Professional Documents
Culture Documents
Kirlenmiş Vicdanlar…
Yalan, rejimin yalanıysa ve toplum yaşamını angaje ediyorsa, yalanın sürdürülmesi, inkârın
devamı, inkârcıların ve yalancıların seferber edilmesini gerektirir. İşte resmi tarihçi ve
resmi ideoloji üreticisi tam da bu iş için gereklidir ve asıl misyonu ve varlık nedeni yalan
üretmek ve üretilen yalanı büyütmektir. Üretilen yalan ne kadar büyükse o işi yapan tarihçi
de o kadar büyük tarihçi sayılır ve yalanla beslenenler tarafından ödüllendirilir. Tarihçinin
büyüklüğüyle yalanın büyüklüğü arasında doğru yönde bir ilişki vardır. Bir seferinde biri
tanıdığım bir tarihçiden söz ederken ‘o Türkiye’nin en büyük tarihçisidir’ demişti, ben de
‘boyu mu? kilosu mu? yoksa ikisi de mi büyük?..’ diye karşılık verdiğimde, şaşkın gözlerle
yüzüme bakmıştı... Ona resmi tarihçinin büyüğüne-küçüğüne dair söylediklerimden de pek
bir şey anlamamış gibiydi... Resmi tarihçi esas itibariyle iki şey yapmaya memur edilmiştir:
Karartmak ve parlatmak, bu amaçla da toplumsal belleği yok etmek1.[1] Toplumsal
belleğin yok edilmesi, işlenen insanlık suçlarının, katliamların, vb. hesabının sorulmasını
engelleme işlevi görür. Resmi tarihçinin işi ‘şanlı bir geçmiş’ üretmektir. Geçmişin şanlı
olabilmesi için kirli kısımlar ayıklanmalı, utanılacak ne varsa temizlenmelidir. Elbette şanlı
bir geçmiş kurgusuyla amaçlanan sadece gurur duyulacak bir geçmiş yaratmak değildir.
Şanlı geçmişin bugüne ve geleceğe uzanan bir işlevi de vardır: Şanlı geçmiş bugünün
kötülüklerine katlanmayı da sağlar... Yaşanmış bir olayın hatırlanmasını, konuşulmasını,
tartışılmasını engellemenin yollarından biri onu tabulaştırmaktır. Bilindiği gibi tabu:
yasaklanarak korunan anlamındadır. TC’nin egemenleri ayıbı örtmenin bir yolu saydıkları
için Ermeni sorununu tabulaştırıp, ona dokunulmazlık kazandırdılar. Onca yıl yalanda ısrar
ettiler ama bilmedikleri bir şey vardı: bu dünyada yalanı ebed-müddet sürdürmek mümkün
değildir. Boşuna ‘gerçek inatçıdır’ denmemiştir... Yalan ve inkârda yüzyıllık ısrar,
şimdilerde artık sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Gerçi geçen süre insan yaşamı söz konusu
1
olduğunda uzundur ama toplum yaşamı, insanlık tarihi söz konusu olduğunda sadece küçük
bir parantezdir.
2
sorunların çözümünü onlardan bekliyor! Oysa sorun doğrudan insanlık vicdanını angaje
ediyor. Ermeni sorununun kaynağında baştan beri emperyalist çıkarlar yatıyor... Aksi halde
bunca zamandır üstünü örtmek mümkün olmazdı... Yapılması gereken, birbirini besleyen
bu iki ikiyüzlülüğü teşhir etmektir.
Dipnot:
1. Bkz: “Neden Resmi Tarih?” içinde Reel Atatürkçülük, Özgür Üniversite Kitaplığı.