Professional Documents
Culture Documents
TMA YAYINLARI
istanbul 2009
www.timas.com.tr
www.timas.com.tr
timas@timas.com.tr
KUltr Bakanl Yaynclk
Sertifika No: 1 2 3 6 4
YAYN HAKLARI
Eserin her hakk anlamal olarak
Tima Basm Ticaret ve Sanayi Anonim irketi'ne aittir.
zinsiz yaynlanamaz. Kaynak gsterilerek alnt yaplabilir.
HLM YAVUZ
Hilmi Yavuz, 1936, stanbul doumlu. stanbul'da Kabata Erkek Lisesi'ni bitirdi, stanbul
niversitesi Hukuk Fakltesi'nde okudu. 1 9 5 2 - 1 9 5 7 yllar arasnda Vatan gazetesinde
muhabir olarak; 1962-1964 yllar arasnda da Cumhuriyet gazeresinde d haberler sekreteri
olarak alt. I 9 6 0 ylnda Pulliam Bursu ile AB.D'ye giderek Indianapolis'te, Indianapolis
Star ve Indianapolis News gazetelerinde grev yapt. ngiltere'de BBC Radyosu Trke
Blm'nde alt yllarda ( 1 9 6 4 - 1 9 6 9 ) Londra niversitesi'ne bal University College
Felsefe Blm'nde yksek renimini tamamlad. Dnnde Cumhuriyet gazeresinde (bir
ksm Ali Hikmet imzasyla), Milliyet gazetesinde kitap eletirileri, incelemeler, Yeni Ortam
gazetesinde de ke yazlar yazd. Uzun yllar Mimar Sinan ve Boazii niversiteleri'nde
Uygarlk Tarihi ve Felsefe okuttu; Ercan Arkl ve smail Cem'in yaymladklar Politika
gazetesinin sanat sayfasnda ke yazlar yaymland. Mimar Sinan niversitesi'ndeki
retim grevinden emekli oldu (2001). Halen Bilkent niversitesi Trk Edebiyat
Blm'nde, retim yesi (senior lecturer) olarak grev yapmakta ve Zaman gazetesinde
ke yazlar yazmaktadr: ki olu (Ali Hikmet ve mer Emre) ve bir de torunu (Mercan)
vardr.
iire balay, lise yllarnda Dnm dergisindedir. lk kitab, 'bak kuu' (1969) idi. Onu,
'bedreddin zerine iirler' ( 1 9 7 5 ) , 'dou iirleri' (1978), 'yaz iirleri' (1981), 'gizemli iirler'
( 1 9 8 4 ) , 'zaman iirleri' ( 1 9 8 7 ) , 'sylen iirleri' ( 1 9 8 9 ) , 'ayna iirleri' ( 1 9 9 2 ) , 'l iirleri1
(1996), 'akam iirleri' ( 1 9 9 8 ) , 'yolculuk iirleri1 (2001) ve 'huruf iirler' (2004) ve 'kaybolu
iirleri' ( 2 0 0 7 ) izledi. Son be kitab dnda 'toplu iirler'ini 'gln ustas yoktur' (toplu
iirler 1) ve 'erguvan szler'de (toplu iirler 2) ( 1 9 8 9 ) derledi, 'kaybolu iirleri' dnda
tm 'toplu iirler'inin yeni basm ise, 2 0 0 6 ylnda, 'by'sn yaz!1 adyla yapld.
Deneme ve incelemelerinden bir blm 'Felsefe ve Ulusal Kltr' (1975), 'Roman Kavram
1
Sunu
113
117
Tefekkr zerine
11
124
14
Kltrn Temellendirilmesine
Kuramsal Bir Yaklam
127
134
138
26
Osmanl'da lm Ritelleri
33
Pax Ottomana
38
Hilfet Problemi
41
140
Theseus'un Gemisi
144
Laikletirdi mi?
44
53
150
Bilincin Ayniyeti
56
154
61
157
Yerlilik ve tekilik
160
Osmanl Mnevverinden
Cumhuriyet Aydnna
66
81
Osmanlca zerine
85
90
92
95
100
164
Musiki ve Kltr
168
171
Kent ve Kimlik
174
177
Demokrasi
179
190
198
Trk Jakobenizmi
Sunu
slam byk ve muhteem bir medeniyetse eer, Osmanl
da byk ve muhteem bir kltrdr. Bu mirasn, her
naslsa, bugn bize yaayarak kalan ile yetinsek bile, bu
onun bykln, sezgisel dzeyde de olsa, idrake
yeterlidir diye dnyorum.
Osmanl'nn kuatc estetik ve entelektel miras zerine
yazlanlar, maalesef, ou defa bilineni tekrarlamaktan
veya deskriptif olmaktan teye gitmiyor. Halbuki, onun
sistemli, kavramsal ve analitik balamda yeniden inas
gerekiyor.
ayet bu
yaplmazsa Osmanl
kltrnn
8 1 h i I mi yavuz
da, zverili ve sabrl gayretlerinden dolay teekkr bor
cumdur.
Her zamanki gibi, gayret bizden tevfik Allah'tandr.
ikincisi,
dayanlan
kaynaklar
anlamnda
12 I hilmi yavuz
Sabri lgener, Zihniyet, Aydnlar ve zm'ler'de1 edebiyat
bata olmak zere, sanatn zihniyet yaps ile olan ilikisi
ni, onun ifade ve anlatm arac olarak tad fonksiyonda
temellendirir; - yle: "Sanat kaynaklarnn hangi trden
olursa olsun, zihniyet dnyasna ve tarihine en byk kat
ks, belli bir tavr ve davrana kendi kendini aklamak
iin gereken ifade kalbm ve aracn vermi olmasdr."
lgener, son derece hakldr. Bir tarihsel dnemin yaama
stilini yeniden ina edebilmek, hi phe yok, sanat ve
elbette edebiyat eserlerinin, zihniyet yapsn dsallatran
yanm ne karmakla balayabilir ancak.
Sabri lgener, Osmanl toplumunun, biri merkez brok
rat, teki taramn eraf, yn ve mezhep karm feodal
(feodalimsi) yapsndan oluan ikili grnmn, bir baka
deyile sylersek, merkez-evre (periferi) ilikisini, biri
merkezde (Ziya Paa), teki tarada (Badatl Ruh) yaa
yan iki airin Terkib-i Bend'lerinden yola karak analiz
eder ve byle analiz iin 'en yatkn tr' olarak Terkib-i
Bend'i grdn belirtir. erif Mardin ise, Osmanl roma
nnn (XIX. yzyl) Trk modernlemesini incelemede 'az
yararlanlm bir kaynak' olduunu itiraf eder. Fuad
Kprl,
Trk
Edebiyatnda
Tarznn
Mene
ve
Thomas
Mann',
Lucien
Goldmann'n Andr
da...
diyeceksiniz
ki,
braknz
zihniyet
tarihini,
Babakanlk Arivi'ndeki
milyonlarca belgenin,
6 I hilmi yavuz
ralarda tpk bir iei stilize eden bir minyatrc, bir nak
ka gibi bakyor doaya.
Bununla birlikte Osmanl dncesinin tem ile doa
dan ya da kullanlabilir dnyadan btnyle kopmu
olduu sanlmamaldr. Dikkat edilirse, Osmanl iiri ile
Osmanl kltrnn bu balamda birbirlerinden kopmak
yle dursun, tersine, birbirlerini btnledikleri grlr.
iir ve kltr ayn zihinsel envantere sahiptir. air doaya,
d gereklie bavuruyor, bir lde doann kendisini de
betimliyorsa; bu, doay soyut, metafizik idealar kavrat
ma arac olarak kullanyor olmasndandr. Somut olann,
soyut olan anlatmak iin kullanlmas Osmanl iirinde
istiarenin (eretileme) temelini oluturur. Burada doa
dolaymlanr.
u halde doa ya da d gerekliin Osmanl kltrnde
iki ilevi var:
1. Doay tem objesi olarak kavrayabilmek iin kullan
mak: Minyatrde stilizasyon, iirde istiare, bir anlamda
birbirlerine tekabl eder ve resimde, iirde homolog (ilevde) bir grev if ederler;
2. Gndelik yaamda haz duyabilmek iin kullanmak:
Buna rnek, Evliya elebi'den verilebilir. elebi'nin
Cami'in iinin ieklerle donatlmasna, namazda saflar
arasna iekler konulmasna ilikin aklamas Osmanl'nn
haz
ve
fonksiyonu
birlikte
dndn
gsterir.
18 hilmi yavuz
Bu yzden de Osmanl kltr, eyann nitelii ile ilgilen
memitir. Bu fenomenolojik zihin, nicelii de ilineksel
olduu iin paranteze alr. Nicelik, ancak bir simge olarak
Osmanl insamnn syleminde yer tutar.
Benim bildiim kadaryla, buna bizde ilk dikkati eken
Doan Kuban olmutur. 4 Kuban, Osmanl kltrnde
madd dnyann nesnel betimlemesine kar bir kaytsz
lk, daha dorusu bir ilgisizliin mevcut olduunu belirtir
ve
Evliya
elebi'yi
rnek
verir.
Evliya
elebi,
gzel,
20 I hilmi yavuz
Burada, Orta a kltrn The Waning of The Middle
Ages5 adl kitabnda, lm/hayat problematiinden yola
karak kuatc bir biimde temellendirmeye girien
Huizinga'y izleyerek Osmanl insannn lm ve hayat
karsndaki tavrm genelletirme imkn olup olmadn
aratralm. Hemen belirteyim ki, bu dnyaya (objeler ve
edimler dnyasna, empirik dnyaya) ait hayat, Osmanl
kltrnde pek fazla bir anlam ifade etmez. Hayat, daha
nce de ifade ettiim gibi, dnyann temaasndan ibaret
tir. Muallim Naci'nin,
htilftyla dehrin uramada zevk yok
Zevk, ann mirsd- ibretten temsndadr
beytinden de anlalaca gibi, bu temaada dnya zihnin
dorudan objesi, dolaysyla da bir haz objesi olamaz!
Dnya ihtilfttr; ancak, bir dolaymdan geirildiinde,
mirsd- ibretten tem edildiinde, haz objesi olur. Bu ne
nefsin dnya hazlarndan mahrum edilmesi anlamnda bir
zhd, ne de nefse devaml olarak hayrl ve makbul iler
(Knalzde'nin deyiiyle, ml-i lasene) yklemek anla
mnda bir riyazet (asctisme) saylabilir. Hi kuku yok:
Osmanl'nn hayat karsndaki tavr, dnyay sadece pasif
bir tem (contemplation) ile kavramaya almaya da
(galiba rindane tavr budur) indirgenemez. Yine kukusuz,
zhd ve riyazet de rindmereblikle birlikte var idiler. Ama
hayat karsnda Osmanl insannn tavrn belirleyen, bu
dnya ile olan ilikisidir. Hayat, iaretlerden hakikate
doru, 'zevk-i tem'dan geerek ilerler. Osmanl iirinde
'zevk' ve 'tem', daima birliktedir:
5 Huizinga, The Waning o/The Middle Ages, Dover Publications,
1998.
tadacaklardr
(Klli
nefsim zaikat'l
mevt).
fenomenolojik
zihninde,
temaann
I h i I mi yavuz
'haz'dan yola kyor olmasdr. Dolaysyla, Osmanl
kltrnde (ve elbette iirinde) tasavvufun, irfan kadar,
zevk tarafna nem verilmesine amamak gerekir.
Osmanl kltrnde zevkin musikide inceldiini rahatlk
la syleyebiliriz. Hi kukusuz, Osmanl kent kltrnn
ayrt edici zelliidir bu. stanbul entellektel ikliminin
edebiyat kadar, hatta belki daha fazla, musiki ile belirlen
diine tanklk edilebiliyor. Dikkatli bir kltr tarihisi,
Osmanl'da 'mnevver' olmann edebiyatta ve mzikte
derinlemekle belirlendiini kolaylkla tehis edebilir.
Baka trl sylersek, Osmanl mnevverinin musiki ile
ilgisi olmayanna pek az rastlanr. Klasik musiki tarihi, ite
bundan dolay, bizim medeniyet tarihimizin en sahih
aynasdr. Ahmet Hamdi Tanpnar'n da ifade ettii gibi
"Meragi'nin Seghkr', Itri'nin Nevkr' ve Dede
Efendi'nin Ferahfeza yini, bu eser, yumuak izgiler
medeniyetinin sadece ayr ehresini vermezler, btn
bir tarihi de verirler." 6 Tanpnar, musiki tarihimizin
Mslman medeniyet tarihiyle olan bu birebir tekabl ili
kisini yle dile getirir:
"Her eyi bulmu gibi grnen birincisinde garip tokluk,
arkaizm sadece bir zenginlii gsterir. Belki namenin al
bulunmutur. Itri'de eyann yerli yerinde oturduu,
kurulmu ve kendisini de idrak etmi lemle karlars
nz. Klasik bir sanattan beklenen her eyle beraber nc
snde bir inkraz devrinin btn acs, batan bir gnein
son klarna benzer. Nevkr, bu eserin arasnda bir
merkez gibidir."
kendi
mziinden
bakasn
tanmyordu.
4 I hilmi yavuz
uratyordu. nsanmz, nesnel ve tarihsel karlklarn,
gndelik pratik ve somut hayatn iinde bulamad bir
musiki dolaymnda, bir tarihi temellk etmeye arlmak
tayd. Halbuki, bir tarih temellk edilmeden, bir hazzn
(zevkin) temellk edilebilmesi mmkn olabilir miydi?
Osmanl kltr, temellk ettii haz ve tem gelenei
nin, Tanzimat'la birlikte, yine Tanpnar'n deyii ile, bir
zevk hezimetine dntrlmesine tank olmutur. Tanpnar,
bu zevk hezimetine dikkatimizi ekerken, Osmanl klt
rnn nemli bir karakteristiine de iaret eder. Sz konu
su olan, Vezneciler'deki Zeynep Hanm Kona'dr.
Tanpnar, Zeynep Hanm Kona'nn ve Fuat Paa
Kona'nn merasim merdivenleri bulunmadna dikkati
eker ve bu konaklarn merasim merdivenleri olmad
iin, stanbul halk tarafndan sevildiklerini belirtir.
Bu 'merasim merdiveni'nin ne anlam vardr peki? ok
anlam vardr - ve Tanpnar bouna sylemiyor: Merasim
merdiveninin, Osmanl konak mimarsine girmesi, bir
dnya grnden, 'bir zevkin hudutlarndan tekine ge
mek' oluyor. (Bizim 'sivil' tarihimizin byle grltsz
patrtsz gerekleip, sanki ayrntym gibi grnen olgu
larla dntn unutmamak gerek.) Merasim merdive
ni bir kez konak mimarsine girdi ya, bundan byle 'hk
met konann veya klann nnde toplanlacak, ieriden
merasim elbisesiyle devleti temsil eden bir ahs kacak,
yksekten kalabala hitap edilecektir!..
Tanpnar'n ne kertede nfuz-u nazar sahibi olduunu
sylemeye gerek yok. Kla ve hkmet kona, merasim
merdivenli
rejimlerin
yeniden-retildii
meknlar
saptaymn
gz
nnde
tutmak gerei
vardr.
28 I hilmi yavuz
aralar zerinde zel mlkiyet sz konusu olduu iin,
retim ilikilerinin yaps dnda stat tabakalamasndan
sz etmek olanakszdr. Osmanl toplumu, biraz nce de
belirttiimiz gibi egemen retim arac olan toprak zerin
de zel mlkiyeti kabul etmemekte, bu yzden de askeri
ye snf, retim ilikilerinin dnda ve bamsz bir stat
tabakas olarak ortaya kmaktadr. Ksaca, Osmanl toplu
munda siyasal egemenlii elinde tutan ynetici tabaka
(askeriye), retim arac zerinde zel mlkiyetten yoksun
olduu iin snf yaps iinde ayrm bir stat tabakas
deil, snf yapsnn dnda ve bamsz bir stat tabakas
nitelii gstermektedir.
retim ilikileri asndan bir snf tabanna dayanmayan
stat tabakalar, 'ideal ve madd mallar ya da frsatlarn
tekele alnmas' 8 ve toplumsal saygnlk (social prestige) ile
tipik bir grnm kazanr. Osmanl toplumunda ynetici
kesimin bu karakteristikleri tadn Prof. Dr. Mustafa
Akda'n u yargsndan karmak olanakldr: "zetle
sylenirse, Trkiye'de btn topraklarn, yer alt ve yer
st kaynaklarnn zel mlkiyet dnda kalmas ve kamu
mlk (devlet mal) saylmas, doal oluumun aksine,
toplumun fonksiyonel ayrmn devlete uydurmutur. Bu
durumda ekonomik kademelenme ve servet yma ola
naklar hemen devlet dzenine balanm bulunuyordu.
Bunun doal sonucu olarak 'askerler-devlet grevlileri' bu
bakmdan da toplumun styaps olmular, bir yandan
resm grevleri, br yandan ydklar servetleri sayesin
de sosyal itibarlar da bata gelmi, XVII. yzyln sonuna
kadar kendilerine rakip tanmamlardr. Askerler dnda
8 H.H. Gert ve C.W. Mills'in From Max Weber'inden nakleden
Prof Dr. erif Mardin, Din ve deoloji, A..S.B.F. Yaynlan,
Ankara, 1969.
30 I hilmi yavuz
indirgemi olmakla belirginleir. Divan kltrn bir
'mazmunlar sistemi' olarak ele alan incelemelerimiz, im
diye dein bu mazmunlar tketim ilikilerinin oluturdu
u kltr yaps iinde irdelemek gereini duymamlar
dr. Oysa Divan edebiyat mazmunlarnn geerlik kazan
mas, bunlarn derece derece, tketim ilikileri asndan
stat deeri olan nesneleri kapsayan kavramlar olmalarn
dandr. Szgelimi, XVII. yzylda Osmanl saray evresin
de beliren lale ve samur tutkusu, stat yaplarnn klt
rnde lks tketim eyasnn kazand toplumsal saygn
ln tipik rnekleridir. Naima, o an tutkusunu anlatr
ken bunun stat deerine dikkat eken aklamalarda
bulunuyor: "Zaman- devletlerinde bi-samur mmid-i
menasipedenler
mahrum
ve bd-bedest
idiler.
Pi-i
32 I hilmi yavuz
insan ilikilerini gereklik duygusu iinde verebildiini
ortaya koyan rneklerdir.
Son olarak, konunun dil asndan irdelenmesinin olanak
l olduunu da ksaca belirtelim. Saray kltr dilinin
halktan uzak olmasmn nedeni, Farsa ve Arapa krmas
bir dil olan Osmanlcann saray evresinde geerli bir stat
dili niteliini tam olmasdr. Szgelimi, Baki'nin,
Kanuni iin yazd nl mersiyesinde Osmanlcann teki
iirlerine gre ok daha ar ve adal bir dile sahip olma
s, stat yapsnn (gze girme, ihsanlar vb.) kanlmaz bir
gerei olarak yorumlanmaldr. Halk kltrnnse byle
bir sorunu olmamtr. Divan iirinin halk iirine etkisi
zerinde dnenler, sorunu u ya da bu manzumun halk
iirinde de bulunmas gibi uydurma bir tasnifilikten kur
tararak, kyden kente gme, baka bir deyile reticilik
ten kapkulluuna geme biiminde beliren yap deiikli
i iinde temellendirme abasna girimelidirler.
Osmanl'da lm Ritelleri
Alt bal Osmanl-slam Kltrnde lm ve Ritelleri olan,
kratrln tarihi Prof. Dr. Edhem Eldem'in yapt
stanbul'da lm adl sergi, yanlmyorsam yine Prof.
Eldem'e ait olan u szlerle tantlmt: "Toplum yaantsn
da lmn ne denli nemli olduu dnlrse, Osmanl
Mslman toplumunun, zellikle stanbul nfusunun top
lumsal, kltrel ve zihinsel yapsn, bu yapnn zaman iin
deki deiimini anlamann bir yolu da, lm olgusunu
mmkn olduunca etrafl bir ekilde aratrmaktr."
"Mmkn olduunca ve etrafl bir ekilde aratrmak!"
Prof. Dr. Edhem Eldem'in, bu alanda, bir tarihi iin, deyi
yerindeyse 'alan aratrmas' saylabilecek bir alma
yrttn ve stanbul kabristanlarnda mezarta oku
malar yaptm biliyoruz. Nitekim Eldem, Yasemin Bay'la
yapt bir syleide, bu konuya ilikin bir soruyu yantlar
ken "Osmanl lm kltrnde farkllamann, kendine
zg bir kltrn varlnn belki de en iyi iareti[nin]
mezar talan" olduunu belirtiyor ve yle diyordu: "En
basit slam mezar tanda bir iki dua, u kii lmtr,
deniliyor, o kadar. [Oysa] Osmanl bununla tatmin olmu
yor. Mezar talarnda len kii hakknda geni bir biyogra
fik bilgi yer alyor."
Yanlmyorsam, Osmanl'da ve genelde Trk toplumunda
lm ritellerine ilikin bir akademik alma yoktur.
34 i hilmi yavuz
Philippe Aries'in Batlnn lm Karsnda Tavrlar13 adl
almas, ister istemez, stanbul'da lm sergisi dolaysy
la, Trk insannn lm karsndaki tavr zerine, bugne
kadar neden byle kuatc bir almann yaplmam
olduunu akla getiriyor. Ve, bilebildiim kadaryla, Prof.
Dr. Sedat Veyis rnek'in Anadolu Folklorunda lmu gibi
snrl bir etnolojik ve ezamanl aratrmas dnda, bu
konuda Aries'inkine benzer kapsaml ve ardzamanl bir
alma yok.
Gene de, lm karsnda Batl insanla Trk insannn
belirli baz konumlarda benzer tavr aldklarn Philippe
Aries'i ve Sedat Veyis rnek'i, deyi yerindeyse, paralel bir
okumayla saptamak mmkndr. Mesela, lmn geliyor
olmasnn bilinebilmesi olgusu: Aries, Chanson de Geste'den
ve en eski romanslardan yola karak lmn nceden his
sedilmesi ve bilinmesi olgusuna deiniyor. Sedat Veyis
rnek de, Anadolu folkloruna ilikin gzlemlerinin bir
envanterini kararak, bu olgunun altn iziyor; - lmn
nceden hissedilmesi olgusunun... Prof. rnek'in lm
dndrten nbelirtilerin doal ve doal olmayan iaret
lerle (mesela hayvanlarn, ev eyasnn, kozmik ve meteo
rolojik olaylarn) dardan hissettirilmesinin Anadolu folklorundaki
arlkl
konumunu
vurgulamasna karlk,
36 I hilmi yavuz
serkeide-i nemed-merg old"; Bahri Paa'nn lm, "Bin
yz on iki tarihinde garik-i derya-y rahmet old"; Bedri'nin
lm, "Bin altm be senesinde mah- mri muzmahil-i
gurub-u fena old"; Cezm'nin lm, "Bin yz otuz sekiz
senesinde nhft-i dar'l bekay cezm etti"; Ragb'n
lm, "Bin yz yirmi senesi hududunda temgh-
bihite azm etmeye rabet etdi"; Remzi'nin lm, "Bin
yz on alt senesinden libas- remz-i hayatdan ari sefer-i
bezmgh- adu itdi"; Sleyman Fadl'n lm, "Bin yz
otuz be senesinde sayyad- ecele nahcir old", vb...
smail Beli, sadece sz geen her airin lm iin ayr
bir dile getiri daar kullanmakla yetinmiyor; bu dile geti
riin, airin ad ile de mtenasip oluuna da zellikle dik
kat ediyor: Cezm'nin 'cezm' etmesi, Bahri Paa'nn
('bahr'in 'deniz' anlamna geliyor olmas dolaysyla)
'garik-i derya-y rahmet' olmas, Ragb'n ('ragp' ile
'rabet'in ayn kkten gelmesi dolaysyla) 'bihite azm
etmeye rabet' etmesi, Bedri'nin (Ay'n 'bedir' durumu
dolaysyla)
'mah-
mr'nn
(mrnn
Ay'nn)
Pax Ottomana
Osmanl Bar ya da Pax Ottomana! Bu Latince deyim,
Roma mparatorluu'nun kuatt o usuz bucaksz top
raklarda aa yukar iki yz yl sren bar dnemini
belirtmek iin kullanlagelen Pax Romana'dan (Roma
Bar) esinlenilerek icat edilmie benziyor. ngilizler de,
kendi ynetimlerinin salad bar belirtmek iin, elbet
te Pax Romana'dan esinlenerek, Pax Britannica'dan
(Britanya Bar) sz ederler...
Pax Romana'nn Roma hukukunun gelime evresine teka
bl eden bir tarihsel dnem olduu biliniyor. Bu yzden
de, barn hkim olduu dzenle, hukukun hkim oldu
u dzen arasnda birebir bir mnasebet olduunu gste
ren kkrtc bir rnek tekil ediyor Pax Romana... Birebir
mnasebet, evet; ama bu mnasebeti tek tarafl dnme
mek gerekiyor. Belki de, 'karlkl etkileim' demek daha
doru! Hukuk dzeninin adalet zerine ina edilerek
hayata geirilmesi, toplumda barn salanmasnda ne
kertede belirleyici ise, barn hukuk sisteminin gelime
sinde o kertede belirleyici olduu rahatlkla sylenebiliyor.
Barn temeli, hi phe y o k adalettir (Aristoteles, bir
anlamda buna 'hakgzetirlik' diyordu). lk Romal hukuk
ular da hukuku sistemletirirken, ie nce kavramlar
tanmlayarak balamlardr. Gaius'un Institutiones'inde
ve
etnisitelerden
oluan
zmreler
zerindeki
ktndan
sz
ederler.
Ignaz
Goldziher
40 I hilmi yavuz
Mohammedaniscles Recht'de16, slam'n ilk patriyarkal dev
resi istisna edilecek olursa, Kur'an'n getirdii teorik ve
ideal dzenin hibir zaman tam manasyla tatbik edileme
mi olduunu ne srer: Emev ve Abbas hkmdarlar
birok defa 'nizm- lem' iin eriatn koyduu hkmle
re aykr kararlar karmaya mecbur kalmlardr. Fuad
Kprl daha da ileri gider: Ona gre, Hz. mer gibi 'bir
devlet reisinin bile', amme hukukuna ait meselelerde buna
mmasil hareketlerde bulunduunu' sylemek mmkn
dr! Osmanl'da, mesela, Fatih Kanunnmesinde 'nizm-
lem iin' karde katline cevaz verilmesi veya bizzat Fatih
Sultan Mehmed'in vakf arazilerini timar arazisine dn
trmesi gibi...
Osmanl hukuku, biri din veya er', teki rf veya
padiah, iki hukuk sistemi zerine ina edilmitir. rf
hukuk, meruiyetini dorudan doruya sultann iradesin
den alan bir 'nizm- lem hukuku'dur. er' hukuk ise,
meruiyetini Allah'tan ve O'nun Kitab'ndan alr. Ama
ister er', ister rf olsun, slam hukukunda 'adalet',
'zulm'n eliii olarak tanmlanr. Daha nce de yazm
tm: slam'da 'zulm' varsa 'adalet', 'adalet' varsa 'zulm'
yoktur! 'Zulm' ise, Gazali'nin El ktisad'da17 belirttii gibi,
'bakasnn' hukukunu ihlal etmektir!
slam hukuku, bu iki sistem arasnda trajik bir amaza
veya ikileme dlmesini nler. slam insan, Sophokles'in
Antigone'sindeki umarsz Antigone gibi, devletin yasas ile
dinin yasas arasnda skp kalmaz. Zira, mlkn bekas
ve imtidad ile dinin bekas ve imtidad arasnda hibir
kartlk yoktur son kertede: Belirleyici olan da budur!
16 Ignaz Goldziher, Mohammedaniscles Recht, Gesammelte
Schriflen, ed. Joseph De Somogy, Hildesheim, 1967-1973.
17 Gazali, El ktisad, ev. Hanifi Akn, Ahsen Yaynlan, 2005,
stanbul.
Hilfet Problemi
Yavuz Sultan Selim, 1517'de, Msr Seferi dnnde Halife
oldu mu, olmad m? Ortaokul ve lise kitaplarmz
Yavuz'dan itibaren Osmanl padiahlarnn 'Halife' unvan
n tadklarn yazmaktadr. Bu, gerekten byle midir,
yoksa Osmanl padiahlar iin 'Halifelik' bir tevatrden mi
ibarettir? Tevatrse ayet, bu nereden kaynaklanmaktadr?
Hemen belirtmeliyim: Bu iddia, Mouradgea D'Ohsson'un
Tableau General de L'Empire Ottoman adl eserinde ne
srlmtr ve bu eser, dikkat edilsin, 1788 tarihlidir!
Daha sonra Namk Kemal de Evrak- Perian'nda (o da
1885 tarihlidir!) bu iddiay tekrarlam; hatta, Hilfetin
Ayasofya Camii'nde yaplan bir trenle Yavuz Sultan
Selim'e devredildiini ne srmtr! Tabiatyla, ne byle
bir devir sz konusudur, ne de byle bir tren! Ve anlal
d
zre,
tevatrn
kayna
D'Ohsson
ve
Namk
Kemal'dir...
Arnold'n slam Ansiklopedisi'ne yazd 'Halifelik' madde
si de hilfetin iktisab veya devri konusunda herhangi bir
delil olmadn aka ortaya koyuyor; Bernard Lewis
"Hilfetin devri bir mitostur." diyor; 'Halifeliin kaldrl
mas ve laiklik' konulu bir alma yapm olan Do. Dr.
Seil Akgn de, 'Msr'n fethini izleyen dnemde tutulan
Haydar elebi Ruznmesi'nde de Halifeliin Selim'e teslimi
ni anlatan bir kayt bulamadn' bildiriyor. Ksaca,
I hilmi yavuz
Msr'da Memluklara snm olan Abbas halifelerinden
sonuncusunun, El Mtevekkil'in Halifelii resmen Yavuz
Sultan
Selim'e
devrettii
iddiasndan,
1788'e,
yani
46 I hilmi yavuz
kul mlklerin tevars ekilleri bu hukuka nazaran tan
zim edilmekteydi. rf hukukun sahasna giren mir top
raklar rejimiyse, rf ve detlere gre ve 'padiah iradele
riyle' zamanla deien bir hukuk sistemine tbi bulun
maktayd."
rf-padiah hukukun kodlad alan, brokrasinin (kul
larn) alandr. (Prof. nalck 'Osmanllarn dorudan do
ruya devletin icra kuvvetini ve otoritesini temsil edenler'i,
yani brokrasiyi, 'umumi ehl-i r f tabiri altnda topladk
larn belirtiyor.) er' hukuk ise, reayann hukukudur.
Basite indirgeyerek sylersek, Osmanl rf hukukuna
ynetenlerin hukuku, er' hukuka ise, ynetilenlerin hukuku
diyebiliriz sanyorum. Aka grlen udur: Osmanl,
er' hukuku, rf hukukun dnda tutmutur. Prof. nalck
sylyor: "Devlet idaresinde ve asker snf arasnda mer'
olan rf hukukla, halkn muamelatna inhisar ettirilen
eriat arasndaki ayrl en ak ekilde gsteren messe
se 'kad askerlik' ve 'yargclk' messesesidir."
Prof. Dr. erif Mardin de, rf hukukun kul (ynetici) brok
rasisini yetki ve sorumlulukla donattm, ancak kullardan
can ve mal gvenliini esirgediini belirtir. er' hukuk ise,
reayaya (ynetilenlere) can ve mal gvenlii salamakta;
ama onlardan yetki ve sorumluluu esirgemektedir.
Buraya kadar bilinenleri tekrarladm. Burada asl zerinde
durulmas gereken (ve kukusuz, daha az bilinen) eriatn
kodlad alanla rf hukukun kodlad alann Osmanl
hukuk sisteminde birbirinden ayrlmas deil; Cornell
Fleischer'in deyiiyle, 'Osmanl'daki hukuk evriminin
bugnk seklerleme ve laiklemeye ncel' olup olmad
, yani laiklemeyi 'hazrlayp hazrlamad'dr. Bu soru
nun yant, Tanzimat'la birlikte kurulan Nizamiye mahke-
Hukukun
Doksan
Dokuz
lkesinin
48 I hilmi yavuz
H.Y.) nazar- husumetle bakmakta hakl olsun diyelim,
amma vkela ve rical-i devlet addolunan baz mteferniciyine (Frenk geinenlere) ne diyelim ki?" demektedir.
Anlald kadaryla, Mecelle yerine, Paa'nn deyii ile,
'mehakim-i nizamiyede Fransz kanunlarnn mamlnbih olmamasndan dolay' ona husumet eden hkmet
yeleri ve devlet ricali de vardr; - Paa'nn 'mteferniciyin' dedii kiiler!
Kimdir bunlar? Bata eyhlislam Hasan Fehmi Efendi
(Paa, 'ok yalan syledii iin' Hasan Efendi'ye 'kezubi'
demektedir) ve Nafa Nazr Davud Paa. Daha sonra Ali
Paa, Kk Said Paa ve bakalar da Ahmet Cevdet Paa
aleyhtarlar arasna katlacaklardr.
Sonunda 'Frenk geinen' (Paa'nn deyiiyle) 'muhalifin
gruhu'nun
'klli
kaideler'inin
(genel
kurallar)
bugnn
50 I hilmi yavuz
Trkesine evrilmemi olmas hukuk tarihimiz bakmn
dan vahim bir eksiklikti. Cengiz ilhan'n 2 3 almas, bu
bakmdan ok nemlidir.
Cengiz ilhan, Mecelle'nin ilk maddesi (Makale-i la) ile bir
likte Kavaid-i F-khyye Beyanndadr bal altnda toplanan
99 maddeyi {Makale-i Saniye) gnmz Trkesine evirip
ada hukukumuz ile karlatrdktan sonra unu bildi
riyor: "Vardm sonuca gre, Mecelle'nin genel ilkelerinin
zerine kurulu olduu hak ve adalet anlay ile gnmz
hak ve adalet anlay arasnda, kapitalist hukukun gerek
lerini bir tarafa brakrsak [...] nemli bir fark yoktur."
Osmanl er' hukukunun dnmnn sekler ve laik
bir hukuku hazrladna (yani, Trk toplumunun meden
hukuk alannda laik ve sekler bir hukuka, svire Meden
Kanununun kabulyle deil de, ok daha nce, XIX. yz
ylda, Mecelle ile getiine) ilikin baka kantlar vardr.
Ksaca, laik ve sekler bir 'muamelat' hukukuna geite,
Mecelle'nin katks gz ard edilemez. Bakn, yle:
"Mecelle, ahkm- fkhiyyeyi (fkh hkmlerini) tedvin
ederek, bir kanun haline koymakla deta fkhn muamelat
ksmm eklen olsun dinden ayrp devletletirmi ve laikletirmi (vurgu benim, H.Y.) ve bylece bu sahalarda -hukuk
manada-
laik
kanunlar
konulmasna
yol
amtr.
Dr.
'laiklemenin
2 I hilmi yavuz
grenlerin dnyay hl dar zihinsel patikalardan yola
karak kavramaya devam ettiklerini grmek, artk beni de
hi mi hi artmyor!
4 I hilmi yavuz
ok bilinen bir alnt ile balayalm: kpaazde, Osmanl
Devleti'nin Ahyan- Rum, Bcyan- Rum, Gziyan- Rum ve
Abdaln- Rum diye adlandrlan drt rgte dayanarak
kurulduunu bildirir. Osman Gazi'nin kaynbabas eyh
Edebali'nin, bu rgtlerden hangisine mensup olduu,
problematik bir sorudur.
dnemde
Abdaln-
Rum'un
heterodoks
konusundaki
olumsuzlayc
argmann,
'altn a'n sadece bir 'an' olarak kaldna ve moderniteye doru ilerlemedii konusundaki oryantalist grlere
dayandrldn ve bu gr ne srenlerin 'Osmanl
kltrnn altn anda ne yaanm olursa olsun, bu
a[n] bir Osmanl modernitesi dourmu gibi grnme
dii' kansnda olduklarm belirtiyor.
3 I hilmi yavuz
edebildiini]' de belirtiyor; - ama elbette sadece Bat'nn
deil! Prof. Andrews, 'Trk milliyetilii[nin de] Osmanl
kltrn benzer ekilde marjinalletirip modern ulusal
(ve Ballam) bir kltr ne kartmaya almasa,
Osmanllarn kltrel yeteneksizlii anlatsnn] bu kadar
kala ve gl olama[yacan]' da nemle vurguluyor.
Oysa, Osmanl'ya ilikin bu olumsuzlayc ve oryantalist
deerlendirmelere kar, bir 'Osmanl Rnesans' vardr,
diyor Prof. Andrews ve Osmanl'nn XVI. yzylnn,
oryantalistlerin
grlerinin
tersine,
'Osmanl
olarak
yaand
dnem
olduunu
bildiriyor.
biroklarnn)
grlerinin
tersine,
"Osmanl
Osmanl
tarih
yazclnn,
Kemalpaazde'nin
Tevarih-i Al-i Osman, Hoca Sadeddin Efendi'nin Tac'tTevarih, Gelibolulu Mustafa Ali'nin Knh'l-Ahbar' gibi
'antsal tarih eserleri ile XVI. yzylda zirve noktasna
ulatm' belirtiyor. Edebiyat alanndaki gelimeler de
gz alcdr Prof. Andrews'a gre: "Ayrca bu dnemde
Osmanl padiahlar, zaferlerini 'ehname' tarznda ve
Farsa yazmalar iin ehnamecilere grev vermeye bala
mt. XVI. yzylda birdenbire ortaya kan tezkire-i uaralarda yzlerce air tantlyor, canl ve retken bir kltr
hayat tasvir ediliyordu. Osmanl edebiyatlar, Arap ve
ran geleneklerinin klasik eserlerini eviriyor ve kltrleri
ne mal ediyor, slam geleneinin btn dillerinde iir sy
leyebilme becerileriyle vnyorlard: Osmanl Trkesi,
Arapa, Farsa ve aatayca. ran'n usta airleri (rnein
Hafz, Sadi, Cami), hl Osmanl airleri iin esin kayna
yd - tpk Dante ile Petrarca'nn, Avrupa airleri iin esin
kayna olmas gibi."
Prof. Andrews, Osmanl Rnesans'na ilikin olarak nem
li bir paralellie de iaret ediyor: Osmanl airleri ran air
lerinden yararlanmakta, ama 'ran modellerinin kr
krne taklid edilmesine' de itiraz etmekteydiler. Prof.
Andrews bu itirazlarn 'Bat'da Pico della Mirandola ile
Rahip Bembo arasndaki farklar artran' tartmalara
yol atn da belirtiyor.
Prof. Andrews, Rnesans'n talya'ya zg bir kltrel
fenomen olmasna ramen, nasl zamanla, talya'nn snr
larm aarak bir Avrupa fenomeni olarak grldyse,
'anlaml zglln pek yitirmeden' kresel bir fenomen
saylmasnn da mmkn olduunu ne sryor ve yaz
sn yle tamamlyor:
60 I hilmi yavuz
"Kresellemi
bir
Rnesans
nosyonu
balamnda,
62 I hilmi yavuz
"Eski Hind hikemiyatndan mlhem olup Beydeba'ya nis
pet edilen Kelile ve Dimne felsefe deildir. Nitekim bu eser
den mlhem olan Binbir Gece Masallar veya Hmayunnme,
Araplarn Makamat- Hariri'si, eyh Sadi'nin Glistan veya
Bostan',
[...]
Mevln'nn
Mesnevi'si,
Ak
Paa'nn
temellendirme
yahut
merulatrma
gayretlerinin
64 i hilmi yavuz
Gazali ile Kierkegaard arasnda, Gazali ile Condillac ara
snda benzeimlerden sz eder. Sadece, slam Felsefesi'nde
mi; - deil elbette! Rfk Melul Meric'in Rubai'lerini erhettii kk, ama deerli kitabnda, bu defa Mceddidiye ile
Existentialisme arasnda; Bayezid-i Bistami ile Malebranche
arasnda benzerliklere dikkati eker. Spinoza, lken'in
zellikle
ilgilendii
bir
filozof.
Trk
Feylesoflar
30
Osmanl Mnevverinden
Cumhuriyet Aydnna
Osmanl mnevverinin, Osmanl entelekteline dnme
si Tanzimat'la balar. Tanzimat, Osmanl mnevverinin
Avrupa'nn zihin mktesebatn edinmesiyle birlikte, ente
lektele dnmesini mmkn klar. Tanzimat ise, Avrupa
entelektel tarihinin Aydnlanma (XVIII. yzyl) ve roman
tizm zerinden temellk edilmesidir.
Bu
neden
Felsefesi''nde
byledir?
31
nedenini
Lucien
Goldmann
sylyor:
"Bu
Aydnlanma
adan,
bata
68 I hilmi yavuz
Tanrlatran akl! kincisine, yani Robespierre'in dile getir
dii trden 'akl'a ben, 'Jakoben akl' diyorum... Ama ister
eletirel akl, ister Jakoben akl olsun, 'akli (rasyonel) olma
y', hibir zaman 'akliliin (rasyonalitenin) snrlarn ve
dnyada gizemin de paynn bulunduunu' anlamak bii
minde yorumlamamlardr. Morin'in dedii gibi, "Aklilik,
harikulade bir aratr, ama insan zihnine fazla gelen eyler
de vardr. Yaam, akliletirilemeyenle akliliin bir kar
mdr."
nsan aklnn yolgstericiliiyle dnyann gizeminin bt
nyle zmlenemeyeceinin anlalmas iin Avrupa'nn
XIX. yzyln, Romantik a beklemek gerekmitir; Isaiah Berlin'in 'Aydnlanma'ya en ak, iddetli ve eksik
siz bir biimde sava aan ilk kii' olarak tanmlad
Johann Georg Hamann'dan David Hume'a uzanan roman
tik gelenek! Dnyann gizemi ya da bys, akliletirilemeyen neyse, onda aranmaldr. Hume, eylerin varln
kantlayabilmenin mmkn olmadn, onun iin de dn
yay, 'akl'la kantlanabilir bir bilgi sorunu olarak deil,
Berlin'in deyiiyle bir 'inanma sorunu olarak' ele almak
gerektiini savunmutur.
33
uygulama
alan
olduu
kansndadr:
derecelik
gzetleme
salayan
'Panoptikon'udur
70 I hilmi yavuz
zetle Aydnlanma, uysal bir tebaadan oluan disiplinli
bir toplum ina etme idealiyle sonulanr. Belki de,
Aydnlanma'nn gerek 'akl' Voltaire ya da Diderot'unki
deil
de
Robespierre'in
Jakoben
'akl'dr.
nk,
siyasal
deil
de
felsef arka
plan,
alan
36
bir
kap
ol[masn]
salad
gereken,
inasi'nin
(Mnacat'ta olduu
Allah'la
ilgili
iirlerinde
doktrinini,
zellikle
72 I hilmi yavuz
madiini ne srerek; islam'da 'ululemre itaat' formlasyonuyla dile getirilen itaat ve teslimiyeti reddeder ve yle
der: "Osmanllar, bugne gelinceye kadar, padiahn esiri
idi. Zat- ahane, kemal-i merhametinden hrriyetlerini
tasdik etti denilmek istendii halde, ite biz onu hi kabul
edemeyiz. Zira itikadmzca, hukuk-u ahali, adl-i ilah gibi
ezelidir." 39 Burada, zerinde durulmas gereken udur:
Namk Kemal, 'doal hukuk' kavramn, Allah'n bir ba
olarak
kabul
eder.
Dolaysyla
Namk
Kemal,
Celaleddin
Harzemah adl
piyesine,
Hugo'nun
74 I hilmi yavuz
tanmayan romantik edebiyat savunur. Gerekte bu ede
biyat insann kendi i hayatn ap btn duygularn dile
getirebilecei, toplumdaki btn eksiklik ve irkinlikleri,
olanca akl ile betimleyebilecei bir edebiyat trdr.
Hugo'nun, Orientales'lerin nsz'nde, akln karsnda
hayalin de bir yeri olduunu savunduunu unutmamak
gerekir. Namk Kemal, romantizmin, Franszca mal de sicle,
ya da Almanca zveltsclmerz diye bilinen 'romantik ac' duy
gusunu, 'vatan saran tehlikelerden, vatann iine dt
yoksulluk ve skntlardan duyulan acy' oyunlarnda ve
romanlarnda dile getirir. Bir kez daha belirteyim: Namk
Kemal, siyas grlerinde Aydnlanma'nn, edeb anlay
nda ise Fransz romantizminin temsilcisidir. Kukusuz,
Namk Kemal iin sylediklerimiz, Tanzimat'n teki
byk yazarlar inasi ve Ziya Paa iin de geerlidir.
Tanzimat Aydnlanmasnn, Aydnlanmac dnya gr
balamnda edeb bir etkinlik retebildiim sylemek zor
dur. Buna karlk, Aydnlanma'nn Osmanl'da entelekt
el dzlemde, edeb deilse de felsef etkinlikle ne kt
sylenebilir. Belki bir istisnasyla: Tevfik Fikret!
Tevfik Fikret, yalnz Servet-i Fnun'un deil, btn bir
Trk edebiyat tarihinin en Aydnlanmac airidir. Fikret'in
Aydnlanmacl pozitivizme; Cumhuriyet dneminin
Aydnlanmac airi Nazm Hikmet'in Aydnlanmacl ise,
Marksizme balanabilir.
Bu sorun, bizi, Aydnlanma'nn Osmanl ve Cumhuriyet
dnemlerinde nasl dntrlp almland konusuna
gtrecektir. Bunun iin Tanzimat'tan bu yana Osmanl
mnevverlerinden Servet-i Fnun ya da II. Merutiyet
entelijansiyasna, oradan da Cumhuriyet aydnlarna ula
nan bir soykt almas yapmak gerekecektir. Hi
76 I hilmi yavuz
Tanzimat'n 'neredeyse tek rasyonalist aydn' ise; Ahmet
Cevdet Paa da, Prof. Dr. Kamran Birand'n deyiiyle, 'her
ynden eskiye bal',
geleneksel
aydndr. 41
Burada,
retmilerdir.
inasi
rasyonalizmini,
II.
Batc
entelijansiyann
tarih
misyonu,
hepsi
kadar!
Cumhuriyet
Aydnlanmasnn
78 I hilmi yavuz
n eletiren bir romansa, bu, onu 'gdml' deil, 'tez'li
(roman thse) klar.
Fethi Naci, Reat Nuri Gntekin'in Romancl zerine yap
t o gerekten kapsaml almasnda, Yeil Gece'nin 1926
ylnda yazlm ve 1928 ylnda yaymlanm olmasna
dikkati eker. Cumhuriyet inklplarnn sekler karakteri
ni temellendiren kanunlarn art arda gerekletirildii bir
tarihsel dnem: 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu
karlm; 2 Eyll 1925'te tekke ve zaviyeler kapatlmtr.
Fethi Naci, "Yeil Gece bu ortam iinde dnlm ve
yazlmtr." diyor ve ilave ediyor: " N e var ki Reat Nuri,
romannda sadece Atatrk'n dncelerini yaymakla
yetinmi; Trk insannn i dnyasna, bu i dnyaya
biim veren tarih, ekonomik ve toplumsal oluuma yak
lamak abasn gstermemitir ya da gsterememitir."
Naci'ye gre, Reat Nuri, "Dinin Trk toplumundaki yeri
zerinde, Trk halknn dine tek ideoloji olarak sarlmas
nn tarih ve ekonomik nedenleri zerinde hi mi hi
dnme[mi] ve btn brokrat kk burjuvalar gibi,
'Evet, zavall memleket, asrlardan beri yeil bir gece iin
de yayordu. H a l k dnyay hep bu karanln arasndan
gryordu: Anadolu'daki fikirlerin geri, insanlarn sefil
kalmas, ilerin fena gitmesi hep bu yzdendir.' demekle
yetin(mitir]." 4 2
Alemdar Yaln da Sosyal ve Siyasal Deimeler Asndan
Cumhuriyet Devri Trk Roman adl almasnn birinci cil
dinde Yeil Gece'yi Islamiyete kar bir roman olarak deer
lendirir. Yaln, yle der: "Reat Nuri, tek ideolojik pole
mik romanm dedii Yeil Gece'de (...) bozukluklarn asl
Trkiye'nin zihin
sebebi
olarak slamiyeti
gstermektedir.
tarihi I
Medresenin
aalanmaktadr.
Yeil
Gece,
btn
Mslmanlann, dolaysyla Islamiyetin deersizletirilmesi zerine deil, ama sadece din smrs (Erskine
Caldvvell'in o gzel romannn adyla: Din Ticareti) yapan
larn eletirisi zerine ina edilmi olsayd, o takdirde,
'gdml' deil, 'tez'li bir roman saylabilirdi. Halbuki,
yle olmuyor! Yeil Gece, bu perspektiften bakldnda,
yazarnn Cumhuriyet inklplarnn ideolojik kart ola
rak grd Mslmanlar toptan deersizletirme abas
iine girdii 'gdml bir roman' izlenimi veriyor.
80 I hilmi yavuz
Fethi Naci'nin ve Alemdar Yaln'n tespitleri doru olmak
la birlikte, Yeil Gece'nin daha farkl bir problematiin iin
den okunmas da mmkn grnyor: Marjinalleen
inklplar!.. Yeil Gece'nin Kemalist inklps Ali ahin,
inklplarn gerek amacndan saptn ve karc bir kad
ronun elinde yozlahn grerek marjinalleen aydn tipi
nin Trk romanndaki ilk rneidir. Ali ahin, Yakup
Kadri'nin Ankara romannda Neet Sabit'e ve daha sonra
da Kemal Tahir'in Yol Ayrm'ndaki Ramiz Hoca'ya bu
anlamda nclk eder gibidir. Ama temelli bir farkla:
Kemalist ideallerin taycs kimliiyle Ali ahin Hoca,
1920'lerde henz ilerin dzeleceine ilikin umutlarm
yitirmemitir. Roman, onun, 'haklarn aramak zere'
Ankara'ya doru yola kmasyla, iyimser bir bak asy
la, sona erer. Oysa Ankara romanmn Neet Sabit'i, 1930'lu
yllarda ktmserdir artk, ama tam anlamyla marjinallemi
de
deildir.
Yakup
Kadri'nin
1948'de
yazd
kimliiyle grrz.
Yeil
Gece'yi,
Aydnlanma'nn
Trkiye
mmkn
klan
nedenler
nelerdir?
47
I hilmi yavuz
Emine Sevgi
zdamar'n sorgulamadklarn,
Hasan
Trkiye'nin
zihin tarihi I 83
Voloinov,
'snf(n]
gsterge
cemaatiyle
84 I hilmi yavuz
Osmanl monarisinden, Cumhuriyet Trkiyesine geer
ken bir retim tarz dnm sz konusu olamyor. O
nedenle de, Prof. Andrews'n tespiti dorudur: Bugnn
gndelik konuma dilinin sentaks ile Divan iirinin sen
taks arasnda bir fark yoktur; - ve tastamam bu nedenle,
Cumhuriyet iirinin de kendine zg bir sentaks olamaz.
Osmanlca zerine
Osmanlca, yle Franszca ve Rusa gibi ayr bir dil olarak
m anlalmaldr? Yoksa, Arap harfleriyle yazlan bir
Trke mi? Her dil zamanla baz deiiklikler geirse bile,
bu deiiklikler ayr bir dilden sz etmeyi gerektirir mi?
Hemen belirteyim: Osmanlca yaz dilidir ve Trkeden
ayr bir dildir. Bir dilin tekinden ayr olup olmadna da,
dillerin kkenine, ya da hangi dil beine girdiklerine
baklarak karar verilemez. Osmanl'nn brokrasi ve kl
tr dili olan Osmanlca, Faruk Kadri Timurta'n da
Osmanlca Gramerinde belirttii gibi, "Trke esas olmak
zere Arapa ve Farsa birok kelime, ekil ve kaideleri
iine alan ayr (vurgu benim, H.Y.) bir dildir."
Osmanlcann Trkeden ayr bir yaz dili oluunun tarihi
XV. yzyla kadar kar. Prof. Dr. Fahir z'in Eski Trk
52
Edebiyatnda Nesir
geirdii evrelere ilikin olarak yapt dnemselletirmeye bal kalarak sylersek "XV. yzyldan sonra halkn
konuma dilini temel alan yaln dz yaz, yerini, Arapa ve
Farsa szlklerden geliigzel saysz szck alp bu dil
lerin dilbilgisi kurallarna gre kullanan, Trke szlere
pek az yer veren, Divan iirinin sz sanatlarndan ve sz52 Prof. Dr. Fahir z, Eski Trk Edebiyatnda Nesir, Osman Yaln
Matbaas, stanbul, 1964.
86 I hilmi yavuz
ck oyunlarndan ounu benimseyen, iirdeki kafiyeye
karlk sec'i kullanan ve eskilerce ina ad verilen ssl
dz yazya brakmtr. Bir de, yaln dz yaz ile ssl dz
yaz arasnda yer alan ve 'temeli, halkn konuma dili
olmakla birlikte az ok ina dilinden etkilenen [...]' orta
dz yazdan sz edilebilir."
Osmanlca, bir kere daha belirteyim, yaz dili olarak XV.
yzyldan XX. yzyln balarna kadar edebiyat, bilim ve
resm yazma dilidir. Prof. Dr. Tahsin Ycel'in de Dil
Demimi ve Sonular'nda53 belirttii gibi, " 'Ssl' dz yaz
(ina) dilinin 'yalnzca gnmzde deil, yazldklar
dnemlerde de geni kitlelerce anlalmas sz konusu
olmadna gre, Osmanlcann Trkenin deiik bir bii
mi deil, Trkeden ayr bir dil (vurgu benim, H.Y.) oldu
unu kesinlemek gerekir."
Trkeden ayr bir dil olan Osmanlcann bugn retil
mesi gerekli midir? Bir defa daha belirteyim: Bir kltre
nfuz edebilmenin yolu, o kltrn dilini bilmekten geer.
Nitekim, 1976 ilkbaharnda, Politika gazetesinde yazdm
bir yaznn bal Dil ve Eitim idi ve liselere, Arapa ve
Farsa derslerinin konulmasn neriyordu! Ya da hi
deilse, Osmanlca!..
Bu yaz byk tepkilere yol at. Melih Cevdet Anday
Cumhuriyet gazetesinde 54 Korktum balkl bir yaz yaym
layp beni 'sac-dinci' olmakla itham etti. Rauf Mutluay
Muktebes Abes balkl yazsnda 5 5 ve elbette Cumhuriyet'te
benim 'abesle itigal' ettiimi ne srd. Vehbi Belgil de
olacakr."
Metin,
ikinci
yazsnda
da,
ki,
okuyamyoruz
ki!
Biliyor
musunuz,
83 I hilmi yavuz
deil katalogu, katalogunu hazrlayabilmek iin gereken
n ayrm yaplyor ve bu gidile daha yllarca yaplacak!
Kim bu durumda tarihimizi bildiimizi ne srebilir?
Orta ve yksek eitim rencilerinden eski edebiyata, tari
he merakl olanlar azm. Acaba yle mi? yleyse, eitim
sistemimizin salkl olmadn gstermez mi bu? stelik,
neden yle acaba? rencilerin eline 'eski' edebiyat, tari
hi okuyabilecek aralar verilmediinden olmasn? ('Eski'
dediimiz de 50-60 yl ncesine kadar geliyor.) Neden
rencilerimiz, edebiyatmza ve tarihimize merak gstermesinler? Neden yeni harflere evrilen bir avu rnekle
yerinsinler? Neden, canlar isterse eski yaz ile yazlm
kitaplar okuyamasnlar? Yoksa eski yaz renmekle
Cumhuriyet dzeninin batacandan
korkuluyor?
tarafndan
temellk edildiini
grmek,
bana
de devam
ediyor.
Divan
iirini,
elbette
Prof.
Dr.
erif
Mardin'in
deyiiyle,
'edeb
60
kaybolan
mahallilik
(veya
cemaat
olma)
94 I hilmi yavuz
hususiyeti'dir. Demek ki, 'sekin'i ve 'avam' ile Osmanl
toplumu, tek, evet t e k bir 'cemaat dili'yle konumaktadr:
"Osmanl sanatnn rnekledii cemaat sanata, neredeyse
tamamen, kabullenilmi anlayn snrlan dahilinde ili
yor gzkmektedir."
96 I hilmi yavuz
eya, messeseler onun temsil ettii bir hiyerariye gre
tanzim edilmitir. Ak, zihn hayat, hayvanlar ve bitkiler
lemi, kozmik nizam, varlk, hatta adem (nk lmn
ve ahiretin karl olarak bir saray, saray- adem vardr),
btn mefhumlar, vcudumuzun kendisi, hepsi saraydr."
Osmanl'da bu 'iktidar', daha nce ve daha sonra yapl
m (ve sultanlarca tutulmu) teki saraylardan ok,
Topkap Saray temsil eder. Sarayn inasna yaklak 1459
ylnda, stanbul'un fethinden alt yl sonra balandn,
1478'de de bitirildiini biliyoruz.
Topkap, Osmanl'nn ina ettii ilk saray deildir elbet. M.
Zeki Pakaln, byk olaslkla Ata Tarihine dayanarak, ilk
Osmanl Saray'nn Yldrm Bayezid dneminde ina edil
diini bildiriyor bize. Nitekim, Ata Tarihnde de 'Bayezid
Hn- evvel hazretlerinin Edirne ehri zirvesinde bir
Saray- li binasna kyam ve hitmnda orada rm
buyurduklar'
yazldr.
Dr.
'grlebilir'
olmasyla
mmkndr.
98 I hilmi yavuz
ermedi: Adliye, Emniyet ve Belediye binalar 'saray'lat:
'Adliye Saray', 'Emniyet Saray', 'Belediye Saray'. Ama
te yandan, sivilleti de!
Muhallebiciler, lokantalar, sinemalar ('Saray Muhallebicisi',
'Saray Restorant', 'Saray Sinemas') 'saray'n resm olma
yan kamusal alana almasn mmkn kld. 'Saray' imi
nin 'herkeslemesine' bunlardan daha iyi bir rnek gste
rilebilir miydi? Ve bu dnm dilsel bir dnm de
birlikte getirdi: Kamu binalarna ilikin ad tamlamalarnda
'saray' (Adliye Saray) tamlanan, sivil binalara ilikin ad
tamlamalarnda (Saray Berberi) ise, tamlayan olarak gr
nr oldu. Bu, sivillemenin iktidar gramerini dntrme
si demekti.
lgintir: Cumhuriyetten sonra, nceleri kentlerdeki apart
man adlarna 'palas' szc eklendi. 'Palas', Franszca
(ve teki Latin dillerinde) 'saray' anlamna gelir. stanbullu
apartman
sakinleri
acaba
niin
'saray'
szcnn
Resm: zel
Adliye Saray
Dolmabahe Saray
Sivil: zel
Sivil: Kamusal
Saray Apartman
Saray Muhallebicisi
Gmpalas Apartman
Pakaln,
Byk
Seluklu
devleti,'nde
etr-i
son
dnemlerinde
Bab-
li'nin,
hem
Gazetelerin
^^^^^^
Trkesindeki
tarihsel
evrimine
baklrsa,
8 I hilmi yavuz
bunun kuramsal ve pratik dzlemde geerli olamayaca
n fark etmi olmaldr ki, bu kez bir yeni-ulusuluk anla
y (dinsel olmaktan ok, 'etnik' bir ulusuluk dncesi)
temellendirilmek istenmitir. Bu yeni-ulusuluk nosyonu
nun ilk sunumuna, 1932 ylnda toplanan Birinci Trk
Tarih Kongresi'nde tank oluyoruz: Kongrede, Maarif
Vekili Esat Bey, Orta Asya'da ilk uygarlklarn Trkler tara
fndan oluturulduunu, daha sonra Orta Asya'dan g
eden Trk kavimlerinin, Anadolu'da Eti; Mezopotamya'da
Smer, Elam ve nihayet Msr, Akdeniz ve Roma uygarlk
larn kurduklarn ve Avrupa'y maara hayatndan kur
tardklarn ne sryor; resm tarih grn yle zet
liyordu: "Orta Asya'nn otokton halk, Trk'tr." Birinci
Trk Tarih Kongresi'ne katlanlardan hsan erif Bey'in
szlerine baklrsa, "Btn dnyaya amil olan medeniye
tin mebde ve menei, Orta Asya Yaylas'dr." Orta Asya'nn
otokton halk da Trkler olduuna gre "O medeniyetin
nair ve nkilleri de Trkler olacaktr!.."
Laik ideoloji gerei 'ulusal' olan 'dinsel' olandan ayrmak
ya da dinsel belirlenimler tamayan etnik bir yeniulusuluk nosyonunu
temellendirmek dorultusundaki
10 I hilmi yavuz
gereken, Bah kltrnn temellendirilmesi iini stlen
mek, giderek eski Yunanca ve Latince renmekti.
Grlyor ki, Birinci Trk Tarih Kongresi'nin, "Bat klt
rnn temelini oluturan, Orta Asya'nn otokton Trk
halklardr." tezi gibi ar duygusal ulusuluk ideolojisi
nin yerini, "Trk kltrn temellendirmek diye bir ey
sz konusu olamaz. Bat kltrn benimsemek gerekir."
gibi ters dorultuda, ama o lde an duygusal bir
evrenselci ideoloji almaktayd.
Kukusuz, an Batclk ya da evrenselcilik tezinin geer
lik kazanmasnda tek parti ynetimi siyasasnn byk
pay olduu kadar, 1930'lann aydnlannn, kltr sorunla
rn 'yazn'n tesinde bir yap sorunu olarak ele almay
dnmemi olmalannn da pay vardr. Ata bir yazn
adamyd, bir kltr adam deil! Onun 'blmeli kafall
', kltr sorunlarna bir yazn adam olarak yaklamasndadr.
Tek parti ynetiminin an Batc siyasasndan karak,
Trk kltrnn kkenleri zerine dnen aydnlarm
zn banda Sabahattin Eybolu geliyor. Kltr sorunlar
na, 'yazn'n tesinde bir yap olarak yaklaan Eybolu,
bir baka tezle kar karmza: Trk kltrnn kkenini,
Orta Asya'da ya da Bata'da deil, Anadolu'da aramak
gerekir! Trk kltr, Anadolu topraklar zerinde uygar
lklar kurmu halklarn, Anadolu halklarnn oluturduk
lar kltrlerin zmsenmesidir. Bylece, Anadolu insan
nn gemi yzyllarda gelitirdii kltr birikimlerini
temellendiren hmanizmac bir kltr anlayna vanlmak
istenir. Kltrler arasndaki yap farklar nemsenmeye
r e k Yunus'la Homeros, Anadolu hmanizmasnn birer
byk yol acs saylr. Giderek, Anadolu hmanizmas-
burada
bilineni
yinelediimi
biliyorum:
67
sz
konusu
edilebileceini
belirtiyordu.
"Aaolu Ahmed
1923'te
1 1 4 1 hilmi yavuz
telakkisine iddetle hcum etti: 'Medeniyet tarz- hayat
demektir. Hayatn kaffe-i tecelliytn madd ve manev
btn uurunu o mefhum iine ithal etmelidir.' Bu tarife
gre medeniyeti harstan ayrmak doru deildir. Garp
medeniyeti, Rnesans'tan sonra dnya medeniyeti olmu
tur. (...) Hakikaten medeniyetle hars arasndaki bu ayrl
ok sun'i oluyor. Garp medeniyeti dediimizden, hibir
zaman onun yalnz teknii ve ilmi anlalmaz: Musiki,
edebiyat, mimar, resim, felsefe bu medeniyetin unsurlar
dr. Beethoven, Almanlarn olduu kadar btn Garp'n,
Descartes
Franszlarn
olduu
kadar
dnyanndr."
ak
ideolojik
iermelerinden
dolay,
1930'larda
yeniden
rgtleniinde
istendiine
tank
oluyoruz
burada.
olan
katmanlarca
dolduruluyor.
Bugn,
entellektel
yeniden-retiminin Dou/Bat
temellendiini
belirtmiti.
lken'in
Trk
ve
modern
felsefede
Malebranche'n
80
ahabeddin
81
emmre'den
kastettii
eye
'libido',
'nefs-i
aramaldr.
yleyse,
Bekta
ayinlerini
Eleusis
26 I hilmi yavuz
Kltr, styapnn yzeysel olarak birbirinden farkl, ama
temelde bir 'yap'ya dayanan verilerinden oluuyorsa, o
zaman kltrle altyap arasndaki balantnn nasl ger
ekletii sorusu, doallkla ortaya kar. Yukarda da
belirttiim gibi, kltr asndan styap ile altyap arasn
daki balant, 'yap' ile 'sistem' arasndaki balant demek
tir. Kltr alannda sadece 'yap'lann ortaya konmas
demek olan 'anlamlandrma' ile yetinmemek, yap ile sis
tem arasndaki balanty da ortaya koyarak kltr
'temellendirmek' gerekir. 'Yap'y belirleyen ilikinin
hangi sistem iinde nasl olutuunu, belirli bir kltr
yaps ile bu yapy son kertede belirleyen retim tarz ara
sndaki balantnn nasl temellendii, asl nemli sorun
dur. Bu konuda Lucien Goldmann'dan yararlanlabilir:
Bat'da kapitalist retim tarznn egemenlii, belirli bir top
lumla balantl, belirli bir topluma zg bir tarihsel
durum deildir; asl zgl olan bu retim tarznn birbi
rinden farkl toplumlarda rettii kltr yaplardr. ngiliz
ulusal kltrnn yaps, ngiliz toplumuna zg dnya
grnn (burada sistemin) kuramsal erevesi iinde
temellenirken; Fransz ulusal kltrnn yaps, Fransz
toplumunun dnya grnn kuramsal erevesi iinde
temellenir.
I hilmi yavuz
bu gereklikleri btnyle kapsayp kapsamad sorunu
nu da birlikte getirir. nk bu tr ematik bir tmdenge
lim yntemi, ya birtakm gerekliklerin seilen kuramsal
modelin dnda kalmas ya da, gene birtakm gereklikle
rin kuramsal modele yapay olarak uyarlanmas sonucunu
verir. Sorunu basitletirerek yle de diyebiliriz: Son altm
yllk fikir hayatmzda, Trk kltrnn sistemletirilmesi dorultusundaki yaklamlar (bir lde Tanpnar ve
Kemal Tahir dnda) nceden seilen modellere uygun
gereklikler arama biiminde olmutur. Oysa, doru yn
tem modele uygun gere arama deil, tam tersine, gerece
uygun model aranmas biiminde olmaldr. Bu da ematik
bir tmdengelim yntemini deil, tmevarmla tmden
gelimin 'karlkl etkileimi' (interaction) ile belirlenen bir
yntemi gerektirir. Doallkla, modelle yntemi birbirine
kartrmamak gerekir. Yntem tek ve deimez, model ise
her lkenin zgl koullarna gre deikendir. Trk kl
trnn sistemletirilmesi dorultusundaki bir kuramla
trmann hangi indirgenemez kavramlarla temellendirileceini saptamak da, ancak kendi gerekliklerimizden yola
kmakla mmkn olabilir.
Marx bilim sistemi 'emek', 'mlkiyet', 'retim ilikileri'
gibi kuramsal kavramlardan yola kp 'somutun zihinsel
(soyut) olarak yeniden retimi' ile temellenmi bir sistem.
Bunu hep biliyoruz. Marxi sistemin tarihsellii, 'emek',
'mlkiyet', 'retim ilikileri' kavramlarnn karlkl ban
tlarnn diyakronik olarak ortaya konduu emada belirir.
Bu tarihsel dnm emasnn belirledii ideolojik stya
plarn zgl (spesifik) grnlerini (rnein, burjuva
mlkiyet ilikilerinin ngiltere'de empirisist; Fransa'da ise
rasyonalist bir felsefe retmesini) temellendirme, ancak,
her lkenin zgl koullarnn balam iinde mmkn-
yaratmaktr'.
2 I hilmi yavuz
kullanyor. Zaten yazsnn ad da byle: Trkiye'nin Dou/
Bat Sorunsal. Dou/Bat (ya da, Belge'nin daha sonra kul
land
eski/yeni,
doa/teknoloji)
gibi
ikiliklerin,
'ideolojik'in
kart
deildir
Althusser'de.
90
siyas dzensizliklerine
ramen bize
deitirerek
fert
olarak
da
iimize
yerlemitir.'
tanda
(tehiste)
birleir.
(Kemal
Tahir'in,
Trk
toplumunun
'aklileememesine'
balar.
devamdr
da.
Demek
ki,
gerek kopma
kltrnden koparm
Batllam
olmaktadr!
Oran,
meseleyi,
dilinden,
kltrnden
koparm'
bir
Trkiye
Theseus'un Gemisi
Theseus, Grek mitolojisinin yiitlerinden, anl anl yiitle
rinden biri. Girit labirentindeki Minotaur'u Ariadne'nin
yardmyla (labirentte yolunu yitirmesin diye bir yumak
yn verir ona) ldrp Hellenleri byk bir beladan kur
tardnda, bir kahraman olarak karlanr. Atinallar onun
bu yiitliinden o kadar memnun kalrlar ki, Theseus'un
Girit'e gidip dnd gemiyi bu yiitliin ans olarak
korumaya karar verirler. Limanda demirlemi geminin
durduka ryen ahabn da deitirir, her defasnda
eski tahtalarn yerine yenisini koyarlar. Bu byle srp
giderken, Atinallar arasnda bir tartma balar. Plutharkos
bu tartmay yle aktaryor: "Bir sre sonra baz Atinallar
geminin Theseus'un gemisi olmaktan ktn, yeni ve
bambaka bir gemi olduunu savunuyor, bazlar da onun
Theseus'un gemisi olduunu ne sryorlard."
Theseus'un gemisi, bir istiare (metafor) olarak elbet, kimlik
problemine iaret ediyor; kimlikte 'deien'le 'deimeden
kalan' arasndaki snrn nerede izilebilecei zerinde
dndryor bizi. yle ya, geminin ahabnda ne kadarlk bir deiiklik, o gemiyi Theseus'un gemisi olmaktan
kard? Ya da, ne kadar deimeyip eskisi gibi kaldn
da, gemi Theseus'un Gemisi' kimliini korudu?
yle anlalyor ki, kimlikte deienle deimeden srp
giden arasndaki snr, bir nicelik snrdr. yle olmasayd
Osmanl
toplumu
Theseus'un
gemisiydi.
yaanmakta
olan
ayaktakm
kltrn,
Bugnn
Bilincin Ayniyeti
John Locke, insan kimliinin bilincin ayniyeti (sameness of
consciousness) zerinde temellendiini belirttii o nl
incelemesinde, sadece bizim gemiimize ait olan iaretle
rin hatrlanmas zerinde durur; bilincin ayniyetini sadece
bize ait olan baz eyleri hatrlamaya balar. yleyse unu
kesinleyebiliriz: Bilincin ayniyeti gemile (bellekle) kim
lik arasnda kurulacak ilikinin bir dile getirili tarzdr.
Gerekten de yledir. Bir trafik kazasnda bellein yitiril
mesi, kimliin de yitirilmesi demektir.
imdi burada duralm ve bugn yaadmz kimlik krizi
ni, bilincin ayniyeti balamnda bir kez daha irdelemeye
alalm. Trk modernlemesinin tarihinin kendimizi Bat
kltrne gre tanmlamamzn tarihi olmas, modernle
me ile kimlik krizi arasnda bir bant kurulmasn mm
kn klyor. Kimlik krizi, yani kendi gemiimizi 'teki',
'teki'ni de kendimiz olarak tanmlama! Veya, bilincin
ayniyetinin kayboluu...
Bu kaybolutan kan kimlik krizi elbette modernlemeyle
birlikte yaanp isellemeye balad. Bata zaten kendi
entelektel tarihini 'teki'nin, yani Bat dnda kalan top
lumlarn belirlenmesi zerine kurmutu. Belirleme veya
zihinsel temellk! 'teki'nin zihinsel olarak temellk,
onu Bat'nn kendi sylemi iinde anlalabilir klmakla
merulatrma
ilevini
grmektedir."
2 I hilmi yavuz
merulatrma olgusunun en gzel rneklerinden biri
sayyor ve Avineri'nin 'Arap toplumlarnn sosyoekono
mik az gelimiliini Osmanl despotizmi altnda toplu
mun duraanlam ve snflamam olmasna' balad
n akladktan sonra, "Avineri bu savdan kalkarak srail'in
Filistin'i smrgeletirmesinin, nasl gemi ATT kalnt
larn silerek bu blgeyi modernleme yoluna sokabilece
inden sz etmektedir." diyor ve u ok dikkate deer yar
gya varyor: "Bylece ATT, Avineri tarafndan srail'in
Arap topraklarndaki saldrganln merulatran kav
ramsal bir aygt olarak kullanlmaktadr."
Bat'nn 'teki'ni zihinsel temellk ynteminin, yani
'teki'ni kendi syleminin bir paras klma ynteminin
epistemolojik dayanaklar da var elbet. Trkiye'de sosyo
lojinin 75. yl dolaysyla stanbul niversitesi'nin arl
s olarak stanbul'da iki konferans veren Thierry Hentsch'in
apak ifade ettii gibi, bu epistemoloji Bat'nn 'kendi ze
rinde slamiyet'in sahip olabileceinden daha stn olan
bir bilgiye sahip olmas'na dayanyor; nk slam 'kendi
kendinin anlalmasnda dnya gerekliine aklktan
yoksundur!' Grunebaum'un bu konudaki tezlerini zetle
yen Hentsch, srdryor szlerini: "Bu gerekliin hemen
hemen iki yzyldr Bat egemenliinin bir rn olduu
na ve slamiyet'in (en azndan bir blmnn) reddettii
ni
kurduuna,
oluturduuna
gre,
dorusu
durum
ile
kyn
ideolojik
anlamda
'farkllamam
farkllamam birlii'ne
dayanmaktadrlar
da
karar
vermi
grnen
tavr'ndan
sz
etmi
ve
6 I hilmi yavuz
konusu olmayan bu tavr, elbette iftiyi Topraklandrma
Kanunu, Ky Enstitlerinin kurulmas ve genelde 'Kyl,
efendimizdir!' slogam ile konsolide edilmiti." dedikten
sonra unlar ilave etmitim: "Modernlemenin kyll
n tasfiyesi ile mmkn olacann hi mi hi dnl
memi oljmas] [...], ehir ve ehirlilik zerine ina edilme
si gereken modernleme projesinin kyll tasfiye
etmek yle dursun, bizzat kyllk zerine kurulmak
istenmesi, garabetlerin, hi phe yok, en bydr."
Yaplmas gereken, size biraz 'uuk' gelecek ama 'Ky
Enstitleri' deil, 'Kent Enstitleri' kurmakt. Olmad!
Yerlilik ve tekilik
Kltr Kehanetleri: Yerelliin Toplumsal nas adl makalesi
ne Yael-Navaro Yan104, kkrtc bir hikye ile balyor:
"Biri arafl, teki ise ba ak olan iki kadn Ayasofya
Mzesi'ne girmek iin kuyrukta beklemektedir. Ksa sal
olann zerinde dizine kadar bir etek, bedenini saran bir
bluz ve bir ksa ceket vardr. araf giyen dier kadna
dnerek, bunun bilet kuyruu olup olmadn sorar.
arafl kadn ok arr, hayretler iinde, 'Trke biliyor
musunuz?' diye sorar. Sorudan biraz rahatsz olan ksa
sal kadn, 'Evet', der, 'Trk'm!' 'Aaaa!' der arafl
kadn, 'Hi Trk'e benzemiyorsunuz. Ben yabanc sanm
tm sizi.' teki kadn cevap verir: 'Siz de hi Trk'e benze
miyorsunuz. Ben de sizi Arap sanmtm.' arafl kadn
cevap verir: 'Elhamdlillah Trk'z ve Mslmamz...'
Ksa sal kadn, 'Biz de yleyiz.' der." Yael-Navaro Yan,
unu ekliyor: "Bu kadnlardan her ikisi de, yaam tarz
temelinde yalnz kendisine 'yerlilii' yaktrrken, kar
sndakine 'yabanclk' atfediyordu."
Yael-Navaro Yan'n, 'yerlilik' ve 'yabanclk' sorunsaln
dile getirmekte kulland bu, gerekten ok manidar
hikye, aslnda bu sorunsaln, 'tekilik' ya da 'tekiletir-
104 stanbul - Kresel ile Yerel Arasnda, haz: alar Keyder, Metis
Yaynlan, stanbul, 2000.
8 I hilmi yavuz
me' diye ifade edilen antropolojik meselenin bir uzantsn
dan baka bir ey olmadn gsteriyor. Bu, bence nemli;
- undan dolay: 'Yerlilik' ve 'yabanclk'n oluturduu
ikili kartlk znde yapay bir kartlktr ve teorik dz
lemde 'tekilik' meselesine irca edilmeden zmlenemez.
Nitekim, son zamanlarda ciddi bir tartmaya yol aan
'yerlilik' meselesinin bir krdm gibi zmsz kalma
s, bu kavramn 'tekilik' kategorisiyle temellendirilmemi
olmasndandr. 'Yerlilik', analitik olarak, daha basit ve
daha soyut bir kategoriye, 'tekilik'e irca edilmedike,
bulank bir tasavvur olarak kalr. inde birok belirlenim
leri barndrd iin bulank bir kavramdr 'yerlilik' kavra
m: Bu somut kavram, ancak 'tekilik' gibi soyut bir kate
gori balamnda yeniden tarif edildiinde (veya, yeniden
retildiinde) bulanklndan arnr; bylelikle de, 'yerli
lik' ve 'yabanclk'n, iinden klmaz bir krdme veya
zlmesi muhal bir kartla dnmesi nlenmi olur.
Yael-Navaro Yan'n naklettii hikye, bu balamda bana
daha nce de birka defa dile getirdiim bir baka hikyeyi
hatrlatt. Christian Delacampagne, 'autrui' (teki) zerine
yazd bir felsef denemede, spanyollarn ilk kez Amerika
ktasna ayak bastklarnda, karlarna kan yerli halkn
(Kzlderililerin) bir 'ruh'lar olup olmad zerinde ok
dndklerinden sz eder; - 'ruh'lar olup olmad ya
da, 'insan' olup olmadklar! Delacampagne, "spanyollarn
ilk cevaplan olumsuz oldu." diyor: "Yerlilerin ruhlar
olmadn, onlarn insan olmadklarn dnyorlard."
Delacampagne, yerlilerin rasyonel bir doas olduunun,
yani 'insan' olduklarnn resmen tannmasnn, aradan
neredeyse krk yl getikten sonra Papa III. Paulus'un
1537'de kard bir Papalk buyruuyla (Sublimus Dei)
mmkn olabildiini belirtiyor o denemesinde.
nasl younlatm ya da psiik enerjinin bir ryadncesinden bir rya-imgesine nasl yer deitirdiini
105 Dr. Doan Ergun, Kimlikler Kskacnda Ulusal Kiilik, mge
Yaynlar, Ankara, 2000.
62 I hilmi yavuz
ettii (...) messeseler nazariyle bakmann" daha doru
olacan belirterek unlar ilave eder: "Zaten ilk seyyahla
rn, mesela bn Batuta'nn Ahilerde hayranlkla grp bah
settikleri cihet, her gnk i g hayat deil, aralarndaki
samimilik, yabancya gsterdikleri yaknlk misafirperver
lik, (vurgu benim, H.Y.) ilh. taraflar idi. Asl iktisad fonk
siyonlar bu kabil sosyal duygularn o kadar gerisinde kal
m, ylesine klmlerdir ki, Ahi tekilatnn gerekten
bir sanat ve meslek topluluu olduklarna akl erdirmek
bile zordur."
Ahi zaviyeleri ftvvet ehlinin, dolaysyla da, 'gebe'
deil, 'yerleik' kimlii iaretleyen kurumlardr. yleyse
unu rahatlkla syleyebiliriz: Trk insannn 'gebe'
kimlii ile 'yerleik' kimlii, birbiriyle elierek, 'ulusal
kiilik'in 'konukseverlik' zelliini st-belirlemektedirler.
Trk insannn birlikte alma bilincinden yoksun olduu
konusunda oryantalist bir deerlendirme, slam tasavvu
funu ve 'dinsel kimlik'in bazen 'zahid', bazen de 'rind' gibi
alt-kimlikler biiminde ortaya knn sebep olduu bir
yanlgdr. Ama ister dnya nimetlerine btnyle ilgisiz
kalmak anlamnda zhd, ister dnya nimetlerine bt
nyle dkn olmak anlamnda rindlikte belirleyici olan
'emek'e kar olumsuzlayc (menf) bir tavr almak deil,
dnya nimetlerine kar olumlu ya da olumsuz bir tavr
taknmaktr. Sabri lgener'in deyii ile "zahid ve rind
gzyle izah tarz ne kadar farkl grnrse grnsn,
varlan netice hepsinde birdir: Gelecei dnmemek,
sabaha sahip kmamak!" Halbuki, emein ve almann
belirleyici olduu bir nc kategori var: Riyazet!
'Riyazet', Bursevi'nin dedii "nefsi veya bedeni kesret-i
istimal" veya Knalizde'nin dedii gibi, "nefse 'amal-i
hasene' yklemek"tir. Bu yzden de Mslman Trk insa-
Musiki ve Kltr
Musiki zerine 'aydn'ca bir sylevi, bir diyalogu kuku
suz, ne zamandan beri zlyoruz. Sanatn teki alanlarn
da, rnein resim ya da edebiyat zerine bu trden sylev
lere, - 'aydn'ca olduu su gtrr de olsa, tanklk ettii
miz sylenebilir sanyorum. Bir suskunluk, bir yokmugibi davranma sz konusu deil hi kukusuz; ama yine
de musiki zerine temelli, ve kuatc bir sylevden yoksu
nuz. artc olan bu!..
artc; nk bundan 50 yl ncesinde bile byk kent
lerimizin (doallkla, bata stanbul'un) entellktel ikli
minin, edebiyat kadar, hatta belki daha fazla, musiki ile
belirlendiine tanklk edilebiliyor. Kukusuz, Osmanl
(kent) kltrnn ayrt edici bir zelliidir bu. Daha nce
de belirttim: Dikkatli bir kltr tarihisi, Osmanl'da
'mnevver' olmann, edebiyat ve mzikte derinlemekle
belirlendiini saptayabilir.
Kukusuz, Osmanl kendi hayatini 'sahih bir aynadan'
seyreder gibi seyrettii musikisinden, kendi mziinden
tesini tanmyordu. Batllama 'aydn'mza, (teki Batl
kurumlarla birlikte) Bat mziini de tantt. Batllama
Osmanl insamnn hayatnda nesnel karl olmayan
alternatifler getiriyordu ve bunlar, hayatmzda nesnel kar
l olanlar bir yer deitirmeye uratyordu. zneler,
66 I hilmi yavuz
Yeni bir hayatn getirdii beeniler, eski hayatmzn form
laryla nasl badatrlacak? Musikide kuramsal sorunla
rn ne kmas bundan dolaydr. Sorun melodi/polifoni
ya da tonal/modal kartlklaryla dilegetirilince, deiik
'aydn'ca tavr allar, 'aydn'ca baklar ortaya kt:
Muhafazakrlar, sentezciler, Batclar... Muhafazakrlar ve
Batclar anlamak mmknd ama ya sentezciler? 'Arel
ekol', Bat mziinin tonal zelliklerini, geleneksel Trk
mziinin modal (makamsal) yapsna yerletirmeyi dene
di. Trk musikisine uygun bir harmoni sisteminin olabilir
lii de, kt zerinde kald. 108
Arel'in eklektisizminin bizim hayatmzdaki nesnel kar
lklar sildii, ortadan kaldrd ok sylenmitir. rnein
Hzzam, Uak, Saba gibi, (Cem Behar'n deyiiyle) 'baz
vazgeilmez renk ve duygular' inkra varan bir tavrdr
bu: Telifiliin, eklektisizmin kanlmaz zaaf!..
Baa dnelim: Ne olursa olsun, bundan elli yl ncesinin
musikimize 'aydn'ca bak, hem Yahya Kemal, Ahmet
Hamdi Tanpnar, Mustafa ekip Tun gibi musikiinas
olmayan fikir adamlarnn 'estete', yani beeni ve haz
dzeyindeki sylevleriyle, hem de Hseyin Saadeddin
Arel, Suphi Ezgi, Ekrem Karadeniz gibi musikiinaslarn
kuramsal yaklamlaryla entellektel snrlar izilen bir
bak olmutur. Bugn ise egemen olan yaklam, gelenek
sel musikimizin kuramndan ok, icrasna, yani pratiine
ilikin gibi grnyor. cra edili tarz, sanki musikimizin
kimlii iin, ayrt edici bir lt gibi sunuluyor. Bilmem
108 A. Adnan Saygun, yine bir zel syleimizde Kemal
lerici'nin kendisine "Trk armonisini buldum. Hseyni'den
balatyorum." dediini ve bunu ciddiye almadm anlat
mt.
1 7 0 I hilmi yavuz
Ama sorun, bir tanm sorunu olmay ayor; tesinde bir
takm baka sorunlar da beraberinde getiriyor.
Aslnda, Eliot'n bu yaklam, ideal bir burjuva toplumu
kurulmas amacn ierir. nk, Eliot'n szlerinin, eski
deyimle mefhum-u muhalifinden kan sonu u: Burjuva
kltr, temelde, bir aznln, yani burjuva snfnn kl
trdr ve bu kltr yozlatrmadan yaygnlatrma ola
na yoktur; yleyse bu kltr ya bir 'mutlu aznlk klt
r' olarak srmeli, ya da (buras nemli), burjuvazi, bir
smf olarak toplumun btnn, hi deilse ounluunu
kapsayacak biimde yaygnlam olmaldr. nk, bur
juva kltrnn niteliini bozmadan ve deitirmeden
yaygnlamas, ancak toplumun btn ya da ounlu
uyla burjuvalamasyla mmkn olabilir. Eliot'n dn
celerinin iermeleri, bizi bu noktaya gtryor.
Eliot'n st kapal bir biimde sylemek istedii, toplu
mun btnyle ya da ounluuyla burjuvalamasdr;
nk ancak o zaman, sekin burjuva kltr, 'yaanrlk'n yitirmeden, yaygnlama ve ynlara iletilebilirle
olanan bulacaktr. Aileden gelen kltrle, eitimin yay
gnlatrmay amalad kltr arasndaki kartlk da,
ancak toplum btnyle ya da byk ounluuyla burjuvalarsa ortadan kalkacaktr. Eliot'n kltr konusunda
ki aklanm dncelerinin ardnda yatan, ite bu ideal
burjuva toplumu modelidir.
Eliot, burjuva kltrnn demokratlamasn, toplumun
btnyle ya da byk ounluuyla, snfsal olarak burjuvalamasna balyor. Ona gre, burjuva kltrnn niteli
i deimeden, nicel olarak daha ok sayda bireye iletilebilmesi, yaygnlamas, ancak bu koullar altnda mmkn
olabilir; burjuva kltr, bu yolla 'mutlu aznlk kltr'
olmaktan kp, 'mutlu ounluk kltr'ne dnebilir.
Kent ve Kimlik
Bu yzyln banda yaam, Yunan asll bir byk air,
Konstantinos Kavafis, doup byd skenderiye kenti
iin u unutulmaz dizeleri yazmt: "Yeni lkeler bulama
yacaksn, bulamayacaksn yeni denizler. Hep peinde, izle
yecek durmadan seni kent!"
yledir gerekten: Baz kentler, nereye giderseniz gidiniz,
sanki sizi izliyor, ardnz sra geliyor gibidir. teki kentler
de hep onu, ' o ' kenti grrsnz. Bir ev, bir sokak, bir kal
drm st kahvesi ' o ' kenti anmsatr! Aslnda, anmsad
nz, kent deildir; sizin yaadnzdr.
Kukusuz ayrdnda deilsinizdir, ama nereye gitseniz
arkamzdan gelen ' o ' kent, sizsinizdir. Yaad kente ben
zer insan; giderek, ' o ' kentin kimliini edinir. ' O ' kent
dzenliyse, insanlar da dzenlidir; ' o ' kent temizse, insan
lar da temizdir; grltlyse grltc, dinginse dingin
dirler... Sokaklar, gotik bir Orta a kentinin sokaklar
gibi giriftse ve labirente benziyorsa, hi kukunuz olmasn,
' o ' kentin insanlarnn da dnyayla olan ilikileri girifttir
(rnein, stanbul biraz yledir). Hi beklenmedik bir anda
denize, kk bir meydana kan sokaklar olan bir kentte,
insanlarn ne yapp edecekleri de nceden kestirilemez:
Sizi artabilir, ummadnz eyleri yapabilirler...
1 7 2 I hilmi yavuz
Girift, gotik sokaklarn deil, byk ve dzenli bulvarlarn
egemen bir konumda olduu modern kentlerde, insanla
rn devlet yetkesine kar daha itaatkr, uysal, boyun eiti
ci olduklar sylenebilir. Scott Lash, Sociology of Postmodernism'de109, Baron Haussmann'n XIX. yzylda Paris'te
byk bulvarlar almasna karar veriinde, devlete kar
ilenen sularn (ayaklanma, yry, barikat kurma) bas
trlmasnda, byk dz ve alabildiine geni yollarn
salad olanaklarn belirleyici olduuna dikkati eker.
yledir: Byk bulvarlar olan kentler Foucault'nun homo
docilis dedii trden, itaatkr, devlete bal bireyler retir
(mesela, Ankara biraz byledir).
Hangi kent, kimleri izledi, kimlerin ard sra gitti? Kimliini
kentinin
kimliiyle
zdeletirenler
kimlerdi?
Aziz
Augustinus iin ' o ' kent, Kartaca'dr. Kartaca, Augustinus'tur. Roma'nn yerle bir ettii ve ykntlar bir 'lm
buhurdan' gibi tten Kartaca'y seyrederken aslnda,
yaklp yklann kendisi olduunu dnmyor olsayd
"Ey Tanrm! Sen kurtar beni!" diyebilir miydi gerekten?
Kartaca nasl ' o ' kentse Aziz Augustinus iin, Dublin
James Joyce iin, Paris Baudelaire iin, aziz stanbul da
Yahya Kemal iin, ' o ' kenttir! ' O ' kent, ' o ' vazgeilmez
kent!
yle soraym: Yahya Kemal stanbul'a 'bir baka tepeden'
bakarken; 'nice revnakl ehirler' grdn, ama hibiri
nin 'efsunlu gzellikler' yaratmada onunla boy lemeyeceini
yazarken,
stanbul'la
birlikte
kendisini
de
Zerdt de
devletin
ideolojik aygtlar
gibi
ilemektedirler.
ideolojik aygtlar
gibi
ileyebilirler..."
Bu
tespit,
rgtlerin
glenmesiyle
izah
etmek'
gtr.
iindeki
dengelerine
bal
kalnp
'sivil
farknda
ve
asl
sorulmas
gereken
soru
udur:
olmadna
Brokratik
bakarak
belirlemek
imparatorluklarda
mmkndr.
dinsel-politik
ilikilerin
113
deolojik Aygtlar'nda
kapitalizm-ncesi
toplumlarda
Althusser,
kapitalist ve
DA'larn
(Devletin
girmeden Althusser'in
kapitalizm-ncesinde
toplayan
egemen
bir
DA'nn,
Kilise'nin
Tleory of Ideology''de
ddr!
Kendilerini
resm
sylemin
iinden
'organik
aydnlarndan
oluuyor.
'Sivil
ya
da
arnaar
tamak
zorunda
braklan,
duyulan
zlemin
da
vurulmasdr.
Gerek
bellidir:
Demokratik,
laik,
bir
hukuk devleti!
Zira,
Anayasa,
2.
maddedeki
'Cumhuriyetin
Hem pozitivist
suu
ilemekte
ve
savclar
(bata
Yargtay
Trk Jakobenizmi
Trkiye Cumhuriyetinin kuruluundan sonraki ilk yllar,
Kemalist Cumhuriyetin geleceinde yaanacak olan siyasal
gelimeleri belirleyecek, temelli dnmlerin yaand
yllardr. Reisicumhur Mustafa Kemal Paa'nn, pragmatik
zmlerle gerekletirdii bu dnmler, Cumhuriyetin
resm siyasasmn temelkoyucu ilkelerini olutururlar. Bu
ilkelerden biri ve belki de en nemlisi, 'mill ordunun siya
setten tamamyla tecridi ve siyasetle alakadar olmamas'
ilkesidir. Prof. Dr. Mete Tuncay'n, 'Trkiye Cumhuriyetinde
Tek-Parti Ynetiminin Kurulmas (1923-1931)116 adl alma
snda belirttii gibi, "1923 (yl) Aralk ay balannda Halk
Frkas Meclis Grubu, II. Merutiyet'te bir Anayasa ilkesi
olarak benimsenen; fakat olaanst koullar nedeniyle bir
sredir uygulanamayan,
olay
dolaysyla
diye atfta
anlalacaktr.
stiklal
kumandanlarn,
daha
sonra
Reisicumhur'a
ve
kurulmasna
yol
aacaktr.
Unutmamal:
ihtiva
etmektedir.)
Mustafa
Kemal
Paa,
kurulmasndan
orduda
deil,
dorudan
doruya
Millet
Cumhuriyet
Frkas'nn
kuruluundan
ttihatlar
arasnda
aramak
gerekir.
Nitekim,
Kara
Kemal'lerin devamdrlar;
asla,
2 0 4 I hilmi yavuz
Social Origins of Dictatorship and Democracy'119 unlar
yazyor: "Sz konusu konumada Robespierre, tm burju
va snfn, Devrim'i soylularla rahiplerin yerini almann
bir yolundan baka bir ey olarak grmeyen ve edinilmi
zenginlikleri, ayrcalkl snflarn soylu doua bal hak
lar savunduklar kadar banazca savunan agzl bir
snf olarak sulad." Moore Jr.'a gre, bu konuma,
Robespierre'in, daha sonra, 'Terr Dnemi'ndeki davra
nlarnn da habercisiydi...
Burada Robespierre'in Aydnlanma Devrimi'ni kavray
biimi de bahse konu etmekte yarar var. Aydnlanma'da
birbirinden farkl iki 'akl' konseptinin geerli olduunu
Edgar Morin'in Ak, iir, Bilgelik120 adl kitabndan reni
yoruz: lki, 'akl'n ya da akliliin, Voltaire ve Diderot tara
fndan temsil edilen, eletirel, pheci ve zeletirel anlay
; tekiyse, Robespierre'in, Morin'in deyiiyle, 'bir tapn
ma nesnesi' hline getirdii Akl-Tanrasna (desse raison)
varan akl ya da aklleme! (Bizim 'Aydnlanma'clanmz'n,
Voltaire ya da Diderot'ya deil, jakoben Robespierre'e ba
landklar o kadar ak ki! Eletirellik, phecilik ve elbette
zeletiri, bizim Jakoben 'Aydnlanma bilgelerimiz'in sem
tine uramam bile!)
Akl, laiklii ve bilimi bir 'tapnma nesnesi' haline getir
mek! Siyaseti, snfsz ve partisiz bir dzende bir 'elit
zmre'nin ii saymak! Burjuvaziye ve emeki snfna kar
(ilkine ak, ikincisine st rtk) duyulan honutsuzluk!
Jakobenlik bu ite...
119 Barrington Moore Jr., Social Origins of Dictatorship and
Democracy, Bacon Press, 1993.
120 Edgar Morin, Ak, iir, Bilgelik, Om Yaynlar, stanbul, 1999.
Unutmamak
hatrladmz
bir
halklk
anlay.
Fransz
olduunu
yazp
sylemeye
baladlar.
hukuk
devleti'
olduunu
bildirmektedir.
2 1 0 1 hilmi yavuz
Yazy, Fincancolu'nun Attila lhan deerlendirmesi ile
bitireyim diyorum. Fincancolu'nun kanaati u; -aynen
aktaryorum: "Attila lhan ne denli iyi bir airse -bana kz
masn sakn- o denli kt bir tarihi, hem de resmi tarihi,
o denli kt bir Sovyetolog, o denli yzeysel bir d siya
set yorumcusu ve ekonomist, o denli slah kabul etmez ve
snfta kalm bir Marksizm rencisidir."
Baka bir ey eklemeye gerek var m?
indeks
A~
kpaazde 39, 54
Ata 1 0 9 , 1 1 0 , 1 9 1 , 1 9 2
Abdal 5 3 , 5 4
Abdlaziz 103
Abdlhamid, II. 43
Adnan Saygun 1 6 5 , 1 6 6
B~
Ahi
Baba Ilyas 54
53, 5 4 , 1 6 1 , 1 6 2
Ahyan- Rum 54
Bayan- Rum 54
Badatl Ruh 12
Ahmed 63
Bahri Paa 36
Baki 3 2 , 3 5
147,166, 191
Ahmet Rza 7 6 , 7 7
134-136, 139,143, 1 6 4 , 1 %
Baudelaire 172
Bayezid-i Bistami 6 4 , 1 2 0
Bedri 36
Ali Paa 48
Bentham 69
Ali Sedad 63
Bergson 6 3 , 1 2 0
Ampirizm 114
Berkeley 65
Andr Malraux 13
Bernard Lewis 41
Ariadne 140
Beydeba 62
Aristoteles 3 8 , 1 7 2 , 1 7 3
Ak Paa 62
Boure 47
C -
Emin Oktay 11
empirisizm 115
Cevdet Kudret 31
EricHobsbawm
Cezm 36
Erdoan Mercii 43
C. H. Becker 42
Ernest Renan 71
D-
143,203
Ettinghausen 104
Evliya elebi 16-19
FF a h i r l z 85
Faruk Kadri Tmurta 85
Fatih Sultan Mehmed 4 0 , 4 3 , 5 3 , 5 5
Fatm 43
fenomenoloji 6 4 , 1 2 0 , 1 8 7
Fethi Naci 20, 78-80
Dante 59
Danton 203
David 13
Davud- Kayseri 63
Dede Efendi 22, 23
Demirta Ceyhun 161
Derrida 159
Diderot 67, 70, 204
Doan Ergun 160
Doan Kuban 18, 19
Durkheim 127, 180
G~
Gadamer 112
Gaius 38
Gazali 40, 63, 64, 93, 120,122
Gziyan- Rum 54
Gelenbevi Ismail Efendi 63
Gelibolulu Mustafa li 44
Gliyer 165
E~
Gkyay 91
Edgar Morin 6 7 , 6 8 , 2 0 4
Grunebaum 152
Gwynn Williams 180
Gyrgy Lukics 13
HH a a Bayram 135
H a a Bekta 54
Hafz 59
Halifelik 41-43
Halil Inalak 45, 46, 51
halklk 108,207
H.A.R. Gibb 184
Hartner 104
Hasan li Ycel 108
Hasan Blent Kahraman 81, 82
Hasan Efendi 48
Hegel 6 5 , 1 8 0
Hellenler 140
Hentsch 152
heterodoks 54, 55
Hilfet 41-43
Hilmi Ziya lken 6 1 , 6 3 , 6 4 , 9 0 , 91,
113-115,117-123
Hitler 192
133
Isaiah Berlin 68
fbn Baruta 162
tbn Kemal 63
Ibrahim inasi Efendi 75
hsan erif Bey 108
lhan Seluk 208
smail Beli 3 5 , 3 6
smail Canbolat 201
smet Paa 194
zzet Molla 163
J~
Jakobenizm
198,200
Kant 6 3 - 6 7 , 1 1 5 , 1 2 0 , 1 3 3
H. Necati Demirta 47
Kanuni 3 2 , 4 4 , 4 5 , 5 6
Hogart 13
Homeros 110
Katip elebi 9 0 , 9 1
Huizinga 20
KayaBilgegil 7 1 , 7 2
Kemalizm 7 5 , 7 7 , 1 9 0 , 2 0 6 , 207,209
Husserl 1 7 , 2 1
Hz. Muhammed 71
Hz. mer 40
Kierkegaard
64,120
kitsch 146
IIgnaz Goldziher 39, 40
Igor Stravinsky 165
2 1 4 | hilmi yavuz
Konstantinos Kavafis 171, 173
Kuban 18, 19
Kk Said Paa 48
Meragi 22
Llaiklik 41, 9 1 , 1 9 5
L. Diamond 181
Leibniz 65, 114
Leopold Stokovsky 165
Louis Althusser 112, 127, 131-133,
161,169, 179,180, 185-188
Lucien Goldmann 13, 67, 115, 126,
129
Lmpen 144, 146-149
Luther 114
Merquior 68,
Mete Tuncay 193, 198, 200
Metin Kunt 87
Metin Toker 190, 194
Merutiyet, II. 74-77, 198
Mevln 6 2 , 1 3 5
Michel Foucault
125,172
Mimar Sinan 19
Minotaur 140
Molla Fenari 63, 64
Molla Hsrev 63
M~
Molla Ltfi 6 3 , 9 1
monari 81, 83
Moore Jr. 2 0 3 , 2 0 4
M. Akif Aydn 48
Morin 6 7 , 6 8 , 2 0 4
Malebranche 64, 6 5 , 1 2 0
Mallarm 73
Mozart 23
Muallim Naci 20
Marshall Hodgson 57
Murat Belge 1 2 7 , 1 3 1 , 1 3 3
Masaccio 13
Murad, II. 96
201,207
Mustafa Reid Paa 71
Max Horkheimer 1 4 4 , 1 4 5
N ~
Nafa Nazr Davud Paa 48
Nilr 1 4 , 1 5 , 1 3 5
Naima 30
Najaad Black 92
Nakka Osman 19
RaufMutluay 86
Neat 21
Neri 39
Reform 186
Nikos Haanikola 13
Remzi 36
Niyazi ktem 47
Nizamiye 46, 47
Rfat Osman 96
Nizmlmlk 53
O-Occasionalisme 120
S-
OguzAtay 147
oportnizm 5 5 , 1 6 2
Sabahattin Eybolu 1 1 0 , 1 1 9 , 1 2 5
Orhan Gazi 39
Ortodoks 139
Osman Bey 39
Schelling 65
Schleichermacher 65
38,39
Pax Romana 38
Petrarca
59
Schlomo Avineri 1 5 1 , 1 5 2
Scott Lash 172
Seil Akgn 41, 43
Sedat Veyis r n e k 34
Seluklu 53, 1 0 0 , 1 3 4 , 1 3 8
Servet-i Fnun 74
Simavnal eyh Bedreddin 63, 64,
120
Sir Walter Scott 13
Soljenitzin 165
Sophokles 40
Spinoza 63, 6 4 , 1 2 0 , 1 2 2
Stalin 139
Stphane Ferret 141
Stokovsky 165
Stranvinsky 165
U--
Sleyman elebi 63
Sleyman Fadl 36
ftade 135
Sultan Bayezid 19
Snn 43, 54, 55
Suphi Ezgi 166
ahabeddin
64,120
Vehbi Belgil 86
Victor Hugo 73, 74
Victor Molina 187
Voloinov 8 3 , 1 3 9
eyh Edebali 54
eyh Sadi 5 9 , 6 2
Vygotsky 139
W~
48
inasi 70-72,74-77,90
93, 102
W. Barthold 42
Weber 27, 2 8 , 1 3 5 , 1 3 6 , 1 8 4
T~
Tahsin Ycel 86
Tanzimat 24, 45, 46, 49, 66, 70, 71,
74-77, 90, 119,134
tem 14-17, 20, 21, 23, 24
Tevfik Fikret 74
Theseus 140, 1 4 2 , 1 4 3
Thierry Hentsch 152
Thomas Mann 13
Tkveli Yusuf Ziya Efendi 174
Tokad 63
totalitarizm 68, 70
T.S.Eliot 168-170
tketim 26, 27, 29, 30, 97, 144
TrkerAlkan 51
Wittgenstein 64