You are on page 1of 512

FRITJOF CAPRA.

1966 ylnda Vjyana niversitesi'nde yksek


enerji fizii zerine doktorasn tamamlad. Faris, California ve
Stanford gibi eitli Avrupa ve Amerika niversitelerinde teorik fi
zik zerine dersler verdi ve aratrmalarda bulundu. Capra teknik
aratrma yazlarnn yansra modem fiziin felsefi etkileriyle ilgi
lendi ve modern fizikle Dou mistisizmi arasndaki ilikiler zerine
genel okuyuc\lya hitap eden yazlar yazd, eitli lkelerde bu konu
da konferanslar verdi. Halen Berkeley'de California niversitesi'n
de dersler veren Capra'nn elinizdeki kitabndan baka, yaynland
zaman uluslararas best-seller olan The Tao of Physics (1975)
(Fiziin Taosu), Charlene Spretnak ile birlikte yazd Green Poli
tics (Yeil Politika) (1984) ve Uncommon Wisdom (1990) adl kitap
lar da bulunmaktadr.

insan yaynlan: 43
inceleme aratrma: 21
zgn ad

the turning point


-science, society and the rising culture
simon and schuster. 1982

dizgi

birim
bask

doan ofset
ka.pak

yazevi
kapa.k basks

orhan ofset
tashih

salih mercan

ISBN 975-7732-28-1

insan yaynlan
klodfarer cd.27/5 trbe/istanbul
tlf: 516 08 28- 518 08 78

BATI DNCESNDE

DONUM
NOKTASI
FRITJOF CAPRA
2. Bask

eviren
MUSTAFA ARMAAN

insan. yaynlar
stanbul 1992

Hayatmdaki kadna,
ve zellikle
bykannem ve anneme
sevgi, destek ve anlaylar iin
F.C.

NDEKLER

1.

evirenin sunuu 7
nsz 9

BUNALIM VE DNM
1. gndnm 15

il. K PARADGMA

2. newtoncu dnya makinas 53


3. yeni fizik 79

III. DESCARTESCI-NEWTONCU DNCENN ETKS


4. mekanistik hayat anlay 109
5. biyolojik-tbbi model 135
6. newtoncu psikoloji 183
7. ekonominin kmaz 211
8. bymenin karanlk yan 265

IV. GEREKL1G1N YEN VlYONU

9. hayatn sistemler asndan grn 303


10. btnlk ve salk 349
11. uzay ve zamann tesine yolculuk 409
12. gne ana gei 443
notlar 479
bibliyografya 495

--
----

Bu rme dneminin ardndan dnm noktas gelir. Uzak


lam olan kudretli k geri dner. Hareket vardr, ama zo
raki deildir ... Hareket doaldr, kendiliinden doar. Bu ne
denle eskinin (yeniye) dntrlmesi kolay olur. Eski bir
kenara braklr ve yeni benimsenir. Her ikisi de zamana ta
bidir; bu yzden hi bir zarar meydana gelmez.
-1 Ching

EVRENN SUNUU
Elinizdeki alma, pek ok alardan lkemizde "ilk" olma zelliklerini
tayan ok-ynl bir eser. Batda yzylmzn banda fizikte balayan ve
dier disiplinlerde devam eden "devrimci" bir gelenek szkonusudur. Bu ge
lenek klasik bilim anlayna kar kmas, dikkati d dnyadan ie evir
mesi, manipulatif bir zihniyetten ok uyumlu ve ibirliki bir zihniyete sa
hip olmas, olaylan tek tek unsurlarna blerek deil bir btn (kll) olarak
alglamaya almas vb. bakmlardan klasik bilimsel dnya grnden ay
rlmaktadr. Daha geni bir perspektiften bakldnda bu yaklamlarn hi
te "yeni" olmad grlebilir. Bu saylan hususlar kadim geleneksel kltr
lerin 3000 yldr zaten syleyegeldii eylerin bilimsel bir klkta karmza
kmas deil midir? Faaliyet ve hareketi evrenin temel bir zellii olarak
gren Chuang Tzu ile atomalt paracklann 'kesintisiz dans'ndan szeden
modern fizik teorisi arasnda gl paralellikler grlmektedir. Bu ve buna
benzer paralellikler batl bilim adamlarnn gzlerini kamatrm ve bu
nun sonucunda dou kltr ve geleneklerinin zengin mirasn incelemeye
balamlardr.
te elinizdeki Bat Dncesinde Dnm Noktas adl bu kitap fizikte
Niels Bohr ile balayan dou kltrnn kavramlarnn fizikteki mteka
billerini bulma abalannn bir uzants saylr bir adan. Ama dier yandan
bu tr paralelliklerin de tesinde bu 'douyla baty birletiren' kavram ve
kavraylann gnmz dnyasndaki anlamn da aratrmay ihmal etmi
yor. Capra, meslekten bir fiziki olmasna ramen bu kitapta pek ok alana
cesaretle dalmakta ve her alann geliimi ile gnmzdeki tkanklklarn
tesbit ettikten sonra gelecekte yapabilecei almn yolunu da gstermekte
dir. Fizik, kimya, tp,.psikoloji, ekoloji, iktisat ve teknoloji; bunlann hepsi de
yukanda szn ettiimiz devrimci deiimi yaam ve gelecei gvenle

bakabilen disiplinlerdir. Capra'ya gre, umulur ki dier disiplinler de bu


alan yolu izleyerek gelecek dnya iin gerekli dnmleri geirebilsin.
Gelecee ilikin umutlanhz tazeleyen nemli bir nokta, 1960'lardan itiba
ren sivil kitlede balayan ve giderek glenen sosyal hareketlerdir: evre
korumacl, feminizm, nkleer silah aleyhtarl, tketiciyi koruma grup
lar, etnik zgrlk hareketleri ve benzeri. Tm bu hareketler yazara gre
"kltrel dnmmzn vazgeilmez paralan"dr.
Kitabn yukarda szn ettiim ok-disiplinliliinden tr eviri sra
snda pek ok zorlukla karlald. Tm bu alanlara ilikin terimlerin uy
gun bir ekilde karlanma8 iin elden gelen abalar gsterilmesine karn
zellikle yazarn baz terimlere kendine has bir takm anlamlar vermesi ve
baz kavram iftlerini srarla bu ekilde kullanmas beraberinde baz art
zorluklar da getirdi. Bir rnek olarak metinde tedavi diye evirdiimiz "cu
re", "therapy" ve "care" kelimeleri ile saaltm diye evirdiimiz "healing"
kelimesini verebiliriz. Yazar bu iki grubu birbirinden kasten ayrmakta, bi
rinci gruptakileri modern biyolojik-tbbi model anlamnda, ikincisini ise b
tncl salk modeli anlamnda kullanmaktadr. Bu gibi durumlarda genel
likle kelimeyi ya olduu gibi braktk ya da oturmu bir karl varsa trk
esini kullandk.
eviride genellikle metne sadakat esas alnm, fakat metni saptrma
yacak derecede baz dil dzeltimlerine gidilmitir. Gerektiinde eski, gerek
tiinde de yeni kelimeler kullanlm ve metni anlalr klmak esas alnm
tr. Metin iindeki dipnotlardan "(ev.)" rumuzuyla bitmeyenler yazara ait
tir. Dierleri tarafmzdan ekleme ve aklamalar gerektike konmutur.
Son olarak u sylenebilir ki, bir eser (hele hele eviri gibi bir bakas
nn eseri) hi bir zaman bitmi saylmaz. Her zaman bir takm eksik ve ku
surlar bulmak mmkndr. Bu elinizdeki kitap iin de geerlidir. Olabildi
ince titiz bir eviri olmasna altm halde gzden kaan yerler ya da
yanllar olmusa bunlarn ho gryle karlanmasn temenni ediyorum.
Sunu'umu bitirmeden, eviriye baladmdan itibaren beni tevik eden
ve yreklendiren dost ve arkadalarma teekkrlerimi sunmak istiyorum.
Onlarn destekleri olmadan bu eviri ortaya kamazd. Bu ilk eviri al
mam, sayg, sevgi ve kran duygularmla Esra Arnaan'a ithaf ediyorum.
stanbul, ubat, 1989

MUSTAFA ARMAGAN

NSZ

1970'li yllarda, balca mesleki ilgim, bu an ilk otuz ylnda


fizikte meydana gelen ve hala balca madde teorilerimizde ince
den inceye ilenen kavram ve dncelerin arpc deiimi zerin
de younlam bulunuyordu. Fizikteki yeni kavramlar, dnya g
rmzde hayli derin bir deiim yaratt; Bu Descartes ve New
ton'un mekanistik anlayndan btn alarn ve geleneklerin mis
tik grlerine ok yakn bulduum bir gr olan btncl (holis
tic) ve ekolojik gre doru bir deiimdi.
Fiziksel evrenin yeni grmnnn kabul edilmesi yzyln ba
larnda fizikiler iin yle hi te kolay olmad. Atom ve atom-alt
dnyasnn kefi onlar, herhangi bir tutarl tasvire meydan okur
grnen garip ve umulmadk bir gereklii anlama abalarnda
onun teel kavramlarn,dilini ve btn dnce tarzn, atom ola
yn tasvir etmeye hi benzemeyen bir meakkatle rendiler. Onla
rn sorunlar yalnz zihni deil, iddetli bir duygululua varan, hat
ta bir deyile varolusal bir bunalmd. Bu bunalmn atlatlmas
onlarn uzun zamann ald, fakat sonuta maddenin yaps ve bu
nun insan zihniyle ilikisine dair derin bir kavrayla dllendiril
diler.
Bugnk toplumumuzun kendisini bir btn olarak benzer bir
bunalmn ierisinde bulduuna inanyorum. Bunun saysz belirti
lerini her gnk gazetelerde grebiliriz. Yksek bir enflasyon ve i-

sizlie sahibiz, bir enerji bunalmmz var, salk korumasndaki


bir bunalm, nfus ve teki evresel felaketler, ykselen bir iddet
ve su dalgas ve dierleri. Bu kitabn temel tezi, bunlann, temelde
bir alglama bunalm olan bir ve ayn bunalmn deiik yzleri
olduudur. Bu bunalm, tpk 1920'lerde fizikte ortaya kan buna
lm gibi, modas gemi bir dnya grnn (Descartes-Newton
cu bilimin mekanistik dnya grnn) kavramlann, artk bu
kavramlann terimleriyle anlalamayan bir gereklie uygulamaya
almamzdan domaktadr. Biz bugn tamamen birbirine bal bi
yolojik, psikolojik, toplumsal ve evresel olaylar erevesinde topye
kn birbirine rlm bir dnyada yayoruz. Bu dnyay elverili
bir ekilde dile getirmek iin Descartes dnya grnn bize ba
lamad ekolojik bir perspektife ihtiya duyuyoruz.
Bu nedenle muhta olduumuz ey, yeni bir "paradigma", ger
ekliin yeni bir tasarm (vision); dnme, alglama ve deerleri
mizde kkten bir deiimdir. Gerekliin mekanistik kavrarundan
btncl kavranna doru ynelen bu deiim hemen btn alan
larda grlebilir ve muhtemelen iinde blunduumuz on yl o be
lirlemektedir. Bu "paradigma deiimi"nin eitli tezahrleri ve et
kileri bu kitabn konusudur. Altml ve yetmili yllar, gerekliin
yeni tasarmnn tezahrlerini douran, tamamen ayn dorultuda
gittii gzlenen toplumsal hareketler dizisine yol amt. Bu hare
ketlerin ou imdiye kadar ayr ayr faaliyet gstermeye devam et
mektedirler ve henz niyetlerinin birbiriyle nasl bir ilgisi bulundu
u ortaya konmamtr. Bu kitabn amac, hedeflerinin ortakln
onlara tantmaya yardmc olacak uygun bir kavramsal at olu
turmaktr. lk olarak bunun olumasndan sonra, toplumsal dei
im iin hep birden ve gl bir enerji halinde akma amacndaki
farkl hareketleri bekleyebiliriz. Bu deiimin iaret ettii halihazr
bunalmn cazibesi ve topyekn kaplad alan, muhtemelen bir b
tn olarak yeryz iin bir dnm noktas olacak boyutlarda, ei
grlmemi bir dnmle son bulacaktr.
Paradigma deiimini mzakere ediim drt kesime ayrlmakta
dr. Birinci kesim kitabn balca konularn tantyor. kinci kesim
Descarte!! dnya grnn tarihsel geliimini ve modern fizikte

10

meydana gelen kavramlarn arpc deiimini anlatyor. nc


kesimde biyoloji, tp, psikoloji ve ekonomideki Descartes-Newton
cu dncenin derin etkisini tartyorum ve bu disiplinlerdeki me
kanistik paradigmaya getirdiim eletiriyi sunuyorum. Bylelikle,
imdi bireysel ve toplumsal salmz ciddi biimde etkileyen te
melleri atm olan Descartes dnya grnn ve deer sistemi
nin onlara ne tarzda kstlamalar getirdiini vurguluyorum.
Eletiri, gerekliin yeni tasarmnn ayrntl bir tartmasyla
kitabn drdnc kesiminde devam ediyor. Bu yeni tasarm hayat,
zihin, bilin ve evrim sistemleri grnn ortaya kmasn; salk
ve saaltma (healing) btncl yaklamn benimsenmesini; psiko
loji ve psiko-terapiye ilikin Batl ve Doulu yaklamlarn btn
letirilmesini; ekonomi ve teknoloji iin yeni bir kavramsal aty ve
nihayet toplumsal ve siyasal yaplarmzda derin deiimlere yol
aacak ve son tahlilde manevi olan ekolojik ve feminist bir perspek
tifi iermektedir.
Tartmann tamam, dnce ve olaylarn ok geni bir alann
kapsamaktadr ve ben deiik alanlarda gerek yerin, gerekse za
man ve bilgimin snrl oluundan tr ayrntl gelimeleri ana s
nrlarn izerek sunduumun tamamen farkndaym. Bununla be
raber, kitapta akladm kadar kitabn kendisine de uygulayarak
savunduum sistemler grnn eskisinden daha kuvvetli olduu
nu sanyorum. Bu grn unsurlarnn hibiri gerekte zgn de
ildir ve bazs da biraz basite ele alnm olabilir. Ancak, dalm
bulunduklar eitli blmler erevesindeki yerleri, kendi zel b
lmlerindekinden (iV. Kesim 9. blm) daha nemlidir. Kendi kat
kmn esas, saysz kavramlar arasndaki karlkl ball ve da
yanmay gstermektir. Ortaya kan btnn, blmlerinin topla
mndan daha fazla bir ey olacan umuyorum.
Bu kitap genel okuyucu iindir. Bunun iin btn teknik terim
ler ilk grldkleri sayfalarda dipnotlar halinde tanmlanmtr.
Bununla beraber onlarn, tartm olduum eitli alanlarn pro
fesyonellerine de ilgin geleceini tahmin ediyorum. Eletirilerim
bazen zc bulunabilirse de, bunlarn hi bir zaman kiisel olarak
alnmayacan umann. Nitekim amacm, kesinlikle salt byle ol-

11

duklan iin zel mesleki gruplar eletirmek olmam, daha ok,


kltrmzn hala byk ksmnca paylalan ama imdi hzla de
ien bir dnya grnn, farkl alanlardaki egemen kavram ve
tavrlara nasl yansdn gstermek olmutur.
Bu kitapta sylediklerimin ou kendi kiisel gelimemin bir
yansmasdr. Hayatm 1960'larda iki devrimci eilim tarafndan
kesin biimde etkilenmiti: Bu iki devrimci eilim biri toplumsal
alanda dieri manevi alanda iki ameliyat ngryordu. lk kitabm
The Tao of Physics (Fiziin Tao'su)nda, manevi devrimle bir fiziki
olarak iim arasnda bir ba kurmutum. Ayn zamanda modern fi
zikteki kavramsal deiimin nemli toplumsal etkileri olduuna da
inanyordum. Sz konusu kitabn sonlarnda yle demitim:
Doada gzlemlediimiz birbirine rl ahengi yanstmayan bu
gnk toplumumuzla modern fiziin gerektirdii dnya grnn
birbirine aykn dtne inanyorum. Byle bir dinamik denge
durumunu baarmak kkten farkl bir toplumsal ve ekonomik yap
y, szcn gerek' anlamnda kltrel bir devrimi gerektirecektir.
Btn uygarlmzn bekas, byle bir deiimi meydana getirip ge
tiremeyeceimize bal olabilir.
Geen alt yl boyunca bu ifade elinizdeki kitap iinde gelitiril
di.
Berkeley,
Nisan, 1981

12

-FRITJOF CAPRA

KESM 1
BUNALIM VE DNM

1. GNDNM

Yzylmzn son ve sondan bir nceki on ylnn balannda


kendimizi derin bir evrensel bunalmn kucanda bulduk. Bu, ya
antmzn hemen her boyutuna uzanan yzlere sahip karmak,
ok boyutlu bir bunalmd: Salk ve beslenmemiz, evremizin nite
lii ve toplumsal ilikilerimiz, ekonomi, teknoloji ve siyasetimiz bu
yzlerden bir kadr. Bu zihinsel, ahlaki ve manevi boyutlan olan
bir bunalmdr; kayda geirilmi insanlk tarihinde daha nce ben
zeri grlmemi bir trmanma ve kanlmazlk bunalm. tk defa
bizler bu gezegen zerindeki insan rknn ve her trl hayatn im
hasna ynelik gerek bir tehditle kar karyayz.
Birka saat ierisinde btn dnyay tahrip etmeye yetecek on
binlerce nkleer silah stokuna sahibiz ve silahlanma yan hz ke
silmeden sryor. Kasm 1978'de Amerika Birleik Devletleri ve
Sovyetler Birlii arasndaki Stratejik silahlann Snrlandrlmas
Anlamas grmelerinin ikinci raundu tamamlanr tamamlan
maz Pentagon, son yirmi yl iindeki en hzl nkleer silah retim
programn balatt; iki yl sonra bu, tarihteki en byk askeri
hamle olarak sonuland: 1.000 milyar (1 Trilyon) dolarlk be yllk
savunma btesi. (1) O zamandan bu yana Amerikan bomba fabri
kalan tam kapasiteyle almaya devam ettiler. Birleik Devlet
ler'ce de doruland gibi, her trl nkleer silahn mevcut olduu

15

Texas fabrikas Pantex'te bir araya getirildi, dahas cretli iilerle


ikinci ve nc vardiyalar bu benzeri grlmemi lde tahrip
edici nkleer silahlarn retimini artrmaya katldlar. (2)
Bu ortak nkleer lgnln maliyeti sersemleticidir. Maliyetle
rin ok sonraki artlarndan nce 1978'de dnyadaki askeri harca
malar aa yukan 425 milyar dolard: Her gn iin bir milyar do
lar.(*) Saylan yzden fazla olan nc Dnya lkelerinden ou
nun, satn alnan silahlarn ticaretine ve hem nkleer, hem de kon
vansiyonel savalar iin askeri tehizat almna dedikleri miktar,
lO'u hari dnyadaki btn uluslann milli gelirlerinden yksektir.

(3)

ou ocuk onbe milyondan fazla insan her yl alktan lr


ken, bir dier beyz milyon insan ciddi ekilde kt beslenmi du
rumdadr. Dnya nfusunun yzde krkna profesyonel salk hiz
metleri ulami deil; yine de gelimekte olan lkelerin silahlanma
ya harcadklar para, salk hizmetlerine harcadklanndan kat
fazladr. nsanln yaklak yzde otuzu salkl ime suyundan
yoksun iken onlarn bilim adamlar ve rhendislerinin yans silah
yapm teknolojisiyle uramaktadr.
Birleik Devletler'de ynetimin ayrlmaz bir paras halini alan
askeri-endstriyel kompleksin bulunduu Pentagon, lkeyi gvenli
klacak ok daha etkili silahlarn yaplmas gerektiine bizi iknaya
almaktadr. Gerekteyse bunun tam tersi dorudur; Daha ok
nkleer silah daha fazla tehlike demektir. Geen birka yl ierisin
de Amerikan savunma siyasetinde, misillemeyi deil, nkleer bir
silah deposunu ilk vuruta imhaya ynelik korkutucu bir deime
eilimi gzle grlr hale geldi. lk vuru siyasetinin artk askeri
bir tercih sorunu deil, Amerikan savunma siyasetinin esas duru
muna geldiine ilikin gittike oalan belgeler bulunmaktadr. (4)
Bylesi bir durumda her yeni gdml mermi, nkleer sava daha
(*) 1985 rakamlarna gre 800 milyar dolar. Dolaysyla her gne 2 milyar
dolar dyor. Yine 1985 rakamlarna gre salk ve br toplumsal hiz
metlere harcanan para, yalnz bana silahlanmaya harcanan miktann
bete birinden ibarettir. (ev.)

16

olas klmak.tadr. Nkleer silahlar, askerlik kurumunun bizi inan


drd gibi gvenliimizi deil, yalnzca topyekn imha olasln
arttrmaktadr.
Nkleer sava tehdidi insanln bugn yzyze bulunduu en
byk tehlikedir, ama kesinlikle tek tehlike deildir. Askeri gler
ldrc nkleer silah depolarn artradursun, sanayi dnyas da
yeryzadeki hayat yok etmekle tehdit eden ayn oranda tehlikeli
nkleer enerji reaktrlerinin inasyla meguldr. Yirmibe yl nce
dnya liderleri "atomu bar amacyla" kullanmaya ve gelecein g
venli, temiz ve ucuz enerji kayna olarak nkleer enerjiden fayda
lanmaya karar vermilerdi. Bugn biz nkleer enerjinin ne emin,
ne temiz, ne de ucuz olduunu iimiz szlayarak renmi bulunu
yoruz. Mutluluumuz iin byk bir tehdit oluturan 360 nkleer
reaktr ve yzden fazla planlanm reaktr, imdi dnyann her ye.
rinde faaliyet halindedir. (5) Nkleer reaJttQr.n" tarafndan dan
pskrtlen radyoaktif elenenr b<>mbasnn Y!!Y.d!_.ro
aktif serpintisi.ni ayni yaymaktadr,_ Bu zehirli maddelerden bin
lerce ton, daha nceden nkleer patlama ve reaktr atklar aracl
yla evreye boaltlmt. Bunlar soluduumuz havada, yediimiz
yiyecekte ve itiimiz suda birikmeyi srdrerek kanser ve genetik
hastalklara dme tehlikemizi artrmaya devam etmektedir. Bu
radyoaktif zehirlerin en zehirlisi olan atom bombas yapmakta kul
lanlan plutonyum, kendi kendine blnebilmektedir. Nkleer ener
ji ve nkleer silahlar iinden klmaz biimde birbirine baldr ve
insanlk iin ayn tehlikenin deiik tezahrleridirler. Onlarn gn
begn artmasyla topyekn imha olasl da gnbegn oalmakta
dr.
Nkleer bir felaket tehdidine bile aldrmama, yeryzndeki top
yekn ekosistemi (*) ve hayatn daha ileriye evrimini ciddi biimde
tehlikeye atmtr ve her ikisi de brk-lekli bir ekolojik felakette
btnyle sona erebilir. Nfusun hzl art ve endstriyel teknolo
ji, yaamak iin kendisine her eyimizle baml bulunduumuz do(*) Ekosistem (ecosystem): ierisindeki canhlann, kendisiyle etkileimde bu
lunmak suretiyle hayat artlarn dzenledii doal evre. (ev.)

17

al evrenin hzla yok olmasna eitli yollardan katkda bulunmu


tur. Bunun sonucu olarak salk ve mutluluumuz ciddi olarak teh
likeye atlmtr. Byk kentlerimiz zehirli ve dumanl bir sisin bo
uculuuyla rtlmtr. Bunlar biz kentlerde yaayanlarn alk
olduu eyler; onu ancak gzlerimiz yandnda ya da akcierleri
mizi tahri ettiinde hissediyoruz. Los Angeles'te California ni
versitesi Tp Okulunun alt retim yesince verilen bir demece g
re, "Hava kirlenmesi imdi yln byk bir blmnde insanlarn
ou iin byk bir salk tehdidi halini ald." (6) u var ki, duman
l sis, Birleik Devletler'in ana-kent (metropolitan) arazileriyle s
nrl deildir. O, eer daha da kt deilse Mexico City, Atina ve s
tanbul'da da ayn derecede tahrip edicidir. Bu aralksz hava kirlen
mesi sadece insanlar etkilemekle kalmyor, ekolojik sistemleri de
bozuyor. Bitkilere zarar veriyor ve ldryr; sonunda, canl bitki
lerdeki bu deiimler otla beslenen hayvanlar arasnda byk apl
deiimlere neden olabilir. Bugnn dnyasnda dumanl sis yalnz
byk kentlerin evresinde bulunmamakta, yeryz atmosferine
boydan boya dalmakta ve topyekn ikiimi etkilemektedir. Meteo
rologlar btn gezegeni kuatan hava kirliliinden olumu bir ne
blz perdesinin szn etmekteler.
Hava kirliliine ek olarak salmz da, itiimiz su ve yedii
miz yiyecekler, hem de zehirli kimyasal maddelerin pek ok bilei
ince kirletilme tehdidi altndadr. Birleik Devletler'de sentetik yi
yecek katklan, bcek zehirleri, plastikler ve baka kimyasallarn
bir ylda bin yeni kimyasal bileiinin halen belli bir oranda satld
hesaplanmaktadr. Sonu olarak kimyasal zehirler mreffeh ha
yatmzn gittike byyen bir paras halit.e geliyor. stelik hava,
su ve gda kirlenmesi yoluyla salmz tehdit etmesi, doal evre
zrinde insan teknolojisinin yalnzca en gze arpan dorudan et
kileridir. Daha az gze arpan, ama muhtemelen daha uzak tehli
kelere gebe etkileri sadece yaknlarda, o da hala anlalmaktan
uzak olarak renilmi bulunmaktadr. (7) Bununla birlikte, tekno
lojimizin bir ok ynden rahatsz edici olduu ve hatta btnyle
varlmz kendisine borlu olduumuz ekolojik sistemleri yok ede
bilecei artk gzle grlr hale gelmitir.
18

Doal evremizin bozulmas, bireylerin salk sorunlanndaki bir


artla beraber gelimitir. Sanayilemi lkelerde, balca lm
nedenleri, yerinde bir deyile "uygarlk hastalklar" denilen kalp
hastal, kanser ve inmele: gibi kronik ve dejeneratif hastalklar
iken, nc Dnya lkelerinde en byk lm nedenleri beslen
meye ilikin olanlar ve bulac hastalklardr. Psikolojik ynden
iddetli depresyon1 izofreni ve baka ps_Lkiyatrik bozukluklarn top
lums-aleie;-iz; paralel bir bozulmadan doduu gzlkte.
Toplumsal zlmenin saysz belirtileri vardr. Bunlar arasida
iddet sulan, kaza ve intiharlardaki art; artan alkolizm ve uyu
turucu madde kullanm; nihayet, renme zaafiyeti ve davran bo
zukluklaryla byyen ocuklarn saysndaki art saylabilir. Gen
insanlar arasnda iddet sulan ve intiharlarda grlen arta, id
det yoluyla lm salgn (epidemi) adnn verilmi olmas son derece
etkileyicidir. Ayn zamanda kalarda, zellikle de mottlu.Jiw_j;
kazalarnda gen liayatlann yitirilmesi, en kt ihtimale re ocuk
fe c o mas _n e vu u u ac J> m orandan _yirmi kere <_laha
yksektir. Salk ekonomisti Victor Fuchs'a gre, "'salgn' bile bu
durumu ifade etmek iin neredeyse zavall kalan bir szcktr." (8)
Bu toplumsal patolojilerin (hastalklarn) yan sra, btn nde
gelen iktisat ve politikaclarmza artc grnen ekonomik
anormallikleri de gzmzle grr hale geldik. Dizginlenemeyen
enflasyon, kitlesel isizlik ve toplam gelirler ve servetin kt bl
trlmesi, ou milli ekonomilerin yapsal tezahrleri durumunda
dr. Kamuoyu ve onun setii liderler arasnda bagsteren korku,
btn endstriyel faaliyetin temel eleri olan enerji ve doal kay
naklarn varlnn hzla tketildiinin farkna vanlmasyla iddet
lenmitir.
Enerji tketimi, enflasyon ve isizliin katna kma tehdi
diyle yzyze gelen politikaclarmz, artk bu noktada yaplacak
ilk iin zarar en aza indirmek olduunun farkndalar. Politikaclar
ve iletiim aralar (medialar), dierlerinde olduu gibi, her iki so
runun tek bir sorunun deiik yzleri olduunun farkna varmaks
zn en bata enerji bunalmnn m hakknda geleceiz, yoksa ilk i
olarak enflasyonla m mcadele edeceiz? tr ncelikler zerinde
19

tartmaktadr. Her ne kadar kanser, sululuk, kirlenme, nkleer


enerji, enflasyon ve enerji a zerinde ayn ayn durduksa da, bu
sorunlar belirleyen dinamikler ayndr. Bu kitabn ana amac bu
dinamikleri aa karmak ve deiim,iin ynlendirmektir.
Deiik alanlarda uzman olduunu iddia eden insanlarn artk
kendi uzmanlk alanlarnda boy gsteren sorunlarla baa kamay
, zamanmzn en arpc alametlerinden biridir. ktisatlar enf
lasyonu anlamaktan acizdir, onkolojistler kanserin nedenleri konu
sunda bsbtn akndr, psikiyatristler izofreni konusunda hay
ret iindedir, polis su art karsnda aresizdir ve liste bylece
uzar gider. Aka, deiik idari konularda hkmete akl vermek
iin ya dorudan ya da dolayl yoldan kurdurulan "beyin trstleri"
ve "fikir depolan" denen akademik kiilere danma amacyla ba
vurma,' Birleik Devletler bakanlar iin geleneksel bir davran
haline gelmitir. Bu entellektel sekinler "resmi akademik gr"
formlletirmi ve akldanelik etmelerine imkan tanyan kavram
sal at zerinde anlama, genel olarak salanmtr. Bugn bu an
lama (consensus) artk szkonusu deildir. 1979 ylnda Washing
ton Post gazetesinde nl dnrlerin, milletin en acil ynetim
sorunlarn zmekten aciz olduklarn itiraf ettikleri "Fikir Dolap
larmz Bo" bal altnda bir yaz dizisi yaynland. (9) Washing
ton Post'a gre, "Cambridge, Massachusets ve New York'taki h
retli entellektellerle konumak, gerekte dncelerin ana-dama
rnn yalnzca dzinelerce akntya blnm olduunu ortaya
karmakla kalmad, onun kimi yrelerde bsbtn kurduunu da
gn na kard. "Bundan sonra, hibir ey sylemek zorunda de
ilim. Kimin ne yapt umurumda deil. Bir sorun gereinden faz
la zor gelmeye balaynca ilginizi kaybedersiniz" gibi gerekelerle
krssn braktn syleyen New York niversitesi'nde Kent
Deerleri profesr olan Henry R. Luce, lrving Kristol'un grt
akademistlerden biriydi.
Aydnlar aknlklarnn ya da tkenilerinin nedenlerini, "yeni
olaylar" ya da "olaylarn ak" olarak belirlediler. Vietnam sava,
Watergate skandal, gecekondu blgelerinin srp gitmesi, sefalet
ve su. Bununla beraber bunlarn hibiri dnce bunalmmz be-

20

lirleyen gerek sorunu yani ou akademistlerin, zamanmzn en


byk sorunlaryla baa kmaya elverili olmayan gereklie ili
kin dar kalplara sktn tesbit etmeye yanamamtr. Bu so
runlar, aynntlanyla greceimiz gibi, iten birbirine rl ve birbi
rine bal olduklar anlamnda sistemsel sorunlardr.. Bunlar aka
demik disiplinlerimizin ve ynetim faaliyetlerimizin karakteristik
paral metodolojisi erevesinde anlalamazlar. Bu tr bir yakla
m kesinlikle herhangi bir gl halledemeyecek, ancak onlara
yalnzca, karmak toplumsal ve ekolojik ilikiler a erevesinde
yer deitirtecektir. Ancak ve ancak, eer a kendi yapsn deiti
rirse tam bir zm bulunabilir ve bu, toplumsal kurumlar, deer
ler ve dncelerimizin derin bir dnmn gerektirecektir. Kl
trel bunalmmzn kaynaklarn akladka nde gelen' dnr
lerimizin ounun modas gemi kavramsal modeller ve yetersiz
deikenler kullanmas anlalr hale gelecektir. Yine uras da
aklk kazanacak: Washington Post'un grt btn nl ay
dnlarn erkek olmalar, kavramsal kmazmzn nemi bir yn
dr.
ok-yzl kltrel bunalmmz anlamak iin son derece geni
bir gr benimsemek ve durumumuzu insanln kltrel evrimi
balamnda deerlendirmek gerekmektedir. Biz bak amz yir
minci yzyln sonlarndan binlerce yl kuatan bir zaman zinciri
ne; duraan toplumsal yaplar kavramndan deiimin dinamik ka
lplarn alglamaya doru deitirmek zorundayz. Bu bak asn
dan bunalm, dnmn zel bir hali olarak ortaya kmaktadr.
Her zaman batan ayaa dinamik bir dnya grne ve youn bir
tarih duygusuna sahip bulunan bir inlinin, bunalm ve deiim
arasndaki bu derin balantya hakkyla vakf olduu grlr. "Bu
nalm"n karl kullandklar terim (wei-ji), "tehlike" ve "imkan"
iin kullanlan yaz karakterlerinden tekil edilmitir.
Batl sosyologlar bu antik sezgiyi dorulamlardr. Farkl top
lumlara ilikin kltrel dnm devreleri incelemeleri, bu dn
mlerin ounun, farkl toplumsal belirtiler araclyla tipik ola
rak ncelenmi olan iinde bulunduumuz bunalmn semptomlar
na ok benzediini gstermitir. Bu semptomlar, geen on yl ieri-

21

sinde toplumumuzda grlm olanlardan hepsini; dini rlara il


gi uyann olduunu kadar, bir yabanclma duygusunu, zihinsel
rahatszlkta, iddet sularnda ve toplumsal zlmede grlen bir
art da kapsamaktadr. nemli kltrel deiim dnemlerinde bu
belirtiler, dnm yaklarken sklk ve younluu artan ve vuku
bulduktan sonra tekrar den ana dnmden nceki her otuz yl
da bir ortaya kma eilimindedirler. (10)
Bu tr kltrel dnmler uygarlklarn geliimindeki temel
admlardr. Bu gelimeyi belirleyen gler karmaktr ve tarihiler
kltrel dinamiklerin kapsaml bir teorisine sahip olmaktan ok
uzaktr; u var ki, btn uygarlklarn benzer evrimsel (cyclical)
oluum, byme, k ve zlme srelerinden getikleri gzlem
lenmektedir. Aadaki grafik, Akdeniz yresindeki byk uygar
lklar iin bu dikkat ekici kalb (pattern) gstermektedir. (11)

1
1

l..:
Msrllar

JOOU

I
1

Egeliler

JON)

Yunanllar :

.s.
Ortodoks
Hrisiy nlk
\

I lslam

1000

ModemBab
/

' \100)

,re0

Akdeniz yresindeki byk uygarlklann ykseli ve k kalplan

22

Uygarlklarn ykseli- ve dyle ilgili bu kalplan tahmini


yoldan inceleyen arasnda en nde geleni Arnold Toynbee'nin A
Study of History'sidir. (12) Toynbee'ye gre bir uygarln oluumu,
duraan (statik) bir durumdan dinamik bir etkinlie geiten iba
rettir. Bu gei, halihazrda mevcut olan bir uygarln ya da daha
eskiden domu bir ya da daha fazla uygarln etkisiyle kendiliin
den meydana gelebilir. UygarJ.klann oluumundaki temel kalb
Toynbee, kendisinin "meydan okuma ve cevap verme" (challenge
and-response) dedii bir etkileim kalb eklinde grmektedir. Top
lumun uygarlk srecine girmesine neden olan doal ya da toplum
sal evreden gelen bir meydan okuma, toplumda ya da toplumsal
bir grupta yaratc bir cevab kkrtr.
Toplumu bir denge durumunda tutan kltrel saikin (momen
tum) balangtaki meydan okumaya verdii baarl cevabn yeni
bir meydan okuma karsnda dengesi bozuluncaya kadar, uygarlk
bymeye devam eder. Bu ekilde, yeni yaratc dzeltmeleri gerek
tiren bir dengesizlik, btn baarl cevaplan reten bataki mey
dan okuma-ve-cevap verme kalbn bymenin mteselsil aama
larnda tekrarlar.
Kltrel byme srasnda tekrarlanan bu ritmin, gelmi ge
mi btn alarda gzlemlenmi ve hemen her zaman evrenin te
mel dinamiklerinin bir paras olarak deerlendirilmi olan dalga
lanma sreleriyle ilikili olduu grlmektedir. Eski in filozofla
r, gerekliin btn tezahrlerinin yin ve yang dedikleri iki zt g
arasndaki dinamik karlkl etkileim araclyla meydana geldi
ine inanyorlard. Eski Yunan'da Heraklitus, dnya dzenini "l
ler dahilinde tutuan ve ller dahilinde snen" lmsz bir ate
e benzetti. :E:mpedokles evrendeki deiimleri "sevgi" ve "nefret"
dedii iki btnleyici gcn gel-gitine dayandrd.
Temel bir evrensel ritm dncesi, modern alarn birok filo
zofunca da dile getirilmitir. (13) Saint-Simon uygarlklarn tarihle
rini nbetlee gelen "organik" ve "kritik" dnemleri olarak grd;
Herbert S pencer evrenin "btnlemeler" ve "farkllamalar" dizisi
iinde hareket ettii kanaatindeydi ve Hegel insanlk tarihini, birli
in bozulmas (disunity) evresinden sonra bir birlik formundan da-

23

ha st planda yeniden btnlemeye doru spiral bir geliim olarak


tasarlad. Gerekte, dalgalanma kalplan kavram her zaman iin
kltrel evrimi incelemede fazlasyla yararl olmu grnyor.
Daha sonra canllklarnn en yksek noktasna ulaan uygar
lklar kltrel enerjilerini yitirmeye ve kmeye balarlar. Toyn
bee'ye gre bu kltrel kteki en esasl e, esnekliin yitirilii
dir. Toplum bu ekilde katlatnda toplumsal yaplar ve davran
kalplan artk deien artlara ayak uyduramaz hale gelecek, kl
trel evrimin yaratc srecini srdrmekten aciz kalacak, kecek
ve sonunda paralanacaktr. zlme srelerinde tekbiimlilik ve
yaratclktan yoksunluk gsterirken, byyen uygarlklar sonsuz
bir eitlilik ve ok-ynllk sergilerler. zlen bir toplumdaki es
nekliin yitimi, kanlmaz olarak, toplumsal uyumsuzluun patlak
vermesiyle ve karkla dmesine neden olan eleri arasndaki
genel bit- uyum yitimiyle beraber gerekleir.
Bununla birlikte, paralanmann strapl sreci esnasnda top
lumun yaratcl -meydan okumalara cevap verme yetenei- bs
btn kaybolmu deildir. Kltrel ana-damar her ne kadar yarat
c aznlklarn sabit fikirlerine ve kat davran kalplarna yapa
rak talam bir duruma gelmise de, yine sahnede griinecek ve
meydan okuma-ve-cevap verme srecini devam ettirecektir. Ege
men toplumsal kurumlar bu yeni kltrel glere nderlik rollerini
devretmeyi reddedecek, fakat kanlmaz surette kmeye ve para
lanmaya devam edecekler, nihayet yaratc aznlk yeni bir konfig
rasyonun iine eskinin kimi elerini dntrerek sokmay baa
racaktr. Kltrel evrim sreci byle rp gidecektir; ama yeni
artlarda ve yeni kahramanlarla.
Toynbee, kltrel kalplarn iinde bulunduumuz duruma ta
mamen uygun dtn ifade etti. Biz, bunalmn ayn ayn belirti
lerine deil, doal ya da toplumsal evremizdeki deiimleri belirle
yen meydan okumalarmzn yapsna bakarak, birok kkl dei
imlerin kavak noktasn renebiliriz. ( 14) Bunlardan birka do
al kaynaklarla, tekilerse kltrel deerler ve dncelerle iliki
lidir; kimisi periyodik dalgalanmalarn unsurlandr, bakalar yk
seli ve k kalplar erevesinde meydana gelir. Bu srelerin

24

her biri belirli bir zaman zincirinde vuku bulmalar ve periyodik ol


malaryla ayrlrlar brlerinden; fakat bunlarn tamam, u anda
hep birlikte ortaya kan deiim (transition) dnemleriyle alakal
drlar. Bu deiimler ierisinde , bulunduumuz yerin temelleri
ni sarsacak ve toplumsal, ekonomik ve siyasal sistemimizi derinden
etkileyecek niteliktedir.
lk ve belki de en derin deiim, ar ar ve gnlszce olmak
tadr(*). Tarih, hi deilse bin yldr ataerkillikle balantldr;
ataerkillik-ncesi dnemler hakknda sahip olduumuz bilgi daha
da yzeysel olduundan o, evrimsel bir sre bulunduunu syle
yemeyeceimiz kadar uzak bir dnemdir. Geen bin yl hakknda
bildiimiz her ey, Bat uygarl ve ncleri; ou teki kltrler
gibi, "kadnlarn hangi rol oynayp oynayamayacann-g, doru
dan bask ya da tamamen tre, gelenek, yasa ve dil, tketim, etiket,
eitim ve i blm araclyla-erkeklerce belirlendii ve kadn
her yerde erkeklerin aasnda snflandran" (16) felsefi, toplum
sal ve siyasal sistemler zerine dayandrlmt.
Ataerkilliin gc hemen her taraf istila etmi olduundan
kavranlmas hayli g bir hale gelmitir. nsann doas konusun
da olsun, evrenle ilikimiz -ataerkil dille "insan"n doas ve "onun"
(*) Burada ne srlen ataerkillik-anaerkillik aynn ilk kez 186l'de Bacho
fen"in nl "Analk Hukuku" adl antropolojik incelemesinde ortaya atl
mtr. Bachofen'in tezi, aa yukan 3.000 yl nceki kltrlerin anaer
kil bir yap gsterdiidir. eitli ilkel topluluklar arasnda da gzlemle
nen bu durum, Bat uygarlndaki feminizm hareketinin de balangc
saylabilir. Biraz aada Capra"nn da ne srecei gibi, antik kltrle
rin kozmik projektr doay olsun, toplumu olsun 'diil' bir yapda g
ryordu. Doann ve muhtemelen Tann'nn merhametli bir 'ana' olarak
grlmesi ve tasarlanm ataerkil yapda 'baba'ya dntrlmtr.
Gerekte tartmal olan bu konu bugn modern Batya kar kan ya
zarlarn en byk malzemelerinden birini oluturmaktadr. Kadim gele
neklerde biri zahiri (eril), dieri batn (diil) olmak zere iki ana ube
bulunmaktadr. lslam'da ise bu aynn eriat ve tasavvuf eklinde teza
hr etmitir. slam tasavvufundaki 'diil' elerin bir incelemesi iin,
bk. Annemaria Schimmel, Tasavvufun Boyutlar, Ek'te. ev. E. Grol,
st. 1981. (ev.)

25

evrene ilikisi- (*) konusunda olsun en belli bal dncelerimizi o


etkilemitir. Yakn zamanlara kadar patriyarklk (ataerkillik), ta
rihte hibir zaman aktan aa savunulmam olup retileri ev
rensel nitelikte kabul gren doa yasalar gibi anlalm bir sis
temdir; gerekte onlar, yaygn biimde bu ekilde takdim edilmitir
ler. Bununla birlikte ataerkilliin k bugn gzle grlr bir
durumdadr. Feminis! hareket zamanmzn en gl kltrel
akmlanndan biridir ve gelecekteki evrimimiz zerinde derin bir et
kisi olacaktr.
Hayatmz zerinde derin bir sarsnt yaratacak ikinci deiim,
fosil yaktlar ann sona ermesinin zerimizde yapaca baskdr.
Fosil yaktlar (**) -kmr, petrol ve doal gaz- modern sanayi a
nn balca enerji kaynaklaryd, bu kaynaklarn tkenmesi halinde
ise bu a sona erecektir. Kltrel evrimin geni tarihsel perspekti
finden fosil yaktlar a ve sanayi devrimi ksa bir epizod (perde),
aadaki grafik zerinde 2000 yl civanndaki hafif bir knt ola
rak grnr. Fosil yaktlar, aa yukar 2300 yllarnda tkenmi
olacak; ne var ki bu tkeniin ekonomik e siyasal etkilerinin varl
n daha imdiden hissetmekteyiz. inde bulunduumuz on yllk
sre, fosil yaktlar andan gneten elde edilecek yenilenebilir
enerjiyle glendirilmi gne enerjisine geile belirginleecektir;
bu, ekonomik ve siyasal sistemlerimizde kkl deiimleri gerekti
recek bir deiim olacaktr.
nc deiim yine kltrel deerlerle balantldr. Bu dei
im imdi sklkla "paradigma(***) deiimi" denilen eyi, zel bir
gereklik anlayn biimleyen dnce, alglama ve deerlerin de
rin deiimini kapsar. (17) imdi deimekte olan, modern Bat top(*) Yazar

burada trnak iinde "insan" olarak evirdiimiz kelimenin ataer


kil niteliini vurgulamak amacyla ngilizcede "erkek" anlamna da ge
len "man" szcn kullanyor. Ksacas "erkek"in doas ve "erkein"
evrenle ilikisi eklinde de evrilebilirdi bu ifade. (ev.)
(**) Fosil yaktlar, fosillemi bitkilerin yeryz kabuu altnda sakl kalan
ve uzun zaman periyodlan boyunca kimyasal reaksiyonlarla mevcut du
rumlanna dnm bulunan bitki kalntlandr.
(***) Yunanca parodeigma ("model" (pattern))den.

26

lumumuzu biimlendirii' srasnda birka yzyldr kltrmze


egemen olan ve dnyann geri kalan ksmn nemli oranda etkile
yen paradigmadr. Bu paradigma, Orta alannkinden keskin bi
imde farkl pekok dnce ve deerleri; aralannda Bilimsel Dev
rim, Aydnlanma ve Sanayi Devrimi de bulunan Bat kltrnn
eitli akmlanyla ilikili olan deerleri kapsar. Bat kltrnn
deerleri, bilgiye geerli tek yakla_!m_QlE!r.a..it biHrosel ynteme.inan
c;1eineTiniacayaptalanndan ib_._r,t mel,c:mik bir sistem ekfu
dekevrenanTaym;;nihayet ekonomik ve teknolojik bymeyle
baanlm snrsz maddi ilerlemeye olan inanc i ermektedir. B
tn bu nce ve deerler, geen on yl boyunca fazlasyla snrl
bulunup kkten bir gzden geirmeyi gerektirmiti.
Kltrel evrimin engin perspektifinden bakldnda, halihazr
paradigma deiiminin, btn Bat uygarlnn ve ou teki kl
trlerin bal olduklan deer sistemlerinin muntazaman dalgala
nan daha kapsaml bir srecin paras olduu grlr. Deerlerdeki
bu dalgalanmalar ve bunlann en azndan Batda btn toplumun
ehresinde yaratt etkiler, sosyolog Pitirim Sorokin tarafndan,
1937 ve 1941 yllan arasnda yazd drt ciltlik antsal almasn
da ayrntlaryla ortaya konmutur. (18) Bat tarihinin sentezi ko
nusunda Sorokin'in ana emas, bir kltrn btn tezahrlerini
belirleyen temel deer sisteminin evrimsel (devri) ykseli ve
dleri zerine kuruludur.
Yunan

t. 1 I.S.
1

.lOUU

uo

lllUO

Fos!l-yc:!.u
p

oo

Kltrel evrim balamnda fosil yaktlar ann yeri.

27

Sorokin bu deer sistemine duyums'al (sensate), lksel (ide


ational) ve dnc} (idealistic) adlarn vermektedir. Duyumcu} de
er sistemi yalnzca maddenin asl gerek olduunu ve manevi olay
larn maddenin grnmlerinden ibaret olduunu iddia eder. B
tn ahlaki deerlerin greli, duyusal alglarn ise bilgi ve hakikatn
tek kayna olduunu savunur. lksel deer sistemi bundan esas
l biimde farkldr. O hakiki gerekliin maddi dnyann tesinde,
manevi alemde bulunduunu ve bilginin manevi tecrbe yoluyla
edinilebileceini ne srer. Bu deer sistemi, mutlak ahlaki deer
leri ve adalet, doruluk ve gzelliin insanst standartlarn ka
bul eder. lksel manevi gereklik kavramnn Batl rnekleri Pla
toncu idealar, ruh ve Yahudi-Hristiyan Tanr tasavvurlarn kap
sar; fakat Sorokin benzer dncelerin farkl ekiller iinde de olsa
Douda Hindu, Budist ve Taoist kltrlerde de dile getirildiini be
lirtmektedir.
Sorokin, insan kltrnn duyumcul ve lksel tezahrlerini
birbirine balayan evrimsel ritimlerin, ayn zamanda bunlarn
uyumlu bir karmn simgeleyen birletirici-dncl-aamay, bir
arac olarak ortaya koyduu kanaatindedir. Dnc} inanlara g
re asl gereklik hem duyusal, hem .de duyu-st ynlere sahiptir.
Sanat, felsefe, bilim ve teknolojide denge, btnleme ve estetik b
tnlenmeyi douran dncl kltrel dnemler, bylece hem lk
sel hem de duyumcul tarzlarn en yksek ve en soylu ifadelerine
ulama eilimindedir. Bu tarz dncl dnemlerin rnekleri 1.. 5
ve 4. yzyllardaki Yunan ieklenmesi ve Avrupa Rnesansdr.
nan sistemleri, savalar ve i atmalar, bilimsel ve teknolojik
gelime, hukuk ve baka eitli toplumsal kurumlar iin bir dzine
izelge kartan Sorokin'e gre, insanln kltrel serveninin bu
temel kalb, Bat uygarl iinde ortaya km dnemleri tehis
etmekte kullanlabilir. Yine Sorokin mimaride, resimde, heykelt
ralk ve edebiyatta slup dalgalanmalarnn plann kartr. Soro
kin'in modeline gre mevcut paradigma deiimi ve Sanayi ann
sona erii, bir baka olgunlama dnemi ve ayn zamanda duyum
cul kltrn de sonu demektir. inde bulunduumuz duyumcu} a
n douu, Hristiyanlk ve Orta alarn douu srasndaki lk-

28

sel kltrn ykselmesi ve Avrupa Rnesans srasndaki dncl


bir'aamann sonradan ieklenmesiyle n plana frlamt. Yeni bir
duyumcul dnemin domasna yol am olan onbeinci ve onaltnc
yzyllarda; Aydnlanmann rieer sistemleri, Descartes ve New
ton'un bilimsel grleri ve Sanayi Devriminin teknolojisince belir
ginlemi bir dnem olan onyedi, onsekiz ve ondokuzuncu yzyllar
da, lksel ve dnc} dnemler yava yava gerilemiti. Yirminci
yzylda bu kez duyumcul deer ve dnceler gerilemektedir; nite
kim 1937'de Sorokin, byk basiretiyle bugn gzmzle grd
mz paradigma deiimini ve toplumsal ayaklanmalann duyumcul
kltrn alacakaranl olduunu nceden tahmin etmiti. (19)
Sorokin'in zmlemesi, bugn burun buruna geldiimiz bunal
mn sradan bir bunalm olmadn, insanlk tarihinin nceki d
nemlerinde vuku bulmam byk deiim aamalarndan biri ol
duunu ok gl bir ekilde ortaya koymaktadr. Bu kapsaml kl
trel dnmler sk sk meydana gelmemektedir. Lewis Mum
ford'a gre, btn Bat uygarl tarihi boyunca bunlar, aralarnda
neolitik dnemin balangcnda tannn kefiyle birlikte uygarln
douu, Roma mparatorluunun yklmas esnasnda Hristiyanl
n ortaya k ve Orta alardan Bilimsel aa geiin de bulun
duu bir elin parmaklannn says kadar meydana gelebilmiti. (20)
u anda bamzdan gemekte olan dnm daha nceki her
hangi birinden ok daha dramatik olabilir, nk amzdaki dei
imin hz ncekilere gre daha sratlidir; btn yerkreyi kuatan
deiimler eskisinden daha yaygndr ve nk byk bir takm de
iimler hep ayn zamana rastlamaktadr. nsanln kltrel evri
mine hkmettii gzle.nen ritmik tekrarlar ve ykselme-dme ka
lplan, bazen bunlann geriye dn noktalarna ulamasna da yar
dmc olmutur.
Ataerkilliin k, fosil yakt ann sona ermesi ve ayn
topyekn srece hereyiyle katkda bulunan duyumcul kltrn
alacakaranlnda meydana gelmektedir bu paradigma deiimi.
Bu yzden mevcut bunalm yalnz bireylerin, hkmetlerin ya da
toplumsal kurumlarn bunalm deildir; o gezegen apnda bir de
iimdir. Bireyler olarak, toplum olarak, uygarlk olarak ve nihayet

29

gezegensel ekosistem olarak bir dpm noktasna yakla yoruz.


Bu byklk ve derinlikteki kltrel dnmlerin nne i
lemez. Bunlara engel olunmamas, tam tersine onun can ekime,
k ya da mumyalamadan kaar gibi gler yzle karlanmas
gerekir. htiyacmz olan ey, iine girmek zere olduumuz byk
deiime kendimizi hazrlamak, kltrmzn balca ncl ve de
-erlerinin derin bir yeniden sorgulan, ok uzun sredir kullanl
makta olan kavramal modellerin yadsnmas ve kltrel tarihimi
zin daha nceki dnemlerinde skartaya kartlm deerlerin ki
milerinin yeniden tannmasdr. Bat kltrnn zihniyetindeki
byle mkemmel bir deiiffi, doal olarak pek ok toplumsal iliki
lerin ve toplumsal rgtlenme biimlerinin kkten bir tadiliyle, bu
gnn siyasal liderlerinin gznne ald ekonomik ve siyasal bir
yeniden dzenlemeye ilikin yzeysel llerin tesine geecek de
iimlerle elele gitmelidir.
Yeniden deerlendirme ve kltrel yeniden uyann bu aama
snda byk toplumsal deiim dnemlerinde kanlmaz olan s
knt, uyumsuzluk ve karkl en aza indirmek ve geii olabildi
ince acsz gerekletirmek nemli olacaktr. Bunun iin, zel top
I umsal gruplara ya da kurumlara saldrmay bir yana brakarak
btn kltrmz belirleyen, ama artk geerliliini yitirmi olan
bir deer sistemini reten tavr ve davranlann hangileri olduu
nu ortaya koymak ok nemli olacaktr. Mevcut toplumsal deiim
lerimizin ve kanlmaz olan kltrel dnmn en belli bal te
zahrlerini tanmak ve aralarnda kapsaml balantlar kurmak zo
runlu olacaktr. Ancak bunlardan sonra uyumlu trden bir yakla
m isteyebiliriz; bar iinde bir kltrel deiim, insanln en eski
bilgelik kitaplanndan biri olan inlilerin I Ching ya da "Deiim
ler Kitab"nda yle dile getirilmitir: "Kendiliinden doan hareket
doaldr. Eskinin [yeniye] dnm bu yolla rahat olur. Eski bir
yana ayrlm ve yeni ortaya konmutur. Her ikisi de uygun biim
de derecelenirler; bundan dolay zarar meydana gelmez." (21)
Halihazr toplumsal dnm tartmamzda kullanlacak kl
trel dinamikler modeli, ksmen Toynbee'nin uygarlklarnn ykse
li ve k hakkndaki dncelerine; ksmen Sorokin'in deer

30

sistemlerinin dalgalanmalarn zmleyiine; ksmen de I


Ching'de tanmlanan uyumlu kltrel deiim idealine dayanr.
Bu modele kar en byk alternatif, onunla ilikili olan, ama
birok ynlerden de ondan farkl bulunan diyalektik ya da tarihsel
maddecilik olarak bilinen Marxist tarih anlaydr. Marx'a gre
toplumsal evrimin kkleri deer ya da dncelerin deiimiyle de
il, ekonomik ve teknolojik gelimelerde yatar. Deiimin dinamik
leri, btn nesnelerin tabiatlarnda bulunan elikilerden doan
kartlarn "diyalektik" bir etkileimidir. Marx bu dnceyi He
gel'in felsefesinden alm ve onu, toplumdaki btn deiimlerin i
elikilerinin artmasndan ortaya ktm iddia eden kendi toplum
sal deiim zmlemesine uygulamt. O, toplumsal snflarda v
cut bulan bir varlk olarak toplumsal rgtlenmenin elikili ilkele
rini ve bunlarn diyalektik etkileiminin bir sonucu olarak snf m
cadelesini mahade etti.
Hegel'in tekrarlanan ritmik deiim kavramna dayal olan
Marxist kltrel dinamikler gr her ne kadar atma ve mca
dele zerindeki kuvvetli vurgusuyla brlerinden nemli lde ay
rlsa da, ayn konudaki Toynbee, Sorokin ve I Ching'in modellerin
den pek o kadar farkl deildir. (22) atma, mcadele ve iddetli
devrimler iinde doarak btn nemli tarihsel gelimeleri yaayan
Marx iin snf mcadelesi, tarihin ynetici gcyd. Istrap eken
ve kurban edilen insanlar, toplumsal deiim adna denen zorunlu
bir bedeldi.
Marx'n tarihsel evrim teorisinde mcadele zerinde yapt
vurgu Darwin'in biyolojik evrimdeki mcadele zerindeki vurgusu
na paralellik arzediyordu. Gerekte Marx'n gzndeki kendi benlik
imgesi, kendisinin de syledii gibi "sosyolojinin Darwin"i olmakt.
Darwin olsun Marx olsun, Marx' deilse bile onun pek ok takipi
sini etklemi olan toplumsal DarwiJUer tarafndan_ ondokuzuncu
yzJ boyunca cansiperane bi ekilde savunu1an_yroI ;
rekli mcadele tarzndaki hayat-nlaynktisat thomas Malt
hus'a bor1iiCiiirlar. Onlann mcadele ve atimaru-rl-ierinde
cfu'rantOplumsal evrim grlerinin, doadaki btn mcadeleyi
ok daha geni bir ibirlii balamnda deerlendiremediine inan-

31

yorum. Her ne kadar atma ve mcadele gemiimizde nemli


toplumsal gelimelere neden olmu ve bundan sonra da deiim di
namiklerinin esasl bir paras olacaksa da, bu onlarn szkonusu
dinamiklerin kayna olduu anlamna gelmez. Bunun iin Marxist
grten ok I Ching felsefesini rnek almann, toplumsal gei d
nemlerindeki atmay en aza indireceine inanyorum.
Kltrel deerler ve tavrlar tarttmz btn kitap boyunca,
I Ching'de ok ayrntl olarak gelitirilmi olan ve in dncesi
nin pek ok kaynanda mevcut bulunan kapsaml bir aty kulla
nacaz. Bu at da Sorokin'inki gibi kesintisiz evrimsel dalgalan
malar dncesine dayaldr, fakat o, evrenin ana ritmini belirleyen
ok daha geni iki arketip -yin ve yang- kutuplan kavramn da
iermektedir.
inli filozoflar Tac_> <ted.ikleri e.n y--n gerkltrkli
bir ak ve deiim sreci olarak gryorlard. Onlann grlerine
gre, bu kozmik ve bunun iin de esas itibariyle dinamik olan sre
iidf btn 0ay1ar= on katlarak gzlemleri! Tao'nun temel
karakteristii, onun aralksz hareketindeki evrimsel yapdr; do
adak n gei_ler -psikolojik ve toplumsal dzeydekiler oldu
u kadar fizik dnyadakiler de- evrimsel
(devri) kalplar sergiler--ler. inliler bu evrimsel kalplar dncesine, deiim devirlerine
snrlar getiren ik zt kutup, yin ve yang kutuplarn iin iine 80
kari-tMliri bir yap kazandrr: "Zirve noktasn ele geirmeye a
lan yang, yin ynnde ekilig'n bulunduu zirve noktasna
ulamaya 'alan yin (de) onun ynnde ekilir." (24)
' rililenngrni gre Tao'nin btn tezahrleri, doadan ve
toplumsal hayattan alnm belli ba_l zt imgelerle lknluh.iian
buikkart arl:etipik kutbun-birbirlerini dinamik olarak karlkl
etkilemesiyle vcut bulmutu,.-Bu kartlklarn ayn kate-orilere
ai_t olmadn, tek bir btnn an ular olduunu kavramak
_ a
hyli nemli ve biz Batllar iin hayi g bir eydir. Yalnz ba_n
yin ve yalnz bana yang hi bir ey ifade etmez. Btn doal olay
-;-i_dereceTerece ve kesintisiz ilerleme iindeki y;rini alan btn
ge_iler iki_!l arasndaki srekli bir salnmn tezahrleriqir. Doal
dze1!.,__Yill,_"._E !-g a!S!)dakt dinamik dengelerden biridir sadece.
.

Yin ve yang terimleri yaknlarda Batda epeyce popler olmu,


ancak, kltrmz iinde nadiren inlilerin kulland anlamda
kullanlmlardr. zgn anlamlar iddetle tahrif eden Batllar,
kltrel nyarglarn kullanma yanstmaktadr. Bu kavramlarn
en iyi yorumlarndan birini in tbb konusundaki kapsaml incele
mesinde Manfred Porkert yapmtr. (25) Porkert'e gre vn,.h.ziilen
(contractive), (responsive) ve tutucu (conservative) olan
eylere tekab.f!.l eder; oysa yang yaylan (expansive), .<!ldrgan (agg
re;ve) v zorlayc(demanding) eylere aret eder. Birok bakala
r yanndayin ve yang u kavram iftlerini de kapsar:

YN
YERYZ
AY
GECE
KI

ISLAKLIK
SERNLK
Z

YANG
GKYZ
GNE
GNDZ
YAZ
KURULUK
ILIKLIK
KABUK

in kltrnde yin ve yang kesinlikle ahlaki deerlerle balan


tl olarak ele alnmamt. yi olan ya yang .deil. ikisi arasn
daki dinamik dengedir; kt ya da zararl olansa dengesizliktir.
- in kltrnn ilk dnemlerinden bu yana yin diil (feinie)
yang da eril (masculine) olanla ilikiliydi. Bu kadim ilikiyi bugn
kurmak, daha sonra ortaya kan ataerkil alarda yeniden yorum
land ve tahrife urad iin an derecede gtr. nsan biyoloji
sinde diil ve eril karaktertikler her iki cinste erkeklik ve diiliin
deiik oranlarda ortaya kmas hari net biimde ayrlm deil
dir. (26) Benzer ekilde, kadim inliler btn insanlarn, erkek ya
da kadn olduklarna baklmakszn yin ve yang aamalarn geir
diklerine inanyorlard. Her erkein ve her kadnn kiilii duraan
bir varlk deil, tam tersine, diil ve eril eler arasndaki karlkl
etkileimden doan dinamik bir olaydr. Bu insan doas gr,
btn erkeklerin eril, btn kadnlarn da diil kabul edildikleri
kat bir dzen oturtmu olan aaterkil kltrmzle taban tabana
33

ztlk arzetmektedir ve toplumun baat rollerini ve birok ayncahk


lann aralarnda paylaan erkeklerce bu terimlerin anlam.arptl
mtr.
Bu ataerkil eilimin baknda yin'in edilgenlikle, yang'n da et
kenlikle balantl olarak ortaya km olmas zellikle tehlikelidir.
Bizim kltrmzde kadn geleneksel oarak edilgen ve alc zellik
leriyle tanmlanmtr; erkekse etkenlik ve yaratclkla. Bu dn
ce Aristoteles'in cinsellik teorisine dek geri gider ve erkeklere bo
yun een bir teba rolndeki kadn korumak adna "bilimsel" bir
mantk (rasyonel) olarak yzyllar boyu kullanlmtr. (27) Yin'in
edilgenlikle ve yang'n etkenlikle balantsn kuran inli terimle
rin zgn anlamn yanstmas btnyle imkansz modern bir Ba
tl yorum, ataerkil kalp-yarg (streotype)larn bir baka ifadesi
olarak ortaya kmaktadr.
Kadim in kltrnn en nemli kavraylarndan birisi, faali.
yeti -Chuang Tzu'nun dedii gibi "dnm ve deiimin srekli
ak"n (28) evrinin temel bir zellii olarak kabul etmesiydi. Bu
grte deime, belli bir miktar gcn sonucu olarak deil, btn
nesne ve durumlarda bulunan doal bir yatknln sonucunda
meydana gelmektedir. Evren, inlinin Tao (Yol) dedii kesintisiz
kozmik bir sre iinde durmak bilmeyen hareket ve faaliyetle do
ludur. Mutlak hareketsizlik ya da atalet, in felsefesinde hemen
hemen hi szkonusu edilmez. l Ching'in nde gelen Batl yorum
cularndan Helmut Wilhelm'e gre "Mutlak hareketsizlik durumu
inli iin yle bir soyutlamadr ki, onu kavrayamaz bile." (29)
Wu-wei terimi Taocu felsefede..s9k sk kullanlr v harfi harfine
"eylemsizlik'' (nonaction) kastedilmektedir. Batda bu terim genel
likle edilgenliegnderm-e yapl;;rak yianmtr. Bu tamamy
le yanltr. inlinin wu-wei ile anlatmak istedii ey_faaliyetten
deil, akp giaen li:ozmik -sifrele uyum finde olmayan belirli bir fa.
ali_y:et trnden kanmaar: Sekin in-bilimci Joseph Needham
---=--wu-wei'yi "doaya aykr eylemden kanmak" eklinde tanmlyor
Ch-anTzi'dardifr alntiyla evirisini doruluyor: "Eylemsizlik
hl:bak ve sessiz kalmak demek deildir :-ereyin
do_snn _gereini ypmasna izin veri.Isn, yle ki onun doas tat_

34

min olsun." (30) Birisi eer doaya aykr davranmaktan ya da Ne


edham'n dedii gibi, "nesnelerin mizalarna kar hareket et
mek"ten kanrsa o, Tao ile uyum iinde bulunan bir kiidir ve by
le birinin eylemleri de baarl olacaktr. Lao Tzu'nun grnte a
_ !ler _ey
rtc nermesinin anlam budur: "Eylemsizli!Lru:._a
baarlabilir." (31)
in anlaynda faaliyetin iki eit olduu hemen gze arpar;
doayla uyum iindeki faaliyet ve nesnelerin doal akna aykr
faaliyet. Herhangi bir eylemin mutlak yokluu olan pasiflik dn
cesine hi yer yoktur. Bu nedenle, Batllarn sk sk kurduu, yin'in
pasif (edilgen), yang'n da aktif (etken) davranla olan balants
in dncesiyle tutarl gzkmemektedir. zgn in grndeki
tasavvur, bir yandan yin'i uy;mlu, birletirici, ibirliki faaliyete
benzetmek suretiyle, te yandan yang' saldrgan, yaylmac, yar
mac faaliyete gnderme yapmak suretiyle aklar grnen iki arke
tipik kutupla balantldr. Yin ylmi __vrenin..1_Y.ag eylemi benli
in (nefs) farkndadr. Modern terminoloji ile ilkine "evresel eylem"
(eco-action) ikincisine ise "bencil eylemi" (ego-action) denilebilir.
Bu iki faaliyet eidi alar boyu insan zihninin karakteristik
nitelikleri olarak tannan iki bilgi eidiyle ya da iki bilinlilik tar
zyla ok yakndan ilikilidir. Bu bilgi trleri genellikle sezgisel ve
rasyonel (*) olarak adlandrlm ve geleneksel olarak dinle ya da
mistisizm ve bilimle ilikili olmutu. Her ne kadar yin ve yang'n
szkonusu iki bilinlilik eidiyle balants in terminolojisinin z
gn bir paras deilse de, kadim tasavvurun doal bir uzants ol
duu grlmektedir ve tartmamzda bu mnasebetle gznnde
bulundurulacaktr.
Rasyonel ve sezgisel biimler, insan zihninin grev yapan b
tnleyici biimleridir. Ra,syonel d.nme dQ::l!al (li!1_e_ar1 dikkati
bir noktada younlatrc ve zmleyiidir. O, grevi 'bt>lmek, l:_
(*) "Rational" szcn aynen muhafaza ettik ve "akli" eklinde evirme
dik, nk bu balamda sz edilen "aklilik;' geleneksel deil, sezgisel'e
btn btn cephe alan modern rasyonalitedir. Geleneksel kltrlerin
hi birinde aklilik salt "rasyonalite" karl kullanlmamtr. (ev.)

35

mek
olan zihin blgesine aittir. Bu nedenle
-- kategoriletirmek
- --------- ---- - . -- - - .
. - ve
---:-------..-.
rasyonel bilgi, paralara blmeye eilimlidi:: Ote yandan sezgsel
bilgi_inkifil!L.t.ti.__Qj..!_ far!cndalk (bilinlilik) durumunda doan
gerekliin dorudan zihinsel-olmayan deneyimine dayanr. O r
kidic, btncl(*) ve dorusal olmayana eilimli .?J!dan do
lal!_ rsyonel bilginin ben-merkezli ya da yang eilimli bir faaliy
oldu meydandadr, oysa sezgisel bilgelik yin ya da ekoloji_ faali
yetin
esasdr.
---------
Bu, bundan sonraki kltrel deer ve tavrlar incelememiz iin
gereken atdr. Amalarmza ulamak iin u yin ve yang balan
tlar bir hayli iimize yarayacak:
--

YN
DL
BZLEN
TUTUCU
UYUMLU
BRLK
SEZGSEL

TERKP EDC

;.

YANG

ERL
YAYILAN
YIRTICI

SALDIRGAN

REKABET
RASYONEL
ZMLEYC

Bu kartlar listesine bakarak toplumumuzun yin karsnda


yang'a uygun davranlar onayladn grmek kolaydr; sezgisel
bilgelik karsnda rasyonel bilgiyi, din karsnda bilimi, ibirlii
karsnda rekabeti, doal kaynaklarn muhafaza edilmesi kar
snda smrlmesini ve dierleri. Ataerkil sistem tarafndan ve da
has geen yz yl boyunca duyumcul kltrn egemenliince
desteklenmi olan bu vurgu, mecut bunalmmz tam da kknden
belirleyen derin bir kltrel dengesizlie; dnce ve duygularmz
daki, deer ve tavrlarmzdaki ve toplumsal ve siyasal yaplarmz
daki bir dengesizlie yol at. Bu kltrel dengesizliin eitli teza(*) "Btncl" (holistic). Yunanca holos ("btn")den; gerekliin, nitelikle
ri daha kk birimlere indirgenemeyen btnlemi haline dayanarak
kavranlmasna gnderme yapmaktadr.

36

hrlerini ifade ederken, bunlarn salk zerine olan etkilerine zel


bir dikkat harcamak ve salk kavramn yalnz bireysel sal de
il, toplumsal ve evresel sal da ierecek biimde ok geni bir
anlamda kullanmak istiyorum. Bu salk dzeyi birbiriyle ok
yaknda ilikilidir ve iinde bulunduumuz bunalm bunlarn her
iin de ciddi bir tehlike oluturmaktadr. Bu bunalm bireyleri,
toplumu ve ierisinde bir paras olduumuz ekosistemin saln
tehdit etmektedir.
Bu kitap boyunca, karlkl ekilde birbirlerini besleyen akade
mik, siyasal ve ekonomik kurumlarn bir btn tekil eden yang de
er, tavr ve davran kalplarna nasl dikkati ekecek surette uy
gun seildiini gstermeye alacaz. in bilgelerine gre, klt
rmzce kovulmu olan deerlerin hibiri aslen kt deildir, an
cak biz bu deerleri kutupsal ztlklarndan yaltarak olsun, yang
zerinde odaklaarak ve moral kuvvet ve siyasal gle onu kuata
rak olsun mevcut zc olaylarn meydana gelmesine neden olduk.
Kltrmz bilimsel olmakla vnr; amza Bilimsel a ad ve
rilmitir. Bu a ounlukla tek kabul edilebilir bilgi olarak gz
nnde tutulan rasyonel dnce ve bilimsel bilginin egemenlii al
tndadr. O kadar ki, sezgisel bilgi ya da bilinliliin tamamen g
venilir ve geerli olduu, ounlukla reddedilmitir. Eitim sistemi
mizi ve btn teki kurumlarmz 'kaplayan bilimcilik (scientism)
olarak bilinen bu tavr ok yaygndr. Vietnam sava hakknda fi
kir almak gerektiinde, Bakan Lyndon Johnson ynetimi, teorik fi
zikilere ynelmiti; elektronik sava yntemleri konusunda uzman
olduklarndan deil, bilimin yce rahipleri, en yce bilginin muha
fzlar olarak dnldklerinden. Biraz ge olmakla birlikte diye
biliriz ki, Johnson, istedii d baz airlerden almaya alsayd
ok daha iyi yapm olabilirdi. Ama kukusuz bu -hala da yledir
ya- dnlemezdi bile.
Kltrmzde rasyonel dnce zerindeki vurgu, Batl birey
leri, kimliklerini fiiitri organizmalaryla deil de yalnzca zihinle
ryeZdeiemeye etkili biide tevik etmi oly Decartes'n u
kutsanm 9rmesinde zetlenmir: '))nyorum, u halde va
r." Zihin ve beden arasndaki bu ayrmn etkilerinin batan aya-

37

a btn kltrmzde hissedildiini ileride greceiz. Zihinlerimi


zin iine ekilen bizler, bedenlerimizle "dnme" tekniini, bilme
aralan olarak bedenlerimizi kullanma yntemini unutmu durum
dayz. Byle yapmakla da kendimizi doal evremizden kesip ko
parm ve canl organizmalann zengin eitliliiyle bir arada nasl
ortaklaa ve ibirlii ierisinde yaanlacan unutmuuz.
Zihin ve madde arasndaki bu blnme bizi, doal olaylar her
ynyle belirleyecei dnlen zellik ve etkileimleri temel ,mad
di yaptalanna birer birer indirgemek suretiyle birbirinden kopuk
nesnelerden kurulu mekanik sistem eklindeki bir evren grne
srkledi. Bu Kartezyen dnya gr bundan baka, bamsz
paralardan kurulu makinalar olarak grlen canl organizmalan
da kapsamna almt. Dnyann bu tarz mekanistik kavrannn
bilimlerimizin ounun hala temellerini oluturduunu ve hayat
mzn pek ok cephesi zerinde byk bir etkiye sahip olmaya de
vam ettiini gryoruz. Bu mekanistik kavray, akademik disiplin
lerimizde ve ynetim faaliyetlerimizde o ok iyi bilinen paralanma
ya neden olmu ve doal evrenin ayn ayn paralardan meydana
gelmi bir ey olarak ele alnmasna, eitli kar gruplar tarafn
dan smrlmek zere bir mantk (rationale) olarak hizmet etmi
ti.
Doann smrlmesi, btn alar boyunca doayla zdeleti
rilmi bulunan kadnn smrlmesiyle elele gitmitir. En erken
dmemlerden beri doa -ve zellikle yeryz- mfik ve besleyip
byten bir anne olarak, ama ayn zamanda vahi ve dizginleneme
yen bir dii olarak grlrd. Ataerkillik-ncesi alarda kadnn
bir ok yn, bir Tanrann (ilahe) ok saydaki tecellisiyle zde
letirilmiti. Ataerkil yap altnda iyi kalpli doa imgesi edilgen bir
imgeye dnt, oysa doann tehlikeli ve vahi olduu grne
sonradan erkeklerin egemenlii altna giren kadn (she) dncesi
yol amt. Ayn zamanda kadn erkeklere gre pasif ve ona tabi
olan cins olarak betimlendi. Sonunda Newtoncu bilimin douuyla,
kadnn altrlmas ve smrlmesinin yansra doa da altr
labilir ve smrlebilir mekanik bir sistem eklinde anlalmaya
baland. Kadn ve doa arasnda kurulan bu antik ba, bu ekilde

38

kadnn tarihi ve evrenin tarihiyle birbirine eklemlenmektedir ve


feminizm ve ekoloji arasnda artarak kendini gsteren doal bir ak
rabaln da kaynadr. Berkeley California niversitesi'nde bilim
tarihisi olan Carolyn Merchant bu durumu yle dile getirir:

inde bulunduumuz evresel ikilemin ve onun bilim, teknoloji


ve ekonomiyle ilikilerinin kklerini aratrarak, canl bir orga
nizmadan ok bir makinaya benzeyen gereklii yeniden kavram
sallatrma yoluyla, doaya ve kadna tahakkm benimseyen bir
dnya gr ve bilimin oluumunu yeniden- sorgulamalyz.
Francis Bacon, William Harvey, Rene Descartes, Thomas Hobbes
ve Isaac Newton gibi modern bilimin kurucu "babalar"nn katk
lan yeni batan deerlendirilmelidir. (32)

Doaya ve kadna hkmetme ve rasyonel zihnin stn rolne


inanma eklinde zetlenebilecek insan gr, ilahi yasalarn dn
yaya zorlayarak gklerden dnyay yneten stn akln ve nihai
kudretin somutlamas eklindeki erkek bir Tanr imgesine balan
m olan Yahudi-Hristiyan geleneince desteklenmi ve yaygnlat
rlmtr. Bilim adamlarnn aratrd doa yasalar, Tanr'nn ak
lndan kaynaklanan bu ilahi yasann yansmalar eklinde kabul
edilmitir.
Bilimsel yntem ve rasyonel, zmleyici dnme zerindeki
vurgunun den. b[lriide k:ar::ekolojik tavrlara yol at imdi g
rlr iale-gelektedir. Dorusunu sylemek gerekirse ekosistemle
rinin anlalmasn, rasyonef zihnin varl engellemitir. Rayonel
dnme dorr,oysa- ekoojik bilinlilik dorusl-;;ya' sis
temlerin s-;;gisindar. KJtriz erevesindeki insanlar
iin
g eylerden biri, eer iyi bir ey yaparsanz,_ ayn eyi da
l !azla_,ra.-e._n :!lJ,nlu Ofar:!i.k daha iyi olmayacan anlamak
tr. Bu bana gre ekolojik anlayn zdr. osistemler, sreleri
d;>!"_lls!ll ol_m.yan evrimler ve dalgalanmalara dayal dinamik bir
deeyi korurlar. Be_!isiz ekonomik ve teknolojik. byme -ya da
daha zgl hir rnek vernieii:-gerEkirse, okuzui zamanlar boyunca
radyoaktif artklarn birikmesi- gibi dorusal giriimler, zorunlu
oengeyi bozacak ve er-;.da ge .eitli zararlara sebebiet verecektir.

en

39

u halde, ekolojik bilin, ancak evremizdeki doann donsal


olmayan bir sezgisiyle rasyonel bilgiizi bir araya getirdiimizde
doacaktr. Bu tarz sezgisel bilgelik, evrenin yksek dzeyde arn
m bilincine varma evresinde rgtlenmi bir hayat yaayan gele
neksel, okur-yazar olmayan kltrlerin, zellikle Amerikan Kzlde
rili kltrlerinin karakteristiidir. te yandan kltrmzn ana
damannda sezgisel bilgeliin eitimi ihmal edilmitir. Bu, evrimi
miz srasnda, insan doasnn biyolojik ve kltrel ynleri arasn
da gittike byyen bir kopma olduu gereiyle ilikili olabilir. n
san trlerinin biyolojik evrimi be bin yl kadar nce bitmiti. Bun
dan sonraysa evrim artk genetik boyutta deil, temelde insan be
deni ve beyni yap ve byklke ayn kalrken, toplumsal ve klt
rel boyuta devam etti. (33) Bu kltrel evrim srecinde uygarl
mzla evremizi o kadar deiikliklere urattk ki, gemiteki her
hangi bir baka kltr ve uygarlktan daha ok biyolojik ve ekolojik
temelimizle temasmz yitirdik. Bu kopma kendini l>ir yandan zi
hinsel kudret, bilimsel bilgi ve teknik becerilerin gelimesi, te yan
dan bilgelik, maneviyat ve ahlakn gelimesi arasnda gze batan
bir eitsizlikte gsterir. Bilimsel ve teknolojik bilgi 1.. 6. yzylda
bilimsel bir ataa kalkan Yunanllardan bu yana an derecede b
ymtr. Ne var ki, bu yirmibe yzyl sresince toplumsal sorun
larn halli konusunda ok az bir ilerleme baarlabilmitir. 1. . 6.
yzylda yaayan Lao Tzu ve Buda'nn maneviyat ve ahlak stan
dartlarnn bizimkilerden dk olmad aktr.
Sonu olarak ilerlememiz, bal bana rasyonel ve zihinsel bir
sorun halini alm ve bu tek-yanl evrim imdi yle paradoksal bir
durum yaratmtr ki, lgnla varan son derece korkutucu bir
aamadadr. Uzak gezegenlerdeki uzay gemisinin yumuak ini
yapmasn buradan kontrol edebiliyoruz da, arabalardan ve fabri
kalardan kan kirletici dumanlan denetim altna almaktan aciziz.
Dev uzay kolonilerinde yaayacak hayali topluluklar nerebiliyoruz
da, kentlerimizi yaanacak hale getiremiyoruz. ktisatlar bize ye
terli salk bakm, eitim ya da toplu tamaya "g" yetiremeyece
imizi sylemeye alrken, beri yanda iadamlan bizi yksek ya
ama standartlarmzn alameti olarak kedi-kpek mamalar ve

40

kozmetikler reten muazzam sanayilerin gereine inandrmaya a


lmaktalar. Tp bilimi ve farmakoloji salmz tehlikeye atmak
tadr ve Savunma Bakanl ulusal gvenliimizin en byk tehdidi
haline gelmitir. Btn bunlar yang ya da eril yanmz vurgulayp
rasyonel bilgi, zmleme, yaylma ve yin ya da diil yanmz vur
gulayp sezgisel bilgelik, sentez ve ekolojik bilinlilii ihmal etme
mizin sonulandr.
Genel sistemler teorisi anlamnda sistemler gr de denebile
cek engin bir ekolojik anlay kucaklayan yin/yang terminolojisi,
kltrel dengesizliin zmlenmesinde zellikle ya?"arldr. (34)
Sistemler teorisi dnyaya, btn fenomenlerin karlkl ilikisi ve
dayanmas ve bu at kapsamnda sistem ad verilen blmlerine
indirgenemeyen niteliklerin kenetlenmi bir btn olarak bakar.
Canl organizmalar, toplumlar ve ekosistemler hep birer sistemdir
ler. Antik in'in yin ve yang dncesinin, Bat biliminde, ancak
yaknlarda incelenmi olan doal sistemlerin temel bir niteliiyle
ilikili olduunu grmek hayli artcdr.
Canl sistemlerin yaplan ok-katl yaplar tarznda teekkl et
mitir ve her bir kat (dzey) kendi blmlerine oranla btn ve da
ha byk btnlere oranla para durumunda olan st-sistemlerden
olumutur. Bylece srasyla, molekller organelleri, organeller de
hcreleri oluturmak iin bir araya gelirler. Hcreler, sindirim sis
temi ya da sinir sistemi gibi daha byk sistem yaplan iindeki do
ku ya da organ yaplarn meydana getirir. Bunlarn hepsi sonuta,
canl bir erkek ya da kadn meydana getirir; ve "tabakal dzen"
(stratified order) (*) burada nihayet bulmaz. nsanlar da aile, kabi
le, toplum ve uluslar oluturmak iin bir araya gelirler. Molekl
lerden insana, oradan da toplumsal sistemlere kadar uzanan btn
olarak bu varlklar btnlemi yaplar olma anlamnda btnler,
te yandan daha yksek karmaklk dzeylerindeki daha byk
btnlerin paralar olarak kabul edilebilir. Gerekte biz, mutlak
anlamda para ve btnlerin var olmadn gstereceiz.
Arthur Koestler hem btnleri, hem de paralar olan bu st(*) Bk. 9. blm.

41

sistemler iin "holonlar" szcn icad etti ve her bir holonun iki
zt eilime, daha byk olann paras olarak i grmek iin btn
leyici ve bireysel zerkliini korumak iin kendini-kantlayc (sel
fassertive) bir eilime sahip olduunu vurgulad. (35) Biyolojik ve
toplumsal bir sistemde her holon, sistemin tabakal yapsn srd
rebilmek iin bireyselliini ne karmaldr, fakat sistemi ayakta
tutmak iin btnn isteklerine de boyun emelidir. Bu iki eilim
birbirine zttr, ama birbirine btnleyicidir. Bir salk sistemi-bir
birey, bir toplum ya da bir ekosistem- iinde btnleme ve kendini
kantlama eilimleri arasnda bir denge vardr. Bu denge duraan
(statik) deil, btn sistemi esnek ve deiime ak klan iki btn
leyici eilim arasndaki dinamik bir karlkl etkilerinden olu
maktadr.
Modern sistemler teorisi ve antik in dncesi arasndaki ba,
artk grlebilir durumdadr. inli bilgeler, canl sistemlerin ka
rakteristii olan temel kutuplamay kavram grnyorlar. Ken
dini-kantlama yang davran gstermek suretiyle, yani zorlayc,
rekabeti, yaylmac ve insan davran sozkonusu olduunda-do
rusal, zmleyici dnmeyi kullanarak meydana kmtr. Yin
tr davran btnlemecidir, yani, uyumlu, ibirliki, sezgisel ve
evresinin bilincinde olan davranlar tevik eder. Yin olsun yang,
yani btnletirici ve kendini-kantlayc eilimler olsun, uyumlu
toplumsal ve ekolojik ilikiler iin zorunludur.
Haddinden fazla kendini-kantlama g, denetim ve bakalarna
tahakkm eklinde kendini gsterir ve dorusu bunlar toplumu
muzdaki yaygn davran kalplardr. Siyasal ve ekonomik g,
egemen irketlerce kullanlm; toplumsal hiyerariler rk ve cins
ayrmcl jsexist) rlar tarafndan beslenmi ve tecavz, klt
rmzn balca simgesi durumuna gelmitir: Kadna, aznlk
gruplara ve yeryznn kendisine (*) tecavz. Bilim ve teknolojimi(*) Capra yeryznden sz ederken, Dou geleneklerinin bakn srdr
mek amacyla aynen kadndan sz ederken olduu gibi diil ahs zami
rini kullanyor. Bu zamirlerin erkek veya diiye gre ayrlmad Trk
ede bunu olduu gibi yanstmak mmkn olmadndan okuyucunun
bu noktay hatnnda tutmas yararl olur. (ev.)

42

zin, doann anlalmasnin "erkek" tarafndan_ doaya hkmedil


mesi anlamna geldii eklindeki inanc, onyedinci yzyla dek uza
nr. Evrenin mekanistik modeli yine onyedinci yzyldan kaynak
lanm olan dorusal dnme zerindeki vurguyla birlemi ve bu
tavr salksz ve ayn zamanda insanlk d bir teknolojiyi dour
mu; bu teknoloji de insanlarn iinde yaad doal, organik evre
yi basitletirilmi, yapay ve prefabrike bir evreye dntrmtr.
(36)
Bu teknoloji denetim, kitlesel retim ve standartlamay hedef
lemi ve ounlukla sonu belirsiz byme yanlsamasn srdren
merkezi yneticilere tabi olmutur. Bylece, kendini-kantlayc ei
lim ve boyun emenin gereklilii artmaya devam etmektedir; ikin
cisi bu durumda ilkinin btnleyicisi olmaktan kmakta ve ayn
hadisenin br yz olmaktadr. Kendini-kantlayc davran er
kekler iin ideal olarak sunulduu halde, kadndan boyun eici dav
ran beklenmitir; yalnz onlardan m, kendi kiisel kimliklerini_
yadsmaya ve ortak kimlik ve davran kalplarn benimsemeye
zorlanan iilerden ve yneticilerden de. Benzer bir durum, onlara
baklrsa kendini-kantlaycl dllendiren, ama ne zaman ki z
gn dncelerle ve otoriteyi sorgulama iddiasyla ortaya klrsa
heves knc oluveren eitim sistemimizde de vardr.
_birlii :tar_snda yanmac__davrEl:n tercih edilmi olmas,
toplumumuzdaki kendini-_lrnntlayc eilimin belli bal tezahrle
rinden biridir. Bu durum, btn toplum hayatnn, "en glnn
yaamas ilkesi" tarafndan ynetilen varolmak n mcadele oiau
una inanan ordokuzuncu -yzyl -Toplumsal "t>arwincilerince savu
nufm-yanl-liir doa anlayndan kaynaklanmtr. B nedenle
dirlc, reka:it-ekonominin itci gc oiarak grlm, ,;yrtc yak
lam" i dnyasnn ideali ha]Ae-g1_!!li_ve-6ujfa:vran; rekabeti
tkeicilipfanyarafoi.ak zere
doal
-- ---- ka_
--- y-naklann
- --- -- . smrlmesiy-- l!l._birlemitir.
Ykc ve rekabeti davran doal olarak yalnz yaamay im
kansz klacakt. En hrsl, en amaca ynelik bireylerin bile duygu
da destee, insani temasa ve kaygsz kendiliindenlik ve geveme
demlerine ihtiyac vardr. Toplumumuzda kadndan bu ihtiyalar
43

yerine getirmesi beklenmi ve sk sk ta yerine getirmeye zorlan


mtr. Onlar, i adamlarna daha huzurlu bir hayat hazrlama ve
yarmaclarn baarl olabilecei bir ortam yaratma hizmetlerini
yerine getirmekle grevli sekreterler, resepsiyoncular, hostesler,
hastabakclar ve ev kadnlardr. Patronlar elendirir ve onlara
kahve piirirler; iyerindeki atmalarn silip sprmeye yardm
ederler; ziyaretileri gler yzle karlarlar ve alak sesle konua
rak onlar honut ederler. Doktorlarn yazhanelerinde ve hastane
lerde kadn, iyileme dneminin balarndaki hastalarla ilk insani
temas salar. niversitelerin fizik blmlerinde kadnlar teorileri
ni tartan erkeklerin nndb ay ve biskvi servisi yaparlar. ok
az bir cret verilerek yerine getirtilen btn bu hizmetler yin ya da
btnleyici eylemlerden saylmakta ve bundan dolay deer siste
mimiz iinde yang ya da kendini-kantlayc eylemlerden daha aa
kabul edilmektedir. stelik bunlarn bir ouna, rnein annele
re ve ev kadnlarna hi bir cret denmez.
Kltrel tavr ve deerlerin bu ksaca gzden geirilmesinden de
anlalyor ki, kltrmz, devaml surette insan doasnn eril ya
da kendini-kantlayc eleri olan yang' tevik etmi ve yreklen
dirmi, te yandan insan doasnn diil ya da sezgisel yan olan
yin'i ihmal etmitir. Bununla beraber bugn biz muazzam bir evrim
hareketinin baladna tank olmaktayz. Daha bunun gibi pek ok
ey arasnda yin ve yang arasndaki gel-gitlerde tersine dnme ia
retleri veren bir dnm noktasna ulamak zereyiz. in metinle
rinde dendii gibi, "en yksek noktasna ulam olan yang, yin y
nnde ekilir". 1960'l ve 1970'li yllar, ayn dorultuda akt gzle
nen tam bir felsefi, manevi ve siyasal hareketler dizisine yol am
t. Bunlarn hepsi yang tavr ve deerleri zerindeki an vurgula
maya kar kmakta ve insan doasnn eril ve diil yanlan arasn
da bir dengeyi yeniden oluturmaya almaktaydlar.
Toplum ve evre sorunlar etrafnda yaplanmakta olan sivil ha
reketlerce ifade olunan ekol;jiye artan bir ilgi szkonusudur; bu
gruplar bymenin snrlarna iaret etmekte, yeni bir ekolojik ah
lak savunmakta ve uygun "sevecen" (soft) teknolojiler gelitir
mektedir. Siyaset arenasnda nkleer silahlara kar oluan hare

44

ket, kendini kantlayc "macho" teknolojimizin an gelimesiyle


mcadele ediyor ve bu mcadelesiyle de iinde bulunduumuz on
yln en kuvvetli siyasal glerinden biri olacaa benziyor. Ayn za
manda deerlerde de byk lekli giriim ve kurumlara hayranlk
tan "kk gzeldir"(*) tasavvuruna, maddi tketimden gnlnce
bir sadelie ve gelimeye anlaml bir deimenin balamas szko
nusudur. "nsani potansiyel" hareketi, "btncl salk" hareketi ve
eitli manevi hareketler tarafndan bu yeni deerler desteklen
mektedir. Belki de en nemlisi, eski deer sistemine, kadn zgrl
hareketinden kaynaklanan feminist bilincin douuyla kar
klmas ve derinlemesine deitirilmesidir.
Bu eitli hareketler'kltr tarihisi Theodore Roszak'n kar
kltr dedii eyi oluturmaktadr. (37). Bu hareketlerin pek ou
imdiye kadar bamsz bir ekilde faaliyette bulunmaktadr ve da
ha bunlarn amalarnn birbirleriyle ne kadar ilikili olduu ortaya
konmamtr. Bu nedenle, ruhu hareketler ekolojik bilin eksiklii
ne ynelirken, insani potansiyel hareketi ve btncl salk hare
ketinin ounlukla toplumsal bir perspektife gerek duymakta; Do
ulu maneviyat nderleri (gurular) Batl kapitalist stat sembolle
rini ortaya sermekte ve ekonomik bamszlklarn kazanmaya
epeyce zaman harcamaktadrlar. Bununla birlikte, kimi hareketler
yaknlarda koalisyonlar kurmaya balad. Beklenebilecei gibi, eko
loji hareketi ile feminist hareket, zellikle nkleer enerji trnden
birka konuda gbirlii ediyor, evreci gruplar da tketiciyi koru
ma gruplar ve etnik zgrlk hareketleriyle temas salamaya al
yorlar. Bir kez amalarnn ortakln kavradlar m, tm bu ha
reketlerin birlikte hareket edecek ve toplumsal dnmn kudret
li bir gcn oluturacaklarn bekleyebiliriz. Bu gce, Toynbee'nin
kltrel dinamikler modelini takip ederek "doan kltr" adn ve
receim:

(*) Bu ifadeyle Capra orta-teknoloji kavramnn ncs ve Budist iktisadn


savunucusu E.F. Schumacher'in Trkeye de evrilen nl kitabna tel
mihte bulunuyor: "Small is Beautiful". (ev.)

45

Bir uygarln paralanmas esnasnda, iki ayr oyun farkl


amalarla da olsa ezamanl olarak yanyana icra edilir. Sabit bir
egemen aznlk durmakszn baarszlklara urarken yeni mey
dan okumalar, her zaman baarl olmak suretiyle kendi yaratc
glerini ispat etmi ve yeni bir araya gelmi aznlklarda yeni
cevaplan kkrtr. Meydan okuma -ve- cevap verme oyunu icra
edilmeye devam eder, fakat yeni artlarda ve yeni aktrlerle.
(38)

Bu geni tarihsel perspektiften bakldnda, kltrlerin ritim


lerdeki gel-giti yaadklar grlr ve kltrel gelenekleri koru
mak, daima ok arzulanan bir hedef olmayabilir. Kanlmaz deii
min glklerini en aza indirmek iin yapacamz ey, deien
artlan olabildiince ak seik renmek ve yaaylarmzla top
lumsal kurumlarmz buna uygun bir yapya dntrmektir. Ben
fizikilerin bu srete ok nemli bir rol oynayabileceini iddia ede
ceim. Onyedinci yzyldan beri fizik, gzalc "kesin" (exact) bir bi
lim rnei ve teki btn bilimlere model olmutur. ki buuk yz
yldr fizikiler, klasik fizik olarak bilinen, dnyaya mekanistik ba
kn kavramsal atsn gelitirip ilediler. Onlarn dnceleri, bir
yandan Isaac Newton'un matematiksel teorisine, bir yandan Rene
Descartes'n felsefesine ve te yandan da bu ikisini onyedinci, onse
kizinci ve ondokuzuncu, yzyllarda hkm sren gerekliin genel
kavranyla uygun decek tarzda gelitiren Francis Bacon'n orta
ya koyduu bilimsel metodolojiye dayalyd. Madde btn varolu
un temel ilkesiydi ve maddi dnya, kocaman bir makina iine yer
letirilmi birbirinden kopuk nesneler yn eklinde anlalmt.
Kozmik makina, tpk insan-yaps makinalar gibi ilksel parack
lardan ibaret grlrd. Sonuta karmak olaylarn, her zaman
onu tekil eden yap talarna indirgenmek ve bunlann karlkl
etkileim iindeki mekanizmalanna bakmak suretiyle anlalabile
ceine inanld. ndirgemecilik olarak bilinen bu tavr kltrmze
ylesine derinden kk salmtr ki, hemen daima bilimsel yntemle
zdeletirilmitir. br bilimler de gerekliin hakiki tasviri ola
rak klasik fiziin mekanistik ve indirgemeci yaklamn kabullen
mi ve bunu takiben kendi teorilerine bu iki yaklam model ola
rak almlardr. Psikologlar, sosyologlar ya da iktisatlar bilimsel
46

olma gerei duyduklarnda tabii bir eilimle Newtoncu fiziin temel


kavramlarna yneldiler.
Bununla birlikte fizik, yirminci yzylda mekanistik dnya g
rnn snrllklarn aka gzler nne seren ok sayda kav
ramsal devrimler geirdi ve ayn zamanda btn alarn ve gele
neklerin mistik dncelerine byk benzerlikler gsteren organik
ve ekolojik bir dnya grnn de kapsn aralad. Bu yeni evren,
artk birbirinden kopuk nesneler ynnn tekil ettii bir makina
eklinde deil, ahenkli, blnmeyen bir btn halinde; insan gz
lemciyi ve hem erkein, hem kadnn bilincini kapsayan dinamik
bir ilikiler a eklinde ortaya kmaktadr. Modem fiziktedir ki,
rasyonel zihnin an uzmanlama grnts dinin z ve misti
sizmle, ayn zamanda da sezgisel zihnin an uzmanlamasyla te
masa gemekte, rasyonel ve sezgisel bilinlilik tarzlar yang ve
yin'in olaanst gzel yapdaki birliini ve btnleyici doasn
ortaya sermektedir. Bundan dolay fizikiler, toplumumuzun byle
sine acillikle gereksindii tavr ve deerlerdeki deiimlere bilimsel
bir arkaplan salayabilirler. Bilimin baskn olduu bir toplumda
gerekirse iddialarmza bilimsel bir zemin salamak suretiyle top1 umsal kurumlarmzn temel deiimlerin gerekliliine inandr
mak daha kolay olacaktr. Fizikiler bugn bunu baarabilecek du
rumdadr. Modem fizik br bilimlere dnmenin zorunlu olarak
indirgemeci ve mekanistik olmas gerekmediini, btncl ve eko
lojik grlerin de bilimsel olarak geerli (meru) olduunu gstere
bilir.
Bu yzylda fizikilen renmek zorunda kald balca ders
lerden biri, doay tanmlama amacyla kullandmz btn kav
ram ve kuramlarn snrl olduu gereini renmeleriydi. Ra.
nl zihnin z_ne_!! k!lynaklanan snrllklar nedeniyle_ iz to.rile
ri;-wemer Heisenberg'in ifade ettii gibi, "her zc_y_ dfl__kav
ram gibi yalnzca.siiiirfilriiyganai>HfrTfkalan bulunduu" r
eini kabullenmek durumundayz. (39) Bilimsel teoriler bize hibir
zaman-gerelillin
nnaliirtasvirinsalayamazlar. Onla
daima nesnelerin hakiki mahiyetfe..ynelik tahminler olarak kal
m_ak zo:da1!!.!: 'U: bil!_m a.m!arn yle e_ervaszca doru!uk

-tamve

47

(hakikat) sorunuyla hair neir olmad anlamma gelir;._ onlar ger


ekliin yalnzca smrlve yaklak l;;ra;.-;ia-urarlar.
Yzyln balarinda fizikiler atom--;e atm-alt olaylar dnya
sndaki aratrmalarnn alann genilettiklerinde, klasik dnce
lerin snrllklarnn birdenbire farkna vardlar ve gereklik hak
kndaki temel kavramlarnn pek ounu kkten deitirmek zorun
da kaldlar. Kendi kavramsal atlarnn temelini sorgulama ve en
aziz tuttuklar fikirlerdeki derin deiiklikleri kabullenmeye zor
lanm olma deneyimi, yzyln ilk otuz yl ierisinde bilim adamla
r iin dramatik ve ou zaman da acl bir deneyimdi, fakat buna
karlk onlar maddenin ve insan zihninin doasna ilikin derin
kavraylarla dllendirildiler.
Kendi alanlarnda Kartezyen dnya grnn snrlarna he
nz ulam bulunan eitli trden br bilim adamlar iin bu de
neyimin yararl bir ders olarak hizmet edebileceine inanyorum.
Tpk. fizikiler gibi onlar da, deneyim dnyamz ya da inceleme
alanmz genilettiimizde kimi kavramlanmz deitirmek ya da
hatta terketmek gerekeceini kabul etm:k zorunda kalacaklardr.
Aadaki blmler, insan bilimleri ve toplum bilimleri kadar, doa
bilimlerinin de nasl kendilerini klasik Newtoncu fizik slubundaki
bir modele gre biimlendirdiklerini gsterecektir. Fizikiler szko
nusu modeli idi am durumdalar. teki bilimlerin de kendi ka
derlerini izen felsefeleri geniletme zaman gelmitir.
Kartezyen dnya gr ve Newtoncu fizik tarafndan etkilen
mi olan ve modern fiziin grleriyle uygunluk iinde deimesi
gereken bilimler arasnda, ben en geni ekolojik anlamyla salk
zerinde durarak u bilimler zerinde younlaacam: Biyoloji ve
tp, psikoloji ve psikoterapi, sosyoloji, iktisat ve siyaset bilimi. B
tn bu alanlardaki klasik Kartezyen (Descartesc) dnya gr
n n snrllklar imdi gzle gri.llr bir duruma gelmitir. Klasik
modelleri amak iin bilim adamlarnn tpk bizim fizikte yapt
mz gibi, mekanistik ve indirgemeci yaklam amas ve btncl
ve ekolojik grler gelitirmesi gerekecektir. Her ne kadar bu bi
limlerin teorilerinin modern fiziinkilere uygun dmesi icab ede
cekse de, fiziin kavramlar genellikle teki bilimler iin bir model

48

olarak alnmayacaktr. Ama yine de bu kavramlar her zaman ok


ie yarayabilir. Bilim adamlarnn bilime aykn dme korkusuyla
bugn sk sk yaptklar gibi btncl bir aty benimseme konu
sunda gnlsz davranmalar gerekmeyecek. Modern fizik onlara
byle bir atnn yalnz bilimsel deil, fiziksel gerekliin en ileri bi
limsel teorileriyle de uygunluk ierisinde bulunduunu kantlayabi
lir.

49

KESM II:
K PARADGMA

2. NEWTONCU DNYA-MAKNASI

Kltrmzn temellerini atan ve dikkatle gzden geirilmesi


gereken dnya gr ve deer sistemi, onaltnc ve onyedinci yz
yllarda ana hatlaryla formlletirilmiti. 1500 ve 1700 yllar ara
snda insanlarn dnyay anlama biimlerinde ve btn dnce
tarzlarnda rapc bir deiim oldu. Yeni zihniyet ve yeni kozmos
anlay, modern an karakteristikleri olan zellikleri Bat uygar
lmza kazandrd. Bunlar geen yzyl boyunca kltrmze
hakim olan paradigmann temeli oldular ve imdiyse deimek ze
redirler.
1500'lerden nce Avrupa'daki egemen dnya gr, ou baka
uygarlklarda olduu gibi organikti. nsanlar manevi ve maddi
olaylarn karlkl dayanmasyla karakterize edilen ve bireyin ih
tfyalannn topluluunkilere tabi olduu, organik ilikilere dayana
rak doay tecrbe eden kk, ahenkli topluluklar iinde yaarlar
d. Bu organik dnya grnn bilimsel ats iki otoriteye daya
lyd: Aristoteles ve Kilise. Onnc yzylda Thomas Aquinas
Aristoteles'in geni kapsaml doa sistemini Hristiyan teolojisi ve
ahlakyla birletirdi ve bu suretle btn Orta alar boyunca sor
gulanmadan kalacak kavramsal aty kurmu oldu. Ortaa bili
minin yaps ada biliminkinden tamamen farklyd. Bu bilim
h! akla, hem de imana dayanyordu ve balca amac ndeyi ve
53

denetimden ziyade, nesnelerin anlam ve deerini anlamakt. Orta


a bilim adamlan eitli doa olaylarnn temelinde yatan amala
n arat1rarak stn deerler olan Tann, insan ruhu ve ahlakla ili
kili meseleleri ele alyorlard.
Bu Ortaa tablosu onaltnc ve onyedinci yzyllarda kkl bir
deiime urad. Organik, canl ve manevi bir evren anlay yerini
makina tarzndaki dnya anlayna brakt ve dnya-makinas mo
dem alann baskn metaforu haline geldi. Bu gelime, fizik ve ast
ronomide Copemicus, Galileo ve Newton'un baarlanyla zirveye
ulaan devrimsel deiimler sonucunda meydana geldi. Onyedinci
yzyl bilimi, Descartes'n dehasnn tasarlad doann matema
tiksel tasvirini ve analitik akl yrtme yntemini kapsayan, Fran
cis Bacon tarafndan da gl bir biimde savunulmu olan yeni bir
aratrma yntemine dayanyordu. Bilimin bu uzun-vadeli deiim
leri meydana getirmedeki can alc roln kabul eden tarihiler,
onaltnc ve onyedinci yzyllara "Bilimsel Devrim a" adn ver
diler.
Bilimsel devrim, bin yldan daha fazla bir sredir kabul edilmi
bir inan olan !=Jamyus'un (Ptolemy) ve u:_kaddes'in yer
merkezli grn deviren Nicolas Copemicus ile balad. Copemi
c.s'tansiiriyeryz artk.evrenin merkezi deil, yalnca galaksi
nin.. kysni:aki 'nemsiz bi-yld;evresinde dnen be geze
genden biriydi ve insan Tann'nn hilkatinin ana simas iken imdi
onui.grkeiiiITTiwiiwiu ele geirmiti. Copernicus, grnn d
n.eminin dini anlayn derinden rencide edeceinin tamamen far
kndayd; bunun iin kitabn yaynn lm yl olan 1543'e kadar
erteledi ve hatta gne-merkezli grnnn sadece bir hipotez ol
dunu ne srd.
Copernicus'u, astronomik izelgelerle yapt yorucu almasy
la krelerin ahengini aratran ve nl, gezegenlerin deviniminin
deneysel yasalarn formlletirerek Copemicus sistemine daha
gl bir destek temin eden bir bilim adam ve mistik Johannes
Kepler takip etti. Ama bilimsel anlaytaki gerek deime, dikkati
ni astronomiye ynelttiinde hemen nl, den cisimler yasasn
kefeden Galileo Galilei tarafndan gerekletirildi. O sralarda icat
54

ettii teleskobu uzaya ynelterek gk olaylarnn bilimsel gzlemine


teleskobun olaanst marifetlerini uygulayan Galileo, eski kozmo
lojiyi herhangi bir kukuya yer brakmakszn gzden drmeyi ve
geerli bilimsel teori olarak Copemisu hipotezi kabul ettirmeyi ba
ard.
Galileo'nun bilimsel devrimdeki rol her ne kadar bunlarn yay
gn olarak Kiliseyle atmasndan dolay olduu biliniyorsa da ast
ronomideki baarlarn ok aar. Galileo, kefettii doa_yasalarnJ
fo!!lllle!_i!, iin mt_!!liks_el ciii kullanmylaJ:ilimel dene
yi ilk birletiren kiiydi ve bundan tr de modern bilimin babas
ilan edilmitir. O inanyordu ki, "felsefe(*) her zaman gzlerimizin
nnde yatan byk kitapta yazldr; fakat eer evvel emirde dilini
ve zelliklerini renmezsek bu kitab anlayamayz. Bu dil mate
matiktir ve zellikle l'qenler, daireler ve baka geometrik ekiller
dir." (1) G!!_i.leo'nun nclk ettii iin iki vechesi :Qeneella
rru v.e_doa_nn mamatiksel. ta.sviriin. kullanlmas- onyedini yz
Y bilimjQ-skm_z!likleri e>_ldu ve_g_'iinii:gz adar bilimsel te
orilerin en nemli ltle_ri olrakJcabul edilefillldiler.
Galileo bilim ,_<:!!mlarnn doay mateatiksel olarak tasvir et
melerini mmkn kJDaJ._in un!!_I'lJart_ko.!;l!: :Si!i!!! danj.1an 1lebilir ve nicelletirilepilir olan maddi.cisimlerin temel _nitelikle
rini -yani ekilleri, saylan ve hareketi- incelemek urunakendile
tmaldrlar.. Renk, ses, tat ya da koku gibi- di- ite
likler (nicelik halinetiril!I_leyen nitelikler) bilimin diyarna o
kt:1,lm1"D,Bs gereken sa.it ihiDfllY@stmalardr. (2) Galileo'nun bi
l!JLl!4a.!Dlt!'l!ln dikkatlerini maddenin nicelle!i_rilebilir p_z!!ilileri
ne yneltme stratjisi-oderi bilinnheine"i her-b'nde byk
b z-, fakl!tbu baaJ,1,_ psi\dytris IU).: Lain.g'!n. ir_i>.c
bitm<!,Jntrlatt4uibi...ai}r bir bedel dememizi.de gerektirp.iti.
"G.Qrme, iitme, tatma, dok-na ve koklama _ve b_nlara ayn_
zeyde gl'!!,!dklerinden estetik ve ahlaki duyarlk, deerler, nitelik,
be_den (form); tm duygular, gdler, niyetler, can, bilin ve ruh or-

ritltehlik.ey;

(*) Orta alardan ondokuzuncu yzyla kadar "felsefe" szc ok geni


ve imdi "bilim" dediimiz eyi de ieren bir anlam kullanlrd.

55

tadan silinir. Bu durumda deneyim, bilimsel sylemin dnyasnn


diin-a at;;.-;i."(:iLailg'e gre, lme ve nicelletirmeyle igili
blim adamlarnn fikr-i sabiti kadar pek az ey son drt yzyl ie
risinde dnyamz deitirmitir.
Galileo talya'da zekice deneylerini uygularken ngiltere'de Ba
con aka deneysel bilimin yntemini savunuyordu. Tmevarm i
leminin -deneyler yapmak ve bunlardan ilerideki deneylerde snan
mak zere genel sonular karmak- ak seik bir teorisini ilk for
mlletiren kiiydi Bacon ve yeni yntemi byk bir gayretle sa
vunmas son derece etkili oldu. Geleneksel dnce okullarna g
zpeke saldrd ve bilimsel deney yolunda gerek bir tutku gelitir
di.
"Baconc ruh', bilimel :ratrmann doasn ve amacn
derin
-bir biimde deitirdi. En eski alardan beri biffmin amalan bil
gelik, dl dzni ;;;i;k ve n)i .yum ierisid yaamak ol
mutu. Bilm zamanlar, "T_an.n'ni__yc:ilfti''y_!!_ da-folilerin de
yiiyle-;'d_inn:dz_mini rnek almay" ve "Tao'nun ak iinde ak
mey? aratrmt. (4) Bunlar yin ya da btnleyici amalard; bi
lim adamlarnn tavn bugnn diliyle syleyecek olursak ekolojikti.
Bu tavr onyedinci yzylda tam da zt kutbuna dnt; yin'den
yang'a, btnlemeci faaliyetten kendini-kantlayc faaliyete.:J!a
con'dan beri bilimin a:t:,_bilgiyi doaya hkmetmek ve onu del}e
tnalfiaalmakam"acyla kullanmak oldu ve bugn baskn biim
de-hem bilim, hem de t!c.!1<1!oii kkten kar-ekolojik amalan uru
na b_u bilgiyi kullanmakta_!'ll!_r.
Bacon'n yeni_de_!leysel aratrma yntemini savunurken kullan
dmler tutkudan t, ounlua- d.-<!_z iddet kokmakta
dr. Onagoreao:a, ,'Kendisini (her) gezenler tarafndan avlanan",
"hi-et etmeye -;;b-;;
;,kle'' yaplmas gereken bir eydi.O
(she>"bTiinJ!_damn l!.c!ireni_rE}.!1_!:>lip._amlal"!n heqefi "do
ann srlarn skp almak iin ona ikence etmek"ti. (5) iddetin
bu an dile getirilii, Bacon'n zamannda ard arkas kesilmeksi
zin icra edilmi olan cad mahkemelerinden ilham alnma benzi
yor. Kral 1. James'in basavcs sfatyla Bacon, bu tr davalarla
ok yakndan alakadard ve doay ounlukla bir kadn olarak gr-

;e

56

dnden, bilimsel yazlarina mahkemede kulland tebihleri ak


tarmak istemesi artc olmasa gerektir. Gerekten de Bacon'n,
kendisine ikence yaplarak elde edilmesi gerekli srlara sahip doa
anlay onyedinci yzyln cad mahkemelerinde kadnlara yaygn
biimde uygulanan ikenceyi gl bir ekilde antrmaktadr. (6)
Bylece Bacon'n almas, bilimsel dnce zerindeki ataerkil ta
vrlarn etkisinin parlak bir rneini sunmaktadr.
BEY.!E.!>ii:Yten anlamndaki a.t_i c:_ryzii. kavra_m Bacon'n
yazlarnda temelden deimi.l_!e orga_!lik d(?_a aJl!!..Q!_r_:_.l!kina
tarzndikdny-metaforuyla ye-; deitirerek Bilimsel Devrimin
ardindari rtadin bolmutu: Bat uygarlnn dahileriye geli
imi iin son derece li ol;n bu deiim, onyedinci yzyln iki
devasa ahsiyeti, Descartes ve Newton tarafndan balatlm ve ta
mamlanmtr.
Rene Descartes genellikle modern felsefenin kurucusu olarak
kabul edilir. Kendisi deerli bir matematikiydi ve felsefi bak a
s yeni fizik ve astronomiden derin biimde etkilenmiti. Descartes
btnlkl bir yeni dnce sistemi ina edinceye kadar hibir ge
leneksel bilgiyi kabul etmedi. Bertrand Russell'a gre "byle bir ey
Aristoteles'in bu yana vuku bulmamt ve bu, bilimin ilerlemesin
den edinilen yeni kendine-gvenin ak bir iaretidir. Onun al
masnda, Platon'dan sonraki herhangi bir sekin filozofta bulunma
yan bir yenilik vardr." (7)
Yirmi yalarnda Descartes, btn hayatn etkileyecek ay
dnlatc bir vizyon yaad. (8) zerinde iddetle younlamaya a
lt uzun bir zaman sonunda Descartes, biriktirdii bilgilerin ta
mamn sistematik olarak gzden geirirken birden parlayan bir
sezgi gibi btn bilgiyi birletirmeyi vaadeden "olaanst bir bili
min temelleri"nin farkna vard. Bu sezgi daha nceden haris emeli
ni aa vurduu bir arkadana yazd mektupta ima edilmiti:
"Ve sonuta almamn nitelii konusunda sizden hibir ey sakla
mayarak... btn nicelik, sreklilik ve sreksizlii genel anlamyla
zmleyecek bsbtn yeni bir bilimi... insanlara sunmak istiyo
rum." (9) Descartes szkonusu vizyonuyla bu plan nasl gerekle
tirebileceini sezdi. O, mutl..ak kesinlie sahip tam bir doa bilimini

57

kurmaya elverili bir yntem ne srd; matematik gibi ilk ilkeleri


kendiliinden -aklk zerine dayal bir bilim. Bu ilham tarafndan
kuvvetle etkilenmiti Descartes. Hayatnn en yce kefini yapt
ve vizyonunun hi kukusuz ilahi ilhamdan geldii hissine kapld.
Yeni bilimi sembolik biimiyle sunmasn takip eden gecede grd
olaanst bir rya tarafndan da doruland bu inanc. Descar
tes imdi bu misyonu kendisine Tanr'nn verdiine emindi artk ve
ardndan yeni bilimsel felsefeyi ina etmeye koyuldu.
Descartes'n vizyonu onda bilimsel bilgi konusundaki fikr-i sabi
ti dourdu ve hayat boyunca tek ars, btn bilme alanlarnda
"doruyu yanltan ayrt etmek" oldu. "Bilimin tm kesin, apak
blg_idi_r" diye yazd: "Sadece muhtemel olan h!jrl h!_l_giyiedde
diyor ve ancak tam anlamyla bilinen ve hakk!jda en ufak bir ku
kuya imkan olmayan eyleri -ki inanlmas gerekenler
yalnzca -bu-- - --- - - - - - -------bilgilerair- kabT eayorz:
Bilimsel bilgnir ksiiine olan inan Kartezyen (Descartes)
felsefenin ve ondan treyen dnya grnn temelinde yatmakta
dr ve balangtan itibaren Descartes'i yaT\ltan da bu nokta olmu
tur. Yirminci yzyl fizii bize bilimde hibir mutlak doru olmad
n; btn kavram ve teorilerimizin snrl ve tahmini olduunu
ok kesin bir ekilde gstermitir. Bilimsel dorulua olan Kartez
yen inan bugn hala ok yaygndr ve Bat kltrnn simgesi du
rumunu alan bilimcilik (scientism)'te kendini gstermektedir. Top
lumumuzda bilim adam olmayanlar kadar bilim adamlar da o ka
ndadrlar ki, bilimsel yntem evreni anlamann tek geerli yolu
dur. Descartes'in dnce yntemi ve doa anlay modern bilimin
tm dallarn etkilemi olup bugn iin bile ok yararl olabilir.
Ama eer snrllklar da tannrsa daha yararl olabilecektir. Mut
lak doru olarak Descartes'n ynteminin benimsenmesi, mevcut
kltrel dengesizliimizin oluumunda nemli bir rol oynamtr.
Kartezyen kesinlik, temel mahiyeti itibariyle matematikseldir.
Descartes evrenin anahtarlarnn onun matematiksel nitelii oldu
una inanyordu ve kafasndaki bilim kavram matematikle ean
lamlyd. Nitekim fiziksel nesnelerin nitelikleriyle ilgili olarak un
lar yazmt: "Gerekliinden kuku duymadmz ortak fikirler58

den matematiksel ispatn aklyla kanmlanmayan hibir eyi


doru olarak kabul etmiyorum. Zira doadaki tm fenomenler bu
yntemle aklanabilir, baka hibir fizik ilkesini, kabul etmeye ve
ya talep etmeye gerek olmadna inanyorum." (11)
Tpk Galileo gibi Descartes da, doann -u "daima gzlerimizin
nnde yatan koca kitabn"- dilinin matematik olduna inanyor
du ve btn arzusu, kendisini o ok nl kefine gtre matematik
sel terimlerle doay tanmlamakt. Geometrik figrlere saysal ba
ntlar uygulayarak cebir ve geometri arasnda iliki kurmay ba
ard ve bu suretle imdi analitik geometri olarak bilinen matema
tiin yeni bir daln kurdu. Bu yeni matematik dal, zmleri Siste
matik bir yolla incelenen cebirsel denklemler araclyla erilerin
betimlenmesini ierir. Descartes yeni yntemini, yani btn fiziksel
fenomenleri kesin (exact) matematiksel bantlara indirgeyen mu
azzam emasn, hareketli cisimleri uygun biimde incelemek ama
cyla ok genel bir matematiksel zmleme tipine uygulamaya ka
rar verdi. Nitekim byk bir gururla yle dedi: "Benim fiziimin
tamam geometriden baka bir ey deildir." (12)
Descartes'nki bir matematiki dehasyd ve bu durum onun fel
sefesinde daha da aka grlmektedir. Btn bir ina plann ve
kesin doa bilimini tamamlamak amacyla yazd nl kitab Yn
tem zerine Konuma'da (Discourse on Method) yeni bir akl y
rtme yntemi gelitirdi. Bu metin her ne kadar sonralan byk
felsefe klasiklerinden biri olduysa da, Descartes'n amac hi te fel
sefe retmek deil, bilime bir giri yapmakt. O yntemini kitab
nn balndan da aka grld zere bilimsel hakikata ula
mak amacyla tasarlamt: Bilimlerde Hakikat Aramann ue Akl
Doru ekilde Ynetmenin Yntemi zerine Konuma.
Descartes ynteminin essradikal phedir. O ,gv.enmemek
iin _!rlr_n-E!J!_u!<!u her eyden_:!!1 geenekse_ bi!le.rdn,
.
duyu izlenimlerinden ve hatta bir bedene sahip bulun_d1:1u_I!_Ja
k!tulanr, ta ki kukugtrnez bir eye, d!!_en biris_ olarak
kadar. Bylece o nl nermesi "Cogito,
kerulivarl}n
--ulnca
.
- -------
ergo sum" yani "Dnyorum, u halde varm"a varmaktadr.
Descartes'n insan doasnn temelini ve btn nesneleri dnce
---

59

ierisinde belirleyen bu kanmndan dolay biz hakikat ak ve se


ik biimde kavranz. O bu tr ak ve seik kavraya, -"saf ve dik
katli zihnin kavrayna"- (13) "sezgi" demekte ve "apak sezgi ve
zorunlu tmdengelimden baka insan iin hakikatn kesin bilgisine
ak herhangi bir yol almadn" iddia etmektedir. Sonuta, kesin
bilgiye sezgi ve tmdengelim yoluyla ulamtr ve bunlar Descar
tes'n yeniden kurmaya alt byk bilgi yapsnn temellerini
salamlatrmakta kulland yararl aralardr.
Descartes'n yntemi zmleyici (analitik)dir. Bu_yntem fikir
ve soruiilan paralara blmeyi ve onlan kndi ;;ntksal yaplan
iinde dzenlemeyi .ihtiva eder.-su z.inleyici akl yrtme ynte
mi Descartes'n muhtemelen-bilime en byk katksdr. &u yntem
modern bilimsel dncenin en temel karakteristii oldu ve bilim
sel teorilerin gelitirilmesi ve karmak teknolojik projelerin ger
ekletirilmesinde byk lde ie yarad. NASA'nn aya insan in
dirmesini mmkn klan Descartes'n yntemiydi. te yandan Kar
tezyen yn
zerin.deki .ar. vurgu,._grk g_enl_dnme biimi
gerekse akademik disiplinlerimizn karakteristii olan par
alanmaya ; 1:UilTlde yaygn indirgemeciik tavna-yani, karmak
fenomenlerin btn chlerinin ancak onlan tekil eden paralara
inrgenerek anlaabilecei inancnayol at.
Descrtell1._ll.8ito'll, zihni rac!deden daha kesin kld ve onu
bunlann birbirinden bamsz ve temelden farkl olduu sonucura
srkl;d[ Nitekim bir yerde yle dedi: "Zihne ait olan herey be
denin dndadr; bedene ait olan herey de zihnin dndadr." (15)
Zihin ve madde arasnda yaplan bu Kartezyen aynn Bat dn
ci ;rid-derin bi etki yapt. Bu aynn, bedenlerimiz iinde
yaltlm benlikler olarak kendimizin farkna varmamz retti,
bizi "ideal beden"in ev sahipleri yapabilecek-zellikle de kadnlara
ynelik-r:_leti !amak_ amacyla muzam sanayile_! Jmrmamz
sa.la; doktorlanhastaln_p:ikolojik boyutlann ciddi biimde
gznne_almaktan ve psiko-terapistleri tedavi ettikleri hastal.nn
bedenleriyte.. !Jgilen.m1:14ln aJ_koydu. Kartezyen aynn hayat bilim
lerinde ruh ve beyin arasndaki iliki hakknda sonsuz karklkla
ra neden oldu ve fizikte, atomik fenomenlere ilikin gzlemlerini yo-

nuzn;

60

re.

rumlamada kuantum teorisinin kuruculanna byk glkler


kartt. Uzun yllar bu sorunla mcadele eden Heisenberg'e gre,
"Bu paralara ayrma ilemi Descartes' izleyen yzyl boyunca
insanln zihnine derinden nfuz etmi ve gereklik sorununa ili
kin gerekten farkl bir tavnn onun yerine gemesi iin uzun bir za
man gerekmiti." (16)
o,sc,rtes btD doa grn iki amsz ve birbirindell, ko
puk dnya arasnda yapt u temel aynn zerine oturttu; zihin
ya da
COita":_S <'_'.!!i,!_i_i_nn ey:'.2_ve madde ya da res eteS ('yer
kaplayl:!n ef). Gerek zihin, gerekse madde, gerek doa dzeninin
ve b dzeni-insan zihnince tannmasna imkan ve.re111:!ldn
nn kayna ola ve he! Jk_isinin de Orl{!k referans nQ\ttlann tem
sil eden Tann'nn yaratklanyd. Tann'nn varl Descartes iin bi
li_sel felsefenin temelini olruyord!! ama daha sonraki yzyl
larda bilim adamlar Tann'ya herhangi bir ak gnderme yapma
da_; ins-ai bililE;ii res t;tJgitansJa, doa bilimlerini <:Ie re: exten
sa 'da toplayan Kartezyen aynma uygun olarak teorilerini gelitir
diler.
Descarte!JE!l__maddi dnya bir makin.ayd. ve bir makinadan
baka iir ey cl,eildi. Madde.de hibir ama, hayat ya da ruhsallk
yoktu. Doa mekanik yasalara gre iliyordu ve maddi dnyadaki
her ey, aksamnn dzenleniine ve hareketine baklarak aklana
blirdi.
bu mekanik tasviri, Descartes'dzleyen dnemde bi........_. Doann
. .--limdeki egemIl, p{!radigma..ol.d. Yirminci yzyl fiziinde vuku bu
lan kkn deiime gelinceye kadar, doa olaylan hakkndaki teo
rilerin formlletirilmesine ve btn bilimsel gzlemlere rehberlik
etti. Onyedi, onsekiz ve ondokuzuncu yzyllarda mekanistik bili
min btn zenli ilenii, Kartezyen dncenin gelimesi dnda
Newton'un byk sentezini de ierecekti. Descartes bilimsel dn
ceye genel atsn, kesin matematiksel yasalarca ynetilen kusur
suz bir makina tarzndaki doa anlayn kazandrmt.
!Bi;ll!d- _!!}alcinaya doru__a t_asanmnda vuku bulan
arpc deiim, insanlann doal evre hakkndaki tavrlar zerin
de gl bir etki yapt. Ortaaglann organik dnya gr ekolojik
daa _!O__ E1-e_[er sisteiiriiliapsyrau: carOlyn Merc-

res

___

61

hant'n bu durumu u szlerle dile getirir:

Canl bir organizma ve besleyip byten tarzndak_i}'.. im


g;;f [eskdeii] nsanlann eylelerini snrlayan_ ki!_ltiirel bir_ k
stlama olarak i grmt. Bir insan, nasl seve seve annesini
katletmez, altn karmakii-ni b;klanmimez y; da
onun bedenini ktrm etmezse... canl ve duygulu bir halde ta
savvur edilen yeryzne kar da tahri_> edii eylem_ler icra et
mek insann ahlaki davrann_n bir ihlali olarak grl. (17)

B kltrel kstlamalar bilimden peydahlanan mekanizasyon


(makinalama) sayesinde ortadan silindi. Mekanik bir sistem tar
zndaki Kartezyen _evren anlan, Bat kltrnn. ayrc nitelii
haline gelen doanrl_etiln.:i ve smrlmesi i_in ''.):,ilimsel" bir
cevaz temin etti. Gerekte Descartes'n kendisi, bilimin amacn do
aya eemen olmak ve onu kontrol altna almak olarak koyan Ba
con'n fikrini paylayordu; Bacon ise bilimsel bilginin "bizi doann
efendileri ve malikleri yapmak" (18) amacyla kullanlabileceini id
dia ediyordu.
Komple bir d.abili:_i aya kalkmak sureti,Y.le Descartes,
kendi 111e1!__l!.is_tik dnya g":ifln canl organizmalar da iine ala
catld__Ken_t_t.1,.ftki ve hayvanlar basit makinalar olarak
dnlmlerdi. _nsan ise, beyin merkezinde bulunn epifiz bezi
vastasyla bedenle balant iinde olan rasyonel bir ruhu (soul) ba
rndryordu. Ona kalrsa insar beeni bir hayvan-makinadan ayrt
edilemezdei:escartes cl organizmlarn otomatlardan baka bir
ey olmadklarn kantlamak amacyla beden hareketlerinin eitli
biyolojik iTevlerinin nasl mekanik ilemlere indirgenebileceini
uzun uun aklad. Bu ekilde o, insanlar grnte kendiliinden
hareketlerinin bysyle elendiren usta ii, "canlms" (life-like)
makinalanyla onyedinci yzyl barok zihniyetinden gl bir ekil
de etkilenmiti. adalarnn ou gibi Descartes da, bu otomat
lardan ve hatta onlarn bazsnn kendi kendilerini kurmalarndan
efsunlanmt. Otomatlarn ilemesini, kanlmaz bir biimde canl
organizmalarnkine benzetti: "Her eye karn bir ok deiik bi
imlerde kendi kendilerini hareket ettirme gcne sahip, batan
62

ayaa insan yaps olan ve yapay meneleri miller ve br benzer


makinalar olan saatlere bakyoruz ... Zanaatkarlarca yaplan maki
nalarla yalnz doann kompoze ettii eitli cisimler arasnda hibir fark grmyorum." ( 19)
zellikle saat yapm, Descartes zaman anlaynn etkisiyle
yksek bir mkemmeliyet dzeyine eriti ve bundan dolay saat
br otomatik makinalar iin sekin bir model oldu.. Descartes hay
vanlar, "arklar ve yaylardan mrekkep ... bir saatzetti.v.e
b.:;;a insan bedenini de dahil etti: "nsan vcudunu bir mak
I inde df!IB'.QXY.!!l,.:.:.J!!i.!!nCeJ!!.,'Ji:is_ta_lJ_i_r _aili.ml_ \_..bozu.k..bir saat,
salkl bir insanla da sala:n.;wr.!!.plm.u;.ir...!,at.ltYasl."
(2)
Descartes'n canl organizmalar gr hayat bilimlerinin gelii
mi zerinde kalc bir etki brakt. Canl organizmalar tekil eden
mekanizmalarn titizlikle tasvir edilmesi son yzyldr biyolog
lar, fizikiler ve psikologlarn en nemli grevi haline geldi. Kartez
yen yaklam zellikle biyoloji alannda ok baarl olmasna kar
lk, bilimsel aratrmann ynn de snrlanm oldu. Sorun, canl
organizmalar makina olarak ele almaktaki baarlarndan cesaret
bulan bilim adamlarnn, onlarn makinalardan baka bir ey olma
dklarna inanma eiliminde olmalaryd. Bu indirgemeci yanlgnn
birbirine zt sonular, zellikle bir saatin almasna benzetilen
insan vcudunun Kartezyen modeline bal doktorlarn bugnn
birok byk hastaln anlamalarna engel olduu tp biliminde
gzle grlr bir duruma gelmitir.
Sonu olarak bu, Descartes'n "olaanst bilim"iydi. zmle
yici dnce yntemini kullanan Descartes, btn doa olaylarn
tek bir mekanik esaslar sistemi erevesinde toplamaya alt.
Onun bilimi mkemmel olacakt ve verdii bilgi mutlak matematik
sel kesinlii salayacakt. Tabii ki, Descartes bu haris plann ta
mamlayamam ve kendi kendine biliminin eksiksiz olmadn
renmiti. Ama akl yrtme yntemi ve doa olaylar teorisinin ge
nel tasla son yzyldr Batl bilimsel dnceyi biimlemeyi
baarmtr.
Bugn her ne kadar Kartezyen dnya grnn snrllklar

63

btn bilimlerde ak bir hale geliyor ise de, Descartes'n genel zi


hinsel sorunlara yaklam yntemi ve dncesinin ak ve seiklii
deerini korumaya devam etmektedir. Kuantum teorisinde meka
nistik dnya grnn snrllklarn ve br alanlarda bu gr
devirmenin zaruretini vurguladm modern fizik zerinde verdi
im bir konferanstan sonra bir Fransz hayan rencinin heni "Kar
tezyen aklk" gstermekle kutlad an, bunu ok canl bir ekilde
dnmtm. Onsekizinci yzylda Montesquieu'nn yazd gibi,
"Descartes, kendisinden sonra gelenlere kendi yanllarn nasl bu
labileceklerini retti." (21)

*
* *
Descartes onyedinci yzyl bilimi iin, kavramsal bir at yarat
t, ama kendisinin kesin matematik yasalarca ynetilen mkemmel
bir makina eklindeki doa anlay mr boyunca bir vizyon olarak
kalmak zorundayd. O doa olaylar teorisinin genel taslan iz
mekten daha fazla bir ey yapamazd. Ka!ezyen ryay _gl:re_k)eti
ren ve Bilimsel Devrimi tamamlayan adam, Galileo'nun iild yl
r
olan-m deTngiltere'de doan Iac Newton oldu. Newton meka
nistik doa anlaynn tam bir tem-;tikselformlasyonunu ger
ekletirdi ve bylelikle Copernicus ile Kepler, Bacon, Galileo ve
Descartes'in almalarnn muazzam bir sentezini yapmay baar
d. Onyedinci yzyl biliminin baarlarn talandran Newtoncu fi.
zik, yirminci yzyla kadarki bir ok bilimsel dncenin zerine
oturduu temel olmaya devam eden matematiksel dnya teorisine
bir tutarllk getirdi. Newton'un matematii kavray adalar
nnkinden ok daha glyd. O kat cisimlerin hareketini tanmla
mak iin bugn diferansiyel hesap olarak bilinen ve Galileo ve Des
cartes'n matematiksel tekniklerini aan yepyeni bir yntem icat et
ti. Bu muazzam zihinsel baar, Einstein tarafndan muhtemelen
herhangi bir zamandan bak olarak tek bir bireyin att en b
yk adm" (22) eklinde vlmt.
Kepler gezegenlerin hareketlerine ilikin deneysel yasalar ast
ronomik izelgeleri incelemek suretiyle karm, Galileo ise den

64

cisimler yasasn kefetmek iin deha ii deneyler yapmt. New


ton, bu iki kefi, talardan gezegenlere kadar gne sistemindeki
btn nesneleri yneten genel hareket yasalarn formlletirmek
suretiyle birletirdi.
Efsaneye gre, bir aatan elma dtn grd zaman bir
denbire bir ilham imei parlad Newton'un kafasnda. O elmann,
gezegenleri gnee eken ayn g tarafndan yeryzne doru e
kildiini farketti ve bylece byk sentezinin anahtann ele geir
mi oldu. Daha sonra da yeni matematiksel yntemini, ekim gc
nn etkisi altndaki btn cisimler iin kesin hareket yasalarn
formlletirme ileminde kulland. Bu yasalarn nemi, evrensel
olarak uygulanabilir olmalarnda yatmaktadr. Bunlarn btn g
ne sisteminde geerli olduu bulundu, bunun sonucunda da Kar
tezyen doa anlayn dorulad grld. Gerekte Newtoncu ev
ren, kesin matematiksel yasalara uygun olarak ileyen koca bir me
kanik sistemdi.
Newton dnya teorisini Doga Felsefesinin Matematiksel Esasla
r (Mathemetical Principles of Natura[ Philosophy) adl eserinde
ok aynnth olara!t sundu. Latince zgn ad sonradan ksaltma
amacyla genellikle Principia eklinde kullanlan almas, iki
yzyldan daha uzun bir sredir doann doru tasviri olarak bilim
adamlarnn gznne aldklan kapsaml bir tanmlar, nermeler
ve kantlar sistemini kapsamaktadr. Yine Principia, Newton'un
matematiksel tasvir araclyla sistematik bir ilem olarak grd
her admda deneysel kantn eletirel deerlendiriliine dayal
deneysel ynteminin ak bir tartmasn da ierir.
Bir hipotezin tamam olaylardan kanmlanmaz; ve hipotezlerin
metafiziksel ya da fiziksel olduuna, gizil (occult) ya da mekanik
nitelikleri olup olmadna deneysel felsefede yer verilmez. Bu
felsefede tikel (particular) nermeler olaylardan kanlm ve
sonradan tmevanm yoluyla genelletirilmitir. (23)

Newton'dan nceki onyedinci yzyl biliminde, bu noktada iki zt


eilim vard; Bacon'n temsil ettii deneysel tmevarmsal yntem
ve Descartes'n temsil ettii rasyonel, tmdengelimsel yntem.

65

Newton Principia'snda tek bana ne salt sistematik yorumlama


olmakszn deneyleri, ne de gvenilir bir teoriye ulatracak deney
sel kant olmadan ilk ilkelerden yaplan tmdengelimi vurgulamak
yerine her ikntemin uygun bir sentezini yapt. Sistematik de
neyde Bacon', matematiksel zmlemede de Descartes' aan
Newton, bu iki eilimi birletirdi ve o gn bugndr doa biliminin
zerine dayand metodolojiyi ortaya kard.
Isaac Newton'n, bilimsel eserlerinden bir okuyuta anlalama
yacak karmak bir kiilii vard. O yalnzca bir bilim adam ve ma
tematiki olmak bir yana, hayatnn eitli dnemlerinde bir avu
kat, tarihi ve teolog olarak da sekin bir kimse idi ve gizli (occult)
ve batni (esoterik) bilgiye derinliine dalmt. Dnyay bir bulma
ca olarak gryordu ve bu bulmacann ipulannn sadece deneyler
araclyla deil, hatmi geleneklerin ifreli szlerinde de bulunabi
leceine inanyordu. Newton da tpk Descartes gibi, gl zihnini
evrenin btn srlann zmek iin dnmeye zorluyordu ve doal
ve hatmi bilime ilikin icelemelerini ayn younlukla bu konuya
uygulad. Cambridge, Trinity College'de Principa zerinde alr
ken, tam da ayn yllarda simya (alchemy), apokaliptik metinler, or
todoks olmayan teolojik teoriler ve muhtelif okklt konular zerine
ciltlerce, notlar alyordu. Bu hatmi yazlardan byk ounluu hi
bir zaman baslmad, fakat bunlardan kan sonu, Bilimsel Devri
min byk dehas Newton'un ayn zamanda "son byc" olduu
idi. (24)
Newtoncu evrenin sahnesi, btn fiziksel olaylarn zerinde vu
ku buld$ klidi geometrinin -boyutlu mekanyd. Bu, ierisin
de fiziksel yl eydaa geldii bamsz mutlak bir mekan,
br !lcluk_tu. Newton'un kendi szleriyle, "Daima benzer ve -hare
ketsiz duran, kendi dndaki her hangi bir eye baklmakszn ken
di doas iinde mutlak olan mekan." (25) Fizik dnyadaki b
tn __<jjmler, _addi dnyayl i!__bir ba lants olmaya n ve
gemiten g elecee imdi (hal) araclyla przszce akp gi
den ayn bir mutlak boyuta_, zamana dayanarak tanmlanmlar
d. "Mutlak, hakiki ve matematiksel zaman" diye yazyordu
Newton, "kendi bana ve kendi doas yardmyla d ndaki
66

hibir eye bakmadan tekbiimli olarak akar." (26)


Bu mutlak mekan ve mutlak zaman 'inde hareket eden New
toncu dnyann eleri maddi paracklard; btn maddenin ken
dilerinden yapld kk, kat ve yok edilemez nesneler. Newton
cu madde modeli atomistikti, ama Newtoncu paracklar, ayn mad
di cevharden yapl tamamen dnce rn olan modem atom fik
rinden farklyd. Newton maddeyi homojen olarak gsterdi; o iki tip
madde arasndaki fark atomlann farkl arlk ve younluklanna
dayanarak deil, daha az ya da daha ok youn atom ynlanna
dayanarak aklad. Maddenin temel yaptalar, ya ayn "mad
de"nin bileii olmal ya da bir nesnedeki maddi tzn (cevher) top
lam miktan o nesnenin ktlesini vermeliydi; baka durumlarda de
iik byklklerde olabilirdi.
Newton'un grne. gre paralann hareketine bir mesafe da
hilinde hemen etkisini gsteren ekim kuvveti neden oluyordu.
addi paracklar ve bunlann karlkl etkileiminden bamsz
olarak varolan paracklann i yaplan arasndaki ekim gleri
birbirlerinden temelden farkl bir yapdadrlar. Newton hem para
cklann, hem de ekim gcnn Tann tarafndan yaratldn ka
bul etti ve bylece daha ileri zmlemelere "gitmekten kurtuldu..
Optics adl kitabnda Newton, Tann'nn maddi dnyay yaratnn
nasl olduunu tasvir eden aydnlk bir tablo izdi:
Bana Tanr'nn balangta yaratma amacna uygun olarak,
maddeyi, baka zellikleri yannda, byklk ve ekillere sahip
kat, yekpare, sert, nfuz edilemez ve hareketli paracklar ha
linde dzenlemesi ve bunun, mekan iin de geerli olmas mm
kn grnyor; kat halde bulunan bu ilksel paracklar, bunlar
birletiren herhangi bir gzenekli cisimden karlatrlamaya
cak kadar daha serttir; hatta ylesin serttir ki, paralar asla
anmaz ya da paralanmaz; Tann'nn ilk yaratta bir olarak
yaratt eyi hibir doal g blemez (27).

Newtoncu fizikte btn fiziksel olaylar, karlkl ekimlerin,


yani yerekiminin gcyle (the force of gravity) meydana gelen
maddi paracklann hareketlerine indirgenmitir. Bir parack ya
da herhangi bir maddi nesne zerindeki bir gcn etkisi, klasik me-

67

kaniin esaslarndan elde edilen Newton'un hareket denklemlerin


ce matematiksel olarak tanmlanmtr. Bunlar, hareket halindeki
maddi nesnelere uygun olarak tasarlanm olan ve fiziksel dnyada
gzlemlenmi btn deiimlerin nedenini aklayaca dnlen
deimez yasalardr. Newtoncu anlaya gre tanr, balangta
maddi paracklar, bunlar arasndaki eltiiiien-ve -iemii hareket
yasalarn raratt. Bylece btn evren hareket etmeye balad ve o
gn bgdr dgimez yasalarca ynetilen bir makina gibi ileme
ye devam etti. Mekanistik
doa
anlay bylece, btnyle
neden.. .
.
-sel ve belirlenmi dev kozmik makina anlayyla kat bir determinhme sk skya b!}l9:m_ o.!._d_ Olan biten herey kesin bir nede
ne sahipti ve kesin bir soncu meydana g:erlrdistemdeki herhan
gi-bir parani:gelecei, eer durum herhangi bir zamanda btn
ayrntlaryla biliniyorsa, -ilkece- mutlak kesinlikle nceden tahmin
edilebilirdi.
Bu kusursuz dnya-makinas tasviri, dardan bir yaratcnn
varoiduunu im-aediyodj ilahi yasasn hukmran klmak sure
tiyle dunyay yukardan yneten monarik bir tanryd bJ_Jksel
olaylarkesinlikle ilahi (tanrsal) kaynakl olarak dnlmemiler
di ve bilimn byle- bir t;nrya inanmay gittike gletirmesiyle
birlikte ilahi (tanrsal) ola, kltrmzn anadamarnn karakte
ristii olan manevi boluu ardnda brakarak bilimsel dnya gr
nden btnyle uzaklat. Doann bu seklarizasyonunun felse
fi temeli ruh ve madde arasndaki Kartezyen aynm<b_,_ Bu aynnn
sonucu ofaraknyi, glemci ola insan asla hesaba katmakszn
nesnellikle--tanniiaiaffeii- iiekanik bir sistem olarak grld ve
doannbu _et nesnel bir taviri btn bilimin ideali oldu.
Onsekizinci ve ondokuzuncu yzyllar Newtoncu mekanii ola
anst bir baaryla kulland. Newton'un teorisi gel-git olaylarn
ve yerekimiyle bantl br deiik olaylan olduu kadar geze
genlerin, ay ve yldzlarn hareketini de en ince aynntlanna dek
aklayacak gteydi. Newton'un matematiksel dnya sistemi do
ru gereklik teorisi olarak kendisini hemen kabul ettirdi ve bilim
adamlar ile halk arasnda birbirine benzer byk bir coku yaratt.
Descartes tarafndan getirilmi olan kusursuz bir makina eklinde-

68

ki evren tablosu, imdi kananm bir olgu olarak grlyordu ve


bu tablonun sembol de Newton'du. Sir Isaac Newton hayatnn son
yirmi yln onsekizinci yzyl Londra'snda, zamannn en nl
adam ve Bilimsel Devrim'in aksal yce bilgesi olarak geirdi.
Newton'un yaamnn son dnemini anlatan bu szler bize, yzyl
mzda ona ok benzer bir rol oynayan Albert Einstein'n fotorafla
nn ve hakknda.bildiklerimizi hatrlatmaktadr.
Newtoncu mekaniin astronomideki nemli baarlanndan cesa. ret alan fizikiler, yine onu kullanarak gazlarn kesintisiz hareketi
ne ve elastiki cisimlerin titreimlerine kadar yaygnlatrdlar. So
nu olarak, s teorisini bile, snn atom ve molekllerin karmak
"salnml" (jiggling) hareketiyle enerji aa kardnn farkna
varlr varlmaz mekanie indirgendi. Bylelikle pek ok sya bal
olay, rnein bir svnn buharlamas ya da bir gazn snma dere
cesi ve basnc, saf mekanistik bak asndan anlalabilirdi.
Gazlarn fiziksel davrannn incelenmesi John Dalton'un muh
temelen btn kimya tarihindeki en nemli adm olan nl atomik
(yap) hipotezini formlletirmeye gtrd. Dalton parlak ve renkli
bir hayal gcne sahipti ve gaz karmlannn zelliklerini, atomla
rn geometrik ve mekanik modellerinin yardmyla aklamaya a
lt. Onun balca varsaymlar btn kimyasal elementlerin atom
lanndan meydana geldii ve verili bir elementin atomlarnn birbi
rine tamamen benzer olduu; fakat ktle, byklk ve nitelikleri
bakmndan bunlann bir dier elementten farkl olduuydu. (*) On
dokuzuncu yzyl kimyaclar, Dalton'un hipotezlerini kullanmak
suretiyle yirminci yzylda fizik ve kimyann kavramsal birleimini
kolaylatran kesin bir atomik kimya teorisi gelitirdiler. Bylece
Newtoncu mekanik makroskopik cisimlerin tasvirinin ok tesine
gemiti. Is ve ses fenomenleri de dahil olmak zere kat, sv ve
gazlarn davran, ilksel maddi paracklarn hareketine baklarak
baanyla akland. Onsekiz ve ondokuzuncu yzyllarn bilim
(*) Yani bir elementi baka elementten ayrd eden ey, atomlannn yapsy
d, atomlar arasndaki temel fiziksel aynlk, ise onlarn arlklanyd.
(ev.)

69

adamlan iin mekanistik modelin bu akl almaz baans, doa olay


larnn nihai teorisi olan Newtoncu hareket yasalarna ve Newton
mekaniine gre ileyen, gerekteyse koca. bir mekanik sistem ek
lindeki evrene olan inanlarn teyid etmiti.
Her ne kadar btn ondokuzuncu yzyl boyunca atomlarn ni
teliklerini fizikilerden ok kimyaclar aratrmlarsa da, klasik fi
zik maddenin kat ve sert yap talan anlamndaki Newtoncu atom
lar dncesine bal kald. Bu imge hi kukusuz fiziin "kat bi
lim" (hard science) olarak n yapmasna ve ona dayal "kat tekno-.
loji"nin gelitirilmesine katkda bulundu. Newtoncu fiziin kar
konulmaz baans ve bilimsel bilginin kesinliine olan Kartezyen
inan, kltrmzde dorudan doruya kat bilim ve kat teknoloji
zerinde srarla durulmasna neden oldu. Ancak yirminci yzyln
ortalanna kadarki kat bilim fikrinin, almas gQJ"eken bir paradig
ma olan Descartesc-Newtoncu paradigmann bil' paras olduu
gzle grlr hale geldi.
Onsekizinci yzylda mekanistik dnya grnn kesin olarak
yerlemesiyle birlikte doal olarak fizil: btn bilimlerin temeli du
rumuna geldi. Eer dnya gerekten bir makinaysa, onun nasl a
ltn renmenin en iyi yolu Newtoncu mekanie ynelmektir.
Bylece, daha sonra kendilerine Newtoncu fizii model alan onsekiz
ve ondokuzuncu yzyl bilimleri, Kartezyen dnya grnn ka
nlmaz bir sonucuydu. Gerekten Descartes, fiziin kendi doa an
layndaki temel rolnn pekala farkndayd. "Btn felsefe", di
yordu Descartes, "bir aaca benzer. Kkleri metafizik, gvdesi fizik
ve dallan btn dier bilimlerdir." (28)
Descartes fizik, astronomi, biyoloji, psikoloji ve tbba mekanistik
bir yaklaimn ta,slan _izdi,j)nsekiini yz1 dnrleri. bu
program, insan doas ve toplumla ilgili bilimlere Newtoncu meka
nigin ilkef;rini uygulamak suretiyle daha ilen gtrdler. Henz
yeni ortaya km olan sosyal bilimler byk bir coku yaratt ve
hatta onlan savunanlardan bir ksm bir "toplumsal fizik" kefettik
lerini iddia etti. Newtop.cu evren teorisi ve insani_ sort:nlara rasyo
nel yaklama olan inan, onsekizinci yzylda orta snflar arasn
da ylesine hzla yayld ki, btn a "Aydnlanma a" adn al70

d. Bu gelimedeki baskn ahsiyet, onyedinci yzyln sonunda ya


y;;.lanan en nemli eserlerin sahibi John Locke idi. Descartes ve
Newton'dan kuvvetli biimde etkilenen Locke'un eseri, onyedinci
yzyl dncesi zerinde kesin bir etki yapt.
Newtoncu fizii izleyen Locke, temel yap t:_lan. i111ianl!c9l:_n
atomTu..iTi-tOpim-teorisi geliti_rdiJ)zkiler nasl gazlarn zellik
lerini, onun
atom ya da molekllerinn hareketine incfirgei{yse,
--- -- -Locke da toplumda .s:zlemledii kalplan bireylerin davranna indimey;Bunun onucunda o tek tek: insanolunun ilk do
asn incelemeyeyneld ve ardndan da insan doasnn ilkelerini
elin?1k _ ili'..a_s_l sonlan uiguiamya il_t_. Lk-'un-nsan
dosasna ilin._l- r_i. btn bilginin duyusal allani-aya
ba_l!_.!_d__un!!_.Jle sren nceki filozoflardan birine_.J'homas Iiob
bes'a dayanyordu ..Locke. bu bilgi teorisini benimsedi ve_ nl bir
benzetmeyle insan zihnini doutan (gelen) bir tabula rasa'ya (bo
levhaya>
benzetti; bu: duyudenJi aracyla elci edilen bilginin,
-zerin kaydedildii btnyle l>o _bir kat. Bu tasarm siyasal
felsefe zerinde olduu kadar, klasik psikolojinin iki ana okulu olan
davranlk ve psikanaliz zerinde de gl bir etki yaratt,_J..oc
ka g_re bt_insnlar -onun ifadesiyle "btn erkekler"(*)- do
utan eit olup yetimeleri
- bakmndan
- - - - btnyle evrelerine baIdr1aJ":Lock insar doas teorisini toplumsa! la,disele!: uygu_larken
toplumu ynet!l. doAa, ya_salnn _fizik evreni yneter_r.a_sala.ra
bezedii inancmdan yola kmt. Nasl gazn iindeki atm.lar
dengeli bir durum kurabiliyorsa, ayn ekilde tek tek insanlardan
bir "doa durumu" toplum iinde kurulabrlirdi. Bunun n hkme
tin grevi, insanlara yasalarn zorlamak deil, daha ok herhangi
bir hkmet kurulmadan nce varolan doa yasalarn kefedip uy
guamakt. Lcke'a gre bu do_a_yasalan mlkiyet hakkn olduu
kadar_ btn bireylerin zgrlk y_e_itli:ini cle)_rir l_c-1.!?-'!!!lar bir
insann emeinin semeresidirler. .

--

---

--

(*) Burada "btn erkekler" ifadesi ngilizcede ayn zamanda "btn insan
lar" anlamndadr. {ev.)

71

Locke'un fikirleri Aydnlanmann deer sistemine temel olutur


du ve modem ekonomik ve siyasal dnce zerinde kuvvetli bir et
ki yapt. Bireycilik, mlkiyet haklan, serbest pazarlar ve temsili
hkmet fikirleri (ki hepsi de Locke'a aittirler), Thomas Jeffer
son'n dncesine nemli lde katkda bulunmu ve Bamszlk
beyannamesi ile Amerikan Anayasasna yansmtr.
Ondokuzuncu yzylda bilim adamlar evrenin mekanistik mo
delini fizik, kimya, biyoloji, psikoloji ve toplum bilimlerinde ileme
ye devam ettiler. Sonuta, Newtoncu dnya-makinas giderek ok
daha karmak ve ustalkl bir yap haline geldi. Ayn zamanda
Newtoncu modelin besbelli snrllklar onlar yeni keiflere ve yeni
dnme biimlerine zorlad ve yirminci yzyln bilimsel devrimle
rine zemin hazrlad.
Ondokuzuncu yzyldaki gelimelerden birisi, yeni tipte bir g
gerektiren elektrik ve manyetik olaylarn keif ve icadyd ve bu,
mekanistik model tarafndan yeterli biimde ifade edilemiyordu.
nemli adm Michael Faraday h rafndan atld ve Clerck Maxwell
tarafndan -ilki, bilim tarihindeki en byJk deneycilerden biri, ikin
cisi ise deerli bir teorisyendir- Faraday ve Maxwell elektrik ve
manyetik glerin etkilerini incelemekle kalmayp bir adm daha
atarak bu gleri bulularnn temel konusu yaptlar.
GJi _kaamn ok daha inceltilmi g alan kavramyla dei
tiren bu iki fiziki, alanlarn kendi gereklikleri bulunduunu ve
maddi cisimlere herhangi bir efns yapmadan incelenebileceini
ispatlayarak Ne.wto:::u fizii dliei.rbaaran ilk insanlar oldula"r.
Elektrodinamik ad verilen bu teori, gerekte dalgalar eklinde
uzaL_iinde ok sratle yol alan_!fJ (alternating) bir elektro
manyetik alan ola___:n.Jarkna varlmasyla en st noktasna
ulat. Bu geni kapsaml deiimlere karn Newtoncu mekanik,
btn fiziin esas olma konumunu korudu. 1'4axwell alanlan me
ka_nik ifadelerle aklamaya alt. Ke}!di bulu_l;!!!_Un SO[!!an
e:__(e9-.iQ del!ilen___!>_rtamn ve et_erin elastiki dalgalan olan elektro
manetik dalgalarn, youn k_ altndaki mekanik basn durumla
r eklinde yorumlad. Bunun yansra o, bu teorinin pek ok meka
nik yorumlanni da yapt ve teorisindeki temel birimlerin alail'ar
72

olup mekanik modeller olmadn sezgisel olarak bilmesine ra


men, bunlarn hibirini gerekten ciddiye almad. Bu tavr, esirin
varolmadn ve elektromanyetik alanlarn bo uzay ierisinde
kendi dorultularnda hareket eden ve mekanik olarak aklanama
yan fiziksel varlklar oldui'lnu beyan ederek yzylmzda bu gere
i aka kabul eden Einstein'a da sirayet etti.
Elektromanyetizm, tabiat hadiselerinin nihai teorisi olarak
Newtoncu mekanii tahtndan indirmek suretiyle Newtoncu dnya
makinas tasarmn aan ve yalnz ondokuzuncu yzyla deil, b
tn gelecek bilimsel dnceye de egemen olan yeni bir dnce
eilimi dourdu. Bu, deimeyi, bymeyi ve gelimeyi de iine
alan evrim fikriydi. Fosillerin dikkatle aratrld jeolojiden doan
evrim fikri, bilim adamlarn, yeryznn mevcut durumunun son
suz zaman peryodlar boyunca doa glerinin etkisiyle meydana
gelmi kesintisiz bir gelimenin sonucu olduu dncesine srk
ledi. Ama ok gemeden jeologlardan bakalar da buna dayanarak
dnmeye baladlar. Immanuel Kant ve Pierre Laplace'n ayn
zamanda ortaya attklar gne sistemi teorisi evrim dncesine
ya da gelime (fikrine) dayalyd. Evrimle ilgili kavramlar Hegel ve
Engels'in siyasal felsefesi iin ok nemliydi; !irler ve filozoflar da
hil btn ondokzu.n&_u_yJ... 9Jq_{!?ecoming)
sorunuyla ok derind;;_ ilgilenmitir.
Bu dncr evrimci dncenin en kesin ve en uzak -vadeli
formlletirmesine, yani biyolojideki trlerin evrimi teorisine zihin
sel bir zemin hazrlad. Antik tabiat filozoflarndan bu yana "byk
olu zinciri" dncesi daima gznnde tutulmutur. Bununla bir
likte, en stte Tanryla balayan ve meleklere, insanlara, hayvanla
ra, hayatn daha aa formlarna derece derece inmekte olan bu
zincir, statik (duraan) bir ekilde tasarlanmt. Trlerin says
dondurulmu; onlar yaratldklar gnden beri deimemiti. B
yk botaniki ve tasnifi Linnaeus'un ifade ettii gibi, "Biz yarat
c'nn ellerinden ifter ifter ve eitli trler (eklinde) yaratldk."
(30) Bu biyolojik trler gr btnyle Yahudi-Hristiyan reti
siyle uyuuyordu ve Newtoncu dnya iin paha biilmez bir uygun
luktayd.

73

Kesin deiim ondokuzuncu yzyl balannda Jean Baptiste La


marck'la geldi; ylesine etkileyici bir deiimdi ki bu, onu, zaman
mzn en derin ve en kapsaml dnrlerinden Gregory Bateson
Copernicus Devrimine benzetti:
Muhtemelen tarihteki en byk biyplog olan Lamarck, aklama
merdivenini yukandan aaya doru evirdi. O evrimin, tek
hcreli hayvanla baladn ve insana doru ilerleyen bir dizi
dnmler olduunu syleyen adamd. Onun tersine evirdii
taksonomi (tasniO her hangi bir zamanda vuku bulmu en ar
tc baanlardan biridir. Bu (haan) Copernicus'un astronomide
baard devrimin biyoloji alanndaki mtekabiHdir (31).

Lamarck, evrenin etkisiyle en ilkel, en basit formlardan inkiaf et


mi btn canl varlklara dayanarak tutarl bir evrim teorisini ne
sren ilk kiiydi. Geri Lamark teorinin ayrntlan daha sonradan
terkedilmek zorunda kalnacakt, ama ilk nemli adm atlmt.
Bir mddet sonra Charles Darwin bilim adamlarna herhangi
bir kukuya yer brakmayan biyolojik evrim lehinde gl kantlar
salad. O modern evrimci dncenin ke talan haline gelmi
olan tesadfi deiim (chance variation) -imdi tesadfi mutasyon
olarak bilinir- ve doal ayklama kavramlarna dayanarak bir ak
lama daha ileri sryordu. Darwin'in Trlerin Kkeni (Origin of
Species) adl heybetli kitab, hem eski (evrimci) dnrlerin fikir
lerinin sentezini yapt, hem de daha sonraki btn biyolojik dn
ceyi ynlendirdi. Bu kitabn hayat bilimlerindeki rol, iki yzyl n
ce fizik ve astronomide Newton'un Principia'snn oynad role
benziyordu.
Biyolojik evrimin kefi, bilim adamlarn, yaratcnn ellerinde
her ynyle biimlenip yorularak meydana gelmi bir makina ek
lindeki Kartezyen anlay terketmek zorunda brakt. Kartezyen
anlayn yerine evren, bir inkiaf ve en basit formlardan karmak
yaplara doru gelimi srekli deien bir sistem eklinde tasvir
edildi. Bu yeni dnme tarz hayat bilimlerinde inceden inceye i
lenirken fizikte de evrimci kavramlar ortaya kmt. Bununla bir
likte, madem ki biyolojideki evrim artan dzene ve karmakla
doru ilerleyen bir hareket anlamna geliyordu, fizikte de tamamen

74

zt bir anlama, artan kankla (disorder) doru bir hareket anla


mna gelmeliydi.
Newtoncu mekaniin, svlar ve gazlan karmak mekanik sis
temler olarak ele almay s olaylannn aratnlmasna uygulamas,
fizikilerin, termodinamii "karmakln bilimi" olarak formlle
tirmesine neden oldu. Bu yeni bilimin ilk byk baars, en temel
fizik yasalarndan enerjinin sakm yasasnn kefi oldu. Bir sre
ierisinde bulunan toplam enerjinin her zaman korunduunu bildi
rir bu yasa. Enerji en karmak yolla ekil deitirebilir, ama hep
ayn kalr. Fizikilerce buhar makinalannn ve br s-retim ma
kinalarnn almalarndan elde edilen bu yasa-ayn zamanda ter
modinamiin ilk yasas olarak da bilinir.
Bunu termodinamiin ikinci yasas olan enerjinin israf (dissi
pation) yasas izledi. Bir sre iinde gereken toplam enerji daima
sabit kald halde s, srtnme ve benzeri.israflarla yararl enerji
miktar gittike azalmaktadr. kinci yasa ilk kez Sadi Carnot tara
fndan s reteleri (thermal engines) teknolojisi terimleriyle for
mlletirildi, ne var ki ok gemeden daha geni bir anlam olduu
farkedildi. Fiziin alanna, geri dndrlemez (irreversible) sre
ler ve zaman dncesini soktu bu yasa. Termodinamiin ikinci ya
sasna gre, fizik hadiselerde belirli bir eilim bulunmaktadr. Me
kanik enerji s ierisinde deersizlenmekte (israf olmakta) ve tam
oarak geri dndrlememektedir; scak ve souk su kartrld
zaman sonu lk su olacak ve her iki sv bir daha ayntnlamaya
caktr. Yine ayn ekilde, bir torba beyaz kum ile bir torba siyah
kum kantnldnda, gri kum ortaya kacak ve daha fazla kar
trdmzda daha tek biimli bir gri renk oluacak, ama biz iki ayr
trden kumun varolduunu normal olarak gremeyeceiz.
Btn bu srelerin ortak yan belli bir dorultuda -dzenden
dzensizlie doru- yol almalardr ve bu termodinamiin ikinci ya
sasnn en genel formlasyonudur. Herhangi bir fiziksel sistem dur
madan artan dzensizlik drulfosunda ilerleyecektir. Yzyln or
talannda, fiziksel sistemlerin evrimindeki bu yn matematiksel
olarak ifade etmek iin Rudolf Clausius "entropi" dedii yeni bir ni
celii ne srd. Bu terim dnm ya da evrime (karlk) Yunan-

75

ca "enerji" ve "tropos" szcklerinin birlemesinden meydana gelir.


(En+tropy). Nitekim entropi, fiziksel bir sistemin evrim derecesini
len bir niceliktir. kinci yasaya gre yaltlm bir fiziksel siste
min entropisi artmaya devam edecektir ve bu evrim artan dzensiz
likle birlikte ilerledii iin entropi de dzensizliin bir lt olarak
kabul edilebilir.
Entropi kavramnn ve termodinamiin ikinci yasasnn bu for
mlasyonu, ondokuzuncu yzyl fiziine yaplm en deerli katk
lardan biriydi. Zamann ak ynn iaretleyen fiziksel sistemler
deki entropi art, Newtoncu mekaniin yasalannca aklanamad.
Bu durum Ludwig Boltzmann ek bir kavram, olaslk kavramn
ne srp konuyu aydnlatncaya dein mphemiyetini korudu.
Olaslk teorisi yardmyla karmak mekanik sistemlerin davran
istatistik yasalanna dayanarak tanmlanabildi ve istatiksel meka
nik olarak bilinen termodinamik salam bir Newtoncu temele otur
tulabildi.
Boltzmann termodinamiin ikinci yasasnn bir istatistik yasas
olduunu kantlad. Bu yasann baz ilem!erin meydana gelmesini
-rnein, mekanik enerji iindeki s enerjisinin kendiliinden ba
ka bir enerjiye dnmesini- onaylamamas bu ilemlerin imkansz
olduklarn deil, yalnzca an derecede zor olduklarn gsterir.
Birka moleklden ibaret olan mikroskopik sistemlerde ikinci yasa
muntazaman ihlal edilmektedir; fakat ok sayda molekl ieren
(*), makroskopik sistemlerde sistemin toplam enerjisinin artaca
olasl, kesindir. Bylelikle ok sayda molekl bir araya getiren
herhangi bir yaltlm sistemde entropi -ya da dzensizlik- sistem
sonunda "s lm" olarak bilinen en yksek entropi durumuna
ulancaya kadar artmaya devam edecektir; bu durumda btn faa
liyet durmu, btn madde eit biimde dalm ve eski s derece
sine varmtr. Klasik fiziin anlad (mekanik) evren bir btn
halinde byle bir maksimum entropiye doru gidecektir; o ktye
{*) rnein, havann her santimetre kp hazan on milyar milyar (10 19) mo
lekl iine alr.

76

gitmektedir ve eni konu vuku bulacak olan bir aksaklkta un ufak


olacaktr.
Kozmik evrenin bu dehetli tasviri, durmadan artan karmakl
a, dzensiz olandan dzene doru bir evrim geirmi olan canllar
dnyasn gzlemleyen biyologlarn evrim dncesine taban taba
na zttr. Fizikte evrim kavramnn ortaya kmas bylece Newton
cu teorinin bir baka snrllna k tuttu. Tesadfen hareket
eden kk bilardo toplarna benzer bir sistem eklindeki mekanis
tik evren anlay, hayatn evrimine uygulandnda ok basit kal
maktayd.
Ondokuzuncu yzyl sonlarnda Newtoncu mekanik, doa olay
larnn ana teorisi roln yitirmiti. Maxwell'in elektrodinamii ve
Darwin'in evrim teorisi ak,;a Newtoncu modeli aan kavramlar
getirmi ve evrenin Descartes ve Newton'un tasarladndan ok
daha karmak olduunu gstermiti. Yine de btn doa olaylarm
aklamakta yetersiz kalan Newtoncu fizii belirleyen ana dnce
lerin, hala doru olduuna inanlyordu. amzn ilk otuz yl bu
durumu kkten bir ekilde deitirdi. Grecelik (izafiyet) ve kuan
tum teorileriyle en yksek noktasna erien fizikteki iki gelime,
Kartezyen dnya grnn ve Newtoncu mekaniin btn temel
teorilerini yerle bir etti. Mutlak uzay ve zaman fikri, temel sabit
paracklar, temel maddi cevher, fiziksel olaylarn tam anlamyla
nedensel yaps ve doann nesnel tasviri kavramlarnn hibiri, fi
ziin gnmzde ulat yeni alanlara dek geniletilemedi.

77

3. YEN FZK

Modern fiziin temelinde olaanst bir adamn zihinsel baar


s yatar: Albert Einstein. kisi de 1905 ylnda baslan iki makale
siyle Einstein, bilimsel dncede iki devrimci eilim balatt. Biri
zel grecelik (izafiyet) teorisi bryse kuantum teorisinin karak
teristii haline gelen elektromanyetik radyasyona yeni bir bak
tarz olan atomik fenomenlere ilikin teorisiydi. Kuantum teorisi
nin tamam, son yirmi yl iinde gl bir grup fiziki tarafndan ol
duka ilenmiti. Bununla birlikte grecelik teorisi hemen fama
men Einstein'in kendisi tarafndan ina edilmiti. Einstein'in bilim
sel eserleri, yirminci yzyln balangcn simgeleyen zihinsel (en
tellektel) kitabelerdir.
Einstein, tabiatn temelde uyumlu (ahenkli) olduuna kesin bir
biimde inanyordu ve tm bilimsel yaam boyunca en derin ilgisi
fiziin birletirilmi bir temelini kurmakt. O klasik fiziin iki ayn
teorisinin, elektrodinamiin ve mekaniin ortak bir atsn.kura
rak bu amacna doru ilerlemeye balad. Bu at zel grecelik teo
risi olarak bilinmektedir. Klasik fiziin yapsn birletirip tamam-
lamakla kalmayan bu teori, ayn zamanda geleneksel uzay ve za
man kavramlarnda meydana gelen kktenci deiimleri de kapsa
m, bylece de Newtoncu dnya grnn temellerinden birinin
ayan kaydrmt. On yl sonra Einstein zel grecelik teorisinin

79

atsn, ekim gcn (gravity) de ierecek biimde genileten ge


nel grecelik teorisini ortaya att. Bu, uzay ve zaman kavramlarnn
deiime uratlmasyla baarlmtr.
Yirminci yzyl fiziinde meydana gelen br en byk gelime,
atomlarn deneysel olarak aratmlmasnn bir sonucuydu. Yzyln
dnmnde fizikiler, klasik fiziin terimleriyle aklanamayan,
aralarnda X-nlan ve radyoaktivitenin de olduu, atomlarn yap
syla ilgili pek ok olay kefettiler. Bu fenomenler, youn inceleme
lere konu olmalarnn yansra, maddenin derinlerine d.aha iyi n-
fuz etmeye imkan veren yeni aralar olarak kullanldlar. rnein,
alfa ad verilen radyoaktif maddelerden kan paracklar, atomun
i dnyasn aklamada kullanlan atom-alt byklkte son-hzla
hareket eden mermiler olarak tasarlanmlard. Onlar atomlar ha
. rekete geirmeyi baardlar ve onlarn hareketlerinde vuku bulan
sapmalardan atomlarn yaps hakknda (elverili) sonular elde et
tiler.
Atom ve atom-altnn bu kefi, bilim adamlarn, dnya grle
rinin temellerini kertecek garip ve umulmadk bir gereklikle te
masa geirdi ve onlar tamamen yeni bir ekilde dnmeye zorla
d. Daha nceki herhangi bir zamanda bilimde vuku bulmam em
salsiz bir olaydr bu. Copernicus ve Darwin'inkiler gibi devrimler
pek ok insan aknla drecek kadar genel evren anlayna
ilikin derin deiimler dourmulard, ama kullandklar yeni kav
ramlar anlamak o kadar g deildi. Fakat fizikiler, ilk olarak
yirminci yzylda evreni anlama kudretlerine kar bir dizi meydan
okumayla karlatlar. Her seferinde, atom deneyi esnasnda doa
ya bir soru yneltmiler ve doa (buna) bir paradoksla cevap ver
miti, onlar durumu daha ok aklamaya altka paradokslar
daha da keskinleiyordu. Bu yeni gereklii kavrama mcadelele
rinde "bilim adamlar, g bela da olsa, temel kavramlarnn, dilleri
nin ve btn dnme yntemlerinin, atom olayn tanmlamaya
uygun dmediinin farkna vardlar. Onlarn sorunlar salt zihin
sel olmak bir yana, Werner Heisenberg'in parlak bir ekilde tanm
lad gibi, youn bir cokuyu ve varolusal deneyimi de kapsyor
du: "Bohr ile gece yanlarna kadar uzun saatler boyunca devam

80

eden tartmalar hatrlyorum; bir akam tartma bittikten sonra


yalnz bama yaknlardaki parka bir yry iin gittiimde u so
ruyu kendi kendime defalarca sordum: Doann, atom deneylerinde
bize grnd kadar sama olmas mmkn myd?" (1)
Atom fiziinin temel bir yn olarak karlatklar paradokslar
kabul etmeleri ve paradokslarn, atom olaylarn klasik kavramlara
dayanarak tanmlamaya altklar zaman ortaya .ktn farket
meleri fizikilerin uzun bir zamann ald. Fizikiler doru sorular
sormay v.e elikilerden kanmay renmeye balad; ilk ren
dikleri eydi bu. Heisenberg'in dedii gibi, "Onlar bir yolunu bulup
kuantum teorisinin ruhuna nfuz ettiler" (2) ve sonuta bu teorinin
kesin ve tutarl bir matematiksel formlasyonunu elde ettiler. Ku
antum teorisi ya da bir baka deyile kuantum mekanii, aralarn
da Max Planck, Albert Einstein, Niels Bohr, Louis de Broglie, Er
win Schrdinger, Wolfgang Pauli, Werner Heisenberg ve Paul Di
rac'n da bulunduu uluslararas bir fizikiler topluluunca yzyln
ilk otuz yl ierisinde formlletirildi. Bu adamlar, modern bilimin
en heyecan verici dnemlerinden birini, yalnzca deerli zihinsel
al-verii deil, ayn zamanda bilim adamlar arasndaki derin ki
isel dostluklara olduu kadar dramatik beeri atmalata da ta
nk olunan bir dneme damgalarn vurmak zere ulusal snrlar
ap g birlii yapmlard.
Kuantum teorisinin matematiksel formlletirmesinin tamam
lanmasndan sonra bile teorinin kavramsal atsnn kabul edilmesi
kesinlikle kolay olmad. Kuantum kavramnn fizikilerin gerekli
e bak zerindeki etkisi gerekten tahrip ediciydi. Yeni fizik;
uzay, zaman, madde, nesne (object), neden ve etki kavramlarnda
derin deiimleri gerektirmiti; nk bu kavramlarn byk bir
ok eklinde deimeye balamas, dnyay deneyleme biimimiz
iin son derece nemliydi. Yine Heisenberg'in szlerini aktaryoruz:
"'Modern fizikteki yeni gelimelere kar oluan iddetli tepki, an
cak, fiziin halihazr temellerinin sarslmaya baladnn farkna
varlmasndan sonra anlalabilir ve bu sarsnt bilimden, kesilip
atlmas gereken zeminin farkna varlmasna neden oldu." (3)
Einstein ayn oku fiziin yeni kavramlaryla'karlat zaman

81

yaam ve duygularn Heisenberg'inkine ok benzeyen szlerle di


le getirmiti: "Btnyle iflas eden fiziin teorik temelini bu (yeni)
bilgi (tipi) ne uygun hale getirmek iindi btn abalann. Bu, za
ten sabit bir temele oturmayan bir binann altndan temelinin eki
lip alnmasna benziyordu." (4)
Modern fizike yaratlan gereklik kavramlanmzdaki devrimsel
deiimlerden, tutarl bir dnya gr domak zeredir. Bu gr
btn fizik camiasnca paylalm deildir, ama varl, kendi bi
limlerine duyduklar ilgi, aratrmalarnn teknik yanla.rn am
olan pek ok nde gelen fiziki tarafndan tartlm ve etraflca i
lenmitir. Bu bilim adamlan, modern fiziin felsefi etkilerine derin
den bir ilgi duyarak, gerekliin doasn daha doru olarak anla
malarna imkan salayacak ak-grl bir yaklamla almak
tadrlar.
Mekanistik Kartezyen dnya grnn tersine, modrn fizik
ten doan bu dnya gr organik, btncl ve ekolojik gibi terim
lerle nitelenebilir. Bu, genel anlamda sistemler teorisi, bir baka
deyile bir sistemler gr olarak adlandrlabilir (5). Evren artk
ok sayda nesnelerin bir araya geldii bir makina eklinde tasar
lanmaz; bunun yerine o, paralan birbiri ile zden ilikili olan ve
ancak kozmik bir srecin kalplan eklinde anlalabilen blnmez,
dinamik bir btn olarak tasvir edilmelidir.
Modern fiziin bu dnya grn belirleyen temel kavram!ar
aadaki sayfalarda ele alnmtr. Bu dnya grnn mistik ge
leneklerce savunulan grlerle, zellikle de Dou mistisizminin
grleriyle ne tarzda ilikili olduunu ortaya koyan The Tao of
Physics'te aynntlanyla dile getirdim. Benim gibi, mphem, gizil
ve son derece bilimsel olmayan eyleri mistisizm sanan bir gelenek
iinde yetien pek ok fiziki, dncelerini mistiklerinkilerle kar
latrdklarnda arplp kalmlard. (6) ok kr ki, bu tavr bu
gn deimektedir. Nitekim Dou dncesi nemli sayda insann
ilgisini ekmeye balad ve artk ona alay ya da kukuyla baklm
yor, mistisizmin varl bilimsel topluluklar iinde de ciddiye aln
yor. Artan sayda bilim adam, mistik dncenin ada bilimin
teorileriyle tutarl, uygun bir felsefi arkaplan salayacann bilin-

82

cindeler; insanlarn bilimsel keiflerinin onlarn manevi hedefleri


ve dini inanlaryla kusursuz bir uyum iinde olabilecei bir dnya
anlay demektir bu.
an balarnda atomlarn deneysel yollarla aratrlmas, san
sasyona! ve btnyle beklenmedik sonular ortaya kard. Eski
teorinin blnmez ve kat paracklar olan atomlar, iinde son de
rece kk paracklarn -elektronlarn- ekirdein evresinde dn
d geni uzay blgelerini tekil eden eylere dnt. Birka yl
sonra kuantum teorisi ortaya kard ki, atom-alt paracklar -e
kirdekte bulunan elektronlar, protonlar ve ntronlar- klasi.!_ fizjin
blnmez nesnelerine_ I!!_te benzemm.k_t_elir,_M_addnin b atom
alt birimleri, ikili (dual) bir grnme sahip olan tamamen soyut
varhkiardr. Ne kadar inceden inceye bakarsak bakalm, (bu atom
attbirimler) kim zaman paraclffar; kiinl ele dalgalar ;klinde g
rnmekte olup (onlarn>lii. ikili tahiian,_eiektromanyetik dalga
arYa da parackiar eklini alabilen kt;ortaya kmaktadr. Ik
paracklar.na ilk.in Einstein tarafndan -"kuantum teorisi"nin k
keni olan- "kuanta" ad verilmi olup, imdilerde fotonlar olarak bi
linmektedir.
Madde ve n bu ikili yaps ok gariptir. Bir eyin hem bir
parack, yani ok ufak bir hacime sktrlm bir varlk, hem de
uzayn byk bir blmne yaylm bir dalga olabileceini kabul
etmek imkansz grnyordu. stelik, fizikilerin tam da kabul et
mek zorunda olduklar ey buydu. Durum umutsuz bir biimde pa
radoksal g;;'kyordu, ta ki "parack" ve "dalga" terimlerinin,
tom olaylarnn tanmlanmas iin uygun olmayan klasik kavram
lara atfta bulunduu farkedilinceye kadar. Bir elekgp!! nJ>ir..J!.f!!'
ncktr, ne de bir dalga; ancak kimi artlarda pams.l>_a__a
artlardaysa <"!.!gams bir dy:an gstEr!i!!: Bir pa!:!'-_ola:-
hareket ederken parack yaps hesabna dalga yapsn harekete
ceirmeye-muktecHrdir ya da ters; bylece i>.aracktan d;lgaya,
dalgadan <fa paraca sre!ilCdniiii[l!lr g_iJi.r. u anlamda ki,
ne efektriiin -ne de herhangi bir baka atomik "nesne"nin, evre
H nden "kopukhff ze}1ii_ ol.n)_.z_,. Sergiledii .._paracnsya da
llgams- zllikler den.eysel duruma_, )'!_li O!l_k:Edis_i_yl_ E etkile-

83

me:_! aygta l olt. (7)


Heisenberg'in en byk baars, kesin bir matematiksel form
iinde klasik kavramlarn snrllklarn dile getirmesidir ki, bu be
lirsizlik ilkesidir. Bu, klasik kavramlarn atom olaylarna uygula
nabilme derecesini belirleyen bir matematiksel bantlar kmesin
den ibarettir; bu bantlar atom dnyasnda beeri hayal gcnn
snrlarn gsterir. Atom olaylarn tanmlamak amacyla -para
ck, dalga, pozisyon (konum), hz gibi- klasik kavramlar ne zaman
kullanrsak kullanalm, karlkl iliki iindeki kavram ya da gr
nmlerin ikili bir yapda olduklarn ve kesinkes bir arada tanmla
madklarn farkederiz. Tasvirimizde. daha ziyade bir ynn vurgu
lanmas br yn belirsiz klar ve bu ikisi arasndaki kesin ban
t, belirsizlik ilkesince tayin edilmitir.
Klasik kavram iftleri arasndaki bu banty daha iyi kavra
mak iin Niels Bohr, btnleyicilik (complemantarity) fikrini orta
ya att. O, gerek parack tasvirini, gerekse dalga tasvirini, ayn
gerekliin iki btnleyici tasviri sayd; bunlarn herbiri [kendi ba
na] yalnzca ksmen dorudur ve srl bir uygulama alanna sa
hiptir. Her iki tasvir, atom gerekliinin eksiksiz bir anlatmna ih
tiya duyarlar ve yine her ikisi de belirsizlik ilkesi tarafndan orta
ya konan snrlamalar iinde uygulanabilirler. Btnleyicilik ilkesi
giderek doa zerine dnen fizikilerin ynteminin temel bir par
as oldu ve Bohr sk sk bunun fizik alan dnda da yararl bir
kavram olabileceini savundu. Gerekte bu gr dorudur ve buna
biyolojik ve psikolojik enomenleri tartrken yeniden dneceiz.
Yin ve yang ztlan kutupsal ya da btnleyici bir tarzda birbirle
riyle ilikili olduundan, inlilerin yin/yang terminolojisini gzden
geirmemiz srasnda btnleyicilik kavram son derece yararl ola
caktr. Modern btnleyicilik kavram, aka Niels Bohr zerinde
derin bir etki yaratan antik in dncesinin bir sonucudur. (8)
Pa.rack/dalga paradoksunun zm fizikileri, tam da meka
_!stik dnya grnn temeline -ad<_!eninklii anlayna
kar kan bir. gereklik rn .k.ullenp,e.r. _zl!.:!aiJ. Atom-alt
dzeyde maddenin belirli alanlarda kesinlii yoktu.L daha ziyade
"varolma egilimleri" gsterir ve atom olaylan kesinlikle belirli za:
84

mnluda 'lfe belirli ek!!lerde vll ]:>_ ul_ l_!l!lZi_<!! _Qk, :'.n__b1,1J11:1__
eilimleri" gsterir. Kuantum mekaniinin biimcilii (formalism) i
ide bu eilimler olaslklar eklinde ifade edilmilerdir ve dalga
lann yapsndan kanlan niceliklerle balantl klnmlardr;
bunlar, titreen bir gitar teli ya da ses dalgasn tanmlamada kul
lanlan matematiksel formlara benzer. Paracklann ayn zamanda
dalgaya dnebilmesinin sebebi budur. Su dalgalan ya da ses dal
galan, boyutlu dalgalar gibi "gerek" (real) deildirler. Bunlar
"olaslk dalgalar"dr -dalgalann btn karakteristik zelliklerine
ramen soyut matematiksel nicelikler- ki, uzaydaki belli noktalar
da ve belli zamanlarda paracklarn bulgulanma olaslklaryla
balantldrlar. Atom fiziinin tm yasalar bu olaslklara dayana
rak ifade edilmilerdir. Biz bir atom olayn kesinlikle nceden_t_ah
min edemeyiz,
yalnzca onun meydana gelme olasln tahmin
-
eefriz.
Maddenin ikili grnmnn ve olasln temel rolnn kefi,
klasik kat nesneler fikrini ykt. Atom-alt dzeyde klasik fiziin
kat maddi nesneleri, olaslklarn dalgams kalplarna dntrl
d. Aynca bu kalplar, nesnelerin olaslklarn deil, daha ok, bir
birine bal olma olaslklarn ifade eder. Atom fiziindeki gzlem
ileminin dikkatli bir analizi, atom-alt paracklarn yaltlm var
lklar olarak hi bir anlam olmayp, deiik gzlem ve lm ilem
leri arasndaki birbirine bal ya da ballak (correlative) bir iliki
eklinde anlalabileceini gsterir. Niels Bohr'un yazd gibi: "Ya
ltlm maddi paracklar soyutlamalardan ibarettir; onlarn likleri ancaltliliur sistemlerle etkileimleri iinde belirlenebilir ve
gziemlenebilir." (9)
- Bunda dlay atom-alt paracklar "eyler" deil, "eyler" ara
sndaki karlkl bantlardr ve bu "eyler,,;-s;s-yla-br ''eyler"
arasndaki bantlardr ve bu bylece srer. Kua-ntumteorisinde
"yler"e asla son veremezsiniz; daima bagntlarla urarsnz.
rn 11.zik, evrenin temel birliini byle aklamaktadr. O hl:
zim dnyay bamsz olarak varolan en kk birimlere ayrtra
mayacamz ispatlamaktadr. Maddf!i _ itjsine- -fzettike
doada herhr_gi. bir yaltlm temel yapn gremez hale geli....-..___:

85

riz; 4._ha ok, birleik bir btnn eitli paralan _!!ras_!l!faki kar
k bir ilikiler a-eidincle grnr o. tteisenberg'in szleriyle,
"Dnya byfece ierisinde farlcl trden bantlarn birbirinin yeri
ni ald ya da birbiriyle akt ya da birbiriyle birletii ve byle
likle btnn dokusunu belirledii olaylarn karmak bir dokusu
suretinde grnmektedir." (10)
Bu durumda evren, bir dereceye kadar kendileri paracklardan
mamul molekl ve atomlardan meydana gelmi nesnelere, birbirin
den bamsz paralara blnebilen birleik bir btndr. Fakat
tam bu noktada, paracklar dzeyinde birbirinden bamsz para
lar kavram ker. Atom-alt paracklar -ve bu yzden, nihai an
lamda evrenin btn paralan- yaltlm varlklar eklinde anla
lamazlar; onlar karlkl ilikileri ierisinde tanmlanmaldrlar.
Califomia niversitesi'nden Henry Stapp bu durumu yle ifade et
mektedir: ''lksel bir parack bamsz olarak varolan zmlene
mez bir birim deildir. O, esasnda, dier nesnelere uzanan bir ili
kiler dizisidir." (11)
Nesnelerden ilikilere doru (vuku bulan) bu deiim, bir btn
olarak bilim adna uzun vadeli sonulara gebedir. Hatta Gregory
Bateson, ilikilerin btn tanmlamalar iin bir esas olarak kulla
nlmas ve bunun ocuklarmza ilkokulda retilmesi gerektiini
ileri srd. (12) O, bir eyin bizzat ne olduuyla deil, baka ey
lerle ilikileri araclyla tanmlanmas gerektiine inanyordu.
Kuantum teorisinde atomik olayl;mn, btnle bantlar arac
lyla belirlendii olgusu, olasln gerek rolyle ok yakndan
ilikilidir. (13) Klasik fizikte olasla, mekanik ayrntlar bilinmeyen bir olayla karlald zaman bavurulutur. meirl bir zar
attmz zaman, eer szkonusu nesnelerin tm ayrntlarn (za
rn kesin konumunu, zarlarn dt yzeyin btn zelliklerini
vb.) -ilkece- biliyorsak, sonucu kestirebili!iz. Bu ayrntlara ilgili
nesnelerin iinde yer ald_klarndan lokal dei_l},ler_ ad verilir. Lo
kal deikenler atom ve atom-alt fiziinde de nemlidir. Burada
onlar, bildiimiz uzaysal balantszlk (seperatizm) yasalar ile il
gili sinyaller -paracklar ve parack alar- araclyla uzaysal
olarak birbiriyle balantsz olgular arasndaki bantlarla ifade

86

edilmitir. rnein hibir sinyal k hzndan daha hzl gnderile


mez. Ank bulo.k.al bantlann tesin.de,..kusursuzbir .m,tmatik
seyo_lla imdiki _durumda nceden tahmin edilemeyen ve anszn
oraya km baka lokal .Qll!la.Yl!_Il_ l>m._ntlr.d.a_y_nl:._Bu lokal ol
mayan ba_ut.lar... kuantum gerekliini.o zdr: Her olay evrenin
btnndn etkilenir ve her ne kadar biz bu etkiyi aynntlanyla
tanmlayamyorsak da, istatistik yasalarna dayanarak ifade edile
bilen bir dzeni tanyabiliriz.
Bu suretle o gerek klasik_, g:erekse mlJdem fizikte benzer
nelerle kullanlmtr. Her iki rnekte de bizim bilmediimiz
"gizli" deikenler: varQ!!_Y.e bu_cehalet bizim drt ba mamur n
deyile-y;pmamz engeller. Bununl birlikte, nemli bir fark vardr
araland:a.-Ki.;ik-hzilrteki li diknler lokal mekanizmalar ol
du hlde, .kn_tum fiziinde bunlar lokal olmayan mekanizma
lardr; onlar enellikle evrende_ irdenbire orta!i...!kan bantlar
d_!_r_. Jfornald.e. roakroskobik dnyan lokal-olmayan_ ba_ _tlar
nisbeten nemsizdir ve bundan dolay biz, birbirinden ayn nesne
ler_d;n sz edeb_ilirye kesi-l.ikleiiana:ak fjzlcyaslann for
mlletirebiliriz:_fakat ok_kk y!!_tla:-?-_(mikroskobik dnyaya)
indiimizde lokal-olmayan bl,l_ntlarn.etkisi art.ati;k yasalar
burada, yalnzca olaslk terimleriyle formlletirilebilir ve bu d
zeie Ewenin herhangi bir pa.!Il.!!!1_.it olduu btnden kopart
m_gittike daha hale gel!r.
Einstein lokal-olmayan bantlarn varln ve sonuta ortaya
konulan olasln temel doasn hibir zaman kabul edemedi. Bu
Einstein'n Bohr ile 1920'lerdeki tarihi tartmasnn konusuydu. O
Bohr'un kuantum teorisi yorumuna .muhalefetini nl metaforu
olan "Tann zar atmaz" (14) szyle ifade ediyordu. Tartmann so
nunda Einstein kuantum teorisini tutarl bir dnce sistemini
oluturan Bohr ve Heisenberg tarafndan yorumland ekliyle ka
bul etmek zorunda kalm, fakat gelecekteki bir zamanda lokal gizli
deikenlere dayanarak bulunabilecek deterministik bir yoruma
olan inancn sakl tutmutur.
Einstein'in ilk almasn oluturmaya yardmc olan teorisinin
sonularn kabul etmedeki isteksizlii, bilim tarihinin en byleyi-

87

ci sahnelerinden biridir. Onun Bohr'la olan anlamazlnn esas,


uzaysal olarak balantsz bamsz elementleri ieren bir d ger
eklie olduka kat bir biimde inanmasyd. Bu gstermektedir ki,
Einstein'in felsefesi temelde Kartezyendi. Geri o, yirminci yzyl
bilimindeki devrimi balatm ve izafiyet teorisiyle Newton'u am
t ama Einstein'in her naslsa Descartes' amaya gnln raz ede
medii grlmektedir. Einstein ve Descartes arasndaki bu akraba
lk Einstein'in hayatnn sonlarna doru genel izafiyet teorisinden
kalkarak geometriletirilmi fizikle bir birleik alan teorisi ina et
me giriimleriyle daha da ilgi ekici bir hale gelmitir. Bu giriimler
Einstein'in tpk Descartes gibi, btn fiziin geometriden baka
birey olmadn sylemesine yol amtr.
Bohr'un kuantum teorisinin tutarszln kantlama giriimi s
rasnda Einstein, daha sonralan Einstein-Podolsky-Rosen (EPR)
deneyi olarak bilinecek olan bir dnce deneyi tasarlamt. Otuz
yl sonra John Beli lokal gizli deikenlerin varlnn kuantum me
kaniinin istatiksel ndeyileriyle tutarl olmadn kantlayan EPR
deneyine dayal bir teorem tretti. (16) Bell'in teoremi, lokal ban
tlar araclyla birlemi olup ayr paralardan mrekkep Kartez
yen gereklik anlaynn, kuantum teorisiyle ters dtn gste
rerek Einstein'n tutumuna ar bir darbe indirdi.
EPR deneyi gerekliin en derin sezgisine ters den bir kuan
tum fenomeni iindeki belli bir durumun gzel bir rneini sunar
bize. [Deney] bylece klasik ve kuantum kavramlar arasndaki far
k gstermek iin ideal bir uygunluktadr. Deneyin basitletirilmi
bir anlatm, dnen iki elektronu ierir ve eer biz durumun zn
kavramaktaysak elektron dnnn (spin) baz zelliklerini de an
lamamz gerekir. (17) Dnen bir tenis topu eklindeki klasik ben
zetme dnen bir atom-alt parac ifade etmeye pek uygun deil
dir. Paracan dnmesi, bir anlamda paracn kendi ekseni etra
fnda yapt bir rotasyondur; ne var ki, atom-alt fizikte her zaman
grld gibi bu klasik kavram da snrldr. Bir elektron rnein
de, paracn dn iki deere baldr; dnmenin miktar daima
ayndr, fakat parack belirli bir rotasyon ekseninde u ya da bu
dorultuda dnebilir. Fizikiler ounlukla dnn bu iki deerini,
88

elektronun rotasyon ekseninin bir rnekte dikey olduunu varsa


yarsak, "yukan doru" ve "aa doru" eklinde ifade ederler.

<l_,
1

"YUKARIYA DN"

"AAGIYA DN"

Klasik fikirlere dayanlarak anlalmas mmkn olmayan d


nen bir elektronun bu can alc nitelii, onun rotasyon ekseninin
her zaman kesin biimde tanmlanamamasdr. Elektronlar nasl
belirli yerlerde varolma eilimi gsterirlerse, onlar da belirli eksen
ler etrafnda dnme eilimindedirler. Dahas herhangi bir rotasyo
nun ekseni iin ne zaman bir lm yaplsa, elektron bu eksenin
evresinde u ya da bu dorultuda dnmeye balayacaktr. Baka
deyile, parac,_lm ilemi srasnd_belirli_i;:-_rotasyQ_n ek!_
ne_xr_l_ ir_; fakat yaplacak lmden nce genel olarak onun beHrli
bir_eltsen__etrafnda dnd sYlenemez;_ o, yalnzca yle davran
masn gerektiren belirli bir eilim ya da potansiyellie sahiptir.
Elektronin dnne ilikin bu anlaytan sonra imdi EPR de
neyini ve Bell'in teoremini sorgulayabiliriz. Bu deneyi gerekletir
mek iin birok yntemden birisi, toplam dnlerinin sfr olduu
bir durumda'iki elektronu harekete geirmek, yani bunlar zt yn
lerde dndrmektir. imdi bu toplam dn sfr olan sistem iin
deki iki paraca, dnlerini etkilemeyecek bir ilemle yava ya
va birbirinden ayrdmz varsayalm. Onlar zt ynlerde birbirle
rinden uzaklarken birleik dnleri de yine sfr olacak ve onlar
uzak mesafelere gtrlp birbirinden ayrldnda ayn ayn dn
leri llr hale gelecektir. Deneyin nemli bir zellii makroskobik
lm srasnda iki parack arasnda kalan mesafedir (distance).
Bu mezafenin bykl nemli deildir, bir parack Los Ange
les'ta ya da New York'ta, dieri de yeryznde ve ayda baka olabi
lir.
89

imdi parack l'in dnnn dikey bir eksen zerinde ll


dn ve "yukar doru" olduunun tesbit edildiini varsayalm.
Sz konusu iki paracn dn sfr olduundan, bu lm para
ck 2'nin dnnn "aa doru" olmas gerektiini syler bize.
Ayn ekilde biz eer yatay bir eksen zerinde parack l'in dn
n lmek istersek ve eer onun "saa doru" dnd tesbit edilir
se, o takdirde parack 2'nin dqnn "sola doru" olmas gerek
tiini biliriz. Kuantum teorisi bize, toplam sfr dnl iki parac1a sahip bir sistemde paracklarn onlar lmleri alnmadan nce
yalnzca eilim ya da potansiyellikler olarak varolsa da herhangi
bir eksen etrafndaki dnlerinin daima birbiriyle ilikili -ve birbi
rine zt- olacan syler. Parack l'in herhangi bir eksen zerinde
dnnn lm demek olan bu ballama (correlation) bu par
acan dzenini asla bozmadan parack 2'nin dnnn dolayl
bir lmne imkan verir.
EPR deneyinin paradoksal yn gzlemcinin lm eksenlerini
serbeste semesinden kaynaklanr. Bir kez bu tercih yapld m, l
m, paracklarn eitli eksenler etrafnda dnme eilimlerini ke
sinliklere evirir. Can alc nokta udur ki, biz [ancak] paracklar
birbirinden ayrld anda, son dakikada lm eksenimizi seebili
yoruz. Bu anda biz parack l'in zerinde lmmz uygularz,
binlerce mil uzakta olabilecek olan parack 2, belirli bir dn Lbi
imi] edinecektir; eer dikey ekseni semisek "yukar doru" ya da
"aa doru", yok eer yatay ekseni semisek "saa ya da sola"
doru. Parack 2'nin setiimiz eksende bulunduunu nereden bili
yoruz? Bu bilgiyi bilinen sinyaller araclyla almaya zaman yok
tur.
EPR deneyinin en nazik noktas budur ve Einstein'in Bohr ile
anlaamad husus da burasdr. Einstein'a gre, madem ki k h
zndan daha hzl giden hibir sinyal yoktur, o halde, binlerce mil
uzaktaki baka bir paracn dnnn ynn annda belirleye
cek bir paracklar byk mesafelerle birbirinden ayrlm olsalar
bile sistem bamsz paralara baklarak zmlenemez. Baka bir
deyile, Kartezyen gereklik anlay iki elektrona birden tatbik

90

edilemez. Uzay iinde taniamen ayn dseler bile onlar hemen lo


k.al-olmayan bantlarla irtibatldrlar. Bu bantlar Einsteinc
anlamda sinyaller deildir; bunlar allm enformasyon nakli an
laymz aar. Bell'in teoremi, iki paracn blnmez bir btn
olduu yolundaki Bohr'un yorumunu destekler ve kesin olarak
Einstein'in Kartezyen anlaynn kuantum teorisinin yasalaryla
uyumadn ortaya koyar. Stapp'n durumu zetledii szleri ak
taralm: "Bell'in teoremi, aslnda, olduka derin bir hakikat ortaya
kard. Dnya ya tamamen dzeni intizam olmayan bir eydir, ya
da temelden birbirinde kenetlenmi bir durumdadr." (18)
Atom fiziinde lokal-olmayan bantlarn ve olasln oynad
temel rol bilimin tm alanlannda derin etkileri olacaa benzeyen
yeni bir nedensellik fikrini telkin etmektedir. Klasik bilim, dnyay
paralara ayran ve bu paralan nedensel yasalara gre dzenleyen
Kartezyen yntemle kurulmutu. Evrenin deterministik tasviri, do
ann bir saatn almas eklindeki tasarmyla ok yakndan ba
lantlyd. Atom fiziinde byle mekanik ve deterministik bir tasvir,
artk mmkn deildir; Kuantum teorisi bize gstermitir ki, dn
ya [birbirinden! bamsz olarak varolan tecrit edilmi unsurlara
ayrlamaz. Atomlar ya da atom-alt paracklar gibi bamsz olarak
varolan paracklar fikri, ancak yaklak geerlilie sahip bir ideali
zasyondur; bu paralar klasik anlamdaki nedensel yasalar deildir.
Kuantum teorisinde tek tek olaylarn her zaman ok belirgin bir
nedeni yoktur.-Ornein br eleluroriunokafo-mikyrngeden die
rine sramas ya da bir atom-alt paracn paralanmas (disin
te.gration\ ona neden olan herhangi bir tekil olay olmadan da ken
diliinden meydana gelebilfr'B1zorTeriomeni !le zaman ve nasl
davranacan hibir zaman nceden kestiremey_i?!_; yalnzca onun
[meycina gelme] olasln tahmin edebilin.'. Bu_, atoajk_olaylaI_n
tamamiyle geliigzel vuku bulduklar anlamna elmez burada
onlarn yalnzca lokal nedenlerle meydana gelmedikleri anlatlmak
ist_nmektedir. Herhangi bir prann daanIB,_i!tQ!lJckal-?l-
my ba!Ptlan tarafndan belirlenmitir ve bundan dolaydr ki,
biz bu bantlar kesin olarak bilmiyoruz. statistik nedenselliin
daha geni ereveli kavramlarn, dar klasik neden ve etki (sonu)
91

kavramlannn yerine koymamz gerekiyor. Atom fiziginin yasalar,


atom olaylarndaki olaslklarn btn sistemin dinamiklerince be
lirlendii istatistik yasalardr. Oysa klasik fizikte paralarn zel
likleri ve davran, btnn davrann ve zelliklEpni l:>elirler.
Durum kuantum mekaniinde tersine dnmtr: Paralarn dav
rann btn belirlemektedir.
Lokal-olmama ve istatiksel nedensellik
kavramlar
maddenin
-- yapsnn mekanik olmadn btn akl_yla oaya koyar. Bundan tr,'i'.>avd Bohm;un iaret ettii gibi "kuantum mekanii" te
rimi ok yanl bir adlandrmadr (19). Kuantum teorisi zerine
1951'de yaynlanan ders kitabnda Bohm,,lcuantum sreleri ve d
nce sreleri arasndaki analojiler hakknda kimi ilgin speklas
yonlarda bulundu (20), bylece de James Jeans tarafndan yirmi yl
nce ileri srlen nl nermeyi daha ileri gtrd: "Bugn byk
apta zerinde anlamaya varlmtr ki... bilgi ak mekanik olma
yan bir gereklie doru yneliyor; evrene koca bir makinadan ziya
de muazzam bir dnce gibi baklmaya balanyor." (21)
Madde ve zihnin yaplar arasndaki bu gzle grlr benzerlik
lerin bizim iin insan bilincinin gzlem ileminde ve gzlemlenen
olaylarn zelliklerini byk apta belirleyen atom fiziinde insan
bilincinin ok nemli bir rol oynad(nn bilinmesinden) bu yana
yle pek artc olmamas gerekirdi. Bu, uzun vadeli sonulan ?la
ca benzeyen kuantum teorisinin bir baka nemli kavraydr.
Atom fiziinde, gzlemlenmi olaylar, yalnzca deiik gzlem ve l
m yntemleri arasndaki ilikiler eklinde anlalabilir ve bu zin
cirleme srecin sonu her zaman iin insan gzlemcinin bilincinde
son bulur. Kuantum teorisinin nemli yan udur ki, gzlemcinin
yalnzca bir atom olaynn zelliklerini gzlemlemesi gerekmez, bu
zelliklerin beraberinde getirdiklerini de gzlemlemesi gerekir.
Szgelimi, bir le_ktr.Q_nl!_gzleyeceime ilikin bilinli karann,
bi!: dreceyad;.r bu elelc!'.on zefiklerini belirleyecektir. Eer
ben ona parackla ilgili bir su sorarsam, bana parackla ilgili bir
cevap verecek; yok dalgayla ilgili bir soru y_!ineltirsm, bu kez dal
gayla ilgili bir cevap gelecek!i_r. Elektronun benim zihnimden ba
esnel zeiki-ri yoktur.:_Atomfizind.e-zilin ve madde,
92

gzlemci ve gzlemlenen arasndaki skin aprm artk_gerlilii


n!.JIEirir. Biz, kendiznakkndakonumadan doa hakkdik.o
nuamayz.
Modem fzi\c Krtezu.E.m!. .l!JDak !i:k.lasik w:lam_da
nesnel bi;: doJ:.a_tasviri ideaHp.i_g_er_siz klmakla k!_l_ll!d, axn za
manda deerden bamsz bir bilim efsanesini de sarst. Bilim
ad-anilannn dcig,ada gziemlditi -ki;plar kendi zihinlerindeki ka
Ipiarla; kavramlar, dc_!e_r_v.Ji_J:d_9-l y}undan iliili
dy!ec:: elde ttikleri bilimse) .unular_ye lll'?.filclklar tekno
lojik uygulamalar on1_ann kendi dnce tarzlaryla artlandnlm_!
oll!caktr: Her_e_l_adar..nlan.n ..a.m.t.alf!._n hepsi _ d,eer sis
temlerine dayanll!.ayacaksa da, heg.ef1.I!.!!-bu aratrmay kapsa
yan daha byk paradigma kesinlikle deerden"ari_olmayacak
tir. Gerekletirilmeye allan bu aratrmann, snrlan iinde
gerekletii byk paradigma, kesinlikle deerden-arnm ola
maz. Bu!)-dan <!ola1!.!>f_d,a!1.!i!trmalnnd l!dece zi
hinsel deil1 _hlaki olarak da sor_}_ldurlar. Bu sorumluluk bu
gnk bilimlerin ounda, zellikle de, kuantum mekanii ve izafi
yet teorisinin nlerine takip etmeleri iin iki farkl yol koyduu, fi
zikte nemlidir. Onlar bizi -u rnekler kullanrsak- Buda'ya da g
trebilirler, Bomba'ya da: Hangi yolu seeceimize karar vermek
bize kalmtr.
Evrenin, birbirine rl bir ilikiler a olarak kavran, mo
dern fiziin gndeme getirdii en byk iki konudan biridir. Dier
konu, kozmik an, aslen dinamik olduunun farkna varlmasdr.
Maddenin dinamik yn, atom-alt paracklarn dalga yapsnda
olmalarnn bir sonucu olarak kuantum teorisinde ortaya kar ve
maddenin varlnn faaliyetinden ayn dnlemeyeceini ispat
eden izafiyet teorisinde daha da merkezi bir yer igal eder. Atom-al
t paracklarn temel kalplarnn nitelikleri, yalnzca dinamik bir
balamda hareket, etkileim ve dnme dayanlarak anlalabi
lir.
Paracklar yaltlm birimler deildirler, tam tersine, ok zel
bir biimde davranan dalgams olaslk kalplarn andrrlar. Bir
atom-alt 'parack ne zaman uzayda bir yere hapsedilse, saa sola
93

hareket etmek suretiyle bu mahpuslua tepki gsterir. Tutsaklk


blgesi daraldka serseri paracn hareketi de hzlanr. Bu davra
n tipik bir ''.kuantum etkisi" (quantum effect), makroskobik fizik
le benzer yan bulunmayan atom-alt dnyasnn bir grndr.
Bir parack, daha fazla sk boaz edilirse kendi evresinde daha se
ri hareket edecektir. (22) Hareket etmek suretiyle tutsakla tepki
gsteren paracklann bu eilimi, atom-alt dnyasnn karakteris
tii olan maddenin temeldeki "rahatszlk" (yatmazlk) zelliine
iaret etmektedir. Atom-alt dnyasnda maddi paracklann ou
tutsak durumdadrlar; onlar molekler, atomik ve nkleer yaplar
iine sktnlmlardr ve bundan dolay da hareketsiz olmak bir
yana, hareket etmek iin doal bir eilime sahiptirler. Kuant:um te
orisine gre madde daima hareketli bir yapda olup asla uyuuk
(skun halinde) deildir. Bir dereceye kadar en kk bileenlerden
-molekller, atomlar ve paracklardan- olumu gibi tasarlanabi
len, bu kurucu eler srekli bir hareket halindedirler. Makrosk:
bik olarak maddi nesneler bize urada burada pasif ve atl olarak
grnebilirler. Ama biz "l" bir ta ya da metal parasn byte
altnda bytrsek grrz ki, o btnyle faaliyet halindedir. Ona
daha yakndan baktmzda o daha canl gzkr. evremizde bu
lunan btn maddi nesneler, kat ve hareketsiz olmak bir yana,
kendi slarna uygun olarak ve evrelerinin s titreimleriyle
uyum iinde titreen molekler yaplardaki korkun e'itlilii mey
dana getirmek amacyla deiik ekillerde birbirlerine kenetlenmi
atomlardan oluur. Titreen atomlann ierisindeki elektronlar, on
lan olabildiince birbirine yakn tutmaya alan elektrik gleri
tarafndan atom ekirdeklerine tutsak alnmlardr ve onlar (ekir
dein) evresinde son derecede hzl ekilde dnmek suretiyle bu
tutsakla tepki gsterirler. Nihayet ekirdeklerdek proton ve nt
ronlar nkleer glerle ok kk bir hacme sktnlr ve sonuta
tasavvuru kabil olmayan hzlarda hareket etmeye balarlar.
Modern fizik bylelikle, maddeyi tamamen pasif ve atl olarak
deil, molekler, atomik ve nkleer konfigrasyonlarca belirlenmi
ritmik kalplara sahip, srekli dans edip titreen hareket halindeki
bir ey olarak tasvir eder. Biz doada hibir statik (duraan) yap

94

olmadnn farkna varmaya balyoruz. Kararllk, istikrar vardr,


ama bu kararllk dinamik dengenin bir parasdr ve maddenin ii
ne daha fazla nfuz ederek onun kalplarn anlamak iin dinamik
doasn anlamamz gerekir.
Mikroskopla grlemeyecek kadar kk boyutlardaki dnyaya
bu nfuzda, nemli bir husus, proton ve ntronlann hzlarnn k
hzna yaklaacak dereceye ulat atom ekirdeklerinin incelen
mesidir. Bu olgu onlarn karlkl etkileimlerinin tasviri iin ok
nemlidir, nk bu derece yksek hzlar ihtiva eden bir doa ola
ynn tasviri, izafiyet teorisini hesaba katmamazlk edemez. Atom
alt paracklann zellik ve etkileimlerini anlamak iin yalnz ku
antum teorisini deil, izafiyt teorisini de kendisinde birletirecek
bir atya ihtiyacmz vardr nk; izafiyet teorisi, maddenin dina
mik doasnn en yetkin aklamasn verir bize.
Einstein'n izafiyet teorisi uzay ve zaman kavramlarmzda ke
sin bir deiime yol at. Bu teori bizi klasik fiziin, olaylarn mey
dana geldii sahne eklindeki mutlak uzay (mekan) ve uzaydan ba
msz bir boyut olarak mutlak zaman dncelerini terketmeye
zorlad. Einstein'in teorisine gre gerek uzay gerekse zaman, zel
bir gzlemcinin doa olaylarn dile getirirken kulland dildeki
sbjektif unsurlarn oynad role indirgenmi izafi kavramlardr.
Ik hzna yakn hzlara sahip olaylarn doru bir tasvirini elde et
mek iin " izafiyeti" (relativistic) bir at, uzay koordinatna gz
lemciyi drdnc bir koordinat olarak eklemek suretiyle uzay za
manla birletirir. Byle bir atyla uzay ve zaman, birbirine bitiik,
kopmaz biimde bal ve "uzay-zaman" ad verilen drt-boyutlu bir
sreklilik eklini alr. zafiyeti fizie gre biz, zamandan sz etme
den uzaydan ve uzaydan sz etmeden zamandan sz edemeyiz.
Fizikiler uzun zamandr izafiyet teorisiyle har neir olmu ve
onun matematiksel formalizmiyle (biimcilik) olduka senli benli ol
mulardr. Bununla birlikte bu, sezgimizin artmasna yardmc ol
mamtr. Biz drt-boyutlu uzay-zamann dolaysz duyusal deneyi
ne sahip deiliz ve bu izafiyeti gereklik ne zaman -yani yksek
hzlar gerektiren btn durumlarda- kendini gsterse biz onu, sez
gi ve olaan dil dzeyinde ele alamyoruz. Byle bir duruma u bir

95

rnek, kar-paracklann (anti-particles) zamanda geriye doru


hareket eden paracklar eklinde yorumlandklan, parack fizii
nin en baarl izafiyeti teorilerinden birinde, kuantum elektrodi
namiinde ortaya kar. Bu teoriye gre, ayn matematiksel ifade,
ya gemiten gelecee hareket eden bir positronu -elektronun kar
paracn- ya da gelecekten gemie doru hareket eden bir elekt
ronu dile getirir. Parack etkileimleri, uzayda sola ve saa, za
manda ise geriye ve ileriye doru hareket eden drt-boyutlu uzay
zamann herhangi bir ynnde yaylr. Bu etkileimleri tanmla
mak iin, uzayn btn blgelerini olduu kadar zamann btn an
larn da kaplayan drt-boyutlu haritalara ihtiyacmz vardr. Bu
haritalar -ki uzay-zaman diyagramlan olarak bilinir-, hibir belirli
zaman ynne sahip deildirler. Sonu olarak, onlan tanmlarken
"nce" ve "sonra" szckleri kullanlamaz ve bundan dolay neden
ve etki (sonu) arasnda dorusal bir iliki yoktur. Btn olaylar
birbiriyle karlkl bantldr, fakat bamtlar klasik anlamda nedensel deildir.
Matematiksel olarak, parack etkileimlerinin bu yorumunda
hi bir sorun kmaz, fakat onu olaan dille ifade etmek istediimiz
de ciddi glklerle karlarz; nk btn szcklerimiz izafi
yeti fenomenleri dile getirmek iin elverili deildir ve zamana ili
kin allm kavramlara gnderme yapmaktadr. Bylece izafiyet
teorisi bize kuantum mekaniiyle ayn dersi retmi oldu. O bize
gsterdi ki, bizim gereklik hakkndaki bildiimiz kavramlar fizik
sel dnyann sradan deneyimiyle snrldr ve bu deneyimi geni
lettiimiz zaman bildiimiz bu kavranlan tamamen bir yana b
rakmamz gerekir.
Uzay ve zaman kavranlan tabiattaki fenomenlerin tasviri iin
. son derece temel niteliktedir; bu kavramlarn izafiyet teorisinde
kkten deimesi, fizikte doay tanmlamakta kullanmakta oldu
umuz ortak atnn tadilini gerektirmiti. Yeni izafiyeti atnn en
nemli sonucu, ktleain bir enerji formundan baka bir ey olmad
nn farkna vanlmas olmutur. Hareketsiz durumdaki bir nesne
bile, ktlesinin iinde birikmi enerjiye sahipti ve ikisi arasndaki
(ktle ve enerji) iliki Einstein'n denklemi E= mc2 ile gsterilmitir
96

(c n hzn gsterir).
Eskiden bir enerji formu olarak grlen ktleye, artk, deimez
bir ey olarak deil, br enerji formlarna dnebilir bir ey ola
rak baklmas gerekiyordu. Bu, maddi paracklann yaratlp yok
edildii, ktlelerinin hareketten enerjiye ve enerjiden maddeye d
ntrld yksek-enerji fiziinin arpma (collision) srele
rinde srekli meydana gelmektedir. Atomalt paracklann arp
malar, onlann zelliklerinin aratrlmas iin balca aracmzdr
ve ktle ile enerji arasndaki iliki onlann tanmlanmas iin el
zemdir. Ktle ve enerji arasnda edeerlik pek ok defalar doru
lanm ve fizikiler ona ainalk kesbetmilerdir: Gerekten de o de
rece ainadrlar ki, paracklarn ktlelerini mtekabil enerji birim
lerini kullanarak lerler.
Bir enerji formu olarak ktlenin kefi, madde tasanmmz ze-.
rinde derin bir etki yapt ve bizi parack anlaymz kkten dei
tirmeye zorlad. Modern fizikte ktle artk maddi bir cevherle ba
lantl deildir ve bu sebepten tr paracklar, herhangi bir temel
"madde"den mteekkil olarak deil, enerji paketleri olarak grl
mlerdir. Bununla birlikte enerji faaliyetle, srelerle balantl
dr ve bu, atom-alt paracklarn yapsnn tabiat gerei dinamik
olduuna delalet eder. Bu durumu daha iyi anlamak iin bu para
cklarn, yalnzca izafiyet teorisine yani drt boyutlu bir sreklilik
halinde birbirine yapk bir uzay ve zaman atsna dayanlarak
kavranabileceini hatrlamalyz. Byle bir at altnda paracklar,
kk bilardo toplan ya da kk kum taneleri olarak tasarlana
maz artk. Bu imgelerin uygun olmamas, onlarn paracklan sade
ce birbirinden bamsz nesneler olarak gsterdiklerinden deil, ay
n zamanda bunlarn duraan, -boyutlu imgeler olmalanndan do
laydr. Atom-alt paracklar uzay-zaman iindeki drt-boyutlu
varlklar eklinde dnlmelidir. Yaplan, uzay ve zaman iindeki
yaplar olarak dinamik bir ekilde anlalmaldr. Paracklann faa
liyet kalplan, bir uzay ynne ve bir de zaman ynne sahip dina
mik kalplardr. Uzay ynleri belirli bir ktleye sahip nesneler ola
rak, zaman ynleri de edeer enerjiyi ieren sreler olarak kendi
lerini gsterirler. Bylece maddenin varl ve faaliyeti birbirinden

97

ayntnlamaz; onlar ayn uzay-zaman gerekliinin farkl gr


nmleridirler sadece.
zafiyeti madde anlay yalnz parack kavramlanmz deil,
bu paracklar arasndaki gleri tanmlamamz da kesin olarak
etkilemitir. Paracklann etkileimlerinin izafiyeti bir tasvirinde,
paracklar arasndaki gler -onlann karlkl ekimi ve itimi
br paracklann dei-tokuu eklinde tanmlanmtr. Bu kavra
mn grselletirilmesi ok gtr, ama atom-alt fenomenleri anla
mak iin de gereklidir. O, maddenin kurucu eleri arasndaki g
leri maddenin br bileenlerinin zelliklerine balar ve bylece,
Newtoncu fizikte birbirinden temelden farkl olarak anlalm olan
iki kavram, g ve maddeyi birletirir. Hem g, hem de madde
imdi parack dediimiz dinamik kalplar iinde, onlarla ortak k
kene sahip olarak kabul edilir. Atom-alt dnyaya ait bu enerji ka
lplan, maddeyi kuran ve ona makroskobik kat grnmn veren
nkleer, atomik ve molekler yaplar sabit klar, bylece biz onun
maddi bir cevherden yapldna inannz. Makroskobik dzeyde bu
cevher kavram faydal bir tahmindir, fakat atomik dzeyde onun
hibir anlam yoktur. Atomlar paracklardan meydana gelir ve bu
paracklann kendisinden yapld maddi bir cisim szkonusu de
ildir. Onlan gzlemlediimizde kesinlikle herhangi bir cevher (z)
grmeyiz; gzlemlediimiz ey srekli olarak birbirine dnen di
namik kalplar, yani enerjinin kesintisiz dansdr.
Modern fiziin bu iki ana teorisi bylece Descartes dnya g
r ve Newtoncu fiziin temel zelliklerini ayordu. Kuantum teo
risi atom-alt paracklann, maddenin yaltlm tanecikleri deil,
insan gzlemciyi ve onun (her) (*) bilincini kapsayan blnmez bir
kozmik a iindeki olaslk kalplan ve karlkl bantlar olduu
nu ortaya kard. zafiyet teorisi, onun tabiatnda bulunan dina(*) Diil zamir (her) burada bir erkek ya da bir kadn olabilecek herhangi bir
kiiye genel bir gnderme olarak kullanlmtr. Ayn ekilde, ara sra
genel bir gnderme olarak kullanacam eril zamir (his) hem erkekleri,
hem de kadnlan kapsyor. Sanyorum bu, hem cins ayrmn savunmak
tan hem de ii sarpa sardrmaktan kanmann en iyi yoludur.

98

mik karakterini aklamak ve faaliyetinin, varlnn gerek z ol


duunu kantlamak suretiyle kozmik a, tabir caizse, canl bir hale
getirdi. Modem fizikte bir makina tarzndaki evren tasarm para
lan esas itibariyle birbirine rl ve ancak kozmik bir srecin ka
lplan olarak kavranabilen blnmez, dinamik bir btn eklindeki
anlay tarafndan alm oldu. Atom-alt dzeyde btnle parala
n arasndaki ilikiler ve etkileimler onlarn varlklarndan daha
nemlidir. Hareket vardr ama, eni konu hareket edenler nesneler
deildir; faaliyet vardr ama, failler yoktur; rakkaselerin ortada ol
mad bir raks vardr sadece.
Fizik alanndaki mevcut aratrmalar, atom-alt paracklara
ilikin komple bir teori ierisinde kuantum mekanii ve izafiyet teo
risini birletirmeyi hedeflemektedir. Byle komple bir teoriyi for
mlletirme konusunda henz pek yeterli deilsek de, atom-alt
olaylarn baz ynlerini gayet elverili olarak dile getiren pek ok
ksmi teorilere ya da modellere sahibiz. imdiki durumda, parack
fiziinde, deiik alanlarda baarl olmu iki farkl "kuantum-izafi
yeti" teori vardr. llki elektromanyetie ve zayf etkileimlere uy
gulanan bir kuantum alan teorileri kmesidir; ikincisiyse, gl et
kileimleri (*) dile getirmede baarl olan S-matrix teorisi olarak
bilinen teoridir. (23) Bu iki yaklamdan S-matrix teorisi bir btn
olarak bilim adna derin anlamlara sahip bulunduundan bu kita
bn konusuyla fazlasyla ilgilidir (24).
S-matrix teorisinin felsefi temeli bootstrap yaklam olarak bi
linmektedir. Onu 1960'lann balarnda Geoffrey Chew nermi ve
br fizikilerle beraber daha genel bir tabiat felsefesiyle bir arada
gl bir ekilde etkileen paracklarn kapsamh bir teorisini ge
litirmeye almt. Bootstrap felsefesine gre doa, maddenin te
mel yap talar gibi temel birimlere indirgenemez, fakat btnyle
kendi-tutarl iinde kavranmas gerekir. Fiziin tamam, unsurla( ) Zayf etkileimler (weak interactions), yksek enerjili ekirdek etkileim
lerden 10 12 kez daha zayf bir etkileim trdr. Gl etkileimler
(strong (interactions) ise bu deerden daha yksek enerjili etkileimler
dir. Bk. TDK Fizik Terimleri Szlg, Ank. 1983, s.193) {ev.)

99

nnn birbirleriyle ve kendi kendileriyle tutarl olduu artn yerine


getirmelidir. Bu dnce, daima maddenin temel elerini bulmaya
ynelmi olan fizikteki geleneksel aratrma ruhundan kkten bir
kopuu ifade eder. Ayn zamanda o, kuantum teorisinden doan,
karlkl olarak birbirine rl bir ilikiler a eklindeki maddi
dnya anlaynn zirvesini oluturur. Bootstrap felsefesi, yalnz
maddenin temel yap talan dncesini terketmekle kalmaz, han
gisi olursa olsun hibir temel birimi, hibir temel sabiteyi, yasalan
ya da denklemleri kabul etez. Evren, karlkl olarak birbiriyle
ilikili olaylann dinamik bir a eklinde grlr. Bu an ksmla
rndan hibiri temel olarak alnmaz; bunlar tamamen br parala
rn niteliklerinden kanlmlardr ve karlkl ilikilerin kapsaml
ahengi btn an yapsn belirlemektedir.
Bootstrap yaklamnn hibir birimi temel kabul etmemesi, Ba
t dncesinin en derin sistemlerinden birini, bana gre Budist ya
da Taocu felsefe dzeyine ykseltmitir (25). Ayn zamanda fiziki
lerin kk bir aznlnca aratrlan bu yaklam fizi'e epey m
kilatl bir yaklamdr. Bootstrap felsefesi henz ciddi biimde de
erlendirilmemi olan geleneksel dnce tarzlarna yabancdr ve
bu deerlendirme eksiklii S-matrix teorisini de kapsar. Gariptir
ki, teorinin temel kavramlan, her ne kadar paracklann arpma
lannn sonularn zmlerken ve bunlan kendi teorik ndeyileriy
le kyaslarken btn fizikilerce kullanlyorsa da, imdiye kadar,
geen yirmi yl boyunca S-matrix teorisinin gelitirilmesine katkda
bulunmu nde gelen fizikilerden hibirine tek bir Nobel dl (bi
le) verilmemitir.
S-matrix teorisinin ats iinde bootstrap yaklam, btn par
acklarn zelliklerini ve etkileimlerini i-tutarllk artndan
karmaya giriir. Yalnzca gzlem ynteminin gerektirdii ve bilim
sel atnn temel paralan (eleri) olan birka ok genel ilke, "te
mel'' yasa olarak kabul edilir. Bu parack fiziinin btn br g
rnmlerinin, i-tutarlln zorunlu bir sonucu olarak ortaya k
mas umulmaktadr. Eer bu yaklam baarl biimde tamamla
nabilirse felsefi etkileri ok derin olacaktr. Bu paracklann tm
niteliklerinin gzlem yntemleriyle ok yakndan balantl ilkelerce

100

belirlendii maddi dnyann temel yaplannn, son tahlilde bizim


dnyaya bak tarzmzca belirlendii anlamna gelecektir; madde
de gzlemlenen kalplar zihin kalplannn yansmalandr.
Atom-alt dnyann olaylan ylesine karmaktr ki, hibir za
man tam ve kendi kendisiyle tutarl bir teorinin kurulup kurulama
yaca kesin deildir, fakat kk apta, ksmen baanl bir model
ler dizisi tasarlanabilir. Onlann herbiri, gzlemlenmi olaylann sa
dece bir ksmn kapsamak iin tasarlanm olmal ve kimi aklan
mam ynleri ya da parametreleri iermelidir. Yeter ki, bir mode
lin parametreleri bir dieri tarafndan aklanm olsun. Bylelikle,
gittike daha ok fenomen, aklanmam parametrelerin saysn
azaltan birbirine kenetlenmi bir modeller mozayii tarafndan, git
tike artan bir kesinlikle tedrici olarak kapsanyordu. Bootstrap s
fat bu nedenle bireysel bir modele uygun deildir, fakat o ancak
hibirisi brlerinden daha temel olmayan karlkl olarak tutarl
bir modeller kombinezonuna uygulanabilir. Chew durumu zetle
yle aklar: "Herhangi bir saydaki ksmen baanl modellere ta
raf tutmadan bakmay baaran bir fiziki, otomatikman bir boots
trapdr (bootstrapper)." (26)
S-matrix teorisindeki gelimeler byk bir hamleyle sonulanan
son yllardaki nemli gelimelere kadar dzenli, fakat yava bir e
kilde gerekleti. Gl etkileimlere ilikin bootstrap program ya
kn bir gelecekte tamamlanacaa ve yine elektromanyetik ve zayf
etkileimlere baanl biimde uygulanabilecee benzemektedir. (27)
Bu sonular S-matrix teorisyenleri arasnda byk bir heyecan ya
ratm olup bootstrap yaklamna kar tutumlann yeniden-deer
lendirmeleri iin fizikiler topluluunun geri kalan ksmn zorlaya
caa benzemektedir.
Atom-alt paracklara ilikin yeni bootstrap teorisinin anahtar
esi, parack fiziinin yeni ve nemli bir grnm eklinde orta
ya kan dzen fikridir. Bu balamda dzen atom-alt srelerin
karlkl olarak birbirine rl oluundaki dzen anlamndadr.
Madem ki, atom-alt olaylarnn karlkl olarak birbirine bant
lanabildii deiik yollar vardr, o halde dzenin eitli kategorileri
tesbit edilebilir. Parack fiziine uygulanmasndan nce kesinlikle

101

matematikilerden bakasnn bilmedii topolojinin dili, bu dzen


kategorilerini snflandracak ekilde dzenlenmitir. Bu dzen
kavram S-matrix teorisinin matematiksel atsyla birletirildii
zaman, sadece dzenli ilikilerin baz zel kategorileri bu atla tu
tarl klnmak iin darda braklr. Parack etkileimlerinden
kartlan kalplar, kesinlikle doada gzlemlenmi olanlardr.
Bootstrap teorisinden domakta olan atom-alt paracklarn
tasviri u kkrtc ifadeyle zetlenebilir: "Her parack tm dier
paracklardan meydana gelir". Bununla birlikte klasik, statik bir
anlamda, onlarn herbirinin brlerinin tamamn ierdiini dn
memek gerekir. Atom-alt paracklar bamsz birimler deil; sre
giden dinamik bir sre iinde karlkl olarak birbiriyle ilikili
enerji kalplardrlar. Bu kalplar bir dierini "iermez", daha ok,
kesin bir matematiksel anlam verilebilen, fakat kolayca szcklerle
ifade edilemeyen bir tarzda bir dierini "kuatr".
Dzenin parack fiziinde yeni ve esasl bir kavram eklinde
birdenbire ortaya k, sadece S-matrix teorisinde byk bir ham
leye yol amakla kalmaz, muhtemelen genel olarak bilim iin muaz
zam sonulara da gebedir. Atom-alt fiziinde dzenin anlam hala
belirsizdir ve onun S-matrix atsyla ne derece btnletirilebilece
i henz tam anlamyla bilinmemektedir, ama kendi kendimize ha
trlamak ilgin olacaktr ki, dzen kavram gereklie bilimsel yak
lamda ok temel bir rol oynar ve btn gzlem yntemlerinin can
alc bir yndr. Dzeni tanma yetenei rasyonel zihnin temel bir
yn olarak gzkr; bir kalbn her alglan, bir anlamda bir d
zenin alglandr. Madde ve ruha ilikin kalplarn artan biimde
baka ncllerin yansmalar eklinde kabul edildii bir aratrma
alannda dzen kavramna aklk kazandrlmas bilgiye byleyi
ci ufuklar aacaktr.
Atom-alt fiziinde bootstrap yaklamnn daha ileri uygulama
lar, erge gl etkileimleri tanmlamak iin zel olarak gelitiril
mi olan S-matrix teorisinin mevcut atsnn almasn gerektire
cektir. Bootstrap programn geniletmek iin, daha geni kapsaml
bir at bulunmas gerekecek. Bu atnn imdi aklanmadan kabul
edilmi olan kimi kavramlarnn, tamamen i-tutarllktan tretil-

102

mi, yani "birbirine balanm" (bootstrapped) olmas gerekecektir.


Bunlar makroskobik uzay-zaman ve muhtemelen insan bilincine
ilikin kavraymz da ierebilir. Bootstrap yaklamnn artan
kullanm, aka nceden tahmin edilmeyen bir biimde gelecekte
ki madde teorilerini insan bilincini de kapsamna almak zorunda
brakacaktr. Bilin sorunu gzlem ve lm sorunuyla ilikili ola
rak kuantum teorisinde ortaya km olmasna ramen, aratrma
larnda teorinin pragmatik formlasyonunu kullanan bilim adanla
n bilince aka gnderme yapmazlar. Kimi fizikiler bilincin, evre
nin temel bir yn olabileceini ve onu darda brakmakta devam
edersek, doa olaylarn daha kkl bir ekilde anlamaktan mah
rum kalabileceimizi savunuyorlar.
Halihazrda fizikte bilinle ok yakndan ilgilenmeye balayan
iki yaklam var. Biris Chew'un S-matrix teorisindeki dzen fikri;
bryse, ok daha genel ve daha tutkulu bir yaklam srdren
David Bohm'un gelitirdii bir teoridir (28). Bohm'un kalk nokta
s, "bozulmam (ezeli) btnlk" (unbroken wholeness) fikridir ve
amac daha derin bir "grnmeyen" (nonmanifest) dzeyde, kozmik
ilikiler ann tabiatnda bulunduuna inand bir dzeni akla
maktr. O bu dzeni "birbirine sarlm" ya da "stste katlanm"
diye niteler ve onu yaklak bir anlamda, her blmnde btn
ieren bir hologram bensetmesiyle dile getirir (29). Eer hologramn
herhangi bir blm aydnlanmsa her ne kadar hologramn tama
mndan kartlm imgeye gre daha az ayrnt gsterecekse de,
btn tasann (imge) yeniden kurulabilir. Bohm'un grne gre,
gerek dnya, paralarnn herbirinde btnn katlanm (enfol
ded) halde bulunduu yolundaki ayn genel ilkelere uygun biimde
yaplanmtr.
Bohm hologramn atom-alt dzeyde birbirine rl dzene y
nelik bilimsel bir model olarak gereinden fazla statik olduunu
bilmektedir. Bu dzeyde gerekliin esas itibariyle dinamik olan
doasn ifade etmek iin o "holomovement" terimini icad etti. Onun
grne gre holomovement, maddi dnyann btn formlarnn
kendisinden kt dinamik bir fenomendir. Yaklamnn amac,
nesnelerin yapsna deil, daha ok hareketin yapsna temas etmek

103

suretiyle bu holomovement'ta katlanm (enfolded) [olarak mevcut


olan] dzeni aratrmaktr; bylece hem evrenin birlii, hem de di
namik doas hesaba katlm olur. Bohm birbirine rl dzeni an
lamak iin zorunlu olarak holomovement'in temel bir grn ola
rak bilinci deerlendirmeye katmaya ve onu teorisinde aklamaya
alt. O, zihin ve maddeyi nedensel olarak irtibatl olarak deil,
birbirine bal (rl) ve ballak (correlate) bir ekilde grr.
Bunlar ne madde, ne de bilin olan daha yksek bir gerekliin kar
lkl olarak birbirine sarmam izdmleridir.
Bohm'un teorisi daha deneme mahiyetindedir, ama bu balang
aamasnda bile onun birbirine rl dzen teorisiyle Chew'un S
matrix teorisi arasnda ilgin bir yaknlk bulunduu grlyor.
Her iki yaklam da dinamik bir ilikiler a suretinde bir dnya
grne dayaldr; her ikisi de dzen kavramna merkezi bir rol
ykler; yine ikisi birden deiim ve dnm ifade edecek matris
leri ve nihayet dzenin kategorilerini snflandrmak iin topolojiyi
(*) kullanr. Sonu olarak her iki teori de bilincin fiziksel olaylara
ilikin gelecekte ortaya kabilecek bir teoride bulunmas gereken
evrenin temel bir yn olduunu kabul etmektedir. Gelecekte byle
bir teori ancak, fiziksel gereklie daha yaratc ve felsefi olarak da
ha derin ada yaklamlardan ikisini temsil eden Bohm'un ve
Chew'un teorilerinin birletirilmesinden doacaktr.
Benim bu blmde modem fizii sunuum, kendi kiisel inan
larm ve balaritlarmdan etkilenmitir. Henz fizikilerin oun
luunca kabul grmemi, fakat felsefi anlamn dikkate aldm, ay
n zamanda br bilimler iin ve genel olarak kltrmz iin son
derece nemli olan kimi kavram ve teorileri vurguladm. Bununla
birlikte her ada fiziki sunulan balca tezimizi; yani modem fi
ziin mekanistik Descartesc dnya grn atn ve bizi evre
nin btncl ve tabiat itibariyle dinamik bir kavrayna gtrd
n kabul edecektir.
Modern fiziin hu dnya gr bir sistemler grdr ve o
(*) Topoloji: Geometrik ekillerin veya boyutlu cisimlerin baz durumlar
da deimeyen zelliklerini incelemeyen matematik dal. (ev.)

104

imdi br alanlarda domakta olan sistemler yaklamyla, her ne


kadar bu disiplinlerce aratrlan olaylar genel olarak farkl bir ya
pdaysa ve farkl kavramlan gerektirmekteyse de, uygun dmek
tedir. Bir makina tarzndaki dnya metaforunu amak suretiyle, fi
ziin btn bilimlerin temeli olduu dncesini terketmek zorun
da kaldk. Bootstrap ya da dnyaya sistemler asndan baka g
re, fwkl, fakat karlkl olarak tutarl kavramlar, gerekliin fark
l grnmleri ve dzeylerini bir dzeydeki fenomenleri brnn
kilere indirgemeye gerek duymadan tanmlayabilirler.
Byle bir ok disiplinlilik iin gereken kavramsal aty tanmla
maya gemeden nce, dier bilimlerin Kartezyen dnya grn
nasl benimsediklerini ve kavram ve teorilerini nasl klasik fizik
tarznda biimlendirdiklerini grmek yararl olabilir. Doa ve top
lum bilimlerinde Kartezyen paradigmann snrllklarnn tehir
edilmesi, bilim adamlarnn ve bilim adam olmayanlarn mevcut
kltrel dnme katlmalann salamak iin temel felsefelerini
deitirmelerine yardmc olma amacna yneliktir.

105

KESM III

DESCARTESCI NEWTONCU DNCESNN ETKS

4. MEKAN1ST1KHAYAT ANLAYII

Fizik yirminci yzylda eitli gelimelere tank olurken, meka


nistik Descartesc dnya gr ile Newtoncu fiziin esaslan Bat
bilimsel dncesi zerinde etkili olmaya devam ettiler; her ne ka
dar fizikiler bu paradigmay amlarsa da, bugn bile mekanistik
paradigmay savunan pek ok bilim adam vardr.
Bununla birlikte modern fizikten doan evrenin yeni kavran
biimi, Newtoncu fiziin yanl, kuantum teorisi veya izafiyet teori
sinin doru olduu anlamna gelmez. Modern bilim, btn bilimsel
teorilerin gerekl!n hakiki yapsna yaklamlardan ( tahminler
den) ibaret oldi.:nu ve hr teorinin olaylannblfrli bfr "alari'fin
geerli olduunu farketmeye ba.la:;utr_!3u alnn teid-o teori
artk doay tatminar bir ekilde tasvir edeei ieskisinin-ni
aficak ya da daha ok tahmini olarak dzeltmek suretiyle onu ge
nileteceyeni totjler bulunmak zO?uldadr. Bu yzCien 6liii
adalan snrl ve yaklak bir teoriler silsilesi ya da "modeller" in
a ederler; her biri bir ncekinden daha dorudur, ama hibiri doa
feo_menleriiifiti'mve _nihai bir aklamasn vermz. Louis Paste
ur bu durumu ok gzel ifade etmitir: "Bilim, doa fenomenlerinin
zne ilikin gitgide daha derine inen, gittike daha hassaslaan
bir dizi soruya deneme niteliinde verilen cevaplar yoluyla ilerler"
(1).

yleyse u soru sorulabilir: Deiik bilimler iin bir temel ola109

rak Newtoncu model ne derece iyi bir yaklam (saylabilir) ve bu


alanlarda Descartesc dnya grnn snrlan nereye kadar
uzanmaktadr? Fizikte mekanistik paradigma, mikro (atom ve ato
malt fizik dzeyinde) ve makro dzeyin (astrofizik ve kozmolojide)
her ikisinde de terkedilmesi gerekti. Baka alanlarda snrllklar
farkltrden olabilir; onlarn tasvir edilecek olaylarn boyutlaryla
alakal olmas gerekmez. Biz Newtoncu fiziin zerine dayand
mekanistik dnya grnn uygulamasnn yle drt ba mamur
olmad konusuyla ilgileniyoruz. Her bilimin kendi balamnda bu
dnya grnn snrllklarn bulmas gerekecektir.
Biyolojide, ayr paralardan mrekkep makinalar tarzndaki
Kartezyen canl organizmalar gr, hala egemen kavramsal at
y oluturmaya devam ediyor. Her ne kadar Descartes'n bast me
kanistik biyolojisi ok ilerletilememi ve sonraki yz yl boyunca
epey tadili gerekmise de, canl organiz:::.al_rn bt_._ y-l-rjQ.J.!.E
k5.?:k bileenlerine indirgemek ve bunln.11_ I:>irbirlerini etkiledikle
ri_ nekanizmalan incelemek s.uretiyle anh,labUecine olan inan,
ada biyolojik dncenin tem.elinde ya.t1-r. ada biyoloji konu
sunda gnmzde okutulan bir ders kitabndan alnan u para in
dirgemeci inancn ak bir ifadesidir: "Bir nesnenin ne olduunu an
lamak iin yaplan testlerden birisi, onun bileenleriyle birlikte bel
li bir ekle girme kabiliyetidir. Sonuta molekler biyologlar, bir
hcre sentezi yapmak suretiyle hcrenin yap ve ilevine ilikin d
ncelerini bu testle snamaya girieceklerdir." (2)
Geri indirgemeci yaklam, genlerin kimyasal yaps ile kalt
mn temel birimlerinin anlalmasyla ve genetik kodun zmlen
mesiyle epey mesafe kateden biyoloji alannda baarl olmutu,
ama yine de pek ok snrllklar vard. Sekin biyolog Paul Weiss'in gzlemledii. gibi:
Deneysel aratrmalara dayanarak... (unu) aklkla sy
leyebiliriz ki, gerekte ya da zihinde, evrenin analitik yoldan kesip bitiimiz paralarn yeniden birletirme (yn
temiyle) en basit bir canl sistemin bile davran tam ola
rak aklanamaz. (3)
Bu, bir ok ada biyoloun glkle kabul edebilecei. bir g-

110

. ,J?l'._o
rtr. ln<Jirge_mefi_y.n.temin baaolm.nd.an. .efsunlana.nJ
. rnei. genetik mhendislii. ala
lo[I!!'.. -ki bu baanlann en yakn
nnda ortaya kmtr-, in_dirgemeciliin ege_::li yaklan..olq_u
_ yal,{1q
una inanma egi.liinde Q!.'!pJ:olQ,jik ar.at;:rn.l,r.n bu
ma
olara y!,imektedJrl.!'.,._Qn-g__n_i. JEr Jri.!tAnlUi!Y!a!!!:
lar _gelitirmeye?:tvJ.-ilne. ..m!i!J.te ve..ar.atmn.-Jwru.mlar_ f.l!!a
..
nn hemen tamamen Kartezyen at ierisinde formle edilmi sorinn z _nii_ne=-y-ifel,f{1!ile4f;1Jdi;g;i- tri!ie
aklanamayan biyolojik fenomnle..L bilimsel aratrmaya konu
edmezler. Sonu olarak biyologlar canl organizmalanyla ilgili ok
garip-Ineime usulleri gelitirmilerdir. Biyolog ve ayn zamanda
beeri evrebilimci (human ecologist) Rene Dubos'nun iaret edip
tehiste bulunduu gibi, onlarn genellikle hibir canllk zellii.
kalmam bir eyi incelerken yrekleri ok rahattr. (4)
Canl organizmalarn incelenmesinde Kartezyen yaklamn s
nrllklann kesin olarak belirlemek kolay degi.ldir. Ateli birer in
dirgemeci olan pek ok biyolog, bu sorunu tartmaya bile yana
maz; (bu yzden) Kartezyen modelin nerede ktn tesbit et
mek, epeyce zamanm ald ve yorucu bir almay gerektirdi. (5)
G<t,rnte oan!} d,_ar_V!;!_ pa_ral_ )'.lmlarr_dan dolay bugn _
ze_!!!ecekl.E.r.i_9ru,:lr. ctnl sistemleri_n btnler haJinde alma
s v:e ol_aevreleriylk.l'.':.lk.l _ e_tkilei_r____l_eriylj!i..k._H! _o!an
lardr._rnegi.n,. sinir_ sisteminin btnleyjci faaliyeti derin bir_g_iz
olarak kalmaya devam tr___ektedi_:..inir-bilimciler (nloglr)_ her
ne _.beyil_I!!_.1:1!!11: P.. _?_k xnl!!l__kli).l_!lj.lerse Q.,
nrlann..t*.birlikte_!.Lalt_! -onla1!n kendilerin_i btn
sistemin almasna nasl intibak ettirdikleri- haia anfalamam
birolayar: "Biyologlar en' kk ursurl;;:;kdr ins:in.bedini
paralara ayrmaya alip bu suretle bedenin tiiicresefve.molek
er. kamafar hakknda arpc-bir-blgi birikimine u'iarlar,
fakat SOUk..ap VermemiciJ;eQ.ll JJ.Illz_ l!.......!lrltf!, sf):C.ri!_ll
Sisfemi ya_ ll d_i),dca_timizi nasl _!;Qp]!!l!!!_!Z gibi_ konularda hala C8

uygun

(*) Nronlar, sinir uyanmlann alma ve iletme yeteneine sahip sinir hcre
leridir.

111

l\il.dirler, Onlar baz sinirsel devreleri bilirler, fakat btnleyici ey


lemlerin ou anlalmadan kalr. Ynn ml_e!Pesi vE:_ ac_n
mahiyei !e pa1!J_loiileri ayn eki!- yi_ne iiyk lde_i.zli kalr.
Bilim adamlarn alar boyu aknla uratm, fakat her
aklamada imdiye dein gzden kam olan btnleyici faaliyetin
u bir rnei, embriyon oluumu -embriyonun oluum ve geliimi
olaydr ki, bu olay hcrelerin, araclyla yetikin bir bedenin
farkl doku ve organlarn biimlendirmek zere uzmanlat d
zenli bir dizi ilemi ierir. Her hcrenin evresiyle etkileimi bu i
lemler iin can alc nemdedir ve olayn tamam, organizmann b
tnsel olarak egdmlenmi faaliyetinin sonucudur: Bu, indirge
meci zmleme iin fazlasyla karmak bir ilemdir. Nitekim
embriyon oluumu her ne kadar ok ilgin grlmse de bu gne
kadar hi bir biyolojik aratrma dl almamtr.
ou biyoloun indirgemeci yaklamn snrllklarn kulak ar
d etme nedeni anlalabilir bir eydir. Kartezyen yntem belirli
alanlarda grlmeye deer ilerlemeler getirdi ve hayranl verici
sonular retmeye devam ediyor. ras bir gerek ki, Kartezyen
yntemin dier sorunlar zmeye elverisiz olmas, bu sorunlarn
ihmal edilmesine yol amtr.
u halde bu durum nasl deiecektir? Deimenin tp biliminin
iinden geleceine inanyorum. ndirgemeci bir tasvire boyun eme
yen canl bir organizmann ilevleri -ki bunlar organizmann btn
leyici faaliyetlerini ve onun evreyle karlkl etkileimlerini d
zenler- kesinlikle bir organizmann sal iin can alc nemde i
levlerdir. rtezyen aynna sadk kalan ve -al?tay btn olarak te
davi etmeyi savsaklayan at_ _tbb, nn_E.!Y.Olojinin indirgemeci
yaklamn benimsediinden, doktorlar (hekimler) imdi gnm
zn en byk hastalklarndan ounu.i\lejek _bir yana, anla
may bile baaramaniaktiidiri.r. Tbbi sistemimizin karlat so
run;;:rdan ounun,kendisine-dayal olduklar insan organizmas
nn indirgemeci modelinden kaynakland yolunda hekimler ara
snda artan bir bilinlenme szkonusudur. Bu durum yalnz doktor
larca deil, hatta daha ok hastabakclar ve br salk personeli
ile halkn btn kesimlerince kabul edilmitir. Halihazrda hekim112

ler zerinde ada tbbn aar mekanistik atsn amalar ve sa


lk iin daha geni, btncl bir yaklam gelitirmeleri konusunda
batn saylr bir bask vardr.
Kartezyen modelin almas tp biliminde byk bir devrime yol
aacak olup mevcut tbbi aratrmalarn biyoloji alanndaki aratr
malara -hem kavramsal olarak, hem de rgtlenme asndan- ok
yakndan eklemlenmi olmasndan dolay, byle bir devrim biyoloji
nin gelimesi zerinde de gl bir etki yapmaya adaydr. Bu geli
menin nereye gtrebileceini anlamak iin, biyoloji tarihindeki
Kartezyen modelin evrimini gzden geirmek yararl olacaktr. By
le bir tarihsel perspektif, biyolojinin tpla balantsnn yeni bir ey
olmak bir yana, ok eski alara dek uzandn ve tarihi boyunca
nemli bir faktr oldunu gsterir. (6)

*
* *
Yunan hekimlerinin nde gelenlerinden ikisi, Hippocrates (Hi
pokrat) ve Galen hem antikitenin biyolojik bilgisine nemli lde
katkda bulunmu, hem de Orta alar boyunca tp ve biyolojide
otorite olarak tannmlardr. Araplarn Bat biliminin koruyuculu
unu yaptklar (*) ve onun tm disiplerine egemen olduklar Orta
ada biyoloji, yine hepsi de nl filozoflar olan Zekeriya Razi, bn
Sina, bn Rd adl hekimlerce gelitirilmiti. Bu zaman zarfnda
Arap simyaclar -simya geleneksel ,olarak tpla ilgili bir bilimdi
canl maddenin kimyasal zmlemesine ilk girien kiiler ve bu
yzden de modern biyokimyaclarn selefleri oldular.
Tp ile biyoloji arasndaki iliki, Rnesansta ve hayat bilimlerin
deki muazzam baarlarn tp eitimini grm bilim adamlarnca
gerekletiril, !ii modern ada da devam etti. Bylece onsekizinci
(*) Yazann bu

gr Batl bilim camiasnn neredeyse ortak bir saplants


dr ve yllarca slam biliminin-Arap bilimi deil- kendine zg bir yaps
nn olduu eitli mslman yazarlar tarafndan vurgulanmasna ra
men, bu rnekte de grld gibi srarla srdrlmektedir. Bu konu
da bk. S.H., Nasr, /slam Kozmoloji retilerine Giri, ev: N. iman,
lst. 1985, nsan Yaynlan, (ev.)

113

yzyln byk tasnifisi Linnaeus yalnz bir botaniki ve zoolog de


il, ayn zamanda bir hekimdi de; ve aslnda botanik (bilimini), ifa
l bitkileri incelerken gelitirmiti. Pasteur, bizzat bir hekim olmak
la birlikte, tp biliminde byk deiiklikler yapacak olan mikrobi
yolojinin temellerini att. Modern fizyolojinin kurucusu Claude Ber
nard bir hekimdi; hcre teorisini ortaya atan Matthias Schleiden ve
Theodor Schwann tp mezunuydular ve hcre teorisini modern ya
psyla formlletiren Rudolf Virchow da yleydi. Lamarck tp tah
sil etmiti ve Darwin de ok ufak baarlarla da olsa tp zerinde
almt. Bunlar, biyolojik aratrma iin fonlarn nemli bir ks
mnn tp kurumlarnca saland amzda da srmekte olan bi
yoloji ve tp arasndaki srekli etkileimden bir ka rnektir sadece.
Bu yzden ok muhtemeldir ki, tp ve biyoloji, biyomedikal (biyolo
jik-tbbi) aratrmaclar salk ve hastal daha iyi anlamak iin
Kartezyen paradigmay amann gerekliliini kabul ettikleri anda,
devrimci deiimler iine gireceklerdir.
Kartezyen biyoloji modelinin, onyedinci yzyldan bu yana pek
ok baarszl yannda bir ok baars da oldu. Descartes meka
nik sistemler eklindeki canl organizmalara ilikin uzlamaz tasa
rmn ortaya atm ve bylelikle fizyolojide kendisinden sonra ge
len aratrmalar iin kat bir kavramsal at oluturmutur; ne var
ki Descartes fizyolojik gzlem ve deneyler zerinde pek durmam
ve mekanistik hayat grnn ayrntlarn tamamlamalarn izle
yicilerine brakmt. Bu giriimde ilk baarl olan, adale hareketi
nin kimi temel ynlerini mekanistik terimlerle aklama yoluna gi
den, ayn zamanda da Galileo'nun br rencisi olan Giovanni Borel
li'ydi. Ne var ki onyedinci yzyl fizyolojisinin byk zaferi, William
Harvey'in, mekanistik modeli kan dola;m olayna uygulamasyla
ve ok eski zamanlardan bu yana fizyolojinin bu en temel ve en g
sorununu zmesiyle geldi. Harvey'in On the Movement of the He
art (Yregin Hareketi zerine) adl incelemesi, bir mikroskopun
yardm olmadan anatomi ve hidrolik'e (hydraulics) dayanarak kan
sistemine ilikin bilinebilecek her eyin ak bir tasvirini yapar. Bu
kitap mekanistik fizyolojinin talann simgeler ve bizzat Descar
tes tarafndan byk bir cokuyla vlmtr.

114

Harvey'in baansndari ilham alan ada fizyologlar, mekanis


tik yntemi br bedensel ilevlere, rnein sindirim ve metaboliz
maya uygulamaya altlar, ama btn abalan baarszlkla so
nuland. Fizyologlarn ounlukla kaba mekanik benzetmelerin
yardmyla aklamaya alt olaylar, ou zaan mehul kalan
ve mekanik terimlerle tanmlanamayan kimyasal ve elektriksel s
releri kapsar. Kimya onyedinci yzylda pek ilerlememi olmasna
karn, kimyasal srelere dayanarak canl organizmalarn ileyii
ni aklamaya alan, simyac gelenek iinde kk salm bir dn
ce okulu vard. Bu okulun kurucusu, bir onaltnc yzyl tp ncs
ve ok baarl bir ifac (healer), yan byc yan bilim adam ve
btn tp ve biyoloji tarihinin en olaanst ahsiyeti olan Paracel
sus von Hohenheim'd. Hekimliini simya kavramlarna bal bir
sanat ve gizli bir bilim olarak uygulayan Paracelsus, yaamn kim
yasal bir sre olduuna ve hastaln bedenin kimyasndaki bir
dengesizliin sonucunda meydana geldiine inanmt. Hastaln
bu ekilde anlalmas Paracelsus'un zaman iin son derece dev
rimci bir eydi ve geni kabul grmesi iin birka yzyl gemesi ge
rekmiti.
Onyedinci yzylda fizyoloji iki zt kampa blnmt. Bir yan
da kendilerine "iatrochemists" (*) (hekim-kimyaclar) diyen ve fiz
yolojik ilevlerin kimyasal terimlerle aklanabileceine inanan Pa
racelsus'un izleyicileri vard. te yandaysa Kartezyen yaklamn
takipileri olan ve btn bedensel ilevlerin esasnn mekanik ilke
ler olduunu savunan "iatromechanists" (hekim-mekanistler) ola
rak bilinen kiiler vard. Tabii ki mekanistler ounluktaydlar ve
ou zaman aka yanl ksa da onyedinci yzyl bilimsel dn
cesine egemen olan paradigmaya balanm mekanik modelleri
kurma ilemine devam ettiler.
Bu durum, oksijenin kefi ve Antoine Lavoisier'nin modern ok
sitlenme teorisini de kapsayan kimyada bit dizi nemli keiflerin
grld onsekizinci yzylda byk lde deiti. "Modem kim
yann babas", saylan Lavoisier, solunumun (respiration) oksitlen(*) Yunanca iatros ("hekim")dan.

115

menin (oxidation) zel bir biimi olduunu ve bylelikle de canl or


ganizmalarn ileyiinin kimyasal srelere uygun dtn is
patlad. Onsekizinci yzyl sonlarnda Lu}gi Galvani sinir uyarmla
rnn aktarmnn bir elektrik akm ile balantl olduunu ortaya
koyduunda fizyolojiye yeni bir boyut ekleniyordu. Bu keif Ales
sandro Volta'y elektrii incelemeye yneltti ve bylece iki yeni bili
me, nrofizyolojiye ve elektrodinamie kaynaklk etti. Btn bu ge
limeler fizyolojiyi, yeni bir karmaklk dzeyine ykseltti. Canl
organizmalar basite indirgeyen mekanik modeller terkedilmiti,
ama Kartezyen dncenin z srp gidiyordu. Hayvanlar meka
nik olarak alan ok daha karmak kimyasal ve elektriksel olay
lan ieriyorlard geri, ama hala birer makinaydlar. Bylece biyolo
jide, Descartes'n canl otganizmalarn tam anlamyla mekanik ta
sarm anlamndaki Kartezyen yaklam zayflad, ancak canl orga
nizmalarn btn zelliklerini onlarn en kk unsurlarnn fizik
sel ve kimyasal etkileimlerine indirgemeye alan geni anlamda
ki Kartezyen bak aynen korundu. Ayn zamanda kat mekanistik
fizyoloji, en gl ve en titizce ilenmi ifadesini, Q.n onsekizinci
yzyln ok tesine taan La Metrie'nin insan Bir Makina (Mana
Machine) adl polemik tarznda yazlm kitabnda buldu. nsanla
rn hayvanlardan temelden farkl olduunu reddeden ve insan orga
nizmasn -ruhu dahil- karmak bir saatn almasna benzeten
La Mettrie, Descartes'n beden-ruh ikiciliini (dalizm) tamamen
terketti:
nsann bir hayvan ya da Doann, bu insan evresinin
hangi noktasndan baladn sylemek mmkn olma
dan birbirlerini karlkl olarak kuran bir yaylar kmesi
olduunu kantlamak iin... daha fazlasna gerek var m?
Hayr yanlmyorum; insan bedeni bir saattir, ama (o) ko
camandr ve ylesine ustalk ve dehayla yaplmtr ki,
grevi saniyeleri gstermek olan zemberek dursa dakika
lar gsteren (zemberek) dnmeye devam eder. (7)
La Mettrie'nin an materyalizmi, kimileri yirminci yzyla dek
uzanan pek ok tartma ve ihtilafn domasna sebebiyet verdi. Jo
seph Needham, gen bir biyologken 1928'de baslan ve La Mett-

116

rie'nin Man a Machine adl zg'n (kitabyla) ayn ad tayan La


Mettrie'nin savunusu yolunda bir deneme kaleme ald. (8) Need
ham aka gsterdi ki, La Mettrie'y; gre bilim -hi deilse onun
zamannda- mekanistik Kartezyen yaklamla zdeletirilmiti.
"Mekanizm ve materyalizm", der Needham, "bilimsel dncenin
temelinde yatar" (9) ve byle bir bilimde ruhsal (mental) olaylarn
incelenmesi de akca kapsanmtr: "Ben, fiziksel-kimyasal olarak
aklanmaya kar koyan ruhsal olaylar grn hi bir surette
kabul edemem. Bilimsel olarak bilmemiz gereken her ey, mekanis
tik olmak zorundadr..." (10)
Denemesinin sonlarna doru Needham, u gl ifadesiyle bi
limsel insan doas gr konusundaki tutumunu zetler: "Bilim
de, ya bir makinadr insan; ya da anlamsz bir eydir" Ne var ki Ne
edham sonralar, in biliminin nde gelen tarihilerinden biri ve bu
suretle in dncesinin temeli olan organizmac dnya grnn
ateli bir savunucusu olmaya soyunarak biyoloji alann terketmi
tir.
Needham'n, belki bir gn bilim adamlarnn btn biyolojik
olaylar fizik ve kimya yasalarna gre ya da bugnk dille ifade et
mek istersek, biyofizik ve biyokimya yasalarna dayanarak tanm
layabilecei iddiasn kategorik olarak reddetmek anlamsz olurdu.
Fakat bu, szkonusu yasalarn makinalar tarzndaki canl organiz
malar grne dayal olaca anlamna gelmez. Byle sylemek,
bilimi Newtoncu bilimle snrlamak olurdu. Canl sistemlerin zn
kavramak iin bilim adamlarnn, -biyofizikte, biyokimyada ya da
yaamn incelenmesiyle ilgili herhangi bir baka disiplinde- karma
k organizmalarn, tamamyla makina-benzeri zelliklerine ve e
lerinin davranna dayanarak tanmlanabildii indirgemeci inanc
terketmeleri gerekecek. Bunu bugn yapmak, 1920'lerde olduun
dan ok daha kolaydr. Zira (bugn), indirgemeci yaklamn inor
ganik maddenin incelemesinde bile terkedilmesi gerekmitir.
Hayat bilimlerindeki Kartezyen modelin tarihine bakarsak g
rrz ki, ondokuzuncu yzyl, biyolojinin pek ok alanda dnd
rc ilerlemelerinden tr etkileyici yeni gelimeler dourmutur.
Ondokuzuncu yzyl evrim teorisinin tutunmasna tank olmutur,

117

ama bu yzyl ayn zamanda hcre teorisinin fornlletirilmesini,


modern embriyolojinin balangcn, mikrobiyolojinin douunu ve
kaltm yasalarnn kefini de grmtr. Biyoloji, fizik ve kimya
nn yamacna salam bir ekilde temelini atm ve bilim adamlar
btn abalarn yaamn fiziksel-kimyasal aklamalarn aratr
maya adamlard.
Biyolojinin tmndeki en gl genellemelerden biri, btn
hayvan ve bitkilerin hcrelerden meydana geldifnin ortaya kon
masyd. Bu, biyologlarn beden yaps, kaltm, alama, gelime ve
farkllama ve yaamn birok baka karakteristiini anlaylarn
da kesin bir deimeye yol at. "Hcre" terimini, henz yeni icat
edilmi mikroskopla ok ufak yaplan tanmlamak amacyla onye
dinci yzylda Robert Hooke icad etmi, ama gerek bir hcre teori
sinin gelimesi bir ok aratrmacnn almasn gerektiren ve bi
yologlarn yaamn temel birimlerini aka bulduklarn dn
dkleri ondokuzuncu yzylda zirvesine ula_,an ar ve tedrici bir
srele gereklemiti. Bu inan, Kartezyen paradigmaya yeni bir
anlam katt. Bundan byle bir canl organizmann tm ilevleri,
hcrelerine baklarak anlalmalyd. Biyolojik ilevler, bir btn
olarak organizmann rgtleniini yanstmaktan te, hcresel yap
talan arasndaki etkileimlerin sonular olarak anlalmtr.
Hcrelerin yap ve ileyiinin anlalmas, btn modern biyolo
jinin karakteristii haline gelmi bir sorunla kar karya getirir
bizi. Bir hcrenin organizasyonu sk sk bir fabrikannkine benzetil
mitir. Farkl paralarnn deiik yerlerde imal edildii, depolarda
biriktirildii ve tamamlanan rnlerin bir araya getirildii bir fab
rikayd onlara gre hcre.
Hcre biyolojisi, hcrenin alt birimlerinin bir ok yap ve ilevle
rinin anlalmasnda nemli ilerlemelere yol at, ama bu ilemleri
bir btn olarak hcrenin almasyla btnletiren egdmleyi
ci eylemlerle ilgili bilgisizlik byk lde giderilemedi.
Bu sorunun karmakl, insan yaps bir fahrikannkinden
farkl olarak, bir hcrenin donanm ve mekanizmalarnn sabit ol
mayp daima paralanp yen;den kurulduu olgusuyla nemli l
de artmtr. Biyologlar, hcrelerin kendi dzlemlerinde organizma-

118

lar olduklarn -zellikle onlarn metabolik (*) yollarn ve evrimle


rini dengeleyen- bu canl sistemlerin btnleyici faliyetlerinin in
dirgemeci at iinde anlalamayacan giderek daha iyi anlamak
tadr.
Onyedinci yzylda mikrobun kefi, biyolojiye yeni bir boyut ge
tirdi, ama bu ara sonuta eitli teknik sorunlar eski lens sistemiy
le halledildii. iin ondokuzuncu yzyla gelininceye dein tam anla
myla kullanlmamt. Yaknlarda gelitirilen mikrokopun, mikros
kobik byklklerdeki canl organizmalarn nceden tahmin edil
meyen derecede bir zenginlik ve karmakla sahip olduunu gs
termesi, tamamyla yeni bir aratrma alann, mikrobiyolojiyi do
urdu. Bu alanda yaplan aratrmalar kimya, biyoloji ve tp ze
rinde kalc bir etki brakan derin kavraylar ve ak formlletir
melerin sahibi Louis Pasteur'n dehasnn egemenliindeydi.
Pasteur, usta ii deneysel teknikler kullanmak suretiyle btn
ondukuzuncu yzyl biyologlarn tahrik etmi olan bir sorunu, ya
amn kkeni sorununu aklamay baard. Eski alardan beri, en
azndan daha aa formlarnda, hayatn cansz maddeden kendili
inden ortaya kt yolunda yaygn bir kan yerlemiti. Onyedin
ci ve onsekizinci yzyllarda -"kendiliinden husule gelme" olarak
bilinen- bu fikir sorgulanm, fakat bir dizi plan ve titiz deneylerle
Pasteur uygun artlarda gelien bir mikroorganizmann dier mik
roorganizmalardan ktn kesin biimde kantlayncaya kadar ge
nel kabul grmeyen bir tez olarak kalmt. Mikro dzeyde organik
dnyann korkun eitliliine k tutan Pasteur oldu. O zellikle,
fermantasyon (mayalanma) gibi belirli kimyasal srelerde bakteri
lerin oynad rol belirlemeyi baard ve bylece yeni biyokimya bi
liminin temellerinin atlmasna katkda bulundu.
Bakteriler konusundaki aratrmasndan yirmi yl sonra Paste
ur daha yksek dzeyli hayvanlardaki hastalklarn incelemesine

(*) Metabolizma, Yunanca metabole ("deiim") szcnden; canl organiz


malarda zellikle de hayat srdrmek iin gerekli hcrelerde vuku bu
lan kimyasal deiimlerin toplamn ifade eder.

119

yneldi ve bir baka byk ilerlemeyi; germler (*) ve hastalklar


arasnda belirli bir ilikinin var olduunu ortaya karmay baard.
(**) Bu keif, tbbn geliimi zerinde muazzam bir etki yaptysa
da, bakteriler ve hastalk arasndaki ilikinin gerek doas, genel
likle hala yanl anlalr. Pasteur'n "hastaln germ teorisi"nin
basiti ve indt:gemeci yorumu -biyolojik-tbbi aratrmaclann has
tahn tek nedeni oiai-ak baktenei-i g nne ama!anna neden ol
du. Sonuta onlar, organizmay raba,iz .etmeden baz bakterileri
yok edecek ilalr, mikroplann tesb!_t!.Ye. hayali "sihirli_m.1lrmiler"in
dizaynyh. urar hale geldile!.
ndirgemeci hastalk teorisi genellikle modem fizyolojinin kuru
cusu olarak kabul edilen nl bir hekim, Claude Bemard'n onbe
yirmi yl nce retmi olduu alternatif bir teoriyi glgede brak
mtr. Geri ann paradigmasna bal olan Bemard da canl or
ganizmalan, "kurucu elerinin fiziksel-kimyasal zellikleri nede
niyle zorunlu olarak alan bir makina" olarak gryordu (12),
ama onun fizyolojik ilevler gr adalannnkilerden ok daha
incelikliydi. Bir organizmayla evresi arasndaki yakn ve iten ili
kiyi vurgulad ve ilk kez iinde organizmann organ ve dokularnn
yaad isel bir evre, bir milieu interieur bulunduuna iaret et
ti. Bernard, salkl bir organizmada bu milieu interieur'un d ev
rede dalgalanmalar olsa bile, temelde sabit kaldn gzlemledi. Bu
keif onu nl diktumunu formlletirmeye gtrd: " evrenin
kalcl zgr yaamn temel artdr." (13).
Claude Bernard'n saln bir art olarak i denge zerindeki
gl vurgusu, indirgemeci hastalk anlaynn hzla yaylmasna
kar biyolog ve hekimler arasnda, bir alternatif olamad. Teorisi
nin deeri ancak, aratrmaclar biyolojik olaylarda evrenin can
alc roln fazlasyla farkettikleri yirminci yzylda yeniden kefe(*) Germ teorisi (tohum teorisi). Canl organizmalarn yalnz canl tohumlar
vastasyla ortaya kabileceini ne sren teori (ev.)
(**) "Germ" ve "mikrop", imdi genellikle kullanlan "mikroorganizma" teri
minin ilk eanlamllardr; "bacterium" byk bir mikroorganizmalar
grubuna iaret eder, "bacillus" ise zel bir bakterium trdr.

120

dilebildi. Bernard'n i evrenin sabitlii kavram, gnmzde ince


den inceye ilenmi ve canl organizmalarn isel bir denge duru
munu korumak iin gsterdikleri eilime iaret etmek zere nro
log Walter Cannon tarafndan uydurulmu bir szck olan "home
ostatis" kavramna gtrmtr (14).
Evrim teorisi biyolojinin, ondokuzuncu yzyl dnce tarihine
en byk katksyd. Bu teori bilim adamlarn, yaratcsnn elle
rinden tamamyla kurulmu vaziyette kan birkina tarzndaki
Newtoncu dnya- imgesini brakmaya ve onun yerine bir inkiaf
(evolving)ve her zaman deien bir sistem kavramn koymaya zor
lad. Geri bu biyologlar indirgemeci paradigmay tadil etmeye g
triedi; ama buna karlk onlar Darwinci teoriyi Kartezyen atya
dahil etme noktasnda birletiler. Biyologlar, fiziksel ve kimyasal
mekanizmalarn ounu aklamada byk baar gsterdiler, ama
gelime ve evrimin asl doasn kavramakta yetersiz kaldlar (15).
l!<_ evrim teorisini, "biyoloji" szcn bulan ve hemen hemen
elli yalarnda hayvan trlerini incelemeye ynelen, kendi kendini
eitmi biri olan Jean Baptiste Lamarck formlletirmiti. La
marck hayvanlarn evresel zorlamalarla deitiini gzlemledi ve
kendi soyundan gelenlere de bu deiimleri geirebildiklerine kana
at..getirdi. Bu sonradan edinilen zelliklerin (sonraki nesle) intikali,
onaireevrimin balca mekanizmasyd. Her ne kadar Lamarck'n
bu verdii cevap baz bakmlardan hatalysa da, onun evrim olayna
yaklam -trlerin tarihinde yeni biyolojik yaplarn ortaya kma
s- tm kendisinden sonra gelen bilimsel dnceyi derinden etkile
yen devrimci bir kavrayt.
Lamarck, zellikle bilimsel kariyerine bir jeolog olarak bala
yan, ama ada faunasnn (*) olaanst zenginlik ve eitliliini
gzlemledii Galapagos adalarna yapt bir keif seferi srasnda
biyolojiye ilgi duyan Charles Darwin zerinde kuvvetli bir etki yap
t. Bu gzlemler Darwin'i, trlerin oluumunda corafi bakmdan
tecrid olmann etkisi zerinde dnmeye sevk etti ve onu sonunda
evrim teorisini formlletirmeye srkledi. Dn'in dncesi
(*) Fauna: Bir yere ya da bir jeolojik devire ait hayvanlar kmesi (ev.)

121

zerindeki br byk etkiler, jeolog Charles Lyell2n vrimci fikir


leri ve iktisat Thomas Malthus'un hayatta kalmak iin m_cadele
fikriydi. Bu gzlem ve incelemelerden Darwin'in teorisini zerine
oturttui'."kavram ifti vcuda geldi: I?ah,sonr..lar ras!fele_:u
tasyon ad verilen tesadfi deiim kavram ve "en uy@"un olann ya
amas" (survival ofthe fittest) yoluyla doal ayklanma fikri.
Darwin evrim teorisini Trlerin Kkeni zerine (On the Origin
of Species) adl antsal kitabnda, 1859'da yaymlad ve bunu oniki
yl sonra, insanolunu da ierecek biimde bir trn dierine ev
rimsel dnm kavramn iledii nsann Treyii (The Descent
of Man) ile tamamlad. Darwin'in bu kitabnda ne srd beeri
zellikler hakkndaki kendi dncelerinin, teorisinin devrimci do
asna ramen, zamannn ataerkil eiliminden gl biimde etki
lendii anlald. O erkein zelliklerini gl, cesur ve akll olarak
gryor; kadnn zelliklerini ise edilgen, beden bakmndan gsz
ve beyinleri eksik olmak eklinde ifade ediyordu. "Erkek" diye yazt
yordu o, "kadndan daha yrekli, daha mcadeleci (kavgac) ve da
ha enerjiktir, stelik daha fazla yaratc dehaya sahiptir." (17)
Her ne kadar Darwin'in tesadfi deiim ve doal ayklanma
kavranlan modern evrim teorisinin ke talar olmaya devam et
milerse de, ok gemeden, Darwin'in de hayal ettii gibi, tesadfi
deiimlerin, trlerin evriminde yeni zelliklerin ortaya kn ke
sinlikle aklayamayaca aklk kazand. Ondokuzuncu yzyln
kaltm gr, bir bireyin biyolojik zelliklerinin ebeveynlerinin,
zelliklerinin bir "harman" olduu varsaymna dayalyd. Bir baba
(ya da ana)nn evladnn, verimli bir tesadfi deiimle yeni zellik
leri ancak yzde 50 orannda tevars edebilecei ve bunun gelecek
kuaa ancak yzde 25 orannda aktarabilecei anlamna geliyordu
bu. Bu nedenle yeni zellikler, bizzat doal ayklanmada ortaya
kacak kk bir tesadfle hzl bir ekilde karabilirdi. Darwin bu
nun aresiz bir ekilde teorisinde tehlikeli bir atlak olduunu itiraf
etti.
Kaderin cilvesine bakn ki, Darwin'in sorununun zm, Dar
winci teorinin yaynlanmasndan sadece birka yl sonra Gregor
Mende! tarafndan bulundu, ama yzyln dnmnde Mendel'in

122

almasnn yeniden kefedilmesine kadar karanlkta kald. Men


de} bahe bezelyeleriyle yapt titiz deneylerinden -sonralan genler
ad verilen- "soya ekim (kaltm) birimleri"nin reme srecinde
harmanlandn ve bu yolla kanmadn, buna karlk kuaktan
kuaa kimliklerini yitirmeden aktarldn ortaya koydu. Bu ke
ifle tesadfi mutasyonlann bir ka nesil ierisinde ortadan kaybol
mad, tersine ya takviye edilerek ya da doal ayklanma aracl
yla ihra edilerek korunabilecei kabul ediliyordu.
Mendel'in kefi yalnz Darwinci evrim teorisine resmiyet kazan
drmada kesin bir rol oynamakla kalmad, ayn zamanda btn bir
yeni aratrma alann, genlerin fiziksel ve kimyasal yapsn ara
trmak suretiyle kaltmn incelenmesini de gndeme getirdi. Men
del'in almasnn ateli bir taraftar ve poplerletiricisi olan Wil
liam Bateson, bu yeni alana bu yzyln balannda "genetik" adn
takt ve genetikte halen kullanlmakta olan terimlerin ounu o
nerdi. Bateson ayn zamanda Mendel'in ansna en kk olunun
adn Gregory koydu.
Genetik bilimi yirminci yzylda biyolojik aratrmalarda en et
kin alanlardan biri haline geldi ve canl organizmalara ynelik Kar
tezyen yaklama salam bir dayanak oluturdu. lkin kromozom
larda bulunan kaltm maddesinin her hcrenin ekirdeinde mev
cut olan ipliksi cisimler olduu btnyle aklk kazand. Bir sre
sonra genlerin 'kromozomlar iinde kendilerine has yerler igal et
tikleri renildi; onlar dorusal srayla kromozomlar boyunca sra
ya dizilmilerdi. Genetik bilimciler bu keifler sonunda "kaltm
atomlar"n ayrntl bir ekilde aratrmak zorunda olduklarna
inandlar ve her biri belirli bir kaltmsal zellie uygun genle bir
likte, canl organizmalarn biyolojik karakteristiklerini onlarn te
mel birimlerine yani genlerine dayanarak aklama yolunu tuttu
lar. Bununla birlikte, bir sre sonra daha ileri aratrmalar, tek bir
genin zelliklerinin geni bir alan etkileyebildiini ve buna muka
bil bir ok ayn genin tek bir zellii meydana getirmek iin sk sk
bir araya geldiini ortaya koydu. Aktk ki, genlerin ibirlii iinde
almas ve btnleyici faaliyetleri ok nemlidir, ama Kartezyen
at burada da bu sorunlarla uramay engellemitir. Bilim adam-

123

lar tam bir btn temel yap talarna -onlarn hcreler, genler
ya da ilksel paracklar olup olmadna- indirgeyip btn fenomen
leri bu elere dayanarak aklamaya alnca, btn sistemin e
gdmleyici eylemlerini anlama yeteneklerini kaybettiler.
Gnetik biliminde indirgemeci yaklamn bir dier yanlgs, bir
organizmann karakter zelliklerinintri.cik olarak !Jr:n genetik
yapsnca belirlendiine olan inantr. Bu "genetik determinizm",
canl organizmalar nede'n ve etkini}sonu) d()r,.I!\ p.c.irlerjnce
korol edilen makinalar eklinde anlamann dorudan bir sonucu
dur. l_ndirgemeci yaklam, organizmalarn ok-katl sistemler oldu
unu, genlerin kromozomlara yerletirildiini, kromozoml_arn, iin
de bulunduu hcrelerin ekirdei iinde faaliyet gsterdiini, hc
relerin dokular iind birletiini vb. grmezden gelir. Tm bu d
zeyler, organizmann gelimesini etkileyen ve "genetik plan"n ge
ni kapsaml deiiklikleri iinde meydana gelen karlkl etkile
imleri ierir.
Benzer tezler trlerin evrimine de uygundur. Darwinci tesadfi
deiim ve doal ayklanma kavramlar, btncl ya da sistemsel
bir at iinde ok daha iyi anlalabilecek karmak bir fenomenin
deiik ynleridir sadece. (18) Byle bir at, genetik bilimci ve No
bel dl payeli Jacques Monod'da gl bir ekilde ifadesini bulan
yeni- Darwinci teori ad verilen dogmatik tutumdan daha incelikli
ve daha yararldr:
Biyosferdeki her trl yaratn, her yeniliin kayna yalnzca
rastlantdr. Salt rastlant mutlak anlamda zgrdr, ama kr
dr; modern biyolojinin bu merkezi kavram br akla yatkn hi
potezlerden biri deildir artk. Bugn o yegane kabul edilbilir hi
potezdir, gzlemlenmi ve snanm olgularla donatlm tek hi
potez. Ve hi bir ey, bu konudaki tutumumuzun gzden geiril
meye muhta olduu varsaymn -ya da beklentisini- hakl ka
ramaz. (19)
Genetik determinizmin daha yeni bir yanlgs, btn toplumsal
davrann genetik yap tarafndan nceden belirlenmi surette g
rld sosyo-biyoloji olarak bilinen teorinin geni lde tartl
masna neden oldu. (20) ok sayda eletirici bu grn yalnz bi-

124

limsel olarak rk olmakla kalmayp, tamamen tehlikeli olduuna


da dikkat ektiler. Bu teori insan davranndaki farkllklar gene
tik olarak nceden-programlanm ve deimez eyler olarak yo
rumlamak suretiyle rklk ve cins ayrmcl (sexism) iin szde
bilimsel cevazlar tevik etmektedir. (21)
Bununla birlikte genetik bilimi, yirminci yzyln ilk yarsnda
kaltmn birok ynlerini aydnlatmada olduka baarl oldu, buna
karlk onun merkezi kavram olan genin gerek kimyasal ve fizik
sel doas bir sr olarak kald. Kromozomlarn karmak kimyas,
Darwin ve Mendel'den tam bir yzyl sonraya, 1950'ler ve 1960'lara
kadar anlalamad.
Bu arada yeni biyokimya bilimi srekli olarak geliti ve biyolog
lar arasnda canl organizmalarn btn nitelik ve ilevlerinin eni
konu kimyasal ve fiziksel terimlerle aklanabilecei yolundaki ke
sin inan yerleti. Bu inan, zamannn biyolojik dncesi zerin
de olaganst bir etki brakan Jacques Loeb'in The Mechanistic
Conception of Life (Hayatn Mekanistik Kavran) adl kitabnda
ok ak biimde ifade edilmitir. "Canl organizmalar" diyor Loeb
(22), "kendi kendilerini koruma ve retme zelliine sahip kimyasal
makinalardr." Szkonusu makinalarn almasn temel yap ta
larna dayanarak btnyle aklamak, btn indirgemeciler iin
olduu kadar Loeb iin de bilimsel yaklamn zdr. "Fiziksel bi
limlerin nihai hedefi, nihai paracklarn gruplama (kmele
me)lanna ve kapladklar yere bakarak btn olaylarn grselleti:
rilmesidir; ve canl ile canl-olmayan dnyay oluturan maddeler
arasnda hibir kesinti (sreksizlik) olmadndan biyolojinin amac
dayn ekilde ifade edilebilir." (23)
Blle(biyolojik-tbbi) vvr_a.nS{l_l hrmla!"dl;l yi_vi
section'n (*) ar le ll-!1,!lm__<!la_., -i ekli_r.i
canl nesneler.iin4n sg- erece taUhsi .Q!!'._onucudur. (24)
Hayyanlrn.tmn !l_n_diine_ianan y_e -ln ir ;.i_fil.<:_r(*) Vivisection, geni anlamda canl hayvanlar i_i_z:rjnde yaplan deney tiple
rinin tmn Kesme ilemi yaplsn yaplmasn ierir ve zellik1e bu
lelerin (inceleme)konusu iin tehHke dor:m!fSI hesaba ktlrpii.r.

125

blanndan .daha fazla bir anlam l!ln lklar attn ne s


ren Descartes, bizzat vivisection' savunmutq bugn yaam bilim
lerinde hayvanlara sistematik biimde eziyen veren insanlk-d
uygulamalar halen devam etmektedir.

*
* *
Yirminci yzylda hayat fenomenlerine indirgemeci yaklam
benimsemi olan biyolojide, anlaml bir deiim vuku buldu. Ondo
kuzuncu yzylda canl organizmalarn temel yap talar olarak
hcreler grlrken, yzylmzn ortalarna doru genetik bilimci
lerin genin molekler yapsn aklamaya balamalaryla dikkat
hcrelerden molekllere kayd. Genetik bilimcilerin aratrmalar,
yirminci yzyl biliminin en byk baarlarndan biri olan
DNA'nn -kromozomlarn molekler temelinin- fiziksel yapsnn
aklanmasyla en yksek noktasna eriti. Molekler biyolojinin bu
zaferi biyologlan, tm biyolojik ilevlerin yaam bilimleriyle ilgili
aratrmalar nemli lde arptr. olan molekler yaplar ve
mekanizmalara dayanlarak aklanabileceine inandrd.
Genel anlamda "molekler biyoloji" terimi, herhangi bir biyolo
jik olay molekler yaplara ve onun ihtiva ettii etkileimlere ba
karak incelemeye atfta bulunur. Daha zgl olarak bu terim, mak
romolekller olarak bilinen ok iri biyolojik molekllerin incelen
mesi anlamna gelir. Yzyln ilk yarsnda btn canl hcrelerin
temel elerinin -proteinler ve nkleik asitlerin- (*) binlerce atomu
ieren yksek derecede karmak, zincirsi yaplar olduu gittike
gzle grlr hale geldi. Kimyasal zelliklerin ve bu byk molekl
zincirinin gerek -boyutlu yapsnn aratrlmas, gitgide mole
kler biyolojinin asli grevi halini ald. (25)
Molekler genetie doru ilk nemli adm, zgl kimyasal reak
siyonlar geirebilen ve enzim denilen unsurlar ieren hcrelerin
kefiyle atld. Biyokimyaclar yzyln ilk yarsnda hcrelerde vu(*) Nkleik asitler -asitler hcre ekirdeinde bulunur- DNA ve RNA olarak
bilinirler ve temel olarak iki farkl trdrler

126

ku bulan birok kimyasal reaksiyonu belirlemeye abaladlar ve bu


reaksiyonlarn en nemlisinin tm canl organizmalarda esas itiba
riyle ayn olduunu farkettiler. Onlarn her biri, hayati bir biimde
zel bir enzimin mevcudiyetine balyd ve bu yzden enzimlerin
incelenmesi bal bana nem kazanmtr.
1940'larda genetik bilimciler genlerin asl ilevinin enzimlerin
sentezini ynetmek olduunu kefettiklerinde, bir baka kesin kav
ray.a ulam oldular. Bu keifle birlikte soyaekim srecinin ana
hatlar ortaya km oldu: Genler kaltmsal zellikleri, bu zellik
lere uygun kimyasal reaksiyonlar birbirine aktaran enzimlerin
sentezini ynetmek suretiyle belirler. Geri bu keifler kaltm an
lamada byk ilerlemeler anlamna geliyordu, ama bu dnem bo
yunca genin yaps yine bilinmezliini korudu. Genetik bilimciler
genin kimyasal yapsndan habersiz ve genin temel ilevlerini en
zimlerin sentezi, onun hcre blnmesi srecinde oalmas ve mu
tasyonlar olarak bilinen srekli ani deiimlerini, bir yolunu bulup
baaryla aklamaktan acizdiler. Enzimlere gelince, onlarn prote
in olduklar biliniyordu, fakat hassas kimyasal yaplar bilinmiyor
du; onlar sonuta araclyla enzimlerin kimyasal reaksiyonlar ge
irdii bir sreti.
Bu durum, ounlukla genetik kodun zlmesi olarak bahsedi
len modern genetikteki byk hamlenin vcuda geldii son yirmi
ylda arpc biimde deiti. Bu byk hamle genlerin ve enzimle
rin kimyasal yaplarnn, protein sentezine ilikin molekler meka
nizmalarn ve gen oalmas ve mutasyonu mekanizmalarnn ke
finden oluur. (26) Bu devrimci haan, balca kahramanlar Fran
cis Crick, James Watson, Maurice Wilkins, Rosalind Franklin, Li
nus Pauling, Salvador Luria ve Max Delbrck olan nemli ve st
dzeyden zgn erkek ve kadnlardan oluan bir grup arasnda i
birliini uyard kadar, olaanst mcadeleleri ve ateli rekabetleri de gerektirdi.
Genetik kodun zlmesinde ok nemli bir unsur, fizikilerin
biyoloji alanna girmeleriydi. Max Delbrck, Francis Crick, Maurice
Wilkins ve dier bir ka, kaltm incelemelerine biyokimyac ve ge
netik bihmciler sfatyla katlmadan nce fizik alannda tecrbeye

127

sahiptiler. Bu bilim adamlar, kendileriyle beraber genetik aratr


malar btnyle dntren yeni bir dikkat, yeni bir bak as ve
yeni yntemler getirdiler. Fizikilerin biyolojiyle ilgileri, 1930'larda
Niels Bohr'un belirsizlik ilkesi ve btnleyicilik kavramlarnn bi
yolojik aratrmalarla ilgisi zerinde dnd zaman balamt.
(27) Genlerin fiziksel yaps hakkndaki fikirleri Erwin Schrdin
ger'i Hayat Nedir? (What is Life?) adl bir kitapk yazmaya sevke
den Bohr'un dnceleri Delbrck tarafndan inceden inceye i1en
miti. Bu kitabn 1940'larda biyolojik dnce zerinde ok byk
bir etkisi olmu ve baz bilim adamlarna fizikten ayrlp genetik bi
limine ynelmelerinin balca nedenini tekil etmiti.
Hayat Nedir?'in ekicilii, Schrdinger'in, genin molekler yap
sna ilikin ak hipotezler ileri srerek geni soyut bir birim gibi de
il de, somut bir fiziksel madde gibi ele ald ak ve zorlayc slu
bundan ileri gelmektedir. Ayn zamanda genin fiziksel yapsnn,
kaltmsal bir kod ifresi iinde bir dizi elemente tekabl ettii bir
enformasyon (bilgi) taycs olarak anlalabileceini ilk ne sren
kiiydi. Schrdinger'in cokusu, b)k keiflerin olduu ve bilime
yeni bir ufkun aldna fiziki, biyokimyac ve genetik bilimcileri
inandrd. Daha imdiden bu bilim adamlar kendilerini molekler
biyolog" olarak tantmaya baladlar.
Biyolojik molekllerin esas yaps, gl gzlem yntemi bir
letirilerek 1950'lerin balarnda kefedildi: Kimyasal zmleme,
elektron mikroskobu ve X-n kristalografisi (*). tk hamle, Linus
Pauling'in protein moleklnn yapsn tesbit etmesiyle sonulan
d. Proteinlerin, aminoasitler diye bilinen, uuca eklenmi farkl bi
leikler dizisini ieren uzun zincirleme molekller olduklar renil
di. Pauling gsterdi ki, belkemii, soldan saa ya da sadan sola
doru bir sarmalla (helix) sarlmtr ve yapnn geri kalan ise bu
sarmalms yol boyunca aminoasitlerin tam dorusal diziliiyle be(*) 1912"de Lawrence Bragg tarafndan bulunmu olan X-n kristalografsi
(X-ray crystallography), X-nlannn bu yaplar araclyla yayld
yollan zmlemek suretiyle -aslen kristal olan- molekler yaplar iin
deki atomlann normal dzenini belirleme yntemidir.

128

lirlenmitir. Protein moleklnn son zamanlarda yaplan daha ile


ri aratrmalar enzimlerin zgl yapsnn, kimyasal reaksiyonlar
geiren molekllerin birbirine balanmasna nasl izin verdiini
gstermitir.
Pauling'in byk baars, James Watson ve Francis Crick'in
btn abalarn, o zamana kadar kromozomlardaki genetik malze
me olarak bilinegelmi olan DNA'nn yapsnn aydnlatlmas ze
rine younlatrmalarna esin kayna oldu. Hararetli almalar,
birok yanl balang ve byk hayal krklklardan iki yl sonra
Watson ve Crick sonunda baarya ulatlar. Rosalind Franklin ve
Maurice Wilkins'in X-n verisini kullanmak suTetiyle Watson
Crick yaps ad verilen DNA'nn hassas mimarisini belirlemeyi ba
ardlar. Bu, birbirine sarlm, yapsal olarak birbirini btnleyen
iki zincirden mteekkil ikili bir sarmaldr. Dorusal dizili halinde
bu zincirlerde dizili bileikler, nkleotidler (ekirdeksiler) olarak bi
linen ve drt farkl trde varolan karmak yaplardr.
DNA'nn, araclyla iki temel ilevi -kendi bana oalma ve
protein sentezini- yerine getirdii temel mekanizmay anlamak bir
baka on yl ald. Yine Watson ve Crick'in nderliini yapt bu
aratrma genetik enformasyonun kromozomlar ierisinde nasl
kodlandn aklad. ok basitletirilmi terimlerle ifade edersek
kromozomlar, Watson-Crick yapsn sergileyen DNA molekllerin
den yaplmlardr. Bir gen, zel bir enzim yaps zelliine sahip
bir DNA ikili sarmalnn uzunluundadr. Bu enzimin sentezi, ikin
ci nkleik asit RNA'y ihtiva eden komplike bir iki basamakl sre
te vuku bulur. Kaltmsal kod ifresinin elementleri, genetik enfor
masyonu zincir boyunca periyodik olmayan dizililer halinde dzen
leye: drt adet nkleotiddir. Gen ierisindeki nkleotidlerin bu
dorusal (izgisel) dizilii, mtekabil enzimdeki aminoasitlerin do
rusal diziliini belirler. Kromozom blnm srecinde ikili sarma
ln bu iki zinciri birbirinden ayrlr ve onlardan her biri, yeni bir b
tnleyici zincirin teekkl iin bir model olarak hizmet ederler.
Gen mutasyonu, araclyla bir nkleotidin dierinin yerin ald
bu kendi l endini kopya etme srecindeki -ki genin tad enfor
masyondaki srekli bir deiimle noktalanr bu sre-tesadfi bir

129

yanln sebebiyet verdii bir hadisedir.


Sonu olarak Darwin'in evrim teorisinden bu yana biyolojideki
en byk bulu olarak ilan edilen teorinin ana unsurlar bunlardr.
Hayat fenomenlerini aklarken gittike mikro dzeylere ynelen
biyologlar, tm canl organizmalarn karakteristiklerinin -bakteri
lerden insanlara dein- ayn kod ifresini kullandn, ayn kimya
sal maddedeki kromozomlar ierisinde kodlandn tesbit ettiler.
Youn aratrmalarla geen yirmi yldan sonra bu kodun kesin ay
rntlar zlemeden kald. Biyologlar, gerek bir evrensel hayat
dilinin alfabesini kefetmilerdi.
Genetik bilimi alannda molekler biyclojinin grlmeye deer
baars bilim adamlarn btn sorunlar, onlar molekler dzeye
indirgemek suretiyle zmeye kalkan biyolojinin tm alanlarna
molekler biyolojinin yntemlerini uygulamaya sevketti. Bylece
ou biyolog, molekler ayrntlarla uraan ateli indirgemeciler
haline geldi. Aslen, hayat bilimlerinin ufak bir dal olan molekler
biyoloji, gnmzde biyolojik aratrmann iddetle arptlmasna
yol aan genel ve zel bir dnce tarzna dnt. ndirgemeci
yaklamca aklanamayan nemli teorik sorunlar grmezlikten ge
linirken, fonlar acil zmlere ve moda olan konulara tahsis edil
mektedir. Kendi alannda nde gelen aratrmaclardan biri olan
Sidner Brenner'in de dikkat ektii gibi, "Bir ka istisna dnda hi
kimse biyoloji alannda bir teori ortaya atamaz. Bunun yerine biyo
loglar baka bir proteinin yapsn aklamaya alrlar." (28)
Molekler biyolojinin indirgemeci yaklama direndii sorunlar,
DNA'nn yaps ve kaltmn molekler mekanizmalarnn bakteri
ler gibi basit tek-hcreli organizmalara olduu oranda ok-hcreli
organizmalara baaryla uygulanamad 1970'lerde iyice ortaya
kt. Bu durum biyologlar, genetik kodun zlememesi esnasnda
karanlkta braktklar hcrenin gelimesi ve farkllamas (diffe
rentiation) sorunlaryla yzyze getirdi. Geliimlerinin en erken
safhalarnda yksek (dzeyli) organizmalarn hcrelerinin says
birden ikiye, ikiden drde, sekize, onaltya vd. doru ilerler. Gene
tik enformasyonun her hcre iinde ayn olduu dnlrse, u
halde nasl oluyor da hcreler kas hcreleri, kan hcreleri, kemik

130

hcreleri, sinir hcreleri vb. gibi farkl ekiller altnda uzmanlaab


liyorlar? Biyolojinin tmnde pek ok eitleriyle ortaya kan bu
temel gelime sorunu, indirgemeci yaklamn snrllklarn aka
gstermektedir. Bugnn biyologlar bir ka genin hassas yapsn
bilirler bilmesine, ama bir organizmann geliimi iinde genlerin
haberleme ve ibirlii yapma zelliklerinden, nasl karlkl etki
letiklerinden, hep birlikte nasl gruplatklarndan, ne zaman ve
hangi dzene gre birbirleriyle iliki kurduklarndan ok az haber
dardr. Ayn ekilde, genetik kodun alfabesini bilirler, ama ne yazk
ki, bu alfabenin sentaks hakknda hemen hemen hibir fikirleri
yoktur. imdiki durumda, DNA"nn ancak ok kk bir yzdesi
yzde betan daha az- proteinleri yapmada kullanlmaktadr; biyo
loglarn, indirgemeci modellerine yapp kaldklar srece habersiz
kalmaya mahkum olduklar geri kalan blmnse hemen tamam
btnleyici faaliyetler iin kullanlr.
ndirgemeci yaklamn tmyle gze batar hale geldii bir di
er alan nrobiyolojidir. En st sinir sistemi, btnleyici etkinlikle
rin molekler mekanizmalara indirgenerek anlalamayan kusur
suz bir btncl sistemdir. Ayn zamanda sinir hcreleri ok iri
hcrelerden meydana geldiinden incelenmesi son derece kolaydr.
Sinir-bilimciler (nrologlar) de bundan dolay, halihazr indirgemeci
at ierisinde kavranlamayan alglama, hatrlama ve ac duyma
gibi fenomenleri aklamak iin beynin almasnn btncl mo
dellerini ilk kuran kimseler olabilirler. Bu ynde kimi admlarn za
ten atlm olduunu ve heyecan verici yeni bak alan vaadettii
ni greceiz. Biyologlar, nlerinde duran indirgemeci yaklam a
mak ,iin Paul Weiss'in iaret ettii bir bilgiye ihtiya duyacaklar
dr: "Cnl bir sistem ierisinde hi_si:>ir (enomen yoktrJi molkler
(nitelikte> olmasn;
bniadan salt molekler olan hi bir feno
men de gsterilemez." (29) Bu bak as, gnmz biyolojisinin
kua-;d;ndan ok daha geni bir kavramsal aty gerektirecektir.
Biyologlarn grlmeye deer ilerlemeleri onlarn temel felsefelerini
geniletmeye yetmedi; hayat bilimlerinde hakim gr hala Kartez
yen paradigmadr.
Burada fizik ve biyoloji arasnda bir karlatrma yapmak ye-

a.ma

131

rinde olur. Kaltm incelemesinde, ileriki yllarn "modern gene


tik"inden ayrd etmek amacyla, 1940 ncesi dneme sk sk "klasik
genetik" ad verilmitir. Muhtemelen "klasik genetik" ve "modern
genetik" terimleri yzyln dnmnde klasikten modern fizie ge
ie bir benzetme olsun diye tretilmitir. (30) Madem ki, atom kla
sik fizikte yaps bilinmeyen blnmez bir birlikti, klasik genetik bi
liminde de ayn anlama gelmeliydi. Ne var ki bu benzetme (analoji)
nemli bir noktada ilemez hale gelir. Atomun kefedilmesi fiziki
leri, fiziksel gerekliin doasna ilikin temel kavramlarn kkl
bir ekilde gzden geirmeye zorlad. Bu gzden geirmenin meyve
si, Descartesi-Newtoncu bilimin belli bal kavramlarnn ald
tutarl bir dinamik teori olan kuantum mekaniidir. te yandan bi
yolojide, genin kefedilmesi (biyologlan), temel kavramlann benzer
bir gzden geirmeye yneltmedii gibi sonuta ortaya evrensel bir
dinamik teori de kmad. Biyologlar, gerek aratrma sorunlannn
izafi nemini deerlendirmek, gerekse onlarn birbirleriyle nasl
ilikide bulunduunu tanmak suretiyle bilimlerinin paralanmas
n engelleyecek birletirici bir atdan mahrumdurlar. Canl orga
nizmalarn, btnyle molekler mekanizmalarna dayanlarak
aklanabilen fiziksel ve biyokimyasal makinalar olarak grld
Kartezyen atdr hala byle bir deerlendirmede kullandklan tek
at.
Bununla beraber, zamanmzn nde gelen bir ka biyologu, mo
lekler biyolojinin yararllnn sona erebilecei izleniminde olduk
lann ifade etmilerdir. Balangcndan itibaren bu alanda sz sahi
bi olan Francis Crick, temel biyolojik olaylan anlamaya alan mo
lekler yaklamn birok snrllklar olduunu kabul ediyor:
Geen altm yln tm genetik ve molekler biyolojiye ilikin a
lmalan, tek bir ifadeyle, uzuncu bir fasl olarak zetlenebilir...
Programn tamamland imdiki durumda biz tekrar zlme
mi olann tesine geen sorunlara geri dnmeye balyoruz. Ya
ral bir organizma, yaralanmadan nce sahip olduu bnyeyi
tam olarak nasl yeniden retir? Bir yumurta bir organizmay
nasl oluturur? (31)

Bu sorunlar zmek iin ihtiyacmz olan ey, yeni bir paradig-

132

madr; yeni kavramlann boyutu Kartezyen anlayn snrlann a


maktadr. Bu yeni biyolojinin kavramsal arka plann, Sidney Bren
ner'in bilimin geleceine ilikin yaknlardaki kimi dncelerinde
iarette bulunduu gibi, hayata sistemler asndan bakn biim
lendirecei aikardr:
nmzdeki yirmi be ylda biz biyologlar, sanyorum bir
baka dil renmi olacaz... Henz bu sz _edilen eyin
ne olduunu bilmiyorum; kimse de bilmiyor. Fakat kaste
dilen ey, sanyorum, inceden inceye ilenmi sistemler
teorisinin temel sorunudur ... Ve burada ciddi bir dzlem
ler sorunu var: Onun tm mantnn molekler dzlem
de yattna inanmak yanl olabilir. Bizim saat mekaniz
malann amamz gerekiyor. (32)

133

5. BYOLOJK-TIBB MODEL

Bat bilimi tarihi boyunca biyolojinin gelimesi tbbnkiyle elele


ilerlemiti. Doal olarak daha sonralan, nce biyolojiye kat biim
de yerleen mekanistik hayat anlay, salk ve hastala kar he
kimlerin tavrlarna da egemen olmakta gecikmedi. '.['bbi dnce
zerindeki Kartezyen paradigmann etkisi, biyolojik-tbbi (biomedi
cal) model(*) adl niciern_bilimsel tbbn kavramsal temeiin olu
turu_I!!_yl SOQ_landJ. nsan vcudu, gelerine b.Mrak__zm
lenibilen !!'_ _k_ina _olrak_grQ.J<l_hastalk, J.ij._resel__y molek
leroyOloJi bak asndan incelenen biyolojik mekanizmalarn k
ttI
eklindenlaldj; dk_tO!'.'cl_Il g_ilreyj. fizilteLol,m kim
yasal olsun zgl bir mekanizmann kt almasn di!_zltmek
amacyla mdahale etmekti. George Engel1n dedii gibi, tp bilimi
Dscartes'tan i!Q sonra bile "hala bedeni bir makina;fa'sfal
makinann bozulmasnn SO!!_CU_ y_qc;hl9..!' greY.!ni de maki
nann onalmas eklinde gren anlay a da aldr" (1).
Modern tp, _ eni!!_ gi_t.gi<!e_4a kk paralan zerinde yo
unlik s,;e,i'.i__u. ez I.astamq .Q_r_insag_.Q]yremez

ali..masi

.,...----

- . - -.

(*) Biyolojik-tbbi modele ksaca tbbi model de denilmektedir. Fakat ben


"biyolojik-tbbi" terimini in tbb gibi dier tp sistemlerinin kavramsal
modellerinden ayrd etmek amacyla kullanacagm.

135

hale gelir ve sal bir IIlkina gibi al iirgeyerk a_:l


tm <lra> olayyla ilgiier"me Bu.belkicf;;;biyolojik-tbbi yaklamn
ciddi -kusniir:sajiafrmn (ifa> btn tbbn esasl bir yn
olduu hemen her pratisyen hekimin bildii bir eyse de, olay hep
bilimsel atnn dnda dnlm; "ifac" (healer) terimine ku
kuyla baklm ve salk, ifa bulma (healing) kavramlar tp okul
larnda tartmaya bile konu yaplmamtr.
Saaltm (healing) olaynn biyolojik-tbbi bilimin snrlan dn
da braklmasnn nedeni aktr. Bu neden de, saaltm olaynn in
dirgemeci terimlerle aklanamaydr. Bu genellikle yaralarn sa
altmna, hatta iinde insani durumun fiziksel, psikolojik, toplum
sal ve evresel grnmlerinin karmak bir karlkl etkileiminin
yer ald hastalklarn saaltmna da uygulanr. Tbbn teori ve
pratii iine saaltm kavramnn yeniden dahil edilmesi iin, im
diki dar salk ve hastalk anlaynn almas gerekecektir. Bu,
tbbn daha az bilimsel olaca anlamna gelmez. Tam tersine, tp,
kavramsal temelini geniletmek suretiyle modem bilimdeki son ge
limelerle daha uyumlu bir hale gelecektir.
Salk ve saaltm olay deiik alarda eitli anlamlar ifade
etmiti. Salk kavram, tpk hayat kavram gibi kesin biimde ta
nmlanamaz ve gerekte her ikisi de birbiriyle ok yakndan ilikili
dir. Salk, bir insann canl oranizmaya ve onun evresiyle ilikisi
ne bakna baldr. Bu bak bir kltrden dierine, bir adan
brne deitike, salk anlaylar da deiir. Kltrel dn
mmzn muhta olduu geni kapsaml salk kavram -bireysel,
toplumsal ve ekolojik boyutlar kucaklayan bir kavramdr bu- canl
organizmalara ilikin bir sistemler grn ve ona tekabl eden
bir salk sistemleri anlayn ngrr. (2) Dnya Salk Tekila
tnca (WHO) verilen bir salk tanmyla ie balamak yararl olabi
lir: "Salk yalnzca hastaln ya da sakatln olmay deil,
komple bir fiziksel, zihinsel ve toplumsal iyi olma (well-being) duru
mudur."
Dnya Salk Tekilat'nn tanm sal her ne kadar srekli
olarak deien ve gelien bir sre olarak deil de, daha ok kusur
suz iyi olmann duraan bir durumu olarak tasvir etmesi bir dere-

136

ceye kadr gereklikten uzaksa da, saaltm olayn anlamak iin


edinmemiz gereken saln btncl doasn kapsamaktadr.
alar boyunca saaltm, hastaln hastann yalnz bedenini deil,
ruhunu da hesaba katarak btn bir insann rahatszl olarak grld geleneksel bilgeliin rehberliindeki halk ifaclar tarafn
dan uygulanmt; onlarn penlik-imgesi, kozmosla ve ilahlarla ili
kisine olduu kadar fiziksel ve toplumsal evresine de dayanyordu.
Hala dnyann drt bir yannda ok sayda hastaya ifa sunmakta
olan bu ifaclar, deiik derecelerde btncl olan pek ok yakla
m takip ederler ve ok eitli tedavi teknikleri kullanrlar. Onlann
mtereken sahip olduklar ey udur: Kendilerini asla biyolojik
tbbi modelin yapt gibi salt fiziksel fenomenlerle kstlamazlar.
Ayinler ve seremoniler esnasnda hastaln nemli bir esi olan
kuruntular gidermek ve btn canl organizmalann sahip bulun
duu doal saaltc gleri uyararak hastaya yardm etmek sure
tiyle hastann ruhunu etkilemeye alrlar. Bu ifa seremonileri
(trenleri) genellikle ifac ile hasta arasnda gl bir ilikiyi ge
rektirir ve ounlukla da doa-st gleri saaltcnn hastaya ka
nalize ettii eklinde yorumlanr.
Modern bilimsel terimlerle, saaltm ileminin zorlayc evresel
etkilere kar btnlemi organizmann cevabn ifade ettiini sy
leyebiliriz. Bu saaltm gr, Kartezyen ayrm aan ve mevcut
tp biliminin ats iinde uygun biimde formlletirilemeyen bir
ok kavrama iarstte bulunur. Bundan tr, biyoloji-tbbi aratr
maclar halk hekimlerinin gelitirdii pratikleri gznne almakta
ve onlarn geerliliini kabul etmekte gnlsz davranma eilimin
dedirler. Bylelikle "tbbi bilimcilik" (medical scientism), saaltm
sanatnn btn tbbn en temelli bir yn olduunu ve zgl tedavi
yntemlerine bavurmak istemeyen bilimsel tbbmzn bile, yirmi
otuz yl ncesine kadar hemen tamamen bu sanata gvenmeye mec
bur kaldn bu aratrclara unutturmaktadr (3).
Bat tbb, halk tababetinin geni havuzundan dodu ve sonrala
n temel biyolojik-tbbi yaklamn korumak artyla farkl klklara
brnerek dnyann geri kalan blmne yayld. Biyolojik-tbbi
sistemin bu topyekn yaylmyla birlikte pek ok yazar tbb "Bat-

137

l", "bilimsel" ya da "modern" yerine, imdi "kozmopolit tp" eklinde


niteliyorlar. (4) Fakat "kozmopolit" tp sistemi, bir ok bakalar ya
nnda sadece bir tanesidir. ou toplumlarn tp sistemleri ve tpla
ilgili inanlar, bir sistemle br arasnda keskin bir fark koymak
szn bir oulculuk arzeder. Kozmopolit tbba ve halk tbbna ya da
halk tababetine ek olarak birok kltrler sekinlere mahsus (high
tradition) bir tp gelitirmilerdi. Tpk kozmopolitan tp gibi bu sis
temler de -Hint, in, ran ve brleri- deneysel bilgiyi kullanan ya
zl bir gelenee dayanyorlar ve bir sekinler zmresince uygulan
yorlard. Yaklamlar, pratikte her zaman deilse bile, en aznda
teorik olarak btncld. Bu sistemlerin yansra tm toplumlar
bir popler tp sistemi de gelitirmilerdir. Azdan aza aktarlan
ve hi de profesyonel saaltclar gerektirmeyen bir aile ya da bir
topluluk iinde kullanlan inanlar ve pratikler bu sistemin esas
drlar.
Halk tababetinin uygulamas (pratii), geleneksel olarak kad
nn ayncalnda idi, nk ifaclk sanat genellikle aile iindeki
grevlerle ve analk ruhuyla ilikilidi". Tipik bir ekilde halk tabip
leri kltrden kltre deien oranlarda hem kadn (female) hem
de erkek (male) olabiliyorlard. Onlar kendi otoritelerini, dzenli
bir meslek erevesinde uygulayarak deil, mesleki ehliyetten ziya
de -sk sk ruh dnyasna girmeleri eklinde yorumlanan- kendi sa
altc glerinden elde ediyorlard. Bununla beraber tekilatn or
taya kmasyla birlikte sekinlere mahsus tpta ataerkil kalplar
kendilerini gsterir ve tp erkek egemenliine girer. Bu durum kla
sik in ya da Yunan tbb iin doru olduu kadar Ortaa Avrupa
tbb ya da modern kozmopolit tp iin de dorudur.
Bat tbbnn tarihinde, iktidarn erkek olan bir profesyonel se
kinler zmresince ele geirilmesi ve salk ile saaltma rasyonel ve
bilimsel yaklamn ortaya k, birlikte gelien uzun bir mcadele
sonunda olutu. Bu mcadelenin sonucu, sadece hemen tamamen
erkeklerden kurulu tp sekinler zmresinin kurulmas deil, ayn
zamanda geleneksel olarak kadnn uzmanlk alan olagelmi, sz
gelimi doum gibi alanlara haddini bilmezce el uzatlmas olmu
tur. Bu eilim imdi, tbbn ataerkil ynlerini kadn vcudunun er-

138

keklerce denetiminin daha belirgin bir tezahr olarak kabul eden


ve ana hedeflerinden birini kadnn, salk bakm sistemlerine ta
mamen katlmalar olarak grmeye balayan kadn hareketi tara
fndan geri teptirilmitir (5).
Bat tbbnn tarihindeki en byk deime Kartezyen devrimle
balad. Descartes'tan nceki saalt.!lrn.ou bedJl y ruhun
karlkl ilikiini (etkileimini) dile getirmi ve hastalarn, top
lumsal ve ruhsal eelri balamnda tedavi etmilerdi. Dnya g
rleri alar boyunca deitike kukusuz hastalk grleri ve te
davi yntemleri de, hastann btnne ynelmi olan yaklamlar
dnda deimitir. Descartes'n felsefesi bu durumu esasl bir e
kilde deitirdi. Onun zihin_ve beden arasm<!!!J!lJ? kat!._r,
hekimleri beden makinas zerinde younlamaya ve hastaln
psi_kolofik,topumsal ve evresel boyutlarn ihmal etmeye yneltti.
Onyedinci yzyldan itibaren tptaki ilerlemeler biyolojideki ve br
doa bilimlerindeki gelimeleri ok yakndan takip etti. Biyolojik
tbbi bilimin bak as, vcuttaki organlarn ve ilevlerinin ince
lenmesinden hcrelerinkine ve nihayet molekllerin incelemesine
doru deitike saaltm olaynn, incelenmesi de giderek ihmal
edilmi ve hekimlerin beden ve ruhun karlkl dayanmasndan
sz etmeleri gittike daha glemiti.
Geri Descartes zihinle bedeni birbirinden koparmaya alm
t, ama bu ikisi arasndaki karlkl ilikinin insan doasnn esasl
bir zellii olduunu gznnde bulundurmu ve bu ilikinin tp
iin tad sonulan farketmiti. Beden ve ruhun birlii, onun en
gzde rencilerinden biri olan Bohemya'l Prenses Elizabeth'le
mektuplamalarnn ana konusunu oluturuyordu. Descartes ken
disini prensesin yalnz hocas ve yakn arkada deil, ayn zaman
da hekimi olarak da gryordu ve Prenses salnn bozulduun
dan ikayet ettii ve (duyduu) fiziksel semptomlar Descartes'a an
latt zaman onun rahatszlnn byk lde -bugn syledii
miz gibi- duygusal (emotional) stresten kaynaklandn tehiste ve
fiziksel tedavilere ilaveten dinlenme ve meditasyonu salk vermekte
de tereddt gstermiyordu (6). Bylelikle Descartes kendisinin, bu
gn tp mesleini icra edenlerin oundan ok daha az "Kartezyen"
139

olduunu ortaya koymu oluyordu.


Onyedinci yzylda William Harvey kan dolam olayn salt
mekanistik terimlerle aklad, ne var ki fizyolojik ilevlerin meka
nistik modellerini kurmak iin br giriimleri daha az baarl ol
du. Yzyln sonlarna doru bu aklamann, tbbn ilerlemesini
kstekleyen Kartezyen yaklamn ak bir uygulamas olduu g
rld ve onsekizinci yzylda, aralarnda en geni apl ve en baa
nl olan homeopati sisteminin de bulunduu ynla kar -hareket
skn etti (7).
Modern bilimsel tbbn douu, ondokuzuncu yzylda biyoloji
deki byk ilerlemelerle halad. Yzyln balarnda insann beden
yaps, en nemsiz ayrntlara varncaya dein hemen tamamyla
renilmiti. stelik, byk lde Claude Bernard'n gerekletir
dii titiz deneylerden tr fizyolojik srelerin anlalmasnda da
hzl ilerlemeler kaydedilmiti. Bylece indirgemeci yaklama ina
nan biyologlar ve hekimler dikkatlerini en kk birimlere evirdi
ler. Bu eilim iki dorultuda srdrld. Birincisi, tm hastalkla
n hcresel dzeyde yapsal deiin.leri ierdiini kantlayan, bu
suretle de tp biliminin esas olarak hcresel biY,olojiyi kuran Ru
dolf Virchow tarafndan harekete geirildi. br aratrma dorul
tusuna ise o zamandan balayarak biyolojik-tbbi aratrmalar isti
la edecek mikroorganizmalarn derinliine incelenmesini balatan
Louis Pasteur nclk etmiti.
Pasteur'n bakteriler ve hastalk arasnda ak bir balant ol
duunu ispat etmesi muazzam bir etki yapt. Btn tp tarihi bo
yunca hekimler belirli bir hastal tek bir etkenin ya da ayn ekil
de faaliyet gsteren bir etkenler grubunun meydana getirip getir
medii sorusunu tartmlard. Ondokuzuncu yzylda Pasteur ve
Bernard bu iki yaklam, srasyla savunmulard. Bernard -dsal
ya da isel- evresel etkenler zerinde younlat ve hastalk anla
yn genel olarak, bir etkenler eitliliinin ayn anda ortaya k
masn ieren ierdeki bir dengesizliin sonucu olarak aklad. Pas
teur ise abalarn, belirli mikroplarla belirli hastalk tiplerini bir
birlerine balayarak hastaln patlak vermesinde bakterilerin ro
ln aklama noktasnda younlatrd.

140

Pasteur ve izleyicileri .tartmay zaferle kapattlar ve hastaln


germ (mikrop) teorisinin -belirli hastalklara belirli mikroplann ne
den olduu retisinin- bir sonucu olarak tp elemanlar tarafndan
sratle benimsendi. zgl etyoloji (*) kavram, zel bir mikrobun
belirli bir hastaln nedeni olduunu inandrc bir ekilde kantla
yacak bir kriterler dizisini varsayan hekim Robert Koch tarafndan
kesin bir biimde formlletirildi. "Koch'un postlalan" olarak bili
.nen bu kriterler o gnden balayarak tp okullarnda retilmeye
baland.
Pasteur'n grnn byle her ynyle ve benzersiz biimde
kabul iin birok neden vard. tk neden, sadece nde gelen bir bi
lim adam olmann ve etkileyici karmlara zel bir yatknln ya
nsra, usta ve gl bir mzakereci de olan Louis Pasteur'n b
yk dehasyd. Bir dier neden, o gnn Avrupa'snda bir doktora
zgl neden kavramn elde etmek iin ideal modeller salayan y
nla salgn hastaln boy gstermesiydi. Gerekteyse en nemli
neden ondokuzuncu yzyl biyolojisinin ats iine zgl hastalk
nedeni retisinin kusursuzca yerletirilmesiydi.
Canl formlarnn Linneaus tarafndan yaplan tasnifi yzyln
balarnda genel kabul gryor ve br biyolojik fenomenleri. de
kapsamas doal karlanyordu. Mikroplarn hastalklarla zde
letirilmesi, hastalklarn varlklarn tecrit ve tayin etmek iin bir
yntem temin ederek bitkiler ve hayvanlarn tasnifine hi benzeme
yen bir hastalklar tasnifi kurulmasna yardm etti. Bunun yans
ra, bir hastal tek bir etkenin meydana getirdii fikri, arzaya tek
bir mekanizmann kt almasnn neden olduu makinalar ek
ljndeki Kartezyen canl organizma gryle tam bir uyum ierisin
deydi.
ndirgemeci hastalk anlay kendisini modern bilimsel tbbn
temel bir ilkesi olarak kabul ettirerek hekimleri, hastaln neden
leri konusunda takipilerinin yapt basiti yorumlardan ok daha
incelikli olan Pasteur'n grlerini gzard etmeye srkledi. Re(*) Etyoloji (etiology), Yunanca aitia ("neden") s::cnden; "hastaln ne
den (ya da nedenleri)" anlamna gelen bir tp terimidir.

141

ne Dubos bir ok alntlarla inandrc bir biimde gsterdi ki, Pas


teur'n hayat gr esasen ekolojikti (8). Pasteur, deneysel olarak
aratrmaya zaman pek olmamsa da, canl organizmalarn al
mas zerinde evresel faktrlerin etkilerini ok iyi biliyordu. Has
talklar zerine olan aratrmalarnn ilk hedefi, mikroplarn hasta
lk dourucu roln kabul ettirmekti, ama ayn zamanda, organiz
mann i ve d evresini anlatmak zere "alan" ("terrain") adn
verdii kavramla da oka ilgilenmiti. Kendisini mikrop teorisine
gtren ipek bceklerinin hastalklarn incelemek suretiyle Paste
ur bu hastalklarn beden, mikroplar ve evre arasndaki karmak
bir etkileimden meydana geldiini rendi ve aratrmasn ta
mamladktan sonra unlar yazd: "Eer ipek bcei hastalklar
zerine yeni incelemelere girimi olsaydm btn abam onlarn
g ve direnlerini artran evresel artlan (incelemeye) sarfeder
dim."
Pasteur'n insan hastalklar gr de ayn ekolojik bilinci ser
giler. Pasteur, salkl bir bedenin pek ok mikrop tiplerine kar
sert bir diren gsterdiine kesinlikle inanyordu. Herhangi bir in
san organizmasnn ynla bakteriye ev sahiplii grevi yaptnn
farkndayd ve bunlarn ancak beden zaafa uradnda ona zarar
verebildiine iaret etti. Bylece Pasteur'e gre baarl tedavi o
unlukla, hekimlerin doal dirence uygun fizyolojik artlan eski
haline dndrme becerilerine dayanacakt. "Bu, hekim ya da cerra
hn daima hatrnda tutmas gereken bir ilkedir" diyordu Pasteur,
"nk bu ilke, saaltm sanatnn temellerinden biridir ou du
rumda." Hatta Pasteur, daha bir cesaretle ruh hallerinin vcudun
enfeksiyona direncini etkilediini de ne srd: "Nasl oluyor da o
u durumlarda hastann durumu zaafiyeti ve ruhi durumu- sonsuz
derecede kk canllarn istilasna kar yetersiz de olsa bir engel
oluturuyor." Mikrobiyolojinin kurucusu, ylesine geni bir hastalk
anlayna sahipti ki, ancak ok yaknlarda gelitirilmi olan ve ha
la da tp kurumlarnda kukuyla karlanan ruhla bedeni birlikte
tedavi etme yaklamlarn sezgisel olarak nceden tahmin etmiti.
zgl etyoloji retisi Pasteur ve Koch'un gnlerinden bugne
kadar, biyolojik-tbbi aratrmalarn odan vcut ve evreden mik-

142

roorganizmalann incelenmesine kaydrmak suretiyle tbbn geli


mesini olaanst biimde etkilemitir. Bu dar hastalk gr,
imdi gittike gzle grlr hale gelen modern tbbn ciddi bir yn
deitirmesini ifade eder. te yandan, mikroorganizmalarn salt
hastaln geliimini etkilemedikleri, ayn zamanda cerrahi bilimi
nin pratiini tamamen deitiren cerrahi yaralannn da enfeksiyo
na neden olabildikleri renildi. Bu, ilkin, sterilize edilmi cerrahi
.aralar ve giysilerin de dahil olduu antiseptik sisteme ve ardndan
yaralarla temas eden hereyi bakterilerden tmyle anndrmasn
gerektiren aseptik ynteme yol at. Genel anestezi tekniiyle bir
likte bu ilerlemeler, cerrahi bilimini, modern cerrahinin karakteris
tii halini alan karmak ritelin temel elerini yaratarak yepyeni
bir temel zerine oturttu.
Ondokuzuncu yzylda biyolojideki ilerlemeler tp teknolojisinin
geliimiyle beraber yrd. Stetoskop (dinlete) gibi yeni tehis
aralan ve tansiyonu lmeye yarayan aralar icat edilmi ve cerra
hi teknolojisi gitgide daha da karmaklamt. Ayn zamanda he
kimlerin dikkati de yava yava hastadan hastala doru kaym
t. Hastalklar tesbit ve tehis edilmi, belirli bir tasnif sistemine
uygun biimde adlandnlm ve tehis, tedavi ve retim merkezle
rindeki ortaa "efkat yuvalan"ndan dntrlen hastanelerde
incelenmitir. Bylelikle doruuna yirminci yzylda ulaacak olan
uzmanlamaya doru bir eilim balam oluyordu.
Patolojilerin kesin tanm ve tayini zerindeki bu vurgu, psiki
yatri (*) szcnn kendisi iin icad edildii zihinsel bozuklukla
rn tbbi incelemesine de uyguland. Psikiyatristler ruh hastalkla
,nnn psikolojik boyutlann anlamaya almaktan ok, abalarn
tm ruhsal rahatszlklar iin ,enfeksiyonlar, beslenme bozuklukla
r ve beyin hasan gibi- organik nedenler bulmaya hasrettiler. Psiki
yatrideki bu "organik ynelim" (oryantasyon), eitli aratrmacla
rn ruhsal bozukluklann organik kkenlerini tesbit etmeyi baar
mas ve baarl tedavi yntemleri gelitirmesiyle daha da ileri g
trld. Her ne kadar szkonusu baarlan ksmi ve dar bir alanda
(*) Yunanca Psyche ("ruh") ve iatreia ("saaltm")'dan.

143

skp kalmsa da, sebatla alarak psikiyatriyi, biyolojik-tbbi


modele bal bir tp dal olarak kabul ettirdiler. Bu, yirminci yzyl
da problematik bir gelimeye dnt. Gerekte ondokuzuncu yz
ylda bile, ruh hastalklarna biyolojik-tbbi yaklamn snrl baa
rlan, Sigmund Freud'un (9) dinamik psikiyatri ve psikoterapiyi
kurmasna imkan veren bir harekete -psikolojik yaklama- yol at.
Biyolojik-tbbi bilimdeki indirgemeci eilim yirminci yzylda da
devam etti. Byk baarlar oldu olmasna, ama kimi baarlar,
yzyln dnmnden itibaren grlmeye balanan, ancak imdi tp
alannn gerek iinden, gerekse dndan ynla insana apaikar
gelen yntemlerin yapsnda bulunan sorunlar ortaya kard. Bu
durum tp pratiini ve salk tekilatn halkn ilgi alannn oda
na getirdi ve tp sorunlarnn kltrel bunalmmzn br tezahr
leriyle hemen tamamen birbirine rl olduunu ou insann g
znde belirginletirdi (10).
Yirminci yzyl, biyolojinin molekler dzeye kadar inmesi ve
bu dzeyde vuku bulan deiik biyolojik olaylarn anlalmasyla
karakterize edilmitir. Grdmz gibi ilerleme, hayat bilimlerin
de genel bir dnce tarz olarak molekler biyolojiyi oluturmu ve
. sonu olarak tbbn bilimsel temelini atm oldu. Yzylmzda tp
biliminin byk baarlan tamamen hcresel ve molekler meka
nizmalarn ayrntl bilgisine dayal olarak gerekletmitir..
..; Gerekte ondokuzuncu-yzyl kavramlarnn ileri dzeyde uygu
lanmalar ve ilenmelerinin bir sonucu olan ilk byk ilerleme, en
feksiyona bal hastalklar iin bir sr ila ve ann gelitirilme
siydi. Alar ilkin -tifo, tetanoz, difteri ve belli bal dierleri gibi
bakterilerin neden olduu hastalklara kar ve daha sonralar vi
rslerin de neden olduu hastalklara kar bulunmutu. Tropikal
tbbn (hastalk tayan sivrisinekleri kontrol altna almak amacy
la) baklama ve haerat ilalarnn kullanmn birletirmesi, bu
scak lkelerin byk hastal olan stma, sar humma ve cz
zamn fiilen altedilmesiyle sonulanmtr. Ayn zamanda bu prog
ramlarn uzun yllar denenmesi bilim adamlarna, tropikal hasta
lklarn denetiminin alardan ve ilalamalardan ok daha fazlasn
gerektirdii retti. Tm haerat ilalan insanlar iin zehirleyici ol-

144

duklanndan, stelik de bitki ve hayvan dokularnda biriktiklerin


den ok akllca kullanlmalydlar. Buna ilaveten aynntl ekolojik
aratrmalar, organizmalann ve her hastaln aktanlmas ve geli
mesiyle ilgili hayat devrelerinin karlkl dayanma iinde olduu
nun anlalmasn gerektirdi. Durum ylesine karmakt ki, bu
hastalklarn hibiri btnyle yok edilemiyor, ancak ve ancak eko
lojik artlann akllca idare edilmesiyle etkili biimde kontrol altna
alnabiliyordu ( 11).
1928'de penisilinin kefi, mikroorganizmalann zengin bir eitli
liine sahip oalmaya yetenekli ok sayda bakteriyel unsurun
kefiyle 1950'lerde en yksek noktasna ulaan modern tbbn en
arpc dnemlerinden birisine, antibiyotik ana nclk etti. Yi
ne 1950'lerde gze arpan eczacla ilikin br byk yenilik, zen
gin bir ruh etkinletirici (psychoactive) ilalar alanyd, zellikle de
sakinletirici ve depresyon giderici (antidepresif) ilalar. Bu yeni
ilalar sayesinde psikiyatristler, bilincin derinliklerini glgeleme
den psikotik hastalarn davran kalplarn ve semptomlarn dei
melerini kontrol edebileceklerdi. Bu, ruh hastalnn tedavisinde
byk bir dnm meydana getirdi. Dardan zorlama teknikleri
nin yerini, gnmzde arpc bir biimde hastaneye yatma olayla
rn azaltan ve pek ok hastay ayakta tedavi etmeyi mmkn klan
modern ilalarn daha incelikli isel zincirleri ald. Psiko-aktif ila
larn, olduka fazla yan etkileri olmasnn yansra, kontrol semp
tomlarnn rahatszln temeli zerinde hibir etkisi olmamas ba
langtaki bu baanlardan doan cokuyu glgeledi. Psikiyatristler
bunun giderek daha ok bilincine vardlar ve eletirel grler co
kulu tedavi iddialan karsnda toprak kazanmaya baladlar.
Modern tbbn byk zaferlerinden birisi, hormonlar olarak bili
nen kan dolam iinde deveran eden ve ilevleri dzenleyen eitli
i salg bezlerini (glands) (*) ve onlarn salglarn inceleyen endok
rinolojiden geldi. Bu alma srasnda gze arpan olay irislinin
(*) Glandlar (salg bezleri) endokrin (i salg) sistemi iinde (beyinde) hipofiz

bezi, (boazda) tiroid, (bbreklerde) adrenalin, (pankreasta) Langerhans


adacklar (inslin salglayan hcreler kmesi) ve (reme organlarnda)
cinsiyet bezlerini (erkek ve kadn) iine alr.

145

(*) kefiydi. Bu hormonun tecrit edilmesi ve eker hastalnn ins

lin yetmezliiyle ilikisinin renilmesiyle birlikte, dzenli inslin


enjeksiyonlaryla ok sayda eker hastasn hemen hemen kesin
lmden kurtarmak ve onlar normal bir hayata dndrebilmek
mmkn oldu. Hormon aratrmasnda bir baka byk adm, etki
li bir iltihap nleyici ajann terkip ettii adrenal salg bezinin kabu
undan tecrit edilmi bir madde olan kortizonun kefedilmesiyle
atld. Sonuta endokrinoloji, gebelii nleyici ilalarn gelitirilme
sine yol aan cinsel hormonlara ilikin daha ok bilgi elde edilmesi
ne yol at.
Btn bu rnekler, biyolojik-tbbi yaklamn baarlarn oldu
u kadar kusurlarn da ortaya koyuyor. Btn rneklerde tbbi so
runlar, sorun iin temel nitelikteki bir mekanizmay bulmak ama
cyla molekler olaylara indirgenmitir. Bir kez bu mekanizma an
lald m, o ounlukla "aktif ilke" denilen baka bir organik sre
ten tecrit edilen bir ila tarafndan etkisiz hale getirilir. Biyolojik
tbbi aratrmaclar biyolojik ilevleri molekler mekanizmalara ve
aktif ilkelere indirgemekle kendi kendilerini aratrdklar feno
menlerin ksmi ynlerine hapsettiler. Sonu olarak onlar yalnzca
aatrdklar hastalklara dair dar bir baka ulaabilir ve areler
gelitirebilirler. Hastalklara gelince, bu bak aan tm zellikler
konu d saylm ve ilalar szkonusuysa "yan etkiler" eklinde g
rlmtr. rnein kortizonun pek ok yan etkileri olduu renil
di ve inslinin kefi her ne kadar byk lde yararl olduysa da,
klinik tedavi uzmanlar, aratrclarn dikkatini temeldeki neden
lerden uzaklatrarak eker hastalnn semptomlar zerinde yo
unlatrd. Olaylarn bu gidii karsnda, vitaminlerin bulunuu
biyolojik-tbbi bilimin belki de en byk baars olarak kabul edile
bilir. Bir kez bu "yardmc yiyecek faktrleri"nin nemi renilip de
kimyasal kimlikleri saptand m, vitamin eksikliinden kaynakla
nan raitizm ve iskorbit (**) gibi pek ok beslenmeye bal hastalk
lnslin, Langerhans adacklar olarak bilinen pankreas bezleri tarafn
dan salglanan bir hormondur.
(**) Scurvy (iskorbit), C vitamini, eksikliinden meydana gelen di etlerinde
kanama, kanszlk, halsizlik, kol, bacak ve eklemlerde arlarla belirgin
hastalk (ev.)
(*)

146

uygun beslenme deiiklikleriyle kolayca tedavi edilmesi imkan da


hiline girdi.
Hcresel ve molekler dzeylerde biyolojik ilevlere ilikin ay
rmtl bilgiler, ilala tedavilerin an gelimesine yol amakla kal
mad, cerrahlarn, sanatlarn tm nceki beklentileri aan bir tat
.minkarlk dzeyine ykseltmelerine imkan salayarak cerrahi bili
mine olduka yardmc oldu. Bu bilgilerin bulunuuyla kan grubu kefedildi, kan nakli mmkn hale geldi ve kan phtlamasn
nleyen bir madde gelitirildi. Anestezideki byk ilerlemelerle bir
likte bu gelimeler cerrahlara. daha serbest hareket etme imkan ta
nd ve onlar da cesaretlendirdi. Antibiyotiklerin bulunuuyla bir
likte enfeksiyonlardan korunmak ok daha kolay hale geldi ve ha
sar gren kemik ve dokularn yabanc maddelerle, zellikle de plas
tiklerle deitirilmeleri mmkn o1du. Ayn zamanda cerrahlar do
kularn tedavisinde ve organizmann reaksiyonlarnn kontrol edil
mesinde nemli beceri ve ustalklar gelitirdiler. Yeni tp teknolojisi
cerrahi mdahalenin yapld srada bile normal fizyolojik srele
rin almasna imkan veriyordu. 1960'1arda Christian Barnard bir
insann kalbini baka bir insana nakletti ve br organ nakilleri de
eitli baar dereceleriyle onu izledi. Tp teknolojisi bu gelimelerle
yalnz benzersiz bir mkemmeliyet dzeyine ulamakla kalmad,
modern tbbi bakm sisteminin her kesine nfuz etmeyi baard.
Ama ayn zamanda da, tbbn yksek teknolojiye artan lde ba
mll, tbbi ya da teknik bir yapyla snrl kalmayan ve ok ge
ni toplumsal, ekonomik ve ahlaki sorunlar ieren bir yn soruna
neden oldu (12).
Bilimsel tbbn uzun sren ykselii srasnda hekimler insan
bedeninin i mekanizmalarna hayranlk verici kavraylar getirdi
ler ve teknolojilerini etkili bir karmaklk ve mkemmellik dzeyi
ne ykselttiler. Ama tp biliminin b_u lJyk ilerlemelerine ramen
biz, gnmzde Avrupa ve kuzey Amerika'daki salk hizmetlerin
de A:ixL.bir};;naiima aJiit_ oluyoruz. Tp kurumlanyla ilgili yaygn
m-!1:t!!.iY.tsizlikler iin -hiIl!__et gtrme imkannn olmay, duy
dalk y_HtinruTI.HLY<?kluu, hatal tedavi gibi- ynla neden sa
ylmiir: Fakat btI!_:_ltirilerin esas konusu modern tbbn mali-

147

yti ve _verimlilii arasndaki gze arpan oranszlktr. Son otuz yl


boyunca salk maliyetlrin_deki olaanst arta ve tp mesleinin
bilimsel ve teknolojik stnlk_ iddialarna ramen halk salnda
gze batan bir dzelme grlmyor.
Tp ve salk arasndaki ilikiyi belirlemek gtr, nk ou
salk istatistikisi 'hastaln yokluu' eklinde tanmlanan dar bi
yolojik-tbbi salk kavramn kullanr. Aniaml bir tanm, hem bi
reyin hem de toplumun saln gz nne almaldr; o ruhsal ra
hatszlklar ve toplumsal hastalklar da iermek zorundadr. By
lesine kapsayc bir bak as, tp her ne kadar baz hastalklarn
bertaraf edilmesine katkda bulunmusa da, bunun zorunlu olarak
sal dzeltmediini gijsterecektir. H,JYtl!-l baj;ncl bakta fi
zil(,l h __tlhQrganizroanm teroeldi dili!nin____ili tea
hrlerinden biridi!'.yaln (13). br tezahrler psikolojik ve top
lusal-hastalklar biimini kazanabilirler ve ne zaman fiziksel bir
hastaln belirtileri tbbi mdahale araclyla etkili biimde bas
trlrsa, o hastalk kendisini baka baz biimlerde ortaya koyacak
tr.
Gerekte psikolojik ve toplumsal hastalklar imdi halk sal
nn en byk sorunlar olmulardr. Baz kamuoyu aratrmalarna
gre nfusumuzun yzde 25 kadar ciddi psikolojik rahatszlklara
mptela olup tedaviye muhtatr (14). Alkolizm, iddet sulan, kaza
ve intiharlarda, ksacas toplumsal salkszln tm belirtilerinde
dehet verici bir ykselme olmutur. Benzer biimde, halihazr cid
di ocuk sal sorunlar da, su ve siyasal terrizmdeki yksel
meyle birlikte toplumsal hastaln gstergeleri olarak grlmelidir
(15).
te yandan, geen yz yl boyunca gelimi lkelerdeki orta
lama mr srelerinde byk bir art olmu ve bu ounlukla mo
dern tbbn hayrl sonularna delil olarak gsterilmitir. Bununla
birlikte bu iddia tamamen aldatcdr. Salk tamamen insan tabia
tnn fiziksel, psikolojik ve toplumsal ynleri arasndaki karmak
bir karlkl etkileimden doan pek ok boyuta sahip bir konudur.
Onun eitli vechelerinde btn toplumsal ve kltrel sistem yan
sr ve kesinlikle lm oran ya da hayat sresinin ortalama uzunlu-

148

u. gibi tek bir parametre tarafndan ifade edilemez. 9rJM_a


mr sresi yararh bir ist_Jistiktir, ama bir..tap)nmn salg:u:. l
mek iin yeterli deildir._Dahaalfuk.l_bir tablo elde__t.melticin dik
ka.mizTniceliktenQilie ce'6!:memiz gerekir. Ortalama mr s
resindeki art ilk elde, srasyla sefalet dzeyine, yeterli beslenme
ye ve pek ok baka toplumsal, ekonomik ve kltrel etkene bal
olan bebek lmlerindeki azalmay gerekletirmek zere bu .bir
ka etkenin nasl olup da bir araya geldii hala pek anlalmam
olmakla birlikte, tbbi bakm/tedavinin onun azalmasnda hemen
hi bir rol oynamad ortaya kmaya balamtr (16).
u halde, nedir tp ile salk arasndaki iliki? Modern Bat tbb
hastalklar tedavi etmekte ve ac ve strab dindirmekte ne derece
baarl olmutur? Bu konuda birbirinden farkl grler vardr ve
ynla tartmaya neden olmutur. rnein, aadaki beyanatlar
Johnson Vakf ile Rockefeller Vakf tarafndan desteklenen Birleik
Devletler'deki son salk aratrmalarndan birinden alnmtr:
Biz dnyadaki en mkemmel biyolojik-tbbi aratrma aba
sn gerekletirdik, tp teknolojimizin ise bir benzeri daha
yoktur.
John H. Knowles
Rockefeller Vakf Bakan
ou durumlarda tbbi mdahale araclyla hastaln n
lenmesi ya da saln korunmas hussunda yetersiz kalyo
ruz.
David E. Rogers
Robert Wood Johnson Vakf
Bakan
...tbbn olaanst, neredeyse hayal edilemez ilerlemesi ger
ekte son yirmi otuz yl zarfnda gereklemitir ...
Daniel Callahan,
Ahlak ve Hayat Bilimleri Birlii
Enstits'nde Ynetici
Hastings-on-Hudson, New York

149

lkenin 1950'de karlat balca yaygn hastalklarn lis


tesini hemen hemen aynen bizden sonrakilere dvrediyoruz ve
her ne kadar mdahalecilik dneminde bu hastalklarn ba
zlarna ilikin korkun bir bilgi birikimi saladksa da, bu
birikim onlardan herhangi birinin nlenmesi ya da iyiletiril
mesine yetecek dzeyde deildir henz.
Lewis Thomas,
Memorial Sloan-Kettering
Kanser Merkezi Bakan
En iyi tahminlerle tbbi sistem (yani doktorlar ilalar ve
hastaneler) sal lmek iin kullanlan gstergelerin yak
lak yzde lO'unu etkilemektedir.
Aaron Wildavsky
Graduate School of Public Policy Dekan,
U.C. Berkeley ( 17)

elikili gibi grnen bu ifadeler, tptaki ilerleme zerine konu


an farkl insanlarn deiik fenomenlere bavurduklarn bilirsek
anlalr hale gelir. Onlar ilerlemenin, biyolojik mekanizmalann
zmlenmesi, onlarn spesifik hastalklar(*) ile ilikisinin kurulma
s ve anlan etkileyecek teknolojiler gelitirilmesi konularndaki bi
limsel ilerlemeler anlamna geldiini sylerler. Gerekten de, biyo
lojik-tbbi bilim bu anlamda son yirmi otuz yldr gzle grlr iler
lemeler yapmtr. Bununla birlikte biyolojik mekanizmalar ok na
dir olarak hastaln zel nedenleri olarak ele alndndan, onlar
anlamak zorunlu olarak salk tedavisinde ilerleme yapld anla
mna gelmez. Bundan dolay tbbn son yirmi yl boyunca ok az
ilerlediini syleyenler hakldr. Onlar bilimsel bilgiden ziyade sa
lk hakknda konumaktadrlar. Bu iki ilerleme tr doaldr ki,
birbirine zt deildir. Biyolojik tbbi aratrmalar daha geni ve b
tncl bir yaklam iinde btnletirildikleri takdirde gelecekte
(*) Belli mikroorganizmalarca meydana getirilen, belli belirti ve zellikleri
olan hastalklar. (ev.)

150

salk tedavisinin nemli Mr blmn oluturacaktr.


Tp ve salk arasndaki ilikiyi tartrken ayn zamanda tbbn
genel pratikten acil tbba, cerrahiden psikiyatriye kadar kuatc
bir spektrumu bulunduu farkedilmi olmaldr. Bu alanlann kimi
sinde, brlerinde daha etkisiz olduu ortaya kmasna ramen bi
yolojik-tbbi yaklam fazlasyla baarl olmutur. Kazalar, akut
enfeksiyonlar ve erken doumlara ilikin acil tbbn byk baars
pek iyi bilinmektedir. Hemen hemen herkes kurtarlan hayatlar ya
da tbbi mdahale araclyla nemli lde azaltlan ac ve strap
lar bilir. Gerekte modern tp teknolojilerimiz bu acil mdahaleler
hususunda ok baarl olmutur. Fakat her ne kadar bu tr tbbi
tedavi bireysel olaylarda kesin sonu verebilirse de, bir btn ola
rak insanlarn sal iin nemli bir de iiklik meydana getirmez
(18). Ak alp ameliyag_ve Qrg._11.nakilleri gibigz ahLtb. J>i.yg
_ u_, koru
lamalarn hret kazanmas, bize bu hastalarn l:>ir olln
yif:_.OnTeriler ihmal edilmemi olsayd, ik lde hastaneye ytr
ma_ anmereIIJ.)'ilt<:e i ge__:_j_ni l!QYttl!rma.n.;.lQg.
Halk sal tarihin_de _g:e_nel!i_l(,le IIJ.dl:a atfedilen arpc
bir gelime, ondokuzuncu yzyln sonu ile yirminci YW-1!!1 ala
rnda efifeksiyz hasta-hkld-grlen ani dtr. Biyl n
cesine kadar tberkloz, kolera ve tifo gil?! _l_ll_!!t.l!lk.la:_ iikli bir
tehlike oh.iiuyrlard: Herkes b.men her zaman onlara yak;a
naiiiliyordu ve her aile ocuklarnn en az birini yitirmeyi gze al
m durumdayd. Bupn bu hastalklarn ou, gelimi lkelerde
hen btn ile ortadan kayboJmutuu.e. ok ender.:ak'.alar.da
ani_btygjjkler_ araclyla kola_yca kQtro_l ;.lt_ru..alm.!lb.illl!_e_k,t_e___ir.
M?dern iJmsel _ t:b._b.Il_dQyl. a__3.-_
_ _x_kan ayn !'_l_vu_ll
bula bu arnc deiim, detjimin tp biliminin baarlan sayesi_n
de elde edil<_lliti yolunda_yaygn bir inana yol amt.,._:, Bu if!:
hE: kadar ou dokt_or_ }_ar _da. PY.._ lyorsa da, btnyle yan
l!r. fustalk model_:ri tarili i!}t!lIIl.Ell_!.;.__keIliklertaya koy
mutur ki, e_I![_on a_ _sta_l_lc_l:._rnm -_zal1!_1_!1.i_!!:_i mdahale
nin katks{, genellik; sanlanda
daha azdr. Halk s -al -ve
toplumsal tp alanTannda nde gele; bir a"titi lan Thomas McKe
own, enfeksiyon hastalklar tarihinin en ayrntl incelemelerinden

151

birini yapt (19). McKeown'un almas onsekizinci yzyldan bu


yana \ii.mlerdeki di!cat kici.!_c1:1,_,_h.stfill,_ bal
olduunu yeterli aklkla dile getirmektedir. lk__yg__i,it:(in, OQ&eki
zinci yzyl boyunca en nemli etki, beslenmedeki ge:.j ,ph_!i!i.z!
rp_ydi. Onyedinci yzyln sonlanndan itibaren yiyecek retimi b
tn Bat dnyasnda hzl bir biimde artmt; tanmda byk iler
lemeler kaydedilmi ve sonuta, yiyecek tedarikinin yaygnlamas
insanlan enfeksiyonlara kar daha direnli hale getirmiti. Orga
nizmann enfeksiyon hastalklarna kar glendirilmesinde bes
lenmenin bu nazik rol, gnmzde yaygn bir kabul grmtr ve
yetersiz beslenmenin salkszln ana nedeni olarak bilindii
nc Dnya lkeleri deneyimiyle de uygunluk iindedir (20) ,.._En
feksiyon hastalklannn _ aza!masnn ikinci byk nedeni, ondoku
zuricu yzyln ikinci yansnda hijyen ve sanitas.Yon_d.!!i* me_yqana
geleitcfiefmedir. OndokU:zuncu yzyl bize yalnz mikroorganizma
laiinKenni ve hastala mikroplarn sebep olduu teorisini getir
mekle kalmad; ayn zamanda insan sal zerinde evrenin etki
sinin bilimsel dnce ve halk bilincinin odak noktas durumuna
geldii bir yzyld onsekizinci yzyl. Lamarck ve Darwin canl or
ganizmalarn evrimini evresel basknn sonucu olarak grd; Clau
de Bernard milieu interieurn (i ortam) nemi zerinde durdu,
Pasteur ise mikroplarn aktif olduu "alan" (terrain) ile ilgilendi.
Toplumsal alanda evreyle benzer bir zihinsel ur, halk sal
ve hijyeni destekleyen popler halk sal hareketlerini ve sal
korumaya ynelik kampanyalar sahneye kartt.
ou ondokuzuncu yzyl halk sal reformcusu, hastala
mikroplarn neden olduu teorisine inanmamakla birlikte, salksz
olmann sefalet, yetersiz beslenme ve pislikten kaynaklandn ka
bul ediyor ve bu artlar dzeltmek amacyla etkin halk sal
kampanyalar dzenliyorlard. Bu, kiisel hijyen ve beslenmedeki
dzelmelere ve enfeksiyon hastalklarnn kontrol altna alnmasn(*) Sanitasyon: 1- evre artlarn sala elverili hale getirme; salkl ya
ama iin gerekli nlemleri alma. 2- evre ve halk sa?ln konu alan
tp dal, koruyucu hekimlik, hfzshha. (ev.)

152

da byk lde etkili olan sal korumaya ynelik yeni llerin


kabulne yol at: Suyun antlmas, kanalizasyon sisteminin kurul
mas, temiz st elde edilmesi ve yiyecek hijyeninin iyiletirilmesi
gibi. Keza, yaama artlannn genelde iyilemesiyle bizzat ilikili
oian doum_rnanndi nemli _d, de szkonusudur (21). Bu,
nfus art orann drd ve bylece salktaki iyilemenin artan
nfusla tehdit edilmemesi temin edildi.
Enfeksiyonlardan lmlerin orann etkileyen eitli faktrlere
ilikin McKeown'un analizi, olanca aklyla gstermitir ki, tbbi
mdahale br faktrlerden ok daha az neme sahipti. En byk
enfeksiyon hastalklan, ilk etkili antibiyotiklerin ve baklk ka
zanma tekniklerinin ortaya kmasndan ok nceleri azalm ve ge
rilemitir. Hastalk modellerinin deiimi ile tbbi mdahale ara
sndaki bu korelasyonsuzluk, ayn zamanda, Birleik Devletler'de
ve baka yerlerdeki muhtelif"azgelimi" halklarn salm dzelt
mek amacyla baansz bir biimde kullanlm olan modern tp
teknolojileri zerine yaplan pek ok deneylerce de doruland. (22)
Bu deneyler tp teknolojisinin, yalnz bana temel hastalk model
lerinde nemli deiimler meydana getirmeye g yetiremeyeceini
aydnlatmaktadr.
Tp ile salk arasndaki ilikiye ilikin bu incelemelerden ka
rlabilecek sonu udur: Biyolojik-tbb m,h.al!:!lr.. b.r 11.e lqdar
tek tek aciliyet arzeden olaylarda yarl olmusa da,,.bt iruan
ln sal ierndeki etkisinin ok z olduu irlmektedir. ln
s;nln sal baskn tbbi mdahalelerle deil, insanlann d
nlan, gdalar -YELYrJi_rn_yp tarafndan belirlenmitir n
k sz konusu deiken, kltrden kltre farkllk gsterir; her
ktiliiiendine-zg hastal-klara sahiptir, bundan dolay d yiye
c .davran ve_evresel artlar tedrici olarak deimek suretiyle
h!!.to<!_e_l!erip.i meydana getirirler. Bu nedenle., ondokuzuncu
yzylda Avrupa ve Kuzey Amerik.'y uratran ve_g__ de
nc Dnyaffitelerinin en byk lm nedenlerini tekH eden
akt-;;i;On-hastal;kltik--rS:-1te ve kt yaama ata
n de?il, tam tersine, sanayilemi lkelerde mreffeh ve tekno
loj__lt_a.:!!_!!lkli_li!{iliJ_a..s.talklara .yerini bmtltrp. durumd_t
dir.J!!._nlar kalp lastal_..._k..J!!H!:.Y!tke.r h,astalg. si:bi kronik ve

-------- --

..

153

dejeneratif hastalklardr ki, kendilerine, yerinde.bi:_.deyiJe_


gstalklar" ad verilmitir.s___r_k onlar gerilimli tavrlar, blJ.! besin alma, fazla ila kullanma, hareketsiz yaama ve moder:n
hay:.n karakteristii olan evre kirlenmesiyle o yaknan iliki
li!:,_Biyolojik-tb6i at iindeki dejeneratif hastalklarla ilgili g
lklerden dolay hekimler kendilerini bu aty geniletmekten zi
yade, ounlukla, bu hastalklarn hibir aresi olmayan genel "yp
ranma"nn kanlmaz sonular olduunu kabullenmek zorunda
hissettiler. Buna karlk, insanlar mevcut tbbi tedavi sisteminden
ikayetidirler; nk bu sistem, insanlarn saln pek dzelte
memekte, buna mukabil son derece ar bedeller detmekte ve do\c
torlar yalnz hastalarla yeterince ilgilenmemekle kalmayp hasta
lklar tedavi etmekte de baarsz olmaktadrlar.
Salk bunalmmzn nedenleri ok-katldr; bu nedenler tp bi
liminin iinde de, dnda da bulunabilir ve ekip kartlama?, bir
biimde genelde toplumsal ve kltrel bunalmmza baldr. Mev
cut durumda, ister tp alannn iinden olsun, ister dndan, gittik
e artan sayda insan tp teori ve pratiini besleyen kavramsal at
iinde kk salm durumdaki halihazr salk tedavi sisteminin ku
surlarnn farkna varyor ve bunalmn bu at tadil edilmedike
srp gideceine inanmaya balyorlar (23). Bylece, modern bilim
sel tbbn kavramsal temeli olan biyolojik-tbbi modeli biraz ayrnt
l olarak incelemek ve onun tp pratiini ve salk bakm organizas
yonunu nasl etkilediini renmek yararl olacaktr {24).
Tp, farkl kiilik, tutum ve inanlara sahip insanlar tarafndan
ok farkl biimlerde uygulanr. Bundan dolay aadaki ifadeler
btn hekimleri, tp aratrmaclarn ve kurumlar balamaz. Mo
dern bilimsel tbbn ats iinde byk bir eitlilik gze arpar, ki
mi aile hekimleri ok zel bir ihtimam gsterirken, bakalar ok
adam sendecidir. Cerrahlar vardr, ar dindardr ve insann duru
muna derin bir sayg duyarak sanatlarn icra ederler. Bakalar da
vardr, kinik ve kazanca gdlenmitirler; kimi hastanelerde ok
insani bir hava yaanr, bakalarnda ise insanlk-d ve haysiyet
knc bir hava hakimdir. Bu eitlilie karn, mevcut tbbi eitim,
aratrma ve kurumsal salk hizmetlerini tek bir genel inan siste
mi belirlemektedir. Bu inan sistemi, tarihsel olarak anlatm oldu154

umuz kavramsal modele dayaldr.Biyolojik-t:!,_bb


_ i_o_dJkat br_bi
id Kartezyen dnce temeli zerine kurulmutur. Descart;es,
bedenin btnyle paralannn delenii ve ilevire dayanlarak
anla.iahllenbir akini""ofd--j!ncesinin_yanuur.i.hlrbe
den-ruh aynmn da getirmiti:....f!lkl bir kj_i kusl,!rsuz mekanik
a-s?!:!!p_!lsta ii bir saata benzer, hasta biriyse paralan _g
re__!p eki!de_ilemy_yn_bi_r s1ir. Mevcut tbbi pratiin bir
ok ynlerinin olduu kadar, biyolojik-tbbi modelin de asl karakte
ristii, bu Kartezyen tasanma dek geri gtrlebilir.
Kmn .tkill eden tp bilimi, kendiini, bedenin
eitli blmlerinin aleyhine ol_araj.{ biyolojik mekanizmalar._ anll!_
m._ya almakla sdamt. Bu mea!}izn.alar, biyolojik sre
lereki b)"oloii!Ji!!!_liI! .Ql_l:l.,YJarn bii!n.!l1kiJri biry._na lrakla
raesel olekiiler byoloilI!l ll_l..J!!J}Qa_!!_le. al!_
lr Sal_tlci!eQ.YJfil.nk..fe1:_9nenden bjyc_lojik:t.bbi yaklam
yalnzca bir ka fizyolojikJ1z.ellij incelemekedir_J!izcllil_clere ili
kibilgi tabii ki ok yararldr, faka!_ QUJllar_y}5_QYil z_lsQ.k_
zi kir ks_!J:lnaensii e4erfu:aiY1esine snrl bir yaka_!___i!_ct-e
teJJ.rulirilm _bbi a"ma (pratik), sal _cl_i:iz!tmek x k_o
rU)'l}Il.fil1XdYrmekte.wk etkili olmal!!!_t_r. Gerekte onun uygula
malar imdi kimi eletiricilere gre iyiletirmekten ok ac ekme
nin ve hastaln nedenidir (25). Bu durum, tp bilimi hastaln bi
yolojik ynlerini incelemeyi, insan organizmasnn ve evresinin ge
nel fiziksel ve psikolojik durumuyla ilikilendirinceye kadar srp
gidecektir.
Tp bilimciler, aynen fizikilerin konulann ele allarnda oldu
u gibi, insan bedenini temel "yap talar"na ve esas ilevlerine in
dirgeyerek anlamaya altlar. Ulusal Salk Enstits'nn yneti
cisi Donald Fredrickson'un dedii gibi, "nsann ve hastahklannn
daha iyi anlalmas iin hayatn btn karmak formlaryla daha
sonra yeniden-sentezlenebilecek belirli esaslara indirgenesi biyo
lojik tbbi aratrmalarn temel kaygsdr" (26). Bu indirgemeci
ruhla tbbi sorunlar gittike daha kk paralara -organ ve doku
lardan hcrelere, sonra hcrelerin paralarna ve nihayet tekil mo
lekllere blnerek zmlenmi, asl fenomen ise bir kenara bra
klmtr. Modern tp biliminin tarihi tekrar tekrar ortaya koymu155

tur ki, hayatn molekler fenomenlere indirgenmesi salk ve has


talk konusunda insann durumunu anlamak iin yeterli deildir.
evresel ya da toplumsal sorunlarla karlaan tp aratrmac
lar, sk sk bunlarn tbbn snrlan dnda kaldn ne srerler.
Tp eitimi de, onlara gre tanm gerei, toplumsal ilgilerden uzak
tutulmaldr, nk bunlar, hekimlerin zerinde hi bir denetime
sahip olmad glerce meydana getirilmektedir (27). Fakat dok
torlar bu ikilemin olumasnda, yalnz hastal tekil eden eyi be
lirleyecek ve uygun tedaviyi seecek ekilde eitildiklerini vurgula
mak suretiyle nemli bir rol oynamlardr. Sahk bakm sistemi
iindeki g hiyerarisinin doruunda bulunan mevkilerini koru
duklar srece saln btn ynlerine kar duyarl olmann so
rumluluunu tayacaklardr.
Halk salyla ilgili konular genellikle, biyolojik mekanizmalar
zerindeki ar vurguyla dengesi iddetli bir ekilde bozulan tp
eitim ve pratiinden tecrit edilmitir. Salk iin can alc nemde
olan pek ok konu -rnein, beslenme, alma, nfus younluu ve
barnma- tp okullarnda gerektii oranda tartlmam ve bu ne
denle ada tpta koruyucu salk bakmna ok nemsiz bir yer
ayrlmtr. Hekimler hastaln nlenmesinden dem vurduklarn
da, biyolojik-tbbi modelin mekanistik ats iinden konumakta
drlar. Ne var ki, bylesine snrl bir at iindeki koruyucu tedbir
ler, doal olarak baarl olamazlar. Rockefeller Vakf'nn bakan
John Knowles aka unlar syler: "Yaygn hastalklarn ounun
temel biyolojik mekanizmalar hala koruyucu tedbirlere yn vere
cek derecede bilinmemektedir." (28).
Hastalklarn nlenmesi iin doru olan ey, hastaln iyileti
rilmesi iin de dorudur. Her iki durumda da hekimler salam
(whole) bireyler ve onlann fiziksel ve toplumsal evreleriyle ilikile
rini ele almlardr. Her ne kadar saaltm sanat gerek tbbn iin
de, gerekse dnda hala geni lde uygulanyorsa da, tp kurum
larmzda aka kabul grm deildir. Saaltm olay, aratrma
clar kendilerini beden, zihin ve evrenin karlkl etkileimini he
saba katmayan bir atya hapsettikleri srece tp biliminin dnda
tutulacaktr.

156

Kartezyen aynn, safk tedavisi uygulamasn bir ka nemli


ynde-etkilemitir'. llkoiiirak, (tp) mesleini, aralat1-Il__a. _9k z i!e
ti_il_ll_<>lan iki ayn kampa bltr. Hekimler bedein avisiy_e
urarken, psikiyatrist ve psikologlar ruhun iyiletirilmesine al
rlar. tki gpp arasndaki uurum, ou byk hastalklarn anla
masn g,le_irmitir; nk 01 tp aratrl_1l_alr!l hastaln
gelJi!11i-ra!ndaki duygusal durumlarn ve stresin rollerini incele
mekten alkoyuyordu. tresin ok geni bir hastalk ve rahatszlk
all;lnnn kayna olduu ancak ok yaknlarda renilmitir. Duy
gusal durumlarla hastalk arasndaki balant ise her ne kadar
dikkatini
asg}ardr biliniyor ol,_aA_a_,_ p_elemanlarm.daP. pg a?!nn
- ----- -ekmektedir. - .
----'Karfezyen ayrmn sonucunda, gnmz salk aratrmalarn
da iki farkl literatr birikimi olumutur. Psikolojik literatrde
duygusal durumlarn hastalkla ilikisi byk lde tartlm ve
pek ok belgeyle ortaya konmutur. Bu aratrmalar deneysel psi
kologlarca yaplm ve biyolojik-tbbi bilim adamlarnn. nadiren
okuduklar psikoloji dergilerinde yaynlanmtr. Onlara gre, tp li
teratr btnyle fizyoloji zerinde temellendirilmi, fakat hasta
ln psikolojik ynleriyle hibir zaman yeterince ilgilenilmemitir.
Kanser incelemeleri bu bakmdan tipiktir. Duygusal durumlarla
kanser arasndaki bant, onsekizinci yzyl sonlarndan beri bilin
mektedir ve psikolojik literatrde kaydedilen kantlar temel nitelik
tedir. Bununla beraber ok az hekim bu almann farkndadr ve
tp bilimcileri aratrmalar iine psikolojik verileri almazlar (29).
Biyolojik-tbbi bilim adamlarnn, fiziksel ve psikolojik geleri
btnletirmeyi baaramaylarndan tr ok az anlalan bir
baka olay, ac (ar) olaydr (30). Tp aratrmaclar acnn nede
nini u anda bile kesinkes bilmemekte ve acnn beden ile ruh ara
sndaki iletiim yollarn tam anlamyla anlayamamaktadrlar.
Hastalk nasl fiziksel ve psikolojik ynlere sahipse, sk sk hasta
lkla ilikilendirilen ac (ar) da byledir. Pratikte acnn kayna
nn maddi (fiziksel) mi, yoksa psikolojik mi olduunu bilmeye
imkan yoktur; maddi (fiziksel) belirtileri ayn olan iki hastadan bi
risinin ars azap verici olabilirken, br hibir ey hissetmeyebi-

157

lir. Agny anlayabilmek ve saaltm sreci iinde onu azaltabilmek


iin an olayn daha geni bir balamda dnmemiz gerekir ki,
bu balam hastann ruhsal tavr ve beklentilerini, inan sistemini,
ailesinden ve arkada evresinden gelen duygusal destek ve pek ok
baka zelliklerini iine alr. Dar biyolojik-tbbi at ierisinde i g
ren halihazr tbbi uygulama ary byle epeevre ele alacak yer-
de, onu zgl fizyolojik bozukluun bir gstergesi durumuna indir
gemeye alr . ounlukla ar reddedilmi ve ar kesicilerin yar
dmyla hissedilmesine engel olunmutur.
Bir insann psikolojik durumu elbette yalnz hastaln douuy
la ilgili olmakla kalmaz, tedavi sreci iin de ok nemlidir. Hasta
nn hekime psikolojik tepkisi her tedavinin nemli, belki de en
nemli ksmdr. Ruhu sakinletirmek ve tedavi srecine inandr
mak, doktor ile hasta arasndaki tedaviye ilikin karlamann en
byk amac olmutur ve bunun, genellikle sezgisel olarak yapld
ve kesinlikle teknik becerilerle icra edilmedii hekimler arasnda
gayet iyi bilinmektedir. Kendisi nl bir cerrah olan Leonard Shla
in'in gzlemledii gibi, "Kimi doktorlar, insanlan salna kavu
turma dncesindedir, baka doktorlarsa yksek komplikasyon(*)
oranlan sergilerler. Saaltm sanat niceletirilemez" (31 ).
Modern tpta psikolojik sorunlar ve davran sorunlan psikiyat
ristlerce ele alnm ve tedavi edilmitir. Her ne kadar onlar da bi
imsel eitimleri itibariyle Tp Doktoru (Medicine of Doctor: M.D)
iseler de, onlarla psikiyatri dndaki hekimler arasnda, ruh sal
elemanlanyla fiziksel salk elemanlan arasnda yok denecek ka
dar az iletiim vardr. Hatta ou doktorlar psikiyatristleri hor g
rrler ve onlan ikinci-snf hekim sayarlar. Biyolojik mekanizmalar
hayatn esas olarak grlrken, ruhi olaylar tali nemdeki olaylar
olarak deerlendirilir. Ruhsal hastalklarla uraan hekimlere her
nedense daha az nem verilir.
Pek ok.durumlarda psikiyatristler tamamen biyolojik - tbbi
modele. bal kalarak bu tavra kar km ve ruhsal hat.!1
(*) Komplikasyon: Bir hastaln seyri srasnda oluan ikinci bir hastalk;
mevcut hastala eklenen dier bir hastalk ve bozukluk. (ev.)

158

bTndeki fiziksel mekanizmalann bozukluuna balayarak anla


maya almlarr. Bu gre gre, ruh hastalklar aslnda tpk
fiZTfsel hastahklar benzer; tek fark, onun, bedeni etkileyen kimi
bakaogan-ard_a fazla 01a;a:k biitkileesidir ve bun:ian dola
y kendisini fiziksel belirtilerden ok ruhsal belirtiler araclyla
belli etmektedi;: Bu k;vramsal gelime fazlasyla garip bir duruma
yol amtr. ifaclar (healer) _filt!_ar b?,yunca fiziksel hastalklar
psikolojik araarla tedavi etmeye alrlarken, modern psikiyat
ristler gnnzde-rhsa" sorunlarn bedenin hastalklar olduuna
ke;ndUrn;dilerini inandrarak psikolojik hastalklar fiziksel ara
larl.!!.tedavi edi.YQ.rlar.
Psikiyatrideki organik ynelim, duygusal ve davransa! bozuk
luklar alanndaki fizikel rahatszlklarn tedavisinde yararl bulu
nan kavram ve yntemlerin psikiyatriye aktarlmasyla sonuland.
Bu bozukluklarn zgl biyolojik mekanizmalara bal olduuna
inanld iin, asl nem, indirgemeci bir snflandrma sistemi kul
lanarak doru tehis koymaya verilmitir. Bu yaklam her ne ka
dar bir ok ruhsal bozukluk iin yetersiz kalmsa da, hala srarla
eninde sonunda hastala neden olan zgl mekanizmalar ve b
tn ruhsal rahatszlklara uygun decek zgl tedavi yntemlerini
bulmak umuduyla aramaya devam edilmektedir.
Ruh hastalklar iin, bozukluun belirtilerini kontrol eden, ama
iyiletirmeyen ilala tedavi yolu tercih edilir. Sonuta u gittike
daha iyi anlalmaktadr ki, bu eit tedavi aslnda tedavinin aley
hinde bir uygulamadr. Bncl bir salk perspektifinden baklr
sa, ruh hastalklar, deneyimi deerlendirmeyi ve btnletirmeyi
baaramamaktan kaynaklanan rahatszlklar eklinde grlr!.!"
Bu gre g<i! bir ruhsal bozukluun belirtileri, organizmann ken
di kendisini iyiletirme ve yeni bir btnleme dzeyine ulama a
bisn yansitr (32). Standart psikiyatrik u_ygtlama, belirtileri bas
trmak suretiyle bu'kendiliinden iyileme (ifa bulma) srecine
mdahale eder. Gerek tedavi, hastay duygusal adan destekleyici
bi;-;;;:tmosfer salayarak iyilemesini kolaylatrmaldr. Bir belirti
y{(semptom) oluturan secin bastrlmak yerine byle bir atmosfer
ir c_lldiiT<l;ha fazla gstermesi iin imkan tannacak, devam

159

eden kendisini kefetme sreci benliin tam anlamyla yaanmas


na ;e bilinli btnlemesine yol aacak ve bylece saaltm sreci
tamamlanacaktr.
Byle bir tedaviyi uygulamak iin insan bilincinin btn spekt
rumunun kapsaml bir bilgisine ihtiya vardr. Psikiyatristler ou
zaman bu eit bilginin eksikliini duyarlar ve yine onlar ruh has
talarnn tedavisinden yasal olarak (hukuken) sorumludurlar. Buna
bal olarak, ruh hastalan, ounlukla psikolojik olaylarn ok daha
yetkin bir bilgisine sahip olan klinik psikologlarn, yalnzca ikinci
dereceden yardmc personel olarak psikiyatristlerin emrine verildi
i tp kurumlarnda tedavi grmlerdir.
Biyolojik-tbbi modelin ruhsal bozukluklarn tedavisine uygu
lanmas, genellikle ok baarsz olmutur. Her ne kadar biyolojik
yaklam besbelli organik bir kkenden kaynaklanan kimi bozuk
luklarn tedavisinde yararl olmusa da, psikolojik modellerin temel
nemde olduu pek ok baka bozukluklara uygun dmemektedir.
abalann byk bir ksm, sonunda ou psikiyatrik vak'a iin ya
rarszl anlalacak kesin ve nesnel bir tehise ulama yolunda
harcanmtr. Bu yaklamn pratik mahzuru, hi bir organik bo
zukluu olmayan ynla insann, son derece yksek maliyetler kar
lnda, pheli bir tedavi grdkleri tbbi aralarla yaplm ol
masdr.
Biyolojik-tbbi modelin psikiyatri asndan snrllklar imdi
gittike artan saydasalk eleman iin gzle grlr hale gelmek
tedir ve bu pratisyenler ruh hastalklarnn yaps hakknda canl
bir tartmaya tutumulardr. Ruh hastalklarnn halis birer mit
olarak gren Thomas Szazs bu tartmann belki de en u noktasn
da yer almaktadr (33). Szazs kendi ahsiyetleri, hayat tarzlar,
inan sistemleri ya da topluD1.slsevr_leriyle herhangi bir iliki;i
olmayan insanlara saldran.bir ey eklindeki hastalk kavramn
eelctedi anlntl_..!. ruhsal ya da fiziksel olsun tm ha,t.a
lklar birer mittir. Eer terimi fiziksel ya da toplumsal evresinin
olduu kadar, hastann btn organizmas ve kiiliini hesaba ka
tarak btncl bir anlamda kullanrsak, ruhsal bozukluklar da fi
ziksel hastalklar kadar gerektir. Fakat byle bir ruh hastalklar

160

anlay bugnk tp biliminin kavramsal atsn amaktadr.


Hngi bir ciddi hastalkla balant halinde ortaya kan fel
sefi ve varolusal sorunlarda kanmak ada tbbn karakteris
tik bir yndr. Bu, tp bilimcilerini saln srf fizikstl_y'!___ajeri
zerinde younlamaya gten Kartezyen ayrmn bir baka SO
nucufur:-derekte "Salk nedir?" sorusu tp okullarnda bile sorul
iutumlarn ve hayat tarzlarnn herhangi bir tart
m_as yaplmaz. Bunlar tbb_n alanmn._dnda, nanevi aleme ait
olan felsefi sorular-olarak dnlr., Bundan ba tp, ahlak yar
gannn iin iine sokulmad nesnel bl- bilim olduu iddiasndadr.
i,,i._my.rufciyzyl tp bilimi anlay ounlukla hekimlerin
hastal.il_ iYi__y_n!erini ve potansiyel anlamn grmelerini engelle
mekdir; _l!astalk, yeniluef!i g:reken bir dman olarak grlm
.;; tp bilimcileri sonunda btn hstalklar, biyolojik-tbbi aratr
malarn uygulamas araclyla ortadan kaldrma idealini gtm
lerdir._Bylesine dar birbak as hastaln hassas psikolojik ve
man:vi ynlerini anlamaktan aciz kalrken, Dubos'nun iaret ettii
gibi, tp aratrmaclarn "hastalk ile mcadele ederek ondan kur
tulmann _anllk sreciyle hi uyumad"nn farkna varmaktan
afikoymaktadr (34).
Nrolusal sorun tabii ki lmdr ve (bugn) btn br
felsefi ve varolusal sorular gibi lm konusundan da olabildiince
ka'pnlmtr. Modem teknoljik toplumumuzun karakteristii hali
ne gelen manevyattn yoksunluk, genelde toplumunkine benzer
tatzd0p m-;leini.- i-i-n yansmt;;....'.!'p_bilimi
nin mekanistik ats ierisinde lm kaale alnmaz. erefli bir
fmle yoksul bir lm arasndaki ayrm anlamszdr;_ !n basit
olarak beden makinasnn tamamen ilemez hale gelmesidir.
- Kadim lm (dying) sanat kltrmzde artk icra edilmemek
te ve normal bir salk zere lmenin mmkn olduunun tp mes
lei tarafndan unutulduu grlmektedir. Gefmii _bir heki
min en nemli rollerinden birisi, lmekte olan hastalara ve aileleri
n _noral vermek ve destek olmak iken, gnmzdeki hekimler ve
br salk elemanlar lmekte olan hastalarla uramay bir yana
br_ ve anlaml bir biimde lm olayyla baa kmann nere-

ntizve-saWJili

161

deyse imarsz olduuna kanaat getirmi durumdadrlar. Onlar


lm bir bitip tkenme olarak grme eilimindediz:ler; cesetler ge
ce yans h_asta_nelerdn g!.zlice karlr, doktorlar i.se, salkh olsun,
hasta olsun, dier insanlardan daha ok lm korkusu yaar gibi
dirler (35). lme ve lm fenomenine kar genel tavrlar 1960 ve
1970'lerin manevi rnesansnn ardndan, her ne kadar u yaknlar
da hatn saylr lde deimeye balamsa da (36), yeni tutumlar
henz salk tedavi sistemimizin iine dahil edilmi deildir. Byle
bir eyi gerekletirmek, tptaki salk ve hastalk anlaynn kkten bir kavramsal deiimini gerektirecektir.
Kartezyen ayrmn ada tbba ilikin kimi sonularn tart
tktan sonra, imdi bir makina tarzndaki beden tasarmna ve bu
nun mevcut tp teorisi ve pratii zerindeki etkisine daha yakndan
bakabiliriz. Mekanistik insan organizmas anlay, hastai llle!ca
n_ik bozuklua, tbbi teci?,y(de1 -feknik manipiasyona indirgeyn
sala mhendise bir yaklam tevik etmiti (37). Bir ok ka
hrda bu yaklam baarl olmutu;. Tp bilimi ye tek9l<>j_i,.J>ede
nii eitli paralarn kesip karmak ya da onarmak iin. hatta on
lan yapay olarak yaplmlanyla deitirmek iin olaanst_9re
cede karmak_r_n_!emler gelitirmitir.Jlu, hastal):t ve l{azl.an
saysz kurbanlarnn ektii ac ve strab dindirmitir, ama ayn
zamada da tp meslei ve genel halkn salk ve tedavi anlaylan
ni arpifilmasna yardmc olmutur.
Televizyon programlarnn ieriiyle ve zellikle de reklam ara
clyl empoze edile halkn insan organizmas tasarm, iii"iafu
davi edilen ve doktorlar tarafndan nezaret edilmedike tkenmeye
mkum birmakinadlr. Orgaoim.a_nn doasnda varolduu varsa
ylan iyiletirici g ve salkl kalma eiliminden ve -bi ki7nsenin
kendi organizmasna duyduu gvenden sz edilmez. Salk ya
am."aya ballk arasndaki ilikinin de zerinde durulmaz; biz dok
torlarn hayat tarzlarmz hesaba katmadan hibir eyi dzelteme
yeceklerini syleme cesaretini gsteriyoruz.
\!_ hayret verici ve tamamen ironik bir durumdur ki, bizz!l ,p.e
kimler kendi hayatlarndaki skntl artlan ihmal etmek sur.e.tcyle
mekanistik salk anlaynn en fazla acsn eken kiiler olmak-

ve

162

t-I_!eksel saaltclar, kendi beden ve ruhlann evreleriyle


ahenk ve uyum iinde tutarak sag-_lkl insan olmaya gayret ederler
ke.n,ougnk doktorlarn tipik tavr ve alkanlklar tamamen
salkszdr ve bir yn hastala neden olmaktadt,. Gnf.i,Lz he
kimlerinin ortalama hayat beklentisi sradan insanlarnkinden on
onbe yl daha azdr ve onlar arasnda fiziksel hastalklar bir yana,
yksek oranlarda alkolizm, uyuturucu kullanm, intihar ve br
toplumsal patolojilere de rastlanmaktadr (38).
Doktorlar_ ou temel salksz tutumlarn, renimlerinin
ok baanl bir deney olarak tanmland tp okulunun daha ba
langcnda edinirler. Toplumumuza hakim olan salksz deer sis
temi en ar anlatmlardan bazlarn tp eitiminde bulmutur.
Tp okullar, zellikle Birleik Devletler'dekiler, byk bir farkla
trnmeslki okllann en rekabeti olanlandr. Tpk i dnyas gi
bi;""nlar da, kran krana rekabeti bir erdem olarak sunmakta ve
hasta tedaine "ykc bir yaklam" vurgulamaktadrlar srarla.
Ge.rekten de, ykc tbbi tedavi tutumu ounlukla ylesine ar
dr ki, hastalk ve tedaviyi tanmlamakta kullanlan metoforlar sa
va dilinden alnmadr. rnein, habis bir tmrn bedeni "istila"
ettii, radyasyon tedavisinin kanser hcrelerini "ldrmek" amacy
la dokulan "bombardmana tuttuu" ve kimyasal tedavinin sk sk
kimyasal savaa benzetildii sylenmitir. Byl=;ce tp eitim ve uy
gulamas, tbbn are arad ynla hastaln meydana gelmesin
de nemli bir rol oynayan bir deer sisteminin tavr ve davran ka
lplann srdrmektedir.
Tp okullar yalnz stres yaratmakla kalmz, rencilerine
onunla nasl baa klacan da retmeyi ihmal eder. Halihazr
tp reniminin z, hastann endielerinin bata geldii ve dokto
run salnn/huzurunun ikincil bir konu olduu fikrini kafalara
ilemektedir. Bunun, balanma ve sorumluluun verilmesi iin zo
runl olduu dnlr ve byle bir tutumu gelitirmek amacyla
tp renimine son derece uzun saatler aynlr. ou hekimler kendi
meslek hayatlannda bu uygulamay srdrmektedirler. Hi tatil
yapmadan btn bir yl almak bir doktor iin hi de seyrek gr
len bir durum deildir. Bu iddetli stres, doktorlar gnlk alma163

larnda daha ok iddete srkleyen yksek kayg ya da derin dep


resyon durumlarndaki insanlarla srekli uramalan sonucunda
daha da arlatrlmaktadr. te yandan, onlar duygusal glerin
hi bir rol oynamad bir salk ve hastalk modeli kullanmay
renmilerdir ve bundan dolay da, kendi hayatlarnda onlar dikka
te almama eilimindedirler.
Mekanistik insan organizmas gr ve sala mhendise bir
yaklamnn ortaya k, sal dzeltmek iin biricik yol olrak
anlalan tp teknolojisi zerinde gl bir vurguya yol amtr.
rnein, Lewis Thomas'n "Tp Bilimi ve Teknolojisi zerine" adl
yazsnda bu apak grlr. Son yzyl boyunca tbbn herhangi
bi;, byk yaygn hastala engel olamam ya da are bulamam
olduunu syledikten sonra szlerine yle devam ediyor Thomas;
"Biz bir anlamda bugnn teknolojisine saplanm kalmz ve bu
teknolojiyle i grecek daha fazla bilimsel bilgiye sahip oluncaya de
in byle kalmaya da devam edeceiz" (39).
Kat teknoloji modern tbbi bakm iinde merkezi bir rol oynad.
Yzyln dnmnde, doktorlarn yardmc personele oran aa
yukar bire ikiydi; imdiyse muhtemelen bire onbe gibi ok yksek
bir orandadr. Bu teknisyenler ordusunca kullanlan tehis ve teda
vi aralar fizik, kimya, elektronik, bilgisayar bilimi ve br ilikili
alanlardaki son gelimelerin soncudur. Bu aralar kompterize
edilmi kan tahlilcileri ve tomografi skennrlan (*), bbrek diyaliz
makinalan (**), kalbi dzenleyen elektronik aralar, radyasyon te
davisi tehizat ve bir ok baka makinalan iine alr ki, bunlar son
derece karmak olmakla kalmazlar ok da pahaldrlar; bazlarnn
bir milyon dolara yakn maliyetleri vardr (40). Baka alanlarda ol
duu gibi tpta da yksek teknolojinin kullanm ou kez tehlikeli(*) Kompterize edilmi tomografi skennr' ya da "CAT" scanner", kafatas
ierisindeki anormalliklerin tehis edilmesi iin X-n kullanan bir ma
kinadr. X-n enformasyonunu analiz eden ve alldk tekniklerce elde
edilemeyen grsel imajlar resmeden bir bilgisayara balanm olan bu
makina, deiik ynlerden kafatas iindeki nlar ynlendiren bir X
n birimini ierir.
(**) Bir bbrek diyaliz makinas, bbreklerin ilevinin yerini alarak bbrek
. leri almayan hastalarn kann szer ya da "diyaliz eder".

164

dir. Tbbi bakmn karmak-teknolojilere gittike artan bamll


uzmanlamaya doru bir eilimi hzlandrm ve doktorlann btn
lkl bir kii olarak hastayla ilgilenmeyi unutarak bedenin para
lanna bakma eilimini glendirmitir.
Keza tp pratii.jlratisyen hekimin yazhanesinden, gittike, in
sanlk d olmuyorsa bile kiisellikten kopnlm yerler olan has
tan'efere d$u kaymtr. Hastaneler hastayla iliki kurmaktan zi
yade, teknoloji ve bilimsel yarmann" nemsendii koca mesleki
kur'umlar ol kmlardr. Tedavi muhitlerinden ok havaalan
la'i!1a daha o_k beI).zer grnen bu modern tp merkezlerinde tam
da hastalktan 111?-. hatalr kendilerini aresiz ve deet iin
de hissetme _eilimindedirler. Mevcut hastane hizmetlerinin aa
yukar yzde 30 ila 50'si tbbi adan fuzulidir, buna karlk ekono
mik bakmdan daha verimli ve tedavi bakmndan daha etkili olabi
len alternatif hizmetler neredeyse ortada kaybolmu gibidir (41).
Tbbi bakm maliyetleri son otuz yl ierisinde dehet verici bir
trmanma gstermitir. Birleik Devletler'de, hemen hemen 197477 arasndaki hayat pahallnn iki kat kadar bir hzla artan bu
maliyetler, 1950'de oniki milyon dolarken 1977'de yzaltm milyon
dolara frlad (42). Benzer eilimler, ayn sosyalletirilmi tbbi sis
temlere sahip ou baka lkelerde de gzlemlenmitir. Pahal tp
teknolojilerinin geni apl kullanm ve gelitirilmesi salk harca
malanndaki bu hzl artn balca nedenlerinden biridir. rnein,
bbrek diyalizi bir kiiye ylda yaklak 10.000 dolara malolur ve
mr uzatt daha yeni yeni ortaya karlm olan koroner bypass
ameliyat operasyon bana 10.000 dolardan 25.000 dolara varan fi
yatlarla binlerce kez gerekletirilmitir (43).
Tbbi bakmda yksek teknolojinin ar kullanm yalnz ekono
mik olmamakla kalmaz, gereksiz bir ac ve strap kaynadr da.
Hasfa.neferdeki kazalar halihazrd_a, madencilik ve gkdelen inat
lan dndaki btn br sanayilerdekinden daha sk vuku bulmak
tadr. Tipik bir aratrma hastanesine yatrlan her be hastadan
birisinn bir iatrojenik hastala (*) yakaland tespit edilmi, bu
(*) Iatrogenic hastalklar, Yunanca iatros ("hekim") ve genesis ("kken")
den; bizzat tbbi bakm srecinden doan hastalklardr.

165

olaylarn yars _i!ala tedavikomplikasyonlarndan, artc bir


yde lO'luk ksmi ela.tehis ilemleri (prosedr) yznden meyda
n elmtir (44).
Modern tp teknolojisinin yksek rizikolar, doktorlara ve hasta
nelere kar alan yanl ameliyat davalarnn oalmasna yol aa
rak salk harcamalarnda ok nemli bir .rta neden oldu. Gn
mzde salk bakm maliyetlerini daha da artran ve hastalklar
ek risklere sokan daha fazla tehis teknolojileri gelitirmek ve "sa
vunmaya ynelik tbb" uygulamak suretiyle davalardan kendileri
ni korumaya alan Amerikal doktorlar arasnda neredeyse para
noid bir dava edilme korkusu bagstermitir (45). Bu yanl tedavi
bunalm eitli olaylarn sonucudur: Btn sorumluluun doktor
lara brakld mekanistik bir hastalk modeli erevesinde yksek
teknolojinin ar kullanm; kmsenmeyecek saydaki kara g
dlenmi avukatlardan gelen hatr saylr bask; ve demokratik ol
makla vnen, ama kamuya yaygnlam bir tp sistemine sahip
olmayan bir toplum.
ada salk bakmnn merkezinde duran kavramsal sorun,
hastalklarn hcresel dzeyde yapsal deiimleri ihtiva eden ve
birck neaersel kke sahip olan ba-sonu belli varlklar olduklar
n syleyen biyolojktbbf modeliO: hastalk tanmdr. Biyolojik
tbbi model eitli nedensel faktrleri gznne alr, fakat aratr
maclar "tek hastala tek neden" retisine sk skya bal kalma
eilimindedir. Mikrop teorisi, hastala yol aan zgl nedenin ilk
rneini oluturuyordu. Bakteriler ve daha sonralan virsler, fiilen
nedeni bilinmeyen her (trl) hastaln nedeni olarak gsterilmi
tir. Daha sonra molekler biyolojinin domasyla genetik bozukluk
lar ieren tek lezyon (*) kavram ortaya km ve daha da yakn
larda ise hastaln evresel nedenleri incelenmeye balanmtr.
Btn bu durumlarda tp bilimciler hedefe ulamaya altlar;
inceledikleri hastaln kesinkes tanmlanmas; bu hastaln zgl
nedeninin tesbiti; ve hastala yol aan kayna bertaraf edecek uy(*) Lezyon, yara iin kullanlan teknik bir terimdir; bir organn ya da
herhangi bir beden parasnn yapsndaki anormal bir deiimi anlatr.

166

gun tedavinin -genellikle bir miktar teknik ustaln- gelitirilmesi.


Hastaln kendine zg bir nedeni olduu teorisi birka acil
vak'ada, rnein akut enfeksiyon sreleri ve beslenme yetersizlik
lerinde baanl olmutu; buna karlk hastalklarn kahir ekseriye
ti indirgemeci, sk skya belirlenmi hastalk birimleri ve tekil ne
den kavramlanna bal kalnarak anlalamaz. Biyolojik-tbbi mo
delin balca yanlgs, hastalk sreleriyle hastaln kkenlerinin
birbirre 'kartii=imasdr. Bir hastalk niin ortaya kar sorusunu
so"rmak ve ona neden olanartlar ortadan kaldiaya aiim!;k.ye
rineTp. aratrmaclar, hastaln sayesinde igrd biyolojik
mekanizmaian anlamaya alrlar. nde gelen ada aratrmac
lardan Thm:as, bu tr bir yaklama olan inancn allmadk bir
aklkla ifade etmitir: "Her hastalk iin btn brlerini belirle
yen (ve hakim olan) tek bir anahtar mekanizma szkonusudur.
E?er bir insan bu mekanizmay bulabilir ve daha sonra onun zeri
ne dnrse bozukluu kontrol edebilir. Ksaca, insanolunun en
byk hastalklarnn, anlalabilir ve nihai dzlemde zlebilir
biyolojik bulmacalar olduuna inanmyorum" (46).
Gerek kkenlerinden ok bu mekanizmalar mevcut tp dn
cesinde hastal nedeni olarak grlmtr ve bu kartrma a
da tbbn kavramsal sorunlannn tam da merkezinde yatmaktadr.
Thomas McKeown'un vurgulad gibi: "Bilinmelidir ki, tptaki en
temel soru, hastaln meydana geldikten sonra. nasl ameliyat edi
leceinden ok, hastaln niin meydana geldiidir; yani, teorik
olarak hastaln kkenleri, hastalk srecinin doasndan nce ge
lir" (47).
Hastaln kkenleri genellikle salkszl dourduu kabul
edilmesi gereken eitli nedensel etkenlere bal olabilir (48). ste
lik bunlarn etkileri kiiden kiiye esasl bir biimde deiir, nk
bireyin baskl durumlara gsterdii duygusal tepkilere ve bu du
rumlann iinde vuku bulduu toplumsal evreye baldrlar. Nezle
salgn buna iyi bir rnektir. Nezle eer bir kimse eitli virslerden
ancak bir tanesine yakalanrsa geliebilir, yoksa bu virslere yaka
nanan herkes ondan etkilenmez. Hastala yakalanma ancak yaka
lanan kii alc bir durumda ise hastalkla sonulanacak ve bu, ha-

167

va durumlan, yorgunluk, stres ve kiinin enfeksiyona direncini et


kileyen baka durumlarn varlna bal olacaktr. Belirli bir kii
de nezlenin niin hasl olduunu anlamak iin bu etkenlerin pek o
unun deerlendirilmesi ve birbiriyle kyaslanmas gerekir. "Nezle
bulmacas" ancak bundan sonra zlebilir.
Bu durumun, nezleden ok daha ciddi olan hemen btn hasta
lklarda mtekabilleri vardr. Hem karmaklk, hem de iddet ba
kmndan an bir rnek, kanserdir. I!..Jll}_yllar boyunca muaz
zam para kaynaklar hastala neden olan virs tesbit etmek
amacyla kanser aratrmalarna aktlmtr. Bu aratrma dorul
tusu yararsz kalnca, dikkatler yine indirgemeci bir at altnda
aratrlan evresel nedenlere kaymtr. Gnmz aratrmaclar
nn ounun beklentileri, hala kanser yapc (kanserojen) maddenin
kansere tek bana neden olduunu ortaya karmaktr. Ancak eer
biz asbest'e maruz kalm bir takm insanlara ynelerek onlara ak
cier kanserinin nasl meydana geldiini sorsak, binde bir doru ce
vap alabildiimizi grrz. Bir insann vcudu bu hastal niin
meydana getirir? Cevap, evreden gelen harhangi bir sala zarar
l etkinin kiinin psikolojik durumu ve toplumsal ve kltrel art
Jandrlmalarn da iine alarak bir btn halinde organizmay ku
atmasdr. Bu etkenlerin tm kanserin oluumunda nemlidir ve
hastal anlamak iin hesaba katlmalar gerekir.
Sk skya tanmlanm bir olgu olarak hastalk kavram, bitki
ve hayvanlarn tasnifine dayal kalplam bir hastalk snflandr
masna yol amtr. Byle bir snflandrma sistemi, fiziksel semp
tomlara sahip hastalklar iin baz hakl yanlan olsa da, temil
edildii ruhsal (mental) hastalklar iin son derece problematiktir.
Psikiyatrik tehis nesnel bir lte dayanmamasyla kt bir n
yapmtr. Hastann psikiyatriste kar olan davran, tehisin ze
rine dayandrld klinik tasvirin bir paras olduundan ve bu
davran, doktorun kiilii, tavrlar ve beklentilerince etkilendiin
den tehis zorunlu olaak sbjektif olacaktr. Bylelikle "ruh hasta
lklar"nn kesinkes snflandrlmas ideali byk lde aldatc ol
maktadr. Bununla birlikte, ruhsal rahatszlklan da hastaln bi
yolojik-tbbi tanm iine almalarna imkan tanyacak duygusal ve

168

davransa} bozukluklar iin nesnel tehis sistemleri oluturmaya


almak iin psikiyatristler olaanst bir aba sarfetmilerdir.
H!n_(illness) rahatszla (disease) indirgenme sreci iin
de doktorlarn dikkati, btnle sahip bir insan suretindeki hasta
dan uzaklat. Hastalk btnsel (total) bir insanlk durumu iken,
rahatszlik- bedenin zel bir ksmnn durumudur ve doktorlar has
tat;;;n hstlkJarndan ok, onlarn rahatszlklarn tedavi etme
nktasida younlamlardr (49). Onlar her iki kavram arasnda
kCnemli ayrm gzard etmilerdir. Biyolojik-tbbi gre gre
hastalk diye bir ey yoktur ve bundan dolay da belirli bir rahatsz
ln yapsal ya da biyolojik-kimyasal karakterdeki bakalamlar
olmadan tbbi bakm iin hibir hakl gereke bulunamaz. Fakat
klinik deneyler tekrar tekrar gstermitir ki, rahatszl olmadan
da bir insan hasta olabilir. Doktorlarn kapsn andran hastala
rn yans, herhangi bir fizyolojik bozuklukla alakasz ikayetlerden
dolay oraya gitmektedirler (50).
Hastalgn temeli eklindeki rahatszln biyol<?jik-tbbi __ tan
mndan tr tbbi tedavi, mnhasran byolopk anormalliklere y
ncli-fu-. Ne-var.ki, tedavi baarl olsa bile zorunlu olarak hastay
sala k.aturmaz. mein, tbbi kanser tedavisi, hastay iyile
tirnieksizrioir tmrn tamamen geri ekilmesine (regresyona) neden oab!I! Duygusal sorunlar hastan!n saln etkilemeye devam edebilir ve eer yeterince alakadar olunmazsa habis tmrn
tekrar ortaya kmas sz konusu olabilir (51). te yandan, bir has
tann grnrde herhangi bir rahatszl olmamasna karnti.ma
_hsta izlenimi uyandrmas mmkiindr: Biyolojik-tbbi mode
lin snrllndan tr hekimler sk sk "hastalk hastas" adn
verdikleri bu tr hastalara yardmc olmaktan aciz kalmaktadrlar.
. Hekadarbiyolojik-tbbi model semptomlarla rahatszlklar
arasnda ayrm gzetmise de, daha geni bir anlamda bizzat her
rahatszlk, kkenleri ancak nadiren aratrlm olan temeldeki bir
hastaln semptomu olarak grlebilir. Olay byle grmek sal
n bozulmasn, bir bireyin herhangi bir hastal ya da davran
sa} bozukluunun, ancak kiinin iine gml bulunduu btn et
kileimler ayla ilikisi iinde anlalabileceini kabul etmek sure-

--.------

:!1

169

tiyle insanlk durumunun geni balam erevesinde grmeyi ge


rektirecektir.
Hfstahn temeJinge_yatl!: ?!edenlerden ok belirtiler zerinde
ki srarn en arpc rnei, ada tbbn ilaca bakidr.J!y.._ bak.te
rilerin fizyolojik bozukluun altnda y:atan belirtisel t;zah;\; l
iaktan ok, hastaln asli nedenleri olduu eklindeki yanl bir
grten kyklanmaktadr. Pasteur'n mikrop terisii gelitir
mesinderi:. uzun yllar sonra tp aratrmalar bakteriler zerinde
odaklat ve onlara ev sahiplii yapan organizmayla evresini ince
lemeyi ihmal etti. Ancak yzylmzn ikinci yansnda immnoloji
nin (bakl inceleyen blimin) domasyla deimeye balayan
bu tek yanl vurgudan dolay hekimler, bozukluun nedensel kkle
rini aramak yerine dikkatlerini tahrip edici bakteriler zerinde top
lamaya yneldiler. Belirtileri yattrma ve sindirme noktasnda
ok baarl olmalarna karlk, sk sk organizmaya daha fazla za
rar verilmesine neden oldular.
Bakteriler zerindeki srar, hastala organizma ierisindeki bir
bozulmadan ok dardan gelen bir s&ldnnn neden olduu gr
ne yol at. Bir Hcrenin Yaamlar (Lives ofa Cell) adl popler
kitabnda Lewis Thomas bu yaygn yanl anlamann parlak bir
tasvirini yapmtr:

Tlviz.!on seyretmek suretiyle her n_insan-ar!yan mikroplarca


sarlm bsbtn nazik bir durumda kstrlm olduunuzu, enfek
siyonnas1alikianiia ve lme kar sadkimyasal _teknQ!<m_!!-_rac
hiya1cruiiilgunizu dnrsnz; bu teknolojinin gc bizi ko----- * - - ---- .
--- ------ -
rumak iin onlan ldrmeye yeter_._ Ji.r x_r_e _qt!l_lar pskt_!!liz tlenir... en ufak _sY.!.J_klar iin lli__l!_n_tj_!iyotikler
k;ianlt; ve -;erini pl;;tikle kapatmz. Plastik yeni koruyucunuz
d itenDlIanotel bardlann7'bir ked; plstik; sa-rar
ve tuvalet otJiraklann devlet srlar gibi smsk kapat_r, bundan
s;; onlan ltraviyole nlanyla ;nlaryz. Mik;;nn bizi srekli
avlgmaya, crelerimizi birbirind_en ayrmaya_ _dt bir: dnyada
ya!Y_<llJ:lZ__ncak_ kork_uyll:1 11k bir uyanklk sayesinde sa ka
labiliriz (52).

--

Kukusuz sadece tp bilimi tarafndan deil, hatta daha da g170

l bir biimde kimya sanayii tarafndan da kkrtlan bu ok garip


davranlar en ok Birleik Devletler'de gze arpmaktadr. Saikleri
ne olursa olsun, bunlar gya biyolojik geree dayanarak hakl gs
terilir. u iyi bilinmektedir ki, hastalkla ilikili birok bakteri ve
virs tipl-salkh bireylerin dog\llannda herh bir zarar ver
medn bol miktarda -b;iiimaktdr. ._\_ak_orgaiznann ge-nei <Jf.
reicinin en aaya dt zel durumlarda bunlar hastalk belir
tileri doururlar. -nsanlarimza. 'inanlmas g gelecektir ama, pek
ok temel orgarimizn - alma.s6a1deriler sa.y;sid iaktadr.
alinda_dli{yay11_g:e_.fy
Tiyle-m1kpii _aj-n_
vanlf!-_r<!ll_i':rii_ anatomik ve fizyol<ilik anorallikler_!iif g
rlmtr (53).
Yi_ndeki bakterilerin akl lmaz_alabal ierisinden yal
nzca kk_!>ir_!lliktan insan_()_gmizmasnda h_astaik meydana
getirme yeteneine sahiptir; stelik unlar da ounlukla organiz
mann bakliltmekanizmalan tarafndan gerektiinde ortadan
kildmifr-:-noiiias'n dedii gibi, kendisine "menenjit mikrobu
(menigccus*) bulam birisine kimyasal tedavi uygulanmam
olsa bile bu kii iin lm tehlikesi, srf kt ansndan dolay bu
mikroba yakalanan birisinden hatr saylr biimde daha azdr"
(54). te yandan, onlara kar diren gelitirmi olan zel bir grup
insan iin nisbeten zararsz olan bakteriler, daha nce bu mikropla
ra hi yakalanmam insanlar iin son derece ldrc olabilirler.
Polinezyahlar, Amerikan Kzlderilileri ve Eskimolarn Avrupal
kaiflerle ilk temaslar srasnda yakalandklar salgnlar bu duru
mun en gze arpan rneklerindendir (55).
Enfeksiyon hastalklarnn gelimesi hastann tepkisine olduu
kadar bakterilerin zgl karakteristiine de baldr. Bu gr en
feksiyon mekanizmasnn titiz ve ayrntl bir incelenmesi tarafn
dan da teyid edilmitir. Bakterilerin ev sahibi organizmann hcre
ya da dokulrna..dQ_rudan
verdii enfeksiyn hastalklarnn
-..
----- zar
--- --- --- - - ---- --
- ----- - ----

i_artfar

(*) Meningococcus, beyni ve omurilii kaplayan membranlann (zarlarn) il


tihaplanmas hastal. olan menenjitle ilgili bir bakteridir.

171

saysnn ok dk olduu &zlenmektir. BazJarnd._ruuar sz


koiusudur, buna karlk ou vak'alarda basan meydana getiren,
organizmann bir takm gl ve blgeyle ilikisi olmayan savunma
mekanizmalarnn hepbirdeniarelretege_irildi bir tr__pnikek
lincle an tepki gstermesidfr:(56). Aynca enfeksiyon hastalk.lan
ou zaman saldrgan bakterilerin dourduklar zarardan ok orga
nizma iindeki koordinasyon eksikliinden meydana gelmektedir.
Bu olgular nda bakterilere direnci etkileyen ruh, beden ve
evrenin karmak etkileimlerini incelemek son derece yararl ve
entellektel adan cesaret verici olacaktr. Ne var ki, bu trden
pek az aratrma yaplmaktadr. amzda yaplan aratrma a
balarnn ou spesifik mikroorganizmalarn belirlenmesine ve on
lar yok edecek ilalarn gelitirilmesine ynlendirilmitir. Bu aba
doktorlara akut bakteriyel enfeksiyonlarn tedavisinde epeyce etkili
olan bir yn ila salayarak son derece baarl olmutur. Ancak
acil durumlarda antibiyotik kullanmna her ne kadar devam edile
cekse de, insan organizmasnn bakterilere kar doal direncini in
celemek ve glendirmek esas ilkemiz clacaktr.
Antibiyotikler modern tpta kullanlan tek ila tr deildir
kukusuz. lalar her trl tbbi tedavinin anahtar olmulardr.
Onlardan kan ve br bedensel svlarn olduu kadar, sinirler,
kaslar ve dier dokulann zerindeki etkileri araclyla ok eitli
fizyolojik ilevleri dzenlemekte faydalanlr. Kalbin almasn
salayan ve kalp vurularndaki dzensizlikleri gideren, ilalardr;
kan basncn ykseltebilir ya da drebilir, kan phtlamasn
nler ya da an kan kaybn kontrol eder; kaslar gevetir, eitli
salg bezlerinin salglarn etkiler, nihayet bir takm sindirim sre
lerini dzenlerler. Merkezi sinir sistemi zerinde etkide bulunarak
acy hafifletebilir ya da geici olarak ortadan kaldrabilir, gerilim
ve kaygy azaltabilir, uykuyu getirebilir ya da uyankl artrabi
lirler. lalar, gzn grsel uyumundan kanser hcrelerinin tahribi
ne kadar bir yn dzenleyici ilevi etkileyebilir. Bu ilevlerden o
u, tamamen gizlere boulmasa da hakknda ok az fikir sahibi olu
nan hassas biyolojik-kimyasal sreleri kapsar.

172

Kimyasal-tedavinin (chemotherapy) (*) fazlasyla gelimi olma


s modern tpta hekimlere saysz hayat kurtarma ve birok ac ve
strab dindirme imkann salam; buna karlk maalesef hem
doktorlarn reeteleri hem de bireylerin kendi kendini ilala tedavi
etmek istemelerinin sonucu olarak iyi bilinen, ilalarn an ve yan
l kullanmna da yol amtr. Yaknlara kadar tbbi ilalarn ze
hirli yan etkilerinin, zaman zaman ciddiyet kesbetse de, genel ola
rak nemsemeyecek oranlarda olduuna inanlyordu. Bu vahim bir
yanl anlamann sonucuydu. Son yirmi yl zarfnda ilalarn ters
etki yapmalar, her yl milyonlarca insan ac ve straba boarak
korkutucu oranlarda bir halk sal sorunu haline gelmektedir
(57). Bu ters etkilerin kimisi kanlmazdr, bir ksm da aka has
talarn kabahatdr, ama birok bakalar biyolojik-tbbi yaklama
sk skya yapm bulunan doktorlarn verdii dikkatsiz ve yersiz
reetelerin sonucudur. okca kullandmz yirmi kadar reeteli ila
c hi kullanmadan da yksek-nitelikli tbbn uygulanabilecei id
dia edilmitir (58).
ada salk bakmnda ilalara arlk verilmesi, ounlukla
alar boiunca ila oiarak lgllak otu, penisilin ve
morfin gibi- gnmzn en etkili ilalarnn tmnn bitkilerde_n
elde edildii _gzlem_l1J1akh g_ste.rijgj_E Bu. teze gre, ilalarn
tbbi kullanm }!lUht_melen insanln kendisi kadar eski olan bir
gelenein srdrlmesi11en ibarettir. Her ne kadar bu kesinlikle
doruysa da, otlardan yaplan ilalar! kimyasal ilalar arasnda
ok nemli bir fark vardr. Modern eczaclk laboratuvarlarnda
imal edilen ilalar oitkilerde doal olarak bulunan maddelerin saf
latnlriiiis vesn derecede o nla trlmas (konsantre edilmesi)
yoluyla e e edilir. Bu saflatrlm rnler saflatrlmam (do
al) ilalardan daha az etkli ve daha ok rizikolu hale getirilmi
olur. 1Ialar zerine yaknlarda yaplan deneyler_g:stermektedir ki,
-nlm aktif z, bir ila olarak, bitkiden ham (olarak) elde
edilen zden daha az etkili olmaklulraikmcisi nemsiz zanne(*) Kemoterapi kimyasal maddelerle, yani ilalarla hastaln tedavi edilme
si demektir.

173

dilen, fakat balca aktif maddelerin etkisini snrlayarak onla: ha


yati bir rol oynamiya-sevk eden ok az sayda element ve molekl
ierir. Onlar, vcudun tepkisinin umulandan ok olmayacandan
ve beklenmedik yan etkiler dourmayacandan emindirler. itki
sel karmlarn rafine edilmemi zleri, ayn zamanda ok zel an
ti-bakteriyel zelil<lere de saliptirl- Bunlar bakterileri yok et
mektense oalmalarn nleri yle ki,' m:;_tasyonlar (tr deitirme
leri) gereklemesin ve bakteriler ilala tedaviye kar direnli tr
leri gelitirmeye imkan bulamasnlar (59). Bundan baka, bitkisel
ilalarn dozaj kimyasal ilalardan ok daha az sorun kartr. Bin
lerce yldr denenmi olan bitkisel karmlarn yumuatc etkiler
yapmalar nedeniyle nicelletirilmesine gerek yoktu. Takribi dozaj
lar, yaa gre vcut arl ve hastann boyunu bilmek yeterlidir.
Bylelikle modem bilim imdi, btn kltr ve geleneklerdeki halk
tabiplerince nesilden nesile aktarlm olan deneysel bilgiyi geerli
kabul etmektedir.
Mekanistik canl organizmalar grnn nemli bir yn ve
ondan neet eden sala mhendise yaklam, hastaln tedavisi
ni hekimleri ya radyasyon veya ameliyat araclyla fiziksel ya da
ilalar araclyla kimyasal nitelikteki baz d mdahaleleri ge
rektirdii inancn tar. Mevcut tbbi tedavi, hastann bnyesinde
ki saaltc potansiyeli hesaba katmadan iyiletirmeyi ya da en
azndan ac ve strab dindirmeyi amalayan harici ilemlere dayal
bu tbbi mdahale ilkesi zerine oturmutur. Bu tavr dorudan
doruya, insan bozulduu zaman tamir edilmesi gereken bir maki
na olarak telakki eden Kartezyen beden grnden alnmadr. Bu
na gre, tbbi mdahale, farkl paralan deiik uzmanlarca ele al
nan bedenin belirli bir blmndeki zgl bir biyolojik mekanizma
y dzeltme gayesiyle tatbik edilir.
Vcudun belirli bir parasyla belirli bir rahatszlk arasnda
balant kurmak, tabii ki, birok durumlarda ok yararldr. Fakat
modem bilimsel tp, indirgemeci yaklam tamamen benimsemi
ve onun uzmanlam disiplinleri, doktorlar hastal artk btn
organizmadaki bir bozukluk olarak gremeyecekleri ve onu bu e
kilde tedavi edemeyecekleri bir noktaya srklemitir. Onlarn

174

yapmaya altklar ey, belirli bir organ ya da dokuyu tedavi et


mektir ve bu genellikle hastann rahatszlnn psikolojik ve top
lumsal ynlerini gz nnde bulundurmakszn, bedenin geri kalan
ksm dikkate alnmadan yaplr.
Bylesi paralara blnm (fragmentary) bir tbbi mdahale,
ac ve straplar dindirmekte ok baarl olsa bile, salt bu durum,
asla onu hakl karmaya yetmez. Daha kapsaml bir bak asn
dan, acy geici olarak dindiren her ey zorunlu olarak iyi deildir.
Mdahale ayet hastaln dier y,leri gznne alnmakszn ya
plmsa ounlukla sonu uzun vadede hastann salna zarar
verecektir. rnein, bir insanda salksz bir hayat tarznn sonucu
olarak -tka basa beslenme, egzersiz eksiklii ve fazla sigara ime
gibi- damarlarn daralp sertlemesiyle damar sertlii geliebilir.
Tkanm bir damann ameliyatla almas ary geici olarak din
direcek, fakat kiiyi iyi edemeyecektir. C _m,dahale sadece,
temelde yat_an sor_unlar tesbit edilip zme kavuturuluncaya de
in srecek olan sistemsel bir bozukluun mevzii etkisini tedavi
eder.
Tbbi tedavi elbette baz mdahale biimlerine dayanmadan
ayakta duramaz. Bununla birlikte onun, ada salk bakmnda
ylesine sk rastladmz an ve paralanm yapsn kazanmas
gerekmezdi. Binlerce akh banda hekim ve saaltc tarafndan uy
gulanan bir tedavi eidi sayesinde iyileme srecini tamamlayabil
mesi iin organizmay kendine has bir biimde uyaracak ustaca bir
mdahale tr olabilirdi o. Bu tr tedaviler kendi kendini iyiletir
meye derin bir sayg duymaya ve hastann kendi bana iyileme
srecini balatabilen sorumlu bir birey olarak grlmesine dayan
dmlmtr. Byle bir tavr btn otorite ve sorumlulu doktora
emanet eden biyolojik-tbbi yaklama aykrdr.
Biyolojik-tbbi modele gre, bir insann sal iin nemli olan
eyi sadece doktorlar bilir ve sadece onlar onun hakknda bireyler
yapabilir, nk sala ilikin btn bilgimiz klinik verilerin nes
nel bir zlemine dayandrlm rasyonel ve bilimsel bilgidir. Byle
likle laboratuvar testleri ve deney odasndaki fiziksel parametrele
rin llmesi, tehisle onlukla hastann duygusal durumunun,

175

aile tarihinin ya da toplumsal durum/artnn belirlenmesinden da


ha ilgili grlmtr.
Hastann salna kar otorite ve sorumluluu, doktorun ken
disini bir baba rolnde grmesine imkan tanr. Dahas, doktorlar
erkek olduklarndan hekimin bu babalk rol, gerek kadn hastalar,
gerekse kadn doktorlara kar tpta cins ayrmcl gden (sexist)
tavrlar yreklendirmekte ve srdrlmesini temin etmektedir
(60). Cins ayrmclnn ok tehlikeli tezahrlerinden kimilerini
ieren bu tavrlar, haddi zatnda tp tarafndan kkrtlmamtr,
am genelde toplumdaki ve zel olarak da bilimdeki ataerkil taraf
girlii yanstmaktadr.
Gnmzn salk bakm sistemi iinde doktorlar hasta bakm
grevini blen salk ekipleri iinde yeri doldurulmaz ve arlkl
bir rol oynar (61). O bir doktordur, hastalan hastaneye yatrr ve
evlerine taburcu eder, testler ve X-nlar uygular, cerraha havale
eder ve ila (salk) verir. ou kez terapistler ve salk eiticileri
kadar yksek derecede trenim grm olmalarna karn hastaba
kclar yalnzca doktorlarn yardmclar olarak dnlr ve potan
siyellerinden pek seyrek olarak yararlanlr. Dar biyolojik-tbbi has
talk gr ve salk bakm sistemindeki ataerkil g kalplar y
znden hastabakclarn hastalarla kurduklar insani temaslar ara
clyla saaltm srecinde oynadklar nemli rol, gerektii kadar
gze grnmemektedir. Bu temaslardan dolay hastabakclar, ge
nellikle doktorlara oranla hastann fiziksel ve psikolojik durumuna
ilikin ok daha etrafl bir bilgi elde ederler, fakat bu bilgi laboratu
var testlerine dayanan tp doktorluu "bilimsel'' nvanndan daha
az ilgiye deer bulunur. Toplumumuz tp mesleini evreleyen yle
bir my.tique tarafndan bylenmitir ki, adeta baarl olsun ol
masn hastal belirleme ve onu iyiletirme hakk yalnzca hekim
lere tannmtr. Tedavi teknikleri farkl, fakat ayn derecede tutar
l kavramsal modellere dayanan homeopatlar, masajla tedavi eden
lerle ifal ot tedavisi uygulayanlar gibi ok sayda baka saaltc
(ifac), yasal olarak salk bakm sisteminin ana-damarndan ihra
edilmitir.
Salk bakm sistemini etkileyecek gzle grlr bir gleri bu-

176

lunmakla birlikte, hekimlerin bizzat kendileri bu sistemce artlan


drlmtr. renimlerinin ar bir biimde hastane bakmna yne
lik olmasndan dolay pheli vak'alarda hastalar hastanedeyse
kendilerini daha rahat hissederler ve ilalar hakknda ticari olma
yan kaynaklardan aldklar enformasyon ok kstl olduundan ila
sanayii tarafndan an bir biimde etkilenme eilimindedirler. Bu
nunla birlikte, ada salk bakmnn temel grnmleri tp eiti
minin yaps tarafndan belirlenmitir. Kat (hard) teknoloji zerin
de srar, ilalarn geliigzel kullanlmas ve merkeziyeti uygula
ma, son derece uzmanlam tbbi bakm; bunlarn hepsi, tp okulla
r ve akademik tp merkezlerince retilir. Mevcut salk bakm sis
temini deitirmeye ynelik her giriimin, bu nedenle ie tp eiti
mini deitirmekle balamas gerekecektir.
Amerikan tp eitimi gn.i.mzdeki biimini, Amerikan Tp Der
nei'nin eitimini salam bir bilimsel temele oturtmak amacyla tp
okullarn denetlemekle grevlendirildii bu yzyln balarnda al
d. Denetlemenin yan amalarndan birisi, yeni kurulan vakflarn zellikle de Carnegie ve Rockefeller vakflarnn- muazzam fonlar
n titizce seilmi bir ka tp kuruluuna aktmakt (62). Tp ile b
yk irketler arasnda kurulan bu balant, o gn bugn btn sa
lk bakm sistemimize hakim olmutur.
Bu teftiin sonucu, Amerikan tp eitimini bugn bile izlenen
kat kurallar koyarak kesin biimde dzenleyen 1910'da yaynlanan
Flexner Raporu oldu (63). Modem tp okulu, retim ve aratrma
ya mahsus srekli bir faklte, bir niversite blm olacakt. Bu
nun temel amac renci eitimi ve hastalklarn aratrlmasyd,
hastalarn bakm deil. Buna gre, tp doktoru nvan tp bilimin
de ustal onaylayan bir belgeydi, hastalan iyiletirme yeteneini
gsteren bir belge deil. retilen bilim ve yaplan aratrmalar,
boazna kadar indirgemeci biyolojik-tbbi at ierisine batm;
zellikle de, tbbn snrlarnn dnda olduu dnlen toplumsal
ilgilerden kopmulard.
Flexner Raporu btn Amerikan tp okullarnn sadece yaklak
yzde 20'sinin "bilimsel" standartlar haiz olduunu ortaya kart
mtr. brleri "ikinci snf' ilan edilip yasal ve parasal basklarla

177

kapanmaya zorlanmlard. Bu (ikinci snO okullann ou gerekte


ne kadar elverisiz olmu olursa olsunlar, tp renimini grmekten
zaten fiilen engellenmi kadn, zenci ya da fakir rencileri kabul
eden kurululard. zellikle tp kurumu kadnn tp mesleine ka
bul edilmesine iddetle karyd ve bayan hekimlerin renim gr
mesine ve almasna kar bir takm engeller konulmutu.
Flexner Raporu'nun etkisi altnda bilimsel tp gittike daha faz
la biyolojik adan ynlendirilmi, uzmanlam ve hastane-kkenli
bir hale gelmitir. Giderek pratisyen (ihtisas yapmam) hekimler
yerlerini uzman hekimlere brakm ve ykselmek isteyen hekimle
re rnek olmulardr. 1940 Jarn sonlarnda akademik tp merkezle
rindeki tp rencilerinin, pratisyen hekimlerle hemen hemen hi
temaslar kalmamt ve renimlerinin gittike daha ok hastane
ierisinde gemesinden tr, insanlarn gnlk hayatlarnda kar
latklar hastalklarla temaslar fiilen kesilmiti. Bu durum g
nmze kadar deimeden gelmitir. Gnlk tp pratiinde karla
lan ikayetlerin te ikisi genellikle kendiliinden iyileen ksa
sreli ufak tefek hastalklar iken ve hayat tehdit eden byk has
talklarn oran yzde 5'i gemezken, bu oran bir niversite hasta
nesinde tersine dnmtr (65). Bylelikle tp rencilerine adama
kll arptlm bir hastalk gr aktarlr. Tecrbelerin byk
blm ortak salk sorunlarnn ancak kk bir blmn kap
sar ve bu sorunlar bizzat ait olduklar toplum ierisinde deil,
rencilerin mnhasran hastaln biyolojik ynleri zerinde youn
latklar hastanelerde incelenir. Sonu olarak, tp rencileri ve
doktorlar ayaktaki hastay, -genellikle fiziksel olduu kadar duygu
sal sorunlar da ieren ikayetleri olan yryen, yaayan insan
kmseyici bir ta.vr taknarak hastaneyi uzmanlam ve teknolo
ji-ynelim1li tbbn uygulanmas iin ideal bir yer olarak grmeye
baladlar.
Bir nesil nce btn doktorlarn yarsndan ou pratisyen he
kimdi (yani ihtisas yapmam doktordu); imdiyse yzde 75'ten faz
las dikkatlerini zel bir ya grubu, zel bir hastalk ya da bedenin
zel bir parasyla snrlandra uzmanlardan olumaktadr. Oavid
Rogers'a gre (66) bu, "Amerikan tbbnn insanlarmzn basit bir
178

takm gnlk tbbi ihtiyalaryla baa kamay" ile sonulanm


tr. te yandan, kimi eletiricilere gre cerrahi ilemlerin ok fazla
yapld Birleik Devletler'de bir cerrahlar "fazlas" mevcuttur (67).
Amerikan tbbnn karlat ana sorun olarak temel salk bak
mna -hekimlerce topluluk pratii ierisinde geleneksel olarak icra
edilen kapsaml genel tedaviye- birok insann ihtiya duymasnn
nedenlerinden bazlar bunlardr.
Temel salk bakmyla ilgili sorun, sadece pratisyen hekim sa
ysnn yetersizlii sorunu deil, ounlukla tp okulunda aldklar
yanl eitimle snrlandrlm olan hastann tedavisine yaklamla
ryla ilgili bir sorundur. Pratisyen hekimlik salt bilimsel bilgi ve
teknik becerileri gerektirmekle kalmaz, bilgelik, efkat ve sabr; in
san rahatlatacak ve kendine gvenini geri getirecek bir yetenei,
hastann duygusal sorunlarna kar hassasiyeti ve hastaln psi
kolojik grnmleriyle baa kma konusundaki tedavi becerilerini
de gerektirir. Bu davran ve becerilere, belirli bir hastaln tehis
edilerek tedavisine geilmesinin tbbi tedavinin z olarak sunuldu
u mevcut tp retim programlarnda yer verilmemitir. Dahas,
tp okullar dengesiz bir "macho" deer sistemini destekleyerek ak
tif bir biimde rasyonel, ykc ve rekabeti yaklam yeleyip sezgi,
duyarllk ve efkat gibi nitelikleri fiilen bastrmaktadr. San Fran
sisco California niversitesi Tp Okulu rencisi Scott May'in me
zuniyet konumasnda syledii gibi, "Tp okulu bana annenin yer
almad, ama acmasz babann evde oturduu bir aile izlenimini
verdi" (68). Bu dengesizlikten tr doktorlar sk sk kiisel konula
rn zerinde durularak tartlmasn bsbtn gereksiz grler
olarak ve hastalar da doktorlar onlarn dertlerini anlayamayan so
uk, samimiyetsiz kimseler olarak grme ve sulama eilimindedir
ler.
Akademik tp merkezlerimizin amac yalnz retim deil, ara
trmadr da. Tp eitiminde olduu gibi biyolojik ynelim, aratrma
projelerinin desteklenmesi ve fon bulunmas noktalarnda olduka
kayrlmtr. Epidemiolojik, toplumsal ve evresel aratrmalarn
ounlukla kat biyolojik-tbbi yaklama gre insan saln d
zeltmede ok ii yaramasna ve etkili olabilmesine ramen (69), bu

179

tr projeler daha az tevik grr ve yeterli finansman glkle te


min edilir. Bu kar koyuun nedeni sadece biyolojik-tbbi modelin
ou aratrmacnn gzndeki kavramsal ekicilii deil, salk en
dstrisindeki eitli kar gruplar tarafndan bu modelin destek
lenmesidir (70).
Kamu oyunda tpla ve doktorlarla ilgili yaygn bir memnuniyet
sizlik varsa da, ou insan sorunlarn mevcut durumunun balca
nedenlerinden birisinin tbbn dar kavramsal temeli olduunun far
knda deildir. Tam tersine biyolojik-tbbi model genel olarak kabul
edilmi ve ana esaslan kltrmze ylesine derinden kk salm
tr ki, halkn gznde hastaln egemen modeli haline gelmitir.
Pek ok hasta onun olanca karmaklna bir anlam verememekle
birlikte, doktorun, derdinin aresini bilen yegane insan, teknolojik
mdahalenin ise ifa getirecek tek yntem olduu inancyla art
landrlmtr.
Halkn bu tavr, mevcut salk bakmnn kalplarm deitirme
ye alan ilerici doktorlar ok g duruma drmektedir. Hasta
larnn semptomlarn onlara, hastalarn sregiden alkanlklary
la hastalk arasnda iliki kurarak aklamaya alan ve tekrar
tekrar hastalarn bu yaklamdan memnu kalmadklarn kefeden
birka doktor tanyorum. Hastalar baka bir ey istiyor ve sk sk
ellerine bir reete tututurulup doktorun yazhanesinden kmayn
ca mennun olmuyorlard. Onlara herhangi bir souk algnl iin
antibiyotik vermemekte direten bir ok doktor, insanlarn salkla
ilgili tavrlarm deitirmek iin byk abalar harcamakta, fakat
hastalarn inan sisteminin gc bu abalan ou kez etkisiz kl
maktadr. Bir pratisyen hekimin bana syledii gibi, "Yannda ate
ten yanan bir ocukla bir anne geliyor ve size 'Ona bir antibiyotik
inesi ver' diyor; buna karlk siz, 'Anlamyorsunuz, penisilin bu
vak'ada hibir yarar salamaz' diyorsunuz ama kadn size unlar
sylyor: 'Siz ne biim doktorsunuz? ayet istediimi vermezseniz
bir baka doktora giderim."'
Biyolojik-tbbi model bugn bir modelden ok daha fazla bir ey
dir. Tp meslei ierisinde bir doma mevkiini kazanm, sradan
insanlar iinse ortak kltrel inan sistemine ekip kartlamaz bi-

180

imde eklemlenmitir. n amak iin derin bir kltrel devrim ge


rekecektir. Eer sa.lmz dzeltmek ya da hatta korumak isti
yorsak byle bir devrim zorunluq.ur. Mevcut salk bakm sistemi
mizin -salk harcamalar, verimlilik ve insan ihtiyalannn gideril
mesi noktalarndaki- kusurlan gittike daha fazla dikkat ekmeye
ve zerine oturduu kavramsal modelin kstlayc yapsndan ken
disini kurtarmas gerektii gittike daha fazla anlalmaya bal
yor. Bununla beraber sala biyolojik-tbbi yaklam tpk snrl
lklan bilindii srece Descartes-Newtoncu atnn klasik bilimin
birok alanlarnda yaralln srdrd gibi byk lde yarar
l olmaya devam edecektir. Tp bilimcilerin farkPna varmalan gere
ken ey udur: ndirgemeci beden-makina analizi insan sorunlanna
ilikin drt ba mamur bir kavray temin edemez. Biyolojik-tbbi
aratrmalann, btn insan hastal tezahrlerinin ruh, beden ve
evrenin birbirini karlkl etkilemesinden doduunun grld
ve buna uygun biimde ele alnp tedavi edildii daha geni kap
samda bir salk bakm sistemi ierisinde btnletirilmesi gerekecektir.

Gerek teoride, gerekse uygulamada byle btncl ve ekolojik


bir salk kavramn benimsemek iin sadece tp biliminde ortaya
kacak kkten bir kavramsal deiim yetmez; ayn zamanda hal
kn byk apl bir yeniden eitimden geirilmesi gerekecektir. Pek
ok insan hayat tarzlann sorgulamaktan ve yaptklar sala ay
kr eylemlerle yz yze gelmekten korktuklar iin biyolojik-tbbi
modele inatla sk skya yapyorlar. Byle sknt verici ve ou
kez acl bir durumla kar karya gelmektense, salklarna ilikin
btn sorumluluu doktor ve ilalara tevdi etmekte srar ediyorlar.
Ayrca bir toplum olarak biz, toplumsal sorunlar rtbas etmek
amacyla tbbi tehisi bir mesaj olarak kullanmaya eilimliyiz.
Okullarmzn yetersizliini sorgulamaktan ok ocuumuzun "an
alkanl" ya da "renme yetersizlii"nden dem vurmay yele
riz; korkun bir rekabet iindeki i dnyamz deitirmekten ok
"yksek tansiyon"a mptela olduumuzu sylemekten holanrz;
kimya sanayinin kar amacyla gdalanmza naal.zehir kustuunu
soruturmaktansa kanser oranlarnn srekli arttn kabul ederiz.

181

Bu salk sorunlar, tp mesleinin ilgi alann ok amakla birlikte,


kanlmaz olarak bir merkezde, olabildiince ciddi bir biimde
mevcut tbbi bakm sistemini amaya almak noktasnda topla
nrlar. Biyolojik-tbbi modeli amak ancak baka eyleri de deitir
mek istediimiz takdirde mmkn olabilir; o sonunda toplumsal ve
kltrel dnmn btnne eklemlenecektir.

;.

182

6. NEWTONCU PSKOLOJ

Tpk biyoloji ve tp gibi psikoloji bilimi de Kartezyen paradig


madan nasibini almt. Psikologlar Descartes' izleyerek beden ve
zihnin birbiriyle nasl karlkl etkileim iinde olduklarn anla
malann byk lde gletiren res cogitan. ve res extensa ara
sndaki kesin aynn kabul ettiler. Beyninkinden farkl olarak ru
hun rol ve yapsna ilikin mevcut kanklk Kartezyen aynmnn
apak bir sonucudur.
Desc_rts_yalnzca sreklilii. o_l_ma.v.n insan bedeniyle lmsz
ruh soul) arasnda keskin bir aynn yapmakla kalmad, ayn za
mda bunlann incelenmesi iin farkl yntemler de nerdi. Ruh ya
da zihin iebak (introspection) yoluyla, bedense doa biliminin
yntemleriyle incelenebilecekti.. o.aha onraki yzyllarda gelen psi
koTog1ar Descartes'n fikirlerini kabul etmedilerse de onun insan
rti_liuna ilikn her iki inceleme yntemini kabullendiler, bylece
psikolojide iki byk okul ortaya kt. Davranlar ruhun varl
nya bilmezlikten gelerek ya da inkar ederek salt davran incele
mesi zerinde younlarken, yapsalclar ruhu iebak araclyla
ele alp bilinci temel elerine ayrtrmaya altlar. Her iki okul
iinde de bilimsel dnce, Newtoncu gereklik modelinin egemen
olmasyla ortaya kt. Bu itibarla ikisi de kendilerine Newtoncu
mekaniin temel kavramlann teorik ats iinde birletiren klasik
fizii model olarak aldlar.
Bu arada laboratuvardan ziyade klinikte ve muayenehanesinde

183

alan Sigmund Freud, psikanalizi gelitirmek iin serbest ar


m ynetimini kullanyordu. Her ne kadar bu ok farkl, hatta dev
rimci bir yntem idiyse de, insan ruhu teorisi ve temel kavramlar
yine tabiatyla Newtoncuydu. Bylelikle yirminci yzyln _ilk on yl
lanndaki belli bal psikolojik dnce akm da -ikisi akademi
de biri de klinikte olmak zere- yalnz Kartezyen paradigmaya de
il, ayn zamanda zgl olarak Newtoncu gereklik anlayna da
dayanyordu.
Bir bilim olarak psikolojinin genellikle onsekizinci yzylda ba
ladna inanlr ve tarihi kkleri ou kere antik Yunan felsefele
rinde aranr (1). Sadece bu gelenein ciddi psikolojik teoriler retti
ine ilikin Batl inan imdilerde olduka dar ve kltrel olarak
artlandrlm bir gr olarak kabul edilmektedir. Bilin aratr
malar, psikoterapi (ruhsal-saaltm) ve kii-st (trans-personel)
psikolojideki son gelimeler Doulu dnce sistemlerine, zellikle
psikolojiye derinlikli ve inceden inceye ilenmi yaklamlar sunan
Hintlilerin sistemine ynelik bir ilgi uyandrd. Hint felsefesinin
zengin gelenei an maddecilikten an idealizme, oradan dalizm
vastasyla mutlak monizmden tam oulculua dein bir felsefi
okullar spektrumu yaratt. Buna gre, szkonusu okullar insan
davran, bilincin doas ve ruh ile madde arasndaki iliki hakkn
da sonu gelmez ve sk sk birbiriyle atan teoriler gelitirdiler.
Felsefi okullarn bu eitliliine ek olarak Hint ve br Dou
kltrleri, deneysel bilgiye dayal ve bundan dolay da modern bili
min yaklamlarna daha yakn den manevi gelenekler de geli
tirdiler (2). Bu gelenekler, Kartezyen at ierisinde anlalamayan,
ama son bilimsel gelimelerle artc bir uygunluk iinqe olan apn
derece karmak ve an derecede saflatnlm bilin modellerine
yol aan mistik deneyimler zerine kurulmutur (3). Bununla bir
likte Doulu mistik gelenekler teorik kavramlar ilgilendirmemitir.
Bu gelenekler her eyden nce bilincin dntrlmesine ynelik
zgrleme yollardr. Onlar uzun tarihleri boyunca takipilerinin
kendi varolularna ve toplum ve doal dnyayla ilikilerine ilikin
bilinlerini dntrecek hassas teknikler geljtirmilerdir. Dolay
syla Vedanta, Yoga, Budizm ve Taoizm gibi gelenekler, din ya da

184

felsefelerden ok daha fazla psikoterapilere benzerlik gstermekte


olup, bunun iin kimi Batl psikoterapistlerin yaknlarda Dou
mistisizmine youn bir ilgi gstermeye balamalar artc olmasa
gerektir (4).
Eski yunan filozoflarnn psikolojik dnceleri, -ayn zamanda
Msr zerine yaplan kapsaml incelemeler srasnda hem tarih,
hem de efsaneye gre Yunanllarn zmledii Doulu dncelerin
gl etkisini de gzler nne sermektedir. Bu erken Batl felsefi
psikoloji, idealist ve maddeci ruh grleri arasnda gidip-gelmekte
dir. Sokrat-ncesi filozoflar iinde Empedocles her dnce ve alg
lamann vcuttaki deimeye bal olduunu savunan materyalist
bir ruh teorisini ortaya att. Beri yanda Pitagoros (Pisagor) tenas
he inanc da ieren mistik grleri gl bir biimde yorumlad.
Sokrates Yunan felsefesine yeni bir ruh kavram getirdi. Daha n
celeri ya hayati bir g -"hayat soluu"- ya da mistik anlamda akn
bir ilke olarak tanmlanm olduu halde, Sokrates "psyche" (ruh)
szcn akl ve karakterin mahalli eklinde modern psikolojinin
szc tanmlad anlamda kulland.
Platon ak seik bir biimde bilin sorunuyla uraan ilk kiiydi. Aristoteles ise, bu sorun zerine ilk sistematik incelemeyi; psi
kolojiye biyolojik ve maddeci bir yaklam gelitirdii Ruh zeri
ne'yi (De Anima) yazan kiiydi. Stoaclarca daha da gelitirilen bu
maddeci yaklam, Yeni-Platonculuun kurucusu olan ve tretileri
birok ynlrden Hint Vedanta felsefesini andran ve ilk Hristiyan
retisi zerinde gl bir etki yapm olan byk antik filozoflarn
sonuncusu Plotinus'da en ateli muhalifini buldu. Plotinus'a gre
ruh maddi deildir ve lmszdr; bilin lahi Bir'in suretidir ve o,
bu ekliyle gerekl. ,tin btn dzeylerinde mevcut durumdadr.
Ruhun en gl ve en etkili tasanmlanndan birisi Platon'un fel
sefesinde bulunur. Phaedrus adl kitabnda ruh, birisi bedensel tut
kular, dieri daha yksek duygular temsil eden iki atn ektii bir
araba srcs eklinde tasvir edilmitir. Bu metafor, birbiri ile
bantrlmadan batan sona btn Bat felsefe ve biliminin peinde
kotuu bilin sorununa iki yaklam, biyolojik ve ruhsal yaklam
lar iinde barndrr. En gze arpacak ekilde Freud ve Jung'un

185

psikolojileri arasndaki tartmada ortaya kan bu atma, pek


ok psikoloji okuluna yansm olan, "ruh-beden sorunu"nu yarat
mtr.
Onyedinci yzylda ruh-beden sorunu yle bir biime dkld
ki, Batl bilimsel psikolojinin sonraki geliimine damgasn vurdu.
Descartes'a gre ruh ve beden, herbiri brne bavurulmakszn
incelenebilen, paralellikleri bulunmakla birlikte iki farkl dnyaya
ait varlklard. Bedenin mekanik yasalarca yneltilmesine karlk
ruh -ya da nefs (soul)- zgr ve lmszd. Ruh aka ve zgl ola
rak bilinle zdeleti,rilmi olup beyindeki pincal bezi arll:clyla
iliki kurarak bedeni etkileyebiliyordu. nsann duygulan alt temel
"tutku"nun birlemeleri (kombinezonlar) eklinde grlm ve yan
mekanik bir biimde tasvir edilmiti. Bilgi ve alg ya gelince, Des
cartes inanyordu ki, bilmek beyinden bamsz olarak varolan in
san aklnn (reason), yani ruhunun (soul) asli bir grevidir. Descar
tes'n felsefe ve biliminde son derece nemli bir rol oynayan kav
ramlarn akl (5), duyularn karmaklndan karlamaz, fa
kat doutan gelen bilisel bir yetenl:!in sonucudur. renme ve
deney doutan gelen fikirlerin tezahr etmelerine vesile olur sade
ce.
Kartezyen paradigma onyedinci yzyln iki byk filozofu, Ba
ruch Spinoza ile Gottfried Wilhelm Leibniz'e meydan okuma olduu
kadar esinlenme imkann da verdi. Spinoza Descartes'n ikiciliini
(dualism) reddederek onun yerine daha ziyade mistik bir bircilik
(monism) (*) koydu; Leibniz ise, aralarnda zel bir yer tutan insan
ruhuyla birlikte temelde psiik bir yapnn organizmik birimleri an
lamna gelen "monadlar" adn verdiimiz sonsuz saydaki ceher
fikrini getirdi. Leibniz'e gre monadlann ''hibir penceresi yoktur";
onlar sadece bir dierine aynalk yaparlar (6). Ruh ve beden arasn
da hibir etkileim szJwnusu deildir, ama her ikisi de "nceden
kurulmu uyum" ierisinde faaliyet gsterirler.
Psikolojinin sonraki geliimi ne Spinoza'nn ruhsal grlerini,
(*) Monism (bircilik), Yunanca monos ("tekl'ten; nihai cevher ya da gerekli
in yalnzca tek trden olduunu savunan felsefi bir grtr.

186

ne de Leibniz'il).,organizm-ac fikirlerini takip etti. Bilim adam ve fi.


lozoflar onlam yerine, Newton'un Descartes'n mekanistik paradig
masna getirdii kesin matematiksel formlasyona yneldiler ve
onun ilkelerini insann doasn anlamak iin kullanmaya giritiler.
Fransa'da La Mettrie, Descartes'n mekanik hayvanlar modelini ru
hu da iereceYbiime insan organizmasna uygularken, beri
yanda ngiliz deneyci filozoflan Newton'un fikirlerini daha inceltil
mi psikolojik teoriler gelitirmekte kullanyorlard. Hobbes ve Loc
ke Descartes'n doutan gelen fikirler kavramn reddederek duyu
larda bulunmayan hibir eyin ruhta (zihinde) de olmadn iddia
ettiler. Douta insan zihni, Locke'un nl deyiiyle bir tabulara
sa, yani fikirlerin duyusal alglardan geerek araclyla zerine
kaznd beyaz bir kat idi. Bu anlay, duyumlann ruh aleminin
temel eleri olduu ve arm ilemi sayesinde daha karmak
yaplar ierisinde birletirildii mekanistik bir bilgi teorisi iin ba
lang noktas olarak hizmet etti.
Psikolojiye Newtoncu yaklamn geliiminde anlaml bir adm
temsil ediyordu arm kavram; nk o, filozoflann zihnin kar
mak ileyiini belirli temel kurallara indirgemelerine imkan tan
yordu. zellikle David Hume anHn (association), Newton'un
m:tddi evrenindeki ekim gcne benzer bir rol oynayan "ruhsal
dnyadaki ekim" eklinde anlad ve insan ruhunu zmlemesinde
onu ana ilke olarak benimsedi. Hume ayn zamanda Newton'un
gzlem ve deneye dayal tmevanmc akl yrtme ynteminden
gl bir biimde etkilenmi ve bu yntemi benliin bir "alglar pa
keti"ne indirgendii atomistik bir psikoloji kurmakta kullanmt.
q_avid Hartley kafasndalri btn ruhsal faliyetin nro-fizyolo
jik srelere indirgendii aynntl ve zekice bir mekanistik model
g;litirmek amacyla fikilerin arm kavramn nrolojik ref
leks kavramyla birletirerek daha ileri bir adm att. Bu model de
neyci ekol tarafndan ele alnp ilenmi ve 1870'lerde ounlukla
bilimsel psikolojini kurucusu olarak kabul edilen Wilhelm
Wundt'un almas ierisinde birletirilmiti.
Mdern psikoloji bilimi anatomi ve fizyolojinin onsekizinci yz
yla :c>rtaya kan gelimelerinin bir rnyd. Beynin ve sinir sis-

...

187

teminin youn biimde incelenmesi, sinir sisteminin deiik ilevle


rini aydnlatt, zihinsel ilevler ile beyin yaplan arasnda zgl ba
ntlar kurdu ve duyu organlannn anatomi ve fizyolojisine ilikin
aynntl bilgiler saland. Bu ilerlemelerin sonucunda Descartes,
La Metrie ve Hartley'in taslan izdii zekice fakat yalnkat me
kanistik modelleri modern terimlerle yeniden formlletirildi ve
psikolojinin Newtoncu eilimi tamamen kendini kabul ettirdi.
Zihnin faaliyeti ile beyin yaps arasndaki korelasyonlann ke
fedilmesi sinir-anatomicileri (neuroanatomists) arasnda byk he
yecan yaratm ve bunlann nde gelenlerinden kimileri, insan dav
rannn beynin zgl blgelerinde lokalize edilmi olan bamsz
bir zihinsel yetiler ya da zellikler dizisine indirgenebileceini ne
srmlerdir. Bu varsaym her ne kadar ispatlanamamsa da, var
saymn temel amac olan zihnin eitli ilevlerini beyindeki belirli
lokasyonlarla birletirme gayreti, sinir-bilimciler arasnda hala ok
yaygndr. Aratrmaclar balangta temel motor ve duyusal ilev
ler iin yksek bir lokalizasyon dzeyini ispatlayabilmiler, ama
yaklam daha yksek bilisel srelere, szgelimi renme ve ha
trlamaya doru geniletildiinde bu fenomenleri tutarl biimde
tasvir edememilerdir. Her eye ramen o sinir-bilimciler ara
trmalann yerleik indirgemeci dorultuda srdrmlerdir.
Ondokuzuncu yzyl sinir sistemi incelemeleri bir baka aratr
ma alann, daha sonraki psikolojik teoriler zerinde byk bir etki
brakacak olan refleksoloji'yi ortaya kard. Uyarm ve tepki ar-a
sndaki nedensel iliki ve makinay andran gvenilirlii ile nrolo
jik refleks, daha karmak davran kalplannn esann tekil eden
temel fizyolojik yap tann ilk aday oldu. Refleksif tepkilerin yeni
ekillerinin kefedilmesi birok psikoloa sonuta btn insan dav
ranlannn, temel refleks mekanizmalannn karmak kombine
zonlanna dayanlarak anlalabilecei umudunu verdi. Bu gr en
nl temsilcisi lvan Pavlov olan Rus refleksoloji okulunun kurucu
su van Sechenov tarafndan ortaya atld. Pavlov'un artl refleks
ilkesini kefi sonraki renme teorileri zerinde gl bir etki yap
mtr.
Merkezi sinir sisteminin ayrntl biimde aratnlmas, duyum

188

deneyimlerinin nitelii ile onlarn uyarmlarnn fiziksel karakteri


arasnda sistematik balantlar kurmalarna yardm eden duyu or
ganlarnn yap ve ileyiinin daha iyi anlalmasyla sonuland.
Ernest Weber ve Gustav Fechner'in r ac deneyleri, nl We
ber-Fechner yasasnn formlletirilmesiyle noktaland. Bu yasa,
duyumlarn iddeti ile onlarn uyarmlar arasnda matematiksel
bir bant olduunu kantlamaya alr. Fizikiler szkonusu duyu
fizyolojisi alanna ok byk katklarda bulundular, rnein, Her
mann von Helmholtz kapsaml iitme ve renk vizyonu teorileri ge
litirmitir.
Alglama ve davran incelemesine ynelik bu deneysel yakla
mlar Wundt'un aratrmalaryla zirve noktasna ulat. lk psiko
loji laboratuvarnn kurucusu olan Wundt, yaklak krk yl sreyle
ilimsel psikoloji alanndaki en etkili kiilik olma zelliini korudu.
Bu zaman zarfnda o, her trl ruhsal faaliyetin zgl elere ay
rtrlabileceini iddia eden eci (elementist) okul adl ynelimin
ba temsilcisi idi. Wundt'a gre psikolojinin konusu bu elerin bi
im alglar, fikirler ve eitli armsal srelere nasl aktarlabi
leceini incelemekti.
Onsekizinci yzyln ortodoks deneysel psikologlar ruh ve mad
de arasnda ak bir ayrm izgisi izmeye alan dalist kiilerdi.
e bakn ruh hakknda bilgi sahibi olmamz iin zorunlu olduu
na inanyorlar, fakat onu, bilinci beyindeki zgl sinir akmlaryla
ilikili lyice tanmlanm elere indirgemelerine imkan verecek
analitik bir yntem olarak gryorlard. Psikolojik fenomenlere ili
kin bu indirgemeci ve maddeci teoriler bilin ve alglamann birlii
zerinde duran psikologlar tarafndan sert bir muhalefetle kar
landlar. Btnc yaklam iki etkili okulu, getalt psikolojisi ve i
levselcilii dourdu. Onlar ondokuzuncu yzyl ile yirminci yzyln
balarnda psikologlarn ounluunun Newtoncu ynelimini dei
tirmeyi baaramadlarsa da, yzylmzn ikinci yansnda ortaya
kan psikoloji ve psikoterapideki yeni eilimleri iddetle etkilediler.
Max Wertheimer ve arkadalarnn kurduu getalt psikolojisi,
canl organizmalarn yaltlm gelere dayanarak deil, fakat Ges
talten' e, yani tek tek paralarda bulunmayan niteliklere sahip an-

189

laml btnlere dayanarak anlalabilecei varsaymna dayaldr.


Sonradan Kurt Goldstein, getalt grn insanlarn kendi kendi
!eri ve evreleri ile uzlamalanna yardm etmek amacyla organiz
mac yaklam adn verdii beyin bozukluklannn tedavisine uygu
lamtr.
levselciliin gelimesi, yap ve ilev arasnda nemli bir ba
kuran ondokuzuncu yzyl evrim dncesinin bir sonucuydu. Dar
win iin her anatomik yap, hayatta kalmak iin mcadele veren
btnlemi canl bir organizmann faal bir esi idi. Bu dinamik
vurgu birok psikoloa, ruhsal yapy incelemekten ruhsal sreci in
celemeye, bilinci dinamik bir fenomen olarak grmeye ve zellikle
btn organizmann hayatyla ilikili olan faaliyet biimlerini ara
trmaya yneltti. levselciler diye bilinen bu psikologlar, adala
rnn ruhu atomsa! elerine zmleme eilimlerine kar kyor,
bunun yerine "bilin akm"nn birlii ve dinamik doas zerinde
duruyorlard.
levselciliin (fonksiyonalizm) en nde gelen temsilcisi, ou
kimselerce en byk Amerikan psikolou olarak kabul edilen Willi
an James idi. James'in almalar muhakkak ki, pek ok farkl
okulun psikologlarn harekete geirmi olan fikirlerin esiz bir ka
rmn ierir. James bilimsel-deneysel yaklamn bir ncs ol
mak amacyla psikolojiye girmeden nce fizyoloji alannda eitim
grd. lk Amerikan psikoloji laboratuvarnn kurucusu olarak psi
kolojinin bir felsefe dalndan bir laboratuvar bilimi statsne yk
selmesinde nemli bir rol oynad.
William James, tepeden trnaa bilimsel bir ynelime sahip ol
masna ramen psikolojideki atomistik ve mekanistik eilimlerin
ateli bir eletiricisi ve ruh ve bedenin karlkl etkileim ve daya
nmas grnn ateli bir savunucusuydu. Kiisel, btnlkl
(integral) ve kesintisiz bir fenomen olarak bilinci vurgulamak sure
tiyle ada deneylerin bulgularn yeniden yorumlad. Zihinsel faa
liyetin geleri ile fikir armnn kurallarn aratrmak yeterli
deildi. Bu geler, insanlarn, evreden gelen meydan okumalarla
gnlk hayatlarnda arlamalan srasndaki bilinli eylemleriy
le ilikili olarak anlalmaar gereken kesintisiz bir "dnce ak-

190

m"nn suni kesitleriydilei'.


James 1890'da, baslr baslmaz bir klasik olan hacimli kitab
Psikolojinin ilkelerinde (Principles of Psychology) insan ruhu
(psyche) konusundaki yeniliki grlerini aklad. Kitabn ta
mamladktan sonra ilgisi, bilincin olaanst durumlarnn ince
lenmesi, psiik fenomenler ve dini deneyim gibi daha felsefi ve
hatmi (esoteric) araylara doru yn deitirdi. Bu aratrmalarn
amac Dini Deneyimin eitleri (Varieties of Religious Experience)
adl kitabnda akca ifade ettii gibi insan bilincinin her alann
sondajlamakt:
Normal uyank bilincimiz ya da onu adlandrdmz ekilde
rasyonel bilincimiz, btnyle farkl potansiyel bilin formlarnn
uzand yere o kadar yaknken, ok ince bir zar perdesiyle ayrl
m zel bir bilin tipinden ibarettir. Varlklarndan kuku duy
makszn yaant araclyla onlara ulaabiliriz; yalnzca gerekli
uyann verin, bir dokunuta olanca btnlkleriyle ortaya kar
lar...
Evrenin bir btn olarak hesaba katlmamas, gerekte gzard
edilmi br bilin formlarnn tamamen terkedilmesiyle sonula
nabilir. Sorun onlarn nasl hesaba katlacadr... Onlar her ha
lkarda gereklikle ilgili aklamalarmzdan zame..nndan nce
vazgememize neden olurlar (7).

Bu geni kapsaml psikoloji anlay, muhtemelen James'm son psi


kolojik aratrmalar zerinde yapt etkinin en gl ynn tem
sil eder.
Yirminci yzylda psikoloji byk ilerlemeler kaydedeek hre
tini artrmtr. O -biyoloji ve tptan tutun da istatistik, sibernetik
ve iletiim teorisine dein- br disiplinlerle ibirliinden nemli l
de yararland ve salk bakm, eitim, sanayi ve pratik insan fa
aliyetine konu olan pekok baka alanlarda nemli uygulamalara
kavutu. Yzylmzn ilk on yl zarfnda psikolojik dnce, yn
tem ve bilin grleri nemli lde birbirinden farkl, ama temel
de ayn Newtoncu gereklik modeline sk skya bal olan iki gl
okulun egemenlii altndayd.
Davranlk, psikoloji alannda mekanistik yaklamn doruu-

191

nu temsil eder. nsan fizyolojisinin ayrntl bilgisine dayanan dav


ranlar, La Mettrie'nin insan makinasnin inceltili bi eidi
olan "ruhsuz bir psikoloji" yarattlar (8). Ruh olaylarm davran
kalplarna, davran ise fizik ve kimya yasalarnca ynetilen fizyo
lojik srelere indirgediler. Davranl kuran John Watson, yz
yln balarnda mevcut olan hayat bilimlerindeki eitli eilimlerin
etkisi altnda kalmt.
Wundt'un deneysel yaklam, "yapsalc" psikoloji okulunun n
deri olarak bilinen Edward Titchener tarafndan Almanya'dan
A.B.D'ye getirildi. Titchener, bilin ieriklerini "basit" gelere kesin
bir biimde indirgemeye giriti ve ruhsal durumlarn "anlam"nn,
ruhsal (mental) yaplarn ortaya kt balamdan ibaret olup psi
koloji iin daha te bir anlam tamadn vurgulad. Ayn zaman
da ruhsal olaylar hakkndaki indirgemeci ve maddeci anlay Lo
eb'in mekanistik biyolojisinden ve zellikle onun tropizm, yani bit
kilerin ve hayvanlarn belirli ynlerde belirli rollere ynelme eili
mi teorisinden olduka etkilenmiti. Loeb bu olay, kat bir meka
nistik slupla canl organizmalar zerinde evre tarafndan empoze
edilmi "mecburi davranlar" ifadesiyle aklad. Trop_izm'i hayatn
anahtar mekanizmalarndan biri klan bu yeni teori mecburi davra
nlar fikrini hayvan davranlar alanna, nihayet insann davra
nlarna uygulayan ynla psikolog iin olaanst bir ekicilie
sahipti.
Ruhsal olaylarn, davran kalplarna baklarak tanmlanma
snda renme srecinin incelenmesi temel bir rol oynad. Hayvan
larn renmesine ilikin niceliksel deneyler, yeni deneysel hayvan
psikolojisi alann aratrmaclarn nne aarken, renme teorile
ri de psikanaliz hari tutulursa, pek ok psikoloji okulu tarafndan
gelitirilmiti. Bu renme teorileri arasnda davran!fhk!... Pav
lov'un artl refleks hakkndaki almasndan !;tlabilc!iine etkilen
m!ti. Pavlov kpeklerin yiyecek verilmesiyle ayn zamanda uyan
ma tepki olarak tkrk salglamalarm incelerken, bt.n psikolojik
kavramlrdanJ!:.aya ve krin v.ran_l.!l_rrh.ran
onlarn genel refleks sistemle_rine dayanarak tanmlaya byk
ihtimam gstermiti: yaklam psikologlara daha genel bir dav192

r!n kavramnn salt fizyolojik terimlerle formlletirilebileceini


d_ncesini ilham etti. lk Rus .deneysel psikoloji laboratuvarnn
kurucusu Vladimir Bekhterev, karmak davrau kalplarn artl
te.J!_k._lrin Qjlenlerine indirgeyerek renme srecini tam anla
myla fizyolojik dil ierisinde ifade edilen bir teorinin ana hatlarn
izdi.
,.. Genel eilim bilinle ilgili olandan tam anlamyla mekanistik
grlere doru ilerlerken, hayvan psikolojisinin yeni yntemleri,
artl refleks ilkesi ve bir davran deiiklii olarak renme kav
ram, psikolojiyi davran incelemesiyle zdeletiren Watson'n ye
ni teorisi iinde tamamen zmlenmiti. Ona gre davranlk,
hayvo.nlann incelenmesinde yararlanlan ilemlerin ve anlatm dili
nin aynsn insan davrannn deneysel incelemesine uygulama
amacn gden bir giriimi ifade eder. Dorusu tpk kendisinden
iki yzyl nce La Mettrie gibi Watson da, insanlarla hayvanlar
arasnda hibir esasl fark grmyordu. "nsao:_cljyordu W.tson (9),
"saece gsterdii davran tipleri bakm;ndan br hayvanlardan
ayrlan bir hayvandr."
Watson'n arzusu psikolojinin .statsn nesnel bir doa bilimi
dzeyine ykseltmekti ve bunu gerekletirmek iin sekin bir bi
limselltesinlik ve nesneHk rnei olan Newtoncu mekaniin meto
doloji ve ilkelerine alabildiine bal kald. Psikolojik deneyimleri
fizikfu kullanlan ltlere tabi tutmak psikologlarn salt bamsz
gzlemci tarafndan nesnel biimde kaydedilip betimlenebilen feno
menler zerinde odaklamalarn gerektirmitir. Bylece Watson,
Wundt ve Titchener'n olduu kadar James ve Freud'un da kullan
d iebak yntemini iddetle eletirdi. ebak (yntemin)den
kan 'btn bilin' kavram psikolojiden atlmal ve btn ilikili te
rimler -"zihin", "dnme" ve "duygu" gibi- psikolojik terminoloji
den elenmeliydi. "Davranlarn anlad ekliyle psikoloji" diye
yazar Watson (10), "bilince ancak kimya ve fizik bilimlerinin duy
duu kadar ihtiya duyan doa biliminin salt nesnel ve deneysel bir
daldr." Watson, kendisinden onbe yirmi yl sonra nde gelen bir
fiziki olan Eugene Wingner'in u szlerini renmi olsayd kesin
likle byk bir ok geirebilirdi: "(Kuantum teorisi)nin yasalarn

193

bilince gnderme yapmakszn tamamyle tutarl bir tarzda formle


et mmkn olmuyordu.''
Watson'a gre, davran grte canl organizmalar d uya
nmlara tepki gsteren karak. makina.lardye bu uyann-tepki
mekanizmas kukusuz Newtoncu fizik tarznda biimlendirilmiti.
Bu, psikologlann verili bir uyarmn tepkisini nceden kestirmeleri
ne ve tersine, verili bir tepkinin uyarmn belirlemelerine imkan
verebilecek kat bir nedensel ilikiyi kapsyordu. Fiili durumda dav
ranlar basit uyann ve tepkerle nadiren ilgilenmi, fakat "du
rumlar" ve "uyarlaninalar" diye atfta bulunulan btn uyann
beklerini ve karmak tepkileri incelemilerdi. Temel davran
tavr, bu karmak fenomenlerin en azndan ilkece, her zaman basit
uyarm ve tepki kombinezonlarna indirgenebilecei idi. Bylece ba
sit deneysel durumlardan tretilen yasalar daha karmak feno
menlere uygulamay ummular ve karmakl srekli artan artl
tepkileri bilim, sanat ve dini de ieren btn beeri tezahrlerin
uygun aklamalar gibi grmlerdir.
Uyarm-tepki modelinin mantksal bir sonucu, psikolojik feno
menlerin belirleyicilerini organizmann iinden ziyade d dnyada
aramakt. Watson bu yaklam yalnz alglamaya deil hayal, d
nce ve duygulara da uygulad. Btn bu fenomenler znel dene
yimler (yaant) olarak deil, d uyanma tepki gsteren zmni dav
ran biimleri olarak grlyorlard.
renme srecinin zellikle nesnel deneysel aratrma iin elve
rili olu u davranl temel bir renme psikolojisi durumuna
getirdi. Orijinal formlletiriliinde artlandrma kavram bulun
muyordu, fakat sonradan Bekhterev'in almasn inceleyen Wat
son artlandrmay davranln balca yntemi ve aklayc il
kesi yapt. Bu teoride Bat biliminin karakteristii haline gelmi
olan denetim konusundaki Baconcu ideallerden destek alan gl
bir vurgu vard (12). Doa zerindeki egemenlik ve denetimin hede
fi nce hayvanlara ve bilahare "davran mhendislii" dncesiy
le de insanoluna yneldi.
Bu yaklamn bir sonucu, davran deiiklikleri araclyla,
psikolojik bozukluklarn tedavisine artlandrma tekniklerinin uy-

194

gulamak amacyla balitlan davran tedavisinin gelimesi oldu.


Bu abalar Pavlov ve Bekhterev'in nc almalarna dek geri izle
nebilirse de, onlar yzylmzn ortalarna kadar sistematik bir bi
imde gelitirilmemitir. Bugn "saf' davran terapisi btn btn
semptom (belirti) ynelimli ya da sorun-ynelimlidir. Psikiyatrik
belirtiler temeldeki bozukluklann tezahrleri olarak deil, uygun
artlandrma teknikleri araclyla dzeltilebilen renilmi uyum
suz davrann soyutlanm rnekleri olarak grlr.
Yirminci yzyln ilk otuz yl genellikle, John Watson'un ege
men olduu ve iebak psikologlara kar iddetli polemiklerle
karakterize edilen "klasik davranlk" dnemi olarak kabul edil
mitir. Davran psikolojinin klasik dnemi ok kabank bir yn
deney meydana getimesine ramen insan davrannn kapsaml bir
teorisini ortaya koymay baaramad. 1930'lar ve 1940'larda Clark
Hull, Newton'un Principia'sndan farkl olmayan bir tanmlar ve
postlalar sistemine dayanarak formlletirilmi ve son derece has
sas deneylere dayal byle bir kapsaml teoriyi kurmaya alt.
Hull'un teorisinin keta, zgl bir uyarma gsterilen tepkinin,
temel bir ihtiya ya da drtnn tatmin edilmesiyle gcn artrd
anlamna gelen pekitirme (reinforcement) ilkesiydi. Hull'un
yaklam renme teorilerine hakim olurken sistemi de pratik ola
rak bilinen btn renme sorunlannn aratrlmasna uyguland
(32). Fakat 1950'lerde Hull'un etkisi azald, teorisi de yzylmzn
ikinci yarsnda yava yava davranl yeniden canlandran
Skinnerci yaklama yerini brakt.
B.F. Skinner son otuz yldr davran grn balca temsilci
si durumundadr. Kendine has basit ve ak deneysel durumlar ta
sarlama yetenei onu ok daha titiz, fakat daha ustalkl bir teori
geitirmeye srkledi ki, bu (teori) davranln zellikle Birleik
Devletler'de an derecede poplerlemesine ve akademik psikoloji
deki baskn roln kazanmasna yardm etmitir. Skinner'n davra
nlnn belli bal yenilikleri, pekitirmenin -nceki bir tepkinin
ihtimalini artran herhangi bir eyin- kesin olarak bir ilemsel tan
m ile "pekitirme program"nn kesinlii zerinde gl bir vurgu
oldu. Teorik kavramlarn snamak amacyla Skinner, "uyarmsz

195

artlandrma" adl yeni bir artlandrma yntemi gelitirdi; bu yn


tem klasik Pavlovcu artlandrma ileminden, pekitirmenin ancak
bir hayvann nceden tasarlanm bir ilemi icra etmesinden sonra
vuku bulmas bakmndan farklyd. Bu yntem hayvann evresi
nin son derece basit hale getirilmesiyle ok fazla rafine edilmitir.
rnein, fareler hayvann bir yiyecek paras kapmak iin sokuldu
u ierisinde basit bir yatay ubuu olan "Skinner kutulan" denilen
kutulara konulmutu. br deneyler byk kesinlikle denetlenebi
len gvercinlerin gagalama tepkilerini ieriyordu.
Uyanmsz davran -yani davrann, dorudan uyarlmasndan
ok btn gemi tarihi araclyla kontrol altna alnmas- fikri,
davran teoride byk bir ilerleme meydana getirirken, btn
at sk skya Newtoncu olmaya devam etti. nl kitab Science
and Human Behauior'da (Bilim ve nsan Davran) Skinner, zihin
ya da fikirler gibi insan bilinciyle bantl btn fenomenleri "dz
mece aklamalar yapmak amacyla icat edilmi" varolmayan var
lklar olarak grdn daha kitabn balarnda aklar. Skinner'a
gre gerek aklamalar mekanistik canl organizmalar anlayna
ve Newtoncu fiziin ikna edici ltlerine dayal olanlardr sadece.
"Ruhsal ya da psiik olaylar, fizik biliminin llerine sahip olma
dklarn aka beyan ettikleri iin" diye yazar Skinner, "onlan red
detmek iin fazladan bir nedenimiz vardr" (14).
Skinner'n kitabnn ad her ne kadar aka insan davranna
gndeme yapmaktaysa da, ele alnan kavramlar hemen hemen yal
nz fare ve gvercinlerle ilgili artlandrma deneylerine dayandrl
mtr. Bu hayvanlar, Paul Weiss'n da iaret ettii gibi, "evreleri
snrlandrlarak idare edilen kuklalar"a (15) indirgenmitir. Dav
ranlar, canl organizma ile bizzat bir organizma olan doal ev
releri arasndaki karlkl iliki ve dayanmay byk lde bil
mezden gelirler. Hayvan davran konusundaki dar bak alarn
dan insanlarn da tpk hayvanlar gibi evresel uyarmlara artl
tepkilerle snrlandrlm ekilde faaliyet gsteren makinalar oldu
unu ne srerler ve ardndan, birden bire insan davranna kav
ramsal bir srama yaparlar. Skinner kendi vicdanyla karar vere
rek harekete geen insan tasavvururiliesiiikes reddederek bunun

196

ye!"ne yeni bir "insan" tipi, yani gerek kendi is:i, gerekse toplum
i[n en iyi olan yapacak ekilde artlandrlm bir insan yaratma
amacina ynelik .mhndislik yaklamn nerdi.: Skinner'a gre
mevcut bunalmmz altedebilmek iin tek are bu olacaktr: Bir bi
lin evrfrni are-deidir, nk byie bir ey yoktur; deerlerin de
itirilmesi de kar yoi deildir, nk deerler ollu ya da olum
suz pekitirmelerden baka bir ey deildi_r: Tek are insan davra
nnn bilimsel yoldan denetimidir..;:f.iyacmz _ol.an ey" _den,ekte
dir !inner, "fiziksel ve biyolojik teknol_fn gc .ve kesinliine
sahip- bir davran tekroloj_is_idir" ( 16).
u halde bu kusursuz bir Newtoncu psikolojidir; btn davra
nlar artl tepkilerin mekanistik sonularna indirgeyen ve insan
doasna ilikin bilimsel anlayn klasik fizik ve biyolojinin ats
ierisinde bulunacan ne sren, iinde bilincin yer almad bir
psikolojidir bu; stelik egemenlik ve kontrol iin tasarlanm tahak
kme dayal teknolojiyle donatlm kltrmzn kafa yapsn
yanstan bir psikolojidir. Son yllarda davranlk pek ok baka
disiplinin gelerini kendine katarak deimeye ve bu nedenle nce
ki kat tutumunu byk lde terketmeye balad. Fakat davra
nlar hala mekanistik paradigmaya smsk sarlarak onu psiko
loji iin tek bilimsel yaklamm gibi savunuyor, bylece de bilimi
klasik Newtoncu atyla snrlyorlar.
Yirminci yzyl psikolojisinin br egemen okulu olan psikana
liz psikolojiden deil, ondokozuncu yzylda kesin bir biimde tbbn
bir dal olarak kurulmu olan psikiyatriden kaynaklanmtr. O d
nemin psikiyatristleri tepeden trnaa biyolojik-tbbi modele teslim
olmular ve btn ruhsal rahatszlklarn organik nedenlerini bul
maya ynelmilerdi. Bu organik ;ynelim umut verici bir balang
t, fakat nevrozlarn (*) ve br ruhsal bozukluklarn zgl organik
temelini gsformeyi baaramadlar ve sonuta kimi psikiyatristler
ruh hastalklar iin psikolojik yaklamlar aramaya baladlar.
Bu gelimedeki kesin bir aamaya ondokuzuncu yzyln son
(*) Psikonevrozlar (basit olarak nevrozlar da denir) iSI?..!!_tl!l-amr fi:isel,
arzalar olriadai ortaya kan ilevsel sinirsel bozukh_klari; psikozlar
ise popler olarik kabul edilmi gereTcTTi: anlayyla temasn yitirilme
si karakterize edilen ok daha iddetli ruhsal rahatszlklardr.

197

eyreinde Jean-Martin.Charchot'nun hipnozu histerinin (*) teda


visine baarl bir ekilde uygulamasyla ulald. Charcot arpc
kantlarla hastalklarn hipnotik telkin yoluyla histeri belirtilerin
den tamamen kurtulabildiini ve bu belirtilerin ayn yntemle yine
geri dndrlebileceini ispatlad. Bu, psikiyatriye organik yakla
m canlandrd ve Charcot'nun derslerini dinlemek ve onun kantla
rn gzyle grmek amacyla 1885'te Paris'e giden Sigmund Freud
zerinde derin bir etki brakt. Viyana'ya geri dndnde Freud,
Joseph Breuer ile ortaklaa alarak nevrotik hastalarn tedavisin
de hipnoz tekniini kullanmaya balad.
1895'te Breuer ve Freud'un Studies in Hysteria'snn (Histeri
zerine incelemeler) yaynlanmas genellikle psikanalizin doumu
olarak kabul edilmitir, zira bu kitap Freud ve Breuer'n hipnozdan
ok daha yararl bularak kefettikleri yeni serbest arm ynte
mini aklyordu. Szkonusu yntem, hastalar bir uyku haline, r
yams bir duruma sokmay, sonra da onlar etkileyen duygusal ya
antlar zerinde durarak sorunlar hakknda serbeste konuma
larn salamay ieriyordu. Bu serbest arm yntemi sonralar
"psikanalitik" yntemin keta olacakt.
Bir sinirbilimci (nrolog) olarak eitim gren Freud, ilkece b
tn ruhsal sorunlarn nrolojik-kimyasal terimlerle anl:labilece
ine inanyordu. Histeri hakkndaki almasnn yaynland yl
nemli bir dkman, ruhsal rahatszlklarn nrolojik aklamas
iin ayrntl bir emann ana hatlarn izdii Project for a Scienti
fic Psychology'yi (Bilimsel Bir Psikoloji Projesi) yazd ( 17). Bu kita
b hibir zaman yaynlamad, ama yirmi yl kadar sonra "psikoloji
deki btn geici fikirlerimizin gnn birinde organik bir alt-yap
ya dayanaca"na (18) olan inancn tekrar ifade etti. Bununla bera
ber o zamanki haliyle de nroloji bilimi epeyce ilerlemiti ve bu ne
denle Freud "ruhun iinde bulunan aygt (intrapsychic apparatus)"
aratrmak amacyla farkl bir yol tutturdu. Breuer'le ibirlii his
teri hakkndaki mterek aratrmalarnn ardndan son buldu ve
t *) Histeri, eitli psikolojik ve fizyolojik ilemlerin duygusal uyanlmalar ve
-ahatszlklaryla kendisini belli eden bir psikonevrozdur.

198

Freud yalnz bana, ruh hastalklarna ilk sistematik psikolojik


yaklamyla sonulanan insan ruhunu aratrmaya giriti.
Freud'un katks, zamanndaki psikiyatrinin durumu gznne
alnnca gerekten de olaanstyd. Otuz yl boyunca, her biri b
tn bir hayat dolduracak kadar takdire ayan pek ok nemli ke
iflerle sonulanan kesintisiz bir yaratc etkinlii tek bana yrt
t. Freud ilkin, bilin-dn ve onun dinamiklerini hemen hemen
tek bana kefetti. Bilahare davranlar insann bilin-dnn
varln tanmay reddettikleri halde, Freud onu davrann temel
bir kayna olarak kabul etti. O uyank bilincimizin sadece engin
bir bilind aleme bal ipince bir zardan ibaret olduunu ifade et
ti: O kavi igdsel gler tarafndan ynetilen usuz bucaksz
alanlara sahip bir buzdann grnen ksmna benzer. Psikanaliz
ilemi araclyladr ki, insan doasn bu derinden kaplayan ei
limler aklanabilirdi ve bu nedenle Freud'un sistemi derinlik psi
kolojisi diye de bilinir. Freud'un teorisi psikiyatriye psikolojik bo
zukluklarn altnda yatan gleri inceleyen ve bireyin daha sonraki
geliimi asndan ocukluk yaantlarnn nemini vurgulayan di
namik bir yaklamd. Bu yaklam psikolojik bozukluklara yol
aan faktrleri inceliyor ve bireyin daha sonraki geliiminde ocuk
luk deneylerinin nemini vurguluyordu. Fereud, libido ya da cinsel
drty temel psikolojik glerden birisi olarak belirliyor ve insan
cinsellii kavramna ocuk cinsellii fikrini dahil ederek ve ilk psi
koseksel gelimenin balca safbalannn ,ana hatlarn izerek
nemli lde geniletiyordu. Freud'un bir baka byk kefi, "bi
lindna alan kral yolu" diye adlandrd ryalarn yorumuydu.
Freud 1909 ylnda, Massachusetts'teki Clark niversitesi'nde
kendisini dnya apnda ne kavuturan ve Birleik Devletler'de
psikanaliz okulunu kuran "Psikanalizin Kkeni ve Geliimi zeri
ne" adl a-aan bir konferans verdi. Konferansn yaynlanmasn,
psikanalizin ilk byk safhasnn sonu olan, "Psikanaliz Hareketi
nin Tarihi zerine" adl 1914'te baslan otobiyografik bir deneme
izledi (19). Bu aama, eitli ket vurucu eilimlerle karmak iliki
si sonucunda ok sayda psikolojik model reten temelde cinsel bir

199

yapya sahip igdsel drtlere dayal tutarl bir bilind dina


mii teorisiyle sonuland.
Bilimsel hayatnn ikinci safhasnda Freud ld, Ego ve Sperego
dedii ruh-ii aygtn l yapsna dayanan yeni bir kiilik teorisi
formlletirdi. Bu dnem ayn zamanda zellikle psikanalizin uygu
lanmasnda hayati nemi haiz olacak olan aktarma ( transference)
(*) olgusunun kefi Freud'un psikoterapi srecini anlaynda
nemli deiikliklerle kendini gsterdi. Freud'un ve pratiinin geli
imindeki bu sistematik basamaklar Avrupa ve Amerika'daki psi
kanaliz hareket tarafndan takip edilmi ve psikanaliz oralarda
uzun yllardr psiko-terapiyi uygulayan byk bir psikoloji okulu
olarak yerlemiti. Bunun yannda Freud'un ruhun faaliyetine ve
insan kiiliinin geliimine ilikin derin kavraylar -sanat, din, ta
rih ve pek ok dierleri gibi- eitli kltrel fenomenlerin yorumu
iin uzun vadeli sonulara gebeydi ve modem an dnya gr
n byk lde deitirdi.
Psikanalizle ilgili keiflerin ilk yllarndan hayatnn sonuna de
in Freud, psikanalizi bilimsel bir disiplin olarak kurma amacyla
derinden ilgilendi. O kesinkes inanyordu ki, btn formlaryla do
ay dzenleyen ayn organize edici ilkeler, insan ruhunun yap ve
ileyiinden de sorumluydular. ann bilimi her ne kadar byle
bir doa birliini ispatlamaktan ok uzak idiyse de, Freud bu ama
ca ileride gnn birinde ulalabileceini varsayyordu ve o, psika
nalizin doa bilimlerinin, zellikle de fizik ve tbbn ocuu olduu
nu defalarca vurgulamt. Psikiyatriye psikolojik yaklamn yara
tcs olmasna ramen hem teori hem de pratikte biyolojik-tbbi
modelin etkisi altnda kalmt.
Freud ruha ve insan davranna ilikin bilimsel bir teori for
mlletirmek amacyla fenomenlerin tasvirinde mmkn olduu
kadar ok klasik fiziin temel kavramlarn kullanmaya ve buradan
psikanalizle Newtoncu mekanik arasnda kavramsal bir balant
(*) Aktarma, hastalarn psikanaliz ilemi esnasnda, ocukluklarndaki ah
siyetlerle, zellikle ebeveynleriyle ilk ilikilerinin zellii olan btn bir
duygu ve tavrlar dizisini analizcinin ahsna aktarma eilimini ifade
eder.
200

kurmaya alt (20). Bu balanty Freud, bir grup psikanalizciye


yapt bir konumada olduka ak biimde dile getirdi: "Analizci
ler ... gerek (exact) bilimin rn olduklarn ve gerek bilimin
temsilcileriyle olan ortaklklarn reddedemezler... Analizciler, iflah
olmaz mekanistler ve maddecilerdir aslnda." Ayn zamanda Freud
-izleyicilerin oundan farkl olarak- bilimsel modellerin snrl do
asnn tamamen farkndayd ve psikanalizin br bilimlerdeki ye
ni gelimelerin nda srekli biimde kendini yenileyeceini tah
min ediyordu. Bu nedenle psikanalistleri yreklendirici konumas
n srdrd:
Onlar paral bilgilerden ve kesinlikten nasibini alamam ve s
rekli gzden geirmeye ak temel hipotezlerden memnundurlar.
Fizik ve kimyann bilinen yasalarnn kstlamalarndan kurtu
labilecekleri an beklemek yerine boyun emeye hazr olduklar
daha engin ve daha derinlere kk salm doa yasalarnn do
masn beklerler (21).

Klasik fizikle psikanaliz arasndaki sk iliki, Newtoncu meka


niin temel formu olan drt kavram kmesini hatrladmzda ar
pc bir ekilde grnr hale gelir:
1- Mutlak mekan ve zaman ve bu mekanda hareket eden ve bir
dieriyle mekanik biimde etkileen birbirinde!! bamsz maddi
nesneler kavramlar;
2- Maddeden kkten f8:-_rnel gler vram;
3- Niceliksel bantlara dayanarak maddi nesnelerin hareketini
ve k etkileimlerin dile getiren temel yasalar kavram;
4- Kat deteinizm kavram ve ruh ile madde arasndaki Kar
tezyen ayrma dayanan doann nesnel bir t!lsviri (dncesi)
(22).

...

Bu kavramlar psikanalizcilerin ruhsal hayat geleneksel olarak


eilip analiz ettikleri drt temel bak asna uygun dmektedir.
Bunlar srasyla topografik, dinamik, ekonomik ve genetik (*) bak
alan olarak bilinir (23).
(*) "Genetik", psikanalizlerce kullanld biimiyle ruhsal fenomenlerin k
kenine ya da aslna (genesis) gndermede bulunur ve bu anlamn biyolo
jide kullanld anlamla kantnlmamas gerekir.

201

Nasl Newton maddi nesnelerin iinde yer kaplad ve yerinin


belirlendii bavuru ats olarak
mutlak mekan benimse
diyse, Fremfciii. ruhsal "aygt"n yaps iin bir bauru ats olarak
psikolojik ekrii kabul ediyordu. Freud'un insan kiilii teorisini
zerine oturttuu psikolojik yaplar, psikolojik mekan ierisinde ye
ri belirlenmi ve yer kaplayan bir tr.. is,el "nesneler'' gibi grl
mtr. Bu nedenle "derinlik psikolojisi", "derin bilind" ve "bi
linalt" gibi mekana dair metaforlar Freudcu sistemin tamamna
hakimdir. Psikanalizciler neredeyse ruhu aratran bir cerrah gibi
grlmektedir. Gerekte Freud tilmizlerine, mekansal ve mekanis
tik bir ruh anlayn olduunu kadar, klasik bilimsel nesnellik ide
alini de yanstan "bir cerrah kadar souk" olmay tlerdi.
Freud'un topografik tanmnda bilind, unutulan ya da bast
rlm olan veya uyank bilincin asla ulaamad "cvhe?J -ihtia
eder. BHindnn en derin blgelerinde d (ilkel ben), yani Spere
go (stben)'da bulunan ket vurucu mekanizmalarn olduka geli
mi sistemiyle atma halindeki gl igdsel drtlerin kayna
olan bir varlk yatar. Ego (ben) bu iki g arasgda bul!.!nan ve
ard arkas gelmez bir varolma mcadelesine tutumu olan bir
varlktr.
Freud zaman zaman bu psikolojik yaplan soyutlamalar diye ni
telemi ve onlar beynin kendine has yap ve ilevleriyle ilikiye ge
irmeye ynelik btn giriimlere kar kmsa da, onlar bt
nyle maddi nesnelerin zelliklerine sahiptiler. Onlardan iki tanesi
ayn yeri kaplayamazd ve bu nedenle psikolojik aygtn herhangi
bir paras ancak br paralarn yerini almak suretiyle yaylabilir
di. Tpk Newtoncu mekanikteki gibi psikolojik nesneler yer kapla
ma, konum ve hareketleriyle karakterize edilmilerdi.
. Psikanalizin dinamik yn, aynen Newton fiziinin dinamik y
n gibi, "maddi nesneler"in "madde"den temelden farkl gler ara
clyla birbiriyle nasl etkiletiklerini tanmlamay iermektedir.
Szkonusu gler belirli dorultulara sahiptiler ve birbirini ya des
teklerler ya da birbirine ket vurabilirlerdi. Bu gler arasnda en
temel olan igdsel drtler, zellikle de cinsel drtdr. Freud
cu psikoloji esas itibariyle bir atma psikolojisidir. Varolma m-

Q_li

202

cadelesi zerinde yapt vurguda Freud hi kukusuz Darwin'den


ve Toplumsal Darwincilerden etkilenmi, bununla birlikte psikolo
jik "arpmalar"n ayrntl dinamiini sergilemek iin Newton'a
ynelmiti. Freud'un sisteminde tm rnekanizmalar,_ruh makinas
nn paralan olan klasik mekanik rne.k alnarak mod_elletirilmi
gler tarafndan harekete geirilir.
N -u dinamiin karakteristik_ !!'. yn.l_i1 gleri_daima ift
ler halinde ele alma ilkesidir; her "aktif' g iin zt ynde bir ''re
aktit g vardr. Freud aktif ve reaktif glere "drtler" ve "sa
vunmalar" diyerek bu ilkeyi benimsedi. Freud'un teorisinin deiik
aamalarnda gelitirilmi bi!-r ift gler, birisi hayat-ynelimli,
br lm ynelimli olan Libido ve Destrudo ya da Eros ve Thana
tos.idi. "t'lewtoncu mekanikte olduu gibi bu gler. e ice ayrnts
na varncaya dein incelenmi olan etkilerine baklarak tanmlan
mt, ama glerin isel doas aratrlm deildi. ekim gc
nn yaps, Newton'un teorisinde her zaman ban ba ve tartma
l bir konu olagelmiti. Freud'un teorisinde de ayn ey libidonun
doas konusunda ortaya kt (24).
Psikanaliz teorisinde bilindnn dinamiini anlamak tedavi
srecini anlamak iin temel nemdedir. Ana tablo, igdsel drt
lerin ve onlara ket vuran ve bu nedenle onlar tahrif eden eitli
kar glerin boalma mcadelesidir. Bylece usta analizci, birincil
glerin dorudan davurumunu nleyen engelleri bertaraf etmek
zerinde younlaacaktr. Freud'un ayrntl mekanizmalar anlay
bu ama sayesinde hayat boyunca nemli saylabilecek deiik
likler geirmeyi baaracakt, ama tm deerlendirmelerinde New
toncu dnce sisteminin etkisi aka grlebiliyordu.
Freud'un nevrozlarn ve zellikle de histerinin kkeni ve tedavi
sine ilikin ilk teorisi hidrolik bir modele dayanarak formlletiril
mit; Histerinin ana nedenleri, olaylarn sonucunda hasl olan duy
gusal enerjinin uygun bir davurumunu engelleyen artlar altnda
vuku bulmu olan hastann ocukluundaki travmatik durumlar
eklinde tesbit edilmiti. Bu hapsedilmi ya da durgun (hareketsiz)
enerji, organizmada birikmi olarak bulunuyordu ve eitli sinirsel
"kanallar" yoluyla bir ifade deiikliine urayncaya dein boalm

203

aray srecekti. Bu modele gre tedavi, engellenmi enerjilerin ge


cikmi bir duygusal boalmna imkan salayacak artlar altnda
szkonusu sarsntnn yeniden hatrlanmasndan ibarettir.
Freud hastadaki belirtilerin salt patolojik srelerden kaynak
lanmad, aksine onlarn hastalarn hayatlarn oluturan mozayi
in sonulan olduu kanaatine ulat zaman fazlasyla basit gel
meye balyan hidrolik modeli terketti. Bu yeni gr nevrozlarn
kkenini, kabul edilebilir olmayan ve bundan dolay onlar nevrotik
semptomlara dntren ruhsal glere bastrlm olan igdsel,
ounlukla da cinsel eilimlerde gryordu. Bylelikle temel anla
y, patlamaya hazr gizli enerjilerin aa karlmasna ilikin hid
rolik bir imgeden, daha ustalkl bir imgeye doru deimesine kar
n, karlkl olarak birbirine ket vuran dinamik glerin bir rg
s eklindeki Newtoncu imge henz ayakta duruyordu.
Bu iinci anlay psikolojik mekanda birbirinden kopmu, fakat
birbiriyle yer deitirmeden hareket edemeyen ve yaylamayan var
lklar fikrini dile getirir. Bylece klasik psikanalizin ats iinde
Egonun iyiletirilmesi ve niteliksel gelimesi iin hi bir boluk kal
maz; onun genilemesi ancak stben'in ya da Altben'in zararna
olarak vuku bulabilir. Freud'un grd gibi (25), "Nerede Altben
(d) varsa, orada Ben (Ego) olacaktr." Klasik fizikte maddi nesne
lerle onlar zerindeki eitli glerin etkileri arasndaki etkileim
ler, matematiksel denklemler araclyla ilikileri kurulan -ktle,
luz, enerji ve benzeri gibi- belirli llebilir niceliklere dayal olarak
tanmlanmtr. Freud ruh teorisinde buna yer veremediyse de, do
rudan doruya llemeyen, ama semptomlarn younluundan
kartlabilen duygusal enerjinin belirli niteliklere sahip igdsel
drtleri temsil eden ruhsal imgelerle (imajlarla) donanm psika
nalizin niceliksel ya da "ekonomik" ynne byk nem atfetti.
"Ruhsal enerji al-verii"ni btn psikolojik atmalarn can alc
bir yn olarak gryordu. "Mcadelenin nihai sonucu" diyordu
Freud, "niceliksel ilikilere dayanr" (26).
Tpk Newtoncu fizikte olduu gibi psikanalizde de mekanistik
gereklilc..anlayikat bir determinizmi tazammun ediyordu. Her
psikolojik olayn belirli bir nedeni vard ve belirli bir etki meydana

204

getiriy<>rdu; y:eJJir_ bireyin btn psikolojik yaps ocukluunun


balngcndaki "balang artl!l_," tarafndan tamamen belirlen
miti. Psikanalizin "genetik" yaklam hastann davran ve semp
tomlarn, dorusal neden-sonu ilikileriye geliimin ilk aamala
rna dek geri gtrmeyi ierir.
Bununla ok yakndan ilikili bir kavram nesnel bir bilimsel
gzlemci kavramdr. Klasik Freudcu teori, analiz esnasnda hasta
nn gzlemlenmesinin herhangi bir mdahale ya da tkilei-ima
dan gerekleebilecei varsaymna dayandrlmtr. Bu inan, ya
taa uzanm hasta ve nesnel olarak yeriyi inceleyerek souk ve il
gisiz bir tavr taknan terapist arasnda geen psikanalitik uygula
mann ana planna yansmtr. Bilimsel nesnellik kavramnn fel
sefi kkeni olan zihin ve madde arasndaki Kartezyen aynn, salt
ruhsal srecin merkeze alnd psikanalizin uygulamasna da yan
smtr. Psikolojik olaylarn fiziksel sonular psikanaliz sreci es
na-snda tartlr, fakat saaltm tekniinin kendisi herhangi bir
doaysz fiziksel mdahaleyi gerektirmez. Freudcu psikoterapi, tb
bi terapinin ruhu ihmal ettii gibi, bedeni ihmal eder. Fiziksel te
masa kar ylesine kat bir tabu olumutur ki, kimi analizciler
hastalaryla bile tokalamazlar.
Freud'un kendisi, gerekte psikanaliz uygulamasnda teorisinde
olduundan ok daha az katyd. Teorisinin eer bir bilim olarak
kabul edilecekse bilimsel nesnellik ilkesine sk skya bal kalmas
gerekiyordu, fakat uygulamada Freud sk sk Newtoncu atnn s
nrlarn aacakt. Kusursuz bir klinik gzlemci olarak Freud, ana
lize ilikin gzleminin, hastann psikolojik durumundaki anlaml
deiikliklere neden olan gl bir mdahale anlamna geldiini
farketti. Srdrlen analiz, bireyin mrnn ilk yllan tarafndan
tamamen belirlenmesine deil, terapist ve hasta arasndaki etkile
ime dayal olan -ki aktarma nevrozudur bu- bsbtn yeni bir kli
nik tablo meydana getirecekti. Bu gzlem Freud'u klinik almala
rnda souk durma ve ilgisiz kalma idealini terketmeye ve ihti
ma.l ilgi ve duyguda anlay zerinde durmaya srkledi. "Kii
sel nfuz en gl dinamik silahmzdr" diye yazyordu 1926'da.
"Bu, getirdiimiz ve akclk kazandrdmz yeni gedir" (27).

205

Klasik psikanaliz teorisi Freud'un pek ok devrimci keif ve fi


kirlerini ann bilimsel gereklerini karlayacak tutarl bir kav
ramsal at iinde btnletirme giriimlerinin deerli bir sonucuy
du. almasnn kapsam ve derinlii gznnde bulunduruldu
unda onun yaklamlarndaki kusurlarn ksmen Descartes-New-
toncu atdaki snrllklara, ksmen de Freud'un kltrel artlan
malanna bal olduunu renmemiz bizi artmamaldr. Psika
nalitik yaklamn bu snrllklarn bilmek, hi bir ekilde kurucu
sunun dehasna glge drmedii gibi, psikoterapinin gelecei iin
ok da nemlidir.
Psikoloji ve psikoterapideki son gelimeler Freudcu modelin bi
lindnn belirli ynleri ya da dzeyleriyle urarken son derece
yararl, ama salk ve hastalkta ruhsal hayatn btnne uygulan
d zaman fazlasyla snrlayc olarak tannd insan ruhuna ili
kin yeni bir gr oluturmaya balad. Durum, fiziktekinin benze
ridir; fizikte de Newtoncu model belirli bir fenomenler kmesini yo
rumlamakta gayet baarl olmasna karn bunlarn tesine tat
nda geniletilmesi ve ou kez kkt>n deitirilmesi gerekmiti.
Psikiyatride Freudcu yaklamda gereken geniletmeler ve tadi
latlarn bazsna daha Freud hayattayken yakn rencileri tarafn
dan iaret edilmiti. Psikanaliz hareketi ounluu Viyana'da Fre
ud'un etrafndakiler olmak zere pek ok yetenekli kiiyi kendisine
ekti. Bu samimi evre iinde zengin bir entellektel al-veriin
tesinde atma, srtme ve ayrlklar da eksik deildi. Freud'un
gzde tilmizlerinden bazlar teorik anlamazlklar nedeniyle hare
keti terkettiler ve Freudcu modelin baz noktalarda tadil edilmesi
gereini vurgulayarak kendi okullarn oluturdular. Psikanaliz ha
reketini terkedenlerin en nlleri Jung, Adler, Reich ve Rank'tr.
Psikanaliz akmn ilk terkeden Bireysel Psikoloji okulunun kru
cusu Alfred Adler oldu. O Freud'un teorisindeki cinselliin baskn
roln reddetti ve g iradesi zerinde daha ok durarak gerek ya
da hayali aalk kompleksinin nasl telafi edilecei konusuna eil
di. Adler'in bireyin aile iindeki roln incelemesi onu genellikle
klasik psikanalizcilerce ihmal edilen ruhsal bozukluklarn toplum
sal kklerini vurgulamaya sevketti. stelik Adler, Freud"un kadn

206

psikolojisi hakkndaki grlerinin ilk feminist eletirisini yapan


kiiydi de (28). Adler Freud'un eril ve diil psikolojiler dedii eyin
pek yle erkekle kadn arasndaki biyolojik farklardan kaynaklan
madn, tersine temelde ata-erkilliin yaygn olduu toplumsal
dzenlerin sonular olduunu ifade etti.
Freud'un kadnla ilgili dncelerinin feminist eletirisi sonra
dan Karen Horney tarafndan ilenmi ve o gn bugn gerek psika
nalizin iinden, gerekse dndan pek ok yazar tarafndan tartl
mtr (29). Bu eletirmenlere gre Freud, kltrel ve cinsel norm
olarak eril olan alm ve bylece gerek bir kadn ruhu kavrayna
ulamay baaramamt. Ona gre kadn cinsellii -kendi arpc
benzetmesiyle- "psikoloji asndan 'karanlk kta"' olarak kalmtr
(30).

Wilhelm Reich Freud'dan, onu psiko-terapideki son gelimeler


zerinde nemli etkiler yapan psikanalizin ana erevesine uyma
yan fikirleri formle etmeye sevkeden anlay farklar yznden
koptu. Reich karakter analizi konusundaki nc almalar sra
snda unun farkna vard ki, ruhsal tavrlar ve duygusal yaantlar
onun "kiilik zrh" dedii eyi meydana getirerek kas dzeninde
kendini belli eden fiziksel organizma iindeki mevcut direnci hare
kete geirmektedir. Ayn zamanda o, Freud'un libido kavramn fi
ziksel organizma iinde kalan somut enerjiyle libido arasnda iliki
kurmak suretiyle geniletti. Buna uygun olarak hastayla temasa
kar Freudcu tabuyu krarak ve bir ok terapistin imdilerde ze
rinde inceden inceye uratklar vcut-almas tekniklerini geli
tirerek kendi terapisinde cinsel enerjinin dorudan serbest brakl
mas zerinde durdu (31).
Otto Rank esas vurguyu doum sarsnts zerine yapan bir psi-.
kopatoloji teorisini formlletirdikten sonra Freudcu okulu terketti
ve Freud'un kefetmi olduu nevroz kalplarnn ounu doum s
recinde yaanm kaygnn trevleri olarak deerlendirdi. Rank,
analiz uygulamasnda dorudan doruya doumun kayg-retici
zellii zerinde durarak saaltm abalarn kaygy tekrar hatr
lamak ve zmlemekten ziyade hastann doum srasndaki sar
snt olayn yeniden yaamasna yardmc olmak zerinde youn207

}atrd. Rank'n doum sarsntsnn nemine ilikin kavray ger


ekten dikkat ekicidir. Son yirmi otuz yla gelininceye kadar psiko
terapistlerle psikiyatristler arasnda bu konuyu ondan baka ciddi
ye alan ve ileyen kimse kmad.
Freud'un btn rencileri arasnda Cari Gustav Jung muhte
melen psikanaliz sistemini en ileri noktalara dek genileten kiidir.
O esas itibariyle Freud'un gzde rencilerinden biri ve psikanali
zin veliaht olarak dnlmt, ama znde Freud'a kar kan
ve Freudcu teoriyle uzlatnlmas mmkn olmayan teorik glk
ler nedeniyle hocasn terkedip gitti. Jung'un psikolojiye yaklam
bu alanda ortaya kacak sonraki gelimeler zerinde derin etkiler
brakacak ve ileride oka tartmaya neden olacakt (32). Jung'un
temel kavramlar dpedz klasik psikolojinin mekanistik modelle
rine smyor ve bilimini herhangi bir baka psikoloji okulundan
daha ok modern fiziin kavramsal atsna yaklatnyordu. Bun
dan baka Jung, psikologlarn, gndelik yaantlarmzn tesinde
yatan insan ruhunun daha gizli ynlerini kefetmeyi istiyorlarsa,
Freudcu psikanalizin rasyonel yaklamn amak zorunda oldukla
rnn tamamen farkndayd.
Bu tam anlamyla rasyonel ve mekanistik yaklam zellikle di
ni ya da mistik konulan ele aldnda Freud'un nne glkler
karyordu. Her ne kadar hayatnn her annda dine ve maneviyata
derin bir ilgisi olmusa da, Freud hi bir zaman mistik deneyimi
bunlarn kayna olarak kabul etmemi, bunun yerine dini, insanl
n psikoseksel gelimesinin ocukluk aamasndan itibaren zl
memi atmalarn yanstan bir "obsesif-kompulsif nevrozu" ek
linde grerek ritel (ayin) ile ayn dzeyde ele almtr. Freudcu d
ncenin bu snrllnn psikanalizin daha sonraki uygulamalar
zerinde gl bir etkisi oldu. Freudcu modelde klasik bilimin b
tn temel kavramlarna kafa tutan deiik bilin durumlarnn ya
anmasna hi yer yoktur. Sonu olarak, yaycn biimde inanlan
dan ok daha sk vuku bulan bu deneyimlere kendi kavramsal at
lan iinde yer vermeyen psikiyatristler onlar psikotik belirtiler ola
rak yaftalamtr (33).
Bu alanda zellikle bir modern fizik bilinci psikoterapi zerinde

208

ok verimli bir etki yapabilir. Aratrmalarn atom ve atomalt fe


nomenlere kadar geniletmek fizikileri Newtoncu bilimin temel il
keleriyle olduu kadar btn saduyu bilgilerimizle de elien, ama
hereye ramen bilimsel olarak geerliliini koruyan kavramlan
terketmeye sevketti. Bu kavramlarn bilgisi ve onlarn mistik gele
neklerin bilgileriyle olan benzerlikleri, psikiyatristlere insan bilin
cinin btn ke bucaklaryla ilgilenirken geleneksel Freudcu aty
amalannda yardmc olabilir.

209

7. EKONOMNN IKMAZI

Newtoncu mekaniin onsekizinci ve ondokuzuncu yzyllardaki


zaferi, fizii btn br bilimlerin kendisine gre lld "kat"
bir bilim prototipi olarak kabul ettirdi. Bilim adamlar daha sk ola
rak fiziin yntemlerini taklit etmeye bavuruyor ve disiplinlerinin
bilimsel topluluk iindeki itibarn ykseltecek ou kavram fizik
ten alyorlard. Yzylmzda, Newtoncu fiziinkilere benzer bilim
sel kavram ve teorileri model alma eilimi pek ok alanda ciddi bir
handikap halini ald, fakat belki de en ok sosyal bilimlerde bu ge
erlidir. (*). Sosyal bilimler alldk biimde, bilimlerin "en yumu
a" olarak grlegelmi olup sosyal bilimciler Kartezyen paradig
may ve Newtoncu fiziin yntemlerini benimsemek suretiyle g
bela saygnlk kazanmaya almlardr. Ama Kartezyen at, ta
nmlayacaklar fenomenlere ou kez tamamiyle aykn dyor, so
nuta modelleri artan bir biimde gereki olmaktan uzaklayordu.
Bu durum gnmzde zellikle ekonomide gzlenmektedir.
Gnmz ekonomisi, ou toplum bilimlerinin simgesi olan par
al ve indirgemeci yaklamla karakterize edilmitir. ktisatlar
genellikle, ekonominin btn ekolojik ve toplumsal dokunun sadece
(*) Sosyal bilimler, insan davrannn toplumsal ve kltrel grnmleriyle
ilgilenir. Ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji, sosyal antropoloji ve -uygula
Y'llannn ounun grne gre- tarih disiplinlerini iine alr.

211

bir yn, yani birbiriyle, ounluu canl organizma olan doal kay
naklaryla kesintisiz bir etkileim iindeki insanlardan mrekkep
bir canl sistem olduunu kabul edemezler. Sosyal bilimlerin temel
yanl, bu dokuyu bamsz ve birbirinden kopuk akademilt dalla
rn ilgilenecei varsaylan paralara ayrmaktr. Bylece siyaset bi
ITmciler temel -ekonomik glerle ilgilenmezken, iktisatlar model
leri iine toplumsal ve siyasal gerekleri sokmak istemezler. Bu
paral yaklamlar toplumsal ve ekonomik siyasetler arasndaki
atlakta ve zellikle Birleik Devletler'de bu kararlarn tartld
kongre komisyonlar ve alt-komisyonlar labirentinde hkmete de
yansmtr.
Ekonomideki paralara ve blmelere ayrlma olay, onun btn
modern tarihi boyunca kaydedilmi ve eletirilmiti. Fakat ayn za
manda ekonomik olaylan, fiili olarak varolan, bir toplum ve bir
ekosistem iinde bulunan birey olarak incelemek isteyen, bu ne
denle de dar ekonomik bak asndan kopmu olan bu eletirel ik
tisatlar, kendilerini ekonomi "bilimi"nin dnda yer almaya zorla
m, bylece iktisat eletiricilerinin ynelttii. eletirilerden korun
mu oluyorlard. Szgelimi ondokuzuncu yzyl kapitalizminin ele
tiricisi Max Weber genel olarak bir iktisat tarihisi olarak bilinir;
John Kenneth Galbraith ve Robert Heilbroner ou kez sosyolog
olarak kabul edilir; ve Kenneth Boulding'e bir filozof olarak baklr.
buna karlk Karl Marx, bir iktisat diye adlandrlmay reddet
mi ve kendisini, iktisatlarn sadece varolan kapitalist dzenin
savunucular olduunu iddia ederek toplumsal bir eletirmen ola
rak deerlendirmiti. Aslnda "sosyalist" szc kken itibariyle
iktisatlarn dnya grn kabul etmeyenleri anlatr. Daha ya
knlarda Hazel Henderson kendisini ftrist diye ilan ederek ve ki
taplarndan birinin adn "Ekonominin Sonu" koyarak bu gelenei.
devam ettirmitir.
Ekonomik olaylarn byk iktisatlarca ou kez ihmal edilmi
bir baka yn, ekonominin dinamik evrimidir. Dinamik yaplan
iindeki fenomenler ekonomide doa bilimlerinin ihtiva ettiklerin
den olduka farkl bir biimde dile getirilmitir. Klasik fizik, doal
olaylarn iyice belirlenmi ve deimez bir alanna uygulanyordu.

212

Bu alann tesine geildiinde her ne kadar klasik fiziin yerini re


lativite fiziine brakmas gerekmise de, Newtoncu model klasik
snrlan ierisinde geerliliini srdrm ve ada teknolojinin
byk bir blm iin elverili bir teorik temel olmaya devam et
mitir. Ayn ekilde, biyolojinin kavramlar da, biyolojik olaylarn
bilgisi gzle grlr biimde ilerlemi ve eski Kartezyen atnn o
u imdilerde gereinden fazla kstlayc bulunmu olsa da, yzyl
lar boyu ok az deimi olan bir gereklie uygulanmaktadr. Fa
kat biyolojik evrim ok uzun zamanlar boyunca evrilme eiliminde
dir ve genel olarak bsbtn yeni fenomenler retmekten ok, s
nrl saydaki yap ve ilevin kesintisiz bir yeniden karm ve yeni
den birleimiyle ilerler (2).
Buna karlk ekonomik kalplarn evrimi ok daha hzl bir tem
poyla gerekleir. Bir ekonomi, iine gml bulunduu deiken
ekolojik ve toplumsal sistemlere bal olarak srekli deien ve in
kiaf eden bir sistemdir. Onu anlamak iin ayn zamanda yeni du
rumlara srekli uyuma ve deimeye yetenekli bir kavramsal at
ya ihtiyacmz vardr. Kartezyen paradigmann mutlakl ve
Newtoncu modelin gzelliiyle bylenen ve bu nedenle halihazr
ekonomik gereklerle temas gittike kesilen ou ada iktisat
nn almalarnda byle bir at maalesef hala mevcut bulunma
maktadr.
Ekonomik evrimi de ieren bir toplumun evrimi, onun btn g
rnlerinin altnda yatan deiimlere yakndan baldr. Deerler,
bir toplumun dnya grn, dini kurumlarn, bilimsel giriimle
rini ve teknolojisi ile siyasal ve ekonomik dzenini belirleyerek on
lara hayat verir. Bir kez ortak deerler ve hedefler kmesi ifade
edilip kodland m o, yenilik ve toplumsal uyarlanm iin toplumun
alg, kavray ve tercihlerinin atsn oluturur. Kltrel deer sis
temi -ou kez evresel meydan okumalara cevap eklinde- dei
tike kltrel evrimin yeni kalplan ortaya kar.
Deerlerin incelenmesi bu yzden btn toplum bilimleri iin
fevkalade nemlidir; "deerden arnm" bir sosyal bilim olamaz.
Deerler sorununu "bilim d" gren ve ondan kanmaya alan
sosyal bilimciler imkansza soyunmaktadrlar. ToJ>_unsal _olaxlann

213

herhangi bir "deerden annm" zmlemesi, zmnen veri aykla


ma ve y;;;il.lamada rtk olarak bulunan bir deer sistemine da
yaldr. u halde, deerler_sorunndan kanmakla s?s_ral biln_ciler
teorilerinin altnda yatan zmni varsaymlar aka ifade etmekten
kandklanndan daha ok bilimsel olacaklarna daha az bilimsel
olurlar. Onlar "btn toplum bilimleri klk deitirmi ideolojiler
dir" (3) diyen Marxist eletiriye aktrlar.
Ekonomi, servetin retim, blm ve tketimiyle ilgilenen di
siplin diye tanmlanmtr. O !1-li bir. zamanda n_al ve hizmetlerin
greli deiim deerlerini incelemek suretiyle deerli olan belirle
meye alr. Ekonomi bu nedenle toplum bilimleri iinde en ak
bir !nicI:e deere dayal ve normatif olandr..Q!llln model ve teori
l4ilri_ d..ime belirli bir deer sistemine ve belirli bir insan doas g
rne, -ada ekonmik dncede nadiren aka hesaba katl
masndan tr E.F. Schumacher'in "meta-ekonomi" dedii bir var
saymlar gvdesine dayanmak zorundadr (4). Schumacher ekono
tlni-deere bamlln, btnyle farkl deerleri ve aralar
temsil eden iki ekonomik sistemi karlatrmak suretiyle ok ak
bir ekilde tasvir etti (5). Bu sistemlerin ilki, "yaama stan
dard"nn yllk tketim miktaryla lld ve bu yzden optimal
bir retim modeliyle maksimum tketime ulamaya alld g
nmz maddeci sistemidir. bryse, optimal bir tketim modeliy
le maksimum bir insan refahna ulamay hedefleyen
"kanaatkarlk" ve "Orta Yol" kavramlarna dayal Budist ekonomi
sistemidir.
Yanl bir yola saparak bilimsel katlkla disiplinlerini salam
latrmaya girien ada iktisatlar devaml olarak aklanmam
deerler konusundan kanmlardr. Amerikan Ekonomi Dernei
Bakan sfatyla konuan Kenneth Boulding, bu planlanm girii
mi, "amzn en byk sorunlarnn hemen hemen hepsini ihmal
etmeye ynelen btn bir iktisatlar neslini (daha dorusu bir ok
nesilleri) megul etmi olan... son derece baarsz bir egzersiz" ola
rak ilan etti (6). Deer_balantl konulardan kanma iktisatla
r, daha kolay, fakat daha az ilikili konulara geri dnmeye ve ol
duka teknik bir dil kullanmak suretiyle-deer ;tmalann rtl>s

214

er,neye zor_!ad!, Bu eilim zel olarak btn sorunlarn -ekonomik,


siyasal ya da toplumsal olsun- teknik zmlerinin old__ fikirinin
genel kabul rd Birleik Devletler'de gldr. Bylece top
lumsal ve ahlaki tercihlerini sanki teknik tercihlermi gibi gsteren
ve o yzden ancak siyasal olarak zlebilecek deer atmalarn
kamufle etmeye yarayan maliyet/fayda analizini yapmalar iin, s
ryle iktisat, sanayi ve i dnyas tarafndan kiralanmaktadr (7).
Ancak, mevcut ekonomik modellerde ortaya kan deerler, pa
rasal arlklara bal o_larak hesaplanabilen deerlerdir. Nicelle
t!r_ (quantification) :i!ti.l!Qki bu Y}!!"_gt. ekonomiye salam .bir
bilim grnts kazandnr. Ama ayn zamanc,l_ekoP.-_omik faaliye
ti
anlamamz iin el. ve psikolJik boytlann
- ek"ofjik, toplumsal
zem olan niteliksel ayrmlan darda brakarak ekonomik teorilerin alann son derece kstlar. Szgelimi enerji, kaynaklan dikkate
alnmadan yalnz kilowatlarla llr; yenilenebilir ve yenilenemez
mallar arasnda hibir aynn yaplmaz; ve retimin toplumsal ma
liyetleri, anlalmaz bir biimde, gayri safi milli haslaya olumlu
katklar olarak ilave edilir. Aynca iktisatlar, gelir sahipleri, tke
ticiler ve yatrmclar gibi insanlarn davranlar hakknda yaplan
psikolojik aratrmalar tamamen gzard etmilerdir, nk bu tr
aratrmalarn sonulan halihazrdaki niceliksel analiz erevesine
sokulamaz niteliktedir (8).
ada iktisatlarn paral yaklam, soyut niceliksel modelle
re bavurmalar ve ekonominin yapsal evrimini ihmal etmeleri
ekonominin teori ve gereklii arasnda kapatlamaz bir uurum
yaratmtr. Washington Post'un grne gre, "Muhteris iktisat
lar, kamu sorunlar iin elverili olup olmamas nemsiz olan teo
rik sorunlara zarif matematiksel zmler gelitirdiler" (9). Gn
mz ekonomisi derin bir kavramsal bunalm iindedir. Bakalar
yannda topyekn enflasyon ve isizlik, servetin kt blm ve
enerji a gibi gnmz ekonomisinin baa kamad toplumsal
ve ekonomik anormallikler imdilerde herkes tarafndan ac bir e
kilde grlebilmektedir. Bu sorunlarla ykl olan iktisat meslei
nin baarszl gitgide kukucu insanlar, br disiplinlerden bilim
adamlar ve bizzat iktisatlar tarafndan kabul edilmektedir.
'

. "

215

1970'lerde yaplan kamuoyu yoklamalar Amerikan halknn ik


tisadi kurululara gveninde srekli bir azalmann olduunu gs
terdi. Bylece byk irketlerin ayn zamanda gl de olduklarna
inanan insanlarn yzdesi 1973'te % 75'e km; 1974'te % 53 ora
nnda kii, belli bal byk irketlerin kaldrlmas gerektii kan
sna varm ve btn Amerikan vatandalarnn yansndan ou
kamu hizmetlerinin, sigorta irketlerinin ve petrol, ila ve otomobil
s:nayilerinin daha federal olarak dzenlenmesini istemilerdir
(10).

Tutumlar irketlerin kendi ilerinde de deimektedir. Harvard


1975 ylnda yaynlanan bir incelemeye gre,
soru yneltilen anonim irket yneticilerinin yzde 70'i eski bireyci
lik, zel mlkiyet ve serbest giriim ideolojilerini yelerken yzde
73' bu deerlerin son on yl zarfnda ortak sorun-zme modelle
riyle deitirilebileceine inanyordu. Nihayet yzde 60' byle or
tak bir ynelimin zmlerin bulunmasnda daha etkili olabilecei
kansndayd (11).
Sonu olarak bizzat iktisatlar, disiplinlerinin bir kmaza gelip
dayandn itiraf etmeye balamlardr. Arthur Bums 197l'de Fe
deral Rezerv Kurulunun bakan iken, "ekonominin kurallannm es
kiden alk olduklar tarzda ilemediini" (12) sylemi ve 1972'de
Amerikan Ekonomik Birlii'nde konuan Milton Friedman daha da
ak szl davranmt: "nanyorum ki, biz yeni iktisatlar, mey
dana getirebileceimizden daha fazlasna gz dikmekle - genelde
toplum, zelde de mesleimize- ok byk zararlar verdik" (13).
1978'lerde bu ifade tonu, Hazine Sekreteri Michael Blumenthal
unlan beyan ettii zaman mitsizlikten alarma dnyordu:
"Ekonomi mesleinin gerekten, olmadan nce ya da sonra, mevcut
durumumuzu anlama noktasnda tkenmek zere olduu dnce
sindeyim" (14). Juanita Kreps aka Duke niversitesi'ndeki eko
nomi profesrl grevine geri dnmeyi imkansz grdn sy
lyor ve ekliyordu: "Ne reteceimi bilemiyorum" (15).
Ekonomimizin bugnk kt ynetimi ada ekonomik dn
cenin temel kavramlan sorunuyla kar karya getirir bizi. Her ne
kadar mevcut bunalmn arlnn farknda iseler de, ou iktisatBusiness Review'da

216

sorunlarmzn zmerinin hala varolan teorik at ierisinde


bulunabileceine inanmaktadr. Bununla birlikte bu at, kkleri
birka yzyl ncesine uzanan ve toplumsal ve teknolojik deiim
lerle geersiz klnm olan kavram ve deikenlere dayaldr. kti
satlarn en acil olarak yapmalar gereken ey, btn kavramsal
temellerini yeniden gzden geirmek ve temel kavram ve teorilerini
buna uygun bir biimde yeniden kurmaktr. Gnmz ekonomik
bunalm iktisatlarn ancak, imdilerde btn alanlarda vuku bul
makta olan paradigma deiimine katlmalar halinde altedilebile
cektir. Psikoloji ve tpta olduu gibi, Kartezyen paradigmadan b
tncl ve ekolojik bir anlaya gei, yeni yaklamlarn daha az bi
limsel olmalarna yol amayacak, tam tersine onlar doa bilimle
rindeki son gelimelerle daha da tutarl klacaktr.
Daha derin bir dzeyde, ekonomik kavram ve modellerin yeni
den gzden geirilmesi, temeldeki deer sistemiyle ilgilenmeyi ve
onun kltrel balamla ilikisini tanmay gerektirir. Byle bir ba
k asndan mevcut toplumsal ve ekonomik sorunlarmzn ou
nun, bireylerin ve kurumlarn, amzn deien deerlerine ayak
uydurmakta glk ekmelerinden kaynaklanan kklere sahip ol
duu anlalmaktadr (16). Ekonominin felsefe ve siyasetten ayn
bir disiplin olarak ortaya kma, Orta alarn sonunda Bat Av
rupa'nn duyumcu} kltrnn domasyla ayn zamana rastlar.
Bu kltr alm kazandka, iktisat eril ve imdi toplumumuza
egemen olan ve ekonomik sistemimizin temelini oluturan toplum
sal teoriler ve "yang-ynelimli" deerler ierisinde ekillendi. Eko
nomi bugn maddi servet zerinde odaklanmak suretiyle cluyumcul
deerlerin zl bir ifadesi durumundadr 7).
Bu sfslerii -ierisinde fazlaca rabet bulan tutum ve eylemler
maddi kazan, yaylma, rekabet ve "kat teknoloji" ile "kat bilim"
fikr-i sabitini iine alr. Bu deerlerin zerinde srarla durmakla
toplumumuz, hem tehlikeli, hem de ahlak-d amalar peinde ko
may tevik edip Hristiyanlkta byk gnah olarak kabul edilen
pek ok eyi -oburluk, gurur, bencillik ve hrs- kurumsallatrm
tr.
n,Ydi ve o_nsekizinci yzyllarda gelitirilen deer sistemi Or-

217

taan tutarl deer ve tavrlar kmesiyle yer deitirdi: Doal


dnyann kutsallna inan, faiz karl- para. alp vermeye
kar.!_getirilen ahlaki snrlama; cretlerinin "haka" olmasnn ge
rklilii; lciisel kazan ve istifilkten vazgeilmesinin gereklilii;
almann 'cenaati lmllanm deeri ve ruhun huzuru iin olduu;
ticaretin ancak cemaatin kendi kendine yeterliliini temin etmek
in meru grd ve nihayet btn gerek dllerin br d_n
yada olduu inanlar gibi. Opaltn_!: yzla gelinceye kada_ haya
tn dokusundan tamamen yaltlm hibir ekonomik fenomen mev
cut_deildi. Neredeyse btn tarih boyunca yiyecek, giyecek, bar
nak ve br temel ihtiyalar kullanm deeri amacyla retilmi ve
karlkllk esas zerinden kabile ve gruplar arasnda bllm
t (18). Bugnn, birbirine eklenmi "global piyasalar"n douran
ulusal pazar sistemi, onyedinci yzyl ngiltere'sinde doan ve ora
dan btn dnyaya yaylan nisbeten yeni bir olaydr. Elbette ki, pi
yasalar Ta andan beri mevcuttu, fakat paraya deil, mbadele
esasna dayanyorlard ve bu nedenle de mahalli olmak zorundayd
lar. Hatta ilk alverilerde ok az ek')nomik motivasyon vard, al
veri daha ok akrabalk ve aile adetleriyle ilgili kutsal ve trensel
bir faaliyet idi. rnein Gneybat Pasifikteki Trobriand yerlileri,
kar, mbadele ya da dei-toku gibi motivasyonlar nemsemeye
rek binlerce mil telere uzanan deniz ticaret yollar boyunca daire
ler izen yolculuklara karlard. Onlar bunu yapmaya iten saik,
bir yandari beyaz deniz kabuu mcevherciliini, te yandan da k
zl deniz kabuu sslemelerini tamann tresel ve bysel sembo
lizmiydi; her on ylda bir takm adalarn tamamnn evresini dola
mak gibi (19).
Arkaik toplumlarn ou metal paralan kullandlar, ama bunlar
genel sirklasyon amacyla deil, vergiler ve maalarn denmesi
amacyla baslmlard. Ekonomik faaliyetlerden bireysel kazan te
min etme drts (motive) genellikle yoktur; salt kara ynelik mut
lak kazan fikri ya dnlemeyen bir eydi ya da yasaklanmt.
Ayrntl bir iblmn de ieren son derece karmak ekonomik
organizasyonlar, gerekte her feodal sistemde olduu gibi, tama
men buday gibi kamu mallarnn saklanma ve yeniden bltrl-

218

mesi mekanizmas araclyla ilemiti. Tabii ki bu g, tahakkm


ve smrm gibi insan kadar eski gdlerin nnde geemedi,ama
yaygn olarak kabul edlen beeri ihtiyalarn snrsz olduu fikri de
Aydnlanma andan nce kabul gren bir gr olmad.
Btn ilkel toplumlardaki nemli ilkelerden birisi modem "eko
nomi" teriminin kk olan Yunanca oikonomia, yani "ev idaresi" il
kesi idi. zl mlkiyete, ancak herkesin refahna hizmet ettii tak
dirde hogryle baklmt. Aslda "zel" (pri_yate) szc, mlki
yetin hereydep. !lce komnal olduu yaygn kadim gr doru
layan Latincie privare ("yoksun brakmak") szcnden gelir. Bi
limsel -Dm ve Aydnlanma'yla birlikte, maddi mal ve lks ey
lantimine ve Sanayi a'nn manipulatif zihniyetine yol aan
sekler ve maddeci bir ynelimle beraber eletirel akl yrtme, de
neycilik ve bireycilik baskn deerler halini ald. Yeni adetler ve
davranlar yeni toplumsal ve siyasal kurumlarn yaratlmasna ne
den oldu ve sadece ta.svir etme ve aklamay deil, rasyonalizasyo
nu da gerektiren -retim, dei-toku, blm, bor verme gibi- z
gl bir ekonomik faaliyetler dizisini kuramlatrmak eklinde yeni
bir akademik meguliyet alan dodu.
Orta alarn sonlarnda vuku bulan deer deiiminin en
nemi sonularndan birisi onalt ve onyedinci yzyllarda kapita
lizmin domas oldu. Max Weber'in gl tezine gre, kapitalist zih
niyetin gelimesi, bir insann dnyevi kazanc kendisine grev bile
rek almas ynndeki ahlaki bir dev kavramnn yansra, Mar
tin Luther ve Reformasyon ile bir arada doan dini bir "davet" fik
riyle yakndan ilikiliydi. Sz konusu dnyevi davet fikri, dini dav
ran sekler dnyaya yanstt. Bu fikir, dnyevi faaliyet ve al
kanlk karlnda elde olunan maddi dl takdir-i ilahinin bir
iareti olarak deerlendiren Priten mezheplerince daha da gl
biimde vurguland. Bylece, inatla, kendini yok edercesine alma
ile dnyevi baarnn erdemle bir kabul edildii nl Protestan a
lma Ahlak dodu. te yandan Pritenler pek iktisatl bir tketim
dnda hereyi hor grm ve sonu olarak bir alkanlk meslei
nin sonucunda doan servet birikimi tasvip edilmiti. Weber'in teo
risine gre bu dini deerler ve gdler kapitalizmin domi;"i';enz-

219

la gelimesi iin temel duygusal drt ve enerjiyi salamtr (20).


Ekonomik etki;;likleri, onlann altnda yatan deerlerin zm
lenmesi temelinde deerlendiren Weberci gelenek, aralannda Ken
neth Boulding, Erich Fromm ve Barbara Ward'n da bulunduu pek
ok eletiriciye ak kap brakt (21). Bu gelenei daha da derinle
tirerek srdren -hem kapitalist hem de Marxist- ekonomik sistem
lerin gnmzdeki feminist eletirisi, fiili olarak gnmz ekono
milerinin tmn belirleyen ataerkil deer sistemi zerinde youn
lat (22). Ataerkil deerlerle kapitalizm arasndaki bantya ondo
kuzuncu yzylda Friedrich Engels tarafndan iaret edilmi ve bu
onu izleyen Marxist nesillerce vurgulanagelmiti. Bununla birlikte,
Engels'e gre kadnn smrlmesi kapitalist sistem iinde kkle
mi olup kapitalizmin yklmasyla nihayet bulacaktr. Feminist
eletiricilerin gnmzde gl bir biimde deindikleri nokta ise
udur: Ataerkil tavrlar kapitalist ekonomilerden ok daha eskidir
ve ou toplumlarda ok daha derin biimde yerlemitir. Gerekte
sosyalist ve devrimci hareketlerin ounluu temelde dokunulmaz
erkeksi liderlik ve denetime izin verea toplumsal devrimleri destek
leyerek ezici bir erkek tarafgirlii sergilerler (23).
Onaltnc ve onyedinci yzyllarda bireyciliin yeni deerleri,
mlkiyet haklan ve temsili hkmet, geleneksel feodal sistemin
kne yol ap aristokrasinin gcn snrlarken, eski ekonomik
dzen, hala bir ulusun zenginliine giden yolun d ticaret yoluyla
sermaye birikiminden getiine inanan teorisyenler tarafndan sa
vunuluyordu. Bu teoriye sonralara "merkantilizm" ad verilecekti.
Merkantilizmin uygulayclan kendilerini iktisat olarak deil, si
yaseti, ynetici ve tacir diye adlandrdlar. Onlar -bir evin idaresi
anlamndaki- kadim ekonomi fikrini, yneticinin evi olarak grdk
leri devlete uygulam ve bylece siyasetleri "siyasal ekonomi" (eko
nomi politik) diye bilinmeye balamtr. Bu terim modern ekonomi
terimi ile yer deitirdii yirminci yzyla dein kullanlmaya de
vam etti.
Merkantilistlerin ticaret bilanosu fikri -bir ulusun ihracatnn
ithalatn getiinde zenginliin artaca inan- daha sonraki eko
nomik dncein merkezi bir kavram haline geldi. Sz konusu

220

inan hi kuku yok ki, Newtoncu mekanikteki denge (equilibrium)


kavramndan etkilenmi olup o an adalarda yaayan az nfuslu
monarilerinin snrl dnya grleriyle tamamen uygunluk iin
deydi. Ancak bugn an kalabalklam ve birbirine kenetlenmi
dnyamzda u bilinmektedir ki, btn uluslar merkantilist oyunda
ayn zamanda baan kazanamaz. u da bir gerek ki, belli bal
uluslarn -en yakn ve dikkate ayan Japonya- ticari bilanolan
kendi lehlerine evirme abalarnn ticaret savalan, depresyonlar
ve uluslararas atmalara yol amas kanlmazdr.
Kesin olarak konuursak modem ekonomi yz yann biraz
zerindedir. O onyedinci yzylda, Oliver Cromwell'in ordusunda
hekim, Oxford'da anatomi ve Londra'da mzik profesr olan Sir
William Petty tarafndan kurulmutur. Petty'nin dost evresi ara
snda Londra'daki pek ok eserin miman Cristopher Wren ve Isaac
Newton da vard. Petty'nin Political Arithmetick'i Newton ve Des
cartes'a ok ey borlu olup onun yntemi szck ve argmanlar
saylar, arlklar ve llerle deitirmeyi ve "yalnzca Duyu Arg
manlanm kullanmay ve yalnzca Doadaki Temelleri grlr kla
cak bu tr nedenleri gznnde bulundurmay" kapsar (24).
Bu ve baka almalarnda Petty yle bir dnce zinciri kurdu
ki, onlar, Adam Simith ve daha sonraki iktisatlarn teorilerinin
ayrlmaz bir paras haline geldi. Smith, Ricardo ve Marx tarafn
dan da benimsenen bu dnceler arasnda emek-deer teorisi de
vard; bu teoriye gre bir rnn deeri onu retmek iin gerekli
insan emeinden elde edilir; fiyat ve deer arasndaki ayrm -ki e
itli biimler altnda formlletirilmitir- o gn bugndr iktisat
lar megul etmitir. Petty ayn zamanda iblmnn avantajlar
n anlatan ve tekel kavramn tanmlayan "adil cretler" (just wa
ges) kavramm aklad. O bugn hala monetarist okul tarafndan
tartlmakta olan parann tedavldeki miktan ve hz hakkndaki
"Newtoncu" kavramlar tartt ve bylelikle iki yzyl akn bir s
re nce Keynes'in geleceini haber veren kamu ilerini isizlik iin
bir zm olarak ortaya att. Gnmzn ekonomi siyasetlerinin
Washington, Bonn ya da Londra'da mzakere edildikleri ekliyle
Petty iin (onlarn bylesine az deitikleri olgusu mstesna) ar-

221

tc bir taraf olmazd.


... ,.
Petty ve me_!'.kantilistlerle_birlikte John Locke da modrn ekono
minin temellerinin atlmasna hizmet etmitir. O Aydnlanmann
nde gelen mir{.01{p p;ikolojik, toplumsal ve ekonomik olaylara
ilikin fikirleri -ki bunlar Descartes ve Newton'dan epeyce etkilen
milerdi- onsekizinci yzyl dncesinin ekirdeini oluturdu.
Locke'un atomistik insan toplumu teorisi (25) onu bir temsili hk
met fikrine gtrd; bu hkmetin ilevi mlkiyeti ve bireylerin
emeklerinin karlna ait haklarn korumakt. Locke en nce bi
reylerin haklann, zgrlklerini ve mlkiyetlerini emanet edecek
leri, meruluu bu haklan korumaya dayanan bir hkmet kur
duklan varsaymnda bulundu. Hkmet ayet bu grevleri yerine
getirmezse halk onu deitirme yetkisini kullanacaktr. Pekok
ekonomik ve siyasal teoriler Aydnlanmann kktenci ahlaki kav
ramlanndan etkilenmilerdi. Bununla birlikte Locke'un en yeniliki
teorilerinden birisi, ekonomide fiyatlarla ilgili olarak yapmak iste
dii eydir. Petty fiyatlarn ve mallarn onlar vcuda getiren emek
miktann tam olarak yanstacan :ylemiken Locke, fiyatlann
ayn zamanda talep ve arz tarafndan nesnel olarak belirlendii fik
rini ortaya att. Bu fikir, o gnn tccarlann "adil" fiyatlara ilikin
ahlak yasasndan kurtarmakla kalmad; ayn zamanda ekonominin
bir baka keta haline geldi ve mekaniin yasalaryla ayn stat
ye ykseltildi; o bugn bile ekonomik analizlerin ounda geerlili
ini korumaktadr.
Arz ve talep yasas da Newton ve Leibniz'in yeni matematii -di
feransiyel hesaplama- ile kusursuzca uyuur; zira ekonominin, en
mkemmel olarak bu matematiksel teknikle tanmlanabilen ok
ufak niceliklerin kesintisiz varyasyonlaryla ilgili olduu dnl
mtr. Bu anlay sonralan ekonomiyi gerek bir matematiksel bi
lime dntrme abalannn temeli oldu. Ama sorun bu matema
tiksel modellerde kullanlan deikenlerin kat biimde nicelletiri
lemezlii, buna karlk da ou kez modelleri tamamen gerein
dna iten varsaymlar temelinde tanmlanabilirlii idi ve halen de
yledir.
Klasik ekonomi teorisi ve zellikle Adam Smith zerinde olduk-

222

a etkili olan onsekizinci yzyl dncesinin gzde bir okulu da


Fransz Fizyokratlanyd. Bu dnrler teorilerini "nesnellikle" bi
limsel olarak gren ve tam da Devrimin arefesinde ortaya karak
bir Fransz ekonomisi gr gelitirmek amacyla kendilerini ikti
sat ilan eden ilk kiiler oldu. Fizyokrasi "doann ynetimi" anla
mna geliyordu ve fizyokratlar merkantilizmi ve kentlerin byme
sini ac bir dille eletirdiler. Onlar erken bir "ekolojik" gr geli
tirmek suretiyle yalnzca tarm ve topran gerek servetin asl
kayna olduunu ileri srdler. Fizyokratlann nderi Kraliyet Sa
raynn cerrah olan Franois Quesnay tpk William Petty ve John
Locke gibi bir hekimdi; Quesnay Doa Yasasnn, kendi bana bra
kld takdirde ekonomik ileri en karl bir ekilde ynetebilecei
fikri zerinde durdu. Bylece braknz yapsnlar (laissez-faire)
retisi ekonomiye bir dier temel kavram olarak sokulmu oluyordu.
"Klasik siyasal ekonomi" dnemi 1776'da Adam Smith'in Ulus

larn Zenginliginin Dogas ve Nedenleri zerine Bir Aratrma (An


lnquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations) adl

kitabnn baslmasyla resmen balam oldu. lskoyal bir filozof ve


David Hume'un arkada olan Smith, iktisat tarihinin en etkili kii
sidir. Uluslarn Zenginligi ilk bilimsel iktisat kitabyd ve "nihai
sonular bakmndan muhtemelen herhangi bir zamanda yazlm
en nemli kitap" (26) diye adlandnld. Smith, yalnzca Fizyokrat
larla Aydnlanma dnemi filozoflarndan etkilenmekle kalmad, ay
n zamanda buhar makinasn bulan James W att'la da dostluu
vard. Benjamin Franklin ve olaslkla Thomas Jefferson'la tan
yor ve Sanayi Devriminin ngiltere'nin ehresini deitirmeye ba
lad bir dnemde yayordu. Uluslarn Zenginligi' ni yazd za
man bir tarm ve zanaat ekonomisinden byk fabrikalarda ve ima
lathanelerde alan buhar gcnn ve makinalann egemen olduu
bir ekonomiye gei yoluna epeyce girilmiti. knk makinas icat
edilmi ve dokuma makinalan yzden fazla ii altran pa
muklu fabrikalannda kullanlr olmub. Yeni zel giriim, fabrika
lar ve buhar gcyle alan makinalar Smith'in fikirlerini ylesine
biimlendirdi ki, byk gayretle ann toplumsal dnmn
savundu ve topra dayal feodal sistemin kalntlann eletirdi.

223

ou kalburst klasik iktisat gibi, Adam Smith de bir uzman


deil, yepyeni kavraylara sahip engin ve yaratc bir dnrd.
O modem ekonominin ana konusu olan bir ulusun servetinin (zen
ginliinin) nasl artt ve nasl bltrld konusunu aratr
maya koyuldu. Smith, zenginliin d ticaretle ve kle altn ve g
m stokuluu ile artt yolundaki merkantilist gre kar ka
rak zenginliin gerek temelinin insan emei ile doal kaynaklar
dan elde edilen retim olduunu savundu. Bir ulusun zenginlii bu
tr retime balanm nfusunun oranna ve onlann yetenek ve be
cerilerine balyd. Smith kendisinden nce Petty'nin yapt gibi,
retim artna neden olan asl unsurun iblm olduunu ne
srd. Smith Newtoncu doa yasas fikrinden "insan doasnn ta
kas ve al-verie konu edilecei" sonucunu kard ve iblmnn
iilerin ilerini tedrici olarak kolaylatracan ve ii kolaylatran
makinalann yardmyla verimliliklerinin artacan da "doal" bir
ey olarak kabul etti. Ayn zamanda ilk fabrikatrler makinann ro
I hakknda ok daha karanlk bir gre sahiptiler; onlar pekala
makinalann iilerin yerini alabileceni ve bylece onlan tehdit al
tnda ve uysal bir durumda tutabileceklerini biliyorlard (27).
Smith Fizyokratlardan, "'Grnmez El"' metaforuyla lmszle
tirdikleri 'braknz yapsnlar' (laissez faire) grn ald. Smith'e
gre piyasann Grnmez El'i btn giriimci, retici ve tketicile
rin uyumlu bir ekilde daha iyi imkanlara kavuabilmeleri iin on
larn bireysel karlarna yol gsterecektir; "daha iyi imkanlara ka
vuma" maddi servetin retimiyle eitlenmitir. Bu yolla bireysel
isteklerden bamsz bir toplumsal rne ulalabilecek ve bylece
ekonomik faaliyetin nesnel bir bilimi mmkn olacakt.
Smith emek-deer teorisine inanyordu, ama fiyatlarn arz ve ta
lebin dengeleyici etkileriyle "serbest" piyasalarda belirlenebilecei
fikrini de yabana atmyordu. Ekonomi hakkndaki teorisini New
toncu denge, hareket yasalar ve bilimsel nesnellik kavramlarna
dayaidird. Bu mekanistik kavramlann toplumsal fenomenlere uy
gulanmasnda ortaya kan glklerden birisi, srtnme (friction)
sorununun deerlendirmeye dahil edilmemesiydi. Srtnme feno
meni Newtoncu mekanikte genellikle ihmal edildiinden Smith, pi-

224

yasann dengeleyici mekanizmalarnn hemen hemen e zamanl


(olarak alacan) dnd. Fiyatlarn uygun ynde "ekilerek"
"acele", "derhal" ve "srekli" ekilde ayarlanacandan sz etti.' K
k retici ve kk tketiciler eit g ve bilgiyle piyasada kar
karya geleceklerdi.
Bu idealistik tablo gnmz iktisatlarnca yaygn biimde kul
lanlan "rekabet model"inin temelini oluturur. Temel varsaymlar,
bir pazar ilikisi ierisinde btn katlanlarn tam ve serbest enfor
masyonu; bir pazardaki her alc ve satcnn bamsz atomlar ol
duu ve fiyat zerinde hibir etkilerinin bulunmad inancn; ve
nihayet yerlerinden kopartlan iilerin, doal kaynaklarn ve ma
kinalarn her an hareketlilie hazr olduunu ierir. Btn bu art
lar gnmzn piyasalarnn byk ounluunda ihlal edilmekte,
ama iktisatlarn ou bunlar teorilerinin temeli olarak kullanma
ya devam etmekteler. Northwestem niversitesinde ekonomi profe
sr olan Lucia Dunn durumu yle tasvir ediyor: "Onlar szkonu
su varsaymlar almalarnda neredeyse bilinsiz olarak kullan
maktalar. Gerekteyse bunlar pek ok iktisatnn kafasnda, varsa
ym olmaktan kp dnyann gerekte nasl olduuna ilikin bir re
sim olmaktadr" (28).
Smith uluslararas ticaretle ilgili olarak karlatrmal stn
lkler teorisini gelitirdi; buna gre her ulus, uluslararas ibl
mnn ve serbest ticaretin bir sonucu olarak belirli retim tiplerin
de stn olmaldr. Bu uluslararas serbest ticaret modeli hala top
yekn ekonomi anlaymzn byk blmnn temelinde yatmak
ta ve imdi kendi toplumsal ve evresel maliyetler manzumesini
retmektedir (29). Smith bir ulus iinde bu kendi kendini dengele
yici pazar sisteminin, mallara ve emee ynelik srekli talep art
yl_bi!:likte yava ve dengeli bir bymeyi gerekletireceini d
nd. Srekli byme ideali, paradoksal olarak bir yandan ekono
mik bymeyi srdrmeyi varsayarken, bir yandan da mekanistik
denge varsaymlarn kullanmaya devam eden birok iktisat tara
fndan benimsendi. Bizzat Smith, ekonomik ilerlemenin uluslarn
zenginliinin toprak ve iklimin doal snrlarna gelip dayandnda
sona erecei ndeyisinde bulundu, ama ne yazk ki, bu son noktay

225

yle uzak bir gelecekte tasarlad ki, (sonradan gelenlere) teorileriy


le_!l_ik_isi bllli:- --Smith ayn i kolunda insanlarn fiyatlar suni olarak ykselt
mek amacyla ibirlii yapabileceinden sz ederken tekeller gibi
toplumsal ve ekonomik yaplarn bymesi fikrini zikretmi, ama
bu tr uygulamalarn geni etkilerini grememitir. Szkonusu ya
plarn ve zellikle snf yapsnn bymesi Marx'n ekonomik
zmlemesinde ana konulardan biri oldu. AdaJ!l tth kapitalistle
rin karlarn, onlarn kamu yararna daha ok makina ve fabrikaya
yatrm yapmalar gerektiini gereke gstererek hakl gsterdi. O
iilerle-iveren arasndaki mcadeleye ve her ikisinin de "pazarla
ztlamaya girme" abalarna dikkat ekti, ne var ki.. hibir zaman
iilerin ve kapitalistlerin glerinin denk olmadna deinmedi.
Bu daha sonra Marx'n btn gcyle hcum edecei nokta olacak
t. Smith iilerin ve "br ikinci snf insanlar"n gereinden fazla
ocuk yapmalarnn geim dzeyini dreceini yazd zaman
gst_erc;fl ki_._ topiwn hakkki grleri br Aydnlanma filozofla
nn_n grleriyle !!Patp ayndr. Bu filozoflarn eitilmi orta snf
sta-l!dalet ve zgrlk gibi radikal fikirleri kavramala
rna imkan veriyordu, ama bu kavramlar ne "dk snflar", ne
de kadn da -kapsayacak 6fimde geniletmelerine elvermiyordu.
ktisatlarrusiplinlerine ondokuzuncu yzyln balarnda bir
bilim yaps kazandrmaya girierek onu sistemletirmeye balad
lar. Bu sistematik ekonomik dnrlerin ilki ve en etkilisi, daha
otuzbeinde mltimilyoner olan bir borsa grevlisi ve Uluslarn
Zenginlii' ni okuduktan sonra kendisini ekonomi politikasn ince
lemeye adayan David Ricardo idi. Ricardo ekonomiye daha dar bir
alan belirlemesine karn Adam Smith'in lmasna dayanyordu
ve bylelikle daha sonraki Marxist olmayan ekonomik dncenin
byk blmnn karakteristii olacak bir sre balam oluyor
du. Ricardo'nun almas toplumsal felsefeden ok az ey ihtiva
ediyor; bunun yerine, ekonomik fenomenleri tasvir edip nceden
tahmin etmede kullanlacak snrl sayda deiken ieren mantk
sal bir postlalar ve yasalar sistemi, bir "ekonomik model" kavram
getiriyordu.

226

Ricardocu sistemin odak noktas, ilerlemenin, snrl bir arazide


yetitirilen gdalarn maliyetlerinin artmas nedeniyle erge bir so
na varaca fikriydi. Bu ekolojik bak asnn temelinde bulunan
ey, ilkin Thomas Malthus tarafndan ortaya atlan nfusun yiye
cek arzndan daha hzl artaca yolundaki ktmser grtr. Ri
cardo Malthusu ilkeyi kabul etmesine ramen durumun daha ay
rntl bir analizini yapt. O nfus bir yandan artarken, orak mar
jinal arazilerin kullanlr hale getirilmesi gereinden sz etti. Ayn
ca verimli topran nisbi deeri artacak ve bu toprak iin talep edi
len yksek rant toprak sahipleri tarafndan salt topra sahip olma
lar nedeniyle fazla miktarda alnabilecektir. Szkonusu "marjinal"
arazi kavram gnmz marjinal analiz okullar iin ekonominin
temeli haline gelmitir. Tpk Smith gibi Ricardo da emek-deer te
orisini benimsedi, fakat anlaml bir biimde, bu teoriyi makinalar
ve fabrikalarn kurulmas iin gereken emein maliyet fiyatlarnn
belirlenmesine dahil etti. Ricardo'ya gre bir fabrika sahibi kazanc
n elde ederken iinin retmi olduu baz eyleri de (fazladan) al
maktayd; sonralan Marx artk deer teorisini bu nokta zerine
oturtacakt.
Ricardo'nun ve br klasik iktisatlarn sistematik abalar
ekonomik "doa yasalan"nn geerli olduu ve yoksullarn kendi k
t kaderlerinden sorumlu olduklar yolundaki "bilimsel" tezle top
lumsal dzeltime ynelik btn giriimlere kar koyan ve mevcut
snf yapsn destekleyen bir dogmalar manzumesi ierisine yerle
tirdi. O sralarda sk sk ii ayaklanmalar grlyor ve ekonomik
dncelerin yeni yaps Marx'tan ok nce kendi ateli eletiricile
rini douruyordu.
yi niyetli ama gereki olmayan bir yaklam, sonralan refah
ekonomisi diye bilinecek olan bir dizi ie yaramaz formlletirmele
re yol at. Bu okulun taraftarlar, dikkatlerini eski maddi retim
eklindeki refah grnden, "zevk birimleri" ve "ac birimleri"ne
dayal ayrntl grafikler ve eriler izerek bireysel zevk ve acnn
znel ltlerine kaydrdlar. Vilfredo Pareto bu kaba emalar, top
lumsal refahn baz bireylerin tatmininin, bakalarnki azaltlma
dan artrlabildii takdirde ykselebilecei varsaymna dayanan

227

kendi iyimserlik (optimality) teorisiyle dzeltti. Baka bir ifadeyle;


baz insanlar, bakalarn "daha kt duruma" drmeden "daha
iyi duruma" ykselten bir ekonomik deime toplumsal refah adna
istenen bir eydi. Bununla birlikte Pareto'nun teorisi de eit olma
yan g, enformasyon ve gelir olgularn ihmal etmiti. Refah eko
nomisi, her ne kadar bireysel tercihleri toplumsal tercihlere bala
yamad kesinkes grlmse de, gnmze kadar yaamaya de
vam etmitir (30). Bir yn ada eletirmen onu herhangi bir tu
tarl toplumsal amalar dizisini tahrip eden ve imdilerde evreyle
ilgili politikalara zarar veren bencilce davrann gizli kapakl bir
hakllatrmas eklinde grmektedirler.
Refah ekonomisinin savunucular ayrntl matematiksel ema
lar gelitiredursunlar, bir dier reformcu okul dpedz idealistik
deneylerle kapitalizmin yetersizliklerine zm bulmaya alyor
du. Bu topyaclar -alma saatlerinin azaltlmas, cretlerin art
rlmas, elence, sigorta ve zaman zaman da konutla ilgili olarak iilerin elbirlii yapmasn temin eden ve ahlaki, estetik ve manevi
deerlere ncelik veren hmanitaryan ilkeler.e uygun fabrika ve
imalathaneler kurdular. Bu deneylerin ou bir an iin baarl ol
du, ama hepsi de dman bir evre iinde hayatn srdrmeyip so
nunda iflas etti. topyaclarn hayal gcne ok ey borlu olan
Kari Marx onlarn abalarnn baarya ulaamamasn ekonomik
gelimenin o gnk aamasnda "organik olarak" ortaya kmama
larna balyordu. 1980'lerin perspektifinden baklnca Marx'n ol
duka hakl olduu grlr. Belki de topyaclarn ibirliine dayal
ve ekolojik bakmdan dengeli bir toplumsal dzen ryasnn gerek
olaca artlara ulamak iin kitlesel tketim ve trmanan toplum
sal ve evr.esel maliyetlerin farkna varld gnmz "sanayi son
ras" toplumunun tedirginliini beklemek gerekiyordu.
Klasik ekonomik reformcularn en by, daha on yanday
ken zamann filozof ve iktisatlarnn kitaplarndan bir ounu
zmleyerek toplumsal eletiricilii ile n kazanan John Stuart
Mill idi. 1848'de kktenci bir sonuca vard Herklce bir yenden
deerlendirme olan Siyasal Ekonominin ilkeleri (Principles of Poli
tical Economy) kitabn yaynlad. Ekonomi, diye yazyordu Mill,

228

tek bir konuyla snrldr: retim ve servetin ktl. Blm eko. nomik deil, siyasal bir sretir. Bu fizik bilimlerin kontroll de
neylerine benzer biimde toplumsal ve evresel deikenleri dan
da tutarak siyasal ekonominin alann snrlam ve "iktisadn z
sreci" zerinde daha ayrntl biimde durulmasna imkan sala
mtr. Mill'den sonra ekonomide, klasik, "bilimsel" ve matematik
sel yaklam ile daha geni kpsaml toplumsal felsefe "sanat'' ara
snda bir atlak olutu. Sonunda bu atlak gnmzde soyut, ger
eki olmayan matematiksel modellerden elde edilen ynetim ara
lannda ortaya kan iki yaklam arasndaki feci kankl yol at.
John Stuart Mill'in tm ekonomik blmn siyasal doas
zerindeki vurgusunun iyi niyetle yapldna kuku yok. Mill'in bir
toplumdaki servetin bllmesinin farkl kltrler ve alarda ok
farkl ekilde olan o toplumun tre ve yasalarna bal olduuna
iaret etmesi, deerler sorunu siyasal ekonominin gndemine ister
istemez soktu. Mill yalnzca ekonominin znde ahlaki tercihlerin
yattn grmekle kalmad, onlann psikolojik ve felsefi etkilerinin
de pekala farkndayd.
Ciddi bir biimde insanln toplumsal durumunu anlamaya a
lan herkes Karl Marx'n dncesiyle hesaplamak ve onun srp
giden entellektel bysnn nedenini renmek zorundadr. He
ilbroner'a gre, bu by, Marx'n "artk hep kendisinin imzasn ta
yacak olan btn bir aratrma tarzn ilk kefeden kii olmasn
dan kaynaklanyordu. Bu durum daha nce bir kez, o da Platon'un
felsefi aratrma tarzn 'kefettii' zaman gereklemiti" (32).
Marx'n aratrma tarz bir toplumsal eletiricinin tarzyd ve ken
disini filozof, tarihi ya da iktisat olarak deil -ki o bunlann hep
siydi- bir toplumsal eletirici olarak tantmasnn nedeni buydu.
Onun toplumsal felsefesi ve biliminin toplumsal dnce zerinde
gl bir etki yapmaya devam etmesinin nedeni de budur.
Filozof olarak Marx bir eylem felsefesi gelitirdi. "Filozoflar" di
yordu, "dnyay eitli yollarlayorumlamakla yetindiler; asl sorun
ise onu deitirmektir" (33). ktisat olarak Marx, klasik ekonomi
yi onun herhangi bir uygulaycsndan ok daha ustaca ve beceriyle
eletirdi. Bununla birlikte onun balca etkisi entellektel deil, si-

2"29

yasal oldu. Bir devrimci olarak ise, bir takm sadk izleyicileri tara
fndan ho karlanmasa da, "Marx, sa ya da Muhammed dzeyin
de dini bir nder olarak dnlp.elidir" (34).
Marx'n devrimcilii dnya zerinde milyonlarca insan tarafn
dan batac edilirken, iktisatlar, aralarnda konjonktr dalgalan
malarnn "gelime" ve "iflas" hadiseleri ve gnmzde genellikle
etnik aznlklar ve kadnlan ieren pazar-ynelimli ekonomilerin
isiz "yedek ordulan"n oluturma eiliminin de bulunduu Marx'n
kapsaml ndeyileriyle -ki genellikle ya grmezden gelinmi ya da
yanl aktanlmtr bunlar- ilgilenmek zorunda kaldlar. Marx'n
almasnn esas, kapitalizmin mkemmel bir eletirisini yapan
ciltlik Das Kapitafde ortaya kondu; o toplum ve ekonomiye ii
lerle kapitalistler arasndaki mcadele asndan bakt, ama top
lumsal evrim hakkndaki kapsaml fikirleri onun ekonomik srele
ri ok daha genel kalplar ierisinde grmesine imkan veriyordu.
Marx kapitalist toplumsal organizasyon formlannn teknolojik
yenilik srecine hz verip maddi retimi artracan tahmin ediyor
ve bunun diyalektik bir ekilde, toplumsal ilikileri deitireceini
nceden kestiriyordu. Bylece o, tekeller ve depresyonlar gibi feno
menleri nceden tahmin edip kapitalizmin sosyalizmin geliimini
hzlandracan -ki bu gereklemitir- ve sonunda onu ortadan
kaldracan -bu da muhtemeldir- nceden sylemiti. Kapital' in
ilk cildinde Marx kapitalizm sulamasn aadaki ekilde dile ge
tirdi:
Dnya pazan a iindeki tm insanlann aknl ve bunun yansra kapitalist rejimin uluslararas karakteri... srekli genileyen bir
lekte... (kapitalin) merkezilemesiyle elele... ilerler. Bu dnm
srecinin btn avantajlann zorla gasp edip tekelletiren kapital
mknatslannn says srekli azalrken kitle sefaleti, zulm, klelik,
smr (ve) alaklk artar. (35).

Bugn, bunalmn egemen olduu, son derece riskli teknolojiler ve


korkun toplumsal ve evresel maliyetlere sahip irketlerin ynetti
i topyekn ekonomi balamnda bu ifade gcnden hibir ey yitir
memitir.
Marx' eletirenlerce genellikle u noktaya dikkat ekilmitir: Si-

230

yasal olarak tekilatlanmas ilk olarak beklenebilecek ve sosyalist


bir toplumu yaratabilecek tek lke olan Birleik Devletler'deki ii
ler bunu gerekletirememilerdir, zira iiler kendilerini orta sn
fn yukar doru (dikey) hareketlilii ile zdeletirmeye iten cret
lere kavumutur. Fakat Birleik Devletler'de sosyalizmin baar
szlnn birok baka aklamalar da szkonusudur (36). Ameri
kan iileri sk sk i deitiren geici iilerden oluuyordu; onlar
fabrika sahiplerinin istismar edemedii diller ve etnik farllklarla
blnm durumdaydlar; ve bunlarn ou kendilerini bekleyen ai
leleri iin daha iyi bir hayat salayacak paray kazanr kazanmaz
memleketlerine dnyorlard. Bu nedenle, bir Avrupa tipi sosyalist
partinin tekilatlanmas iin imkanlar ok snrlyd. te yandan,
her ne kadar dk dzeylerde ve byk mcadelerle gereklemi
se de, Amerikan iilerinin srekli biimde fakirlemeyip maddi
servetin eel-mobile (*) baland da dorudur.
Marx Das Kapital' e altbalk olarak "Ekonomi Politiin Eleti
risi"ni seti. Burada Marx adalet sorunlarn alevlendirecek emek
deer teorisini iledi ve zamann neo-klasik iktisatlarnn indirge
meci mantn rtecek yepyeni gl kavramlar gelitirdi. O bili
yordu ki, cretler ve fiyatlar byk lde siyasal olarak belirleni
yordu. nsan emeinin btn deerleri yaratt nclnden yola
kan Marx, yeniden retilen emein, hi deilse, tkettii maddeleri
yerine koyacak kadar iinin geimini temin etmesi gerektiini gz
lemledi. Ama genel olarak minimumun zerinde bir artk ( retim
fazlas) her zaman var olacaktr. "Artk deer"in ald bu ekil hem
ekonomisi, hem de teknolojisiyle birlikte toplumun yaps iin bir
anahtar olacaktr (37).
Marx, kapitalist toplumlarda artk deerin retim aralarnn
sahibi olup alma artlarn belirleyen kapitalistlerin cebine girdi(*) Eel-mobil, hatrlanaca gibi 1980'lerden biraz nce Trkiye'de de tart
lm olup cretlerin fiyat endekslerine (yani enflasyona) gre ayarlan
mas olaydr. Burada Eel-mobil, kapitalistlerin gelir pastasndan daha
iri bir paray almalar halinde iilerin de ondan belli bir nisbette na
siplenecei anlamndadr. Aradaki oran deimemi olacandan zengin
leme de nisbi olacaktr. (ev.)

231

ine iaret etti. Eit olmayan gte insanlar arasndaki bu ilem,


kapitalistlerin iilerin emeinden daha fazla para kazanmasna
imkan tanr ve bylelikle para yine kapitale dnr. Bu analizinde
Marx'n zerinde durduu nokta kapitali artrmann n artnn,
uzun bir tarihsel srecin rn olan zgl bir toplumsal snifilikisi
olduuydu (38). Marx'n o gn olduu kadar bugn de geerli olan
neo-klasik ekonomiye ilikin temel eletirisi, aratrma alanlarn
"ekonominin z sreci"yle snrlandrmak suretiyle, blme ili
kin ahlaki sorunlardan kanmalardr. Marxist olmayan bir ikti
sat, Joan Robinson'n iaret ettii gibi, onlar "bir deer lsnden...... nisbi fiyatlarla ilgili ok daha az nemli bir soruna" yneldiler (39). Bununla birlikte deer ve fiyatlar ok farkl kavramlardr.
Yine Marxist olmayan Oscar Wilde en iyisini sylemitir: "Her e
yin fiyatn bilmek mmkndr, fakat deerini, asla!"
Marx emek-deer teorisinde kat olmayp, tersine daima dei
mesine rza gstermitir. O emein, bilgi ve bilim artan biimde
retim srecine uygulandka giderek daha "ruhsal" (mental) olaca
ndeyisinde bulunmu ve doal k>ynaklarn nemini de vurgula
maktan geri kalmamtr. Nitekim Ekonomik ve Felsefi Elyazmala
r'nda (Economic and Philosophic Manuscripts) yle diyordu; "i
doa olmakszn, duyumsal, d bir dnya olmadan hibir ey mey
dana getiremez. O (doa), emeinin zerinde sergilendii, iinde
faaliyet gsterdii, kendisinden ve araclyla retim yapt mal
zemedir" (40).
Kaynaklarn bol, nfusunsa az olduu Marx'n anda insan
emei retime katks asndan gerekten de ok deerliydi. Fakat
yirminci yzyla geldiimizie emek-deer teorisinin pek az anlam
kalmtr ve gnmzde retim sreci yle karmak hale gelmitir
ki, toprak, emek, sermaye ve dier faktrlerin katklarn netlikle
ayrd etmek mmkn olmamaktadr.
Marx'n retim srecinde doann rolne ilikin gr, Michael
Harrington'n Marx dncenin ikna edici bir deerlendirmesini
yaparken vurgulad gibi, Marx'n gereklii organik biimde alg
laynn bir parasyd (41). Bu organik ya da sistemsel gr, o
unlukla onun teorilerinin salt determinist ve maddeci olduunu

232

syleyen Marx eletirmenleri tarafndan gzden karlmtr. a


dalannn indirgemeci ekonomik tezleriyle urarken Marx, fikir
lerini daha geni kapsaml sosyo-politik teorisinin ayan kaydra
cak "bilimsel" matematiksel formllerle ifade etme tuzana dt.
Fakat bu daha geni teori, Ekonomik ve Felsefi Elyazmalar' ndan
alnan u gzel parada grld zere organik bir btn olarak
doa ve topluma ilikin keskin bir bilinci yanstr:
Doa insann inorganik bedenidir, bizzat insan bedeninin kendisin
den bakas doa(dr). "nsan doada yaar" sznn anlam udur:
doa insann, eer lmek istemiyorsa, srekli iliki halinde olmas
gereken bedenidir. nsann fiziksel ve ruhsal hayatnn doayla ba
lantl olmas basit olarak u demektir: doa, insan doann bir par
as olduu iin kendi kendisiyle balantldr (42).

Marx doann toplumsal ve ekonomik dokudaki nemini tm ya


zlannda vurgulam olmasna ramen, andaki bir aktivist iin
bu belli bal konulardan deildi. Ekoloji de gndemdeki sorunlar
dan olmadndan Marx'n onun zerinde durmas beklenemezdi.
Ne var ki o, ifadelerinin ounda grebildiimiz kadaryla, her ne
kadar bunlar rastlantsal ifadeler olabilirlerse de, kapitalist ekono
minin ekolojik etkilerinin farkndayd. Bir rnek vermek gerekirse:
"Kapitalist tanmdaki her trl ilerleme yalnzca emekten deil, ay
n zamanda topraktan alma tekniindeki ilerlemelerden ibarettir"
(43).
yle grnyor ki, her ne kadar Marx ekolojik konular zerinde
pek durmamsa da, yaklam kapitalizmin rettii ve sosyalizmin
srdrd ekolojik smry nceden kestirebilecek gteydi. z
leyicileri, kapitalizmin baka bir ykc eletirisini sunan ve Marx'n
ynteminin gcn teyid eden ekoloji sonun daha nceleri farket
medikleri iin sulanabilirler. Kukusuz Marxistler ekoloji sorunu
na drste yakiam olsalard, sosyalist toplumlann daha iyi du
rumda olmayp bu toplumlarn yaratt ekolojik etkilerin varl
nn ancak (her halkarda artrmaya allan) tketimin asgariye
indirilmesiyle azalt'abileceini dnmek zorunda kalrlard.
Ekolojik bilginin toplumsal eylemcilik (aktivizm) iin bir temel
olarak kullanlmas hem g, hem de nazik bir konudur, nk di-

233

er canl trleri -balinalar, serviler ya da bcekler olsun- beeri ku


rumlan deitirecek devrimci enerjiler salamaz bize. Marxistlerin,
yeri geldiinde "ekolojik Marx" bilmezlikten gelmelerinin nedeni
bu olsa gerektir. Son aratrmalar Marx'n organik dncesindeki
kimi incelikleri aydnlatmasna ramen, bunlar entipften sorunlar
etrafnda dnp dolamay yeleyen pek ok toplumsal eylemci iin
elverisiz eylerdi. Belki de Marx'a hayatnn sonunda "Ben Mar
xist deilim" (44) dedirten neden budur.
Tpk Freud gibi Marx da, amz kesin olarak biimleyen ok
sayda yaratc kavrayla dolu uzun ve zengin bir entellektel ha
yat yaad. Toplumsal eletirisi dnya zerinde milyonlarca dev
rimciye ilham kayna oldu ve Marx iktisat analizi sosyalist dn
yayla snrl kalmayp Kanada, Japonya ve Afrika'nn yansra ou
Avrupa lkelerinde de akademik dzeyde, fiili olarak ise Birleik
Devletler hari tm dnyada rabet buldu. Marx dnce engin
bir yorum yeteneine sahiptir, bu nedenle de aratnclan byle
meye devam etmektedir. Bu noktada zmlememizin ilgisi, Marx
eletirinin o gnk indirgemeci biEm atsyla olan bants hak
kndadr.
ou ondokuzuncu yzyl dnr gibi Marx da eletirel yakla
mn tanmlarken durmadan "bilimsel" szcn kullanarak bi
limsellikle ok yakndan ilgileniyordu. Nitekim teorilerini sk sk
Descartes, ve Newtoncu dilde formlletirmeye kalkyordu. Bu
nunla birlikte toplumsal olaylara engin bak anlaml bir biimde
Kartezyen aty amasnda ona yardm ediyordu. O, nesnel gzlem
ciye ilikin klasik tutumu onaylamyordu, tersine kendi toplumsal
zmlemesinin toplumsa) eletirisinden kopartlamayaca-n ne
srmek suretiyle gzlemcinin rolnn srarla katlmc bir rol oldu
unu vurguluyordu. Eletirisinde toplumsal konularn tesine gei
yor ve ou kez yabanclama kavramn ele al tarznda grld
gibi, derin insancl kavraylar sergiliyordu (45). Sonu olarak her
ne kadar Marx sk sk teorisini bir bilim olarak daha kabul edilir
hale sokan teknolojik determinizmi kullanmsa da, bunun yansra
toplumu ideolojinin ve teknolojinin eit biimde nemli olduu orga
nik bir btn olarak grmek suretiyle tm fenomenlerin birbirine

234

rl olduuna ilikin nemli kavraylara da sahipti.


Ondokuzuncu yzyln ortalannda klasik siyasal iktisat (ekono
mi polij;ik) iki ana akma aynlmt. Bir yanda reformcular, topya
clar, Marxistler ve John Stuart Mill'i izleyen klasik iktisatlardan
bir aznlk vard. br yandaysa ekonominin z sreci zerinde yo
unlaarak matematiksel iktisat okulunu gelitiren neo-klasik ikti
satlar bulunuyordu. Bunlann bir blm refahn en st dzeye
kartlmas iin nesnel formller bulmaya altlar, dierleriyse
topyaclann ve Marxistlerin ykc eletirilerinden kanmak iin

fiyat

riin
Arz-talep erisi: arz erisi, maln fiyatnn bir fonksiyonu
olarak piyasaya sokulan bir maln birimlerinin saysn gs
terir -en yksek fiyat daha fazla reticiyi bu belirli mal
retmeye tevik edecektir; talep erisi o maln fiyatnn bir
fonksiyonu olarak mala ynelik talebi gsterir- en yksek fi
yat en dk talep demektir.

235

ii en anlalmaz matematiksel hesaplara dktler.


Matematiksel ekonominin byk blm, daima fiyatlarn ilev
leri olarak dile getirilen ve gnmz dnyasnda ou gerekliini
olduka yitirmi ekonomik davrana ilikin eitli varsaymlara
dayal arz ve talep erileri yardmyla "piyasa mekanizmas"n ince
lemeye adanmt ve bugn de durum deimemitir. rnein, ser
best piyasada tam rekabet -Adam Smith'in ifade ettii ekliyle- o
u modellerde varsaylmtr. Szkonusu yaklamn temeli tm
ekonomiye giri kitaplarnda bulunabilen bir arz-talep eirisinde
gsterilebilir. (s. 235)
Bu grafiin yorumu u Newtoncu varsayma dayanr: B_ir piyasa
da blunan kii_lr (participants) otin-i.tik olarak (ve-tabii ki, hibir
"anlamazlk" (friction) olmakszn) iki eri arasndaki kesime
nokti.s{nca helirlenen--cret _"denge"sine (eq.uilibrium) 0ekl"ecek
(gr'dtate)_r.
Matematiksel iktisatlarn, modellerini ondokuzuncu yzyln
sonuyla yirminci yzyln balarnda daha incelikli bir hale getir
meleri nedeniyle dnya ekonomisi, kapitalizmin temellerini sarsan
ve tm Marx ndeyileri dorular grnen tarihindeki en feci dep
resyonu yaad. Bununla birlikte Byk Depresyon'un sonrasnda
ynetimlerin toplumsal ve ekonomik mdahaleleriyle uyanlan ka
pitalizmin kader ark bir daha dnmeye balad. Szkonusu tedbir
ler, kendisi modern ekonomik dnce zerinde kesin bir etki yap
m olan John Maynard Keynes'in teorisine dayanyordu.
Keynes toplumsal ve siyasal sorunlarla ok yakndan ilgileniyor
ve iktisat teorisini siyasetin bir arac olarak gryordu. O, neo-kla
sik iktisadn szde deerden annm yntemlerini ara niteliinde
ki amalara ve hedeflere ulamaya ynlendirdi ve bu suretle de
ekonomiyi bir kez daha, fakat bu kez yeni bir biimde siyasete ba
lad. Kukusuz bu, neo-klasik iktisatlann ok gnlszce yaptk
lar nesnel ve bilimsel bir gzlemci idealinden vazgemek anlamna
geliyordu. Fakat Keynes, ynetimin ekonomiye mdahalesi hususu
nun istenirse neo-klasik modelden karlabilecegini gstermek su
retiyle onlarn, piyasa sisteminin dengeleyici ilemlerine mdahale
edilmesine ilikin korkularn yattrd. Bunu baarmak iin eko236

nomik denge durum,iannn gerek dnyada kuraldan ok "zel hal


ler", yani istisnalar olduunu iddia etti.
Ynetimin mdahalelerinin mahiyetini belirlemek amacyla
Keynes, odan mikro dzeyden makro dzeye -milli gelir, toplam
tketim ve toplam yatnn, toplam i hacmi vb. gibi ekonomik de
ikenlere- doru gelitirdi. Bu deikenler arasnda basit ilikiler
kurmak suretiyle onlann uygun politikalarla etkilenebilen ksa va
deli deimelere duyarl old.uklann gstermeyi baard. Keynes'e
gre, bu konjonktr dalgalanmalan ulusal ekonomilerin aynlmaz
bir zelliiydi. Bu teori tam istihdam savunan ortodoks ekonomik
dnceye ztt, fakat Keynes bunun, "kt ve istihdama oranla da
ha iddetli dalgalanmalara maruz kalan.... iinde yaadmz eko
nomik sistemin temel karakteristiklerinden biri" (46) olduuna ia
ret ederek ortodoks anlaytan sapmasn tecrbelere bavurmak
suretiyle savundu.
Keynesi modelde ek yatnn daima istihdam artracak, buna
bal olarak tketim mallarna en yksek talebe yol aacak olan
toplam gelir dzeyi artacaktr. Bu suretle yatnn, sonunda yoksul
luu "giderek azaltacak" olan ekonomik bymeyi uyanp milli geli
ri artracaktr. Bununla birlikte Keynes hibir zaman bu srecin
tam istihdamla noktalanacan sylememi, yalnzca sistemin bu
ynde ilerleyeceini sylemekle yetinmitir: ya istihdam ann
bir noktada hz kesilecek ya da Keynesi modelde ierilmeyen pek
ok varsayma bal olarak tam tersi istikamete ynelecektir.
Bu, reklamn, byk irketler iin pazardaki talebi "ynlendir
meye" ynelik bir ara olarak tad nemi aklar. Tketiciler
yalnzca harcamalann artrmakla kalmamal, sistemin ayakta ka
labilmesi iin bu harcamay nceden kestirilebilir biimde yapmal
drlar. Bugn klasik iktisat teorisi hemen hemen balang noktas
na.geri dnmtr. Neo-klasik iktisadn teorisyenleri Grnmez El
formln tekrarlayadursunlar, farkl grlere sahip iktisatlar
deiik. konjonktr dalgalanmalan yaratmakta, tketiciler kendi
iradelerinin dnda harcama yapmak zorunda braklmakta, piyasa
ise i adamlan ile hkmetin icraatlanyla ynetilmektedir.
Yirminci yzylda Keynesi model, ekonomik dncenin ana

237

daman iine tamamen zmlendi. Pek ok iktisat isizliin yarat


t siyasal sorunlara ilgisiz kald ve bunun yerine para basma, faiz
oninlann ykseltip drme ,. vergileri indirip ykseltme gibi Key
nesi arelere bavurarak ekonomiyi "iyiletirme" ynnde abala
rn srdrdler. Fakat bu yntemler ekonominin karmak yaps
n ve sorunlarnn niteliksel doasn grmezden geldikleri iin ge
nellikle baansz olmutur. 1970'lerde Keynesi ekonominin eksik
likleri gzle grlr hale gelmeye balad.
Keynesi model gnmzde elverisiz hale gelmektedir, nk o
ekonomik durumun anlalmasnda ok nemli olan ynla faktr
gzard etmektedir. Bu model, dikkatini topyekn ekonomik a bir
yana brakp uluslararas ekonomik anlamalar gzard ederek
ulusal ekonomi zerinde younlatrr; ok-uluslu irketlerin kar
konulmaz siyasal gcn ihmal eder, siyasal artlara itibar etmez,
nihayet ekonomik faaliyetlerin toplumsal ve evresel maliyetlerini
hesaba katmaz. Keynesi yaklam olsa olsa bir takm olas senar
yolar sunabilir, yoksa spesifik ndeyilerde bulunamaz. Kartezyen
ekonomik dncenin byk ksm 6ibi o da yararl olmaktan k
mtr.
ada iktisat, ekonomi tarihinin eitli dnemlerinden devral
nan kavramlar, teoriler ve modellerin birbirine kart bir kr
kambar grnmndedir. Grnrdeki belli bal dnce okullar
Marxist okul ile daha inceltilmi matematiksel teknikler kullan
makla birlikte, hala klasik kavramlara ball ile tannan neo-kla
sik ekonominin modern bir trevi olan "karma" ekonomidir.
1930'larn sonlaryla 1940'h yllarda yeni bir "neoklasik-Keynesi
sentezi" nerilmi, fakat bu sentez hibir zaman gereklememitir.
Neoklasik iktisatlar Keynes'in fikirlerini hafife alm ve onlar
szde piyasa glerini denetim altna almaya alan, fakat izofre
nik bir biimde eski denge kavramlarn muhafaza eden kendi mo
delleri zerine ilitirmilerdir.
Daha yaknlarda eitli tellerden alan bir iktisatlar grubu
yaygn biimde "Keynes-sonras" (post-Keynesian) okul diye adlan
drlmtr. Keynes-sonras dncenin daha muhafazakar yanda
lar, Washington'da gl taraftarlar bulan szde ekonominin yeni

238

bir eidini ilan ettiler. Temel iddialan, enflasyonu artrmadan ta


lebi uyarmak konusunda Keynesilerin baarszlklarndan sonra,
imdi rnein, fabrikalara ve otomasyona daha ok yatnn yaparak
ve "verimli olmayan" evresel denetimlerden kanarak arz uyar
mak gerektii eklinde zetlenebilir. Muhtemelen doal kaynakla
rn hzla kirlenmesiyle sonulanacak ve bylelikle sorunlarmz da
ha da iinden klmaz hale getirecek bu yaklam aka anti-eko
lojiktir. Baka Keynes-sonras iktisatlar, ekonominin yapsn da
ha gereki bir ekilde zmlemeye baladlar. Onlar ekonominin
gnmzde dev irketlerce ve ounlukla onlara yardaklk eden
hkmet acentalarnca ynetildiini grerek Grnmez El kavra
mn ve serbest pazar modelini reddetmektedirler. Ne var ki, ou
Keynes-sonras iktisat mikro-analizlerden olur olmaz karlan y
nla gereksiz veriyi kullanmay srarla srdrmekte; byme kav
ramn nitelikselletirmeyi gzard etmekte ve ekonomik sorunlarn
ekolojik boyutlarna ilikin net bir gre sahip olmaktan uzak g
rnmektedirler. Onlarn kl krk yararcasna ilenmi niceliksel
modelleri, ekonomik faaliyeti paralarna blerek tanmlar; sz ko
nusu modellerin deneysel bir temele oturduu ve "olgular"dan ba
ka bir eyi ifade etmedii sylenmekte, gerekteyse zmmen neokla
sik kavramlar varsaylmaktr.
Marxist olsun, ya da olmasn tm bu teoriler derin bir biimde
Kartezyen paradigmadan kaynaklanm olup bu nedenle gnm
zn birbiriyle yakndan ilikili ve srekli deien topyekn ekono
mik sistemini ifade etmeye elverili deildirler. Srlarna vakf ola
mayanlar iin modern ekonominin son derece soyut ve teknik dilini
anlamak olduka gtr, fakat ada iktisat dncesinin byk
kusurlar bir kez Tenildi mi, bu kolaylkla anlalr hale gelir.
Kpitalist olsu komnist olsun, gnmz ekonomisinin belli
ba-_Eakterisiklerinden birisi, byme konusundaki saplantdr.
Her ne kadar gnmzde snrl bir evre iinde snrsz bir by
me;_in- ncak felakete yol aaca ok ak bir biimde ortaya k
msa _da, ekonomik ve teknolojik byme tilin iktisat ve siyaseti
ler tarafndan vazgeilmez birey olarak grlmektedir._reki_!:>
ymenin gerekliliine olan inan, yang deerleri -ki bunlar yayl239

ma, kendini-kantlama ve rekabettir- zerindeki an vurgunun so


nucudur, ay-ni zamanda da Newtoncu mutlak, snrsz mekan ve za
man kavramlaryla da balantldr. O, dorusal dnmenin ve bir
ey bir grup ya da_biiey iin iyi ise, daha fazla yapmann da zorun
lu olarak dahaj_yj_olaca eklindeki yanl inancn bir yansmasdr:-- -- dnyasnda bu rekabeti ve kendini-kantlayc yaklam,
John Locke'un atomistik bireyciliinin mirasnn bir blmdr. Bu
bireycilik Amerika'ya ilk yerleenler ve kaifler iin hayati nem
deydi, ama imdi olgun endstriyel ekonomilerin karakteristii
olan girft ekolojik ve toplumsal ilikiler ayla baa kamaz hale
dmtr. Hkmet ve i evrelerinde hala geerliliini koruyan
dnce, eer tm bireyler, gruplar ve kurumlar kendi maddi gelir
lerini en st dzeye kartrlarsa kamu yararnn da en st dzeye
kaca inancdr. General Motors iin iyi olan ey Birleik Devlet
ler iin de iyidir. Btn, paralarnn toplam ile zdeletirilmitir
ve paralar arasndaki karlkl balla dayanan btnn, para
larnn toplamndan byk olduu gerei gzden karlmaktadr.
Bu indirgemeci yanltmacann (reductionist fallacy) ekenomik g
lerin birbiriyle artan bir biimde arpmas, toplumsal dokunun
paralanmas ve doal evrenin harab edilmesi gibi !!Onulan yeni
yeni acl bir biimde grlmeye balanmaktadr.
B9Yiieye ilikin topyekn saplant, kapitalist ve komnist eko
nomilerin giderek birbirine benzemesiyle sonulanmtr. Bu szde
zt iki deer sisteminin hakim temsilcileri olan Birleik Devletler
ile Sovyetler Birlii artk farkl sistemler olmaktan uzaktrlar. Her
ikisi de, ister devletler tarafndan yaplm olsun, isterse "zel" o
kuluslu irketler tarafndan yaplm olsun artan bir ekilde merke
zilemi ve brokratik denetimle yakndan ilgili endstriyel by
meye ve kat teknolojiye kaplanmtr. B_QI._me ve yaylma konu
sundaki evrensel tutku tm dier ideolojilerden-daha kat bir hal
almaktadr; Marx'n ifadesini dn alrsak, o halkn afyonu olmutur-:-

Bir anlamda bymeye olan ortak inan mazur grlebilir, n


k byme hayatn temel bir vechesidir. Antikitede gereklii ta-

240

nmlamakta kullanlan terimlerden rendiimiz kadaryla bu, eski


alardan beri herkesin bildii bir eydir. Yunanca phusis szc
-ki fizik, fizyoloji ve hekim (physican) szcklerinin kkdr- her
ikisi de btn nesnelerin temel yapsna iaret eden Sanskrite
brahman szc gibi ayn Hint-Avrupal kkten, bheu ("by
mek") kknden tremitir. Aslnda evrim, deime ve byme
gerekliin temel vecheleri olarak karmza kar. Halihazr ekono
mik ve teknolojik gelime kavramlarmzda yanl olan taraf, en
ufak bir niteliksel yannn olJI1.ard!f Yaygn biimde, snrl bir
evre iiniek.Tiei- iiiymenin, gelime ile gerileme arasnda dina
mik bir dengenin bulunmasn gerektirdii hatrda tutulmakszn
iyi olduuna inanlmtr_i asli unsrlarnn serbest kalp yeniden
devreye girebilmesi iin baz eyler geliirken dier eylerin gerile
mesi gerekir.
GE,_rnz_!conomi dncesi byk lde farkllamam b
yme kavramna dayaldr. Bymenin engelleyici, salksz, hatta
hastalkl olduu dncesi genellikle kabul edilmemitir. Bu yz
deacilen ihtiya duyduumuz ey, byme kavramnn farklla
trlmas ve nitelikselletirilmesidir. zel sektrdeki an retim ve
tketimden doan bymenin, toplu tama, eitim ve salk bak
m gibi kamu hizmeti alanlarna aktarlmas gereklidir. Bu deiim
ise, maddi kazantan manevi isel byme ve gelimeye doru te
mel bir vurgu deiikliiyle beraber gitmelidir.
San}lYit<>plumlannn byk ounluunda bymenin birbi
rirle ilikili boyutu bulunmaktadr: ekonomik, teknolojik ve kurum
sI byi_im. S!"B!der ekonomik byme, Keynes'le birlikte, maddi
zenginliin yoksulluu azaltacak tek gvenli yol olduunu varsa
yan heen tm iktisatlarca bir dogma gibik-bl edimitir. Bu
byme modeli uzun zaman gerek-d olarak grlmtr. Yk
sek byme hzlan, acil toplumsal ve insan sorunlar halletme yo
lunda nJk bir fayda temin etmek yle dursun, pek ok lke
lerde i _sizlii.I! artmas ve toplumsal artlarn genel olarak daha da
ktlem4:ine _elik etmitir (47). Bunlara ramen iktisatlar ve si
yasetiler ekonomik bymenin nemi zerinde srar etmekteler.
Bununla ilikili olarak Nelson Reckefeller 1976 sonlarnda Roma
241

Kulb'nn bir toplantsnda unlan syledi: "Daha fazla byme,


milyonlarca Amerikalya, hayat kalitelerini ykseltme frsat vere
cekse eer, vazgeilmez bir eydir (48).
Kukusuz Rockefeller'n iaret ettii ey, hayatn kalitesi deil,
maddi tketimle zdeleen szde yaama standardyd. . _adamla
n .te_kabete dayal bir tketim kalbn srdrmek amacyla rekla ma akl almaz paralar harcamakta, bu da pek ok gereksiz, ie ya
ramayan, hatta ounlukla zararl mallarn tketilme;ie yol a
maktadr. Bu an kltrel alkanlmz iin dediimiz bedel, ha
yatn gerk-kalitesiin srekli dmesidir; soluduumuz hava, ye
diimiz yiyecek, iinde yaadmz evre ve hayatlarmzn dokusu
nu tekil eden toplumsal ilikiler. Bu msrife tketimin maliyetle
ri uzun yllar nce saylp dklmt ve halen artmaya devam et
mektedir (49).
Sij;reii,den. ekonomik bymenin en ciddi sonucu, yeryzndeki
doal kaynaklann tkenmesidir. Bu tkenmenin hz, Bakan John
Keedy ve ondan sonraki Amerikan bakanlarna hipotezini sun
maya alan, fakat genellikle ho karlanmayan jeolog M. King
Hubbert tarafndan 1950'lerin balarnda matematiksel kesinlikle
nceden kestirilmiti. Zaman, en ince ayrntlarna dein Hub
bert'in ndeyilerini dorulam ve o sonralan bir ok dle layk g
rlmt.
Hubbert'in tm yenilenemeyen doal kaynaklar iin yapt tah
min ve hesaplar retim/tketim erilerinin uygarlklarn ykseli
ve kn ifade 'eden erilerden farksz biime ekillenmi oldu
unu gstermektedir (50). Onlar balangta tedrici olarak artarlar,
ardndan arpc bir biimde zirveye ykselir, keskin bir inie geip
nihayet yava yava ortadan kaybolurlar. Bylece Hubbert, Birleik
Devletler'deki petrol ve doal gaz retiminin 1970'lerde grld
zere, en yksek noktasna ulaacan ve daha sonra bugne ka
dar srp gelen iniin balayacan nceden tahmin etti. Ayn mo
del, dnya petrol retiminin 1990'larda, dnya kmr retimininse
yirmibirinci yzyl dolaylarnda zirve noktasna ulaaca ndeyi sinde bulunmaktadr. Bu erilerde dikkate deer yn, onlarn her
tekil doal kaynan -kmr, petrol ve doal gazdan metallere, or-

242

mana ve balk rezervlerine, hatta oksijen ve ozona dein- tkeniini


ifade etmeleridir. Enerji retimine fosil yaktlanndan alternatifler
retebiliriz, ama bu dier kaynaklanmzn tkeniini durdurrqaya
caktr. Eer biz mevcut farkllamam byme modellerini srdr
meye devam edersek, yaammz iin ok nemli olan maden, yiye
cek, oksijen ve ozon rezervlerimiz en ksa zamanda tkenecektir.
Doal kaynaklanmzn hzla tkenmesini yavalatmak iin y
rrlkte olan ekonomik byme fikrini terketmekle kalmayp, b
tn dnyadaki nfus artn kontrol altna almamz da gereklidir.
Bu "nfus patlama"snn tehlikeleri gnmzde genellikle kabul
edilmektedir, fakat "sfr nfus art"nn nasl elde edileceine ili
kin grler arasnda byk ihtilaflar vardr; bunun iin eitim ve
gnll aile planlamasndan yasal yollarla ve cebren zorlamaya ka
dar eitli yntemler nerilmitir. Bu nerilerin byk ounluu
soruyu dourganlkla ve gebeliin nlemesiyle ilgili salt biyolojik
bir olay olarak grmeye dayandrlmtr. Fakat imdi elimizde,
dnyann drt bir yanndaki nfus-bilimcilerin toplad nfus art
nn daha ok gl toplumsal faktrlerden etkilendii yolunda
epeyce kant mevcuttur. Bu aratrmalar bizden, art hznn kar
mak biyolojik, toplumsal ve psikolojik glerin etkileimlerinden
etkilendiini grmemizi istemektedir (51).
Nfusbilimciler (demograflar) anlaml modelin, btn Batl l
kelerin aync zellii olan iki istikrarl nfus dzeyi arasndaki bir
geite yattn ortaya karmlardr. Modernlik-ncesi toplumlar
da doum oranlan yksek olduu kadar lm oranlan da yksekti,
bu nedenle nfus istikrann koruyordu. Sanayi Devrimi sralannda
hayat artlan iyileirken lm oranlan dmeye balam ve do
um oranlannn yksek kalmas nedeniyle nfus hzla artmtr.
Fakat yaama standartlannda meydana gelen iyileme ve lm
oranlannda vuku bulan azalmayla birlikte doum oranlan da azal
maya balam, bylece nfus art hz azalmtr. Bu azalmann
sonucu imdi dnyann her yannda gzle grlr hale gelmitir.
Toplumsal ve psikolojik glerin karlkl etkileimiyle hayatn ka
litesi -maddi ihtiyalann karlanmas, bir rahatlk duygusu ve ge
lecee inan-gl ve etkili bir gdleyici olmaktadr nfus artn

243

denetlemek iin. Gerekte, doum orannda hzl de yol aaca


ve dengeli bir nfusa ulatraca grlm olan kritik bir refah d
zeyi vardr. Buna gre insan toplumlan, yksek doum ve lm
oranlanyla dk bir yaama standardna sahip dengeli bir nfus
tan, daha yksek bir yaama standardna sahip bir nfusa -ki daha
byk, fakat gene denge iindedir ve gerek doum, gerekse lm
oranlan dktr- demografik bir geile sonulanan toplumsal
artlara dayal, kendi kendini dzenleyen bir ilem gelitirmiler
dir.
Halihazrdaki topyekn nfus bunalm, nc Dnya'daki
hzl nfus art yzndendir ve yukanda ana hatlan izilen d
nceler bu bunalmn, demografik geiin ikinci aamasndaki
artlarla daha nce karlalmam olmas nedeniyle sreceini
aka gstermektedir. Smrge dnemlerinde nc Dnya lke
leri lm oranlann dren ve bylece nfus artn balatan ya
ama artlannda bir iyilemeyi yaad. Ancak yaama standartlan
nn ykselmesi devam etmedi, nk smrgelerden elde edilen
zenginlik, gelimi lkelere kanalize edilmiti. Bu ilem, nc
Dnya lkelerinin pek ounun ekonomik anlamda smrge olmak
tan kurtulamad bugn de srmektedir. Bu smr, smrgecile
rin refahn artrmaya devam ederken, nc Dnya halklarnn
byme hzlarn drerek yksek yaama standardna ulamala
nn engellemektedir.
u halde dnyadaki nfus bunalm, her smrnn dnp do
lap smreni bulduu topyekn ekosistemin temeldeki karlkl
bamllnn bir sonucu, uluslararas smrnn de beklenmedik
bir etkisidir. Bu adan baklnca, ekolojik dengenin ayn zamanda
toplumsal bir adaleti de gerektirdii grlr. Nfus artn kontrol
altna almann en etkili yolu, nc Dny halklarnn, dourgan
lklann bilinli olarak snrlamalan gerektiine ikna edecek bir re
fah dzeyine ulamalanna yardmc olmaktr. Ama bu, dnyada}d
servetin bir ksmnn, onun retilmesinde byk pay sahibi olan l
kelere geri dnd zenginliin topyekn bir yeniden-bltrl
mesini gerekli klacaktr.
Nfus sorunun genellikle pek bilinmeyen nemli bir yn, yok-

244

sul lkelerin yaama standardn gelimi lkelerin az ocuklu -ki


zenginlikleriyle oranlandnda bu say ok dktr- insanlarna
makul grnen bir seviyeye getirmenin bedelidir. Baka deyile,
btn dnyay dengeli bir nfusa kavuturacak zenginlik mevcut
tur (52). Sorun, bu zenginliin adaletsizce bltrlmesi ve byk
ksmnn israf edilmesidir. An tketim ve israfn adeta bir hayat
tarz haline geldii Birleik Devletler'de, dnya nfusunun yzde
5'i, ou Avrupa lkesinden yaklak kii bana iki kat fazla enerji
tketimiyle dnyadaki kaynaklarn te birini tketmektedir. Ben
zer biimde, sorumsuzca yaplan reklamlarn neden olduu d k
rklklar, halk arasnda mevcut toplumsal adaletsizlikle birleerek
su";iddet ve dier toplumsal hastalklarn srekli artmasna kat
kda bulunmaktadr. Bu ack! durumu, haftalk magazin dergileri
mizin izofrenik ierii ok gzel gstermektedir. Bu magazin say
falarnn yans iddet sular, ekonomik felaket, uluslararas siya
sal srtme ve topyekn imhaya ynelik silahlanma yaryla ilgili
i burkucu yklerle doludur; geri kalan ise sigara paketleri, iki
ieleri ve gcr gcr arabalarn ardndaki kaytsz ve mutlu insan
lar sergiler. TeJ.iyon reklamlar, "haber ovlar" da dahil .tm
programlarn ierik ve biimini etkilemekte ve sradan bir Ameri
kan ailesinin gnde altbuuk saatini alan bu aracn olaanst
telkin yetenei, insanlarn hayal gcn biimlendirmek, gereklik
duygularn arptmak ve onlarn gr, zevk ve davranlarn be
lirlemekte kullanlmaktadr (53). B t!likeli uygulamann gze g
rnmeyen amac, her programdan nce, sonra ve program esnasn
da izleycileri reklam yaplan rnleri satn almaya artlandr
maktu:.:...
Bizim kltrmzde ekonomik byme kopmaz biimde tekno
lojik byeyle balantldr. Bireyler olsun, kurumlar olsun, mo
dern teknolojinin harikalaryla bylenmiler ve her sorunun tek
noTjikoirzm olduuna inandrlmlardr. Sorunun doas is
ter siyaa(olsun, isterse psikolojik ya da ekolo}ii;ilk. tepki hemen
heen otonatik olarak kimi yeni teknolojileri gelitirmek ya da uy
gulamaya almak eklinde olmaktadr. An enerji tketimi nk
leer enerjiyle karlanr, siyasal kavrayitan yoksunluk daha ok si-

245

lah ve bomba imal etmekle telafi edilir, doal evrenin kirlenmesiy


se, hemen ardndan henz bilinmeyen yollardan evreyi etkileyecek
zel teknolojiler gelitirmek suretiyle nlenir. Her soruna teknolojik
zmler aramakla gerekte bu sorunlara sadce. topyekn ekosis
tero iinde yer deitirtmekteyiz, ou kez de bulduumuz "
zm"n yan etkileri esas sorundan daha zararl olmaktar.
Y,sEk teknolojiyle ilgili saplantmzn son tezahr, mevcut so
runlarmzn uzayda suni yerleim birimleri yaratarak zlebile<:e
i yolundaki olduka kabul gren fantazilerdir. Ben gnn birinde
b tr uzay kolonilerinin kurulabilecei ihtimalini yabana atmyo
rum, fakat mevcut planlardan ve onlarn temelinde yatan zihniyet
ten anladma dayanarak buralarda yaamak istemeyeceimi ke
sinlikle syleyebilirim. Bununla birlikte .f!krin btnndeki temel
yar_!g_Jeknolojik deil, uzay teknolojisinin bu gezegendeki toplum
sal ve kltrel sorunlar da zebileceine olan safdil inantr.
-Teknljik bymenin nihai sorun-zc olarak grlmesi bir
yana, hiyat tarzlarmzn, toplumal rgtlenmelerimizi-" deer
sistemimizin belirleyicisi olarak da grlmektedir. Bu tr "teknolo
jik determinizim" -din, sanat ve felsefeyle kyaslandnda- bilimin
kamu hayatnda kazand yksek yerin ve bilim adamlarnn ge
nellikle insani deerleri anlaml yollardan ele almay 1!aaramama
snn sonucu olarak gzkmektedir. Bu durum ou insan deerle
rimiz ve toplumsal ilikilerimizin teknolojimizin doasn belirledi
ine inanmak yerine bambaka.bir yol olan teknolojinin deer siste
mimizi ve toplumsal ilikilerimizi belirledii inancna srklemi
tir.
Kltrmze egemen olan yan, yani eril bilin, yalnz "kat" bi
limde deil, ayn zamanda ondan treyen "kat" teknolojide de
kendini ortaya koyar. Bu teknoloji_ btncl olmaktan ok paral,
ibirliinden ok ynetim ve denetime dayal, btnleyici olmaktan
ziyade kendini-kantlayc, nihayet bireyler ve kk gruplarn ye
rel (blgesel) uygulamalarnn yerine merkezilemi iletmelere el
vriidir. Sonuta bu teknoloji dpedz anti-elcolojik, anti-sosyal,
salksz ve insanlk-d hale gelmitir.
Kat "mako" teknolojimizin en tehlikeli yn, tarihte en pahalya
246

mal olmu askeri bomba- olan nkleer silahlarn yaygnlk kazan


masdr (54). Askeri-endstriyel kompleks, Amerikan halknn bey
ninin ykayarak ve temsilcilerini etkili biimde kontrol ederek bun
dan on ya da yirmi yl sonraki bir "bilim-youn" savata kullanla
cak silahlarn planland dzenli olarak artan savunma btelerini
onaylatmay baarmtr. erika'daki bilim adam ve mhendisle
rin yansna yakn tm yaratclk ve tasann yetisini topyekn im
ha iin gereken daha incelikli silahlar -azer iletiim sistemleri,
parack nlan ve uzaydaki bir bilgisayar sava iin gereken br
karmak teknolojiler- bulmakta kullanarak silahl kuvvetler adna
almaktalar (55).
Tm bu abalarn zel olarak metal eya zerinde younlam
olmas dikkat ekicidir. Amerika'nn savunma sorunlar, tpk br
sorunlar gibi, basite kat teknolojinin sorunlar olarak deerlendi
rilmitir. Psikolojik, toplumsal ve davransa! aratrmann -iir ve
felsefe bir yana- birbiriyle ilikili olabileceinden dem vurulmaz.
stelik ulusal gvenlik sorunu baskn biimde "g bloklar", "aksi
yon ve reaksiyon", "siyasal boluk" ve benzeri Newtoncu kavramla
ra dayanak zmlenir.
Kat teknolojinin askeri amal an kullanmnn sonular sivil
ekonomide karlalanlara benzemektedir. Endstriyel ve teknolo
jik sistemlerimizin karmakl imdi bu sistemlerin pek ounun
ya model alnd ya da kullanld bir noktaya ulamtr. Hasta
lk ve kazalar artan bir sklkta vuku bulmakta, nceden kestirile
meyen toplumsal ve evresel maliyetler birbiri ardndan ortaya k
makta ve zamann ou yararl mal ve hizmetler sunmaktan ziyade
sistemi dzenleyip srdrmeye harcanmaktadr. Bu yzden bylesi
giriimler, fiziksel ve zihinsel salmz zerindeki iddetli etkile
rine ek olarak yksek lde enflasyon da yaratmaktadr. Bylelik
le u gittike daha ak olarak grlmektedir ki, Henderson'un ia
ret ettii gibi, biz bymenin fiziksel snrlarna ulamadan nce
toplumsal;psikolojik ve kavramsal snrlarna ulayoruz (56).
u halde, ihtiyacmz olan ey, teknolojinin doasnn yeniden
tanmlanmas, ynnn deitirilmesi ve altnda yatan deer siste
minin yeni batan deerlendirilmesidir. ayet teknoloji, insan bilgi247

sinin pratik sorunlarn zmne uygulanmas eklindeki terimin


en geni anlamnda anlalrsa, bizim "kat", alabildiine karmak
ve kaynak-youn teknolojiler zerinde gereinden fazla younla
m durumda olduumuz ortaya kar ve imdi bakmz atmay
ortadan kaldran yumuak teknolojilere, toplumsal uzlamalara, i
birliine, yeniden ilemden geirip kullanma (recycle) ve yeniden
blme vb. evirmeliyiz. Schumacher'in Kk Gzeldir (Small
is Beautiful) adl kitabnda dedii gibi, biz "insan yzl bir tekno
lojiye" muhtacz (57).
Ek._ono__ik ve teknoloiik bymeden ayn olarak ele alnamayan
farkllamam bymenin nc yn, kurumlarn irketlerden
kolej ve niversitelere, kiliselere, kentlere, hkmet ve uluslara ka
dar albildiine bymesidir. Kurulu amac ne olursa olsun ku
rum , belli bir b,ykle ulatnda, amaz bir ekilde amacn
dan sapmaktadr. Ayn zamanda bu kuruma ait insanlarla onunla
ura.m-ak zonind ola kiiler artan lde yabanclatklar ve ki
i!fkleini yitirdiklerini hissetmekteyken, aile, komuluk ve br
kk-lekli toplumsal teekkller teh_di-!!nda kalp sk sk ku
rumsal tahakkm ve smr tarafndan tahrip edilmektedir (58).
-cJhnmz kurulularndaki bymenin en tehlikeli grnmle
rinden birisi irketlerin durumudur. Byk irketler imdilerde
ulusal snrlan amakta ve dnya sahnesindeki en byk oyuncu
lar durumuna gelmektedir. Bu okuluslu irketlerin aktif deerleri
ou ulusun gayn safi milli haslasndan fazladr; iktisadi ve siya
sal gleri ulusal egemenlii ve dnya para istikrarn tehdit ede
rek birok ulusal hkmetlerin gcn ayor. Bat dnyasnn o
u lkelerinde, fakat zellikle de Birleik Devletler'de, irketlerin
kudreti fiilen kamu hayatnn eitli noktalarna nfuz etmi du
rumdadr. irketler byk lde hayatmz denetlemekte, halkn
iletiim aralar kanalyla ald enformasyonu arptmakta ve
nemli bir miktarda eitim sistemimizin almasn ve akademik
aratrmalarn ynn belirlemektedir. irket ve i dnyasnn n
derleri irket karlaryla uygunluk gsteren bir deer sistemini
srdrmek amacyla nfuzlarn kullandklar akademik kurumlar
ve vakflarn mtevelli heyetleri zerinde etkili olmaktadrlar (59).

248

Byk irketlerin yap.s kkten insanlk-ddr. Rekabet, zorla


ma ve smr, snrsz byme tutkusuyla gdlenen faaliyetleri
nin temel zellikleridir. Sregiden byme irket yaps zerine
oturtulmutur. rnein, hangi nedenle olursa olsun irketin
karlarnn artnlmasinda kasti bir muhalefetle karlaan irket
yneticileri dava aarlar. Bylece karn azamiye kartlmas, tm
dier dnceleri bir yana braktracak nihai bir ama haline gelir.
irket yneticileri ynetim kurulu toplantlannda hazr bulunduk
lannda insani zelliklerini yitirmek zorunda kalmaktadrlar. Onla
rn herhangi bir duygusallk emaresi, ne de herhangi bir pimanlk
belirtisi gstermeleri balanmaz; onlar hi bir zaman "zr dile
rim" ya da "yanl yaptk" diyemezler. Bunun yerine rekabet, dene
tim ve ynetimden szederler.
Byk irketler belirli bir hacmi atklannda insan kurumlan
olma zelliklerini kaybederek makinaya benzer biimde almaya
balarlar. Bununla birlikte bu dev kurumlar etkili biimde denetle
yecek hibir ulusal ya da uluslararas hukuk mevcut deildir. ir
ketlerin gcndeki art uygun bir yasal at gelitirilmesini gle
tirmitir. nsanlar iin yaplan yasalar, insanoluna olan benzerli
ini tmyle yitirmi olan irketlere uygulanmaktadr. zel mlki
yet ve giriim kavramlar, irket mlkiyeti ve devlet kapitalizmiyle
kartrlm ve "ticaret dili" kanunla korunmutur. Dier yandan
bu irketler uzmanlarn bile irketin ileyiinden tmyle sorumlu
tutalamayaca ve bireylerin sorumluluklarn stlenemeyecei bir
ekilde tasarlanmtr. Gerekte pek ok irket yneticisi irketle
rin deerden arnm olduuna ve ahlaki bir ereve olmadan ile
mesine izin verilmesi gerektiine inanmaktadr. Bu tehlikeli anla
y, dnyann ikinci en byk bankas Citibank'n bakan olan
Walter Wriston tarafndan aka ifade edilmiti. Yaknlarda yapt
bir konumada Wriston u yoru.mu yapyordu: "Deerler baaa
durmaktadr .... Bugn kolej rencileri erkeklerin birinci katta,
kzlarn ikinci katta yattklar karma yurtlarda barnmaktadrlar
ve onlarn derdi General Motors'un gvenilir olup olmaddr....
Hi bir kurumsal deerin mevcut olmadna, yalnzca kiisel de
erlerin bulunduuna inanyorum" (60).

249

ok uluslu irketler topyekn doal kaynaklar, ucuz emek ve


yeni pazar araylann younlatnrken, snrsz bymeyle ilgili
fikr-i sabitin neden olduu evresel felaketlerle toplumsal srt
meler de gittike daha gzle grlr hale gelmektedir. Binlerce k
k firma karmak, sermaye-youn ve kaynak-tketen teknolojile
ri iin federal yardm alabilen byk irketlerin zorlamasyla ke
penklerini kapatmak zorunda kalmtr. Ayn zamanda toplumsal
olarak deeri kmsenen ve her ne kadar hayati nemde iseler de,
iddetle kanlan marangozluk, su tesisatl, terzilik ve her tr
l onann ve bakm ileri gibi basit becerilere de ok ihtiya vardr.
Bu becerileri uygulamak ve gelitirmek suretiyle kendine yeterlilii
elde etmek yerine, ou iiler btnyle dev irketlerin hizmetinde
almakta ve ekonomik darlk dnemlerinde isizlik eklerini bi
riktirmekte, aresiz bir ekilde durumun denetimlerinin dnda ol
duunu edilgenlikle kabul etmektedirler.
irket gcnn sonulan eer sanayilemi lkelerde bylesi za
rarlara yol ayorsa, nc Dnya lkelerinde durum ok daha fe
ci demektir. Yasal kstlamalann ya hi olmad ya da meyyidele
rin ilemedii bu lkelerde insanlarn ve topran smrlmesi kor
kun boyutlara ulamtr. Giriimlerin "bilimsel" doasn vurgula
yan becerikli media maniplasyonu yardmyla ve Birleik Devlet
ler hkmetinin tam desteiyle okuluslu irketler nc Dn
ya'nn doal kaynaklann acmaszca tketmekteler. Bu suretle on
lar kirletici ve toplumsal adan ykc teknolojiler kullanmakta ve
bu yzden evresel felaketler ve siyasal kaos domaktadr. Onlar
yerli halk iin deil, ihracat iin karl rnler yetitirmek amacyla
nc Dnya lkelerinin toprak ve tabiat kaynaklann msrife
kullanmakta ve oralara Birleik Devletler'de yasaklanm bulunan
fazlasyla zararl rnlerin satlmas da dahil salksz tketim mo
dellerini yerletirmeye almaktadrlar. Son yllarda ortaya kan
nc Dnyadaki irketlerin faaliyetlerine ilikin ok sayda ina
nlmaz olay, irket zihniyetinin hibir yerinde insana, doaya ve
hayata saygnn bulunmadn gstermektedir. Tam tersine byk
lekli irket sulan gnmzde en yaygn ve hakknda en az yasal
ilem yaplan su trdr (61).

250

Byk irketlerin ounluu sermaye, iletme ve kaynaklan ki


lit altnda tutan, fakat deien ihtiyalara ayak uyduramayan mia
d gemi kurumlardr. yi bilinen bir rne}t otomotiv endstrisidir.
Bu sektr enerji ve kaynaklardaki topyekn snrllklann ulam
sistemimizi toplu tamaya ve daha kk, daha verimli ve daha
dayankl vasflara doru kaydrmamz gerektiren artlara aldn
etmemektedir. Benzer biimde kamu hizmeti gren irketlerin, b
ydklerini ispatlamak iin elektrie olan taleplerini srekli artr
malan gerekmektedir ve bu nedenle tek bana varlmz srdr
memiz iin art olan evreyi bize temin edecek kk lekli, adem
i merkezilemi gne teknolojisini gelitirmekten ok, nkleer
enerjiye ynelik etkili bir kampanyaya girimilerdir.
Her ne kadar bu dev irketler sk sk iflas ederek kapanyorsa
da, vergi mkellefinin paralaryla kendilerini kurtarmak iin hk
meti ikna edecek siyasal gce sahiptirler. Onlarn deimeyen tez
leri udur: Her ne kadar kk-lekli, emek-youn giriimlerin da
ha fazla i rettii ve daha dk toplumsal ve evresel maliyetler
dourduu aka grlmse de, onlarn abalan ii korumaya ma
tuftur (62). Daima bir takm byk-lekli ilemlere gerek duyaca
z, fakat marjinal olarak faydal mallar temin edecek enerji ve
emek-youn retim aralarna dayal dev irketlerin ounluu ya
temel itibariyle deimek zorunda kalacak ya da sahneden ekile
cektir. Bu durumda, dayankl bir ekonomi kuracak ve alternatif
teknolojiler gelitirecek olan sermaye, kaynak ve insan becerisi ser
best braklacaktr.
Schumacher'in "Kk Gzeldir" sloganyl; ba ektii lek so
runu, ekonomik sistemimiz ve teknolojimizin yeniden deerlendiril
mesinde can alc bir rol oynayacaktr. Bymeyle ilgili evrensel
saplant, Theodore Roszak'n verdii adla "nesnelerin bykl",
yani bir 'gigantizm' (devasalk) putuyla beraber ortaya kmtr
(63). Tabii ki, byklk grelidir ve kk yaplar daima byk
olanlardan iyi deildir. Modern dnyada her ikisine de ihtiya du
yuyoruz ve grevimiz ikisi arasnda bir denge kurmay baarabil
mek olacaktr. Byme nitelikselletirilmek zorundadr, lek kav
ram da toplumumuzun yeniden teekklnde nemli bir rol oyna-

251

yacaktr. Bymenin nitelikselletirilmesi ve lek fikrinin ekono


mik dnceyle btnlemesi, ekonominin temel kavramsal ats
nn kkten gzden geirilmesine neden olacaktr. imdilerde zm
nen kanlmaz olduu varsaylan pek ok ekonomik modelin dei
tirilmesi, her trl ekonomik faaliyetin topyekn eko-sistem bala
mnda ele alnmas ve bugnk iktisat teorisinde kullanlan kav
ramlarn ounun geniletilmesi, deitirilmesi ya da terkedilmesi
gerekecektir.
ktisatlar, ekonomiyi srekli olarak deien modeller yarata
rak gelien bir sistem eklinde grmek yerine, mevcut kurumsal ya
ps iinde yapay olarak dondurma eilimindedirler. Ekonominin bu
dinamik evrimini kavramak son derece nemlidir, zira bu gster
mektedir ki, bir aamada kabul edilebilir olan stratejiler bir die
rinde btnyle elverisiz hale gelebilmektedir. Bugnk sorunla
rmzn ou bizim teknolojik giriimler ve ekonomik planlarmzda
snr atmz gereinden kaynaklanmaktadr. Hazel Hender
son'un sylemekten holand u szde olduu gibi "hi bir arenin
baarl olamad" bir noktaya doru ilerliyoruz. Ekonomik ve ku
rumsal yapmz, evre artlarna uyum salayamayan ve bu yzden
nesli tkenmeye mahkum dinazorlara benziyor.
Gnmz dnya ekonomisi, snf yaplarn ve nc Dnya
lkelerinin zengin sanayilemi uluslar tarafndan smrlmesini
olduu kadar ulusal tarafndan smrlmesini olduu kadar ulusal
ekonomi iindeki adaletsiz gelir dalmn srdren gemiteki g
gruplamalarna da dayaldr. Bu toplumsal gerekler ounlukla
ahlaki konulara girmekten kanma eiliminde olan ve mevcut gelir
dalmn veri ve deitirilmesi imkansz olarak kabul eden iktisat
larca grmezden gelinir. ou Bat lkesinde ekonomik zenginlik
belli ellerde toplanm olup "irket snf"na bal olan ve gelirleri
nin byk blmn mlkiyetten elde eden birka kii tarafndan
sk biimde kontrol edilmektedir (641. Birleik Devletler'de irket
lerdeki tm tahvillerin yzde 76'sna hissedarlarn yzde l'i sahip
ken, halkn yzde 50'si,ulusal gelirin ancak yzde S'ini alabilmekte
dir (65). Paul Samuelson gelir dalmndaki bu arpkl nl ki
tab Economics'de (iktisat) bir grafik benzetmesiyle yle tasvir et-

252

mektedir: "Eer biz bugn her kat, gelirin 1.000 dolarn 'gsteren
ocuklar iin tahtadan bir gelir piramidi yapsak, zirve noktas Eyfel
Kulesi'nden daha yksek olurdu, ama hemen hemen hepimiz yerin
bir metre altnda olurduk" (66). Bu toplumsal eitsizlik anzi bir ey
deildir, tersine bizzat ekonomik sistemimizin yapsn oluturmu
ve sermaye-youn teknolojiler zerindeki vurgumuzla da iyice pe
kimitir. Amerikan ekonomisinin bymesi iin smry srdr
menin gerekli olduuna Wall Street Journal'da yaynlanan "By
me ve Etik" zerine bir bamakalede ok ak bir ekilde iaret edil. mitir (67). Bu yaz Birleik Devletlerin, sermaye yaratmak iin
art olduu iin, byme ve daha ok eitlik arasnda bir seme
yapmas gerekecei zerinde duruyordu.
Sanayilemi lkelerde servet ve gelirin son derece eitsiz dal
m, gelimi lkelerle nc Dnya lkeleri arasndaki bozuk ge
lir dalmna paralellik gstermektedir. nc Dnya lkelerine
ekono:nik ve teknolojik yardm programlan, ou kez bu lkelerin
emek ve doal kaynaklann smrmek ve az sayda, yozlam se
kinlerin ceplerini doldurmak amacyla ok-uluslu irketlerce ger
ekletirilir. Alayc bir ifadeyle: "Ekonomik yardm zengin lkeler
de oturan yoksul halktan paray alp onu yoksul lkelerdeki zengin
lerevernekten ibarettir." Bu uygulamalarn sonucu, yan a yan
tok-dzeyindeki bir hayatla nc Dnyada bir ''sefalet denge
si"nin ebedilemesidir (68).
Bugnk ekonomik teoride toplumsal konulara ilgisiz kalma, ik
tisatlarn arpc biimde ekolojik bir bak asn benimseme ye
teneksizlikleriyle yakndan balantldr. Ekologlar ve iktisatlar
arasndaki tartma yirmi yldr sregelmektedir ve bu aka gs
termitir ki, ada ekonomik dncenin yaps temelde anti-eko
lojiktir (69). inde bu mallarn dnyann geri kalan blmyle (on
lar ister insan yaps olsun isterse doal olarak meydana gelsin, is
ter yenilebilir, isterse yenilenmeyen trden olsun) ilikili olduu
pek ok yn hesaba katmakszn tm mallan eit biimde ele alan
iktisatlar, toplumla ekolojinin karlkl bamlln ihmal eder
ler. On dolarlk kmrn deeri, on dolarlk ekmek, ulam, ayak
kab ya da eitime eittir. Sz konusu mal ve hizmetlerin nisbi de-

253

erini belirlemenin tek lt, onlarn parasal piyasa deeridir:


tm deerler yalnzca kar salama ltne indirgenmitir.
Ekonominin kavramsal ats, her trl ekonomik faaliyetin ya
ratt toplumsal ve evresel maliyetleri hesaba katmak amacyla
dzenlenmediinden iktisatlar bu maliyetleri kendi teorik model
lerine uymayan "dsal" deiken\er olarak yaftalayarak grmezden
gelmeye ynelmilerdir. Son olarak ou iktisat, genellikle belir
gin biimde patronlarn projelerinin tarafn tutan maliyet/fayda
analizini hazrlamak zere zel kar gruplarnca istihdam edildi
inden, kolayca nicelikletirilebilir "dsallklar" konusunda ok az
veri vardr. irket namna alan iktisatlar yalnz hava, su ve
eko-sistemin eitli kaynaklarn deil, ayn zamanda sregiden
ekonomik genilemeden iddetle etkilenen hassas toplumsal iliki
leri de serbest emtia olarak ele almaktadrlar. zel irket karlan,
evrenin ve hayatn genel kalitesinin bozulmas konusundaki kamu
maliyetlerine yansmtr. Henderson'n yazd gibi, "Onlar bize p
rl prl parla_y.Jtabaklar ve amarlardan bahsederler, fakat pnl
prl nehir ve gllerin bir bir elden tn sylemeyi u.nuturlar ne
dense" (70).
ktisatlarn ekonomik faaliyetleri, ekolojik balamlar ierisin
de grememeleri onlar en nemlileri enflasyon ve isizliin halledi
lememesi olan amzn hayati ekonomik problemlerinden bazlar
n anlamaktan alkoymaktadr. Enflasyonun tek bir nedeni yoktur,
ama eitli kaynaklan olduu tesbit edilebilir ve iktisatlann ou
enflasyonu anlamaktan acizdirler, zira tm bu kaynaklar mevcut
ekonomik modellerden kartlm olan deikenleri ierirler. Bu
nun artan bir biimde grmezlikten gelinmesi gleiyorsa da, ikti
satlar ou kez servetin doal kaynaklar ve enerjiye dayand
gereini hesaba katmazlar. Kaynan kk kuruduka hammadde
ler ve enerji gittike azalacak, bu durumda ulalamaz kaynaklara
ulalmaya allacak ve bylece gittike daha ok sermayeye ihti
ya duyulacaktr. Sonuta nl an biimindeki eriyi takiben do
al kaynaklarn kanlmaz k, kaynaklar ve enerji fiyatlarnn
aralksz trmanyla beraber ilerlemekte ve bu da enflasyonun
balca itici glerinden bir haline gelmektedir.

254

Ekonomimizin enerji ve kaynaklara olan an bamll, onun


emek-youn olmaktan ok sermaye-youn olmasna yol amtr.
Sermaye, doal kaynaklarn gemiteki smrsnden elde edilen
emek iin bir potansiyeli ifade eder. Bu kaynaklar azaldka serma
yenin kendisi de fevkalade kt bir kaynak haline gelmektedir. Buna
ramen ve dar bir verimlilik fikri dolaysyla, hem kapitalist hem
de Marxist ekonomilerde sermayenin yerine emei geirmeye doru
gl bir eilim vardr. topluluu lobileri, pek ok spermarket
lerde otomatik gvenlik sistemi ve bankalardaki elektronik para
transferi sistemleri gibi olduka karmak teknolojilerin getirdii
otomasyon sayesinde istihdamn azaltld sermaye yatrmlan iin
lobiler olutururlar. Gerek sermaye gerekse emek serveti dourur,
fakat bir sermaye-youn ekonomi ayn zamanda kaynak ve enerji
youndur ve bylece yksek enflasyon ortaya kar.
Byle bir sermaye-youn giriimin arpc bir rnei ekonomi
zerindeki enflasyonist etkisini pek ok dzeylerde gsteren Ameri
kan tanm sistemidir. retim, enerji-youn makinalar ve sulama
sistemleri yardmyla ve ykl dozlarda petrole dayal zararl ila
lan ve gbrelerin yardmyla baanlmtr. Bu yntemler toprakta
ki organik dengeyi ykmak ve gdamzda kirletici kimyasal madde
leri oluturmakla kalmayp, ayn zamanda geri dnleri srekli
azaltmakta ve bylelikle iftileri enflasyonun ilk kurbanlan duru
m una sokmaktadr. Gda sanayii bu durumda tann rnlerini,
hepsi de an enerji tketimi dolaysyla yakacak enflasyonuna yol
aan koca spermarketlerde satlmak zere lkeden lkeye tanan
ar ilenmi, ambalajlanm ve reklamla iirilmi gdalara d
ntrmektedir.
Ayn ey, bir birim hayvani protein elde etmek bir birim bitkisel
protein elde etmekten yaklak on kat daha fazla zaman aldndan
petro-kimya endstrisince olduka tutulan hayvan iftilii iin de
dorudur. Birleik Devletler'de yetien hububatn bir blm in
sanlar tarafnclan deil, daha sonra insanlarn etini yedii iftlik
hayvanlar tarafndan tketilir. Sonuta ou Amerikal sk sk i
manlk ve hastala gtren ve salk bakm sisteminde enflasyona
yol aan dengesiz bir beslenmeye mptela olup kar. Benzer rnek
ler ekonomik sistemin her tarafnda gzlenebilir. Sermaye, enerji
255

ve doal kaynaklara yaplan an yatrmlar evreyi harabeye evirir, salmz etkiler ve enflasyonun en byk nedenlerinden biri
olur.
Geleneksel ekonomik dnce doal olarak denge halinde bulu
nan serbest bir piyasa olduunu ne srer. Enflasyon ve isizlik,
denge durumunun birbiriyle yer deitiren ve birbirine baml ge
ici sapmalar olarak grlrler. Fakat gnmz gereinde dev
kurumlar ve kar gruplannn egemenliindeki ekonomilerde bu
tr denge modelleri geerliliini yitirmitir. Enflasyon ve isizlik
arasnda varsaylan dei-toku -ki szde Phillips erisi olarak ma
tematiksel yoldan ifade edilir- soyut ve tamamen gerekd bir
kavramdr. "Stagflasyon" olarak bilinen enflasyon ve isizliin bir
lemesi, farkllamam bymeye kendini kaptrm sanayi top
lumlannn yapsal bir grnts haline gelmektedir. Enerji ve do
al kaynaklara olan an bamllk ile emekten ok sermayeye ya
plan an yatrmlar, yksek enflasyona neden olmakla kalmayp,
ayn zamanda kitlesel isizliin de nne geememektedir. Gerek
te isizlik ekonomimizin ylesine dog-al bir paras olmutur ki, h
kmette grevli iktisatlar imdi, igcnn yzde 5'inden biraz
fazlas isiz kaldnda "tam istihdam"a ul aldndan sz etmekte
dirler.
Enflasyonun ikinci byk nedeni, farkllamam bymenin
dourduu srekli artan toplumsal maliyetlerdir. Karlann en yk
sek dzeye karmaya alan bireyler, irketler ve kurumlar tm
toplumsal ve evresel maliyetleri "dsallatrmaya" alrlar; onlar
bu maliyetleri denge durumlarndan dan atmaya ve onlan evre
ve gelecek nesiller iin sistemin evresinde dolandrarak bir dier
denge durumuna itmeye alrlar. Bu maliyetler yava yava biri
kir ve kendilerini mahkeme, su denetimi, brokratik egdm, fe.
deral dzenleme, tketicinin korunmas, salk bakm vb: maliyet
ler olarak gsterirler. Bu faaliyetlerden hibirinin gerek retime
katklan yoktur; onlar yalnzca enflasyonun tmne katkda bulu
nurlar.
ktisatlar, bu tr can alc toplumsal ve evresel deikenleri
teorilerine almak yerine, mkemmel, fakat gerek d denge mo-

256

delleriyle almaya ynelirler; bu modellerin ounluu, alc ve sa


tclarn birbiriyle eit g ve bilgiyle kar karya geldii klasik
serbest piyasalar fikrine dayanr. ou sanayi toplumlarnda b
yk irketler mallara talebi kontrol ederler, reklam yoluyla suni ta
lep yaratrlar ve ulusal politikalar zerinde gl bir nfuza sahip
tirler. An bir rnek, nemli kararlarn ulusal karlara gre deil,
egemen irketlere gre alnacak kadar Birleik Devletler'in enerji
politikasna hkmeden petrol irketleridir. Tabii ki, bu irketlerin
karlar Amerikan vatandalarnn refahyla deil, salt irket
karlaryla ilgilenmeyi gerektirir. Indiana Standar Petrol'n ba
yetkilisi John Sweringen bu durumu kendisiyle yaknlarda yaplan
bir grmede btn aklyla dile getirdi. "Bizim iimiz enerjiyle
uramak deil'' diyordu Sweringen. "Biz hissedarlarmzn irkete
yatrdklar paray en karl bir ekilde kullanmaya almakla me
gulz" (71). Standard Oil gibi koca irketler imdi byk lde yal
nz ulusal enerji politikasn deil, ayn zamanda ulam, tarm,
salk bakm ve toplumsal ve ekonomik hayatn pek ok baka yn. lerini belirleyebilmektedirler. Arz ve taleple dengelenen serbest pi
yasalar oktan tarihe kart; onlar yalnzca ekonomi kitaplarmzn
sayfalar arasnda yer alyorlar. Ayn ekilde topyekn ekonomi
mizde modas gemi olan bir baka ey, ekonomik dalgalanmalarn
uygun ulusal politikalar gderek ortadan kaldrlabilecei yolunda
ki Keynesi fikirdir. Gnmz iktisatlar hala ekonominin by
me ya da klmesine geleneksel Keynesi zmleme aralarn
uygulamakta ve bu suretle ekolojik ve toplumsal gerekleri gzden
saklayan ksa vadeli salnmlar meydana getirmektedirler.
Ekonomik olaylarla ekolojik bir bak asndan ilgilenmek iin
iktisatlarn temel kavramlarn byk apta revizyona tabi tut
malar gerekecektir. Bu kavramlarn ou dar bir biimde tanm
landndan ve toplumsal ve ekolojik balamlar gznne alnmak
szn kullanldndan, artk temel olarak karlkl bir bamllk
iinde olan dnyamzdaki ekonomik faaliyetleri planlamaya uygun
dmemektedir. rnein, GSMH (Gayri Safi Milli Hasla)nn bir
milletin zenginliinin ls olduu kabul edilir, fakat parasal de
erlerle ilikili tm ekonomik faaliyetler ekonominin parasal olma-

257

yan tm ynleri bilinmedii halde GSMH'ye keyfi bir ekilde ekle


nir. Kazalar, mahkemeler ve salk bakm gibi toplumsal maliyet
ler GSMH'ya olumlu katklar olarak dahil edilir; eitim hala oun
lukla bir yatnmdan ok bir masraf olarak deerendirilir, beri yan
da evlerde yaplan i ve bu tr ilerde retilen mallar hesaba katl
maz. Her ne kadar byle bir hesaplama ynteminin elverisizlii
yaygnlkla kabul ediliyorsa da, GSMH'y retim ve zenginliin ger
ek ls olarak yeniden tanmlama ynnde hibir ciddi aba ol
mamtr.
Benzer biimde "retkenlik", "verimlilik" ve "kar" kavramlar y
lesine dar bir balamda kullanlrlar ki, tamamiyle keyfi bir hale
gelirler. irket verimlilii irketin ne kadar kar ettiiyle llr, fa
kat kamu maliyetlerinde gittike artlara neden olan bu karlarla
ilgili olarak "kimin iin verimlilik?" sorusunu sormalyz. ktisat
lar verimlilikten sz ettiklerinde onu bireysel dzeyde mi, irket
dzeyinde mi yoksa ekosistem dzeyinde mi ele almaktadrlar? Ve
rimlilik kavramnn son derece tarafgir kullanmna arpc bir r
nek, nkleer enerjinin, radyoaktif maddelerin ilenme biiminden
kayriaklanan olaanst toplumsal ve evresel maliyetlerini t
myle grmezden gelerek en etkin enerji kaynamz olduuna bizi
inandrmaya almakta olan menfaat ortaklklardr. "Verimli
lik"in bylesi arptlm bir kullanm, yalnz toplumsal ve evresel
maliyetler hakknda deil, ayn zamanda enerji maliyetinin tesin
deki siyasal gerekler hakknda da bizi yanl bilgilendiren enerji
sanayii iin tipik bir durumdur. Siyasal gleri vastasyla allm
enerji teknolojisi iin byk meblalarda para yardmlar alan
menfaat ortaklklar, ardndan dnp, gne enerjisinin "serbest"
piyasadaki dier enerji kaynaklaryla rekabet edemeyeceinden do
lay verimli olmadn sylerler.
Bu tr rnekler pek oktur. An derecede makinalam ve pet
role dayal Amerikan iftilik sistemi, gnmzde belirli bir kalori
kts iin gereken enerji miktarna gre lldnde dnyadaki
en verimsiz sistemdir. Tanna dayal endstri -ki byk lde pet
ro-kimya sanayiinin tekelindedir- olaanst karlar elde etmekte
dir. Gerekte, gezegenimizin kaynaklarn, nfusunun kk bir b-

258

lm iin tketmekten ekinmeyen Amerikan endstri sisteminin


tp.mam, topyekn ekolojik bak asndan olduka verimsiz grn
mektedir.
"Verimlilik" ile yakndan ilikili bir dier kavram, benzer bim
de arptlm olan "retkenlik"tir. retkenlik genellikle her i saa
t iin ii bana retilen kt eklinde tanmlanr. Bu nicelii ar
trmak iin fabrikalar retin srecini olabildiince otomatikletirip
makinalatrmaya ynelirler. Ne var ki, byle yaparak isizlerin sa
ysn artrp retkenliklerini sfra irtdirmi olurlar.
"retkenlik" ve "verimlilik"in yeniden tanmlanmasyla birlikte
"kar" kavramnn da gzden geirilmesi gerekecektir. zel karlar
imdi ounlukla toplumun ya da evrenin smrlmesi pahasna
elde olunmakadr. Bu maliyetlerin, kar kavramnn gerek serve
tin yaratlmasyla ilgili hale gelebilmesi iin tmyle hesaba katl
mas gerekir. Bugn retilip "karl bir biimde" satlan birok mal,
ileride israf olarak deerlendirilecek ve pahal bulunduundan sat
mayacaktr.
"Kar" kavramnn bu denli arptlm hale gelmesinin nedenle
rinden birisi, iktisatlar zel karlarla kamu maliyetleri arasndaki
banty grmezlikten gelmeye sevk eden, ekonominin yapay bir bi
imde zel sektr ve kamu sektrlerine blnmesidir. Mal ve hiz
met temininde zel ve kamu sektrlerinin nisbi rollri gnmzde
artan biimde sorgulanmakta ve gittike daha ok insan kendi ken
dilerine u soruyu sormaktadrlar: Salk hizmetlerine, yangndan
korunmaya ya da kentlerimizdeki toplu tama sistemlerine "para
dayandramayacamz" sylenip dururken, bizim gzde gdalar,
kozmetii, ilalan ve her trl enerji israf edici aletleri reten ml
timilyon dolarlk sanayileri "ihtiya" kabul etmemiz iii ne gibi bir
gereke olabilir?
Ekonomimizin yeni batan planlanmas sadece entellektel bir
grev olmakla kalmaz, deer sistemimizde kkl deiiklikler de
gerektirir. Ekonomi iin temel nemdeki servet dncesinin kendi
si, kopmaz bir biimde insani beklentilere, deerlere ve hayat tarz
larna baldr. Serveti ekolojik bir at ierisinde tanmlamak,
onun halihazr maddi birikim ile ilgili armlarn amak ve ona

259

insani zenginleme unsurunu kazandrmak anlamna gelecektir.


Bylesine bir servet fikri, "kar" ve onunla ilikili dier kavramlanr.
yansra pek fazla nicelletirne ile ykml olmayacak; ve bylece
iktisatlar artk, deerleri salt parasal terimlere bakarak deerlen
dirmeyeceklerdir. Gerekte, mevcut ekonomik sorunlanmz artk
salt parann elverili bir faaliyet sistemi salamayacan tmyle
ortaya karmtr (72}.
Deer sistemimizde zorunlu olarak yaplacak revizyonun nemli
bir yn, "i"in (work) yeniden tanmlanmas olacaktr (73}. Toplu
mumuzda i (emek}, grev ya da meslekle zdeletirilmitir; o ive
ren ve para iin yaplr; para denmeyen etkinlikler i olarak kabul
edilmez. rnein, evlerde kadnlar ve erkekler tarafndan yaplan
iler ekonomik bir deer olarak yorumlanmaz; dahas bu evlerde
yaplan i, parayla ifade edilecek olursa, Birleik Devletler'deki tm
irketlerin dedii cretler ve maalann toplam tutannn te iki
sine denktir (74). Dier yandan, paral mesleklerde i, artk ona ta
lip olan pek ok kii iin elde edilebilir olmaktan kmtr. siz kal
mak insann alnnda toplumsal bi leke tamasyla ayn anlama
gelmektedir; insanlar bu durumda kendilerinin ve dierlerinin g
zmdeki statlerini yitirirler: nk onlar alamayacak durumda
ki kiilerdir.
Ayn zamands i g sahibi olanlar da almakla pek de vn
duyamayacaklan bir i -onlan derinden yabanclatran ve tatmin
etmeyen bir i- yapmak zorundadrlar. Marx'n aka ifade ettii
gibi, bu yabanclama iilerin kendi retim aralanna sahip olma
malanndan kaynaklanr; ilerindeki uygulama hakknda konuma
haklan yoktur ve retim sreciyle herhangi bir anlaml tarzda z
deleemezler. Modem sanayi iisi bundan byle ne iine kar bir
sorumluluk duyar, ne de onunla vnr. Sonu iilik, sanat kalite
si ve ite grlen dtr. Bylelikle i deerini derin bir biimde
yitirmitir; ii asndan tek ama geimini temin etmek, iveren
iinse karlarn artrmaktr.
Kar-gd;yle birlikte sorumsuzluk ve iini sevmeme, bugn
yaplan pek ok iin yararsz ve kt olduu bir durumla sonulan
mtr. Theodore Roszak'n gl bir ekilde ifade ettii gibi:

260

Gereksiz tketim eyas ya da sava silahlan reten i, kt ve ya


rarszdr. Uydurma ihtiyalar ya da olur olmaz istekler zerine ku
rulu i kt ve yararszdr. Aldatan ya da hakimiyeti altna alan, s
mren ya da deersizletiren i kt ve yararszdr. Byle bir ii,
onu zenginletirmek ya da yeni batan ina etmek, kamulatrmak
ya da milliletirmek, onu "kltmek" ya da, adem-i merkeziletir
mek ve demokratik klmak suretiyle eski ekline dndrmek mm
kn deildir (75).

Bu durum, barnda sradan kadn ve erkeklerin, hepsi de yararl,


beceri isteyen ve asli birer i olan iftilik, balklk, toplayclk,
dokumaclk, terzilik, inaatlk, mlekilik, alk, ifaclk gibi
ok eitli faaliyetlerine yer veren geleneksel toplumlarla kesin bir
kartlk iindedir. Toplumumuzda ou insan iinden memnun de
ildir ve srekli retmeyi hayatlannn tek gayesi olarak grrler.
Bylece i aylakln zdd haline gelmekte ve ikincisine dev bir sa
nayi grnm alan ve insanlar gittike daha gereksiz tketime
kkrtan kaynak -youn ve enerji-youn makinalar -bilgisayar
oyunlar, srat motorlar ve motorlu kzaklar- tarafndan hizmet
edilmektedir.
Farkl i trlerinin konumlarna gelince; kltrmzde ilgin
bir hiyerari mevcuttur. En alt konumdaki i, en "entropik" (*), ya
ni emein maddi emaresinin en kolay ortadan kalkt bir itir. Bu
tekrar tekrar kalc bir emare brakmakszn yaplmak zorunda
olan bir itir: Hazr yiyecekler piirmek, hemen ardndan yine kirle
necek koca fabrika zeminlerini temizlemek, imenleri bimek gibi.
Toplumumuzda her ne kadar onlar gndelik varlmz iin temel
olsalar da tm sanayi kltrnde olduu gibi byk lde entro
pik ii ieren -ev ii, hizmetler, tarm gibi- faaliyetlere en dk de
er biilmi ve en dk pay ayrlmtr (76). Bu tr faaliyetleri, ge
nel olarak aznlk gruplarla kadnlat yapmaktadr. Yksek statl
iler gkdelenler, spersonik uaklar, uzay roketleri, nkleer sava
balklar ve yksek teknolojinin tm dier rnleri gibi gzde
rnler reten ilerdir. Yksek statler aynca, ne kadar can skc
(*) Entropi dzen bozukluunun bir lsdr; bk. Bl. 2.

261

olursa olsun, yksek teknolojiyle balantl idari ilerin tmne ba


larun durumdadr.
Bu i hiyerarisi manevi geleneklerle taban tabana zttr. Bu ge
leneklerde yksek-entropili iler son derece deerli olup gnlk ma
nevi pratiklerde nemli bir rol oynarlar. Budist rahipler meditas
yonla ilgili etkinliklerin alk, bahvanlk ve ev temizleme ksm
n zerlerine alrlar. Hristiyan rahip ve rahibeleri ise gemiten ge
len bir takm hemirelik ve br hizmetlerle ilgili bir gelenee sa
hiptirler. yle grnyor ki, bu geleneklerdeki entropik ie ayarl
yksek manevi deerler, derin bir ekolojik bilinten hareket eder
ler. Bkp usanmadan hep yaplmas gerekeni yapmak gelime ve
k, doum ve lmn doal evrimlerini tanmamza yardm
eder ve bylece dinamik bir evren dzeni ortaya kar. Terimin kk
anlamnn aydnlatt gibi, "olaan" (ordinary) i, doal evremizde
kavradmz dzenle (order) uyum iinde olan itir.
Byle bir ekolojik bilin en yce deerin "olaan-d" bir ey, do
al dzene aykn bir ey yaratan ile ilikili olduu kltrmzden
yitip gitmitir. Bu ba tac edilen iin imdi, doal ve toplumsal ev
reye an derecede zararl teknolojiler ve kurumlar yaratmas ar
tc olmas gerektir. u halde ihtiyacmz olan ey, i kavram ve
pratiini gzden geirmektir. yle ki, o, bireysel ii iin anlaml ve
yapc, toplum iin yararl olsun ve ekosistemin ahenkli dzeninin
bir paras haline gelsin. imizi bu tarzda yeniden organize etmek
ve uygulamak iin, onun manevi zn tekrar ele geirmeye al
malyz.
Temel ekonomik kavram ve teorilerimizin gzden geirilmesi y
lesine kktenci olacaktr ki, ortaya kan sorun bir sosyal bilim ola
rak iktisadn kendisi de olsa gz yumulmayacaktr. Geri eitli
eletiriciler ekonominin sonunun gelmekte olduunu syledilerse
de, inanyorum ki, en yararl yaklam iktisad iktisat olmas hase
biyle terketmek deil, imdilerde modas gemi bir bilimsel model
olarak Kartezyen paradigmaya derinden balanm olan mevcut
ekonomik dncenin atsna dikkatleri evirmektir. Bu Kartez
yen at snrl mikro-ekonomik analizlerde yararl olmaya devam
edebilir, fakat kesinlikle deitirilmesi ve gelitirmesi gerekmekte-

262

dir. Yeni teori ya da modeller dizisinin biyoloji, psikoloji, siyaset fel


sefesi ve beeri bilginin dier eitli dallarn, bu arada daha geni
bir ekolojik at altndaki ekonomiyi btnletirecek bir sistemler
yaklamn iermesi szkonusudur. Byle bir atnn ana izgileri
daha imdiden iktisat diye yaftalanmay ya da herhangi bir uzla
msal, dar biimde tanmlanm akademik disiplinle ilikili olmay
reddeden ok sayda insan tarafndan paylalmaktadr (77). Onla
rn yaklamlar bilimselliklerini korumakla birlikte Descartes
Newtoncu bilim imajn fersah fersah geride brakmaktadr. Bu
yaklamn deneysel temeli, yalnzca ekolojik verileri, toplumsal ve
siyasal olgular, psikolojik fenomenleri ihtiva etmekle kalmaz, ayn
zamanda kltrel deerlere de ak bir referansta bulunur. Byle
bir temelden kalkan bu tr bilim adamlar ekonomik olaylarn ger
eki ve gvenli modellerini ina edeceklerdir.
Gelecekteki ekonomik dncede insani tavrlara, deerlere ve
hayat tarzlarna yaplan ak gnderme, bu yeni bilimi derinden
hmanistik klacaktr. O insani istekler ve gizli glerle ilgilenecek
ve onlar topyekn ekosistemin temelinde yatan matriks iinde b
tnletirecektir. Byle bir yaklam gnmz bilimindeki abalarn
tmn kucaklayacak ve nihai doas bakmndan ayn zamanda
hem bilimsel hem de manevi olacaktr.

263

8. BYMENN KARANLIK YANI

Mekanistik Kartezyen dnya anlay btn bilimlerimiz ve Ba


tl dnme tarzmzn geneli zerinde gl bir etki yapt. Kar
mak fenomenleri temel yap talarna indirgeme ve mekanizmala
ra karlkl etkileimleri asndan bakma yntemi kltrmze
ylesine derinden kk sald ki, bu yntem ounlukla bilimsel yn
temin kendisiyle zdeletirildi. Klasik bilimin ats ierisine sa
dnlamayan gr, kavram ya da fikirler ciddiye alnmam ve hor
grlmtr, tabii eer alaya alnmamsa. ndirgemeci bilim ze
rindeki bu ezici vurgunun bir sonucu olarak kltrmz devaml
surette paralara blnr hale gelmi ve temelden salksz tekno
lojiler, kurumlar ve hayat tarzlar retmitir.
Paral bir dnya grnn ayn zamanda salksz da olaca
"salk" ile "btnlk" arasndaki yakn bant gznne alndn
da artc olmaktan kar. "Hale", "heal" ve "holy'' szckleri ka
dar "health" (salk) ve "whole" (btnlk) szckleri de eski ngi
lizcede salam, tam ve salkl anlamna gelen hal kknden gelir.
Gerekten de, salk duygusu, organizmann eitli geleri arasn
daki ve organizmayla evresi arasndaki bir denge duygusunu, fi
ziksel, psikolojik ve ruhsal btnlk duygusunu ierir. Btnlk ve
dengenin. bu anlam kltrmzde yitirilmitir. Bu dnya gr
nn temeli olan her yan istila etmi ve tek-yanl,duyumcul ve
"yang-ynelimli" deer sistemine sahip paral ve mekanistik dnya

265

gr, derin bir kltrel dengesizlie yol am ve saysz marazi


semptomlar dourmutur.
An teknolojik byme, hayatn fiziksel ve ruhsal olarak sa
lkszlat bir evre yaratt. Kirli hava, sinir bozucu grlt, tra
fik tkankl, kimyasal kirleticiler,.radyasyon tehlikeleri ve fizik
sel ve psikolojik stresin pek ok baka kaynaklan oumuzun gn
lk hayatnn bir paras oldu. Bu ok-katl salk tehditleri tekno
lojik ilerlemenin arzi yan-rnlerinden-ibt deildir; onlar by
me ve yaylmay tek ama edinmi bir ekonomik sistemin btnne
ilikin tezahrlerdir.
Gzmzle grp duyularmzla hissettiimiz salk tehditlerine
ek olarak ok daha byk lekli, hem mekAn hem de zamanda bizi
etkileyecekleri iin daha tehlikeli olabilecek baka tehditler de var
dr. nsan teknolojisi, doal evremizi ayakta tutan, varoluumuzun
kendisine dayand ekolojik srelerin iddetle dengesini bozup
kertmektedir. Yakn zamanlara kadar hemen tamamen bilinmeden
kalan en ciddi tehditlerden biri, zehirli kimyasal atklar tarafndan
su ve havann kirletilmesidir. Amerikan halk ancak Ak Kanal fa
cias gazetelerin ba sayfasnda boy gsterince yllardr biriken
kimyasal atklarn ne gibi tehlikelere yol aabileceinin farkna
varmaya balad. Ak Kanal, uzun yllar zehirli kimyasal atklar
iin bir plk olarak kullanlm olan New York'ta Niagara ala
yannn yerlemeye elverili bir arazisinde terkedilmi bir su hen
deiydi. Szkonusu hendekteki kimyasal zehirler evrenin su varl
n kirletiyor, yakn tarlalara szyor; yksek oranda ku glerine
neden oluyor ve karacier ve bbrek basan ile solunum rahatszlk
larnn yansra bu blgede yaayanlar arasnda kanserin envai tr
lsn meydana getiren zehirli gazlar yayyordu. Sonunda olay
New York Eyaleti tarafndan akland ve blge boaltld.
Ak Kanalnn yks ilk kez, daha sonralan Birleik Devletle
rin drt bir yanndaki tehlikeli atk plklerini denetlemeyi srd
ren Niagara Gazette' nin muhabiri Michael Brown tarafndan bir
araya getirildi ( 1). Brown'n geni kapsaml aratrmalar unu or
taya kard ki, Ak Kanal ileriki yllarda patlamaya hazr pek ok
benzer faciann yalnzca ilki olup milyonlarca Amerikalnn sal-

266

n ciddi biimde etkileyecek boyuttadr. Birleik Devletler evre


Koruma Dairesi 1979 ylnda tehlikeli maddelerin depoland ya
da gml olduu bilinen yerlerin saysnn 50.000'den daha fazla
olduunu ve bunlarn yzde 7'sinden daha aznda gerekli tedbirle
rin aldn aklad (2).
Bu akl almaz miktarlardaki tehlikeli kimyasal atklar, teknolo
jik ve ekonomik bymenin birleik etkilerinin bir sonucudur. Ya
ylma, karlan artrma ve "retkenlii" ykseltmekten baka bir ey
dnmeyen Birleik Devletler ve br sanayilemi lkeler marji
nal faydaya sahip rnlerin miktarlarn srekli artrarak kullanp
atmaya zendirilen rakip tketici toplumlar yarattlar. Kimyasal
maddeler, sentetik iplikler, plastikler, ilalar ve bcek zehirleri gibi
mallan retmek iin ou son derece karmak kimyasal maddelere
baml kaynak-youn teknolojiler gelitirildi; retim ve tketim
arttka imalat srecinin kanlmaz yan rnleri olan kimyasal
atklar da ayn ekilde art gsterdi. Yllk tehlikeli atk miktar
son on ylda 10 milyon tondan 35 milyon tona frlarken, Birleik
Devletler her yl pek ou eskisinden daha karmak ve insan orga
nizmasna daha yabanc bin tane yeni kimyasal bileik retmekte
dir.
retim ve tketim hzla artarken, istenmeyen yan rnlerin s
tesinden gelecek uygun teknolojiler gelitirilmemitir. Bu
ihmalkarln nedeni olduka basitti: tketim maddelerinin gerek
siz retimi imalatlar iin olduka karl iken, uygun retim ve ar
tklarn yeniden devreye sokulmas pek karl bir i deildi. Uzun
yllardan beri, kimya sanayii atklarn gerekli nlemler almadan
topraa boaltm ve bu sorumsuzca uygulama, 1980'li yllarn en
ciddi evresel tehditlerinden biri haline gelen binlerce tehlikeli kim
yasal plk, baka deyile "zehir saan saatli bomba"yla sonulan
mtr.
retim yntemlerinin acmasz sonularyla burun buruna gelen
kimya sanayii, tipik olarak az birlii etmiesine ayn tepkiyi gs
terdi. Brown'n olaydan sonraki durumu gzler nne serdii gibi,
kimya irketleri retim (imalat) ilemlerinin ve ortaya kan kim
yasal atklarn tehlikelerini rtbas etmeye altlar, kazalar gizle-

267

yip her trl soruturmadan kurtulmak iin siyasetilere baskda


bulundular. Fakat ksmen Ak Kanal faciasna bal olarak kamu
oyunda arpc bir bilinlenme balad. Fabrikatrler kimyasal
maddeler olmadan hayatn yaanmaz hale geleceini aldatc rek
lam kampanyalanyla ilan ederlerken, gittike daha ok insan artk
kimya sanayinin hayat verici olmak yerine hayat yok edici hale
geldiinin farkna varmakta. Kamuoyunun, tpk imdilerde eitli
Avrupa lkelerinde yapld gibi, ilemden geirilen ve yeniden
kullanlr hale getirilen atk rnler konusunda uygun teknolojiler
gelitirilmesi iin sanayi zerinde giderek artan bir bask yapaca
n bekleyebiliriz. Nihayet kimyasal atklann yaratt sorunlar an
cak, reticiler ve tketiciler olarak tutumlanmzda kkten deiik-
likler yaparak tehlikeli maddelerin retimini en aza indirebilirsek
nlenebilir.
An tketim ve yksek teknoloji konusundaki saplantmz kor
kun miktarlarda atklara neden olmakla kalmaz, akl almaz mik
tarlarda enerji de gerektirir. retim srelerinde kullandmz
enerjinin ou fosil yaktlanndan elde edilen yenilenmeyen trden
enerjilerdir ve bu doal kaynaklarn azalmasyla enerjinin kendisi
kt ve pahal hale gelir. Mevcut retim dzeylerini koruma, hatta
artrma hevesindeki nyann sanayilemi lkeleri ellerinde bulu
nan fosil yakt kaynaklann canavarca tketiyorlar. Bu enerji re
timi sreleri, nceden grlmeyen ekolojik dengesizlik ve insani
aclara neden olma potansiyeline sahiptir.
Petroln an tketimi byk miktarlarda petroln denize d
kld gemi kazalarna, tanker trafiinin skmasu;a neden oldu.
Denizlere dklen bu petroller Avrupa'nn o gzelim ky ve kum
sallarn kirletmekle kalmad, ayn zamanda ha.la ok az farkna
vanlm bulunan ekolojik tehditler de yaratt. Kmrden elektrik
elde edilmesi ise, petrolden enerji retmekten daha tehlikeli ve da
ha kirleticidir. Yeralt madencilii maden ocanda alanlann
salna bir yn zarar vermekte, madenin stn kazarak kmr
karma yntemi ise besbelli evre sorunlan yaratmaktadr. Zira
maden iletmeleri genel olarak bir yerde kmr bittikten sonra ge
riye harabeye dnm koca araziler brakp ekip gitmektedirler.

268

Hem evre iin, hem de iisan sal iin en byk zararsa km


rn yaklmasndan kaynaklanr. Kmrle alan fabrikalar o
zehirli ya da kanser yapc olarak bilinen byk miktarlarda du
man, kl, gaz ve eitli organik bileikleri dan pskrtr. Bu gaz
lann en tehlikelisi akcierlere son derece zararl olan slfr diok
sittir. Kmrn yaklmasyla ortaya kan bir dier kirletici madde,
otomobil egzosundan karak havay kirleten nitrojen oksittir. K
mrle alan bir fabrika yalnz bana birka yzbin araba kadar
nitrojen oksit pskrtebilir.
Kmrle alan fabrikalardan kan slfr ve nitrojen oksitler
fabrikalann civannda yaayan halkn salna zarar vermekle kal
maz, hava kirlenmesinin en sinsi ve btnyle grnmez biimle
rinden birini, asit yamurunu meydana getirir (3). Elektrik santral
lannn kustu gazlar havada oksijen ve su buhan ile kanp bir
dizi kimyasal reaksiyonlardan geerek slfrik ve nitrik asitlere d
nr. Bu asitler atmosferdeki eitli slfrik ve nitrik toplanma
noktalannda bir araya gelinceye dein rzgar tarafndan tanr ve
yeryzne asit yamuru ya da asit kan olarak geri dner. Birleik
Amerika'nn kuzeydou eyaletlerinin dousu, Kanada'nn dousu
ve skandinavya'nn gneyi bu tip kirlenmeden epeyce etkilenmi
tir. Asit yamuru gllere dt zaman balk, bcek, bitki ve dier
yaam biimlerini ldrmektedir; sonunda, asiditeden tamamen
mahvolan gller artk asitten temizlenemez duruma gelmektedir.
Kanada ve skandinavya'dak.i binlerce gl ya mahvolmu ya da ol
mak zeredir; binlerce yldr geliimini srdren hayatn btn do
kular hzla yok olmaktadr.
Sorunun znde her zamanki gibi ekolojik ksa-grllk ve
yaygn agzllk yatmaktadr. Asit yamuruna neden olan kirleti
cileri azaltacak teknolojiler gelitirilmitir elitirilmesine ama, k
mr iletmelerinin sahibi olan irketler evrenin dzenlenmesine
btn gayretleriyle kar kmaktadrlar ve kendilerinin denetlen
mesini engelleyecek siyasal gce sahiptirler. Bu nedenle Amerikan
kamu kesimi irketleri, byk miktarlarda kimyasal kirleticileri
rzgara brakmaya devam eden ve 1990'larda Birleik Devletler'de
ki slfr boaltmnn yzde BO'inin kayna durumuna gelmesi

269

beklenen Orta Amerika'daki eski kmrle alan fabrikalara konu


lan boaltm standartlann gevetmeleri iin evre Koruma Bro
su'na bask yaptlar. Bu iler, kimyasal atklan tehlikeli bir hale
getiren ayn sorumsuz tutumun eseridir. Endstrilerimiz, kirletici
atk retimlerini etkisiz hale getirmekten ok, snrl bir ekosistem
de byle bir "baka yer"in hi bulunmadn dnmeksizin baka
yere boaltmakla yetinmektedir.
1970'lerde dnya, fosil yaktlannn dnya apnda kt olduu
nun iddetle farkna varmaya balad ve grnrdeki bu alldk
enerji kaynaklannn kanlmaz tkeniiyle beraber nde gelen sa
nayilemi lkeler alternatif bir enerji kayna olarak nkleer ener
ji iin gayretli bir kampanyaya giritiler. Enerji bunalmnn nasl
zlecei hakkndaki tartma, ounlukla petrol, kmr ve
ist'ten elde edilmi petrolden retilen enerjiyle karlatnldnda
nkleer enerjinin maliyetleri ve tehlikeleri zerinde odaklamakta
dr. Hkmet, zel irket iktisatlan ve dier enerji sanayii temsil
cileri tarafndan ileri srlen tezler, ou kez keskin bir ekilde iki
yola aynlmaktadr. Bol, yenilenebilir, deerce istikrarl ve evresel
bakmdan zararsz tek enerji kayna olan gne enerjisinin, tersi
ne bir sr kant ortadayken "ekonomik" ve "uygulanabilir olma
dklar" sylenmi (4) ve daha ok enerjiye ihtiya duyulduu sorgu
sual edilmeden kabul edilmitir.
"Enerji bunahm"na ilikin herhangi bir gereki' tartma bu
gnknden daha kapsaml bir perspektiften yola kmak zorunda
dr; mevcut enerji ann kkenlerini ve bunlann bugn yzyze
geldiimiz br kritik sorunlarla balantlann hesaba katan bir
perspektif olmaldr bu. Byle bir perspektif ilkin paradoksal gibi
duran u ifadeyi aklar: Enerji bunalmnn stesinden gelmek iin
ihtiyacmz olan ey, daha fazla deil, daha az enerjidir.Srekli
biimde artmakta olan enerji ihtiyalarmz, ekonomik ve teknolojik
sistemlerimizin geneldeki genilemesinin sonucudur; onlar doal
kaynaklanmz tketen ve bireysel ve toplumsal adan marazile
memize yol aan farkllamam byme modellerince ynetilmek
tedir. Buna gre enerji, toplumsal ve ekolojik dengenin anlaml bir
parametresi durumundadr. Halihazr dengesiz' durumumuzda bu,

270

sorunlarmza zm getirmek bir yana onlan daha da ktletire


cektir. O mineral ve metallerin, ormanlar ve balklarn tkeniini
hzlandrmakla kalmayacak, ayn zamanda daha fazla kirlenme,
daha fazla kimyasal zehirleyici, daha fazla toplumsal adaletsizlik,
daha ok kanser ve daha fazla su anlamna gelecektir. Mevcut ok
katl bunalmmz altetmek iin muhta olduumuz ey, daha fazla
enerji deil, tam tersine deer, tutum ve hayat tarzlarmzda yapa
camz derin bir deiikliktir.
Bir kez bu temel gerekler kavrand m, u aklk kazanr ki,
bir enerji kayna olarak nkleer enerji kullanm tam bir lgnlk
tr. Nkleer enerji kullanm, binlerce yllk doal evremizi kirlet
mekle yetinmeyip btn insan trn yok etmekle tehdit ederek,
evremizi halen eitli derecelerde harap eden kmrden elde edi
len (termik) enerjinin byk-lekli ekolojik etkilerini geride brak
maktadr. Nkleer g, en yksek patolojik dzeylere ulam k!:!n
dini-kantlama ve (doa zerinde) denetim saplants tarafndan y
netilen kontrolden km bir teknolojinin en an halini gstermek
tedir.
Nkleer enerjiyi bu terimlerle tanmlarken hem nkleer silahla
r hem de reaktrleri kastetmekteyim. Bu iki uygulama tarznn
birbirinden kopartlamayaca olgusu, nkleer teknolojinin tabia
tnda bulunan bir zelliktir. "Nkleer g" teriminin kendisi, birbi
rine balantl iki anlam ifade eder. "G" (power) teknik anlamda
sadece "enerji kayna" demek deildir, ayn zamanda "bakalar
zerinde denetim ya da bask kurulmas" gibi daha genel bir anla
ma da sahiptir. Nkleer enerji rneinde bu iki g tr kopartla
maz biimde birbirine baldr ve her ikisi de bugn ayakta kalma
mzn ve refahmzn en byk tehdidi durumundadrlar.
Geen yirmi yl boyunca Birleik Devletler Savunma Bakanl
ve askeri endstrisi, askeri harcamalarda dzenli artlar onaylat
mak amacyla ulusal savunma hakknda halk arasnda bir dizi his
teri yaratmay baard. Bu suretle askeri analistler, Ruslarn Birle
ik Devletler'i getii yolunda bir silahlanma yar miti icad ettiler.
Gerekteyse ta balangcndan bugne bu lgnca yarta Sovyetler
Birlii'ne nclk eden Birleik Devletler olmutur. Daniel Ellsberg

271

Amerikan ordusunun 1950 ila 1960'lann balannda stratejik nk


leer silahlar bakmndan Ruslara ok stn olduklann bildiini,
mevcut tasnif edilmi enformasyonu kullanmak suretiyle inandnc
bir biimde gstermitir (5). Bu stnle dayal Amerikan planlan
nkleer silahlar ilk kullanan, baka deyile nkleer bir sava ba
latan taraf olmay amalam ve baz Amerikan bakanlan, tm
kamu oyundan gizlenen nkleer tehlikeleri aklamlardr.
Sovyetler Birlii muazzam bir nkleer kuvvet toparlamaya al
rken, Pentagon da Ruslann bu yarta nde olduklanna inanma
lan iin Amerikan halknn beynini ykamaya devam etmektedir.
Gerekte bir g dengesi vardr imdi; silah donanm bakmndan
denklik, mevcut durumun iyi bir tasviridir. Pentagon'un hakikat
olduundan baka gstermesinin nedeni, onun Birleik Devletleri
bir zamanlar yapt nkleer tehditleri yine yapacak gce eritire
cek Amerikan ordusunun 1945'lerden 1965'lere dein sren stn
ln yeniden ele geirmek istemesidir.
Resmi ekliyle Amerikan nkleer siyaseti bir caydrma siyaseti
deildir; tam tersine halihazr Amerikan nkleer silah stokuna ve
projesi yaplm yeni silahlara daha yakndan bir bak, Penta
gon'un imdiki planlarnn hi te caydrmay hedeflemediini ortaya
koyar. Tek amalar Sovyetler Birlii'ne kar nkleer bir ilk vuru
la imhay gerekletirmektir. Amerikan caydnc gc hakknda bir
fikir edinmek iin nkleer denizaltlanmz dnmek yeterlidir.
Bakan Jimmy Carter'n szleriyle, "Grece tahrip edilemeyen Po
seidon denizaltlanmzdan yalnzca biri, -ki, denizalt, uak ve ara
zide kullanlan gdml mermilerimizin toplam nkleer gcnn
yaklak yzde ikisinden daha azdr bunlar- her karmza kacak
byk ve orta byklkteki bir Sovyet kentini tahrip etmeye yete
cek miktarda roket tamaktadr. Caydnclmz kar konulamaz
gtedir" (6). Bu denizaltlann te ikisi fiilen tahrip edilmesinin
imkansz olduu denizlerde bulunmaktadr. Sovyetler Birlii, b
tn nkleer gcn Birleik Devletler'e kar harcasa bile, tek bir
Amerikan denizalts Sovyet kentlerinden herhangi birini tahrip
edebilecek gtedir. Bu durumda Birleik Devletler her an, herhan
gi bir Rus kentini fazlasyla tahrip etme gcne sahiptir. Bu ger-

272

eklere ramen grnen odur ki, silahlanma yanndaki mevcut ar


tn caydnclk.la hibir alakas yoktur.
Amerikan askeri tasanmclan imdilerde, hedeflerini 6.000 mil
uzaklkta milimi milimine vurabilen yepyeni Cruise ve MX fzele
ri gibi son derece hassas silahlar gelitirmektedirler. Bu silahlann
hedefi ise, herhangi bir dman fzesini silosu iinde atelenmeden
yok etmektir; baka deyile, bu silahlar bir nkleer ilk-vuruta kul
lanlacaktr. Lazer-gdml roketlerin bo silolan hedef almas hi
bir anlam tamayacana gre kesinlikle savunma silahlan olarak
kabul edilemezler; onlar aka saldn silahlandr. Bu sonuca varan
nkleer silah yar ile ilgili en ayrntl incelemelerden birisi, ken
disi bir zamanlar Amerika'nn en byk silah reticisi Lockhead
irketinde alm bir havaclk mhendisi olan Robert Aldridge ta
rafndan tarafndan yaynland (7). Aldridge onalt yldr Birleik
Devletler deniz kuvvetleri tarafndan satn alnan denizaltlardan
frlatlan balistik fzelerin dizaynna yardmc oluyordu, fakat
Amerikan nkleer siyasetinde misillemeden ilk vurua doru bir
deiimi farkeder etmez 1973'te Lockhead'deki iinden istifa etti.
Bir mhendis olarak zerinde alm olduklar programlarn bil
dirilen amalanyla bu programlarn gerek dizaynlar arasndaki
ak tezadn farkna vard. O gnden sonra Aldridge farkettii eili
min srdn, hatta hzlandn grd. Amerikan askeri siyaseti
ne ilikin derin alakas onu, u szcklerle biten ayrntl bir rapor
yazmaya sevketti:
stemeyerek de olsa belirtmeliyim ki, Birleik Devletler imdi ak
farkla ndedir ve hzla -1980'lerin ortalannda yerletirilmeye bala
nacak olan- bir ilk-vuru gcne yaklamaktadr. Beri yanda Sov
yetler Birlii iki numara olmak iin mcadele eder grnmektedir.
S.S.C.B.'nin eer olursa, bu yzyln sonundan nceki bir ilk-vuruu
boa kartmaya yetecek kombine roket ldrcl, denizalt avc
gemisi sava potansiyeli, balistik fze savunmas ya da uzay sava
teknolojisine sahip olduuna ilikin hi bir kant mevcut deildir (8).

Ellsberg'inki gibi bu inceleme de aka gsteriyor ki, askeri amal


yeni silahlar, Pentagon'un bizi inandrmak istediinin tersine artk
Amerika'nn ulusal gvenliini artrmamakta, tam aksine nkleer

273

sava olasl ilave her silahla artmaktadr.


Ellsberg'e gre daha 1960-61 arasnda dnyann herhangi bir
yerinde Ruslarla herhangi bir dorudan askeri karlama duru
munda Sovyetler Birlii'ne kar gelitirilmi bir nkleer ilk-vuru
un planlan mevcuttu. Bu, kimi mahalli atmalarda dorudan
Ruslara ynelecek tek ve kanlmaz Amerikan yantyd. Bu tr
planlarn Pentagon'da hala yaplmaya devam ettiinden emin ola
biliriz. Eer doruysa, bu u anlama gelir: Orta Dou'da, Afrika'da
ya da dnyann herhangi bir yerindeki baz mahalli atmalara
tepki olarak Savunma Bakanl, ilk atmalarn ardndan yanm
milyar insann lecei topyekn bir nkleer sava balatmaya ni
yetlidir. Tm sava otuz ila altm dakika ierisinde bitecek ve he
men hemen hibir canl kalmayacaktr. Baka ifadeyle, Pentagon,
ou baka trlerle birlikte insanolunu da yok etmenin planlarn
yapmaktadr. Bu kavram Savunma Bakanl'nda "karlkl olarak
gvencelenmi ykm" olarak bilinmektedir; bu kavramn ngilizce
ba harfleri ok anlaml biimde MAD (*) (lgn) eklinde ortaya
kmaktadr.
Bu nkleer lgnln psikolojik arkaplan, ataerkil kltrn ti
pik gstergeleri olan kendini kantlama, denetim ve g, an reka
bet zerindeki vurgu ve "kazanma" saplantsdr. nsanlk tarihi bo
yunca insanlarca yaplagelen saldrgan tehditler, imdilerde iddet
ve ykci potansiyel bakmndan sanki hibir nemli fark yokmu gi
bi, nkleer silahlarla yaplmaktadr. Nkleer silahlar bu nedenle,
artk yararlln yitirmi eski bir paradigmaya tutunan insanlann
en trajik rneidir.
Gnmzde nkleer bir atmann patlak vermesi artk yalnz
ca Birleik Devletler ile Sovyetler Birlii'ne bal birey deildir.
Amerikan nkleer teknolojisi -onunla birlikte nkleer bombalar
yapmakta kullanlan hammaddeler- btn dnyaya ihra edilmi
durumdadr. Sadece on veya yirmi poundluk plutonyum bir atom
bombas yapmaya yeterlidir ve her nkleer reaktr ylda yirmi ila
elli atom bombasna yetecek drt ila beyz poundluk plutonyum
(*) MAD, Mutually Assured Destruction. (ev.)

274

retmektedir. Plutonyum sayesinde reaktr teknolojisi ve silah tek


nolojisi ekip kartlamaz biimde birbirine baml hale gelmekte
dir.
Nkleen teknoloji imdilerde nc Dnya lkelerine aktanl
maktadr. Bu aktarmann amac nc Dnya lkelerinin enerji
ihtiyalann karlamak deil, okuluslu irketlerin mmkn oldu
u kadar abuk bir ekilde bu lkelerin doal kaynaklann tket
mesidir. Bununla birlikte nc Dnya lkelerindeki politikaclar
nkleer teknolojiyi ou kez dn bayramla karlamlardr. Ha
lihazr Amerikan reaktr teknolojisi satlan garanti etmektedir ki,
yzyln sonlarnda dzinelerce lke kendi bombalann retecek
nkleer malzemeye sahip olacaktr ve biz bu lkelerden yalnz
Amerikan teknolojisini edinmelerini deil, Amerikan davran ka
lplann kopya etmelerini ve nkleer glerini saldrgan tehditlerde
bulunmak zere kullanmalann da bekliyoruz.
Nkleer sava araclyla topyekn imha potansiyeli, nkleer
gcn en byk evresel tehdidini oluturmaktadr. Biz eer nkle
er bir savaa engel olamazsak, tm dier evresel kayglanmz ta
mamen akademik (bir sorun olarak) kalacaktr. Nkleer bir katli
am olmadan bile nkleer gcn evre zerindeki etkisi, teknoloji
mizin tm dier tehlikelerini fersah fersah gemektedir. Atom ener
jisinin szde barl kullanmnn balangcnda nkleer gcn
ucuz, temiz ve gvenli olduu iddia edilmiti. Zamanla bunlarn
hibirinin yle iddia edildii gibi olmadn zlerek renmi bu
lunmaktayz. Nkleer enerji fabrikalannn kurulup iletilmesi ka
muoyu protestolannn nkleer sanayiye zorla kabul ettirdii gven
lik nlemleri nedeniyle gitgide daha masrafl hale gelmekte, nkle
er kazalar yzbinlerce insann salk ve gvenliini tehlikeye atmakta
ve radyoaktif maddeler srekli !:iimde evremizi kirletmektedir.
Nkleer enerjinin sala olan zararlan ekolojik niteliktedir ve
hem mekan hem de zaman bakmndan byk apl etkiler yap
maktadr. Nkleer enerji reten fabrikalar ve askeri tesisler evre
yi kirleten radyoaktif maddeler salvermekte, bylece insanlar da
dahil btn canl organizmalan etkilemektedir. Etkiler direkt de
il, tedrici olmaktadr ve zaman boyunca daha tehlikeli dzeylere
ykselmektedir. Bu maddeler insan organizmasnda pek ok orta ve

275

uzun vadeli etkilerle onun i (internal) evresini de kirletmektedir.


On ila krk yl sonrasnda kanser gelime eilimi gstermekte ve
genetik bozukluklar gelecek nesillerde de gzkebilmektedir.
Bilim adamlan ve mhendisler ounlukla ksmen ekolojik kav
ramlarla ilgili byk glk karan bilim ve teknolojimiz nedeniy
le nkleer gcn tehlikelerini tmyle kavrayamamaktadrlar. Bir
baka neden ise nkleer teknolojinin olaanst karmakldr.
Bu teknolojinin gelitirilmesinden ve uygulamalannd3:n sorumlu
olan insanlar-fizikiler, mhendisler, iktisatlar, politikaclar ve
generaller- paral bir yaklam benimsemi olup her grup dar bir
biimde tanmlanm kendi sorunlanyla ilgilenmektedir. Onlar o
u kez bu sorunlann birbirleriyle ilikisinin nasl kurulacan ve
onlann topyekn ekosistem zerinde nasl bir total etki meydana
getireceini bilmemektedirler. Aynca, ou nkleer bilim adamlar
ve mhendisler derin bir kar atmasndan muzdariptirler. Her
iki grup ta byk nfuz salayan askeri ya da nkleer endstri ta
rafndan istihdam edilmitir. Sonu olarak nkleer gcn zararlar
nn kapsaml bir dkmn sunan uzmanlar, sadece askeri-endst
riyel kompleksten bamsz olan ve kapsaml bir ekolojik bak a
sn benimseyenlerdir. Bunlarn tmnn anti-nkleer hareket
iinde bulunma eiliminde olmalar artc deildir (9).
Nkleer gten enerji elde etme srecinde, hem nkleer endst
ride alanlar hem de btn doal evre, "yakt evrimi"nin her
aamasnda radyoaktif maddelerle kirlenmektedir. Szkonusu ev
rim uranyumun topraktan kartlmas, ilenmesi ve zenginletiril
mesiyle balar, yakt ubuklarnn imal edilmesi, reaktrn al
mas ve bakmnn yaplmas ile devam eder, nihayet elde edilmesi
ve depolanmas ya da nkleer artklann tekrar ilenmesi ile sona
erer. Bu srecin her admnda evreye kaan radyoaktif maddeler,
vcut hcrelerini tahrip ve cilde nfuz eden yksek derecede enerji
ykl paracklar -alfa paracklar(*) elektronlar ya da fotonlar
yaymaktadrlar. Radyoaktif maddeler ayrca yiyecek ve sularn kir
lenmesiyle vcuda girerek orada da zarar vermeye devam edebilir
ler.
(*) Alfa paracktan iki proton ve iki ntronun bileikleridir.

276

Radyoaktivitenin sala zararlar szkonusu edilmiken unu


da kaydetmek nemlidir ki, nkleer sanayinin bizi inandrmak iste
diinin aksine radyasyon hi bir dzeyde "gvenli" deildir. Tp bi
limciler imdilerde genellikle radyasyonun zararsz denilebilecek
asgari eiine ilikin en ufak bir kant bulunmad noktasnda an
lama iindedirler (10). Hatta radyasyonun en ufak miktarlar bile
genlerin mutasyonuna ve gen bozuklklarna neden olabilmektedir.
Gnlk hayatmzda srekli olarak milyonlarca yldr yeryzne
vurmu olan ve ayn zamanda kayalarda ve sularda, bitki ve hay
vanlarda mevcut olan doal kaynaklardan yansyan dk-dzeyli
gizli radyasyona maruz kalrz. Bu doal radyasyondan kaynakla
nan tehlikeler kanlmazdr, fakat onlan artrmak salmzla ku
mar oynamak anlamna gelir.
Bir reaktrde vuku bulan nkleer tepkime fizyon olarak bilinir.
Bu, uranyum ekirdeinin s ve bir ya da iki serbest ntron ilave
siyle ounu radyoaktif maddelerin oluturduu paralara aynt
bir ilemdir. Bu ntronlar paralanan ve ardndan zincirleme bir
reaksiyona giren dier nkleer ekirdekler tarafndan zmlenirler.
Bir atom bombasnda bu zincirleme reaksiyon bir patlamayla son
bulur, fakat reaktrde, serbest ntronlarn bazlarn zmleyen
kontrol .ubuklannn yardmyla denetlenir. Bu ekilde fizyon oran
ayarlanm olur. Fizyon ilemi suyu kaynatmak amacyla kullan
lan olaanst miktarlarda sy aa karr. Aa kan buhar,
elektrik reten bir trbini ahtnr. Ksaca, nkleer bir reaktr su
yu kaynatmak iin hayli karmak, masrafl ve fazlasyla tehlikeli
bir aygttr.
Askeri olsun olmasn nkleer teknolojinin tm aamalarnda
iin iine kanan insan faktr kanlmaz kazalara neden olur. Bu
kazalar yksek lde kirletici radyoaktif maddelerin evreye sz
masna yol aar. En kt ihtimallerden birisi, btn erimi uran
yum kitlesinin reaktrn iindekilerle birlikte yanaca ve belki de
lmcl radyoaktif maddelerin yeryzne boalaca bir enerji pat
lamasyla sonulanacak nkleer bir reaktrn erimesi olaydr.
Byle bir reaktr erimesinin etkileri atom bombasnn yapaca et
kilere yakndr. Binlerce insan dorudan radyasyona maruz kala-

277

rak lecek; lmlerin ounluu akut radyasyon rahatszlklann


dan tr iki ya da , hafta iinde vuku bulacak; koca araziler kir
letilmi olacak ve binlerce yl sonra bile oturulamaz hale gelecektir.
imdiye kadar pek ok nkleer kaza meydana gelmi ve byk
felaketlerden g bela kurtulunmutur. Yzbinlerce insann salk
ve gvenliinin tehlikeye dt Pennsylvania'da Harrisburg ya
knlanndaki Three Mile Island nkleer enerji fabrikasnda meyda
na gelen kaza hala hafzamzda tazeliini korumaktadr. Daha az
bilinen, fakat daha az dehet verici olmayan kazalar nkleer silah
lara ilikin olanlardr; nkleer silahlann say ve kapasite bakmn
dan artna orantl olarak bu kazalar da daha sk grlr olmu
tur (11). 1968'lerde bir patlamann eiine kadar gelen Amerikan
nkleer silahlanyla ilgili otuzdan fazla byk kaza olmutur. En
vahim kazalardan birisi 1961'de meydana geldi. Bir Hidrojen bom
bas kazara Gney Carolina'daki Goldsboro zerine dm ve
bombann alt gvenlik aygtndan bei almamt. Tek bir g
venlik aygt bizi yirmidrt milyon ton TNT'lik bir termonkleer
patlamadan korudu. Patlama ise Nagazaki'ye atlan atom bombas
nnkinden binbir kat daha glyd ve gerekteyse insanlk tari
hindeki btn savalarda vuku bulan toplam infilaklardan bile da
ha glyd. Bu yirmidrt milyon tonluk bombalardan birka kaza
ile Avrupa, Amerika ve dnyann geri kalan blgelerine drl
mtr ve bu kazalar, olaslkla ok daha az gelitirilmi gvenlik
aygtlanyla nkleer silah reten lke says arttka daha sk vuku
bulacaktr.
Nkleer enerjiye ilikin bir dier nemli sorun, nkleer artkla
rn ne yaplacadr. Her reaktr ylda binlerce yl zehir saacak
tonlarca radyoaktif artk retmektedir. Radyoaktif yan rnlerin
en tehlikelisi olan plutonyum ayn zamanda ok uzun sre yaa
maktadr; o en azndan 500.000 yl yaayacak kirleticiler brakmak
tadr geride (*). Bireysel hayat sremizin ya da bir toplumun, bir
(*) Plutonyumun (Pu-239) yanlanma sresi (radyoaktif bir maddenin yansnn kaybolmas iin gereken sre) 24.400 yldr. Bu u demektir: Pluton
yumun bir gram evreye bulatnda aa yukan bir gramn milyonda
biri kadar plutonyum, 500.000 yl sonraya kadar yaayacaktr ki, en
ufak zerresi bile zehirli olan bir miktardr bu.

278

ulusun ya da bir uygarln mr iinde dnmeye altmz za


man miktarn fersah fersah geride brakan bu srenin akl almaz
uzunluunu kavramak gtr. Aadaki izelgede de grlecei gi
bi yann milyon yl, tm kayda gemi tarihten yz misli daha uzun
bir sredir. O buz ann sonundan gnmze kadarki sreden elli
kez, imdiki fiziksel karakteristiklerimize (*) sahip insanlar olarak
ortaya kmzdan itibaren geen sreden on kat fazla bir sredir.
Bu yalnzca plutonyumu evreden yaltmak iin gereken sredir.
Gelecekteki binlerce kuaa hangi hakla byle lmcl bir miras b
rakabiliyoruz?
Hibir beeri teknoloji bu denli olaanst bir zaman sresi iin
gvenli depolar yapamaz. Aslnda nkleer artklar iin otuz yldr
yaplan aratrmalara harcanan milyonlarca dolara ramen kulla
nm ya da depolamaya ilikin hi bir srekli gven verici yntem
bulunmu deildir. Saysz sznt ve kazalar, eldeki tm aygtlarn
kusurlu olduunu gstermitir. Bu arada da nkleer atklar birik
meye devam etmektedir. Nkleer endstri tarafndan yaplan tah
minler 2000 yl civarnda toplam 152 milyon galon youn biimde
"yksek-dereceli" radyoaktif artk olacan gsteriyor. Askeri rad
yoaktif artklarn kesin miktar saklanmakla birlikte, endstriyel
reaktrlerinkinden korkun derecede ok olmasi beklenebilir.
Adn Yunanllarn ller diyar tanrs Pluto'dan alan Pluton
yum, byk bir farkla tm nkleer artk rnlerinin en lmcl
dr. Bir gramnn milyonda birinden daha az -gzle grlmez bir
miktar- kansere yol amaktadr. Bir libresi (yaklak 450 gr) eer
eit biimde datlabilseydi yeryzndeki tm insanlarda akcier
kanserine neden olurdu. Bu olgular dikkate alndnda her ticari
amal reaktrn ylda drtyz ila beyz librelik plutonyum retti
:ini renmek gerekten korkutucudur. Dahas, tonlarca pluton
yum alldk bir biimde Amerikan karayollar ve demiryollan bo
yunca tanp hava alanlarna sokulmaktadr.
(*) Avrupal rklann atalan takriben 30.000 yl nce ortaya kan ve byk
beyin de dahil tm modem iskelet zelliklerine sahip olan Cro-Magnon
rkyla ayn kabul edilir.

279

Plutonyum bir kez retildi mi, hemen hemen durmakszn evre


den yaltlmas gerekir, nk en ufak miktar bile ok sonralan da
olsa evreyi kirletebilmektedir. unu farketmek nemlidir ki, plu
tonyum sadece bulat bir organizmann lmyle kaybolup git
mez. rnein, kirlenmi, yani plutonyumun bulat l bir hay
van dier bir hayvan tarafndan yenilenebilir ya da ryp kaybo
labilir, tozlan rzgarla savrulabilir. Her hlkarda plutonyum ev
re ierisinde kalacak ve aralksz organizmadan organizmaya yanm
milyon yl boyunca ldrme eylemini srdrmeye devam edecektir.
Yzde-yz-gvenli hi bir teknoloji olmad iin bir ksm plu
tonyum kanlmaz olarak elde edildii zaman dan szar. Eer
Amerikan nkleer endstrisi 1975'te yapt projelere gre geniler
ve eer yzde 99.99'luk bir kusursuzlukla plutonyumu depolayabi
lirse -ki bir mucize olurdu bu- bunun 2020 yln takip eden yakla
k elli yl iin yl bana 500.000 ldrc akcier kanserine yol
aaca hesaplanmtr. Bu, Birleik Devletler'deki toplam lm
orannda yzde yirmibelik bir art demektir (12). Bu tahminler
den sonra bir insann nkleer gce gvenilir bir enerji kayna g
zyle nasl bakabildii anlalmas g bir eydir.
Nkleer g aynca pek ok baka sorunlar ve tehlikeler de yara-

t.()., .s.
1
1

100,000

200,000

300,000

400,C,JO

Kayda gemi tarihin balangc

Buz ann sonu


Neandertal rk

280

Kro Magnon ark

S00,000

tr. Bunlar arasnda; nkleer reaktrlerin mrleri bittiinde par


alara ayrlmasna ya da "yedee ekilme"sine ilikin zlmemi
sorun; plutonyumu yakt olarak kullanan ve sradan ticari reaktr
lerden ok daha tehlikeli olan "seri retim yapan reaktrler"in ge
litirilmesi; nkleer terrizm tehlikesi ve ardndan bir totaliter
"plutonyum ekonomisi"nde temel bireysel zgrlklerin yitmesi; ni
hayet bir kapital -youn ve teknoloji-youn ve fazlasyla merkezi
lemi enerji kayna olarak nkleer g kullanmnn feci ekono
mik sonular vardr (13). Nkleer teknolojinin nceden kestirile
meyen tehlikelerinin toplam etkisi herhangi bir in,ana onun gven
siz, ekonomik-olmayan, sorumsuz ve gayr- ahlaki olduunu fazla
syla gsterecektir: o tamamyla kabul edilemezdir.
Eer nkleer g konusunda durum bu derece aikarsa, neden
nkleer teknoloji hala bylesine ba tac edilir? Asl neden g ko
nusundaki saplantmzdr. Tm ulalabilir enerji kaynaklar ara
snda nkleer enerji, kk bir sekinler grubunun ellerindeki siya
sal ve ekonomik gc alabildiine merkeziletirmesine imkan veren
tek enerji trdr. Karmak bir teknolojiye sahip olmas nedeniyle
olduka merkezilemi kurumlara gerek duyar, askeri ynlere sa
hip olmasndan dolay da ar gizlilik ve polis gcnn yaygn bi
imde kullanlmasna yardm eder. Nkleer ekonominin eitli ak
trleri -kamu kesimi kurumlan, reaktr imalatlan ve enerji ir
ketleri (*)- yksek derecede kapital-youn ve merkezilemi bir
enerji kaynandan yararlanrlar. Nkleer teknolojiye milyarlarca
dolar yatrmlardr ve bu teknolojinin yava yava artan sorun ve
tehlikelerine ramen gayretkelikle onu deerli gstermeye alr
lar. Hkmetten muazzam tahsisatlar almak ve onu korumak iin
byk miktarlarda polis gcne bavurmak zorunda kalsalar bile
bu teknolojiyi terketmeye niyetli deildirler. Ralp Nader"in belirtti
i gibi nkleer g, pek ok ynden Amerika'nn "teknololojik Viet
nam" haline gelmitir (14).
(*) ""Enerji korporasyonlan (irketleri)", Ralph Nader tarafndan ilerini,
enerji retimini tekellerine almaya girierek uranyum ve plutonyum ar
z da dahil enerji endstrisinin tm kollarna yaym olan petrol irket
lerini tanmlamak amacyla kullanlan yerinde bir terimdir.

281

Ekonomik bymeyle ilgili saplantmz ve onun altnda yatan


deer sistemi, hayatn son derece salkszlat bir fiziksel ve ruh
sal evre yaratt. Bu toplumsal kmazn belki de en trajik cephesi
ekonomik sistemden kaynaklanan salk tehditlerinin yalnz re
tim sreciyle yetinmeyip retilen ve ekonomik yaylmaya destek ol
mak amacyla reklam yaplan pek ok maln tketilmesiyle de
meydana geldiidir. Tkabasa doymu piyasa iinde karlarn artr
mak iin imalatlar.nafiann daha ucuza retmek zorundadrlar,
bunu yapmann tek yolu ise rnlerin kalitesini drmektk. B
dk kaliteli rnlere ramen tketicileri memnun etmek maksa
dyla avu dolusu para tketicinin kafasn artlandrmak zere
harcanmakta ve bu reklamlar araclyla uygulanmaktadr. Gitgi
de ekonnimizin ayrlmaz bir paras haline gelen bu uygulama, bu
tarzda retilen ve satlan ynla maln salmz dorudan etkile
mesinden dolay ciddi bir salk tehdidi oluturmaktadr.
Gda sanayii, ticari karlarn yol at salk tehlikelerinin n
de gelen rneklerinden birini oluturur. Beslenme, her ne kadar
salmz zerindeki en nemli ekenlerden biriyle de, bu salk
bakm sistemimizin ciddiye ald bir ey deildir ve doktorlar bes
lenme szkonusu olduunda feci bir cehalet iindedir. Bununla be
raber salkl bir beslenmenin temel zellikleri iyi bilinmektedir
(15). Salkl ve bakml olmak iin beslenmemizin iyi dengelenmi,
yani hayvani protein bakmndan fakir, doal ve rafine edilmemi,
karbonhidratlar bakmndan ise zengin olmas gerekir. Bu, temel
gda maddesine gvenmekle baarlabilir Tam (tlmemi) ta
hllar, sebzeler ve meyvalar. Beslenmemiz asndan daha da nem
li olan ey, u art yerine getirmektir: Yiyeceklerimiz doal ol
maldr, bunlar da tabii ve deitirilmemi halleriyle organik gda
unsurlarn iermelidirler; btn olmaldr, yani tam, paralanma
m, rafine edilmemi ve zenginletirilmemi olmaldr; son olarak
kirlenmemi olmaldr, organik olarak yetitirilmi, kirletici kim
yaaa_l artk ve katklardan temizlenmi olmaldr. Bu beslenme
a:tlan son derece basittir ve iin ilgin taraf onlar gnmz dn
yasnda uygulamak neredeyse imkanszdr.
Gda reticileri ileri yolunda gitsin diye yiyeceklere daha fazla

282

r dayanmalann salayacak koruyucu kimyasal maddeler katmakta


! drlar; salkl organik yiyecekler yerine sentetik rnleri koymak
ta ve besin muhtevas eksikliini suni renk ve tad verici maddeler
katmak suretiyle gidermeye almaktadrlar. Bu tr an ilenmi
suni yiyecekler ilan panolannda ve televizyonda saln dier iki
byk dman olan alkol ve sigara ile bir arada reklam edilmekte
dir. Tm de salksz olarak sunulan alkolsz iecekler, aperatif
ler ve hazr yiyecekler gibi "deersiz besinler" konusunda tccarla
rn engellemeleriyle karlarz.
Yaknlarda Chicago'daki drt televizyon istasyonunda gda ir
ketlerinin yapt reklamlar analiz eden bir aratrma ortaya
kard ki, yzde 70'ten fazlas hafta iinde ve yzde 85'ten fazlas
hafta sonunda yaplan gda reklamlan halkn salk durumunu
olumsuz bir biimde etkilemektedir. Bir baka incelemede de u an
lalmtr: Televizyonda gda reklamlarna harcanan paralann
yzde 50'sinden ou, Anerika'nn gnlk besinleri iindeki en
nemli risk faktrleriyle yakndan balantl kalemlerin tutunmas
n salamak uruna harcanmaktayd (16).
Kltrmz ierisinde yaayan ynla insana gre sala ayk
r bir beslenmenin sorunlar, iyiletirsin iyiletirmesin an ila
kullanmyla yakndan ilikilidir. Her ne kadar alkol tek bana di
er tm birleik ilalardan daha fazla bireysel ve toplumsal sal
mz iin sorunlar dormaktaysa da, dier tbbi ila trleri de halk
sal adna byk bir tehdit oluturmaktadr. Birleik Devlet
ler'de sadece aspirin ylda 20.000 ton civarnda tketilmektedir ki,
bu hemen hemen kii bana (ylda) 225 tablet etmektedir (17). Fa
kat gnmzn en byk sorunu reeteli ilalann an kullanm
dr. Bunlarn satlar, zellikle reeteli psikoaktif ilalarda vuku
bulan ani artla birlikte son yirmi yl zarfnda nceden kestirileme
yen bir orana ykselmitir. Bunlarn satlar, zellikle reeteli psi
ko-aktif ilalann -sakinletiriciler, yattrclar, uyanclar ve anti
depresantlann- satnda en iddetli artn meydana geldii son
yirmi yl zarfnda nceden kestirilemeyen bir oranda artmtr (18).
Tbbi ilalar akl banda kullanld takdirde fazlasyla yararl
olabilirler. Onlar byk ac ve straplar dindirmi ve on yl ncesi283

ne kadar ok daha bedbaht olabilecek dejeneratif hastalklardan


muztarip pek ok hastaya yardm elini uzatmtr. Buna karlk
ok sayda insan da an ve yanl kullanmn kurban olmulardr.
ada tpta an ila kullanm, hastaln snrl bir kavramsal
modeline dayanmtr ve bu durum gl eczaclk endstrisi tara
fndan srdrlmektedir. Biyolojik-tbbi hastalk modeli ve ila re
ticilerinin ilerini zerine oturttuu ekonomik model birbirine des
tek olmakta, zira her ikisi de gereklie ayn indirgemeci yaklam
yapmaktadrlar. Her iki durumda da fenomenlerin karmak yaps
ve deerler, dierlerini ayaklar altna alan tek bir zellie indirgen
mitir.
la endstrisi, br imalat sanayilerinin karlan nemli ller
de d kaydederken, son yirmi yl boyunca kir oram en yksek
kalabilen dev endstrilerden biridir. la endstrisinin nde gelen
karakteristiklerinden birisi, temel itibariyle birbirine benzeyen
rnlerin farkllatrlmas konusundaki an vurgusudur. Byk
apta aratrma ve pazarlama, yaran rnleri ne kadar ok birbi
rine benzetirse benzetsin, farkl ve wtn olarak gsterilen ilalar
gelitirmeye tahsis edilmitir ve bir ilacn farklln kabul ettire
cek reklam ve sat artran dier hususlara herhangi bir bilimsel
nedene dayanmakszn akl almaz meblalar harcanmaktadr. So
nu olarak pazar gerekenden binlerce kez fazla tbbi ilala dolup
tamtr, ou sadece pek az etkilidir ve zararl yan etkileri pek
oktur.
la endstrisinin rnlerini satma usullerini incelemek olduka
reticidir (20). Birleik Devletler'de ila endstrisi, tp sisteminin
hemen her yzne sz geiren bir karar organ olan 1la lmalatla
n Birlii tarafndan denetlenmektedir. PMA (ta malatlar Birli
i) Amerikan Tp Birlii (AMA) ile yakndan ilikilidir ve AMA'nn
gelirlerinin byk blm yaynlad tp dergilerindeki reklamlar
dan gelmektedir. Bu dergilerden en by, grnen amac hekim
leri tptaki yeni gelimelerden haberdar etmek olan, gerekteyse
byk lde ila endstrisinin karlar tarafndan ynlendirilen
Journal of the American Medical Association'dr. Ayn ey, gveni
lir tahminlere gre gelirlerinin aa yukar yarsn ila irketleri-

284

nin reklam gelirinden elde eden pek ok baka tp dergileri iin de


geerlidir(21).
Mesleki dergilerin bir endstriye parasal adan bu iddetli ba
llnn -ki tp mesleinin kendine zg bir karakteristiidir- sz
konusu dergilerin yayn politikalarn da etkileyecei tabiidir. Ger
ekten de kar atmalarn sergileyen ynla rnek grlmtr.
Bu olaylardan birisi gebelik esnasnda alnd takdirde kimi cenin
ler zerinde zararl etkiler yapt kefedilen Norlutin adl belirli
bir hormonla ilgiliydi (22). JAMA'nn Mart 1960 saysnda yaynla
nan bir rapora gre Norlutin'in szkonusu yan etkileri, "gebelik s
rasnda alnmas gereken gvenli bir hormon olarak ilan edilmesine
ve kullanlmasna engel olacak sklkta" vuku buluyordu. Dahas
derginin ayn ve daha sonraki saysnda olas yan etkilerine hi do
kunmadan Norlutin'in tam sayfa reklam yer almaya devam etti.
Sonunda ila piyasadan kaldrld.
Bu tekil bir olay deildi. AMA, ou hekimlerce yanl kullanlan
ve hastalar iin tehlikeli olabilen antibiyotiklerin ters etkileri hak
knda doktorlara yeterli bilgiler vermeyi srekli olarak ihmal eder.
Antibiyotikleri gereksiz yere ve kaytsz bir ekilde salk veren ree
teler binlerce lme yol amken, AMA reddetme ynnde hibir
giriimde bulunmakszn reklamlara snrsz yer ayrmaktadr. Bu
sorumsuz reklamlar, kesinlikle antibiyotiklerin -hemen hemen sa
kinletirici ve yattrclar iin de geerlidir bu- Amerikan Tp Bir
lii'nin en byk reklam gelirini oluturmasyla ilikilidir.
la reklamlar zellikle doktorlar daha fazla ila yazmaya te
vik etmek amacyla hazrlanr. Tabiatyla bu durumda szkonusu
ilalar ok eitli gndelik sorunlarmza ideal bir zm gibi sunu
lur. Fiziksel, psikolojik ya da toplumsal kkenlerden kaynaklanan
stresli hayat artlan ilala tedavi edilmeye muhta hastalklar gibi
sunulur. Bylece sakinletiriciler "evresel depresyon"un ya da
"uyumsuzluk"un devalar olarak reklam edilirken, dier ilalar da
yan ban alm hastalan ya da yaramaz okul ocuklarn "sa
kinletirecek" aralar eklinde ortaya srlr. Bu reklamlardan ba
zlarnn tavr -ki bunlar doktorlara hitap etmektedir- mutlak bi
imde sradan insan dehete drc niteliktedir, zellikle de ka-

285

dnlann tedavisiyle ilgili reklamlarda (23). Kadnlar ilala tedavi


olmaktan tahmin edilmeyecek llerde muzdariptir; onlar tm re
eteli psiko-aktif ilalarn yzde 60'tan, tm anti-depressantlann
yzde 70'ten fazlasn tketirler. Reklamlar ou kez belirsiz ika
yetleri iin sakinletiriciler vererek kadn hastalan balarndan
savmalar ya da toplumdaki rolleri gerei mutsuz olan kadnlara
ilalar yazmalar iin doktorlara cins aynmcli gden bir dille
t verirler.
la imalatlarnn tbbi bakm zerindeki etkisi, dergi reklam
larn fersah fersah geride brakr. Birleik Devletler'de kan
Physician 's Desk Reference, ilalar zerine en popler kitaptr ve
doktorlann yzde 75'inden fazlas tarafndan dzenli bir biimde
ona bavurulmaktadr. O, piyasadaki her ilac kullanm biimleri,
tavsiye edilen dozaj ve yan etkileriyle birlikte sralar. stelik bu
standart eser dzenli reklamlardan daha ucuza mal olmaktadr,
nk btn ierii ila irketlerince hazrlanp masraflar kar
lanmalita ve lkedeki her hekime cretsiz olarak dalmaktadr.
ou doktorlara gre halihazr ilalar konusundaki eitim, ba
msz ve nesnel farmakolojistler (eczaclar) deil, hemen tamamen
fazlasyla media-kafal ve manipulatif reticiler tarafndan salan
maktadr. Bu etkinin yaygnln, ne kadar az doktorun ilalardan
bahsederken uygun teknik terimleri kullandna dikkat etmek su
retiyle tahmin edebiliriz; buna karlk onlar ila irketlerinin mar
kalarn ve ila adlarn kullanp onlarn tutulmasn salarlar.
El kitab ve dergi reklamlanndan ok daha etkileyici olan, ila
endstrisinin sat gcdr. Ellerindeki mal satmak iin bu ile
grevlendirilmi "zel adamlar" yalnz kolay sat konumalaryla
deil, ayn zamanda ila nmuneleriyle dolu ila antalan, art sa
t ansn artran akla gelebilecek her manevrayla doktorlar doyu
rurlar. Pek ok irket doktorlara, salk verdikleri ila miktarlarna
gre dller, armaanlar ve primler vermektedir: teypler, cep hesap
makinalar, bulak makinalan, buzdolaplan ve portatif TV setleri
(24). Dierleri tm masraflann deyerek Bahama adalannda hafta
boyu sren "eitim seminerleri" dzenlemektedirler. la irketleri
nin toP.l.u olarak sat ansn artrma manevralarna doktor bana

286

ylda ortalama 4.000 dolar (25) -ki bu aratrma ve gelitirmeye


harcanan miktardan yzde 65 daha fazladr- harcadklar tahmin
edilmektedir.
la endstrisinin tp pratii zerindeki etkisi, petrokimya (pet
rochemical) (*) endstrisinin tanm ve iftilik zerindeki etkisiyle
ilgin bir paralellik arzeder. iftiler doktorlar gibi, bilim ve tekno
lojimizin mekanistik ve indirgemeci yaklamndan iddetle etkile
nen canl organizmalarla ilgilenirler. Tpk insan organizmas gibi,
toprak da salkl olabilmek iin dinamik bir denge durumunda kal
mak zorunda olan canl bir sistemdir. Denge bozulduunda baz un
surlar, insan bedenindeki bakteriler ya da kanser hcreleri, toprak
taki yabani otlar ve zararllar patolojik olarak geliecektir. Hastalk
meydana gelecek ve sonunda btn organizma lp inorganik mad
deye dnecektir. Bu etkiler modern tarmda daha da byk so
runlar dourmaktadr, zira iftilik yntemleri petrokimya irketle
rince desteklenmektedir. Nasl ila endstrisi dotor ve hastalan
insan bedeninin salkl kalabilmesi iin srekli tbbi bakma ve
ilala tedaviye muhta olduuna artlandnyorsa, petrokimya en
dstrisi de iftileri topran verimli kalmas iin tann-bilimciler
ve teknisyenlerce kontrol edilen byk oranda kimyasal maddeye
ihtiyac olduuna inandrmaya alrlar. Her iki rnekte de bu uy
gulamalar canl bir sistemin doal dengesini ciddi biimde bozmu
ve bylece saysz hastalklar ortaya kmtr. stelik her iki sis
tem dorudan doruya birbiriyle bantldr, nk topraktaki hr
hangi bir denge bozulmas onun iinde yetitirilen yiyecekleri ve bu
yiyecekleri tketen insanlarn saln etkileyecektir.
Verimli bir toprak her santimetre kpnde milyarlarca canl or
ganizma barndran canl bir varlktr. Hayat iin vazgeilmez olan
maddelerin bitkilerden hayvanlara, oradan topraktaki bakterilere
geip yine bitkilere dnd karmak bir ekosistemdir o (26). Kar
bon ve nitrojen pek ok baka besleyici kimyasallar ve minerallere
ek olarak bu ekolojik evrimlerden geen iki temel kimyasal ele(*) Petrokimya rnleri, petrolden elde edilen ya da yaltlan kimyasal mad
delerdir.

287

menttir. Gne enerjisi toprak evrimlerini yneten doal kaynak


tr ve her byklkte canl organizmann btn sistemlerinin yaa
mas ve dengesinin korunmas iin gereklidir. Bu nedenle bakteri
ler bitkilere kolay bulunur gdalar temin eden nitrojen katlamas
sreci gibi pek ok kimyasal dnmn gerekletirirler; kk
derinlerde olan otlar ekinin bulunduu toprak yzeyine ok ufak
mineraller brakrlar; solucanlar topra delerek onun dokusunu
gevetirler; tm bu faaliyetler birbirine baldr ve ahenkli bir e
kilde yeryznde her tr hayat idame ettirecek gday salamak
zere bir araya gelirler.
Canl topran temel yaps byk ekolojik evrimlerin btnl
n korumak iin bata tarm gerekli klar. Bu ilke hayata kar
derin bir sayg zerine kurulmu olan geleneksel iftilik yntemle
ri iinde ekillenmiti. iftiler topraktaki dengeyi korumu olmak
iin her yl onlar srayla deitirerek farkl ekinler ekiyorlard. Hi
bir ilalamaya ihtiya duyulmuyordu, nk bir yl ekilen belli bir
ekine dadanan zararllar ertesi yl baka bir ekin ekildiinde ortada
gzkmyorlard. Kimyasal gbreler kullanmak yerine iftiler top
raklann tabii gbre ile zengenletirerek organik maddelerin, biyo
lojik evrimi yeniden balatmak zere topraa geri dnmesini sal
yorlard.
Ekolojik iftiliin bu yzyllardr uygulanagelen pratii, iftile
rin organik n.inler retmek ten, petrol irketlerine geni pazarlar aan
sentetik rnlere doru kayma gtx;tercii yaklak otuz yl nce kesin
bir bimde deiti. la irketleri, dokt.orlan daha faz la ila yazmaya ilc
na ederken, petrol irketleri de iftileri daha ok kimyasal rnler
kullanmaya tevik etmektedir. Hem ila hem de petrokimya en
dstrisi mltimilyar dolarlk iler haline geldiler. iftilere gre ye
ni iftilik yntemlerinin dolaysz etkisi tarmsal retimde grlme
ye deer bir dzelmedir ve yeni kimyasal iftilik a "Yeil Dev
rim" olarak ba tac edilmitir. Fakat hemen ardndan ni teknolojinin
karanlk yz zuhur etmi ve bugn artk u apk ortaya kmtr ki,
Yeil Devrim ne iftilere, ne topraa, ne de alktan lmek zre
olan milyonlara bir yarar salamamtr. Ondan yarar salayanlar

288

sadece kasalarn dolduran petrokimya irketleridir.


Kimyasal gbrelerin ve ilalarn ok fazla kullanlmas tanm ve
iftiliin tm dokusunu deitirmitir. Petrokimya endstrisi ok
kar getiren koca tarlalarda ekim yapmak ve yabani otlan ve zarar
llar kimyasal maddelerle kontrol altna almak suretiyle para har
cayabilecek iftileri ikna ettiler. Bu tek tip rn uygulamasnn so
nulan olan mono-kltrler, ekim alanlarndaki byk genetik e
itlilii ortadan kaldrmakta ve bu nedenle ok riskli byk araziler
tek bir zararl tr tarafndan yok edilebilmektedir. Mono-kltrler
ayn zamanda, o blgede yetien gdalardan dolay dengeli bir ekil
de beslenmeyen ve bunun sonucunda gittike daha fazla hastala
eilimli iftlik arazilerinde yaayan insanlarn saln etkilemek
tedir.
Yeni kimyasallarla birlikte iftilik makinalat ve daha nceleri
milyonlarca insan tarafndan yaplan ileri gren otomatik bier-d
verler, gbreleyiciler, sulayclar ve pek ok baka kolaylatrc
makinalarla enerji-youn bir alan haline geldi. iftiler modern
teknolojinin harikalanyla ayartlrken verimlilie ilikin dar anla
yular, bu kapital-youn iftilik yntemlerinin gzden dmesini
rtbas etmeye yardmc oldu. Hatta 1970 sonlarnda National Ge
ographic' te kan bir makale gelecekteki tannn cokulu ve safdil
bir vizyonunu sunuyordu:
Tarlalar aalan, itleri ve aralara mahsus yollanyla daha by
yecek. Makinalar daha byk ve daha gl hale gelecek... Onlar
hareketli bir gzetleme monitr nnde oturan bir teknisyenin y
netecei kapal devre televizyonla otomatikletirilecek, hatta rwi
yoyla kontrol edilecek... Hava kontrol dolu frtnasn ve kasrga
tehlikelerini zararsz hale getirebilir... Atom enerjisi bize hem deniz
den sulama iin su salayacak hem de tepeleri yerle bir edecek gc
temin edebilir (27).

Kukusuz gerekler ok daha az cesaret vericiydi. Amerikan ift


ileri msr rnlerini dnm bana kat artrabildiler ve ayn
zamanda dnm bana msn drt kat artrrken kullanlan enerji
miktan, yaklak te ikisinin emeklerini boa kard. Yeni ifti
lik usul byk sermayeyle alan koca anonim irket iftlikleri-

289

nin ilerini kolaylatrd ve makinalamaya geememi tek aileli


geleneksel iftilerin ou topraklarn terke zorlandlar. milyon
Amerikan iftlii krsal blgeleri terke zorlanm ok sayda insan
ve Yeil Devrim'in kurbanlar olan ehirdeki isiz kitlelerle birlikte
1945'ten beri bu ekilde boaltld (28).
Topraklarnda kalmaya baarabilen iftilerse dnce, rol ve
davramlarnda derin bir dnm yapmay kabullenmek zorunda
kaldlar. Gururla dnya nfusunu beslediklerini syleyen gda re
ticilerimizden tr iftiler, kitlesel pazarlama iin planlanan mal
lar ierisinde zel ileme tabi tutulacak endstriyel hammaddelerin
reticileri olup ktlar. Bylece msr, ekerli sos ya da niastaya
dnr; soya fasulyeleri ya, petrolden elde edilen gdalar ya da
protein konsantreleri haline gelir; buday unundan donmu hamur
lu yiyecekler ya da ambalajlanm karmlar yaplr. Tketici iin
szkonusu rnlerin toprakla balants hemen heh hi kalma
mtr ve gnmzde pek ok ocuun gda maddelerinin spermar
ket raflarndan geldiine inanarak bymekte oluuna amamak
gerekir.
iftilik genel olarak, iinde kritik kararlarn "tarm bilimciler"
tarafndan alnp gecikmeden satclar ve ajanlar :.inciri vastasyla
-ilk iftiler olan- "tarm tccarlar" ya da "iftilik teknisyenleri"ne
aktarld dev bir endstriye dnmtr. Bylelikle iftiler z
grlk ve yaratclklarnn byk blmn yitirmi ve gerekte
retim tekniklerinin tketicileri olmulardr. Bu teknikler ekolojik
dncelere duyarl olmayp mal piyasas tarafndan belirlenmek
tedir. iftiler artk ne topran, ne de insanlarn ihtiyac olan ey
leri ekip bimiyorlar; onlar piyasann istedii eyleri ekip bimek
zorundadrlar.
Canl maddeyi sanki lym gibi ilemden geiren ve hayvanla
ra makina muamelesi yapan bu endstrilemi sistemde, iftiilik
sreci hemen tamamen petrokimya endstrisinin kontrol altnda
dr. Tpk ou doktorlarn ilala tedavi hakkndaki bilgilerini ila
endstrisinin "zel olarak seilmi adamlar"ndan aldklar gibi,
iftiler de iftilik teknikleri hakkndaki hemen hemen tm bilgile
rini petrokimya endstrisinin sat elemanlarndan edinmektedir.

290

Kimyasal iftilie ilikin bilgiler neredeyse topran asl ihtiyala


ryla tamamen ilikisizdir. Barry Commoner'in syledii gibi, "n
san petrokimya sanayiinin girikenliine ve kurnaz satclna
hayran olur. Her naslsa iftiyi kandrmay baarrlar: o, doal ev
rimi yneten serbest gne enerjisini terkedip, onun yerine, gerekli
enerjiyi -gbre ve yakt eklinde- petrokimya endstrisinden satn
almaldr" (29).
Enerji irketlerinin bu muazzam beyin ykama abalarna ra
men pek ok ifti, kuaktan kuaa aktarlagelen ekolojik sezgile
rini korumutur. Bu insanlar kimyasal iftilik yapmann topraa
zarar verdiini bilir bilmesine, ama onlar -vergilerin durumu, kredi
sistemi, gayrimenkul sistemi ve benzeri gibi- kendilerine hibir e
kilde seme hakk tanmayacak ekilde kurulmu bir iftilik eko
nomisi nedeniyle kimyasal iftilii benimsemeye zorlanrlar. Yine
Commoner'in belirttii gibi "Dev irketler krsal Amerika'y bir ko
loniye dntrdler" (30).
Bununla birlikte, saylan giderek oalan baz iftiler, kimya
sal iftilerin tehlikelerin farkna varp organik ve ekolojik tarm
yntemlerine geri dnmektedir. Nasl salk alannda bir yeil kk
ler hareketi mevcutsa, iftilikte de bir yeil-kkler hareketi vardr.
Yeni organik iftiler titizlikle her yl yeni bir rn ekip zararllar
yeni ekolojik yntemler araclyla kontrol altna alarak mahsulle
rini suni gbre kullanmadan yetitirdiler. Sonular son derece ar
pcyd. Gdalar daha salkl, tadlar daha iyiydi, ilemlerinin ise
iftliklerinkinden daha verimli sonular verdii grlmt (31).
Yeni organik iftilik yaknlarda Birleik Devletler ve pek ok Av
rupa lkesinde ciddi bir ilgi uyanna yol at.
Tarm alannda "kemoterapi"nin (ila tedavisinin) an kullanl
masnn uzun vadedeki etkileri, topran ve insanlarn sal iin,
toplumsal ilikilerimiz iin ve yeryznn topyekn ekosistemi iin
tam bir felaket oldu. Ayn rnler yllar yl suni yollarla gbrele
nip retildiinden toprakta varolan denge bozuldu. Organik madde
lerin saysnda azalma grld ve bunm1 sonucunda topran nemi
tutabilme gc dt. Humus muhteviyat tkendi ve topran g
zenekleri kld. Topran yapsnda meydana gelen bu deiik-

291

liklerin birbiriyle yakndan ilikili bir yn sonucu oldu. Organik


maddenin tkenii topra ldrmekte ve kirletmekte, su ise onu s
latmadan zerinden akp gitmekte, kaskat kesilen zemin iftiyi
daha gl makinalar kullanmaya mecbur etmektedir. te yandan
l toprak, rzgara ve suyun andrmasna kar daha duyarldr.
rnein Iowa'daki humus tabakasnn yans son yirmibe ylda
suyla srklenmi ve 1976'da Amerika'.nn tarm blgelerinden te
ikisi orak araziler olarak ilan edilmitir. Sk sk dilimize dolad
mz "kuraklk", "topra yakan kasrga" ya da "souktan kuruma"
gibi eylerin epsi topran oraklatnlmasnn sonulandr.
Kimyasal gbrelerin fazla kullanlmas, bu ileme maruz kalan
toprak bakterilerine zarar vererek nitrojen katlamasyla ilgili do
al sreci ciddi biimde etkilemitir. Bunun sonucu olarak rnler
gdalarn topraktan temin etme melekelerini yitirmekte ve sente
tik kimyasal maddelere gittike daha fazla altrlmaktadr. Bu tr
suni gdalar zmleme yeteneklerinin ok daha az olmas nedeniy
le tm kimyasal maddeler ekinler tarafndan zmlenemeyince, ya
yeralt sularna karmakta ya da nehirler ya da gllerde birikmek
tedir.
Tek rn ekilmesi ya da kimyasal gbrelerin an kullanlma
syla ortaya kan ekolojik dengesizlik, iftilerin ilala mcadele
etmeye altklar zararl haereler ve rn hastalklarnda kor
kun artlarla sonulanmakta, bu tr bir mcadele szkonusu ila
larn her zamankinden fazla kullanlmasn gerektirmekte ve kim
yasal maddelerin olur olmaz kullanlmasna yol amakta.dr. Ne var
ki artk bu ilalar kimyasal maddelere baklk kazanmalar ne
deniyle zararllar ortadan kaldramamaktadr. Byk apl ilala
ma uygulamasnn balad kinci Dnya Sava'ndan bu yana za
rarllarn neden olduu rn kayplar azalmad; tam tersine iki
katna kt. stelik, pek ok rn imdi daha nce asla bilinmeyen
yeni zararllarca saldrya uramakta ve bu yeni zararllar artan
bir biimde tm haere ilalarna kar direnli hale gelmektedirler
(32).
1945'ten itibaren Amerikan iftliklerinde kimyasal gbrelerin
kullanmnda alt, ila kullanmndaysa oniki kat art olmutur.

292

Ayn zamanda, makinalamann artmas, daha uzak yerlere ula


ma abas, modern tannn enerjiye daha fazla baml olmasna yol
at. Bunun sonucu olarak gda maliyetlerinin yzde 60' petrole
harcanmaktadr. ifti Wes Jackson'n zl biimde syledii gibi:
"Biz tanmmzn esasn topraktan petrole kaydrdk" (33). Petro
kimya endstrisi iin, enerji ucuzken iftileri organik iftilikten
kimyasal iftilie doru deimeye ikna etmek kolayd, fakat ne
zaman ki petrol fiyatlan trmanmaya balad, o zaman pek ok ift
i bel baladklan kimyasal maddelere artk para dayandramadk
lannn farkna vard. iftilik teknolojisindeki her gelimeye para
lel olarak iftilerin bamll da artmaktadr. Hatta 1970'lerde
bir Iowa'l banker ok ak bir ekilde yle dnyordu: "Sradan
iftinin kendisini bortan kurtarabileceine inananamyorum"
(34).
Yeil Devrimin eer iftilerin refah ve topran sal iin feci
sonulan byleyse, insan salna verdii zararlar hi de daha az
vahim deildir. Gbre ve ilalarn an kullanlmas byk miktar, larda zehirli kimyasaln topraktan geerek sulara karmasna ve
yiyeceklere bulamasna yol at. Muhtemelen piyasadaki ilalann
yans insan vcudunun doal baklk sistemini tahrip edebilen
damtlm petrol karmdr. Dierleri ise zellikle kansere yol a
c maddeleri ierirler (35). Bu korkutucu sonular gbre ve ilalarn
sat ve kullanmn pek az etkiledi. Daha tehlikeli kimi kimyasal
lar ise Birleik Devletler'de yasaklanm, fakat petrol irketleri tp
k ila irketlerinin tehlikeli hkm verilen ilalan satt gibi, on
lan yasalarn daha yumuak olduu nc Dnya lkelerine sat
may srdrmlerdir. Zararl ilalar olaynda tm halklar bu gayri
ahlaki uygulamadan dorudan etkilenmilerdir, nk zehirli kim
yasallar, nc Dnya lkelerinden ithal edilen meyve ve sebze
lerle birlikte tekrar dnya zerine dalmaktadr (33).
Yeil Devrim'in bata gelen gerekelerinden birisi, yeni tarm
teknolojisinin dnyadaki al giderebilecei tezi idi. Bir ktlk a
nda, deniyordu tezde, yalnzca retim art alk sorunu zebilir
ve yalnzca byk-lekli tann ticareti daha fazla gda retebilir.
Bu tez azlarda inenedursun uzun sren ayrntl aratrmalar293

dan sonra u aklk kazanmtr ki, dnyadaki alk sorunu teknik


bir sorun deildir tmyle; o toplumsal ve siyasal bir sorundur. Ta
nn ticaretiyle dnyadaki alk arasndaki bantyla ilgili en ak
tartmalarndan birisi Frances Moore Lappe ve Joseph Collins'in ki San Francisco'daki Gda ve Kalknma Siyaseti Enstits'nn ku
ruculardr her ikisi de- almasnda bulunabilir (37). Geni kap
saml aratrma szkonusu yazarlar gda ktlnn bir mit, tann
ticaretinin ise alk sorununu brakn zmeyi, tam tersine, onu ya
att, hatta iddetlendirdii dncesine gtrmtr. Lappe ve
Collins'e gre ana soru retimin nasl artnlabilecei deil, daha
ok neyin yetitirilecei ve onu kimin yiyeceidir. Bu sorularn ce
vaplan ise gda-reten kaynaklan denetimlerinde tutanlar tarafn
dan belirlenmitir. Toplumsal eitsizliklerin iliine iledii bir sis
teme yeni teknolojileri sokmakla yetinmek hi bir sorunu kesinlikle
halletmez, tersine onu daha da ktletirir. Gerekten de, nc
Dnya lkelerindeki alk zerine Yeil Devrim'in etkisinin ince
lenmesi, ayn paradoksal ve trajik sonucu tekrar dorulamtr. Da
ha ok yiyecek retilmesine ramen daha ok insan a kalr. Moore
Lappe ve Collins'in yazdklar gibi, "nc Dnya lkelerinde ge
nel olarak gda fazlas vardr, ama bunlardan pek az yenmektedir."
Moore Lappe ve Collins tarafndan birlikte srdrlen aratr
ma dnya zerinde halk kendi kaynaklaryla beslenemeyecek hi
bir lkenin olmadn ve halihazrda dnya gda retimi miktar
nn uygun bir beslenme rejimi ile yaklak sekiz milyar -dnya n
fusunun iki katndan daha fazla- insan doyurmaya yeterli olduu
nu gstermitir. Tann arazilerinin azl da aln nedeni olarak
ileri srlemez. rnein, Hindistan'dan ekili dnm bana iki kat
daha fazla insan dmesine ramen in'de hi bir byk apl alk
grlmez. Eitsizlik dnya alyla mcadele etmeye alan b':n
mevcut giriimlerin karsna kan balca engeldir. Tannn "mo
dernletirilmesi", yani makinalarla donatlm byk lekli ifti
lik, milyonlarca insann topraklanndan srlp kartlmas paha
sna kk bir sekinler grubu ve anonim irket kurmu "iftiler"
iin hayli karl bir i olmutur. Bu suretle bir avu insan gittike
daha byk topraklar zerinde kontrol ele geirmektedir ve onlar

294

bir kez bu koca arazilere yerletiler mi, yerel nfus alktan lse bi
le artk yreye uygun gda retmek yerine, ihracat iin daha ok
kar getiren rnlere ynelirler,\ Bu talihsiz uygulamann rnekleri
tm nc Dnya lkelerinde terkedilmektedir. O_rta Amerika'da
en azndan tarm arazilerinin -ve kesinlikle en verimli arazilerin
yansnda, burada yaayan ocuklarn yzde 70'e varan ksm yeter
siz beslenmi durumdayken, ihracata ynelik rnler yetitirilmek
tedir. Senegal'de lkenin krsal blgelerdeki halk alk ekerken
Avrupa'ya satlacak sebzeler en verimli topraklarda retilmektedir.
Daha nceleri bir dzine mahalli gda reten Meksika'daki zengin
ve verimli topraklarda imdilerde aznn tadn bilen Avrupallar
iin kukonmaz yetitirilmektedir. C_olombia'da giriimciler Birleik
Devletler'e ihra amacyla buday retmekten vazgeip karanfil i
ei retmeye ynelirken, Meksika'daki toprak sahipleri konyak
iin zm yetitirmeye dnmlerdir.
Dnyadaki alk ancak, toplumsal ilikileri dntrecek eitsiz
liin her dzeyde azaltlaca bir yolla altedilebilir. Temel sorun g
dann yeniden bltrlmesi deil, tann kaynaklan zerindeki
denetimin yeniden bltrlmesidir. Szkonusu denetim ancak
demokratikletiinde a olanlar rettiklerini yiyebilecektir. Pek ok
lke, bu tr toplumsal deiimlerin baarl olabileceini ispat et
mitir. Gerekten de, nc Dnya nfusunun yzde 40'1 u anda
aln ortak mcadeleyle bertaraf edildii lkelerde yaamaktadr.
Bu lkeler tarm, ihracat geliri iin bir ara olarak deil, daha ok
kendilerine ncelikle gerekli gdalar retmekte kullanrlar. Bu tr
bir "ncelikle gerekli gda" politikas, Moore Lappe ve Collins'in de
vurgulad gibi, sanayiye ynelik mahsullerin ancak halkn temel
ihtiyalarnn karlandktan sonra yetitirilmelerini ve ticaretin
d taleplerle kat biimde belirlenmesinden ziyade, o yreye ait ih
tiyalarn bir yaylmas olarak grlmesini gerektirir.
Ayn zamanda, sanayilemi lkelerde yaayan bizler farkna
varmalyz ki, kendi gda gvenliimiz nc Dnya'daki a kitle
lerce deil, bu muazzam al devam ettiren gda ve tarm irketle
rince tehdit edilmektedir. okuluslu tarm ticareti yapan irketler
imdilerde tek bir dnya tarm sistemi yaratma srecindedirler ki,

295

bu sistemin iinde tekel kurarak gda arzn ve fiyatlan belirleyecek


ve gda retiminin tm aamalann kontrol altna alabileceklerdir.
Bu sre gnmzde ilerlemektedir. Birleik Devletler'de sebze
retiminin hemen hemen yzde 90' byk irketlerin kontrol al
tndadr ve pek ok iftinin onlara tabi olmak ya da iinden olmak
tan baka hibir seenei yoktur:
Gda retimine hakim dnya apndaki irketler, aln orta
dan kaldnlmasn imkanszlatrmaktadr. Gerekte, dnya yok
sullarnn, iinde rahata dorudan yanabilecekleri topyekn bir
spermarket kurulacak ve bylece yoksullar hibir zaman kendi
kendilerini doyuramayacaklardr. Bu durum, her ne kadar yaadk
lan yerlerde yiyecek pek bolca yetitiriliyorsa da, halkn alk ekti
i nc Dnya lkelerinin ounda gzlenebilir. Hkmetleri bu
yiyeceklerin retimine para harcarken, yoksul halk bunlan ekip
bimekle urar. Fakat onlarn bu rnleri yemeleri imkanszdr,
nk uluslararas rekabet ile belirlenen fiyatlar deyemeyecekleri
kadar yksektir.
Srekli karlann artrma ve genileme abas iindeki tanm ti
careti yalnz dnya aln srdrmekle kalmaz, doal evreye ve
topyekn ekosisteme kar da kaytsz davranr. rnein, Goodye
ar, Volkswagen ve Nestle gibi dev ok-uluslu irketler, imdilerde
Brezilya'daki Amazon nehri havzasnda ihracat amacyla sr bes
leyip retmek iin yzmilyonlarca dnm ormanlk araziyi buldo
zerle temizlediler. Bu kadar geni tropik orman alanlann ortadan
kaldrmann evresel sonulan muhtemelen feci olacaktr. evre bi
limciler bizleri iddetli tropik yamurlann ve ekvator gneinin et
kisinin, dnya ikliminin tmn nemli lde deitirebilecek zin
cirleme tepkimelere yol aabileceine kar uyarmaktadrlar.
Dolaysyla, tarm ticareti varlmzn kendisine dayal olduu
topra mahvetmekte, toplumsal adaletsizlii ve dnya aln de
vam ettirmekte ve topyekn ekolojik dengeyi ciddi biimde tehdit
etmektedir. Kkeni itibariyle hayat vermek ve beslemek olan bir i
bireysel, toplumsal ve ekolojik salmz iin en byk tehlikeler
den biri haline gelmitir.
amzn toplumsal sorunlarn daha fazla deersek daha ok

296

farkna vanrz ki, mekanistik dnya gr ve onunla balantl


deer sistemi kkten salksz teknolojiler, kurumlar ve hayat tarz
lan yaratmtr. Szkonusu salk tehlikelerinin ou, salk bakm
sistemimizin, salkszlmzn nedenlerini iinde barndran para
digmayla ayn kkenden kaynaklanmasndan dolay daha da id
detlenmitir. Mevcut salk bakm sistemi, biyolojik-tbbi at ieri
sindeki tbbi bakma indirgenmi, yani akut hastane-temelli ve ila
ynelimli tp zerinde merkezilemitir. Salk bakm ve hastalk
larn nlenmesi iki farkl sorun gibi ele alnmtr; bununla ilikili
olarak salk elemanlar, dorudan kamu salyla balantl olan
evresel ve toplumsal politikalar desteklemekte gnlsz davran
maktadrlar.
Halihazr salk bakm sistemimizin kusurlan, her ikisi de "Bi
yolojik-Tbbi Model" blmnde daha ayrntl olarak sergilenmi
olan iki eilimin alttan alta birbirini etkilemesinden domaktadr.
Birinci eilim, hastaln anlalmasnda biyolojik-olmayan ynle
rin de hesaba katlmas gerektiinin sistematik olarak reddedildii
dar biyolojik -tbbi atya sk skya yapmak eklinde dile getirile
bilir. br eilim ise, -ki daha az nemli deildir- hastala ilikin
indirgemeci anlaytan domu teknolojilere yatrm yapan salk
endstrisi tarafndan ynlendirilen siyasal g ile ekonomik ve ku
rumsal bymenin amacdr. Amerikan salk bakm sistemi, eko
nomik byme tarafndan motive edilen ve salk maliyetlerine g
s gerecek etkili teviklerden yoksun bulunan koca bir yn gl
kurumdan ibarettir (38). Sisteme grnte kamu sal ile ilgili,
fakat aslnda salk bakmnn tm boyutlarn kontrol altnda tu
tan, ekonominin dier sektrlerini biimleyen ayn mali ve irket
gleri egemendir: Salk sigortas kurumu, hastaneler, ila imali
ve tp-d terapistlerin onaylanp izin verilmesi. Bu sistemde irket
deerlerinin basknl, iktidarn hi sorgulanmad ulusal salk
sigortas zerine yaplan tartmalarda aka grlr. Tartma
larda ne srlen emalarn Amerikan insannn salk ihtiyalar
n karlamaya elverili olmamasnn nedeni budur. Birleik Dev
letler'de salk bakm zerine yaplan bir incelemede kaydedildii
gibi, "Tpk federal savunma deneklerinin askeri- endstriyel

297

kompleksin ihtiyalanna harcanmas gibi, ulusal salk sigortas da


tbbi- endstriyel kompleksin an kapamak amacyla kullanl
maktadr" (39).
Salk endstrisinin amac, salk bakmn "serbest pazar" eko
nomisinin kurallarna uygun olarak tketicilere satlacak bir emti
aya dndrmek oldu. Bu amaca ulamak iin "salk bakm siste
mi", koca imalat sanayilerine benzer ekilde kurulup organize edil
mitir. Salk eitimi ve korunmas zerinde durarak insanlarn ih
tiyalarna cevap verildii ve uygulama yapld yerler olan kk
halk sal merkezlerinde salk bakm tevik edilecek yerde, im
diki sistem endstri iin Karl, fakat hastalar iin salksz ve paha
l olan byk lde merkezilemi ve teknoloji-youn bir yaklam
onaylamaktadr.
Mevcut "salk kurumumuz" statkoyu korumak uruna bol ke
seden para harcamakta ve salk bakmnn herhangi bir revizyo
nuna iddetle kar kmaktadr. Tp eitimi, aratrma ve uygula
malarn etkili biimde denetleyen salk endstrisi, salk bakm
uygulamalarn yneten tp sekinlerini entellektel dzeyde olsun
mali dzeyde olsun dllendirerek mevcut yaklam dzeltmeye ve
deitirmeye ynelik tm abalan sindirmeye alr. Bununla bir
likte, salk maliyetlerinin artan sorunlar, tbbi bakmn azalan
verimi ve evresel, mesleki ve toplumsal etkenlerin salkszlnn
balca nedenleri olduuna ilikin kantlar,deiimi kanlmaz k
lacaktr. Gerekte bu deiim halen balam durumdadr ve hzla
ivme kazanmaktadr. Btncl salk hareketi tp sisteminin hem
iinde hem de dnda etkindir ve salk konusundaki evresel ve
toplumsal etkileri kabul eden -evre korumac gruplar, anti-nkleer
teekkller, tketici gruplar, toplumsal kurtulu hareketleri gibi
dier halk hareketlerince desteklenmekte ve tamamlanmakta, ni
hayet hep birlikte siyasal eylem araclyla sala ynelik tehlike
lere kar kmak ve engellemek noktasnda birlemektedirler. Tm
bu hareketler ekolojik ve btncl bir hayat grn onaylamakta
ve kltrmze egemen olan ve toplumsal ve siyasal kurumlanmz
taratindan srdrlmekte olan deer sistemini reddetmektedir. Ye
ni doan kltr hala tartlmakta ve incelenmekte olan yeni bir

298

gereklik anlayn benimsemektedir, fakat er ge toplumumuzda


ki Descartes dnya grn batmaya mahkum eden yeni bir pa
radigma ortaya kacaktr.
Bundan sonraki blmlerde gerekliin yeni vizyonuna dayal
tutarl bir kavramsal atnn ana hatlan izmeye alacam. Bu
nun, doan kltrdeki eitli hareketlerin, kendi ortak temellerinin
farkna varmalarna yardmc olacan umuyorum. Yeni at, pek
ok geleneksel kltrn grleri ve modern fiziin kavram ve teo
rileriyle tutarl derin bir ekolojik anlay ierecektir. Bir fiziki ola
rak ben, modern fiziin dnya grnn sadece dier bilimler ze
rinde gl bir etkiye deil, ayn zamanda tedavi edici ve kltrel
adan birletirici bir potansiyele de sahip bulunduunu gzlemle
me ansna eritiimi dnyorum.

299

KESM iV
GEREKLN YEN VZVONU

301

9. HAYATIN SSTEMLER AISINDAN GRN

Gerekliin yeni vizyonu tm fiziksel, biyolojik, toplumsal ve


kltrel fenomenlerin temelde birbirine bal ve birbirine dayal
oluunun kavranmasna dayanr. O, mevcut disiplinleri ve kavram
sal snrlan aar ve yeni kurumlar iinde gerekletirilme yolunda
dr. Halihazrda yeni paradigmann formlletirilmesini salayacak
kavramsal ya da kurumsal bir yerleik at mevcut deildir. Fakat
byle bir atnn ana hatlan imdilerde yeni dnce yollan geliti
ren ve kendilerini yeni ilkelere gre organize etmeye alan ynla
birey, topluluk ve iliki a tarafndan oluturulmaktadr.
Bu durumda ada fiziin gelitirdiine benzer bir bootstrap
yaklam ok yararl olaca benziyor. Bu, birbirine bal kavram
ve modeller an tedrici olarak formlletirmek ve ayn zamanda
ona uygun toplumsal organizasyonlar gelitirmek demektir. Bu teo
ri ve modellerden hibiri dierlerinden daha temel olmayacak ve
hepsi de karlkl olarak birbiriyle uyum iinde olacaktr. Onlar
gerekliin ok-katl ve birbirine rl dokusunun eitli ynlerini
tasvir etmeye elverili olan her dili kullanarak bildiimiz disiplinle
rin aynmlann aacaklardr. Ayn ekilde, yeni toplumsal kurumla
rn hi birisi dierlerinden daha stn ya da daha deerli olmaya
cak ve tm birbirinin farknda olup dierleriyle iletiim ve ibirlii
kuracaktr.
Aadaki blmlerde son zamanlarda domu bu tr kimi kav-

303

ram, model ve organizasyonlan tartacak ve yine onlann hep bir


likte kavramsal olarak nasl birbirinden ayrlmaz olduklann gs
termeye alacam. zellikle bireysel ve toplumsal salkla ilgisi
bulunan yaklamlar zerinde yonlamak istiyorum. Salk kav
ramnn kendisi can alc biimde bir canl organizmalar ve onlann
evreyle ilikileri grne dayandndan, yeni paradigmann bu
kitaptaki sunuluu canl organizmann doasna ilikin bir tart
mayla balayacaktr.
ada biyoloji ve tbbn byk blm mekanist*- Q_f!yt __g_r
ne bal olup canl onganizmalann ileyiini kesin olarak belir
lenmi hcresel ve molekler mekanizmalara indirgemeye alr.
Mekanistik gr bir miktar hakl grlebilir, zira canl organizma
lar ksmen de olsa makinalara benzer ekilde davranrlar. Canl or
ganizmalar muhtemelen makinams faaliyetin onlann evrimlerinde
stnlk salamas nedeniyle kemikler, kas sistemi, kan dolam
gibi makina benzeri aksam ve mekanizmalann byk bir eitlilii
ni sergilerler. Ama bu, canl organizmalarn makina olduklar anla
mna gelmez. Biyolojik mekanizmalar ok daha byk organizasyon
ilkelerinin zel durumlarndan ibarettir, aslnda hibir organizma
nn hibir ilemi bsbtn bu tr mekanizmalann rn deildir.
Descartes' takip eden biyolojik-tbbi bilim, canl maddenin maki
nams zellikleri zerinde ok fazla yonlarken onun organizmik
ya da sistemsel doasn incelemeyi savsaklad. Biyolojik yaplarn
hcresel ve molekler ynlerine ilikin bilgiler nemini koruyacak
sa da , hayata ilikin daha yetkin bir kavray, bir organizmay ma
kinadan ziyade canl bir organizma olarak gren bir biyoloji, bir
"sistemlem biyolojisi"ni gelitirmekle baarlabilir ancak.
Sistemler gr dnyaya iliki ve btnleme terimleriyle ba
kar(!). Sistemler, nitelikleri daha kk birimlere indirgenemeyen
btnlemi btnlerdir(integrated wholes). Sistemler yaklam te
mel yaptalan olarak asal bir madde zerinde durmak yerine, or
ganizasyonun ana ilkelerini vurgular. Sistemlerin rnekleri doada
bol miktarda mevcuttur. Her organizma -en ufak bakteriden tutun
da, bitki ve hayvanlarn zengin eitlilii araclyla insana kadar
btnlemi bir btndr ve bu nedenle canl bir sistemdir. Hcre304

ler canl sistemlerdir, bedenin eitli organ ve dokular, daha kar


mak bir rnek olan insan beyni de ayn ekilde birer canl sistem
dir. Fakat sistemler bireysel organizmalar ve onlarn blmleriyle
snrl deildirler. Btnln ayn tezahrleri karlkl etkileim
iindeki organizmalarla cansz maddenin eitliliini ieren toplum
sal sistemler -rnein bir karnca yuvas, bir an kovan ya da bir in
san ailesi gibi- ve eko-sistemlerde de grlr. Vahi bir blgede ko
runan ey tek tek aalar ya da organizmalar deil, onlar arasnda
ki karmak ilikiler adr.
Btn bu doal sistemler zgl yaplan gelerinin etkileimi ve
karlkl dayanmasndan kaynaklanan btnlerdir. Sistemlerin
faaliyeti i (birden ok ge arasndaki ezamanl ve karlkl olarak
birbirine bal etkileim) olarak bilinen bir sreci ierir. Sisteme
ilikin zellikler, sistem gerek fiziksel gerekse teorik olarak yaltl
m gelere ayrtrldnda ortadan kalkar. Herhangi bir sistemde
ki bireysel geleri de gzden uak tutmuyorsak da, btnn yaps
daima ksmlarn salt toplamndan farkldr.
Sistemlerin bir baka nemli yn onlarn aslen dinamik bir ya
pda olmalardr. Biimleri kat yaplar olmayp srecin temelindeki
istikrarl tezahrler bile esnektir. Paul Weiss'in szleriyle;
Bir yapnn zel biimi ve onun alt-yaplannn dzenli sralanmas
ve dalm iinde ortaya kan dzenin tezahrleri, blgede faaliyet
gsteren dinamiklerin altnda yatan dzenliliklerin gzle grlr ka
taloundan baka bir ey deildir... Canl yap (form), oluum sreci
ni belirleyen dinamiklerin esasen ak bir iareti ya da bir anahtar
olarak anlalmaldr (3).

Sistemler yaklamnn bu tasviri, daha nceki bir blmde yapt


mz modern fiziin tasvirine olduka benzemektedir. Gerekten de
"yeni fizik", zellikle de bootstrap yaklam genel sistemler teorisi
ne ok yakn dmektedir. O yaltlm varlklardan ok ilikiler
zerinde durur ve tpk sistemler gr gibi, bu ilikileri tabiat
gerei dinamik olarak alglar. Sistemler dncesi sre dncesi
dir; biim srele, karlkl bant karlkl etkileimle iliki kur
mu ve ztlar sarkacn her iki kutba salnmasyla birletirilmitir.
Organik kalplarn douu hassasa programlanm admlarla

305

bir makina rnnn imalatndan ya da yap talarnn birbirini iz


leyen ynndan kkten farkldr. Bununla birlikte unu da bilmek
gerekir ki, canl bir sistem ierisinde bu ilemler de vuku bulmakta
dr. Onlar ne kadar daha fazla uzmanlam ve ikincil doaya ili
kin olurlarsa. makina-benzeri ilemler canllar dnyasnn her ya
nnda meydana gelmektedir. Organizmalarn indirgemeci tasviri,
srasnda yararl olabilir ve kimi durumlarda gerekli de olabilir. An
cak olan bitenlerin tmn aklama iddiasnda bulunursa o zaman
tehlikeli olur. ndirgemecilik ve btnclk, analiz ve sentez, b
tnleyici yaklamlardr; dengeli biimde kullanld takdirde ha
yata ilikin daha derin bir bilgiye ulamada bize yardmc olabilir
ler.
Bunu kavradktan sonra canl organizmalarn doas sorununa
yaklaabiliriz ve bir noktada o, bir organizma ile makina arasndaki
temel farklar aklamakta bize yararl olabilir. Hangi tr makina
hakknda konutuumuza aklk getirmekle ie balayalm. Orga
nizmalarn birok karakteristik niteliini barndran, makinayla or
ganizma arasndaki ayrmn son derece inceldii modern sibernetik
(*) makinalar vardr. Fakat bunlar onyedinci-yzyl biliminin meka
nistik felsefesine model olarak hizmet eden makinalarla ayn deil
di. Descartes ve Newton'un grlerinde dnya, temelde saat gibi
aksamadan alan bir onyedinci yzyl makinasdr. leyiini canl
organizmalannkiyle karlatrmay dndmz makina tipi
bunlardr.
akinalarla organizmalar arasnda ilk ze batan fark. makina
larn yaplm (constructed) olmasdr. oysa ki organizmalar geliir
er. Bu temel farkllk organizmalan anlamann sre:yneHmH ol
magerektig inlaiinaadr. rnein, hcreyi.duraan yaplara
deyanarakta.nmlam;k suretiyle ya da bir hcrenin duraan izim
leri vastasyla sahih bir resmini tasarlamak imkanszdr.Tpk di
er btn canl sistemler gibi hcreler de sistemin dinamik organi(*) Sibernetik (Cybernetics), Yunanca kybernan ("ynetmek") dan; makina
lar ve canl organizmalardaki kendini-ayarlama ve kontrol inceleyen
bilim daldr.

306

zasyonunu yanstan srece baklarak anlalmak gerekir. Bir maki


nann faaliyeti onun yaps tarafndan belirlendii halde, iliki orga
nizmalarda tersine dner; organik yap srele belirlenir.
akinalar hassas ve nceden kurulmu bir tarzda sk skya be
lirlenmi bir takm geler bir araya getirilerek yaplmtr. Dier
yandan organizmalar yksek derecede i esneklie ve elastiklie sa
hiptirler. Bileenlerin biimi belirli snrlar iinde deiebilir ve iki
ayganizma asla ayn paralara sahip deildir. Q:_=.-izma her
ne kadar genel olarak sk sya belirlemi dzlilikle: :v.e_davra
n; kalplan g:sterirse_deeleri a:asndaJc.Li.!!l_:r kat bi!l!_e
belirlenmi deildir. Weiss'in pek ok arpc rnekle gstermi ol
duu gibi, bjreysel gelerin davran, aslnda ylesine benzersiz (bi
ricik) v_.diizeosiz olabilir ki, o btn sistemin dqzenine ilikin qi
bir belirti tamaz (4). Bu dzen, geleri kat biimde snrlamayan,
fakat deime ve esneklik iin ak kap brakan egdmlenmi et
kinliklerce baarlr ve bu esnekliktir ki, canl organizmalarn yeni
artlara uyum gstermesine imkan verir.
Makinalar dorusal neden-etki zincirine gre alr ve tek bir
neden onlar ilemez hale getirdiinde bozui5.luk genellikle tespit
edilebilir. Buna karlk, organizmalarn ileyii geri-besleme (feed
back)dngleri olarak bilinen dairesel bilgi ak kahplarnca yn
lendirilir. rnein, A bileeni B bileenini etkiler; B, C'yi etkiler; C
ise A'ya "geri-besleme" etkisi yapar ve bylece dng tamamlanr.
Byle bir sistem ilemez hale gelirse, bozulma, genellikle karlkl
olarak birbirine bal geri-besleme dngleri araclyla birbirini
genileten birden fazla faktr tarafndan meydana getirilir. Bu fak
trlerden hangisinin ana neden olduu ou kez nemsizdir.
Canl organizmalarn bu dorusal-olmayan karlkl bantl
gsterir ki, biyolojik-tbbi bilimin tekil nedenlerle hastalklarn ili
kisini kurmaya ynelik daha nce grdmz giriimleri byk l
de problemlidir. Dahas bu, bireysel bir organizmann eitli fizik
sel ya da ruhsal tezahrlerinin onun genetik yapl tarafndan "de
netlendii" ya da "zorla benimsetildii"ni savunan "genetik determi
nizm"in yanlgsn gsterir. Sistemler gr unu aklar ki, gen
ler arklar ve dililerin bir saatn almasn belirledii tarzda bir

307

organizmann almasn tek bana belirlemez. Genler daha ok


dzenli bir btnn aynlmaz paralandr ve bu nedenle onun sis
temsel organizasyonuna tabi olurlar.
almalan kat mekanik yaplardan ziyade dinamik ilikilerle
kontrol edilen canl sistemlerin i esneklik ve yorulabilirlii, ayn
dinamik ilkenin, yani kendi kendini dzenleme (self-organization)
ilkesinin farkl ynleri olarak grlebilecek bir takm karakteristik
zellikler meydana getirirler (5). Canl bir organizma kendi kendini
dzenleyen bir sistemdir; u anlamda ki, onun yaps ve almasn
daki dzen evre tarafindan zorla benimsetilmi olmayp kendisi ta
rafndan kurulmutur. Kendi kendini dzenleyen sistemler belirli
bir miktar zerklie sahiptirler; rnek olarak, onlar byklklerini,
evresel etkilerden bamsz olarak organizasyonun i ilkelerine g-re belirlemeye eilimlidirler. Bu, canl sistemlerin evrelerinden ya
ltlm olduu anlamna gelmez; tam tersine onlar evreleriyle s
rekli etkileim iindedirler, fakat bu etkileim organizasyonlann
belirlemekten uzaktr. Kendi kendini dzenleme ile ilgili iki temel
dinamik fenmen, kendi kendini yenileme (canl sistemlerin tm
yaplarnn btnln srdrrken, unsurlarn srekli bi_j.mde
tazeleme ve yeniden kullanlr hale getirme yetenei) ve kendini-a
ma (renme, gelime ve evrim srelerindeki fiziksel ve ruhsal s
nrlann tesine yaratc bir biimde erime yetenei)dir.
Kendi kendini dzenleyici sistemlerin nisbi zerklii, zgr ira
deye ilikin kadim felsefi soruna yeni klar getirir. Sistemler bak
asndan gerek determinizm, gerekse zgrlk nisbi kavramlardr.
Bir sistem, evresinden bamsz olduu lde zgrdr; etkinlii
ni srekli etkileim inide ona dayandrd lde evresel etkilerle
biimlendirilecektir. Organizmalann nisbi zerklii genellikle kar
maklklanyla orantl olarak artar ve en yksek noktasna insa
nolunda ular.
Bu nisbi zgr irada kavramnn izleyicilerini tecrit edilmi bir
benlik kavramn amaya ve bizi iine gml olduumuz kozmosun
aynlmaz paralan olduumuzu anlamaya tevik eden mistik gele
neklerin grleriyle tutarllk iinde olduu grlecektir. Szkonu
su geleneklerin amac, tm benlik duygularn tamamiyle darya

308

atmak ve mistik deneyim halinde kozmosun btnlyle kucak


lamaktr. Bir kez byle bir hale ulaldnda, zgr irade sorunu
nun anlamn yitirdii grlecektir. Eer ben evrem isem bu du
rumda d denilebilecek hi bir etki szkonusu olamaz ve benim
tm eylemlerim kendiliinden ve zgr olur. u halde mistiklerin
bak asna gre zgr irade kavram nisbi, snrl ve -onlann sz
leriyle- tpk gereklii rasyonel olarak tasvir ederken kulland
mz tm dier kavramlar gibi yanltcdr.
Canl organizmalar kendi kendini,.dzerleme ilevlerini srd
rebilmek iin allm terimlerle dle getirilmesi hi de kolay olma
yan zel bir denge durumunu kavramak zorundadrlar. Yine maki
nalarla yaplacak bir karlatrma yararl olacaktr; szgelimi bir
saatn almas almak iin enerjiye muhta olan nisbeten yaltl
m bir sistemdir, fakat ilevini srdrmesi iin zorunlu olarak ev
resiyle etkileime girmesi gerekmez. Btn yaltlm sistemler gibi
saatn almas da, tm srelerir, -devinim, s deiimi vb. dur
ma noktasna geldii bir denge durumuna ulncaya dein dzen den dzensizlie doru gittiini ngren termodinamiin ikinci ya
sasna tabidir. Canl organizmalarsa bsbtn farkl biimde al
r. Onlar, hayatta kalmak iin evreleriyle srekli bir enerji ve
madde dei-tokuunu srdrmek zorunda olmalan anlamnda ak
sistemlerdir. Bu dei-toku, rnein gday organizmann dzenini
srdrmek, hatta artrmak iin paralanna aynp gelerinin kimi
sini kullanmak suretiyle dzenli yaplar haline getirmeyi ierir.
Szkonusu sre metabolizma olarak bilinir. Metabolizma, sistemin
daima "ibanda" olduu bir dengesizlik halinde kalmasna izin
verir. Yksek bir dengesizlik dzeyi kendini-dzenleme iin mutlak
biimde gereklidir; canl organizmalar srekli olarak dengeden ka
an ak sistemlerdir.
Ayrca szkonusu kendi kendini-dzenleyici sistemler yksek bir
kararllk dzeyine de sahiptirler ve altmz dilde glklere u
rdm nokta da budur. "Kararl" (stable) szcnn szlk an
lamlar 0donmu", "olur olai deimeyen", "bakalamayan" ve
saliit"tf ki, tm de organizmalan tanmlamaya uygun dme
Kendi kendini dzenleyici sistemlerin kararll tama-

rnnctedir:.

309

men dinamiktir ve denge ile kantnlmamaldr. Kararllk, sregi


cen deiimlere ve bileenlerinin birbiriyle yer iei-tirme-lrine
ramen, tepeden trnaa ayn yapy srdrmek eklinde dile getiri
lebilir. rnein, Weiss'a gre bir hcre, "ayn soydan dier bir hc
reye oranla, gitgide kendisine daha ok benzer hale gelir ve kimlii
ni ok daha tutucu bir ekilde korur; yle ki bu benzeyi, unsurlar
nn paralanp birbirine kanmasyla srekli deimeye konu olan
molekl, makromolekl ve organellerin envanteri hakknda daha
nce bilinenlerden karak yaplan kestirmelerden daha fazladr"
(6). Ayn ey insan organizmalar iin de geerlidir. Bir ka yl zar
fnda beyindekiler har tm hcrelerimiz deiir! buna ramen
uzun ayrlk dnemlerinden sonra bile dostlarmz tanmakta hi
bir glk ekmeyiz. Bunun nedeni kendi kendini-dzenleyici sis
temlerin dinamik kararlldr.
Kendi kendini dzenleme olay canl maddeyle snrlanm deil
dir; ayn zamanda, onlarn davranlarn tanmlamak iin ayrntl
bir dinamik teori gelitirmi olan fiziksel kimyac ve Nobel dl
sahibi lya Prigogine tarafndan ka:,saml bir ekilde incelenen baz
kimyasal sistemlerde de bulunmaktadr (7). Prigogine, metabolizma
srecindeki br yaplan ilemez klarak ve bu suretle atk rnler
eklinde kaybedilecek olan entropiyi -dzensizlii- yaratarak kendi
yaplarn srdrp gelitirmeleri olgusunu dile getirmek iin sz
konusu sistemlere "yitirgen sistemler" adn verdi. Yitirgen kimya
sal yaplar hayatn karakteristik olaylarndan pek ounu sergileye
rek, en basit ekliyle kendini-dzenlemenin dinamiklerini, kendini
yenileme, uyarlanma, evrim ve "ruhsal" srelerin en ilkel formlar
n ortaya koyar. Onlarn canl olarak dnlmeyiinin tek nedeni,
hcrelerinin rememesi ya da gelimemesidir. Bu artc sistemler
bylece canl ve cansz madde arasndaki balanty temsil ederler.
Onlarn canl organizmalar olup olmadklar en nihayet bir uzlama
sorunudur.
Kendini-yenileme kendi kendini-dzenleyen sistemlerin en te
mel zelliidir. Bir makina nasl tasarmcs tarafndan amalanan
belirli bir grevi stlenmek ya da belirli bir rn retmek zere
yaplrsa, bir organizma da ilk olarak kendi kendini-yenilemekle u-

310

rar; hcreler paralara aynlp kurulan yaplardr, doku ve organ


lar ise hcrelerini srekli evrimler iinde deitirirler. Bylece
pankreas her yirmidrt saatte hcrelerinin ounu, mide ise her
gnde bir yzeyini yeniler, akyuvar hcrelerimiz on gnde yenilenir
ve beyindeki protein miktarnn yzde 98'i bir aydan daha ksa bir
srede yenileriyle deitirilir.
Tm bu ilemler yle bir tarzda ayarlanmtr ki, organizmann
btn kalb korunur ve bu olaanst kendi kendini idame yetene
i deien evre artlar ve pek ok mdahaleyi de ieren eitli
olaylar altnda devam eder. Bir makina eer paralar tamamen n
ceden belirlenmi tarzda almazsa ie yaramaz hale gelir, fakat
bir organizma kendini srekli klmay baararak ve kendisini sa
altma ve yeniden-retme sayesinde onararak deien bir evre
iinde faaliyetini srdrr. Yeniden retici organik yaplarn gc,
organizmann karmaklnn artmasyla birlikte azalr. Solucan
lar, ahtapotlar ve denizyldzlar hemen hemen bedenlerinin tm
n kck bir paradan yeniden retebilirler; kentenkeleler, se
menderler, yengeler, istakozlar ve pek ok bcek, kaybedilen bir or
gan ya da vcut parasn yenileyebilme kudretine sahiptirler; in
sanlar da dahil daha yksek hayvanlar ise dokulann yenileyebilir
ler ve bylelikle vcutlarnda meydana gelen hasarlar iyiletirebi
lirler.
Kendi kendilerini idame ettirme ve onarmaya yetenekli olsalar
bile, hi bir karmak organizma sonsuza dek alamaz. Yalanma
srecinde yava yava bozulurlar ve sonunda nisbeten zarar grme
mi olarak kalsalar bile tkenmeye kar koyamazlar. Bu trler ha
yatta kalmak iin "onarm-aan" bir yap (form) gelitirirler (8).
Hasar grm ya da ypranm paralarn deitirmek yerine on
lar, organizmann tamamn deitirirler. Kukusuz bu, tm yaa
mn karakteristii olan reme olaydr.
Dalgalanmalar kendi kendini-srdrmenin dinamikleri iinde
merkezi bir rol oynar. Herhangi bir canl sistem, her biri bir tavan
ve bir taban snn arasndaki geni bir blgede deiime urayan bi
ribirine dayal deikenler yardmyla tanmlanabilir. Sistemin hi
bir bozukluu olmasa bile kesintisiz bir dalgalanma halinde bulun-

311

mas iin tm deikenler bu snrlar arasnda hareket ederler. By


le bir hal homeostatis diye bilinir. Bu, ierisinde byk esnekliin
mevcut olduu dinamik ve karlkl bir denge durumudur; baka
deyile, sistemin, evresiyle etkilemesi iin ok sayda seenekleri
vardr. Ufak bir bozukluk halinde organizma asli duruma dnme
eilimine geer ve bunu evresel deiimlere eitli yollarla uyar
lanmak suretiyle baanr. Geri-besleme mekanizmalan devreye gi
rer ve denge durumundan herhangi bir sapmay gidermeye alr.
Ayn zamanda negatif geri-besleme olarak da bilinen szkonusu
ayarlayc mekanizmalar nedeniyle vcut ss, kan basnc ve stn
organizmalann pek ok baka nemli faaliyetleri, hatn saylr l
deki evresel deiimlere ramen nisbeten deimeden kalr. Fakat
negatif geri-besleme dalgalanmalar araclyla kendi kendini-d
zenlemenin sadece bir yndr. br yn, belirli sapmalan azalt
maktan ok artrmay ieren pozitif geri-beslemedir. Greceimiz gi
bi bu olay gelime, renme ve evrim srelerinde can alc bir rol
oynamaktadr.
Deien bir evreye uyarlanma yetenei canl organizmalarn ol
sun, toplumsal sistemlerin olsun temel bir zelliidir. Daha yksek
organizmalar srp giden evresel deiimler srasnda pepee
devreye giren tr uyarlan19-ay yeteneklidirler genellikle (9). De
niz seviyesinden ykselmeye balayan bir insann nefesi daralmaya
balar ve kalp atlar hzlanr. Bu deiimler hzla eski haline dn
drlebilir; ayn gn deniz seviyesine inmek suretiyle bu belirtiler
abucak ortadan kalkar. Bu tr uyarlanmaya ilikin deiimler, or
ganizmann bir ya da birok deikenleri an deerlerine dek itme
si anlamna gelen stres olaynn parasdrlar. Sonuta genel olarak
sitem bu deikenler karsnda katlaacak, bylece daha ileri
streslere uyarlan\nay baaramayacaktr. Szgelimi, yksek irtifada
bulunan bir kii bir merdiveni koarak kmay baaramayacaktr.
Bundan da te, sistem iindeki tm deikenler birbirleriyle ban
tl olduundan, birinde ortaya ckan bir katlk ayn zamanda br
lerini de etkileyecek ve esnekliin yitimi sistemin ierisine yayla
caktr.
evresel deimeler srd takdirde organizma daha ileri bir

312

uyarlanm sreci iine girer. Karmak fizyolojik deiimler, evre


sel etkiyi emip esneklii geri getirmek zere sistemin daha kararl
geleri arasnda vuku bulur. Bu nedenle yksek rakml yerdeki ki
i belirli bir zaman sonra yine normal olarak nefes alp vermeye ve
baka trl ldrc olabilecek dier acil durumlara ayak uydura
bilmesi iin nefes alma mekanizmasn kullanmaya balayacaktr.
Bu uyarlanm biimine somatik (*) deime ad verilir. Bir yerin ha
vasna alma, alkanlk kazanma ve tiryakisi olma bu srecin zel
durumlardr.
Somatik deime araclyla organizma daha yzeysel ve daha
tersinebilir bir ey yerine, daha derin ve daha dayankl bir deiim
geirmek suretiyle esnekliinden bir miktarn yeniden kazanr.
Bylesi bir uyarlanma, nisbeten yava bir ekilde, tersinmesi ise da
ha da yava olacaktr. Fakat somatik deimeler hala tersinebilir
dir. Bu u demektir: Biyolojik sistemin eitli devreleri, deiimin
srd btn zaman boyutunca byle bir tersine evrilmeye hazr
lkl olmaldr. Devrelerin bu eit ardarda ykselmesi organizma
nn dier ilevlerini denetleme serbestisini kstlar ve bylece onun
esnekliini azaltr. Sistem somatik deimeden sonra, nce oldu
undan daha esnek ise de, bask altnda kaldnda asl stresin
meydana gelmesinden nce olduundan daha az esnektir. u halde
somatik deime stresi iselletirir ve bu tr iselletirilmi stresle
rin birikmesi eni konu hastala yol aar.
Canl organizmalarda bulunan nc tr uyarlanma, evrim s
reci iindeki trlerin uyarlammdr. Ayn zamanda genotipik (**) di
ye bilinen mutasyonun meydana getirdii deiiklikler somatik de
imelerden bsbtn farkldr. Bir tr, genotipik deime aracl
yla deikenlerinden kiminin bykln deitirmek suretiyle
evreye uyarlanr ve kayda deer bir ekilde bunlar en ekonomik
deimelerle sonulanr. rnein havalar souduunda bir hayvan
vcut ssn korumak amacyla saa sola koturup_ duracana en
(*) Somatik, Yunanca soma ("beden")den; "bedensel" anlamna gelir.
(**) Genotip, bir organizmann genetik kuruluunu ifade etmek iin

kullan
lan teknik bir terimdir; genotipik deimeler genetik yapdaki deime
lerdir.

313

kaln krkyle kendisini koruyacaktr. Genotipik deime somatik


deimeden daha fazla esneklik salar. Her hcre yeni genetik en
formasyonun bir kopyasn iinde bulundurduu iin kendisini ev
releyen doku ve organlardan hibir mesaja ihtiya duymakszn bu
deimi tarzda davranacaktr. Bu ekilde, sistemin daha ok say
da devresi ak kalacak ve btndeki esneklik artm olacaktr. Di
er taraftan genotipik deime bir bireyin mr iinde tersinemez
niteliktedir.
Bu uyarlanma biimi, artan esneklik ve azalan tersinebilir
likle tanmlanmtr. abucak tersinebilir stres tepkisi, sregiden
stres altnda esneklii artrmak iin somatik deime ile yer deiti
recek ve evrimsel uyarlanm, organizma hayatta kalmak iin kendi
sini fazlasyla kat hale getiren ok saydaki somatik deimeleri bi
riktirdiinde, esneklii daha fazla artrmay zendirecektir. Bylece
ardarda gelen uyarlanm biimleri organizmann evresel stres al
tnda kaybettii esneklii olabildiince abuk biimde yeniden ka
zandrrlar. Bireysel bir organizmann esnekliinin, deikenlerinin
ne kadanna dayanaca onlarn hoE"r snrlan iinde belirsiz (ka
rarsz) kalmaya devam eder; daha ok kararszlk, organizmann
daha fazla kararl olmas demektir. Zira organizmalar oluturan
unsurlar iin esneklie tekabl eden lt deikenliktir. Bir y
lm (population) iindeki en yksek genetik deime, evrimsel uyar
lanma iin azami sayda olaslklar salar.
Trlerin genetik mutasyonlar araclyla evresel deimelere
uyarlanma yetenekleri, reme ve kaltm mekanizmalaryla birlikte
amzda yaygn biimde ve byk baaryla incelenmitir. Bunun
la birlikte, bu zellikler evrim olaynn sadece bir yzn temsil
ederler. br yz ise, herhangi bir evresel bask olmadan yeni ya
p ve ilevlerin yaratc geliimidir ki, bu tm canl organizmalarda
mevcut bir kendini-ama potansiyelinin aa kmasdr. Bu neden
le Darwinci kavramlar her ikisi de evrimin anlalmasnda zorunlu
olan iki btnleyici grten yalnzca birini ifade etmektedir. Evrim
grnn kendi kendini dzenleyici sistemlerin temel bir zellii
olarak incelenmesi, biz ncelikle organizmalarla evreleri arasnda
ki ilikiye daha yakndan bakarsak kolaylar.

314

Bamsz fiziksel bir varlk dncesi atom alt fiziinde nasl


sorun karmsa, bamsz bir organizma dncesi de ayn ekilde
biyolojide sorunlara yol amtr. Kendileri bizzat bir takm organiz
malar ieren ak sistemler olarak canl organizmalar, evreleriyle
youn alverileri sayesinde canllk ve etkinliklerini devam ettirir
ler. Buna gre, btn biyosfer -gezegenimizin ekosistemi- canl ve
cansz formlarn dinamik ve olduka btnlemi a anlamna ge
lir. Her ne kadar bu a ok-katl ise de, dei-tokular ve dayan
malar onun tm dzeylerinde bulunmaktadr.
Organizmalarn ou ekosistemler iinde bulunmakla kalmaz
lar, nemli lde zerklie sahip ve kendilerini btnn ileyii
iine uyumlu bir biimde intibak ettiren bir takm minicik organiz
malar bnyesinde banndran karmak ekosistemlerin bizzat ken
dileridir de. Bu canl unsurlarn en k, bu canl dnyann her
yerinde dierlerine ok yakn bir benzerlik gstererek, Lewis Tho
mas'n canl bir biimle dile getirdii gibi, hayret verici bir tekbiim
lilik sergiler:
Onlar sitoplazmarnda dolarlar... Onlar bana birbirine ve serbeste
yaayan bakterilere oranla daha yakndrlar. Birer yabanc olarak
kabul edilmelerine karn ayn yaratklar martlarn, balinalarn,
yengelerin, slklerin, kokarcalann, hatta penceredeki sineklerin
hcrelerinde bulunan varlklardr. Ben onlar araclyla balant
kuruyorum. Onlar uzun zaman nce tm yeryzne dalm yakn
akrabalanmdr (10).

Her ne kadar tm canl organizmalar belirgin bir bireysellik gster


seler \'e faaliyetleri srasnda grece zerk davransalar da, organiz
malarla evre arasndaki snrlar belirlemek olduka gtr. Kimi
organizmalar sadece belirli bir evre iinde bulunduklarnda bir an
lam tarlar; bakalan tek tek yeler olmaktan ziyade bamsz bir
organizmaymcasna davranan daha byk sistemlere aittirler; da
ha bakalar ise yzlerce tr besleyen ekosistemler olan koca yap
lan tekil etmek iin ibirlii yaparlar.
Mikroorganizmalar aleminde virsler canl ve cansz madde ara
smdaki snr izgisi zerinde bulunan en artc yaratklardandr.
Onlar sadece ksmen kendi kendine yeten, snrl bir anlamda canl

315

varlklardr. Virsler herhangi bir mikroorganizmadan daha basit,


sadece bir nkleik asiti, ONA ve RNA'y ieren en basit varlklar
dandr. Gerekte, hcreler haricinde virsler hibir hayat belirtisi
gstermezler. Onlar olduka karmak, fakat tamamyle dzenli
molekler yaplan olan kimyasallard sadece (11). Baz durumlarda
virsleri paralanna ayrmak ve gelerine blmek, daha sonra onla
n yeniden alma kapasitelerine zarar vermeksizin yerlerine yer
letirmek mmkn olabilmitir.
Yaltlm virs paracklan her ne kadar aslen kimyasallardan
olumusa da, ok zel trden kimyasal maddeler, canl maddelerin
temel geleri olan proteinler ve nkleik asitleri ihtiva ederler (12).
Virslerde bulunan bu maddeler ancak yaltlarak incelenebilir, za
ten molekler biyologlar 1950'lerde ve 1960'lardaki gz kamatrc
keiflerinin kimilerine bu tr incelemeler sayesinde ulamlardr.
Nkleik asitler, kendi kendine oalan ve protein sentezi iin enfor
masyon tayan zincirimsi makromolekllerdir. Bir virs canl bir
hcreye girdii zaman hcrenin biyo-kimyasal mekanizmalarn,
onun DNA ve RNA'snda kodlanm bilgilere gre yeni virs par_a
cklan yapmakta kullanacaktr. Bu nedenle bir virs, hayatta kal
mak ve remek iin gdasn dmanndan temin eden sradan bir
parazit deildir. Temelde kimyasal bir mesaj olan virsn, kendi
metabolizmas olmas art olmad gibi, canl organizmalann dier
pek ok karakteristik ilevlerini de yerine getiremez. Onun tek ile
vi, hcrenin reme mekanizmasnn idaresini elinde tutmak ve onu
yeni virs paracklarn retmekte kullanmaktr. Bu faaliyet akl
almaz bir hzla olup biter. Bir saat ierisinde hastaln sirayet etti
i hcre binlerce yeni virs retir, ou durumlarda ise hcre bu
sre sonunda ykma urar. Bu kadar ok sayda virs parac
nn tek bir hcre tarafndan retilmesi nedeniyle, ok-hcreli bir or
ganizmaya bir virsn sirayet etmesi, ynla hcreyi hzla yok ede
rek hastala neden olur.
Virslerin yaps ve ileyii her ne kadar halihazrda iyice bilin
mekteyse de, temel doalar hala ilginliini korumaktadr. Canl
hcreler dnda bir virs paracna canl organizma ad verile
mez; hcrenin iindeyse o, hcreyle btnlemi, yalnzca ok zel

316

trden bir canl sistem olur kar. Kendi kendini dzenleyicidir,


ama bu dzenlemenin amac btn virs-hcre sisteminin kararll
ve bekas deildir. Onun tek amac, ardndan, br hcrelerce ya
ratlan ortam ierisinde bu garip trden canl sistemleri tekil et
meye devam edecek yeni virsleri retmektir.
Virslerin evrelerini smrme biimi, canl dnya iinde bir is
tisna tekil eder. Organizmalarn ou kendilerini uyumlu bir bi
imde evreleriyle btnletirir, bazlarysa evrelerini ok sayda
hayvan ve bitkinin beslenmesine imkan tanyan bir ekosistem hali
ne gelecek tarzda yeniden biimlerler. Bu tr ekosistem-kurucu ora
nizmalarn en gzde rnei, uzun zaman bitki olduu sanlan, fakat
daha yerinde bir dnceyle hayvan olarak snflandrlm olan
mercanlardr. Mercan polipleri minik, ok hcreli oranizmalardr,
byk koloniler kurmaktan holanrlar ve bu niteliklerinden dolay
kiretandan ktlesel iskeletler olutururlar. Uzun jeolojik alar
boyunca bu kolonilerin pek ou, yeryznde canl organizmalarca
yaplm en byk yaplara byk bir farkla rneklik eden dev mer
can kayalklar iinde olumulardr. Bu muazzam yaplar saysz
bakteri, bitki va hayvan besler: Kabuk balayan organizmalar mer
cann en st tabakasnda yaarlar, balklar ve omurgaszlar yark
larda ve kuytularda gizlenirler, br eitli yaratklarsa kayalklar
da kendilerine uygun yerlere yerleirler (13). Bu olduka youn n
fusa sahip ekosistemleri oluturmak iin mercan polipleri sinir ala
rn ve reme yeteneklerini -onlar ou kez bireysel organizmalar
olarak dnmeyi gletirecek tarzda- devreye sokarak olduka e
gdml bir biimde alrlar.
Benzeri egdm (koordinasyon) kalplar, birbirine sk skya
bal daha yksek kamaklktaki hayvan toplumlarnda da ulu
nur. U rnekler -arlar, yaban anlan, karncalar, beyaz karncalar
vb. gibi- kme halinde yaayan hayvanlardr; koloniler halinde ya
ayanlar yle dayanma iinde ve ylesine yakn temas halindedir
ler ki, btn sistem adeta koca bir ok- yaratkl organizmaya ben
zer (14). Anlarla karncalar tek balarna yaayamazlar, fakat b
yk ynlar halindeyken, bireysel yelerinkine benzer tarzda ok
stn uyarlanm yetenekleri ve ortaklaa bir zekaya sahip karma-

317

k bir organizmann hcreleri gibi hareket ederler. Daha byk or


ganizma sistemleri kurma ynndeki bu hayvanlara ilikin durum,
bceklerle snrl olmayp insanolu da dahil pek ok dier trlerde
de gzlemlenebilir.
Etkinliklerin sk skya koordine edilmesi yalnz ayn trlerin
bireyleri arasnda deil, ayn zamanda farkl trler arasnda da
mevcuttur ve ortaya kan canl sistemler, yine tekil organizmalarn
karakteristiklerini arzederler. yice belirlenmi biyolojik trleri
temsil ettikleri dnlen ou organizma tiplerinin, sk bir sna
madan sonra yakn biyolojik iliki iinde bulunan iki ya da daha
fazla tr ilerinde barndrdklar grlmtr. Ortak yaama
(symbiosis) olarak bilinen bu olay, canllar aleminin tmnde haya
tn ana zellii olarak dnlmeyi gerektirecek denli yaygndr.
Ortak yaarlk ilikileri, iliki iinde olunan ortaklar iin karlkl
yararlar tamaktadr ve akla gelebilecek hemen her kombinezon
daki hayvan, bitki ve mikroorganizmay iine almaktadr (15). On
larn pek ou birlemelerini, uzak bir gemite, daha bamsz ol
maya ve bir dierine daha mkemmel uyum gstermeye doru evri
lerek gerekletirmilerdir.
Bakteriler ounlukla gerek kendi hayatlarn, gerekse dman
larnn hayatlarn ortak yaarlk ilikisine bal klacak tarzda
br organizmalarla ortak bir hayat srerler. rnein toprak bak
terleri organik molekllerin konfigrasyonlarn deiiklie uratr
lar; yle ki, onlar bitkilerin enerji ihtiyalarn karlayamaz duru
ma gelirler. Bu suretle bakteriler kendilerini bitki kkleriyle hemen
hemen ayrd edilemeyecek biimde birletirirler. br bakterler da
ha yksek organizmalarn dokular iinde, zellikle de hayvanlarn
ve insanlarn barsaklannda ortak yaarlk ilikisi iinde yaarlar.
Szkonusu barsak mikroorganizmalarnn bazs, beslenmelerine
katkda bulunarak ve direnlerini artrarak iinde bulunduklar or
ganizmaya olduka yararl olurlar.
Ortak yaama tm yksek organizmalarn hcreleri ierisinde
mikro dzeyde de karmza kar ve hcre faaliyetlerinin organi
zasyonu iin ok nemlidir. Hcrelerin ou kendilerine has ilevle
ri yerine getiren ve yaknlara kadar hcre tarafndan yaplan mole-

318

kler yaplar olduu sanlan bir takm organeller ierir. Fakat im


di imdi anlalmaktadr ki, aslnda kimi organeller kendi btn
lkleri iinde birer organizmadrlar (16). rnein, hemen tm hc
relerin enerji sistemlerine yakt salamalar nedeniyle ounlukla
hcrenin g-evi olarak adlandrlan mitokondria, kendi genetik
malzemelerine sahiptir ve hcrenin oalmasndan bamsz olarak
oalabilmektedir. Onlar, her hcrede sk ortak yaarlk ilikisi
iinde yaayarak nesilden nesile aktarlan tm yksek organizma
larn daimi sakinleri olurlar. Benzer biimde, yeil bitkilerdeki klo
roplastlar -ki fotosentez iin gerekli klorofili ve donanm ierirler
bitki hcrelerinin bamsz ve kendi kendine oalan sakinlerdir.
Canl dnya konusundadaha ok aratrma yapldnda u ger
ek daha iyi grlmeye balar: liki kurma, balant tekil etme,
bir bakasnn iinde yaama ve ibirlii eilimi, yaayan organiz
m temel bir karakteristiidir. Lewis Thomas'n gzlemledii
gibt "Biz mnferit varlklar deiliz. Her yaratk bir anlamda dier
lerine baml ve balantldr " (17). En byk organizma alarn
ise ekosistemler oluturur. Tpk bireysel organizmalar gibi ekosis
temler de, iinde organizmalarn belirli yelerinin dnemsel dalga
lanmalara maruz kald kendi kendini-dzenleyici ve kendi kendi
ni-ayarlayc sistemlerdir. Bir ekosistem iindeki yollarn ve kar
lkl-balantlarn dorusal olmayan doas nedeniyle herhangi bir
ciddi karklk tek bir etkiyle snrl kalmayp tm sisteme yayla
cak ve hatta onun i geri-besleme mekanizmalar tarafndan by
tlebilecektir.
Denge halinde bir ekosistemde hayvanlarla bitkiler bir rekabet
kombinezonu ve karlkl dayanma iinde hep birlikte yaarlar.
Her tr, sl bir nfus art potansiyeline sahiptir, fakat bu yne
limler eitli denetimler ve etkileimlerle kontrol altna alnr. Sis
tem dengesini kaybettii zaman, sl "kaaklar" grlmeye balar.
Kimi bitkiler "yabani ot"a dnr, kimi hayvanlar "zararl haere
lere" dnr. Dier trlerin ise kk kaznr. Btn sistemin den
gesi ya da sal tehdit altna girer. Bu trden nfus patlamalar
ekosistemlere zg olmayp tekil organizmalar iin de szkonusu
dur. Kanserler ve dier tmrler patolojik (hastalkl) bymenin

319

arpc rneklerini tekil ederler.


Ekosistemler hakknda son yllarda yaplan aynntl incelemeler
aka gstermitir ki, canl organizmalar arasndaki ilikilerin o
unluu temel olarak bir arada bulunma ve karlkl dayanmayla
nitelenen ibirliine ve eitli derecelerde ortak yaarla dayal
ilikilerdir. Bir rekabet szkonusuysa da o, en byk organizmann
dengesini koruduu ibirliinin kapsaml balam iinde vuku bul
maktadr. Dorudan alndnda av asndan zararl olan avc-av
ilikisi, her iki tr iin genellikle faydaldr. Bu kavray, hayat
salt rekabet, mcadele ve ykma dayanarak dile getiren Toplumsal
Darwincilerin grleriyle keskin bir kartlk iindedir. Qnlrn
doa anlay, teknolojimizin doal evre zerindeki feci etkisini ve
smrsn merulatran bir felsefe gelitirmesine yardm etmi
tir. Ne var ki, byle bir anlay hibir bilimsel kanta dayanmamak
tadr. nk, canl sistemlerin, temel zellikleri olan btnleyici ve
ibirliine dayal ilkelerini anlamay baaramamaktadrlar.
Thomas'n vurgulad gibi, galip ve malup ilikisinin mecbu
ren bulunduu durumlarda bile zorunlu olarak bir sava szkonusu
deildir. rnein, iki mercan tr yalnzca birisine yetecek kuytu
bir yerde bittiklerinde, kk olan daima paralara aynlacak ve bu
nu kendi zerk mekanizmalar araclyla yapacaktr: "O sadece
kaderine boyun emeyi seer" (18). An saldrganlk, rekabet ve y
kc davran yanlzca insanolu arasnda belirleyicidir ve sanki do
ada da varm gibi szde-bilimsel aklamalar yaplmtr, ama bu
daha ok kltrel deerlere dayanlarak ortaya atlmtr.
Organizmalarla evreleri arast\da ilikilerin pek ok ynleri, da
ha nce deinilmi olan (19) tabakal dzene ilikn sistemler gr
yardmyla olduka tutarl biimde dile getirilebilir. Canl sis
temlerin karmaklklan lsnde farkl dzeylere sahip ok-d
zeyli yaplan biimleme eilimi, doadaki her eye yaylm durum
dadr ve kendi kendini dzenlemenin temel bir ilkesi olarak grl
mesi gerekir. Karmakln her dzeyinde kck paralan ie
ren, ayn zamanda daha byk btnlerin paralan gibi hareket
eden kendi kendini dzenleyen, btnlemi sistemlerle karla
rz. rnein insan organizmas eitli organlardan olumu organ

320

sistemlerini ierir, her organ dokulardan, her doku ise hcrelerden


meydana gelmitir. Bu sistem dzeyleri arasndaki ilikiler bir
"sistemler aac"yla dile getirilebilir.
Gerek bir aata sistem dzeylerinin tm arasnda karlkl
bantlar ve dayanmalar szkonusudur; her dzey topyekn ev
resi ile etkileir ve iletiim kurar. Sistemler aacnn gvdesi, birey
sel organizmalarn, ayn aa yapsna sahip daha byk toplumsal
ve ekolojik sistemlerle balantl olduuna iaret eder.
Her dzeyde szkonusu sistem bireysel bir organizmay meyda
na getirebilir. Bir hcre bir dokunun paras olabilir, fakat ayn za
manda bir ekosistemin paras olan bir mikroorganizma da olabilir
ve ou kez bu tanmlar arasnda ak bir ayrm yapmak imkansz
d:r. Alt-sistemlerin her biri, daha byk bir organizmann bileeni
lcrrl.r

lfeysel bir organizma iindeki eitli karmaklk dzey


lerini gsteren sistemler a

321

(unsuru) durumunda olmasna ramen grece bamsz bir organiz


madr; o, hem btnlerin bamsz niteliklerini, hem de paralarn
baml niteliklerini kendinde toplayan, Arthur Koestler'in terimiy
le bir "holon"dur. Bylelikle dzenin evren iinde yaygnl yeni bir
anlam kazanr; bir sistemler dzeyinde dzen, daha byk bir d
zeyde kendi kendini organize etmenin sonucundan ibarettir.
Evrimci bir bak asndan tabakal ya da ok-dzeyli sistemle
rin doada neden bu denli yaygn olduunu anlamak kolaydr (20).
Onlar ok daha hzla evrilirler ve tabakal-olmayan sistemlerden
ok daha fazla yaama ansna sahiptirler, nk iddetli kanklk
durumlannda tmyle ortadan kalkmakszn dei,k alt-sistemlere
aynabilirler. Dier taraftan tabakalam olmayan sistemler bt
nyle paralanacak ve yine sfrdan evrilmeye balayacaktr. Canl
sistemlerin uzun tarihleri boyunca eitli felaketlerle karlamala
rndan tr doa, tabakal dzene sahip sistemleri hissedilir bir
biimde yelemitir. Dorusu, dier herhangi bir sistemin sa kald
na ilikin hibir kayt yoktur.
Canl organizmalann ok-katl j'aps, tpk dier biyolojik yap
lar gibi, kendi kendini dzenleme srecinin altnda yatan gzle g
rlr bir durumdur. Her dzeyde kendini-kantlayc ve btnleyici
eilimler arasnda dinamik bir denge szkonusudur ve tm holonlar
sistemin katlan arasndaki geici konaklar ve kesime noktalan
olarak hareket ederler. Sistem teorisyenleri zaman zaman bu orga
nizasyon modelini hiyerarik olarak adlandnrlar, lakin szck da
ha ziyade dogada gzlenen tabakal dzen iin aldatc olabilir. "Hi
yerari" (*) szc, kken itibariyle Kilise ynetimine atfta bulu
nur. Tm dier beeri hiyerariler gibi, bu ynetim yaps da, g
dzeylerine gre bir takm mertebelere blnr, her mertebe alt d
zeydekini kendine tabi klar. Gemite doann tabakal dzeni, oto
riter toplumsal ve siyasal yaplan hakl gstermek amacyla sk sk
yanl ynde yorumlanmtr (21).
Karklktan kanmak iin emirlerin tepeden geldii olduka
kat tahakkm ve denetim sistemleri iin "hiyerari" terimini kul(*) Yunanca hieros ("kutsal") ve arkhia ("ynetim"lden.

322

lanmaya devam edebiliriz. Bu tr yaplar iin kullanlan geleneksel


sembol piramit olmutur. Buna karlk ou canl sistemler ok
katl organizasyon kalplan sergilerler; bunlar enformasyon iaret
leri ve ilemlerin, araclyla tm dzeylere aa olduu kadar
yukanya doru da- aktanld dorusal olmayan ve girift yollarla
karakterize edilir. Canl sistemlerdeki tabakalamann ekolojik do
as iin piramitten vazgeip daha uygun bir sembol olarak bir aa
c seiimin nedeni hudur. Gerek bir aacn gdasn hem kkleri,
hem de yapraklaryla salamas gibi, bir sistemler aacndaki enerji
de dierine hakim olma amac gtmeksizin ve tm dzeyleri bt
nn almasna destek olacak ekilde dayanmal bir ahenk ieri
sinde etkileerek her iki ynde akar.
Doada bulunan tabakal dzenin en dikkate deer yn, dene
timin aktarlmas (transfer) deil, daha ok karmakln dzen
lenmesidir. Deiik sistem dzeyleri farkllaan karmakln ka
rarl dzeyleridir ve bu her dzey iin farkl tanmlar kullanmamz
imkan dahiline sokar. Ne var ki, Weiss'n da iaret ettii gibi, sz
konusu her "dzey", gerekte gzlemcinin dikkat dzeyidir (22).
Atomalt fiziindeki yeni kavray, canl maddenin incelenmesinde
de geerli grnyor; maddenin gzlemlenen kalplan, zihin kap
lanmn yansmalanndan ibarettir.
Tabakal dzen kavram, lm olayna da yeni bir bak as ge
tirir. Daha nce grdk ki, kendini yenileme -kesintisiz daireler
iindeki yaplann paralanp yeniden kurulmas- olay canl sistem
lerin temel bir zelliidir. Ancak srekli yer deitiren yaplara can
l organizmalar diyoruz. Onlara gre daha byk sistemlerin kendi
lerini yenilemeleri, onlarn doum ve lm devirdaimleridir. Bu du
rumda doum ve lm kendi kendini dzenlemenin temel bir veche
si ve hayatn gerek z olarak grlmektedir. Gerekte evremiz
deki tm canl nesneler her zaman kendilerini yenilemektedirler,
bu ise, evremizdeki her eyin her an lmekte olduu anlamna ge
lir. "Bir ayrda bulunuyorsanz ayet" diye yazar Thomas, "bir ya
macn kenarna gidin ve etrafnza dikkatle bakn; hemen hereyin
lme srecinde olduu dikkatinizi derhal ekecektir" (23). Fakat
len her organizmann yerine bir yenisi doar. u halde lm haya323

tn ztt deil, onun temel bir niteliidir.


lm her ne kadar hayatn temel bir niteliiyse de, tm organiz
malar lmez. lkel tek-hcreli organizmalar, rnein bakteriler ya
da amipler, hcre blnmesi suretiyle rerler ve bylece kendi soy
larn basit bir biimde srdrrler. Bugn evremizde mevcut olan
bakteriler aslnda milyonlarca yl ncesinde yeryzn dolduranla
nn ayns olup saysz organizmalar iinde dal budak salmlardr.
Bu tr lmsz hayat, evrim tarihinin ilk te ikilik blmnde var
olan tek hayat tryd. ok uzun zamanlar boyunca ne lm vard,
ne de yalanma; ancak yksek hayat biimleri ve benlik-bilinlilik
gibi eyler de yoktu. Buna gre bir milyon yl kadar nce hayatn
evrimi olaanst bir hzllkta sryor ve ok eitli biimler reti
yordu. Bylece Leonard Shlain'n ifadesini kullanrsak, "hayat cin
sellik ve lm kefetmek zorundayd. Cinsellii olmayan hayatn
hibir eitlilii olamazd, lmsz hayatnsa bireysellii" (24). An
cak bundan sonra yksek organizmalar yalanp ldler ve bireyler
sonuta evrimi binlerce kat hzlandran olaanst genetik e!iitlili
i meydana getiren cinsel reme ynluyla kromozomlarn iftletir
diler.
Tabakal sistemler bu daha yksek hayat biimleri boyunca ev
rilirler, bunlar tm dzeylerde kendi kendilerini yenileyen ve byle
ce aa boyunca tm organizmalar iin doum ve lmn bitmek
bilmez devirdaimlerini srdren sistemlerdir. Nihayet bu gelime
bizi insanolunun canl dnya iindeki yerine ilikin sorulara geti
rir. Madem ki, biz de douyoruz ve lme mahkumuz, o halde bu,
bizim srekli olark kendisini yenileyen daha byk sistemlerin
paralan olduumuz anlamna m gelmektedir? Hakikaten de duru
mun byle olduu grlmektedir. Tpk tm dier canl yaratklar
gibi biz de ekosistemlere balyz, ama farkl olarak biz kendi top
lumsal sistemlerimizi olutururuz. Nihayet daha da st dzeyde,
bekamzn tamamen kendisine bal olduu btn gezegenin ekosis
temi biyosfer vardr. Genellikle bu koca sistemleri bitkiler, hayvan
lar ya da insanlar gibi organizmalar eklinde dnmeyiz, ama yeni
bir bilimsel hipotez, ulalabilen en byk sistem dzeyinde bunun
varln dorulamaktadr. Biyosferin havann kimyasal kompozis-

324

yonunu, yeryzndeki sy ve gezegenin evresinin pek ok baka


ynlerini dzenleme yollarnn ayrntl incelemeleri kimyac James
Lovelock ve mikrobiyolog Lynn Margulis'i unlar sylemeye itmi
tir: Bu olaylar ancak, bir btn olarak gezegenimiz tek bir canl or
ganizma gibi grlebilirse anlalabilir. Hipotezlerinin gl bir an
tik efsanenin yeniden douunu ifade ettiini dnerek bu iki bi
lim adam ona, Yunanllarn yeryz tanralarna atfen Gaia hipo
tezi adn vermilerdir (25).
Kltrel gemiimiz iinde nemli bir rol oynam olan yeryz
nn canl olduu fikri, astronotlar insanlk tarihinde ilk kez uzay
dan gezegenimize baktklar zaman arpc bir biimde yeniden can
land. Yeryzn ldayan gzellii iinde -uzayn dipsiz karanlk
larnda yzen mavi ve beyaz bir kre olarak- alglaylar anlan de
rinden etkiledi ve pek ounun ifade ettii gibi, yeryzyle ilikile
rini ebediyen deitiren derin bir manevi deneyim oldu bu. Astro
notlarn beraberlerinde getirdikleri "Yerkre"nin byleyici foto
raflan, ekoloji hareketine gl ve yeni bir sembol ve btn uzay
programnn en anlaml sonucu oldu.
Astronotlarn ve onlardan nce yeryz hakknda saysz insa
nn sezgisel olarak farkettikleri ey, imdi Lowelock'un kitabnda
olanca ayrntsyla anlatld gibi bilimsel aratrmalarla da doru
lanm oluyordu. Yerkre hayatla dolu olmakla kalmayp kendi ba
na canl bir varlk olarak grnr. Yeryzndeki tm canl mad
de, atmosfer, okyanuslar ve topran yansra kendi kendini dzen
leme kalplarnn tm zelliklerine sahip karmak bir sistemi mey
dana getirir. O, dikkate deer bir kimyasal ve termodinamik denge
sizlik durumunda kalr ve akl almaz ilemler yerkrenin evresini
hayatn evrimi iin gereken en iyi artlan salayacak tarzda dzen
ler.
Szgelimi yeryz iklimi, yaklak drt milyar yl nce canl tr
leri ilk ortaya ktklarndan bu yana hayat iin kesinlikle tamamen
elverililiini yitirmemitir. Bu uzun alar boyunca gneten gelen
radyasyon en azndan yzde 30 orannda artmtr. E!r dnya yal
nzca kat bir cansz nesneden ibaret olsayd, yzey ss gnein
enerji ktsna bal olacakt ki, bu btn yeryznn bir milyar

325

yldan biraz daha fazla bir sre iinde bir buz kresi halini alaca
anlamna gelir. Jeolojik kaytlardan reniyoruz ki, bylesi olumsuz
artlar kesinlikle varolmamtr. Nasl bir insan organizmas dei
en evresel artlara ramen sabit bir beden ssn korumaktaysa,
yeryz de hayatn evrimi sresince yzey ssn olduka sabit tut
may baarmtr.
Benzer kendi kendini dzenleme kalplan, atmosferin kimyasal
kompozisyonu, okyanuslarn tuz miktar gibi dier evresel zellik
lerde de gzlemlenebilir. Tm bunlar, kendi kendini dzenleyici sis
temlerin zelliklerini sergileyen sk ibirliine dayal alar tarafn
dan dzenlenmitir. Buna gre yeryz canl bir sistemdir; o bir or
ganizma gibi faaliyet gstermez, gerekte o tam bir organizmadr:
Gaia, yani canl bir gezegendir o. Onun zellik ve faaliyetleri para
larnn toplamndan kartlamaz; dokularnn her birisi dierlerine
baldr ve hepsi de karlkl olarak dayanma iindedirler; sahip
olduklar iletiim alan son derece karmak olup dorusal-deildir;
biimi milyarlarca yldr evrilmi ve evrilmeye devam etmektedir.
Bu gzlemler bilimsel bir balamda yaplmtr, fakat bilimin tesi
ne tamaktadrlar. Yeni paradigmann pek ok baka grnm gi
bi onlar da, son tahlilde manevi olan derin bir ekolojik bilinci yans
trlar.
Canl organizmalara ilikin sistemler grn klasik bilimin
perspektifinden kavramak zordur, nk o pek ok klasik kavram
ve fikirde nemli deiiklikler yapmay gerektirmektedir. Durum,
fizikilerin bu yzyln ilk otuz yl zarfnda karlatklarndan
farkl deildir, onlar da atom olayn anlamak iin temel gereklik
kavramlarnda kkl dzeltimlere gitmek zorunda kalmlard. Bu
paralellik, btnleyicilik kavramnn -ki atom fiziinin geliiminde
ok nemli bir rol vardr- yeni sistemler biyolojisinde de nemli bir
rol oynadnn gzlenmesiyle de desteklenmitir.
Doadaki tabakal sistemlerin tm dzeylerinde gzlemlenebi
len kendini kantlayc ve btnletirici eilimlerin birbirini btn
lemesinin yansra, canl organizmalar kendi kendini dzenlemenin
temel grnmleri olan bir dier btnleyici dinamik fenomenler
iftini sergilerler. Bunlardan gevek bir biimde kendi kendini ida-

326

me olarak tanmlanabilen fenomen, kendini-yenileme, saaltm, ho


meostatis ve uyarlanmay ierir. Zt, fakat btnleyici bir eilimi
temsil eden dier bir fenomen, kendisini renme, gelime ve evrim
sreci iinde ortaya koyan kendini-dntrme ve kendini-amay
ierir. Canl organizmalar yeni yaplar ve yeni davran kalplar
yaratarak kendilerini ama yolunda doutan bir potansiyele sahip
tirler. Zamanla dzenli bir karmakl gelitirmeye yarayan bu
yenilie doru yaratc uzanm, -en azndan imdilik- daha fazla
aklama gerektirmeyen hayatn ve evrenin temel bir nitelii olarak
gzkmektedir. Bununla birlikte biz bireylerin, trlerin, ekosistem
lerin, toplumlarn ve kltrlerin evriminde kendini-amann meka
nizmasn ve dinamiklerini aklayabiliriz.
Kendi kendini-dzenleyici sistemlerin iki birbirini btnleyici
eilimi, srekli dinamik etkileim iinde olup her ikisi de evrimsel
uyarlanma olayna katkda bulunurlar. Bu nedenle szkonusu olay
anlamak iin iki birbirini btnleyen tanmlama gerekecek. Birinci
sinin mutasyon, DNA"snn yaps, reme ve kaltm (soyaekim)
mekanizmalar gibi yeni-Darwinci teorinin pek ok ynn iermesi
gerekecek, dier tanmn ise zorunlu olarak genetik mekanizmalar
la ilgilenmesi gerekmeyecek, tersine temel karakteristii uyarlan
ma olmayp yaratclk olan evrimin temelindeki dinamiklerle ilgile
necektir. Eer yalnz bana uyarlanma evrimin esas olsayd, ev
relerine uyumu kusursuz, reme kapasiteleri esiz ve milyonlarca
yldr hayatta kalmaya yetenekli olan canl formlarn, niin yosun
lardan daha teye evrildiini aklamak ok g olurdu.
Daima daha karmak formlara doru hayatn yaratc alm,
Darwin'in ardndan bir yzyldan daha fazla bir sre, zlmemi
bir giz olarak kald, fakat son aratrmalar, nclleri canl organiz
malarn bu dikkat ekici zelliine aydnlk getiren bir evrim teori
sinin ana hatlarn belirlemitir. Kendini-amann dinamikleri ze
rinde odaklaan ve eitli disiplinlerden bir takm bilim adamlar
nn almalarna dayanan bir sistemler teorisidir bu. Belli bal
katkclar arasnda kimyac lya Prigogine ve Manfred Eigen, biyo
log Conrad Waddington ve Paul Weiss, antropolog Gregory Bateson
ve sistem teorisyenleri Erich Jantsch ve Ervin Laszlo vardr. Bu te-

327

orinin kapsaml bir sentezi, evrimi kendi kendini dzenlemeye ili


kin dinamiklerin temel bir vechesi olarak gren Erich Jantsch tara
fndan yaknlarda yaynlanmtr (26). Bu anlay, biyolojik, top
lumsal, kltrel ve kozmik evrimi, her ne kadar ok farkl mekaniz
malara bal farkl evrim trleri olsalar da, sistemler dinamiiyle
ayn kalplara dayanarak anlamay mmkn klmtr. Anlalm
olmaktan hala ok uzan olan tanmlann temeldeki btnleyicilii uyarlanmayla yaratma arasnda gidip gelen rnekler, rastlant ve
zorunluluun ezamanl hareketi ve makro-evrim ile mikro-evrim
arasndaki hassas etkileim- teorinin tmn kuatr.
Yeni sistemler yaklamna gre, evrimin temel dinamikleri ho
meostatis -birden fazla, karlkl dayanma iindeki dalgalanma
larla karakterize edilen dinamik bir denge durumu- halindeki bir
sistemle balar. Sistem bozulduunda, denge durumundan sapmay
en aza indirgemeye ynelik negatif geri-besleme mekanizmalan
araclyla kararlln koru.maya alr. Fakat tek olaslk bu de
ildir. Sapmalar pozitif geri-beslemPyle, ya evresel deiimlere ce
vap olarak ya da herhangi bir d etki olmadan kendliinden isel
olarak da desteklenebilir. Canl bir sistemin kararll srekli bi
imde dalgalanmalarla snanr ve baz anlarda bu dalgalanmalar
dan biri ya da birka yle gl olur ki, sistemi, yine dalgalanaca
ve nisbi kararlla kavuabilecei tmyle yeni br kararszla s
rkler. Canl sistemlerin kararll kesinlikle mutlak deildir. Dal
galanmalar, kritik bir miktann altnda kald mddete kararllk
devam eder, fakat herhangi bir sistem daima kendisini dntr
meye ve evrilmeye hazrdr. Prigogine ve alma arkadalannca
kimyasal madde israf eden yaplar iin ortaya konan bu temel ev
rim modeli, o gnden itibaren eitli biyolojik, toplumsal ve ekolojik
sistemlerin evrimini tasvire baanyla uygulanmtr.
Evrime ilikin yeni sistemler teorisiyle klasik yeni -Darwinci te
ori arasnda bir takm temel farkllklar vardr. Klasik teori evrimi,
organizmalann evrelerine kendilerini gittike daha kusursuz bi
imde uyarlayarak bir denge durumuna doru gittikleri eklinde g
rr. Sistemler grne gre ise evrim, dengeden uzak olarak iler
ve uyarlanmayla yaratmann karlkl etkileimleriyle alm kaza-

328

nr. Dahas, sistemler teorisi bizzat evrenin de uyarlanma ve evri


me yetenekli canl bir sistem olduunu hesaba katar. Bylece odak,
bir organizmann evriminden organizma art evrenin ortak evrimi
ne doru yn deitirir. Bylesi bir karlkl uyarlanma ve ortak
evrim dncesi dorusal, birbiri ardndan gelen sreler zerinde
younlamaya ve karlkl artlan. ve ezamanl olarak hareket
eden faal fenomenleri grmezden gelmeye eilimli olan klasik g
rte ihmal edilmitir.
Jacques Monod evrimi, kat bir rastlant ve zorunluluk zinciri
eklinde tanmlamtr: tesadfi mutasyonlann rastlants ve ha
yatta kalmann zorunluluu (27). Rastlant ve zorunluluk ayn za
manda bu yeni teorinin de zellikleri arasnda yer alr, fakat rolleri
tmyle farkldr. Dalgalanr.alarm i mekanizmas ve sistemi kri
tik bir noktaya ulatran gidi, rastlant sonucu meydana gelir ve
nceden kestirilemez, fakat bir kez sistem byle bir kritik noktaya
ulat m, yeni bir yap kazanmaya zorlanr. Bu ekilde, rastlant ve
zorunluluk ezamanl olarak ilemeye balar ve btnleyici ilkeler
olarak hareket ederler. stelik srecin tamamnn nceden kestiri
lemezlii, kararszln kkeniyle de snrl deildir. Bir sistem ka
rarszlatnda evrilebilecei daima hi deilse iki yeni mmkn
yap vardr. Sistem dengeden uzaklatka elde daha ok seenek
olacaktr. Bu seeneklerden hangisinin tercih edileceini nceden
kestirmek imkanszdr; burada gerek bir seme zgrl vardr.
Kritik noktaya yaklatka, sistem hangi yola gideceini kendisi
"kararlatrr" ve bu karar onun evrimini belirler. Olas evrim yolla
nnn btn, her dalnn ucunda serbest kararlar verilen pek ok
kollara ayrlm bir grafik eklinde tasarlanabilir (28).
Bu tablo gstermektedir ki, evrim temel olarak ak ve belirlen
memi bir eydir. Kendi iinde hi bir amac ya da hedefi yoktur, s
telik bilinebilir bir gelime kalb da mevcut deildir. Bu kalbn ay
rntlan nceden kestirilemez, zira canl sistemler, organizasyonla
nnn dier ynlerinde olduu gibi evrimlerinde de zerklie sahip
tirler (29). Sistemler grnde evrim sreci "kr tesadf'le belir
lenmi deildir, tersine zerklik ve seme zgrln de ieren bir

329

tr renme sreci olarak grlebilen dzen ve karmakln iie


girmesini ifade eder.
Darwin'in zamanndan bu yana evrim hakkndaki bilimsel ve di
ni grler sk sk atma iinde olmulardr; dini gr tanrsal
bir yaratcnn tasarlam olduu genel bir plann varln ne s
rer, bilimsel grse kozmik bir zar oyununa indirger evrimi. Yeni
sistemler teorisiyse bu grlerden hibirisini kabul etmez. Her ne
kadar o, aada greceimiz gibi, maneviyat inkar etmese de ve
bir tanr kavramn formlletirmeye daha yatknsa da, nceden ta
sarlanm evrimsel bir plan kabul etmez. Evrim, srekli olarak ay
rntl sonucun doas gerei ndenemez olduu bir sre iinde
kendi amacn yaratan sregiden ve ak bir maceradr. Bununla
birlikte evrimin genel kalb bilinebilir ve tmyle kavranabilir ni
teliktedir. zelikleri karmakln art, egdm ve dayanma,
bireylerin ok-katl sistemler iinde btnlemesi ve baz ilevlerle
davran kalplarnn srekli inceltilmesini ierir. Ervin Laszlo ko
nuyu yle zetler: "okluk ve kaostan birlik ve dzene doru bir
ilerleme vardr" (30).
Klasik bilimde doa, temel yap talarndan kurulmu mekanik
bir sistem olarak grlyordu. Darwin de bu gre uygun olarak,
hayatta kalma biriminin trler, alt-trler ya da biyolojik dnyann
baz dier yaptalarnn olduu bir evrim teorisini ortaya koydu.
Fakat bir yzyl sonra hayatta kalma biriminin bu varlklarn zel
liklerinden olmad ortaya kt. Hayatta kalan, evresi-iindeki-or
ganizmadr (31). Yalnzca hayatta kalma zeiliiyle tanmlanan bir
organizma evresini durmadan tahrip edecek ve ac tecrbelerden
rendiimiz gibi sonuta kendi kendisini imha edecektir. Sistemler
asndan hayatta kalma birimi bir varlk deil, daha ok evresiyle
etkileim iindeki organizma tarafndan benimsenmi bir organi
zasyon kalbdr; ya da nrolog Robert Livingstone'ui ifadesini kul
lanrsak, evrimin ayklama sreci davran temelinden hareket
eder (32).
Yeryzndeki hayabn tarihi iinde mikrokozmos (insan) ile mak
rokozmosun (evren) ortak-evrimi zel bir nem tamaktadr. Hayatn
kkenine ilikin geleneksel aklamalar ounlukla mikro-evrim

330

iinde daha yksek hayat biimlerinin kurulmasndan sz ederek


makro-evrime ilikin ynleri savsaklar. Ne var ki, bunlarn her ikisi
de, Jantsch'n da vurgulad gibi, ayn evrimsel srecin btnleyici
ynleridir (33). Bir bakma mikroskobik hayat, daha ileriye evril
mek iin gerekli makroskobik artlan yaratr; dier bir adansa
makroskobik biyosfer kendi mikroskobik hayatn yaratr. Karma
kln katlarnn almas, organizmalarn verili bir evreye uyar
lanmalanndan deil, tm sistem dzeylerinde organizma ve evre
sinin ortak-evriminden kaynaklanmaktadr.
Drt milyar yl nce ilk hayat biimleri yeryznde ortaya k
tklar zaman -yerkrenin oluumundan yarm milyar yl sonra- da
ha ok baz gnmz bakterilerine benzeyen,'hcre ekirdei olma
yan tek-hcreli organizmaiard. Bu szde prokaryotlar oksijen ol
madan yaamlard, zira atmosferde ya ok az ya da hi serbest ok
sijen mevcut deildi. Fakat mikroorganizmalar ortaya kar kmaz
hemen evrelerini deitirmeye balayp hayatn daha ileriye evrimi
iin makroskobik artlar yarattlar. Son iki milyar yldr kimi pro
karyotlar fotosentez araclyla oksijen rettiler; ta ki atmosferdeki
halihazr younlama dzeylerine eriinceye kadar. Bylece bu aa
ma, hcre dokular ve ok-hcreli organizmalar oluturmaya yete
nekli daha karmak, oksijenle yaayan hcrelerin domasna im
kan hazrlad.
Evrimde bundan sonraki en nemli adm, kromozomlarnda or
ganizmann genetik maddelerini tayan bir ekirdekle birlikte
karyotlar denilen tek-hcreli organizmalarn douuydu. Sonralar
ok-hcreli organizmalar oluturacak olan bu hcrelerdi. Gaia hi
potezini hazrlayanlardan Lynn Margulis'e gre, karyotik hcreler
yeni tip hcre iinde organeller olarak yaamn srdren eitli
prokaryotlar arasndaki bir ortak-yaarlktan kaynaklanmlardr
(34). Biz iki tr organelden haberdarz: Mitokondriya ve kloroplast
lar. Bunlar hayvanlar ve bitkilerin btnleyici solunum ihtiyalar
n dzenlerler. Drt milyar yldr yapageldikleri gibi onlar, gezege
nimizdeki Gaia sisteminin enerji odasn hala yneten ilk proyakor
yatlardan bakas deildir.
Hayatn daha ileriye evrimindeki iki adm evrim srecini olaa-

331

nst hzlandrm ve sryle yeni biimler retmitir. Admlardan


birincisi olaanst genetik eitlilii douran cinsel remenin ge
limesi idi. kinci admsa, kavramsal dnce ve sembolik dile da
yal daha etkin toplumsal mekanizmalarla genetik evrim mekaniz
malarn deitirmeyi mmkn klan bilincin domasdr.
Hayata ilikin sistemler grmz toplumsal ve kltrel evri
min bir tasvirini de kapsayacak ekilde geniletirsek, en bata zihin
ve bilin fenomenleriyle karlarz. Gregory Bateson, zihni canl
organizmalar, toplumlar ve ekosistemleri niteleyen bir sistemler fe
nomeni olarak tanmlamay nerdi ve sistemler szkonusu olduun
da akla yatkn gelecek bir takm ltler sralad (35). Bu ltlere
tekabl eden herhangi bir sistem dnme, renme, hatrlama gibi
zihinle iliki kurduumuz fenomenleri enformasyon ilemine tabi
tutup gelitirebilecektir. Bateson'un grne gre zihin, organiz
malarn bir beyin ve daha yksek bir sinir sistemi gelitirmelerin
den ok nce balayan belirli bir karmakln zorunlu ve kanl
maz bir sonucudur.
Bateson'un zihin ltleri, yukarda makinalar ile canl organiz
malar arasndaki nemli farklar olarak sraladm kendi kendini
dzenleyici sistemlerin karakteristiklerine yakn bir ilikiyi darda
brakr. Zihin gerekte canl sistemlerin temel bir zelliidir. Bate
son'un dedii gibi, "zihin diri olmann zdr" (36). Sistemler bak
asndan hayat bir cevher ya da bir g olmad gibi zihin de mad
deyle etkileim iindeki bir varlk deildir. Gerek hayat gerekse zi
hin, kendi kendini-dzenlemenin dinamiklerini temsil eden bir i
lemler dizisi, ayn sistemsel zellikler dizisinin tezahrleridir. Bu
yeni anlay Kartezyen ayrm ama yolundaki giriimlerimizde son
derece ie yarayabilir. Zihnin bir organizasyon kalb ya da dinamik
bir ilikiler dizisi olarak tasviri, modern fizikteki madde tasviriyle
ilikilidir. Zihin ve madde artk Descartes'n inand gibi iki kkten
farkl kategoriye ait olarak deil, ayn evrensel srecin farkl gr
nmleri olarak grlr.
Bateson'un zihin kavram tartmamz boyunca iimize yaraya
cak, fakat gnlk dille irtibatmz koparmamak iin "zihin" terimi
ni yksek karmaklktaki organizmalar iin muhafaza edecek, zi-

332

hinsel faaliyet anlamna gelen "mentasyon" terimini ise daha aa


dzeylerdeki kendini dzenleyici sistemlerin dinamiklerini tanmla
makta kullanacam. Bu terminoloji, sistemler teorisinin ortaya
atlmasndan nce canl organizmalar ve zihinle ilgili gz alc bir
sistemsel gr gelitiren biyolog George Coghill tarafndan bir
ka yl nce teklif edildi (37). Coghill, canl organizmalarda temel
ve birbiriyle yakndan ilikili organizasyon kalb tesbit etti: yap,
ilev ve mentasyon. O yapy, uzaydaki organizasyon olarak, ilevi
zamandaki organizasyon olarak, mentasyonu ise karmakln da
ha aa dzeylerinde yap ve ilevle karm olan, fakat daha yk
sek dzeylere kldnda mekan ve zaman aan bir organizasyon
tr olarak gryordu. Modern sistemler grne gre, biz kendi
kendini dzenlemenin dinamii olan mentasyonun tm ilevlerin
organizasyonunu ifade ettiini, bu nedenle de bir meta-ilev (st-i
lev)olduunu syleyebiliriz. Alt dzeylerde onun ounlukla tm i
levlerin toplam olarak tanmlanabilen davrana benzedii grlr
ve bu nedenle davran yaklam bu dzeylerde baarl olmutur.
Fakat daha yksek karmakla sahip dzeylerde mentasyon, zi
hin vastasyla iliki kurduumuz mekansal ve zamansal olmama
nitelii kazandnda artk davranla snrl olmaktan kar.
Sistemsel zihin anlaynda mentasyon, yalnzca bireysel orga
nizmalarn deil, ayn zamanda toplumsal ve ekolojik sistemlerin de
karakteristiidir. Bateson'un vurgulad gibi zihin, yalnz bedende
deil, beden d yollar ve mesajlarda da ikindir. Bireysel zihinleri
mizin sadece birer alt-sistem olduu daha byk zihin tezahrleri
sz konusudur. Bunu kabul etmek doal evremizle etkileimimiz
konusunda hayli kkten deiikliklere yol aar. Eer biz zihinsel fe
nomenleri, daha byk sistemlerden kopartrsak, evremizi zihin
den yoksun olarak grecek ve onu smrmeye eilim duyacaz de
mektir. Tutumlarmz, evremizin canl olmakla kalmayp, stelik
bizimkiler gibi zihne sahip olduunu farkettiimizde epeyce farkl
olacaktr.
Canllar dnyasnn ok-katl yaplar halinde dzenlenmi olma
s, ayn zamanda zihin dzeylerinin de mevcut olduu anlamna ge
lir. Sz gelimi organizmalarda hcre, doku ve organlan da ieren

33::;

eitli "metabolik" mentasyon dzeyleri bulunur ve bundan son:a


beynin "sinirsel" mentasyonu gelir ki, o bizzat insan evriminin fark
l aamalanna tekabl eden birden ok dzey ierir. Bu mentasyon
lann hepsi insan zihni dediimiz eyi meydana getirirler. Zihnin bu
ekilde ok-katl bir fenomen olduu fikri -ki yalnzca olaan bilin
hallerinde ksmen farkna vannz onun- pek ok Batl olmayan kl
trde yaygn olup, ancak yaknlarda kimi Batl psikologlarca kap
saml olarak incelenebilmitir (38).
Doann tabakal yaps iinde tek tek insanlarn zihinleri daha
byk toplumsal ve ekolojik sistemlerin zihinlerine gml bulun
maktadr ve onlar bir tr evrensel ya da kozmik zihine dahil olmak
zorunda olan gezegensel zihin sistemi -Gaia'nn zihni- iinde btn
lemilerdir. Yeni sistemler yaklamnn kavramsal ats, hi bir
ekilde geleneksel Tanr fikrini kozmik zihinle birletirerek kstla
maz. Jantsch'n szckleriyle, "Tann evrenin zihnidir" (39). Bu g
rte tanr, tabii ki, ne erkek ne diidir, ne de herhangi bir ahsi
form iinde tezahr eder, tersine btn kozmosun kendi kendini d
zenleyici dinamiinden baka bir eyi ifade etmez.
Sinirsel mentasyon organ -beyin ve ona bal sinir sistemi- o ka
dar karmak, ok-katl ve ok-boyutlu bir canl sistemdir ki, nrolo
ji konusunda son yllarda yaplan youn aratrmalara ramen zel
liklerinden pek ou zerinde derin bir giz perdesi olduu gibi dur
maktadr (40). nsan beyni, kusursuz bir canl sistemdir. Geliimin
ilk ylndan sonra hi bir yeni sinir hcresi yaplmaz, fakat biimsel
(plastik) deiimler mr boyu srer. evre deitii takdirde beyin
modellerinin kendisi de bu deimelere tepkide bulunur ve ne za
man ba derde girse sistem derhal dzeltmelere gider. O asla t
kenmez, tam tersine ne kadar fazla kullanlrsa o kadar gl hale
gelir.
Sinir hcrelerinin en byk grevi, elektriksel ve kimyasal etki
yi alp geirerek bir dier sinir hcresiyle iletiim kurmaktr. Bunu
gerekletirmek iin her sinir hcresi dier hcrelerle balantlar
kurmak iin dal budak salan birok ince iplikikler (lifler) gelitir
mitir; bu suretle kas ve iskelet sistemleriyle skca dokunmu kap
saml ve girift bir haberleme a kurmaktadr. ou sinir hcresi

334

kesintisiz bir kendiliinden faaliyete balanmtr. Beynin tamam,


ikincil yollar boyunca birden parlayan milyarlarca sinir itepileriyle
daima aktif ve canldr.
Daha yksek hayvanlarla insanlarn sinir sistemleri yle kark
ve yle zengin bir fenomenler'eitlilii arzeder ki, onlarn faaliyeti
ni salt indirgemeci terimlere dayanarak anlama yolundaki her giri
im umutsuz kalmaya mahkumdur. Gerekte nrologlar, beynin ya
psnn ayrntl olarak plann karp elektro-kimyasal ilevlerinin
pek ounu akladlarsa da, beynin btnleyici etkinlikleri konu
sunda hemen tamamen bilgisizdirler. Evrim rneinde olduu gibi,
iki btnleyici yaklama; ayrntl sinirsel mekanizmalar anlamak
iin bir indirgemeci yaklama ve bu mekanizmalarn btn siste
min ileyiine intibakn anlamak iin btncl bir yaklama ihti
ya olduu grlyor. imdiye kadar kendi kendini dzenleyici sis
temlerin dinamiklerini sinirsel fenomenlere uygulama yolunda pek
az giriimde bulunulmasna ramen halihazrda bu ii stlenenler
baz cesaret verici sonular elde etmilerdir (41). zellikle alglama
ilemi srasnda, tekrarlanma kalplar biiminde ortaya kan d
zenli dalgalanmalarn anlam epeyce dikkat toplamtr.
Baka bir ilgi ekici gelime, canl sistemlerin anlalmas iin
zorunlu olan iki btnleyici tasvir biiminin, gerekte beynimizin
yaps ve faaliyetinin yansmas olduunun kefidir. Son yirmi yldr
srdrlen aratrmalar srekli olarak, beynin iki yarkresinin a
tmayla deil, btnleyici ilevlerle ilgili olduunu ortaya kar
mtr. Bedenin sa yann kontrol eden sol yankre_, bilgi ilemekle
megul olan analitik ve dorusal dnce zerinde uzmanlam g
rnmktedir daha ok; bedenin sol yann kontrol eden sa yarkre
ise senteze yatkn ve daha yaygn ve ezamanl olarak bilgi ileme
ye eilimli olan btncl bir tarzda alr gzkmektedir.
ki birbirini btnleyici alma tarz corpus callosum'un yani,
iki yarkreyi birbirine balayan lif bann kesildii sarallara uy
gulanan bir takm "atlak-beyin" deneylerinde arpc biimde orta
ya konmutur. Sz konusu hastalar ok dikkat ekici baz anormal
likler gstermekteydiler. rnein gz kapal olarak, sa ellerinde
ki bir nesneyi tanmlayabilmekte, fakat eer nesne sol ellerindeyse
0

335

onu ancak tahmin edebilmekteydiler. Ayn ekilde sa el yaz yaza


bilmekte, ama resim yapamamakta, oysa sol el tam tersini yapabil
mektedir. Dier deneyler, beynin iki yansnn farkl ilevler zerin
de uzmanlamalannn mutlak aynmlardan ziyade tercihleri dile ge
tirdiini ortaya karm, fakat genel tabloyu dorulamtr (42).
Gemite beyin aratrmalan ounlukla byk olarak sol yan
kreye, kk olarak da sa yankreye atfta bulunmu, bu neden
le de rasyonel dnce, nicelikletirme ve zmleme zerinde du
ran kltrmzdeki Kartezyen aynma damgasn vurmutur. Ger
ekte "sa beyin" ya da "sol el" deerleri ve faaliyetlerini tercih et
me, Kartezyen dnya grnden ok daha eskilere dayanr. ou
Avrupa dillerinde sa-yan iyi, adil ve erdemli olanla ilikilidir, sol
yan da ktlk, tehlike ve kukuyla... "Sa" (right) szcnn asl
ayn zamanda "doru" "elverili" "adil" anlamndadr, Latincede
"sol" szc anlamnda kullanlan "sinister" szc ise, kt ve
dehet verici bir ey fikrini banndnr iinde. Yasa (law) kelimesinin
Almancas Recht'tir, Franszcas da droit, her ikisinin de anlam
"sa'dr. Bu tr rnekler tm bat dillerinde ve muhtemelen de.pek
ok dier dillerde bulunabilir. Bunca kltrde tercihin sa yandan
ki sol beyince ynetilmektedir- kklemi olmas onun ataerkil de
er sistemiyle ilikili olup olmadn dndryor insana. Kkeni
nereye dayanrsa dayansn, beynin her iki yannn almasn uya
rp btnletirerek zihinsel yetileri artracak yntemler gelitiril
mesi ve beyin almasna ilikin daha dengeli grlerin tutmas
iin son zamanlarda baz giriimler yaplm bulunmaktadr (43).
Bakterilerden primatlara kadar canl organizmalann zihinsel
faaliyetleri, artan karmak dorultusunda evrim merdivenini tr
manrken, kendi kendini dzenleme kalplanna dayanarak olduka
tutarl biimde tartlabilir. Fakat insan organizmalarna gelince
durum tmyle farkl bir hal alr. nsan zihni d gereklii yans
tan bir i dnya yaratr, fakat kendisi bir varla sahip olduundan
bir birey ya da toplumu d dnyay deitirmeye sevkedebilir. nsa
nolunda bu i dnya-psikolojik alem-tamamiyle yeni bir dzey ola
rak nmze kar ve insan doasna zg bir takm fenomenleri
ierir (44). Bunlar benlik-bilinlilik, bilin deneyimi, kavramsal d-

336

nce, sembolik dil, ryalar, saat, kltr yaratma, deer duygusu,


uzak gemie ve uzak gelecee duyulan ilgidir. Bu zelliklerin bir
ou eitli hayvan trlerinde de gelimemi olarak bulunur. Ger
ekte, insan dier hayvanlardan ayrt edecek tek bir lt olmad
anlalmaktadr. nsan doas iin biricik (benzersiz) olan husus, ev
rimin daha aa biimlerinde nceden gzlemlenen karakteristikle
rin bir kombinezonudur, fakat ancak insan trlerinde bunlar stn
bir incelmilik dzeyine ykselmi ve btnletirilmitir (45).
evremizle etkileimlerimizde d dnya ile i alemimiz arasn
da kesintisiz bir karlkl etkileim ve karlkl nfuz etme szko
nusudur. evremizde grdmz kalplar ok temel bir biimde
iimizdeki kalplara baldr. Maddenin kalplan, znel duygu ve
deerlerce renklendirilmi zihnin kalplarn yanstr. Geleneksel
Kartezyen grte her bireyin esas olarak aym biyolojik donanmla
ra sahip olduu ve hepimizin bu yzden ayn duyusal alglama
"sahne"sine dahil olduumuz varsaylm, ortaya kan farkllkla
rn ise duyu verilerinin znel yorumundan kaynakland ne srl
mtr; onlar nl Kartezyen metaforda dile geldii ekilde, "sah
neyi seyreden kk adam"a mahsustular. Son nro-fizyolojik ara
trmalar bunun doru olmadn ortaya koymutur. Duyu alglar
nn gemiteki deneyim, beklenti ve hedeflerce deiiklie uratl
mas, yalnz yorum esnasnda deil, daha nce, "alg eii"nde mey
dana gelmektedir. ok saydaki deneyler, verilerin duyu organlarn
ca kaydedilmesinin, alglama karsnda bireylerin farkll kadar
birbirinden farkl olacan ortaya karmtr (46). Bu incelemeler
alglamann fizyolojik ynlerinin, yorumlamann psikolojik ynle
rinden ayrlamayacan gstermitir. Dahas yeni alg gr, her
algnn bir miktar duyu-st yn olduunu gstermek suretiyle
duyusal ve duyu-st alg arasndaki geleneksel aynn da bulaik
latrmtr.
Buna gre, evremize verdiimiz cevaplar, biyolojik sistemimiz
zerindeki d uyarclarn dorudan etkisiyle deil, daha ok ge
mi deneyimlerimiz, beklentilerimiz, hedeflerimiz ve algsal deneyi
mimizin bireysel sembolik yorumuyla belirlenmitir. Bir parfmn
baygn kokusu, gemi deneyimlerimizle balantl olarak sevin ya

337

da hzn, haz ya da ac anlamna gelebilir ve tepkimiz duruma gre


deiebilir. Bylece i ve d dnyalar daima bir insan organizmas
nn faaliyetiyle birbirine geimi durumdadr; onlar birbirini etki
ler ve hep birlikte geliirler.
nsanolu olmamzdan dolay evremizi etkin biimde deitiri
riz, zira biz d dnyay sembolik olarak ifade etmek, kavramsal
olarak dnmek ve semboller, kavramlar ve fikirlerimizi birbirimi
ze iletme yeteneine sahibiz. Bunu soyut dilin yardmyla, fakat ay
n zamanda resim, mzik gibi sze dayanmayan sanat formlar yar
dmyla gerekletiriyoruz. Dnce ve haberleme srasnda biz
salt imdiyle ilgilenmeyiz, ayn zamanda gemie bavurup gelecee
gre de davranrz ki, bu bize dier trlerin zerine karan bir
zerklik balar. Soyut dncenin gelimesi, sembolik dil ve dier
eitli insan yeteneklerinin tm, insan zihninin karakteristiini
tekil eden bir fenomene dayanr. nsan bilin sahibi bir varlktr;
biz yalnz duyumlarmzn deil, dnen ve tecrbe eden bireyler
olarak kendi kendimizin de bilincindeyizdir.
Bilincin doas, alar boyu tm irsanlar artan temel bir va
rolusal sorundur ve psikolog, fiziki, filozof, nrolog, sanat ve
mistik geleneklerin temsilcileri de dahil eitli disiplinlerden uz
manlar arasndaki youn tartmalarn konusu olarak tekrar tekrar
gndeme gelmitir. Bu tartmalar ounlukla uyarc olmasna
karn ;emli karklklara dlmesini nleyememitir; nk
"bilin" terimi, farkl insanlarca farkl anlamlarda kullanlmtr.
rnein bilin ve bilin-d faaliyetler karlatrldnda znel
farknda olma olay, bilin anlamna gelebilir, fakat onunla, uyank
olduunun bilincinde olma anlamnda benlik-bilinlilik (self-consci
ousness) de kastedilebilir. Bilin terimi aynca ynla bilin ve bi
lin-d dzeyleriyle birlikte zihnin tm anlamnda da kullanlr.
Nihayet tartma, i dnyamzn titiz haritalarn karan ve onun
eitli dzeylerini daha iyi tanmlamak amacyla hepsi de genellikle
"zihin" ya da "bilin" olarak evrilen bir dzine terim kullanan Dou
"psikolojileri"ne son zamanlarda uyanan gl bir ilgiyle daha da
karmaklamtr.
Bu durum karsnda iinde bilin terimini kullandmz anlam

338

dikkatle sememiz gerekiyor. nsan zihni, insan organizmasnn di


namiini tekil eden ok-katl ve btnlemi bir ilem kalbdr. Zi
hin bir organizasyon kalbysa, farknda olma -her ne kadar ok ge
ni bir alana dalmlarsa da- tek hcrelilerden insana kadar her
dzeyde bir nentasyon aygtdr. te yandan benlik-bilinliliin ise
tam anlamyla sadece insan zihninde ortaya kt ve yksek d
zeyli hayvanlarda da kendisini gsterdii grlmektedir; ite benim
bilin derken kastettiim zihnin bu zelliidir. Bilin ve bilin-alt
blgeleriyle birlikte insan zihninin tmne ise Jung'a uyarak psie
(psyche) diyeceim.
Zihnin sistemler asndan grnnn bireysel organizmalar
la snrl kalmayp toplumsal ve ekolojik sistemlere dek geniletil
mesi nedeniyle insan topluluklar, toplumlar ve kltrlerin ortak
bir zihinleri olduunu ve bu yzden ortak bir bilinle donanm ol
duklarn syleyebiliriz. Ortak zihnin ya da ortak psie'nin ayn za
manda ortak bir bilinaltn da ierdii varsaymnda yine Jung'u
izliyoruz (47). Bu ortak zihinsel kalplara katlmamz nedeniyle bi
reyler olarak bizler onlardan etkilenip sonra da onlara ekil veriyo
ruz. Buna ilaveten gezegensel ve kozmik bilin kavramlaryla geze
gensel ve kozmik bilin dzeylerinin birbriyle balants kurulabilir.
Bilincin doas hakkndaki teorilerin ou, ancak sistemler teo
risi iinde uyumlu klnacak ve birbirini btnleyecek iki zt gr
n eitlemeleri olarak gzkmektedir: Grlerden birisine Batl
bilimsel gr ad verilebilir. o maddeyi temel, bilinci ise biyolojik
evrimin belirli bir aamasnda ortaya kan karmak maddi kalp
larn bir zellii olarak grr. Sinir-bilimcilerin ounluu bu gr
onaylamaktadr gnmzde (48). br bilin anlay ise mistik
gr diye adlandrlabilir, zira genellikle mistik geleneklerce savu
nulmutur. Bu anlay bilinci temel gereklik ve her eyin esas ola
rak dikkate alr. En katksz biimiyle bilin, bu gre gre mad
deyle ilikisiz, biimden azade ve tmyle ieriksizdir; o ounlukla
"saf bilin", "nihai gereklik", "ylelik" ve benzeri ekillerde dile ge
tirilir (49). Saf bilincin bu tezahr ou manevi gelenekte Tanr ile
ilikilidir. Onun evrenin z olduu ve kendisini her eyde tezahr
ettirdii sylenir; tm maddi biimler ve tm canllar ilahi bilincin

339

kalplan olarak grlr.


Bilin hakkndaki mistik anlay, gerekliin, geleneksel olarak
derin -dnme (meditation) araclyla baanlan, ama ayn za
manda kendiliinden olarak sanatsal yaratma srecinde ve dier
pek ok balamlarda meydana gelen olaan-d bilin tarzlar iin
de yaanmasna dayaldr. Modem psikologlar bu tr "kii- st"
olaan-d deneyimlere kulak kabartmaya baladlar, nk onlar
bireysel zihnin ortak zihinle, hatta kozmik zihinsel kalplarla temas
kurmasn kabullenir gzkmektedirler. Saysz tanklklara gre,
kii-st deneyimler mevcut bilimsel aty fersah fersah geride b
rakan gereklikle gl, kiisel ve bilinli bir ilikiyi ierir. Bu ne
denle imdiki aamasnda mistik bilin anlayn dorulamasn ya
da yalanlamasn bilimden bekleyemeyiz (50). Yine de zih,nin sis
temler asndan grn hem bilimsel hem de mistik bilin anla
ylanyla kusursuz bir biimde tutarl olup bu yzden her ikisini
birletirecek ideal bir at temin edebilir.
Sistemler gr bilincin karmak maddi kalplarn bir tezah
r olduu yolundaki malum bilim-,el grle uyuur. Daha kesin
olarak belirtirsek o belirli bir karmaklktaki canl sistemlerin te
zahrdr. te yandan bu sistemlerin biyolojik yaplan, sistemin
kendi kendini dzenlemesinin ve onun zihnini temsil eden temel s
relerin ifadeleridirler. Bu anlamda maddi yaplar artk temel ger
eklik olarak grlmez. Bu 'dnce tarzn btn olarak evrene ya
yarsak, unu ne srmek zorlama olmaz: Atomalt paracklardan
galaksilere, bakterilerden insanoluna dek tm yaplar, kozmik zi
hinle zdeletirilen evrenin kendi kendisini dzenleyici dinamii
nin tezahrleridirler. Ama bu neredeyse mistik bir baktr; tek
fark mistiklerin bilimsel yaklamn tesine geen kozmik bilincin
dorudan deneyimini vurgulam olmalandr. ki yaklamn birbi
rine uygunluu hlll devam etmektedir. Doaya ilikin sistemler g
rnn nihai planda hayat, zihin, bilin ve maddenin doasyla il
gili kadim sorulara yaklam iin anlaml bir bilimsel at sunduu
grlmektedir.
insann doasn anlamak iin onun yalnzca fiziksel ve psikolo
jik boyutlann deil, ayn zamanda toplumsal ve kltrel grnm-

340

lerini de incelemeliyiz. nsanolu toplumsal canllar eklinde geli


mi olup fiziksel ya da ruhsal olarak dier insanlarla temas kurma
dka bu durumunu koruyamaz. Biz dier toplumsal trlerin her
hangi birinden daha fazla ortak dnmeye balyzdr ve bu saye
de doal evremizin btnsel bir paras haline gelen bir kltr ve
deerler dnyas yaratrz. Bylelikle insan doasnn biyolojik ve
kltrel karakteristikleri birbirinden kopartlamaz. Tam anlamyla
bir kltr yaratma srecinden doan insanlk, bekasn srdrmek
ve daha ileri gidebilmek iin de bu kltre muhtatr.
u halde insann evrimi, i ve d dnyalarn, birey ve toplumla
rn, doa ve kltrn karlkl etkileimiyle ilerler. Bu alanlarn
hepsi kendi kendini dzenlemenin benzer kalplarn ortaya koyan
karlkl etkileim halindeki canl sistemlerdir. Toplumsal kurum
lar, organik yaplardan farksz biimde artan karmaklk ve farkl
lamaya doru geliirken, zihinsel kalplar, her trl hayatn ayrc
zellii olan kendini-ama drtsn ve yaratcl gzler nne
serer. "Zihnin z yaratc olmaktr" der ressam Gordon Onslow
Ford "Zihnin derinlerine doru inildike daha sk olarak ortaya
kar bu gerek" (51).
Genel olarak kabul edilmi antropolojik bulgulara gre, insan
doasnn anatomik evrimi fiilen elli bin yl nce tamamlanmt. O
zamandan bu yana insan bedeni ve beyni, yap ve byklk bak
mndan temelde ayn kalmtr. Dier yandan, hayat artlan bu d
nemde kkl biimde deimi olup deime hz artarak devam et
mektedir. Bu deiime ayak uydurmak amacyla insanolu, genetik
evrimden daha hzl meydana gelen ve ok daha fazla eitlilik sa
layan toplumsal evrime gemek iin bilin, kavramsal dnce ve
sembolik dil yeteneklerini kullanmtr. Fakat bu yeni uyarlanma
tr hibir ekilde mkemmel deildi. zerimizde, hili gnmz
evresinin meydan okumalarna kar bizi sk sk g durumda b
rakan biyolojik evrimimizin ta ilk aamalarndan kalma biyolojik
donanmlar tayoruz. Paul Maclean'n teorisine gre, insan beyni
evrimsel gemiimizin farkl dnemlerinden kalma her biri kendi
zeka ve znelliine sahip yapsal olarak farkl ksm ierir (52).
Bu ksm her ne kadar sk skya birbiriyle balantlysa da, faa-

341

liyetleri ou kez atmac ve btnlemesi zor faaliyetlerdir. Mac


lean'n tabloyu andran metaforunda ortaya koyduu gibi: "Bu
beynin bir beynin iinde olduundan allegorik olarak sz etmekle,
psikiyatrstin hastaya kanepeye uzanmasn sylediinde, (sanki)
ondan atn ya da timsahn zerine oturmasn istediini tasarlaya
biliriz" (53).
Beyin gvdesi olarak bilinen beynin en i ksm, daha nceden
srngenlerin gsterdikleri igdsel davran kalplaryla ilgilidir.
O, biyolojik drtlerden ve pek ok zorlayc davran trnden so
rumludur. Bu ksm iine alan !imbik sistem (*) -ki tm memeliler
de ve insan beyninde olduka gelimi durumdadr- duygusal dene
yim ve anlatmla ilgilidir. Ayn zamanda alt-korteks (**) olarak bili
nen beynin iki i ksm birbiriyle sk skya balantl olup zengin
bir vcut dili spektrumuyla kendisini szsz olarak belli eder. Niha
yet, en d ksm ise dnce ve dil gibi yksek dzeyli soyut ilevle
ri kolaylatran neo-kortekstir. Neo-korteks memelilerin evriminin
ilk aamasnda ortaya km ve yaklak elli bin yl nce kararl bir
yap kazanncaya kadar, evrim tarihinde nceden kestirilemeyen
bir patlama hzyla insan tr iinde gelimitir.
Soyut dnme yeteneimizi byle hzl bir ekilde gelitirmekle
toplumsal atmalar ritelletirmeye ynelik deerli yetenei yi
tirdiimizi gryoruz. Hayvanlar dnyasnn her yannda saldr
ganlk iki dmandan birinin ldrld noktaya nadiren vanr.
Bunun yerine sava, ritellemitir ve genellikle malubun yenilgi
yi kabul etmsiyle, ama nisbeten hasar grmeden son bulur. Bu akl
banda davran, sonradan ortaya kan insan trnde ya yitiril
mi ya da en azndan derinlere gmlmtr. Soyut bir i dnya ya
ratma srecinde hayatn gerekleriyle ilgimizi kopardmz ve
kendi tryle ou kez ibirliinden kanan ve hatta kendi trn
ldren yegane yaratk olup ktmz gryoruz. Bilincin evrimi
bize yalnzca Keops Piramidini, Brandenburg konertolarn ve iza
fiyet teorisini balamakla kalmam, yan sra cadlarn yaklma( *) Latince limbus ("snr") dan.
(**) Latince cortex("kabuk") tan.

342

sn, Nazil erin Yahudi katliamn ve Hiroima'nn bombalanmasn


da getirmitir. Ne var ki, bilinteki ayn evrim gelecekte bar iin
de ve doayla uyum halinde yaama potansiyelini de sunmaktadr
bize. Evrimimiz bize seme zgrln sunmaya devam etmekte
dir. Biz yitirdiimiz maneviyat ve ekolojik bilinci yeniden elde et
mek iin deer ve tutumlarmz deitirerek davranlarmz bi
linli olarak dzeltebiliriz.
Ritm dncesi yeni btncl dnya grnn geleceini belir
lemede temel bir rol oynayacaa benziyor. Sistemler yaklam gs
termitir ki, canl organizmalar temelde dinamiktir, onlarn gzle
grlr biimleri ise temeldeki srecin istikrarl grnmleridir.
Bununla birlikte, sre ve kararllk, sre ritmik kalplardan -dal
galanmalar, salnmlar, titreimler ve dalgalardan- olutuu takdir
de bir arada bulunabilir. Yeni sistemler biyolojisi dalgalanmalarn,
kendi kendini dzenlemenin dinamii iinde ok nemli bir yeri ol
duunu gstermektedir. Onlar canl dnyadaki dzenin temelidir
ler; dzenli yaplar ritmik kalplardan vcut bulurlar.
Yapdan ritme doru meydana gelen kavramsal deiim birleti
rici bir doa tanm bulma giriimlerimizde fazlasyla iimize yara
yabilir. Ritmik kalplarn tm dzeylerde kendisini gsterdii grl
mektedir. Atomlar olaslk dalgalarnn kalplardr, molekller tit
reen yaplardr ve nihayet organizmalar ok-boyutlu, bamsz dal
galanma kalplardr. Bitkile. hayvmlar ve insanolu etkinlik ve
skun devrelerinden geer ve onlarn tm fizyolojik ilevleri eitli
dnemsel (periyodik) ritimler dahilinde salnm gsterirler. Ekosis
temlerin geleri periyodik madde ve enerji al-verii araclyla
eklemlenmitir birbirine; uygarlklar evrimsel peryodlar iinde yk
selip kerler; genel olarak gezegenimizin ise kendi ekseni ve gne
in evresindeki dnlerinden doan ritim ve tekrarlan vardr.
u halde ritmik kalplar evrensel bir olay olmasna ramen bi
reylerin kiiliklerini da vurmalarna da imkan verirler. Biricik bir
kiisel kimliin da vurulmas insanolunun nemli bir zelliidir
ve bu, o kimliin, znde bir ritim ki,nlii olduunu gsterir. Birey
olarak insanlar kendilerine zg mimikleri, davranlan, jestleri ve
nefes alp vermeleriyle ayrd edilebilir ki, bunlarn hepsi de farkl

343

trden ritmik kalplan temsil ederler. Buna ek olarak ok sayda


"sabit" ritimler de vardr, bireyleri bakasndan ayrd eden elyazs
ya da parmak izi gibi. Bu gzlemler gsteriyor ki, bir birey olarak
insanolunu karakterize eden ritmik kalplar, kiisel kimliin z
olan bamsz kiisel ritmin, bir "i nabz"n tezahrleridir (54).
Ritmin bu vazgeilmez rol kendi kendini dzenlemeyle ve ken
di kendini da vurmayla snrl olmayp duyusal alglama ve haber
lemeye dek uzanr. Beynimize bakarsak, k titreimlerinin nron
lann ritmik nabz atlanna dntn grrz. Ritmik kahpla
nn benzer dnmleri iitme srecinde de vuku bulur ve hatta ko
kunun alglanmasnn "ozmik tekrarlar"a bah'olduu grlmekte
dir. Nesnelerin birbirinden bamsz olduuna ilikin Kartezyen g
r ve fotoraf makinalanndan edindiimiz tecrbeler bizi, duyula
nmzn gerekliin gerek bir yeniden-retimi olan bir tr isel re
sim yaratt varsaymna gtrr. Fakat bu, duyusal alglama i
lemlerinin eseri deildir. Bamsz nesnelerin resimleri semboller,
kavramlar ve fikirlerin yer ald i dnyamzda vardr yalnzca.
evremizdeki gereklik kesintisizce sregiden bir ritmik danstr,
duyularmz bu dansn kimi titreimlerini beyin tarafndan ilenebi
len tekrar kalplarna dntrr.
Alglamada tekrann nemi, grsel alglamann tekrar kalplan
nn bir analiziyle yrtld ve grsel annn tpk bir hologram
gibi organize edildii holografik (*) bir beyin modeli gelitirmi olan
nro-psikolog Kari Pribram tarafndan zellikle vurgulanmtr
(55). Pribram bunun grsel bellein niin tam tamna beynin iine
yerletirilmeyeceini aklad inancndadr. Bir hologramda btn
her parada kodlanm olarak bulunur. Halihazrda bir grsel alg
lama modeli olarak hologramn geerlilii kesinlikle kabul edilmi
deilse de, en azndan bir metafor olarak yararldr. Asl nemi bey
nin lokal olarak bir enformasyon deposu olmadn, fakat onu daha
kapsaml bir perspektiften, yaplardan tekrarlara doru kavramsal
deiim yaratarak bltrdn vurgulamasndan gelmektedir.
Holografik metaforun baka bir ilgi ekici yn, modern fizikteki
(*) Holograf merceksiz bir fotoraf tekniidir, bk. 3. blm, 29. nolu dipnot.

344

iki dnceyle muhtemel bir iliki iinde olmasdr. Bu dnceler


den ilki, her birinin geri kalanlan balayacak tarzda dinamik ola
rak birbirini oluturduu Geoffrey Chew'un atomalt paracklar g
r (56); dieri ise, tm gerekliin, unsurlarnn her birinde ie
rilmi bulunduuna ilikin David Bohm'un birbirine sarmalanm
dzen kavramdr (57). Tm bu yaklamlann zerinde ortak olarak
birletikleri husus, holonominin -varln tm bir ekilde blmle
rinin her birinde ierilmitir- doann evrensel bir nitelii olabilece
i dncesidir. Bu dnce mistik geleneklerin ou tarafndan da
ifade edilmi olup gerekliin mistik yaantsnda nemli bir rol oy
nad grlmektedir (58). Hologram metaforu yaknlarda bir takm
aratrmaclar esinlemi ve eitli fiziksel ve psikolojik fenomenlere
uygulanmtr (59). zlerek syleyelim ki, bu her zaman gerekli
basirete sahip olanlarca yaplmamtr ve metafor, model ve gerek
dnya arasndaki farklar genel coku havas iinde zaman zaman
unutulmutur. Evren dpedz bir hologram olmayp eitli tekrar
lardan oluan bir titreimler ynn gsterir. Bu nedenle holog
ramdan, bu titreim kalplaryla balantl fenomenleri tanmlaya
cak bir analoji olarak yararlanlabilir.
Ritim, alglama ileminde olduu gibi, pek ok yollarla canl or
ganizmalarn birbiriyle ilikiye geip haberlemelerinde nemli rol
oynar. rnein insann haberlemesi bireysel ritmleri ezamanh
klma ve eklemlemesinin nemli bir aamasnda meydana gelir. Ya
knlarda yaplan film analizleri her sohbetin konuma kalplan di
zisinin konuann anlk hareketleri bir yana, dinleyenin mtekabil
hareketleriyle de kesinkes senkronize edildii hassas ve byk l
de grnmez bir dans ierdiini ortaya koymutur (60). Konuan ol
sun, dinleyen olsun her ikisi de, sohbetleri arasna giren ve birlikte
olduklar srece devam eden girift ve kesinlikle senkronize edilmi
bir ritmik hareketler dizisi iine kilitlenirler. Ritimlerin benzer bir
eklemlenii bebeklerle anneleri ve birbirini seven iki kii arasndaki
gl balla neden olur. te yandan muhalefet, antipati ve
uyumsuzluk iki bireyin ritimlerinin senkronisi bozulduunda orta
ya kar.
Hayatmzdaki nadir anlarda btn evrenle senkroni iinde ol-

345

duumuzu hissederiz. Szkonusu anlar pek ok artlar altnda orta


ya kar: Tenis oynarken mkemmel bir vuru yaptmzda ya da
kzakla bayr aa nefis bir ini yaparken, bir cinsel deneyim sra
snda, byk bir sanat eserini seyrederken ya da meditasyon esna
snda vs. Bu mkemmel ritim hareketleri, her kopukluk ya da par
alanmann ald yksek ruhsal tecrbelerdir.
Canl organizmalann yapsyla ilgili bu tartmamzda grdk
ki, hayata sistemler asndan bak znde manevidir ve bu yz
den mistik geleneklerce savunulan pek ok dnceyle uygunluk
iindedir. Bilim ve mistisizm arasndaki paralellikler modern fizikle
snrl olmayp imdilerde ayn nedenlerle yeni sistemler biyolojisi
ne dek geniletilebilir. Canl ve cansz maddenin incelenmesi sra
snda ayn zamanda mistiklerin retilerinde de sk sk yinelenen
iki temel konu, (tm olaylarn karlkl bamll ve dayanmas
ile gerekliin esas itibariyle dinamik yaps) tekrar tekrar karm
za kmaktadr. Biz ayrca mistik geleneklerde, modern fizikle ya
ok az ilgili ya da nemsiz olan, fakat canl organizmalara ilikin
sistemler gr iin can alc nemde bir takm dncelere ratl
yoruz.
Tabakal dzen kavram geleneklerin ounda belirgin bir rol
oynamaktadr. O, tpk modern bilimde olduu gibi, karmaklklan
iinde birbirinden ayn grnen ve karlkl olarak etkileip dayan
an ok dzeyli bir gereklik kavrayn iermektedir. Szkonusu
dzeyler zellikle kozmik bilincin farkl tezahrleri olarak grlen
zihin dzeylerini kapsamaktadr. Mistiklerin bilin gr her ne
kadar ada bilimin atsna smyorsa da, ruh ve maddeyle ilgili
modern sistemler gryle uyumaz da deildir. Benzer dnce
ler kendi kendini dzenleyen sistemlerin nisbi zerkliiyle balant
s kurulduunda mistik grlere tpatp benzer hale gelen zgr
irade kavramna da uygulanabilir.
Canl organizmalara sistemler gr asndan yaklamada
bylesine ok nemli bir rol oynayan sre, deiim ve dalgalanma
kavranlan, zellikle Taozm gibi Doulu mistik geleneklerde de vur
gulanmtr. Modern bilime Prigogin'in soktuu dzenin temeli ola
rak dalgalanma dncesi, tm Taoist metinlerdeki belli bal ko-

346

nulardan biridir. Taocu bilgeler canllar dnyasn gzlemlerken


dalgalanmalara nem verdiklerinden dolay, ayn zamanda hayatn
temel bir grnm olan zt, fakat btnleyici eilimler zerinde de
durdular. Taoculuk dier Dou gelenekleri arasnda en ak ekolojik
perspektife sahip olandr, fakat Dou mistisizminin tamamnda da
gerekliin btn vechelerinin dayanma iinde olduu ve bu ger
eklik iindeki karlkl bamlln dorusal-olmayan mahiyeti
zerinde durulmutur. Sz gelimi Hintlilerin "karma" kavramnn
altnda yatan dnceler bunlar arasnda saylabilir.
Hayat ve lm pek ok gelenek tarafndan tpk sistemler gr
ndeki gibi, hayat dansnn ayrc zellii olan ve srekli kendini
yenilemeyi dile getiren sonsuz devirdaimlerin basamaklar olarak
grlmtr. Baka gelenekler sk sk "manevi enerjiler"le ilikili
olan titreim kalplan zerinde durur, daha baka geleneklerse
menkbe, metafor ve iirlerde "birinde hepsinin, hepsinde biri"nin
ierildii gerekliin holonomik yapsndan sz ederler.
Bat mistikleri arasnda yeni sistemler biyolojisinin dnme bi
imine en yakn kii, muhtemelen Pierre Teilhard de Chardin'dir.
Teilhard Cizvit rahibi olmaktan te jeoloji ve paleontolojiye(*) b
yk katklarda bulunmu olan sekin bir bilim adamdr da. O, bi
limsel kavraylarn mistik deneyimler ve teolojik retileri sre
fikrinin hakim olduu ve evrim zerinde younlaan tutarl bir
dnya gr ierisinde btnletirmeye alt (61). Teilhard'n ev
rim teorisi yeni-Darwinci teoriyle keskin bir kartlk iindedir, fa
kat yeni sistemler teorisiyle kimi nemli benzerliklere sahiptir. Te
orisinin anahtar kavramna "Karmaklk-Bilin Yasas" adn ver
di. Bu kavram unu ifade eder: Evrim artan karmaklk ynnde
ilerler ve karmaklktaki bu art insann ruhsal yaantsnda do
rua kan mtekabil bir bilin ykseliiyle el ele ilerler.Teilhard
"bilin" terimini farkndalk (awareness) anlamnda kullanr ve onu
"organize edilmi karmakln zgl etkisi" olarak tanmlar ki, bu
tam da sistemler yaklamnn ruhtan kastettii eydir.
(*) Paleontoloji, Yunanca palaios ("eski") ve onla ("eyler") dan; fosil k aln
tlar yardmyla gemi jeolojik dnemleri inceleyen bilim daldr.

347

Teilhard ayn zamanda ruhun daha byk sistemler iinde orta


ya kn da ele alarak unlan syler: nsann evrimiyle gezegen
bir fikirler ayla kaplanr, bunu ifade etmek iin o, "zihin-tabakas"
ya da "noosfer" (*) terimini uydurmutur. Nihayet o, Tann'y tm
varln, zellikle de evrimsel kudretin kayna olarak grr. Sis
temler teorisinin Tann'y evrensel kendi kendini-dzenlemenin di
namii olarak grmesine bakarak diyebiliriz ki, ynla imaj arasn
dan mistikler Tann'dan szederken ataerkil anmlanndan ann
dnld takdirde modem bilimin grlerine son derece yakn de
cek olan Teilhard'n Tann kavramn kullanmlardr.
Teilhard de Chardin, disiplinlerinin indirgemeci Kartezyen at
sndan tesini gremeyen bilim adamlan tarafndan grmezden ge
linmi, kmsenmi, hatta kendisine hcum edilmitir. Ne var ki,
canl organizmalan inceleyen yeni sistemler yaklamyla birlikte,
onun dnceleri yeni bir k altnda grlecektir ve bilimsel ve
mistik grler arasndaki ahengin renilmesine nemli lde
katkda bulunacaa benzemektedir.

(*) Noosfer, Yunan noos ("zihin") tan.

348

10. BTNLK VE SAGLIK

Sala yeni fizikle ve yeni sistemler biyolojisiyle tutarl olabile


cek btncl bir yaklam getirebilmek iin tmyle yeni bir r
balatmamz gerekmiyor; onu dier kltrlerde varolan tbbi model
lerden renebiliriz. Modern bilimsel dnce fizik, biyoloji ve psi
koloji alanlarnda insann ruh ve. bedenine ilikin bilginin ve saal
tm uygulamasnn, doa felsefesinin ve manevi disiplinin btnle
yici unsurlar olduu pekok mistik nitelikli geleneksel kltrn
baklarna olduka benzeyen bir gereklik grne doru yol al
maktadr. Bu nedenle sala ve saaltma btncl bir yaklam,
modem bilimsel teorilerle olduu kadar ou geleneksel grlerle
de uyum iinde olacaktr.
Farkl kltrlere ait tbbi sistemlerin karlatrlmasnn ok ti
tiz biimde yaplmas gerekir. Modern Bat tbb da dahil herhangi
bir salk bakm sistemi, kendi tarihinin bir rn olup belirli bir
evresel ve kltrel balamda ortaya kar. Bu evresel ve kltrel
balam deitiinde kendisini srekli olarak yeni artlara uyarla
yan ve yeni ekonomik, felsefi ve dini etkiler tarafndan biimlendiri
len salk bakm sistemi de deimeye urar. u halde herhangi bir
tbbi sistemin baka bir toplum iin model olarak alnmas son dere
ce snrl bir yarar salayacaktr. Yine de geleneksel tbbi sistemleri
incelemek faydadan hali deildir; onlarn toplumumuza model ola
rak hizmet edebileceklerinden deil, karlatrmal kltr incele
melerinin bak amz geniletip, salk ve tedaviyle ilgili mevcut

349

grlerimizi yeni bir k altnda grmemizi salayacandan tr


bunu yapmalyz. 1leride greceimiz gibi tm geleneksel kltrler
salk bakmna btncl yolla yaklam deildirler. alar boyun
ca kltrler, muhtemelen deer sistemlerindeki genel dalgalanma
lara cevap olarak tbbi uygulamalarnda indirgemecilik ve btnc
lk arasnda gidiJ gelmilerdir. Fakat yaklamlar ne kadar para
l ve indirgemeci olursa olsun, bu indirgemecilik ounlukla haliha
zr bilimsel tbbmza egemen olan indirgemecilikten ok farkl bir
yapdayd ve bu adan karlatrmal incelemeler olduka retici
olabilir.
Dnyadaki okuma-yazma bilmeyen kltrlerde hastaln kke
ni ve saaltm ilemi, ruhlar alemine ait glerle ilikili olarak ele
alnm ve saaltm (ifa) ayinleri ve pratiklerinin byk bir ksm
mevcut hastalktan kurtulmak zere gelitirilmitir. Bunlar arasn
da amanizm, modern psiko-terapilere baz paralellikler arzeder.
amanizm gelenei tarihin bandan beri varolmu olup, hala dn
ya zerindeki pek ok kltrde hayati bir g olarak yaamaya de
vam etmektedir ( 1). amanizmin grnmleri kltrden kltre
ylesine deiir ki, hakknda genel ifadeler kullanmak neredeyse
imkanszdr ve bu tr genellemelerin muhtemelen pek ok istisnala
r bulunmaktadr.
aman, isteine gre, kendi topluluunun yeleri adna ruhlar
alemiyle iliki kurmak zere olaand bir bilin durumuna girebi
len erkek ya da kadndr. Rol ve kurumlarn pek az farkllat
okuma-yazma bilmeyen toplumlarda aman, genellikle dini ve siya
sal liderliin yan sra doktordur ve bu onu olduka gl ve kariz
matik bir ahsiyet haline getirir. Toplumlar evrildike din ve siya
set bamsz kurumlar haline gelirse de, din ve tp genellikle birbi
rini beslerler. Szkonus toplumlarda amann rol, dini ayinlere
bakanlk etmek ve ruhlarla, kehanette bulunmak amacyla iliki
kurmak, hastalklar tehis edip iyiletirmektir. Fakat ou yeti
kin insann bir miktar tbbi bilgiye sahip olduu da geleneksel top
lumlarn karakteristikleri arasndadr. Kendi kendini tedavi ok
yaygndr ve amana yalnzca altndan kalklamayan vakalarda
bavurulur.

350

amanc gelenekten ayri olarak dnyann byk kltrleri, vec


de (trans'a) dayal olmayan, fakat yazl metinlerde geen teknikleri
uygulayan sekler tbbi sistemler de gelitirmilerdir. Bu gelenek
ler genellikle amanc sistemlere kar olmalaryla tannrlar. a
man bu sistemlerde ayinde ba eken ve halkn gcne bavurduu
kii olma ilevini yitirir.ve ou kez mevcut iktidar yapsna potan
siyel bir tehlike olarak grlen kenar bir ahsiyet haline gelir. Bu
durumda amanlarn ilevi tehis ve saaltma ve yerel bir dan
manlk rolne indirgenir. Batl ve dier sekler tbbi sistemlerin
byk lde benimsenmesine karn, amanlar btn dnyada bu
rol srdrmlerdir. Geni) krsal blgelere sahip pek ok lkede
amanclk hala en nemli tbbi sistemdir ve o, ayn zamanda dn
yann en byk ehirlerinde, zellikle yakn dnemlerdeki gler so
nucu kalabalklam ehirlerde ok canldr.
amanc hastalk anlaynn en belli bal zellii insanolunun
dzenli bir sistemin btnleyici paralar olduu, hastalnsa koz
mik dzenle insan arasndaki bir uyumsuzluun sonucu olduu yo
lundaki inantr. Hastalk hemen tamamen baz ahlakd davran
larn cezas diye yorumlanmtr. Buna gre amanc tedavi sistem
leri bef!eri ilikilerde olsun, ruhlar alemiyle olan ilikilerde olsun,
doada mevcut uyum ya da dengenin geri getirilmesi zerinde du
rur. Burkulma, krlma ya da srlma gibi kk kaza ve hastalk
lar bile talihsizlie deil, olaylan yneten daha byk bir dzenin
kanlmaz tezahrlerine yorulur. Bununla birlikte ufak rahatsz
lklarn tehis ve tedavisi, ok ender olarak kanlmaz fiziksel du
rumun tesinde aklanr. Ancak hastann iyilemesi uzun srd
nden ya da hastalk ciddi boyutlara ulatnda daha fazla akla
malara gidilir ve nedenler aranr.
Hastaln nedeni konusundaki amanc dnceler hastann
toplumsal ve kltrel evresiyle sk skya balantldr. Batl bi
limsel tp, hastal reten biyolojik mekanizmalar ve fizyolojik s
reler zerinde younlamken, amancln temel ilgisi, hastal
n meydana geldii toplumsal ve kltrel balamdr. Hastaln
sreci ya tamamen ihmal edilir ya da kesinlikle tali nemde bir so
run olarak deerlendirilir (2). Batl bir doktora hastala neden

351

olan eyleri sorsak, bakteriler ve fizyolojik bozukluklar cevabn ala


caktk; buna karlk bir aman rekabeti, kskanl, agzll,
byleri ve bycleri, hastann ailesinden bir ferdin ilemi oldu
u bir gnah ya da hastann veya akrabasnn ahlaki kurallara ay
kn davrand bir olay zikretme eiliminde olurdu.
amanc gelenekte insanolu temelde iki ekilde grlr: Ruhlar
ve hayaletlerin gerekten insann ilerine bumunu soktuklan kl
trel bir inan sisteminin paras olarak ve canl bir toplumsal gru
bun paras olarak. Hastann psikolojik ve manevi durumunun ne
mi pek azdr. Erkekler ve kadnlar birbirine egemen olan bireyler
eklinde dnlm, hastalklann da iinde yer ald hayat sre
leri ve kiisel deneyimler; toplumsal bir grubun rn olarak grl
mtr. Kimi geleneklerde toplumsal balam o denli vurgulanm
tr ki, organlar, bedensel ilevler ve bireydeki belirtiler (semptom
lar) toplumsal ilikilere, blgenin yapsna ve evrede bulunan dier
fenomenlere kopmaz biimde bamldr. rnein Zaire'deki bir k
yn tbbi sistemini inceleyen antropologlar, basit bir fiziksel anato
miyi bu kltrn sahip olduu bederle ilgili dncelerden soyutla
mann imkansz olduu kanaatine varmlardr. nk bireyin et
kinlik alan, buralarda klasik Bat bilim ve felsefesinden ok daha
geni olarak belirlenmitir (3).
Byle kltrlerde toplumsal hadiseler bir hastaln nedenlerini
belirlemekte psikolojik ya da fiziksel etkenlerden ok daha baskn
bir nem kazanr ve bu kltrlerin tbbi sistemleri bu yzden genel
likle btncl deildir. Bir hastaln nedenini aratrmak ya da
tehis koymak hazan fiili tedaviden daha nemli olabilir. Tehis o
unlukla btn kyn gz nnde vuku bulur ve hastann nadiren
dikkatini eken iki aile arasndaki tartma, sulama ve dmanlk
lar hesaba katlr. Btn bu ilemler temelde toplumsal bir olaydr,
hastaysa toplumdaki atmann bir semboldr sadece.
amanc saaltm teknikleri, genellikle psikolojik teknikleri fi.
ziksel hastplklara uygulayan psikosomatik (*) bir yaklam izler.
Bu tekniklerin asl amac hastann durumunu kozmik dzenle yeni(*) Yunancapsyche ("ruh")

352

ve soma ("beden") dan.

den btnletirmektir. Clatide Levi-Strauss amanclk zerine kla


siklemi bir makalesinde, karmak bir Orta Afrika saaltm tre
ninin ayrntl bir tasvirini verir. aman, hasta bir kadn, onun
kltrndeki efsanelere bavurmak ve acsn hereyin anlam ka
zand bir btne yerletirmesine yardmc olacak uygun bir sem
bolizm kullanmak suretiyle iyiletirir. Hasta bir kez kendisinin bu
engin balamla olan ilikisini kavraynca saaltm gerekleir ve
kadn salna kavuur (4).
manc saaltm ayini ou kez bilind atmalar ve dire
nileri serbeste geliip skun bulduklar bir dzeye karma ilevi
ne sahiptir. Kukusuz bu, ayn zamanda modern psiko-terapilerin
temel dinamiidir ve gerekte amanizmle psiko-terapi arasnda
pek ok benzerlikler mevcuttur. amanlar modern psikologlarca
kefedilmeden yzyllarca nce grup paylam, rya analizi, telkin,
hipnoz, ynlendirilmi hayal gc ve psikedelik (psychedelic) tedavi
gibi saaltm teknikleri kullandlar. Bununla birlikte iki yaklam
arasnda nemli bir fark vardr. Modern psiko-terapistler hastalar
nn gemilerinden gelen unsurlar yardmyla bireysel bir efsane
kurmalarna yardm ederlerken, amanlar onlara balangtaki ki
isel deneyimleriyle snrlanmam toplumsal bir efsane sunar. Bu
rada kiisel sorunlar ve ihtiyalar genellikle grmezden gelinir. a
man hastann bu sorunlarn kendisinden kt bireysel bilin-d
zerinde durmaz; daha ok btn topluluka (cemaat) paylalm
olan ortak ve toplumsal bilindyla ilgilenir.
amanc sistemi anlama ve kavram ve tekniklerini kltrmz
deki kavram ve tekniklerle karlatrmadaki gle ramen, by
le bir karlatrma yararl olabilir. nsan kurulu bir sistemin b
tnleyici paralan olarak gren evrensel amanc anlay, doay
sistemler halinde gren modern sistemler anlayyla tamamen tu
tarl olup, hastaln uyumsuzluk ve dengesizliin sonucu eklinde
anlalmas yeni btncl yaklamda temel bir rol oynayacaa ben
zemektedir. Bu tarz bir yaklam, biyolojik mekanizmalarn incelen
mesini amak ve tpk amanclk gibi hastaln nedenlerini evre
sel etdler, psikolojik kalplar ve toplumsal ilikilerde bulmak zo
runda kalacaktr. amanclk bize, yalnzca bildiimiz tbbi bakm

353

hakknda deil, ayn zamanda btncl tbb uygulama iddiasnda


ki pek ok yeni rgt tarafndan da ounlukla ihmal edilen hastal
n toplumsal boyutlan hakknda da baz eyler retebilir; nihayet,
amanlarn hastann fiziksel sorunlarn daha byk bir balamla
btnletirmekte kullandklar ok eitli psikolojik teknikler, ya
knlarda gelitirilen psiko-somatik tedavilerle olduka paralellikler
gsterir.
Benzer nitelikteki kavraylar, dnyann byk uygarlklarnca
gelitirilmi, binlerce yldr yazl metinlere kaydedilmi "sekinlere
mahsus bir gelenee" (high-tradition) ait tp sistemlerinin incelen
mesinden elde edilebilir. Bu geleneklerin bilgelii ve hassasiyeti,
salk ve hastalk anlaylannn amzda bile an lde birbiriy
le ilikili ve ayn zamanda eitli ynlerden birbirine benzer olduu
biri Batl, dieri Doulu iki kadim tp sisteminde aklanmtr.
Bunlardan birincisi Batl tp biliminin kklerinde yatan Hippocrat
tp gelenei, dieri ise ou Dou Asya tp geleneinin temelini
oluturan klasik in tp sistemidir.
Hippocrat tbb, kkleri Hellen dneminden de geriye uzanan
kadim bir Yunan saaltm geleneinden dodu. Yunan antikitesi
boyunca saaltm (ifa) esas itibaryle ruhsal bir olay olarak d
nlm ve eitli tanrlarla temsil edilmiti. lk saaltm tannlan
arasnda en nemlisi Hygieia idi. Hygieia, ylan sembolyle gsteril
miti ve burta ohereyi iyiletirici olarak geen Girit tanras At
hena'nn tezahrlerinden biriydi (5). Bu tanrnn ifa ayinleri, ruh
ban snf tarafndan korunan bir gizdi. M.. ikinci bin yln sonla
rnda ataerkil din ve toplumsal dzen, barbar istilaclar dalga
smca Yunanllara empoze edilmi ve ilk tanna mitlerinin ounlu
u, daha gl bir erkek tannnn akrabas eklinde tanmlanarak
yeni sisteme uydurulmu ve sokuturulmutu (6). Bylelikle Hygie
ia, egemen ifa tanrs haline gelen Asclepius'un kz oldu ve ona
Yunanistan'daki btn tapnaklarda yer verildi. Ad etimolojik ola
rak burla ilikili olan Asclepius kltnde ylanlar belli bal bir rol
oynamay srdrd ve Asclepius'un asas evresinde halkalanan y
lan gnmze kadar Bat tbbnn sembol olarak geldi.
Hygieia, yani salk tanras, Asclepiusu kltle olan ilikisini

354

koparmad ve sk sk babas ve kzkardei Panakeia ile birlikte tem


sil edildi. Efsanenin yeni versiyonunda iki ilahe kadim Yunan'da ol
duu gibi gnmzde de geerli olan saaltm sanatlarnn iki y
nn temsil ederler: Koruma ve tedavi (7). Hygieia ("salk") insan
larn akllca yaadklar takdirde salkl olabilecekleri fikrini kii
selletirmek suretiyle saln korunmasyla ilgiliydi. Panakeia her
derde deva ("ifa-saan") bitkilerden ya da yeryznden elde edilen
devalarn bilgisi zerinde uzmanlamt. Her derde deva olan ya
da hereyi iyiletiren eyi aratrma, ounlukla bu iki tanrayla
sembolletirilen salk bakmnn iki tezahr arasndaki dengeyi
kaybeden modern biyolojik-tbbi bilimde baskn bir konu haline gel
di. Asclepius ayini, ryalara dayanan ve tapnan kuluka dnemi
olarak bilinen biricik saaltm biimini kazand. Tanrnn ifa da
tan gcne olan kesin inanca kk salm bu saaltm biimi, Jungcu
psiko-terapistlerin ya,knlarda modem terimlerle yeniden yorumla
maya giritikleri etkili bir tedavi ilemini biimlendirdi (8).
Asclepius ayini Yunan tbbnn yalnzca bir ynn ifade
eder.Tanr Asclepius'un yansra ayn zamanda cerrahi ve tedavi
edici ilalar konusunda da uzman olduu sylenen ve tbbn kurucu
su olarak sayg duyulan bu adda bir hekim de varolmu olabilir. Yu
nan hekimleri kendilerine Asclepiadlar ("Asclepius'un oullan") de
diler ve deneysel bilgiye dayal bir tbb tevik eden tbbi loncalar
oluturdular. Her ne kadar Asclepiadlar'n tapmak rahiplerinin r
ya tedavisiyle herhangi bir balants yoksa da, iki okul rekabet
iinde olmayp, birbirini tamamlar mahiyettedir. Asclepiadlar'dan,
Yunan tbbnn zirvesini tekil eden ve Batl tp bilimi zerinde s
rekli bir etki yapm olan Hippocrates'in adyla ilikili gelenek do
du (9). Bu ad tayan nl bir hekimin M.. 400 yllarnda Yuna
nistan'da Cos adasnda bir Asclepiad (Asclepius'un olu) olarak tb
b hem retip, hem de uygulayarak yaad kukusuzdur. Ona at
fedilen ve Hippocrat klliyat olarak bilinen ciltlerce yaz, muhte
melen farkl zamanlarda eitli yazarlarca yazlmtr; onlar Ascle
piusu loncalarda retilen tbbi bilginin bir zetini ifade etmekte
dirler.
Hippocrat (Hipokrat) tbbnn znde hastalklarn eytanlar ya

355

da dier doa-st glerce meydana getirilmedii, tersine bilimsel


olarak incelenebilen ve tedavi ilemleri ve kiinin kendi hayatn
akllca ynetmesiyle etkilenebilen doal olaylar olduu dncesi
yer alr. Bylece tp, doa bilimlerine dayal olacak ve hastalklarn
tehis ve tedavileri kadar onlardan korunmay da kapsayan bilim
sel bir disiplin olarak uygulanacaktr. Bu tavr, Hippocrates'in
rencilerinin onun yazlarnda grlen engin gr ve derin felsefi
dncelere pek nadir olarak ulam olsalar bile, gnmze gelin
ceye kadar bilimsel tbbn temelini oluturmutur.
Hippocrat Klliyatnn en nemli kitaplarndan biri olan Hava
lar, Sular ve Yerler (Airs, Waters and Places), bizim imdilerde be
eri ekoloji zerine bir inceleme diyeceimiz nitelikte bir eserdir. Bu
kitap bireyin saln su, hava ve gdann nitelii, arazinin topo
rafyas, yaygn olarak yaayan alkanlklar gibi evresel etkenler
tarafndan nasl etkilendiini ok ayrntl olarak ortaya koyar. Bu
etkenlerde grlen ani deiikliklerle hastaln ortaya k ara
sndaki bant vurgulanm olup evresel etkenlerin anlalmas
hekimlik sanatnn temel noktas oiarak grlmtr. Hippocrat
tbbnn bu yn Kartezyen bilimin douuyla birlikte bile bile ih
mal edilmi ve ancak imdilerde yeniden deer kazanmaya bala
mtr. Rene Dubos'ya gre, "evresel glerin insan biyolojisi, tp
ve sosyolojinin sorunlaryla ilgisi hi bir zaman bilmsel tarihin a
fanda olduundan daha engin ve daha keskin bir vizyonla forml
letirilmemitir!" (10)
Hippocrat metinlerine gre salk evresel etkiler, hayat tarzlar
ve insan doasnn eitli bileikleri arasndaki bir denge durumu
nu gerekli klar. Bu unsurlar, denge iinde olmas gereken "miza
lar" ve "tutkular" terimleriyle tanmlanr. Hippocrat miza reti
si kimyasal ve hormona! dengeye dayanarak yeniden ifade edilebi
lir, tutkularsa, metinlerde gl bir biimde vurgulanan beden ve
zihnin (ruhun) karlkl bamllna atfta bulunur. Hippocrates
fiziksel belirtilerin zeki bir gzlemcisi olmakla kalmayp anda bi
le vuku bulan pek ok ruhsal bozukluun yetkin tasvirlerini de b
rakmtr geride.
Saaltm (ifa) olayna gelince, Hippocrates "doann ifa da-

356

tan gc" dedii canl organizmalardaki saaltc gcleri tesbit etti;


hekimin rol saaltm sreci iin en elverili artlan hazrlamak
suretiyle bu doal glere yardmc olmakt. te Yunanca therape
uin ("dikkat etmek")ten gelen "therapy" (tedavi) szcnn oriji
nal anlam budur. Tedavi edenin doal saaltm ilemini kolayla
trma ya da ona yardmc olma roln tanmlamaktan baka Hip
pocrat yazlar, bugne kadar, hekimlerin ideali olarak gelen Hip
pocrat Yemini olarak bilinen kat bir ahlaki yasay da ierir.
Beden, zihin ve evrenin temel karlkl ilikisi zerindeki vur
gusuyla Hippocrat gelenek, Batl tp felsefesinin zirvelerinden bi
rini temsil eder ki, yirmibe yzyl ncesinde neyse amzda da
gcnden bir ey kaybetmemitir. Dubos, Whitehead'in Avrupa fel
sefesinin Platon'a olan bamll konusundaki dncesini dei
tirerek yle syler: "Modem tp, Hippocrat yazlar zerine (yazl
m) bir dizi yorum ve incelemeden baka bir ey deildir" (11).
Hippocrat tbbnn belli bal konulan -bir denge durumu olarak
salk, evresel etkilerin nemi, zihin ve bedenin karlkl baml
l ve doann kendisindeki saaltc g- kadim in'de ok farkl
bir kltrel balamda gelitirilmilerdi. Klasik in tbbnn aman
c geleneklerde kkleri olup klasik dnemin iki temel felsefe okulu
olan Taoculuk ve Konfyusuluk tarafndan biimlendirilmilerdi
(12). Han hanedan dneminde (.. 206-.S. 220) in tbb bir fikir
sistemi olarak biim kazand ve klasik tp metinleri yazya geirildi.
lk tp klasikleri arasnda en nemlisi Nei Ching, yani l Hastalk
lar Klasii'dir. Bu kitab, bir tp teorisinin yansra salkl ve has
talkl bir insan organizmas teorisini ak ve ekici bir tarzda geli
tirdi (13).
Erken dnemde in'de gelitirilen dier teorik geleneklerde ol
duu gibi yin ve yang kavramlar merkezi bir yer kaplar. Btn un
surlar bu iki arketipsel kutup arasnda salnan doal ya da toplum
sal evrenin tamam, dinamik bir denge durumundadr. nsan orga
nizmas evrenin mikrokozmosudur; organizmann ksmlan yin ve
yang niteliklere ayrlm olup bylece insann byk kozmik dzen
deki yeri kesin olarak belirlenmitir. lk Yunan bilginlerinden farkl
olarak inliler, nedensel ilikilerle derinden ilgilenmemiler, daha

357

ok nesneler ve olaylarn ezamanl kalplar iinde ortaya kna


dikkat etmilerdir. Joseph Needham bu tutumu veciz bir biimde
"ballak dnce" olarak adlandryor. inlilere gre;
Nesneler, zorunlu olarak dier nesnelerin nceki davranlar ya da
zorlamalaryla deil, onlann srekli hareket eden evrimsel evrende
ki konumlan gerei zel ekillerde hareket ederler. yle ki onlar, bu
davran kendileri iin kanlmaz klan kendilerine zg yaplarla
donatlmlardr. Onlar bu zel ekillerde hareket etmezlerse (kendi
sine ait olduklan) btn iindeki bantsal konumlarn yitirip ba
ka bir eye nrler (14).

Bu ballak ve dinamik dnce tarz, in tbbnn kavramsal


sistemi iin temel niteliktedir ( 15). Salkl birey ve salkl toplum,
byk kurulu dzenin btnleyici paralan; hastalksa bireysel ve
toplumsal dzeyde (ortaya kan) uyumsuzluktur. Kozmik kalplar
klasik metinlerde ayrntsyla ilenmi olan karmak bir mtekabi
liyetler ve ilikiler sistemi araclyla tasarlanmt. Yin/yang sem
bolizmine ek olarak inliler, genellikle Be Unsur olarak evrilen
(fakat bu eviri/yorum da ok statik Kalmaktadr) Wu Hsing adl bir
sistem kulland. Hsing "eylemek" ya da "yapmak" anlamna gelir ve
aa, ate, toprak, maden ve suyla ilikili bu be kavram, sk skya
belirlenmi bir evrimsel dzende birbirini etkileyen ve izleyen nite
likleri temsil eder. Manfred Porkert Wu Hsing'i, inli terimin dina
mik armn ok daha iyi ifade eder grnen .Be Gelime Aa
mas (16) eklinde evirdi. inliler szkonusu Be Aama'dan btn
evrene yaylan bir mtekabiliyet sistemi kardlar. Mevsimler, at
mosferin etkileri, renkler, sesler, bedenin organlan, duygusal du
rumlar, toplumsal ilikiler ve ok sayda baka olayn hepsi Be
Aamayla ilikili be tipte snflandrld (27). Be Aama teorisi
yin/yang evrimleriyle birletirildiinde evrenin her ynnn, dina
mik olarak yaplam bir btnn belirgin paralan olarak tanm
land inceden inceye ilenmi bir sistem ortaya kar. Bu sistem
hastaln tehis ve tedavisine teorik bir temel oluturur.
inlilerin beden hakkndaki dnceleri, daima baskn biimde
ilevsel ve anatomik kesinlikten ok, organlarn karlkl ilikileri
ile ilgili olmutur. Buna gre inlilerin fiziksel organ kavram m-

358

tekabiliyet sisteminin ilgili paralarnn yansra, btnl iinde


dnlmesi gereken tam bir ilevsel sistemi dile getirir. Szgelimi
akcierler hakkndaki dnce yalnz akcierleri deil, fakat solu
numla ilgili ne varsa (burun, deri ve bu organlardan kan salglar)
da kapsar. Mtekabiliyet sisteminde akcierler metal, beyaz renk,
aclk, tasa, olumsuzluk ve dier eitli nitelikler ve olaylarla iliki
ierisindedir.
inlilerin birbirine rl unsurlardan kurulu blnmez bir sis
tem tarzndaki beden fikri, klasik Kartezyen modelden ok, modern
sistemler yaklamna yakn dmekte olup aralarndaki benzerlik
inlilerin ilikiler an kendiliinden dinamik olarak ele alm ol
malaryla pekimektedir. Bireysel organizma, tpk btn bir evren
gibi kesintisiz, birden ok ve birbirine bal dalgalanma durumunda
grlr ki, bu kalplar eh 'i'nin akna dayanarak dile getirilmitir.
Ch'i kavram -ki hemen her inli dou felsefesi okulunda nemli
bir rol oynamtr- batan sona dinamik bir gereklik anlayn ie
rir. Kelime anlam olarak "gaz'' ya da "esir" demek olan eh'i, kadim
in'de hayat soluu ya da kozmosu canl tutan enerjiyi ifade ediyor
du. Ne var ki, bu Batl terimlerin hi birisi, kavram uygun olarak
karlayamaz. Ch'i bir cevher deildir. Bizim bilimsel enerji kavra
mmzn niceliksel anlam da bulunmaz onda. O, in tbbnda, orga
nizmayla evresi arasndaki srekli al-verileri olduu kadar in
san organizmasndaki eitli ak ve dalgalanma kalplarn tanm
lamak zere ok hassas bir tarzda kullanlmtr. Herhangi bir zel
cevherin akna iaret etmez eh 'i, daha o,k daima evrimsel olan
akn ilkesini temsili etmeye yatkndr.
Ch'"nin ak bir insan canl klar; dengesizlikler ve giderek
hastalklar; eh'i normal olarak akn srdrmedii zamanlar mey
dana gelir. Ching-mo denilen ve genellikle "meridyenler" -ki bunlar
temel organlarla ilikili olup yin ve yang niteliklerine blnmler
dir- eklinde evrilen eh 'i'nin belirli ak yollan vardr. Meridyenler
boyunca bedendeki eitli ak srelerini uyarmakta kullanlabile
cek basn noktalar bulunur. Batl bilimsel bak asndan, vcut
zerindeki dier blgelerden ayn olarak, basn noktalarnn, belir
gin elektriksel dirence ve sya duyarl olduunu kantlayacak ok

359

sayda belge vardr, fakat meridyenlerin varlna ilikin hibir bi


limsel kant bulunmu deildir.
inlilerin salk anlayndaki anahtar kavramlardan biri de
dengedir.Klasik gr, hastaln vcut dengesini yitirdiinde ve
ch'i gerei gibi deveran etmediinde ortaya kt eklindedir. Bu
dengesizliklerin nedenleri pek oktur. Yetersiz beslenme, uykusuz
luk, hareketsizlik ya da kendi aile veya toplumuyla uyumsuzluk
iinde bulunmak suretiyle vcut, dengesini yitirebilir ve byle du
rumlarda hastalk vuku bulur. Hastaln d nedenleri arasnda
mevsim deimelerine zel dikkat atfedilir ve bu deimelerin vcut
zerindeki etkileri ayrntsyla anlatlr. l nedenler, mtekabiliyet
sistemine uygun olarak belirli i organlarla ilikili olan ve onlarla
birlikte snflandnlan, kiinin duygusal durumlanndaki bir denge
sizlie balanr.
Hastalk, vcuda zorla giren bir mikrop (ajan) olarak deil,
uyumsuzluk ve dengesizlie yol aan nedenlerin kalb olarak d
nlrd. Bununla birlikte, insan organizmas da dahil her eyin do
as, dinamik bir \ienge durumuna geri dnmeye ynelik doal bir
eilimle donatlmtr. Dengenin srp gitmesi ve kaybolm!!,s, ha
yat dairesinin her tarafnda vuku bulan doal bir sre olarak gr
lr. Buna uygun olarak geleneksel metinler salk ve hastalk ara
snda herhangi bir kesin snr izmezler. Gerek salk, gerekse sa
ln bozulmas, doal ve bir srekliliin paras olarak grlrler.
Onlar, bireysel organizmann srekli biimde deien evreyle iliki
iinde olduu ayn srecin grnmleridir.
Hastalk, zaman zaman hayatn srp giden ak iinde kanl
maz bir durum olduundan, tam ve mkemmel salk, hem hasta
nn hem de doktorun nihai amac deildir. in tbbnn gayesi, daha
ok bireyin topyekn evreye mmkn olan en iyi ekilde uyarlan
masn salamaktr. Bu gayeyi benimseyen hasta nemli bir aktif
rol oynar. inlilerin anlayna gre her birey kendi salnn koru
nup srdrlmesinden ve organizma byk lde dengesini kay
bettiinde sal yeniden kazanmaktan sorumludur. Doktor bu s
re iinde devreye girer, fakat balca sorumluluk hastanndr. Sa
ln korumak bireyin grevidir ve bu, toplum kurallanna uygun
360

olarak yaamak ve kiinin vcuduna olduka pratik bir tarzda ba


km yapmak suretiyle yerine getirilir.
Artk unu grmek kolaydr: dengeyi ve evreyle uyumu saln
esas olarak deerlendiren bir tp sistemi, hastalktan korunma l
lerini vurgulamayacaktr. Gerekte, hastalann vcudundaki tm
dengesizlikleri nlemek, daima in doktorlannn temel bir grevi
olmutur. in'deki doktorlarn ancak hastalan iyiletirdiklerinde
para kabul ettikleri ve onlar tekrar hastalanrlarsa cret denmedi
i sylenir. Muhtemelen bu bir abartma ise de, inli doktorlar has
tal belirli bir iddet dzeyine ulaan hastalan kabul etmiyorlar
d. Nei Ching'in aklad gibi:
Epeyce ilerlemi hastahklan ilala tedavi etmek, susadktan sonra
(su bulmak iin) kuyu kazmaya balayan ve savaa daldktan sonra
silahna davranan kiilerin davranna benzer (18).

Bu kavram ve tutumlar doktorun Bat'dakinden tmyle farkl


bir rol oynadna iaret etmektedir. Bat tbbnda byk itibar sa
hibi olan doktor, vcudun belli bir paras hakknda ayrntl bilgi
sahibi olan bir uzmandr. in tbbnda ise ideal doktor, evrendeki
tm modellerin nasl hep birlikte faaliyette bulunduunu bilen, her
hastay bireysel bir temel zerinde tedavi eden, tehisi hastann be
lirli bir rahatszl olmas eklinde kategorize etmeyip bireyin ola
bildiince tam bir ekilde topyekn ruh ve beden hallerini ve onun
doal ve toplumsal evresiyle ilikisini hesaba katarak koyan bir
bilgedir.
Byle btnsel bir tabloya ulamak iin inliler, olduka hassas
bir tehis iin hastay sorgulama ve gzlemleme yntemleri gelitir
mekle kalmamlar, ayn zamanda eh 'i kalplarnn meridyenler bo
yunca akm ve btn organizmann dinamik durumunu belirleme
lerine imkan tanyan esiz bir nabz tutma sanat da bulmulard
(19). Geleneksel in pratisyenleri bu yntemlerin dengesizlikleri ve
ileride patlak verebilecek potansiyel sorunlar tanmalarn mm
kn klacana inanyorlard.
Geneleksel in tehisi, zorunlu olarak hastann kendi kiisel ha
yat tarz hakknda nemli bilgileri balamak suretiyle aktif olarak
katlmak zorunda olduu uzun zaman alan bir ilemdir. deal ola
rak her hasta dikkate alnmas gereken ok sayda deikenler dizi361

sini sergileyen benzersiz bir vak'adr. Fiili uygulamada muhtemelen


belirtilerin kalplarna bakarak tasnif etmeye ynelik bir eilim her
zaman vard, fakat kesin biimde snflandrma ve etiketleme istei
asla varolmad. Tehis, doktor ve hastann znel yarglarna bal
dr ve doktorun dokunma, iitme ve grme duyularn kullanmak ve
hastayla yakn etkileim iinde olmak suretiyle elde ettii niteliksel
veriler ynna dayanr.
Hastaln evreyle iliki iindeki dinamik durumunu belirleyen
inli doktorlar, daha sonra denge ve ahengi yeniden kurmaya giri
ir. Hepsi de hastann organizmasn uyarmak zere tasarlanm
eitli tedavi teknikleri kullanlr; yle ki, o dengeli bir duruma dn
mek iin kendi doal eilimini takip etsin. Buna gre, in tbbnn
en nemli ilkelerinden birisi, daima mmkn olduu kadar lml
bir tedavi uygulamaktr. Btn tedavi sreci, ideal olarak, dokto
run tedaviyi srekli olarak hastann tepkilerine gre biimlendirdi
i hastayla doktor arasnda srp giden etkileimlerden biridir.
ifal bitkilerden yaplan ilalar yin/yang sistemine gre tasnif
edilmitir ve be temel metodla ilikii.idir. Bunlar, Be Aama teori
sine gre mtekabil i oranlan etkileyecektir. Fiili uygulamada bit
kilerden yaplan ilalar yalnz bana ok nadir olarak, fakat genel
likle hastann ch'i kalbm gz nnde tutan karmlar halinde ve
rilir. Masaj tedavisi, moksa otu tedavisi ve akupunktur, ch'i'nin
akn etkileyen meridyenler zerinde bulunan basn noktalarn
dan yararlanrlar. Moksa otuyla tedavi (moxibustion), toz haline ge
tirilmi moksa otunun kk paralarnn vcutta bulunan basn
noktalan zerinde yaklmas olayn ierir; akupunktur rneinde,
deien l ve byklklerde sert ineler bu noktalara batrlr.
neler onlarn nasl batrld ve i grdklerine bal olarak, ya v
cudu uyarmak ya da sakinletirmek iin kullanlr. Tm bu tedavi
lerde ortak olan nokta, onlarn hastadaki rahatszln belirtilerini
tedavi etmeyi amalamam olmalardr. Onlar daha temel bir d
zeyde, saln yitirilmesinin kayna olarak grlen dengesizlikleri
gidermeye alrlar.
inlilerin tp modeline ilikin incelemelerin, Bat kltrndeki
sala btncl bir yaklam gelitirme abalarna uygulamaya
kalkldnda iki soruyla ba etmesi gerekir: in tbb ne dereceye

362

kadar btncldr? Ve onun zelliklerinden hangisi, eer varsa,


kltrel balammza uyarlanabilir? ilk soruya cevap olarak iki b
tnclk tr ayrd etmemiz yararl olur (20). Biraz dar bir anlam-'
da tpta btnclk, insan organizmasnn, unsurlannn tmnn
birbirine karlkl olarak rl ve baml olduu canl bir sistem
olarak anlalr. Daha geni bir anlamda ise btnc gr bu siste
min daha byk sistemlerin btnleyici bir paras olduunu kabul
eder. Bu ise, bireysel organizmann fiziksel ve toplumsal evresiyle
srekli etkileim iinde olduu ve evreden daima etkilendii, fakat
ayn zamanda onu etkileyip deiiklie uratt anlamna gelir.
in tp sistemi, kesinlikle birinci anlamda btncdr. Onun
uygulayclar inanrlar ki, tedavileri hastadaki rahatszln temel
belirtilerini ortadan kaldrmayacak, fakat onlarn dinamik bir b
tn olarak ele aldklar btn organizmay etkileyecektir. Bununla
birlikte, geni anlamda in sistemi yalnzca teoride btncldr.
Organizmayla evrenin birbirine bamlJ hastaln tehisinde
gznnde tutulur ve tp klasiklerinde youn biimde tartlr tar
tlmasna, fakat genellikle tedaviye sra gelince ihmal edilir. Kla
sik metinler evrenin etkilerine, aile ilikilerine, duygusal sorunla
ra vb. eit derecede arlk verirler, fakat bugnk uygulayclarn
ou tedavi srasnda hastaln psikolojik ve toplumsal ynleriyle
uramazlar. Tehiste bulunurlarken doktorlarn hastalaryla i, ai
levi ve duygusal durumlar hakknda konumaya bol bol zaman
harcarlar, fakat ne zaman tedaviye sra gelse kendilerini vcudun
i srelerine hakim klacak tekniklerle snrlayarak, beslenme ku
rallar, bitkisel ilalar ve akupunktur zerinde dururlar. Psiko-tera
pi diye bir ey yoktur ve yaamlarn nasl deitirebilecekleri husu
sunda hastalara t vermeye ynelik hi bir giriimde bulunul
maz. Psikolojik ve toplumsal alanlarda huzursuz edici olaylarn ro
l, aka hastalklarn kaynaklarndan biri olarak kabul edilir, fa
kat doktorlar onun bu dzeylerde deiim yaratacak tedavi sreci
nin bir paras olduunun farknda deiller. Bu tutumun gemite
de in doktorlarnn karakteristii olduunu syleyebiliriz. Tp kla
sikleri insan doas ve tp zerine kapsaml bir btncl gr su
nan zengin dkmanlara sahiptir, fakat bunlar ncelikle bilim ada-

363

m olan doktorlar iin yazlm teorik eserler olup hastalarn tedavi


siyle pek ilgileri yoktur. Pratikte in sistemi, hastaln psikolojik
ve toplumsal ynleri szkonusu olduunda muhtemelen hibir za
man btncl olmamtr. Hastann toplumsal durumunu incele
dikten sonra tedavi iin harekete geme konusundaki gnlszlk,
kesinlikle Konfyusuluun in hayatnn tm ynleri zerindeki
gl etkisinin bir sonucuydu. Konfyus sistemi en bata toplum
sal dzenin srdrlmesiyle ilgiliydi. Konfyusula gre hasta
lk, toplumun kurallarna ve adetlerine uymamaktan kaynaklanabi
lirdi, fakat bir bireyin, saln yeniden kazanmasnn tek yolu,
kendisini mevcut toplumsal dzene uyacak ekilde deitirmekti.
Bu tavr Dou Asya kltrnde ylesine derinden yer etmitir ki,
hala gerek in, gerekse Japonya'daki modem tbbi tedavilerin ze
minini oluturmaktadr.
Geleneksel in'in tp felsefesi ve uygulamasnn hangi ynleri
kendi salk bakm atmzla btnletirilebilir ya da btnletiril
mesi gerekir? Bu soruya cevap vermek iin ada Japonya'daki tp
uygulamalarn incelemek olduka yararl olacaktr. Bu, modem Ja
pon doktorlarn geleneksel Asya'ya ait tp kavramlar ve uygulama
larn Bat toplumundakilerden ok da farkl olmayan hastalklarla
urarken nasl kullandklarn grmek bakmndan esiz bir fr
sattr. Japonlar, bile isteye aa yukar yz yl nce Bat tbbn be
nimsemelerine karn, imdilerde artan biimde biyolojik-tbbi mo
delin kapasitesini aan, pek ok ilevi yerine getirebileceine inan
dklar kendi geleneksel uyglamalarn yeniden deerlendirmekte
dirler. Margaret Lock, modem kent Japonya'snda geleneksel Dou
Asya tbbnn ayrntl bir incelemesini yapt (*). Doulu ve Batl
teknikleri etkin bir tbbi bakm sistemi erevesinde birletiren Ja
pon doktorlarn (ki kanpo doktorlar (**) olarak tannrlar) saysnLock ve dierleri in, Kore ve Japonya'daki okur-yazar nfus arasnda
ondokuzuncu yzyla kadar egemen olan tp sistemi iin "Dou Asya tb
b" terimini kullanmkta ve sk sk "Klasik in Tbb" ya da "Dou tbb"
diye adlandrmaktadrlar onu.
(**) Kanpo'nun szlk anlam "in ynetimi"dir; o altnc yzylda in'den
Japonya'ya getirilen btn tp sistemine atfta bulunur.
(*)

364

da bir art olduunu ortaya kard (21). Her ne kadar kanpo tbb
nn pek ok ynleri yalnzca Japonya'nn kltrel balamnda ge
erliyse de, dierleri kendi kltrmze pekala uyarlanabilir nite
liktedir.
Sala Doulu ve Batl yaklamlar arasndaki arpc bir fark,
genel olarak Dou Asya kltrnde znel bilginin olduka deerli
oluudur. Modem bilimsel Japon toplumunda bile znel deneyimin
bilgisi gl bir ekilde kabul edilir ve znel bilgi rasyonel tmden
gelimci dnme kadar deerli bulunur. Bylece Japon doktorlar
onlar kendi tbbi yeterlik ya da kiisel btnlklerine yneltilen
tehditler olarak grmeksizin -gerek kendilerinin ve gerekse hastala
rnn-znel deer yarglarn kabul ederler. Bu tutumun sonularn
dan birisi, niteliksel lmlerin yeterli grld kesintisiz ak
iindeki canl sistemlerle ilgilenen doktorlarn bilinciyle destekle
nen Dou Asya doktorlar arasndaki nicelletirmeye duyulan belir
gin bir ilgisizliktir. Szgelimi kanpo doktorlar hastann ateini l
mezler, fakat atelenme olay hakkndaki kendi znel duygularn
not ederler; ifal bitkilerden yaplan ilalar ok ender olarak lek
ler kullanlmadan kk kutularla llr ve ardndan hep birlikte
kartrlr. Akupuntur tedavisinin sresi de lldr. Sre basite
hastann kendisini nasl hissettii sorularak belirlenir.
znel bilginin deerlendirilmesi kesinlikle Doudan renebile
ceimiz bir eydir. Galileo, Descartes ve Newton'dan itibaren klt
rmz rasyonel bilgi, nesnellik ve nicelletirmeye o kadar gml
m durumdadr ki, insani deerlere ve dengeye kukuyla bakmak
tayz. Tpta sezgi ve znel bilgi her iyi hekim tarafndan kullanlr.
Ama bu ne mesleki literatrde kabul grmtr, ne de tp okullar
mzda retilir. Tam tersine, ou tp okullarna kabul edilmenin l
t, tbb sezgisel olarak uygulama becerisine sahip olmamaktr.
Rasyonel .ve sezgisel bilgiye kar daha dengeli bir tutum benim
sediimiz zaman, hem Dou Asya tbbnn, hem de kendi Hippok
rat geleneimizin karakteristik ynlerinden bir ksmn salk ba
km sistemimiz iinde birletirmek daha kolay olacaktr. Byle yeni
bir salk modeli ile Dou Asya yaklam arasndaki balca fark,
psikolojik ve toplumsal llerin salk bakm sistemimizle btn-

365

letirilecek olmasdr. Psikolojik danma ve psiko-terapi Dou Asya


geleneinde yoktur, buna karlk bunlar kltrmzde nemli bir
rol oynarlar: Dou Asyal doktorlar, toplumsal sorunlann hastaln
gelimesi zerindeki nemini tanmalanna ramen deien toplum
sal artlarla ilgilenmemilerdir. Fakat hakiki bir btncl yakla
m, paral ve indirgemeci Kartezyen dnya grne dayal top
lumsal ve ekonomik sistemimizce yaratlan evrenin, salmz iin
byk bir tehdit haline geldiini kabul edecektir. Salk konusuna
yaplacak ekolojik br yaklam bu nedenle ancak teknolojimizde ve
toplumsal-ekonomik yaplanmzda derin deiikliklere yol at
takdirde anlaml olabilir.
Avrupa ve Kuzey Amerika'daki salk bakm hekim, hastabak
c, psikoterapist, psikiyatrist, kamu sal elemanlan, kamu grev
lileri, masajla tedavi eden kiiler, homeopatlar (hastal benzeri bir
hastalkla tedavi eden doktorlar), akupunkturcular ve eitli "b
tnc" pratisyenler de dahil ok sayda insan tarafndan uygulanr.
Bu insanlar ve gruplar, salk ve hastala ilikin farkl kavramlara
dayanan son derece eitli yaklainlar kullanrlar. Onlar btncl
ve ekolojik grlere dayanan etkin bir salk bakm sistemi ere
vesinde toplamak, sal hedefleyen ortak bir teorik temel kurmak
iin ok nemli olacaktr. yle ki tm bu gruplar birbiriyle iletiim
kurup kendi abalarn koordine edebilsin.
Aynca sala en azndan yaklak bir tanm getirmek te gere
kecektir. Her ne kadar herkes salkl olmann neye benzediini bi
lirse de, duygusal olarak kesin bir tanm getirmek imkanszdr; sa
lk, nitelii sezgisel olarak bilinebilecek znel bir deneyim olmakla
birlikte, asla tketici biimde tanmlanamaz ya da nicelletirilemez.
Ne var ki, biz tanmmza sal, organizmann belirli bir tarzda
almas halinde ortaya kan iyi olma hali olduunu sylemekle
balayabiliriz. Bu alma tarznn tanmlanmas, bizim organizma
y ve onun evresiyle etkileimlerini tanmlama biimimize dayana
caktr. Canl organizmalara ilikin farkl modeller, farkl salk ta
nmlanna yol aacaktr. Bu nedenle salk kavram ve hastalk, ra
hatszlk ve patolojiyle ilikili kavramlar, sk skya belirlenmi ol
gulara atfta bulunmazlar, fakat karmak ve akkan hayat feno-

366

meninin pek ok grnmleri arasndaki bir ilikiler an yanstan


snrl ve yaklak modellerin btnleyici paralandrlar.
Bir kez salk kavramnn izafilii ve sbjektif tabiat kavrand
m, u aklk kazanr ki, salk ve hastalk gl bir biimde, orta
ya kt kltrel balamdan etkilenir. Salkl ve hasta, normal ve
anormal, akll ve delinin ne olduu kltrden kltre deiiklik
gsterir. Dahas, kltrel balam insanlarn hastalklan srasnda
getikleri belirli yollan da etkilemektedir. Salk sorunlanmzdan
nasl haberdar olduumuz, belirtilerimizi ortaya koyma tarzmz,
tedavi iin kime ve ne zaman gittiimiz, doktor, terapist ya da sa
altc tarafndan sunulan aklamalar ve tedaviyle ilgili ller;
bunlann hepsi de toplumumuz ve kltrmz tarafndan gl bir
biimde etkilenmitir (22). Bu nedenle yle grlyor ki, salk iin
yeni bir at ancak kk kendi kltrmzde olan ve kendi toplum
sal ve kltrel evrimimizin dinamiklerine gre gelien kavram ve fi
kirlere dayandnda etkili olabilir.
Son yz yldr kltrmze paralarna baklarak zmlenen
bir makina tarzndaki insan vcudu gr egemen olmutur. Ruh
bedenden kopartlm, hastalk biyolojik mekanizmalann kt ile
mesi eklinde grlm, salk ise hastaln yokluu eklinde ta
nmlanmtr. Bu gr, evreni makinadan ok canl bir sistem ola
rak gren -ki bu gr tm fenomenlerin karlkl olarak birbirine
baml olup dayanma iinde bulunduklarn vurgular ve doay
temel yaplarna deil, temeldeki dinamik srelere bakarak anla
maya alr- btncl ve ekolojik bir dnya anlay tarafndan ya
va yava kertilmektedir. yle grlyor ki, canl organizmalarla
ilgili sistemler yaklam, yeni paradigmayla tamamen mutabk ve
kltrel mirasmzda kkleri bulunan sala ve salk bakmna
yepyeni bir sistemler yaklamna ideal bir temel oluturabilir. Sa
la sistemler asndan yaklama, derinden ekolojilc olup bu neden
le de Bat tbbnn kklerini oluturan Hippokratik gelenekle uyum
iindedir. O, bilimsel kavramlara dayanan ve gnlk dilimizin par
as olan kavram ve sembollere uygun olarak ifade edilen bir gr
tr. Ayn zamanda yeni at, doal olarak saln manevi boyutla
rn da ihmal etmeyerek pek ok manevi gelenein grleriyle

367

uyum salar. Sistemler dncesi sre dncesidir. Buradan kal


karak, sistemler gr sal sregiden bir sre olarak grr.
Son zamanlarda, btncl yaklama sahip pratisyenlere nerilen
bazlar da dahil, salk tam iyi olma halinin statik bir durumu ola
rak tasvir edilirken, ou tanmlara gre sala sistemler asn
dan yaklama, organizmann evrenin meydan okumalarna yarat
c cevabn yanstan srekli etkinlik ve deimeyi ifade eder. Ma
dem ki, bir kiinin durumu daima nemli lde doal ve toplumsal
evreye dayaldr, yleyse bu evreden bamsz hi bir mutlak sa
lk dzeyi mevcut deildir. Organizmann deien evresiyle iliki
iindeki kesintisiz deiimleri tabii olarak salk bozukluunun be
lirli aamalarn ierecek ve ou kez de salkla hastalk arasnda
keskin bir izgi izmek imkansz olacaktr.
Salk gerekten birbirine dayal fiziksel, psikolojik ve toplumsal
ynleri olan ok boyutlu bir olaydr. Salk ve hastaln tek boyutlu
bir srekliliin zt ulan eklindeki yaygn tasviri tamamen yanla
gtrc bir tasvirdir. Fiziksel hastalk, pozitif bir ruhsal tavr ve
toplumsal destekle dengelenebilir. te yandan duygusal sorunlar ya
da toplumdan yaltlma durumu, bir insan fiziksel adan hibir ek
sii olmamasna ramen eksiklik duygusuna srkleyebilir. Sal
n bu birden ok boyutlar genellikle biribirini etkileyecek ve sa
lkl olmaya dair en gl duygu, onlar yeterince dengelendii ve
btnletii zaman ortaya kacaktr. Sistemler asndan hastal
n yaanmas, organizmayla onun iinde gml bulunduu daha
byk sistemler arasndaki eitli etkileimler kadar, organizmann
eitli dzeylerinde ortaya kabilen hastalk kalplarndan da mey
dana gelir. Sistemler yaklamnn nemli bir zellii, gerek birey
sel organizmalar iinde, gerekse toplumsal ve ekolojik sistemler er
evesinde farkl karmaklk dzeylerine sahip tabakal dzen fikri
dir. Buna gre, sistemler dncesinin salk anlay, karlkl
olarak birbirine baml mtekabil salk dzeyleriyle birlikte, fark
l sistem dzeylerine uygulanabilir. zellikle bizler birbirine dayal
salk dzeyini ayrd edebiliriz: Bireysel salk, toplumsal salk
ve evre sal. Kii iin salksz olan ey, genel olarak toplum ve
toplumun da iinde yer ald eko-sistem iin de salkszdr.
368

Sala sistemler asndan bak hayata sistemler asndan ba


ka baldr. Grdmz zere, canl organizmalar yksek dere
cede bir kararlla sahip kendi kendini organize eden sistemlerdir.
Szkonusu kararllk, tamamen dinamik olup kesintisiz, birden faz
la ve birbirine bal dalgalanmalarla karakterize edilmitir. Byle
bir sistemin salkl olabilmesi iin evresiyle etkileimde bulunma
s, ok sayda seme hakkna sahip olmas ve esnek olmas gerek
mektedir. Bir sistemin esneklii, hogr snrlan iinde ne kadar
ok deikenin dalgalanp durduuna baldr. Daha dinamik bir
organizma durumu, esnekliin de artmasn gerektirir. Esnekliin
doas ne olursa olsun -fiziksel, ruhsal, toplumsal, teknolojik ya da
ekonomik- o, sistemlerin evrenin deimelerine uyarlanma yete
nekleri iin esastr. Esnekliin yitirilmesi, saln yitirilmesi anlamna gelir.
Bu dinamik denge fikri, sal tanmlamak iin yararl bir kav
ramdr. Burada, zorunlu bir dengenin statik bir denk olu (equilib
rium) hali deil, daha ok yukarda tanmlanan trden esnek bir
dalgalanmalar kalb olduuna iaret eden "dinamik" sfat can alc
nemdedir. Bu durumda salk, organizmann doal ve toplumsal
evresiyle etkileimlerini ve fiziksel ve psikolojik ynlerini de ieren
dinamik bir dengeden kaynaklanan iyi-olma (esenlik) halidir.
Dinamik bir denge eklindeki salk kavram, hem sistemler a
sndan hayata bak, hem de aralarnda Hippokratik gelenekle Do
u Asya tp geleneinin bulunduu pek ok salk ve ifa modelle
riyle tutarldr. Bu geleneksel modellerde olduu gibi "dinamik den
ge", her canl organizmada doutan varolan saaltc gleri, orga
nizmann, bozulduunda kendisini yeniden dengeli bir duruma sok
masna ynelik ftri eilimi kabul eder. Bu homeostasis, uyarlanma,
yeniden-reme ve kendi kendini yenileme de iinde olmak zere e
itli kendi kendini idame ettirici sreler yardmyla yaplr. Bu ola
ya gnlk hayatmzn bir paras olan ve genellikle kendi kendile
rine iyileen ufak tefek rahatszlklar rnek olarak verilebilir. Dier
yandan, organizma da bunalm ve gei aamalarn ieren ve t
myle yeni bir denge durumuyla sonlanan bir kendini dntrme
ve ama srecinden geer. iddetli bir hastaln neden olduu in-

369

san hayatndaki byk deiikliklerin kiiyi sk sk eskisinden daha


salkl bir duruma sokmas, bu tr yaratc cevaplarn rneklerin
dendir. Bu, hastalk dnemlerinin birey ve evre arasnda srp gi
den etkileim iindeki doal aamalar olduunu gsterir. Dinamik
denge halinde olmak hastaln geici aamalarndan gemek de
mektir.
Canl organizmalarn doal dengesi, onlarn kendilerini kantla
yc ve btnleyici eilimleri arasndaki bir denge demektir. Bir or
ganizma salkl olmak iin bireysel zerkliini korumak zorunda
dr, fakat ayn zamanda onun, kendisini uyumlu bir biimde daha
byk sistemlerle btnletirmesi de gerekmektedir. Bu btnle
me yetenei, organizmann esneklii ile ve dinamik denge kavra
myla yakndan ilikilidir. Bireysel unsurlann daha byk sistem
lerle uyumlu bir ekilde birlemesinin bu sistemleri dengeye ula
trmas gibi, sistemlerin bir dzeyindeki btnleme, daha yksek
dzeyde bir denge olarak karmza kar. Bu durumda hastalk
dengesizlik ve uyumsuzluun sonucu olup genellikle btnlemenin
olmayndan kaynaklanan bir durum olarak grlr. Bu, zellikle
ou kez duygusal deneyimi deerlendirememek ve btnlemeyi
baaramamaktan kaynaklanan ruh hastalklar iin dorudur.
Btnleme eksikliinden kaynaklanan hastalk kavram, zel
likle canl organizmalan ritmik kalplara bakarak anlamaya aba
gsteren yaklamlarla ilgilidir. Bu bak asnda ezamanllk
nemli bir salk ls olarak kabul edilir. Bireysel organizmalar
ritimlerini ezamanllatrarak ve bylece kendilerini evrenin daha
byk ritmine uydurarak birbiriyle etkileim ve iletiim kurarlar.
u halde salkl olmak kendisiyle ve ayn zamanda evresindeki
dnyayla -fiziksel ya da ruhsal adan- ezamanllk iinde olmak
anlamna gelir. Bir insann ezamanll (senkronisi) bozulduunda
hastaln eli kulanda demektir. Pek ok batni gelenek sal ri
timlerin ezamalhyla, saaltm ise saaltc ile hasta arasndaki
belirli bir yanklanmayla ilikili olarak grr.
Organizmann dengesizliini tanmlamak iin stres kavram son
derece yararl grnmektedir. Her ne kadar tbbi aratrmalarda
nisbeten yeni bir ey ise de (23), o artk kltrmzn dnce ve

370

dilinde gl bir destek bulmutr. Stres kavram ayn zamanda ta


mamen hayat sistemler asndan bakla tutarl olup ancak ruhla
beden arasndaki hassas etkileim kavrandnda tam anlamyla
anlalabilir.
Stres organizmann evresinin etkilerine verdii tepkinin yarat
t bir dengesizliktir. Geici stres hayatn asli bir parasdr. Zira
organizmayla evresi arasnda srp giden etkileim o kez es
nekliin geici olarak yitirilmesiyle son bulur. Bunlar ani bir tehdi
de maruz kalndnda ya da evredeki ani deimelere uyarlanmak
zorunda kalndnda ya da bir baka ekilde gl biimde uyarl
dnda vuku bulur. Dengesizliin bu gei aamalar salkl orga
nizmalarn evresiyle baa kma ynteminin btnleyici bir para
sdr, fakat uzayan ya da mzminleen stres zararl olabilir ve pek
ok hastaln gelimesinde nemli bir rol oynayabilir (24).
Sistemler yaklam asndan stres olay, bir organizmadaki bir
ya da birden ok deiken ar noktalara itildiinde meydana gelir.
Bu da btn sistemin gittike katlamasna yol aar. Salkl bir
organizmada dier deikenler, sistemin btnn dengeye oturt
mak ve esnekliini yeniden kazandrmak iin elbirlii iinde alr.
Bu tepkiyle ilgili olarak nemli nokta, onun bir hayli kalplam ol
masdr. Fizyolojik stresin belirtileri -boazn sklr gibi olmas,
boynun gerginlemesi, yzeysel solunum, kalp atlarnn hzlanma
s ve benzeri- fiili olarak hayvan ve insanlarda ayn olup stresin
kayna olmaktan uzaktr. Onlar bir organizmay, ya mcadele et
mek ya da kamak suretiyle meydan okumann stesinden gelmeye
hazrladklarndan fenomenin tamam mcadele ya da ka tepkisi
olarak bilinir. Bir kez birey mcadele etme ya da kama yoluyla ha
reket etmeye balad m, bir skun durumu iine girecek ve home
ostasis'il geri dnecektir. nl "i ekerek ferahlama" (olay) bu tr
bir rahatlamaya geie rnektir.
Bununla birlikte mcadele -ya da- k tepkisi uzadnda ve
bir birey organizmay stresli durumdan kurtarmak zere mcadele
ya da ka yoluyla harekete geemediinde, ortaya kan sonular
salk asndan zararl olmaktadr. Uzun sre azalmadan devam
eden stresin yaratt daimi dengesizlik, uykusuzluk gibi fiziksel ve

371

kas gerginlii, kayg, hazmszlk gibi psikolojik belirtilerle ortaya


kar ki, bunlar gerekten hastala yol aar. Mzmin stres, ou
zaman kltrel alkanlklann ve toplumsal davran kurallanmz
la vcudumuzun tepkilerini uyumlu klmay baaramaymzdan
kaynaklanr. Hayvanlarn ou gibi biz de, herhangi bir meydan
okumaya kar organizmamz ya fiziksel mcadeleye ya da fiziksel
kaa hazrlamak suretiyle tepki gsteririz, fakat ou durumda bu
tepkiler ie yaramaz. Youn bir i toplantsnda ne hasmmz fizik
se _!ldan sulayarak tartmay kazanabilir, ne de bu durumdan
kaabiliriz. Uygar kiiler olan bizler toplumsal olarak kabul edilebi
lir yollarla meydan okumay atlatmaya alnz, fakat beynimizin
"eski" ksmlan organizmay ounlukla elverisiz fiziksel tepkiler
iin seferber etmeye devam eder. Eer bu sk sk tekrarlanrsa has
tala yakalandk demektir; bir peptik lsere yakalanabilir ya da
kalp krizi geirebiliriz.
Henz tm ayrntlaryla bilemediimiz, fakat eitli inceleme
lerle dorulanm olan stresle hastalk arasndaki balantya ilikin
anahtar bir unsur, uzun sren stresin vcudun baklk sistemini,
yani onun mikrobik ve dier hastalklara kar doal savunma sis
temini sindirmesidir. Bu olgunun tam anlamyla renilmesiyle tp
aratrmalarnda mikroorganizmalardan organizmann ve evresi
nin dikkatlice incelenmesine doru byk bir deiim olacaktr.
Byle bir deiim gnmzde acilen gereklidir. Zira amzn ka
rakteristii olan ve lmle sakatln en byk nedenlerini olutu
ran kronik ve dejeneratif hastalklar an stresle yakndan balan
tldr.
Stresin pek ok kayna vardr. O bireyin iinden treyebilir, or
tak olarak toplum ve kltrmzce retilebilir, fiziksel evremizce
yaratlm olabilir. Stresli durumlar yalnz kiinin duygusal travla
malanndan, kayg ve asabiyetten deil, toplumsal ve ekonomik sis
temimizin ortaya kard tehlike dolu evreden de kaynaklanabi
lir. Bununla lirlikte s:res, yalnz olumsuz t.eabelerden domaz, olumlu
ya da olumsuz neeli ya da kederli tm hadiseler -ki bunlar kiinin
derin ve hzl deimelere uyarlanmasn gerektirirler- son derece_
stres dourucu olaylardr. Salmz iin u ok esef verici bir

372

eydir ki, kltrmz ynla fiziksel salk tehlikesinin yansra


tm alanlarda hzl bir deiim yaratm, fakat bize, gittike art
gsteren stresle nasl baa kacamz retememitir.
Stresin hastaln geliimi zerindeki rolnn bilinmesi, hasta
ln bir "sorun-zc" olduu yolundaki nemli dnceyi dour
du. Toplumsal ve kltrel artlanmalar nedeniyle insanlar ou kez
streslerinden salkl yollarla kurtulmann imkanszlna hkme
diyor ve bu yzden -bilinli ya da bilinsiz bir ekilde- kar yol ola
rak hasta olmay tercih ediyorlar. Onlann hastalklan fiziksel ya da
ruhsal olabilir veya kendisini su, uyuturucu kullanm, kazalar ve
intiharlar -ki bunlar uygun bir ekilde toplumsal hastalklar olarak
adlandnlabilir- da iinde olmak zere iddetli ve tehlikeli davra
nlar eklinde da vurabilir. Tm bu "ka yollan" salk bozuklu
unun belirtileridir; fiziksel rahatszlk stresli hayatla har-neir
olmann yaratt eitli salksz yollardan yalnzdan birisidir.
Bundan dolay hastal tedavi etmek, zorunlu olarak hastay sa
lkl klmaya yetmeyecektir. Eer zel bir hastala ka, stresli du
rum devam ederken tbbi mdahaleyle etkin biimde bloke edilirse,
bu sadece kiinin tepkisini, tam da salksz olaca ruhi hastalklar
ya da anti-sosyal davranlar gibi farkl bir biime evirebilir. B
tncl bir yaklam hastaln kkenleriyle tezahrn birbirinden
aka ayrd ederek sala bu geni perspektiften bakmak zorunda
dr. Yoksa o, bol keseden baanl tedavilerden szetmek demek de
ildir. Bir doktor arkadam bu durumu arpc bir biimde yle di
le getirdi: "ayet siz fiziksel hastal azaltrken ruh hastalklann
ya da su orann artnyorsanz, birey mi yaptnz sanyorsu
nuz?"
Stresli hayat artlanyla baa kma yolu anlamndaki hastalk
fikri, tabii olarak hastaln anlam ya da belirli bir hastaln ta
d "mesaj" fikrine gtrr bizi. Bu mesaj anlamak iin saln
bozulmas bir frsat olarak deerlendirilmelidir. yle ki, asl sorun
ve zel bir ka yolu semenin nedenleri, sorunun zlebilecei bi
linli bir dzeye ykseltilebilsin. Psikolojik danma ve psiko-terapi
nin fiziksel hastalklarn tedavisinde bile nemli bir rol oynayabile
cei bir noktadr bu. Fiziksel ve psikolojik tedavilerin birletirilme-

373

si; salk bakmnda grkemli bir devrimle sonulanacaktr. Zira o,


salkta ve hastalkta ruhla bedenin karlkl dayanmasn tam
anlamyla tanmay gerektirecektir.
Ruhla ilgili sistemler gr benimsendiinde herhangi bir has
taln ruhi ynlere de sahip olduu aikar hale gelir. Hastala ya
kalanmak ve iyilemek, organizmann kendi kendisini organize et
mesinin birbirini btnleyen paralan olup hastalanma ve iyileme
sreleri temelde ruhsal olaylardr. Mentasyonun ok -katl bir s
reler modeli olmasndan tr -ki bunlarn ou bilind blgede
vuku bulurlar- biz daima tam anlamyla hastala nasl yakaland
mzn ve ondan nasl kurtulduumuzun bilincinde olmayz. Fakat
bu, hastaln z itibanyle ruhsal bir olay olduu gereini dei
tirmez.
Fiziksel ve ruhsal sreler arasndaki yakn karlkl iliki, ge
mi alar boyunca biliniyordu. Bizim btiin bildiimiz, duygular
mz jestler, sesin alalp ykselmesi, solunum kalplan ve eitilmi
olmayan gzn alglayamad ok kk hareketler araclyla ifa
de ettiimizdir. Fiziksel ve psikolojik kalplann birbirine halkalan
d hassas yollar, hala ok az anlalmtr ve bu sebepten tr o
u hekim kendilerini biyolojik-tbbi modelle snrlamaya ve hastal
n psikolojik ynlerini grmezden gelmeye ynelmektedir. Bununla
birlikte Bat tbbnn tarihi boyunca ruh/beden sistemine birletiril
mi bir yaklam gelitirme yolunda deerli giriimler olmutur.
yirmi-otuz yl nce bu giriimler, zel olarak saln biyolojik ve
psikolojik ynleri arasndaki ilikileri incelemekle uraan bilimsel
bir disiplin olarak psiko-somatik tbbn temeli zerinde ykseldi
(25). Bu yeni tp dal imdilerde hzla kabul grmekte (zellikle de
strese ilikin artan bilinle birlikte) ve salk bakmna ilikin gele
cekteki bir btncl sistemde nemli rol oynayacaa benzemekte
dir.
"Psikosomatik" terimi biraz aklamay gerektirmektedir. Gele
neksel tpta aka tehis edilmi organik bir temeli olmayan hasta
l anlatmak iin kullanlmtr bu terim. Kat biyolojik-tbbi model
tarafgirlii nedeniyle bu tr "psikosomatik rahatszlklar" gerek
deil, hayali eyler olarak grlmtr. Terimin modem kullanm

374

tamamen farkldr; o hastalk ve saln tm aamalannda ruhla


beden arasndaki temel bir dayammamn bilinmesinden kaynakla
nr. Psikolojik kkenli bir hastal dierlerinden ay1rd etmek, saf
olarak herhangi bir psikolojik unsur olmadan organik rahatszlkla
rn meydana geldii inanc kadar indirgemeci olacaktr. Aratrma
clar ve klinikiler bugn giderek farkna varmaktadrlar ki, fiili
olarak tm hastalklarn kkenleri gelime ve tedavileri srasnda
ruhla bedenin kesintisiz etkileimini ierme anlamnda psikosoma
tiktirler. Rene 9ubos'nun szleriyle: "Hzlandrc nedeni ve teza
hrleri ne olursa olsun, hemen her hastalk hem bedenle, hem de
ruhla ilgilidir ve bu iki yn birbirinden kopartlmayacak ekilde sk
skya ilikilidir (26). yleyse "psikosomatik hastalklar" terimi, her
ne kadar psikosomatik tptan szetmek anlamlysa da, fazladan. bir
syleyitir.(*)
Hastaln tezahrleri olaydan olaya, hemen tamamen psikolo
jik olandan salt fiziksel belirtilere kadar deiir. Psikolojik ynler
ar bastnda, hastala genellikle ruhsal hastalk denilir. Ruhsal
hastalklar bununla birlikte fiziksel belirtileri de iermekte ve baz
durumlarda biyolojik ve genetik etkenler, hastaln baskn nedeni
bile olabilmektedir. Dahas, pek ok ruh hastalklarnn kkeni ve
geliimi can alc biimde bireyin ailesi, dostlan ve dier toplumsal
gruplarla etkileim kurma yeteneine baldr. Szkonusu hastalk
lar tam anlamyla ancak bireyin organizmasnn, toplumsal evresi
ne nasl gml olduunu grmekle anlalabilir (27).
Bundan baka, hastann kiiliinin pek ok hastaln oluma
snda ok nemli bir rol oynad yava yava anlalmaktadr.
Uzun sren st}'.es, zgl bir hastalk douracak belirli bir kiilik
konfigrasyonuna kanalize edilmi gzkr. Kiilikle hastalk ara
sndaki en inandrc balant, kalp hastalnda bulunur ve balan
tlar, en dikkate deeri kanser olan dier pek ok nemli hastalk
iin geici olarak kurulmu olmaktadr (28). Bu sonular ok nem(*) Yakn zamanlarda olduka poplerleen "btncl salk" terimi de ayn
ekilde fazladan bir syleyitir; salk zaten btnl ifade etmekte ol
duu iin, btncl salk bakmndan szetmek daha anlaml olur.

375

lidir. nk hastann kiilii klinik tabloya dahil olur olmaz, hasta


lk, fiziksel ve psikolojik tedavilerin birletirilmesini ne sren kii
nin btn ruhuna kopmaz biimde eklemlenir.
Hastaln geliiminde psikolojik etkilerin rol konusundaki ka
baran yaynlara karn, ok az eser bu etkileri deitirecek yntem
lerin aklamasn yapmtr. Bu tr herhangi bir giriim iin anah
tar,. ruhsal tutum ve srelerin hastala yaklamada nemli bir rol
oynamakla kalmayp ayn zamanda iyilemede de nemli bir rol oy
nayabileceidir. Hastaln psikosomatik tabiat, psikosomatik ola
rak kendiliinden iyileme ihtimalini akla getirmektedir. Bu fikir
fiziksel srelerin geni bir alannn kiinin ruhsal abalarndan et
kilenebileceini gsteren yaknlarda gerekleen biyo-feedback ola
ynn kefiyle gl bir biimde destek.lenmitir (29).
Bu tr kendi kendine iyilemede ilk adm, hastalarn hastaln
kkeni ve gelimesine bilinli ya da bilinsiz olarak katlmalar ve
saaltm srecine katlabileceklerinin farknda olmalardr. Pratik
te bu hastann katlm fikri -ki hastann sorumluluu dncesini
ima etmektedir- son derece problemli olup ou hasta tarafndan
iddetle reddedilir. Kartezyen atdan etkilenmi olan bu hastalar,
sorumluluk ve ahlaki yarg dncesini akllarna getirerek hasta
lklarna katlabilecekleri ihtimalini reddederler. Bu noktada, hasta
katlm ve sorumluluuyla neyi anlatmak istediimizi kesin olarak
aklamak gerekmektedir.
Psikosomatik bir yaklam balamnda, bir hastaln geliimine
katlmamz u anlama gelir: Biz kendimizi stresli durumlara maruz
brakacak tercihlerde bulunuruz, dahas bu streslere belirli ekiller
de tepki gsteririz. Bu tercihler hayatta yaptmz tm tercihleri
etkileyen faktrlerin aynsndan etkilenirler. Onlar genellikle bi
linsiz olarak yaplr ve kiiliimize, eitli d snrlamalara ve top
lumsal ve kltrel artlanmalara baldr. Bu nedenle, herhangi bir
sorumluluk, ancak ksmi olabilir. Tpk zgr irade kavram gibi, ki
isel sorumluluk kavram da zorunlu olarak snrl ve izafi olmak
zorundadr ve her ikisi de mutlak ahlaki deerlerle ilikili deildir.
Hastalmza katlmay bilmenin gayesi, ondan sululuk duymak
deil, fakat zorunlu deiimleri benimsemek ve bizim saaltm s-

376

recine katlabileceimizin farkna varabilmektedir.


Ruhsal tutumlar ve psikolojik telkinler, hem hastalktan korun
ma, hem de iyileme iin deg"erli aralardr. zgl stres-azaltma
teknikleriyle birlemi olumlu bir tutum, ruh/beden sistemi zerin
de gl bir etki yaratarak ounlukla hastalk srecini tersine e
virebilmekte ve iddetli biyolojik bozukluklanbile iyiletirebilmek
tedir. Ayn teknikler, onlar ciddi bir tehlike ortaya kmadan an
stresle baa kmaya uygulayarak hastal engellemekte kullanla
bilir.
Yalnz bana olumlu beklentilrin saaltc gcne etkili bir ka
nt nl plasebo etkisiyle salanmtr. Bir plasebo gerek hapa
benzetilmi bir taklittir ve onlar gerek ilalan aldklann sanan
hastalkl ieklere verilir. ncelemeler ortaya koymutur ki, hasta
ieklerin yzde 35'i tutarl bir biimde onlann "gerek bir ila" ol
duu duygusuna kaplmaktadr. Plasebolar olduka kapsaml tbbi
sorunlar iin dzenli ila tedavisinin yerine kullanlmaktadr (30).
Plasebolar arpc bir biimde fiziksel belirtileri azaltmakta ya da
ortadan kaldrmakta baanl olmu ve hi kimsenin tbbi tedavisini
bilmedii hastalklar iyiletirmitir. Szkonsu tedavilerdeki tek ak
tif unsur, terapistle etkileim yoluyla desteklenen hastann olumlu
beklentilerinin gcdr. Plasebo etkisi, haplann ila diye verilme
siyle snrl olmayp herhangi bir tedavi ekliyle de ilikili olabilir.
O gerekte tm tedavilerde nemli bir rol oynar. Tp argosunda
"plasebo" (placebo), fiziksel ya da farmakolojik mdahaleye dayan
mayan saaltm srecinin herhangi bir vehesi iin kullanlr ve tp
k "psikosomatik" terimi gibi sk sk baya bir an.ma sahiptir.
Doktorlar kken ve gelimesi "psikosomatik" gibi biyolojik-tbbi at
iinde anlalamayan hastaklan tasnif etmeye ve hastann olumlu
beklentileriyle ve doktor ile tedaviye olan inanla tevik edilen her
hangi bir saaltm srecini bir "plasebo etkisi" diye yaftalamaya y
nelmilerdir. Dier yandan, herhangi bir tbbi mdahale olmadan
kendi kendine iyilemeler "kendiliinden dzelmeler" eklinde ta
nmlanr. Bu terimin gerek anlam biribirine ok benzer; onlann
hepsi hastann ruhsal tutumunun iyiletirici gcne iaret eder.
Hastann iyileme istei ve tedaviye olan inanc, amanc saal-

377

tm ayinlerinden modern tp ilemlerine kadar her tedavinin en


nemli ynlerini oluturur. Yazar ve editr Norman Cousins'in kay
dettii gibi, "Pek ok tp bilgini tp tarihinin gerekte plasebo etkisi
nin tarihi olduuna inanr" (31 ). Dier yandan hastann, doktorun
ya da ailenin olumsuz tutumlar bir "tersine evrilmi plasebo etki
si" meydana getirebilir. Tecrbeler tekrar tekrar gstermitir ki,
kendilerine alt ila dokuz ay mrleri kald sylenen hastalar ger
ekten de daha uzun yaayamamaktadrlar. Bu tr ifadelerin has
tann ruh/beden sistemi zerinde gl bir etksi vardr -onlarn ne
redeyse byye maruz kalm gibi hareket ettikleri grlmektedir
ve bu nedenle asla sylenmemelidir.
Gemite psikosomatik kendi kendine iyileme, daima tedaviye
inanmakla ilikili olagelmitir -bir tedavi edici ila, bir ifa gc,
belki de bir mucize. Salk ve saaltma gelecekte yaplacak bir yak
lam -ki yeni btncl paradigmaya dayal olacaktr- herhangi bir
kavramsal destee ihtiya duymadan dorudan doruya bireyin
kendi iyileme potansiyelini tanyp saaltm srecini kolaylatra
cak psikolojik teknikler gelitirmeyi ,mkn klacaktr.
Biz hem btncl, hem de dinamik bir hastalk modeli izdik.
Bu modelde hastalk, ou kez btnleme eksikliinden kaynakla
nan dengesizlik ve uyumsuzluun bir sonucudur. Bu btnleme
eksiklii organizmann eitli dzeylerinde ortaya kar ve buna g
re fiziksel, psikolojik ya da toplumsal zellikleri olan belirtiler mey
dana getirir. Rahatszlk hastaln biyolojik tezahr olup, elimiz
deki model aka rahatszln kkenleriyle rahatszlk sreci ara
snda bir aynn gzetir. An stresin, ou rahatszlklarn kkeni
ve gelimesinde nemli katklar olduuna inanlr. Bu srecin
nemli bir yn, hastaln sk sk bilinli ya da bilinsiz olarak
stresli durumdan bir kurtulu yolu olarak anlald gereidir. e
itli trden hastalklar farkl ka yollarn temsil ederler. Hastal
tedavi etmek, zorunlu olarak hastay salkl klmayacaktr, ama
hastalk temelde yatan sorunlar zme imkann balayan ieba
k iin bir frsat olabilir.
Hastaln gelimesi, karmak geri-besleme ilmekleri vastasy
la birbirini takviye eden fiziksel ve ruhsal sreler arasndaki ke-

378

r sintisiz etkileimi ifade eder. Hastalk modelleri herhangi bir aa


mada tedavi srasnda ilgilenilmesi gereken temeldeki psikosomatik
! srelerin tezahrleri olarak ortaya kar. Bu dinamik hastalk an
lay zgl olarak organizmann kendisini iyiletirme -kendisini ye
niden denge haline sokma- yolundaki ftri eilimini kabul eder ki,
bu, bunalmlar ve hayatn byk gei aamalarn kapsar. nem
siz belirtileri ieren saln bozuk olduu dnemler, organizmann
kendi alk olduu faaliyetleri brakp gidiatn deitirmeye zor
layarak dengeyi yeniden kurma aralarn temsil eden normal ve ta
bii aamalardr. Sonuta bu nemsiz hastalklarla ilikili belirtiler
genellikle, herhangi bir tedaviyi kabul etsin veya etmesin, birka
gn sonra ortadan kaybolur. ounlukla bir doktorun ya da bir te
rapistin yardmn gerektiren daha tehlikeli hastalklar, kiinin
dengesini yeniden bulmas yolunda daha byk abalar gerektirir
ve nihayet, can alc biimde hastann ruhsal tutum ve beklentileri
ne baldr. Son olarak, iddetli hastalklar, yalnz bozukluun fi
ziksel ve psikolojik ynleriyle deil, ayn zamanda saaltm sreci
nin btnleyici bir paras olan hastann hayat tarz ve dnya gr
ndeki deiimlerle de ilgilenen bir tedavi edici yaklam gerekti
rir.
Bu hastalk ve salk anlaylar, salk bakm iin bir takm il
kelere iaret etmekte ve yeni bir btncl yaklam iin temel at
nn taslan karmay mmkn klmaktadr. Salk bakm birey
ler, aileler ve dier toplumsal gruplarn dinamik dengesini yeniden
kurup srdrme amac gder. O, insanlarn birey ve toplum olarak
kendi salklarna terapistlerin yardmyla eilmeleri anlamna ge
lir. Bu tr salk bakm, "sunulan" ya da "emanet edilen" bir ey
olamaz; onun uygulanmas gerekir. Daha nemlisi o, bireysel sal
n ve iine gml olduumuz toplumsal ve ekolojik sistemlerin
salnn karlkl balln dndrmesi bakmndan nemli
dir.. Skntl bir evrede yayorsanz, kendi salnz dzeltseniz
de, baka birisini strese itiyorsanz durumunuz dzelmeyecektir.
Ayn ekilde salksz bir ekonomi isizlik dzeyini ykseltmekle
dzelmez. Bu tr eylemler stresi yalnzca saa sola itmek suretiyle
bir noktadan dierine; bir aileden brne, bireylerden topluma ve
379

yine dier bireylere ya da Ak Kanal rneinde grld gibi top


lumdan ekosisteme aktarp dururlar. Tm dzeylerde salk bak
m, stresli durumlar bireysel ve toplumsal eylemle dengeleme ve
zmlemeyi ierir.
Gelecekteki bir salk bakm sistemi, ilkin ve en nce kapsaml,
etkin ve iyice btnlemi bir koruyucu bakm sistemine sahip ola
caktr. Saln idanesi ksmen bireysel bir konu, ksmen de kamu
sal bir konu olacak ve ou zaman bu ikisi yakndan ilikili olacak
tr. Bireysel salk bakm, insanlann salnn hereyden nce
davranlar, gdalan ve evrelerinin yapsyla belirlendiini kabul
etmeye baldr (32). Bireyler olarak biz, uyku, gda, egzersiz ve
ilalarla ilikili birtakm basit davran kurallann gzlemleyerek
organizmamz dengede tutacak gce ve sorumlulua sahibiz. Teda
vi uzmanlannn ve salk elemanlannn rol, sadece bizim bu ekil
de davranmamza yardmc olmaktr. Gemite bu tr koruyucu
salk bakm toplumumuzda iddetle ihmal edilmi, fakat yaknlar
da salkl yaama alkanlklann -blnmemi gdalar, fiziksel eg
zersiz, evde yaplan doumlar, rahatlama ve meditasyon teknikleri
gibi- nemseyen ve salk konusunda kiisel sorumluluu vurgula
yan gl bir halk hareketi yaratan anlaml bir tutum deiimi
meydana geldi.
Eer bireysel sorumluluun kabul gelecekteki btncl salk
sistemi iin vazgeilmez nitelikte olacaksa, ayn ekilde bu sorumlu
luun sert snrlamalara maruz olduunu bilmek de ok nemli ola
caktr. Bireyler ancak kendilerine bakma zgrlne sahip olduk
lan oranda sorumlu tutulabilirler ve bu zgrlk ou kez ar top
lumsal ve kltrel artlanmalarla daraltlmaktadr. Bundan baka
pek ok salkla ilgili sorun ekonomik ve siyasal etkenlerden do
maktadr ki, bunlar ancak ortaklaa bir almayla deitirilebilir.
Bireyin sorumluluu toplumsal sorumlulukla, bireysel salk bak
m da toplumsal eylemler ve politikalarla beraber yrtlmek zo
rundadr. "Toplumsal salk bakm", saln idamesi ve dzeltil
mesine adanm politikaclar ve ortak faaliyetler iin elverili bir te
rim olarak gzkmektedir.
Toplumsal salk bakm, ezamanl olarak ve sk koordinasyon

380

iinde izlenecek iki temel unsura dayanacaktr: salk eitimi ve


salk politikalar. Salk eitiminin amac, insanlarn kendi davra
nlarn ve evrelerinin salklarn nasl etkilediini anlamasn
salayacak ve onlara gnlk hayatlarndaki stresle nasl baa ka
caklarn retecektir. Bu vurguyla birlikte kapsaml salk eitim
programlan okul sistemi ile btnletirilebilir ve merkezi bir yer
verilebilir. Onlar ayn zamanda, salksz rnlerin ve hayat biim
lerinin reklamlarn etkisiz hale getirecek medialar araclyla sa
l eitim ile birletirebilir. Salk eitiminin nemli bir amac, ir
ketleri sorumlulua zorlamak olacaktr. evrelerinin, retimleri
nin ve rnlerinin sala verdii zararlan daha iyi renmeleri ge
rekmektedir. Bu, kamu salna ilgiyi gelitirip kantlayacak, faa
liyetlerinin yaratt salk maliyetlerini farkettirecek ve irket po
litikalan buna gre biimlendirilecektir (33).
eitli ynetim dzeylerinde hkmete oluturulacak salk
politikalar, sala zararl eyleri meydana gelmeden engelleyecek
yasalar karmay ve ayn zamanda halkn temel ihtiyalarn kar
layacak toplumsal politikalan ierir. Aadaki teklifler, halkn sa
lkl hayat tarzlarn benimsemesini tevik edecek ve mmkn kla
cak bir evre oluturmak iin gerek duyulan ok saydaki lden
sadece birka tanesini kapsamaktadr:

Her trl salksz rnlerin reklamnn yaplmasna snrlama


getirilmesi.
Sal tehlikeye atan birey ve irketlere bu tehlikelerden ka
nlmaz biimde doan tbbi faaliyetleri karlamak zere "Salk
tedavisi vergileri" konmas, rnein, eitli trden kirlenmeye
neden olduklan iin irketlere vergi konulabilecei gibi, alkole,
sigaralarda katran ieriine, ambalajl gdalara, zamanla deie
bilen salk tedavi vergileri konabilir.
Eitim, istihdam, vatandalk haklan ve ynla fakirlemi in
sann ekonomik dzeylerini ykseltecek toplumsal politikalar
oluturulmas; bu toplumsal politikalar ayn zamanda yalnz bi
reyleri ilgilendirmekle kalmayp genel olarak toplum salm da
etkileyecek salk politikalandr.
Aile planlamas hizmetleri, aile danmanl., kreler ve benzer-

381

!erinin artarak gelimesi; bu, koruyucu ulusal salk bakm ola


rak grlebilir.
Okul, hastane, hapishane ve hkmet dairelerinin kafeteryala
rnda parayla alan yiyecek makinalan ve beslenme artlarna
ilikin olarak sunulan kalemlere snrlamalar getirilmesi de iin
de olmak zere daha besleyici gdalar retecek sanayilere tevik
salayacak beslenme politikalarnn gelitirilmesi.
Organik iftilik yntemlerinin desteklenmesi ve gelitirilmesi
iin yasa kartlmas.
Bu politikalar dikkatli bir gzle incelenince grlr ki, onlardan
her biri, baanl olduu takdirde farkl bir toplumsal ve ekonomik
sistemi gerektirecektir. Mevcut sistemin kendisinin, salmza y
nelik temel bir tehdit olduunu dnmekten kamann hibir yolu
yoktur. Biz, deer sistemimizde ve toplumsal organizasyonumuzda
kkl deiiklikler yapmadka salmz dzeltemeyeceimiz gi
bi, koruyamayz da. Bu durumu tm aklyla doktor Leon Eisen
berg yle dile getirdi:
nsanlarn rahatszhklanyla gnjelik uralarmz bizi, salksz so
runlarnn hangi lde siyasal, ekonomik ve toplumsal kurumlar
mzn baarszlklarndan kaynakland konusunda uyandrmakta
dr. Bu kurumlarn yeniden tasarlanmas, nmzdeki yzyla kar
bir meydan okuma nitelinde olup halk salnn dzeltilmesi iin
ok byk umutlar vaadetmektedir (35).
Yeni btncl salk anlaynn gerektirdii toplumsal kurum
lann yeniden yaplanmas, her eyden nce bizzat salk bakm sis
teminin kendisine uygulanacaktr. Salk bakmyla ilgili mevcut
kurumlanmz, hastalklann tedavisi iin dar biyolojik-tbbi yakla
ma dayaldr ve onlan olduka verimsiz ve pahal klan paralara
blnm bir tarzda dzenlenmilerdir. Kerr White'n iaret ettii
gibi, "paral, organize olmayan. ve dengesiz salk bakm tekilat
mzn, bu lkede sunulan tedavinin yeterliliini gsterdii ve bu ka
nkln pahal etkisinin onlann maliyetlerine eklendii yolundaki
olumsuz etkiyi an vurgulamak g olmaktadr" (36). htiyacmz
olan ey, bireylerin de, toplumun da ihtiyalarn karlayacak
uyumlu ve iyice btnlemi bir salk bakm sistemidir.

382

Tedaviye btncl yaklamda ilk ve en nemli adm, hastay


mmkn olduu kadar tam olarak dengesizliin yapsndan ve a
pndan haberdar etmek olacaktr. Bu demektir ki, hastann sorun
lar, iinden kt engin balama yerletirilecektir. Bu da belirli
bir hastaln terapist ve doktor tarafndan bir ok ynnn dikkat
le snanmasn gerektirecektir. Yalnz bana bubalamn tannma
s bile -ki bu balam bozuklua yol aan birbiriyle ilikili kalplar
dan oluur- olduka tedavi edicidir. O, kaygdan kurtarp umut ve
kendine gven balayarak kendiliinden iyileme srecini balat
maktadr. Psikolojik danma bu srete nemli bir rol oynar ve te
mel salk bakmn stlenenler hem fiziksel, hem de psikolojik d
zeyde temel tedavi aralarna sahip olmaldrlar. Acil tedbirlerden
ayn olarak hastayla pratisyen hekim arasndaki ilk karlamann
balca gayesi hastay hastalnn yaps ve anlam hakknda ve
hastala yol aan hayat kalplarn deitirme ihtimalleri hakkn
da eitmek olacaktr. Gerekte bu, Latince docere ("retmek") keli
mesinden gelen "doktor"un asli roldr.
Belirli bir kiinin hastalna biyolojik, psikolojik ve toplumsal
etkenlerin nisbi katksn tayin etmek, pratisyen hekimlik biJim ve
sanatnn esasn oluturur. O, insan biyolojisi, psikolojisi ve sosyal
bilimin kimi temel ilgilerini gerektirmekle kalmaz, ayn zamanda
bir insan olarak hastann tecrbesi, bilgelii, merhameti ve ilgisini
de gerektirir. Bu tr temel tedavi hizmetini yrten pratisyen he
kimler tp doktorlarna ve ilgili bilimsel disiplinlerin herhangi birin
de uzman olanlara ihtiya brakmazlar, fakat onlar salk ve hasta
l etkileyen ok saydaki etkiye kar duyarl olmak zorundadrlar;
bunlardan hangisinin en ilgili, en iyi bilinen ve belirli bir durumda
en kontrol edilebilir olduuna onlar karar verecektir. Eer gerekirse
onlar hastay ilgili uzmanlara gnderecek, fakat bu tr zel tedavi
lere ihtiya olduunda bile tedavinin gayesi hala insann btn
olacaktr.
Herhangi bir tedavinin temel amac hastann dengesini iade et
mek olacaktr. Temeldeki salk modeli, organizmann ftri eilimi
nin bizzat iyilemeye doru olduunu kabul ettiinden dolay tera
pist yalnzca minimal olarak mdaale etmeye ve tedavilerini olabil-

383

diinde lml tutmaya almaldr. Saaltm daima ruh/vcut siste


minin kendisiyle yaplacak; terapist sadece an stresi azaltacak,
vcudu kuvvetlendirecek, hastann kendine gvenini kazanmasn
ve olumlu bir tutum gelitirmesini tevik edip genel olarak saalt
ma en uygun evreyi yaratacaktr.
Tedaviye bylesi bir yaklam, ou kez birden ok disiplinin
ekip almasn gerektirecek ruh/vcut sisteminin eitli dzeyle
rindeki tedavileri kapsayan ok-boyutlu bir yaklam olacaktr. Sa
lk ekibi, ayn btncl salk grn ve etkili biimde iletiim
kurup abalarn sistematik bir biimde btnletirmelerine izin ve
recek ortak bir teorik aty paylaan eitli alanlardan uzmanlar
dan oluacaktr. Bu salk anlay disiplinlerde daha nce tpla ilgi
li olmayan ve salt biyoloik-tbbi modele balanm tp pratiinden
entellektel adan ok daha zengin, daha uyarc ve daha cesur pek
ok yeni ara gerektirecektir.
Yukarda erevesi izilen temel salk bakm, bugn btncl
salk hareketinin en n safnda bulunan hastabakclar tarafndan
gl bir biimde desteklenmektedir. Artan sayda hastabakc dok
torlann yardmclan olmaktan ok, bamsz terapistler olmaya ka
rar vermekte ve btncl bir yaklam almalarna uygulamaya
almaktadr. Bu iyi eitilmi ve motive edilmi hastabakclar,
pratisyen hekimlerin sorumluluklarn stlenmek zere en iyi ekil
de yetirtirilecektir. Onlar zorunlu salk eitimi ve dayanmay su
nabilecek ye hastann hayat dinamiklerini, koruyucu salk bakm
iin bir temel olarak alacaktr. Nihayet onlar, sorunlar ciddi belirti
ler ortaya kmadan nce kefedilebilsin diye hastayla dzenli te
maslarn srdrecekler ve onlar i-aile ortamlar iinde grmek ve
anlamak iin iinde bulunduklar toplulua gireceklerdir.
Byle bir sistemde tp doktorlar uzman olarak alacaklardr.
Onlar ila salk verecek ve acil durumlarda ameliyat yapacaklar, k
rklar tedavi edecek ve biyolojik-tbbi yaklamn kendisi iin uy
gun ve baarl olduu tbbi bakm btn kapsamyla uygulayacak
lardr. Bununla birlikte kiisel temaslarn srdrecek ve zel teda
vilerini anlaml bir btn iine yerletirerek nemli bir rol oynama
ya devam edeceklerdir. Szgelimi, eer cerrahlk gerekiyorsa, hasta-

384

bakc hastayla birlikte kalacak, uygun hastaneyi seecek, hastane


nin hastabakclanyla ibirlii yapacak ve hastay psikolojik adan
destekleyecek, nihayet ona ameliyat sonras bakm yapacaktr. de
al olarak hastabakc nceki muayenelerinden hastasn tantyacak
ve biraz mahkemede mvekkiline yol gsteren bir avukata benzer
bir ekilde btn ilemlerde ona yardmc olacaktr.
Temel salk bakmnn yeni btncl tr, hekimlerce de uygu
lanabilir niteliktedir ve yle grnyor ki, tp rencileri yaknlarda
bu tr bir meslee gittike daha ok ilgi duymaya baladlar. te
yandan, bir hastabakc genel iine ek olarak, masaj tedavisi, ifal
bitkiler, ebelik, halk sal ya da sosyal alma konlannda uzman
laabilir. nemli olan nokta, bizim halihazr sistem iinde tm po
tansiyellerini kullanmayan fakat salk bakmna insanc ve btn
cl yaklam getirmeye hazr olduka nitelikli ok sayda hastabak
cya sahip bulunmamzdr. Hastabakch yeni bir btncl salk
bakm ats altnda birletirmek, u an varolan eyleri genilet
mek anlamna gelecek ve bylece yeni sisteme gei dnemi iin ide
al stratejiyi oluturacaktr.
Salk bakmnda yaplacak bu yeniden dzenleme, ayn zaman
da yeni salk anlayyla rekabet edemeyen ve geerliliini yitiren
aralarn yapm ve kullanmnn gzden dmesi anlamna gelecek
tir (37). Halihazr teknoloji yon hastaneye dayal sistemi deitir
me yolunda ilk adm, Victor Fuchs'un ne srd her trl hasta
hane inaat ve maliyetlerini kontrol altna almamz gerektirecek
geniletme konularnda bir geciktirmeye (moratoryuma) gitmek ola
bilir (38). Hastaneler tedricen daha etkin ve daha insani kurumla
ra, fabrika ya da atlyelerden ok otellerden esinlenen rahat ve te
davi edici, ayn zamanda iyi ve besleyici gdalarn verildii, aile ye
lerinin hastann tedavisine katldklar ve dier bu tr duyarl d
zeltimlerin yapld evrelere dntrlecektir.
llalar yalnz acil durumlarda, daha sonra ise mmkn oldu
kadar ihtiyatla ve zel durumlarda kullanlacaktr. Bylelikle sa
lk bakm eczaclk sanayiinin egemenliinden kurtulacak, hekim
ler ve eczaclarsa binlerce ilatan, deneyimli klinik uzmanlarna g
re etkin tbbi tPdavi iin uygun birka dzine temel ilacn seimi

385

iin ibirliine gideceklerdir.


Bu deiimler ancak tp eitiminin tepeden trnaa yeniden or
ganize edilmesiyle mmkn olabilir. Tp rencilerini ve dier sa
lk grevlilerini yeni btncl yaklama hazrlamak iin onlarn
sahip olduktan bilimsel temelleri nemli lde geniletmeleri ve
davran bilimleriyle beeri ekoloji konusuna ok daha fazla eilme
leri gerekmektedir. Pennsylvania Tp Fakltesi'nde biyo-kimya ve
eczaclk profesr Howard Rasmussen'in iddia ettii gibi, insan do
asnn ok-disiplinli incelemesini sunan bir eitim program, salk
grevlileri iin ideal bir giri dersi olurdu (39). Bireysel ve toplum
sal saln eitli dzeyleriyle ilgilenen byle bir ders, salk ve
hastalk hallerinde insann durumunu inceleyecektir. Bu, daha ay
nntl tbbi incelemeler iin temel oluturaca gibi, tm salk g
revlilerine ve salk ekiplerine ileride yapacaklar ibirlii iin or
tak bir dilde salayacaktr. Aynca aratrma nceliklerinin hcresel
ve molekler biyoloji zerinde srar etmektense daha dengeli bir
yaklama doru yeniden ynlendirilmesi szkonusu olacaktr.
Tp fakltelerinde okuyan renrilerin eitimi daha ok aile uy
gulamas ve ayakta tedavi zerinde younlaacaktr; yani bu,
rencileri, hastay yryen, canl bir insan olarak anlamalarna yar
dmc olarak salk ekiplerinde alacaklar greve hazrlayacaktr.
Bu, hereyin kkten deimesi demek olacaktr. Rasmussen, "Dev
rimden baka hi bir ey eitimin dengesini ve eitime olan ilgiyi
eski haline sokamayacaktr" (40) eklinde dnmektedir.
Etkin ve sk skya btnlemi bir salk bakm sistemi salk
grevlilerini; salk bakm kurumlarn ve halk uygun tercihler
yapmaya ve uygun politikalar gtmeye tevik edecek para dlle
riyle serbestletirilmelidir. Birleik Devletler'de bu, ilk ve en bata
irket karlannn egemenliinde olmayan ve salk eitimiyle di
er koruyucu tedbirler de iinde olmak zere btncl salk bak
mna ekonomik tevikler salayan bir ulusal salk sigortas siste
mini kapsamaktadr (41). Salk grevlilerine yetki tanyan yasalar,
byle bir sistemle birlikte, sala yeni yaklam da gznnde bu
lundurularak gzden geirilmek ve halka daha ok seme zgrl
tannmak zorunda kalacaktr (42).

386

Salk bakmndaki paradigma deiiklii yeni kavramsal mo


dellerin formlasyonunu, yeni kurumlarn oluturulmasn ve yeni
politikalarn yrtlmesini ierecek. Organizasyon ve politikalar
konusunda derhal benimsenebilecek birtakm tedbirler vardr. Te
davi modellerine ve tekniklerine baktmzda durum biraz daha
karmaklar. Hastal ok-boyutlu ve ok-katl bir olay olarak g
ren yeni anlaya tekabl edecek bir tedavi sistemi henz kurulma
mtr. Ne var ki, imdiden salk bozukluunun eitli ynleriyle
baaryla baa kaca umudunu veren baz model ve ilemler var
dr. Bu sebepten dolay yle grlyor ki, bu noktada da bir "boots
trap" yaklam en uygun strateji olacaktr. Bu yaklam, karlkl
olarak tutarl olan tedavi modelleri ve tekniklerinin bir mozayiini
ierecektir. Pratisyen hekimin ya da salk ekibinin grevi, hangi
model ya da hangi yaklamn zel bir hastaya en uygun ve en etkili
yaklam olduunun farkna varmak olacaktr. Ayn zamanda ara
trmaclar ve klinik uzmanlar bu modelleri daha fazla gelitirecek
ve onlar tutarl bir sistem erevesinde birletireceklerdir.
Birtakm tedavi model ve teknikleri halen gelitirilmektedir.
Bunlar biyolojik-tbbi aty amakta ve sala sistemler asndan
yaklama fikri ile tutarllk gstermektedir. Bunlardan bazlar
kklemi Batl tedavi gelenekleriyle tutarlyken, dierlerinin kk
leri daha yeni olup, hepsi de klasik bilimsel kavramlara baklarak
anlalmalar g olduklarndan tp kurumu tarafndan pek ciddiye
alnmamaktadr.
Balangta, salk konusuna ynelik ok sayda ortodoks olma
yan yaklam, "gizli enerjiler" ya da "hayat enerjileri" kalplarnn
mevcudiyetine inanc paylarlar ve hastal bu kalplarda vuku
bulan deiimlerin sonular eklinde grrler. Zaman zaman
"enerji tbb" diye de atfta bulunulan bu gelenekler, uygulanan te
daviler her ne kadar eitli teknikleri iermekte ise de, tmnn
birden hastaln fiziksel ya da psikolojik belirtilerinden daha temel
bir dzeyde organizmay etkilediine inanlmaktadr. Bu gr in
tbbi geleneinin tpatp ayns olup eitli saaltm geleneklerinde
kullanlan kavramlarn pek ou iin de durum ayndr. rnein,
bir hastal benzeri ile tedavi eden doktorlar (homeopatlar) "hayat

387

gc"nden ya da Reich terapistler "biyo-enerji"den sz ettiklerinde


inlilerin ch'i kavramna ok yakn den bir anlamda kullanrlar
bu terimleri. Bu kavram ("hayat gc", "biyo-enerji" ve ch'i) bir
birinin ayns olmakla birlikte, nn de ifade ettiinden ok daha
karmak bir gereklie iaret eder grnrler. Szkonusu termino
lojinin balca amac, insan organizmasndaki ak ve dalgalanma
kalplarn tanmlamaktr. Yine, "hayat enerjisi"nin organizmayla
evresi arasnda dei-toku edildiine inanlr ve pek ok gelenek
bu enerjinin elle temas ve dier "psiik" saaltm teknikleriyle in
sanlara aktanlabileceini iddia ederler (43).
"Enerji tbb"na ynelik yaklamlann ounluu, bilimin hemen
tamamen mekanistik kavramlara baklarak formlletirildii bir
zamanda gerekletirilmi olup onlann mucidleri, imdi mulak,
basit ya da modas gemi grnen terminolojiler kullanmakla su
lanamazlar. Szkonusu saaltm geleneklerinin kuruculan ve uygu
layclan ou kez hayat, salk ve hastaln doas konusunda
nemli saylabilecek bir sezgiye sahiptirler ve kavramlannn pek o
u yeni sistemler yaklamnn diliyle yeni batan formle edildi
inde son derece yararl olacaa benzemektedir. Kendi kendini d
zenleme, canl organizmalann z eklinde.anlaldnda hayat bi
limlerinin balca grevi, bu srelerde kullanlan enerjileri olduu
kadar kendi kendini dzenleyen sistemlerin kalplam srelerini
de incelemek olacaktr. Fiziksel ve kimyasal sistemlerin sreleri
yaygn biimde incelenmi, bunlarla ilikili enerjilerin mahiyeti de
eni konu anlalmtr. Buna karlk, kendi kendini dzenleyen sis
temlerin sreleri ve ilikili enerjilerinin aklamalan ise henz
balang aamasndadr ve ortodoks bilim tarafndan imdiye dek
gzard edilmi olaylan ok gzel aklayabilmektedir .
Ne var ki, ortodoks olmayan saaltm geleneklerinde kullanld
ekliyle "enerji" terimi, daha ok bilimsel bak asndan prob
lemli bir mahiyet te arzetmektedir. "Hayat enerjisi" sk sk organiz
ma iinde cereyan eden ve organizmadan organizmaya aktanlan bir
tr cevher olarak dnlr. Modern bilime gre enerji bir cevher
deil, daha ok bir faaliyetin, yani dinamik kalplann bir lsdr
(44). "Enerji tbb"nn modellerini bilimsel adan anlamak iin yle

388

gzkyor ki, tmyle modern sistemler gryle tutarllk gste


ren ak, dalgalanma, titreim, ritm, ezamanllk ve yanklama ku
rallar zerinde younlamak gerekmektedir. "Gizli cisimler" ya da
"gizli enerjiler" gibi kavramlar, temelde yatan cevherlere iaret ola
rak deil kendi kendini dinlemeye ilikin dinamik kalplan tanm
layacak mecazlar eklinde anlalmaldr.
nsan organizmasnn temeldeki dinamik kalplarnn en ilgi e
kici yaklamlarndan birisini homeopati yapmtr. Homeopatik fel
sefenin kkleri Paracelsus ve Hippocrat'n retilerine dek izlenebi
lir, fakat biimsel tedavi sistemi onsekizinci yzyln sonunda Al
man hekimi Samuel Hahnemann tarafndan kurulmutu. Her ne
kadar tp kurumuna iddetle muhalifse de, homeopati ondokuzuncu
yzylda yava yava yayld ve tm doktorlarn yzde 15'inin
1900'l yllarda homeopatlardan olutuu Birleik Devletler'de zel
likle popler hale geldi. Hareket yirminci yzylda modern biyolo
jik-tbbi bilime kar direnemedi ve ancak u yaknlarda belirli bir
rnesans gerekletirebildi.
Hemeopatik gre gre hastalk tm fiziksel, duygusal ve ruh
sal olaylarn esas olan ve her bireyin karakteristiini oluturan bir
enerji kalb ya da "hayat gc"ndeki deimeler yznden meyda
na gelir. Tpk akupunkturda olduu gibi, homeopatik tedavinin de
amac, kiinin enerji dzeylerini uyarmaktr. Geleneksel homeopa
tik yaklam salt fenomonolojik olup in tbbndan farkl olarak ay
rntl bir enerji kalplan teorisine sahip deildir; fakat son yllarda,
muhtemelen modern homeopatik hareketin en arpc nderi Geor
ge Vithoulkas, teorik bir atnn ilk unsurlarn formlletirmitir
(45). Vithoulkas, Hahnemann'n hayat gc kavramn, vcudun
elektromanyetik alanyla zdeletirdi ve hastaln kaynakland
temel dzey iin "dinamik plan" terimini kulland. Onun teorisinde
dinamik plan, her bireyde biricik olan bir titreimler kalbyla nite
lenmitir. Dsal ya da isel uyarmlar organizmann titreim mik
tarn etkiler ve bu deiimler fiziksel, duygusal ya da ruhsal belir
tiler meydana getirir.
Homeopatlar, soua duyarllk, terleme ya da eker istei, uyu
ma alkanlklar gibi davran kalplarndaki deiimler gibi eitli

389

gizli belirtileri gzlemlemek suretiyle herhangi bir ciddi skntya


meydan vermeden organizmann dengesizliklerini aa karabile
cekleri iddiasndadrlar. Bu gizli belirtiler, organizmann dinamik
plandaki dengesizliklere tepkisini oluturur. Homeopatik tehis, be
lirtilerin toplam kalbn ya da getalt'n kurmay amalar ki, bu
hastann kiiliinin ve titreim kalplarnn bir yansmasdr. Bu,
modern psikosomatik tptaki anahtar bir fikirle, organizmann ba
langtaki bir dengesizliinin zgl belirtiler retmek zere zel bir
kiilik ekline brnd fikriyle tutarldr.
Homeopatik tedavi, hastayla ilacn zelliklerinin birbirine ben
zer. klnmasn ierir. Vithoulkas inanmaktadr ki, her ila, onun
gerek zn tekil eden belirli bir titreim kalbyla ilikilidir. la
kendi enerji kalbyla ne zaman hastann enerji kalbna yank ve
rirse, o zaman saaltm sreci balam olur. Yanklanma (resonan
ce) fenomeni homeopatik tedavi iin ok nemli grnmektedir, fa
kat tam olarak yanklanan eyin ne olduu ve bu yanklanmann
nasl meydana geldii tam anlamyla anlalm deildir. Homeopa
tik ilalar hayvanlar, bitkiler ve minarellerden hazrlanm nadde
ler olup mayi bir yapdadr. Doru ilacn seimi, Hahnemann'n ho
meopati (*)'ye adn veren benzerler yasasna ("benzer benzeri iyi
letirir") dayaldr. Hahnemann'a gre, salkl bir insanda btn
bir belirtiler kalbn reten herhangi bir madde, hasta bir insanda
ayn belirtileri tedavi edebilir.
Homeopatik uygulamann ilk ve belki de en nemli ksm, "ho
meopatik vak'ay yakalamak"tr. Her grme, grmeciden yk
sek derecede bir sezgi ve duyarllk isteyen benzersiz bir sretir.
Ama, hastann kiiliini btnlemi canl bir varlk olarak tecr
be etmek ve ilacnkiyle onun gerek zn benzetirmektir. Vitho
ulkas, bu tecrbenin onlarn her ikisini de derinden etkileyecek
hasta ile terapist arasndaki samimi bir insani karlamadan mey
dana gelmesi gerektiini syler:
Bir hastayla bir homeopat arasndaki karlama her ikisi iin de sa(*) Hemeopati (homeopathy) Yunanca homeo ("benzer") ve pathos ("st
rap") kelimelerinden kurulmutur.

390

mimi bir etkileimdir ... tla salk veren kii... nesnellik duvarnn ar
dna snm, pasif bir gzlemciden ibaret deildi Her hasta, derin
ve anlaml bir tarzda homeopata balanr. Homeopatinin yaps ge
rei ila salk veren kii, hastann hayatna her ynyle girmi olan
samimi bir katlmc haline gelir. Homeopati bu ballk derecesiyle
uygulandnda hastada olduu kadar ila salk vericide de gelimeyi
uyarr (46).
Hastayla terapist arasndaki karlkl etkileime byk nem ve
ren homeopatik grmenin bu tasviri, rnein Jung tarafndan ta
nmland ekliyle youn bir psiko-terapi oturumunu hatrlatmak
tadr (47). Gerekte, homeopatik terapide ok nemli olan yankla
mann, sadece takviye edici bir ila yardmyla hastayla homeopat
arasndaki bir iliki olup olmad merak konusudur.
Homeopatik tedaviye ilikin herhangi bir bilimsel aklamann
olmay, onun fazlasyla ihtilafl bir saaltm sanat olmasnn ba
lca nedenlerinden biridir. Bununla birlikte psikosomatik tbbn ge
limesi ve salk konusuna sistemler asndan yaklama, homeopa
tik ilkelerin pek ounu aklamaya yardmc olacak ve tabiblik
mesleinin konumunu yeniden sorgulamaya sevkedecektir. Genel
hastalk anlay, bireysellemi tedavi zerinde durmas ve insan
organizmasna duyduu kkl gvenle homeopatik felsefe, btncl
salk tedavisinin pek ok nemli ynne rneklik eder.
Homeopatiden daha sonra ortaya kan ve eitli tedaviler ze
rinde gl bir etki yaratan bir "enerji tbb" okulu da Reich tera
pidir (48). Wilhelm Reich bir psikanalist ve Freud'un talebesi olarak
almalanna balad. Fakat Freud ve dier psikanalizciler ruhsal
bozukluklann psikolojik muhtevalan zerinde younlarken, Reich
bu bozukluklarn kendilerini fiziksel olarak tezahr ettirme yollan
na ilgi duymutur. Onun tedavisinin arlk noktas psieden (ruh
tan) bedene doru deiirken geleneksel psikanaliz uygulamasn
dan kesin bir kopmay temsil eden terapistle hasta arasndaki fizik
sel temas ieren tedavi teknikleri gelitirdi. Aratrmalannn ba
langcndan itibaren Reich, canl organizmalarn almasnda ener
jini rolyle yakndan ilgilendi ve psikanalitik abasnn balca
amalarndan birisi, Freud'un soyut bir psikolojik g olarak grd-

391

cinsel enerji ya da libido'yu fiziksel organizmada akp duran so


mut enerjiyle ilikiye geirmekti. Bu yaklam Reich' btn orga
nizmay kaplayan ve yneten, kendisini bedendeki svlarn akn
da ve dier biyolojik-fiziksel hareketlerde olduu kadar duygularda
da tezahr ettiren temel bir enerji formuna, biyo-enerji (hayat ener
jisi) kavramna gtrd. Biyo-enerji, Reich'e gre dalga hareketleri
halinde akar ve temel dinamik zellii nabz atlardr. Organizma
daki ak ilemlerinin ve duygularn her harekete geii, biyo-ener
jinin harekete gemesine baldr.
Reich'n anahtar ilevi grecek keiflerden birisi, tutumlar ve
duygusal deneyimlerin serbest enerji akn engelleyen baz kasla
ilgili kalplara neden olabileceidir. Reich'n "karakter zrh" dedii
bu kasla ilgili engeller hemen her erikin bireyde gelimi durum
dadr. Onlar kiiliimizi yanstr ve kaslarmzn yap ve dokusu
iinde kapal kalp duygusal tarihimizin anahtar elerini hapse
derler. Reich terapinin ana grevi, biyo-enerjinin titreimi iin organizmann tm kapasitesini yeniden kurmak amacyla kas zrhn
ortadan kaldrmaktr. Derin derin nefes alma ve hastalarn kendile
rini szcklerden ok bedenleriyle ifade etmelerine yardmc olmay
amalayan dier eitli fiziksel teknikler yardmyla gerekletirilir
bu. Bu ilem srasnda gemiteki travmatik tecrbeler bilin dze
yine kacak ve mtekabil kas engelleriyle birlikte zlecektir. de
al sonu, Reich'n orgazm refleksi dedii ve terimin alldk cinsel
armlarnn ok tesinde canl organizmalarn dinamii iin te
mel olarak grlen bir olayn meydana gelmesidir. "Orgazm srasn
da" diye yazar Reich, "canl organizma titreip duran doann bir
parasndan ibarettir" (49).
uras aktr ki, Reich'n biyo-enerji kavram inlilerin ch'i
kavramna ok yakn dmektedir. Tpk inliler gibi Reich da or
ganizmann ak srecinin evrimsel doas zerinde durmu ve yi
ne inliler gibi bedendeki enerji akn genel olarak evrende srp
giden bir srecin yansmas olarak grmtr. Ona gre biyo-enerji,
kendisinin "orgon enerjisi" adn verdii kozmik enerji formunun
zel bir tezahryd. Reich bu orgon enerjisini atmosfer etrafnda
mevcut ve tm uzayda yaylm (tpk ondokuzuncu yzyl fiziinin

392

eteri (esiri) gibi) bir tr asli cevher olarak gryordu. Reich'a g


re, canl madde kadar canszlar da karmak bir farkllama sreci
araclyla orgon enerjisinden ortaya karlar.
Szkonusu orgon enerjisi kavram aka Reich'n dncesinin
en tartmal ksm olup, onun bilimsel topluluktan tecrit edilmesi
nin, bask grmesinin ve trajik lmnn nedenidir (50). 1980'lerin
bak asndan, Wilhelm Reich'n paradigma deiiminin bir nc
s olduu grlmektedir. O, dneminin bilimini fersah fersah aan
ve adalarnca deeri bilinmeyen deerli fikirlere, kozmik bir
perspektife ve btncl, dinamik bir dnya grne sahipti. Re
ich'n dnce biimi -ki kendisi buna orgonomik ilevselcilik diyor
du- aadaki pasajda da grld gibi modern sistemler teorimi
zin sre dncesiyle kusursuz bir anlay birlii iindedir:
levsel dnme herhangi bir statik durumu ho karlamaz. Ona
gre tm doal sreler hareket halindedir. Katlam yaplar ve
hareketsiz formlann durumlarnda bile ... Doa btn halinde olduu
kadar ayr ilevlerinin her biri iinde de "akar"... Doa tm a-Ianlar
da ilevseldir, yalnzca organik madde alannda deil. Tabii ki, me
kanik yasalar szkonusudur, fakat doann mekanii kendi bana
ilevsel srelerin zel bir eklidir (51).

Ne yazk ki, modern sistemler biyoloisinin dili Reich iin elveri


li olmaktan uzakt. Bylece o, zaman zaman canl madde teorisini
ve kozmolojisini eski paradigmaya kk salm olan ve daha ok uy
gun olmayan terimlerle ifade etmitir. O orgon enerjisini organik fa
aliyetin bir ls olarak dnmemi, fakat onu kefedilip birikti
rilebilecek bir cevher olarak grmek zorunda kalmt. Bu tr bir
fikri dorulama giriimleri srasnda, iyonlama ya da ultraviyole
radyasyonu gibi uzlamsal srelere dayanarak daha kolaylkla
ifade edilebilecek ok sayda atmosferle ilgili olaya iaret etti. Bu
kavramsal sorunlarna ramen Reich'n hayatn dinamii hakkn
daki temel fikirlerinin olaanst bir etkisi oldu ve terapistlere psi
kosomatik yaklamlarn yeni eitlerini gelitirmeyi ilham etti.
Eer Reich'n teorisi modern sistemler diliyle yeniden formlletiri
lirse, onun ada aratrmalar ve tedavi uygulamalaryla ilgisi da
ha da aklk kazanacaktr.

393

Bu blmde buraya kadar tarttmz tedavi modelleri zorunlu


olarak temel enerji kalplan fikrini tasdik etmemekle birlikte hepsi
de organizmay insanolunun salkh kalabilmesi iin denge halin
de olmas gereken birbirine bal fiziksel, biyolojik-kimyasal ve psi
kolojik ynlere sahip dinamik bir sistem olarak grrler. Tedavile
rin bazs vcudun kas sistemiyle ya da dier yapsal unsurlaryla
ilgilenmek suretiyle bu dengenin fiziksel ynlerine hitap ederler.
Dierleri ise organizmann metobolizmasn etkilerler ve yine baka
tedaviler psikolojik tekniklerle kurulan denge zerinde younlar
lar. Yaklamlan ne olursa olsun onlann tm organizmann biyo
lojik, ruhi ve duygusal tezahrlerinin temeldeki dayanmasn ve
bu nedenle de karlkl olarak tutarl oluunu kabul ederler.
Fiziksel yntemlerle btnleme, uyum ve dengeyi kolaylatr
maya alan tedaviler son zamanda yaygn olarak vcut-almas
(bodywork) diye bilinmeye balad. Onlar sinir sistemi, kas sistemi
ve eitli baka dokularla, nihayet tm bu bileenlerin karlkl
ilikisi ve koordine edilmi hareketiyle ilgilidirler. Vcut almas
tedavisi, tm faaliyet, dnce ve duygularmzn hal ve hareketle
rimizde, gerilimlerimizde ve "vcut dili"nin pek ok dier iaretle
rinde kendilerini ortaya koyan fiziksel organizmaya yansd inan
cna dayaldr. Btn olarak beden ruhun bir yansmasdr ve biri
zerinde yaplacak alma ayn zamanda dierini de zorunlu ola
rak deitirecektir.
Dounun felsefi ve dini gelenekleri ruh ve bedeni daima bir bir
lik olarak grme eiliminde olmalar nedeniyle, bilince fizikel d
zeyden yakl ama tekniklerinin Douda gelitirilmi olmas artc
olmasa gerektir. Bu derin dnmeye dayal tekniklerin tedavi edi
ci nemi Batda artan lde dikkati ekmekte ve pek ok Batl te
rapist Yoga, T'ai Chi ve Aikido gibi Dou vcut almas teknikleri
ni kendi tedavi yntemleriyle birletirmektedir. Reich terapide de
gl olarak vurgulanan bu doulu tekniklerin nemli bir yn, ru
hun bilinli ve bilin-d dzeyleri arasndaki bir balant olarak
soluk alp vermenin temel roldr. Soluk alp verme kalplarmz
btn ruh/beden sisteminin dinamiini yanstr. Usulne uygun ne
fes alp verme uygulamas ve eitli nefes alma tekniklerinin tedavi

394

edici aralar olarak kullanlmas, bu nedenle Dou'da olsun, Bat'da


olsun vcut almasyla ilgili birok okulun esasn tekil eder.
nsan organizmasnn dinamik tezahrleri -kesintisiz hareketle
ri ve eitli ak ve dalgalanma sreleri- tmyle kas sistemine ta
bidir. Vcudun kas sistemini altrma, ideal olarak fizyolojik ve
psikolojik dengeyi etkiler. Bu perspektiften,yaplan fiziksel organiz
mann ayrntl incelemeleri, sinirler, kaslar,. deri ve iskelet arasn
daki uzlamsal ayrmlarn ounlukla tamamen yapay olup fiziksel
gereklii yanstmadn ortaya koymutur. Organizmann kas sis
teminin tamam, kaslar ilevsel bir btn iinde birletiren gevek
dokular tarafndan kaplanmtr ve onu fiziksel olarak olsun, kav
ramsal olarak olsun kas dokusu, sinir lifleri ve deriden ayrmak
mmkn deildir. Bu ba' dokusunun paralar farkl organlarla
ilikilidir ve eitli fizyolojik bozukluklar zel ba' dokusu masaj
teknikleriyle bulunup tedavisi yaplab(lir.
Kas sistemi tam bir btn olduundan herhangi bir ksmndaki
rahatszlk btn sisteme yaplacak ve tm bedensel ilevler kaslar
sayesinde yapldndan organizmann dengesindeki her zayflama
kolayca kas sistemine yansyacaktr. Bu dengenin nemli bir taraf
masajla tedavinin esas olan vcuttaki sinir akmnn dzenli ak
dr. Masajla tedavi uygulayclar belkemii boyunca sinir sistemi
nin yapsal mihveri zerinde younlarlar. Eklemler ve yumuak
dokularn yavaa ovulmasn ieren elle yaptklar mdahalelerle
onlar, yerinden oynayan omurlar eski yerine oturtabilir ve bu su
retle eitli bozukluklara neden olabilecek sinir akn engelleyen
eyleri ortadan kaldrabilirler. Masajla tedaviden, uygulamal ki
nezyoloji (*) olarak bilinen zel bir kas snama teknii domutur.
Uygulamal kinezyoloji teknii, terapistlerin organizmann denge
durumunun eitli ynleri hakknda bir bilgi kayna olarak kas
sistemini kullanmalarna imkan veren deerli bir tedavi edici ara
olarak gelitirildi (53).
Wilhelm Reich'in nc fikirlerinin yamsra Doulu kavramlar(*) Kinezyoloji (kinesiology), Yunanca kinesis ("hareket")ten gelir ve insan
anatomisinin hareketle olan ilikisini inceler.

395

dan ve modern dans hareketlerinden etkilenen bir takm terapist


ler, bu geleneklerden eitli unsurlar yaknlarda olduka popler
hale gelen vcut almas tekniklerini gelitirmek amacyla birle
tirdiler. Bu yeni yaklamlarn asl kuruculan Alexander Lowen
('biyo-enerjetik'), Frederick Alexander ("Alexander teknii"), Moshe
Feldenkrais ("levsel btnleme"), lda Rolf ("Yapsal btnle
me") ve Judith Aston ("Yapsal kalplama")dur. Bundan baka, e
itli masaj tedavileri gelitirilmi olup bunlarn pek ou shiatsu ve
acupressure gibi Doulu tekniklerden esinlenmilerdir. Tm bu
yaklamlar, Reich'in duygusal stresin kendisini kas yaps ve doku
su iindeki tkanklklar eklinde tezahr ettirdii fikrine dayanr,
fakat onlar bu psikosomatik tkamklklan aklamakta kullandkla
r yntemler bakmndan birbirinden ayrlrlar (54). Kimi vcut a
lmas okullar tek bir reete ya da maniplasyonlar kmesine ev
rilen tek bir fikre dayaldr, ama ideal olarak bir vcut almas te
rapisti bu tekniklerin her birine aina olacak ve onlardan hi birini
yalnz bana kullanmayacaktr. Baka bir sorun pek ok okulun be
deni, uzaydaki hareketlerini ve evresiyle olan ilikilerini kavra
makszn olduka kat bir biimde vcut davranlaryla duygulan
ilikiye geirmeye ve kas tkanklklarn statik varlklarm gibi ele
almaya ynelmeleridir.
Beden almasna ynelik en hassas ve hassasiyetle bir yn
zerinde -vcudun mekandaki hareketi ve evresiyle olan etkileimi
zerinde- odaklaan yaklamlardan birisi, dans ve hareket tera
pistlerince ve zellikle Rudolf Laban'n eserine dayal bir hareket
tedavisi okulu tarafndan uygulanm ve.Irmgard Bartenieff tara
fndan gelitirilmitir (55). Laban, tedavinin yansra antropoloji,
mimari, sanayi, tiyatro ve dans da ieren pek ok disiplinle ilgili in
san hareketlerini zmlemede kullanlacak bir yntem ve termino
loji gelitirdi. Bu yntemin tedavideki nemi Laban'n her trl ha
reketin ayn zamanda hem ilevsel, hem de anlatmsal bir nitelii
olduu yolundaki anlayndan kaynaklanr. insanlar hangi amacn
peinde olurlarsa olsunlar, hareketleri araclyla kendilerinden
bir eyleri da vuracaklar, ifade edeceklerdir. Laban'n sistemi
akca hareketin bu anlatma dnk niteliiyle ilgili olup bylece

396

hareket tedavicilerinin hastalarnn duygusal ve fiziksel durumlar


hakknda pek ok nazik ayrnty onlarn nasl hareket ettiklerini
dikkatle gzleyerek tanmalarna imkan salar. Laban-Bartennieff
hareket tedavisi okulu, bireylerin evresiyle ilikiye geme ve ileti
im kurma yntemlerine zel dikkat sarfederler. Bu karlkl etki,
tm salkszln bir ezamanllk ve btnleme eksikliinden do
uunu ve eitli yollarla bir bakasn etkileyiini izleyen karmak
ritmik kalplara baklarak anlalr. Bu grte saaltm, her ikisi
nin ritimlerinin srekli biimde senkronize edildii hasta ile tera
pist arasndaki zel bir etkileim sreci yardmyla elde edilir. Has
talaryla hareket araclyla iletiim kurmak ve bir tr yanklanma
oluturmak suretiyle hareket tedavicileri, bu bireylerin kendi ken
dilerine evreleriyle fiziksel ve duygusal adan daha iyi btnle
melerine yardmc olurlar. Denge konusuna dier bir nemli yakla
m organizmann metabolizmas esas alnarak yaplmtr. Biyolo
jik-kimyasal denge, kiinin beslenme rejimini deitirmesi veya i
fal otlar ya da sentetik ilalar eklindeki eitli ilalan almas su
retiyle etkilenebilir. ou tbbi geleneklerde bu tedavi ekli kes
kin biimde birbirinden ayrlm olup yeni btncl salk bakm
sisteminde bu gr benimsemek olduka elverili olacaa benze
mektedir. Beslenme tedavisi, ifal otlar tbb ve ilalarn salk ve
rilmesi, bunlarn de vcudun biyolojik ve kimyasal dengesini et
kilemekte, bir ve ayn tedavi yaklamnn eitlemeleri olmaktadr
lar. Btnc terapist eer arzulanan etki meydana getirilmek iste
niyorsa ifal bitkilerden yaplan ilalara arlk veren bir beslenme
deiimiyle balayacak ve sentetik ilalan ancak son are olarak ve
aciliyet kesbeden durumlarda kullanacak; organizmann dengesini
yeniden bulmas yolundaki ftri eilimini tanmak suretiyle daima
mmkn olan en nemli ilac kullanacaktr.
Beslenme her ne kadar rahatszlk kalplarnn geliiminde
nemli bir etken olagelmise de, bugnk tp eitimi ve pratiinde
iddetle ihmal edilmitir. Doktorlarn ounluu gl beslenme
tleri verecek ekilde yetitirilmemitir ve popler dergilerde
beslenme konusunda kan makaleler ou kez an derecede kafa
kantncdr. Nitekim beslenme danmanlnn temel ilkesi nisbe-

397

ten basittir ve tm genel pratisyenlerce bilinmesi gerekir (56).


Beslenme danmanl ve tedavi, 1940'larn sonunda allerjilerin
incelenmesinden ortaya kan ve gdalar ile kimyasal maddelerin
salmz ve ruh salmz zerindeki etkisiyle ilgilenen klinik
ekoloji adl yeni bir tp dalyla yakndan ilikilidir. Klinik ekoloji uz
manlar gnlk gdalarn ve her gn evlerimizde, brolarmzda, i
yerlerimizde kullanlan grnte zararsz kimyasal rnlerin, ba
ars ve depresyonlardan tutun da kas ve eklemlerde grlen ac
ve arlara kadar ruhsal, duygusal ve fiziksel sorunlar dourabile
cei zerinde dururlar. Doktorlarna gerek fiziksel, gerekse psikolo
jik kkenli eitli belirtilerden dolay grnmeye gelen hastalar sk
sk bu tr allerjiden ikayeti olurlar. Bu hastalarn klinik ekoloji
uzmanlar tarafndan yaplan tedavisi, beslenme tedavisi ve eitli
baka teknikleri de ieren, hastalarn hastalndaki evresel ne
denleri tespit edip ortadan kaldrmay amalayan olduka bireysel
lemi bir ilemdir.
Tpk beslenme danmanl gibi ifal otlarla tedavi sanat da
hemen tamamen biyolojik-tbbi mode1 in douuyla birlikte unutul
mu ve ancak son zamanlarda doal bitkilerin tedavi amal kulla
nmnda belirli bir canlanma grlmtr. Bu gelime cesaret veri
cidir. Zira doal ve rafine edilmemi bitkisel maddeler, azdan te
davinin en iyi tr olarak grlmektedir. Fakat ifal otlarla tedavi,
zgl bir rahatszlktan ok btn organizmay hedeflerse baarya
ulaabilir. Aksi halde, kanlmaz biimde ifal bitki karmlarnn
tedavi edici etkisini nemli lde azaltacak olan "aktif unsurlar"n
tecrid etmek amacyla rafine etme eilimi szkonusu olacaktr. Sk
sk bu tr artmalarn rnleri olan ilalar vcudun biyo-kimyas
zerinde ifal ot karmlarndan daha hzl ve daha etkili olmakta
dr, fakat ayn zamanda onlar organizmada ok daha muazzam bir
oka neden olmakta ve bylece genellikle rafine edilmemi ifal ot
lardan yaplan ilalar kullanldnda meydana gelmeyen ynla
zararl yan etkiler yaratmaktadr (58).
Tbbi ilalarn daha dikkatli kullanm biyolojik-tbbi tedavinin
bir btn olarak gelecekte izleyecei yolu ifade etmektedir. Modern
tp biliminin baarlar hibir ekilde terkedilmeyecek, fakat biyolo-

398

jik-tbbi teknikler gelecekte ortaya kacak btncl yaklamdan


ok daha snrl bir rol oynayacaktr. Onlar hastaln, (zellikle acil
durumlarda) biyolojik ve fiziksel ynleriyle ilgilenmeye devam ede
cekler, fakat daima ok ihtiyatl olarak ve psikolojik danma, stres
drme teknikleri ve btncl tedavi yntemleriyle bir arada kul
lanlacaklardr. Biyolojik-tbbi tedavinin kltrmzdeki sembolik
gc nedeniyle yeni sisteme geiin yava yava ve dikkatle yapl
mas gerekecek. lalar ve cerrahi zerindeki gl vurgusuyla has
tala indirgemeci yaklam, tpk salk ve hastalk hakkndaki
yaygn grlerimizin deiip evrildii gibi tedrici bir sre iinde
yeni btncl tedavi yntemleriyle btnlenecek ve deitirilecek
tir.
Burada gzden geirilmesi gereken tedavi tekniklerinin son gru
bu, ruh araclyla psikosomatik denge yaklamdr. eitli rahat
lama ve stres drme tekniklerini kucaklayan bu yaklam, gele
cekteki tedavilerin tmnde nemli bir rol oynayacaa benzemekte
dir (59). Kltrmzde rahatlamaya ynelik mevcut tuturuk ta
mamen safdilcedir. Rahatlatc olarak dnlen televizyon seyret
me, oturma, alkol alma gibi pek ok faaliyet, stresi ya da ruhsal
kaygy azaltmaz. Derin rahatlama psiko-fizyolojik bir sretir ki,
tmyle etkili olmas iin dzenli bir biimde uygulanmas gerekli
dir. Doru nefes alma rahatlamann en nemli yollanndan olup by
lece tm stres drme tekniklerindeki en hayati elerden biridir.
Derin, dzenli nefes alp verme ve derinden rahatlama pek ok
kltrde gelitirilen meditasyon tekniklerinin, zellikle de yzyl
lardr Uzak Dounun gelitirdii tekniklerin karakteristiidir. Mis
tik geleneklere olan son zamanlardaki ilgi, artan sayda Batly
meditasyona sevketmi ve meditasyonla ilgili uygulamann sala
faydalan zerinde eitli deneysel incelemeler yaplmtr (60). n
san organizmasnn meditasyona tepkisinin strese tepkisine zt ol
duu incelemeler sonucu aa ktndan, meditasyonla ilgili tek
nikler muhtemelen gelecekte nemli klinik uygulamalara sahne ola
caktr.
Gemi elli yl boyunca ok sayda derin rahatlama teknii Bat
da da gelitirilmi olup stresin stesinden gelecek tedavi aralar

399

olarak baarl bir biimde kullanlmtr. Onlar herhangi bir gele


nekle ilgisi olmayan Batl meditasyon ekilleri olarak grlebilir
ler, fakat stresle baa kmak iin duyalan ihtiyatan zuhur eden bu
tekniklerin en kapsayc ve baarl olanlarndan biri, Alman psiki
yatrist Johannes Schultz'un 1930'larda gelitirdii otojenik eitim
diye bilinen yntemdir. O ruhsal ve fiziksel ilevleri btnletiren
derin rahatlama durumlann elde etmek zere tasarlanan baz z
gn egzersizlerle birlemi bir tr kendi kendini hipnotize etme tek
niidir. Balang safhalannda otojenik eitim rahatlamann fizik
sel ynleriyle ilgili egzersizleri vurgular, fakat bir kez bunlarn s
tesinden gelindi mi, tpk meditasyon gibi olaand bilin durum
larnn deneyimini kapsayan daha hassas psikolojik ynlere doru
ilerler.
Organizma tamamen rahatladnda kiinin hastalnn psiko
lojik ynleri ya da sorunlaryla ilgili nemli bilgileri elde etmek
amacyla bilin-dyla temas kurulabilir. Bilin-dyla iletiim, r
yann diline benzeyen olduka kiisel, grsel ve sembolik bir dil ara
clyla kurulur. Bu nedenle ruhsal hayat g ve grselletirme,
pek ok geleneksel meditasyon tekniinde yapld gibi otojenik
eitimin ileri aamalannda nemli bir rol oynar. Grselletirme
teknikleri yaknlarda dorudan spesifik hastalklara da uygulanm
olup sk sk kemmel sonular vermitir. Stresi drmeye ve sa
altma psikolojik yaklam, biyolojik geri-besleme (bio-feedback)
olarak bilinen yeni bir teknolojiden arpc bir destek buldu (61). O
kiinin normal olarak bedensel ilevleri zerinde irade denetimini
baarmasna yardmc olan bir tekniktir. Son on yl boyunca bu tek
niin ok saydaki uygulamalar gstermitir ki, zerk ya da gayri
iradi olarak yerine getirilen fizyolojik ilevlerin byk bir ksm
kalp at, vcut ss, kas gerilimi, kan basnc, beyin dalgas etkin
lii ve dierleri- bu yolla bilinci denetimine sokulabilir. Pek ok kli
niki imdilerde onun, biyolojik sreleri iradenin kontrolne soka
bileceini mmkn grmektedirler.
"rade kontrol" terimi, fiili olarak zerk ilevlerin biyolojik geri
besleme yardmyla ayarlanmasn tanmlamak iin pek elverili sa
ylmaz. Vcudu kontrol eden ruh fikri, Kartezyen ayrm zerine

400

dayaldr ve biyolojik geri-besleme uygulama srasnda yaplan gz


lemlere uymaz. Kendi kendini ayarlamann bu ekli iin gerekli
olan ey, kontrol deil, tam tersine her trl kontroln terkedildii
meditasyonla ilgili bir derin rahatlama durumudur. Byle bir du
rumda bilinli ve bilinsiz zihin arasndaki iletiim kanallar psiko
lojik ve biyolojik ilevlerin btnlemesini aar ve kolaylatrr. Bu
iletiim sreci sk sk grsel hayal gc ve sembolik dil vastasyla
meydana gelir ve birtakm terapistleri hastalklarn tedavisi iin
grselletirme tekniklerini kullanmaya iten, biyolojik geri-besleme
de grsel hayal gcnn oynad bu rol olmutur.
Klinik biyolojik geri-besleme, hastalara rahatlamay ve stresle
baetmeyi retecek gerek fiziksel gerekse psikolojik ynden pek
ok tedavi teknikleriyle bir arada kullanlabilir. Ruh ve bedenin bir
lii ve dayanmas fikri, Batllarn kafasna Doulu meditasyon
tekniklerinden daha uygun gzkmektedir ve terapistten hastaya
kadar, salk ve hastalk konusunda nemli bir sorumluluk deiik
liine zemin hazrlar. Bireylerin biyo-feedback (biyolojik geri besle
me) araclyla kendi balarna belirli bir belirtiyi ortadan kaldra
bilecekleri, ounlukla onlarn aresizlik duygularn nemli oranda
azaltacak ve saaltmda son derece nemli olan pozitif ruhsal tavn
tevik edecektir. Bu tecrbeler biyolojik-geri beslemenin tedavi edi
ci bir ara olarak deerini gstermitir, fakat indirgemeci bir tarzda
kullanlmamak artyla. Biyo-feedback tek bir fizyolojik ilev ze
rinde younlatndan, daha geleneksel meditasyon ve rahatlama
tekniklerinin bir alternatifi deildir. Stres eitli psikosomatik i
levlerin kalplann ierir ve bu ilevlerin ayarlanmas genellikle ye
terli derecede olmaz. Buradan, biyo-feedback'in tamamen etkili ol
mas isteniyorsa genel rahatlama yntemleriyle desteklenmesi gere
kir. Kendi kendini dzenleme ve rahatlama tekniklerinin uygun bir
konbinezonunu kurmak ok g olup epeyce tecrbe gerektirmekte
dir.
Btncl salk bakm konusundaki tartmamz bir sonuca
balamak iin, benim kusursuz bir btncl tedavi olduunu d
ndm Simonton yaklam olarak bilinen yepyeni bir kanser te
davi usulnden szetmek uygun olacaktr. Kanser bu blmde ia-

401

ret edilen pek ok noktay gl bir biimde dile getiren rnek bir
olay, amza zg bir hastalktr. Kltrmzn her yann istila
eden dengesizlik ve paralanma, kanserin gelimesinde nemli bir
rol oynamakta ve ayn zamanda tp aratrmaclan ile klinikileri
hastaln mahiyetini anlamaktan ya da onu baanl bir ekilde te
davi etmekten engellemektedir. Bir radyasyon onkolojisti (*) olan
Cari Simonton ve bir psikoterapist olan Stephanie Matthews-Si
monton'n beraberce gerekletirdikleri kavramsal at ve tedavi
usul, bizim tartm olduumuz ve salk ile saaltmn pek ok
alanlan iin uzun vadeli etkilere gebe salk ve hastala ilikin g
ru'lerle tamamen uygunluk iindedir (62). Halihazrda Simontonlar
almalann bir pilot inceleme olarak grmektedirler. Onlar hasta
lann ok titizlikle semekteler, nk kanserin temel dinamiini
anlamak iin yksek derecede motive edilmi birka bireyle nereye
kadar gidebileceklerini grmek istemektedirler. Onlar bunu anla
may gerekletirir gerekletirmez, bilgi ve becerilerini daha ok
sayda hastaya uygulayacaklard. imdiye dein hastalannn orta
lama hayatta kalma sresi kanseri tedavi iin kurulan en iyi ku
rumlarn iki, Birleik Devletler'deki ulusal ortalamann ise kat
dr. Bundan baka bu tedavi gren insanlarn hayat kalitesi ve faa
liyet dzeyleri -ki hepsi de tbbi olarak tedavi edilemez sanlyorlar
d- mutlak biimde olaanstdr.
Kanser hakk!ndai y_ygm kanaat, kltrmzn paral dnya
gr, bilimimizin indirgemeci yaklam ve teknoloji-ynelimlii
tp pratii tarafndan artlandrlmtr.Kanser, vcuda dardan
musallat olan salam ve gl bir istilac gibi grlr. Onu kontrol
altna alma umudu yok gibidir ve ou insana gre kanser lmle e
anlamldr. Tbbi tedavi -radyasyon, kimyasal tedavi, cerrahi ya da
bunlann birleimi: ar, olumsuz ve vcuda daha da hasar veren
eylerdir. Hekimler giderek kanseri sistemsel bir bozukluk olarak
grmeye balamaktadrlar; yerlemi (lokalize) bir grnts olan,
fakat yaylma yeteneine sahip ve gerekte btn vcudu saran bir
(*) Onkoloji (urbilim) kelimesi Yunanca onkos ("kt1t")den gelir ve tmrle
ri inceleyen bir bilim daldr.

402

hastalk; tmr buzdann sadece grnen ksmdr. Bununla bir


likte hastalar, zellikle balang aamasnda kanserlerini srarla
\okalize edilmi bir sorun olarak grmeye alrlar. Onlar tmr
yabanc bir nesne gibi,grrler ve ondan olabildiince abuk kurtul
mak ve btn defteri kapamak isterler. ou hasta grleri bak
mndan ylesine tepeden trnaa artlandnlmtr ki, hastalklan
n daha geni bir balamda dnmeyi reddeder ve onun psikolojik
ve fiziksel ynlerinin birbirine baml olduunun farkna varmaz.
Pek ok kanser hastas iin vcutlan dmanlan, gvenemedikleri
ve kendisinden tamamen yabanclatklarn hissettikleri bir ey ol
mutur.
Simonton yalamnn belli bal amalanndan, birisi, gnmz
aratrmalarnn bulgularna aymayan halkn kanser hakkndaki
kanaatini tersine evirmektir. Modem hcre biyolojisi gstermitir
ki, kanser hcreleri salam ve gl deil, tam tersine zayf ve a
kndr. Onlar istila etmez, saldrmaz ya da tahrib etmez, sadece a
n oalrlar. Bir kanser, zararl maddeler ya da dier evresel etki
lerden zarar grm yanl genetik bilgi tayan bir hcreyle ya da
basit olarak organizmann tesadfen eksik kalm bir hcre retme
si nedeniyle balar. Yanltc bilgi hcrenin normal ilevini yerine
getirmesine engel olur. Ve eer bu hcre ayn yanl genetik yarat
ha sahip baka hcreleri retirse sonu bu eksik hcreler ynn
dan mteekkil bir tmr olacaktr. Normal hcreler optimal b
yklklerini ve reme oranlarn belirleyen evreleriyle etkin biim
de iletiim kurarken, marazi hcrelerin iletiim ve kendi kendini
organize etme yetenekleri bozulur. Sonuta onlar salkl hcreler
den daha byk hale gelirler ve durmakszn oalrlar. Bundan
baka, hcreler arasnda normal olarak bulunan tutarllk (insicam)
zaafa urar. Ve marazi hcreler asl ktleden koparak yeni tmr
leri rgtlemek iin vcudun dier ksmlarna doru yol alrlar.
Bu, metastasis olarak bilinir. Salkl bir organizmada baklk
sistemi anormal hcreleri tanyarak onlan yok eder. Ya da en azn
dan onlar yaylamayacaklar ekilde bloke eder, fakat baz neden
lerle baklk sisteminin yeterince gl olmad durumlarda ek
sik kalm hcrelerin ktlesi bymeye devam eder. Bu durumda

403

kanser, durup dururken dardan uranlan bir saldn deil, ieri


den bir ktr.
Kanserin gelimesiyle ilgili biyolojik mekanizmalar unu aka
ortaya koymaktadr ki, onun nedenlerini aratrma abalar iki yol
dan srdrlmek zorundadr. Bir yandan kanserli hcrelerin hangi
nedenlerle olutuunu, te yandan da vcudun baklk sistemi
nin hangi nedenlerle zaafa uradn anlamamz gerekiyor. Pek
ok aratrmac bu sorulara verilen cevaplarn genetik, biyolojik
kimyasal, evresel ve psikolojik etkenlerin karmak bir karlkl
bamllk an ierdiini yllar sonra farketmeye balad. Kanser
dier herhangi bir hastalktan daha fazla zgl bir fiziksel nedenle
fiziksel bir rahatszln balantsn kuran geleneksel biyolojik-tb
bi uygulama iin elverisiz grnmektedir Ne var ki, ou aratr
macnn hala biyolojik-tbbi at iinde almalar nedeniyle onlar
kanser olayn ar derecede artc bulmaktalar. Cari Simon
ton'un da kaydettii gibi "Bugnk kanser uralar bir karmaa
iindedir. Kanserle ilgili abalar neredeyse hastaln kendisine
benzemektedir: Paralanm ve akn" (63).
Simontonlar kanser yapc maddelerin ve evresel etkilerin kan
ser hcrelerinin olumasndaki rolnn tamamen farknda olup
sal tehdit eden bu artlan ortadan kaldracak uygun toplumsal
politikalarn oluturulmasn gl bir biimde savunmaktadrlar.
Bununla birlikte onlar, ayn zamanda ne kanser yapc maddelerin,
ne radyasyon, ne de genetik olarak hastala elverili olmann yal
nz bana kanserin nedenlerinin uygun bir aklamasn salaya
mayacan farketmeye baladlar. Kansere ilikin hibir kavray
u can alc soruyu hesaba katmakszn tam saylamaz: Bir insann
baklk sistemini belirli bir zamanda anormal hcreleri tanyp
ortadan kadrmaktan engelleyen ve bylece onlarn hayat tehdit
eden bir tmr haline gelmelerine izin veren ey nedir? Simontonla
nn aratrmalar ve tedavi uygulamalar srasnda zerinde youn
latklar soru budur ve onlar bu sorunun ancak salk ve hastaln
ruhsal ve duygusal ynleri dikkatle gznne alnarak cevaplandn
labileceini ortaya koymulardr.
Kanserin ortaya kan tablosu, gelitirmi olduumuz genel has-

404

talk modeliyle tutarldr. ir dengesizlik durumu, zgl bozukluk


lara neden olacak belirli bir kiilik konfigrasyonuna yol aan uzun
sren stresin sonucudur. Kanserde ok nemli stresler, kiinin kim
lii iin temel olan baz rol ya da ilikileri tehdit eden ya da gr
nte kendisinden kamann mmkn olmad hallerdir. eitli in
celemeler bu kritik streslerin tipik olarak kanserin tehisinden alt
ile sekiz ay nce vuku bulduunu ortaya koymaktadr (64). Onlar
umutsuzluk, aresizlik ve umarszlk duygularna kaplrlar. Bu
duygular yznden ciddi bir hastalk ve hatta lm, potansiyel bir
zm olarak bilinli ya da bilinsiz olarak istenilir hale gelebilir.
Simontonlar ve dier aratrmaclar, psikolojik ve fiziksel durumla
rn hastaln saldrs srasnda onunla nasl ibirlii yaptn gs
teren psikosomatik bir kanser modeli gelitirdiler. Her ne kadar bu
srecin pek ok ayrnts hala aydnlatlmaya muhtasa da, duygu
sal stresin iki temel etkisi olduu aklk kazanmtr. O vcudun
baklk sistemini ele geirir ve ayn zamanda anormal hcrelerin
remesinin artmasyla sonulanan hormon dengesizliklerine yol
aar. Bylece kanserin gelimesi iin en uygun artlar yaratlm
olur. Hastalkl hcrelerin retilmesi, vcudun onlar yok etme ye
tenei azaldnda kesinlikle artma gsterir.
Kiilik konfigrasyonuna gelince, bireyin duygusal durumlar
kanserin gelimesinde ok nemli bir unsur olarak ortaya kar.
Kanserle duygular arasndaki bant yzlerce yldr gzlenegelmi
olup bu gn zgl duygusal durumlarn nemine dair temel nitelik
te kantlar mevcuttur. Bunlar, kanser hastalarnn karakteristii
olarak gzken belirli bir yaantnn sonucudurlar. Bu tr hastala
rn psikolojik grnleri baz aratrmaclarca belirlenmitir. Bu
aratrclarn kimileri kanser hadisesini bu grnlere bakarak
byk dorulukta nceden kestirmeyi baarmlardr.
Lawrence LeShan beyzden fazla hasta zerinde alt ve on
larn gemilerinde grlen aadaki nemli unsurlar tespit etti
(65): Tecrit edilme, ihmal ve genlikte yaanan umarszlk duygula
n; bireyin hayatnn merkezi haline gelen ilk genlikteki bir rolden
tatmin olma ya da bir kiiyle etkileyici bir iliki; aresizlikle sonu
lanan iliki ya da rol yitimi; bireylerin umarszl iselletermesi.

405

Bu temel kalp baz aratrmaclar tarafndan kanser hastalarnn


tipik zellikleri olarak dorulanmtr.
Simonton yaklamnn temel felsefesi kanserin gelimesinin ba
z birbirine baml, psikolojik ve biyolojik sreleri kapsad, bu
srelerin tannp anlalabileceini ve hastala neden olan olaylar
zincirinin organizmay salkl bir duruma dndrecek ekilde tersi
ne evirebileceini kabul etmektedir. Herhangi bir btncl tedavi
de olduu gibi saaltm evrimini balatmaya doru ilk adm, has
talarn hastalklarnn engin balamnn farkna varmalarn sala
maktr. Kanserin balamnn tesbiti, tehislerinden nceki alt ila
sekiz aylk hayatlarnda meydana gelmi byk stresleri tesbit et
mek amacyla hastalara soru sormakla balar. Bu streslerin listesi,
daha sonra hastalarn hastalklarnn balamasndaki paylarn tar
tmak iin bir temel olarak kullanlr. Hasta katlm kavramnn
amac sululua davetiye karmak deil, daha ok, hastala yol
aan psiko-somatik sreler evrimini tersine evirecek temeli olu
turmaktr.
Simontonlar bir yandan hastanr hastalnn balamn tesb_it
ederken, onlarn vcutlarnn savunma gcne ve tedavinin etkile
rine olan inanlarn da glendirdiler. Byie bir olumlu tutumun
gelimesi her trl tedavi iin son derece nemlidir. ncelemeler
hastann tedaviye tepkisinin hastaln iddetinden ziyade, onun
tutumuna bal olduunu ortaya koymutur. Bir kez umut ve bek
lenti duygulan dodu mu, organizma onlarn hastaln geliiminde
kullanlan yollarn aynsn kullanarak dengeyi onarmaya ve ba
klk sistemini yeniden canlandrmaya balayan biyolojik srelere
evirir. Kanserli hcrelerin remesi azalr ve ayn zamanda bak
lk sistemi glenir ve daha etkin hale gelir. Bu glenme bir yanda
olup dururken, fiziksel tedavi, organizmann hastalkl hcreleri
yok etmesine yardmc olacak psikolojik yaklamla birlikte kullan
lr.
Simontonlar kanseri sadece fiziksel bir sorun olarak deil, insa
nn btnne ilikin bir sorun olarak grrler. Buna gre onlarn
tedavileri hastalk zerinde odaklanmaz, topyekn insanla ilgilenir.
Saaltmn psikosomatik srecini balatp desteklemek zere plan-

406

lanm eitli tedavi stratejilerini kapsayan ok boyutlu bir yakla


mdr o. Biyolojik dzeyde ama iki-katldr: Kanser hcrelerini
yok etmek ve baklk sistemine yeniden hayatiyet kazandrmak.
Buna ilaveten dzenli fiziksel egzersizlerden stresi azaltmak, dep
resyonu hafifletmek ve hastalarn vcutlarna daha ok dokunmala
rna yardmc olmakta yararlanlr. Tecrbeler, kanserli hastalarn
ounlukla sanldndan ok daha fazla fiziksel faaliyet yapabildik
lerini gstermitir.
Baklk sistemini glendirmenin temel teknii, Simontonla
rn biyo-feedback srasnda grsel hayal gcnn ve sembolik dilin
nemli bir rol oynadn rendikten sonra gelitirdikleri rahatla
ma ve ruhsal hayal gc yntemidir. Simonton teknii, kanserin ve
baklk sisteminin davrannn, hastann kendi sembolik dnya
snda resmedildii dzenli rahatlama ve grselletirme pratiini
ierir. Bu teknik, baklk sistemini glendirmek iin ar lde
etkin bir araca dnm olup sk,sk hastalkl tmrlerin byk
oranlarda kltlmeleri ya da yok edilmeleriyle sonulanr. Daha
s, grselletirme yntemi hastalar iin bilin-d dnyalaryla ileti
im kurmaya ynelik mkemmel bir yoldur da. Simontonlar hasta
larnn hayal gleriyle ok yakn iliki kurmaya alp bunun on
lara, hastann duygulan hakknda herhangi bir rasyonel aklama
dan ok daha fazla bir eyler sylediini rendiler.
Grselletirme teknikleri her ne kadar Simonton tedavisinde
merkezi bir rol oynuyorsa da, grselletirme ve fiziksel tedavinin
yalnz bana kanser hastalarna ifa getirmeye yetmediini vurgu
lamak nemlidir. Simontonlara gre, fiziksel rahatszlk, eitli psi
kolojik ve toplumsal sorunlarn meydana getirebilecei temeldeki
psiiw-somatik srelerin bir tezahrdr. Bu sorunlar zlmedii
srece kanser geici olarak gzden kaybolsa bile hasta iyileemeye
cektir. Hastalarn, hastalklarnn kklerinde yatan sorunlar z
melerine yardmc olmak iin Simontonlar, yaklamlarnn temel
unsurlar olarak psikolojik danma ve psiko-terapiyi aldlar. Teda
vi genellikle hastalarn iinde karlkl destek ve gven bulduklar
grup toplantlarnda yaplr. Bu tedavi onlarn duygusal sorunlar
zerinde younlar, fakat bunlan hayatlarnn daha geni kalpla-

407

nndan koparmaz ve bylece toplumsal, kltrel, felsefi ve manevi


ynleri iine alr.
Kanser hastalannn ouna gre, stresli olaylann birikerek ya
ratt kmaz, onlar inan sistemlerinin roln deitirdikleri tak
dirde alabilir ancak. Simonton tedavisi onlara durumlarnn inan
sistemlerini, yalnzca tepkilerini snrlayan ynlerde yorumladklan
iin umutsuz gzktn gstermektedir. Hastalar stresli durum
dan kurtulmann salkl yollarn bulmak iin alternatif yorum ve
tepkileri kefetmeye tevik edilir. Bylece tedavi, onlann inan sis
temlerinin ve dnya grlerinin srekli sorgulanmasn gerektirir.
lmle temas, Simonton tedavisinin vazeilmez bir parasdr.
Hastalar gelecekte kendilerini lme kadar gtrebilecek bir karar
verme ihtimali bulunduunun farkna vardrlr. Onlar, byle bir
karan almaya haklan olduuna temin edilmi ve terapistlerden, ye
niden salklarna kavuma mcadelelerinde hastalara sonuna ka
dar destek vermeleri ve ihtimam gstermeleri istenir. Bir yandan
lmle bu ekilde temas kurulurken, dier yandan hastann ailesin
den lm izni kopartmak nemli bir grev olarak karmza kar.

Byle bir izin verildiinde -iznin mutlaka szl olmas gerekmez, ai


lenin tutumu da yeterlidir- bu lmn btn grn deiir. Bu
tedavi, Simontonlarn hastalarna syledii gibi, hasta kaserden
kurtulsun veya kutulmasn, kiinin yaama ya da lme kalitesinin
ykselmesine yardmc olabilir.
Kanser hastalarnn karlamak zorunda olduklar lm, insan
ln karakteristii olan temel varolusal soruna temas eder. Kan
serli hastalar bylece, doal olarak hayattaki amalarn, yaama
nedenlerini ve btn kozmosla ilikilerini gzden geirmeye ynelir
ler. Simontonlar tedavileri srasnda bu konulann hi birine srt e
virmezler ve bu, onlann yaklamnn genel olarak salk bakm
iin son derece rnek bir deeri haiz olduunu ortaya koyar.

408

11. MEKAN VE ZAMANIN TESNE YOLCULUK

'

Sala ilikin sistemler grne gre her hastalk znde ruh.,


sal bir fenomendir ve pek ok vak'ada hastalanma sreci, hem fizik
sel, hem de psikolojik tedavilerle birletiren bir yaklam aracly
la en etkin biimde tersine evrilir. Bylesi bir yaklamn temelin
de yatan kavramsal at yeni sistemler biyolojisini iermekle kalma
yacak, ayn zamanda yeni bir sistemler psikolojisini, bir insan dene
yimi ve favran bilimini de ierecektir ki, bu insan organizmasn
birbirine baml fizyolojik ve psikolojik kalplan kapsayan dinamik
bir sistem olarak ve fiziksel, toplumsal, kltrel boyutlardaki daha
byk sistemlerle etkileimden domu bir ey olarak kavrar.
Carl Gustav Jung belki de klasik psikolojiyi bu yeni alanlara
dek genileten ilk insand. O Freud'dan ayrlarak Newtoncu psika
naliz modellerini terketti ve modern fiziinkilerle ve sistemler teori
siyle tamamen tutarl birtakm kavramlar gelitirdi. an nde ge
len baz fizikileriyle yakn temas halinde olan ung, bunun pekala
farkndayd. En nemli kitaplarndan birisi olan Aion 'da u
kahince pasajla karlayoruz:
Er veya ge nkleer fizik ve bilinalt psikolojisi, ikisi birlikte birbi
rinden bamsz ve zt ynlerden akn alana doru birleerek ekile
cekler... Psie (ruh) maddeden btnyle ayr olamaz.Zira baka tr
l madde nasl hareket edecektir? Ve madde psieye yabanc olamaz,

409

yoksa madde psieyi nasl retebilirdi? Psie ve madde ayn dnyada


yer alr ve biri dierine katlr, yoksa herhangi bir karlkl eylem
imkansz olurdu. Eer aratrma yeterinden fazla uzun tutulabilsey
di, biz fiziksel ve psikolojik kavramlar arasnda nihai bir anlamaya
varacaktk. Bizim mevcut abalanmz gzpeke bulunabilir, fakat
inanyoruz ki, onlar doru yollar zerindedir (1).

Gerekte yle grnyor ki, Jung'un yaklam ok daha fazla


doru yollar zerindedir ve dorusu Freud ile Jung arasndaki fark
llklardan pek ou, mekanistik ve btncl paradigma aras.,.daki
farkllklara paraleldir (2).
Freud'un ruh teorisi, kdrmak bir biyolojik makina eklindeki
insan organizmas anlayna dayandrlmt. Psikolojik sreler
vcudun fizyolojisi ve biyokimyasna derinden kk salm olup New
ton mekaniinin ilkelerini rehber almt (3). Salk ve hastalkta
ruhsal hayat, organizma iindeki igdsel glerle onlann d dn
yayla olan uyumazlnn karlkl ilikisini yanstyordu. Fre
ud'un bu olaylann aynntl dinamiine ilikin grleri zamanla de
iirken teorisinin temelinde yatan K'.lrtezyen yn asla terketme
di. Buna karlk Jung, zgl mekanizmalara dayanarak psikolojik
fenomenlerin aklanmasna pek fazla ilgi gstermedi, daha ok psi
eyi btnl iinde kavramaya alt ve zellikle onun evresiyle
olan ilikisine ilgi duydu.
Jung'un ruhsal olaylarn dinamii hakkndaki fikirleri sistemler
anlayna ok yakn der. O psieyi (ruh), zt kutuplar arasndaki
gidip gelmelerle nitelenen kendi kendini dzenleyen dinamik bir
sistem olarak grd. Psienin dinamiini dile getirmek iin Freudu
bir terim olan "libido"yu kullanmasna ramen, ona ok farkl bir
anlam katt. Freud libidoyu cinsellikle yakndan ilikili igdsel
bir drt olarak grrken ve libido, Newton mekaniinde bir gcn
sahip olduklarna benzer zelliklere sahipken, Jung onu hayatn te
mel dinamiinin bir tezahr gibi grd genel bir "ruhsal enerji"
eklinde kavrad. Jung "libido" terimini daha ok bilinli olarak Re
ich'n "biyo-enerji"yi kulland ar lamda kullanyordu. Bununla bir
likte Jung olayn salt psikolojik ynleri zerinde younlat:

410

Biz ruhsal sreci sadece bir hayat sreci olarak grmek iin elimiz
den geleni yapyoruz. Bu yolla daha geni kapsaml olan ruhsal ener
ji kavramn, zgl bir ksm olarak "ruhsal enerji"yi de ieren daha
geni bir hayat enerjisi kavramna dek geniletiyoruz. Bylelikle
ruhsal olan genelde biyolojik ilevler alanna kapatmann tesinde,
niceliksel bantlar izleyebilme imkann elde ediyoruz ... Psikolojik
kullanmn bakna g!e hipotetik hayat enerjimize "libido" diyo
ruz... Bu kullanm benimsemekle ben hibir ekilde biyo-enerjik ala
nnda alanlan engellemek istemiyorum, fakat zgrce hakikat
itiraf ediyorum ki, ben amalanmz uruna kullanma niyetiyle libido
terimini benimsiyorum: Onlarsa "biyo-enerji" ya da "hayat enerjisi"
gibi baz terimleri tercih etmekte serbesttirler (4).

Reich rneinde olduu gibi modern sistemler teorisinin dili ma


alesef Jung'un ulaabilecei bir ey deildi. Bunun yerine o, Fre
ud'un kendisinden nce yapt gibi, canl organizmalarn almas
n tasvir etmek iin ok daha elverisiz olan klasik fiziin atsn
kulland (5). Sonu olarak Jung'un ruhsal enerji teorisi zamanla bir
miktar buland. Ne var ki, bu kavram psikoloji ve psikoterapideki
gncel gelimelerle ilgilidir ve eer modern sistemler teorisinin di
liyle yeniden formle edilirse daha da etkili olacaktr.
Freud ve Jung psikolojileri arasndaki temel fark bilinaltna
ilikin grlerinde -yatar. Freud'a gre bilinalt ya da bilind,
hibir zaman bilincinde olmadmz ve unutulmu ya da bastrl
m unsurlar ieren kiisel bir eydi. Jung bunlar kabul ediyordu,
fakat o, bilinaltnn bunlardan ok daha fazla ey barndrdna
inanyordu. O bilinaltn bilincin asl kayna olarak gryor ve ha
yatmzn, Freud'un inand gibi bir tabula rasa ile deil, bilinal
tmzla baladn iddia ediyordu. Jung'a gre bilinli zihin, "On
dan yal olan ve onunla birlikte, hatta ona ramen faaliyet gste
ren bilinalt bir ruhtan husule gelir" ( 16). Buna uygun olarak
Jung, bilinalt ruha ait iki blgeyi birbirinden ayrr: Bireye ait ki
isel bir bilinalt ve ruhun daha derin bir tabakasn ifade eden ve
tilin insanlk iin ortak olan kollektifbir bilinalt.
Jung'un ortak bilinalt kavram onun psikolojisini yalnz Fre
ud'unkinden deil,tm psikologlardan da ayrr. O, bireyle genel

411

olarak insanlk arasndaki, gerekte ise bir anlamda bireyle kozmo


sun tamam arasndaki bir balantya iaret etmektedir ki, bu me
kanistik bir at iinde kavranamayacak bir ey olup ruha ilikin
sistemler gr ile son derece tutarldr. Ortak bilinaltn tanm
lama giriimlerinde Jung, ayn zamanda artc biimde atom-alt
olaylan tasvir ederken ada fizikilerin kullandklarna benzer
kavramlar kulland. O bilinaltn, arketipler adn verdii "ortak
olarak mevcut dinamik kalplar"a brnm bir sre olarak gr
yordu (7). nsanln ok eski tecrbeleri sonucu ekillenen bu ka
lplar, efsanelerde ve dnyann drt bir yannda anlatlan peri ma
sallarnda mevcut evrensel motiflere olduu kadar ryalara da yan
smtr. Jung'a gre arketipler sadece belirlt bir tipteki alglama ve
eylem imkann temj:11den ieriksiz biimlerdir (8). Her ne kadar
onlar nisbeten birbirinden ayn iseler de, bu evrensel biimler, ieri
sinde her arketipin son tahlilde tm dierleriyle sarmat bir ili
kiler ana gmldrler.
Gerek Freud, gerekse Jung din ve maneviyata derin bir ilgi du
yuyorlard. Freud dini inanlar ve davranlara rasyonel ve bilimsel
aklamalar getirme saplantsna dm grnrken, Jung'un yak
lam ok daha dorudand. Yaad pek ok kiisel dini tecrbe,
onu hayattaki manevi boyutun gerekliliine inandrd. Jung kar
latrmal din ve mitolojiyi ortak bilinaltnn esiz bilgi kaynaklan
olarak kabul etti ve gerek maneviyat insan ruhunun btnleyici
bir paras olarak grd.
Jung'un ruhsal (manevi) ynelimi ona bilim ve rasyonel bilgi ko
nusunda engin bir bak as kazandrd. Rasyonel yaklam hepsi
de farkl, fakat ayn biimde geerli gereklik tasvirleriyle sonula
1
nan bir ok yaklamdan sadece biri olarak gryordu. Psikolojik
tipler teorisinde Jung, farkl bireylerde farkl derecelerde ortaya
kan ruhun drt karakteristik ilevini -duyma, dnme, hissetme
ve sezgi-tesbit eder. Btn bilim adamlar dnce ilevine gre ha
reket ederler. Jung da pekala farkndayd ki, kendisinin insan ruhu
hakkndaki aklamalar zaman zaman rasyonel anlamann tesine
gemeyi gerektiriyordu. Szgelimi, o tekrar tekrar ortak bilinalt
nn ve onun kalplar olan arketiplerin kesin tanmlara meydan

412

okuduunu vurgulamtr.
Jung, psikanalizin rasyonel atsn amak suretiyle, psikolojik
kalplann birbirine yalnz nedensel olarak deil, ayn zamanda ne
densel-olmayarak da balantl olduunu kantlayarak Freud'un
ruhsal olaylara determinist yaklamn geniletti. zellikle psiko
lojiye i, yani ruh dnyasndaki sembolik imgelerle d gereklikteki
olaylar arasnda nedensel-olmayan balantlar iin "ezamanllk"
(synchronicity) terimini getirdi (9). Jung szkonusu ezamanllk
balantlann ruh ve maddedeki daha genel bir "nedensel olmayan
dzenlilik"in belirli rnekleri olarak grd. Bu gn otuz yl sonra bu
gr fizikteki eitli gelimelerle desteklenmi grnyor. Dzen
fikri -ya da daha kesin konuursak denli balantllk fikri- son
zamanlarda parack fiziinde merkezi bir kavram olarak dodu ve
fizikiler imdilerde nedensel (ya da "lokal") ve nedensel-olmayan
(ya da "lokal-olmayan") balantlar arasnda bir aynn yapmakta
drlar (10). Ayn zamanda madde ve ruhun kalplan, artan biimde
birbirinin yansmalan olarak kabul edilmeye balanmtr.
Jung'un insan ruhuna ilikin dnceleri onu, son yllarda psi
koterapistler arasnda son derece tutulan bir ruhsal hastalk fikrine
sevketti. O ruhu kendi kendini dzenleyen ya da bugn syledii
miz ekliyle, kendi kendini organize eden bir sistem olarak grd.
Nevrozu ise bu sistemin, araclyla kendisini birleik bir btn
olarak almaktan alkoyan eitli engelleri amaya alt bir s
re olarak gryordu. Jung'un grne gre terapistin rol, bir ki
isel gelime ya da 'bireyleme' yolunda psikolojik bir yolculuun
paras eklinde grd bu sreci desteklemektedir. Jung'a gre
bireyleme sreci, ortak bilinaltnn arketipleri ile karlaaca
mz ve ideal olarak Jung'un benlik (selO adn verdii yeni bir kii
lik merkezinin deneyimi ile sonulanacak olan ruhumuzun bilin ve
bilinaltyla ilgili ynlerini birletirmeyi kapsar.
Jung'un tedaviye ilikin sreler hakkndaki grleri ruh has
talklaryla ilgili grlerini yanstr. O, psikoterapinin terapist ve
hasta arasndaki kiisel bir karlamadan kaynaklanmas gerekti
ine inanyordu: "erisinde hastann olduu kadar doktorun da
olanca varlyla roln oynad karlkl etkileimin rnnden

413

baka hibir aygt, herhangi bir hastal tedavi edemez" (11). Bu


sre terapistin ve hastann bilinaltlan arasndaki bir etkileimi
kapsar ve Jung terapistlere hastalaryla ilgilenirken kendi bilinalt
lanyla da iletiim kurmay unutmamalann tavsiye eder:
Terapist her zaman kendisini hastasna tepki gstermekten engelle
melidir. Zira biz yalnz bilincimizle tepki gstermeyiz. Kendi kendi
mize daima unu sormalyz: Bilincimiz bu durumu nasl tecrbe et
mektedir? Biz daima ryalarmz gzlemlemeli, kendimize ihtimam
gstermeli ve hastamza gsterdiimiz titizlikle kendimizi inceleme
liyiz (12).

Grne gre, batn (esoteric) fikirleri, maneviyat zerindeki


vurgusu ve mistisizmin cazibesine kaplmas nedeniyle Jung, psika
naliz evrelerinde pek ciddiye alnmamtr. Jung psikolojisiyle mo
dem bilim arasnda giderek artan tutarllklann tesbit edilmesiyle
birlikte bu tavr deime eilimine girmitir. Jung'un insann bi
lind, psikolojik olaylarn dinamii, ruh hastalklannn doas ve
psiko-terapi sreci hakkndaki fikirleri ise gelecekte psikoloji ve psi
ko-terapi zerinde gl bir etki yapacaa benzemektedir.
Yirminci yzyln ortalanna yaklarken psikolojideki halihazr
deimeler iin nemli olan pek ok dnce Birleik Devletler'de fi.
lizlenmeye balad. 1930 ve 1940'larda iki ayn ve zt Amerikan psi
koloji okulu vard. Davranlk akademik planda en popler mo
deldi. Psikanaliz ise en ok psiko-terapinin temeli olarak kullanl
yordu. kinci Dnya Sava yllarnda klinik psikoloji disiplini b
yk bir meslek alan olarak dodu, fakat o genel olarak psikolojik
snamayla snrlanmt ve klinik beceriler, mhendislik becerileri
olarak ve dier uyglamal bilimlere olduu gibi temel bilimsel ei
time de yardmc olarak grlyordu (13). Daha sonra 1940'larn so
nu ile 1950'lerin balarnda klinik psikologlar hem Freudu, hem
de davran modellerden belirli biimlerde farkllam insan ru
huna ve insan davranna ilikin teorik modeller ve psikanalizden
farkllam psiko-terapiler gelitirdiler.
Psikolojik dncenin mekanistik ynelimine duyulan memnu
niyetsizlikten doan en hayati ve hararetli hareketlerden birisi, Ab
raham Maslow'un ban ektii hmanistik psikoloji okuludur.

414

Maslow Freud'un insana alt-dzeydeki igdlerin hakim olduu


yolundaki grn reddetti ve Freud'un insan davran hakknda
ki teorilerini, nevrotik ve psikotik kimseleri inceleyerek elde ettii
iin eletirdi. Maslow insanolunda iyi olan deil, kt olan gzle
meye dayal dncelerin arptlm bir insan doas anlayyla
sonulanmaya mahkum olduunu ne srd. "Freud bize psikoloji
nin hasta yann sundu, biz ise imdi onun salkl yanyla megul
olmalyz" diyordu Maslow (14). Maslow'un davranl eletirisi
ayn ekilde hiddetliydi. O insan kr krne evresel uyanlara ce
vap veren karmak bir hayvan olarak grmeyi reddediyor ve davra
nlarn hayvanlar zerinde yaptklar deneyler zerinde oka
durmalarnn yol at problemlere ve bu deneylerin snrl deeri
ne iaret ediyordu. Maslow hayvanlarla paylatmz zellikleri
renmede davran yaklamn yararlln kabul ediyordu. Ama,
sarslmaz biimde byle bir yaklamn vicdan, sululuk duygusu,
idealizm, mizah ve benzeri insana zg yetenekleri anlamaya gelin
ce faydasz hale geldiine inanyordu.
Maslow davranln mekanistik eilimi ile psikanalizin tbbi
ynelimine kar koymak iin psikolojiye hmaniste bir yaklam
"nc g" olarak teklif etti. Hmanistik psikologlar fareler, g
vercinler ya da maymunlarn davranlann incelemekten ok, insa
ni deneyim zerinde durdular ve duygular, tutkular ve umutlann
kapsaml bir insan davran teorisinde dtan etkiler kadar nemli
olduunu ne srdler. Maslow insann btnlk sahibi bir orga
nizma olarak incelenmesinin gerekliliini vurgulayarak almalan
n zgl olarak salkl bireyler ve insan davrannn -mutluluk,
haz, elence, ruh huzuru, nee, vecd gibi- olumlu ynleri zerinde
younlatrd. Tpk Jung gibi Maslow da kiisel gelime ve kendi
verdii adla "kendini gerekletirme" ile derinden ilgilendi. zellik
le de kendiliinden akn ya da "zirve" deneyimleri -ki o kendini
gerekletirme srecinde nemli aamalar olarak dnyordu bu
nu- haiz konularn kapsaml bir incelemesini stlendi. nsann ge
limesi konusuna benzer bir yaklam ltalya'da psikanalizin ncle
rinden biri olan, fakat sonralar Freudu modeli ap psiko-sentez
dedii alternatif bir at gelitiren talyan psikiyatrist Roberto As-

415

sagioli tarafndan savunuldu (15).


Psikoterapiye hmanistik ynelim terapistleri biyolojik-tbbi
modelden uzaklamaya itti ve bu gzle grlmeyen, fakat nemli bir
terminoloji deiikliiyle sonuland. Terapistler imdi 'hastalarla'
uramak yerine, "danan"laryla (clients) ilgilenmekteydi ve tera
pistle danan arasndaki etkileim -terapistin egemen olduu ve
ynettii bir ilikiden ok- denkler arasndaki insani bir karlama
eklinde grlyordu Bu gelimenin balca mucidi direktifsiz, "da
nandan hz alan" bir psikoterapi gelitiren ve danana olumlu bir
gzle bakmann nemini vurgulayan Carl Rogers idi (16). Hmanis
tik yaklamn z, danan (hastay) gelimeye ve kendini gerek
letirmeye yetenekli bir kii olarak grmek ve tm insanlarda r
tk olarak bulunan potansiyeli tanmaktr.
ou erkek ve kadnn fazlasyla aklc hale geldiine, kendi du
yu ve duygulanndan yabanclatna inanan psikoterapistler, akli
zmlemeden ok dikkatlerini deneyim zerinde toplam ve eitli
szsz ve fiziksel teknikler gelitirmilerdir. Bu tekniklerden birka
1960'larda ortaya kt: duygusal uyanklk, karlama, duyarl
lk eitimi ve daha baka bir ou. Onlar zel olarak California'da
Big Sur kysnda, yaygn biimde insan potansiyeli hareketi olarak
atfta bulunulan yeni psiko-terapilerin ve vcut almas okullan
nn son derece etkili bir merkezi oldu (17).
Hmanist psikologlar Freud'un daha ok hasta bireylerin ince
lenmesine dayal insan doas grn eletirirken, baka bir psi
kolog ve psikiyatristler grubu da toplumsal dncelerden yoksun
oluunu psikanalizin en nemli kusuru olarak grdler (18). Onla
nn Freud'un teorisinin insanlarca paylalan tecrbelere ilikin hi
bir kavramsal at sunmadna ve teorisinin kiileraras ilikiler
ya da daha geni kapsaml toplumsal ilikilerle baa kamadna
dikkat ektiler. Psikanalizi bu yeni boyutlara dek geniletmek iin
Harry Stack Sullivan psikiyatrik teori ve pratikte kiiler aras ili
kiler zerinde srarla durdu. O insann kiiliinin iinde varolduu
beeri ilikiler andan ayn ele alnamayacan iddia etti ve psiki
yatriyi aka kiiler aras ilikiler ve etkileimlerin incelenmesine
mahsus bir disiplin olarak tanmlad. Dier bir toplumsal psikana-

416

liz okulu, nevrozlann gelimesinde kltrel etkenlerin nemini vur


gulayan Karen Horney'in nderliinde geliti. O, Freud'u ruh hasta
lklannn toplumsal ve kltrel belirleyicilerini hesaba katmadn
dan dolay eletirdi ve aynca kadn psikolojisiyle ilgili fikirlerinde
kltrel bak asnn eksikliine iaret etti.
Bu yeni toplumsal ynelimler, aile ve dier toplumsal gruplar
zerinde odaklaan yeni tedavi yaklamlarn beraberinde getirdi
ve bu gruplar iindeki tedavi srecini hem balatacak, hem de des
tekleyecek dinamikleri kulland. Aile tedavisi, "tehis konan has
ta"nn ruhsal bozukluklannn, btn aile sistemine ait bir hastal
yanstt varsaymna dayaldr ve bu nedenle aile balam iinde
tedavi edilmeleri gerekir. Aile tedavisi hareketi 1950'lerde balad
ve bugn en yeniliki ve baanl tedavi yaklamlarndan birini
temsil etmektedir. O aka salk ve hastalkla ilgili yeni sistemler
grnn kavramlarndan bazsn kendisine katmtr (19).
Grup terapisi uzun yllardr eitli ekillerde uygulanm olmak
la birlikte bu, hmanistik psikologlar yeni szl olmayan iletiim,
duygusal boalma ve grup sreci iin fiziksel ifade tekniklerini uy
gulayncaya kadar szl etkileimlerle snrl kalmtr. Rogers bu
yeni tr grup terapisinin geliimi zerinde -ona danandan hz
alan yaklamn uygulamak suretiyle grup iindeki ilikilere bir te
mel olarak- terapist ve danan arasnda iliki kurarak gl bir et
kide bulundu (20). Genellikle "iliki gruplan" diye atfta bulunulan
bu gruplarn amac terapiyle snrl deildir. Pek ok iliki (encoun
ter) grubu kendini aklama ve kiisel gelime amalanyla bir ara
ya gelmektedir.
1960'lann ortalarnda gerek teoride, gerekse pratikte hmanis
tik psikolojinin ana vurgusunun, kendini gerekletirm zerinde
olduu herkes tarafndan anlalmt. Disiplinin daha sonraki hzl
geliimi sonrasnda u giderek aklk kazanmt: kendini gerek
letirmenin zgllkle ruhsal, akn ya da mistik ynleriyle ilgile
nen hmanistik ynelim iinde yeni bir hareket gelimekteydi. Pek
ok kavramsal tartmalarn ardndan bu hareketin nderleri ona,
Abraham Maslow ve Stanislav Grofun icad olan kii-st (trans
personel) psikoloji adn verdiler (21).

417

Kii-st psikoloji, dorudan ya da dolayl olarak bilincin olaan


d mistik ya da "kii-st" durumlarnn bilinip anlalmas ve
gerekletirilmesiyle ve bu tr kii-st gerekleimleri engelleyen
psikolojik artlarla ilgilenir. Bu psikolojinin ilgileri bylelikle mane
vi geleneklerin ilgilerine olduka yakn olup, gerekte bir takm ki
i-st psikoloji uzmanlan psikoloji ile ruhsal aray arasnda kp
r kurup onlan birletirmeyi amalayan kavramsal sistemler ze
rinde almaktadrlar (22). Onlar kendilerini Bat psikolojisinin en
nemli okullanndan kkten farkl bir konuma yerletirirler. Bat
psikolojisi herhangi bir din ya da maneviyat biimini aile sistemi ve
kltr tarafndan alanan gereklik hakkndaki ortak lgnlk,
hastalk derecesine varan delilik ya da ilkel hurafelere dayal bir ol
gu olarak grme eilimindedir. Tabii ki dikkate deer bir istisna,
maneviyat insan doasnn ayrlmaz bir paras ve insan hayatn
daki hayati bir g olarak benimseyen Jung idi.
Gerek Birleik Devletler'de, gerekse Avrupa'da gelimekte olan
bu psikoloji okullan ve hareketlerinden yeni bir psikoloji domakta
dr. Bu psikoloji hayat hakkndaki sistemler gryle tutarl olup
manevi geleneklerin grleriylede uyum iindedir. Yeni psikoloji
imdiye kadar gerek bir ekilde birbirine ilitirilmi modeller, fi
kirler ve tedavi tekniklerinden gelitirilmitir ve tam bir teori ol
maktan hala ok uzaktr. Szkonusu gelimeler, ounlukla byk
blm yeni fikirleri deerlendirirken Kartezyen paradigmaya sk
sk sanlan akademik kurumlarmzn dnda vuku bulmaktadr.
Tm dier disiplinlerde olduu gibi, yeni psikolojinin sistemler
yaklam da btncl ve dinamik bir bak asna sahiptir. Psiko
lojide ounlukla Getalt ilkesiyle ilikili olan btncl gr, nasl
fiziksel organizma paralarna baklarak zmlenmek suretiyle
anlalmazsa, ayn ekilde ruhun zellikleri ve ilevlerinin, yaltl
m unsurlarna indirgenerek kavranamayacan ileri srer. Para
l gereklik anlay yalnz ruhu anlamaya bir engel deil, ayn za
manda ruh hastalklarnn da karakteristik bir grnmdr. Bir
insann kendisinin salkl olduunu hissetmesi btn organizma
ya, hem ruha, hem de vcuda ilikin bir deneyimdir. Ruh hastalk
lar ise ou kez bu organizmann eitli unsurlann bir araya getir-

418

meye baaramamaktan kaynaklanr. Bu adan ruh ve vcut ara


sndaki Kartezyen ayrm ve bireylerin evrelerinden fikren kopu
larn dier kltrler Bat kltrnn byk blmnce paylalan
ortak bir ruh hastalnn belirtileri olarak grrler.
Yeni psikoloji insan organizmasn bamsz, fiziksel ve psikolo
jik kalplan ieren birleik bir btn eklinde grr. Psikolog ve
psikoterapistler tamamen ruhsal olaylarla ilgilenseler de, bu olayla
rn anlalabilecei zerinde dururlar. Buradan karak psikolojinin
kavramsal temelinin, biyolojininkiyle tutarl olmas gerektii syle
nebilir. Klasik bilimde Kartezyen at, psikolog ve biyologlarn ileti
im kurmalarn gletiriyordu ve onlarn birbirinden pek bir ey
renemedikleri grlyordu. Benzer engeller psikoterapistlerle he
kimler arasnda da sz konusuydu. Buna karlk sistemler yakla
m, insan organizmasnn biyolojik ve psikolojik tezahrlerini salk
ve hastalk hallerinde anlamaya elverili ortak bir at sunmakta
dr. Bu at biyologlarla psikologlar arasnda karlkl olarak uyan
c dei-tokulara yol aacaa benzemektedir. Ayn zamanda bu de
mektir ki, eer bu hekimlere hastaln psikolojik ynlerine daha
yakndan bakmalan iin bir frsatsa, psiko-terapistlerin insan biyo
lojisine ilikin bilgilerini artrmalan iin de bir frsattr.
Yeni sistemler biyolojisinde olduu gibi, psikolojinin oda da
imdilerde psikolojik yaplardan temel srelere doru kaymakta
dr. nsan ruhu, sistem teoricilerinin kendi kendini organize etme
olayyla iliki kurduktan eitli ilevleri iine alan dinamik bir sis
tem tarznda grlr. Jung ve Reich'n izinden giden pek ok psiko
log ve psikoterapist ruhun dinamiini bir enerji akmna benzeterek
dnmeye baladlar ve ayn zamanda bu dinamiin, ruhu yalnz
ruh hastalklarn yaratmakla kalmayp ayn zamanda kendini iyi
letirmeye de muktedir klan ftri bir zekay (sistemler \eorisinde
mentasyon kavramnn dengini) yansttna inanrlar. Daha da te
si, isel gelime ve kendini gerekletirme, hayat hakkndaki sis
temler anlayndaki kendini-ama zerindeki vurguyla tam anla
myla uyuan insan ruhunun dinamikleri iin temel nemdedir.
Yeni psikolojinin dier bir nemli yn, bir bireyin psikolojik du
rumunun duygusal, toplumsal ve kltrel evreden ayn olarak ele

419

alnamayacana dair kanaatin yaygnlk kazanmasdr. Psikotera


pistler ruhsal skntlann ounlukla toplumsal ilikilerin kn
den kaynaklandnn farkna varmaya balamlardr. Buna uygun
olarak, bireysel tedaviden grup ve aile tedavilerine doru yava bir
deiim szkonusudur. zel trden bir grup tedavisi -ki psikotera
pistlerce gelitirilmeyip kadn hareketinden ne'et etmitir- siyasal
bilin uyandnc gruplara uygulanmtr (23). Bu gruplann amac
kiisel tecrbelerin siyasal balamn aydnla kavuturmak sure
tiyle kiisel ve siyasal alanlan birletirmektir. Bu tr gruplarda te
davi sreci katlanlan ayn sorunlan paylatklanna inandrmakla
balar. Zira bu sorunlar iinde yaadmz toplum tarafndan re
tilmitir.
ada psikolojideki en heyecan verici gelimelerden birisi, in
san ruhunun anlalmasna bootstrap yaklamnn uyarlanmasdr
(24). Gemite pkikoloji okullan, insan zihninin salkl ve hastalk
l iken nasl alt konusundaki grleri bakmndan kkten
farkllam kiilik teorileri ve tedavi sistemleri neriyorlard. Sz
konusu okullar tipik biinde kendilerini psikolojik olaylann ok dar
bir anlamyla snrlyorlard: Cinsellik, doum travmas, varolusal
sorunlar, aile dinamikleri vb. Baz psikologlar, imdilerde (bu yak
lamlann hibirisi yanl olmamakla birlikte)bilincin btn spekt
rumunun bir ksm zerinde odaklamakta ve ardndan bu ksma
ilikin kavraylan btn ruha genelletirmeye girimektedir. Bo
otstrap yaklamna gre hi bir teori btn psikolojik olaylar
spektrumunu aklama gcne sahip deildir. Tpk fizikiler gibi
psikologlar da farkl ynler ve gereklik dzeylerini tanmlamak
amacyla deiik diller kullanmak ve birbirine kenetlenmi bir mo
deller a oluturmak zorunda kalabilirler. Nasl dnyann deiik
blgelerine yolculua ktmzda farkl farkl haritalar kullanyor
sak, ruhun i dnyas araclyla mekan ve zamann tesine yapa
camz yolculuklarda da farkl farkl kavramsal modeller kullana
caz. Deiik psikoloji okullarm birletirecek en kapsaml sistem
lerden birisi Ken Wilber'in nerdii spektrum psikolojisidir (25). O
hem Batl, hem de Doulu ok sayda yaklam insan bilincinin
spektrumunu yanstan bir psikolojik modeller ve teoriler spektrumu

420

iinde birletirir. Bu spektrumun dzeylerinden ya da boyutlarn


dan her biri kozmik bilincin akn kimliinden tutun da, olduka
daraltlm egonun kimliine kadar uzanan farkl bir kimlik anla
myla karakterize edilir. Herhangi bir spektrumdayken eitli bo
yutlar tedricen birbirine karan sonsuz tayflar ve merhaleler sergi
ler. Bununla birlikte birka byk bilin dzeyi anlalabilir. Wil
ber esas itibanyle psikoterapinin mtekabil dzeyleriyle ilikili
olan drt dzey ayrd eder: Ego dzeyi, biyolojik-toplumsal dzey,
varolusal dzey, kii-st dzey.
Ego dzeyinde bir insan, btn organizmayla deil, fakat ancak
benlik-imgesi ya da ego olarak bilinen organizmann bir blmnn
ruhsal kimliiyle bir tutulur. Bu vcuttan ayrlan benlik, vcut
iinde varolmak amacndadr ve bu nedenle insanlar "ben bir be
den'im" demektense "bir bedenim var" derler. Baz artlar altnda
byle bir paralanm benlik deneyimi, egonun belirli ynlerinin ya
banclamasyla daha da arptlabilir. Bu olaylarn dinamii Fre
udu psikoloji tarafndan olduka ayrntl biimde dile getirilmitir.
Wilber bilincin ikinci nemli dzeyine, kiinin toplumsal evresi
nin -aile ilikileri, kltrel gelenekleri ve inanlarnn- grnmle
rini temsil ettiinden "biyo-sosyal" adn verir ki, bu dzey biyolojik
organizmaya nakedilmi kiinin alg ve davranlarn derinden et
kiler. Bireyin kimlik duygusu zerinde toplumsal ve kltrel kalp
larn kapsaml etkisi, toplumsal olan aratran psikolog, antropolog
ve dier toplumbilimciler tarafndan bir hayli incelenmitir.
Varolusal dzey, btnlemi, kendi kendini organize eden bir
btn tarzndaki ruh/beden sisteminin -bilin dahil- tamamna ili
kin bir kimlik duygusuyla nitelenen topyekn organizma dzeyidir.
Bu trden bir kendi kendinin bilincine varma olaynn incelenmesi
ve onun tm potansiyelinin akla kavuturulmas, hmanistik
psikoloji ile eitli varoluu psikolojilerin amacdr. Varolu dze
yinde ruh ve beden arasndaki dalizm alm olmasna ramen,
dier iki dalizm -yani zneye kar nesne ya da ben ve bakas d
alizmi ile hayata kar lm dalizmi- olduu gibi durmaktadr. Bu
dalizmlerden doan sorunlar varoluu psikolojilerin iki nemli il
gi konusunu oluturur, fakat onlar varolusal dzeyde zmlene-

421

mezler. Onlarn zm, bireyin varolusal sorunlarnn kozmik


balamlar iinde kavrand bir ruh halini gerektirir. Byle bir bi
lin, kii-st bilin dzeyinde ortaya kar.
Kii-st tecrbeler, bilincin organizmann allm snrlarn
amasn ve bunun karsnda daha geni bir kimlik duygusuna sa
hip olmay ierir. Bu tecrbeler ayn zamanda duygusal alglama
nn allm snrlarn aan evre alglarn da kapsar (26). Kii-s
t dzey, Jungu psikolojide tanmland ekliyle, ortak bilind
ve onunla ilikili olaylar dzeyidir. O, bireyin bir btn olarak koz
mosa bal olduunu hissettii bir biln tarzdr ve bylece gelenek
sel insan ruhu kavramyla zdeletirilebilir. Bu bilin tarz oun
lukla gerekliin dolaysz mistik deneyimine bavurarak mantksal
akl yrtmeyi ve zihinsel analizi aar. Mantk ve saduyu tarafn
dan daha az snrlanm olan mitolojinin dili, kii-st olaylan ta
nmlamaya ou zaman olgusal dilden daha uygundur. Hintli bilgin
Ananda Coomaraswamy'nin yazd gibi, "'Mit, szcklerle ifade edi
lebilir mutlak hakikata en sadk yaklam temsil eder" (27).
Bilin spektrumunun sonunda kii-st boyutlar, Wilber'in ona
verdii adla Ruh (Mind) dzeyinde kaybolur. Bu, insann tm ev
renle zdeletii kozmik bilin dzeyidir. nsan nihai gereklii
tm kii-st dzeylerde kavrayabilir, fakat ancak ruh dzeyinde
bu gereklikle bir olabilir. Tm snrlar ve dalizmlerin ald ve
her trl bireyselliin evrensel, farkllamam birlik iinde zl
d bu dzeyin bilincinde olmak, gerek mistik duruma tekabl
eder. Ruh dzeyi, Batda olduu gibi Douda da manevi ya da mis
tik geleneklerin en nemli ilgi konusu olagelmitir. Her ne kadar bu
geleneklerin bir ou dier dzeylerin pekala farknda iseler ve sk
sk onlarn olduka ayrntl haritalarn karmlarsa da, daima
bir insann kendi akn kimliini bulduu nihai ruh dzeyi mstes
na tm bilin dzeyleriyle balantl varlklarn hayali (yanltc) ol
duunu vurgulamlardr.
Wilber'in spektrum psikolojisiyle tamamen tutarl olan bir ba
ka bilin haritas Stanislav Grof tarafndan olduka farkl bir yakla
mla gelitirilmitir. Wilber bilin incelemesine bir psikolog ve filo
zof sfatyla yaklap kavraylarn ksmen kendi meditasyonla ilgi-

422

li uygulamalanndan tretirken, Grof modellerini uzun yllar sren


klinik tecrbesi zerine oturtarak ona bir psikiyatrist sfatyla yak
lamtr. Onyedi yldr Grofun klinik aratrmalar, LSD ve dier
duygulan zenginletiren psikedelik ilalardan yararlanan bir psiko
terapi evresinde dnp durdu. Bu dnem boyunca bin psikede
lik oturumunu ynetti ve Avrupa ve Birleik Devletler'deki meslek
talannla ynetilen yaklak ikibin oturumun kaytlann inceledi
(28). Daha sonra LSD'ye kamuoyunun tepkisi ve yasal snrlamalar
getirilmesi zerine Grof, psikedelik tedavisini terketmek ve uyutu
rucu maddeler kullanmakszn benzer etkiler yaratacak tedavi tek
nikleri gelitirmek zorunda kald.
Grofun psikedelik deneyimlere ilikin kapsaml.gzlemleri onu
LSD'nin, eitli unsurlan bilinaltnn derinliklerinden yzeye ka
ran ruhsal srelerin zgl olmayan katalizr ya da genileticisi
(ampilifikatr) olduuna inandrd. LSD alan bir kii, LSD aratr
malannn ilk balad gnlerde pek ok psikiyatristin inand gi
bi, zehirleyici bir psikoz yaamaz, daha ok ,olaan biimde ruhun
bilinalt blgelerine doru bir yolculua kar. Bu durumda Grofa
gre psikedelik aratrma, psiko-aktif maddelerin neden olduu zel
etkilerin incelemesi deil, gl kimyasal kolaylatrclar yard
myla insan ruhunun incelenmesidir. Grof yle der: "Onlann psiki
yatri ve psikoloji iin potansiyel nemlerini, mikroskobun tp iin ya
da teleskobun astronomi iin tad nemle karlatrmak mna
sebetsiz ve abartl bir ey saylmaz" (29).
Psikedelik ilalann sadece ruhsal sreleri genilettikleri gr
, LSD tedavisinde gzlenen fenomenlerin hibir ekilde psikedelik
deneye mnhasr ve onunla snrl olmad olgusuyla destek bul
mutur. Onlann pek ou meditasyon uygulamas, hipnoz ve yeni
deneysel tedavilerde gzlemlenmitir. Psikedelik ilalar kullanla
rak ve kullanlmadan yaplan bu tr uzun yllar alan titiz gzlemle
re dayanarak Grof, bilinalt haritacl (cartographie) dedii eyi
kurdu. Wilber'in bilin spektrumuyla byk benzerlikler gsteren
ruhsal olaylarn bir haritasn oluturdu. Grofun haritacl b
yk alan kapsar: Bir kiinin gemi ve halihazr hayatndaki olay
larla balantl psiko-dinamik tecrbeler alan; doum srecinde

423

karlalan biyolojik fenomenlerle ilgili perinetal (*) deneyimler


alan ve bireysel snrlan aan kii-st deneyimler alan.
Psiko-dinamik dzey, bireyin mrnn eitli dnemlerindeki
zme kavumam atmalar ve duygusal adan etkileyici olay
larn anlarn ieren esas itibariyle otobiyografik ve bireysel bir ni
telie sahiptir. Psiko-dinamik deneyimler ruhsal-cinsel dinamikleri
ve Freud tarafndan dile getirilen atmalar kapsar ve ruyk lde
temel psikanalitik ilke do,:rultmnda anlalabilir. Bununla birlikte ,
GrofFreudu atya ilgin tir kavram ekledi Grofun gzlemlerine gre
bu alandaki de neyimler, onun COEX sis:emleri dedii (systems of con
densed experince) spesifik an gruplannda meydana gelme eiliminde
dir.(30} Bir COEX sistem benzer bir temel konusu olan ya da benzer
wsurlar ihtiva e den kiinin hayatndaki farkl dnemlerden gelme an
lardan mteekkildir ve ayn nitelie ait gl bir duygusal ykle bera
ber ilerler. Bir COEX sisteminin kurucu geleri arasndaki inre ili,,kiler,
ou kez Freuu dnce ile te melde uyumaktoor.
Perine tal deneyimler blgesi Grofun haritaclnn en byleyici ve
en zgn blmn oluurur. Bu deneyimler biyolojik doum sorunla
ryla ilkili zengin ve karma.k deneysel kalplar sergiler. Perinetal de
neyimler bir insann fiili doum srecinin deiik aamalannn son de
rece gereki ve ahih bir biimde yeniden yaanmasn ierir. Anneyle
temel birlik halinde rahimde yaanan mutluluk ve bu mutluluun ze
hirli kimyasallar ve kas kaslmalaryla bozulmas; rahim kaslmalar,
youn fiziksel arya elik eden kapal yerlerde llunma fobisi (daust
rophobie} ile ilgili bir durum yaratarak cenini etkilerken rahim kanal
nn doumun ilk safhasndaki ''kapah" olma durumu; ou kez olduka
yksek dereceli bir nefes darl ile tirlikte ezici basklar altnda olaa
nst bir yaama mcadelesini kaJJ3ayan doum kanalndan gelen taz
yik; ve nihayet ani ferahlama ve rahatlama, ilk nefes ve anneden fzik
sel ayrlmay tamamlayan gbek kordonunun kesilmesi
Perinetal deneyimlerde doum sreciyle ilgili duyum ve duygu
lar dorudan ve gereki bir tarzda yeniden yaanabilir ve sembolik
(*) "Perinetal", Yunanca peri ("dblambal") ve Latince natus ("doum") dan
gelen, doum sreci evresindeki olaylara atfta bulunan bir tp terimidir.

424

igrsel tecrbeler eklinde de ortaya kabilir. rnein, doum ka


nalndaki mcadelenin ayrc zellii olan an srtnmeler, ou
kez korkun savalar, doal felaketler, sado-mazoistik duygular,
nihayet kendi kendini yok etmeye ilikin eitli hayallerin grlme
siyle birlikte olup biter. Fiziksel belirtiler, hayal ve deneysel kalp
larn korkun karmakln anlamay kolaylatrmak amacyla
Grof, onlar doum srecinin mteselsil aamalarna tekabl eden
perinetal matrisler dedii drt bekte gruplandrd (31). Bu matris
lerin eitli unsurlar arasndaki karlkl ilikilerin ayrntl ince
lemeleri, eitli psikolojik durumlara ve insann deneyim kalplar
na ilikin derin kavraylarla sonuland.
Perinetal blgenin en arpc ynlerinden birisi, doum ve lm
deneyimleri arasndaki yakn ilikidir. Ac ekme ve mcadele ile
yz yze gelme ve doum srecinde tm nceki referans noktalar
nn ortadan kalkmas, Grofun sk sk btn olarak "lm-yeniden
doum deneyimi" olarak atfta bulunduu lm tecrbesine ok ya
kndr. Gerekte bu tecrbeyle ilikili i-grler (visions) ounlukla
lm sembolleriyle kuatlm olup buna tekabl eden fiziksel belir
tiler gerek lm olayyla karlatklarnda hayatla dolu olabilen
nihai bir varolusal bunalm duygusunu kkrtabilir. Bu durumda
bilinaltnn perinetal dzeyi hem doum, hem lm dzeyini ierip
ruhsal ve duygusal hayatmz zerinde ok nemli bir etki yapan
varolusal tecrbeler alandr. "Doum ve lm" diye yazar Grof,
"nsani varoluun A's ve Z'si (alfa ve omegas)dr. Ve onlar birle
tirmeyen herhangi bir psikolojik sistem yzeysel ve eksik kalmaya
mahkumdur" (32).
Psiko-terapi srasnda doum ve lmle karlama, ou du
rumlarda insanlar cidden hayatlarnn anlamn ve sahip olduklar
deerleri sorgulamaya iterek gerek bir varolusal bunalmla nokta
lanr. Dnyevi ihtiraslar, rekabeti drtler, stat, g ya da maddi
servet zleminin hepsi potansiyel olarak baa gelmesi mukadder
lm olay karsnda snp gider.
Bir Yakui kahini olan Don Juan'n retilerini derleyen Carlos
Castenada'nn ortaya koyduu gibi, "E;er lm size bir mesaj veri
yorsa darkafallk byk lde alm demektir... lm, sahip ol425

duumuz tek akl banda danmandr"( 33).


nsanlk durumuna ilikin varolusal ikilemin nihai olarak ste
sinden gelmenin tek yolu, kiinin varoluunu daha geni bir kozmik
balam iinde yaamak suretiyle onu amasdr. Bu, Grofun bilin
alt haritasnn son byk blgesi olan kii-st blgede gerekle
tirilir. Kii-st deneyimlerin, bilincin manevi boyutunun doasna
ve elverililiine ilikin kkl kavraylar sunduu grlr. Psiko
dinamik ve perinetal tecrbeler gibi onlar da, tematik salkmlar
iinde ortaya kma eilimindedirler, fakat organizasyonlarnn,
Jung ve ok sayda mistiin vurgulad gibi olgusal dilde ifade edil
mesi ok daha gtr; nk dilimizin mantksal temeli, bu tecr
beler karsnda ciddi biimde yetersiz kalmaktadr. zellikle kii
st tecrbeler, rasyonel dnce ve bilimsel analiz ats altnda
ele alnmas g diye ad km olan szde normal-d ya da ruhsal
olaylan ierir. Gerekte, ruhsal olaylarla bilimsel yntem arasnda
btnleyici bir iliki olduu grlmektedir. Ruhsal olaylar kendile
rini yalnz analitik dnce ats dnda olanca gleriyle gster
mekte, ama gzlem ve analizler bilimsel hale geldike giderek azal
ma eilimine girmektedir (34).
Wilber ve Grofun modelleri, insan bilincinin nihai olarak anla
lmasnn, szckler ve kavramlarn gcn atn ortaya koyar.
Bu, bilincin doas hakknda bilimsel nermeler ne srmenin
mmkn olup olmad yolundaki nemli soruya yol aar; ve daha
da nemlisi, psikolojinin bir bilim olarak deerlendirilip deerlen
dirilemeyecei sorusu ortaya kar. Cevaplar aka kiinin bilimi
tanmlamasna gre deiir. Geleneksel olarak bilim Galileo'dan bu
yana, nitelik bilimsel bilgi alanndan kanldndan lmle ve ni
celiksel nermelerle balantl olagelmitir. Gnmzde hala bilim
adamlannn ou bu grtedir. Filozof ve matematiki Alfred
North Whitehead, bilimsel yntemin zn aadaki kuralla ifade
eder: "Fenomenler arasndan llebilir unsurlar, ardndan da fi
ziksel nicelikler arasndaki ilikileri aratrma" (35).
lt_nicelikle ilgilenen ve mnhasran lme dayanan bir bilim,
t-i__a,t_! g_er_ !l'i: deneyim, nitelik ya da deerleri anlayamaz. Bu ne
dl:ili_!!_ci doasn da anlamayacaktr, zira bilin i dnyamzn

426

temel bir vechesidir ve her eyden nce bir deneyimdir. Gerekte


hem-U-ri:f, hem de Wilber, bilin haritalarn deneyim blgelerini g
znnde tutarak karmlardr. Bilim adamlarnn ou niceliksel
nermeler zerinde srarldr, ancak onlarn pek az bilincin doas
n tanmlamay baaracaktr. Psikolojide u bir rnek, tamamen l
lebilir ilevler ve davran kalplan ile uraan ve sonu olarak
varln inkar ettii bilin hakknda bir gr ortaya koyamayan
davranlktr.
Bu durumda soru yle olacaktr: Tamamen lmeye dayal ol
mayan, nitelik ve deneyimi de kucaklayan ve stelik bilimsel olarak
adlandrlabilecek bir gereklik kavray, bir bilim mmkn m
dr? nanyorum ki, byle bir kavray pekala mmkndr. Benim
grme gre bilim lmler ve niceliksel analizlerle snrl deil
dir. Bilgiye ynelik herhangi bir yaklama bilimsel demek iin iki
artn gerektiini dnyorum: Her trl bilgi sistematik gzleme
dayal olmal ve kendi kendisiyle tutarl, fakat snrl ve yaklak
modellere dayanarak ifade edilmi olmaldr. Bu gereklilikler -de
neysel temel ve model kurma sreci- benim iin bilimsel yntemin
iki temel unsurunu temsil etmektedir. Nicelletirme ve matemati
in uygulanmas gibi dier hususlar, sk sk gerekmesine ramen
ok nemli deildir.
Model kurma sreci, gzlemlenmi verileri birbiriyle ilikilendi
recek mantksal adan tutarl bir kavramlar a oluturmaktan
ibarettir. Klasik bilimde veriler lmle elde edilen niceliklerdir,
kavramsal modellerse her zaman matematiksel dille ifade edilmi
tir. Nicelletirmenin amac iki katldr: Kesinlii yakalamak ve gz
lemciye herhangi bir referans ortadan kaldrarak bilimsel nesnelli
i gvence altna almak. Kuantum teorisi, gzlemcinin bilincinin
gzlem srecindeki vazgeilmez roln akla kavuturdu ve by
lece doann nesnel bir tasviri fikrini geersiz klarak klasik bilim
anlayn ciddi biimde deiiklie uratt (36). Ne var ki, kuantum
teorisi hala lmeye dayaldr. Ve gerekte o, atomlarn tm zellik
lerini tam saylar dizisine indirgedii iin tm bilimsel disiplinlerin
en nicelikselidir (37). Bu nedenle kuantum fizikileri, insan bilinci
bu atnn kopmaz bir paras olarak kabul edilse bile, kendi bilim-

427

!erinin ats altnda bilincin doasna ilikin herhangi bir nerme


de bulunamazlar.
Hakiki bir bilin bilimi niceliklerden ok niteliklerle uraacak
ve dorulanabilir lmlerden ok paylalm tecrbeye dayal ola
caktr. Byle bir bilimin verilerini oluturan deneyim kalplan te
mel unsurlanna blnemez ya da nicelletirilem;z olup, daima de
ien derecelerde znel olacaktr. te yandan, verileri birbiriyle ili
kilendiren kavramsal modellerse tm bilimsel modeller gibi man
tksal olarak tutarl olmak zorunda olup niceliksel unsurlan da ie
rebilir. Grof ve Wilber'in bilin haritalar, szkonusu yeni bilimsel
yaklam trnn kusursuz rneklerini oluturur. Onlar, bu yn
tem elverdii kadaryla nermelerini nicelletirecek, ayn zamanda
insani deneyime dayal nitelikler ve deerlerle de ilgilenecek bir bi
lim olan yeni bir psikolojinin karakteristiidirler.
Psikolojiye bu yeni bootstrap ya da sistemler yaklam, bir nce
ki blmde ana hatlar izilen salk ve hastalk grleriyle tama
men tutarl bir ruh hastal anlayn tar iinde. Tm dier has
talklar gibi ruh hastal da birbirine bal fiziksel, psikolojik ve
toplumsal ynleri olan ok boyutlu bir olay olarak grlr. Freud
psikanalizi gelitirirken nevrozlar diye bilinen sinirsel bozukluklar
onun dncesinde merkezi bir yer igal ediyordu ve o gn bugn
dr psikiyatristlerin balca dikkati psikozlar ad verilen daha ciddi
rahatszlklara, zellikle de izofreni (*) olarak bilinen geni kap
saml bir iddetli ruhsal bozukluklar kategorisine doru kayma gs
termitir. Nevrozlardan farkl olarak bu ruh hastalklar, psiko-di
namik dzeyi aar ve ruhun biyolojik-toplumsal, varolusal ve kii
st alanlan hesaba katlmadka tam anlamyla anlalamazlar.
Byle bir ok-dzeyli yaklama kesinlikle ihtiya vardr. Zira Birle
ik Devletler'deki ruh hastalarna ayrlan tm hastane yataklarnn
yans, izofreni tehisi konan insanlarca igal edilmitir (38).
En geerli psikiyatrik tedaviler belli bir ruhsal bozuklukla iliki
li biyolojik-tbbi mekanizmalara ynelik olanlardr ve bu suretle psi(*) izofreni (schizophrenia), Yunanca skhizein ("atlamak" ya da "bln
mek") vephren ("ruh" ya da "zihin") den gelir.

428

ko-aktif ilalarla belirtileri bastrmakta olduka baanl olunmu


tur. Bu yaklam, psikiyatristlerin ruh hastalklann daha iyi anla
malanna yardm etmemi ve hastalann temelde yatan sorunlarn
zmelerine imkan vermemitir. Biyolojik-tbbi yaklamn bu ku
surlan karsnda son 25 yl boyunca baz psikiyatrist ve psikolog
lar, psikotik bozukluklara ilikin ruh hastalklann pek ok ynn
hesaba katan sistemsel bir gr gelitirdiler; bu gr hem top
lumsal hem de varolusal karakterdedir.
Kiinin gereklik algs ve deneyimini deerlendirmede ve onlan
tutarl bir-dnya gr erevesinde birletirmede gsterdii baa
rszlk, ciddi ruh hastalklarnn temel nedeni olarak ortaya kar.
Bu geerli psikiyatrik uygulamada pek ok insana davranlar te
melinde deil, daha ok deneyimlerinin ierii temelinde psikotik
diye tehis konmaktadr. Tipik olarak bu deneyimler kii-st bir
yapdadr ve her trl saduyuya ve klasik Batl dnya grne
taban tabana zttr. Bununla birlikte, mistiklerce iyi bilinen bu de
neyimlerin ou, meditasyon srasnda sk sk vuku bulur ve ayn
zamanda dier eitli yntemlerden kolaylkla tretilebilir. Neyin
normal ve neyin hastalkl olduuna ilikin bu yeni tanm kiinin
deneyimlerinin muhtevasna ve doasna deil, daha ok onlann ele
alnma tarzna ve kiinin bu allmam deneyimleri hayatyla b
tnletirme derecesine dayanr. Hmanistik ve kii-st psikologla
rn yapt aratrmalar gstermitir ki, gerekliin sradan olma
yan deneyimlerinin kendiliinde gereklemesi, geleneksel psikiyat
ride tahmin edilenden ok daha yksektir (39). Bu deneyimlerin
uyumlu btnlemesi ruh sal iin ok nemlidir ve insan bilinci
nin tn spektrumunu anlamay amalayan bir sre iinde duygu
da destek ve efkat, ruh hastalnn pek ok biimiyle uramz
srasnda hayati bir nem arzedecektir.
Kii-st deneyimleri btnletirme konusunda kimi insanlarn
yetersizlii, dman bir evre tarafnd!_!n sk sk abartlmtr. Bir
semboller ve mitler deryasna dalm olan bu kiiler, deneyimleri
nin zn bakalarna nakledemezler ve kendilerini yalnz kalm
(yabanc) hissederler. Bu yalnz braklma korkusu ylesine kar
kon.iz olabilir ki, "delilik" alametlerinin pek ounu reten bir

429

varolusal panik dalgasna yol aabilir (40). Yalnz braklma duy


gusu ve dmanlk beklentisi, kiiyi bir insan olarak tamamen silip
spren onur knc bir muayene, aalayc tehis ve zorla hasta
neye yatrmay kapsayan psikiyatrik tedavi ile daha da arlatrl
mtr. Akl hastanelerinin psikolojik etkilerine dair yaknlarda bir
aratrmacnn kaydettii gibi, "Ne fkralar, ne de 'kat' veriler psi
kiyatri hastanelerini istila eden kar konulmaz gszlk duygu
sunu ifade etmeye yetmez" (41).
Psikotiklerin btnletirmeyi baaramadklar deneyimler ara
snda onlarn toplumsal evreleriyle ilgili hususlar ok nemli bir
rol oynar. izofreninin anlalmas hususunda yaknlarda baarlan
byk ilerlemeler, bozukluun hasta birey zerinde odaklamakla
anlalamayacann, tersine dier insanlar balamnda anlalmas
gerektiinin kabulyle gereklemitir. izofreniklerin ailelerine
ilikin ok sayda inceleme,psikotik diye tehis konan bir kiinin he
men hemen istisnasz bir biimde ailesiyle an derecede bozuk bir
iletiimi olduunu gstermektedir (42). Bir hastada ortaya kan
hastalk, btn bir aile sisteminin t.asta olduunun gstergesidir
gerekte.
Tehis edilmi izofreniklerin ailelerindeki iletiim kalplarnn
temel zellii, Gregory Bateson tarafndan "ifte ba" olarak tesbit
edilmitir ( 43). Bateson .!!.Qf!'._Qi_J:c._diye...aft!admz _ll!!n__n,
kiinin yaan,;_az bir durumda yaamak iin kefettii zel bir stra
teJ oldnu <>rtarui.Kard. Bu tr hr kii kendisini, aile iinde sa
vunulamaz bir konuma sokan bir durumla yz yze bulur; bir du
rum ki, o ne yaparsa yapsn "kazanma ans yoktur". rnein ifte
ba, anne-babann ya birinden ya da her ikisinden birden gelen e
likili szel veya szel olmayan mesajlarla -ki bu mesajlarn her iki
tr de ocuun duygusal gvenlii iin tehditleri ya da cezay ima
etmektedir- bir ocuk iin varsaylabilir. Bu durumlar tekrar tekrar
vuku bulduunda, ifte ba yaps ocuun ruhsal hayatnda all
m bir beklenti haline gelebilir. Ve bu ocuk izofrenik deneyimler
ve davranlar ortaya koyabilir. Bu demek deildir ki, herkes byle
bir durumda izofreniye yakalanr. Bakalar ayn d artlar altn
da normalliini korurken bir insan psikotik yapan ey, henz ma-

430

hiyeti iyice anlalmam olan biyolojik-kimyasal ve genetik etken


leri kucaklayan karmak bir sorundur. zellikle ruh sal zerin
de beslenmenin etkileri daha fazla aklama yapmay gerektirmek
tedir.
R.D. Laing, bir szde izofrenik tarafndan tasarlanan strateji
nin, kiinin paradoksal ve elikili basklar karsnda mitsizce b
tnln srdrme abalann ifade eden eitli toplumsal baskla
ra uygun bir tepkisi olarak kabul edilebileceine iaret etti. Laing
bu gzlemini uykuda olma, bilinalt ya da "farkna varmama" gibi
yabanclama durumlarn normal insann durumu olarak grd
genel olarak arpc bir toplum eletirisine dek geniletir (44). Bu
tr "normal yoldan" yabanclam erkek ve kadnlar, der Laing,
salkl olarak kabul edilir, zira onlar az ok herhangi bir yabanc
gibi hareket ederler; te yandan ncekine ayak uyduramayan dier
yabanclama ekilleri "normal" ounluk tarafdan psikotik diye
yaftalanr. Laing u gzlemini kaydeder:

Bugn Birleik Krallk'ta (lngiltere'de) doan bir ocuun bir akl


hastanesine yatma ihtimali bir niversiteye gitme ihtimalinden be
kez daha yksektir. Bu bizim, ocuklarmz gerekten onlan eit
mekten ok daha etkin biimde delirmeye zorladmzn bir delilidir.
Belki de onlan deli olmaya zorlayan onlan eitme tarzmzdr (45).

Laing ksaca, ruh hastalklannn geliiminde kltrel etkenle


rin ifte roln ortaya koymaktadr. Bir yanda kltr psikotik dav
rana yol aan kaygnn (anxiety) byk blmn retirken, te
yandan neyin salkl olarak kabul edilecei hususunda normlar ko
yar. Kltrmzde ruh hastalklann belirlemekte kullanlan lt
ler -kimlik duygusu, hayal, zaman ve mekann bilinmesi, evrenin
alglanmas ve benzeri- k_iinin alg ve grlerinin Descartesc
Newtoncu atyla uygun dmesini gerektirir. Kartezyen dnya g
r sadece temel referans ats olmakla kalmaz, ayn zamanda
gerekliin tek sahih tasviri konumundadr. Bu kstlayc tutum,
ruh sal uzmanlarnn daha kesin tehis sistemlerini kullanma
eilimine yansmtr. Byle bir kltrel artlandrmann tehlikele
ri, yaknlarda yaplan bir deneyle ok gzel dile getirilmitir. Bu de
neyde sekiz gnll eitli Amerikan akl hastanelerine kabul edildi
431

( 46). Bu szde-hastalar kendilerini, daha sonraki normal davran


larna ramen, iflah olmaz izofrenikler olarak yaftalanm buldu
lar. lronik olarak, dier hastalarn pek ou szde-hastalarn nor
mal olduklarn hemen farketti, ama hastane personeli onlann daha
nce psikotik diye tehis konmu davranlarnn normal olup olma
dn anlayamad.
yle grnyor ki, ruh sal kavram, alglama ve deneyimin
Kartezyen ve kii-st biimlerinin uyumlu bir ekilde birletiril
mesini gerektirmektedir. Gereklii sadece kii-st tarzda kavra
mak, iinde yaadmz dnyaya uygun deildir ve yaama ans
hemen hemen yoktur. Her iki alglama tarzn btnletirmeden ge
lii gzel bir karmn yapmak psikotik bir davran olur. Fakat
yalnzca Kartezyen alglama tarzna hapsolup kalmak ta lgnlk
tr; o, egemen kltrmzn lgnldr.
Sadece Kartezyen anlayla hareket eden bir kii grnrdeki
belirtilerden kurtulmu olabilir, ama ruhsal adan salkl kabul
edilemez. Bu tr kiiler tipik bir biimde ben-merkezli, rekabeti ve
amaca_ynlendirilmi bir hayat srrler. Gemi ve gelecekleriyle
oka megul olan bu kiiler, snrl bir 'imdi' bilincine sahip olma
eilimindedir ve bylelikle gndelik hayattaki sradan faaliyetler
den ok az mutlu olabilirler. Onlar, d dnyaya egemen almak ze
rinde younlar ve hayat standartlarn maddi servetle lerler, oy
sa byle yapmakla farknda olmadan i dnyalarndan daha da ya
banclam hale gelirler ve hayatlarn kaliteli klmay baaramaz
lar. Varlklarna bu deneyim tarznn egemen olduu insanlara gre
hibir servet, g ya da hret dzeyi gerek mutluluu getiremez
ve onlar bu nedenle anlamszlk, bir ie yaramazlk ve hatta sama
lk duygusuna yakalanrlar ki, hi bir dnyevi haan bunlar gide
remez.
Bu kltrel lgnln belirtilerinin en psikotik tezahr muhte
melen nkleer silahlanma yardr, ama bu lgnlk akademik, ti
cari ve politik kurumlarmz da tepeden trnaa istila etmitir.
Kartezyen alglama tarznn daha kapsaml bir ekolojik ve kii-st
bak asyla birletirilmesi, gnmzde tm bireysel ve toplumsal
dzeylerde yerine getirilmesi gereken acil bir grev halini almtr.

432

Gerek ruh sal her iki deneyim tarznn dengeli bir etkileimini,
ierisinde kiinin ego (benlik) ile zdelemesinin mutlak ve zorunlu
olmaktan ok, oyun kabilinden ve geici bir ey olduu, te yandan
maddi servete duyulan ilginin endie verici olmaktan ok pragmatik
olduu bir hayat tarzn kapsamna alr. Byle bir varlk tarz haya
ta kar olumlu bir tutumla, iinde bulunulan an zerindeki vurgu
ve varoluun manevi boyutuna ilikin derin bir bilinle karakterize
edilir. Gerekte, gereklii kii-st tarzda tecrbe eden azizler ve
bilgelerce bu tutum ve deerler zerinde yzyllardr durulagelmi
tir. uras iyi bilinmektedir ki, miiklerin yaad bu deneyimler
izofreniklerin yaadklarna arpc bir biimde benzemektedir. s
telik mistikler deli de deildirler, nk onlar kii-st deneyimle
rini normal bilinleriyle birletirme tekniini bilmektedirler. Laing
anlaml bir benzetmesiyle bu durumu yle dile getiriyor: "Mistikler
ve izofrenikler kendilerini ayn okyanusta bulurlar, aralarndaki
fark, mistikler yzer, izofreniklerse batar" (47).
Bilincin tm spektrumunu kuatan ok boyutlu bir fenomen ek
lindeki ruh hastal gr, psikoterapiye mtekabil bir ok-dzey
li yaklam ifade eder. Psikoterapistler ruhun eitli ynlerini" ta
nmlamak iin Freudu, Jungu, Reich, Rogerci, Laingci ve benze
ri farkl okullarn dillerini kullanmak suretiyle tedavi srecinde
karlalan fenomenleri yorumlfiyacak tutarl bir at iinde bu
okullar birletirmek zorundadrlar. Terapistler, farkl dananlarn
(hastalarn) sk sk deiik terminolojiler gerektiren farkl belirtiler
sergileyeceklerinin farkndadrlar. Szgelimi Jung, otobiyografisin
de yle yazar: "Dnceme gre bireylerle urarken ancak birey
sel anlama ie yarar. Her hasta iin ayr bir dile ihtiyacmz. Bir
analiz srasnda Adler azn (diyalekt), bir dierinde ise Freud a
zn konuabilirim"(48). Gerekte ayn hasta ou kez, her biri farkl
belirtilerle ve farkl bir kimlik duygusuyla karakterize edilen terapi
yolundaki.Jeiik aamalardan geer.
Bilincin bir dzeyinde yaplan tedavi ilemi, btnln geri
gelmesiyle sonulanrsa kii kendiliinden bir baka dzeyde bulur
kendisini. Yeni at bu tr olaylarla ilgilenirken hasta, bilincin
spektrumu boyunca nasl ilerliyorsa, btn bir tedaviler spektru-

433

munu onu uygulamak daha da kolay olacaktr.


Benlik ya da psiko-dinamik dzeyinde hastalk belirtilerinin, ru
hun eitli bilin ve bilinalt ynleri arasndaki iletiimin bozulma
sndan kaynakland grlr. Ego dzeyi tedavilerinin balca
amac, ego bilinci ve bilinalt arasndaki uurumu kapatmak ve
bylece daha tam bir kimlik duygusuna ulamak iin bu ynleri bir
letirmektir. Psiko-dinamik dzeydeki deneyimleri yorumlamak
iin Freud'un teorisi ideal at olarak ortaya kar. O terapist ve
hastann eitli psiko-seksel dinamiklerin karmza kn anla
masna imkan verir; ocuklua geri dnler, psiko-seksel trav
malann yeniden yaanmas ve aka otobiyografik bir yapdaki pek
ok dier fenomenler. Bununla birlikte Freud'un teorisi, psikodina
mik alana mahsustur ve daha derin nitelikteki varolusal ve kii
st deneyimlerle karlaldnda yetersiz olduu gerekesiyle ka
nlr. ou kez son derece nemli olan bireysel sorunlann toplum
sal kkenleriyle de ilgilenmez bu teori. Toplumsal balam kendisini,
Wilber'in terminolojisiyle sylersek, bilincin biyolojik-toplumsal bl
gesine hitap eden bir takm yaklamlar araclyla da vurur.
Topluma ynelik tedavilerde hastann sorunlan ve belirtilerinin, bi
reyle dier insanlar arasndaki iliki kalbndan ve toplumsal grup
larla kurumlarn etkileimlerden kaynakland grlr. nsanlara
ras ilikilerin zmlenmesi (*), aile tedavisi ve ak siyasal yne
limleri olanlar da dahil olmak zere eitli grup terapisi ekilleri bu
yaklam kullanrlar.
Ego dzeyinde uygulanan tedaviler ruhun eitli bilinalt ynle
rini birletirmek suretiyle kiinin kimlik duygusunu geniletirken,
varolusal dzeyde kullanlan teknikler bir adm daha ileri giderler.
Onlar ruh ve bedenin birletirilmesiyle urarlar ve amalan top
yekn insann kendi kendisini gerekletirmesidir. Bu tr tedaviler,
terimin kesin anlamnda psikolojik ve fiziksel tekniklerin birletiril
mesini ierirler. Getalt tedavisi, Reich tedavi ve eitli vcut a(*) lnsanlararas ilikilerin zmlenmesi (Transactional Analysis): Grup
yelerinin birbirleriyle ilikilerinin 'anne-baba', 'ocuk' ya da 'erikin' gi
bi grubun dier yeleriyle ilikilerine baklarak zmlendii bir grup
terapi tr. lD. Statt, Dictionary ofPsychology, 1986) (ev.)

434

ltrma tedavileri rnek olarak verilebilir. Bu tedavilerin ou sk


sk iki nde gelen varolusal fenomenle, doum ve lmle ilikili de
rin deneyimlere yol aan btnsel organizmann gl bir ekilde
uyarlmasn ierirler. Grofun perinetal matrisleri, bu tr varolu
sal deneyimleri yorumlamak iin kuatc bir kavramsal atya sa
hiptir.
Son olarak kii-st dzeyde tedavinin amac, hastalarn kii
st deneyimlerini deruni byme ve manevi gelime srecinde ola
an bilin tarzlaryla birletirmesine yardmc olmaktr. Kii-st
blgeyle ilgili kavramsal modeller Jung'un analitik psikolojisi, Mas
low'un varlk psikolojisi ve Assagioli'nin psiko-sentezidir. Kii-st
bilin blgesinin en sonunda -ki Wilber buna ruh dzeyi der- kii
st tedavinin amalan manevi pratiin amalaryla birleir.
nsan organizmasnn kendi kendisini iyiletirmeye ve gelitir
meye ynelik ftri bir eilimi olduu dncesi, herhangi bir baka
tedavi iin olduu kadar psikoterapi iin de ok nemlidir. Sistem
ler yaklamnda terapist, ilkin hastann doal saaltc glerin et
kin hale getii bir duruma gelmesine yardm ederek saaltm sre
cini balatmaktadr. ada psikoterapi okullarnn tm bu zel
salk durumu fikrini paylamaya yatkndr. Kimileri ona yankla
ma olay adn verir, dierleri organizmann g vermesinden sze
derler, nihayet terapistlerin ou fiili olarak bu can alc anlarda ne
olup bittiini tam anlamyla tasvir etmenin imkiinsz olduu nokta
snda anlarlar. Bununla ilgili olarak Laing unu syler: "Onlar
tecrbe eden her hasta ya da terapistin bildii gibi, psikoterapide
gerekten karar verdirici anlar nceden tahmin edilemez olup, biri
ciktir, unutulmaz, tekrarlanamaz ve tanmlanamaz" (49).
Ruh hastalklar, ou kez, allmam deneyimlerin kendiliin
den douuna yol aar. Bu tr rneklerde saaltm srecini balat
mak iin hi bir zel teknik gerekmez ve en iyi tedavi yaklam bu
deneyimlerin aklanmasna elverili duyguda ve dosta bir evre
sunmaktr. Bu, rnein Laing tarafndan ngiltere'de, John Perry
tarafndan da California'da kurulan tedavi topluluklarnda izofre
niklere ok baarl bir biimde uygulanmtr (50). Byle bir yakla
m kullanan terapistler ounlukla, saaltm srecinin bir paras

435

olan deneyimsel (tecrbi) dramann, izofreni hastasnn i alemine


bir yolculuk olarak yorumlanabilecek dzenli bir olaylar silsilesi
eklinde aklanabilecei grndedirler. Bateson durumu yle
anlatyor:
yle grnyor ki, daha nce psikoza tutulmu bir hastann daha
alaca yol vardr. O adeta ancak normal dnyaya dnyle tamam
lanacak byle bir yolculua hi bir zaman girimemi olanlardan
farkl kavraylarla dnecei bir keif yolculuuna kmtr. Yolcu
luk bir kez balad m, izofrenik bir vak'a, bir inisiasyon treni ka
dar ak seik bir yol olarak grnecektir (51).

Halihazr akl hastanelerimizin bu tr psikotik yolculuklarla ilgi


lenmek iin tmyle elverisiz olduu sk sk sylenmitir. Laing'e
gre buna karlk ihtiyacmz olan ey, "araclyla kiinin, orada
bulunmu ve geri gelmi insanlann deruni mekan ve zamann ieri
sine tm toplumsal tevik ve onaylarla ynlendirildii bir inisiasyon
treni"dir (52).
Pek ok ruh hastal vakasnda, deiime yle kat biimde di
renilir ki, organizay uyaracak zgl teknikleri -saaltm srecini
ksaltacak baz katalizr trlerini- kullanmak zorunlu hale gelir.
Bu tr katalizrler farmakolojik (ila trnden) olabilecei gibi fi
ziksel ya da psikolojik teknikler de olabilir; en nemli katalizrler
den birisi, terapistin kiiliidir. Tedavi sreci bir kez balad m, te
rapistin rol deneyimlerin yzeye kn kolaylatrp hastann di
rencini krmasna yardmc olmaktr. Yaant (deneyim) kalplan
nn tam anlamyla gzler nne serilmesi hem hasta, hem de tera
pist iin son derece arpc ve cesaret gerektiren bir ey olabilirse
de, bu deneyimsel yaklamn kuruculan, ekli ve younluu ne
olursa olsun tedavi srecinin tevik edilip desteklenmesi gerektii
ne inanrlar. Onlann byle yapmaya gdlenmesi, ruh hastal be
lirtilerinin, eer belirtiler ortadan kaybolursa tamamlanmas ve ta
mamiyle birletirilmesi gereken deneyimsel bir kalbn donmu un
surlann ifade ettii fikrine dayanr. Yeni tedaviler psiko-aktif ila
larla belirtileri (semptomlan) sonuta bastrmaktan ok, onlan tam
deneyim, bilin btnlemesi ve nihai zlme douracak ekilde
faaliyete geirir ve younlatrr.

436

Bloke edilmi enerjiyi harekete geirmek ve belirtileri deneyim


lere dntrmek amacyla ok sayda yeni tedavi teknikleri geli
tirilmitir. ounlukla terapist ve hasta arasndaki szl etkileim
lerle snrl kalan geleneksel yaklamlarn tersine yeni tedaviler,
szl olmayan anlatm tevik eder ve btn organizmay kapsayan
dorudan deneyimi vurgular. Giderek onlara ou zaman deneyim
sel (experientia) tedaviler diye atfta bulunulur. Ortaya kan belir
tilerin temelinde yatan deneyimsel kalplarn esas yaps ve youn
luu, salt szel kanallar araclyla psikosomatik sistemi an bir
biimde etkileme ihtimalinin ok uzak olduuna yeni tedavilere uy
gulayan pek ok uzman inandrm olup bylece asl vurguyu psi
kolojik ve fiziksel teknikleri birletirecek tedavi yaklamlar ze
rinde yapmtr.
Terapistlerin byk ksm-psikoterapideki en nemli olaylardan
birisinin hastann bilinaltyla terapistin bilinalt arasndaki belir
li bir yanklanma olduu kanaatindedirler. Byle bir yanklanma,
eer hem terapist hem de hasta rollerini, maskelerini, savunmala
rn ve aralarnda duran dier engelleri bir kenara brakmaya istek
li iseler ok gl olacaktr, yle ki, tedavi srasndaki iliki, La
ing'i dile getirdii gibi "insanlar arasndaki sahih bir birliktelik"
haline gelir (53). Belki de psikoterapiyi bu ekilde anlayan ilk in
san, terapist ve hasta arasndaki karlkl etkileimi srarla vurgu
layan ve onlarn ilikilerini simyevi (alchemical) bir ortak-yaarha
benzeten Jung olmutur. Daha yaknlarda Cari Rogers, hastann
deneyimini ve kendini-gerekletirme potansiyelini artracak zel
bir dostluk atmosferi yaratma iihtiyacndan sz etti. Rogers terapis
tin tamamen hastann deneyimi zerinde odaklaan ve bir empati
durumu ile kaytsz artsz olumlu bir saygdan bahsetti ve onun
tm szel ve szel olmayan ifadelere derinliine yansyan youn bir
bilin durumunda hastayla birlikte olmas gerektii iddiasnda bu
lundu.
Yeni deneyimsel tedaviler arasnda en popler olan getalt te
davisi olarak bilinen Fritz Perls'in gelitirdii tedavidir (54). Ge
talt tedavisi, getalt psikolojisiyle u temel varsaym paylar; insa
nolu nesneleri birbirinden kopuk ve tecrit edilmi unsurlar eklin-

437

de kavramaz, tersine onlan alglama sreci srasnda anlaml b


tnler halinde rgtler. Bireylerin deneyimlerini btnletirme ve
kendilerini evreleriyle uyum iinde gerekletirme eilimi -ki bu
eilim tm bireylerde doutan mevcuttur- vurgulayan getalt teda
visi aka btncldr. Psikolojik belirtiler yan yolda tkanm de
neyi,n unsurlann simgelerler ve tedavinin amac, hastann dene
yimsel getalt'n tamamlamasna yardm ederek kiisel btnle
me srecini kolaylatrmaktr.
Getalt terapisti hastann (yan yolda) tkanm deneyimlerini
amak iin dikkatini onun fiziksel ve duygusal srelerini artrmak
amacyla gerek kiiler-aras, gerekse deruni nitelikteki eitli ileti
im kalplarna yneltir. Bilincin bu keskinletirilmesi, deneyimsel
kalplann akkan hale geldii ve organizmann kendi kendine iyi
lemeyle btnlemeye balad zel durumu beraberinde getirir.
Vurgu, ne sorunlar yorumlamak, ne de gemi olaylarla ilgilenmek
zerinde deil, halihazrdaki atmalar ve travmalarn yaanmas
zerindedir. Bireysel alma ounlukla bir grup balamnda yap
lr ve pek ok getalt terapisti psikolojik yaklamlan baz vcut a
ltrma biimleriyle birletirmektedir. Bu ok-dzeyli yaklam, de
rin varolusal, hatta kii-st deneyimleri tevik eder mahiyettedir.
Tm bilinalt dzeyler arasnda faaliyete geirici deneyimlerin
en etkin yolu ve tarihsel adan en eski deneyimsel tedavi ekille
rinden biri, psikedeliklerin tedavi amacyla kullanmdr. Psikedelik
tedavinin temel ilkeleri ve pratik ynleri Stanislav Grof tarafndan
aynntl biimde ortaya konulmutur (55). Buna ilaveten bir takm
yeni-Reich yaklamlar, fiziksel tedbirler araclyla, ayn ekilde
organizmay harekete geirmek amacyla kullanlabilir.
Grof, ei Christina ile birlikte an havalandrma, i ac mzik
ve vcut altrmay, nisbeten ksa aralklarla derin derin nefes
alp vermeden sonra artc biimde youn deneyimlere yol aabi
len bir tedavi yntemiyle birletirdi (56). Temel ilke, duygular ve
duygulara teslim olurken hastay nefes alp verme ve vcut iindeki
dier fiziksel sreler zerinde younlamaya ve mmkn olduu
kadar zihinsel analizden kanmaya tevik etmektir. ou durum
larda nefes alp verme ve mzik, yalnz bana karlalan sorunla438

nn baanyla zmlenmesine imkan salar. Eer varsa, geri kalan


sorunlar, terapistin deneyimleri kolaylatrmaya alt esnada
younlalan vcut altrmasyla tedavi edilir. Birka yldr bu
yntemle deneyler yaptktan sonra Grof, bunun psikoterapiye ve
kendi kendini aklamaya ynelik en arzu edilen yaklamlardan bi
risi olduuna kanaat getirdi.
Temelde yeni-Reich bir yaklam olan dier bir deneyimsel te
davi ekli, Arthur Janov'un gelitirdii asli (primal) tedavidir (57).
Bu tedavi ekli nevrozlarn, kiinin ocukluk travmalanyla ilikili
olan an acya kar savunmalarn temsil eden sembolik davran
kalplanndan ibaret olduu dncesine dayaldr. Ama, savunma
lan amak ve onlara neden olan olaylarn anlarn yeniden yaar
ken bu olaylan tam anlamyla yaayarak asli aclar iinden ge
mektir. Bu deneyimleri yaptrmann balca yntemi, "asli lk"tr;
kiinin gemi travmalara tepkisini younlatnlm bir biimde
ifade eden gayri iradi,derin ve canl bir ses. Janov'a gre, tkanm
acnn ardk katlar tedrici olarak tekrar edilen asli lk oturum
lannda bu yolla ortadan kaldnlabilir.
Her ne kadar Janov'un ynteminin etkinliine ilikin heyecan
verici balang ifadeleri zamann snamasna kar koyamadysa
da, asli tedavi son derece gl bir deneyimsel yaklam ifade et
mektedir. Maalesef Janov'un kavramsal sistemi kii-st deneyim
leri hesaba katacak kadar geni deildi. Bu nedenle baz asli (pri
mal) terapistler yaknlarda Janov'dan ayrldlar ve daha ak-d
nceli bir teorik at arayarak Janov'un temel tekniklerini kullan
maya devam eden alternatif okullar oluturdular.
Modern psikoterapiciler, psikoterapinin aslen kendisinden kt
biyolojik-tbbi modeli fersah fersah atlar. Tedavi sreci artk bir
rahatszln tedavisi eklinde deil, kendi kendini kefetme mace
ras olarak grlmektedir. Terapist egemen bir role sahip deildir; o
hastann ba aktr olduu ve tm sorumluluu tad bir srecin
hazrlaycsdr. Terapist kendi kendini kefetmeye uygun bir evre
yaratr ve bu sre alm yaparken bir rehber gibi davranr. Byle
bir rol benimsemek iin psikoterapistler geleneksel psikiyatride
gerekenlerden olduka farkl niteliklere gerek duyarlar. Tbbi teda-

439

vi yararl olabilir, ama hi bir ekilde yeterli deildir. zgl tedavi


tekniklerine ilikin bilgiler nisbeten ksa bir zaman iinde elde edi
lebilecei iin ciddi olmayacaktr. yi bir terapistin temel zellikleri,
itenlik ve samimiyet, duygu ve sempati gsterme yetenei ile ba
ka bir insann youn deneyimlerine katlma istei gibi kiisel nite
likler olmaldr. Bundan baka terapistin iinde bulunduu kendini
gerekletirme aamas ve bilincin tm spektrumuna ilikin dene
yimsel bilgisi hayati nemdedir.
Yeni deneyimsel psikoterapinin ana stratejisi tedaviden en iyi
sonulan alabilmek iin gerek terapistin, gerekse hastann deneyim
sreci boyunca kavramsal atlarn, gelecee ilikin tahmin ve bek
lentilerini mmkn olduu kadar askya almalarn gerektirir. Her
ikisi de (terapist ve hasta) ak ve macerac olmal ve organizmann
kendi kendisini iyiletirip gelitirmesi iin kendi yolunu bulaca
derin bir gvenle birlikte deneyimin akn takip etmeye hazr ol
maldr. Tecrbeler gstermitir ki, terapist eer tmyle anlama
dan byle bir saaltc yolculuu tevik edip desteklemek isterse ve
hasta da bilinmeyen blgeye girmeye gnllyse, ounlukla olaa
nst tedavi baarlaryla dellendirilirler (58). Deneyimin tamam
lanmasnn ardndan onlar, olup biteni analiz etmeye alrlar, fa.
kat onlar farknda olmaldrlar ki, byle bir analiz ve kavramsalla
trma, zihinsel adan uyarc olsa bile tedaviyle ok az ilgili olacak
tr. Genelde terapistler daha mkemmel bir deneyimin daha az
analiz ve yorumu gerektirdiini gzlemlediler. Tam bir deneyim ka
lb ya da getalt, onu reten ruha sahip kii iin kendiliinden
aktr ve kendi kendini geerli klma eilimindedir. Buna gre, ide
al olarak bir tedavi oturumunu takip eden grme, ne olup bittii
ni anlamak iin ak bir mcadele yerine, mutlu bir paylama ekli
ni alr.
nsan bilincinin varolusal ve kii-st alanlarna dalan psikote
rapistler, bu alanlarn rasyonel olarak aklanmaya kar koyan son
derece allmam deneyimleriyle ilgilenmek zorunda kalacaklardr
(59). Byle olaanst yapdaki deneyimlere nisbeten ender rastla
nr, ama varolusal ve kii-st deneyimin daha lml ekilleri bile
psiko-terapistlerle hastalarnn geleneksel kavramsal atlarna cid-

440

di biimde meydan okumaktadr ve ortaya kan deneyimlere kar


entellektellerin direnii saaltm srecine engel olma eiliminde
dir. Mekanistik bir gereklik anlay, dorusal bir zaman fikri ya
da dar bir neden ve sonu kavramna sk skya bal kalmak, kii
st deneyimlerin douuna kar gl bir savunma mekanizmas
na dnebilir ve bylece tedavi srecine mdahale edebilir.
Grofun iaret ettii gibi, deneyimsel tedavilerin en byk engeli ar
tk duygusal ya da fiziksel bir yapda deildir; o bilisel (cognitive)
bir engel eklini almaktadr (60). Deneyimsel psikoterapilerin uygu
layclar, bu nedenle eer imdilerde modern fizik, sistemler biyolo
jisi veJcii-st psikolojiden domakta olan yeni paradigmadan ha
berdar olurlarsa, ok daha baarl olacaklardr; yle ki, onlar has
talarna yalnz deneyimin gl uyarmlarn deil, ayn zamanda
ona tekabl eden bilisel gelimeyi de sunacaklardr.

441

12. GNE AGINA GE

Hayata sistemler asndan bak, yalnz davran ve hayat bi


limleri deil, sosyal bilimler ve zellikle ekonomi iin de elverili bir
temeldir. Sistemler yaklamnn kavramlarnn ekonomik sreler
ve etkinliklerin tanmlanmasna uygulanmas, zellikle acil bir ko
nudur, nk halen var olan tilin ekonomik sorunlarmz artk Kar
tezyen bilim yardmyla anlalamayacak olan sistemsel sorunlar
dr.
Neo-klasikler olsun, Marksist, Keynesi ya da post-Keynesi ol
sun, geleneksel iktisatlarda genel olarak ekolojik bir bak as
nn eksiklii sz konusudur. ktisatlar ekonomiyi, iine gml
bulunduu ekolojik dokudan koparmak ve onu basiti ve gereki
olmayan teorik modellere bakarak tanmlamak eilimindedirler.
Dar bir biimde tanmlanm ve ilgili ekolojik balama baklmadan
kullanlan iktisadn temel kavramlarndan ou, artk tamamen
birbirine baml bir dnyada ekonomik faaliyetleri planlamak iin
uygun olmaktan kmtr. Bu durum giderek daha da ktlemek
tedir, nk bilimsel kinlii elde etmeye alan iktisat, model
lerinin zerine dayal olduu deer sistemini aka tanmaktan ka
nmakta ve kltrmze egemen olan ve toplumsal kurumlarm
za szm bulunan son derece dengesiz bir deerler manzumesini
zmnen kabul etmektedir. Bu deerler kat teknoloji, savurgan t
ketim ve doal kaynaklarn hzla tketilmesi -ki hepsi de gelimey
le ilgili inat saplantyla gdlenmitir- zerindeki an vurguya

443

yol amtr. Farkllamam ekonomik, teknolojik ve kurumsal b


yme, ou iktisat tarafndan her ne kadar o imdi ekolojik fela
ketlere, geni apl irket sulanna, toplumsal zlmeye ve srekli
artan nkleer sava ihtimaline neden olmaktaysa da hala "salkl"
bir ekonominin alameti olarak kabul edilmektedir.
Paradoksal olarak, iktisatlar genellikle byme zerindeki s
rarlarna ramen dinamik bir gr benimseyememektedirler. On
lar ekonomiyi, iinde yer ald deiken ekolojik ve toplumsal sis
temlere bal srekli olarak deien ve gelien bir sistem gibi gr
mek yerine, mevcut kurumsal yaps iinde yapay biimde dondur
maya eilimlidirler. Gnmz iktisat teorileri hem milli ekonomiler
iindeki, hem de gelimi lkelerle nc Dnya arasndaki ge
miteki g gruplamalann ve servetin eitsiz dalmn srdrr.
Dev irket kurumlan hem dnya, hem de milli ekonomilere hakim
dir, onlann ekonomik ve siyasal gc ise kamu hayatnn her yan na fiili olarak nfz etmitir; kimi iktisatlarsa hala Adam
Smith'in serbest piyasalar ve tam rekabetin var olduu grn
tekrarlayp dururlar. Pek ok byk irket, imdi kirletici ve top
lumsal adan ykc teknolojiler reten ve sermaye, enerji ve kay
naklan kilitleyen, kendilerini amzn deien ihtiyalanna uydu
ramayan modas gemi kurumlar olup kmlardr.
ktisada sistemler asndan yaklamak, iktisatlara acilen ihti
ya duyduklar ekolojik perspektifi sunmak suretiyle gnmzdeki
kavram kargaasna biraz eki dzen vermeyi mmkn klacaktr.
Sistemler anlayna gre iktisat, birbiriyle ve hayatlanmzn ken
disine bal olduu evremizdeki ekosistemlerle srekli etkileim
halindeki beeri ve toplumsal organizasyonlardan meydana gelmi
canl bir sistemdir. Tpk bireysel organizmalar gibi ekosistemler
de, hayvanlar, bitkiler, mikroorganizmalar ve cansz maddelerin,
daimi bir evrim iindeki madde ve enerjinin dei-tokuunu kua
tan karmak bir karlkl bamllklar ayla birbirine raptedildi
i kendi kendini organize eden ve kendi kendini dzenleyen sistem
lerdir. Dorusal neden-sonu ilikileri ok ender olarak bulunur
ekosistemlerde; dorusal modeller de ele aldklar toplumsal ve eko
nomik sistemlerle onlann teknolojilerinin ilevsel karlkl bam-

444

llklann tanmlamak iin pek yararl saylmaz. Tm sistemler di


namiinin dorusal olmayan yapsnn bilinmesi ekolojik bilincin
gerek zdr, Bateson'un verdii adla "sistemsel bilgeliin" zdr
(1). Bu bilgelik tr geleneksel, okur-yazar olmayan kltrlerin
ayrc zelliidir, fakat bizim an rasyonel ve mekanikletirilmi
toplumumuzda fena halde ihmal edilmitir.
Sistemsel bilgelik, btn olarak modern ekolojinin kavrayla
ryla tutarl olan tabiatn bilgeliine kar derin bir saygya daya
nr. Doal evremiz, su, toprak ve havadaki ayn moleklleri yeni
batan retip kullanarak milyonlarca yl boyunca beraberce evril
mi olan saysz organizmalarn iinde yer ald ekosistemlerden
oluur. Bu ekosistemlerin organize edici ilkelerinin, yaknlardaki
keiflere ve ok sk ksa-vadeli dorusal projelere dayanan beeri
teknolojilerin ilkelerinden stn olduu kabul edilmelidir. Tabiatn
bilgeliine duyulan sayg, ekosistemlerdeki kendi kendini organize
etme dinamiinin esas itibariyle insan organizmalarnn dinamiiy
le ayn olduu kavrayndan da destek bulmutur; bu bize doal
evremizin canl ve hatta akll olduunu kabule zorlar. Pek ok be
eri kurumun tersine, ekosistemlerin akll kendisini organizasyo
nun her dzeyinde ortaya koyar.
Canl sistemlerin dorusal olmayan birbirine kenetlenmilii
dorudan doruya toplumsal ve ekonomik sistemlerin ynetimi iin
iki nemli kural ortaya koyar. llki, her yap, organizasyon ve kuru
mun optimal bir hacmi vardr, tek bir deikeni -rnein kar, ve
rimlilik ya da gayri safi milli hasla gibi- an vurgulamak, daha
byk sistemi kanlmaz olarak tahrip edecektir. Bir kat daha b
yk bir ekonomi, doal kaynaklarn kesintisiz devirdaiminin ve ev
resiyle uyumunun bir kat daha artmasna baldr. Gezegenimiz
gnmzde ylesine youn bir nfusa sahiptir ki, fiilen tm ekono
mik sistemler tmyle birbirine ge.imi ve birbirine rlm du
rumdadr; bugnn en nemli sorunlar topyekn (gezegenimizin)
sorunlardr. Kar karya bulunduumuz hayati nemdeki top
lumsal tercihlerimiz -daha ok yol, okul ve hastane arasndaki ter
cihler- artk ne mahalli niteliklidir, ne de sadece nfusun kk bir
ksmn etkilemektedir. Onlar bir btn olarak insanln bekasn

445

etkileyecek -merkezileme ile adem-i merkezileme, kapital youn


luu ile emek younluu, kat teknoloji ile yumuak teknoloji gibi
kendi kendini organize etme ilkeleri arasndaki tercihlerdir.
Bu tercihleri yaparken unu aklda tutmak yararl olacaktr; b
tnleyici eilimlerin dinamik ilikisi, kendi kendini organize edici
sistemlerin bir baka nemli zelliidir. E.F. Schumacher'in kaydet
tii. gibi, "ekonomik hayatn -gerekte genel olarak hayatn- btn
zorluu, onun yaln mantkla uzlatnlmas mmkn olmayan zt
lann uzlatrlmasn gerektirmesidir" (2). Sorunlarmzn topyekn
birbirine rl oluu ve kk lekli adem-i merkezilemi giri
imler, byle birbirini btnleyici ztlar iftini ifade eder. kisini,
dengeleme ihtiyac u sloganda en beli ifadesini bulmutur: "Top
yekn dn, yerel olarak faaliyette bulun!"
Sistemler yaklamnn hazrlad ikinci bir kavray, bir eko
nominin dinamiinin herhangi bir baka canl sisteminki gibi, dal
galanmalarca belirlendiinin farkna vanlmasdr. Gerekte, farkl
aralklarla vuku bulan eitli devresel ekonomik kalplar, son za
manlarda Keynes'in inceledii ksa-vadeli salnmlara ek olarak
gzlemlenip zmlenmitir. Jay Forrester ve onun Sistemler Dina
mii Grubu ayn devre tesbit etti: Be ile yedi yl aras devre ki,
faiz oranlar ve dier Keynesi maniplasyonlardaki deiimden
ok az etkilenmitir, ama onun yerine istihdam ve envanter arasn
daki etkileimi yanstr; onsekiz yllk devre, yatnn sreciyle ili
kilidir, ve elli yllk devre Forrester'a gre, ekonominin davran
zerinde en gl etkiye sahiptir, fakat demiryollar, otomobiller ve
bilgisayarlar gibi teknolojilerin evrimini yanstan tamamyle farkl
bir yapdadr (3).
nemli ekonomik dalgalanmalara bir dier rnek, iyi bilinen
byme ve k, tm bileen paralarn yeniden retilmesini kap
sayan yaplarn srekli bozulup yaplma olaydr. Hazel Henderson,
hayatn bu temel olayndan kartlacak dersi aynntl olarak yle
aklad: "Nasl geen yl dklen yapraklar baharla birlikte gelen
yeniden canlanmaya gbre temin ederse, kimi kurumlar da gerile
yip kmelidirler ki, onlarn sermaye, toprak ve insan unsurlan ye
ni organizasyonlar yaratmakta kullanlabilsin" (4).

446

Sistemler anlayna gre, herhangi bir canl sistem gibi bir eko
nomi de, eer deikenlerin srekli dalgalanmalaryla nitelenen di
namik bir denge durumundaysa salkldr. Byle salkl bir eko
nomik sistemi gerekletirmek ve onu srdrmek iin doal evre
mizin ekolojik esnekliini kavramak kadar evresel deimelere
uyarlanmas gereken toplumsal esneklii yaratmak da ok nemli
dir. Bateson'a gre, "Toplumsal esneklik petrol kadar deerli bir
kaynaktr" (5). Bundan baka, biz ok daha fazla dnce esneklii
ne muhtacz, nk ekonomik kalplar deimeyi ve gelimeyi elle
rinde tutmaktadr ve bundan tr bizzat kendisi deime ve evril
meye yetenekli olan kavramsal bir at dnda, elverili biimde ta
nmlanamazlar.
Ekonomiyi toplumsal ve ekolojik balam ierisinde uygun olarak
tanmlamak iin iktisadi teorilerin temel kavram ve deikenleri,
toplumsal ve ekolojik sistemleri dile getirirken kullanlanlarla ili
kili olmaldr. Bu, ekonominin taslan izme grevinin ok-disip
linli bir yaklam gerektirdii anlamna gelir. O artk yalnz iktisat
lara braklmaz, tersine ekoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, antropolo
ji, psikoloji ve dier disiplinlerden kavraylarla da tamamlanmas
gereklidir. Tpk "Salk grevlileri gibi ekonomik olaylan aratran
larn da, farkl yntemler ve perspektifler kullanp iktisadi faaliyet
lerin deiik ynlerini ve etkilerini akla kavuturacak farkl sis
tem dzeyleri zerinde odaklaarak ok disiplinli ekipler halinde
almalar gerekir. Ekonomik analize, byle bir ok-disiplinli yak
lam, batan itibaren salt ekonomiye ait olan konular zerinde ik
tisat olmayanlarn yazd yeni eserlerde gze arpar. Bu tr yeni
liki katklar arasnda u bir ka ad saylabilir: Richard Barnet (si
yaset bilimci), Barry Commoner (biyolog), Jay Forrester (sistemler
analizcisi), Hazel Henderson (ftrist), Frances Moore Lappe (sos
yolog), Anory Lovins (fiziki), Howard Odum (mhendis) ve Theo
dore Roszak (tarihi) (6).
Kenneth Boulding, Hazel Henderson ve bakalarnn iaret et
tikleri gibi, mevcut ekonomik sorunlarmza ok-disiplinli yaklam
larn gereklilii, ulusal politikann egemen temeli olarak ekonomi
nin sonunu ilan etmektedir. ktisat mikro-alanlarn eitli blgele-

447

rini ve amalarn aklamaya elverili bir disiplin olarak kalacak


gibiyse de, yntemleri artk makro-ekonomik sreleri aklamaya
elverili olmaktan uzaktr. ktisat bilimi nemli bir yeni rol stlene
cektir: ktisadi faaliyetlerin -para, salk ya da gvenlik bakmn
dan- toplumsal ve evresel maliyetlerini, zel ve kamu giriimleri
nin (maliyet) hesaplan iine dahil etmek iin mmkn olduu ka
dar doru biimde tahmin etmek. Szgelimi yeni muhasebe usul,
sigara imenin neden olduu tbbi maliyetlerin makul bir ksmn
sigara irketlerine, alkolizmin toplumsal maliyetlerinin belli bir b
lmn de alkol reticilerine detecektir. Bu tr yeni ekonomi mo
delleri zerinde yaplan almalar halen devam etmekte olup gayri
safi milli hasla kavram ve ilikili dier kavramlarn yeni batan
tanmlanmasna yol aacaktr. Gerekte Japon iktisatlar kendi
GSMH'larn, iinden toplumsal maliyetlerin dld yeni bir
gstergeye dayanarak yeniden formle etmeye baladlar bile (7).
Makro-ekonomik kalplar sistemler yaklamna dayal bir at
iinde incelenmek durumunda olup yeni bir kavramlar ve deiken
ler manzumesi kullanacaktr. Tm halihazr ikttsadi dnce okul
larnn dt balca yanllardan birisi, paray retim ve bl
m srelerinin verimliliini lmenin tek deikeni olarak kul
lanma konusundaki srarlandr. Bu yegane lte sanlan iktisat
lar, dnyadaki ekonomik etkinliklerin byk blmnn gayn res
mi ve kullanm-deerinin geerli olduu retim, dei-toku sistem
leri ve bllen mal ve hizmetlerin karlkl dzenlenmesini ier
dii yolundaki nemli gerei grmezlikten gelirler (8). Evlerde re
tilen i, ocuk, hasta ve yallarn bakm gibi etkinlikler parayla
yaplr hale geldike ve kurumsallatka, insanlarn birbirine y
kn hafifletecek hizmetler sunmasna imkan tanyan deerler an
lamn yitirir; toplumsal ve kltrel birlik zlr; ve artc gele
cek belki ama, ekonomi "azalan verimlilik"ten ac ekmeye balar.
Bu sre para kavramnn ekonomik etkinliklerden gittike daha
ok kopup tecrit olmasyla hzlanmtr. Gnmzn bankaclk ve
finans sistemindeki para birimleri, neredeyse tamamen byk ku
rumlarn keyfine gre biimlendirilirken, bu yetmiyormu gibi yay
gn olarak kullanlan kredi kartlar, elektronik bankaclk ve fon

448

aktarma sistemleri ile dier modern bilgisayar ve iletiim teknoloji


si aralarna, gerek dnyadaki ekonomik ilerin bir klavuz siste
mi olarak paray kullanmay neredeyse imkansz klan dizi dizi kar
mak iler eklenmitir (9).
Yeni kavramsal at ierisinde, tm endstriyel ilemler iin
bylesine temel bir ey olan enerji, ekonomik etkinlikleri lecek en
nemli deikenlerden birisi olacaktr. Benzer yaam standartlar
na ship sanayi lkelerinin enerji tketimleri eit olmayan biimde
art gsterdike, kendiliinden enerjinin baka bir ekle dnme
sinde onlarn nisbi etkileriyle ilgili sorular ortaya kmtr. Mhen
dis ve evreci Howard Odum tarafndan ilk kez ortaya atlan enerji
modeli oluturma fikri, u anda eitli disiplinlere mensup hayal
gc kuvvetli bilim adamlar tarafndan pek ok lkede aratnl
maktadr (10). Ynla zm bekleyen sorunlara ve yntemlerdeki
farkllklara ramen enerji akmlarnn haritasn karmak, mak
ro-ekonomik analiz iin geleneksel parasal yaklamlardan ok da
ha aya yere basan bir yntemdir.
Gnmzde geni lde kabul gren net enerjiye baklarak
retim srelerinin verimliliinin llmesi, ekonomik olaylarn
zmlenmesi iin baka bir nemli deiken olarak entropiyi -enerji
israfyla balantl bir nicelii (11) -devreye sokar. Entropi kavram
iktisat teorisine, almas Marx ve Keynes'ten bu yana iktisat bili
minin ilk kapsaml yeniden formlasyonu olarak tanmlanan Nic
holas Georgescu-Roegen tarafndan sokuldu (12). Georgescu-Roe
gen'e gre, termodinamiin ikinci yasasyla tanmland ekliyle
enerji israf, lokomotiflerin almasyla ilgili olmakla kalmaz, ayn
zamanda bir ekonominin ileyiiyle de alakaldr. Lokomotifin ter
modinamik verimlilii srtnme ve dier enerji ekilleriyle snrl
kaldndan, sanayi toplumlarndaki retim sreleri de kanlmaz
olarak toplumsal srtmeler yaratacak ve bir ekonominin enerji
ve kaynaklarnn bir ksm verimsiz etkinliklere harcanacak (israf
edilecek)tir.
Henderson enerji israfnn bu gnn ileri sanayilemi toplum
larnn pek ounda son derece yksek oranlara ulatna iaret
etmitir; verimsiz etkinliklerin maliyetleri-karmak teknolojileri

449

koruyup srdrme, brokras arkn dndrme, atmalan azalt


ma, suu kontrol etme, tketicileri ve evreyi koruma ve benzeri
GSMH'nin srekli artan bir parasn oluturmakta ve bylece enf
lasyonun ykselmesine katkda bulunmaktadr. Henderson, brok
ratik koordinasyon ve idarenin maliyetlerinin, toplumun retici ye
teneklerini at ekonomik gelime aamas iin "entropi durumu"
terimini icad etti (13). Byle bir korkun gelecekten korunmak iin
ekonomik etkinliklerle tekn;lojileri, dar bir biimde tanmlanm
ekonomik verimlilie deil, nceliklerimiz konusunda kkten bir
deiime yol aacak termodinamik verimlilie bakarak yarglama
mz gerekecektir. rnein, enerji ve entropi veri alnarak yaplan
bir ekonomik zmleme, byk miktarlarda biriktirilmi enerji ve
materyalleri dorudan doruya, herhangi bir temel insan ihtiyacn
karlamadan ie yaramaz bir hale evirerek gerekletirilen mev
cut askeri harcamalarmzn insanolunun yaplabilecek en enerji
yog,un ve msrife etkinlikleri olduunu ortaya koyar.
Verimlilik ve GSMH kavramlarna benzer ekilde, retkenlik ve
kar kavramlarnn da geni kapsaml bir ekolojik balamda tanm
lanmas ve enerji ile entropi gibi iki temel deikenle ilikisinin ku
rulmas gerekmektedir. Bununla birlikte bunlar yaparken u nok
tay unutmamaldr: Her ne kadar entropi ekonomik zmlemeler
iin bir deiken olarak son derece yararl ise de, onun iinden tre
dii klasik termodinamiin ats olduka snrldr. zgl olarak o,
canl, kendi kendini organize eden sistemleri tanmlamaya elverili
deildir -bireysel organizmalar olsun, toplumsal sistemler ya da
ekosistemler olsun-, Prigogine'in teorisi ok daha uygun bir tasviri
ni sunmaktadr bu sistemlerin (14). Entropi veri alnarak yaplan
son iktisadi analizler, mutlak bir doa yasas anlamndaki termodi
namiin ikinci yasasn yer yer yanl olarak kabul etmektedirler
(15); onlarn yeni bir kendi kendini organizasyon teorisiyle tutarl
olacak ekilde deitirilmesi (slah edilmesi) gerekecektir. rnein,
teknolojik ve organizasyonel karmaklk kavramnn rafine edilip
szkonusu sistemin dinamik durumuyla balantl hale getirilmesi
gerekir. Erich Jantsch'a gre, bir sistem kat, esneklikten yoksun ve
evresinden yaltlm ise karmakl da azdr (16). evresiyle s-

450

rekli etkileim iindeki kendi kendini organize eden sistemler, es


neklik ve ak-ulu evrim ynndeki yapsal kararlln terketmek
suretiyle karmaklklann olaanst biimde artrma yeteneine
sahiptirler. Dolaysyla, teknolojilerimiz ve toplumsal kurumlanm
zn verimlilii yalnz onlarn karmaklna deil, ayn zamanda
esnekliklerine ve deime potansiyellerine de bal olacaktr.
Ekolojik bir bak as benimsemek ve ekonomik sreleri
zmlemek iin elverili kavramlar kullandmz zaman ekonomi
mizin, toplumsal kurumlarmzn ve doal evremizin dengesinin
ciddi biimde bozulmu olduu aikar hale gelir. Byme ve yayl
ma konusundaki saplantmz bizi uzun dnemler iin -GSMH,
karlar, kentlerin ve toplumsal kurumlarn bykl ve bakalar
gibi- pek ok deikeni byk tutmaya sevketmi ve bu, esnekliin
byk lde yitirilmesiyle sonulanmtr. Bireysel organizasyon
larda olduu gibi, byle bir dengesizlik ve esneksizlik stres deyimiy
le dile getirilebilir ve bunalmmzn eitli ynleri bu ekolojik ve
toplumsal stresin ok saydaki belirtileri eklinde grlebilir. Sa
lkl bir dengeye yeniden kavumak iin baz deikenlere geri dn
memiz gerekecektir. Bu, pek ok dier llerin yansra unlar
ierecektir: Nfusun ve sanayi faaliyetlerin merkezilemesinin n
lenmesi (decentralization), byk irketlerin ve dier toplumsal ku
rumlarn kk birimlere blnmesi, servetin yeniden "bltrl
mesi ve esnek, kayna koruyucu (tketici deil) teknolojiler geliti
rilmesi. Her kendi kendini organize eden sistemde olduu gibi,den
ge ve esnekliin geri getirilmesi ou zaman kendi kendini-amak,
yeni organizasyon formlarna bir kararszlk ya da bunalm durumu
araclyla gemek suretiyle baarlabilir.
Farkllamam byme paralanma, karklk ve iletiimin
byk apta kyle elele gitme eilimindedir. Ayn olaylar hcre
dzeyinde ortaya kan kanserin zellikleri olup "kanserimsi by
me" terimi, kentlerimizin, teknolojilerimizin ve toplumsal krumla
rmzn ar bymesini ok gzel bir ekilde dile getirmektedir.
Bireylerle doal ve toplumsal evreler arasnda bitmez tkenmez
bir etkileim olduundan, bu kanserimsi bymenin sonulan eko
nomi ve ekosistem iin olduu kadar tek tek insanlar iin de salk-

451

sz olmaktadr. Toplumsal ve ekolojik dengenin yeni batan kurul


mas, bireyin saln dzeltmeye de imkan verecektir. Roszak, bi
reyin ve gezegensel ekosistemin sal arasndaki karlkl bam
ll yle zetler: "Gezegenin ihtiyalar insann ihtiyalardr... n
sann haklan gezegenin haklardr" (17).
Ekonomi, teknoloji ve toplumsal kurumlarmzda denge ve es
nekliin yeniden kurulmas ancak deerlerde derin bir deiimle
birlikte ilerlerse mmkn olabilir. lnanageldiimiz eylerin tersine,
deer sistemleri ve ahlak (ethics) bilim ve teknolojinin kenarnda
kalan eyler olmayp, tersine onlarn asl temelini ve itici gcn
olutururlar. u halde dengeli. bir toplumsal ve ekonomik sisteme
gei, deerlerdeki mukabil bir deimeyi de gerektirecektir: Kendi
kendini kantlama ve rekabetten ibirliine ve toplumsal adalete,
yaylmadan korumaya, maddi kazanlardan manevi bymeye do
ru bir deiim olacaktr bu. Bu deiimi gerekletirmeye balayan
lar onun kstlayc deil, tam tersine zgrletirici ve zenginletiri
ci olduunu kefettiler. Walter Weisskopfun Alienation and Econo
mics (Yabanclama ve ktisat) adl kitabnda yazd gibi, insan
hayatnda ktln balca boyutlar ekonomik deil, varolusaldr
( 18). Onlar, tm de yeni deerler sistemi tarafndan ok daha faz
lasyla karlanm olan bo zaman, tefekkr (contemplation), ruh
huzuru, sevgi, cemaat ve kendini gerekletirmeye duyduumuz ih
tiyalarla ilikilidir.
Halihazr dengesiz halimizin byk lde farkllamam b
ymenin bir sonucu olmasndan dolay, lek sorunu ekonomik ve
toplumsal yaplarmzn yeniden organizasyonunda ok nemli bir
rol oynayacaktr. Bykln kriterinin insani boyutlarla karla
trlmas gereklidir. Beeri boyutlarla karlatrldnda ok koca
man, ok hzl ya da ok kalabalk olan ey, ayn zamanda ok b
yktr. Bylesi insani olmayan boyutlardaki yaplar, organizasyon
lar ya da giriimlerle ilgilenmek zorunda olan insanlar, bireysellik
lerini kaybetmi, yabanclam ve tehdit altnda kalm hissederler
kendilerini bu da nemli lde hayatlarnn niteliini etkiler. le
in nemi, salt ekonomik bak asndan bile gittike daha grlr
hale gelmektedir; rnein artan sayda giriim an merkezile-

452

mekten, karmak, birbirine kenetlenmi teknolojiler kullanmaktan


sknt ekmekteler. Devasa boyutlardaki Amerikan enerji fabrika
lan tarafndan retilip kullanm noktasna getirilme ilemleri sra
snda harcanan s, Birleik Devletler'deki btn evleri stmaya ye
ter de artard bile ( 19). Ayn ekilde lkenin bir bandan bir barla
mal tamann ykselen maliyetleri, blgesel ve yerel giriimlerih
eskisi gibi ulusal irketlerle rekabet etmesini mmkn klacaktr.
Ayn zamanda kk lekli, merkezilikten uzak teknolojilerin ya
ratlmas, farkllamam bymenin en belal .sonularndan biri
olan an federal dzenleme sorununun tek zm olacaktr.
Merkezilikten uzaklama (decentralization) srecinde modas
gemi kaynak-youn irketlerimizin bir ou kkl deiikliklere
maruz kalacak, baz durumlard: da i dnyasndan kopacaktr. Ni
hayet bizim de zel giriimin ve irketlerin sorumluluunun zn
akla kavuturaca..k ve yeni batan tanmlayacak yeni bir hukuki
atya ihtiyacmz vardr. Tm bu dnceler arasnda en nemlisi,
dengeyi bulmak olacaktr. Hereyin merkezilikten uzaklatnlmas
gerekmez. Telefon ve dier iletiim sistemleri gibi baz byk sis
temler devam etmelidir; kitle tamaclk sistemi gibi bakalarnn
gelitirilmeye ihtiyalar vardr. Bununla birlikte, her trl by
me niteliksel hale getirilmeli ve byme ve k arasnda dina
mik bit denge srdrlmelidir; yle ki, bir btn olarak sistem es
nekliini korusun ve deiime ak olsun.
An bymenin bir ok rnei arasnda kentlerin bymesi
toplumsal ve ekolojik dengeye ynelik en byk tehditlerden biri
olup, bu nedenle ehirlemenin azaltlmas (deurbanization) daha
insani bir lee geri dnn can alc bir ynn oluturacaktr.
Roszak'n inandrc biimde ne srd gibi, "ehirlemenin azal
tlmas sreci, zorlamaya gerek olmayan bir eydir; onun yalnzca
vukuuna izin verilmesi yeterlidir" (20). eitli grler, kent sakin
lerinden ancak ok kk bir aznln holandklan iin ehirde
yaadn ortaya koymutur. Ezici ounluk daha ziyade kk e
hirlerde, kenar mahallelerde ya da iftliklerde yaayabiliyorsa da,
burada yaamaya bile btesi elvermemektedir. u halde, kentlerin
bymesini durdurmak iin ihtiyacmz olan ey, ehirden krsal

453

hayata gei yapmak isteyen insanlara imkan tanyacak elverili


ekonomik tevikler, teknolojiler ve yardm programlan retmektir.
Benzer dnceleri, siyasal gcn adem-i merkeziletirilmesine
de uygulamak mmkndr. Yzylmzn ikinci yarsnda u gittik
e ak hale gelmektedir ki, ulus-devlet artk etkin bir ynetim biri
mi olarak alamaz. Ulus-devlet, yerel nfusun sorunlar iin gere
inden fazla byk gelmekte ve ayn zamanda (dnyann) topyekn
karlkl bamlla dayal sorunlar iin de gereinde fazla dar
kalmaktadr. Gnmzn bir hayli merkezilemi ulusal hkmet
!eri ne yerel olarak i yapabilmekte, ne de topyekn olarak dne
bilmektedir. Bylelikle, siyasal adem-i merkezileme ile blgesel ge
lime, tm byk lkelerin acil ihtiyalar haline gelmitir. Ekono
mik ve siyasal gcn bu adem-i merkezilemesi, lkeler iindeki ve
sanayilemi lkelerle nc Dnya lkeleri arasndaki gda ve
nfus dengesini kurmak iin rn ve servetin yeniden bltrl
mesini kapsamak zorundadr. Nihayet, bu adem-i merkezileme,
gezegen apnda, bizim gezegeni "ilet"emeyeceimizi, fakat kendi
mizi yeni bir gezegen ahlakyla ve kendini organize eden sistemler
le uyumlu bir ekilde btnletirmemiz gerektiinin kabul edilme
sini de iermelidir.
Daha bir insani lei geri dnmek, gemie dnmek anlamna
gelmez, tam tersine daha ustalkl yeni teknoloji ve toplumsal orga
nizasyon trlerinin gelitirilmesini gerektirir. Geleneksel, kaynak
youn ve fazlasyla merkezilemi teknolojimizin byk blm g
nmzde modas gemi drumdadr. Nkleer enerji, benzin tke
ten arabalar, petrole dayal tann, bilgisayarla donatlm tehis
aralar ve pek ok baka yksek teknoloji giriimleri anti-ekolojik,
para emen ve salksz eylerdir. Her ne kadar bu teknolojiler sk
sk elektronik, kimya ve modern bilimin dier alanlarndaki en son
keifleri ilerinde tayorlarsa da, onlarn iinde gelitikleri ve uy
gulandklar balam, Kartezyen gereklik anlaynn balamdr.
Onlarn yerine, ekolojik ilkeleri iine alan ve yeni deerler sistemiy
le tutarl yeni teknolojiler ikame edilmelidir.
Szkonusu alternatif teknolojilerin pek ou, halihazrda geliti
rilmektedir. Bu teknolojiler kk-lekli olma ve merkezilikten

454

uzaklk, yerel artlara uygunluk ve kendi kendine yeterlilii artra


cak ekilde dzenlenmi olup ,bylece azami derecede esneklik sa
lama eilimindedirler. Onlara ounlukla "yumuak" teknolojiler
ad verilir, nk evre zerindeki etkileri yenilenebilir kaynaklar
ve kullanlan malzemelerin yeniden retilmesi araclyla byk
apta azaltlmtr. Gne enerjisi kollektrleri, rzgar jeneratrle
ri, organik iftilik, blgesel ve yerel gda retimi ve ilenmesi ve
artk rnlerin yeniden kullanlmas bu tr yumuak teknolojilerin
rnekleri arasnda saylabilir. Onlar, Kartezyen bilimin ilke ve de
erlerine baml olmaktan ok, doal ekosistemlerde gzlemlenen
ilkeleri birletiren sistemsel bilgelii yanstrlar. Schumacher'in
gzlemledigi gibi, "Bilgelik, bilim ve teknolojinin organik, hassas,
yumuak, zarif ve gzel olana doru yeni, bir ynelimini arzular"
(21). Teknolojimizin bu tr bir yeniden ynlendirimi insann yarat
cl ve giriimcilii iin olaanst frsatlar sunar. Yeni teknoloji
ler hi bir ekilde eskilerinden daha az zerinde allp inceltilmi
deildir, fakat onlarn inceltilmeleri farkl trdendir. Sadece here
yin gelimesine imkan vermek suretiyle karmakl artrmann
g bir taraf yoktur, ama zarafet ve esnekliin yeniden elde edil
mesi bilgelik ve yaratc kavray ister.
Fiziksel kaynaklarmz daha kt hale geldike u gittike ak
hale gelecektir ki, biz bol miktarda sahip olduumuz tek kaynak
olan insana daha fazla yatrm yapmalyz. Gerekte ekolojik bilin,
bizim fiziksel kaynaklarmz korumamz ve insani kaynaklarmz
gelitirmemiz gerektiini gsterir. Baka deyile ekolojik denge tam
istihdam gerekli klar. Bu, kesinlikle yeni teknolojilerin iini kolay
latracak bir eydir. Kk-lekli ve adem-i merkezilemi olan
bu teknolojiler, emek-youn olmaya eilimli olup enflasyon yarat
mayan ve evreye kar efkatli olan bir ekonomik sistem kurmaya
yardm ederler.
Kat teknolojilerden yumuak teknolojilere geie, en acil olarak
enerji retimiyle ilikili alanlarda ihtiya vardr. Bir nceki blm
de vurguladmz gibi (22), mevcut enerji bunalmmzn en derin
kkleri toplumumuzun zellii haline gelen savurgan retim ve t
ketim kalplarnda yatar. Bu bunalm zmek iin, sorunlarmz

455

ancak daha da berbat hale getirmeye yarayacak daha fazla enerjiye


deil, deerler, tutumlar ve hayat tarzlanmzda derin deiikliklere
ihtiyacmz vardr. Bununla birlikte, bu uzun vadeli amacn peinde
koarken, ayn zamanda ekolojik dengeyi yeniden kurmak iin
enerji retimimizi yenilenemez kaynaklardan yenilenebilir olana ve
kat teknolojilerden yumuak olanlara doru deitirmemiz gereki
yor. Sanayilemi lkelerin ounun enerji politikalan, eitli orga
nizasyonlarda fiziki ve enerji danman olarak yer alan Anory Lo
vins'in enerjinin kat biimde programlanm, gayn iktisadi ve sa
lksz olan son derece merkezilemi teknolojiler vastasyla -petrol,
doal gaz, kr ve uranyum gibi- yenilenemeyen kynaklardan
retildii "kat enerji yolu" (23) dedii eyi yanstr. Nkleer enerji
kat enerji yolunun byk bir farkla en tehlikeli esidir (24). O ay
n zamanda hzla en yetersiz ve gayn iktisadi enerji kayna haline
gelmektedir. nde gelen bir kamu hizmetleri yatnn danman,
yaknlarda u ykc ifadeyle nkleer endstrinin tepeden trnaa
sorgulanmas gerektii kararna vard: "Salt ekonomik adan van
lacak karar udur: Nkleer fizyona sabit enerji arzmzn temel
kayna olarak gvenmek, kayda gemi tarihte benzeri grlme
mi lekte bir ekonomik cinneti gze almak olacaktr" (25).
Nkleer enerjinin tercihi giderek daha fazla gerekilikten
uzaklatka ve sanayilemi lkelerin petrole olan sk bamll
askeri atma riskini artrdka enerji sanayiinin temsilcileri ve
hkmetler sabrszlkla birtakm alternatifler aramaya almak
tadrlar. Ne var ki, bu suretle onlar kat enerji yolunun gn ge
mi ilkelerine kr krne saplanp kalmaktadrlar. Kmr ve pet
rol artndan sentetik yaktlann imal edilmesi -ki son zamanlarda
gayretli bir biimde desteklenmektedir- son derece msrife olan ve
byk apl evre tahribatlarna yol aan bir baka kaynak-youn
teknolojiyi gerektirir. Nkleer fizyondan (*) sk sk dem vurulur,
ama kabul edilebilir bir zm olmak iin ok fazla belirsizdir. Ya
nsra onun, sonralan fizyon reaktrlerinde kullanlacak olan plu
tonyumu retecek nkleer endstri tarafndan aratnld grl(*) Nkleer fzyon, iki atom ekirdeinin arpp daha ar tek bir ekirdek
oluturmasdr. (ev.)

456

mektedir (26). Enerji retiminin tm bu ekilleri, muazzam serma


ye yatrmlarn ve karmak teknolojilere sahip merkezilemi g
merkezlerini gerektirir. Onlar, yararl olup nemli miktarda hizmet
yaratmak suretiyle yksek derecede enflasyona yol amaktadrlar.
Tasarruf tedbirleri ve gne enerjisi, nkleer endstrinin rettii
iten kat kat fazlasn vcuda getirebilecekken, her yeni enerji mer
kezi net 4.000 civarnda hizmeti ortadan kaldrmaktadr (27).
Enerji bunalmndan tek k yolu, Lovins'in dncesine gre,
belli bal eye sahip bir "yumuak enerji yolu"nu takip etmek
tir. Bu e unlardr: Daha etkin bir kullanmla enerjinin tasar
rufu, gei dnemlerinde "kpr ileri grecek yaktlar" olarak mev
cut yenilenemeyen enerji kaynaklarnn akllca kullanm ve yeni
lenebilir kaynaklardan enerji retimi iin yumuak teknolojilerin
hzla gelitirilmesi. Bu tr bir katl yaklam, evreye kar ef
katli ve ekolojik adan dengeli olmakla kalmayacak, ayn zamanda
en verimli ve en ucuz enerji politikas da olacaktr. Harvard Oku
lu'nda yaplan son incelemelerden birinde yetl,cili bir azdan verim
lilikte yaplan iyiletirmeler ve yumuak teknolojilerin, dier her
hangi bir tercihten daha ok ve daha iyi i salad ve hatta tm
ulalabilir enerji kaynaklarnn da en ekonomii olduu ifade edil
mektedir (28). Yumuak enerji yoluna daha fazla gecikmeden giril
melidir. Fosil yaktlar yeni, yenilenebilir enerji kaynaklarna bir
kpr olma rolnn zorunlu geite hayati bir unsurudur. Bu ne
denle elimizde hala kolay bir geii garanti altna almaya yetecek
fosil yaktlar varken gei srecini balatmak son derece nemli
dir.
Bu uzun yolda, enerjinin en kapsaml tasarrufu, ekolojik olarak
uyumlu bir hayat tarz lehine halihazr salksz ve savurgan re
tim ve tketim kalplarmz terketmekle baarlabilir. Fakat ne
var ki, bu kkl deiim gerekleedursun, byk miktarlarda
enerji tasarrufu ekenominin her yannda enerji verimliliini artr
makla baarlabilir. Bu durum gnmzde ekonomik faaliyetteki
mevcut dzeylerimizi korurken eldeki teknolojiler vastasyla ada
letli biimde gerekletirilebilir. Gerekte tasarruf, geleneksel ya
ktlarn tmn geride brakan en elverili ksa vadeli enerji kay-

457

namz olma yolundadr. Bu 1973- 78 yllan arasnda Avrupa'daki


tm yeni enerji arznn yzde 95'inin daha verimli kullanmdan gel
dii yolundaki gzlemle arpc biimde dorulanmtr. Bylece
milyonlarca bireysel koruma tedbirleri, tm dier enerji kaynakla
nnn (btn Avrupa nkleer program dahil) toplam kadar enerji
nin hemen hemen yirmi katnn salanmasyla sonuland. Ayn d
nemde Birleik Devletler ok sk almakszn koruma (tasarruO
tedbirlerinden yeni enerji arznn yzde 72'sini elde etti; bu tm di
er yeni kaynaklardan elde edilen enerjinin iki buuk katdr (29).
Enerjiyi daha verimli biimde kullanmann nemli bir rol, her
grev iin uygun trde bir enerji kullanmaktr. Birleik Devlet
ler'de tm enerji ihtiyacnn yzde 58'i stma ve soutma iin, yz
de 34' arabalara sv yaktlar salamak iin ve ancak yzde 8'i
elektrii gerektiren zel kullanmlar iindir. Szkonusu elektrik
enerjisi, -ki OPEC tarafndan tesbit edilen 1980 ham petrol fiyat
nn yaklak katna malolan yeni bir enerji merkezinden elde
edilir- en pahal enerjidir. Bylelikle elektrik, enerji ihtiyalarm
zn byk blm iin israftan baka bir ey deildir ve onu uygun
biimde yararlanabileceimizden daha fazla rettiimizden gn
mzde daha merkezilemi enerji istasyonlarnn kurulmas, btn
sistemin verimsizliinin artmasna neden olacaktr. Lovins'in dedi
i gibi, "Kullanlacak yeni enerji merkezlerinin hangi trden olaca
zerinde tartmak, sobada yakmak iin antika eya aramaya
benzer" (30). htiyacmz olan ey, daha fazla elektrik enerjisi deil,
ihtiyaclanmza daha uygun den daha deiik enerji kaynaklar
dr.
Istma amal enerji arzmzn yansndan fazlasn tkettiimiz
den dolay, en byk tasarruf binalarmz daha etkin biimde tec
rit etmekle yaplabilir. Bu artk gnmzde teknik olarak mm
kndr ve byle s-geirmez binalar yapmak maliyeti o kadar etki
lemektedir ki, fiili olarak -souk iklimlerde bile- hibir yeri stma
ya gerek brakmamaktadr ve mevcut pek ok yap bu standarda
aa be yukar uygun hale getirilebilir. Artan enerji verimliliinin
daha nemli aralarndan birisi, yararl s ve elektriin ortak-re
tilmesi (cogeneration )dir. Bir ortak-retici, elektriin retilmesi s-

458

rasnda kanlmaz olarak ortaya kan sy evreye kirli olarak at


mak yerine onu tekrar kullanan bir cihazdr. Bir yakt yakarak
hareketi meydana getiren herhangi bir makina, bir ortak-retici
olarak da kullanlabilir. Bir binaya yerletirildiinde stma ve so
utma sistemleri verimli bir biimde alabilir. Bu ekilde yakt
iindeki enerji, yzde 90'a varan verimlilikle yararl ekillere evri
lebilir, oysa kullanageldiimiz elektrik retimi yalnz bana yakt
taki enerjinin en ok yzde 30 ila 40'n kullanabilmektedir (31).
Son zamanlarda yaplan eitli aratrmalar ortaya karmtr ki,
ortak-retim ve artrlan izolasyon, araba ve makinalardaki artrl
m verimliliklerinin yansra, yaama standartlarmzla ekonomik
etkinliklerimizde hibir deiiklie gitmeksizin yzde 30 ila 40
enerji tasarrufuyla sonulanacaktr (32).
Sonunda geldiimiz nokta yenilenebilir, ekonomik adan verim
li ve evreye kar efkatli olan bir enerji kaynana ihtiyacmz ol
duudur. Gne enerjisi tm bu ltleri karlayan tek enerji t
rdr. Gne milyonlarca yldr gezegenimizin balca enerji kayna
olagelmi ve binlerce tryle hayat, gezegenin oluum sreci bb
yunca gne enerjisine hassas bir ekilde uyarlanmtr. Nkleer
enerji hari, kullandmz btn enerji trleri biriktirilmi gne
enerjisinin bir eklinden ibarettir. ster odun ve kmr, isterse ma
zot ya da gaz yakalm, biz aslnda gneten dnyamza yaylm ve
fotosentez yoluyla kimyasal ekle brnm enerjiyi kullanmakta
yzdr. Yelkenli gemilerimizi hareket ettiren ve yeldeirmenlerimizi
eviren rzgar, gnein stt hava ktlelerinin yukar doru ha
reketinin neden olduu bir hava akmdr. Barajlardaki trbinleri
mizi altran suyun yksekten dmesi olay, gne nlarnn
yaylmasyla beslenen suyun kesintisiz devirdaiminin bir paras
dr. Bylece fiili olarak enerji kaynaklarmzn tm bir ya da dier
eklinde gne enerjisiyle ihtiyacmz karlamaktadr. Bununla
birlikte, bu enerji trlerinin tm yenilenebilir deildir. Gnmz
deki enerji tartmasnda "gne enerjisi" terimi, daha belirgin ola
rak, tkenmeyen ya da yenilenebilir kaynaklardan elde edilen ener
ji trlerine atfta bulanacak ekilde kullanlmaktadr. Bu anlamda
gne enerjisi, gezegenimizin kendisi kadar deiik ekillerde kar-

459

mza kmaktadr (33). Ormanlk blgelerde o kat bir yakt (odun)


olarak mevcuttur; zirai alanlarda sv ya da gaz yakt (bitkilerden
retilen alkol ya da metan) olarak retilebilir; dalk blgelerde
hidroelektrik enerjisi olarak ve rzgar alan yerlerde rzgar gcyle
retilen elektrik (enerjisi) olarak elde edilebilir; bol gne alan bl
gelerde, foto-voltaik (photovoltaic) hcreler araclyla elektrie d
ntrlebilir ve hemen hemen her yerde dorudan doruya s ola
rak biriktirilebilir.
Gne enerjisinin bu trlerinin ou, alar boyunca o zaman
lardan beri gelitirilen teknolojiler araclyla insan toplumlan ta
rafndan kullanlagelmitir. Birleik Devletler Enerji Bakanl g
ne enerjisini "exotic" bir yeni enerji kayna olarak nitelemeyi ye
lemektedir, fakat gerekte gne (enerjisine) gei, herhangi bir b
yk teknolojik yenilik gerektirmemektedir. O, sadece modern toplu
mumuzun etkinliklerinin uzun zamandr bilinen tanmsal ve tekno
lojik ilemlerle akllca btnletirilmesini iermektedir. Yaygn bir
yanl anlamann tersine, bu yenilenebilir kaynaklardan enerji bi
riktirme sorunu halihazrda zlm durumda olup eitli incele
meler gstermitir ki, mevcut yumuak teknolojiler, tm uzun-va
deli enerji ihtiyalann karlamak iin yeterlidir (34). Gerekte,
yumuak teknolojilerin pek ou halen gne enerjisinin bilincine
varm topluluklarca baanyla kullanlmaktadr. Bu teknolojilerin
en ayrd edici zellii, merkezilikten uzak yaplar olmalandr. G
neten yaylan enerji btn gezegene dald iin, erkeziyeti
gne enerjisi istasyonlan anlamszdr. Dorusu onlar tabiatlan ge
rei gayri iktisadi (uneconomical) bir nitelik tarlar (35). En verim
li gne teknolojileri, ok eitli meslekler douran ve sonular ba
kmndan efkatli olan, yerel topluluklar tarafndan kullanlacak
kk-lekli aygtlan ierir. Barry Commoner'n hatrlatt. gibi;
"Bfr gne aygtnda herhangi bir tulumba anzalandnda, (nkle
er anzalarda olduu gibi) panii yattrmak iin Bakan'n olay ye
rine gelmesi beklenmez" (36).
Gne enerjisine kar ne srlen balca itirazlardan birisi,
onun kullanlmakta olan enerji kaynaklanyla ekonomik adan re
kabet ansnn olmad iddiasdr. Bu doru deildir. Gne enerji-

460

sinin baz trleri rekabet edebilecek durumdadr; dierleri ise bir


ka yl iinde rekabet ans kazanabilir. Bu, kullanlmakta olan
enerji tketiminin meydana getirdii toplumsal rekabet kavramn
sorgulamadan da ispat edilebilir. Halen byk stnlkle kullan
labilecek gne enerjisi trlerinden birisi, gne enerjisiyle stma
dr. Bu stma binann kendisi sy toplayp biriktirmesiyle gerek
leiyorsa "edilgin" stmadr, zel gne toplayclan kullanlarak
yaplyorsa "etkin" stmadr. Gne enerjisi yazn binalar sout
mada da kullanlabilir. Gnele stma ve soutma sistemleri son
be yl boyunca youn olarak gelitirilmitir ve imdilerde, Harvard
Okulu'nun raporunda belgelerle ortaya konduu gibi, canl ve
hzla yaylan bir endstriyi temsil etmektedir: "Pek ok insan hala
gne enerjisinin, teknolojik bir hamleyi bekleyen gelecee ynelik
bir ey olduunu zanneder. Bu varsaym byk bir yanl anlamay
dile getirir, zira etkin ve edilgin gne enerjisiyle snma, geleneksel
enerji kaynaklarnn imdi ve burada bir alternatifidir' (37).
Olaanst potansiyele sahip bir baka gne teknolojisi, foto
voltaik hcreler araclyla yerel elektrik retimidir (38). Bir foto
voltaik (*) hcre (birim), gne n elektrie eviren durgun ve
hareketsiz bir aygttr. Onun retilmesinde kullanlan temel ham
madde, bildiimiz kumda bol miktarda bulunan slikon'dur ve re
tilme sreleri yan-iletici (semiconductor) endstrisi tarafndan
transistrler ve birleik devreler ("chips") yapmak iin kullanlanla
ra benzemektedir. Halihazrda foto-voltaik hcreler evlerde kulla
nlmak iin henz ok pahaldr, fakat transistrler de balangta
ayn durumdayd. Gerekte foto-voltaik endstrisi gnmzde yan
iletken endstrisinin yirmi yl nce getii aamalarn aynsndan
gemektedir. Amerikan uzay ve askeri programlan hafif elektronik
tehizata ihtiya duyunca yaplan muazzam federal yatrmlar re
tim maliyetlerinin byk miktarda dmesine neden oldu. Bu, g
nmzde dk-maliyetli milyonlarca transistrl radyolar, cep he
sap makinalanyla dijital saatler retmekte olan endstrinin ba
langc oldu.
(*) "Foto-voltaik" (Photovoltaic) terimi, bir elektirik voltajnn, 11n hcre
zerine dmesiyle retilmesi durumuna atfta bulunur.

461

Ayn ekilde, foto-voltaik hcreler ilkin, uzaya gnderilen uydu


lar yrngeye oturtmak iin elektrik salamak amacyla kullanld
ve o zaman iin ok pahalya mal oluyordu. O zamandan itibaren
bu hcrelerin maliyetleri, her ne kadar piyasalar hala olduka k
stl ise de byk lde dmtr. Onlara gre halen kullanmak
ta olduumuz elektrik enerjisiyle kabet edebilmek iin maliyetle
rin kilovat bana 500 dolara -yaklak bugnk maliyetin onda bi
rine- drlmesi gerekecektir, bu ise foto-voltaik teknolojiye yap
lacak esasl bir federal yatrmla kolayca baarlabilecek bir eydir.
Federal Enerji Dairesince yaknlarda yaplan bir aratrmada, ma
liyetlerin kilovat bana 500 dolara drlmesi iin gereken para
nn, yarm milyar dolardan daha az olduu ve bu parann be yllk
bir dnemde retilecek 152.000 kilovat foto-voltaik hcreden bir
hkmet kararnamesiyle temin edilebilecei ortaya kondu (39).
Aradaki fark anlamak iin bu durumu, kilovat bana 5.000 dolara
mal olan elektrik retecei tahmin edilmi olan Clinch River nkle
er retici reaktr iin planlanm iki milyon dolarlk federal fonlar
la karlatrn (40). Aka kamu fonlanndan foto-voltaik teknoloji
ye yaplacak byk apl bir yatrm, tm tketicilerin karna ol
mak zere, verimli ve yumuak yollarla elektrik enerjisi retecek
muazzam bir endstri oluturabilir. Benzeri tahminler eer yeterli
fonlar rzgar mili teknolojisine yatrlrsa, elektriin rzgardan
retiminin bir an nce balatlmas gerektiini gstermektedir (41).
Bu gelimeler, hizmet endstrisinde temel yapsal deimeler
douracaktr, zira foto-voltaikler ve rzgar jeneratrleri, tpk g
ne enerjisiyle snma gibi, merkezilemi enerji istasyonlarna ge
rek brakmadan daha verimli olarak kullanlabilmektedir. Elektrik
retimindeki tekellerinden gnlsz olarak vazgeecek kamu hiz
meti yapan irketlerin siyasal gc, gnmzde yeni gne tekno
lojilerinin hzla gelitirilmesinin nndeki en byk engeli olutur
maktadr.
Herhangi bir gereki gne enerjisi programnn, uaklar ve en
azndan kara ulamnn bir blm iin yeterli sv yakt ile gne
enerjisinin yete_rsiz olduu blgelerde ortak-reticiler iin kullanla
cak sv ya da gaz yaktlar bulmas gerekecektir. Bu yaktlar elde

462

etmek iin en kolay ulalabilir gne teknolojisi ayn zamanda en


eski olandr da: biyo-mass'dan enerji retilmesi. "Biyomass" terimi
biriktirilmi gne enerjisi demek olan yeil otlardan retilen orga
nik maddelere iaret eder. Bu enerji, yalnzca szkonusu maddeleri
yakmak suretiyle s olarak yeniden elde edilmekle kalmaz; ayn za
manda mayalanm hububat ya da meyvadan alkol damtmak veya
bakterilerin gbre, lam yahut pten husule getirdii metan elde
etmek suretiyle sv veya gaz yaktlara da dntrlebilir. Bu ya
ktlarn her ikisi de i-yakml motorlar herhangi bir kirlenmeye
yol amakszn altrmakta kullanlabilir ve yine her ikisi de ha
len iyi bilinen ve nisbeten basit yntemlerle retilebilir. Biyo
mass'dan alkol retimi, kullanlan benzinin yzde 20'sini alkoln
oluturduu Brezilya'da olduka gelitirilmi durumdadr; Hindis
tan ve in'de ise gbre ve pten yakt reten milyonlarca basit me
tan jeneratrleri yaplmtr ( 42).
Tm gne enerjisine dayal teknolojler arasnda doal gazn en
byk bileeni olan metann retilmesi, bakterilerin faaliyetinin de
yardmyla doal ekosistemde gzlemlenen ilkelere en yakn olan
dr. Onun retiminde her trl hayatn karakteristii olan dier or
ganizmalarn ibirlii szkonusu olup, en nemli kirleticilerden bir
ka olan lam, p ve denizlere boaltlan atklan yeni batan ile
mek iinde ok verimli bir ekilde kullanlabilir. Metan retimin
den elde edilen organik tortu, kaynaklan tketen ve kirleten sente
tik gbrelerimizin roln stlenmek iin ideal bir gbredir. Tpk
gne enerjisinin dier trleri gibi biyomass da geni apta yery
zne dalm olup bu yzden kk-lekli yerel yakt retimi iin
ok elverilidir.
Bu noktada unu aklda tutmalyz ki, tarmsal rnlerden sv
yaktlarn r tilmesi, gnmzdeki haliyle ulam sistemimizin ih
tiyacn karlayacak durumda deildir. Bunu baarmak iin, top
raklarmzn sorumsuzca kullanlmasna yol aacak olan iftliklerde
byk miktarlarda alkol retimine gitmek gerekecektir. Bu da,
Wes Jackson'un srarla syledii gibi, topraklarn hzla oraklama
sna neden olacaktr (43). Her ne kadar biyomass yenilenebilir bir
enerji kayna ise de, onun yetitii toprak byle deildir. Biz ekin-

463

!er dahil olmak zere biyomassdan nemli oranda alkol retilmesi


ni bekleyebiliriz, fakat mevcut ihtiyalarmz karlamak zere d
zenlenmi bir muazzam alkol retim program imdilerde kmr,
petrol ve dier doal kaynaklarmzla ayn oranda topra tkete
cektir. Bu ikilemden k yolu, israfa ynelik ve kaynak-tketici
hayat tarznn pek ok baka ynlerinin yansra, zellikle de Birle
ik Devletler'deki ulam sistemini tamamen yenibatan dzenle
mek olabilir. Bu, yaam standartlarmz dreceimiz anlamna
gelmez. Tam tersine o hayatmzn kalitesini ykseltecektir.
Yukarda iaret edilen enerji seeneklerinin yetkili kiilerce in
celenmesi, gnele dolu bir gelecein bizi beklediini gsterir. e
itli alanlarda nemli teknolojik ilerlemeler olacaksa da, bu tarihsel
geii balatmak iin herhangi bir teknolojik atlm beklememiz ge
rekmez. En ok ihtiya duyduumuz ey, gne ana geii kolay
latracak mtekabil toplumsal ve ekonomik politikalarn yansra,
gne enerjisinin salayaca imkanlar konusunda kamuoyunun
doru biimde aydnlatlmasdr. Barry Commoner elli yl iinde g
ne enerjisiyle, Birleik Devletler'deki yenilenemez enerji kaynak
larnn ounu deitirecek ayrntl bir senaryonun ana hatlarn
izdi (44). Onun nerisi ne byk bir teknolojik yenilii varsaymak
ta, ne de byk llerde enerji tasarrufuna dayanmaktadr. Bu iki
gelimenin her ikisi de -ki her ikisi de hemen hemen kesinlikle
meydana gelecektfr- nemli lde ksa srede olacak ve gei dne
mini kolaylatracaktr.
Commoner'in gne enerjisine gei tablosunun anahtar, bal
ca kpr yakt olarak doal gazn oynayaca roldr. Onun temel
dncesi, doal gazn halihazr retim ve blmn genilet
mek, daha sonra da tedricen doal gazn yerine gne metann ge
irmektir. Bunu yapabilmek iin metan reten fabrikalarn yeterli
biyomass'n kolayca elde edilebildii her yerde kurulmas gerekir;
kentlerde lam ve pler, iftlikte ekinler, gbre ve tarmsal artk
lar, ormanlk blgelerde aa, deniz kylarnda yosunlar vb. ekil
lerde. Tpk doal gaz gibi, gne metan da kolaylkla dier gne
enerjisi kaynaklarnn doal deimelerini dengeleyecek bir yakt
rezervi olarak biriktirilebilir ve enerjiyi koruyacak ve evre kirlen-

464

mesini azaltacak s ve elektriin ortak-retiminde kullanlabilir.


Ortak-reticiler, Fiat'n talya'da zaten yapmaya balad gibi, oto
mobil sanayii tarafndan byk apta retilebilir. Doal gazdan g
ne metanna gei ylesine yumuak olacaktr ki, dikkati bile pek
ekmeyecektir. Gerekte bu gei, halihazrda Birleik Devletler'in
baz blgelerinde, rnein Chicago'da balamtr bile.
Commoner'in planna gre -ki kukusuz pek ok olas plandan
sadece biridir- geiin balang aamas mmkn olan her yerde
doal gaz yakan jeneratrler yapmay ve onlarn ihtiyalarn kar
lamak zere daha geniletilmi gaz blm sistemleri kurmay
ierir. Ayn zamanda aktif ve pasif gne enerjisiyle stma yaygn
laacak, atklardan ve ekinlerden elde edilen alkol, benzinin yerini
almaya balayacak ve biyomass'dan retilen artan miktarlarda g
ne metan, genileyen doal gaz boru hattna eklenebilecektir. e
itli yllar iinde foto-voltaik hcrelerin ve rzgar jeneratrlerinin
kullanm nemli lde genileyecek, bir yanda da toplam gne
enerjisi retimi tedrici olarak artrlacaktr, ta ki ilk yirmibe yl
sonunda toplam enerji btesinin yaklak yzde 20'sini oluturun
caya kadar. Bu aamada -ki gei dneminin yar yoludur- gne
enerjisi ve doal gazn ikisi birden, Birleik Devletler'in toplam
enerji btesinin yansndan ounu yava yava oluturacaklardr.
Bu da nkleer enerjiye olan bamlln tamamyle ortadan kalk
masn imkan dahiline sokacaktr. Gei dneminin ikinci yansnda
petrol ve kmr retimi tedrici olarak sfra indirilecek ve doal gaz
retimi bugnk orann aa yukar yarsna drlecektir. Bu
noktada sistem, yaklak yzde 90 orannda gne enerjisine dn
m olacaktr. zleyen yllarda doal gazn yzde lO'luk katks
bundan dlebilir, ne var ki, bu enerji kaynan iklimlerdeki bek
lenmedik dalgalanmalara bal dzensizlikleri telafi edecek bir yer
de yakt olarak biriktirip korumak nemli olacaktr. Commoner'in
tahminine gre, Birleik Devletler'in elli yllk bir dnem boyunca
yaklak 20 milyon varil petrole denk bir doal gaz arzna ihtiyac
olacaktr ki, bu Birleik Devletler'de bulunduu tahmin edilen do
al gaz miktarnn yzde lO'u ila 30'u arasnda bir miktar 'demek
tir. (45).

465

Gne ana geiin balca engelleri teknik deil, politiktir.


Yenilenemeyen kaynaklardan yenilenebilir olana gei, petrol ir
ketlerini dnya ekonomisindeki egemen rollerini terketmeye ve te
mel konulardaki ilevlerini deitirmeye zorlayacaktr. Commoner
tarafndan teklif edilen bir zm, petrol ve doal gaz iinde kal
mak isteyen irketleri kamu karlar lehine altrmak olabilir;
oysa byk petrol irketleri paralarn daha cazip giriimlere -ou
nun halen yapmaya balad gibi- yatrmak isteyeceklerdir. Benzer
sorunlar, gne ana geiin kamusal ve zel karlar arasnda
atlaklar meydana getirecei dier sanayi sektrlerinde de ortaya
kabilir. Yumuak enerji yolu aka ounluun karna olacak
tr. Ne var ki, gne ana makul bir yumuak gei ancak, eer
toplum olarak uzun-vadeli toplumsal karlar ksa vadeli kiisel ka
zanlarn nne alabilirsek mmkn olabilir.
Gne ana gei, gerekte sadece yeni teknolojileri olutura
rak deil, daha geni bir anlamda btn toplum ve kltrmzn
derinden dnm olarak ta halen balam durumdadr. Meka
nistik paradigmadan ekolojik paradigmaya gei gelecekteki bir za
manda olacak bir ey deildir. O halen bilimlerimizde, bireysel ve
toplumsal tutum ve deerlerimizde, toplumsal organizasyon kalp
larmzda olup duran bir eydir. Yeni paradigma, ou zaman Kar
tezyen dnceye kilitlenip kalma eiliminde olan byk akademik
ve toplumsal kurumlardan ok bireyler ve kk topluluklar tara
fndan daha iyi anlalmtr. Kltrel dnm kolaylatrmak
iin bu nedenle bilgi ve eitim sistemimizi yeniden kurmamz gere
kecektir; yle ki, yeni bilgiler elverili tarzda sunulabilsin ve tart
labilsin.
Bilginin bu yeniden kuruluu halihazrda yurtta (haklar) ha
reketleri ve kamu kan gruplar ve eitli alternatif alar tarafn
dan baaryla yrtlmektedir. Bununla birlikte eer yeni ekolojik
bilin ortak bilincimizin bir paras haline gelecekse, onun kitle ile
tiim aralar vastasyla topluma aktarlmas gerekecektir. Bu
aralara halen zellikle Birleik Devletler'de i adamlar egemendir
ve onlarn ierii de uygun bir ekilde sansr edilir (46). Halkn kit
le iletiim aralarndan yararlanma hakk bylece mevcut toplum-

466

sal deiimin nemli bir vechesi olacaktr. Bir kez kitle iletiim
aralarmz slah etmeyi baardk m, artk neyin anlatlmas ge
rektiine ve geleceimizi kurmak iin iletiim aralarn nasl etkili
ekilde kullanacamza karar verebiliriz. Bu demektir ki, gazeteci
ler de dnce tarzlarn paral dnmeden btnc dnmeye
doru deitirecek ve toplumsal ve ekolojik bilince dayal yeni bir
meslek ahlak gelitireceklerdir. Muhabirler ve editrler sapklk,
iddet ve ykcla ynelik olaylar sansasyon yaratacak ekilde
sunmaya almak yerine, kltrmzde sregiden yumuak,
olumlu ve btnleyici faaliyetleri yaynlamal ve bu tr olaylarn
balamn biimlendiren karmak toplumsal ve kltrel kalplar
zmlemelidirler. Byle olgun bir gazetecilik anlay, yalnz top
lumsal adan yararl olmakla kalmaz, ayn zamanda yeni deerler
ve hayat tarzlarn savunan alternatif iletiim aralarnn son za
manlardaki geliimiyle de kantlanm olan iyi bir i te olabilir ( 47).
Bilgi iin zorunlu yeniden yaplanmann nemli bir paras, rek
lamn azaltlmas ve yeni batan dzenlenmesi olacaktr. rn rek
lamlarnn, uyardklar tketim kalplarnn meydana getirdii top
lumsal maliyetlerin grlmesine engel olmalar nedeniyle, evreci
lere ve tketici gruplarna da kamuoyunu bilgilendirmek iin "eit
zaman" ayrlmas ok nemlidir. Bir adm daha atarsak, kaynak-yo
un, israfa yol aan ve salksz rnlerin reklamlarna yasal snr
lamalar konmas, enflasyonun drlmesinde ve ekolojik adan
uyumlu bir yaam'a tarzna doru ilerlemede etkin bir yol olurdu.
Son olarak, enformasyon ve bilginin yeniden teekkl, eitim
sistemimizde kkl bir dnm ierecektir. Dorusunu sylemek
gerekirse bu dnmn de eli kulandadr. 1960'larla 1970'lerde
doan toplumsal hareketlerce stlenilen gnll yetikinleri eitme
abalarnn binlercesinde bu eitim anlay uygulanmaya balan
mtr. Birleik Devletler'de bu hareketlerin pek ou erken lecek
leri yolunda tekrarlanp duran tahminlere ramen dayankl olduk
larn ispatlamlardr. Savunduktan deerler ve hayat tarzlar ise
gittike artan sayda insan tarafndan benimsenmektedir. Her ne
kadar bu hareketler hazan birbiriyle iletiim ve ibirlii kurmay
baaramyorsa da, onlarn tm ayn ynde ilerlemektedir. Top-

467

lumsal adalet, ekolojik denge, onlar gerekte kendi kendini gerek


letirme ve maneviyata ilgi duyarken, yava yava filizlenmekte
olan yeni gereklik anlaynn deiik ynlerini vurgulamaktadr
lar (48).
Son on yl Ralph Nader'in nc abalaryla giderek toplum ve
evre konulan etrafnda rgtlenen yurtta (haklan) hareketlerinin
oalna tank oldu. Geen yllarda bu hareketler arasnda geni
bir mutabakat temeli ve temel sistemsel ilgilere hitap eden mnfe
rit sorunlar amaya ynelik bir eilim olutu. Pek ok organizas
yon, irketlerin sorumluluu ve hkmet politikalar zerindeki
byk irketlerin etkisiyle zellikle ilgilendiler. Bu yurtta (hakla
n) hareketlerinin siyasal gc hatr saylr llere ulam olup
kamuoyu anketleri, halkn ezici ounluunun onlar olumlu bir
toplumsal g olarak grdn ortaya koymaktadr (49). Onlarn
abalaryla yakndan akraba olan baz organizasyonlarn etkinlikle
ri yaygn olarak ekoloji hareketi erevesinde deerlendirilmekte
dir. Szkonusu gruplar biliim merkezleri olutururlar ve evre ko
ruma, organik iftilik, atklarn yeni batan retilmesi ve dier
ekolojik konularla ilgili bltenler yaynlarlar. Bu gruplarn bazlar
da yumuak teknolojilerin gelitirilmesi ve uygulanmas konusunda
pratik yardmlarda bulunurlar, pek ou ise anti-nkleer ittifaklar
ve koalisyonlara mensupturlar.
Yurtta ve tketici haklarn koruma hareketltri, ayn zamanda
merkeziyeti olmayan, ibirliine dayal ve evre asndan uyumlu
hayat tarzlarna dayanan ve aletlerle evde retilen mal ve hizmet
lerin takasn ieren kar-ekonomilerin ortaya kna kaynaklk
etmilerdir. Bu alternatif ekonomilerin -ayn zamanda "gayr res
mi", "ikili" ya da "enlikli" ekonomilerin- merkezi olarak planlanp
dzenlenmese de, organik olarak bytlp gelitirilmesi gerekir.
Genellikle bu epey bir miktar programatik tecrbe ister ve nemli
lde toplumsal modelleri Birleik Devletler, Kanada, ngiltere, s
kandinav lkeleri, Hollanda, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelan
da'da bu tarzda gelitirilmitir (50).
kili ekonomi zerindeki yeni vurgu, bu gayr resmi, ibirliine
dayal ve paraya baml olmayan sektrlerin dnya ekonomilerin-

468

de hakim bir yere sahip olduunun, kurumsallam ve paraya ba


ml klnm sektrlerinse onlardan treyip onlara dayandnn
farkna vanlmasna baldr. Oysa genellikle durum tersine bilinir.
Bu olgu, sanayilemi lkelerde bile, her ne kadar iktisadi istatis
tiklerin tarafgirlii neredeyse byle bir analiz yapmay imkansz k
lacak derecedeyse de belgelerle ortaya konabilir (51). Ekonomisin
de hem kamu hem de zel sektrleri bir arada bulunduracak her
hangi bir modern toplum iin bu aka zorunludur, fakat iktisadi
verimlilii -dolar ya da ruble cinsinden- parayla lme konusundaki
an sranmz, ok byk dengesizliklere neden olmakta ve imdi
lerde gayri resmi sektrleri tahrip etme tehdidinde bulunmaktadr.
Bu eilimi etkisiz hale getirmek iin gittike daha ok sayda insan
gnmzde, asgari geimini temin etmek iin haftada yalnzca bir
ka saat almak ve parasal olmayan ihtiyalann tatmin etmek
iin daha komnal, karlkl anlay ieren ve ibirliine dayal
yaama tarzlan benimsemek suretiyle paraya baml ekonomiden
kopmaya almaktadr. Piyasa deerinden ok kullanm deerine
dayanan ev ekonomilerine artan bir ilgi szkonusudur ve kendi
kendine bir meguliyet bulan insanlann saysnda dikkate deer
bir art vardr. Ev ekonomileri, ideal olarak kk-lekli yumu
ak teknolojiler gelitirmeye ve imdilerde pek ok lkede canland
rlmakta olan eitli zanaatlan uygulamaya elverilidir. Tm bu et
kinlikler ailelerin bamszlk ve gvenliini artracak, toplumsal
insicam ve istikrar geri getirecektir.
Ekonomik modellerin yeniden organizasyonuna bir baka nem
li katk, Kanada'da ve eitli Avrupa lkelerinde etkin olan ii-ka
tlm ve kendi kendini ynetme hareketlerinden gelmektedir. i
lerin kendi kendini ynetmesine ilikin ilk baanl model, Yugos
lavya'da gerekletirildi ve o gnden itibaren sve, Almanya ve di
er Bat Avrupa lkelerinde benzer gelimelere ilham kayna oldu.
Birleik Devletler ve Japonya'da iilerin kendi iletmelerine katl
malan gerektii dncesi, bu lkelerin farkl siyasal geleneklerine
bal olarak daha yava gelimekte olmasna karn daha imdiden
kabul edilmeye balamtr (52). Topyekn dnp yerel olarak
hareket etme ilkesini izleyen bizler, imdi dnya zerindeki yarat469

c toplumlarn stratejilerini ihtiyalanmza uyarlayp sentezini yap


mak gibi esiz bir ansa sahibiz. Bu sentez, nc Dnya'daki ok
sayda tcpluluun hayat tarzlar, geleneksel deerler ve in modeli,
kendine gvenen komnal gelimeden tutun da Yugoslavlann z
ynetim modeli ve gnmzde Birleik Devletler ve pek ok baka
lkede gelitirilmekte olan gayn resmi ekonomilere dein ok geni
bir alana uzanmaktadr.
Yeni gereklik anlay, evre korumasyla ilgili dolaysz ilgileri
fersah fersah aan bir anlamda ekolojik bir anlaytr. Ekolojinin
bu ok derinlikli anlamn vurgulamak amacyla filozof ve bilim
adamlan "derin ekoloji" ile "glge evrecilik" arasnda bir ayrm
yapmaya baladlar (53). Glge evrecilik daha etkin denetim ve do
al evrenin "insan"n (man) yararna iletilmesiyle ilgilenirken, de
rin ekoloji hareketi ekolojik denge ile gezegenin ekosistemi iinde
yaayan insanolunun roln alglamamz derin biimde deitire
cektir. zetle o, yeni bir felsefi ve dini temeli gerekli klacaktr.
Derin ekoloji modem bilimce, zellikle de yeni sistemler yakla
mnca desteklenmektedir. nsan ruhu kavram bu anlamda anla
lrsa (54), bireysel duygularn bir btn olarak kozmosla balant
iinde bulunduu bilin tarznda olduu gibi, ekolojik bilincin tam
anlamyla manevi olduu ak hale gelir. Kozmosla eklemlenmi bir
birey fikri, Latince din szcnn kk olan religare ("gl bi
imde balanmak") kelimesinde ifadesini bulmutur. Tpk Sans
kritede 'birlik' anlamna gelen yoga szcnde olduu gibi.
Derin ekolojinin felsefi ve m'anevi ats tmyle yeni bir ey de
ildir, tersine insanlk tarihi kadar eskidir. Byk manevi gelenek
ler arasnda Taoculuk, tm doa ve toplum olaylarnn hem temel
birliini hem de dinamik yapsn vurgulayarak ekolojik bilgeliin
en derin ve en gzel ifadelerinden birini sunmaktadr (55). Huai
Nan Tu bu konuda yle der: "Doal dzeni rnek alanlar Tao'nun
ak iinde akarlar" (56)
Bu tr ekolojik ilkelere ilk Taocu bilgelerden itibaren rastlanr
ken, ona ok benzeyen hr ak ve deiim felsefesi kadim Yunanis
tan'da Heraclitus tarafndan ortaya konmutu (57). Daha sonraki
alarda Hristiyan mistii Saint Francis, derin bir biimde ekolojik

470

olan grlere ve ahlaka sahipti ve Yahudi-Hristiyan geleneinin


"insan" (man) ve doayla ilgili grne devrimci biimde kar
kyordu. Derin ekoloji bilgelii, Baruch Spinoza ve Martin Heideg
ger'inki de iinde olmak zere Bat felsefesine ait pek ok eserde de
grlr. Yerli Amerikan kltrnn her kesinde ldar ve Walt
Whitman'dan Gray Synder'a dein birok airce ifade edilmitir.
Dante'nin ilahi Komedya' s (Divina Comedy ) gibi dnyann en
byk edebiyat eserlerinin doada gzlemlenen ekolojik ilkelere uy
gun biimde kaleme alnd bile iddia edilmitir (58).
Bu durumda, derin ekoloji hareketi tmyle yeni bir felsefe
nermemekte, tersine kltrel mirasmzn paras olan bir bilinci
diriltmektedir. Belki de yeni olan ey, ekolojik anlayn astronotla
rn gl deneyimleriyle desteklenen ve yeni "topyekn dn, ye
rel olarak eylemde bulun" zdeyiini olduu kadar, "Uzaygemisi
Yerkre" ve "Btn Yerkre" bribi imajlarla ifade edilen gezegen a
pna dek geniletilmesidir. Bu yeni bilin, zgl olarak ok sayda
birey, grup ve iliki a tarafndan oluturulmaktadr; genel nfu
sun byk kesimlerinde, deerlerdeki nemli bir deiim, maddi t
ketimden gnll basitlie, ekonomik ve teknolojik bymeden i
sel byme ve gelimeye doru bir deiim de gzlemlenmektedir.
1976'da Stanford Aratrma Enstits tarafndan yaplan bir ince
leme, be milyon yetikin Amerikaldan drt milyonunun gelirleri
nin arpc biimde azald ve gnll basitlik ilkesine kucak aan
bir hayat tarzyla karlanca, tketim ekonomisindeki nceki tu
tumlarndan vazgetiklerini ortaya koymutur (59). Ayn enstit
bir adm daha atarak, bir baka on milyon yetikin Amerikaldan
sekiz milyonunun gnll basitlik yaklam ilkesinin-tmne de
il-idareli tketim, ekolojik bilin ve kiisel manevi bymeye du
yulan ilgi gibi baz ilkelerine uygun yaadn ortaya koymutur.
Bu deer deiimi o gnden bu yana eitli kamuoyu aratrmalar
tarafndan dorulanm ve basnla dier iletiim aralarnda geni
apta tartlmtr. Baka lkelerde, rnein Kanada'da gnll
basitlik konusu, resmi kanallarca ortaya atlmtr, tpk Califor
nia'da Vali Jerry Brown'un yapt gibi (60).
Maddi bymeden manevi bymeye gei, beeri potansiyel

471

hareketi, btncl salk hareketi, feminist hareket ve eitli ma


nevi hareketler tarafndan savunulmaktadr. ktisatlar maddi ka
zanlara bakarak insan ihtiyalarn deerlendirir ve bu ihtiyala
rn ilkece doyurulamaz olduunu ne srerken, hmanistik psiko
loglar kendini gerekletirme, zgecilik ve kiileraras ilikileri sev
mek gibi maddi olmayan ihtiyalar zerinde younlatlar. Onlar
bu suretle, kii-st psikologlarn tm insanlk ailesinin, genelde
ise kozmosun btnyle olan birliin dorudan tecrbeye dayana
rak anlalmasnn deerini vurgulamlar ve genilettikleri kkten
farkl bir insan doas imajnn ana hatlarn izmilerdir.' Ayn za
manda btncl salk hareketi materyalist deer sisteminin refa
hmz zerindeki etkisine dikkat ekmekte, salk bakmna yeni
bir kavramsal temel sunmakta ve yeni pratik yaklamlarla birlikte
salkl tutumlar ve yaama alkanlklar nermektedir.
Salk ve saaltm konusunda bu yeni fikirleri savunan gler,
tbbi sistemin hem iinde, hem de dnda yer almaktadr. Birleik
Devletler, Kanada ve Avrupa'daki hekimler dernekler kurmakta ve
btncl tbbn faydalarn tartmak a;acyla konferanslar dzen
lemektedirler. Bu tartmalarn sonucunda doktorlar, gerekli olan
cerrahi mdahaleleri, tehis testlerini ve reeteleri ortadan kaldr
maya almakta ve bunun salk maliyetlerini drmenin en et
kin yolu olacan bilmektedirler. Bakalar ise ilalar hakkndaki
bilgilerini ila endstrisinin dndaki kaynaklardan elde ederek,
rnein bamsz tp bltenlerine yaz yazmak ve eczaclarla yakn
balantlar kurmak suretiyle tp mesleine yeniden btnlk ka
zandrmay savunmaktadr.
Salk bakm organizasyonuna gelince, imdilerde adem-i mer
kezileme ve genel uygulamaya doru gl bir eilim ile son bir
ka yldr Avrupa ve Kuzey Amerika'da temel (tbbi) bakmn ger
ek bir rnesans szkonusudur. Aile uygulamas zerindeki vurgu
tp fakltelerinde ok daha gl hale geldi. Yeni bir renci kua
, temel salk bakmnn hastaln nlenmesi ve onun toplumsal
ve evresel kkenlerinin bilincine varlmasyla motive edildiinin
farkna vard. Bu yalnzca insanlar daha fazla honut etmekle kal
maz, ayn zamanda entellektel adan biyolojik-tbbi yaklamdan
472

daha cesur ve daha gnl okaycdr da. Yine, hastaln balangc


ve gelimesi zerinde stresin can alc rolnn bilinmesi sonucunda
ortaya kan psikosomatik tbbn diriliine tank olunmutur ve ok
sayda aratrma projeleri salk ve hastalk durumlarnda ruh ve
bedenin karlkl etkileimi zerinde younlamaktadr.
Saln bu geni balamna artan ilgiyle beraber, tp meslein
den olmayan salk elemanlar ve kurumlar, statlerini ykseltme
ve etkilerini artrma imkan bulmu olacaklardr. Biyolojik-tbbi
yaklamn sularn ok eskiden beri stlenmi olan hastabakcla
nn (hemireler) salk bakmndaki rolleri genilemekte, ifac ve
salk eitmeni sfatyla ehliyetlerinin tam anlamyla anlalmas
iin mcadele vermektedir. Ayn zamanda onlar temel bakma tam
anlamyla btncl bir yaklam gelitirme giriimleri srasnda e
itli ortodoks olmayan tedavi tekniklerini de aratrmaktadrlar.
Hastalktan korunma ve salk eitimine adanm halk sal or
ganizasyonlar tp evrelerinde giderek daha ok tannmakta ve ka
bul grmektedir. Bundan baka, baz hkmetler hastal nleme
' ve sal korumaya yeni bir ilgi duymakta ve btncl salk bak
mnn gelitirilmesini aratrmak zere eitli hkmet daireleri
kurulmaktadr.
Salk bakmnda vuku bulan bu devrimde rol oynayan en
nemli g, mevcut tbbi bakm sisteminden honut olmayan birey
lerin ve yeni batan kurulmu organizasyonlarn oluturduu yeil
kkler (gross-roots) hareketidir. Onlar, sala kar kiisel sorum
luluun ve bireyin kendi kendini saaltma potansiyelinin tannma
syla birlemi salkl yaama alkanlklarnn savunmas da da
hil olmak zere alternatif yaklamlarn kapsaml bir incelemesine;
salk konusunda fiziksel ve psikolojik yaklamlar birletirecek
eitli kltrlere mensup geleneksel saaltm sanatlarna gl bir
ilgi uyanmasna; nihayet, ortodoks olmayan ve batn tedaviler uy
gulayan btncl salk bakm merkezlerinin oluturulmasna gi
rimilerdir.
Btncl salk hareketi, insan potansiyel hareketi ve ekoloji
hareketinin savunduklar deer sistemine gei, hayatn anlamn
ve manevi boyutunu aramay yeniden vurgulayan bir takm manevi

473

hareketlerce de desteklendi. Bu "Yeni a" hareketleri arasnda ha


z bireyler ve organizasyonlar, irketlerin dnyasnda gzlemlenen
lere ok benzeyen smr, sahtekarlk, cins aynn ve an ekono
mik genilemenin ak iaretlerini vermilerdir, bununla birlikte bu
sapmalar ya da yanllar kltrel dnmmzn gei dnemi
nin tezahrleri olup bizi mevcut deer sisteminin nemini grmek
ten alkoymamaldr. Roszak'n iaret ettii gibi, halkn gerek ihti
yalar ile bu ihtiyalar karlamak zere sunulan yaklamlarn
tutarszl arasnda bir ayrm gzetmeliyiz (61).
Ekolojik anlayn manevi z, ideal ifadesini, kkleri eski a
larda kadnla doann zdeletirilmesinde yatan feminizm ve ekolo
ji arasndaki doal akrabalktan beklenebilecei gibi, kadn hareke
ti tarafndan savunulan feminist maneviyatta bulduu grlmekte
dir (62). Feminist maneviyat her trl canl trn doum ve lm
lerinin evrimsel ritimlerinin birlii konusundaki bir bilince dayal
olup, bylece hayata kar derinden ekolojik olan bir tutumu yanst
maktadr. ok sayda feminist yazarn son zamanlarda iaret ettik
leri gibi, bir tanna imaj, bu maneviyet trn bir tannnnkinden
daha doru bir biimde temsil eder gzkmektedir. Gerekte bir
tanraya tapnma, bizimki de dahil pek ok kltrde erkek tanrla
ra tapnmadan daha eskidir ve ayn zamanda kadim Taocu gelene
in tabiat mistisizmiyle yakndan bulantldr (63).
Beatrice Bruteau'ya gre, farkl Tanr imajlar, "bir ve ok"a ili
kin temel metafiziksel soruna getirilen farkl zmler eklinde de
erlendirilebilir (64). Erkek tanr, tipik olarak yalnz bana, ba
msz ve mutlak olarak varolan Bir'i temsil eder, oysa okluk, yal
nzca baml ve greli Tanr'nn iradesiyle varolur. nsan toplu
munda byle bir durum, geleneksel baba-ocuk ilikisiyle rneklen
dirilmitir. Bruteau'nun kaydettii gibi, babalk aynlma (ayr ol
ma) ile karakterize edilmitir. Baba ocuuyla asla fiziksel olarak
bir olmamtr ve bu iliki ya yzyze ya da artl akla bir olma
eilimindedir. Bu baba imaj Tann'ya uygulandnda doal olarak
itaat, sayg ve iman kavramlar n plana kmakta ve sk sk ardn
dan dl ya da ceza gelecek bir meydan okuma imaj domaktadr.
te yandan Bruteau'ya gre Tanra imaj Birlik/okluk soru-

474

nuna birleme ve btnlemeye dayal bir zm temsil eder. Bu


zmde Bir, okluk'ta tezahr ederken, okluk ta Bir'in varl
iinde yer alr. Zorla benimsetilen ya da ele geirilmi olmaJ1p orga
nik olarak verili bulunan byle bir iliki iinde Tanr ile dnya ara
sndaki ztln anlam yoktur. kisi arasndaki iliki meydan oku
ma ve atmadan ok uyum, itenlik ve sevgiyle karakterize edil
mitir. Annenin kaytsz artsz sevgisini yanstan byle bir imaj,
aka analkla ilgili bir imaj olup anne ve ocuun fiziksel olarak
ayrlmam olduu ve hayata hep birlikte katldklar fikrini vurgu
lar.
Tanra imajnn bu rnesansyla birlikte feminist hareket, yeni
dnce biimleri ve yeni bir deerler sisteminin yansra kadn
iin yepyeni bir benlik imgesi de yaratmaktadr. Bylece feminist
maneviyatn, yalnzca din ve felsefe zerinde deil, ayn zamanda
toplumsal ve siyasal hayatmz zerinde de derin bir etkisi olacak
tr (65). Erkeklerin ortak feminist bilincimizi gelitirmeye yapabile
cekleri en kktenci katklardan birisi, doumdan itibaren ocuklar
mzn yetitirilmesine daha bir itina gstermek olacaktr; yle ki,
onlar kadn ve erkekleri doutan ftratlarnda bulunan insani po
tansiyelin tm tecrbesiyle bytebilsinler. Daima zamanndan bir
adm ileride olan John Lennon'un mrnn son be yl zarfnda
yapt tam da bu olmutur.
Erkekler baba olarak gittike aktifleirken, gelecekte hi kuku
suz baarlabilecek olan kadnlann kamu hayatnn btn alanlar
na tam anlamyla katlmas olay, tutum ve davranlarmzda
uzun-vadeli deiimler meydana getirmemize baldr. u halde, fe
minist hareket kendisinin amzn en gl kltrel akmlann
dan biri olduu iddiasn srdrecektir. Onun nihai gayesi, kltr
mzn bundan sonraki evrimi zerinde en kkl etkiye sahip ola
cak insan doasnn batan sona yeniden tanmlanmasndan baka
birey deildir.
nsan doasnn bildiimiz klie irnajlanna bugn, yalnz kadn
hareketi tarafndan deil, etnik nyarg ve rklk araclyla azn
lklara yaplan zulme bakaldran ynla etnik zgrlk hareketi
tarafndan da kar klmaktadr. Onlarn protestolara, kat bir bi-

475

imde belirlenmi toplumsal roller ve kimliklerle damgalanm e


itli trden baka aznlklann, -yal nfus, boanm anne ve ba
balar, fiziksel sakatl bulunanlar ve daha bir ounun- mcadele
leriyle yaylmaktadr. Bu protestolarn kkleri, hepsi de otoriteyi
sorgulamak amacyla balam olan birok gl toplumsal hareke
tin ayn zamanlarda douuna tank olan 1960'larda yatar. Vatan
dalk haklann savunanlann nderleri zenci vatandalann siyasal
srece katlmalann isterken, fikir zgrl hareketi ayn eyi
renciler iin talep etmitir. Bir yanda kadn hareketi ataerkil otori
teyi sorgularken, te yanda hmanistik psikologlar doktor ve tera
pistlerin otoritesini zayflatmlardr.
Gnmzde, benzer bir otorite sorgulamas {nc Dnya l
kelerinin, sanayilemi lkelerden "daha az gelimi" olduklan yo
lunda tekrarlanp duran gre kar kma gibi) topyekn dnya
dzeyinde balatlm durumdadr. Bu lkelerin liderlerinin gittik
e daha ou, imdi Kuzey Yanmkre'nin ok-ynl bunalmnn
ok ak biimde farkna varmakta ve sanayilemi dnyann G
ney Yanmkre'ye ken;li sorunlarn iha etme abalanna kar di
renmektedir. nc Dnya lkelerinin baz liderleri, Gney Ya
nmkre lkelerinin kendilerini nasl kurtaracaklan ve kendi yerli
teknolojilerini ve iktisadi modellerini nasl oluturabileceklerini
tartmaktadr. Dierleri "gelime"nin tanmn, endstriyel reti
min gelimesi ve maddi mallann datlmasndan insanolunun ge
liimine doru deitirilmesini nerdiler (66).
Feminizmin kltrel dnmnde, zellikle de Kuzey Amerika
ve Avrupa'da ok nemli bir g olmas dolaysyla kadn hareketi
eitli toplumsal hareketlerin birlemesinde temel bir rol oynayaca
a benzemektedir. Gerekte bu hareket pekala eitli hareketlerin
1980'lerde hep birlikte hareket etmesine imkan verecek bir katali
zr grevi grebilir. Bugn bu hareketlerin pek ou amalarnn
hangi noktalarda birletiini grmeden hala birbirinden kopuk ola
rak almaktadrlar. Fakat son zamanlarda baz nemli birleme
ler filizlenmeye balad. Kadnlarn evreci gruplar, tketiciyi koru
ma gruplan, etnik zgrlk hareketleri ve feminist organizasyonlar
arasndaki temaslarda nemli roller oynamalan artc olmasa ge-

476

rektir. Anti-nkleer harekete bir srar ve tutku duygusu kazandr


masnn yansra gl bir bilimsel temel salayarak hizmet eden
Helen Caldicott ve mevcut iktisadi dnceye hakim Kartezyen a
tnn kusurlann berrak bir ekilde zmleyen Hazel Henderson,
deerli koalisyonlar tezgahlayan nder konumundaki kadnlann
yalnzca bir kadr.
Halihazrda yzlerce grup ve a birbirine ren yeni ittifaklar ve
koalisyonlar hiyerarik olmayan, brokrasiden uzak ve iddete da
yanmayan bir yapdadrlar. Onlardan bazlan dnya zerinde ok
etkin olarak almaktadr. Bu tr dnya apnda bir koalisyona r
nek olarak, insan haklan iin Amnesty Intemational'n at b
yk kampanya verilebilir. Bu yeni etkili organizasyonlar evre ko
rumas ya da ekonomik adalet iin mcadele gibi hayati ilevlerin
dnya apnda nasl yrtleceini gstermekte, ana ilkeler etra
fnda rgtlenmi yerel ve blgesel eylemlerin koordinasyonuyla bu
mcadelenin nasl baarlacann rneklerini vermektedir. ok sa
ydaki a ve koalisyonlar kendilerini henz siyasal arenada kesin
biimde ispat etmi olmamakla birlikte, yeni gereklik anlayna
temel salamaya devam ederken, onlarn yeni siyasal partilerle bir
lemesine imkan verecek durumun bilincinde olan ciddi bir kitle ar
kadan yetiecektir. Bazlan halihazrda eitli lkelerde yetitiril
mi olan bu partilerin yeleri evreciler,tketici haklann koruma
gruplan, feministler ve etnik aznlklardan olumakta olup, tm
bunlar irketlerin ynettii ekonominin artk lehine almad
gruplardr. Onlar hep birlikte semenlerin ounluunun seimlere
katlma zahmetine bile katlanmayacak kadar hayal krklna u
rad bir dnemde muzaffer bir ounluu temsil etmektedirler.
Seim srecine oy kullanmayan nfusu yeniden dahil etmek sure
tiyle yeni koalisyonlar oluturacak ve paradigma deiikliini siya
sal gerekliin iine sokacaklardr.
Bu tr tahminler zellikle de Birleik Devletler'deki sa kanada
ve Ortaan gereklik anlayn arzulayan Hristiyan fundamenta
listlerin kampanyalarna kadar mevcut siyasal sahnenin gzne
ok idealiste gzkebilir. Ancak mevcut duruma geni bir evrimci
bak asndan baktmzda, bu olaylar kltrel dnmmzn

477

kanlmaz vecheleri olarak anlalr hale gelir. Kltrel evrimin


ayrd edici zellii olarak gzken dou, ykseli, k ve para
lan kalbna gre k, bir kltr deien artlarn meydan oku
masna cevap vermek iin -teknolojileri, dnceleri ya da toplum
sal organizasyonu bakmndan- gerektiinden fazla katlatnda
vuku bulur (67). Bu esnekliin kaybedilmesi durumu toplumsal
uyumsuzluk ve karkln patlak vermesine yol aan genel bir
ahenk yitimiyle beraber geliir. k ve zl srecinde egemen
toplumsal kurumlar hala modas gemi grlerini empoze etseler
de yava yava zlmektedirler, oysa yeni yaratc aznlklar yara
tclk ve ykselen gvenle .,irlikte yeni meydan okumalara gs
germektedirler.
Aadaki diyagramda ematik biimde gsterilmi olan bu kl
trel dnm sreci imdilerde toplumumuzda gzlemlemekte ol
duumuz vakay ifade etmektedir. Demokratik ve Cumhuriyeti
partiler, ou Avrupa lkelerindeki geleneksel sa ve sol kanat,
Chrysler irketi, Moral ounluk ve akademik kurumlarmzn o
u kmekte olan kltrn paralardr. Onlar zlme sreci iin
dedirler. 1960'1ar ve 1970'lerin toplumsal hareketleri, imdi gne
ana geie hazr olan ykselen kltr temsil etmektedir. Dn
m meydana gelirken, ken kltrn savunucular modas ge
mi fikirlerine daha sk yaparak deiimi reddedecek ve egemen
toplumsal kurumlar yeni kltrel glere nderlik rollerini devret
mek istemeyeceklerdir. Ama o,nlar kanlmaz olarak ke ve
zlmeye doru gideceklerdir, oysa yeni doan kltr ykselmeyi
srdrecek ve hatta onun nder roln kendisi stlenecektir. D
nm noktas yaklatka, bu aptaki evrimci deiimlerin ksa va
deli siyasal etkinliklerle nne geilemeyeceinin farkedilmesi, ge
lecek iin en gl umudumuzu oluturmaktadr.

ird bulundu,cumuz dc.,r. .. m.

Mevcut kltrel dnm srecinde ykselen ve ken


h1 rlerin ematik tasviri

478

NOTLAR
(Buradaki iaretlemelere ilikin tam yayn enformasyonu Bibliyografya
'da bulunabilir.)
1. Gndnm
1. Bk. Rothschild (1980).
2.Bk. Mother Jones, Haziran
(1979).
3. Bk. Sivard (1979).
4. Bk. 8. Blm.
5. Bk. 8. Blm.
6. Ehrlich ve Ehrlich iinde zikrediliyor (1979), s. 147.
7. A.g.e., 7. blm.
8. Fuchs (1974), s. 42
9. Washington Post, 20 Mays 1979.
10. Bk. Harman (1977).
11. Bu grafik uygarlklann tam bir
tasvirini vermek amacyla deil,
sadece onlarn genel geliim ka
lplarn resmetmek amacyla i
zilmitir. Her uygarln balan
gc, ykselii ve sona erii iin
yaklak veriler kullanlmtr,
ne var ki bireysel erilere eit ve

keyfi ykseltiler verilmitir.


Bunlarn kolay anlalsn diye
dikey olarak yerleri deitiril
mitir.
12. Toynbee (1972).
13. Referanslar iin, bk. a.g.e., s.
89.
14. Bk. Henderson (1981).
15. Patriyarkln ok boyutlu yn
lerini kapsayan bir tartma
iin, bk. Rich (1977).
16. Age., s. 40.
17. Paradigma ve paradigma dei
imlerinin geni bir tartmas
iin, bk. Kuhn (1970).
18. Sorokin (1937-41).
19. Age., c. 4, s. 775 vd.
20. Mumford (1956)
21. "Dnm Noktas" heksagram
zerine dnceler, l Ching,
Wilhelm (1963), s. 97.
22. Maddeci diyalektiin, asla bun-

479

lan tanmadan antik in dn


cesiyle gzle grlr benzerlik
ler gsteren son derece anlalr
bir zmlemesi iin, bk. Mao
Zedung'un tannm denemesi
"atma zerine", Mao (1968).
23. Bk. Barzun (1958), s. 186.
24. Wang Ch'ung, Capra (1975)
iinde alntlanm, s. 106.
25: Porkert (1974), s. 9 vd. lyi bir
giri iin, bk. Porkert (1979).
26. Cinsiyet farkllklan hakknda
ki yaknlarda yaynlanan bir
aratrmann eletirisi iin, bk.
Goleman (1978).
27. Bk. Merchant (1980), s. 13.
28. Capra (1975) iinde alntlanm, s. 114.
29. Wilhelm (1960), s. 18.
30. Capra (1975) iinde, s. 117.
31.Age., iinde
32. Merchant (1980), s. 34.
34. Bk. 9. blm.
35. Koestler (1978), s. 57.
36. Bk. Munford (1970).
37. Roszak (1969).
38. Toynbee (1972), s. 228.
39. Capra (1975) iinde, s. 28.
2. Newtoncu Dnya-Makinas
1. Randall ( 1976) iinde alntlan
m , s. 237.
2. Bk. rnein, Crosland (1971), s.
99.

480

3. Laing (1982).
4. Huai Nan Tzu, Capra (1975) iin
de, s. 117.
5. Bu Baconcu metaforlann refe
ranslar iin, bk. Merchant
(1975), s. 169.
6. Bu nokta Carolyn Merchant tara
fndan ikna edici ekilde savu
nulmutur, bk. age.
7. Russel (1961), s. 542.
8. Vrooman (1970), s. 54-60.
9. Age. iinde, s. 51.
10. Garber (1978)de zikrediliyor.
11. Age. de alntlanm.
12. Vrooman (1970)de alntlanm,
s. 120.
13. Garber (1978)de alntlanm.
14. Age.
15. Sommers (1978)de alntlanm.
16. Heisenberg (1962), s. 81.
17. Merchant (1980), s. 3.
18. Randall (1976)da zikr. s. 224.
19. Rodis-Lewis (1978Jde zikredili
yor.
20. Age. iinde alntlanm.
21. Vrooman (1970) iinde zikrediliyor, s. 114.
22. Capra (1975) de alnt, s. 56.
23. Randall (1976)da alnt, s. 264.
24. Keynes (1951).
25. Capra (1975)de alnt, s. 55.
26. Age.
27. Age., s. 56.
28. Vrooman (1970)de alnt, s. 189.
29. Bk. Capra (1975), s. 59.

30. Randall (1976)da alnt, s. 486.


31. Bateson (1972), s. 427.
3. Yeni Fizik
l. W. Heisenberg, Capra (1975) iin.
de alntlanm, s. 50.
2. W. Heisenberg, age, alntlan
m, s. 67.
3. W. Heisenberg,ge., alntlan
m, s. 53.
4. A. Einstein, age., iinde alnt
lanm, s. 42.
5. Bk. 9. blm.
6. Mistisizmin bir tanm ve zl bir
anlatm iin, bk. Stace (1960), l.
blm.
7. Tpk Elektrik arj ya da manye
tik moment gibi atomalt para
cklarn baz zellikleri de de
neyael durumdan bamsz ola
rak gzkyor. Bununla bera
ber, parack fiziindeki son ge
limeler bu zelliklerin de gz
lem ve lm atmza uygun
olarak dayandrlabileceini gs
teriyor.
8. Bk. Capra (1975), s. 160.
9. N. Bohr, age., iinde alntlan
m, s. 137.
10. W. Heiaenberg, age., iinde
alntlanm, s. 139.
11. Stapp (1971).
12. Bateson (1979), s. 17.
13. Bu noktann bir tartmas iin

Henry Stapp'a minnettanm; bk.


yine Stapp ( 1972).
14. Bk. Schilpp (1951); bk. yine
Stapp (1972).
15. Bk. Bohm (1951), s. 614 vd.
16. Bk. Stapp (1971); Bell'in teore
minin ima ettiklerinin A. N.
Whitehead'n felsefesiyle ilikisi
zerine bir tartma iin, bk.
Stapp (1979).
17. Aada sunulanlar David
Bohm tarafndan yaplan EPR
deneyinin kapsaml tartmas
na dayaldr, Bohm (1951) iin
de, s. 614 vd.
18. Stapp (1971).
19. Bk. Bohm (1951), s. 169 vd.
20. Bohm (1950), s. 169 vd.
21. Jeans (1930).
22. Bu olayn daha ayrntl bir tar
tmas ve belirsizlik ilkesiyle
ilikisi iin, bk. Capra (1975), a.
192.
23. Atomalt paracklar arasndaki
bu karlkl etkileimler farkl
etkileim glerine iaret et
mekle beraber drt temeJ kate
gori iine girerler; gl, elekt
romanyetik, zayf ve gravitaayo
nel etkileimler iin bk. Capra
(1975), s. 228 vd.
24. Hem kuantum alan teorisi ve
hem de S-matrilt teorisinin daha
aynntl bir tartmas iin bk.
Capra (1975).

481

25. Ag,., s. 286 vd.


26. G.F. Chew, Ag,., iinde alnt
lanm, s. 295.
27. Bk. Capra (1979 a).
28. Bohm (1980).
29. Holografi, k dalgalarnn ka
rm zelliklerine dayal mer
ceksiz bir fotoraf tekniidir.
ektii "grnt" hologram ad
n alr; bk. Colier (1968). Konu
ya teknik olmayan kapsaml bir
giri iin, bk. Ouwater ve van
Hamersveld (1974).
4. Mekanistik Hayat Anlay

1. Dubos (1968) iinde alntlanm,


s. 76.
2. Handler (1970), 8. 55.
3. Wei8s (1971), s. 267.
4. Dubos (1968), s. 117.
5. ou yal nesilden olan az say
da bilim adam biyolojik sorun
lan, daha geni bir btncl ya
da sistemsel at iinde ifade et
meye altlar. Ben bunlardan
Gregory Bateson (1972, 1979),
Herrick (1949) tarafndan tart
ld kadanyla George Coghill,
Rene Dubos (1959, 1965, 1968,
1976, 1979), Lewis Thomas
( 1975, 1978, 1979) ve Paul We
iss (1971, 1973) tarafndan yaz
lanlarn ok esinleyici buldum.
6. Hacimli bir bibliyografyay da

482

ieren biyoloji tarihine bir irit


iin, bk. Magner (1979), qatd&
ki tartmalarn bir ou buna
dayaldr.
7. La Mettrie (1960); bu alnt pasaj
Franszca aslndan kendi evi
rimdir.
8. Needham (1928).
9. Age., s. 90.
10. Age., s. 66.
11. Age., s. 86.
12. Magner (1979) iinde alntlanm, s. 330.
13. Dubos (1968) iinde.
14. Cannon (1939).
15. Daha ince ayrntlar iin, bk. 9.
blm.
16. Pununla beraber, teknik dille
aktanlabilir (transpo8able) ge
netik elementler olarak bilinen
"atlayc genler" fenomeninin ya
knlarda kefedildiini kaydede
biliriz (bk. Cohen ve Shapiro,
1980), bu, evrimin Lamarck
bir vechesini dile getirebilir.
17. Magner (1979) iinde alntlan
m, s. 357.
18. Bk. 9. Blm, Darwin'in kendisi
vurgulad ki, her ne kadar doal
ayklanma en nemli evrimsel
mekanizme olarak grlmektey
se de, hi bir ekilde yegane
(mekanizma) deildi; Bk. Gould
ve Lewontin (1979).
19. Monod (1971), 8. 122.

20. Wilson (1975).


21. Bk. Caplan (1978).
22. Randall ( 1976) iinde alntlanm, s. 479.
23. Age., de alntlanm, s. 480.
24. Bk. Ruesch (1978).
25. Molekler biyolojinin tarihsel
geliiminin teknik olmayan bir
gzden geirilii iin, bk. Stent
(1969), 1-4 blmler.
26. Bk. Judson (1979).
27. rnein Bohr, bir hcrenin var
ln yaatma bilgimizin onun
molekler yapsnn tam bir bil
gisiyle btnleebileceini ne
srd.
28. Judson (1979) iinde, s. 218.
29. Weiss (1971), s. 270.
30. Bk. Stent 0969), s. 10.
31. Judson (1979) iinde..., s. 209.
32 Age, iinde... s. 220
5. Biyolojik-Tbbi Model
1. Engel (1977).
2. Canl organizmalarn sistemler
gr iin bk. 9. blm ve sa
la sistemler grnn uygu
lanmas iin bk. 11. blm.
3. Bk. Dubos (1979).
4. Bk. Dunn (1976).
5. Bk. Corea (1977); Ehrenreich ve
English (1978); yine bk. Rich
(1977), s. 117 vd.
6. Bk. Vrooman (1970), s. 173 vd.

7. Homeopatinin daha ayrntl bir


tartmas iin, bk. 11. blm.
8. Dubos (1976), s. XXVII-XXXIX.
Aada Pasteur'in szlerinden
yaplan alntlar bu kaynaktan
alnmtr. Bu szlerden bazlar
Franszca orijinalinden kendi
evirimdir.
9. Bk. 6. blm.
10. rnein bk. Knowles (1979a).
11. Bk. Dubos (1965), s. 369 vd.
12. Bk. Birleik Devletler Kongresi
Teknoloji Deerlendirme Daire
sinin Raporu "Tp Teknolojisinin
Geliimi", Austos 1976.
13. Bk. 11. blm.
14. Bk. Knowles (1977b).
15. Bk. Richmond (1977).
16. Bk. Fuchs (1974) s. 31 vd.
17. Bk. Knowles (1977a); alntla
nan (ifadeler) (Knowles) s. 7'de,
(Rogers) s. 87'de, (Callahan) s.
29'da, (Thomas), s. 37'de ve
(Wildavsky) s. 105'tedir.
18. Bk. Fuchs (1974), s. 104 vd.
19. Mc Keown (1976).
20. Bk. Dubos (1968), s. 78.
21. Doum oranlar ve yaama
standartlar arasndaki ilikinin
bir tartmas iin bk. 7. blm.
22. Bk. Haggerty (1979).
23. Tp meslei ierisinden gelen
zl ve dndrc bir rnek
iin bk. Holman (1976).
24. Bu tartma Birleik Devlet-

483

ler'de salk tedbirleri zerinde

47. McKcown (1976), s. 128.

odaklar, ama ayn eilimler


Kanada'da ve ou Avrupa lke
lerinde de gzlemlenebilir.

48. Bk. Dubos (1968), s. 74 vd.

25. Bk. Illich (1977).


26. Frederickson (1977).
27. rnein bk. Seldin (1977).
28. Knowles (197b )
29. Bk. Simonton, Simonton ve Cre
ighton (1978), s. 56; Simon
ton'un gelitirmi olduu, kan
sere zihin -beden yaklamnn
aynntl bir tartmas iin bk.
11. blm.
30. Bk. Melzack (1973).
31. L. Shlain, kiisel konuma,
1979.
32. Bk. 11. blm.
33. Szasz (1961).
34. Dubos (1959).
35. Bk. Feifel (1967).
36. Kbler-Ross (1969, 1975); Cohen (1979).
37. Bk. Powles (1979).
38. Bk. Shortt (1979).
39. Thomas (1977).
40. Bk. stte 12. referans.
41. Bk. Holman (1976).
42. Bk. Culliton (1978)
43. Ag.e., aynca bk. Bunker, Hink

49. Bk. Cassel (1976); Kleinman,


Eisenberg, ve Good (1978).
50. Bk. Kleinman, Eisenberg ve Good (1978).
51. Bk. 10. Blm.
52. Thomas (1975), s. 88
53. Bk. Dubos (1965), s. 134.
54. Thomas (1975), s. 90.
55. Bk. Dubos (1965), s. 171 vd.
56. Bk. Thomas (1978).
57. Bk. Fuchs (1974), s. 120.
58. Bk. Holman (1976).
59. Bk. Lock (1980), s. 136.
60. Bk. Corea (1977); Ehrenreich ve
English (1978).
61. Bk. Fuchs (1974), s. 56.
62. Bk. Ehrenreich ve English
(1978). s. 74 vd.
63. Bk. Seldin (1977).
64. Bk. David E. Rogers (1977),
65. Bk. Eisenberg(1977).
66. David E. Rogers (1977).
67. Bk. Fuchs (1974), s. 70 vd.
68. May (1978).
69. Bk. Knowles (1977.
70. Bk. 8. Blm.
6. Newtoncu Psikoloji

ley ve McDermott (1978).


44. Bk. Illich (1977), s. 23.
45. Bk. Tancredi ve Barondess
(1978).
46. Thomas (1979), s. 168 vd.

484

1. rnein, bk. Murphy ve Kovach


(1972).
2. Dou mistik geleneklerine ksa
bir giri iin, bk. Capra (1975),

5-9. blmler.
3. Bk. Wilber 1977, s. 164 vd.
4. Bk. Fromm, Suzuki ve De Marti
no (1960); Watts (1961); Rama,
Ballentine ve Weinstock (1976).
5. Bk. 2. Blm
6. Leibniz'in monadlar teorisiyle
atomalt paracklara dair boots
trap teorisi arasndaki ilikinin
bir tartmas iin, bk. Capra
(1975), s. 198 vd.
7. James (1961), s. 396.
8. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
238.
9. Watson (1970), s. IX.
10. Watson (1914), s. 27.
11. Bk. 2. Blm.
13. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
320.
14. Skinner (1953), s. 30-31.
15. Weiss (1971), s. 264.
16. Skinner (1975), s. 3.
17. Bk. Murphy-Kovach (1972), s.
278.
18. Freud (1914), s. 78.
19. Bk. Murphy-Kovach (1972), 8.
282.
20. Psikanalizle fizik arasndaki
iliki, aadak_i tartmalarn
byk blmnn kendisine da
yand kapsayc bir yazda
D.C. Levin tarafndan ok ayrn
tl biimde aklanmtr, bk.
Levin (1977).
21. Freud (1921), s. 178 vd.

22. Bk. 2. Blm.


23. rnein, bk. Fenichel(1945).
24. Newton'un ve Freud'un teorile
ri arasndaki bu artc para
lelliin daha ayrntl bir tart
mas iin, bk. Levin (1977).
25. Freud (1933)., 8. 80.
26. Freud (1938), 8. 181.
27. Freud (1926), 8. 224 vd.
28. Bk. Murphy-Kovach (1972), s.
296-297.
29. Bk. Strouse (197 4).
30. Freud (1926), s. 212.
31. Bk. 10. Blm.
32. Bk. 11. Blm.
33. Bk. Deikman (1978).
7. Ekonominin kmaz

1. Henderson (1978).
2. Bk. Weiss (1973), s. 71.
3. Navarro (1977), s. X.
4. Schumacher (1975), 8. 46.
5. A.g.e., s. 53 vd.
6. Zikreden Myrdal (1973), s. 149.
7. Bk. Henderson (1978), s. 78.
8. Bk. Myrdal (1973), s. 150.
9. Washington Post, Mays 20,
1979.
10. Bu kamuoyu anketlerine refe
ranslar iin, bk. Henderson
(1978), s. 13, 155.
11. Harvard Business Review, De
cember (1975).
12. Zikreden Henderson (1978), s.

485

63.
13. Zikreden, A.g.e.

14. Zikreden Forturre, September


11, 1978.
15. Washington Post' taki grme,

November 4, 1979.
16. Bk. Madden (1972).
17. Bk. 1. Blm.
18. Bk. Polanyi (1968).
19. Bk. Polanyi {1944), s. 50
20. Weber (1958).
21. Bu yazarlann eserlerine yap
lan referanslar Bibliyografya'da
sralanmtr.
22. Bk. Henderson {1981).

41. Harrington (1976), s.77


42. Marx (1844), s. 61.
43. Marx (1970), s. 254.
44. He ilbroner ( 1980)'de zikredili
yor, s. 148.
45. Bk. Marx (1844), s. 93 vd.
46. Keynes (1934), s. 249.
47. Bk. Henderson (1978), s. 36
48. A.g.e. de zikrediliyor, s. 3.
49. Bk. Horney (1937), Galbraith
(1958).
50. Hubbert (1974).
51. Bk. Commoner (1980).
52. Bk. 8. Blm.

23. Bk. Rich < 1977), s. 100.

53. Bk. Goldsen (1977); Mander


(1978).

24. Routh (1975)'de zikredilmi, s.


45.

55. Bk. Aldridge (1978), s. 158.

25. Bk. 2. Blm.


26. Bk. Soule (1952), s. 51.
27. Bk. Dickinson (1974), s. 79-81.
28. Lucia F. Dunn, zel konuma,
1980.
29. Bk. Henderson (1978), s. 94.
30. A.g.e. s. 76.
31. Bk. Kapp (1971).
32. Heilbroner {1978).
33. Marx (1888), s. 109.
34. Heilbroner (1980), s. 134,
35. Marx (1891), s. 317 vd.
36. Bk. Sombart (1976).
37. Bk. Harrington (1976), s. 85.
38. A.g.e., iinde zikrediliyor, s.
126.
40. Marx (1844)., s. 58

486

54. Bk. Rothschild (1980).


56. Henderson ( 1978), s. 158.
57. Schumacher (1975), s. 146.
58. Person / Planet adl kitabnda
Theodore Roszak, kurumsal b
ymenin yaps ve sonulannn
(zellikle kentlerin bymesi
zerinde durarak) kapsaml ve
etkileyici bir tartmasn sunu
yor. Roszak (1978), s. 241 vd.
59. Bk. Navarro (1977), s. 153; bk.
aynca Schwartz (1980).
60. Walter B. Wriston ile, 5 Ocak
1981 tarihli The New Yorker'
daki grme.
61. Toplu su eylemlerinin aratrl
mas, San Fransisco kkenli

Mother Jones magazinin bal

ca amalanndan biri olmutur.


nc Dnya'daki toplu eylem

8. Bymenin Karanlk Yan

ler hakkndaki raporlar iin, r


nein bk. szkonusu derginin
Austos 1977 (tann ticareti ve

1. Brown (1980).
2. A.g.e., s. 294-298.
3. Bk. Dumanoski (1980).
4. Gne enerjisine geiin gerekli

dnya al), Aralk 1977 (bibe


ron skandal), ve Kasm 1978
(tehlikeli rnlerde "tenzilat")
saylan.
62. rnein, bk. Grossman ve Daneker (1979).
63. Roszak ( 1978), s. 33.
64. Bk. Navarro (1977), s. 83.
65. Bk. Henderson (1978), s. 73.
66. Navarro {1977)de zikrediliyor, s.
137 vd.
67. 5 Austos 1975 tarihli Wall
Street Journal.

68. Bk. Galbraith (1979).


69. Ekologlar ve iktisatlar arasn
daki tartmann ksa bir tarihi
dkm iin, bk Henderson
(1978), s. 63 vd.
70. Henderson (1978), s. 319.
71. Commoner (1979)da zikredili
yor, s. 72.
72. Bk. 12. Blm.
73. Bk. Robertson (1979), s. 88 vd;
aynca bk. Roszak (1978), s. 205
vd.
74. Bk. Burns (1975), s. 23.
75. Roszak (1978), s. 220.
76. Bk. Henderson (1981).
77. Bk. 12. Blm.

lii ve uygulama imkanlarnn


bir tartmas iin bk. 12. B
lm.
5. Ellsberg (1980).
6. Sivard (1979) iinde alntlanm,
s. 14.
7. Aldridge (1978).
8. A.g.e., s. 71 vd.
9. Nkleer enerjiye ilikin btn
konunun ksa fakat kapsaml
bir gzden geirmesi iin, bk.
Caldicott (1978); nkleer enerji
ye kar durumun daha ayrntl
bir sunumu iin, bk. Nader ve
Abbotts (1977).
10. Bk. Woollard ve Young (1979).
11. Bk. Ellsberg (1980).
12. Bk. Nader ve Abbots (1977), s.
80.
13. Bu sorunlarn daha ayrntl bir
tartmas iin, bk. Nader ve Ab
bots (1977).
14. A.g.e., s. 365.
15. rnein bk. Airola (1971).
16. Bk. Winikolf(1978).
17. Bk. lllich (1977), s. 63.
18. Bk. Silverman ve Iee (1974), s.
293.
19. Bk. Fuchs (1974), s. 109.

487

20. Bk. Woodmon (1977).


21. Bk. Bekkanen (1976).
22. Bk. Woodmon (1977).
23. Bk. Hughes ve Brewin (1980);
aynca bk. Mo8her (1976).
24. Bk. Brooke (1976).
25. Bk. Woodmon (1977).

giri iin, bk. Laszlo, (1972 b);


daha kapsaml incelemeler iin,
bk. van BertalaitTy (1968) ve
Laszlo (1972 8).
2. tlikiler zerine yaplan incele
meler fiili olarak sistemler teori
sinden ncedir, bk. Dewey ve

26. Bk. Commoner (1977), 8. 152.


27. Berry (1977)de alntlanm, 8.
66

Bentley (1949), 8. 108 vd.


3. Weis8 (1971), s. 284.
4. A.g.e., s. 255 vd.

28. Bk. Zwerdling (1977).


29. Commoner (1977), 8. 161.

6. Bk. Jantsch (1980).


6. Weiss (1973), s. 26.

30.A.g.e.
31. A.g.e., s. 163.

7. Prigogine (1980).
8. Bk. Laszlo (1972), s. 42.

32. Bk. Zwerdling (1977).


33. Jackson (1980), s. 69.

9. Bk. Bateson (1972), 8. 351 vd.


10. Thomas (1975), s. 86.

34. Berry (1977)de alntlanm, s.


61.

11. Bk. rnein, Locke (1974).


12. Bk. 4. Blm.

35. Bk. Zwerdling (1977).

13. Bk. Goreau, Goreau ve Goreau

36. Bk. Weir ve Schapiro (1981).


37. Moore Lappe ve Collins (197'78);

(1979).
14. Bk. Thomas (1975), s. 25 vd.,

tezlerinin zetleri iin bk. Moore


Lappe ve Collins (197-hc). Be
nim tarm, tarm ticareti ve
dnyadaki alk ile ilgili tart
mam bu iJd makaleyi yakndan
izlemektedir.
38. Bk. Culliton (1978).
39. Navarro (1977), iinde zikredili
yor, s. 161.
9. Hayatn Sistemler Asndan
Grn
1. Sistemler dnne zet bir

488

102 vd.
15. Bk. Dubos (1968), s. 7 vd.
16. Bk. Thomas (1975), 8. 83.
17. A.g.e., s. 6.
18. A.g.e., 8. 9.
19. Bk. 1. Blm.
20. Bk. La8zlo (1972), s. 67.
21. Bir kltr temeli olarak hiye
rarik dncenin bir tartmas
iin bk., Maruyama (1967,
1979); hiyerarilerin feminist bir
eletirisi iin bk., Dodson Gray
(1979).
22. Weiss (1971), s. 276.

23. Thomas (1975), s. 113.


24. L. Shlain, California, Kenfie
id'de College of Marin'de verilen
konferans, 23 Ocak 1979.
25. Bk. Lowelock (1979); zgn Ga
i a efsanesinin bir tartmas
iin, bk. Spretnak (1981a ).
26. Jantcsh (1980), s. 48.
27. Bk. 4. Blm.
28. Bk. Jantcsh (1980), s. 48.
29. Bu belirsizliin atomalt fiziin
deki bireysel olaylarn nceden
kestirilemezliiyle ve bu tr
olaylar arasnda varolduu sy
lenen szde lokal-olm ayan ba
ntlarla ilikisi (bk. 3. Bl.)
aklanmadan kalmtr.
30. Laszlo (1972), s. 51.
31. Bk. Bateson (1972), s. 451.
32. Livingston (1978), s. 4.
33. Jantsch (1980), s. 75
34. Bk. A.g.e., s. 121 vd.
\
35. Bateson (1979), s. 92 vd.
36. G. Bateson, zel grme, 1979.
37. Bk. Herrick (1949), s. 195 vd.
38. Bk. 11. Blm.
39. Jantsch (1980), s. 308
40. Son bir gzden geirme iin, bk.
Scientifc American' n zel sa
ys, Eyll 1979.
41. Bk. Jantsch (1980), s. 61
42. Bk. Kinsbourne (1978).
43. Bk. Russel (1979).
44. Benim, psikolojik alemi bir "i"
dnya olarak gren alldk ta-

nm kabul ediim onu vcud


iinde herhangi bir yere yerle
tirdiim anlamna alnmamal
dr. O, mekan ve zaman aan ve
bu nedenle herhangi bir lokas
yonla ilikili olmayan bir men
tasyon biimini ifade etmekte
dir.
45. Bk. Dubos (1968), s. 47; ayrca
bk. Herrick (1949).
46. Bk. Livingston (1963).
47. Bk. 11. Blm.
48. rnein bk., Edelman ve Mo
untcastle (1978), s. 74.
49. Bk. Capra (1975), s. 29.
50. Kiist deneyimlerinin tanklklan iin, rnein, bk. Buckle
(1969); mevcut bilimsel atnn
bilin asndan tad. snrl
lklarnn d aha ileri bir tart
mas iin, bk. Blm. 11.
51. Onslow-Ford (1964), s. 36.
52. Bk. Jantsch (1980), s. 165 vd.
53. Koestler (1978)de alntlanm,
. s. 9.
54. Bk. Leonard (1981), s. 48 vd.
5i. Pribram 0977, 1979).
56. Bi. Blm. 3.
57. Bk. Blm. 3.
58. Bk. Capra (1975), s. 292.
59. Bk. Re-Vision, Karl Pribram
ve David Bohm'un holografik te
orileri konusuna aynlan zel sa
y, Summer/Fall 1978. bk. aynca
Dromenon 'un zel says,

489

Spring/Summer 1980.
60. Bk. Leonard (1981), s. 14 vd.
61. Bk. Towers (1968, 1977).
10. Btnlk ve Sallk
1. rnein bk. Eliade (1964).
2. Bk. Glick (1977).
3. Bk. Janzen (1978).
4. Levi-Strauss (1967), s. 181 vd.
5. Bk. Graves (1975), c. 1, s. 176.
6. Bk. Spretnak (198la).
7. Bk. Dubos (1968), s. 55
8. rnein, bk. Meier (1949), Ascle
pion ayininin aynntl bir tasviri
iin, bk. Edelstein ve Edelstein
(1945).
9. Bk. Dubos (1968), s. 56 vd.
10. Dubos (1979b).
11. Dubos (1968), s. 58.
12. Bk. Capra (1975), s. 102.
13. Bk. Veith (1972).
14. Needham (1962), s. 279.
15. Klasik in tbbnn felsefesine
bir giri iin, bk. Porkert (1979).
16.A.g.e.
17. Bu mektuplamalarn kapsaml
bir listesi iin, bk. Lock (1980),
s. 32.
18. Bk. Veith (1972), s. 105.
19. inli doktorlar tarafndan bili
nen nabz atlanyla ilgili pek
ok zelliin ayrntl bir akla
mas iin, bk. Manaka (1972),
EkC.

490

20. Bk. Lock (1980), s. 217.


21. Lock (1980).
22. Bk. Kleinman, Eisenberg ve Go
od (1978).
23. Bk. Selye (1974).
24. Stresin tabiatnn ve eitli has
talklarda oynad roln geni
kapsaml bir tartmas iin, bk.
Pelletier (1977).
25. Psiko-somatik tbbn tarihi ve
mevcut durumunun bir gzden
geirilii iin, bk. Lipowski
(1977).
26. Bk. Dubos (1968), s. 64.
27. Bk. 1. Blm.
28. Bk. Pelletier (1977), s. 42.
29. Daha fazla aynnt iin bir st
dipnota bak.
30. Bk. Cousin (1977).
31. A.g.e.
32. Bk. Knowles (1977b).
33. Bk. White (1978).
37. Bk. White 0978).
38. Fhs (1974), s. 104.
39. Rasmussen (1975).
40. A.g.e.
41. Byle bir ulwal salk sigortas
plannn ksa bir tasla iin, bk.
White (1978).
42. Bk. Fuchs (1974), s. 76.
43. eitli ruhsal saaltm gelenek
leriyle, onlarn modern psiko-te
rapiyle olan ilikilerinin bir gz
den geirilii iin. bk. Krippner
(1979); elle ifa vermeye son za-

manlarda yaplan deneysel bir


yak.l:..m iin, bk. Krieger(1975)
ve Grad(1979).
44. Bk. 3. Blm; zellikle enerji
transferi, her zaman bir madde
nin transferiyle ilikilidir (par
acklar ya da parack manzu
meleri). Szde lokal olmayan
(non-local) bantlara sahip fe
nomenlerde enerji transferi
mmkn deildir.
45. Vithoulkas(1980).
46. A.g.e., s. 140.
47. Bk. 11. Blm.
48. Reich (1979); bk. zellikle "Ya
amn Anlatmc Dili" adl b
lm, s. 136-182.
49.A.g.e., s. 177.
50. Bk. Mann(1973), s. 24-25.
51. Reich(1979), s. 279vd.
52. Bk. Mann (1973), s. 270vd.
53. Bk. Thie(1973).
54. Vcut almas literatrne
ilikin notlu bir bibliyografya
iin, bk. Popenoe (1977), s. 1753.
55. Bk. Bartenieff(1980).
56. Bk. 8. Blm.
57. Bk. Randolph ve Moss(1980).
58. Bk. 5. Blm.
59. Bu tekniklerin daha ayrntl
bir tartmas iin, bk. Pelletier
(1977).
60. Bk. A.g.e., s. 197 vd.
61. Bk. Greenve Green(1977).

62. Simonton yaklamnn daha


ayrntl bir tasviri iin, bk. Si
monton, Matthews-Simonton ve
Creighton.(1978).
63. C. Simonton'la zel grme
den,(1978).
64. Bk. Simonton, Matthews-Si
monton ve Creighton (1978), s.
57vd.
65. LeShan (1977), s. 49vd.
11. Mekan ve Zamann tesine

Yolculuk
1. Jung(195la), s. 262.
2. Jung psikolojisine ksa bir giri
iin, bk. Fordham (1972).
3. Bk. 6. Blm.
4. Jung(1928), s. 17.
5. "Psiik Enerji zerine" adl yaz
snda J ung, klasik fizikle eitli
analojiler kurar. zellikle, canl
organizmalar tasvir etmeye ok
uygun den Boltzmain'n ter
modinamii balamndaki ent
ropi kavramn getirir.
6. Jung(1939), s. 71.
7. Jung (1965), s. 352.
8. Jung (1936), s. 48; arketipsel
formlarn saylara ve dier ma
tematiksel yaplara ilgin bir
uygulamas iin, bk. von Franz
(1974), s. 15 vd.
9. Jung(1951).
10. Bk. 3. Blm.

491

11. Jung(1929), s. 71.


12. Jung(1965), s. 133.
13. Bk. Murphy ve Kovach (1972),
8. 432.
14. Maslow(1962), s. 5.
15. Assaggioli(1965).
16. Cari Rogers(1951).
17. Esalen Enstitsnn renkli ta
rihinin canl bir muhasebesi
iin, bk. Tomkins (1976).
18. Bk. Murphy ve Kovach (1972),
s. 298 vd.
19. rnein, bk. Goldenberg ve Goldenberg(1980).
20. Cari Rogers(1970).
21. Bk. Sutich(1976).
22. Bk. Walch ve Vaughn (1980);
ayrca bk. Pelletier ve Garfield
{1976).
23. Bk. Mander ve Rush (1974); ay
nca bk. Roszak(1978), s. 16 vd.
24. S. Grof., Journeys Beyond the
Brain, baslmam el yazmas.
25. Wilber 0977); ksa bir giri iin,
bk. Wilber (1975).
26. Bk. Grof(1976), s. 154 vd.
27. Capra (1975) den alnt; s. 43.
28. Grof(1976).
29. A.g.e., s. 32 vd.
30.A.g.e., s. 46 vd.
31.A.g.e., s. 101 vd.
32. S. Grof, Journeys Beyond the
Brain, baslmam el yazmas.
33. Castaneda (1972), s. 55.
34. Bk. Capra(1979).

492

35. Whitehead(1926), s. 66.


36. Bk. 3. Blm.
37. Bk. Capra(1975), s. 71.
38. Bk. Berger, Hamburg ve Ham
burg(1977,.
39. rnein, bk. Maslow (1964) ve
Mc Cready(1976), s. 129 vd.
40. Bk. Perry(1974), s. 8 vd.
41. Rosenhan (1973).
42. Bk. Laing (1978), s. 114.
43. Bateson (1972), s. 201 vd.
44. Laing(1978), s. 28.
45. A.g.e ., s 104.
46. Bk. Rosenhan (1973).
47. R.D. Laing, zel haberleme,
(1978).
48. Jurg(1965), s. 131.
49. Laing(1978), s. 56.
50. Bk. Laing(1972); Perry (1974),
s. 149 vd.
51. Laing (1978) tarafndan zikredilmi, s. 118.
52. A.g.e., s. 128.
53. A.g.e., s. 46.
54. Perls(1969).
55. Grof(1980).
56. A.g.e.
57. Janov(l970).
58. Grof, Journeys Beyond the Bra
in.

59. Bu trden en olaand ve ayn


zamanda yksek derecede teda
vi edici bir deneyime ilikin ar
pc bir rnek iin, bk. Laing
(1982).

60. Grof. Journeys Beyond the Bra

in.
12. Gne ana Gei
1. Bateson (1972), s. 434.
2. Schumacher (1975), s. 258.
3. Forrester ( 1980).
4. Henderson (1978), s. 226.
5. Bateson (1972), s. 497.
6. Bu yazarlarn kitaplarna yap
lan referanslar iin, bk. Bibli
yografya blm.
7. Bk. Henderson (1978), s. 52.
8. Bk. Henderson (1981).
9.A.g.e.

10. Odum (1971).


1 1. Bk. 2. Blm.
12. Georgescu-Roegen (1971).
13. Henderson (1978), s. 83.
14. Bk. 9 .. Blm.
15. rnein, bk. Rifkin (1980).
16. Jantsch (1980), s. 255.
17. Roszak (1978), s. XXX
18. Weisskopf (1971), s. 24.
19. Bk. Cook (1971).
20. Roszak (1978), s. 254 vd.
21. Schumacher (1975), s. 34.
22. Bk. 8. Blm.
23. Lovins (1977); daha yeni ve
gncel bir zet iin, bk. Lovins
(1980).
24. Bk. 8. Bl.
25. Zikreden Commoner (1979), s.
46.

26. Bk. Mother Jones. Eyll/Ekim


1979.
27. Bk. Lovins (1977), s. 9; Grossman ve Daneker 0979).
28. Stobaugh ve Yergin (1979).
29. Bk. Lovins (1980).
30.A.g.e.

31. Bk. Commoner (1979), s. 56.


32. rnein, bk. Stobaugh ve Yergin (1979), s. 167.
33. Bk. Commoner (1979), s. 54.
34. Bk. Lovins (1978).
35. Bk. Commoner (1979), s. 44.
36. A.g.e., s. 64.
37. Stobaugh ve Yergin (1979), s.
238.
38. A.g.e., s. 258 vd.
39. Bk. Commoner (1979), s. 38.
40. Bk. Stobaugh ve Yergin (1979),
s. 262.
41. Bk. Commoner (1979), s. 38.
42. A.g.e., s. 41 vd.
43. Jackson, s. 62.
44. Commoner (1979), s. 58 vd.
45. A.g.e., s. 62.
46. Bk. 7. Blm.
47. Bk. Henderson (1978), s. 387.
48. Aadaki paragraflarda tart
lan fikirler, deerler veetkinlik
leri aktif olarak savunan insan
lar ve organizasyonlarn bir lis
tesi iin, bk. Robertson (1979), s.
135; eitli gayr resmi eitim
alarnn kapsaml bir tartma
s iin, bk. Ferguson (1980).

493

49. Bk. Henderson {1978), s. 359.


50. Ag.e., s. 387 vd.
51. Bk. Huber (1979).
52. Bk. Henderson (1978), s-. 391.
53. Bk. Sessions (1981).
54. Bk. 11. Blm.
55. Bk. 9. Blm. Taocu ilkelerin
daha ayrntl bir tartmas
iin, bk. Capra (1975), s. 113 vd.
56. Zikreden Capra (1975), s. 117.
57. Bk. A.g.e., s. 116.
58. Bk. Meeker (1980).
59. Bk. Co-Evolutionary Quarterly.
Yaz 1977; ayrca bk. Elgin
(1981).
60. Bk. Henderson (1978), s. 395.

494

61. Roszak (1978), s. XXIV.


62. Bk. 1. Blm.
63. Tanraya tapnmann ve onun
sindirilmesinin tarihi iin, bk.
Stone ( 1976), ataerkillik ncesi
Yunan Tanna mitolojisinin bir
tartmas iin, bk. Spretnak
(1981a), ve Taoculukla Tanna
maneviyat arasndaki olas bir
balantnn tartmas iin bk.
Chen (1974).
64. Bruteau (1974).
65. Bk. Spretnak (1981).
66. Bk. Henderson (1980).
67. Bk. 1. Blm.

BBLYOGRAFYA
(Kitaplann ngiltere basklan gerektii yerlerde parantez iinde eklenmi
tir; ama Notlar blmndeki referanslann sayfa numaralan zorunlu ola
rak bu basklara tekabl etmez.)
Airola, Paavo. 1971. Are You Confused? Phonix, Arizona: Health Plus.
Aldridge, Robert C. 1978. The Counterforce Syndrome. Washington, D.C:
Institte for Policy Stdies.
Assagioli, Roberto. 1965. Psychosynthesis. New York : Viking (Wellingboro
gh: Tumstone Press, 1975.)
Bamet, Richard J., and Muller, Ronald E. 1974. Global Reach:Power of the
Multinational Corporations. New York: Simon and Schuster.
Bartenieff, lrmgard. 1980. Body Movement: Coping with the Environment
New York: Gordon and Breach.
Barzun, Jacqes. 1958. Darwin, Marx, Wagner. New York: Dobleday/Anc
hor.
Bateson, Gregory. 1972. Steps to an Ecology of Mind. New York: Ballantine.
(London: Paladin, 1973.)
1979. Mind and Nature. New York: Dtton, (London: Wildwood House,
1979.)
Bekkanen, John. 1976. 'The lmpact of Promotion on Physicians' Prescribing
Pattems.' Journal of Drug Issues, Winter.
Berger, Philip, Hamburg, Beatrix, and Hamb.rg, David. 1977. 'Mental He
alth: Progress and Problems, in Knowles, John H., ed. Doing Better
and Feeling Worse. New York: Norton.

495

Berry, Wendell. 1977. The Unsettling of America. San Francisco: Sierra


Club.
Von Bertalanffy, Ludwig. 1968. General Systems Theory. New York: Brazil
ler. (London: Ailen Lane, 1972.)
Bohm, David. 1951. Quantum Theory, New York: Prentice-Hall. (London:
Constable, 1956.)
1980. Wholeness anl the lmplicate Order. London:Routledge and Ke
gan Paul.
Boulding, Kenneth E. 1968. Beyond Economics. Ann Arbor: University of
Michigan Prese.
Brooke, Paul. 1976. 'Promotional Parameters: A Preliminary Examination
of Promotio11al Expenditures." Journal ofDrug lssues, Winter.
Brown, Michael. 1980. Laying Waste. New York: Pantheon.
Bruteau, Beatrice. 1974. 'The Image of the Virgin-Mother.' in Plaskow, J.,
and Romero, J.A., eds. Women and Religion. Missioula, Mont.: Scho
lars Press.
Bucke, Richard. 1969. Cosmic Consciousness. New York: Duttan.
Bunker, J., Hinkley, O., and Mc Dermott, W. 1978. 'Surgical Innovation and
ite Evaluation.' Scienct, May 26.
Bums, Scott. 1975. Home ine. New York: Doubleday.
Caldicott, Helen. 1978. Nuclear Madness. Brookline, Mass: Autumn Press.
Cannon, Walter. 1939. The Wisdom of the Body. New York: Norton. (London:Routledg and Kegan Paul, 1947.)
Caplan, Arthur L., ed. 1978. The Sociobiology Debate. New York: Harper
andRow.
Capra, Fritjof. 1975. The Tao of Physics. Berkeley: Shambhala. (London:
Wildwood House, 1975.)
1979a. 'Quark Physics Without Quarks: A Review ofRecent Develop
ments in S-Matrix Theory.' American Journal ofPhysics, January.
1979b. 'Can Science Explain Psychic Phenomena?' Re-Vision, Win
ter/Spring.
Cassell, Eric J. 1976. 'Illness and Disease.' Hastings Center Report, April.
Castaneda, Carlos. 1972. Journey to lxtlan. New York: Simon and Schuster.
(London: Bodley Head, 1973.)
Chen, Ellen Marie. 1974. 'Tao as the Great Mother and the lnfluence ofMot

496

herly Love in the Shaping of Chinese Philosophy.' Hiatory of Religios,


August.
Cohen, Kenneth P. 1979. Hospice: Prescription for Terminal Care. German
town, Md.: Aspen.
Cohen, Stanley No., and Shapiro, James A. 1980. 'Transposable Genetic Ele
ments.' Scientific American, February.
Collier, Robert J. 1968. 'Holography and integral Photography.' Physics To
day, July.
Commoner, Barry. 1977. The Poverty of Power. New York: Bantam. (Lon
don: Jonathan Cape, 1977.)
1979. The Politics of Energy. New York: Knopf.
1980. 'How Poverty Breeds Overpopulation.' in Arditti, Rita, Brennan,
Pat, and Cavrak, Steve, eds. Science and Liberation. Boston: South
end Press.
Cook, Earl. 1971. 'The Flow of Energy in an Industrial Society.' Scientific
American, September.
Corea, Gena. 1977. The Hid.<kn Malpractice. New York: Mortrow.
Cousins, Nonnan. 1977. 'The Mysterious Placebo, Saturday Review, Octo
ber 1.
Crosland, M.P., ed. 1971. The Science of Matter. Baltimore: Penguin (Har
mondsworth: Penguin, 1971.)
Culliton, B.J. 'Health Care Economics: The High Cost of Getting Well.' Sci
ence, May 26.
Deikman, Arthur. 1978. 'Comments on the GAP Report on Mysticism.' AHP
Newsletter, San Francisco, January.
Dewey, John, and Bentley, Arthur F. 1949. Knowing and the Known. Bos
ton: Beacon Press.
Dickson, David. 1914.Alternative Technology. London: Fontana.
Dodson Gray, Elizabeth, 1979. Why the Green Nigger? Wellesley, Mass.:
Roundtable Press.
Dubos, Rene. 1959. Mirage of Health, New York: Harper and Row.
1965. Man Adaptirg. New Haven: Yale University Press.
1968. Man, Medicine and Environment. New York: Praeger.
1976. Louis Pasteur. New York: Scribner. Introduction to the 1976 edi
tion.

497

1979a. Preface to Sobe!, David S., ed. Ways of Health, New York: Har
court Brace Jovanovich.
1979b. 'Hippocratea in Modern Dress.' in Sobe!, David S., ed. Ways of

Health. New York: Harcourt Brace Jovanovich.


Dumanoski, Dianne. 1980. 'Acid Rain.' Sierra, The Sierra Club Bulletin,
May/June.
Dunn, Fred L. 1976. 'Traditional Asian Medicine and Cosmopolitan Medici
ne as Adaptive Systems.' in Leslie, Charles, ed. Asia Medical

Systems. Berkeley: University of Califomia Press.

Edelman, Gerald, and MountcaRtle, Vernon. 1978. The Mi,dful Brain.


Cambridge, Maas.: MiT Press.
Edelstein, Emma J., and Edelstein, Ludwig. 1945. Asclepius. Baltimore:
Johns Hopkins University Press.
Ehrenreich, Barbara and English, Deidre. 1978. For Her Own Good. New
York: Doubleday. (Landon: Pluto Press, 1979).
Ehrlich, Paul R., and Ehrlich, Anna H. 1972. Population Resources Envi
ronment. San Francisco: Freeman.

Eisenberg, Leon. 1977. 'The Search for Care.' in Knowles, John H., ed. lJo.
irg Better and Fttlirg Worse. New York: Norton.
Elgin, Duane. 1981. Voluntary Simplicity. New York: Morrow.

Eliade, Mircea. 196'. Shamanism. Princeton: Princeton Univenity Press.


(Landon: Routledge and Kegan Paul, 1964).
Ellsberg, Daniel. 1980. lnterveiew in Not Man Apart, Friends of the Earth,
San Francisco, February.
Engel, George L. 1977. 'The Need for a New Medical Model: A Challenge for
Biomedicine.' Sciece, April 8.
Feifel, Herman. 1967. 'Physicians Consider Death.' Proceedigs of the Ame

rican Psysholo,ical Associatio.

Fenichel, Otto. 1945. The Psyhoaralytic Theory of Neurossis New York:


Norton. (Landon: Routledge and Kegan Paul, 1946.)
Ferguson, Marilyn, 1980. The Aquarian Conspiracy. Los Angeles: Tarcher.
(Landon: RouUedge and Kegan Paul, 1980.)
Fordham, Frieda. 1972. A lntroduction to Jug's Psychology. Harmond
sworth: Penguin.
Forrester, Jay W. 1971. World Dyramics. Cambridge, Masa.: Wright Ailen.

498

1980. 'lnnovations and the Economic long Wave.' Planning Review,


November.
von Franz, Marie-Louise. 1974.Number and Time. London: Rider.
Frederickson, Donald S. 1977. 'Health and the Search for New Knowledge.'
in Knowles, John H., ed. Doing Better and Feeling Worse. New York:

Norton.
Freud, Sigmund. 1914. 'On Narcissism.' in Strachey, James. ed. Standard
Edition of the Complete Wor,b of Sigmund Freud, vol. 14. London:
Hogarth Press and the lnstitute of Pycho-analysis.
1921. 'Psychoanalysis and Telepathy, SE, vol. 18.
1926. The Question ofLay analysi.' SE, vol. 20.
1933. 'Dissection ofthe Psychical Peraonality.' SE, vol. 22.
1938. 'An outline of Pschoanalysi.' SE, vol. 23.
Fromm, Erich. 1976. To Have or Ta Be? New York: Harper and Row. (Lon
don: Jonathan Cape, 1978.)
\ Fromm, Erich, Suzuki, D.T., and De Martino, Richard. 1960. Zen Buddhism

and Psychoanalysis. New York: Harper + Row. (London: Souvenir

Press, 1974.)
Fuchs, Victor R. 1974. Who Shall LiveY New York: Basic Books.

Galbraith, John Kenneth. 1958. The Affluent Society. Bostan: Houghton


Mifflin. (London: Hamish Hamilton, 1958.)
1979. The Nature of Mass Poverty. Cambridge, Mass.: Harvard Uni

versity Press. (Harmondsworth: Penguin, 1980.)


Garber, Daniel. 1978. 'Science and Certainty in Descartes.' in Hooker, Mic
hael, ed. Descartes. Baltimore: John Hopkins University Press.
Georgescu-Roegen, Nicholas. 1971. The Entropy Law and the Economic Pro
cess. Cambridge, Mass.: Harvard University Press.
Glick, Leonard B. 1977. 'Medicine a an Ethnographic Category: The Gimi
of the New Guinea Highlands.' in Landy, David, ed. Culture, Disease,
and Healing: Studies i Medical Antlropology. New York: Macmillan.

Godenberg, lrene, and Goldenberg, Herbert. 1980. Fami(y Therapy: An


Overview. Belmont. Calif.: Brooka/Cole.
Goldsen, Rose. 1977. The Show and Tell Machi1'U!. New York: Dial.
Goleman, Daniel. 1978. 'Special Abilities of the Sexes: Do They Begin in the
Brain?' Psychology Today, November.

499

Goreau, Thomaa F., Goreau, Nora 1., and Goreau, Thomas J. 1979. 'Corals
and Coral Reef.' Scmtific American, AugusL
Gould, S.J., and Lewontin, R.C. 1979. 'Tie Spandrels of San Marco and the
Panglossian Paradigm: a critique of the adaptionist programme.' Pro

ceedifllils of the Royal Society, London, September 21.


Grad, Bernard. 1979. 'Healing by the Laying On ofHande: A Review of Ex
periments, in Sobe!, David, ed. Ways of Health. New York: Harcourt
Brace Jovanovich.
Green, Elmer, and Green, Alyce. 1977. Beyond Biofeedbaclr.. San Francisco:
Delacorte Pres.
Grof, Stanislav. 1976. Realms of the Human Unconscious. New York: Dut
tan. (London: Souvenir Prese, 1979).
1980. LSD Psychotherapy. Pomona, Calif.: Hunter House.
Jourreys Beyond the Brain, baslmam el yazmas.
Grossman, Richard, and Daneker, Gail. 1979. Energy, Jobs and the Eco
nomy. Boston: Alyson Publications.

Haggerty, Robert J. 1979. The Boundaries ofHealth Care.' in Sobe!, David,


ed. Ways of Health. New York: Harcourt J3race Jovanovich.

Handler, Philip, ed. 1970. Biology and the Future of Man. New York: Oxford
University Pres.

Harman, Willis W. 1979. 'The Comming Transformation.' The Futurist, Ap


ril.
Harrington, Michael. 1979. The Twillight of Capitalism. New York: Simon
and Schuster.
Heilbroner, Robert. 1978. 'Inescapable Marx.' The New Yorlr. Review of Bo
olu, June 29.

1980. The Worldly Philosophers. New York: Simon and Schuster.


Heisenber, Werner. 1962. Physics and Philosophy. New York: Harper +
Row. (London: Ailen and Unwin, 1963.)
Henderson, Hazel. 1978. Creati"lil Alternative Futures. New York: Putnam.
1980. 'Tie Last Shall Be First, 1980s Style.' Christian Science Moni

tor, May 16.

1981. The Politics of the Solar Age. New York: Doubleday/Anchor.


Herrick, C. Judson, 1949. George Ellet Coghill: Naturalist and Philosopher,
Chicago: University ofChicago Press.

500

Holman, Halsted R. 1976. 'The "Excellence" Deception in Medicine.' Hospi


tal Prcctice, April.
Horney, Karen. 1937. The Neurotic Personality of Our Time. New York:
Norton.(London: Routledge and Kegan Paul, 1937).
Hubbert, M. King. 1974. 'World Energy Resources.' Proceedings of the Tenth
Commonweath Mining and Metallurgical Congress. Ottawa, Canada.
Huber, Joseph, ed. 1979. Anders arbeiten-anders wirtschaften. Frankfurt
Gennany: Fischer._
Hughes, Richard, and Brewin, Robert. 1980. The Tranquilizing of America
New York: Harcourt Brace Jovanovich.
Illich lvan. 1977. Medical Nemesis. New York: Bantam. (London: Calder,
1974).
Jackson, Wes. 1980. New Roots for Agriculture. San Francisco: Friends of
the Earth.
James, William. 1961. The Varieties of Religious Experience. New York: Col
lier Macmillan. (London: Fontana, 1960).
Janov, Arthur. 1970. The Prim.al Scream. New York: Deli. (London: Abacus,
1973).
Jantcsh, Erich. 1980. The Self-Organizing Uniuerse. New York: Pergamon.
(Oxford: Pergamon, 1979).
Janzen, John M. 1978. The Quest for Therapy in Lower Zaire. Berkeley:
University ofCalifomia Press.
Jeans, James. 1930. The Mysterious Universe. New York: Macmillan. (Lon
don: Longnan, 1930).
Jerison, Harr J. 1973. Eolution of the Brain and lntelligence. New York:
Academic Press.
Judson, Horace Freeland. 1979. The Eighth Day of Creation. New York: Si
mon and Schuster. (London: Jonathan Cape, 1979).
Jung, Cari Gustav. 1928. 'On Psychic Energy.' in Read, Herbert, Fordham,
Michael, and Adler, Gerhard, eds. The Collected Works of Carl G.
Jung. vol. 8, Princeton: Princeton University Press. (London: Routled
ge and Kegan Paul).
1929. 'Probleme ofModern Psychotherapy.' CW, vol. 16.
1936. 'The Concept ofthe Collective Unconsious.' CW, vol. 9. i.
1939. 'Conscious, Uiconsciouns and lndividuation.' CW, vol 9, i.

501

1951 a. 'Aion.' CW, vol. 9, ii.


195lb. 'On Synchronicity.' CW, vol. 8.
1965. Memories, Dreams, Reflections. New York: Random HouseNin
to.ge. (London: Fontana, 1977).
Kapp, Karl William. 1971. Social Costs of Private Enterprise. New York:
Schocken. (Nottingham: Spokesman Books, 1978).
Keynes, John Maynard. 1934. General Theory of Employment, lnterest and
Money. New York: Harcourt Brace. (London: Mamillan, 1936.)
1951. 'Newton the Man.' in Essays in Biography. london: Hart-Davis.
Kinsbourne, Marcel, ed. 1978. Asvmmetrical Function of the Brain. Camb
ridge: Cambridge University Prese.
K.leinman, Arthur, Eisenberg, Leon, and Good, Byron. 1978. 'Culture, lll
ness, and Care.' Arnals of lnternal Medicine, February.
Knowles, John H., ed. 1977a. Doing Better and Feeling Worse, New York:
Norton.
1977b. 'The Responsibility of the lndividual.' in Knowles, John H., ed. Do
ing Better and Feeling Worse, New York: Norton.
Koestler, Arthur. 1978. Janus. London: Hutchinson.
Kriger, Dolores. 1975. 'Tierapeutic Touch: The Imprimatur of Nursing.
American Joumal ofNursing, May.
Krippner, Stanley. 1979. 'Psychic Healing and Psychotherapy.' Journal of
lndian Psychology, vol. 1.
Kbler-Ross, Elisabeth. 1969. On Death and Dying. New York: Macmillan.
(London: Collier Macmillan, 1970).
ed. 1975. Death: The Final Stage of Growth. Englewood Cliffs, N.J.:
Prentice-Hall.
Kuhn, Tiomas S. 1970. The Structure of Scientifc Revolutions. Chicago:
University ofChicago Press.
Laing, R.D. 1972. "Metanoia: Some Experiences at Kingsley Hail.' in Rai
tenbeek, H.M., ed. Going Crazy: The Radical Therapy of R.D. Laing
and Others. New York: Bantam.
1978. The Politics of E::perience. New York: Ballantine. (Harmond
sworth: Penguin, 1970).
1982. The Voice of E::perience. New York: Pahtheon. (Harmondsworth:
Penguin, 1983.)

502

La Mettrie. 1960. L'Homme Machine-A Study in the Origins of an idea.


Edited by Vartanian, A. Princeton: Princeton University Press.
Laszlo, Ervin. 1912a. lntroduction to Systems Philosophy. New York: Har
per Torchbooks (Landon: Gordon and Breach, 1972.)
1972b, The Systems View of the World. New York: Braziller. (Oxford:
Blackwell, 1957.)
Leonard, George, 1981. The Silent Pulse. New York: Bantam. (London:
Wildwood House, 1980.)
LeShan, Lawrence L. 1977. You Can Fight for Your Life. New York: Evans.
Levin, D.C. 1977. 'Physics anda Psycho-Analysis: An Epistemological Study.'
baslmam makale.
Levi-Strause, Claude. 1967. Structural Anthropology. New York: Doubleday
(Landon: Ailen Lane. 1968.)
Lipowski, Z.J. 1977. 'Psychosomatic Medicine in the Seventies: an Overview.
The American Journal of Psychiatry, March.
Livingston, Robert B. 1963. 'Perception, and Commitment.' Bulletin of the
Atomic Scientist, February.
1978.Sensory Processig, Perception, and Behavior. New York: Raven
Press.
Lock, Margaret M. 1980. East Asian Medicine in Urban Japan, Berkeley:
University of Califomia Press.
Loclte, David Millard. 1974. Viruses. New York: Crown.
Lovelock, J.E. 1979. Gaia. Oxford University Press.
Lovins, Amory B. 1977. Soft Energy Path. New York: Harper and R.w.
1978.
1978 'Soft Energy Technologies.' Annual Review of Energy.
1980. 'Soft Energy Paths.' AHP Newsletter, San Francisco, June.
McCready, William C. and Greeley, Andrew M.1976. The Ultimate Values
of the American Population. Beverly Hills, Calif.: Publications.
McKeown, Thomas. 1976. The Role of Medicine: Mirage or Nemesis. Lan
don: Nuftield Provincial Hospital Trust.
Madden, Cari H. 1972. Clash of Culture: Managernent in an Age of Chan
ging Values. Washington, D.C.: National Planning Association.
Magner, Lois Ne. 1979. History of the Life Sciences. New York: Dekker.
Manaka, Yoshio and Urquhart, lan A. 1972. The Layman's Guide to Acu-

503

pun.ture. New York:'John WeatherhilL


Mander, Anica, and Rush, Anne Kent. 1974. Feminism as Therapy. New
York: Random House.
Mander, Jerry. 1978. Four Arguments for the Elimination of Teleuision.
New York: Morrow. (Brighton: Harvester Press, 1980).
Mann, W. Edward. 1973. Orgone, Reich and Eros. New York: Simon and
Schuster.
Mao Zedong 1968. Four Essays on Philosophy. Beijing: Foreign Languages
Press.
Maruyama, Magoroh. 1967. 'The Navaho Philosophy: an esthetic ethic of
mutuality.' Mental Hygiene, April.
1979. 'Mindscapes: The Limits to Thought.' World Future Society Bul
letin, September-October.
Marx, Karl. 1844. Economic and Philosophic Manuscripts of 1844. in Tuc
ker, Robert C., ed. The Marx-Engels Reader. New York: Norton, 1972.
1888. Theses on Feuerlxu:h. lbid.
1891. Capital. lbid.
1970. Das Kapital, A.Ksaltlm bask. Chirago: Henry Regnery.
Maslow, Abraham. 1962. Towards a Psychology of Being. Princeton: Van
Nostrand Reinhold.
1964. Religions, Values, Peak Experiences. New York: Viking.
May, Scott. 1978. 'On My Medical Education: Seeking a Balance in Medici
ne, Medical SelfCare. Fall.
Meeker, Joseph W. 1980. The Comedy of Suruiual. Los Angeles: Guild of
Tutors Press.
Meier, Carl Alfred. 1949. Antike lnkubation und Moderne Psychotherapie.
Zurich: Rascher.
Melzack, Ronald. 1973. The Puzzle of Pain. (Harnondvorth: Penguin.)
Merchant, Carolyn. 1980. The Death of Nature. New York: Harper and Row.
Monod, Jacques. 1971. Chance and Necessity. New York: Knopf. (London:
Collins, 1972.)
Moore Lappe, Frances, and Collins, Joseph. 1977a. Food First: Beyond the
Myth of Scarcity. New York: Houghton Miffiin. (London: Souvenir
Prese, 1980.)
1977b. 'Six Myths ofWorld Hunger.' New West, June.

504

1977c. "Still Hungry After All These Years." Mother Jone, August.
Mosher, Elissa Henderson. 1976. 'Portrayal of Women in Drug Advertising:
A Medical Betrayal.' Journal of Drug Issue, Winter.
Mumford, Lewis, 1956. The Trarformations of Man. New York: Harper.
(London: Allen and Unwin, 1957.)
1970. 'Closing Statement.' in Disch, Robert, ed. The Ecological Consci
ence. New York: Prentice-Hall.
Murphy, Gardner, and Kovach, Joseph K. 1972. Historical lntroduction to
Modern Psychology. New York: Harcourt Brace Jovanovich. (London:
Routledge and Kegan Paul, 1973.)
Myrdal, Gunnar. 1973. Against the Stream. New York: Pantheon, (London:
Macmillan, 1974.)
Nader, Ralph, and Abbosts, John. 1977. The Menace of Atomic Energy. New
York: Norton. (London: Melbourne House, 1979.)
Navarro, Vicente. 1977. Medicine Under Capitalism. New York: Prodist.
(London: Croom Helm, 1977.)
Needhan, Joseph. 1928. Man a Machine. New York: Norton (London: Ke
gan Paul, 1927.)
1956 . Science and Civilisation in China, vol. 2. Cambridge, England:
Cambridge University Press.
Odum, Howard. 1971. Environment, Power and Society. New York: Wiley
lnterscience.
Onslow-Ford, Gordon. 1964. Painting in the Instant. Landon: Thames and
Hudson.
Outwater, Christopher, and van Hamersveld, Erle. 1974. Practical Holog
raphy. Beverly Hills, Calif.: Pentangle Press.
Pelletier, Kenneth R. 1977. Mind as Healer, Mind as Slayer. New York:
Delta (London: Allen and Unwin, 1979.)
Pelletier, Kenneth R., and Garfield, Charles, 1976. Consciusness: East and
West. New York: Harper and Row.
Perls, Fritz. 1969. Gestalt Therapy Verbatim. New York: Bantam. (Har
mondsworth: Penguin, 1973.)
Perry, John Weir. 1974. The Far Side of Madness. Englewood Cliffs. N.J.
Prentice-Hall.
Polanyi, Kari. 1944. The Great Transformation . New York: Rinehart.

505

1968. Primitiue, Archaic and Modern Economics. New York: Double


day/Anchor.
Popenoe, Cris. 1977. Welless. Washington. D.C.: Yes!
Porkert, Manfred. 1974. The Theoretical Foundation of Chinese Medicie.
Cambridge, Mass.: MiT Press.
1979. 'Chinese Medicine, a Traditional Healing Science.' in Sobel, Da
vid, ed. Ways ofHealth. New York: Harcourt Brace Jovanovich.
Powles, John. 1979. 'On the Limitations of Modem Medicine.' Sobel, David,
ed. Ways ofHealth. New York: Harcourt Brace Jovanovich.
Pribram, Kari H. 1977. 'Holonomy and Structure in the Organization of Per
ception.' in Nicholas, John M., ed. lmages, Perception and Knowledge.
Dordrecht. Holland: Reidel.
1979. 'Holographic Memory.' lnterview by Daniel Goleman, Psychology
Today, February.
Prigogine, Ilya. 1980. From Being to Becoming. San Francisco: Freeman.
Rama, Swami, Ballentine, Rudolf, and Weinstock, Allan. 1975. Yoga and
Psychotherapy. Glenview, III.: Himalaya lnstitute.
Randall, Jobn Heman. 1976. The MaJing o' the Modern Mind. New York:
Columbia University Press.
Randolph, T.C., and Moss. R.W. 1980. An Alternatiie Approach to Allergies.
New York: Lippincott and Crovell. (Wellingborough: Tumstone Press,

1981,Allergies: Your Hidden Eemy.)


Rasmussen, Howard. 1975. 'Medical Education - Revolution or Reaction'
Pharos, April.

Reich, Willbelm. 1979. Selected Writings. New York: Farrar, Straus and Gi
roux.
Rich, Adrienne. 1977. Of Woman Bom. New York: Bantam. (London: Vira
go, 1977).

'

Rishmond, Julius B. 1977. 'The Needs of Children.' in Knowles, John H., ed.
Doing Better and Feeling Worse. New York: Norton.
Ritkin, Jeremy. 1980. Entropy. New York: Viking.
Robertson, James. 1979. The Sae Alternatie . St. Paul, Minn.: River Basin
Publishing Company. (Telford: J. Robertson, 1978).
Rodis-Lewis, Genevieve. 1978. 'Limitations of the Mechanical Model in the
Cartesian Conception of the Organism.' in Hooker, Michael,ed. Des-

506

cartes. Baltimore: Johns Hopkins University Press.


Rogers, Cari R. 1951.'Client-Centered Therapy. Boston: Houghton Miffiin.
(London: Constable, 1965.)
1970. On Encounter Groups. New York: Harper and Row. (London: Al
len Lane, 1970)
Rogers, David E. 1977. 'The Challenge of Primary Care.' in Knowles, John.,
ed. Doing Better and Feeling Worse. New York: Norton.
Rosenhan, D.L. 1973. 'On Being Sane in Insane Places.' Science, January
19.
Roszak, Theodore, 1969. The Making of a Counter Culture, New York: Do
ubleday/Anchor. (London: Faber and Faber, 1970.)
1978. Person/ Planet. New York: Doubleday/Anchor. (London: Gollancz,
1979.)
Rothschild, Emma. 1980. 'Boom and Bust'. New York Review of Books, April
3.
Routh, Guy. 1975. The Origin af Economic Ideas. London: Macmillan.
Ruesch, Hans. 1978. Slaughter of the lnnocent. New York: Bantam. (Lon
don: Futura, 1978.)
Russell, Bertrand. 1961. History of Western Philosophy. London: Ailen and
Unwin.
Russell, Peter. 1979. The Brain Book. New York: Duttan. (London: Routled
ge and Kegan Paul, 1979.)
Schilpp, Paul Arthur, ed. 1951. Albert Einstein: Philosopher-Scientist. New
York: Tudor.
Sehumacher, E.F. 1975. Small is Beautiful. New York: Harper and Row.
(l.ondon: Bloud and Briggs, 1973.)
Schwartz, Charles. 1980. 'Scholars for Dollars.' in Arditti, Rita Brennan,
Pat, and Cavrak, Steve, eds. Science and Liberation. Boston: South
End Press.
Seldin, Donald W. 1977. 'The Medical Model: Biomedical Science as the Ba
sis of Medicine.' in Beyond Tomorrow. New York: Rockefeller Univer
sity Press.
Selye, Hans. 1974. Stress Without Distress, New York: Lippincott. (London:
Hodder and Stoughton, 1975.)
Sessions, George. 1981; 'Shallow and Oeep Ecology: A Review of the Philo-
sophical Literature.' in Schultz, B., and Hughes, D., eds. Ecologiccl

507

Consciouanesa. Lanham, Md.: University Press of America.


Chortt, S.E.D. 1979. 'Psychiatric Illness in Physicians.' CMA Journal, Au
gust 4.
Silverman, Milton, and Lee, Philip R. 1974. Pills, Profits and Politics. Ber
keley: University of Califomia Prese.
Simonton, O. Cari, Matthews-Simonton, Stephanie, and Creighton, James.
1978. Getting WeU Again. Los Angelea: Tarcher.
Sivard, Ruth Leger, 1979. World Military and Social E::penditures. Lees
burg, Virginia, Box 1003: World Priorities.
Skinner, B.F. 1953. Science and Human Behavior. New York: Macmillan.
(London: Collier Macmillan, 1953.)
1975. Beyond Freedom and Dignity. New York: Bantam. (London: Jo
nathan Cape, 1972.)
Sombart, Wemer. 1976. Why Is There No Socialism in the United Stcites?
White Plains, N.Y.: Intemational Arts and Sciences Prese.
Sommers, Fred. 1978. 'Dualism in Descartes: The Logical Ground.' in Hoo
ker, Michael, ed. Descartes. Baltimore: Johns Hopkins University
Press.
Sorokin, Pitirim A. 1937-41. Social and Cultural Dynamics, 4 vols. New
York: American Book Company.
Soule, George Henry. 1952. ldeas of the Economists. New York: Viking.
Spretnak, Charlene. 198la. Lost Gocldesses of Greece. Boston: Beacon Prese.
ed. 1981 b. The Politics of Women's Spirituality. New York: Double
day/Anchor.
Stace, Walter T. 1960. The Teaching of the Mystics. New York: New Ameri
can Library.
Stapp, Henry Pierce. 1971. 'S-Matrix Intrpretation of Quantum Theory.'
Physical Review D, March 15.
1972. 'The Copenhagen Interpretation.' American Journal of Physics,
August.
1979. 'Whiteheadian Approach to Quantum Theory and the Generali
zed Bell's Theorem.' Foundations ofPhysics, February.
Stent, Gunther S. 1969. The Coming of the Golden Age. New York: Natural
History Prese;
Stobaugh. Robert, and Yergin, Daniel, eds. 1979. Energy Future: Report of

508

tle Energy Project at tle Harvard BusineBB Scholl. New York: Ballan
tine.
Stone, Merlin 1976. Wlen God Was a Woman. New York: Harcourt Brace
Jovanovich.
Strouse, Jean, ed. 1974. Women andAnalysis. New York: Grosman.
Sutich, Anthony J. 1976. 'The Emergence of the Transpersonal Orientation:
A Personal Account.Jaurnal ofTronspersonal Psychology, l.
Szas, Thomas. 1961. Tle Myth of Mental lllness, New York: Hoeber-Harper.
(London: Secker and Warburg, 1972.)
Tancredi, Laurence R., and Barondess, Jeremiah A. 1978. 'The Problem of
Defensive Medicine.' Science, May 26.
Thie, John F. 1973. Touch for Health. Marne del Rey, Calif: De Vorss.
Thomas, Lewis 1975. The Liver ofa Cell. New York: Bantam (Landon: Allen
Lane, 1980.)
1977. 'On the Science and Technology of Medicine.' in Knowles, John
H., edDoing Better and Feeling Worse, New York: Norton.
1978. Interview in New Yorker, January 2.
1979. Tle Medusa and the Snail. New York: Viking. (Landon: Allen
Lane, 1980.)
Tomkins, Calvin 1976, 'New Paradigms.' New Yorker, January 5.
Towers, Bernard. 1968. 'Man in Evolution: The Teilhardian Synthesis.'
Technology and Society, September.
1977. 'Toward an Evolutionary Ethic.' Teilhard Review, October.
Toynbee, Arnold. 1972. A Study of History, New York: Oxford University
Press. (Oxford: Oxford University Press, 1960. Ciltler 1-10, ksaltlm
bask.)
Veith, Uza. 1972. Tle Yellow Emperor's Classic of Internal Medicine. Berkeluy: U niversity of Califomia Press.
Vithoulkas, George. 1980. The Science of Homeopathy. New York: Grove
Vrooman, Jack Rochford. 1970. Rene Descartes. New York: Putnam.
Walsh, Roger N., and Vaughn, Frances, eds. 1980. Beyond Ego. Los Angeles:
Tarcher.
Ward, Barbara. 1979. Progress for a Small Planet. New York: Norton. (Lon
don: Maurice Temple-Smith, 1979.)
Watson, John B. 1914. Behavior. New York: Holt.

509

1970. Behaviorim. New York: Norton.


Watts,Alan W. 1961. Psychotherapy East and West. New York: Pantheon.
(London: Jonathan Cape, 1971.)
Weber, Max. 1958. The Protestant Ethic and the Spiril of Capitalism. New
York: Scribner. (London:Ailen and Unwin, 1930.)
Weir, David, and Schapiro, Mark. 1981. Circle of Poison. San Franciaco:
Institute for Food and Development Policy.
Weiss, Paul A. 1971. Within the Gates of Science and Beyond. New York:
Hafner.
1973. The Science ofLif. Mount Kiaco, N.Y.: Futura.
Weisskopf. WalterA. 1971.Alienation and Economics. New York: Duttan.
White, Kerr L. 1978. 'Ill Health and ita Amelioration: lndividual and Collec
tive Choicea.' in Carlson, Rick, J., ed Future Directions in Health Ca
re: A New Public Policy. Cambridge, Masa.: Ballinger.
Whitehead, Alfred North. 1926. Science and the Modern World. New York:
Macmillan (Cambridge: Cambridge University Press. 1926.)
Wilber, Ken. 1975. 'Psychologia Perenni:The Spectrum ofConsciousness.'
Jof.rnal ofTranspersanal Psychology Number 2.

1977. The Spectrum of Consciousness. Wheaton, 111.: Theosophical


Publishing House.
Wilhelm, Hellmut. 1960. Change New York: Harper Torchbooks. (London:
Routledge and Kegan Paul, 1975.)
Wilhelm, Richard. 1968. The 1 Ching. London: Routledge and Kegan Paul.
Wilson, E.O. 1975. Sociobiology. Cambridge, Masa.: Harvard University
Press.
Winikoff, Beverly. 1978. 'Diet Change and Public Policy.' in Carlson, Rick,
J., ed Future Directions in Health Care: A New Public Policy. Camb
ridge, Mass.: Ballinger.
Woodman, Joseph. 1977. 'The UnhealthietAlliance.' NewAge, October.
Woollard, Robert F., and Young, Eric R., eda. 1979. Health Dangers of the

N.clear Fuel Chain and Low-Level lonizing Radiation: A Bibliog


raphy /Literature Review. Watertown, Masa. 02172. Box 144: Physici

ans for Social Responsibility.


Zwerding, Daniel, 1977. 'The Day ofthe Locust.' Mother Janes,August.

510

You might also like