz, kyametten sonraki insan doa
sndan bahsederken, cezaya kyam deil sonsuz hayata kya:n kastedrlmak

zere

kyam

edenlerin bedenleri

hakknda

der. Metin yledir, Luka XX, msra 34, 35, 36, velut bir metin: Bu
ocuklan e-vlenir ve kocaya verilirlet~fakat o dnyaya ve "liilerden
kyama etipneye laytk saylanlar, ne evlenir/et~ ne de kocaya vetilirler: ve artk lmezler de; nk onlar meleklerle birdir ve, kyametin ocuklar olduklarmdan, Tmn'mt ocuklartd11: Adem'in onlar iine brakt durumda
bulunan bu dnyann ocuklar, evlenecek ve kocaya verilecek; yani,
ifsat olacak ve pepee reyeceklerdir; bu, mnfert olarak insanlara
deil, insan trne ait bir ahlakszlktc onlar, itaatsizliklerine uygun
bir cezaya arpnrlmak iin o dnyann mahpuslar olarak ksa bir sre
mstesna olmak zere, gelecek dnyaya ve llerden mutlak bir kya
ma eriecek olanlar arasnda saylmaya layk deildirler. Seilmiler,
kyametin tek ocuklardr; yani, sonsuz hayatn tek miraslardrlar:
Sadece onlar artk lmeyeceklerdir, meleklerle bir olan ve Tanr'nn
ocuklar olan onlardr, gnahkarlar deil. Gnahkarlar iin, kyamet
ten sonra, ikinci ve sonsuz bir lm vardr: kyamet ile ikinci ve sonsuz
lmleri arasnda ise, sadece bir ceza ve ikence dnemi vardr; ve bu
ceza ve ikence dnemi, insan tr oalma yoluyla devam ettike,
yani ebediyen, gnahidrlarn birbirini izlemesiyle devam edecektir.
Araj hakkmda iddia olunm metin/ere cevap. Ayrlm ruhlarn doal
sonsuzluuna dair bu dnce zerine, sylediim gibi, Araf dnce
si kurulmutur. Sadece lutufla sonsuz hayat olduu doru ise, bedenin
hayatndan baka hayat yoktur; ve kyamete kadar da lmszlk
yoktur. Eski Ahir'in kanonik kitaplarndan Araf lehine Bellarmina tarafndan atf yaplan metinler, ilk olarak, Davud'un, 2. Samuel I. 12'de
ve yine 2. Samuel III. 35'te belirtilen, Saul ve Yonatan iin ve Abner'in
lmesi iin oru tutmasdr. Davud'un bu orucu, diyor Bellarmino, onlarn lmnden sonra, onlar iin Tanr'nn ellerinde olan bir eyin elde edilmesine ynelik idi: onun ldn renir renmez kendi ocuunun geri gelmesi iin oru tuttuktan sonra, et istedi. Ruh bedenden ayr bir varla sahip olduuna ve cennette veya cehennemde bulunan ruhlar iin insanlarn oru tutmasyla bir ey elde edilemeyeceine gre, ne cennette ne de cehennemde olan baz ruhlar olmak ve
bunlar nc bir yerde, Arafta bulunmak gerekir. te byle bir zoraki akl yrtmeyle, yukardaki alntlar bir Arafn varlnn kant
yapmtr: oysa aktr ki matem ve oru ayinleri, yaamas matemcilere yararl olmam olan insanlarn lm iin kullanldnda, onlarn
kiiliklerine sayg adna yaplr; ve yaamlar sresince matemcilerin
fayda saladklar kiilerin lm vesilesiyle yapldnda ise, matemcilerin urad zarardan kaynaklanr. te Davud Saul'u ve Abner'i
diinymm

437
orucuyla byle onurlandrd; ve kendi ocuunun lmnde de, mutad gdasn alarak kendini teselli etti.
Bellarnno'nun Eski Ahir'ten yapt dier alntlarda, herhangi
bir kant yoktur. Baba-lardan herhangi birinin, fke, veya atef, veya yanma, veya temizleme, ~ya antma kelimelerini, salt bir vaazda, zaten inanlmakta olan araf dncesine uyguladklar durumda, bu kelimelerin getii her metinden alnt yapmaktadr. Mezmur XXXVIII'in ilk
msra; Ya Rab, gazabn!a beni tekdir etme, ve fken/e beni tedip etme: eer
Augustinus0> gazap kelimesini cehennem atei iin ve fke kelimesini
de Araf atei iin kullanmam olsayd, bunun Araf ile ne ilgisi olurdu?
Ve Mezmur LXVI. 12'nin Araf ile ne ilgisi vardr? Atejten ve sudan getik
ve sen bizi nemli bir yere getirdin; ve o zamanlarn alimlerinin, vaazlarn
veya yorumlarn sslemek veya uzatmak iin, zekice kendi amalar
na uydurduklar dier benzer metinlerin?
Yeni Ahit'te Araf kant olarak gsterilen yerlere cevap. Fakat Bellarmino, Yeni Ahit'ten, cevaplanmas o kadar kolay olmayan baka alnt
lar da yapyor. Bunlardan ilki Matta XII. 32: Her kim insantt Oluna
karJ bir sz ederse, bajlatacaktr; fakat her kim Kutsal Ruh'a karJt bir
sz ederse, ne bu dnyada ne de reki dit!yada bajlatmayacaktr: burada
Bellarmino, teki dnyay Araf olarak gstermek istiyor ki orada bu
dnyada affedilmemi baz gnahlar affedilebilir: oysa aktr ki sadece dnya vardr; biri, suyla yokedilen ve Kutsal Kitap'ta eski diinya
denilen, yaradltan tufana kadar sren dnyadr; dieri, tufandan k
yamet gnne kadar olandr ki, bu diinya denir ve atele yokedilecektir; ncs ise, gelecek diinya denilen, kyamet gnnden itibaren
sonsuza kadar srecek olan ve, herkese kabul edildii gibi, iinde
Araf olmayacak olan dnyadr: dolaysyla gelecek dnya ve Araf eli
kilidir. Fakat o halde Kurtarcmz'n bu szlerinin anlam ne olabilir?
Kabul ediyorum ki bu szlerin halen oybirliiyle benimsenmi btn
inanlada badatrlmas pek zordur: Kutsal Kitab'n beeri anlayn
ksalyla kavrarramayacak kadar derin olduunu itiraf etmek de ayp
deildir. Bununla beraber, metnin kendisinin ima ettii gibi, bu tr
eyleri daha bilgili din alimlerinin mtalaasna brakabilirim. ilkin,
Teslis'in nc kiilii olan Kutsal Ruh'a kar konumak, Kutsal
Ruh'un mukim olduu Kilise'ye kar konumak olduuna gre; yle
grnyor ki Kurtarcmz'n, dnyaya bizzat retmenlik yapt, yani, dnya zerinde bulunduu sre iinde ona yaplan hakszlklara
katianmadaki rahatl ile ondan sonraki obanlarn, onlarn Kutsal
Ruh'tan gelen otoritesini inkar edenlere kar gsterdikleri hai'nlik

438
arasnda bir kyaslama yaplmaktadr. Adeta unu sylercesine, benim
gcm inkar edenler; hatta beni armha gerecek olanlar, nedamet
iin bana dnerseniz benim tarafmdan affedileceksiniz: fakat Kutsal
Ruh sayesinde bundan sonra size retmenlik yapanlarn gcn
inkar ederseniz, onlar amansz olacaklar ve sizi affetmeyecekler, sizi
bu dnyada cezalandrp, (bana dnseniz bile, onlara da dnmedike),
gelecek dnyann cezalarndan sizi kurtulusuz brakacaklardr. Bylece bu szler, Hristiyan Kilisesi'nde uzun zamandr kabul edildii gibi,
gelecee ait bir kehanet veya tahmin olarak kabul edilebilir. Eer bu
szlerin anlam bu deilse, (zira ben bu tr g metinlerde yeterince
bilgili deilim), baz gnahkarlarn nedameti iin, kyametten sonraya
braklm yerler olabilir belki. Bununla uyumlu grnen bir baka yer
daha var. Zira, Aziz Paulus'un u szleri dnlecek olursa (Korintos!u!ara Birinci Mektup XV. 29), ller iin vaftiz o/man/at~ ller kyam etmez
ise te Japacak!ar? o ha!tle Hedet ller iin vaftiz o!umtr!ar?; insan, bazlar
nn yapm olduu gibi, bu szlerden muhtemelen u sonucu karabi
lir: Aziz Paulus zamannda, (inanmaya muktedir olmayan ocuklarn
iman iin kefil olduklarna inanan kiiler gibi), ikinci geliinde Kurtar
cmz'a itaat etmeye hazr olsunlar ve onu krallar olarak kabul etsinler
ve gelecek dnyada gnahlarn balanmas iin Arafa gerek kalmasn
diye, lm dostlarnn kiilikleri iin kefil olmak zere, ller iin vaftiz olunmak eklinde bir adet vard. Fakat bu yorumlarnda her ikisinde
de o kadar ok eliki var ki, onlara gvenmiyar ve onlar nakzeden daha kesin bir metin olup olmadnn aratrlmasn, Kutsal Kitab' ok
iyi bilenlere brakyorum. Bu kadarndan, Kutsal Kitap'ta, ne bunda ne
de baka bir metinde Araf diye bir ey olmadna; veya bedensiz ruh
iin; veya l olduu drt gn boyunca Lazarus'un ruhu iin; veya Roma Kilisesi'nin halenArafta ac ektiklerini iddia ettii kiilerin ruhlar
iin, bir yer olmas gerekliliini kantiayabilecek herhangi bir ey olmadna inanmam iin yeterince destek gryorum. nk bir para topraa can verebilen Tanr, l bir insana da tekrar can verebilme ve onun
cansz ve rm cesedini muhteem, manevi ve lmsz bir bedene
dntrme gcne de sahiptir.
Bir baka metin, salam bir temel zerine kam, ot, vs, ina
edenlerin eserinin yok olacann sylendii Korintos!u!ara Birinci
Mektup III'tr; fakat kendileri afeJ!et geerek de olsa kt1tu!acak!ardt: Bellarnina bu atein araf atei olduunu iddia etmektedir. Daha nce de
sylec'iim gibi, bu szler, Zekeriya XII. 9'a bir atftr; nc ksm ate,r-

ten

geireceim

ve

onlar

gm;n

arttlmas

gibi

artacak

ve

a!tmn

sman-

mas gibi snayacam:

burada, Mesih'in g ve ihtiam iinde gelmesinden bahsedilmektedir; yani, bu dnyann yarglanaca ve ateiere boulaca gnde; o vakit seilmiler yok edilmeyecek, fakat artlacak;
yani, yanl inanlarm ve geleneklerini atacak ve daha sonra gerek
Tanr'nn adn ~rcaklardr. Benzer ekilde, Havari, sa il1esih'tir temel inancna bagl o!:pda bu temel zerine yanl bir takm dnce
ler ina edenler hakknda, onlarn, dnyay yenileyen o atete yok olmayacaklarn; fakat, daha nceki yanllarn grp atmak artyla,
ateten geip kurtulua ereceklerini syler. na edenler, obanlar; temel, sa'mn Mesih olduu; kam ve ot, cehaletveya zaafyzndet bundan
tkartlat hatal sonu/m~ altn, gm ve deerli talar, onlarn doru
inanlar; antlmalar veya temizlenmeleri ise, hatalarm brakma!a
r'dr. Btn bunlarda, gayri maddi yani ac ekmesi kabil olmayan
ruhlarn yanmas hakknda hibir ey yoktur.
ller iin vaftiz nasl an/ap/r. nc bir yer, daha nce bahsedilmi olan ller iin vaftiz ile ilgili Korintos!ulara Birinci il1ektup XV.
29'dur: Bellarmino, buradan ilkin u sonucu karyor; ller iin edilen dualar faydasz deildir; ve bundan da u sonucu, bir Araf atei
vardr: fakat bunlarn ikisi de yanltr. nk, vaftiz kelimesinin eitli yorumlarndan, ilk olarak unu onaylyor: vaftizle kastedilen, mecazi olarak, bir pimanlk vaftizidir; ve bu anlamda insanlar, oru tuttuklar ve dua ettikleri ve sadaka verdikleri vakit vaftiz olurlar: ve
bylece, ller' iin vaftiz ve dua ayn eydir. Fakat bu, ne Kutsal Kitap'ta ne de dilin baka bir kullanmnda rnei olmayan bir mecazdr;
ve Kutsal Kitab'n uyumuna ve amacna da aykrdr. Vaftiz kelimesi
(Markos X. 38'de ve Luka XII. SO'de), armhtaki sa gibi ve ona ahit
lik ettikleri iin Havarilerin ou gibi, bir insann kendi kanna dald
rlmas iin kullanlr. Fakat, dua, oru ve sadakann daldrmayla herhangi bir benzerlii olduunu sylemek zordur. Ayn ey, atele temizlenme iin, (Araf bir lde kantlar grnen) Matta III. ll'de de
kullanlyor. Fakat aktr ki burada belirtilen ate ve temizleme, peygamber Zekeriya'nn bahsettii ile ayndr (bab XIII. 9) nc ksm
ate:ten geireceim ve onlar artacam, vs. Ve ondan sonra Aziz Petrus
(Birinci Mektup I. 7), Atejle snand halde yok olan altndan ok dmia
kymetli olan sizin imannzn imtiham, sa Mesih 'in zuhurunda, iivg ve izzet ve ihtim iinde dursun, ve Aziz Paulus (Korintoslulara Birinci Mektup III. 13), Ate: herkesin i:ini snayacak ve nasl bir ii olduunu ortaya koyacaktr. FakatAziz Petrus ve Aziz Paulus, Mesih'in ikinci zuhurunda
olacak ateten bahsetmektedirler; peygamber Zekeriya ise, kyamet

gnnn ateinden. Dolaysyla, Aziz Matta'nn bu ifadesi ayn ekil


de yorumlana bilir; ve o zaman Araf atei iin gerek olmayacaktr.
ller iin vaftizin bir baka yorumu, daha nce belirtmi olduum ve Bellarnno'nun daha az ihtimal verdii yorumdur: ve o, buradan, ller iin duann faydas sonucuna varyor. Zira, eer kyamet
ten sonra, Mesih'i iitmemi veya ona inanmam olanlar Mesih'in
krallna kabul edilebilecek ise; onlarn lmnden sonra arkadalar
nn, onlar kyam edene kadar, onlar iin dua etmeleri bouna olmaz.
Fakat, Tanr'nn, inananlarn dualar zerine, Mesih'in vaazlarn iit
memi olan ve dolaysyla Mesih'i reddetmi olamayacak olan kiilerin
bazlarn kendine evirebilecei ve bu hususta insanlarn hayrseverli
inin sulanamayaca kabul edilse bile; bu, Araf iin hibir kant te
kil etmez; nk lmden hayata kyam etmek bir eydir; hayattan
hayata, aclar iinde bir hayattan zevk iinde bir hayata kyam etmek
olarak, Araftan hayata kyam etmek baka bir ey.
Drdnc bir yer Matta V. 25, 26'dr: Hasm11la yolda beraber iken
onunla abuk uyu; da, hasnun seni hakime, hakim de se!li memura vermesin
ve zinda!la atlmayasm: dorusu sa11a derim ki, son ma11gr deyene kadar
oradan asla kamazsm. Bu mecazda; sulu, gnahkar; hem hasm hem
de hakim, Tanr; yol, bu hayat; zindan, mezar; memur ise, lm'dr;
gnahkar, bu lmden sonsuz hayata deil, en son mangr deyene
kadar veya Mesih, hem kk hem de byk btn gnahlar iin tam
bir kefaret olan strabyla bunu onun iin deyene kadar, ikinci bir
lme kyam edecektir. Hem kk hem de byk gnahlar, Mesih'in strabyla ayn lde balanabilir klnr.
Beinci yer, Matta V. ZZ'dir: Karde;ite sebepsiz olarak kzat herkes
hkm gnnde sulu olacaktr: ve her kim karde;ine Raka0 1l derse mecliste
sulu olacaktu~'fakat ahmak diyen cehemem ate;ite mstahak olacaktr. Bu
szlerden, Bellarmino, tr gnah ve tr ceza olduunu; ve sonuncu hari bu gnahlardan hibirinin cehennem ateiyle cezaland
rlmayacan; ve dolaysyla, bu hayattan sonra, kk gnahlarn cezasnn Arafta ekileceini karmaktadr. Onlar hakknda imdiye kadar yaplm hibir yorumda bu karsamaya ilikin bir ey yoktur. Bu
hayattan sonra, Kurtarcmz zamannda Yahudiler arasnda olduu gibi, eitli trden sular dinleyip hkm verecek adalet mahkemeleri
iin yarglar ve meclis arasnda bir ayrm m olacaktr? Btn yarg
yetkisi Mesih'e ve onun Havarilerine ait olmayacak mdr? Dolaysy
la, bu metni anlamak iin, onu tek bana deil, nnde ve arkasnda
bulunan szlerle birlikte dnmeliyiz. Kurtarcmz, bu babda, Mu-

441
sa'nn yasasn yorurnlarnaktadr; o yasa ki Yahudiler, yasa koyucunun
niyetini veya amacn ne ekilde inemi olurlarsa olsunlar, harfi anlamn ihlal etmedikleri srece, riayet edilmi olduuna inanrlard.
Dolaysyla, altnc erntin ancak bir kimseyi ldrerek ihlal edildiini,
yedincinin isesad.eceJ:>irkimse kars olmayan bir kadnla yatt vakit
ihlal edildiini dnrlerdi; oysa Kurtarcmz onlara der ki bir insann kardeine iinden kzmas, eer hakl bir nedeni yoksa, cinayettir.
yle der, Musa'nn Yasas'n ijittiniz, ldiirmeyeceksin, ve Her kim ldrrse, o yarglar huzurunda mahkum edilecektir, veya Yetmiler meclisi
huzurunda: fakat size diyorum ki, kardeine sebepsiz kzmak veya ona
Raka veya Ahmak demek cinayettir ve kyamet gnnde, Mesih ve havarileri huzurunda, cehennem ateiyle cezalandrlacaktr. Bylece bu
szler, deiik sular, deiik mahkemeler, ve deiik cezalar arasnda
bir ayrm yapmak iin deil; gnahlar arasndaki, Yahudiler'in Tanr'ya
itaatteki iradenin farkndan deil, kendi dnyevi adalet mahkemeleri
arasndaki farktan kardklar, bir ayrm belirlemek iin; ve kardeine
zarar verrnek iradesini tayan bir kimsenin, bu irade kendini hakaret
eklinde gsterse veya hi gstermese bile, kyamet gnnde farkl
deil ayn mahkemeler olacak yarglar ve meclis tarafndan cehennem ateine atlacam gstermek iin kullanlmtr. Bu dnld
nde, bu metinden Araf fikrini savunmak iin ne karlabileceini
tasavvur edemiyorum.
Altnc yer Luka XVI. 9'dur: Adaletsiz A1ammon0Z) ile dost olanlar;
battmz vakit, sizi ebedi meskmlere kabul etsinler. Bellarmino, bu alnt
y, lm azizierin anlmasn ispat etmek iin yapyor. Fakat bu szlerin anlam aktr: serverimizi yoksullarla paylamal ve bylece hayatta iken onlarn dualarn almalyz. Yoksullara verm Tanr ya verir.
Yedincisi, Luka XXIII. 42'dir: Efendimiz, krallma geldiitde beti
hatrla. Dolaysyla, diyor, bu hayattan sonra gnahlarrnz iin bala
ma vardr. Fakat karlan sonu geerli deildir. Kurtarcmz onu o
zaman affetmitir; ve saltanat iinde geri dnnde, onu ebedi hayata kyam ettirecektir.
Sekizincisi, Resullerit jleri IL 24'tr. Burada Aziz Petrus, Mesih
hakknda yle der: Tatr otu kyam ettirdi ve lm aclarm zd, t
k otut "lmle tutulmas mmkn deildi: Bellarmino, bunu Mesih'in
Arafa inmesiNe oradaki baz ruhlar aclarndan kurtarmas olarak yorumluyor: oysa aktr ki zlen Mesih idi; lmle veya mezarla tutulamayacak ola~, Araftaki ruhlar deil, o idi. Fakat Beza'nm bu ifade
hakkmda yazdklar iyi incelenirse, aclar yerine balar olmas gerekti-

ini grmeyecek hi kimse yoktur, ve o zaman bu metinde


mak iii bir neden yoktur.

Araf

ara-

Bvl:m 45
Dcmonoloji wc Pagan Di1inin Dier Kalm~ar zel'ine

Demotzolojillin k"ke11i. Oonuk varlklardan yansyan veya effaf varlk


lardan geerken krlan, tek bir dz izgi veya ok sayda izgi halinde,
parlak cisimlerin grme organlarnda brakt izlenim, Tanr'nn grme organlar verdii canllarda, izlenirnin kaynakland nesnenin bir
tasavvurunu yaratr; buna g"rme denilir; ve salt bir tasavvur olarak deil, bizim dmzdaki varln kendisi gibi grnr; tpk, bir kii gzne kuvvetle bastrdnda, gznn nnde ve onun dnda, kendisinden baka hi kimsenin alglamad bir k grnmesi gibi; nk
gerekte onun dnda byle bir ey olmayp, sadece i organlarda,
onun byle dnmesine neden olan, darya doru bir basn yapan
bir hareket vardr. Ona yol aan nesne ortadan kalktktan sonra da devam eden bu basncn neden olduu harekete imge ve am deriz; ve uykuda ve bazen hastalk veya iddet nedeniyle organlarn byk bir rahatszlnda, bir d; deriz; bunlardan, ikinci ve nc blmlerde
ksaca sz ettim.
Grme duyusunun bu nitelii, gemite doann bilgisine sahip
olduunu iddia edenlerce asla anlalmam olduu; ve hele, doann
bilgisi gibi, gnlk ilerinden uzak eyler zerinde dnmeyen kii
lerce hi anlalnad iin; muhayyile ve algdaki bu imgelerin, gerekten bizim dmzdaki eyler olarak kavranmasndan baka bir biimde kavranmas zordu: bunlardan bazlar, nereye ve nasl bilinmeksizin yokolup gittikleri iin, tamamen gayrimaddi, yani cisimsiz olarak
veya maddesi olmayan varlklar olarak; herhangi bir renkli veya biimli varl olmayan renk ve biim olarak dnlr; ve istediklerinde
bizim gzlerimize grnmek iin bir klk olarak havai bedeniere brnebildiklerine inanlr; bakalar ise, bunlarn, varlklar ve yaayan
yaratklar olduklarna, fakat havadan veya daha ince ve eservari bir
maddeden yapldklarna ve bu maddenin, gze grnd anda, younlatna inanr. Fakat her iki durumda da, bunlar ayn ekilde adlandrlr, CiNLER ("DJEMONS"). Sanki hayalini grdkleri ller, kendi kafalarnn iinde deil, havada veya cennette veya cehennemde
yayormu gibi; ve fantazmalar deil, hortlaklarm gibi; bu mantkla

insan, kendi hayaletini bir aynada, veya yldzlarn hayaletlerini bir r


makta grdn syleyebilir; veya gnein bir ayak kadar olan grnn, grnen btn dnyay aydnlatan o byk gnein cini veya
hayaleti olarak adiandira bilir: ve bu'ekilde, kendisine iyilik veya ktlk yapmak iin bilinmeyen, yani, snrsz bir gce sahip eyler olarak bunlardan korkabilir; ve ite bylelikle, pagan devletlerin yneticileri, kamusal bar ve bunun iin gerekli olan yurttalarn itaatini
salamak iin, (pagan dininin balca rahipleri olan airlerin zellikle
istihdam edildii ve sayld) DEMONOLOJi'yi kurarak ve cinlerden
bazlarn, itaate tevik iin, iyi cinler ve bazlarn da, yasalarn ihlaline kar caydrc olsun diye, kt cinler ilan ederek, insanlarn bu
korkusunu dzenlemeye almlardr.
Eski insanlarn cinleri ne/erdi. Cinler adn verdikleri eylerin ne tr
eyler olduu, Greklerin en eski airlerinden biri olan Hesiodos tarafndan yazlm olan, onlarn tanrlarnn eceresinde; ve ksmen de,
bu kitabn onikinci blmnde birkan belirttiim, dier tarihlerde
grlmektedir.
Bu inmJ nasl yayld. Grekler, kolonileri ve fetihleri yoluyla, dillerini ve yazlarn Asya'ya, Msr'a ve talya'ya yaydlar; ve oralarda,
bunun bir sonucu olarak, denono!oji1erini veya, Aziz Paulus'un deyiiyle (Timoteos'a Birinci Mektup IV. 1), ibiis/er hakkndaki fikirlerini de
yaydlar. Bu yolla, bu fikirler, hem Yahudiye'nin hem de skenderi
ye'nin, ve yaadklar dier yerlerin Yahudilerine de bulat.
Bu inamJ Yahudiler tarafindan ne lde kabul edildi. Fakat onlar,
cin kelimesini, Grekler gibi, hem iyi hem de kt ruhlar iin deil, sadece kt ruhlar iin kullandlar: ve iyi ci11!ere Tanr'nn ruhu adn
verdiler; ve onlarn, peygamber olmak iin bedenlerine girdikleri kii
lere sayg gsterdiler. zet olarak, btn tuhaflklar, eer iyi ise,
Tanr'nn ruhuna atfettiler; ve eer kt ise, bir cit'e, fakat bir KaTW8af.10JV'a [kakodaimon -ev.], bir kt cin'e, yani bir iblis'e atfettiler.
Bylece, bizim lgn veya deli dediimiz; veya saral insanlar veya,
anlamadklar iin, sana olduunu dndkleri szler eden insanlar
cinli, yani ib!is tarafndan ele geirilmiJ olarak adlandrdlar. Kt bir
hret edinecek derecede pis bir kimse iin de, onun pis bir ruha sahip olduunu; sar birisi iin, onun sar bir ruha sahip olduunu;
Vaftizci Yafiya iin (Matta Xl. 18), onun oru tutmasndaki zellik nedeniyle, iinde ,bjr iblis olduunu sylemiler; ve Kurtarcmz iin,
szlerini tutan birkimsenin ebediyen lm grmeyeceini (Yuhanna
VIII. 52) sylediinden tr, imdi biliyoruz ki sende bir ib!js va~dr;

brahim

iild ve Pt!Jgamberler de ld diye konumulardr: ve yine, Onu


ldrmeye gittiler (Yuhanl!a VII. 20) dedii iin, kavim yle cevap vermitir, Smde bir iblis var; seni ldrmeye kim gider.P Buradan aka grlyor ki, Yahudiler fantazmalar hakknda ayn grlere sahiptiler; yani, bunlarn fantazmalar, beynin yaratt putlar deil, muhayyileden
bamsz, gerek eyler olduklarna inanyorlard.
Kurtarrcmz onu niin yasaklamadt. Denebilir ki, eer bu inan
doru deilse, Kurtarcmz niin onu reddernedi ve tersini vaaz etmedi? Hatta, niin eitli durumlarda onu dorular gibi grnen ifadeler kullanmaktadr? Bunu yle cevaplyorum: ilk olarak, Mesih (Luka
XXIV. 39'da) Bir ruhun eti ve kemii yoktur dediinde, ruhlarn olduu
nu gsterdii halde, onlarn cisimler olduunu inkar etmemektedir.
Ve Aziz Paulus (Korintoslulara Birinci Mektup XV. 44'de) manevi bedenlerden kyan edeceiz dediinde, ruhlarn doasn kabul eder, fakat
bunlar cismani ruhlardr; bunu anlamak ise zor deil. nk hava ve
baka pek ok ey, et ve kemikten veya gzle grnen baka bir byk varlktan olmasa da, cisimdirler. Fakat Kurtarcmz ibiise hitap
ettiinde ve ona bir insandan kmasn emrettiinde, eer iblis ile l
gnlk veya delilik gibi bir hastal veya maddi bir ruhu kastediyorsa,
ifade uygunsuz deil midir? Hastalklar iitebilir mi? Veya zaten canl
ve hayati ruhlada dolu, etten ve kemikten bir bedende maddi bir ruh
olabilir mi? Dolaysyla, ne bedenleri olmayan ne de salt hayallerden
ibaret olmayan ruhlar yok mudur? Birinciye u cevab veriyorum: Kurtarcmz'n tedavi ettii delilie veya lgnla emir vermesi, onun
atei veya rzgar ve denizi azarlamasndan daha uygunsuz deildir;
nk bunlar iitmez; veya Tanr'nn, onlar yaratmak iin, a, gkyzne, gnee ve yldzlara emir vermesinden daha uygunsuz da deildir; nk bunlar, varolmadan nce iitemezlerdi. Fakat bu ifadeler
uygunsuz deildir, nk Tanr kelamnn gcn anlatrlar; dolay
syla, insann bedeninden kp gitmeleri iin, o zaman genellikle anl
dklar gibi blisler ad altnda delilik veya lgnla emir vermek de
daha uygunsuz deildir. Onlarn gayri maddi olularyla ilgili ikincisine ise yle cevap veriyorum: Kutsal Ki tab'n hibir yerinde, bir insann, bedenini doal olarak hareket ettiren kendi ruhu dnda baka
bir maddi ruhla dolu olduu sonucuna varlabilecek bir ey grm
deilim.

Kutsal Kitap/m~ ruhlarn gayri maddi olduk/arm "retmez. Aziz


Matta (bab IV. 1), Kurtarcmz'n, Kutsal Ruh bir gvercin biiminde
onun zerine indikten hemen sonra, Ruh tarafindan le g"trldn

syler; ve ayn ey (Luka IV. l'de) u szlerle anlattlar, Kutsal Ruh ile
dolu o/all sa, Ruh'un iinde le doru gtrld; burada aktr ki ruh ile
kastedilen Kutsal Ruh'tur. Bu bir ele geirme olarak yorumlanamaz;
nk Mesih ve Kuts:iTRuh tek ve ayn eydir; ve bu, bir cisim veya
bedenin bir bak:tS tarafndan ele geirilmesi deildir. izleyen msra
larda, onun iblis taraj11da!l almp kutsal ehre g'trldii ve tapnan tepesine konulduu sylendiine gre, onun iblis tarafndan ele geirilip
oraya zorla gtrld sonucuna m varmalyz? Ve yine, iblis onu
oradan alp ok yksek bir daa kard ve ona oradan dnyamn btn
kralikiarm gsterdi: burada da, onun iblis tarafndan ele geirildiine
veya zorlandna; veya, dz anlamda, herhangi bir dan ona btn
bir yarmkreyi gstermeye yetecek kadar yksek olduuna inanmamalyz. O halde bu ifadenin anlam undan baka ne olabilir? O, le
kendi bana gitti ve onun lden ehire ve oradan da bir daa bu e
kilde tanmas bir ryet idi. Aziz Luka'nn, onun le Ruh tarafinda!l
deil, fakat Ruh'un iinde gtrldn sylemesi de buna uygundur; onun daa ve tapnan tepesine karlmas hakknda, Aziz Matta
gibi konumaktadr ki: bu, bir ryetin doasna uygundur.
Yine, Aziz Luka (bab XXII. 3,4'te), Yahuda Iskaryot hakknda,
eytan onun iine girdi ve bunun zerine gidip ba kahin/er ve kumandanlada Mesih 'i onlarn eline nasl verebileceini konujftt dediin de; buna
yle cevap verilebilir ki, eytan'n yani diinamn onun iine girmesiyle, Rabbi ve Efendisini satmak niyeti, bu dmanca ve haince niyet
kastedilmektediL nk, Kutsal Kitap'ta Kutsal Ruh ile, Kutsal Ruh
tarafndan verilen lutuflar ve gzel eilimler anlald gibi; eytan'n
girmesiyle de, Mesih ve onun tilmizlerinin dmanianna ait fesata
dnceler ve planlar anlalabilir. Zira, nasl ki, eytann Yahuda'ya,
byle bir dmanca tasarm olmadan nce girdiini sylemek zor ise;
onun kalbinde batan beri Mesih'in dman olduunu ve eytann
onun iine sonradan girdiini sylemek de uygun olmaz. Dolaysyla,
eytan'n girii ve Yahuda'nn fesata maksad tek ve ayn ey idi.
Fakat eer gayri maddi ruh yoksa veya insan bedenleri herhangi
bir maddi ruh tarafndan ele geirilmiyorsa, Kurtarcmz ve onun Havarileri, bunu, kukuya yer brakmayacak ak szlerle niin halka anlatmadlar diye sorulabilir. Fakat bu tr sorular, bir Hristiyann kurtuluu iin ger'i!kenden daha fazla merak ierir. Btn insanlara iman,
dindarlk ve !;er ,tf!rden ahlaki erdemleri verebilecek olan Mesih'in,
onu, niin sadece baz insanlara verdii: ve doal nedenlerin ve bilimlerin aratrlnasn niin insanlarn doal aklna ve almasng. br~k-

t,

ve btn

bunlar doast

yoldan niin herkese veya herhangi birine aklanad; ve buna benzer daha pek ok sorular sorulabilir.
Ancak, bunun muhtemel ve dinsel nedenleri olduu sylenebilir. Zira, nasl ki Tanr, srail oullarn vaad edilmi topraa getirdiinde,
onlarn evresindeki btn kavimlere boyun edirerek, onlar orada
gvence iine koymayp; bu milletlerden bazlarn, zaman zaman onlarn dindarln ve alkanln uyandrsn diye, onlarn etinde diken gibi braktysa: ayn ekilde Kurtarcmz da, bizi gkyz krall
na gtrrken, doal sorularn btn zorluklarn yok etmedi; fakat bizim alkanlmz ve aklmz uyarmalar iin brakt; yaJayat Tanr 'mn Olu Mesih olduu, gnahlarmz iin kendini feda etmek ve ikinci geliIinde seilniJ insanlar zerinde hkm srmek ve onlar dpnanlarmdm
ebediyen kuttannak zere bu dnyaya g'ndetildii temel inancn, kurtulua giden bu ak ve dorudan yolu bize gstermek iin vaaz etti. Ruhlar veya fantazmalar tarafndan ele geirilme inan buna engel deil
dir; ancak, insann yoldan kmasna ve kendi arzularn takip etmesine de neden olabilir. Eer Kutsal Kitap'tan, Tanr'nn buyruklarnn
yerine getirilmesinde aklmz elecek ekilde ortaya atlabilecek btn sorularn cevaplarn talep edersek, bylesi ruhlarn ve yeryz ve
denizin, insanlar ve hayvanlarn yaratl zamann belinnedii iin
Musa'dan da ik:iyeti olabiliriz. Sonu olarak; Kutsal Kitap'ta iyi ve
kt meleklere ve ruhlara yer olduunu; fakat bunlarn, insanlarn karanlkta veya bir ryada veya ryette grd ve Latinler'in spectra dedikleri ve cinler acidettikleri grntler gibi, gayri maddi olduklarn
dnmyorum. nce ve grnmez de olsalar, maddi ruhlar olduunu
sanyorum; fakat herhangi bir insann bedeninin bunlar tarafndan ele
geirildii veya igal edildii; ve azizierin bedenlerinin byle, yani,
Aziz Paulus'un deyimiyle manevi bedenler olaca kansnda deilim.
eytan karma kudreti, ilk kilisede olmla aym deildir. Bununla birlikte, aksi yndeki inan, yani gayri maddi ruhlar olduu inan, Kilise'de o kadar yaygn olmutur ki, by yoluyla eytanlarn karlmas
bu inana dayanr; ve, nadiren ve belli belirsiz uygulansa da, henz
tamamen sona ermi deildir. lk kilisede pek ok cinli ve pek az deli
ve bu gibi tuhaf hastalklar olduu; bu gnlerde ise pek ok deli ve
pek az cinli gryor olmamz, bir doa deiikliinden deil, adlarn
deimesinden kaynaklanr. Fakat, havarilerin ve onlardan sonra bir
sre Kilise'nin obanlarnn, imdi tedavi ettikleri grlmeyen bu ruhaf hastalklar o zamanlar nasl tedavi ettikleri; ve yine, gnmzde
her gerek mminin, o zamanki mminlerin btn yaptklarn, yani,

(Markos XVI. 17,18'de) okuduumuz gibi, Mesih'in adma eytanlar


karmak, yeni diller/e konumak, yt!anlar karmak, hibir zarar gelmeden
lmeiii zehir imek, ve ellerini koyarak hastalar iyilepimek, ve btn
bunlar sadece sa'miiadma diyerek yapmak, trnden ileri niin yapamad bir baka rorudur. Muhtemeldir ki bu olaanst yetenekler, Kilise'ye, insanlarn Mesih'e tmyle gvendikleri ve saadetlerini
sadece onun gelecek olan krallnda aradklar sre iin verilmiti; ve
daha sonra, iktidar ve servet peine dtkleri ve bu dnyaya ait bir
krallk uruna kendi kurnazlkianna gvenneye baladklar vakit, bu
olaanst Tanr vergileri onlardan geri alnd.
Faganln bir baka ka!nts, suretiere tapnma, Kilise'de kald, ona
getiri!medi. Paganln bir baka kalnts, ne Musa tarafndan Eski
Ahit'te, ne de Mesih tarafndan Yeni Ahit'te tesis edilmemi olan suret/ere tapnma'dr. Bu tarz tapnma, paganlar tarafndan da Kilise'ye sokulmam, fakat adlarn Mesih'e verdikten sonra onlar arasnda kalmtr. Kurtarcmz vaaz vermeye balamadan nce, dsal varlklarn
duyu organlar zerindeki izlenirninden beyinde kalan ve genellikle,
onlara neden olan dsal varlklarn simgeleri olarak, idea/m~ idol!er,
fantazma!ar, yanlsamalar denilen, ve ilerindeki gereklik pay, bir ryada bize grnen eylerdeki gereklik payndan daha fazla olmayan
grntlere tanr diye tapmak paganlarn yaygn diniydi. te bu nedenledir ki Aziz Paulus yle der (Korintos!u!ara Birinci Mehup VIIL4), biliyoruz ki birput bir hitir; burada Aziz Paulus, metal den, tatan veya tahtadan bir suretin bir hi olduunu dnyor deildir; sadece, surette
sayg gsterdikleri veya korktuklar ve bir tanr bildikleri eyin, sadece
beyinde varolan, meldnsz, yurtsuz, hareketsiz veya mevcudiyetsiz bir
kurgudan ibaret olduudur. Bunlara tanrsal saygyla tapnlmas, Kutsal
Kitap'ta, putperestlik ve Tanr'ya isyan olarak adlandrlr. Zira, Tanr
Yahudilerin Kral olmakla ve onun vekili de ilkin Musa ve daha sonra
yksek rahip olmakla; eer kavmin, kendi muhayyilelerinin rnleri
olan suretiere tapmasna ve dua etmesine msaade edilseydi, kavim bir
benzeri olamayan gerek Tanr'ya ve onun vekilleri olan Musa'ya ve
yksek rahiplere bal kalmazd; ve herkes, devletin alt st olmasna ve
birlik yokluu yznden kendi yokolularna yol aacak ekilde, kendini kendi arzularna gre ynetirdi. te bu yzdendir ki Tanr'nn ilk yasas yle idf; ALIENOS DEos'u, baka milletierin tann/arm tanr olarak kabul etmeyecekler; s~dfce, Musa ile konumaya tenezzl eden ve, onlarn selameti
ve dmanlarndan kurtuluu iin, Musa eliyle onlara yasalar ve emirler gnderen gerek Tanr'y kabul edecekler. ster bir komu millet tarafnla:n, ister

tarafndan tesis edilsin bir baka krala boyun emek, bir kraedilmesi gibidir.
Suretler lehinde gibi giJ'rten baz metin/ere cevap. Kutsal Kitap'ta, suretler oluturulmasn, onlara taplnasn veya Tanr'ya taplan yerlerde suretler konulmasn destekledii sylenen yerler, ilk olarak, iki tane rnektir; biri, Tanr'nn ahit sand zerindeki melekler; dieri ise,
tuntan ylandr. kinci olarak, Tanr ile olan ilikileri nedeniyle belirli
yaratldara tapnmamzn emredildii baz metinler; onun ayak taburesine tapnmak gibi. Son olarak, kutsal eylere dinen sayg gsterilmesine msaade edilen dier baz metinlerdir. Ancak, bu metinlerin iddia edilen eyi kantlamadaki gcn irdelemeden nce, tapnma, suret/er ve putlar szlerinden ne anlalmas gerektiini aklamalym.
Tapmma nedir. Bu kitabn yirminci blmnde gsterdim ki, sayg gstermek, bir kimsenin gcne ok deer vermektir: ve bu deer,
onu bakalaryla mukayese etmemiz yoluyla llr. Fakat, g bak
mndan Tanr ile mukayese edilecek hibir ey olmad iin; sonsuzdan daha az bir deerle ona sayg gstermi deil, saygszlk etmi
oluruz. Bylece sayg, kendi doas gerei, gizlidir ve kalpte yer alr.
Ancak, insanlarn szlerinde ve eylemlerinde tezahr eden isel dnceleri saygmzn iaretleridir ve bunlar tapmma; Latin dilinde, cu!tus, adyla bilinir. Dolaysyla, bir eye dua etmek, o ey zerine yemin
etmek, ona itaat etmek, ona hizmette dikkatli ve zenli olmak: ksaca,
gcendirmekten korknay veya memnun etme arzusunu gsteren btn szler ve eylemler, ister samimi ister sahte olsun, tapwma'dr: ve
bunlar sayg iaretleri olarak tezahr ettikleri iin, sayg adyla da an

kendimiz

ln alaa

lr.

lahi ve cismmi tapnma arasndaki fark.

Krallar veya otorite sahibi

insanlar gibi, sadece insan olarak saydklarmza gsterdiimiz tapn


ma, cismmi tapmna'dr: Tanr olduuna inandmz eye gsterdii
miz tapnma ise, szler, ayinler, iaretler veya dier hareketler ne olursa olsun, ilahi tapmna'dr. Bir kimsenin, sadece bir insan olduunu
dnd bir kral nnde yere kapanmas, sadece cismani tapnma
dr: ve kilisede, orann Tanr'nn evi olduunu dnd iin, apka
sn karan bir kimse ise, ilahi tapnmayla tapnr. lahi ve cismani tapnma farkm, tapnann niyetinde deil de, 8ovA.ca ve A.arpca [dou!eia ve !atreia -ev.] kelimelerinde arayanlar kendilerini aldatrlar.Zira,
iki tr hizmetkar vardr: birincisi, bedenleri kendi denetimleri altnda
olmayan sava tutsaklar ve onlarn ocuklar gibi, mutlak bir ekilde
efendilerinin denetimi altnda olan, (bunlarn hayatlar efendilerinin

iradesine baldr, yle ki en kk bir itaatsizlikte canlarndan olurlar), ve hayvanlar gibi alnp satlan hizmetkarlar, ki bunlara ovA,o
[douloi -ev.] yani, tam anlamyla kleler, ve hizmetlerine de ovA-t:a
[douleia -ev.] deriilifi: dieri ise, \cret karlnda veya efendilerinden bir fayda~lmak umuduyla) gnll olarak hizmet edenlerdir,
ki bunlara Br:rr:: [thetis -ev.]; yani, ev hizmetkarlar denilir ve efendileri, onlarn hizmetleri zerinde, aralarnda yaplm szlemelerde ngrlenden daha fazla bir hak sahibi deildirler. Bu iki tr hizmetkarn ortak zellii, yapacaklan iin baka biri tarafndan belirlenmesidir: ve AaTEL [lateis -ev.] kelimesi, ister bir kle ister bir gnll hizmetkar olsun, baka birisi iin alan anlamnda, her ikisinin ortak addr. Bylece Aarpca genel olarak her trden hizmeti ifade
eder; fakat OVAt:a sadece klelerin hizmetini ve klelik durumunu
anlatr: ve bunlarn her ikisi de (Tanr'ya hizmetimizi anlatmak iin)
Kutsal Kitap'ta ayn anlamda kullanlu; oVAt:a, nk biz Tanr'nn
kleleriyiz; Aarpt:a, nk ona hizmet ederiz. Ve her tr hizmette,
sadece itaat deil, ayn zamanda tapnma vardr; yani, sayg ifade eden
hareketler, iaretler ve szler.
Bir suret nedir. Fantazmalar. Bir suret, kelimenin en kesin anlamyla, grnen bir eyin benzeridir: bu anlamdadr ki fantastik biimler, grntler, veya gze grnen varlklarn grnleri sadece suret!et'dir; bir insann veya baka bir eyin, yansma veya krlma yoluyla,
suda grnmesi veya gnein veya yldzlarn dorudan gr yoluyla
havada grnmesi byledir; bunlar grlen eylerde veya grnr gibi
olduklar yerde gerek deildir; boyutlar ve biimleri de nesneninkiyle ayn deildir; fakat, grme organlarnn deikenlii veya aynalar
nedeniyle farkllar ve nesne gaip olduktan sonra genellikle muhayyilemizde ve ryalarmzda varolurlar, veya sadece hayal gcne dayal
eyler olan dier renklere ve biimlere dnrler. Bunlar, balangta
gayet doru olarak idealar ve idol!er denilen ve t:m [eido -ev.] kelimesinin grmek anlamna geldii Grek dilinden treyen suretler'dir.
Bunlara, ayn dilde gi"rttler demek olanfantazma!ar da denilir. n
san doasnn muhayyile ["imagination" -ev.] denilen melekelerinden
biri, adn, ite bu suretlerden ["images" -ev.] alr. Bu nedenle aktr
ki grnmeyen bir eyin herhangi bir sureti yoktur ve olamaz.
Yine aktr ki sonsuz bir eyin de sureti olamaz: nk grnen
eylerin izle;imbyakmasyla oluan btn suretler ve fantazmalar biimlidir; fakat biim, her bakmdan belirli bir niceliktir. Dolaysyla
Tanr'nn, insan ruhunun veya ruhlarn sureti olamaz; sadece,_grnen

450
varlklarn,

yani, kendilerinde k olan veya kla aydnlanan varlkla


sureti olabilir.
Kurgu/ar. Maddi suretler. Bir kimse, eitli yaratklarn paralarn
dan bir ekil oluturarak, airlerin hi grlmemi kentaurlar, ejderhalar ve dier canavarlar yaratmalar gibi, hi grmedii biimler hayal
edebilecei gibi, bu biimlere vcut verebilir ve onlar tahta, amur
veya metalden yapabilir. Bunlara da suretler denilir, fakat herhangi bir
maddi, eye benzerlikleri iin deil, onlar yapan kiinin beynindeki
bir takm fantastik sakiniere benzerlikleri iin. Fakat bu idoller, ba
langta beyinde yer aldklar ve maddede boyandklar, oyulduklar,
kalba dkldkleri veya biim verildikleri iin, aslna benzerler ve bu
yzden yapay olarak yaratlan maddi varln doal olarak yaratlan
fantastik idoln sureti olduu sylenebilir.
Fakat, suret kelimesinin daha geni bir kullanmnda, bir eyin
baka bir ey tarafndan temsil edilmesi de vardr. Bylece, dnyevi
bir egemen, Tanr"nn sureti olarak: ve bir yarg da bir dnyevi egemenin sureti olarak adlandrlabilir. Paganlarn putperestliinde, maddi idoln muhayyiledeki idole benzerliine pek dikkat edilmezdi, fakat yine de onun bir sureti olduu sylenirdi. Yontulmam bir ta
Neptn yerine konulmutu, ve tanrianna ait olduklarn dndkle
ri biimlerden ok farkl muhtelif biimler kullanlmt. Bugn de,
Bakire Meryem ve dier azizlerin, birbirine benzemeyen ve herhangi
bir insann imgeleminde karl olmayan pek ok suretlerini gryoruz; fak<it bunlar ina edildikleri amaca yeterince uygundurlar; bu
ama ise, sadece isimlerle olsa bile, tarihte belirtilen kiilerin temsil
edilmesinden baka bir ey deildir; bu kiilere, her insan, kendi olu
turduu bir zihinsel suret yaktrr veya hibir suret yaktrmaz. Bylece bir suret, grnen bir eyin benzeri veya temsili veya, genellikle
olduu gibi, hem benzeri hem de temsilidir.
Fakat idol kelimesi, Kutsal Kitap'ta, tanr niyetine kendilerine tapnldklar vakit, gnei veya bir yldz veya grnen veya grnmeyen bir baka yarat ifade edecek ekilde daha geni bir kapsamda
rn

kullanlr.

ve suret kavramlarn gsterdikten scmra, imdi, bunlar birletireceim ve ikinci emirde ve Kutsa_l Kitab'n
dier yerlerinde yasaklanan PuTPERESTLiK'in ne olduunu irdeleyecePutperestlik

nedit~ Taptma

im.

Bir surete tapmak demek, tahta, ta, metal, veya bir baka grnen ey olan suretin maddesine; veya benzetilmesi veya temsil edi!-

mesi iin maddenin biimlendirildii beynin fantazmasna; veya, bir


beden ve ruh gibi, maddeden ve fantazmadan olumu tek bir canl
varlk olarak, her ikisine birden sayg gsterme iaretleri olan dsal
hareketleri gnll efatak yapmaktr.
G ve yetlti sahibi bir kimse veya bir hkmdarn taht nnde,
veya byle bir kimse veya hkmdarn yokluunda o ama iin belirledii baka yerlerde, apka karmak, o kimseye veya hkmdara cismani tapnnayla tapnmaktr; bu, tahta veya o yere deil, kiiye sayg
gstermektir ve putperestlik deildir. Fakat bunu yapan kii, hklfr
darn ruhunun tahtn iinde olduuna inanr veya tahta bir dileke sunarsa, bu ilahi tapnma ve putperestlik olur.
Bir krala, bizim iin yapabilecei eyler uruna dua etmek, onun
nnde yere kapansak bile, sadece cismani tapnmadr; nk onda
beeri olmayan bir kudret grmyoruzdur: fakat iyi hava iin veya sadece Tanr'nn bize verebilecei bir ey iin ona dua etmek ilahi tapnma ve putperestliktiL Dier yandan, eer bir kral, lm veya bir
baka byk bedensel ceza ile, kiiyi buna zorlarsa, bu putperestlik
olmaz: nk egemenin, yasalarnn korkutmasyla, kendisine yapl
masn emrettii tapnma, ona itaat eden kiinin onu itenlikle bir
Tanr olarak saydnn deil, kendini lmden veya acl bir hayattan
kurtarmak istemesinin bir iaretidir; ve yrekten sayg iareti olmayan
bir ey, tapnma deildir, putperestlik de deildir. Bunu yapan bir kiinin, kardeine kt rnek olduu veya onun nne bir zorluk kar
d da sylenemez; nk bu ekilde tapnan bir kimse ne kadar akl
l veya bilgili olursa olsun, bir bakas, bundan hareketle, o kimsenin
bunu onayladn iddia edemez;sadece korkudan byle yapmaktadr
ve bu onun kendi eylemi deil, onun egemeninin eylemidir.
Tanr'ya zel bir yerde tapmak veya ban bir surete veya belirli
bir yere evirmek, o yere veya surete tapmak veya sayg gstermek
deil, onun kutsal olduunu kabul etmek, yani, o yerin veya suretin
genel kullanmdan ayrlm olduunu kabul etmektir. Zira kutsal kelimesinin anlam budur; bu kelime, o yerde veya surette yeni bir nitelik
olduunu deil, sadece Tanr'ya tahsis edilmekle yeni bir ilikinin ortaya ktn ifade eder; ve dolaysyla putperestlik deildir; tuntan
ylann nnde Tanr'ya tapmann putperestlik olmamas gibi; veya
Yahudilerirf,l}.endi lkeleri dnda iken, dua srasnda yzlerini Yerualim tapn'l,n:o doru evirmelerinin putperestlik olmamas gibi; veya Musa'nn, T~in'nn grnmek iin setii ve bylece, mndemi
bir kutsallk deil fakat Tanr'ya ayrlm olmak nedeniyle, kutsal

452
mekan olan Sina Da'nda yanan alnn nnde iken ayakkablarn
karmasnn putperestlik olmamas gibi; veya Hristiyanlarn, kraln
izniyle veya Kilise'nin bir baka gerek temsilcisinin izniyle, Tanr'ya
tahsis edilmi kiliselerde dua etmelerinin putperestlik Qlmamas gibi.
Fakat, Tanr'ya byle bir surette veya yerde bulunuyormu veya byle bir suret veya yerin iinde yayormu gibi; yani, sonlu bir mekanda
sonlu bir madde iinde imi gibi tapmak putperestliktir: nk bu tr
sonlu t;mrlar, gerek olmayp, beynin idollerinden ibarettir; ve Kutsal
Kitap'ta genellikle beyhtdeli!., yolan, hi gibi adlarla anlr. Tanr'ya,
mekanda veya surette yayor veya bulunuyormu gibi deil; onu veya
onun baz ilerini hatrlamak amacyla, egemen obanlarmzn otoritesiyle deil, zel otoriteyle tahsis edilmi veya oluturulmu bir yerde
veya surette tapmak da putperestliktiL Zira emir yledir, kendine oyma bir suret yopmoyocaksm. Tanr, Musa'ya, tuntan ylan koymasn
emretti; Musa onu kendine yapmad; dolaysyla bu onun emrine aykr deildi. Fakat Harun ve kavim tarafndan altn buzann yaplma
s, Tanr'nn izni olmad iin, putperestlik idi; sadece onu Tanr kabul ettikleri iin deil, ayn zamanda ne egemenleri olan Tanr'dan ne
de onun vekili olan Musa'dan izin almakszn bunu dini bir amaca ynelik yaptklar iin.
Paganlar, Jpiter'e ve saken byk ve grkemli iler yapm insanlara tanrlar olarak: ve lmsz bir tanr ile lml bir insandan olduuna inandklar eitli erkeklere ve kadnlara da Tanr'nn ocuklar olarak taptlar. Bu putperestlik idi; nk bu tapnmay, ne Tanr'nn ebedi akl yasas eklinde ne de onun pozitif ve aklanm iradesi eklinde Tanr'dan izin almakszn yaptlar. Kurtarcmz'n ayn
zamanda lmsz Tanr ve Tanr'nn Olu olan bir insan olduuna
inanyoruz, fakat bu putperestlik deildir; nk bu inanc, kendi muhayyilemiz veya takdirimiz zerine deil, Kutsal Kitaplar'da aklanan
Tanr Kelam zerine bina ediyoruz. Aai Rabbani aynine gelince
Mesih'in bu benim bedenimdir szlerinin anlam, bizzat ke11disinin ve elinde grnet ekmein ve ayrca, papazlar tarafndm bugne kadar takdis
edilniJ ve bugnden sonra tokdis edilecek btn ekmek paralormn, Mesih 'in bedenleri olmas ve bununla birlikte onlarn tmnn tek bir bedm olmas ise; bu putperestlik deildir, nk Kurtarcmz tarafndan msaade edilmitir: fakat metnin anlam bu deil ise, (ki aslnda baka bir
anlam olduu iddia edilemez) o zaman, insan yaps bir tapnma olduu iin, putperestliktiL Zira Tanr'nn ekmei Mesih'in bedenine dntrebileceini sylemek yetmez: Paganlar da Tanr'nn gcnn

453
her eye yettiine inanrlard ve, buna dayanarak, tahtann veya tan
Kadir-i Mutlak Tanr'ya dntn iddia etmek suretiyle putperestliklerini mazur klabilirlerdi.
Tanrsal ilhamn~inari ve alma ile Tanr'nn lutuflarnn elde
edilmesi deil, K"utS'll:l Ruh'un doast yoldan bir insann iine girmesi olduunu iddia edenler olmakla birlikte; ben onlarn ok tehlikeli bir ikilemiinde olduklarn dnyorum. Zira, byle bir ilham
sahibi olduuna inandklar kiiye tapmazlar ise, Tanr'nn doast
varln kutlamamakla, kfre derler. Eer ona taparlarsa, bu defa
da putperestlik suunu ilemi olurlar; zira Havariler kendilerine bu
ekilde taplnasna asla msaade etmezlerdi. Dolaysyla en emniyetli olan ey, gvercinin Havariler zerine konmasyla ve, onlara
Kutsal Ruh'u verdiinde, Mesih'in onlar zerine flemesiyle ve Kutsal Ruh'un elierin konulmas suretiyle verilmesiyle, Tanr'nn, bu kiilere krallnn ilan edilmesi yolundaki almalarnda ve konuma
larnda, bu alma ve konumalar bakalarn kk drc deil
yceitici olsun diye, yardm etme vaadine ilikin olarak kullanmay
veya kullanlmasn uygun grd iaretierin kastedildiine inanmaktr.

Suretiere kiit iJmek olupuracak tarzda tapmma. Suretiere putperest


bir tarzda taplnas yannda, bir de kt rnek oluturacak tarzda taplmas vardr; bu, putperestlik olmasa da, bir gnahtr. nk putperestlik iten ve gerek bir saygnn iaretleriyle tapmaktr: fakat k"t ornek olttJturacak tarzda tapnma, grnte tapnmadan ibarettir ve bazen, hem suretten hem de onun tahsis edildii fantastik cit veya idolden itenlikle ve kalben nefret edilmesiyle birlikte bulunabilir; ve
lm veya bir baka ar ceza korkusundan kaynaklanr; ve eer bu
ekilde tapan kiiler bakalar tarafndan rehber kabul edilen ve eylemleri izlenen kiiler ise, lm veya ceza korkusuna ramen bir gnahtr; nk onlar izleyenler din yolunda tkezleyip dmekten
baka bir ey bekleyemezler; oysa rnek almadmz kiilerin yaptk
lar bizi etkilemez, sadece kendi ihtimam ve dikkatimizle bizi babaa
brakrlar; ve dme nedenimiz olmazlar. Dolaysyla, bakalarna
retip onlar ynlendirmekle grevli bir oban veya bilgisine ok gvenilen baka birisi, korkudan tr bir idole dtan sayg gsteriyorsa;
bu korkusu~u ve onu yapmaya isteksizliini, en az tapnma kadar belirgin klmaelka;-~putperestlii onaylar gzkmek suretiyle kardeine
kt rnek olur. Zira kardei, retmeninin veya bilgisine byk de-

er verdii kiinin \aptna

bakarak, bunun meru olduu sonucuna


bu kt rnek olu gnahtr. Fakat, oban veya Hristiyan
inancnda bilgisiyle n yapm biri olmayan bir insan bunu yaptnda,
ve baka bir insan da onu izlediinde; bu bir kt rnek oluturulmas
deildir; nk o insann byle bir rnei izlemek iin hakl bir nedeni yoktur: fakat bir kt rnek iddiasdr ki baka insanlar nnde bir
bahane_ olarak kullanlr. Putperest bir kraln veya devletin hakimiyeti
altnda olan bilgili bir kimse, lmle tehdit edilerek bir puta tapmas
emredildiinde, puttan kalben nefret etmekle iyi eder; fakat, ona tapmakransa hnek cesaretine sahipse daha iyi eder. Fakat, Mesih'in
mjdecs olarak onun inancn btn milletiere retmek grevi altndaki bir oban ayn eyi yaparsa, bu, dier Hristiyanlarn vicdanlar
bakmndan, sadece gnahkarca bir kt rnek deil, ayn zamanda
grevini vefaszca terketmesi olur.
Suretiere taplnas hakknda buraya kadar sylediim eylerin
zeti udur: herhangi bir surette veya yaratkta, onun iinde mukim
olduunu dnd o suretin veya yaratn maddesine veya o suretin veya yaratn kendi hayalindeki varlna veya her ikisine birden
tapan; veya bu gibi eylerin, kulaklar veya gzleri olmakszn, dualar
n iittiineveya ibadetlerini grdne inanan bir kimse putperestlik
suunu iler: cezalandrlma korkusuyla bu ekilde tapnma taklidi yapan bir kimse, eer kardeleri onun rneini izliyorlarsa, bir gnah i
ler. Fakat, Yahudilerin bir dnem melekler ve tuntan ylan nnde
veya, yine bir dnem, Yerualim Tapna'nda veya ona doru dnerek Tanr'ya taparken yaptklar gibi, kendi bana yapmad veya
semedii, fakat Tanr kelamnn emrinden ald bir suret nnde
veya bir yerde, dnyann Yaratc'sna tapan bir kimse putperestlik suunu ilemez.
Gnmzde Roma Kilisesi'nde uygulanan, azizlere, suretlere, antikalara ve dier eylere tapnmaya gelince, bunlar Tanr'nn Kelam
ile msaade edilmi veya orada retilen doktrinden Roma Kilisesi'ne
girmi olmayp, ksmen, paganlarn ilk ihtidasnda orada kalm ve daha sonra Roma piskoposlar tarafndan benimsenmi, teyit edilmi ve
varr. te

gelitirilmitir.

Melekler ve tuntan ylana dayal iddiaya cevap. Kutsal Kitap'tan


yani, Tanr'nn kurulmasn tayin ettii suretler hakkndaki rneklere gelince; bunlar, kavim veya herhangi bir kimsenin
tapmas iin deil, onlarn nnde Tanr'nn kendisine ibadet edilsin
diye kurulmutu; sandn zerindeki melekler ve tuntan ylan gibi;kartlan kantlara,

455
nk, rahibin veya baka birinin meleklere taptklarn okumuyoruz;
tersine (2. Krallar XVIII.4'te) Hizkiya'nn, kavim ona buhur yakt
iin Musa'nn koymu olduu tuntan ylan paralarln okuyoruz.
Ayrca, bu rnekle'o'ilarn nnde Tanr'ya ibadet etmek bahanesi
altnda bizim -de-su~tler yapmamz, onlar taklit etmemiz iin verilmemektedir; nk ikinci emrin u szleri, kendine herhangi bir oyma
suret yapmayacaksn, vs., Tanr'nn yaplmasn emrettii suretlerle kendimize yaptmz suretler arasnda bir ayrm yapar. Dolaysyla, melekler veya tun ylandan insan yaps suretiere ve Tanr tarafndan
emredilen tapnmadan insann kendi istedii tapnmaya doru akl
yrtme geersizdir. u da dnlmelidir ki; nasl ki Hizkiya, Yahudiler ona taptklar iin ve artk tapmasnlar diye, tuntan ylan paraladysa; ayn ekilde Hristiyan egemenler de, bundan byle putperestlik olmasn diye, uyruklarnn tapmay alkanlk haline getirmi
olduklar suretleri krmaldrlar. Zira bugn bile cahil insanlar, suretlere tapldn grdklerinde, suretierde ilahi bir g olduuna gerekten inanmakta ve kendilerine, obanlar tarafndan, bunlardan bazla
rnn konutuu ve kanad ve bunlar tarafndan mucizeler yapld
sylenmektedir; onlar da, bu mucizelerin, ya suretin kendisi olduuna
ya da onun iinde olduuna inandklar aziz tarafndan yapldn sanmaktadrlar. srailliler, buzaya taptklar vakit, onlar Msr'dan kar
m olan Tanr'ya taptklarn sanyorlard; ancak bu putperestlik idi,
nk buzann o Tanr olduuna veya onu karnnda tarlna inanyorlard. Bazlar, insanlarn, bir suretin Tanr veya bir aziz olduuna
nanacak kadar veya Tanr'ya byle bir inan iinde tapacak kadar aptal olmasnn imkansz olduunu dnebilirler; fakat Kutsal Kitap'ta
bunun aksinin doru olduu gayet aka grlr; altn buza yapld
zaman kavim demi ki (ktj XXXII. 4) Ey srail, bunlar senin tanr
larndr; ve Laban'n suretleri de onun tanrlar olarak anlmaktadr
(Tekvin XXXI. 30). Bugn de, her tr insanla olan tecrbelerimizde
gryoruz ki, kendi boazlarndan ve rahatlarndan baka bir eyi dnmeyen kiiler, ak ve yeni bir yasa olmadka, inanlarna adeta
devredilmez bir miras hakk gibi balanarak, inceleme zahmetine girmektense, herhangi bir samala inanmaya razdrlar.
H ayallerin resmedilmesi putperestlik deildir; fakat bunlarn dinsel tapnma iin Rtye kullanm putperest!iktir. Tanr'nn bahede yrmesi;
Yakub'un m,erdivenin banda Tanr'y grmesi; ve dier ryetler ve
dlerden harekeile, melekleri ve ayrca bizzat Tanr'y resmetmenin
meru olduu syleniyor. Fakat ryetler ve dler, ister doal_ ister do-

ast

olsunlar, fantazmalardan ibarettir: ve bunlardan birinin suretini


resmeden bir kimse, Tanr'nn deil kendi fantazmasnn bir suretini
yapm olur ki, bu put yapmaktr. Bir hayale gre bir resim izmenin
gnah olduunu sylemiyorum; fakat Tanr'nn bir temsili olarak izildii zaman, ikinci emre aykrdr ve tapmaktan baka bir amaca ynelik olamaz. Ayn ey, meleklerin ve lmlerin suretleri iin de sylenebilir; meer ki dostlarn veya hatrlannaya deer insanlarn ansna
yaplmi olsun. Zira bir suretin bu tarzda kullanlmas, o surete tapl
mas deil, varolan deil varolmu bir kiiye dnyevi bir sayg iareti
dir. Fakat, baka bir sebeple deil, lyken ve algszken dualarmz
duyduuna ve ona gsterdiimiz saygdan memnun olduuna inand
mzdan, bir aziz iin yaptmz surete bu ekilde sayg gsterdii
mizde, ona beeri kudretten daha fazlasn atfetmi oluruz ki bu putperestliktiL
Ne Musa'nn yasasnda ne de ncil' de, insanlarn kendilerine yaptklar suretiere veya dier temsiliere taplnas iin; veya gkteki veya
yerdeki veya yerin altndaki herhangi bir yaratn suretine taplnas
iin hibir msaade olmadna gre: ve Tanr'nn yaayan temsilcileri
olan Hristiyan krallara, uyruklar tarafndan, onun kudretine ilikin
olarak lml insan doasnn nuktedir olduundan daha byk bir
sayg ifade eden herhangi bir hareketle taplnamas gerektiine gre;
imdi geerli olan dinsel tapnnann, Kilise'ye, Kutsal Kitab'n yanl
anlalmas sonucunda girdii dnlemez. Dolaysyla geriye u kalyor ku, bu tarz tapnma, suretiere tapan paganlarn ihtidasnda onlar
yok etmemekle Kilise'de kalmtr.
Putperestlik Kilise'de 11ast! kald. Bunun nedeni, daha nce cinler
iin yapm olduklar putperestlikten ihtida eyledikleri halde, paganJarn, Mesih'e, Bakire Meryem'e, Havariler'e ve ilk Kilise'nin dier obanlarna sayg gsterme bahanesi altnda, bu suretleri evlerinde bulundurmalarna izin verilmesiydi; daha nce muhtemelen Vens veya
Cupid sureti diye anlan bir eyi Bakire Meryem'in veya onun olu
Kurtarcmz'n sureti; ve ayn ekilde Jpiter'in suretini bir Barnabas
sureti ve Merkr'nkini de bir Paulus sureti, vs. haline getirmek iin
onlara yeni isimler vermek yetiyordu, obanlarn arasna tedricen s
zan dnyevi hrs, onlar, bu yeni Hristiyanlar memnun etme gayretine ve kendi lmlerinden sonra da elde edebilmeyi umduklar bu trden bir saygdan holanmaya srkledike: Mesih ve onun havarilerinin suretlerine tapnlmas giderek daha putperest bir hal ald; yalnz
u var ki, Constantinus zamanndan biraz sonra, baz imparatorlar, pis-

457
kapaslar ve genel konsiller bunun gayri meruluunu farkedip direndiler; fakat ok ge veya ok zayf bir ekilde.
Jlzizlejtirne. Azizletirme bir baka paganlk kalntsdr: ne Kutsal Ki tab'n bir yanl afilalmas, ne de Roma Kilisesi'nin yeni bir icaddr, fakat Roma-de~letinin kendisi kadar eski bir adettir. Roma'da
ilk defa azizletirilen kii RomulusOl idi. Senato nnde konuan Julius Proculus'un< 2> aniatsna gre, onunla lmnden sonra konumu
ve Romulus, ona, cennette yaad ve orada kendisine Quirinus< 3> denildii ve Romallarn yeni devletine cmert olaca yolunda gvence
vermi: bunun zerine de senato onun kutsall iin resmi onay verdi.
Julius C::esar ve ondan sonraki imparatorlar da ayn onay almlar; yani, aziz olarak ilan edilmilerdir; bu onay gnmzde AziZLETRME
olarak tanmlanr ve paganlarn Ano8Erocru; [Apotheosis: Tanrlatrma
ev.] dedikleri eyin aynsdr.
P01tijex kavram. Yine Romal paganlardandr ki Papalar Pom
FEX MAXIMuM< 4l adn ve gcn almlardr. Eski Roma devletinde,
senatonun ve halkn altnda, dinleriyle ilgili btn ayinleri ve dn
celeri dzenlemekteki en yksek otoriteye sahip olan kii bu adla an
lrd: ve Augustus C::esar, devleti bir monariye evirdiinde, kendi
zerine, bu makamla birlikte halk yargc unvann ald, yani, hem
devlet hem din alannda en yksek iktidar ele geirdi; ve onu izleyen
imparatorlar da ayn iktidara sahip oldular. Fakat, Hristiyan dinine
gemi ve msaade etmi ilk imparator olan Constantinus iin, dinin,
kendi otoritesi altnda Roma Piskoposu tarafndan dzenlenmesi kendi irikadna uygun idi: yalnz Roma Piskoposlar Pontifex adn hemen
almlar gibi grnmyor; daha dorusu, sonraki piskoposlar, Roma
eyaJetlerinin piskoposlar zerinde cra ettikleri iktidar desteklemek
iin, bu unvan kendiliklerinden aldlar. nk, onlara dier piskoposlar zerinde byle bir otorite vermi olan ey, Aziz Petrus'un herhangi bir ayrcal deil, imparatorlarn desteklemeye hep istekli olduklar Roma ehrinin ayrcal idi; bu durum uradan aka grlmektedir ki, Konsantinopol piskoposu, imparator bu ehri imparatorluun merkezi yaptnda, Roma piskoposuna eit olduunu iddia etti; ancak sonunda, atmasz olmasa da, Papa stn geldi ve Pontifex
Maxinus oldu; fakat sadece imparatorun izniyle; ve imparatorluun s
nrlar iinde; fakat imparator Roma'da iktidarn kaybettikten sonra,
bu snrlar i}nde bile her yerde deil; bu iktidar ondan alm olan
bizzat Papa olsa- da. Bu arada u gzlen yapabiliriz; Papa'nn dier
piskoposlar zerindeki hakimiyeti, sadece kendisinin cismani egemen

458
olduu

topraklada snrldr, ve egemen cismani iktidara sahip olan


imparatorun, Papa'y, Hristiyan uyruklarnn kendi altndaki ba oban olarak semi olduu durumlarda geerlidir.
Suretler alay. Suretierin alay halinde gezdirilmesi, Grek ve Roma
dininin bir baka kalntsdr. nk Grekler ve Romallar da; thensa< 5 >
ve vehiculum Deorum< 6>denilen ve zel olarak o ama iin tahsis edilmi bir tr arabann iinde putlarn oradan oraya tarlard; ve suret,
ferculun'P> dedikleri bir ereve veya sandk iine yerletirilirdi: pompa
dedikleri ey ise, imdi alay denilenin aynsdr. Buna gre, senato tarafndan Julius Cresar'a verilen tanrsal onurlar arasnda, Sirk oyunlarndaki tren veya ala yda, ona, thetsam et ferculum, kutsal bir araba ve
bir sandk verilmesi de vard; bu, bir tanr gibi gezdirilmekten farksz
idi: tpk gnmzde svireiiierin bir glgelik alt}lda Papalar tama
lar gibi.
M umlar ve meJaleler yaklmas. Hem Grekler hem de Romallar
arasnda, tanrlarn suretleri nnde mealeler ve mumlar yaklmas da
bu alaylarn bir parasyd. nk daha sonralar Roma imparatorlarna
da ayn ey yapld; Caligula< 8>hakknda unu okuyoruz ki, tahta getiinde, bir yn insann arasnda, yollar sunaklar ile ve kurbanlk hayvanlar ve yanan meJaleler ile dolu olarak, Misenum'dan Roma'ya kadar
tanm: ve yine, Caracalla'nn< 9 > skenderiye'de buhurlarn yaklma
syla ve ieklerin ve aovxa [dadoukhiais -ev.], yani, mealele
rin tanmasyla karlandn okuyoruz; nk aovxo [dadoukhoiev.] Grekler arasnda, tanrlarnn alay halinde gezdirilmesi srasnda
yaklan mealeleri tayan kiilere denirdi. Zaman iinde, dindar fakat
cahil insanlar, piskoposlarna, sk sk benzer mum trenleriyle ve Kurtarcmz'n suretleriyle eref verdiler, aziziere ise daima kilisenin iinde. te mumlarn kullanm byle balad; ve eski Konsillerden baz
lar tarafndan da tasdik edildi.
Faganlarn da kendi aqua lustralis, yani, kutsal sular vard. Roma
Kilisesi, onlar, kutsal gnlerinde de taklit eder. Onlarn kendi bacchanalia<o> trenleri vard; bizim ise, onlara karlk gelen, wakes<) trenlerimiz var: onlarn saturnalia0 2>trenleri vard, bizim de karnaval trenlerimiz ve Arife Sals< 13 > serbestliimiz var: onlarn Priapusn 4 >alay
vard, bizim de Mays direklerimiz0 5>var; ve dans etmek bir tr tapn
madr: onlarn Ambarvalia0 6 >denilen alaylar vard, bizim de Yalvarma-Haftasnda<7> tarlalardaki alaylarmz var. Bunlarn, paganlarn ilk
ihtidas zamanndan Kilise'de kalm aynierin tm olduunu da sylemiyorum; bunlar u anda hatrlayabildiklerimden ibarettir; ve insan,

Greklerin ve Romallarn dinsel ayinleri hakknda tarihlerde yazlanla


r iyice okuyacak olursa, eminim ki, Roma Kilisesi'nin alimlerinin, ya
ihmal ya da ihtiras yznden, Hristiyanln yeni arabyla doldurmu
olduklar bu eski pagaiielerinden aaha pek ounu bulabilir. Fakat
bu yeni arap;-o eski""ieleri, ok gemeden krmaktan geri kalmayacaktr.

Blm ..16
BeylhuJe

JFelsefe ve
Sama GelieneJiderJen Gelen Karanhlk zerine
Felsefe nedir. FELSEFE ile anlalan, madde ve beJeri g msaade ettii lde, beJeri hayatn gerektirdii sonular elde edebilmek amacyla, herhangi
bir {eyin oluJum biiminden zelliklerine veya zelliklerinden muhtemel bir
oluJum biimine doru akl yrtme yoluyla edinilen bilgidir. Bylece geo. metrici, biimlerin yapsndan, onlarn pek ok zelliini; ve bu zelliklerden hareketle, akl yrtme yoluyla, onlar oluturmann yeni
yollarn bulur; arazi ve suyu lebilmek ve saysz baka amalar iin.
Astronomi bilgini ise, gklerin eitli ksmlarnda, gnein ve yldz
larn douu, bat ve hareketinden, gnn ve gecenin ve deiik
mevsimlerin nedenlerini bulur; bununla zamann hesabn tutar; dier
bilimlerde de durum byledir.
Saduyu felsefenin bir paras deildir. Bu tanmdan grlyor ki
iinde saduyunun yer ald tecrbe denilen o asli bilgi felsefenin bir
paras saylmamak gerekir: nk bu, akl yrtme yoluyla elde edilmeyip, hem vahi hayvanlarda hem de insanda bulunur; ve gemi
olay dizilerinin bir ansndan ibarettir, yle ki burada sonucu etkileyen
en kk bir durumun ihmal edilmesi bile, en saduyulu kiinin beklentisini boa karr: oysa doru bir biimde akl yrtmekten, genel,
ebedi ve deimez gerek dnda bir ey kmaz.
YanlJ doktrinler felsefenin bir paras deildir: Yanl karsamalara
da felsefe adn vermemeliyiz: nk anlad kelimelerle doru akl
yrten bir kii, asla yanl bir sonuca varmaz:
Doast ilham da felsefe deildir: Bir insann doast ilham yoluyla bildii "'bir eye de bu ad verilemez; nk doast ilham akl
yrtme yolula edinilmez:
Yazariara guvinerek kabul edilen bilgiler de felsefe saylmaz. Kitaplarn otoritesinden hareketle akl yrtme yoluyla edinilen bilg!lere 'de

bu ad verilemez; nk bu tr bilgiler, nedenden sonuca veya sonutan nedene hareketle akl yrterek edinilmez; ve bilgi deil inantr.
Felsefenin bajlatgct ve geliimi. Akl yrtme melekesi konumaya
bal olduu iin, neredeyse dilin kendisi kadar eski olan akl yrtmeyle bulunmu baz genel dorular olmadka konuma mmkn
olamazd. Amerika'nn vahileri, baz iyi ahlaki deerlerden yoksun
deildir; ok byk olmayan saylar toplamak ve blmek iin biraz
aritmetik de bilirler: fakat bundan dolay byk filozof saylmazlar.
nk nasl ki insanlar onlarn faydasn bilmezden veya besfenrnek
iin onlar kullanmazdan nce veya onlar tarlalar ve balarda yetitir
mezden nce, ve mee palamutlar ile beslenip su itikleri dnemde,
krlarda ve ormanlarda dalm halde ve kk miktarda tahl ve
zm bitkileri vardysa: ayn ekilde, insan aklnn doal bitkileri olarak, balangtan beri eitli doru, genel ve yararl dnceler olmu
tur. Fakat bunlar bata sayca azd; insanlar kaba tecrbeye gre yaar
d; metod yoktu; yani, yanlg ve faraziyenin yabani otlar ve adi bitkilerinden baka, bilginin ekilmesi ve biilmesi yoktu. Bunun nedeni,
geimlerini kazanmak ve kendilerini dmaniarna kar korumaktan
geriye bo zaman kalmamas olduu iin, byk devletlerin kuruluu
na kadar durumun baka trl olmas imkanszd. BoJ zamm felsefenin anasdr; Devlet ise, barn ve bo zamann. Byk ve gelien {ehirlerin ilk ortaya kt yerlerde,je!sife almas da ilk ortaya kt. Hindistan'daki Gimnosofistle!-0, ran'daki Mecusi!el- 2l, Kaldeli ve Msrl
Rahipler, en eski filozoflar olarak kabul edilir; ve bu lkeler de en eski
krallklar. Felsefe Greklerde danad gibi; Lucca veya Cenevre'den
daha byk olmayan devletleri, birbirlerinden ayn lde korktuklar
zamanlar dnda, asla banJ grmemi ve yekdierinden baka bir eyi
gzlernek iin boJ zamatta sahip olmam olan batnn dier halklarn
da da domamtr. Zamanla, savalar, bu kk Grek ehirlerini daha
az sayda ve daha gl ehirler halinde birletird vakit; Grek lkesinin eitli ksmlarndan yedi adam, bilge hretini kazanmaya bala,m; bunlardan bazlar ahlaki ve siyasi hkmleriyle, bazlar ise Kaldeliler ve Msrllar'n bilimleri yle, yani astronomi ve geometri ile n salmlardr. Fakat henzfelsefe okullar szkonusu deildir.
Atinallar arasndaki felsefe okullar. Atinallar, Pers ordularn ma
lup ederek, Ege Denizi'ndeki btn adalarn ve ehirlerin ve Asya ile
Avrupa'nn hakimiyetini ele geirdikten ve zenginletikten sonra; ne
yurt iinde ne yurt dnda bir megalesi olmayan kiiler, (Aziz Luka'nn syledii gibi (Resul/erin jleri XVII. 21) haberler m/atmak ve

dinlemek veya ehrin genlerine felsefe hakknda konumaktan baka


bir ile pek megul olmadlar. Her usta bu amala bir yer ald kendine.
Platon, bir Academus'tan, Academia denilen belirli umumi yry yerlerinde: Aristoteles, Lf(;(i[w denilen Pan tapnann yry yolunda:
dierleri Stoa'd::r, veya-taeirierin mallannn karaya karld kapal avluda: dierleri ise baka yerlerde, buralarda bo zamanlarn dnce
lerini retmek ve tartinakla geirirlerdi: ve bazlar da, ehrin genIerinin toplat herhangi bir yerde. Karneades<3l de, Roma'da bykeli iken byle yapmt: ite Cato< 4l bu yzden, onu, kendilerince
ho eylerden bahsederken dinlemeyi ok seven genlerin terbiyesinin bozulaca korkusuyla, senatoya onun derhal geri gnderilmesini
tavsiye etti.
te bundandr ki, onlarn fikirlerini anlattklar ve tarttklar
yerlere, kendi dillerinde bo zamat demek olan schola; ve tartmalar
na da, zaman geimek anlamna gelen diatribae denilirdi. Ayrca bu filozoflar kendi biziplerinin adiarna da sahiptiler, bazlar bu Okullarn
dan: zira Platon'un dncesini izleyeniere Akademikler denilirdi; Aristoteles'in izleyicilerine, ders verdii yry yolundan, Peripatetik!er;
ve Zenon'un ders verdiklerine, Stoa'dan, Stoikler; sanki Moor-fields'dan, Paul's Church'ten ve Exchange'den insanlar, gevezelik etmek
ve vakit ldrmek iin bu yerlerde sk sk toplatklar iin ayrt edebilirmiiz gibi.
Yine de, insanlar bu adeti ylesine benimsediler ki, zamanla btn Avrupa'ya ve Afrika'nn byk ksmna yayld; hemen her devlette, konumalar ve tartmalar iin binalar yapld ve muhafaza edildi.
Yahudilerin okullar. Eskiden, Kurtarcmz zamanndan hem nce
hem de sonra, Yahudiler arasnda da okullar vard; fakat bunlar kendi
yasalarnn okullaryd. nk, bunlara sinagoglar, yani, cemaatler denilse de; her abat gnnde yasa okunduu, akland ve tartld
iin, bunlar kamusal okullardan nitelike deil sadece ad olarak farklydlar; ve sadece Yerualim'de deil Yahudilerin yaad btn pagan ehirlerinde de bulunurlard. am'da, Paulus'un knamak iin girdii byle bir okul vard. Antakya'da, konion'da< 5 l ve Selanik'te ise,
tartmak iin girdii baka okullar vard: Azat Edilmi Kleler, Kireneliler, skenderiye/i/er, Kilikyallar ve Asyallar sinagogu ite byleydi; yani,
Azat Edilmi Kleler'in ve Yerualim'de yabanc olan Yahudiler'in sinagogu; ve Aziz,Stefapus ile tartanlar (Resul/erin leri VI.9) bu okuldand.

Greklerin

okullar faydaszdr.

Fakat bu

okullarn faydas

ne 9lrnu-

tur? Gnmzde hangi bilim, onlarn yazlarn ve tartmalarn okuyarak yaplmaktadr? Btn doa bilimlerinin anas olan geometriyi
okullara borlu deiliz. Greklerin en iyi filozofu olan Platon, bir lde geometrici olmayan btn kiilerin okuluna girmesini yasaklamt.
nsanln byk yararna olacak ekilde bu bilimle uraan pek ok
insan vard: fakat bunlarn okullar ol?uundan bahsedilmez; herhangi
bir geometriciler hizbi de yoktu; ayrca geometriciler filozof adyla
anlmazlard. Bu okullarn doal felsefesi, bilimden ziyade bir d idi
ve anlamsz bir dille ifade edilirdi; ilk nce geometri alannda byk
bilgi edinmi olmakszn felsefe retmek isteyenler bu dilden ka
namazlar. Doa hareket yoluyla iledii iin, bunun yollar ve dereceleri, izgilerin ve ekillerin orantlar ve zellikleri bilinmeden bilinemez. Onlarn ahlak felsefesi ise, kendi duygularnn anlatmndan ba
ka bir ey deildir. nk cismani hkmetsiz davran kural, doa
yasasdr; ve bunun iinde, neyin drst ve drst deil, 'neyin adil ve
adil deil, ve genelde neyin iyi ve kiit olduunu belirleyen cismani
hukuk yer alr. Oysa onlar iyi ve kt hakkndaki kurallar, kendi ho;lamnalarna ve ho;lanmamalama gre, zevklerin bu kadar eitlilik
gsterdii bir durumda, genel olarak zerinde birleilmemi yollardan
yaparlar; zerinde birleilen tek ey udur ki, herkes, devletin zayfla
masna yol aacak bir ekilde, cret ettii lde, kendi gznde iyi
grnen eyi yapar. Onlarn mant ise, ki mantk muhakeme yntemi
olmak gerekir, insanlar artmaya ynelik kelime oyunlar ve icadardan ibarettir. Sonu olarak, sama hibir ey yoktur ki eski filozoflardan biri, Cicero'nun dedii gibi (ki o da onlardan biriydi), savunmu
olmasn. inanyorum ki, doa felsefesi alannda Aristoteles'in Metafizii
denilen eyden daha sama bir ey sylenmi olsun; veya onun Politika adl eserinde syledii eylerin ounluu kadar ynetime zararl
bir ey olsun; veya onun Ethika adl eseri kadar cahilce bir ey.
Yahudilerin okullar da yararszdr. Yahudilerin okulu, balangta,
Musa yasasnn bir okuluydu; Musa (Tesniye XXXI. 10) her yedinci y
ln sonunda, Haymeler Bayram'nda, dinleyip rensinler diye yasann
btn kavme okunmasn emretmiti. Dolaysyla, tutsaklktan sonra
yrrlkte olan yasann her abat gnnde okunmasnn tek amac,
uymakla ykml olduklar Emirler'i kavme tantmak ve onlara peygamberlerin yazlarn aklamak olmalyd. Fakat, Kurtarcmz'n onlar defalarca knamasndan bellidir ki, yasann metoini yanl yorumlar ve beyhude gelenekleriyle ifsat etmiler; ve peygamberleri o kadar az anlamiardr ki peygamberlerin haber verdii Mesih'ir ne ken-

disini ne de yapt ileri kabul etmemilerdir. Bylece, sinagoglarn


daki konumalar ve tartmalarla, yasalarnn retisini, Tanr'nn ve
ruhlarn anlalmaz doas hakknda acayip bir felsefeye evirmiler;
bu felsefeyi ise, Grekle'tin beyhude telsefe ve teolojisini, Kutsal Kitab'n nisbeten belirsi:b'-c:Ve kendi amalar ynnde en kolay ekilde
ekilebilecek olan yerlerinden ve atalarnn beyhude geleneklerinden
esinlenen kendi hayalleriyle kartrmak suretiyle tekil etmilerdir.
1iversite nedir. Gnmzde bir niversite denilen ey, ayn kasaba veya ehirdeki kamusal okullarn tek bir ynetim altnda birleme
sidir. niversitede, balca okullar meslek iin, yani, Roma dini,
Roma hukuku ve tp sanat iin ayrlrd. Felsefe ise, Roma dininin bir
kolundan ibaret olmutur: ve orada da sadece Aristoteles'in otoritesi
geerli olduundan, bu bran tam olarak felsefe deildir, (nk felsefenin doas yazariara bal deildir), Aristote/ite'dir. Geometriye gelince, yakn zamanlara kadar onun hi yeri yoktu; nk o, kat gerekten baka hibir eye tabi deildir. Eer bir kimse, yaratclk ve h neri sayesinde, geometride bir mkemmeliyet derecesine ulam ise,
genellikle, bir byc olduu ve yapt iin de eytanca olduu d
nlrd.
Aristoteles metafiziinden dine girmi hatalar. Ksmen Aristoteles'ten
ksmen anlay krlnden, niversiteler'e ve oradan da Kilise'ye
girmi olan beyhude felsefenin mnfert akidelerine gelince; ilk olarak onlarn ilkelerini ele alacam. Btn dier felsefenin zerine dayanmas gereken ve, esas olarak, en evrensel adlar veya kavramlarn
anlamlarnn doru bir ekilde snrlandrlmasndan oluan belirli bir
philosophia prima vardr; bu snrlamalar muhakemede belirsizlik ve
ift anlamllktan kanmaya yararlar ve genellikle tanmlar olarak adlandrlrlar: varlk, zaman, mekan, madde, biim, z, zne, cisim, olgu,
g, eylem, sonlu, sonsuz, nicelik, nitelik, hareket, duygu, ve varlkla
rn doas ve oluumu hakknda bir insann dncelerinin aklanma
s iin gerekli btn dier kavramlarn tanmlar ite byledir. Bunlarn ve benzer terimierin aklanmas, yani, anlamlarnn ortaya konulmasna, Okullar'da, genellikle metafizik denir; Aristoteles felsefesinin
bu adla anlan bir ksm olarak. Fakat bu baka bir anlamda kullanlr;
nk Aristoteles felsefesinde bu terimin anlam, onun doa felsefesi
tarznda yazlni't veya yaymianm kitaplar demektir: Okullar ise, bu kitaplar, doastJelse.f~ kitaplar olarak kabul ederler: zira metafizik kelimesi her iki anlama da uygundur. Gerekten de, orada yazl eyleri;
ou anlalabilme ihtimalinden o kadar uzak ve doal akla o kad.ar ay-

kndlf ki, ondan anlalacak herhangi bir ey olduunu dnen bir


insan, onun doast olduunu dnyor olmak gerekir.
So:vut (jzlerle ilgili J'amfglar. Okullara tanrsallk vermek iin Kutsal Kitap ile kartrlan bu metafizikten, dnyada, soyut zler ve maddi
biimler dedikleri, varlklardan ayr belirli zler olduu syleniyor. Bu
jargonun yorumlanmas iin, burada olaandan biraz daha dikkate ihtiya vardr. Bu tr syleme alk olmayanlardan, burada alk olanlara
hitap ettiim iin zr dilemeliyim. Dnya, (sadece yeryzn deil,
evrni, yani, varolan btn eylerin toplamn kastediyorum), maddidir, yani, varlktr; ve boyutlar, yani, uzunluu, genilii ve derinlii
vardr: varln her paras da varlktr ve ayn boyutlara sahiptir; ve
dolaysyla evrenin her paras da varlktr, ve varlk olmayan bir ey
evrenin paras deildir: ve evren her ey olduu iin, onun paras olmayan bir ey bir hitir; ve dolaysyla hibir yerde deildir. Ancak buradan ruhlarn bir hi olduu sonucu kmaz: nk ruhlarn boyutlan
vardr ve bu nedenle onlar gerek varlklardtJ~ gnlk konumada
var/tk ad, sadece grnebilen veya dokunulabilen, yani somutluu
olan varlklar iin kullanlsa da. Fakat ruhlar gayri maddi olarak adlandrrz; bu, daha ziyade bir sayg sfat olup Tanr'nn kendisine atfedilmesi dinen daha uygun olabilir; Tanr szkonusu olduunda, onun
anlalmas imkansz olan doasn en iyi hangi sfatn ifade ettiini
deil; ona sayg gsterme arzumuzun en iyi hangi sfatla ifade edildii
ni dnrz.
imdi hangi gerekelerle SOJ'Ut zler veya maddi biimler olduunu
sylediklerini bilmek iin, bu kelimelerin tam olarak ne anlama geldiini dnmemiz gerekir. Kelimelerin faydas, zihinlerimizin dn
celeri ve kavramlarn kendimiz iin kaydetmek ve bakalarna bildirmektiL Bu kelimelerden bazlar, alglanan eylerin adlardr; duyular
zerinde etkisi olan ve muhayyilede bir izienim brakan her trden
varlklarn adlar gibi. Dierleri, imgelerin kendilerinin; yani, grd
mz veya hatrladmz btn eyler hakknda sahip olduumuz fikirler veya zihinsel imgelerin adlardr. Dierleri ise, adlarn veya deiik konuma biimlerinin adlardr: evrmsel, oul, tekil, vs. adlarn adlardr; ve tammlama, teyit, red, doro, ya12l;, kyas, soru, vaat, ahit belidi
konuma biimlerinin adlardr.
Baka dierleri ise, bir adn dier bir ad ile ilikisini veya aykrl
n gstermeye yarar; bir kimse, bir i llsall bir bedmdir dediinde, bedell
adnn iJtsat adna zorunlu olarak bal olduunu anlatmak ister; bu
ballk, iki kelimenin is fiiliyle birletirilmesiyle ifade edilir. Biz is fii-

!ini kullanrken, Latinler est fiilini, Grekler btn ekimleriyle Bar


[Esti -ev.] fiilini kullanrlar. Dnyann btn dier milletlerinin,
kendi dillerinde, buna karlk gelen bir kelimeye sahip olup olmadk
larn syleyemem; fakat' emiriim ki buna ihtiyalar yoktur. nk iki
adn sra iinde yerletirilmesi, eer adet bu olsa idi, (zira kelimelere
glerini veren adettir,) is veya be veya are ve benzeri kelimeler kadar,
bu iki adn balln ifade etmeye yetebilirdi.
Eer, est veya is veya be fiilierine tekabl eden herhangi bir fiilin
olmad bir dil olsayd; onu kullanan insanlar, Greklere ve Latinlere
kyasla, istidlal, sonu karma, ve dier trden muhakemeleri yapmaya hi de daha az muktedir olmazlard. Fakat o zaman, bu fiilden tretilen etity (varlk, birim, ey, vs.), essence (z, esas, asl, vs.), essential
(ze ilikin, asli, vs.), essentiality (asliyet, esasiyet, vs.) gibi terimler ve
bunlara bal olup sk sk kullanlan dier terimler ne olurdu? Dolay
syla bunlar eylerin adlar deil; bir adn veya sfatn bir baka ad veya
sfatla ilikisini algladmz bildirmektc kullandmz iaretlerdir:
mesela, bir insan yaJaya bir bedendir ("a man is a living body") dedii
mizde, insan bir eydir, yaJayan beden baka bir eydir, is veya beitg ise
nc bir eydir demek istemeyiz; insan ve yaJayan bedet ayn eydir
demek isteriz; nk eer o bir insasa, yaJayan bir bedendir bants, u
is kelimesiyle ifade olunan doru bir bantdr. Dolaysyla, baka bir
yerde daha geni olarak gsterdiim gibi, bir beden olmak, J'riimek, konupnak, yaJamak, giJrmek ve benzeri mastarlar; yine ayn eyi ifade
eden bedensel/ik, yrme, kOJttJma, yaJama, grme ve benzerleri, hibir,eyin adlardr.
Fakat bazlar sorabilir, ynetim ve itaat retisi iin gerekli olandan baka hibir ey peinde olmadm bu trden bir eserde btn
bu ayrntlarn amac nedir? Bunun amac, insanlarn artk, Aristoteles 'in bo felsefesi zerine bina edilmi bu aynlmz, zler doktriniyle, bo adlarla, tpk bir yelek, bir apka veyamuk bir sopayla kularn
korkutulup ekinden kartlmas gibi, onlar lkelerinin yasalarna uymaktan korkutmak isteyecek olanlar tarafndan istismar edilmeye katlanmamalarn salamaktr.

nk bu temeldedir ki bir insan ld ve gmld vakit


onun ruhunun, yani cannn, bedeninden ayrlm gezebildiini ve geceleyin mez:irlar arasnda grldn sylyorlar. Yine ayn temeldedir ki bir par~ _ekmein biiminin, renginin ve tadnn, ekmein
varolmad yerde bir varolua sahip olduunu sylyorlar. Yine ayn
temeldedir ki iman, bilgelik, ve dier erdemlerin, sanki erdeqli kii-

ler ve onlarn erdemleri birbirinden ayr olabilirmi gibi, bazen bir insann iine db"kldiitl, bazen de Gk'ten onun iine j!et1diini; ve uyruklarn kendi egemen iktidariarna balln azaltmaya yarayan daha
pek ok eyler sylyorlar. nk, kendi iine itaat dklmesini veya
flenmesini bekleyen bir kimse yasalara uymaya gayret eder mi? veya
kim, kendi egemeni yerine, hatta Tanr'nn kendisi yerine, Tanr'y yapabilen bir rahibe itaat etmez? Veya ruhlardan korkan kim, ruhlar ondan kartan kutsal suyu yapabilenlere byk sayg gstermez? Bu kadar, Aristoteles'in btiitt!eri ve zlerinden Kilise'ye girmi yanlglarn bir
rnei olarak yeterli olsun. Belki de Aristoteles bunun hatal bir felsefe
olduunu biliyordu; fakat, Sokrates'in sonundan korkarak, bu felsefeyi
o zamanki dine uygun ve destekleyici bir ey olarak yazd.
Bu aynlmJ bzler yanlgsna bir kez dnce, kanlmaz olarak,
onu izleyen baka pek ok samala dlmektedir. nk, bu biimleri gerek kabul ettiklerinden, onlara bir mekan atfetmek zorunda
kalmaktadrlar. Fakat bunlarn, her tr niceliksel boyuttan yoksun
gayri maddi eyler olduklarna inandklar ve mekann boyut olduu
ve sadece maddi eylerle doldurulabilecei herkese bilindii iin;
inanlarn yle bir ayrmla ayakta tutmaya srklenmektedirler; bu
biimler, gerekten de, evri!niJ ("circumscriptive'~ bir yerde deil, fakat belirli ("definitive'~ bir yerdedirler; salt kelimelerden ibaret olan ve
burada anlamsz olan bu terimler, anlamszlklar gizlenebilsin diye,
sadece Latince'de geerler. Zira bir eyin evrilmesi, onun yerinin belirlenmesi veya tanmlanmasndan baka birey deildir; ve bylece
bu ayrmdaki her iki kelime de ayn eydir. Ve zellikle, bir insann,
onun ruhu dedikleri znn, tmyle, onun kk parmanda ve ne
kadar kk olursa olsun bedeninin dier her parasnda olduunu iddia ederler; fakat btn bedende, bu paralarn herhangi birinde olduundan daha fazla ruh olmadn sylerler. Acaba byle samalklarla
Tanr'ya hizmet edildiini dnecek kimse var mdr? Ancak, bedenden ayrlm gayri maddi bir ruhun varlna inanmak isteyenlere gre,
btn bunlara inanlmas gereklidir.
,
Gayri maddi bir csnin nasl olup da ac ekebilecei ve Cehennem v~ya Araf ateinde ikence grebileceini izah etmeye geldiin
de, atein ruhlar nasl yaktnn bilinemeyeceinden baka bir cevaplar yoktur. Yine, hareket mekan deiimi olduuna ve gayri maddi
cisimler mekan sahibi olamayacaklarna gre, bir ruhun nasl olup da
bedensiz olarak Cennete, Cehenneme veya Arafa gidebilmesini; ve
insanlarn hayaletlerinin, ve (kendim ilave edeyim) iinde grndk-

467
leri giysilerinin, geceleyin kiliselerde, mezarlklarda ve dier defin
yerlerinde yryebilmelerini mmkn gstermekte ok zorlanmaktadrlar. Buna ne cevap verebileceklerini bilmiyorum; meer ki, evrifmil deil belirli yerlerde veya inaddeten deilmmm yrdklerini sylesinler: zira bu feykalade ayrmlar herhangi bir zorlua eit olarak uygulanabilir.
Nutc-stans< 6 l. Sotsuzluut anlam olarak, zamann hi durmadan
akn kabul etmek istemezler; nk o takdirde Tanr'nn iradesinin
ve olacak eyleri nceden belirlemesinin, sonutan nce gelen etkin
sebep olarak veya fiilden nce gelen fail olarak, bu eyleri nceden biliinin nnde olmamasn veya Tanr'nn anialamaz doas hakkn
daki ok sayda dier cretkar fikirlerini aklayamazlard. Tersine,
sonsuzluun, Okullar'n dedii gibi bir tunc-stans, imdiki zamann hareketsiz duruu olduunu iddia ederler ki; ne onlar ne de baka biri,
sonsuz bir mekan bykl iin bir hic-stansOl kavramn anladkla
rndan daha fazla anlamazlar bunu.
ok sayda yerde tek varlk, ve tek bir yerde ok sayda varlk. nsanlar

bir

varl, dncelerinde,

onun

paralarn

numaralayarak ve, bu par-

alar mmaralarken, onun doldurduu mekann paralarn da numara-

layarak blerlerken; bu paralarn ok saydaki mekanlarn da yine paralara blerek oluturabiliriz; bylece bu paralar, herhangi bir kimsenin zihnin de, mekanlarn saysndan daha fazla veya daha az sayda para olarak tasavvur edilemezler: ancak onlar bizi inandrmak isterler ki,
Tanr'nn kadir-i mutlak gc sayesinde, bir varlk ayn anda pek ok
mekanda olabilir; ve pek ok varlk da ayn anda tek bir mekanda olabilir: sanki, varolan bir eyin varolmadn veya varolmu bir eyin varolmam olduunu sylemek, lahi Kudret'in tannmasym gibi. Bunlar,
Tanr'nn anialamaz doasna hayran olmak yerine, felsefi tarzda tartmalarndan dolay iine dtkleri tutarszlklarn kk bir blmdr; bu vasflar, onun ne olduunu ifade edemez; sadece, dnebildi
imiz en gzel sfatiada ona sayg gsterme arzumuzu ifade etmelidirler. Fakat, bu sayg vasflarndan hareketle onun doas hakknda akl
yrtmeye kalkanlar, ilk giriimde yollarn kaybederek, sonsuz ve saysz tutarszlklardan birine ve dierine dp dururlar; tpk, saray trenlerini bilmeyen bir kimsenin, kendileriyle konumaya alk olduu
kiilerden daha byk bir kiinin huzuruna ktnda, girite tkezlenesi ve, drrem~~ iin, harmaniyesini yere brakmas; onu yerden almaya alrken, apkasn drmesi; ve bir gaf dier bir gaf stne,
aknln ve kaba sahaln kefetmesi gibi.
'

468
Doa felsefesindeki samalk/m~ ehm arltm tedetidir gibi. Fizik,
yani, doal olaylarn tali ve ikincil nedenlerinin bilgisine gelince; bu
konuda bo laflardan baka bir ey sylemezler. Baz cisimlerin niin
doal olarak yere doru dtklerini, baz cisimlerin ise niin doal
olarak yerden uzaklatklarn bilmek isterseniz; Okullar, Aristo'ya dayanarak size diyeceklerdir ki yere doru den csmler ardtr, ve bu
arlk, onlarn aaya inmelerinin nedenidir. Fakat arlk ile ne kastettikle~ini sorarsanz, onu, yerin merkezine gidi abas olarak tarif
edeceklerdir. Bylece cisimlerin aaya inmelerinin nedeni, aada
olmak abasdr ki: cisimlerin aaya indikleri iin aaya indiklerini,
yukarya ktklar iin yukarya ktklarn sylemekle ayn eydir.
Veya yerin merkezinin ar eyler iin dinlenme ve korunma yeri olduunu ve bu nedenle orada olmaya altklarn syleyeceklerdir:
sanki talar ve metaller, bir insan gibi, arzu sahibi olabilirler ve bulunmak istedikleri yeri fark edebilirler; veya dinlenmeyi severlermi gibi;
veya bir cam paras, sokaa dmektense, percerede daha az emniyette olurmu gibi.
Zatet o/up1u bir cisme 11icelik koJtu/mas. Ayn cismin, ona eklenti
yapmakszn, niin bazen daha byk grndn sorarsak; derler
ki, daha kk grndnde, yomlam;tr; daha byk grndnde ise, seyrekle;mi. Fakat bu yom/amtJ ve seyreklepni; nedir ki?
Ayn maddede, ncekinden daha az nicelik olduunda younlamtr;
daha fazla nicelik olduunda ise, seyreklemitir. Sanki belirli bir nicelii olmayan madde olabilirmi gibi; oysa nicelik, maddenin belirlenmesinden baka bir ey deildir; bylece, bir maddenin, dier bir
maddeye gre, u kadar daha byk veya daha kk olduunu syleriz. Veya sanki bir madde hibir nicelik olmadan oluur ve daha sonra,
maddenin u kadar veya bu kadar youn olmas gerektiine karar verilerek, onun iine u kadar veya bu kadar nicelik konulurmu gibi.
Ruhlarn aktlmas. nsan ruhunun nedeni olarak, erratur infundendo ve ereanda i11jmditu~ yani, iine aktlarak yaratlm; ve yaratl;la iite akt/m; derler.
Grnt e;itlilii. Algnn nedeni olarak, tr/erin; yani, nesnelerin
grnii;leri veya g"rntleritin eitliliini belirtirler; gze ynelik olduklarnda, glme; kulaa, i;itme; damaa, tad; burna, koku alma; ve bedenin dier ksmlarna ynelik olduklarnda ise, dokunma.
stemetin nede11i, irade. Herhangi bir eylemi yapma iradesinin, ki
volitio denilir, nedeni olarak, volwtas denilen, insanlarn bazen bir e
yi, bazen baka bir eyi stemek iin sahip olduklar meleke, yani, ge-

nel olarak yetenek gsterilir; bylece yapabilme gc, eylemin nedeni k


lnr. Sanki insanlarn iyi ve kt eylemlerinin nedeni, insanlarn bu
eylemleri yapabilme gcne balanabilirmi gibi.
Bilgisizlik bir gizft,;edeti. Pek ok durumlarda da, doal olaylarn
nedeni yerine, kendr-bilgisizliklerini koyarlar; fakat baka kelimeler
iinde saklanm olarak: mesela, talih, tesadfi eylerin; yani, sebebini
bilmedikleri eylerin nedenidir derler: ve pek ok sonucu, gizli niteliklere; yani, bilmedikleri ve kimsenin de bilmediini sandklar niteliklere, ve ne onlar yaratan faili ne de onlarn yaratlma biimini ifade
eden sempati, antipati, antiperistasis< 8> iJ"zel nitelikler, ve dier benzer terimlere balarlar.
Eer bu metafizik ve bu fizik, bo; felsefe deilse, asla herhangi bir
felsefe olmamtr; ve Aziz Paulus'un bizi ondan saknmamz iin
uyarnasma gerek yoktur.
bo

Biri ;ey/eri tutarsz yapm~ dieri de tutarszl J'apar. Ahlak ve devlet felsefelerine gelince, burada da ayn trden veya daha byk samalklar vardr. Eer bir kimse adil olmayan bir i, yani, yasaya aykr
bir i yaparsa, derler ki yasann ilk nedeni ve ayrca bunun ve dier
tm ilerin nedeni Tanr'dr; fakat yaplan iin yasaya uymay demek
olan adaletsizliin nedeni deildir. Bu, bo felsefedir. Yoksa, bir kimsenin hem bir dz izgi hem de bir yamuk izgi yapt ve baka birinin de bunlarn tutarszln yapt sylenebilirdi. Anialamaz olan
anlama iddiasyla, kaziyelerini bilmeden sonulara varan btn insanlarn; ve sayg vasflarn doaya ilikin vasflar haline getirmenin felsefesi ite byledir; bu ayrm, zgr irade fikrini, yani, Tanr'nn iradesine tabi olmayan bir beeri irade fikrini savunmak iin yaplmtr.
Ki;isel keyif, kamusal iyilik kural. Aristoteles ve dier pagan filozoflar, iyi ve kty, insanlarn keyfine gre tarif ederler; insanlar,
her biri kendi yasasna tabi olarak dndmz srece, bu tarif iyidir; zira kendi keyiflerinden baka bir yasann olmad insanlk durumunda, iyi ve kt eylemlerin genel bir kural olamaz. Fakat bir devlette bu lt yanltr: orada lt, kiilerin keyfi deil, devletin iradesi ve arzusu olan yasadr. Ancak bu fikir hala uygulanmakta; ve insanlar, kendilerinin ve dier insanlarn eylemlerinin ve bizzat devletin
eylemlerinin"yiliini veya ktln, kendi duygularna gre kararlatrmaktadrJar; ve, her uyruun, doa yasasyla, cismani egemene
borlu olduunu dUnmesi gereken mutlak itaati stlerine gstermeye yemin etmi rahipler ve frerler hari herkes, kamu yasalarpa bak-

makszn,

iyiye ve ktye kendi takdirine gre karar vermektedir. Bu


iyilik lt, sadece yanl deil, fakat devlet iin zararldr da.
Mept evliliin ijfetsiz!ik olduu iddias. Evlilii din adamlar snf
na yasaklama gerekesi olarak iffet ve imsak savunanlarn yapt gibi; evliliin iffet veya imsaka aykr olduunu sylemek ve onu ahlaki
bir zaaf olarak gstermek de bo ve yanl felsefedir. Sunaa nezaret
eden ve Aayi Rabhani trenini yneten papazlarn, daimi iffet, imsak
ve saflk'ad altnda, kadnlardan daima uzak durmalar, Kilise anay::
sasnn bir gereidir diyorlar. Bylece, kadnlarn meru kullanmna,
iffetsizlik ve ahlakszlk adn veriyor ve evlilii bir gnah veya, en
azndan, bir insan sunak iin uygunsuz klacak kadar kirli bir ey haline getiriyorlar. Eer kadnlarn kullanm yasal olarak ahlakszlk ve iffete aykr olsa idi, o zaman her evlilik ktdr: eer kendini Tanr'ya
adam bir insan iin evlilik fazlasyla kirli bir ey ise, o zaman btn
insanlarn yapt dier doal, gerekli ve gnlk iler de, daha kirli olduldar iin, insanlar rahip olmaktan alkordu.
Fakat, rahiplerin bu evlenme yasann gizli temeli, ahlak felsefesindeki bu tr yanlglar zerine veya bekarlk hayatnn evlilik durumuna tercih edilmesi zerine kurulmu olamaz; ki bu tercih, o bask
gnlerinde ineili mjdeleyen ve bir lkeden dierine kamak zorunda olan insanlarn, kar ve ocuklarn bakmyla ksteklenmesinin ne
kadar uygunsuz bir ey olduunu farketmi olan Aziz Pa ulus'un bilgeliinden kaynaklanmtr; bu yasan temeli, kendilerini, din adamlar
snf, yani, bu dnyadaki Tanr krallnn tek varisieri yapmak yolunda Papalar ve daha sonraki rahiplerin gayretlerine dayanr; bunun iin,
onlardan evlilik hakkn almak gerekirdi; nk Kurtarcmz der ki,
onun krall geldii vakit Tanr'nn ocuklar ne ev!enecek!er ne de kocaya verilecek/er, fakat giikteki melekler gibi olacaklardr; yani, manevi. Kendi stlerine manevi sfatn alm olduklarna gre, kendilerine evlenmek hakkn tanmalar bir tutarszlk olurdu.
Halka dayanan y';etim!er dJmdaki btn y'netim!er timn!ktr. Aristoteles'in devlet felsefesinden, (o zamanki Atina devleti gibi) halka
dayal olmayan btn devletlere tiranlk demeyi renmilerdir. Atinallar, btn krallara tiran derdi; ve onlar malup eden Spartallar tarafndan Atina'da kurulan ve otuz yneticiden oluan aristokrasiye de
otuz tiranlar derlerdi. Demokrasi altnda yaayan insanlarn durumu
ise zgrlk idi. Balangta bir timn, sadece bir monark anlamna gelirdi. Fakat daha sonra Grek lkesinin ounda bu ynetim biimi ihya edildiinde, bu kavram, sadece daha nceki eyi ["monark" ev.]
kiisel

471
deil, onunla birlikte, halka dayal devletlerin ona kar duyduklar
nefreti de ifade etmeye balad. Roma'da da, nefret iinde ve byk
bir dmana verilen herhangi bir sfatta byk bir kusurun ifade edildiini dnmek herke~e doal bir- ey kabul edilmekle, krallarn
tahttan indirilmesiRdCQsonra kral ad irkin bir ey haline geldi. Ayn
insanlar, demokrasinin veya aristokrasinin idaresini elde tutanlardan
honut olmadklarnda, fkelerini ifade edecek kltc isimler aramalar gerekmez; kolaylkla, birine anarJi, dierine ise oligarJi veya
aznftil tiranl diyebilirler. nsanlarn houna gitmeyen ey, her birinin kendini kendi keyfine gre ynetmesi yerine, ister tek bir insan
ister bir meclis olsun, kamusal temsilcinin uygun grd ekilde, yani, bamsz bir hkmet tarafndan ynetilmeleridir: bunun iin, stlerine kt adlar takarlar; ve, muhtemelen bir i sava yaadktan az
sonraya kadar, byle bir bamsz ynetim olmadka, i savan hep
sreceini ve yasalarn gcn ve kudretini oluturan eyin, szler ve
vaadler deil, insanlar ve silahlar olduunu bilmezler.
nsanlar deil yasa ynetir. Aristo'nun politikasnn bir baka yanl
gs da, dzenli bir devlette, insanlarn deil yasalarn ynetmesidir.
Okumas ve yazmas olmasa bile doal alglarna sahip hangi insan,
korktuu ve itaat etmezse kendini ldrebileceine veya yaralayabileceine inand kiilerce ynetildiini bilmez? Veya kim, insanlarn
elleri ve kllar olmadan, yasalarn; yani, szler ve katlarn ona zarar
verebileceine inanr? Bu, zararl yanlglardan biridir: nk bu yanl
glar, insanlar, yneticilerini beenmedikleri zaman, onlara tiran diyenlere balanmaya ve yneticilerine kar sava amann meru olduunu dnmeye tevik eder: buna ramen, bu yanlglar din adamlar
tarafndan krsde beslenip bytlr.
Vicdan zerindeki yasalar. Onlarn devlet felsefesinde, Aristoteles'ten veya Cicero'dan veya bir baka pagandan renmemi olduklar, bir baka yanlg, sadece eylemlerin kural olan yasann gcn, insanlarn snava ekilmesi ve sorgulanmas yoluyla, dncelere
ve vicdaniara yaymaktr, insanlarn szleri ve eylemleri yasaya uygun
olsa bile. Bylece insanlar, ya dncelerini akladklar iin cezalandrlmakta, ya da ceza korkusuyla doru olmayan bir cevap vermeye
zorlanmaktadrlar. retimden sorumlu bir vekil istihdam etmeyi dnen ykse'k devlet memurunun, ona, u ve u fikirleri retmeye
raz olup olmfidn sorabilecei; ve red halinde, onu istihdam etmekten cayabile~e( dorudur. Fakat, eylemleri yasaya aykr olmad
halde, bir kimseyi grlerinden dolay kendini sulamaya zorlamak,

472
doa yasasna aykrdr; zellikle, insann eer Hristiyan inancnn bir
akidesi hakknda yanl bir gr tayarak ld takdirde ebedi ve
korkun ikencelere mahkum olacan retenlerde. Zira, bir yanlg
da bu kadar byk bir tehlike olduunu bilip de, Tanr nezdinde
mahkum olmasna kaytsz bir bakasnn takdiri yerine, kendi takdiri
zerine ruhunu tehlikeye atmay, doal korunma gdsyle tercih etmeyecek birisi var mdr?
Y a5a1!tt ki;isel yorumu. Devletin otoritesine, yani, devletin temsilcisinin iznine sahip olmayan sradan bir kiinin, yasay, kendine gre
yorumlamas politikaJaki bir baka yanlgdr: fakat Aristo'dan veya
bir baka pagan filozoftan kaynaklanmaz. nk onlardan hibiri, yasa yapma yetkisinin, gerek olduunda yasalar aklamak yetkisini de
ierdiini inkar etmez. Kutsal Kitaplar da, yasa hkmnde olduklar
btn yerlerde, devletin otoritesiyle yasa deil midir ve dolaysyla
cismani hukukun bir paras deil midir?
Yasalar, ncilin retilmesini serbest brakm olduklar halde,
onu belirli bir zmrenin tekeline verenlerin yaptklar gibi; egemenden baka bir kimsenin, devletin kstlamam olduu bir yetkiyi belirli bir kiiyle kstlamas da ayn trden bir yanlgdr. Eer devlet,
vaaz etmeme veya retmeme msaade ediyorsa; yani, bunlar yapmam yasaklamyorsa, hi kimse yasaklayamaz. Eer Amerika'nn putperestleri arasnda olsaydm, papaz deilse bile bir Hristiyan olan
ben, Roma'dan yetki alana kadar, sa Mesih'i vaaz etmenin bir gnah
olduunu mu dnmeliydim? Veya vaaz verdiimde, onlarn phe
lerine cevap vermemeli ve Kutsal Kitaplar onlara izah etmemeli; yani,
retmemeli miydim? Fakat bunun iin ve ayrca ayinlerin idaresi
iin, yeterli bir misyona gerek olaca sylenebilir; doru: fakat u da
dorudur ki, her ne iin olursa olsun, onu men eden bir yasa yoksa,
icazete de gerek yoktur. Dolaysyla, bu grevleri, cismani egemenin
yoksun brakmam olduu kiilere tanmamak, yasal bir zgrln
alnmasdr ve bu da cismani hkmet doktrinine aykrdr.
Okul ilah]atlarmn dili. Okul ilahiyatlarnn dine soktuklar
bo felsefenin baka rnekleri de verilebilir; fakat insanlar eer isterlerse bunlar kendileri tesbit etsinler. Sadece unu ilave edeceim ki,
Okul ilahiyatlarnn yazdklarnn ou, tuhaf ve cahilce szlerin veya, Cicero, Varro< 9l ve eski Roma'nn btn gramercilerinin kulland
ndan farkl bir tarzda kullanlan kelimelerin anlamsz dizililerinden
baka bir ey deildir. Daha nce sylediim gibi, eer herhangi birisi
bunlar kantlanm ve doru kabul ediyorsa, bakalm herhangi bir

Okul ilahiyatsn Franszca, ngilizce veya yaygn olarak kullanlan


bir baka ada dile tercme edebilecek mi? Zira bu dillerde anlalr
klnamayan bir ey, Latin dilinde de anlamszdr. Bu dil anlamszl,
yanl felsefe olarak tespit edemesem de, sadece gerei gizleyen deil, ayn zamanda-ins-anlan gerei bulduklarn dndrten ve onlar
daha fazla aratrmadan caydran bir nitelie de sahiptir.
Gelenekten gelen yamlgtlar. Son olarak, gerek olmayan veya phe
li tarihten kaynaklanan yanlglara gelirsek; azizierin hayat hikayelerindeki btn bu bat! mucizeler efsanesi; ve Cehennem, Araf, eytan
karma trnden fikirlerini ve ne aklda ne de Kutsal Kitap'ta yeri olmayan dier fikirleri savunmak iin Roma Kilisesi alimleri tarafndan
iddia olunan btn grntler ve hordaklar hikayeleri; ve Tanr'nn
yazl olmayan kelam dedikleri btn o gelenekler, kocakar masallarndan baka nedir ki? Bunlar, eski kilise babalarnn yazlarnda bir lde dank bulunsalar da; o babalar, doru olmayan hikayelere kolaylkla inanabilen insanlard; ve inandklar eylerin doruluunun
kant olarak onlarn grlerini ne srmek, Aziz Yuhanna'nn tavsiyesine gre (Yuhama'ttt Birinci Mektubu IV. 1) ruhlar snayanlar zerinde, (istismarndan ya phe etmemi olduklar ya da menfaat sala
m olduklar) Roma Kilisesi'nin iktidaryla ilgili btn hususlarda olduundan baka bir geerlilie sahip deildir ve, anlatlan eylere
inanmakta fazla acele ettikleri iin, onlarn ahirlii geerli olmaz; doal nedenler hakknda fazla bilgisi olmayan drst insanlar, ki babalar
yle idi, bu ekilde inanmaya en fazla yatkndrlar. Zira doal olarak,
en iyi insanlar sahtekarca amalardan en az phe edenlerdir. Papa
Gregorius ve Aziz Bernard, Arafta olduklarn syleyen ruhlardan bahsederler; bizim Bede'miz de0): fakat sanyorum ki, sadece bakalarn
dan naklen. Fakat onlar veya baka birisi, kendi bildikleri bu trden
hikayeler anlatrlarsa, bylelikle, bu tr daha bo anlatmlar dorula
mayacak; fakat kendi zaaflarn veya sahtekarlklarn kefedecekler
diL
Ak!tn bastrlmas. Ne meru yetkiyle ne de yeterli aratrma ve incelemeyle gerein ehliyetli yarglar olmayan insanlar tarafndan
yanl felsefenin ieri sokulmasna, doru felsefenin hastnlmasn ekleyebiliriz. Deniz seferlerinin gsterdii ve beeri bilimlerde bilgi sahibi herkes~ bugn kabul edildii gibi antipodlar vardr: ve gn getike anlalmakt_ar ki yllar ve gnler yeryznn hareketleriyle belirlenmektedir. Fakat, lehteki ve aleyhteki nedenleri ortaya koymak
iin, bu dnceyi yazlarnda sadece farzetmi olan insanlar, .bundan

dolay, ruhani iktidar tarafndan cezalandrlmtr. Fakat bunun sebebi nedir? Bu dnceler gerek dine aykr olduklar iin mi? Eer bu
dnceler doruysa, sebep bu olamaz. O halde brakalm da gerek
ilkin yeterli yarglar tarafndan ineelensin veya aksini iddia edenlerce
nakzedilsin. Yoksa sebep, bu dncelerin kurulu dine aykr olmalar
m? O zaman brakalm bu dnceler onlar retenierin tabi olduklar kiilerin yasalar; yani, cismani yasalar tarafndan susturulsun. Zira,
doru feJsefeyi bile yasalar aleyhine retenierin itaatsizlii meru biimde cezalandrlabilir. Yoksa sebep, bu dncelerin isyan veya
kargaay destekleyerek siyasi istikrarszla yol amalar mdr? O zaman bu dnceler susturulsun ve onlar retenler de kamu dzenini
salamakla grevli olann yetkisine dayanarak cezalandrlsnlar. Zira,
din adamlar (devlete tabi olduklar bir durumda) kendi balarna bir
ey stlendikleri zaman, buna Tanr'nn hakk deseler bile, bu bir
gasptan baka bir ey olmaz.

Bl:m

'117

BllJl K&ranhlldan ElJe E1~ilen


K&z&rr ve BllJl K&z&ncm Ki:re GiHii zerine
Bir i;ten fayda elde edenit, o i;i yapat olduu farzedilir. Ci ce ro, Romallar
arasnda sert bir yarg olan, bir Cassius'tan saygyla szeder. Bu yarg, ceza davalarnda, tann ifadesi yeterli olmadnda, savcya cui
boto<O; yani, sann fiil sonucunda nasl bir fayda, onur veya baka bir
yararlk elde ettiini veya beklediini sorard. Zira, fiilin sonucunda
gelen fayda kadar, faili belli eden baka bir ey yoktur. te bu kural
kullanarak, bar iinde yaayan insan topluniarna aykr bu dnce
Ierle Hristiyanlk aleminin bu ksmnda insanlar bu kadar uzun zaman tutsak alm olan kiilerin kimler olabileceini aratrmak istiyorum.
Mevcut Kilise'nin Tanr'nn krall olduu, ilk defa Roma Kilisesi tarafindan reti/di: lk olarak, bugn yeryznde mevcut olan Kilise'nin
Tanr'mn krall olduu, (yani, bir topran vaadinden ibaret olan lutuf
krall deil; ihtiam krall veya vaad lkesi olduu) yanlgsna, u
dnyevi karlar elik eder; ilkin, Kilise'nin obanlar ve retmenleri,
bylece, Tanr'nn kamusal vekilieri olarak, Kilise'yi ynetme hakkn
elde ederler; ve dolaysyla, Kilise ve devlet ayn kiiler olduu iin,
devletin yneticileri olma hakkn. te bu hakka dayanarak Papa, b-

475
tn Hristiyan hkmdarlarn uyruklarn, ona itaat etmenin Mesih'in
kendisine itaat etmek olduuna; ve onunla dier hkmdarlar arasn
daki btn ayrlklarda, (ruhmi iktidar kelimesiyle meftun bir halde),
kendi meru egemenreYini terketmeye inandrd; bu, gerekte, btn
Hristiyanlk ale.nt ~rinde evrensel bir monaridir. Cismani devlete
tabi bir memur demek olan Pottijex Maxinus unvanyla, kendileri tarafndan kabul edildii gibi, Roma imparatorluu snrlar dahilinde, H
ristiyan imparatorlar tarafndan ve onlar altnda, Hristiyan retisinin
en yksek retmenleri olmak hakk balangta kendilerine verilmi
olsa da; imparatorluk blnp daldktan sonra, sadece sahip olduklarn iddia ettikleri iktidar btn olarak kurtarmak iin deil; ayri zamanda, bu iktidar, artk Roma imparatorluu iinde birlemi olmasa
da, ayn Hristiyan hkmdarlar zerine yaymak iin, zaten onlara tabi
olan insanlara bir baka hakk, Aziz Petrus'un hakkn kabul ettirmek
zor deildi. Evrensel bir monarinin faydas, (insanlarn ynetme arzusu dnldnde), bunun zerinde hak iddia eden ve uzun bir zaman da buna sahip olan Papalarn, o sayede bunu elde ettikleri doktrinin; yani, u anda yeryznde mevcut olan Kilise'nin Mesih'in krall
olduu fikrinin, yaratclar olduklarn gsteren yeterli bir karinedir.
nk bu fikir kabul edildiinde, Mesih'in aramzda bir vekilinin bulunduu ve onun emirlerinin bize bu vekil tarafndan sylendii anialmak gerekir.
Baz KiJiselerin Papa'nn bu evrensel iktidarn reddetmelerinden
sonra, btn bu Kiliselerdeki cismani egemenlerin, bu iktidarn, onu
aklszca terketmelerinden nce kendi haklar olan ve kendi ellerinde
bulunan ksmn geri almalar beklenirdi. ngiltere'de gerekten de
byle oldu; ancak, krallarn, kendileri araclyla dini ynettikleri kii
ler, grevlerinin Tanr'nn hakkna dayandn iddia ederek, cismani
iktidar zerinde bir stnlk olmasa bile, ondan bir bamszlk gasp
eder gibi grndler: fakat sadece yle yapar gibi grndler, nk
kraln, eer isterse, onlar grevden alma hakkn kabul ediyorlard.
Bu doktrin Presbiteryenlet<2J tarafndan da savunuldu. Fakat presbiteryenlerin o makama getii yerlerde, Roma Kilisesi'nin pek ok ba
ka doktrinleri yasaklanm olsa da; Mesih'in krallnn halen varolduu ve Kurtarcmz'n diriliiyle balad doktrini muhafaza edildi. Fakat cui bono?'l3undan nasl bir menfaat beklediler? Papalarn bekledii
eyi: halk z;rinls egemenlik yetkisine sahip olmak. nsanlarn me
ru krallarn aforoz etmeleri, onu kendi krallndaki btn dinsel hizmet yerlerinden uzak tutmak ve, onlar zorla dzeltmeye al~t:ida

476
da, ona zorla direnmekten baka nedir? Veya, cismani egemenden
yetki almakszn bir kimseyi aforoz etmek, onu meru zgrlnden
yoksun klmak, yani, kardeleri zerinde gayri meru bir iktidar gasp
etmekten baka nedir? Dolaysyla, dindeki bu karanln yaratclar
Romal ve presbiteryen din adamlar snfdr.
Yant!mazlk. Bir kez elde edildikten sonra bu ruhani egemenliin
elde tutulmasna ynelik btn doktrinleri bu balk altnda topluyorum. lk olarak, Papa kamusal sifat iinde yamlamaz dncesi. Zira,
bunun doru olduuna inanp da, Papa'nn btn emirlerine kolayca
itaat etmeyecek kimse var mdr?
Piskopos/am tabiyeti. kinci olarak, herhangi bir devletteki btn
dier piskoposlarn, haklarn, ne dorudan doruya Tanr'dan ne de
dolayl olarak cismani egemenlerinden deil, Papa'dan aldklar fikrinin bir sonucu olarak, her Hristiyan devlette, yabanc bir hkmdar
olduu halde Papa'ya bal ve ona itaat borlu olan pek ok gl
adam (piskoposlar byledir) ortaya kmaktadr; bu sayede Papa, gemite ok defa yapt gibi, onun keyfine ve menfaatine gre ynetilmek zere boyun emeyen devlete kar bir i sava karabilmekte
dir.
Din adamlar smjm11 muafiyetleri. nc olarak, bunlarn ve btn dier papazlarn ve keilerin, cismani yasalarn gcnden muaf
olmalar. Bu yoldan, her devlette, yasalardan yararlanan ve cismani
devletin gcyle korunan, fakat kamu masrafiarna katlmayan; dier
uyruklarn aksine, sular nedeniyle cezaya tabi olmayan; ve dolaysy
la, Papa hari kimseden korkmayan; ve sadece ona bal olan ve onun
evrensel monarisini destekleyen byk bir kesim olmaktadr.
Sacerdotes ve kurban edici/er. Drdnc olarak, Yeni Ahir'te presbiterler, yani, ihtiyarlar demek olan rahiplerine, Yahudiler arasnda Tanr onlarn kral iken cismani egemenin ve onun kamusal vekillerinin
unvan olan sacerdotes, yani, kurban ediciler adnn verilmesi. Ayrca,
Aai Rabbani ayininin bir kurban treni yaplmas, insanlar, Papa'nn
btn Hristiyanlar zerinde, Musa'nn ve Harun'un Yahudiler zerinde sahip olduklar iktidarn aynsna; yani, o zamanki yksek rahibin
sahip olduu gibi, hem cismani hem ruhani btn iktidara sahip olduuna inandrmaya hizmet etmektedir.
Evlemne tiJreni. Beinci olarak, evliliin bir tren olduu retisi,
ruhban snfna, evliliklerin meruluuna; ve bylece, hangi ocuklarn meru olduklarna; ve dolaysyla, verasete dayal krallklarda veraset hakkna karar verme yetkisini vermektedir.

477
Papazlarm bekdr yaJamas. Altnc olarak, papazlara evlilik hakk
nn tannmamas, Papa'nn krallar zerindeki bu iktidarn gvenceye
almaya yaramaktadr. Zira bir kral ayn zamanda bir rahip ise, evlenemez ve kralln ocuklarna brakam'az; eer bir rahip deilse, o zaman da Papa onurrve-4alknn zerinde bu ruhani otoriteye sahip
kar.
ijahi gii11ah karma. Yedinci olarak, ifahi gnah karma sayesinde, iktidarlarn gvence altna almak iin, hkmdarlarn ve cismani devletteki dier byk kiilerin planlar hakknda, bunlarn n
hani devletin planlar hakknda cdinebileceinden daha fazla bilgi
edinirler.
Aziz ve Jehit ilan etme. Sekizinci olarak, aziz ve ehit ilan etmek sayesinde, iktidarlarn gvence altna alrlar. yle ki saf insanlar, eer
Papa'nn aforoz ediiyle sapkn veya Kilise, yani (onlara gre) Papalk
dman ilan edilirlerse, kendi cismani egemenlerinin yasalarna ve
emirlerine kar lm pahasna muhalefet etmeye iterler.
Cevher deiimi, nedamet, giinah karma. Dokuzuncu olarak, her papaza, Mesihlik etme; nedamet kabul etme; ve gnahlar balama ve
balamama yetkisi vererek, ayn iktidar gvenceye alrlar.
Araf, etdii/janslar, harici iJier. Onuncu olarak, Araf, harici ilerle
balanma ve endljanslar doktriniyle, ruhban snf zenginlemekte
diL
Demonoloji ve eytan karma. Onbirinci olarak, denonoloji ve ey
tan karna yoluyla ve bunlara bal dier eylerle, insanlar, kendi iktidarlar nnde daha byk bir huu iinde tutmaina veya tuttuklar
n sanmaktadrlar.

Okul ilahiyat. Son olarak, Papa'nn otoritesiyle kurulmu olan ve


idare edilen niversitelerde retilen Aristotcles metafizii, ahlak ve
politikas, Okul adamlarnn incir ekirdeini doldurmaz ayrnlar, cahilce terimleri ve anlalmaz dili, bu yanllarn farkedilmesini engellemeye ve insanlarn, bu beyhude felsefeyi, ncil'in yla kartrna
larna yaramaktadr.

failieri kimlerdir. Eer yeterli deilse, bunlara,


fikirleri de eklenebilir. O karanlk fikirler ki,
aka, Hristiyanlarn meru egemenleri zerinde gayri meru bir iktidarn kurulmasna; veya, eer bu iktidar zaten kurulmu ise, onun devam ettirilnt<siny; .. veya onu ayakta tutanlarn dnyevi servetlerine,
eref ve otoritelerine hizmet etmektedir. Dolaysyla, yukarda belirtilen cui bono kuralyla, Papa'y ve Roma ruhban snfn ve ayrc~, insanRuhani

karanl

onlarn dier karanlk

478
larn

zihinlerinde, imdi yeryznde mevcut olan kralln Eski ve Yeni Ahir'te bahsedilen Tanr'nn krall olduu eklindeki yanl fikri
sokmaya alan btn dierlerini, tm bu ruhani karanln yaratcla
r olarak ilan edebiliriz.
Ancak, ynetimleri altnda, bu yanllarn ve makamiarna ynelik benzer ruhban tecavzlerinin, kendi hakimiyetlerine ve uyruklannn huzuruna zarar verecek ekilde, ieriye szm olduklar imparatorlar ve dier Hristiyan egemenler de, bunun sonularn gremediki eri
veya retmenlerinin tasarlarn farkedemedikleri iin kendileri de
zarara uram olsalar dahi, kendilerinin ve ahalinin bana gelen zararn msebbipleri saylabilirler. Zira, onlarn izni olmakszn, nifak ka
rc herhangi bir fikir alenen vaaz edilemezdi. Diyorum ki buna en
bata engel olabilirlerdi: fakat insanlar bir kez bu ruhani snf tarafn
dan tutsak alndktan sonra, artk insann icat edebilecei bir hal aresi
uygulanamazd. Dorulua kar btn beeri tertipleri vaktinde yok
etmekten asla geri durmam olan Tanr'nn tedarik edecei hal arelerine gelince, onun keyfini beklemez zorundayz. O ki, pek ok defa,
dmanlarnn bolluk ve ihtirasnn, onlarn seletlerinin kurnazlkla
mhrlemi olduu gzlerin bu bolluk ve ihtirasn iddetiyle almas
ve, ok fazla sayda baln rpnmasyla Petrus'un ann paralanmas gibi, insanlarn ok fazla eye sarlmaktan hepsini elden brakmas
noktasna kadar bymesini beklemitir; bu tecavze direnmeye gayret edenlerin sabr ise, uyruklarnn gzleri almazdan nce, direndikleri iktidar arttrmtr. Dolaysyla imparator Friedrich'i<3l hemerimiz
Papa Adrianus'un< 4l zengisini tuttuu iin sulamyorum; nk uyruklarnn eilimi yle idi ki, eer bunu yapmam olsayd, imparatorlukta baarl olamazd muhtemelen. Fakat, iktidarlar salam olduu
halde, kendi topraklar iindeki niversitelerde uydurulan fikirlere
msamaha ederek, Papalar btn Hristiyan egemenlerin tahtiarna
kurulup hem onlarn hem de halklarnn tepesine canlar istedii gibi
binerken, arkadan gelen btn Papalara da zengi tutanlar suluyorum.
Fakat insanlarn icadar nasl rlrse, ayn ekilde zlr; ekil
ayndr, sadece sras terstir. rmcek a iktidarn ilk unsurlaryla
balar, ki bunlar bilgelik, tevazu, samirniyet ve Havariler'in dier erdemleridir. O Havariler ki, ihtida etmi insanlar, mecburiyerten deil
saygdan itaat etmilerdir. Vicdanlar zgrd ve szleri ve eylemleri
sadece cismani iktidara tabi idi. Daha sonra presbiterler, Mesih'in cemaatleri bydke, ne vaaz edeceklerini dnmek iin toplaarak

4179
ve meclislerinin kararlarna aykr hibir ey vaaz etmeme ykmll
altna girerek, insanlarn retisini izlemek- zorunda olduklar fikrini
yaydlar ve, insanlar onlarn retisini kabul etmediklerinde de, kafider
olarak deilse de itaatsiz1er olarak onlarn yannda bulunmay reddettiler (buna o zaman-aforoz deniliyordu): ve bu onlarn zgrl zerindeki ilk dmd. Presbirerlerin says arttka, en byk ehir veya
eyaletin presbiterleri taradaki presbiterler zerinde kendi kendilerine
bir otorite verdiler ve piskopos adn stlendiler: ve bu, Hristiyan zgrl zerinde ikinci bir dm oldu. Son olarak, Roma piskoposu,
imparatorluk bakenti olmakla, (ksmen imparatorlarn kendi iradeleriyle ve Pontifex Maximus unvanyla, ve nihayet imparatorlar zayfladnda,
Aziz Petrus'un imtiyazlaryla), imparatorluun btn dier piskoposlar
zerinde kendi zerine bir otorite ald: bu da, nc ve son dm ve
papalk iktidarnn btn sentezi ve inas oldu.
Dolaysyla analiz veya zii/me de ayn ekilde olmaktadr; fakat
en son atlan dmden balayarak; ngiltere'deki politika-tesi Kilise
ynetiminin zlmesinde grdmz gibi. ilkin, Papalarn iktidar
Kralie Elizabeth tarafndan tmyle zld; ve daha nce grevlerini Papa adna yapan piskoposlar, artk onlar Kralie ve halefieri adna
yapmaya baladlar; jure divino ifadesini muhafaza ederek de olsa, bunu Tanr'dan dolaysz hakla talep ettikleri dnld: ve bylece
nc dm zld. Bundan sonra, presbiteryenler yakn zamanda ngiltere'de piskoposluk idaresine son vermeyi baardlar: ve bylece ikinci dm zld. Hemen hemen ayn zamanda, presbiteryenlerden de iktidar alnd: ve bylece ilk Hristiyanlarn, herkes tarafndan kendi uygun bulduu ekilde, Paulus'u, veya Cephas', veya
Apollos'u izlemekteki bamszlna geri dnm oluyoruz ki: eer
kavgasz olursa ve Mesih'in retisini onun vekilinin kiiliine olan
sevgimizle lmezsek, (havarinin Korintoslularda knad bir hata),
belki de en iyisidir. lk olarak, her zaman, ekenler ve sulayanlarn deil, rn veren Tanr'nn niyetine gre, her bir insann iine iman i
leyen Kelam'dan baka, insanlarn vicdanlar zerinde bir iktidar olmamas gerektii iin. kinci olarak da, her bir kk kusurda yle ve
yle bir tehlike olduunu vaaz eden kiilerin, kendi aklna sahip bir
insandan, baka bir insann akln izlemesini talep etmeleri makul deildir. Byleitbir talep, insann, kurtuluunu armhta aramasn isternekten pek ge d,a~a iyi deildir. Bu vaizler, eski otoritelerinin bu e
kilde elden gitmesinden honutsuz olmamaldrlar. Zira, kudretin; doal bilimleri ve doal akln ahlakn bastrarak; veya anlalm!lz !isan

kullanarak; veya bilir grndklerinden daha fazla bilgiye sahip olduldarn iddia ederek; veya dindarca sahteldirlklarla; veya Tanr'nn
Kilisesi'nin obanlarnda, sadece kusur olmayp, ayn zamanda yetkileri ortadan kalktnda insanlarn tkezlemesine yol aan kt rnekler de olan dier kusurlada deil; hangi erdemlerle elde ediliyorsa ayn erdemlerle; yani, bilgelik, tevazu, fikir akl ve konuma samimiyeti erd<;:mleriyle elde turulduunu onlardan daha iyi bilen kimse
yoktur.
Papaltil peri/er kral!twa benzetilmesi. Fakat, halen varolan Kilise'nin, Eski ve Yeti Ahit'te bahsediin Tmr'm11 krall olduu fikri dnyada benimsendikten sonra; buna ait makamlar iin ve zellikle Mesih'in vekillii byk makam iin hrs ve yar ve bu makamlarda temel kamu grevlerini elde edenlerin atafat, derece derece o kadar
bariz bir hale geldi ki, papazlk grevine zg o isel saygy kaybettiler: o kadar ki cismani devlette herhangi bir kudrete sahip olanlar iinde en aklllar, onlara artk itaat etmeyi reddetmek iin, hkmdarlar
nn otoritesinden baka bir eye ihtiya duymaz oldular. Zira, Roma
Piskoposu'nun, Aziz Petrus'a veraset iddiasyla, evrensel piskopos olarak tannmasndan itibaren, onlarn btn hiyerarisi veya karanln
krall, peri/er krallma; yani, hott!aklar ve ruhlar ve geceleyin aynadklar oyunlar hakknda ngiltere'deki kocakar masallarna benzetilebilir. Eer insan, bu byk ruhani hakimiyetin kkenini dnrse,
kolayca farkedecektir ki Papalk, nevta Roma imparatorluunun, mezar zerinde talann olarak oturan ho1tlamdan baka bir ey deil
dir. nk Papalk, bu pagan iktidarnn kalntlar zerinde aniden
ite byle ortaya kmtr.
Hem kiliselerde hem de devlet ilerinde kullandklar dil de, arnk dnyada hibir millet tarafndan yaygn biimde kullanlnayan Latince olduuna gre, bu eski Roma dilinin hordandan baka nedir ki?
Hangi lkede gezerlerse gezsinler, peri/er tek bir evrensel krala
sahiptirler, bizim baz airlerimizin Kral Oberon dedikleri bir kral;
Kutsal Kitap ise, ona, Belzebuth, cinlerin hkmdan der. Ruhbat snf
iiyele~i de, kimin topraklarnda bulunurlarsa bulunsunlar, tek bir evrensel kral tanrlar, Papa. Ruhban snf, ruhani insanlar ve hayalet babalardr. Periler de, ruhlar ve haya/etlerdir. Pniler ve hayaletler karanlk ve
tenha yerlerde, mezarlklarda yaarlar. Ruhban da, doktrin karanl
iinde, manastrlarda, kiliselerde ve kilise mezarlklarnda yrr.
Ruhbm, hangi kasahada dikili olursa olsunlar, kutsal su ve eytan
kovma denilen bir takm byler sayesinde, o kasabay ehir, yani, im-

481
patatorluk merkezi yapma gcn haiz katedral kiJiselere sahiptir. Peri/er de, kendi etraflarndaki blgelere hkmeden byl kaleler ve
bir takm devasa hordakiara sahiptir.
Peri/er yakalanamaz ve yaptklarr ktlklerden tt sorgulanamazlar. Ayn ekikle""'t'uhbm da, cismani adaletin mahkemelerinden
kaar.
Ruhban, metafizikten, mucizelerden, geleneklerden, ve Kutsal
Kitab'n istismarndan oluan bir takm bylerle, genlerden akl yeteneini alr ve bylece bu genler, ruhbann onlara verdii emirleri
uygulamaktan baka bir ie yaramaz hale gelirler. Ayn ekilde peri/erin de, bebekleri beikierinden aldklar ve onlar, ahalinin e!f5l dedii ve ktlk yapmaya yatkn doal almaklara evirdikleri sylenir.
Kocakarlar, perilerin bylerini hangi dkkanda veya ilikte
yaptklarn sylemezler. Fakat ruhbann iliklerinin, fikirlerini papalk
otoritesinden alan niversiteler olduu gayet iyi bilinir.
Perilerin, bir kimseyi sevmedikleri vakit, onu rahatsz etmek iin
elflerini gnderdikleri sylenir. Ruhban da, herhangi bir cismani devletten honutsuz olduunda, nifak vaaz ederek bu devletin hkmdarn rahatsz etmek iin, kendi elflerini yapar, yani bat! inanl ve bylenmi uyruklar; veya bir hkmdar, bir baka hkmdan rahatsz
etmek iin, vaadler le byler.
Peri/er evlenmez; fakat aralarnda, et ve kanla iftleen incubi<6l
vardr. Papazlar da evlenmez.
Ruhban, onlardan korkan cahil insanlarn balaryla ve ondalklar
la topran kayman alr. Ayn ekilde,peri hikayelerinde, periler mandralara girer ve stten syrdklar kaymak zerinde enlik yaparlar.
Peri/er krallnda nasl bir parann getii hikayelerde kaydedilmez. Fakat ruhban, allarnda, bizim kabul ettiimiz paray kabul
eder; ancak, deme yapacaklar vakit, kutsallatrma, gnah karma
ve ayinle deme yaparlar.
Papalk ile peri/er krall arasndaki bu benzeriikiere bir de unu
ekieye biliriz: nasl ki periler, cahil insanlarn, kocakarlar veya eski a
irlerin geleneklerinden kaynaklanan hayalleri dnda hibir yerde
mevcut deilseler; Papa'nn ruhani iktidar da, kendi cismani egemenlik sahasnn snrlar dnda, sahte mucizeler, yanl gelenekler ve
Kutsal Kitab'tn yanl yorumlarn iitmekleifsat edilen insanlarn aforoz edilme kokuupdan oluur sadece.
Dolaysyla, Vlii. Henry'nin veya kralie Elizabeth'in bunlar
karp atmas zor bir i deildi. Fakat, imdi kp gitmi olan. ve o~a

pek az semere veren in, Japonya ve Hindistan'n kurak diyariarnda


misyonlada gezinen Roma'nn bu ruhunun, geri dnemeyeceini veya
ondan bile daha kt bir ruhlar topluluunun bu yeni temizlenmi haneye girip yerleemeyeceini ve sonunda durumun balangtakinden
daha kt olmayacan kim bilebilir? Zira, Tanr'nn krallnn bu
dnyadan olduunu ve cismani devletin iktidarndan ayr bu krallkta
bir pay sahibi olduunu iddia eden sadece Romal ruhban deildir.
te bunlar: POLTKA retisi hakknda sylemek istediklerimin tmdr. Onlar gzden geirdikten sonra lkemin onayna gnl rza
syla sunacam.

EVIRMENIN NOTLARI
Blm44
1) Belzebuth: Kenanl tanr; Yahudi ve Hristiyan inannda cinlerin efendisi.
2) Goen: Nil deltasnn dousunda bir ehir; aralarnda Yusuf'un ailesinin de bulunduu Yahudi gmenler, M.. onikinci yzyl civarnda buraya yerletiler.
3) Lateran (veya Laterano) Konsili: -30 Kasm 25 tarihleri arasnda, Laterano bazilikas yanndaki sarayda, papa lll. Innocentius bakanlnda toplanm ekmenik
meclis; bu konsilde, "transsubstantio" (cevher deiimi) teorisi ilk defa resmen kabul edildi, din sapknlar ve Mslmanlarla sava hzlandrlarak beinci Hal Seferi
ilan edildi, ylda bir gnah karmak mecburiyeti getirildi ve Papalk siyasi ve dini
hakimiyetinin zirvesine ulat.
4) Son yalama: Roma Kilisesi'nde lmek zere olan bir insann zerinde dua edilmesi
ve onun yalanmasndan oluan bir tren.
5) Asperges me Domine hyssopo (Lat.): stme kutsal su serp.
6) Yahudi kraliesi Atalya, olu Ahazya ldkten sonra, tahtn btn varisierini ldrtt. Sadece tarunu (Hobbes'a gre, olu) Yoa sa kurtuldu. M.. 84 ve 835 yllar
arasnda alt yllk zorbaca bir ynetimden sonra, yksek rahibin nderliindeki bir
aya,klanma sonucunda devrildi ve ldrld. Yoa tahta geerek Davud soyundan
gelen krallar slalesini srdrd.
7) Beza (veya Beze): 59 ve 1605 yllar arasnda yaam protestan yazar ve ilahiyat;
Calvin'in balca yardmcs.
8) Filipus (veya Philippos): lsa'nn havarilerinden biri. Hierapolis'te armha gerildii
sanlmaktadr.

9) Bkz. Luka, bab XVI.


o) Augustinus: 354 ve 430 yllar arasnda yaam kilise bilgini; gelitirdii kendine zg felsefe, ilk gnahla urad felaketten Tanr'nn ltfuyla kurtulan insann kaderi
temas zerine kuruludur. Eserleri: Civitas Dei, Episto/o, Confessiones, De Musica, vd.
Dier baz ressamlar yannda, Baticeili ve Tintoretto da onu eserlerinde konu ald-
lar.
1) Raka: Greke "bo kafal".
2) Mammon: Aram dilinde "zenginlik" anlamna gelen terim. lncil'de, dnyay
hakimiyeti altnda tutan paray temsil eder.

Blm 45
1) Rom ulus: Roma'y kurduunainanlan efsanevi kahraman; sava tanrs l\!ars'n o
lu; ikiz kardei Romus ile doduu ve bir dii kurt tarafndan emzirildiine ina::lr
d.

2) ]u li us Proculus: M.S. J:yilzylda yaam Romal senato yesi; bir dnem imtJ::rator
oldu ve gener.al PrQI:us,Jarafndan ldrld.
3) Quirinus: Eski Roma'da.)piter ve Mars ayarnda bir tanr; cumhuriyet dneminin
sonuna doru, Romulus ile zdeletirildi; hakknda ok fazla bilgi yoktur.
4) Pontifex Maximus (Lat.): En byk rahip.
5) thensa (Lat.): Hazine.
6) vehiculum Deorom (Lat.): Tanrlar arabas.
7)/erculum (Lat.): varil, sandk, ereve.
8) Caligula: Gaius Caesar; M.S. 37 ve 41 yllar arasnda Roma imparatoru; zorbal ve
sefihlii ile n yapmtr; "kk izme" anlamna gelen Caligula'y lakap olarak almtr; atn konsl yapt sylenir.
9) Caracalla: Marcus Aurelius Antonius Bassianus; M.S. 211 ve 217 yllar arasnda Roma imparatoru; Roma'da yaptrd byk hamamlar ve imparatorlukta yaayan btn zgr kiilere Roma yurttal hakkn tanyan fermanyla nldr; Roma tarihinin en zalim hkmdarlarndan biri olarak tannr.
10) Bacchaalia (Latince, oul): Bacchus enlikleri, iki al emleri.
11) \Vakes (Ingilizce): Bir binann kilise olarak tahsis edilmesi ansna tutulan gece nbeti ve bu srada yaplan elenceler.
12)Satumalia (Latince, oul): Aralk aynda Saturnonuruna yaplan enlikler.
13)Arife Sals: "Shrove-Tuesday"; Paskalya ncesindeki ilk aramba gnnn arifesi;
bu gnde elenilir ve gnah karlr.
14) Priapus: Eski Roma dininde verimlilik ve baheler tanrs.
15)Afays direl:leri: "May-poles"; Bahar Bayram'nda evresinde dansetmek iin, boyanan
ve ieklerle sslenen direkler.
16) Ambarvalia (Latince, oul): Eski Roma'da 19 Mays'ta kyllerin, tarlalarn temizlemek iin, koyun, domuz veya boa kurban ederek kutladklar bayramlar.
17) Yalvarna haftas: "Rogation-week"; Mira Gn'nden nceki gn boyunca azizlere yalvarlmas.
Blm 46
1) Gimnosofistler: Eski Grek yazarlar tarafndan Hint dervilerine verilen ad; Brahmanizm dncesine bal olan bu dervilerin eski Hint toplumunda zel bir yeri vard;
hretleri Yunanistan'a kadar yaylmt. Grek dilinde "gimno" (plak) ve "sofist"
(bilge adam) kelimelerinden.
2) Mecusiler: ran kkenli birdinin (dier ad Zerdtlk) mensuplar; Mecusilere gre, insan bedeni iyi (Hrrnz) ile ktnn (Ehrimen) att bir sava alandr. Gnmzde toplam saylar bir ka yzbin olan Mecusiler, Hindistan'da Bombay civarnda yaarlar ve Hinduizmin pek ok urndesini kabul ederler.
3) Karneades: M.. 215 ile 129 yllar arasnda yaam Grek filozof; arkasnda herhangi bir metin brakmam olup, dnceleri Cicero ve Sexrus Empiricus tarafndan
aktarlmaktadr; Roma'ya eli olarak gnderildii ve orada dncelerini halkn
nnde anlatt ve tartt sylenir.
4) Cato: M..
ve 46 yllar arasnda yaam Romal asker, devlet adam, senatr.
S) lkonyon: Ko:ya'nn antik adaki ad.
6) Nunc-stans (Lat.): .i.fndi varolan.
7) Hic-stans (Lat.): Burada varolan.

95

484
8) Amiperistatis (Greke): Kartlktan veya kart bir ilke veya nitelin eyleminden
kaynaklanan diren veya tepki.
9) Varro, M are us Teremi us: l'vl.. I 16 ve 27 yllar arasnda yaam Romal tarihi, yazar ve edebiyat.
lO) Bede (veya Baeda veya Beda): 672 ve 735 yllar arasnda yaam, Eritanyal air,
dilbilgisi uzman, tarihi ve ilahiyat. Latin Bat dnyas zerinde byk etkisi olmutur.

Blm 47
1) Cui bon/J (Lat.): Kim yararlanr?
2) Presbiteryenler: Calvin tarafndan kurulan ve Kilise'nin idaresini protestan papazlarla laiklerden oluan karma kurullara brakan mezhebin yeleri. "Presbiteryen" terimi, lsko, ngiliz ve Amerikan Calvincileri iin kullanlr.
3) Friedrich (Barbarossa/Kzl Saka!): I 122 ve I 190 yllar arasnda yaam Roma-Germen imparatoru; Papa IV. Adrianus ile girdii iktidar mcadelesinde yenilince,
I I 77'de onun ayaklarna kapand ve baland; Selahattin Eyyubi'nin Kuds' geri
almas zerine alan Hal Seferi'ne nderlik etti, fakat Kydnos'ta (Tarsus ay) y
kanrken boularak ld.
4) Adrianus (IV. Adrianus): I 154 ve 1159 yllar arasnda papa olan tek ngiliz; Friedrich Barbarossa'ya kar savat ve sonunda boyun edirdi.
5) Elf: Kuzey Avrupa folklorunda, byl glere sahip olduklarna ve insanlarn ile
rine hayrl veya kt biimde kartkianna inanlan insan eklinde kk yaratkla
ra verilen ad.
6) lncrbi (Latince, oul; tekili: inmbus): Yatanlar; uyuyan insanlar zerine yattklarna
ve zellikle geceleyin kadnlarla cinsel iliki kurduklarnainanlan kt ruhlar.

DJEGJERLJENDliRMJE VE
SONU

..

j
j

j
j

j
j

j
j

j
j

j
j

j
j

j
j

j
j

melekelerinin ve ayrca duygularn yekdierine kartl


ve bunlarn konuma ile ilgisinden hareketle, herhangi bir
kimsenin, her tr devlet grevine yeterince ehliyetli olmasnn
imkanszl iddia edilmitir. Muhakemenin sertlii, diyorlar, insan
tenkiti yapar ve baka insanlarn kusurlarn ve zaaflarn balamaya
eilimsiz klar: ve te yandan muhayyilenin tezlii, dnceleri, doru
ile yani tam olarak ayrdetmek iin gerekenden daha az kararl yapar. Yine, btn dnmelerde ve btn savunmalarda, salam muhakeme melekesi gereklidir: nk bu olmakszn insanlarn kararlar
aceleci ve hkmleri adaletsizdie ve dikkat ve mutabakat salayan
gl hitabet yoksa, akln etkisi snrl kalacaktr. Fakat bunlar birbirine zt melekelerdir; birincisi, doruluk ilkeleri zerine kurulmu olup;
dieri, doru veya yanl, kabul edilmi dncelere; ve farkl ve deiken olan, insan d uygularna ve karlarna dayanr.
Duygular arasnda ise, cesaret (ki bununla yaralanma ve lmn
kk grlmesini kastediyorum) insanlar kiisel intikam almaya ve
bazen de toplum huzurunun bozulmasna almaya yneltir: korkaklk
ise, ou kez, devletin savunmasn terketmeye. Bunlarn ikisi birden,
diyorlar, ayn kiide bir arada bulunamaz.
Genel olarak insanlarn grleri ve davranlarnn kartl dnlecek olursa, diyorlar, dnya ilerinin bizi birlikte olmaya zorlad
kiilerle srekli bir toplumsal bar iinde olmak imkanszdr: o
dnya ileri ki, hemen hemen sadece, eref, servet ve otorite iin bitmeyen bir mcadeleden oluur. Buna u cevab veririm ki, bunlar gerekten de byk glklerdir, fakat imkanszlklar deil: zira eitim
ve disiplin yoluyla bunlar bazen badatrlabilir ve badatrlr da.
Muhakeme ve muhayyile ayn kiide bulunabilir; fakat srayla; kiinin
amac hangi'Sini gerekli klyorsa. Nasl ki Msr'daki srailliler, bazen,
tula yapma)ine baianyor ve bazen de saman toplamak iin evrede dolayorlard{ i;e: ayn ekilde, muhakeme belirli bir konu zerinde younlaabilirken, baka bir zamanda da muhayyile dny~da geziZihnin
ndan

doal

488
nebilir. Akl ve hitabet de, doal bilimlerde olmasa bile ahlak bilimlerinde, pekalil birarada bulunabilir. Zira, yani beenmek ve tercih etmek iin yer varsa, doruyu beenmek ve tercih etmek iin daha fazla
yer vardr. Yasalardan korkmak ile bir halk dmanndan korkmak; veya hakszlktan kanmak ile baka birinin hakszln affetmek arasnda bir aykrlk da yoktur. Dolaysyla, bazlarnn dnd gibi,
insan doasnn devlet grevleriyle tutarszl diye bir ey yoktur.
Muhakerie berrakl ve muhayyile genilii; akl salaml ve zarif
hitabet; savana cesareti ve yasalardan korkma erdemleri grdm ki
bunlarn hepsi birden gayet mmtaz bir ekilde tek bir insanda toplanmt; ve o insan, ne hi kimseden nefret eden ne de herhangi biri
tarafndan nefret edilen, ve maalesef son i savan balarnda anlala
mayan ve anlaysz bir el tarafndan katiedilmi olan, asil ve aziz dostum Mr. Sidney Godolphin idi.
Blm lS'te aklanan Doa Yasalar'na unu da eklerdin, herkes,
gcyettii "lde, onu bar} zammmda koruyan otoriteyi sava} zamannda
korumakla doal olarak ykmliidi-. Zira kendi bedenini korumaya doal bir hakk olduunu iddia eden kii, gcyle korunduu insan yok
etmek iin doal bir hakka sahip olduunu iddia edemez. Bu yasa, daha nce bahsedilen yasalardan bazlarndan kartlabilse de; iinde
yaadmz zamanlar onun renilmesini ve hatrlanmasn gerektiriyor.
Son zamanlarda baslan baz ngilizce kitaplardan, i savalarn,
insanlara, bir uyruun fatihe ne zaman itaat borcu altna girdiini; veya fethin ne olduunu; veya fethin insanlar fatihin yasalarna nasl itaat borcu altna soktuunu yeterince retnemi olduklarn grdm
iin: insanlarn bu hususta daha emin olmalar iin, diyorum ki, bir
kimsenin bir fatihe uyruk olduu an, ona boyun eme zgrlne
sahip olarak, ya ak szlerle ya da baka bir yeterli iaretle, onun uyruu olmaya rza gsterdii andr. Bir kimsenin boyun ene zgrlne ne zaman sahip olduunu, daha nce Blm 2l'in sonunda gsterdim; yani, bir kimse daha nceki egemenine, onun hayat dma
nn korunalar ve askerlerinin elinde olduu vakit, itaat borlu olmaktan kar; nk o zaman, artk eski egemeni tarafndan deil, katks
mukabilinde muhasm tarafa korunmaktadr. Bu katk, dmana bir
yardm olduu halde, her yerde kanlmaz bir ey olarak meru grld iin; dmana bir yardmdan baka bir ey olmayan topyekun bir
boyun ei de gayrmeru addedilemez. Ayrca, boyun eenlerin d
nana mallarnn bir ksmyla yardm ettikleri, boyun emeyi redde-

489
denlerin ise ona btn mallaryla yardm ettikleri dnlrse, onlarn
boyun eiini veya uzlamasn, dmana bir yardm olarak grmek
iin neden yoktur; tersine, bu dmana bir zarardr. Fakat bir kimse,
uyruk olma ykmlnine ek olarak, askerlik devini de stlenmi
ise, eski iktidar, otdulannda veya karargahlarnda ona geim aralarn
temin ettii ve sava meydann terketmedii srece, bu kimse yeni
bir iktidara boyun eme serbestliine sahip deildir: nk bu durumda, koruma yok! uu ve bir asker olarak geim imkanlarndan yoksun olma ikayetinde bu lu namaz. Fakat bunlar ortadan kalktnda,
bir asker de, en fazla himaye umduu yerde himayesini salamaya alabilir ve yeni efendisine meru biimde boyun eebilir. Ve eer isterse, meru biimde boyun eebildii kadar uzun bir sre bunu yapabilir. Eer bylece boyun eerse, phesiz sadk bir uyruk olmakla
ykml olur: nk meru biimde yaplm bir szlemeden meru
biimde caylamaz.
Buradan, insanlarn ne zaman fethedilmi saylacaklar; ve fethin
doas ve bir fatihin hakknn nelerden olutuu da anlalabilir: nk bu boyun ei kendi iinde btn bunlar ierir. Fetih, zaferin
kendisi deildir; fakat, zafer yoluyla, insanlar zerinde bir hakkn kazanlmasdr. Dolaysyla sava meydannda ldrlen, fethedilmi deil, yenilmitir: tutsak alnp zindana atlan veya zincire vurulan ise,
yenilmitir, fakat fethedilmemitir; nk hala bir dmandr ve eer
elinden geliyorsa kendini kurtarabilir: fakat boyun eme vaadi zerine
hayat ve zgrl kendisine balanan bir kimse, fetbedilmitir ve
bir uyruktur. Romallar, generallerinin falanca eyalete bar getirmi olduunu, yani, onu fethelmi olduunu; ve o lkenin insanlar imperata
facere, yani, Roma halknn onlara emrettiini yapmay vaad ettikleri vakit, lkeye zafer yoluyla ban getirilmi olduunu sylerlerdi: bu, fethedilrnek idi. Fakat bu vaad ya ak ya da zmni olabilir: vaad ile olduunda ak, baka iaretlerle olduunda ise zmni. Szgelii, bir kii,
byk g sahibi birisi olmad iin, byle bir ak vaadde bulunmaya davet edilmemi ise; fakat aka onlarn korumas altnda yayor
sa, hkmete boyun edii farzedilir: fakat orada gizlice yayorsa,
ona, bir casusa veya devlet dmanna yaplabilecek her ey yaplabi
lir. Byle bir kiinin herhangi bir adaletsizlik yaptn sylemiyorum;
nk ak dmanlk eylemleri bu adla anlmazlar; fakat o kiinin
adalet iinde pldr9lebileceini sylyorum. Ayn ekilde, bir kii, lkesi fethedildiinde, lkesi dnda bulunuyorsa, fethedilmi saylmaz
ve uyruk olmaz: fakat dnnde hkmete boyun eerse, ita~tle y-

kml olur. Bylece fetih, tanmlamak gerekirse, zafer yoluyla egemenlik hakknn ele geirilmesidir. Bu hak, hayat ve zgrlk karl
nda itaat vaad ederek insanlarn fatih ile szleme suretiyle boyun
eileri sonucunda elde edilir.
Blm 29'da, devletlerin dal nedenlerinden biri olarak, mutlak
ve bamsz bir yasa koyma gcnn yokluundan oluan kusurlu kurulularn gsterdim; bu gcn yokluu nedeniyle, cismani egemen adaletin klicn, adeta tutulamayacak kadar scakm gibi, kararllkla tutamaz olur. Bunun orada belirtmemi olduum bir nedeni, kendisiyle iktidar ilk baka elde ettikleri sava yeterli grmeleri ve ynetme haklarnn, onu elde tutmalarna deil, bu ilk savaa dayandn dnmele
ridir. Sanki, szgelii, ngiltere krallarnn hakk, Fatih William'n davasnn geerliliine ve soylarnn dorudan ona balanmasna dayanyor
mu gibi; eer durum byle olsa idi, bugnn dnyasnda uyruklarn
egemenlerine ballnn bir temeli olmazd: byle dnerek kendi
haklarn ispat ettiklerini dnrlerken, aslnda, onlara ve haletlerine
kar iktidar hrsyla karlacak btn baarl ayaklanmalar hakl klm
oluyorlar. Dolaysyla, bir devletin lmnn en etkili tohumlarndan
biri olarak unu belirtiyorum: fatihler, sadece, insanlarn gelecekteki eylemlerinin kendilerine tabi olmasn deil, gemiteki btn eylemlerinin kabuln de talep ederler; oysa dnyada, balanglar vicdanda
hakl klnabilecek bir devlet pek yoktur.
Tiranlk kelimesi, istek tek bir kiide ister ok sayda insanda olsun, egemenliin adndan baka bir ey olmad iin, (uras mstl:sna ki birinci kelimeyi kullananlarn, tiran dedikleri kiilere kzgn olduklar anlalr); yle sanyorum ki ak bir tiranlk dmanlna msamaha gsterilmesi, genel olarak devlet dmanlna msamaha
edilmesidir ve ilkinden pek farkl olmayan bir baka ktlk tohumudur. nk, fethedilenlerin davasnn knanmas, fatihin davasnn
hakllatolmas iin genellikle gereklidir: fakat bunlardan ne biri ne
de teki, fethedilenlerin ykmll iin gerekli deildir. Bu kitabn birinci ve ikinci ksmnn deerlendirilmesi iin bu kadarn yeterIi buluyorum.
Blm 35'te, Kutsal Kitap'tan hareketle yeterince gsterdim ki
Yahudiler'in devletinde Tanr kavimle ahit suretiyle egemen yapld;
bundan dolay Yahudiler, Tanr'nn rza ile deil kendi gcne dayanarak ynettii dnyann dier milletlerinden ayr, Tanr'nn has kavmi olarak adlandrld: ve bu krallkta Tanr'nn yeryzndeki vekili
Musa idi; ve Tanr'nn ynetilmeleri iin onlara tayin ettii yasalann

491
neler olduunu onlara Musa bildirdi. Fakat, zellikle ar cezalarda,
bu yasalar uygulamakla grevli memurlarn kimler olduunu belirtmedim; zira bunun o kadar gerekli bir husus olduunu dnmyor
dum. Oysa imdi geleRli buluyorun1. Biliyoruz ki genel olarak btn
devletlerde, au -cezitl:arn infaz, ya egemen gcn muhafziarna veya
dier askerlerine; veya yoksulluk, zillet ve takalpliliin bir araya gelip
bu grev iin uygun kldklar kiilere verilmitir. Fakat srailliler arasnda, ar bir sutan dolay mahkum edilmi bir kimsenin, kavim tarafndan talanarak ldrlmesi; ve ilk tan tanklar tarafndan frlatl
mas, daha sonra da dier insanlarn ta atmalar, onlarn egemeni olan
Tanr'nn pozitif bir yasas idi. Bu yasa, infaz memurlarnn kimler olacan belirten bir yasa idi; fakat cemaat yarg idi ve karar ve hkmden nce suluya ta atlmasna msaade edilmezdi. infazdan nce tanklarn iirilmesi gerekirdi, meer ki fiil cemaatin nnde veya yasal
yarglarn gz nnde ilenmi olsun; zira o zaman, yarglardan ba
ka bir tana gerek olmazd. Fakat, bu yarglama usul, iyi anialma
d iin, baz durumlarda evk hakkyla bir kimsenin bir bakasn ldrebilecei eklinde tehlikeli bir dneeye yol amtr; sanki gemite Tanr'nn krallnda sulular zerinde yaplan infazlar, egemenin emrinden deil, kiisel evk yetkisinden kaynaklanrm gibi: oysa, bu dneeye destek verir gibi grnen metinleri incelersek, tam
tersi dorudur.
lk olarak, Levililer Altn Buza'y yapm ve ona tapmakta olan
kavimle karlap onlardan binini kltan geirdikleri vakit; k;
XXXII. 27'de grld gibi, bi Tanr'nn azndan Musa'nn emriyle
yapld. srailli bir kadnn olu Tanr'ya kfr ettiinde ise, onu ii
tenler onu ldrmeyip Musa'nn huzuruna getirdiler. Musa da, Levililer XXIV. ll,lZ'de grld gibi, Tanr ona kar hkm verinceye
kadar, onu gzaltnda tuttu. Yine, (SaylarXXV. 6,7), Finehas Zimri'yi
ve Kozbi'yi ldrdnde, kiisel evk hakkyla yapmad bunu: Zimri
ve Kozbi meclisin gz nnde su ilemilerdi; tanklara gerek yoktu; yasa biliniyordu, ve Finehas egemenliin viirisiydi; ve, en nemli
olan husus budur, yapt eyin meruluu, tmyle, Musa'nn sonradan verdii icazete dayanyordu ve Finehas'n bu icazetten kuku
duymas iin neden yoktu. leride icazet verilecei varsaym, bazen,
bir devletid gvenlii iin gereklidir; ani bir isyanda olduu gibi, ak
bir yasa vey< yekj olmakszn, o isyan balad yerde kendi gcyle
bastrabilecek bir kii, bunu meru biimde yapabilir ve yaparken veya yapldktan sonra onu onayiatabilir veya balatabilir. Yim;, Saylar
1

492
XXXV. 30'da aka denilir ki, Katili her kim iildrecekse, ;ahitlerit sb"z
zerine ldrecektir: fakat ahitler demek, resmi bir yarglama demektir
vejus zelotarum<1l iddias ortadan kalkar. Putperestlie, yani, Tanr'nn
krallnda ona itaatten vazgemeye tevik edenler hakkndaki Musa
yasas, (Testiye XIII. 8, 9), byle kimselerin saklanmasn yasaklar ve
ikayeti olann byle bir kimseyi ldrtnesini ve ona ilk ta atmasn
emreder; fakat malkum edilmezden nce ldrlmesine msaade etmez. Testliye XVII. 4, S, 6, 7'de putperestlik karsnda tutulacak yol
yine aka gsterilir: nk orada yarg olarak Tanr kavme hitab
eder ve onlara, bir kimse putperestlilcle sulandnda, olay zenle
aratrnalarn ve, iddia doru ktnda, onu talamalarn emreder;
fakat ilk ta atan yine tann elidir. Bu, kiisel evk deil, kamusal
malkumiyettir. Ayn ekilde, bir babann asi bir olu varsa, yasa unu
emreder ( Testiye XXI. 18-21): onu ehrin yarglar nne getirecek ve
ehrin btn halk onu talayacaktr. Son olarak, bu yasalar temelindedir ki Aziz Stefanus taland, kiisel evk temelinde deil: nk infaz
edilmeye gtrlmeden nce, yksek ralip huzurunda kendini savunmutu. Ne burada ne de Kutsal Kitab'n baka bir yerinde, kiisel
evk suretiyle infazlar destekleyen birey yoktur. Bylesi infazlar, genellikle cehalet ve hrsn bir araya gelmesiyle, hem adalete hem de
devletin selametine aykrdr.
Blm 36'da, Tanr'nn doast yoldan Musa ile nasl konutu
unun: ve onunla bazen, dier peygamberle konutuu gibi, ryalar
ve ryetler yoluyla konumadnn belirtilmediini syledim: nk
Tanr'nn kefaretgahtan ona ne ekilde seslendii, Saylar VII. 89'da,
u szlerle aka ifade edilir, O zamandm itibaren, Musa onunla sbyle;mek iin toplanma adrna girdii vakit, ehadet Sand zerinde bulunan
kefaretghtt zerinden, iki mdaike arasttdm kendisine konu;an bir ses i;itirdi. Fakat, Tanr'nn Musa'ya konuma biiminin, kendilerine de bir
sesle (yani, bir ryetle) konumu olduu Samuel ve brahim gibi dier peygamberlere konuma biiminden farknn ne olduu belirtilmemektedir, meer ki bu fark ryetin berrakl olsun. Zira yiiz yze
ve az aza ifadeleri, lahi doann sonsuzluu ve anlalmazl a
sndan, dz anlamda dnlemez.
Dncemin tamamna gelince, onun ilkelerinin doru ve salk
l, muhakemenin de salam olduunu dnyorum. Zira, egemenlerin cismani hakkn ve uyruklarn devini ve zgrln insanln
bilinen doal eilimleri zerine ve doal hukukun akideleri zerine
oturtuyorum; kendi ailesini ynetmek iin yeterli akla sahip hibir in-

san, bunlardan habersiz olamaz. Ayn egemenlerin ruhani iktidarn


ise, hem kendi ilerinde vazl olan hem de btn Kutsal Kitab'n
amacna uygun olan metinler zerine dayandryorum. Dolaysyla,
bunu, sadece bilgilertmek iin okuyacak olan bir kimsenin, gerekten
bilgileneceine k-sniyim. Fakat, yazlar veya konumalaryla veya ak
eylemleriyle, kart dnceleri savunmaya kendilerini balam olanlar, o kadar kolayca tatmin edilemeyeceklerdir. Zira byle durumlarda, insanlarn, ayn anda, hem okumay srdrp hem de, daha nce
okumu olduklarna itirazlar ararken, dikkatlerini datmalar doaldr.
nsanlarn karlarnn deiik olduu bir ada, (yeni bir ynetimin
kurulmasna hizmet eden bir dncenin byk ksm, eskinin zlmesine yol aan dneeye kar olmak gerektiine gre), bu tr itirazlardan mutlaka pek ok olacaktr.
Hristiyan bir devleti ele alan ksmda, yle baz yeni dnceler
vardr ki, aksi yndeki dncelerin tmyle yerlemi olduu bir durumda, bir uyruk tarafndan bunlarn izinsiz aklanmas, retmenlik
makamnn gasp edilmesi olarak, bir kabahat olurdu. Fakat, insanlarn
sadece bar deil gerei de aradklar bu ada, doru olduuna
inandm ve aka bara ve sadakate hizmet eden bu fikirleri, dnce sreci iindeki insanlarn mtalaasna sunmak, yeni flara konulmak zere yeni arap sunmaktan baka bir ey deildir. Bylece
hem flar hem de arap bir arada korunabilsin diye. Ve inanyorum
ki yenilik bir devlette mesele veya kargaa yaratmayacak ise, insanlar,
yeni ve iyi kantlanm gerek nnde, eski yanllar tercih edecek
lde gemi zamana itibar etmek eiliminde olmazlar genellikle.
Belagatim kadar az gvendiim bir eyim yoktur. Fakat eminim
ki, basm hatalar mstesna, anlalmaz deildir. Son zamanlarn adeti
hilafna, eski airler, hatipler ve filozoflardan alntlada kitabm sslemeyiim, iyi mi kt m bilmiyorum ama, pek ok nedene dayanan
kendi takdirimden kaynaklanyor. lk olarak, btn doru fikirler ya
akla ya da Kutsal Kitab'a dayanr; bunlarn her ikisi de, pek ok yazara
itibar verir, fakat bu itibar kimseden almazlar, almalar gerekmez.
kinci olarak, ele alnan konular olguya deil, hakka ilikindir ki burada
tanklar iin yer yoktur. Bu eski yazarlardan, hem kendini hem de ba
kalarn arada bir nakzetmeyen pek az vardr; bu durum, onlarn tank
lklarn yetersiz klar. Drdnc olarak, sadece eskilere gvenerek
benimsenenJikirl~r, onlar zikredenlerin kendilerine ait olmayp, esneme gibi, azdan: aza geen szlerden ibarettirler. Beinci olarak,
baz insanlar, kendi yanl fikirlerini, bakalarnn nkteleriy{e ssle-

yip yutturmaya alrlar. Altnc olarak, zikredilen eski yazarlar, kendi


yazdklarm, daha nce yazlm olan eylerle sslemeye almam
lardr. Yedinci olarak, inenmeden yumlan Greke ve Latince cmleler, aynen geri geldiklerinde, bu bir hazmszlk belirtisidir. Son olarak, gerei berrak bir tarzda yazm veya onu kendi bamza bulmamz iin bizi iyi bir yola sakmu olan o eski a adamlarna s2.yg duyuyorum; fakat eski an kendisine bir ey borlu olduumu sanmyo
rum. Eer yaa sayg gstereceksek, imdiki zaman en yal alandr.
Eski yazarlarn yann, yazdklar vakit, bu satrlar yazan benim yamdan daha fazla olup olmadndan emin deilim. Fakat iyi dn
lecek olursa, eski yazarlarn vlmesi, llere saygdan deil, yaayan
larn rekabetinden ve yekdierini kskanmasndan kaynaklanr.
Sonu olarak, grebildiim kadaryla, ne bu kitabn tamamnda,
ne de daha nce ayn konuda Latince yazdklarmda, Tanr'nn Kelamna veya terbiyeye aykr; veya kamu huzurunun bozulmasna yol
aabilecek hibir ey yoktur. Bu nedenle, kitabmn faydal bir ekilde
baslabileceini ve daha da faydal olarak niversiteler'de retilebile
ceini sanyorum; elbette bu konuda karar vermek onlara der. niversiteler, devlet ve ahlak retisinin emelcri olduuna ve vaizler ve
asiller oradan ektikleri suyu (hem krsden hem de konumalarnda)
halkn zerine serptiklecine gre, bu suyun, hem pagan politikaclarn
zelrnden hem de aldatc ruhlarn bylerinden uzak olmasn sala
mak iin kesinlikle byk ihtimam gsterilmesi gerekir. Bu ekilde,
insanlarn ounluu, grevlerini bilerek, devlet aleyhindeki amalarnda bir avu honutsuz kimsenin ihtiraslarna daha az tabi olacak; ve
bar ve korunma iin gerekli katklardan daha az rahatsz olacaklardr;
ve yneticilerin kendileri de, yabanc dmanlarn istila ve tecavzlerine kar, halkn zgrln gvence altna almak iin gerekenden
daha byk bir ordu bulundurmak iin daha az neden bulacaklardr.
te bylece, himaye ve itaat arasndaki karlkl ilikiyi insanlarn gzleri nne sermekten baka hibir ama olmakszn, uygulamasz, tarafsz bir biimde, gnmzn sorunlarndan hareketle yazlm,
Dnyevi ve Cismani Hkmet hakkndaki sylemimin sonuna geldim; insan doasnn durumu ve hem doal hem de pozitif ilahi yasalar, himaye ve itaat arasndaki bu karlkl ilikinin bozulmadan devam ettirilmesini emreder. Devletlerin dnmnde, altnda durulacak bu trden dorular iin ok iyi bir takmyldz olamasa da, (eski
hkmeti ykanlardan kzgn baklar alnr, yeni hkmeti kuranlarn
ise srtlar grlr), bu kitabn, bu zamanda, ne kamusal doktrin yarg-

c tarafndan,

ne de toplumsal barn devamn arzu ede; herhangi bir


mahkum edileceini dnemem. Bu umutla, doal
csmler hakknda yarm kalm ineelememe dnyorum; eer Tanr
bana onu bitirmem ii~' salk verirse, oradaki keiflerim, bu yapay cisim ["devlet" -ev.] trakkndaki fikirlerim ne kadar gcendirdiyse, en
az o kadar hoa gidecektir umarm. nk hi kimsenin kazancna veya keyfine zarar vermeyen gerekler, herkese benimsenir.
kimse

tarafndan

EVIRMENN

NOTLARI

1) ]us zelotarom (Lat.): (dini) tutkuyla sevenin, (din adna) gayretkein hukuku:

ll

Leviatha n, .. n sayfa,Abra ha m Bo ss e

Belirsiz mcelik ve hareketten yaplan


Temel Felsefe demr.

Btitndoal
varlklarda

bulunan ortak
Ozellikler olan
Doal

varhklann
zelliklerinden
yaplan

ncelikvehareket

Ozelliklerinden

karsamalar

felsefenin lkderi veya ilk temeli

Belirli ncdik ve
hareketten yaplan

Belr/

hareket ve
nkelikten yaplan

karsamalar;

karsamalar.

fekilile,
lsayile,

karsamalar.

karsam alar;

} Matematik,

yaplan karsamalar

ol1

zel ttirlerin ve varlg


biimlerin hareketinden
yaplan karsamalar

DoGA fELSEFESI

denir.

Ba7..en grtinen, bazen kaybolan geici varlklarn niteliklerinden yaplan


FIZIK, veya
mteliklcrden

Yldzlarn

karsamalar.

niteliklenn~

yaplan

denyaplan
karsama

Sureklivarlkla~
niteliklerin~

BiLiM, yani

rm

karsamata rm

denyaplan

bilgisi; ayn
zamanda

karsamalar.

lar.

fTF-MEI.

Yeryz ve yldzlar gibi, }


nyanm biyik ~m!an- K.azmogrfya,
run hareket ve nicclinden

V' niceliinden yaplan

karsamalar.

iin

lFELSEFE.

zel varlklarm hareket

yaplan

olduu

karsamalar,

fAsTRONOMl

lCo";RAFYA.

~ek~k, Arlk
Blgis,

Meteoroloji.

....

Yldziann etklerinden yaplan karsamalar.

MiMAR.
DENZciL K.

METEOROLOJ.

Yldziann ~~~~.ndan yaplankarsamalar. Bundan ve Gune'n harek. e.tinden}


elde edilen b!m......... . . .

MtrnLNDSLK

bilimleri

. . . . . . . . . . . . . . . . . ..

5KYOGRAFI.(')

A5TROLOf.

Yldzlar arasndaki mekan

gibi akkm

FELSEFEde

varlklann

dolduran Jr.na gibi veya est cnsinden maddeler


niteliklerinden yaplan karsamalar.

denir.
Yeryuznn algszolan
ksmlarndan yapdan
karsamalar.

DUnyada

karsamalar,

SirASET

ve

ToPLUM

FELSitFESidemr_

Genel olarak

yaplar

HoyvnUrm

niteliklerinden
1 DEVLET'in te~ismin, syasi r>arlm veya
egcrm:n gciin haklar ve grtt> leri bakmndan olan
sonulanna ilikin karsamalar
2

Ayn eyin,

uyruklann gre:i w

niteliklerinden yaplan karsamalar.

nitelik-

karsamalar.

Siyasi varlklarn
zel\iklerinden
yapilim

Btklern

1mluun

varlklarm

lerinden

Taltr, metnlh vb. gibi mm:lenlerin niteliklerinden


yaplan karsamalar.

hayvaniann
niteliklerinden yaplar
karsamalar.

yaplan

ha~k

Der duyulardan yaplan


karsamalar.

yaplankarsamalar.

Ozel olrrak
insanlarm

yaplan

niteliklerin~

karsamalar.

den

yaplan

karsamal ar.

Konumadm

YUceltme,

AHLAK.

iiR

aaghmavs.

lkr.aeme,
Akl

yUriltme,

Akit yapma, ..
~"Scography": Yldziann klann

inceleyen bihm d<! l. [ev.)

PTIK.

MziK.

Insaniann duygularniLm

karsamal a-r.

bakmndan sonularna ilikin karsamalar.

{ Gb.'ritrn yaplan karsamalar,


Seslerden yaplan karsamalar,

HITAB.bl.
MANTK

HAKLJve
HAKSiz'n

bilim

You might also like