You are on page 1of 222

“al›fl›l›r her fleye”

deme bana
Bütün herkes bilmeli ki hiçbir baba çocuklar›n›n de¤il ölümü-
“ölürüm” deyifllerine
“ölürüm” deme bana ne bir t›rna¤›n›n kanamas›na dayanamaz. Ama yaflam›n ac›ma-
dedi¤inize al›fl›lmaz ki s›zl›¤› bazen öyle korkunç olur ki iki k›z›n›zdan ikisini de kaybet-
al›fl›l›r desende meye al›flmak zorunda b›rak›r sizi. Bende isterdim ki çocuklar›m›n
deseler de üniversite bitirip diploma ile boynuma sar›lmas›n›. Mutlu bir hayat
al›fl›lmaz bir kere
yürek al›flmaz ölümlere kurup uzun süre yaflam sürmesini...
al›flanlar olsa da
Ülkemizde devam eden hapishaneler sorunu bir insanl›k so-
en çok biz öldük
öldürüldük
runu olarak görüldü k›zlar›m taraf›ndan. ‹nsanl›k sorununda taraf
k›r›ld›k olmamak bize yak›flmaz dediler. Ve bedenlerini açl›¤a yat›rarak
ayd›nl›ktan kaç›r›l›p bunun bedelini de ödediler...
vurulduk gecelerin kuytusunda
ölümün koynunda yaflad›k da
Onlar genç yafllar›nda bedel ödemeyi göze almadan insanla-
al›flt›k m› san›rs›n düflen yi¤itlere?
r›n özgürleflemeyece¤ini savundular. Ya bizler neyi savunuyoruz?
al›flt›k m›? Nas›l bir ahlak› ve erdemi egemen k›laca¤›m›z›n hesab› içindeyiz
yand› sevdana tutuflan bedenim
ölüme al›flt›n m›?
yüre¤im ça¤layand›r ac›lara “Aileler çocuklar›na mülk diye bak›yorlar, k›zlar›m benim mül-
hüznümüz de güzeldir küm de¤il, yoldafl›m, dostum, arkadafl›m, can›m, ci¤erimdi. Ben
kan k›vam›na a¤›r k›zlar›m› mülk görmedi¤im için onlar› birey olarak kurtarmak yeri-
akar ha akar ne, tecridin kald›r›l›p ölüm orucu direniflinin amac›na ulaflmas›
akar durur da damarlar›mda
al›fl›lmaz ölümlere
ad›na mücadele verdim”
düflenlerin yoklu¤u?
Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar birbirlerine öyle
saflar daha bir s›klafl›yor
yo¤un bir sevgiyle sar›l›yorlar ki, iflte o anda hayatla ölüm aras›n-
boflluklar binlerle doluyor
düflenlerin yoklu¤u daki o kesintisiz ak›fl› görüyorum. Hayat ölümü aln›ndan öpüyor...
deme bana
ölürüm deyifllerine “Direnerek öldü¤ün bu yoksul semtteki o emekçi, o kaybede-
elimdeki kara demir cek hiçbir fleyleri olmad›¤› için sonsuzlu¤a ve özgürlü¤e herkes-
k›z›llaflmadan
al›flamam... ten çok inanan bu insanlara inand›¤›n gibi inan... ‹nan Zehra, si-
ÜM‹T ‹LTER zin çocuklar kazanacak...”
An›lar, belgeler, foto¤raflar

CANAN
ve
ZEHRA
Ahmet KULAKSIZ

TAVIR
YAY I N L A R I
Birinci Bas›m Tarihi : KASIM 2001
Bask› :

TAVIR YAYINLARI
Kulo¤lu Mah. Turnac›bafl› Cad.
A¤a Külhani Sok.No:13/8
Beyo¤lu / ‹STANBUL
Feda kufla¤›n›n kahramanlar›na...
5

Yay›nevinin Önsözü

Elinizde tuttu¤unuz bu kitap ülkemizin yaflad›¤›


insanl›k s›nav›nda yaflanan bir kesiti anlat›yor. Bu
büyük insanl›k s›nav›n›n sadece bir sayfas›n› sizle-
re aktaran bu kitap ayn› zamanda önemli bir tarihsel
belge niteli¤i tafl›yor.
Bu kitap sizlerle bulufltu¤unda yaklafl›k bir y›l›-
n› dolduracak olan Ölüm Orucu Direniflinde flehit
düflenlerin say›s› ço¤alacak. Ama tarih yaflanan her
an› sayfalar›na bilgece bir edayla kaydetmeye de-
vam edecek....
Faflizme karfl› ülkemiz hapishanelerinde baflla-
y›p d›flar›ya da dalga dalga yay›lan bu tarihsel dire-
nifli anlatmaya elbetteki ne bir roman›n sayfalar› ye-
ter, ne de bir filmin kareleri.
Bu büyük tarihsel direnifl ayn› zamanda insan-
l›¤›n s›navdan geçti¤i, bu s›nav› veremeyenlerin ise
elendi¤i ülkemiz devrimci mücadele tarihinde insa-
n›n insanl›k onuru için yap›lan en büyük direnifltir.
Bu direniflte herkese bir bedel düfltü. Kimisi bu
bedeli can›yla ödedi kimisi özgürlü¤ünü kaybetti. Ki-
misi ise, belki de ac›lar›n en büyü¤ü olan evlat ac›-
s›n› yaflad›. Bu ac›y› yaflayanlardan biri de Ahmet
Kulaks›z’ d›. Ama bu büyük ac›y› yaflarken de dim-
dik ayakta durabilen evlatlar›n›n inançlar›na göster-
di¤i büyük sayg›yla baba olmak ne demek bunu
herkese bir kez daha düflündürten ve ö¤reten bir in-
san olarak kaz›nd› haf›zalar›m›za.
Ahmet Kulaks›z bir babayd›. Tek varl›¤› gence-
6

cik k›zlar›yd›. Onlar› bu direnifl içinde kaybetti. Da-


valar›na ve inançlar›na duydu¤u sayg›yla mücade-
lelerinde sonuna kadar yanlar›nda oldu. Evlatlar›
korkusuzca ölüme giderken hep yan›bafllar›nda ol-
du, ellerini tuttu. O eli son nefeslerine kadar b›rak-
mad›. Büyük bir metanetle evlatlar›n›n tabutuna
omuz verdi. Üzerine düflen ne varsa hepsini eksik-
siz yerine getirdi. Direnifle kendi çocuklar›yla birlik-
te devam eden di¤er direniflçileri kendi evlatlar›n-
dan ay›rmad›. Her birini kendi evlatlar› kadar sevdi
ve flehit düfltüklerinde bu kez yine bir baba, bir yol-
dafl olarak onlara olan vefa borcunu yerine getirdi,
son görevini yapt›.
Direnifl boyunca iki k›z›n›n da ölüm orucunda
olmas› nedeniyle, kendisine s›kl›kla uzat›lan mikro-
fonlara hiç bir zaman medyan›n istedi¤i cevaplar›
vermedi. O uzat›lan mikrofonlara F Tiplerini anlatt›.
Zulmü anlatt›. K›zlar›n›n neden ölüm orucunda ol-
du¤unu ve ne istediklerini anlatt›. K›zlar›n›n ve ha-
pishanelerde ölüm pahas›na direnen, ölen ama tes-
lim olmayan tutsaklar›n sesi solu¤u oldu.
Ahmet Kulaks›z bu kitab› yazarken hala insan-
lar ölmeye devam ediyor, bu büyük direnifl sürüyor-
du. Ahmet Kulaks›z’›n ise yaflama umudu, yaflama
ba¤l›l›¤› azalmadan devam ediyordu. Gözleri yafla-
nanlar› bir bir izliyor, yaflanan bu tarihe tan›kl›k et-
meye devam ediyordu...
Bu kitapta k›zlar›yla bütünleflmifl bir baban›n
yaflad›¤› duygular›, an›lar› ve belgeleriyle onlarla
geçirdi¤i bir ömrü ve yaflad›¤› son 140 günü bula-
caks›n›z. Belki zaman zaman kendinizi Ahmet Ku-
laks›z’›n yerine koyup hüzünlenecek, bu metanetli,
sab›rl› ve kimsenin çekemeyece¤i kadar büyük ac›-
y› gö¤üsleyebilen bu büyük insana büyük bir sayg›
duyacaks›n›z.
7

Belki de bunlar›n hiçbiri olmayacak ve onu ne-


den k›zlar›n›n ölümüne engel olmad› diye suçlaya-
caks›n›z. Hangisini yaparsan›z yap›n vicdan›n›zla
baflbafla kalacak Zehra ve Canan’› yaflatmak için
ben ne yapt›m sorusunu kendinize soracaks›n›z,
sormal›s›n›z...
Biz bu kitab› yay›na haz›rlarken Ölüm Orucu Di-
renifli birinci y›l›n› doldurmak üzereydi. Yaflanan bu
tarihsel sürecin sadece küçük bir kesitini de olsa
Ahmet Kulaks›z’›n kalemiyle sizlere aktarmaktan
onur duyuyoruz.
Yaflanan bu tarihsel sürece ait her belgeyi siz-
lerle buluflturma çabam›z ise hep sürecek. Bu kita-
b›n haz›rlanmas›nda eme¤i geçen, kitab›n en iyi bi-
çimde haz›rlanmas› için bizimle birlikte emek ve-
ren, yaz›lar, fliirler ve belgelerle katk›da bulunan
tüm dostlar›m›za teflekkür ediyoruz...

TAVIR
8
9

Yazar›n Önsözü

Bu öykü yaflanan tarihsel bir sürecin bir bölü-


münü anlatmay› hedeflemifltir. Elbette bu döneme
iliflkin söylenecek çok fleyler vard›r. Ben bir tarihçi
de¤ilim, yazar hiç de¤ilim. Bütün bunlar gözönüne
al›nd›¤›nda öykümüzde elefltirilecek yerler mutlaka
bulunacakt›r. Hem anlat›lan olaylar hem de kifli ve
kurumlar›n bazen haketti¤i kadar yer almad›¤› görü-
lecektir. Kifliler konusunda bazen abart›ya kaç›ld›¤›,
bazen haketti¤i halde yeterince yer veremedi¤im
dostlar›m›n oldu¤unu biliyorum. Hiç bir art niyete
dayanmayan bu durum sadece benim yetersizli¤im-
den kaynaklanmaktad›r. Daha kapsaml› ve detayl›
bir öykü yazmay› ben de isterdim, ama yaflad›¤›m
duygu ortam›nda bundan daha iyisini yapamad›¤›m
bilinmeli ve elefltiriler yöneltilirken bütün bunlar göz
önüne al›nmal›d›r.
ZEHRA ve CANAN '›n k›sac›k yaflamlar›n›n an-
lat›ld›¤› bu öykü direniflin bir bölümünü anlat›rken
kahramanl›klar›n yan›nda arkadafllar›n› yar› yolda
b›rak›p bir tas çorbaya onurunu ve namusunu sa-
tanlara da tan›k oldu.
K›zlar›mdan önce de yafland›, sonra da yaflan-
maya devam etti. ZEHRA ve CANAN'›n tan›k oldu-
¤u bu ihanetler hiç bir zaman onlar›n moralini boz-
mad›. ‹nand›klar› ve u¤runa yaflamlar›n› feda ettik-
leri halk›na ve arkadafllar›na her zaman güvendiler.
Sonsuza kadar unutulmayacaklar›n›n bilincinde ol-
dular. Ve bu ba¤l›l›k onlar›n güç ald›¤› bir kaynak
olarak her zaman var olmaya devam ediyor. Bu öy-
10

künün bir amac› da özelde benim ve k›zlar›m›n, ge-


nelde di¤er ölüm orucu direniflçilerinin hemde onla-
r›n yak›nlar›n›n duygu ve düflüncelerinin kamuoyu-
na anlat›lmas›na yard›mc› olmas›d›r. Her durumda
sesimizin k›s›lmaya çal›fl›ld›¤› bir durumda bir nefes
borusu olaca¤›n› düflünüyorum. Sadece bir öykü
yazarak k›zlar›m›n bana b›rakt›¤› miras› savundu-
¤umu ve görevimi tamamlad›¤›m› düflünmüyorum.
Yaflad›¤›m sürece yüreklerini yüre¤ime kat›p, her
zaman onlar›n sesi solu¤u olmaya devam edece-
¤im. Biliyorum çok iddial› bir fley ama baflka türlü
k›zlar›ma olan borcumu ödeyemem. Onlarla hep
onur duydum. Onlar›nda benimle gurur duyaca¤› bir
baba olmaya çal›flmakt›r bütün hedefim.
Son olarak direnifl boyunca ve k›zlar›mdan
sonra bana her türlü deste¤ini sunan, bu öyküyü
yazmada katk›lar›n› esirgemeyen bütün dostlar›ma
özellikle bir çal›flma ile kitap olarak yay›nlamas›n›
sa¤layan TAVIR çal›flanlar›na sevgiler sunuyorum.
Hiçbir çabalar›n› sonsuza kadar unutmayaca¤›m...

AHMET KULAKSIZ
11
12

G‹R‹fi

Niçin Yazd›m?

Temmuz ay›n›n on üçüncü günüydü. Yaklafl›k


dört buçuk ayd›r hemen her gün bulundu¤um Küçük
Armutlu Direnifl evlerindeki ölüm oruçcular›n› ziyaret
ediyordum. Akflama do¤ru yönetmen dostumuz Dilek
Han›m geldi¤inde Sevgi Erdo¤an’›n kald›¤› direnifl
evine gidip gidemeyece¤imizi sordu.
Ayn› gün benim, Sevgi’yi ikinci ziyaretim olacak-
t›. Gitti¤imizde önce Sevgi Abla’n›n bulundu¤u odaya
geçtik. K›sa bir merhabadan sonra bana ne yapt›¤›-
m›, yazmaya bafllay›p bafllamad›¤›m› sordu. Ben de
: “Hay›r henüz bafllamad›m.” yan›t›n› verince, sessiz
ama a¤›r a¤›r a¤z›ndan flu cümleler döküldü:
“Yazmal›s›n, bu büyük ve görkemli direnifli mut-
laka yazmal›s›n. Bunu en iyi sen yapabilirsin, çünkü
en a¤›r bedeli sen ödedin. ‹ki tane dünya güzeli k›z›-
n› bu direniflte kaybettin. Canan ve Zehra için yazma-
l›s›n. Evet Canan’› ve Zehra’y› yaz bizi de yaz direni-
fli de yaz. Çocuklar›n› ve mücadelelerini bütün dün-
yaya anlatmal›s›n. Eminim bunu en iyi sen yapabilir-
sin. Biz ölüm orucu direniflçileri bunu senden bekliyo-
ruz.”
Ben de: “ Tamam Sevgi Abla söz veriyorum” de-
yip yan›ndan ayr›ld›m. Ertesi gün Cumartesiydi ve
ben aylardan sonra ilk kez Küçükarmutlu’ya gitmeyip
evde kitap okumay› düflündüm. Saat ö¤lenden sonra
13

telefondaki ses dostumuz Dilek Han›m’›n sesiydi. Ba-


na Sevgi Erdo¤an’›n az önce yaflam›n› yitirdi¤ini söy-
lüyordu. Do¤rusu bekledi¤im bir haberdi. Ama bu ka-
dar erken de¤il. Hemen kalk›p Küçükarmutlu’nun yo-
lunu tuttum. Gece Sevgi Abla için düzenlenen mefla-
leli törenden sonra ertesi gün bundan tam dokuz y›l
önce bir çat›flmada katledilen efli ‹brahim Erdo¤an’›n
mezar›n›n bulundu¤u Karacaahmet’te topra¤a veril-
di.
Sevgi Abla’ya ve ölüm orucu direniflçilerine ver-
di¤im sözü yerine getirmek için yazmak zorunday-
d›m. Biliyorum bu ifl o kadar kolay olmayacakt›. Bu-
güne kadar hiç böyle bir fleye kalk›flmad›m. Böylesi-
ne büyük ve uzun bir direnifli yazmak benim boyumu
aflar. Yapmak istedi¤im bu direniflte flehit verdi¤im
k›zlar›m Canan ve Zehra ‘y› anlatmak, bunu yapar-
ken direnifl süresince tan›k oldu¤um olaylar› ve kah-
ramanl›klar› belgelemek olacakt›r.
Evet direnifl boyunca say›s›z kahramanl›klara ta-
n›kl›k ettim. Küçücük yüre¤inde dünyan›n sevgisini
tafl›yan insanlarla beraber oldum, onlarla ayn› hava-
y› soluman›n ayn› heyecan› duyman›n onurunu yafla-
d›m. “Bu halk için bir fley yapmaya de¤mez” denilen
bir dünyada halk› için bedel ödemenin bir insanlaflma
sorunu oldu¤unu hayk›ran yüreklere tan›kl›k ettim.
Anlatacaklar›mda isimleri geçen bütün direniflçilerin
aileleri ve dostlar› bu ola¤anüstü döneme iliflkin mut-
laka bir fleyler söyleyeceklerdir. fiunu biliyorum: Ne
yaparsam yapay›m yazacaklar›m bu direniflin bir bö-
lümünü bile anlatmakta yetersiz kalacak. Onun için
ben daha çok Canan ve Zehra’n›n oldu¤u kesitleri
öne ç›kart›p onlarla beraber direnifli anlatmay› düflü-
nüyorum. Bu insanl›k s›nav›nda flehit düflen bütün
kahramanlar›n en az benim k›zlar›m kadar yaz›lmaya
ve anlat›lmaya ihtiyac› var.
14

I. BÖLÜM

iki k›z kardefl,


iki yürek,
iki yoldafl
iki sevgi abidesi,
bafl e¤mez iki direnifl sembolü..

“CANAN ve ZEHRA”

Dünyan›n herhangi bir yerinde ve herhangi bir


zaman›nda iki k›z kardefl yaflarm›fl. ‹kisi de güzeller
güzeli yüzlerinin güzelli¤i yüreklerinin aynas› olmufl.
Bakanlar›n içini ›s›t›yor. Hep bakmak istiyorsunuz
onlara. Bakt›kça sevgiyi görüyorsunuz. Umudu gö-
rüyorsunuz. Ba¤l›l›¤› ve dayan›flmay› görüyorsu-
nuz. Kardefl gibi kardefl olman›n gururunu görüyor-
sunuz. Sevginin o bitmez fedakarl›¤›n›, halk›na olan
ba¤l›l›¤›, özgür vatana olan s›ms›cak sevgisini görü-
yorsunuz.
Yüzlerinden ve yüreklerinden yay›lan bu sevgi
atefli insanlara insanl›¤›n› hat›rlat›yor. Ülkesinin her
köflesindeki yüreklere ›fl›k saç›yor. Bu ›fl›¤› hiçbir
fley engelleyemiyor. Da¤lar› deliyor karanl›k orman-
lardan geçiyor ormanlar ayd›nlan›yor durmuyor bu
›fl›k, kal›n duvarlar› deliyor. Duvarlar›n arkas›nda
amcalar›na ulafl›yor. Amcalar›yla beraber tutsak
düflmüfl özgür ve tertemiz beyinlere ulafl›yor. Bu
›fl›k beyinlere ulafl›nca yüreklerinde çiçekler aç›yor
15

özgür tutsaklar›n. Karanfiller, kardelenler, leylaklar


ço¤al›yor kal›n duvarlar›n arkas›ndaki hücrelere, öz-
gürlü¤ün ve umudun ›fl›¤›n› yeniden hissediyorlar.
Yeni ve sars›lmaz bir cesaretle tekrar sar›l›yor-
lar yaflama. Düflünüyor ta uzaklardaki insanlar nas›l
bir cesarettir nas›l bir kararl›l›kt›r, nas›l bir sevgi ve
kardeflliktir. ‹ki küçük yürek bir olmufl dünyan›n bü-
tün sevgilerini bütün umutlar›n› kendilerinde topla-
m›fllar. Öyle san›yor insanlar. Ama onlar çok alçak-
gönüllüdürler. “Hay›r” diyorlar. Biz iki kardefl biz Ca-
nan ve Zehra bizler fazla bir fley yapmad›k. Herke-
sin rahatça gö¤üsleyebilece¤i bir direnifli gö¤üsle-
dik.
‹nanm›yor onlara insanlar, inanmak istemiyor-
lar. Ölüme meydan okumak, ölümü rezil etmek ve
ölümsüzleflmek için çok genç olduklar›n› düflünü-
yorlar. “Hay›r” diyorlar ama sizlerin yaflamda kalma-
lar› için k›llar›n› k›p›rdatm›yorlar. O zaman anl›yor
Canan, anl›yor Zehra “Bunlar bizi sevmiyorlar, bun-
lar›n sevgileri sahte” diyorlar. E¤er gerçekten bizi
sevselerdi bizim yaflamam›z için bir fleyler yaparlar-
d›.
Kal›n duvarlar› delip özgür tutsaklar›n yürekle-
rini ayd›nlatan bu ›fl›k yan›bafl›ndaki gönüllerin kal›n
duvarlar›na çarp›p geri dönüyordu. Is›tam›yordu ka-
buk ba¤lam›fl bu yürekleri. “Ölümlerimiz bile” diyor-
du Canan “Ölümlerimiz bile yumuflatam›yorsa yü-
reklerinizi neden bir kez daha düflünüp aynaya bak-
m›yorsunuz?”. “Bak›n” diyordu Zehra. “Aynaya ba-
k›n ama yaln›z oldu¤unuz bir zamanda bak›n. Ne
göreceksiniz? Gördü¤ünüzü çekinmeden kendinize
itiraf edin. Riyakarl›¤› göreceksiniz sevgisizli¤i göre-
ceksiniz. S›cakl›¤› ve dostlu¤u göremeyeceksiniz.
Cenazelerimize bile kat›lmay› uygun görmediniz
kendinize. Kendinize yabanc›laflt›n›z. Hani bizler
16

siz, biz ayn› fleyleri savunuyorduk, hani amac›m›z


birdi, hani yeni bir dünya kurma konusunda ortak
duygular›m›z vard›. Hani dünyaya eflitli¤i ve kardefl-
li¤i egemen k›lacakt›k. Hani sevgiyi ço¤altacakt›k ve
paylaflacakt›k. Hani yarin yana¤›ndan gayr› her fle-
yde hep beraber olacakt›k. Yalan söylediniz bizlere
kendinizi kand›rd›n›z. Bak›n görün biz iki kardefl iki
yürek sizin yalanlar›n›z› yüzünüze hayk›r›yoruz.
Biz Canan ve Zehra, biz her fleyi paylafl›yoruz
sizin, sizlerin üç kuruflu bile kavga etmeden payla-
flamad›¤›n›z bir dünya da biz yaflam› paylaflt›k, ac›-
y› paylaflt›k, direnifli paylaflt›k, umudu paylaflt›k,
sevgiyi paylaflt›k en sonunda da ölümü paylaflt›k.
Var m› daha ötesi? Hem de hiç hesaps›z paylaflt›k.
Evet insanl›¤› güzellefltiren yar›nlar›n umudu
olan her fleyi paylaflt›k. Elbette çok genç yafltayd›k
belki de daha çok fley paylaflacakt›k. Mesela am-
camla ayn› hapishaneyi kimbilir yan yana hücreleri
ve de iflkenceleri paylaflacakt›k. Ama sizler bizimle
Canan ve Zehra ile bir cenazeyi, cenazelerimizi
paylaflmad›n›z. Babam›z›n yan›na gelip onun ac›s›-
n› paylaflmad›n›z. Ona “Bak Canan’dan sonra Zeh-
ra’y› da flehit verdin, hiç evlad›n kalmad›, ama biz
senin dostunuz onlar bizim de k›zlar›m›zd› onun için
bundan böyle hep yan›nda olaca¤›z merak etme...”
demediniz. Bu kadarc›k bir fleyi bile babamla pay-
laflmad›n›z. Neden yapmad›n›z?
Bu, neden yapmad›n›z sorusu tarihe sorulan bir
sorudur. Bizim ad›m›za bu soruyu soracaklara bir
yan›t bulmal›s›n›z. Bulamazs›n›z, ne yapsan›z vere-
ce¤iniz yan›ta kendinizde inanmayacaks›n›z. Onun
için daha geç olmadan yüreklerinizi kuflatan o kal›n
z›rh› k›r›n, içine sevgi girmesini engellemeyin. Bir
kez sevginin s›cakl›¤›yla ›s›nan yüre¤ine flans verin.
Piflman olmayacaks›n›z. Göreceksiniz ve anlaya-
17

caks›n›z bizler hakl›yd›k. ‹nsan sevgisini sonsuza


kadar egemen k›lmak için yeniden bafllamak gere-
kiyorsa bundan çekinmemek gerekir.
Canan ve Zehra iki k›z kardefl, iki yürek, iki yol-
dafl iki sevgi abidesi, bafl e¤mez iki direnifl sembo-
lü. Karadeniz’in inatç› iki k›z›, Karadeniz kadar h›r-
ç›n, Karadeniz kadar güzel ve s›cak. Karadeniz’in
ya¤muru kadar bereketli. Ya¤mur ne kadar bereket
sunuyorsa Karadeniz topraklar›na, onlar da o kadar
umut saç›yor Anadolu’nun uçsuz bucaks›z deryas›-
na. Karadeniz’den ald›klar› sevgiyi ‹stanbul varoflla-
r›nda zenginlefltirip tekrar Anadolu’ya arma¤an
eden iki yürek. Varofllarda büyüttükleri sevgilerini in-
sanlarla paylaflan, paylaflt›kça ruhlar› da yüzleri de
güzelleflen iki insan tatl›s› iki kardefl. Birbirlerini gö-
remedikleri zaman bile yürekleri beraber çarpan,
ayn› anda sevinen ayn› anda üzülen iki çiçek Canan
ve Zehra. Benim k›zlar›m... Benim canlar›m, canan-
lar›m. Nas›l anlatsam nas›l söylesem sizleri anlat-
maya nas›l bafllasam. Nas›l zor oldu¤unu bir bilse-
niz, sizleri yaz›ya dökmenin nas›l imkans›z oldu¤u-
nu...
Böyle bir görevin bana düflmesini ben isteme-
dim. Benim tercihim de¤ildi. Ama sizler öyle güzel,
öyle onurlu bir süreci yaflay›p arkadafllar›n›za dev-
retti¤inizde benim bütün bunlardan sonra yapacak-
lar›m›n anlam› daha bir art›yor. Tarihe ve bana b›-
rakt›¤›n›z bu miras mutlaka anlat›lmal›. Gelecek ku-
flaklara sizin sevginiz ve kahramanl›¤›n›z mutlaka
iletilmeli. Yaflad›¤›n›z k›sac›k yaflam diliminde neler
yapt›¤›n›z›n fark›nda m›s›n›z... O küçücük yürekleri-
nizde nas›l dünyalar› sarst›¤›n›z› biliyor musunuz.
Sen Canan, hat›rlar m›s›n ‹stanbul’a geldi¤imizde
henüz on yafl›nda bir çocuktun. Ve ekonomik olarak
çok zor bir durumdayd›k. Hani odun kömür alama-
18

d›¤›m›z için erkenden ablan›n koynuna girer de ›s›-


n›rd›n. Zehra ablan seni flevkatle koynuna al›r da
sar›l›r saçlar›n› okflard›. ‹flte o günlerde bile ben siz-
lere neden odun kömür alamad›¤›m›z› neden bu s›-
k›nt›lara katlanmam›z gerekti¤ini anlatmaya çal›fl›r-
d›m. Sizler de beni büyük birer insan gibi dinlerdiniz.
Hepsini anlar m›yd›n›z bilmiyorum ama ço¤unu an-
lad›¤›n›zdan emindim. O zamanda ondan sonra da
hep böyle oldu. Bütün sorunlar›m›z› birer arkadafl,
yetiflkin insanlar gibi oturup konufltuk. Bazen farkl›
fleyler söyledik ama hep aram›zdaki o sevgi ve gü-
ven ba¤›n› koruduk.
Hat›rl›yorum ortaokula kay›t ifllemlerini geciktir-
di¤imiz için nas›lda a¤lam›flt›n. ‹nci gibi yafllar ya-
naklar›ndan afla¤› süzülürken nas›l kahrolmufltum-
da hemen o saat kayd›n› yapt›r›p seni okula gönder-
mifltim. Ortaokul ve lisede hep baflar›l›yd›n hiç k›r›k
not ald›¤›n› duymad›m. Zaten her zaman kafana
koydu¤un fleyi yapm›fls›nd›r. ‹zmir’de okumay› da
sen istedin. En baflta tercihin aras›ndayd› ve bunu
da baflard›n. Baflard›n ama bana da yapaca¤›n›
yapt›n. Art›k seni çok seyrek görüyor, sadece tele-
fonla görüflebiliyorduk. Ha unuttum sanma kay›t için
‹zmir’e seni ablanla gönderdik. Çünkü sen bizim
için hala minik Canan’›m›zd›n. Ve ablan vard›. En
do¤rusu onunla gitmendi.
Hat›rl›yor musun yavrum bir k›fl günüydü, ablan
gözalt›na al›nm›flt› da mahkemeye ç›kar›lacakt›. Sa-
na “‘çok so¤uk gelme, ben yaln›z giderim” dedi¤im-
de “ Hay›r baba ben de gelmek istiyorum e¤er abla-
m›n mahkemesine gidemeyeceksem benden kar-
defl olur mu demifltin” de a¤lam›flt›n. O ya¤murlu ve
rüzgarl› k›fl günü hava karar›ncaya kadar mahkeme
kap›s›nda bekledik durduk. Avukat›n kap›da görün-
mesiyle ben durumu anlam›flt›m. Avukat han›m
19

“ZEHRA KULAKSIZ tutukland›” demesiyle nas›l


boynuma sar›ld›¤›n› “ Baba ablam tutukland›” deyip
a¤lad›¤›n›, senin h›çk›r›klar›ndan gö¤sümün nas›l
s›k›flt›¤›n›, baba olarak güçlü olmam gerekti¤ini dü-
flündüm. Ama sen öyle nazl›, öyle içten h›çk›r›yor-
dun ki ben de dayanamad›m. Sana hissettirmeden
gözlerimden yafllar boflan›verdi. Ama sen görme-
din. Belki hissettin ama görmedin. Sana belli etme-
dim. Eh ne de olsa babayd›m. Ve babalar a¤lamaz-
d›. Ama düflünüyorum da o gün döktü¤üm gözyafl›-
n›n senden sonra döktüklerimin yan›nda hiç kalaca-
¤›n› nereden bilebilirdim ki... Evet koca yürekli, yü-
re¤i sevgi dolu k›z›m senden sonra bu koca adam
çok a¤lad›. Gizli gizli gözyafl› döktüm. Bazen daya-
namad›m insanlar›n içinde a¤lad›m. Ama gene sen
görmedin. Yoksa gördün mü? Ama ba¤›flla k›z›m.
‹nsan her zaman can›n›, canan›n› kaybetmiyor ki. O
kadar kusur kad› k›z›nda da olur. De¤il mi Canan’-
›m...
Ümraniye Hapishanesi’ ne Zehra Ablan› ziyare-
te gitti¤imizde de sen aç›ktan a盤a bense yine giz-
li gizli gözyafl› dökmüfltüm. Bak bunu da bilmezsin.
Orada ablanla neler konufltunuz nas›l dertlefltiniz
hiç bilemedim. Sormaya cesaret edemedim. Hofl,
yaln›z orada de¤il ondan önce de sonra da ablanla
neler konufltuklar›n›z› bana anlatmad›n›z, arada bir
o sevimli tart›flmalar›n›z› duyar daha sonra ne oldu-
¤unu anlamaya çal›fl›rd›m. Ama nafile. Ben bile ço-
¤u zaman aran›zdaki bu iletiflimi ve duygu al›flveri-
flinizi anlamazd›m. Sahi k›z›m nas›l bir diyalog ku-
rard›n›z, yürekleriniz nas›l birbirinize kar›fl›rd›? fiim-
di bana flöyle dedi¤ini duyuyorum. “Baba bu duygu
anlat›lmaz ancak yaflan›r, onun için bizi ba¤›flla” an-
l›yorum yavrum, bugün daha iyi anl›yorum. Yaflam›
anlaml› k›lan da bu de¤il mi... Kimi, sayfalar dolusu
20

yazar da bir fleyi anlatamaz. Ama hayat›n içinde öy-


le anlam var ki bütün bunlar› yal›n ve net bir biçim-
de ifade eder. Hayat› ve sevgiyi ve de ba¤l›l›¤› da-
ha anlaml› k›lar. ‹nsan› ve insanl›¤› güzellefltiren,
bütün davran›fllar› kendinizde toplad›n›z.
K›z›m, Canan’›m biliyorsun Mehmet amcan var-
d›. Bebekken seni gezdiren seninle her fleyi payla-
flan amcan. Hani onu tutuklamak için gecenin geç
saatinde evimizi basan vahflilerin arad›¤› amcan. O
hala hücre tipi hapishanede. Bana söylemezdin
ama ben bilirdim. ‹zmir’e gitmeden önce s›k s›k git-
ti¤in Bayrampafla Hapishanesi’ndeki amcan. Hani
baban›n yar›s›d›r derler ya iflte o. Senin yoklu¤unda
bana anlatt›lar. Sen onlar›, onlar seni çok sevmifller-
di. Biliyorsun baflka ablalar›n a¤abeylerin vard› ora-
da. Ama bir ço¤u katliam s›ras›nda, bir ço¤u da da-
ha sonraki süreçte ölüm oruçlar›nda yaflam›n› kay-
betti. Elbette seni anlat›rken dostlar›na ve sevdikle-
rine de yer vermem gerekiyor. E¤er bunu yapmaz-
sam onlara haks›zl›k edece¤im ve üzüleceksin. Be-
nimse seni hiç mi hiç üzmeye niyetim yok.
Bilir misin Bayrampafla Hapishanesindeki sev-
diklerimizin en mutlu günlerinden, biri de senden
mektup ald›klar› and›. Ne yazars›n, neleri paylafl›r-
d›n tam olarak bilemiyorum ama mektubun gitti¤in-
de amcan dahil bütün özgür tutsaklar heyecanlan›r
ve sab›rs›zl›kla mektubun okunmas›n› beklerdi. En
çok da AfiUR KORKMAZ...
Minicik yüre¤inle onlara öyle sevgiler tafl›rd›n ki
hapishanenin içi bir anda çiçek bahçesine döner,
sohbetler daha bir s›cak, konuflmalar daha bir hofl
olurdu. A¤abeylerin ve ablalar›n seninle gurur du-
yar; seni ba¤›rlar›na basmak için sab›rs›zlan›rlard›.
Sen her zaman onlar›n küçük Canan’›yd›n. Ama ne
olduysa sen gittikten sonra oldu. Durumlar de¤iflti.
21

Birden büyüdün kocaman oldun. Direniflçilerin, hal-


k›n küçük Canan’› art›k kahraman ve yol gösterici
ve örnekti. Büyük ablalar›n ve a¤abeylerin senden
bahsederken “ Bizim Canan’dan ö¤renecek çok fle-
yimiz var söz veriyoruz onun bize b›rakt›¤› miras›
sonuna kadar savunaca¤›z, insanl›k varoldu¤u sü-
rece Canan hep ö¤retmenimiz olarak yaflayacak.”
diyorlar.
Evet küçük yafl›nla ve minicik yüre¤inle en bü-
yü¤ünden en küçü¤üne herkese ö¤retmeye devam
ediyorsun. ‹nsanlar bana ço¤u yerde böyle bir k›z
yetifltirdi¤im için övgü dolu sözler sarfediyorlar. Za-
man zaman nas›l biri oldu¤unu soranlar oluyor.
Benden çok farkl› fleyler söylememi sizleri anlat›r-
ken masal türü fleyler duymak istiyorlar. Ben de on-
lara “Hay›r benim Canan’ ›m normal bir insand› sev-
gi dolu bir yüre¤i; yaflad›¤› bu vatan› çok seven bir
kiflili¤i vard›” diyorum. Hepsi bu kadar de¤il elbette.
2000 y›l›n›n bahar›ndan sonra havalar ›s›nma-
ya bafllam›flt›. Bu s›cak yaz aylar›na girilirken ülke-
mizin gündemini her zamankinden daha fazla mefl-
gul eden bir sorun yavafl yavafl gündeme damgas›-
n› vurmaya bafllam›flt›. Geçmifli daha eskilere daya-
nan F Tipi Hücre Hapishanelerinin ne kadar konfor-
lu oldu¤u, tutuklular ve hükümlüler için ideal yerler
oldu¤unu, medyan›n da deste¤iyle kamuoyuna an-
latmaya bafllam›flt›. Hapishanelerdeki ko¤ufl siste-
minin ne kadar sa¤l›ks›z oldu¤unu, örgüt bask›s›n›n
ne kadar korkunç boyutlarda oldu¤unu, asl›nda F
Tipi hücrelere geçildi¤inde bu bask›n›n ortadan kal-
kaca¤›n› ve tutuklular›n mutlu olaca¤› yalan›n› dur-
madan propaganda etmeye bafllam›flt›. Bir tutuklu
yak›n› olarak bizim ailemizin de bu geliflmelerin d›-
fl›nda kalamayaca¤›m›z gerçe¤i bir yana direniflin
evrilece¤i bu boyutu düflünemedi¤imiz gibi bu dire-
22

niflte ailemizin oynayaca¤› rolü de tam kestiremiyor-


duk. Baflta hükümet ve Adalet Bakanl›¤› ne olursa
olsun F Tipi Hapishanelerinin hizmete sokulaca¤›n›
bunun hiçbir biçimde durdurulamayaca¤›n› söyler-
ken, ayn› zamanda bu hapishanelerin Avrupa stan-
dartlar›na uygun oldu¤unu hatta baz› durumlarda
onlardan bile daha modern oldu¤unu savunuyordu.
Bu sahtekarca yalan üzerine kurulmufl propaganda-
ya yaz›l› ve görsel bas›ndan önemli oranda destek
bulmakta gecikmemifltir. Art›k bakanl›k ve medya
hep bir a¤›zdan F Tipi hücrelerin ne kadar gerekli ol-
du¤unu bu sorunu çözmeden Türkiye’yi AB’ ye al-
mayacaklar›n› söylemeye bafllad›lar. Cezaevleri so-
runu ülkemizde yaflayan insanlar›n geçmiflten bu-
güne hiç de yabanc› olmad›¤› bir sorundu. Ama bu
kez daha farkl› ve daha kapsaml› bir sald›r›n›n geli-
flebilece¤ini görmek için ülkemizi biraz tan›mak ye-
terli olacakt›. O dönemler ülkemizde uygulanmakta
olan IMF programlar›n›n insanlar› nas›l sefil duruma
getirdi¤ini gören egemen güçler mevcut politikalar›n
muhalefet edecek en dinamik gücün, içerden ve d›-
flardan devrimci güçlerden gelece¤ini elbette he-
saplam›flt›. Onun için toplumun di¤er kesimlerine
yönelmeden önce devrimci güçleri tasfiye edip onla-
r› sessiz ve kimliksiz birer insan durumuna getirme-
yi hesaplam›fllard›. E¤er onlar› yani devrimcileri F
Tipi’ne doldurup tecrit ve izolasyonla teslim alabilir-
lerse toplumun di¤er kesimlerini daha kolay hizaya
sokar daha kesin sonuç alabilirlerdi. Çünkü bütün
yeralt› ve yerüstü kaynaklar› sat›fla ç›km›fl IMF re-
çeteleri do¤rultusunda özellefltirme rezaleti ad› al-
t›nda tam bir soygun düzenine geçilmiflti. Baflta öz-
gür tutsaklar› ve ülkemizi büyük bir sald›r› bekliyor-
du. Hem içerde tutuklular hem d›flardan tutuklu ya-
k›nlar› kendisini her gün biraz daha hissettiren bu
23

f›rt›naya nas›l gö¤üs gerece¤imizi tart›flmaya baflla-


d›k.
‹çerdekilerin zaten çok fazla alternatifleri yoktu.
Ama d›flar›da biz tutuklu yak›nlar›n›n yapaca¤› çok
fley vard›. Varolan çok s›n›rl› maddi kaynak ve insan
gücümüzle hemen her türlü çal›flma yöntemlerine
baflland›. Bir yandan medyadan yazarlara ayd›nlara
F Tipi hücre sisteminin insan yaflam›na bir sald›r› ol-
du¤u anlat›l›rken, di¤er yandan sokak eylemleriyle
kamuoyu duyarl› k›l›nmaya çal›fl›l›yordu. Bütün güç-
lerini seferber eden tutuklu yak›nlar› ve ayd›n dost-
lar›m›z az›msanmayacak mesafeler almaya baflla-
d›k. Bu s›rada bakanl›k her f›rsatta F Tipi’nden geri
dönüflün mümkün olmad›¤›n›n alt›n› ›srarla çiziyor,
ilerde senaryolar›n› flimdiden yazd›klar› katliamlara
zemin haz›rl›yordu. Haz›rlad›¤›m›z broflürler, el ilan-
lar› yay›nlad›¤›m›z kitaplarla tecritin nas›l insanlar›n
kimliklerine bir sald›r› oldu¤unu anlat›rken hapisha-
nelerdeki tutuklularda tart›flmalar›n› tamamlam›fl
karar› aç›klama aflamas›na gelmifllerdi.
Ülkemizde daha önceden ölüm oruçlar› yap›l-
m›flt›. Bu direnifllerde onlarca insan yaflam›n› yitir-
mifl bir ço¤u sakat kalm›flt›. Ama bu sefer farkl›yd›.
Bakanl›¤›n sergiledi¤i tutumdan bu sefer ki direniflin
çok daha çetin olaca¤› ve ödenecek bedellerin çok
daha a¤›r olaca¤› gerçe¤iydi. Ama o günden bu di-
reniflte ödenen bedellerin en büyü¤ünün bizim aile-
mize düflece¤ini kestirmemize elbette imkan yoktu.
Ama sürecin ac›mas›zl›¤› ve direniflin büyüklü¤ü
öylesine muhteflemdi ki insanl›k tarihi böyle bir dire-
nifli henüz sayfalar›na kaydetmemiflti. Derken o
gün 2000 y›l›n›n Ekim ay›n›n 20’si geldi¤inde hapis-
hanelerden bir ses ama gür bir ses duyuldu:
“Söz s›ras› art›k bizde. Bugüne kadar herkes
konufltu, yazd› ama kimli¤imize ve onurumuza yap›-
24

lan bu sald›r›y› durdurmak mümkün olmad›. Art›k


söz s›ras› bizde ve bizler bugünden itibaren taleple-
rimiz kabul edilinceye kadar Ölüm Orucu direnifline
bafll›yoruz.”
Ölüm Orucu direnifli karar› kamuoyuna aç›kla-
n›rken eski direnifllerde olmayan ve dünyan›n her-
hangi bir yerinde ve herhangi bir zaman›nda yap›l-
mayan bir fley daha yap›ld›. ‹lk olarak d›flar›da da
yani tutuklu olmayan insanlarda hapishanelerde
bafllat›lm›fl ölüm oruçlar›n› desteklemek için beden-
lerini açl›¤a yat›rd›lar. Art›k hem içerde, hem d›flar›-
da ölüm oruçlar› sürecine girilmiflti.
Hapishanelerdeki ölüm oruçlar›na al›fl›k olan ül-
kemiz insanlar› d›flardan bafllat›lan bu eyleme ön-
celeri bir anlam veremediler. D›flar›daki eylemciler
aç›klamalar›nda hapishanelerde yaflanan bu direni-
flin d›flarda yap›lmas›n› görmek istemeyen gözlere,
duymak istemeyen kulaklara duyurmak oldu¤unu,
sald›r›n›n çok kapsaml› oldu¤unun bunun sadece
hapishanelerdeki direniflle püskürtülemeyece¤ini
d›flarda da direniflin flart oldu¤unu savundular.
K›sa bir süre sonra büyük k›z›m Zehra benimle
konuflmak istedi¤ini önemli bir karar ald›¤›n› bana
bildirdi¤inde ne söylemek istedi¤ini hemen anlad›m.
Evet büyük k›z›m ZEHRA KULAKSIZ d›flarda baflla-
yacak Ölüm Orucu ekibinde yer alm›flt›.
Bugünden bakt›¤›mda o zaman neler hissetti¤i-
mi tam olarak aç›klayacak durumda de¤ilim. Ama
“Bak k›z›m alm›fl oldu¤un bu kararla çok büyük bir
sorumlulu¤un alt›na giriyorsun. Yaflam sana ait bili-
yorum ben ne dersem bofl, sen karar›n› vermiflsin
ama baban olarak bir daha düflünmeni öneri-
rim.”dedi¤imde bana; “Hakl›s›n nas›l bir sorumluluk
ald›¤›m› ne kadar zor bir misyon yüklendi¤imi biliyo-
rum. Her fleyi düflündüm. Yan›bafl›mda devam
25

eden böyle bir direnifle seyirci kalamam bunu ben-


den isteme karar›ma sayg› duyman› istiyorum. Seni
çok seviyorum ve beni anlayaca¤›n› biliyorum”dedi
ve yanaklar›mdan öptü. Bende o’na “Bende seni
çok seviyorum k›z›m ve karar›n› sayg›yla karfl›l›yo-
rum” dedim ve önce gözlerinden sonra aln›ndan do-
ya doya öptüm ve ba¤r›ma bast›m. Gözlerimden
boflalan iki damla yafl› k›z›ma hissettirmeden ayr›l-
d›k.
Aradan kaç gün geçti hat›rlayam›yorum bir ge-
ce ev telefonu çald›. Karfl›mdaki ses küçük k›z›m
Canan’›n sesiydi. Ses onundu ama söylediklerini
anlamakta zorlan›yordum. Asl›nda Canan normal
konufluyordu ben normal alg›lama yetene¤imi yitir-
mifltim. Dizlerimin ba¤›n›n çözüldü¤ünü hissediyor-
dum. Bo¤az›ma dü¤ümlenen bir fley yüzünden ko-
nuflam›yordum. K›sa bir süre sonra konuflulanlar›
anlamaya bafllad›¤›mda duyduklar›m›n bir flaka ol-
du¤unu varsaymak istedim. Ama öyle de¤ildi. Kü-
çük k›z›m Canan bana ‹zmir’de devam eden Ölüm
Oruçlar›na gönüllü kat›ld›¤›n› söyleyince art›k bütün
takat›m tükenmifl ve yere y›¤›lm›flt›m.
Uzun bir zaman bu telefon görüflmesinin bir
yanl›fll›k oldu¤una kendimi inand›rmaya çal›flt›m.
Ama heyhat iki k›z›m vard›. Ve baflka çocu¤um yok-
tu. ‹kisi de d›flarda bafllayan Ölüm Oruçlar›na gö-
nüllü kat›lm›fllar ve bedenlerini açl›¤a yat›rm›fllard›.
Biri ‹stanbul’da biri ‹zmir’de...
K›zlar›m yine yapacaklar›n› yapm›fllar her za-
manki gibi ayr› ayr› olsalar da her zaman beraber
çarpan o s›ms›cak yürekleri ayr› ayr› kentlerde de
olsa zaman ve mesafe kavram›n› altetmifller ya-
flamlar›n›n en zor ve onurlu kararlar›n› beraber al-
m›fllar. Hep düflünmüflümdür. ‹ki yürek nas›l bu ka-
dar bir çarpar nas›l bir yürekmifl gibi hissederler an-
26

layamad›m. Kimsenin de anlayabilece¤ini sanm›yo-


rum.
Ey tarih sen hiç böyle bir fleye tan›k oldun mu.
Yazar çizerler, okumufllar, okumam›fllar, bilginler,
cahiller, kentliler, köylüler, sevenler, sevilenler,
gençler, yafll›lar lütfen söyleyin bana bu nas›l bir
duygudur bu nas›l bir sevgi ba¤›d›r böyle. Duyanlar
duymayanlara haber versin, görenler görmeyenlere
göstersin, tellal ç›kar›n bütün Anadolu’yu gezsin bü-
tün dünyaya haber versin iletiflim kanallar› dünya-
n›n her bir köflesinde iki flehit var.
Bu iki flehirde iki k›z kardefl yafl›yor, biri Zehra
biri Canan ve yaflamlar›nda hem de k›sac›k yaflam-
lar›nda her fleyi paylaflt›lar. Paylaflman›n tad›na öy-
lesine varm›fllar ki art›k ölümü paylaflmak istiyorlar.
Böyle bir fley duydunuz mu. Duymad›ysan›z görme-
diyseniz iflte kendileri. Biri ‹stanbul’da biri ‹zmir’de.
Ölümü paylaflmak için bedenlerini açl›¤a yat›ran bu
dünyalar güzeli; bu kardelenler orada. Bundan böy-
le art›k ölümü paylaflacaklar.
Yürekleri sevgi dolu bu iki kardefl bundan son-
ra tarihin sayfalar›na ölüme meydan okuyan insan-
l›¤a yap›lan bu vahfli sald›r›y› püskürtmek için be-
denlerini barikat yapt›lar.
Düflünün ey insanlar, ülkemiz insanlar› düflü-
nün nas›l bir ulu sevdad›r, nas›l bir görkemli duygu-
dur, görün bu iki kardefli ve düflünün bin kez düflü-
nün.
Siz ey zalimler ey haramiler, çal›p ç›rpanlar, ül-
kesine vatan›na ihanet edenler, bir avuç dolar için
halk›n›n gururunu ayaklar alt›na al›p çi¤netenler. El
kap›lar›na gidip ulusal onurumuzu haraç mezat sa-
tanlar. Bu ülkenin öz evlatlar›n› dara¤açlar›na gön-
derenler, yarg›s›z infazlarla gencecik evlatlar›m›z›
bizlerden koparanlar, kan içiciler, sürüngenler gö-
27

rün. Yok etmeye çal›flt›¤›n›z insanl›k ad›na iki minik


yürek sevgiyle kuflanm›fl hay›r diyor. Hay›r bizi ze-
hirlemenize engel olaca¤›z. ‹nsanl›k onurumuzu
çi¤netmeyece¤iz. Anadolu’nun namusunu kirlete-
meyeceksiniz buna asla izin vermeyece¤iz. Sizler
ne yaparsan›z yap›n bizler paylaflma gelene¤imizi
terketmeyece¤iz. Belki bizler onurumuzla ve namu-
sumuzla bir kez ölece¤iz, ama ey zulüm makineleri
sizler flerefsizli¤inizle her gün öleceksiniz. Bizi hal-
k›m›za kötü tan›tma kampanyalar›n›z bir gün gele-
cek size geri dönecek er ya da geç halk›m›z sizlerin
ne mal oldu¤unuzu anlayacak, zulmün sonsuza ka-
dar hakim olmad›¤›n› sizler de anlayacaks›n›z. Siz-
ler iflkenceyi, bask›y› ve katliam› temsil ediyorsu-
nuz. Bizler, biz iki kardefl Canan ve Zehra sevgiyi,
ba¤l›l›¤›, özgürlü¤ü ve fedakarl›¤› temsil ediyoruz.
Tarihe bu böyle yaz›l›yor. Baz›lar› için önemsiz
görünse de bu iki insan, iki kardefl, iki yürek üstlen-
dikleri misyonun ne kadar onurlu oldu¤unu, onurlu
oldu¤u kadar sorumlulu¤unun da o derece a¤›r ol-
du¤unun bilincine varm›fllard›. Onlar biliyorlard› ki
bundan böyle Ölüm Orucu direnifli onlarla an›lacak,
onlar›n isimlerinin geçmedi¤i hiçbir dönem olmaya-
cakt›, bu direnifl sürecinde.
Günler art›k daha a¤›r geçmeye bafllad›. ‹çerde
ve d›flarda bafllat›lan F Tipi Hücre hapishanelerine
karfl› Ölüm Orucu direniflinde günler say›lmaya
baflland›. 45-46-47 derken altm›fl›nc› güne gelince-
ye kadar hapishanedeki tutuklularla heyetler halin-
de görüflmeler devam ederken bakanl›k manevra
üzerine manevra, oyun üzerine oyun tezgahlamak-
tan geri durmuyordu. Tutuklular›n taleplerine yan›t
vermek yerine direnifli k›rmak ve kamuoyunu aldat-
maya yönelik politikalar› medyadaki destekçileriyle
halka onaylatmay› düflünmekteydi. Ve o gün gelip
28

çatt›¤›nda insanl›k tarihinin o en büyük katliam›na


bafllad›klar›nda ruhlar›n› ve kalemlerini fleytana sat-
m›fl zalimler ordusu yalanlar›n› en üst düzeye tafl›-
m›fllard›.
19 Aral›k 2000 tarihinde sabaha karfl› zulüm ve
katliam makinalar› harekete geçmifl dört duvar ara-
s›ndaki savunmas›z ve silahs›z binlerce insan›n
üzerine silahlar› ve yang›n bombalar›yla sald›r›ya
geçmiflti. Bir yandan dört duvar aras›nda insanlar
yak›l›rken ve katledilirken, di¤er yandan yalan bom-
bard›man›na bütün bas›n ve medyan›n kat›lmas›
için dü¤meye bas›lm›flt› bile.
19 Aral›k sabah› Bayrampafla Hapishanesi’nin
önüne gitti¤imizde gördü¤ümüz manzara kan›m›z›
dondurmaya yetmiflti. Binlerce asker, polis, ifl maki-
neleri, panzerler hapishaneye girip ç›k›yor içerden
yo¤un silah sesleri geliyordu. Yaklafl›k 700 metre
uzakta olmam›za ra¤men, tutuklular›n üzerine at›lan
gaz bombalar›n›n etkisi bizim gözlerimizin yaflarma-
s›na yetiyordu.
Sanki savafl vard› ve gördü¤ümüz askeri güç
iflgal kuvvetlerini and›r›yordu. Bu manzaran›n kor-
kunçlu¤unu ne kadar görebilsekte içerde yaflanan
vahfletin boyutlar›n› düflünmek ve tahmin etmek in-
sano¤lunun akl›n›n alamayaca¤› kadar i¤rençti.
Katliam için dü¤meye bas›ld›¤›nda yalan yay-
ma araçlar› da kendilerine verilen görev gere¤i ger-
çe¤i ters yüz ediyor ve kamuoyunu katliam›n hakl›-
l›¤›na inand›rmaya çal›fl›yordu.
Tam da o katliam›n yafland›¤› günde Ümraniye
Hapishanesi’nde yaflanan bir olay ibret olacak cins-
tendi. Hapishaneye 1,5 kilometre öteden bir televiz-
yon muhabiri canl› yay›nda “ Say›n seyirciler flu an-
da teröristler güvenlik güçlerine atefl açt›lar” derken
yan›na yaklaflan yafll›ca bir han›m “ Evlad›m sana
29

bir fley sormak istiyorum. fiu anda hapishaneye 1,5


km uzaktay›z ve duvarlar›n arkas›n› göremiyoruz
sen nas›l olurda teröristler atefl ediyor, uzun namlu-
lu silahlar› var diye halka yalan söylüyorsun. Hiç Al-
lah’tan korkmaz kuldan utanmaz m›s›n” dedi¤inde
muhabir “ Teyze ne yapal›m biz de emir kuluyuz.
Emir yüksek yerden geliyor, uymak zorunday›z yok-
sa iflimizden oluruz.” diyordu.
‹flimizden oluruz korkusuyla bu yalan yay›nlara
alet olanlar›n bafl›na korktuklar› geliyor. Meslekleri-
ne yapt›klar› bunca ihanetten sonra iflten kovulma-
lar›n› engelleyemediler. K›sa bir süre sonra kriz var
bahanesiyle bu insanlardan yüzlercesi bir sabah ka-
p›n›n önüne kondular. Bilmiyorum bugün geriye dö-
nüp bakt›klar›nda flu veya bu biçimde bu katliamla-
ra ortak olduklar›n› düflünüp vicdanlar› s›zl›yor mu-
dur. Çünkü görev diye iflimi kaybederim korkusuyla
zalimlerle ortak olmak ve onlara yard›mc› olmak ba-
s›n ahlak›yla ne kadar ba¤dafl›r?
Katliam operasyonu tam dört gün sürdü. Dört
gün boyunca on binlerce gaz bombas› at›ld› savun-
mas›z insanlar›n üzerine. Hedef gözeterek kurflun
s›k›ld›. Hele bu katliamlar s›ras›nda yaflanan bir bö-
lüm var ki insan›m diyenin akl›n›n alamayaca¤›, du-
yunca tüylerinin diken diken oldu¤u insanl›¤›ndan
utand›¤› Bayrampafla Bayanlar Ko¤uflunda yafla-
nanlar. Bu sat›rlar› yazan›n hiçbir zaman tam olarak
anlatmay› baflaramayaca¤› o vahflet. Bir bomba dü-
flünün bir yang›n bombas› ve bu bomba sadece ve
sadece insana zarar veriyor. Elbiselere ve eflyalara
zarar vermiyor ama insan vücudunu yak›p kavuru-
yor. Burada flunu düflünmek laz›m. Bütün insanl›k
düflünmeli. Bu bombay› imal eden beyin nas›l bir
beyindir. Nas›l sadece insanlar› yok eden bir silah›
icat etmeyi düflünebilmifl. Nas›l bu kadar zalim ola-
30

bilmifl... Tanr›m insanl›k ne hallere düflmüfl!


Hepimiz, tüm dünya insanl›¤›, oturup durumu-
muzdan utanmazsak bu sefil durumdan nas›l kurtu-
laca¤›z. Evet o bombalardan hapishanenin delinen
tavan›ndan ko¤ufltaki bayanlar›n üzerine at›yorlar.
Bir tane at›yor yetmiyor bir daha at›yor yetmiyor,
derken bir daha, bir daha ve say›s›z bomba sadece
insan bedenine zarar veren ve yok eden bu bomba-
lardan at›yorlar savunmas›z insanlar›n üzerine. Ve
bayanlar D‹R‹ D‹R‹ YANIYORLAR. Yan›yorlar ve bu
katliam› yapanlar seyrediyorlar. ‹nsanl›ktan nasibini
almam›fl bu robotlar bu korkunç manzaray› zevkle
seyrediyorlar. Yaln›z onlar seyretse anlafl›l›r olurdu.
Çünkü katletmeye programlanm›fl bu yarat›klar ken-
dilerine verilen görevi yerine getiriyorlard›. Ama ha-
y›r yaln›z onlar seyretmediler. Yalan bilgilerle kafala-
r› kar›flan halk seyretti. Okumufl anl› flanl› profesör-
lerimiz, ö¤retim elemanlar›m›z, ö¤retmenlerimiz
seyretti. Anl› flanl› burunlar›ndan k›l ald›rmayan si-
yasetçilerimiz seyretti. Bu insanl›k dram› yaflan›rken
iflçinin hakk›n› koruyorum, s›n›f sendikac›l›¤› yap›-
yorum diyen sendika a¤alar› seyretti yüzleri k›zar-
madan, utanmadan, arlanmadan. ‹ki dönüm orman
yand›¤›nda soka¤a ç›kan çevreciler do¤ay› koruyo-
ruz diye ortal›kta dolaflan bu madrabazlar insanlar
cay›r cay›r yanarken seyrettiler. Kimbilir seyreder-
ken oh olsun devletle u¤raflmak neymifl gördünüz
gününüzü diye düflünerek seyrettiler bu insanl›k
dram›n›. Asl›nda orada o ko¤uflta yanan bayanlarla
beraber kendi insanl›klar›n›n da onurlar›n›n yand›¤›-
n›n fark›nda olmayan baz› ilerici solcu parti yönetici-
leri de seyretti.
Bir yandan bombalar alt›nda yanan bir avuç in-
san ve d›flarda yak›nlar› bir yanda koskocaman zu-
lüm makinesi sürekli yalan üreterek bütün bir toplu-
31

mu seyirci haline getirdiler. Eski ça¤larda savafl tan-


r›lar›na kurban verilirken halk› alana toplayan tiran-
lar gibi toplumu bir katliama seyirci haline getirdiler.
Suçlar›na ortak ettiler. Yüreklerini ve vicdanlar›n›
körelttiler gözlerine mil çekerek kör haline getirdiler.
Yananlar›n 盤l›klar› duyulmas›n diye daha fazla gü-
rültü ç›kard›lar ve bunu bütün araçlar›yla devreye
soktular ve bir avuç insan›n d›fl›nda kimse duyma-
d› bu hayk›r›fllar›.
Hay›r dedi egemenler, hay›r dedi televizyonlar,
gazeteler, bakanlar, baflkanlar biz kimseyi yakma-
d›k onlar kendilerini yakt›lar. Devletin kendi vatan-
dafl›n› yakt›¤› nerede görülmüfltü. Biz böyle bir fley
yapmay›z dediler. Katliam› görmek, göstermek yeri-
ne medyan›n etkin kalemlerini ve yorumcular›n›
devreye soktular. Art›k devir de¤iflmifl katledenler
de¤il, katledilenler suçlu durumuna düflürülmeye
çal›fl›l›yordu.
Tarih bir kez daha tekrarlanmak isteniyordu. Bu
sefer de eskiden oldu¤u gibi mazlumlar suçlanacak
bütün bunlar›n sorumlusu olarak tarih önünde mah-
kum edilmek istenecekti.
Ama bu sefer m›zrak çuvala s›¤m›yordu. Çok
geçmeden kendi yalanlar›n› katliam amaçl› yap›lan
bu operasyonun belgeleri bütün dünya kamuoyu-
nun önünde gün ›fl›¤›na ç›kacakt›.
Günler geçiyor biz tutuklu yak›nlar› evlatlar›m›z-
dan, kardefllerimizden haber alam›yor, sa¤ m› yahut
ölü mü olduklar›n› ö¤renememenin o kahredici ac›-
s›n› yafl›yorduk. Bu arada bakanl›k iki yüzlü ve sah-
tekarl›¤›n› bir kez daha göstererek daha önce aç›l-
malar›n› süresiz erteledi¤ini kamuoyu önünde aç›k-
lad›¤› F Tipi Hapishanelerini yürürlü¤e koyuyor ve
iflkenceden geçirdi¤i tutuklular› buz gibi so¤uk hüc-
relere at›yordu. Art›k bu noktadan sonra direnifl
32

bambaflka bir kimli¤e bürünüyor, mevsimlere yay›-


lacak bir onur mücadelesi hem içerde hem d›flarda
bütün engellemelere ra¤men devam edecekti.
Biz tutuklu yak›nlar› bir avuçtuk ama inançl› ve
kararl›yd›k. Çocuklar›m›z› bu haramilerin insaf›na
terketmeyecek d›flar›da onlar›n sesi solu¤u olmaya
çal›flacakt›k.
Tam befl gün kardeflimden haber alamad›m.
Adli T›p Morgunda bekledik. Katliamda yaflam›n› yi-
tiren insanlar› morgun önünde bir avuç insan acaba
kardeflim, eflim, evlad›m, getirdikleri siyah pofletle-
rin içinde mi diye endifle içinde bekledik.
Bütün ülke sesini k›sm›fl sanki evrenin herhan-
gi bir yerinde yaflanan bütün bunlar› televizyondan
izler gibi izliyordu. Ve biz bir avuç insand›k. ‹nsanl›k
onuru böyle çi¤nenirken bir avuç kalmak ne demek-
tir bilir misiniz. Dostlar›n›z›n ço¤u yan›n›za korku-
dan yaklaflmaz sizinle birlikte görünmek istemez ve
siz kendinizi bu dünyadan tecrit edilmifl hissedersi-
niz. Çocuklar›m›z› F Tiplerinde tecrit edip teslim al-
maya çal›flan egemen güçler bizleri de d›flarda tec-
rit etmeye çal›fl›yordu. En sonunda 5. gün kardefli-
min yaral› oldu¤unu ve hastanede oldu¤unu ö¤ren-
dik.
So¤uk ya¤murlu bir Cumartesi günüydü... Kat-
liamda yaflam›n› yitirenlerden yedi güzel insan yedi
karanfil.
Umudun, kahramanlar›ndan yedi insan›n cese-
di morgdan al›n›p Gazi Mahallesi cemevine geldi-
¤inde kimsenin gözünde bir damla yafl yoktu. Kim-
se a¤lam›yordu. Yüzlerde öfke vard›. Evet kimse
a¤lam›yordu ama bardaktan boflan›rcas›na ya¤an
ya¤mur gözyafllar›m›z›n yerine ak›p gidiyordu. Evet
gökyüzü bile dayanamad› bu katliama. A¤l›yordu
gökyüzü, gözyafllar› sel olmufltu ‹stanbul sokakla-
33

r›nda. Dayanamam›flt› gökyüzü. Sanki bu nas›l bir


k›y›md›r nas›l bir katliamd›r diyordu zalimlere. Nas›l
bir insanl›kt›r bu. Bu kadar genci katlettikten sonra
hala bütün insanlar neden hayk›rm›yordu.
Gökyüzü insanl›¤a a¤l›yordu. ‹nsanl›¤›n düfltü-
¤ü bu duruma insanlar de¤il ama gökyüzü a¤l›yor-
du. Gözyafllar› iki gün iki gece akt› gökyüzünün so-
nunda göz p›narlar› kurudu. Art›k yavafl yavafl birer,
ikifler topra¤a veriyorduk.
Ramazan ay› biterken bayrama ulaflmaya ha-
z›rlanan insanlar›m›z neyin bayram olaca¤›n› o gün
kafalar›na kaz›m›fllard› bile. Bayram› bizlere haram
eden bu zalimlere karfl› art›k daha dik durmal› onla-
ra ac›lar›m›z› göstermemeliydik. Ac›lar›m›z› içimize
gömdük.
Biliyorduk ki bu direnifl daha çok uzun olacak
ve bu uzun yürüyüfle nefeslerimizi haz›rlamal›yd›k.
Burada bir önemli konuya de¤inmek gerekiyor.
‹lerleyen dönemlerde operasyon öncesi bakan›n
aç›klamas›n›n yeterli oldu¤unu düflünen çevreler
var olan mevcut kamuoyu deste¤inin katliamdan
sonra düflmesini tutuklular›n uzlaflmaz tutumla aç›k-
lamaya çal›flarak bir anlam›yla katliam›n sorumlusu
olarak tutuklular› gösterme gayreti içine girdiler. Bu
durum ülkemizin insan haklar› ve demokrasi güçle-
rinin ne kadar ilkesiz ve irade yoksunu oldu¤unu
gözler önüne sermesi aç›s›ndan ibret vericidir. Evet
katliamdan önceki kitle deste¤i 19 Aral›k’tan sonra
düflmüfltür. Peki ne olmufltu da böyle bir tablo orta-
ya ç›km›flt›. Öncelikle flunu görmek laz›m. Bu kamu-
oyunun içinden büyük bölümü Ölüm Orucu direnifli-
nin k›sa bir sürede sonuçlanaca¤› varsay›m›ndan
yola ç›karak yap›lan direniflin etraf›nda bulunmay›
gerekli gördüler. Ama 19 Aral›k’ tan sonra ummad›k-
lar› bir fleyle karfl›laflt›lar. Devletin gazab› korkunçtu
34

ve hiç flakas› yoktu. Ac›mas›zca insanlar› katledebi-


liyordu ve hiç bir muhalefete tahammülü yoktu.
Aç›kças› pabuç pahal› idi. Kolay bir zafer bekleyen
bu kesimler ummad›klar› bir sald›r›yla karfl›lafl›nca
ifllerinin zor oldu¤unu bunu gö¤üslemekte zorlana-
caklar›n› anlay›nca hemen sorumlu aramaya baflla-
d›lar. Ama bu sorumlular aras›nda nedense katli-
am›n as›l sahiplerini katmad›lar. fiöyle bir sahne dü-
flünün. Belirli taleplerle bafllat›lan bir direnifle des-
tek veriyorsunuz. Ve bir sald›r›yla 30 insan yaflam›-
n› kaybediyor. Taleplerden kabul edilen hiçbir fley
yok. ‹çiflleri Bakan› “ Biz bu operasyona bir y›ld›r ha-
z›rlan›yoruz” diyor. Arabuluculuk yapanlardan biri
“Devlet bizi kulland›” diyor. K›saca ortaya ç›kan tab-
loda devletin görüflmeleri oyalama takti¤iyle yapt›¤›-
n› görmek isteyen herkes görüyor ama bizim dost-
lar›m›z nedense bunu farkedemiyorlar. Sonunda or-
tada 30 ölü, say›s›z yaral› varken Adalet Bakan› ver-
di¤i sözde durmayarak F Tipi Hücre Hapishanelere
insanlar› dolduruyor ve iflkencelere bafllarken olma-
s› gereken durumun direniflin daha fazla sahiplenil-
mesi ve katliamc›lar›n teflhiri iken kitle deste¤inin
azalmas›n› neden kendilerine sormazlar. Sormazlar
çünkü kendilerine verecek cevaplar›n savunucusu
olmak zordur. Kolay olan› sorumlulu¤u tutuklular›n
ve yaflam›n› kaybedenlerin üzerine y›kmak ve alan›
terk etmektir. Böyle yaparak hem tehlikenin uza¤›na
gidiyorlar hem ak›ll› politikac› olduklar›n› kan›tl›yor-
lar.
Do¤rusu direnifl uzad›kça daha buna benzer
trajedilerle çok karfl›lafl›lacak direnifli mahkum eden
anlay›fllar savunduklar› dünya görüfllerine z›t politi-
kalarla teslimiyetin ve uzlaflman›n bata¤›nda ç›rp›-
n›p duracaklard›. Hükümetin propagandalar›n›n et-
kisi ve direniflin girdi¤i yeni dönem Ölüm Orucu di-
35

reniflini uzunca bir süre kamuoyunun gündeminden


uzaklaflt›rd›.
Bu s›ralar hükümet her türlü demokrasi müca-
delesine, pervas›zca sald›rmaya devam ediyor. ‹s-
tanbul’da destek Ölüm Oruçlar›n›n yap›ld›¤› TAYAD
bas›l›yor ve mühürleniyordu. Art›k d›flardaki direnifl-
çilerin bir yeri yoktu. D›flardaki direnifli devam ettir-
mek için demokratik kitle örgütleri sendika ve parti-
lerden yer talepleri de¤iflik nedenlerle geri çevrili-
yordu. Sonunda aralar›nda büyük k›z›m ZEHRA
KULAKSIZ’›nda bulundu¤u direniflçiler fiENAY HA-
NO⁄LU’nun Küçükarmutlu’daki evine tafl›n›yorlar.
Kendiside Ölüm Oruççusu olan fiENAY’›n evi bun-
dan böyle direniflin d›flardaki merkezi oluyordu.
D›flarda bafllat›lan Ölüm Oruçlar› TAYAD aç›la-
na kadar güzel insan, s›cak yürekli dostumuz B‹L-
GESU ERENUS’un evinde bafllam›fl, yani d›flar›da-
ki direnifl sevgili Bilgesu Abla’m›z›n evinde start al-
m›fl ve bugünlere tafl›nm›flt›r. Her zaman yan›m›zda
olmufl bütün bilgisini ve zaman›n› bizimle paylaflan
Bilge Abla için söylenecek daha çok fley var, bunu
ilerde paylaflmay› umut ediyorum.
‹stanbul’daki direniflçiler Küçükarmutlu’ya tafl›-
n›rken ‹ZMiR’de aralar›nda küçük k›z›m CANAN
KULAKSIZ’›nda aralar›nda bulundu¤u direniflçiler
önce bulunduklar› ÖDP Konak ilçe binas›ndan dev-
let zoruyla ç›kart›l›yor orada bir süre kald›klar› NAK-
L‹YAT-‹fi ‹zmir flubesinin bulundu¤u yerden Yaman-
lardaki bir gecekonduya tafl›n›yorlard›.
Art›k K. Armutlu’da abla Zehra, Yamanlar’da
Küçük Canan Ölüm Oruçlar›n›n iki kardefli iki dire-
niflçisi iki yoldafl› yürek yüre¤e mücadelenin onlara
çizdi¤i yolda yolculuklar›na devam ediyorlard›.
Asl›nda direnifl boyunca ben çok fleyler konufl-
tum. Televizyonlara, gazetelere ve toplant›larda gö-
36

rüfllerimi insanlarla paylaflmaya çal›flt›m. Ama Ca-


nan ve Zehra bu konuda benim kadar flansl› say›l-
mazlar. Ama her fleye ra¤men onlar da konuflmal›
ve düflüncelerini, yaflamlar› ve direnifli gelece¤e b›-
rakmal›lar. Bunun için babalar› olarak ben onlara
elimden geldi¤ince yard›mc› olmaya çal›flaca¤›m.
37

II. BÖLÜM

Canan Anlat›yor

Ben CANAN KULAKSIZ. 1981 y›l›n›n Kas›m


ay›nda do¤muflum. Hangi gün oldu¤unu hat›rlam›-
yorum. Ama bildi¤im o y›llarda 12 Eylül kabusunun
ülkemizin üzerine çöktü¤ü ve hapishanelerde kara-
kollarda vahflet düzeyinde iflkence ve katliamlar›n
yafland›¤›d›r.
Ülkemde ne kadar iyi ve güzel de¤er varsa 12
Eylül yöneticileri bunlara sald›r›yor keyfi olarak in-
sanlar gözalt›na al›n›yor sadece gözalt›nda 90 gün
sorguya çekiliyordu.
Ad›m› Remzi A¤abeyim koymufl. Erzincan’da
hapishanedeydi ben do¤du¤umda herkes bir isim
önermifl babam “hay›r” demifl ismini Remzi a¤abe-
yim koyacak. Erzincan Hapishanesi’ne haber verip
bize dönene kadar tam bir ay geçmifl. Anlayaca¤›-
n›z ben bir ay isimsiz yaflad›m. Remzi a¤abeyim
Canan olsun demifl herkes be¤enmifl. Bende be-
¤endim. O s›ralar Zehra ablam 2,5 yafl›ndaym›fl.
Ailemiz dar gelirli bir aile. Annem ev kad›n›, ba-
bam›n do¤ru dürüst bir ifli yok yaz›n mevsimlik çay
fabrikas›nda çal›fl›yor, k›fl›n çarfl›da seyyar sat›c›l›k-
tan ekme¤ini ç›karmaya çal›fl›yordu. Daha sonra ‹s-
tanbul’a gelinceye kadar bir iki küçük dükkan aç›p
38

onlarla idare etmenin yollar›n› arad›k. Bu arada bir


miktar çay bahçemizde var ama ailemiz kalabal›k
oldu¤undan hiçbir zaman yoksulluktan kendimizi
kurtaramad›k.
Çocuklu¤umuzun nas›l geçti¤ini düflündü¤üm-
de öyle pek kayda de¤er bir fley olmad›. Ablam ve
ben normal Anadolu’da yaflayan çocuklar gibi biraz
aç biraz tok büyümeye çal›flt›k. Bu arada önemli
olan bir fley yaflad›k. Babamla annem ayr›ld›lar. Sa-
n›r›m ben 5 yafl›ndayd›m. Niye ayr›ld›lar hiçbir za-
man ö¤renemedim. Herhalde birbirlerini sevemedi-
ler. Biz babamla beraber kald›k. Ama bugün bakt›-
¤›mda dikkatimi çeken bir fley oldu. Hiçbir zaman ve
hiçbir yerde babam annem için tek kelime konufl-
mad›. Annemi görmeye gitmemize ve orada kalma-
m›za ses ç›karmad›. Biz de fazla üstüne gitmedik
çocuk akl›m›zla anlamaya çal›flt›k. Sonra ilkokula
bafllad›m. Mahallemizdeki ilkokulda 3.s›n›fa kadar
okudum. ‹lk yar›dan sonra ‹stanbul’a tafl›nd›¤›m›zda
okula orada Esenyurt ‹lkokulunda devam ettim. Bu
arada Rize ile ‹stanbul’un fark›n› orada farkettim.
15-20 kiflilik s›n›flardan 90-95 kiflilik s›n›flara girince
yaflam›n zorlu¤unun yoksullar› her yerde yakalad›-
¤›n› fark ediyorsunuz.
‹stanbul bambaflka bir flehir. Yard›m isteyece-
¤in insan bulamazs›n herkes kendini kurtarman›n
derdinde. Ama bizim ailemizde paylaflma gelene¤i
vard›. Yoksul olmam›z aram›zdaki s›cakl›¤› azaltm›-
yordu. Neden böyle oldu¤unu konuflur, neler yap-
mam›z gerekti¤ine karar verirdik.
Babaannem ve dedem k›fl›n bizimle kal›r yaz›n
Rize’ye giderlerdi. Çok severdim ikisini de. Onlarda
bizi çok severdi. fiimdi düflünüyorum da nas›l daya-
n›yorlar ablamla benim yoklu¤uma. Onlar› flimdiden
özledim. Beraber kald›¤›m›z evde ‹smail amcam,
39

Mehmet amcamla hep beraber yafl›yorduk. Zaman


zaman evimizde tart›flmalar olmuyor de¤ildi ama
babam sakin bir flekilde olaya müdahale eder ve ne
yap›lmas› konusunda fikrini söyledi¤inde konu tatl›-
ya ba¤lan›rd›. Nas›l yapar nas›l ederdi bilmiyorum
ama müthifl bir ikna yetene¤i vard›.
Günler böyle sürüp giderken Mehmet amcam
askere gidince bir kifli eksildik derken ‹smail am-
camda baflka bir eve tafl›n›nca ben, ablam ve ba-
bam o yaz› beraber geçirdik. O y›l sömestr tatilinde
biz Rize’ye gittik. Geldi¤imizde, babam ablam› ve
beni yan›na ça¤›r›p konuflmak istedi¤ini söyledi.
“Bak›n” dedi çocuklar bir han›mla tan›flt›m ve birbi-
rimizi sevdik onunla beraber yaflamak istiyorum.
Ama siz anlaflamay›z hay›r istemiyoruz derseniz
ayr›l›r›z. Biz hemen babam›z›n boynuna sar›ld›k.
Senin mutlulu¤un bizim mutlulu¤umuzdur deyince
sorun tatl›ya ba¤land› ve babam›n korktu¤u bafl›na
gelmedi.
fiengül ablamla tan›flt›¤›m›zda, biz de sevdik.
Evet ona abla dedik. Neden bilemedik. Anne deme-
mizi istemedi. Bizimde hoflumuza gitmiflti abla de-
mek. Neyse babama yap›lan sade bir nikah töreniy-
le ailemize bir üye daha kat›lm›fl oldu.
Günler günleri kovalarken Mehmet amcam as-
kerden döndü. Aradan yaklafl›k bir y›l geçti¤inde ya-
flam›m›z› derinden etkileyen o olay Mehmet amca-
m›n gözalt›na al›n›p tutukland›¤› hapishaneler süre-
ci bafllam›fl oldu. Evet amcam hapishanedeydi ben-
de küçük yafl›mda hapishane kap›lar›yla tan›fl›yor-
dum..
Lise y›llar›mda hem okuyor hem de yaz tatille-
rinde babam›n k›rtasiye dükkan›nda yard›mc› olma-
ya çal›fl›yordum. Evet liseli olmufltum ve bu büyüdü-
¤ümün göstergesiydi. Afl›k olmufltum! Nas›l oldu
40

anlayamad›m ama bir delikanl›ya afl›k olmufltum.


Ve birbirimizi sevmifltik. Daha sonraki yaflam›mda
baflka türlü sevgiler de yaflad›m ama bu farkl›yd›.
Gençtik hayat doluyduk yüreklerimiz bir kufl gibi
çarp›yordu ve çok mutluyduk. Arkadafl›mla bu bera-
berli¤imiz ben ‹zmir’e üniversiteye gidinceye kadar
devam etti. O süre içinde yaflad›¤›m bu aflk›n yafla-
m›mda önemli bir yer tuttu¤unu söylemeliyim.
Liseyi bitirdi¤imde ayn› y›l s›navlar› kazanama-
d›m ve zorunlu olarak dershaneye devam etmek zo-
runda kald›m. Dershane aylar› boyunca yaflam›m›
ve dünyaya bak›fl›m› de¤ifltiren olaylar hapishaneye
gitti¤imde orada tan›flt›¤›m ablalar›m ve abilerim sa-
yesinde yavafl yavafl de¤iflmeye bafllad›¤›m› farket-
tim. Orada tan›flt›¤›m insanlarla konufltukça uyku-
mun aç›ld›¤›n› düflünce olarak olgunlaflmaya baflla-
d›¤›m› art›k ülkemizde yaflananlara çözüm arama
gerekti¤ini düflünmeye bafllad›m.Yurdumuzun her
yan›nda yaflanan yolsuzluklara, insan haklar› ihlal-
lerine, üniversitedeki akademik ve demokratik so-
runlar›n çözümü konusunda kafa yormaya baflla-
mam hep bu dönemlere denk gelir. Art›k ülkemizde
olup bitenler hakk›nda kendimce fikirler üretip arka-
dafllarla tart›fl›yor fikir da¤arc›¤›m› zenginlefltiriyor-
dum. Derken s›navlarda Ege Üniversitesi Biyoloji
Bölümünü kazand›¤›mda k›sac›k yaflam›mda üçün-
cü kent olan ‹zmir’e merhaba demifltim bile. ‹zmir
benim için tam anlam›yla yabanc› bir flehirdi. Ve be-
nim tan›d›¤›m hiç kimsem yoktu. Yurtta tan›flt›¤›m
arkadafllar diyalog kurmaya, yeni bir iliflki a¤› ör-
mem epey bir zaman›m› ald›. Bu arada Bayrampa-
fla Hapishanesinde tan›d›¤›m a¤abey ve ablalar›ma
mektup yaz›yor onlardan mektup al›yordum. Derken
Ege TAYAD’dan tan›d›¤›m baz› insanlarla dostluk
gelifltirip ilerde karfl›laflaca¤›m siyasal sürece iliflkin
41

tav›r belirlemede fikirler tart›flmaya bafllad›k.


Haz›rl›k s›n›f›n› bitirdikten sonra o yaz aylar›n›
‹stanbul’da geçirdikten sonra ‹zmir’e döndü¤ümde
Türkiye F Tipi Hücre Hapishanelerini çoktan tart›fl-
maya bafllam›flt›. K›sa bir süre sonra hapishaneler-
de ölüm oruçlar›n›n bafllad›¤› haberi herkesi oldu¤u
gibi bizleri de heyecanland›rm›flt›. Çünkü Mehmet
amcam hapisteydi. Ve bir fleyler yapabilmek en çok
bana düflüyordu. Derken ikinci bir haber beni tam
anlam›yla karfl› konulmaz bir duygu f›rt›nas›n›n içi-
ne sürükledi. D›flarda da Ölüm Orucu direnifli bafl-
lam›flt› ve ablamda bu direniflin içinde bulunuyordu.
Arkadafllarla yapt›¤›m›z tart›flmalarda benim
kat›lmam›n do¤ru olmad›¤›n› çünkü Zehra Ablam›n
zaten direniflte oldu¤unu bir aileden bir kiflinin yete-
ce¤ini söylediklerinde, böyle bir mücadelede abla-
m› yaln›z b›rakamayaca¤›m› söyledim ve kesinlikle
bu direnifle kat›lmam gerekti¤ini belirttim. Karar›m
kesindi Zehra Ablam› yaln›z b›rakmayacakt›m. fiim-
diye kadar hiç yaln›z b›rakmad›¤›m can›m ablam›n
bu kez de yan›nda olacakt›m ve öyle de oldu. ‹flin
en zor taraf› bu karar›m› babama nas›l anlatacak-
t›m. Can›m babam zaten bir k›z›n›n ölüm orucunda
oldu¤una al›flamadan benim verece¤im bu karara
nas›l dayan›rd›. Ama biliyordum benim babam güç-
lüydü dayan›rd›. O flimdiye kadar neler görmüfl ne-
ler geçirmiflti.
Telefonu elime al›p haber verdi¤imde babam›n
ne tepki verece¤ini merak ederken yüre¤im küt küt
at›yordu. Karfl› taraftan telefonun ahizesi kalkt›¤›m-
da ona karar›m› aç›klad›m. Ama babamdan ne bir
ses ne bir nefes duyam›yordum. Neler oldu¤unu an-
lamaya bir fikir yürütmeye çal›fl›yordum. “Sende mi
k›z›m, sende mi Canan›m” dedi. “Ablandan sonra
sende mi bafllad›n Ölüm Orucuna... Peki beni hiç
42

düflünmediniz mi? Babam›z nas›l dayan›r nas›l kat-


lan›r bu kadar a¤›r bir sorumlulu¤a diye düflünmedi-
niz mi” dedi¤inde, “Düflündük babac›¤›m” dedim
“Benim babam güçlüdür dayan›kl›d›r. Buna da kat-
lan›r” dedi¤imde de bütün bu söylediklerimi baba-
m›n duyup duymad›¤›n› bilmiyorum. Çünkü görüfl-
me kesildi ve ben telefonu kapatt›m.
Sevgili babac›¤›m flimdi düflünüyorum da o an-
da senin ruh halini tahmin etmeye çal›fl›yorum. ‹ki
tane k›z›n vard› ve ikisi de ölüm orucuna bafllam›fl-
t›. Tanr›m bu duruma nas›l bir güç olmal› ki bunu
kald›rabilsin. Ama dedim ya bizim babam›z sevgi
yüklüdür. Ne kadar a¤›r olursa olsun buna da daya-
nacak bizlerin yüzünü kara ç›karmayacakt›. Günler
birbirini kovalarken ilk ziyaretini hat›rl›yorum babac›-
¤›m beni gördü¤ünde nas›l ba¤r›na basm›flt›n nas›l
koklam›flt›n beni. Ya ben baba, ya ben sana sar›ld›-
¤›mda, kendimi bir kufl kadar hafif hissetmifltim.
Ama nedense telefon konuflmas›ndan hiç bahset-
memifltin. Sonra ben arkadafllar›ma seni gururla ta-
n›flt›r›rken onlar› sevgiyle öpmen sanki k›rk y›ll›k ar-
kadafllar›nm›fl gibi koyu bir sohbete dalman› hiç
unutam›yorum.
Derken seni u¤urlad›k ve k›sa bir süre sonra
hapishanelere yap›lan katliam› duyduk. Ne çok sev-
di¤imiz insan yaflam›n› kaybetmiflti. Daha önce
Bayrampafla Hapishanesinde tan›flt›¤›m a¤abey ve
ablalar›m bu katliamda aram›zdan ayr›lm›flt›. Asl›n-
da hiçbir zaman aram›zdan ayr›lmad›lar. Onlar hep
bizimle oldular. Bizimle güldüler, bizimle soluk ald›-
lar. Hiçbir zaman onlar› unutmad›k ve yüre¤imizin
bir taraf›nda onlar› hep yaflatt›k.
Daha sonra bulundu¤umuz yere polisin yapt›¤›
bask›nla baflka bir mekana Nakliyat-‹fl ‹zmir flubesi-
ne tafl›nd›k. Hat›rl›yorum oraya da iki kez geldin ve
43

seninle uzun uzun dertlefltik. Ama flunu söylemeli-


yim babac›¤›m son geliflinde yüzündeki tedirginli¤i
art›k saklayam›yordun. Seni anlamaya çal›fl›yordum
ve sana hak veriyordum.
Orada da fazla kalamad›k ve Yamanlar’daki ge-
cekonduya tafl›nd›¤›m›zda senden önce bu defa
babaannem geldi ziyaretime. Ne amaçla geldi¤ini
anlam›flt›m gül yüzlü babaannemin. Beni direniflten
vazgeçirmek ve Rize’ye götürmek istiyordu. Ama
yan›mda kald›¤› k›sa süre içinde sevgili babaanne-
me direniflin hangi boyutlarda oldu¤unu ve bu mü-
cadelenin art›k bir onur meselesi oldu¤unu anlatma-
ya çal›flm›flt›m. Ama duygular› farkl› mant›¤› farkl›
olan babaannemin bunu anlayabildi¤inden emin de-
¤ildim. ‹stanbul’a döndü¤ünde oradan da Rize’ye
gittiklerinde yaklaflan sonuca haz›r olmad›klar›n›
hissettim.
Beni ‹zmir’den al›p ‹stanbul’a K. Armutlu’ya gö-
türmek istedi¤ini ö¤rendi¤imde neler düflündü¤ümü
anlatamam. Hayal gibi geliyordu. Aylar sonra art›k
ablama kavuflacak direnifli onunla beraber yan ya-
na sürdürecektik. Beni almaya geldi¤in o günü hiç
unutam›yorum. Bir yanda aylard›r bedenlerimizi be-
raber açl›¤a yat›rd›¤›m arkadafllardan ayr›lman›n
hüznü, di¤er taraftan uzun zamandan beri solu¤unu
yüzünü özledi¤im can›m ablama kavuflman›n heye-
can›. Tuhaf bir duygu anaforunun içinde bocalay›p
duruyordum.
Baz› anlar vard›r ya bir anda çok de¤iflik duygu-
lar› bir arada yaflars›n›z hangisine daha çok sevin-
mek hangisine daha çok üzülmek gerekti¤ine bir
türlü karar veremezsiniz. ‹flte benimki de o misal.
Ama sonunda ‹stanbul’a gitmek ZEHRA ablamla
ayn› evde ayn› havay› soluyarak direnifle devam et-
mek karar› egemen olunca art›k yol göründü sen,
44

ben, birde Ahmet A¤abey ‹stanbul’a do¤ru yola ç›k-


t›k. Uzun bir yolculuktan sonra direnifl evine yaklafl-
t›¤›m›zda sana ald›rd›¤›m çiçeklerle kap›y› çald›¤›-
m›zda bizleri karfl›layan direniflçilerin içinde ablam›
gördü¤ümde onu ne çok özledi¤imi bir kez daha far-
kettim. Farkettim ki Zehra benim için bir ablan›n öte-
sinde baflka bir fleydi. Bir anayd›, bir yoldaflt›. Yüre-
¤imin yar›s›n› tafl›yan bir insand›. Kurak bir çölde bir
vahayd› benim için.
Can›m ablam yüzünün gülümseyiflini, gülüm-
serken parlayan inci gibi difllerini ne çok özlemiflim.
Ne çok özlemiflim kokunu, bana sar›lman›, beni öp-
meni ve koklaman› ne çok özlemiflim. Seni göreme-
di¤im günleri düflündükçe sana olan sevgimin ve
ba¤l›l›¤›m›n nas›l büyüdü¤ünü nas›l bir sevgi yuma-
¤› oluflturup bütün evrene yay›ld›¤›n› düflünürdüm.
Sevgili ablamla K. Armutlu direnifl evindeki bir-
likteli¤imiz bafllad›¤› günlerde hapishanelerden
ölüm haberleri de gelmeye bafllam›flt›. Art›k ‹stan-
bul’dayd›m ve babamla ablamla daha yak›nd›k.
Ama günler art›k daha çabuk geçiyor ve benim du-
rumum her gün biraz daha kötüye gidiyordu. ‹zmir’-
den gelirken de yaflam›flt›m biliyorum babam her
fleye ra¤men benim ölüm orucundan ayr›lmam ge-
rekti¤ini söylemiflti. Bizim ailemizden bir kiflinin ye-
tece¤ini ikimizi kaybetmeye dayanamayaca¤›n› ba-
na söylemiflti. Babam bugüne kadar hep aç›k ol-
mufltur. Ne söylemek istiyorsa onu net ve anlafl›l›r
bir dille ifade ederdi. Bana “ K›z›m Canan›m bak ab-
lan devam ediyor ama hiç olmazsa sen ayr›l. Bunu
herkes anlay›flla karfl›lar. Kimse sana gücenmez ve
seni korkak ilan etmez” dedi¤inde, “Baba, senin
aç›ndan durumun ne kadar zor oldu¤unu anl›yorum
ama benimde üzerime alm›fl oldu¤um bir sorumlu-
lu¤um var. Ablam›n da içlerinde oldu¤u say›s›z in-
45

san bedenlerini açl›¤a yat›rm›fl ölümü beklerken


ben bütün bunlar› görmezden gelip bu direniflten
ayr›lmam mümkün olamaz. Kendime olan sayg›m›
kaybetmemi benden isteme bunu yapamam. Senin
için ne kadar zor oldu¤unu biliyorum ama buna kat-
lanmas›n› becermelisin. Sen farkl›s›n sen baflka ba-
balara benzemezsin, sen benim babams›n, can›m-
s›n, ama bunu yapamam” dedim.
O anda babam›n yüre¤inde kopan f›rt›nan›n et-
kisi yüzünden okunuyordu. O koca adam o yüre¤in-
deki sevgi dünyalara yeten sevimli arkadafl, evlad›-
n› kaybetme ihtimalini düflündükçe yüz hatlar› kas›-
l›yor gö¤sünün sol taraf›na gelen bir kas›lmayla ac›
içinde k›vran›yordu. Kolay de¤il iki k›z›n›n ikisi de
ölümle yaflam aras›ndaki o ince çizgide gidip geli-
yordu.
Biliyorum can›m babac›¤›m seni çok üzdük çok
zor durumda b›rakt›k. Sen de di¤er babalar gibi biz-
leri okutup ifl güç sahibi yapmay› istemiflsindir. K›z-
lar›n› koluna tak›p iflte bu k›z›m ö¤retmen, bu k›z›m
iktisatç› deyip gezmeyi ve bizlerle ö¤ünmeyi düflle-
miflsindir. Ama can›m babam yaflam ço¤u zaman
insanlara gönüllerine göre bir dünya sunmuyor. ‹flte
sen de böyle bir durumdas›n. Seni bekleyen zorlu
günlere nas›l dayanacaks›n, keflke bilebilsem keflke
sana yard›mc› olabilsem. Ama bütün bunlara tek
bafl›na gö¤üs germelisin. Nas›l yapars›n bilmiyorum
ama bunun bir çaresini bulmak zorundas›n. Bunu
yapabilece¤ini biliyorum. Sende ki o koca yürek bu-
nun bir yolunu bulacak bundan eminim.
Ablamla can›m yoldafl›mla, beraber oldu¤um
son günleri düflündü¤ümde seni göremedi¤imi far-
kettim can›m babam. Biliyorum son anlar›mda ya-
n›mda olmay› çok istemene ra¤men buna yüre¤inin
dayanamayaca¤›n› düflündü¤ün için cesaret ede-
46

medin. Seni anl›yorum, sana gücenmedim. Hangi


baba senin gösterdi¤in metaneti gösterebilirdi. San-
m›yorum yeryüzünde böyle bir insan olsun. Ne olur-
sa olsun sana gücenmedim, hep seni anlamaya ça-
l›flt›m. Her ne kadar güçlü olman konusunda seni
uyarmaya çal›flt›ysam da karfl›laflaca¤›n durumun
çok zor oldu¤unu biliyordum. Ve kaç›n›lmaz son
geldi¤inde ben hala sizlerin neler yapt›¤›n› gözlem-
lemeye devam ettim.
Bir Pazar sabah›yd›. Nisan’›n 15’i saat 9.30’du.
Ve ben fiziki olarak aran›zdan ayr›l›yordum. K›sac›k
yaflam›ma anlam katan beni CANAN olarak tarih
içinde hat›rlamaya çal›flan herkese yapt›klar›m ve
yapamad›klar›mla elveda diyordum. Ama hala sizle-
ri izlemeye benden sonra neler oldu¤unu anlamaya
çal›fl›yordum.
Küçükarmutlu’daki direnifl evinde ablamla ge-
çirdi¤im son iki hafta çok dolu geçmiflti. Yani tan›d›-
¤›m insanlar ve onlarla paylaflt›¤›m güzel an›lar be-
ni çok mutlu etmiflti. Küçükarmutlu’ya geldi¤imde
Zehra ablamla hasret gidermemizden sonra yeni ta-
n›d›¤›m direniflçi arkadafllar›mla ve bizlere destek-
lerini sunmak isteyen dost yüzlü insanlarla güzel
günler geçirdim.
Ölüme yürürken bile hiçbir zaman yaflamdan
ba¤›m›z› kesmedik. Hep yaflama ba¤l› kald›k. Ona
ait de¤erleri koruduk ve temsil etmeye çal›flt›k. Bili-
yorum baz› insanlar bizim ölüme sevdal› oldu¤umu-
zu söyleyeceklerdir. Ölümden baflka bir mücadeleyi
neden seçmedi¤imizi düflünecekler. Bizler yaflam›,
u¤runa ölebilecek kadar sevdik. Bunu anlamak el-
bette çok zordur. Bu dünyada yaflam›n d›fl›nda bafl-
ka bir fley yoktur ki u¤runa ölünebilsin. ‹flte bunu
yapmay› bunu anlatmaya çal›flt›k gencecik bedenle-
rimizi açl›¤a yat›r›rken. Kolay m› san›yorlar üniversi-
47

te okurken ve iyi bir gelecek tasarlarken böyle bir


bedel ödemeyi göze almak. Düflünmedik mi san›-
yorlar üniversiteyi bitirip hayat›n› yaflamay›, milyon-
larca insan gibi kendi gelece¤imi ve yaflamsal ç›kar-
lar›m› hesap etmeyi. fiu k›sac›k yaflam sürem için-
de ben de çok düflündüm, iyi bir ifl, rahat bir yaflam
sürmeyi. Hem de yüzlerce kez düflündüm toplumun
durumu ortada dururken kendimi kurtarmay›. Ama
amcam ve arkadafllar› F Tipi Hücre hapishanelerde
iflkence alt›nda tecrit edilir, kimliklerinden ve düflün-
celerinden vazgeçmeleri dayat›l›rken nas›l bunlar›
yok farzedip kendimi, yaln›z kendimi düflünebilir-
dim.
Yan›bafl›mda insanlar katledilirken onlara s›rt›-
m› dönüp beni ilgilendirmez nas›l diyebilirdim. Kolay
olmad› bu karar› almak. Bedenimi açl›¤a yat›rmak
hiç kolay olmad›. Ondan bin kez daha zordu direni-
fli sürdürmek ve ölümü gö¤üslemek. fiöyle bir düflü-
nün siz insanlar için bedeninizi açl›¤a yat›r›yorsu-
nuz ama o insanlar›n büyük bir bölümü eyleminize
karfl› ç›k›yor. Ve sizi eylemden vazgeçirmek için her
fleyi yap›yor. Ne kadar güç bir durum oldu¤unu sa-
dece bizler bilebiliriz.
Benden önce yaflam›n› kaybeden Gülsüman
Ablayla fazla bir paylaflamad›m. Ben geldi¤imde
durumu kötüleflmeye bafllam›flt›. Ne kadar ilginç.
Gülsüman o¤lunu annesiz b›rak›yor bense babam-
dan ayr›l›yordum. Direnifl bir sürü güzelli¤in yan›n-
da böylesi trajedileri de içinde bar›nd›r›yordu.
fienay Abla vard› birde efli hapishanede kendi
ölüm orucunda. ‹kide çocuklar›. Biri k›z biri erkek.
Çok severdi çocuklar›n› onlar için yapamayaca¤› fe-
dakarl›k yoktu. Ne ilginç bir durum fienay Abla ço-
cuklar›ndan ayr›l›rken onlara bu direniflin nedenleri-
ni nas›l anlatacakt›. “ Bizleri b›rak›p gitmeye hakk›n
48

var m› anne” deseydi çocuklar› onlara ne cevap ve-


rirdi. Çocuklar› fienay Ablaya bu soruyu sordu mu
hiç bilemiyorum ama e¤er sormufllarsa onlar› ikna
edecek bir yan›t› alamad›klar›n› düflünüyorum. Ço-
cuk ak›llar›yla bunu kavramalar›n›n güç oldu¤unu
düflünüyorum.
Zor bir süreç. Zaten bu direnifli anlaml› k›lan,
anlat›lmas› zor olanda bu boyutudur. Ölerek yaflam›
savunacaks›n›z. Baflka evlatlar babalar›nda, çocuk-
lar annelerinden ayr›lmas›n, art›k böyle hasretlikler
yaflanmas›n diye, dünyada kimse sevdiklerinden
kopmas›n büyükler küçükleri koklayabilsin, sar›p
sarmalayabilsin. Küçükler sevdiklerinin kucaklar›n-
da uykuya dalabilsin, flefkatini ve s›cakl›¤›n› duya-
bilsin diye büyüklerinin. Biraz da budur bizim direni-
flimizin özü, belki de daha çok fley söylenebilirdi.
Ama benim daha fazla zaman›m yok...
Bir de Hülya abla vard›. Onu anlatmak san›r›m
çok zor. Pek konuflmaz kimseyle tart›flmaz biraz
kendi halinde yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›rd›. S›cak
bir yüre¤i oldu¤unu biliyordum ama bunu hiç ifade
etmez sanki saklamaya çal›fl›rd›. Daha sonra baba-
ma söylemifl. ‹lk kez K. Armutludaki direnifl evine
geldi¤imde beni görünce eve nur düfltü¤ünü söyle-
mifl. Beni gökten inen bir mele¤e benzetmifl. Melek-
ler kadar güzel ve masum. Sonra baz› geceler rüya-
s›na girdi¤imi, benimle uzun uzun sohbet etti¤ini ve
saçlar›m› okflad›¤›n› babama anlatm›fl. Direniflin
baflar›s› için dostlar›ndan para toplay›p mahalledeki
fakirlere yiyecek da¤›tmas› halk›na olan sevgisinin
ve ba¤l›l›¤›n›n bir göstergesi olsa gerek. Velhas›l
bambaflka biriydi Hülya abla.
Armutlu direnifl evi ile ilgili yaflad›klar›m elbette
bunlarla s›n›rl› de¤il. Dostlar›m›z gelirdi ziyaretimi-
ze. Hem de ne dostlar. Her biri aslan parças› yürek-
49

leri saf ve temiz. Gözlerinin içi gülen ve bak›fllar›yla


içinizi ›s›tan ömrünüze ömür katan. E¤er mümkün
olsayd› yüreklerini ç›kart›p alt›n tepsi içinde bizlere
sunmaktan büyük mutluluk duyacak sevecen abla-
lar›m, a¤abeylerim. En kötü oldu¤um zamanlar bile
onlar› görmek onlarla birkaç söz etmek nas›l huzur
verirdi bana bilemezsiniz. S›radan insanlar›n yan›n-
da tan›nm›fl yazarlar ve müzisyenlerle tan›flt›m. Sa-
n›rs›n ki Armutlu’da iki hafta de¤il de iki as›r yafla-
m›flt›m. Suavi gelirdi bizleri ziyarete. O saç› sakal›
birbirine kar›flm›fl, uzun boylu adamla konuflurken
içinizin ›s›nd›¤›n› hissederdiniz. Bizim için, direniflin
baflar›s› için çok emek harcamas›na ra¤men her za-
man alçak gönüllü ve sigara düflman› olan bu se-
vimli insan› çok sevmifltim.
Edip Akbayram vard›. Hani baba, “ hiçbir za-
man müzik kalitesini düflürmeyen diye tan›mlad›¤›n
Edip a¤abey” ama bilmelisin ki müzi¤i gibi insan
olarak da kalitesini düflürmemifl. Geldi¤inde evimize
nefle doluyor sanki bir konser havas›n› doyumsuz
coflkusunu yafl›yordunuz. Edip a¤abey söylüyor biz
de ona efllik ediyorduk. Sesindeki s›cakl›k ve duygu
ruhumuzu okfluyor, keyifli anlar yafl›yorduk. Babac›-
¤›m Edip a¤abeyi kaybetme onun sana senin ona
diyecek çok fleyiniz olmal›. Birbirinizle çok iyi dost
olaca¤›n›za eminim. Sanatç› kiflili¤i ve insan ruhuy-
la çok sevgili Edip a¤abeyimi hiç unutmayaca¤›m.
Sak›n unuttu¤umu sanmas›n, nas›l unutabili-
rim. Edip a¤abeyimin efli “Ayten abla”. Nas›l anlat›-
l›r nas›l söylenir bilmiyorum Ayten Ablam›n yeri
bambaflka. Ona neden bu kadar çok ›s›nd›¤›m› dü-
flündükçe Karadenizli oldu¤u akl›ma geliyor. Ne de
olsa hemflehrim. Belki de bundan ötürü kan›m kay-
nad› Ayten Ablama. Bizim oral› olmas›n›n yan›nda
bana gösterdi¤i sevgiyi ve ilgiyi ifade ederken ki saf-
50

l›¤›n› ve temizli¤ini düflününce iyi ki Edip a¤abeyin


efli iyi ki bizim dostumuz oldu¤una dua ediyorum. O
k›sac›k süre içinde her fleyimle ilgilendi, günlerce
yan› bafl›mda bekledi biraz iyi olunca sevinci yüzü-
ne yay›ld› kötüleflti¤imde, korkusunu ve endiflesini
bana belli etmemek için ola¤anüstü çaba harcad›.
Bir saat, bir dakika daha fazla dayanmam için bana
moral vermeye çal›flt›. Öptü okflad›. S›cakl›¤›n› his-
settim. Bafl›m› gö¤süne koydu¤umda kendimi daha
iyi hissettim. Ona borçluyum. Onu çok severdim.
Eksik olma Ayten Abla. Edip A¤abeyime iyi bak ve
bu beraberli¤inizi ve mutlulu¤unuzun bozulmas›na
kesinlikle izin vermeyin. Sizi doya doya öpüyorum.
Sonra Dilek Abla vard›. Esmer uzun boylu zay›f.
Bir fley yapamaman›n o kahredici ac›s›n› hep içinde
hisseden, ama bunu bize belli etmemeye çal›flan o
esmer güzeli Dilek Ablam. Ne çok u¤raflt› bizim için.
‹flini gücünü bir yana b›rak›p kofltu koflturdu bu dire-
nifl bitsin diye gencecik bedenler topra¤a düflmesin
diye ne çok emek harcad›. Umudunu hep s›cak tut-
tu. Zaman›n›n büyük bölümünü bizim biraz daha di-
renmemiz için harcad›. Ama ne yapal›m Dilek Abla
ne yapsan seninde çaban bir yere kadar sonuç ve-
riyor. Olmad› olamad› bütün gayretine ra¤men se-
nin senin istedi¤in olmad›. Çabalar›n yetersiz kald›.
Yaflam biraz da böyle ac›mas›z herkesin gönlüne
göre yaflanm›yor ve ço¤u zaman ac›mas›z oluyor.
Ferhat a¤abey vard›. FERHAT TUNÇ. Hani
uzun dal gibi boylu poslu. Yan›k sesi uzun y›llar hal-
k›n›n sevgisini, umudunu ve sesini dünyaya duyur-
maya çal›flan bu u¤urda bir sürü bask›lar gören hal-
k›m›z›n ozan›. Onunla da tan›flt›m çok sevdim. O da
beni çok sevdi. Sesinin s›cakl›¤› yüre¤ine ifllemifl.
Sanki sesiyle de¤il de yüre¤iyle söylerdi türkülerini.
Anadolu’nun sesini tafl›d› bize o k›sac›k sohbetlerin-
51

de. O k›sac›k anlarda yüzlerce y›ll›k Anadolu tarihi-


ni yaflad›k. fieyh Bedreddin’i, Börklüce’yi yaflad›k.
Pir Sultan onunla geldi evimize konuk oldu. Anado-
lu’da direnifl ve mücadelelerde yaflam›n› yitiren sa-
y›s›z insan onunla demli çaylar›m›z› yudumlad›. Se-
venlerinden ayr› dört duvar aras›nda, mahpuslarda
bulunan özgürlük mahkumlar›n› getirdi aram›za on-
lar bize biz onlara türküler söyledik. Ferhat Tunç’la
Ferhat A¤abeyle beraber. Bizleri unutma Ferhat
a¤abey. Hem unutma hem de unutturma. Biliyorum
beni ve ablam› çok sevmifltin. Duydum ki bizim için
bir türkü bestelemeyi düflünmüflsün. Ne güzel yap-
m›fls›n senden bunu beklerdik. Çok güzel bir türkü
olaca¤›n› tahmin ediyorum. Ne de olsa sen Ferhat-
s›n. Sen söylersin de kötü olur mu. Diline sa¤l›k
ama yaln›z bizi söyleyip b›rakma. Di¤er direniflçileri
de seslendir. Onlar da bunu hak ediyorlar. Hem bizi
hem onlar› unutma unutulmam›za izin verme. Saz›-
n› ve sesini bizim için susturma. Emin ol biz senin
yan›nda olmasak da seni hep dinliyor olaca¤›z. Ne-
rede söylersen söyle kula¤›m›z hep seninle ç›nlaya-
cak. Seni de çok seviyorum.
Daha baflkalar›yla da tan›flt›m hepsini anlatma-
y› beceremem. Bunun için beni ba¤›fllamalar›n› isti-
yorum. Mesela Bilge Abla vard›. Bilgesu Erenus.
Onu da anlatmak isterdim ama yetersiz kal›r diye
korkuyorum. Onu Zehra ablam›n anlatmas›n› istiyo-
rum. Çünkü onlar direniflin bafl›ndan beri beraber-
ler. Beraber çok anlaml› günler geçirmifllerdi. Benim
aç›mdan Bilge abla çok fazla övgüyü hak ediyor
ama bunlar› ablam›n söylemesi daha anlaml› olur
diye düflünüyorum. Birde bizimle ilgilenen refakatçi-
ler vard›. Bizimle sevinen bizimle üzülen her ihtiya-
c›m›z› yerine getirmek için canla baflla çal›flan. Ken-
dilerini unutup sadece bizler için yaflayan bize güç
52

vermek için var›n› yo¤unu ortaya koyan refakatçile-


rimiz direniflin isimsiz kahramanlar›yd›. Ne çok
eme¤iniz geçti bizlere neler paylaflt›k sizlerle... Siz-
lerin de sevgisini içimde götürüyorum. Her zaman
beraber olaca¤›z. Beraber soluk al›p beraber güle-
ce¤iz. Üzüldü¤ünüzde moralinizi düzeltmek için ça-
¤›r›rsan›z biliniz ki hemen orada sizlere Karadeniz
f›kralar›ndan bir demet sunaca¤›m. Yüre¤imi yürek-
lerinize nefesimi nefesinize kar›flt›r›p beraber soluk
al›p verece¤iz. Hiçbirinizi unutmayacak sonsuza ka-
dar birlikte yaflayaca¤›z.
Küçükarmutlu’da geçirdi¤im süre doldu¤unda
ayr›l›k vakti gelmiflti. Tabi ayr›l›k gerçek ayr›l›k de¤il
elbette. Ama sonunda ayr›l›yordum sevdiklerimden.
Ablamdan ve di¤er direniflçi arkadafllar›mdan. Art›k
gitme vakti gelmiflti. Vakti gelenler hep gitmediler mi
birer birer. ‹flte bu gidenler kervan›na bende kat›l›-
yordum. Yaflad›¤›m bu dünyada geçirdi¤im k›sac›k
bir süre içinde yapt›klar›m ya da yapamad›klar›mla
gidiyordum. Ard›mda neleri ve kimleri b›rakt›¤›m›
nas›l anlataca¤›m› bilemeden gidiyordum. Hapisha-
nede Mehmet amcam› uzun süre görememenin
hüznüyle gidiyorum. Oysa ne çok görmek isterdi be-
ni. Mektup yazm›flt›k birbirimize ama yetmiyor ki.
Karfl›l›kl› birbirimizi görmek için neler vermezdim
oysa. Kimbilir ne kadar üzülecektir gidiflime. O du-
varlar›n ard›nda çaresizlik içinde nas›l katlanacakt›
benim gidiflime. Ne yapal›m onunda pay›na bu düfl-
müfl demek. Hem daha benden sonra yaflayacakla-
r›na flimdiden al›flt›rmal› kendisini. Ama kolay olmu-
yor elbette. Dayan amca ne olursa olsun seni hiç
yaln›z b›rakmayaca¤›m. Hep yan›nda olaca¤›m. Ka-
l›n betonlar›n ard›nda da olsan sesine ses kataca-
¤›m. Türkülerinize ve sloganlar›n›za kat›laca¤›m.
Di¤er arkadafllar›n›n hücrelerine de girece¤im. On-
53

larla da oturup türküler söyleyece¤iz. Koyu sohbet-


ler eflli¤inde demli çaylar yudumlayaca¤›z hem de
tavflan kan› cinsinden. Hem nas›l b›rak›r›m ben se-
ni ve arkadafllar›m› can›m amcam. Biz sizler özgür
olas›n›z tecritte kalmayas›n›z diye yat›rmad›k m›
bedenlerimizi açl›¤a. Bunca bedeli bunun için göze
almad›k m›. Elbette hücrelerinize özgürlük tafl›yaca-
¤›m Karadeniz’den. Karadeniz’in da¤lar›ndan çiçek-
ler de¤il ama kucak kucak umut getirece¤im sizlere.
Ne zaman umudunuz azal›rsa inan›n ben yan›n›zda
olaca¤›m. Hiç ayr›lmayaca¤›z. Zalimler duvarlar›n›
ne kadar kal›nlaflt›r›rsa beraberli¤imiz daha bir güç-
lenecek. Kal›n betonlar›na da döktükleri her kürek
çimento bizim sevgimizi karacak, sevgimizi yo¤ura-
cak. Zalimlere inat her demir kap› bizlerin kavuflma-
s›na geçit olacak. Ben geldi¤imde kendili¤inden aç›-
lacak bana k›lavuzluk edecek. Gidiyorum çok iste-
yip de yapamad›¤›m düfllerimi geride b›rakarak.
Çok sevdi¤im, yaz›lar›n› ve kitaplar›n› okudu¤um
yazar büyüklerimle sohbet edemeden gidiyorum.
Cezmi Ersöz’ü tan›yamadan, onun o kaleminden
bal damlayan, okudukça insan›n içine çiçeklerin aç-
t›¤› yaz›lar›n› konuflamadan gidiyorum. Kitaplar›n›
yaz›lar›n› okumufltum Cezmi a¤abeyin. Ama tan›fl-
mak yokmufl k›smette. Keflke onu ne kadar çok
sevdi¤imi yüzüne karfl› söyleme flans›m olsayd›. Bi-
liyorum onu da mutlu ederdi böyle olmas› ne yapa-
l›m bir çok düflüm gibi bunu da yapamad›m. Ama
duydum benim için yaz›lar yazm›fl beni anlatm›fl
okurlar›na onlarla paylaflm›fl. Zaten paylaflmak her
zaman büyütmüyor mu sevgiyi. Elbette büyütüyor.
Bunu en iyi Cezmi a¤abey bilir. Keflke benim için
yazd›klar›n› okuma flans›n olsayd›. Ve bütün bu
yapt›klar› için kendisine teflekkür edebilseydim.
Ama bunu benim için yapars›n de¤il mi babac›¤›m.
54

Biliyorsun böyle dostlar kolay bulunmuyor. Onun


için bulunca b›rakmamal› s›ms›k› sar›lmal›. Bir sar-
mafl›¤›n a¤aca sar›ld›¤› gibi sar›lmal› ve sevgiyi
egemen k›lmal›.
Gitme vakti gelip çatt›¤›nda ilk Zehra ablam ve-
dalaflmak için yan›ma geldi. Can›m ablam gün gel-
di annem oldu gün geldi arkadafl›m ama mutlaka
her zaman bir parçam oldu. Neyin onun neyin be-
nim oldu¤unu her zaman kar›flt›rd›k. Neler paylafl-
t›k. Yoksullu¤u paylaflt›k, ac›y›, sevinci, mutlulu¤u
paylaflt›k yeri geldi paylaflt›kça ac›m›z azald› mutlu-
lu¤umuz ço¤ald›. Nas›lda al›n band›mdan öptükten
sonra yan›mda sayg› duruflunda duruyor. Güçlü ol-
maya çal›fl›yor gözyafllar›n› bana göstermemek için
içine ak›t›yor. Ne kadar zorland›¤›n› anlam›yorum
san›yor. Oysaki anl›yorum. Nas›l anlamam yüre¤i-
nin bir yar›s› belki de tamam› gidiyor ama o bunu
belli etmemeye çal›fl›yor. Güçlü oluflunun bir nede-
ni de beni fazla uzun zaman yaln›z b›rakmayaca¤›-
n› bildi¤inden olsa gerek. B›rakmaz, b›rak›r m› Ca-
nan’›n›. Hiçbir zaman b›rakmad› ki bu kez b›raks›n.
Hani ayr›l›k anlar›nda, gidenin ard›ndan yak›nda ka-
vuflaca¤›m duygusu var ya, nas›lsa k›sa bir süre
sonra beraber olacaks›n ya sevdi¤inle, iflte bu duy-
gu insan›n yüzüne bir mutluluk tatl› bir tebessüm
olarak gelip yerleflir ya, iflte can›m ablam›n yüzü de
öyle. Bütün ac›s›na ra¤men bu tebessümü yüzün-
den eksik etmiyor. Elveda demiyorum sana abla sa-
dece hoflçakal diyebilirim. Yüzünde tekrar görüflebi-
lece¤imizin ifadesiyle yan›mdan ayr›l›yorsun. Ve ka-
p›dan ç›kt›¤›n andan itibaren seni özledi¤imi farke-
diyorum. Özlemin dili olsa ve beni anlatsa ne kadar
zor durumda olaca¤›n› biliyorum.
Sonra insanlar, dostlar›m›z geliyor birer birer.
Ben yatt›¤›m yerden onlar› izliyorum hala. Tan›d›k-
55

lar›m, tan›mad›klar›m iflçiler, yoksul gecekondu in-


sanlar› geliyor. Sevgi ve sayg›yla yan›mda sayg› du-
ruflunda bulunup yerini s›radakine b›rak›yorlar. San-
ki birden bire içeri giriyor. Tan›yorum bu yüzü. Bu
adam› tan›yorum. Tan›yorum ne demek benim bir
parçam o babam o içeri giriyor, sanki ne oldu¤unu
anlamaya çal›flan bir hali var. Etraf›na bak›yor. Son-
ra bana duruyor bir an ne yapaca¤›n› bilememenin
telafl›n› yafl›yor yan›bafl›mda. Güçlü olsun diye gü-
lüyorum belli belirsiz. Bunu anl›yor. Anlar tabii anla-
maz m› benim babam. E¤iliyor o koca gövdesiyle,
önce saçlar›m› okfluyor, iri elleriyle yüzüme gezdiri-
yor parmaklar›n›. Yüzünde hala ne oldu¤unu anla-
yamaman›n tuhaf izi var. Ne kadar da sevimli ellerin
var. Yüzümü okflarken tekrar babam›n yüre¤ini dü-
flünüyorum. Ya dayamazda burda yan›mda durur-
sa. Hay›r ben bu kadar ac›y› tek yürekle tafl›yamam
derse. Yüre¤imi benden istese ne yapard›m. Ama
düflündü¤ümün hiçbiri olmuyor. Beni al›n band›mda
ve iki gözümden öptükten sonra a¤›r a¤›r do¤rulu-
yor. Sayg› durufluna geçiyor. Babas› Canan’›n
önünde sayg› duruflunda. Yapma demek istiyorum
esas önünde sayg› duruflu yap›lacak sensin. Ama
duymuyor beni ve devam ediyor. Yüre¤i s›k›fl›yor ve
yüzü kas›l›yor gözlerinden birkaç damla yafl süzülü-
yor yanaklar›ndan afla¤›. Ama ben biliyorum ve de
görüyorum ki gözyafllar›n› içine ak›t›yor hem de sel-
ler gibi. Bilmez miyim bilirim elbet babam›n gö¤sü
bir volkan gibi patlamaya haz›r. Ama dayan›yor. Da-
yanmal›, çünkü ona baflka flans b›rakmad›m ki. K›-
sac›k yaflam›m›n en uzun bir dakikas›n› yaflatt› ba-
bam bana. Benim yaflad›¤›m bu bir dakikay› babam
kaç y›l kaç as›r olarak yaflad› tahmin edemiyorum.
A¤›r a¤›r yan›mdan ayr›ld›¤›nda babama olan ba¤-
l›l›¤›m› hat›rlay›verdim. Keflke biraz daha yan›mda
56

kalsa diye içimden geçirdim. Sonra ‹smail amcam›n


iri gövdesini gördüm kap›n›n efli¤inde. Geldi yan›m-
da durdu. Babam› gördüm onun yüzünde. Biz am-
camla ne kadar ba¤l›ysak birbirimize babamla am-
cam› birbirinden koparmak o kadar zordu. Düflünü-
yordum ne çok ac›m›z olmufltu amcamla ama ne-
dense hiçbiri gelmiyor akl›ma flu anda. Sadece am-
cam› izliyorum ne yapaca¤›n› merak ediyorum. Yü-
zündeki ifadeyi çözmeye çal›fl›yorum ama baflara-
m›yorum. Yan›ma diz çöküp al›n band›mdan ve göz-
lerimden öptü¤ünde içini görebildim. Kalbi küt küt
at›yor Canan’›m diyor sensiz ne yapaca¤›m diyor.
Kim amca der bana art›k. Dese de senin kadar s›-
cak ve sevecen olan›n› kim söyler. Sen gidersen
ben ne yapar›m Canan’›m diye kime sar›l›r›m. Sar›l-
sam da sendeki s›cakl›¤› bulur muyum san›yorsun.
San›r m›s›n amcan eski amcan olarak kalacak. Yü-
re¤imiz senin gidiflini nas›l karfl›layacak. Nas›l ey
yüre¤im art›k Canan yok, art›k onsuzlu¤a al›fl›rsan
iyi edersin diyebilir. Hadi ben dedim de bakal›m be-
nim yüre¤im bunu kabul eder mi. E¤er etmezse ben
nereden bulurum baflka bir Canan›. Tanr›m ne yap-
mal› yüre¤imi buna nas›l al›flt›rmal›y›m. Ama ne
olursa olsun güzel gözlü k›z›m sen istedin ya s›rf
sen istedin diye al›flaca¤›m söz veriyorum. Bu koca
amcam söz veriyor. Sonra a¤›r a¤›r aya¤a kalkt› o
koca gövdesiyle. Sayg› durufluna geçti. Onunda bir-
kaç damla gözyafl› süzüldü yanaklar›ndan. T›pk›
babam gibi amcamda gözyafllar›n› ak›tt› içine doya
doya. Sonra a¤›r a¤›r odadan yan›mdan ayr›ld›. Ta-
n›d›klar›m, tan›mad›klar›m geldi yan›ma, bekledikle-
rimin ço¤u gelmemiflti. Oysa ne çok görmek ister-
dim onlar› son yolculu¤uma ç›karken. Oysa onlar›n
ifllerini engellememek için son yolculu¤umu tatil gü-
nüne, Pazar gününe denk getirmifltim. Pazar günü
57

olmas›na ra¤men dost bildiklerimin ço¤u yoktu ora-


da.
Remzi a¤abey Mehmet amcam›n avukat›, akra-
bam›z, dostumuz oradayd›. Onu gördüm onun da
durumu iyi de¤ildi. Mevzuatlarla u¤rafl›yor Rize’ye
götürülmem için gerekli ifllemleri tamamlamaya ça-
l›fl›yordu. Memleketime giderken de ayn› arabada
olacakt›m Remzi a¤abeyimle. Sonra fiengül Ablam›
uzaktan farketti¤imde kolunda birileri oldu¤unu onu
ayakta tutmaya çabal›yordu. Yan›ma geldi. Yüzü
ac›dan gerilmifl a¤lamaktan göz p›narlar› kurumufl-
tu. Babam›n “güçlü olmal›s›n” uyar›lar›na tam olarak
cevap vermiyor sürekli a¤l›yordu. Elbette a¤lard›
uzun y›llar boyunca ne çok fley paylaflt›k fiengül ab-
lamla. Elbette zaman zaman tats›z anlar›m›z olma-
s›na ra¤men nedense hep mutlu oldu¤um zamanla-
r› hat›rl›yordum fiengül Ablam› görünce. Bir abla
kardeflin ötesinde iyi bir arkadafl iyi bir dosttur.
Onunla s›rlar›m› paylaflt›m. Babama bile söylemedi-
¤im özel s›rlar›m›. Lise y›llar›nda afl›k oldu¤umu ilk
ona söyledim. Ben onu o bizi çok sevmiflti. Onu da
ard›mda b›rak›p gidiyorum iflte. Bu böyle bir yolcu-
luktu iflte. Kimseyi yan›na alma flans›n yok. Seven-
lerini sevmeyenlerini hep b›rak›p gideceksin. Ama
yaln›z gideceksin. Tekrar bakt›¤›mda flu an yüzünü
hat›rlad›¤›m kimseyi göremedim. Dedim ya, tatil gü-
nüydü ama beklediklerimin ço¤u yoktu. Keflke gi-
derken onlar› ne çok görmek istedi¤imi anlayabilse-
lerdi. Gidenlerin belki de en çok istedikleri fley bu ol-
sa gerek. Ama olsun yine de vard› insanlar. Sonra
bir yan›mda babam bir yan›mda amcam beni az iler-
deki ambulansa bindirdiler. Yan›ma da babam otur-
du. Hastaneye do¤ru yola ç›kt›k. Tekrar babama
bakt›m. Yine saçlar›m› okfluyor “ Canan›m diyor da-
ha flimdiden seni özlemeye bafllad›m. Sensizli¤e
58

al›flmak çok zor olacak” diyor. fiimdi ben bir araba-


n›n içinde uzanm›fl yat›yor önde babam, halam›n
o¤lu Serkan ve Remzi a¤abeyim Rize’ye do¤ru yo-
la ç›km›flt›k bile. Babam›n s›k s›k gözleri doluyor
Remzi a¤abeyim ona destek olmaya çal›fl›yordu.
Karadeniz’e dönüyordum. Birden ne çok özledi¤imi
farkettim Karadeniz’i. Da¤lar›n› çay bahçelerini,
yapmucunu ve daha birçok fleyini. Birde babaan-
nemle dedemi. fiimdi ne durumdad›rlar kim bilir
mümkün de¤il kabul etmezler bu gerçe¤i. Babaan-
nem can›m benim ne çok u¤raflm›flt› beni vazgeçir-
mek için. Ta ‹zmir’e gelmiflti iki gün yan›mda kalm›fl-
t› faydas› olmad›¤›n› görünce Rize’ye geri dönmüfl-
tü. Nas›l dayan›rlar benim yoklu¤uma. Dedem ca-
n›m dedeci¤im sende az u¤raflmad›n. Babama az
bask› yapmad›n beni vazgeçirsin diye ölüm orucun-
dan. Ama can›m dedeci¤im e¤er babam›n böyle bir
flans› olsayd› senin söylemeni bekler miydi san›yor-
sun. O bu durumdan memnun mu san›yorsun. Hep
babama yüklendiniz. Ondan baflaramayaca¤› bir
fley istediniz. Ve ço¤u zaman onu sorumlu tuttunuz.
Ama can›m dedem ben vermifltim karar›m› bir kez
babam›n bütün ›srarlar›na ra¤men vazgeçmedim.
Babam›n beni vazgeçirmek için ne kadar u¤raflt›¤›-
n› bilirsiniz de neden hala ona bu kadar yüklenirsi-
niz. Elbette sizin için kolay olmad›¤›n› biliyorum.
Ama birde flöyle düflünün. Benim için kolay m› oldu
san›yorsunuz. Sizler bir torununuzu kaybettiniz ben-
se yaflam›m› hangisi daha büyük hangisi daha bü-
yük bir bedeldir Allah aflk›na. Ama sizi de anlamaya
çal›fl›yorum. Kolay de¤il elbette ama ne olur güçlü
olmaya çal›fl›n ve bana olan sevginizi eksik etme-
yin. Biliyorum can›m dedeci¤im gidiflimden sonra
geceler boyu uyuyamad›¤›n› ve hep beni düflündü-
¤ünü biliyorum ama ne yapars›n yaflam ac›mas›z
59

ve sizin pay›n›za da a¤›r bir bedel düfltü. Benim gi-


diflimle ilgili kimseyi suçlama. Bu benim ald›¤›m bir
karard› ne kadar zor olursa olsun bu karar›ma say-
g› duyman› isterdim. Babaannemle her fleyi ‹zmir’-
deyken konufltuk, biliyor. Zor bir durumla karfl› kar-
fl›ya oldu¤unuzu anl›yorum ama ülkemizde yafla-
nan bu haks›zl›klara ve hapishanede bulunan am-
cam ve arkadafllar› için bizim pay›m›za düflen bede-
li ödedim. Düflünün bir kez ve ona göre karar verin.
Bende üniversite diplomas› elinde dedemin baba-
annemin kuca¤›na at›l›p bak›n diplomam art›k ö¤-
retmen oldum demek istemez miydim san›yorsu-
nuz. Hem de çok isterdim. Ve bu sizi ne kadar mut-
lu ederdi onu da biliyorum. Üniversite mezunu bir
torun en çok sizin hakk›n›zd›. Karfl›laflt›¤›n›z bu du-
ruma metanetle gö¤üs gerin desem de bunun im-
kans›z oldu¤u ortada. Hayat›n›z›n son bahar›nda
sizlere böyle bir ac›y› yaflatmak hiçbir zaman istedi-
¤im bir fley de¤ildi. Ama bunun sorumlusu hiçbir za-
man babam olmad›. O beni sevmekten ve benimle
beraber sonsuza kadar yaflamaktan baflka bir fley
istemedi. En az benim kadar sizleri hiç üzmek iste-
medi. Onun için verdi¤im ve bedelini ödedi¤im bu
karar›m›n babam› üzdü¤ünü de biliyorum.
Rize’ye vard›¤›m›zda bizi bekleyen insanlar
vard›. Ve merakl› gözlerle olay› anlamaya çal›fl›yor
bir fikir yürütmeye çal›fl›yorlard›. Annemi gördüm
orada o da beni. Çok periflan bir hali vard›. Ana yü-
re¤i elbette kötü olacak. Can›n›n Canan›n› u¤urla-
yacak ve ondan ayr›lacakt›. Bir de halalar›m› gör-
düm. Birden bana çok yabanc› geldiler neden böyle
oldu acaba. Halbuki ne çok severdim onlar› bizim
büyümemize emek harcam›fllar çocuklar›na ne al›r-
larsa bana da onu almaya çal›fl›rlard›. Kendi evlat-
lar›ndan hiç ay›rmazlard› beni. Ama bugün bana
60

çok so¤uk geldiler neden böyle oldu acaba. Düflün-


dükçe direnifl aylar› boyunca ne benim ne Zehra
Ablam›n yan›na halalar›m ve day›lar›m ve de onla-
r›n çocuklar› ( Serkan’›n d›fl›nda ) hiç gelmediler.
Halbuki halalar›m›n çocuklar› ile kardefl gibi büyü-
müfltük. Biz onlar›n evinde onlar bizim evimizde.
Beraber yer, beraber içerdik. Ama ne olduysa ölüm
orucu direnifli bafllad›ktan sonra oldu. Hiç biri bizi
aramaz sormaz oldular. Nas›l bu kadar de¤iflebildi-
ler anlamak mümkün de¤il. Sorsam acaba cevap
verirler mi.
Zehra Ablam› ve beni hiç ziyaret etmediniz. Ne
yapm›flt›k biz. Ülkemizde yaflanan katliamlara karfl›
bedenlerimizi barikat yapm›flt›k bu muydu suçumuz.
Size göre suç olan bu durum bize göre onurdu.
Söyler misiniz çocuklar›n›zdan biri hapishane-
de yatarken babam ve biz sizlere böyle mi davran-
d›k. Yaz k›fl sizlerle beraber olmaya çal›flmad›k m›.
Do¤rusu bu de¤il miydi. Sevenler zor günlerinde
dostlar›n› yaln›z b›rak›r m›. Bir bafl sa¤l›¤›n› bile ba-
bamdan esirgediniz. Ne yapm›flt› babam. Bize gidin
ölüm orucuna yaflamlar›n›z› kaybedin mi dedi. Öyle
mi san›yorsunuz böyle mi biliyorsunuz. Hiçbir za-
man hiçbir baba can› gibi sevdi¤i k›zlar›n›, evlatlar›-
n› kaybetmek ister mi. Hele benim babam melek ba-
bam hiç ac› çekmiyor mu san›yorsunuz. Evet bizim-
le onur duyuyor ama çekti¤i ac›y› tahmin edebiliyor
musunuz. Edemezsiniz. E¤er öyle olsayd› ac›s›n›
paylaflmak ister, ona destek olmaya çal›fl›rd›n›z.
Ama biz giderken siz ve kocalar›n›z babam›n yan›-
na gelmediniz. Ama e¤er bu durum sizi mutlu edi-
yorsa babamdan bir baflsa¤l›¤›n› esirgemek sizi ra-
hatlat›yorsa söyleyecek fazla bir fley yok. Sizlerden
bizim gibi düflünmenizi istemedik. Ama geçmiflte
yaflad›klar›m›z›n hat›r›na bile böyle davranmaman›z
61

gerekirdi. Sizin ve efllerinizin baflsa¤l›¤› dilemedi¤i


can›m babama, hiç tan›mad›¤›, hiç görmedi¤i Bolu-
’dan bir camii imam› güç verdi. Zehra ablama hedi-
ye getirdi onunla foto¤raf çektirdi ve babama Allah’-
tan sab›rlar diledi. Ne anlaml› bir ziyaret de¤il mi.
Bunu babaannem de gördü. Daha nice insanlar ara-
d› babam› ac›s›n› bir parça olsun hafifletmek için.
Bir siz yoktunuz bir de çocuklar›n›z.
Türbanl› üniversite ö¤rencileri geldi arkadafllar›
ile beraber, sohbet ettiler babamla hem de s›ms›cak
koyu sohbetlerden. Hem de düflünceleri ile beraber.
Dua ettiler bizim için benim için ablam için. Yüre¤i-
mizi ›s›tt›lar onlarla daha bir anlaml› oldu direnifl.
Babam bütün bu insanlara minnettarl›¤›n› sundu.
Ne olurdu daha s›cak daha hoflgörülü olsayd›n›z.
Babam›n ve sevdiklerimin mezar›n›n üzerine koydu-
¤u karanfillere bile tahammül edemediniz. Ne ol-
mufltu da bu kadar ac›mas›z olabildiniz. Çiçeklerim-
den ne istemifltiniz. Nas›l olurda babam›n benim
için bir fley yapmad›¤›n› düflünebildiniz. Neden ça-
resiz oldu¤unu benim karar›m karfl›s›nda bir fley ya-
pamad›¤›n›, k›sacas› onu anlamaya çal›flmad›n›z.
Oysa ne çok severdi sizleri. Sizleri ve ye¤enlerini.
Ne zaman ihtiyac›n›z olsa yan›n›zda olmad› m›. Ça-
¤›rd›¤›n›zda hemen yan›n›za koflmad› m›. Ne istedi-
niz babamdan. Onun o s›ms›cak yüre¤ini nas›l so-
¤uttunuz kendinizden. Sizler ye¤enleri de¤il miydi-
niz. O çok sevdi¤iniz day›n›z› nas›l b›rakt›n›z. Ayn›
durumda sizler olsayd› day›n›z neler yapard› hiç ak-
l›n›za getirmediniz mi. Ama olsun benim babam›n
yüre¤ine hiçbir zaman nefret ve kin egemenlik kura-
mad›. Her defas›nda sevgisiyle altetti nefreti. Bu se-
ferde can›m babam gene insanlar› sevecek hem de
daha çok sevecek bizim sevgilerimizi de temsil ede-
cek yüreklerimizdeki sevgiyi babam insanlara suna-
62

cak. Sundukça ço¤alacak sevgisi ve ben hep onun-


la gurur duyuyorum.
Can›m babam senin arkadafllar›n›n ço¤u da
yoktu beni u¤urlamaya gelenler aras›nda. Halbuki
benim bildi¤im ne çok arkadafl›n vard›. Gençli¤inde
beraber mücadele etti¤in arkadafllar›n›n ço¤u yoktu
mesela. Olmalar› onlar aç›s›ndan ne kadar güzel
olacakt› halbuki. Onlarla bir dönem kader birli¤i yap-
m›flt›n. Tehlikeli günleri, fliddetin ve kavgan›n kol
gezdi¤i günlerde yoldafl s›cakl›¤›n› yaflam›flt›n›z.
Aran›zdan ayr›lan yoldafllar›n›z için beraber hayk›r-
m›flt›n›z sloganlar›n›z›. Ço¤u yaln›z b›rakt› seni be-
ni u¤urlarken. Sonra dostlar›n vard› beraber yiyip iç-
ti¤iniz, fabrika mesailerinde beraber terledi¤iniz ay-
n› kaptan yemek yedi¤iniz nice sevinçler paylaflt›¤›-
n›z dostlar›n. Onlar›nda ço¤u görünmedi ortal›kta.
Ac›n› azaltmak bir parça güç katmak için bile gelme-
diler yan›na. Bilmiyorum çok mu zordu bir baflsa¤l›-
¤› dilemek neden böyle davran›rlar acaba neden.
Tabi ben henüz çok gençtim, bütün bu olup bitenle-
re anlam vermekte zorlan›yordum. Ama san›r›m ko-
lay bir aç›klamas› da yoktur bunun. Ta ‹stanbul’dan
kalk›p beni son yolculu¤umda u¤urlamaya gelen
dostlar›ma da iyi davranmad›n›z. Onlara düflman
gözüyle bakt›n›z, hakaret ettiniz. Halbuki onlar›n bir
sorumlulu¤u yoktu bu karar›mda. Ama öfkenizi on-
lara kustunuz. U¤urlaman›n sonunda tekrar baba-
annemi gördüm. Dayan›lmaz ac›lar içindeydi. Ba-
bam geldi yan›na neden sonra ikisi beraber birbiri-
ne sar›lm›fl a¤l›yorlard›. Hem de gözyafllar› ile bera-
ber umuduna ak›tarak. Babam “ Nas›l yapt›n k›z›m
nas›l yapt›n Canan›m, Tanr›m o nas›l yürektir öyle
nas›l kocaman bir sevgidir bu dünya kuruldu kurula-
l› böyle bir fley yafland› m›. Yoklu¤una nas›l dayan›-
r›m gül yüzlü filinta boylu k›z›m” Biliyorum babam,
63

yafl›m küçük olsa da biliyorum her fleyi halk›m için


yapt›m halk›m›n mutlulu¤u için. Benden önce de ay-
n› kaderi paylaflanlar gibi güzel ve sevgi dolu bir
dünya için yapt›m. Yapamad›m, zulüm makinesi ça-
l›fl›rken, halk›m›n bütün de¤erlerine sald›r›rken ve
yok ederken insani olan her fleyi ben seyredemez-
dim bütün olan› biteni. Belki bugün beni anlayan in-
sanlar›n say›s› çok azd›r ama ço¤alacak ve ben
sonsuza kadar onlar›n yüreklerinde yafl›yor olaca-
¤›m.
Dedemi gördüm gözleri dolu, yüzündeki ifadeyi
anlamak istedim ama çözemedim. Oturdu dualar
okudu benim için. Can›m dedeci¤im bütün dualar›n›
duydum ve seni ne kadar sevdi¤imi tekrar hat›rla-
d›m. Biliyorum benden beklediklerini yerine getire-
medim. Okumufl diplomas›n› alm›fl Canan olarak
gelemedim yan›na boynuna sar›lamad›m. Baflka
k›zlar› k›skand›n beni düflündükçe. Ama bilmelisin
ki ben çok mutluyum ve yapt›klar›mdan hiç de pifl-
man de¤ilim. Kötü bir fley yapmad›m dedeci¤im.
‹nand›¤›m gibi yaflad›m ve bedelini ödüyorum. Çev-
rene bir bak kaç tane gerçek anlamda inanan ve
inançlar› u¤runa gerekti¤inde bedel ödemeye haz›r
insan görebilirsin. Ben bir anlamda onlar›n inançs›z-
l›klar›n› yüzlerine vurdum. ‹ki yüzlü olduklar›n› hay-
k›rd›m. Onlar bunu kendilerine itiraf edemezler ama
gerçek bu. Onun için bafl›n dik olmal› dedeci¤im.
Dik ve onurlu. Seni utand›racak bir fley yapmad›¤›-
m› biliyorum. Senden son istedi¤im babama haks›z-
l›k yap›lmas›n›n önüne geç buna izin verme. Çünkü
o seni çok seviyor.
Art›k elveda demenin zaman› geldi san›r›m.
Sevenlerim elveda.
Kay›p giderken bir y›ld›z gibi aran›zdan elveda
gökyüzü.
64

Elveda can›m babam, fiengül ablam...


Elveda annem...
Ben olmadan, diploma almay› düflleyen ö¤ren-
ci arkadafllar›m elveda...
Her zaman sevdi¤im ve ne olursa olsun mutlu-
lu¤u için her fleyi göze ald›¤›m sevgili halk›m ELVE-
DA...
K›sac›k yaflam›mda yapt›klar›m, yapamad›kla-
r›mla, özlemlerim ve kay›plar›mla aran›zdan ayr›l›r-
ken herkese ELVEDA...
65

III. BÖLÜM

Zehra Anlat›yor

Ben do¤du¤umda takvim yapraklar› 1979 y›l›-


n›n A¤ustos ay›n› gösteriyordu. S›cak ve nemli Ka-
radeniz’de bafllad›¤›m yaflam›m› yine bir s›cak Ha-
ziran günü noktalad›m Karadeniz’de, do¤du¤um
memleketimde.
Ben ZEHRA KULAKSIZ. Rize’ de dünyaya gel-
dim. Gözlerimi açt›¤›m ülkemde kan gövdeyi götü-
rüyordu. Bir yanda gençler, bizim gençler onuru ve
mücadeleyi eme¤i ve özgürlü¤ü temsil ediyorlar.
Halk›n› savunmak için bedenlerini siper ediyorlar
kurflunlara. Birer birer düflerken topra¤a yerlerini
yenileri al›yordu gecikmeden. Ama düflman ac›ma-
s›z düflman zalimdi ve kana doymuyordu. Ne güzel
insanlard›, düflünmeden geride b›rakt›klar›n› gençli-
¤inin bahar›nda ayr›ld›lar aram›zdan. Ben merhaba
derken yeni bir yaflama onlar yüzlerinde görevini ta-
mamlam›fl insanlar›n mutlulu¤uyla, gülümseyerek
süzülüp gittiler aram›zdan. Kimisi çok gürültülü, bir
66

k›sm› sessiz sedas›z b›rakt›lar bizi bu çat›flman›n


ortas›nda. Bir ço¤unu tan›mad›m, karfl›laflamad›m
hemen hiçbiriyle ama y›llar sonra resimlerinden ve
dinledi¤im öykülerinden keflke dedim keflke görebil-
seydim onlar›. Bir yudum çay› bölüflebilseydim on-
larla kim bilir ne kadar çok mutlu olurdum. Mücade-
lelerini ve direnifllerini dinleyebilseydim o bal damla-
yan a¤›zlar›ndan. Ama olmad› geç gelmifltim dünya-
ya ve onlar›n çok acelesi vard›. Sanki biran önce
aram›zdan ayr›lmak bizleri ard›na b›rakmak onlar
için bir anlam ifade ediyordu. Gerçekten bir anlam
olmal› diye düflünüyorum yoksa neden bu kadar
acele etsinler neden daha önce gidenlere kavufl-
mak için her fleylerini ardlar›na koyup da gitsinler.
Çok daha sonralar› anlayacakt›m onlar› gidiflle-
ri öyle basit bir ayr›l›fl de¤ildi. Bir kavuflmayd› ço¤u
zaman. Giderken b›rakt›klar› sonsuza kadar temsil
edildiler insanlar›n yüreklerinde ve her hat›rland›-
¤›nda aralar›nda oldular kalanlar›n. Ondand›r de-
mek giderken yüzlerindeki o anlaml› gülümsemeler.
Bilinir ki insanlar ayr›l›rken de¤il de kavuflurken gü-
lümserdi. Gülümserdi günefli ellerine al›p sunarken
sevdiklerine. Bir y›ld›z kayarken nas›l seyredersek
gökyüzünü öyle heyecanl› seyrettik onlar›n gidiflleri-
ni. Bazen bu¤ulu bir cam›n arkas›ndan bakar gibi
yüzlerini seçemedik, umutlar›n› ve hüzünlerini anla-
yamad›k zaman zaman bak›fllar›n› hep yüre¤imizde
hissettik.
Onlar; bizlere tafl›nmas› zor ama bir o kadar da
onurlu miras› b›rakarak, birer birer giderken seven-
lerinin yan›na, ben ise bu zorlu yollarda yeni yeni
görmeye ve yürümeye çal›fl›yordum.
Sonra ülkemin üzerine o karabasan gibi çöken
y›llar› hat›rl›yorum. 12 Eylül’ü ve o dönemde yurdu-
mun ne kadar emek harcanarak yarat›lm›fl de¤erle-
67

ri varsa onlara vahflice sald›r›lar› hayal meyal hat›r-


l›yorum. Henüz emekleyerek yürüdü¤üm dönemler-
de 17 yafl›nda dara¤ac›na gönderilen gençleri hat›r-
l›yorum. Dünyan›n çok talihsiz ve berbat bir yerinde
dünyaya gelmiflim demek.
Kopkoyu bir karanl›¤› egemen k›ld›lar yurduma
ve insanlar›ma. Babalar› evlatlar›na düflman etme-
ye çal›flt›lar. Nefret afl›lad›lar minicik yüreklere bü-
yüklerini sevmesinler diye. Sevgi dolu yürekleri ç›-
kart›p yerlerine kendilerinin duygusuz ve buz gibi ci-
simlerini yerlefltirmeye çal›flt›lar. Beyinlerde güzellik
ad›na ne varsa boflalt›p kaba bir et y›¤›n› haline ge-
tirmek için bütün olanaklar›n› seferber ettiler.
Uzun zaman insanlar mutlu bir haber beklediler
insanl›k ad›na, hem de çok uzun zaman...
‹nsanlar küçük fleylerden mutlu olmay› becere-
biliyordu o zamanlar. Bazen hesapta olmayan bir
olay sizlere tarifsiz bir huzur veriyordu. ‹flte böyle bir
durumla bende karfl›laflt›m. Henüz küçüktüm ama
yeni bir kardeflimin dünyaya geldi¤ini hat›rl›yorum
belli belirsiz. Karanl›¤›n hüküm sürdü¤ü o günlerde
Canan kat›lm›flt› aram›za, birde kardeflim olmufltu.
O zaman kardeflimdi. Sonra s›rdafl›m oldu, dostum
oldu, ço¤u zaman. Hem de öyle dostlardan de¤il.
‹kimiz büyüdükçe paylaflt›klar›m›zda büyüdü. Sev-
dik birbirimizi, zaman geçtikçe sevgimiz birbirine ka-
r›flt›. Önce yüreklerimizi sonra bütün benli¤imizi
kaplad›. O güne kadar yaflanmam›fl bugüne kadar
yaflanmayacak bir yoldafll›k ba¤›yla ba¤land›¤›m›z›
biz dair kimsenin görüp anlamas›na olanak yoktu.
Zaman› geldi¤inde bütün dünya bunu anlamak için
çok çaba harcayacak ama baflar›s›z olup tekrar dü-
flünecek nas›l bir durumla karfl› karfl›ya kald›¤›n›
çözemeyecekti.
Canan’›n aram›za kat›lmas› en çok benim iflime
68

yaram›flt›. Art›k so¤uk k›fl gecelerinde koyun koyu-


na beraber yataca¤›m ve duygular›m› paylaflaca-
¤›m bir s›rdafl›m olmufltu. Tam olarak zaman›n›
an›msam›yorum ama 5-6 yafllar›ndayd›m babamla
annem ayr›ld›lar. Ben bir anlam veremedim küçü-
cük akl›mla. Keflke diyorum böyle olmasayd›. ‹stedi-
¤imiz zaman istedi¤imiz kadar annemizi görebilme-
mize ra¤men yine de insan›n içine bir burukluk b›ra-
k›yor böyle durumlar.
‹lkokula bafllad›m yafl›m geldi¤inde. Çocukluk
arkadafllar›mla minik dünyam›z› anlamaya çal›fl›yor
çocuk olman›n tad›n› ç›karmaya çal›fl›yorduk.
Bizim yörelerde pek karfl›lafl›lan bir durum de-
¤ildir ama birinci s›n›ftan itibaren s›n›f baflkan› ol-
dum. O zaman bile insanlara hizmet etmek ve onla-
r›n sorunlar›yla ilgilenmek yaflam›mda önemli bir
yer tutmaya bafllad›¤›n› fark ettim. ‹lkokulda okudu-
¤um o befl y›l boyunca kayda de¤er bir fley olmad›-
¤›n› fark ediyorum düflündü¤ümde. Beraber büyü-
dü¤üm halam›n çocuklar›yla yaflad›klar›m, her ço-
cu¤un karfl›laflt›¤› ola¤an sevgi iliflkileriydi. Orta-
okulda okuyordum birinci s›n›fta. O y›l sömestr tati-
linde ‹stanbul’a tafl›nma karar› verildi. Ailemin ald›¤›
bu karar önemli olaylar›nda milad› oluyordu ayn› za-
manda.
Ben ve kardeflim Canan ‹stanbul’u düflündükçe
tedirgin oluyor çok büyük bir kent oldu¤unu duydu-
¤umuz bu yer bizi ürkütüyordu. Ne de olsa o ana
kadar Rize’den d›flar› ç›kmam›flt›k. ‹stanbul büyük
bir flehir ve içinde her fleyi bar›nd›r›yordu. Yoksullu-
¤u bar›nd›r›yordu mesela ve biz bunu yaflad›k. Bel-
ki de sevginin en anlaml›s›n› o anlarda fark ettim.
Kalabal›k bir aile olarak yaflad›¤›m›z ‹stanbul’daki
ilk y›llar›mda dünyay› yeniden ve baflka bir pence-
reden gözlemlemeye çal›flt›m. Kitaplar› ve kalemle-
69

ri olmadan okula gelen arkadafllar›m› gördüm. Biz-


de yoksulduk ama gördü¤üm baz› ö¤renci arkadafl-
lar›m›n durumu içler ac›s›yd›. Ve onlar o haliyle bile
yaflama s›ms›k› sar›lm›fllar umutlar›n› canl› tutmaya
çal›fl›yorlard›.
Ortaokuldan sonra lise y›llar›mda baz› olaylar›
daha rahat aç›klayabiliyor, duyars›z kalamayaca¤›m
olaylar›n yan›bafl›mda yafland›¤›n› görebiliyordum.
O y›llarda lisede demokratik mücadelenin bir
yerinde olmam gerekti¤ini fark ettim. Liseyi bitirdim
ve üniversite y›llar›m bafllad›. -Benim için ulafl›lmaz
gibi görünen o büyük kap›dan içeri girdi¤imde duy-
du¤um heyecan› düflündükçe hala kalbim s›k›fl›yor-
Art›k ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencisiydim. Say›-
s›z gencin hayal edip sadece uzaktan seyretti¤i o
büyük okulun ö¤rencisiydim art›k...
Üniversitelerin kurulufl mant›¤› gere¤i araflt›rma
bilim üretme ve dünyada ve ülkede yaflanan olayla-
ra çözüm üretme yerleri olmal›yd›. Ama bizim ülke-
mizde oluflturulan sistem gere¤i üretken beyinlerin
düflünen ve sorgulayan insanlar›n çok az bulundu-
¤u bir kalabal›kla karfl›laflmam beni düflünmeye ve
nedenleri hakk›nda kafa yormaya zorlad›.
Ülkemiz her aç›dan bunal›m yafl›yor. Ekonomik
durum tam bir ç›kmaz içinde siyasal yap› çürümüfl-
lü¤ü yafl›yor ama üniversitelerde bu konuda elle tu-
tulur bir çaba gözükmüyor. Bu beni kahrediyor.
Olaylara seyirci kalmay› bir türlü içime sindiremiyor-
dum. Neden sonra benim gibi düflünen baflkalar›n›n
oldu¤unu fark etti¤im zaman epeyce zaman geç-
miflti.
Bu s›ralar yaflam›m› derinden etkileyen bir ola-
y› hat›rlatmal›y›m. Küçük amcam Mehmet gözalt›na
al›n›p tutuklanm›flt›. Çok k›sa bir süre sonra baz› ta-
leplerle amcam›n arkadafllar› ölüm oruçlar›na bafl-
70

lam›flt›. K›sa bir süre sonra bu ölüm orucu direniflçi-


lerinden baz›lar› hayatlar›n› kaybetmeye bafllay›nca
neler hissetti¤imi tam olarak aç›klayam›yordum. Bir
tak›m haklar› kazanmak için insanlar›n nas›l hayat-
lar›n› feda edebildikleri, nas›l böyle bir bedeli göze
alabildikleri benim için ola¤an bir fley de¤ildi. Amca-
m› ziyarete gitti¤imde bütün bunlar› anlamaya çal›-
fl›yor gerçekten böyle bir bedeli ödemeye de¤er mi
diye düflünmeden edemiyordum. Ama ben ne düflü-
nürsem düflüneyim insanlar inançlar› u¤runa be-
denlerini açl›¤a yat›r›yor ve ölümü gülerek karfl›la-
yabiliyordu.
1996 Ölüm Oruçlar› sona erdi¤inde ard›na tam
12 ölü b›rakm›flt›. O zaman bu direniflin kazan›lma-
s› için ödenen bedellerin daha sonra hapishaneler-
de yap›lan k›y›mlar› engellemedi¤i görülecekti. D›-
flarda topluma tek tip yaflamay› dayatanlar hapisha-
nelerde sürekli katliam senaryolar› düzenlediler. Di-
yarbak›r Hapishanesi’nde 10 tutuklunun dövülerek
öldürülmesi yeterli tepkiyi toplamay›nca bu kez Ulu-
canlar Hapishanesi’ne sald›rd›lar 12 ölü.
Savunmas›z insanlara sald›rmak ve katletmeye
doymuyordu savafl tanr›lar›.
O dönemde bizde üniversite gençli¤i olarak
akademik ve demokratik sorunlar›m›z için alanlara
ç›kmaya bafllam›flt›k bile. ‹çerdekilere buldozerlerle
sald›ran güçler bizlere de cop ve panzerler eflli¤in-
de karfl› koyuyordu. En do¤al hakk›m›z olan göste-
ri, bas›n aç›klamalar›m›z bile polisin sald›r›s›na u¤-
ruyor, adeta nefes alam›yorduk. Bunun gibi düzen-
ledi¤imiz gösterilerin dördünde gözalt›na al›nm›fl ifl-
kencelerin yafland›¤› o merkezlerle tan›flm›flt›m bi-
le. Henüz genç yafl›mda kimsenin ad›n› duymak is-
temedi¤i o yerlerin potansiyel müflterisi olmufltum.
Çünkü demokratik bir ülke istemenin ne yaz›k ki bir
71

bedeli vard› benim ülkemde.


1995 y›l›nda Gazi Mahallesi’nde yap›lan katli-
am›n y›ldönümünde yap›lmak istenen gösterilere
kat›lmak istedi¤imde tekrar gözalt›na al›nd›m. Be-
nim ülkemde gösteriye kat›lmak bir yana niyetlen-
mek bile gözalt› nedeni olabiliyordu. fiubede kald›-
¤›m dört gün boyunca gördü¤üm bask›ya ve iflken-
ceye ra¤men ifade vermeyi reddettim. San›r›m bu
tavr›m cellatlar›n hiç hofluna gitmemifl olacak ki her-
hangi bir delil olmamas›na karfl›l›k beni tutuklay›p
Ümraniye Hapishanesine gönderdiler. Orada k›sa
bir süre kald›m ilk duruflmada sal›verildim. Ama bu
k›sa süre içinde çok fleyler yaflad›m dört duvar ara-
s›nda. Önce beraber yaflaman›n ve paylaflman›n
onurunu yaflad›m. Orada insanlar her fleyini payla-
fl›yordu. Kimse kendi için bir fley düflünmüyor yapa-
caklar›n› hep beraber nas›l baflaracaklar›n›n düflün-
cesi içindeydiler.
Ziyaretçilerimiz oluyordu. Canan geldi bir gün
babamla beraber. Beni görünce gözleri doldu. Bir
süre hiçbir fley konuflamadan birbirimize bakt›k. Yü-
reklerimizle konufltuk. Birbirimize dokunamaman›n
o kahredici hüznünü yaflad›k. Sonra babam› fark et-
tim. Kardefli Bayrampafla’da k›z› burada hapishane
kap›lar›nda çile dolduran say›s›z babalardan biri.
Onlara öyle bakarken birden ne çok sevdi¤imi dü-
flündüm. Nas›l da mutlu olmay› hak ediyorduk. Ama
karanl›klar› ayd›nl›¤a ç›karmak isterken, çocuklar
a¤lamas›n diye bölüflebilmek için bir lokma ekme¤i
yapmak gerekiyormufl bu ayr›l›klar›. Mahkemeye
ç›kt›¤›mda babaannemi gördüm. Babam yoktu. Bir
gün önce belini incitmifl yataktan de¤il kalkmak k›-
p›rdayam›yordu bile.
Sonra Remzi a¤abeyimi gördüm. Vefal› dostu-
muz, akrabam›z. Hem de avukat›m neler yapm›flt›
72

bizler için. Mehmet amcam için u¤rafl›yordu y›llard›r


sonra ben bela oldum bafl›na. Allah için güzel bir sa-
vunma yapt› ve beni sal›verdiler.
Eve geldi¤imde babam› gördüm salonun orta-
s›nda ölü gibi yat›yor. Beni gördü¤ünde bütün gücü-
nü toplay›p bana sar›ld›¤›nda çekti¤i ac›y› fark et-
tim. Bende sar›ld›m babama doya doya öptüm onu.
Sonra demli çaylar›m›z› içerken koyu bir sohbete
dald›k. Ben onlara hapishanede yaflad›klar›m› onlar
bana yoklu¤umda olan biteni anlatt›lar. Çok fazla
de¤iflen bir fley yoktu. Hemen her fley oluruna ak›-
yordu. Dört ayl›k ayr›l›ktan sonra geçirdi¤im ilk ge-
ceyi CANAN’la paylaflt›¤›m o geceyi sabaha kadar
konuflarak geçirdik kardeflimle. Yaln›z hapishane-
lerden konuflmad›k o gece geçmiflten konufltuk ge-
lecekte ki düfllerimizden bahsettik. Gençli¤in duru-
munu sorgulad›k bilgi da¤arc›¤›m›z›n yetti¤ince.
CANAN Ege Üniversitesi’ni kazanm›flt› o sene.
Kayd›n› yapt›rmak için ben de kardeflimle beraber
‹zmir’e gittim. Öyle anlafl›l›yordu ki bundan böyle
daha az görüflerek daha çok hasret çekecektik. Bu
ayr›l›klar›n her aç›dan bizi daha çok birbirimize ba¤-
lad›¤›n› anlamak için zamana gereksinme varm›fl
demek ki.
Ben ‹stanbul’da Canan ‹zmir’de telefon görüfl-
melerinin d›fl›nda seyrek de olsa bir araya gelebil-
dik. Yaz tatilini ‹stanbul’da geçiren kardeflimle doya-
s›ya beraber olman›n keyfini yaflad›m. Okullar aç›l-
d›¤›nda ayr›l›k vakti yine gelip çatm›flt›. Canan’› ‹z-
mir’e u¤urlad›k ve Canan’s›z yaflant›ma al›flmaya
çal›flt›m çaresizce. Ama kolay olmuyordu elbette. O
y›l bahar aylar› ile birlikte F Tipi hücre hapishaneler
sorunu da Türkiye’nin gündemine yerleflmeye bafl-
lam›flt›. Art›k her yerde bu konu tart›fl›l›yor çözüm
önerileri üretiliyordu. Bafllang›çta küçük bir grubun
73

bafllatt›¤› bu tart›flmalar toplumun büyük bir kesimi-


ne tafl›nm›flt›. Bildiriler, paneller, sokak eylemleri ile
F Tipinin izolasyon ve tecrit oldu¤u anlat›lmaya ça-
l›fl›l›yordu. Hükümetin bu projeden vazgeçmemesi
durumunda ülkemizi büyük felaketlerin ve olaylar›n
bekledi¤i söyleniyordu. Ama bu kampanyan›n etki-
leri ve yapt›r›m gücü Adalet Bakanl›¤›na geri ad›m
att›ram›yor. Bakanl›¤›n bu inatç› tavr› gelecekte ya-
flanacak katliam ve ölümlerin habercisi gibiydi.
O haber bomba gibi düfltü Türkiye gündemine.
Yirmi hapishanede ölüm orucu direnifli bafllam›flt›.
Yaln›z hapishanelerde de¤il d›flarda da direnifl kara-
r› alm›flt› tutuklu yak›nlar›. ‹çerdeki direnifli destekle-
mek için d›flarda yap›lacak bu eylem beni çok heye-
canland›rm›fl ne olursa olsun bu direniflin içinde ol-
mak istemifltim. Evet karar›m› vermifltim bu direnifle
kat›lmal› amcam ve arkadafllar› ile omuz omuza ol-
acakt›m. Onlar içerde bizler d›flar›da zafere kadar
beraber kol kola olmal› ve dostlar›m›za ve sevdikle-
rimize sahip ç›kmal›yd›k. Karar›m kesindi ama aile-
me nas›l haber vermeli bunu onlara nas›l aç›klama-
l›yd›m. Babamla konuflmaya karar verdim öncelikle.
Ama ben henüz konuflmaya bafllamadan o ne oldu-
¤unu çoktan anlam›flt› bile. Bana “ Çok zor bir karar
vermiflsin seni cayd›rmak istesem de bunu baflara-
mayaca¤›m› anl›yorum.” Ama her fleye ra¤men tek-
rar düflünmeni isterim dedi¤inde karar›m› çok dü-
flündü¤ümü art›k daha fazla düflünecek bir fley ol-
mad›¤›n› söyledim. Beni kucaklad› ve öptü. Ben ona
sar›ld›m. O anda babam›n gözünde iki damla yafl
döküldü¤ünü fark etmedim bile.
Birinci grup direnifle bafllam›flt›. Benim de için-
de bulundu¤um ikinci grup baflka bir yerde bafllad›k
ölüm orucuna. Önceleri evde devam eden direnifli
Taksim’de aç›lan TAYAD binas›nda birleflerek de-
74

vam edecekti. ‹ki hafta sonra bütün direniflçiler bir


aradayd›k ve hep beraber yaflad›¤›m›z sorumlulu-
¤un bilinciyle uzun bir yolculu¤a bafllam›flt›k. Der-
ken bir haber geldi. ‹zmir’de de ölüm orucu bafllad›-
¤› duyuldu¤unda herkesten farkl› olan benim duy-
gular›m karmakar›fl›k oluverdi. ‹zmir’de direnifl bafl-
lam›flt› ve kardeflim CANAN direniflin içindeydi. Ne
diyebilirim hiçbir zaman beni yaln›z b›rakmayan ca-
n›m kardeflim bu kez de gelece¤ini benimle paylafl-
maya haz›rlanm›flt›.
Canan’›nda ölüm orucuna bafllamas› ailemizi
çok etkilemifl ve durumu anlamalar› zorlaflm›flt›. Ar-
t›k ziyaretçilerimiz geliyor, tan›d›k tan›mad›k insan-
lar›m›z direniflimizi desteklemek için her yerde ey-
lemler düzenliyor kamuoyunun duyarl› k›lmaya ça-
ba harc›yordu.
Hapishanede bakanl›kla yap›lan görüflmeler
devam ediyor Adalet Bakanl›¤›’n›n iki yüzlü tavr›n-
dan ötürü büyük olaylar›n yak›nda patlayaca¤›n›
hissediyorduk. Sonunda 19 Aral›k sabah› bizim bile
boyutlar›n› düflünemedi¤imiz bir katliam haberiyle
sars›ld›k. Devlet bütün hapishanelere sald›r›ya geç-
mifl ifl makineleriyle duvarlar› deliyor, ac›mas›zca
kurflun ya¤d›r›yordu tutuklular›n üzerine. Sonra diri
diri yakt›lar insanlar›. Bayrampafla Hapishanesi Ba-
yanlar Ko¤ufluna yang›n bombalar›yla sald›ran dev-
let güçleri alt› bayan tutukluyu yakarken; yalan ma-
kinesi durumuna getirdi¤i medya arac›l›¤›yla tutuk-
lular›n kendilerini yakt› yalan›n› yayd› bütün ülkeye.
Yaz›k ki bu yalanda etkili oldu. ‹nsanlar›m›z›n bü-
yük bölümü inand› bu aldatmacalara. Art›k F Tipi
tecrite karfl› bafllatt›¤›m›z direnifl hareketimiz devle-
tin ac›mas›z sald›r›s› karfl›s›nda kendisi tecrit ol-
mayla karfl› karfl›ya geldi. Amcamdan haber alama-
d›k bir süre. Sonra yaral› oldu¤unu ve hastanede ol-
75

du¤unu ö¤rendik. Daha sonra bakanl›k verdi¤i söz-


leri unutarak hapishanelerdeki tutuklular› hücrelere,
hem k›fl ortas›nda buz gibi tabutluklara atmaya bafl-
lad›. Birer kemik torbas› gibi.
Katliam tam dört gün sürdü. Bu sürenin sonun-
da medya yaflam›n› kaybeden ve diri diri yanan in-
sanlar› bir yana b›rakm›fl hapishanelerdeki pet flifle-
lerden yap›lm›fl gaz maskelerini ve tutuklular›n kul-
land›¤› sözüm ona silahlar› göstererek katliamc›la-
r›n ne kadar zor bir görevi baflar›yla gerçeklefltirdi-
¤ini anlat›yordu. Yaflananlar›n bir katliam oldu¤unu
anlamak için bu medyan›n k›sa bir süre beklemesi
yeterli olacakt›. Daha sonra devletin kendi raporla-
r›nda bunu bir katliam oldu¤u resmen aç›kland›.
Ama bu yalanlar› yayanlar›n ne yüzleri k›zard› ne de
bir özür dilediler katledilenlerin yak›nlar›ndan.
Ramazan bayram›na yak›n, bulundu¤um TA-
YAD binas›n› basan polisler binay› mühürleyip biz-
leri döve döve kap›n›n önüne koydular. Hücrelerde
tutuklular›n dünyayla iliflkisini kesmeyi düflünen yö-
neticiler d›flar›da bizleri de tecrite koymay› ve yal-
n›zlaflt›rmay› kafalar›na koymufllard›.
Derne¤imizin bas›l›p mühürlenmesinden sonra
yeni bir yer bulmam›z ve direniflimize orada devam
etmemiz gerekiyordu. Partilere, derneklere ve sen-
dikalara yapt›¤›m›z baflvurular de¤iflik nedenlerden
ötürü bir tak›m gerekçelerle olumlu karfl›lanmad› ve
biz bir avuç direniflçi kendiside bir direniflçi olan fie-
nay Ablan›n K. Armutludaki gecekondusuna tafl›n-
maya karar verdik. Böylece Armutlu günleri baflla-
m›fl çok sonralar› direnifl mahallesi olarak tan›nacak
ve zaman zaman yabanc› medyada dahi çokça sö-
zü geçecek yeni evimizdeki sade yaflama merhaba
demifltik.
Armutlu süreci bafllad›¤›nda görece sakin bir
76

hava devam ediyordu ülkemde.


Devlet hücre hapishanelerini yaflama geçirmifl
kendince sorunu çözmüfltü. Ama tutuklular hiç de
öyle düflünmüyorlard›. Onlar içerde bizler d›flarda
direniflin devam etmesi ve daha yay›lmas›n› düflü-
nüyorduk. 19 Aral›k sald›r›s›ndan sonra medya dire-
nifli görmemeyi ve unutulmas›n› sa¤lamaya çal›fla-
rak k›r›labilece¤ini düflünüyordu. Ama sürecin hiç
de öyle olmad›¤›n› görmeleri için fazla beklemeleri-
ne gerek kalmad›.
Hapishanelerden ilk ölüm haberi geldi¤inde
Mart ay›n›n 21’i idi. Devam eden günlerde ölüm ha-
berleri ço¤almaya bafllay›nca yeniden herkes ölüm
oruçlar›n› konuflur olmufltu. ‹flte o günlerde Armut-
lu’daki direnifl evinde babamla konuflurken Canan’›
da buraya getirmek istedi¤inden bahsetti. Bende iyi
olaca¤›n› bunu benim de istedi¤imi söyledim.
Babam aç›s›ndan flu anki durum çok zordu. Be-
ni istedi¤i zaman görebilmesine karfl›l›k kardeflim
için ayn› fleyleri söylemek mümkün de¤ildi. K›sa bir
süre sonra kardeflim babam›n kolunda direnifl evi-
nin kap›s›nda göründü¤ünde sevincimden havalara
uçacakt›m. Uzun bir zamandan sonra ilk kez görü-
yordum Canan’›. Ne çok özlemifltim. Onu kucakla-
d›¤›mda hiç b›rakmak istemedim ve doya doya kok-
lad›m. Kokusunu bile unutmuflum neredeyse. Baba-
m›n uyar›lar›yla dinlenmesi gerekti¤ini yorgun oldu-
¤unu anlad›m. Can›m Canan›m yan›mdayd› ve iki
kardefl direnifle ayr› yataklarda ama ayn› odada de-
vam edecektik.
Canan‘la geçirdi¤im günler ne yaz›k ki çok k›sa
sürdü. Geldi¤inde zaten durumu iyi de¤ildi. Canan
her gün biraz daha kötülefliyordu. Ama c›v›l c›v›l
umut dolu gözlerle bak›yorduk hayata. Zaten Ölüm
Orucunu anlaml› k›lan da buydu biraz. Ölüme yat›r-
77

m›fls›n bedenini ama her zaman yaflama iste¤ini


canl› tutacaks›n. Bir saniye fazla yaflamak için mü-
cadele edeceksin. Teslim olmak yok. Önce karde-
flim sonra yoldafl›m olan bu Laz k›z› art›k bizden ay-
r›lmaya haz›rlan›yor görevini tamamlaman›n huzu-
ruyla bizlere elveda diyordu. Oysa babam ne çare-
siz izlemiflti onun Ölüm Orucunu b›rakmas›n›.... ‹ki
evlad› vard› hiç de¤ilse birimizin ayr›lmas› konusun-
da ne çok tart›flm›flt›k. Ama bir kez karar vermifltik.
Bafllad›¤›m›z ifli yar›m b›rakmak olmazd› bunu biz-
den beklememesini kaç kez kendisine söylemifltik.
Söylemifltik ama kabul etmifl gibi görünmesine ra¤-
men yüzündeki ifadeden anlam›flt›k onaylamad›¤›-
n›. Çaresizli¤in o kal›n çizgileri, eksilmemiflti yüzün-
den.
Nisan’›n 15’inci günüydü sabah saat 9’da ca-
n›m kardeflim bizleri geride b›rak›p gidenlerin kerva-
n›nda yerini alm›flt› bile. Yan›na geldi¤imde al›n
band›ndan öpüp sayg› duruflunda bulundum bir da-
kika. Oysa aylarca y›llarca sayg› duruflunda bulun-
mak isterdim. Uzanm›fl yatarken yerinde birden ba-
na gülümsedi¤ini fark ettim. “Sana çal›m att›m” di-
yordu sanki. Evet benden sonra bafllam›flt› direnifle
ama beni geçmiflti. Bunu yaparken benim daha ko-
lay katlanaca¤›m› düflünmüfltür herhalde.
Direniflin bir özelli¤i de gidenlerin s›ras›n›n hiç
olmamas›d›r. Canan’dan ayr›lmay›, onsuz günlerin
nas›l geçece¤ini düflündüm bir an. Zaman zaman
ayr› yaflad›¤›m›z olmufltu. Ama bu sefer farkl› idi.
Henüz uzanm›fl yatan kardeflimin melek yüzüne ba-
karken o anda bile onu özlemeye bafllad›¤›m› fark
ettim. Onsuz geçirece¤im günleri düflündüm. Benim
için çok zor olacakt›. Al›flm›flt›m ona. Bir parçam ol-
mufltu. Nas›l insan›n vücudundan bir parças›n› al›r-
larsa benimde bir yan›m eksikti iflte. Ve bu eksik ha-
78

limle direnifle devam etmek zorundayd›m.


O günden sonra Canan’› ben yaflatmal›yd›m
ikinci bir kimlik gibi. Art›k iki insand›m. Bir bedende
iki can, iki yürek tafl›mal›yd›m. A¤›r oldu¤u belli idi.
Ama ne kadar a¤›rsa bir o kadarda onurlu idi benim
aç›mdan. Ayr›lma vakti gelmiflti kardeflim son yolcu-
lu¤una ç›kacakt› nede olsa. A¤lamad›m. A¤lamak
bile benim için fazla anlaml› olmuyordu. Yola ç›kma-
l›yd› kardeflim Karadeniz’in da¤lar› kucak açm›fl
onu bekliyordu. O Karadeniz’ine, Karadeniz’i Cana-
n’›na kavuflacakt› k›sa bir süre sonra. Koynuna ala-
cak ve koruyacakt› onu sonsuzlu¤a kadar.
K›sac›k yaflam›m›z› düflündüm sonra ola¤a-
nüstü insanlar de¤ildik sonunda. Ama sevgimiz ve
ba¤l›l›¤›m›z dünyalara s›¤mazd›. Üzerdik birbirimizi
arada bir, o zaman bile anlaml› bir duygu yuma¤›
olurduk ikimiz.
Gidiyor, birazdan babam ve amcam gelecekler
ve Canan’›m› al›p götürecekler memleketime. Her
zaman oldu¤u gibi yine öyle oldu ve yolcu yolunda
gerek idi. U¤urlad›k Canan’›, yolcu ettik bir gelini
yolcu eder gibi. Sonra ben tekrar odama döndüm.
Yata¤›ma uzand›¤›mda birden Canan’la vedalafl-
mad›¤›m› an›msad›m. Neden böyle yapt›m. Unut-
tum mu yoksa. Belki de k›sa bir süre sonra kavufla-
ca¤›m› düflündü¤üm için mi böyle yapt›m. Tam ola-
rak aç›klayamad›m bunu. Ama bildi¤im bir fley var-
sa Canan’la vedalaflmam›flt›m. Sonra birden farket-
tim hiç de iyi olmayan sa¤l›¤›m düzelivermiflti epey-
ce. Canan’›n gidifline yordum. Onun gidifli bana güç
vermiflti. Canan’›n ard›ndan benim kendimi toparla-
mam, kendimi daha iyi hissetmem herkesi flafl›rt-
m›flt›.
Odama geldi¤imde kimse yoktu. Canan’a son
görevini yapmak ambulansa kadar onunla olmak is-
79

temifltim. Art›k ayn› odada iki kifliydik. Fatma ve


ben.
Canan’› çok sevdi¤i Karadeniz’in koynuna b›ra-
k›p geldi babam. Ne kadar zor bir durumdur. Bir k›-
z›n›z› topra¤a veriyorsunuz ama yas›n› tutam›yor-
sun. Hiç durmadan hemen di¤er k›z›n›z›n yan›na
geliyorsunuz ve morali bozulmas›n diye duygular›-
n›z› sakl›yorsunuz k›z›n›zdan. Ama can›m babam
anlamad›m m› san›yorsun, elbette anlad›m. Ri-
ze’den dönüp odam›n kap›s›n› açt›¤›n ilk anda anla-
d›m. ‹çinde kopan f›rt›nan›n etkisi yüzünde hissedi-
liyordu. Bunu benden daha iyi kim anlayabilirdi.
Çünkü ben senin k›z›nd›m ve seni çok seviyordum.
Keflke sana umut vermek için bir fleyler söyleyebil-
seydim ama bu direnifl bu ölüm orucu direnifli idi ve
hala devam ediyordu.
O günlerde hapishanelerden de ardarda ölüm
haberleri gelmeye bafllam›flt›. Devletin zorla müda-
halelerine ra¤men ölümlerin önüne geçilemiyordu.
Adalet Bakanl›¤›’n›n taleplerimizi kabul etmek yeri-
ne yasalar üzerinde yapt›¤› de¤ifliklik sadece halk›
aldatmaya yönelik manevralard› ve bizim aç›m›zdan
bir anlam ifade etmiyordu. Gazeteciler ve televiz-
yoncular çok geldiler o günlerde. Nerdeyse sabah-
tan akflama kadar gazetecilerle röportaj yap›yorduk.
Ama ya çarp›tarak veriyorlard› söylediklerimizi yada
hiç yay›nlamamay› tercih ediyorlard›. Böyle yaparak
direnifli k›rabileceklerini düflünüyor olmal›yd›lar.
Sonra ziyaretçilerimizde gözle görülür art›fl oldu.
Her kesimden insanlar ak›n ak›n geliyorlard› K. Ar-
mutludaki direnifl evine ve biz herkesle konuflma
olana¤› bulam›yorduk. Bir zamanlar ›ss›z olan bu ev
insandan geçilmiyordu.
Sanatç›lar ve ayd›nlar s›kça gelmeye bafllad› o
günlerde. Ferhat Tunç geldi. Edip Akbayram ve efli
80

Ayten Abla. Ayten Abla daha çok bizimle kal›yordu.


Her konuda bize yard›m ediyor onunla bir abla ka-
dar s›cak ve duygulu iliflkiler yafl›yorduk. O bizi biz
onu çok sevmifltik. Yüre¤imizi ona aç›p s›rlar›m›z›
onunla paylafl›yorduk. Ama ilerleyen günlerde ne ol-
du¤unu anlayamad›m. Ayten Abla art›k yan›m›za
gelmez oldu. Keflke bizi b›rak›p gitmeseydin be ab-
la seni çok sevmifltik ve sana al›flm›flt›k.
Suavi geliyordu efliyle beraber. Sohbeti tatl› ko-
nuflmas› s›cakt› ve içimiz ›s›n›yordu onunla konu-
flurken. Güleç yüzlü dost insand› Suavi.
Bir de esmer güzeli derler ya iflte öyle bir Dilek
Ablam›z vard›. O da hep bizimle olmaya çal›fl›rd›.
‹flini gücünü b›rakm›fl zaman›n›n hemen tamam›n›
ölüm oruçlar›na adam›flt›. Bir fleyler yapabilmenin
telafl› ile hem bizimle ilgileniyor hem de sanatç›
dostlar›yla diyalog kuruyor onlar›n direnifle katk›s›
için çok yo¤un çaba harc›yordu.
Birde Bilge Ablam vard›. Bilgesu Erenus. Asl›n-
da yafl itibar›yla ona teyze demek gerekirdi ama biz
ona abla demeyi daha sevimli bulmufltuk. Benim,
babam›n ve di¤er direniflçi arkadafllar›m›n, hepimi-
zin Bilge Ablas›yd› o.
‹lk direnifl evini o açm›flt›. Sonra onsuz direnifl
an›lmaz olmufltu. Ne zaman ça¤›rsak, hatta hiç ça-
¤›rmasak da o hep yan›m›zdayd›. Bizimle kal›yor
ço¤u geceler bizlerden ayr›lmaya dayanamad›¤›
için yan›m›zda yat›yordu. Bilge Ablayd› ne de olsa.
Ad› gibi bilge bir zekas›, tertemiz de bir yüre¤i var-
d›.
Direnifl süresi boyunca ne çok fley paylaflt›m
Bilge Ablamla. Arma¤anlar al›rd› bizlere. Bebek ge-
tirdi bana bir defas›nda, ne çok anlaml› gelmiflti ba-
na. Hiç eksik etmedim onu yan›mdan.
K›sa aral›klarla evden ayr›lsa da onu hep yan›-
81

m›zda hissederdik. Bilirdim burada de¤ilse kendisi


flu an bizi düflünüyordu tertemiz yüre¤iyle. Önce yü-
re¤ini açt› bize sonra evini açt› misafiri olduk. Biz
onu misafir etmek istedik ama kabul etmedi. “‹nsan
hiç kendinin sayd›¤› yerde misafir olur mu” dedi.
Geceler boyu geçirdi¤i endifleli saatlere tan›k
oldum sessizce. Hiç flikayetçi olmad›. Karfl›laflt›¤›
baz› olumsuz durumlar› sorun yapmad› ad› gibi bil-
gece karfl›lad›. Nas›l bu kadar hoflgörülü olabildi¤i
benim için hala bir s›r. En gerilimli zamanlarda bile
o so¤ukkanl›l›¤›n› kaybetmez, umutsuz bir olaydan
bile umut yeflertmesini becerebilirdi bilgece. Pek
türkü söylemezdi ama ben sesini çok be¤enirdim.
De¤iflik yorumu beni hep heyecanland›rm›flt›r. Ca-
n›m Ablam seninle paylaflt›¤›m o günleri hiç unuta-
mam sende unutma emi Bilge Abla...
Birde Cezmi Ersöz geldi ziyaretimize bir akfla-
müstü. Konufltuk biraz anlamaya çal›flt›. Anlamak
zor dedi. Anlamak ve anlatmak zor dedi bu direnifli
ama söz veriyorum haftaya direnifli yazaca¤›m.
Haftal›k LEMAN dergisinde yaz›yor Cezmi A¤abey.
Sonra d›flarda babamla konufltular. Gün geceye ka-
vuflurken gecekondu mahallesi K.Armutlu’da ba-
bamla neler konufltular tam olarak bilemedim. San›-
r›m ülkemizde ayd›n üzerine konuflmufllar. Neler
yafl›yoruz bu direnifl boyunca. Direnifl evinde ayd›n
sorununu tart›fl›yoruz. S›cak insand› Cezmi A¤abey
ve sözünün eriydi. Dedi¤ini yapt› ve ertesi hafta ya-
z›s› yay›mland› Leman’da. Yaz›n›n bafll›¤› “ Canan,
Zehra ve Küçük Armutlu” idi. Daha çok Canan ve
beni anlatmaya çal›flm›fl biraz da babam›. Çok gü-
zel bir yaz›yd› çok s›cak, insan› etkileyen bir kalemi
var ustan›n. Sonra telefon numaralar›m›z› yay›mla-
d› yaz›yla beraber. Çok etkili oldu. Yurt içinden ve
yurt d›fl›ndan mesaj ve sürekli telefon geliyordu.
82

Yüzlerce telefon ve mesaj o ana kadar pek fark et-


medi¤imiz bir fleydi. Direnifl dünyan›n her yerinden
izleniyor bir sürü yürek bizim zaferimiz için çarp›yor-
du. Bu çarpan dost yüreklerin sesini hissettikçe da-
ha bir güçlü oluyoruz ve zafere olan inanc›m›z kat-
lanarak art›yordu. Cezmi ustan›n bu yaz›s›ndan
sonra ziyaretçilerimiz de ço¤almaya bafllam›flt› fark-
l› görüflteki insanlar›n gelip destek sunmas› direnifli
daha bir anlaml› k›l›yordu.
Ahmet Abi hiç yaln›z b›rakmad› beni. Babam›n
sevgili dostu Ahmet Paktan hep yan›m›zda oldu.
Özellikle babama çok yard›mc› oldu¤unu kestirebili-
yorum.
Birde Burhan Abi vard›. Vefal› bir dost oldu be-
nim için. Bütün isteklerimizi hiç üflenmeden yerine
getiriyor varsa yeni taleplerimiz için gönüllü oluyor-
du. Denemelerinden oluflan bir de kitab› vard›. Ara-
da bir babam okurdu bana bölüm bölüm. Çok sevin-
mifltim Burhan a¤abey...
Yakup vard› Of’lu Yakup a¤abey. Çok yard›mla-
r›n› gördük. Direnifl evinin de¤iflmez konuklar›ndan-
d›. Her zaman onlar› kendimizden biri olarak gör-
dük. Hep bizimle üzüldüler bizimle sevindiler. Bizi
mutlu gördüklerinde heyecandan ne yapacaklar›n›
bilemediler. Onlar birer insan güzelli¤iydi.
Biri daha vard› onu atlamak olmaz Remzi Kaz-
maz. Avukat›m›z hem akrabam›z hem can dostu-
muz. Ona “artist avukat” derdim. Neden bilmiyorum
bu isim bana ilginç gelmiflti. O kadar iflinin aras›nda
bizleri hiç yaln›z b›rakmad›. Hem Mehmet amcam
hem benim duruflmalar›mla ilgilendi. Çok flakac›,
yaflama coflkusunu hep d›flar› vurmay› severdi be-
nim artist avukat›m. Kardefli vard› Cengiz. Oda elin-
de geldi¤ince bizimle olmaya, bize omuz vermeye
çal›flt›.
83

Çok insanla tan›flt›m bu sürede. Hepsiyle ayr›


ayr› an›lar›m›z oldu. fienlik düzenledik. Ne yaman
bir çeliflki olarak görülüyor de¤il mi. Ölüm Orucun-
day›z ve baz› geceler e¤lenebiliyoruz. Zaten direni-
fli anlaml› k›landa bu de¤il mi. S›ran geldi¤inde gi-
denler kervan›nda yerini alacaks›n ama o zamana
kadar yaflama küsmeyeceksin. Hep yaflamaya çal›-
flacak ve hayat› anlaml› k›lacaks›n. ‹flte böyle bir
gecede ud çalarak Karadeniz türküleri söyledik. Yu-
nanistan’dan gelen bir dostumuza kemençe çald›r-
d›k. Tam da bize göre bir e¤lence, doyas›ya e¤len-
dik o gece.
Bir kez daha severken yaflam› delicesine dire-
niflimizin büyüklü¤ünü düflündüm. Yaflam› severken
delicesine, ölümden korkmamak ne demektir. Nas›l
etmeli nas›l anlatmal› bunu insanlara. Yaflam› bu
kadar severken, açl›¤a yat›rd›¤›m›z bedenlerimizi
düflünün. Düflünceleriyle ve kimlikleriyle yaflamak
isteyen bizlerin baflka bir flans› olsayd› ölüme yatar
m›yd›k san›yorlar. Bizde sevdi¤imizle kol kola gez-
mek istemez miydik sahil k›y›lar›nda. Ailelerimize
bunca ac›y› yaflatmak ve bizsiz bir hayata mahkum
etmek bizi çok mu sevindirirdi. Hay›r. Bin kere hay›r.
Ama ülkemizde yaflanan bu vahflete ve katliamlara
nas›l dur denilebilir. Elbette farkl› görüflleri olanlarda
vard›r ülkemizde. Ama bir kez flunu düflünsünler.
E¤er ölümlerimizle bu vahflete dur demeyi göze ala-
mazsak bizi dikkate al›r m› san›yorsun zalimler.
Bunca insan›m›z› u¤urlarken ölümsüzlü¤e hala ina-
d›n› sürdürüyorsa zalimler, dostlar›m›z›n bir kez da-
ha düflüncelerini gözden geçirmesi gerekmez mi.
Gelen ziyaretçilerle ailelerimizle, direnifl evin-
deki arkadafllar›m›zla kah gülerek kah hüzünlene-
rek geçiyordu günler.
fiengül Ablam geliyordu s›k s›k. Bir türlü bu ola-
84

y› kabullenemiyor ne söylersek söyleyelim bir türlü


al›flam›yordu Ölüm Orucu gerçe¤ine. Kabul eder
görünmesine karfl›l›k her zaman bir çekincesi bulu-
nuyordu. Ve bu bizim moralimizi olumsuz yönde et-
kiliyordu.
Direniflin 200. gününde k›na gecesi düzenle-
mifltik. Türküler söyledik, halaylar çektiler. Skeçler
yapt› dstlar›m›z. O gece direnifl evi ola¤anüstü ge-
celerinden birini yaflam›flt›.
‹lerleyen günlerde direnifl evine üç yeni konuk
üç direniflçi daha kat›lm›flt›. ‹kisi k›z kardeflti. Onlar-
da bizim gibi iki kardefl yolculu¤a ç›kmak istemifller
onlar› görünce Canan’› düflündüm. Onlarda t›pk› bi-
zim gibi tutuklular›n d›flar›daki sesi solu¤u olmak
için bedenlerini açl›¤a yat›rm›fllard›. Ve zaferi kaza-
nana kadar hem içerde hem d›flar›da böyle sürüp
gidecekti. Gidenin ard›ndan yeni direniflçiler doldu-
racakt› bofllu¤u.
Yeni arkadafllar›n aram›za kat›ld›¤› günlerde
benim durumumda yavafl yavafl bozulmaya baflla-
m›flt›. Art›k eskisi kadar s›k d›flar›ya ç›kam›yor daha
çok odamda geçiriyordum zaman›m›. En çokta ye-
mek tarifleri üzerinde sohbet ediyorduk. Birden in-
san düflünüyor ne çok zaman olmufltu bo¤az›m›z-
dan bir lokma geçmemiflti ve biz hala yemek tarifle-
riyle u¤rafl›yorduk. Direnifl böyle bir fleydi. Ölümü
beklerken yaflamay› hiç unutmayacaks›n ve seve-
ceksin. K›saca yaflamay›, ama onurlu yaflamay› se-
veceksin, u¤runa ölümü göze alacak kadar seve-
ceksin. Bu iflin gerçe¤i buydu. Bizde bunu ö¤retiyor-
duk insanlara.
“Günler a¤›r a¤›r ölüm haberleriyle geliyor”du.
Veli Day›y› yitirmifltik hapishanede. Birden düflün-
düm, en yafll› direniflçi idi gidenlerin içinden en gen-
ci ise kardeflim Canan’d›. Ne tuhaf bir duygu. Ne
85

olursa olsun hemen Canan’la bir ilinti kurabiliyor-


dum.
Durumumun iyi olmad›¤› haberini alm›flt› baba-
annem. Rize’den kalk›p gelmiflti benim yan›ma. Çok
sevinmifltim onu gördü¤ümde. Onun bana çok eme-
¤i vard›. Beni büyüttü¤ünü söylesem abart› olmaz-
d›. Çok zaman annem olmufltu benim. Ne zor flart-
larda yaflam›fl bizim için nelere gö¤üs germiflti.
Onun çok zor olacakt›. Katlanabilir miydi bizlerin
yoklu¤una. Canan’› u¤urlam›fl sonsuzlu¤a Zehra’s›
için ç›rp›n›yordu günler geceler boyu. Do¤ru dürüst
yiyip içmedi¤ini biliyordum ama belli etmek istemi-
yordu. Uyuyam›yordu geceler boyu. Nas›l uyusun
can› kadar sevdi¤i k›z› Zehra’s› gözlerinin önünde
eriyordu ve onun elinden hiçbir fley gelmiyordu. ‹s-
tanbul’a geldi¤imiz güne lanet ediyor, ahlan›p, vah-
lan›yordu.
Gitmeden önceki birkaç gün içinde babaan-
nem müthifl duygu yo¤unlu¤u içinde geçti. Dayan-
mak için müthifl bir çaba harc›yor, dualar okuyor,
tanr›dan benim için yard›m diliyordu. Bütün bunlar
bile sakinleflmesine yetmiyordu. Yan›mdan ayr›ld›-
¤›nda a¤l›yordu derin derin. Bana belli etmemeye
çal›fl›yordu ama ben anl›yordum.
O gece yani bilincimin kapand›¤› geceydi. Saat
10:00 s›ralar›. Babam yine o güleç yüzüyle odam-
dan içeri girdi¤inde birden gülmesi kesilmifl tarifsiz
bir endifleye kap›lm›flt›. Biliyorum hep kendini haz›r-
lamaya çal›flm›flt› ama beni öyle görünce ne yapa-
maman›n duygusuyla zorda olsa yan›ma oturdu.
Yüzüme bakmaktan kaç›n›yor yaflad›¤› korkuyu
saklayam›yordu. Can›m babam Canan’dan sonra
ikinci kez ayn› duygular› yaflamaya nas›l dayan›rd›.
Ne kadar güçlü oldu¤unu biliyordum ama durum bu
kez farkl› idi. Evet durumum gerçekten iyi de¤ildi ve
86

babam bunun fark›nda idi. Babama bir fley söyle-


meye çal›flt›m ama baflaramad›m. Art›k konuflmak-
ta zorluk çekti¤imi fark ettim. Babam anlayamad›
yan›mdan ayr›ld›. Ne kadar zorlasam da insano¤lu-
nun dayanma s›n›r› vard› ve ben o s›n›rdayd›m. Ya-
vafl yavafl bilincimin gitti¤ini fark ediyordum.
Sabaha do¤ru tümden yitirmiflim bilincimi. Bilin-
cim kapal›yken de gidenler kervan›nda yerimi ald›-
¤›mda da hep duydum ve gördüm benden sonra ya-
flananlar›. Benim için yap›lanlar› hep gözlerim kim-
seye fark ettirmeden. Babaannem bu dönem hiç ay-
r›lmad› yan›mdan hep öptü koklad› beni kokusunu
hissettim mesela. Hocay› ça¤›rd› iki kez yan›ma son
yolculu¤uma ç›kmadan iki kez kuran okudu benim
için hoca. Bu babaannemi bir parça olsun rahatlat-
m›flt›. Azda olsa mutlu olmufltu bu bilge kad›n.
O aralar babam yan›ma gelmeye pek cesaret
edemiyordu. Babaannem “ gel son kez de olsa k›z›-
n› görmelisin k›z›n seni bekliyor” dedi¤inde yan›ma
geldi babam. Uzanm›fl yatt›¤›m divan›n önüne diz
çöktü. Elimi avuçlar›n›n içine ald› önce aln›mdan
öptü sonra yanaklar›mdan ve gözlerimden öperken
gözlerinden ince bir çizgi halinde yanaklar›ndan sü-
zülen yafllar› görebildim belli belirsiz. “ Kahraman
k›z›m dedi ne yapt›ysam kurtaramad›m seni, seni
ve Canan’›. Art›k sizleri ben temsil edece¤im yürek-
lerinizi yüre¤ime kat›p hep benimle var olacaks›n›z.
Nas›l istedi¤ini bilmiyorum u¤urlan›rken sonsuzlu¤a
senin istedi¤in törenin yap›lmas›n› sa¤layaca¤›m
söz veriyorum arkadafllar›n›n istedi¤i gibi olacak
u¤urlanman. Canan’a yap›lan haks›zl›¤›n sana ya-
p›lmas›na izin vermeyece¤im.” Babaannemi yan›-
ma b›rak›p ç›kt›.
Babamla tören konusunda konuflmufltu baba-
annem. Babam onlar›n törenine kar›flmayacak onlar
87

babam›n ve arkadafllar›m›n yapmak istediklerine


müdahale etmeyecekti.
Birden nefes alamad›¤›n› farketti babaannem.
“K›z›m yavrum demek sende terkettin beni” dedi.
A¤›tlar yakarak evin önüne ç›kt›¤›nda babam yan›-
na geldi. Sonra ‹smail amcam vard› orada. Babaan-
nem babama sar›larak a¤lad›lar bir süre sonra sa-
kinlefltiler. Durumu yeniden anlamaya ve ne yap›l-
mas› konusunda fikir yürütmeye bafllad›lar.
Son nefesimi verdi¤im anda Canan belirdi ara-
m›zda hemen. Gülümseyen yüzüyle inci diflleriyle
küçük gözlüklerin ard›nda o bir çift gözüyle hofl gel-
din abla diyordu. Neden bu kadar beklettin beni se-
ni çok özledim diyordu. Sonra bana sar›l›yor abla
kardefl kavuflman›n sevincine gözyafl› döküyorduk
özgürce. Ne de olsa bizi gören kimse yoktu. Özgür-
ce ak›tt›k göz yafllar›m›z›. Ve kar›flt›k birbirimize. Ar-
t›k hep öyle kalacakt›k. ‹ki bedende bir yürek, son-
suza kadar böyle an›lacak tarihe böyle yaz›lacakt›k.
Haber yay›ld› ‹stanbul’un varofllar›na. Televiz-
yonlar haber verdiler bütün ülkeye...
Küçükarmutlu s›rtlar›na akflam›n alacakaranl›¤›
düflerken direnifl evinin önünde insanlar ço¤almaya
bafllam›flt›.
Kimler yoktu ki aralar›nda iflçiler vard› emekçi-
ler yoksul insanlar geliyordu beni u¤urlamaya. Hem
de çokça gençler vard›. Bizim gençlerimiz. Her biri
atefl parças› yürekleri s›cak hem de öfke dolu genç-
ler. Üniversiteden kavga arkadafllar›m, bizim için
çabalayan u¤rafl veren kavga arkadafllar›. En çok
onlar› görünce mutlu olmufltum. Sonra ço¤ald›kça
ço¤ald› kalabal›k. Beni yaln›z b›rakmak istemedikle-
rini okudum öfke dolu yüzlerinden. Halk›m›z›n her
kesiminden insanlarla doluyordu bulundu¤um evin
önü.
88

Ne çok sevmifltim halk›m›, yoksulluktan kurtul-


sun diye bask› ve zulüm görmesin diye neleri göze
alm›flt›m. Ve daha ne çok fleyler yapmak istedi¤imi
geçirdim akl›mdan. Gerçekten onlara olan sorumlu-
lu¤umu yerine getirebilmifl miydim. Bunu düflün-
düm. Muhtemelen bütün insanlar gibi benimde za-
aflar›m olmufltu, eksik kavram›flt›m baz› meseleleri
ve bu hareketlerime yans›m›flt›. Kolay fley mi bir
devrimci olarak tam anlam›yla halk gerçeklerini
özümsemek onun talep ve beklentilerine göre yafla-
m›n› düzenlemek. Bir yandan sistemin yayd›¤› o
yoz kültürün etkisinden kurtulacaks›n örgütlü yafla-
m›n zorlu¤una al›flacaks›n. Sistemin bütün kurumla-
r›nda bireycilik ö¤retilirken hiçbir zaman “ben” de-
memeyi ö¤reneceksin...
Yan›ndakilerin bir k›sm› hayat›n› yaflamay›
ö¤ütleyecekler sana bencilce, ama sen her zaman
fedakar olman›n onurunu duyacaks›n yüre¤inde.
Büyük büyük yazarlar ve ayd›nlar özgür birey
hakk›nda yeni dünya düzeninin propagandas›n› ya-
pacaklar ama sen elinin tersiyle bütün bunlar› ite-
ceksin. Daha önce bu u¤urda yaflananlar› düflüne-
ceksin, giden yoldafllar›n ödedi¤i bedeller ve karfl›-
laflt›klar› iflkenceler gelecek akl›na. Onlar›n an›s›n›
düflünecek ve onlara lay›k olabilir miyim diye tedir-
gin olacaks›n. ‹nsanl›k tarihinde çok k›sa bir sürede
yaflam›mda nas›l sonsuzlu¤a kadar yaflayabilirimi
hesap edeceksin. Hata yapar›m diye düflünmeye-
ceksin mücadele ederken. Ama hatalar›ndan dön-
meyi bir erdem bir güzel davran›fl örne¤i olarak b›-
rakacaks›n miras olarak. Ailenin mücadeleni engel-
lemesine izin vermeyeceksin. Ama bunu onlara an-
lat›rken gönüllerini kazanarak seninle gurur duyma-
lar›n› sa¤layacaks›n. K›saca zor bir durum devrimci
olmak ve devrimci gibi yaflamak.
89

Çok fley ö¤retti Ölüm Orucu direnifli. Hepimize


ö¤retti. En büyü¤ümüzden en küçü¤ümüze kadar
okumuflumuz ve cahilimiz de ö¤rendi bu direniflten,
yazarlar›m›z ve ayd›nlar›m›zda pay›n› ald› bu dö-
nemden. Kimisi görmezden gelmeyi tercih ederken,
yürekleri bizimle çarpt› ço¤unun. Ama hep beden
ödemek gerekiyor ya güzele ve iyiye kavuflmak için
bedel ödemeyi göze alamayanlar da ç›kt› aram›z-
dan az›msanmayacak kadar. Ama en zor anlar›m›z-
da hiç ummad›¤›m›z, kimseler vard› yan›m›zda. Yü-
reklerini bizimle paylaflt›klar›n› gördü¤ümüzde, fla-
fl›rd›klar›m›z da oldu. Bir deney okulu, anlafl›lmas›
zor bir dönem oldu direniflimiz.
Ölüme ne kadar sevdal› oldu¤umuz söylendi
yaflam› deli gibi severken. Ama baz›lar› bizleri hiç
tan›mak istemedi. Gelip bir çift laf etmeyi yedireme-
di kendilerine. Oysa gelselerdi onlara hiç k›zmad›¤›-
m›z› bizim bir parçam›z olarak düflünmek istedi¤imi-
zi söyleyecektik kendilerine. Aflktan, sevgiden bah-
sedecektik mesela duygular›m›z› anlatacak üzüle-
cek yada sevinecektik. Ama insani olan fleyleri pay-
laflacakt›k özcesi. Ama bu dileklerimiz tam olarak
paylaflmad› maalesef.
Bu s›rada evin önündeki kalabal›kta bir hare-
ketlenme gözleniyordu. Anlam›flt›m benim için Ar-
mutlu’da meflaleli bir yürüyüfl düzenlenecekti. Yine
gençler vard› bu ifli düzenleyenler aras›nda hem de
çokça. Nede olsa onlardan biriydim ve nice ac›lar›
sevinçleri paylaflm›flt›k beraberce. Gözalt›na bera-
ber al›nm›flt›k, coplardan pay›m›za düfleni alm›flt›k
beraberce.
Önce pankartlar› açt›lar kortej olufltu yavafl ya-
vafl “ Kahramanlar ölmez halk yenilmez” pankart›-
n›n ard›nda “ Yürüyüflümüz Zehralarla devam edi-
yor ‹YÖ-DER” imzal› pankart vard›. Ard›nda analar›-
90

m›z ve gençlerimiz. Meflaleler vard› gençlerin elle-


rinde. Öyle basit öyle anlams›z de¤ildi bu yanan
odunlar.
Meflaleler alev ald›¤›nda yaln›z Armutlu sokak-
lar› ayd›nlanmad›. Tutuklular›n hücrelerine doldu
›fl›klar önce sonra Tekirda¤’da duvarlar ard›ndaki
amcam›n yüzünü yalad› meflalenin s›cakl›¤›. Her bir
meflale kaybetti¤imiz bir direniflçi oldu gençlerin el-
lerinde. Sevdiklerini tafl›d›klar›n› düflündü gençler,
daha daha yukar›ya kald›r›rken ellerindeki yanan bu
alevleri. Sloganlar patlad› hep bir a¤›zdan. Anlafl›-
lan yürüyüfl bafllam›flt›. Öfkeli, kararl› kalabal›k a¤›r
ve emin ad›mlarla yürümeye bafllad› yoksul insanla-
r›n yaflad›¤› Armutlu sokaklar›ndan.
Babam vard› en önde yan›nda amcam. Babam
nas›lda güçlü görünüyordu. Herkesin gözünün üze-
rinde oldu¤unu biliyordu elbette. Yürüdü kalabal›k
insanlar, zulmün üzerine yürümenin coflkusuyla do-
laflt›lar Armutlu sokaklar›n› öfkelerini hayk›rd›lar hep
bir a¤›zdan. Zalimlere inat hiçbiri gözyafl› dökmedi
hepsi içlerine ak›tt›lar öfkelerini.
Kalabal›k tekrar evin önünde topland›¤›nda or-
da ki gençlerden biri toplanan kalabal›¤a beni anlat-
maya bafllad›.
Daha sonra babam› ça¤›rd›lar konuflma yap-
mas› için. A¤›r ve emin ad›mlarla geldi kalabal›¤›n
karfl›s›nda megafonu eline ald›. Biliyordu o kalaba-
l›¤›n içinde benimde onu dinledi¤imi. Söyleyecekle-
rini merak etti¤imi anlam›flt›. Canan geldi yan›ma
bir de. Beraber iki kardefl, iki yoldafl orada bulunan
dostlar›m›zla beraber gözlerimizi babama dikmifl
nefesler kesilmiflti. Derin bir sessizlik vard› ortal›kta.
Kolay m› babam›z konuflacakt›:
“Üç mevsim devam eden direniflte ikinci k›z›m›
da kaybettim. Zehra’m›z› da ölümsüzlü¤e u¤urlad›k.
91

Aylard›r direniflin baflar›ya ulaflmas›n için mücadele


ettim. Ama görüyorum ki emeklerimiz istedi¤imiz
sonucu alamad› flu ana kadar. fiu anda neler yapt›-
¤›mdan daha çok neler yapamad›¤›m› düflünüyo-
rum. Düflündükçe bu sürece yeterince kat›lamad›¤›-
m› anl›yorum”
O anda hay›r baba sen üzerine düfleni yapt›n
hem de fazlas›yla yapt›n diye hayk›r›yorum ama o
beni duymuyor ve konuflmas›na kald›¤› yerden de-
vam ediyor. “ Bilmenizi isterim ki bu direnifl hala de-
vam ediyor ve yap›lacak çok iflimiz var hala. Biliyo-
ruz ki hapishanelerde tecrit kald›r›lmadan ve tutuk-
lular›n talepleri kabul edilmeden bu direnifl sona er-
meyecek. Burada olan yada olmayan bütün dostla-
r›ma seslenmek istiyorum. Daha fazla canlar›m›z›
kaybetmeden bu direnifli sahiplenelim. Herkesin ya-
pabilece¤i bir fley vard›r. Bunlar› ortaya ç›kar›p güç-
lerimizi birlefltirelim. Bir saniye bile beklemeye ta-
hammülümüz yok. Yar›n “keflke flunlar› da yapabil-
seydim” dememek için seferber olmal›y›z. Unutma-
y›n zafer ancak bedel ödemeyi göze alanlar›n saye-
sinde kazan›lacak. Direniflimizi her yere tafl›mal›,
mücadeleye hiç ara vermemeliyiz iki k›z›mdan ikisi-
ni de bu direniflte kaybettim. Bunun benim aç›mdan
ne kadar zor oldu¤unu tahmin edemezsiniz. Ama
flunu biliyorum e¤er bu direnifl uzarsa benim yafla-
d›¤›m ac›lar› baflka ana babalarda yaflayacak. Bu-
güne kadar kimseden merhamet dilemedim bundan
sonrada dilemem. Geride kalanlar için bundan böy-
le nas›l mücadele ettiysem bundan sonra da devam
edece¤im. K›zlar›m› anlatmak benim aç›mdan çok
zor. Zaten onlar k›sac›k yaflamlar›nda kendilerini
anlatmay› becerdiler. Biliyorum ki halk›n›n yürekle-
rinde hep yaflayacak bundan böyle ülkemizdeki
devrimci mücadele ve dayan›flma onlarla an›lacak.
92

B›rakt›klar› direnifl gelene¤i yeni kuflaklara tafl›na-


cak. Kardefllik nas›l olur, yoldaflça sevgi nedir bunu
tarihe alt›n harflerle kaz›d›lar. Birbirlerinden hiç ay-
r›lmad›lar her fleylerini paylaflt›lar. Yoksullu¤u pay-
laflt› önceleri, sevgiyi, umudu, sonralar› direnifli pay-
laflt›lar. O kadar büyüktü ki sevgileri ve ba¤l›l›klar›
sonunda ölümü paylaflt›lar. Onlarla hep gurur ve
onur duydum, bundan sonra da duymaya devam
edece¤im. Onlar› çok seviyorum. Canan’›m› ve
Zehra’m› hiç unutmayaca¤›m. Hepimizin bafl› sa-
¤olsun.”
Babam konuflmas›n› bitirdikten sonra kalabal›k-
tan a¤layanlar› gördüm. Gözyafllar›n› saklamaya
çal›fl›yordu baz› insanlar. Sonra k›sa bir sessizlik
hakim oldu kitleye. Ard›ndan slogan sesleriyle inledi
Armutlu sokaklar›. Son olarak marfl›m›z› söyledi
dostlar›m›z.
“ B‹ZE ÖLÜM YOK” marfl› düflündüm ne çok
söylemifltik gidenlerin ard›ndan. Oysa flimdi ben gi-
diyordum ve flimdi benim için söylüyordu yoldaflla-
r›m.
Bir k›sm› benim bulundu¤um evin yan›ndan hiç
ayr›lmad›. Gidenlerle yar›n buluflmak üzere vedala-
fl›rken kalanlar koca bir atefl yak›p etraf›na dizilmifl-
lerdi bile. Ertesi gün erken saatlerden itibaren in-
sanlar dolmaya bafllad› direnifl evinin önüne. Art›k
son yolculu¤uma ç›kmak üzere haz›rl›klar bafllam›fl-
t›. Dostlar›m›n omzunda Armutlu sokaklar›nda son
defa dolafl›p Karadeniz’e do¤ru yola ç›kacakt›m.
Mevzuatlarla u¤raflmak yine Remzi a¤abeyime
kalm›flt›. Nede olsa avukat›md›. Dostumuzdu birde.
Ö¤lene yak›n son haz›rl›klar tamamlanm›fl yürüyüfl
korteji haz›rlanm›flt›. Yine pankartlar aç›ld› resimle-
rimiz yoldafllar›m›n ellerinde yürüyüflün bafllamas›-
n› beklemeye bafllad›lar. Yola ç›kt›¤›m›zda babamla
93

amcam› gördüm. Yine kol kola yine güçlü görünü-


yorlard›. Slogan sesleri daha gür ç›kmaya baflla-
m›flt›.
Biz Ölüm Orucuna bafllarken Armutlu’da bir di-
reniflevi varken hapishaneden sal›verilip direnifle
devam edenlerle beraber bu say› üçe yükselmiflti.
Önce Osman Osmana¤ao¤lu’nun direnifli sürdürdü-
¤ü evin önünden geçti. Sonra Sevgi Erdo¤an’ ›n
bulundu¤u yere geldik. Sevgi abla yürüyemiyordu.
Sedyeyle evin balkonuna ç›kard›lar ve k›sa bir ko-
nuflma yapt›. Direniflin devam etti¤ini ve zafere ka-
dar sürdürecekleri konusunda and içti. Sevgi Ablay-
la da vedalaflt›m ve ileride bulunan ambulansa do¤-
ru devam ettik. Beni ambulansa koyarlarken alk›fllar
tuttular, sloganlar att›lar yoldafllar›m, dostlar›m.
Ambulansla hastaneye giderken babaannem
yan›mdayd› babamla beraber. Ne çok a¤›t yakt›
hastaneye var›ncaya kadar. Babam hemen hemen
hiç konuflmad›. Uzun uzun seyretti beni. Birde ba-
baannemi sakinlefltirmek için usulca bir fleyler söy-
ledi. Sanki beni rahats›z etmek istemiyordu. Hasta-
nede fazla kalmad›k. K›sa süren ifllemlerden sonra
dostlar›mla ve yoldafllar›mla Rize’ye do¤ru yola ç›k-
m›flt›k. Uzun bir yol vard› önümüzde. Canan›ma ka-
vuflmak için daha epey bir zaman vard›. Yoldaflla-
r›m bu yolculukta da beni yaln›z b›rakmam›fl iki oto-
büs bana efllik ediyorlard›. Babaannemle benim “ar-
tist avukat›m” bizden önce uçakla gitmifllerdi. Bizi
orada karfl›layacaklard›.
Daha önce say›s›z defa gidip geldi¤im bu yol-
lardan son kez geçiyordum. Biliyorum Karadeniz yi-
ne hep öyle h›rç›n da¤lar› hep vahfli ve yemyeflildi.
Bu güzelli¤e sevdalanmamak mümkün müydü.
Onun için hep sevmifltim Karadeniz’i. Ya¤murunu
bile özlemifltim. Kent merkezinden sonra bozuk yol-
94

lardan ve dik yokufllardan yaklaflt›¤›m›z› anlam›fl-


t›m. Hiç de¤iflmemifl diye düflündüm. Hala yollar›-
m›z› do¤ru dürüst yapmad›klar›n› anlad›m.
Mahallemizdeki ilkö¤retim okulunun önüne gel-
di¤inizde birden durdu arabalar ve herkes boflald›
içlerinden. Anlam›flt›m yolculu¤umun son bölümünü
de yoldafllar›m›n ve dostlar›m›n omuzlar›nda ta-
mamlayacakt›m. Kararl›yd› arkadafllar›m.
Tekrar pankartlar aç›ld› ve yola koyulduk. Haya-
t›m›n 5 y›l›n› geçirdi¤im tatl› ac› çocuklu¤umun bir
bölümünü yaflad›¤›m okuluma bakt›m. Çocukluk ar-
kadafllar›m el sall›yor gibi geldi. Hem de hiç büyü-
memifller. Hala 8-9 yafllar›nda duruyorlar bende el
sall›yorum onlara. Duygulu ve s›cak anlard›, onlarla
da vedalaflt›m.
Hep beraber evimize do¤ru yürüdük. Kalabal›k
vard› evin önünde. Mahalle halk›ndan olanlar, birde
akrabalar›m toplanm›flt› evin önüne. Annemde ora-
dayd›. Canan’dan sonra beni de kaybetmek ne çok
üzmüfltür onu kim bilir. Ama ne yapal›m dayanmas›
laz›m.
Yak›nlar›m› gördüm birden. Yak›n›md› onlar
ama ben öyle hissedemiyordum. Neden böyle ya-
banc› gibi hissettim onlar›. Kimbilir Canan’dan son-
ra hiçbirisinin babama bir baflsa¤l›¤›n› çok görmele-
rinden mi kaynaklan›yor. Yoksa ne beni ne kardeflim
Canan’› hiç aray›p sormad›klar›ndan m›. Evet hiç
aray›p sormad›lar bir kez bile yan›m›za gelip düflün-
celerini söyleselerdi ne olurdu. Yanl›fl yolda oldu¤u-
muzu söyleselerdi. Ölüm Orucunun anlams›z oldu-
¤unu derhal b›rakmam›z gerekti¤ini bile anlatabilir-
lerdi. Bütün bunlar› anlayabilirdik. Herkesin kendine
göre bir fikri var der anlay›fl gösterebilirdik. Ama na-
s›l bir duygudur. Binlerce on binlerce ziyaretçi gelir-
ken yan›m›za, onlar›n bu yapt›klar›n› anlayam›yo-
95

ruz. A¤lad›klar›n› fark ettim bir ara. Bize mi yoksa


düfltükleri bu duruma m› a¤l›yorlard› acaba. Baba-
ma k›zd›klar›n› duymufltum. Bizi Ölüm Orucundan
vazgeçirmedi¤i için. Ama düflünmediler yapabilir mi,
becerebilir mi diye. Düflünmediler babam için ne zor
oldu¤unu. Çaresizli¤in o kahredici ac›lar›n›n yüre¤i-
ni nas›l da¤lad›¤›n› hesaba katmad›lar. Bizim kara-
r›m›za nas›l boyun e¤di¤ini ama bizimle her zaman
gurur duydu¤unu bilmek istemediler. Kim bilir belki
de kendileri gibi babam›n bize sahip ç›kmad›¤›n›
düflünmüfllerdir. Kim olursa olsun herkes bilmeli ki
biz babam›zla, babam›z bizimle hep gurur duymufl-
tur. Bundan sonrada böyle olacakt›r. ‹nsanlar bu du-
rumu anlayamayacak belki ama sevgimizin ve ba¤-
l›l›¤›m›z›n güzelli¤i zamanla bunu k›rmay› baflara-
cak.
Babam; can›m babam, bak seninde dostlar›n›n
tamam› burada de¤il. Halbuki bugün günlerden Pa-
zar, yani tatil günü. Evet gençlik arkadafllar›n›n bir
k›sm› yan›nda ama ço¤u gelmemifl. Ama anlaya-
caklar onlarda anlayacaklar bu direniflte ki hakl›l›¤›-
m›z›. Direniflin gücü zamanla hissettirecek gücünü.
Ve hakl›l›¤›m›z bir kez daha kan›tlanacak. Ne yapa-
l›m biz hapishanedeki insanlara bask› ve zulmü dur-
durmak için bedenlerimizi barikat yapt›k. Büyük ifle
kalk›flt›k vesselam. Herhalde flu kadarc›k boyumuz-
la böyle büyük bir ifle kalk›flmam›z a¤›rlar›na gitmifl-
tir baz›lar›n›n. Fiyakalar› bozulmufltur onlara dur de-
di¤imiz için. Bilmeleri gerekir ki böyle direnifller yü-
rek ister hem de manda gönünden.
Yüre¤in saf ve temiz olacak ve halk›na inana-
caks›n. Bedel ödemeye de¤er diyeceksin bu halk
için. Ama canlar› sa¤ olsun gelenlerinde gelmeyen-
lerinde.
Dini törenden sonra arkadafllar›m kendi tören-
96

lerini bafllatt›lar. ‹nce ve duygulu sesiyle fliir okudu


bir arkadafl›m. Bir arkadafl›m beni ve mücadelemi
anlatt› sloganlar›n eflli¤inde. Son olarak gidenlerin
ard›ndan birer birer ayr›ld›lar yan›mdan ve biz Ca-
nan’la bafl bafla kald›k. Babam›z›n da aram›zda ol-
du¤unu fark ettik neden sonra. Dostlar›m›z›n ayr›l-
mas›ndan sonra ayr› kalmak istemifl bizimle anlafl›-
lan konuflmak, duygular›n› paylaflmay› bizden son
kez istediklerimizi dinlemeyi düflünmüfl olmal›. Ba-
bama kendisiyle gurur duydu¤umuzu söylemeliyiz.
Ac›s›n› kalbime gömüp bu duruma al›flmal›, yaflama
kald›¤› yerden devam etmeliydi. Bunu söylemek ko-
layd› elbette ama iki evlad›n› kaybettikten sonra bu-
nun nas›l bir anlam› olabilirdi. Nas›l normal bir ya-
flam sürdürebilirdi.
Canan ve ben bu direnifle bafllarken böyle bir
sonuçla karfl›laca¤›m›z›n bilincindeydik. Bilmedi¤i-
miz bizim gidiflimizden sonra olabilecekler. Direnifl
süresi boyunca yaflad›¤›m›z nefleli ve mutlu an›lar
geldi gözümün önüne. Babam ve ben dolu dolu e¤-
lenirken, kahkaha atarken bizi izleyenlerin bu duru-
ma bir anlam veremediklerini hat›rlad›m. Bak›ld›¤›n-
da ikimizde yaflad›klar›m›zdan memnun gibi görü-
nüyorduk. Bu durumu aç›klamak zordu ama direni-
fli anlaml› k›landa bu durumlard›. Tek bafl›na bu bi-
le direniflin ne kadar sevgi ve insani oldu¤unu anla-
mak için yetebilirdi.
Zorda olsa ald›¤›m›z bu karar›n bedelini öde-
meye haz›rlan›rken bu direnifli duygular›m›zla, insa-
ni olan bütün sevgimizle sürdürmeyi baflarmal›yd›k.
Birer robot olmad›¤›m›z› herkes gibi bizimde normal
birer insan oldu¤umuz gerçe¤ini yaflayarak göster-
meliydik. Bunu anlatabilmek direniflin anlam›n› ve
ruhunu gösterebilmek demekti.
Ne kadar dolu yaflad›¤›m›z› düflündüm. Dile ko-
97

lay tam 221 gün. Her an› bir y›l kadar uzun 221 gün.
Canan daha az beraber oldu babamla. Ne kadar
adaletsiz bir dünya. Böyle bir durumda bile eflitlik
sa¤lanam›yor. Canan’›n gidiflinden sonra da ba-
bamla beraber olduk. Canan’dan bahsettik aram›z-
daki uzun konuflmalarda. Boyunun uzunlu¤undan
yüre¤inin s›cakl›¤›ndan sakin yaflam›ndan bir de gi-
yimine kuflam›na gösterdi¤i özenden. Çok dikkat
ederdi giyimine. ‹yi giyinmeye çal›fl›rd› bütçemiz
oran›nda. Birde yak›flan› giyerdi. Hofl ne giyse yak›-
fl›rd› benim kardeflime.
Babamla iliflkileri daha s›cakt› mesela. Nede ol-
sa her zaman küçük Canan›yd› onun. Ona sorarsan
hiç büyümemifl hep küçük Canan olarak kalm›flt›.
Bense ablayd›m ve hep büyük olmal›yd›m. Böyle
düflünürdü babam. Onu korumak ve kollamak hep
bana düflmeliydi. Büyüdü¤ünü önemli kararlar ala-
bilecek yafla geldi¤ini kabullenmek istemedi. Onun
içinde Ölüm Orucundan ayr›lmas›n› çok istedi. Ba-
bama “Neden beni de ablam› de¤il. O senin k›z›n
de¤il mi” dedi¤inde “Ne bileyim k›z›m sen henüz kü-
çüksün herhalde onun için” diyebilmiflti. Demiflti de
Canan’› ikna etmesi mümkün olmam›flt›. Bizimle ko-
nuflmak istiyordu ama kelimeler bo¤az›na dü¤ümle-
niyordu babam›n.
Armutlu’yu düflündüm beraber geçirdi¤imiz o
anlaml› günleri o zaman güzelde konuflurduk he-
men hiç durmaz sürekli konu yarat›rd›. Arada çok
duygulan›rd›. Canan›n› konuflurken. ‹flte o zaman “
K›z›m bir sigara içmek için d›flar›ya ç›kmal›y›m” der-
di. Anlard›m o zaman anlard›m çok dolu oldu¤unu
ve duyguland›¤›n›. Yan›mda gözyafl› dökmemek
için böyle nedenler uyduruyordu.
Bir defas›nda ona bir arma¤an haz›rlam›flt›m,
evde bulunan arkadafllar›nda bulundu¤u bir anda
98

verdim kendisine. Beraber çektirdi¤imiz bir foto¤ra-


f› ellerimle haz›rlam›fl alt›na da k›sa bir not düflmüfl-
tüm. “ Bak baba Canan’da ortam›zda. Bize herkese
inad›na p›r›l p›r›l gözleriyle gülümsüyor. Babac›¤›m,
sana ve kardeflime söz, düflmana bir gün daha faz-
la yaflayaca¤›m. Onu da yan›m›za al›p Karadeniz’i
gezece¤iz ZAFERE. K›z›n ZEHRA.” Arma¤an›n›
aç›p okumas›n› istedim. Bu kadarc›k yaz›y› okuma-
ya dayanamad›. Yar›s›nda b›rak›p bana sar›ld›. Do-
ya doya öptü. B›rakmak istemiyordu. S›cakl›¤›n›
hissettim kalbinin at›fl›n› duydum o an. Sonra ani-
den oday› terketti evin önüne sigara içmeye gitti.
Böyle duygulu anlar›n yan›nda nefleli ve flen
anlar›m›zda yaflan›yordu elbette.
Babaannem geldi yan›na babam›n. Önce birbir-
lerine sar›ld›lar sessiz sessiz gözyafl› döktüklerini
fark ettim. Konuflmaya bafllad›lar bir süre sonra.
Babaannem moral vermeye çal›fl›yor güçlü olmas›
gerekti¤ini anlatmaya çal›fl›yordu. “ Bak k›z›m bak
Canan›m iflte ablanda geldi onu ne kadar çok özle-
di¤imi biliyorum merak etmeyin bende buralarda
olaca¤›m. Ne zaman ça¤›r›rsan›z hemen gelirim bir
eksi¤iniz bir iste¤iniz olursa bana söyleyin hemen
getiririm. ‹sterseniz yan›n›zda yatar›m. Yada ikinizin
ortas›na. Bir senin saç›n› okflar›m bir ablan›n. Son-
ra masal anlat›r›m sizlere küçüklü¤ünüzde anlatt›-
¤›m gibi. Üflürseniz e¤er battaniye yorgan ne ister-
seniz. Ama ne olursunuz gülümsemenizi hiç eksik
etmeyin yüzünüzden. ‹nci gibi difllerinizi hep gör-
mek isterim. Hat›rlar m›s›n Canan’›m ‹zmir’de dire-
nifle devam ederken telefonda konuflmufltuk. Sana
b›rakman› söyledi¤imde “ Bak babaanne sen ö¤ret-
medin mi bize bafllad›¤›n ifli yar›m b›rakma” diye
bende söyleyecek söz bulamam›flt›m da telefonu
kapatm›flt›m.
99

fiengül Ablam geldi yan›ma. fiimdi üçü birden


sessiz sessiz gözyafl› döküyorlard›. Sonra ayr›lma
zaman› gelmifl olmal› ki ayr›lmaya bafllad›lar yan›-
m›zdan. Önce babaannem sonra fiengül Ablam.
Babam bir türlü uzaklaflam›yordu yan›m›zdan. Tek-
rar dönüp bakt› bizden yana “ Kahraman k›zlar›m”
dedi. Bana b›rakt›¤›n›z bu sorumlulu¤un alt›ndan
nas›l kalkaca¤›m› bilemiyorum. Eskiden sadece Ah-
met Kulaks›z olarak yafl›yordum ama flimdi Zehra
ve Canan’›n babas› olarak yaflayaca¤›m. Herkes
bana bakt›¤›nda hep sizleri görecek karfl›s›nda. Ki-
mileri sizleri Ölüm Orucundan vazgeçirmedi¤im için
sonsuza kadar lanetleyecekler beni. Kimleri anla-
maya çal›flacak bundan böyle nas›l yaflayaca¤›m›.
Gülebilir miyim diye merak edecekler bazen.
E¤lendi¤im bir anda nas›l becerebildi¤ime flafl›p ka-
lacaklar. Her fleyi yapaca¤›m yavrular›m gülmek ve
sevinmek için bin nedenim olursa bunu kimseden
saklamayaca¤›m. Gene çal›flaca¤›m ekmek param›
kazanmak için al›nteri dökece¤im ele güne muhtaç
olmamak için. E¤er bir flenlikte, flölende yada bir
dü¤ünde bulunursam halay çekip horon oynayaca-
¤›m. Sinemaya gidece¤im arada bir velhas›l yafla-
ma dair ne varsa hiç birine s›rt›m› dönmeyece¤im.
Ama bir fleyi sonsuza kadar yapmayaca¤›m. An›la-
r›n›za ve mücadelelerinize sayg›s›zl›k edilmesine
asla izin vermeyece¤im. Sevginizi hep yüre¤imde
tafl›yacak sizler gibi iki k›z›m oldu¤u için hep bafl›m
dik gezece¤im. Kavuflana kadar hep benimle yafla-
yacak ve benimle olacaks›n›z.
A¤›r ad›mlarla ayr›ld› yan›m›zdan. Babamdan
sonra ne kadar zaman geçti bilmiyorum dedemi
gördü¤ümü farkettim. Yafll› nuryüzlü dedeci¤im. Da-
yanamam korkusuyla törenime kat›lmam›flt›. Olsun
sonunda yan›m›za gelmiflti ya buda yeterdi. Dua et-
100

meye bafllad›. Gözleri nemlenirken içten ta yüre¤in-


den dualar okundu bizim için. Belki de direnifl bo-
yunca yan›m›za gelmeyiflinin buruklu¤unu yafl›yor-
du bilinmez ama her zaman çok sevmiflti dedem bi-
zi. Keflke daha önce babaannem gibi yan›m›za ge-
lebilseydi ne kadar mutlu olacakt›k. Bizi çok sevdi-
¤ini biliyorduk ve önemli olan buydu. Can›m dedeci-
¤im seni ne kadar çok üzdü¤ümüzün fark›nday›z.
Ama bizde yaflam›m›zla ilgili ald›¤›m›z bu karara
sayg› duyulmas›n› isteriz. Senin gururunu k›racak
hiçbir fley yapmad›¤›m›z› bilmeni isteriz. Amcam›z
ve arkadafllar›na yap›lanlar› zulüm olarak gördük.
Keflke baflka bir yolu olsayd›. Ama zulme karfl› za-
fer kolay kazan›lm›yor. Bedel gerekiyor. Bak dede
Filistin’de insanlar istedikleri camiide namaz k›labil-
mek için bile ne kadar insan kaybettiler. Kolay olma-
d› bu karar› almam›z ama bir kez bafllay›nca yar›
yolda b›rakmak olmazd›. Bunlar› anlayaca¤›n› ümit
ediyorum can›m dedeci¤im.
Duas›n› tamamlad›ktan sonra sessiz ad›mlarla
yürümeye bafllad›. Bizi ürkütme telafl› vard› hare-
ketlerinde. Yaln›z kald›m Canan’la. Bana “ Bir dö-
nem hiç gelmeyeceksin diye düflünmeye bafllam›fl-
t›m” dedi. Evet geç kalm›flt›m ve bende seni hiç yal-
n›z b›rakmayaca¤›m. Neler yaflamad›k flimdiye dek.
Yeri geldi sevindik beraber bazen istemeden de ol-
sa üzdük birbirimizi. Ama hepsi s›cak hepsi bize ait-
ti. Hiçbir zaman yaln›z kendimizi düflünerek yafla-
mad›k mutlaka. ‹kimizin de içinde oldu¤u fleyler ta-
sarlad›k. Yeni bir dünya kurma iste¤i sararken ruhu-
muzu beraberli¤imizin tad›na varmay› düflledik mü-
cadelemiz sürecinde. Herkes nas›l daha çok pay
al›r›m diye düflünürken dünya nimetlerinden biz
yoksullu¤u bölüfltük aram›zda. Hem de dünyan›n
en büyük nimeti gibi. Gün geldi ayr›ld›k o anda ka-
101

vuflman›n heyecan› sar›verdi yüre¤imizi. Bir deniz


k›y›s›nda bir da¤ bafl›nda olmay› düflledik s›k›fl›p
kald›¤›m›z o kentlerin beton y›¤›nlar› aras›nda. S›-
cak bir demli çay› yudumlarken balkonda hapisha-
nedeki tutuklular›n özgür olamad›klar›n› düflündük.
Düflündük ve bir anlam vermeye çal›flt›k. Okul s›ra-
lar›nda diploma derdine düflerken s›n›f arkadafllar›-
m›z bizler halk›m›zdan pekiyi ile belgelemeyi özle-
dik. S›ram›z› bekledik usul usul, direnifl sürerken,
acele etmedik. Bizde önce gidenleri u¤urlad›k. El
sallad›k arkalar›ndan tren gar›ndan sevdiklerini
u¤urlayanlar›n metanetiyle. Halk›m›z için mücadele
ederken her görüldük çok kez. En çok da sevdik. Ai-
lemizi sevdik. Annemi, babam› ve di¤erlerini hiç kar-
fl›l›k beklemeden, hesaps›z, kitaps›z sevdik. Do¤a-
y› sevdik mesela katledilirken vahfli canavarlar tara-
f›ndan. Çiçekleri, a¤açlar› ve ormanlar› sevdik öz-
gürlü¤ü sevdi¤imiz kadar. Bir de mücadeleyi sevdik.
Önümüze dikerlerken kal›n duvarlar› tel örgüleri,
onlar› y›kmak için direnifli sevdik. Daha pek çok fley
sevdik onlar› sevdikçe onlar güzelleflti daha anlam-
l› oldu dünyam›z.
Nefret ettik ihanetten ikiyüzlülükten, yalandan,
dolandan. Dostlar›n› yar› yolda koyanlardan da nef-
ret ettik. Elini omzuna koyan dostundan tafl›ma pa-
ras› isteyen anlay›fllardan tafl›rken al›nlar›m›zdaki
band› onurla, zalimlerin önünde bafl e¤ip al›n ban-
d›n› haramilerin sofras›nda haraç mezat satanlar-
dan nefret ettik. Hep insan gibi ama onurlu ve gurur-
lu, bafl› dik yaflamak istedik.
Bir 盤l›k duydu¤umuzda yönümüzü o yana çe-
virdik, elimizden bir fley gelir mi diye. Umut olmaya
çal›flt›k halk›m›z›n vicdanlar›n› ve yüreklerini sat›n
almaya çal›flanlara karfl› en önemlisi de bize güve-
nenleri hiç utand›rmad›k.
102

Sesleri olduk dört duvar aras›nda yok edilmeye


çal›fl›lan kahramanlar›n. Bizimle umutlar› yeflerdi,
bizimle daha bir güçlü ç›kt›lar zalimlerin karfl›s›na.
Onur duydular bizimle. Ne mutlu sizler gibi dostlar›-
m›z var dediler, art›k ölsek de gam yemeyiz.
Yürüdük hep yürüdük bazen hep hatalar›m›z ol-
du, düzeltmeye çal›flt›k, kolkola, omuz omuza, hiç
geriye dönüp bakmadan yürüdük. Yürüdükçe özgür
oldu¤umuzu özgür oldukça daha insanlaflt›¤›m›z›
ve yaflam› tad›n› yudumlayarak yürüdük. Karanl›¤›n
üzerine yürüdük küçük bedenlerimizle ›fl›k olmaya
çal›flt›k.
Hiç teslim olmad›k. Direniflin onuruyla ölmek
varken teslimiyetin onursuzlu¤unu yaflamad›k. Yap-
t›klar›m›zla yapamad›klar›m›zla aran›zdan ayr›ld›k
iflte. Ak bir güvercin gibi uçuverdik sonsuzlu¤a. Ben
ZEHRA KULAKSIZ ve kardeflim CANAN KULAK-
SIZ. Ne yapt›ysak halk›m›z› sevdi¤imiz için yapt›k.
Bütün zorluklara bu sevdam›z için gö¤üs gerdik.
Pay›m›za düflen bedeli bu duygular›m›z için ödedik.
Bayra¤› bizden sonrakilere devrettik. Biliyoruz emin
ellerde oldu¤unu...
103

SON SÖZ
Bütün ömrüm boyunca bir seferde yazd›¤›m en
uzun yaz›, bir daktilo sayfas›n› geçmemifltir. Ama
yaflad›klar›m› anlatmak için bundan daha fazlas›n›
yazmam gerekiyor bu kez. Son bir y›ld›r ülkemizde
yaflanan ölüm orucu direnifli ile ilgili benim ve aile-
min yaflad›klar›n› paylaflmak bütün bunlar› tarihe
maletmek için bunun belgelenmesi gerekmektedir.
Yazmak hele böyle önemli bir süreci yazmak hem
cesaret hem de birikim isteyen bir ifl oldu¤u muhak-
kak.
Ne yaparsam yapay›m bu büyük direniflin an-
104

cak küçük bir bölümünü anlatabilirim diye düflünü-


yorum.
Hemen her döneminde içinde bulundu¤um bu
direniflin en yo¤un yaflad›¤›m dönemlerini k›zlar›m
CANAN ve ZEHRA ile paylaflmaya çal›flt›m. Bir an-
lamda bu öykü direniflle beraber k›zlar›m›n öyküsü
olacakt›r diyebilirim.
Yaflad›¤›m ac› ve tatl› olaylarda bu insanlar›n
an›lar›mda önemli bir iz b›rakt›¤› muhakkak. Hayal
k›r›kl›klar› yaflad›m örne¤in. Güvendi¤imiz dostla-
r›mdan gördü¤üm davran›fllar› anlatmakta zorland›-
¤›m zamanlar oldu. Yapt›klar›m ve yapamad›klar›m-
la bu öykünün olaylar› anlatmada yetersiz kalaca¤›
bir gerçek. Y›llar boyu yaz›l›p anlat›lacak bu direnifli
tam olarak aç›klamam mümkün olmayacak.
Öykümüzde baz› insanlar haketti¤i kadar yer
almam›fl olabilir. Baz› olaylar gereken titizlikle irde-
lenebilir. Baflkalar›n›n aç›s›ndan çok önemli olabile-
cek kesitler gözden kaçm›fl olabilir. En önemlisi
elefltiri yöneltece¤im kifli ve kurulufllar›n isimlerini
kurcalamak niyetinde de¤ilim. Çünkü bu yaz›n›n
amac› siyasal bir hesaplaflma yada politik bir de¤er-
lendirme olmayacak. Özü itibariyle siyasal bir dire-
nifl olan ölüm oruçlar›n›n öyküsü yaz›l›rken mutlaka
ülkemizin durumu hakk›nda görüfl belirtmek gereke-
cek. Ama daha çok insani boyutunu öne ç›karmaya
çal›flaca¤›m bu öyküde direnifli ve direniflçilerin
duygular›na tercüman olmak istiyorum. Bu öykü be-
nim ve k›zlar›m›n da bir anlat›m› olacak ayn› za-
manda. Kamuoyunda bilinmesini istedi¤im duygu
ve düflüncelerimizi paylaflmakt›r amac›m. Direniflçi-
lerin normal birer insan oldu¤u gerçe¤i anlafl›lmal›
ve öyle kabul edilmeleri gerçe¤inin alt›n› çizmektir
amac›m.
Onuncu ay›n› geride b›rakan bu direniflin tama-
105

m›n› anlatmak yerine, özellikle Armutlu’da geçirdi-


¤im dört ayl›k sürede olarak yaflad›¤›m olaylar› an-
latmay› düflündüm. Bu dört ayl›k sürede Armutlu d›-
fl›nda yaflad›klar›m da oldu elbette. Yeri geldi¤inde
onlara da de¤inip öyküde eksik parça b›rakmak is-
temiyorum.
Öyküyü yazma amaçlar›mdan biri de kendimi
anlatma iste¤imdir. Toplumda mevcut olan düflün-
celerin farkl› oldu¤unu biliyorum. Benim ne kadar
fedakar oldu¤umu düflünen varsa, di¤er taraftan ca-
navar oldu¤umu k›zlar›n› ölüme gönderen gaddar
bir baba oldu¤umu söyleyen say›s›z insan oldu¤unu
biliyorum. Hatta so¤ukkanl› bir katil oldu¤um fikrini
savunanlara bolca rastlamak mümkün. Bu düflün-
cedeki insanlar›n bir bölümünün düflünceleri siyasal
mant›klar› gere¤i de¤ifltirilemeyecek kadar önyarg›-
l›. Ama direnifli ve direniflçilerin anlay›fllar›n› flu ve-
ya bu flekilde anlamaya çal›flan toplumda oluflturu-
lan sözüm ona de¤er yarg›lar›n›n etkisinde kalan
say›s›z insana meram›n› anlatmakt›r as›l amac›m.
Bir kez bile direnifl evine gelmeyip direniflçileri din-
lememifl olan bu insanlar›n bana olan düflüncelerini
azda olsa de¤ifltirebilirsem k›smen de olsa amac›-
ma ulaflm›fl sayaca¤›m kendimi. Benim gibi düflün-
melerini de¤il sadece anlamalar›n› beklemektir. Ye-
tersiz bilgilerinden kaynaklanan düflüncelerine ve
duygular›na seslenmek ve bilgilendirmektir.
Ölüm Orucuna bafllanmadan k›sa bir süre önce
Kudüs’te yap›lan katliam› protesto için k›z›m Zehra
gözalt›na al›n›p mahkemeye ç›kart›ld›¤›n› bilmeliler
mesela. Mescid-ül Aksa’da katledilen Müslüman Fi-
listin halk›n›n ac›s›n› paylaflmak isteyen Zehra’y› ta-
n›tmal› ve anlamal›lar.
Bilinmeyen çok yan› vard› direniflin ve direniflçi-
lerin. Öncelikle insand›lar herkes gibi. Sevinçleri,
106

hüzünleri, duygular›, düflünceleri vard›. Geçmiflte


hatalar› olmufltu birço¤unun. Bazen kalplerini k›r-
m›fllar yak›nlar›n›n. Okula gitmifl karne heyecan›
yaflam›fllar. Sevmifller sevilmifller. Üzmüfller anne
babalar›n›, üzülmüfller aileleri için ço¤u kez. ‹lk kez
sinemaya gittiklerinde arkadafllar›na anlatm›fllar fil-
min ayr›nt›lar›n›. Pikni¤e gittiklerinde doyas›ya his-
setmifller özgürlü¤ü. Orman›n ve yeflilin kokusunu
içlerine çekmifller. Ülkelerinde yaflananlara bir an-
lam vermeye bafllam›fllar ak›llar› s›ra. Günü gelip
yaflam›n haks›zl›klar›yla karfl›laflt›klar›nda çözümler
üretmeye kalk›flm›fllar. Kimileri boyundan büyük ifl-
lerde u¤raflmamalar›n› sal›k vermifller onlara. Bun-
lar sizin ifliniz de¤il, devleti yöneten büyükleriniz
bunlar› düflünür diye s›k s›k tembihlenmifller. Ama
olup bitenlerin öyle söylendi¤i gibi olmad›¤›n› anla-
m›fllar zaman› gelince. Her zaman tehlikeden uzak
tutmaya çal›flm›fl onlar› büyükleri, kanatlar›n›n alt›-
na al›p korumak istemifller. Sizlere bir fley olursa
dayanamam can›ma k›yar›m feryatlar› ile korkmufl-
lar ürpermifller. Bazen hesaps›z kitaps›z olan sevgi-
lerin ard›nda yatan riyakarl›¤› farketmifller. ‹nsanla-
r›n nas›l böyle bir duruma düfltü¤ünü sormufllar
kendilerine uykuya yatmadan önce.
Sabah güneflinin do¤uflunu izlemifller, insanla-
r›n yüreklerini ›s›tmas› umuduyla. Karanl›k gecelerin
bilinmezli¤ini korkular›n› minicik yürekleriyle yenme-
ye çal›flm›fllar. Sabah›n köründe ekmek paras› ka-
zanmak için yollara düflen yafl›tlar›n› gördükçe an-
lafl›lmaz bir kederle gözlerinin yaflland›klar›n› dü-
flünmüfller.
Sonra büyümüfller, kimisi genç k›z olmufl, kimi-
si delikanl›, anne baba olup çoluk çocu¤a kar›flanlar
varm›fl aralar›nda. Yeni ça¤lar›nda, yeni beklentile-
rini ve umutlar›n› da beraber tafl›m›fllar. Hepsi farkl›
107

yörelerden gelmelerine ra¤men ayn› fleyleri hisset-


tiklerini anlam›fllar bir zaman. Gördükleri ve yafla-
d›klar› zalimliklere karfl› ç›kmalar› gerekti¤i, bunu
yapmazlarsa tarih önünde sorumlu olacaklar›n›n ka-
rar›na varm›fllar.
Günü gelmifl coplanm›fllar sokak ortas›nda ac›-
mas›zca. Bir baflka yerde tutuklan›p hapishanelerde
günler geçirmek düflmüfl paylar›na. Ama inançlar›n-
dan soyunmam›fllar hiçbir zaman. Hep düflündükle-
ri gibi yaflamay› baflarm›fllar. Neden bütün bunlarla
karfl›laflt›klar›n› her gün biraz daha iyi anlam›fllar.
Ve hepsini tek tek kaz›m›fllar bilinçlerine. Derken
günlerden bir gün yaflad›klar› ülkede hapishaneler-
de olaylar bafl göstermifl. Hücrelere girmek isteme-
yen tutuklu insanlar ölüm oruçlar›na bafllad›klar›n›
aç›klam›fllar dünyaya. Ya düflüncelerimizle beraber
yaflar›z yada tek tek kalmaktansa hücrelerde ölürüz
demifller. Onlarda düflünmüfller tart›flm›fllar içerde-
kilerin sesi solu¤u olmaya karar vermifller. ‹çerde
olanlar›n yaflad›klar›n›, herkesin daha iyi anlayabil-
mesi için yat›rm›fllar bedenlerini açl›¤a. Önceleri
kimse anlayamam›fl bu durumu. Anne babalar› kar-
fl› ç›km›fl bu kararlar›na, olmaz böyle demifller aile
büyükleri. Ama onlar kararlar›n› çoktan vermifllerdi
bile. Hay›r demifller. Bizim insanlar›m›z yok edilme-
ye çal›fl›l›rken onlar yaln›z bizden isteyemezsiniz,
onlara s›rt›n›z› dönmeyi bizden istemeyin demifller.
Bir k›sm› içerde bir k›sm› d›flarda bafllam›fllar, ölüm
oruçlar›na, çok ayr› mekanlarda, ayr› flehirlerde de
olsa uzatm›fllar ellerini birbirlerine ve kar›flm›fl yü-
rekleri yüreklerine.
O günden sonra beraber düflünmüfller. Beraber
gülüp beraber a¤lam›fllar. Günü gelmifl sevdiklerin-
den ayr›lm›fllar, sonsuzlu¤a u¤urlam›fllar dostlar›n›
ama hiç umutlar›n› k›rmam›fllar, hep taze tutmufllar
108

gelece¤e olan düfllerini.


Biliyorlard›, teslim ederlerse umutlar›n› ve düfl-
lerini gelecekte yaflamay› istedikleri dünyadan bir
parçay› da kaybedeceklerini.
Günler geceye devrilirken ardarda gidenlerin
say›lar› da art›yordu durmadan. Yafll› tarih bu kez
farkl› bir mücadeleye tan›kl›k ediyordu art›k. A¤›tlar
yakarlarken gidenlerin ard›ndan analar babalar yü-
reklerindeki s›cakl›¤› hiç so¤utmuyorlard›. Birer bi-
rer gencecik filizler düflerken topra¤a toplumda aç-
t›¤› onulmaz yara her gün biraz daha büyümektey-
di. Kara topraklar isyan etmekteydi koynuna ald›¤›
her çiçek için, sessizli¤ine bir anlam veremiyordu
toplumun. Rüzgar anlams›z esiyordu o bahar ayla-
r›nda. Bir sonraki gün yaflanacaklar› görmemek için
günefl do¤mak istemiyor gibiydi. Çiçekler kokular›n›
kendileri bile be¤enmez olmufltu. Ama yaflam ac›-
larla ve özlemlerle devam etmekteydi. “Bir a¤aç gi-
bi tek ve hür ve bir orman gibi kardeflçesine” yafla-
mak için insanl›k s›nava durmufltu sanki. Ölümle ya-
flam, sevgiyle nefret iyiyle kötülük yo¤un bir çat›flma
içindeydi o bahar aylar›nda ve sonras›nda. Nerede
noktalanaca¤› hiçbir zaman soru iflareti yaratma-
m›flt› beyinlerde. Hangi baharda olduklar›n› düflün-
düler müjdeli haberi sadece.
Sevdiklerini ve dostlar›n› görüyorlard› yan›bafl-
lar›nda ama diyorlard›, ama biz bu kadar de¤ildik.
Daha çok olmal›yd›k daha fazla dostlar› olmal›yd›
bizlerin. Neden bir k›sm› yan›m›zdayken di¤erleri
görünmez olmufltu. Halbuki ne çok istemifllerdi hep
bir arada olmay›. Umutlar›n› ve sevgilerini yaflarlar-
ken coflkuyla onlarla kol kola olmay› ne çok arzula-
m›fllard›. Ama olmuyor iflte olmuyor. Bizim tarihimiz
böyle mi yoksa baflka bir fley mi, bilmiyoruz, coflku-
muzu da yas›m›z› da hep eksik hep yar›m yafl›yo-
109

ruz. Ama geçecek bu günler diye düflündüler. Geçe-


cek ve o gün hep beraber olman›n coflkusunu yafla-
yaca¤›z düflmana inat.
Böyle çok karmafl›k ama bir o kadar da anlam-
l› duygular içinde devam ederken direnifl iki kardefl
vard›. Bütün bunlarla beraber baflka heyecanlar› da
yüreklerinde hisseden ZEHRA ve CANAN. ‹kisi de
kardefl ikisi de üniversite ö¤rencisi, ikisi de ölüm
orucu direniflçisi. Bu öykü onlar›n öyküsüdür ayn›
zamanda. Kimdir bu iki kardefl. Ne için bu direniflin
içinde yer alm›fllar. Babalar› ne düflünür mesela.
Nas›l izin vermifl k›zlar›n›n ölüm orucuna kat›lmala-
r›na. Yoksa izin vermemifl de Zehra ve Canan’›n ka-
rar› m›yd› bu. Bunlar anlat›lmaya çal›fl›l›yor bu öy-
küde. Elbette direniflte anlat›lacak yeri geldikçe.
Ve di¤er direniflçiler. Onlarda konu olmakta bu
öyküye. Daha kimler yok ki. Ziyaretçiler, yazarlar,
sanatç›lar ve halktan insanlar. Zehra ve Canan ken-
di yaflamlar›n› kendileri anlatmak istediler. Bizi biz-
den dinleyin dediler. Duygu, düflüncelerimizi biz
kendi a¤z›m›zdan söylemek isteriz. Bu dileklerini
yerine getirmeye çal›flt›k elimizden geldi¤ince. Son-
ra öyküme di¤er kahramanlar konuflmak istediler.
Onlara da mümkün oldu¤unca konuflma olana¤› ya-
ratt›k. Ama gözden kaçan, haketti¤i halde bu öykü-
de konuflma olana¤› bulamayanlar olacakt›r. Bunun
anlay›flla karfl›lanmas›n› umut ediyoruz.
20 Ekim 2000 tarihinde bafllayan ölüm orucu
yaklafl›k onuncu ay›n› geride b›rak›rken her aç›dan
ülkemizi derinden sarsan depremler yaratt›.
Daha sonra d›flarda bafllayan ölüm oruçlar› ile
farkl› bir boyut kazanan direnifl 19 ARALIK 2000 ta-
rihinde bafllayan ve tam 4 gün süren tam bir katliam
operasyonuna tan›k oldu. Ard›ndan Adalet Bakanl›-
¤›n›n bir süre aç›lmas›n› erteledik dedi¤i F Tipi hüc-
110

re hapishanelerinin devreye sokulmas› direnifl süre-


ci ile ilgili yeni tart›flmalar bafllatt›. Bakanl›¤a göre
çözüldü denilen hapishaneler sorunu ölüm orucu di-
reniflçilerine göre bir döneme girmiflti. Bakanl›¤›n
çözüldü dedi¤i sorunun 21 Mart 2001 tarihinde An-
kara Sincan hapishanesinde yatan bir tutuklunun
yaflam›n› yitirmesiyle yeniden ülkemiz gündeminin
vazgeçilmez olaylar›ndan biri olarak hala varl›¤›n›
koruyor.
Bakanl›¤›n bütün engellemelerine karfl›l›k ha-
pishanelerden gelen ölüm haberleri toplumu sars-
maya bafllarken ayn› tür haberlerin d›flar›da insan-
lara ulaflmas› bir anda bütün gözlerin d›flar›daki
ölüm orucundaki direniflçilere dönmesini sa¤lad›. F
Tipi Hücre Hapishanelerde yaflanan tecrite karfl› ya-
p›lan ölüm oruçlar›na destek için d›flarda da insan-
lar bedenlerini açl›¤a yat›rm›fllard›. Esasen ‹zmir ve
Mersin’de de yap›lm›fl olmas›na ra¤men d›flardaki
direniflin oda¤› K. Armutludaki direnifl eviydi.
‹zmir’de bafllay›p K. Armutlu direniflevinde 15
Nisan 2001 tarihinde yaflam›n› yitiren küçük k›z›m
CANAN ve ayn› evde 29 Haziran 2001 tarihinde
kaybetti¤im büyük k›z›m ZEHRA ile geçirdi¤im yak-
lafl›k 140 günün öyküsüdür.
Elbette bu öykünün öncesi ve sonras› var. Ama
benim aç›mdan bu günlerin anlam›n› ve önemini ya-
flad›klar›m aç›s›ndan öncelikli k›lmaktad›r. Tarihçiler
elbette çok daha ayr›nt›l› yazacaklar çok daha so-
mut belgeler b›rakacaklar geriye. Benim yapmak is-
tedi¤im bu süre boyunca zaman›m›n neredeyse ta-
mam›n› geçirdi¤im K. Armutlu ve direniflevinin duru-
munu, yaflad›¤›m olaylar›, direniflçilerle paylaflt›¤›m
an›lar›m› okuyucuyla paylaflmakt›r.
Bunu yaparken duygular›m›, bu süre boyunca
neler hissetti¤imi insanlar gözlerimin önünde hücre
111

hücre erirken k›zlar›m için yapt›klar›m yada yapa-


mad›klar›m paylaflmak istedi¤imdir.
Bu süre içinde karfl›laflt›¤›m hayal k›r›kl›klar›n-
dan bahsettim s›ras› geldi¤inde. Bazen beklemedi-
¤im bir davran›fl ac›m› hafifletti yüre¤ime su serpti.
Canan’la k›sa bir süre kalabildik beraberce. ‹z-
mir’den geldikten sonra iki hafta dayanabildi küçük
k›z›m. Rize’ye götürüp topra¤a verdikten hemen
sonra direnifle devam eden abla Zehra ile paylaflt›m
bir çok fleyi. Anlafl›ld›¤› gibi yas›n› tutamad›m Cana-
n’›m›n.
Bütün herkes bilmeli ki hiçbir baba çocuklar›n›n
de¤il ölümüne bir t›rna¤›n›n kanamas›na dayana-
maz. Ama yaflam›n ac›mas›zl›¤› bazen öyle kor-
kunç olur ki iki k›z›n›zdan ikisini de kaybetmeye al›fl-
mak zorunda b›rak›r sizi. Bende isterdim ki çocukla-
r›m›n üniversite bitirip diploma ile boynuma sar›lma-
s›n›. Mutlu bir hayat kurup uzun süre yaflam sürme-
sini. Ama kararlar›ndan vazgeçmemeleri ve baflla-
d›klar› ifli yar›m b›rakmama konusunda ne yapabilir-
dim. Ülkemizde devam eden hapishaneler sorunu
bir insanl›k sorunu olarak görüldü k›zlar›m taraf›n-
dan. ‹nsanl›k sorununda taraf olmamak bize yak›fl-
maz dediler. Ve bedenlerini açl›¤a yat›rarak bunun
bedelini de ödediler.
Burada esas soru; “Bizlerin ne kadar insanl›k
sorununa sahip ç›kt›¤›m›z” olmal›d›r. Bu soruya ve-
rece¤imiz yan›t bizim anlay›fl›m›z›n da bir gösterge-
si olacakt›r. Onlar genç yafllar›nda bedel ödemeyi
göze almadan insanlar›n özgürleflemeyece¤ini sa-
vundular. Ya bizler neyi savunuyoruz? Nas›l bir ah-
lak› ve erdemi egemen k›laca¤›m›z›n hesab› içinde-
yiz?
2000 y›l›nda bafllay›p 2001 y›l›nda devam et-
mekte olan ölüm orucu direniflinde K. Armutlu önem-
112

li bir yere sahiptir. Elbette bu direnifl de¤iflik yerlerde


çok önemli dönemeçlerden geçti. Ama hiçbiri kamu-
oyunu Küçükarmutlu kadar ilgilendirmedi. Gecekon-
du direniflleriyle ünlü bir mahalle ölüm oruçlar›n›n
buraya tafl›nmas›yla yeni bir misyon daha üstlendi.
Önceleri dikkat çekmeyen bu mahalle hapishaneler-
den gelen ölüm haberleriyle bir anda ilgi oda¤› olu-
verdi. Kamuoyu hapishanelerde yaflananlar› Armut-
lu’dan ö¤renmeye çal›flt›kça medya haber almak için
direniflevini gözlemeye ve izlemeye alm›flt› bile. Ar-
mutlu tarihi bir sürece ev sahipli¤i yap›yordu art›k.
‹nsanlar u¤urland› sonsuzlu¤a Armutlu’dan.
Önce Gülsüman Dönmez. 11 yafl›nda o¤lu olan bu
bayan d›flar›da yaflam›n› yitiren ilk ölüm orucu dire-
niflçisi olarak tarihe geçti. Armutlu’da oturan yoksul
bir kad›nd› Gülsüman. Kardefli F Tipi hapishanesin-
de yat›yordu. Direniflinin 147. gününde yaflam›n› yi-
tiren bu kad›n kendinden sonra geleceklere yolunu
aç›yordu ayn› zamanda. Sonra CANAN KULAKSIZ.
Benim k›z›m u¤urland› Armutludan. Her u¤urlama
insan›n yüre¤ini s›zlat›yor, yenilerinin yaflanma ola-
s›l›¤› toplumu ürkütüyordu. Sonra fienay Hano¤lu.
Direniflin devam etti¤i evin sahibi. Eflini hapishane-
de çocuklar›n› ard›na b›rak›p s›radakine yerini ver-
di.
Bu arada ‹zmir’de direniflini sürdüren ERDO-
⁄AN GÜLER, gidenler kervan›na baflka bir istas-
yondan kat›lm›flt› bile. ZEHRA KULAKSIZ ald› s›ra-
y› bu kez. Büyük k›z›m, Canan’›n ablas› kardeflinin
b›rakt›¤› direnifl bayra¤›n› di¤erlerine b›rak›p Cana-
n’›na kavufltu. Direnifl genç yafll› demeden önüne
kat›p götürüyordu. SEVG‹ ERDO⁄AN kat›ld› arala-
r›na. Hapishanede bafllayan direniflini Armutlu’da
sürdüren Erdo¤an direniflçilerin Sevgi ablas› olarak
ayr›l›p gidenler kervan›na kat›lmak da gecikmedi.
113

Gerçekten Armutlu olaylara tan›kl›k ediyor bir


avuç insan yaflamlar› pahas›na verdikleri sözden
dönmüyorlard›. Canan’dan sonra Armutluya geldi-
¤imde her an›m› kalan tek k›z›m Zehra ile beraber
geçirmek istedi¤imde Armutlu’da tan›¤› olaca¤›m
olaylara kendimi haz›rlam›flt›m. Ne yaparsam yapa-
y›m Zehra’n›n ölüm orucundan vazgeçmeyece¤i or-
tada idi. O halde benim yapmam gereken direnifl
elimden geleni yapmak, hapishanedeki tutuklular
için mücadele etmekti. Bunu yapan say›s›z insan
vard› zaten. Her kesimden ayd›nlardan, hukukçular-
dan, sanatç›lardan bütün duyarl› insanlar ölümlerin
önüne geçmek ve direnifli bitirmek için canla baflla
mücadele ediyorlard› zaten.
Bu arada bekledi¤imiz dayan›flmay› yeterince
gösteremeyen, kendilerinden beklenen tarihsel mis-
yona uygun davranmayan gruplarla da karfl›lafl›yo-
ruz elbette.
Küçük k›z›m Canan’› kaybediflimden bir hafta
sonra ziyaretime gelen eski dostlar›mdan iki kifli 1
May›s törenlerinde tutuklu ailelerinden konuflmac›
olarak birini düflündüklerini ve beni önerdiklerini
söylediklerinde heyecanlanm›flt›m. Kabul etti¤imi
böyle bir fleyi seve seve yapaca¤›m› söyledim.
1 May›s sabah› telefonda her fleyin haz›r oldu-
¤unu miting alan›nda beni bekledi¤ini söyledi. Gitti-
¤imde sorun olmad›¤›n ve s›ram geldi¤inde konufl-
ma yapabilece¤imi tekrar belirttiler. Ama konuflma-
lar bitip müzik bölümüne geçildi¤inde beni konufltur-
mayacaklar›n› anlam›flt›m. Neler olup bitti¤ini sor-
du¤umda inand›r›c› biç bir yan›t alamad›m. Bu kar-
fl›laflt›¤›m ilk düfl k›r›kl›¤›md›. Benim konuflmam
önemli de¤ildi. Ama böyle bir süreç de ve böyle an-
laml› bir günde tutuklu yak›nlar› ad›na birinin orda
birkaç dakika konuflmas›na izin verilmemesi ne ka-
114

dar büyük bir talihsizliktir diye düflündüm. Gururum


k›r›ld›. Davet edilmifltim ama konuflmama izin ver-
mediler. Ben bir k›z›m› kaybettim ve di¤erini kaybet-
mek üzereydim. Bana konuflma izni verselerdi ne
kaybederlerdi. Yada izin vermeyerek ne kazand›lar.
Bugün yapt›klar›n› düflündükçe ne hissediyorlar
acaba. ‹flçilerin ve emekçilerin mücadele gününe
böyle yasakç› bir anlay›fl›n sahipleri demokrasi ko-
nusunda neyi savunabiliyorlar. Ama dedim ya garip-
likler ülkesi buras›.
Bu direniflte iki k›z›m› kaybettim. Ama hiçbir
dernek parti ve sendika yöneticisi aray›p baflsa¤l›¤›
dilemedi. Bolu’dan kalk›p gelen bir camii imam› bu
duyarl›l›¤› gösterdi. Armutluya kadar gelip benimle
görüfltü ve bana sab›rlar diledi. Bunlarda tarihe not
olarak düflülecek elbette.
Ne ben ne k›zlar›m bugüne kadar kimseden
merhamet dilemedik. Hep eme¤e de¤er verdik ve
eme¤imizle geçinmeye çal›flt›k. Ama sevgi arad›k
bütün yaflam›m›z boyunca, dayan›flma ve yard›m-
laflmay› yaflam›m›z›n bir parças› olarak düflündük.
Bunun için kim olursa, kimden gelirse gelsin hep ku-
cak açt›k. S›cak bir yüre¤in sevgi dolu birkaç sözün
hep çok anlam› oldu hayat›m›zda. Gözümüzü hep
aç›k tuttuk. Halk›m›z›n ve dostlar›m›z›n s›k›nt›lar› ve
sorular›n› kendi sorunumuz belledik. Yeri geldi bir
lokma ekme¤imizi bölüfltük bir tas çorbay› tümden
sürdük önlerine. Hiç gücenmedik anlafl›lmad›¤›m›z
zaman. Ahlak›m›z›n bir parças›n› al›p götüremedi
yaflad›¤›m›z iki yüzlü davran›fllar. S›ms›k› sar›ld›k
anlay›fl›m›za. Toplumu fliddet belas›yla yeniden ya-
rat›rken savafl tacirleri, bar›fla olan özlemimiz hiç
eksilmedi. Ama hep sevgi kazans›n, bar›fl kazans›n
istedik. Bunun için isteselerdi yüreklerimizi gümüfl
tepsi içinde sunmaktan çekinmezdik.
115

‹flte böyle kimi küçük hesaplar yaparken benli-


¤ini kaybediyor kimi hesaps›z kitaps›z sunarken bü-
tün yaflam›n› büyüdü¤ünü hissediyor. Hepsi bu
dünyan›n gerçekleri ve onun için mücadele daha
anlaml› oluyordu.
Günlerimin hemen tamam› K. Armutluda geçi-
yor, gelen ziyaretçilerle konufluyor ve yabanc› med-
ya mensuplar›na aç›klamalarda bulunuyordum. ‹s-
tanbul d›fl›nda yap›lan etkinliklere kat›ld›¤›m oluyor-
du.
9 Haziran 2001 tarihinde bütünde demokratik
kitle örgütleri sendika ve partilerin Ankara’da düzen-
ledi¤i ortak miting karar› vard›. TAYAD ad›na konufl-
mac› olarak benim kat›laca¤›m miting için ‹stan-
bul’dan topluca Ankara’ya gittik.
Yürüyüflün bafllayaca¤› yer olan hipodroma
vard›¤›m›zda birden küçük k›z›m Canan’› hat›rla-
d›m. Ölüm orucuna bafllamadan önce Canan’la ge-
ne böyle bir mitingde karfl›laflm›flt›k. O ‹zmir’den
ben ‹stanbul’dan gelmifltik. Sar›ld›k hasret giderdik.
‹kimizde F Tipi hapishanelerin kapat›lmas› için
omuz omuza yürüyor slogan at›yorduk. Aradan ge-
çen bunca zamandan sonra bu kez yaln›zd›m. Ca-
nan yan›mda yoktu. Beraber yürüdü¤ümüz yolu ar-
t›k tek bafl›ma di¤er dostlar›mla yürümek zorunday-
d›m.
Konuflma s›ram geldi¤inde Canan’›n bir foto¤-
raf›n› verdi arkadafllar, gö¤sümün üzerine koydum.
Art›k yaln›z konuflmuyordum. Bir Canan bir ben ba-
zen ikimizin duygular› ayn› anda dökülüyordu a¤-
z›mdan. Canan’dan bahsettim direnifli anlatt›m keli-
meler bo¤az›ma dü¤ümlenirken. Ama anlatmal›y-
d›m ve ne olursa olsun ölümleri engellemeliydim.
Benim konuflmamdan önce gençlik arkadafl›m
Mehmet Özer Canan’›n an›s›na yazd›¤› bir fliiri oku-
116

du bulundu¤u kürsüden. Çok güzel ve anlaml› bir fli-


irdi. Karfl›l›kl› konuflmalarda zorlanmadan ve sakin
sakin anlatmaya çal›flt›¤›m konular› kürsüden halka
karfl› ifade etmenin zorlu¤unu yaflad›m. Adalet Ba-
kanl›¤›n›n iki yüzlü tavr›n› anlatmaya çal›flt›m.
19 Aral›k’tan önce yap›lan görüflmelerin tekrar
bafllat›lmas›n› ve tecritin derhal kald›r›lmas›n› anlat-
t›m. Ama dedim ya bakanl›k tam bir duvar gibiydi.
Duvar gibi hissiz ve sa¤›r. En bafl›ndan beri katliam›
planlam›fllar ve karar›n› vermifllerdi. Sonradan ya-
flananlar, katliamlar› hakl› ç›karmak düzmece se-
naryolar ve yalan haberler. Miting sonras›nda di¤er
ailelerle birlikte tekrar ‹stanbul’a döndük. Ben he-
men Armutlu’daki k›z›m›n yan›na kofltum. Beni bek-
ledi¤ini anlad›m. Ona miting hakk›nda bilgiler ver-
dim. Kat›l›m›n istedi¤imiz düzeyde olmad›¤›n› ama
çok coflkulu geçti¤inden bahsettim.
Armutlu’da unutamad›¤›m dostlar›mdan biri de
Ali’ydi. Ölüm oruççusu Hülya fiimflek’in kardefli. He-
men bütün günümüzü beraber geçiriyor ayn› fleyle-
ri hissediyoruz ço¤u kez. Gerçi düflüncelerini aç›k-
lama konusunda biraz ürkek davran›rd› ama çok te-
miz yürekli çal›flkan, her ifle koflan, kesinlikle yorul-
dum diye bir kelime a¤z›ndan ç›kmayan bir s›cak
dosttu. Annesi de gelirdi arada bir sonra tekrar dö-
nerdi Erzincan’a. Ali’nin kardefli vard› Edirne F Ti-
pinde. Annesi beni tan›tm›fl iyi tan›d›¤›ndan eminim.
Canan’dan sonra mektup yazd› çok güzel bir yaz›s›
vard›. Ama ondan da güzeli mektubun içeri¤iydi.
Duygu dolu bu mektubu okudu¤umda nerede olur-
sa olsun insanlar›n içinde olan o s›cakl›¤›n sönme-
di¤ini farkettim. Okudukça yaln›z olmad›¤›n›n fark›-
na var›yor uzakta olsa ayn› heyecanla çarpan yü-
reklerle beraber mutlu olman›n tad›na var›yorsun.
O süre içinde daha çok mektup ve telefon al-
117

d›m. Hapishanelerden gelenlerin yan›nda d›flardan


yaz›lanlar da vard›. Hepsi ac›lar›m› paylaflmak isti-
yor, yaln›z olmad›¤›m› söylemek isteyen duygulu
mektuplard›. Birkaç sat›r yaz›n›n bu kadar anlaml›
olabilece¤ini ö¤üne kadar düflünmemifltim. Bu mek-
tuplar yaflad›¤›m o günlere çok anlam katt›. O zor
günlerde benim için ayakta kalmam için önemli güç
verdi bana.
O günlerde benim için unutulmazl›¤›n aras›nda,
sevdiklerimin içinde biri hep öne ç›k›yor. Bugün bak-
t›¤›mda direniflle beraber Bilge Abla’y› hep ayn› ka-
rede görüyorum. En bafl›ndan beri hep direniflin
aras›nda bulundu Bilge Abla. Bir sanatç› olarak ilk
evini açt› direniflçilere. Ve bizimle beraber soluk al-
d›. Bizimle üzüldü bizimle sevindi. Sanatç› duyarl›l›-
¤›n›n yan›nda s›ms›cak yüre¤iyle hepimizin ablas›
oldu.
Bilgi birikiminin yan›nda sanatç› çevresini dire-
nifle katmak için nas›l gece gündüz çal›flt›¤›na tan›k
oldu. Direnifl sürecinin her aflamas›nda beraber ol-
duk Bilge Abla’yla. Her türlü olana¤›n› bizimle pay-
laflmaya çal›flt›. Hem direniflçilerle, hem aileleriyle
tek tek ilgilenmeleriyle direniflin kazan›lmas› için ne-
ler yapabileceklerini tart›flt›lar. Bilge ablayla beraber
bir çok sanatç› dostumuz oldu. Ama hiçbiri Bilgesu
Erenus’un gösterdi¤i devaml›l›¤› gösteremedi. O bi-
zimle beraber olman›n yan›nda bizden biri oldu so-
nunda.
Daha baflka sanatç› dostlar›m›z olanaklar›n›
sunmaya çal›flt›lar. Dilek Gökçin. Çok fley paylaflt›
bizimle. Armutlu direnifl evinin devaml› ziyaretçileri
aras›ndayd›. Zehra’yla çok fley paylaflt›klar›n› tah-
min ediyorum. Ama her fleye ra¤men ayd›n ve sa-
natç›lardan bekledi¤imiz deste¤in hiçbir zaman iste-
di¤imiz düzeyde olmad›¤›n› belirtmeliyim.
118

Hücre sisteminin ve tecritin fikir babas› Avrupa


idi. Avrupa hapishanelerinde hücreyi ve yaln›zlaflt›r-
may› anlatan “Sessiz Ölüm” filminin galas›na gitti-
¤imde gördü¤üm manzara ilginçti. Armutlu’da gör-
mek istedi¤imiz ayd›n ve sanatç›lar›n hemen he-
men tamam› oradayd›. Neden bu kadar ilgi duyduk-
lar›n› düflündüm. Avrupal› topraklar›n anlat›mlar›n-
dan oluflan bu belgesel ayd›nlar›m›z›n ilgisini neden
bu kadar çekmiflti. Katliamlarda ve ölüm oruçlar›nda
kaybetti¤imiz insanlar›m›z yeterince hücre konu-
sunda fikir verememiflti anlafl›lan. Daha sonra bu
belgesel ile ilgili bir panel düzenlendi.
Paneli yöneten hukukçu bir profesör benim için
ilginç bir saptama yap›yordu:
”Ö¤renmenin yafl› yoktur, bende bu iflimle çok
fley ö¤rendim. Tecritin ne oldu¤unu çok iyi anlatan
böyle bir belgeseli haz›rlayanlara teflekkür ederim.”
Tuhaf bir duygu hissettim. Kendisi de hapisha-
neyi yaflam›fl olan hukukçu tecriti ve izolasyonu ya-
banc› ülkelerden gelen eski tutuklulardan ve belge-
sel filminden anlatmaya çal›fl›yordu. Oysa tam bir
y›ldan bu yana F Tipi hapishanelerin tecrit oldu¤unu
buralarda insanlar›n yaflamas›n›n mümkün olmad›-
¤›n› anlatmaya çal›fl›yorduk. Bu konuda bas›lm›fl ki-
taplar, bildiriler düzenlenen paneller ve aç›klamalar
ortada dururken F Tipi hücre hapishanelerinin ger-
çekli¤ini yabanc› tutuklularda ö¤renmeye çal›fl›yor-
lard›. Asl›nda bu belgesel insan haklar› konusunda
standartlar›n› savunanlara bir cevapt›. Ama ayd›nla-
r›m›z›n bile de¤il de Avrupal›lara inanmalar› ilgi çe-
kiciydi. Ayn› fleyleri aylard›r bedeller ödeme pahas›-
na bizim anlatt›¤›m›z› inand›r›c› bulunmuyor ama
Avrupal› söz konusu olunca yürekleri s›zl›yordu bi-
zim dostlar›m›z›n.
Düflündü¤ümde yan›t›n› bulmaya çal›flt›¤›m
119

önemli bir sorundu bu. Neden halk›na bu kadar ya-


banc› davran›rlar. Tutuklular›n, direniflçilerin ve aile-
lerin aç›klamalar› neden inand›r›c› gelmezdi ayd›n-
lar›m›z›n ço¤una. Yaflad›¤›m›z bunca katliam kay-
betti¤imiz bunca insan dururken hücrenin insana
yak›flmad›¤›n› neden baflka kuflaklardan ö¤renmek
anlaml› geliyordu dostlar›m›za. Aylard›r söyledikleri-
miz yalan m›yd›. Ardarda topra¤a düflen bu beden-
ler bir anlam ifade etmiyor muydu bu insanlar›n vic-
danlar›nda. Gözünü kendi halk› yerine çeviren bu
dostlar›m›z›n güvenini nas›l kazanabilirdik. Direnifl-
te yaflam›n› kaybeden bu insanlar halktan say›lm›-
yor muydu yoksa. Halk›n taleplerinin ne oldu¤unun
karar›n› kim verecekti.
Canan’›n talepleri ne anlam ifade ediyordu aca-
ba. Kolay bir süreç yaflanm›yor elbette.
Herkes önemli bir s›nav›n ortas›nda oldu¤unu
düflünmeli, tarihsel sorumlulu¤unun bilincinde ol-
mal›d›r. Böyle mi olmal›yd›. Kaybederken k›zlar›m›
Canan’›m› Zehra’m› böyle mi davranmal›yd› ayd›n
dostlar›m›z. Hani gözümüz kula¤›m›z olacaklard›.
Sesimiz solu¤umuz olacaklard› yeri geldi¤inde. Biz-
ler güvenirken onlara bütün kalbimizle, yüreklerinin
s›cakl›¤›n› neden esirgediler bizlerden. Neden baz›-
lar›n›n gösterdi¤i cesareti gösterip yaz›lar›n›n konu-
su yapmad›lar bizleri. Kan damlarken yüreklerimize
yanlar›m›zdan geçtiler, bir merhabay› esirgediler.
Oysa biz onlar› okuyup onlar›n türküleriyle büyü-
müfltük. Uykumuzu açm›fl yeni bilgiler katm›fllard›
da¤arc›¤›m›za. Türküleriyle hüzünlenir, fliirleri ile
baflka dünyalara yolculuklar yapard›k. Güzel ve an-
laml› eserler vermifllerdi. K›r›k bir aflk hikayesini an-
lat›rken umudu ve sevgiyi tafl›m›fllard› insanlara.
Ama ne olmufltu da bu s›cak insanlar birden bire an-
lafl›lmaz bir halde bizim dünyam›zda bulunmaktan
120

ürker olmufllard›. Çocuklar›m›z bedenlerini açl›¤a


yat›r›rken nas›l görmezden geldiler bizleri. Dilim
varm›yor ama dünyalar›m›z ayr›ld›. Ayn› havay› so-
lumam›z ayn› parklarda dolaflmam›z rahats›zl›k m›
vermeye bafllad›. Oysa k›z›m Canan ne çok isterdi
bir imzal› kitab›n› ço¤unun. Bir kasetini kendi elin-
den almak ne kadar mutlu ederdi k›z›m›.
Bölüflecek az fleyimiz kald› diye düflünüyorsa-
n›z bu do¤ru de¤il. En yoksul an›m›zda en yaln›z
dönemimizde en umutsuz an›m›zda bölüflecek bir
fleyler bulabilmeliyiz. Bunu baflarabilecek de¤erler
yaratm›fl›z geçmiflte. Bölüfltükçe zenginleflti¤imizi
göreceksiniz. Umudu bölüflelim mesela tarihe övü-
nülecek bir miras b›rakmak ad›na. Ama yapamad›k
beceremedik.
Bu direniflin tarihi yaz›l›rken çokça yaln›z kal-
d›klar› not düflülecek. Sayfalarda vefas›zl›¤›n say›-
s›z örne¤ine tan›k olacak bizden sonra yaflayacak-
lar. Anlamaya çal›flacaklar bu yaman çeliflkinin ne-
den ortaya ç›kt›¤›n›. Yan›t aramak için olup bitenle-
re çözüm bulman›n neler oldu¤u ile karfl› karfl›ya
kalacaklar. Olmamal›yd› diyecekler böyle olmak zo-
runda de¤ildi onlar bu halk›n evlatlar›yd›. Anlafl›lma-
ya ve anlat›lmaya ihtiyaçlar› vard› en zor günlerin-
de. Bunu yapabileceklerine suskun kalmalar› tarihi-
miz aç›s›ndan ne kadar ac›d›r diye düflünecekler.
Armutlu’da yaflanan geliflmeler, devletin hapis-
hanelerle ilgili uygulamalar› ile yeni bir boyut kazan-
m›flt›. Armutlu’da yaflam›n› kaybeden direniflçilerin
yerini yenilerinin doldurmas›, hapishanelerden flart-
l› tahliye edilenler ölüm oruçlar›na burada devam
ediyorlard› art›k. Bakanl›k ölüm orucu yapan tutuk-
lular› flartl› sal›verme yasas›ndan faydaland›rma ve
direnifli bitirme senaryolar›n› hayata geçirmeyi dü-
flündü. Tahliye edilen direniflçiler ölüm oruçlar›n› b›-
121

rakacak ve direnifl zay›flayacakt›. Ama öyle olmad›.


Hapishaneden sal›verilen direniflçiler, ölüm oruçlar›-
n› Armutlu’da devam ettirme kararlar› bu senaryoyu
bofla ç›kard›. Sadece bir evde bafllayan direnifl ar-
t›k befl evde yirmiyi aflk›n insanla devam ediyordu.
Yaflanan bu yeni geliflme direniflin merkezinin ar-
mutluya tafl›nd›¤›n› anlat›yordu.
Bu arada baflka illerde bafllayan ölüm oruçlar›
ile her gün biraz daha yayg›nl›k kazan›yordu.
Olmas›n› istedi¤imiz ile olanlar ço¤u zaman
beklentilerimize yan›t vermeyebiliyor. Son dönemde
yaflam›fl olduklar›m hiçbir zaman düflünmeyece¤im
olaylard›r. Ölüm orucunda kaybetti¤im k›zlar›m Ca-
nan ve Zehra için k›sa bir süre önce böyle bir duru-
mu nas›l düflünebilirdim. Ama yaflam ço¤u zaman
bize ra¤men devam ediyor ve sadece küçük bir ke-
simine müdahale edebiliyorsun. Bizim irademizi
aflan bize ra¤men geliflen ve yaflanan olaylar sizi
de etki alan›na ald›¤› zaman yapacak fazla bir fley
kalm›yor genellikle. Ve bu durumu aç›klamakta zor-
land›¤›n›z› farkediyorsunuz. En yak›n dostlar›ma
nas›l aç›klamal› nas›l izah etmeliyim.
Yaflad›¤›m bunca ac›ya karfl›l›k kendini toplum-
da ifade edememe, ya da duygular›m ve düflünce-
lerinin anlafl›lmak istenmemesi insani nas›l bir du-
rumda b›rak›r. Benimle beraber ayn› ac›lar› yaflayan
insanlar›n yapt›klar› ço¤u zaman toplum d›fl›na ç›k-
mak ve unutmak oluyor. Ama flöyle düflündü¤ümüz-
de, çocuklar›m›z›n bizden istedi¤i bu muydu ger-
çekten. Unutulmak çocuklar›m›z›n istekleri aras›nda
m›yd›. Elbette hay›r. Ama direnifli ve direniflçileri
meflru görmezsek e¤er, sonu çocuklar›m›za sayg›-
s›zl›¤a giden bir süreçte kendimizi bulabiliriz.
Daha fazla ölümler olsun istemiyorsak bugüne
kadar yaflananlar bütün ayr›nt›lar›yla kamuoyuna
122

aç›klanmal› ve direniflin meflrulu¤u ve hakl›l›¤› için


gereken mücadele verilmelidir.
Toplumun büyük ço¤unlu¤unda oluflan de¤er
yarg›lar›n›n aksine bu direniflin insani boyutu yete-
rince kavrat›lmal›d›r. Aylard›r toplumumuzun vicda-
n›n› yaralayan bu direniflte insanlar›n ölümlerine se-
yirci kalan ve tutuklular›n taleplerini görmezden ge-
len yöneticilerin siyasi sorumlulu¤u ve tarih önünde
suçlulu¤u aç›klanmal›d›r.
Evlatlar›m›z yaflamdan b›kt›klar› için böyle bir
bedeli ödemediler. Sadece tutuklular düflünceleriyle
ve kimlikleriyle beraber yaflas›nlar istediler. Ama
ac›mas›z yönetici güçler bu talepleri kabul etmek
yerine evlatlar›m›z›n ölümlerine seyirci kald›lar. Her
zaman fliddeti bir yönetim biçimi olarak tercih eden
ülkemiz yöneticileri, toplumun sorunlar›n› çözmede
ve taleplerini görmezden gelmede üstün bir beceri
sergilediler. Ama bilmeliler ki sürgit bu yöntemle so-
nuç alamayacaklar. Bizlere yaflatt›klar› ac›lar unu-
tulmuyor. Toplumda var olan sessizli¤i uygulad›klar›
zulüm politikalar› olarak de¤erlendiriyorlarsa e¤er
çok geçmeden ne kadar büyük bir yan›lg› içinde ol-
duklar›n› görecekler. Bir avuç asala¤›n d›fl›nda top-
luma gülmeyi unutturdular. Yar›na olan umutlar› kal-
mad› toplumun büyük kesiminin. Evlatlar›m›z› topra-
¤a verirken evlatlar›m›zla alay eder oldular. Nas›l bu
hale getirdiler toplumu.
Elbette bu süreç uzunca bir dönem önce baflla-
t›ld›. Önce bütün insanlar›n yüreklerine korku sal-
mak için fliddeti en üst düzeye t›rmand›rd›lar. Buna
karfl› ç›kanlar› iflkence ve hapishanelerle susturdu-
lar. Sonra beyinlere s›ra geldi. Biliyordu ki toplumu
en kolay yönetmenin yürekleri ve beyinleri teslim al-
makt›. Toplumun örgütsüz yaflamas› için bir yandan
yasaklar getirirken di¤er yandan örgüt fobisi afl›lan-
123

maya çal›fl›ld›. ‹nsan de¤erlerimize sald›r› bafllat›ld›.


Yurttafl durumundan düflünmeyen ve sorgulanma-
yan kimliksiz kullar durumuna düflürüldü. Özgür dü-
flünce diye emperyalizmin yoz kültürü anlay›fl› yay-
g›nlaflt›r›ld›. Yard›mlaflma ve dayan›flma anlay›fl›
ay›p say›ld›. Paran›n egemenli¤ine karfl› ç›kman›n
ne kadar ça¤d›fl› oldu¤u yaz›ld›. ‹nsanlar›m›z çöp-
lükten beslenirken bunlar› yazan ve elefltirenler teh-
dit edildi. Ülkemizi dünyaya flikayet ediyor denildi.
‹flkence yapanlar de¤il iflkencenin haberini yapanlar
yarg› önüne ç›kar›ld›lar. Gençli¤i tehlikelerden koru-
yoruz diyenler fuhuflu ve uyuflturucuyu gençlerimi-
zin hizmetine sundular. Eme¤i savunman›n ay›p do-
¤ay› mahveden talan›n gönüllü sözcüleri oldular.
Sonra yavafl yavafl toplumda ne kadar güzel de¤er-
ler varsa birer birer içlerini boflalt›p anlams›zlaflt›rd›-
lar. Seyirci durumuna düflürüldü toplum. Art›k ülke-
de yaflananlar› seyrediyordu. Y›llard›r ülkemizin bir
bölümünde oluk oluk kan akarken seyretmeyi sür-
dürdü. Örne¤in Sivas’ta yanarken bu ülkenin ayd›n-
lar› yine seyretti. Talan edilirken ülkemiz yeralt› yer
üstü kaynaklar› haraç mezat sat›fla ç›karken özel-
lefltirmeye karfl› ç›kmak ay›p say›ld›.
Sonunda sa¤›r dilsiz ve duyars›z bir toplum ya-
rat›lmak istendi. Böyle olunca zulüm makineleri da-
ha rahat çal›flacak nerede toplumun vicdan› temsil
ediliyorsa oraya yönelteceklerdi silahlar›n namlula-
r›n›. Onlara devlete kafa tutman›n ne demek oldu¤u
iyice bir belletilecekti. ‹yice belletilecekti ki bir daha
böyle bir fleye kalk›flman›n ne oldu¤unu görsünler.
Sonra ak›ll› siyasetçiler ç›kt› sahneye. Onlarda
böyle kahramanl›klar›n zaman› olmad›¤›n› bir iyice
anlatmaya soyundular. Ne demekti büyük büyük
adamlar›n yazarlar›n çizerlerin önden yürümedi¤i
onlara ak›l vermedi¤i bir durumda nas›l baflarabilir-
124

ler nas›l sonuç alabilirlerdi. Ne demekti ölüm oruçla-


r› gencecik bedenlerin ölüme yatmalar›. De¤er miy-
di bütün bunlar insanlar›n ölmesine. Baflka müca-
dele araçlar› bulmalar› gerekti¤ini onlara ö¤ütlediler
bir güzelce. Sonra daha çok fley söylediler bu yolun
yanl›fl oldu¤unu anlatmak için. Çok fazla bir fley
yapmadan hep söylediler dervifl edas›yla. ‹çlerinden
baz›lar› “ya bu çocuklar hakl›ysa, ya biz yan›l›yor-
sak” diye düflündüklerinde anlams›z anlams›z yüz-
lerine bakt›lar. Etkilemifller diye düflündüler.
Direniflçilerin yaflad›klar› onlar› etkilemifltir her-
halde. Her fleyi söylediler ama anlamak istemediler
ölüm oruçlar›n›. Ço¤u bir kez görmeden, konuflma-
dan, direniflçilerle, en hamasi nutuklar›n› att›lar.
Süslü sözlerle ne kadar hümanist olduklar›n› yazd›-
lar sayfalar dolusu.
Ölüm haberleri ardarda gelirken yaflam›n kut-
sall›¤›n›n önemini keflfettiler tekrar tekrar. Kutsal
olan›n nas›l korunmas› gerekti¤ini unuttular bu ara-
da. Bütün kutsal de¤erler gibi yaflam›n kutsall›¤› da
anlam›n› yitirmiflti, u¤runa nas›l mücadele verilmesi
gerekti¤i sadece onlar›n bir fley olmal›yd›.
Ama hay›r ok yaydan ç›km›flt› bir kez. Bedeli ne
olursa olsun ben haz›r›m dedi Canan. Kutsal olan›
korumak için en de¤erli varl›¤›m› feda etmeyi göze
al›yorum dedi Zehra. Önce anlamakta zorland›lar.
Kimi intihar dedi bu gençleri yaflatmak laz›m dedi bir
baflkas›. Onlar böyle dedikçe bir bir ayr›ld› gencecik
fidanlar, u¤urlad›k Canan’›n ard›nda Zehra’y› Kara-
deniz’e. En çok anlamas› gerekenler uzak durdular,
belki de kendileriyle hesaplaflmaktan korktular. Din-
lemeye cesaret edemediler Canan’›n söyleyecekle-
rine. Ama üzüldüklerini söylediler ard›ndan inanan-
lar›n olup olmad›¤›n› düflünmeden...
125

TUTSAKLARDAN ZEHRA’YA
GELEN
MEKTUPLAR
126
127

Merhaba Zehra,

Bana gönderdi¤in ikinci kart› ald›m. Cevap ola-


rak da mektup yaz›yorum. Bayram dolay›s›yla bir
hafta gecikmeyle yaz›yorum. Zehra, içerde ve d›-
flarda art›k birlikte ölümün üzerine yürüyoruz. Ald›-
¤›m›z haberlere göre sizler de art›k azraille cebel-
leflmeye bafllad›n›z. Ama biz içerde patlayaca¤›z
yok öyle bize çal›m atmak. Biz içerden sarsaca¤›z.
Bu iç karart›c› sessizli¤i parçalayaca¤›z. iflte bugün-
ler f›rt›na öncesi sessizliktir. Art›k f›rt›nan›n kopma-
s›na günler, on günler kald› demeyece¤im. F›rt›na
128

koptu kopacak. Zehra biz içerde art›k final aflamas›-


na geldik. Öncülerimiz ortaya ç›kt› bile. Her an pat-
layabilirler. ‹flte Mehmet Zincir, Yaflar Ya¤an, ipi ilk
gö¤üslemenin yar›fl›ndalar. Peflinden bizler geliyo-
ruz. Burada bir mengele art›¤›, ne idü¤ü belirsiz bir
doktorla cebellefliyoruz. Durumlar›m›z kritikleflmeye
bafllay›nca ajan m›d›r, doktor mudur bilinmez adam›
görevlendirdiler. Daha önce gelen doktorlar› ise sa-
n›r›m postalad›lar. Sabahlar› günde bir kez geliyor
bu faflist gardiyan. Havas›n› al›p gidiyor. Kendisine
ne muayene oluyoruz. Ne de formu imzal›yoruz. (te-
davi olmuyoruz formu) Ama ›srarla geliyor. Bir kurt
gibi geliyor. fiuurumuzu yitirmemizi bekliyor. fiuuru-
muzu yitirdi¤imizde zorla müdahale etmeye çal›fla-
cak. Burada müdahale edecek bir donan›mlar› yok.
Ancak hastaneye kald›racaklar. fiu ana kadar Meh-
met Zincir'i hastaneye kald›rd›lar. fiuuru yerinde ol-
du¤u için tedavi kabul etmedi. ve geri getirdiler. Ya-
flar Ya¤an'› ise hastaneye kald›rd›lar. Kendisinden
bir bilgi ve haber alm›fl de¤iliz. Ölmüfl mü, kalm›fl
m›? Yoksa serum tak›l› vaziyette, fluuru yitik mi? Ya-
flayan bir ölü haline mi getiriliyor, bilemiyoruz. Bizim
ölmemizi istemiyorlarm›fl! Ancak bizi yaflayan ölüler
haline getirmek istiyorlar. T›pk› Semra Askeri yolda-
fl›m›z gibi yapmak istiyorlar. Biz ise buna izin ver-
meyece¤iz. Ölümlerimizden korkanlar› korkutaca-
¤›z. Ve ölece¤iz. Bir flekilde ölece¤iz. fiehit düflece-
¤iz. Baflka yolu yok. Zehra kolum yoruldu. Düflünü-
yorum mektubun devam›n› nas›l götüreyim. Biraz
da buradaki yaflamdan bahsedeyim. Ben
aç.................. yazd›¤›m hücrede baflka bir hücreye
sürgün edildim. fiimdiki hücremde de üç kifliyiz. Bu
hücre de¤ifliklikleri ayda bir olabiliyor. Ayr›ca idare
keyfi de¤ifltirmelerde yap›yor. Can› istedi¤inde birini
al›yor baflka yere, tek kiflilik, 3 kiflilik baht›na ne dü-
129

flerse art›k... Yani hücremde Kadir ve Ayd›nla birlik-


teyiz. Yoldafllar›m de¤il ama...Gerçi gül gibi geçinip
gidiyoruz. Ailem ziyaretime geliyor. Bayram tatilinde
babam ziyaretime geldi. Kendisiyle bir saat kavga
ettik. A¤lad› ve memlekete gönderdim. Ancak gel-
meye çal›flacaklar. Beni yaln›z b›rakm›yorlar. Zehra
kötü bir mektup yazd›¤›m› biliyorum. Güzel bir mek-
tup yazmak isterdim. Ancak yazam›yorum. Herkese
selam ve sevgilerimi yolluyorum Aln› k›z›l bantl›lar›n
aln›ndan öpüyorum. Hoflçakal›n belki zaferde bulu-
fluruz. Belki....

11 Mart 2001
Ali R›za Demir
130

(..../....)

Ey zaferin çocuklar› Elinde mendil halay kuran


dilinde sevda türkü söyleyen yollar eriyor, engeller
bitiyor Senin kardefl ad›mlar›nla .
Açl›k, çaresizliktir yemek isteyen çocuklar›na
birfley veremeyen anan›n yüre¤inde açl›k ›st›rapt›r
yemeye ekmek bulamayan ihtiyar dilencinin y›k›k
bir duvar dibinde çekti¤i açl›k, dünyay› yüzlerce kez
doyuracak nimet varken yeryüzünde ölüm nedenidir
milyonlar›m›z›n. Ve bundan dolay›d›r ki ac›l› çileli
bitmezbir yolculuktur. Ama bizim için açl›k çarp›fl-
may› gönüllü kabullendi¤imiz s›rt›n› defalarca yere
vurdu¤umuz hasm›m›zd›r. Açl›¤›n koynunda ölüme
do¤ru derviflçe bir yolculuktur bizimkisi

26 Mart 2001 Sincan


131

Sevgili Zehra merhaba,

Yüreklerimizi seslerimizi birlefltirerek ç›kt›¤›m›z


yolda, bahar günleri o güneflli bayram gününün da-
ha yak›n oldu¤unu müjdeliyor. Yolumuz zorluydu bi-
liyorduk. Ama birlikte dayan›flma içerisinde, içerisi
d›flar›s› fark›n› ortadan kald›r›p omuz omuza verdi-
¤imizde bununda üstesinden gelece¤imizi de bili-
yorduk. fiimdi Cengiz’imizle daha güçlü daha yak›-
n›z o güneflli bayram gününe. içerde ve d›flarda saf-
l›¤›yla ›fl›ldayan al›nlara tak›lan ›fl›kl› çelenkler bun-
un garantisi. Buna inan›yoruz. Bu inançla seni aln›-
na ›fl›ktan çelengi ayd›nl›¤›n-umudun çelengini ta-
kan ailelerimizi, büyük ailemizi ve tüm dostlar› se-
lamlar, hasret ve coflkuyla kucaklar›z.
Selam ve sevgilerimle.

F Tipi hapishane Sincan /Ankara


AL‹ S‹NAN ÇA⁄LAR
132

Sevgili Zehra,

Göndermifl oldu¤un , s›cak, senin gibi sevgi do-


lu sat›rlar›n› okuyunca çok duyguland›m, çok mutlu
oldum. Senin kart›n› almadan bir kaç gün önce Sel-
ma'dan kart alm›flt›m birde Aysun’dan Gülten'e ge-
lince de¤me keyfimize. Sana ald›¤›m gün hemen
yazamad›m, bunuda biran önce eline ulaflmas› için
acele ile yaz›yorum, yoksa sana flöyle bir on sayfa-
l›k yazmay› düflünüyordum. Can›m benim bizi Pa-
zar günü hastaneye götürdüler, gazetelerde oku-
muflsundur. Bu yüzden mektup yazma giriflimlerim
aksad›. Zehra sa¤l›k durumumuzu sormuflsun ya,
B1’ e lanet ediyorum. Bizim topraklar›m›z do¤al ol-
mayan fleylere al›fl›k de¤il. Herfleye ra¤men s›k›y›z
bu yüzden toprak aç bilinç olsanda bizim vücudu-
muzdaki do¤al almayan B1 bitene kadar bizi ba¤r›-
na kabul etmiyor. Ancak ac›km›fl toprak durmaz bi-
lirsin mutlaka ölümü yakalay›p sad›k berekete kavu-
flaca¤›z. Biz biliyorsun Ekim ay›nda bafllad›k, Ekim
ay›nda toprak sürülür tohumlar savrulur sonra o to-
humlar çatlar ve bahar›nda filizlenir taptaze. Bizim
tohumlar topra¤a serpili filizlenmek için ha çatlad›
ha çatlayacak. Bunlar zafer olacak ›l›k ›l›k toprak
bereketiyle yeni filizlere duracak. Seni zafere olan
inanc›mla kucaklar›m. Sevgili Zehrac›¤›m, seninle
geçirdi¤imiz günler bir baflkayd›. Sana katlanmak
ne demek. Senin ... her taraftan yaflamdan spordan
heryerde görüyordum, içten içe çok gurur duyuyor-
dum. fiimdi aç›ktan seninle gurur duyuyorum, birbi-
rimizden çok fley ö¤rendik. Sen bize baz›s›n› ö¤ret-
tin bizde ö¤retebildiysek bundan mutluluk duyar›z.
Karadenizli hemflerim, amcan›(avukat) ‹mraniyede
görmüfltüm, çok sevdim onu, Karadeniz insan›n›n
s›cakl›¤›n›getirmiflti bize, ona çok selamlar›m› iletir-
133

sin. Siz nerede davam ediyorsunuz bilmiyorum ama


fienay abla nas›l? Ona benim için sar›l›rs›n. D›flar›-
da direniflimizin mimarlar›n›n al›nlar›ndan öpüyo-
rum. fiimdi Zehra ile konufltuk hücre kap›s›ndan.
Zehra’n›n, Y›ld›z’›n, Ümüfl’ün, Zeynep’in çok selam-
lar› var. Yan›mda Meryem, Gülten Ergül, Zeynep
Öztürk, Fadime Bafltuu¤, Elmas Baflar›r var. Hepsi
selamlar›n› iletiyor. Bu gün görüfl günü . Benim zi-
yaretçim olmad›¤› için oturdum mektup yaz›yorum.
Bu arrada mektuplar› gazeteciye veriyoruz. O da
dolafl›yor flimdi. Saat 10.30 gibi. Can›m benim mut-
laka görüflece¤iz. Yer ve mekan önemli de¤il öbür
taraf veya bu taraf. Seni ve sizleri kucakl›yorum. Ba-
fl›m›z dik aln›m›z ak kucaklaflaca¤›z. Sevgilerimle...

Gülay Kavak
134

Merhaba Zehra,

Senin kadar de¤erli kart›n› ald›m. inan çok se-


vindim. Nas›ls›n, iyimisin. Bizler burada flimdilik bir-
birimizi göremesek te iyiyiz. Coflkumuz, moralimiz
yerinde. Hemen her gece türküler söylüyoruz. Hat-
ta bugün (74) havaland›rmada halay bile çektik.
Evet bizlerde sizleri çok görmek istiyoruz. Bu has-
retli¤in bitmesine az kald›. ‹flte o zaman tüm özlem-
lerimizi giderece¤iz. Dedi¤in gibi mutlaka biz kaza-
naca¤›z. Burada birbirimizi görmesek de hepsinin
selamlar›n› yolluyorum size. Sizleri çok seviyoruz.
Biz Kazanaca¤›z. Abin Murat

Not: Babana selamlar

Murat Acar
Edirne F Tipi Hapishanesi
135

Sevgili Zehra,

28 Mart 2001 K›sa ama içimizi ›s›tan kart›n› Te-


kirda¤ hapishanesinde ald›m. Kulaks›z soyad› bana
yabanc› gelmedi. Mehmetin yak›n›m›s›n. Öyle ise
hemfleri say›l›r›z. Say›l›r›z› fazla öyleyizdir. Gazete-
lerden haberlerinizi okuyoruz. Bizimle birlikte çar-
pan yüreklerinizin s›cakl›¤n›z› hissediyoruz. Tüm in-
sanlar flaflk›nl›kla, hayretle, gururla izliyor. Dünyada
böylesi bir örnek var m›? Bildi¤im kadar›yla böylesi
yok. Bencilli¤in, bireycili¤in, duyars›zl›¤›n.... ege-
men k›l›nmaya çal›fl›ld›¤› bir dünyada böyle bir fe-
dakarl›k ne büyük onur. Bugün için pek çok insan
anlam›yor, anlamak istemiyor, görmezden geliyor
belki. Ama tarih unutmaz. fiimdiden onur dolu say-
falar›na kaydetmifltir. Tarihin sayfalar›n› silmeye
kimsenin gücü yetmez. Nas›ls›n›z? bu soruyu sor-
madan devam ediyordum. Biliyorum ki fiziksel ola-
rak ne kadar y›pranm›fl olsan›z da yüre¤iniz, bilinci-
niz ›fl›k saç›yor. Önemli olan da kararmayan cevahir
de¤il mi? O koflullarda bizi merak ediyorsunuz. Ay-
n› duygular› biz de yafl›yoruz. Bu ba¤, bu ruh hali,
bu paylafl›m, bu inanç bizi biz yapan de¤erler. En
önde yürüyenlerimiz insanl›¤›n erdemlerini büyütü-
yorlar. Mevsimler boyu süren bir güzellik bu. "Güzel-
lik kurtaracak dünyay›" demifl flairimiz. Güzellik ne?
Yüzünü görmedi¤in insanlar için, üstelik göremeye-
ce¤in günler için, üstelik seni kimse zorlamam›fl-
ken.... yaflam›n› ortaya koymak en büyük güzelliktir,
diye düflünüyorum. Sevgili Zehra, Analar›m›z, yan
yana oldu¤un insanlar›m›z hep gözümüzün önün-
desiniz. Akl›m›z›n bir köflesinde, yüre¤imizin en s›-
cak yerinde, dilimizde, düflümüzde, gecemizde,
sohbetimizde, hep siz vars›n›z. Vefa'l› insanlar na-
musludur. Vefay›, ba¤l›l›¤›, sahiplenmeyi gösteriyor-
136

sunuz bu alçakl›klarla dolu dünyaya. Sizden güç al›-


yoruz. Sizin varl›¤›n›z gücümüzü artt›r›yor. Sevgili
Zehra, Bizim oralarda yayla zaman› yaklafl›yor genç
k›zlar›m›z, delikanl›lar›m›z, annelerimiz, ak sakall›
ihtiyarlar›m›z horonun ilk ad›mlar›na haz›rlan›yorlar.
Yaylaya ç›kmak sevinçtir, özgürlüktür, emektir, hu-
zurdur, hasrettir, kavuflmakt›r... Hasretlerin bitmesi-
ne az kald›. Sevdam›za, umuda, güzelli¤e, insana,
dosta, cana, bize, bizim olana kavuflmaya az kald›.
Sevgi ve sayg›lar›mla.

Ruhi Uzunhasano¤lu
F Tipi Hapishane / TEKiRDA⁄
137

Sevgili Zehra,

Merhaba, Bayram kart›n› ald›m. Teflekkür ede-


rim. Ençokta senden bir haber, bir selam ald›¤›ma
sevindim. Annem babam ziyarete geldi¤inde senin
oralara mutlaka yollar› düflmüfltür diye seni hep sor-
dum. Gördünüz mü ne yap›yor, selamlar›m› söyle-
yin diyece¤im ama bizimkileri bilirsin iflte ak›llar›nad
bir fley tutam›yorlar. Unutuyorlar. Eminim karfl›lafl-
t›ysan bana selam göndermiflsindir. Ama annem
babam d›flardan, sizlerden bolca selam getiriyorda
kimler diye sorunca isim söyleyemiyorlar, unutuyor-
lar yani. Herneyse selam›n› ald›¤›m› söyleyeyim yi-
nede. Zaten bayram kart›n gelince de do¤rudan se-
lam›n alm›fl oldum. Sevinç duydu¤umu tahmin
edersin. Buralar› anlatmama gerek yok san›r›m. Bi-
lirsin bilirsiniz. ‹htiyac›n› hissetti¤im tekfley içerde
d›flarda sevdi¤im arkadafllar›ma olan hasret ve öz-
lemimdir. Her geçen gün artan ve büyüyen bir öz-
lem.... Yan taraf›mdaki hücrede arkadafllar›m›zdan
Ayhan Mimtafl, Bülent Çoban ve Aliflan fianl› var.
Yüzümüzü göremesekte ba¤›rarak konuflup sesimi-
zi duyabiliyoruz. Türküler söyleyip dinliyoruz. New-
roz'u buran›n koflullar›na özgü biçimde kutlad›k.
Lastikler yak›p ateflin üzerinden atlayamasakta yine
sizlerle birlikteydik. 21 Mart'› böyle karfl›larken
TV'den gelen bir haber bir anda buray› dalgaland›r-
d›. Her yandan slogan sesleri geliyordu. TV'ler Cen-
giz Soydafl'› vermifl haberlerinde. Bende yan›mdaki
arkadafllarda TV olmad›¤› için anlayamad›k. Ancak
at›lan sloganlarda Cengiz’in ad›n› duyunca anla-
d›m-anlad›k. O günün havas› tabii çok daha baflka
oldu. Hava de¤iflti bir anda.. Sab›rs›z gergin bekle-
yifller kendini rahata ve huzura çevirdi. Coflku mut-
luluk sevinç, öfke hemen her duyguyu yaflatt›. ‹flte
138

21 Mart’› böyle yaflad›k. Ve böylesi anlarda duygu-


lar›n› paylaflmak istiyorsun. Ah sevgili Zehra oldum
olas› sevmem flu mektuplar›. O par›ldayan gözleri-
ne bak›p karfl›l›kl› konuflmak paylaflmak varken flu
mektuplar, bu mektuplar hiçmi hiç cazip gelmiyor
bana. Hat›rl›yorum son görüflmemizi. Ne kadar mut-
lu, sevinçli ve coflku doluydun. Gözlerin parl›yordu
her zamanki gibi. O par›lt› yar›nlar›m›za olan güven
ve inanc›n yans›mas›ndan baflka birfley de¤ildi. Bi-
liyormusun annem babam her ziyarette her konufl-
mam›zda sizleri-gençlrimizi öve öve bitiremiyorlar.
Çok iyiler, çok çal›fl›yorlar, bizi yaln›z b›rakm›yorlar
derken biryandanda onlar› çok eziyorlar, korumaya
çal›fl›yoruz ama elimizden kopar›p al›yorlar diyerek
üzüntülerini dile getiriyorlar. Yani genciyle yafll›s›yla
herfleye ra¤men kararl› insanlar›n varl›¤› umut ve
inançlar›n› büyütüyor. Görüyorsun karfl›lafl›yorsu-
ndur diye söyleyeyim. Bülent Bar›fl Coflkun'un gön-
derdi¤i kart› ve Bar›fl Akay'›n mektubunu ald›m. On-
larada en k›sa zamanda cevap yazaca¤›m... Bar›fl
Coflkun hala ülkemizde Gençlikte mi çal›fl›yor? Sa-
n›r›m hala orada çal›fl›yor. Bar›fl Akayda oraya gidip
geliyor olmal›. Mektup ve kartlar›n› ald›¤›m› iletme
olana¤›n varsa iletirsen çok sevinirim. Her ikisinden
de böyle güzel haberler, s›cak selamlar alm›fl olmak
beni tahmin edersin ki çok mutlu etti. Bunu da söy-
lersin onlara. Ve gözlerinden öptü¤ümü, özlemle
kucaklad›¤›m›. Evet flimdi belki görüflemiyoruz ama
ayn› fleyleri düflündü¤ümüzü biliyoruz. Birbirimizi
anl›yoruz. Elbet doyas›ya sar›laca¤›m›z günlerde
gelecektir...Bunlar› iletirsin onlara. Tabi ayn› duygu-
lar›m senin içinde geçerli.. Sevgili kardeflim Zehra,
direncin bana güç ve moral veriyor. Dedi¤in gibi o
güzel güne olan inanc›mla bende sana selam ve
sevgilerimi gönderiyorum. Özlemle kucakl›yorum.
139

Ifl›l ›fl›l parlayan gözlerinden öpüyorum. Hoflçakal....


Ayr›ca tüm dostlara arkadafllara selamlar›m› iletme-
yi unutma.....

" Merak etme sen, korkma endiflelenme. Senin-


le konufltu¤umuz gibi konufluyor hala bizimkiler ze-
rre kadar de¤iflmedi göz bebeklerimiz, kalp at›fllar›-
m›z direngenli¤imiz" (Bedii Cengiz)
Sana seni bizleri anlatan bir fliirle hoflçakal de-
mek istedim... Görüyorsun mektupta olsa ayr›lmak
istemiyorum senden, sizlerden.... (..../....)
.... Günler a¤›r Günler ölüm haberleriyle geliyor
Düflman haflin zalim ve kurnaz Ölüyor insanlar›m›z
-halbuki nas›l yaflamay› haketmifllerdi Ölüyor insan-
lar›m›z -ne kadar çok Sanki flark›lar ve bayraklarla
bir bayram günü nümayifle ç›kt›lar öyle genç ve fü-
tursuz...

Sad›k Ero¤lu
140

Merhaba Sevgili Zehra;

Merhaba Laz K›z› Ne güzel ettin de öyle selam


gönderdin de bana... Bugün bir dolu mektup ald›m.
Hepsi birbirinden flen, birbirinden s›cak, birbirinden
umut doluydu. Oturup vakit geçirmeden hepsine ce-
vap vermeye çal›fl›yorum. Bakal›m elimiz nereye
yetecek... Kart›n herkesin gönderdi¤i gibi önce Edir-
ne'ye gitmifl. Tabi o zamanlar biz Diyar-› Tekirda¤'a
göçmüfltük. Yani mektubun 25 gün sonra elime geç-
ti. Size Edirne'deyken Gülsüman Abla arac›l›¤› ile
mektup göndermifltim. Burada ise çiçek gönderip
selamlar iletmifltim umar›m elinize geçti... Geçme-
diyse can›n›z sa¤olsun. De söyle bana Zehra; sizler
nas›ls›n›z? Haberlerinizi çok s›k olmasa da al›yoruz.
fiükran anam›z, Sultan anam›z, Gülsüman ablam›z,
fienay, nas›llar... Nas›l da gözümüzde tütüyorsunuz
anlatamam. iyi ki de o son aç›k görüflü yapm›-
fl›z...Ne de coflkuluydu öyle de¤il mi? O gün orada
olanlarda baz›lar› aram›zda yok... Öyle genç ve fü-
tursuzca s›yr›l›p gittiler yan› bafl›m›zdan... T›pk›
bayrama gider gibi de¤il mi? "Ve bundan dolay› biz
unuttuk ba¤›fllamay› var›lacak yere Kan içinde var›-
lacak Ve zafer art›k hiçbirfleyi affetmeyecek kadar
t›rnakla sökülüp kopar›lacak"
Evet art›k hiçbirfleyi affetmeyece¤iz. Asl›nda
anlat›lacak, yaz›lacak bir dolu fley var... Hepsini bir
gün mutlaka ama mutlaka paylaflaca¤›z. Bunu bili-
yor, buna inan›yorum. Sen var gönlünü her zaman-
ki gibi flen tut... Yine kelime a¤z›mda kald›. Yo¤un
istek üzerine Tekirda¤ semalar›na Eylül parças›n›
söyledim ve mektup yaz›yorum diye kaç›verdim.
Sesler derinden derinden geliyor. fiu anda alk›fl ve
›sl›klarla bir daa sesleniyorlar... Mektup yazd›¤›m›
142

söyledim ya rahat b›rakmazlar... Tekrar Merhaba bu


sefer senin için Karadeniz yine yelin savrulur parça-
s›n› söyledim haberin ola. Dur bir tane de ÖO.'na gi-
denler yani sizin için bir parça söyleyeyim.... Bir
o¤ul büyütmelisin... Daha daha sen nas›ls›n? Orda-
kiler nas›l ve tabi Canan nas›l? Herkese selam ve
sevgilerimi iletirsin. Dün sevgili amcanda hasretimi-
ze dayanamam›fl yan›m›za gelmifl diye duyduk. He-
nüz bir haber alamad›k Sen oradan bende buradan
selam göndeririz. fiimdilik sat›rlar›ma ara verirken
seni ve ailelerimizi, arkadafllar› s›ms›k› kucakl›yo-
ruz... Bizler canavar gibiyiz... O güzel günde görü-
flece¤iz... Gülüflünden hiçbirfley eksilmesin.
Selam ve sevgilerle.

Serdar
141

ZEHRA ve CANAN
HAKKINDA YAZILANLAR
143
144

Bilgesu Erenus’un
Cumhuriyet’te yay›mlanan yaz›s›

De¤erli Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaflkan›


Size, bu üçüncü baflvurumda, altm›fl yedi yafl›ndaki
bir babaannenin üç gününü anlataca¤›m. Sözlerim,
dinsel ve yöresel buyruklar›n etkisinde yo¤rulmufl
çilekefl ve özverili kad›nlar›m›zdan biri olan bu ba-
baannenin kendisini üç günde nas›l de¤ifltirip dö-
nüfltürdü¤üne dairdir; bu topraklara has spontan bir
ar›nma törenidir; lütfen hiçbir ayr›nt›s›n› gözard› et-
meden dinleyin, ülkemiz ad›na ç›kar›lacak çok bü-
yük dersler var.

***
Armutlu’daki direnifl evinde açl›¤›n›n iki yüz on
sekizinci günü bilinci kapanan ‹stanbul Üniversitesi
‹ktisat Fakültesi ‹flletme Bölümü dördüncü s›n›f ö¤-
rencisi Zehra Kulaks›z’›, topra¤a haz›rlayan gele-
neksel temizlik s›ras›nda, kap› önünde bir an önce
çocu¤unu görmek için bekleyen bu babaanne, Ka-
radeniz’in deli dalgalar› gibi önüne ç›kan her k›y›y›
dövüyordu: “Biraz insanda insanl›k olur, bir de dev-
letten insanl›k bekliyorsunuz, sizde var m›?”
Zehra’n›n yoldafllar›, kendilerine yönelen bu si-
temleri ba¤›rlar›na bas›p “Ölüm orucu direnifline ka-
t›lmay› kendi istedi ana” diye karfl›lad›klar›nda, ba-
baanne daha da köpürüyor, “Ben istiyorum, beni de
öldürün” diye gö¤sünü yumrukluyordu. O ilk gün, Al-
lah’a sesleniflinin d›fl›nda en çok yineledi¤i fluydu:
“Bu flerefsiz dünyaya de¤er miydi?”
Zehra’n›n yoldafllar›n›n, “Biz üzülmüyor muyuz
ana” deyiflini duymazdan gelip suçlamalar›n› sürdü-
rüyordu: “Bugüne kadar Zehra yapma, Zehra kalk
145

gidelim diye hiçbir fley söylemedim, ama o yüzümü


okuyordu; ne zaman gelsem, Zehram, yüzünü dö-
küp, benimle konuflmad›, nerde bir sümüklü varsa
onunla konufltu... Devlet nas›l olsa diyor ki bunlar
tek tek ölüyor, ölsün... Siz de halaylar çekiyorsunuz,
insan ölüme sevinir mi? Beyniniz de kalmam›fl, bey-
niniz de yok sizin...”
Zehra’y› topra¤a haz›rlayan geleneksel temizlik
bitip içeri al›nd›¤›m›zda, babaanne birden sessizle-
flivermiflti, refleksel inlemelerle k›p›rdamadan yatan
torunu karfl›s›nda ne edip ne diyece¤ini bir an bile-
medi. Onunla konuflabilirsin seni duyar, dedi¤imde
ise sevindi.
Tan›klardan biriyim, Ahmet Necdet Bey, “O gü-
zel gözlerine kurban olay›m yavriim, o koyun gözle-
rine..” diye a¤›da durduktan sonra, Zehra’n›n baba-
annesi, üç gün üç gece hiç ama hiç susmad›, buna
kendi de flafl›r›p, üçüncü günün sonunda, “Ne ettin
bana yavrim, bana jenaratör mü takt›n Zehram” di-
yecekti.
Babaannenin ilk gün Zehra’s›na söyledikleri ge-
nelde dinsel buyruklar›n etkisini tafl›yordu; “Esta¤fu-
rullah, esta¤furullah, tövbe esta¤furullah... Yarabbi
can› ç›karken yavruma zahmet verme yarabbi... Ta-
d›na kurban olay›m Zehram, kitab›na da iman›na
da, yavrumun yavrisi, ci¤erimin ci¤eri... Zehram ne-
den yanl›fl yapt›n, babaannene ihanetlik yapt›n
sen!”
Zehra’n›n iniltileri sanki daha da artt›. Babaan-
neye sar›l›p Zehra’y› üzme, ona güzel fleyler söyle,
verdi¤in eme¤i anlat deme gere¤i duydum. Babaan-
ne beni kendinden uzaklaflt›r›p dinselli¤ine s›¤›nd›
yeniden; “Cenab› Allah meleklerini yollam›fl, onun
bafl›ndan afla¤› kanatlar›n› açm›fllar üstüne, benim
yavrum melektir, günahlara kavuflmam›flt›r, Müslü-
146

mand›r” dedi.
Babaanne o ilk gün beni kendinden uzaklaflt›r-
makta hakl›yd›, çünkü ben ondan farkl› olarak önü-
müz s›ra boylu boyunca yatan bu genç bedene bak-
t›¤›mda, her yandan kuflat›lm›fl sevgili ülkemi görü-
yordum. Sürekli ve yüksek sesle inleyen Zehra de-
¤ildi benim için; duyars›zl›¤› vurdumduymazl›¤a dö-
nüflmüfl vicdan ve ak›llar›yla bir türlü bafl edemeyen
biz ayd›nlard›k; içi boflalt›lm›fl, hata yapma haklar›-
n› kullanmaktan bir türlü vazgeçmeyen kitle örgütle-
riydi, insan haklar› savunucular›yd›; sindirilmifl sen-
dikalard›; kavram karmaflas›ndaki partilerdi; çocuk-
lar›na mülk gözüyle bakan ailelerdi, hepimiz ama
hepimiz inliyorduk.
O ilk günün sonunda, babaannenin benden
farkl› olarak, kendi bakt›¤› yerden tek iste¤i vard›,
can çekifliyor sand›¤› evlad›n›n ruhunu zahmetsiz
ve çarçabuk teslim etmesiydi. Ça¤r›ls›n dedi¤i hoca
içeri girmeden önce, Zehra’n›n ipeksi saçlar›n› be-
yaz bir tülbentle, tek teli görülmeyecek flekilde s›k›
s›k›ya örterken “Sen meleklerle konufl yavrim!” di-
yordu ve hocayla birlikte bir süre Zehra’n›n bafl›nda
tekbirler getirerek Kuran okudu.

***
‹kinci gün...
‹steyen inanmayabilir, ama ikinci gün babaan-
nenin söylemindeki “Allah’›n melekleri” yerini, onur-
lu ve ortak bir yaflam için kendi hayat›n› topluma
adayabilen, Zehra’n›n 19 yafl›ndaki, Fen Fakültesi
Biyoloji bölümü ö¤rencisi k›z kardefli Canan Kulak-
s›z alm›flt›; babaanne ikinci gün kendi gördü¤ünü
Zehra’ya yüklüyordu. “fiimdi kimi görüyorsun, Ca-
nan’› m› görüyorsun Zehram?”
Babaanne, bu ikinci günde, aylar öncesi, Ca-
147

nan’la yapt›¤› telefon konuflmas›n› an›msad›ktan


sonra, iki kardefle okuyup üfleyece¤i yerde destan
yazmaya bafllad›; sesinde, bedeninde yörenin mü-
zikalitesini duyuran hofl bir sal›n›fl vard›: “Bunlar iki
kardefl, hiç birbirlerinden ayr›lmazlard›, hep birbirle-
rinin ad›mlar›na bast›lar. Canan’a dedim, ablan ya-
parsa yaps›n, sen ölüm orucundan ç›k yavrim, o da
bana, ‘Sen bize, bafllad›¤›n ifli yar›m b›rakma de-
memifl miydin? ‹nsan kendi ö¤retti¤inden cayar m›,
seni çok seviyorum babaanne’ dedi. Ben de dedim
ona, seni sevmiyorum; zaten aram›zda flifreydi, ben
seni seviyorum diyende ben de bunlara ben sizi
sevmiyorum derdim, ikisinin de ak›ll› dillerine kur-
ban, yavrim, yavrim! Sizin akl›n›z derya denizdi, si-
zin k›ymetiniz dünyaya de¤erdi...”
Babaanne destan sonras› Zehra’n›n yast›ktan
sarkan ipeksi saçlar›n› okflay›p Karadeniz insanlar›-
na has flakalar içeren bir ninni m›r›ldand›: “Dedim
keseyim saçlarini/ Dedi baa babas›/ Bafl›n› kesme
sak›n!”
‹steyen inanmayabilir, bu ikinci gün Zehra’n›n
refleksel inlemeleri iyiden azald›, yar› aç›k gözleriy-
le yaln›z babaannesini de¤il, orda olal›m olmayal›m,
sanki hepimizi birden izliyordu! Babaanne arada bir
yine a¤l›yordu, ama art›k sözlerinde eski sitemler
yoktu. “O kadar iflin aras›nda saçlar›n› tarard›m da,
ba¤lard›m da... Herkes derdi ki ha bu Zehra’yla Ca-
nan okula nas›l gidiyor, ne kadar temiz bunlar...”
Altm›fl yedi yafl›ndaki bu çilekefl, özverili Kara-
deniz kad›n›, Zehra’n›n can çekiflmedi¤ini, ama bir
bekleme içinde oldu¤unu bu ikinci günün sonunda
birden kavray›vermiflti sanki: “Kimi bekliyon yavrim,
belki baban›?”
Bu kavray›fl› do¤rultusunda o¤lu Ahmet Kulak-
s›z’a haber sald›: “Benim o¤lumsa, benim kadar
148

güçlü olacak, ben gördüm o da gelip k›z›n› görsün”


deyifli herkesi flafl›rtm›flt›. Bu babaanne, Rize’de
yoldafllar›n›n karanfillerini Canan’›n topra¤› üzerin-
den f›rlat›p atan de¤il miydi? Zehra’s› için de suçla-
mad›¤› kimseler kalmam›flt›... Göçenlerin vasiyeti
halaylara bile kini, öfkesi vard› hani?
Yanl›fl anlafl›lmas›n diye hemen aç›klamal›y›m
Ahmet Necdet Bey, Kulaks›z kardefllerin babas› Ah-
met Kulaks›z, “Aileler çocuklar›na mülk diye bak›-
yorlar, k›zlar›m benim mülküm de¤il, yoldafl›m, dos-
tum, arkadafl›m, can›m, ci¤erimdi. Ben k›zlar›m›
mülk görmedi¤im için onlar› birey olarak kurtarmak
yerine, tecridin kald›r›l›p ölüm orucu direniflinin
amac›na ulaflmas› ad›na mücadele verdim” diyebi-
len bir baba... Ölümler bafllamadan çok önce size
de faks çekip kendini duyurmufltu; faks›, arflivinizde
duruyor olmal›, bence buldurup tekrar okuman›zda
yarar var... K›z›na direnifli s›ras›nda hep destek ver-
di; k›z›n›, k›zlar›n› sevdi¤i kadar ülkesini de seven
biri ama, insan iflte, Canan’›n ard›ndan, Zehra’s›n›n
da gidifline katlanamad›¤› için kuytularda gizli sakl›
a¤lay›p anas›n›n ça¤r›s›na yan›t veremiyordu bir
türlü.
Torununun bafl ucunda güçlenen babaannenin
bir iste¤i o¤lunun gelip Zehra’y› görmesiyse, ikinci
iste¤i de Zehra’y› al›p vahfli kapitalizmin etkisiyle,
yoksul ve ezilen insan için bir kötülük simgesine dö-
nüflen zavall› flehrimiz ‹stanbul’dan bir an önce çe-
kip gitmekti. Bu ikinci iste¤i, “Zehram, Rize yollar›n-
da koflal›m Zehram. Bizim ›stanbul’da ne iflimiz var-
d›? Benim ‹stanbul’da ne iflim” diye belirtiyordu.
Babaanne art›k can› ci¤eri torunlar›yla onlar›n
yoldafllar›n› suçlayacak yerde, kendinde suç arar
olmufltu: “Allah›m suç benimdir, bizim orda, erkek
evlattan torun farkl›d›r, on torunum var, bunlar› ok-
149

flar k›zlar›m›nkini az okflard›m; bunlara al›r, onlara


az al›rd›m; bunlara yedirir, onlara az... Onlar suçlu
de¤il, onlar suçlu de¤il, yarabbi!”
Yöresel geleneklerin kusurunu kendinde bulan
babaannenin sözleri Zehra’y› gülümsetti sanki... Ve
isteyen inanmayabilir, bu gülümseme kendini toplu-
ma adam›fl bu körpecik yüzde topra¤a verilene dek
sürecek.

***
Babaannenin üçüncü günü çok daha flafl›rt›c›
Ahmet Necdet Bey;
Yüzü Zehra’y› and›ran gülücüklere bürünmüfl-
tü, ben nene-k›z›n güzel yüzlerindeki benzerli¤i ilk
kez o gün fark ettim. Babaannenin sevincine diye-
cek yoktu art›k, çünkü o¤ul Ahmet Kulaks›z, anas›-
n›n ça¤r›s›na uyup prensesini, kap›dan “Benim kah-
raman k›z›m” diye selamlam›flt›. Babaanne bu sela-
m› herkese anlatmak istiyordu, memlekete döndük-
lerinde de herkese duyuracakt›, kararl›yd›.
Mona Lisa’y› k›zd›ran Laz k›z›
Tan›¤› oldu¤um bu mucize karfl›s›nda, Zehra,
göçünü üç gün evvelden haz›rlam›fl olmas›na kar-
fl›n üç gün babaannesini de¤ifltirip dönüfltürmek için
bekledi diye düflünmekten kendimi alam›yorum.
Mona Lisa ‘y› k›skand›racak gülüflüyle bu güzel Laz
k›z›n›n böyle incelikleri vard›r; bilinci kapanmadan
önce, akl›na, bir ara çorbayla bisküvi gelmifl... Ar-
d›ndan da 218 gündür kendisine bakan yafl›t› ve
yoldafl› Özlem’in ellerini tuttuktan sonra, dudaklar›-
na götürüp öpmüfl. B-1 vitamini almad›klar› için çok
daha erken düflecek olan ikinci ölüm orucu ekibin-
den iki k›z kardeflten büyü¤ünü, Arzu’yu ça¤›rm›fl
yan›na, yeni tan›m›fl olmas›na karfl›n, onun da elle-
rini öpüp saatini arma¤an etmifl. “Mahir, Hüseyin,
150

Ulafl” demifl, sonra da art›k hiçbir fley söylemez ol-


mufl.
fiimdi çok daha ›srarl›y›m, Ahmet Necdet Bey,
Zehra’n›n ölümünü üç gün geciktirmesi, babaanne-
siyle birlikte duyars›zl›¤› vurdumduymazl›¤a dönüfl-
müfl, vicdan ve ak›llar›yla bir türlü bafl edemeyen
biz ayd›nlar›; içi boflalt›lm›fl hata yapma haklar›n›
kullanmaktan bir türlü vazgeçmeyen kitle örgütlerini,
insan haklar› savunucular›n›; sindirilmifl sendikalar›;
kavram karmaflas›ndaki partileri; çocuklar›n› mülk-
leri gören aileleri, hepimizi, hepimizi de¤ifltirip dö-
nüfltürmek iste¤iyle ilgiliydi.
Biz yine bu flans›m›z› kullanamad›k, ama altm›fl
yedi yafl›ndaki çilekefl ve özverili bir büyükanne, bü-
tün Türkiye’nin gözleri önünde, hepimize inat de¤i-
flip dönüfltü; insand›, çok daha insan oldu.
Ölüm nedeniyle ilgili tutanak için Armutlu’da
Zehra’y› inceleyen cumhuriyet savc›s›n›n kendisine,
“Senin kadar güçlü bir kad›n görmedim” deyiflini biz-
lere aktar›rken babaannenin sesi hakl› bir övünç ta-
fl›yordu ve sanki biraz da tek tek küçümsüyordu biz-
leri.
Bir anan›n Zehra’n›n bafl›na beyaz tülbent ört-
me önerisi, Zehra’n›n yoldafllar›nca geri çevrildi¤in-
de, din ve gelenek buyruklar›yla yo¤rulmufl babaan-
nenin itirazs›z kal›fl›na da tan›kl›k ettim; ben Zeh-
ra’n›n gülsuyuyla ›slat›lm›fl saçlar›n›, bafl›n›n bir ya-
n›na tafl›y›p, bir bukleyle serbest b›rakt›¤›mda, toru-
nuna hayranl›kla bak›p “Gelin olmadan, kuaförlere
mi gittin, yavrii... Saç› tam da benim istedi¤im gibi
oldu, ben de böyle düflünüyordum” dedi.
Hak vaki olunca, Zehra’n›n bafl ucunda Zeh-
ra’ya verdi¤i sözü tutup Küçükarmutlu’nun birbirine
aç›lan iniflli ç›k›fll› sokaklar›ndaki cenaze alay›na
kat›ld›, dizleri tutsa bir gün Zehra’n›n yoldafllar›yla
151

birlikte halaya da duracakt›r, hiç kuflkum yok!


‘Biz flimdiden kazand›k’
Zehra son günlerine kadar sevdikleriyle veda-
laflmak üzere, kenarlar›na gül yapraklar› ilifltirilmifl,
siyah kartondan resim çerçeveleri haz›rlam›fl, bir ta-
nesini de bana vermiflti; “Merhaba ablac›¤›m, ba-
fl›ndan beri bizimleydin, beraberdik. Birçok kendine
insan›m diyen kifliye insanl›k dersi verdik, verdin.
Daha ne söylenir ki Bilgesu Abla, biz flimdiden ka-
zand›k asl›nda.”
Bu küçücük not parças› bir büyük gerçe¤i ba-
r›nd›r›yor Ahmet Necdet Bey, onlar flimdiden kazan-
d›lar, evet!
Size bu üçüncü baflvurumun, ayd›n ve sanatç›-
lar›n Sivas’ta yak›l›fl›n›n y›l dönümüne rastlad›¤›n›n
fark›nday›m. Devlet, bu yan›fl› izlemiflti, flimdi de
ölüm oruçlar›n›n küllerini dört bir yana savuruyor.
Zehra’n›n saati, ölüm orucu direniflindeki ikinci k›z
kardefllerin büyü¤ü Arzu’nun kolunda h›zla ilerleme-
yi sürdürürken ülkemizin güzel ve ayd›nl›k gelece¤i-
ni bu genç bedenlerin, her an her saniye, ölümle ye-
niflerek ödedikleri bedele borçlu olaca¤›z; bunun
hem onurunu hem de utanc›n› birlikte ve flimdiden
duymak zorunday›z.

Sayg›lar›mla
B‹LGESU ERENUS
152

Cezmi Ersöz’ün Leman Dergisinin


26 May›s 2001 tarihli
say›s›nda yay›mlanan yaz›s›d›r

Küçükarmutlu’daki Ev...
Canan... Zehra...
Ve Bizim Hikayemiz

Dün ifle giderken cep telefonunu bende unut-


muflsun... Masam›n üzerinde durdu bütün gün...
(...)
Bütün gün kimse aramad› onu... (...)
Sonra flehrin çok uzak yerinden telefon geldi
bana... kanayan bir telefon... Birileri, sevdikleri, yol-
dafllar› için, onlar›n istekleri için gerekirse ölmeye
karar vermifllerdi... Bu koca flehirde benim için kim-
sesiz, dostsuz kalmay› ve hatta kaybolmay› göze al-
man belle¤imi öylesine zay›flatm›flt› ki, bir an hiç
beklemedi¤im kadar içim titredi... Hani insan kendi-
sini çok güçlü hissederken ans›z›n içinde aç›lan o
boflluk derin bir ürperiflle sars›l›r ya.. ‹flte öyle titre-
di...
Telefonunu çantama koydum ve flehrin o uzak
köflesine do¤ru yola ç›kt›m...
Küçükarmutlu’daki bir gecekonduya do¤ru...
Tek katl›, s›vas›z, yoksul bir evin balkonundaki
tahta bir masan›n çevresine oturmufllard›... Aylar-
dan may›st›.. ‹nsanlar de¤il belki ama do¤a hiç ol-
mad›¤› kadar güzel ayaklanm›flt›... D›flar›da dizgin-
lerinden kopmufl bir cumartesi gecesi vard›.. He-
men ilk akl›ma gelen, böyle bir zamanda ölünür mü,
153

sorusu oldu.. Oysa bu soruyu onlara öyle çok insan


sormufltu ki, ve onlar ziyaretlerine gelip giden öyle
çok insana bunun yan›t›n› vermifllerdi ki.. Art›k kim-
se onlara ne böyle bir soru soruyor, ne de onlar böy-
le bir soruyu yan›tl›yorlard›...
Küçükarmutlu’daki bu yoksul ev geçen ay ölüm
orucunda hayat›n› kaybeden fienay Hano¤lu’nun
eviydi... fienal Hano¤lu’nu aylar önce TAYAD’da
(Tutuklu Aileleri Yard›mlaflma Derne¤i) tan›m›flt›m.
Kendisiyle birlikte ölüm orucuna bafllayan Gülsü-
man Dönmez’le birlikte hep el ele duruyor ve hiç ko-
nuflmuyorlard›... Elleri k›nal›yd› ikisinin de, ve ikisi
de evlere temizli¤e gidiyorlard›... Gözleri öyle güzel
gülüyordu ki.. Birbirlerinden hiç ayr›lm›yorlard›...
Sanki ölmek üzere gibi de¤il de, birlikte gidecekleri
o çok esrarengiz ve sürprizle dolu ülkenin yerini biz-
lerden çocuksu bir utançla sakl›yorlar gibiydiler...
E¤er içerdeki yak›nlar›, yoldafllar› o kahrolas›
hücrelerden kurtulurlarsa, bu ülkeye gitmekten vaz-
geçecek ve s›rayla gidip onlara destek veren insan-
lar›n evlerini sabunlu sularla bafltan afla¤› y›kaya-
cak, tertemiz yapacaklard›... Hem de tek kurufl al-
madan.. Ama olmad›.. ‹çerde yak›nlar› hücrelerden
ç›kamad›... Günler ac›mas›zca ak›p geçti, onlarsa
dayanamad›lar bu ac›mas›z günlere... El ele, o ›fl›l
›fl›l ve hep masum bakan gözleriyle, k›nal› elleriyle
son nefeslerini birlikte verdiler... En çok o sessizlik-
leri, hiç konuflmad›klar› akl›mda kalm›fl. Bu insanla-
ra terörist diyenler fienay’la ve Gülsüman’›n o ›fl›l
›fl›l gözlerine, o k›nal› ellerine bir kez olsun içtenlik-
le bakabilselerdi çok derinden utanacaklard›, emi-
nim... Tan›d›m onlar›, kalplerine sonsuza dek kefi-
lim... Söz verdiler, duydum; istedikleri olsayd›, ya-
k›nlar› hücrelerden ç›ksalard›, dostlar›n›n evlerini te-
peden t›rna¤a y›kayacaklard›..
154

Onlar belki yoksul, belki evlere giden çilekefl te-


mizlikçi kad›nlard›, ama onlar bunlar›n hepsinin da-
ha çok yeni bir hayat› özleyen ve bu özlemin dev-
rimci yapt›¤› insanlard›... Onlar›n dostlu¤u, birbirleri
için ödedikleri bedel çok büyüktü ve as›l önemlisi
onlar›n iliflkileri bizim çevremizdeki insanlar›n iliflki-
lerine hiç benzemiyordu.
Onlar yapt›klar› hiçbir fleyi abartmadan, sesiz
sedas›z yap›yor, usul usul ama çok büyük bir hayat
yafl›yorlard›... ‹nsanlar›n›n büyük bir ço¤unlu¤unun
böyle duyars›z, böyle kimli¤ini yitirmifl, böylesi za-
vall› oldu¤u bir ülkede dostlar›n hiç eskimeyen ilk
gününü yafl›yorlard›. Onlar ölürken bile sonsuza
dek sürmesini istedikleri bir yaflam cenneti için ölü-
yorlard›... Kitaplardan çok, birbirleri için ödedikleri
bedel ö¤retiyordu onlara böylesi kararl› ve irade sa-
hibi olmay›...

***
Bir cumartesi gecesi Küçükarmutlu’daki evin
balkonundayd›m onlarla... Tahta bir masan›n etra-
f›nda... Karfl›mda 22 yafl›ndaki Zehra Kulaks›z otu-
ruyordu tekerlekli sandalyesinin üzerinde. ‹ktisat fa-
kültesi ö¤rencisi.. Alt› ay› aflk›nd›r ölüm orucunda...
Yüz sekseninci günün sonlar›nda... Yaklafl›k bir ay
önce ayn› evde, ayn› odada 19 yafl›ndaki kardefli
ölüm orucundaki Canan’› kaybetmifl, gözleri önün-
de... Bir Nisan gününde Canan’›n kalbi ans›z›n dur-
mufl. Bofluna dememifl flair, aylardan en zalimdir
Nisan ay›, diye... Do¤an›n, yafl›tlar›n› aflka, ç›lg›nl›-
¤a, koflup e¤lenmeye ça¤›rd›¤› bir ayda, Nisan
ay›nda son nefesini vermifl Canan... üniversite ö¤-
rencisiymifl. Ege Üniversitesinde Biyoloji okuyor-
mufl... Canan’›n içerdeki amcas› ve bütün dostlar›
için tafl›d›¤› umudunu ablas› Zehra devralm›fl...
155

Babas› Ahmet Kulaks›z benim yafl›mda... Ve


hep k›z› Zehra’n›n yan›nda... Gözlerim s›k s›k göz-
leriyle bulufluyor... O bir k›z›n› kendi elleriyle göm-
müfl, ve flimdi öbür k›z›n›n ölümünü bekliyor... Nas›l
bir ac›d›r bu, nas›l bir dayanma ve tükenmeme gü-
cüdür, anlamakta, hissetmekte çok zorluk çekiyo-
rum... ‹nsan böyle bir ac›y› neresine gömebilir, nas›l
gizleyebilir... Canan benim de k›z›m olabilirdi, Zehra
ölümü bekleyen ikinci can›m olabilirdi...
fiimdi art›k yafl›mdan utan›yorum, sakal›ma dü-
flen beyazlardan, bugüne dek yazd›klar›mdan, ve
ayd›n kimli¤imden utan›yorum...
Canan’›n ve Zehra’n›n amcas› gibi düflünceleri
ve inançlar› ad›na mücadele veren; tan›masa da,
yüzlerini belki hiç görmemifl olsa da, yüzlerce dos-
tu, yak›n›, yoldafl› sayd›klar› için eriyor usulca... Ce-
zaevlerinden gelen hasret dolu mektuplar için, bir
tan›flt›r›lma an›nda ona hesaps›zca gülen bir çift
göz için; bir gün bir yerde hesaps›z, yürekten söyle-
nilen bir merhaba için eriyor o... Kimseden bir emir
alm›fl de¤il, babas›n›n, annesinin, arkadafllar›n›n
gözü önünde eriyor; ama yaflama sevincini asla yi-
tirmeden, üstelik hayata giderek daha çok ba¤lana-
rak, onun s›rr›n› ölüme yaklaflt›kça daha iyi hissede-
rek eriyor... Bedeni zay›flad›kça, gücü azald›kça hiç
olmad›¤› kadar duyarl› oluyor çevresine karfl›... Ölü-
me yaklaflt›kça bütün korkular›ndan kurtulup, onun
bu eylemini saçma, gereksiz ak›ld›fl› bulanlar› derin-
den tedirgin edecek ve ürkütecek kadar duyarl› ba-
k›yor bakt›¤› her yere.
Zehra kendisini ziyaret edenlere hediye etmek
için foto¤raf çerçeveleri, etraf›n› çiçeklerle süslü
kartlar yap›yor... (...) Ve e¤er içerdeki yoldafllar›
hücrelerden bir gün kurtulursa, ölüm orucuna o an
son verip o çok özledi¤i Karadeniz’i, do¤um yeri
156

olan Rize’den ç›karak bafltan bafla dolaflmak isti-


yor... Ama bütün bu umutlar›na ra¤men durmadan
eriyor o... Ve o eridikçe, o buruk, insan›n içini ac›tan
gülümseyifli daha çok ortaya ç›k›yor...
Ve kim bilir, belki de suç bu sat›rlar› okurken o...
Söylemek istemiyorum, susuyor ve sadece utan›yo-
rum...

***
Karfl›mda oturan o ma¤rur, o zarif adam ise Re-
flit Sar›... 42 yafl›nda... Uzun y›llar denizlerde yafla-
m›fl, kaptanl›k yapm›fl... Yurtd›fl›ndan gelen gazete-
ciler ve televizyoncularla o tok sesi ve düzgün Türk-
çesiyle en çok o konufluyor... O da aylard›r ölüm
orucunda... Ama ölecek birine hiç benzemiyor...
Durmadan rengarenk fenerler yap›yor... Hücreler
kapan›rsa hayalindeki bir tekneyle birlikte o tutkuyla
ba¤land›¤› denizlere aç›lmak istiyor... E¤er olmaz,
hücreler kapanmaz ve bir sabah ans›z›n kalbi durur-
sa bunun için de hiç üzülmüyor.... Ölümünü ilkbahar
günü ans›z›n ortaya ç›kan sert bir f›rt›nada bir a¤a-
c›n k›r›lan dal›na benzetiyor... Bir kaç dal k›r›labilir,
ama o f›rt›na çiçek tozlar›n›, polenleri al›p uzaklara
savurur, savurdu¤u yerde yeni çiçekler, yeni a¤açlar
filizlenir, do¤a bu f›rt›nalarla ço¤al›p, güzelleflir, di-
yor... Birkaç dal k›r›lm›fl çok mu; ben bir sabah an-
s›z›n ölmüflüm çok mu, diyor.
Çok söylendi, çok yaz›ld›, ben de bekleyip dur-
dum, bafllar›ndaki o k›rm›z› bantla ölümü bekleyen
insanlardan bir kez olsun, ölümü yüceltmemelerini
bekledim... Ama belki birkaç saat, belki birkaç gün
sonra, belki biz bu sat›rlar› okurken çoktan ölmüfl
olacak bu insanlar›n a¤z›ndan ölümü yücelten tek
bir kelime iflitmedim.
157

***
Ölümü yücelten bir insan kald›¤› evin bahçesi-
ne çiçek ekmeyi hiç düflünür müydü.. 22 yafl›nda
felsefe ö¤rencisi olan Fatma fiener, art›k yaflam›n
ucunda oldu¤unu hiç düflünmeden o solgun ve aç-
l›ktan üflüyen elleriyle durmadan topra¤› okfluyor ve
ölürse ard›ndan insanlara sevgiyle gülümsesin, diye
çiçekler ekiyordu... Ölüm, sadece içinde yaflamak
kelimesi de geçen cümlelerle ç›k›yordu a¤›zlar›n-
dan... Yaflatmak ve özgürce yaflamak için ölmek.

***
Hülya fiimflek ise Deniz’lerin as›ld›¤›nda 6 ma-
y›s 1972’de söz vermiflti. O yasl› günde henüz 9 ya-
fl›ndayd›, ama kendine verdi¤i söz çok büyüktü...
Bundan böyle ömrünü dünya cennetinin kurulmas›-
na adayacakt›. Ve flimdi aylar süren ölüm orucun-
dan sonra o güçsüz, takatsiz kalan çelimsiz bedeni-
ni dünya cennetinin kurulmas› için ad›yordu...
Öyle s›k›, öyle soluksuz bir inançt› ki onunki,
soluksuz kalmas›na birkaç gün kala bile o yoksul
gecekondular›na destek için gelen konuklar›na, çi-
cekli, kufllu, üzümlü panolar haz›rl›yordu titrek par-
maklar›yla...
Aylardan May›st›, dizginlerinden boflalm›fl bir
cumartesi gecesiydi... Küçükarmutlu’da yoksul bir
gecekondunun balkonunda, tahta bir masan›n etra-
f›nda ölümden asla sözetmeden, hatta tam aksine
çiçeklerden, kurtulufl gününde çekilecek halaylar-
dan ve at›lacak z›lg›tlardan, bir gün elbet engin ma-
viliklere aç›lacak teknelerden, rengarenk fenerler-
den, Karadeniz’in o yemyeflil vadilerine yap›lacak
olan yolculuklardan konuflup durduk...
Adlar› Zehra’yd›, Fatma’yd›, Reflit’ti, Hülya’yd›.
Dostlar›, yoldafllar›, onlara cezaevlerinden hasret
158

ve içtenlik dolu mektuplar gönderen ve hatta yüzle-


rini bile görmedikleri tutsak arkadafllar› için yaflam›n
ucuna yolculuk yapan bu insanlara inan hiç üzülme-
dim....
Bu may›s gecesinde, bu dizginlerinden boflan-
m›fl cumartesi gecesinde en çok kendime ve sana
üzüldüm sevgili...
Kendime üzüldüm çünkü bu yafl›ma dek benim
onlar gibi gerçek dostum olmam›flt› hiç... Bu yafl›ma
dek benim için, örgütlülü¤üm ve düflüncelerim için,
her yolu denedikten sonra hayatlar›n› ortaya koyan
ve gerekirse ölümü göze alaca¤›m hiçbir dostum
yoktu...
(...)
Hayat insana neler ö¤retiyor: Belki bir kaç gün
belki bir kaç saat sonra bu hayattan ayr›lacak olan
bu insanlar› en çok bu yüzden derinden k›skand›m
sevgili... Ölürken bile bana dostlu¤un, arkadafll›¤›n
ne kadar de¤erli ne kadar a¤›r bedellerle kazan›la-
bildi¤ini gösterebildikleri için...
Ne siyasi fikirleri, ne ideolojileri ne de onlarla
aramdaki ba¤lar ya da ayr›l›klar benim için önemli
art›k... Ölürken bile bana ne kadar hayattan kopuk,
ne kadar kimsesiz ve dostluktan ne denli uzak ya-
flad›¤›m› hat›rlatt›lar ya, iflte beni en çok bu etkiliyor,
bunca y›l nelerden mahrum kald›¤›m› gösteriyor ba-
na...
fiimdi, hiçbir bedel ödemeden kazand›¤›m ve
bu yüzden de hiç beklemedi¤im bir anda yitirdi¤im
bütün dostluklar›m› yeniden kazanmaya bafll›yorum
seninle.
Ne olur flehrin neresindeysen bekle beni... Ne
olur kaybolma, ne olur umutsuzlu¤a düflme... Çan-
tamda yan›p sönen o kimsesiz kalbinle geliyorum
sana, dostlu¤umu al›p geliyorum... Sen arkan› koru
159

yeter... Bana Küçükarmutlu’da, o yoksul evdeki in-


sanlar ölürken hat›rlatt›, aflk dostlukmufl, dostluksa
aflk... ‹kisi birbirinden asla ayr›lmazm›fl.... Ne olur
bekle beni, ne olur sak›n kaybolma... fiehrin her ne-
resindeysen bekle beni, yitirdi¤in bütün dostluklar›
getiriyorum sana... Ölümüne ve yaflam›na aflklar ç›-
kacak içinden... Ne olur kaybolma, ne olur bekle be-
ni...
(Küçükarmutlu’daki evin telefonu: 0212 229 92
59. Canan ve Zehra’n›n babas› Ahmet Kulaks›z’›n
cep telefonu: 0532 257 33 48. sadece bir "merha-
ba", sadece bir "nas›ls›n›z" sözü onlara yetecektir...
Dostluk için, aflk için, özgürce yaflamak için.)
***
160

Cezmi Ersöz’ün Leman Dergisin 14Temmuz


2001 tarihli say›s›nda yay›mlanm›fl yaz›s›d›r

‹nan Zehra,
Sizin Çocuklar
Kazanacaklar

Zehra'n›n an›s›na

"Bafl›m› masaya koymufl öyle duruyorum. Niye


durdu¤umu bilmiyorum. Büyük bir gürültüyle kap›
aç›ld›. Hiç tan›mad›¤›m adamlar beni ald›lar, kap›y›
kapatt›lar... Kolumdan tutmufllar, gidiyoruz. Nereye
gidiyoruz ben de bilmiyorum. Uzun bir yer. Her tara-
f›m a¤r›yor. Bafl›m dönüyor, dinlene dinlene gidiyo-
ruz. Beni bir yere koydular, önümde cam var. Cam-
da baz› gölgeler var. Sanki bana bak›yorlar. Bu ara-
da ayn› odada birlikte kald›¤›m arkadafl›m di¤er
yandan ç›k›yor, kolumdan tutup iyice cama yanaflt›-
r›yor beni. Sonradan ad›n› ö¤rendi¤im telefonu ba-
na veriyor. Nas›l tutuldu¤unu ö¤retiyor. Baz› sesler
geliyor, sesleri anlam›yorum. Gölgeler a¤l›yor mu
acaba? Bir fleyler konufluyoruz. Ne konufltu¤umuzu
bilmiyorum. Ama gölgeler devaml› a¤l›yor. ›lk defa
gölgelerin a¤lad›¤›n› gördüm... Bense gölgelerin a¤-
lay›fl›na gülüyorum...
Demin telefonlu yerde olan arkadafl benden ev-
vel gelmifl. Beni tuttu, hemen yukar›ya ç›kard›, yata-
¤›n oraya getirdi. Bana niye a¤lad›¤›m› sordu. Ben
161

de ona a¤lamad›¤›m›, camdaki gölgelere güldü¤ü-


mü söyledim. O bana camdaki gölgeleri anlatt›. O
zaman iyi anlamam›flt›m. fiimdi daha iyi anl›yorum.
O gölgeler gölge de¤il, gerçekmifl, O gölgeler an-
nem, k›z kardeflim ve teyzemmifl. onlarla kendisi de
konuflmufl yan tarafta. Me¤er ben o gölgelere gül-
memiflim, onlarla birlikte ben de a¤lam›fl›m...”

Aylard›r sürdürdü¤ü ölüm orucunun sonunda


belle¤ini yitiren ve ard›ndan tahliye olan Dursun Ali
iflte böyle söylüyor. ›lk defa gölgelerin a¤lay›fl›n›
görmüfl. Ama sonra anlam›fl ki o gölgeler onu Kan-
d›ra F Tipi Cezaevi'nde ziyarete gelen annesi, k›z-
kardefli ve teyzesiymifl...
Direnifl evinin önüne ak›n ak›n insanlar geliyor.
Belleklerini tamamen yitirenleri ve sa¤l›klar› ge-
ri dönüflsüz bir biçimde bozulanlar› cezaevlerinden
tahliye ediyorlar. Tahliye olanlar›n birço¤u Küçükar-
mutlu'ya geliyor ve oradaki yak›nlar›n›n ya da arka-
dafllar›n›n evinde ölüm orucuna devam ediyor...
Bugün 8 Temmuz, pazar... Ve ben Küçükarmut-
lu'dan akflam›n geç saatinde döndüm evime... Ne-
redeyse bütün gün oradayd›m. Zehra'n›n yaklafl›k
bir hafta önce son nefesini verdi¤i o yoksul evdey-
dim. O yoksul evin ad› flimdi "direnifl evi” olmufl. Di-
renifl evini gezmek yürek ister, sab›r ister... Evin her
odas›nda her an ölüme biraz daha yaklaflan, her
yafltan direniflçiler var. Bafllar› k›rm›z› bantl›... Kimi
art›k aya¤a kalkamayacak kadar bitkin... Kimisi du-
varlara tutunarak yürüyor... Kimisi direnifle yeni bafl-
lad›¤› için di¤erlerine yard›mc› oluyor...
Direnifl evinin önüne ak›n ak›n insanlar geliyor.
Evi kutsal bir mabetmiflçesine sayg›yla seyrediyor-
lar. Konuflurken seslerini alçaltarak konufluyorlar.
Yüzlerinde ans›z›n solgun ama cesur bir hüzün be-
162

liriyor. Sonra evin içinden bir adam ç›k›yor ve elin-


deki ka¤›ttan yüksek sesle, yar›m saat önce bir di-
reniflçinin daha flehit oldu¤unu duyuruyor. Gözler
hafifçe k›s›l›yor. ‹nsanlar ans›z›n uzaktan gelen bir
yank›ya do¤ru bafllar›n› çeviriyorlar. K›sa ama çok
derin bir sessizlik kalplerin ortas›na büyük bir gürül-
tüyle düflüyor. Bu derin sessizlikte sadece çocukla-
r›n yakt›¤› otlar›n c›z›rt›s› duyuluyor...
Sonra yeniden konuflmaya, hayat› yorumlama-
ya bafll›yor insanlar... Buralarda ölüm çok farkl› alg›-
lan›yor. Buralarda insanlar ölüme do¤al bir son gibi
bakm›yorlar. Buralarda hiçbir fley kesintiye u¤ram›-
yor. Hayat, ölüm ve çocukluk, buralarda herfley ke-
sintisiz bir biçimde ayn› büyülü nehre ak›yor. Herfley
bir çember çiziyor sanki. Ölenler yeniden do¤uyor...
Yeniden do¤anlar ölmeye bafll›yor... Hayat ölüme,
ölüm hayata ayn› anda kar›fl›yor...
Arkadafllar› bafl› bantl› bir direniflçiyi önce al-
n›ndan, sonra yüzünün her yerinden derin bir sev-
giyle öpüyorlar. Direniflçi gururlu oldu¤u kadar da
utangaç... Bileklerini ve boynunu görüyorum. Küçük
bir çocu¤unkinden daha ince. K›r›ld› k›r›lacak... O
incecik bilekleriyle, suyu çekilmifl elleriyle dostlar›-
na, yoldafllar›na sar›l›yor o da. Yak›nma, korku, suç-
luluk duygusu, ac›nd›rma, o sahte duygular›n hiçbi-
ri yok yüzlerinde...
Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar bir-
birlerine öyle yo¤un bir sevgiyle sar›l›yorlar ki, iflte o
anda hayatla ölüm aras›ndaki o kesintisiz ak›fl› gö-
rüyorum. Hayat ölümü aln›ndan öpüyor... Ölüm hem
gururlu, hem bafle¤mez, hem de küçük bir çocuk gi-
bi utangaç ve masum... Ve herfley birleflip o büyülü
nehre ak›yor usulca. Ve o nehir sonsuzlu¤a ak›yor.
‹flte bu yüzden korkmuyorlar birer birer ölmekten.
Çünkü onlar bir kere sonsuzlu¤a inanm›fllar. Binbir
163

çeflit kentli kuflkunun pençesinde yaflayan ben bile


iflte o an inan›yorum: Bu çocuklar birgün kazana-
caklar... Sonsuzluk tükenmez çünkü...
Bu ülkenin en cesur çocuklar›...
Bu devletin, bu otoriter zihniyetin, bu sistemin,
gözlerimizi bu dünyaya açt›¤›m›z andan itibaren ai-
lede, sokakta, okulda, fabrikada, orduda, iflyerlerin-
de ruhumuzu ve bedenimizi ne denli tahrip etti¤ini,
bizi her geçen gün biraz daha kölelefltirmek için
hangi yöntemleri denedi¤ini, bizi her an her saniye
kendimizin olmaktan ç›karmak için olmad›k yollara
baflvurdu¤unu bir kez daha söylememe gerek var
m›? Herfley çok gizli yap›lsa da asl›nda çok aç›k de-
¤il mi?..
Koca bir cezaevi bu ülke. Yapt›klar› bütün zu-
lüm yanlar›na kar kal›yor. Bütün kap›lar› birer birer
kapat›yorlar üzerimize. Koca bir k›flla bu ülke... Her-
kesi tek tek flu otoriter yap›n›n gönüllü kölesi, koflul-
suz savunucusu, herkesi tek tek bu k›fllan›n kendisi
olmaktan ç›kar›lm›fl bekçisi haline getirmeye çal›fl›-
yorlar...
Neden cezaevlerini hücrelere dönüfltürüyorlar,
kendisi olarak kalmak için direnen ve baflkald›ran
bu çocuklar›n üzerine inan›lmas› güç bir vahfletle gi-
diyorlar dersiniz...
Çünkü bu çocuklar herfleyi gördüler en çok...
Herfleyi görenlerden ve bilenlerden çok korkar bu
devlet... Ve onlar› yoketmek ister...
19 Aral›k operasyonundan a¤›r yan›klarla kurtu-
lan bir genç k›z o vahflet gecesini flöyle anlat›yordu:
"Sabaha karfl› büyük bir gürültüyle uyand›k... Mat-
kaplarla ko¤uflun tavan›n› deliyorlard›. Uyand›k ve
ne yapaca¤›m›z› bilemedik, çünkü mazgallardan
durmadan atefl ediyorlard›. Sonra deldikleri yerler-
den üzerimize bir fleyler serptiler... Saçlar›m›z tutufl-
164

tu önce... Sonra ben elimi yüzüme götürdüm. Yüzü-


mün derisi ateflle eriyen plastik poflet gibi elime ya-
p›fl›yordu... Arkadafllar›m›z gözlerimizin önünde can
çekiflerek öldüler... Herfleyi gördük... Herfleyi...”
Evet onlar herfleyi gördüler. Üzerlerine kimya-
sal madde atan bu vahfleti gördüler...
Günlerdir bir gazetede yay›nlanan o foto¤rafa
bak›yorum... Operasyondan sonra cezaevi avlusu-
na ç›kar›lan kad›n mahkumlar›n yüzlerindeki o ür-
pertici hüzne bak›yorum. Etraflar›, gaz maskeli ve
otomatik tüfekli askerlerle çevrilmifl. Kad›n mah-
kumlar›n yüzleri yan›k ve yara içinde... Güçlükle so-
luk al›p veriyorlar besbelli... Elbiseleri ›slanm›fl...
Onu da ö¤rendik. O kimyasal madde insan derisini
yak›yor, ama elbiselere bir fley yapm›yormufl...
Kad›n mahkumlar›n yüzlerine bak›yorum. O
yüzleri maskeyle gizlenmifl askerlerin bak›fllar›na...
Askerler... Askerler... Nas›l yapars›n›z böyle bir vah-
fleti... Askerler... Askerler... Halk›n›z sizi hiç affetme-
yecek, der gibi bak›yorlar sanki...
Halk neredeydi peki? Hadi halk ortada yoktu,
halk›n akl›n› ve ruhunu medya esir alm›flt›. Peki o
vahfleti yapan askerlerin vicdan› nereye gitmiflti?
Kalpleri neredeydi? Ac›ma ve flefkat duygular›n› kim
ipotek alt›na alm›flt›? Peki mahkumlar birbirini yakt›,
onlar örgüt emriyle kendilerini yak›yor, diyen ayd›n-
lar, okumufl yazm›fllar, devletin ve medyan›n yalan-
lar›na hemen inanmaya neden bu kadar haz›rd›lar?
Peki, onlar neden hücrelere girmemek için canlar›n›
ortaya koyanlara de¤il de, devlete ve medyaya he-
men inan›yorlard›? Yoksa onlar da m› devlet gibi
herfleyi bilen ve görenlerden çok korkuyorlard›? Ne-
den kalpleri yenilgiye bu denli haz›rd›? Neden bafl-
kald›r› ve isyandan bu denli ürküyorlard›? Neden “ö-
lüm” kelimesinden bu denli tiksiniyorlard›? Yoksa
165

onlar da art›k sadece flimdiki zamana inan›yorlard›?


Yaflamak için ölmeyi neden art›k görmezden geli-
yorlard›? ölüm yokmufl gibi yaflanabilir miydi? ‹nsa-
na kölelik dayat›l›yorsa, insana kendisi olmaktan ç›-
kart›lmak dayat›l›yorsa, ölüm o büyülü nehre kar›fl›r
ve orada yeniden do¤mak üzere bekleyifle geçer. O
bekleyifl bütün denizleri ans›z›n ayd›nlat›r. Denizler-
deki bütün yaralar› sarar o ayd›nl›k. Ve böylesi
ölümler hayatlar›m›z› ayd›nlat›r. O tutsak, o yaral›, o
bo¤ucu hayatlar›m›z›... Bu köleli¤e hay›r, diyen
ölümler dünyan›n en anlaml› ölümleridir. Bu anlam-
l› ölümler, biz yaflayanlar›n hayatlar›na sonsuz ve
derin anlamlar katar. Bu anlamlar kalplerimizin kilitli
kap›lar›n› açar. Y›llard›r kilitli olup da art›k aç›lan bu
kap›lardan girer bu kez de gün ›fl›¤›... O taze bahar
serinli¤i kap›lar›m›zdan içeri girer... Bu yeni ›fl›k kal-
bimizi ayd›nlat›nca, nas›l ölmemiz gerekti¤ini yeni-
den düflünürüz. Asl›nda nas›l ölece¤imizi nas›l ya-
flad›¤›m›z gösterir. Hayatta en çok neyi istiyorsak, o
yüzden ölürüz... En çok neyi ar›yorsak o yolda ölü-
rüz... Para ve güç istiyorsak o yolda... Özgürlük ve
erdem istiyorsak o yolda ölürüz. Köleli¤e raz›ysak o
yolda... Kimsek o yolda ölürüz... Ve nas›l öldü¤ü-
müz hayat›m›z› yeniden ayd›nlat›r. Hayat›m›z›n elle
tutulur bir anlam› yoksa anlams›z bir ölüm bizi bek-
liyor demektir.
Bugün 8 Temmuz, pazar... Bugün hep Küçükar-
mutlu'dayd›m. Hücrelere karfl› ç›kanlar›n ölmeye
yatt›klar› direnifl evinin bahçesinde kitaplar›m› imza-
lad›m. Ve aralarda Zehra'n›n foto¤raf›na bakt›m s›k
s›k... Zehra'n›n yüzünde yaklaflan ölümün hüznü ve
soylulu¤u vard›. Oradan geçen herkese el sall›yor-
du. Hoflçakal›n kardefllerim, diyordu. Yüzünde o
masum, o k›r›lgan tebessüm vard›. Hoflçakal›n, di-
yordu. Hoflçakal›n, ben sonsuzlu¤a kar›fl›yorum,
166

ama siz yine de yaflad›¤›n›z hayata bir kez daha,


iyice bak›n, diyordu. Ne kadar anlaml›, ne kadar ce-
sur yaflarsan›z, o kadar anlaml› ve cesur ölürsünüz,
diyordu.
Zehra, k›z›m benim... Güzel gözlü yoldafl›m...
O k›sac›k ömründe bu hayat hakk›ndaki herfleyi bil-
din ve gördün sen... Ve flimdi sana öldü gözüyle ba-
kanlar öyle çok yan›l›yor ki... Sen flimdi sonsuzluk
nehrindesin... Ölümün ard›ndan hayat›n anlam› bin-
lerce kez ço¤alacak... O cesur ifaden binlerce kilitli
kalbi açacak...
‹nan Zehra, hayat›na ve ölümüne inand›¤›n gibi
inan... Sizin çocuklar kazanacaklar bu hayat›... Öz-
gürlü¤ün ve erdemin çocuklar›... Bu hayat›, o yok-
sul, o suyu çekilmifl parmaklar›yla ölürken bile zafer
iflareti yapan çocuklar kazanacak...
Direnerek öldü¤ün bu yoksul semtteki o emek-
çi, o kaybedecek hiçbir fleyleri olmad›¤› için sonsuz-
lu¤a ve özgürlü¤e herkesten çok inanan bu insanla-
ra inand›¤›n gibi inan... ‹nan Zehra, sizin çocuklar
kazanacak...
Sizin çocuklar, diyorum, çünkü ben ve benim gi-
biler sizleri anlar ve sever, sizlere özenir ba¤r›na
basmak ister... Ama kaybedecek fleyleri oldu¤u için
sonuna dek sizlerle olamaz... O birer birer kar›flt›¤›-
n›z büyülü ve sonsuz nehri görür de yine de biraz
uzak durur... Özgürlü¤ün ve erdemin bedelini sizler
ödersiniz... Bizler gibiler sadece etkilenir ve yazar...
Sonsuzlu¤a akan kan›n›z parçalanm›fl hayat›-
m›z› ayd›nlat›r ayd›nlatmas›na, ama o ürkek, o do-
yumsuz parmaklar›m›z gizlice tutunur o kentli, o
flimdiki zamana kilitlenmifl o zavall›, gelgeç h›rsla-
ra... Ama inan Zehra, ölümlerinizle, o k›sac›k ama
dopdolu ömürlerinizle bizlere ö¤retecek daha çok
bilgeli¤iniz var.
167

Bugün 8 Temmuz, pazar... Bugün cezaevlerin-


den tahliye edilen mahkumlar getirildiler buraya.
Birço¤u belle¤ini yitirmiflti. Bugün sanki bir k›yamet-
ti yaflad›¤›m. Mahkumlar›n baz›lar› çocuklu¤una ge-
ri dönmüfltü. Kimi oyuncaklar›n› geri istiyordu, kimi
onca kahramanl›klardan sonra hiç olmayan topunu,
hiç olmayan bebe¤ini geri istiyordu...
Tahliye olan bir mahkum onca y›ll›k efline, ba-
ba, bir di¤eri efline, annem, neredesin annem, di-
yordu...
Onlar belleklerinden kurtulmufltu... Benimse
belle¤im durmaks›z›n ac›yla zonkluyordu. Bilmek-
ten ve yine de birfley yapamamaktan. Görmekten
ama yine de birfley yapamamaktan zonkluyordu...
Burada ölüm hayata, hayat ölüme kar›fl›yordu. Her-
fley kesintisiz ak›yordu burada. Nehirler okyanusa,
okyanuslar nehirlere kar›fl›yordu. Burada herkes
hayat›n› ölümünün aynas›nda seyrediyordu. Burada
herkes ölümünü, ömrünü sevdi¤i kadar seviyordu...
Bugün 8 Temmuz, pazard›... Ve Küçükarmut-
lu'daki cemevinde akflama do¤ru, ölüm orucunda
hayat›n› yitirenlerin çocuklar›n›n sünnet dü¤ünü var-
d›. Dedim ya, burada herfley hiç kesilmeden ak›yor
diye... Sünnet edilecek çocuklar›n yataklar›na, belki
birkaç saat, ya da birkaç gün sonra ölecek olan di-
reniflçileri de yat›rd›lar. Hayata merhaba diyenlerle,
hayata elveda diyenler ayn› yatakta yat›yordu bura-
da... Gördüm, belki birazdan ölecek olan insanlarla,
birazdan sünnet edilip bu hayata kar›flacak olan ço-
cuklar›n el ele tutuflup birbirlerine gülümsediklerini
gördüm... Sahnede sesine vurgun oldu¤um ‹lkay
Akkaya ëK›rm›z› Gül Demet Demet' türküsünü söy-
lüyordu. Ve o sonuna dek direnen, o suyu çekilmifl
parmaklar son kez zafer iflareti yap›yordu...
Gölgeler kan›yordu... Evet, anneler, k›z kardefl-
168

ler, babalar, çocuklar, teyzeler kan›yordu burada...


Ülkem en k›r›lgan noktas›ndan kan›yordu...
Bu ülkenin en cesur çocuklar› özgürlük için, er-
dem için canlar›n› veriyordu... Ve canlar› kadar k›y-
metli belleklerini veriyordu.
Ve bu yüzden bellekler kan›yordu... Anneler,
k›zkardefller, babalar, çocuklar, teyzeler kan›yor-
du...
Onurun ve kiflili¤in pazara ç›kar›ld›¤› bu ülkede,
bu çocuklar onurlar› ve kiflilikleri için en sevdikleri
insanlar›n cezaevi önlerinde kanay›fllar›na tan›k
oluyordu...
Bu ülkede usul usul, gizli gizli tarih yaz›l›yordu...
Türkiye en k›r›lgan döneminden geçiyordu. Bir ta-
rafta emret komutan›m diyerek ko¤ufllar› gaz mas-
keli terk edip ko¤ufl arkadafllar›n› devlete teslim
edenler, bir tarafta, bunlar örgütün emriyle kendini
yak›yor, diyenler vard›... Ve burada sünnet edilen
çocuklar›n ellerine dokunurken bu hayata veda
eden o cesur zafer parmaklar vard›...
‹nsan nas›l yaflamak isterse öyle ölür... Kimi
teslimiyetle, haz›rolda, sürünerek, el etek öperek...
Kimi sonuna dek bafle¤meden, sürünmeden, haya-
ta ve yeniden do¤ufla el vererek, erdemle ve onurlu
ölür... Ve bu ölümler baflkalar›n›n hayat›n› ayd›nla-
t›r...
Bugün gördüm... Belki birkaç saat, belki birkaç
gün sonra ölecek olan yoldafllar›n›n al›nlar›ndan
sonsuz bir sevgiyle öpen insanlar› gördüm... Bugün
o yürekli al›nlar›nda k›rm›z› bantl› genç insanlar›
gördüm... Hem utangaç, hem ma¤rur, o yi¤it genç-
leri gördüm...
O sar›lmalar›, o kucaklaflmalar› gördüm... ‹nan
Zehra, sizin oralarda herfley hiç durmadan, aksa-
madan kesintisiz ak›yordu...
169

Sen bunu çok iyi bildi¤in için öldükten sonra bi-


le böyle güzel, böyle anlaml› bak›yorsun ya bize...
Bir kez de benden duy öyleyse...
‹nan Zehra, sizin çocuklar kazanacaklar bu ha-
yat›...
Bu köleli¤e hay›r, diyen ölümler dünyan›n en
anlaml› ölümleridir. Bu anlaml› ölümler, biz yafla-
yanlar›n hayatlar›na sonsuz ve derin anlamlar katar.
Bu anlamlar kalplerimizin kilitli kap›lar›n› açar. Y›llar-
d›r kilitli olup da art›k aç›lan bu kap›lardan girer bu
kez de gün ›fl›¤›... O taze bahar serinli¤i kap›lar›-
m›zdan içeri girer... Bu yeni ›fl›k kalbimizi ayd›nlat›n-
ca, nas›l ölmemiz gerekti¤ini yeniden düflünürüz.
Asl›nda nas›l ölece¤imizi nas›l yaflad›¤›m›z gösterir.
170

Cezmi Ersöz’ün
Leman Dergisinin 29 Eylül 2001
Tarihli say›s›nda yay›mlanan yaz›s›d›r.

Ne utanç bitiyor...
Ne de o gözler.....

Yazmak dünyadaki bütün suçlar› devralmak gi-


bi birfley. Bazen yazd›¤›m için kendimi öyle suçlu
hissediyorum ki... Sanki bu hayat›n bütün kötülükle-
rinden ben sorumluymuflum gibi... Bu yaz›y› okudu-
¤unuzda belki savafl ç›km›fl olacak. Bütün sevinçle-
rimizi, bütün özlemlerimizi yine belirsiz bir zamana
erteleyece¤iz. Yine savafl›n gölgesi düflecek aflkla-
r›m›z›n, umutlar›m›z›n üstüne. Oysa savafl hep var.
Savafl hiç bitmiyor. Ve savafl as›l bar›fl dönemlerin-
de yaflan›yor. Bar›fl hiç olmuyor ki... Hiç olmad› ki...
Bazen ac›lardan solu¤um kesiliyor. Herfleyi b›-
raksam diyorum. Yazmay›, okumay›, üretmeyi... Bir
k›y›ya çekilsem diyorum. Sadece sularla, ›fl›klarla,
güneflle konuflsam. Yaflamay› yaflamak için yafla-
sam, diyorum. En büyük tutkum denizdir benim. De-
nize aç›lmakt›r. O sonsuz bir sevgilidir. Öpüflürüm
denizle ben. ‹çime çekerim onu. Seviflmek isterim
onunla. Ölümle seviflir gibi... Sonsuzlukla seviflmek
171

gibi... ‹nleyerek, körleflerek, yabani sesler ç›kara-


rak... ‹nsan olmadan önce ben neydim, diye anla-
mak için onda erimek isterim. Yeniden baflka bir
varl›k olarak dünyaya gelmek için, o sonsuz mavili-
¤e dikerim gözlerimi. Orada yitirmek isterim bütün
s›n›rlar›m›. Orada bu müstehcen ve bu kötülü¤e
batm›fl kalbimi ar›tmak isterim. Orada insan oldu¤u-
mu unutmak isterim.
Ama ne yapsam yine de insan oldu¤umu unu-
tam›yorum. Bütün savafllarda benim de pay›m var,
insan›m çünkü, insan›m ve içimde hiç silinmeyen bir
kötülük var. Terkedemedi¤im, ç›kmaz bir sokakta,
bir çöplü¤e b›rakamad›¤›m bencili¤im var. ‹nsan›m
çünkü. Ç›karc›y›m. O sonsuz mavilik ne kadar ar›ta-
bilir ki beni... Beni benden ne kadar kurtarabilir ki...
Onca yaflad›¤›m sevgi, onca aflk beni bu bencillik-
ten, bu ç›karc›l›ktan kurtarabildi mi...
Art›k çocuk de¤ilim. Art›k genç de¤ilim. Art›k ha-
yallerimin bana oynad›¤› oyunu hemen görecek
yafltay›m. Art›k sadece kendimi kand›ram›yorum.
Gerek yok birbirimizi aldatmaya. Ben benim. Karfl›-
ma ç›kanlar da baflkalar›... Herkes kendisi için yap›-
yor ne yap›yorsa. S›k›ld›m bu oyunlardan. ‹nsanlar
o s›k›nt›l›, o ç›k›fls›z, o zavall› varl›klar›ndan kurtul-
mak için afl›k oluyorlar. Çünkü gerçek böyle ne ya-
z›k ki. Varl›¤›m›z ac› veriyor bize. Bu ac› fliirsel, de-
rin, büyülü bir ac› de¤il ne yaz›k ki. Bu ac› çözüm-
süz kal›nca, s›k›nt›l›, kasvetli, iç karartan bir duygu-
ya dönüflüyor. Kimse bu duygularla bir bafl›na kal-
mak istemiyor. Soka¤a ç›k›yor, onu kendisinden, bu
kasvetli, bu ç›k›fls›z varl›¤›ndan kurtaracak birini
aramaya bafll›yor. Birine rastl›yor. ‹flte arad›¤›m in-
san bu,diyor. Kendini kand›rd›¤›n› san›yor. Bu haya-
t›n onca yalan›na bir yalan daha ekliyor. Ve bütün
bu romantik yalanlar birleflerek hiç bitmeyen ve bel-
172

ki de hiç bitmeyecek olan bu savafl›n yüzünü örtü-


yor. Ve bizler bu romantik yalanlara kap›l›p günün
her saati, her an› sürüp giden bu savafl› unutup ya-
flamaya devam ediyoruz.
Bu yalana ortak olmak istemiyor ve ne zaman
bu ortakl›¤› hissetsem herfleyi b›rakmak istiyorum.
Yazmay›, okumay›, üretmeyi... Bu yalana ortak ol-
mamak için s›radanl›¤›n en dibine batmay› istiyo-
rum. Elimde ölüm listeleriyle dolaflmak istiyorum.
Listenin en bafl›nda ad›m yaz›l› olsun istiyorum. Ve
bu listeyle birilerinin yakas›na yap›flmak ve bu dün-
yay› ne hale getirdiniz, diyerek suratlar›na tükürmek
istiyorum. Ne utanç verici, böyle bir dünyada hala
foto¤raf çektiriflimiz. Ne utanç verici, böyle bir dün-
yada baflar›lar›m›zla övünüp, hayat›m›zdan hoflnut,
birbirimize, yar›n ne yap›yorsun, fluraya gidelim mi,
diye sormam›z. Ne utanç verici, böyle bir dünyada
hakl› oldu¤umuzu söylememiz...
Dünya üzeri yaz›l› ka¤›tlardan bo¤uldu. Dünya
sanattan bo¤uldu. Dünya yalandan bo¤uldu. Ama
savafl bitmedi. Bitmeyecek de... Çünkü içimizdeki
kötülük, o sonsuz ç›karc›l›k, ömrümüzden uzun,
ömrümüzden derin ve o hiçbir fleyden etkilenmeyen
o dokuz canl› sahtekarl›¤›m›z hiç bitmeyecek. Böy-
le bir dünyada insan›n kendisinde yazabilme gücü
duymas› ne utanç verici.
Yar›n birilerinin üzerinde nükleer bafll›kl› bom-
balar patlayabilir. Yar›n bizim hiç tan›mad›¤›m›z in-
sanlar kitlesel halde ölebilir. Yar›n ayaklar› ç›plak ve
yang›n yerlerinde annelerini arayan çocuklar bir an-
da ölebilir. Yar›n savafl, o sevgiye hasretten karar-
m›fl tenlerimizi biraz daha karartabilir. Yar›n doyas›-
ya ve inleyerek seviflmek bir kez daha yürürlükten
kalkabilir. Ve biz seviflmeye ve sevmeye öylesine aç
ve susuz kald›¤›m›z› unutup, bu savafl›n bizi ne ka-
173

dar etkileyip etkilemedi¤ini düflünüyor olabiliriz. Ola-


biliriz ne demek, yaflad›¤›m› hissetmeyen kendim-
den biliyorum yaflamay›... Öyle güzel ki yaflamak,
gözlerim doluyor bazen yaflamay› düflündükçe,
gözlerim doluyor yaflamak böyle güzelken ondan
bu denli uzak kendimi düflündükçe... Yaflamak böy-
le güzelken ç›karlar›ma böyle saplanm›fl olmak öy-
lesine hazin geliyor ki bana... Ve kendimi unutup ki-
me sar›lsam, kendimi silip baflkalar›yla aramdaki s›-
n›rlar› aflarak baflka bir dünyada gözlerimi açmak
istesem, yine ayn› ç›karc›l›kla, yine ayn› ç›k›fls›zla
karfl›laflt›¤›mda yaflamak öyle a¤›r geliyor ki bana.
Onca kurdu¤um hayale ra¤men kendimi ve karfl›m-
dakileri bilmek öylesine incitiyor ki beni... Bilmek,
gençli¤imin bütün heyecanlar›n› bir anda solduru-
yor. Bilmek, beni o hiç de¤iflmeyen korkular›ma gö-
türüyor. Bilmek, ç›kt›¤›m bütün yollardan beni yine
geri döndürüyor. Bilmek, yar›n benim ç›karlar›ma
dokununca bana yine neler hissedece¤imi düflün-
dürüyor. Bilmek, yar›n dönece¤im yeri hat›rlat›yor
bana...
Bilmek, e¤er yar›n hayatta olursam, bombalar
baflka co¤rafyalardaki insanlar›n kafas›na düflerse
gizli bir utançla sevinip, yine o yalan hayatlar›m›za
geri dönece¤imizi hat›rlat›yor bana. Çünkü bomba-
lar bizim kafam›za düflmezse, yar›n biz yine art›k
hayalsiz ve fliirsiz kalm›fl benliklerimizden kurtulabil-
mek için birbirimize romantik yalanlar söylemeye
devam edece¤iz. Yar›n biz yine, art›k hüzün biriktir-
meyen kalplerimize dönemedi¤imiz için birbirimizde
kaybolmaya devam edece¤iz... Yar›n biz yine kendi-
mizi sevme¤imiz için birbirimizde ölmeye devam
edece¤iz...
Ve sevdiklerin üzülmesin, üzüldü¤ün fleyi bil-
mesin diye umutsuzlu¤unu geciktireceksin. Onlar
174

üzülmesin diye onlar›n kollar›nda öldü¤ünü saklaya-


caks›n onlardan. Bu seni daha da utand›racak... Bu
hayattan de¤il, umutsuzlu¤undan utanacaks›n. Bu
yalana ortak olamad›¤›n için suçlayacaks›n kendini
durmadan. Sar›ld›¤›n hiçkimse bunu fark etmeye-
cek... Bu yalan, bu inançs›zl›k, bu bilerek yaflamak
beni öldürüyor, desen bile inanmayacaklar sana.
Seni öyle çok sevdiklerini söyleyecekler ki, sen bile
inanmayacaks›n usul usul öldü¤üne...
Hadi toparlan, çeki düzen ver kendine, öyle ol-
ma, diyecekler. En umutsuzu bile karfl›ma ç›k›p,
saçmalama, seni bunca seven varken, düflündükle-
rine bak, diyecek. Herkes seni nas›l görünüyorsan
öyle de¤erlendirecek. Ben göründü¤üm gibi de¤i-
lim, desen bile sana kimse inanmayacak. Herkes
seni hiç umursamad›¤›n, olsa da olur olmasa da
olur, dediklerinle de¤erlendirecek. Dikkat etmeye-
cekler kendine ne kadar hoyrat davrand›¤›n› bile...
Çünkü bir anl›k bir ›fl›kla, bir anl›k ayd›nlanmayla
sana baksalar, sende kendilerini görecekler. Bu
yüzden onlar sana yar›ndan bahsedecekler durma-
dan. Sen yar›n› göremiyorum, yar›n benim için yok,
dedi¤inde, onlar olmayan yar›nlar›n› görecekler
sende...
Keflke, keflke umutsuzluktan ölmek üzere oldu-
¤um bu günlerde herfleyi b›rak›p yaflamak için ya-
flamay› deneseydim. Sularla, ›fl›klarla konuflup du-
ran bir serseri olarak yaflasayd›m. Herfleyi b›rak›p,
elimde ölüm listesiyle, karfl›ma ç›kan herkese mey-
dan okuyabilseydim. Karfl›ma ç›kan herkese flairin
dedi¤i gibi, böyle bir dünyada yaflamak düflmektir,
diye hayk›rabilseydim...
Ama yapamam, biliyorum... Çünkü çoktan çizil-
mifl benim yazg›m. Ben böyle yaflay›p böyle ölece-
¤im. Bu trajik yaln›zl›¤›mla... Yaflamay› yaflama be-
175

ceriksizli¤iyle... Bu her suça bulaflm›fl sözcüklerim-


le... Ben umutsuzluktan ölürken bile yazmaya de-
vam edece¤im... Ben seviflirken bile yar›n ne yaza-
ca¤›m› düflünerek ölece¤im... Beni en sevdi¤im in-
san bile anlamayacak. Kendime ra¤men yaflad›¤›m›
bile bile yaflamaya devam edece¤im. Suçlar›m› te-
mize çekmek için yazarken, suçlar›m giderek büyü-
yecek. Ben suçlar›m›n büyüdü¤ünü göre göre yaza-
ca¤›m. Evet, suçlar›m›n büyüdü¤ünü göre göre...
Ölüm oruçlar›nda hayat›n› yitiren iki genç k›z›n
çantalar›ndan, defterlerinden yaz›lar›m ç›kt›. Canan
ve Zehra'n›n... Küçükarmutlu'ya gitti¤imde anneleri
getirip gösterdi. Yaz›lar›m› kesip saklam›fllar. Zehra
birkaç yaz›m› defterine geçmifl. Canan l9 yafl›nday-
d› ölürken. Ondan üç ay sonra ölen Zehra ise 22...
Art›k ikisi de yaflam›yor... ‹çerde hücrelerde tutsak
kalan dostlar›, yak›nlar› için öldüler onlar. Bu dünya
kimseye zindan olmas›n, diye... ‹yi ve temiz kalpli
bir umut için öldüler ikisi de. Ne olur, kimse elefltir-
mesin bu ölümleri... Onlar, bu hayat daha güzel ve
daha iyi olsun, diye öldüler. Biri l9, öbürü 22 yafl›n-
dayd›... Tanr›sal bir güzellikleri vard›... Bu hayat›n
hiçbir suçuna bulaflmad›lar. Asl›nda onlar ölmediler.
Yok olmad›lar. Bu gece, umutsuzluktan ve yaln›zl›k-
tan ç›ld›rd›¤›m bu gece, kimsenin de¤il onlar›n o ay-
d›nl›k yüzü gözlerimin önüne geliyorsa onlar hiç öl-
meyecekler benim için... ‹sterdim ki hiç ölmesin on-
lar. Hangi gece umutsuzluktan ç›ld›r›p, insanlardan
umudu kessek onlar›n yüzü gelsin düfllerimize. O
ayd›nl›k, o direnen, o ›fl›kl› yüzleri... Gençti onlar,
bedenlerini düflünemeyecek kadar gençti...
Evet, keflke ölmeselerdi; çünkü ölüm korkunç,
ölüm ac›mas›z birfley. Ama bu hayattan daha kor-
kunç, daha ac›mas›z olamaz... Ölüme korkunç bir-
fley diyenler önce kendi kalbine baks›n... Ben bak›-
176

yorum, ve orada sonu görünmeyen bir mezarl›k gö-


rüyorum. Ne kadar tahammül edebilirim ki kalbim-
deki bu büyük mezarl›¤a? Bilmiyorum...
Canan ile Zehra'y› üç ay arayla bu büyük me-
zarl›¤a gömmüfl babalar›na sorup duruyorum her
gördü¤üme. Ahmet Kulaks›z'› her gördü¤ümde bu
ac›ya nas›l dayand›¤›n› soruyorum. Canan hiç bek-
lemedik bir anda ölmüfl. Zehra ise sonuna kadar di-
renmifl. Neredeyse sekiz ay kadar... Tükeniflinin
son günleriymifl. Babas› Zehra'ya, k›z›m istersen
seni hastaneye götüreyim, yaflamak istiyor musun,
diye sormufl. Zehra o an babas›na garip, bilmedi¤i-
miz bir ›fl›kla bakm›fl ve, komik olma baba, demifl.
"Komik olma..." Ve iki gün sonra bilinci gitmifl. Erte-
si gün de ölmüfl. Bütün gücümü toplay›p Ahmet Ku-
laks›z'a sordum. E¤er, dedim, Zehra, baba yafla-
mak istiyorum, beni hastaneye götür, deseydi, ne
yapard›n, diye... Önce durdu, hemen cevaplamad›,
sonra hüzne batm›fl gözlerini arad›, öyle söyledi:
"‹steseydi, onu hastaneye götürürdüm, sonuçta k›-
z›md›r, kurtar›rd›m onu; ama ona eski sayg›m kal-
mazd›. K›z›md›r, onu sevmeye devam ederdim,
ama kardefli ölmüflken o yaflarsa ona sayg›m kal-
mazd›..."
‹flte o an önümde derin bir boflluk aç›ld›... ‹flte o
an hayat›mdaki bütün sözcükler anlam›n› yitirdi...
‹flte o an bütün anlamlar anlam›n› yitirdi... Anlad›m,
yaflarken giderek büyüyecekti kalbimdeki o büyük
mezarl›k... Anlad›m, baflkalar›n›n çocuklu¤unu inci-
ten her kabal›k benim çocuklu¤uma eklenecekti...
Kime art›k 'baflkas›' diyebilirdim ki; benim umu-
dumu çalanlar, bir baflkas›nda ölüme ça¤›ran bir
yaln›zl›k oluyordu. Biter mi çocukluk, hem biter mi o
s›n›r tan›mayan hayaller... En sevdi¤imiz yan›m›z
de¤il mi, kendimizi unutup baflkas›n›n ömründe
177

yakt›¤›m›z hayallerimiz... Hem hayat böyleyken ben


denizleri sevsem ne olur, sevmesem ne.... Bu suçlu
varl›¤›m› denizlerde ar›tsam ne olur ki... Art›k bu
sözleri duyduktan sonra, yaflamak için bu dünyan›n
d›fl›nda bir yer arasam ne olur... Bütün bunlar› gö-
rüp yaflad›ktan sonra, ben art›k yaflamaktan istifa
ediyorum, desem ne olur...
Ve flimdi anl›yorum, yaflamak ölmekten beter
birfley bu hayatta... ‹nsan olmak, hissediyor ve ha-
t›rl›yor olmak büyük mesele bu hayatta... fiimdi da-
ha iyi anl›yorum, Canan ve Zehra'n›n çantalar›ndan
ve defterlerinden ç›kan yaz›lar›m, umutsuzluktan öl-
me hakk›m› çoktan alm›fl elimden... Onlar, ölmek
için de¤il, bu hayat için öldüler. Bu hayata bakarak...
Tenlerimizi karartan her savafl flimdi bana onlar› ye-
niden hat›rlat›yor. Bu tepeden t›rna¤a kirlenmifl ha-
yat... fiimdi bu hayat onlar›n o ayd›nl›k yüzünü bir
kez daha hat›rlat›yor bana...
Bizim için ölenler gittikleri yerden bize bak›yor...
Keflke bitse bu hayat, böylesi yaflamak, ama bitmi-
yor... Ne utanç bitiyor, ne de 'bu utanç bitsin' diye
ölen gözlerin hat›ras›... Biz yaflayanlara durmadan
bakan gözleri, ölenlerin... Yar›n oldu¤unda birbirimi-
zi o sahte umutlarda kaybetmeyelim, diye bakan
gözler kal›yor...
Savafl sürse de o gözler hiç bitmiyor...
178

Canan ki Candan ‹çredir

Karanfilin flavk›, yeflili ve maviyi öptü¤ünde


ya¤murun hükmü kalmam›flt›.
Ars›z ve asi bir bir bahar ,da¤lar› bizden önce
kuflatm›flt›r belki,ama yine bir bahar arifesinde,o
da¤lar›,haki yeflil giysilerimiz ve s›rt çantalar›m›zda
tafl›d›¤›m›z hayatlar›m›zla ve ölenlerimizle ve an›-
lar›m›zla topyekün kuflatmayaca¤›m›z› kim iddia
edebilir?
Canan ki candan içredir! Ve yaflam keskin k›-
l›çlar›m›z üzerinde danseden bir canbazd›r.
O k›l›ç ateflin üstüne yürüyenlere, analar›m›z›n
flevkatli ve f›r›ndan yeni ç›km›fl ekmek s›cakl›¤›n-
daki elleridir. Ve o k›l›c›n keskin a¤z› hayat›m›z›n
ad›d›r.
Kald›¤›m›z yerden de¤il, yürüdü¤ümüz yerden
sürüyor hayat. Bütün kuflatmalar yarmam›z içindir.
Ve bütün duvarlar, biz yüreklerimizi çatlat›rcas›na
koflup, y›k›p geçelim diyedir.
Y›kaca¤›z geçece¤iz. Ve gökyüzünün bütün
y›ld›zlar› gerilla berelerimize düflecek p›r›l p›r›l.
Özlesekte, art›k sal›nca¤a s›¤mayacak kadar
büyümüflüzdür.
Ama as›l felaket, o tatl› rüzigar yalay›p geçer-
ken yüzümüzü, çocuklu¤umuzun salland›¤› sal›n-
caktan vazgeçmektir. Ne sal›nca¤›m›zdan vazgeç-
179

tik ne de dara¤ac›nda sallanma gerçe¤inden. Ha-


yat bu. Biz hayat›z!
Canan ki Candan içredir! ‹¤ri bü¤rü ya¤an
ya¤mur alt›nda, sarp dolambaçl› yollardan yürüyen
ayaklar bizdendir.
N'olur ki? Karanfilin flavk› düflmedimi yeflilin
ve mavinin üstüne. Bütün da¤lar utanc›ndan k›p-
k›rm›z› kesip, ya¤mur olup ya¤mad›¤›m› üsütümü-
ze? Islanmad›k m›?
Kurunduk türkülerle. Horonda terledik. Kalkt›k
göç eyledik. Varamad›k. Varaca¤›z.
Münkirin burcuna bayra¤›m›z› dikece¤iz. Ki o
bayrak, dü¤üne haz›rlanan bir k›z›n all›,güllü fista-
n›d›r belki.
Ne diyeyimki baflka?
Canan ki Candan içredir.
Ve Zehra, Galata köprüsünde bir yaz günü, bir
akflam üstü karfl›laflt›¤›m ›l›k bir rüzigard›r.
Ve Zehra, bu yaz Galata köprüsünde, elli sene
evvel tuz hamal› Komünist Yusuf' un polise yaka-
land›¤› yerde randevu kesti¤im, b›ça¤› benden
keskin yoldafl›md›r.
Aha iflte! Bahar geldi. Biliyorum yaz da ge-
lir...

BURHAN ÖZTÜRK
180

GÜLE GÜLE PRENSES‹M, Y‹NE BEKLER‹Z

Akflam›n hüznü bo¤az›n sular›n› laciverde dö-


nüfltürdü¤ünde ay›fl›¤› en faça giysileri içersinde
tepeden görünmüfltü. Senin gözlerin o taze a¤aç-
lar›n bodur gölgelerinde içime do¤ru ›fl›ld›yordu.
Hercai ve her daim o taze a¤açlar›n bodur gölgele-
rinde içime do¤ru ›fl›ld›yordu. Hercai ve her daim,
cesur ve ürkek, ok gibi k›r›lgan bak›fllar.
Saç›na düflen iki gümüfl s›rma tele kurban ol-
du¤um, prensesim, mor menekflem, çay filizine dü-
flen çi¤ tanem. Ki, lacivert sulara kur yapan ay ›fl›-
¤› en çok bizi k›skanm›flt›, gölgelerin büyüdü¤ü ve
bütün mahremleri örttü¤ü o bahar ertesi yaz gece-
lerinde.
Neyi varsa ve neyi varsa insana dair, bir dost
sofras›nda ortaya koyulan bir tas çorba misali su-
nulmal›. Elimdeki, elimizdeki bu! Teklifsizli¤inde...
Gerisi yalan. Ve sen bunun biliyorsun. Ve ben se-
nin bildi¤ini biliyorum.
Ellerim. Ah! benim kudretli ve zavall›, cesur ve
korkak, ancak kendi yaln›zl›¤›ma sarmay› becere-
bildi¤im ellerim! Sa¤dan sola ve yukardan afla¤›
bütün bulmacalarda, bide sen gitme! Nidas›n›n
sessizli¤inde sol elinin esiri ellerim.
Gitmedim ki hiç. Biliyorsun. Sen benden gittin.
Bütün gidenler benden gitti. Kaç kez yazd›m bu
cümleyi prenses, bilemezsin. Kaç kez daha yaza-
r›m kimbilir?
‹lk karfl›laflmam›z›, tan›flmam›z› konuflurduk
s›kça. Ahmet a¤abeyin ile ben, bilemezsin hangi
181

s›k›nt›lar içinde dald›¤›m›zda Galata Köprüsüne,


sen ç›kt›n karfl›m›za, yan›nda sana benzeyen bir
delikanl›. Sonradan bana dedin ki “Amma mesafe-
liydin neydi o tavr›n öyle?” Önceden ben demifltim
ki Ahmet’e “bizim Kulaks›z’›n k›z› niye mesafeli
böyle...”
Ne çok konufltuk ve ne çok keflke! dedik o an
için, hat›rl›yor musun? Sen o yana, ben bu yana,
herkes yaflam›n›n pefline yürüdük ve ayr›ld›k. Ak-
l›mda kalan o an gözlerinden baflka bir fley de¤ildi.
Ve sen baflka bak›yordun prenses. Baflkalar›ndan
baflka bak›yordun. Sen en deli sevdalar›n atefline
dal›p, en dar geçitlerden geçip düflman›n tüm pu-
sular›n› yar›p aflka bak›yordun. Bak›fl›n, öpüp bafl›-
ma koydu¤um ve yüksekçe bir yere zulalad›¤›m en
kutsal emanetimdir.
Emanet ki, takar›m belime ondörtlüyü, takar›m
dibine yirmisekizli¤i, sallar›m düflmana yirmiyedisi-
ni ve bir tek kurflun b›rak›r›m geride. Ve k›r›lma,
gücenme, dar›lma e mi? Yar etmem sana da bir
tekini. Bir tek kendime saklar›m ve yar etmem sa-
na! Emanetim ki, bir umut ve bir cesaret yuma¤›
gözlerin. Aflk olsun sana prensesim... Gücenme-
sem e¤er virgül koyaca¤›m bu bahse. Bu zarf› bir
köfleye kald›raca¤›m, a¤z› aç›k. Bitmemifl bir mek-
tup. Sonra konufluruz. Sa¤ gözünü k›rp›p, hafifçe
e¤din bafl›n›. Anlad›m, tamam! demek bu. Ben de
anlad›m tamam!
Akflam sefas› denilen bir çiçek vard›r, bilirsin
mutlaka. Her akflam de¤il ama ender baz› akflam-
lar açar, gündüz t›k yoktur. Hayat›m›zda bu çiçe¤e
benzeyen onlarca yüz vard›r. Ondand›r ki, ben bu
çiçe¤i ve bu çiçe¤e benzeyen insanlar› sevmem.
Akflam sefalar›n› sevmem prensesim. Han›meli’yi
severim mesela, ne zaman, hangi mevsim, ne ka-
182

dar süreyle açaca¤›n› söyler sana. Akasya çiçe¤ini


severim mesela. Salk›m saçak süt beyazd›r. Ulafl-
mak için onca dikeni aflmak zorundas›nd›r. Meflak-
katli bir sevgidir yani. Zaten sevgi nedir? Aflk ne-
dir? Türlü meflakketle cebelleflmek de¤il mi? Bedel
ödemek de¤il mi?
Biliyorsun Canan’› tan›yamad›m benin kadar,
hatta hiç tan›yamad›m diyeyim, b›rakt›¤› miras ha-
riç.
fiehit düfltü¤ünde Canan, Ahmet Abin geldi o
gece Bodrum’dan, dostumdur bilirsin. Yoldafl›m.
Hoca! Biz erken varal›m Rize’ ye dedik birbirimize,
erken varal›m. Sabah›n kör karanl›¤›nda, yüzy›llara
tan›kl›k eden Galata Kulesinin sar› beyaz ›fl›klar›
ve bir pervane gibi dönen gümüfli renkli mart› kufl-
lar›n›n alt›nda bekleyen taksiye bindi¤imiz gibi,
bayraml›k(!) giysilerimiz içersinde havaalan›n›n
yolunu tuttuk. Ne yalan söyleyeyim ki borç harç
düfltük yola. Trabzon havaalan›nda bizi karfl›layan
dost yüzlerle yüzleflerek Rize’ ye vard›k. Sonradan
senide yan›na koydu¤umuz Canan’›n mezar yerine
bakt›k. Dedenle ve köyün ileri gelenleriyle konufl-
tuk. Ay›p etmeyelim. sayg›s›zl›k etmeyelim dedik
“Ölümüze”. Koyduk yata¤›na Canan’›. Döndük. Ak-
flam sefalar›ndan da! Bir kaç yüz vard›. Utangaç
m›? Utanmaz m›? Bilemem.
Ahmet Abinle ben Canan’›n gitti¤i arabayla
döndük geri. Sana geldik ertesi gün. O solgun, o
bitkin bedeninle kucaklaflmaya. Ama ne olduysa
oldu, bir kaç gün sonra dirildin yeniden. Güldü¤ün-
de gamzelerin belirdi. Gözlerin hayat›nhedef tahta-
s›n› onikiden vuran en keskin lüverden ç›kan mer-
miye dönüfltü. Bu sendin prensesim. Bu hayat›n
kendisiydi, güçtü, iradeydi.
Nice horonlar teptik kap›n›n önünde. Sonra ne
183

yazd›n bana yapt›¤›n karton resimli¤in içinde:


“Can›m a¤abeyime en s›cak sevgilerimle... Sa-
na tutamama ihtimalimin de yüksek oldu¤u bir söz
de verece¤im. Genelde tutamayaca¤›m sözler ver-
mem... Zaferden sonraki horonda kolundaki Paçi!
de ben olaca¤›m.”
Sonradan bana verdi¤in iki dal han›meli de bu
çerçevenin içinde kurudu. fiimdi çerçevenin ön ve
arka kapa¤›ndaki karanfil tomurcuklar›n› ve özenle
yap›flt›rd›¤›n yapraklar› incitmeden, hat›ran› katla-
y›p kab›na koyuyorum. Ebedi benim olan ve bun-
dan sonra da en kutsal emanetim olarak koruna-
cak hediyeni öpüp bafl›ma koyarak kutusuna yer-
lefltiriyorum.
Akflam sefalar› yine arada bir açt›, soldu. Aç-
t›klar›nda albeniliydiler, o kadar, Ne akasyan›n ne
han›melinin kararl›l›¤›, meflakkati yak›n durmuyor-
du akflam sefas›na.
Sen afl›lanmam›fl bir yaban gülüydün, asi, k›r-
m›z›, h›rç›n, yumuflak, sevecen. Senle olsa olsa,
han›meli ve akasya çiçekleri dost olurdu. Eflek di-
keni birde. Anlatm›flt›m sana, hat›rla. Canan’la ilgili
yaz›m› getirdi¤mde flafl›rm›flt›n. Sana eflek dikeni
gibiyim demifltim; d›fl›m sert , dikenli, sald›rgan.
Bunlar düflmana. ‹çim yumuflak ve süt gibi bembe-
yaz. Bu da dostlara... Eflek dikeni böyle bir fley ifl-
te prensesim. Ben, biz eflek dikeni olal›m, akasya
çiçe¤i, portakal çiçe¤i, han›meli olal›m. Akflam se-
fas› olmayay›m be gülüm, akflamdan akflama sefa
eyleyen olmayal›m.
Sen son nefesini vermeden bir süre önce gel-
dim yan›na. Sol elini avuçlar›ma ald›m. Öptüm,
koklad›m, sakall› yüzümde gezdirdim. S›cac›kt›
elin. Öptüm son kez yan›na yat›rd›m. Sa¤ elimle
yüzünü, aln›n› okflad›m. Saçlar›n› s›vazlad›m. Son-
184

ra tekrar öptüm seni. Uyanmad›n. Ne ellerim, ne


dudaklar›m, ne de yüre¤im eskisi gibi de¤il art›k.
De¤il iflte.
Akflam, haince kap›m›zda belirdi¤inde, bindo-
kuzyüzseksendokuz senesinde yitirdi¤im bac›mla
ayn› gün 29 Haziran’da verdin ya son nefesini.,
vermedin esas›nda, devrettin, al›n bu nefesi kat›n
nefesinize ço¤alt›n... dedin. Ço¤altaca¤›z prense-
sim.
Sanc›m katmerlendi. Sanc›m, senin o üniversi-
teye haz›rlanan k›z çocu¤unaanlatt›¤›n dersteki gi-
bi “karesiyle” üslendi. Ölümün karesini yaflad›m o
gün. Ölüm hep misli misli geldi üzerimize ömür bo-
yu.
Belki a¤›z tad›yla dolaflamad›¤›n Küçükarmut-
lu’nun i¤rü bü¤rü sokaklar›nda dolaflt›rdk seni. Yol-
dafllar›n geldi. Sonra benim ve Ahmet a¤abeyinin
yoldafllar›...
Ayr›ld›k. B›rakt›k seni orada. S›cakt› hava, Bal-
taliman›ndan buz getirttim; terlemesin prensesim.
Gece yar›s› ben ve Ahmet Abin, yani Akasya çiçek-
lerine sevdal› ve dikenleriyle yaflayan dostlar›n ko-
yulduk yola Rize’ye do¤ru.
Canan’daki k›r›lganl›¤›m›z bu kez olmamal›yd›.
Ve söz de vermifltik sana. Siyah asfalt› ay›fl›¤›nda
yara yara ilerledik. Az gittik, uz gittik. birde dönüp
bakt›k ki, akflam sefalar› hercai gönüllerde “akflam
sefalar›na” dalm›flken biz Rize’deyiz. En görkemli
biçimde karfl›layal›m dedik seni. Yak›fls›n k›z›m›za.
Zehram›za.Prensesimize...
Eksikte b›rakmad›k. Akflam seflar› de¤il, akas-
ya çiçekleri karfl›lad› seni Rize’de. Taht-› revan›n›
emin ellere verdik. Senin arkanda, yoldafllar›n›n
pankartlar› önünde baban› ve amcan› da ortam›za
alarak o tafll› toprak yolu yürüdük köye dek. Baba-
185

annenin evine götürdük. Dinlendin biraz. Sonra ha-


di bakal›m! Yata¤›n haz›r prenses! dedik. Yata¤›na
götürdük.
Biliyor musun uyanmad›n hiç. Ama görmüflün-
dür, akflam sefalar›n› ve o dikenli asi akasya sal-
k›mlar›n› görmüflündür. Zaten taa Armutlu da gör-
memifl miydin? Sen göçtün, tafl›nd›n K.Armut-
lu’dan. Orada kalan yoldafllar›n,dostlar›n bize ema-
net olsun.
Üzülme ama bil istiyorum. Akflam sefalar› belki
de yaln›z bir kez gözüktükleri K.Armutlu’yu terketti-
ler. fiafl›rmad›k. Emanetlerine sahip ç›k›yoruz hala.
Yadigar›n, yadigar›m›z oluncaya dek. Bunu bil.
Emin ol. Eminsin. Biliyorsun.
Kim ne söylerse söylesin, kim ne yazarsa yaz-
s›n, akflam sefalar› ancak birkaç kez açarlar ve
müthifl yan›lt›c›d›rlar. Göz boyarlar. Senin, benim,
Ahmet abinin hatta baban›n bile önemi yok. Ay›l›r›z
uyan›r›z o¤ufltururuz gözlerimizi ve bo¤az›n laci-
vert sular›na inen ay ›fl›¤›n›n yan›lt›c› gölgelerini
aralay›p, do¤an güneflin ayd›nl›¤›nda akasya çi-
çeklerinin o salk›m salk›m salk›mlar›n›n, beyaz,
mor, lila renklerini ve o dosta kap›, düflmana du-
var! Dikenlerini görürüz.
Öyle bir tarih ki kimileyin kimilerini halüsünas-
yonlara bo¤abilir. Bu, yaflanan an›n, tarih olan gü-
nün kabahati de¤ildir. Tüm yamukluk insan›n ken-
dindedir. Ve tarihi de insan yapar.
Sen yapt›n yapaca¤›n›. Yazaca¤›n› yazd›r.
Dersini verdin ve “eyvallah, gidiyorum ben” dedin.
Güle güle demek düfler bize. El sallamak. U¤urla-
mak, öyle de yapt›k. Yata¤›na, baflucuna, bir akas-
ya, bir han›meli ve Ahmet abinin Canana borcudur
bir kestane fidan› dikmek and›m›z olsun.
Biz bu hayat›n dikenli yoluyuz gülüm. En sert
186

dikenimizdin ki; batt›n hayat›n bö¤rüne. Aflk ol-


sun... Bizde bu dikenler, bizde bu yürek ve kimileri-
nin dost sand›¤› akflam sefalar›nda bu yüreksizlik
varken daha çok kimsenin bö¤rüne batar dikenleri-
miz.
Bütün dostlar›m›z›, yoldafllar›m›z› da yan›m›-
za, omuz bafl›m›za, önümüze alarak ve onlar›n
ad›na ve onurumuz ad›na ve miras›n/miras›m›z
ad›na söz veriyoruz, bütün akflam sefalar›n› kendi
sahte duyarl›l›klar› ve yaratt›klar› sahte dünyalar›n-
da bo¤ana de¤in bir ad›m geri atmayaca¤›z. Bunu
düflman biliyor, yoldafllar›m›z da. Bilmeyen “dostla-
ra” ve akflam sefalar›na atfolunur.
Ah be prenses! Ne diyeyim baflka? Yaz› biter
söz bitmez. Bitiremem, bitmeyecek. ‹yisi mi uzat-
mayal›m. K.Armutluda seni buldu¤umda birkaç
mevsimi geride b›rakm›flt›n açl›kla alay ederek. Ki-
raz ve fleftali ve kay›s› ve elman›n o pembe beyaz
çiçekleri yeni aç›yordu. Biliyor musun, K.Armut-
lu’nun çocuklar› dizlerini, ellerini ve belki de bilme-
den yüreklerini örseleyerek bilumum meyve bahçe-
lerine sald›r›yor geceleri. fieftaliler k›zard›, kiraz
mevsimi çoktan bitti, kay›s›lar dal›nda kurudu, el-
malar yeflilden k›rm›z›ya dönmek üzere.
Bütün bu baflkalafl›m, de¤iflim, devinim senin
sayende. nas›l ya? deme sak›n, uzundur anlata-
mam. Ama senin sayende. ‹nsan›n ve do¤an›n ve
hayat›n iliflkisi bu iflte. K›zaran her fleftalide K.Ar-
mutlu çocuklar› seni kopar›yor. Her elma seni bek-
liyor, aln›ndaki k›rm›z› bant›n rengine ulaflmak için.
Ben mi? Dokundu¤un, s›ca¤›n› verdi¤in ellerim
yüre¤imin dilidir flimdi. Ne seni unuturum, ne vaz-
geçerim s›ca¤›ndan. Bütün masallar›n, bütün efsa-
nelerin en güzel prensesine söylenecek her söz
fazlad›r art›k.
187

Akflam›n hüznü bo¤az›n sular›n› laciverde dö-


nüfltürdü¤ünde, ay ›fl›¤› en faça giysileri içinde te-
peden görünmüfltü. Senin gözlerin o taze a¤açla-
r›n bodur gölgelerinde içime do¤ru ›fl›ld›yordu. Her-
cai ve her daim, cesur ve ürkek, ok gibi ve k›r›lgan
bak›fllar...
Saç›na düflen iki gümüfl s›rma tele kurban ol-
du¤um, prensesim, mor menekflem, çay filizine dü-
yen çi¤ tanem. Ki lacivert sulara kur yapan ay ›fl›¤›
en çok bizi k›skanm›flt›, gölgelerin büyüdü¤ü ve
bütün mahremleri örttü¤ü o bahar ertesi yaz gece-
lerinde.
Güle güle prensesim! Yine bekleriz.

Burhan Öztürk
3 A¤ustos 2001 ‹stanbul
188
189

ZEHRA

Ya¤murun iliklerime
‹flledi¤i bir akflamd›
seni yeniden gördü¤ümde
açl›¤›n›n sekizinci gününde
gözlerin p›r›l p›r›ld›

aylarca süren bu ateflin


ilk k›v›lc›mlar›yd› gözlerin
hep ayn› cesaret vard›
ayn› kararl›l›k sende

ah be Zehra
ah be laz k›z›

ne kahramanl›klar
ne ihanetler yafland›
yan›bafl›nda
seninki gibi bir insan boyu
kahramanl›k
ve
ad›n› anmayaca¤›n kadar uzak
ihanetler
gün gün eriyen bedenini
gözlerindeki ›fl›lt›yla yo¤urup
ç›kard›n Kaçkarlara
ben çiçek toplarken
uçurum boylar›nda
düflmeyeyim diye tutard›n beni
incecik ellerinle
bu kadar da dosttun 200 günde
190

bir gün ordu’da f›nd›k toplard›n


bir gün trabzonda bal›k yolunda
ac›lara b›çak bilerdin Sürmene’de
yoruldun mu uzan›rd›n memleketine

sonra kayboldu bir bir hayaller


diz çöktü Kaçkarlar
sahipsiz kald›
toplad›¤›n f›nd›klar
tuttu¤un bal›klar
a¤lad› gidifline kapkara deniz
kesip att› ipleri biledi¤in b›çaklar
gidiyordun yüzündeki gülümsemeyle
flenay’›n gülsüman›n
canan’›n yan›na
bir ad›mda ben oluyorum dedin
ve
kat›ld›n ölümsüzler kervan›na

ah be laz k›z›
ah be zehra
elveda derken sana
aln›ndaki band› öptüm
incecik ellerini tuttum
beni tutan

solmufltu eline yakt›¤›n k›na


gülümseyiflin vard› gözyafl›mda

Ender Alt›n›fl›k
191

K‹M‹N YURDU

Zehra’ ya...

Giresun’ dan öte, kimin yurdudur flair?


K›p›r k›p›r hamsiler kimin
Tekellere peflkefl çekilen,
tütün,
f›nd›k,
çay kimindir...
Ayder nerdedir flair?
O yaylalar,
O çiçekler ve o ballar...
Bizimdir flair;
Burnu k›lç›kla ölçülen,
Saf, tez köpüren, nefleli insanlar›n...
Anzer,
F›rt›na,
Cimili... Hepsi bizim...
(....)
O yurt niye kararm›fl flair?
Karadeniz niye dalgas›z...
Gaybana geceler niye ço¤alm›fl,
Paçiler, uflaklar niye horon durmaz,
“Heyyamo Yalesa’lar niye kesildi...
Hamsi mi bitti,
M›s›r m› kurudu,
F›nd›k m› yeflillenmez art›k...
Ne oluyor flair?
(...)
‹syan ediyorum flair;
Karadeniz gibi
192

Ziya Hurflid,
Sand›kç› fiükrü yeniden dirildi.
“As›n beni, as›nki asanlar ayaklar›m›n alt›nda
kals›nlar.”
Elimdeki Sürmene b›ça¤›d›r flair,
-has p›çakt›r ha-
Onun elindeki, sar› kabza ondörtlü...
-has malzemedir-
(...)
Onbinler inal›ya durdu flumdu,
Onbinler HORON’da...
(...)
O k›z,
Bizim k›z flair.
Hani oradaki varya, bak bak
horon bafl›....
O sar› saçl› k›z,
O, hani güleç, al yanakl›....
Bakma öyle s›skac›k kald›¤›na,
yüre¤i “topludur” flair.
Yan›ndaki kardefli,
Biri Zehra, biri Canan...
Gözleri atmaca keskini,
Yürekleri k›p›r k›p›r,
fiimdi bizim da¤larda savafl
vaktidir...
(...)
Ne susars›n yurdum,
Haydi!
Ha uflak
Ha uflak ha,
Heyyamo yalessa!
yalessa!
Zehra ça¤›r›yor,
Canan ça¤›r›yor,
193

Ha uflak ha
da¤lar bafl›na
da¤lar bafl›na...
Güm güm
Güm güm güm!

Halil Acar
30. 06.2001
FOTO⁄RAFLARLA
CANAN
ve
ZEHRA
Zehra, Canan ve Babaannesi
Canan ve Zehra
Zehra ve Canan ortaokulda
Zehra

Dede ve Babaanneleri
Canan ders çalışıyor
Canan ve Şengül Ablası

Canan ve arkadaşı
Canan lise yıllarında müsamerede

Canan lise yıllarında arkadaşıyla


Canan

İzmir Yamanlar’da ölüm orucunun ilk günlerinde


İzmir Yamanlar’da diğer direnişçi arkadaşlarıyla

Canan K. Armutludaki direniş evinde


Babası, Canan’ın K. Armutludakı cenazesinde

Dostları ve yoldaşları Canan’ı uğurluyor...


Halen hapishanede tutsak olan amcaları Mehmet Kulaksız
Zehra arkadaşlarıyla

İstanbul Üniversitesi Beyazit kampüsündeki 16 Mart


Anmasında
16 Mart Anmasında pankart tutarken (solda)

Zehra Küçükarmutludaki direnişevinde


(Soldan sağa Şenay Hanoğlu, Zehra, Gülsüman Dönmez,
Hülya Şimşek)
Amcası İsmail Kulaksız’la birlikte

Avukatı Remzi Kazmaz ve Babasıyla


Aile dostları ve yazar Burhan Öztürk’ le
Zehra son günlerinde

Zenra son anlarını yaşarken babaannesi başucundaydı...


Zehra ve Bilgesu Erernus

Zehra ve Ferhat Tunç


Zehra ve Bahri Yusufoğlu

K. Armutluda Zehra için yapılan program


Son yolculuğunda okul arkadaşlarıyla....

Cezmi Ersöz ve Arif Damar Zehra’nın anısına düzenlenen


imza gününde...
Canan Kulaksız
Zehra Kulaksız
“al›fl›l›r her fleye”
deme bana
Bütün herkes bilmeli ki hiçbir baba çocuklar›n›n de¤il ölümü-
“ölürüm” deyifllerine
“ölürüm” deme bana ne bir t›rna¤›n›n kanamas›na dayanamaz. Ama yaflam›n ac›ma-
dedi¤inize al›fl›lmaz ki s›zl›¤› bazen öyle korkunç olur ki iki k›z›n›zdan ikisini de kaybet-
al›fl›l›r desende meye al›flmak zorunda b›rak›r sizi. Bende isterdim ki çocuklar›m›n
deseler de üniversite bitirip diploma ile boynuma sar›lmas›n›. Mutlu bir hayat
al›fl›lmaz bir kere
yürek al›flmaz ölümlere kurup uzun süre yaflam sürmesini...
al›flanlar olsa da
Ülkemizde devam eden hapishaneler sorunu bir insanl›k so-
en çok biz öldük
öldürüldük
runu olarak görüldü k›zlar›m taraf›ndan. ‹nsanl›k sorununda taraf
k›r›ld›k olmamak bize yak›flmaz dediler. Ve bedenlerini açl›¤a yat›rarak
ayd›nl›ktan kaç›r›l›p bunun bedelini de ödediler...
vurulduk gecelerin kuytusunda
ölümün koynunda yaflad›k da
Onlar genç yafllar›nda bedel ödemeyi göze almadan insanla-
al›flt›k m› san›rs›n düflen yi¤itlere?
r›n özgürleflemeyece¤ini savundular. Ya bizler neyi savunuyoruz?
al›flt›k m›? Nas›l bir ahlak› ve erdemi egemen k›laca¤›m›z›n hesab› içindeyiz
yand› sevdana tutuflan bedenim
ölüme al›flt›n m›?
yüre¤im ça¤layand›r ac›lara “Aileler çocuklar›na mülk diye bak›yorlar, k›zlar›m benim mül-
hüznümüz de güzeldir küm de¤il, yoldafl›m, dostum, arkadafl›m, can›m, ci¤erimdi. Ben
kan k›vam›na a¤›r k›zlar›m› mülk görmedi¤im için onlar› birey olarak kurtarmak yeri-
akar ha akar ne, tecridin kald›r›l›p ölüm orucu direniflinin amac›na ulaflmas›
akar durur da damarlar›mda
al›fl›lmaz ölümlere
ad›na mücadele verdim”
düflenlerin yoklu¤u?
Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar birbirlerine öyle
saflar daha bir s›klafl›yor
yo¤un bir sevgiyle sar›l›yorlar ki, iflte o anda hayatla ölüm aras›n-
boflluklar binlerle doluyor
düflenlerin yoklu¤u daki o kesintisiz ak›fl› görüyorum. Hayat ölümü aln›ndan öpüyor...
deme bana
ölürüm deyifllerine “Direnerek öldü¤ün bu yoksul semtteki o emekçi, o kaybede-
elimdeki kara demir cek hiçbir fleyleri olmad›¤› için sonsuzlu¤a ve özgürlü¤e herkes-
k›z›llaflmadan
al›flamam... ten çok inanan bu insanlara inand›¤›n gibi inan... ‹nan Zehra, si-
ÜM‹T ‹LTER zin çocuklar kazanacak...”

You might also like