Professional Documents
Culture Documents
Turgut Özal’ın emriyle. Bir iki ay içerisinde bu silahlar bu iki sözde liderin
emriyle PKK olarak bilinen iç düşmanımıza devredildi. Günümüzde
askerlerimizi ve subaylarımızı şehit eden silahların bir kısmı, işte Türk
milletinin parasıyla alınmış ve büyük yöneticilerimiz tarafından el altından
verilmiş olan bu silahlardır.
Amerika boş durmadı, sadık müttefik olarak tanımladığı Kuzey Irak
Kürt topluluğunu devlete çevirmek için gerekli tüm alt yapıyı hazırladı.
Irak’ın bize taraf kuzey sınırının 60-70 km genişliğindeki kısmını Çevik
Kuvvetlerin korumasına aldı. O güne kadar Kuzey Irak’ta 1000 kadar
olan PKK terörist sayısı, bu koruma ile 10 yıl içinde 25.000’e çıktı.
İncirlik’ten kalkan Amerikan uçaklarının PKK’ya lojistik destek sağladığını
raporuna yazan General Eşref Bitlis, en güvenli sayılan bir askeri uçağın
düşmesiyle öldü (!). Amerika PKK’yı, PKK adını aktif olarak taşıdığı
dönemde kendi terörist listesine almadı; ne zaman ki KADEK adını aldı,
o zaman PKK’yı terörist listesine aldı; şimdi KADEK’i terörist listesine
almak için, yeni bir ad almasını bekliyor olmalı…
Amerika’nın oradaki katliamlarına da hiç tepki göstermedik,
gösteremedik; dualarımızı sadece ölen Amerikalı askerlere adadık. Bu
kadar aptallık hangi devirde, hangi dönemde, hangi ülkede olmuştur?
Şimdi niye sızlanıyoruz? Irak’ı yıkan ve bölen ikinci güç, Amerika’dan
sonra Türkiye’nin geleceği göremeyen yöneticileridir. Bu yöneticilerin
hemen hepsi, kısa vadede gelecek paraya ve çıkar hesaplarına
odaklanmıştır. Irak’taki ölecek insanların akacak kanına göz yumma ve
destek sağlama karşılığı –neyse ki daha tepkiler nedeniyle sonra
uygulamaya sokulamadı- birkaç dolar karşılığı Dış İşleri Bakanımız
anlaşma bile yaptı.
Bütün bunları anlattıktan sonra en can alıcı soruyu muhakkak
aklınızdan geçirmişsinizdir. Acaba batı (kapitalizmi) bu sefer de bizi
bölmeyi başarabilecek mi? Çok yakın zamanlara kadar Türkiye’nin
13
bağlanmış bir ülke, batının emperyalist amaçlarına set olabilir. Böyle bir birlik, tüm Ortadoğu
Ülkeleri için bir şans da olabilir. Diğer bölge ülkeleri için böyle bir yaklaşım “kurulu düzen
nedeniyle” birden bire zor olabilir. Ancak, bir parnteri büyük tehlike altında bulunan, diğer
partneri de istemeden bu yıkıma karışabilecek iki ülke için, bir birlik oluşturmak anlayışla
karşılanabilir. Sizin, Irak’ı sevdiğiniz ve Anavatanınız olduğunu biliyoruz, bu sevginizi bir
özveriyle büyük bir avantaja döndürebilirsiniz diye düşünüyoruz.
Batının sinsice planını da bozacak eylem, öncelikle, iki ülkenin eşit koşullarda “Co-
federatif” cumhuriyet altında birleşmesi olabilir. Bunun için sizin uygun bir bildirge ile,
bugüne kadar çalışma arkadaşlarınızı da güvence altına alacak bir çözümle, Türkiye
partnerliğinde bir birleşmeyi gerçekleştirmeden geçebileceğini düşünüyoruz. Türkiye, hem
NATO üyesi hem Avrupa Birliği’nin ön üyesi hem de batının “sözüm ona” gözde partneri
olma hem de demokrasiyi tüm kurumları ile en çok çalıştıran İslam Ülkesi olma nedeniyle,
batının itiraz edemeyeceği bir ortak olabilir.
Böyle bir girişim, birçok insanın, bunların arasında özellikle çocuğun, yaşlının,
kadının akıtacağı kanı önleyebileceği gibi, bölge ülkeleri için de saygın bir çıkış kapısı
olabilir.
Bu vesile ile saygılarımızı sunarız.
28 Ocak 2003