Professional Documents
Culture Documents
doan zlem
etik
- ahlk felsefesi -
l' N K I L A P
i
D o a n
z l e m
Etik
-Ahlk Felsefesi-
'V N K I L P
ISBN 975-10-2248-7
0 4 0 5 0 6 07 7 6 5 4 3 2 1
ii : N K I L P
www.inkilap.com
D o a n
z l e m
Etik
-Ahlk Felsefesi-
'V N K I L P
Doan zlem, 1944'te izmir'de dodu, izmir Atatrk Lisesi'nde balad lise renimini tamamlayamadan kundurac kalfas ve tezghtar olarak almak zorunda kald. 1965'te Sivas'a er olarak askere gitti. Liseyi askerlii srasnda dardan
snavlara girerek bitirdi. Yine askerlii srasnda niversite giri snavn kazand.
1967'deki terhisinden sonra stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'nde yksekrenimine balad ve bu blmden 1971'de mezun oldu. 19711974 arasnda Almanya'da bulundu ve eitli ilerde alt. Mezun olduu blmde 1974'te balayp daha sonra Max VVeber'de Bilim ve Sosyoloji (1990) adyla yaymlanan doktora tezini 1979'da tamamlad. Yksekrenimi ve doktora almas
srasnda (1967-1979) Almanya'da ve Trkiye'de ii, bro memuru, sendikac,
muhasebeci ve ynetici olarak alt. 1980'de, 36 yandayken, Ege niversitesi
Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'nde asistan olarak greve balad. 1988'de doent, 1993'te profesr oldu. 2001 'de kendi isteiyle emekliye ayrldktan sonra, ayn yl ierisinde Mula niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'nde
akademik hayata yeniden dnd. Halen ayn blmde blm bakandr.
Telif Eserleri (inklp'tan yaymlar srasna gre):
1. Metinlerle Hermeneutik (Yorumbilgisi) Dersleri (2 cilt), 1994, 2. bask: 1996.
2. Felsefe ve Doa Bilimleri, 1995, 2. bask: 2003.
3. Bilim, Tarih ve Yorum, 1998.
4. Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, 1999.
5. Mantk, Klasik/Sembolik Mantk, Mantk Felsefesi, 1991, 7. bask: 2004.
6. Kttr Bilimleri ve Kltr Felsefesi, 1986, 4. bask: 2000.
7. Tarih Felsefesi, 1984, 8. bask: 2004.
8. Max VVeber'de Bilim ve Sosyoloji, 1990, 3. bask: 2001.
9. Felsefe Yazlar, 1993, 3. bask: 2002.
10. Kavramlar ve Tarihleri I, 2003.
11. Bilim Felsefesi (ders notlar), teksir: 1981, kitap basks: 2003.
12. Etik -Ahlk Felsefesi-, teksir: 1982, kitap basks: 2004.
13. Liseler in Mantk, 1999, 6. bask: 2004.
14. Kavramlar ve Tarihleri II (hazrlanyor)
15. Felsefe ve Tin Bilimleri (hazrlanyor)
evirileri (nklp'tan yaymlan srasna gre):
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8
NDEKLER
nsz
Giri
Teksir Metninin "indekileri
9
11
12
BRNC BLM
Etiin Konumu ve Temel Problemleri
1. Etiin Konumu
1.1. Ahlk Denen Fenomen
1.2. "Etik" ve "Ahlk" Ayrm
1.2.1 Temel Ayrmlar
1.2.2 Etik Grecilik (Relativizm) - Etik Mutlaklk
1.2.3 Ahlktan Etie
13
13
17
17
18
21
24
24
25
27
27
28
29
30
31
33
34
KNC BLM
Baat Saylan Problemlere Gre Etik Tipleri
1. Etik Tiplerini Snflandrmada ltler
1.1. Temel Problem Asndan Etik Tipleri
1.2. Eylem Motivasyonuna Gre Etik Tipleri
39
39
40
41
41
41
41
43
49
54
56
57
59
63
68
68
78
95
96
96
100
102
105
105
110
113
116
120
125
NC BLM
Eletirel Etik
1. Etik Teorilere Eletirel Yaklam
1.1. "Ahlkllk" Tanmlarndaki eitlilik
1.2 Etik Teorilerde Deneyimci, Sezgici ve
Rasyonalist Tavrlar
1.3 "Ahlksal Eylem" Tanmlar
127
127
2. Etik Bilgi
2.1 Olan - Olmas Gereken Ayrm
2.2 Etik ve Tarih Bilinci
130
130
133
140
140
143
148
128
129
DRDNC BLM
Etik zerine Birka Deerlendirme
1. Ortonomi Etii
155
163
8
EK-1: Felsefe Tarihinde "Deer" Kavram
167
201
Teksir Kaynakas
225
Genel Kaynaka
227
nsz
10
etik
olduundan phe edilemez. Ayrca alma, son yarm yzyllk dnemde etik iinde gelitirilmi olan en son grleri de tantan ve genel olarak etiin gnmzdeki durumunu irdeleyen
ve eletiren ynyle de gnceldir. Bununla ilgili olarak, teksir
metninde de, eldeki kitapta da, zellikle Drdnc Blmde, tantc/irdeleyici olmakla kalmayan, ayn zamanda eletirel de
olan bir tavrla konu ve problemlere ynelmeyi ve kendi etik grm ortaya koymay denedim.
Teksir, geen yirmi be yl iinde yine teksir halinde defalarca oaltld, yzlerce renciye ulat, birok almann
kaynakasnda yer ald; fakat bir trl kitaba dntrlemedi.
Meslektalarmn ve rencilerimin teksirin kitaba dntrlmesi konusundaki srekli srarlarna ramen, bunu gerekletiremedim. Teksiri kitaba dntrmekteki yirmi be yllk gecikmeden tabii ki ben sorumluyum. Syleyebileceim, araya hep
baka almalarn girmi olmasdr. Geniletilmi, yeni bir blm ve daha nce yaymlanm iki yaznn eklenmi olmasyla
eldeki kitaba dnm olan teksiri, byk bir gecikmeyle de
olsa okura sunmakla, bir ykmll yerine getirdiime inanyorum.
Gkova/Akyaka, Ekim 2004
Giri
11
Giri*
Bir yaryllk ders sresinin ilk iki aynda teksirde belirtilen konular anlatlp ilenecektir. Geriye kalan srede ise, aadaki metinler
zetlenecek ve bir seminer almasnn konusu klnp ilenecektir:
1. "Yararclk", John Stuart Mili
2. "Pragmaclk", William James
3. "Ahlk Metafiziinin Temellendirilmesi", Immanuel Kant
4. "Varoluuluk", Jean Paul Sartre
*
etik
12
NDEKLER*
GR
I. B L M
ETN KONUMU VE TEMEL SORUNLARI
A- ETN KONUMU
1. Etik ve Ahlk
2. Etik Temellendirmeler
3. Felsefi Etik - Teolojik Etik
B- ETKTE TEMEL SORUNLAR
1. En Yksek yi
2. Doru Eylem
3. rade (sten) zgrl
II. B L M
ETK TPLER
A, MUTLULUKU-YARARCI ETK
B - D E V ET
C- ERKL DEER ET
D- DETERMNST ETK
E- VAROLUU ZGRLK ET
III. B L M
ELETREL ETK
A- ETK TEORLERE ELETREL YAKLAIM
1. Ahlkllk Tanmlar
2. Etik Teorilerde Empirist, Sezgici ve Rasyonalist Tutumlar
B- ETK BLG
1. Olan - Olmas Gereken
2. Normatif Etik - Eletirel Etik
3. Ortonomist Etik
C- FELSEF ETN LEV
BAVURULABLECEK BAZI TRKE KAYNAKLAR
13
BRNC BLM
Etiin Konumu ve Temel Sorunlan
1. Etiin Konumu
1.1 Ahlk Denen
Fenomen
nsann sahip olduu ve znitelii olarak belirtilen asal nitelikler arasnda en nemlilerinden biri olarak, bilindii zere,
onun akll olduu sylenir ve ona akll hayvan (animal rationale) denir. Bu znitelik, insann dier hayvanlar gibi sadece doal
koullar ierisinde, doa yasalarnca belirlenmi ve ynlendirilmi dz bir yaam ierisinde olmad; onun, kendisini ilgilendirsin veya ilgilendirmesin, nesneleri ve olgular seyreden, karlatran, nesneler ve olgular arasnda bant kuran ve bu yolla nesne ve olgular belli balam, bant ve diziler iinde kavrayan varlk, yani bilen varlk olduunu ifade eder. Geri gnmzde "yksek hayvanlar" olarak adlandrlan fil, yunus vd gibi baz hayvanlar zerinde yaplan aratrmalar, "akll olma" niteliini insann tekelinden karm gibidir; fakat artk sadece bir
derece farkn ifade eder hale gelmi olsa bile, "akll olma", insan dier hayvanlardan ayran "ok yksek bir derece fark"
olarak, insan iin ayrt edici bir fark, bir trsel ayrm (differentia specifica) olarak ekinmesiz kullanlabilir.
Ne var ki, insan, akl sahibi varlk olarak, gzlemleyen,
seyreden, bant kuran ve bunlar temelinde bilen varlk olmak
yannda ve belki bundan da nce; tasarlayan, amalayan, plan
yapan, amaca uygun ara yapan, seim ve tercihlerde bulunan
14
etik
ve tm bu tasar, ama, plan, seim ve tercihlere bal olarak eylemde bulunan bir varlktr. nsanlar da hayvanlar gibi eitli
davranlar sergilerler. Fakat sadece insana zg bir davran
ekli vardr ki, buna eylem adnn verilmesi gerekir. Eylem, bir
ilke, norm, inan, deere vd bal, istenli (iradi) davrantr.
Filozoflarmz, yzyllardan beri, akln bilme ve eyleme
amal olarak kullanmn gz nnde tutarak, teorik akl ve
pratik akl ayrm yapagelmilerdir. Teorik akl, nesne ve olgulara ynelik olarak, bilen, seyreden, bant kuran akldr; pratik
akl ise, tasarmlar yapan, amalar koyan, seim ve tercihlerde
bulunan, koyduu amaca uygun aralar yapan ve tm bunlarla
iliki ierisinde eylemi ynlendiren akldr.*
Eylemleri belli ama ve tasarmlara gre ve ara kullanarak ynlendirme yetisi de diyebileceimiz pratik akl, insanlara
toplumsal iblm ierisinde alet yapma ve yeni aletler bulup
gelitirme ve bunlar bireysel ve toplumsal ihtiyalarn giderilmesi iin retim amal olarak kullanma, yaamn daha rahat
klma olanan vermitir. nsan, pratik akl yardmyla, ihtiyalarnn karlanmas iin nesnelerin retiminde ve aralarn yapmnda bavurulan yntem, beceri ve el yatknlklarnn tmn ifade edecek ekilde, teknik''i yaratmtr. Teknik, doada varolan nesneleri toplumsal yaamda kullanm deeri olan ara ve
gerelere dntrme faaliyeti ve bu faaliyet srasnda belli bir
plana gre ynlendirilmi beceriler ve bavurulan yntemler
topluluu olarak da tanmlanabilir. nsann en eski tanmlarndan birinin homo faber olduunu biliyoruz.** Bunun gibi, homo
technicus da, homo faber 'i de ierecek ekilde, pratik akl yardmyla evresini dzenleyerek doaya egemen olan insan tanm*
**
Greke theoria, bakma, seyretme, geneli grme; pragma (praxis) ise, iler hale getirme, yrrle koyma, eyleme geirme, eylemde bulunma anlamlarna gelir.
Homo faber: Alet yapan, aletle i gren varlk olarak insan. Latince fabere fiili, alet
yapmak, i l e m e k - , f a b r i c u m , f a b r i c a (fabrika) ise, ilik, retim yeri anlamna gelir.
15
16
etik
17
Biz bir eylemi deerlendirirken neden dolay "iyi" ve "kt" gibi terimlere bavuruyoruz ki? "yi" ve "kt" de nedir ki?
Bizim "iyi" ve "kt" hakknda ailemizin, evremizin, toplumumuzun bize benimsettikleri dnda salam bir bilgimiz var mdr? Varsa byle bir bilgi nasl elde edilir veya neye dayanr? Bir
kiinin eylemini deerlendirirken "iyi" ve "kt" terimlerini
kullanarak bir yargda bulunuyoruz; fakat acaba bu yarglarmz
somut, nesnel bir olgu bilgisine mi dayanmaktadr; yoksa onlar
sadece bizim znel eilimlerimizi, duygularmz, arzularmz
m yanstmaktadrlar? "yi" ve "kt"nn deerlerle ilgili olduu syleniyor; fakat acaba deer nedir? Tm insanlar iin geerli, ayn anlama gelmek zere, evrensel olan deerler var mdr?
Yoksa deerler kiiden kiiye, gruptan gruba, toplumdan topluma, kltrden kltre deien, ayn anlama gelmek zere, hep
greli kalan znel ltlerden mi ibarettirler?
1.2. Etik - Ahlk Ayrm
1.2.1 Temel Ayrmlar
Daha da oaltlabilecek olan bu sorular zerinde dnmeye balayan kii, artk ahlk zerine dnmeye balam demektir. O kii, artk adna etik veya ayn anlama gelmek zere
ahlk felsefesi denen bir felsefe alanna admn atmtr.
Bu noktada hemen, ivedilikle saptanmas gereken husus,
etik ile ahlk arasndaki ayrmdr.
Ahlk, bir kiinin, bir grubun, bir halkn, bir toplumsal snfn, bir ulusun, bir kltr evresinin vd belli bir tarihsel dnemde yaamna giren ve eylemlerini ynlendiren inan, deer,
norm, buyruk, yasak ve tasarmlar topluluu ve a olarak karmza kar. Bu bakmdan ahlk (moral), her yanda yaammzn
iindedir; o tarihsel olarak kiisel ve grupsal/toplumsal dzeyde
Etik / F2
18
etik
yaanan bir eydir; ona her tarihsel dnemde, her insan topluluunda mutlaka rastlarz. Bir "Hristiyan ahlkf'ndan, bir "slm
ahlkf'ndan, bir "Yahudi ahlk"ndan, bir "Konfiys ahlktan, bir "Budist ahlk"ndan sz edildiini biliriz. Bunun gibi, bir "hmanist ahlk", bir "hogr ahlk", bir "dev ahlk"
olduu sylenir. Yine bunun gibi, bir "aristokrat ahlk", bir
"burjuva ahlk", bir "kle ahlk" olduunu syleyenler vardr.
Ayrca "i ahlk", "meslek ahlk" (tp ahlk, ticaret ahlk,
bankaclk ahlk vd) ve "bilim ahlk" da, yukarda saylanlara
eklenebilir. yle ki, ahlk zerine dnmeye, ahlk zerine felsefe yapmaya balayan kiinin, yani etik iine admn atm
olan bir insann gzlemsel dzeyde ilk saptad ey, bir ahlklar okluudur. Etie admn atar atmaz bir ahlklar okluu ile
karlaan kiinin yapaca ilk saptamalardan biri, tm bu ok
eitli ahlklarn dayandklar deer, norm, inan ve dncelerin greli kaldklar, ksacas ahlk ilkelerinin grelilii olabilir.
O kii, sadece yaad dnemle snrl kalmayacak ekilde, tarihte de ahlk ilkelerinin hep greli kald saptamasnda bulunabilir. Hemen ardndan o kii, tm insanlar birletirici nitelikte, temel ve evrensel ahlk ilkelerinin tarihte ve halihazrda
mevcut olmad ve bu greliliin alamayaca yargsna ulaabilir. O kii, bu gzlem ve yargsyla yetinip kendi znel eilimleri ve inanlar dorultusunda kendine gre bir ahlksal yaam srdrmeye karar verebilir. Veya ayn kii, bu grelilii
hazmedemeyip tm insanlk iin birletirici olabilecek temel ve
evrensel ahlk ilkeleri konumlamaya ve bylece kaotik nitelikteki mevcut eitlilii amaya ynelebilir.
1.2.2 Etik Grecilik (Relativizm) - Etik
(niversalizm)
Evrenselcilik
19
20
etik
21
gereken, ahlksal yaama yn veren temel kavramlarn tek, herkese kabul edilebilir, bu anlamda evrensel olan tanmlarn ortaya koymak olmaldr. Ahlksal yaam iin genelgeerli olacak
tanmlar iin lt, bilgi, doru bilgidir. Doru eylem doru bilgiden kar. yle ki, bilgi ynnden "doru" olan, ahlk ynnden "iyi"dir de. Buna gre, doru bilgiyi izleyen, doru bilgiye
dayal eylem ahlk ynnden de dorudur ve bu eyleme yn veren ilke, hem bilgi hem ahlk ilkesi olarak, "iyi"dir. Daha sonra
Platon, "Her eyin ls Tanr'dr" diyerek, "iyi"yi ideal bir
alana tayacak ve onu bir idea olarak hatta mutlaklatracaktr.
"yi" bylece kendisinden pay alman, eylem srasnda kendisine
ynelinen, insan st bir konuma da ykseltilmi olur. Bu, en iyi
"Tanr iyidir" nermesinde ifadesini bulur ve daha sonra Hristiyanlk ve slm gibi tek tanrl dinlerin gelitirdikleri hemen
tm ahlk retilerine de kaynaklk eder.*
Felsefe tarihinde geniliine ilk kez sofistlerle Sokrates ve
Platon arasnda karmza kan bu kartlk, etik grecilik - etik
mutlaklk (evrenselcilik) kartl olarak, tm felsefe tarihi
boyunca devam eden ve rnein 20. yzylda da neopozivist filozoflarla Scheler ve Hartmann gibi filozoflar arasnda srp
gittiini ileride greceimiz bir kartlktr.
1.2.3 Ahlktan Etie
Ne var ki, sofistler de, Sokrates ve Platon da, "ahlk" denen fenomenin "ne olduu"nu, onun "nelik"ini, insan yaamnda neden varolduunu, nereden kaynaklandn sormuyorlard.
Hemen tm Grekler gibi onlar da, "ahlk" fenomenini tpk do*
22
etik
al bir fenomenmiesine, "kendiliinden mevcut" bir ey olarak gryorlard. Oysa Aristoteles'in bu konuda farkl bir yaklam olduunu gryoruz. Aristoteles, kendisinden nce ortaya
atlm eitli ahlk grlerini snflandrarak sistematik bir biimde irdeleyip eletiren, bu konudaki aratrmalara ilk kez bir
sistematik getiren filozof olmutur. rnein, o, insann tm ahlksal eylemlerinin bir "en yksek iyi"ye ulamaya ynelik olduunu belirtirken, her trl ahlk aratrmas iin bir temel kalk noktas ortaya koymu oluyordu. Onun Nikhomakhos 'a Etik
adl yapt u cmleyle balar: "Her sanat, her reti, bunun gibi her eylem ve her istenli karar, herhangi bir iyi'ye ulamaya
abalar grnyor." Aristoteles, bu temel kalk noktasndan hereketle ve kendisinden nceki denemelere bakarak, bu denemeleri herhangi bir iyi'ye ulama abas olarak grp irdelemi ve
kendisine kadar ahlkla ilgili olarak ortaya atlm tm iddialar
kapsaml zmlemeler ve salam bir karm zinciri iinde
eletirmitir. Geri biraz ileride greceimiz gibi, aslnda Aristoteles etiin baat problemini "en yksek iyi" olarak belirlemiken, birok filozof ya "doru eylem" ya da "isten zgrl"
problemini baat problem olarak greceklerdir. Bununla birlikte, ilk kez Aristoteles'te grdmz bu irdeleyici, snflandrc, temellendirci ve eletirel tavr, kendisini etiin kurucusu olarak grmemizin nedenidir. Gerekten de onun bu konudaki kitabnda, Nikhomakhos 'a Etik'te geen etik szc, o gnden beri "ahlk felsefesi" karl kullanlagelmektedir.
Etik ve ahlk (moral) arasnda yaptmz bu ayrma ramen, gnlk dilde, hatta felsefede, her iki szcn birbiri yerine kullanlageldiini de sk sk grmekteyiz. Dedik ki, ahlk fiilen ve tarihsel olarak bireysel, grupsal, toplumsal dzeyde yaanan bir ey, bir fenomen olmasna karlk; etik, bu fenomeni
ele alan, ahlk grlerini, retilerini irdeleyip snflandran,
aralarndaki benzerlik ve farkllklar ortaya koyan, bunlar kar-
23
latrp eletiren felsefe disiplininin addr. Tam bu nedenle, rnein ileride "erikli Deer Etii" bal altnda Scheler'le birlikte kendisinden sz edeceimiz Nicolai Hartmann, "Ahlklar
okluuna kar etik tektir" der.* br yandan, etimolojik bir irdeleme bize unu da gsterir: Etik szc Greke "ethos", moral szc ise Latince "mos" scklerinden gelir. Ve "ethos"
da, "mos" da, tre, gelenek, grenek, alkanlk, yerleik hale
gelmi duygululuk hali, karakter, huy, miza vd anlamlarna gelir. "Moral" karl dilimizde kullandmz "ahlk" szc
de, Arapa "hulk" kknden gelmektedir ki, bu kk de yine tre, gelenek, grenek, alkanlk, huy, karakter vd anlamlarna
gelmektedir. Buna gre, "etik", "moral" ve "ahlk" szckleri,
nanslar gzard edilirse, ayn anlama sahip szcklerdir ve onlar etimolojilerine gre deil, felsefede kazanm olduklar anlamlarn dikkate alarak birbirinden ayryoruz. Ve bu szckleri, bundan sonra, felsefede kazanm olduklar anlamlar dikkate alarak kullanacaz. Burada hemen unun belirtilmesi uygun
olur: Etiin grevi, herhangi bir ahlk gelitirmek, ahlklar okluuna bir yenisini eklemek ve insanlara bu ahlka uyulmasn
tlemek deildir. Tam tersine, etik, "ahlk" denen fenomeni
inceleme alandr. Baka bir deyile, etik, pratik bir etkinlik alan olan ahlk teorik bir inceleme konusu klan felsefe disiplinidir. Fakat imdiden belirtelim ve ileride zerinde duracamz
gibi, etikilerin ahlk fenomenine ve eitli ahlk grlerine
bak ve deerlendiri tarzlarna, kendileri farknda olsun veya
olmasn, u veya bu llerde belli bir ahlkn, tikel bir ahlk
grnn bak ve deerlendiri tarz szm, sinmi olabilir.
*
Hegel, etik - ahlk ayrmn baka terimlere bavurarak yapar. Biz yukarda " m o r a l "
szcn " a h l k " karl kullandk. B u n u n gibi, " m o r a l i t e " (Moralitt) de tabii
"ahlkllk" anlamna gelir. A l m a n c a "Sittlichkeit" terimi de, esasnda "ahlkllk"
demektir. Ne var ki, Hegel, Sittlichkeit' ahlkllk anlamnda kullanmakla birlikte,
"Moralitt'M, byk lde, bizim yukarda "etik"ten anladmz a n l a m a yakn bir
a n l a m d a kullanr.
etik
24
Byle durumlarda etik ile ahlk arasndaki snrlarn belirsizletii, bunlarn i ie girdikleri grlr. Ve bu hi de seyrek rastlanan bir durum deildir. yle ki, etik - ahlk ayrm, her zaman
belli llerde bulank bir ayrm olarak kalr.*
2. Etikte Temellendirme
Tarzlar
Felsefe tarihinde (daha geni olarak: dnce tarihinde) ahlk fenomenini temellendirme giriimlerinin, byk ounluu
evrenselci bir tutum dorultusunda olmak zere, kaynaa dayanlarak gerekletirilmi olduunu gryoruz. Baka bir ifadeyle, ahlk fenomeninin ilksel nedenlerini gstermede ve bunlara dayal bir aklamasn yapmakta kaynaa bavurulmutur: Evren (kozmos), insan ve tanr.
2.1 Kozmolojik
Temellendirme
25
Temellendirme
Tanr'y evrenin yaratcs olarak kabul eden dinlerde, zellikle semavi dinlerde (Yahudilik, Hristiyanlk, slm), ahlk fenomenini temellendirme tarz, artk sadece kozmolojik bir temellendirme tarz deildir. Burada "iyi", en azndan, artk kozmik dzenle uyumlu olmakla snrl deildir. "yi", Tanr'nn
26
etik
2.3 Antropolojik
27
Temellendirme
Ahlksal yaam evrenden (kozmos) ya da bir dinin akidelerinden veya sadece Tanr'dan yola karak temellendirmek istemek, dnce tarihinde en sk rastlanan durumdur. Bununla
birlikte, zellikle "zne merkezli" olarak nitelendirilen yenia
felsefesiyle birlikte, ahlksal yaam insandan yola karak temellendirme giriimlerinin, hatta dier temellendirme ekillerinin bir lde nne getii bile sylenebilir.
Ahlksal yaam insandan yola karak temellendirme ekline antropolojik temellendirme ad verilir. Bu temellendirme
eklinde iki farkl yola rastlanr.
2.3.1 Doalc Antropolojik
Temellendirme:
28
etik
klarak sylenebilir. Bununla birlikte, yeniaa zg doabilimci anlay, insan ve insann ahlksal yaamn, Grekler gibi, doal bir yaam, doann bir uzants olarak grmeyi srdrmtr. Dolaysyla insann ahlksal yaam da, ancak, ayn insann
biyolojik, psikolojik, bu demektir ki doal yaps ve doal belirlenimi gz nnde tutularak temellendirilebilir ve aklanabilir.
Bu durumda "iyi", insann doal ve toplumsal gereksinimlerini
en uygun ekilde gidermesinde lt olan eydir. Bir toplumsal
varlk olarak insan, doal ve toplumsal gereksinimlerini yine ve
ancak toplum ierisinde karlayabilir. Dolaysyla "iyi", insana,
dier insanlarla ilikisi iinde "yarar" getiren eydir. leride "yararc etik" (J.S. Mili vd) bal altnda greceimiz gibi, ahlksal yaamn temellendirilmesinde insann doal yann esas alan
bu temellendirme ekline doalc antropolojik
temellendirme
adn veriyoruz.
2.3.2 Tinselci Antropolojik
Temellendirme
29
yaamn kendi koyduu bir yasaya, "ahlk yasas"na gre belirleyip dzenleyebilir. Ve o ancak bu sayede, yani kendi yasasn
kendisi koyarak (otonomi) ve bu yasann buyruunu yerine getirmeyi dev kabul ederek zgr olabilir ve zgr olma olana
ancak insana ak bir olanaktr. Burada artk insan, ahlksal yaam, doa ortasnda ve fakat doal yanndan az ok bamsz
bir dnya, zgrce kurduu, kendisine ait bir dnya olarak kurmu olur. Kant kl bu antropolojik temellendirme tarzna tinselci antrpolojik temellendirme adn veriyoruz.*
2.4 Felsefi Etik - Dinsel/Teolojik
Etik Ayrm
Etikte burada belirtilen t e m e l l e n d i r m e tarzlarnn bir ksmn da ieren farkl bir snflandrmadan, "1.2. E y l e m M o t i v a s y o n u n a Gre Etik Tipleri" bal altnda ve
fakat sadece etik tiplerinin adlarn anarak, yukarda sz ettik. Aslnda bu snfland r m a d a anlan etik tiplerinin h e m e n hepsi, bizim burada izlediimiz snflandrma
iinde de, farkl adlarla d a olsa, yer alrlar. Onlar sadece adlaryla a n m a k l a yetinmemizin en nemli nedeni, tekrarlardan kanmak olmutur.
30
etik
31
rya gre br iki problemi mutlaka zmeye ve br iki soruya da mutlaka yant getirmeye alan ok eitli etik teoriler ile
karlarz. yle ki, bu ok sayda etik teorileri tek tek ele almann gl, bunlar belli tipler altnda toplama gereini ortaya
karr. Bu tiplerin says bile hi de az deildir.
imdi, nce temel problemle ilgili zm denemelerindeki baz ortak ynlere ve temel soruya verilen bellibal yantlara deineceiz. Daha sonra bu zm denemeleri ve yantlara gre birbirlerinden ayrt edilen etik tiplerine geeceiz.
3.1 En Yksek yi
Pek ok etiki iin bir "en yksek iyi" (agathon, summum
bonum) sayltsna dayanmayan herhangi bir ahlksal yaam biimi yoktur. Bu etikilere gre, zellikle gnmzde eylemlerini ve yaama biimlerini "iyi", "kt" gibi deerlendirme ltlerine tbi tutmadan dzenlemek isteyen, hatta bu gibi deerlendirme ltlerini "alm", "geride kalm" sayarak aalayan
insanlarn oalmasna ramen, farknda olsunlar olmasnlar, bu
insanlar da dahil olmak zere, herkesin kendine gre benimsedii veya bir grup (parti, sendika, cemaat, devlet vd) tarafndan
kendisine benimsettirilmi bir "iyi"yi gerekletirmeye abaladklar aktr. rnein, kiisel bakldnda, salk, gvenlik,
refah vd gibi eyler "iyi"dirler ve yine bunlar kiinin "mutluluk"u ile ilgilidirler. Eylemlerimizi yle bir snadmzda, onlar, deerli bulduumuz baz eyleri gerekletirmek veya deerli bulduumuz baz amalara ulamak iin yaptmz saptarz. Buna gre, en deerli bulduumuz ey "en yksek iyi" olarak grnr bize. Byle grldnde, baz ada etikilere
gre, insan yaamnn anlam ve deeri, bazlar farknda olmasalar da, herhangi bir "en yksek iyi"yi gerekletirme veya ona
ulama abasnda belirir. Gerekten de etik tarihine bakldn-
32
etik
da (zellikle etik ile ahlk arasnda bulank bile olsa belirgin bir
ayrmn yaplmad balang dnemlerinde) byle bir "en yksek iyi" konumlamaya almak, ok sk rastlanan bir durumdur.
rnein, bu "en yksek iyi", ulalmak veya gerekletirilmek
istenen bir ey olarak, eitli ahlk retileri tarafndan, doaya
uygun yaama (stoaclar), acdan kap olabildiince haz duymak (haz; Aristippos, Kirene Okulu), yarar (sofistler, Mili vd)
olarak tanmlanr.
Pek tabii ki bu ahlk retileri kendi "en yksek iyi"lerinin
biricikliinden, br retilerin "en yksek iyi"lerinin hi de
yle olmadndan phe duymazlar. Zaten ahlk retilerinin
bu ok saydaki "en yksek iyi"lerini birbirleriyle badatrmak
da pek olanakl deildir. Tabii ki byle bir saptamay, bir ahlk deil, bir ahlk retisi gelitirme peinde olmayan, tersine
bizzat bu retiler okluunu irdeleme ve eletiri konusu klan
bir etiki yapabilir. Etiki ahlkdan, yani ahlk retisi gelitiren filozoftan ayr olarak unu da saptamalar arasna katar: Ahlk retileri gelitirmi olan tm filozoflarda ortak olan ey,
onlarn bir "en yksek iyi" sayltsna sahip olmalar, bu "en
yksek iyi"yi gerekletirmek veya ona ulamak gerektiine
inanm bulunmalardr. yle ki, bu "en yksek iyi", bir olmas
gereken olarak tasarlanr (olan - olmas gereken ayrmn Drdnc Blmde geniliine ele alacaz).
"En yksek iyi"nin, br yandan, "Neyi istemeliyim?" sorusuna yant olduu da grlebilir. Ne var ki, "Neyi istemeliyim?" sorusuna verilen yant hep '"En yksek iyi'yi istemelisin"
olsa da, bu "en yksek iyi"nin tanm konusunda bir birlik olmad, tam tersine bu konuda birbiriyle badamaz bir tanmlar
okluu ile karlald, etik tiplerini ele aldmz sayfalarda
daha yakndan grlebilecektir.
33
34
etik
35
l olan yararc/pragmatist retilerinde, temel erdemler, muktesitlik (yatrm amacyla para biriktirme), giriimcilik vd olur.
Ayrca Aristoteles'ten beri, ahlksal erdemlerin yannda ve hatta onlarn stnde, bir de entelektel erdemlerden sz edilir.
Bunlar ahlksal bilgelik, phronesis yannda, teorik bilgelik olarak hakikate, sophia'ya ulamak iin gerekli olan erdemlerdir.
Vicdann ne olduu sorusu da, doru eylemin ne olduu
sorusuna bal olarak, eitli ekillerde yantlanr. Eylemlerimizi ynlendiren deerlerin sezgisel bilgisine sahip olduumuzu
iddia eden ierikli deer etii savunucularna gre, vicdan, bu
deerler hakkndaki a priori bilincimizin bizzat kendisidir. leride ele alacamz Kant'n dev etiinde ise, vicdan, kendi kendimize koyduumuz ahlk ilkeleri (ahlk yasalar) ile eylemlerimiz arasndaki tutarll aklc ltlere gre denetleyen, bir
tutarszlk halinde bu tutarszl bize bir eit ac olarak yaatan
bir st-duygudur. Bir baka deyile, vicdan, ilkeler ile eylemler
arasndaki tutarllk veya tutarszln yarglanma yeridir; o iimizdeki yargtr. Yararc gr, doru eylemi doal ve toplumsal gereksinimlerin giderilmesine hizmet eden eylem olarak tanmlad iin, yararclara gre vicdan, doutan getirdiimiz
bir yeti olmad gibi, a priori deer bilinci de olamaz; tam tersine o, sadece, eitimle ve sosyal deneyimle insan bilincinde
sonradan yer edinmi bir ey, deneyimle kazanlm bir eit
duygudur. Dinsel/teolojik etiklerde, zellikle semavi dinlerde
ise, vicdan, Tanr'nn iimizdeki sesi, eylemlerimizi Tanr buyruklarna gre yarglayan sestir vd.
3.3 rade (sten)
zgrl
Yukarda en yksek iyi ve doru eylem problemlerine ilikin ana tutumlarna birka cmleyle deindiimiz ve ileride tek
tek ele alacamz teorilerin ahlksal yaama ilikin olarak ak-
36
etik
lamaya altklar doruluk, erilik (eylemde yanllk), iyi, kt, vicdan, erdem vd tm kavramlar veya kendi alarndan temellendirmek istedikleri ahlkllk fenomenini, bir an iin, kendi balarna hibir anlam ve deeri olmayan eyler sayabiliriz.
Ve buna bal olarak, tm bunlarn temelinde u veya bu trden
bir inancn yattn, inanlarn ise eletirilmeden edinilmi eyler olmalan bakmndan insann ahlksal eylemlerini temellendiremeyeceklerini dnebiliriz. yle ki, bu durumda, eylemlerimizi ahlksal klacak olan tek eyin, zgr kararlarmz olduu sonucuna da varabiliriz. Bu durumda, eylemde bulunan kiinin, isterse, yani istencini (iradesini) kullanarak, baka biimde
de eyleyebileceini, bu olanan ona hep ak olduunu ileri srebiliriz. te, etik iinde isten (irade) zgrl terimi altnda
ifade edilmek istenen ey, ok kaba olarak, insann eylemlerini
yneten ilkeleri, deerleri, normlar vd kendisinin seebilecei
ve bunlar deitirebileceidir.
sten (irade) zgrln savunanlar, savunularn, daima, etik tarihinde etik belirlenimcilik (determinizm) denen bir
temel ve yaygn gr ve tavra tepki ve kartlk iinde yaparlar.
Etik belirlenimcilikte, doal olgular ayrcasz belirleyen ve ayn nedenlerin ayn sonular dourduunu ifade eden nedensellik yasasna dayanlarak, insann kendisi de bir organizma olarak bu yasaya bal olduundan, onun ahlksal yaamda verecei tm kararlarn da (insan farknda olmasa da) yine bu yasaya
gre verilmi olaca, ksacas, onun ahlksal yaamnn da, doal yaam gibi belirlenmi olduu ileri srlr. nsann biyolojik, psikolojik davranlar ve tepkileri gibi, ahlksal eylemleri
de belirlenmitir. Ahlksal eylemi doal davrantan ayrt etmemizi salayacak bir ayrm, rnein insann kendi kararlarn
kendi verebilen bir varlk olmas, bunun onu dier organizmalardan ayrd dncesi, otonomi ve zgrlk fikri, birer yanlsamadr, birer kuruntudur. Belirlenimcilere gre, insann biyolo-
37
38
etik
3 9
KNC BLM
Baat Saylan Problemlere Gre
Etik Tipleri
ltler
40
etik
tur. yle ki, bir etik tipi "en yksek iyi" problemini etiin en temel, baat problemi sayp dier problemleri bu en temel saydklar probleme getirdii zmler erevesinde ele alrken; dierleri en temel problem olarak "doru eylem" problemini veya
"isten (irade) zgrl" problemini ne karp dier problemleri daha sonra ele alrlar. Yine yle ki, bu etik tipleri, problemlere tandklar ncelik srasna gre snflandrlabilirler.
Buna gre, "en yksek iyi" problemini etiin en temel problemi
sayan etik tiplerini mutluluku etik ve yarar etii olarak greceiz. zellikle mutluluku etikler, etik tarihinin en yaygn etikleri olarak, kendi aralarnda tam bir okluk gsterirler. "Doru eylem" problemini baat sayan ve etik tarihinde kendi trnn tek
rnei olan Kant etiini ise dev etii (deontolojik etik) ad altnda ele alacaz. Son olarak, "isten (irade) zgrl" problemini baat klan etik tiplerini ise, belirlenimci (determinist)
etik, deer etii ve zgrlk etii alt tipleri halinde ileyeceiz.
1.2 Eylem Motivasyonuna Gre Etik Tipleri
Etiin temel problemini "doru eylem" problemi olarak
grmek, yenia felsefesinde ve fakat zellikle Kant'ta karlatmz bir durumdur. Hatta u sylenebilir ki, Kant'la birlikte
etiin temel probleminin "doru eylem" problemi haline geldiini belirtmek byk bir abart olmaz. Kant'tan bu yana, bu nedenle, etik tiplerini "doru eylem" problemine getirilen zmleri (Kant'm zmn zmlerden ancak biri olarak) dikkate
almak suretiyle yaplan geni bir snflandrmaya daha rastlanr.
Bu snflandrmada, eylemi motive eden motivasyon trnden sz edilir:
a) Transandantal motivasyon, b) znel motivasyon, c) nesnel motivasyon.
a) Transandantal motivasyon ad altnda, /. tinsel motivas-
41
yon, 2. ortolojik motivasyon, 3. mutluluku motivasyon, 4. aksiyolojik (deere bal) motivasyon, 5. deontolojik (deve bal)
motivasyon eitleri ele alnr.
b) znel motivasyon ad altnda, 1. rasyonel motivasyon,
1. istence (iradeye) bal motivasyon, 3. emctif (heyecansal)
motivasyon, 4. kiisel motivasyon 'dan sz edilir.
c) Nesnel motivasyon ad altnda ise, 1. sosyal motivasyon,
2. kurumsal motivasyon, 3. tarihsel motivasyon alt trleri ilenir.
2. Temel Problem Asndan Etik Tipleri
2.1 "En Yksek yi "yi Baat Problem Sayan Etik Tipleri
2.1.1 Mutluluku Etik
Felsefe tarihinde "en yksek iyi" problemini baat problem
olarak gren etik teorilerin en eski teoriler olduklarn da gryoruz. Baka bir deyile, etik tarihi "en yksek iyi"nin ne olduunu tanmlama giriimleriyle balamtr. Tm bu teorilerde
"en yksek iyi", ulalmas, elde edilmesi gereken bir ey, bir
erek (telos) olarak mutluluk (eudaimonia) diye adlandrlr. Bu
nedenle o ayn zamanda bir deer, en yksek deer olarak da grlr. Ne var ki, mutluluun ne olduuna deiik yantlar verilir
ve bu etik tipi bu yantlara gre kendi iinde alt tiplere ayrlr.
2.1.1.1 Sokrates 'in Mutluluk Etii
Sokrates, Bat dnce tarihinde bir ahlk retisi gelitiren ilk filozoftur. Sokrates'i en azndan balangta bir sofist
olarak gren felsefe tarihileri vardr. Fakat Sokrates, iinden
geldii sofist gelenee, zellikle bu gelenee zg relativizme
daha sonra iddetle kar kmtr. Bu bakmdan Sokrates, etik
42
etik
43
44
etik
ik edim ve ilevlerinin bir denge ve uyum iinde olmas gerekir. Ve ancak salkl bir bedende (soma) ve ruhta (psike, pshe,
psyche) bir denge ve uyum ortaya kabilir. Organizma bir btndr ve btn oluturan paralardan biri, rnein bir organmz hasta olduunda, bu hastalk btn bedenin denge ve uyumunu bozar. Beden iin organlarn birlikli ve tam ilevsel olmas nasl ki denge ve uyum iin koulsalar, ruhun da kendi paralarnn birlikli ve tam ilevsel olmas ruhsal denge ve uyum iin
kouldur. Eudaimoniaya, mutlulua da ancak bu denge ve uyum
ile ulalabilir.
Anlalabilecei gibi, Platon'un mutlulukuluunun ardnda, bir varlk retisi, bir ontoloji yatmaktadr. Daha nce de
grdk ve bundan sonra da greceiz ki, "yi"nin temelini Varlk iinde bulmak, Sokrates'ten Kirene Okulu'na ve nihayet stoacla kadar, Grek felsefesinde genellikle karlalan bir durumdur. Varlk 'tan (Sein) her sz edildiinde, o varolandan (Seiende) zenle ayrt edilir. Varlk, Bat felsefesinin Platoncu geleneinde Varolan karsnda "akn" (transandant) saylr. Bu demektir ki, Varlk'n bilgisi deneyimsel yolla elde edilemez. Deneyim sadece Varolan'm bilgisini salayabilir. okluk halindeki varolanlarn alg yoluyla salanan bilgisi aa dereceden bir
bilgidir; oysa Varlk'n bilgisi iin alg bilgisini "aan" bir bilme
tarzna gereksinim vardr. Varlk'n akml ayn zamanda deneyim dnyasnda (algmabilir dnyada) bir eyin bir baka eyle, parann btn, btnn para ile koullu olma halinin alm olmasn da ifade eder. Varlk platoncu anlamda kendindelik, yani tzselliktir. "Ontolojik ayrm" denen ey de burada karmza kar. Bu ayrm Varlk olarak bir ilk temel (arkhe) ile bu
temele dayanan ve ondan treyen, kan ve dolaysyla ilk temele gre ikincil olan ve ikincil kalan bir ey olarak Varolan arasndaki ayrmdr. Fakat Varlk sadece varolanlar iin ilk temel
veya tayc (substanz; sub-stare: tamak, bir eyin altna girip
45
46
etik
eyin dzene uygunluunu ifade eden ontolojik ierikli bir kavramdr. Gorgias diyalogunda Sokrates yle bir yi tanm verir:
yi, tm eylemlerin nihai ereidir. yi'nin doasnda her ey iin
ortak olmaklk vardr. Bu demektir ki, o ncelikle tm insanlar
iin ortak olan bir grnn (Anschauung) nesnesidir. kinci olarak bu gr insan ona (yi'ye) doru eken bir ekim gc yaratr. Tek insan gibi toplum da Varlk tabakalarna gre dzenlenmilerdir. nsan ruhunun basamakl yaps toplumsal yapya da uyar. Kyller ve el iileri en altta, asker snf ortada,
devlet yneticileri olarak dnrler ve filozoflar en stte yer
alrlar. Ahlksal eylemin en yksek erei olarak mutluluk ayn
zamanda Varlk ynnden bir yetkinlik, tamlk halidir de. Mutlulua ulamak yi ideasm gerekletirmek, yi ideas olarak
Tanr ile btnlemektir de.
Platon mutluluu insann en yksek iyiye ahlksal yoldan
ulamas olarak konumlarken, bu en yksek iyiyi yi ideas olarak Tanr ile de zdeletirir ki, onun ontolojik temellendirmesi
ayn zamanda bir teolojik temellendirme kimlii de kazanm
olur. Bu, Yahudi etiinde, zellikle Talmud'da da karlalan
bir durumdur. Orada da Tanr'ya yknmek insann erei olarak
konumlanr: "Tanr ne kadar merhametli ise sen de o kadar merhametli olmalsn; o ne kadar affedici ise sen de o kadar affedici olmalsn."
yi'nin Varlk'm olanakl en byk yetkinlii olarak anlalm olmas, "kt"nn Varlk'tan yoksunluk olarak anlalmasn getirmitir. Origenes'te, Augustinus'ta, Skolastikte, Giordano Bruno'da ve Spinoza'da bu durum hep tekrarlanr. in ilgin
yan, bu filozoflarda ve okullarda "kt" szcnn deil, "fen" szcnn kullanlm olmasdr. (Almancada kt anlamna gelen "schlecht" szc, st rtl olmak, perdelenmi
olmak, perdelemek, peelemek anlamlarna gelen "schleichen"
fiilinden gelir.) Gerekten de "fen" szc, yokluk, yoksun-
47
48
etik
49
nn bilerek yanl da yapabileceini dnen Platon, onda doruyu yapma istencinin bulunduunu, baka bir deyile, insann
isten sahibi bir varlk olduunu, dolaysyla bu isten eliinde
doruyu yapma cesaretine sahip olduu srece ahlkl olabileceini belirtir. Ruhun en st parasna uygun den erdem ise
bilgelik' tir.
Akln iki ayr ilevi vardr. Akl hem bir ama, hem bir
aratr. Dnme, kendi iinde bir amatr. Ama olarak akl,
bilgiyi arar, hakikatin ve gzelliin peine der, ideal gereklie ulamaya abalar. Hakikatle tanan kii, Tanr'yla birleme
olanana da kavumu olur. Akl, ayn zamanda zamanmz ve
enerjimizi nasl harcayacamza karar veren bir aratr. stekler
ve arzular snrszca doyurulmay beklerler. Ve bunlarn ar ekilde doyumu peinde komak, ruhu ktiirm eder, ahlaksal yaam yanl bir yola sokar. Bu yzden akim, istencin de desteiyle, istek ve arzular denetim altnda tutmas gerekir. yle ki,
akl sadece bunlar deil, kendisini de denetler. Akll varlk olarak insan, dnmekten, felsefi soruturmadan zevk alr. Fakat
insan kendisini sadece bunlara adarsa, btnsel gelimesine zarar vermi olur. kinin klesi olmak gibi dncenin klesi olmak da olanakldr. yleyse akla den, kendisini de denetlemektir. Akl bunu yaptnda, ruhun her paras ilevini yerine
getirdiinde, bu durum, son erdem, adalet olarak karmza kar. Bu demektir ki, adalet, bireysel ve toplumsal dzeyde, bir
uyum ve denge halidir. Adil insan, mutlu ve gl insandr.
2.1.1.3 Aristoteles: Mutluluk ve Erdem
Aristoteles, daha nce etik - ahlk ayrmn ilediimiz
sayfalarda deindiimiz gibi, Nikomakhos 'a Etik adl kitabnda
kendisinden nce ortaya konulmu hemen tm ahlk retilerini sistematik ve eletirel bir tutumla ele alm olmasyla, siste Jik / F4
50
etik
matik bir felsefe disiplini olarak etiin kurucusu, ilk etiki saylr. Fakat ayn Aristoteles, bata bu kitab olmak zere, ahlkla
ilgili dier yazlarnda, ayn zamanda kendi ahlk retisini ortaya koyan ahlk bir filozof olarak da karmza kar.
Kendi ahlk retisinde Aristoteles, byk lde hocas
Platon'u izler. Bu demektir ki, onun retisi de erekselci (finalist) ve rasyonalist bir retidir. Fakat o hocas gibi bir idealar
dnyasnn varln kabul etmez ve dolaysyla ahlk retisini
de soyut bir insan ideasma gre deil, metafziksel nkabullere
yaslanm olsa da, somut insana, dnya ve evresiyle iliki iindeki insana dayandrr.
Aristoteles'te her varln bir form-madde birlii olarak
meydana gelen bileik bir varlk olduunu biliyoruz. Her varlk,
doasna uygun davrand, ilevini gerekletirdii, formunu
edimselletirdii lde ereine de ulam olur (entelekia). Bu,
Aristoteles'in erekselci felsefesinde canl veya cansz tm varlklar iin geerlidir. Bu durumda, insanla ilgili olarak unun sorulmas gerekir: Bir madde-form bileimi olarak insan iin erek nedir, onu zgl bir varlk klan eylem tarz veya ilev hangisidir?
Soru, "nsann formu ve erei nedir?" eklinde de sorulabilir.
nsan varlnn formu, bedenini oluturan anorganik ve organik elerden onun hisseden, eyleyen ve dnen varlk haline dnmesinde ierilmi olan eydir. Bu anlamda insann formu, bedenin belli trde eylemlerde bulunabilme yetisi olarak
"ruh"tur. Ruhun ayr dzeyi ve iki ayr paras vardr. Birinci dzey, insan varlnn bitkisel ruh dzeyi olup, doma, byme, beslenme ve varln srdrme ilevlerini yerine getirir.
kinci dzey, insann hayvanlarla paylat zelliklerden meydana gelen hayvansal ruhtur ve duyum alma, hareket etme, hissetme, belli trde tepkiler verme, isteme, kendi hareketine neden
olma trnden eylemlerle karakterize olur. nsan ruhunun nc dzeyi ise, sadece insana zg olup, onu tm dier varlklar-
51
dan ayran, onu her ne ise o yapan akldan meydana gelir. Akln
da, pratik ve teorik olmak zere iki yn vardr. Teorik akl, kendisine deimez, ezeli-ebedi nesneleri konu alr, varln ve bilginin ilk ilkelerini aratrr, eylerin niin olduklar gibi olduklarn gsterir ve teoriler oluturur. Akln bizatihi kendisi iin istenen sz konusu etkinlik, sophia, teorik ya da felsefi bilgeliktir.
Buna karn, pratik akl gndelik yaamn ayrlmaz bir paras
olan dnyevi ilerle uraan, bedensel istek ve arzular ynlendiren, istek, arzu ve itahlar denetim altnda tutan akldr. Akim
dnyaya dnk olan bu paras, insana eylemlerinde yol gsterir ve pratik bir bilgelik salar. Pratik bilgelik ise, insanlar iin
iyi ve kt olan eylerle ilgili olarak bir kural yardmyla eylemde bulunma yeterliliidir.
nsan ruhunun ilk iki dzeyi, Aristoteles'e gre, ruhun irrasyonel; teorik ve pratik akldan meydana gelen nc dzey
de rasyonel parasn oluturur. rrasyonel parann rasyonel
parann yol gstericiliine gereksinim duyduu aktr. nk
ruhun irrasyonel paras benlik d eyler ve kiiler tarafndan
etkilenir. O sz konusu dsal etmenler karsnda, bir seim ilkesinin yokluunda, ak veya nefretle, tutku veya sinirle tepki
gsterir. Buna gre, seksel arzular, kiinin bakalarna istekle
ynelmesine ve balanmasna, sinirlilii ise kii ve nesnelerden
uzaklamasna neden olur. Btn bu arzu ve duygular, ak ve
nefret, tutku ve sinir, bir lden ve yol gstericiden yoksun olduklarnda, ya kiiyi btnyle batan kararak onu insanlndan uzaklatrp zne yabanclatrrlar veya yalnzca snrl bir
doyum salarlar. rnein, ne bir bitkinin ne de bir hayvann, seim ilkesi bir yana, seim ans vardr. Bir hayvann davran,
nesnesine ve amaca bal olarak, haz veya acyla sonulanr. Sadece bu hayvansal dzeyle snrl kalndnda, haz iyi, ac da
ktdr. Bununla birlikte, hazla geen yaam, hazzn salad
gerekleme, rasyonel ve etkin insan varlklarna deil de, sade-
52
etik
ce hayvanlara zg olmak durumundadr. Dahas haz, hibir zaman tam, gerek ve kendi bana iyi olmayp, insann sadece
kendisine deil de, kendisinin dndaki etmenlere baldr.
zetle, haz ancak ksa sreli bir doyum ve mutluluk salayabilir. Dolaysyla srekli mutluluk, sadece akln salad, yalnzca insan varlna zg, tam, kalc mutluluk olabilir. Mutluluun ilk koulu etkin olmaktr. Srekli ve kalc mutluluk iin
ise, akim yol gstericiliine gereksinim vardr. nsan ancak etkinlik halinde mutlu olabileceine gre, tam ve yetkin mutluluk
yetkin bir etkinlikle salanan mutluluk olur.
nsann kendine ait bir etkinliinin ve belli bir ilevinin olduu dncesi, Aristoteles'in kendi teleolojik metafiziinin bir
rndr. Aristoteles tm doal organizmalar eree ynelmi
sistemler olarak grr. Buna gre, insann ilevi ruhun akla uygun gerekleimi veya edimsellemesi olup, insan iin gerekten iyi olan, tam, kendine yeter bir ey olarak eudaimonia, insann form kazanmas, yani ruhunun, onu baka varlklardan ayran parasnn, tam bir etkinlik hali iinde, tmyle gereklemesinden baka bir ey deildir. nsann nihai erei olarak mutluluun, en yksek iyi iin gerekli tm ltleri salamas gerekir. Buna gre, insann kendini gerekletirmesinin sonucu olan
mutluluk btn insanlarn her eyden ok peine dtkleri bir
hedef olmak durumundadr. Mutluluk, ikinci olarak, mutlak anlamda tam olmaldr; yani ona, baka bir eyin bir arac olarak
deil, bizatihi kendisi iin deer verilmelidir. nc olarak, o
kendi kendisine yeten bir ey olmaldr; dier bir ifadeyle, o
kendisini daha deerli klacak baka hibir eyle zenginletirilmemelidir.
Aristoteles'e gre erdem, ruhun akll parasnn etkinliinde insann ilevlerini en iyi ekillerde yerine getirme halidir.
Akln teorik ve pratik iki boyutu olduuna gre, teorik akla uygun den erdemler olarak dicnoetik erdemler yannda pratik
53
akla uygun den erdemler olarak ahlksal erdemler veya eudaimorik erdemler 'den sz etmemiz gerekir.
Dianoetik erdemler teorik bilgelik veya sophia ile belirlenen, felsefeyle, bilim ve sanatla uraan, kendilerine ezeli-ebe(li nesneleri, en yksek varlklar, ilk ilkeleri konu edinen ruhun
erdemleridir. nsan en yksek dzeyde gerekletiren, ona en
byk mutluluu salayan, insan varln mutlak bir temaa veya tefekkr iinde olan Tanr'ya en fazla yaklatran bu erdemler, ahlksal erdemlerden ok daha stndrler. nk bu erdemler u zelliklere sahiptirler: a) Pratik akln ruhun akld
parasn disipline etmesinde olduu gibi, duyumsal, fiziksel,
maddi, potansiyel hibir eyi iermezler, b) nsann en yksek
parasna karlk gelen, insann zn meydana getiren akim en
yksek ve nemli etkinlik tr olan etkinlie, insan varln
Tanr'ya yaklatran tefekkre dayanrlar, e) Bu erdemler elisinde gerekletirilen teorik etkinlik, baka hibir eye gereksinim duymayan, tam ve kendine yeten bir etkinliktir, d) nsana en
fazla, en srekli ve an kalc doyumu salayp, nihai erek olarak
mutlulua hizmet ederler. Onlar baka bir ey iin deil, fakat
bizzat kendileri ve mutluluk iin istenirler.
Ahlksal erdemler pratik akln rn olup, ruhun arzu, ilek ve itahla belirlenen akld parasn veya ruhun hayvansal
dzeyini denetim altna almas ve ona yol gstermesi iin gerek1 itirler. Bu erdemler, insann kendisini filozof veya bilim insan
olarak gerekletirmesini deil de, sorumlu ve karakter sahibi
bir varlk olarak gelitirmesini salarlar. Baka bir deyile bu erdemler, insann kendisini ikinci bir ynden daha gerekletirmesine, onun doasnn baka bir ynden daha tamamlanmasna
lizmet ederler. nk insan dier varlklardan sadece rasyonel
veya entelektel etkinlik bakmndan deil, fakat sz konusu
rasyonel etkinlikten tretilebilen sorumlu varlk olma zelliiyle ayrlr. Buna gre, hayvann sorumlu tutulamad yerde, kii,
54
etik
eylemlerinden, bunlar denetlenebilir olduklar srece, sorumludur. Bu balamda insan varl istek ve arzularn ekillendirmek, kendine belli amalar koymak, belli dnme tarzlar gelitirip birtakm kararlar almak suretiyle rasyonel bir varlk veya ahlksal bir zne olarak potansiyel glerini yaama geirmi
olur. Bunun tam ifadesi ise erdemli bir karakterdir. Erdemler gelitirmek, erdemli olmak, rasyonel ve sorumlu zneler olarak
zmz ifade ettii gibi, insann nihai ve en yksek ereine de
hizmet eder. nsan hayvansal doasn yok sayamaz veya reddedemez; onun yerine onu akl (pratik akl) yoluyla denetim altna
alabilir ve almaldr. O arzu, itki ve eilimlerini bastrmak ve bir
tarafa brakmak yerine, bunlar eitip dzene sokmaldr. Bunu
baaramazsa insanlndan uzaklar. Bu yzden ahlksal erdemler, ifrata ve tefrite dmeden, iki ar u arasndaki "altn
orta"y bulmakta hizmet eden erdemlerdir. Fakat orta yol herkes
iin ayn olmad gibi, her eylem iin de bir orta yol yoktur.
"Altn orta", koullar deitii lde, her insana greli olur. Fakat hep bir "orta" vardr. Buna gre cesaret erdemi, korkaklk ile
hesapsz atlganlk, cmertlik erdemi msriflik ile cimrilik, arballk erdemi utangalkla utanmazlk, adalet erdemi hakszlk
yapma ile hakszla maruz kalma arasndaki doru ortadr. Bunun dnda, doalar gerei "kt" olan eylemler, rnein kin,
hrszlk, cinayet vd eylemleri iin doru orta hibir ekilde sz
konusu olamaz; bunlar kendi bana ktdrler.
2.1.1.4 Hazclk (Hedonizm)
Mutluluku etik tipi iine giren alt tiplerden biri hazclk
(hedonizm) 'tr. Bu etik tipine gre ahlksal eylemin ynelmesi,
gerekletirmesi gereken ey, eylemin yneldii "en yksek
iyi", erek ve deer olarak bazdr (hedone). Haz, mutluluktur.
"Doru eylem"in ne olduu da buna gre tanmlanr: Bir insan
55
etik
56
2.1.1.5 Epikurosuluk
Antikada "iyi"yi, "en yksek iyi"yi mutluluk saymakla
birlikte, mutluluu bedensel hazza indirgeyen hazclktan ok,
hazcln ok daha incelmi ve geniletilmi bir biimi olan,
Epikuros'un temsil ettii ve niteliksel hazclk olarak da adlandrlan etik anlayn daha yaygn olarak benimsendii belirtilir.
Bu anlayta, insann ahlksal eylemlerinin ereinin yalnzca bedensel hazza ulamak olmad, hatta daha ok tm yaam sresi, tm bir mr gz nnde tutulduunda, uzun vadeli yarar ve
karlarmz gzetmemiz gerektii, bu yzden bir anlk ve gelip
geici hazlarm salayaca geici mutluluklar yannda ve hatta
onlardan daha ok, srekli mutluluk getirecek hazlara ynelmenin esas olduu retilir. iddetli hazlar, yokluklarnda, kendilerini tutkuyla aramaya ve bylece ayn iddette aclara yol aarlar. Baka bir ifadeyle, iddetli hazlara ynelen kii, ayn younlukta aclara da maruz kalmaktan kurtulamaz. Dolaysyla hazcl Aristippos'un lml hazclyla snrlandrmak gerekir.
Aristippos insan eylemlerinin ereini, en yksek derecede ve
iddette hazlara ulamak deil, en az acyla yaamay salayacak en ok honutluk durumu'na ulamak olarak belirlemiti.
Mutluluk durumu, bir lmllk durumuydu.
Epikuros iin de "en yksek iyi" hazdr; ne var ki, haz
Aristippos'un bedensel isteklerin, igdlerin, tutkularn doyumu olarak snrlad niceliksel hazdan ibaret deildir. Geri
haz, Aristippos'un belirttii zere, bir honutluk ve lmllk yaantsdr. Ne var ki, haz niceliksel hazla snrl deildir. Geri
bedensel hazlar asla ihmal etmemek gerekir; nk onlar zaten
doallkla yneldiimiz hazlardr. Ne var ki, onlar Aristippos'un
sandn tersine, tek bir tr deildirler; hazlarm bir baka tr
daha vardr ki, bunlara "tinsel hazlar" veya niteliksel hazlar ad
verilebilir. Epikuros, Kirene Okulu'nun hazclndan, niteliksel
57
hazlara yer vermesi, hatta onlar bedensel hazlardan daha nemli ve deerli saymasyla ayrlr. Niteliksel hazlar, zihinsel hazlar,
entelektel hazlar olarak da adlandrlabilirler. Balcalar yeme
imeyle salanan hazlar, seksel hazlar olmak zere, bedensel
hazlar ve salt doal kaynakl olmayan, zenginlik ve lksn salad hazlar bir mr boyu sremezler; buna karlk bilgilenmekten, dnmekten, sanatsal etkinliklerde bulunmaktan vd
duyulan hazlar, entelektel hazlar, niteliksel hazlar olarak, srekli olmalar bakmndan mr boyu mutluluun esas kayna
olurlar. Epikuros, bedensel hazlar kinetik hazlar, entelektel
bazlar ise statik hazlar olarak ayrmtr. Srekli mutluluk iin,
kinetik hazlardan ok statik hazlara ynelmek gerekir. Ayrca
Epikuros, kinetik hazlar olarak bedensel hazlarm bedensel gereksinimlerin doyumu ile salandm, fakat tam bir doyuma
ulamann da asla gerekleemediini belirtir. yle ki, bedensel
hazlarm peinde koanlar, hep doyumsuz kalrlar ve bu da onlarn ac ekmelerine yol aar. Oysa statik hazlar olarak entelektel hazlarm peinde olanlar, uzun sreli, hatta bir mr boyu devam eden hazlar yaarlar. Entelektel hazlar iin de, daha Sokrates'in belirttii gibi, baz erdemlere gereksinim vardr ve temel erdem bilgeliktir. Bilge insan kendini tanyan ve yaamn
dengeli srdrmeyi bilen insandr. Ayn ekilde, bir dier erdem,
lllk, iddetli ve geici hazlardan kanmay, cesaret ise bilgi eliinde temelsiz korkulardan kurtulmay salarlar.
2.1.1.6 Kinizm: Aldrmaza
Mutlulukuluk
58
etik
59
60
etik
kozmos 'tur. Ne var ki, bedensel gd, itki ve etkilenimler, evrendeki aklsallktan sapmalar olarak, insann doal dzenine uymayan davranlarda bulunmasna yol aarlar. zellikle ar istekler, tutkular, duygulanmlar, insann ruhsal dengesini bozarlar
ve onu mutsuzlua srklerler. Bu nedenle, mutluluk, insann
kendi ruhunu her trl istee, tutkuya, duygulanma ak tutmasyla, rnein iddetli hazlara ynelmesiyle salanmaz; tam tersine bunlar mutsuzluk getirirler. O halde, insan, akln kullanarak ll yaamal, ruhsal dengesini zorlayan istek, tutku ve
duygulanmlarn bastrabilmeli, onlar denetleyebilmelidir.
"Doru eylem", buna gre, doa dzenini gzeten aklc eylemdir. Erdem, insann akl yoluyla doa dzenine boyun eme,
kendini denetleyebilme yetenei ve becerisidir. Doa yasas
(nomos physikos) ayn zamanda potansiyel ahlk yasasdr.
Balca temsilcileri Kbrsl Zenon, Kleanthes, Krissippos
ve Marcus Aurelius olan stoaclk, doayla ancak onun dzenini ve yasalarm bilerek uyum iinde yaanabileceini sylemekle, ncelikle Sokrates'i izler. Kbrsl Zenon, Kleanthes, Krissippos adlarna balanan stoaclk Grek stoacl olarak anlr. Daha nce belirttiimiz gibi, Sokrates doru eylemde bulunmak
iin doru bilgilere sahip olmak, eylemi bu bilgilere dayandrmak gerektiini belirtmiti. Doru eylemde bulunan kiiye erdem sahibi dendiine gre, erdemli olmak bilgi sahibi olmaktan
geer. Buna gre, doru bilgilere sahip olmayan insan, kendisini doru tanyamamaktan kaynaklanan yanl eylemlerde bulunur. Doru bilgi onun istek, tutku, duygulanm ve zaaflarn tanyp bunlardan arnmasn (ataraxia) salar. Duygusal dinginlik, bu trl istek, tutku, duygulanm ve zaaflarn en aza indirgenmi olma durumu olarak apatheia diye adlandrlr (a-patheia: istek, tutku ve duygulanmlardan arnm olma durumu).
"Kt" ("ktlk") insann akln ve doru bilgilerini kullanmama durumu; "yanl eylem" aklsal irdelemeden ve aklc yn-
61
lendirmeden yoksun ve hatal bilgilere dayal eylemdir. Bu trl eylemde bulunan kii de erdemsiz kii olur.
Stoacln da, esas itibaryla bir erdem retisi olarak karmza ktn belirtebiliriz. Doaya uygun yaamak, dier
mutluluku retilerin ounda belirtildii gibi, balca erdem
olarak bilgelii gerektirir. Ayrca doann gidiatn, ondaki dzeni tam bir rza ile kabul etmek olarak tanmlanan br nemli erdem, tevekkldr. Doann akna mdahale etmek bouna
olduu gibi, ayn zamanda yanltr ve insan mutsuzlua srkler. Bilgelik de zaten byk lde tevekkl sahibi olma anlamna gelir. nsanda istikrarszlk ve dengesizlie yol aan duygu ve
tutkular aslnda doann rasyonel ve erekli yapsna aykrdrlar
ve bunlarn karsnda bir ruhsal bamszlk elde etmek gerekir.
Hu ynden kinizme yaklaan stoaclk, ne var ki, kinizmin toplumdl savunan, mnzevi ahlksal yaam anlayn benimsemez. Tam tersine stoacla gre, evrendeki rasyonel dzen ve
erek, insan toplum iinde grevler yklenip bunlar yerine geI irmeye sevkeder. Bu vurguyla stoaclar felsefe tarihinde doal
hukuk dncesinin de ilk temsilcileri olmulardr.
Gerekten de stoaclk, esas itibaryla tm eskia ahlk
retilerinde olduu gibi bireyci bir reti olmakla birlikte; ahlaksal yaamn toplumsal grevleri yerine getirmeyi gerektirdiini savunmasyla bireylerin ahlksal yaamlar kadar yurtta
olarak hukuk dzenine ballklarn hep n planda tutmu olan
Roma dnyasnda byk bir yaygnlk kazanm, yeniada, rnein Kant'ta rneini greceimiz dev etiii (deontolojik
etik) de hazrlayan, zgeci (altruist) yn de bulunan bir reti
olmutur. Roma dnyasnda yaygnlk kazanm ekliyle stoacla, Grek stoaclndan ayrmak zere Roma sotacl ad da
verilir.
Roma stoaclnn balca temsilcileri, Seneca, Epiktetos
ve Marcus Aurelius'tur.
62
etik
63
fkeye kaptrmak, her ii oluruna brakmak ve kendini beenmiliktir. Marcus Aurelius'a gre Tanr insana devini yerine
getirecek yetenekleri, erdemleri vermitir. Bunlar kulland srece ancak o ahlkl ve mutlu olabilir. Stoaclk, ona gre ayn
zamanda alakgnlln de retiidir. Marcus Aurelius, ayrca tm stoaclarda olduu gibi ruhun lmszlne de inanr.
Stoaclk, yukarda deindiimiz ynleriyle, Hristiyanln dou ve geliiminde en az Platon'un idealizmi ve Aristoteles'in erdem retisi kadar belirleyici olmutur. Sadece Hristiyan kozmolojisinin deil, Hristiyan ahlk retisinin de stoaclktan byk lde esinlenmi ve etkilenmi olduu bilinen bir
husustur.
2.1.2 Yararclk
Hedonizm de, eudaimonizm de, stoaclk da, temel karakteristikleri bakmndan bireyci retilerdir. Bunlarda tek kiinin
mutluluu en byk erek ve eylemin dayand ilke olarak "en
yksek iyi"dir. Antikada gelitirilmi ve yaygnlam olan bu
retiler, yenian etik retilerini de etkilemilerdir. Antikan mutluluku retilerinden etkilenen ve Anglo-Sakson dnyasnda yaygnlk kazanm olan bu modern retileri yararclk
(utilitarizm) ad altnda toplamak olanakldr. Geri bu retilerde antikan kozmolojik metafiziine yer verilmez; hatta bunlarda her trl metafizie kar bir tepkiye rastlanr; bununla birlikte antika retilerinde olduu gibi, bunlarda da kalk noktas yine insan doasdr, insann ahlksal yaamn doal yaamnn bir uzants olarak kabul etmektir. Yararc retiler, kendi
doalc tutumlar dorultusunda, tm ahlk ilkelerinin, tm deerlerin temelinde psiik etkenlerin yattn ileri srerler. Buna
gre, antikan mutluluku retilerinde olduu gibi, bu retilerde de tm insanlarn kendi mutluluklarnn peinde kotuk-
64
etik
65
I Iucheson, Bentham ve zellikle J.S. Mill'in ellerinde gelitirilmitir. Yararc retiler, insann doas gerei bencil ilgi ve eilimlere sahip bulunduu ve onun bu bencil istek ve eilimlerini,
bedensel ve psiik ihtiyalarn, tutkularm doyurmak, bylece
mutlulua ulamak peinde olduu noktasndan hareket ederler.
yle ki, yararc retileri kalk noktalar itibaryla hazc retiden ayrt etmek ilk bakta kolay deildir. Yararc retilere
gre, insann bakalar karsndaki ilk tavr, doadan gelen bencilliine uygun bir tavrdr. nsan, doas gerei bencildir ve
onun bu bencillii hibir zaman tam olarak ortadan kaldrlamaz. Ne var ki, ayn insan, zayf bir doa varldr da. Onun
gl peneleri, keskin dileri, kaln postu vd yoktur. Zayf bir
hayvan olarak o, yine bencilce bir isteini, gvenlik iinde yaama isteini, ancak sr halinde yaayarak salayabileceini
anlad anda, birlikte yaamann koullarn da retmek, yani
toplumsallamak zorunda kalmtr. Bylece onda, ister istemez,
doutan getirdii bencil eilimler yannda, bir de, bakalarn
y,zetme denen bir ilgi olumutur. Geri bu bakalarn gzetme
ilgisinin sonradan edinilmediini, doutan olduunu syleyen
yararc retiler de vardr. rnein Shaftesbury, bu ilgiye, zge 7 (dierkm, altruist) bir duygu halinde doutan sahip olduumuzu belirtir. (Sonra greceimiz gibi, zgecilik -dierkmlk,
iltruizm-, ar bireyci olmayan tm retilerin kalk noktasnda yer alr). Samuel Butler da Shaftesbury gibi dnr. Butler'a
C.re de insanda doutan gelen bir kendini sevme (self-love) eilim ve ilgisi yannda, yine doutan gelen bir trdelerinin iyiliyim isteme (benevolence) eilimi ve ilgisi vardr. Butler'a gre
hu iki eilim ve ilgi, insann ahlksal ynn oluturan temel
dayanaklardr. nk insann tm ahlksal eylemlerini bu iki
T,ilim ve ilgi ayn anda etkili olmak suretiyle ynlendirirler.
1 laka bir deyile, bu iki eilim ve ilgiden bamsz bir insan eylemi yoktur. Bakalarna ynelik olmadn, salt kendimize yI lk / F5
66
etik
nelik olduunu dndmz, yle sandmz eylemlerde bile bu iki eilim ve ilgi etkilidir. Bu demektir ki, kendi iyiliimizi istemek de, bakalarnn iyiliini istemekle, eilim ve ilgi olarak ayndr. Ve zaten Butler'a gre bu iki eilim ve ilgi birbirini
hibir zaman dta brakmazlar. Kendini sevme eilimi ve ilgisi
tek kiinin mutluluunu o kiinin tm yaam iin tek erek klarken; trdelerinin iyiliini isteme eilimi, ilgisi, ayn erei tm
topluma yaylm, tm toplum iin geerli bir erek, bir "en yksek iyi" yapmak ister. yle ki, eylemlerimiz tm toplumun iyiliini de gzeten eylemler olduklar srece tek kii asndan da
yararl olabilirler. Daha sonra Hucheson'm, Butler'n bu dncelerini, ok sayda insann en byk oranda mutluluu forml altnda toplad grlr. Ondan sonra Bentham, Hucheson'm
bu formlnden hareket ederek bir toplumsal yarar etii gelitirmeye almtr.
Yararc etiin bir toplumsal yarar etii olarak anlalmas,
esasnda Hobbes ve Locke'a kadar uzanr. Hobbes da Locke da,
ahlk fenomenini toplumsal (ve ayrca siyasal) bir gr as
ierisinde ele alrlar. Her ikisi de, toplum dzeninin bar iinde
sreklilik kazanmasnn insan doas gzetilerek olanakl olacam belirtirler. Hobbes'a gre toplu halde yaayan insanlar iin
doal durum, "herkesin herkese kar sava"dr (bellum omnium contra omnes). Doas gerei bencil olan ve yine doas gerei kendini koruma igdsyle davranan insan, tam da bu nedenlerle bakalaryla srekli bir sava halindedir. Bu srekli durum, onlarda bar ve gven isteini uyandrr ve glendirir.
Bar ve gveni salayacak olan da devlet (Leviathan) ve onun
yaptrmc gcdr. Devlet denen kurumun ortaya kmas, insanlar belli siyasal ve ahlksal ilkeler altnda yaamaya zorlar.
yle ki, Hobbes'a gre, siyaset, hukuk ve ahlk, bar ve gven
iinde yaama gereksiniminin bir sonucu olarak ortaya kmlardr. Locke da bu konuda Hobbes gibi dnr. O da ahlk fe-
67
nomenini doal durumdan toplumsal duruma gei gerekliliinin bir rn olarak deerlendirir. Hobbes ve Locke, daha sonra Shaftesbury ve Butler'm doutan sahip olduumuzu syledikleri zgeci (dierkm, altruist) eilim ve ilginin, sonradan ve
karlkl yarar gzetilerek olutuunu sylerler ve hatta bir ahlkn oluabilmesinin ancak sonradan edinilen byle bir zgecilikle olanakl olacan ileri srerler. Fakat onlarn burada ele almakta olduumuz yararc retiler asndan nem ve deeri,
zgeci olmadan yarar, zellikle karlkl yarar fikrinin ortaya
kamayacan vurgulam, bu suretle ahlk fenomenini, zellikle ahlkn kayna problemini bir lde sosyolojik diyebileceimiz bir tutumla ele alm olmalardr.
Yararcln en etkili ad olarak J.S. Mili, aslnda kendisinden nceki yararc filozoflarn grlerini belli bir sistematik
ierisinde toplam ve bu grleri 19. yzyla zg motiflerle
ilgi ierisinde gelitirmi olmasyla ne kar. Ona gre de, insanlar kendi bireysel mutluluklarna ancak toplumsallk durumunda ve karlkl yarar dncesi dorultusunda ulaabilirler.
Hu yzden yine ona gre, etik denen felsefe disiplininin temel
problemi, daima, bireysel mutlulukla toplumun genel iyiliini
(mutluluunu) badatrabilmek olmutur. Bencilik (egoizm) ve
zgecilik (altruizm), birbiriyle badatrlamadklar srece, bireysel ve toplumsal mutluluk da sz konusu olamaz. Mill'e gre yararclk, mutluluun arzu edilir ve hatta bir erek olarak arzu edilir biricik ey olduunu retir. Btn dier eyler, yalnzra sz konusu eree ulamak iin aralar olabilirler. Yararclk,
ahlkl yaamay bireysel ve sosyal mutluluk sanat olarak anlar
ve bireyin karnn kamusal yarar ve toplumun genel mutluluuyla uyumlu olmas gerektiini belirtir. Bu nedenle bireyin,
kendi karm kamusal yararla badatrmasn salayacak erdemlere gereksinimi vardr. Ne var ki, Mill'de bireyin kar ile
kamusal yararn att durumlarda hangisine ncelik verilece-
68
etik
i hususu kapal kalmtr. O sadece, sz konusu atma halinde bireyin kendi karlarndan fedakrlk yapmas gerektiini
tlemekle yetinir.
Yararc retilerde u temel ynleri ayrt edebiliriz:
1. Bu retilerde temel problem "en yksek iyi" problemidir ve o, ulalmas gereken erek olarak, "mutluluk" diye tanmlanr. Bu bakmdan antikam mutluluku retileri ile ayn kategoride yer alrlar ve onlarla birlikte, etik tarihinde ayrca ereki etik retiler ad altnda da toplanrlar.
2. lkan ve yenian mutluluku/yararc retilerinin
hepsi, "en yksek iyi"yi (mutluluu) insann bedensel, psiik istek ve eilimlerinin, tutku ve gdlerinin tatminine ve nihayet
toplumsal taleplerinin karlanmasna ynelik olarak bireye yararl olan ey diye konumlarlar ki, bu konumlay tarz, bu retileri bir yandan bireyci retiler, br yandan doalc (naturalist) retiler olarak grmemizi getirir. Bununla birlikte yenian yararc retilerinde, ilkan bencil retilerinden farkl
olarak, toplumcu bir eilim ve ilginin de arlkl olarak ortaya
kt grlr.
69
70
etik
71
Bugn legalite terimini daha ok hukuksal boyutuyla, yasallk veya yasaya uygunluk anlamnda kullanyoruz. Kant'ta ise terimin daha geni bir anlam vardr ve bu
geni anlamyla legalite, sradanlk, mevcuda uyma, zel bir ilgi ve aba gstermeksizin, alkanlkla, tre ve geleneklere bal olarak eylemde bulunma, ritiiele ayak
uydurma vd anlamlarna gelir.
72
etik
mz srece, bir doa varl olarak kalrz. Bu olana kullanmaya baladka yani "Akln kullanma cesaretini gster!" buyruuna uyduumuz srece, kendimizin yapt ve isteyerek uyduu bir evrensel ahlk yasasnn buyruu altnda yaamaya geer,
yani ahlksal varlk olabiliriz. Buradan hareketle tinsellii de tanmlayabiliriz: Tinsellik, insann kendi akl, duygulan, istekleri,
tutkular, dnceleri, ideleri ve idealleri, kurumlatrmalar vd
dorultusunda, kendi dncesi ve emei ile ortaya koyduu her
eydir. Ahlkllk da, anlalaca zere, tinselliin en nemli bileenleri arasnda yer alr.
Kant felsefesini epistemolojide olduu gibi etikte de bir
dnm noktas klan en nemli husus, onun getirmi olduu bu
yeni ahlkllk tanm ve etii bu tanm dorultusunda yepyeni
bir ekilde temellendirmeye girimi olmasdr.
Kant iin, evrende uzam ve zaman koordinatlar iinde yaayan bir doal varolu olarak insan, tm gereksinim, gd, drt ve duygulanmlaryla, doada hkm sren nedensellik yasalarna tbidir. O, bu durumuyla zgr deildir. Doal varolu
olarak insan heteronom bir konumdadr; yani kendisi dndaki
bir eyler (doa yasalar) tarafndan belirlenmitir. Bu durumda
o, ancak kendi koyduu bir yasa, bir ahlk yasas altnda yani isten (irade) sahibi bir varolu olarak eylemde bulunduunda zgr olabilir. Ve insan zgr olabilir; nk o, isten (irade) sahibi varolu olarak otonomi sahibidir. Heteronomi, "yasas kendi
dnda olmak" iken; otonomi, "yasas kendi iinde olmak"tr ki,
o, zgr olmak anlamna geldii gibi, ahlklln da kouludur.
Peki, ahlk yasasnn zgl nitelikleri nelerdir? Ahlk yasas, ncelikle bir imperatif, bir buyruk olarak karmza kar. O
bir buyruktur; fakat kendi istencimizle kendimize koyup gereini yerine getirmeye altmz, bizi belirlemesine izin verdiimiz bir buyruktur. Dolaysyla ona doada rastlanmaz. Zaten yukarda yaplan kesin ayrma gre, doada ahlklla rastlanmaz.
73
Demek ki, ahlk yasas doa yasas deildir; onun belirleyicilii doa yasasmnki gibi zorunlu deildir. Ahlk yasasna uymak
bizim iin bir zorunluluk deil, bir dev'dir. dev, tanm gerei, yapmay, yerine getirmeyi kendi istencimizle stlendiimiz,
sorumluluunu zerimize aldmz bir buyruktur. Onu grev'den ayran da budur. Grev de geri bir devdir; o da yapmay, yerine getirmeyi stlendiimiz, yerine getirme sorumluluunu zerimize aldmz bir buyruktur; fakat burada yapmamz
gereken, bizim dmzda, bir otorite (devlet, kurum, aile by vd) tarafndan bize buyrulmutur. dev'de tam bir otonomi
varken, grev' de otonomi ve heteonomi bir aradadr. Yine de
grev'deki heteronomi, doa yasalarnn dtan belirleyiciliindeki heteronomi deil, insan dnyasnda ve insanlararaslk zemininde gerekleen bir heteronomidir. Dolaysyla, kendi dmzdaki bir otoritenin buyruu olarak grev, kendisini tam anlamyla iseyerek, benimseyerek ve zgrce onaylayarak yerine
getirdiimiz srece dev 'e dnr. Aksi halde ayn grev, isteksizce katlanlan bir angaryaya dnebilir, hatta bir eit zulm olarak hissedilebilir.
imdi bu durumu daha da aydnlatacak iki terime yer vermemiz gerekecektir: nsan doa yasasnn belirleyiciliini hipotetik (koullu) bir belirleyicilik olarak tanr. Baka bir ifadeyle,
tm doa yasalar, doa varl insan iin kendisini dtan koullayan eylerdir. Buna karlk ahlk yasas kategorik (koulsuz)
bir yasadr. Ahlk yasas her trl doal belirlenimin dnda, bizim kendimize koyduumuz bir buyruk olmas anlamnda, bir
kategorik imperatif (koulsuz buyruk) olarak kendisini gsterir.
Buyruu koulsuz olarak geerli yani kategorik klan ey, onun
eylemi ynlendiren bir yasa, ama zgrce konulmu bir yasa olmasdr. Byle bir yasa, nedensellik yasalarnca belirlenmi olan
doada bulunmaz. Bu yasa, ayn zamanda her trl ierikten
yoksun, salt veformel bir yasadr ve zgr insan bu yasaya uy-
74
etik
75
76
etik
77
sre sonra ona kimse bor para vermemeye balayacaktr. nk o kendi istenciyle kendisine bir ilke koymutur geri; fakat
bu ilke bakalarnn da kendi istenleriyle kendilerine koyduklar bir ilke haline gelmediinden, daha dorusu gelemediinden,
asla bir ahlk yasasna dnemeyecektir. O kimse de, en nihayet, kimseden bor para alamayacan anladnda, kendisine
koyduu ve bir ahlk yasas haline getirmek istedii bu ilkeyi,
bizzat kendisi artk "isteyemeyecektir"; bakalarnn istemedii
bir ilkeye gre ynlendirdii eyleminin de "doru eylem" olmadn grecektir.
Kant etiinin etik tarihinde bir dnm noktas olduunu
belirtmitik. Gerekten de, Kant'tan sonra Kant'la tartmak, genel olarak felsefede, zel olarak etikte, balca uralardan biri
olmutur. rnein hemen aada ele alacamz deer etii de
ve daha sonra zerinde duracamz zgrlk etii de, hem
Kant'tan hareket eden hem de Kant'la tartan etikler olmulardr. Kant'm "zgrlk" kavramn tanmlay kendisinden sonraki etikler iin byk lde kalk noktalarndan birini oluturmusa da, onun hibir doalla, zellikle insann duygu, heyecan, arzu dnyasna yer vermeyen formalizmi, ar eletirilere uramtr. rnein Schiller, Kant'n ahlk yasasn konumlay tarzndaki bu sertlii ok ar bir biimde eletirmi ve bu
yasann despotluunun korku verici olduunu sylemitir. Schiller'e gre, insann kendisine zgrce koyduunu dnd
ahlk yasasna ball ylesine bir bamlla dnebilir ki,
ahlksal zgrlk, insann kendi kendisini mahkm ettii grkemli bir klelik haline gelebilir. Hegel'e gre, ahlk yasasnn
bu formel geerlilii, her tarihsel dnemde birbirleriyle durmadan atan ok eitli ahlk ilkeleri ve ahlksal deerler arasndaki elikiyi ortadan kaldramaz. Hegel iin Kant etii, tarihsellii ihmal eden, hatta tanmayan bir etiktir. Max Scheler, Hegel'den de etkilenerek, Kant formalizmin ahlksal yaamn
78
etik
79
insann duygusal yaamnn herhangi bir ahlksal nitelik tad asla ileri srlemez. Kant'n neden dolay tm mutluluku/yararc etikleri yadsdn hatrlayalm. rnein Kant yle
demitir: "Gereksinimlerimizin kayna olan eilimlerin mutlak
bir deeri yoktur ki, onlar arzu edilebilsinler. O halde, onlardan
tamamen kurtulmak her akl sahibi varln arzusu olmaldr."
te, Scheler'in "X" dedii, tam da Kant'm byle tanmlad bir
insandr. Akl sahibi olarak bu insan, sanki, somut bir dnyada
yaamayan, hissetmeyen, aclar, sevinleri, sevgileri, umutlar,
zlemleri, nefretleri, aklar, tutkular, heyecanlar vd olmayan
bir formel yaratktr. Oysa Scheler'e gre, insann somut ahlksal yaam, tam da bunlarla rldr. Baka bir ifadeyle, insann
somut ahlksal yaamn ele alabilmek iin, tam da onun akl
varl olmaktan nce bir duygu varl olduunu grmek gerekir. Bu demektir ki, Kant'm soyut, ieriksiz, salt bir akl varlndan ibaret klnm insannn yerine, ierikli insan koymak
gerekir. yle ki, ahlkllk, akl sahibi insandan ok, duygusal
insandan yola klarak temellendirilebilir.* Scheler iin bir eye sevgi duyduumuz veya o eyden nefret ettiimizde, o ey
bizim iin bir deer tar. Biz her zaman nesneler ve durumlar
karsnda ho-naho, gzel-irkin, yararl-yararsz gibi nitelendirmelere bavurarak, o nesne ve durumlar deerlendiririz de.
yle ki, bizim nesne ve durumlar karsndaki biricik tavrmz
bilgisel/kavrayc tavr deildir; nesnelere ve durumlara bu tavrmza yapk bir baka tavrla nnda yneliriz ki, bu ikinci
tavra deerlendirici tavr diyoruz. te bu tavrmz altnda, tm
nesneler ve durumlar, bizim iin deerli veya deersiz saylrlar.
Bu nedenle, insan hep bir deerler okluu ierisinde yaar.
Nesneleri ve durumlar ho, naho, gzel, irkin, yararl, yarar'
80
etik
81
Scheler iin Kant, insann duygusal yannn nemini gerei gibi deerlendirememitir. Oysa rnein "sevgi" temel duygusal edimlerimizden biri, duygusallk ise deerlerin taycs,
kaynadr. Ve en nemlisi, ahlkllk da, duygusal yoldan bilincine varabildiimiz baz deerlerin, ahlksal deerlerin yaama
geirilmesi, onlarn bizden talep ettiklerinin gerekletirilmi olmas durumudur.*
Scheler iin ahlklln temelini aklda bulmak, etii manta ve epistemolojiye indirgemekten baka bir ey deildir ve
Kant'm yapt bu olmutur. Oysa akl, ister kavrayan, bilgi reten, seyreden akl olarak teorik ak olsun; ister aralar yapp
evresini dzenleyen, ahlksal ilkeler reten pratik akl olsun;
en nihayet, insann sahip olduu yetiler ierisinde sadece bir yelidir. nsan akl sayesinde neden-sonu, ama-ara ilikisini kavrayabilir; zellikle pratik aklna bavurarak kendine koyduu
amalarla (ereklerle) eylemleri arasndaki neden-sonu bantsn grebilir ve amalar (erekleri) ile eylemleri arasndaki tutarll veya tutarszl denetleyebilir. Zaten Kant da ahlk yasasn konumlarken, pratik akln bu niteliini gzetmiti. Ne var
ki, Scheler'e gre, konulan ama (erek) ile ona gre ynlenen
eylem arasndaki neden-sonu (veya: motif-eylem) bants
kavranlabilir (konseptiv) nitelikte olmasna karlk; rnein
"gzel" veya "yce"yi almlama tarz byle deildir. "Gzel" ve
"yce" birer deerdirler ve ancak insann duygu dnyas harekele geirilerek anlalabilir (verstehbar) olma zellii tarlar. nsann temel edimlerinden biri olan anlama, onun sadece nedensonu bants temelinde kavrayamayaca eyleri iseme yetiBiraz ileride grlecei zere, Scheler karmza ok zengin bir deerler hiyerarisi ile kacaktr. Dolaysyla ahlksal deerler bu hiyerari iinde ancak bir blm,
bir basamak olarak kendilerini gsterirler. Onlar, dier deer trlerinden gerekletirilmelerinin gerekmesi nedeniyle ayrlrlar. Bu demektir ki, bu gereklilik tm deerler iin sz konusu deildir.
Ktik / F6
82
etik
83
rastlanmaz. Veya duygusallk (emotionality) duyumsalla (sensuality) balanr ve duygu duyumun bir trevi saylr. Bu, ksmen doru olan bir saptamadr; yani duygularn bir ksm duyumlardan trevlenirler. Fakat edim niteliindeki duygularda
(isteme, sevgi, nefret, tercih etme vd) durum deiir. Bunlar da
duyum kaynakl olsalar bile, farkllam, edimsellemi duygulardr. Bylece Scheler, Kant'n formalist etiini insann duygusal yann dlad iin eletirirken, mutluluku/yararc etii de
duygusal edimlerin niteliini kavramamakla eletirir. Scheler'e
gre Kant, ahlkll insann otonomisine balamakta geri
hakldr; fakat bu otonomiyi duygusal yanndan arndrlm,
kupkuru bir akl varlna, bir "X"e balamakta hataldr. Kant,
kendi ann bilgi daarc iinde, insan hayvandan ayran temel yn aklda bulup ahlksal yaam akla dayatmak isterken;
Scheler'e gre bugn (20. yzyln ilk yars) akl' insana zg,
onun tekelinde olan bir yeti olarak grmyoruz. Zoologlar birok "yksek hayvan"da (yunus, fil, fare vd) "akl" olarak adlandrlabilecek bir yetinin mevcudiyetini bize gstermilerdir.
Akl, insan hayvandan ayran znitelik olmaktan kar gibidir.*
Buna karlk Scheler'e gre, insan hayvandan ayran bir znitelik vardr ve bu znitelik, tam da, Kant'n dlad duygusallk, zellikle duygusal edimler'dir. yle ki, Scheler'e gre rnein "sevgi", "nefret", "tercih etme", "karar verme" edimleri yalnzca insanda bulunur. nsan hayvandan ayran ve onun hayvann gerekletiremedii bir eyi, bir tinsel yaam kurmasn salayan ey, onun duygusall, duygusal donanmdr. Geri Kant
da insan tinsel varlk olarak konumlar. Fakat Kant'n tinsel varScheler'in akl insann tekelinden karmas eletirilere yol amtr. Bazlar, yksek hayvanlarda "akl"a benzer bir ynn olduunu ve hatta insan akl ile yksek
hayvanlarn akl arasnda bir derece farknn bulunduunu kabul etmekle birlikte, bu
derece farknn ok yksek derecede bir fark olarak, yine de bir nitelik fark eklinde
grlmesi gerektiini ileri srerler.
84
etik
85
akl-d (irrasyonel) bir alandr. Onlarn mantksal yoldan oluturulmu kavramlarnn birer addan ibaret kalmasnn nedeni de
budur. Onlardaki irrasyonellik, ancak onlara uygun den duygusal edimler araclyla anlalabilmelerini olanakl klar. Scheler'e gre Kant, dnme yetisini kavranlabilirlikle ve zihinsellikle snrlandrm olmakla, onun deerlere bal kullanmna yasak da koymu oluyordu. Bylece etik, Kant'ta, daha nce
de belirtiimiz gibi, insan eylemlerini neden-sonu bants temelinde ele alan tuhaf bir epistemolojiye dnmtr. Oysa Scheler iin duygusal-sezgisel-heyecansal bir dnme ekli de
vardr ve insann deerlere bal yaam ancak byle bir dnme eklinin konusu olabilir ve etik de ancak byle bir dnme
ekli altnda varolu bulabilir. Scheler'e gre bu konuda, Augustinus'un "duygu mant", Pascal'm "gnl mant" dedii bir
dn ekli gereklidir. Byle bir mantk iin, deerlerin nemli bir ksm a priori zler olurlar. Deerler (zellikle hemen aada ele alacamz tinsel deerler ve mutlak deerler) insann
kendisine koyduu amalar, erekler veya Kant'n ahlk yasas
gibi evrensel geerlilie sahip buyruklar deildirler. nsan deer
koymaz; deer zaten vardr; dolaysyla insan olsa olsa ve ancak, deerin arkasndan gider ve onu gerekletirmeye alr.
Deerler insann istencinden bamszdrlar. sten, ancak, deeri gerekletirme etkinliinde belirir. nsan doa varl olmann yan sra tinsel varlk klan yn, tam da budur.
imdi, bu deer zmlemesi nda deerler okluuna
ynelebilir ve hangi deerleri gerekletirdiimizde "ahlkl"
olabileceimizi sorabiliriz.
Scheler deerleri birka adan snflandrmtr. O nce,
tm deerleri, "sevgi" ve "nefret" edimlerine bal olarak, olumlu deerler ve olumsuz deerler olmak zere ayrr. Ho-ho olmayan, gzel-irkin, yararl-yararsz vd gibi. Her deer de, insanlarn onu gerekletirme derecesine gre en az gzel, en ok
86
etik
87
mamzdandr. Bu nedenle, deerler bizim tercihlerimiz asndan bize greli grnebilirler; fakat kendi aralarnda bir grelilik yoktur. br yandan bir kimsenin gzel bulduunu dieri
gzel bulmayabilir. Fakat o kiinin gzel bulduu eyi brakp
irkin bulduu bir eyi tercih etmesi olanakszdr.
Demek ki, gzelin veya irkinin ne olduu insana grelidir; fakat gzel ve irkin deerleri ve gzel-irkin ayrm mutlaktr. Yukarda drt grupta toplanan deerleri, imdi bir de bu
adan iki gruba ayrabiliriz: 1. Greli deerler, 2. Mutlak deerler.
Greli deerler, dirimsel, duyusal ve tinsel deerlerdir.
Bunlar nesnelere ilikin deerlerdir. Nesnelerin kendi balarna
deer tamadklarn belirtmitik. Nesneleri bize deerli veya
deersiz gsteren, kendi duygusal edimlerimizdir. te, tam da
bu nedenle, dirimsel, duyusal ve tinsel deerler insana gre olmalar anlamnda grelidirler. Bu deerler iinde zellikle tinsel
(kltrel) deerler, nesnelerle en az ilikili deerler olarak grnseler de, bunlarn da kkenlerinde fiziksel/biyolojik yapmza ilikinlik gsteren dirimsel ve duyusal deerler yatar.
Mutlak deerler, dirimsel, duyusal ve tinsel deerlerin nesnelerle ilikili olmalarna karlk, nesnelerle hibir iliki iermezler. Bu deerler nesnellii olmayan eylere ilikindirler ve
ancak "mutlak sevgisi", "iman" gibi edimlerle kendilerine ynelinebilen kutsal deerlerdir. Bu deerlerin gerekletirilmesi, insana sevin, vecd (kendinden geme) ve hu (kutsal g -Tanr- karsnda alakgnllkle boyun eme) salar.
Scheler'e gre dirimsel ve duyusal deerlerin taycs olarak olarak insan, canl varlklara zg deerleri gerekletirmeye alr; onun bu abas doal bir abadr ve istenli deildir.
Bu nedenle bu deerlerin gerekletirilmesi istenli bir eylemi
gerektirmediinden, ahlkllk da tamaz. Bunun gibi, tinsel ve
mutlak deerler de kendi balarna bir ahlkllk tamazlar. Fa-
88
etik
89
sonra, ahlkll, Kant'n etik dnda brakm olduu bir alana, teolojik ve dinsel alana ekmi olur. Kant'n kuru ve formel
akl varlndan ibaret ahlksal insannn yerini, Scheler'de tanrsal istenci gerekletirmeye alan, Tanr'ya iman etmi biri
alr. Scheler "tanrsal isten" dediinde ise, zellikle ilk dneminde, aka, Hristiyanln tanrsnn istencini kasteder ki,
bylece onun etii, ok st dzeyde ve ok geni kapsamda gelitirilmi olsa da, bir eit Hristiyan etii nitelii de tar.
Max Scheler'den sonra Nicolai Hartmann'm ierikli deer
etiini kendi ontoloji retisi, "yeni ontoloji" adn verdii retisi iinde temellendirdii grlr. Scheler, deerlerin etikteki
yerine ve nemine iaret eden ve bu konuda nemli almalar
ortaya koymu olan Windelband, Rickert gibi Yeni Kant filozoflardan, ok geni, ok kapsaml bir deer analizi ve bu analize kout bir yaama felsefesi gelitirmi olmasyla ayrlr. Hartmann'a gre de, Scheler, deerlerin etik iindeki yer ve nemine derinliine iaret eden ilk filozof olmutur. Fakat Hartmann'a
gre, Scheler'in ierikli deer etiinde, zellikle kutsal deerler
ve tanrsal isten konularnda pek ok speklasyon da vardr. Bir
ateist olarak Hartmann Scheler'i iki adan eletirir: 1. Scheler,
dirimsel/duyusal varlk olarak insan ile zellikle mutlak deerlerin gerekletiricisi olarak kiiyi birbirinden ylesine ayrr ki,
kii sanki bedenden yoksundur. Oysa Hartmann iin insan byle birbirinden kopuk paralara ayrmak yanltr. Aslnda Scheler, Kant'n bir hatasn, insan iki paraya blme hatasn, bir
baka ekilde tekrarlamtr. 2. Scheler insan kutsal deerlerin
gerekletiricisi klmakla, onun otonomisini aslnda Tanr'nm
buyruuna girmeye dntrm olmaktadr. Hartmann bu noktada Scheler'in karsna Kant' karr ve Scheler'de Tanr buyruuna sokulmu olan otonomiyi, Kant'n konumlad ekliyle,
Tanr dahil hibir d otoriteye dayanmakszn insann kendi
kendisini kendi istenciyle belirlemesi olarak tanmlar. Gerekten
90
etik
de Kant, "nsan Tanr iin bile ara olamaz" demekle, ahlk ile
teoloji ve dini birbirinden koparrcasna ayrmt. Oysa Scheler,
insan, Tanr buyruunu kutsal deerler halinde gerekletiren
bir ara haline sokmu oluyordu ve otonomi bu Tanr buyruuna deer duygusuyla uymak olup kyordu. Fakat Scheler'i
Kant'a dayanarak eletiren Flartmann, Kant' da, Scheler gibi,
zgrl insann biyolojik/psiik yanndan bamsz bir salt
akl varlna mal etmekle eletirir. Hartmann iin doal yanndan tamamen arnm bir akl varlnn (Kant) veya ayn doal
yanndan tede bir varolu kazanm olarak kiinin (Scheler) sahip olduu veya olabilecei bir ey olarak "mutlak zgrlk"
anlamnda bir zgrlk bulunmadn belirtir. Byle bir zgrlk insana verilmemitir ve o kendi abasyla ona asla ulaamaz.
Hartmann'a gre zgrlk, nedensellik yasalarna bal olan insann belli bir aamada ulat bir durum, "bamllklar ierisindeki bamszlk"tr.
Hartmann kendi zgrlk ve buna bal etik anlayn, yine kendi gelitirmi olduu "yeni ontolojf'sinin belkemiini
oluturan tabakalar retisi erevesinde belirler. Hartmann'a
gre, Kant'm ve Scheler'in ortak hatalar, zgrle yer aabilmek iin insan paralam olmalardr. Oysa Hartmann iin insan bir "ontik btn"dr; bu btn iinde birbirinden kopuk paralar deil, birbirine bal ynler vardr. Hartmann varl drt
tabaka halinde ele alr. Varlk tabakalar adm verdii bu tabakalar, 1. anorganik varlk tabakas, 2. organik varlk tabakas, 3.
psiik varlk tabakas, 4. tinsel varlk tabakas olarak sralanrlar. Bu tabakalar ierisinde tayc olan tabaka anorganik varlk
tabakasdr; bu demektir ki, bu tabaka dier tabakalarn da varolu kouludur. Organik varlk tabakas, kendisinden nce gelen
anorganik varlk tabakasnn bir devamdr, varoluunu ona
borludur. Fakat onu anorganik varlk tabakasndan ayran ynlere de sahiptir ve kendisinden sonra gelen tabakalar iin koul
91
92
etik
93
"iyi", tam anlamnn ortaya ancak sonsuzda kabilecei bir tketilemezlik ifade eder.
Deerler bizim onlar anlamamza bal olmadklar gibi,
insann onlar u veya bu sanmasna da bal deildirler. Deerler (tinsel deerler) ideal varlklardr. Onlar, bizim onlar gerekletirip gerekletirmememizden bamszdrlar. Fakat insan
onlar bir olmas gereken halinde duygusal dnyasnda hissetmeye balar balamaz, o deerler de insan belirlemeye balarlar. Fakat bu belirlenim, doal belirlenim gibi kesin deildir. nsan deere uyup uymamakta, deeri gerekletirip gerekletirmemekte serbesttir. nk deerlerin belirleyicii, yineleyelim,
bir doa yasasnn belirleyicilii gibi zorunlu ve kanlmaz deildir. Deerlerin belirleyicilii bir zorunluluk (mecburiyet) olarak deil, bir gereklilik (icap) olarak hissedilir. nsan deerde bir
olmas gerekeni hissettii srece, deer gerekleebilir. yle ki,
insan bu yol zerinde, doada bulunmayan bir eyi, sorumluluk
denen eyi tanr ve onu deeri gerekletirme ykmll olarak hisseder ki; insan ahlk varl klan da budur. O bylece
deeri ulalmas gereken bir erek olarak da hissetmi olur ki;
bu, yine, erek denen eyin mekanik doada olmayan, ancak insana ait bir ey olduunu gsterir. Bu ayn zamanda, insann
kendi rn olan bir ereklilik (fnality, Zweckmssigkeit) iinde
yaayan bir varlk olduunun belirtilmesidir. Baka bir deyile,
ereklilik, ancak tinsel varlk tabakasnda ve ahlksal insan ahlksal insan yapan bir hal olarak ortaya kabilir. nsan ahlksal
varlk klan, demek ki, daha nce de deindiimiz gibi, ereksel
nedenselliktir. nsan bu sayede doa dzenine ve ama daha ok
toplumsal dzene, snrl da olsa bir yn verebilir; doal nedenselliin, mekanizmin demir penelerinden kendisini biraz kurtarabilir. Bu olana kulland srece, insan, kendisini nedensel
belirlenimden (causal determination) ereksel belirlenime (final
determination) gemi bulur ki; insan zgr klan tek ey, bu
94
etik
95
etik
96
rlardan atei alarak insanlara getiren ve bylece insanlk kltrn balatandr. Prometheus figr, tanrlarn buyruuna kar bakaldrnn olanakl olduunu, insann sadece doann belirleniminde bir tr kadere mahkm olmadn, onun isterse zgr
olabileceini, onda isten zgrlnn bulunduunu ifade ve
sembolize eder. Prometheus, zgrlk etii sz konusu olduunda sk sk anlan temel figrdr.
unu da belirtelim: Geri zellikle Kant'n, Scheler'in ve
Hartmann'n etikleri de pek tabii ki birer zgrlk etii saylabilirler; onlar, olsa olsa, "isten zgrl" problemini baat
problem sayan etik tipinden "doru eylem" problemini baat
problem saymas dolaysyla ayrlabilir ki, biz de onlar bu kitapta bu ayrm dorultusunda ele aldk.
97
eylerdir. Biz mutlak tz olarak Tanr'ya yer kaplama ve dnce araclyla azdr. Baka bir ifadeyle, biz Tanr'y yalnzca bu iki nitelikle tanrz. Bu demektir ki, Evren'i dnce ile
kavrarz ki, bu ikisi aslnda ayn tzn iki nitelik halinde grnmnden baka bir ey deildir. Dncenin dzeni ile eyann
(varolanlarn) dzeni ayndr. Yer kaplama, deime yoluyla hareket ve duraanl; dnce, deime yoluyla zek ve istenci
olutururlar. Bu haliyle dnce ruhtur. Dnce, Evren'i, sonsuz ve mutlak tzn, yani Tanr'nn bir grnm halinde, bir
sonsuzluk ve zorunluluk olarak kavrar. Evren'de her ey belirlenmitir. sten, olsa olsa, dncenin bir eilimi, bir ynlenii,
bir kprts olabilir ve istencin bu bakmdan dncenin br
yznden, yani zek dan esasen bir fark yoktur. sten de zek
gibi edilgindir, belirlenmitir. sten ancak ahlksal yaamda etkin olabilir; ama bu etkinlik bile bizim yaradlmzla ilgili bir
belirlenimin rn olabilir. Bu nedenle, insan ancak Evren'i (bu
demektir ki, Tanr'y) anlad srece bu belirlenimin klesi olmaktan kurtulur. Ve insan iin zgrlk, aslnda salt bir zorunluluk halindeki Evren'i ve Tanr'y, bir ve ayn ey, yani yine
salt zorunluluk olarak kavramaktr. zgrlk, zorunluluk bilincidir. Dolaysyla zgrlk ancak ve sadece dncede olabilir
ve ahlklla bir lt aranacaksa, bu lt, Evren ve Tanr hakkndaki bu zorunluluk bilincinin bizzat kendisi olabilir.
Spinoza'ya gre, bir zgr varolu ancak kendi doasnn
zorunluluundan kabilir ve kendi eylemini kendisi belirleyebilir. Byle bir zgr varolu ise ancak Tanr olabilir; herhangi bir
sonlu ("fni")* varolua byle bir ey verilmemitir. nsanlar
zgr hareket ettiklerini sanrlar, fakat bu bir yanlgdr. nsan
ruhunda bamsz veya zgr bir isten yoktur. unu veya bunu
1
F.tik / F7
98
etik
99
100
etik
baka bir ey deildir. Ve insann yetkin olmas da, ancak, bu zdelii yani iimizde tayp gelitirdiimiz eyin Tanr ile ayn
olduunun bilinci ile olanakldr. Bylece Spinoza'nm ahlk retisi de, panteizminin bir rn olarak karmza kar.
2.3.1.2 Schopenhauer: Etik Ktmsercilik
Belirlenimci etiin etik tarihindeki br nemli temsilcisi
A. Schopenhauer'dir. Schopenhauer de Kant'tan yola kar. Ona
gre, Kant'ta olduu gibi, evren benim tasarladm gibidir, benim tasarmmdan bamsz haliyle evrenin ne olduunu bilemem. Evren bana sahip olduum duyarlk formlar, zihin kategorileri araclyla aktr. Tam da bu yzden evren, bana duyarlk ve zihin yetileriminin gsterdii, aktard evren olur. Bununla birlikte, ben bu evrende tek bama deilim. Benimle ayn duyarlk ve zihin yetilerine sahip olsalar ve evreni ayn yetilerin gsterdii bir evren, benimkisinin ayns bir evren olarak
tansalar da, benim dmda bakalar da var. te bu bakalarnn varoluuna dayanarak, evrenin benden (tabii benim dmdakilerden de) bamsz bir gereklii olduunu onaylayabilirim.
Bylece Kant'n grnr (anschauliche) evrenin tesinde ve bilinemez sayd "kendinde ey"i (Ding an sich), bakalarnn da
onayladn grdm, benim algladm evrenden bakas
olamaz. Byle olunca ben, bu tek ve biricik gerekliin bir paras olurum ve o gerekliin iindeyimdir. Evren bana yine znel olarak aktr; fakat ben yukarda belirtilen gerekelerle,
onun bir paras olarak onun hakknda yarglar verebilirim. Schopenhauer'e gre, Spinoza dnce ile evreni zde sayarken,
buna yakn bir eyler kastetmekteydi. Descartes'tan Hegel'e kadar tm rasyonalistler de bu dnce-evren zdeliini, farkl
ekillerde de olsa, vurgulamlardr. Fakat Schopenhauer'e gre,
rasyonalistler urada yanlyorlard: Dnce, insana sonradan
101
102
etik
bir zorunluluk halindeki belirleyicilii karsnda insann yapabilecei fazla bir ey olmadn dnr. Bu yzden Schopenhauer, felsefe tarihinin "ktmser filozofu olarak anlr. Bununla birlikte, evren istencini yadsmakla, insan, kendisini oradan
buraya srkleyip duran ve onu hep bir tedirginlik ierisine sokan eyin, evren istencinin kr belirleniminin yerine, bir i bara, i dinginlie de kavuur. Burada artk evren istenci ortadan
ekilmitir, geriye yalnz bilgi, zorunluluun bilgisi kalmtr. '
Artk hibir ey insann znel istencini harekete geiremez.
Bylece Schopenhauer, Budizmin Nirvana retisinden esinlenen bir asketizm (mnzevilik) nermi olur. Bu inziva dnya nimetlerinden el etek ekmek iin deil, kendimizdeki evren istencini krmak iindir.
2.3.1.3 Doabilimci ve Sosyolojist Etikler
Grld zere, belirlenimci etiklerde natralist, daha
zel olarak kozmolojik bir temellendirme ile karlayoruz. Bu
bakmdan ilkan doalc etik retilerini, zellikle stoacl
da bir lde belirlenimci etik tipi iine alma olana bile vardr.
Ancak stoaclkta etiin temel problemi "en yksek iyi" olarak
konumlandndan ve bu "en yksek iyi" de "mutluluk" olarak
belirlendiinden, bu retiyi yukarda mutluluku/yararc etik
tipi altnda ele aldk.
br yandan, yeniala birlikte gelien doabilimci/olgucu dn tarz altnda, ahlk fenomenine bir sosyal olgu olarak yaklalmaya balandn da grrz. Yenian doabilimci/olgucu dn tarz, ok byk lde belirlenimci/mekanist bir dn tarzdr da. Bu dn tarz altnda her eyin
doal nedenlere dayal olarak aklanabileceine, her eyin doabilimsel anlamda yasalarnn ortaya konulabileceine inanlmtr. Buna bal olarak, ahlk "olgu"sunu biyolojik ve sosyo-
103
lojik ynlerden ve tam bir belirlenimci anlayla aklama giriimlerine rastlanr. Bu dn tarznn 19. yzyldaki gelimi
bir devam olan pozitivizm, ahlklln kaynan da doada ve
insann biyolojik/psikolojik yapsnda bulur. rnein, pozitivist
tarihi ve tarih filozofa H. Taine, toplumsal yaam, tabii ahlksal yaam da ierecek ekilde, "tpk bir bcein anatomi ve fizyolojisini incelercesine incelemek" gerektiini, ahlksal yaamn ve zellikle deerlerin; hayvansal gdlerin, tutkularn, hegemonya arzularnn vd stlerine tinsel klflar giydirilmi, cilalar ekilmi ekilleri olduunu belirtir. rnein, H. Spencer iin
ahlksal yaam, biyolojik yaamn yksek ve farkllam bir
uzantsndan baka bir ey deildir. Ahlk olgusu, doa yasalarnn belirlenimi altndaki doada zel trden bir doal olgudur.
Spencer'in bu grleri, daha sonra biyolojist etik ad altnda
anlmtr. 20. yzyl balarnda ise, pozitivist sosyolog E. Durkheim, ahlk, toplumlamay salayan ve yneten yasalar, toplum yasalar altnda aklanabilecek bir olgu olarak ele alr ki,
onun bu konudaki almalarnda dile getirdii dncelerine
daha sonra topluca sosyolojist etik ad verilmitir. Sosyolojist
etie yn veren anlayn sosyolojik belirlenimcilik olarak adlandrldn da grrz. Sosyolojist etikte toplum da doann
bir paras olarak grlr ve onda da doa yasalarnn geerli olduu ileri srlr. Sosyolojist etiin bir dier tr de, bir 19.
yzyl akm olan ve gnmzde yeniden canlanan/canlandrlan sosyal Danvinizim 'dir. Buna gre doada sava ve varolma
yasalar geerlidir ve bu yasalar toplumda geerliliklerini srdrrler. rnein doann da kendine zg bir ekonomisi vardr;
bu demektir ki, doa israftan holanmaz ve dolaysyla zayflar
ve gszleri eler. Bu doal eleme toplumda da geerlidir. Toplum yasalar, "sosyal doa yasalar"dr ve doal belirlenim ile
sosyal belirlenim arasnda z bakmndan hibir fark yoktur. Sonu olarak, insann ahlksal yaam da tam olarak belirlenmitir;
104
etik
orada insan istenci zgr deildir. Ahlksal yaam doal yaamn bir uzantsdr.
K. Marx iin ahlk, altyap olarak retim ilikilerinin belirledii toplumsal yaamda, egemen snf veya glerin ideolojilerine gre tanmlanan "iyi" ve "kt" tasarmlar altnda ynlendirilmek istenen insan eylemlerinde ve bir styap oluumu
olarak ortaya kar. Baka bir ifadeyle, Marksizmde her trl insani ilikinin belirleyicisi olan maddi retim biimleri, altyap,
insann ve toplumun kltrel yaama tarzn (dinsel, ahlksal,
sanatsal vd tarzlar) yani styapy belirler. Bu nedenle ahlk, bir
styap olgusu olarak, retim aralarn ele geirme sava veren
snflarn ideolojilerine gre ele alnmas gereken bir olgudur.
Bu demektir ki, herhangi bir ahlk, ancak bir ideolojinin iinde
ve onun bir devam olarak varolu bulabilir. Marx'a gre snflar arasndaki sava, topluma ilerliini veren diyalektik yasalarn getirecei bir zorunlu sonu olarak, ezen ve ezilenlerin ortadan kalkaca bir "snfsz toplum" ile sona erecek, bu toplum
zgr ve eit insanlarn oluturduu bir toplum olacaktr. Grlecei gibi, Marx da, Spinoza, Schopenhauer ve pozitivistlerden
tamamen farkl kayglarla ve farkl bir kalk noktasndan hareket etmekle birlikte, tpk onlar gibi, insan ve (ahlksal yaam
da ierecek ekilde) toplumsal yaam bir zorunluluklar alan
olarak grr; tpk onlar gibi insan ve toplumsal yaam belirlenimci bir bak as altnda ele alr. Fakat o da, yine Spinoza ve
Schopenhauer gibi, insann bu zorunluluklarn bilincinde olarak
zgr olacan vurgulamay ihmal etmez ve zaten Marx'm retisi, genel izgileri itibaryla bir toplumsal zgrlk retisi
olarak karmza kar. Aslnda uras ilgintir ki, belirlenimcilii, zorunluluu en kat biimde anlayan ve savunan filozoflarmzn hemen hepsinde, isten zgrlne bir ak kap brakld grlr.
105
106
etik
gulardan ibarettirler. Ona gre felsefe, dnya hakknda bir rasyonel kurgu ortaya koyma ii deil, yaamadan yola kan, yaamay aydnlatmaya ynelik bir dnme abasdr. Byle bir
felsefe, filozofun kendi dncelerini yaantlarndan kard
bir felsefe olabilir. Bu grnmyle Nietzsche'nin znelci bir
felsefe iinden konutuu izlenimi edinilebilir. Ne var ki, Nietzsche, kendi felsefesini nesnelci bir sylem ierisinde sunar.
nk o, zne-nesne ayrmn da reddeder. Onu yine de yenian znelci felsefesi iinden konuan, fakat bu felsefe de dahil,
znelci olsun nesnelci olsun, gelmi gemi hemen tm byk
felsefeleri kurgusal ve kalp sayan bir filozof olarak grmek
uygun olabilir.
Nietzsche bir yaama filozofudur ve o yaamay bir karmaa, bitimsiz, deiken, srekli etki halinde olan bir ey, olu olarak anlar. O, olu kavramn, ou yerde Sokrates ncesi filozoflarn physisten anlam olduklan eyi belirtmekte kullanr. Nietzsche'ye gre Sokrates'ten sonra felsefede temel eilim,
olu'un ardnda kalc bir ey, bir tz, deimeyen bir varlk dnyas aramak olmutur ki, bu, tamamen bir dnsel yanlsamadr. Sokrates sonras felsefe, akl ve dnme yoluyla, olu'un
ardndaki bu varln tam ve upuygun bilgisi anlamnda "hakikat"e ulalacan sanmtr. Oysa tz, hakikat vd gibi kavramlar birer uydurmadr. Sokrates sonras felsefe, bedenin bir fizyolojik ilevi olan akl ve dnmeyi, onlarn birer ilev olduunu
unutarak, zerkletirmitir. zne-nesne ayrmnn temelinde de
akln ve dnmenin zerkletirilmesi yatar. Akl ve dnme,
kendi rnleri olan "varlk", "nesne", "nedensellik", "erek",
"ama", "Tanr" vd kavramlara kendini tutsak ettiinin farkna
bile varamamtr. Oysa birer fizyolojik ilev olan akl ve dnmenin yapabilecei tek ey, olu'u saptamak ve onaylamaktr.
Nietzsche'nin felsefesi, tam da bu anlamda, yani olu'a
gnderme yapma, onaylama anlamnda bir olu felsefesi ve ay-
107
n anlama gelmek zere bir yaama felsefesidir. Nietzsche, Sokrates ncesi filozoflarda olduu gibi, dnyay canl sayan bir anlaya, canlmaddecilie (hylozoizm) baldr. Ona gre olu,
dnyann ilk maddesinin (hyle) bir almndan ibarettir. lk
maddeyi alma sokan, getiren ise yaratma ve g istencidir
(Wille zur Macht). Aslnda yaama ve olu, bir varolma ve hkim olma igds olarak g istencinin bir grnm, hatta
kendisidir. yle ki, Nietzsche'de "yaama", "yaratma", "olu",
"g istenci" terimleri byk lde eanlaml terimlerdir. Ve
yaama, bir olu olarak, nedensiz, ereksiz, sonusuz bir aktr;
bir organik/fizyolojik sretir; bir gerilimdir, azalan ve oalan
kuvvetlerin birbirleri iine gemi bir hareketidir; kuvvetlerin,
glerin her an yenilenen bir dou ve bat srecidir; bir gler
karmaas ve gler savadr; bir yeniden yaplanma ve bozulma (dekadans) ve tm bunlarn birlikteliidir. Ve tam da bu anlamda yaama bir srekli tekrardr, kartlarn oyunudur. Dolaysyla yaamann her evresi yeni bir yaratma ve yeni bir perspektif demektir.
Nietzsche'nin kltr ve ahlk eletirisi, yaama felsefesinin dayand bu doa anlayna sk skya baldr. Kltr,
olu'un bir uzantsdr. O halde kltrde de ayn yaratc ve ykc glerin ayn ykseli ve bozulu srecini grmek gerekir.
Ve Nietzsche kendi kltrn, Bat kltrn de bu adan ele
alr. rnein Bat felsefesi, ona gre, Platon'la birlikte bir bozulu felsefesi olarak gelimitir. nk o, bir theoria'ya dnm, bu dnyaya rasyonel gzlklerle bakmaya balamtr.
Bylece felsefe, sahte bir zne-nesne ayrm temelinde bir ontolojiler, epistemolojiler, teolojiler ve etikler bolluu iine gmlp kalmtr. Hristiyanlk da aslnda Platonizmin birka ynden bir devam olmu, o da bu sahtelikten payn almtr.
te, Platonizm, Hristiyanlk ve onlarla u veya bu ynden
ilikili olan tm etikler, yaamann zn yani onun esasnda
108
etik
109
etik
110
Mutlak deerler, hele hele kutsal deerler, Nietzsche iin Hristiyan uydurmaclnn ve ikiyzllnn rnlerinden baka
eyler deildirler. Buna karlk Nietzsche, deerlerin g istenci ile yaratlmas ve bylece insann kendini amas, st insan
olmas gerektiini ileri srer. nsan, mevcut deerleri olduu gibi bir yana brakmal, yeni deerler yaratmaldr. Bunun iin de
mevcut deerleri andrmak, onlar ykc bir tavrla derinliine
eletirmek ve yeni deerler ileri srmek, kasacas deerleri yeniden deerlendirmek zorundadr. Byle bir insan iin artk deerler hazr olarak bulunan eyler deil, hep yemden yaratlmas gereken eylerdir. Yaamann dizginsiz ak iinde, insan,
g istenci ile, her yaama aralnda deerler yaratr. Yaamann her n kendi perspektifini retir ve tam da bundan, tr
perspektifler okluu kadar deer vardr. Ve insan, ancak belli
bir perspektif altnda deer yaratabildii lde st insa olarak
zgrdr. st insan gelenee ve muhafazakrln rahatlna ve
uyuturucu kafa lksne itibar etmeyen insandr. zgrlk, bylece, g istenci ile deerler yaratmak ve yaratlan bu deerlere
gre yaamaktr. Ahlklln baka bir lt de yoktur.
111
112
etik
gsteren, bireyi kitle ve yn karsnda ne karmay hedefleyen, bireyci bir etik gelitirmitir. zel olarak bakldnda ise,
varoluuluk, Batl insana Aydnlanma dneminden beri yol
gstermi olan aklclk, bilimcilik, ilerleme yoluyla daha mutlu
bir toplum yaratma idealinin derinden sarsld, alk, yoksulluk, bask ve zulmn yaygnlat, iki dnya savann yaand bir dnemin rndr.
Aydnlanmac Batl, rnein ayrcalklara yer vermeyen
bir eitlik idealine sahiptir ve kendisini ekonomik bakmdan gvence altnda grmek istemektedir. Batl toplumlar bu insana
bu eitlik ve gvenceyi artan oranlarda, ksmen de olsa salamlardr da. Ne var ki, gvenli ve daha eitliki bir yaam uruna, insanlar korkun bir retim ark iinde mekaniklemekte,
standartlamakta ve sradanlamaktadrlar. Refah arttka, insan,
bireyliini yitirmekte; kitlenin bir paras olmaktadr. Geri o
kendisini kitle iinde gl ve gvende hissetmektedir. Fakat
br yandan, savalar, toplumsal bask, standardizasyon, bir
yandan onun kendisini gl ve gvende hissetmesini artk salayamayacak oranda onu tehdit etmekte; br yandan Aydnlanma'dan bu yana beslemekte olduu eitlik ve ilerleme ideallerini sarsmaktadr. Fakat asl nemlisi, Batl insan, karnn daha
iyi doyurabilmek uruna kitlelere katlrken, bir yandan herkesle kendini eit bir konumda grmekte, br yandan siliklemekte ve edilginlemekte, otonomisini yitirmektedir. Bu demektir
ki, Batl insan, eitlik uruna zgrln feda etmektedir. Mekanikleen retim a ve yaygnlaan kitle kltr iinde geri
daha eitliki bir topluma doru gidilmekteyse de, insan bu ortamda kendini yitirme tehlikesiyle kar karya kalmakta, robotlamaktadr. O artk kendisi olmaktan kmaya, zgrln
yitirmeye balamtr. Modern toplum insana ok eyler kazandrmtr; fakat insan bu kazanmlar uruna kendini yitirmeye
balam, yabanclama srecine girmitir.
113
te, varoluu retilerin ounun kalk noktas buradadr: "Senin ok eyini aldlar; fakat bir eyini verme! Kendini,
kendi ekzistensini!" Ksacas, varoluuluun (zel olarak 20.
yzyl varoluuluunun) modern kapitalist Bat toplumlarnn
olduu kadar sosyalist toplumlarnn da bireyi silikletiren, edilginletiren yaama biimine, tam anlamyla bireyci (belki daha
dorusu: kiiliki) bir tepkinin rn olduu sylenebilir.
Peki, "ekzistens" terimiyle kastedilen nedir? Onu "varolu" olarak anlamak, Descartes'tan beri tanmland ekliyle
onun modern "zne" olduunu sylemek olanakldr. Fakat varoluularn bu terime ykledikleri zel anlam aada daha fazla aa ktnda, "varolu"un veya "ekzistens"in farkl bir
"zne" olduu da grlebilecektir. nce unu yantlamak gerekir: "Varolu"u, "ekzistens"i, neden "Varlk"n, "essentia"nm
nne koyuyoruz? Bunun yenian zne felsefesinin znemerkezli bir felsefe olmasyla dorudan bantl olduu aktr
ve bu hususu yukarda irdelemitik.
114
etik
115
116
etik
117
orik akln bir nesnesi olmakla snrl kalrd. Fakat tanmlanamayan bu varoluu tanyabilme olanamz yine de vardr: Varoluu Varlk'a gidiinde yakalayabilir, tanyabiliriz. Zaten varolutan Varlk'a giden tek canl da insandr. Burada Heidegger'in de
Kierkegaard gibi yenian zne-merkezli felsefe yapma tarz
iinden konutuu, fakat onun da Kierkegaard gibi zneyi yenian, zellikle Aydnlanmann "rasyonel zne"si ile snrlandrmadn, "zne"nin kapasitesini hatta snrszca genilettiini
syleyebiliriz. Heidegger "zne" teriminden pek holanmaz;
onu yenian Aydnlanmac tininin bir saylts kabul eder. Ve
tam da bu nedenle "zne" yerine "Dasein" (szck anlamyla:
orada olan) terimini kullanr. Dasein, henz, Kierkegaard'n endie (Angst, tasa) sahibi "ekzistens"i gibi, kayg (Sorge) sahibi
olarak "soru soran" haline gelememitir. Soru sormaya baladnda ve soru sorabildii iin, br tm varolanlar (Seiende)
arasndan kendisini ekip karan, onlarn dna kan (ex-sistere) yani kendisi olan (Selbstsein) haline gelebilir. yle ki, bu durumdaki insann btn teki nesneleri, varolanlar kavrayabilmesi, kendi kendisini anlayabilmesinden (selbstverstehen, vorstehen) trdr. Anlama, yenian modern "zne"sinin "bilme"sinden farkl olarak, varoluun, artk ekzistense dnm
olan Dasein'in, rasyonel, irrasyonel, sezgisel vd tm dnme
kapasitesini harekete geirerek gerekletirdii bir edim, bir
edimler topluluudur. Dolaysyla yenian "zne"si "bilir";
buna karlk, ekzistens, Heidegger'e gre, "anlar".
Heidegger'in znelci ontolojisinin k noktasnn imdi
daha ak hale gelmi olduu umulabilir. Bir varlk retisi, bir
ontoloji, artk eskiden beri yaplageldii zere Varlk'tan (Sein,
essentia) deil, ancak kendi kendini anlayabilen ve kendisi olabilen insan, ekzistensten hareketle kurulabilir. Bu durumda ekzistens olarak insan, "Varlk"n edilgin bir paras deil, tam tersine "Varlk'n obam"dr, o Varlk' kendine gre gder. O,
118
etik
kendisi hakkndaki sorularna verdii yantlarla kendi varoluunu kurarken, Varlk' da kurmu olur.*
Dasein olarak insann kendisi olma yolundaki ilk iki admdan biri, kendisini bir dnya iinde bulmas, dnyada-olmaklk
(in-der-Welt-Sein) denen eyin bilincine varmas; ikincisi ise
bakalaryla bir arada bulunmak (Mitsein der anderen) durumunu saptamasdr. Bu durumda yenian "zne"sinin kendisinden ayrd, karsna nesne olarak koyduu bir "d dnya"
da yoktur; sadece, dnyada-olmaklk diye bir ey vardr. Byle
bir saptama, modern felsefenin zne-nesne ayrmm da geersiz
klan bir saptama olur. Dnyada-olmakl "bilme" yoluyla deil, eylemle, i yaparak, bu dnyayla kayg temelli bir iliki kurarak (besorgen) anlarz. Buna bal olarak Varlk' bilgi kategorileri ile deil, kendi varolusal ltlerimizle tanm oluruz.
Bakalaryla bir arada bulunmak, insann kendisini daima bir
bakalar ortamnda bulmas anlamna gelir. Bu ortam, anonimlemi bir ortam, Heidegger'in man alan dedii bir ortamdr.
("Man", Almancada "yaplr, edilir" diye evrilebilecek bir yardmc fiildir. Herkesin yaptm yapmak, herkes gibi olmak, herkes gibi davranmak anlamna da sahiptir). Man alan her yeri
kaplar, herkesi sradan insan klar. Bu alan sorumsuzdur; bu
alanda "hi kimse yoktur" veya herkes vardr; man alan kitledir, kamuoyudur, halktr. nsann ekzistens olabilmesi, bu alan
iindeki tutum ve abasna kalmtr. nsan bu alan iinde sradan bir kii olarak da kalabilir; kayg ile kendisine ynelip ekzistens olmaya da geebilir. Bu alan iinde kendisinden kamayan, tam tersine kendi stne giden, kendini soruturan insan
*
Heidegger'i anlatrken temkini elden brakmamak gerekir. Heidegger'in karanlk dili, kulland terimlerin ok anlamll; farkl, kart ve hatta eliik Heidegger yorumlarna yol amtr. rnein Heidegger'in yenian zne-merkezci felsefesine
tepki olarak kendi ontolojisini nesne-merkezci bir tavrla kurduunu belirtenler vardr. Ben, onun ontolojisini znelci bir ontoloji olarak yorumlayanlarn grlerini
paylayorum.
119
120
etik
121
tek tek bilimlerin bir toplam veya sentez yeri deildir. Tersine,
bilimler nesnel, felsefe ise ancak kiisel olabilir. Bilimler nesnelere, felsefe ise eylemlerimizin kaynana eilir. Bilim zorunlu
olann bilgisi peindedir; felsefe ise bu zorunluluu ap zgrle gtrr. Bilim yasalarla ilgilenir; felsefe ise bir defall ve
tarihselliiyle insana ynelir. Bilim bilgiyi "korumak" ister; felsefe ise, her tarihsel dnemde bilimin dorularn yeni dorular
bulmak zere, "krar". br yandan felsefe sanat da deildir.
Sanat, insana zg bir "kuruntu"nun rndr. Sanat, bize duygularn motive ettii bir dnya sunar; felsefenin sunmaya alt dnya ise, insann kendi kararlarn kendisinin verdii bir
dnyadr. Sanat, insan daha rahat katlansn diye, bu dnyaya yeni biimler verir, onu gzelletirir; felsefe ise, tam tersine, dnyay tm bozukluk ve irkinlikleriyle insana gstermek peindedir. Felsefenin bundan amac da, insan bir yandan nesnellikten
ve bilimden, br yandan duygusallktan ve duygusalln motive ettii sanattan syrp, kendi varoluuna gidecek yolu gstermektir. Felsefe din de deildir. Din (semavi dinler) vahye, kutsal kitaplara ve bunlarn amlanmasna dayanr; felsefe ise bir
st merci ve dolaysyla am tanmaz. Din ballk ister; felsefe ise tam tersine zgrlk peindedir. Din dogmalara dayanr,
insana gven ve garanti vaad eder; felsefe ise, tam tersine, ayn
insan, kendi varoluuna gidecek yolu gstermek zere gvensizlie iter.
Jaspers'e gre bu ayrmlar yapan insan, bakn daha derinlere evirip grnlerden kaynaa inme yolunu kendine am olur. Edilginliklerin ve "yaplm olma"nn dna kp (exsistere) sorular sormaya; olumu ve oluturulmu olmaktan kp kendini oluturmaya, yani varolua geer.
Varolu bir nesne deildir, dolaysyla bilgi konusu olamaz.
O ancak aa karlabilen, aydmlatlabilen bir eydir. Zaten
felsefenin ii de bu aa karma, aydnlatmadr. Jaspers'e g-
122
etik
123
lan, parti politikaclar, kendileri gibi ekzistens haline gelememi insanlar, kitleleri, kendi inan ve dogmalarna balanmaya
arp dururlar. Oysa, inanlar, dnya grleri, ideolojiler, ekzistens olmay engellerler.
Jaspers, "adr"dan kmak, "kabuk"u krmak iin koul
sayar: 1. Yalnzlk, 2. Cesaret, 3. Savama.
1. Kendisini kitlesel duygudala brakan, sevgisini orta
mal haline getiren insan ekzistens olamaz. nsan nce bakalar ile arasna bir mesafe koyabilmeli, sevgisini yeni bir biimde
bakalarna aabilmek iin bir "sevgi inzivas"na ekilmeli, yalnz olmay baarabilmelidir. Yalnzlk, kendi iimize dnp ekzistensimizi aramann ilk kouludur.
2. Yalnzlk, sonunda bizi yine bakalarna zlem duymaya
srkleyecektir. Fakat yalnzlk - bakalarn zleme paradoksunu cesaretle yaayabilmeliyiz.
3. Bu iki koulu gsleyen insann savaaca ey vardr: - lm, - ac ekme, - su.
lm nesneler dnyasna ait bir olgudur. Baka bir deyile, nesnel bir olgu olarak "cisimsel lm" olaan bir eydir. Fakat kendimizi gerekletirme konusunda hibir olanan kalmadn grdmzde, bu, "varolusal lm"den baka bir ey
olmaz. Tabii, varolusal olarak lm olan biri, cisimsel olarak
yaamaya devam eder, edebilir. br yandan, ekzistens olmaya
balayan insan, ac eker. Oysa, man alanndaki insan, tam tersine, acdan kaan ve bu yzden kitleye sman insandr. Ekzistens olmaya balayan insann ektii ac, yaamna kendisi iin
bir ierik kazandrma isteinin dourduu bir acdr. Yine br
yandan, ekzistens olmaya balayan insan iin, bakalarnn ekzistens olmasn nlemek bir su tur. Fakat ayn ekilde, bakalarnn ekzistens olmas iin hibir ey yapmamak da sutur. yle
ki, ekzistens olmak, sorumluluk bilincim gerektirir; o bakalarnn ekzistens olmasn gzetmekle olanakldr.
124
etik
Acaba tm bu aamalardan sonra insan artk ekzistens olabilir mi? Jaspers'e gre kendi bamza ekzistens olamayz.
nk bizi snrlayan bakalar var. Fakat bir "mutlak"a, Tanr'ya gitmek iin, duyusal/deneyimsel olann stne kamayan
bilimi aabilir, bu yanyla ekzistensimizi gerekletirebiliriz.
zgr istenciyle kendini gerekletirmi olan insan, kii, ahlksal bakmdan "doru"yu da gerekletirmi olur. Ne var ki, bu
"doru" sadece ona aittir, nesnel deildir. Yine bunun gibi, ekzistens, tarihsel olarak oluan, gerekleen bir eydir; dolaysyla onun evrensel dorular deil, "tarihsel an"lara bal dorular olabilir. Ekzistens olmak, tarihsel olmak demektir. Bu konuda
Heidegger gibi dnen Jaspers'e gre, evrensel, kesin ve kalc
dorular peinde komak, hatta ekzistens olmay nler. nk
evrensel, kesin, kalc dorular tarihsel bir nelik olarak insana
verilmemitir. Bu eit dorular peinde komak, ekzistensin
kendini henz tanmadnn bir iaretidir. Ekzistensin her tarihsel dnemde deiik dorulan vardr ve ahlksal yaam ekzistens olabilen insanlara zg bir yaamdr. Byle olunca zgrlk mutlak ve hele koulsuz bir ey olamaz. nsan tarihsellii
iinde snrlanm olduundan ve gemite yapm olduu seimler onu baladndan, o yaamnn amacn diledii gibi belirleyemez. Burada olaylarn art arda dizilii olarak tarih (Historie) ile insann tarihte derinlere kk salm somut durumu, tarihsel sre iinde belli bir anda domu olmas durumu, tarihsellik (Geschichtlickeit) ayrm yapmak gerekir. -nsan yaamnn
anlam ancak tarihsellik iinde, bir tarihsel balam iinde bulunabilir. Ve insan kendi tarihselliinin bilincinde olarak seim ve
tercihlerde bulunabildii oranda zgrdr. Bu, tarihsellik iindeki insandan, Dasein'dan, ancak snrl bir derecede ekzistens
olabilen insana gei anlamna da gelir.
125
126
etik
eletirel etik
127
NC BLM
Eletirel
Etik
eitlilik
128
etik
eletirel etik
129
nein Kant'm duyum ve duygular dta brakr grnen etiinde, "sayg" duygusu nemli bir yer igal eder. Duyum-duygu
ikilisini baat sayan doalc etiklerde, zellikle stocaclkta, insann doaya akl yoluyla uymas gerektii belirtilir vd
1.3 "Ahlaksal Eylem" Tanmlar
Hemen tm etiklerde, ahlkllk tanmlarna bal olarak
deiik ahlksal eylem tanmlarna rastlanr. Doalc etikte ahlksal eylem, en yksek iyi olarak "mutluluk" ereine ynelik
olan eylemdir. Sezgici etikte ahlksal eylem, bir eree ynelik
olan eylem deildir. O, zaten bir idealite halinde varolan bir deerin gerekletirilmesine ynelik olan eylemdir. dev etiinde
(deontolojik etik) ahlksal eylem, insann kendi zgr istenciyle kendine koyduu bir ilkeyi, ahlk yasasn gerekletirmeye
ynelik olan eylemdir vd
Ynelinen hedefe gre ahlksal eylem tanmlar deise
de, hazcln baz u rnekleri dnda, hemen tm etikler, ahlksal eylemin daima bakalarna ynelik eylem olduunu retirler. Hatta buna dayanarak, hemen tm etikler iin geerli bir
ahlksal eylem tanm bile yaplabilir: Ahlksal eylem, 1. istenli, 2. bakalarn gzeten bir eylemdir. Gerekten de, doutan
yalnz bir insann yapp ettiklerinde bir ahlkllk, onun bakalarna ynelik bir eylem gelitirmesi sz konusu olamayacandan, yoktur. Ormanda kaybedilen ve tek bana byyen film
kahraman Tarzan'n bir ahlksal eylemde bulunmas olanakl
deildir. O ancak, yine ormanda kaybolmu bir baka kiiye, Jane'e rastladktan sonra bakalarn gzeten bir eylemde, ahlksal
eylemde bulunabilmitir. Fakat bir toplum iinde doup bydkten sonra yalnz kalm bir insann eyleminde, rnein bir
adada yalnz yaamak zorunda kalan Robinson Crusoe'da, istenli ve bakalarn gzeten bir eylem bilinci nceden olumu
Etik / F9
etik
130
2. Etik Bilgi
2.1 Olan - Olmas Gereken Ayrm
Felsefe anlaylarnn, kavraylarnn, felsefe tiplerinin,
her ada temel disiplin olarak kabul edilen bir disipline gre
ekillendii sylenebilir. rnein, eskian temel felsefi disiplininin ontoloji olduu ve bu ontolojiye evreni dzenli ve yasal
bir evren yani kozmos olarak tasarlayan bir kozmolojik metafizik
tipinin elik ettii, bilinen bir husustur. Ortaa felsefesinin temel disiplini ise bir teolojik metafizik olmutur. Her iki ada da
evreni, toplumu ve insan bir en yksek ilkeden, ilkelerin ilkesinden hareketle, bir btnsellik iinde kavrama kaygsnn ar
bast grlebilir. Yeniala birlikteyse, felsefenin temel disiplininin arlkl olarak epistemoloji olduunu syleyebiliriz.
Epistemolojinin temel disiplin olmas ise, br felsefe disiplinlerinin de bu temel disipline gre deerlendirilmesi, snflandrlmas ve hatta bazlarnn elenmesine yol amtr. (Tabii bu
elemenin epistemolojist bak asna gre bir eleme olduu, bu
bak asn benimsemeyenlerin gznde bir deer tamad,
kendiliinden anlalr). rnein yenia felsefesinde epistemolojinin bir disiplin olarak kurucularndan saylan J. Locke, "Tanr", "ruh", "kozmos" gibi tasarmlara bavurmadan nce, onlar
nasl olup da bildiimize ve dolaysyla bilgimizin kaynaklarna,
snrlarna ve niteliine (ne lde doru olduuna) eilmemiz
gerektiini bildirirken; felsefenin temel disiplininin neden dolay epistemoloji olmas gerektiinin gerekelerini de sralam ve
eletirel etik
131
dier disiplinlere buradan geilmesi gerektiini ileri srm oluyordu. Bu yeni temel disiplin erevesi iinde, rnein D. Hume, Locke'la birlikte, bilgimizin kaynan deneyimde (empiri)
bulurken, rnein I. Kant, bilgimizin duyumlarn zihnimizin dzenleyici ilkeleri, kategoriler altnda biim almas yoluyla olutuunu sylyordu. Bylece yenia epistemolojisi, deneyimci
(empirist) ve aklc (rasyonalist) izgilerde olmak zere, iki temel izgide geliimini buluyordu. Bununla birlikte, her iki izgide yer alan filozoflar da, bilgimizin bize duyumlar yoluyla
ak olan nesneler dnyasna, olgulara ilikinlii konusunda birleiyorlard. Ksacas, bilgi olan ile ilikiliydi; ancak olanm bir
bilgisinden sz edilebilirdi. Byle olunca, olanm tesindeki eylerin bilgisi peine dm bulunan ilkan ve ortaan ontolojileri, metafizikleri, bu trl bir bilginin olanakszl ileri srlerek bir elemeye tbi tutuluyorlard.
Bu konumlama iinde etiin yeri ne olacakt? Yenia
epistemolojisinin gznde etik alan olan ile deil, olmas gereken ile ilgilenen bir alandr. "yi", "kt", "deer", "dev", "sorumluluk", "norm" vd gibi etie zg kavramlar ile olgu ve nesne kavramlar arasnda dorudan ve nedensel bir bant kurulamaz. Etik kavramlar nesne ve olgu kavramlarndan karlamayacaklar gibi, nesne ve olgu kavramlar da etik kavramlardan
elde edilemezler. Ksacas, yenia epistemolojisi, olan - olmas gereken kartl ile karmza kar. Epistemolojik kayglarla ve epistemolojiye ncelik verilerek yaplan bu ayrm ve konulan bu kartlk, etiin yerini belirlemede de temel lt olmutur. zellikle Anglo-Sakson lkelerde yaygnlk kazanan bir anlay dorultusunda, olgu ile deer, olgu yargs ile deer yargs; bilgi ile inan-, bilim ile ahlk; bilim ile siyaset vd arasnda
yaplan kktenci ayrmlarn temelinde, hep bu epistemolojizm
yatmaktadr.
132
etik
Oysa eskiada da, ortaada da, bunun tersi bir durum ile
karlarz. Bu alarn temel iar u olmutur: Olgudan ahlk
ve tre; ahlk ve treden olgu kar (ex factis mores et leges; ex
moribus et legibus facta). Hatta yle ki, ilka ve ortaa insan
iin "Varlk deerle domutur". Demek ki, bu alarn insan
iin olan - olmas gereken ayrm sz konusu deildir; hatta bu
alarn insan byle bir ayrma tamamen yabancdr. Yenian
epistemolojist tavrl insan ise, bu ayrmn bu alarca yaplmam olmasnn bir konfzyona, farkl eylerin birbirine karmasna yol atn dnmektedir. Olgudan deere, olandan olmas gerekene, hibir rahatszlk duymadan geivermenin sonucu,
bu alarn insanlar ontolojiler, metafizikler gelitirmekte, speklasyonlara dalmakta hibir saknca grmezler. Oysa olguya
deer yklemek, bilgiye (deneyimle elde edilen bilgiye) inan
bulatrmak, evren iin bir yaratc tasarlamak vd, deneyimle elde edilen bilginin snrlar dna kmak olanaksz sayldndan, reddedilir. Bilginin kaynanda sadece duyum ve zihin bulunur. Bunlar ise bize ne genelgeerli bir deer, ne de doast
bir otoritenin varln bildirirler. yleyse, hibir teoloji, hibir
metafizik ve hibir etik, bilgiye temel yaplamazlar.
Fakat insann bir ahlksal yaam olduu da kukusuzdur.
Ahlksal yaam bir olgudur. Bu olguyu da kavramak, bir yandan
pozitif bilimlerin (sosyal bilimlerin) grevidir; br yandan ahlksal yaama yn verdii grlen "iyi", "kt", "deer",
"norm", "erdem" vd gibi kavramlarn felsefi ynden irdelenmesi ve bunlarn epistemolojik adan ne ifade ettiklerinin ortaya
konulmas gerekir. Yenian deneyimci filozoflar, ahlksal yaam doal yaamn bir uzants sayarlar ve bu yaam insanlarn kar ve yarar dncesinin belirlediini ileri srerler. Onlar
iin olmas gereken, kar ve yarar getiren her eydir. Kant gibi
bir rasyonalist ise, kar ve yarar dncesine gre kurulmu bir
ahlksal yaam reddeder ve ahlksal yaamn bir akl ilkesine
eletirel etik
133
dayanmas gerektiini dnr. Kant iin olmas gereken, insann yerine getirmeyi kendi kendisine taahht ettii ahlk yasasdr. Fakat her iki tarafta da, ahlksal yaamn teolojik ve metafziksel nkabul ve inanlara gre dzenlenmesi gerektii dncesi reddedilir. Olmas gereken ya deneyimsel ya da aklsaldr;
fakat teolojik ve metafiziksel deildir; kozmolojik ve mistik bir
kkene ise hi sahip deildir.
2.2 Etik ve Tarih Bilinci
Yenia epistemolojisinden kan bir ayrm olarak olan olmas gereken ayrm, 18. yzyln son eyreinde ortaya kmaya balayan, fakat esasen bir 19. yzyl akm olan tarihselcilik iin de belirleyici olmutur. Bata ahlksal deerler olmak
zere, birer olmas gerekeni ifade eden siyasal, ideolojik, estetik, dinsel vd tm deerlerin zne kaynakl ve znel nitelikli olduklarndan hareket eden tarihselcilik, bunlarn insan eylemlerinin en nemli belirleyicileri olduklarn belirtmi ve tarih dnyasn, doal dnya ortasnda ve fakat insann kendisi iin kendisine kurduu bir dnya olarak kabul etmi, bu dnyaya tinsel
dnya adn vermitir. Byle olunca tinsel dnya, byk lde,
bir olmas gerekenler topluluu nda kavranabilir bir dnya,
yani olgu ve nesne olmayan, sadece anlam tayan eyler olarak
bu olmas gerekenler ile insan eylemleri arasndaki banty
esas alan bir ynelim ve deerlendirme tarznn yani anlamamn
konusu olur. 19. yzyln son eyreinde W. Dilthey, tinsel dnyay konu olarak alan bilimler grubuna tin bilimleri adn vermi
ve bu bilimleri olgu ve nesne dnyasn inceleyen ve doa bilimleri ad verilen bilimlerden konu ve yntem bakmndan ayrrken, u hususlara dikkati ekmitir: nsann bata ahlksal olmak zere, siyasal, dinsel vd yaam tarzlarn herhangi bir evrensel ahlk ilkesi, bir siyasal/ideolojik temel inan veya dinsel
134
etik
eletirel etik
135
ortak hale gelmi yaama biimini, stilini ve en nihayet bir kltr anlamak, onlarn bir defalk bir yaanmlklar olduu, yani tarihsellie sahip bulunduklarnn grlmesiyle balar. Bu,
unu da getirir: nsan dnyas, tarih dnyas, tinsel dnya adlaryla anlan bu dnya, olmas gerekenlere gre kurulmaya allan, fakat her zaman bu gerekliliklerin tam olarak gereklemedii bir dnyadr da. rnein demokrasi, bir siyasal dzen
olarak, insanlk tarihine baktmzda, hibir tarihsel dnemde
fiilen ve eksiksiz gereklemi bir ey deildir. Demokrasi, dayand idealler bakmndan bir olmas gerekendir. Fakat insanlk tarihi onun baz dnemlerde ve ancak ksmen gerekletirilebildiini yeterince gsteriyor. Demek ki, insan dnyas, tinsel
dnya, gereklilik (olmas gereken) tasarmlarna gre oluturulan bir dnyadr ve fakat bu tasarmlarn hibir zorunlu belirleyicilii de yoktur. Ksacas, insan dnyasnda, tinsel dnyada
zorunluluk yoktur. Zorunluluk, dzen ve ileyii nedensellik yasalarna dayandrlan doa alan iin varsaylr ki, 20. yzyln
bandan bu yana, zorunluluk fikri doa bilimlerinde bile, hi de
tam zorunluluk, tam belirlenim (determinasyon) olarak deil,
(elikili gibi grnen bir adla) olaslkl zorunluluk olarak anlalmaktadr.
ster tam zorunluluk, ister olaslkl zorunluluk olarak anlalsn, zorunluluu gereklilikten ayran temel yn udur: Zorunluluk, insan dnda ve insan da oluturan nedenselliklerin toplu addr. Buna karlk gereklilik, zgr isten sahibi olarak insann kendi iinde ve kendini (ve toplumu) oluturmak zere
kendisi iin tasarlayp kurduu ve yaama geirmeye alt,
insana zg bir nedensellik trdr. Bu nedenle, istenli insan
eylemleri iin, doa iin dnlen bir terim olarak neden (causa) terimine deil, motif ve motivasyon terimlerine bavurmak
daha uygundur. nsan tarihsel varlk yapan en nemli ynlerden
biri de, onun, kendisinin kurmu olduu ve srekli deien bir
136
etik
eletirel etik
137
zetle, yenian yapt olan - olmas gereken ayrm olmadan, yine yeniala birlikte gelien tarih bilincini anlama olana da yoktur. Greklerin "kozmoloji" ad altnda benimsedikleri grkemli kaderciliklerinin ardnda, toplumsal dzeni ve ahlksal yaam doal dzenin bir uzants olarak grmelerinin byk pay vardr. Ortaa ise, ayn toplumsal dzen ve ahlksal
yaam tanrsal dzenin bir uzants yapm ve bylece Grek kaderciliini devam ettirmitir. lkaa ve ortaaa egemen olan
dnme biiminde yukarda betimlemeye altmz gibi bir
tarih bilincinin, ahlksal yaamn ve toplumsal dzenin insan
yaps olduunun grlmesini salayacak olan bir tarih bilincinin ortaya kamayaca da kendiliinden anlalr.
Ne var ki, yeniala birlikte gelen olan - olmas gereken
ayrmn kabul etmekle birlikte, yukarda betimlemeye altmz trde bir tarih bilincinin hemen hi ynlendirici olamad
bir baka felsefi ve bilimsel tavr olarak, karmza pozitivizm kar. Yenian bilimselci dnme tarz, 19. yzylda pozitivizmle birlikte pekitirilmi ve yaygnlatrlmtr. E. Rothacker, yenian bilimsel dnme tarznn, Galilei ile birlikte,
Platonizmin idealar dnyas iin deil de, bu dnya, fenomenler
dnyas, olgusal dnya iin tepetaklak edilmi bir versiyonu olduunu belirtmitir (E. Rothacker, Tarihselcilik Sorunu, ev.
Doan zlem, 2. bask: 1995, s.76). zellikle doa bilimleri
iin pozitivist bilim anlay rnek ve model oluturmutur. 19.
yzyln ilk yarsnda pozitivizmin kurucusu olan A. Comte'un
abalaryla gelitirilen "sosyoloji", nasl ki fizik bilimi doa bilimleri iin temel bilim ise, daha sonra "sosyal bilimler" ad verilen bilimler iin de bir temel bilim olarak konumlanmtr. Pozitivist ilkelere dayanlarak ve doa bilimleri rneine gre yaplandrlmak istenen sosyal bilimlerin taycs olarak dnlen sosyoloji, bu nedenle, Comte'un verdii adla bir "sosyal fizik" olmalyd. Bu u anlama gelir ki, insani/toplumlar olaylar
138
etik
da, doal olgu ve olaylar ile trdetirler, aralarnda z bakmndan bir ayrm yoktur; doa yasalar toplum iin de geerli olan
yasalardr. Olsa olsa topluma hkmeden yasalar, doa yasalarndan baz ynlerden farkllklar gsterse bile, bunlar ze ilikin
farkllklar deildirler. Bu nedenle, toplumu da zel bir doal olgu olarak incelemek gerekir. Hatta H. Taine, insan ve toplumu
bir bcei nasl inceliyorsak tpk yle, herhangi bir "olgu" gibi
incelememiz gerektiini bile ileri srebilmiti.
Konumuzla ilgili olarak burada anmamz gereken ad ise, E.
Durkheim'dr. Durkheim pozitivist gelenek ierisinde ahlk "olgucuyla zellikle ilgilenen sosyolog olmutur. O, pozitivist
sosyolojinin bir alt dal olarak "ahlk sosyolojisinin kurucusu
olmu, hatta pozitivist yntemlerle alacak bir ahlk biliminden sz etmitir. Durkheim'a gre byle bir bilim, ekonomik ve
siyasal etkenlerle bir arada, bir sosyal grup veya genelde toplum
iinde yaygn ve geerli olan ahlksal deerleri iki adan incelemelidir: 1. Deer, ilke, norm vd trnden ahlksal belirleyicilerin tarihsel kaynaklar ve meydana geli nedenlerini ortaya
koymak. 2. Bunlarn toplum iindeki olgusal ilevlerini grp
gstermek. Durkheim toplumsal olaylarda ahlksal etkenlerin
belirleyiciliini saptamann byk nemine dikkati ekmekle
birlikte, ahlksal etkenleri toplumsal olaylar iin az ok bamsz deiken sayan ve onlar ilevsel bir sistem olarak toplumun
aklanmasnda baat nedenler arasnda gren bir "ahlk bilimi"
peindeydi. Kukusuz ki, pozitivist ynelimli byle bir bilim
ierisinde ama, "olan" aklamaktr. Pozitivist/pozitif bilim,
olmas gerekeni incelemek, aklamak gibi bir grevle ykml
deildir. O, olmas gerekeni olsa olsa olan'n, konu ahlk olduuna gre, ahlksal eylemlerin aklanmasnda, bu eylemlerin
nedenleri olarak grmek durumundadr. Hele pozitivizmin, yenia epistemolojisinde olan - olmas gereken ayrmn esas alan
bir bilgi grne dayand anmsandnda, olmas gerekeni
eletirel etik
139
etik
140
eletirel etik
141
142
etik
kendi normlarnn evrenselliini ne kadar ileri srm olursa olsun, tam da bu nedenle, yani ortada ayn konuda birden fazla evrensellik iddiasnn mevcudiyeti nedeniyle, evrensel olamaz.
Bunu saptam olmakla, bir evrensel etiin olamayacan da
saptam oluruz. Eletirel etiin bize salad ilk ve en nemli
saptama budur. Bu, geleneksel etik relativizm - etik evrenselcilik/mutlaklk tartmasnda relativistlerin hakl olduklarn da
gsterir.
O zaman unu da sormak durumunda kalrz: Evrensel olduklar iddiasyla karmza kan ve karlan etik ilkelerin,
normlarn kozmolojik/metafziksel/teolojik kkenli olduklar
saylts kabul edilemez bir saylt ise, bunlarn kaynan arayabileceimiz yer olarak geriye sadece insann i deneyimi, sezgileri ve akl kalyor. Daha nce "etik bilgf'nin olana konusunda da karmza bu kaynak kmt. Anglo-Sakson dnyasnda yaygn olan deneyimci epistemolojinin 20. yzyldaki bir
uzants olan neopozitivist bilgi anlay, analitik felsefe ve dil
zmlemeci felsefe ve yenian deneyimci epistemolojisi ile
kout bir geliime sahip olan geleneksel yararc/pragmatist etik
tipinin yandalar, 20. yzylda bir zmlemeci etik gelitirmilerdir. Onlara gre, kendisi herhangi bir etik nermeyen, fakat
etikleri ele alp zmlemesi dolaysyla, tm etikler karsnda
tarafsz kalan ve bu nedenle onlarn stnde bulunan byle bir
zmlemeci etik, ayn zamanda bir meta etik olarak da adlandrlmaldr.*
Meta-Etik terimi zellikle Anglo-Sakson felsefe evrelerinden km bir terimdir. 20. yzylda birok Anglo-Sakson
kkenli filozofun etik grleri bu ad altnda anlr. Bu metaetikler arasnda, G.E. Moore'un bilisel/sezgici, D. Ross'un de*
Ne var ki, biraz ileride, byle bir meta etik' in de rtk olarak etikler arasnda yer
alan baz etiklere, rnein (ve en byk lde) yararc/pragmatist etie ait nkabuller ierdiine deineceiz.
eletirel etik
143
144
etik
eletirel etik
145
146
etik
zmlemeci etikiler veya meta-etikiler, sezgicileri yle eletirirler: erikli deer etii savunucularnn, Scheler ve
Hartmann'n iddia ettiklerinin tersine, normatif kavramlarn, deer kavramlarnn sezgi yoluyla veya bir deer duygusu araclyla kavranmas da olanakddr. nk eitli kiilerin sezgilerinde bu kavramlarn deiik ekillerde "bilindikleri" grlr.
Oysa tm bu farkl sezgileri karlatrabileceimiz nesnel bir
ltmz de yoktur. yle ki, sezgicilerin kendilerine gre "bildiklerini" syledikleri ey, kendileri dndakilerin ou iin anlalmaz veya en azndan kar klabilir, reddedilebilir bir ey
olarak grnebilir. Oysa, olgular dnyasna ilikin olarak ortaya
byle farkl "bilgiler" atldnda, bunlar bizzat ve yine olgulara giderek dorulamak (veya yanllamak) olanakldr.
zmlemeci etikilerin, meta-etikilerin Kant'n rasyonalist etiine itirazlar da yledir: Kant etii, "yle eyle ki, eyleminin dayand lt bakalar iin de kendi istenleriyle geerliliini onayladklar bir lt olabilsin" diye formle edilen
ahlk yasasn, aslnda bir psiik motiften yararlanarak evrensel
klmak istemitir. nsanlarn ounda, yasalarn kar konulamazlk etkisi brakt bilinen bir eydir ve bu, insanlar yasalara itaate yneltir, hatta zorlar. te Kant, etiinin temelini oluturan ahlk yasasn, insanlarn ounun psikesindeki bu itaat etme duygusunu, boyun eme eilimini gzeterek ortaya koymutur. Oysa byle bir itaat duygusunun ve boyun eme eiliminin
herkeste bulunduunu, onun evrensel olduunu kantlamak olanakl deildir.
Bylece, Ayer iin, ister doalc, ister sezgici, ister rasyonalist olsunlar, tm etik teorilerin temellendirmeye altklar
kavramlar hibir zaman dorulanmalar olanakl olmayan szde
kavramlar olmaktan kurtulamazlar. Bu durumda, etik kavramlarn kayna olarak geriye tek bir kaynak kalyor: Duygular. Etik
kavramlar, aslnda kavram deildirler veya szde kavramlardr.
eletirel etik
147
Bunun gibi, etik nermeler de, aslnda nerme deildirler; nk ne doru ne yanltrlar. Esasnda etik kavramlar kavram deil, duygu belirten szcklerdir. Bu szckler duygu belirttikleri kadar, bakalarnn da duygularn uyandran, etkileyen, ynlendiren bir buyuruculuk ilevine de sahiptirler. Onlar duygulan
dile getirdikleri, birer duygu anlatm olduklar iin, asla olgusal
doruluk - olgusal yanllk kategorileri balamnda ele alnamazlar. Etik kavramlar, yineleyelim, kavram klna girmi veya sokulmu duygu szckleridir. Onlar szde kavram yapan
yn de budur. Fakat bu szcklerden rlm ve bir mantksal
ema ierisine oturtulmu bir deerler sistemi oluturmak da pekl olanakldr. Fakat onlarn byle rasyonel bir kla brndrlm olmalar, olgusal geerliliklerini asla salamaz. Bu
yzdendir ki, etik ii tartmalar asla bir sonuca varamayan tartmalardr. nk burada tartlan eyler olgular ve olgu kavramlar deil, duygular ve duygu szckleridir. Yine bu yzden
etik ii tartmalar, ancak, tartan kiilerin ayn duygular paylamalar halinde kesilebilir. Aslnda ahlk filozoflar olmasa
da, belli bir ahlk, bir etik tipini (ayn ekilde bir dini veya ideolojiyi) retenler, onun militanln yapanlar, rasyonel irdelemelere ve kantlamalara bavurmaktan ok, mmin ve mritler
arasnda bir duygudalk yaratmay amalarlar. Etik szcklerin
yol at tepkiler de, bu yzden filozoftan ok psikolog ve sosyologu ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Etik dendiinde bundan
"doru" bir ahlk sisteminin gelitirilmesi anlalyorsa, bu anlamda etik diye bir ey olamaz. Yaplabilecek olan tek ey, kiilerin ve toplumlarn olgusal olarak saptanabilir olan ahlksal
alkanlklarn ve bunlarn nedenlerini aratrp sergilemektir
ki, bu da felsefenin deil, bilimlerin, "sosyal bilimler"in iidir.
yle ki, etik, psikoloji ve sosyolojinin bir kolu, bir alt dal haline getirilmelidir. (Yukarda Durkheim'n "ahlk bilimi" projesinden sz etmitik. Durkheim, meta-etikilerin bu bakmdan
148
etik
eletirel etik
149
ahlksal yarglarn duygular aa vurmak ve bakalarnn durularn etkileme ilevlerini zmlemektir. Etik, ancak bu grev dorultusunda bir meta-etik olabilir.
3.3 Ahlk Mantkl (Hare)
Bu ynelimin yan sra, 1960'l yllardan sonra ortaya kan ve Kant'n dev etii (deontolojik etik) ile Anglo-Sakson
kaynakl yarar etiini badatrmaya alan, R.M. Hare'in nclk ettii ve ahlk mantkl adyla anlan bir baka ynelim de vardr. Burada, felsefi etiin bir "ahlk mant" olmas
gerektii savunulur. "Ahlk mant" terimiyle de, her biri bir
olmas gerekeni ifade eden veya ona gre anlam kazanan "iyi",
"dev", "sorumluluk", "erdem", "isten", "eitlik", "adalet" vd
gibi kavramlarn ve bunlar ieren yarglarn zmlenmesi kastedilir. Buna gre, Ayer gibi bu kavramlarn kavram olmadklarnn, sadece duygu adlar olduunun belirtilmesi ile yetinilemez. nk kavramlar ieren bir ahlk dili vardr. Genel olarak
dil iki bee ayrlr: 1. Betimleyici dil, 2. Olmas gerekenin dili. Betimleyici dil, durum, olay ve nesneleri, bunlarn nitelik ve
bantlarn anlatan dil olarak, "olan"la ilgildir. "Ahlk" denen
olgunun nelii ve nitelii, ne var ki, bu dille anlalamaz. nk bu ahlk, "olmas gereken"le ilgili bir alandr. Bu yzden bu
alan "olmas gerekenin dili" iinde ele almak gerekir. "Ahlk
dili" de denen bu dil de kendi iinde ikiye ayrlr: 1. Buyruk dili, 2. Deer yarglar ile ilgili dil. Buyruklar tikel ("Buraya gel!")
veya tmel ("Herkesin bakalarna yardm etmesi gerekir!") olabilir.
te baz tmel buyruklar tikel buyruklarn dayana olan
ilkeler durumundadrlar ki, "ahlk" dediimiz alan, bu tmel
buyruk kipindeki ilkelere gre ekillenen bir alandr. Demek ki,
bunlarn dile getirilmesi, dilimizdeki bir kipsel olanak sayesin-
150
etik
eletirel etik
151
ayrmdr. nk betimleyici dilden (rnein, bilim dilinden) ahlk diline gemek olanakszdr. Hibir betimleyici cmle (bilgisel ierikli cmle) bir deer cmlesine dayanak olamaz ve bunun tersi de dorudur. Buna gre, hibir bilim bize ahlkn neliini ve zellikle deerin ne olduunu retemez ve bilimin bizi
zorlad bir ahlk, bir "bilimsel ahlk" da olamaz; bilimsel verilerden kalklarak bir ahlk gr gelitirilemez. nk "olmas gereken"in alan, bir seme, deerlendirme, karar verme,
ama gtme, tercihte bulunma alandr. Bilim, "olan" betimleyerek bilgilerimizi ve dnyaya bak amz geniletir; fakat o
"olmas gereken"i bize retemez. Bilimin bildirdiklerinin bilincinde olarak, ne yaplmas gerektiine karar verecek olan, sadece bizleriz. Olan ile olmas gereken arasnda, demek ki, dorudan bir iliki olamaz; ancak dolayl bir iliki olabilir. "Olan"
hakkndaki bilgimiz arttka, "olmas gereken" hakknda daha
salkl kararlar verebilir, daha salkl seimler yapabiliriz; fakat bu bilgiler, hibir zaman "olmas gereken"in dorudan belirleyicisi olamazlar. Bilim bize ne yapmamz gerektii hakknda
direktifler veremez. Ne yapmamz gerektiine bilim deil, biz
karar veririz. Kararmz ynlendirecek olan eyler bencil eilimlerimiz, ekonomik karlarmz, istek ve tutkularmz vd olabilecei gibi, rnein "toplumsal eitlik" gibi bir deer de olabilir. Ve zellikle byle bir deerin bilgisi bilimde mevcut deildir. Daha nce de deindiimiz gibi, bilim ("sosyal bilimler")
bir deerin bir toplumda bireylerce nasl anlaldn ve benimsendiini anket, soruturma gibi yollarla saptayabilir; fakat kendisi bir deer ortaya koyamaz. Ksacas, ahlk ilkelerinin, normlarn, deerlerin kkenlerini ve gerekelerini bilgide ve bilimde
bulamayz. Bu kken ve gerekeleri, kendi duygusal yaantlarmzda, toplumsal tre ve geleneklerde, dnya grlerinde,
ideolojilerde vd ancak bulabiliriz. Fakat bu duygusal zemini,
toplumsal tre ve gelenekleri, dnya grlerini, ideolojileri vd
152
etik
atn syleyip, kendi zgr seimiyle kendisi iin ahlk ilkeleri konumlamay deneyen insan bile, bu ilkelerini dayandrmak
konusunda, nihai olarak, kendi duygusal/pisiik yapsndan baka bir yer de bulamayacaktr. yleyse ahlk ilkelerinin, ahlksal
buyruklarn hibir nesnel geerlilii olamaz. Byle olunca da,
bir "bilimsel ahlk", bir "bilimsel toplum" ideali, "olmas gereken'^ "olan"a indirgeme abas olarak bir konfzyon, bir kartrmadan ibaret kalr ki, bu, byle bir idealin gerekleemez olduunun yeterli kantdr. Bir "bilimsel toplum"dan deil, olsa
olsa, toplum bireylerinin baz duygular ortaklaa paylatklar
bir "duyguda toplum"dan sz edilebilir.
Hare'in grlerini tamamlamak zere, biz de unlar belirtme gerei duyuyoruz:
Tm bireylerin ayn duygulan paylatklar bir "duyguda
toplum", ayn zamanda bir totaliter toplum olurdu ve byle bir
ey bir toplum iinde ok farkl duygular ve duygudalklar bulunduundan, zaten fiilen gerekleemez. Dolaysyla totaliter
toplumlar, tm bireylerin ayn duygular paylatklar duyguda
toplumlar deildirler; onlar ancak, baz birey ve gruplarn duygu ve duygudalklarnn, br birey ve gruplarn duygu ve duygudalklarnn aleyhine bastrlmas yoluyla bir varolu bulabilirler. Bu yzden totaliter toplumlardan deil, totaliter devletlerden, ynetimlerden sz etmek daha doru olur. Yine bu yzden,
totaliter devletler ve ynetimler, toplumun br birey ve gruplarnn duygu ve duygudalklarnn bastrlm olmas nedeniyle,
bu birey ve gruplarn kendilerine kar bakaldrma olasln
hep gz nnde tutan, tedirgin devlet ve ynetimler olurlar. Daha fazla bask ise bakaldrma isteini daha kuvvetli bir ekilde
krkler; bu ksrdngden ancak devrim yoluyla klabilir.
unu syleyebiliriz: Hibir deer, hibir ahlk ilkesi evrensel deildir ve evrenselletirilemez. Fakat toplum iinde birbirimizle en az sorunlu bir konumda yaamamz salayacak baz
eletirel etik
153
duygular ve sezgiler yaygnlatrlabilir. Bunlarn balcalarmdan biri, Hare'e gre u zdeyite dile getirilmi olandr: "Bakalarnn sana nasl davranmasn istiyorsan, sen de bakalarna
yle davran!" Ahlkllk konusunda en uygun snama, bir toplumda bireysel ve grupsal dzeyde yukardaki zdeyite dile getirilen duygusallk halinin ne lde yaygnlatn saptamaktr.
Dolaysyla Hare'e gre bu zdeyi, tam bir etik lt olmay da
ifade eder. Fakat bu lte yakndan bakldnda, bunun,
Kant'n "yle eyle ki, eyleminin dayanaca ilke, bakalarnn
da kendi zgr istenleriyle onaylayaca bir ilke olsun!" ifadesiyle tanmlad ahlk yasasna benzerlii de ortadadr. Gerekten de, ahlk mantklarnda, zellikle yukardaki paragraflarda
grlerini aktardmz Hare'de, Kant etii ile yararc etii
badatrma eiliminin ar bast grlr. rnein, Hare'e gre Kant, "olmas gereken"i bir a priori olarak konumlamak istemesinde haklyd. Fakat yine Hare'e gre, Kant'n bu ieriksiz,
soyut ahlk yasas somut yaamda da gerekletirilmek zorundadr ki, bu durumda bizim ahlksal dnme tarzmz, pratik
yaamda, hem birey asndan hem toplum dzeyinde, hep yarar' izler.
<xm
] 55
DRDNC BLM
Etik zerine Birka
Deerlendirme
1. Ortonomi Etii
Geen blmde eletirel etik yaklamlar olarak, betimleyici, zmleyici etikler ve son olarak ahlk mantkl zerinde durduk. zellikle zmleyici etik ile ahlk mantklnn
Anglo-Sakson felsefe evrelerinde meta-etik adyla da anldn grdk. zmleyici yaklama rnek olarak, A. J. Ayer'in
grlerine yer vererek, "etiin duygusal teorisi" olarak anlan
mantk empirist eletiriyi iledik. Daha sonra R.M. Hare'in
"ahlk mantkl" zerinde durduk. Grdk ki, her iki eletirel etik yaklamnda, kalk noktasn yenian konumlad
biimiyle olan - olmas gereken ayrm oluturmaktadr. Fakat
yine grdk ki, her iki yaklamda da, salt zmlemeci olma isteine ve iddiasna ramen, geleneksel etik tiplerinden birine
veya ayn anda birkana doru bir eilim, bunlara yaslanma gereksinimi karmza kmaktadr. rnein, Ayer, Anglo-Saksonlara zg tipik bir tavrla, yararc etie eilimli olduunu aka
ifade ederken, Hare, Kant dev etii ile yararc etii badatrmaya gayret etmektedir. Daha kitabmzn banda ahlk - etik
ayrm yaparken belirttiimiz gibi, "etik" terimini kendisine
borlu olduumuz Aristoteles bile, eitli ahlk retilerini sistematik olarak zmlemesi dolaysyla etiki olarak anlmay
hak eden ilk filozof olsa da, bu retileri kendi ahlk retisi
asndan yani yanl ve tarafl bir bakla eletirmekten geri kalmyor, bu bakmdan bir ahlk olarak da karmza kyordu.
156
etik
Bin yllar sonra Ayer ve Hare'in de, etik yaparken ahlksal bir
tavr taknmay srdrdklerini gryoruz. unu syleyebiliriz:
Etiki ile ahlky birbirinden ayracamz ak ve kesin snrlar yoktur.
Bu durumun bilincinde olarak, 20. yzyln ilk yarsnda
Dilthey'n rencisi O. F. Bollnow tarafndan gelitirilen ve ortonomi etii* olarak adlandrlan bir etik zerinde ayrca ve
zellikle bu son blmde durmann gerekli olduunu dnyoruz.
Ortonomist etik olarak da anlan ortonomi etiinin dier iki
eletirel etikten farkl bir kalk noktas vardr. yle ki, ortonomi etii, yenian banda konulmu ve Hume ve Kant'la birlikte etie bir temel kartlk olarak sokulmu bulunan olan - olmas gereken kartlna bir tepkiden domutur. Grdk ki,
Hume'dan analitiki Anglo-Sakson filozoflarna, Kant'tan ierikli deer etikilerine ve varoluu etikilere kadar, yeniadan
gnmze hemen tm etikler, bu kartlk dzleminde gelitirilmilerdir. rnein, analitiki filozoflar, mantk empiristler, ahlklln kaynan duyguda, bulmaktadrlar. Fakat ilgintir ki,
ierikli deer etikileri de ahlklln kayna olarak, ayn ekilde duyguyu gsterirler. Geri analitiki filozoflar, mantk
empiristler iin deerler duygu szcklerinden ibaret iken, ierikli deer etikileri zellikle zneden bamsz, akn olduklarn dndkleri deerlerin ancak duygu yoluyla gerekletirilebileceini belirterek, duygular edimselletirirler. Fakat duygu,
her iki etik ynelimde de baat ve belirleyicidir ve her iki ynelimde de duygu, ya deerlerin bizzat kayna ya da deerlerin
edimselletirilme aralardr.
Buna karlk ortonomi etiine gre, ilkada olan ile ol*
] 55
mas gereken biribirine iten balydlar. O zamanlar Varlk deeri douran kaynak, deer ise doruca Varlk'a ait, ona yapk
olan bir nitelikti. rnein, kristal bardak veya elmas, sadece
nesne deildiler, ayn zamanda "gzel nesne" idiler. Nesne ile
deerin, olan ile olmas gerekenin birbirinden ayrlmas, yi,
Gzel ve Doru'nun birbirinden koparlmas ve bunlarn birbirinden az ok bamsz felsefe alanlarnn konulan haline gelmeleri, yenian bilimselciliinin ve lmeci aklclnn bir
sonucu olmutur. Yeniaa egemen olan bu bilimselci/olgucu
aklclk, niceliksel olarak llebilir, saylabilir, tartlabilir, hesaplanabilir olana ynelir; yani modern doa bilimlerini merkeze koyar. Doa bilimlerine ayrca matematiksel doa bilimi adnn verilmesinin gerekesi de, bu bilimlere egemen olan bu niceliki aklclktr. Ne var ki, modern bilimciler, yeni bir aklclk ve yeni bir bilimcilik benimseyip uygulamaya koyarlarken,
yeni bir ethos yarattklarnn bilincine pek varamamlardr. Modern bilimin getirdii bu yeni ethos ile birlikte, tm bilimler
("sosyal bilimler" de dahil olmak zere), "olan" incelemek ve
aklamak iin, her trl ahlksal, metafziksel, teolojik nkabulden syrlmak istedi; ksacas deerleri bir yana koymaya
gayret etti. Gerekten yenia epistemolojisinin ve biliminin en
ok aba gsterdikleri hususlardan biri, kendilerini etikten ayr
tutmak, hatta koparmak olmutur. Bu ilk bakta hakl bir aba
olarak grnebilir. Ne var ki, modern bilimin yaratt pozitivist/bilimselci ethos, yaamn her katna, toplumun her yanna
sinmitir. yle ki, o zamandan beri, olgu ile deer, olan ile olmas gereken arasna konan kartlk dolaysyla, uzun bir sredir, Bollnow'un szleriyle, "ahlka asla bulamak istemeyen bir
tuhaf ahlk" yayoruz.
te, ortonomist gre gre, bu tuhaf durumu zmleyebilmek iin, olgu ile deer arasna konan ayrm kadar, bu ikisini birbirine balayan banty da yeniden ele almak zorundayz.
158
etik
Mantk empirizm de iinde olmak zere, tm neopozitivist yaklamlar, olgu yargs ile deer yargsn birbirinden
ayrmakta hakldrlar. zellikle mantk empiristler, etik ii
kavramlarn tanmnn etik d bir alandan, yani olgular dnyasndan kalklarak yaplamayacan aka gstermilerdir. Fakat olgu ve deer arasna konan bu ayrm, ikisi arasna konan bir
uuruma da dnmemelidir. Bunun iin de, u eski ilkeyi yeniden yorumlamak zorundayz:
"Olgudan ahlk ve tre; ahlk ve treden olgu kar" (ex
factis mores et leges; ex moribus et legibus facta).
Deerlerin kozmolojik, metafziksel, ontolojik, teolojik vd
bir temeli yoktur. Fakat onlarn bir temeli yine de vardr ve bu
temel olgusal ve deneyimsel bir temeldir. Bizim tm ahlksal
bilgimizin deneyime bal olduu aktr. Deeri yaratan ey, bizim sevgimiz, kaygmz, fkemiz, zlemimiz vd yani duygulanmzdr. Biz bir deerin ne olduunu, onun ne ifade ettiini, bu
deere sevgi ile ynelerek, ondan kukulanarak, ona sayg gstererek, ona fkelenerek veya ona srtmz evirerek vd reniriz. Fakat bu duygusallk bize deer yargs salayan bir kaynak
deildir. Baka bir deyile ve Kant' anmsatrcasna u sylenebilir ki, deer yarglarmz deneyime dayanr, fakat bundan dolay onlar deneyimden kmaz. Tersine, semek, karar vermek,
tercihte bulunmak, her durumda bir yarglamay, bir yarg vermeyi gerektirir ve hibir olgu ve deneyim, ne yolda yarg vereceimizi bize buyuramaz.
Durum bu olduuna gre, etie eletirel bir ilke ararken,
belki yine Kant'tan yola klabilir: "Grden (Anschauung)
yoksun kavram bo, kavramdan yoksun gr kr kalr." Kant'n
salt akl iin yapm olduu bu saptamay, bir eletirel ilke olarak pratik akl iin de koymam olmas bir eksikliktir ve bu konuda yine Kant'tan kalkarak Kant' amak gerekir. nk, rnein Scheler ve Hartmann Kant'n ierikten yoksun formel yasa-
] 55
snn ierikli hale getirilmesi gerektiini sylerlerken haklydlar; fakat onlar, bu bo yasay zler ve idealiteler ile doldurmaya kalkp speklatif bir etik gelitirdiler. Neopozitivistler bu
noktada Scheler ve Hartmann'a ynelttikleri eletirilerinde hakldrlar. nk bu eit zler ve idealiteler tasarlamak, hatta onlarn varln kabul etmek anlamszdr ve bu eit z ve idealitelerin varlna ilikin tek bir somut rnek bile bulunamaz. Ne
var ki, neopozitivistler de, ahlksal yaammzn byk lde
i deneyime dayandn grememektedirler. Onlar "deneyim"
denince, ya fiziksel doaya ilikin deneyimi ya da insan sz konusu olduunda dsal davrana (behavio) ilikin gzlemleri
kastediyorlar. Buna karlk, Scheler ve Hartmann (ve bir baka
adan varoluular) ahlksal yaantlarn kavranmasnda sezgi
ve anlamay ne karrlarken hakldrlar. Ne var ki, Scheler ve
Hartmann sezgi ve anlamay baz idealiteleri kavrama, varoluular ise son derecede znel bir tarzda kendilerini dinleme tarz
haline getirmekte hataldrlar. Kant'n eletirel ilkesinden hareket edildiinde, Scheler ve Hartmann'n etie yeniden metafizii bulatrdklar hemen sylenmelidir. Hartmann'n deerleri
Platon'un idealarna benzetmesi ve onlar bir deer duygusu eliinde sezgisel yolla ve a priori bilebileceimiz hakkndaki szleri bo szlerdir. nk, ilkemize gre, deneyim ile doldurulmadklar srece, deerlerin ii botur. Deerleri deneyimden
bamsz idealiteler saymak, dnme gcmze gereksiz bir
yk yklemekten baka bir ey deildir. Bu konuda yeniden
Ockhaml 'nn usturasna gereksinimimiz vardr: "lkeleri zorunlu olarak gereksinim duyulandan fazla artrmamak gerekir"
(principia non sunt multiplicanda practes necessitatem).
br yandan, Kant'n eletirel ilkesini yine Kant'n formel
etiine uygulayp bu etii de eletirmeliyiz. nk etik formalizm, ne deneyime ne toplum yaamna ne de insan doasna uygundur. Kant'n formalizmi, daha Schiller'in belirttii gibi,
160
etik
] 55
Fil
162
etik
] 55
164
etik
] 55
karlatrmal ve zmlemeci bir tavrla ele alma grevi ykletilmi olan etik, bir meta-etik olarak karmza karlm olsa
da, bunu ancak belli bir perspektiften ve belli bir tarihsel konumdan hareketle yapabilir. Meta-etik ahlk fenomeninin ve ahlk retilerinin pozitif bir inceleme alan olma iddiasn terk etmelidir. "Etiki" diyeceimiz bir felsefeci, bir felsefi aratrmac tipi tabii ki olacaktr. Fakat etiki, etik ad altnda yapt tm
karlatrmalar ve zmlemelerde, kendi ahlksal tavrn her
vesileyle belirtmeyi, karlatrma ve zmlemelerini bu tavr
dorultusunda gerekletirdiini srekli vurgulamaldr. Etiki
olmann bir ahlksal sorumluluu vardr. Bu sorumluluk da,
kendi tavrn saklamama, onu aka ortaya koyma sorumluluudur. Tam da bu nedenle, bir ahlksal sorumluluk bilincine sahip olunmadan bir etik almas ortaya konamaz. Ahlk olmadan etiki olunmaz.
Bu etik almasnda bizim ahlksal tavrmzn geen sayfalarda grldn umuyoruz. Yine de bitirirken tavrmz hatrlatalm: Bizim tavrmz, ksmen Kant'n otonomi ahlkn,
ksmen de ortonomist etikte dile getirilen ve binyllarn birikimini ifade eden, insanlk tarihinin tortulam ahlksal ilkelerini
onaylayan bir tavr olmutur.
] (fj
EK-1
Felsefe Tarihinde "Deer" Kavram*
1. "Deer" stne
"Deer" (Wert, value, valeur, kymet) kavram, felsefe tarihinde, znelci ve nesnelci alardan ok deiik ekillerde tanmlanmtr. yle ki, bu tanmlar okluundan birlikli bir "deer" tanm karmak olanakszdr. Bununla birlikte, deerlerin
kaynan znede bulan znelci ve hepsi olmasa da baz deerlerin nesnel idealiteleri ve hatta mutlaklklar olduunu ileri sren nesnelci deer anlaylar asndan yaplm "deer" tanmlarnda ortak olarak dile getirilen baz ynlere dikkat ekilebilir.
I) znelci Deer Tanmlar
Bu tanmlar, birey veya toplum asndan yaplmalarna
gre kendi ilerinde iki grupta toplanabilirler: - Birey asndan
*
168
etik
deer; a) urunda uralmas, aba gsterilmesi, gerekletirilmesi gereken; b) genellikle benimsenen, zenilen, nemsenen,
stn tutulan; c) nesne, olgu ve olaylarn kendilerinde bulunmayan, fakat insan tarafndan bunlara bireysel ve znel olarak atfedilen, ykletilen niteliktir. - Toplum asndan deer; a) bir
sosyal grubun veya toplumun btnnn kendi varlk, birlik, ileyi ve devamn salamak ve srdrmek iin yelerinin ounluu tarafndan uygun ve gerekli olduklar kabul edilen, ayn
yelerin ortak duygu, dnce, ama ve karlarn yanstan, genelletirilmi ilke ve inan(lar)dr; b) gruplarn veya toplumlarn
arzu edileni ve edilmeyeni, beenileni veya beenilmeyeni,
doru olan ve doru olmayan belirleyen temel standart veya
standartlardr.
Bu znelci deer tanmlarna kout olarak, deerlerde u
zellikler ayrdedilir: a) Deerler, zneyle, onun arzular, ilgileri, amalar, ihtiya ve beklentileri ile ilgilidirler ve znenin eylere, nesnelere, olgulara ykledii, atfettii nitelikler olarak grnrler. b) Deerler, znenin teorik deil pratik bir ynelimin
rndrler; bu demektir ki, onlar, znenin eylere, nesnelere,
olgulara sonradan ekledii niteliklerdir, c) Deerlerin zneden
bamsz bir varlklar, bir kendilikleri yoktur, d) Deerler,
"olan" deil, "olmas gereken"i ifade ederler, e) Deerler, znenin ilgi, ama, arzu ve beklentilerine uygun olanlar, yani "olumlu deerler" ve uygun olmayanlar yani "olumsuz deerler" olarak ikiye ayrlrlar, f) Deerler, znelliklerinden tr zneler
arasnda hep tartma konusu olurlar ve bunun sonucunda ortaya hep bir deer relativizmi kar.
II- Nesnelci Deer Tanmlar
Bu tanmlarda deerlerin bir gerekliklerinin bulunduundan hareket edilir. Bu gereklik, ideal, mutlak ve kutsal nitelikte olabilir. Bu demektir ki, deerler znenin kendilerini hisset-
] (fj
170
etik
en nl sofist Protagoras'n "nsan her eyin ltdr" nermesinden anlalabilecei gibi, aslnda znelci ve insan-merkezci
bir felsefe tipinin de habercileridir. Protagoras'n nl nermesini deerler sorunu asndan irdelediimizde, sofistlerin deerleri insana ait yklemeler, znenin eylere atfettii nitelemeler
saydklar aktr. Kendileri zellikle deerler sorunu stnde
durmam olmakla birlikte, sofistlerin felsefe tarihi boyunca sk
sk karmza kan znelci/relativist deer anlaynn ilk habercileri olduklarnda phe yoktur. Sofistler ilk kez kendilerinin yapm olduu, doal olan, physei ile "sonradan insan eliyle konulan", thesei ayrm dorultusunda, bata eitlik ve adalet
olmak zere, deerlerin thesei alanna (insani ve sosyal alana)
aidiyetlerinin altn izmilerdir. Deerler doa yasalarnn tmel geerliliine sahip olamamalar, tam tersine insan eliyle
sonradan konulmu (thesei) olmalar dolaysyla, herkes iin her
zaman geerli olamazlar. Bu durum, toplumsal yaamdaki deerler okluunu, deerler konusunda fiilen yaanan relativizmi
de aklar. Bunun gibi, Prodikos, inan ve deerlerin psiik kaynakl, yani insann dnme ve duygulanmlarnn (pathos) eseri olduunu belirtmekle, deerler sorununa psikolojist ynelimli bir dn ve irdeleyi ekli getiren ilk filozof olmutur.
- Sokrates, Platon ve Aristoteles 'te Deerlerin Nesnellii
Grek felsefesinin bu adnn, sofistlerin relativist, tikelci
ve duyumcu tavrlarna kar, mutlak, tmelci ve rasyonalist
bir felsefe tipininin en nemli ve etkili temsilcileri olduklar bilinir. Sokrates'in ahlksal yaam tmel dorularn (episteme)
buyruuna, ahlk bilginin determinasyonu altna sokma abas,
sofistlerin epistemolojik ve ahlksal relativizmlerine bir tepkiden de kaynaklanyordu ve o bu relativizmi tmelci ve rasyonalist bir tavrla amak istiyordu. Sokrates tmelin bilgisinin, doru bilginin, "yi"nin de kayna olmas gerektiini ileri sryor-
] (fj
du. Bilgisel doruluk ahlksal dorulukla eitleniyor, hatta zdeletiriliyordu ki; bu durumda doru bilgi (episteme), tmel
deerleri mmkn klan koul oluyordu. Akl dzeni ile evren
dzeni trde sayldklarndan, doru bilgi (episteme) kozmosun, evren dzeninin zneden bamsz, nesnel ve tamuygun
(adequat) bilgisidir. Sokrates bilgide ve deerde, bylece nesnelciliin/tmelciliin/evrenselciliin de temsilcisi oluyordu.
Platon, Sokrates'in Doru ve yi arasnda kurduu zdelie Gzel'i de katyor ve o da hocas Sokrates gibi, deerlerin
nesnelliinden sz ediyordu. Platon ve hemen tm rasyonalist
Grek filozoflar iin, "Varlk deerle domutur" (Parmenides);
yani varolma, deerli olmay bizatihi ierir. Dolaysyla yzyllar sonra yenia felsefesinde karlatmz olan - olmas gereken, bilgi - deer ayrmlar, ilkan rasyonalist filozoflar iin
geerli deildir. Sokrates'ten sonra Platon da, Grek rasyonalizmine zg olarak, varlk ile deeri, olan ile olmas gerekeni birbirlerinden ayrmaz. O, kendi rasyonalist idealizmine uygun
olarak, varlklar yukardan aaya, tam bir hiyerari iine sokar. En stte Tanr yer alr. Daha sonra aaya doru tinsel, ruhsal ve maddi varlk alanlar sralanr. Bu varlk hiyerarisi, "Varlk deerle domutur" inanc dorultusunda, ayn zamanda bir
deer hiyerarisini de ierir. Varlk hiyerarisinde en stte yer
alan en deerli, en altta yer alan en deersizdir. Baka bir deyile, varlk dereceleri, deer derecelerine tekabl eder. Tin alannn mutlakln alan olduunu sylemekle, Platon, varlk dereceleri ile deer dereceleri arasnda kurmu olduu denklik (tekabliyet) nedeniyle, mutlak deerlerden de ikin olarak sz etmi
olur. Ve Platon mutlak deerlerden sz etmi olmakla, kendisinden sonra felsefe tarihi ve ayrca teoloji ve dinler tarihi boyunca
devam edecek olan ve ileride deerlerin znenin onlar tanmasndan, onlara ulamaya abalamasndan, onlar gerekletirmek
istemesinden bamsz olarak varolduklarn ileri sren M. Sc-
172
etik
heler ve N. Hartmann'da rneklerini greceimiz deer mutlakrf'mn (deer absolutizmi) da ilk nemli temsilci olmutur.
Aristoteles, "yi"yi, yine ayn "Varlk deerle domutur"
inanc dorultusunda, doann teleolojik dzeninin nitelii sayar
ki, Aristoteles'te de deer varla ikin, nesnel bir ey saylm
olur. Aristoteles de, kendi varlk hiyerarisine (tanrsal, tinsel,
canl, cansz varlk basamaklar) kout olarak, en yksek deeri
"en yksek iyi" olarak anlar. Doann teleolojik dzenine kout
olarak ahlkta da bir erek, bir telos olarak "en yksek iyi"ye
ulamaya almak esastr. En yksek iyi de, Grek felsefesinde
tipik olduu zere, mutluluktur (eudaimonia). Aristoteles bu nedenle bizzat mutluluk stnde deil, insan mutlulua gtrecek
nitelikler, "erdem" adn verdiimiz nitelikler stnde durur ve
onun ahlk retisi, byk lde bir erdemler retisi olur.
Aristoteles'in de mutlak olmasa da nesnelci bir deer anlayna sahip olduu bellidir (Aristoteles'in erdem retisine, bildirimin sonuna doru yine deineceim).
II- Ortaada Deerler Sorunu
Ortaada Hristiyan ve slm felsefeleri, deerler konusunda ok byk lde Grek felsefesinin ve zellikle Platon ve
Aristoteles'in izinde yrmlerdir. Bu demektir ki, Hristiyan
ve slm felsefelerinde de, deerler konusunda ynlendirici
olan, "Varlk deerle domutur" dncesidir. Ortaa bu dnceye, onu daha belirgin klan u aforizmay ekler: ex factis
mores et leges, ex moribus et legibus facta (Olgudan ahlk ve tre, ahlk ve treden olgu kar). rnein Augustinus, Platon'unkine benzer bir varlk hiyerarisi gelitirirken, varlklarn asli ve
temel deerlere sahip bulunduklarn, yani deerin varln bir
nitelii olduunu syler ve yine Platon gibi, varlk hiyerarisine
kout bir deerler hiyerarisi gelitirir. En deerli varlk, Tanr,
en tepede bulunur. Tanr'nn altnda melekler, onlarn altnda
] (fj
174
etik
] (fj
176
etik
lemez: Modern bir felsefe disiplini olarak "deer felsefesi", istisnalar dnda, 19. ve 20. yzyl Alman filozoflarndan bazlarnn abasyla ortaya km ve felsefe disiplinleri arasndaki
yerini bu filozoflar sayesinde almtr).
- Lotze 'rin Eklektizmi
Deer felsefesinin kurulu ve geliiminde ilk anlmas gereken filozof R. H. Lotze, ilk felsefe akm ise 19. yzyln ortalarnda ortaya km olan Yeni Kantlktr. u sakncasz sylenebilir ki, "deer" kavramn kkl bir ekilde felsefeye sokan
ve "deerler felsefesi" adyla yeni bir felsefe disiplininin kuruluuna nclk eden filozof, Lotze'dir. Lotze, felsefi tavr bakmndan teleolojik idealizm ierisinde deerlendirilen bir filozof
olmakla birlikte, faal bir bilim adam, bir tp uzmandr ve kendi felsefesinde teleolojik idealizm ile doabilimsel mekanizmi
badatrma denemesiyle anlr. Lotze'ye gre evrenin nedenselci/mekanist yoldan gzlemlenmesi ve aklanmas faaliyetine, "ayn evrenin deerlere gre anlamlandrlmas" faaliyeti elik etmelidir. Baka bir ifadeyle, doann doa bilimleri tarafndan olgu ve nesne temelinde kavranl ekline, Lotze'nin szleriyle, "doann gnl yoluyla kavranl ekli" elik etmelidir.
Doa yalnzca duyumda ve zihinde kavranlmaz; hatta daha fazlasyla duyguda (sempati-antipati, sevgi-nefret) ve deerde kavranr. O, zamannn pozitivizminin deneyimi bilgide biricik kalk noktas sayan tavrn reddeder ve doa biliminden metafizie giden bir kpr kurmak ister. Ona gre, tekil nesneler arasndaki karlkl etkileimin nedeni, gzlem konusu olamayan bir
tzdr; yle ki, bu tz, tinsel olsun cisimsel olsun, her eyin kkdr. Geri doada kesin mekanik yasalar geerlidir; fakat mekanik belirlenim altndaki bu doa bile, en nihayet yksek bir
eree hizmet eder ve dnyann mekanist yoldan incelenmesi,
ayn doadaki ikin erei kavramamz engellemez. Lotze doa
] (fj
178
etik
] (fj
nemde, ada yklenen anlamlar deiir. Sosyal bilimlerin (Rickert'in verdii adla: "kltr bilimleri"nin) asli grevi de burada
belirir: Sosyal dnya, kltr dnyas, deerlere bal, deer-ilikili (wertbeziehende) bir dnya olduundan ve fakat deerlere
verilen anlamlar boyuna deitiinden; kltr bilimlerinin asli
grevi, belirli bir a, bir toplumu, bir kltr, kendi bir defall ile ele almak ve belli bir zaman kesiti ierisinde o a, toplum ve kltrce deerlere ykletilen anlamlarla o dnemdeki insan eylemleri arasndaki bantlar kavramaktr. Bir a, toplumu ve kltr kavramann en uygun yolu, tekil tarihsel dnemlere zg deer-eylem ilikisini anlama yntemi yardmyla
saptamaktan geer. Deerler geerliliklerini yaantlarmzda
bulurlar. Onlar bir okluk gsterirler, fakat geerlilikleri bakmndan aralarnda bir derecelenme yoktur. Bu yzden entelektel deerleri estetik deerlerin, ahlksal deerleri estetik deerlerin ve entelektel deerlerin nne koymak, tekyanllklara yol
aar. Rickert, bu grleriyle zellikle Max Weber'i etkilemi,
bu grler Weber'in bir "anlamac sosyoloji" kurmasnda yol
gsterici olmulardr.
iv- Scheler ve Hartmann 'da Deerlerin dealitesi
M. Scheler, Kant etiinin formalizmini eletirirken,
Kant'n ahlksal insan duygularndan, isteklerinden, arzularndan, sevgi ve nefretlerinden arnm, ieriksiz bir akl varlna
indirgediini syler. Oysa Scheler'e gre insann ahlksal ve genelde sosyal yaam, ancak onun duygusal yanndan hareketle
kavranabilir. Yaammza aklc ilkelerden ok, sevgi ve nefret
edimleri (aktlar) sayesinde kendilerinin farknda olduumuz
deerler okluu yn verir. Bu nedenle Kant'n bo ve formel,
yani ieriksiz etii yerine, deerlerden hareket eden bir ierikli
deer etii konulmaldr. Scheler, insan hayvandan ayran en
nemli ynn, Kant'n ileri srd gibi akl deil, duygu oldu-
180
etik
unu syler. nsann hayvann gerekletiremedii bir eyi, "tinsel yaam" gerekletirmesi de, onun duygululuunun bir sonucudur. Hibir canlda "sevgi", "nefret", "tercih etme", "seme"
gibi duygular ve edimler yoktur. Sadece insan, bunlar sayesinde
bir deer duygusuna, sahip olur. Ve ite bu deer duygusunun
nesnesi, doada bulunmayan ve sadece insana geili olan deerlerdir. Duygusal edimler (emotional acts) deerlere yneliktirler, tpk kavrayc edimlerin (conceptional acts) nesnelere ynelik olmas gibi. Dolaysyla duygusal edimlerin konusu olan
deerler, rnein "gzellik", "irkinlik" vd, deneyimde gzlemlenip akl yoluyla aklanamazlar, onlar ancak duygusal edimlerle i yaantda anlalabilirler. Geri deerlerin de kavrayc
edimler yardmyla tanmlar yaplabilir, onlar hakknda da kavramlar retilebilir. Fakat bu yolla elde edilen bir deer bilgisi,
kuru bir bilgi, bir ad (nomina) bilgisi olarak kalr, bir ierik bilgisi olamaz. nk deerler bilgi nesnesi deildirler; onlar deer duygusu araclyla yaanan, dolaysyla ancak anlama konusu olabilen eylerdir. Bilgi alan kavranabilir/inteligibl ve
mantksal/lojik olmakla snrlanm bir alandr. Oysa deerler
alan intelektin, kavrama gcnn tesinde, akld (irrasyonel)
ve mantkddr (alojik). Zaten tam da bu nedenle, onlar kavrayc edimlerin deil, duygusal edimlerin konuudurlar. Scheler,
duygusal edimlerle anlalabilen deerleri drt gruba ayrr: 1.
dirimsel (vital) deerler: insan asndan deer tayan nesneler,
rnein k, hava, su ve deer tayan fiziksel ilevler, rnein
soluk almak, grmek, iitmek vd deerlerdir (Scheler nesnelerin
ve fiziksel ilevlerin deerlerini "eya deerleri" -Gtenverteolarak anar); 2. duygusal deerler, insann nesneleri ho, ho olmayan, yararl, yararsz, soylu, baya vd bulmasndan kaynaklanan deerlerdir; 3) tinsel deerler: toplumsal-kltrel alanda
ortaya kan bu deerler, kendi ilerinde alt gruba ayrlrlar:
a- estetik deerler (gzel-irkin), b- adalet deerleri (hakllk-
] (fj
hakszlk), c- salt bilgi deerleri (felsefenin konusu olan ve felsefede gereklenen deerler); 4. mutlak deerler: nesnelerle hibir balar olmayan, kutsal, kutsal olmayan, iman, kendini adama, vecd, hu vd deerlerdir.
Scheler, drt grupta toplad deerleri, bir de, a- greli, bmutlak, olmalar bakmndan da ikiye ayrr. lk ~upta yer
alan deerler, nesnelere ilikin olmalar bakmndan ortaktrlar;
oysa mutlak deerlerin kayna dirimsel, duygusal veya tinsel
bir kaynak olamaz. Mutlak deerler, zellikle kutsal deerler,
duygusal edimlerin en younlar olan "ak" ve "iman" edimleriyle yaanrlar, anlalrlar ve bunlarn yaants insana sevin,
vecd ve hu verir. br yandan, dirimsel ve duygusal deerler,
bir iradi edimi gerektirmediklerinden, bir ahlkllk, dolaysyla
tinsellik tamazlar. Bunlara karlk tinsel ve kutsal deerler insan tarafndan iradi edimler ve eylemlerle gerekletirilmeleri
gereken deerlerdir ve insann "kii" olmas, bu deerleri gerekletirme abasna baldr ve "kii", zellikle kutsal deerleri gerekletirmeye ve "ideal z" olarak "Tanr'nn varlk birlii"ne katlmaya ynelmi olan insandr.
Scheler, modern felsefenin yeni bir alan olarak "deerler
felsefesi"nin en nemli adlarndan birisidir. Onun deerlere ilikin zengin analizleri, 20. yzylda sosyal bilimlere (tin bilimlerine) de yol gstermitir. Bununla birlikte Scheler'de de, Yeni
Kantlarda grdmz zere, znelci ve nesnelci deer anlaylarnn bir karm karmza kmakta, zellikle kendi deer
idealizmi dorultusunda mutlak deerlerden sz etmesi ve hele
kutsal deerlere verdii nem, ayn Scheler'i bir teolojik mutlaklk iinde deerlendirmeyi zorunlu klmaktadr.
te, N. Hartmann, Scheler'in zengin deer analizlerinden
hareket etmekle birlikte, onun analizlerinde pek ok speklasyon olduunu da belirtir. Hartmann'a gre Scheler, dirimsel, duyusal ve tinsel bir varlk olarak "somut insan" ile mutlak ve kut-
182
etik
sal deerlerin gerekletirilmesine kendisini adam olan "ki i y i birbirinden ylesine ayrr ki, sanki Scheler'in "kii"sinin
bedeni yoktur. Hartmann'a gre Scheler'in "kiiyi "somut insandan ayrmas onaylanamaz. nsan bir "ontik btn"dr. O,
gelitirmi olduu kendi "yeni ontolojisi iinde, varl, anorganik, organik, psiik ve tinsel olmak zere drt ana tabakaya
ayrr. Bu tabakalarn hepsinde geerli olan yasa ve kategoriler
olduu gibi, baz tabakalar iin geerli olup da br baz tabakalar iin geerli olmayan yasa ve kategoriler vardr. rnein "zaman" kategorisi tm tabakalarda geerlidir; buna karlk nedensellik yasas tin tabakasnda bir yerden sonra geerli deildir.
Bunun gibi, nedensellik tm tabakalarda geerli olsa da, tin tabakasnda doal nedensellie benzemeyen bir baka nedensellik
tarz olarak "ereksel nedensellik" vardr. nsan tin tabakasnda
deerlere gre eyler ve deerlere dayal bu eylem tarz, insan
zgr klar. Deerler, Hartmann'a gre metafziksel nesnelerdir
ve Scheler'in de belirttii zere, onlar bir bilme ediminin nesnesi olamazlar. Deerler, ideal varlk alanna aittirler; fakat herhangi bir tanrsallk ve kutsallk tamazlar. Scheler, mutlak ve
kutsal deerlerden sz etmekle yanlmtr. Hartmann'a gre deerler, Scheler'in belirttii zere, bir deer duygusu eliinde
hissedilirler. Yine Scheler'in belirttii gibi, deer duygusu bir
alg tr, deer bilgisi de bir nesne bilgisi deildir. Deerler,
ideal varlklar olarak, deimezler, fakat deer duygusu her ada, her kltrde deiir. Deer duygusu deerlere her yneliinde, ayn deere daha nce verilmi olan anlam geride brakr,
ona yeni bir anlam ykler. Dolaysyla deien, deere farkl zamanlarda verilen anlamlardr; fakat deerin kendisi zaman ierisinde deiime uramaz. rnein her an, her kltrn
"iyiden anlad ey deiik olabilir; fakat bundan dolay
"iyinin idealitesi deimez.
Deerler bizim onlar anlamamza bal olmadklar gibi,
] (fj
184
etik
koparlar. Bylece zellikle kalplap katlaan geleneksel deerler dnyay gerek haliyle grmemizi engelleyen perdelere
dnrler. Buna ramen, anlam ve amalarn kaybetmi olsalar da, geleneksel deerlerin byk bir ksmnn muhafazasna
aba sarfedilir, nk bunlar sre ierisinde kitlelerin sna
olurlar. zellikle Hristiyanla zg deerler, kalplap katlam olsalar bile, kitleler iin kompensan, yattrc ve uyuturucu ilevi grdklerinden zenle muhafaza edilirler. Geleneksel
deerler, kitle kltrne aittirler ve kendi ayaklar zerinde durmay beceremeyen kle ruhlu insanlar rahatlatan eyler olarak,
kle ahlkn pekitirmeye yararlar. Mutlak deerler, hele hele
kutsal deerler, Nietzsche iin Hristiyan uydurmaclnn ve
ikiyzllnn rnlerinden baka eyler deildirler. Buna
karlk Nietzsche, deerlerin "g istenci (iradesi)" zemininde
yaratlmas ve bylece insann kendini amas, "st insan" olmas gerektiini ileri srer. nsan, deerleri olduklar gibi benimsemek yerine, yeni deerler yaratmaldr. Bunun iin de nce mevcut deerleri andrmak, onlar ykc bir tavrla derinliine
eletirmek ve yeni deerler ileri srmek, ksacas deerleri yeniden deerlendirmek zorundadr. Byle bir insan iin artk deerler hazr olarak bulunan eyler deil, hep yeniden yaratlmas
gereken eylerdir. Yaamn dizginsiz ak iinde, insan, g istenci ile, her yaama aralnda deerler yaratr. Yaamn her n
kendi perspektifini retir ve tam da bundan tr perspektifler
okluu kadar deer vardr. Ve insan, ancak belli bir perspektif
altnda deer yaratabildii lde "st insan" olabilir ve ancak
byle olabildii lde zgrdr. "st insan", gelenee ve muhafazakrln rahatlna ve uyuturucu kafa lksne itibar etmeyen insandr. Nietzsche'de zgrlk, bir bakma, kendi g
iradesi ile deerler yaratmak ve bu deerlere gre yaamaktr.
Nietzsche'de deerlerin kaynann insan olduu, onun her trl nesnelci/idealist/mutlak deer anlayna radikal bir ekilde
] (fj
kar kt aktr.
v- Marksist Deer Anlay:
Marksizmin deer eitleri ierisinde zellikle ekonomik
deerleri n plana karmasyla karakterize olduu bilinir.
Marksist terminolojiye gre "styap" kurumlar ile koutluk
ierisinde dnlmesi gereken ahlksal ve estetik deerler,
ekonominin ve ekonomik deerlerin tinsel uzantlarndan ibarettirler. Marksizmin deerleri kayna itibaryla znel sayd ve
onlar zneleraras ilikilerin bir rn olarak grd aktr.
Fakat Marksizmin deerlerle ilgili olarak yapt u saptama
nemlidir: nsan, toplum ve tarih hakkndaki bilgimiz, yaanlan
an deerlerinden bamsz, bu anlamda yansz bir bilgi olamaz. Sosyal bilimlerde aratrmann her aamasnda ahlksal ve
zellikle politik deerlerin yn vericilii sz konusudur. Sosyal
bilimler ideolojik disiplinlerdir ve byle olmamalar mmkn
deildir.
3. Deer Felsefesinin Temel Sorunlarna Ksa Bir
Toplu Bak
Felsefe tarihinde deerler sorununa ilikin olarak ortaya
atlm en etkili grlerden bazlar, buraya kadar, ksaca ve deinmeler dzeyinde gzden geirildi. imdi, analitik bir tavrla
deerler sorununa eilmek denenebilir. Bu, ayn zamanda, deerlere ilikin olarak yukardaki tarihede deinilmeyen baz
grleri de anma frsat salayacaktr.
Deerlere ilikin olarak temel sorun ayrt edilebilir: 1.
deer relativizmi ve deer oulculuu sorunu, 2. deerlerin insan eylemlerindeki belirleyicilii sorunu, 3. deer ile bilgi/bilim, deer yargs ile olgu yargs arasndaki iliki sorunu.
186
etik
] (fj
188
etik
mu, Toreltsch'n "relatif mutlaklk" terimini andran "varolusal mutlaklk" terimiyle adlandrr. Ne var ki, "varolusal mutlaklk"n baz bireylerde gerekleen veya gerekletiine inanlan bir yaant olmas, baka bireylerin bu yaantya sahip olmalarnn zorunlu koulu olamayacandan ve zaten birok insann
byle bir eyi yaamadklar deneyimle bilindiinden, Jaspers'in
de farknda olduu zere, byle bir yaant evrenselleemez.
Ayn kartlkla ilgili olarak Nietzsche'nin de adn anmak
gerekir. Yukarda Nietzsche'nin znelci/relativist/perspektivist
bir deer anlayna sahip olduu belirtildi. Fakat ilgintir ki, ayn Nietzsche, yaama sinmi olan bu deer relativizminin doadan, doann durmak bilmeyen oluundan, akndan kaynaklandn da syler ki, baz yorumcular, Nietzsche'deki relativizmin/perspektivizmin kendisini nesnelci ve hatta mutlak bir doalcln rn olarak deerlendirip, Nietzsche'de bir "mutlak relativizm"den sz edilebileceini belirtirler.
- Deerlerin nsan Eylemlerindeki Belirleyicilii Sorunu:
M. Scheler ve N. Hartmann, kendi nesnelci deer anlaylar dorultusunda, deerlerin insann istek ve davranlarndan
bamsz bir alan oluturduunu dnrler. Bununla birlikte bu
deerler alan insan eylemlerini belirleyen bir mercidir. Baka
bir ifadeyle, deerler insana dsaldrlar, kendi nesnellikleri iinde insandan bamszdrlar. Onlar insana gelmezler, insann onlara ynelmesi ve onlar gerekletirmesi gerekir. Bu u anlama
gelir ki, deerlerin belirleyicilii zorunluluk tamaz; tam tersine onlar, insanlar onlara ynelip onlar gerekletirmek istedikleri srece bir belirleyicilie, yani olumsal bir belirleyicilie sahiptirler. Bunun gibi, sofistlerden, Hume bata olmak zere yenia empiristlerine, Sartre gibi 20. yzyl varoluularna ve
gnmzn baz hermeneutikilerine kadar, deerleri zne kaynakl ve znelerarasln rn sayan znelci deer anlay ta-
] (fj
raftarlar da, deerlerin belirleyiciliinin zorunlu olmad konusunda nesnelci deer anlay taraftarlaryla uzlarlar. rnein Sartre, insan eylemlerini nceleyen ve onlara k tutan bir
deerler alan olmadn, tam tersine deerlerin nnde, onlar
yaratan znenin yer aldn belirtir.
Deerlerin insan eylemlerini belirleyiciliinin zorunlu olmad konusunda znelci ve nesnelci anlaylar uzlam olsalar da, u sorunun yantnda birbirinden ayrlrlar: ster nesnel ister znel saylsnlar, deerler deer duygusu araclyla veya
bir seim ve tercih sonucu benimsenip gerekletirilecek eyler
iseler de, birey deerlere ilikin olarak yapaca seim ve tercihle aslnda tm insanl gzeten bir seim ve tercih yapm olmaz m? zellikle tinsel deerler iin durum bu deil midir? rnein "eitlik" gibi bir deer sadece bireysel bir seim ve tercih
konusu olabilir mi? Birey, deer olarak "eitlik"i zaten sadece
kendisi iin isteyemez. nk "eitlik", birden fazla bireyin varln gerektirir. O halde, birey olarak deerlere ilikin olarak
yaptmz her seim ve tercih, kendiliinden ve ayn anda, toplumsal, zellikle de ahlksal ve siyasal bir nitelie brnr. Baka bir ifadeyle, deerlere ilikin her bireysel seim ve tercih, ister istemez ve ikin olarak bir genelgeerlik iddias tar (Jaspers'in bu konudaki saptamasn yeniden anmak uygun olur).
yle ki, deerlerle ilgili her bireysel seim ve tercih, deerlerin
belirleyicilii altna girmeyi getirir ve deerler, belirleyicilikleri
bakmndan, otomatikman, Kant'n "kategorik imperatif'ini hatrlatan bir nitelik kazanrlar. Kendimiz iin isteyeceimiz deerin bakalarnn da istemesi gereken deer olmasn bekleriz. Ve
deerlerin insan eylemlerini belirleyicilii sorununda, bu noktada, teorik zeminde almas mmkn olmayan bir amazla kar
karya kalrz: Bireysel seim ve tercihlerimizin bakalarnn da
bireysel seim ve tercihleri olmasn arzu etmemiz ve bunu beklememiz, zellikle ahlksal ve siyasal deerlerimiz bata olmak
190
etik
zere, tinsel deerlerimiz sz konusu olduunda, tam bir atmaya yol aarlar. nk bizim znel (bireysel/grupsal/zmresel/snfsal) seim ve tercihlerimizi benimsemeyen ve hatta reddeden, fakat bizimkilerden farkl olan kendi znel (bireysel /
grupsal/zmresel/snfsal) seim ve tercihlerinin bizim tarafmzdan kabul edilmesini bekleyenler vardr, hep olmutur. Kendi seim ve tercihimizin biricik, tek ve genelgeer olmas, bu
yzden fiilen mmkn deildir. Birey, grup, zmre ve snf olarak her eyimizi kendisine dayayacamz tek bir ahlksal ilkemiz, tek bir deerimiz olsa bile, bu ilke ve deer tm insanl
birletirecek, tm insanlk iin geerli tek ve biricik ilke ve deer olamayacak, baka birey, grup, zmre ve snflarn baka ilkeleri ve deerleri olacaktr, olmutur. Bu yzden, bu noktada
genelgeer ve evrensel deerler arayan bir felsefi giriimden artk yardm beklenemez. Baklacak yer tarihtir. Tarih bize, birey,
grup, zmre ve snflarn deiik ve ok kez kart ilke ve deerler erevesinde srekli attklarn retiyor. yle ki, deerler, birbirlerine indirgenemez ve birbirleriyle badamaz bir
okluk gstermektedirler. Deerler okluu ve oulluu, bir tarihsel realitedir.
Ben, bu okluk ve oulluun, deerlerin zne kaynakl olmalarndan meydana geldiini ileri sren znelcilerin, zellikle
de "zne"yi "tarihsel zne" olarak kavrayanlarn yannda yer
alyorum.
Deerler doadan ve herhangi bir metafiziksel kaynaktan
deil, kendi varoluumuzdan, z itibariyle tarihsel olan, bu demektir ki, srekli deien kendi varoluumuzdan karlar ve eylem ve kararlarmz srekli ynlendirirler. yle ki, birey, grup,
zmre ve snf olarak yaammzn alaca yn, bu deerler okluu ierisinden yaptmz seime baldr. Tam da bu yzden
bu deerler okluu, Max Weber'in iaret ettii gibi, sosyal yaamda hi bitmeyecek gibi grnen bir deerler savana yol
] (fj
aar. Bu deerler okluunu amak, bu deerler savan bitirmek iin uzlatrc/eklektik bir deerler sistemi veya bir deerler metafizii pekl ortaya atlabilir. Ve zaten bunun rneklerine insanlk tarihi ierisinde bol bol rastlamak mmkndr. rnein, Hristiyanlk ve slm gibi byk dinler, liberalizm ve
sosyalizm gibi byk ideolojiler, ortaya klarnda olmasa bile, geliim sreleri ierisinde bu trden bir genelgeerlik ve evrensellik peinde olmulardr. Fakat sonuta, onlar da, ister istemez, tek yanl deer sistemleri olmaktan kurtulamamlar, bitmek bilmeyen deerler sava iinde kendi yer ve cephelerini almaktan teye geememilerdir. Evrenselci felsefeler, bu savan
sona erdirilmesini salayamamlar, kendileri, sre ierisinde
savan taraflar olmulardr.
III- Deer ile Bilgi/Bilim ve Deer Yargs ile Olgu Yargs Arasndaki liki Sorunu
Aydnlanma'dan bu yana, "bilgi" ve "deer" kavramlar
birbirinden ayr tutulmaya, epistemoloji ve modern bilim ahlktan ve deer felsefesinden yaltlmaya allmtr. O zamandan
beri, bilgi faaliyetinin sadece nesne ve olgulara ynelik kalmas, deer bakmndan ntr ve yansz olmas gerektii ileri srlmtr. Bir baka ifadeyle, bilgi faaliyeti ve zellikle bilimsel
aratrma, sadece olgular hakknda yarglar yani olgu yarglar
ortaya koyabilir, betimlemeler ve aklamalar yapabilir, fakat
deer yargs retemez. Tabii bunun tersi de doru saylm yani deer yarglarndan olgu yargs retilemeyecei sylenmitir.
Bilgi faaliyetinin ve bilimin deerden bamszlna ilikin olarak, drt grle karlarz:
- Pozitivizm
Pozitivizmin temel tezi, bilimsel nesnelliin, ancak deer-
192
etik
den bamszlk ve yanszlkla salanabileceidir ve zaten deerden bamszlk ve yanszlk, bilimi bilim klan balca kouldur. Pozitivizme gre olgular konu alan bilim nesnel, buna
karlk deerler ve deer yarglar zneldirler. Dolaysyla bilimde deer yarglarna bavurmak, znellie ve hatta keyfilie
yol amak olur. Bilim insanlar, bilimsel aratrmann her evresinde, kiisel eilim, tavr, kanaat, nyarg, dinsel ve metafziksel inan, siyasal seim ve tercihlerinden bamsz olmak zorundadrlar. Bu bamszlk, sadece doa bilimleri iin deil, hatta
zellikle sosyal bilimler iin, bilimsel aratrma yapmann nkouludur. Doa bilimlerinin yntemlerinin byk lde sosyal
bilimler iin de geerli olduunu savunan pozitivizm, sosyal bilimleri, sadece sosyal olgular kaydetmekle yetinmesi gereken
teknik birer disiplin olarak grr. 20. yzylda da, neopozitivist
filozoflar ve Albert, Popper, Topitsch gibi kendilerine "eletirel
rasyonalist" adn veren filozoflar, zellikle sosyal bilimlerin deer yarglarndan bamszln savunmulardr.
- Marksizm
Marksizm pozitivistlerin yaptklar olgu yargs - deer
yargs ayrmn reddeder. Marksistlere gre, pozitivizm s bir
deneyimcilie dayanr ve en nemlisi, tarihsel/toplumsal gereklik alannn, bireylerin, gruplarn, zmrelerin, snflarn bilincinden bamsz olma anlamnda, "nesnel" bir tavrla inceleneceine inanr. Oysa tarihsel/toplumsal gereklik srekli deien bilin ieriklerine gre, deiik ekillerde kavranr. Bireylerin, gruplarn, zmrelerin, snflarn bilinleri ise, her zaman tarafldr ve pozitivistlerin anlad anlamda "nesnel" olmas
mmkn deildir. Gruplar, zmreler ve snflar, sosyal dnyay
kendi grup, zmre ve snf bilinleri ve en nemlisi kendi deerleri dorultusunda, yani tarafl olarak inceleyebilirler. i snf,
tarihe ve topluma, kendi snf bilinciyle, emein en yksek de-
] (fj
er olduu bilinciyle eilirken, burjuvazi en yce deerin kiisel zgrlk, zgr giriim ve refah olduu bilinciyle eilir. Pozitivizm de aslnda tarafldr; nk o szde "nesnel" olma iddias ile, burjuvazinin ve tekelci kapitalizmin snflar aras kartlklarn stn rtmeye ynelik politikalarna hizmet etmektedir. Baka bir ifadeyle, pozitivizm, kapitalist Bat'nn kendi yanlln "nesnellik" klf ierisinde saklamasna ve ayn yanll
yanszlk olarak lanse etmesine yardm ve yataklk etmektedir.
- IVeberci Gr
Weber, sosyal dnyann deerlerle bezenmi bir dnya olduu konusunda Marksizmle uzlar. Ona gre de, tarih ve toplum dnyas, ancak deerlerle insan eylemleri arasndaki nedensellik yoluyla kavranabilir, anlalabilir. Ayrca Weber, sosyal
bilimcinin deer yarglarndan bamsz olamayaca konusunda da Marksistlerle uzlar. Ne var ki, Weber'e gre, deerler
balangta aratrma alanlarnn ve konularnn seiminde aratrmacy ynlendirse bile, aratrma srecine geildikten sonra
aratrma tarafsz bir biimde yrtlmeli ve aratrma sonular da yansz bir tutumla sunulmaldr.
v- Hermeneutik Geleneinde Bilgi-Deer likisi Sorunu
Hermeneutik geleneinde, zellikle Dilthey, Aydmlanma'dan bu yana olan geliimiyle epistemolojiyi tek yanlla tutuklanm sayar. Ona gre, Locke, Hume ve Kant'tan beri, bilen
zne, sadece, d dnyay alglayan ve algladklarn zihinsel ilemlerden geirerek bilgiye dntren znedir. Oysa Dilthey'a
gre, insann totalitesini paralayarak alglayp tasarlayan zne
anlamnda bilen zneyi teorik akla, hisseden, arzulayan ve
amalayan zne anlamnda pratik zneyi pratik akla havale etmek, Kant'tan beri epistemolojinin bir yanlgs olmutur. Yenia epistemolojisi, insann psiik ve tarihsel ynn budam,
Etik / F13
194
etik
onu sadece bilen zneye indirgemitir. Oysa Dilthey'a gre, yaama ierisinde insan, dnya karsna sahip olduu yetilerin btnlyle, bunlarn aralarndaki ok ynl ilikilerin tmlyle kar. Dolaysyla bilme yetisi, insann sahip olduu yetilerin eitlii ierisinde, bu yetilere smsk bal olan bir yetidir
ve hatta insann isteyen-hisseden-amalayan ve en nemlisi deerler koyan yan bilgi reten yanndan nce gelir. Baka bir ifadeyle, bilgi reten edimler saylan alglama, tasarmlama ve dnmeyi, isteme, hissetme, amalama ve bunlar araclyla oluan bir temel edim olarak deerlendirme, deer yaratma edimleri nceler. Dolaysyla insann d dnyay ve bizzat kendi dnyas olarak tarih ve toplum dnyasn kavraynn yaptalar,
insann psiik totalitesi, dier bireylerle girdii ilikiler zemininde kazanm olduu yaama deneyimidir ve yaama deneyiminin iinde en nemli ve geni alan deerler kaplar.
Bu, u anlama gelir: nsann tarihsel olarak oluan yaama
deneyiminden ve deerlerinden bamsz bir bilme gc ve yetisi yoktur. Bilgi yargs ve olgu yargs, bilgi ve deer arasnda
yaplagelmi olan ayrmlar, sahte ayrmlardr. nsann dnya
karsndaki tavr, bilgi edinmeci (epistemist) bir tavr olmaktan
ok, sahip olduu g ve yetilerin birlikte almasyla gerekleen anlamac/yorumlamac bir tavrdr. Sonu olarak, bilgi ve
bilim faaliyeti, pozitivistlerin sandklar gibi, deerden arnm
olamaz, byle bir ey mmkn deildir ve ayrca arzu edilir bir
ey de deildir. rnein bir tarihi "ge kapitalizm"den sz
ederken ve bu "ge kapitalizm"in "kapitalizmin bozulmu bir
devam" olduunu belirtirken bir olgu yargs m vermektedir,
yoksa bir deer yargs m? Bu sorunun hibir tam yant yoktur.
Buna ancak, olgu yargs - deer yargs ayrmnn sahte bir
ayrm olduu veya her deer yargsnn bir olgu yargs, her olgu yargsnn bir deer yargs ierdii eklinde bir yant verilebilir. Tam da bu yzden, sosyal bilimlerin (veya hermeneutik ge-
] (fj
lenekteki adlaryla: "tin bilimleri") amac bilmek deil, anlamaktr. lgintir ki, pozitivistler, bilgi ve bilim faaliyetinin deer
yarglarndan bamsz olmas gerektiini iddia ederlerken, bir
olmas gereken'den sz ettiklerinin, yani ahlksal ve deersel
nitelikte bir yargda bulunduklarnn, bir deer yargs verdiklerinin farkna varamamlardr. Hermeneutik adan bakldnda
unlar belirtmek kanlmaz olur: Onlar da anlamak gerekir;
nk onlar bilirler ama anlamazlar.
4. Deerler ve Erdemler
- Deer -Erdem likisi
Deerlerden sz edildii her durumda, "erdem"den de sz
etmek kanlmazdr. nk "erdem", ister znel ister nesnel saylsn, deerin znel balla, korelatdr. Erdem, ilka ve ortaan deerleri varln iinde gren rasyonalist ve nesnel idealist retilerinde iddia edilenin tersine, zneye ait bir eydir ve
deere ynelik eylem iin znenin gereksindii liyakat, yararllk ve yeterlilik olarak anlalabilir. Baka bir ifadeyle, erdem
(arethe, virtus) bir deerin gerekletirilmesinde znenin belirli
tarzda eylemlerde bulunabilme kapasitesi, yetisi ve yeterlilii
anlamna gelir. rnein bir atn erdemi, gl olmas ve hzl
koabilmesidir. (Trkede "erdem", nceleri "artam" eklinde
syleniyordu. "Artam"n "artmak" fiilinden geldii anmsandnda, "artam" veya "erdem"in, insanda fazladan bulunmas gereken bir kapasite olarak anlald aktr. "Erdem" karl
olan Arapa "fazilef'in de "fazlalk"la ilgili bir fiilden geldiini
biliyoruz).
Buraya kadar birka yerde deindiimiz deerler okluu
ve oulluu fenomeni, beraberinde bir erdemler okluu ve oulluunu da getirir. Ksa bir tarihsel bak, bunu grmeye yetebilir.
196
etik
Antikan site devletlerinde "erdem" dendiinde ilk anlalan ey, politik ynden etkili, gl, gerektiinde gz kara olma ve politik hkimiyet kurabilme kapasitesidir. "Erdem" karl olarak Grekede kullanlan "arethe" terimi, "gllk, yiitlik" anlamlarna gelen bir kkten gelir ve aristokratik bir kltrde tek erdemin "gllk", "yiitlik" olmas da anlalabilir bir
husustur. Oysa demokratiklemenin hzland bir dnemin filozoflarnda, rnein sofistlerde "arethe"nin aristokratik (ve tek)
anlam deiir. Deerler konusunda znelci olan sofistler iin
erdem, insann kendisini evresine en iyi ekilde kabul ettirebilmesi iin gerekli olan kapasitedir. Bir baka ifadeyle, sofstik erdem, szcklerin ikna arac olarak kullanlmasnda bir stn
tekniktir. Buna gre erdemli insan ikna gc yksek olan, dili
ikna arac olarak kullanma kapasitesine, retorik gce sahip bulunan insandr. Ne var ki, tm insanlarn bu ve benzeri tekniklere, kapasitelere, glere sahip olmalar beklenemez. Erdemler,
hayat kolaylatrc pratik yeterliliklerdir ve koullara gre deiiklik gsterirler. Buna karlk Sokrates ve Platon, bu sofstik
erdem anlayna iddetle kar karlar. Onlar, kendi nesnelidealist ve evrenselci deer anlaylar dorultusunda, erdemleri
de nesnel ve evrensel klarlar. nk evreni, kozmosu yneten
tanrsal akl, Logos, insan kozmik dzene uyum gstermekle
ykml klmtr. te, erdemler, bu ykmll yerine getirebilmek iin gereken nesnel yeterlilikler ve kapasitelerdir ve tm
insanlarda mevcutturlar. Olsa olsa, onlarn dourulmalar (maiotik), uyandrlmalar, harekete geirilmeleri, bu yolla alkanlk
yaratacak ekilde edinilmeleri (habitus, esis) gerekir. Grek felsefesinde tipik olduu zere, en byk deer mutluluktur (eudaimonia). Dolaysyla erdemler, en yksek deer (en yksek iyi)
olarak mutluluk deerinin gerekletirilmesine ynelik tinsel
edinimlerdir (habitus, esis). Erdemler, mutlu olmann koullardr. Platoncu okulda bu konuda drt temel erdem kabul edilir:
(fj
198
etik
olduklar realitesini deitirememekte, iin ilgin yan, bu relativiteyi amak iin giriilen her nesnelci, evrenselci ve mutlak
felsefi giriim, tarihsel sre ierisinde, giriimler ierisinde
herhangi bir giriim olarak kalmakla, dier giriimler karsnda
kendi relativitesini yaratmaktadr. Deerler ve erdemler tarihsel
situasyonlara baldrlar ve anlam ve nemlerini o situasyon ierisinde bulurlar.
Nesnelcilik, evrenselcilik ve mutlakl, deiik almalarmda ve zellikle son yllarda, gnmzn Anglo-Amerikan
gdml kresellemecilii rneinde, sk sk eletiriyorum.
Burada da deerler sorunu ile ilgili olarak unlar sylemek isterim:
Deerler ve erdemler relatiftir, tarihsel koullara gre srekli deiirler. Bu nedenle hibir sosyal grubun, hibir toplumun, hibir kltr evresinin deer ve erdemleri nesnel, evrensel ve hele hele mutlak olamaz. Felsefe, Greklerden beri iddia
edildii zere, hi de "mitos"un yerini "logos"un almasnn bir
meyvesi olmamtr. nk "evrensellik" fikri bir mitos, hem de
yaayan en gl felsefi mitos olmaya hl devam ediyor. Tarih
bilincinden yoksun olan Grekler ve onlarn modern Bat'daki izleyicileri, "evrensellik" ile "tarihsellik"in elitiini hi de aka grememiler, Hegel gibi bunu gren baz filozoflar ise, "evrensel'^ "tarih"in sonunda ulalaca zehabyla ve Hristiyanca
kayglarla felsefi topyalar retmilerdir. Bat'nn rettii ve ihra ettii bu evrenselci dnme modelinden ve bu model ierisinde ortaya srlen evrenselci felsefelerden artk yarar bekleyemeyiz.
Tarih bilinci unun da bilincidir: "Evrensel"in gereklemesine tarihsel olarak imkn yoktur. inde bulunduumuz sosyal grup, toplum ve kltr evresinin deer ve erdemlerine ne
lde ballk gsterirsek gsterelim, bunlarn tarihsel sre
ierisinde deieceklerini hatrdan karmamak zorundayz. Ne
199
var ki, bu deiimin nitelii ve ekli hakknda ak bir bilince ihtiya vardr. nemli olan, bu deiimin; baka sosyal grup, toplum ve kltr evrelerinin etkilerine elden geldii kadar ak olmakla birlikte, bal olduumuz sosyal grup, toplum ve kltr
evresinin kendi i dinamikleriyle gereklemesini salamaktr.
Aksi halde, deerlerini ve erdemlerini baka sosyal grup, toplum
ve kltr evrelerinin ikna ve g yoluyla tayin ettii, baml
sosyal grup, toplum ve kltr evrelerinin baml insanlar olmaktan kurtulamayz. Bugn "kreselleme" terimini bir de deerler ve erdemler asndan irdeleme, yorumlama ve eletirme
grevi, zellikle ve ncelikle bizim lkemiz gibi lkelerin flozoflarnca yerine getirilmesi getiren bir grev olarak duruyor.
201
EK-2
Ahlk Hukuku nceler*
Giri
Etik ve Hukuk Felsefesi: Kavramlar, Sorunlar, Yaklamlar konulu bu seminer, adnn belli ettii zere, hukuk felsefesi
ve etik arasndaki bantlar, ncelikle "ahlk", "hukuk", "ahlk felsefesi (etik)", "hukuk felsefesi" kavramlarnn tanmlanp
irdelenmesi ve bantlarn bu irdeleme zemininde kurulmasn
amalyor. Dolaysyla burada iki felsefe alannn temel kavramlarnn tanmlarna arlk veren bir seminer almasnn gerekleecei, tartmalarn tanmlarda ve her iki alann kavramlar arasndaki bantlarda younlaaca bellidir. Ben de bildirimin nemli bir ksmn nce bu kavramlarn tanmlanp irdelenmesine, daha sonra bunlar arasndaki bantlar, tarihsel rneklere bavurarak, ahlkn hukuku ncelediine ilikin tezim dorultusunda kurmaya ayrdm. yle ki, bildirimin nemli blmn tanmlar ve kavramsal bantlar oluturdu.
Seminerin amacna uygun olaca inancyla, bildirimi
blm halinde sunmay planlyorum: A- lk blmde, "ahlk"
ile "hukuk" ve "ahlk felsefesi" ile "hukuk felsefesi" terimleri*
202
etik
nin anlamlarn, ahlkn hukuku ncelediine ilikin tezimi pekitirmek amacyla irdelemeye ve buna bal olarak ahlk ilkelerinin hukuk ilkelerine gre teorik ncelie sahip bulunduklarn gstermeye alacam. B- kinci blmde, tezimi, hukuku
ahlk, siyaset ve ekonominin uzantsnda bir tarihsel/kltrel
rn olarak grmemizi salayacak birka tarihsel rnek zerinde durmak suretiyle, bu kez pratik/tarihsel planda pekitirmeyi
deneyeceim. C- Sonu blm niteliindeki nc blmde,
son iki yz yldr Bat tarihinde nemli rol oynayan ve bizde de
yansmalarn bulan liberal ahlk, liberal hukuk, liberal ekonomi
ve liberal siyaseti, ahlkn (ve ayrca ekonomi ve siyasetin de)
hukuku ncelediine en son ve en yaygn rnekler olarak, Trkiye'deki ekonomik ve siyasal uygulamalarla da koutluk kurarak, birka ynden eletirip deerlendirmeye alacam.
A- Tanmlar, Ortaklklar ve Ayrmlar
1. "Ahlk", "Hukuk", "Ahlkfelsefesi" ve
"Hukuk Felsefesi" Terimleri:
nce, "ahlk" ve "hukuk", daha sonra "ahlk felsefesi
(etik)" ve "hukuk felsefesi" terimlerinden ne anladm kabaca
belirtmeliyim:
1.1. Ahlk: Ahlkn, "iyi" olduuna yaama deneyimiyle
veya refleksiyonla inanlan ya da irdelemeksizin benimsenmi
veya bir otorite tarafndan dayatma yoluyla benimsetilmi bir
yaam anlayndan, bir yaam tarzndan kaynaklanan kurallar
ve bu kurallara uygun eylemler btn olduu sylenir. (Bu durumda "kt"nn, bu kurallarn ve bunlara uygun eylemlerin
kart kurallar ve eylemler olaca bellidir.) Bu kurallarn birbirleriyle tutarll ve kendi aralarnda hiyerarik bir dzeni her
zaman olmayabilir. Buna karlk felsefeler ve dinler, kendi alarndan, bir ahlksal tutarllk ve bir kurallar hiyerarisi pein-
203
de komaktan geri kalmazlar. Zaten ahlksal yaamn felsefi veya dinsel ynden temellendirilmesindeki amacn, ahlksal yaam belli felsefi ilkeler veya dinsel dogmalarla tutarl bir kurallar
hiyerarisine gre dzenlemek olduu bellidir. Ne var ki, bir
toplum ierisinde ve belli bir tarihsel dnemde bireylerin veya
bir toplumsal kesitin, hatta btn olarak bir toplumun fiilen yaad ahlk veya ahlklarn byle bir tutarl ve hiyerarik kurallar btnne dayandklar olduka phelidir. Normatif bir kurallar btn olarak bir ahlk retisi ile toplumsal/tarihsel bir
fenomen, bilfiil yaanan bir ey olarak ahlk arasnda tam bir rtme, ancak bir ideal olarak kalr. yle ki, bir normatif kurallar
btn olarak felsefi yoldan sistematik olarak temellendirilmi
veya dinsel yoldan dogmatik olarak gelitirilmi bir reti halindeki bir normatif ahlk ile tarihsel/toplumsal bir fenomen ve yaanan bir ey halindeki ahlk, ahlk olgusu arasnda tam bir rtme olmad, bizzat insanlk tarihinin bize rettii bir husustur.
br yandan ister bireysel ister toplumsal bazda anlalsn;
ahlksal eylemi ahlksal olmayan eylemden ayran baz ltler
de tabii ki vardr: Bunlarn balcalar; () bizzat benimsenen veya tre, alkanlk, dinsel grenek vd yollarla benimsetilmi bir
kurala dayanarak eylemek ("gereklilik", "doruluk", "erdem");
() bakalarn gzetmek ("dev", "eitlik", "zgecilik"); ()
eylem srasnda belli seenekler arasndan birini veya birkan
bilinli olarak tercih etmek ("irade", "zgrlk"); (v) eylemin
douraca sonucun tm getiri ve gtrlerini peinen kabullenmek, stlenmek ("sorumluluk"); olarak sralanabilir.
Anglosakson felsefe geleneinde, ahlk birey temelinde
tanmlama eiliminin ar bast bilinir. Bu gelenekte ahlk, bireyin kendine gre yaadklarnn, kendisine rehber ettii ilkelerinin, kurallarnn ve bu ilke ve kurallara uygun eylemlerinin bir
btn saylr. Ne var ki birey bir toplum ierisinde, bir tarihsel
204
etik
205
madii takdirde devletin koyduu yasalara (pozitif hukuk yasalar) dayal olarak yine devletin zorlayc eliyle gerekletirilen
yaptrmlara yol aan, dzenleyici kurallar topluluu (pozitif hukuk kurallar) olarak da anlalabilir.
Yukarda ahlk "birey"e dayal olarak tanmlamann sakncalarna deindim. Bununla ilgili olarak; () ahlksal yaamda bireyselliin ancak snrl bir seim ve tercih alan iin geerli olabileceini; () bu seim ve tercihlere bal eylemin, kii
amalamam olsa bile, en nihayet toplumsal bir etkisi ve sonucu olacan; () ahlkn, oluumu itibariyle esasen "toplumsal"
olduunu ve kaldn; belirttim. imdi, "kamu hukuku" ve
"zel hukuk" ayrm yapmak gelenek olmakla birlikte, hukuk
alannda da, "zel hukuk"un ancak "kamu hukuku" erevesi
ierisinde bireyin tercih ve seimine braklm hususlara ilikin
bir hukuk olabileceini belirtmeliyim. Sonu olarak hukuk da,
varoluunu, ancak tarihsel/toplumsal bir evrede, kamusallk
alannda bulabilir.
1.3. Ahlk ve Hukukun Ortak ve Farkl Ynleri: Yukardaki genel belirlemeler, ahlk ve hukuk arasndaki baz nemli ortaklklar ve ikisini birbirinden ayran temel ayrm da bize gsterebilir.
Baz ortaklklar yle sralamak mmkn grnyor: ()
bir kez her ikisi de ancak, insanlarn birlikte yaamalarndaki
zorunluluun bir sonucu olarak oluan toplumsal yaam ierisinde varolu bulabilirler. Ahlk ve hukuk, her eyden nce, herkesin istediini yapt yerde ortaya kacak olan kaosu nlemek
gibi bir pratik zorunluluun rnleridir; () her ikisi de bir kurallar btn olarak karmza karlar; () her ikisi de dayandklar ilkelerin nitelii bakmndan normatiftirler; bu demektir
ki bir "olmas gereken" tasarmndan hareketle oluur veya oluturulurlar; (v) birer toplumsal fenomen olarak, her ikisi de tarih
ierisinde deiebilirlik zellii tarlar. Ahlk ve hukuk, a-
206
etik
207
Burada "ahlk" ve "etik" kavramlarnn birbirine srekli kartrlan ve birbiri yerine kullanlan kavramlar olduklarna dikkat etmek gerekir. Her iki terim de etimolojileri bakmndan benzer, hatta ayn anlamlara sahiptirler. Bununla birlikte, felsefe
tarihinin eski dnemlerinden ve zellikle geen yzyldan beri, onlar birbirinden ayr tutulmaya da allmtr. Buna gre, "ahlk", her topluma, her kltre, her aa
zg olarak deiik eit ve tipler halinde karmza kan, okluk gsteren bir fenomendir. Buna karlk, "ahlk felsefesi" karl olarak "etik" terimi, rnein geen yzyldan bu yana Alman felsefe geleneinde (ve zellikle N. Hartmann'da),
eitli ahlklar zerine bir irdeleme, zmleme ve eletiri gelitirmeyi grev edinmi olan bir felsefe disiplininin ad olarak kullanlr. Byle bir etkinlik tarzna Anglosakson geleneinde 20. yzyln ortalarndan beri, ayrca "meta-etik" adnn verildiini gryoruz. Ne var ki, eitli ahlklar irdeleme, zmleme ve eletirme iinin de herhangi bir ahlkn ierisinden yaplabileceini, yani bu iin, farknda olunsun veya olunmasn, bir ahlksal kalk noktasndan bamsz olarak gerekletirilemeyeceini hakl olarak ileri srenler (zellikle relativistler ve tarihselciler) iin,
"ahlk" ve "etik" (veya: "meta-etik") terimleri arasndaki ayrm ounlukla bulank,
zorlama ve yapay bir ayrm olarak kalr. Bu gr sahiplerine gre, ahlklar ahlklar-st bir noktadan inceleme imkn yoktur. Bununla birlikte bu gr sahipleri bile, bir tarihsel/toplumsal fenomen olarak "ahlk" (veya "ahlklar") ile bunlar irdeleme, zmleme ve eletirme tarz olarak "etik" arasnda ayrm yaplmasnn bir
gereklilik olduunu ileri srmekten geri kalmazlar. Bu ayrmdan hareket edildiinde, gnmzde yaygn olarak kullanlan "tp etii", "bilim etii" vb. terimlerin uygunsuzluu grlr. Bunlarn yerine "tp ahlk", "bilim ahlk" vb. terimleri kullanmak gerekir. Fakat tabii ki, tek tek meslek alanlarnn ahlklarn genellikle ve irdeleme, zmleme ve eletirme amal olarak ele alan bir "meslek etii"nden de
ayrca sz etmek gerekir. "Etik"in bir alt dal olarak "meslek etii", eitli mesleklerin "ahlk"larn konu edinir. (Bkz: D. zlem, Ahlk Felsefesi (Ders Notlar), Ege
. Ed.Fak. yayn, zmir 1981; D. zlem (ev./der.), Gnmzde Felsefe Disiplinleri, 2. bask, nklp Yaynlar, stanbul 1997, s.333-389.)
208
etik
cei varsaymna, pozitivizmin bu temel sayltsna itibar edenlerin kullandklar bir terimdir. Oysa byle bir "meta-etik"in imknszln savunanlar, ahlklar okluunun, farknda olunsun
veya olunmasn, yine ancak herhangi bir ahlk ierisinden grlebileceini ileri srenler (zellikle relativistler ve tarihselciler)
vardr. Bu nedenle bir "ahlk felsefesi (etik)", hem eitli ahlklar inceleyen hem normatif olmas dolaysyla kendisi bir ahlk olan veya bir ahlk neren, bu demektir ki ayn anda iki zemin zerinde hareket eden bir disiplindir.
2.2. Hukuk Felsefesi: En yaygn biimsel tanmyla hukuk
felsefesi, insan ilikilerini karlkl haklar ve ykmllkler
asndan ele alan felsefe disiplinidir. "Hak" ve "adalet" kavramlarn zmleyen, eitli hukuk sistemlerinin irdelemesini,
zmlemesini ve eletirisini yapan, hukukun zn, otoritesini, toplumdaki rol ve ilevini grp gstermeye alan tutumuyla olgusal olduuna inanlan bir zeminde hareket eden "hukuk felsefesi", ayn zamanda tm tekil hukuklarn, hukuk dzenlerinin zerinde "evrensel hukuk normlar" arayan tutumuyla normatif kalr. yle ki, "hukuk felsefesi" ile "hukuk" (tekil
hukuklar, hukuk sistemleri) arasnda, tpk "ahlk felsefesi
(etik)" ile "ahlk" arasndaki ayrmda olduu gibi, giderilemez
trden bir bulanklk vardr. Bu bulanklk, daha "hukuk felsefesinin balca sorularnda hemen kendisini gsterir: 1. Hukuk
nedir?, 2. Hukukla ahlk arasnda nasl bir iliki vardr?, 3. Toplumsal ve ekonomik koullar hukuku nasl etkiler?, 4. Yasalara
"iyi" ve "kt" diye deer bime imkn veren deimez ilkeler
ve normlar (doal hukuk) var mdr? lk soru, hukuk felsefesinin olgucu, irdeleyici, zmleyici tutumunun anlalmasna
elverirler. Fakat zellikle drdnc ve son soru, hukuk felsefesinde, incelenen hukuklar okluunda zaten ierilmi olan normatifliin zerine en st dzeyde normlar, "doal hukuk normlar" veya "evrensel hukuk normlar" denilen normlar koymak
209
isteyen bir yn, yani sonuta kendisini de en st derecede normatif klan bir yn olduunu grmemizi salar. Bylece hukuk
felsefesi, tpk ahlk felsefesi (etik) gibi, iki zemin zerinde hareket eder. Bu demektir ki, hukuk felsefesi; () pratikte bir hukuklar okluu halinde karmza kan hukuk fenomenini ve
zellikle mevcut ve yrrlkteki hukuk kurallarn yani pozitif
hukuk kurallarn tanmlayc, irdeleyici, zmleyici bir tutumla ele alrken; () br yandan bu pozitif hukuk kurallarnn en
st ve deimez olduklarna inanlan veya zaten yle olduklar
dnlen ilkeler, evrensel hukuk ilkeleri denilen ilkeler bakmndan bir deerlendirmesini yapar ve tekil hukuklarn snanmasn ve denetlenmesini salayacak evrensel ltler bulmaya,
tm insanlar iin ortak bir st-hukuk gelitirmeye alr. zellikle bu ikinci ve en st derecede normatif ynyle hukuk felsefesi, evrensel olduuna inanlan temel kural ve normlara dayal
olarak "eitlik", "zgrlk" ve zellikle "adalet", "hak" kavramlarn tanmlamaya alr. Bu nedenle normatif hukuk felsefesi,
ounlukla doal hukuk retilerinin alan olarak da karmza
kar.
Bu betimlemeler, normatif ynyle hukuk felsefesini herhangi bir hukuktan ayrma gln yeniden karmza karyor. Nasl ki ahlk felsefesi (zellikle Anglo-Saksonlarn "metaetik"!), salt betimleyici ve zmleyici kalamyor ve ak veya
rtk, normatif olmak gereini duyuyorsa; hukuk felsefesi de,
salt betimleyici ve zmleyici kalamamakta, kendisi norm arayan ve reten bir tutumla almak gerei duymaktadr. *
*
Etik/
Anglo-Sakson etikilerin nemli bir ksm, 1980'lere kadar, bir "meta-etik"in normatif olmak zorunda olmadn, onun sadece betimleyici ve zmleyici kalabileceini srarla belirtmekten vazgememilerdir. Fakat yaptklar betimlemeler ve zmlemelere, ahlklar okluu ierisinden bir ahlkn, kendi liberal
ahlk\armm
yn verdiini ya grememiler, ya grmek istememiler veya bunun stn rtmeye almlardr. Hukuk felsefecileri ise, buna karlk, hukuk felsefesinin sadece
betimleyici, zmleyici kalamayacan, normatif olmak zorunda olduunu aka
F14
210
etik
211
cak yenia felsefesinde ve zellikte 19. yzylda tank oluyoruz. Ve bu gen disiplin ierisinde zaman zaman, genlie zg
bir atakln belirtisi olarak, hukuku etiin stne koyma veya
onu hi olmazsa etikten bamsz klma abalarna bile rastlanmtr. Oysa yine Kant'a bakacak olursak, bu gibi abalar bile,
ak veya rtk, bilinli veya bilinsiz, etik postlalara dayanmaktan baka bir ey yapamamlardr (I. Kant, yukarda anlan
eser; b.32).
3.2. Hukuk Felsefesinin Dier Disiplinlerle Ba: Hukuk
fenomenini ve normatif hukuk sistemlerini ele alan ynyle hukuk felsefesi ahlk felsefesinden bamsz olamayaca gibi,
ekonomi retilerinden, devlet ve siyaset felsefelerinden de bamsz olamaz. nk hukuk, her dnemde, ekonomi, devlet ve
siyasetle i ie ortaya kan bir fenomendir. Hukuk felsefesi
ekonomi retilerinin, devlet ve siyaset felsefelerinin katk ve
sonularndan yararland ve yararlanmak zorunda olduu iin,
rnein mantk ve ontoloji gibi asal ve bamsz bir felsefe disiplini deildir, olamaz. nk "hukuksal" olan, ayn zamanda
"ahlksal" ve "siyasal"dr da. Buna bal olarak, hibir hukuk
dzeni, ekonomik ve siyasal dzenden bamsz bir varlk kazanamaz. Hukuk normlar ayn zamanda ekonomik, ahlksal ve siyasal normlardr ve bir yaam gr ve ideolojiden bamsz
olarak ortaya konulamazlar.*
Hukuk felsefesinin bu bamll, onun nem, deer ve statsn drmez. Tam
tersine hukuk felsefesi; ahlk felsefesi, ekonomi retisi, devlet felsefesi ve siyaset
felsefesi bata olmak zere, felsefenin birok alanyla srekli ilikide olmann, bunlarn kavram ve tasarmlarn kullanmann, bunlarda dile getirilmi gr, anlay ve
retilerin bilgisine sahip olmann bir gereklilik olmas dolaysyla, hatta bunlardan
belli ynlerde daha karmak ve daha youn bir problematie sahiptir. A. Comte,
kendi bilimler sistemi ierisinde sosyolojiyi son sraya koyar. Onun sisteminde en
temel bilim fiziktir ve fizik, en temel bilim olmas lsnde basittir. Bir st basamaktaki kimya fizie gre daha az temel ve fakat ondan yararlanmak yani ona baml olmak zorunda olduundan dolay ondan daha karmaktr. Daha sonra sralanan biyoloji ve astronomi de, ayn ekilde, kendisinden nceki bilime gre daha az
212
etik
213
sahibi varlk yani insan olarak, akln herkese datlm olmasndan (distributio rationis) dolay, eitiz. Ortaa bu eitlik tanmn deitirir. Ortaaa gre hayvan olarak da, insan olarak da
eit deilizdir. Fakat Tanr, insanlar tinsel ynden eit grr. nsanlar dnyevi ynden deil, fakat Tanr'nm nezdinde eittirler;
Tanr Mahkemesi (Eskaton) nnde, herkes ayn konum ve deerdedir. Yeniala birlikte yeni ve kapsaml bir eitlik tanm
ile karlarz. Yeniada eitliin drt anlam zerinde durulur:
() ahlksal (ve belirleyici) anlam: nsan (Tanr iin bile) ara
deil, ama olmaldr; o yalnzca insan olmas dolaysyla deerlidir ve bu deer tm insanlar iin ayndr; () siyasal anlam: insanlar yneticilerini eit oy ilkesine gre seerler; () hukuksal
anlam: insanlar yasalar nnde eittirler yani ayn deerdedirler;
(v) ekonomik anlam: insanlar maddi refahtan kendi yetenek ve
ihtiyalaryla orantl olarak pay alrlar; varolan yoksulluu en
aza indirmek, ekonomik eitlik ilkesi gereidir.
1.2. zgrlk: Bilindii zere bu kavram, zellikle yenian balarndan gnmze, "eitlik" ile birlikte dnlen ve dile getirilen bir kavramdr ve onun da ahlksal, siyasal, hukuksal
ve ekonomik anlamlan vardr. () Ahlksal anlam: zgrlk, kiinin kendi kendisini belirlemesi, denetlemesi, ynlendirmesi ve
dzenlemesi halidir. Buna gre ahlksal ynden zgr olan insan, kendisini d bask, etki ya da zorlamalardan bamsz olarak, kendi ideallerine, motiflerine ve isteklerine gre ynlendirebilen insandr. Kiinin bakalarnn buyruk ve isteklerine gre
deil de, kendi isteklerine gre davranabilmesi, onun zgr olduunu gsterir. zgrlk, insann kendi tercihlerine, akla dayal kararlarna, iradesinin buyruklanna gre eyleyebilmesidir.
zgr insan, varolan alternatif eylem tarzlar arasnda bir seim
yapabilme ve yapt seimin gereini yerine getirebilme gcne sahip olan insandr. Kant'a gre zgr insan, d koullar kadar, psikolojik ve biyolojik yapsnn belirledii koullar da aa-
214
etik
bilen, kendi ideallerine, isteklerine ve hedeflerine uygun davranabilen insandr. Ayn insan, kararn zgrce verdii duygusuna, zgrlk duygusuna sahiptir. () Siyasal anlam: kiinin yaama ve mlkiyet haklarnn devlet karsnda nemi ve ncelii vardr (liberalizm); kii, bireylerin ortaklaa sahip olduu
ekonomik refah, sosyal haklar ve gvencelerin varl ve bunlarn daha da artmas orannda zgrdr (sosyalizm). () Hukuksal anlam: birey, devletin bireylerin birbirleri ve devlet karsndaki haklarn yasalarla gvence altna ald ortamda hukuksal
zgrle sahiptir (liberal hukuk devleti); bireylerin kiisel haklar, onlarn ortaklaa sahip olduklar haklardan, toplumsal bar tehdit edecek, toplumun ortak karlarn baz bireylerin karlar lehine daraltacak ekilde fazla olamaz (sosyal hukuk devleti). (v) Ekonomik anlam: bireyin ekonomik zgrl, onun zgr giriimciliiyle edeerdir; ihtiyalarn en iyi ekilde karlanaca mekanizma, pazar ekonomisidir (liberal ekonomi); bireyin zgr giriimcilii, toplumun ortak refah ve gelir dalmnda denge ve eitliin salanmas amacyla snrlandrlabilir,
devlet bu denge ve eitlii salamak amacyla kendisi ekonomide faal rol stlenebilir (karma ekonomi, sosyal planlama).
Grld zere, yeniadan bu yana zgrln tanmnda iki ana ideolojinin, liberalizm ve sosyalizmin etkili olduu
aktr.
1.3. Adalet: Yukardaki tanmlarndan da anlalaca zere, "eitlik" ve "zgrlk" birer idealdirler, normatif yoldan tanmlanmlardr. Bunlarn yaama geirilmeleri, uygulamaya
konulmalar gerekir. te, adalet, bir toplumda bata eitlik ve
zgrlk olmak zere, deerlerin, ilkelerin, ideallerin, erdemlerin cisimlemi, somutlam, hayata geirilmi olmas halidir.
Adalet, herkesin, hak ettii dl veya cezayla karlanmas gerekliliidir. Adalet, en yce, nesnel ve mutlak olduuna inanlan
bir deerin anlatm olarak, insann eylemini ahlksal adan de-
215
216
etik
de eit muamele grme haklan; (v) ekonomik anlam: i ve meslek sahibi olma, isiz kalmama, mlk edinme, ticaret yapma
haklar ("insan haklan" bal altnda toplanan; yaama, zgrlk, eitlik, mutlu olma, alma, eitim alma, salkl yaama,
meslek sahibi olma, uygun bir yaam standardna ulama, sansre ve kovuturmaya uramama, mahremiyeti muhafaza, zel
yaamn korunmas, konut dokunulmazl, haberleme zgrl, yerleme ve seyahat zgrl, din ve vicdan zgrl,
bilimsel, felsef ve sanatsal faaliyette bulunma zgrl vd
haklar, bu drt hak trn de ierirler).
2. Devletin ve Hukukun Tarihsel Geliimlerine likin Birka Not
2.1. Devlet ve Hukukun Kayna: Toplumlamayla birlikte,
tarmsal "art rn" veya "ekonomik artk"n paylam ve topluluun kendisini koruma ve ynetme gerei, askerlik, rahiplik,
zenaatkrlk, tccarlk, yneticilik vd mesleklerin ortaya kmasn ve bylece yneten-ynetilen ayrmn yaratmtr. Bu sre
ayn zamanda ahlkn, rf ve detlerin de ortaya k ve yayl
srecidir. Fakat bunlar, birlikte yaamann gereklerini salama
ve gvenceye alma konularnda yeterli deillerdi. Birlikte yaama kurallarn belirlemek ve bu kurallar uygulayacak bir yaptrmc g tesis etmek gerekiyordu. Devlet ve hukuk byle ortaya ktlar. unu da gryoruz ki, dier ilevleri yannda devletin srekli kalan bir ilevi, hukuk retmek olmutur. Bu devlet,
ister bir kk site, ister bir imparatorluk olsun, kendi varoluunu, byk lde, hukuk reten ve rettii hukuku uygulamaya
sokan kurum olmasnda bulmutur. Hukuk retilirken ahlk
(zellikle dinsel ahlk), rf ve detler yannda ekonomik stnl elinde bulunduranlarn karlan da bu retim iinde ynlendirici olmutur. Bu demektir ki, bir yaam gr, bir inan
veya ideolojiden bamsz, ntr bir hukuk retimine tarih tank
217
olmamtr. Zaten yazl hukukun, kodifikasyonun bilinen ilk rnei olan Hammurabi kodeksi, bu belirtilenleri yeterince dorulamaktadr.
alara gre devlet ve hukukun geliimlerine bakldnda,
eksik ve kaba deinmeler dzeyinde kalsa bile, unlarn alt izilebilir:
2.2. lka: lk site devletlerinde hukuk dinsel ahlk halinde karmza kyor. Ne var ki, hukuk bu devletlerde genellikle
din kaynakl bir grnme sahip olmakla birlikte, burada dinsel
ahlk yerlemi karlarn yasalarca korunmasnn klf olma ilevini de yklenmi grnmektedir. retimde en st dzeye
ulam olmak, sosyal adaleti salamaya yetmemitir ve gelir
paylam hep siyasete egemen olanlarn iradesine bal kalmtr. Din, gelir paylamndaki adaletsizliin rtlmesinde de sk
sk kullanlmtr. Romal Patriiler pek de dindar kimseler deillerdi. Fakat yoksul Pleplerin dindar olmalar ve dindar kalmalarn salamak iin srekli gayret sarfetmilerdir. Ayrca ayn
Patriiler, milattan sonraki ilk yzyllarda, kendi karlarna dokunmayan her dine hogrl davranmlar, Hristiyanl da
din olduu iin deil, ihtilalci bir halk hareketine dnme potansiyeli tad iin ezmeye almlardr. Fakat Patrii-Plep
kavgasnn en nemli sonucu, Roma'da tarihin grd en
nemli hukuklardan birinin retilmesine yol amas olmutur.
Hukuk yani Roma Hukuku, dinsel ahlka yaslanr olmaktan km, kar sahipleri olarak iki grubun, Patrii ve Pleplerin pazarlklar sonucu oluan laik ahlka dayal bir nitelik kazanmtr.
Ve yurtta olarak insanla devlet arasndaki ilikiler, ilk kez Roma'da yazl olarak ve net bir biimde dzenlenmitir. Roma
cumhuriyetten imparatorlua, yani ok etnisiteli bir ynetim
ekline geince, ister istemez ok hukuklu bir dzeni benimsemitir. Fakat Roma hukuku, bir eit st-hukuk olarak, imparatorluun en cra kesinde bile geerliliini korumutur.
218
etik
219
220
etik
yapmayacam, kendimi unlarla snrlandracam, hukuk devleti olacam" demesi hi de yeterli olmamtr. Yasalar nnde
eitlik, yoksula anlaml gelmemitir. Mesken dokunulmazl ve
mlkiyet hakk, evsiz barksz, mlksz insanlar iin hibir nem
tamamtr. Sanayileme ve kapitalistlemeyle birlikte retimde en st dzeye ulamak, retmek ve durmadan retmek, sosyal adaleti salamaya yetmemitir. Ksacas hukuk devleti, yoksulluk ve sosyo-ekonomik eitsizliklerin giderilmesinde etkili
olamamtr ve olamazd da. 1830 ve 1848 ihtillleri bunun byle olduunu aka gstermitir. Bunlarn etkisiyle "sosyal devlet" fikri domutur. "Sosyal devlet", liberalizmin "hukuk devletinin farknda olmad, tanmad haklardan; eitim alma,
alma, salkl yaama, i ve meslek sahibi olma, uygun bir
yaam standardna ulama vd haklardan sz eder. Yoksulluk ve
isizlik bireyin kendi sorunu deildir, bunlar kiisel sorunlar saylamazlar, bunlardan devlet sorumludur.
C- Gnmzde Ahlk-Hukuk likisi: Bir Liberalizm
Eletirisi
Tekrarlamalym: Ekonomik karlardan, ahlksal inanlardan, siyasal tercih ve g dengelerinden bamsz ve hele bunlar nceleyen bir hukuk dzeni yoktur, olmamtr. Son iki yz
yllk Bat tarihi, daha nceki yzyllara, hatta binyllara oranla,
bu fenomenin ok daha iyi anlalmasn salamtr. Bugn de
"hukuk devleti" ve "sosyal devlet" kavramlarn tartmaya devam etmemizin tarihsel arkaplanmda, Bat'ya zg liberal ekonomi, liberal ahlk ve liberal siyasetin ve bunlar dorultusunda
retilmi olan "liberal hukuk devleti" konseptinin yetersizlii
yatmaktadr. Bu nedenle, bildirinin sonu blm niteliindeki
bu blmde, liberalizmin birka ynn vurgulamak ve ahlk
felsefesi (etik) ve hukuk felsefesi arasndaki ilikiyi bu erevede deerlendirmek istiyorum.
221
1. Liberalizmin ki Yz: zellikle son yllardaki yazlannda liberalizmle ilgili olarak altn srekli izmeye gayret ettiim birka hususu burada da belirtmem gerekiyor. Liberalizmin iki yz vardr ve bu iki yz birbiriyle badamaz. Bu yzlerden birisi "siyasal liberalizm" teriminde ifadesini bulurken,
dieri "ekonomik liberalizm" olarak anlr. Siyasal liberalizmle
birlikte dnlmesi gerektii ileri srlen "hukuksal liberalizm"in ise, insan haklar ve demokrasi temelinde "hukuksal
eitlik" fikrine dayand belirtilir. Siyasal liberalizm, her ne kadar hukuksal liberalizme dayanr grnse de, uygulamada o, liberalizmin br yz olan ekonomik liberalizm zemininde ykselir. Ekonomik liberalizm, insanlarn beden ve yetenek ynnden eit olmadklarn, insanlar arasnda zek ve beceri farkllklar olduunu, yetenekli ve beceriklilerin bu yetenek ve becerilerini zgrce sergilemeleri, sarbeste mlk ve kapital sahibi
olup yatnm yapmalar gerektiini, toplumlarn da esasen bunlann "zgr giriimcilik"leri sayesinde geliebildiklerini retir.
Liberalizmin hukuksal planda kalan ve fakat reelleemeyen,
szde eitliki ve ekonomik planda kalan ve fakat reel olan eitsizliki yzleri arasndaki gerilim, aslnda asla giderilemez, yumuatlamaz trden bir gerilimdir. Ekonomide snflar, ar gelir dengesizliini, bir sosyal snfn dier sosyal snf karsnda
stnln, insanlar arasndaki eitsizliin doal sonucu olarak gren natralist tavrl bu liberalizm, hukuk alannda "hukuksal liberalizm" dorultusunda bir formel eitlii gzetmeye
(hi olmazsa grnte) ne kadar gayret ederse etsin, kendisinin
sebep olduu ekonomik ve sosyal eitsizliklerden kaynaklanan
toplumsal sorunlarn ve huzursuzluklarn stesinden gelememitir, gelemez. O byle bir gayreti, ancak, bu sorun ve huzursuzluklarn kendi egemenliini tehdit etmesi karsnda ve snrl bir ekilde gstermi, ekonomik ve sosyal iyiletirmelere bu
tehdidin bykl orannda kerhen bavurmutur. Tarih bize,
222
etik
kaynaka
223
Bat kapitalizminin kendi varln idame ve dnyaya hkmetmek amacna hizmet eden bir ilev yklendiini dnyorum.
2. Hukuka Ahlk, Ekonomi ve Siyasetin zinden Bakmak:
Hukuk, ekonomik kar, ahlksal ve siyasal ilke ve tercihler
dorultusunda retilen ve ekillenen bir eydir. Gnmzde liberal hukuk bunun en ak kantdr. kar ve tercihler her dnemde eitli ve hatta kart ekillerde grnrler. Dolaysyla
hukuk retiminde de her dnemde farkl kar ve anlaylar belirleyicidir. Hukukun, tarih boyunca, bir temel norm veya temel
normlar dizisine dayandrlmak istendii aktr. Ne var ki, bu
temel norm veya temel normlar dizisini, devlete yn veren glerin asli eilimlerinin ve tercihlerinin belirledii de aktr. Bu
asli eilim ve tercihler toplamna "ideoloji" denmesinde bir saknca yoktur. Bu asli eilim ve tercihlerin, zellikle 18. yzyldan bu yana Bat'da "evrensellik" kisvesi altnda ifade ediliyor
olmas, onlarn belli glerin yani toplumlarn ve uluslararas
toplumun egemenlerinin tikel kalan kendi tercih ve eilimleri
olduklarn ve bu yzden evrenselleememi halde kaldklarn,
bu tarihsel realiteyi deitiremez. Bu, ahlkta, ekonomide, siyasette olduu gibi hukukta da bir evrenselliin olmad, baka ve
zellikle rakip eilim ve tercihler olduu srece de evrensel bir
hukukun olamayaca anlamna gelir. "Evrensel" ad altnda sunulmu ve yrrle konulmaya allm olan tm ahlklar,
hukuklar, ekonomik dzenler ve siyaset anlaylar, tarihsellie,
bu demektir ki geicilie ve tekillie yazgldrlar. Onlardan herhangi birinin bugn egemen ve yaygn pozisyonda olmas, evrensel olduu ve evrensel kalaca anlamna asla gelmez. Liberal "hukuk devleti" iin de bu byledir. Gnmzn en nemli
sosyal sorunlar, bana gre, zgrl eitliin nne koyan zgrlk (liberalist) ahlk ve liberal hukuk devleti konsepti karsnda eitlii zgrln nne koyan eitliki ahlk ve "sos-
224
etik
kaynaka
225
226
etik
kaynaka
227
Genel Kaynaka
Adjukiewicz, K., Felsefeye Giri, ev. Ahmet Cevizci, Ankara,
1989.
Akarsu, B., Ahlk retileri, 2 cilt, stanbul 1970.
Akarsu, B., ada Felsefe, stanbul, 3.bask, 1994.
Arat, N., 18. Yzyl ngiliz Felsefesinde Ethik ve Estetik Deerler Arasndaki lgi Sorunu, stanbul 1979.
Aristoteles, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, 2 cilt, zmir 1985,
1993.
Aristoteles, Nikomakhos 'a Etik, ev. Saffet Babr, Ankara 1999.
Aristoteles, Eudemos'a Etik, ev. Saffet Babr, Ankara 1999.
Aster, E.v., Felsefe Tarihi Dersleri, ev. Macit Gkberk, stanbul 1943.
Ayer, A.J., Language, Truth and Logic, Middlesex, 1946.
Bochenski, J.M., ada Avrupa Felsefesi, ev. Serdar Rfat
Krkolu, stanbul 1983.
Bollnow, O.F., Einfache Sittlichkeit, Gttingen 1947.
Bollnow, O.F., Konkrete Ethik, Gttingen 1956.
Bollnovv, O.F., Wesen und Wandel der Tugenden, 1970.
Brenkert, G.E., Marx'n zgrlk Etii, ev. Y. Alogan, stanbul
1998.
Broad, C.D., Five Types ofEthical Theory, London 1930.
Cassirer, E., Kant'n Yaam ve retisi, ev. Doan zlem, zmir 1988, 2. bask: stanbul 1997.
Cassirer, E., "Aydnlanma ann Dnme Biimi", Bilim,
Tarih ve Yorum iinde, Doan zlem, stanbul 1995
Cevizci, A., lka Felsefesi Tarihi, Bursa, 3. bask, 2001.
Cevizci, A., Ortaa Felsefesi Tarihi, Bursa, 2. bask, 2001.
Cevizci, A. Onyedinci Yzyl Felsefesi Tarihi, Bursa 2001.
Ceylan, Y "Din ve Ahlk", Dou Bat, 4/1998, s. 107-114.
otuksken, B. - Babr, S. (yaymlayanlar), Metinlerle Ortaada Felsefe, stanbul 1989.
Darwin, C., nsann Treyii, ev. . nalan, 4. bask, Ankara
228
etik
1978.
Delius, H., "Etik", Gnmzde Felsefe Disiplinleri, derleyen /
eviren: Doan zlem, 1990, 3. bask: stanbul 2001.
Dietrich, O., Geschichte der Ethik vom Altertum bis zur
Gegenwart, Leipzig 1923-66, 7 cilt, Berlin 1982.
Diogenes Laertios, nl Filozoflarn Yaamlar ve retileri,
ev. Candan entuna, stanbul 2003
Epikr (Epikuros), Mektuplar ve Maksimler, ev. Hayrullah rs,
stanbul 1962.
Fahrenbach, H., Existenzphilosophie und Ethik, 1970.
Fahrenbach, H., Sprachanalyse und Ethik, Mnchen 1967.
Gadamer, H.-G., Platos dialektische Ethik und andere Studien
zur platonischen Philosophie, 1931, 1968.
Gkberk, M., Felsefe Tarihi, stanbul 1967.
Gndoan, A.O., Albert Camus ve Bakaldr Felsefesi, stanbul, 2. bask: 1997.
Hartmann, N., Ethik, Berlin 1949.
Heidegger, M., Teknie likin Soruturma, ev. Doan zlem,
1996, 2. bask: Paradigma Yaynlar 1998.
Heidegger, M., Bilim zerine ki Ders, ev. Hakk Hnler, Paradigma Yaynlar, stanbul 1998.
Heidegger, M., Metafizik Nedir?, ev. Yusuf rnek, Ankara
1991.
Heinemann, F., "Etik", Gnmzde Felsefe Disiplinleri, der. /
ev. Doan zlem, 1990, 2. bask stanbul 2001.
Hffe, O. (hrsg.) Einfhrung in die utilitarische Ethik, Klassische und zeitgenssische Texte, 1975.
Hudson, W.D., Modern Moral Philosophy, New York 1970.
Hhnerfeld, P., Heidegger. Bir Filozof, Bir Alman, ev. Doan
zlem, 1994, 2. bask: stanbul 2002.
Hnler, S.Z., ki Adalet Arasnda. Liberal ve Komunitaryan Dncelerin atma Alan, Ankara 1997.
Jodl, F., Geschichte der Ethik als philosophischer Wissenschaft,
1906, 1983.
kaynaka
229
230
etik
kaynaka
231
Di
-Aadalet 20,34, 42, 49, 54, 149,
170, 178, 196, 206, 207,
210,212
Adjukiewicz, K. 226
agathon (bkz. en yksek iyi,
summum bonum, iyi)
ahlk bilimi 138, 139, 147
ahlk dili 149, 150
ahlk duygusu 140, 141
ahlk - etik ayrm (bkz. etik ahlk aynm)
ahlkllk 34, 36, 70, 72, 73,
75, 78, 79, 80, 81, 82, 87,
88, 89, 105, 119, 126, 127,
128, 129, 152, 156, 163,
181,208
ahlk mantkl 148, 149,
150, 151, 152, 153, 154,
155
ahlksal buyruk (bkz. buyruk,
imperatif)
ahlksal erdemler (bkz. erdem)
ahlk sezgisi 140, 141
ahlk yasas 29, 35, 43, 69,
70, 72, 73, 74, 75, 76, 77,
80,81,82, 85, 88,91,94,
98, 105, 127, 129, 133,
146,153, 169, 174
233
izin
Akarsu, B. 223, 226
Akatl, F. 228
Aknhay, O. 228
akln olgusu (Faktum der
Vernunft) 74, 78
aksiyolojik etik (bkz. deer
etii, ierikli deer etii)
Albert, H. 191
Alogan, Y. 226
Alkor, C. 229
altn orta 54, 55
Altnrs, A. 230
altruizm (bkz. zgecilik,
dierkmlk)
Angst (bkz. endie)
anlama 81, 82, 84, 117, 118,
133, 135, 159, 179, 180,
194
Annikeris 55
Antisthenes 57, 58
antropolojik temellendirme
(etikte) 27, 28, 29, 110
apatheia 60, 61
arasal akl 15, 49
Arat, N. 223, 225, 226
Aristoteles 22, 35, 47, 49, 50,
51,52, 63,69, 99, 116,
141, 149, 150, 155, 163,
170, 171, 172, 185,226,
228,229
236
dizin
237
238
Hegesias 55
hedonizm (bkz. hazclk)
Hegel, G. W. F. 77, 100, 113,
114, 161, 197
Heidegger, M. 116, 117, 118,
119, 120, 122, 124, 125,
224, 227, 229
Heimsoeth, H. 223
Heinemann, F. 227
Heistermann, W. E. 223
Herder, J. G. 161
hermeneutik 185, 188, 193,
194
heteronomi, heteronom 72,
73, 75, 105
Hristiyanlk 18, 21, 25, 26,
30, 63,89, 92, 107, 108,
109, 110, 115, 172, 183,
190, 196, 198,215,216
Hilav, S. 229, 230
Hobbes, T. 66, 67
homo faber 14, 16
homo technicus 14, 16,
homo moralis 16
Hffe, O. 227
Hudson, W. 227
hukuk 9,199, 200, 202, 203,
204, 206, 207, 208, 209,
210,211,212,213,214,
215,218, 221,222
hukuk devleti 212, 217, 218,
220, 221,222
etik
dizin
239
Kleanthes 60
koulsuz buyruk (kategorik
imperatif) 73, 88, 174, 189
koulsuz yasa (ahlk yasas)
73
kozmos 24, 25, 26, 27, 49,
58, 59, 62, 105, 130, 170,
195
kozmolojik temellendirme
(etikte) 24, 25, 110, 134,
137,150
kt 15, 17, 19, 26,31,36,
45, 46, 54, 62, 88, 98, 101,
104, 107, 109, 131, 132,
145, 174, 200, 204, 206
ktmsercilik (etikte) 100,
101, 102
Kraft, V. 228
Krmer, H. J. 228
Krates 57
Krissippos 60
Kuuradi, . 223, 228
Kk, M. 167, 230
240
etik
207, 208
mikrokozmos 25, 27, 59
Mili, J. S. 11,28, 32, 65, 67,
223
Moore, G. E. 142
moral, moralite 16, 19, 21,
22, 23, 70, 127
motivasyon, motif 38, 81,
135,136
motivasyon - determinasyon
ayrm 38, 81
Murdoch, I. 229
mutlak deerler 33, 86, 87,
88, 110, 127, 145, 168,
171, 173, 180, 181, 185,
197
mutluluk (eudaimonia) 31,
34,41,42, 43, 44, 46, 49,
52, 53, 56, 57, 58, 59, 61,
62, 63, 65, 66, 67, 68, 69,
71,74, 101, 102, 129, 172,
196
mutluluku (eudaimonist) etik
40,41,42, 43,79, 82, 83
127
-NNagel, T. 229
nedensellik (ilkesi, yasas) 36,
72, 73,75, 85,90,91,94,
96, 105, 106, 135, 144,
176, 182
dizin
Oidipus 995
olan - olmas gereken ayrm
32, 70, 75, 93, 94, 105,
112, 127, 130, 131, 132,
133, 134, 137, 138, 139,
141, 144, 145, 149, 151,
155, 156, 157, 168, 171,
173, 174, 194
olgu yargs - deer yargs
ayrm 45, 67, 83, 192,
193, 194
olmas gereken 15, 32, 37, 43,
70, 75, 91, 93, 94, 130,
Elik/ F 6
241
242
etik
dizin
Rousseau, J. J. 230
Rothacker, E. 137
ruh 97, 98, 99, 120, 130
Ryfell, H. 230
-SSartre, J. P. 11, 125, 126, 188,
224,229, 230
Scheler, M. 21, 23, 77, 78, 80,
81,82, 83, 84, 85, 86, 88,
89, 90, 92, 94, 96, 105,
115, 140, 145, 150, 158,
159, 171, 174, 179, 180,
181, 182, 183, 185, 186,
188,224,230
Schlick, M. 142
Schiller, F. 77, 80, 159
Schopenhauer, A. 100, 101,
102, 104, 230
Schrey, H.- H. 230
Schvvartz, H. 230
seim, seme 37, 38, 82, 94,
136, 151, 158, 178, 179,
188, 189, 202, 203,204
Sena,C. 230
Seneca, L. A. 61, 62
Sertabibolu, S. 228
sevgi (edim olarak) 77, 79,
81, 82, 83, 84, 85, 87, 123,
158, 176, 179
sezgi, sezgici, sezgicilik (etikte) 33, 35, 82, 85, 115,
243
244
elik
-W-
dizin
Yldrm, C. 225
-/Zenon (Kbrsl) 60
zorunluluk-gereklilik ayrm
93, 135, 136, 150
zorunluluk - zgrlk antinomesi 96, 97, 98, 101
245