You are on page 1of 7

ÖLÜMSÜZLÜK KÜRESĐ

‘KÜRENĐN SIRLARI

John Constantine
ÖLÜMSÜZLÜK KÜRESĐ - KÜRENĐN SIRLARI

Bölüm 1- YERYÜZÜNE ÇIKIŞ

''Efendim düşman boruları duyulmaya başladı.Kulelerdeki gözcülerimiz gece


olduğundan dolayı sadece Nimdar Ormanı'nın içinde hareket eden meşaleler
gördüklerini söylediler.Bir keşif ekibi gödermemizi ister misiniz?'' dedi muhafız
Esienthes.

Kral sakindi,daha önce bulunduğu birçok savaşın izlerini taşıyan ve sevgili eşinin
ölümünden sonra neredeyse hiç gülmeyen hüzünlü bir yüze sahipti.

Yaşlılığın getirdiği yorgunlukla muhafıza döndü ve ''Hayır.Önemsiz yaratıkları


ayakaltından kaldırmak için bu kadar çabayı gereksiz görüyorum,sence haksız
mıyım kızım?'' Kral Gregon bunları söylerken bile çok çaba harcıyor gibiydi.

''Haklısınız kralım,lakin ben bizim için kendilerinden başka ne tür uğursuzluklar


getirdiklerini öğrenmemizin uygun olacağını düşünmüştüm.Boş beyinli,insan eti
yemekten başka zevkleri olmayan,iğrenç,pis Ralklar.Adamlarınız...'' bir an
duraksadı ve gözleri Kral Gregon'un yanında ki pencereye kaydı.''Efendim
adamlarınız Ralklar'ın pis yüzlerini vücutlarından ayırmak için sabırsızlanıyorlar.''
dedi.
Kral ayağa kalkıp pencereden dışarı Nimdar Ormanı'na baktı;Ormanda ki
hareket eden meşaleleri gördü.''Adamlarım...'' dedi ''Onlar birçok şey için
sabırsızlanıyorlar.Ralkların kökünü kurutmayı,onları bu dünyadan silmeyi...ama
bilmiyorlar bilmedikleri yeni bir musibet var.Geçirdiğim bunca yıl sadece benim
yüzümü buruşturmadı güzel kızım ama şimdi savaş ile ilgilenmek lazım.''Ayağa
kalktı ve şöyle devam etti:''Sana söylediğim okları hazırladın mı?''

Esienthes:''Evet efendim.Tam on adet ve dediğiniz gibi en güvendiğim


okçularıma verdim,aynı zamanda kendime de iki adet aldım.Bu arada bu
söylediğiniz bitki Limfye'yi bulmak hiç de kolay olmadı.Umarım bize bir zararı
yoktur.''Bunu söylerken kollarında ki kollukları çıkarıp bileklerinden dirseklerine
kadar olan bölgedeki Limfye yüzünden çizilen yerleri gösterdi.

''Merak etme insanlara karşı bir zararı yoktur.Bunun niçin böyle olduğunu da
bilen tek ırk olan Drekardlar ise artık bu dünya üzerinde değiller.Prens Gredon hala
dönmedi mi?Üç gün oldu tam üç gündür ortalıklarda yok.

Nerdesin oğlum,nerdesin.Niye hiçbir şey söylemeden gidersin ki.''Kral kapıya


döndü ve hızlı adımlarla dışarı çıkmaya başladı.Dışarı çıkarken kapının yanındaki
masanın üzerinde birkaç ay önce bulduğu kalın ve gösterişli kitap gözüne
ilişti.Acaba nasıl açılıyor?

''Meşaleler''dedi bir anda Kral Gregon,bunun nasıl olduğunu kendi bile


anlamadan.Geri dönüp tekrar pencereden dışarı Nimdar Ormanı'na baktı ve birşey
dikkatini çekmişti,Ralklar'ın meşaleleri ormanda hep aynı şekilde hareketini
tekrarlıyordu.Önce sağa sonra da sola doğru hiç ilerlemeden hareket ediyordu.''Bu
lanet şeyler neden hiç ilerlemiyorlar,bu bir tuzak,ahhh!Kuleler...kuleler de adam
olduğundan emin değilim.Esienthes''diye seslendi muhafıza.
O ana kadar ne olduğunu anlamadan dışarıda bekleyen genç muhafız kralının
seslenmesinin ardından hızla içeri girdi.''Kralım.'' dedi kız.Kral:''Senden hızla gözcü
kulelerine adam yollamanı istiyorum,ama hızlı olmalısın,yanılmıyorsam içeriye
yaklaşıyorlar,belki de içerideler.Çok dikkatli olmalıyız.Bu bir baskın olabilir.Ayrıca
senden istediğim başka birşey daha var;gözcü kulelerine adam gönderdikten sonra
yanına en iyi okçularını alıp sana verdiğim görevi yerine getirmelisin.Angorath
Tepeleri'nde dikkatli olun,şu andan sonra orada sadece geceyi karşılayan
ağaçların gölgesi yok.''dedi.Bu kadar kelimeyi o kadar hızlı söylemişti
ki;kendine,nefes alabilmek için birkaç saniye ayırdı.

''Bu kadar olayın gerçekleşeceğini nasıl bilebildiniz?Hiç anlamıyorum.''dedi


Esienthes,kralına yani babasına şaşkınlık ve hayranlıkla bakarak.Kral kızının bu
şaşkınlığına yüzündeki hafif bir tebessümle cevap verdi ve şöyle dedi:''Dediğim
gibi bunca yıl sadece benim yüzümü buruşturmadı.''Kral Gregon az önce oturduğu
koltuğuna geri döndü ve oturdu,sanki şehrinde savaş olmayacakmış gibi
davranıyordu.Halsizdi,yorgundu,yalnızdı,artık yaşamak istemiyor gibiydi.''Ben
burada kalacağım.Sen gidebilirsin.''

Esienthes böyle bir durumu hiç beklemiyordu.Lakin hızla geri döndü,babasına


hiçbirşey söylemeden.Şaşkındı,düşünüyordu''Acaba ne oldu'' diye
düşünüyordu.Yemek Salonunu geçti ve Büyük Salona geldi en ilerdeki kapıya
doğru koşmaya başladı.Dışarı çıktığında ise kalın ve yüksek çamların arasındaki
yoldan şehrin içine doğru koşmaya başladı.

Geniş meydana geldiği zaman birçok adamın sur da oluğunu gördü.Okçular


herhangi bir saldırıya karşı bekliyorlardı.Surun en yüksek kulesinde üzerinde
güneş resimi bulanan sancaklar;rüzgara kapılmış sallanıyordu.Hiçbir düşman daha
Angorath'ın yüksek surlarını geçememişti ki zaten bu gerçekten imkansız
gibiydi.Surlar eski Drekard ustaları tarafından hem çok yüksek hemde kalın inşa
edilmişlerdi.

Esienthes surun yanına geldiğinde gökyüzünde o kadar yüksek bir gürültü


koptu ki şehirdekiler elleriyle kulaklarını kapatıp yere kapaklandılar.Esienthes
yüksek bir sesle ''Bunlar at-ejderhaları!Geç kaldım çok geç kaldım.Okçular siz
yerlerinizde kalın,diğerleri herhangi bir baskına karşı şehiri gözetleyin ve halkın
tamamamının sığınaklarda oluğuna emin olun.''dedi.
At-ejderhalarının onlarla birlikte olması imkansızdı çünkü at-ejderhaları Karanlık
Efendi Barlund Tek Dağ da hapis olduktan sonra Ralkları yalnız bırakmışlardı.

Angorath Tepelerine geldiklerinde çevreye hakim olan rüzgarın hafif esintisinin


sesi,geride ve aşşağı da kalan şehrin sesleri kulakları meşgul ediyordu.Esienthes
bir anda şaşkınlıkla:''Yerdeki ayak izlerine bakacak olursak,buraya bizden önce
gelen biri olmuş ! Yalnız değiliz.At-Ejderhalarını hatırlıyorsunuzdur,on beş kişilik
grubumuzdan dördümüzü yok ettiler,bu sefer bizler değil,onlar yok olacak.'' dedi ve
şöyle devam etti ''Biraz daha ilerleyip uygun bir yerde bekleyeceğiz.''Tam o sırada
arkalarından bir ses gelmişti,Esienthes ve diğer muhafızlar hızla cüsseli ağaçların
arkasına saklandılar,ortam o kadar sessizleşmişti ki,artık neredeyse kendi
nefeslerini duyacaklardı,diğer ses iyice yaklaşırken,Esienthes muhafızlara
beklemelerini işaret etti ve sonunda Esienthes'in yanına kadar gelmişti,Kral
Muhafızı bir anda korkuyla irkildi, sağına baktı lâkin kimseyi göremiyordu,ayak
seslerinin kaynağı yoktu.''Bu şeyde ne böyle.''diye düşünmeye başladı.Elini
yavaşça Limfye işlenmiş oklarından bir tanesine götürdü.''At-Ejderhaları
sessizdirler ama bu kadar değil ayrıca görünmezde değiller.''Đster istemez içini bir
anda korku kaplamıştı.''Na dîshe aer rannu,rime li aer nahn?''*

3.Sayfa devam edecek...

Not: (*) 'Gerçek korku yaklaşırken,içinizdeki korku niçin?'

HAZIRLAYAN;

John Constantine

You might also like