You are on page 1of 3

T.C. ....../....

/2010

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI

ÇED PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Konu: 4856 sayılı Yasanın 9/k maddesinde bildirilen “Bütüncül Havza


Planlaması” yapılmadan, 10/a maddesinde bildirilen stratejik ÇED süreci
işletilmeden ..........Hes Projesine dair yürtülen Çed sürecinin durdurulması talebidir.

...... İli ...... ilçesi sınırları içerisinde......deresi üzerinde kurulması planlanan ........HES
projesi ile ilgili devam eden ÇED sürecine dair ...../...../...... tarihinde “Halkın Katılımı
/Bilgilendirilmesi Toplantısı” yapılmıştır. Rize ili Fındıklı lçesinde yapılmak istenen Paşalar
Hes projesi, Artvin İli Şavşat İlçesi Meydancık Beldesinde yapılmak istenen Cüneyt I,II,II ve
IV projeleri, Rize ili İkizdere ilçesinde yapılamak istenen Dereköy HES, için verilmiş bulunan
ÇED olumlu /çed gerekli değildir kararları için Rize İdare Mahkemelerinde açılan yürütmenin
durdurulması ve iptal davalarında, Rize İdare Mahkemesi gerekçeli yürütmeyi durdurma
kararları vermiştir.

Bu kararlardan örnek olması bakımından, E:2008/369 nolu davada verilen 11.12.2009 tarihli
yürütmeyi durdurma kararının gerekçesinin bir bölümü aşağıdaki gibidir. Bu karar tekil bir
karar olmayıp aynı mahkemenin E.2008/769 ve E.2008/536 dosya numaları davalarında
verilen yürütmeyi durdurma kararlarında da aynı gerekçeler ile ÇED raporlarının yürütülmesi
durdurularak, idari yargı tarafından bu konuda sürekli ve istikrarlı bir görüş oluşturmuştur.

Benzer gerekçeler, Bakanlığınızın taraf olduğu ve Bakanlığınıza tebliğ edilmiş


bulunan, Rize İdare Mahkemesi’nin Artvin İli Şavşat İlçesi Meydancık beldesinde bulunan
Cüneyt HES projeleri ile ilgili olarak 2008/769 Esas numaralı davada verilen 11.12.2009
tarihli yürütmeyi durdurma kararı ile, İkizdere ilçesinde planlanan DEREKÖY Hes projesine
ait ÇED raporunun yürütülmesinin durdurulduğu 2008/536 esas numaları davada verilen
31.12.2009 tarihli kararlarda yer almıştır.

Yukarıda anılan mahkeme kararları sonrasında, ...İli, .....İlçesi sınırlarından


geçen ...........Deresi kaynağından denize dökülene kadar havza bazında bilimsel tanımına
uygun olarak bütüncül olarak planlanmalıdır.Havzada bulunan kaynak değerlerinin nasıl
kullanılacağının belirlendiği bütüncül bir havza planında, havzada bulunan tüm HES projeleri
ve bu projelere ait kırma eleme tesisleri,iletim kanalları/tünelleri,yükleme havuzları,denge
bacası,cebri borular,ulaşım yolları,yaklaşım yolları,santral binası,şaft sahası,projelere ait
Enerji Nakil Hatlarının aynı su kaynağı/vadi boyunca nasıl yer alacağı,ne şekilde
konumlanacağı,havzada diğer sektör faaliyetlerinin neler olduğu belirlenmelidir.

Bütüncül havza planlaması yapılmadan her bir proje için proje etki sahası ile sınırlı ayrı ayrı
yürütülen çed süreçlerinin , diğer hes faaliyeleri,diğer sektör faaliyeleri,diğer kullanımlardan
eklenecek zararlar nedeni ile çevresel etkileri tespit ve alınacak tedbirler açısından daha
baştan yetersiz kalacağı,birbirinden bağımsız yürütülecek çed süreclerinin her bir projden
eklenecek zararlar nedeni ile havzanın bütününde oluşacak riskleri ortaya koyamayacağı
gayet açıktır.

Planlama olmadan gelişigüzel yatırımlara girişilmesinin, bu gün ve gelecek kuşaklar


açısından kaynakların israfına yol açacağı da açıktır. Doğal kaynaklarımızın sınırlı olduğu,bu
gün ve gelecek kuşaklar açısından sürdürülebilir bir kalkınma hedefine ulaşmanın ancak bu
günden geleceği planlamakla mümkün olduğu ise tartışma dışıdır.Açıklanan bu durum
karşısında tüm ilgili kurumların,yerel yönetimlerin,sektörlerin,sivil toplum örgütlerinin ve
havzada yaşayan halkın katılımı ile bütüncül havza planlaması yapılması gereğinden olsa
gerek 4856 sayılı yasanın 9/k maddesi ile Çevre ve Orman Bakanlığı'na “Su kaynakları için
koruma ve kullanma planları yapmak, kıta içi su kaynakları ile toprak kaynaklarının
havza bazında bütüncül yönetimini sağlamak için gerekli çalışmaları yapmak.” görevi
yüklenmiştir.

Bütüncül havza planlaması yapıldıktan sonra ise faaliyetlerin etkilerini yine bir bütün halinde
değerlendirecek şekilde Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmalıdır. 4856 sayılı
yasanın 10.maddesi a) fıkarısında “Çevresel etki değerlendirmesi ve stratejik çevresel
değerlendirme çalışmalarını yapmak” görevi Çed Planlama Genel Müdürlüğü'ne
verilmiştir.Stratejik çed , toplam etki miktarını tanımlamak ve proje seçeneklerini
değerlendirecek bir araçtır.Ancak somut çed sürecini yürüten Çed Planlama Dairesi
Stratejik Çed Yönetmeliği'ni tasarı olarak hazır olmasına rağmen yıllardan beri halen de
çıkartmamıştır.

Açıklandığı üzere genel olarak kanunun verdiği göreve rağmen bütüncül olarak havza
planlaması yapmadan,bütüncül havza planlaması yapıldıktan sonra ise yine kanunun verdiği
görev gereği stratejik çed aracını kullanmak gerekirken, sadece somut proje ile
sınırlı,havzanın bütününü,havzada planlamış diğer ya da var olan faaliyeletleri dikkate
almayan,dolayısı ile sadece somut projeye ait verilerle çalışan bir çed sürecinin
başlatıldığı ..........HES projesinin çevresel etkilerinin açıklanan gerekçelerle tek başına
saptanmasının umulması, çevre koruma anlayışından beklenen faydayı sağlamaktan uzak,
eksik ve anlamsız olacaktır.

Yürütülen çed süreci açıklanan bu gerekçeler ile hukuka aykırıdır. Kaldı ki yukarıda
açıklanan mahkeme kararları benzer su havzlarında yürütülecek faaliyetler açısından emsal
teşkil edip, gereğinin idarece gecikmeksizin yerine getirilmesi Anayasa hükmüdür.

Anayasa’nın 138 inci maddesinde ifade edildiği üzere , “Yasama ve yürütme organları ile
idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez..”

Diğer yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanunu’nun 28 inci maddesinin, (1)
numaralı fıkrasında; Anayasa’nın 138 inci maddesine paralel olarak “Danıştay, bölge idare
mahkemeleri, idare ve vergi mahkelemerinin esasa ve yürütmanin durdurulmasına
ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin en geç 30 gün içinde işlem
tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu” belirtilmektedir. Aynı maddenin
(4) numaralı fıkrasında ise, ”Mahkeme kararlarının 30 gün içinde kamu görevlilerince
kasden yerine getirilmemesi halinde, ilgilinin idare aleyhine dava açabileceği gibi,
kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabileceği”
hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 2 nci maddesi maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesi ve yukarıda
zikredilen Anayasal hükümler,diğer yandan 2577 sayılı yasanın açıklanan hükümleri
karşısında idarenin emsal nitelikteki mahkeme kararlarının “icaplarını” “aynen” ve
“gecikmeksizin” benzer faaliyetlerin yürütüleceği havzalar için yerine getirmekten başka bir
tercih hakkı bulunmamaktadır.
Rize İdare Mahkemesi’nin anılan kararları sonrasında, bundan böyle “bütüncül
havza planlaması “ yapılmadan ve “ENH ile HES projelerinin (ve proje ünitelerinin)
ÇED sürecini birlikte yürütecek” şekilde planlama yapmadan, mevzuat oluşturmadan,
herhangi bir HES projesinin ÇED süreci,somut olarak ise .............. HES projesinin ÇED
süreci tek başına ele alınıp incelenemez.

Bu nedenler ile ..................HES projesi hakkında devam eden ÇED sürecinin; açıklanan
mahkeme kararındaki gerekçelere uygun olarak “bütüncül havza planlaması” ve “stratejik
çed” aracına dair ikincil mevzuatlar oluşturulmadan,ve dahi bütüncül havza planlaması
yapılıncaya ve planlanan diğer faaliyetlerin hep birlikte çevresel etkilerini değerlendirecek
yüksek düzeyli stratejik çed süreci işletilinceye kadar durdurulmasını,çed sürecinin
bütüncül havza planına göre yapılmış stratejik çed belgesi dikkate alınarak yürütülmesini,
talebimiz hakkında tarafımıza bilgi verilmesini , tüm idari/cezai/hukuki yasal haklarımız saklı
kalmak koşuluyla,

saygılarımla arz ve talep ediyoruz.

İSİM

Adres:

You might also like