Professional Documents
Culture Documents
insan yaynlan: 43
inceleme aratrma: 21
zgn ad
dizgi
birim
bask
doan ofset
ka.pak
yazevi
kapa.k basks
orhan ofset
tashih
salih mercan
ISBN 975-7732-28-1
insan yaynlan
klodfarer cd.27/5 trbe/istanbul
tlf: 516 08 28- 518 08 78
BATI DNCESNDE
DONUM
NOKTASI
FRITJOF CAPRA
2. Bask
eviren
MUSTAFA ARMAAN
insan. yaynlar
stanbul 1992
Hayatmdaki kadna,
ve zellikle
bykannem ve anneme
sevgi, destek ve anlaylar iin
F.C.
NDEKLER
1.
evirenin sunuu 7
nsz 9
BUNALIM VE DNM
1. gndnm 15
il. K PARADGMA
--
----
EVRENN SUNUU
Elinizdeki alma, pek ok alardan lkemizde "ilk" olma zelliklerini
tayan ok-ynl bir eser. Batda yzylmzn banda fizikte balayan ve
dier disiplinlerde devam eden "devrimci" bir gelenek szkonusudur. Bu ge
lenek klasik bilim anlayna kar kmas, dikkati d dnyadan ie evir
mesi, manipulatif bir zihniyetten ok uyumlu ve ibirliki bir zihniyete sa
hip olmas, olaylan tek tek unsurlarna blerek deil bir btn (kll) olarak
alglamaya almas vb. bakmlardan klasik bilimsel dnya grnden ay
rlmaktadr. Daha geni bir perspektiften bakldnda bu yaklamlarn hi
te "yeni" olmad grlebilir. Bu saylan hususlar kadim geleneksel kltr
lerin 3000 yldr zaten syleyegeldii eylerin bilimsel bir klkta karmza
kmas deil midir? Faaliyet ve hareketi evrenin temel bir zellii olarak
gren Chuang Tzu ile atomalt paracklann 'kesintisiz dans'ndan szeden
modern fizik teorisi arasnda gl paralellikler grlmektedir. Bu ve buna
benzer paralellikler batl bilim adamlarnn gzlerini kamatrm ve bu
nun sonucunda dou kltr ve geleneklerinin zengin mirasn incelemeye
balamlardr.
te elinizdeki Bat Dncesinde Dnm Noktas adl bu kitap fizikte
Niels Bohr ile balayan dou kltrnn kavramlarnn fizikteki mteka
billerini bulma abalannn bir uzants saylr bir adan. Ama dier yandan
bu tr paralelliklerin de tesinde bu 'douyla baty birletiren' kavram ve
kavraylann gnmz dnyasndaki anlamn da aratrmay ihmal etmi
yor. Capra, meslekten bir fiziki olmasna ramen bu kitapta pek ok alana
cesaretle dalmakta ve her alann geliimi ile gnmzdeki tkanklklarn
tesbit ettikten sonra gelecekte yapabilecei almn yolunu da gstermekte
dir. Fizik, kimya, tp,.psikoloji, ekoloji, iktisat ve teknoloji; bunlann hepsi de
yukanda szn ettiimiz devrimci deiimi yaam ve gelecei gvenle
MUSTAFA ARMAGAN
NSZ
10
11
12
-FRITJOF CAPRA
KESM 1
BUNALIM VE DNM
1. GNDNM
15
(3)
16
17
20
21
1
1
l..:
Msrllar
JOOU
I
1
Egeliler
JON)
Yunanllar :
.s.
Ortodoks
Hrisiy nlk
\
I lslam
1000
ModemBab
/
' \100)
,re0
22
23
24
25
26
t. 1 I.S.
1
.lOUU
uo
lllUO
Fos!l-yc:!.u
p
oo
27
28
29
30
31
YN
YERYZ
AY
GECE
KI
ISLAKLIK
SERNLK
Z
YANG
GKYZ
GNE
GNDZ
YAZ
KURULUK
ILIKLIK
KABUK
34
35
mek
olan zihin blgesine aittir. Bu nedenle
-- kategoriletirmek
- --------- ---- - . -- - - .
. - ve
---:-------..-.
rasyonel bilgi, paralara blmeye eilimlidi:: Ote yandan sezgsel
bilgi_inkifil!L.t.ti.__Qj..!_ far!cndalk (bilinlilik) durumunda doan
gerekliin dorudan zihinsel-olmayan deneyimine dayanr. O r
kidic, btncl(*) ve dorusal olmayana eilimli .?J!dan do
lal!_ rsyonel bilginin ben-merkezli ya da yang eilimli bir faaliy
oldu meydandadr, oysa sezgisel bilgelik yin ya da ekoloji_ faali
yetin
esasdr.
---------
Bu, bundan sonraki kltrel deer ve tavrlar incelememiz iin
gereken atdr. Amalarmza ulamak iin u yin ve yang balan
tlar bir hayli iimize yarayacak:
--
YN
DL
BZLEN
TUTUCU
UYUMLU
BRLK
SEZGSEL
TERKP EDC
;.
YANG
ERL
YAYILAN
YIRTICI
SALDIRGAN
REKABET
RASYONEL
ZMLEYC
36
37
38
en
39
40
41
sistemler iin "holonlar" szcn icad etti ve her bir holonun iki
zt eilime, daha byk olann paras olarak i grmek iin btn
leyici ve bireysel zerkliini korumak iin kendini-kantlayc (sel
fassertive) bir eilime sahip olduunu vurgulad. (35) Biyolojik ve
toplumsal bir sistemde her holon, sistemin tabakal yapsn srd
rebilmek iin bireyselliini ne karmaldr, fakat sistemi ayakta
tutmak iin btnn isteklerine de boyun emelidir. Bu iki eilim
birbirine zttr, ama birbirine btnleyicidir. Bir salk sistemi-bir
birey, bir toplum ya da bir ekosistem- iinde btnleme ve kendini
kantlama eilimleri arasnda bir denge vardr. Bu denge duraan
(statik) deil, btn sistemi esnek ve deiime ak klan iki btn
leyici eilim arasndaki dinamik bir karlkl etkilerinden olu
maktadr.
Modern sistemler teorisi ve antik in dncesi arasndaki ba,
artk grlebilir durumdadr. inli bilgeler, canl sistemlerin ka
rakteristii olan temel kutuplamay kavram grnyorlar. Ken
dini-kantlama yang davran gstermek suretiyle, yani zorlayc,
rekabeti, yaylmac ve insan davran sozkonusu olduunda-do
rusal, zmleyici dnmeyi kullanarak meydana kmtr. Yin
tr davran btnlemecidir, yani, uyumlu, ibirliki, sezgisel ve
evresinin bilincinde olan davranlar tevik eder. Yin olsun yang,
yani btnletirici ve kendini-kantlayc eilimler olsun, uyumlu
toplumsal ve ekolojik ilikiler iin zorunludur.
Haddinden fazla kendini-kantlama g, denetim ve bakalarna
tahakkm eklinde kendini gsterir ve dorusu bunlar toplumu
muzdaki yaygn davran kalplardr. Siyasal ve ekonomik g,
egemen irketlerce kullanlm; toplumsal hiyerariler rk ve cins
ayrmcl jsexist) rlar tarafndan beslenmi ve tecavz, klt
rmzn balca simgesi durumuna gelmitir: Kadna, aznlk
gruplara ve yeryznn kendisine (*) tecavz. Bilim ve teknolojimi(*) Capra yeryznden sz ederken, Dou geleneklerinin bakn srdr
mek amacyla aynen kadndan sz ederken olduu gibi diil ahs zami
rini kullanyor. Bu zamirlerin erkek veya diiye gre ayrlmad Trk
ede bunu olduu gibi yanstmak mmkn olmadndan okuyucunun
bu noktay hatnnda tutmas yararl olur. (ev.)
42
44
45
-tamve
47
48
49
KESM II:
K PARADGMA
2. NEWTONCU DNYA-MAKNASI
ritltehlik.ey;
55
;e
56
57
59
nuzn;
60
re.
res
___
61
63
*
* *
Descartes onyedinci yzyl bilimi iin, kavramsal bir at yarat
t, ama kendisinin kesin matematik yasalarca ynetilen mkemmel
bir makina eklindeki doa anlay mr boyunca bir vizyon olarak
kalmak zorundayd. O doa olaylar teorisinin genel taslan iz
mekten daha fazla bir ey yapamazd. Ka!ezyen ryay _gl:re_k)eti
ren ve Bilimsel Devrimi tamamlayan adam, Galileo'nun iild yl
r
olan-m deTngiltere'de doan Iac Newton oldu. Newton meka
nistik doa anlaynn tam bir tem-;tikselformlasyonunu ger
ekletirdi ve bylelikle Copernicus ile Kepler, Bacon, Galileo ve
Descartes'in almalarnn muazzam bir sentezini yapmay baar
d. Onyedinci yzyl biliminin baarlarn talandran Newtoncu fi.
zik, yirminci yzyla kadarki bir ok bilimsel dncenin zerine
oturduu temel olmaya devam eden matematiksel dnya teorisine
bir tutarllk getirdi. Newton'un matematii kavray adalar
nnkinden ok daha glyd. O kat cisimlerin hareketini tanmla
mak iin bugn diferansiyel hesap olarak bilinen ve Galileo ve Des
cartes'n matematiksel tekniklerini aan yepyeni bir yntem icat et
ti. Bu muazzam zihinsel baar, Einstein tarafndan muhtemelen
herhangi bir zamandan bak olarak tek bir bireyin att en b
yk adm" (22) eklinde vlmt.
Kepler gezegenlerin hareketlerine ilikin deneysel yasalar ast
ronomik izelgeleri incelemek suretiyle karm, Galileo ise den
64
65
67
68
69
--
---
--
(*) Burada "btn erkekler" ifadesi ngilizcede ayn zamanda "btn insan
lar" anlamndadr. {ev.)
71
73
74
75
76
77
3. YEN FZK
79
80
81
82
83
mnluda 'lfe belirli ek!!lerde vll ]:>_ ul_ l_!l!lZi_<!! _Qk, :'.n__b1,1J11:1__
eilimleri" gsterir. Kuantum mekaniinin biimcilii (formalism) i
ide bu eilimler olaslklar eklinde ifade edilmilerdir ve dalga
lann yapsndan kanlan niceliklerle balantl klnmlardr;
bunlar, titreen bir gitar teli ya da ses dalgasn tanmlamada kul
lanlan matematiksel formlara benzer. Paracklann ayn zamanda
dalgaya dnebilmesinin sebebi budur. Su dalgalan ya da ses dal
galan, boyutlu dalgalar gibi "gerek" (real) deildirler. Bunlar
"olaslk dalgalar"dr -dalgalann btn karakteristik zelliklerine
ramen soyut matematiksel nicelikler- ki, uzaydaki belli noktalar
da ve belli zamanlarda paracklarn bulgulanma olaslklaryla
balantldrlar. Atom fiziinin tm yasalar bu olaslklara dayana
rak ifade edilmilerdir. Biz bir atom olayn kesinlikle nceden_t_ah
min edemeyiz,
yalnzca onun meydana gelme olasln tahmin
-
eefriz.
Maddenin ikili grnmnn ve olasln temel rolnn kefi,
klasik kat nesneler fikrini ykt. Atom-alt dzeyde klasik fiziin
kat maddi nesneleri, olaslklarn dalgams kalplarna dntrl
d. Aynca bu kalplar, nesnelerin olaslklarn deil, daha ok, bir
birine bal olma olaslklarn ifade eder. Atom fiziindeki gzlem
ileminin dikkatli bir analizi, atom-alt paracklarn yaltlm var
lklar olarak hi bir anlam olmayp, deiik gzlem ve lm ilem
leri arasndaki birbirine bal ya da ballak (correlative) bir iliki
eklinde anlalabileceini gsterir. Niels Bohr'un yazd gibi: "Ya
ltlm maddi paracklar soyutlamalardan ibarettir; onlarn likleri ancaltliliur sistemlerle etkileimleri iinde belirlenebilir ve
gziemlenebilir." (9)
- Bunda dlay atom-alt paracklar "eyler" deil, "eyler" ara
sndaki karlkl bantlardr ve bu "eyler,,;-s;s-yla-br ''eyler"
arasndaki bantlardr ve bu bylece srer. Kua-ntumteorisinde
"yler"e asla son veremezsiniz; daima bagntlarla urarsnz.
rn 11.zik, evrenin temel birliini byle aklamaktadr. O hl:
zim dnyay bamsz olarak varolan en kk birimlere ayrtra
mayacamz ispatlamaktadr. Maddf!i _ itjsine- -fzettike
doada herhr_gi. bir yaltlm temel yapn gremez hale geli....-..___:
85
riz; 4._ha ok, birleik bir btnn eitli paralan _!!ras_!l!faki kar
k bir ilikiler a-eidincle grnr o. tteisenberg'in szleriyle,
"Dnya byfece ierisinde farlcl trden bantlarn birbirinin yeri
ni ald ya da birbiriyle akt ya da birbiriyle birletii ve byle
likle btnn dokusunu belirledii olaylarn karmak bir dokusu
suretinde grnmektedir." (10)
Bu durumda evren, bir dereceye kadar kendileri paracklardan
mamul molekl ve atomlardan meydana gelmi nesnelere, birbirin
den bamsz paralara blnebilen birleik bir btndr. Fakat
tam bu noktada, paracklar dzeyinde birbirinden bamsz para
lar kavram ker. Atom-alt paracklar -ve bu yzden, nihai an
lamda evrenin btn paralan- yaltlm varlklar eklinde anla
lamazlar; onlar karlkl ilikileri ierisinde tanmlanmaldrlar.
Califomia niversitesi'nden Henry Stapp bu durumu yle ifade et
mektedir: ''lksel bir parack bamsz olarak varolan zmlene
mez bir birim deildir. O, esasnda, dier nesnelere uzanan bir ili
kiler dizisidir." (11)
Nesnelerden ilikilere doru (vuku bulan) bu deiim, bir btn
olarak bilim adna uzun vadeli sonulara gebedir. Hatta Gregory
Bateson, ilikilerin btn tanmlamalar iin bir esas olarak kulla
nlmas ve bunun ocuklarmza ilkokulda retilmesi gerektiini
ileri srd. (12) O, bir eyin bizzat ne olduuyla deil, baka ey
lerle ilikileri araclyla tanmlanmas gerektiine inanyordu.
Kuantum teorisinde atomik olayl;mn, btnle bantlar arac
lyla belirlendii olgusu, olasln gerek rolyle ok yakndan
ilikilidir. (13) Klasik fizikte olasla, mekanik ayrntlar bilinmeyen bir olayla karlald zaman bavurulutur. meirl bir zar
attmz zaman, eer szkonusu nesnelerin tm ayrntlarn (za
rn kesin konumunu, zarlarn dt yzeyin btn zelliklerini
vb.) -ilkece- biliyorsak, sonucu kestirebili!iz. Bu ayrntlara ilgili
nesnelerin iinde yer ald_klarndan lokal dei_l},ler_ ad verilir. Lo
kal deikenler atom ve atom-alt fiziinde de nemlidir. Burada
onlar, bildiimiz uzaysal balantszlk (seperatizm) yasalar ile il
gili sinyaller -paracklar ve parack alar- araclyla uzaysal
olarak birbiriyle balantsz olgular arasndaki bantlarla ifade
86
87
<l_,
1
"YUKARIYA DN"
"AAGIYA DN"
90
94
95
(c n hzn gsterir).
Eskiden bir enerji formu olarak grlen ktleye, artk, deimez
bir ey olarak deil, br enerji formlarna dnebilir bir ey ola
rak baklmas gerekiyordu. Bu, maddi paracklann yaratlp yok
edildii, ktlelerinin hareketten enerjiye ve enerjiden maddeye d
ntrld yksek-enerji fiziinin arpma (collision) srele
rinde srekli meydana gelmektedir. Atomalt paracklann arp
malar, onlann zelliklerinin aratrlmas iin balca aracmzdr
ve ktle ile enerji arasndaki iliki onlann tanmlanmas iin el
zemdir. Ktle ve enerji arasnda edeerlik pek ok defalar doru
lanm ve fizikiler ona ainalk kesbetmilerdir: Gerekten de o de
rece ainadrlar ki, paracklarn ktlelerini mtekabil enerji birim
lerini kullanarak lerler.
Bir enerji formu olarak ktlenin kefi, madde tasanmmz ze-.
rinde derin bir etki yapt ve bizi parack anlaymz kkten dei
tirmeye zorlad. Modern fizikte ktle artk maddi bir cevherle ba
lantl deildir ve bu sebepten tr paracklar, herhangi bir temel
"madde"den mteekkil olarak deil, enerji paketleri olarak grl
mlerdir. Bununla birlikte enerji faaliyetle, srelerle balantl
dr ve bu, atom-alt paracklarn yapsnn tabiat gerei dinamik
olduuna delalet eder. Bu durumu daha iyi anlamak iin bu para
cklarn, yalnzca izafiyet teorisine yani drt boyutlu bir sreklilik
halinde birbirine yapk bir uzay ve zaman atsna dayanlarak
kavranabileceini hatrlamalyz. Byle bir at altnda paracklar,
kk bilardo toplan ya da kk kum taneleri olarak tasarlana
maz artk. Bu imgelerin uygun olmamas, onlarn paracklan sade
ce birbirinden bamsz nesneler olarak gsterdiklerinden deil, ay
n zamanda bunlarn duraan, -boyutlu imgeler olmalanndan do
laydr. Atom-alt paracklar uzay-zaman iindeki drt-boyutlu
varlklar eklinde dnlmelidir. Yaplan, uzay ve zaman iindeki
yaplar olarak dinamik bir ekilde anlalmaldr. Paracklann faa
liyet kalplan, bir uzay ynne ve bir de zaman ynne sahip dina
mik kalplardr. Uzay ynleri belirli bir ktleye sahip nesneler ola
rak, zaman ynleri de edeer enerjiyi ieren sreler olarak kendi
lerini gsterirler. Bylece maddenin varl ve faaliyeti birbirinden
97
98
99
100
101
102
103
104
105
KESM III
4. MEKAN1ST1KHAYAT ANLAYII
110
. ,J?l'._o
rtr. ln<Jirge_mefi_y.n.temin baaolm.nd.an. .efsunlana.nJ
. rnei. genetik mhendislii. ala
lo[I!!'.. -ki bu baanlann en yakn
nnda ortaya kmtr-, in_dirgemeciliin ege_::li yaklan..olq_u
_ yal,{1q
una inanma egi.liinde Q!.'!pJ:olQ,jik ar.at;:rn.l,r.n bu
ma
olara y!,imektedJrl.!'.,._Qn-g__n_i. JEr Jri.!tAnlUi!Y!a!!!:
lar _gelitirmeye?:tvJ.-ilne. ..m!i!J.te ve..ar.atmn.-Jwru.mlar_ f.l!!a
..
nn hemen tamamen Kartezyen at ierisinde formle edilmi sorinn z _nii_ne=-y-ifel,f{1!ile4f;1Jdi;g;i- tri!ie
aklanamayan biyolojik fenomnle..L bilimsel aratrmaya konu
edmezler. Sonu olarak biyologlar canl organizmalanyla ilgili ok
garip-Ineime usulleri gelitirmilerdir. Biyolog ve ayn zamanda
beeri evrebilimci (human ecologist) Rene Dubos'nun iaret edip
tehiste bulunduu gibi, onlarn genellikle hibir canllk zellii.
kalmam bir eyi incelerken yrekleri ok rahattr. (4)
Canl organizmalarn incelenmesinde Kartezyen yaklamn s
nrllklann kesin olarak belirlemek kolay degi.ldir. Ateli birer in
dirgemeci olan pek ok biyolog, bu sorunu tartmaya bile yana
maz; (bu yzden) Kartezyen modelin nerede ktn tesbit et
mek, epeyce zamanm ald ve yorucu bir almay gerektirdi. (5)
G<t,rnte oan!} d,_ar_V!;!_ pa_ral_ )'.lmlarr_dan dolay bugn _
ze_!!!ecekl.E.r.i_9ru,:lr. ctnl sistemleri_n btnler haJinde alma
s v:e ol_aevreleriylk.l'.':.lk.l _ e_tkilei_r____l_eriylj!i..k._H! _o!an
lardr._rnegi.n,. sinir_ sisteminin btnleyjci faaliyeti derin bir_g_iz
olarak kalmaya devam tr___ektedi_:..inir-bilimciler (nloglr)_ her
ne _.beyil_I!!_.1:1!!11: P.. _?_k xnl!!l__kli).l_!lj.lerse Q.,
nrlann..t*.birlikte_!.Lalt_! -onla1!n kendilerin_i btn
sistemin almasna nasl intibak ettirdikleri- haia anfalamam
birolayar: "Biyologlar en' kk ursurl;;:;kdr ins:in.bedini
paralara ayrmaya alip bu suretle bedenin tiiicresefve.molek
er. kamafar hakknda arpc-bir-blgi birikimine u'iarlar,
fakat SOUk..ap VermemiciJ;eQ.ll JJ.Illz_ l!.......!lrltf!, sf):C.ri!_ll
Sisfemi ya_ ll d_i),dca_timizi nasl _!;Qp]!!l!!!_!Z gibi_ konularda hala C8
uygun
(*) Nronlar, sinir uyanmlann alma ve iletme yeteneine sahip sinir hcre
leridir.
111
*
* *
Yunan hekimlerinin nde gelenlerinden ikisi, Hippocrates (Hi
pokrat) ve Galen hem antikitenin biyolojik bilgisine nemli lde
katkda bulunmu, hem de Orta alar boyunca tp ve biyolojide
otorite olarak tannmlardr. Araplarn Bat biliminin koruyuculu
unu yaptklar (*) ve onun tm disiplerine egemen olduklar Orta
ada biyoloji, yine hepsi de nl filozoflar olan Zekeriya Razi, bn
Sina, bn Rd adl hekimlerce gelitirilmiti. Bu zaman zarfnda
Arap simyaclar -simya geleneksel ,olarak tpla ilgili bir bilimdi
canl maddenin kimyasal zmlemesine ilk girien kiiler ve bu
yzden de modern biyokimyaclarn selefleri oldular.
Tp ile biyoloji arasndaki iliki, Rnesansta ve hayat bilimlerin
deki muazzam baarlarn tp eitimini grm bilim adamlarnca
gerekletiril, !ii modern ada da devam etti. Bylece onsekizinci
(*) Yazann bu
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
lar tam bir btn temel yap talarna -onlarn hcreler, genler
ya da ilksel paracklar olup olmadna- indirgeyip btn fenomen
leri bu elere dayanarak aklamaya alnca, btn sistemin e
gdmleyici eylemlerini anlama yeteneklerini kaybettiler.
Gnetik biliminde indirgemeci yaklamn bir dier yanlgs, bir
organizmann karakter zelliklerinintri.cik olarak !Jr:n genetik
yapsnca belirlendiine olan inantr. Bu "genetik determinizm",
canl organizmalar nede'n ve etkini}sonu) d()r,.I!\ p.c.irlerjnce
korol edilen makinalar eklinde anlamann dorudan bir sonucu
dur. l_ndirgemeci yaklam, organizmalarn ok-katl sistemler oldu
unu, genlerin kromozomlara yerletirildiini, kromozoml_arn, iin
de bulunduu hcrelerin ekirdei iinde faaliyet gsterdiini, hc
relerin dokular iind birletiini vb. grmezden gelir. Tm bu d
zeyler, organizmann gelimesini etkileyen ve "genetik plan"n ge
ni kapsaml deiiklikleri iinde meydana gelen karlkl etkile
imleri ierir.
Benzer tezler trlerin evrimine de uygundur. Darwinci tesadfi
deiim ve doal ayklanma kavramlar, btncl ya da sistemsel
bir at iinde ok daha iyi anlalabilecek karmak bir fenomenin
deiik ynleridir sadece. (18) Byle bir at, genetik bilimci ve No
bel dl payeli Jacques Monod'da gl bir ekilde ifadesini bulan
yeni- Darwinci teori ad verilen dogmatik tutumdan daha incelikli
ve daha yararldr:
Biyosferdeki her trl yaratn, her yeniliin kayna yalnzca
rastlantdr. Salt rastlant mutlak anlamda zgrdr, ama kr
dr; modern biyolojinin bu merkezi kavram br akla yatkn hi
potezlerden biri deildir artk. Bugn o yegane kabul edilbilir hi
potezdir, gzlemlenmi ve snanm olgularla donatlm tek hi
potez. Ve hi bir ey, bu konudaki tutumumuzun gzden geiril
meye muhta olduu varsaymn -ya da beklentisini- hakl ka
ramaz. (19)
Genetik determinizmin daha yeni bir yanlgs, btn toplumsal
davrann genetik yap tarafndan nceden belirlenmi surette g
rld sosyo-biyoloji olarak bilinen teorinin geni lde tartl
masna neden oldu. (20) ok sayda eletirici bu grn yalnz bi-
124
125
*
* *
Yirminci yzylda hayat fenomenlerine indirgemeci yaklam
benimsemi olan biyolojide, anlaml bir deiim vuku buldu. Ondo
kuzuncu yzylda canl organizmalarn temel yap talar olarak
hcreler grlrken, yzylmzn ortalarna doru genetik bilimci
lerin genin molekler yapsn aklamaya balamalaryla dikkat
hcrelerden molekllere kayd. Genetik bilimcilerin aratrmalar,
yirminci yzyl biliminin en byk baarlarndan biri olan
DNA'nn -kromozomlarn molekler temelinin- fiziksel yapsnn
aklanmasyla en yksek noktasna eriti. Molekler biyolojinin bu
zaferi biyologlan, tm biyolojik ilevlerin yaam bilimleriyle ilgili
aratrmalar nemli lde arptr. olan molekler yaplar ve
mekanizmalara dayanlarak aklanabileceine inandrd.
Genel anlamda "molekler biyoloji" terimi, herhangi bir biyolo
jik olay molekler yaplara ve onun ihtiva ettii etkileimlere ba
karak incelemeye atfta bulunur. Daha zgl olarak bu terim, mak
romolekller olarak bilinen ok iri biyolojik molekllerin incelen
mesi anlamna gelir. Yzyln ilk yarsnda btn canl hcrelerin
temel elerinin -proteinler ve nkleik asitlerin- (*) binlerce atomu
ieren yksek derecede karmak, zincirsi yaplar olduu gittike
gzle grlr hale geldi. Kimyasal zelliklerin ve bu byk molekl
zincirinin gerek -boyutlu yapsnn aratrlmas, gitgide mole
kler biyolojinin asli grevi halini ald. (25)
Molekler genetie doru ilk nemli adm, zgl kimyasal reak
siyonlar geirebilen ve enzim denilen unsurlar ieren hcrelerin
kefiyle atld. Biyokimyaclar yzyln ilk yarsnda hcrelerde vu(*) Nkleik asitler -asitler hcre ekirdeinde bulunur- DNA ve RNA olarak
bilinirler ve temel olarak iki farkl trdrler
126
127
128
129
130
a.ma
131
132
133
5. BYOLOJK-TIBB MODEL
ali..masi
.,...----
- . - -.
135
136
137
138
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
-------- --
..
153
156
157
158
159
160
ntizve-saWJili
161
ve
162
164
165
166
167
168
--.------
:!1
169
--
i_artfar
171
172
173
174
175
176
177
179
180
181
;.
182
6. NEWTONCU PSKOLOJ
183
184
185
186
...
187
188
189
190
191
193
194
195
196
ye!"ne yeni bir "insan" tipi, yani gerek kendi is:i, gerekse toplum
i[n en iyi olan yapacak ekilde artlandrlm bir insan yaratma
amacina ynelik .mhndislik yaklamn nerdi.: Skinner'a gre
mevcut bunalmmz altedebilmek iin tek are bu olacaktr: Bir bi
lin evrfrni are-deidir, nk byie bir ey yoktur; deerlerin de
itirilmesi de kar yoi deildir, nk deerler ollu ya da olum
suz pekitirmelerden baka bir ey deildi_r: Tek are insan davra
nnn bilimsel yoldan denetimidir..;:f.iyacmz _ol.an ey" _den,ekte
dir !inner, "fiziksel ve biyolojik teknol_fn gc .ve kesinliine
sahip- bir davran tekroloj_is_idir" ( 16).
u halde bu kusursuz bir Newtoncu psikolojidir; btn davra
nlar artl tepkilerin mekanistik sonularna indirgeyen ve insan
doasna ilikin bilimsel anlayn klasik fizik ve biyolojinin ats
ierisinde bulunacan ne sren, iinde bilincin yer almad bir
psikolojidir bu; stelik egemenlik ve kontrol iin tasarlanm tahak
kme dayal teknolojiyle donatlm kltrmzn kafa yapsn
yanstan bir psikolojidir. Son yllarda davranlk pek ok baka
disiplinin gelerini kendine katarak deimeye ve bu nedenle nce
ki kat tutumunu byk lde terketmeye balad. Fakat davra
nlar hala mekanistik paradigmaya smsk sarlarak onu psiko
loji iin tek bilimsel yaklamm gibi savunuyor, bylece de bilimi
klasik Newtoncu atyla snrlyorlar.
Yirminci yzyl psikolojisinin br egemen okulu olan psikana
liz psikolojiden deil, ondokozuncu yzylda kesin bir biimde tbbn
bir dal olarak kurulmu olan psikiyatriden kaynaklanmtr. O d
nemin psikiyatristleri tepeden trnaa biyolojik-tbbi modele teslim
olmular ve btn ruhsal rahatszlklarn organik nedenlerini bul
maya ynelmilerdi. Bu organik ;ynelim umut verici bir balang
t, fakat nevrozlarn (*) ve br ruhsal bozukluklarn zgl organik
temelini gsformeyi baaramadlar ve sonuta kimi psikiyatristler
ruh hastalklar iin psikolojik yaklamlar aramaya baladlar.
Bu gelimedeki kesin bir aamaya ondokuzuncu yzyln son
(*) Psikonevrozlar (basit olarak nevrozlar da denir) iSI?..!!_tl!l-amr fi:isel,
arzalar olriadai ortaya kan ilevsel sinirsel bozukh_klari; psikozlar
ise popler olarik kabul edilmi gereTcTTi: anlayyla temasn yitirilme
si karakterize edilen ok daha iddetli ruhsal rahatszlklardr.
197
198
199
...
201
Q_li
202
203
204
205
206
208
209
7. EKONOMNN IKMAZI
211
bir yn, yani birbiriyle, ounluu canl organizma olan doal kay
naklaryla kesintisiz bir etkileim iindeki insanlardan mrekkep
bir canl sistem olduunu kabul edemezler. Sosyal bilimlerin temel
yanl, bu dokuyu bamsz ve birbirinden kopuk akademilt dalla
rn ilgilenecei varsaylan paralara ayrmaktr. Bylece siyaset bi
ITmciler temel -ekonomik glerle ilgilenmezken, iktisatlar model
leri iine toplumsal ve siyasal gerekleri sokmak istemezler. Bu
paral yaklamlar toplumsal ve ekonomik siyasetler arasndaki
atlakta ve zellikle Birleik Devletler'de bu kararlarn tartld
kongre komisyonlar ve alt-komisyonlar labirentinde hkmete de
yansmtr.
Ekonomideki paralara ve blmelere ayrlma olay, onun btn
modern tarihi boyunca kaydedilmi ve eletirilmiti. Fakat ayn za
manda ekonomik olaylan, fiili olarak varolan, bir toplum ve bir
ekosistem iinde bulunan birey olarak incelemek isteyen, bu ne
denle de dar ekonomik bak asndan kopmu olan bu eletirel ik
tisatlar, kendilerini ekonomi "bilimi"nin dnda yer almaya zorla
m, bylece iktisat eletiricilerinin ynelttii. eletirilerden korun
mu oluyorlard. Szgelimi ondokuzuncu yzyl kapitalizminin ele
tiricisi Max Weber genel olarak bir iktisat tarihisi olarak bilinir;
John Kenneth Galbraith ve Robert Heilbroner ou kez sosyolog
olarak kabul edilir; ve Kenneth Boulding'e bir filozof olarak baklr.
buna karlk Karl Marx, bir iktisat diye adlandrlmay reddet
mi ve kendisini, iktisatlarn sadece varolan kapitalist dzenin
savunucular olduunu iddia ederek toplumsal bir eletirmen ola
rak deerlendirmiti. Aslnda "sosyalist" szc kken itibariyle
iktisatlarn dnya grn kabul etmeyenleri anlatr. Daha ya
knlarda Hazel Henderson kendisini ftrist diye ilan ederek ve ki
taplarndan birinin adn "Ekonominin Sonu" koyarak bu gelenei.
devam ettirmitir.
Ekonomik olaylarn byk iktisatlarca ou kez ihmal edilmi
bir baka yn, ekonominin dinamik evrimidir. Dinamik yaplan
iindeki fenomenler ekonomide doa bilimlerinin ihtiva ettiklerin
den olduka farkl bir biimde dile getirilmitir. Klasik fizik, doal
olaylarn iyice belirlenmi ve deimez bir alanna uygulanyordu.
212
213
214
. "
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
tek bir konuyla snrldr: retim ve servetin ktl. Blm eko. nomik deil, siyasal bir sretir. Bu fizik bilimlerin kontroll de
neylerine benzer biimde toplumsal ve evresel deikenleri dan
da tutarak siyasal ekonominin alann snrlam ve "iktisadn z
sreci" zerinde daha ayrntl biimde durulmasna imkan sala
mtr. Mill'den sonra ekonomide, klasik, "bilimsel" ve matematik
sel yaklam ile daha geni kpsaml toplumsal felsefe "sanat'' ara
snda bir atlak olutu. Sonunda bu atlak gnmzde soyut, ger
eki olmayan matematiksel modellerden elde edilen ynetim ara
lannda ortaya kan iki yaklam arasndaki feci kankl yol at.
John Stuart Mill'in tm ekonomik blmn siyasal doas
zerindeki vurgusunun iyi niyetle yapldna kuku yok. Mill'in bir
toplumdaki servetin bllmesinin farkl kltrler ve alarda ok
farkl ekilde olan o toplumun tre ve yasalarna bal olduuna
iaret etmesi, deerler sorunu siyasal ekonominin gndemine ister
istemez soktu. Mill yalnzca ekonominin znde ahlaki tercihlerin
yattn grmekle kalmad, onlann psikolojik ve felsefi etkilerinin
de pekala farkndayd.
Ciddi bir biimde insanln toplumsal durumunu anlamaya a
lan herkes Karl Marx'n dncesiyle hesaplamak ve onun srp
giden entellektel bysnn nedenini renmek zorundadr. He
ilbroner'a gre, bu by, Marx'n "artk hep kendisinin imzasn ta
yacak olan btn bir aratrma tarzn ilk kefeden kii olmasn
dan kaynaklanyordu. Bu durum daha nce bir kez, o da Platon'un
felsefi aratrma tarzn 'kefettii' zaman gereklemiti" (32).
Marx'n aratrma tarz bir toplumsal eletiricinin tarzyd ve ken
disini filozof, tarihi ya da iktisat olarak deil -ki o bunlann hep
siydi- bir toplumsal eletirici olarak tantmasnn nedeni buydu.
Onun toplumsal felsefesi ve biliminin toplumsal dnce zerinde
gl bir etki yapmaya devam etmesinin nedeni de budur.
Filozof olarak Marx bir eylem felsefesi gelitirdi. "Filozoflar" di
yordu, "dnyay eitli yollarlayorumlamakla yetindiler; asl sorun
ise onu deitirmektir" (33). ktisat olarak Marx, klasik ekonomi
yi onun herhangi bir uygulaycsndan ok daha ustaca ve beceriyle
eletirdi. Bununla birlikte onun balca etkisi entellektel deil, si-
2"29
yasal oldu. Bir devrimci olarak ise, bir takm sadk izleyicileri tara
fndan ho karlanmasa da, "Marx, sa ya da Muhammed dzeyin
de dini bir nder olarak dnlp.elidir" (34).
Marx'n devrimcilii dnya zerinde milyonlarca insan tarafn
dan batac edilirken, iktisatlar, aralarnda konjonktr dalgalan
malarnn "gelime" ve "iflas" hadiseleri ve gnmzde genellikle
etnik aznlklar ve kadnlan ieren pazar-ynelimli ekonomilerin
isiz "yedek ordulan"n oluturma eiliminin de bulunduu Marx'n
kapsaml ndeyileriyle -ki genellikle ya grmezden gelinmi ya da
yanl aktanlmtr bunlar- ilgilenmek zorunda kaldlar. Marx'n
almasnn esas, kapitalizmin mkemmel bir eletirisini yapan
ciltlik Das Kapitafde ortaya kondu; o toplum ve ekonomiye ii
lerle kapitalistler arasndaki mcadele asndan bakt, ama top
lumsal evrim hakkndaki kapsaml fikirleri onun ekonomik srele
ri ok daha genel kalplar ierisinde grmesine imkan veriyordu.
Marx kapitalist toplumsal organizasyon formlannn teknolojik
yenilik srecine hz verip maddi retimi artracan tahmin ediyor
ve bunun diyalektik bir ekilde, toplumsal ilikileri deitireceini
nceden kestiriyordu. Bylece o, tekeller ve depresyonlar gibi feno
menleri nceden tahmin edip kapitalizmin sosyalizmin geliimini
hzlandracan -ki bu gereklemitir- ve sonunda onu ortadan
kaldracan -bu da muhtemeldir- nceden sylemiti. Kapital' in
ilk cildinde Marx kapitalizm sulamasn aadaki ekilde dile ge
tirdi:
Dnya pazan a iindeki tm insanlann aknl ve bunun yansra kapitalist rejimin uluslararas karakteri... srekli genileyen bir
lekte... (kapitalin) merkezilemesiyle elele... ilerler. Bu dnm
srecinin btn avantajlann zorla gasp edip tekelletiren kapital
mknatslannn says srekli azalrken kitle sefaleti, zulm, klelik,
smr (ve) alaklk artar. (35).
230
231
232
233
234
fiyat
riin
Arz-talep erisi: arz erisi, maln fiyatnn bir fonksiyonu
olarak piyasaya sokulan bir maln birimlerinin saysn gs
terir -en yksek fiyat daha fazla reticiyi bu belirli mal
retmeye tevik edecektir; talep erisi o maln fiyatnn bir
fonksiyonu olarak mala ynelik talebi gsterir- en yksek fi
yat en dk talep demektir.
235
237
238
240
242
243
244
245
248
249
250
251
252
mektedir: "Eer biz bugn her kat, gelirin 1.000 dolarn 'gsteren
ocuklar iin tahtadan bir gelir piramidi yapsak, zirve noktas Eyfel
Kulesi'nden daha yksek olurdu, ama hemen hemen hepimiz yerin
bir metre altnda olurduk" (66). Bu toplumsal eitsizlik anzi bir ey
deildir, tersine bizzat ekonomik sistemimizin yapsn oluturmu
ve sermaye-youn teknolojiler zerindeki vurgumuzla da iyice pe
kimitir. Amerikan ekonomisinin bymesi iin smry srdr
menin gerekli olduuna Wall Street Journal'da yaynlanan "By
me ve Etik" zerine bir bamakalede ok ak bir ekilde iaret edil. mitir (67). Bu yaz Birleik Devletlerin, sermaye yaratmak iin
art olduu iin, byme ve daha ok eitlik arasnda bir seme
yapmas gerekecei zerinde duruyordu.
Sanayilemi lkelerde servet ve gelirin son derece eitsiz dal
m, gelimi lkelerle nc Dnya lkeleri arasndaki bozuk ge
lir dalmna paralellik gstermektedir. nc Dnya lkelerine
ekono:nik ve teknolojik yardm programlan, ou kez bu lkelerin
emek ve doal kaynaklann smrmek ve az sayda, yozlam se
kinlerin ceplerini doldurmak amacyla ok-uluslu irketlerce ger
ekletirilir. Alayc bir ifadeyle: "Ekonomik yardm zengin lkeler
de oturan yoksul halktan paray alp onu yoksul lkelerdeki zengin
lerevernekten ibarettir." Bu uygulamalarn sonucu, yan a yan
tok-dzeyindeki bir hayatla nc Dnyada bir ''sefalet denge
si"nin ebedilemesidir (68).
Bugnk ekonomik teoride toplumsal konulara ilgisiz kalma, ik
tisatlarn arpc biimde ekolojik bir bak asn benimseme ye
teneksizlikleriyle yakndan balantldr. Ekologlar ve iktisatlar
arasndaki tartma yirmi yldr sregelmektedir ve bu aka gs
termitir ki, ada ekonomik dncenin yaps temelde anti-eko
lojiktir (69). inde bu mallarn dnyann geri kalan blmyle (on
lar ister insan yaps olsun isterse doal olarak meydana gelsin, is
ter yenilebilir, isterse yenilenmeyen trden olsun) ilikili olduu
pek ok yn hesaba katmakszn tm mallan eit biimde ele alan
iktisatlar, toplumla ekolojinin karlkl bamlln ihmal eder
ler. On dolarlk kmrn deeri, on dolarlk ekmek, ulam, ayak
kab ya da eitime eittir. Sz konusu mal ve hizmetlerin nisbi de-
253
254
ve doal kaynaklara yaplan an yatrmlar evreyi harabeye evirir, salmz etkiler ve enflasyonun en byk nedenlerinden biri
olur.
Geleneksel ekonomik dnce doal olarak denge halinde bulu
nan serbest bir piyasa olduunu ne srer. Enflasyon ve isizlik,
denge durumunun birbiriyle yer deitiren ve birbirine baml ge
ici sapmalar olarak grlrler. Fakat gnmz gereinde dev
kurumlar ve kar gruplannn egemenliindeki ekonomilerde bu
tr denge modelleri geerliliini yitirmitir. Enflasyon ve isizlik
arasnda varsaylan dei-toku -ki szde Phillips erisi olarak ma
tematiksel yoldan ifade edilir- soyut ve tamamen gerekd bir
kavramdr. "Stagflasyon" olarak bilinen enflasyon ve isizliin bir
lemesi, farkllamam bymeye kendini kaptrm sanayi top
lumlannn yapsal bir grnts haline gelmektedir. Enerji ve do
al kaynaklara olan an bamllk ile emekten ok sermayeye ya
plan an yatrmlar, yksek enflasyona neden olmakla kalmayp,
ayn zamanda kitlesel isizliin de nne geememektedir. Gerek
te isizlik ekonomimizin ylesine dog-al bir paras olmutur ki, h
kmette grevli iktisatlar imdi, igcnn yzde 5'inden biraz
fazlas isiz kaldnda "tam istihdam"a ul aldndan sz etmekte
dirler.
Enflasyonun ikinci byk nedeni, farkllamam bymenin
dourduu srekli artan toplumsal maliyetlerdir. Karlann en yk
sek dzeye karmaya alan bireyler, irketler ve kurumlar tm
toplumsal ve evresel maliyetleri "dsallatrmaya" alrlar; onlar
bu maliyetleri denge durumlarndan dan atmaya ve onlan evre
ve gelecek nesiller iin sistemin evresinde dolandrarak bir dier
denge durumuna itmeye alrlar. Bu maliyetler yava yava biri
kir ve kendilerini mahkeme, su denetimi, brokratik egdm, fe.
deral dzenleme, tketicinin korunmas, salk bakm vb: maliyet
ler olarak gsterirler. Bu faaliyetlerden hibirinin gerek retime
katklan yoktur; onlar yalnzca enflasyonun tmne katkda bulu
nurlar.
ktisatlar, bu tr can alc toplumsal ve evresel deikenleri
teorilerine almak yerine, mkemmel, fakat gerek d denge mo-
256
257
258
259
260
261
262
263
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
t.()., .s.
1
1
100,000
200,000
300,000
400,C,JO
280
S00,000
281
282
284
285
286
287
288
289
290
291
292
294
bir kez bu koca arazilere yerletiler mi, yerel nfus alktan lse bi
le artk yreye uygun gda retmek yerine, ihracat iin daha ok
kar getiren rnlere ynelirler,\ Bu talihsiz uygulamann rnekleri
tm nc Dnya lkelerinde terkedilmektedir. O_rta Amerika'da
en azndan tarm arazilerinin -ve kesinlikle en verimli arazilerin
yansnda, burada yaayan ocuklarn yzde 70'e varan ksm yeter
siz beslenmi durumdayken, ihracata ynelik rnler yetitirilmek
tedir. Senegal'de lkenin krsal blgelerdeki halk alk ekerken
Avrupa'ya satlacak sebzeler en verimli topraklarda retilmektedir.
Daha nceleri bir dzine mahalli gda reten Meksika'daki zengin
ve verimli topraklarda imdilerde aznn tadn bilen Avrupallar
iin kukonmaz yetitirilmektedir. C_olombia'da giriimciler Birleik
Devletler'e ihra amacyla buday retmekten vazgeip karanfil i
ei retmeye ynelirken, Meksika'daki toprak sahipleri konyak
iin zm yetitirmeye dnmlerdir.
Dnyadaki alk ancak, toplumsal ilikileri dntrecek eitsiz
liin her dzeyde azaltlaca bir yolla altedilebilir. Temel sorun g
dann yeniden bltrlmesi deil, tann kaynaklan zerindeki
denetimin yeniden bltrlmesidir. Szkonusu denetim ancak
demokratikletiinde a olanlar rettiklerini yiyebilecektir. Pek ok
lke, bu tr toplumsal deiimlerin baarl olabileceini ispat et
mitir. Gerekten de, nc Dnya nfusunun yzde 40'1 u anda
aln ortak mcadeleyle bertaraf edildii lkelerde yaamaktadr.
Bu lkeler tarm, ihracat geliri iin bir ara olarak deil, daha ok
kendilerine ncelikle gerekli gdalar retmekte kullanrlar. Bu tr
bir "ncelikle gerekli gda" politikas, Moore Lappe ve Collins'in de
vurgulad gibi, sanayiye ynelik mahsullerin ancak halkn temel
ihtiyalarnn karlandktan sonra yetitirilmelerini ve ticaretin
d taleplerle kat biimde belirlenmesinden ziyade, o yreye ait ih
tiyalarn bir yaylmas olarak grlmesini gerektirir.
Ayn zamanda, sanayilemi lkelerde yaayan bizler farkna
varmalyz ki, kendi gda gvenliimiz nc Dnya'daki a kitle
lerce deil, bu muazzam al devam ettiren gda ve tarm irketle
rince tehdit edilmektedir. okuluslu tarm ticareti yapan irketler
imdilerde tek bir dnya tarm sistemi yaratma srecindedirler ki,
295
296
297
298
299
KESM iV
GEREKLN YEN VZVONU
301
303
305
306
307
308
rnnctedir:.
309
310
311
312
kullan
lan teknik bir terimdir; genotipik deimeler genetik yapdaki deime
lerdir.
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
324
325
yldan biraz daha fazla bir sre iinde bir buz kresi halini alaca
anlamna gelir. Jeolojik kaytlardan reniyoruz ki, bylesi olumsuz
artlar kesinlikle varolmamtr. Nasl bir insan organizmas dei
en evresel artlara ramen sabit bir beden ssn korumaktaysa,
yeryz de hayatn evrimi sresince yzey ssn olduka sabit tut
may baarmtr.
Benzer kendi kendini dzenleme kalplan, atmosferin kimyasal
kompozisyonu, okyanuslarn tuz miktar gibi dier evresel zellik
lerde de gzlemlenebilir. Tm bunlar, kendi kendini dzenleyici sis
temlerin zelliklerini sergileyen sk ibirliine dayal alar tarafn
dan dzenlenmitir. Buna gre yeryz canl bir sistemdir; o bir or
ganizma gibi faaliyet gstermez, gerekte o tam bir organizmadr:
Gaia, yani canl bir gezegendir o. Onun zellik ve faaliyetleri para
larnn toplamndan kartlamaz; dokularnn her birisi dierlerine
baldr ve hepsi de karlkl olarak dayanma iindedirler; sahip
olduklar iletiim alan son derece karmak olup dorusal-deildir;
biimi milyarlarca yldr evrilmi ve evrilmeye devam etmektedir.
Bu gzlemler bilimsel bir balamda yaplmtr, fakat bilimin tesi
ne tamaktadrlar. Yeni paradigmann pek ok baka grnm gi
bi onlar da, son tahlilde manevi olan derin bir ekolojik bilinci yans
trlar.
Canl organizmalara ilikin sistemler grn klasik bilimin
perspektifinden kavramak zordur, nk o pek ok klasik kavram
ve fikirde nemli deiiklikler yapmay gerektirmektedir. Durum,
fizikilerin bu yzyln ilk otuz yl zarfnda karlatklarndan
farkl deildir, onlar da atom olayn anlamak iin temel gereklik
kavramlarnda kkl dzeltimlere gitmek zorunda kalmlard. Bu
paralellik, btnleyicilik kavramnn -ki atom fiziinin geliiminde
ok nemli bir rol vardr- yeni sistemler biyolojisinde de nemli bir
rol oynadnn gzlenmesiyle de desteklenmitir.
Doadaki tabakal sistemlerin tm dzeylerinde gzlemlenebi
len kendini kantlayc ve btnletirici eilimlerin birbirini btn
lemesinin yansra, canl organizmalar kendi kendini dzenlemenin
temel grnmleri olan bir dier btnleyici dinamik fenomenler
iftini sergilerler. Bunlardan gevek bir biimde kendi kendini ida-
326
327
328
329
330
331
332
33::;
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
362
363
364
da bir art olduunu ortaya kard (21). Her ne kadar kanpo tbb
nn pek ok ynleri yalnzca Japonya'nn kltrel balamnda ge
erliyse de, dierleri kendi kltrmze pekala uyarlanabilir nite
liktedir.
Sala Doulu ve Batl yaklamlar arasndaki arpc bir fark,
genel olarak Dou Asya kltrnde znel bilginin olduka deerli
oluudur. Modem bilimsel Japon toplumunda bile znel deneyimin
bilgisi gl bir ekilde kabul edilir ve znel bilgi rasyonel tmden
gelimci dnme kadar deerli bulunur. Bylece Japon doktorlar
onlar kendi tbbi yeterlik ya da kiisel btnlklerine yneltilen
tehditler olarak grmeksizin -gerek kendilerinin ve gerekse hastala
rnn-znel deer yarglarn kabul ederler. Bu tutumun sonularn
dan birisi, niteliksel lmlerin yeterli grld kesintisiz ak
iindeki canl sistemlerle ilgilenen doktorlarn bilinciyle destekle
nen Dou Asya doktorlar arasndaki nicelletirmeye duyulan belir
gin bir ilgisizliktir. Szgelimi kanpo doktorlar hastann ateini l
mezler, fakat atelenme olay hakkndaki kendi znel duygularn
not ederler; ifal bitkilerden yaplan ilalar ok ender olarak lek
ler kullanlmadan kk kutularla llr ve ardndan hep birlikte
kartrlr. Akupuntur tedavisinin sresi de lldr. Sre basite
hastann kendisini nasl hissettii sorularak belirlenir.
znel bilginin deerlendirilmesi kesinlikle Doudan renebile
ceimiz bir eydir. Galileo, Descartes ve Newton'dan itibaren klt
rmz rasyonel bilgi, nesnellik ve nicelletirmeye o kadar gml
m durumdadr ki, insani deerlere ve dengeye kukuyla bakmak
tayz. Tpta sezgi ve znel bilgi her iyi hekim tarafndan kullanlr.
Ama bu ne mesleki literatrde kabul grmtr, ne de tp okullar
mzda retilir. Tam tersine, ou tp okullarna kabul edilmenin l
t, tbb sezgisel olarak uygulama becerisine sahip olmamaktr.
Rasyonel .ve sezgisel bilgiye kar daha dengeli bir tutum benim
sediimiz zaman, hem Dou Asya tbbnn, hem de kendi Hippok
rat geleneimizin karakteristik ynlerinden bir ksmn salk ba
km sistemimiz iinde birletirmek daha kolay olacaktr. Byle yeni
bir salk modeli ile Dou Asya yaklam arasndaki balca fark,
psikolojik ve toplumsal llerin salk bakm sistemimizle btn-
365
366
367
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
390
mimi bir etkileimdir ... tla salk veren kii... nesnellik duvarnn ar
dna snm, pasif bir gzlemciden ibaret deildi Her hasta, derin
ve anlaml bir tarzda homeopata balanr. Homeopatinin yaps ge
rei ila salk veren kii, hastann hayatna her ynyle girmi olan
samimi bir katlmc haline gelir. Homeopati bu ballk derecesiyle
uygulandnda hastada olduu kadar ila salk vericide de gelimeyi
uyarr (46).
Hastayla terapist arasndaki karlkl etkileime byk nem ve
ren homeopatik grmenin bu tasviri, rnein Jung tarafndan ta
nmland ekliyle youn bir psiko-terapi oturumunu hatrlatmak
tadr (47). Gerekte, homeopatik terapide ok nemli olan yankla
mann, sadece takviye edici bir ila yardmyla hastayla homeopat
arasndaki bir iliki olup olmad merak konusudur.
Homeopatik tedaviye ilikin herhangi bir bilimsel aklamann
olmay, onun fazlasyla ihtilafl bir saaltm sanat olmasnn ba
lca nedenlerinden biridir. Bununla birlikte psikosomatik tbbn ge
limesi ve salk konusuna sistemler asndan yaklama, homeopa
tik ilkelerin pek ounu aklamaya yardmc olacak ve tabiblik
mesleinin konumunu yeniden sorgulamaya sevkedecektir. Genel
hastalk anlay, bireysellemi tedavi zerinde durmas ve insan
organizmasna duyduu kkl gvenle homeopatik felsefe, btncl
salk tedavisinin pek ok nemli ynne rneklik eder.
Homeopatiden daha sonra ortaya kan ve eitli tedaviler ze
rinde gl bir etki yaratan bir "enerji tbb" okulu da Reich tera
pidir (48). Wilhelm Reich bir psikanalist ve Freud'un talebesi olarak
almalanna balad. Fakat Freud ve dier psikanalizciler ruhsal
bozukluklann psikolojik muhtevalan zerinde younlarken, Reich
bu bozukluklarn kendilerini fiziksel olarak tezahr ettirme yollan
na ilgi duymutur. Onun tedavisinin arlk noktas psieden (ruh
tan) bedene doru deiirken geleneksel psikanaliz uygulamasn
dan kesin bir kopmay temsil eden terapistle hasta arasndaki fizik
sel temas ieren tedavi teknikleri gelitirdi. Aratrmalannn ba
langcndan itibaren Reich, canl organizmalarn almasnda ener
jini rolyle yakndan ilgilendi ve psikanalitik abasnn balca
amalarndan birisi, Freud'un soyut bir psikolojik g olarak grd-
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
ret edilen pek ok noktay gl bir biimde dile getiren rnek bir
olay, amza zg bir hastalktr. Kltrmzn her yann istila
eden dengesizlik ve paralanma, kanserin gelimesinde nemli bir
rol oynamakta ve ayn zamanda tp aratrmaclan ile klinikileri
hastaln mahiyetini anlamaktan ya da onu baanl bir ekilde te
davi etmekten engellemektedir. Bir radyasyon onkolojisti (*) olan
Cari Simonton ve bir psikoterapist olan Stephanie Matthews-Si
monton'n beraberce gerekletirdikleri kavramsal at ve tedavi
usul, bizim tartm olduumuz ve salk ile saaltmn pek ok
alanlan iin uzun vadeli etkilere gebe salk ve hastala ilikin g
ru'lerle tamamen uygunluk iindedir (62). Halihazrda Simontonlar
almalann bir pilot inceleme olarak grmektedirler. Onlar hasta
lann ok titizlikle semekteler, nk kanserin temel dinamiini
anlamak iin yksek derecede motive edilmi birka bireyle nereye
kadar gidebileceklerini grmek istemektedirler. Onlar bunu anla
may gerekletirir gerekletirmez, bilgi ve becerilerini daha ok
sayda hastaya uygulayacaklard. imdiye dein hastalannn orta
lama hayatta kalma sresi kanseri tedavi iin kurulan en iyi ku
rumlarn iki, Birleik Devletler'deki ulusal ortalamann ise kat
dr. Bundan baka bu tedavi gren insanlarn hayat kalitesi ve faa
liyet dzeyleri -ki hepsi de tbbi olarak tedavi edilemez sanlyorlar
d- mutlak biimde olaanstdr.
Kanser hakk!ndai y_ygm kanaat, kltrmzn paral dnya
gr, bilimimizin indirgemeci yaklam ve teknoloji-ynelimlii
tp pratii tarafndan artlandrlmtr.Kanser, vcuda dardan
musallat olan salam ve gl bir istilac gibi grlr. Onu kontrol
altna alma umudu yok gibidir ve ou insana gre kanser lmle e
anlamldr. Tbbi tedavi -radyasyon, kimyasal tedavi, cerrahi ya da
bunlann birleimi: ar, olumsuz ve vcuda daha da hasar veren
eylerdir. Hekimler giderek kanseri sistemsel bir bozukluk olarak
grmeye balamaktadrlar; yerlemi (lokalize) bir grnts olan,
fakat yaylma yeteneine sahip ve gerekte btn vcudu saran bir
(*) Onkoloji (urbilim) kelimesi Yunanca onkos ("kt1t")den gelir ve tmrle
ri inceleyen bir bilim daldr.
402
403
404
405
406
407
408
'
409
410
Biz ruhsal sreci sadece bir hayat sreci olarak grmek iin elimiz
den geleni yapyoruz. Bu yolla daha geni kapsaml olan ruhsal ener
ji kavramn, zgl bir ksm olarak "ruhsal enerji"yi de ieren daha
geni bir hayat enerjisi kavramna dek geniletiyoruz. Bylelikle
ruhsal olan genelde biyolojik ilevler alanna kapatmann tesinde,
niceliksel bantlar izleyebilme imkann elde ediyoruz ... Psikolojik
kullanmn bakna g!e hipotetik hayat enerjimize "libido" diyo
ruz... Bu kullanm benimsemekle ben hibir ekilde biyo-enerjik ala
nnda alanlan engellemek istemiyorum, fakat zgrce hakikat
itiraf ediyorum ki, ben amalanmz uruna kullanma niyetiyle libido
terimini benimsiyorum: Onlarsa "biyo-enerji" ya da "hayat enerjisi"
gibi baz terimleri tercih etmekte serbesttirler (4).
411
412
okuduunu vurgulamtr.
Jung, psikanalizin rasyonel atsn amak suretiyle, psikolojik
kalplann birbirine yalnz nedensel olarak deil, ayn zamanda ne
densel-olmayarak da balantl olduunu kantlayarak Freud'un
ruhsal olaylara determinist yaklamn geniletti. zellikle psiko
lojiye i, yani ruh dnyasndaki sembolik imgelerle d gereklikteki
olaylar arasnda nedensel-olmayan balantlar iin "ezamanllk"
(synchronicity) terimini getirdi (9). Jung szkonusu ezamanllk
balantlann ruh ve maddedeki daha genel bir "nedensel olmayan
dzenlilik"in belirli rnekleri olarak grd. Bu gn otuz yl sonra bu
gr fizikteki eitli gelimelerle desteklenmi grnyor. Dzen
fikri -ya da daha kesin konuursak denli balantllk fikri- son
zamanlarda parack fiziinde merkezi bir kavram olarak dodu ve
fizikiler imdilerde nedensel (ya da "lokal") ve nedensel-olmayan
(ya da "lokal-olmayan") balantlar arasnda bir aynn yapmakta
drlar (10). Ayn zamanda madde ve ruhun kalplan, artan biimde
birbirinin yansmalan olarak kabul edilmeye balanmtr.
Jung'un insan ruhuna ilikin dnceleri onu, son yllarda psi
koterapistler arasnda son derece tutulan bir ruhsal hastalk fikrine
sevketti. O ruhu kendi kendini dzenleyen ya da bugn syledii
miz ekliyle, kendi kendini organize eden bir sistem olarak grd.
Nevrozu ise bu sistemin, araclyla kendisini birleik bir btn
olarak almaktan alkoyan eitli engelleri amaya alt bir s
re olarak gryordu. Jung'un grne gre terapistin rol, bir ki
isel gelime ya da 'bireyleme' yolunda psikolojik bir yolculuun
paras eklinde grd bu sreci desteklemektedir. Jung'a gre
bireyleme sreci, ortak bilinaltnn arketipleri ile karlaaca
mz ve ideal olarak Jung'un benlik (selO adn verdii yeni bir kii
lik merkezinin deneyimi ile sonulanacak olan ruhumuzun bilin ve
bilinaltyla ilgili ynlerini birletirmeyi kapsar.
Jung'un tedaviye ilikin sreler hakkndaki grleri ruh has
talklaryla ilgili grlerini yanstr. O, psikoterapinin terapist ve
hasta arasndaki kiisel bir karlamadan kaynaklanmas gerekti
ine inanyordu: "erisinde hastann olduu kadar doktorun da
olanca varlyla roln oynad karlkl etkileimin rnnden
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
426
427
428
429
430
432
Gerek ruh sal her iki deneyim tarznn dengeli bir etkileimini,
ierisinde kiinin ego (benlik) ile zdelemesinin mutlak ve zorunlu
olmaktan ok, oyun kabilinden ve geici bir ey olduu, te yandan
maddi servete duyulan ilginin endie verici olmaktan ok pragmatik
olduu bir hayat tarzn kapsamna alr. Byle bir varlk tarz haya
ta kar olumlu bir tutumla, iinde bulunulan an zerindeki vurgu
ve varoluun manevi boyutuna ilikin derin bir bilinle karakterize
edilir. Gerekte, gereklii kii-st tarzda tecrbe eden azizler ve
bilgelerce bu tutum ve deerler zerinde yzyllardr durulagelmi
tir. uras iyi bilinmektedir ki, miiklerin yaad bu deneyimler
izofreniklerin yaadklarna arpc bir biimde benzemektedir. s
telik mistikler deli de deildirler, nk onlar kii-st deneyimle
rini normal bilinleriyle birletirme tekniini bilmektedirler. Laing
anlaml bir benzetmesiyle bu durumu yle dile getiriyor: "Mistikler
ve izofrenikler kendilerini ayn okyanusta bulurlar, aralarndaki
fark, mistikler yzer, izofreniklerse batar" (47).
Bilincin tm spektrumunu kuatan ok boyutlu bir fenomen ek
lindeki ruh hastal gr, psikoterapiye mtekabil bir ok-dzey
li yaklam ifade eder. Psikoterapistler ruhun eitli ynlerini" ta
nmlamak iin Freudu, Jungu, Reich, Rogerci, Laingci ve benze
ri farkl okullarn dillerini kullanmak suretiyle tedavi srecinde
karlalan fenomenleri yorumlfiyacak tutarl bir at iinde bu
okullar birletirmek zorundadrlar. Terapistler, farkl dananlarn
(hastalarn) sk sk deiik terminolojiler gerektiren farkl belirtiler
sergileyeceklerinin farkndadrlar. Szgelimi Jung, otobiyografisin
de yle yazar: "Dnceme gre bireylerle urarken ancak birey
sel anlama ie yarar. Her hasta iin ayr bir dile ihtiyacmz. Bir
analiz srasnda Adler azn (diyalekt), bir dierinde ise Freud a
zn konuabilirim"(48). Gerekte ayn hasta ou kez, her biri farkl
belirtilerle ve farkl bir kimlik duygusuyla karakterize edilen terapi
yolundaki.Jeiik aamalardan geer.
Bilincin bir dzeyinde yaplan tedavi ilemi, btnln geri
gelmesiyle sonulanrsa kii kendiliinden bir baka dzeyde bulur
kendisini. Yeni at bu tr olaylarla ilgilenirken hasta, bilincin
spektrumu boyunca nasl ilerliyorsa, btn bir tedaviler spektru-
433
434
435
436
437
439
440
441
443
444
445
446
Sistemler anlayna gre, herhangi bir canl sistem gibi bir eko
nomi de, eer deikenlerin srekli dalgalanmalaryla nitelenen di
namik bir denge durumundaysa salkldr. Byle salkl bir eko
nomik sistemi gerekletirmek ve onu srdrmek iin doal evre
mizin ekolojik esnekliini kavramak kadar evresel deimelere
uyarlanmas gereken toplumsal esneklii yaratmak da ok nemli
dir. Bateson'a gre, "Toplumsal esneklik petrol kadar deerli bir
kaynaktr" (5). Bundan baka, biz ok daha fazla dnce esneklii
ne muhtacz, nk ekonomik kalplar deimeyi ve gelimeyi elle
rinde tutmaktadr ve bundan tr bizzat kendisi deime ve evril
meye yetenekli olan kavramsal bir at dnda, elverili biimde ta
nmlanamazlar.
Ekonomiyi toplumsal ve ekolojik balam ierisinde uygun olarak
tanmlamak iin iktisadi teorilerin temel kavram ve deikenleri,
toplumsal ve ekolojik sistemleri dile getirirken kullanlanlarla ili
kili olmaldr. Bu, ekonominin taslan izme grevinin ok-disip
linli bir yaklam gerektirdii anlamna gelir. O artk yalnz iktisat
lara braklmaz, tersine ekoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, antropolo
ji, psikoloji ve dier disiplinlerden kavraylarla da tamamlanmas
gereklidir. Tpk "Salk grevlileri gibi ekonomik olaylan aratran
larn da, farkl yntemler ve perspektifler kullanp iktisadi faaliyet
lerin deiik ynlerini ve etkilerini akla kavuturacak farkl sis
tem dzeyleri zerinde odaklaarak ok disiplinli ekipler halinde
almalar gerekir. Ekonomik analize, byle bir ok-disiplinli yak
lam, batan itibaren salt ekonomiye ait olan konular zerinde ik
tisat olmayanlarn yazd yeni eserlerde gze arpar. Bu tr yeni
liki katklar arasnda u bir ka ad saylabilir: Richard Barnet (si
yaset bilimci), Barry Commoner (biyolog), Jay Forrester (sistemler
analizcisi), Hazel Henderson (ftrist), Frances Moore Lappe (sos
yolog), Anory Lovins (fiziki), Howard Odum (mhendis) ve Theo
dore Roszak (tarihi) (6).
Kenneth Boulding, Hazel Henderson ve bakalarnn iaret et
tikleri gibi, mevcut ekonomik sorunlarmza ok-disiplinli yaklam
larn gereklilii, ulusal politikann egemen temeli olarak ekonomi
nin sonunu ilan etmektedir. ktisat mikro-alanlarn eitli blgele-
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
sal deiimin nemli bir vechesi olacaktr. Bir kez kitle iletiim
aralarmz slah etmeyi baardk m, artk neyin anlatlmas ge
rektiine ve geleceimizi kurmak iin iletiim aralarn nasl etkili
ekilde kullanacamza karar verebiliriz. Bu demektir ki, gazeteci
ler de dnce tarzlarn paral dnmeden btnc dnmeye
doru deitirecek ve toplumsal ve ekolojik bilince dayal yeni bir
meslek ahlak gelitireceklerdir. Muhabirler ve editrler sapklk,
iddet ve ykcla ynelik olaylar sansasyon yaratacak ekilde
sunmaya almak yerine, kltrmzde sregiden yumuak,
olumlu ve btnleyici faaliyetleri yaynlamal ve bu tr olaylarn
balamn biimlendiren karmak toplumsal ve kltrel kalplar
zmlemelidirler. Byle olgun bir gazetecilik anlay, yalnz top
lumsal adan yararl olmakla kalmaz, ayn zamanda yeni deerler
ve hayat tarzlarn savunan alternatif iletiim aralarnn son za
manlardaki geliimiyle de kantlanm olan iyi bir i te olabilir ( 47).
Bilgi iin zorunlu yeniden yaplanmann nemli bir paras, rek
lamn azaltlmas ve yeni batan dzenlenmesi olacaktr. rn rek
lamlarnn, uyardklar tketim kalplarnn meydana getirdii top
lumsal maliyetlerin grlmesine engel olmalar nedeniyle, evreci
lere ve tketici gruplarna da kamuoyunu bilgilendirmek iin "eit
zaman" ayrlmas ok nemlidir. Bir adm daha atarsak, kaynak-yo
un, israfa yol aan ve salksz rnlerin reklamlarna yasal snr
lamalar konmas, enflasyonun drlmesinde ve ekolojik adan
uyumlu bir yaam'a tarzna doru ilerlemede etkin bir yol olurdu.
Son olarak, enformasyon ve bilginin yeniden teekkl, eitim
sistemimizde kkl bir dnm ierecektir. Dorusunu sylemek
gerekirse bu dnmn de eli kulandadr. 1960'larla 1970'lerde
doan toplumsal hareketlerce stlenilen gnll yetikinleri eitme
abalarnn binlercesinde bu eitim anlay uygulanmaya balan
mtr. Birleik Devletler'de bu hareketlerin pek ou erken lecek
leri yolunda tekrarlanp duran tahminlere ramen dayankl olduk
larn ispatlamlardr. Savunduktan deerler ve hayat tarzlar ise
gittike artan sayda insan tarafndan benimsenmektedir. Her ne
kadar bu hareketler hazan birbiriyle iletiim ve ibirlii kurmay
baaramyorsa da, onlarn tm ayn ynde ilerlemektedir. Top-
467
468
470
471
473
474
475
476
477
478
NOTLAR
(Buradaki iaretlemelere ilikin tam yayn enformasyonu Bibliyografya
'da bulunabilir.)
1. Gndnm
1. Bk. Rothschild (1980).
2.Bk. Mother Jones, Haziran
(1979).
3. Bk. Sivard (1979).
4. Bk. 8. Blm.
5. Bk. 8. Blm.
6. Ehrlich ve Ehrlich iinde zikrediliyor (1979), s. 147.
7. A.g.e., 7. blm.
8. Fuchs (1974), s. 42
9. Washington Post, 20 Mays 1979.
10. Bk. Harman (1977).
11. Bu grafik uygarlklann tam bir
tasvirini vermek amacyla deil,
sadece onlarn genel geliim ka
lplarn resmetmek amacyla i
zilmitir. Her uygarln balan
gc, ykselii ve sona erii iin
yaklak veriler kullanlmtr,
ne var ki bireysel erilere eit ve
479
480
3. Laing (1982).
4. Huai Nan Tzu, Capra (1975) iin
de, s. 117.
5. Bu Baconcu metaforlann refe
ranslar iin, bk. Merchant
(1975), s. 169.
6. Bu nokta Carolyn Merchant tara
fndan ikna edici ekilde savu
nulmutur, bk. age.
7. Russel (1961), s. 542.
8. Vrooman (1970), s. 54-60.
9. Age. iinde, s. 51.
10. Garber (1978)de zikrediliyor.
11. Age. de alntlanm.
12. Vrooman (1970)de alntlanm,
s. 120.
13. Garber (1978)de alntlanm.
14. Age.
15. Sommers (1978)de alntlanm.
16. Heisenberg (1962), s. 81.
17. Merchant (1980), s. 3.
18. Randall (1976)da zikr. s. 224.
19. Rodis-Lewis (1978Jde zikredili
yor.
20. Age. iinde alntlanm.
21. Vrooman (1970) iinde zikrediliyor, s. 114.
22. Capra (1975) de alnt, s. 56.
23. Randall (1976)da alnt, s. 264.
24. Keynes (1951).
25. Capra (1975)de alnt, s. 55.
26. Age.
27. Age., s. 56.
28. Vrooman (1970)de alnt, s. 189.
29. Bk. Capra (1975), s. 59.
481
482
483
484
5-9. blmler.
3. Bk. Wilber 1977, s. 164 vd.
4. Bk. Fromm, Suzuki ve De Marti
no (1960); Watts (1961); Rama,
Ballentine ve Weinstock (1976).
5. Bk. 2. Blm
6. Leibniz'in monadlar teorisiyle
atomalt paracklara dair boots
trap teorisi arasndaki ilikinin
bir tartmas iin, bk. Capra
(1975), s. 198 vd.
7. James (1961), s. 396.
8. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
238.
9. Watson (1970), s. IX.
10. Watson (1914), s. 27.
11. Bk. 2. Blm.
13. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
320.
14. Skinner (1953), s. 30-31.
15. Weiss (1971), s. 264.
16. Skinner (1975), s. 3.
17. Bk. Murphy-Kovach (1972), s.
278.
18. Freud (1914), s. 78.
19. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
282.
20. Psikanalizle fizik arasndaki
iliki, aadak_i tartmalarn
byk blmnn kendisine da
yand kapsayc bir yazda
D.C. Levin tarafndan ok ayrn
tl biimde aklanmtr, bk.
Levin (1977).
21. Freud (1921), s. 178 vd.
1. Henderson (1978).
2. Bk. Weiss (1973), s. 71.
3. Navarro (1977), s. X.
4. Schumacher (1975), 8. 46.
5. A.g.e., s. 53 vd.
6. Zikreden Myrdal (1973), s. 149.
7. Bk. Henderson (1978), s. 78.
8. Bk. Myrdal (1973), s. 150.
9. Washington Post, Mays 20,
1979.
10. Bu kamuoyu anketlerine refe
ranslar iin, bk. Henderson
(1978), s. 13, 155.
11. Harvard Business Review, De
cember (1975).
12. Zikreden Henderson (1978), s.
485
63.
13. Zikreden, A.g.e.
November 4, 1979.
16. Bk. Madden (1972).
17. Bk. 1. Blm.
18. Bk. Polanyi (1968).
19. Bk. Polanyi {1944), s. 50
20. Weber (1958).
21. Bu yazarlann eserlerine yap
lan referanslar Bibliyografya'da
sralanmtr.
22. Bk. Henderson {1981).
486
1. Brown (1980).
2. A.g.e., s. 294-298.
3. Bk. Dumanoski (1980).
4. Gne enerjisine geiin gerekli
487
30.A.g.e.
31. A.g.e., s. 163.
7. Prigogine (1980).
8. Bk. Laszlo (1972), s. 42.
(1979).
14. Bk. Thomas (1975), s. 25 vd.,
488
102 vd.
15. Bk. Dubos (1968), s. 7 vd.
16. Bk. Thomas (1975), 8. 83.
17. A.g.e., s. 6.
18. A.g.e., 8. 9.
19. Bk. 1. Blm.
20. Bk. La8zlo (1972), s. 67.
21. Bir kltr temeli olarak hiye
rarik dncenin bir tartmas
iin bk., Maruyama (1967,
1979); hiyerarilerin feminist bir
eletirisi iin bk., Dodson Gray
(1979).
22. Weiss (1971), s. 276.
489
Spring/Summer 1980.
60. Bk. Leonard (1981), s. 14 vd.
61. Bk. Towers (1968, 1977).
10. Btnlk ve Sallk
1. rnein bk. Eliade (1964).
2. Bk. Glick (1977).
3. Bk. Janzen (1978).
4. Levi-Strauss (1967), s. 181 vd.
5. Bk. Graves (1975), c. 1, s. 176.
6. Bk. Spretnak (198la).
7. Bk. Dubos (1968), s. 55
8. rnein, bk. Meier (1949), Ascle
pion ayininin aynntl bir tasviri
iin, bk. Edelstein ve Edelstein
(1945).
9. Bk. Dubos (1968), s. 56 vd.
10. Dubos (1979b).
11. Dubos (1968), s. 58.
12. Bk. Capra (1975), s. 102.
13. Bk. Veith (1972).
14. Needham (1962), s. 279.
15. Klasik in tbbnn felsefesine
bir giri iin, bk. Porkert (1979).
16.A.g.e.
17. Bu mektuplamalarn kapsaml
bir listesi iin, bk. Lock (1980),
s. 32.
18. Bk. Veith (1972), s. 105.
19. inli doktorlar tarafndan bili
nen nabz atlanyla ilgili pek
ok zelliin ayrntl bir akla
mas iin, bk. Manaka (1972),
EkC.
490
Yolculuk
1. Jung(195la), s. 262.
2. Jung psikolojisine ksa bir giri
iin, bk. Fordham (1972).
3. Bk. 6. Blm.
4. Jung(1928), s. 17.
5. "Psiik Enerji zerine" adl yaz
snda J ung, klasik fizikle eitli
analojiler kurar. zellikle, canl
organizmalar tasvir etmeye ok
uygun den Boltzmain'n ter
modinamii balamndaki ent
ropi kavramn getirir.
6. Jung(1939), s. 71.
7. Jung (1965), s. 352.
8. Jung (1936), s. 48; arketipsel
formlarn saylara ve dier ma
tematiksel yaplara ilgin bir
uygulamas iin, bk. von Franz
(1974), s. 15 vd.
9. Jung(1951).
10. Bk. 3. Blm.
491
492
in.
12. Gne ana Gei
1. Bateson (1972), s. 434.
2. Schumacher (1975), s. 258.
3. Forrester ( 1980).
4. Henderson (1978), s. 226.
5. Bateson (1972), s. 497.
6. Bu yazarlarn kitaplarna yap
lan referanslar iin, bk. Bibli
yografya blm.
7. Bk. Henderson (1978), s. 52.
8. Bk. Henderson (1981).
9.A.g.e.
493
494
BBLYOGRAFYA
(Kitaplann ngiltere basklan gerektii yerlerde parantez iinde eklenmi
tir; ama Notlar blmndeki referanslann sayfa numaralan zorunlu ola
rak bu basklara tekabl etmez.)
Airola, Paavo. 1971. Are You Confused? Phonix, Arizona: Health Plus.
Aldridge, Robert C. 1978. The Counterforce Syndrome. Washington, D.C:
Institte for Policy Stdies.
Assagioli, Roberto. 1965. Psychosynthesis. New York : Viking (Wellingboro
gh: Tumstone Press, 1975.)
Bamet, Richard J., and Muller, Ronald E. 1974. Global Reach:Power of the
Multinational Corporations. New York: Simon and Schuster.
Bartenieff, lrmgard. 1980. Body Movement: Coping with the Environment
New York: Gordon and Breach.
Barzun, Jacqes. 1958. Darwin, Marx, Wagner. New York: Dobleday/Anc
hor.
Bateson, Gregory. 1972. Steps to an Ecology of Mind. New York: Ballantine.
(London: Paladin, 1973.)
1979. Mind and Nature. New York: Dtton, (London: Wildwood House,
1979.)
Bekkanen, John. 1976. 'The lmpact of Promotion on Physicians' Prescribing
Pattems.' Journal of Drug Issues, Winter.
Berger, Philip, Hamburg, Beatrix, and Hamb.rg, David. 1977. 'Mental He
alth: Progress and Problems, in Knowles, John H., ed. Doing Better
and Feeling Worse. New York: Norton.
495
496
497
1979a. Preface to Sobe!, David S., ed. Ways of Health, New York: Har
court Brace Jovanovich.
1979b. 'Hippocratea in Modern Dress.' in Sobe!, David S., ed. Ways of
Eisenberg, Leon. 1977. 'The Search for Care.' in Knowles, John H., ed. lJo.
irg Better and Fttlirg Worse. New York: Norton.
Elgin, Duane. 1981. Voluntary Simplicity. New York: Morrow.
498
Norton.
Freud, Sigmund. 1914. 'On Narcissism.' in Strachey, James. ed. Standard
Edition of the Complete Wor,b of Sigmund Freud, vol. 14. London:
Hogarth Press and the lnstitute of Pycho-analysis.
1921. 'Psychoanalysis and Telepathy, SE, vol. 18.
1926. The Question ofLay analysi.' SE, vol. 20.
1933. 'Dissection ofthe Psychical Peraonality.' SE, vol. 22.
1938. 'An outline of Pschoanalysi.' SE, vol. 23.
Fromm, Erich. 1976. To Have or Ta Be? New York: Harper and Row. (Lon
don: Jonathan Cape, 1978.)
\ Fromm, Erich, Suzuki, D.T., and De Martino, Richard. 1960. Zen Buddhism
Press, 1974.)
Fuchs, Victor R. 1974. Who Shall LiveY New York: Basic Books.
499
Goreau, Thomaa F., Goreau, Nora 1., and Goreau, Thomas J. 1979. 'Corals
and Coral Reef.' Scmtific American, AugusL
Gould, S.J., and Lewontin, R.C. 1979. 'Tie Spandrels of San Marco and the
Panglossian Paradigm: a critique of the adaptionist programme.' Pro
Handler, Philip, ed. 1970. Biology and the Future of Man. New York: Oxford
University Pres.
500
501
502
503
504
1977c. "Still Hungry After All These Years." Mother Jone, August.
Mosher, Elissa Henderson. 1976. 'Portrayal of Women in Drug Advertising:
A Medical Betrayal.' Journal of Drug Issue, Winter.
Mumford, Lewis, 1956. The Trarformations of Man. New York: Harper.
(London: Allen and Unwin, 1957.)
1970. 'Closing Statement.' in Disch, Robert, ed. The Ecological Consci
ence. New York: Prentice-Hall.
Murphy, Gardner, and Kovach, Joseph K. 1972. Historical lntroduction to
Modern Psychology. New York: Harcourt Brace Jovanovich. (London:
Routledge and Kegan Paul, 1973.)
Myrdal, Gunnar. 1973. Against the Stream. New York: Pantheon, (London:
Macmillan, 1974.)
Nader, Ralph, and Abbosts, John. 1977. The Menace of Atomic Energy. New
York: Norton. (London: Melbourne House, 1979.)
Navarro, Vicente. 1977. Medicine Under Capitalism. New York: Prodist.
(London: Croom Helm, 1977.)
Needhan, Joseph. 1928. Man a Machine. New York: Norton (London: Ke
gan Paul, 1927.)
1956 . Science and Civilisation in China, vol. 2. Cambridge, England:
Cambridge University Press.
Odum, Howard. 1971. Environment, Power and Society. New York: Wiley
lnterscience.
Onslow-Ford, Gordon. 1964. Painting in the Instant. Landon: Thames and
Hudson.
Outwater, Christopher, and van Hamersveld, Erle. 1974. Practical Holog
raphy. Beverly Hills, Calif.: Pentangle Press.
Pelletier, Kenneth R. 1977. Mind as Healer, Mind as Slayer. New York:
Delta (London: Allen and Unwin, 1979.)
Pelletier, Kenneth R., and Garfield, Charles, 1976. Consciusness: East and
West. New York: Harper and Row.
Perls, Fritz. 1969. Gestalt Therapy Verbatim. New York: Bantam. (Har
mondsworth: Penguin, 1973.)
Perry, John Weir. 1974. The Far Side of Madness. Englewood Cliffs. N.J.
Prentice-Hall.
Polanyi, Kari. 1944. The Great Transformation . New York: Rinehart.
505
Reich, Willbelm. 1979. Selected Writings. New York: Farrar, Straus and Gi
roux.
Rich, Adrienne. 1977. Of Woman Bom. New York: Bantam. (London: Vira
go, 1977).
'
Rishmond, Julius B. 1977. 'The Needs of Children.' in Knowles, John H., ed.
Doing Better and Feeling Worse. New York: Norton.
Ritkin, Jeremy. 1980. Entropy. New York: Viking.
Robertson, James. 1979. The Sae Alternatie . St. Paul, Minn.: River Basin
Publishing Company. (Telford: J. Robertson, 1978).
Rodis-Lewis, Genevieve. 1978. 'Limitations of the Mechanical Model in the
Cartesian Conception of the Organism.' in Hooker, Michael,ed. Des-
506
507
508
tle Energy Project at tle Harvard BusineBB Scholl. New York: Ballan
tine.
Stone, Merlin 1976. Wlen God Was a Woman. New York: Harcourt Brace
Jovanovich.
Strouse, Jean, ed. 1974. Women andAnalysis. New York: Grosman.
Sutich, Anthony J. 1976. 'The Emergence of the Transpersonal Orientation:
A Personal Account.Jaurnal ofTronspersonal Psychology, l.
Szas, Thomas. 1961. Tle Myth of Mental lllness, New York: Hoeber-Harper.
(London: Secker and Warburg, 1972.)
Tancredi, Laurence R., and Barondess, Jeremiah A. 1978. 'The Problem of
Defensive Medicine.' Science, May 26.
Thie, John F. 1973. Touch for Health. Marne del Rey, Calif: De Vorss.
Thomas, Lewis 1975. The Liver ofa Cell. New York: Bantam (Landon: Allen
Lane, 1980.)
1977. 'On the Science and Technology of Medicine.' in Knowles, John
H., edDoing Better and Feeling Worse, New York: Norton.
1978. Interview in New Yorker, January 2.
1979. Tle Medusa and the Snail. New York: Viking. (Landon: Allen
Lane, 1980.)
Tomkins, Calvin 1976, 'New Paradigms.' New Yorker, January 5.
Towers, Bernard. 1968. 'Man in Evolution: The Teilhardian Synthesis.'
Technology and Society, September.
1977. 'Toward an Evolutionary Ethic.' Teilhard Review, October.
Toynbee, Arnold. 1972. A Study of History, New York: Oxford University
Press. (Oxford: Oxford University Press, 1960. Ciltler 1-10, ksaltlm
bask.)
Veith, Uza. 1972. Tle Yellow Emperor's Classic of Internal Medicine. Berkeluy: U niversity of Califomia Press.
Vithoulkas, George. 1980. The Science of Homeopathy. New York: Grove
Vrooman, Jack Rochford. 1970. Rene Descartes. New York: Putnam.
Walsh, Roger N., and Vaughn, Frances, eds. 1980. Beyond Ego. Los Angeles:
Tarcher.
Ward, Barbara. 1979. Progress for a Small Planet. New York: Norton. (Lon
don: Maurice Temple-Smith, 1979.)
Watson, John B. 1914. Behavior. New York: Holt.
509
510