You are on page 1of 17

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi “Fırat Universty

Journal of Social Science” Cilt: 10 Sayı : 1, Sayfa:11-27,


ELAZIĞ-2000

ETNİK TERÖR VE ETNİK TERÖRLE MÜCADELE SORUNU

Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir BAHARÇİÇEK *

ÖZET
: Etnik terör bir etnik grubun etnik temele dayalı davasını sürdürmek için gerçekleştirdiği
bilinçli şiddet hareketi olarak tanımlanabilir. Özellikle son yıllarda gittikçe yaygınlaşan etnik terör,
diğer terör tiplerinden farklı bazı özellikler taşımakta ve etnik terör ile mücadele bu tür terör
hareketleri ile karşı karşıya kalan devletler için önemli bir sorun olmaktadır. Genellikle etnik bir
kimliğe dayalı olarak ortaya çıkan etnik terörün bugüne kadar nihai amacı olan ayrı bir devlet
yaratma sonucunu elde edemediği görülmekle birlikte, bu tür terörün devam etmesi, başka
amaçların elde edilmek istendiğini göstermektedir. Teröre karşı sert önlemlerin alınması çoğu kez
terörist grupların çıkarlarına hizmet etmekte, fakat devletin daha ılımlı bir politika izlemesi de halk
arasında terörün sonuç getirdiği düşüncesini yaygınlaştırmaktadır. Etnik terör ile mücadele
edilirken masum insanlara zarar vermekten kaçınılmalı, demokratikleşmeye önem verilmeli, asıl
olanın farklı kimliklerin bir arada yaşaması olduğu gerçeği konusunda halka bilinçlendirilmeli,
terörün dış desteklerinin kesilmesi sağlanmalı ve yürütülen mücadele halka ve dünyaya iyi
anlatılmalıdır.
Anahtar kelimeler: etnik, terör, devlet, mücadele, tedbir.

SUMMARY
ETNIC TERROR AND THE QUESTİON OF THE STREFİNG ETNIC TERROR
Ethnic terrorism can be defined as deliberate violence by subnational ethnic group to
advance its cause. Ethnic terrorism is rising all over the world, and differs considerably from other
types of terroism which motivated by idelogical, religious or economic motives. To counter ethnic
terrorism is one of the most important issue for the states that are facing ethnic terrorism. Despite
the fact that with ethnic terrorism no one can create an independent state, ethnic terrorism remains
an important problem for states which implies that such a terror has some other aims rather than an
independent state. A harsh state response to terrorism may create the result that terrorist group
wants. On the other hand, to handle the issue with a moderate manner may rise the idea among the
people that the terror is a usefull device for their cause. When dealing with the ethnic terrorism,
state must avoid to harm innocent people, shuld introduce democratic measures, and make people
to believe that different subnational groups can live together as they have done for centuries. Also
it must be known that to be right to deal with terrorism is not enough, this should be explained
very well to public and to international comunity.
Key words: ethnic, terrorism, state, struggle, measures.

*
İnönü Üniversitesi, İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

1. Giriş

Günümüz dünyasında terör sadece bir ülkenin veya bir bölgenin


karşılaştığı bir sorun olmaktan çıkmış, dünyanın hemen her bölgesinde ve
neredeyse bütün devletlerin belli ölçüde karşılaştıkları bir gerçek olmuştur.
Genellikle ideolojik bir temele dayanan terör hareketleri bazen de sosyal, siyasal,
dini ve etnik temellere dayalı olarak ta ortaya çıkmaktadır. Etnik temele dayalı
terör olayları özellikle 1900’lü yılların ikinci yarısından itibaren dünyada gittikçe
daha fazla görülen bir terör çeşidi olmuş ve ortaya çıktığı ülkelerde diğer terör
biçimleri ile mukayese edildiğinde daha fazla şiddet ihtiva ettiği görülmüştür.
Uluslararası sistemde Doğu-Batı cepheleşmesinin 1990’lı yıllarda sona
ermesinden sonra ortaya çıkan etnik temele dayalı sorunlara bakıldığında bir etnik
terör dalgasının dünyayı sarması ihtimalinin güçlendiği de görülebilir. Bu nedenle
etnik terör konusu gelecek yıllarda da devletler için önemli bir sorun olarak
varlığını sürdürecek gibi görünmektedir. Türkiye ise diğer terör çeşitleri yanında
etnik temele dayalı terör sorunu ile en ciddi şekilde karşı karşıya kalan ülkelerin
başında gelmektedir. ASALA ve PKK Türkiye’ye karşı terör eylemleri
gerçekleştiren en tipik ve kanlı örgütler olmuşlardır.

Bu makalede etnik terör kavramı tanımlandıktan sonra, böyle bir terör


türünün ortaya çıkış nedenleri üzerinde durulacak ve etnik terörün amaçları,
araçları ve yöntemlerine kısaca değinilecektir. Etnik terörün diğer terör tiplerinden
farklı özellikler taşıması, bu tür terör hareketlerine karşı yürütülecek mücadeleyi
de zorlaştırmaktadır. Bu zorluklar vurgulandıktan sonra etnik terör ile
mücadelenin başarılı olabilmesi için neler yapılması gerektiği konusu kısaca ele
alınacaktır. Bütün bunlardan önce terör ve terörist gibi kavramların tanımlanması
etnik terör kavramının anlaşılmasını daha da kolaylaştıracaktır.

2. Terör, Amacı ve Yöntemleri

Pek çok kavramda olduğu gibi terör kavramı konusunda da bir görüş
birliğinin olduğu söylenemez. Latince bir kelime olan terör korkudan titreme veya
titremeye sebep olma anlamlarına gelmektedir. Bugünkü kullanılış şekli ise daha
farklı olan kelime bazen şiddet bazen de anarşi anlamlarında kullanılmaktadır.
Bununla birlikte terör kavramı “bir devlet veya devlet olmayan aktörün şiddet
tekniklerini kullanarak siyasal amaçlarını elde etme ile ilgili faaliyetler” (Plano ve
Olton, 1988: 201) şeklinde tanımlanabilir. Terörizm ise “siyasal amaçlar için
örgütlü, sistemli ve sürekli terör içeren bir strateji anlayışıdır” (Başeren, 1994:
164). Dolayısıyla terörizm denildiğinde terör hareketinin sürekli ve sistemli bir
biçimde uygulanması anlaşılmaktadır. Şiddet ise terör ve terörist faaliyetlerin en
belirgin unsuru olmaktadır (Başeren, 1994-95: 165).

12
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

Terörün amacı belirlenen hedeflere ulaşmak için bir korku iklimi


yaratmak, toplumda ve kişilerde korku, panik ve ümitsizlik duygusu yaratarak
devlete olan güveni ortadan kaldırmak, sosyal bütünlüğü bozmak ve bu yolla
toplumsal düzeni bozarak istediği hedeflere ulaşmaktır (Kuper, 1987: 240). Uçak
kaçırma, rehine alma, sabotaj, bombalama, banka soygunu, suikast ve siyasal
yayınlar gibi yöntemleri kullanan terörist örgütler, yaptıkları ile medya ve
kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar. Terörist grupların birçoğu devrim, iç
savaş gibi oldukça aşırı siyasal amaçlar peşinde koşarlar. Pek çoğu kendilerini
vatansever ve halkın koruyucusu olarak görür (Plano ve Olton, 1988: 202).
Terörizmin amacı mümkün olduğu kadar halkın dikkatini çekmektir. Suç işleyen
kişiler genellikle kimsenin yaptıklarını öğrenmelerini istemezler. Oysa terörist
işlediği suçun mümkün olduğu kadar çok kimse tarafından öğrenilmesini arzular.
Halk üzerinde korku ve yıldırma etkisinin yaratılması yapılan terör eyleminin
duyurulması ile daha iyi bir şekilde gerçekleşmiş olacaktır (Başeren, 1994-95:
165.

Bugün terörist olanların yarın vatansever bir lider ve halk kahramanı olma
ihtimalinin bulunması, ulaşımın yaygınlaşması ve modern silahlara sahip olmanın
kolaylaşması terörist grupların işini kolaylaştırmakta ve ulusal ve uluslararası
toplumun terörle mücadelesini zorlaştırmaktadır (Plano ve Olton, 1988: 202).

3. Etnik Terör

Etnik terör etnik azınlık kavramı ile yakın bir ilişki içerisindedir. Etnik
terörün nedenlerini anlamak ve bu tür terör hareketlerini önlemenin yollarını
sağlıklı belirleyebilmek için etnik azınlık kavramının tanımlanması yararlı
olacaktır. Etnik azınlık bir grup insanın egemen gruptan dil, ırk, milliyet, din ve
kültürel orijin olarak belirgin bir biçimde ayrılması şeklinde tanımlanabilir
(Simon, 1991: 83). Millet temeli üzerine kurulan “milli-devletin sınırları içinde
yaşayan insanların ortak bir kültür, dil, etnik köken ve hatta din paydası üzerinde
bulundukları varsayılır” (İçduygu, 1995: 118). Fakat bu durum her milli devletin
tek bir etnik unsurdan oluştuğu anlamına gelmemektedir. Millet temeli üzerine
oluşan milli devlet etnisiteden ziyade ortak bir kültürün oluşturduğu millet esastır.
Etnisite ise milletin bir alt sistemini oluşturmaktadır. Milli-devlet ise birden fazla
etnik gruptan oluşabilmekte ve bu gruplar üzerinde idari ve hukuki bir sistemi
ifade etmektedir (Topçuoğlu, 1995: 107).

Dünyanın hemen her bölgesinde etnik azınlık olarak tanımlanabilecek


grupların varlığı, özellikle 1900 lü yılların ikinci yarısından itibaren etnik temele
dayalı terör olaylarının artmasına neden olmuştur. Ayrıca bazı devletlerin terör
gruplarını kendi dış politika amaçları doğrultusunda kullanmaya başlamaları

13
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

sonucu, özellikle Türkiye’nin bulunduğu bölgede, etnik temele dayalı terör


olaylarının daha da yaygılaşması ortaya çıkmıştır (Simon,1991: 95). Etnik temele
dayalı terörün ortay çıkması ve yaygılaşması dünyadaki bir çok devleti önemli
ölçüde etkilemiştir. Türkiye ise bu gelişmeden en fazla etkilenen ülkelerden biri
olmuştur. Bunun en açık örneği ASALA ve PKK terör gruplarının ortaya çıkması
ve gerek ülke içinde ve gerekse ülke dışında Türkiye’ye karşı yürüttüğü terör
eylemleri olmuştur.

Öte yandan Soğuk Savaş sonrası dönemde dünyanın bazı bölgelerinde


ortaya çıkan yeni etnik temele dayalı çatışmalarda yeni şiddet türlerinin ortaya
çıktığı görülmektedir. Sırplar, uyguladıkları etnik temizlik politikasının
gerçekleşmesi için diğer etnik gruplara karşı her türlü şiddeti kullanmaktan
kaçınmamışlardır (Glynn, 1994: 44). Dolayısıyla etnik temele dayalı terör diğer
terör çeşitlerine göre daha fazla şiddet içeren yöntemler kullanmakta ve daha
acımasızca uygulanmaktadır denilebilir. Etnik terörün peşinde koştuğu amaçların
gerçekleşmesi oldukça zor olduğu için, amaçlarına ulaşmak için daha fazla şiddet
kullanmayı denerler ve çoğu kez şiddeti etkilemek istedikleri etnik gruba
yöneltirler.

Terör zayıfın silahıdır ve genelde terörist grupları zayıf oldukları için bir
gerilla savaşı yerine terör gibi daha kolay ve kullanışlı bir yöntemi kullanmayı
tercih ederler (Simon, 1991: 95). Etnik terör ise ideolojik, dini ve maddi temele
dayalı şiddet hareketlerinden ayrılır. Etnik teröristler çoğu kez ülkenin tamamı
yerine kendi bölgelerini etkilemeye çalışırlar ve devlet tarafından sunulan kimlik
yerine farklı olduğunu düşündükleri etnik kimliklerini ön plana çıkarırlar
(Bayman, 1998: 149).

Etnik terör ne yeni nede sadece dünyanın belli bir bölgesine mahsus bir
olgudur. Tam tersine dünyanın neredeyse her yerinde etnik teröre rastlamak
mümkündür. Sri Lanka’da Tamil, Filistin’de Irgun, Türkiye’de PKK, Kuzey
İrlanda’da IRA ve İspanya’da ETA, ve yine Ermeni terör örgütü ASALA bu
gruplara örnek olarak gösterilebilir. Etnik çatışmalar çağımızın en önemli
sorunlarından biri olunca, bunun doğal sonucu olarak dünyanın her bölgesinde
etnik terör olaylarına da rastlanmaktadır (Cohen, 1994: 328). Etnik terör konusuna
geçmeden önce bu tür terör hareketlerinin ortaya çıkmasının başlıca nedeni olan
devletlerin ortaya çıkış şekli üzerinde kısaca durmak yararlı olacaktır.

3.1. Devletlerin Ortaya Çıkış Şekli ve Etnik Terör

Etnik temele dayalı sorunların ortaya çıkmasında önemli bir faktör olan
devletlerin ortaya çıkış şeklinin açıklığa kavuşturulması günümüzde görülen etnik

14
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

terörün hem nedenini anlamada ve hem de nasıl önlenebileceği konusunda


ipuçları sağlayacaktır. Bilindiği gibi Birleşmiş milletler örgütüne üye yaklaşık 200
devlet bulunmaktadır. Oysa daha yüzyıl öncesine bakıldığında dünyadaki devlet
sayısının aslında bugünkü ile mukayese edildiğinde oldukça az sayıda olduğu ve
bugün devlet denilen siyasal yapıların büyük ölçüde son yüzyılda, hatta son elli
yılda ortaya çıktıkları görülecektir.

Bu çok sayıdaki yeni devletin ortaya çıkış şekli ile günümüzde yaşanan
etnik temele dayalı sorunlar arasında önemli bir ilişkinin var olduğunu söylemek
mümkündür. Bu devletlerin ise büyük ölçüde iki şekilde ortaya çıktıkları
görülmektedir. İlk olarak imparatorlukların dağılmaları sonucu çok sayıda yeni
devlet ortaya çıkmıştır. Özellikle güçlü devletlerin bazı imparatorluklar dağılırken
etnik temele dayalı yeni, küçük ve aynı zamanda zayıf devletlerin yaratılmasını
kendi çıkarlarına uygun gördükleri için çaba harcadıkları ve teşvik ettikleri
görülmüş ve bunun sonucu olarak pek çok yeni devlet ortaya çıkmıştır (Gottlieb,
1994:100).

İkinci olarak 20. yüzyılda pek çok sömürge bölgesi bağımsızlığını


kazanarak yeni bir devlet kimliği kazanmıştır. Her iki şekilde de yeni ortaya çıkan
devletlerin pek çoğunun bir devlet geçmişlerinin bulunmayışı belirgin özellik
olarak ortaya çıkmaktadır. Sömürgeci devletler dünyayı kolonileştirirken etnik
sınırlara göre değil kendi aralarındaki güç dağılımına göre dünyayı
paylaşmışlardır. Bu bölgeler bağımsızlıklarını elde ettiklerinde ise sömürgeci
güçler tarafından çizilen sınırlar esas alınarak bağımsızlık mücadelesi
vermişlerdir. Başarılı olduklarında bir devlete sahip olmakla birlikte hemen
hemen hiçbirinde siyasal istikrarı sağlayacak bir sosyal yapı bulunmadığından pek
çok sorun da ortaya çıkmaya başlamıştır (Holsti, 1992: 49). Bu sorunların en
önemlilerinden biri de etnik sorunlar olmuştur. Etnik sorunlar ise beraberinde
etnik terör denilen farklı bir terör çeşidini yaratmakta gecikmemiştir.

3.2. Etnik Terörün Özellikleri

Etnik terör alt etnik grubun davasını yüceltmek için yaptığı bilinçli şiddet
hareketi olarak tanımlanabilir. Bu şiddet hareketi bağımsız bir devletin
kurulmasına yönelebileceği gibi, ülke içinde belli bir etnik azınlığın diğerlerinden
ayrı bir statüye kavuşturulmasına da yönelebilir (Byman, 1998: 153). Etnik terör
bu yönü ile ideolojik terör gruplarından ayrılır. İdeolojik terör grupları daha
kapsamlı hedeflere yönelirler. Örneğin Peru’daki Aydınlık Yol Peru’da siyasal ve
toplumsal yapıyı bütünü ile yeniden şekillendirmek istemektedir. Yine
Türkiye’deki DHKP-C ve DEV-SOL gibi terör örgütlerinin amacı ülkedeki
mevcut siyasal sistemin bütünüyle değişmesini sağlamaktır. Etnik terör grupları

15
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

ise genellikle belli bir etnik grup üzerinde yoğunlaşarak bu gruba yönelik bazı
çıkarlar elde etmeye yönelirler. Yine diğer terör grupları herkese açık
olabilirlerken, etnik terör örgütleri genellikle sadece belli bir etnik gruba açıktırlar
(Byman, 1998: 153). Bazen ise bir terör hareketi hem ideolojik hem etnik veya
hem dinsel hem etnik terör özellikleri taşıyabilir. Örneğin Sırp’ların Boşnak ve
Arnavutlara yönelik uyguladıkları terörün hem dinsel ve hem de etnik temellere
dayandığı söylenebilir (ERDİN, 1995: 217).

Etnik terörün diğer terör tipleri gibi algılanması çoğu kez teröre karşı
uygulanacak karşı tedbirlerin yanlış seçilmesi ve bunun doğal sonucu olarak
başarısız olunması sonucunu doğurmaktadır. Oysa diğer terör hareketlerinden
bazıları rejimin değişmesini isterken, bazıları bir devrim peşinde koşarlar. Bunlar
ile etnik terör arasında çok az ortak özellik vardır. Her bir grubun kendi ülke halkı
ile ve yabancılarla olan ilişkileri de farklı farklıdır. Bu nedenlerle bunlara karşı
farklı politikaların izlenmesi gerekmektedir (Byman, 1988: 156).

Unutulmamalı ki etnik terör örgütlerinin öncelikli amacı yöneldikleri etnik


grubu etkilemek ve kendi saflarına çekmektir. Kuşkusuz etnik terör grupları
siyasal iktidarları da etkilemeye çalışırlar. Bowen’in de dediği gibi etnik
çatışmaların asıl nedeni çoğunlukla siyasal güç elde etmektir (Bowen, 1997: 16).
Byman’a göre ise siyasal güç elde etme genellikle ikincil bir amaç olmaktadır
(Bayman, 1988: 156). Fakat terör yolu ile yeni bir devlet kurmanın oldukça zor
olması ve bunun da terör grupları tarafından bilinmesi, terörün yeni bir devlet
kurmaktan ziyade siyasal bir güç elde etmenin aracı olarak kullanıldığını
göstermektedir.

Etnik terörün bir diğer belirgin özelliği de şudur. Bu terör grupları çoğu
kez silahsız kişi ve gruplara yönelirler. Kimin silahsız olduğu ise her zaman açık
değildir. Etnik terör karşıt gruplar arasında yaşandığından dolayı da kimin kime
saldıracağı ve ne zaman saldıracağı kolaylıkla kestirilememektedir (Byman, 1988:
156).

3.3. Etnik Terör Başarılı Olur mu?

Etnik terör son yıllarda tüm dünyada görülen bir terör tipi olmasına
rağmen şimdiye dek meydana gelen gelişmeler bu tür terör hareketlerinin
başarısız olduğunu göstermektedir. Bağımsız bir devlet yaratmaya yönelen Sri
Lanka, İsrail, İspanya, Türkiye ve İrlanda’daki etnik terör hareketlerinin bu
amaçlarına ulaşamadıkları ortaya çıkmıştır. Daha da önemlisi dünyadaki etnik
sorunların çözümünün her etnik gruba bir devlet vererek gerçekleşemeyeceği
genel olarak ifade edilmektedir. Her etnik gruba bir devlet verilmesi düşüncesi

16
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

dünyadaki sınırların neredeyse bütünüyle yeniden değişmesi anlamına


gelmektedir. Oysa bu sorunlar sınırların değişmesi ile çözümlenemeyecekleri gibi
tam tersine yeni etnik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilecektir (Gottlieb,
1994: 101). Bununla birlikte terörün bu ülkelerde etnik kimliklerin yaşaması ve
gündemde kalmasını büyük ölçüde sağladığı söylenebilir. Bu yönü ile etnik
terörün yeni bir devlet kurma yerine siyasal sistemde kimin önemli bir aktör
olacağı konusunda önemli bir rol oynayabileceği görülmektedir (Byman, 1988:
156).

Ayrıca ayrılıkçı hareketlerin iddialarını aksine uluslararası toplum ayrılma


hakkının kimseye tanımamaktadır. Egemenlik mutlak ve sınırsız bir hak olarak
algılanamayacağı gibi, kendi kaderini tayin etme hakkı da mutlak değildir
(Hannum, 1998: 14). Kendi kaderini tayin etmek sadece ayrılmak isteyen tarafın
bunu istemesi ile de olmaz; bütün tarafların bu kararı beraber almaları ile ancak
bu gerçekleşebilir (Hannum, 1998: 18). Dolayısıyla etnik terör gruplarının ayrı bir
devlet kuramayacaklarının, veya böyle bir amacın gerçekleşmesinin neredeyse
imkansız olduğunun farkında oldukları söylenebilir. Buna rağmen terörün
sürdürülmesinin asıl nedeni siyasal sistemde daha fazla söz sahibi olmak şeklinde
açıklanabilir (Bowen, 1997: 17). Yine etnik teröre verilen dış desteğin de bu tür
terör örgütlerinin faaliyetlerini sürdürmelerini kolaylaştırdıkları söylenebilir.

4. Etnik Terör ve Etnik Kimlik

Etnik terörün genellikle belli bir etnik kimlik için mücadele ettiği
varsayılır. Fakat etnik kimliğin ne olduğu çoğu zaman tam olarak
anlaşılamamakta ve kavrama farklı anlamlar yüklenilmektedir. Etnik terör etnik
kimliği bazen bir bölge, kabile, mezhep, aşiret için kullanırken bazen de bir devlet
veya millet olma iddiası için kullanmaktadır. Fakat genellikle etnik terör
gruplarının büyük bir kısmı millet olma iddialarını ayrı bir dilin varlığına
bağlarlar. Bunun en önemli nedeni ise ayrı bir dilin varlığının etnik kimliği
kontrol etmede kullanışlı bir araç olmasıdır (Byman, 1988: 155). Her ayrı dil
konuşan topluluğu ayrı bir etnik kimlik sayıp ona göre değerlendirilmesinin de
etnik sorunları çözecek bir yöntem olarak düşünülmesi yanıltıcı olabilir. Örneğin
Hindistan’da yaklaşık 600 ayrı dil konuşulmaktadır. Başka pek çok ülkede de
benzer durumların varlığından söz edilebilir.

Ulus-devlet tipinin ortaya çıkması ile birlikte tek bir millet yaratmak
devletin varlığı ve devamlılığı açısından önemli görülmüştür. Massimo d’Azeglio,
“İtalya’yı yarattık, şimdi de İtalyanları yaratmalıyız” demek sureti ile milli bir
kimlik yaratmanın önemini vurgulamıştır (Byman, 1988: 155). Atatürk’ün “Ne
Mutlu Türküm Diyene”, veya “bir Türk cihana bedel” şeklindeki sözleri de aynı

17
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

amaca yönelmektedir. Etnik terör ise bu düşünceyi tersine çevirerek, önce bir
millet yaratıp sonra devleti yaratmak istemektedir. Etnik terör örgütleri bu amaca
ulaşmak için ısrarla Basklı olmanın İspanyol olmayı gerektirmediğini, Kürt
olmanın Türk olmak anlamına gelmeyeceğini vurgulamaya çalışırlar (Byman,
1988: 155-56). Etnik terör grupları açısından eğer ayrı bir kimlik varsa bunun
harekete geçirilmesi gerekir. Bir kişinin kendisini etnik gruba bağlı hissetmesi
yetmez, rakibe karşı kendisi adına hareket ettiği düşünülen gruba destekte vermesi
gerekir. Böylece kimliğin siyasal olarak etkili olması için organize olması
sağlanmaya çalışılır (Byman, 1988: 159).

Etnik terörün varolması ve varlığını sürdürmesi büyük ölçüde ayrılıkçı bir


hareketin varlığına bağlıdır. Ayrılıkçı bir hareketin doğabilmesi için ise öncellikle
halkın kendilerini diğerlerinden farklı birtakım ortak değerlere sahip olduklarının
farkına varmaları gerekmektedir (McCord and McCord, 1979: 427). Bu nedenle
etnik kimlik etnik terör grupları için son derece büyük bir önem kazanmaktadır.
Çünkü terör olayları başarılı olmazsa bile bu olayların sonucunda “biz” ve “onlar”
ayrımı belirginleşebilir ve terör grubunun istediği de çoğu zaman budur (Byman,
1988: 156). “Biz” ve “onlar” ayrımı bir kez gerçekleşirse “bizi” “onlara” karşı
kullanmak terör örgütleri için artık son derece kolaylaşmış olacaktır.

Öte yandan terör hareketlerinin etnik kimlik oluşturma yönünde getirdiği


faydadan daha fazlasını devletin uyguladığı karşı tedbirlerin uygulanması
yaratabilir. Diğer bir ifade ile etnik terör yolu ile halk üzerinde yaratılamayan etki,
devletin teröre karşı uyguladığı politikalar sonucunda kolaylık yaratılabilir.
Örneğin Sri Lanka hükümetinin LTTE’ye (etnik terör örgütü) karşı yürüttüğü
kampanya halk arasında devletin ve ordunun Sinhalese (ana etnik grup) çıkarlarını
daha fazla gözettiği yönündeki düşünceyi kuvvetlendirmiştir. Etnik temele dayalı
terör hareketlerini yürüten etnik gruplara karşı uygulanacak etnik temizlik
politikaları da benzer bir sonuç doğurmaktadır (Hannum, 1998: 18). Bu ise terörle
mücadele eden devletlerin önündeki en önemli açmazı oluşturmaktadır. Sonuçta
devlet teröre karşı çok sert tedbirler alabilir ve bu tedbirlerden belki ılımlı ve
teröre destek vermeyen kişi ve gruplarda olumsuz yönde etkilenebilir. Bu tür
tedbirler eğer insanlıkla bağdaşmayan şiddet unsurları ihtiva ediyorlarsa halk
üzerinde istenmeyen sonuçların doğmasına neden olacaktır. Örneğin Irak
Hükümetinin Halepçe’de halka karşı kimyasal silah kullanması sonucunda
Irak’taki etnik unsurun baskılardan kurtulabilmesi için artık otonomi değil ayrı bir
devlet olması gerektiği şeklindeki düşünceyi daha önce böyle bir görüşü
benimsemeyenler arasında da yaygınlaştırmıştır.

Sert tedbirlerin yerine devlet teröre karşı daha az şiddet içeren politikalar
da uygulayabilir. Bu ikinci tür politikayı uyguladığında ise devletin aciz kalıyor

18
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

görüntüsü ortaya çıkacaktır, ki bu sonuç zaten terör örgütünün elde etmek


istediğinden başka bir şey değildir (Byman, 1988: 156). Devletin müdahale
etmemesi veya ılımlı davranması ise genellikle terörü ortadan kaldırmamakta tam
tersine etnik terörün daha da artmasına yol açabilmektedir. Bu durum ise Posen
tarafından “etnik güvenlik açmazı” olarak ifade edilmektedir (Posen, 1993: 41).

Etnik terörün daha da artmasına yol açan bir diğer unsur ise karşı etnik
terör grupları arasında meydana gelen şiddet hareketleri olabilir. Örneğin 1945
yılında Cezayir’de 103 Avrupalının öldürülmesinden sonra bilerce Cezayirli
Avrupalılar tarafından öldürülünce, ılımlı düşünen kişi ve gruplar bile
Avrupalılarla ancak şiddet kullanılarak mücadele edileceğini düşünmeye
başladılar (Byman, 1988: 157). Yine Bosna’da belki de kendilerini hiçbir zaman
Müslüman olarak tanımlamayan binerce insan Sırpların uyguladıkları zulümden
sonra kendilerini artık Müslüman olarak görmekte ve Sırpları düşman
saymaktadırlar (Bowen, 1997: 17-21). Yine aynı gerekçeler Kosova için de üne
sürülebilir.

Bir ülkede ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel boyutlarıyla beraber


uygulanan ayrımcılık politikaları da etnik teröre neden olabilmektedir. Bir
toplumda var olan rakip kültürler genellikle birbirlerine üstünlük sağlamak isterler
ve bunun sonucunda baskın gelen değerler diğerlerine karşı ayrımcılık yapmaya
başlayabilirler. Böyle bir gelişme ise genellikle etnik terörü besler. Bazen ise
hiçbir ayrımcılığın olmadığı bölgelerde bile teröre başvurulabilir; çünkü baskın
gelen kültürün zamanla kendilerini yutabileceklerini düşünürler. Örneğin
Pencap’taki Sihler çoğunluktalar ve kendi etnik kimliklerine karşı herhangi bir
kısıtlama getirilmediği halde Hindistan yönetiminin mevcut durumu
bozabileceğini düşünerek teröre başvurmaktadırlar (Byman, 1988: 159).

Etnik terör bir gerilla hareketi ile birlikte bulunuyorsa bu terör hareketi
daha da büyük bir rol oynayabilir. Terörist grup gerillaya yardımcı olabilecek bazı
eylemleri kolaylıkla gerçekleştirebilir ve lojistik destek sağlayabilir. Daha da
önemlisi devletle işbirliği yapan kişileri tehdit ederek gerilla hakkında istihbarat
toplanmasını zorlaştırabilir (Byman, 1988: 159). Örneğin PKK ile diğer bazı aşırı
sol terör örgütlerinin ilişkilerini bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Bu
gibi durumlarda şiddet yaratarak herhangi bir tarafta yer almayan sivillerin
teröristlerin safına geçmeleri sağlanır. Karşı etnik gruba mensup olanlara yönelik
saldırılar sonucu bunların bölgeyi terk etmeleri sağlanmaya çalışılır. Böyle bir
yöntem kullanılarak bölgenin demografik yapısı değiştirilmeye çalışılır Byman,
1988: 161).

19
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

Etnik terörün bozmaya çalıştığı bir diğer yapı ise demokratik düzendir.
Demokratik bir düzende farklı etnik unsurların birlikte yaşamalarını sağlayacak
düzenlemelerin yapılması mümkündür. Şiddet hareketleri ile demokratik
kurumların çalışması engellenerek çoğunluğu elde edenlerin azınlığın haklarını
koruyamayacakları imajı verilmeye çalışılır (Byman, 1988: 162).

5. Etnik Terörün Uluslararası Boyutu

Etnik terör amaçlarına ulaşabilmek için gerektiğinde diğer devletlere


yönelik bazı eylemlerde de bulunabilir (Jones, 1991: 525). Özellikle mücadele
ettikleri devlete yardımcı olan yabancı devletlerin bu desteğini kesmeleri için bu
ülkelere yönelik eylemlerin sıklıkla yapıldığı görülmektedir. Örneğin çeşitli
Filistin gruplarının ABD’li sivil ve resmi kişi ve kuruluşlara yönelik olarak
gerçekleştirdikleri eylemlerin en önemli nedeni bu ülkenin İsrail’e verdiği destek
oluşturmaktadır (Byman, 1988: 163). Bu çerçevede bazen uluslararası sistemde
yer alan büyük güçlerin destekleri etnik terörü önlemede hayati olabilir. Etnik
çatışmalar ve etnik terör kendilerine yöneldiğinde büyük devletler bu gruplara
karşı mücadele veren ülkelere yardım edeceklerdir (Evans, 1996: 27).

Terör örgütlerinin uluslararası hedefleri seçmelerinin bazı önemli ve pratik


sonuçları bulunmaktadır. İlk ve en önemli olarak bu tür eylemler ile terör örgütleri
kendilerini kolaylıkla duyurmaktadırlar. İkincisi, hedef aldıkları ülkenin cevap
vermesi daha da kolaylaşmaktadır. Kendi vatandaşlarına yönelen saldırılara sessiz
kalan bir devlet ülkesi içinde yabancılara bir saldırı olduğunda ise genellikle
hemen harekete geçmekte ve terör örgütlerinin istedikleri şiddet yollarına
başvurmaktadırlar. Terör gruplarının istediği de zaten budur (Byman, 1988: 163).
Örneğin Bileşmiş Milletler ve diğer bazı uluslararası örgütlerin mensuplarına
karşı yürütülen terör eylemlerinin asıl amacı bu yolla kendilerini bütün dünyaya
duyurmaktır. Aynı şekilde bu tür eylemlerin gerçekleştiği ülke prestijini korumak
için terörist eylemlere karşı hemen harekete geçmektedir. Fakat yabancılara
yönelik olarak yapılan terör elemlerinin bazen de ters teptiği, örneği terör
örgütüne karşı uluslararası işbirliğini hızlandırdığı da unutulmamalıdır.

Bazen de terör grupları dış destek bulabilmekte ve bu yolla eylemlerini


daha kolay bir şekilde sürdürebilmektedirler. Bu çerçevede diplomatik kanallar
silah sağlayabilmekte ve hayati istihbarat bilgileri ulaştırılabilmektedir. Bu destek
bazen de yabancı bir ülkede verilen eğitim ve barınma imkanları şeklinde
olabilmektedir. PKK’nın Suriye tarafından desteklenmesi, Lübnan ve Yunanistan
gibi ülkeler ile olan ilişkileri bu tür dış desteğin en belirgin şeklini oluşturmaktadır
(Kocaoğlu; 1995: 169).

20
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

Dış güçler etnik çatışmaları uluslararası sistemde ve başka ülkelerin iç


yapıları üzerindeki nüfuzlarını arttırmanın bir aracı olarak kullanmakta ve etnik
terör gruplarını desteklemektedirler. Bu çerçevede büyük güçlerin etnik çatışmalar
üzerindeki etkileri çok büyük olabilmektedir (Joseph, 1997: 23). Soğuk Savaş
döneminde ise terörizm rakip güçler tarafından birbirlerinin istikrarlarını bozmak
için sıkça başvurulan bir yöntem olmuştur (Başeren, 1994-95: 167). Örneğin
Suriye Fırat su kaynağından daha fazla yaralanmak, GAP projesini engellemek ve
Hatay’ı geri almak düşüncesini gerçekleştirebilmek için PKK’yı desteklemekte ve
bu yolla Türkiye’nin istikrarını bozmak istemektedir (Yurtsever, 1995: 129).
Etnik terör ise böyle bir amaç için oldukça elverişli bir terör türü özelliği
göstermektedir. Çünkü dünyanın pek çok bölgesinde bağımsızlık peşinde koşan
etnik grupların olması ve bu grupların da yardıma muhtaç bulunmaları başka
devletlerin içişlerine karışmak isteyen ülkelerin bu grupları kullanmasını
kolaylaştırmaktadır.

6. Etnik Terörle Mücadele Sorunu

Etnik terörü önlemek için değişik yöntemler kullanılabilmektedir. Bu


yöntemler ise başlıca iki gruba ayrılabilir. Bunlardan ilki teröristlere karşı şiddet
uygulamak diğeri ise siyasal uzlaşma yolunu seçmek ve taviz vermektir (Olton ve
Plano, 202) Etnik terörle mücadelede kullanılan bu yöntemlerin üstün tarafları
yanında, uygulandığında istenmeyen sonuçları da beraberinde
getirebilmektedirler.

Bu yöntemlerden bir tanesi teröre karşı sert yasal tedbirler almaktır.


Alınacak sert yasal tedbirler terörü caydırmayı hedefler. Bireyler eğer yasalara
uymazlarsa cezalandırılacaklarını düşünerek ona göre hareket ederler. Alınan bu
tür tedbirlerin başarılı olması için uygulayıcıların bu kuralları ihlal edenleri
yakalayıp cezalandırmaları gerekmektedir. Böylece bireyler devletin şiddete
başvuranları cezalandırdığını görmelidirler. Devletin bu konudaki başarısının da
iyi duyurulması gerekmektedir. Bu konuda elde edilen başarı iyi duyurulduğunda
halk üzerinde istenen olumlu etki yaratılabilir. Fakat pek çok terör grubu bu
haberleri kendi davalarının duyurulması için kullanırlar (Byman, 1988: 163).

Bu tür bir tedbirin en önemli zaafı ise uygulamada meydana gelebilecek


hukuka aykırılıklar oluşturmaktadır. Ne kadar dikkat gösterilse bile terörle
mücadele edilirken sistematik olmayan ve arzulanmayan hukuka aykırı eylem ve
işlemler devlet kurumları tarafından gerçekleşebilir. Terör grupları bu tür hukuka
aykırı uygulamaları kolaylıkla kendi amaçları için kullanabilirler (Byman 1988:
164). Hukuka aykırı uygulamaların sık gerçekleşmesi ve geniş kitlelere karşı

21
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

uygulanması durumunda terör gruplarının bu uygulamaları kendi amaçları


doğrultusunda kullanmaları daha da kolaylaşacaktır. Özellikle geniş çaplı
tutuklamalar ve baskı altında tutma politikaları daha geniş halk kitlelerinin terörist
grubun davasına sahip çıkmaya başlaması ile neticelenebilir (Byman, 1988: 164).
Yasal tedbirlerin uygulanmasından vazgeçecek şekilde verilebilecek tavizler ise
terörün sonuç getirebildiği yargısını güçlendirecektir. Bunun sonucu olarak barışçı
etnik hareketler de terörün kullanışlı bir araç olduğunu düşünmeye başlarlar.
Kısacası devletin önünde terörle mücadelede büyük bir açmaz ortaya çıkmaktadır.

Etnik terör ile mücadele etmenin en ideal yollarından biri geniş desteğe
sahip etnik grupla işbirliği yoluna giderek bunların desteği ile radikallerin önünü
almaya çalışmaktır. Çünkü etnik grup içerisinde geniş bir desteğe sahip olan grup
kendi içinde teröre yönelenleri ve aşırıları daha iyi bulabilir ve bunların
etkisizleştirilmelerini daha kolaylıkla sağlayabilir (Byman, 1998: 165). Geniş bir
tabana sahip etnik grupların kendilerini savunmalarına devlet yardım edebilir.
Fakat çoğu zaman kendi halkı arasındaki radikalleri kontrol edecek bir ılımlı grup
bulmak zor olabilir. Ayrıca hükümetler ılımlı gruplara taviz vermeye
yanaşmayabilirler. Öte yandan etnik teröre karşı geniş destekli bir grup yok ise
böyle bir grubun oluşturulması yoluna gidilebilir. Bunu yapmanın en etkili yolu
ise ılımlıların varlığını kabul ederek onları korumaktır (Byman, 1998: 165).
Güneydoğu bölgesinde oluşturulan Koruculuk sistemi bu çerçevede ele alınabilir.
Bu yapılamadığı taktirde etnik terör gruplarının gittikçe artan bir destek
sağlamaları kolaylaşmış olacaktır.

Böyle bir politika izlenirken dikkat edilmesi gereken husus şu olmalıdır.


Terör bastırılırken ılımlıların bundan zarar görmemeleri için azami özen
gösterilmesi gerekmektedir. Bu sonucu elde etmek için ise sağlam ve yeterli bir
istihbarat elde etmek gerekmektedir.

Öte yandan demokratikleşme yönünde atılacak adımlar ve uygulanacak


politikalar uzun vadede önemli olumlu sonuçların elde edilmesini sağlayabilir.
Demokratikleşme ile ilgili politikalar terörist grupların zamanla kendi
halklarından gelen desteği kaybetmeleri sonucunu doğuracaktır. Demokratikleşme
ile çoğulculuğun yolları bulunur ve farklı etnik grupların bir arada yaşamaları
sağlanabilir (Cohen, 1994: 341). Demokratikleşme, etnik unsurun meşru sınırlar
içerisinde de birtakım arzu ve isteklerinin elde edilmesinin mümkün olabileceği
düşüncesini yaygınlaştıracaktır. Öte yandan unutulmamalı ki terör farklı etnik
yapılardan oluşan demokratik sistemlerdeki ayrılıkçı hareketler için çok kullanışlı
bir araçtır (Byman, 1998: 165). Özgürlükler kötüye kullanılır endişesi ile bazı
demokratik hakların verilmemesi yarardan ziyade zarar getirecektir. Çünkü
demokrasi, Selçuk’un ifadesi ile “demokrasiyi yıkmaya yeltenen akımlara bile

22
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

hoşgörü göstererek ve böylece, onları rejimin içine çekip evcilleştirerek etkisiz


kıldığı denemelerle kanıtlanmış bir olgudur” (Selçuk, 1999: 19). Etnik terör
grupları bunu bildikleri için demokratikleşmeye yönelik politikaları sabote etmeye
çalışılar. Bu nedenle devletin demokratik tedbirlerden vazgeçmesi çoğu zaman
ayrılıkçı terör örgütlerinin çıkarlarına hizmet etmektedir.

Etnik terörle mücadele etmenin bir başka yolu ise teröristlerin öne
sürdükleri kimlikle çatışan yeni bir kimliği hükümet tarafından desteklenerek
terör örgütünün sahip olduğu desteğin çözülmesini sağlamaktır (Byman, 1998:
165). Böyle bir politikanın en önemli zaafı ise desteklenen karşı kimliği benzer
sorunlara sebep olma ihtimalinin bulunmasıdır. Öte yandan unutulmamalı ki
dünyanın her tarafında farklı etnik gruplar bir arada yaşayabilmektedirler. Asıl
olan farklı olanların da bir arada varolmasıdır. Tarih boyunca görülen de budur. O
halde Türköne’nin deyimi ile “etnik dışlamayı marifet saymamak, etnik kimliği
kavga sebebi haline getirmemek ve vazgeçemediğimiz kapsayıcı kimliği
kucaklayıcı bir kimliğe dönüştürmek, zengin bir pratikle, yaşadığımız tarihsellik
içinde, birlikte yaşama kültürünü yeniden yaratmak” (Türköne, 1995: 33) pek çok
etnik sorunu çözeceği gibi, etnik terörün de önlemesinde etkili olacaktır.

Bir ülkede yaşanan etnik terör olaylarından yabancı ülkelerin de desteği


varsa teröre karşı önlem almak daha da karmaşık hale gelmektedir. Terörün böyle
bir özellik göstermesi durumunda yukarıda açıklanan önlemlere ilave olarak
teröre destek veren ülkelerde etnik karışıklıklar çıkarmak, askeri güç kullanmak,
yıkıcı faaliyetlerde bulunmak ve bazı uluslararası yaptırımlar uygulamak sonuç
getirebilir (Holsti, 1992: 211-222). Fakat dışarıya karşı uygulanan politikaların
içeride uygulanalar gibi kolaylıkla uygulanması her zaman mümkün olmayabilir.

Günümüz dünyasında etnik terörün uluslararası bir niteliğinin olduğu ve


bu tür terörden dolayı dünyadaki pek çok devletin zarar görüyor olması etnik
teröre karşı uluslararası alanda bazı önlemlerin alınması gerektiği hususunda
dünyada bir görüş birliğinin sağlandığı da görülmektedir. Bu alanda Yediler,
Avrupa Birliği, NATO gibi uluslararası örgütler terörle ortak mücadele için bazı
kararlar almışlardır (Başeren, 1994-95: 172-73). Etnik terörle mücadele ederken
teröre karşı duyarlı olan uluslararası örgütlerin desteğinin sağlanması özellikle
etnik terörün dış desteğinin ortadan kaldırılmasında büyük bir etki meydana
getirebilir. Ayrıca diğer devletler ile istihbarat ve diğer alanlarda alanında
yapılacak işbirliği dış destekli ve dış kaynaklı etnik terörü önlemede etkili olabilir.
Örneğin Türkiye’ye yönelik ASALA terörünün önlenmesinde Türk ve İsrail
istihbarat birimlerinin yaptıkları işbirliği son derece etkili olmuştur (Tavlaş, 1994:
15-17). Aynı şekilde Öcalan’ın yakalanması ve PKK terörünün önlenmesi

23
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

konularında Türkiye ile diğer bazı ülkeler arasında istihbarat alanında yapılan
işbirliğinin etkili olduğu söylenebilir.

Terör ile mücadele edilirken devletleri kısıtlayan bir diğer husus ise altına
imza attığı bir takım uluslararası andlaşmalar olabilir. Günümüz dünyasında insan
hakları artık sadece ülkelerin iç işleri olarak görülmemekte, insan hakları
ihlallerine karşı bazı uluslararası örgütler harekete geçip devletlere karşı
yaptırımlar uygulayabilmektedirler. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Avrupa Konsey’ini milli makamların Sözleşme hükümlerine uygun davranıp
davranmadıklarını denetleme yetkisine sahip kılmıştır (Ünal, 1994: 229). Ayrıca
uluslararası kamuoyunun insan hakları konusundaki duyarlılıkları da teröre karşı
mücadelede bir sorun teşkil edebilir. Bu nedenle terörle mücadele eden bir ülkenin
bu mücadelede haklı olması yetmemekte, aynı zamanda haklılığını uluslararası
düzeyde de çok iyi anlatması gerekmektedir.

7. Sonuç

Terör önemli bir uluslararası sorundur. Terör ve terörist faaliyetlerin en


belirgin özelliği ise şiddettir ve şiddet yolu ile halk arasında korku, yılgınlık ve
panik yaratılmak istenir. Etnik terör ise alt etnik grubun davasını yüceltmek için
yaptığı bilinçli şiddet hareketidir. Dünyanın her tarafında farklı etnik grupların
bulunması etnik temele dayalı terör olaylarının da yaygın bir biçimde ortaya
çıkması sonucunu doğurmuştur. 20. yüzyılda devletlerin büyük çoğunlukla ya
imparatorlukların dağılması sonucu veya sömürge yönetimlere karşı verilen
bağımsızlık mücadeleleri sonunda ortaya çıkmış olmaları etnik sorunların da en
önemli nedenini oluşturmuştur. Terör zayıfın silahı olduğu için de ayrı bir devlet
kurmaya yönelen etnik gruplar, bunu sağlamak için terörü bir silah olarak
kullanmaktadırlar.

Etnik terör genellikle ya bağımsız bir devlet kurma amacına yönelir veya
etnik azınlığa ayrı bir statünün verilmesini talep eder. Bağımsız bir devlet
kurmanın terör yolu ile gerçekleşmesinin mümkün olmadığının terör örgütleri
tarafından da bilinmesine rağmen başka bazı siyasal sonuçlar elde etmek için
etnik terör örgütleri terörü sürdürmeyi düşünürler. Ayrıca dış destelerin varlığı da
terörün devam etmesinde önemli bir etken olmaktadır.

Etnik terör toplumda biz ve onlar ayrımını gerçekleştirmek ister. Devlet ise
bazen terörü önlemede uyguladığı sert karşı tedbirlerle benzer bir sonucun
gerçekleşmesine katkıda bulunabilmektedir. Teröre kararlılıkla karşı çıkılmaması
ise devlete aciz bir görüntü verecektir ki bu durum yine terör örgütünün amacına
hizmet edecektir. Ülkede bir gerilla hareketinin bulunması etnik terörün işini

24
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

kolaylaştıracaktır. Ayrıca bir dış desteğin varlığı terörün kolaylıkla varlığını


sürdürmesini sağlayacaktır.

Etnik terör ile mücadele önemli bir konudur. Kuşkusuz ülkede etnik
ayrımcılığa neden olan sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlardaki
uygulamaların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Fakat böyle bir ayrımcılığın
bulunmaması durumunda bile etnik terör var olabilir. Bu gibi durumlarda teröre
karşı sert ve caydırıcı önlemlerin alınması istenen sonucu getirebilmesi için bu
politikanın kararlılıkla yürütülmesi gerekir. Şiddete başvuranlar yasaların
öngördüğü şekilde cezalandırılmaları bu yöndeki eğilimin ortadan kalkmasını
sağlayacaktır. Bu tür tedbirler uygulanırken özellikle hukuka aykırı
uygulamalardan da titizlikle kaçınmak gerekmektedir.

Etnik terör ile mücadelenin en etkin yollarından biri demokratikleşme


yönünde atılacak adımlardır. Demokratikleşme etnik grubun meşru sınırlar içinde
kalınarak ta birtakım isteklerin elde edilebileceği düşüncesinin halk arasında
güçlenmesini de sağlayacaktır.

Etnik terörün dış desteği varsa destek veren ülkelere karşı iç işlerine
karışma, yıkıcı faaliyetler, tehdit gibi bazı caydırıcı politikaların uygulanması
gerekecektir. Ayrıca diğer ülkeler ve uluslararası örgütlerle işbirliği yapılarak
etnik terörün dış desteği ortadan kaldırılabilir.

Son olarak etnik terör ile mücadele eden devletin haklı olması yetmez,
haklılığını çok iyi bir şekilde ulusal ve uluslararası düzeyde anlatması
gerekmektedir. Uluslararası kamuoyunun özellikle insan hakları gibi konularda
duyarlı olması haklılığın iyi anlatılmasını daha da önemli hale getirmektedir.

25
F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2000 10 (1)

Kaynaklar

BAŞEREN, S, (1994-95), “Terörizm: Kavramsal Bir Değerlendirme ve


Mücadele”, Avrasya Dosyası, c. 1, no. 4, ss. 163-174.
BOWEN, John, (1997), “Ethnic Conflict”, Current, no. 389, ss.16-21.
BYMAN, Daniel, (1998), “The Logic of Ethnic Terrorism”, Studies in
Conflict and Terrorism, c. 21, no. 2, s. 149-169.
EVANS, Ernest, (1996), “The Clinton Administration and Peacemaking in
Civil Conflicts”, World Affairs, c. 159, no. 1, ss. 24-28.
COHEN, Ronald, (1994), “The State and Multyethnicity”, Cross-Cultural
Research, c. 28. no. 4, ss. 328-352.
ERDİN, Murat, (1995), “Yeni Dünya Karmaşası”, Avrasya Dosyası, c. 2,
no. 3, ss. 215-222.
GLYNN, Patric, (1994), “Is Nationalism the Wave of the Future”,
Commantary, c. 98, no. 2, ss.42-46.
GOTTLIEB, Gidon, (1994), “Nations Without States”, Foreign Affairs, c.
73, no. 3, ss. 100-113.
HANNUM, Hurst, (1998), “The Specter of Secession”, Foreign Affairs, c.
77, no. 2, ss.13-18.
İÇDUYGU, Ahmet, (1995), “Çokkültürlülük: Türkiye Vatandaşlığı İçin
Toplumsal Zemin”, Türkiye Günlüğü, sayı 33, Mart-Nisan 1995, s. 117-126.
JONES, Walter S., (1991), The Logic of International Relations, Seventh
Edition, Harper Collins, New York.
JOSEPH, Joseph, (1997), “Theorizing About Ethnopolitics and
International Politics: Some Conclusions from Cyprus”, Innovation: The
European Journal of Social Sciences, c. 10, no. 1, ss. 69-85.
KOCAOĞLU, Mehmet, (1995), “Suriye ve PKK”, Avrasya Dosyası, c. 2,
no. 3, ss. 81-104.
KUPER, Jessica, (1987), Political Science and political Theory, Routledge
and Kegan Paul, London.
McCORD, Arline ve McCORD, William, (1979), “Ethnic Autonomy: A
Socio-historical Synthesis”, Etnic Authonomy: Comperative Dynamics, ed.
Raymond hall Pergamon Press, New York.
PLANO, Jack C. ve OLTON. Roy, (1988), The International Relations
Dictionary, Fourth Edition, Longman, Santa Barbara.
POSEN, Barry, (1993), “The Security Dilemma and Ethnic Conflict”,
Survival, c. 35, no. 1, ss. 27-47.
SELÇUK, Sami, (1999), Zorba Devletten Hukukun Üstünlüğüne, üçüncü
baskı, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara.

26
BAHARÇİÇEK A., Etnik Terör Ve Etnik Terörle...

SIMON, Douglas W., “Violent Conflict in the International System of the


1990s”, New Thinking and Developments in International Politics, ed. Neal
Riemer, The Miller Center, New York, ss. 79-106.
TAVLAŞ, Nezih, (1994), “Türkiye-İsrail Güvenlik ve İstihbarat İlişkileri”,
Arasya Dosyası, c. 1, no. 3, ss. 5-31.
TOPÇUOĞLU, Abdullah, “Ulus Devlet ve Etnisite Olgusu”, Türkiye
Günlüğü, sayı 33, Mart-Nisan 1995, s. 101110.
TÜRKÖNE, Mümtaz’er, (1995), “Kürt Kimliği: Çözüm Nerede?”,
Türkiye Günlüğü, no. 33, ss. 31-33.
ÜNAL, Şeref, (1994), “Terörizm ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”,
Avrasya Dosyası, c. 1, no. 3, ss. 221-238.
YURTSEVER, Cezmi, (1995), “PKK ve Terör Silahı”, Avrasya Dosyası,
c. 2, no. 3, ss. 117-130.

27

You might also like