Professional Documents
Culture Documents
Edmund Husserl
eviren:
Tomris Mengolu
YKY
Cogito - 22 ISBN 975-363-248-7
Kesin Bir Bilim Olarak Felsefe / Edmund Husserl
zgn ad: Philosophie als Strenge Wissenschaft
eviren: Tomris Mengolu
1. bask: Ocak 1995 2. bask: 1500 adet, stanbul, Ekim 1995
Yayna Hazrlayan: Hlya Tufan
Tasarm: Mehmet Ulusel
Ofset Hazrlk: Nahide Dikel
Bask: Altan Matbaaclk Ltd. ti.
Yap Kredi Yaynlan Ltd. ti., 1994
Trke evirinin tm yayn haklan sakldr.
Tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Yap Kredi Yaynlan Ltd. ti.
Yap Kredi Kltr Merkezi
stiklal Caddesi, No: 285 Beyolu 80050 stanbul
Telefon: (0-212) 293 08 24 Faks: (0-212) 293 07 23
NDEKLER
evirmenin Notu 7
nsz 9
Kesin Bir Bilim Olarak Felsefe 33
Terimce 81
evirmenin Notu
Dil ve Terimler zerine
Kuku yok ki, dil bir ulusun kimliinin aynasdr. Bu bilinle, yarm yzyl akn bir
sreden beri, uluslama, ulus olarak kimliimizi bulma abalarmzla birlikte balayan
dilimizi arndrma almalarmz, bu sre iinde bize ok deerli deneyimler kazandrd.
Dilimizi arndrma ve terim retmede verilen emekler, gsterilen abalar sonunda, baz
terimlerin, szcklerin "tuttuu", bazlarnn "tutmad", "yerlemedii"; ya da "deierek
yerletii" gibi bir deneyimimiz oldu.
Bu deneyim, dilcilerin dil laboratuvarnda hazrladklar szlklerde, Osmanlca ya da
Bat kaynakl terimler ve szckler yerine kullanlmaya sunduklar Trke szcklerin,
canl olan hayatta, yaratc almalarda, yaptlarda denenip snanmas olayyd. Bunun
iin zaman gerekliydi; ve yarm yzyl, o kadar da ksa bir sre deildi. Geriye
baktmzda, tutan, tutmayan, deierek yerleen szckler ve terimlerle, dilimizin
zenginleip saydamlat kuku gtrmez. Bu olu, yeni kuaklarn, canl yaama,
dnme ve duymalarnda yenileip, oluup gelierek srecektir.
Ancak, yeni girdiimiz Bat dnce dnyasnn, zellikle bilim ve felsefe kavramlarnn
karsna, cokulu bir atlmla koyduumuz Trke szcklerle, yabancs olduumuz
baz dncelerin, saydamlaacana bulanklamas, anlalmaz olmas gibi bir
tehlikeyle kar karya kaldmz da bir gerek ve dil deneyimimizin bir baka boyutu.
Nitekim-gen felsefecilerin, balangta btn kavramlar, szIklerdeki ya da kendi
bulduklar Trke szcklerle, terimlerle krkladklar halde, zaman getike, Batda
kullanld gibi Latince, Greke'ye dnmeleri de, retici olan bir baka deneyimdir.
Bugn denilebilir ki, bu oluum sreci iinde, yazarlarn, dersler veren ya da eviriler
yapanlarn, dil konusunda tam tutarl olmasna ve i rahatl duymasna olanak
olmamtr. nk ayklanma, arlama sreci sryor.
7
nsz
Edmund Husserl'in bu yazsnn yaymland 1911 ylnda, 20. yzyln balarnda,
felsefe alanndaki almalar bir kmaza saplanmt. Felsefe,' insan ve dnya
problemleri yerine, sadece gelmi gemi felsefe sistemlerini, yntem sorunlarn ele
alyor; insanln gelecek umutlar bakmndan o srada baarlan ok abartlan doa
bilimlerine yknyordu. Aslnda gnmze bakarsak, o zamanlar felsefenin durumu,
bugnknden, yani felsefenin asl ereini ve saygnln yitirdii, btn insan ve dnya
sorunlarnn temelini ekonomide gren, sanatlar bile parasal len bien, dncelerin
medyalar tarafndan retildii amzdan daha kt deildi. nk felsefe abalar hl
an stn yeteneklerinin, dnen kafalarn yneldii saygn bir alan olarak
grlyordu. Ancak onun tarihsel gelime izgisinde bir tkanklk ba gstermiti.
Felsefe, artk problemler yerine kendi kendisini didikliyor, ya da psikoloji gibi yeni ortaya
kan disiplinlerinde, doa bilimlerinin deneysel yntemlerine yknyordu. Bir yandan
yanl bir tarihsellik bilinci olan "tarihselcilik" (historisizm), te yandan pragmatizm
dalgas her eyi greceliletiyor; ve varlk alanlarnn zelliklerini gzden karan soyut
yntem aratrmalar, felsefenin doa bilimlerine yknmesine neden oluyordu.
Bu tkankl ve yanl ynlenmeyi, felsefeye yepyeni ve bamsz bir aratrma alann,
"z alann" gsteren, Husserl'in "fenomenoloji" felsefesi at. Bu felsefe, tpk
Czanne'n, ayr ayr ynlerde de olsa, btn 20. yzyln resim sanatn etkilemesi gibi,
an btn dnrlerini etkiledi. Fenomenolojinin gsterdii "z" alan, insan
dncesinin aratrmas, ortaya koymas gereken bir "z" varlnn sz konusu
olmas, an btn tinsel baarlarn, sanatlar da etkiledi.
9
evirisini sunduumuz bu ksa yaz, Husserl'in, ann felsefesini eletirdii, ilk kez "fenomenoloji"den
Hegel'in sistemi ykldktan sonra tekrar Kant'a dnld. Hegel'in felsefesinde tmden
arka planda kalan bilginin snr problemi, n plana geti. imdi felsefe dnya hakknda
bir bilim olaca yerde, sadece ve yalnz bilginin bir bilimi oldu. Artk felsefe,
yntemlerini inceledii bilimlere dayanmaya balad. Bu bilimler, Marburg'lu yeniKantlarda doa bilimleriydi. Felsefe, doa bilimlerinin bir bilgi teorisi oldu. Geni
anlamda evrensel bir bilgi olmaktan uzaklat. Bundan baka psikoloji ve mantk
felsefeden ayrld. Mantk, matematiklemeye balad. Psikoloji de doa bilimlerinin
yntemlerine yknyordu.
Marburg'lu yeni-Kantlarn yanbanda, onlardan bamsz olarak yeni bir felsefe akm
ortaya kt. Bu akmn kurucusu W. Dilthey'di. Yeni-Kantlar, doa bilimleri ve onlarn
yntemlerini incelemekle yetindikleri halde, Dilthey'n at bu yeni akm, tek yanl
olarak yalnz tarihe yneldi. Felsefe artk ya psikoloji, mantk gibi bilimsel bir disiplin
olarak ele alnyor, ya doa bilimlerinin yntemlerini incelemekle yetiniyor, ya da felsefe
sistemlerini eletiren bir felsefe tarihi oluyordu. Bylece felsefe iin bamsz bir
aratrma alan kabul edilmiyordu.
Felsefe eski anlamn yitirdi, evrensel bir bilgi olmaktan kt. Ynteminin tek yanl
kurgusall yznden yklan Hegel felsefesi, bu anlamda yaplan en son denemeydi.
Artk Aristoteles anlamnda, nceden tasarlanm kurgusal bir ynteme dayanmayan,
dnya hakknda felsefi bir bilgi elde etmeye alan bir felsefenin domas gerekiyordu.
te felsefeyi byle bir dnm noktasna kavuturan, yirminci yzyln balangcnda
ortaya kan Edmund Husserl'in "fenomenoloji"si oldu.
Husserl'in Fenomenolojisi
Felsefe iin zel bir aratrma alannn tannmamas, sadece daha nce ortaya konmu
olan sistemlerin eletirisi ile yetinilmesi, onu bir kmaza sokmu, ksr bir duruma
getirmiti. Husserl'in en byk baars, felsefenin zel bir aratrma alannn var
olduunu gstermek oldu. Husserl bunu sadece ileri srmekle kalmad, kendi
aratrmalaryla gsterdi de. Husserl, "Var olan felsefelerden ya da onlarn eletirisinden
deil, fenomenlerden hareket etmeli", "fenomenlere, eylere dnmeli" demekle,
felsefenin kendine has olan alann gsterdi. Artk felsefe, eski sistemleri, onlarn
eletirisini ya da herhangi bir bilime ynelmeyi brakarak, fenomenlere, eyler alanna
ynelecektir.
11
Aklanmas istenen ey, deduktiv olarak bu temel ilkeden karlr. Fakat betimleyici bir
bilim olan fenomenolojide, aklanacak, deduktiv olarak karm yaplacak hibir ey
yoktur.
Fenomenoloji ancak dorudan ve temel verileri betimleyebilir. Fakat bu betimleme,
empirik yani duyulara dayanan bir betimleme deildir. Bir z betimlemesidir.
Fenomenolojinin aratrma alan, zlerin alandr. Fenomenoloji apriori bir bilim
olduundan, zleri kavrarken, onlardaki temel ballklar kavrar. Bu nedenle bir z alan
olan fenomenolojinin alannda, olay bilgisinin, rastlantsal olann yeri yoktur. Bu alanda
herey z bakmndan belirlenmi ve motive edilmitir. Bunun iin fenomenolojide
sadece zle ilgili sorular ve bu gibi sorularn yantlar vardr. Olaylarla ilgili sorular
burada sorulmaz ki, yantlar olsun. rnein alg hakknda sorulacak soru, algnn
realitede bir karlnn bulunup bulunmamas deildir. Burada ancak su sorulabilir:
alg, alg olarak, hangi z elerini ierir?
Geometri ve Fenomenoloji
Yalnz fenomenoloji deildir z bilimi olan; baka z bilimleri de vardr: Matematik
bilimleri, mantk gibi. Husserl z bilimlerini ikiye ayrr. 1. Soyut (formal) z bilimleri
(cebir, aritmetik, mantk); 2. erikli z bilimleri (geometri, fenomenoloji, fizik). Geri
fenomenoloji bu iki gruba da yakndr; fakat o, asl geometriye benzer. kisi de ierikli z
bilimidir. Yalnz aralarnda yle bir fark vardr: Geometri aksiyomlardan hareket eden
deduktiv ve teorik bir bilimdir. Fenomenoloji ise betimleyicidir. Teori ve deduksiyonun
fenomenolojide yeri yoktur. teki matematik bilimlerle fenomenolojinin ilgisi daha azdr.
nk onlar hem soyut (formal), hem de kurgusal ve deduktivtirler.
Husserl, geometri ile fenomenolojinin benzerliini, yle aklar: "Geometri ve
fenomenoloji saf z bilimleri olarak real varlk hakknda hibir ey ileri srmezler."
Bundan dolay bu bilimler iin temel, alg ve deneyim verileri deil, fiksiyondur. Fiksiyon,
hem fenomenolojinin hem de teki z bilimlerinin (anlam bilimlerinin yani eidetik
bilimlerin) hayat esidir. Bundan dolay da fiksiyon, lmsz hakikat bilgisini besleyen
kaynaktr.
1) E. Husserl, Ideen zu einer reinen Fhaenomenologie und phaenomenologischen Philosophie. s. 52
13
Immanent ve Transcendent
Bilgi bakmndan btn zler ayn basamak zerinde deildirler. zler ikiye ayrlr: 1.
mmanent zler, 2. Transcendent zler: Fenomenolojinin ele ald zler immanent
zlerdir. nk fenomenolojinin amac, dorudan, ak-seik ve kesin bilgi elde
etmektir. Byle bir bilgi ise, Husserl'e gre, ancak mmanent zlerden elde edilebilir.
Transcendent z ile mmanent zn varlk sferleri birbirinden ayrdr. mmanent zler,
mutlak varlk (saf ben) sferinin zleridir. Bu sferden kazanlrlar. Transcendent zlerin
alan ise, greceli bir varlk alam olan real varlklarn, eylerin alandr; ve bu alandan
elde edilirler. Bu iki z iin u rnekleri verebiliriz: slamiyetin z hakknda sorulan bir
soru, bilgi iin transcendent olan bir objenin z hakknda sorulmutur. Fakat genel
olarak imgelemenin ya da bir szce verilen anlamn z hakknda sorulan soru,
mmanent bir zle ilgilidir. nk bu z, benim bilincime (saf bene) verilmitir, ite
fenomenolojinin aratrma alan, bu mmanent zler alandr.
Nasl mmanent ve transcendent zler varsa, buna uygun olarak da, mmanent ve
transcendent fenomenler vardr. Fenomenolojiyi ilgilendiren fenomenler ise, yukarda
sylenenlerden de kolayca anlalaca gibi, mmanent fenomenlerdir.
z algs ve duyulara dayanan alg: z algs ile duyulara dayanan alg (empirik alg)
arasnda bir paralellik vardr. Her bilimin bir aratrma alan, bir obje alan vardr. Her
bilim, aratraca objeleri belli bir alg ile veri haline getirir. Doal tavra bilgi salayan
alg, deneyimdir. Bu alg, duyulara dayanr. Fakat duyulara dayanan bu alg, gerekliin,
objenin tekliinin, realitesinin ayraca alnmasyla, z algsna evrilebilir. Bu z algs,
duyulara dayanan al gnn karl olan "saf z" dr, artk empirik alg deildir. Buradaki
saf z de, bir objedir. Duyulara dayanan algnn verisi nasl tek olan bir objeyse, ayn
ekilde z algsnn verisi de saf bir zdr.
15
Bu iki veri arasndaki benzerlik, sadece dta kalan bir benzerlik deildir. Bunlar
arasnda gerek bir ballk vardr! Eidetik obje (z), bir obje olduu gibi, z algs da bir
algdr. Duyulara dayanan alg, tek tek nesnelerin bilgisini salar. Bu alg objeyi olduu
gibi kavrar. z algs da bir eyin, bir objenin bilgisidir. Bu algnn yneldii ey, obje de,
bu algya verilmitir. mdi z algs da bir algdr. erii olan bir alg olarak, z
btnyle kavrar. Fakat z algs ile empirik alg ayn zamanda birbirlerinden temelden
farkldrlar. z algsnn kendisine has zellikleri vardr.
z algsnn duyulara bal algdan farkl olmasna, kendine has baz zelliklerinin
bulunmasna karn, individuel alg, yani tek olan eylerin grlmesi, gzlenmesi, z
algsnn temelini oluturur. Fakat bu tekliin kavranmas ve ortaya konmasn
gerektirmez.(3) nk z algs, z z olarak kavrar ve onun varlk tarzn iermez.(4)
Her z algsn tek olan bir eyin algs karlad gibi, her tek olann algsn da bir z
algs karlar. Bu alglar arasndaki ballk, karlkl (korrelativ) bir ballktr. Bu ba,
her iki algnn birbirinden farkl olmasna engel deildir. Tek olann algsnn verileri,
daima inadequat, bir yanldr. Buna karlk z algsnn verilerinde mutlak bir adequat
olma vardr. Hibir deneyim bunlar deitiremez. nk deneyim, z sferine deil, ey
sferine aittir.
Fenomenolojik tavrla doal tavr birbirine tmden kart olan tavrlardr. Doal tavr iin
real bir dnya "vardr". Bu real dnyada sje de obje de real birer varlktrlar. Doal
tavrda sjenin objeye ynelmesi bir intentio recta'd. Sje, var olanla dorudan
doruya ba kurar. Sjenin aktlar, doal tavrn devamdr. Sje objeyi dorudan
doruya, kendisine verildii gibi kabul eder. Onu dolaysz kavrar, alglar, duyar, renir.
Sjenin objeye dorudan doruya olan bu ba, transcendental duygusal aktlarda da
ayn kalr. Fakat Husserl'e gre, doal tavr, fenomenoloji iin istenen bir tavr deildir.
Fenomenoloji eletirel bir z bilimi olduu iin, onun eletirel bir tavr olmasn
salayacak baka bir tavra gereksinimi vardr. nk doal tavr, Husserl'e gre
dogmatiktir. Halbuki fenomenoloji bir temel bilimdir. Onun dogmatik bir tavrdan hareket
etmesi doru deildir. Bundan dolay fenomenolojik tavr, real ve ideel objelerle
dorudan doruya bir ba kurmaldr. Fenomenolojik tavrn doal tavr ynnden
gitmesine izin verilmez. Hatta onun doal tavr karnda bir tavr taknmas da
beklenemez. nk fenomenolojik tavr, naiv ve doal deil, refleksiyonlu bir tavrdr.
Sje burada ikinci derecede aktlar iindedir. Bu aktlar fenomenolojik sfere
ynelmilerdir. Transcendent olanla ilgili deillerdir. mdi fenomenolojik tavrda sje
kendisine dnmtr. O, kendi immanent alan iinde, kendi aktlar ile ba kurar. Bu
tavr doal bir tavr olmad iin, herkes tarafndan kolayca gerekletirilemez. Bunun
renilmesi gerekir; renilmeli ve uygulanmaldr. te fenomenolojik aratrmalarn
gl de buradadr.
Fenomenolojik tavrn yneldii alan, doal tavrn yneldii alan gibi hazr deildir. Bu
alann elde edilmesi gerekir. Bunun iin zel bir ynteme gereksinim vardr. Bu yntem
fenomenolojik reduksiyon (ayklama)dr. Fenomenolojik reduksiyon u elerden oluur:
Bir eyi ayraca almak, bir eyi darda brakmak; aktlarda, bir akt eylem d brakmak,
yarglamaktan kanmak, refleksiyon.
Yukarda zlerden, z trlerinden ve z sferinden sz edilmiti. te fenomenolojik
reduksiyon yntemi, bu alanlarn elde edilmesini salayan yntemdir. Bu yntemle iki
trl z elde edilir: 1. transcendent z, 2. immanent z. Herhangi bir eyin doal
tavrla ilgili yan, yani onun rastlantsal yan, yani hic et nunc (burada ve imdi) olmas,
teklii ile ilgili yan, ayra iine alnrsa, onun transcendent z eldle edilir. Sjenin doal
tavrla ilgili olan yan, her eyi, hatta insann kendisi, psikolojik bilin, ayraca alnrsa,
immaent z alan olan "saf bilin" alan elde edilir. Bu alan fenomenolojik tavrn asl
alandr.
18
mmanent z alann elde etmek iin doal tavr, Husserlin terimleri ile sylersek,
Generalthesis'i ayra iine almal ve ona epoche uygulamal; yani bir dnyann varl
ve yokluu hakknda bir yarg ileri srmekten vazgemeliyiz. D dnya ve bu dnyay
ele alan bilimler de ayraca alnmaldr. Ayn ekilde btn kltr kurumlar, teknik
yaptlar, sanat ve bilim, her trl estetik ve pratik deerler de ayraca alnmaldr. Bundan
baka hukuk ve din de ayra iine alnmaldr. Bu ekilde doal tavr gerekli klan, doal
ve tinsel bilimlerin btn bilgileri ayraca alnmaldr.
Bunlardan baka ayraca alnacak eyler unlardr: Doal bir varlk olarak insan, onun
doal ve kiisel ballklar, kiilii; btn canllar, bundan baka haklln
fenomenolojinin salayamad ve teoriye dayanan btn formal ve ierikli z bilimleri,
rnein geometri, maddenin saf fizii, eitli ierikli bilimleri karlayan z ontolojilerinin
hepsi ayra iine alnmaldr. Bu z bilimlerinin ayraca alnmasnn birinci nedeni,
onlarn aratrdklar zlerin immanent z sferi ile ilgili olmamasdr. kinci neden, bu
bilimlerin teoriye dayanan bir yntem izlemeleridir. Btn bu bilimlerin ortaya koyduklar
yarglar, ne kadar hakikat olurlarsa olsunlar yine de ayraca alnmaldrlar. nk bu
bilimler ayn zamanda dogmatiktirler. Hepsinin, kendileri tarafndan baarlmasna
olanak olmayan eletiriye gereksinimleri vardr. Bu nedenle, kendisi eletirel olmak
zorunda olan fenomenoloji bunlardan yararlanamaz.
Fenomenolojik tavr, ayraca ald btn bu varlk alanlarna ynetmez. O halde
fenomenolojik tavr hangi varlk alanlarna ynelir? Husserl bu soruyu kendi ifadesiyle
yle yantlyor: "Mutlak bilin alanna". Bu alan fenomenolojinin temel alan,
fenomenolojik residium, yani arta kalan alandr. mdi bu alan, btn dnyay, onunla ilgili
her eyi, canllar, insan, kendimizi de ayraca aldmz halde arta kalmtr. Aslna
bakarsanz biz burada hibir ey kaybetmemi, mutlak bir varlk kazanmzdr. Bu
mutlak varlk dnya ile ilgili btn transcendentleri garanti eder ve onlar meydana
getirir. te fenomenolojik aktlarn, fenomenolojik refleksiyonun alan bu alandr.
En sonunda u noktaya iaret edelim: Fenomenolojideki refleksiyon, teki bilimlerdeki
refleksiyondan bakadr. Onun iindir ki, her refleksiyon, fenomenolojik deildir. nk
fenomenolojik refleksiyon, fenomenolojik reduksiyona dayanr. Fenomenolojik
reduksiyon yaplmadan, fenomenolojik refleksiyondan sz edilemez. Fenomenolojik
refleksiyon ile reduksiyon arasnda belli bir karlkl iliki vardr. Bunlar birbiri iin
conditio sine qua non 'dur.
19
nk refleksiyon ancak saf bende olasdr. Fakat saf bene ulamak iin fenomenolojik
reduksiyon yaplmaldr. Yani her eyi ayraca almak, darda brakmak, eylem d
yapmak gerekir. Fenomenolojik refleksiyondan nceki refleksiyonlara, Husserl,
psikolojik refleksiyon der. Bu refleksiyonlar fenomenolojinin konusu olamazlar. Psikolojik
refleksiyonu fenomenolojik refleksiyona evirmek iin, bu refleksiyona bir reduksiyonun
uygulanmas gerekir. O halde psikolojik "ben", reduksiyon yapldktan sonra,
fenomenolojik "ben"e, yani mutlak olan "saf ben"e evrilebilir.
Fenomenolojik "saf ben"in aklarn, yani immanent z incelerken, baka bir yntem
esi daha gereklidir. Reduksiyon ve onun eleri, fenomenolojinin obje alann,
fenomenolojik dururnu, yani eyin zn elde etmek iindi. imdi sz konusu olan yeni
yntem esi, elde edilen objenin, yani zn, incelenmesi iindir. Bu yeni yntem esi,
fenomenolojik deskripsiyon, (betimleme)dir.
Fenomenolojiyi tanmlarken grdk ki, fenomenolojik bilgi bu yntemle elde edilir ve bu
yntem onun biricik yntemidir.
Fenomenolog btn bunlara epoche uyguladktan, yani onlar ayraca aldktan sonra da,
Husserl'e gre hibir ey kaybetmi deildir, tersine mutlak olan bir varlk kazanmtr.
Bu mutlak varlk dnya ile ilgili btn transcendentleri,garanti eder ve kendi iinde
meydana getirir.
Fenomenoloji bir temel bilim olarak, ntr olan bir aratrma alann kendisine aratrma
erei olarak semek zorundadr. Bu ilgisiz olmadan dolay, fenomenolojik varlk teki
varlklarla ayn basamak zerinde bulunamaz. rnein "ey varl" ya da "psiik varlk"
gibi. Bu nedenle fenomenolojinin ele ald varlkla, bilimlerin konusu olan varlk
arasnda bir derece fark olmaldr. Bu yzdendir ki, varln iki dereceli olduunu kabul
etmek gerekir. Bunlardan birisi mutlak olan fenomenolojik varlk, ikincisi ise greceli
olan "real varlk"tr. Husserl bu varlklardan birincisini immanent, ikincisini transcendent
varlk olarak grr. Baka bir deyile, Husserl, saf bilin alan dndaki varla
transcendent varlk der. Saf bilin alanna giren her varla da immanent varlk der.
Husserl'e gre mutlak ye greceli varlk nedir? Mutlak varlk (reduksiyon ile elde edilen
bilin varl), transcendental yaantlarn, mutlak ilk kaynaklarn, saf bilin ve immanent
varln alandr. Btn bu deyimler ayn eyi kastederler. Bu derecedeki varln baka
hibir dayana yoktur. Hatta doa, dnya olmasa da, bu mutlak varln var olmasna
zarar gelmez. Bu varlk, doa ve dnya var olmasa da vardr. "Bu varlk kendi kendisine
ve kendi kendisi iin var olan bir varlktr". Bu varlk, baka bir varla gereksinimi
olmayan, varlndan kukulanlmayacak olan bir varlktr. mdi "immanent varlk", ilke
bakmndan, "nulla re indigent ad existendum" dr. Bu varlk her ne kadar bize gre
"ikinci" derecede ise de, kendisine gre "birinci"dir.
Saf yaant akna girmeyen her ey, greceli varlk alanna girer. Bu varlk yalnz
intensiyonal (ynelme gerektiren) olup, ancak mutlak bir varln korrelat (karl)
olarak vardr ve bu mutlak varla dayanr: bu varlk tarafndan ortaya konmutur.
Greceli varln var olmas, sadece transcendental bilin iindir; mutlak varlk olmadan
dnlemez. O, bize gre, bizim iin var olan bir varlktr. Kendi bana var olan bir
varlk deildir. Bize gre "birinci" olan bu varlk, kendi kendisine "ikinci"dir. Onun ne
olduu birinci ile olan ballna gredir. Byle bir varlk, bilince baldr, bilince
gereksinimi vardr. Halbuki mutlak varln hibir eye gereksinimi yoktur. Mutlak varlk,
hibir eye dayanmad halde, vardr.
21
Transcendent varlk dnyasnn, mantksal dnlen bir bilince deil, aktel bir bilince
gereksinimi vardr. Onun bilin olmadan var olmasna olanak yoktur. Bu aklamalar, iki
varlk derecesinin birbirinden ayrln gsterdiler. imdi onlar baka yanlarndan ele
alalm:
Mutlak ve greceli varlklar, verilileri ve varlk tarzlar bakmndan birbirinden ayrlrlar.
Bu varlklarn verililerini ele almadan nce, immanent ve transcendent alglar
aklamak gerekir. Bunun iin Husserl'in verdii tanma dayanacaz. nk immanent
ve transcendent alg kavram, felsefe syleminde deiik anlamlarda kullanlmtr.
Husserl bu iki kavram akt bakmndan aklamaya alr.
mmanent ve transcendent alglama: mmanent bir eye ynelen aktlardan anlalan
udur: Bu aktlarn intensiyonal objeleri ve kendileri ayn "yaant ak" iindedir. Bu
"ben"in bir aktnn baka bir akta ynelmesi demektir. mmanent bir algda, alg ve
alglanan ey, z bakmndan dorudan doruya bir birlik olutururlar. Yani biricik ve
somut bir "cogitatio" (dnce) birliidirler.
Her immanent alg, kendi objesinin varln zorunlu olarak garanti eder. Alg,
refleksiyona dayanan bir kavrama, benim bir yaantma ynelirse, kavradm ey,
genel olarak varl yok saylamayacak olan mutlak bir "ben"dir. Yani onun var
olmamas ilke bakmndan olanakszdr. Bu tarzda verilen bir yaantnn var olmadn
kabul etmek, bir anlamszlktan baka bir ey olamaz. Bunun dnda transcendent bir
eye ynelen intensiyonal yaantlar vardr. Transcendent aktlar, transcendent ze ya
da baka yaant akmlarna sahip olan baka ben'lerin intensiyonal yaantlarna
ynelen aklardr. Ayn ekilde, "eylere" ve genel olarak realiteye ynelen aktlar, yine
bu gruba girerler, Transcendent akt, kendi objesinin varln garanti etmez.
Transcendent aktn objesinin var olmas gerekli deildir. O, var olmayabilir de. Bundan
dolay, bu tr objelerde mutlaklk ileri srmek anlamszlktr. Buna karlk immanent
alg, kendi objesinin varln garanti ettii iin, her trl kukunun dndadr. Fakat
transcendent alg, kendi objesinin varln garanti etmedii iin kukuya yer vardr.
Verili Trleri
Varl "yaant" ve "ey" olarak, baka bir deyile, bilin ve realite olarak, birbirinden
kesin bir ekilde ayr tutmak gerekir. mmanent bir alg ile alglanmak, "yaant"nn alan
ile ilgili znn bir zelliidir.
22
Mekna bal olma, ey olma ise, z bakmndan byle bir algdan yoksundur. "ey"
ve her trl realite, z gerei immanent alglanamaz. Genel olarak transcendenttir.
Bundan dolay bilin ve realite arasndaki ayrlk, var olmas olas olabilecek olan
ayrlklarn .en temellisidir. mmanens ve transcendens arasndaki fark, ilke bakmndan
bir verili farkdr. mmanent ve transcendent alglar birbirinden ayran, immanent algda
intensiyonal objenin alg iin "reel immanent" olmas; transcendent algda ise ayn eyin
olmamasdr.
Transcendent olan bir "eyin" alglanmasnda, o "eyin" grnmesi gerekir.
Halbuki bir "yaant" grnmez. Grnme mekna ball gerektirir. Yaant ise
mekanszdr. Mekna bal bir varln olmad yerde, grnme de olanakszdr. Bu,
insann yapsnn bir zellii deil, meknn z ile ilgilidir.
Transcendent varlk, hangi trden olursa olsun, bize ancak grn ile verilebilir.
Yoksa byle bir varln ayn zamanda immanent bir varlk olmas gerekecekti.
mmanent alglanan bir ey de, ancak immanent alglanabilir. rnein bir duygu
yaanabilir, her hangi bir "ey" gibi grnmez. Bakm kendime evirsem, algladm
ey, mutlak bir eydir. Onun bazen yle, bazen byle grnebilecek hibir yan yoktur.
Onun hakknda hem doru, hem de yanl dnebilirim. Fakat "gren" bir algnn onda
grd ey, vardr ve ona btn nitelikleri ile mutlak bir ekilde verilmitir. Bu bir
kemann sesine -ses de grnmez uygulanamaz. Bu sesin alglayann bulunduu
yere gre deien birtakm grnleri, tarzlar vardr; bulunduum yere baldr. "Sesi"
ona yaklarsam baka, uzaklarsam baka trl alglarm.
Hibir grn tarz, bir eyi mutlak olarak veremez. Geri gnlk hayatta bir sesin
normal iitilmesinden, bir eyin normal grlmesinden sz edilir. Fakat bu iitilen ses,
grlen ey bir yanl alglandka, buna ancak ikincil bir objeleme denebilir. mdi u
nokta kesin olarak belirtilmelidir: Husserl'e gre grn yoluyla elde edilen veriler,
bir eyi bize mutlak olarak veremezler. nk bir eyi mutlak olarak verememek
"grn"n yaps gereidir. Bir eyi ancak immanent veriler mutlak olarak verebilirler.
Mutlak olarak verebilme de immanent algnn yaps gereidir.(5) "ey"in alglanmas ile
"yaant"nm alglanmas, birbirinden temelden farkldr. Yaantya bak, onun varlk
tarz gerei, her zaman dorudan doruya evrilebilir.
5) Husserl'in bu savnn doru olmadn, deneysel psikolojinin ortaya koyduu olumlu bilgilerle
elitiini, "ber die Grenzen der Erkennbarkeit bei Husserl und Scheler" adl kitabmzda
gstermeye altk.
23
ki Varlk Tarz
imdiye kadarki incelemelerimiz bize unu gsterdi: ey dnyasnda benim iin var olan
her ey, ilke bakmndan bir sanmaya dayanr. Buna karlk, "ben"in (ey dnyas ile
ilgili yan ktktan sonra) kendisinde durum byle deildir. Ben'in bilin aktualitesi,
mutlak bir gereklik tar. Onun verileri hibir koula dayanmaz ve ortadan kaldrlmas
olanakszdr. Dnyann varl hakkndaki bilginin olasla bal olmasna karlk, saf
ben ve onun saf yaants kesindir, gereklidir. ey verileri somut olsalar bile, var
olmayabilirler. Fakat bir bilin verisinin var olmamas olana yoktur. Bu z yasas,
birincinin olasla balln, ikincininse, gerekliliini dile getirir.
ey dnyasndaki transcendens, yaps bakmndan, var olmamann olasln da
kendisinde tar. Fakat bilincin varl, real bir dnyann varl ile snrlandrlm
deildir. Real dnyann ortadan kalkmas ile, bilin, sadece baz deiikliklere
urayabilir, fakat varolmasna zarar gelmez, dnyann yok olmas, sadece baz teorik
deneyim ballklarnda deiiklik yapabilir. Fakat bu, yaantya ve yaant ballklarna
dokunmaz. O halde, "grn" yoluyla bilinte ortaya kan real varln var olmas,
bilincin var olmas iin bir koul olamaz. Husserl'e gre, bilin ve real varlk birbirine eit
tutulabilecek varlklar deildirler. Onlar yanyana konamaz, birbiriyle balanamaz.
Gerek anlamda birbiriyle ba kurabilmek, bir btn oluturmak iin, iki varlk alannn
yap bakmdan birbirine yakn olmas gerekirdi. Geri immanent varlk (mutlak
varlk) ile transcendent varln objektif belli bir ii vardr; bunlar birer obje alandrlar.
Fakat buradaki obje ve objektif i, sadece bo mantk kategorilerine gredir. Bilin ve
realite arasndaki uurum, gerek bir uurumdur. Realite, grn alanna kan,
grlebilen ve asla mutlak olarak verilmeyen, olasla bal olan bir varlk tarzdr.
Bilin ise, varl bakmndan, grn alanna kamayan, bize grn olarak
verilemeyen, gereklilik tayan, mutlak bir varlktr. Eer bilin, saf bilin olarak ele
alnrsa, u nitelikleri saptanabilir: Bilin, kapal ve mutlak bir varlk balldr. Onun
iine hibir ey giremez ve ondan hibir ey dar kamaz. Zaman-mekana bal bir
d ve zarnan-mekan ball tayan bir ii olmad iin, hibir "ey" zerinde
nedensel bir etkisi olamaz. Nedensellik, realite alanna aittir; mutlak varlkla ilgili deildir.
25
mdi real bir varlk alan olarak insan ve onun "ben"ini de iine alan zaman-mekna
bal dnya, sadece bilin iin var olan ve ancak greceli bir anlam tayan intensiyonal
(ynelime bal) bir varlktr. Greceli varl, bilin kendi deneyimleri ile ortaya
koymutur. O, ancak grn yoluyla alglanabilir, grlebilir bir varlktr. Fakat bunun
dnda bir "hi"tir.
Bilin kendi bana bir varlk olarak, "ilk" olandr. Halbuki dnya, kendi bana deil,
bizim iin "ilk" olandr. Gerek tek tek eylerin, gerekse btn dnyann realitesi, yaps
gerei, bamsz olmaktan yoksundur. Dnya kendi bana mutlak bir ey deildir ki,
ikincil olarak kendisini baka bir eye balayabilsin. O, belki mutlak anlamda bir "hi"tir.
Onun mutlak bir varl yoktur. O, bir ey varldr. ey de, yaps gerei, intensiyonal
olan, yani sadece bilin tarafndan grlebilen bir varlktr.
O halde Husserl'e gre bilin doann bir paras deildir. "Doa, sadece bilinle
immanent balan olan intensiyonal bir "birlik" olarak olasdr". Bundan dolay, saf ben
hakkndaki aratrmalar, doa aratrmalar deildir. nk saf ben hakkndaki
aratrmalar, doa aratrmalarnda ne srlen ncllere dayanmaz. Doa, bu
aratrmalarda ayraca alnmtr. Saf bilin, doa ile hibir ba kurmadan da
dnlebilir. Halbuki herhangi doal bir ey iin, bu olanakszdr. rnein bir renk,
mekn olmadan dnlemez. Mekansz bir rengin var olmasna olanak yoktur. Saf
bilin mekna bal olmad iindir ki, o mutlak bir varlk alandr, diyoruz. Doa
bilimleri, soyutlama yoluyla kendi aratrma alanlarn kazanrlar. Fakat saf bilincin,
doann bir soyutlanmasndan elde edilmesine olanak yoktur. nk soyutlama ile yine
doal bir ey kazamlabildii halde, bundan mutlak bir varlk, saf bilin asla kazanlamaz.
Mutlak zlerden oluan saf bilin alan, transcendent olan varlk karsnda, bambaka
bir yapya sahip olan bir varlk alandr. Bu alan, saf bilin olarak (yaant olarak), kendi
iine kapanmtr. Fakat onlar teki alanlardan ayracak bir snr yoktur. nk onlara
snr olacak bir eyin, onlarn varlk yapsna katlmas gerekirdi.
26
Halbuki bilin varl, mutlak varln hepsidir. O, dnyaya ve doaya bal olmayan,
kendisinden baka bir varla dayanmayan bir varlk alandr. Doa varl, bilin
varln snrlandramaz. nk doa, bilincin bir korrelat olarak ortaya kt; bilin
ballklar olarak ortaya kondu.
Bu blme son vermeden nce, fizik realite (ey) ile psiik realite arasndaki ball
aklayacak bir noktay ele alalm. Husserl fizik varlkta yksek bir realite ve
transcendens (d varlk) grmek isteyen grlere kar kar; fakat yumuak bir dille.
Husserl'e gre fizik ey'in mutlaklatrlmas, bizi anlamsz sonulara gtrr. nk
biricik mutlak varln, yani bilincin karsna baka bir mutlak varlk koymak, anlamszlk
olur. Fizik varln bir d varlk olmas, (transcendensi), baka herhangi bir d varlktan
farkszdr. lke bakmndan bu d varlk, her d varlk gibi, bilinte meydana getirilen ve
ona bal olan bir varlktan baka bir ey deildir.
Daha nce grdmz gibi, transcendent ey dnyas, saf bilin karsnda, greceli
olan bir alandr. Husserl'e gre transcendens ve grecelilik ayn eydir. Fakat doada
sadece eyler yoktur. nsan, hayvan gibi organik realiteler de vardr. Acaba bu canllarn
ruhlarnn ve psiik yaantlarnn fenomenolojik reduksiyon karsnda durumlar
nasldr? Ayn ilke burada da geerlidir. Bu realiteler de, her,ey realitesi gibi, ayraca
alnmaldr. Psiik transcendens de, mutlak olan saf bilince karlk, sadece greceli ve
rastlantya baldr.
Genel olarak psiik olan, rnein psiik kiilik, psiik nitelikler, yaantlar ya da
durumlar, intensiyonal yaplarn deneyimle ilgili birlikleridir. Bunlarn hepsi intensiyonal
yani grecelidirler. mdi bunlar mutlak anlamda varolan bir ey olarak kabul etmek
anlamszlktr.(6)
Paradoks olsa da, bedensiz, hatta ruhsuz ve kiiye bal olmayan bir bilin; yani beden,
ruh, deneyimin ben'i gibi deneyim birliklerine dayanmayan saf bir bilin dnlebilir.
Btn deneyime bal birlikler, ayn ekilde psiik yaantlar, bu en yksek z eklinin
mutlak yaant ballklar iin birer iarettirler. Bu z eklinin yannda, baka z ekilleri
dnlebilirse de, bunlarn hepsi ayn anlamda transcendent, greceli ve rastlantya
baldrlar.(7)
Husserl baka bir ynden hareket ederek, saf bilincin her eyden nce var olduunu
da gstermek ister: Realitenin varl, anlam vermeye dayanr. Anlam verme ise,
anlam veren bir eyi, nkoul olarak gerektirir.
6)
7)
27
Ideen, s. 160
Ideen, s. 105
Bu anlam veren ey, saf bilintir. Bu ekilde, saf bilin, mutlak ve birincil olandr. Baka
eyler ancak saf bilin sayesinde var olabilirler. Bunu Husserl yle anlatr: "Btn real
birlikler, anlam birlikleridir. Anlam birlikleri, anlam veren bir bilinci gerektirir. Bu bilin
mutlaktr; kendisi yine bir anlam verme yoluyla meydana gelmi deildir.(8)
Dnyann btnn, doal bir realite btn olarak kabul etmek olasdr. Fakat bunu
btn varlkla eit tutmak ve realiteyi bu ekilde mutlaklatrmak, anlamszlktr. nk
mutlak bir realite, yuvarlak bir drt ke kadar samadr. Realite ve dnya, belli ve
geerli olan anlam birlikleri iin birer kavramdrlar. nemli olan, dnyann ve onun btn
varlnn belli bir anlama sahip olmasdr. Bu anlam, anlam vermenin kayna olan ve
kendisinden daha nce var olmas gereken mutlak bir bilinci gerektirir. Bu alana, algya
dayanan aratrmalarla girmek olasdr. Elde edilecek bilgiler, yksek bilimsel bir deer
tarlar.
Ne gibi koullar Husserl'i iki dereceli bir varlk kabul etmeye zorluyor? Husserl'in
btn amac, mutlak bir bilgi elde etmektir. Bu amaca varmak iin, o, u pein
yargdan kalkyor: Bir bilginin mutlak olmas iin, o bilginin konusu olan alann da
mutlak olmas gereklidir. Greceli bilginin elde edildii varlk alan da grecelidir.
Mutlak bir bilgiyi ancak mutlak bir varlk salayabilir. Husserl'e gre bilginin nitelii, yani
mutlak ya da greceli olmas, insann bilgi organlarna bal deildir, varln niteliine
baldr. nsanla onun bilgi organlarn bilginin niteliinden sorumlu tutmak, ona gre
doru deildir. nk "her varlk tarz, yaps bakmndan, kendisine has bir veri tarzna
ve bylece de kendi bilgi yntemlerine sahiptir. Bunlarn zelliklerini bir eksiklik olarak
grmek ve onlar insan bilgisinin bir tr rastlantya ballna ve noksanlna
dayatmak, anlamszdr."(9)
28
Ideen, s. 107
Ideen, s. 43-44
29
Bu sfer, mutlak yarglarn sferidir."(12) Fenomenolojik bilgi teorisi, saf bir bilgi
teorisidir. Onun inceledii bilgi, apriori bir bilgi, bir z bilgisidir. Fenomenolojide
olay bilgisinin ve rastlantnn yeri olmadndan, bilgi teorisi de sadece mutlak bilgiden
sz eder. z sferinde herhangi tek olan bir varlk yer alamayacandan, saf z
hakikatlar, olaylar hakknda herhangi bir eyi savunamaz, sav olarak ileri sremez. O
halde zlerden kalkarak olay hakikatma varmak olanakszdr. Onun iindir ki, daha nce
de sylendii gibi, zlerin var olan eylerin zleri olmalar gerekmez. Bunlar herhangi bir
hayalin z de olabilirler. Bu yzdendir ki, Husserl, fiksiyonu fenomenolojinin ve btn
z bilimlerinin hayat esi olarak grr.
Fenomenoloji iin realite sferinin nemli olmamas neye dayanyor? Daha nce de
sylendii gibi, byle bir varlk, mutlak bir varlk olamaz. Realite sferinin verileri, zellikle
bu verilerin geerlii, grecelidir. Bu tr varlk hakknda edindiimiz bilgi, deneyim ile
hayrlanabilir ve immanent olarak alglanamaz. Halbuki fenomenolojinin beklentilerini
ancak immanent alg yerine getirebilir. nk immanent sferdeki immanent bir varln
her yan, bilincin altndadr. Bu yzden de, bilince btn olarak verilir. Bu yolla elde
edilen bir bilgiyi, hibir ey yadsyamaz. ey varl ile immanent varlk, varlk tarzlar
bakmndan ayn derece zerinde deildirler. Fenomenoloji, yarglarda, duygularda ve
alglarda apriori olandan szeder. Fenomenolojinin konusu olan bilgi, aprioridir. Bu
nedenle Husserl'e gre bu bilgi tek kaynakldr.
Husserl'in fenomenolojisinde bilmek ya da bilgi ne demektir? Bilgi iki akt arasnda
bir uygunluk badr. Bu aktlardan birisi signitiv akt (anlam intentionu), teki sezgisel
akttr. Bu tanm bize gsteriyor ki, bilgi, iki aktn birlemesinden oluuyor. Fakat
bundan dolay bilgide bir ikilik yoktur, btnlk vardr. Bu btnl salayan,
bilmenin kendisidir. Fakat bu aktlardan ikisi de ayn derecede nemli deildir. Birinci
derecede nemli olan, sezgisel akttr. Anlam akt (signitiv akt), kendiliinden hibir ey
meydana getiremez; bo ve krdr. Asl gren ve bilgiye doluluunu salayan, ikinci
akttr. Anlam intensiyonunun devi, sadece objeyi gstermektir. lk kez sezgisel
intensiyon, objeyi imgelenebilir hale getirir. nk alglama akt, objenin doluluundan
bir eyi beraberinde getirmektedir. te fenomenolojik btnlk, bu doluluu birlikte
getiren akt aracl ile oluturulmutur. Her sezgisel intensiyonla bir anlam akt ilgilidir.
Bu yzden bir eyi bilmek demek, o eyin alglanmasnn salanmas demektir.
12) Ideen, s. 36.
30
Tomris Mengolu
32
(*) Takiyettin Mengolu, Tenomenologi ve Nicolai Hartmann", s. l ve devam.
O halde, btn bilimlerin en yksek ve kesini olmak tarihsel isteini tayan ve insanln
hi kaybolmayan saf ve mutlak bilgi elde etmek amac n temsil eden felsefe (bu ayn
zamanda saf ve mutlak deerler ve iradeyle ayn eydir), kendisini gerek bir bilim
olarak kuramyor. Grevi, insanln ebedi hizmetinde retmenlik olan felsefenin
retecek hibir eyi, yani objektif geerlii olan bir eyi yoktur. Kant, felsefenin deil,
felsefe yapmann renilebileceini sylemeyi severdi. Bu, felsefenin
bilimsellikten yoksun olduunu itiraf etmekten baka nedir? Gerek bilimin olduu
her yerde, bilim gerek olduu lde, her ey, ayn anlamda renilir ve retilir.
Bilimsel bilginin renilmesi, hibir ekilde, dnceye yabanc bir ieriin
edilgence alnmas deildir. Her yerde insann kendi abasna dayanr. Yaratc
kiilerin neden-sonu balarna gre kazandklar akla dayanan grn, insann kendi
almalaryla, iinden yeniden kazanlmasdr. Felsefe retilmez; nk burada byle
objektif olarak kavranm ve temellendirilmi grler yoktur. Bunun anlam udur:
Burada kavramlarla kesin bir ekilde snrlandrlm ve anlamlar tmden
aydnlanm problemler, yntemler ve teoriler yoktur.
Ben felsefe yetkin olmayan bir bilimdir demiyorum. Onun bir bilim olmaya henz
balamadn sylyorum; ve bunun iin de l olarak, kk de olsa, objektif
temellendirilmi teorik bir ieriin bulunmasn alyorum. Hibir bilim tam yetkin
deildir. Hatta ok beenilen ekzakt bilimler bile. Onlarn bir yanlar tamamlanmamtr.
nk onlar, bilme itkisini hibir zaman dinginlie brakmayacak olan ak problemlerin
sonsuz ufku karsndadrlar. te yandan elde edilmi bilgi ieriklerinde de baz
eksiklikler vardr. urada burada kantlarn ve teorinin sistematik dzeni iinde ak
olmayan ya da tam olmayan artklar kalr. Fakat bununla birlikte, her zaman retilecek
bir bilgi, durmadan dallanp budaklanarak oalmaktadr. Matematiin ve doa
bilimlerinin objektif hakikatndan, ya da yerine gre, objektif temellendirilmi bir grecelik
tayan hakikatndan, akl banda hi kimse kukulanamaz. Burada -byk lde ve
btn olarak- kiisel "sanlara", "grlere", "gr alarna" yer yoktur. Bu tr eylerin
urada burada yer almas, bu bilimin henz olumakta olduunu, tamamlanmadn
gsterir. Genel kan byledir.(1)
1) Doal ki, ben burada matematik felsefesi ile doa felsefesinin tartma alanlarn dnmyorum.
nk buradaki tartmalar, dikkat edilirse sadece bilginin tektk noktalar ile deil, bu disiplinlerin bilimsel
basanlarnn genel "anlam" ile ilgilidir. Ve bunlar bu disiplinlerin kendilerine braklabilir; ya da
braklmaldr. Fakat onlarn temsilcilerinin ou buna kar ilgisizdir. Belki felsefe kelimesinin bilimlerin
adnn bana gelmesiyle, onlarla balant kurmasyla, baka bir aratrma tr ortaya kmaktadr. yle
ki, bu onlara belli bir ekilde yeni bir boyut ve bununla da son bir tamamlanma salamaktadr. Fakat boyut
kelimesi ayn zamanda unu gsterir: Kesin bilim, bilim olarak; retilecek ierik, retilecek, ierik olarak
kalr; bu yeni boyuta girilmemi de olsa.
34
Felsefenin ilerlemesinde etkili olan "dnm noktalar", gemi felsefelerin bilim olmak
savlarn, bilimsel saydklar kendi eletirileri ile ykan ve imdi felsefeyi kesin bir bilgi
olarak kurmak iin, bilinli bir irade ile yneten almalarla olumutur. Burada btn
dnme enerjisi, o zamana kadar felsefenin naiv bir ekilde grmedii noktalar, ya da
kesin bilim olmann yanl anlalan koullarn, sistematik dnce yoluyla akla
kavuturmak zerinde younlar ki, bundan sonra yeni felsefi bir retinin yapsn
kurmaya balayabilsin. Felsefede kesin bir bilim olmaya byle tam bilinli bir ynelme,
Sokrates ve Platon'la ortaya kan dnm noktasnda; ve ayn ekilde Yenia'n
balanglarnda skolastie kar bilimsel tepkilerde, zellikle de Kartezyen dnm
noktasnda bagstermitir. Bu tepki, 17. ve 18. yzyllarn byk felsefeleri zerinden
geer ve kkl bir gle Kant'n akl eletirisine ve Fichte'nin felsefi dncelerine
egemen olur. Durmadan yenilenen aratrmalar, gerek balanglara, nemli
problemlerin kesin bir ekilde formle edilmesine, doru yntem araylarna ynelir.
Ancak, romantik felsefede bir deiiklik ortaya kar. Hegel de ynteminin ve retisinin
mutlak geerlii zerinde durduu halde, onun sisteminde, her eyden nce felsef
bilimsellii salayan akl eletirisine yer yoktur. Bu balomdan bu felsefenin kendisinden
sonraki zamana, genellikle romantik felsefe gibi, kesin bir felsefe biliminin kurulmas
konusundaki itkilerin zayflamas ve sahtelemesi anlamnda bir etkisi oldu.
Bu etki, sahteleme eilimi, bilindii gibi, kesin bilimlerin Hegelcilie kar gl
bir tepkisini uyandrd. Bunun sonucu olarak da 18. yzyl natralizmi olaanst
bir gelime gsterdi; ve geerliliin btn mutlak ideallik ve objektifliini feda
eden phecilik, dnya grn ve Yakna felsefesini egemenliine alarak
belirledi.
te yandan Hegel felsefesi, felsefenin bilimselleme ynndeki gelimesi
zerinde, her felsefenin ancak kendi a iin greceli bir hakllk tad
dncesi ile, zayflatc bir arka etki yapt. AsInda bu dncenin, mutlak geerlik
isteyen Hegel sistemi iinde, sonraki kuaklarn stlendikleri historisizm iindeki
anlamndan baka bir anlam vard. Halbuki bu ekilde yeni kuaklar, hem Hegelcilie,
hem de mutlak felsefeye inanlarn kaybettiler. Hegel'in metafizik tarih felsefesinin
pheci bir historisizme dnmesi, esas bakmndan yeni "dnya gr felsefesi "nin
geliini salad. Bu felsefe, zamanmzda ok abuk yaylma benziyor. Bundan baka
o, ok kez naturalizme, bazen de historisizme kar giritii tart malarda, hi de
kukucu olma istei gstermiyor. Ama onun niyetleri ve tutumunda, Kant'a kadar
Yenia felsefesinin byk bir adm olan felsefenin bilimsellik kazanmas abasna
katlr grnmemesi yznden, felsefede bilimsel olma itiliminin zayfladndan sz
edildiinde, kastedilen bu felsefedir.
36
Naturalist Felsefe
Naturalizm doann kefedilmesinin bir sonucudur. Doa burada, zaman mekn birlii
iindeki varln kesin doa yasalarna gre ynetilmesi anlamndadr. Adm adm
gerekletirilen bu ide sayesinde durmadan yenileri kurulan bir yn kesin bilgilere
dayanan doa bilimleri, naturalizmin yaylmasna neden oldu. Buna benzer bir ekilde,
sonralar "tarihin kefedilmesi" ve yeni yeni tinsel bilimlerin kurulmasyla, historisizm
ortaya kmtr.
37
Egemen olan anlay alkanlna uyarak, doa bilimcileri her eyi doa olarak, tin
bilimcileri de her eyi tinsel bir ey, tarihsel bir kurulu olarak grmek, byle
grlemeyecek olanlar da yanl anlamak eilimindedirler. Buna gre naturalist,
evremizde doadan, en bata da fiziksel doadan baka bir ey grmez. Var olan her
ey ya fizikseldir, fiziksel doann btnlk ilikileri iindedir; ya da psiiktir; ama,
aslnda psiik olan fiziksel olann bir deikeni, fiziksel olann ikinci derecede "paralel bir
yan olaydr". Btn varlk psikofizik bir doadan ibarettir ve kesin yasalarla ak bir
ekilde ynetilir. Eer fizik doa pozitivist anlamda (bu pozitivizm ister Kant'n naturalist
yorumuna dayansn, isterse Hume'u yenileyen, kesin ve tutarl bir ekilde kurulmu olan
pozitivizm olsun) sensualist bir grle renk, ton, dokunma vb. gibi duyu komplekslerine
ayrlm olsa, ya da psiik denen ey, bunlarn kompleksleri veya baka "duyumlarla"
tamamlanm olsa da, bu, bizim iin bu grn asln deitirmez. Popler
materyalizmden balayarak, en yeni olan duyu monizmine, energitizme kadar, ar
tutarl naturalizmin btn trlerinde karakteristik olan tutum, bir yandan bilinci
doasallatrmak, buna bal olarak, btn ierikleriyle bilin verilerini doasallatrmaktr; te yandan da idelerin doasallatnlmas, bylece de mutlak ideal olann
ve normlarnn doasallastrlmasdr.
Sonuncu grle, o, farknda olmadan kendisini de ortadan kaldryor. Tm idealitenin
rnei olarak formal mant ele alrsak, dnme yasalar denen formal mantk ilkeleri,
bilindii gibi, naturalizm tarafndan dncedeki doal yasalar olarak yorumlanr. Bunun,
her tam anlamdaki septik teorinin beraberinde getirdii bir zellik olarak bir elikiyi
ierdii, baka bir yerde gsterilmiti.(2) Naturalist deerler teorisi ve uygulamas, bu
arada ethik de ayn ekilde kkl bir eletiriden geirilebilir; hatta naturalist pratiin
kendisi de. nk teorik elikileri, kanlmaz bir ekilde elikiler (apak
uyumsuzluklar), gncel teorik, deer teorisi ve ethik elikiler izler. Naturalistin
davrannda idealist ve nesnel olduu rahatlkla sylenebilir. O, bilimsel olmaya byk
aba gsterir. Bilimsel olarak aklla, halis hakikatin, halis gzel ve iyinin ne olduu,
bunlarn genel zlerinin nasl belirlenecei, tek tek hangi yntemlerle kazanlaca
bilgisini elde etme cabas ile doludur. Doa bilimi ve doa bilimine dayanan felsefenin
balca amacna ulatna inanr ve bu bilincin ona verdii byk bir coku ile imdi
"doa bilimlerince" hakikat olan, iyi ve gzel olan retmek iin hocalk yapmak ve
pratik alanda bir reformcu olmak iin ortaya atlr.
2) Karlatr, benim Log. Untersuchungen, 1. Band. 1900
38
Fakat o, teoriler kuran bir idealisttir; ister teoriler kurup bunlar temellendirdiini sansn,
isterse en gzel, en iyi iin deerler ya da pratik normlar getirsin ve bunlar tlesin, bu
idealist tutumu bunlarn hepsini yadsr. Yani o, varsayar, genellikle teoriler kurarken,
nesnel deerler ortaya atarken, deerlendirmenin bunlara uygun olmu olmasn, ayn
ekilde pratik kurallarn da herkesin istemi ve uymu olmasn nceden varsayar.
Naturalist vaaz eder, moralletirir ve reform yapar.(3) Fakat o, vaaz edileni, talepleri,
varsaym olmalar, anlamlar bakmndan yadsr. Ama o, Antik septikler gibi, biricik akla
uygun olann, akl -teorik olduu gibi aksiyolojik ve pratik akl da- yadsmak olduunu
ak bir ekilde sylemez. Hatta o, byle bir eyi kendisinden kesinlikle uzak grr.
eliki onda ak bir ekilde deildir; onun akl doasallatrmasnda gizli kalr.
Bu bakmdan tartma onun iin nesnel olarak sonulanmtr; isterse pozitivizm ve
relativizmde stn gelen pragmatizm dalgas, bir sel gibi ykselmeyi srdrsn. Bu
durum, tutarl sonu karmalara dayanan kantlarn ne kadar yetersiz olduunu aka
gsteriyor. nyarglar krletirir; ve kim ki, sadece deneyim olgularna bakar ve
deneyim bilimlerini iten geerli sayarsa, deneyim alannda bir doa olgusunun olgu
olarak eliiklii gsterilemeyeceinden, eliik sonulardan o kadar rahatsz
olmayacaktr. O kimse bunu "skolastik" bir ey olarak bir kenara itecektir. Fakat te
yandan tutarl sonu karmalara dayanan kantlamalar, onlarn ykc gcn
grenlerde kolaylkla yanl etkiler yapacaktr. Bu ekilde felsefeyi kesin bilimsel
temellere oturtup, kesin bir bilim olarak kurmak isteyen naturalizmin tamamen deerden
dm grnmesiyle, onun yntemlerinin amac da deerden dm grnyor.
Bylece sadece pozitif bilimleri kesin bilim sayan ve bilimsel felsefenin ancak bu
bilimlerle temellendirilebilecei yaygn dncesini tayanlarda, bu ama deerini
yitiriyor. Bu bir nyargdr. Kesin bilim yolundan ayrlmay bu yzden istemek, temelden
yanl olur. Zamanmzda naturalizmin, doa ve tinsel alann btn sferlerinde kesin
bilimsel olma ilkesini teori ve pratikte gerekletirmek iin gsterdii abadaki enerji; ve
bu ekilde felsefenin varlk ve deer problemlerini de bilimsel olarak - ona gre "ekzakt
doa bilimleri" gibi- zmek istemesi, onun bir hizmetidir ve zamanmzdaki gcnn
asl temelini oluturur. Modern hayatta, belki bilim idesinden daha gl, daha kar
konulmazcasna ilerleyen bir ide yoktur.
3) Hckel ve Ostwald bu konuda bize en iyi rnekleri verirler.
39
O bu konuda o kadar gvenlidir ki, baka her trl felsefeye yukardan bakar. Onun
ekzakt bilimsel felsefesi, Rnesans'n bulank doa felsefesi karsnda bir Galilei'nin
gen ve gl ekzakt mekanii, ya da simya karsnda Lavoisier'nin ekzakt kimyas
gibidir. Biz, daha snrl olarak kurulmu da olsa, ekzakt mekaniin benzeri olarak ekzakt
felsefenin ne olduunu sorsak, bize psikofiik, zellikle de deneysel psikoloji
gsterilecektir. yle ki, kimse onun kesin bilimsellik dzeyi konusunda tartma
yapamaz. te bu ok aranan ve en sonunda gerekleen bilim, ekzakt bilimsel
psikolojidir. Mantk ve bilgi teorisi, estetik, ethik ve pedagoji, onun sayesinde bilimsel
temellerini bulmular ve byk bir gayretle kendilerini deneysel olarak yeniden
kurmaktadrlar. Bundan baka, kesin bir bilim olan psikoloji, kukusuz btn tinsel
bilimlerin, hatta metafiziin temelini oluturur. Fakat doal ki, bu yelenen bir temel
deildir. nk fizik doa bilimi de, bu en genel gereklik teorisine temel olmada ayn
lde pay sahibidir.
Buna kar itirazlarmz unlardr: nce azck dnlrse, bir olay bilimi olarak
psikoloji, felsefenin normlar koymann saf ilkeleri ile uraan disiplinlerine, yani saf
manta, saf deerler teorisine, pratik felsefeye temel olmaya uygun deildir. Daha ok
aklama yapmaya gerek grmyoruz. Bunun bizi yukarda sz edilen septik elikilere
gtrecei aktr. Bilgi teorisine gelince, onu, saf Mathesis universalis anlamndaki saf
mantktan ayrdmz iin (nk mantn bilme ile ilgisi yoktur), epistemolojik
psikolojizm ve fizisizme kar sylenecek baz eyler vardr. imdi bunlar grelim.
Her doa bilimi hareket noktalarnda naivdir. Aratraca doa, sade bir ekilde
karsndadr. Nesnelerin varl kuku gtrmez. Sonsuz mekn iinde duran, devinen,
deien nesneler vardr ve de sonsuz zamanda, zamana baldrlar. Biz onlar alglarz,
deneyimden gelen yarglar halinde betimleriz. Apak olan bu verileri, objektif geerlii
olan kesin bilimsel bir ekilde bilmek, doa biliminin" amacdr. Ayn ey, daha
genilemi anlamda, psikofizik anlamdaki doa, onu aratran bilimler, yani zellikle
psikoloji iin de geerlidir. Psiik olan kendi bana bir dnya deildir. Bir ben olarak, ya
da benin yaants olarak (fakat ok baka anlamda olmak zere) verilmitir. Ve
deneyimlerin gsterdii gibi, belli bir nesneye, beden denen fizik bir nesneye baldr.
Bu da apak verilmi olan bir eydir. Psikolojinin grevi, bu pisiik olann, ki bu,
psikofizik doal ballklar iinde bulunan apak verilmi bir eydir, bilimsel olarak
aratrlmas, objektif geerlii olan bir ekilde belirlenmesi; oluumu ve deimesi,
domas ve yok olmasndaki yasalarn bulunmasdr.
41
Deneyim mant bilincinin oyun kurallar, nasl objektif geerli olabilir ve kendi bana
var olan dnya hakknda geerli bir ey syleyebilir? Bilinteki oyun kurallar, neden
nesnelerle ilgilidir? Nasl olur da doa bilimleri, kendi bana varolan doa iin ortaya
koyduu ve bildiini sand her eyde, her admda ve herkes iin anlalr ve geerli
olmak zorundadr -bilin sbjektif olarak akar ve onun karsnda kendi bana bir varlk
dururken-? Btn bu sorular, dnce onlara ciddi bir ekilde yneldiinde, bilmeceler
halini alrlar. Bilindii gibi, bilgi teorisi bu tr sorular yantlamak isteyen bir disiplindir.
Byk aratrclar bu sorulara yneldikleri ve kafa yorduklar halde, bilimsel olarak
herkesin katld ak ve kesin yantlara varlamamtr.
Bilgi teorisinin "doa bilimlerine" dayanmasnn, ayn ekilde psikolojiye dayanmasnn
bir anlamszlk olacann grlmesi iin, bilgi teorisi problematiinin dzeyini korumada
ciddi bir tutarllk gereklidir. (imdiye kadarki btn bilgi teorileri byle bir tutarllktan
yoksundular). Doa bilimlerinin ierdii, -onlardan batan-beri ayrlmayan- bu trden
problemlerin, doa bilimleri tarafndan zlmesini beklemek, ya da byle bir zm iin
bir ncl kazanlabileceini sanmak, eliki emberi iinde dnp dolamak demektir.
u da aktr ki, doa hakknda bilimsel olduu gibi, bilim ncesi ileri srlen btn
savlar, anlam birliini korumak isteyen bir bilgi teorisinde, ilke bakmndan darda
braklmak zorundadr; bu ekilde de eylerin varolular ile ilgili olan, zaman, mekn,
nedensellii ieren kabuller tayan btn ifadeler de dlanmaldr. Bu dlama,
aratrma yapan insann ve onun psiik yeteneklerinin varoluu hakkndaki kabullere
kadar uzanr.
Bundan baka, eer bilgi teorisi, bilin ve varlk arasndaki iliki problemini aratrmak
istiyorsa, o ancak varl bilincin bir korrelat olarak gz nnde bulundurabilir, onu
bilinsel bir san olarak (gemeintes): alglanan bir ey olarak alabilir. O zaman grlr ki,
aratrma, bilincin z hakknda bilimsel bir bilgi edinmeye ynelmek zorundadr.
Aratrma, bilincin birbirinden ayrlabilen ekillerinde bilincin kendisinin znn ne
"olduu", ayn zamanda ne "anlam tad"na ynelmelidir. Ayn ekilde bilin
ekillerinin -zlerine uygun olarak- tarzlarna gre, yani onlarn bazen ak, bazen
bulank, bazen imdide, bazen gemite, bazen iaretlerle, bazen imgelerle, sade bir
ekilde ya da dnce yoluyla, bazen dikkatin u ya da bu moduslar ile saysz
ekillerdeki tarzlarna gre ortaya kan objelik sansnn, yerine gre "geerli", "gerek"
bir varlk "gsterdii" aratrlmaldr.
43
Akl banda bir konumann her objesi, bilim ncesi ve sonrasnda, bilginin objesi
olacak her nesne tr, kendisini bilgide yani bilinte gstermeli; bilgi anlamna uygun
olarak verilmi bir hale getirilmelidir. Btn bilin trleri, bilgi ad altnda teleolojik
denebilecek bir ekilde dzenlendikleri gibi, yani eitli nesne kategorilerine gre
gruplandklar ekilde -onlarn bilgi ilevlerine uygun olarak-, kendi zleri arasndaki
ilikileri ve onlarla ilgili olan verilmilik bilinci formlar ile ilikileri iinde incelenebilmelidir.
Bylece btn bilgi aktlan iin ileri srlen geerlilik sorusunun anlam anlalmal,
temellendirilmi geerliliin z ve ideal olarak temellendirilebilme, ya da geerlilik,
tamamiyle aklk kazanabilmelidir; hem de btn bilgi basamaklar iin ve en stte de
bilimsel bilgi iin.
Bunun anlam udur: nesne olma ve kendisini varlk olarak, byle bir varlk olarak, bilgi
eklinde gsterme, ite bu, srf bilincin kendisinde, ak seik ve artksz anlalr bir
eydir. Bunun iin bilincin btnnn incelenmesi gerekir. nk onun her trl
biimleri, olana olan bilgi ilevleri olarak ortaya kar. Fakat her bilincin "bir eyin
bilinci" olmas bakmndan, bilincin znn incelenmesi (bu incelemenin ilgisi, bilgi
teorisinin ve bilin aratrmalarnn ilgisinden tmyle bakadr), onun verili tarzna
ynelmek ve buna uygun ilemlerle onun zieriinin "aydnlanmas" demektir. Buradaki
tavr, bilin trleri ve bunlarn znn aratrlmas olmasa bile, aydnlanma yntemi,
sanma ve verilme tarzlar zerindeki refleksiyondan yoksun olamaz. Bunun tersinde,
bilincin znn analizinde, nesne olmann btn temel trlerinin aydnlatlmasndan
kanlamaz ve birlikte ortaya kar. Doal olarak, bilgi teorisi de bunu yapar. O,
grevini bu karlkl ilikinin aratrlmas olarak grr. Bu nedenle, btn bu tr
aratrmalar, birbirinden greceli ayrlsalar da, fenomenolojikbal altnda topluyoruz.
Biz burada, adalarmzn geni kapsam hakknda henz bilgi sahibi olmadklar bir
bilim karsndayz. Geri bu bilin hakknda bir bilimdir, fakat psikoloji deildir. Bu bilim,
bilincin fenomenolojisidir ve bilincin doabilimsel biliminin karsndadr. Burada
rastlantsal bir iftanlamllk sz konusu olamayacana gre, psikoloji ile
fenomenolojinin, her ikisi de, "tavrlar" baka baka olsa da, bilinle uratklarndan,
ok yakn bir iliki iinde bulunmalar daha batan beri beklenir. Bununla sylemek
istediimiz ey, psikolojinin "deneysel bilinle" urat, deneyim tavrndan kalkt,
bilincin doal ilikiler iindeki varoluunu inceledii, buna karlk fenomenolojinin "saf
bilinle urat, yani onu fenomenolojik bir tavrla ele alddr.
44
Fakat o, sistematik bir aratrma, psiik olann immanent bir aratrmasn yapan bilin
bilimi olmakszn, her trl derinlemesine anlama olana ve son bir bilimsel
deerlendirme olanandan yoksundur.
Ekzakt psikoloji, almalarnda byk bir eksiklik olduunun farknda deildir. O,
introspeksiyon yntemine ne kadar kar koyar, bu eksiklii deneyim yntemi ile amak
iin ne kadar byk aba gsterirse, o lde bu eksikliin bilincinde olamyor. Fakat
gerekli olan, bir yntemin yetersizliinin anlalmasdr ki, gsterilecei gibi, bunun bu
yolla baarlmas sz konusu olamaz. Konularn, yani psiik olann zorlamas yle
byktr ki, yine de arada bir bilin analizlerinin yaplmamasna olanak olmuyor. Bu
analizler kural olarak fenomenolojik naivlikle yapldndan, bunlarla, bu psikolojinin
ekzaktla kar gsterdii ve baz alanlarda (amalar hakkndaki bildirilerinde) baarl
olduu kuku gtrmez ciddiyet, garip bir kartlk gsteriyor. Bunlar sbjektif duyusal
grnlerin deneysel saptanmalar ile ilgilidir. Bunlarn betimlenmesi ve gsterilmesi,
tpk "objektif" grnlerde olduu gibi yaplr, yani asl bilin sferi ile ilgili kavram ve
aklanmalar yaplmadan. Bundan baka, saptamalarn asl psiik olann kabaca
snrlanm snflandrlmasnda da durum ayndr. Bu saptamalar, derin bilin
analizlerine bavurulmadan yeterli grlrler. Bunlarn asl psikolojik anlamlarnn
aratrlmas yaplmaz.
Ara sra yaplan analizlerde kkten-psikolojik olann yer almamasnn nedeni, burada
yaplacak almann anlam ve ynteminin, saf sistematik bir fenomenolojiyi
gerektirmesi ve yntemde deneyimsiz olanlarn, ok zengin olan bilin farkllklarn,
birbirinden ayrmadan, birbirine katmalardr. Modern ekzakt psikoloji, kendisini yntem
bakmndan yetkin ve kesin bilimsel sayd iin, gerekte bilimsellikten yoksundur. O,
psikofizik dzenlilikte ortaya kan psiik olann anlamn arad, yani gerek psikolojik
bir anlaya ulamak istedii yerde, her yandaki psiik olann aklanmam
tasavvurlarnn yetersizlii yznden, daha derine giden bilgi abasnda, ancak bulank
problemlere ve bunun sonucu olarak da sadece grnte kalan, hakiki olmayan
sonulara varr. Sjeler aras olgu ballklarnn saptanmasnda deneysel yntemlerden
vazgeilemez. Fakat deneyin baaramayaca bir eyin, bilincin kendisinin analizinin,
bundan nce gelmesi gerekir.
Stump ve Lipps gibi ender psikologlar ve onlara yakn olanlar, deneysel psikolojinin bu
eksiini grdler ve byk anlamda r aan Brentano'nun tepkisini deerlendirmeyi
bildiler.
46
48
Fakat onlarn bilimsellik deeri batan beri var olmu olamaz. Bu deer, denein bir
araya getirilen deneyimlerinden, deneyi ynetenin kendisinden de kaynaklanamaz. Bu
deer, deneyimle saptananlardan mantksal olarak asla karlamaz. te fenomenolojik
z analizinin yeri burasdr. Bu, naturalist psikologlara ne kadar sevimsiz grnrse
grnsn, deneysel analizden daha nemsiz deildir ve olamaz.
Locke'dan beri ve bugn hl, her kavrama dayanan tasavvurun daha nceki
deneyimlerden "kklendii" hakkndaki deneysel bilincin gelime tarihinden gelen kan
(yani psikoloji de bunu nkoul grr), bambaka kanlarla kartrlr. Yani her kavramn
geerliliinin temelini, rnein betimleyen yarglarda, deneyimden ald kans ile
kartrlr. Bunun anlam udur: Onlar geerliliklerini, ze uygun olma ya da
olmamalarn, tek tek hallere uygulanma hakllklarn, sadece gerek alglama ve
anmsama olmalarndan alrlar. Alglama, anmsama, hayal kurma, ifade etme vb.
gibi kelimeleri betimleyerek kullanrz. Byle kelimelerde, bir tekinde bile, ne kadar da
zengin immanent eler vardr. Bizim betimlenene "kavrayarak" soktuumuz bu eler,
onda analitik olarak bulduumuz eler deildir. Bu kelimelerin, bilincin "tarihinde" nasl
olutuunu bilmiyoruz. Onlar yaygn anlamlarnda, bulank ve karmakark bir ekilde
kullanmamz yeterli olabilir mi? Biz bunu bilseydik bile, bu tarihin bize nasl bir yarar
olurdu? Bu, bu kavramlarn bulank ve bilim d olmalarndan neyi deitirebilirdi? Daha
iyilerine sahip olmadka, onlarla kaba farklar, hayatn pratik amalarna yetecek
derecede karlayabileceimize gvenerek, onlar kullanmak zorundayz. Fakat kendi
objelerini belirleyen kavramlar bilimsel bir ekilde saptamayan, yntemli bir ilem
uygulamayan bir psikoloji, "ekzaktlk"tan szedebilir mi? Ar, scak, yn vb. gibi
gnlk dilin kavramlar ile yetinecek bir fizik, nasl ekzaktlktan sz edemiyecekse, o da
edemez. Modern psikoloji artk "ruhun" deil, "psiik fenomenlerin" bilimi olmak istiyor.
Eer bunu istiyorsa, bu psikoloji bu fenomenleri kavramsal bir kesinlikle
betimleyebilmeli, belirleyebilmelidir. O, gerekli kesin kavramlar yntemli bir alma ile
elde edebilmelidir. Bu yntemli almay ekzakt psikoloji nerede yapmtr? Onu ynla
yaplan yaymlarda bouna aryoruz.
Doal olan, "karmakark" olan deneyimin, bilimsel deneyime nasl dnecei, objektif
geerlii olan deneyim yarglarna nasl varlabilecei sorusu, her deneyim biliminin en
byk yntem sorusudur.
49
Onun soyut olarak ya da saf felsefi bir soru olarak sorulup yantlanmas gerekmez. Bu
soru yantn tarih iinde, ibanda bulur. Yani yle: Deneyime dayanan bilimlerin
dhi ncleri, somut ve sezgisel olarak gerekli olan deneyim ynteminin anlamn
kavradlar ve onu, girilebilir bir deneyim sferinde, hibir sapma yapmadan
izleyerek, objektif geerlii olan deneyim kurallarnn bir ksmn i bana
getirdiler; ve bylece bilimin balamasn saladlar. Onlar almalarnn motifini,
herhangi bir ilhama borlu deildir; deneyimin anlamnda derinlemeye, deneyimle
verilen "varln" anlamnda derinlemeye borludur. nk "verilmi" olsa da, "bulank"
deneyimde "karmakark" bir ekilde verilmitir. Bu yzden u soruyu sormak gerekir:
Gerekte olan nedir? Objektif geerlii olan saptama nasl yaplabilir? Nasl, yani hangi
daha iyi, daha iyiletirilmi "deneyimlerle"? -hangi yntemle? D doann bilinmesinde,
naiv deneyimden bilimsel olana, bulank gnlk kavramlardan bilimsel kavramlara kesin
admlarn tam bir aklkla atlmas, bilindii gibi ilk kez Galilei ile balad. Psiik olann
bilgisi konusunda, bilin sferinin bilinmesinde, kendisini ekzakt doa bilimlerinin karl
sayan "deneysel-ekzakt" bir psikolojimiz var; fakat o, ana sorunlarda henz Galilei'den
nceki ada bulunduunun bilincinde deil.
Onun, bu durumun bilincinde olmamas gerekten alacak bir eydir. Biz bilimden
nceki naiv doa bilgisinin, doal deneyim bakmndan hibir eksiinin olmadn
gryoruz. Yani doal deneyimlerin ballklarnda, doal-naiv-deneyim kavramlarndan
karlamayacak eyler onda eksik deildi. Fakat o, naiv tutumu iinde, nesnelerin bir
"doas" olduunu ve bunun, deneyim-mantnn ilevlerinde belli ekzakt kavramlarla
belirlenebileceini dnemiyordu. Psikoloji, bugn enstitleri, kesin hesaplar yapan
aparatlar, inceden inceye dnlm yntemleri ile kendisini, hakl olarak, eski
alarn deneyime dayanan ruh bilgisinden stn sayyor. Bundan baka, yntem
konusunda zen gsterilen ve daima yenilenen dncelere sahip. Byle olduu halde,
ilke bakmndan bu en nemli ey, onun gznden nasl kaabiliyor? O, nasl olup da
artk vazgemesine olanak olmayan saf psikoloji kavramlarna zorunlu olarak bir ierik
verdiini; ve bu ieriin deneyimin gerek verilerinden alnmadn, tersine buna
uygulandn grmeyebiliyor? Psiik olann anlamna yaklatka, bu kavramlarn
ieriklerinde, kanlmaz bir ekilde analizler yaptn, buna gre fenomenolojik ilikileri
geerli grdn; bunlar deneyime uyguladn fakat bunlarn a priori olduunu
gzden karabiliyor?
50
53
Bu izgi, balangc ve sonu olmayan immanent bir "zaman" izgisidir. Fakat onu hibir
kronometre lemez.
Biz immanent gr ile fenomenler rmana bakarak, (ak iinde akmaya hazr birlikler
olarak) fenomenden fenomene geeriz; ve burada fenomenden baka bir eyle
karlamayz. Ancak eer immanent gr ile nesnel deneyim bir sentez oluturursa,
grnn fenomeni ve deneyim nesnesi bir iliki iine girer. Bu ortamda nesne deneyimi
ve byle bir ilikinin deneyimi ile psiik olana dolayl bir bak, bir birlikte duyma ortaya
kar ki, bu da ikinci monads iliki karakteri tar.
imdi bu sferde akla dayanan bir aratrma ve geerli ifade gibi eyler ne derecede
olanakl olabilir? Yukarda (btn boyutlarn dile getirmeden) kabaca betimlediimiz bu
alanda, bu tr ifadeler ne derecede olanakldr? Kuku yok ki, buradaki aratrma
anlaml olabilir, eer aratrma kendisini saf olarak "deneyimlerin" anlamna, yani "psiik
olann" deneyimine verirse, ve eer psiik olan tam psiik olan olarak alr, onu
betimlemeye alrsa: byle bir ey olarak, byle grnd gibi alnmak, belirlenmek
isteyen bir ey olarak grrse. Yani her eyden nce anlamszla den
doasallatrmaya izin verilmezse. Bu demektir ki, fenomenler kendilerini verdikleri gibi
alnmaldr; onlar olduklar gibi, ak halinde bilincinde olma, sanma, grnme olarak
alnmaldrlar: bilincin gerisinde ya da nnde olan, bir eyin bilinci olarak imdide
bulunan ya da gemi bir imdide bulunmu olan, hayal edilen, bir iaret olan ya da
kopya olan, somut grlen yahut bo bir imge olarak vb. gibi. Bu arada tavrn bu yahut
u olarak deimesi, dikkatin u ya da buna ynelmesi, biim deitirmesine gre ele
alnmaldr. Btn, bunlar "bir eyin bilinci olma" bal altna girer, bir "anlam" vardr,
"bir eyi" "kasteder" (sanr). Bu ey (bu eye herhangi bir gr asndan dolay
"fiksiyon" yahut "gerek" densin) "immanent bir ey" olarak, "sanlan" bir ey olarak
betimlenebilir: kastetmenin u ya da bu modusunda kastedilmi bir ey olarak.
Burada aratrma yaplaca, ifadelere varlaca, bu "deneyim" sferinin anlamna
katlarak apak dile getirilebilecei, mutlak olarak apaktr. Kukusuz betimlenen
talebin kesintiye uramas gl vardr. Burada yaplan aratrmalarn uyumu ya da
uyumsuzluu, "fenomenolojik" tavrn safl ve tutarllna baldr. Psiik olan
doasallatrp sahteletiren doasal tavrla yaamak ve dnmek doal alkanln
yenmek kolay deildir. Bundan baka, bu, yukarda anlatld gibi, gerekten psiik
alanda "saf immanent" bir aratrma yapmann olana olduu (fenomenal olann
fenomenal olarak en geni anlam ile aratrlabilecei) grn benimsemeye
baldr.
55
Bu, henz ele almadmz fakat ele alnmaya hakk olan, psikofizik aratrmann kart
olan bir aratrmadr.
***
mmanent psiik olann kendisi doa deil de doann kart ise, onda onun "varl"
olarak neyi aratracaz? "Objektif" zdelikte belirlenebilir substanz birlii olarak, her
zaman kavranabilir, deneybilimsel belirlenerek onaylanan real zellikler deil midir? Bu,
sonsuz akn dna karma deil midir? Ve sjeler aras geerlii olan obje olma
yeteneinden yoksun olmada biz neyi kavrayabilir, belirleyebilir, objektif bir birlik
saptayabiliriz? Bundan anlalan, bizim saf fenomenolojik sferde kalp nesnel denen
beden ve doay saf d brakmaktr. O zaman yant yledir: Fenomenler fenomen
olarak doa deillerse, onlar dorudan gr ile kavrana-bilen, hem de adequat
kavranabilen zlerdir. Fenomenleri dorudan kavramlarla betimleyen btn ifadeler,
bunu, geerli olduklar lde, z kavramlaryla, yani kelimelerin zgr ile kazanlacak
olan kavramsal anlamlaryla yaparlar.
Burada sz konusu olan, btn psikolojik yntemlerin asl temelinin doru
anlalmasdr. Bizim hepimizin balangta iinde bulunduumuz doal tavrn bys,
doadan vazgeip, psiik olan psikofizik tavrn objesi yapmak yerine, saf psiik bir ey
olarak gren bir aratrma yapmay engeller; ve byk ve esiz baarlara ulalabilecek
bir bilimin yolunu kapatr. Bu bilim bir yandan tam bilimsel bir psikolojinin, te yandan
halis bir akl eletirisinin temellerini oluturacaktr. Doal naturalizmin bys, bizim
"z", "ideleri" grmemizi gletirir. Biz onlar srekli olarak grmekte olduumuz
halde, naturalist gr, onlar doasallatrp sama sonulara varmak yerine, kendi
yaplarna uygun bir geerlik kazandrmamz engeller. zgrs alglamadan daha g
deildir, "mistik" srlar tamaz. Eer bize sezgisel olarak tam bir aklkla "renk"
verilmise, burada verilmi olan bir "zdr". Ayn ekilde eer bize saf bir grde,
rnein algdan algya geerek -ak halindeki geliigzel alg teklerinde zde bir ey
olarak- "alglamann" alglama olarak ne olduu verilmise, o zaman biz alglamann
zn, onu grerek kavramzdr. Sezginin, grerek bilincinde olmann snr nereye
kadar uzanyorsa, "ideletirmenin", (Logischen Untersuchungen'larda sylediim gibi)
"zgrnn" olana da oraya kadar uzanr.
56
Sezgi saf olduu, aktarma sanlar tamad lde, grlen z, adequat olan zdr,
mutlak olarak verilmi bir veridir. O halde saf sezginin egemenlik alan, psikologun
"pisiik fenomen" sferi olarak, saf bir ekilde, saf bir immanenz olarak ele ald alannn
btnn kapsar. zgrnn kavrad "zn" salam kavramlarla, en azndan geni
bir evrede, saptanabilir olduu ve bylece bunun salam ve kendi trnde okjektif ve
mutlak geerlii olan ifadelerde ortaya kmas olanann bulunduu, pein yargsz
herkes iin kendiliinden anlalr bir eydir. ok ince renk bakalklar en son
nanslarnda saptanamayabilir. Fakat "renk" ile "sesin" bakal o kadar kesindir ki,
btn dnyada bundan daha kesin bir ey yoktur. Byle mutlak ekilde birbirinden
ayrlabilir, saptanabilir zler, sadece duyusal "ierikler" ve grntler'in ("grme
nesneleri", hayaller vb. gibi) z deildir. Bunlardan daha az olmamak zere, tam
anlamnda ruhsal olan her eyin, ben-"aktlarnn" hepsinin, ben'in durumlarnn zleri;
bilinen adlaryla rnein alglamann, hayal etmenin, anmsamann, yarglamann,
duygunun, istemenin, saysz zel durumlarndaki zleri de byledir. "Akn"
belirlenemeyen en son "nanslarnn" dnda, onun betimlenebilir rneklerinin "ideleri",
grerek kavranan, saptanan mutlak bir bilgiyi olanakl klar.
Alglama ya da isteme gibi her trl psikolojik balk, ok geni bir "bilin analizi" alann,
yani z aratrmalar alann iaret eder. Bu alan, garip grnse de, doa bilimlerininki
ile karlatrlabilecek geniliktedir.
Fakat unun bilinmesi ok nemlidir: zgrs (Wesens-schauung), alglama,
hatrlama ya da benzer aktlar anlamndaki "deneyim"den; ve de anlam bakmndan,
deneyim alanndaki teklerin individuel varlklarn varolu olarak ne sren deneysel
genellemeden daha az olan bir ey deildir. Gr, z zvarl olarak kavrar ve
kesinlikle varl gerektirmez. Bundan dolay zbilgisi, hibir ekilde bir olaylar bilgisi
(matter-of-fact bilgisi) deildir. Onda individuel (yani doal) varlkla ilgili en ufak bir
iddia ileri srlemez. zgrsnn dayana, daha dorusu hareket noktas, rnein
algnn, anmsamann, yargnn vb.nin z sz konusu olduunda, bir alg, bir
anmsama, bir yargnn algsdr. Fakat bu, "aka" srf bir hayal de olabilir; deneyim
alannda yer almayan, var olmayan bir hayal. Bu, zn kavranmasna zarar vermez. O
da bir grdr, zn kavrand bir grdr; Yalnz deneyimden baka olan bir grdr.
Doal ki, z de bulank bir ekilde tasarlanabilir; iaretlerle ve yanl olarak. O zaman bu
srf sanlan bir zdr ve elikilidir.
57
Ondaki elikinin grlmesi bunu gsterir. Fakat z hakkndaki bulank tasavvur, ancak
yine zverilerinin sezgisine geri dnmekle dorulanabilir.
z hakknda adequat bir ifade tayan, salam adequat kavramlardan kurulmu olan
her yarg, zn ne olduunu, belli bir trn ya da zel olann bakalaryla nasl bir iliki
iinde bulunduunu, rnein "gr" ve "bosanmn", "hayal" ile "alglamann", "kavram"
ve "grnn" vb.'nin birbiriyle nasl uzlatklarn, bu ve u z eleri nedeniyle zorunlu
olarak "uzlamalar" gerektiini, "eilim" (intention) ve "gereklemede" (Erfllung)
birbirine uyduklarn ya da tersine uyumaz olduklarn, bir "yanlma bilinci" olduklarn
vb.ni dile getirir. Bu trden her yarg mutlaktr, genel geer bir bilgidir. z hakkndaki
byle bir yargy deneyimle temellendirmek, onaylamak ya da ykmak istemek bir
anlamszlktr. Bu yarg halis anlamyla bir "ide ilikisini" (relation of idea'y), bir
aprioriyi saptar. Hume bunu grr gibi olmu, fakat "izlenimin" kart olan z ve ide'yi,
pozitivist tutumundan dolay birbirine kartrd iin, gzden karmt. Onun
septisizmi, tutarl olmaya, -onu grmse bile-bu bilgiyi sarsmaya cesaret edemedi.
Eer sensualizmi onu "bir eyin bilincinde olma"nn ierikli sferinin btnn
grmede krletmi olmasayd, o onu z aratrmas olarak alsayd, o zaman byk bir
kukucu deil, gerekten "olumlu" bir akl teorisinin kurucusu olurdu. Onu Treatise'da
byk bir coku ile harekete getiren, karklktan karkla iten btn problemler, -ki
tutumu bakmndan onlar asla kendilerine uygun ve saf bir ekilde formle etmesine
olanak yoktu- fenomenolojinin problem alanna girerler. Bunlar, bilin ekillerinin zsel
ilikilerinin izlenmesi ile ve de onlarn karl olan ve aslnda ait olduklar (bilin)
ieriklerin artksz olarak, geriye anlaml bir soruyu akta brakmadan, genel gr
anlay iinde zlmesi problemleridir. Objenin, ondan edinilen izlenimlerin, yerine
gre alglarn ok eitli olmasna karn, zdelii byk problemi de, byle bir
problemdir. Gerekten, nasl oluyor da alglar, grnler eitli olduu halde, bir ve
ayn nesneyi "grnt haline" getiriyorlar, yle ki, onlar onun kendisi, onlar balayan bir
birlik ya da zdelik bilinci olarak "ayn ey" olabiliyorlar, sorusu, ancak fenomenolojinin
z aratrmalar ile ak bir ekil kazanabilecek ve yantlanabilecek bir sorudur (bizim
soru tarzmzda nceden iaret edilmi olduu gibi). Bu soruyu deneysel doa bilimleri
bakmndan yantlamak istemek, onu anlamamak ve anlamsz bir ekilde yanl
yorumlamak demektir. Bir algnn, genellikle bir deneyimin, ite belirtisi bu olan, rengi,
formu vb. bu olan bir nesnenin algs olmas, onun z ile ilgili bir konudur; nesnenin
"varoluu" ne olursa olsun.
58
Bu algnn kendisinin gelii gzel olmayan bir alg sreklilii olduu, "daima ayn
nesnenin kendisini daima baka belirtilerle ortaya koyduu", ite bu da saf bir z
konusudur. Ksacas burada henz ilenmemi, fakat ok geni bir "bilin analizi"
alan yatmaktadr. Bilin balnn, yukardaki psiik olan balnda olduu gibi, ciddi
bir ekilde uygun olsun olmasn, immanent olan her eyi, yani bilincin ierdii her
eyi, byle bir ey olarak ve her anlamda adlandracak genilikte olmas gerekecektir.
Naturalizmin arpk tutumundan kurtulan kaynak problemleri, ki zerinde yzyllar 'boyu
gevezelik edilmitir, artk fenomenolojinin problemleridir. "Mekn tasavvuru", zaman-,
nesne-, say tasavvurlar, neden-sonu "tasavvurlarnn kayna problemleri de
fenomenolojik problemlerdir. Ancak bu saf problemler anlaml bir ekilde saptanr,
formle edilir ve zmlenirse, ancak o zaman bu tasavvurlarn deneyim problemi
olarak ortaya k, insan bilincinin olaylar olarak bilimsel kavranabilir ve anlaml
zmlere ular.
Fakat bu, unun grlmesine ve benimsenmesine baldr: Tpk bir sesin dorudan
duyulmas gibi bir z de, "sesin" z de, "eylerin grntsnn" z, "grsel nesnenin"
z, "imge tasavvurunun" z, "yargnn" z ya da "istemenin" vb.'nin z de dorudan
grlebilir ve gr ile z hakknda yarglara varlabilir. Fakat Hume'un hatasna
dmekten saknmal, fenomenolojik gr ile "kendini gzleme", i deneyimi birbirine
kartrmamaldr. nk bunlar yle aklardr ki, z deil individuel ayrntlar ortaya
koyarlar.(6)
Saf fenomenoloji bilim olarak saf kalr ve doann varoluunu ileri srmez, kullanmazsa,
sadece z aratrmas, fakat asla varlk aratrmas olmazsa, her "kendini gzleme" ve
her tr "deneyim" temeline dayanan her trl yarg, onun erevesi dnda kalr. Tek
olan, immanent alanda ancak yle bir ey olarak! -akp giden alglamalar, anmsamalar
vb. olarak- yer alr ve z analizlerine borlu olunan kesin z kavramlar haline gelebilir.
nk, geri individuum z deildir, fakat onun bir z "vardr"; bu, ak seik bir
geerlikte ifade edilebilir.
6) ok ksa blmlerinde, burada niteliklerini belirttiimiz anlamda sistematik bir fenomenoloji, bir z
analizi yaptmz "Logische Untersuchungen", kendini gzleme ynteminin bir yeniden diriltilmesi olarak
yanl anlald. Kuku yok ki, bunda ikinci kitabn birinci aratrmasnn "Giri"indeki yetersiz belirlemeler,
fenomenolojinin betimleyen bir psikoloji olarak nitelendirilmesi rol oynamtr. Bu konuda gerekli olan
aklamalar, benim, 111. Bericiht ber deutsche Schriften zur Logik (1895-99) ve IX. Bande des Archivs
fr syst. Philosophie (1903) S. 397 - 400 de yaplmtr.
59
Fakat z bir individuum olarak saptamak, ona individuumlarn varlk "dnyasnda" yer
vermek, bunu, zel olan, genel olan altnda toplamay yapamaz. Fenomenoloji iin tek
olan ebedi bir apeiron (belirsiz)dur. O, ancak ze ve z ilikilerine objektif geerlik
tanyabilir. Ve o, bununla btn deneysel bilginin, genellikle bilginin anlalabilmesi iin
gerekli olan akl salar, yani btn formal-mantksal, doal-mantksal "ilkelerin
kaynaklarn" aydnlatr; ve ynetici "ilkeleri", onlarla iten ilgili olan varlk (doal varlk,
deerlerin varl vb.) ve "bilin" arasndaki karlkl balan aklar. (7)
imdi psikofizik tavr ele alalm: "Psiik olan", btnyle kendine has zyle, bir bedene
bal olarak, fizik doann birlii iine katlr. Immanent alglamada, z gerei, byle
kavrananla, duyularla alglanan, yani doa arasnda ba kurulur. Ancak bu dzenleme
sayesinde o, dolayl doal bir objektiflik kazanr. Meknda ve doal zaman iinde
saatlerle ltmz bir yer alr. Fizik alana deneyimle "balanmas", psiik olann daha
yakndan belirlenemeyen alanlarnn, yani individuel varlnn sjeler aras zelliklerinin
belirlenmesinde bir ara salar; ayn zamanda psikofizik ilikilerin durmadan ilerleyen
aratrmalarna yol aar. Doa bilimi olarak psikolojinin, tam olarak sylersek, psikofizik
psikolojinin alan budur ve doal ki, deneysel bir bilim olduu iin fenomenolojinin de
kartdr.
Fakat psikolojiyi, "psiik olann" bilimini, sadece bu tr "psiik fenomenlerin" ve bunlarn
bedenle ilikisinin bir bilimi olarak grmek, kuku gtrr. Olgu olarak, eskiden kalma ve
kanlamaz objektifletirmelere ynelir ki, bunlarn karl bir yandan deneyim alan
birimleri insan ve hayvan te yandan ruh, kiilik, yerine gre karakter ve kiiliin temeli
gibi konulardr. Fakat bu birliklerin z analizini yapmak ve onlarn psikolojinin grevini
nasl belirledikleri problemini ele almak, buradaki amacmz bakmndan gerekli deildir.
7) Halis doa metafizii, geist metafizii ve ide'ler metafiziine giri kaps olarak, felsefenin sistematik
temel bilimleri yerine yaptm ve bir zamandan beri kesinlikle dile getirdiim gibi, ok zel bir alann
bal olan fenomenoloji, igzlem alanndaki ok yararl alma; benim 1901 ylndan beri gittike
ilerleyen sonulara vardm, uzun yllardan beri kesintisiz sren Gttingen'deki felsefe derslerimin
zerinde kurulduu yapnn arka plandaki temeli ite burada bulunur. Tm fenomenolojik tabakalarn i
ilevsel bir rg iinde olmas, bunlar zerindeki aratrmalarn da iielii ve yntemin saf bir ekilde
renilme'sindeki olaanst glklerden dolay tek tek kesin olmayan sonulan yaymlamay yararl
grmedim. Fakat artk her ynden salamlam ve geni sistematik bir btnlk kazanm olan
fenomenoloji ve akln fenomenolojik eletirisi aratrmalarmn ok uzak olmayan bir zamanda yaymlanp,
geni okuyucu kitlesi nne kacana inanyorum.
60
Ancak ara sra tek tek dncelerde deil, gerekten kkl sistematik bir fenomenoloji;
bilincin ok yanl ve karmak problemlerine tmden kendisini veren ve tmden
bamsz olan, naturalist gz kamatrc hibir nyargnn saptrmad bir dnce,
bize, "psiik olan" hakknda bir anlay kazandrabilir -hem individuumlar hem de
toplumsal bilin sferinde-. Ancak o zaman amzn-deneysel almalar birikimi,
toplanan deneysel olgular ve bazlar ok ilgin olan dzenlilikler; deerlendiren bir
eletiri ve psikolojik yorumlardan geirilerek, gerek meyvelerini verecektir. Ve ancak o
zaman, bugnk psikolojinin asla itiraf edemeyecei bir ey, psikolojinin felsefe ile
yakn, hem de ok yakn ilikileri olduu kabul edilecektir. O zaman, bir bilgi teorisinin
psikolojik bir teori olmadn ileri sren antipsikolojizm paradoksu da son bulacak,
her gerek bilgi teorisinin zorunlu olarak, her psikoloji ve felsefenin de ortak temeli olan
fenomenolojiye dayanmas gerektii grlecek. Ve en sonunda, bugn ynla reyip
azgnlaan bilgi teorileri, mantk teorileri, ethikler, doa felsefeleri, pedagojiler, bu
doabilimsel ve zellikle "deneysel psikolojik temellere" dayanan, kendilerini lszce
ciddi bilimsel sayan her trl felsefe grnl literatr, artk son bulacaktr.^' Gerekten
bu yazlara baknca, o insanln en yksek dnrlerinin hayatlarn adayp
harcadklar sonsuz derin problemler karsndaki anlayszla ancak alabilir ve
yazk ki, deneysel psikolojinin -bizim anlaymza gre eksiklikler tamasna karnsaygmz gerektiren halis ve salam temellere oturma anlayndaki knt
artcdr. Ben kesin olarak'una inanyorum ki, bu literatr hakkndaki tarihsel yarg,
18. yzyln o kadar horlanan popler felsefesi hakkndaki yargdan daha sert
olacaktr. (9)
8)
Bu literatr kendisini una borludur: Psikolojinin -doal ki, deneysel psikojinin- bilimsel felsefenin
temeli olduu dncesi, Felsefe Fakltelerinin doa bilimleri grubunda aksiyom haline gelmitir ve byk
bir gayretle, art arda, doabilimcilerinin basksna boyun eerek, belki kendi alanlarnda ok baarl, fakat
felsefe ile ilikilerinde, kimyac ve fizikilerin ilikilerinden daha ileri olmayan aratrclara felsefe
profesrl verilmektedir.
9)
Bir rastlant olarak, ben bu yazy hazrlarken elime Dr. Moritz Geiger'in (Mnih), ok yerinde
bir referat, "Bericiht ber den IV. Kongres fr experimentelle Psychologie in Insbruck" iinde yer alan
"Ueber das Wesen und Bedeutung der Einfhlung" adl yazs geti. M. Geiger, ok retici bir biimde
Einfhlung (birlikte duyma) teorisi ve betimlenmesi konusunda, imdiye kadar yaplan deneylerde, halis
psikolojik problemlerden hangilerinin ksmen doru, hangilerinin akla ulaamadan karklk iinde
kaldn birbirinden ayrmaya ve onlarn zm bakmndan nelerin deneyip baarldn gstermeye
alyor. Buna Kongre'nin tepkisi, konumalar anlatan yazdan anlaldna gre, olumsuz olmutur.
Frulein Martin, alklar arasn*! yle sylyor: (a.a. O. S. 66): "Buraya gelirken Einfhlung hakknda
deneysel baz eyler duymay beklemitim. Fakat ne duyuyorum - sadece eski, ok eski teoriler. Bu
konuda yaplm deneylerden hibir ey. Bu bir felsefeciler topluluu deildir. Bana yle geliyor ki,
amzda byle teorileri buraya getirmek isteyenler, teorilerin deneylerle gsterilmi, dorulanm olup
olmadn gstermek zorundadrlar. Estetik alannda da byle deneyler yaplmtr. rnein "Gz
hareketlerinin estetik anlam" hakknda Stratton'un aratrmalar ve benim bu teori hakkndaki i alglama
zerinde yaptm aratrmalar". Bundan baka, Marbe "Einfhlung teorisinin nemini, onun deneysel
aratrmalar harekete getirmesinde gryor; nasl ki, bu alanda byleleri yaplmtr. Einfhlung retisini
temsil edenlerin ynteminin deneysel psikoloji ile ilikisi, ok kez, Sokrates ncesi filozoflarn yntemi ile
modern doa bilimleri arasndaki gibidir." Ben bunlara syleyecek bir ey bulamyorum.
62
Biz artk psikolojik naturalizmin tartma alann terk ediyoruz. imdi belki, unu
sylemekte hakkmz olabilir: Locke zamanndan beri ilerlemekte olan psikolojizm,
aslnda bulank bir formdayd. Onda hakl olabilecek biricik felsefi eilim, felsefenin
fenomenolojik temellendirilmesinin yaplmasn gerektirmesiydi. Bundan baka,
fenomenolojik aratrma, bir z aratrmas, yani halis anlamda apriori olduu iin,
apriorizmin btn hakl motiflerini hesabna alr.
Fakat herhalde, yukarda yaptmz eletiri, naturalizmi ilke bakmndan hatal bir felsefe
olarak grmekle, kesin bilimsel bir felsefe idesinde "temelden yukarya" doru felsefe
yapmann feda edilmi olmayacan ak bir ekilde gstermi olmaldr. Psikolojik ve
fenomenolojik yntemin eletirel bir ekilde birbirinden ayrlmas, fenomenolojinin
bilimsel bir akl teorisine, yeterli bir psikolojiye giden gerek yol olduunu gsteriyor.
Biz planmza gre, imdi tarihselciliin (historisizmin) eletirisine ve dnyagr
felsefesinin tartlmasna geiyoruz.
Grnen d dnyada, organik oluumun yaplan ve tipleri, bunun bir benzerini bize
gsterir. Deimez hibir tr ve organik elerden kurulmu deimez bir yap yoktur.
Deimez gibi grnen her ey, bir oluum iindedir. sezgi ile tinsel hayatn birlii
iinde yaarsak, onu yneten motifleri birlikte duyar ve bylece o sradaki tinsel yapnn
zn ve geliimini, onun birlik ve oluum motivlerine olan bamlln "anlarz".
Tarihsel olan her ey bizim iin ayn bu ekilde "anlalr" ve "aklanabilir" hale gelir,
kendi "varlk" z ile yani "tinsel varlk" olarak; yani tinsel varlk, bir anlamn isel olarak
gerektirdii elerin bir birlii ve ayn zamanda anlama uygun i motivasyona gre ekil
alma ve gelimenin bir birlii olarak. O halde ayn ekilde sezgi yoluyla sanat, din ve
gelenek vb. de aratrlabilir. Ayn ekilde onlara yakn gelen, onlarla birlikte dile gelen
dnyagr de; eer, bilim eklini alr objektif geerlilik ileri srerse, ya da metafizik
yahut kendisine felsefe demeye allmsa. Bunun sonucu olarak, bu tr felsefelere
byk bir dev ykleniyor: onlarn morfolojik yaplarn, tiplerini, gelime balantlarn
aratrmak ve zlerini belirleyen tinsel nedenleri iten bir yaama ile tarihsel olan
anlalr hale getirmek. Bu konuda ne kadar nemli ve hayran kalnacak eyler
yaplabileceini, bize W. Dilthey'n yazlar, zellikle yeni kan dnyagr tipleri
hakkndaki yazs gsteriyor. (10)
Doal ki, imdiye kadar sz konusu olan tarihti, tarihselcilik deil. Eer Dilthey'n
betimlemelerinden birka cmle okursak, onun zorluklarn daha kolay kavrayabiliriz.
Okuyalm: "Septisizme daima yeni besinler hazrlayan nedenler arasnda en
etkinlerinden birisi, felsefe sistemlerinin anarisidir". "Fakat insan kanlarnn
kartlklarndan doan kukucu sonulardan ok daha derine giden kuku, tarihsel
bilincin gelimesinin ilerlemesinden doar". "Gelime teorisi (doabilimsel geliim
teorisi ve kltr kurulularnn tarihsel gelitii bilgisinin karm), zorunlu olarak tarihsel
hayat biimlerinin greceli olduu bilgisine baldr. Dnyay ve btn gemii kapsayan
bir bakn nnde, hayatgr, din ve felsefenin herhangi bir formunda mutlak
geerlik kalmaz. Bu tr tarihsellik bilinci kazandran bir eitim, dnya ilikilerini kavram
ballklanyla dile getirmek zorunda olan felsefe sistemlerinin kendi aralanndaki genel
geerlik atmalarna genel baktan, (felsefelerden herhangi birisinin genel geerliine
inanmak konusunda), ok daha etkili bir ekilde ykc olur".
10) Karlatr, "VVeltanschaung" toplu yazlan, W. Dilthey'n felsefe ve din aratrmalar. Berlin, Reichel
u. Co., 1911
64
65
Tarih, genellikle deneyim alanndaki tin bilimleri, bu konuda kendi bana hibir ey
syleyemez; ne olumlu, ne de olumsuz olarak. Din konusunda, bir kltr oluumu olan
din ile bir ide olarak, yani geerlilii olan din; sanat konusunda, kltr oluumu olan
sanatla geerlilii olan sanat; hukuk alannda, tarihsel haklar ile geerlilii olan haklar;
ve en sonunda felsefede tarihsel olanla kesin geerlilii olan felsefenin birbirinden nasl
ayrlaca, bunlar arasndaki fark konusunda hibir ey syleyemez; birisi ve teki
arasnda, Platonca sylersek, ide ile onun bulank formu gibi bir ilikinin bulunup
bulunmadn gsteremez. Eer tinsel oluumlar, hakikatte, geerlilik konusundaki bu
kartlk bakmndan ele alnp byle yarglanabiliyorlarsa, geerliliin kendisi ve onun
normatif ideal ilkeleri hakkndaki bilimsel karar da, empirik bilim ii olmad iin, ayn
ekilde yarglanabilir. Matematiki matematik teorilerin hakikat olup olmadn anlamak
iin tarihe bavurmaz.
Matematik tasavvurlarn ve yarglarn tarihsel gelimesi ile hakikat sorunu arasnda iliki
kurmak, onun aklndan gemez. O halde tarihi neden mevcut felsefe sistemlerinin
hakikati hakknda, hele ki, kendi bana geerlilii olan felsefe biliminin olana
konusunda karar vermek durumunda olsun? O, filozoflara hakiki felsefe idesini
sarsabilecek ne retebilir? Belli bir sistemi yadsyan, ayn ekilde felsef bir sistemin
olanan hayrlayan, bunun nedenlerini gstermelidir. Bunun iin gelimenin tarihsel
olgular, en genel gelime olgular, nedenler, hem de iyi nedenler olarak gsterilebilir.
Fakat tarihsel nedenler, sadece tarihsel sonular dourabilir. Olgulara dayanarak
idelerin temellendirilmesi, ya da yklmasn istemek, samalktr. Kant'n alntlad gibi:
ex pumice aquam.(12),
Tarih nasl genel olarak, mutlak geerliliin olanana kar bir ey syleyemiyorsa,
zellikle mutlak, yani bilimsel bir metafizik ve teki felsefelerin olanana kar da
arl olan bir ey syleyemez. Hatta imdiye kadar bilimsel bir felsefenin ortaya
kmad savn da, tarih olarak asla temellendiremez. Bunu ancak baka bilgi
kaynaklarna dayanarak temellendirebilir ki, bunlar da ak olarak ancak felsefi
olabilirler. Doal ki, kendisinde gerekten bir geerlilik olduunu ileri srebilecek olan
felsefi bir eletiri, bir felsefedir ve kendi anlamnda, kesin sistematik bir bilim olma ideal
olanan kendinde tar.
12) Dilthey ayn yerde, ayn ekilde tarihsellikten kaynaklanan septisizmi yadsr. Fakat ben onun dnya
gr tipleri ve yaplan hakkndaki ok retici zmlemelerinden, septisizme kar nasl kesin
nedenler bulduu sansna vardn anlamyorum. nk yukarda gsterildii gibi, deneyim alanndan bir
tinbilim, objektif geerlik hakknda, ne ondan yana ne de ona kar bir ey kantlayabilir. Eer empirik
tutumu, ki bu sonunda empirik bir anlaya vanr, fenomenolojik bir ztavr ile deitirilirse durum
deiecektir; ve yle grnyor ki, onun dncesini iten harekete getiren de budur.
66
Bilimsel felsefenin bir Khimaira(13) olduunu, binlerce yllk bouna denemelerin byle
bir felsefenin olanann olasln yok ettiini koulsuz savunmak, doru deildir. Bu
sav, sadece yksek kltrlerin birka bin ylndan kartlan sonularn, snrsz bir
gelecee uygulanmasnn iyi bir tmevarm olmamasyla kalmaz, mutlak bir samalktr
da:, tpk 2x2=5 gibi. Bunun dayand temel udur: Eer felsefi eletiri nnde objektif
geerlii yadsnacak bir ey buluyorsa, o zaman objektif temellendirilebilecek bir alan da
var demektir. Problem, gsterildii gibi, "arpk" ortaya konmusa, onlarn dzeltilmi
durumlar ve doru konmu problemler de olmaldr. Eletiri, tarih boyunca geliiminde
felsefenin karmakark kavramlarla i grdn gsteriyorsa, kavram ylmalar,
aldatc sonu karmalar varsa, bu dncede, eer anlamszla dmek
istenmiyorsa, ideal olarak konuulursa, bu alanda doru sonular karmak iin
kavramlarn aklk kazandrlabilir, aydnlatlabilir, birbirinden ayrlabilir olduklar anlam
da vardr. Her hakl ve derine ileyen eletirinin kendisi, bir ilerleme aracdr; ideal olarak
doru amalar, yollar, bylece de objektif geerli bilimi iaret eder. Btn bunlardan
sonra unu syleyebiliriz: Tinsel bir yapnn tarihsel bakmdan kalc olmamas
olgusunun geerlilik anlamndaki kalclkla hibir ilgisi yoktur. imdiye kadar
gsterildii gibi, geerlilik her bir sferde kendi uygulamasn bulur.
Tarihselcileri hataya dren u kark durum olmal: Biz tarih bakmndan yeniden
kurup yaadmz tinsel bir yapy, onun iindeki sanlar, anlamlar, bunlarla ilgili
motiflerin birbiriyle ilikisini, sadece i anlamlan bakmndan anlamakla kalmayz,
onlarn greceli deerlerini de yarglayabiliriz. Kendimizi tarihte yaam bir filozofun
yaad koullarn iine koyarsak, onun felsefesinin greceli "sonularn" kabul ederiz,
hatta hayran kalrz. Ve te yandan tutarszlklar, baz problemleri grmemesini,
kartrmasn hogrrz. nk problemin ve anlam zmlemelerinin o zamanki
durumuna gre, bundan kanlamazd. Bugn bir lise rencisinin kolayca zecei
bilimsel bir problemin o zaman zlmesini, byk bir baar olarak grrz. Her alanda
bunun benzerleri vardr. Doal ki, biz unun zerinde duruyoruz: Bu tr greceli
deerlendirmelerin de ilkeleri ideal bir sferdedir ve sadece gelimeleri anlamak
istemekle yetinmeyip deerlendiren tarihi -tarihi olarak- sadece varsayabilir ama
temellendiremez. Matematiin normlar matematikte, mantnki mantkta, etik'inki
etik'tedir vb. gibi.
13) Aslan, ylan ve kei bal mitolojik bir yaratk. (.N.)
67
nsanln tinsel hayat, daima yeni kltrler, yeni tinsel savamlar, yeni deneyimler,
yeni deerlendirmeler ve amalarn ortaya atlmas ile dopdolu srp gider; hayatn
btn yeni tinsel oluumlarla genileyen ufkunda kltr, bilgelik ve dnyagr
deimelere urar; felsefe, ykseklere daima daha yksek tepelere doru ilerleyerek
deiir.
Bilgelik ve bilgelik abas deeri ile koullanm dnyagr felsefesinin ve buna bal
tipteki bir felsefe abasnn kendisine setii amac, ayrca anlatmaya gerek yoktur.
Bilgelik kavram bizim anlattmz genilikte kavranrsa, o bir ideal olarak dile gelir; o
zaman iin insan hayatnn ulalabilir temel idealidir; yetkin bir yararllktr. Baka bir
deyile, insanlk idesinin greceli yetkin, somut bir nansdr. O halde, herkesin, nasl
olabildiince ve -ok ynl bir kiilik kazanmaya abalamas gerektii aktr. Hayatn
btn temel ynlerinde, hayatn tavr taknlmas olas btn temel biimlerinde, her
ynde, olabildiince "deneyimli" ve "bilge" olmak, bu yzden de olabildiince "bilgelii
seven" bir kii olmak. de olarak, szcn en temel anlam bakmndan, aba gsteren
herkes zorunlu olarak "filozoftur.
Yksek insanlk amacna ve bylece yetkin bir bilgelie ulama, yani insan iin en
iyi yol hakkndaki doal dnceden, bilindii gibi, erdemli ya da yararl insan olma
sanat retisi domutur. Bu, kural olarak, doru davranma sanatnn retisi diye
tanmlanrsa, ayn eydir. nk kastedilen, tutarl yararl olan davrantr ve gerisinde
yararl pratik bir karakter vardr ki, bu da nkoul olarak aksiyolojik ve dnsel
bakmdan yetkin bir davran gerektirir. Bilinli bir ekilde yetkinlie abalama da, yine
nkoul olarak, okynl bilgelii gerektirir. erik bakmndan bu disiplin, aba
gsterenlere, eylemde bulunan her bireyin, sjelerst ve balayc geerliliini tand
deerleri, deerlerin eitli gruplarn, bilimlerde, sanatlarda, din ve benzerlerindeki
deerleri, ama olarak gsterir. Bu deerlerin en ykseklerinden birisi, bu bilgelik ve
yetkin yararllk idesinin kendisidir. Doal ki, bu az ya da ok popler ya da bilimsel
tutulmu ethik sanat retisi de, dnyagr felsefesi erevesi iine girer;
dnyagr felsefesi btn alanlarnda, zamann toplum bilincinden domu olarak,
bireyler zerinde objektif geerlik bakmndan inandrc bir gce, zamann en deerli
kiileri iin ok deerli eitim enerjilerinin yayld bir merkez olarak, ok nemli bir
eitme gcne sahiptir.
71
Bizim dnyagr felsefesinin yksek deerini hak ettii ekilde ortaya koymamz, bizi
byle bir felsefeye abalamaya koulsuz zendirmekten hibir eyin alkoyamayaca
eklinde anlalabilir. Fakat bununla birlikte, belki de felsefe idesinde baka ve belli baz
bakmlardan daha yksek deerlerin yani bilimsel felsefenin sz konusu olduu da
gsterilebilir. Burada dndmz udur: Bizim bu dncemiz, objektiflemi kesin
bilimlerin ok yksek gce sahip olduu amzn bilimsel kltrnden
kaynaklanmaktadr. Yenia bilinci iin, kltr ya da dnyagr ve bilim ideleri -pratik
bir ide olarak anlaldnda-, birbirinden kesin bir ekilde ayrlmtr; ve bundan sonra
da sonsuza kadar ayrlm kalacaklardr. Biz bundan yaknsak da, bunu pratik
tavrlarmz belirleyen, srekli etkileyen olgu olarak kabul etmek zorundayz. Trihteki
felsefeler, yaratclarna bilgelik itkisi egemen olduu lde, herhalde dnyagr
felsefesiydiler. Fakat onlar ayn ekilde, onlarda kesin bilim olma amac canl kaldka,
bilimsel felsefe idiler. Bu her iki ama birbirinden henz ya hi ayrlmamt ya da kesin
olmayan bir ekilde ayrlmt. Pratik abalarda birlikte akyorlard; birbirlerine snrl bir
uzaklktaydlar; aba sarfedenin hissedebilecei bir ykseklikteydiler. Bu durum, kesin
bilimlerin zamanst birliinin kurulmasndan sonra, tamamen deiti. Kuaklar, birbiri
ardndan, bilimin yce yapsnda coku ile alyorlar ve kendi alakgnll baarlarn
ona katyorlar; bu yapnn sonsuz olduunun ve hibir zaman tamamlanmayacann
bilincinde olarak. Geri dnyagr de bir "ide" dir, fakat amac snrl uzaklkta olan,
bir bireyin hayatnda srekli yaklam eklinde, ilke bakmndan gerekleebilir bir idedir;
tpk ahlakllk gibi. Nasl ki, ahlakllk, ilke bakmndan snr olmayan bir sonsuzluk idesi
olsayd, anlamn kaybederdi. Bundan baka, dnyagrnn "idesi", bu kavramn
yukarda yaplan zmlenmesinden kolayca anlalabilecei gibi, her a iinde
bakadr. Buna karlk bilimin "idesi" zamanstdr. Bunun anlam, o, an tini ile
balantl olarak snrlanm deildir. Bu farkllk, onlarn pratik ama ynleri arasndaki
esasl bakalkla ilgilidir. Genellikle bizim hayattaki amalarmz iki trldr. Birisi,
zamanmz iindir; teki, sonsuzluk iin; birisi, adalarmza hizmet getiren
yetkinliimiz, teki ise bizden sonra yaayacak olan en uzaktaki kuaklar iin yetkin
olmaktr. Bilim, mutlak olan, zamanst olan bir deerin addr. Byle bir deer bir kez
bulundu mu, bundan sonra gelecek btn insanln deer hazinesinde yerini alr; ve
ayn zamanda kltr, bilgelik ve dnyagr idesinin ieriini, ayn ekilde
dnyagr felsefesinin ierdii ideyi, ak bir ekilde belirler.
72
O halde dnyagr felsefesi ve bilimsel felsefe birbirinden kesin bir ekilde ayrlr, o
ekilde ki, onlarn birbiriyle ilgisi vardr, fakat birbirine katlmazlar. Bu arada dikkat
edilmesi gereken nokta, birincisinin, ikincinin zaman iindeki yetkin olmayan
gereklemesi olmaddr. nk eer bizim grmz doru ise, imdiye kadar
byle bir ide gereklememitir; yani felsefenin kesin bir bilim olmas yolunda yer alm,
tamamlanmam da olsa, zamanmzn aratrclarn birletiren hibir "reti sistemi"
ortaya kmamtr. te yandan, dnyagr felsefesi binlerce yldan beri vardr.
Bununla birlikte denebilir ki, bu idelerin gereklemesi (ikisi iin de varsaysak) sonsuzda
birbirine asimtot olarak yaklaabilir birbirini rtebilir, eer biz bilimin sonsuzluunu hayal
olarak "sonsuz uzak bir noktada" tasarlamak istersek. O zaman, felsefe kavram buna
uygun olarak ok geni kavranmal, o kadar ki, bu kavram zel felsefe bilimleri yannda,
akl eletirisine dayanan bir aydnlanma ve deerlendirme ile felsefelere dnecek olan
btn tek tek bilimleri de iine alsn.
Her iki farkl ideyi, hayat amalarnn ierii bakmndan ele alrsak, o zaman
dnyagr abalan karsnda, bundan baka olan bir aratrc aba olana ortaya
kar. Byle bir aba sahibi, bilimin asla bireyin tamamlanm bir yaratmas
olamayacann tamamen bilincinde olduu halde, bilimsel bir felsefenin domas ve
adm adm ilerlemesine yardm etmek iin, ayn dncede olanlarla, bu uurda ok
byk enerji sarfeder. inde bulunduumuz an byk sorunu, ak ekilde
birbirinden ayrlmalar yannda, bu amalarn greceli olarak deerlendirilmesi ve
bununla birlikte onlar arasnda pratik bakmdan uyum salanmasdr.
Batan itiraf edilmeli ki, uygulamada, felsefe yapanlar asndan, felsefe yapmann biri
ya da teki tr iin genel geer pratik bir karar verilemez. Bunlarn bir ksm, teorik
yann ar bast kimselerdir; doal olarak almalarnda, onlar eken aratrma alan
buna izin verdii lde, kesin bilimsel aratrmalara eilimlidirler. Byle olduu halde,
onlarn bu alana ilgisi, hatta cokulu ilgisi, iten gelen bir gereksinmeden, bir dnya
gr gereksiniminden kaynaklanabilir. Buna karlk estetik ve pratie ynelik
doalarda (sanatlar, teologlar, hukukular vb.'de) durum bakadr. Onlar mesleklerini
estetik yahut pratik ideallerinin gereklemesinde grrler; yani onlarn idealleri teorik
olmayan alanlardadr. Buraya, teoloji, hukuk, geni anlamyla teknik alannda aratrma
yapanlar ve yazlaryla teorik alana deil, pratik alana etki yapmak isteyen yazarlar girer.
73
Kukusuz, gerek hayatta bu ayrm ok saf bir ekilde olup bitmez. stelik pratik
motiflerin olaanst g kazand bir ada, teorik bir doa bile, bu gl etkiye,
kendisini, teorik olan mesleinin izin verdiinden daha fazla kaptrabilir. te zellikle
bizim amzn felsefesi iin en byk tehlike budur.
Fakat burada sorun bireyler asndan deil, insanlk ve tarih asndandr. Eer
kltrn gelimesi, insanln lmszl -insanlarn birey olarak deil- idesinin
gereklemesinin srekli ilerlemesi olana iin bunun ne ifade ettii dnlrse, soru,
aa, felsefenin bu ya da teki trnn tamemen egemen olmas konusunda, bu ya da
teki anlamda karar vermek ve birisini -diyelim ki bilimsel felsefeyi- lme terk etmek
sorusudur. Bu da pratik anlamda bir sorudur. nk bizim tarihsel etkimiz ve bylece de
et-hik sorumluluklarmz, ethik idealin uzan uzana, insanln gelimesi denen ideale
kadar uzanr.
Eer felsefe retisinin kuku gtrmez balanglar varsa, teorik bir doa iin bu
durumda nasl bir karar verilecei aktr. teki bilimlere bakalm: Btn doal kaynakl
matematik ya da doa bilgilerine dayanan "bilgelik" ve bilgelik retileri, onlara temel
olan teorik retilerin objektif geerlii temellendirildii lde haklarn kaybettiler. Bilim
konutu mu, bilgeliin bu andan sonra renecei eyler var demektir. Kesin bilimlerden
nceki doa bilgilerine dayanan bilgelik abas, haksz bir aba deildi ve o, sonradan,
kendi zaman iin sahip olduu deerden drlemez. Hayatn bir tavr taknmay
gerektiren basks altnda ve pratik zorunluluklar iinde insan, onda kesin bilgi idesinin
bulunduu varsaylsa bile, bilimin gelimesini -binlerce yl- bekleyemezdi.
Bundan baka, herkesin bilimin gelimi reti sistemi snrldr; bunun evresini henz
gereklememi bilgilerin sonsuz ufku sarar. imdi bu geni ufuk karsnda hangisinin
amalanmas dorudur: kesin retinin srdrlmesi mi yoksa "gr", "bilgelik"mi?
Teorik insan, meslei doa aratrmas olan kimse, yant vermekte duraksamayacaktr.
O, bilimin konuabilecei yerde, bunun iin isterse yzyllar gereksin, ak olmayan,
bulank "grleri" kk grerek yadsyacaktr. O, bilime kar ilenmi bir gnah olarak
grecektir, doa "gr" taslan nermeyi. Kuku yok ki, o bu ekilde, gelecekteki
insanln hukukunu temsil etmektedir. Kesin bilimler, byklklerini, ilerleyen
gelimelerinin srekliliini ve gcn, hi de az olmayan lde, bu tr zihniyetin
kktenciliine borludurlar.
74
Gerekten amzn dnsel sknts, dayanlmaz bir dereceye ulat. Keke bizim
huzurumuzu karan ey, doa ve tin bilimlerinin aratrd "gerekliin" anlamndaki
teorik bulanklk olsayd -onlarda varln sonuna kadar ne derecede tannd, neyin
byle bir ey olarak, "mutlak" varlk olarak, grld ve genel olarak byle bir eyin
bilinip bilinemeyecei olsayd. Halbuki bizim skntsn ektiimiz ey, ok kkten bir
hayat gereksinimidir; yle bir gereksinim ki, hayatmzn hibir noktasnda ondan kurtulamyoruz. Btn yaama, bir tavr taknmadr. Btn tavr taknmalarda bir olmas
gereklilik szkonusudur. Burada, mutlak geerli olan normlara gre geerli ya da
geersiz olduu yargs vardr. Bu normlarn dokunulamaz, hibir kuku ile sarslamaz
ve alay konusu yaplamaz olduklar zamanlarda, bir tek hayat sorunumuz vard; pratik
olarak onlara en iyi ekilde nasl yeterli olunabilirdi? Fakat imdi, btn normlarn
tartld ya da uygulama alannda sahteletirildii ve ideal geerlikleri kaldrldnda,
durum ne olacak? Naturalistler ve tarihselciler dnyagr iin savayorlar; fakat her
ikisi de bunu farkl ynlerden tutuyorlar; ideleri olgular olarak yorumlamak ve btn
gereklii, btn hayat, anlalmaz, ideden yoksun bir "olgular" ynna dntrmek
istiyorlar. Onlarn hepsinde olgu rk inanc ortaktr.
Kesin olan u ki, biz artk bekleyemeyiz. Bir tavr taknmalyz, gereklik -iinde bizim de
anlammz olmas zorunlu olan ve bizim iin anlaml olan hayat gereklii- karsndaki
tavrmzda ortaya kan disharmoniyi, bilimsel olmasa da, akllca olan bir "dnya ve
hayat gr" iinde dengelemek iin aba gstermeliyiz. Ve eer bu konuda
dnyagr filozofu bize yardmc olursa, ona teekkr etmemiz gerekmez mi?
Geerli klnan bu dncelerde ne kadar hakikat pay varsa, eski ve yeni felsefelerin
bize sunduklarnda, o kadar az ykseltici ve yrek sevindirici eyler gryoruz. te
yandan da insanla kar sorumlu olduumuz dnlmeli, unutulmamaldr.
Zamanmz yznden ebedilii feda edemeyiz. Bizim skntmz hafifletmek iin, bizden
sonrakilere sknt stne sknty, sklp atlamayacak ktlkleri miras olarak
brakamayz. Burada sknt bilimden kaynaklanyor. Fakat bilimden doan skntlar bir
daha dirilmemek zere ancak bilim yenebilir. Naturalist ve tarihselcilerin kukucu
eletirileri, btn olmas gerek alanlarndaki halis objektif geerlii, bir eliki iinde
ortadan kaldryorsa, ak olmayan uyumsuz ama doal olarak ortaya kan dnce
kavramlarn dizginliyorsa, bunun sonucu olarak, ok anlaml ya da ters sorunlara kar
bir gereklik anlayn ve onlara kar akllca bir tutum olanan da dizginliyorsa; ve
byk bir bilim snf iin gerekli olan zel bir yntemsel tutum alkanlk halinde
uygulanyor ve bu durum baka bir tutuma gemeye yeteneksizlie neden oluyorsa; ve
bu tr nyarglar, insann iini daraltan dnyagrnn anlamszlklaryla ilgiliyse -bu
ve buna benzer btn ktlklere kar bir tek saaltc ara vardr: bilimsel eletiri; ve
hem de ok kkten olan, aadan balayp en gvenli temeller zerinde kurulmu ve
en kesin yntemlerle ilerleyen bir bilim; bizim burada ileri srdmz, temsil ettiimiz
felsefi bilim. Dnyagrleri birbirleriyle kavga edebilirler, ancak bilim karar verebilir ve
onun karan ebedilik damgas tar.
76
O halde felsefenin bu yeni atlm hangi yne dorulursa dorulsun, onun kesin bir bilim
olmay feda edemeyecei, pratik dnyagr abalar karsnda teorik bir bilim olarak
yer almas ve kendisini ondan bilinli bir ekilde ayrmas gerektii kuku gtrmez. Bu
konudaki her trl uzlama denemeleri de yadsnmaldr. nk belki yeni dnyagr
felsefesi szcleri, bu yolda yrmenin kesin bilim idesine bovermek olmadn ileri
sreceklerdir. Hakiki dnyagr filozofunun yalnz temellendirmede bilimsel olmakla
kalmayacan, salam temel talar olarak, tek tek kesin bilimlerin btn verilerine
gereksinmesi olduunu, kendisinin de bilimsel yntemler kullandn ve felsefe
problemlerinde kesin bilimsellik talebini sevinerek tutacan ileri sreceklerdir. Ve o,
daha nceki an metafizik korkusu ve kukusunun tersine, zamanna gre, anlay
yeteneini ve yrei uyumlu bir ekilde rahatlatan bir dnyagr kazanma amacna
varmak iin, souk kanl bir cesaretle, en yksek metafizik problemlerin de ardna
decektir.
Bu dnceler, dnyagr felsefesi ile bilimsel felsefe arasndaki snr silmeye
ynelik arabulucu dncelerdir. Biz buna kar olan savunmamz ortaya koymalyz:
Bu, sadece bilimsellik itkilerini yumuatmak ve zayflatmak sonucuna varabilir ve
dnsel drstln zedelendii, grnte bilimsel olan literatr zendirir. Burada
hibir dn szkonusu olamaz, tpk btn bilimlerde olduu gibi. Eer dnyagr
itkisi her eye egemen olursa ve onlarn bilimsel biimleri teorik kafalar aldatrsa, artk
biz teorik sonulara varmaktan umudumuzu kesmeliyiz. Binlerce yl boyunca, cokulu
bilim isteinin egemen olduu byk bilimsel kafalarn felsefe alannda hibir saf reti
ortaya koyamadklar yerde, yetkin olmayan bir olgunlukta da olsa, baardklar byk
eyleri hep bu iradeden dolay baarabilmilerse; dnyagr filozoflar, bu arada ve
en sonunda felsefe bilimini ilerleteceklerini ve kesin temellere oturtabileceklerini
sanamazlar.
77
Bu amac snrl bir zamana yerletirmeye alan, sistemlerini kurmaya ve ona gre
yaamaya zamanlar olacan dnenler, bu ie hibir ekilde uygun deildirler.
Burada yaplacak yalnz bir ey vardr: Dnyagr felsefesi, tam bir drstlkle, bilim
olma talebinden vazgemeli ve -herhalde asl niyetine ters den- dnceleri
kartrmaya ve bilimsel felsefenin ilerlemesini dizginlemeye son vermelidir. Onun ideal
amac sadece dnyagr olarak kalmaldr. Dnyagr, yaps gerei bilim deildir.
O, amzda ok yaygn olan "bilimsel ekzakt" olmayan, "bilimd" deersiz ilan eden
bilim banazlna saplanp yolunu armamaldr. Bilim bir deerdir; tekiler gibi ve
onlar arasnda ve aynjakta bir deerdir. Yukarda, zellikle, dnya grnn, kendi
zel temelleri zerinde bir deeri ve salam bir yeri olduu, yani onun tek olan kiiliin
baars, tutum ve davran olarak deerlendirilebilecei; fakat bilimin, aratrma yapan
kuaklarn kolektif almalarnn bir baars olduu, ak bir ekilde gsterildi. Ve her
ikisinin deerleri farkl kaynaklardan geliyorsa, ayn ekilde farkl ilevleri, farkl etkileme
ve eitme tarzlar vardr. Dnyagr felsefesinin retisi, bilgeliinki gibidir: Kiilik,
karsndaki kiilie ynelir. Bu yzden byle bir felsefe biimi, retisini ancak
kamunun geni alannda, sadece, zellikle nemli zellikleri ve zel bilgelii olanlara
yneltebilir; ya da yksek pratik ilgilerin -dinsel, ethik, hukuksal ilgilerin hizmetinde
olabilir. Fakat bilim kiilik ddr. Onda alanlarn bilgelie deil, teorik yetenee
gereksinimi vardr. Onun katkda bulunduu, zenginletirdii alan, insanl selamete
ulatrmas gereken, ebedi geerlii olan bir hazinedir. Fakat bu, ayrcalkl olarak ve
byk lde, yukarda grdmz felsefi bilim iin geerlidir.
Ancak, eer bu felsefelerin birinin tekinden kesin ayrm an bilincine ilerse, bu
felsefenin halis bilim formu ve dili ald ve onda nl ve yknlen bir eyin yetkin
olmama olarak grld dnlebilir. Bu, derin anlamllktr. Derin anlamllk kaosun
bir iaretidir. Halis bilim kosmosa dnmek ister: yaln, tmden saydam, zmlenmi
bir dzen. Halis bilim, gerek retisinin eriebildii alanda, derin anlamllk tanmaz.
Her tamamlanm bilim paras, her birisi dorudan ak olan dnce admlarnn bir
btnldr; ve asla derin anlaml deildir.
78
Derin anlam, bilgeliin bir iidir; kavramsal aklk ve saydamlk, kesin teorinin.
Derin anlam sezinlemelerinin, ak rasyonel oluumlara dntrlmesi, ite
kesin bilimlerin yeniden kuruluunun temel oluumu budur. Ekzakt bilimlerin de
uzun bir derin anlam evreleri vardr. Ve onlarn Rnesans'taki savamlar gibi, felsefe
de -bunu ummak cesaretini gsteriyorum- amzn savamlaryla, derin anlamllk
basamandan bilimsel akla geebilecektir. Fakat bunun iin, sadece gerekten
amaca gvenme ve eldeki btn bilimsel enerjiyle gerilmi, bilinle amaca evrilmi
byk bir iradeye gereksinim vardr. amzn bir knt a olduu syleniyor. Ben
bu talamay doru bulmuyorum. Tarihte, bu kadar ok sayda alan gleri harekete
getiren ve ilerinde bu kadar baar kazanan bir ala karlamyoruz. Biz, amalar
kabul etmekten her zaman holanmyoruz. Hayatn dingin rahatlk iinde akp gittii
alardaki tinsel hayatn parlak verimlerinin benzerlerini amzda bulamadmzdan
ve umamadmzdan yaknmaktan holanyoruz. Ama bu kez, istenen ve durmadan
istenen ey, zamanmzda, serbeste gelien naiv gzellie yakn gelen estetik anlama
ters dse de, eer byk iradeler doru amac bulunursa, burada ne kadar olaanst
deerler yeralmaktadr! amzda iradelerin aa olana yneldii sylentisiyle, ona
byk hakszlk edilmektedir. Kim inandrc olur, kim bir amacn byklne anlay ve
coku uyandrabilirse, bu amaca ynelecek gleri kolayca bulabilecektir. Benim kanm
udur ki, bizim amz kendine den dev bakmndan byk bir adr -fakat o, eski
ve aydnlatlmam idealleri ykan kukuculuktan ekmektedir. O, felsefenin gelime ve
gcnn zayflndan, (kendisine pozitivizm diyen) kukucu olumsuzluu, gerek bir
pozitivizmle yenebilmek iin yeteri kadar ilerlemi ve bilimsellemi olmamaktan
ekmektedir. amz sadece "realitelere" inanmak istiyor. te onda en gl realite,
bilimdir ve amzn yokluundan en ok sknt ektii ey, felsefi-bilimdir.
Eer biz, amzn anlamn yorumlayarak, bu byk amaca ynelirsek, u
noktada akla kavumamz gereklidir: Biz bu amaca ancak kktencilikle
ulaabiliriz. nk kktencilik, halis felsefenin zne aittir; pein olarak hibir
eye dayanmamal, gemiten gelen hibir eyi balangta geerli olarak
almamal, byk isimlerden hibirisinin gzlerimizi kamatrmasna izin
vermemeli ve zgrce bir kendini verme ile problemlerin kendilerinden hareket
etmeliyiz.
79
Terimce
adequat: upuygun, tamuygun
aksiyolojik: deer retisi
aksiyom: belit, akt: edim
aktualite: gncellik,
apriori: nsel, aposteriori: sonsal.
cogitation: bilinli olarak bir eyi dnmek (ev.)
conditio sine qua non: zorunlu koul.
deduksiyon: tmdengelim
deskripsiyo: betimleme (ev.)
diyalektik: eytiim.
eidetik: ze ynelik, zbilim
empirik: duyulara dayanan bilgi (ev.)
epistemoloji: bilgi kuram
epeche: yargszlk.
ethik: ahlak bilimi
ethos : ahlaksal amal dnce (ev.)
ekzakt: san
fantaze: dlem
fenomen: grng
fiksiyon: yapnt.
historisizm: tarihselcilik
ide: ide
ideal: dnsel, lk, lksel.
immanent: ikin
inadequat: upuygun olmayan.
introspeksiyon: (psi. iednk kendini gzleme kendinde inceleme yntemi).
korrelasiyon: ballam kategori: kategori, ynetici ilke (ev.)
mathesis universalis: evrenin mate yntemi ile kesin bilinmesi
modus: kip.
nominalist: adc.
objektif: nesnel ontoloji: varlkbilim.
postulat: konut
prima: ilk, birinci, en stn (ev.)
relasyon: balant, residium: artk (ev.)
reduksiyon: indirgeme
refleksiyon: kendine dnk dnme (ev.)
substanz: tz
sbjektif: znel
teori: kuram
teleoloji: ereksel
transcendent: akn.