You are on page 1of 146

Bram

Stoker

DPACULA'NIN
KONUU

YAZARLAR
Bram Stoker, Steven Utley, Frederick Cowley,
Richard Matheson, Charles Beaumont, Jean Ray,
Ernest Vlcek, E.H. Heron

eviri : Deniz AKKU

S
BEYAZ BALNA

Kitabn Ad : D raculann Konuu

S
Orijinal A d ; D racula G uest

m
eviri : Deniz AKKU

m
Yayn Sorum lusu
lhan BAHAR

m
Yayn Y netm eni
Ltif UURTEKN

a
Teknik Editr
Y aar A RISA N

Q
Dizgi ve Sayfa D zeni
Sevda U URTEKN

O
Montaj
Mehmet LMEZ

ea
K apak Tasarm
Arman TOROSYAN

CP
Tantm
ahin D O A N

E3
Bask ve C ilt
EK O M atbaas

Kapak ve Resimler : Giovanni Scognamillo, Ltif Uurtekin zel Arivi

N D E K L E R

D raculann K o n u u .............................................. 9
Gece H a y a t............................................................29
Kaldenstein Vampiri ............................................37
Kanm ................................................................ 71
Kan Karde ............................................................87
Mezarln B e k isi................................................ 95
Gnaydn Robert A m c a .....................................111
Baelbrowun yks ..........................................127
Kan en o c u k ...................................................147

DRACULANIN KONUU
Bram Stoker
Gezimize balayacamz srada, gne M nih ze
rinde parldyordu ve havaya, yazn ilk gnlerinin ver
dii nee hakimdi. Tam biz aynlacakken, H err Delbrck (kaldm D rt Mevsim O telinin m etrdoteli)
aa inip, atl arabaya geldi ve bana iyi yolculuklar di
ledikten sonra, bir eliyle atl arabann kapsn tuta
rak: A rabann srcsne akam karanlndan n
ce geri dnmeyi unutm a. Hava ak gzkyor ama
kuzey rzgr, ani bir frtnann gelebileceine iaret
ediyor. Ama ge kalmayacana eminim." dedi. Gl
d ve ekledi, "Bu gece, ne gecesi olduunu biliyor
sun."
Johann, "Evet, Efendim," diye cevaplad ve apka
sna dokunup selm verdikten sonra, arabayla oradan
hem en ayrldk. ehri arkam zda braktm zda ara
bacya durm asn iaret edip: "Sylesene Jo h an n , bu
gece ne var?" dedim.

10

Ha kartp, ksa ve z bir cevap verdi : "Walpurisnacht. " Sonra, cebinden mthi, eski m oda ve bir
algam kadar byk, Alman yapm, gm bir saat
karp, kalarn att ve omuzlarn silkerek sabrszca
saatine bakt. Anladm ki, bu, sebep olduum gerek
siz gecikmeyi onun kibarca protesto etm e ekliydi ve
yalnzca yola devam etmesini im a ederek, arkam a yas
landm. Kaybedilen zaman telfi etm ek istercesine,
arabay hzla srmeye balad. Atlar arada srada ba
larn kaldrp, pheyle havay kokluyordu sanki. O
zaman, ben de korkuyla etrafa baknyordum. Yol ol
duka souktu nk yksek ve rzgra kar korun
masz bir pltodan geiyorduk. Yolumuzun stnde
az kullanlma benzeyen ve kk, rzgrl bir vadi
ye inen bir yol grdm . O kadar davetkrd ki, Joh a n n kzdrm a pahasna, durm asn syledim, ara
bay durdurduunda, o yoldan aa gitmek istedii
mi syledim. O yoldan gitmem ek iin trl bahane
ler uydurdu ve konuurken, durm adan ha kard.
Bu bir bakm a m erakm arttrd ve ona eitli sorular
ynelttim. Kaamak cevaplar verdi, beni protesto
edercesine, gz srekli saatindeydi.
En sonunda : "Bak, Jo h an n , ben bu yoldan aa
gitmek istiyorum. stemiyorsan, senden benim le gel
m eni istemeyeceim; am a bana neden gelmek iste
m ediini syler misin, senden tek ricam bu" dedim.
Cevap vermek iin, src koltuundan atlayp yere
indi hem en. Sonra bana doru, yalvarrcasna elleri
ni ap oraya gitm em em iin srar etd. Syledikleri
nin genelini anlam am a yetecek kadar Almancayla
kark ngilizcesi vard. H er defasnda bana bir eyler
syleyecek gibi oluyordu, ama belli ki, onu korkutan

11

!>ir eyler vard, h er defasnda da kendini toplayp,


l; kardktan sonra: "WaJpurgisnacht!" diyordu.
O nunla tartmay denedim am a dilini bilm edi
im bir insanla tartmak zordu. Avantaj kesinlikle
ondan yanayd nk ok kaba ve bozuk bir ekilde
de olsa ngilizce konumaya balamasna karn, d u r
m adan heyecanlanp kendi dilinde konuuyordu ve
byle yaptnda da, hep saatine bakyordu. Birden
atlar huzursuz oldular ve havay koklamaya baladlar.
Bunun zerine, yznn benzi soldu ve rkm bir
halde evreye baknrken ileri ald ve adar dizginle
rinden tutarak, be alt m etre ileri gtrd. O nu ta
kip edip bunu neden yaptn sordum. Cevap olarak
ha kartp, ayrldmz noktay gsterdi ve arabas
n br yola ekip yine ha kardktan sonra, nce
Almanca, sonra ngilizce:
"Onu gmdler, o ki kendini ldrm t."

ntihar edenleri kavakla


ra gm m e gibi eski bir adetin
olduunu hatrladm : "Ah!
Anladm, bir intihar. Ne il
gin!" Ama tm bunlara ra
m en adarn neden korktuu
nu anlayamadm.
Tam konuurken, czklamayla havlama arasnda, bir
ses duyduk. Uzaktan geliyor
du am a atlar olduka huzur
suz oldu ve onlar sakinleti
rebilm ek, J o h a n n n epey
vaktini ald. Yz solgundu

12

ve, "Kurt sesine benziyor, am a bu mevsimde buralar


da hi kurt olmaz," dedi.
"Olmaz m? diye sordum , "Kurtlar ehrin yaknla
rnda dolaal uzun zam an m oluyor?"
"Hem de ok uzun zaman oluyor," diye cevaplad,
"Baharda ve yazn gelirler am a kar yadndan
beri, kurar uzun zam andr ortalkta gzkmyor
du."
Adar okayp, sakinletirmeye alrken, gky
zn kara bulutlar kaplad aniden. Gnein parlts
kayboldu ve zerimize souk bir rzgr esmeye bala
d. Yalnzca bir esintiydi, am a aslnda, daha ok bir
uyar niteliindeydi nk gne tekrar, tm parlt
syla gzkt. Johann, elini gzne siper edip ufka
bakarak : "Kar frtnas, ok gem eden buraya gelir,"
dedi. Sonra, saatine bakt tekrar, dizginleri skca tu
tuyordu nk atlar huzursuz bir halde toynaklarn
yere vurup, balarn sallyordu. Yolculuumuza de
vam etm e vakti gelmi gibi src koltuuna kt.
natlm tuttu ve ilkin, arabaya binm edim .
Yolu iaret ederek, "Bu yolun gittii yeri bana anlatsana," dedim.
Tekrar ha kard ve bana cevap verm eden nce
bir dua m rldand,
"Oras lnetli."
"Neresi lnetli?" diye sordum.
"Ky."
"yleyse, orada bir ky var."

13

"Hayr, hayr. O rada yzlerce yldr kimse yaam


yor.
" Merakm daha da artmt, "Ama orada bir ky
olduunu syledin."
"Vard."
"Pekiyi kye ne oldu?"
Bu soru zerine Alm ancayla ngilizce kark
uzun bir yk anlatt, o kadar karkt ki tam olarak
ne dediini bile anlayamadm am a biraz olsun aklm
da kald kadaryla, yzlerce yl nce, insanlar ldk
lerinde m ezarlarna gm ldkten sonra, topran al
tndan sesler duyulmaya balanm ve mezarlar ald
nda da gm len erkekleri ve kadnlar hayat dolu
ve azlan kpkrmz kanla dolu bulmular. Bunun
zerine, hayatta kalanlar, canlarn (ve de ruhlarn
b u n u sylerken ha kard) kurtarm ak iin, dirilerin
diri ve llerin yalnzca l olduu yerlere kamlar.
Belli ki son szckleri sylemeye korkmutu. Szleri
ne devam ettike, daha da heyecanland. Galiba ie
biraz hayl gcn de katmt ve bir korku nbetine
girerek szlerine son v e rd i. Yz solmu, terler ve tit
rer bir halde etrafna baknyordu, korkun bir varl
n, bu gneli havada, ak dzlkte belireceinden
korkuyordu sanki. En sonunda, aresizlik iinde, can
ekiircesine: "Walpurgisnacht!" diye bard ve bin
mem iin arabay iaret etti. Bu hareket zerine, ngi
liz kanm tepem e srad ve geri ekilerek:
"Sen korkuyorsun, Jo h an n , sen korkuyorsun. Eve
dn, ben tek bama geri dnebilirim ; yry bana
iyi gelecektir." dedim. A rabann kaps akt. Mee
den yaplm tatil gezilerimde h er zaman yanm da ta-

14

dm bastonum u koltuktan aldm ve kapy kapa


tp, M nihe geri dnmesini iaret ettikten sonra,
"Eve dn, Jo h an n Walpurgisnacht, ngilizleri ilgilen
dirmiyor," dedim.

Atlar, imdi eskisinden de huzursuz olm utu ve Jo


hann, aptalca bir ey yapmamam iin heyecanla yalva
rrken, atlara hakim olmaya alyordu. Zavall ada
ma acdm, ciddi olduu h er halinden belliydi ama
glm ekten kendimi alamadm. ngilizcesi bir para
azalmt imdi. Korku iinde, benim onunla anla
mam salayan tek aracn benim dilimde konumak
olduunu unutm u ve anlalmaz bir ekilde Alman
ca konumaya balamt. Bu, gittike can skc olma
ya balad. "Eve!" diye barp gidecei yn iaret et
tikten sonra, vadiye inen kavaa yneldim.
zntsn gsteren bir hareketle, Jo h an n atlan
M nihe evirdi. Bastonum a dayanp, arkasndan
baktm. Bir m ddet, yavaa yolu takip etti; birden te-

15

penin zirvesinde uzun boylu ve zayf bir adam belir


di. Uzakta olup bitenleri rahatlkla grebiliyordum.
Adamn adarn yanna gelmesiyle birlikte, atlar aha
kalkp, ifte atmaya ve korkuyla kinemeye baladlar.
Jo h an n onlara hakim olamyordu; yldrm gibi frla
yp, koturdular. Gzden kaybolana kadar onlar izle
dim, sonra gzm yabancy arad am a grdm ki o
da gitmiti.
Kaygszca, J o h a n n n gitmeyi reddettii, vadiye gi
den yoldan aa inmeye baladm. Grebildiim ka
daryla, gitmemizi reddetm esi iin en ufak bir neden
bile yoktu ve zannedersem , zam ana veya ne kadar
uzaklatma aldrm adan, birka saat ne b ir ev ne de
bir insan grm eden gezindim. B ulunduum yer hak
knda konumak gerekirse, buras yalnzla terk edil
miti. Sonradan anladm ki, getiim bu blgenin s
szlndan, farknda olm adan, olduka etkilenmi
tim.
D inlenm ek iin oturdum ve etrafm a baknmaya
baladm. Havann, yryme baladm zaman
kinden daha souk olduunu fark ettim. Bir de, ara
da srada, evremde derin derin i eker gibi uultu
lu bir ses duyuyordum sanki, bouk bir grlemeyi an
dryordu. Kafam kaldrm am la birlikte, ok yksek
lerde, byk kaln bulutlarn gkyznde, kuzeyden
gneye doru gittiini grdm . Yaklamakta olan fr
tnann belirtileri havann katm anlarndan anlal
yordu. Biraz m tm ve bunun nedeninin, yr
y egzersizimden sonra ylece oturm ak olduu fikri
ne vardm ve gezintime devam ettim.

16

Getiim yerler, imdi daha da pitoreskti. H em en


gze arpacak kadar ekici nesneler yoktu am a hep
sinin kendine zg bir gzellii vard. Zaman pek
dikkate almadm ve ancak, kmekte olan akam ka
ranlnn zorlamasyla, eve nasl dneceimi dn
meye baladm. G nn aydnl gitmiti. Hava sou
mutu ve ykseklerde hareket eden bulutlar imdi da
ha belirgin olmutu. B uluara uzaklardan, J o h a n n n
bir kurttan geldiini syledii ses, aralklarla duyulan
esrarengiz bir ulum a elik ediyordu. Bir an tereddt
ettim. Ama terk edilmi ky greceim demitim,
bu yzden yoluma devam ettim ve tm evresini tepe
lerin sard geni bir aklkta buldum kendimi. Te
pelerin evresini sk km eler halinde yaylm, dzl
e kadar inen aa km eleri ve orada b urada kendi
ni gsteren yokularla oyuklar sarmt. Yolun dne
m ecini izledim ve grdm ki, yol kvrlp, bu km ele
rin en youn olanlarndan birinin arkasnda kaybolu
yordu.
Tam etrafm a baknrken, souk bir esinti geldi ve
kar yamaya balad. Geride braktm, millerce
uzunluktaki rzgra ak araziyi dndm ve barna
cak bir yer bulm a amacyla karmdaki orm ana ko
tum. Gkyz gittike karard ve kar daha hzl ve id
detli dmeye balad, ta ki etrafmdaki topran ze
rine parltl beyaz bir hal serilene kadar, ilerisi sisli
belirsizlikte kaybolmutu. Yolun kenarlar belli olma
d iin, ksa bir sre sonra yoldan ktm anla
dm, ayaklarm sert zem ine basmyordu, bileklerime
kadar ime ve yosuna gm ldm . Rzgr daha da
iddetlendi ve gc artarak esmeye balad, yle ki
koacak gcm kalmad. Hava buz gibiydi ve bu tr

17

gezintilere alk olm ama karn, strap ekmeye ba


ladm. Kar tanecikleri imdi o kadar sk dyor ve
evremde bir girdap gibi dnyordu ki, gzlerimi
glkle ak tutabiliyordum. Gkyz, arada srada,
ok parlak imeklerle aydnlanyordu ve bu aydnlk
larda, karmda, youn bir kar tabakasyla rtl,
porsuk ve selvi aalarndan oluan bir aa kmesi
gryordum.
ok gem eden, aalarn altna snmtm. Ses
sizlii, tepem deki rzgrn uultusu bozuyordu. Fjrtna yznden karanla gm len ortalk, gece olma
syla zifiri karanla brnd. ok gem eden, frtna
dinmeye balad: Rzgrn flemesi ya da aniden es
mesi kalm geriye. Byle anlarda, kurdun esraren
giz sesi, evremdeki benzer sesler tarafndan yankla
nyordu sanki.
A rada srada, gkyznde ilerleyen kara bulut kt
lesinin arasndan, geni bir alan aydnlatp porsuk ve
selvi aalarndan oluan bir km enin sonunda oldu
um u gsteren ay szlyordu. Kar durm aya
balarken, sndm yerden ktm ve evreyi daha
etraflca incelemeye baladm. Buralarda harabe de
olsa, bir m ddet iin snabileceim bir evin hl
ayakta kalabileceini dnyordum . Aaln sonu
n a geldiim de, alak bir duvarn aal evreledii
ni fark ettim ve bu duvar takip ederek, bir k bul
dum. Selvi aalarndan bir yol kare eklinde bir ya
pya gidiyordu. Tam bu binay grdm srada, ge
m ekte olan bulutlarn ardnda kayboldu ay ve patika
y karanlkta takip ettim. Rzgr daha da soumu ol
malyd nk yrrken bir titrem e gelmiti am a ba
rnacak bir yer bulm a umuduyla, yoluma bir kr gibi
devam ettim.

18

D urdum , ortalk ani bir sessizlie brnm t.


Frtna dinmiti ve doaya ken sessizlie elik eder
cesine klp atlarm da duruverdi. Fakat tm bunlar
bir an iindi; ay nn bulutlarn arasndan aniden
szlmesiyle bir mezarla girdiimi ve nm deki ka
re objenin, zerine ve evresine den kar kadar be
yaz m erm erden yaplm, muazzam bir m ezar oldu
unu anladm. Ay yla birlikte, birok kpein ya
da kurdun uzun ve alak ulum asnn takip ettii, fr
tnann iddetli uultusu duyuldu. Dehete dm,
ok geiriyordum ve souk iime ilemiti. Ay ,
m erm er mezarn zerine derken, frtnann gide
rek iddetleneceinin belirleri ortadayd. Grdkle
rim den bylenmi bir ekilde mezara yaklap ne ol
duunu ve neden byle bir yerde tek bana durd u
unu anlamaya altm. evresinde dolandm ve Go
tik tarzndaki kapsnda, Almanca u szlerin yazl ol
duunu grdm:
STYRIA 'Il GRATZ KONTES DOUNGEN
LM ARADI VE BULDU
( 1801)

Byk ta bloklardan ve saf m erm erden yaplm


mezarn tepesine byk dem ir bir ubuk ya da kazk
aklyd. Mezarn arka tarafna getiimde, byk
Rus harfleriyle u szlerin yazl olduunu grdm :
LLER H I71I GDER

19

H er ey o kadar esrarengiz ve garipti ki, bam


dnd ve baylacakmm gibi bir hl geldi. lk kez,
J o h a n n n szlerini dinlem ediim e pim an oldum.
Bu akl almaz artlar altnda, aklma b irden korkun
bir dnce geldi.
Bu gece Walpurgis Gecesiydi!
Walpurgis Gecesi, milyonlarca insann inanna
gre eytann yer yznde gezindii, m ezarlarn al
d ve llerin dirilip yrdkleri gece.
Topraktaki, havadaki ve sudaki tm eytani yara
tklarn elendikleri gece. J o h a n n o kadar korkutan
yer burasyd. Yzyllarca yl nce terk edilen ky burasyd. ntihar edilenler buraya gm lrd ve ben
burada tek banaydm.
Cesaretim krlmt ve kardan bir rt iinde, so
uktan titrer bir halde tekrar gelmekte olan iddetli
frtnay bekliyordum! Bir korku nbeti geirmem ek
iin tm cesaretimi toplayp rendiim tm felsefe
leri ve din bilgileri harlam ak zo ru n d a kaldm.
Sonunda iddetli bir frtna patlak verdi. Yer bin
lerce atl kouyormu gibi sarslmaya balad; gky
znden dolu tanecikleri yamaya balad, dolu zerre
leri altna sndm aalarn dallarn ve yaprakla
rn paralaynca kendim e snacak baka bir yer ara
mak zorunda kaldm. nce en yaknmdaki aaca
kotum ama ok gem eden o aac terk etm ek zorun
da kaldm ve snabileceim tek yerin m erm er meza
rn Dorik sluptaki kaps olduunu grdm . Meza
rn muazzam kapsna yaslanarak, dolu tanelerinden
biraz olsun korundum , artk yerden ve m erm erden
sekerek doru zerime geliyorlard.

20

Yaslandm kap hafife oynad ve ieri ald. Bu


korkun frtnada bir m ezara bile snmaya razydm
ve tam ieri girecektim ki atall bir imek tm gk
yzn aydnlatt. O anda, yaadmdan ne kadar
eminsem, gzlerimi mezarn karanlna evirdiim
de bir katafalkn zerinde uyuyan, gzel yanakl ve
kpkrmz dudakl bir kadn grdm den de o ka
dar eminim. Tepem de imekler akarken, sanki bir
dev, beni eliyle yakalayp, frtnaya savurdu. H er ey
ylesine abuk gelimiti ki, ruhsal ve fiziksel olarak
girdiim oktan kana kadar, dolu taneciklerine ma
ruz kaldm. O anda yalnz olm adm gibi bir dn
ce kaplad iimi. Mezara d oru bakm . Tam o anda,
gzm alan bir imek mezarn tepesinde duran de
m ir ubua derek, bir alev topu gibi topraktan aka
rak mezar paralayp un ufak etti. Bir anda l kadn
byk bir zrapla yerinden frlad, alevlerin ortasn
da kalmt, ac dolu l gk grltsyle karp
gitti. Dolu tanecikleri zerim e derken, duyduum
son ey, o korkun lkla birbirine kanan k urt ulu
malar oldu. H atrladm son grnt, kefenlerine
sarl tm llerin hayaletlerini zerime gnderdii
ve hepsinin zerime geldiini dnm em e neden
olan belli belirsiz, hareket eden, beyaz b ir siluet oldu.

Bilincim yava yava yerine gelmeye balad, sonra


korkun bir yorgunluk hissettim. Bir m ddet hibir
ey hatrlayamadm ama sonra yava yava toparlan
dm. Ayaklarmda korkun bir ac hissediyordum, bir
sre ayaklarm oynatamadm. Uyumulard. Ensem

21

ve srtm buz gibiydi, kulaklarm da ayaklarmdaki ka


dar korkun bir ar vard; tm bunlara karn, g
sm de ok tatl b ir scaklk hissediyordum. Bir kbus
gryordum , eer bir ekilde ifade etm em gerekirse
fiziksel bir kbus diyebilirim, nk gsm n ze
rinde nefes almam gletiren bir arlk vard.
Bu yar uykululuk hali bir sre devam etti ve son
rasnda ya uyudum ya da bayldm. Sonra deniz tutul
m asnn ilk safhalarnda olduu gibi bir eylerden
kurtulm ak iin iimde lgnca bir istek duydum. Ne
olduunu bilmiyordum. Byk bir sessizlik beni yut
tu, sanki tm dnya sessizlie gm lm ya da herkes
lm t, sessizlii yalnzca yaknmdaki b ir hayvann
alak nefes alp vermesi bozuyordu. Boazma scak
bir eyin dokunduunu hissettim, birden korkun
gerein farkna varmtm, gzm araladm da
grdklerim karsnda kanm dondu, beynime kor
kun bir ar girdi. Byk bir hayvan zerim e yatm,
boazm yalyordu. H areket etmeye korktum , sa
duyum hareket etm eden yatmam sylyordu ama
vahi hayvan da bende bir deiiklik olduunu anla
m olacak ki o da ban kaldrd. Kirpiklerimin ara
sndan kocam an alev gibi gzlerle bana bakan dev gi
bi bir kurt grdm . Kpkrmz azndaki parlak be
yaz dileri grlyordu. Vahi soluunu yzmde his
sedebiliyordum.
Bir sre neler olduunu hatrlam yorum . Sonra
bir czklama tarafndan takip edilen ve srekli tekrar
edilen alak bir ulumayla kendim e geldim. Sonra,
ok uzaklardan, birok sesin hep birlikte "Holloa!
Holloa!" dediini duydum. Temkinlice bam kaldr-

22

dim ve sesin geldii yne evirdim bam, am a me


zarlk gr alanm kapyordu. Kurt hl tu h af bir e
kilde czklamaya devam ediyordu, aalarn arasnda
bir parlt dolamaya balad. Sesler yaklatka, kurt
daha uzun ve sesli ulumaya balad. Bir ses karmak
tan ya da hareket etm ek
ten korktum. Krmzlk
daha da yaknma geldi.
Sonra birden aalarn
arasndan, ellerinde fe
nerler tutan, bir sr at
l kageldi. K urt g
sm den kalkt ve mezar
la yneldi. Atllardan
bir tanesi (keplerinden
ve uzun pelerinlerinden
asker olduklarn anla
dm) karabinasn kald
rp nian ald. Bir arka
da kolundan tuttu ve
kurun slk alarak ba
m n st n d en geti.
K urda nian alacana
bana nian ald ortadayd. Tam hayvan kaarken at
llardan biri onu grd ve silhn ateledi. Sonra, at
llar atlarn mahmuzlayarak ileri atldlar kimi bana
doru srd atn, kimi de karla kapl selvi aalar
nn arasnda kaybolan kurdun peinden.
Atllar yaklarken hareket etmeye altm, ev
r e m i olup biten h er eyden haberim vard am a g
cm tkenmiti. Askerlerden iki tanesi atlarndan

23

atlayp yanma eildi. Bir tanesi bam kaldrd ve eli


ni kalbime gtrd.
"Haberler iyi, yoldalar!" diye bard. "Kalbi hl
atyor!"
Sonra dudaklarm dan boazma doru brendi
dktler, vcudum a bir kuvvet geldi ve gzlerimi ap
etrafm a bakndm. Aalarn arasnda klar ve gl
geler hareket ediyordu ve atllarn birbirlerine seslen
diklerini duyuyordum. Atllar bir araya geldiler, kor
ku dolu szler sylyorlard, dierleri de ellerinde fe
nerlerle mezarlktan ktlar, m oralleri alt st olmu
gibi bir halleri vard. D ierlerinin de gelmesiyle, ba
mda bekleyenlerden biri merak iinde sordu:
"Onu bulabildiniz mi?"
Cevap abucak geldi:
"Hayr! Hayr! abuk uzaklaalm buradan abuk!
Buras kalacak bir yer deil, hele byle bir gecede!"
"O da neydi?" diye bir soru atld ortaya. Dnce
lerini aklam alarna engel olan bir gcn etkisinden
syrlp, konumalar iin onlar zorlayan bir gcn
etkisine girmi gibi hepsinin azndan birbirinden
farkl cevaplar kmaya balad.
"Oydu, oydu gerekten de oydu!" diye konum a
ya balad biri ama o anda sanki konum a yeteneini
yitirmi gibi sustu.
"Bir kurttu, belki de deildi!" dedi biri korkudan
titreyerek.
"Kutsal kurun olm adan onu vurmay denem ek
samalk," dedi bir tanesi daha sakin bir ekilde.

24

"Bu gece dar karak iyi ettik! Bylece bin mark


kazandk!" deyiverdi drdncs.
"Krk m erm erde kan izleri vard," dedi bir tanesi
bir an duraksadktan sonra "buraya asla yldrm d
memiti. Ve adam a gelecek olursak - d u ru m u iyi mi?
Boazna bakn! Bakn, yoldalar, k urt boazna yata
rak onu scak tutmu."
Subay boynum u inceledikten sonra yle dedi:
"Durum u iyi, derisinde tek bir izik bile yok. Tm
bunlar ne anlam a geliyor? K urdun czklamas olma
sayd onu asla bulamazdk."
"Kurda ne oldu acaba?" diye sordu bam tutam ve
ilerinde en az korkuya kaplan asker, elleri titrem i
yordu. niform asnn kolunda avu band vard.
"Evine dnm olmal," diye cevaplad uzun yz
nn benzi atm ve evresine korku dolu gzlerle ba
karken korkudan titreyen adam. "Yatabilecei kadar
ok mezar var burada. Gelin, yoldalar, abuk bura
dan gidelim! Bu lnetli yeri terk edelim!"
avu dorulup oturm am a yardm c olduktan
sonra verdii bir em irle birka asker beni bir ata bin
dirdi. Eerimin arkasna geip beni kollarm dan tut
tu ve adam larna hareket em ri verdi, selvi aalarn
arkam zda brakarak, disiplini elden brakm adan ve
sratle oradan uzaklatk.
Dilimi kullanam adm dan m ecburen sessiz kal
dm. Uyuyakalm olmalym nk kendim e geldi
im de hatrladm ilk ey, iki askerin kolum a girip
ayakta durm am a yardmc olmaya almalaryd. Ne
redeyse gn douyordu, karlara dm kan lekeleri

25

gibi gne bir izgi halinde vurmutu. avu, bir


kpein bekilik ettii bir ngilizi bulm alarnn dn
da grdkleri hibir eyi kimseye anlatmamalarn
syledi askerlerine.
"Kpek?! O kpek deildi," diye korkuyla avuun
szn kesti askerlerden bir tanesi. "Bir kurtla kpe
i birbirinden ayrt etmesini bilirim."
Gen avu sakince cevap verdi:
"Kpekti dedim."
"Kpekmi!" dedi dieri alayc bir ifadeyle. Gne
in douuyla birlikte cesaretinin de yerine geldii
belliydi ve beni iaret ederek, "Boazna bakn. Bu bir
kpein ii mi, efendim?" dedi.
gdsel olarak elimi boazma gtrdm ve bo
azma dokunm am la birlikte acyla haykrdm. Asker
ler boynum u incelem ek iin etrafm da topland, bir
ka tanesi eerlerinden indi ve tekrar avuun sakin
sesi duyuldu:
"Bir kpekti, dedim. Baka bir ey olduunu sy
lersek bize yalnzca glerler."
Askerlerden birinin terkine binm em e yardmc ol
dular ve M nihin banliylerinden birine doru at
srdk. O rada bir atl arabaya bindirildim . Araba be
ni D rt Mevsim oteline kadar gtrd, gen avu ba
na elik edip bir asker de arkam zdan takip ederken
dierleri barakalarna dndler.
Otele geldiimizde, H err Delbrck beni karla
mak iin basamaklardan yle aceleyle indi ki, beni
bekledii apakt. Ellerim den tutarak ieri girm em e
yardm etti. Subay beni selmlad ve gitmek zerey-

26

ken niyetini anladm ve odam a gelmesi iin srar et


tim. Karlkl birer kadeh arap itikten sonra beni
kurtardklar iin ona ve cesur askerlerine en iten te
ekkrlerimi ilettim. avu, beni kurtardna ok se
vindiini ve bir kurtarm a ekibi kurm a fikrinin H err
D elbrcke ait olduunu syledi. Bu tuhaf szler ze
rine m etrdotel glverdi, avu kendisini grevinin
beklediini syleyerek ayrld.
"Syler misiniz H err Delbrck," dedim, "nasl ve
neden askerler beni aramaya kt?"
O m uzlarn silkti, yaptklarnn nem ine aldrm a
yarak sorum u cevaplad:
"Ben de bir zam anlar bu alayda hizm et ettiim
den, kum andandan sizi aram ak iin gnlllerden
bir ekip kurulm asn istediimde isteim kabul edil
di."
"Ama kaybolduumu nereden biliyordunuz?" de
dim.
"Src atlarn kamasyla birlikte arabadan arta
kalanlarla dnd."
"Herhalde srf bu yzden askerlerden oluan bir
aram a ekibini harekete geirmi olamazsnz."
"Oh, hayr!" diye cevaplad, "daha src ortalkta
yokken konuu olduunuz Boyarl beyden size bu
telgraf gelmiti." Cebinden bir telgraf karp verdi ve
okumaya baladm:

27

Bistritz
Konuuma gz kulak olun, onun gvende olmas benim
iin ok nemlidir. Bana bir ey gelecek olursa ya da kay
bolursa onu bulmak ve gvenliini salamak iin hibir
masraftan ekinmeyin. Ingiliz olduu iin macerac bir ka
raktere sahiptir. Kar, kurtlar ve gece her zaman tehlikelidir.
Bann dertte olduunu hissederseniz bir saniye bile kaybet
meyin. Tm hizmetlerinizin karl denecektir

imza
Kont Dracula
Telgraf tutarken, oda etrafm da frl frl dnm e
ye balad ve dikkatli m etrdotel beni yakalamasayd
herhalde decektim. Tm bu olaylarn garip bir y
n vard, esrarengiz ve hayl edilmesi imknsz bir y
n. Kendimi zt glerin atmasnn ortasnda bul
m utum sanki. Bu dnce beni felce uratm gibiy
di. Esrarengiz bir g beni kesinlikle koruyordu. Tam
zam annda, uzak bir lkeden gelen bu mesaj beni do
narak lm ekten ya da bir kurdun dilerinden kurtar
mt.

29

GECE HAYATI
Steven Uey
Erich, Amerikaya gelm eden nce hrszlar hak
knda ok ey duymutu. lkeye adm n atp kendi
ne yatacak yer bulmas tm gcn tketecek ve sk
c bir i olmutu. Erich, iyi bir elenceyi hak ettiini
dnd. Gece yars olm adan Central Parka girdi ve
bir hrszla karlamak um uduyla saatlerce gezindi.
Erich pes ettiinde gkyz, doudan aydnlan
maya balamt. Hayl krklna uram ve a bir
halde eve gitti ve btn gn uyudu.
Yine de, ertesi gece, parka dnd. D aha yarm sa
at gem eden, bir aacn arkasndan karanlk, iri yar
birisi frlad ve sivri kamasn sallayp E richden para
istedi. Erich kahkahayla gld; bu tepkisi, zaten sinir
li olan hrsz daha da sinirlendirdi nk aniden
haykrd ve kamasyla zerine doru saldrd.
Erich, bunu beklemiyordu. Kama gsne, sa g
s kemiinin hem en altndan, yavaa girerken g
lkle soluk alabildi am a adam n bileini yakalayp
skmay baard. Hrsz lk att. lk, kemik krl
mas sesleriyle son buldu. Hrsz bayld.
Erich, gzlerini ve kulaklarn d rt ap, karanlk
ta, birisinin l duyup da ne olduuna bakmaya
gelip gelmediini anlam ak iin bir ipucu yakalamaya

alt. Byle bir eyin


pek m m kn olm ad
n bilmesine karn.
Amerikaya gelm eden
nce, insanlarn duyar
szl h ak k n d a ok
ey duymutu.
D ikkatini kamaya
evirdi, yavaa ve de
dikkatlice gsnden
kard. G m leinin
arasndan kan dam la
d. Etrafa baknd tek
rar ve yerde yatan h r
sza bakp, bedeninin
yannda diz kt.
Sonra, ihtiya duy
duu eyi alp adam n
boaznda ar ar,
derin bir kesik at. Ka
may silip temizledik
ten ve ceketinin cebi
ne koyduktan sonra,
ayaa kalkp alayc bir
selm verdi ve gitti.
Tatmin olmutu. Doy
mutu.

31

Erich, Am erikaya gelm eden nce fahieler hak


knda ok ey duymutu. Central Parktaki m acerasn
dan sonraki gece, bir fahie bulm ak um uduyla sokak
larda yrd.
New York pis, kirli ve kalabalkt. nsafszca lgna
dnm insanlarla doluydu. Su oran, ok edici bo
yutlardayd. Pis kokular havay arlatrmt, dileri
ni gcrdatt. New York, cehennem in bir kopyasyd ve
sokaklarda yrd m ddete, dost olmayan kala
balk dalgalarnn onu tayp gtrm esine izin verip,
buraya ak olmaya baladna karar verdi. New York,
gittii hibir yere benzemiyordu. New York, saysz fr
satlarn diyar! New York, parlak klarn ve karanlk
glgelerin krall...
Erich, sokaklarda, fahie olabilecek ok sayda ka
dn grd. Kendini, ilerinden birine seslenmek ze
re her buluunda tuttu.
Seslenecei kadnn bir fahie olmayabilecei gel
di akima.
Ve kendi zerine hi de ho olmayan bir ekilde
dikkat ekebilirdi eer bir eyler yapmak istiyorsa.
Erich, kafas karm bir halde kaldrm da durdu, bir
sinem ann kapsnn n n d e durm u, bir film poste
rini inceleyen bir kadnla arasnda iki m etreden de az
bir mesafe vard. Fahieler hakknda duyduklarn ha
trlamak iin kafa patlatt.
Sonra ufak bir bar arad, bir masaya o turdu ve da
ha nce hi imedii bir iki syledi... ve bekledi.

32

Yakkl olduu iin, ve gzel giyiminden dolay


iyi ve paras var gibi gzkyordu. ok gem eden,
oday dolduran mavi dum an perdesinin arasndan
bir kadm szlerek yanma geldi ve ona katlp katla
mayacan sordu.
Evet, ltfen, dediinde kadnn yzndeki glm
seme ve olaanst panll am a bir o kadar da do
nuk gzleri bir an olsun yumuad nk yeterli dere
cede Avrupa aksanyla ngilizce konuabiliyordu.
"Adm, Joyce," dedi kadn. Sesi bouktu.
"Tantma m em nun oldum, Joyce. Adm, Erich.
Bir eyler imek ister miydin?"
Servis ok yavat; Joyceun ikisi bir buuk dakika
sonra masaya geldi. Erich ve Joyce karlkl kadeh
kaldrdlar, sessizce. Joyce bir yudum ald. Erich alma
d.
"Biliyor musun," dedi Joyce, "Aksanmdan sahiden
de holandm . Nerelisin?"
Erich gld. "ok eski bir Alman ailesinin son
yesiyim. Fakat Fransa, svire, spanya ve Britanyada
da yaadm. Bana aslnda Avrupa vatanda da diyebi
lirsin, en azndan eskiden yleydim."
"Harika." Joyce itenlikle etkilenmi grnyordu.
kisinden bir yudum daha ald ve bardann kena
rndan, hayran olmu bir ekilde ona bakt. "yleyse,
burada ne iin var?"
"Artk burada yayorum. Bir Amerikal oldum.
New Yorka geleli yalnzca gece oldu fakat buray
im diden sevmeye baladm."

"New Yorku m u seviyorsun?" diye sordu Joyce


duyduklarna inanamayarak. "Erich, tadsn... am a sa
nrm beni kandrm aya alyorsun. Buradan gidebil
m ek iin her eyimi verirdim."
"Oh, hayr, hayr. Buras, ok ilgin bir ehir. Ame
rikaya gelm eden nce buras hakknda ok ey duy
mutum. Hayatm b u rad a ok iyi srdreceim i
umuyorum."
"Bu ehirde herey, hayatn srdrm ek zerine
kuruludur. Ve h er zaman dikkadi olmak zorundasndr."
"Ben her zaman dikkadiyimdir, Joyce."
Joyce dalgnca ban sallad. Erich, parm aklarn
daki kan krmzs ojelere bakt. Barda ok az ses var
d.
"Baksana," dedi Joyce sonunda, o fahie glm se
mesini taknp, "Neden daha sakin ve ba baa kalabi
leceimiz bir yere gitmiyoruz, Erich?"
O n dakika sonra, sigaradan dum an alt olmu bar
dan bir blok tede, kk ve olduka bakmsz bir
odada yalnzdlar. Joyce fiyatn syledi. Erich de de
di. Paray bir kenara koydu ve profesyonel bir hz ve
gzellikle soyundu.
Erich, kz kollarna geldiinde vcudunun olduk
a solgun olduunu fark etti. Bu, yar glgede ve g
ne yerine yapay k altnda yaamay alkanlk
edinm i birinin solgunluuydu daha ok. Tam bir e
hir sakini solgunluuydu.

34

Ve kz kendine ekip dilerini batrdnda, kz


azn ap lk atabilmek iin nefes almaya alt
am a lk sadece bir inilti olarak duyuldu nk zehiri abuk yaylmt, Erich o anda kz ile arasnda bir
kan ba hissetti.

in sevmedii ksm, arkasnda brakt izleri sil


mekti. i bittiinde, Joyce kendinde olm am asna ve
eskisinden de solgun grnm esine karn hl ya
yordu. Biliyordu ki ona iyileme ansn verm e gibi
bir riske giremezdi.
Erich, ceketinin cebinden kamay kard ve boa
zn paralad, orada brakt izleri yok etm ek iin ol
duka zahm et ekti. Polisin zm lenememi su d-

35

vlarna bir yenisini eklemesi, gerek doasyla ilgili


kant bulm asndan daha iyiydi.
Erich, pencereye gitti ve zorlayarak pencereyi at.
D rt kat aada, sokak, elleri ceplerinde ve gz u
kurlarndaki gzleri iin iin yanan insanlarn yr
d ehrin gece hayatyla dolup tayordu. Ameri
kaya gelm eden nce hakknda bir eyler duyduu in
sanlard hepsi de. Hrszlar, fahieler, pezevenkler,
uyuturucu satclar, eski oyuncu dkntleri, adi hilekrlar ve de ucuz alan kiralk katiller. Sonraki ge
celerde, hepsini daha da yakndan tanyacakt.
Pencereden kt, parlak siyah ve dz yarasa kanat
larn ap, ehrin scak, kokumu rzgrlarnn onu
ait olduu glgelere ve yurt dndan getirdii meza
ra gtrm esine izin verdi. Ve takip eden gnler bo
yunca, orada, l uykusunu uyudu.

37

I
KALDENSTEIN VAMPR
Frederick Cowles

Genliimden beri tatillerimi A vrupann uzak k


elerinde gezinerek geirmeyi alkanlk edinmitim.
talyada, Ispanyada, N orvete ve Gney Fransada
ok elenceli zaman geirmitim am a bu adede ge
zindiim tm lkeler iinde favorim Almanyadr.
m knlarn az ve zevklerin basit olduu ak hava ha
yatn seven insanlar iin idel bir tatil beldesidir n
k insanlar h er zaman arkada canlsdr ve hanlar
gzel ve ucuzdur. Almanyada m kem m el birok ta
til geirm iim dir ama bam dan ok tu h af ve grl
memi bir olayn getii bir tatil var ki hibir zaman
hafzam dan silinmeyecektir.
1933 yazyd, D onald Youngla Kanarya A dalarna
deniz gezintisine kmaya karar vermitim. Donald
Young, aniden ok ocuka bir rahatszla yakalan
d birden, dorusunu sylemek gerekirse, kzama

38

yakaland, ve hazrlklarm tek bama yapmak zo


ru n d a kaldm. Organize bir deniz gezintisine hi ar
kadam olm adan katlm a fikri aklma pek yatmam
t. Bilhassa sosyal trden bir insan deilim dir ve bu
gezintiler bana danslar, kokteyller ve toplantlar iin
bir frsatm gibi gelir. Sudan km bala dnm ek
ten korkuyordum, bu yzden deniz gezintisini u n u t
maya karar verdim. B unun yerine, kendim e Alman
ya haritalar buldum ve b ir yry tu ru yapmay
plnlamaya baladm.
Bir tatilde, elencenin yars tatili plnlam akta ya
tar ve sanrm lkenin belirli bir blgesini kararlat
rp sonradan alt kez fikrimi deitirdim. lk bata
Moselle Vadisini gzme kestirdim, sonra da L ahn.
Black Forest fikriyle kafa kurcaladm, oradan Hartz
Dalarna atladm ve sonra Saxonyi tekrar gezme
nin elenceli olacan dndm . En sonunda G
ney Bavyeraya kilitlendim nk daha nce orada
hi bulunm am tm ve buras hayatmda yeni bir say
fa aacaa benziyordu.
ki gn, nc snf bir yolculuk yapmak, zorluk
lara alkn bir dnya gezgini iin bile yorucuydu,
M nihe adamakll yorgun ve yaral bir halde gel
dim. ans eseri Peter Schm idtin iyi arap ve iyi ye
mek satt, yolcularn konaklamas iin birka odas
nn olduu, H ofgarten yaknlarndaki Aln Elma H a
nn kefettim. Kanadada on yl yaam ve ngiliz
ceyi mkem m el konuan Peter neler hissettiimi
ok iyi biliyordu. Gecesi bir marklna rahat bir oda
verdi bana, scak kahve ve kurabiye servisi yapt ve ya
taa gitmemi, tamamen dinlenene kadar orada kal
mam tavsiye etti. dn dinleyip on iki saat de

39

liksiz bir uyku ektim ve kendim i bir papatya kadar


taze hissederek uyandm. Bir tabak domuz eti rosto
su ve iki byk bardak Alman biras yarama iyi geldi
ve M nihi bir para grebilm ek iin yola koyuldum.
ehir, Almanyadaki en byk d rdnc ehir
olup ziyaretilerin ilgisini ekecek ok ey sunuyor
du. Gn iyice ilerlemiti am a vitraylaryla nl Frauen-K ircheyi, eski Rathausu ve Marien-Platzn ya
nndaki on drdnc yzyl kilisesi St. P eteri gr
meyi baardm. Bir ay partisinin dzenlendii Reginapalastn iine gz attm ve sonra, akama Altn Elm aya geri dndm . Sonrasnda, Ulusal Tiyatroda,
Die M eistersingerin bir gsterisine katldm. Yataa
girdiim de gece yansn gemiti ve M nihte bir gn
daha kalmaya karar verdim.
ikinci gn grdklerim ve yaptm ileri anlata
rak sizleri skmayacam. Sra d hibir eyin ger
eklemedii h er zamanki gezintilerden biriydi.
Akam yem einden sonra Peter turum u plnlam a
n iin yardm etti. Bavyera kylerini, ok ksa olarak
bir bilgi vererek aklad ve h an lan n bir listesini vere
rek son derece deerli bir yardm da bulundu. Rosenheim a trenle gidip yryme oradan balamam
neren de oydu. U yz kilometreyi kapsayan ve on
be gn ierisinde beni M nihe geri getiren bir rota
izdik haritada. Lf ksa kesmek gerekirse, Rosenhe
im a sabahn erken saatlerinde giden ilk treni yakala
dm; insan ldrecek kadar yava bir yolculuk oldu.
Yetmi be kilometrelik mesafeyi almamz neredeyse
saati buldu. Kasaba, kendi bana, on beinci yz
yldan kalma bir kilisesi olan, eski bir kilisede Bavye-

40

ra tablolarnn sergilendii iyi bir mzeye sahip, ufak


endstriyel tarzda elenceli bir yerdi.
O radan ayrlmak istemezdim ama Traunstein yo
lunda ilerlemeye koyuldum. Bavyeradaki en byk
gl olan Chiem-Seenin evresinde kvrlan gzel bir
yoldu.
Geceyi Traunsteinda geirdim ve ertesi gn, eski
surlarla evrili M hldorf kasabasna ilerledim. O ra
dan, Pfarrkirchen yoluyla Vilshofena gemeyi plnla
dm. Ama yanl yola sapp, kndimi Gangkofen ad
verilen ufak bir yerde buldum . Oral hanc bana yar
dmc olmaya alt ve Pfarrkirchena kestirme yol
olacak ayrlk bir patikaya yneltti beni. Aklamala
rn besbelli yanl anlamtm nk akam olmutu
ve haritam da iaretli olmayan bir dizi alak tepenin
tam kalbinde, mitsizce kaybolmutum. zerinde gri
tatan bir kalenin durduu yksek tepenin glgesi al
tndaki karmakark, kk bir kye vardm da ka
ranlk kyordu.
ansma, kyn bir han vard buras eski am a ol
duka rahat bir yerdi. Bu blgede yabanclarn nadi
ren grldn syleyen han sahibi zeki bir adam
d ve olduka da cana yaknd. Kk kyn ad Kaldensteind.
Kei stnden yaplma peynir, salata, avdar ek
mei ve bir ie krmz araptan oluan sade bir ye
mek sofraya konduktan ve bunlar afiyetle yedikten
sonra ksa bir gezintiye ktm.
Ay ykselmiti ve kale, peri masallarndaki sanki
bir tr byl bir kaleymi gibi, bulutsuz gkyzne
uzanyordu. Kk bir binayd d rt kuleli ve kare

41

am a o gne dek grdm en rom antik grnm l


kaleydi. Pencerelerinin birinde bir k parldad,
bylece burada birilerinin olduunu anladm. Dik
bir patika ve kayaya oyulmu basamaklar kaleye k
yordu ve neredeyse, Kaldenstein Lorduna gecenin
ge saatinde bir ziyarette bulunmay dndm . Fa
kat bunun yerine, hana dndm ve m eyhanede ien
ok az sayda kiiye ben de katldm.
Topluluk genel olarak, ahalinin ii ksmndan
olumutu ve kibar olm alarna karn bir insann Al
man kylerinde karlamaya alk olduu o samimi
ruhtan onlarda ok az vard. Aksi ve tepkisiz gzk
yorlard ve sanki korkun bir srr paylatklar izleni
mine kaplmtm. O n
lar konumaya tutmak
iin elim den gelenin
en iyisini yaptm baar
szlkla. Sonunda, ile
rinden birini konutur
mak iin, "Syler misi
niz, dostlarm, tepede
ki kalede kim yayor?"
diye sordum.
Bu zararsz soru
m un onlar zerinde tyler rpertici bir etkisi oldu,
ikilerini ienler kulplu bira bardaklarn masaya
koydular ve yzlerinde meydana gelen dehetli bir
bakla, hepsi birden bana baktlar. Kimisi ha kar
d ve yal bir adam bouk bir sesle, "Sus, yabanc.
O nun duym asndan Tanr bizi korusun," diye fslda
d.

42

Sorum hepsini rktm e benziyordu ve on daki


ka iinde hepsi teker teker ayrld. Sulu olduum
patavatszlmdan dolay han sahibinden zr dile
dim ve oradaki varlmn onu m terilerinden etme
diini um dum .
zrlerimi bir kenara brak ve zaten fazla uzun
kalmayacaklarn syledi.
"Kalenin sznn gem esinden korkarlar," dedi,
"Ve gnbam ndan sonra kaleye yle bir gz gezdir
m enin bile uursuzluk olduuna inanrlar."
"Ama neden?" diye steledim. "Orada kim o turu
yor?"
"Kont Ludwig von K aldensteinn evidir oras."
"Peki ne zam andr orada yayor?" diye sordum.
Adam kapya doru ilerleyip, kapy dikkatlice ka
pad ve cevap verm eden nce dem ir srgleri srmeleyip, kapnn arka desteini tak. Sonra iskemleme
yakla ve "Neredeyse yz yldr orada yayor," di
ye fsldad.
"Samalk," diye itiraz ettim glerek. "Nasl olur
da bir insan, ister kont ister kyl olsun, yz yl ya
ayabilir? Sanrm ailesi o kadar zam andr kalede ya
yor dem ek istediniz?"
"Gen adam, ben ne dem ek istiyorsam onu de
dim," diye cevaplad yal adam arballkla.
"Kontun ailesi on yzyl bu kalede yaamtr ve ken
disi neredeyse yz yldr Burg K aldensteinda ya
yor."

43

"Ama bu nasl m m kn olabilir?"


"O bir vampir. Tatan kalenin ok altnda byk
mezarlar vardr ve bunlarn birinde. Kont gn boyun
ca uyur, bylece gne ona dokunamaz. Yalnz
ca geceleri dar kp gezinir."
Ne olursa olsun bu ok hayliydi. Korkarm p
heci bir ifadeyle gldm am a zavall han sahibi belli
ki ok ciddiydi ve duygularn incitecek baka bir sz
sylemekten ekindim. Biram bitirdim ve yatama
gitmek iin kalktm. Tam m erdivenleri karken han
sahibim arkam dan seslendi ve kolum dan tutup, "Lt
fen, efendim , pencerenizi kapal tutm anz iin yalva
rrm. Kaldensteinn gece havas insana yaramaz,"
dedi.
O dam a ulanca ierinin frn gibi olm asna karn
pencerenin sk skya kapal olduunu grdm . Ta
bii ki bir an nce pencereyi atm ve cierlerimi te
miz havayla doldurm ak iin bam uzattm. Pencere
dosdoru kaleye bakyordu ve kale dolunayn parlak
nda sanki bir masal lkesinin hayliymi gibi g
rnyordu.
Tam ieri geri ekilecektim ki kulelerin birinin te
pesinde gkyzne doru bakan siyah bir figr gr
dm sandm. Tam seyrederken, o muazzam figr
kanatlarn rpt ve gecenin iine doru szlerek
utu. Bir kartal iin ok byk grnyordu am a ay
nn ekilleri deitirm ek gibi tuhaf bir hilesi var
dr. ok uzakta kk siyah bir nokta olana dek onu
izledim. te o anda, ok uzaklardan, bir k urt lgn
ca ve ac ac uludu.

44

Birka dakika iinde yataa girmeye hazrdm ve


hancnn uyarsn dikkate almayarak pencereyi ak
braktm. Srt antam dan el fenerim i kardm ve ya
tan yan bandaki masaya koydum. Bu zerinde
tahtadan bir han asl durduu bir masayd.
G enelde bam yasta deer demez uykuya dala
rm am a bu zel
gecede uyumak
ok zor geldi.
Ay beni ra
hatsz etti ve bo
una bir abay
t e
*
la, yatamda sa
a sola dnerek
rahat etmeye a
ltm. Koyunlar saydm, ta ki o sevimli hayvanlarn in zerinden
atlam asndan bkp usanana kadar am a uyku benden
hl kayordu.

'

1*

Evin saati gece yarsnda ald ve birden odada yal


nz olm adm zannedim tatsz bir hisse kapldm.
Bir an korktuum u hissettim ve sonra korkum u yene
rek, sanki birinin olduunu sandm tarafa doru
dndm . Orada, cam kenarnda ay na kar si
yah, uzun bir insan figr duruyordu. Byk bir kor
kuyla yataktan frladm ve el fenerim i kaptm. Fakat
yatamdan frlarken duvardan bir ey drdm .
D rdm kk hat ve parm aklarm onu daha
masaya dem eden yakalad. Pencere tarafndan ho
m urtulu bir kfr geldi, figrn pervazda asl dur
duunu grdm ve birden gecenin karanlnda kay
boldu. Yine o anda bir eyin farkna vardm, adam n

45

ya da her kimse, glgesi yoktu. Ay onun iinden


szlmt sanki.
Bu olayn zerinden neredeyse yarm saat gemi
ti ki yatamdan kalkp pencereyi kapamaya cesaret
edebildim . B undan sonra hem en uykuya daldm ve
hizmeti saat sekizde seslenene dek deliksiz bir uyku
ektim.
Geceki olaylar gerek olamayacak kadar sama g
r n d ler gzm e ve bir tr kbusun kurban olduu
m a karar verdim. H an sahibinin kibar sorusuna kar
lk, ok rahat bir gece geirdiime yemin ettim am a
korkarm baklarm szlerimi yalanc kard.

II

Sabah kahvaltsndan sonra ky aratrmaya git


tim. Geen akam gzme grndnden daha b
yk olduunu grdm , kimi evler yolun kenarndaki
bir vadide bulunuyordu. Roman tarznda yaplm ve
m aalesef bakma ihtiyac olan kk bir kilisesi bile
vard. Binaya girdim ve gsterisiz m abedine bakar
ken bir yan kapdan ieriye bir rahip girdi. Zayf ve
tm dnya zevklerinden elini ekmie benzeyen bir
adamd. H em en dosta bir selm verdi bana. Selm
na karlk ben de selm verdim ve ona ngiltereden
geldiimi syledim. Binann gzle grlr yoksullu
undan dolay zr diledi, on beinci yzyldan kal
m a camlara, ayn dnem e ait vaftiz kurnas oymasna
ve Meryem A nann olduka ho bir heykeline dikka
timi ekti.
Sonradan, onunla kilise kapsnda otururken, ka
leye doru bakp, "Merak ediyorum, peder, acaba
Kaldenstein Lordu da beni sizin karladnz kadar
arkadaa karlayabilir mi?"dedim.

47

"Kaldenstein Lordu," dedi peder sesinde bir titre


meyle. "Herhalde kaleyi ziyaret etmeye niyetlenm i
yorsunuz?"
"Niyetim bu," diye cevapladm. "ok ilgin bir ye
re benziyor ve dnyann bu kesini grm eden bura
dan gitmek beni ok zer."
"O lnetli yere girmeyi denem em eniz iin size yal
varrm," diye yalvard. "Ziyaretiler Kaldenstein Kale
sine kabul edilmezler. B unun yan sra," sesini dei
tirerek devam etti, "Binada grlecek hibir ey yok."
"Peki ya tepedeki m uhteem m ezarlar ve yz yl
dr onlann iinde yaayan adam?" diye gldm .
Pederin yz, gzle grlr bir ekilde beyazlad.
"yleyse vampiri biliyorsunuz," dedi. "eytana gl
me, evldm. Tanr hepimizi yaayan llerden koru
sun." Diyerek ha kard.
"Ama peder," diye bardm , "Ortaadan kalma,
bylesine batl bir inanca inanm yorsunuz herhalde?"
"Herkes doru bildii eye inanr ve biz Kaldenstein llar kalede, Kont F eodorun ld ve Bulgaris
tan dan kuzeni Ludwigin m lk miras edindii 1645
tarihinden beri hi bir defin ileminin gerekleme
diini ispatlayabiliriz."
"ok sama bir yk," diye kar ktm. "Bu srrn
mantkl bir aklamas olmal. Buraya 1645te yerle
en bir adam n hl yayor olmas dnlemez."
"Konu eytana hizm et edenler oldu m u h er ey
m m kndr," diye cevaplad peder. "Dnya tarihi
boyunca, eytan h e r zaman iyilie kar savamr ve
ou zaman da galip gelmitir. Kaldenstein Kalesi

48

korkun ve olaanst her ktln urak yeridir


ve oradan m m kn olduunca uzak durm anz tavsi
ye ederim."
Bana nazike veda etd, elini kaldrp beni yavaa
kutsad ve kiliseye tekrar girdi.
imdi itiraf etmeliyim ki, pederin szleri iimde
huzursuzluk hissi uyandrp, grdm kbusu d
nmeye zorlamt. H er eyden nce bu bir rya
myd? Ya da beni de kurbanlarndan biri yapmaya a
lan vampirin ta kendisi olabilir miydi ve ben ha
kazara kaptm iin mi am acnda baarsz olmutu?
Neredeyse, kaleye girm ek iin izin isteme niyetim den
vazgeecektim. Sonra, sabah gneiyle parldayan
gri, eski duvarlara baktm tekrar. O rta adan kalma
hibir mistik canavar beni buradan karamayacakt.
P eder de kyn cahil insanlar gibi batl inanlyd.
Islkla ok bilinen bir arky alarak, kyn soka
ndan yukar yrdm ve ok gem eden, kaleye gi
den dar patikadan yukar doru trm andm . Yoku
dikletike, patika, yerini binann ana kaps n n d e
ki kk bir pltoya getiren basamaklara brakt. Et
rafta hi bir hayat belirtisi yoktu ve giriin nnde
ar bir zil aslyd. Tozlu bir zinciri ektim ve krk
dkk ey ahenksiz bir grlt kard. Bu ses kule
lerden birinde duran ekin kargalarn rahatsz etti ve
tmeye baladlar am a seslenilerime cevap verecek
hibir insan kmad. Zili tekrar aldm. Bu kez, daha
kapy almn yanklan kaybolmadan srglerin e
kildiini duydum. Byk kapnn srgleri gcrdad,
gne ndan gzlerini krptran yal bir adam
duruyordu karmda.

49

"Kaldenstein Ka
lesine kim gelmiti?"
diye merakl, tiz bir
sesle sordu, adam n
yar kr o ld u u n u
grdm .
"Ben bir ngiliz zi
yaretiyim," diye ce
vapladm , "K ontu
grm ek istiyordum."
Cevab "Efendim
ziyareti kabul et
mez," oldu ve kapy
suratm a kapam ak
istedi.
"Peki kalenin teesinden manzaraya
akmam da m ya
sak?" diye sordum
aceleyle. "Orta a
kalelerine ilgim var
d r ve bu harika ya
py grm eden Kal
d en ste in dan ayrl
mak beni ok zer."
Yal adam bana
yle bir bakt ve ka
rarsz bir sesle, "G
recek ok az ey var,
efendim , korkarm
ki bu, sadece zama
nnz boa harca
mak olur."

"Ama basit bir ge


zinti ayrcalm da

50

takdir edersiniz umarm," diye srdrdm , "Ve em i


nim ki, buna Kont da kar kmayacaktr. Size hi ra
hatszlk vermeyeceimi garanti ederim ve Ekselnslarnn m ahrem iyetine de rahatszlk verm e gibi bir
arzum yok."
"Saat ka?" diye sordu adam.
Neredeyse on bir olduunu syledim. Gne h
l gkyzndeyken gvenli gibi bir eyler m rldand
bana. rm kanavielerin asl durduu, ru tu b et
ve rm e kokan bo bir salonda buldum kendimi.
O dann sonunda zerinde arm alar bulunan, glge
likle rtlm bir krs bulunuyordu.
"Bu kalenin ana salonudur," diye anlalmaz bir
seste konutu rehberim , "Kaldensteinn byk lordlar devrinde tarihi birok olaya ahit olmutur. Bura
da, altnc Kont Frederic, on iki talyan esirin gzleri
ni oymu ve sonra onlar tepeden aa atmtr. Bu
radaki Kont Augustun da W urttem burglu bir prensi
zehirledii ve sonra l vcutla beraber ziyafete o tur
duu sylenir."
Kirli ve haince ykler anlatmaya devam etti, Kal
denstein Kontlarn n ne kadar kanl ve aalk bir
slle olduu aikrd. Beni ana salondan, krk d
kk eyal birka ufak odaya geirdi. K endinin yata
cak yeri kuzey kulesindeydi; bana tm binay gster
mesine karn efendisinin olabilecei hibir oda g
remedim. Yal adam h er kapy duraksayarak at ve
kendisi dnda, kalede hi kimsenin yaamad orta
dayd.
"Ama K ontun odas nerede?" diye sordum ana sa
lona dndm zde.

51

Kafas kanm bir halde bakt bir anlna ve "Yer


altnda birtakm odalarm z vardr ve Ekselnslan
bunlardan birini yatak odas olarak kullanr. Anlars
nz ya, orada rahatsz edilm eden dinlenebilir."
Binadaki herhangi bir odann bile yerin dibinde
huzur aramaya gerek brakm adan onun arad ses
sizlii vereceini dndm .
"Peki sizin kendinize zel kiliseniz yok mu?" diye
sordum.
"Kilise de yer altndadr."
Kiliselere ilgi duyduum u ve yer altnda bir ibadet
yeri rnei grm enin ok houm a gideceini im a et
tim. Yal adam eidi bahanelerde bulundu am a en
sonunda yer altndaki mezarl ve kiliseyi gsterm e
ye raz oldu. Bir raftan, ok eski dnem lere ait bir fe
n e r alp iinde m um yakt ve duvar halsn bir para
kaldrarak gizli bir kapy at. Nemin yol at r
m eden kaynaklanan i bayltc koku zerimize do
ru geldi. Yal adam adeta kendi kendine konuarak
tatan, dik basam aklardan aa inerek, talarn iine
oyulmu bir koridordan geirdi beni. Bu yolun so
nunda, karmza kilise gibi denm i byk bir ma
araya geit veren bir kap kt. Buras, llerin ke
miklerinin topland bir m aara gibi iren koku
yordu ve fenerin zayf m um kasveti yalnzca art
tryordu. Rehberim beni m ahzenden geirdi ve fene
ri kaldrarak, m abedin stnde asl, Lazarusun
lm den uyand, sra d bir tabloyu iaret etti.
Tabloyu daha yakndan incelem ek iin ilerledim ve
kendim i bir baka kapnn yannda buldum .
"Peki bunun arkasnda ne var?" diye sordum.

53

"Alak sesle konuun, efendim," diye ricada bu


lundu. "Buras Kaldenstein K ontlarnn bedenleri
nin ebedi istirahatta bulunduu aile mezarldr."
Tam o konuurken, kapnn arkasndan gelen bir
ses duydum. ekme sesiyle bir insann uykusunda
dnerken kard bir sese benziyordu.
Sanrm bu sesi yal adam da duymutu nk eli
titreyerek beni kolum dan tuttu ve kiliseden dar
kard. M umun titreyen zayf biz basamaklar
karken evreye adeta kasvet veriyordu Ve kalenin salo
n u n a tekrar girdiimizde rahatlam ann verdii duy
guyla gldm. Yal adam tella bana bakt ve "Hep
si bu kadar, efendim. Sizin de grdnz gibi bu es
ki binada insann ilgisini ekecek ok az ey var. De
di.
Eline be mark sktrmaya altm am a almay
reddetti.
"Para benim hibir iime yaramaz, efendim," diye
fsldad. "llerle yaadm iin para harcayacak
hibir eyim yok. Paray kydeki pedere verip benim
iin dua etmesini sylerseniz bu bana yeter."
steini yerine getireceim e dair sz verdim ve ku
rusk kabadayln verdii lgnlkla "Kont ne za
m an ziyareti kabul ediyor?" diye sordum.
Cevab yine "Efendim asla ziyareti kabul etmez,"
oldu.
"Ama herhalde ara sra kaleye kyordur? Tm
vaktini yer alt odasnda geirmiyor herhalde," de
dim.

54

"Genellikle, gece yars birka saatliine salonda


otu ru r ve bazen mazgall siperlerde dolar."
"O zaman gece yars dneceim," diye bardm.
"Ekselansa olan saygm gstermeyi kendisine bir
bor bilirim."
Yal adam kapy am a maksadyla dndkten
sonra karanlk gzlerini yzme dikip, "Gne battk
tan sonra Kaldensteina gelmeyin nk b urada g
recekleriniz yznden yreinizi korku kaplayabilir."
Ve kalbiniz bu korkuya dayanamayabilir.
"Beni cin peri yklerinle korkutmaya kalkma,"
diye sert bir ekilde cevap verdim. Ve sesimi ykselte
rek, "Bu gece Kont von K aldenstein greceim," di
ye bardm.
Yal adam kapy sonuna kadar-at ve gne
krk dkk binadan ieri szld.
"Gelirseniz, sizi kabul etmeye hazr olacaktr," de
di, "Ve unutm ayn, kaleye bir daha girm eniz tama
m en kendi isteiniz dorultusunda olacaktr."

55

III
Akam vakti geldiinde, cesaretim biraz azalmt
ve pederin dn dinleyip Kaldenstein terk et
mi olmay diledim. Ama yzmde inat bir ifade
vard ve kaleyi tekrar gezmeye yemin ettiim den do
lay beni hibir ey hedefim den alkoyamazd. Akam
karanl kene kadar bekledim ve hancya niyetim
den hi bahsetmeyerek kaleye giden dik patikada yol
almaya baladm. Ay henz domamt ve basamak
lardan karken fenerim i kullanm ak zorunda kal
dm. Krk zili aldm ve kap neredeyse zili alar al
maz ald. Sanki kapy alm am .bekleniyorm u gibi
geldi bana. Yal hizmeti selmlayarak ieri ald be
ni.
"Ekselnslan sizi grecek, efendim," diye bard.
"Kaldenstein Kalesine kim girerse kendi isteiyle gi
rer."
Bir an olsun duraksadm. Bir ey, hl vaktim var
ken oradan svmam iin beni uyaryordu. Sonra b
tn cesaretimi topladm ve eie ktm.

56

Kocaman grkemli ocakta odun atei yanyordu ve


kasvetli odaya neeli bir atmosfer kazandryordu.
Gm kollu amdanlktaki m um lar parlt sayordu
ve salonun banda, zem inden yksekte bir masada
bir adam n oturduunu grdm . Ben yaklanca ba
na selm vermek iin kalkt.
Kaldenstein K ontunu nasl tarif edebilirim ki?
nanlmayacak kadar uzun boyluydu ve yzne doal
olmayan bir solgunluk hakimdi. Sa koyu siyaht ve
elleri ince yaplyd ama parm aklan sivri ulu ve tr
naklan uzundu. Beni en ok gzleri etkilemiti.
O dada yrrken gzleri krmz bir kla parldad,
gzleri sanki birer alev halkasyd. Yine de, karla
mas olduka misafrperverceydi.
"Mtevaz evime ho geldiniz, efendim," dedi say
gyla eilerek.
"Size daha m isafirperver bir karlama sunamadm iin ok zgnm am a ok tutum lu yayoruz.
Konuklar arladmz ok nadirdir ve beni grm ek
iin bunca skntya katlanmanz bana o n u r verdi."
Teekkr ettiimi gsteren birka szck mrl
dandm ve beni oturm am iin, zerinde bir arap s
rahisiyle tek bir bardan bulunduu uzun bir masa
ya davet etti.
"arap alr mydnz?" diye sordu ve barda az
na kadar doldurdu. Nefis, eski bir arapt ama yalnz
imek zorunda kalmaktan biraz rahatsz olmutum.
"Size katlamamam mazur greceinize inanyo
rum," dedi benim duraksar tavrm apak fark ede
rek. "Ben asla arap imem." Gld ve n dilerinin
uzun ve sivri ulu olduunu grdm .

57

"imdi, syleyin bana," di


ye devam etti. "Dnyann bu
cra kesinde ne iiniz var?
Kaldenstein inenmi yol
dan uzakta kalr ve burada
ok az yabanc grrz."
Bir yry tu ru n a kt
m ve Pfarrkirchena gider
ken yolumu kaybettiimi an
lattm. Kont sessizce gld
ve sivri dilerini tekrar gs
terdi.
"Ve bylece Kaldensteina ulap kendi isteinizle
beni ziyaret etmeye geldiniz."
Kendi isteime yaplan bu gnderm eler canm
skmaya balamt. Bu szler kanlmaz bir olayn
habercisiydi. Hizmeti, bu sabah yaptm gezintinin
sonunda tam ben ayrlacakken ve bu akam bana ka
py aarken de bu szleri kullanmt ve ayn szleri
imdi de Kont kullanyordu.
"Kendi isteim dnda beni buraya baka ne geti
rebilirdi ki?" diye serte sordum.
"Gemiin o kt gnlerinde birok insan buraya
zor kullanlarak getirilmiti. Bugn arladmz tek
tk konuklar kendi isteiyle gelenlerdir."
Tm bu zaman boyunca, tu h af bir duygu yava ya
va iimi kaplyordu: sanki tm enerjim bedenim den
ekiliyordu ve lm cl bir bulant tm hislerimin s
tesinden geliyordu. Kont tandk yerlerden bahset
meyi srdrd am a sesi ok uzaklardan geliyordu. O

58

tuhaf gzlerinin benim kilere baktnn bilincindeydim. Bydler, daha da bydler, iki ate kuyusu
nun iine bakyordum sanki. Ve sonra, sakar bir hare
kede arap bardam yere drdm . Krlgan ey
paralarna ayrld ve grlts beni kendim e getir
di. Elime bir kymk batt ve masada kandan kk
bir glck olutu. Bir m endil aradm am a ben m endi
li bulam adan, salonda yanklanan ve bu dnyaya ait
olmayan bir ulumayla dehete kapldm. Bu ulum a
K ontun dudaklarndan dklm t ve bir anda ma
sann stndeki kana eilip onu byk bir zevkle ya
lamaya balad. Hayatta ahit olduum en iren sah
neydi ve birden ayaa kalkp kapya doru yneldim.
Ama korkudan dizlerim tutulm utu ve ben daha
birka metre gidem eden Kont nm e geti. Beyaz
elleriyle beni kollarm dan yakalad ve oturduum
sandalyeye geri gtrd.
"Deerli efendim," dedi. "Kabalmdan dolay ne
olur beni affedin. Tarih boyunca ailemin fertleri bil
hassa kan grm ekten ok etkilenmitir. Buna isterse
niz miza da diyebilirsiniz am a kimi zam anlar bizleri
vahi hayvanlar gibi davranmaya itiyor. Bir konuu
m un karsnda tm terbiyemi u n u tu p tuhaf bir ekil
de hareket etm ekten byk znt duydum. Sizi te
m in ederim ki bu hatam dan kurtulmaya altm ve
bu yzden sevgili kyllerim den uzak duruyorum ."
Aklama bana yeterince makul geldi am a iimi
korku ve tiksinti kaplad. Dahas azndan sarkan k
k bir kan damlac gryordum.
"Korkarm Ekselnslarn uykusundan alkoyuyo
rum ," dedim, "Zaten hana geri dnm e vaktim geldi
artk."

59

"Ah, hayr, dostum," diye cevaplad. "Gece saatle


ri en sevdiim saatlerdir ve benim le sabaha kadar ka
lrsanz size m innettar olurum . Kale ssz bir yer ve si
zin bana elik etmeniz m utlu edici bir deiiklik olur.
Sizin iin gney kulesinde bir oda hazrland bile ve
yarn, kim bilir, bizi elendirecek baka konuklarmz
da gelebilir."
Yreimi m thi bir korku sard ve kekeleyerek
ayaa kalktm, "Brakn, gideyim... Brakn gideyim.
Bir an nce kye dnmeliyim." Diye adeta yalvaryor
dum.
"Bu gece dnemezsiniz nk bir frtna yakla
yor ve sanrm patika gvenli olmayacak."
Bu szckleri sylerken pencereye d n d ve pen
cereyi ap pelerinini savurarak, kolunu gkyzne
doru kaldrd. O nun bu hareketine karlk verirce
sine, bulutlarn arasnda korkun bir imek akt ve
frtnann grlemesi neredeyse kaleyi sarst. Ve ya
m ur korkun bir sel gibi akmaya balad mthi bir
rzgr dalarda uuldad. Kont pencereyi kapayp
masaya dnd.
"Gryorsunuz, arkadam," diye gld, "Tm
artlar sizin kye dnm enize kar. Bu gece size suna
bileceimiz fakir misafirperverliimizden tatmin ol
malsnz."
Krmz kenarl gzleri benim kilerle bulutu ve ru
hum u bedenim den ayryorlar gibi bir hisse kapl
dm. Sesi bir fsltdan yksek deildi ve uzaktan ge
liyordu sanki.

60

Masadan bir mum ald ve ben de onu transa geen


bir adam gibi dolambal bir m erdivenden kp, bo
bir koridordan geerek d rt direkli antika bir yatan
bulunduu skc bir odaya kadar takip ettim.
"yi uyuyun," dedi sinsi ve alayc bir bakla. "Yarn
gece baka konuklarmz da olabilir."
Beni yalnz brakmasyla ar kapnn grltyle
kapanmas bir oldu ve te yandan imek aktn
duydum. Bedenim de kalan son gc de toparlaya
rak, kendim i kapya frlattm. Kap ok salamd ve
stelik kilitlenmiti ve esir dmtm. A nahtar deli
inden K ontun hrltl sesi geldi.
"Evet, yarn gece baka konuklarnz olacak. Kal
denstein Lordlar, atalarnn evine gelm enizden do
lay size scak bir karlamada bulunacak."
Ben l gibi kendim den geerken K ontun patlat
t alayl kahkaha bu korkun ve kasvetli kalenin ka
ra duvarlarna arparak yayld.

61

IV
Bir sre sonra kendim e gelip, yataa srnm m
ve tekrar kendim den gemi olmalym nk uyan
dm da odann ubuklarla kapatlm cam ndan ie
ri gn szlyordu. Kol saatime baktm. bu
uktu ve, len olmutu, gnn byk bir ksm artk
geride kalmt.
Kendimi hl halsiz hissediyordum am a pencere
ye gitmeye abaladm. Pencere dan dik ve engebeli
yam alarna bakyordu ve grnrde hibir insan
yerleimi yoktu, inleyerek yataa dndm ve dua et
meyi denedim . Yere vurm akta olan gne huz
m esinin yava yava azalmasn seyrettim, ta ki yerini
karanla brakana dek. Sonra glgeler topland ve
en sonunda pencerenin karanlk ekli kald.
Karanlk iime yeni bir korku drm t; yap
kan ve souk bir terle yatama yattm. Ayak sesleri
nin yaklatn duyarak yerim den kalktm. Kap ard
na kadar ald ve Kont elinde bir m um la ieri girdi.

62

Yksek sesle "Kendi adma, sizi ok eden terbiye


sizliimden dolay beni affedin," dedi. "Ama zorunlu
luklar beni gn boyunca odam da kalmaya zorluyor.
H er neyse, sizi imdi biraz elendirebilirim."
Kalkmaya alm am a bedenim hareket etmeyi
reddetti. Kont tatsz bir glle, bir kolunu belime
att ve sanki beni bir bebekmiim gibi az bir g sarf
ederek kaldrd. Beni bu ekilde tayarak koridor
dan geip salona giden m erdivenlerden aa indi.
Masada yalnzca m um yanyordu ve beni bir
sandalyeye oturttuktan sonra, birka dakika iin oda
nn ok azn grebildim. Aradan vakit geip gzle
rim karanla uyum saladnda masada iki yeni ko
nuun daha olduunu fark ettim. Zayf k, yzleri
ne vurduu an neredeyse lk atacaktm. l
adam larn o korkun yz ifadelerini grdm , h er ey
leriyle eytana benziyorlard ve gzleri, K ontun gz
lerinde de parldayan ayn eytani kla parldyordu.
"Size amcam ve kuzenimi tantm am a izin verin,"
dedi zindancm. "August von Kaldenstein ve Feodor
von Kaldenstein."
"Fakat," diye azmdan kat, "Bana, Kont Feo d o run 1645te ldn sylemilerdi."
korkun yaratk sanki iyi bir espri yapmm gi
bi katla katla gldler. Sonra August masaya eildi
ve kolum un ei ksmn imdikledi.
"yi kanla dolu," diye gld. "Uzun zam andr by
le bir ziyafetin sz ediliyordu am a sanrm bekledii
mize dedi."

63

B unu duyduum da baylm olmalym, kendim e


geldiim de masada yatyordum ve de stme
eilmiti.
"Boaz benim olacak, ' dedi Kont. "Boaz kendi
me bir ayrcalk olarak gryorum."
"Benim olmal," diye hom urdand August. "En
yalnz benim ve ben beslenmeyeli uzun zaman ge
ti. Ama gerekirse gs almayada raz olurum ."
"Bacaklar benim," dedi nc canavar atlak bir
sesle. "Bacaklar h er zaman iyidir ve kan asndan
zengindir."
Dudaklar vahi hayvanlarn dudaklar gibi geri e
kilmiti ve beyaz, sivri dileri m um nda parldyor
du. Birden bir an sesi, gecenin sessizliini bozdu.
alan, kalenin anyd. Yaratklar yerden yksekteki
zem inin stne gerilediler, hom urdandklarn duya
biliyordum. an yeniden, bu sefer daha da inatla al
d.
"O nun karsnda aciziz," diye bard Kont. "Her
kes yerine geri dnsn."
ki arkada yeraltndaki kiliseye giden kk kap
dan yok oldular ve Kaldenstein Kontu odann orta
snda tek bana kald. Kalkp o tu ru r vaziyete getim
ve tam otururken, ana kapnn ardndan gl bir se
sin bardn duydum.
"Tanr adna an kapy," diye grledi. "Yce Kutsallkn gc adna kapy an. Tanr adna."
Kont kar koyulmaz bir g tarafndan ekiliyormuasna kapya yaklat ve srgleri gevetti. Kap

64

bird en ard n a kadar


ald ve uzun boylu pe
der, kapda g r n d ,
gm bir kutuda saate
benzeyen bir eyi yukar
kaldrm t.
Yannda
hanc da vard, zavall
adam n korktuunu g
rebiliyordum. kisi de sa
lona girdiler ve Kont n
lerine dp kat.

"On yl iinde T an n nn verdii gle sana


defa engel oldum,"
diye bard peder. "Bu
gnah evine, defa Y
ce Kutsallk getirildi.
Vaktinde uyarlm tn,
lnetli adam. O eytani
mezarna geri dn, ey
tann klesi. Sana em rediyorum , geri dn."

Kont, tuhaf ve iniltili bir lk atp, kk kap


dan svt ve peder yanma yaklap masadan kalkma
ma yardm etti. Hanc kk bir ie kard ve du
daklarm n arasndan biraz kanyak aktmay denedi
ve ben de ayaa kalkmaya abalyordum.
"Aptal ocuk," dedi peder. "Uyarm dikkate alma
dn, bak, ahmakln seni ne hallere drd."
Kaleden kp m erdivenlerden inm em e yardm et
tiler am a hana ulaam adan yere yldm. Beni yata
a yatrdklarn hayl meyl hatrlyorum am a ondan
sonra sabah uyanana kadar hibir ey hatrlamyo
rum.

65

Peder ve hanc beni yemek odasnda bekliyorlar


d, beraber kahvalt ettik.
"Tm bunlarn anlam nedir, Peder?" diye sordum
yemekler masaya gelince.
"Sana ne anlattysam o," oldu yant. "Kaldenstein
K ontu bir vampirdir- o eytani bedeninde canl g
zkmesini, insan kan imesine borlu. Sekiz yl n
ce, senin gibi inat ve atlgan bir gen kaleyi ziyaret
etmeye karar vermiti. Beklediimiz saatte geri dn
medi ve onu canavarn penelerinden kurtarm ak zo
ru n d a kaldm. Yanmda tadm sa Ha sayesinde
ieri girmeyi baardm ve tam vaktinde yeddm. ki
yl sonra, ne Tanrya ne de eytana inanmamay ter
cih eden bir kadn, Kotu grmeye karar verdi. Yce
Kutsallk tekrar kaleye gtrm ek zorunda kaldm ve
onun gc sayesinde eytann glerinin hakkndan
geldim. Ama dn sabah H einrich, bana gelip yata
nza yatmam olduunuzu ve K ontun sizi yakalam
olm asndan korktuunu syledi. Sizi gnbatm na
kadar bekledik ve sonra kaleye doru yol aldk. Geri
sini siz de biliyorsunuz."
"Beni o yaratklardan kurtardnz iin size ne ka
dar teekkr etsem azdr," dedim.
"Yaratklar," diye tekrar etti ped er tu h af bir ses
le."Yalnzca Kontu grdnzden em in deil misi
niz? Hizmetide, efendisinin kana duyduu istek yok
tur."
"Hayr, hizmetiyi beni ieri aldktan sonra onu
bir daha grm edim . Ama iki kii daha vard- August
ve Feodor."

66

"August ve Feodor," diye m rldand. "O zaman i


ler tahm in ettiimizden de kt. August 1572de, Fe
odor da 1645te ld. kisi de fesat canavarn tekiydi
ama onlarn da yaayan ller arasnda olduklarn
tahm in etmemitim."
"Peder," dedi hanc titrek bir sesle. "Yataklarmz
da gvenli deiliz. Bu vam pirlerden bizi kurtarmas
iin devletten yardm isteyemez miyiz?"
"Devlet bizimle dalga geer," oldu cevab.
"Peki ne yapacaz?" diye sordum.
"Bu korkun iin stesinden gelecek ve imknsz
gzkecek bir manzaraya tank olacak kadar cesare
tin var m diye m erak ediyorum?"
Yardm etm ek iin elim den gelen h er eyi yapaca
m a dair sz verdim nk hayatm ona borluy
dum.
"Peki," dedi, "Birka ey iin kiliseye dnm em ge
rek, sonra kaleye gideceiz. Bizimle gelecek misin
Heinrich?"
H anc bir an tered d t etti am a pedere byk inan
c olduu apak ortayd ve "Elbette geleceim, Pe
der," diye cevap verdi.
Esrarengiz grevimiz iin yola koyulduum uzda
neredeyse le vakti olmutu. Kale kapsn geen ge
ce brakm z gibi, ardna kadar ak bulduk ve sa
londa kimse yoktu. Duvar halsnn altndaki kapy
hem en bulduk ve peder, elinde kocam an gl bir fe
nerle nem li basam aklardan aa bize yol gsterdi.
Kilise kapsnda durdu ve cppesinden ha ve bir
ie kutsal su kard. H er birimizin eline birer ha

67

verdi ve kapya kutsal su serpti. Sonra kapy at ve


maaraya girdik.
M abede ve korkun tabloya yle bir gz gezdirip,
yer alt mezarlnn giriine ilerledi. Kap kilitliydi
am a gl bir tekmeyle kapy krp at. zerimize
pis bir koku geldi ve geriye doru sendeledik. Sonra
peder han kaldrp, "Baba, Oul ve Kutsal Ruh ad
na," diye bararak bizi yer alt m ezarlna soktu. Ne
grmeyi beklediimi bilmiyordum am a k, yerin ii
n i aydnlatnca korkudan adeta nefesim kesildi. O rta
daki aatan tabut sehpasnda dinlenen, Kaldenstein
K ontun u n uyuyan bedeniydi. Dudaklar bir glm
semeyle birbirlerinden ayrlmt ve o lnetli gzleri
yarsna kadar akt.
M ezarln duvarlarndaki hcrelerde tabutlar var
d ve p ed er hepsini srayla inceledi. Ve ilerinden iki
sini yere indirm em izi syledi. Birinin stnde Au
gust von Kaldenstein, tekinin stnde de Feodor
von Kaldenstein yazdn fark ettim. T abudan indir
mek hepim izin gcn gerektirdi am a en sonunda
onlar indirmeyi baardk. Tm bunlar olurken, Kont
da hi kprdam am asna karn bizi izliyordu.
"imdi," diye fsldad peder, "in en korkun ks
m balyor."
Byk bir tornavida karp ilk tabutun kapan
amaya balad. Kapak hem en gevedi ve kapa kal
drm am z iaret etti. inde, geen gece grdm
Kont Augustun ta kendisi yatyordu. Krmz kenar
l gzleri ardna kadar ak ve eytanca parldyordu
ve bozulm ann getirdii iren bir kokuya sahipti.
P eder ikinci tabutu amak iin ie koyuldu ve ok

68

gem eden kvr kvr salan beyaz yzne dm


Kont Feodorun bedenini de ortaya kard.
Sonra tuhaf bir ayin balad. Peder, halar bizden
alp iki bedenin gsnn zerine koydu ve Katolik
dua kitabn karp Ltince dualar okumaya balad.
Sonunda, geri ekildi ve tabutlara kutsal su serpti.
Damlalar kt niyetle yan bakan cesetlere dtke,
acdan kvranr gibi gzktler, patlayana kadar iti
ler ve en sonunda toz olup ufalandlar. Kapaklan ses
sizce tabutlarn stne koyduk ve duvardaki hcrele
rine geri yerletirdik.
"Ve imdi," dedi peder, "Gcmz kalmad. Lud
wig von Kaldenstein, eytani num aralaryla lm
yendi en azndan imdilik ve ona yalnzca yaama
belirtisi gsteren bu yaratklara davrandmz gibi
davranamayz. Tek yapabileceimiz, Tanrya bu g
nahkr canavara engel olmas iin dua etmek."
Bunlar dedikten sonra nc ha K ontun g
sne koydu ve stne kutsal su serperek Ltince bir
dua okudu. Bunu da bitirdikten sonra mezarlktan
ktk am a kap ardm zdan kapannca ieride yere
bir ey dt. Den K ontun gsndeki ha olma
lyd.
Yukar, kaleye ktk ve T anrnn temiz havas hi
bu kadar gzel gelmemiti. Tm bunlar olup biter
ken yal hizm etinin izine rastlayamamtk ve onu
bulmay nerdim . Kald yer, hatrladm kadary
la, kuzey kulesindeydi. Orada, yal kam bur bedeni
ni tavana asl bir ipten sarkarken bulduk. leli en
azndan yirmi d rt saat olm utu ve p ed er lm n
yetkili m ercilere bildirip cenazesinin gerekleecei

69
yerin kararlatrlm asndan baka yaplacak hibir ey
kalm adn syledi.
K aldenstein Kalesin in esrar h ak knd a kafam hl
kark. K ont A ugust ve K ont F e o d o ru n ldkten
sonra vam pir olduklar gerei kulaa h e r n e kadar
sam a gelse de K ont Ludw igin lm e kar olan ba
klndan d a h a kolayca anlalrd. Peder, m esele
ye bir aklk getirem ed i ve K ontu n sonsuza dek ya
ayp evre halkn rahatsz edeceini d n d .

Bir ey biliyorum . K aldensteindaki son gecem de


yataa yatm adan nce
p encerem i ap kaleye
baktm . K ulelerin birin in tepesinde, par
ay nda, siyah bir fig r ok n e t olarak gr l y o rd u . B u fig r
K ald en stein
Kontu n u n glgeler iinde
ta kendisiydi.
A nlatacam az ey
kald. Kyde kalm
elbette tm planrm
altst etm iti ve Mn ih e geri dn d m d e d u ru m yaklak yirmi g n srm oluyordu. P eter S chm idt b a n a gld
ve hangi mavi gzl kz yznden bir Bavyera kyne
taklp kaldm m erak etti. G ecikm em in gerek n e
d e n le rin in iki l adam ve do yasalar gerei ok
tan lm olm as g erek en b ir n c s o ld u u n u
sylem edim .

71

KANIMI

Richard Matheson
Blokta yaayan insanlar, kompozisyonunu duyduk
larnda Ju lesun kesinlikle deli olduu fikrine vard
lar.
Uzun zamandr, hakknda birtakm pheler var
d.
G zn dikip bo bo bakmas, insanlar rperti
yordu. Boazndan gelen kaln sesi, zayf bedeni iin
hi de doal deildi. Derisinin solukluu, birok o
cuu zyordu. Derisi, sanki etinden geveke sark
yordu. Gn ndan n efret ediyordu.
Ve dnceleri, blokta yaayan insanlar tarafndan
uygunsuz bulunuyordu.
Jules bir vampir olmak istiyordu.
Rzgrn aalar kknden skt bir gecede
doduu herkese bilinir kabul edilmiti. D oduun
da dii olduunu ve dilerini annesinin memesine
yapp, stle birlikte kan em ebilm ek iin kulland
n sylerlerdi.

72

Karanlk ktkten sonra kesik kesik glp havla


d, iki aylkken yrd ve ayn h er parldadn
da oturup, aya uzun uzun bakt sylenirdi.
Bunlar insanlarn syledii eylerdi.
Annesi ve babas, h er zaman onun iin endieleni
yordu. Tek ocuktu, kusurlarnn abucak farkna
vardlar.
Doktor, baklarnn yalnzca bo olduunu syle
yene kadar kr olduunu dndler. Ju lesun, koca
m an kafasyla ya bir dahi ya da bir geri zekl olabile
ceini syledi. Sonradan, geri zekl olduu ortaya
kt.
Be yama kadar tek kelime konumad. Ve bir ge
ce, akam yemeinde, masaya oturduunda, "lm,"
dedi.
Annesi ve babas, sevinsinler mi zlsnler mi bi
lemediler. En sonunda, iki duygunun ortasnda bir
yerde bulutular. O szcn ne anlam a geldiini J u
lesun bilemeyeceine karar verdiler.
Ama Jules biliyordu.
O geceden itibaren, onu tanyan herkesi kendisi
ne hayran brakacak bir szck daarc kurmaya
balad. Kendisine sylenen ya da tabelalardan, dergi
lerden ve kitaplardan edindii szckleri renm ek
le kalmad; ayrca kendine zg szckler tretti.
Gece dokunuu ya da katil bayku gibi. Gerekten
de, birbirlerinin iinde karan, birtakm szcklerdi
bunlar. Julesun hissettii am a baka szcklerle ak
layamad eyleri ifade ediyorlard.

73

Baka ocuklar seksek, sokak beysbol ya da baka


oyunlar oynarken o, verandada otururdu. O rada otu
rup, kaldrm a bakar ve szckler tretirdi.
Jules, on iki yama kadar beldan uzak durdu. Ta
bi ki, bir keresinde, Olive Jo n esu bir dar sokakta so
yarken bulduklarn unutm am al. Ve bir seferinde,
bir kedi yavrusunu yatanda paralayp incelerken
buldular.
Ama aradan birok yl geti. Bu skandallar da u n u
tuldu.
ocukluunda, genel olarak, insanlarda tiksinti
uyandrd.
Okula gitti am a derslerine asla almad. H er sn
f geebilm ek iin iki sm estr harcad. retm en
lerinin hepsi onu ilk adndan tanyordu. O kum a ve
yazma gibi baz derslerde ok parlak bir renciydi.
D ierlerinde ise mitsizdi.
O n iki yandayken, bir Cumartesi, Jules sinemaya
gitti. D raculay grd.
Film bittiinde kk kz ve erkek ocuklarnn
arasndan, kalbi arparak sinirli bir halde geerek y
rd.
Eve gitti ve kendini iki saat banyoya kilitledi.
Annesi ve babas kapya vurup, onu tehdit etti ama
dar kmad.

En sonunda, kapnn kilidini at ve akam yeme


inde masaya oturdu. Baparm anda bir bandaj ve
yznde tatm in olmu bir ifade vard.

74

Ertesi sabah ktphaneye gitti. Pazar gnyd.


K tphanenin almasn bekleyerek, tm gn, basa
maklarda oturdu. Sonunda evine gitti.
Ertesi gn, okula gideceine ktphaneye geri
geldi.
Raflarn birinde D raculay buldu. dn alamad
nk ye deildi ve ye olmak iin annesini veya ba
basn getirm ek zorundayd.
Bu yzden, kitab pantolonunun iine sokup k
tphaneden ayrld ve bir daha geri getirm edi.
Parka gitti, oturdu ve kitab okumaya balad. Bi
tirdiinde akamn ge bir saati olmutu.
Kitab tekrar en bandan okumaya balad, eve
kadar tm yol boyunca sokak lm basndan sokak lam
basna koarak okudu.
le ve akam yemeine ge kald iin duyduu
azarn tek kelimesi kulana girmedi. Yemeini yiyip
odasna gitti ve kitab sonuna kadar okudu. Kitab ne
reden aldn sordular. B ulduunu syledi.
G nler getike, Jules yky defalarca okudu. As
la okula gitmedi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, yorgunluktan uyuya
kaldnda, annesi kitab oturm a odasna gtrp ko
casna gsterirdi.
Bir gece, Julesun baz cm lelerin altlarn siyah
kalem ularyla izdiini fark ettiler.
"Dudaklar taze kan yznden koyu krmz olmu
tu ve enesinin zerinden dam la dam la akan kan, ke
tenden, uzun lm giysisinin tm saflm lekelemiti," gibi.

75

Ya da, "Kan fkrmaya baladnda, ellerimi eline


ald, skca tuttu ve dier eliyle de boynum dan yaka
layp, azm yaraya bastrd..."
Annesi bunu grnce, kitab p kutusuna att.
Ertesi sabah, Jules kitabn kayp olduunu grn
ce lk att ve kitabn n erede olduunu syleyene
kadar annesinin kolunu bkk tuttu.
Sonra aaya, kilere kotu ve kitab bulana kadar
p ynlarn altna stne getirdi.
Ellerinde ve dirseklerinde kahve artklar ve yu
m urta sarsyla, parka gitd ve kitab tekrar okumaya
balad.
Kitab bir ay, hrsla okudu. Sonra, iyice ezberledi
ine kanaat getirdiinde frlatp att ve zerinde d
nmeye balad.
O kuldan devamszlk kadan geliyordu. Annesi
bard. Jules okula bir m d d et daha gitmeye karar
verdi.
Bir kompozisyon yazmak istiyordu.
Bir gn, snfta bir tane yazd. retm en, herkes
yazmay bitirdiinde, kompozisyonunu snfa oku
mak isteyen olup olm adn sordu.
Jules elini kaldrd.
retm en armt. Ama m erham et duydu. O nu
cesaredendirm ek istedi. Dilerini skp zoraki bir ifa
deyle gld.
"Pekala," dedi, "ocuklar, sessiz olun. Jules kom
pozisyonunu okuyacak."

76

Jules ayaa kalkt. Heyecanlyd. Kat elinde titri


yordu.
"Tutkum, yazan..."
'Jules, yavrum, snfn nne k."
Jules snfn nne kt. retm en sevgiyle g
lmsedi. Jules tekrar balad.
"Tutkum, yazan Jules Dracula."
Glmseme birden durdu.
"Byynce bir vampir olmak istiyorum."
retm enin glmseyen dudaklar sarkt. Gzleri
fal ta gibi ald.
"Sonsuza kadar yaamak ve herkesten acm ka
rp tm kzlar vampir yapmak istiyorum. lm so
lum ak istiyorum."
'Jules!"
"l topra, m ahzen mezarlar ve tahta tabutlar
gibi iren kokan bir nefesim olsun istiyorum."
retm en rperdi. Elleri yeil snf defterine ya
pt. Duyduklarna inanamyordu. ocuklara bakt.
Hayretten azlar ak kalmt. Bazlar kkr kkr
glyordu. Ama kzlar glmyordu.
"Tm bedenim in soumasn, etim in rm esini
ve aldm kanlarn dam arlarm da akmasn istiyo
rum."
"Bu kadar ... h!"
retm en glkle boazn temizledi.
"Bu kadar yeter, Jules," dedi.

77

Jules daha yksek sesle ve deliye dnm bir halde


konutu.
"Beyaz, korkun dilerimi kurbanlarm n boynuna
geirmek istiyorum. O nlarn..."
'Jules! H em en yerine ge!"
"Onlarn, eti jilet gibi yarp dam arlarn iine gir
mesini istiyorum," diye vahice okudu Jules.
retm en ayaa kalkt. ocuklar korkudan titri
yordu. Ark hibiri kkrdamyordu.
"Sonra dilerimi ekmek ve kann azmda akma
sn, boazmda scakln hissetmeyi ve..."
retm en, kolundan tuttu. Jules alamaya balad
ve snfn bir kesine kat. Bir iskemlenin arkasnda
siper aldktan sonra barmaya balad:
"Ve dilim den kan damlayarak, dudaklarm kur
banlarm n boazna yaptrmak istiyorum. Kzlarn
kann imek istiyorum!"
retm en, ona doru ham le yapt. O nu keden
ekip srkledi. Jules, retm eni trm alad ve kap
dan kp m drn odasna gidene kadar, tm yol
boyunca lk att.
"Bu benim tutkum! Bu benim tutkum! Bu benim
tutkum!"
D urum onun iin mitsizdi.
Jules odasna kilitlendi. retm en ve m dr, J u
lesun anne ve babasyla grtler. Kasvetli bir sesle
konuuyorlard.

78

O sahneyi gzlerinin nnde canlandryorlard.


Blokta oturan tm anne babalar bunu konuuyor
lard. ou ilk duyduklarnda inanmamt. ocukla
rnn uydurduunu dnmlerdi.
Sonradan, ocuklar byle eyler uydurabiliyorsa,
ne kadar korkun ocuklar yetitirdiklerini dnd
ler.
Bu yzden inandlar.
Bu olaydan sonra herkes Julesu ahin gibi izledi.
nsanlar kendilerine dokunm asna ve bakm asna izin
vermediler. O yaklat zaman, anne babalar ocuk
larn sokaktan kard. Herkes onun hakknda yk
ler m rldand.
Daha ok devamszlk kd geldi.
Jules, annesine artk okula gitmeyeceini syledi.
Hibir ey onu fikrinden vazgeiremezdi. Bir daha as
la gitmedi.
Okul kaaklan grevlisi eve geldiinde, Jules dam
dan dam a atlayarak, evden iyice uzaklaana kadar ka
yordu.
Bir yl byle geti.
Jules bir ey arayarak, sokaklarda babo gezdi; ne
aradn bilmiyordu. Dar sokaklara baku. p tene
kelerine bakt. Bo arsalara bakt. Dou yakasna, ba
t yakasna ve orta yakaya bak.
stediini bulamad.
N adiren uyuyordu. Asla konumuyordu. Tm vak
tini aa bakarak geiriyordu. K endine zg szck
leri de unutm utu.

79

Sonra.
Bir gn parkta yrrken, Jules hayvanat bahesine
girdi.
Vampir yarasay grnce iinden elektrik oku
gemie dnd.
Gzleri fal ta gibi ald ve kocam an glm sem e
siyle birlikte rengi bozulmu dileri donuka parlad.
O gnden itibaren, Jules h er gn hayvanat bahe
sine gitti ve yarasaya bakt. -O nunla konutu ve ona
Kont adn verdi. Gerekten de deiebilen bir insan
olduuna yrekten inand.
Kltrel bir uyan yaad.
K tphaneden bir baka kitap daha ald. Doa
hayat zerine h er eyi anlatyordu.
Vampir yarasayla ilgili sayfay buldu. Sayfay yrtt
ve kitab at.
O blm tm kalbiyle rendi.
Yarasann nasl yara an; kan st ien bir kedi
gibi nasl emdiini; katlanm azametli kanatlar ve
arka ayaklaryla nasl bir siyah rm cek gibi yrd
n ve neden kandan baka hibir gda almadn
rendi.
Aylar getike, Jules yarasaya bakt ve onunla ko
nutu. Hayanm tek gayesi o oldu. Yarasa, gerekle
en dlerinin tek sembolyd.

80

Jules bir gn, kafesi rten telin dibinin gevedii


ni fark etti.
Siyah gzleriyle etrafa baknd. Bakan hi kimse
gremedi. Bulutlu bir gnd. O rtalkta pek kimse
yoktu.
Jules teli kuvvede ekti.
Tel biraz oynad.
Sonra, maymun kafesinden bir adam n ktn
grd. Bu yzden elini geri ekti ve hem en o anda
uydurduu bir arky m rldanarak oradan uzaklat.
Gece ge saatte, uyuyor olmas gerekirken, annesi
nin ve babasnn odasnn nnden yalnayak gei
yordu. Annesinin ve babasnn horladn duyduk
tan sonra, acele edip, ayakkablarn giyiyor ve hayva
nat bahesine kouyordu.
Bekinin grnrde olmad h er frsatta, Jules te
li ekti.
Gevetene kadar da ekmeye devam etti.
i bitip de eve komas gerektiinde, teli tekrar
ieri itiyordu. Bylece, hi kimse bir ey anlamyordu.
Jules, tm gn boyunca kafesin n n d e d u ru p
Konta bakyor, ona glmseyip en ksa zam anda tek
rar zgr olacan sylyordu.
Konta bildii h er eyi anlatt. Konta, duvarlar ba
aa trmanmaya alacan syledi.
Konta endielenm em esini syledi. ok yaknda d
ar kacakt. Ve sonra, birlikte istedikleri yere gidip
kzlarn kann ieceklerdi.

81

Bir gece, Jules teli skt ve altndan srnerek ka


fese girdi.
ok karanlk. Tahtadan kk eve varana kadar
dizlerinde srnd. K ontun barp barm adn
duymak iin etraf dinledi.
Kolunu siyah kapdan ieri soktu. Fsldamaya de
vam etti.
Parm ana ine gibi bir eyin battn hissedince
zplad.
nce yznde byk bir m utluluk ifadesiyle, Jules
kanatlarn rpan tyl yarasay ekti.
Yarasayla birlikte kafesin altndan geti ve hayva
nat bahesinden kap, parktan kt. Sessiz sokaklar
da kotu.
Sabahn ge saatleri olmutu. Karanlk ve gri gk
yznde k grnm eye balamt. Eve gidemezdi.
Bir yer bulmas gerekiyordu.
Bir ara sokaa girip, bir itin zerinden atlad. Ya
rasay skca tutuyordu.
Bir arsaya girdi ve orada bulunan, sahipsiz derm e
atma bir kulbeye snd.
erisi karanlk ve nemliydi. Molozlar, teneke ku
tular, srlsklam olmu mukavvalar ve pislikle doluy
du.
Jules, yarasann kaabilecei hibir delik olm ad
n grd.
Sonra kapy skca ekti ve duvardaki kovuun
arasna bir tahta paras koydu.

82

Kalbinin gm gm attm ve dudaklarnn titredi


ini hissetti.
Yarasay serbest brakt. Yarasa karanlk bir keye
utu ve bir tahta parasnn stne kondu.
Jules, heyecanla gmleini yrtt. Dudaklar titri
yordu. D udaklarnda lgn bir glm seme belirdi.
Elini pantolonunun cebine gtrd ve annesin
den ald, kk bir ak kard.
aky at ve bir parm ana bastrd. ak, etine
girdi.
aky titreyen parm aklarla boazna batrd. Par
m aklarndan kanlar akyordu.
"Kont! Kont!" diye bard lgn bir neeyle. "Kr
mz kanm i! beni! beni!"
Teneke kutularn zerinde sendeledi ve kayd, ya
rasay aryordu. Yarasa, tahta parasndan uup, kul
benin iinde szldkten sonra dar kamaya al
t.
Julesun yanaklarndan yalar akyordu.
Dilerini sk. O m uzlarndan ve ince, tysz g
snden kanlar akyordu.
Bedeni, ateler iinde yanyordu. teki tarafa do
ru sendeledi. Aya takld ve teneke k u tunun br
ne saplandm hissetti.
Elleri havaya uzand. Yarasay yakalad ve boazna
doru tuttu. Souk ve slak topraa srtst dt.
Derin bir soluk ald.

83

nlemeye ve gsn skca tutmaya balad. Karn


inip kalkyordu. Boynundaki siyah yarasa, sessizce ka
nn emiyordu.
Jules hayan kaybetmek zere olduunu hissetti.
Gemite kalan yllar dnd. Bekleyii. Ailesini.
O kulunu. D raculay. Dlerini. Hepsi bu n u n iindi.
Bu ani zafer iin.
Jules prltl gzlerini at.
D erm e atma kulbenin pis kokusu ar gelmiti.Nefes alp verm ek glemiti. Havay teneffs
edebilm ek iin azn at. Biraz hava alabildi. Ama
ok fenayd. ksrm esine n ed en oldu. Zayf bedeni,
souk zem inde sarslyordu.
Zihnindeki bulank dnceler yok oldu.
Zihnindeki esrar perdeleri teker teker ald.
Zihnine mthi b ir berraklk geldi birden.
plerin zerinde yar plak yattn ve bir yara
sann kanm imesine izin verdiini grd.
Bouk bir haykrla, uzand ve tyl yarasay h r
palad. Yarasay uzaa savurdu. Yarasa Ju lesa doru
kanadarm rparak yzne hava savurup geri geldi.
Jules sendeleyerek ayaa kalkt.
El yordamyla kapy arad. Glkle grebiliyor
du. Boaznn kanam asn durdurm aya alt.
Kapy amay baard.
A rdndan, sendeleyerek karanlk baheye kp,
ince uzun o a n n zerine yz st yld.

85

Yardm istemek iin barmay denedi.


D udaklarndan deil birka cmle, hibir ses k
mad.
Yarasann kanatlarn rptn duydu.
Birdenbire, h er ey bitti.
Gl parm aklar Ju lesu yavaa kaldrd. Jules
gzleri kapanrken, gzleri yakut gibi parlayan uzun
ve karanlk adam grd.
"Olum," dedi adam.

87

KAN KARDE

Charles Beaumont
"Pekala," dedi psikiyatr, n o t defterinin zerinden
bakarak, "l olduunuzu
ilk ne zaman anladnz?"
"l deil," dedi benzi at
m, kara giysili adam. "l
msz. l olsaydm, du ru
m um iyi olurdu. S orun da
bu. lemiyorum."
"Neden?"
"nk yaamyorum."
"Anlyorum."
Psikiyatr
bunlar abucak n o t defteri
ne geirdi. "imdi, Bay Smith, bana tm yky an
latmanz istiyorum." Yalnz vizite cretinin saati yirmibe dolardr.
Benzi atm adam kafasn sallad. "Bir saati yirmi
be dolara m," dedi, "aka m ediyorsunuz? Pelerini
mi ayda bir kez ykatmaya gcm zor yetiyor."
"Ben de sz buraya getirmeye alyordum. Ne
den pelerin giyiyorsunuz?"
"Siz hi pelerinsiz vampir duydunuz mu? Tm iin
bir paras, hepsi bu. N eden bilmiyorum!"
"Sakin olun."

88

"Sakin olmak! Keke olabilsem. Size sylyorum,


Doktor, kafay yemek zereyim. unlara bakn."
A dnn Smith olduunu syleyen adam ellerini
gsterdi. Titrek bir beyazlk iindeydiler. "Bir de gz
lerim e bakn!" Gzleri, dam arlardan oluan karmaka
rk, krmz bir dantelle sslenmiti sanki. "nann
bana," dedi, kendini kanepenin zerine atarak.
"Bu, birka gn daha srerse, tam tm arhanelik
olacam."
Psikiyatr, masasndan m aun bir m ektup aaca
kard ve avucuna kzgn bir ekilde vurdu.
"Her eye belki de en bandan balasanz, Bay
Smith."
"Tamam, Dorcas adnda bir kzla tanmtm ve
beni srd."
"Dorcas...tuhaf bir ad..."
"Bana sizi tavsiye eden de o. Belki onu tanrsnz?"
"Mmkn. Ama size dnelim. Sizi srd. Ve son
ra?"
"Hepsi bu. Bakn, hi uzun srmedi."
Psikiyatr, gzlklerini kard ve gzlerini ovdu.
"Anladm kadaryla," dedi, 'Vam pir olduunuzu
dnyorsunuz."
"Hayr," dedi Smith. "Bir insan olduum u d
nyorum fakat ben bir vampirim. te sorun burada.
Uyum salayamyorum."
"Ne dem ek istiyorsunuz?"
"rnein, saatler. ok dzenli alkanlklarm var
d. Dokuzdan bee kadar alr, ara sra biraz televiz

89

yona bakardm, onda yatama girer ve alt buukta


kalkardm. imdi ise." Kafasn fkeli bir ekilde saa
sola sallad.
"Vampirlerde nasl olduunu bilirsiniz."
"Bilmediimi farz edelim," dedi psikiyatr, yattra
rak. "Anlatn. Nasl olur?"
"Dediim gibi, saatler. H er ey alt st oldu. G n
dz uyuyup, gece almam gerek."
"Neden?"
"Ben nereden bileyim. Dorcasa sordum ve bana
aratrp reneceini syledi fakat hi kimse bu ko
nu hakknda kesin b ir bilgiye sahip deil. Dorcas h er
zam an bir gece kuu olmutur, o yzden pek aldrm
yor am a bu beni deli ediyor. Sekiz ie girdim-sekiz! ve
hepsinden ktm."
"Bunu biraz aklayabilir misiniz?"
"Aklayacak hibir ey yok. Uyank kalamyorum,
hepsi bu. H er gece - h e r gn dem ek istiyorum- yatak
ta huzursuz bir ekilde bir saa bir sola dnyorum
saatlerce ve en sonunda uyukladmda, akam vakti
oluyor ve tabutum a girm em gerekiyor."
"Tabut."
"Evet. Bu da bir baka tad konu. Yarasaya dn
tnz an, yata brakp tabuta girm ek zorundas
nz. Hastalkl bir ey olduu kadar ok da pahaldr."
Smith, fkeyle kafasn sallad. "O lnet eyi alma
nz gerekir ilk olarak. Sradan bir tabutun ne kadara
olduunu biliyor musunuz?"
"Yani," diye balad psikiyatr.

90

"Astronomik bir rakam! Hibir eyle kyaslanamaz.


Size ne diyorum, dpedz soygun. Eli yz biraz
dzgn, olduka basit bir tabuta dahi 500 dolardan
az para vermiyorsunuz. Fakat bunlar sadece ilk gider
ler. Sonra, iin iine toprak giriyor. Bir tabutta yatmak
yeterince kt deildir, hayr, aile m ezarndan getirti
len toprakla tabutu demek zorundasnzdr. Size
soruyorum, kimin bu gnlerde aile mezar var? Sizin
var m?"
"Hayr, fakat-"
"Tamam. Peki siz ne yapyorsunuz? Gidip bir tane
alyorsunuz. Sonra eve birka kilo toprak getirip ta
butun iinin kenarlarna serpiyorsunuz. Gece kalkt
nzda kendinizi topraa bulanm bulursunuz."
Smith, ileden km bir halde dilini aplatt.
"Keke pijama giyebilseydim fakat hayr, kurallara
harfiyen uymalym. Hi byle manyak bir ey duydu
nuz mu? Ayakkablarnz bile kartamyorsunuz, ca
nna yandmn!" Ar adm larla yrmeye balad.
"Sonra, bir de kan lekeleri eklenir. Bir ayda, yirmi
beyaz gmlek deitirdiim oluyor. Bir gmlei iki
buuktan hesaplarsak, epey bir para eder. N eden
dikkat etmiyor, diye dnyorsunuzdur? Bakn, din
leyin, dikkat etmeye alyorum. Fakat, bir kse do
mates orbas imeye benzemiyor bu i.
Bir rperti, ya da rpertiye benzer bir ey, geldi
benzi atm adama.
"Bu da baka bir konu.
Diyet. Biftei ara sra yemeyi severdim fakat bu,
komik. Kahvaltda kan, le yemeinde kan, akam
yem einde kan. Oh, dnmesi bile m idem i bulan
dryor!"

91

Smith, tekrar kendini kanepeye att ve gzlerini


kapad.
"Ve bulmak iin yaptm h er zamanki iler. H er
ham burger istediinizde birini soymak zorunda kalsaydnz, ne olurdu bir dnn? Benim iin de ayn
s geerli. Plazma biriktirmeyi denedim fakat o apay
r bir irenlik. Birka gece idare edersiniz am a son
ra gereini aram ak zorundasnzdr, kendinize ne
kadar sz verdiinizin hibir nem i yoktur."
"Gereini mi?"
"Bunun hakknda konumak istemiyorum," dedi
Smith, kafasn duvara evirerek.
"Aslnda ok hassas bir insanimdir. Kibar. yi klpli. iddete asla dayanamazdm, ocukken bile. im
di..."
Perian bir halde alad, ayaa kalkt ve ar adm
larla yrmeye devam etti.
"nsanlar srm aktan zevk aldm m sanyorsu
nuz? Ne kadar iren olduunu bilmiyor muyum sa
nyorsunuz? Fakat, size sylyorum, yapm adan dura
myorum! H er gece, iimde iddei bir istek dou
yor...Ve, bu yzden herkes benden nefret ediyor!"
"Size zulmedildiini mi hissediyorsunuz yleyse?"
"Aynen yle," dedi Smith.
"Ve neden biliyor musunuz? Size neden olduunu
anlatacam. nk bana zulmediliyor. te bu yz
den. Bir vampir hakknda gzel bir ey sylendiini
duydunuz mu hi? Tm hayatnz boyunca? Hayr.
Neden? nk insanlar bizden nefret ediyor. Fakat
size daha aptalca bir ey syleyeceim. Bizden korku
yorlar da!"

92

Soluk adam vahi ve neeli bir kahkaha kopard.


"Bizden," dedi.
"Tm yeryzndeki en zavall yaratklardan! n
k bizi devirmek iin hibir ey gerekmez. Tra olur
ken boazmz kesmemiz an meselesidir, ayna olay
n biliyorsunuz: yansmamz yoktur, yan komu sarm
sakl bir yemek yapt iin nallan dikebiliriz. Ya da
bize bir dam la akan su gsterin ve n eler olduunu
grn. Gz kapaklarmza vururuz. Ya da gm kur
unlar. Gn , canna yandmn! afak vaktine
kadar o tabuta girmezsem, o zaman bir kibrit gibi s
nerim . Ya da bunlar aln."
ki byk, sivri n di kartp, ilk kez gld. "Di
lerimiz dklmeye baladnda bize ne oluyor san
yorsunuz? Soldaki bu diimi herhalde alt kere dolgu
yaptrdm. Dii, aklm varsa hepsini ektirip, gzel
bir takma di yaptrmam sylyor. Elbette. Beni, biri
sinin boazn bir ift takm a dile paralamaya alr
ken dnebiliyor musunuz?
Tanrm. Ya da tahta kaz ele alalm. Eskiden bir
tr srd. imdi ise, tm u rezil korku filmleri yzn
den, tm dnya ii rendi. Doktor, sorarm size,
bloktaki herkes kalbinize tahta bir kazk sokmak iin
sizi bulmaya alrken nasl rahat uyuyabilirsiniz? Bu
rada, sz konusu olan hasta ruhlular! Bu insanlar sa
hiden de kt durum da!"
Yine bir rperti geldi.
"Size halarla ilgili samal anlatacam fakat
doruyu sylemek gerekirse, dnmesi bile beni si
nirlendiriyor. Ne oluyor biliyor musunuz? H er Pazar,
kiliseyi grm em ek iin h er zamanki yolumu kullan
mayp, blok yrm ek zorunda kalyorum. Ama

93

srf kiliseler sanmayn. Hayr; herhangi bir ey olabi


lir. Parmaklarnzla bile ha yapsanz, terlemeye ba
larm. Bir atal bir ban stne koyun, cam dan
atarm kendimi. O zaman ne mi olur? Kaldrmdan
kazrsnz beni, deil mi? Ama lr mym? Kahret
sin ki hayr. Dinleyin Doktor! Bana yardm etmelisi
niz! Etmezseniz, biliyorum ki ldracam!"
Psikiyatr, n o t defterini kapad ve gld. "Bay
Smith," dedi, "Sizin sorununuzun olduka basit bir
sorun olduunu sylediimde aracaksnz... basit
bir de zm var."
"Gerekten mi?"
"Gerekten."
Psikiyatr, iskemlesinden kalkp, masadaki m aun
m ektup aacana uzand ve abucak bastrarak, kab
zasna kadar, Bay Sm ithin kalbine batrd. Birka sa
niye sonra bir telefon numaras eviriyordu. "Dorcasla grebilir miyim?" diye sordu boynundaki iki
yuvarlak izi kayarak.
"Nianlsnn aradn syleyin."

95

MEZARLIIN BEKS

Jean Ray
Mezarlktaki ii n ed en kabul ettiimi bilmek mi is
tiyorsunuz, Efendim? ki nedenden tr kabul et
tim: Birincisi atm, kincisi ok yordum.
zerinde yazlk giysileri olup, hibir i bulamad
bir kasabadan altm kilom etre yryerek son m idi
olan kasabaya ulam bir adam canlandrn hayali
nizde. G bre kokan donm u havular ve terkedilmi
bir yemi bahesinden toplad, yere dm yeil el
malarla beslendiini hayl edin. Ekim yam urunda
srlsklam olduunu ve kuzey rzgrnn iddetli dar
beleri yznden uyutuunu da hayl ederseniz ite o
zaman o korkun kasabann dolaylarna geldiimde
ne tr bir dp olduum hakknda bir fikir edinebilirsini t

96

Geldiim ilk binaya daldm. ki Yamurkuu mey


hanesine rast gelmiim. yi kalpli han sahibi bana bir
bardak scak kahve, bir dilim ekmek ve bir ringa bal
salamuras verdi; iinde bulunduum durum u
kendisine anlatnca, Saint G uttondaki mezarlk bek
ilerinden birinin iten yeni ayrldn ve onun yeri
ni alacak birisini aradklarn syledi.
Cesetlerden korkmak iin hibir neden grem e
dim. Benim hayatm bana mezar edenler yaayanlar
d aslnda. Bu yzden mezarln tm kontroln
elinde tutar gzken iki grevli beni ie kabul ettiin
de olduka m utlu oldum.
Bana bir takm scak tutacak giysiler ve karnm
doyurmam iin, scak yemek verdiler. Ah, am a ne ye
mekti. Koyun eti rostosundan byk dilimler, yal
sular akan bir etli brek ve bir tom ar halinde nar gi
bi kzarm krep.
Saint G utton mezarl yirmi yldr hi kimsenin
gmlmedii, muazzam byklkte bir mezarlkt.
Mezar talar harap edilmi ve talarn zerlerindeki
yazlar, likenler ve yamur tarafndan yenilmi. H a
rabeye dnen antlar vard. Dierleri de yerin iine
gmt ve darda yarlar gzkyordu. Bir tr
solmu al rts tm patikalar boyunca yetimiti ve
mezarln her yeri bal bana bir orm and.
ehir fakirdi ve yeni Bat Mezarln atklarnda,
yal aalan kesip fabrikalar iin inaat alanlar a
may, buna benzer bir ey pllamlard.
Ama retim ciler ilgilenmemilerdi. Hi phesiz,
o yoldan yaayan insanlarn kok km r atei kar
snda oturup, Saint-Guttondaki porsuk aalarnda

97

uuldayan rzgr dinlerlerken birbirlerine anlattk


lar ykler kulaklarna gitmi olmalyd.Hem de ty
lerinizi diken diken edecek ykler.
Sekiz yl nce bir ey oldu.
Zengin Des O poltchenska -R us ya da Bulgardkendisi iin orada bir mozole ina edilmesi ve oraya
gm lecek en son kiinin o olmas artyla, terkedil
mi mezarl m uhteem bir fiyata satn almay teklif
etti. Mezarln gece gndz beki tarafndan
beklenm esini ieren plnn aklamt. kisi onun
eski hizm etkrlarndan olacak, ncs de bu ikisi
tarafndan ie alnp idare edilecekti.
Az nce de sylediim gibi, ehir fakirdi ve yetkili
ler bu frsata balklama atladlar. ilerden oluan
kk bir ordu hem en iba yapt ve yoldan en uzak
kede, saraya benzeyen byk bir mozole ina etti
ler. Mezarlk duvar eski yksekliinin kat yksek
likte ina edildi ve tepesi dem ir ubuklarla rtld.
Mozole, Desin vcudunu teslim almak iin gbela, zam annda bitirildi. Hi kimse bu anlam ann
paral, yal bir kadnn hayli olduundan baka bir
ey dnm edi. ok byk bir deere sahip olan
m cevheratn da kendisiyle beraber gmlecei bil
dirilmiti ve her ey m ezar hrszlarn uzak tutmak
iin yaplm dikkatli bir pln andryordu.
imdi btn bunlarn iinde bana gelince:
ki beki de bana kar ok iyiydi. kisi de iri ve
buldok gibi yapl adam lard. Ama altn gibi kalpleri
olmalyd nk gl itahm a ne kadar sevindikle
rini grebiliyordum; em inim ki yemeini yiyen fakir

98

bir gebe iiye srtan bir ift adam iyi huylu insan
lar olmalyd.
e gittiimde, baz kurallara sk skya bal kala
cama dair yemin etm em gerekiyordu, imzaladm
anlama gereince, yl boyunca mezarl asla terk et
meyecektim; daryla hibir ilikim olmayacakt ve
Desin mozolesinin yanm a aslayaklamayacaktm.
zel ii, mezarln o kesini korum ak olan Velitcho ald talim atlar dorultusunda mezarn yak
nna gelen hrkesi vurmas gerektii konusunda beni
bilgilendirmiti. Bana b u n u sylediinde, silhn
umursamazca uzaktaki bir aacn dalnda duran ko
caman, gzle grlr bir meyvaya dorulttu. Tetii
ekince meyva yere dt.
Velitcho iyi bir niancyd. ok pratik yapmt.
Mezarla vahi tavanlar, byk, trl renkli gver
cinler ve hatta sk allklara da slnler mt.
Ossip, dier beki, iimizden mezarln dna
kan tek kiiydi. Kantin blm ne o bakyordu; eit
li yiyeceklerden leziz yemekler yapmakta olduka iyiy
di. Jelatinli m arm elatla kaplad bir pili s yapm ki onu asla aklm dan karamam. sanki, az
nzda erirdi!
Yemek yemekten ve bu melankolik yerde gezin
m ekten baka yapacak zel bir iim yoktu.
Velitcho bana bir silh vermiti am a ben iyi bir at
c deildim ve atclm bu unutulm u mezarlar ara
snda bir melankoli a gibi birka saniyeliine s
ren bir yank karm aktan baka hibir ie yaramyor
du.

99

Akam, oturup sobamzn alt kapandaki bir par


a plstikten yansyan n duvarda korkutucu ekil
ler oluturm asn seyrettiimiz kk bir evde bir ara
ya gelirdik. Darda, yalnzca rzgr ve karanlk var
d.
Ossip ve Velitcho az konuurdu. Gzleri uzun si
yah pencereye dikilmi bir halde otururlard. Srek
li dinliyor gzkyorlard ve byk, kpek gibi surat
larnda her zaman bir huzursuzluk ifadesi vard.
O nlara hayret ederdim . O ocuksu zihinlerindeki
batl dnceye neredeyse glerdim ve onlara y
zm de alakgnll bir ifadeyle bakardm. Korkacak
ne vard ki? Darda bir k gecesinin karanlndan
ve rzgrn kasvetli uultusundan baka hibir ey
yoktu. Bazen, geceleyin, gkyznde epey yksekte
yrtc kularn lklarn duyardk ve ay gzle gr
lr, kk ve parlak olduunda, en yksek pencere
nin kesinde talarn ac soukta atrdadm du
yardm.
Gece yarsnn ilerleyen saatlerine doru, Ossip
h er zaman, chur ya da skur dedii scak bir iki hazr
lad bize. T uhaf bitkilerden yaplm, gzel kokulu, si
yah bir likrd ve b u n u byk bir zevkle ierdim. En
son damlay yudumladmda, ho bir scaklk duygu
su tm bedenim i sarard. O lduka mutluydum. G
lp kahkaha atmak ve ene almak, ikinci bir bardak
daha imek isterdim am a asla o kadar ileriye gidem e
dim; nk gzlerimin nnde, birden, birok renk
ten oluan bir tekerlek dnm eye balard ve kendimi
yataa atp deliksiz bir uykuya dalmaya zor zaman bu
lurdum .

100

Mezarlkta geceleyin korkacak hibir ey yoktu.


Beni rahatsz eden tek ey gnlerin m ototonluuydu,
ite bu yzden gnlk, dorusunu sylemek gerekir
se bir izlenimler kitab tutmaya baladm. G nn ya
da tarihin kaydn tutmuyordum.
Eer izin verirseniz efendim, size bu defterden ba
z satrlar okuyacam.

Ossip ve Velitcho beni ok martyorlard. Haya


tm da byle yemekler hi yememitim. Bir iki gn
nce, bir nedenden tr, pek itahm yok gibiydi ve
iki zavall adam da benim iin o kadar endielendiler
ki, bu durum ok glnt.
Velitcho, O ssipi yemei dzgn piirm em ekle
sulad ve zavall devi ben kendim den utanana dek
taciz etti. O gnden beri, Ossip en ok hangi yemek
lerden holandm konusunda bana danyor. yi
yrekli, zavall adamlar!
Tm bu ho yemeklerle bir bldrcn kadar tom bul
olmam gerekirdi. Ama kesinlikle deilim. Ara sra,
tuhaf bir ekilde zayf ve ince olduum geliyor akl
ma.

Dn, buraya geldiim den beri ilk kez, beni korku


tacak bir olay oldu. Ve em inim ki bu olay herkesi kor
kutacak nitelikteydi.

101

Alaca karanlkta geziniyordum, birden bire bir


yerden korkun bir lk duyuldu. Velitchonun ku
lbeden dar frlayp allara daldn grdm
sandm.
Kulbeye geldiimde, Ossipi gzlerini karanlk
ken orm ana dikmi bir halde, ayakta buldum . Ne
olduunu sorduum da, Velitchonun bir ulluk pe
inde olduunu syledi. Ertesi gn, Velitcho ldr
dklerinden birini bana getirdi.
Kama kadar uzun, muazzam b ir gagaya sahip, k
k ve tuhaf bir yaratkt. Ama neden bu zavall k
k kuun ardndan bu kadar byk patrt kopar
mlard ki?
Kl rengi tylerine dokunduum da gldm ama
biliyordum ki sahte kahkahalar atyordum nk ok
tan henz kamamtm.

Kurt gibi yemek yememe ve Ossipin canla bala


uramasna karn, kesinlikle olmam gerektii gibi
deilim. Sabahlar stm de tuhaf bir uyuukluk olu
yor ve gne cam a vurduunda Velitchon u n silh
nn sesini ve Ossipin kap kaann takrtsn bile
duysam kendim i yataktan glkle atyorum.
Sol kulam n arkasnda fena bir acnn farkna
varmaya baladm. Aynaya yakndan baktm da, ora
da kk bir yara gryorum ve evresindeki et kp
krmz. Bir syrktan fazlasna benzemiyor ama bu
kk yara canm olduka fazla yakyor...

102

Bugn, bir gvercini ya da aakakan korkutup


uururum diye allara vururken, yaknmdaki al
larda bir eyin km ldadn grdm . Zarif kafasn,
iki ince daln arasndan uzatm harika bir slnd
bu. M uhteem bir frsatt. Ate ettim vuram adm fa
kat, tfek sesinden korkan ku bir kanadn dre
rek kamaya balad.
Heyecanla arkasndan kovaladm ve uzun bir takip
balam oldu. Birdenbire durdum ve avmn ben
den kamasna izin verdim. Birisinin sesini duymu
tum. Yabanc bir dilde konuan, kulaa ok hznl
gelen ve neredeyse bir yalvarmay andran szler sy
leyen, bouk ve iniltili bir sesti.
allktan kafam uzattm, selvi ve ldin aalar
nn oluturduu kocam an bir duvarn ardnda kasvet
li bir yapnn d hatlarn grdm . Desin mozole
si karm da duruyordu.
Yasak topraklar zerindeydim.
Velitcho bana unutm am am gereken bir uyanda
bulunm utu. Aceleyle oradan kmamla Velitchoyu
orm andan doru apkasz ve bir l kadar soluk yz
le gelirken grm em bir oldu.
Akam onunla gz gze geldiim de sa yana bo
yunca mosmor bir yara dikkatimi ekti. Yarasn gr
m em i engellemeye alyor gibi grnyordu.

Neredeyse gece yars. ki arkadam da zar atyor.


Aniden, klp atlarm durdu sanki. Evin hem en sa
tarafnda, yalnzca birka adm tede, bir ulluun
ln duydum.

103

O ey am m a da korkun bir ses karmt! Sanki


tm Saint-Gutton mezarl iddetle lk atm.
Velitcho, deri zar kutusu parm aklarnda, kaskat
bir heykel gibi kalakalmt. Ossip, bouk bir lkla,
ch u run snd tabaa kotu. Barda ellerim e nere
deyse zorla verdi, ellerinin titrediini grebiliyor
dum.

Oh, bu sabah kendim i ok kt hissediyorum! Ku


lamn arkasndaki kabarm, krmz yara daha da
bym. Yarann ortasndan hafif hafif kan szmakHastaym ben ok hastaym.

Dn, mezarln dou yakasndaki duvarn i k


smlarn aratrdm. Tekin olmayan bir blgeydi ve
daha nce bu kadar uzaa gitmeye hi kalkmamtm.
Dikenli defne allarndan yksek bir itin dou
duvarn kuzey duvarndan ayrdn ve itin gr
alanm engelleyen gen biim inde bir arsa olduu
nu kefettim.
Beni bu esrarengiz, etraf ie evrili yere getiren
tuhaf nsezi de neyin nesiydi acaba? eri girm ek hi
de kolay deildi nk it ok kalnd ve h er bir di
kenli defne yapra, derim i trmalayan kk bir el
di. Yerin hibir zellii yoktu; yalnzca, al tane ha,

104

ya srasna gre dikili duruyordu; yle ki, ilki r


m ve yamurdan rengi bozulmutu am a en sonun
cusu yeni ve parlakt...Bunlar kesinlikle eski mezar
deildi.

Dn gece ryamda kbuslar grdm . Sanki, daya


nlmaz bir arlk gsm eziyordu ve kulamn ar
kasndaki yara berbat bir ekilde acyordu.
Korkuyorum... hem de ok korkuyorum.
Bir eyler yanl gidiyor. Nasl oldu da bu n u n far
kna daha nceden varamadm?
Ne Ossip ne de Velitcho ch u ra dokunmuyor. Bu
sabah barda gtrmeyi unuttular. de masa
da yan yana duruyordu ama yalnzca benim kinin iin
de iecek vard. brleri tertemizdi.

Bu akam, bir eyler renebilm ek amacyla uya


nk kalmay denedim. C h u ru itim. Yatama uzan
dm ve uyku sersemliine kar m cadele ettim, tm
gcm ve beynimle direndim . Ah, korkuntu!
Ossipin ve Velitchon u n beni izlediklerini farkediyordum. Kendimden getiimi sandlar. Byk bir a
ba gstererek aklm bama topladm. Ve pencerenin
kenarnda bir ulluun korkun feryadn duydum.

105

Sonra korkun bir ey oldu. P encerenin karsn


da bir an iin bir yz grdm . Bir cesedinki gibi cam
gzleri, kirpi gibi diken diken olmu beyaz salar ve
atee ya da taze kana benzeyen, siyah dili ve yzn
ekiten bir az vard. Sonra ate tekerlei bamn
iinde dnmeye balad ve bilincimi kaybettim. Ve
kbus balad.

C h u ru itim. H er akam iiyordum. Beni kaplan


gibi izliyorlard ve h er gece m thi bir ey olduunu
biliyordum. Neydi? Artk ne konuabiliyorum, ne de
dnebiliyorum. Tek yapabildiim ac ekmek...
Beni bu halara tekrar bakmaya eken esrarengiz
g de nedir? Tam uzaklamaya balayacaktm ki, se
kizinci han yannda, topran yukarsna km,
gzle grlr krk bir tahta parasna takld gzm.
Kk tahtay topraktan ekip kardm. Ac dolu bir
eylerin yazl olduunu hissediyordum.
Ne olduunu skmek zordu am a sonunda z
dm . Diyordu ki:
Dostum, eer buradan kaamazsan; buras senin
gm lecein yer olacak. Yedi kiiyi ldrdler ok
tan. Ben sekizinci olabilirim nk dayanacak gcm
hi kalmad. N eler d n dn bilmiyorum; kor
kun bir sr perdesi var. Ka!

106

PIERRE BRUNEN
Pierre Brunen! Bunun benden nceki yardmc
nn ad olduunu duyduum u hatrladm . Sekiz ha
da getiimiz sekiz yl iinde gm len bekilerin yar
dm clarnn mezarlarn iaret ediyor...
Bu korkun yerden kamaya altm. Ayam so
kabileceim sert yerlerin olduu bir yerde, kuzey du
varna trm andm .
Tepedeki ubuklara neredeyse yetimitim ki,
elim den yarm santim tede bir ta krld, sonra bir
bakas ve sonra ncs. Duvarn dibinde silhn
merhametsizce bana dorultm u Velitchoyu gr
dm, gzlerinde bir metalin souk parlts vard. n
sanlar ldnde alan anlara dklen metalin.

Mezarlarn olduu gen arsadaym. B ru n en inkinin yanm a yeni bir mezar atlar.
Oh, kamalym! Acmasz yol boyunca souk ve
alk, her ey bu gizemden ve korkudan bin kat iyidir.
Ama beni avularnn iine aldlar; beni gece gn
dz izliyorlar...
Bir keifte bulundum . Beni belki bu kurtarr. Os
sip, ch u ru siyah bir ieden koyuyor.
O ieyi nerede tutuyor?

107

Sonunda ieyi buldum . inde ho kokulu, renk


siz bir sv var.
Bu akam bir ey yapacam...
Baardm ite. aylarna dktm onu...
Farkna varrlar m? Oh, kalbim gm gm atyor!
iyorlar! U m ut var...
lk nce Ossip uykuya dald. Velitcho d n d ve
hayreer iinde bana bakt; sonra gzlerine ktlk
dolu bir k geldi ve tabancasna uzand. Ama onu
asla eline alamad. leri, masann stne ylp derin
bir uykuya dald.
Ossipin anahtarlarn buldum am a tam mezarl
n ar dem ir kapsn aarken grevimin bitmedii
dncesi geldi aklma. Hl, zeceim bir sr ve in
tikamn almam gereken sekiz lm vard. Ve bu in
sanlar yaad srece de, benim peim de olacaklar
d.
Geri dndm . Velitchonun tabancasn alp, s
rayla ikisinin de banda, bana ac veren krmz, k
k yarann bulunduu yere ynelttim. Tetii iki kez
ektim...
Hibiri kmldamad. Hayr, Ossip bir kere titredi.
Ve iki cesetle tek bama, gecenin gizini bekledim.
Ossipin her akam koyduu gibi bardak koy
m utum masaya. Bekilerin apkalarn, krmz leke
leri kapatmalar iin balarna koymutum. Camdan
ieri baksaydnz, ikisinin de uyuduunu sanrdnz.
Sonra oturdum ve bekledim. O h, saatin ibreleri
gece yarsna, Ossipin chur saatine kadar yle yava

108

ilerledi ki- l adamlarn kan, damla damla yere


dt. Baharda, aalarn yapraklarndan damlala
rn dklmesi gibi tatl, kk bir ses kyordu.
En sonunda ulluk lk att...
Yatama yattm ve kendimi uyuyormuasna ku
sursuz bir ekilde hareketsiz tuttum. ulluk ilkinden
daha da yaknda yine lk att. Bir ey pencereyi tr
malyordu.
Sessizlik.
Kap ald, olduka yava bir ekilde. Birisi ya da
bir ey girmiti odaya.
Bir cesedinki gibi, has
ta edici bir koku. Yayl
yordu, odann iine gi
ren eyin zerinden
evreye doru.
Yatama
sinsice
yaklaan ayak sesleri
duydum.
Snra, bir
denbire bedenim e ar
bir yk kt. Keskin dileriyle szlayan yaram srd
ve o iren dudaklar agzllkle kanm emdi.
lk attm ve ayaa kalkmaya altm. Korkun
bir lk benimkine karlk verdi.
Grdm ey o kadar korkuntu ki beni ayakta
tutacak tm gc ald. Benden iki adm tede, kbu
sumda pencerede grdm ayn yz, ateli gzlerini
dikmi bana bakyordu ve dudaklarndan krmz
kandan bir sel akyordu, benim kanmdan!

109

Des Opoltchenska, o eytan ruhlu vampir, sekiz


zavall bekinin gen kann emerek o gnahkr yaa
mn uzatmt.
Sersemlii yalnzca bir saniye srd. Bir srayta
stme kt ve peneleri boynuma batt.
Tabancama uzandm. Ate ettim ve duvarlar siyah
kana bulayan byk bir geirtiyle, vampir yere dt.

te, Efendim, Velitchonun ve Ossipin cansz be


denleri nin yannda sekiz yl nce resmen lm g
rnen ve o zaman Saint Gutton mezarlna gmlen
Des Opoltchenskann vcudunu bulmanzn ne
deni budur.

Ill

GNAYDIN, ROBERT AMCA


Ernst Vlcek
eviri: S. Halit Kakn
Zile basmamla kapn,n almas arasnda
al epey zaman geti. pek
sabahlkl bir kadn duruyordu nm de. Yivar
m
larna gm l gzleri
i 'w l^ W
kr gibiydi. Kemikli bir
| ,f- T
yz ve kl rengi bir te1
i * *
M
ni vard. Parladn yitirmi pis, gri salarn
1
ensesinde toplamt.
^
Grnm rktt ben
S
ni. Bu yabanc kadnn,
'ftj| Linda
olduundan
m j ESBHv L
;V
emindim. Ayn sralarda
dirsek rttmz, o
lgnca k olduum
Linda, Tanrm, ne kadar da deimiti.
Olduundan en az yirmi ya byk gsteriyordu.
- "Sonunda buradasn, Robert," diye konutu Sesi
de d grnm kadar bana uzak ve yabancyd.
- "Richardla birlikte seni bekliyorduk."

112

Arkasndan koridora girdim. Boazm kurumutu.


Bir trl birka szc bir araya getiremiyordum.
Linda'nn baklar huzursuzdu. Anszn kollanma
atld. Gzleri yala dolmutu. kk yanaklarndan
ptm, sonra biraz kendimden uzaklatrp, yzn
dikkatle inceledim. Ac ekiyormu gibi, elimden in
leyerek kurtuldu.
- "Eh, unu itiraf etmem gerekir" dedim. "Eski bir
arkadan hi de iyi karlamyorsun."
Sesimi kontrol etmeye altmsa da baarabildiimi pek sanmyorum. ok olduka bykt. Glmse
mek iin kendimi zorladm.
- "Ziyaretime sevineceini ummutum, bununla
beraber..." diye devam etmek isterken, szm kesti:
- "Gerekten seviniyorum, Robert," dedi, sesi ok
cidd kmt. Ona inanyordum. Bu ara sesindeki
derin znt de gzm den kamamt.
- "eri gel Richard oturma odasnda seni bekli
yor."
Blgenin yabancs olan biri iin evi bulmak son
derece zordu. Anayolun dnda, en yakn kyden yir
mi km uzaktayd. Kk bir patikadan baka yolu yok
tu. Kesinlikle korkak deilimdir. Ne var ki, yan harap
binann nne geldiimde, souktan m nedir, titre
diimi hissetmitim. Linda byle bir yerde mi otura
cakt? O en, zeki kk bir kedi kadar muzip; ayn
zamanda zarif ve cilveli; (ben dahil) erkekleri ardn
da koturan ve hayat dolu haliyle anlalarm doldu
ran kz, byle mi olacakt? Hem ocuk, hem kadn g nlyd o zamanlar. Safln ve ekiciliin birlei
miydi Linda.

Ve o kz, imdi karanlk bir ormann ortasndaki


korkun ykntda yayordu. Nasl olmutu bu i? Da
ha bilmiyordum. Ama bu deime, her halde Arna
vutluk'ta balarndan geen olaylardan sonra olmu
tu. Bildiim kadaryla, on bir yl nce Richardla ev
lendikten birka hafta sonra On Asya'ya hareket et
milerdi. Richard, arkeologdu ve aratrma gezilerini
kendi finanse edebilecek kadar hatr saylr bir serve
tin sahibidir.
Linda'yla o sralar balantm kopmutu. Alt ay
sonra adlar dnya basnna geti: Avrupa'ya dner
ken zel uaklar Arnavuuk zerinde dmt. Ba
tya ulamalar iin, aradan bir alt ay daha geti. O
gnden sonra da gnlk hayattan bsbtn koptular.
Hi kimse, demir perde gerisinde neler olup bittiini
renem edi. Gazetecilerden srarla kayorlard. Bu
skntl devresinde Lindaya yardm etmek istediysem de, grmeyi kabul etmedi.

114

Olaylardan tam onbir yl sonra anszn beni ar


mt. Linda'nn, bunca yln ardndan gururunu ye
nip arkadalmz hatrlamas iin nem li nedenle
ri olmalyd. Bir saniye bile duraksamadan arsna
uydum. Belki de onu her zaman sevmi olduum
iindi bu. imdiyse, ona sadece acyordum.
Oturma odasna girince btn vcudumu yeni
den bir rperti sard. Beni korkutan eyin ne olduu
nu bilemiyorum. Dekorasyonda hi bir acayiplik yok
tu. Kaba grnl bir masann evresinde byk
sandalye yer almt. Duvarda usta elinden kma
benzer sslemeler ve mine vard. minenin n
ne bir salncakl koltuk yerletirilmiti. ki ktk yava
yava yanyor ve mineden vuran k oday yle
byle aydnlatyordu. Havada ar bir koku vard. Bu
koku mineden, mobilyalardan, insanlardan, deta
her yerden geliyor gibiydi.
Gzlerimle karanl delmeye altmsa da, masa
nn altndaki ve kelerdeki glgeler siyah, bilinmez
ve korkutucu grntlerini korudular. Karanlk, ko
ku ve mobilyalar, insan bunaltan rkn bir gerilim
yaratyordu.
Kede bir ey kmldad. Duygularm kmldayan
eyin, Linda'nn kocas Richard olduunu syledi ba
na.
"Ge kaldnz, Robert; hem de ok ge kaldnz!"
diyen zayf bir erkek sesi duydum. "Gece oldu ve Ale
xandra neredeyse uyanmak zeredir!"
Alexandra? Bu evde nc bir kiinin varl ben
son derece artm ve geri kalan her eyi unuttur
mutu.

115

- "Alexandra, kzmdr" diye tella atld. Linda.


minenin titrek nda gzlerinin korkuyla kapya
evrildiini grdm. Ayrca, kzmz yerine kzm ke
limesini kullanmas da dikkatimi ekmiti.
- "Bir kznz olduunu bilmiyordum."
- "Linda'nn kzdr, duymadnz m?" diye Richard
kesinden bard. "Benim bu ile alkam yok."
- Richard!" derken, Linda'nn sesi uyarc bir ton
tayordu. "Onu uyandracaksn."
- "Fark eder mi? Bu yaratk nasl olsa u ya da bu
ekilde uyanacaktr."
- "Richard!" diye yeniden bard Linda. Hem kor
kuyor, hem de azarlyor gibiydi. "Kzmz konusunda
byle konutuun iin Robert kimbilir neler dne
cek."
- "SENNKIZIN, " diye dzelt Richard. "Neden e
kiniyorsun anlamadm. Robert'i, onu ortadan kaldr
makta bize yardm etmesi iin armadk m? yley
se en bandan neyle karlaacan bilmeli."
Konuulanlar kavrayamyordum. Gerek miydi
btn bunlar? Yoksa kt bir d m? Her ey o den
li gerek dyd ki: evre, bu iki insann durumu, tu
haf szleri... Anlalmaz ve inanlmas g bir gerek
ti.
-"Otur, Robert!" diyen Linda kolumdan ekip beni
salncakl koltua srkledi. "Sana meseleyi sakin bir
dille anlatabileceimi ummutum. Ama, Richard sa
brszlyla her eyi altst etti."
-"Ak konuuyorum," dedi Richard.

116

-"Biliyorum. Ama, Robert'in iin ban bilmedii


ni unutmua benziyorsun. Szlerini dinlerken deli ol
duunu sanmtr." Kendini bir koltua atp bana
dnd. "Richard'n sylediklerini unut. Aslnda ok
iyi bir e ve babadr. Alexandra'ya da ne kadar iyi dav
randn greceksin."
-"Evet, nk ondan korkuyorum," diye atld Ric
hard.
Linda duymazlktan geldi. "Richard'da sululuk
kompleksi var", dedi. "Arnavutluk'ta olup bitenler
iin kendini sorumlu tutuyor. Alexandrayla ilgili..."
-"Hi bir vicdan azabm yok" diye, Richard cmle
yi tamamlad. "Babas olmadm bildiim iin, beni
hi ilgilendirmiyor o. yle bir yaratn dnyaya gel
me nedeni olamam ben."
Linda ayaa frlad va korkutur gibi kocasna yakla. "Bir daha KIZIMDAN bu ekilde sz edersen,
ONA sylerim!"
Richard korkuyla duraklad. Linda geri dnp ye
rine oturdu. aknlkla sordum: "O nu kznla m kor
kutuyorsun?"
Linda iini ekti. "Bazen baka arem kalmyor.
Alexandra'nin durumunu bilmeme ramen, ondan
bu ekilde sz edilmesine dayanamyorum."
-"Bana her eyi srayla anlatsanza. Uanz dt,
tutuklandnz".
Richard szm yarm brakt: "Arnavutluk'ta res
m makamlarla hi bir ilikimiz olmad. O lkeye in
diimizden, bir kii dnda hi kimse haberli deildi.
Kazadan sonra bizi bulan Kont, evine davet etti. B

117

tn o geen zaman sresince onun konuu ya da ba


ka bir deyimle tutuklusu olarak yanndaydk. Linda
gebe kalmasayd, imdi hl orada olacaktk. Ve de
Kont, ocuun kendinden olduuna emin olmasayd
tabi..."
Linda'ya gz attm. Yznde sakin bir ifade vard.
Sulanmasna
aldrm a
mt bile. Sakn her ey if
tira olmasnd?..
Richard, dnceleri
mi okuyormu gibi szleri
ne devam etti.
-"Sylediklerim tasta
mam dorudur. Yoksa z
kzm iin cinayet plnlar
kurabilecek bir tip mi san
dnz beni?"
Cinayet plnlar m?
Olduka sersemlemitim.
Yine Linda'ya baktm. Yz
ifadesinde hi bir deime
yoktu. Yava yava, aramz
dan birinin ldrm ol
masndan kukulanmaya
balamtm. Richard belki de delinin biriydi ve Lin
da da korkusundan sesini karamyordu.
Lindann hatr iin ne olup bittiini anlamam ge
rekliydi.
-"Neden kznz ldrm ek istiyorsunuz, Richard?"
dedim. "Ne yapt ki?"

118

-"Ne mi yapt?" diye korkun bir sesle bard.


Birden oturduu yerden frlayverdi, kucandaki
rt yere dd. Karmda, elindeki bastona dayanan
ve krk yandan fazla olmamas gerektii halde yz
buru buru olan yal bir adam duruyordu.
-"Ne mi yapt?" diye zerime doru yrd. "Her
halde, zavall bebeciklerin haksz yere suland ma
sum muziplikler geliyor aklnza."
Yanmdayd imdi. Yz bir deri bir kemik kalm
t. Tek canl yeri, gzleriydi. Dudaklar l gibi ve
kanszdlar. "Bilmem, Linda'nn uzun yakalar ve be
nim balka yaka kazam, hi dikkatinizi ekti mi? Si
ze neden byle giyindiimizi gstereceim." An bir
hareketle, Linda'nn ve kendisinin yakalarn at.
Linda, daha iyi grebilm em iin ban geriye doru
att. Hoa gidecek bir manzara deildi dorusu. kisi
nin de boynunda kk kk yara izleri vard. Eski
mi kahverengi deliklerin yannda krmz ve taze iz
ler seiliyordu.
Grdklerimin etkisinden kurtulamadan oturma
odasnn kapsnn aldn duydum.
Berrak ve przsz bir ocuk sesi konutu:
-"Hepinize gnaydn."
Saat akamn dokuzuydu.
Linda'nn Arnavutluk dn doum yaptn
dnrsek, Alexandra on yanda olmalyd. Oysa,
ok daha byk gsteriyordu. Ksa, beyaz ve modas
gemi bir giyimi vard. Gveli dolaplardan, yllar
sonra oyuncak bebeklere giydirilmek zere dar
karlan giysilere benziyordu. Belki de olduundan

yal grnmesinin nedeni buydu.. Bu arada alayl ve


bilgi bilgi bakan gzlerini de sayabiliriz. nsan bu
gzlere baknca, tuhaf rgl o altn sars salara
dikkat edemiyor, gzlerin on yanda bir ocua ait
olmad duygusuna kaplarak tedirgin oluyordu.
nm de durdu, parmaklarnn stne kalkt.
-"Demek ki, Robert Am ca sensin! Byle gen ve yakkl olduu
na sevindim," dedi.
Dileri prl prld. Doal olma
yan bir yan vard, ama neydi bu,
anlayamadm ve konumadan nce
birka defa ksrdm. Salt bir ey
ler sylemi olmak iin: "Sen de k
k ve tatl bir kzsn," diye mrl
dandm.
-"Houna gidiyor muyum?" der
ken sesi cilveliydi.
-"Houma gidiyorsun, Alexand
ra," diye karlk verdim. Szler far
knda olmakszn dudaklarmdan
dklmt.
-"yleyse p beni."
Bir an huzursuzluk duydum. Ne gerek vard bu
huzursuzlua? Belki de bykler tarafndan martl
mak isteyen kck bir kzd. Alnndan pm ek iin
eildim. Birden gzleri korku ve aknlkla ald, ge
riye kat. Yz hatlar irkin bir ekil almt.
-"Le gibi kokuyorsun," diye bard. Gzleri yala
dolmutu. "irkin ve kokulu bir yaratksn sen. Ko-

120

kun midemi bulandryor. Kokuyorsun, kokuyorsun,


kokuyorsun!"
Geri dnd, hkrarak odadan kat.
Linda ve Richard'a baktm. Linda gzlerini kapa
mt, soluk almakta glk ekiyor gibiydi. Richard
ks ks glyordu.
-"Nesi var, Allah akna?"
Linda gzleri kapal, hafif bir sesle karlk verdi:
-"Doru. Kapdan girer girmez ben de farkna var
mtm. Soluunda keskin bir koku var."
Bu karlk, Alexandra'mn davrannn aklama
s olamazd. Elimi azma gtrp hohladm. Gerek
ten de yleydi. Bunun zerine: "Yolda sucuklu bir
sandvi yedim, sarmsak kokusu olsa gerek," dedim.
-"Evet, evet yle," derken Richard ks ks glmeye
devam etti. "Alexandra, sarmsak kokusunu pek sev
mez de..."
Linda, Alexandrayla ilgili her eyi anlatnca, nce
onun da Richard gibi ldrdn sandm. Evet, Alexandra'mn on yanda bir ocuk iin tuhaf karlana
cak baz davranlar vard. Ama kanmca, bu evrede
yaayan her geni fantazi sahibi ocuun bu kadarck
tuhafl olabilirdi.
-"imdi Alexandra'mn yok edilmesi gerektiine
inanyor musunuz?" diye sordu Richard.
Cevabm bekliyordu.
-"Robert, kararnda seni etkilemek istemek," diye
Linda araya girdi. "Alexandra ocuumdur, her eye
ramen ona balym. Ne var ki, bir eyler de yaplma

121

s gerekiyor. Eer onu ldrmezsen, sen de bizim du


rumumuza dersin. Bizimse, ona el kaldrmamz bi
le olacak ey deil."
Sorunu bir gece sonraya ertelemeyi teklif ettim.
Yarn sabah, sakin kafayla durumu yeniden gzden
geirecektik.. Arabadan bavullarm aldm, Linda
odam gsterdi. Giriin solunda kk, fakat rahat
bir odayd. Dolap, kom odin ve geni bir yatak vard.
Linda bir mum yakt, bir tas scak su getirdi. "Ltfen
yatarken dilerini fralamay unutma," dedi ve gitti.
Yataa oturdum, dncelerimi bir sonuca bala
maya altmsa da baaramadm. En iyisi, arabaya at
layp gitmek olacakt. Ama bunun iin kendimi ok
yorgun hissediyordum. Alexandra yznden kald
m kendimden gizliyordum deta.
Yorgunluum artmt. Buraya kadar zorlu bir yol
almtm. Soyundum, dilerimi fraladm ve yattm.
O gece kark bir d grdm.
Dler genellikle gemi olaylarn yansmas ola
rak nitelendirilirler. Benim bama gelen de bu sav
doruluyor.
Mum snd srada kap gcrdayarak ald.
Ayak sesleri yatama yaklat.
-"Sst." diye fsldad Alexandra. "Benim!" Sonra
Vorgan kaldrd, yataa girdi ve bana sokuldu.
-"Buras ne kadar scak. Kalabilir miyim?"
-"Neden yatacmdan ktn bakaym?" derken, se
sim sanki bana ait deildi. Yabancnn, kk bir o
cuktan korkan bir yabancnn sesi gibi...

122

-"Ev o kadar souk ki. Sadece senin yann scak.


Kalabilir miyim, Robert Amca?"
-"Kalabilirsin," dedim ve yatan ucuna kadar kay
dm. Alexandra iyice sokuldu.
-"Seninle... konumalym Alexandra."
-"Pst, konuma!.. Yoksa bu ann btn bysn
bozarsn. Eve yeniden scaklk, genlik ve hayat geti
ren birisi olduu iin yle honutum ki. Uzun sre
yalnz kaldm.".
-"Ama ailen var ya.."
-"Ailem! Eer btn aileler Linda ve Richard gibiy
se, teki ocuklar da ne kadar zavall. Aileler, ocuk
larnn ihtiyalarn gidermekle ykml deiller mi
dir?"
-"Sanrm ki yle."
-"Oysa, Linda ve Richard'n bana verebilecek hi
bir eyleri kalmad. Yal onlar ve ileri bitmi. Kuru
dallar gibi ileri ekilmi."
-"Onlar stne byle konumamalasn, Alexand
ra! Sana ok iyi davrandklarn biliyorum."
-"Sama! Benden korkuyor ve nefret ediyorlar."
-"Doru deil bu. Linda'nn beni neden buraya a
rdn biliyor musun?"
Alexandra iini ekti ve iyice sokuldu.
-"yleyse Linda szn tuttu. Belki o, biraz olsun
seviyordur beni. Ama Richard benden nefret eder.
Elinden gelse kalbime bir kazk akard."
-"Alexandra!..."

123

-"Pst!" Kk elleriyle azm kapatt. Sonra ene


mi, boynumu ve ahdamarm tuttu.
-"Nasl da atyor!" derken, sevincinden bacaklary
la tepindi ve bir heyecan l koyuverdi. Sonra k
sk bir sesle sordu: "Linda seni neden ardn an
latt m?"
-"Evet."
-"yi yleyse... Sakn korkma, hi acmaz." Tyleri
min diken diken olduunu hissettim. Bu tip bir.olay,
ancak dlerde kar insann karsna.
Alexandra devam etti: "Linda, ne kadar gzel bir
ey olduunu da sylemitir her halde. kimiz iin de
ok gzel bir ey. Hem senin, hem de benim iin. Ne
yazk ki ok abuk yalanacak, ksa bir sre sonra Lin
da ve Richard'a benzeyeceksin. Ama senin iin fark
etmez deil mi? Benim iin de bu kadarck eyi yapar
sn, Robert Amca."
Gsmn zerine tonlarca arlk koymular gibi
geliyordu.
-"Ban sz verir misin, Robert Amca?"
-"Ne sz?"
-"Byk ehirde kesinlikle birok tandn vardr.
Onlara, kk ve susam. Alexandra'yi ziyarete gel
melerini syler misin? Bana bunu yapar msn? Lt
fen, Robert Amca. Bir defack buraya getirebilsen,
sonra kendi istekleriyle geleceklerdir."
-"Artk odana git, alexandra."
-"Ama Robert Amca, daha hi..."

124

Anzsn zerime bir glge belirdi. Kk, siyah bir


melek kanatlarn ap stm rtt. Boynuma, ahdamarmn bulunduu yere scak ve yumaak bir ey
yapt. Sonra kk bir rmak akt. Kendinden geen
bir yaratn inlemeleri, hayat pnarmn akna ka
rt ve beni mutluluun en st katlarna srkledi.
Sabah olduunda daha dn etkisinden kurtula
mamtm. Bacaklarmn stnde zorlukla duruyor
dum. Alelacele bavulumu yerletirdim. Evden en
ufak bir sesin bile ykselmemesi vaktin ok erken ol
duunu gsteriyordu. Saatime bir gz attmda ya
nldm grdm. oktan le olmutu. Ev sahipleri
btn gn uykuda geiriyorlard sanrm.
Bu korkun d sinirlerimi ypratm, direncimi
yok etmiti. imde kar koyamadm sinsi bir dr
t, dmn gerek olduunu fsldyordu. Tra ay
nam kardm ve boazm incelemek istedim.
Ayna elimden kurtulup yere dverdi. ahdamarmn stnde iki kanl delik vard. Korkumu yenme
ye altm. Bu iki yara, yeterli bir kantlama sayla
mazd.. Pekl sinek sr da olabilirdi.
Kendime cesaret vermek ister gibi yksek sesle
gldm. Ama kahkaham balad yerde snd. D
n her sahnesi, gerekten yaamm gibi belleime
kazlmt.
-"ok iyi, Robert!" dedim kendi kendime. "Eer
bu samalk d deil de gerekse, Alexandra'nin eli
ne dtn demektir. O zaman sarmsak kokusundan
nefret edecek gn na tahamml edemeyecek
sin."

125

Bavulumu kararl bir ekilde elime aldm, k ka


psna yneldim. Kap kilidi deildi. Ama kapy a
mamla, tokat yemi gibi geriye kamam bir oldu. Par
lak gn karsnda allak bullak olmutum.
O dama dndm , ne yapacam dndm. Hava
kararnca ehre dnecektim. Daha hangi tandklar
m davet edeceimi kararlatrmamtm.
Belki de hepsini srayla arrdm. Bylece, Ale
xandra susuzluktan kurtulurdu!..
Btn bunlar dnrken hava kararmt.
Kap ald, Alexandra odaya girdi.
-"Gnaydn, Robert Amca," dedi ve yorgann alt
na kayverdi...

BAELBROWUN YKS
E. H. Heron
Bay Flaxmanin birok ansnn kariyeriyle ilgili
karanlk dnem lere ait olmas znt verici bir mese
le. Ama bu neredeyse kanlmaz nk daha bilim
sel ve daha az nem le vurgulanm dvlar, belki de,
halkn ounun ilgisini ekmeyebilirdi. Fakat uzman
bir renci iin ok deerli ve retici olabilirdi. Ay
rca daha etrafl dvlar semek de allagelmiti,
byle dvlann ba sonu yaklak olarak kestirilebildii iin nerede nasl son bulaca bilinmeyen ve
inandrc snavlardan geirilemeyen dvlardan da
ha makbuld.

128

ngilterenin dou kysnda, alakta kalan bir k


y eridi blgesinin gneyinde, Bael Ness burnu deni
ze doru kr bir knt oluturur. Nesste, arkasnda
am ormanlar kalan ve civar halk tarafndan Baelbrow diye bilinen, tatan ve konforlu bir konak vardr.
Bu konak, yz yldr dou rzgrlarna gs ger
mi ve tm bu sre boyunca, atalarndan kalan bu ye
rin perili olduu gereine karn, terk etme yanls
olmayan Swaffam Ailesinin evi olmutu. Aslnda
Swaffamlar, byk bir ne sahip olan Baelbrow Hayaletinden gurur duyuyorlard ve Nurembergli Profe
sr Jungvort, hayalet hakknda bilgi verip Bay Flaxman Lowdan acil yardm isteyene kadar hi kimse
hayaletin hareketlerinden ikayet etmemiti.
Bay Lowla nceden tankl olan Profesr, Ba
elbrow da kiracl dnem indeki durumlar ve son
rasnda takip eden zc olaylar etraflca anlatt.
Grne baklrsa, yaa daha byk olan ve za
mannn byk bir ksmn yurt dnda geiren Bay
Swaffam, evini yazn Profesre vermeyi nermiti.
Jungvordar, Baelbrowa geldiklerinde buradan etki
lenmilerdi. Manzara, ok deiik olmasa da, en azn
dan geniti ve keyif verici bir hava hakimdi. Ayrca,
Profesrn kz, nianls olduu Harold Swaffamin
yanndan ayrlp sk sk buraya ziyaretlerde bulunu
yor, Profesr de byk bir zevkle Swaffam Ktphanesi ni elden geiriyordu.
Jungvorara eski evi dier evlerden farkl klan ha
yalet hakknda her ey anlatlm fakat hayalet, ev sa
kinlerinin rahatn asla karmamt. Bir m ddet bu
aklamalarn kesinlikle doru olduuna inandlar

129

ama Ekim balarnda bir deiiklik oldu. O zamana


ve tarihsel kaytlarn dayand en eski tarihe kadar
hayalet sadecc bir glge, hrt ve soluk sesiydi, so
mut ya da ba bels bir ey deildi. Ama Ekim bala
rnda tuhaf olaylar meydana gelmeye balad ve
hafta sonra koridorlardan birinde bir hizmeti kad
nn l bulunmas deheti dorua kard. Bunun
zerine Profesr, Flaxman Low a haber gnderm e
vaktinin geldiine karar verdi.
Bay-Low souk bir akam, ev akamn m or karan
lnda hayl meyl gzkrken geldi, am aalar
nn reine kokusu tatl bir esintiyle duyuluyordu.
Jung\ort, onu mine atei yanan, ferah salonda kar
lad. iman ve iriyar, bir tutam beyaz sa kalm,
yuvarlak gzlerine dikkat eken gzlkler giymi, ki
bar ve dalgn yzl bir Alm and. Hayatn filoloji a
lmalarna adamt ve onu rahatlatan iki eyden biri
satran, dieri de byk bir Bismarck-ttn yuval, l
leta piposunu imekti.
"imdi, Profesr," dedi Bay Low sigara ime odas
na yerletiklerinde, "Her ey nasl balad?"
"Anlatacam," diye cevaplad Jungvort elini ene
sine gtrp, geni gsne vurarak, sanki zgrl
elinden haksz yere alnm gibi konuuyordu. "Her
eyden nce, ilk nce bana grnd!"
Bay Flaxman Low gld ve hibir eyin bundan
daha yeterli olamayacan syledi.
"Fakat hi de yle deil!" diye haykrd Profesr.
"Burada tek bama oturuyordum, sanrm gece yar
syd, kk bir kpein trnaklaryla tkr tkr sesler
kararak, salonun meeden demesi stnde s

130

rndn duydum sanki. Islk aldm nk kz


mn kk Ragsi olabileceini sandm, sonra kapy
atm ve" - duraksad ve gzlklerinin ardndan
Lowa serte bakt - "Evin iki kanadn birletiren ko
ridorda kaybolmak zere olan bir ey grdm. Bir fi
grd ama insan figrne benzemiyordu, ince ve
uzundu. Sann siyah olduunu ve kendisinden ayr
gelen bir eyin, bu bir mendil de olabilirdi, uutuu
nu sandm. Korku duygusu, beni alt etmiti. Basa
maklarda, sanrm mze kapsnda, son bulan tkrt
lar duydum. Gelin, size oray gstereyim."
Profesr, Bay Lowu salona geirdi. Karlarnda,
Profesrn szn ettii koridora giden, siyah ve ko
caman bir merdiven duruyordu. Alt metre uzunluundayd ve tam ortasnda, iki basamak ktktan son
ra karnza bir kapnn kt derin bir kemer bulu
nuyordu. Jungvort, bu kapnn mze ad verilen b
yk bir odann girii olduunu ve ierisinde yaa b
yk ve amatr bir aratrmac olan Bay Swaffam in
yurt d gezilerinde toplad eidi antika ve nadir
eyalarn bulunduunu anlatt. Profesr, mzeye git
tiine inand figr takip ettiini fakat Swaffamin
hzinelerini ieren sandklardan baka hibir ey bu
lamadn syleyerek konumay srdrd.
"Bu deneyimimi kimseye anlatmadm. Hayaleti
grdm de aklmdan kardm. Fakat iki gn son
ra, kadn hizmetilerden biri, koridorda, karanlkta
yrrken kap boluundan nne bir adamn adad
n fakat kendini kurtarp lklar ierisinde hiz
metilerin odasna katn syledi. Hem en bir ara
trma yaptk fakat anlattklarn dorulayacak hibir
ipucuna rastlayamadk.

131

"Benim yaadklarmla birbirini tutmasna karn


bu olay hi dikkate almadm. Bir sonraki hafta, bir
gece, ge saatlerde kzm Lena bir kitap iin aa in
di. Tam salondan gem ek zereyken, zerine arka
sndan bir ey adam. Kadnlar ciddi sorgulamalarda
ok az ie yarar, baylverdi. O zamandan beri hasta ve
doktor, halsiz dm, dedi." Profesr ellerini at.
"Bu yzden, deiiklik olsun diye yarn evden gidiyor.
Ev halknn dier yeleri de ayn ekilde saldrya u
rad ve sonu hep aynyd - bayldlar ve kendilerine
geldiklerinde halsiz ve hibir i yapamayacak durmdaydlar.
"Fakat, geen aramba, i bir trajedi halini ald.
O gne kadar, hizmetiler drt kiilik bir kalabalk
olmadan o koridordan gemeyi reddediyordu. ou,
evin bu ksmna ulamak iin terasn evresinden do
lanmay tercih ediyordu. Ama bir hizmeti, ad Eliza
Freeman di, Baelbrow Hayaletinden korkmadn
sylyordu ve bir gece salonun n sndrme ii
ona dmt. I kapatp, mze kapsnn karsn
daki koridordan geerken, saldrya uram ya da
ok fena korkutulmu. Sabahn erken saaerinde,
onu basamaklarn yannda l buldular. Giysisinin
kolunda bir damla kan vard ama vcudunda, kula
nn kenarndaki kk ve kabark bir iten baka hi
bir iz yoktu. Doktor, kzn an derecede kanszlk
ektiini ve muhtemelen korkudan ldn nk
kalbinin zayf olduunu syledi. Buna armtm
nk her zaman iin gl ve hareketli bir kadn gi
bi gzkrd."
"Yarn gitmeden n ce Bayan Jungvortu grebilir
miyim?" diye sordu Bay Low, Profesr anlatacak daha
baka bir eyi olmadn belirtince.

Profesr, kznn sorguya ekilmesi konusunda bi


raz isteksizdi fakat en sonunda izin verdi ve ertesi gn
Low, kz evden gitmeden nce onunla ufak bir konu
ma yapt. Bitkin, korkun derecede solgun grnm e
sine ve ak kahverengi gzlerindeki korku parltsna
karn, Low kz ok gzel buldu. Bay Low, kza saldr
gani tarif edip edemeyeceini sordu.
"Hayr," diye cevaplad, "Onu grem edim nk
arkamdayd. Tek grdm, parlak trnakl, karanlk
ve kemikli bir eldi ve baylmadan nce gzlerimin
nnden bandajl bir kol geti."
"Bandajl bir kol mu? Hi byle bir ey duymam.
II
tim.
"Susun - susun, dneyim!" diye araya girdi Pro
fesr sabrszca.
"Kolunda bandajlar grdm," diye tekrarlad k/
kafasn yorgunca baka tarafa evirerek, "Ve zerin
deki antiseptiin kokusunu aldm."

133

"Boynunuzu incitmisiniz," dedi Bay Low, kzn ku


lann altnda kk ve daire eklinde bir pembelik
fark etmiti.
Kzn yz kzarp soldu, sinirli ve ani bir hareket
le elini boynuna gtrp ksk sesle konutu.
"Beni neredeyse ldryordu. Bana dokunmadan
nce orada olduunu biliyordum! O nu hissetmi
tim!"
Kz braktklarnda, Profesr, kznn ahitliinin
gvenilemezlii yznden zr diledi ve kendi anlat
tklaryla kznn anlattklar arasndaki elikiye dik
kat ekti.
"Bir koldan baka hibir ey grm ediini sylyor
fakat size syledim, kollar yoktu! Samalk! Yaral bir
adamn bu eve girip gen kadnlar korkuttuuna m
inanalm! Bundan ne anlam karacam bilmiyo
rum! Bir insan m yoksa gerekten de Baelbrow Haya
leti mi?"
leden sonra, Bay Low ve Profesr sahilde gezin
tiden dndklerinde, salondaki atein karsnda ses
sizce oturan, kara kal, kaln enseli ve gl vcut
hatlarna sahip gen bir adam buldular. Profesr, bu
adam Bay Lowa, Harold Swaffam diye tantt.
Swaffam yalarnda gsteriyordu fakat imdiden
borsann ileriyi gren ve baarl bir yesi diye n sal
mt.
"Sizinle tantma sevindim, Bay Low," diye bala
d, merakl baklarla, "Demek burada olmanzn
amac bizim yal, zavall Baelbrow Hayaletimizin k
kn kazmak? O nun bir demirba ve ailenin inal ol

134

duunu unutuyorsunuz! O nu kudurtan ey sizce ne


dir, Profesr?" diye bitirdi, konumasn, Jungvortun
evresinde ters ters gezinerek.
Profesr, yky en bandan tekrar anlatt. Ms
takbel damadndan korktuu akt.
"Bu anlattklarnzn aynsna yaknn, istasyonda
karlatm Lenadan da duydum," dedi Swaffam.
"Benim grme gre, bu evdeki kadnlar isteri kri
zi geiriyorlar. Bana katlyor musunuz, Bay Low?"
"Olabilir. sterinin, Freemanin lmyle balant
l olabilecei her ne kadar pheliyse de."
"Ayrntlar iyice incelemeden bir ey sylemem
mmkn deil. Geldiimden beri hi bo durmadm.
Mzeyi gzden geirdim. Dardan kimse girmemi
ve koridor dnda baka hibir giri yok. Zemin, bil
diim kadaryla, kaim bir beton tabakas zerine ina
edilmi. Ve u anda elimizde bir hayalet vakas var."
Birka dakika derin derin dndkten sonra, birisi
ne bir ey syleyecekken ki o kendine zg hareketiy
le, Bay Lowun evresinde doland. "Bakalm, pln
ma ne diyeceksiniz, Bay Low? Profesr, birka gn
lne bir otelde kalmas iin Ferryvalee gnderm e
yi neriyorum, ayrca hl evde kalan hizmetkrlar
da, diyelim, krk sekiz saatliine evden uzaklatraca
m. Bu srada, siz ve ben hayaletin yeni numaralar
nn altnda yatan srn aratrabiliriz."
Flaxman Low bu plnn kendi fikirleriyle tama
men uyutuunu syledi ama Profesr, evden uzak
latrlmay protesto etti. Fakat, Harold Swaffam ileri
kendi bildii gibi ayarlamasn bilen bir adamd ve
Jungvortla beraber krk be dakika iinde, iki atl bir
arabayla evden ayrldlar.

135

Akam karanl kyordu ve Baelbrow da, ak


alana ina edilen tm evler gibi hava deiimlerinden
kolayca etkilenebiliyordu. Bunun sonucunda, aradan
ok saat gem eden, ev gcrt sesleriyle doldu, bora
pencerelere serte esiyordu ve aa dallar duvarlara
arpp sesler kartyordu.
Harold Swaffam, eve geri dnerken frtnaya yaka
lanm ve iliklerine kadar slanmt. Bu yzden, elbi
selerini deitirip sigara odasnda birka saat dinlene
cek ve Bay Low da salonda nbet tutacakt.
Gecenin ilk saatleri olaysz geti. Tahta kaplamal
byk salonda zayf bir k yanyordu fakat koridor
karanlkt. Denizden esen rzgrn vahi iniltisi ve s
l, bir de cama byk bir grltyle arpan yamur
damlalarnn sesi dnda hibir ey duyulmuyordu.
Saatler ilerlemiti, Bay Low bir fener yakt ve feneriy
le koridordan geerek mze kapsn zorlad. Kap
ald ve rzgr, homurtuyla kendisini karlad. Oda
da kendinden baka, yaayan hibir varln olmad
ndan emin olmak iin kepenklere ve Bay Swaffam m hzinelerini saklad sandklara gz gezdirdi.
Birden, arkasnda bir gcrt duydu ve dnd fakat
sesin kayna olabilecek hibir ey bulamad. Sonun
da, kapdan koridora vursun diye fenerini kane
peye brakt ve lmbay brakt salona tekrar dnd
ve bir kez daha sigara odasnn yanndaki kapal kap
nn banda yerini ald.
Rzgr, byk salonun bacasndan ieri doru
grlemeyi srdrp, yal tahtalar sanki evin her k
esinde sinsi admlar atlrmasna gcrdarken
uzun bir saat geti. Fakat Flaxman Low bu seslerden
hibirine aldrmad; o zel bir sesi bekliyordu.

136

Bir
m ddet
sonra, bekledii
sesi duydu da,
tahtadan bir ey
demeye srt
nerek gcrt
kartyordu. Mze
kapsn
gzle
mek iin ileri
d oru
uzand.
Bir kpein me
rakl ayak sesleri
ni andran tkrlar geldi m ze
nin mermer d
emeli zemininden, ta ki o ey, her ne idiyse, ak ka
pnn arkasnda durup etraf dinleyene dek. O an,
rzgr sakinleti ve Low da kulaklarn drt at ama
baka hibir ses duyulmad, sadece kapdan den ge
ni k huzmesinde sinsi bir glge belirdi.
Rzgr tekrar canland ve evin stne, fenerin bi
le n titretecek kadar sert rzgrlar esmeye bala
d ama rzgr bir kez daha sakinletiinde, Flaxman
Low o durgun eklin kapdan ktn ve imdi, da
rdaki merdivenlerde olduunu grd. Mazgal ek
lindeki pencere boluunun karanlk kesinde, ha
yl meyal bir glge grebildi yalnzca.
O anda, ekilsiz glgeden Bay Lowun duymay
beklemedii bir ses geldi. O ey, havay bir ay ya da
bir baka byk hayvan gibi glce ve iitilir bir e
kilde koklad. Ayn anda, salondaki cereyan, burun
deliklerine hafif ve tandk olmayan bir koku tad.

137

Lena Jungvortun szleri kafasnda imek gibi akt;


yleyse gelen, kolu bandajl yaratkt!
Frtna yine ac bir feryat kopard ve pencereleri
titretti, n nnden bir karanlk geti. Yaratk, ka
pnn kesinden kt ve Flaxman Low salonun alda
tc karanl iinde, bu yaratn kendisine doru
ilerlediini anlad. Bir anlna duraksad; sonra, si
gara odasnn kapsn at.
Harold Swaffam kanepeye uzanm ve uykudan
sersemlemi ti.
"Ne oldu? Geldi mi?"
Low az nce grdklerini anlatt. Swaffam onu bi
raz alayc bir ekilde glerek dinledi.
"imdi bundan ne anlam kartyorsunuz?" dedi.
"Sizden bu soruyu biraz sonraya brakmanz rica
edeceim ," oldu Low un cevab.
"yleyse, bana anlatmak istediiniz, sizin birbiriyle uyumayan tm bu ayrntlar aklayacak bir fikri
niz olduu mu?"
"lerde karlaacaklarmza gre ekil alacak bir
fikrim var," decli Low. "Bu srada, bu evin adnn, evin
bir mezar tmsei ya da mezarln stne ina edil
mi olmasndan geldii sonucuna varmakta hakl m
ym?"
"Haklsnz ama bunun, bizim hayaletimizle ilgili,
son gnlerde gerekleen garip olaylarla bir ilgisi
yok," diye karlk verdi Swaffam kendinden emin ola
rak.

138

"Ayrca anladm kadaryla, babanz Bay Swaffam


eve, u anda mzede yatan sandklardan bir tane da
ha gnderdi, yle deil mi?" diye srdrd konuma
sn Bay Low.
"Evet, geen Eyllde bir tane gndermiti."
"Ve siz de onu atnz," dedi Low.
"Evet, tam da yaptm iten geriye hibir iz brak
madm diye kendimle vnyordum."
"Sandklan incelemedim," dedi Low. "Yapm ol
duunuz eyin gereine baka bilgilerden ulatm."
"imdi, bir ey daha var," dedi Swaffam, hl gl
yordu. Bir tehlike olduuna inanyor musunuz, de
mek istediim, bizim gibi adamlar iin? sterik kadn
lar pek ciddiye alnamaz da."
"Kesinlikle bir tehlike var; hava karardktan sonra,
evin bu ksmnda tek bana yrmek herkes iin b
yk bir tehlike tayor," diye cevaplad Low.
Harold Swaffam arkasna yasland ve bacak bacak
stne att.
"Bay Low, konumamzn bana dnecek olursak,
tm dnyaya akla yatkn bir fikir sunmadan nce,
akla kavuturmanz gereken birbiriyle uyumayan
aynnlar olduunu size harlatabilir miyim?"
"Bunun fakndaym."
"lk olarak, orijinal hayaletimiz sadece hayl meyl
grlebilen bir varlkt, anlalmaz sesler ve glgeler
den o olduunu anlyorduk, imdiki hayaletimiz ise
somut bir ey, ve elimizde, korkutup ldrebildiine
dair kantmz da var. kinci nokta, Jungvort, hayale

139

tin ince, uzun ve kolsuz bir varlk olduunu syler


ken, Bayan Jungvort bir insann elini ve kolunu gr
mekle kalmadn, ayrca trnaklarnn parladn
ve kolunun bandajl olduunu anlatacak kadar ak
bir ekilde, hayaleti grdn iddia ediyor. Ayrca
onun gcn de hissetmi. br taraftan, Jungvort,
hayaletin bir kpek gibi srnp, tkrtlar kard
n sylyor, tm bu bilgilere, bir d siz, vahi bir hay
van gibi soluduunu ekliyorsunuz. yleyse, bu ey ne
dir? Grlyor, kokusu duyuluyor ve hissediliyor fa
kat bir kedinin bile saklanabilecei bir boluun ya
da yeterli yerin olmad bir odada baaryla gizleni
yor! Siz hl tm bunlar aklayabileceinize inand
nz m sylyorsunuz?"
"Elbette," diye cevaplad. Flaxman Low kendinden
emin bir ekilde.
"Kan olmak gibi en ufak bir amacm ya da arzum
yok ama sa duyu gerei, kendi dncelerimi ser
beste ortaya koyabilmeliyim. Tm yaananlarn, he
yecandan kaynaklanan hayllerin bir sonucu olduu
na inanyorum ve bunu kandamak zereyim. Bu ge
ce, sizce baka bir tehlikeyle karlar myz?" diye
sordu. Swaffam.
"Bu gece tehlike ok byk," diye cevaplad. Low.
"Pekl; dediim gibi, size kantlayacam. Evin,
sizden hibir yardm alamayacam uzak bir odasna
sizi kilidememe izin vermenizi isteyeceim ve gece
nin geri kalan ksmn, koridorda ve salonda, karan
lkta, yryerek geireceim . Bylece, bir yolunu bu
lup size dediklerimi kantlayacam."

140

"Dilediinizi yapabilirsiniz fakat en azndan sizi iz


lememe izin vermelisiniz. Evden kp, mze kaps
nn karsndaki pencereden neler olup bittiini sey
redeceim. Olaylara tank olmam geri eviremezsiniz dorusu."
"Tabii ki geri eviremern," diye karlk verdi Swaf
fam. "Fakat, bu gece, dars bir kpein bile barnamayaca kadar kt ve sizi kilitlemem konusunda
bir kez daha uyaryorum."
'"Fark etmez. Siz bana bir yamurluk verin ve fene
ri mzede koyduum yerde sndrmeden brakn."
Swaffam kabul etti. Bay Low neler yapacan
Swaffamin gznn nnde canlandracak bir ak
lamada bulundu. Evden kt ve anlatklar gibi kap
arkasndan kilitlendi ve duvarlarn etrafndan dola
np yolunu bulduktan sonra kendini, mze kapsnn
karsndaki koridorun penceresinde buldu. Kap h
l akt ve zayf bir k huzmesi karanla vuruyordu.
Aada, salon karanlk ve botu. Yamurdan mm
kn olduunca kendini koruyarak Swaffamm grn
mesini bekledi. Sar, korkun nbeti kardaki ka
ranlk kede sska bacaklarnn stnde g toplayp
lm cl gcyle oradan geenin stne atlamaya m
hazrlanyordu acaba?
Low, o anda, evin ierisinde bir kapnn grlty
le kapandn duydu ve bir dakika gem eden, elin
deki mumla, arkasnda kalan karanla zayf bir k
veren Swaffam gzkt. Koridordan aa hi durma
dan yrd, karanlk yznde kararl ve sert bir ifade
vard ve tam yaklarken, Bay Low tuhaf bir deneyim
ncesi duyulan tyler rpertici bir duygu yaad.

141

Swaffam koridorun br ucuna kadar yrmeyi sr


drd. Kk kafal ve zayf bir figrn, koridora k
masyla mze kaps aniden titredi. Ve hemen ardn
dan bouk bir lk, bir dme sesi ve karanlk geldi.
Bay Low hemen cam krp pencereyi at ve ken
dini koridora brakt. Bir kibrit yakt ve kibritin yan
masyla, bir saniyeliine, biraz ilerisindeki karanlkta,
kibritin verdii zayf kla nnde bir manzara can
land.
ri yapl Swaffam, kollar ak ve yzkoyun bir
halde yere seriliydi ve Low baknca, yerde yatan ada
mn stne melmi ve kt dncelerle dolu, dar
ban kaldrp ayaa kalkan bir ey grd.
Kibrit zayf bir czrt karp snd ve Low, Swaf
fam in drd mumu daha bulamadan, deme
de birinin sradn duydu. Mumu yakp, Swaffam n zerine eildi ve onu srt st evirdi. Adamn
yznn rengi solmutu, salarnn ve kalarnn si
yahlna karn mum gibi beyaz yz daha da beyaz
grnyordu ve kulann altndaki kk bir iten
elmackkemiine ince bir izgi halinde kan akyordu.
gdsel bir his, Low u o anda yukar bakmaya
zorlad. Mzenin kap aralndan bir yz ve kemikli
bir boyun uzanmt, burnu kalkk, gzleri donuk
renkli, kt niyetli bir ifadesi olan, gz yuvalan ukur
ve kara dilerini gsteren bir yz. Low elini cebine at
t ve koridorla salonda bir silah sesi yankland. Flax
man Low, Swaffam i yar srkleyip yar tarken siga
ra odasna, krk pencerelerden ieri rzgr girdi ve
cilal zeminde bir erit uutu, hepsi bu kadard.

142

Aradan ok zaman gem eden, Swaffam kendine


geldi. Lowun kendisini nasl bulduunu karanlk
gzlerinde fkeli bir parltyla dinledi.
"Hayalet beni aptal durumuna drd," dedi tu
haf ve somurtkan bir glle, "Ama sanrm, imdi s
ra bende! Mzeye gidip etraf incelem eden nce bir
de sizin tm bu olanlar hakkndaki grnz din
lemek istiyorum. Tehlike olduunu sylerken gerek
ten de haklymsnz. Kendi adma size yalnzca unu
syleyebilirim, o da zerime bir eyin frlam olduu
dur, gerisini bilmiyorum. Bama bu gelmeseydi, kor
karm size ikinci bir kez, bu konu hakkndaki gr
nz sormazdm," diye bitirdi ak szllkle ama y
z askt.
"Elimizde iki ipucu var," dedi Low. "Az n ce kori
dorda, yerden aldm bu san bandaj eridi ve boynu
nuzdaki iz."
"O dediiniz de nedir?" Swaffam hemen ayaa
kalkt ve mine rafnn yanndaki kk bir aynada,
boynunu inceledi.
"Bu iki ipucunu birletirirseniz, sanrm geri kala
nn kendiniz de kartabilirsiniz," dedi Low.
"Ltfen bana tm fikrinizi anlatn," diye rica etti
Swaffam."Pekl," diye
cevaplad Low itenlikle.
Swaffamm sinirli olmasnn bu artlar altnda doal
olduunu dnd. "Profesre grnen kolsuz, uzun
ve ince figr bir sonraki olayda deiti. nk, Bayan
Jungvort bandajl bir kol ve parlak, elbette ki yaldzl
demek istemiti. Trnaklar olan karanlk bir el gr
d. Tkr tkr ayak sesleri de bu bilgilerle uyuuyor
nk biliyoruz ki deri eritlerden yaplm sandalet-

143

1er ve yaldzl trnaklarla bandajlar pek sk rasdanan


bir ey deildir. Eski ve kuru deri, doal olarak cilal
demelerinizde tkrt karr."
"Bravo, Bay Low! Bu evde, bir mumyann gezindi
ini mi sylemeye alyorsunuz?!"
"Bu, benim fikrim ve fikrimi dorulayacak her e
yi grdm ."
"Hakknz vermek gerekirse, bu fikri bu geceden
n ce edinmisiniz, as.lnda, kendiniz bir eyler gr
m eden nce. Babamn eve bir mumya gnderdiini
ve benim de sand atm sonucuna m vardnz?"
"Evet. Dtaki bandajlarn ounu ya da hepsini
karp, bedenini serbest braktnz ve yalnzca, her
bir uzvunu saran alttaki sarglan koruduunuzu tah
min ediyorum. Sanrm bu mumya gzel kokulu ba
haratlar kullanlarak derinin zeytin renginde, kuru,
esnek, tpk gneten yanm deri gibi muhafaza edil
dii, yz izgilerinin belirgin kald ve salarn, di
lerin ve kalann mkemmelce korunduu Theban
yntemiyle saklanm.
"Buraya kadar iyi geldiniz," dedi Swaffam.
"Fakat ara sra dirilmesine ne demeli? Peki ya sal
drd kiilerin boynundaki iler? Ve nerede bizim
eski Baelbrow Hayaletimiz?"
Swaffam akac bir tonda konumaya alt fakat
heyecan ve bir para olsun azalan fkesi, her ne ka
dar bastrmaya alrsa alsn ortadayd.
"En bandan balamak gerekirse," dedi Flaxman
Low, "spritizma fenom enini aratran her akl ban
da ve drst insan, er ya da ge, bilinen teoriler ara

144

clyla aklanamayan ve insann kafasn kartran


bir unsurla karlar. u anda girmek istemediim ki
mi nedenlerden tr, imdi ki bu olay da bana bun
lardan biri gibi geliyor. Varl hakknda karanlk ve
tuhaf belirtiler gsteren hayaletin aslnda bir vampir
olduuna inanyorum."
Swaffam, kukusunu belirten bir el hareketi yapp
ban arkaya yaslad.
"Bay Low, Orta ada yaamyoruz artk! Ve ayr
ca, bir vampir buraya nasl gelebilir?"
"Bu tr konular, zerinde uzmanlklar olan baz
kiiler, belirli artlar altnda bir vampirin kendi ken
dini yaratabileceimi syler. Bana bu evin eski bir me
zarlk zerine ina edildiini sylyorsunuz. Aslnda
buras, kaynan doadan alan ruhsal bir tohum bu
labileceimiz bir nokta. Burada yatan l insanlarn
bedenlerinde iyilik ve ktlk tohumlar saklyd. Bu
tohumlarn yetimesine yol aan, dncedir ve uzun
m ddet yer ettikten sonra dnce en sonunda, ev
resinden kaynaklanan uygun elementlere kenetlene
rek, gittike artan, gizemli bir hayat kazanabilir. Bu
tohum da uzun bir sre zavall bir yaratk olarak ka
lp, arzularm yerine getirebilmek iin maddesel bir
ekil alana kadar bekledi. Gerek olan, grnmeyen
ksmyd; maddesel ekli onun yalnzca bir belirtisiy
di. Mumyay serbest brakarak onun iin fiziksel bir
ortam saladnzda, elle tutulmayan gereklii ok
tan var olmutu bile. imdi, tek yapabileceimiz,
madde araclyla belirti gsteren tohumun doasn
yarglamaktr. Bir vampirin, l insan bedeninde ha
yat bulup, enerji kazandna dair elimizde her tr

145

kant var. Kurbanlarn boynundaki izler ve hepsinin


kansz kalp anemiye^*) tutulmas yeterli. nk, bil
diiniz gibi, bir vampir kan emer."
Swaffam ayaa kalkt ve lmbay ald.
"imdi, kant bulalm," dedi ak ak.
"Bir saniye, Bay Low. Siz bu figre ate ettiinizi mi
sylediniz?" Low un masaya brakt tabancay ald.
"Evet, basamakta gr
dm ayann ufak bir
ksmna nian aldm."
Daha fazla konuma
dan, tabanca elinde, Swaf
fam mzeye doru yr
d.
ki adam, insan rper
tecek en tuhaf grntler
den birine ahit olurken,
rzgr, evin evresinde
uuldad ve dnyaya afaktan nce gelen karanlk
kt.
Byk odann kesindeki, dikdrtgen ve tahta
bir sandn iinden, yars ieride, yars darda
rm, sar bandajlar iinde sska biri yatyordu, dar
madank, bukle bukle salar sska boynunu sarm
t. Sandaletinin kay ve sa ayann bir ksm yerde
yatyordu.

(*) Anem i : Kanszlk hastal, y.n.

146

Swaffam, yznde megul bir ifadeyle, dikkadice


bakt ve onu dklen bandajlarndan tutup, sandn
iine frlatt, canl bir beden gibi dt ve geni, nem
li dudakl az onlara doru ak kald.
Swaffam, bir an o eyin zerinde durdu; sonra k
fr ederek tabancasn kaldrd ve o eyin srtan y
zne duyduu kinle, ard arda ate etti. En sonunda,
o eyi sandn iine soktu ve silahyla mthi bir g
le vurarak ban parampara ederek, bir cinayet i
lendii izleniminiverecek korkun bir manzaraya ne
den oldu.
Sonra, Lowa dnerek,
"zerindeki rty kapamama yardm edin," de
di.
"Onu gm ecek misiniz?"
"Hayr, tm dnyay bu beldan kurtarmalyz," di
ye cevap verdi vahi bir ekilde.
"Onu, eski kanoya koyup yakacam."
afakta, eski kanoyu kyya indirdiklerinde yamur
dinmiti. Kanoya, iindeki korkun yaratyla bera
ber mumya tabutunu yerletirdiler ve zerine al r
p dem ederi ydlar. Kano yelken at ve al rp y
n ate ald. Swaffam ile Low kanonun gelgitte yava
yava uzaklamasn seyrettiler. lkin bir kvlcm parl
t sat ve sonra kano alevler iinde yand, ta ki, Amen
rahiplerinin bin yl nce kararlatrdklar piramit
te ebedi istirahatine yatrdklar l ey ak denizde
tarihten silinene kadar.

147

KAN EN OCUK
eviri : Gnl Suverer
Soluk yzl kk erkek ocuun pek am gibi
bir hali vard. Oyun alannn kenarnda yalnz bana
durmu, dier ocuklar seyrediyordu. Dier kk
lerin hibiri de onunla oynamay istemiyordu.
ocuun ad Pauld. Ad, gri niformasnn ko
luna ilenmiti. Yetimler evindeki dier ocuklarn ki
gibi. Ama baka bakmlardan onlara hi benzemiyor
du. Paul pek gzeldi. Salar sapsaryd. Ciddi ifadeli
iri gzleri ini mavisiydi. Sesi yumuak, tavrlar da e
kingendi. Ve dier ocuklar Pauln onlar srdn
sylyorlard.
Fazla parlak sar sal, ok ssl, boylu poslu, i
man kadn Pauln zerine eilerek, Adn nedir, k
m ? diye sordu. Paul ona mahup mahup cevap
verdi. Kadm, oyun alannn kenarndaki banka otura
rak ocuu da yanma ekti. Ona krlarn ortasndaki
evinden, kedilerden, kpeklerden ve tarlalardan sz
etti. O yeil, yemyeil ayrlar ok houna gidecek
dedi. Paul sabrla oturarak kadm dinledi. Gzlerini
pek sevimli bir tavrla onun yzne dikmiti. Glm
sedii zaman iki iri n dii gzkyordu.
Bayan Burnell o gece kocasna, Pek ho, pek uslu
bir ocuktu dedi. Ama rengi ok uuktu. Acaba ye
timler evindeki ocuklara uygun besinler veriyorlar
m? Ama George Burnell sadece bir eyler mrldand.

148

Bayan Burnell, tekrar Paul grmeye gitti. Hatta ye


timler evini her ziyaret ediinde oyun alannn kena
rndaki banka oturarak Paulla konumay adet edin
di. O kk solgun yzl ocukla. Ona ayrlar ve tar
lalardan, bahesinin dibinden geen aydan ve onun
kenarndaki salkm stten sz etti. Kedisi Trixie ve
onun yavrularndan da. Soluk yzl ocuk ona g
lmseyerek iki iri n diini gsterdi.
Bayan Burnell, Bize gelip Trixienin yavrularn
grm ek ister misin, Paul? diye sordu. Mdire han
ma terbiyeli terbiyeli sorarsan bize gelmene izin verir.
Bundan eminim. Btn hafta sonunu bizim evde ge
irir ve oradaki gzel eylerin hepsini de grrsn.
Soluk yzl kk ocuk kadnn boynuna sarlarak
onu pm ek iin bam kaldrd. Bu acayip bir p
ckt. iman kadn da bu yzden irkildi.
Sanki Pauln iki n dii yanana batmt.
Bayan Burnell daha sonra kocasna Baka ne ya
pabilirdim ki? dedi. Zavall kk benimle gelecei
iin ok sevindi.
G eorge, Btn hafta sonu mahvolacak diye h o
murdand. Senin u sama sapan fikirlerin yok mu?
ocuk buralarda kouup duracak! Yaknda btn ye
timler evini de buraya tarsn.
Bayan Burnell fkeyle ayaa kalkarak odadan k
t. George ocuklara kar hi de anlayl davranm
yordu. Kadn kendi kendine, Zavall kk dedi,
Sevgiye susam. Ve elini, adeta okarcasna Pauln
yananda brakt kk di izlerine srd.

149

Bayan Burnell ertesi gn Paul almaya gitti. o


cuk mdirenin odasnda bekliyordu. Kk antasn
zayf dizlerinin arasna sktrmt. Yz yeni ykan
mt. Neeyle glerken dileri gzkyordu. ocu
un beklenti dolu yzn grmek kadnn houna
gitti. George da bu seferlik bu konua katlansn di
ye dnd.
Mdire, Pek iyi bir ocuk o dedi. Ama korkarm
buraya henz alamad. Ona byle ksa bir tatil yap
ma frsat saladnz iin size gerekten byk bir
minnet duyuyoruz. Belki sizin yannzda kald za
man yanaklarna biraz renk gelir. Sanki ok am gi
bi gzkmeye balyor.
Kadm brokratlara zg o tavrlarla yalandan gld.
Bayan Burnell, Ah, o bize gelecei iin ok sevini
yorum , diye cevap verdi. Artk Paul ile eski arkada
z. Oyun yerinde tek bana otururken ok yalnzm
gibi bir hali var. Bu yzden onu neelendirmek iin
bir eyler yapmam gerektiini dnyordum.
Mdire ban sallad. Evet, o yalnz bir ocuk.
Korkarm burada henz arkada edinmedi. Tabii ye
timler evine geleli ok olmad. Buraya verilmesine
neden olan olaylar da ok ackl. Bundan baka Paul
gibi son derecede duyarl bir ocuk iin byle yurtla
ra almak gerekten zordur. Nedense dierleriyle
pek anlaamyor. ocuklar sanki bir nedenle ondan
korkuyorlar.
Kadn bu szleri sylerken Pauln ini mavisi gz
lerine bakt ve kelimeler sanki grtlana taklp kald
lar. Soluk yzl ocuun gzlerinde ok kt bir ey
ler vard. Ama Paul ban kaldrarak Bayan Burnelle
glmserken bu ifade de kayboldu.

150

Mdire onlarn arkasndan bakt. ocuk krmz


yzl, iman kadnn elini tutmutu. Mdire neden
se acayip bir duyguya kapld. Birdenbire rahatlam
t. Sanki pek habis bir ey ondan uzaklamt. Bu k
k ocuk da acayip bir eyler var... Ama mdirenin
bu konuyu dnmek iin zaman yoktu. Paulla ayn
odada kalan kk Cecil revirde onu bekliyordu. Ba
caklarndaki esrarl srklarn tedavisi iin. ocuk
bunlarn nedenini ya aklayamyordu, ya da bunu
yapmay istemiyordu.
Bayan Burnell, sokak kapsn aarken, te bu be
nim kk evim, yavrum dedi. Sar sal kk ocu
un antasn koltuunun altna sktrarak holde
nnden komas pek houna gitti.
Pauln paltosunu kard. Sonra ay iip, bal ve
rek yediler. Bayan Burnell ocuk iin limonata da
yaptrma. Paul, rei ar ar yemiti. Sanki yiye
cekler onu ilgilendirmiyormu gibi. Zaten itahl bir
ocuk de deildi. Pek az bir ey yedii kadnn gzn
den kamad.
Bayan Burnell, Seni yle tombul bir ocuk hali
ne pek de kolaylkla sokamayacaz, yle deil mi?
diye glmsedi. Yemeklerde bu kadarck bir ey yer
sen tabii yzn byle solgun olur.
Kadn sonra Pauln elinden tutarak onu bahe
yolundan indirdi. Dereyi ve salkm st gstermek
iin. Sonra da onu bahvan kulbesine gtrd. Tri
xie ye yavrulan oradaydlar. Bayan Burnell ocuun
kapda durarak gzlerini yummasn istedi. Sonra kulbeciin kapsn ardna kadar aarak geri ekildi.

151

Soluk yzl kk ocuk gzlerini at. Orada du


rarak kediyle yavrularna bakt. Dudaklarn yalayarak
ne doru eildi. ocuklarn yapt gibi o kck
tyl eylere dokunmak iin. Hemen sonra Trixie,
Pauln koluna srad. ocuk bu saldr yznden
sendeleyerek geriledi ve yere yuvarland. Ana kedi
onun yzn ve havaya kaldrd ellerini trmalad.
Bayan Burnell, ocukla kediyi birbirlerinden ayrmak
iin ilenlerken Trixie can acsyla haykrd. Sonra Pa
uln zerinden yere atlayarak kotu. Vcudu acayip
bir biim de arplmt, topallyordu. Aaklarn
arasna girerek gzden kayboldu.
Bayan Burnell, Pauln yzndeki trmklar sile
rek onu teselliye alt. Ah, ne kt bir kedi o! Za
vall Paulie. Zavall Paulie! Ama ocuun yle sarsl
m gibi bir hali yoktu.
Neeyle, Yaramaz pisicik dedi.
Bayan Burnell, Evet, yaramaz pisi, zavall Paulieyi
trmalad diyerek onu eve gtrd. Trixie nin sak
land yerde durmadan inlemesine de aldrmad.
Trmklar yle derin deillerdi. Kk ocuun
da fazla can yanm, ya da korkmu gibi bir hali yok
tu.
Bayan Burnell, Pauln ellerini ve yzn ykad.
Salarn tarad. Sonra kocas iin ay yaparken ocu
a gidip bahede oynamasn syledi.
Paul korkusuzca, Trixieyle oynayacam dedi.
Kadm, Pisi piiye yaklama, yavrum diye onu
uyard. Ama soluk yzl kk ocuk ona sadece g
lmsedi ve aaklarn arasn aramak iin kotu.

152

Kadn bir ara banyonun penceresinden baheye


bakt. Paul, bir eyleri kovalayarak koup duruyordu.
Ama Bayan Burnell onun neyi kovaladn anlaya
mad. Paul, elimsiz bacaklaryla mmkn olduu ka
dar hzl komaya alyordu. Kadn, Belki Georg eun fikrini de deitirmesini salayabilirim diye
dnd.
Bayan Burnell, kk ocuu, kocasnn alma
odasna sokarak adamn karsna dikti. Bu Paulie,
G eorge dedi. Ne de tatl bir ocuk, yle deil mi?
Bay Burnell okuduu rapordan ban kaldrarak
ocua bakt. Ve, Rengi biraz uuk diye fikrini ak
lad. Yurtta ona uygun olmayan yemekler veriyor ol
mallar. Ve ondan sonra Paulla ilgilenmedi. Sadece
kendi kendine, Karm ocukla hi olmazsa bu hafta
sonu biraz oyalanr dedi. Onun her zaman oynaya
ca bir eye gereksinimi var.
Ama Bayan burnell bu kez ok kararlyd. Paul
yatrdktan sonra kocasna kar saldrya geti.
George, kadnn durmadan tekrarlad soruya,
bkknca, Kendi kk olumuzun olmasn istemi
yorum diye cevaplad. Bunun ho bir ey olacan
da sanmyorum. Bu eski konuyu yeniden amann da
hibir yarar yok.
Ama George, hayatm...
Ethel, buraya bak! O ocuu evlat edinecek dei
lim. Yz ok solgun, kendisi de ne kadar zayf nahif
olursa olsun, bir ocuun burada kouup almala
rm engellemesine izin verem em.

153

Bylece konuma sona erdi. Bayan Burnell fkey


le odadan kt. George da tekrar almaya balad.
Kadn merdivenden ar ar karak ocuun
odasna gitti. Karanlkta onun karyolasnn yannda
durarak yasta yaylma olan sapsan salarn okad.
Usulca, Zavall, Paulie diye fsldad. Su bende de
il, yavrum. Gerekten deil, Pauile. Ben senin bura
da her zaman, her zaman kalman istiyorum.
George bu kadar inat olmasayd... Sonra eile
rek ocuun solgun yanan pt.
Bayan Burnell odadan karken ocuk ini mavisi
gzlerini aarak onun arkasndan dnceli dn
celi bakt.
Bay Burnell ertesi sabah kansna, Gryorum ki
o lnet olasca kedi yavrulann bamzdan atmsn
dedi. te bu beni rahadayor. Kediyi de ameliyat et
tirip ksrlatrmalyz.
Bayan Burnell, Samalama G eorge diye cevap
verdi. Yavrular bahvan kulbesinde.
Ama orada deillerdi.
Bayan Burnell, te bu ok garip dedi. Her hal
de Trixie Pau!den korktuktan sonra yavrular baka
yere tad.
Bay BurnelJ, baheyle ilgilenmek iin dar kt.
Bayan Burnellde Paulieyi kiliseye gtrd.
Eve dndkleri zaman ocuk, Burnell anne dedi,
Yetimler evine dnm em ok mu gerekli? Sesi hafif
ve kederliydi.

154

Zavall Bayan Burnell fkeyle, G eorga yle kz


yorum ki, diye dnd. Ama ne olursa olsun ocu
a gerei aklamam da gerekiyor.
Sonra, Burnell anne, senin onun yannda sonsu
za kadar kalman istiyor dedi. Ama Burnell baba bir
ii adam. Ve ii de bandan akn. O kk ocukla
rn ok grlt ettiklerini sylyor. O yzden doru
drst alamayacan dnyor. Onun iin bura
da kalmana izin veremeyeceim, Paulie. Ama Burnell
anne her hafta seni grmeye gelecek. Seni de pek
ok kez alp buraya getirecek. Sana sz veriyorum.
Bu szleri sylemek hi houna gitmemiti kad
nn. Pauln gzlerinde beliren a ve krgn ifade de
onu ok zd.
ocuk kaytszca, Burnel baba benden holanm
yor diye aklayarak kadna bakt. Bayan Burnell de
syleyecek bir sz bulamad.
Kadn, ocuu oynamas iin baheye kard. Ko
cas hl orada ieklerle urayordu. Bayan Bur
nell, Belki Paul, G eorgea kendisini sevdirmeyi, onu
yumuatmay baarr diye dnd. G eorgeun y
zne bakmay bile istemiyorum! Nasl da byle ac
masz olabiliyor?
Bayan Burnell, rahatlamak iin banyo yapt. Sonra da
Paulienin veda ayn hazrlamak iin mutfaa indi.
Ekmeklerin kabuklarn kesip kararak sryle
kk sandviler yapt. Tabaklara kremal kk pas
talar ve ikolatal biskviler koydu. Sonra da ayn ha
zr olduunu haber vermek iin gongu ald. Ama
kimse gelmedi. Kadn tekrar tekrar gonga ald. So
nunda kocasyla ocuu bulmak iin baheye kt.

155

Etrafta dolat ama bahe bombo gibiydi. Sonra birdenbi


re soluk yzl ocuk salkm sdn yere kadar inen dallar
nmn arasndan frlayarak Bayan Burnellin boynuna atld.
Kadn, Ah Paulie , dedi. dm patlattn.
ocuun salarn okad, Ah, herhalde ok e
lendin. Bak yanaklarn pespembe olmu.
Ama Bay Burnell grnrlerde yoktu. Adam sanki
baheden birdenbire kaybolmutu. Paulie de anla
lan onun nereye gittiini bilmiyordu. Bayan Burnell,
ocuu ay imesi iin eve sokarken, Yaptklarndan
sonra ke gzkmekten korkuyor olmal diye ka
rarn verdi.
Ama kadn ay sofrasnda da d krklna ura
d. Paulieyi sevindirmek iin neler yapmt ama o
cuk pek bir ey yemiyordu. Haydi. Paul bir eyler ye
melisin, hayatm. Yanaklarnn her zaman yle pes
pem be kalmalarn salamalyz Sonra kadn iin
iin ekledi. ocuk, doru drst yemek yer yemez
baya dzeldi.
Paul, Karnm iyice tok, Burnell anne. diye cevap
verdi. Gerekten ok tokum. Ltfen.. Baheye kp
oyunumu srdrebilir miyim?
- Tabii.
Kadn, onun tekrar baheye kmasna izin verdi. o
cuk, yetimler evine gitme zaman gelinceye kadar ortadan
kayboldu. Sonra evin arka kapsna geldi. Yanaklar daha
da pembelemiti. yice doymu gibi de bir hali vard.
Bayan Burnell sevinle, Seni byle salkl grn
ce ok aracaklar, yavrum dedi. Paulie de ona g
lmseyerek dilerini gsterdi.

156

Bay Burnelli adam ortadan kaybolduktan iki ay


sonra buldular. Bir kpek etraf koklayp da salkm
sdn dallarnn altna girdii zaman. Bay Bur
nell in vcudunun tombulca ksmlarnda hemen he
men hi et kalmamt. Adamn kemiklerinin de kemirilmi olduu anlalyordu. Bay Burnellin nasl
ldn anlayamadlar. Sonunda ona iyice ackm
olan bir hayvann saldrdna karar verdiler.
Paul artk Burnell annesiyle oturuyor. Ama rengi
yine solmaya balad. ocuk, Burnell annesini ok se
viyor ve kadn da ok edi. Ve Paulie de gn getike
daha ok ackyor. ki n dii de gitgide daha keskin
leiyor.
Ah, evet kedi yavrularnn iyice dilenip inenmi
kemiklerini hi bir zaman bulamadlar.

IKTI... IKTI... IKTI...

J. Sheridan Le Fanu'nun lmsz Eseri

KARANLIKLAR PRENSES

VAMPR

eviri : Deniz AKKU

Trke'de lk Defa

Gzlerimle karanl delmeye altmsa da, masann altndaki


ve kelerdeki glgeler siyah, bilinmez ve korkutucu grntlerini
korudular. Karanlk, koku ve mobilyalar, insan bunaltan rktc
bir gerilim yaratyordu.
Kede bir ey kmldad...

GE NE L D A I T I M

ALFA BASIM YAYIM DAITIM


TC. ve SAN. LTD .T.
T icareth an e Sok. 41/1 C aalogl 7 ST. Tel : (0212) 511 53 03 - 513 87 51 Fax : (0212) 519 33 00
w w w .alfakitap.com e-m ail : a lfa b asfad o ru k .co m .tr.

You might also like